TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

19’uncu Birleşim

16 Kasım 2021 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

 

İÇİNDEKİLER

 

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir’in, Dünya Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in, Tekirdağ’ın kurtuluş yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Batman Milletvekili Feleknas Uca’nın, kadına yönelik artan şiddete ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, Uludağ’ın doğasının yok olduğuna ilişkin açıklaması

2.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kaya’nın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümüne ilişkin açıklaması

3.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümüne ilişkin açıklaması

4.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman’ın, infaz ve koruma memurlarının taleplerine ilişkin açıklaması

5.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm’ün, ataması yapılmayan öğretmenlere ilişkin açıklaması

6.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, “Yıkın Heykellerimi” şiirini okuyan Serap Öğretmenin açığa alındığına ve bu yanlıştan derhâl dönülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

7.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, emeklilikte yaşa takılanlara haklarının verilmesi gerektiğine ve taşeronlarla ilgili yapılan düzenlemelerin yetersiz olduğuna ilişkin açıklaması

8.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Mersinli limon üreticilerinin beklentilerine ilişkin açıklaması

9.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, açık cezaevi izinlerinin bitirilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması

10.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkan’ın, Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesinin yıkım kararının özgür basını sindirme çabası olduğuna ilişkin açıklaması

11.- Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı’nın, Hanife Demirci cinayetinin sorumlusunun İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden AKP iktidarı olduğuna ilişkin açıklaması

12.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümüne ilişkin açıklaması

13.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakır’ın, 16 Kasım Uluslararası Hoşgörü Günü’ne ilişkin açıklaması

14.- Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak’ın, 28 Temmuzda Manavgat’ta başlayan yangınlardan etkilenen vatandaşların mağduriyetine ilişkin açıklaması

15.- İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin, beraat eden Nükleer Karşıtı Platform üyelerini selamladığına ilişkin açıklaması

16.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin açıkladığı, kış bastırmadan acilen yapılması gerekenlere ilişkin açıklaması

17.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan’ın, Türkiye İlaçta Yerelleşme Projesi’ne ilişkin açıklaması

18.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplan’ın, Gaziantep Kuzeyşehir’de yaşayan vatandaşların mağduriyetlerine ilişkin açıklaması

19.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, kadın cinayetlerine ilişkin açıklaması

20.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun, Türk Devletleri Teşkilatı 8’inci Zirvesi’ne ilişkin açıklaması

21.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, çiftçi ve esnafın hızlı fiyat değişiklikleri sebebiyle yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

 

 

22.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Türk Devletleri Teşkilatı 8’inci Zirvesi’nin Türk dünyasına hayırlar getirmesini temenni ettiğine, zirveye başkanlık eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Türkiye’yi temsilen Aksakallılar Konseyine seçilen Binali Yıldırım’ı tebrik ettiğine, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümüne, 14 Kasım 1944’te sürgün edilen Ahıskalı şehitleri rahmetle andıklarına ve 15 Kasım 2021’de hayatını kaybeden İzmir Aliağa İlçe Başkanı Abdürrahim Aydemir’e Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

23.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Seyit Rıza’nın ölümünün 84’üncü yıl dönümüne, Ahmet Kaya’nın 21’inci ölüm yıl dönümüne, AKP-MHP iktidarının yarattığı yerli ve millî devalüasyona, fahiş fiyatlara ve zamlara, mesnetsiz tutuklamalara, Kürt diline yönelik baskılara ve Mem Ararat’ın konserinin neden yasaklandığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

24.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümüne, Ahmet Kaya’nın 21’inci ölüm yıl dönümüne, Ataşehir’de vahşi bir cinayete kurban giden Başak Cengiz’i rahmetle andıklarına, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen zihniyeti bu ülkedeki tüm kadınlara ve vicdanlı insanlara şikâyet ettiklerine, açık ceza infaz kurumlarında bulunanlara verilen Covid-19 izninin uzatılması gerektiğine ve Manisa ili Salihli ilçesi Caferbey köyünün çöp transfer istasyonu sorununa ilişkin açıklaması

25.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Türk Konseyi Devlet Başkanları 8’inci Zirvesi’ne, Türk Dünyası Film Festivali’ne, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümüne, katledilen Başak Cengiz’e Allah’tan rahmet dilediğine, kadınların hak ettiği standartları ve koruma mekanizmalarını hayata geçirmeye devam edeceklerine ve Genel Kurulda bu hafta uzlaşmacı ve barışçıl bir çalışma içerisinde beşinci yargı paketini hayata geçirmeyi temenni ettiğine ilişkin açıklaması

26.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

27.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Denizli Milletvekili Cahit Özkan ve Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

28.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, kadınların siyasette, sivil toplumda, iş dünyasında daha etkin rol almaları için her türlü yasal düzenlemeye, anayasal değişikliğe ve idari uygulamaya liderlik yapacaklarına ilişkin açıklaması

29.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

30.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

31.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

32.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

33.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

34.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’ya Türkiye Büyük Millet Meclisinin uzlaşma kültürüne sağladığı katkı bakımından şükranlarını sunduklarına, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümüne, Ahıska Türklerinin sürgün edilişinin 77’nci yıl dönümüne ve sürgünde şehit olan tüm Ahıska Türklerini rahmetle andığına, sosyal yardım alan hane sayısındaki artışa, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildiğinden beri yoksulluğun 2 kattan fazla artış gösterdiğine, döviz kurundaki artışın ilaç fiyatları ve ilaç stokları üzerindeki olumsuz etkisine, kadın cinayetlerine ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı üslubunu düzeltmeye davet ettiğine ilişkin açıklaması

35.- Amasya Milletvekili Hasan Çilez’in, İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin İYİ Parti grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

36.- İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin, Amasya Milletvekili Hasan Çilez’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

37.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel’in, narenciye üreticilerinin göz göre göre yok edildiğine ilişkin açıklaması

38.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, şekere yapılan zamma ilişkin açıklaması

39.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, cezaevlerinde yaşanan ağır hak ihlallerine ilişkin açıklaması

40.- Ankara Milletvekili Servet Ünsal’ın, ekonomideki kötü gidişata ilişkin açıklaması

41.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, Kırşehir’in hükûmet binası projesi yerinin kız öğrenci yurdu yapılması için Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne devredilmesinin büyük bir yanlışlık olduğuna ilişkin açıklaması

42.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, akademisyen Sinan Küfeoğlu ve bir grup bilim insanının Türkiye’deki kalıcı yaz saati uygulamasıyla ilgili yaptığı araştırma sonuçlarına ve kalıcı yaz saati uygulamasına dayanak gösterilen İTÜ raporunun doğruluğunun bugüne kadar teyit edilemediğine ilişkin açıklaması

43.- Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk’ün, çiftçilere kuraklık zararlarının ödenmesini beklediklerine ilişkin açıklaması

44.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Şair Sezai Karakoç’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Başkanlığın, Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz’ın Millî Savunma Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin yazısının 16/11/2021 tarihinde Başkanlığa ulaştığına ilişkin önerge yazısı (4/146)

2.- İzmir Milletvekili Atila Sertel’in, (2/949) esas numaralı Devlet Memurları Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/147)

 

 

 

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, 11/11/2021 tarihinde Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve arkadaşları tarafından, şeker pancarı ve şeker üretimindeki artışa rağmen özelleştirilen şeker fabrikalarının zam beklentisi nedeniyle depolarında bulundurdukları şekeri stoklayarak piyasaya satış yapmaması nedeniyle gıda sektöründe yaşanan sorunların tespit edilmesi ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16 Kasım 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, 16/11/2021 tarihinde İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu ve arkadaşları tarafından, yaz saati uygulamasının yarattığı sorunların araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16 Kasım 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Antalya’nın Manavgat ilçesinde çıkan orman yangınlarının nedenlerinin araştırılarak varsa ihmallerin ve sorumluların belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/4915) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16 Kasım 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuş’un, sistem üzerinden işaretle yapılan oylamalarda oy pusulasının kabul edilemeyeceğine ilişkin konuşması

 

IX.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Millî Savunma Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

 

X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Tokat Milletvekili Mustafa Arslan ve İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ile 37 Milletvekilinin İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3911) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 285)

 

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önal’ın, YKS için açılan ikinci ek yerleştirmelerde aranan baraj puanlarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/53239)

2.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, Adıyaman’ın Samsat ilçesinde yaşanan deprem sonrasında zarar gören konutların yerine yenilerinin yapılmasına yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/53241)

3.- Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nin öğrenci sayısının azalmasına ve kentin sosyal olanaklarının iyileştirilmesine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/53242)

4.- Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir’in, Bingöl’ün Karlıova ilçesinde bulunan Karacehennem Ormanı’nda yapılan ağaç kesimlerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/53414)

5.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Sayıştay’ın 2020 yılı Denetim Raporu’nda yer alan idari para cezalarının muhasebeleştirilmesine dair tespite ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/53415)

6.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkan’ın, bir telekomünikasyon firması ile ilgili yolsuzluk iddialarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun cevabı (7/53554)

7.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu’nun, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin verimliliği ve etkinliğine ilişkin sorusu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın cevabı (7/53625)

8.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, 2017’den bu yana Adıyaman’da yaşanan depremler sonrasında yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/53652)

9.- Muş Milletvekili Şevin Coşkun’un, Muş’un Malazgirt ilçesine bağlı bazı köy ve mezralarda yaşanan yol sorununa ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun cevabı (7/53755)

10.- Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin’in, 2002-2021 yılları arasında Kars ilinde gerçekleştirilen ve planlanan yatırımlara ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun cevabı (7/53976)

16 Kasım 2021 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19’uncu Birleşimini açıyorum.(x)

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Dünya Çocuk Hakları Günü münasebetiyle söz isteyen Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir’e aittir.

Buyurun Sayın Özdemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir’in, Dünya Çocuk Hakları Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımızı sevgiyle saygıyla selamlayarak sözlerime başlıyorum.

Özellikle Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra çocukların daha özenli korunması ihtiyacından yola çıkılarak “Cenevre Bildirgesi” adı altında 1924 yılında kabul edilip Milletler Cemiyetine üye devletlerin imzasına sunulan bir anlaşmadan bahsetmemiz gerekecek. Genç Türkiye Cumhuriyeti de 1928 yılında bu anlaşmayı kabul etmiştir. Alanında ilk uluslararası belge niteliğinde olan bu anlaşmaya göre, çocukların sağlıklı ve güvenli bir ortamda yaşaması, bir felaket anında çocuklara öncelik verilmesi, çocukların her türlü istismara karşı korunması garanti altına alınıyordu.

İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ve Milletler Cemiyetinin geçerliliğini yitirmesi bildirgeyi maalesef boşa çıkarmıştır. Nihayet, 20 Kasım 1989 tarihinde, insanlık ailesinin tüm üyelerinin, doğuştan varlıklarına özgü haysiyetle birlikte eşit ve devredilemez haklara sahip olduklarının tanınması amacıyla dünyada özgürlük, adalet ve barışın temel ilke olduğu düşünülerek ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya görünüş farklılıkları, ulusal veya toplumsal köken, mülkiyet, doğuştan veya başka durumlardan kaynaklanan ayrımlar dâhil hiçbir ayrım gözetilmeksizin Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde ve uluslararası İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yer alan her türlü hak ve özgürlüklerden yararlanması hakkına sahip oldukları garanti altına alınmıştır.

Uluslararası sözleşmeleri uzmanlar hazırladığı için, ortak aklın ürünü olduğu için, dünyanın ızdıraplarına çözüm bulmak, ızdıraplarını dindirmek amacıyla bunlar gündeme getirildiğinden dolayı, sözleşmelere baktığınızda, bildirgelere baktığınızda, beyannamelere baktığınızda çocuklarla alakalı söylenilen şeylere katılmamak mümkün değildir. Mesela, aile bireylerinin, özellikle çocukların gelişmeleri ve esenlikleri için ailenin gerekli koruma ve yardımı yerine getirebilmesi zorunluluğuna vurgu yapılmasına kim karşı çıkabilir? Fakat burada şu hususlara özellikle belki dikkat çekmekte yarar var: Bu metinler -dediğimiz gibi- çok düzgün metinlerdir ve uygulanması hâlinde de hakikaten dünyanın sorunlarına çözüm üreten metinler olarak dikkat çekmektedir. Fakat rahmetli Fethi Gemuhluoğlu’nun dostluk üzerine konuşmasında altını ısrarla çizdiği bir husus vardı, kısaca hatırlayacak olursak, rahmetli şöyle diyordu: “Devir riya devri, riya devrini yaşıyoruz.” Nasıl bir riya devriymiş ki bu riyakârlık, maalesef, metinlerde olan şeylerin uygulamasında bizlere bambaşka tablolar sunmaktadır. Mesela, Uzak Doğu ülkelerinde sapıkların cinsel iştihalarına ve alçaklıklarına, rezilliklerine maruz kalan çocukları bu bildirgeyle nasıl bağdaştıracağız? Pornografik kültüre kurban verilen çocukları bu bildirgeyle nasıl bağdaştıracağız? İnsanı, daha doğrusu çocuğu insanın yedek parçası gibi gören çarpık mafyatik yapıları ve uygulamalarını bu bildirgelerle nasıl bağdaştıracağız? Çocukların bindiği botları batırarak denizin dibine gönderen sahtekâr devlet anlayışlarını bu bildirgeyle nasıl bağdaştıracağız? Kıyılarımıza vuran ve Aylan bebekle sembolize edilen çocukların uğradığı muameleyi bu bildirgeyle nasıl bağdaştıracağız? Medeniyetin beşiği olduğu iddia edilen Batı ülkelerindeki kayıp çocuklar sorununu bu bildirgeyle nasıl bağdaştıracağız? Filistin’de İsrail zulmüne maruz kalan ve babasının arkasına sığındığı hâlde, kör bir kurşunla bilinçli bir şekilde vurulan bir çocuğun katliamını…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – Babasının arkasına saklanan ve koltuğunun aralığından İsrail kurşunlarına hedef olarak öldürülen çocuğun katlini bu bildirgeyle nasıl bağdaştıracağız? Dünyanın en uzak bölgesinde, bizim de Türk şehitliğimizin olduğu ve binlerce binbaşımızın, yüzbaşımızın, eratımızın metfun bulunduğu, o günkü adıyla “Burma” olan, bugünkü adıyla “Myanmar” olan yerdeki Budist rahiplerin diri diri kalplerini çıkararak, iç organlarını, karınlarını deşip ortaya dökerek, diri diri yakarak öldürdüğü çocukları bu bildirgeyle nasıl bağdaştıracağız?

Dünya Çocuk Hakları Günü’ne biraz da bu açıdan bakmanızı tavsiye ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, Tekirdağ'ın kurtuluşunun yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer'e aittir.

Buyurun Sayın Yüceer. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer’in, Tekirdağ’ın kurtuluş yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Teşekkürler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugünler ilçelerimizin ve 13 Kasım da Tekirdağ'ımızın düşman işgalinden kurtuluşunun 99’uncu yıl dönümü. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün yaktığı bağımsızlık ateşini yüreğinde taşıyan kahraman atalarımızın 29 Ekimde Çerkezköy, Kapaklı, Marmaraereğlisi'nden başlattıkları kurtuluş mücadelesi 1 Kasımda Çorlu, Ergene ve Saray’ımızın, 2 Kasımda Muratlı’mızın, 13 Kasımda Tekirdağ’ımızın, 14 Kasımda Hayrabolu ve Malkara’mızın ve son olarak 17 Kasımda Şarköy’ümüzün kurtuluşuyla zaferle sonuçlanmış ve Tekirdağlı hemşehrilerim bağımsızlığına kavuşmuştur. Bu günler, varlığına, birliğine, dirliğine, yurduna, bağımsızlığına kanıyla, canıyla sahip çıkan Tekirdağlıların gurur günleridir. Üstün bir mücadeleyle bu cennet vatanı, bu güzel ilimizi bizlere miras bırakan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere, bütün kahramanlarımızı ve atalarımızı saygıyla, rahmetle ve şükranla yâd ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Ayçiçeği tarlalarının, kanola bahçelerinin sarıya boyadığı verimli topraklarıyla, masmavi deniziyle, yaz kış solmayan yeşil ormanlarıyla Saray’dan Şarköy’e şehrimiz bir doğa harikasıdır. (CHP sıralarından alkışlar) Tekirdağ’ımız, benim için, bir günebakan gibi yüzü güneşe dönük, ışıl ışıl bir kent; sıcak kanlı, hoşgörülü, Türkiye'nin her yerinden gelen insanlarıyla çok kültürlü, çok sesli, çoğulcu, demokrat; bir yanıyla da gerçekten üzüm bağı gibi, bereketli. Tekirdağ şu an kanola ve ayçiçeği üretiminde 1’inci sırada. Ayçiçeği üretiminin yüzde 27’sini, buğdayın yüzde 5’ini Tekirdağ'da üretiyoruz. Gerçekten Tekirdağ benim için huzuru anlatır ama bir yanıyla da yedi gün yirmi dört saat yaşayan, üreten bir şehir. 1 milyon 100 bini aşan nüfusuyla, ulusal-uluslararası piyasaya üretim yapan 2.959 firmasıyla, ulaşım imkânlarıyla, doğal tarihî, kültürel zenginlikleriyle bu ülkemizin kültürel ve ekonomik gelişimine de her zaman katkı sunmuş bir il. Tekirdağ üreten bir şehir, evet ama ülke ekonomisine sunduğu katkının karşılığını alamayan da bir şehir. Tüm iller arasında kişi başı ödenen vergide Tekirdağ 7’nci sırada ama maalesef, iş, almaya gelince yani kişi başı merkezî bütçe yatırımlarında 72’nci sırada. Ödediğimiz vergilerin karşılığını alamadığımız gibi maalesef birçok sorunla da karşılaşmış durumdayız, bir başımıza bırakılmış durumundayız.

Atalarımızın kanı canı pahasına bizlere bıraktığı, Türkiye'nin, hatta dünyanın en verimli toprakları, cennet topraklarımız bugün tehdit altında. Trakyalılar cennet doğasında topraklarını ekip biçerek huzur içinde yaşamak istiyorlar ama gözünü rant bürüyenler maalesef bu dünya cennetini bir cehenneme dönüştürmek istiyorlar. Güzelim Istranca Dağları’nı madenlerle delik deşik ettiler, taş ocaklarıyla o ormanları çırılçıplak bıraktılar. Bugün Trakya'nın neresine baksanız gerçekten her yerde bir doğa katliamı, her yerde bir ekolojik kıyıma tanık olursunuz. Eskiden pırıl pırıl akan, bütün Trakya'mıza hayat veren Ergene bugün can çekişiyor, 4’üncü derece kirlilik suyu şu an, zehir saçıyor. Şu an ilimizde kanser vakaları patlamış durumda. Sözde, 2011 yılında dediler ki: “Bu kirliliği kontrol altına alacağız. Ergene Havzası Koruma Eylem Planı'yla artık Trakya'da, Ergene'de suyunuzu içeceksiniz, yüzeceksiniz, içinde 22 çeşit balık yetişecek; Haliç’i temizledik, bu, bizim için çocuk oyuncağı.” Buna, en üst makamdan tam on yıl önce söz verildi. Peki, bugün sonuçta ne var? Sonuç burada. Gördüğünüz gibi, Ergene kapkara akmaya, kanser saçmaya devam ediyor ama olan vatandaşlarımıza oluyor. Biz diyoruz ki: “Ergene'mizi, inşallah, en kısa zamanda temizleyeceğiz.” Ama bu da yeterli olmadı. Maalesef, bunun üzerine yani daha bunu temizlememişken birinci sınıf tarım arazilerinin üzerine, gördüğünüz bölgeye, birinci sınıf tarım arazisine, plastikçiler OSB yatırım bölgesi yapmaya çalışıyorlar. Vatandaşlarımız, hemşehrilerimiz diyor ki: “Vekilim, buğdayımızın üzerine beton dökecekler.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

CANDAN YÜCEER (Devamla) – “Ve daha diğer OSB'ler dolmadan birinci sınıf tarım arazilerine bunun yapılması hukuka, mevzuata aykırı.” diyor uzmanlar, odalar. Ama biz ne yapıyoruz? Biz gidiyoruz, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı “ÇED Olumlu” raporu veriyor; halka sormuyor, belediyelere sormuyor, odalara sormuyor. Ama şunu buradan söyleyeyim; bu bizim çevremiz, bizim doğamız, bizim Trakya'mız. Bizim bu topraklara borcumuz var. Halep oradaysa, arşın burada! Siz inatçıysanız biz Trakyalılar daha inatçıyız. Mücadeleyse mücadele! (CHP sıralarından alkışlar) Trakya'nın doğasını, börtüsünü böceğini, hemşehrilerimizi, ormanlarını sizin rant uğruna heba etmenize izin vermeyeceğiz. Çevremiz, doğamız, insanımız sahipsiz değildir diyorum.

Bir kez daha, vatandaşlarımızın düşman işgalinden kurtuluşunun 99’uncu yılını kutluyorum. Mutluluğu, gururu yüreğinde yaşayan, aynı heyecanla yaşayan sevgili hemşehrilerime sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, kadına yönelik artan şiddetle ilgili söz isteyen Batman Milletvekili Feleknas Uca’ya aittir.

Buyurun Sayın Uca. (HDP sıralarından alkışlar)

3.- Batman Milletvekili Feleknas Uca’nın, kadına yönelik artan şiddete ilişkin gündem dışı konuşması

FELEKNAS UCA (Batman) – Teşekkürler Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; artan kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddete ilişkin gündem dışı söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu, ekranları başında bizi izleyen tüm halklarımızı ve cezaevlerindeki bütün arkadaşlarımızı selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün bulunduğu aydayız, hatta 25 Kasım haftasına da girdik. Sadece bu ay içinde 16 kadın, erkekler tarafından katledildi. Bu senenin başından beri ise 338 kadın katledildi, onlarca kadın şiddete maruz kaldı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, her fırsatta, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi sıfır toleransla yürüttüklerini söylüyor. “Bu nasıl bir mücadele?” diye sormak istiyorum. Neredeyse her gün bir kadın, erkek şiddeti sonucu hayatını kaybediyor. Cezasızlık politikaları nedeniyle şiddet failleri serbestçe dolaşıp çekinmeden kadınları katledebiliyorlar. Yasalar etkin uygulanmayıp İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek kadınlar erkek şiddetine karşı tamamen korunmasız bırakılıyor, hatta bu sözleşmeden bahseden kadınlar hedef gösteriliyor. Şiddete, cinayetlere, sömürüye karşı mücadele veren kadınlar ise devlet şiddetiyle yüz yüze kalıyor. Son bir yılda gerçekleştirilen kadın eylemlerine yönelik müdahalelerde yüzlerce kadın gözaltına alındı, onlarcası hakkında dava açıldı. İki gün önce, Batman’ın bir köyünde, 25 Kasım kapsamında köy meydanında kadınlarla yaptığımız toplantıya onlarca jandarma ve Kirpi yığdınız.

Kadınlar her alanda şiddete, tacize maruz kalırken iktidarın mücadelesi kadınlara karşı oluyor. İktidarın, şiddete karşı mücadeleyi, kadın kurumlarını kapatarak ve kadın mücadelesi aktivistlerini tutsak ederek sürdürme planı var. Örneğin, TJA Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan’a otuz yıl hapis cezası verildi. Mücadeleniz bize değil, bizi katledenlere karşı olmalı.

Kadınların maruz kaldığı şiddet, hak gaspları cezaevlerinde artarak devam ediyor. Kadınlara Kürtçe şarkı söylüyor diye disiplin cezaları veriliyor, dergi ve kitap okuma hakları engelleniyor. Pandemi bahanesiyle tek hücreli koğuşlarda tutulan ve iletişim hakkı gasbedilen kadınlara temel sağlık ve hijyen koşulları sağlanmıyor.

Sayın milletvekilleri, kadına yönelik şiddetin artmasında etkili olan yanlış politikalar Türkiye’yle de sınırlı kalmıyor, kuzey ve doğu Suriye’de desteklediğiniz Selefi örgütler, kadınlara karşı insanlık suçunu her geçen gün artırıyor. Yüzlerce Afrinli kadın ve kız çocuğu kaçırıldı, köle pazarlarında satıldı, tacize, tecavüze maruz kaldı, hâlâ yüzlerce kadının akıbeti belli değil.

2014’te Şengal’de DAİŞ eliyle başlatılan kadın kırımı bugün Afrin’de sürüyor. Türkiye’nin başkentinde ikamet eden DAİŞ çetelerinin evlerinden, köle olarak kaçırılan Ezidi kadınlar, kız çocukları çıkıyor. Bu çetelerin Ankara’nın göbeğinde nasıl bu kadar rahat dolaştıklarını bilmiyoruz çünkü İçişleri Bakanı bunlarla ilgili hiçbir sorumuza, önergemize cevap vermiyor.

Afganistanlı kadınlar, sizin “VIP” salonlarında karşıladığınız Taliban rejiminin karşısında kırıma, tacize, tecavüze maruz kalıyorlar. Afganistan’da direnen kadınlar, bu zulme karşı Kürt kadın hareketinin mücadelesinden ilham alıyor. Sizin ilhamınız ise Taliban’ın yönetimidir. Hapis, sömürü ve kadını koruyan her şeye karşı durmaktan başka bir politikanız yok.

Biz, dünyadaki bütün kadınlar olarak, Rojava’da, Şengal’de, Afganistan’da, dünyanın neresinde olursa olsun kadınları yok etmeye çalışan erkek zihniyetine, şiddetine karşı öz savunma hakkını kullanan, direnen kadınların yanında olacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

FELEKNAS UCA (Devamla) – Dünyanın her yerinde, birlikte bu zulme “Dur!” diyeceğiz. Tüm kadınları şiddete, cinayetlere, kadın kırımına “Dur!” demeye davet ediyorum. Kazanımlarımızı erkek adalete, erkek siyasete kurban etmeyeceğiz. Şunu unutmayın: Kadınlar hiçbir baskıya boyun eğmeyecek ve var olma mücadelesinden asla vazgeçmeyecek.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi sisteme giren sayın milletvekillerine yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.

Sayın Altaca Kayışoğlu…

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, Uludağ’ın doğasının yok olduğuna ilişkin açıklaması

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, sözlerime bir temenniyle başlamak istiyorum. Umarım, bahsedeceğim çalışmayı yaptığı için hocamızın başına bir iş gelmez.

Maalesef, beceriden yoksun yönetim anlayışınız Uludağ’ın da yok olmasına neden oluyor. Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesinden Doçent Doktor Gökhan Özsoy’un yaptığı araştırma sonucuna göre kış turizminin gözdesi, “Davos olacak.” denilen Uludağ’da çıplak kayalık alan miktarı yüzde 7,8’den yüzde 13’e çıkmış; alpin çayırların oranı yüzde 18’den yüzde 16’ya gerilemiş; Bursa’nın, hatta şişe suyuyla Türkiye’nin ihtiyacını karşılayan Uludağ’daki su kaynakları 7,4 hektardan 2,9 hektara düşmüş. Bu durumda Uludağ’ı Davos yapmayı bırakın, en azından Uludağ milyonlarca yıldır olduğu gibi Uludağ olarak kalsın. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Kaya…

2.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kaya’nın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümüne ilişkin açıklaması

İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Türkiye, Kıbrıs Barış Harekâtı’nı adanın eşit sahiplerinden biri olan Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını korumak amacıyla gerçekleştirmiştir. Bu konudaki kararlılığımızı, geçmişte olduğu gibi, bugün de tüm dünya görmektedir. Adanın ve bölgenin zenginliklerinin sadece kendilerine ait olduğunu zanneden, bu konuda demeç verip destekleyenler karşılarında Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kararlılığını bulacaktır. Türkiye, adada adil ve kalıcı çözümün sağlanması için Doğu Akdeniz’de de gerginliğin değil, barışın hüküm sürmesi adına tüm imkânlarını seferber etmiştir.

Kıbrıs, şehitlerimizin kanıyla alınmıştır, Kıbrıs yavru vatandır. Kıbrıs Türklerine yönelik zulmü ve acıyı dindiren kahraman şehitlerimizin ve gazilerimizin ruhu şad olsun.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümünü tebrik ederek tüm Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Taşkın…

3.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

15 Kasım, Kıbrıs Türk halkının şanlı mücadelesinin en kıymetli eseri olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümünü kutluyorum. Kıbrıs semalarını ezansız, hilali mahzun, vatanı esir bırakmamak için toprağa düşen aziz şehitlerimizi minnetle, rahmetle yâd ediyorum.

Kıbrıs’ta tek çözüm eşitlik temelinde, bağımsız, 2 ayrı devletli çözümdür. Garantör ülke olarak ne bizim ne de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin diplomasi oyunlarına artık tahammülü kalmamıştır. Doğu Akdeniz’de ülkemizin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin adil bir şekilde yer almadığı hiçbir denklem barış ve istikrar üretemez. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğinde bölgesel ve küresel bir aktör olan Türkiye kendi haklarını nasıl savunuyorsa Kıbrıs Türklerinin de adadaki ve bölgedeki hak ve menfaatlerini aynı kararlılıkla savunmaya devam edecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Karaduman…

4.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman’ın, infaz ve koruma memurlarının taleplerine ilişkin açıklaması

ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ceza infaz kurumlarında görevlerini sürdüren infaz ve koruma memurlarının uzun yıllardan beri süregelen birtakım talepleri bulunmaktadır. Bunların başında da özellikle sözleşmeli olarak görev yapan infaz koruma memurlarının kadro talepleri, ücretin iyileştirilmesi, kendilerine özgü bir hizmet sınıfı veya emniyet ve güvenlik hizmetleri sınıfına dâhil olmak gibi köklü birtakım değişiklikler talep edilmektedir. Bilindiği üzere, pandemi sürecinin başından beri henüz geçtiğimiz haftaya kadar tutuklu ve hükümlülerin de sağlıklarını korumak adına ailelerinden uzak kalarak mesailerinin önemli bir bölümünü kurumlarda kalmak suretiyle devam ettirdiler. Bu zor dönemin kahramanlarından infaz koruma memurlarının hak ettiği düzenlemelerin acilen yerine getirilmesi adına ortaya somut adımlar koyulmalı ve bunu da destekleyeceğimizi buradan bildirmek isteriz.

BAŞKAN – Sayın Gülüm…

5.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm’ün, ataması yapılmayan öğretmenlere ilişkin açıklaması

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) – Ülkede adaletsizliğe batmamış hiçbir alan kalmadı. TÜGVA’lılar torpille, kayırmayla devletin tüm kurumlarına atanırken ataması yapılmayan öğretmenler ya intihar ediyor ya başka işlerde çalışırken yaşamını yitiriyor ya da “ücretli öğretmenlik” adı altında kölelik koşullarında güvencesiz, düşük ücretlerle çalıştırılıyor.

Geçen hafta inşaatta çalışırken elektrik çarpması sonucu yaşamını yitiren Fedai Öğretmen şu “tweet”i atmıştı ölmeden önce: “Beden eğitimi mezunuyum, 80 puan aldım, sizin yüzünüzden atanamıyorum, aile baskısı yüzünden ağır şartlarda çalışmak zorundayım. Bunun vebalini kim ödeyecek? Ben hakkımı sizlere helal etmiyorum.” Fedai Öğretmen gibi zor koşullarda okulunu bitiren, sonra KPSS’den yüksek puan almak için uğraşan ama yine de atanamayan öğretmenlerin hayatlarını karartmaktan vazgeçin. Öğretmenlerin atamalarını bir an evvel yapın.

BAŞKAN – Sayın Yılmazkaya…

6.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, “Yıkın Heykellerimi” şiirini okuyan Serap Öğretmenin açığa alındığına ve bu yanlıştan derhâl dönülmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) – Sayın Başkan, cumhuriyetin kurucusu Büyük Önder’imizin aydınlık ve ilerici Türkiye için yaptığı devrimlere uyarlanıp yazılan ve birçok resmî törende okunan “Yıkın Heykellerimi” şiirini Gaziantep Vicdan–Ahmet Güner Ortaokulundaki törende okuyan değerli eğitim emekçisi Serap Öğretmenimiz maalesef, bazı gruplar tarafından hedef gösterilerek açığa alınmıştır. İbadetimizi ve dinimizi aşağıladığı söylenen bu şiirin bir bölümünü okumak istiyorum:

“Özlediyseniz fesi, peçeyi

Aydınlığa yeğliyorsanız kara geceyi

Hâlâ medet umuyorsanız

Şıhtan, şeyhten, dervişten

Şifa buluyorsanız

Muskadan, üfürükçüden

Unutun tüm dediklerimi

Yıkın diktiğiniz heykellerimi…

Eşit olmasın diyorsanız kadınla erkek

Kara çarşafa girsin diyorsanız

Yobazın gazabından ürkerek

Diyorsanız ki okumasın

Kadınımız, kızımız

Budur bizim alın yazımız

Unutun tüm dediklerimi

Yıkın diktiğiniz heykellerimi…”

Soruyorum: İbadetimizin ve dinimizin neresinde üfürükçü, muska, kara çarşaf var? Doğrusu, hepimiz merak ediyoruz.

Derhâl yanlıştan dönülmelidir diyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Gürer…

7.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, emeklilikte yaşa takılanlara haklarının verilmesi gerektiğine ve taşeronlarla ilgili yapılan düzenlemelerin yetersiz olduğuna ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Emeklilikte yaşa takılanlar gün ve primini tamamladığı hâlde yaş sınırlaması getirilerek hakkı gasbedilenlerdir. Son dönemlerde anketlerde Adalet ve Kalkınma Partisinin oyları düşünce emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili yirmi yıldır yapmadığı düzenleme aklına geldi ama bunda da gelgitleri sonlandırmadı.

Emeklilikte yaşa takılanlar ile yaşadıkları sorunların bir an önce çözülmesi gerekiyor. Bu konudaki kanun teklifimiz Mecliste bekliyor. Emeklilikte yaşa takılanlar hak ettikleri hakkı istiyorlar. Primlerini ödemişler, günlerini tamamlamışlar; ne yazık ki onların hakkı gasbedilmiş, bu hakkın yeniden onlara verilmesi gerekiyor. Onların duygularıyla oynamasınlar. 5 milyona yakın mağdur insan var, bu insanların sorunları bir an önce Türkiye Büyük Millet Meclisinde çözümlensin ve bu insanların hakkı geri verilsin diyor; ayrıca, taşeronlarla ilgili de yapılan düzenlemelerin yetersizliğini bir kez daha vurguluyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Kılavuz…

8.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Mersinli limon üreticilerinin beklentilerine ilişkin açıklaması

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Mersin narenciye üretiminde Türkiye'nin önde gelen şehirlerindendir. Türkiye’de 360 bin dekar limon üretim alanının yüzde 52’si Mersin’imizde yer almaktadır. Bununla birlikte, Türkiye'deki limon üretiminin yüzde 65’i de şehrimizde gerçekleşmektedir. Yüksek rekolte elde edilen mayer ve enterdonat cinsi limonların fiyatlarındaki düşüş üreticilerimizi zorlamaktadır. Mersin tarımı için böylesine önem arz eden, ürün kalitesi oldukça yüksek olan limonun fiyatında yaşanan dalgalanmaların ve ihracatında yaşanan sorunların sonlandırılması üreticilerimizin elini rahatlatacağı gibi, şehir, bölge ve ülke ekonomisine de olumlu katkılar sunacaktır. Bakanlığımızın, limon üreticilerimize ciddi bir destek vererek onların yüzlerinin güldürülmesi adına müjdeli haber vermesini, Mersinli limon üreticilerimiz beklemektedir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Gergerlioğlu…

9.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, açık cezaevi izinlerinin bitirilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Açık cezaevi izinleri bitirilmemelidir. Pandemi nedeniyle 30 Kasımda bitirilmesi düşünülen izinler, mahkûmların büyük sıkıntılara girmesine yol açacaktır; kişisel, ailevi sorunlar oluşacaktır. Devlet izne ayrılanların elinden tutmadığı hâlde onlar aile kurmuş, çoluk çocuk sahibi olmuş, iş kurmuş ve istihdam sağlamışlardır. 91 bin kişi ve milyonlarca yakını son derece büyük sıkıntı içindedir. İzne ayrıldıkları dönemde herhangi bir suça da karışmamışlardır.

Bu yanlıştan bir an evvel dönülmelidir, toplumsal barış korunmalıdır; aileler büyük perişanlık yaşamaktadır, büyük stres yaşamaktadır. Açık cezaevi izinlerinin bitirilmemesi gerekmektedir.

BAŞKAN – Sayın Özkan…

10.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkan’ın, Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesinin yıkım kararının özgür basını sindirme çabası olduğuna ilişkin açıklaması

YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi, 1989 yılından bu yana Kültürpark içerisinde Büyükşehir Belediyesinin kiracısı konumunda faaliyet göstermektedir. Ancak kira sözleşmesi sürerken ve park içindeki diğer işletmeler faaliyetlerine devam ederken sadece bu binanın boşaltılması ve Çağdaş Gazeteciler Derneğinin yıl dönümünde yıkım kararı, tamamen siyasi bir karardır, özgür basını sindirme çabasıdır.

Sayın Alinur Aktaş, Çağdaş Gazeteciler Derneği havuz medyasında yer almadığı, basın özgürlüğü ve demokrasiden yana taraf olduğu, eğilmeden bükülmeden dimdik durduğu için mi bu keyfî kararı aldınız? Bu karardan vazgeçiniz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Baltacı…

11.- Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı’nın, Hanife Demirci cinayetinin sorumlusunun İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden AKP iktidarı olduğuna ilişkin açıklaması

HASAN BALTACI (Kastamonu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri ülkemizin geleceğini tehdit etmeye devam ediyor. 2021 yılının ilk üç yüz on yedi gününde en az 217 kadın cinayeti yaşandı. Bu cinayetlerden 8’i son bir haftada yaşandı. Hayatını kaybeden kız kardeşlerimizden birisi de Kastamonu Devrekânili hemşehrim, 2 çocuk annesi Hanife Demirci’ydi. Boşanma aşamasında olduğu erkek tarafından güpegündüz, sokak ortasında, hunharca katledildi. Sorumlusu, iktidara geldiğinden bu yana kadına yönelik şiddet 14 kat artan, sadece son on yılda 2.500’e yakın kadın cinayeti işlenen, kadınların güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’ni bir gece yarısı kararnamesiyle “Feshettim.” diyen AKP’dir. Son yirmi yılda bu düzenin en ağır bedelini kadınlar ve çocuklar ödemiştir.

Bir kez daha hatırlatıyoruz, iktidarımızın ilk haftasında İstanbul Sözleşmesi’ni tekrar uygulamaya koyacağız.

BAŞKAN – Sayın Özkan…

12.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümüne ilişkin açıklaması

HACI ÖZKAN (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

15 Kasım 1983 tarihi Kıbrıs Türk halkının siyasi kaderinin en önemli dönüm noktasını teşkil etmiş, uzun yıllar süren şanlı bir mücadelenin bağımsız bir devlet kudretiyle vücut bulduğu gün olarak dünyaya ilan edilmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin siyasi, ekonomik ve sosyal gelişimine yönelik ana vatan desteği hassasiyetle sürdürülecektir. Kıbrıs Türkü, Türkiye'nin etkin ve fiilî garantörlüğü altında aydınlık yarınlara güvenle ilerleyecektir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümünü yürekten kutluyor; kendi kaderini tayin etme, istiklal ve istikbal mücadelesi uğrunda canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle, kahraman gazilerimizi şükranla yâd ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Çakır…

13.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakır’ın, 16 Kasım Uluslararası Hoşgörü Günü’ne ilişkin açıklaması

SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) – Sayın Başkan, 16 Kasım UNESCO’nun kuruluş yıl dönümü anısına “Uluslararası Hoşgörü Günü” olarak anılıyor. Günümüz dünyasının benmerkezli bir savrulma yaşadığı gerçeği narsisizm hastalığının zirve yapmasının yolunu açmış gibi duruyor. Mantıklı düşünme gerekliliğini iptal ederek baskı ve ön yargıyı harekete geçiren diğer gamlılığı tamamen ortadan kaldıran bu negatif zihnî arızanın ancak “Yaratılanı severiz Yaradan’dan ötürü.” anlayışıyla telafi edilebileceğini söylersek bir doğruyu dile getirmiş oluruz. Hoşgörü, karşısındaki insan gibi düşünmenin adı olmayıp onun da farklı düşünebilme hakkı olduğunu kabul etmenin ete kemiğe bürünmüş hâlidir. Hoşgörü, birlikte yaşama sanatının ince ayrıntılarını hayata aktarma ritüeli, hissedebilmeyi, karşısındakini anlayabilmeyi başarmanın adıdır. Bugün ihtiyacımız olan tam da budur.

Hoşgörü, yaratılıştan gelen farklılıklara “ama”sız tahammülü başarması gereken insanoğlu için empatiyi ve iletişimdeki kaliteyi başarabildiği kadar bir anlam ifade eder diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Budak…

14.- Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak’ın, 28 Temmuzda Manavgat’ta başlayan yangınlardan etkilenen vatandaşların mağduriyetine ilişkin açıklaması

ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) – Sayın Başkan, 28 Temmuzda Manavgat’ta başlayan, sonrasında ülkemizin birçok noktasında çıkan yangınlara müdahale edemediniz. Evini, köyünü savunmak isteyen vatandaşı köyünden çıkardınız; evlerinin, ahırlarının, ekinlerinin yanmasına göz yumdunuz, vatandaşa boş senet imzalatıp yirmi yıl borçlandırdınız. Şimdi de evi, tarlası, hayvanları hasar gören vatandaşlara kendi tespit ettiğiniz hasar bedelini ödemiyorsunuz. Televizyonlarda, meydanlarda gövde gösterisi yapıyorsunuz ama icraata gelince sizi ortada göremiyoruz. Bu kadar yardım toplandığını kamuyla paylaşmadınız. Soru önergelerimize cevap vermediniz. Hâlâ çiftçiye “Ödeyeceğiz.” dediğiniz zararın yüzde 10’unu bile ödemediniz. Sadaka verir gibi bir miktar para verdiniz, “Gerisini peyderpey öderiz.” diyorsunuz. Günlerce bu insanlara “Yardım edeceğiz.” diye IBAN dağıtıp para topladınız. O paralar nerede? Bir an önce yangından etkilenmiş vatandaşın mağduriyetini…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çepni…

15.- İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin, beraat eden Nükleer Karşıtı Platform üyelerini selamladığına ilişkin açıklaması

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Teşekkürler Başkan.

Akkuyu Nükleer Santrali… Reaktörün oturduğu alan 2 kez çatladı, trafoda yangın çıktı, temel çatlaklar nedeniyle deniz suyu doldu. Nükleer atıkların nerede depolanacağı hâlen belirsiz. Santralde 3 işçi hayatını kaybetti. İş cinayetleri gizleniyor. İşçiler maaş alamadıkları için eylem yaptılar, saldırıya uğradılar. Hâl böyleyken Fukuşima nükleer felaketinin 10’uncu yılında Akkuyu’da eylem yapan Nükleer Karşıtı Platform üyesi 30 kişi yargılandı. Bugün Mersin’de görülen ikinci duruşmada arkadaşlarımız beraat ettiler. Arkadaşlarımızı buradan selamlıyorum ve hep birlikte “Nükleere inat yaşasın hayat” demeye devam edeceğiz.

BAŞKAN – Sayın Çelebi…

16.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin açıkladığı, kış bastırmadan acilen yapılması gerekenlere ilişkin açıklaması

MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Memleket Partisi olarak kar düşmeden, kış bastırmadan acil yapılması gerekenleri Genel Başkanımız Muharrem İnce 9 maddeyle açıkladı.

1) KDV’yi 18’den 15’e düşürün.

2) Temel gıdalarda KDV’yi sıfırlayın.

3) ÖTV’yi yeniden tanımlayın.

4) Vatandaşlık maaşını derhâl işleme koyun, zor günlerinde vatandaşa yardım edin.

5) Eğitimde kaybımız giderek artıyor, öğretmen atamalarını derhâl yapın.

6) Gençlerin, bütün öğrencilerin internet, telefon, bilgisayar alımlarında özel iletişim vergisini kaldırın.

7) Asgari ücretten vergi almayın.

8) Dolaylı vergileri kara kış için kaldırın.

9) Başta TOBB ve bunun gibi kurumların kasalarındaki nakit paraları derhâl üyelerine aktarın diyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Taşdoğan…

17.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan’ın, Türkiye İlaçta Yerelleşme Projesi’ne ilişkin açıklaması

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde özellikle son beş yıl içerisinde birçok sektör ve sanayi kolunda yaşanan millîleşme hamleleri kamuoyunun dikkatini çekmektedir. Bizler de tüm bu gelişmeleri yakından takip etmekteyiz. Türkiye sağlık sektörüne genel bakışla bir değerlendirme yaptığımızda spesifik bir alan ve çalışma olarak 2004 yılında Türkiye Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla beraber Türkiye’de sağlık hizmetlerine ve tedaviye erişim açısından çok büyük bir gelişme sağlanmıştır. Özellikle 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında kurulan Cumhur İttifakı’nın oluşturduğu millet aklı ve millî iklimi göz önünde bulundurduğumuzda On Birinci Kalkınma Planı’nda yer alan Türkiye İlaçta Yerelleşme Projesi Türk milletinin geleceği için hayati öneme sahip çalışmalar arasındadır. Ülke olarak bu çalışmaları desteklemek, katkı ve projeksiyon sağlamak, millîleşmenin motivasyonu için büyük önem arz etmektedir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Kaplan…

18.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplan’ın, Gaziantep Kuzeyşehir’de yaşayan vatandaşların mağduriyetlerine ilişkin açıklaması

İRFAN KAPLAN (Gaziantep) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Seçim bölgem Gaziantep’in Kuzeyşehir bölgesinde yaklaşık 15 bin vatandaşımız yaşıyor. Otobüs sayısı oldukça yetersiz, sağlık ocağı yok, eczane yok, sosyal tesis ve pazar yeri yok, lise yok; TOKİ’nin aidatları oldukça yüksek, vatandaşlarımız ödemekte zorluk çekiyor. Kuzeyşehir bölgesine acilen sağlık ocağı, lise, sosyal tesis ve pazar yeri yapılmalıdır. O bölgede eczane açmak isteyen eczacı meslektaşlarıma kolaylık sağlanmalıdır. Bu bölgede otobüs ve dolmuş sayısı artırılmalıdır. Kuzeyşehir’e üvey evlat muamelesi yapmayın. Kuzeyşehir’de yaşayan vatandaşlarımızın tüm mağduriyetlerinin giderilmesi için yetkilileri göreve davet ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Aycan…

19.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, kadın cinayetlerine ilişkin açıklaması

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, kadına yönelik şiddeti, kadın cinayetlerini şiddetle lanetliyoruz. Sırf kadın olduğu için, eş olduğu için, eski eşi olduğu için bir kadının öldürülmesi toplumsal bir sorundur. Milliyetçi Hareket Partisi olarak tüm cinayetlere karşıyız, kadın cinayetlerine özellikle karşıyız. Cinayete kurban giden tüm kadınlarımızı, özellikle Başak Cengiz’i rahmetle anıyoruz. Bu cinayetleri önlemek hepimizin görevidir. Bu konuda yapılacak her düzenlemeye peşinen varız. Bugün Sayın Genel Başkanımız konuyla ilgili öneriler sundu. Evlilik öncesi yapılacak muayenelerin, eğitimin önemini vurguladı. Katillerin en ağır şekilde yargılanmasını, hiçbir nedenle hafifletmeye gidilmemesini, cezaların indirilmemesini istiyoruz. Bu katillerden kadınların korunmasının artırılmasını, psikiyatrik danışmanlık hizmetlerinin artırılmasını, ailelere yönelik sosyal çalışmaların, psikolojik danışmanlığın artırılmasını istiyoruz. Topluma huzurun hâkim olmasını istiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Nuhoğlu…

20.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun, Türk Devletleri Teşkilatı 8’inci Zirvesi’ne ilişkin açıklaması

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Türk Konseyinin ismi “Türk Devletleri Teşkilatı” olarak değiştirilmiştir, hayırlı olsun. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de öncelikle gözlemci ülke, sonrasında ise üye ülke konumuna gelmesini bekliyoruz.

Türk Devletleri Teşkilatı 8’inci Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan Karabağ zaferi dolayısıyla Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e Türk Dünyası Yüksek Nişanı takdim etmiştir. 7 ülkenin en üst düzeyde temsil edildiği zirvede takdim edilen nişanın üzerinde Türkçe değil de İngilizce ifadenin yer alması Türk milletinin vicdanını yaralamıştır. Türk dünyasını bir araya getiren en önemli kültürel bağ dildir. Orta Avrupa’dan Japon Denizi’ne kadar büyük bir coğrafyanın dili de Türkçedir. Türk dünyasının birlik ve bütünlüğünün pekiştirilmesi için Türkçenin kullanılması şarttır.

BAŞKAN – Sayın Filiz…

21.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, çiftçi ve esnafın hızlı fiyat değişiklikleri sebebiyle yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Gaziantepli esnaf “Ömrümüz boyunca böyle bir devir yaşamadık, fiyatlar günlük hatta saatlik değişiyor, gübreden boyaya kadar her kalemde fiyatlar saatler içinde değişiyor, fırsatçılar bizimle oynuyor." diyor. Pide fırınlarının sıkıntısı büyük. 10 Ağustos tarihinde torbası 156 TL olan unun fiyatı 15 Kasım tarihinde 260 TL’ye, tonu 600 TL olan odunun fiyatı ise 1.100 TL’ye çıkmıştır. Buna rağmen pidenin fiyatı 1,5 TL’de sabit kalmıştır. Fırıncı Hasan elini böğrüne koymuş “Bir aydaki kaybım 7 bin lira.” deyip kara kara düşünmektedir. Bu arada vatandaş ne yapsın? Bırakın katığı, ekmeği bile satın alamaz hâldedir. Yanlış tarım politikalarıyla Türk çiftçisi desteklenmezse sonuç budur. Üstüne üstlük çiftçiler ve esnaf fırsatçıların olmayan vicdanlarına teslim edilmiştir. Tedbir alınmadığı takdirde vatandaş açlığa mahkûm olacaktır diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

BAŞKAN – Şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.

Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Erkan Akçay…

Buyurunuz Sayın Başkan.

22.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Türk Devletleri Teşkilatı 8’inci Zirvesi’nin Türk dünyasına hayırlar getirmesini temenni ettiğine, zirveye başkanlık eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Türkiye’yi temsilen Aksakallılar Konseyine seçilen Binali Yıldırım’ı tebrik ettiğine, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümüne, 14 Kasım 1944’te sürgün edilen Ahıskalı şehitleri rahmetle andıklarına ve 15 Kasım 2021’de hayatını kaybeden İzmir Aliağa İlçe Başkanı Abdürrahim Aydemir’e Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

12 Kasımda İstanbul’da düzenlenen Türk Konseyi Devlet Başkanları 8’inci Zirvesi’nde Türk dünyasının gelecek vizyonu adına tarihî kararlar alınmıştır. Zirve toplantısı sonucunda “Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi” adının “Türk Devletleri Teşkilatı” olarak değiştirilmesi tarihî ve köklü bir dönüşümü ifade etmektedir. Zirvede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin gündeme alınması, Macaristan’ın mevcut gözlemci statüsünü sürdürmesi ve Türkmenistan’ın ilk defa gözlemci olarak zirveye katılması önemli gelişmelerdir.

Zirvede kabul edilen Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi ve 2022-2026 Türk Devletleri Teşkilatı Stratejik Yol Haritası doğrultusunda küresel ve bölgesel düzeyde atılacak adımlar 21’inci yüzyılın ve gelecek yüzyılların istikametini belirleyecektir. Türk Devletleri Teşkilatı “Dilde, fikirde, işte birlik” şiarıyla gelecek yıllarda bölgesel bir organizasyon olmaktan çıkıp küresel bir birlik hâline gelecektir. Bu vesileyle, Türk Devletleri Teşkilatı 8’inci Zirvesi’nin Türk dünyasına hayırlar getirmesini temenni ediyor, zirveye Başkanlık eden Sayın Cumhurbaşkanımızı ve Türkiye'yi temsilen Aksakallılar Konseyine seçilen Sayın Binali Yıldırım’ı tebrik ediyoruz.

Sayın Başkan, Kıbrıs Türklüğünün varoluş mücadelesi, 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’yla mührünü vurmuş, 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanıyla taçlanmıştır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümü kutlu olsun. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, kuruluşundan bu yana emperyal odaklar ve onların iş birlikçileri tarafından uluslararası hukuka aykırı yaptırımlara, ambargolara maruz bırakılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Kıbrıs Türklüğünün eşitliğe ve egemenliğe dayalı devlet ve toplum hedefi görmezden gelinerek sürekli engellenmiş, sekteye uğratılmıştır. Gerçeklere dayanan, adil, iki toplumlu, iki devletli bir yapı tesis edilmeden Kıbrıs davasına halel getirecek girişimler bizim için yok hükmündedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti egemen ve bağımsız bir devlettir. Birleşmiş Milletler, 1983 tarihli 541 sayılı Kararı’ndan vazgeçerek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni bir an önce tanımalıdır. Türkiye, Kıbrıs Türk halkının varlığının, egemenlik haklarının eşit statüsünün korunmasına ve Kıbrıs Türklerinin haklı davasına sahip çıkmaya devam edecektir. Bu vesileyle, Kıbrıs Türklüğünün bağımsızlık mücadelesine ömrünü vakfeden başta Rauf Denktaş, Doktor Fazıl Küçük olmak üzere tüm şehitlerimizi, gazilerimizi ve kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Akçay.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, 14 Kasım 1944’te insanlık tarihinin en karanlık günlerinden biri yaşanmıştır. Yetmiş yedi yıl önce 90 bin Ahıska Türkü, zalim Stalin’in emriyle iki saat içerisinde trenlere doldurularak öz vatanlarından koparılmıştır. Ahıska, vatanından koparılan bir halkın vatan hasretidir. 13 yaşında sürgün yollarına düşen Ahmet Neymanoğlu otuz sekiz yıl sonra köyüne gittiğinde şu sözlerle hislerini dile getirmişti: “1944’üncü senesi/Elimin elinden kesildi sesi/Ahıska’nın çıktı ahir nefesi/ Koç ayında kılındı cenazesi.” 1944 kışında sürgün yollarında hayatını kaybeden Ahıskalı şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, 15 Kasım 2021’de İzmir Aliağa İlçe Başkanımız Abdürrahim Aydemir geçirdiği bir kalp krizi sonucunda hayatını kaybetmiştir. Merhum Abdürrahim Aydemir’e Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve camiamıza başsağlığı diliyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Meral Danış Beştaş.

Buyurunuz Sayın Beştaş.

23.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Seyit Rıza’nın ölümünün 84’üncü yıl dönümüne, Ahmet Kaya’nın 21’inci ölüm yıl dönümüne, AKP-MHP iktidarının yarattığı yerli ve millî devalüasyona, fahiş fiyatlara ve zamlara, mesnetsiz tutuklamalara, Kürt diline yönelik baskılara ve Mem Ararat’ın konserinin neden yasaklandığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Dün, Seyit Rıza’nın ölümünün 84’üncü yıl dönümüydü. Seksen dört yıldır hâlâ onun zulme baş eğmeyen duruşu, bizlerin yoluna ışık tutmaya devam ediyor. Aradan geçen seksen dört yıl boyunca Seyit Rıza hâlâ inancımızda yaşıyorsa onu öldüren zihniyeti sorgulamanın zamanı geldi, geçiyor. Geçmişle yüzleşme ve hakikatlerin ortaya çıkarılması ise bu yaralara tabii ki en büyük dermandır. Baş eğmeyen, diz çökmeyen iradeye selam olsun diyorum ve oğlunun idamını izletecek kadar insanlığını kaybettirenlerin karşısında onun onurlu duruşu, bin yıl geçse de, asla unutulamaz. Sevgi, saygı ve minnetle anıyorum.

Sayın Başkan, Ahmet Kaya’nın bugün ölüm yıl dönümü, 21’inci yıl dönümü. O, duruşu ile ezgisiyle hepimizin içini özgürlük ateşiyle, barış umuduyla doldurdu ve bu ülkede, maalesef, her güzel insanın, her muhalifin acı sonu onu da buldu; Paris’te bu topraklara hasret, yaşama, yirmi bir yıl önce veda etti. Onu, kendi sözleriyle anmak istiyorum: “Hoşça kal iki gözüm. İyi ki geçtin bu dünyadan.” Evet, mezarında onu hâlâ linç etmeye çalışan zavallılara dert olsun. Onu asla unutmayacağız. Sevgi, saygı ve minnetle anıyorum.

Sayın Başkan, dolar rekorları hız kesmeden devam ediyor. AKP-MHP ittifakının ekonomi politikaları ülkeyi uçuruma sürüklüyor. “Kardeşinize yetki verin, ekonomiyi uçuracağım.” diyen iktidar doları uçuruyor. Dolar uçarken döviz lobileri kazanıyor, halk yoksullaşıyor. AKP-MHP kendisinden önceki sağ iktidarlar gibi 70 sente muhtaç etmeye devam ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Her sabah dolar rekor kırıyor, kırılmadık rekor bırakmadı; bugün itibarıyla 10,21; Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denen zam zulüm sistemine geçmeden önce 1 dolar 4,70 idi, aradan geçen üç yılı aşkın zaman içindeyse dolar 10,21’e yükseldi. Sadece bir yılda TL yüzde 30’dan fazla değer kaybetti. Buna yerli ve millî devalüasyon denir. 90’larda bir günde halkın sofrasından devalüasyonla çekilen kaynaklar, AKP-MHP ittifakında her gün çekilmektedir. 128 milyar doları frenlemek için çarçur eden ve doları yükseltecek konuşmaların yapıldığı, uygulandığı günlerde döviz alım satımı yaparak vurgun yapanlar bu yerli ve millî devalüasyonun temel sorumlusudur.

Yenikapı’da, Ankara’nın derin dehlizlerinde, uyuşturucu ticaretlerinde bir araya gelen 90’ların karanlık yüzleri ve iktidar ortakları bu kez de halka devalüasyon yaratırken bir araya gelmiş ve fotoğraf çektirmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Karanlık 90’lı yıllar, 2000’li yıllarda bitmemiş, bilakis ekonomide, siyasette, bürokraside bu ittifakla tekerrür etmektedir.

Başka bir ekonomik mesele, zamlar. Her gün istinasız zam haberiyle uyanıyoruz. Dün gece itibarıyla şekere yüzde 25 zam yapıldı. “Pancar ve şeker üretiminde rekor kırdık.” diye açıklama yapılıyorken peşinden gelen müjdeyse zam. “Şekerde arz iddiaları gerçek dışı” deniliyor ancak peşinden gelen açıklama zam. Şeker fabrikalarını tek tek sattınız, kalanları Varlık Fonuna devrettiniz. AKP’nin şirket fonu, Türkiye halklarının mutfağını, sofrasını her gün ziyaret ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Zamla ziyaret ediyor, enflasyonla, fahiş fiyatlarla ziyaret ediyor. Resmen ülkeyi kendi çiftliği gibi yöneten bir iktidar var. Buyurun; şekere zam, una zam, suya zam, elektriğe zam, doğal gaza zam. Neye mal olursa olsun şekeriyle, unuyla, suyuyla ekonomi zulmüne uğrattığınız bu halk helvanızı kavuracak; zamlara rağmen, fahiş fiyatlara rağmen bu helvanızı kavuracak.

Sayın Başkan, tutuklamalar bitmiyor. Evet, dün de Diyarbakır’da çok sayıda, 19 partilimiz ve sivil toplum yöneticileri tutuklandı; sendikalar, STK yöneticileri. Ben bunların ismini tek tek görevleriyle saymak istiyorum: Diyarbakır il yöneticisi Mehmet Asena, Bağlar İlçe Eş Başkanımız Nasır Yelter, ilçe yöneticimiz Mehmet Hüseyin Baran, Yerel Yönetimler Kurulu üyemiz Ömer Filitoğlu, DBP Diyarbakır il yöneticileri Yasemin Akengin, Mehmet Ali Alkan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım efendim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – …Mehmet Süslü, Abdullah Cengiz, Pir Sultan Abdal Derneği Genel Merkez yöneticisi Erkan Keskin, SES Diyarbakır şube yöneticisi Gülhan Tekin, EĞİTİM SEN Denetleme Kurulu üyesi Arzu Koç ve bir barış annesi Nazife Yiğit. Neden mi tutuklandılar? Demokratik protesto haklarını kullandıkları için. Birkaç örnek vereyim; Demirtaş’a ve diğer rehin arkadaşlara “rehin” dedikleri için. Evet, rehinler. Bir milyon kere de tutuklasalar biz “rehin” demeye devam edeceğiz. Kobani gözaltılarını protesto ettikleri için, Kürt Dil Bayramı’nı kutladıkları için, “Nevroz” mitingine, 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingine katıldıkları için. Bu mesnetsiz tutuklamalarla bir halkı, bir inancı, bir dili susturacağını sananlar tabii ki yanılıyorlar ve halkların taleplerini bastıramazlar. Yurttaşların bastırılacağını sananlar her gün tekrar tekrar bu mücadeleyi büyütüyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayalım Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Toparlayacağım.

Tüm bu haksızlıkları ruhlarında yaşayanlar, mücadeleden asla vazgeçmez.

Sayın Başkan, Kürt diline yönelik baskılar da hız kesmeden devam ediyor. Bizim İstanbul Gençlik Meclisimizin “Bağımlılığı Kıralım, Yeni Yaşamı Kuralım” kapsamında Su Gösteri Sanatları Sahnesi’nde düzenleyeceği Dawîya Dawî”stand up” gösterimi Fatih Kaymakamlığı tarafından engellendi ve hiçbir gerekçe gösterilmedi. Yine, ünlü bir Kürt sanatçı Mem Ararat’ın 4 Aralıkta Ankara’nın Keçiören ilçesinde, Neşet Ertaş Kültür Merkezi’nde yapacağı konser Kürtçe müzik yapacağı gerekçesiyle iptal edildi ve açıkçası bu, Kürt diline, Kürtlere yönelik düşmanlık Türkiye’nin her yerinde yaygınlaşmaya devam ediyor. Kürtçeye “bilinmeyen dil” diyenler bunun en büyük…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bitiriyorum zaten.

BAŞKAN – Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bu tavrın, Kürt dilini “bilinmeyen bir dil” olarak tanımlayanlardan cesaret aldığı açıkça ortadadır; Kürt diline ve Kürt halkına karşı nefret ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçu oluşturduğu açıktır.

Her gün meydanlarda, hatta Genel Kurulda, grup toplantılarında “Kürt sorununu çözdük, Kürtçenin önünde hiçbir engel yoktur.” diyenlere sesleniyorum: Mem Ararat’ın konseri neden yasaklandı? Bugün sadece bunu sormakla yetineyim çünkü bu konuda önümüzde yüzlerce, binlerce yasak kararı var. Kürt dilini unutturamazlar, Kürtleri asla susturamazlar.

Teşekkür ediyorum Başkanım. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Özgür Özel.

Buyurunuz Sayın Başkanım.

24.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümüne, Ahmet Kaya’nın 21’inci ölüm yıl dönümüne, Ataşehir’de vahşi bir cinayete kurban giden Başak Cengiz’i rahmetle andıklarına, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen zihniyeti bu ülkedeki tüm kadınlara ve vicdanlı insanlara şikâyet ettiklerine, açık ceza infaz kurumlarında bulunanlara verilen Covid-19 izninin uzatılması gerektiğine ve Manisa ili Salihli ilçesi Caferbey köyünün çöp transfer istasyonu sorununa ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Meclisimize başarılı bir hafta diliyorum.

Dün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümüydü. 1974’te 3’üncü Genel Başkanımız Bülent Ecevit’in Başbakanlığında merhum Necmettin Erbakan’ın Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptığı hükûmetin girişimleri Kıbrıs Barış Harekâtı’yla adaya barış ve huzur getirmişti. Barış Harekâtı’nın ardından Rauf Denktaş’ın kurucu Cumhurbaşkanlığında 1983 yılında kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümünü Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bir kez daha kutluyoruz.

Bugün, ülkemizin yetiştirdiği en önemli sanatçılardan biri Ahmet Kaya’nın 21’inci ölüm yıl dönümü. Kaya’yı ölüm yıl dönümünde anıyoruz. 1999’da Magazin Gazetecileri Derneğinin, kongre salonunda düzenlenen ödül töreninde yaptığı bir konuşmada kendi dilinde, ana dilinde Kürtçe şarkı söyleyeceğini ifade etmesi üzerine çağlar gerisinden gelen bir protestonun ve saldırının odağı hâline gelen Kaya, yurt dışına çıkmak zorunda kalmıştı. O salonda bulunanların bugün pişmanlıkla hatırladığı o günlerden bugüne Türkiye'nin siyasi ikliminin maalesef çok da değişmediğini hatırlatmamız gerekiyor. Çok değil birkaç gün önce Keçiören Belediyesi 4 Aralıktaki bir konserin sözleşmesini Kürtçe şarkı söylenecek olması nedeniyle feshetti. Bu topraklardaki tüm dillerin, tüm kimliklerin başımızın üstünde yeri olduğunu hatırlatıyor, bu topraklarda tüm farklılıklara tahammül edilen bir iklimin tesis edilmesini temin edeceğimizin sözünü veriyoruz.

Sayın Başkan, geçtiğimiz günlerde Ataşehir’de vahşi bir cinayete kurban giden Başak Cengiz’i bir kez daha rahmetle anıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Her kadın cinayetinden sonra erkek siyasetçilerin aynı monoton cümleleri kuruyor olmasından tüm kadınların artık sıkıldığının farkındayız.

Dün Adalet ve Kalkınma Partisinin sözcüsü, bir dizi beylik lafın ardından “Bunun vakti geldi de geçiyor.” diyor. Cumhuriyet Halk Partisine saldırmaya vakit buluyorsunuz da ileri geri sözler kullanmaya vakit buluyorsunuz da on dokuz yıllık iktidarınızda kadına yönelik şiddet sorununu çözmek için niye vakit bulamıyorsunuz ve bu pişkince açıklamaları yapıyorsunuz?

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye vakit bulanlar, İstanbul Sözleşmesi’nden çekildikleri günden beri kadın cinayetlerinin azalması, önlenmesi yönünde parmaklarını oynatmayanlar, verdikleri çekilme kararıyla kanunun uygulayıcılarına zımni talimatlar verdiklerinin ve bunların kadınları daha güvencesiz kıldığının farkında değiller mi acaba? İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen zihniyeti, kadın cinayetlerinden vicdan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı, karanlıkta çekilen bu zihniyeti, her kadın cinayetinden sonra vicdanı sızlayan bu ülkedeki tüm kadınlara ve tüm vicdanlı insanlara şikâyet ediyoruz.

Sayın Başkan, 14 Nisan 2020 tarihinden itibaren açık ceza infaz kurumlarında bulunanlara verilen Covid izni birkaç kez uzatıldıktan sonra 30 Kasım 2021 günü son bulacak. Açık ceza infaz kurumlarından çıktıktan sonra iş bulanlar, üniversiteye başlayanlar, hayatlarını rayına koyanlar oldu. Eğer ceza infazının amacı ıslah olmaksa, bu insanlar yeniden bir suç işlemedilerse bu insanları yeniden ceza infaz kurumlarına göndermek kanunun ruhuna ne kadar uygundur, tartışılır.

Ayrıca, 14 Nisan 2020’de, pandemi gerekçe gösterilerek açık ceza infaz kurumları boşaltılmıştı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – O tarihte günlük vefat sayısı 107 idi. Dün, vefat sayısı günlük 215. Üç buçuk aydır 200’ün altına çok nadir düşüyor ama 107 vefat varken bu kararı alanların bugün günlük 200’ün üzerinde, 215 vefat varken bu uzatmayı yapmamayı nasıl savunduklarını gerçekten merak ediyoruz.

Son olarak, Sayın Başkan, kendi ilim Manisa’mızın Salihli ilçesi Caferbey köyünün bir çöp transfer istasyonu sorunu bulunmaktadır. 2018 yılında Salihli Belediye Başkanı ve Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından bu tesise asla izin verilmeyeceği sözü verildiği hâlde, geçtiğimiz günlerde, bir gece yarısı polislerle, zabıtalarla köy kuşatılmış ve köy merkezine 500 metreden az mesafede bulunan, hayvanların otladığı, üzümlerin serildiği, içme ve sulama suyunun geçtiği bir yere böyle bir tesisin kurulması için zor kullanılmaya başlanmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayınız efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bitiriyorum.

Projeye göre, günlük tam 180 kamyon çöpün bu köye gelmesi, burada işlenmesi öngörülmektedir. Bu alanın etrafında tarlalar, bağlar ve yanında kullanma suyunun kaynağı bulunmaktadır. Bu projeye Karayolları karşı, Devlet Su İşleri karşı, Orman İşletme ve Tarım Bakanlığı karşı ama birileri ısrar ediyor.

Vatandaşın karşı çıktığı bu projenin hayata geçirilmemesi için vatandaşlarımızla birlikte biz direnmeye devam edeceğiz. Ama her milletvekilimize soralım: Kendi köyünüze, yakınlarınızın yaşadığı köye günde 180 kamyon çöp gelecek olsaydı sizin tepkiniz, tavrınız ne olurdu? Caferbey halkının sonuna kadar yanında yer almaya devam edeceğiz.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Cahit Özkan.

Buyurunuz Sayın Özkan.

25.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Türk Konseyi Devlet Başkanları 8’inci Zirvesi’ne, Türk Dünyası Film Festivali’ne, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümüne, katledilen Başak Cengiz’e Allah’tan rahmet dilediğine, kadınların hak ettiği standartları ve koruma mekanizmalarını hayata geçirmeye devam edeceklerine ve Genel Kurulda bu hafta uzlaşmacı ve barışçıl bir çalışma içerisinde beşinci yargı paketini hayata geçirmeyi temenni ettiğine ilişkin açıklaması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, malum olduğu üzere, Türk Konseyi Devlet Başkanları 8’inci Zirvesi, 13 Kasımda ülkemizin ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleştirildi. Kabul edilen İstanbul Bildirisi’yle; siyasi, ekonomik ve kültürel iş birliğimizi geliştirme yönündeki kararlılığımız vurgulandı. Türk Dünyası 2040 Vizyonu’nun kabulüyle de dilde, fikirde iş birliği şiarına bir adım daha yaklaşmış oldu.

Tabii, o zirvede, Sayın İlham Aliyev’in, Azerbaycan Cumhurbaşkanının, yapmış olduğu konuşmada: “Aziz kardeşim Recep Tayyip Erdoğan, Türk dünyasının lideridir. Onun sayesinde Türkiye, dünyada bir güç merkezi hâline gelmiştir, söz sahibi olmuştur. Bize güç veren, Türkiye'nin güçlenmesidir. Bu nedenle her birimiz, Erdoğan’a minnettarız.” ifadelerini kullanmıştı. Milletimizden almış olduğumuz yetkiyle, Türk dünyasının bizlere olan güveniyle inşallah bölgesel ve küresel güç olmaya, milletimizi, refah ülkesi Türkiye'yi aydınlık yarınlara taşımaya devam edeceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine geçen hafta “Merhamet Yüklü Kanatlar” mottosuyla yola çıkan, 13 Kasım tarihinde İstanbul’da ilki gerçekleştirilen Türk dünyası sinema ödülleri törenine tanıklık ettik. Türk dünyasından pek çok ünlü sanatçı katıldı. Sinema sanatı vasıtasıyla müşterek tarihî, kültürel ve toplumsal değerlerimizin güçlenmesine ve zenginleşmesine katkı sağlayacak olan film festivalini büyük bir coşkuyla takip ettik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Türk Dünyası Katkı Ödülleri Bakü Medya Merkezi adına Arzu Aliyeva’ya, vefa ödülü Türk dünyasının ortak değerlerinden Cengiz Aytmatov adına oğlu Eldar ve kızı Şirin Aytmatov’a… Belgesel Film Yarışması ödüllerinde 1’inciliği İran’dan “İkizler”, 2’nciliği Özbekistan’dan “Halkın Cesareti”, 3’üncülüğü de Rusya’dan “Dil Bilimci” yapımı elde etti ve yine En İyi Film Ödülü’ne Azerbaycan’dan “Dağınık Ölümler Arasında” adlı yapımı, En İyi Yönetmen Ödülü’ne Kırgızistan “Şambala” filmi layık görüldü. İnşallah bu kültürel ve sanatsal iş birliğinin artarak devam edeceğine inanıyoruz.

Yine, otuz sekiz yıl önce kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 15 Kasım tarihi, kuruluş yıl dönümü. Kıbrıs Türk Federe Meclisinde alınan kararla 15 Kasım 1983 tarihi, Kıbrıs Türk halkının siyasi yaşamının önemli bir dönüm noktası…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – …ve mücadelelerini devlet kuruluşuyla dünyaya ilan ettiği tarihtir. Meclis aynı gün düzenlediği olağanüstü oturumda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kuruluş ve Bağımsızlık Bildirgesi’ni oy birliğiyle onayladı. “Başınız dik, korkusuz ve insan haysiyeti içerisinde yaşayasınız diye abilerinizin vermiş olduğu mücadele bitmiş değildir. Şimdi bu eser hepimizindir.” Rauf Denktaş, 15 Kasım 1983’te… Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümünü tebrik ediyoruz, kutluyoruz; şehit ve gazilerimizi de rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son olarak, yine içimizi yakan vahşi, hain, sinsi bir kadın cinayetiyle karşı karşıyayız. Başak Cengiz’in katledilmesi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Başak Cengiz’in hunhar, sinsi bir cinayetle hayatına son verilmesi yüreğimizi dağladı. Bütün bu cinayetler, AK PARTİ’nin bugüne kadar hem anayasal hem yasal reformlarla kadınlarımızı koruma noktasında yaptığı düzenlemelerin ve kararlı duruşumuzun ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gösterdi. Biz medeniyetimizden ilham aldığımız ve kadınlarımızın hak ettiği standartları ve koruma mekanizmalarını hayata geçirmeye inşallah devam edeceğiz.

Bu vesileyle hem yapmış olduğumuz yasal düzenlemeleri, anayasal düzenlemeleri, kadınımızın sosyal, ekonomik ve siyasi açıdan daha etkin bir noktaya gelmesi yönündeki mücadelemizi sürdüreceğiz…

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) – “Kadınlarımız” değil, önce “kadınımız”dan vazgeçsen.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) –…ve bu noktada etkin ve kararlı çalışmalarımızı yeni düzenlemelerle geleceğe taşıyacağımızı ifade ediyor, bu hafta…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) – Kadınlar kimsenin kadını değil, şu dili değiştirseniz…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Başak Cengiz kardeşimize Allah’tan rahmet niyaz ediyorum, milletimize ve bütün yakınlarına sabrıcemil niyaz ediyorum ve Genel Kurulun bu hafta yapacağı çalışmalarda tüm siyasi gruplarla uzlaşmacı ve barışçıl bir çalışma içerisinde milletimizin hak ettiği beşinci yargı paketini hayata geçirmesini temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, pek kısa bir söz yani cevap olduğu için.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Beştaş.

26.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Doğrusu Genel Kurulda -daha önce de defalarca ifade ettik- kadınlarla ilgili söz kurulurken lütfen, hiç kimse “kadınımız, kadınlarımız, kadınımız, kadınımız” diye nakaratları tekrar etmesin; kadınlar kimsenin değil. Nasıl biz “erkeklerimiz” demiyorsak erkekler de “kadınlarımız” diye konuşmasın yani bir sahiplik ekiyle. Türkçeyi biliyoruz sonuçta, böyle bir aidiyet yok; bir bu. Biz bunu reddediyoruz kadınlar olarak, en azından HDP’li kadınlar olarak.

Sayın Başkan, ikincisi de İstanbul Sözleşmesi’nden çekildikleri hâlde hâlâ kadınları koruduklarını iddia edenler, büyük bir yalan atıyorlar; çok üzülerek bunu söylemek zorundayım. İstanbul Sözleşmesi’nden tek taraflı çekilmek, bugün kadınları katledilmekle yüz yüze bırakmıştır.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Kadına karşı şiddetle etkin mücadelemizi sürdüreceğiz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, pek kısa bir söz talebim benim de var.

BAŞKAN – Sayın Özel…

27.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Denizli Milletvekili Cahit Özkan ve Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, biraz önceki değerlendirmelere katılıyorum. Sadece orada “En azından HDP’li kadınlar olarak” deyince biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak durumumuzu netleştirelim. Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, sözcülerinin, üyelerinin kadınları yoktur. Cumhuriyet Halk Partisinde kadınlar vardır, eşittirler, hakları vardır ve hiçbir aidiyet ekini de hak etmezler.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan…

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Ya “Ben sizin bacınızım” diyene ne diyeceğiz? Değil misiniz?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Biz “bacımız” demiyoruz.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Ha, yok, diyen var da ben… Herkes farklı yani.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Trollük yapma, trollük.

BAŞKAN – Sayın Özkan…

28.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, kadınların siyasette, sivil toplumda, iş dünyasında daha etkin rol almaları için her türlü yasal düzenlemeye, anayasal değişikliğe ve idari uygulamaya liderlik yapacaklarına ilişkin açıklaması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Bu noktada, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, AK PARTİ siyasetinde, kadın liderliğinde, kadınlar öncülüğünde siyasi yelpazenin genişlediği bir sürece hamdolsun son yirmi yılda tanık olduk. Özellikle AK PARTİ, kuruluşundan bugüne, gerek Büyük Millet Meclisinde gerek belediye meclislerinde, ilçe meclislerinde, il genel meclislerinde kadın temsilini en yüksek oranda sağlayan ve bu noktada pozitif ayrımcılığı, parti tüzüğü hâline getiren bir harekettir ve burada, özellikle kadınlarımızın...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Yine “kadınlarımız” diyor.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – ...erkeklerimizin, yaşlısıyla genciyle 85 milyonun kader birlikteliği içerisinde olduğu anlayışını bir kez daha vurguluyoruz ve bu noktada, kadınların, siyasette, sivil toplumda, iş dünyasında daha etkin rol almaları için...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) – Öğreniyor, öğreniyor, “kadınlar” dedi.

BAŞKAN – Tamamlayalım efendim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – ...her türlü yasal düzenlemeye, anayasal değişikliğe ve idari uygulamaya liderlik yapacağımıza bir kez daha milletimizin huzurunda söz veriyoruz.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan...

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan... Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Akçay...

Buyurunuz Sayın Başkan.

29.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kullandığımız kelimeler ve cümleler, aynı zamanda lafzıyla ve ruhuyla birlikte anlam ifade ederler. Şimdi, “kadınlarımız” derken, “evlatlarımız” “gençlerimiz” “Meclisimiz” “milletvekillerimiz” “siyasi partilerimiz” derken bunları bir iyelik eki olarak değil, aksine, bir aidiyet ifadesi olarak da alabiliriz, almamız gerekir.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Biz de onu reddediyoruz.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Ya, kabul etmeyebilirsiniz de yani “kadınlarımız” ifadesi veya “çocuklarımız” “eşlerimiz” gibi ifadeler aynı zamanda aidiyeti, empatiyi, özdeşliği de ifade eder. Bunu da görmek lazım ve bence tartışılacak bir mesele de değildir bize göre.

Teşekkür ederim.

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) – Ya, mesele tam o, kimseye ait değiliz biz. Tam mesele o, biliyor musunuz?

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Ya, kimseye aitlik falan değil, aidiyet yok.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Müsavat Bey’den son kez özür dileyerek…

BAŞKAN – Sayın Dervişoğlu, izninizle efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – İstirham ederim, buyurun efendim.

BAŞKAN – Sayın Beştaş…

30.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, birkaç örnek: “Kadın ve erkek eşitliği, fıtrata aykırıdır.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan. Diğeri “Kadınlar iş aradığı için işsizlik var.” diyen aynı AKP. Bir diğeri, eş başkanlık sistemimizi belediyelerde terörize eden yine aynı AKP. AKP’nin kadın oranı yüzde 18,82; bizimki yüzde 41,7; onu söyleyeyim. Diğeri, kadınların siyasetteki temsil gücünün artması AKP’ye rağmen elde edilmiştir, kadın mücadelesiyle; onların verdiği destek falan yok, hep köstek oluyorlar, hep engel oluyorlar ve onlara kalsa kadınların oy kullanma hakkı bile herhâlde olmayacak. Diğeri de “Evdeki işler yeter.” diyen Bakan; Papua Yeni Gine’den mi geldi, Angola’dan mı geldi, bilmiyorum yani kendi Bakanları.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bağlamı ayrı, bağlamı ayrı ya. En çok kadın istihdamı bu dönemde.

BAŞKAN – Bitirelim, tamamlayalım Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, dil, bizim bilinçaltımızdır, bizim evrenimizdir; aidiyet, dil bilgisi kurallarını burada birbirimize anlatmayalım. Hakikaten, İstanbul Sözleşmesi’ni kaldıran bir iktidar sözcüsünün bu kadar öz güvenle konuşmasını çok büyük bir talihsizlik olarak görüyorum. İnsan, biraz mahcup olur; insan, biraz kadınlar karşısında başını eğer. Gerçekten, kadınlar -en son Başak Cengiz olduğu için onun ismi geçiyor- her gün katledilmeye devam ediliyor.

En son şu örneği de vereyim: “Hamile kadın, sokakta dolaşamaz.” diyen biz değildik, yine, sizin sözcülerinizdi ve “Kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum.” diyen de sizin Genel Başkanınızdı.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkanım, yani usul değiştikten sonra…

BAŞKAN – Sayın Özkan…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Cinsiyet odaklı siyaset yapılıyor, cinsiyet. “Aidiyet” lafı bile bu kadar saptırılır mı ya?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Kürsüden de verilebilir ama…

BAŞKAN – Açalım mikrofonu.

31.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Ben, özellikle, Sayın Meral Danış Beştaş’a teşekkür ediyorum. Niçin? Diyor ki: “Bu kadar öz güven niye?” Yaptık, çalıştık da ondan bu öz güven; çalıştık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bak, ne yapmışız? Anayasa’da kadınlara yönelik pozitif ayrımcılığı anayasal düzenimizin bir parçası hâline getirdik; bu, çok önemli. Daha evvel, maalesef, vesayetçi anayasal rejim, kadınlar lehine yaptığımız bütün pozitif ayrımcılıkları iptal ediyordu, yasal düzenlemeleri iptal ediyordu; eşitlik ilkesine aykırı görüyordu. Bunun için, öz güvenli hareket ediyoruz.

Yine, kız çocukları için okullaşma oranlarını ilkokullarda yüzde 97’ye yükselttik, evet, yüzde 100’e yakın ve yüzde 100’ü de başaracağız inşallah.

Yine, kadınların okuryazarlık oranı 2002’de yüzde 75 iken yüzde 95’e yükseldi.

Yine, kadınların iş gücüne katılma oranı… Öz güven var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Öz güvenimiz var, onun için konuşuyoruz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Söylediklerime cevap verin.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Kadınların iş gücüne katılım oranı 2002’de yüzde 25 iken bugün yüzde 38’e yükseldi.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Yüzde 27’ye düştü, rakamları çarpıtma.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Kadına yönelik şiddetle mücadelede birçok anayasal ve yasal reformlar gerçekleştirdik ve arkasında sapasağlam duruyoruz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bu reformların hiçbiri gerçeği yansıtmıyor, hepsi büyük yalan. Tamamen propaganda amaçlı söylüyorsunuz. Kadına yönelik en büyük saldırıyı yapan iktidarsınız siz.

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) – Niye sözleşmeden geri çekildiniz? Pek sağlam duramıyorsunuz galiba.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bakınız, 2012’de, 81 ilimizde açtığımız Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezlerinde bugüne kadar şiddet mağduru bütün kadınların taleplerine cevap verilmiştir.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Hiçbir kadının talebi karşılanmamıştır. Kadınlar ölmeye devam ediyor.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bu anlamda, yaptıklarımız hem siyaset alanında -iş dünyasında, sivil toplumda- temsil imkânının artırılması noktasında hem de yine kadınların talep ettiği iş dünyasına katılım noktasında bütün çalışmaları bugüne kadar artırdığımız gibi çok daha yüksek oranda artırmaya, her şeye rağmen geliştirmeye devam edeceğiz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Şiddet verilerini açıklasınlar, cinayet verilerini açıklasınlar, tecavüz verilerini açıklasınlar, cezasızlık verilerini açıklasınlar; böyle boş boş şeyleri açıklamasınlar.

BAŞKAN – Sayın Özel...

32.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, tutanak altındayız. Şimdi, şunu öz güvenle bir cevaplasınlar bakalım: Anayasa’nın hangi maddesine kadınlarla ilgili pozitif ayrımcılık maddesi eklemişler? Kasıt, 2004 yılında AK PARTİ ve Cumhuriyet Halk Partisinin uzlaşıyla geçirdikleri Anayasa değişikliğinde, Anayasa’nın 10’uncu maddesindeki kanun önündeki eşitlikteki zımni ve belirsiz değişiklikse, Cumhuriyet Halk Partisinin o dönemde maddeye açıkça pozitif ayrımcılık maddesini önerdiğini, AK PARTİ tarafından kabul edilmediğini, uzlaşmanın ancak bu mahcup cümlede sağlanabildiğini, gerçek bir pozitif ayrımcılık maddesiyle ilgili bir şey okunduysa onun Cumhuriyet Halk Partisinin hazırladığı, yapmakta olduğu güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmasıyla ilgili kamuoyuna yansıyan bilgilerden etkilendiğini düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bitiriyorum.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bugün, Cumhuriyet Halk Partisinin madde 10’a yönelik, pozitif ayrımcılıkla ilgili yapmış olduğu çalışmada son derece net ifadeler vardır. Ancak Cahit Özkan’ın bahsettiği 2004 değişikliği ve madde 10’sa bana okusun bakalım, o madde neymiş? O süreçte “pozitif ayrımcılık” maddesinin buraya konulmasını AK PARTİ’nin müzakerecilerinin reddettiği, hem Meclis kayıtlarındadır hem kamuoyunun malumudur.

Teşekkür ediyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Başkanım, soru sordu, böylesi…

BAŞKAN – Sayın Dervişoğlu hakkını bir kullansın, devam edelim efendim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkanım, sadece bir cümle…

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

33.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Yani, ben Özel’e böyle bir imkân verdiği için de teşekkür ediyorum.

Bakın, Anayasa’mızın 10’uncu maddesinin ikinci fıkrasında, Sayın Özel’in ifade ettiği gibi, elbette 2004’te bir değişiklik var. Esas mesele nereden kaynaklanıyor? Bakınız, bu düzenleme, ikinci fıkranın son cümlesi 2010 yılında yapıldı. Eğer o düzenleme olmamış olsaydı, maalesef, kadınlar lehine yapılan bütün pozitif ayrımcılıklar, Anayasa yargısında iptalle karşı karşıya kalıyordu. Böyle bir düzenlemeyi AK PARTİ sevk etti ki kadınlar için yapılacak yasal düzenlemelerde Anayasa yargısında ruh çağırma törenleriyle yapılan iptal kararları verilmesin. O da nedir? “Bu maksatla, kadına pozitif ayrımcılık sağlanması amacıyla alınacak tedbirler…”

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Nerede yazıyor? Nerede yazıyor?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – “…eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.”

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yalan efendim, yalan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – 10’uncu maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Efendim, “Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine…” Bakın, tutanak altındayız ya, diyor ki: “pozitif ayrımcılık.” Nerede yazıyor?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Ya, bakın işte…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yazmıyor, oku.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Burada…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yalan, yok ağabey öyle bir şey.

BAŞKAN – Sayın Başkanlar…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – 2010 yılı değişikliği, ek cümle…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Evet, oku, oku.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Tamam, oku.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Pozitif ayrımcılık” nerede yazıyor?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Yahu, “Bu maksatla alınacak tedbirler…” Sayın Özel, bu düzenleme…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Hayır, şurada ya, madde şurada, burada.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Evet, okuyorsun, “pozitif ayrımcılık” diyorsun, nerede?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bakınız…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yok.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Yahu, dinleyin.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – “Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine…”

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bu düzenleme olmasaydı, pozitif ayrımcılık yaptığın bütün yasalar Anayasa yargısında iptal edilirdi.

BAŞKAN – Bunu birlikte müzakere ederek çözeceksiniz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, “Okuyorum.” diyor. Sayın Başkanım, bakın, tutanak altındayız.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Anayasa yargısında iptal edilecek yasal düzenlemelerden bahsediyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Okuyorum.” diyor, “Bu maksatla alınacak tedbirler pozitif ayrımcılık.” diyor, orada öyle bir şey yok. Yazıktır ya!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Özel eczacıdır, Anayasa yargısı, hukuk yargısı bilmez.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, Anayasa’nın lafzını çarpıtıyor. Anayasa’da yazılan bir konu var ya!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Çarpıtıyor ya! “Okuyorum.” diyor, yalan atıyor.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Yapılacak bütün yasal düzenlemeler Anayasa yargısında iptal ediliyor.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Okuyorum.” diyor, yok.

BAŞKAN – Evet, çok teşekkür ediyoruz.

İYİ Parti Grup Başkan Vekili Sayın Müsavat Dervişoğlu.

Buyurunuz Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Olmayan bir şeyi okuyorsun.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Ne yazıyor baksana oraya.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yok, yok.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bu ne?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yok, ağabey. Nerede, yazıyor mu “pozitif ayrımcılık”?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Oku orayı. Ya, “pozitif” mi yazacak?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yazacak tabii!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Yahu, bu cümle işte. İlla İngilizce mi olacak?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yok ağabey, yalan!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – İngilizce mi olacak illa, Türkçe yetmiyor mu?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Hayır, ne alakası var ya!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Türkçe yetmiyor mu, İngilizce mi olacak illa? Al sana!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Komik olma ya, komik olma, gülerler sana. Yazıktır ya! Tutanak altında göz göre göre yalan atıyor.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Türkçe yetmiyor sana, Fransızca da konuştuk olmadı, Türkçe de konuştuk olmadı. Hangi dilde istiyorsun?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yazık ya!

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Zamanımı baştan alır mısınız efendim?

BAŞKAN – Sizin zaten hakkınız doğdu efendim, zamanla ilgili probleminiz olmayacak.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yazık ya! “Pozitif” yazmasın da “olumlu” yazsın, var mı? Yok.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – İlla “pozitif” diyecek değil mi orada?

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir)– Sayın Başkanım…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yalan, yalan, yalan!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – “Pozitif”in Türkçesi var.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tutanak altında yalancısın artık, tutanak altında yalan atıyorsun.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Türkçesini yazdık, “lehine” diyor “lehine, lehine.”

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ne yazıyor?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Ne demek “lehine”?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hani nerede yazıyor?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – “Lehine” demek “kadın için” demek.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yazmıyor, yazmıyor.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – “Kadına pozitif ayrımcılık” demek.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yazmıyor, yalan! Vallahi yalan, billahi yalan!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Türkçe söylüyor, Cumhuriyet Halk Partisi Türkçeyi de istemiyor.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Başkanım, olmayan kelimeyi ekledi tutanak altında.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – İllaki İngilizce kökenli olacak!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ya, Anayasa’nın lafzını değiştiren bir söz kuruyor ya!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – İllaki etimolojisinde İngilizce olacak.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yok ağabey, yok, yok!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Anayasa’da olmayan bir kelime söylüyor ya! Böyle bir şey yok ya! Anayasa var elimizde ya!

BAŞKAN – Müsaade eder misiniz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Olmayan kelimeyi ekliyor.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Özgür Bey, o metinden ne anlıyorsunuz siz ya?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Metni okuyun diyoruz, anladığınızı söylemeyin.

BAŞKAN – Sizin adınıza Sayın Dervişoğlu’na saygıları arz ediyorum.

Buyurunuz Sayın Dervişoğlu…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Ya, “alınacak tedbirler” diyor, Türkçe diyor. Türkçe diyor, işte.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – E, tamam “tedbir” ile “pozitif” ayrımcılık ne alaka?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – İlla “pozitif” mi diyeceğiz?

BAŞKAN – Buyurunuz.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Efendim, Sayın Başkanım…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – İlla İngilizce mi yazacağız?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Niye pozitif? Sen koydun onu oraya. Yalan.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Sen ne anladın ondan, ne anladın, onu söyle.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sayın Başkanım, çok önemli bir tartışma yaşanıyor, ben araya girmeyeyim isterseniz.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Özgür Bey, siz ne anladınız ondan?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Pozitife bir bak bakalım.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Suçüstü, suçüstü.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Pozitife bir bak bakalım. İlla İngilizce olacak ha.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ne alakası var ya?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Fransızca da konuştuk, anlamadınız. Türkçe olsun diyoruz, onu da istemiyorsunuz.

BAŞKAN – Ben ara vermeyeceğim bu konuda.

Buyurunuz Sayın Dervişoğlu.

34.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’ya Türkiye Büyük Millet Meclisinin uzlaşma kültürüne sağladığı katkı bakımından şükranlarını sunduklarına, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümüne, Ahıska Türklerinin sürgün edilişinin 77’nci yıl dönümüne ve sürgünde şehit olan tüm Ahıska Türklerini rahmetle andığına, sosyal yardım alan hane sayısındaki artışa, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildiğinden beri yoksulluğun 2 kattan fazla artış gösterdiğine, döviz kurundaki artışın ilaç fiyatları ve ilaç stokları üzerindeki olumsuz etkisine, kadın cinayetlerine ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı üslubunu düzeltmeye davet ettiğine ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Efendim, çok teşekkür ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Böyle önemli ve milletimizin dikkatini çeken bir tartışmada araya girerek Adalet ve Kalkınma Partisinin fikir insicamını bozduğum için de özür dilerim. Dilerim iki kelime de beni dinlerler.

Öncelikle, sözlerimin başında…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bunu yalnız bir dakika, bir dakika vermeyin -çok zaman şey oldu- sürekli kesilir, isterseniz…

BAŞKAN – Tamam.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Evet, Sayın Naci Bostancı’ya Türkiye Büyük Millet Meclisinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili ve Grup Başkanı olarak vermiş olduğu hizmetlerden ötürü teşekkür ediyorum, ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisinin uzlaşma kültürüne sağladığı katkı bakımından da partim adına şükranlarımı sunuyorum.

Dün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 38’inci kuruluş yıl dönümünü idrak ettik. Başta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı merhum Rauf Denktaş Bey olmak üzere Kıbrıs’ın bağımsızlığı uğrunda can veren tüm şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi rahmetle minnetle anıyorum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluş yıl dönümünü en içten duygularla kutluyor ve tebrik ediyorum.

Aynı zamanda, yine bugün, Ahıska Türklerinin Kafkasya’dan sökülüp alınarak Asya steplerine sürgün edildiği 1944 yılının da yıl dönümü, yetmiş yedi yıl geçmiş üzerinden. O sürgünde şehit olan tüm Ahıska Türklerini rahmetle, minnetle, şükranla anıyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yapmış olduğu açıklamada Avrupa’da kıtlık yaşandığını, ülkemizde ise bolluk olduğunu ifade etmişlerdir fakat geçtiğimiz günlerde açıklanan 2022 Yılı Cumhurbaşkanlığı Programı’na göre sosyal yardım alan hane sayısı geçtiğimiz seneye göre 3 milyon 347 bin artmıştır. Cumhurbaşkanlığından açıklanan resmî rakamlara göre 2019 yılında sosyal yardım alan hane sayısı 3 milyon 283 bin iken 2020 yılında bu sayı 6 milyon 630 bin haneye çıkmıştır; üstelik, geçinemediği hâlde devletten yardım alamayanlar hariç.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Başkan.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Her hanede ortalama 4 kişinin yaşadığını kabul edersek 25 milyon kişi geçinemediği için devletten sosyal yardım almaktadır; bu da nüfusun yaklaşık yüzde 30’una denk gelmektedir. “Bolluk var, yoksulluk yok.” dediğiniz ülkede nüfusun yaklaşık üçte 1’i sosyal yardımlara muhtaç hâlde hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Eserinizle övünebilirsiniz.

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildiğinden beri yoksulluk 2 kattan fazla artış göstermiştir, bu sistemle milletimiz gittikçe fakirleşmektedir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilirken “Ver yetkiyi, gör etkiyi.” demiştiniz. Açlık sınırının altında, sosyal yardıma ihtiyaç duyarak 25 milyon vatandaşımız yaşamaya çalışıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – İşte, sebebi olduğunuz etki tam olarak da budur.

Döviz kurundaki artış sürekli devam ediyor. Dolar 10 lira 25 kuruş seviyesine gelmiştir. Bu artış ilaç fiyatları üzerinde de olumsuz yönde etkisini göstermeye başlamıştır. Eczanelerde bulunan ilaçların sayısında sürekli düşüş yaşanmaktadır. Sağlık Bakanlığı şubat ayında 1 euroyu 4,57 lira olarak sabitlemişti ancak euro bugün 11 lirayı geçmiştir. Bakanlığın belirlediği kur ile güncel kur arasında da oldukça bir makas açıklığı söz konusudur. 2022 yılının Şubat ayında Sağlık Bakanlığı, kuru, yeni fiyatla sabitleyene kadar ilaç fiyatlarındaki ve ilaç stoklarındaki sıkıntı büyümeye devam ediyor; özellikle pediatrik ilaçlarda büyük sorun yaşanıyor; kemoterapi ilaçlarından grip ilaçlarına kadar pek çok ilacı eczaneler hastalara temin etmekte zorlanıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bitiyorum efendim.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Hastalar muadil ilaçlara yönlendiriliyor. Bulunamayan ilaçların listesi de her geçen gün artıyor. Ekonominin kötü yönetilmesi, vatandaşlarımızı, her alanda olduğu gibi, en temel ihtiyaç olan ilaç temini konusunda da olumsuz etkilemeye devam ediyor. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçildiğinden beri, 2 katından fazla artan döviz kuru milletimizin sırtına külfet oluyor. “Uçacak” denilen Türk ekonomisi de her geçen gün dibe çakılmaya devam ediyor.

Kadın cinayetleriyle ilgili bir şeyler de dile getirmek istiyorum. Biliyorsunuz, gazetelerin sayfalarında ve televizyon haberlerinde sürekli kadın cinayetlerine rastlıyoruz; bu cinayetlerin yanında kadına hakaretler de söz konusu. Özellikle, Genel Başkanı kadın olan bir partiye mensup milletvekili olarak söylüyorum, başta Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Bey’in sayesinde siyasetin dili de ziyadesiyle kirlenmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – En son, Sayın Genel Başkanımız şahsında İYİ Partiye “Ahlak yoksunu” demişlerdir. Burada, kendisine Jean-Jacques Rousseau’nun bir sözüyle cevap vermek istiyorum: “Politika ve ahlakı farklı ele alanlar, her ikisini de anlayamazlar.” Dolayısıyla, Sayın Cumhurbaşkanını üslubunu düzeltmeye davet ediyorum, yaptığı hakareti de aynıyla kendisine iade ediyorum.

Saygılarımı sunuyorum efendim.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Başkanlığın, Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz’ın Millî Savunma Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin yazısının 16/11/2021 tarihinde Başkanlığa ulaştığına ilişkin önerge yazısı (4/146)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sivas Milletvekili Sayın İsmet Yılmaz’ın Millî Savunma Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin yazısı 16/ 11/2021 tarihinde Başkanlığımıza ulaşmıştır.

Bilgilerinize sunulmuştur.

İYİ Parti Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, 11/11/2021 tarihinde Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve arkadaşları tarafından, şeker pancarı ve şeker üretimindeki artışa rağmen özelleştirilen şeker fabrikalarının zam beklentisi nedeniyle depolarında bulundurdukları şekeri stoklayarak piyasaya satış yapmaması nedeniyle gıda sektöründe yaşanan sorunların tespit edilmesi ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16 Kasım 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

16/11/2021

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 16/11/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasına saygılarımla arz ederim.

                                                                      Dursun Müsavat Dervişoğlu

                                                                                            İzmir

                                                                                 Grup Başkan Vekili

Öneri:

Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve 21 milletvekili tarafından, şeker pancarı ve şeker üretimindeki artışa rağmen özelleştirilen şeker fabrikalarının zam beklentisi nedeniyle depolarında bulundurdukları şekeri stoklayarak piyasaya satış yapmaması nedeniyle gıda sektöründe yaşanan sorunların tespit edilmesi ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla 11/11/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 16/11/2021 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.

Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şeker pancarı ülkemizin ekonomisine yüksek katma değer sağlamaktadır. Dünyadaki en kaliteli şeker pancarı üretimi ülkemizde yapılmaktadır. Şeker pancarını sadece şeker olarak düşünmemeliyiz, yan ürünleri olan pancar posası ve “melas” adı verilen hayvan yemi besicilik açısından oldukça önemlidir. Bilindiği gibi siyasi iktidar on dokuz yıl boyunca ülkemizin bütün varlıklarını fabrika, işletme demeden sattı. Bu satışlardan şeker fabrikalarımızın bir kısmı da nasibini aldı.

7 Nisan 2018 Cumartesi günü, Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener Hanımefendi Uşak Alpullu Şeker Fabrikası önünde şöyle bir açıklama yaptı: “Fabrika arazilerinin kupon arazi gibi görünmesine karşıyız. Zarar ettiği diye fabrika satılıyor. Ne kadar zarar etti? 76 milyon lira. Sarayın on üç günlük masrafı bütün şeker fabrikalarının zararına denk geliyor. On üç günde saraya harcanan parayla şeker fabrikalarının bir yıllık zararı karşılanabilir. Cargill istiyor, Hükûmet yapıyor.” diyor. Fabrikalarımızın satışına karşı çıkmış olmak, şeker pancarı üreticimize sahip çıkmak, fabrikalarımızın işçilerine sahip çıkmak ne yazık ki ülkemizde iktidar tarafından hep yadırganmıştır ama buradan söylüyoruz yine: Biz bundan sonra da çiftçilerimize, işçilerimize, emekçilerimize, üreten herkese sahip çıkmaya devam edeceğiz, pancar üreticisine de sahip çıkacağız. Unutulmamalıdır ki şeker, vatandır; üretim, vatandır.

Değerli milletvekilleri, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi Türk çiftçisine ve işçilerimize ağır bir bedel olarak yansımıştır. Şeker pancarı alım fiyatları da çiftçilerin beklentisinin hep altında kalmıştır. Girdi maliyetleri konusunda çiftçilerimize destek sağlamayan iktidar, sözde müjdeler vererek çiftçilerimizin aklıyla hep alay eder olmuştur. Geçen yıl 336 TL olan şeker pancarının alım fiyatı bu yıl Cumhurbaşkanı tarafından müjde olarak “420 TL” denilerek açıklandı, “Yüzde 25 artırdık.” diye övüne övüne anlatıldı. Allah aşkına çiftçilerimizin -çiftçilerimize bir sorun bakalım- bir yıllık girdileri yüzde 50’yi buldu ama siz “Yüzde 25 zam yaptık.” diye çiftçiyi ödüllendirdik zannediyorsunuz çünkü sizin tarlada iziniz yok ki harmanda yüzünüz olsun; bu bakımdan dünyadan haberiniz yok.

Değerli milletvekilleri, şeker ithalatına milyonlarca dolar ödeyen AK PARTİ iktidarı şeker pancarı üreticisine “Siz üretmeyin, biz ithal ederiz.” mesajını vermeye devam ediyor. Tarım Bakanı Pakdemirli 2020-2021 yıllarıyla ilgili olarak diyor ki: “Şeker üretiminde çok yüksek artış sağladık.” 2002 yılında 1,6 milyon ton şeker üretilirken 2020-2021 yılında yüzde 94 artışla yaklaşık 3,1 milyon ton şeker üretildiğini, pancar ve şeker üretiminde rekorlar kırdıklarını söylüyor. Ancak Tarım Bakanının bu açıklamasına rağmen gıda sektöründe üretim yapan firmalar başta olmak üzere toptan satış yapan esnaf da piyasada şeker bulamıyor. Âdeta bir şeker kıtlığı yaşanıyor. Bu kıtlığın sebebi ise hiç şüphesiz şekere gelecek zam diye beklerken çok şükür, bugün, şekerin yüzde 25 zammı geldi. Özellikle bilindik zincir marketlerin şeker stoklaması yaptığına ilişkin ciddi iddialar mevcutken “Şeker üretimiyle ilgili bir sıkıntı yok ama gelin, görün ki fiyat politikası yüzünden şekerde kriz yaşanıyor.” deniliyor. Kamu şeker fabrikaları dışında özel fabrikalar yıl içinde şekere yüzde 25, kooperatif fabrikaları ise yüzde 15 ile 30 arasında zam yapıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) – Bütün bu artışların sonunda gördük ki piyasada, maalesef, TÜRKŞEKER’in 3-5 tane büyük firmaya 150-200 bin ton şeker vermesiyle şeker krizi yaşanıyor. Bugün yapılan zamla şeker krizini çözeceğini düşünenler bilmelidir ki siz hiçbir krizi çözemezsiniz; bütün krizlerin sorumlusu sizsiniz, siz olduğunuz sürece kriz devam edecek. Bakın, Kasım 2020’den bugüne -yani 15 Kasıma- şekerde yaptığınız zam yüzde 37 oranında, bu TÜRKŞEKER’in zammı. Bu bir de perakendeye uğradığı zaman toptan fiyatı yüzde 45’e varıyor. Yani siz üreticiye yüzde 25, tüketiciye ise bunu yüzde 45 olarak veriyorsunuz; hem üretici kaybediyor hem de tüketici zarar ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) – Bu nedenle araştırma önergemize destek vermenizi bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Murat Çepni.

Buyurunuz Sayın Çepni. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Teşekkürler.

Başkan, Genel Kurul ve değerli halkımız; evet, biz başından beri “AKP uluslararası sermayenin ve neoliberal politikaların ustası.” diye söyledik ve başından itibaren eleştirdik, başta da tarım politikaları olmak üzere.

Şimdi, şeker fabrikaları ve şeker meselesi, AKP’nin alametifarikalarından bir tanesi. Buraya baktığımızda, on dokuz yıllık politikasının çok net olarak tablosunu görmüş oluyoruz. Şeker fabrikaları özelleştirildi, kalanlar da TÜRKŞEKER gibi Varlık Fonuna devredildi; Varlık Fonu da sarayın dipsiz kuyusu. Burada da önce Varlık Fonuna al, sonra zarar ettir, sonra da yine peşkeş çek; aynen böyle yaşanacağını biliyoruz çünkü bu devirden tam olarak ne arzu edildiğini henüz ortaya çıkartabilmiş değiliz. 14 fabrika böylece satıldı fakat yetmiyor, aynı zamanda, şeker fabrikalarının milyonlarca metrekare taşınmazı da konut, ticaret ve turizm amaçlı yine aynı şekilde satıldı. Bunun başında, işte, Ağrı geliyor; Ağrı, Samsun, Kırşehir, Bolu, Amasya, Kırklareli, Tokat, Edirne, Yozgat illerindeki bütün taşınmazlar satıldılar AKP eliyle. Evet, şekerin özelleştirilmesi için çıkartılan 4634 sayılı Yasa, Kemal Derviş'in 2001’de çıkarttığı on beş günde 15 yasayla başlıyor yani AKP o gün başlayan satış politikasını bugün devam ettiriyor yani “Satıyorum… Satıyorum… Sattım…” siyasetinin geldiği nokta burası.

Şimdi, 2002 yılında 492 bin olan pancar üreticisi sayısı 2012’de 140 bine düşmüş -sadece 2012’den bahsediyorum- aileleriyle birlikte 1,5 milyona yaklaşan 350 bin üretici ise işsiz kaldı yine bu süreçte.

Tabii, bu şeker meselesini tartışırken doğal olarak, otomatik olarak Cargill meselesine gelmek lazım. Çünkü şeker fabrikalarının peşkeş çekilmesi eşittir Amerikalı Cargill şirketinin devreye girmesiyle atbaşı yürüyor ve Cargill emrediyor, iktidar yapıyor ve nişasta bazlı şeker meselesi yani zehir, halkımızı zehirleyen bu NBŞ'ler Cargill eliyle devreye giriyor. Fakat burada da çok önemli gelişmeler var çünkü Cargill meselesi sadece bu özelleştirmelerle değil, aynı zamanda bu şirkete yapılan vergi indirimleri ve teşviklerle de gündeme geliyor. Yüzde 70’e varan vergi indirimleri bu şirkete yapılıyor. Hatta işçi direnişleri gerçekleşti, hâlen gerçekleşiyor ve sürüyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, “AKP” dediğimiz zaman özelleştirme devreye giriyor, “AKP” dediğimiz zaman peşkeş politikası devreye giriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

MURAT ÇEPNİ (Devamla) – Ve burada “yerli ve millî politikası” adı altında bir bakıyorsunuz ki uluslararası tekeller, şirketler ülkedeki tarıma çökmüş durumdalar. Karadeniz'de fındıkta, çayda olduğu gibi şekerde de aynı şey yaşanıyor ve bu Tarım Bakanı aynı zamanda “tarımı bitirme bakanı” olarak şu anda işlev görüyor. Tarım alanlarının yok edilmesi, ormanların yok edilmesi, tarım alanlarının şirketlere peşkeş çekilmesinden sorumlu bakanlık olarak şu anda devrede. O yüzden ancak, şeker politikası, tarım politikası, aynı zamanda, bu Tarım Bakanlığına karşı mücadeleyle düzeltilebilir diyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Sayın Başkan, düzeltmemiz gereken bir husus var müsaadenizle.

Yerimden...

BAŞKAN – Neyle ilgili efendim?

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Sayın Başkanım, sayın hatip Amasya Şekerin de satıldığını, peşkeş çekildiğini söyledi. Amasya Milletvekili olarak düzeltmemiz gereken bir husus var. Amasya Şeker Fabrikasını demek ki sayın hatip hiç bilmiyor, eline bir not verilmiş onu okuyor. Amasya Şeker hiçbir zaman satılmamıştır.

Yerimden müsaade ederseniz...

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Satılmayan fabrikalar da var, satılacaklar da var daha!

BAŞKAN – Yerinizden efendim, 60’a göre bir dakika söz veriyorum.

Buyurunuz.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

35.- Amasya Milletvekili Hasan Çilez’in, İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin İYİ Parti grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın hatip, biraz önce kürsüden birçok iddiada bulundu. Amasya Şekerle alakalı da bir görüşte, konuşmada bulundu. Amasya Şeker satılmamıştır. Amasya Şeker, Amasya çiftçisinin malıdır, Amasya çiftçisinindir; PANKOBİRLİK tarafından da yönetimi gerçekleştirilmektedir. Buranın peşkeş çekilmesi gibi bir şey söz konusu değildir, Türk tarımıyla alakalı söyledikleri sözleri de grubumuz adına kabul etmemiz mümkün değil. Türk tarımında -biliyorsunuz- çok büyük şekilde hasıla artışını, ihracat artışını, bütün rakamlara baktığımızda bunların hepsini görüyoruz.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Çok aydınlandık, Allah’a şükür 1 fabrika kalmış herhâlde ya! Hepsi gitti.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Benim açıklamam seni niye rahatsız etti Sayın Vekil? Zoruna giden ne senin?

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Hayır, neyi zoruma gidecek?

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Hayır, zoruna giden ne? Ben onu anlamadım.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Başkanım, söz almak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurunuz, yerinizden Sayın Çepni.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Şimdi, Başkanım…

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Erzurum’daki gitti, Erzincan’daki gitti, 30 bin ton pancar üretimi 1.500 tona düştü.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Başkanım, izin verirseniz…

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım sayın vekillerimiz.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Nereye düştü? “1.500 ton pancar” dediğin ne? Ya, onu bir çiftçi üretiyor.

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Bir gidin de görün bakalım.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Dışarıdan şeker getiriyorsunuz, utanmıyor musunuz?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Şekerin krizine yol açtınız.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Şeker pancarını görseniz tanır mısınız?

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Biz çocukken yiyorduk şeker pancarını. Biz şeker diye kaynatıp yiyorduk, tadını kaçırdınız.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Çepni.

36.- İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin, Amasya Milletvekili Hasan Çilez’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Şimdi, AKP’li hatip, maalesef, dinlediğini anlamamış. Yani ben dinlediklerini anlayabileceklerini düşünerek konuştum. Ben, Amasya Şeker Fabrikasının satıldığını söylemedim. Amasya Şekerin taşınmazlarının satıldığını söyledim ve orada saydım; Kırşehir, Bolu, Amasya, Kırklareli, Tokat, Edirne, Yozgat, Samsun ve Ağrı’da milyonlarca metrekare taşınmazın satıldığını söyledim, bunu da kendisine ayrıca daha detaylı bir biçimde de sunabilirim yani ben fabrikanın değil, taşınmazlarının satıldığını söyledim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Arsaları satıldı mı? Buna itirazınız var mı?

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Hangi arsa? Yeni yapacağı fabrikadan haberin var mı Ali Bey? Yok değil mi?

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Kaç tane fabrika sattınız, bunu mu savunuyorsunuz?

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Ama gerçekten Amasya kurtulmuş yani Allah razı olsun.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- İYİ Parti Grubunun, 11/11/2021 tarihinde Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve arkadaşları tarafından, şeker pancarı ve şeker üretimindeki artışa rağmen özelleştirilen şeker fabrikalarının zam beklentisi nedeniyle depolarında bulundurdukları şekeri stoklayarak piyasaya satış yapmaması nedeniyle gıda sektöründe yaşanan sorunların tespit edilmesi ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16 Kasım 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer.

Buyurunuz Sayın Gürer. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’yla fabrikalar özelleştirilirken fabrikalara gittik, çiftçilere, esnafa, halkımıza özelleştirmenin yaratacağı mağduriyetleri anlattık. O gün söylediklerimizin bugüne yansıması dün akşam şekere yüzde 25 zam gelmesiyle ortaya çıktı. Bundan sonraki süreçte de şeker özelleştirildikçe vatandaş daha pahalıya ürün almak durumunda kalacak, şekere gelen yüzde 25 zamla birlikte şekerden mamul tüm ürünlerin de fiyatı artacak. Adalet ve Kalkınma Partisinin son dönemde yaptığı, yalnızca belli bir kesimi koruyarak onların haklarını gözetmek. Çiftçilerin buradan bir faydası olmuyor çünkü bu yıl şeker pancarının tonunu 420 liradan alıyorlar, ona da yüzde 25 zam yaptılar ama geçen yıl düşük tutmuşlardı. Bu yıl çiftçi pancardan doğru dürüst para kazanmadı ancak fabrikalar daha önce küspeyi parayla satmazken artık Türkiye’de şeker fabrikaları küspeyi aldıkları şeker pancarının fiyatına satıyorlar yani fabrikalar hem küspeden hem melasdan hem alkolden hem şekerden para kazanıyorlar; olmadı, iktidarı zorlayarak şekere zam yaptırıyorlar. Türkiye Şeker Fabrikaları kurumunun anonim şirket olarak kısmi de olsa bağımsızlığı vardı, TÜRKŞEKER, üç gün önce Cumhurbaşkanının talimatıyla Tarım ve Orman Bakanlığına bağlandı, bu arada günlerdir şeker için de stoklamanın yolu açılarak belli kişilerin para kazanmasının önü açıldı. Böylece de dün akşam getirilen yüzde 25’lik zamla birilerinin cebine para girdi. Cebine para girmeyen çiftçiler, üreticiler… Gübreye, ilaca, tohuma, mazota, yer altından çıkarılan suya getirilen fiyat artışları çiftçinin üretimini zorlaştırıyor. Bu anlamda, gittiğimiz her yerde çiftçilerimiz dert yanıyor ancak iktidar, bunları görmüyor, fabrikaların baskısına dayanamadı, şekere zam yaptı. (CHP sıralarından alkışlar) Şekere yapılan zamdan sonra, diğer ürünlerin de aynı şekilde fiyat artışı sabit ve dar gelirlilerin mağduriyetini artırıyor. Hadi, şimdi, siz yapıyor musunuz, çiftçiye taban fiyat olarak 420 lira verdiniz ama gelen girdi maliyeti artışlarıyla maliyeti verdiğiniz fiyatın üstüne çıkan şeker pancarı için ek bir destek sağlıyor musunuz? Sağlamıyorsunuz. Bunun için de çiftçiye vermediğiniz desteği fabrikalara veriyorsunuz çünkü onları özelleştirerek zaten önümüzdeki süreci sorunlu kıldınız. Nere özelleştiyse orada sorun arttı. Gübre fabrikaları özelleşti, neredeyse gübre altınla yarışıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Gürer.

ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) – Gübre fabrikaları özelleşti, Türkiye Zirai Donatım Kurumu kapatıldı, Toprak Su Kurumu kapatıldı, Köy Hizmetleri kapatıldı, çiftçinin yanında olan kuruluşlar kapatılıyor; bunun yanı sıra, çiftçinin üretmesinin önü kesiliyor ama aracılık yapan ithalatçıların ya da farklı biçimde para kazanmayı meslek edinmiş olanların destekleriyse kısılmıyor; çeken, sorunu yaşayan üretici ve tüketici. Üretici ve tüketici arasındaki sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik ne yazık ki siyasi iktidarın bir çalışması yok.

Olan, vatandaşa oluyor; olan, çiftçimize oluyor diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Van Milletvekili Sayın İrfan Kartal.

Buyurunuz Sayın Kartal. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA İRFAN KARTAL (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına verilmiş olan önerge hakkında grubum adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli üyeler, bilindiği gibi, ülkemiz, yurt içi şeker talebini 2000 yılından itibaren tamamen yurt içinden karşılamaktadır. 2020-2021 üretim döneminde şeker üretiminde tüm zamanların rekoru kırılarak 31 milyon ton şeker üretilmiştir. Üretilen bu şekerin 2 milyon 500 bin tonu yurt içi piyasaya A kotası kapsamında satılmış, 480 bin tonu da ihracat amaçlı olarak C şekeri olarak ihraç edilmiştir.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Rekor kırdığı için mi fiyatlar artıyor? Fiyat rekoru mu yoksa?

İRFAN KARTAL (Devamla) – 2021-2022 üretim dönemi eylül ayında başlamış olup 14 Kasım itibarıyla 1 milyon 200 bin ton şeker üretimi gerçekleşmiş olup pazarlama yılı boyunca 2 milyon 632 bin 500 ton civarında şeker üretilecektir. Üretilen şeker miktarı talebimizi fazlasıyla karşılamaktadır.

Ülkemiz şeker piyasası, tüketicimizin uygun fiyattan şeker temin etmesi amacıyla ve pancar üreticilerinin korunması için sektör yüzde 13,5’luk gümrük vergisiyle korunmaktadır.

Piyasada yüzde 35 paya sahip olan, kamuya ait TÜRKŞEKER vasıtasıyla şeker piyasasının dengeleri korunmaktadır. Diğer taraftan, şeker üretiminin en fazla olduğu ve devam ettiği bu dönemde özel sektörün pancar ve girdi maliyetlerinin fiyat artışına istinaden şeker fiyatlarında artış olmuştur. Bu fiyat artışı, tüketiciye uygun fiyatla şeker arz eden TÜRKŞEKER’e, zam beklentisi nedeniyle talebin olağanüstü artmasındandır. Bu kez şeker taleplerinin tamamı dünya fiyatlarının altında bir fiyatla karşılanmaktadır.

Geçen yılın aynı döneminden yüzde 7 fazla şeker satılmış olup piyasa fiyatlarını dengelemeyle görevli TÜRKŞEKER, yine, üreticiye ve imalatçıya uygun fiyatlarla ve koşullarla şeker arz etme görevini yüklenmiştir. TÜRKŞEKER’in 15 kasım itibarıyla yaptığı fiyat düzenlemesi olağan dışı talebi azaltarak arz ve talep dengesini sağlayacaktır. Birçok tedarikçinin -hepimize geliyordu bu talepler- ihtiyacı olan bu şekeri karşılamak için aracı kullandıklarını… Bugün için yapılan bu fiyat artışıyla bu tedarikçiler talep ettikleri şekeri çok rahatlıkla elde edeceklerdir. Bu fiyat artışının zorunlu olduğunu ve dünya piyasasının çok altında kaldığını -yine huzurlarınızda KİT Komisyonu üyesiyken de takip ediyordum bunu- bugün de görmekteyiz.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

İRFAN KARTAL (Devamla) – Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.49

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19’uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Sayın Gökçel, 60’a göre bir söz talebiniz var.

Buyurunuz Sayın Gökçel.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

37.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel’in, narenciye üreticilerinin göz göre göre yok edildiğine ilişkin açıklaması

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Narenciye üreticileri göz göre göre yok ediliyor. Biz “Limon dalında kaldı, çiftçi maliyetler altında ezildi; yapmayın, etmeyin; destek verin, ihracat artsın.” dedikçe siz kulaklarınızı tıkadınız, ihracatı yasakladınız. Çiftçinin binbir emekle ürettiği limon alıcı bulamıyor.

Bakın, limonu koyduğumuz kasanın fiyatı 17 lira, içindeki limon 10 lira; kasası içindeki limondan pahalı. Çiftçi 1 kasa limonu satıp 1 tane kasa alamıyor. Çiftçi bütün limon ağaçlarını söküyor, birkaç yıla kadar limon bulamayacağız.

Bu topraklar tarımın ana vatanı, tarımla var olduk ama AKP, tarımı bitiren iktidar olarak tarihe geçecek; çiftçiler AKP’yi asla affetmeyecek.

BAŞKAN – Sayın Sümer…

38.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, şekere yapılan zamma ilişkin açıklaması

ORHAN SÜMER (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Türkiye Şeker Fabrikaları, şekere yüzde 25 zam yapıldığını açıkladı, KDV dâhil fiyatı 5 lira 30 kuruş oldu. Şeker fabrikaları özelleştirilirken Cumhuriyet Halk Partisi olarak karşı çıkmıştık, maalesef, rant dağıtmak amacıyla bu fabrikalar tümüyle özelleştirildi. Günlerdir bakkalların, orta düzey marketlerin şeker bulamadığı konuşuluyordu. Şekere zam geleceği endişesi yüzünden vatandaş ucuz şeker kuyrukları oluşturdu. Stokçuların olduğu, zammın önceden bazı kesimlere bildirildiği iddia edildi.

Şimdi Türkiye'de şeker sıkıntısı var; bakkallar, toptancılar şeker alamıyor, vatandaş ise yüzde 25 zamla alacak. AKP iktidarı ve iş bilmez saray yönetimi yöneticileri daha önce “Az yiyin, kombiyi kısın.” gibi tasarruf tedbirleri açıklamıştı, şimdi de sıra çayda. Herhâlde “Şekersiz çay için.” diye vatandaşa sunum yapacaklar.

BAŞKAN – Sayın Gergerlioğlu…

39.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, cezaevlerinde yaşanan ağır hak ihlallerine ilişkin açıklaması

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Cezaevlerinde ağır hak ihlalleri devam ediyor.

Cahit Günana, Silivri 7 no.lu Cezaevinden bana gönderdiği mektubunda “Silivri 5’ten 7’ye nakledilirken çıplak arama dayatmasına maruz kaldım, girişte eşyalarıma el kondu. Nemli, küflü, paslı bir koğuştayım; iç çamaşırlarım verilmedi, ağır tecritteyiz, 30 kişilik yerde havalandırmanın üstü bile telle kaplı.” diyor.

Ayrıca, Fatih Yılmaz, Silivri 4 no.lu Cezaevinden… “Çocuklu anneler için bir yasa gelecekti, o da gelmedi, eşim de tutuklu. 5 yaşındaki çocuğuyla yalnızken bir anneyi gece yarısı götürmek neye sığar? Her telefon görüşünde ‘Annem ne zaman gelecek?’ diye çocuğum soruyor. Çocuklar cezalandırılmasın diyoruz.”

Cezaevlerinde açık görüşler on dokuz aydır yok. Bu, büyük bir zulüm. Açık görüşler yokken şu anda açık cezaevindeki izinler bitirilmek isteniyor. Bakanlık çok büyük bir çelişki içinde. Buna itiraz ediyoruz, bu çelişki bitirilsin diyoruz, cezaevindeki ihlaller bitirilsin.

BAŞKAN – Sayın Ünsal…

40.- Ankara Milletvekili Servet Ünsal’ın, ekonomideki kötü gidişata ilişkin açıklaması

SERVET ÜNSAL (Ankara) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Ne diyor Sayın Erdoğan? “Evelallah, ekonominin kitabını yazdık, yazmaya da devam ediyoruz. Ekonomimiz de o kadar iyi ki göreceksiniz arkadaşlar.” Ama tarihî bir olay var: TL’nin düştüğü durum ne biliyor musunuz? 1 dolar eşit 10 lira yani eski parayla 10 milyon, 10 milyon. Ne diyordu Erdoğan? “Siz tuvalete 1 milyona gidiyordunuz, bakın, şimdi 1 liraya gidiyorsunuz.”

Ekonomi daha da dibe gidiyor arkadaşlar. Bakan Elvan ne diyor biliyor musunuz? “Akaryakıt fiyatları Avrupa’da 1 euro civarında, bizde de 1 euro.” Ey, Bakan, Avrupa’da asgari ücret 1.600 euro, bizde asgari ücret 242 euro yani Avrupa’da 1.600 euroya 1.600 litre akaryakıt alınıyor, bizde ise 350 litre akaryakıt alınıyor. Elvan uyanıklık ediyor. Al damat Berat’ı, vur Elvan’a.

BAŞKAN – Sayın İlhan…

41.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, Kırşehir’in hükûmet binası projesi yerenin kız öğrenci yurdu yapılması için Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne devredilmesinin büyük bir yanlışlık olduğuna ilişkin açıklaması

METİN İLHAN (Kırşehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kırşehir’in hükûmet binası projesi milyonlarca lira harcanarak yapılan temel çalışmasının ardından ani bir kararla “Ödenek yok.” bahanesiyle ileride TÜGVA’ya devrinin planlanması da göz önünde bulundurularak kız öğrenci yurdu yapılması için Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne devredildi. Daha öncede defalarca söyledim, buradan da tekrar ifade etmek isterim ki: Öğrenci yurdu ihtiyacı varsa belediyemizin arazileri de dâhil, Kırşehir merkezde buna uygun çok sayıda başkaca kamu arazileri vardır. Şehrimizin en merkezî yerinde bulunan bir yer için neden böyle bir değişikliğin yapıldığını hiçbir Kırşehirli anlamamıştır. Zira, Kırşehir yerleşim olarak küçük ve butik bir şehirdir. Dolayısıyla vatandaşlarımızın kamu hizmetlerine ulaşmasında devletle olan tüm resmî işlerini aynı yerde ve aynı gün içinde tamamlayıp zorluk yaşamaması çok büyük önem arz etmektedir. Kamu kurum ve kuruluşlarının şehrin farklı yerlerinde konumlandırılması, vatandaşlarımızı mağdur etmektedir. İktidar ve yerel kadroları bir an önce bu büyük yanlışlıktan dönmelidir.

Teşekkür ederim.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, 16/11/2021 tarihinde İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu ve arkadaşları tarafından, yaz saati uygulamasının yarattığı sorunların araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16 Kasım 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

16/11/2021

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 16/11/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                 Meral Danış Beştaş

                                                                                             Siirt

                                                                                 Grup Başkan Vekili

Öneri:

16 Kasım 2021 tarihinde İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu ve arkadaşları tarafından verilen (15310) grup numaralı yaz saati uygulamasının yarattığı sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 16/11/2021 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Ali Kenanoğlu.

Buyurunuz Sayın Kenanoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Dünya üzerinde saat uygulaması genel olarak Greenwich’in esas alındığı, “Greenwich Ortalama Zamanı” diye ifade edilen ve dünya haritasını meridyen olarak ortadan bölen bir yerde sıfır noktası alınıp ona göre belirlenir. Yani teknik olarak işte doğuya doğru gittikçe artı 1, artı 2, artı 3 şeklinde 9’a kadar gider, batıya da eksi şeklinde ilerler. Türkiye tabii bunlar arasında 26 ve 45 doğu meridyenleri -derece olarak- arasında yer alıyor. Türkiye’nin doğusu ve batısı arasında da saat farkı yaklaşık bir saatten fazla yani Edirne ile Hakkâri arasındaki saat farkına baktığınız zaman bir saatten fazla bir saat farkı var. Türkiye’deki genel uygulama 30 derece doğu enlemi üzerinde uygulanır idi. Burada yaz saati olarak da 45 derece doğu meridyeni esas alınırdı.

Şimdi, şöyle bir şey yapıldı 2016’da ve denildi ki: “Ya, biz bunu sabitliyoruz.” Sabitlerken, değişken olarak kullanılan 45 derece doğu meridyeni üzerinden esas alınarak sabitlendi ama esas olarak kış saati uygulaması ise 30 derece doğu meridyeniydi, tam tersine yaz saatine sabitlendi. Tabii, bu neye yol açtı? Bu, en başta, bu saat farkını da dikkate aldığınız zaman sabahın erken saatinde, karanlık bir vaktinde özellikle öğrencilerin, anaokuluna giden çocukların, daha ilkokul seviyesindeki çocukların o yaşlarda okul yollarına düşmesine, okul yoluna hazırlanmadan önce de evde erken kalkmalarına yol açtı ve bunun getirdiği çok ciddi bir sıkıntı var. Pedagoglar dahi bu konuda çocukların ruh sağlığını etkileyen bir sonuca evirdiğini ifade ediyorlar.

Şimdi, bunu savunurken tabii, şöyle bir savunma meydana getirildi, denildi ki: “Biz enerjiden tasarruf için bunu yapıyoruz.” İşin ilginç tarafı şu; bundan önceki yaz saati-kış saati uygulaması yapılırken de her dönemde bütün veriler şunun üzerine kuruluydu: “Bu uygulamayı yaptık, işte, yaz saati uygulamasını yaptık. Bu yaz saati uygulamasından dolayı da şu kadar enerji tasarrufu sağladık.” E, şimdi bunun hangisi doğru? Madem yaz saati uygulaması, kış saati uygulaması farklılığı varken Türkiye, işte, bilmem ne kadar enerji tasarrufu sağlıyorsa -ki her sene değişiyordu bu- peki bunu sabitlediğiniz zaman tekrar nasıl sağlanmış oluyor? Yani ortada duran çok ciddi bir çelişki var.

Şimdi, bir taraftan da Türkiye’nin bütün ekonomik ilişkileri Batı’yla, ithalat olarak da ihracat olarak da yoğunluklu olarak Batı’yla, Avrupa’yla bir ilişki söz konusu. Burada ticaret yapanlar, ihracat yapanlar, ithalatçılar, finans piyasaları da bu zaman farklılığından kaynaklı olarak yaşadıkları mağduriyetleri de dikkate alıyorlar ve bunun üzerinde çok duruyorlar.

Şimdi, 2016’da bitirildi, bu uygulama bitirilirken ortaya bir veri de sunulmadı yani gözlemlenmiş, ikna eden, hakikaten hepimizin de “Ya, haklısınız.” diyebileceğimiz bir veri de yok. Bu veri olmadan tıpkı bu iktidarın mantığıyla, “Ben yaptım, oldu.” mantığıyla yaz saati uygulaması, kış saati uygulaması ortadan kaldırılarak sabitlendi. Aynı mantık çerçevesinde, şimdi, 2016’dan bu tarafa elimizde veri var. Bu veri üzerine çalışan bilim insanları ortaya çıktılar ve bu süreci değerlendirdiler. Örneğin, Londra Cambridge Üniversitesinde Sinan Küfeoğlu var, akademisyen, bunu incelemiş, araştırmış ve diyor ki: “Kesinlikle bu iddia yalan yanlış bir iddia.” Yani yaz saati-kış saati uygulamasının ortadan kaldırılması sonucunda enerji tasarrufu sağlandığı, iddia edildiği gibi, bilimsel verilerle ispatlanmış değil ve böyle bir enerji tasarrufu da söz konusu değil ama buna rağmen ısrarla uygulama sürdürülüyor; mahkemeye gidiliyor, dava kaybediliyor, Danıştayda kaybediliyor ama “Biz dedik, o yüzden olacak.” mantığı çerçevesinde bir torba kanuna koyularak da kanunlaştırılıyor.

Şimdi, bu mantık çerçevesinde tabii iddialar var, niye böyle yapıldığını… İşte, “Greenwich’e göre değil de biz Mekke’ye göre kendimizi ayarlayalım.” üzerinden kurulu bir uygulamayla bunun yapıldığına yönelik bir iddia var. Tabii, bu iddiaların biz araştırılmasını istiyoruz, diyoruz ki: Hakikaten bir enerji tasarrufu söz konusu mu? Hakikaten bahsedildiği gibi, iddia edildiği gibi bir enerji tasarrufu mu var, enerji kaybı mı var?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Kenanoğlu.

ALİ KENANOĞLU (Devamla) - Çocukların psikolojisini etkileyen, insanların daha gün doğmadan, karanlık bir vaziyette kalkmalarını ve sokağa dökülmelerini sağlayan bu sistemi savunmamız gerekiyor mu, gerekmiyor mu?

Şimdi, şöyle bir iddia daha var: Enerji şirketleri kazanıyor bu işten. Sabahın köründe kalkıyorsun, her taraf soğuk, doğal gazı yakıyorsun, elektrik tüketimi yapıyorsun; bütün bunlardan kaynaklı olarak da enerji şirketleri neredeyse iki saat, üç saat kâr elde ediyorlar yani o aradaki tüketimden, ki tüketimin en fazla olduğu saatler bunlar çünkü o erken saatler evlerin en çok soğuk olduğu saatler. Dolayısıyla, bütün bu iddiaların araştırılması gerekiyor. Bu öneri de bu iddiaların araştırılması, hakikaten haklıysanız da bunun hep birlikte teyit edilmesi gerektiği için söylüyoruz ve bunu talep ediyoruz.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - İYİ Parti Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.

Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye'de, 2016 yılında Bakanlar Kurulu tarafından alınan kararla kış saati ve yaz saati uygulamaları gerçekleştirilememektedir. Bu sebeple, Türkiye'de Avrupa ülkelerinde olduğu gibi saatlerin ileri veya geri alınması gibi bir durum söz konusu olmayıp sadece ileri yaz saati uygulanmaktadır, buna gerekçe olarak da enerji tasarrufu gösterilmektedir. Ancak başta ihracatçılar ve iş insanları olmak üzere, karanlıkta işe giden vatandaşlar, sabahın zifirî karanlığında kalkıp okula gitmek zorunda kalan yavrularımız ise bu durumun tümüyle karşısındadır. Üstelik, Elektrik Mühendisleri Odasının da konuya ilişkin bir açıklaması bulunmaktadır. Elektrik Mühendisleri Odasının yaptığı açıklamaya göre daimi yaz saati uygulamasıyla vatandaşın elektrik faturası düşmek yerine maalesef daha da kabarmaktadır.

Diğer taraftan, ihracat, ithalat yapan Türk firmalarının bu saat farkından dolayı özellikle dünyayla aralarındaki ilişkiye baktığınız zaman, işte, Londra'da saat dokuz iken Türkiye'de on iki öğlen saatine denk geliyor. Yine, Amerika'da, New York'ta saat dokuz iken Türkiye'de 17.00. Yani bizde mesai biterken orada yeni başlıyor. Bunun anlamı şu: Otomatikman bu, ticaretimizi de, ithalatımızı da, ihracatımızı da doğal olarak etkiliyor. 2016 yılından sonra rakamlara baktığımız zaman maalesef tüketimde bir azalma değil artma görülmektedir. Dünyada yapılan bilimsel araştırmalarda da bu konuyla ilgili bir enerji tasarrufunun söz konusu olmadığını görüyoruz.

Yine, benden önce konuşan hatibin söylediği gibi sabahın zifirî karanlığında kalkıp işe gitmek zorunda olan, okula gitmek zorunda olan çocuklarımızın hangi şartlar altında kalktığını sizler daha iyi biliyorsunuz ve biz bugünlerde tam da onu yaşıyoruz. Dolayısıyla, bu konunun muhakkak araştırılması lazım.

Bunun yanı sıra tabii, elektrik faturaları var önümüzde. Bugün özellikle, konutlarda kullandığımız elektriğin fatura bedeli 91 kuruş. 91 kuruşun 26 kuruşu hizmet bedeli, 40 kuruşu enerji bedeli, yine buna paralel olarak gerisi de vergilerden oluşuyor. Yani, bunlarla uğraşıp tasarruf yapmak yerine, elektrik faturasının üzerindeki doğan vergi yükünü kaldırdığınız an… Mesela KDV’yi burada yüzde 1’e düşürebilirsiniz. İşte, son günlerde duyuyoruz, bu kürsüden müteaddit defalar da söyledik, özellikle TRT payının kaldırılması önemli bir gelişmedir. Yani arada bir muhalefeti dinlemenizin de faydalı olacağını düşünüyoruz. Bakın, bugüne gelmek için dünya kadar zaman geçti. Bu, bundan önce de kaldırılabilirdi. Zaten içinde bulunduğumuz şartlar hem ticareti zorlaştırıyor hem hayatı zorlaştırıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Toparlıyorum Başkanım.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Tam tersine bugün, özellikle, enerji üretimiyle ilgili fosil yakıtlardan elde edilen enerji maliyetlerinin, doğal gazdan elde edilen enerji maliyetlerinin ne kadar yüksek olduğunu söylemeye gerek yok. Türkiye’nin bugün ortalama maliyeti 9 sent/kilovatsaat civarında. Dolayısıyla, bizim bunlardan tasarruf ederek… Saat uygulamasıyla tasarrufun olmadığı bilimsel olarak da zaten ispat edilmiş vaziyette. Dolayısıyla, yenilenebilir enerji kaynakları dâhil yarından itibaren bu konuyla ilgili neler yapacaksanız bizler gelin bunu görüşelim. Yanlışta ısrar etmenin hiç kimseye bir faydası yok.

Bu konunun araştırılmasının faydalı olacağına inanıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Sayın Burak Erbay konuşacak.

Buyurunuz Sayın Erbay. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA BURAK ERBAY (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaz saati uygulamasının yarattığı sorunların araştırılması için verilen önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sizlere şu fotoğrafı göstererek konuşmama başlamak istiyorum. Bakın, bu fotoğraf, 2019 yılında seçim bölgem Muğla-Yatağan arasındaki Bayır Mahallesi’nde kara yolu kenarında çekilen bir fotoğraf; bir araç kamerasından çekildi, video görüntüsünü aldık, ocak ayında çekilmiş ve saat sabahın yedi kırk beşi. Yedi kırk beşte, bir kardeşimiz, Şeymanur Gölge yolun karşısına geçerek Muğla merkezde bulunan fen lisesine gitmek istiyor, 17 yaşında bir kardeşimiz ve maalesef bu karanlıkta bu hâlde okula gitmeye çalışıyor; belki uyku sersemi olduğundan arabanın altında kalarak vefat ediyor. Bakın, saat yedi kırk beşte havanın durumu bu. Sayın Müdürüm de bilir Bayır’ı, Muğla’yı iyi bilir. Bakın, öğrenciler, ilkokula giden çocuklar, ortaokula giden çocuklar, çalışmaya giden kadınlar bu karanlıkta iş yerlerine, okullarına gitmek zorunda kalıyorlar yapılan, konuştuğumuz bu düzenlemeden dolayı.

Şimdi, bu düzenleme ilk başta 1925 yılında yapılan yasayla düzenlenmişti, daha sonra 2016 yılında Bakanlar Kurulu kararnamesiyle, 2017’de gene Bakanlar Kurulu kararıyla uzatılmış, en sonunda da 2018 tarihinde Cumhurbaşkanı kararıyla bütün yurtta uygulanan ileri saat uygulamasının her yıl ve tüm yıl sürmesi kararlaştırılmış. Şimdi, daha önceki kararlara baktığımızda Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanı kararıyla yapılan düzenlemeler var. Şimdi diyoruz ki: Gelin, o bürokratların yaptığı düzenlemeleri, Bakanlar Kurulundan geçen kararları bir kenara bırakalım, milletvekilleri olarak bir araştırma komisyonu kuralım ve gidelim uzmanlardan görüş alalım, eğitimcilerden görüş alalım, psikologlardan görüş alalım, sağlıkçılardan görüş alalım. Çünkü düzenleme bu şekilde devam ettiği sürece çocuklar karanlıkta okula gitmeye devam edecekler ve gerçekten bedensel olarak çok olumsuz etkilendiklerini net bir şekilde görüyoruz, bunun araştırılması gerekiyor.

Yapılan düzenlemelerin etkileri ortaya çıkmış, daha sonraki süreçlerde de ilgili odalar araştırma yapmışlar. Elektrik Mühendisleri Odası araştırma yapmış, bu düzenleme ilk yapıldığında tasarruf yapılacağı söylenmiş ancak Elektrik Mühendisleri Odasının ortaya koyduğu raporda hiçbir şekilde bu konuda tasarruf elde edilmediği yani ülkeye bir ekonomik menfaat getirmediği net bir şekilde ortaya konulmuş. Milletin temsilcileri olarak bize düşen görev nedir? Net bir şekilde söylüyoruz, rakamlar ortadayken, yapılan düzenlemeden dolayı ölen çocuklar ortadayken, sizler de seçilmiş milletvekilisiniz, gelin, bu yanlışı düzeltelim. Hiçbirimiz konunun uzmanı olmayabiliriz ama siyasi irademiz var, bu iradeyle bir Meclis araştırması komisyonu kuralım ve gidelim bunun doğru bir düzenleme olup olmadığına bakalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

BURAK ERBAY (Devamla) – Ama siz bunu yapmadığınız sürece akla gelen şudur: O elektrik şirketlerine menfaat sağladığınız net bir şekilde gözüküyor. Eğer bu düzenleme bu şekilde devam ederse bundan sonra bu düzenlemeden dolayı herhangi bir çocuğumuz, herhangi bir kadın arkadaşımız vefat ederse bu öneriye “ret” verenlerin sorumluluğu olacaktır, hepinizin vebali olacaktır diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Hacı Özkan.

Buyurunuz Sayın Özkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HACI ÖZKAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi aleyhinde AK PARTİ grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi ve Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Son on dokuz yılda kendi akarsularımızdan, rüzgârımızdan, güneşimizden, jeotermal kaynaklarımızdan elde ettiğimiz enerjinin payı yüzde 290 arttı. Bugün, yenilenebilir enerji kurulu gücümüz 52.140 megavat değeriyle toplam kurulu gücümüzün yüzde 53’lük kısmını oluşturuyor. Enerji havuzumuza nükleer enerjiyi de ekleyerek üretim portföyümüzü daha da zenginleştirmeyi arzu ediyoruz. Akkuyu Nükleer Santrali’mizin de hizmete girmesiyle hem ülkemizin bu alandaki eksiğini giderecek hem de iklim değişikliğiyle mücadelemize önemli bir katkı sağlayacağız. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ülkemize eser kazandırmaya, altyapı yatırımlarını geliştirmeye, ülkemizde artan enerji ihtiyacını giderecek dev projeleri milletimizin hizmetine sunmak için kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla bütün yurtta 27 Mart 2016 Pazar günü saat 03.00’ten itibaren bir saat ileri almak suretiyle ülkemizde başlatılan yaz saati uygulamasının tüm yıl boyunca uygulanmasıyla önemli ölçüde enerji tasarrufu sağlanmaktadır. Uygulamanın başlamasından 2021 yılı Ekim ayına kadar olan dönemde, elde edilen toplam tasarrufun 3 zamanlı tarifeye göre 5,94 milyar TL civarında olduğu hesaplanmaktadır. Mesai ve eğitim saatlerindeki karanlık süre azalarak geçiş dönemindeki olumsuzluklar ortadan kalkmıştır.

Ülkemizin ve milletimizin yararına, ekonomimize katkı sağladığına inandığımız tüm düzenlemeleri kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz. Türkiye’nin faydasına olan yeni düzenlemelere hep birlikte imza atarak ülkemizi geleceğe daha güçlü hazırlamayı sürdüreceğimize inanıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Sayın Özel…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

42.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, akademisyen Sinan Küfeoğlu ve bir grup bilim insanının Türkiye’deki kalıcı yaz saati uygulamasıyla ilgili yaptığı araştırma sonuçlarına ve kalıcı yaz saati uygulamasına dayanak gösterilen İTÜ raporunun doğruluğunun bugüne kadar teyit edilemediğine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, konu çok mühim, burada bir şeyi kayda geçirmek istiyoruz.

Sinan Küfeoğlu, TÜBİTAK’tan Uluslararası Lider Araştırmacı unvanlı, Cambridge’de bir hocamız. Dünyadaki farklı yerlerdeki üniversitelerden matematikçiler ve mühendislerle birlikte bu konuyu çalışmışlar. Bu mesele, 1784’ten beri, Benjamin Franklin’den beri gün ışığı tasarruf projesi matematikçilerin çalışma konusu “Ne oluyor, tasarruf edilebiliyor mu?” diye. Son altı yılın elektrik fiyatları, günlük çalışma saatleri, kamu-özel sektörle ilgili verileri incelemişler, diyorlar ki:

“1) Türkiye Cumhuriyeti devleti yeterince veri paylaşmıyor.

2) Beklenen tasarruf sağlanmadı.

3) Toplumsal maliyeti belirsiz, psikolojik tahribatı yüksek.

4) Ekonomik beklentilerin karşılanıp karşılanmadığını gösterecek bir bilgi yok ama bizim hesaplarımıza göre asla bir tasarruf yok.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Buna karşılık, Bakanlık -biraz önce de söylenen- “2016’da İTÜ’nün bir raporuna göre karar verdik.” diyor. O raporun doğruluğu bugüne kadar teyit edilemedi, varsa çıkarsınlar. Diyor ki hocalar: “Biz İTÜ’nün bu raporuna erişemedik, doğruluğunu teyit edemedik.” O rapora göre 3,9 milyar TL tasarruf olacaktı, böyle bir tasarruf yok, bu işten kim kâr ediyor belli değil ama bütün vatandaşlarımız bu işten rahatsız. Bu İTÜ’nün raporunu getirip de Başkanlık Divanına sunarsanız, gruplarla paylaşırsanız büyük bir iş yaparsanız ama yapamayacaksınız. Bakan da veremedi, şu ana kadar öyle bir rapor tevatür, var ama TÜBİTAK bile bu rapora ulaşamıyor, bulursanız sizi tebrik edeceğim. Getirin, gerçekleri herkes öğrensin diyorum.

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza…

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, 16/11/2021 tarihinde İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu ve arkadaşları tarafından, yaz saati uygulamasının yarattığı sorunların araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16 Kasım 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Müsaadenizle yoklama talep ediyorum.

BAŞKAN – Yoklama talebiniz var: Sayın Özel, Sayın Şeker, Sayın Sümer, Sayın Tığlı, Sayın Zeybek, Sayın Altaca Kayışoğlu, Sayın Gürer, Sayın Kayan, Sayın Aytekin, Sayın Tuncer, Sayın Hancıoğlu, Sayın Sertel, Sayın Aygun, Sayın Erbay, Sayın Bingöl, Sayın Özdemir, Sayın Taşcıer, Sayın Gökçel, Sayın Aydoğan, Sayın Güzelmansur.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.32

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.50

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19’uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, pusula veren arkadaşlarımız lütfen çıkmasınlar.

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, izninizle mükerrerlik kontrolü yapacağım.

Pusula veren sayın vekiller:

Sayın İsmail Emrah Karayel? Yok.

Sayın İsmet Yılmaz? Burada.

Sayın Cemal Taşar? Burada.

Sayın Sermin Balık? Burada.

Sayın Hüseyin Yayman? Burada.

Sayın Salih Cora? Burada.

Sayın Asuman Erdoğan? Yok.

Sayın Mustafa Elitaş? Burada.

Sayın Oğuzhan Kaya? Burada.

Sayın Sami Çakır? Burada.

Sayın Mehmet Erdoğan? Burada.

Sayın Ceyda Bölünmez Çankırı? Burada.

Sayın Mustafa Arslan? Yok.

Sayın Yusuf Beyazıt? Yok.

Sayın Polat Türkmen? Burada.

Sayın Hacı Ahmet Özdemir? Burada.

Sayın Veysel Eroğlu? Burada.

Sayın Mehmet Habib Soluk? Burada.

Sayın Ahmet Sorgun? Burada.

Sayın Ertunç Erkan Balta? Yok.

Sayın Ali İhsan Arslan? Yok.

Sayın Semra Kaplan Kıvırcık? Burada.

Sayın Muhammet Emin Akbaşoğlu? Burada.

Sayın Emine Nur Günay? Burada.

Sayın Niyazi Güneş? Burada.

Sayın Kemal Çelik? Burada.

Toplantı yeter sayısı vardır.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, 16/11/2021 tarihinde İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu ve arkadaşları tarafından, yaz saati uygulamasının yarattığı sorunların araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16 Kasım 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Antalya’nın Manavgat ilçesinde çıkan orman yangınlarının nedenlerinin araştırılarak varsa ihmallerin ve sorumluların belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/4915) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16 Kasım 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

16/11/2021

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 16/11/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                         Özgür Özel

                                                                                           Manisa

                                                                                 Grup Başkan Vekili

 

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Antalya’nın Manavgat ilçesinde çıkan orman yangınlarının nedenlerinin araştırılarak varsa ihmallerin ve sorumluların belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/4915) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin görüşmesinin Genel Kurulun 16/11/2021 Salı günlü (bugün) birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Rafet Zeybek.

Buyurunuz Sayın Zeybek. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA RAFET ZEYBEK (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, 28 Temmuz günü başlayan ve on gün süren Manavgat, Gündoğmuş, Akseki, İbradı ve Alanya yangınları sonucu 8 vatandaşımız bu yangınlarda vefat etmiştir; yüzlerce büyükbaş ve küçükbaş hayvan telef olmuştur, yüz binlerce canlı yanarak ölmüştür; toplam 59 mahallemiz zarar görmüştür, bunlardan 24 mahallemiz tamamen yanmıştır; 75 bin hektar tarım ve orman alanı yanmıştır. On gün süren bu orman yangınları sonucu maalesef saymış olduğum bu 5 ilçemizde hem tarım alanları hem evler ve insanlar hem canlılar Türkiye’nin en büyük, tarihe mal olmuş yangını altında kalmışlardır. Türkiye bugüne kadar böyle büyük bir yangınla karşılaşmamıştır.

Biz bu nedenle diyoruz ki: Yangından önce alınan tedbirlerin neler olduğunun, yangın sırasında ne tür aksaklıklar yaşandığının ve yangın sonucunda hâlâ bugün devam eden eksikliklerin neler olduğunun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından araştırılması, alınması gereken tedbirlerin alınması, burada ihmali ve kusuru olanların tespit edilmesi ve neden bu yangına zamanında müdahale edilemediğinin, söndürülemediğinin, on gün süresince 75 bin hektar alanın yandığının tespit edilmesi için bu önergeyi verdik. Eğer gerçekten bu ülkede, böyle tedbirsizliklerle, böyle önlem almamakla ormanlarımız yanacaksa, yanmaya devam edecekse, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bizlerin çok büyük sorumluluğu vardır; bu önlemlerin alınması lazım.

Bakınız değerli arkadaşlarım, ilk iki gün, yangının ilk iki günü uçakla, yangın söndürme uçağıyla müdahale yapılmadı. İlk gün havadan hiç müdahale olmadı ancak ikinci gün helikopterlerle müdahale edildi ama asla… Bakın, üçüncü gün başlayan yangında yangın söndürme uçakları çok yetersizdi.

Şunu düşünebiliyor musunuz: Türkiye'nin envanterinde kayıtlı 1 tane yangın söndürme uçağı yoktur. 3 tane uçak kiralandığı söylendi ama ilk iki gün gelmediği gibi -değerli arkadaşlarım, on gün süresince yangın bölgesindeydim- günde 1 sefer, 2 sefer yangın müdahalesinde bulunuldu bu uçaklar tarafından. Maalesef “Yerleşim bölgelerini koruyacağız.” diye havadan müdahaleler sonlandırıldı. Ne zaman yerleşim bölgelerine yangın yaklaştı, havadan 1-2 tane uçak gelip -ki her birinin arasında dört beş saatlik süre vardı- asla iki saatte 2 uçak o yangına müdahale edemedi. Neden? Neden bizim 1 tane uçağımız yoktu? Türk Hava Kurumunun 6 tane uçağı 2019 yılında çalışır hâldeyken 2021 yılında neden çalışmıyordu? Gelin, bunları araştıralım, nerede eksiğimiz var bunu tespit edelim. Ciğerlerimiz yandı orada, orada insanlarımız yandı; yazık değil mi?

Değerli arkadaşlarım, bakın, yangının ikinci günü Tarım ve Orman Bakanı basına bir açıklama yaptı “Manavgat yangını kontrol altına alındı.” dedi. İnanın o gün 7 tane mahallemiz yandı, en çok yangının olduğu gün o gündü. En çok yangın “Yangın kontrol altına alındı.” dediği gün oldu. Böyle bir açıklama olabilir mi? Alınmayan tedbirler örtbas edilerek bu yangınlarla biz mücadele edemeyiz. Bunun için biz diyoruz ki: Gelin bunu mutlaka çözelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

RAFET ZEYBEK (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bakın, geçen hafta, bütçe görüşmeleri sırasında, Plan ve Bütçe Komisyonunda Tarım ve Orman Bakanlığının bütçesi görüşüldü, yangın söndürmeyle ilgili bütçeden hiçbir ödenek ayrılmadı. Ha, belki Tarım ve Orman Bakanlığı üzerinden ayrılır mı, bilemiyoruz ama onu şimdiden bütçeye dâhil etmek gerekirken hiç öyle bir şey yapılmadı, maalesef yapılmadı.

Yine, değerli arkadaşlarım, bakın, şu anda bu bölgelerdeki insanlar perişan hâlde; ihtiyaçları giderilmedi, bina yapımlarına başlanmadı. Şimdiye kadar zararlarının yüzde 6’sı giderildi oysa bunu devlet karşılayacaktı hatta “Yüzde 60’ını devlet, yüzde 40’ını vatandaş karşılayacak.” dediniz ama şimdi “Yüzde 60’ını vatandaş karşılayacak, yüzde 40’ını devlet karşılayacak.” diyorsunuz. Yazık değil mi o insanlara değerli arkadaşlarım? İhmaller nedeniyle yandı o…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RAFET ZEYBEK (Devamla) –…evler, o insanlar, o tarım arazileri.

Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Hasan Subaşı.

Buyurunuz Sayın Subaşı. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HASAN SUBAŞI (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisinin önerisine aynen katılıyoruz, çok yararlı bir araştırma önergesi olduğuna inanıyoruz. Gerçekten, 28 Temmuzda başlayan orman yangınları Antalya’yı dehşete düşürmüştür, bütün Türkiye’yi de derinden yaralamıştır. 28 Temmuzda Manavgat’ta başlayan yangın hemen ardından Akseki, İbradı, Manavgat, Alanya ve Gündoğmuş, 5 ilçemizde 70’e yakın köyde büyük tahribata neden olmuştur. 8 vatandaşımız vefat etmiştir -maalesef yangınlarda kaybettik, bugün rahmetle anıyoruz- binlerce büyükbaş ve küçükbaş hayvan telef olmuştur, birçok canlı varlığımızı da kaybettik maalesef.

Türkiye’nin 23 milyon hektar ormanı var ve bunlar en yanıcı kızılçam ormanları çoğunlukta. Antalya’da ise 2008 yılı ile 2018 yılları arasında 2.200 yangın vuku bulmuştur ve 25 bin hektar ormanımız yanmıştır. Fakat bu yangında sadece 70 bin hektar civarında orman ve tarım alanı yanmıştır. Geçtiğimiz 2008 ve 2018 yılları arasındaki 2.200 yangın bize bir işaret vermiştir yani her yıl yüzlerce yangınımız olacaktır.

Buna karşılık Tarım ve Orman Bakanlığı ise karşımıza maalesef uçaksız, araçsız ve gereçsiz çıkmıştır. Binlerce yangın olurken, dünyanın en yanıcı ormanlarına sahipken Tarım ve Orman Bakanlığının elinde araç gereç yoktur ve Türk Hava Kurumu gibi çok önemli bir kurumu da biz maalesef devre dışı bırakmış durumdayız; ne amaçla olduğu belirsiz. Fakat orada çok iyi pilotlarımız olmasına rağmen, 5 metreküplük su kapasitesi olan, kıvrak ve hareket kabiliyeti yüksek, dağlık ve sarp alanlarda çok ciddi işlevi olan bu uçaklar devre dışı bırakılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

HASAN SUBAŞI (Devamla) – Orman alanlarını ziyaretlerimizde en çok büyük fedakârlıkları görmekle birlikte, hem yerel yönetimlerin çalışanlarının hem vatandaşın, yurttaşın, askerî personelin ve Orman Genel Müdürlüğü personelinin fedakârlıklarla çalışmalarını gördük, buradan şükranla anıyorum fakat vatandaş, yurttaşımız “Uçak yok mu?” diye feryat ediyordu. Maalesef -Rafet Bey’in söylediği gibi- günler sonra kiralık 10 tonluk uçaklar geldi, onlar da suyu yüksekten bırakmak suretiyle yeterli olamadılar.

Böyle bir araştırma yapılsa öncelikle şu gerçek ortaya çıkacaktır: Orman varlığımızı korumak için yeniden müstakilen bir orman bakanlığının kurulması gerektiği mutlaka ortaya çıkacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN SUBAŞI (Devamla) – Böylesine çok önemli orman varlığımızı tarımın sorunlarını çözemeyen Tarım Bakanlığının yanına koymak maalesef bizi bu duruma düşürmüştür. Türkiye’de yeniden orman bakanlığının kurulması zorunluluk hâline gelmiştir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Kemal Bülbül.

Buyurunuz Sayın Bülbül. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Evet, 28 Temmuzda başlayıp 38 Temmuza kadar devam eden -38 Temmuzu bilerek söyledim arkadaşlar, şaşırma değil yani- on günlük bir yangın. Bu yangına dair “iklim değişikliği” dendi, “küresel ısınma” dendi; belirli topluluklar, Kürt halkı üzerinden açık bir suçlama ve nefret suçu işlendi, HDP üzerinden açık bir suçlama ve nefret suçu işlendi. O esnada Antalya’daydım ben, yangın devam ettiği sürece de oradaydım ve yangın alanına gidip inceleme yapma olanağımız engellendi, yangın alanında inceleme yapmamız engellendi; ta ki yangın kendiliğinden sönene kadar. Gidip tüm köyleri, yanan evleri, yangın alanını tek tek dolaştım ve 27 maddede tespit ettiğimiz aksaklıklar, umursamazlıklar, engellemeler, hiçe saymalar söz konusu. Yangın kendiliğinden sönmüştür, yangında 8 insan ve milyonlarca can kaybı olmuştur.

İBRAHİM AYDIN (Antalya) – 7…

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – 7… Allah rahmet eylesin.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Hadi 7 olsun.

7 insan ve milyonlarca can kaybı olmuştur. Hani “7 can kaybı” deniyor ya, orman alanında yaşayan canlılar çok acı bir şekilde, çok vahşi bir şekilde yaşamını yitirmiştir.

Şimdi, orman yangınlarının başladığı gün değil, birkaç gün sonra, AFAD’ın yangının olduğu bölgelerde iş ve işlemlere başladığı, koordinasyon ve organizasyon şemasının geç çıkarıldığı, kaymakamlık tarafından kriz masasının oluşturulmadığı, yerel yönetimlerin işin içerisine dâhil edilmediği, daha çok kadınların ve gençlerin duyarlılığıyla sivil bir girişim olarak söndürülmeye çalışılan yangınların olduğu ve bunun bir afet olarak değil, sanki öylesine oluşmuş, sanki olup bitecekmiş gibi sonuçları itibarıyla ekonomik, psikolojik, sosyal sonuçları hesaplanmamış ve bundan dolayı, çok çeşitli olumsuzluklar ortaya çıkmış. Biraz önce de ifade edildiği gibi şu anda yangın alanında evi yanıp da kül olan ya da evi yıkılan insanlara ev yapmak için insanların kendilerinden ekonomik talepte bulunulmakta, orada ağır bir afet yaşandığı hâlde oradaki yurttaşlara gerekli yardım yapılmamakta. Hatta yangından sonra bu konuyla ilgili bir soru önergesi verdim ve soru önergeme de cevap verilmedi. Yangından sonra yangın alanında bulunan bu insanlara son derece fahiş su faturaları geldi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Bu su faturalarının sebebini sorduğumuzda herhangi bir cevap verilmedi.

Bunun dışında, yangına müdahale eden ekiplerin ve bölgelerdeki insanların gereksinim ve ihtiyaçlarını karşılama konusunda sistematik bir çalışma olmadığı gibi, dışarıdan bölgeye gönderilen ihtiyaç malzemesinin tanzimi ve dağıtılması konusunda da son derece acemice ya da baştan savma durum söz konusu oldu.

Belediyeyi ziyarete gittiğimizde, Sayın Belediye Başkanı belediyenin dışında bir yerde bizi karşıladı ve neyle karşı karşıya olduklarını, sürece dâhil edilmediklerini, dışında tutulduklarını anlattı. Bütün sivil toplum kuruluşlarının, doğal olarak, gönüllü olarak katkı sunmaya çalışan uzman ya da katkı sunmaya çalışan, kim olursa olsun, hepsinin dışında tutulduğunu açıkça gördük.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Ayrıca, ifade etmeye çalıştığım gibi, Kürt halkına ve HDP’lilere karşı da sistematik bir nefret suçu işlenmektedir.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın İbrahim Aydın.

Buyurunuz Sayın Aydın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM AYDIN (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, benden önce Antalya Milletvekili olan 3 arkadaşımız konuştu. Ben de Manavgatlı bir orman mühendisi olarak ve o yöreyi çok iyi bilen -daha önce çalıştığım yer olduğu için- arazi yapısını, yerleşim yerlerini, köylerini bilen bir kişi... Ve otuz yıllık meslek hayatımda, yangında birinci derece hassas olan Muğla Orman Bölge Müdürlüğünde ve İzmir Orman Bölge Müdürlüğünde yangınlarla mücadele ettim.

Evet, şimdi, tabii, burada arkadaşlar anlattılar, bu yangın bildiğimiz gibi, geçmiş yıllarda olduğu gibi bir yangın değildi. Bir orman yangını değil, resmen bir afetti. Tabii, burada küresel ısınmadan, iklim değişikliğinden, kuraklıktan dolayı son yılların en kritik temmuz ayını yaşadık. Sıcaklık 42 derece, nem 10’ların altına düşmüş, şiddetli bir rüzgâr var, poyraz ve bu şartlarda bu yangınları söndürmek çok çok zordur. Avrupa’da veyahut da Amerika’da bu türlü yangınlara müdahale bile etmezler ama biz Türk insanı olarak, Türk ormancısı olarak bu yangınlara anında müdahale ettik.

Evet, bu 28 Temmuz 2021 günü önce Yeniköy’de çıkıp Kalender köyünü yok eden yangın, arkasından gece saat yirmi dört sularında Kepezbeleni’nden başlayıp köyü yakarak -bir de orada vatandaşımız rahmetli oldu, Allah rahmet eylesin- Manavgat sınırlarına, kuş uçumu 20 kilometre yere dört saat gibi bir sürede geldi. Bu yangın, tabii ki, on gün sürdü. 60 bin hektar yer yandı fakat “Hiç müdahale edilmedi, söndürülmedi.” gibi bir durum yok ve gerçekten öyle kritik yerlerde kestik ki eğer o yangınlar oralardan kesilmemiş olsaydı, Kızıldağ’da kesilmemiş olsa orman denizi olan Kapan Celle yanabilirdi, Beşkonak millî parkları yanabilirdi ve bu yangın daha büyük alana da yayılabilirdi.

Aynı tarihlerde çıkan Amerika’daki yangınlar -Kaliforniya’da- kırk beş gün sürdü. Onların hava araçları da vardı ama yangına müdahale edip söndüremediler. Biz, tabii, burada tüm orman teşkilatı ve özellikle idarelerden, belediyelerden gelen iş makineleri, arazözler, hep beraber… Yani resmen etten bir duvar örerek bu yangınların önü kesilmiştir. On gün gibi kısa bir sürede bu yangınlar sönmüştür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

İBRAHİM AYDIN (Devamla) – Geçmiş yıllarda ben uzun yıllar orman yangınlarına müdahale ettim. Bizim muhalefetten beklediğimiz olay şuydu: Kaş yangını oldu 2006 yılında, o zamanın CHP Genel Başkanı Deniz Baykal yangın mahalline geldi “Bizim yapabileceğimiz bir şey var mı arkadaşlar? Bu orman yangınlarıyla mücadele bir savaştır.” dedi ve bize bu şekilde yardımcı oldu. Bazı arkadaşlarımız yangın mahalline geldiler, bizi arayıp “Geçmiş olsun.” diyebilirlerdi; eksik, açık aramaya gerek yoktu. Hep beraber nasıl mücadele ettiysek bu yangınları beraber söndürebilirdik. Onun için, ben, bize destek olan oradaki tüm vatandaşlarımıza, orman köylüsüne, orman teşkilatına ve… Özellikle de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan -ikinci gün geldi yangın mahalline- ve daha sonra orada yine, İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu, Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, zaten Tarım ve Orman Bakanımız oradaydı, Ulaştırma Bakanımız, hepsi “Yaralarını nasıl sarabiliriz?” diye, özellikle de Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum anında sahadaydı. Herhangi bir eksikliğimiz yoktur, bu araştırma önergesinin yapılmasına da gerek yoktur.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Kabul… Kabul... Biz fazlayız Başkanım, biz fazlayız.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Başkanım, “Kabul etmeyenler…” diyorsunuz, bunlar da kaldırıyorlar.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Kabul… Kabul… Kabul…

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Kabul… Başkanım, kabul… Başkanım, önerge kabul…

BAŞKAN – Kâtip Üyeler arasında anlaşmazlık var, elektronik oylama cihazıyla oylama yapıyoruz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bir dakika…

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Bir dakika Başkanım, bir dakika…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bir dakika… Bir dakika… Bir dakika…

BAŞKAN – İki dakika süre veriyorum efendim ve oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Öneri reddedilmiştir efendim.

Sayın Öztürk, 60’a göre yerinizden bir söz talebiniz var.

Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

43.- Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk’ün, çiftçilere kuraklık zararlarının ödenmesini beklediklerine ilişkin açıklaması

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) – Sayın Başkan, yeterli yağışın gerçekleşmemesi nedeniyle ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi seçim bölgemiz Kırıkkale’de de çiftçilerimiz kuraklık nedeniyle ciddi mağduriyetler yaşamıştır. Ancak gelinen noktada, Kırıkkale’de olduğu gibi tüm Türkiye’de kuraklıktan zarar gören ve bu zararları hâlen karşılayamayan çiftçilerimiz ekim çalışmalarına başlamışlardır.

Girdi maliyetleri çok artan ve elden aldığı borçla tarlasını ekmeye çalışan çiftçilerimize hem gübre alamadığından hem tohum alamadığından bir an önce kuraklık zararlarının ödenmesini oldukça önemli bulmakta ve onlar adına bu ödemelerin bir an önce gerçekleşmesini beklemekteyiz. Nasıl ki kuraklık Çiftçi Kayıt Sistemi’ni gözetmediyse zarar ödemelerinin de bir defalığına, ÇKS’ye kayıtlı olmayan çiftçilerimizi de kapsayacak şekilde ödenmesini arz ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Hamzaçebi…

44.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Şair Sezai Karakoç’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Büyük şair Sezai Karakoç bugün akşam saatlerinde Hakk’ın rahmetine kavuştu. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum. Edebiyat dünyasına, sevenlerine, hayranlarına başsağlığı diliyorum.

Sezai Karakoç’un şiiri başlangıçta İkinci Yeni’yle anılır ancak daha sonra kendi özgün çizgisi içerisinde başka bir yöne doğru evrilir. Çok değerli bir şairdir; Türkçe’nin en büyük şairlerinden birisidir. Bu vesileyle onun çok ünlü “Mona Roza” şiirinden birkaç dizeyi Genel Kurulun bilgisine sunmak istiyorum:

“Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ve vardır her vahşi çiçekte gurur

Bir mumun ardında bekleyen rüzgâr

Işıksız ruhumu sallar da durur

Zambaklar en ıssız yerlerde açar.”

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A) Önergeler (Devam)

2.- İzmir Milletvekili Atila Sertel’in, (2/949) esas numaralı Devlet Memurları Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/147)

BAŞKAN – İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/949) esas numaralı Devlet Memurları Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’min TBMM İçtüzüğü’nün 37’nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine alınması konusunda gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                        Atila Sertel

                                                                                            İzmir

BAŞKAN – Önerge üzerinde teklif sahibi olarak İzmir Milletvekili Atila Sertel konuşacaktır.

Buyurun Sayın Sertel. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

ATİLA SERTEL (İzmir) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partili bir milletvekili olarak infaz koruma memurlarının güvenlik kısmına geçmesi noktasında yasa teklifi verdim. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36’ncı maddesi için sayılan genel idare hizmetleri sınıfı kapsamına infaz koruma memurları girmiyor. Çünkü infaz koruma memurlarının büro memurları gibi idare hizmetleri sınıfında yer alması Anayasa’mızın temel ilkelerinden ölçülülük ilkesine aykırıdır çünkü infaz koruma memurlarının elinde kalem yoktur, infaz koruma memurları son derece kötü koşullarda cezaevi içerisinde âdeta mahkûmlarla iç içe bir görev görmektedir.

Sevgili arkadaşlarım, bunlar infaz koruma memurlarının giydiği kıyafetlerdir. Aslında idare hizmetleri kısmında büro memurlarının ellerinde kalem bulunur. Bu kardeşlerimiz, can güvenliği açısından ve infaz koruma memuru olması nedeniyle cezaevindeki durumu kontrol altına almak için âdeta bir polis, bir asker görevi gören insanlardır ve şehitler vermişlerdir. Sadece Adalet ve Kalkınma Partisi dönemindeki şehitlerin birkaçını buradan okumak isterim: Gazanfer Çağlayan, darp sonucu öldürülmüştür; İlhan Köse, silahlı saldırı sonucunda öldürülmüştür; Abit Tüber, silahlı saldırıda öldürülmüştür.

(Uğultular)

ATİLA SERTEL (Devamla) – Beyefendi, Sayın Milletvekilim, Adalet ve Kalkınma Partisi Milletvekili olarak beni dinleyin lütfen.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Sizinkiler de aynı şeyi yapıyor, ne fark eder?

ATİLA SERTEL (Devamla) – İnfaz koruma memurlarına karşı saygısızlık yapıyorsunuz, bana karşı değil.

Safi Canbaş, bombalı saldırıda öldürülmüştür; İsmail Daler, bombalı saldırıda ölmüştür; Fayat Toy, darp sonucu öldürülmüştür; İsmet Aktürk, müdür, silahlı saldırıda; Nimet Barik, bıçaklı saldırıda öldürülmüştür.

Sevgili arkadaşlarım, infaz koruma memurlarıyla ilgili size çağrım var, tıpkı Genel Başkanımızın yaptığı çağrıyı size yapıyorum: Gelin, infaz koruma memurlarıyla helalleşin. Bıçaklı, silahlı saldırıda öldürülmüş 17 infaz koruma memuru adına sizlere sesleniyorum: Partinizin adı “Adalet” Bakanlığın adı “Adalet” ama adalet içinde hiç yok. Adalet Bakanlığının içinde adaletsizlik varsa Türkiye'de adaletten söz etmek mümkün değil. Bir kez olsun vicdanınızı dinleyin, sizden rica ediyorum, bir kez olsun aklınızla hareket edin, sizden rica ediyorum, bir kez olsun saraya ve sarayın grup başkan vekilinin elini kaldıracağına göre işaret buyurmayın, sizden rica ediyorum; kurtulun esaretten, özgürleşin ve infaz koruma memurlarının hakkı olan güvenlik hakkını, güvenlik sınıfına geçişini onaylayın.

Sevgili arkadaşlarım, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'e de seslendim, dedim ki: “Siz Adalet Bakanı olarak kendi personelinizin özlük haklarına sahip çıkmıyorsanız asıl mesele sizin iktidarınızdadır.” 70 bin infaz koruma memuru var, 70 binin 10 bini sözleşmeli. Sözleşmelilerin, bizzat infaz koruma memuru olup kadrolu olanlardan çok büyük haksızlıkla, eşitsizlikle çalıştırıldığını da biliyoruz. Geçmişte infaz koruma memurlarının lojmanları vardı, yok oldu, kapandı, bitti, şu anda lojmanlarda oturamıyorlar. Geçmişte infaz koruma memurları araçlarla cezaevine taşınıyordu, yok oldu.

Şimdi, size buradan teklifimi tekrar sunuyorum: Gelin, hep birlikte el kaldıralım. Milliyetçi Hareket Partisi ve AK PARTİ Grubu da hep birlikte el kaldırsın, siyasetüstü bu duruma hep birlikte çözüm bulalım. Sonra infaz koruma memurları için 3600’ü getirelim, itfaiyeciler için 3600’ü getirelim, polislerimiz, öğretmenlerimiz, sağlıkçılarımız için 3600’ü getirelim. Bu ülkede beraber yaşıyoruz. Hayatım boyunca ezilenlerden, hayatım boyunca gerçekten hakkı yenenlerden yana saf tuttum ve tutmaya devam edeceğim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ATİLA SERTEL (Devamla) – Başkanım, bitiriyorum.

Bu konuda sizden rica ediyorum, kendim için, kendi kişisel çıkarlarım ya da ailem için sizden bir şey istersem namerdim ama infaz koruma memurları için sizden oy istiyorum ve infaz koruma memurlarının hakkını korumanızı istiyorum. Hassaten rica ediyorum; özgürleşin, aklınızı ve vicdanınızı kullanarak oy verin. 70 bin aile sizin ellerinize bakıyor, 70 bin aile sizin oylarınıza bakıyor, 70 bin ailenin gözü kulağı, herkesin gözü sizin üzerinizde ve bu arkadaşlar bize oy vermiyor biliyor musunuz? Birçoğu AK PARTİ’ye, birçoğu MHP’ye oy veriyor. Biz oy için bu kürsüye çıktıysak da namerdiz. Biz infaz koruma memurlarının hakkını, hukukunu savunmak için varız. Cumhuriyet Halk Partisi ezilenlerden yana var ve var olacaktır.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bu sefer oldu Başkanım, kabul edildi.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Bu sefer oldu, biz çoğunluktayız Başkanım. Bu AKP Grubu neden kabul etmiyor? İnfaz koruma memurlarının özlük haklarına neden karşı çıkıyor?

VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuş’un, sistem üzerinden işaretle yapılan oylamalarda oy pusulasının kabul edilemeyeceğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bir hususu sizinle paylaşmak istiyorum: Malumlarınız olduğu üzere, sistem üzerinden işaretle yapılan oylamalarda oy pusulasının kabul edilemeyeceği 1998 tarihli mutabakat metniyle kararlaştırılmıştır. Meclis uygulamaları da bugüne kadar bu yönde olmuştur. Hâl böyle iken, yenilenen sisteme henüz parmak izi girişleri yapılamayan 5 sayın milletvekilimiz bulunmaktadır. Bu milletvekillerimizin sisteme girmeleri fiilen imkânsız olduğundan sadece bu sayın milletvekillerinin pusulalarının kabul edilebileceği, diğer sayın milletvekillerimizin sisteme girmeleri gerektiğini bilgilerinize sunarım.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

IX.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Millî Savunma Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN - Millî Savunma Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Tokat Milletvekili Mustafa Arslan ve İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ile 37 Milletvekilinin İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Tokat Milletvekili Mustafa Arslan ve İstanbul Milletvekili Abdullah Güler ile 37 Milletvekilinin İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3911) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 285) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

11 Kasım 2021 tarihli 18’inci Birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 285 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yoklama istiyoruz, maddelerine geçilmesinin oylamasında yoklama talebimiz var.

BAŞKAN – Oylamaya geçmeden önce yoklama talebi vardır.

Sayın Gökçel, Sayın Karabıyık, Sayın Köksal, Sayın Zeybek, Sayın Altaca Kayışoğlu, Sayın Bülbül, Sayın Beko, Sayın Şevkin, Sayın Şeker, Sayın Hancıoğlu, Sayın Biçer Karaca, Sayın Sertel, Sayın Kılınç, Sayın Aygun, Sayın Bulut, Sayın Sümer, Sayın Taşcıer, Sayın Aydoğan, Sayın Fikret Şahin, Sayın Suzan Şahin.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.45

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.55

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Sevda ERDAN KILIÇ (İzmir)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 19’uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – 285 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin maddelerine geçilmesinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)

BAŞKAN – Pusula veren sayın milletvekilleri lütfen Genel Kurul Salonu’ndan ayrılmasınlar.

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Yapılan ikinci yoklamada da toplantı yeter sayısı bulunamadığından, alınan karar gereğince, kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 17 Kasım 2021 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.00



(x) 7/4/2020 tarihli 78’inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonu’ndaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.

 

(x) 285 S. Sayılı Basmayazı 11/11/2021 tarihli 18’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.