TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                                 15’inci Birleşim

                                                                                         4 Kasım 2021 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım’ın, 8 Kasım Azerbaycan Zafer Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Konya Milletvekili Halil Etyemez’in, festivaller şehri Konya’ya ilişkin gündem dışı konuşması

3.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun, İstanbul’un Ataşehir ilçesinde çözüm bekleyen sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

 

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, fahiş zamlara ve tarımda artan maliyetlere ilişkin açıklaması

2.- Muğla Milletvekili Burak Erbay’ın, sağlık çalışanlarının haklarını alabilmek için 23 Kasım Salı günü İstanbul’dan başlatacakları “Beyaz Yürüyüş”e herkesin desteğini beklediklerine ilişkin açıklaması

3.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın, Bursa Karacabey Devlet Hastanesinde yaşanan sorunlara ve sağlık çalışanlarının emeklerinin karşılığını alması gerektiğine ilişkin açıklaması

4.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakır’ın, Cumhurbaşkanının öldüğüne dair sosyal medyada yapılan haberlerin şer odaklarının kara propagandası olduğuna ilişkin açıklaması

5.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu’nun, 2022 yılında Malatya’ya yapılmasını talep ettikleri yatırımlara ilişkin açıklaması

6.- Konya Milletvekili Halil Etyemez’in, sosyal medyada yalan haber, dezenformasyon, provokasyon ve lince karşı hep birlikte mücadele edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

7.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, AB ülkeleri arasında en düşük asgari ücrete sahip ülkemizde vergi ve cezalara uygulanacak zam oranının rekor kırdığına ilişkin açıklaması

8.- İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan’ın, Gazetecilikte Kadın Koalisyonu ekim ayı basın özgürlüğü raporuna ilişkin açıklaması

9.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya’nın, Türkiye Boks Federasyonu seçimlerinde yapılan usulsüzlüklere ilişkin açıklaması

10.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen’in, gübredeki fiyat artışına ilişkin açıklaması

11.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir’in, 8 Kasım Azerbaycan Zafer Günü’ne ilişkin açıklaması

12.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, narenciye üreticilerinin ihracat desteği beklediğine ilişkin açıklaması

13.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünver’in, iktidarın dar ve sabit gelirli grupların maaşlarında gerçek enflasyon rakamlarını baz alarak acilen iyileştirme yapması gerektiğine ilişkin açıklaması

14.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık’ın, iktidarın, diyabetli çocukların parmağının delinerek kan şekerinin ölçülmesini tercih ettiğine ilişkin açıklaması

15.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdem’in, güzellik salonu esnafı kadınların sorunlarına ilişkin açıklaması

16.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, muharip gazilerin özlük hakları ve maaş konusunda diğer gazilere göre mağdur olduğuna ilişkin açıklaması

17.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagil’in, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 19’uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması

18.- Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçı’nın, Hatay Dörtyol’a bağlı Dörttaş mevkisinde bulunan Mum Çiçeği Sitesi sakinlerinin yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

19.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’in, Çorum’un Sungurlu ilçesinin sorunlarına ilişkin açıklaması

20.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Mersin’e yapılan tarımsal yatırım ve desteklere ilişkin açıklaması

21.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman’ın, SMA hastası çocukların ailelerine devlet desteği sağlanması gerektiğine ilişkin açıklaması

22.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, Gaziantep’teki tarihî Gar restoranının yaşatılması konusunun yeniden düşünülmesini Ulaştırma ve Altyapı Bakanından talep ettiğine ilişkin açıklaması

23.- Bursa Milletvekili Muhammet Müfit Aydın’ın, empati sanatının en az kullanıldığı alanın Meclisin çatısı altında olduğuna ilişkin açıklaması

24.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan’ın, tüm vatandaşları aşı olmaya ve sırası gelecek herkesi 3’üncü doz aşılarını olmaya davet ettiklerine ilişkin açıklaması

25.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünç’ün, AK PARTİ’nin kalkınma için verdiği destek ve teşviklere ilişkin açıklaması

 

26.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, iş cinayetlerinin önlenmesi için denetimlerin bağımsız yapılması gerektiğine, BDDK’nin üçüncü çeyrek verilerinde görülen bireylerin kredi kartı ve kredili mevduat hesabındaki büyümenin sebebinin insanların borcu borçla kapatma çabası olduğuna ve Enerji Bakanının doğal gazı kesilen vatandaşlara “Evinizi daha az ısıtın.” önerisinde bulunduğuna ilişkin açıklaması

27.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, arka arkaya gelen zamlara, asgari ücretten vergilerin kaldırılması gerektiğine, engelli vatandaşların atama beklediğine ve Süleyman Soylu’nun ve iktidarın Sezgin Baran Korkmaz gibi baronların arkasında duracağına, Fettah Tamince gibi Fetullahçıları serbest bırakacağına, cumhuriyeti kutladığı için görevden alınan Ordu’nun Korgan Kaymakamına sahip çıkması gerektiğine ilişkin açıklaması

28.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası’na, Genel Kurul gündeminde bulunan 284 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin ihracatçımıza, ülkemize, üreticilerimize hayırlı olmasını dilediklerine ve katkı sağlayan tüm vekillere ve partilere teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması

29.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, iktidar grubunun bir jest yaparak İYİ Parti Grubunun motorlu taşıt satışında uygulanan yüksek vergilerin düşürülmesi için gerekli çalışmaların yapılmasına ilişkin verdiği araştırma önergesini desteklemesini temenni ettiklerine, iktidarın pandemi döneminde çiftçilere yeterli derecede sahip çıkmadığına ve kamudaki israfa ilişkin açıklaması

30.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Yunanistan’ın düzensiz göçmenlere sistematik bir şekilde işkence ve baskı uygulayıp insanları ölüme terk ettiğine, Türkiye’nin mültecilere sağladığı yardımların gözetilerek insan hakları noktasında gösterdiği büyük erdemin farkına varılması gerektiğine, Doğu Akdeniz’de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan, ABD ve İsrail’in de aralarında bulunduğu 8 ülke tarafından gerçekleştirilen ve “Nemesis” adı verilen askerî tatbikata, Türkiye olarak öncelikle diplomasiyle her sahada hakkımızı koruyacağımıza, ordumuza ve donanmamıza muvaffakiyetler dilediğine ve Avrupa Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası’nda altın madalya kazanan millî sporcumuz Victoria Zeynep Güneş’i kutladığına ilişkin açıklaması

31.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un HDP grup önerisi üzerindeki konuşması sırasında kullandığı bazı ifadelere ilişkin açıklaması

32.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Siirt’te “Molla Burhaneddin Medresesi” olarak bilinen Tillo Yatılı Kur’an Kursu’nda istismar edilen 15 yaşındaki çocuğun koruma altında tutulması ve yargılamanın etkilenmemesi için yetkililere çağrı yaptıklarına ilişkin açıklaması

 

V.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, motorlu taşıt satışında uygulanan yüksek vergilendirmeler ve yükselen döviz kurları sebebiyle vatandaşlarımızın otomobil alımının zorlaşmasının getirdiği sorunların araştırılması, uygulanan vergilerin düşürülmesi için gerekli çalışmaların yapılması amacıyla 16/6/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4 Kasım 2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, 4 Kasım siyasi müdahalesinin ülke demokrasisinde yarattığı tahribatın araştırılması amacıyla 4/11/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4 Kasım 2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından usulsüz ödeme yapılarak kamunun zarara uğratıldığı iddialarının araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/4876) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4 Kasım 2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Denizli Milletvekili Şahin Tin ve Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ile 50 Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3876) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 284)

2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop’un Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasına İlişkin Olarak İmzalanan Mevcut Protokol I’in Yerini Alan Protokol I ile Anlaşmaya Eklenen Protokol III’ün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2275) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 141)

3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop’un Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Katar Devleti Hükümeti Arasında Büyük Çaplı Organizasyonların Yerine Getirilmesinde İş Birliği Konulu Niyet Mektubunun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2546) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 272)

 

VII.- OYLAMALAR

1.- (S. Sayısı: 284) Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin oylaması

 

VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, Papua Yeni Gine’de çalıştıkları şirketten ücretlerini alamayan iki işçinin durumuna ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun cevabı (7/53299)

4 Kasım 2021 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.01

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15’inci Birleşimini açıyorum.(x)

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, 8 Kasım Azerbaycan Zafer Günü konusunda söz isteyen İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım’a aittir.

Sayın milletvekilleri, söz değişikliği yapacak olan arkadaşlarımız, haklarını diğer milletvekillerine verecek olanlar lütfen sistemden çıkış yapmasınlar, sadece bize bildirsinler, biz, buradan, sistemden ayarlayacağız.

Teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Ayrım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım’ın, 8 Kasım Azerbaycan Zafer Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

ŞAMİL AYRIM (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi, bundan bir yıl evvel, tarihî Azerbaycan toprağı olan Karabağ işgalden azat edildi; Azerbaycan, 8 Kasımı da “Zafer Günü” olarak kutluyor. Bu vesileyle söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Yukarı Karabağ’ın 1991 yılında Ermeniler tarafından işgali Azerbaycan Türklerinde olduğu gibi milletimizin gönlünde de derin yaralar açmıştır. 26 Şubat 1992’de, Hocalı’da çoğu çocuk ve kadın 613 kişinin vefat etmesi, vahşice katledilmesi öfkemizi daha da artırmıştır. Ermeniler sadece katliam yapmakla kalmamışlar, Şuşa, Hankendi ve birçok tarihî Türk şehrini yağma etmişler, oradaki kültürel değerleri yok etmişlerdir. 953 kütüphanenin, 44 mabedin ve 9 mescidin tahrip edildiği söyleniyor; bunları hep yaşadık.

Bu işgal ve katliamlar -Avrupa Birliğinde olsun, dünyanın birçok yerinde olsun- yaklaşık otuz yıldır, kurulan “Minsk Grubu” denilen Rusya, Fransa ve Amerika’nın birlikte olduğu, Eş Başkanlık yaptığı bir süreçte maalesef, çözümsüzlüğe itilmiştir. Geldiğimiz noktada, bundan bir yıl evvel, 12 Temmuzda, Ermenistan, kendi iç işlerindeki, pandemiyle mücadeledeki sıkıntılarıyla, tekrar Azerbaycan’a saldırmış ve 12’den fazla Azerbaycan Türkünü katletmiştir. Bu süreçten sonra, 27 Eylül tarihinde tekrar saldırıya geçtiler ve tabii, Azerbaycan ordusu otuz yıl evvelki ordu değildi, Azerbaycan hazırlıklıydı, bir gün bu toprakları kendi imkânlarıyla, kendi askeriyle, kendi halkının birlik beraberliğiyle alacağını biliyordu. Evet, Azerbaycan, o gün, 27 Eylülde karşı saldırıya geçerek kırk dört gün süren vatan savaşında tek tek bütün şehirlerini aldı ve bu, dünyaya örnek oldu. Bugün, Türkiye Cumhuriyeti devleti, Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde 83 milyon Türk insanı, siyasi partilerimizin desteği ve sivil toplum örgütlerimizin desteğiyle Azerbaycan’ın bu şanlı zaferi kırk dört yıl sonra geldi. Ve Şuşa’nın alındığı 8 Kasımda da Azerbaycan, bu tarihî zaferini kutluyor. Bu nedenle, bir haftadan beri, Türkiye'nin her tarafında, Azerbaycan’da, dünyadaki Azerbaycan büyükelçiliklerinde ve dünyanın birçok yerinde bu kutlamalar yapılıyor.

Azerbaycan ne istiyor? Azerbaycan, barış istiyor, dostluk istiyor, kardeşlik istiyor. Bu coğrafyada, savaştan sonra ortaya çıkan çok önemli bir durum var değerli arkadaşlarım. Bu koridorun açılması lazım. Evet, bu koridor son derece önemli, Azerbaycan ile Nahçıvan’ı birleştiren bu koridorun açılması lazım ve bununla ilgili olarak biliyorsunuz, 9 Aralıkta yapılmış olan anlaşmada bu koridorun açılacağını Ermenistan, Rusya ve Azerbaycan kabul etmişler. Bugün geldiğimiz noktada, biz, bunu bekliyoruz. Bu koridor açıldığı zaman ne olacak? Türkiye'den, İstanbul’dan arabasına binen bir kardeşimiz Bakü’ye kadar gidecek, oradan ta Pekin’e kadar gidecek. Bu, çok önemli bir hadise. Türkiye, bu protokolün yerine gelmesi için elinden gelen bütün gayreti, bütün desteği veriyor. Azerbaycan’la birlikte, savaşın başında nasıl Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında dik durduysa bugün de aynı şekilde tavrını net olarak koymuş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın lütfen.

ŞAMİL AYRIM (Devamla) - Kafkaslarda barışın, kardeşliğin kalıcı olmasını istiyorsak biz 6 tane bölge devleti, bir masa etrafında bir araya gelerek bunu birlikte sağlayabiliriz. Kafkasların makûs talihi yenilmelidir. Dostluk, kardeşlik, komşuluk ilişkilerinin kurulması için tarihî bir fırsattır. Onun için, bizlere düşen… Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu her zaman olduğu gibi -ben teşekkürlerimi sunuyorum- gereğini yapmıştır, bundan sonra da bu konuda gereğini yapacağına inanıyorum.

Şehitlerimizi, Karabağ’da şehit olan 2.800 şehidimizi ve sivil halktan rahmete giden şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anarken hepinize saygılarımı sunuyorum.

Yaşasın Azerbaycan diyorum, yaşasın Türkiye diyorum, yaşasın Azerbaycan-Türkiye kardeşliği diyorum. (AK PARTİ, CHP, MHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, festivaller şehri Konya hakkında söz isteyen Konya Milletvekili Halil Etyemez’e aittir.

Buyurun Sayın Etyemez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- Konya Milletvekili Halil Etyemez’in, festivaller şehri Konya’ya ilişkin gündem dışı konuşması

HALİL ETYEMEZ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şehri kadim Konya’mızda yapılan festivallerle ilgili söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.

Yatırımcı iş adamlarıyla, sanayisi, emektar işçileri, tarımı, vefakâr çiftçileri, üniversiteleri ve vizyoner belediyeleriyle Türkiye’nin öncü şehridir Konya. Çatalhöyük’ten bu yana, on bin yıldır birçok medeniyete ev sahipliği yapan Konya, sadece bugünlerimizin değil yarınlarımızın da öncü şehridir. Zira “Konya büyüdükçe dünya küçülüyor.” deyişimiz hep bu yüzdendir. Konya’mız Anadolu’yu tasvir eden bir şair gibidir ve kendisinden bir hikâye bulur bu şehri ziyarete gelenler. Bu yüzden diyoruz ki: Konya bir şehirden fazlasıdır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan “Konya kalbimizin en müstesna köşesinde yer alıyor ve bir gözümüz hep Konya’dadır.” diyerek kadim şehrimiz Konya’ya olan muhabbetlerini her zaman ifade etmişlerdir, gereken her türlü desteği vermişlerdir.

Değerli milletvekilleri, Konya, şehir meydanlarıyla, kültürel faaliyetleriyle, kütüphaneleriyle, Bilim Merkeziyle, yeşil alanlarıyla, muhteşem parklarıyla, bisiklet yollarıyla, müzeleriyle, su içilebilen şehir çeşmeleriyle tüm insanlığa âdeta “Burası benim şehrim.” dedirtmektedir.

Değerli milletvekilleri, Konya, ekim ayında hayata geçirdiği GastroFest, Bilim Festivali, Kitap Günleri ve Bisiklet Festivali’yle âdeta festivaller şehri olmuştur. Bu yıl ilkini düzenlediğimiz ve Konya’mızın mutfak kültürünü tanıtmak için “Benim şehrimde yemek bir medeniyettir.” sloganıyla gerçekleştirdiğimiz Konya GastroFest’e 250 binden fazla ziyaretçi katılmıştır. Konya, GastroFest’le Konya’mızın mutfak zenginliği yurt içinden ve yurt dışından festivale katılan lezzet tutkunlarıyla buluşturulmuştur. Festivalimizi teşrif eden bu ziyaretçilerimiz, inanıyorum ki şehrimizin dünyaya açılan kültür ve lezzet elçileri olacaktır. Bu vesileyle bu festivalde çorbada tuzu olan herkese teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin ilk ve en büyük bilim merkezi olan Konya Bilim Merkezi, çocuklarımız ve gençlerimiz için büyük hizmetler vermekte, ülkemizin millî teknoloji hamlesine ciddi katkılar sağlamaktadır. Bu bağlamda, bu yıl 8’incisi düzenlenen Konya Bilim Festivali Konya’dan ve farklı şehirlerden on binlerce bilim meraklısına ev sahipliği yapmıştır. TÜBİTAK, ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN ve BAYKAR gibi Türkiye’nin önemli savunma sanayi ve bilim, teknoloji kuruluşları bu festivalde yer almışlardır. Millî muharip uçağı, yerli ve millî savaş helikopteri ATAK, İHA, yerli genel maksat helikopteri GÖKBEY, uçan araba Cezeri gibi Türkiye’nin gururu olan araçlara halkımız büyük ilgi göstermiştir.

Değerli milletvekilleri, bizim medeniyetimiz kitap medeniyetidir. Kadim şehrimiz Konya’da düzenlediğimiz ve Anadolu’nun en büyük kitap etkinliği olan Konya Kitap Günleri, açık kaldığı on gün boyunca Konya’mızdan ve Konya dışından 800 binden fazla ziyaretçiyi ağırlayarak büyük bir rekor kırmıştır. 1 milyondan fazla kitabın yer aldığı fuara 250 yayınevi katılmıştır. Selçuklu’nun başkenti ve kadim medeniyetimizin kutlu şehri olan Konya’ya bu etkinlik kuşkusuz çok yakışmıştır.

Değerli milletvekilleri, Konya bisiklet şehridir. Ekim ayında düzenlediğimiz ve üç gün süren Konya Bisiklet Festivali’yle her yaştan bisiklet meraklısı bir araya gelmiş, birçok etkinliğe imza atılmıştır. İklim değişikliğiyle mücadelede farkındalık oluşturmak amacıyla karbonsuz bir ulaşım aracı olan bisikletin kullanımını yaygınlaştırıyoruz. Hayata geçirdiğimiz bisiklet yolları, bisiklet tramvayı, bisiklet parkları ve yapımı devam eden veledromla Konya, yeşil kalkınma devriminin lokomotif şehirlerinden biri olmuştur.

Değerli milletvekilleri, İslami Dayanışma Oyunları’nı da inşallah, 2022 yılında aziz şehrimiz Konya’mızda gerçekleştireceğiz. İnanıyorum ki bu organizasyon, şehrimizin marka değerine büyük katkı sağlayacaktır.

Değerli milletvekilleri, hikmetin ve aşkın şehri olan Konya'ya hizmet etmek bizim boynumuzun da gönlümüzün de borcudur. Biz “Konya için hayallerimiz var, sevdamız var.” diyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi Sayın Etyemez.

HALİL ETYEMEZ (Devamla) – Bu vesileyle, Konya’mızın daha ileri noktalara taşınması için büyük emek veren Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, milletvekillerimize, Konya Büyükşehir Belediye Başkanımıza, ilçe belediye başkanlarımıza teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, İstanbul’un Ataşehir ilçesinde çözüm bekleyen sorunlar hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

3.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun, İstanbul’un Ataşehir ilçesinde çözüm bekleyen sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul’un yeni ilçelerinde birisi olan Ataşehir’in çözülemeyen soruları hakkında gündem dışı söz aldım. Selamlarımı sunarım.

Anadolu Yakası’nda yer alan Ataşehir, 2008 yılında Kadıköy’den 7, Ümraniye’den 6, Üsküdar’dan 3 ve Sancaktepe’den 1 mahalle alarak 17 mahalleden kurulmuş olan 425 bin nüfuslu bir ilçedir. Uzaktan bakıldığında modern ve gelişmiş bir şehir olduğu zannedilse de gerçekte, çarpık yapılaşmanın ve sorunların çok olduğu bir ilçedir. Bir tarafta kule binalar ve modern çarşılar, diğer tarafta en ufak bir depremde bile yürekleri zıplatacak kadar dayanıksız olan ruhsatsız, iskânsız, mühendis eli değmemiş, tehdit altındaki kaçak yapılar ve gecekondular bulunmaktadır. Yanı başında da Finans Merkezinin olacağı söylenen cazibe merkezi vardır.

Genç nüfusun çoğunlukta olduğu, aynı oranda da işsizin bulunduğu ilçede çok sayıda öğrencisi olan Yeditepe, Acıbadem ve Fenerbahçe Üniversitesi gibi 3 önemli vakıf üniversitesi yer almaktadır. Buna karşılık, üniversitelerin kendi yurtları dışında yeterli sayıda yurt yoktur. Son aylarda okulların yüz yüze eğitime başlamasıyla barınma sorunu en önemli sorunlardan biri olmuştur.

4 farklı ilçeden ayrılarak oluşturulan Ataşehir’de plan bütünlüğü yoktur. Hâlen Yenisahra, Barbaros, Mustafa Kemal, Aşık Veysel, Kayışdağı, Mevlana, Mimar Sinan, Yeni Çamlıca, Ferhatpaşa ve İnönü Mahallelerinin imar planları bu çerçevede yoktur. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı imarla ve kentsel dönüşümle ilgili ne adım atıyor ne de fırsat veriyor. Nitekim, imarla ilgili seçim öncesi verilen sözlerin hiçbiri tutulmamıştır. Sokak aralarında kırık dökük, bakımsız, küçücük çocuk parklarının dışında nefes alabilecek meydan ve alanlar ile yeterli büyüklükte deprem toplanma alanları yoktur. Millet bahçesi yapılacağı sözü verilen gümrük sahası ise bugünlerde özelleştirilmektedir. 29 Eylül 2021 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararıyla Özelleştirme İdaresi Başkanlığının yetkili kılınmasıyla, alanın yüzde 58’i ticaret, turizm ve konut alanı ilan edilmiştir. “Ortaöğretim tesisleri ve kentsel hizmet alanı” ifadeleri uygulama imar planından çıkarılmıştır. Cami ve raylı sistem istasyonu gibi ilaveler yapılmış olsa da sonuç itibarıyla millet bahçesi için küçücük bir alan kalmıştır. Üstelik, nüfusun çok artmasına sebep oluşturacak ticaret ve konut alanı için 2,07 emsal ve 20 kat gibi yükseklik verilmesi de esirgenmemiştir. 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda kentsel ve bölgesel donatı alanı olarak planlanmış olan gümrük sahası verilen sözlerin aksine ranta teslim edilmiştir. Oysa bölge halkının talepleri ve beklentileri verilen sözlere inanılarak çok farklıydı. Çocuk parkları, oyun alanları, yürüyüş ve spor alanları, dinlenme tesisleri, ağaçlandırılmış piknik alanları, bisiklet yolları, kültür merkezleri beklentiler arasındaydı. Ayrıca, bu özelleştirme sonucu yapılaşmadan kaynaklı olarak meydana gelecek olumsuz etkilerin değerlendirmesi yapılmamıştır, Ulaşım ve Trafik Komisyonu kararı yoktur, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu da hazırlanmamıştır. İETT garajı, meyve sebze hali ve oto sanayi sitesi Ataşehir’i içinden çıkılmaz bir çevre ve görüntü kirliliğine de sokmuştur. Özellikle sokak aralarına ve bina altlarına kadar yayılmış olan oto sanayi sitesi beraberinde başka olumsuzlukları da getirmiştir.

Özetlemek gerekirse imar sorunu ve buna bağlı olarak deprem tehdidinin olduğu, gümrük sahası, hal, İETT garajı ve oto sanayi sitesinden kaynaklı sorunlar, çocuk parkları ve otoparkların çok yetersiz olduğu, öğrenci yurtlarının kapasitesinin düşük olduğu, spor alanları ve kültür merkezlerinin olmadığı, ulaşım kanallarının ortasında olmasına rağmen ulaşım sorunu yaşanan, modern görüntü ile gecekonduların iç içe olduğu Ataşehir, acil çözüm bekleyen bu kadar çok soruna rağmen, merkezî konumu ve Finans Merkezinin bitişiğinde olması dolayısıyla rantiyecilerin akınına uğramaya devam etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bölgede yaşayanların sorunlarını, talep ve beklentilerini dile getirmeye çalıştım. Temennim, yetki ve sorumluluk sahibi olanların dile getirdiğim sorunları çözmesidir. Duyarsız kalmaya devam edilirse yaklaşmakta olan İYİ Parti iktidarında bütün gücümüzle en iyi çözümlerin orada yaşayanlarla birlikte bulunacağını ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi sisteme giren ilk 20 milletvekilline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.

Sayın Barut…

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, fahiş zamlara ve tarımda artan maliyetlere ilişkin açıklaması

AYHAN BARUT (Adana) – Sayın Başkan, AKP’nin elinde âdeta kuklaya dönen, neredeyse sahibinin sesi hâline getirilen TÜİK’in boyalı, makyajlı istatistikleri bile Türkiye’de yaşanan açlık ve yoksulluğu, yüksek enflasyonu, halkın içine düştüğü çıkmazı gizlemeye yetmiyor. Deve kuşu misali hareket eden iktidar, başını kuma gömünce sorunların görünmez olduğunu sanıyor. Sağanak gibi yağan zamlardan bıktık usandık. Elektrikten doğal gaza, benzin ve mazottan şekere kadar her şeye yapılan fahiş zamlar belimizi büküyor. İğneden ipliğe, ekmekten tuza, alıp başını giden fiyatlar ocağımızı söndürüyor. Gübreden tohuma tarımda tüm maliyetler artarken çiftçinin ürünü para etmiyor. Marketlere 4-5 liraya satılan limonu çiftçimiz dalında 50 kuruşa satamıyor. Bu köhnemiş kara düzen son bulsun, çıkın saraylarınızdan, halkın içine karışın, insanların derdiyle dertlenin azıcık.

BAŞKAN – Sayın Erbay…

ERKAN AYDIN (Bursa) – “Aydın” olacak.

BAŞKAN – Sayın Burak Erbay…

ERKAN AYDIN (Bursa) – “Erkan Aydın” olacaktı Başkanım. İkinci yaptığınız bu iki haftadır Başkanım ya. Başkanım, kasıt arıyorum artık.

BAŞKAN – Sayın Erbay başlasın, buyurun.

2.- Muğla Milletvekili Burak Erbay’ın, sağlık çalışanlarının haklarını alabilmek için 23 Kasım Salı günü İstanbul’dan başlatacakları “Beyaz Yürüyüş”e herkesin desteğini beklediklerine ilişkin açıklaması

BURAK ERBAY (Muğla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sağlıkta dönüşüm nedeniyle iş yükü artan hekim ve tüm sağlık çalışanları Mart 2020’den itibaren Covid-19 salgınında daha da artmış bir iş yüküyle karşı karşıya kalmıştır; daha fazla hastalanmış, daha fazla ölmüş, özveriyle tüm deneyim ve bilimselliklerini ortaya koyarak aile sağlığı merkezlerinde, acillerde, pandemide, poliklinikte, klinikte, yoğun bakımlarda, filyasyonda ve aşılamada var gücüyle çalışmaya devam etmiştir. “Hakkınız ödenemez.” denmiş ve gerçekten ödenmemiştir. Emeklerinin karşılığında alkıştan öteye gidilmemiştir. Yoğun emek gerektiren meslek grubu olarak hekimler emeğinin karşılığı insanca yaşayacak ve emekliliğe yansıyacak güvenceli gelir elde edememektedir. Sağlıkçılar “Emek bizim, söz bizim.” diyerek başlattıkları eylem sürecinde haklarını alabilmek için 23 Kasım Salı günü İstanbul’dan “Beyaz Yürüyüş”ü başlatıyorlar ve herkesin desteğini bekliyorlar.

BAŞKAN – Sayın Aydın…

3.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın, Bursa Karacabey Devlet Hastanesinde yaşanan sorunlara ve sağlık çalışanlarının emeklerinin karşılığını alması gerektiğine ilişkin açıklaması

ERKAN AYDIN (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu, iki gündür böyle oluyor Sayın Başkanım, şu sistemi bir kontrol ettirin çünkü aynı şeyleri konuşmuş olduk Sayın Erbay’la.

BAŞKAN – Sizi dinlemekten keyif alıyoruz, buyurun.

ERKAN AYDIN (Bursa) – Biz de sizi efendim.

Süreyi de baştan başlatabilir miyiz acaba, yarısı gitti.

BAŞKAN – Başlatalım süreyi tekrar, buyurun.

ERKAN AYDIN (Bursa) – Teşekkür ederiz.

Sayın Başkanım, teşekkür ederiz.

Dün tabip odaları “Emek bizim, söz bizim!” diyerek açıklamada bulundular ve gerçekten bu pandemi sürecinde çok etkilendiler, yıprandılar. Ancak biraz önce Muğla Milletvekilimizin de dediği gibi “Emek bizim, söz bizim!” de “Hakkınız ödenemez.” denmiş iktidar tarafından, yetkililer tarafından ve gerçekten de ödenmemiş durumda.

Bursa’da da Karacabey Devlet Hastanesinde, bu şekilde hakkını alamayan doktorlar bir bir ayrılmakta, istifa etmekte ve özele geçmektedirler. Nüfus olarak büyük bir ilçemiz olan Karacabey’de de vatandaşlarımız -ufacık bir- psikiyatri, kadın doğum gibi bölümlerden randevu almak için maalesef Bursa’ya kadar gitmek zorunda kalıyorlar. Bu sorunun bir an önce çözülmesi lazım. Sağlık çalışanlarının emeklerinin karşılanması lazım, aksi takdirde yurt dışına giden hekimlerle birlikte maalesef ülkemizde hasta bakacak doktor bulamayacağız. Bunu defalarca dile getirdik, bir kez daha burada dile getiriyoruz.

BAŞKAN – Sayın Çakır…

4.- Kocaeli Milletvekili Sami Çakır’ın, Cumhurbaşkanının öldüğüne dair sosyal medyada yapılan haberlerin şer odaklarının kara propagandası olduğuna ilişkin açıklaması

SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) – Sayın Başkan, bir dakikaya günceli sıkıştırarak ya bir hizmeti ya bir ölümü, doğumu ya da günün önemini ve mahiyetini, hak ve doğru bildiğim ifadelerle ve kimsenin hakkına hukukuna saldırmadan gündeme taşımaktayım.

Bugün, Cumhurbaşkanımızın hangi kirli, karanlık ve şer odaklarının kara propagandasına bağlı olarak “Öldü.” “Ağır hasta.” haberleriyle zihinleri bloke etmeye çalışmalarına ve oradan kimin, hangi pespaye hedefleri arzuladıkları meçhulüne dikkat çekmek gerekir diye düşündüm. Oysa, bizler “Her nefis ölümü tadacaktır.” kavi imanıyla hayata bakışı şekillenmiş bir dünya görüşünün sahipleri olarak, ölümün de hastalıkların da her insanın beraberinde getirdiği ve yaşayacağı bir gerçek olduğuna inandık hatta ölümün hayattan önce zikredilmesindeki hikmete ram olduk. Dilimizde terennüm ettiğimiz dizelerle “Ölüm bize ne yakın, bize ne uzak ölüm. Ölümsüzlüğü tattık, bize ne yapsın ölüm?” diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Fendoğlu…

5.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu’nun, 2022 yılında Malatya’ya yapılmasını talep ettikleri yatırımlara ilişkin açıklaması

MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Malatya’mıza 2022 yılı için istenen yatırımlarımız vardır, şöyle ki: Yoncalı İsale Tüneli, Akçadağ Taşevler Sulaması, Yaygın Göleti Sulaması, Doğanşehir Elmalı Göleti İkmali, Kuluncak Karaçayır Göleti İkmali, Darende Çınarköy Göleti İkmali, Hekimhan Karadere Göleti, Hekimhan Karamahmut Göleti Sulaması, Hekimhan Budaklı Göleti Sulaması, Hekimhan Kurşunlu Göleti Sulaması, Darende Çınarköy Göleti Sulaması, Boztepe Pompaş Sulaması, Yeşilyurt Beylerderesi 3’üncü Kısım Taşkın Koruma İnşaatı, Battalgazi Derme Deresi 3’üncü Kısım Taşkın Koruma İnşaatı, Malatya İçme Suyu İsale Hattı Rehabilitasyonu, Kapıkaya Sulaması, Doğanşehir Söğüt Göleti Rezervuar Alanı, Kuluncak Sofular Sulaması Sanat Yapıları ve Mekanik İmalatları, Kale Ürüsnü Barajı ve Sulaması’nı Sayın Bakanımızdan talep ederiz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Etyemez…

6.- Konya Milletvekili Halil Etyemez’in, sosyal medyada yalan haber, dezenformasyon, provokasyon ve lince karşı hep birlikte mücadele edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

HALİL ETYEMEZ (Konya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sosyal medya, modern çağın gelişmesiyle birlikte hayatımızda yer edinmiş, olmazsa olmazlarımız arasında yerini almıştır. Özellikle son dönemlerde sosyal medyada yalan, mesnetsiz, hakaret içerikli, dezenformasyon ihtiva eden manipülatif paylaşımlar yapıldığını üzülerek görmekteyiz. Bu tür içeriklerin amacı toplumumuzu kamplaştırmak ve bir çatışma ortamı yaratmaktır. Unutulmamalıdır ki özgürlüğümüzün sınırı bir diğerinin özgürlüğünün başladığı yerdir ve insanın karakteri kullandığı üslupla belli olur. Bu siyaset tarzı sadece Türkiye’nin gelişmesini sekteye uğratmıyor, aynı zamanda siyasete güveni de sarsıyor. Siyasetin dili aslında demokrasinin dilidir. Başta Gazi Meclisimizde yer alan milletvekillerimiz olmak üzere siyasiler, akademisyenler, gazeteciler, kısacası toplumumuzun tüm kesimleriyle sosyal medyada yalan haber, dezenformasyon, provokasyon ve lince karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ceylan…

7.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, AB ülkeleri arasında en düşük asgari ücrete sahip ülkemizde vergi ve cezalara uygulanacak zam oranının rekor kırdığına ilişkin açıklaması

ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, ekim başında Erdoğan “Amerika’nın, İngiltere’nin hâlini görüyorsunuz değil mi, benzin yok benzin. Almanya’da kuyruklar, Fransa’da kuyruklar, yiyecek bulamıyorlar. Türkiye’de böyle bir sorun yok.” demişti. Türkiye’de bugün itibarıyla asgari ücretle çalışan bir emekçinin eline geçen net ücret 252 euroya düşmüştür. 4 Ocak itibarıyla bu rakam 312 euro idi. Uygulanan ekonomi politikaları sebebiyle dar gelirlinin kursağına giren ekmek güneş görmüş kar gibi erimekte. Bugün AB ülkeleri arasında en düşük asgari ücret bizde. “Batıyor.” dedikleri Almanya’da asgari ücret 1.585, Fransa’da 1.555 euro. Hâl böyle iken 2022’deki vergi ve cezalara uygulanacak zam oranının belirlenmesinde kullanılan yeniden değerleme oranı bu yıl yüzde 36,20’yle rekor kırdı. Sayın Cumhurbaşkanı oranı düşürme yetkisini kullanacak mı?

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Aydoğan…

8.- İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan’ın, Gazetecilikte Kadın Koalisyonu ekim ayı basın özgürlüğü raporuna ilişkin açıklaması

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Gazetecilikte Kadın Koalisyonu ekim ayı basın özgürlüğü raporunu açıkladı. Sınıfta kalmışız, çok üzgünüm; Türkiye, Rusya, Kanada ilk 3’e girdiler vaka sayısı itibarıyla. Yapılan tespitlerde hukuksuzluk sayısı çok fazla olmakla birlikte bir iki örnek vereyim. 40 kadın gazeteci şiddete, tehdide veya tacize maruz kalmış ekim ayı içerisinde, bunlardan en az 15 kadın gazeteci mesleki faaliyetlerine yönelik şiddet ve tacize maruz kalmış, 12’si sahada mesleğini ifa ederken bu muamelelere maruz kalmış.

Özetle ortaya şu çıkıyor: Türkiye’de kadın olmak zor, gazeteci olmak çok zor, kadın gazeteci olmak olağanüstü zor. Bunu bu ülkeye yaşatmaya ne hakkınız var?

Teşekkür ediyorum.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Popülizmin zirvesi.

BAŞKAN – Sayın Kaya…

9.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya’nın, Türkiye Boks Federasyonu seçimlerinde yapılan usulsüzlüklere ilişkin açıklaması

AHMET KAYA (Trabzon) – AKP iktidarında Türkiye’nin her yerine siyaseti bulaştırdınız; camiye, kışlaya, okula, adliyeye siyaseti soktunuz; eğitimden sağlığa, yargıdan spora her alanda liyakati ve adaleti yok ettiniz.

Bu yanlış tutumunuzun son örneğine Türkiye Boks Federasyonu seçimlerinde şahit olduk. Otuz beş yıldır seçimle el değiştirmemiş bir federasyondan bahsediyorum, on iki yıldır erkeklerde bir madalya alamayan bir federasyondan bahsediyorum. Bakanlığın da desteğini arkasına alan mevcut yönetim “Bizim dediğimiz olur.” anlayışıyla Federasyon seçimlerine müdahale etti, seçim tarihi ve delege listeleri konusunda usulsüzlükler yapıldı ve süreç mevzuata uygun bir şekilde yürütülmeyerek diğer adayların seçime girmeleri engellendi.

Buradan yetkililere sesleniyorum: Bu haksızlığa “Dur!” deyin, buna izin vermeyin ve bunu düzeltin diye rica ediyorum. Sporcularımızı spordan soğutmayın.

BAŞKAN – Sayın Başevirgen...

10.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen’in, gübredeki fiyat artışına ilişkin açıklaması

BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) – Teşekkürler Sayın Başkan.

TÜİK gübredeki son bir yıllık fiyat artışını yüzde 62 olarak açıklamıştı. TMO’nun yayınladığı bültende üre ve DAP gübresindeki yıllık fiyat artışları yüzde 200 olarak gösteriliyordu. Bunun üzerine TMO bu rakamları günlük bülteninden çıkardı. Gizlenmeye çalışılan gübre maliyeti dekar başına 500 lira civarında fakat önümüzdeki yıl için iktidarın dekar başına vereceği destek 20 lira. Avrupa Birliği ülkeleri bir yana, Hindistan bile çiftçisine 203 lira gübre desteği veriyor. 1999 Türkiyesinde tarıma gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 5,8’i oranında destek verilirken AKP iktidarı ise 2022 yılında tarıma binde 7 oranında ödenek ayırdı. İktidar, gübredeki fiyat artışını gizlemeye çalışsa da TÜİK gibi kurumlar aracılığıyla rakamlarla oynasa da çiftçi ve üretici yaşadığı sıkıntıyı unutmayacak. İktidarınızın gidişi ahını aldığınız çiftçilerin elinden olacak.

BAŞKAN – Sayın Aydemir...

11.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir’in, 8 Kasım Azerbaycan Zafer Günü’ne ilişkin açıklaması

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Değerli Başkanım, ben de Azerbaycan’ımızın Zafer Günü’nü canıyürekten tebrik ediyorum. Hakikaten çok önemli bir zaferdi kırk dört güne sığdırılmış, zirvelere ulaşan bir hâl ortaya çıktı ama bizim için bir başka önemi var; Zengezur Koridoru, Türk dünyasını bir araya getirecek bir koridordur. İnşallah bu da hayatiyet bulacak. Onun bulmasıyla beraber Ovit Tüneli çok daha fonksiyonel hâle gelecek, Karadeniz limanları Azerbaycan’la buluşacak. İnşallah, Doğu Anadolu’nun, hususen de Erzurum’un ticaretine çok büyük katkı sağlayacak.

Ben, dadaşlar adına, dadaşların duygularını ifade bağlamında Azerbaycan’ımızı yeniden tebrik ediyorum. Allah mübarek eylesin.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Şimşek...

12.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, narenciye üreticilerinin ihracat desteği beklediğine ilişkin açıklaması

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, geçtiğimiz yıllarda, özellikle narenciyeyle ilgili, Hükûmetimiz ton başına limon, portakal ve diğer çeşitlerde 70 dolar ile 100 dolar arasında DFİF desteği, ihracat desteği vermekteydi. Geçtiğimiz yıl limon fiyatları yüksek olduğundan dolayı ihracata kota getirildi. Çiftçilerimiz de “Devletimiz, milletimiz için biz bu fedakârlığa katlanırız.” dediler ve ihracattaki kotaya uydular. Ama bu yıl piyasa gerçekten çok kötü. Mayer cinsi limon Erdemli’de tarlada, bahçede 50 kuruş. Dolayısıyla, çiftçilerimiz Tarım Bakanlığından ve Ticaret Bakanlığından ihracat desteğiyle ilgili acil bir girişim bekliyorlar. Aksi takdirde bölgemizdeki limon fidanları, portakal ağaçları… Gerçekten çiftçi kaderiyle baş başa kalacak ve şu anda ağaçların bazı cinsleri hiç toplanmıyor, tarlada kalıyor ve çiftçiler ağaçları kökünden söküyor. Buna acil önlem alınmasını, ihracata mutlaka en az ton başı 100 dolar destek verilmesini talep ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Ünver…

13.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünver’in, iktidarın dar ve sabit gelirli grupların maaşlarında gerçek enflasyon rakamlarını baz alarak acilen iyileştirme yapması gerektiğine ilişkin açıklaması

İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

TÜİK dün açıkladığı enflasyon rakamlarıyla bir kez daha kendisine güldürdü. TÜİK “Aylık enflasyon yüzde 2,39; yıllık enflasyon yüzde 19,89.” dedi ama kimse inanmadı. Fiyat artışları açıklananların katbekat üzerinde. İktidarın ve TÜİK’in sevmediği bağımsız bir grubun açıkladığı rakamlara göre ise aylık enflasyon yüzde 6,9; yıllık enflasyon yüzde 49,87’ye ulaşmış durumda. Her iki durumda da gerçek şu ki: Enflasyon rekordan rekora koşuyor. Bir tarafta TL’nin değer kaybı, öbür tarafta enflasyon baskısı altında ezilen memur, emekli, işçi gibi sabit gelirli ve bordrolu yurttaşlarımızın temmuzda aldığı maaş zamları ise yok oldu gitti. İktidara çağrım, dar ve sabit gelirli bu grupların maaşlarında gerçek enflasyon rakamlarını baz alarak yılbaşını beklemeden acilen iyileştirme yapmasıdır. Hatta iktidar övündüğü büyüme rakamlarını da baz alarak da refah payı vermelidir.

BAŞKAN – Sayın Arık…

14.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık’ın, iktidarın, diyabetli çocukların parmağının delinerek kan şekerinin ölçülmesini tercih ettiğine ilişkin açıklaması

ÇETİN ARIK (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Diyabetli çocuklarımızın düzenli kan şekeri ölçümünün hayati bir önemi var çünkü çocuklarda kan şekeri ani düşüp yükselebiliyor. Kan şekerini ölçmek için de iki yol var ya çocuğun parmağının delinerek kan alınması ya da sürekli glikoz ölçüm cihazıyla parmak delinmeden, otomatik olarak kan şekeri ölçülmesi. Bu zalim iktidar çocuğun parmağının delinerek kan şekeri ölçülmesini tercih ediyor. Düşünebiliyor musunuz, küçük bir çocuğun günde 6-7 kez, ayda 150 kez parmağı iğneyle deliniyor. Anneler, babalar gece nöbetleşe, iki üç saatte bir çocuğu uyurken parmağını delip kan şekerini ölçüyorlar. Teneffüs arasında gidip çocuğunun kan şekerini ölçen anneler var.

Sevgili çocuklar, sizin parmağınızdan akan bir damla kanın hesabını sormaya az kaldı; geliyor, gelmekte olan.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Erdem…

15.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdem’in, güzellik salonu esnafı kadınların sorunlarına ilişkin açıklaması

ARZU ERDEM (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

100 bin güzellik salonunun ve 400 bin çalışanın talebini paylaşmak isityorum. Bu esnaf grubumuzun yüzde 95’i kadın. Güzellik salonu esnafı kadınlarımız 2017’deki Bakanlar Kurulu kararnamesiyle, ona istinaden krediyle, borçla kendi cihazlarını almıştır, yatırım yapmıştır. Bu kadın esnafımızın hepsi mesleki eğitimlerini tamamlamıştır, ulusal meslek standartlarına uygun -Mesleki Yeterlilik Kurumu- 5580 sayılı Kanun’a göre özel öğretimlerini de tamamlamıştır ve güzellik uzmanlığı belgelerini almıştır. Danıştay bu hususta bir iptal kararıyla iş yerlerinin kapatılmasına kadar gidecek olan bir uygulamaya sebebiyet verecektir. Özellikle, coronavirüs dâhil olmak üzere, büyük bir mücadele yürüten bu kadın esnafımızla ilgili ve iş yerleriyle ilgili yaklaşık 100 bin, artı, 400 bin dediğimizde 500 bin kişinin işsiz kalmasına yol açacak olan düzenlemeler konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Aycan…

16.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, muharip gazilerin özlük hakları ve maaş konusunda diğer gazilere göre mağdur olduğuna ilişkin açıklaması

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, muharip gazilerimiz Kore ve Kıbrıs’ta muharebeye katılmış, Türk’ün kahramanlığını göstermiş, Kıbrıs’ta soydaşlarımıza uygulanan katliamı durdurmuş kahramanlardır. Muharip gazilerimizin sayıları şu an 40 bin civarındadır; sayıları gittikçe azalmaktadır fakat geride aileleri, eş ve çocukları kalmaktadır. Muharip gazilerimize devletimiz sahip çıkmış ve çıkmaya devam etmektedir fakat muharip gazilerin aylıkları çok düşük kalmıştır; şu an 2.600 Türk lirası almaktadırlar. Başka bir kurumdan emekli aylığı almakta olanlara ise muharip gazi aylığı olarak 1.230 lira ödenmektedir. Bugün yaşları 70’e dayanmış muharip gazilerimizin aylıklarını artırarak daha rahat yaşamalarını sağlamak boynumuzun borcudur. Muharip gaziler özlük hakları ve maaş konusunda diğer gazilere göre mağdurdurlar. Bu mağduriyetin giderilmesi, tüm gazilerin maaş ve özlük haklarının eşitlenmesi uygun olacaktır. Onları rahat yaşatmak görevimizdir.

BAŞKAN – Sayın Karahocagil...

17.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagil’in, AK PARTİ’nin iktidara gelişinin 19’uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması

MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde ülkemizde eğitim, sağlık, sanayi, yerli ve millî teknoloji hamleleri gibi birçok alanda reform niteliğinde yatırımlar ve çalışmalar yaptık. 2023 hedeflerimize emin adımlarla yürüyoruz.

Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “Her şey Türkiye için!” ve “Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.” diyerek başlattığı iktidar yürüyüşümüz, 3 Kasımda 19’uncu yılına girdi. Partimizin kurulduğu günden bu yana, önce Allah’ın izni ve sonra da aziz milletimizin teveccühüyle, yapılan hizmetlerin ve icraatlarımızın haklı gurunu yaşıyoruz. “Lider ülke Türkiye” olma yolunda, dün olduğu gibi bugün de yarın da sıkı sıkıya sarılıp inandığımız yolda yürüyerek ilk günkü aşkla, heyecanla aziz milletimizi daha nice güzel hizmetlerle buluşturmak için çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.

BAŞKAN – Sayın Kaşıkçı…

18.- Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçı’nın, Hatay Dörtyol’a bağlı Dörttaş mevkisinde bulunan Mum Çiçeği Sitesi sakinlerinin yaşadığı mağduriyete ilişkin açıklaması

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) – Başkanım, teşekkür ediyorum.

Hatay ilimizin Dörtyol ilçesine bağlı Dörttaş mevkisinde bulunan Mum Çiçeği Sitesi sakinleri adına söz almış bulunmaktayım. Yaklaşık 150 hane, evleri Özerli Çayı’nın taşkın yatağında bulunduğu için yıkım kararıyla karşı karşıya kalmaktadır. Mülkiyeti hazineye ait olan bu yapıların sahipleri, geçmişte imar affından faydalanıp yapı kullanım izin belgelerini almışlardır ancak Hatay’a özgü, hazine arazilerinin tapusunun devredilmemesi kararı üzerine bu vatandaşlarımıza tapu devri yapılamamış ve bu yüzden de bugün, yıkım kararı uygulayacak kurum tarafından herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmamaktadır. Hazineye ait bu yerlerde, yapı kullanım izin belgesi olan vatandaşlarımıza, hiç değilse bu yıkım öncesi AFAD tarafından evlerinin bedellerinin ödenmesi gerekmektedir. Özellikle, bu kış günü başka bir evi olmayan vatandaşlarımız mağdur olacaktır.

BAŞKAN – Sayın Erel…

19.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’in, Çorum’un Sungurlu ilçesinin sorunlarına ilişkin açıklaması

AYHAN EREL (Aksaray) – Yeşilırmak’tan Sungurlu’ya içme suyu getirmek için yapılan çalışmada döşenen su boruları hızlı tren inşaatı kapsamında sökülmüş, Sungurlu’ya bir damla su gelmediği hâlde İller Bankası belediyeden faiziyle birlikte haksız ve hukuksuz bir şekilde 86 milyon Türk lirası istemektedir. Ayıptır, yazıktır, günahtır!

Çorum ilimizin Sungurlu ilçesi âdeta üvey evlat muamelesi görmektedir. Yıllardır trafik kazalarından mağdur olan Sungurlu halkı EDS talep ediyor, derelerin ıslah edilmesini talep ediyor, organize sanayi bölgesinin teşvik edilmesini, yatırımcıların buraya gelmesini bekliyor; duvardan ses geliyor, siyasi iradeden çıt yok.

Sungurlu Belediye Başkanı Sayın Abdulkadir Şahiner canını dişine takıp vatandaşa hizmet etmek için var gücüyle mücadele etse de bürokratik engellere takılıyor. Gölge etmeyin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Taşkın…

20.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Mersin’e yapılan tarımsal yatırım ve desteklere ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ülkelerin çöküşü de yükselişi de tarımla başlar. Seçim bölgem Mersin, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, AK PARTİ hükûmetlerinde tarımda da çok önemli mesafeler katetmiştir. Bitkisel üretim değeri bakımından Mersin, 12,9 milyar TL’yle 4’üncü sırada yer almaktadır, Türkiye bitkisel üretim içerisindeki payı yüzde 5,2’dir. Canlı hayvan değeri bakımından ilimiz 3,4 milyar TL’yle 16’ncı sırada bulunmaktadır. AK PARTİ olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, son on dokuz yılda Mersin’e 15 milyar TL tarımsal yatırım ve destek verilmiş olup bu sayede tarımsal üretim değeri 9 kat artışla 17,2 milyar TL’ye ulaşmıştır. Bu başarıda emeği geçen fedakâr, çalışkan Mersinli çiftçilerimizi canıgönülden tebrik ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Karaduman…

21.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman’ın, SMA hastası çocukların ailelerine devlet desteği sağlanması gerektiğine ilişkin açıklaması

ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) – Sayın Başkan, SMA hastası çocuklar ve aileleri bizlerden acil destek bekliyor. Çok nadir görülen bu hastalık ölümcül olmakla birlikte, tedavi maliyetleri de oldukça fazladır. SMA hastası bebeklerin tedavileri için gerekli imkânlar devlet tarafından karşılanmalıdır. SMA hastası bebekler ve aileleri için çok büyük, devlet için hayli küçük olan bu hizmetin sağlanması için daha ne kadar bekleyeceğiz? Bu konuda acil bir yasal düzenleme yapılmalı ve bu hastalığa yakalanmış ve maddi imkânlardan yoksun olan ailelere devlet desteği sağlanmalıdır. Sağlık Bakanlığımızı ve imkânları yerinde olan vatandaşlarımızı SMA hastası bebekler ve ailelerine umut olmaya davet ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Filiz…

22.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, Gaziantep’teki tarihî Gar restoranının yaşatılması konusunun yeniden düşünülmesini Ulaştırma ve Altyapı Bakanından talep ettiğine ilişkin açıklaması

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Gaziantep’te 1959 yılında inşa edilen tren garı içinde 1962 yılında işletmeye açılan tarihî gar restoranı kapatılmak ve yerine VIP salonu yapılmak istenmektedir. Bu mekânın, elli dokuz yıldan bu yana Gaziantep turizmi ve gastronomisiyle özdeşleşmiş bir mekân olarak kent hafızasında kendine has mimarisiyle tarihî değeri, geçmişte yaşananlarla ilgili anı değeri vardır. Gaziantep’te hızlı tren yoktur, treni ulaşım aracı olarak kullanan VIP olduğunu da düşünmüyorum; salon yapıldığında boş olarak duracaktır. Hâlbuki şu anda Devlet Demiryollarına kira geliri olmaktadır. Ayrıca, restoranı işleten müstecirle 2019 yılında imzalanan üç yıllık sözleşme süresi dolmadan “Mekânı boşaltın.” demek hukuka uygun değildir.

Kent hafızasında yer alan bu mekânın yaşatılması konusunun yeniden düşünülmesini Ulaştırma ve Altyapı Bakanından talep ediyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Aydın...

23.- Bursa Milletvekili Muhammet Müfit Aydın’ın, empati sanatının en az kullanıldığı alanın Meclisin çatısı altında olduğuna ilişkin açıklaması

MUHAMMET MÜFİT AYDIN (Bursa) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

İnsan ilişkilerini olumlu yönde etkileyen önemli hususlardan biri, empati olarak kabul edilen kendisini karşısındakinin yerine koyma sanatıdır. Bunun en az kullanıldığı alan maalesef Meclisin çatısı altındadır. Elbette her türlü tartışmanın konuşma kültürüne katkısı inkâr edilemez. Usul ve esasın bolca tartışıldığı metinler ve fikirler üzerinde ve her zeminde tartışmanın, kendi bağlamında doğruya ulaşmada muhakkak ki bir katkısı olduğu kabul edilir. Ancak üslubu bozuk tartışmaların, insan hak ve hürriyet ile düşünce, inanç ve dünya görüşüne saldırının siyaset veya düşünce özgürlüğü olarak izahı, sadece, maskelenmiş bir yüzün gölge olmaktan çıkıp habis düşüncelerin ortaya dökülmesidir.

İnanıp inanmamakta serbest bırakılan insanın başkasının inancı üzerine dünya kurgulamaya kalkışması izah edilemez. En basitiyle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Taşdoğan, buyurun.

24.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan’ın, tüm vatandaşları aşı olmaya ve sırası gelecek herkesi 3’üncü doz aşılarını olmaya davet ettiklerine ilişkin açıklaması

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca, bugünden itibaren, BioNTech aşısı olanlara risk gruplarına göre hatırlatma dozu uygulanabileceğini açıklamıştır. Vatandaşlarımızdan mRNA aşısı olmuş olup 2’nci dozdan itibaren altı aya kadar süre geçmiş kişilere, risk gruplarına göre öncelik verilerek hatırlatma dozu yapılmasının uygun olacağına karar verildiği duyurulmuştur. Bu çalışma Covid-19’dan korunmak bakımından son derece önemlidir. Aşılama hızımız yavaşlamaktadır. Bu nedenle, tüm vatandaşlarımızı aşı olmaya ve sırası gelecek herkesi 3’üncü doz aşılarını olmaya davet ediyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Özyavuz? Yok.

Sayın Ödünç, buyurun.

25.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünç’ün, AK PARTİ’nin kalkınma için verdiği destek ve teşviklere ilişkin açıklaması

ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ iktidara geldiği ilk günden bu yana sürekli kalkınmayı gündeminde tutmuş, bunun için çalışmalarını sürdürmüştür. Üreten, istihdam eden, ihracat yapan, yatırım yapan insanları bu zor dönemde de yalnız bırakmadık, bırakmayacağız. Verdiğimiz destek ve teşviklerle yeni fabrikaların kurulmasını sağladık. Gaziantep'ten Konya'ya, Kocaeli'den Hatay'a, Ankara'dan Bursa'ya birçok şehrimize yeni üretim tesisleri kazandırdık. İhracatta tarihimizde ilk defa 212 milyar dolar seviyesini aşarak önemli bir rekora imza attık. Kim ne derse desin, bizim boş lafla uğraşacak vaktimiz yok. Sayın Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde tüm himmet ve gayretimizi bu vatanın yükselmesi ve yücelmesine harcıyoruz.

Şunu bir kez daha hatırlatmakta fayda var: Her kriz aynı zamanda yeni fırsatlara kapı aralamaktadır. Felaket tellallarına prim vermeden, gözlerimizi hedeflerimizden bir an ayırmadan, ülkemizi üretim, ihracat, yatırım ve istihdam temelleri üstünde yükseltmeyi sürdüreceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Şimdi, Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.

Sayın Oluç, buyurun.

26.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, iş cinayetlerinin önlenmesi için denetimlerin bağımsız yapılması gerektiğine, BDDK’nin üçüncü çeyrek verilerinde görülen bireylerin kredi kartı ve kredili mevduat hesabındaki büyümenin sebebinin insanların borcu borçla kapatma çabası olduğuna ve Enerji Bakanının doğal gazı kesilen vatandaşlara “Evinizi daha az ısıtın.” önerisinde bulunduğuna ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, Türkiye ölümlü iş kazalarında Avrupa’da 1’inci, dünyada 3’üncü sırada geçiyor, biliyoruz. Son çıkan rakamlara göre, 2021 yılının ilk dokuz ayında 1.674 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Biz bunlara “Kaza değil, iş cinayeti.” diyoruz esas itibarıyla.

İş sağlığı ve güvenliği uzmanlarına göre iş cinayetleri raporlarındaki nedenler arasında birkaç konu sayılıyor: Birincisi, ucuz ve vasıfsız iş gücü kullanılması; ikincisi, devletin yetersiz yaptırım gücü; üçüncüsü, denetimsizlik, denetimsizlik çok önemli burada. Uzmanlar diyorlar ki: “İş güvenliği uzmanlarının ücretini firmalar ödediği için bağımsız bir denetim yapılamıyor. Ücretini aldığınız firmayı bir denetim işlemine tabi tutup o denetim sonunda da aynı firmaya bir yaptırım uygulamayı talep etmeniz söz konusu olamıyor.” Yani denetimsizlik nedeniyle, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çıktıktan sonra, iş cinayetlerinde yılda ortalama 500 olan sayı, bugün 2.500’lere çıkmış vaziyette, ortalama; bu da bilinenler, bunların içinde iş hastalıkları sayılmıyor.

Şimdi, bir kez daha bunu vurgulamak istiyoruz, iktidara da hatırlatmak istiyoruz: Denetimlerin ticarileşmiş olmasından kurtarılması gerekiyor ve bu denetimsizlik son bulmazsa, her ay yüzlerce insanımız, ekmek parasını kazanmak için emek harcarken, çalışırken hayatını kaybetmek durumunda kalıyor. Denetimlerin kesinlikle bağımsız yapılması gerekiyor, bir kez daha vurgulamış olalım.

Sayın vekiller, her gün burada birtakım rakamlar paylaşıyoruz. Bunlar, aslında, ülkenin gelmiş olduğu ekonomik durumu gösteren rakamlar oluyor genellikle. Bir kez daha bir noktaya dikkat çekmek istiyorum: Şimdi, bakın, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun üçüncü çeyrek verileri çıktı ve bu üçüncü çeyrek verilerine göre, her ilde bireylerin kredi kartı ve kredili mevduat hesabının büyüdüğünü görüyoruz

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin lütfen.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bu ne demek? Borçlar büyüyor demek. Bakın, verilere göre, dokuz ayda kredi kartı harcamaları toplamda yüzde 30,44 artmış. En çok nerede arttığına bakıyoruz: Hakkâri, 43; Şırnak, 42; Van, 39; Ağrı, Bitlis, Kars, araya Artvin girmiş, Siirt, Iğdır, Batman, Muş, Ardahan, Diyarbakır diye devam ediyor yani kredi kartı harcamaları dokuz ayda en çok bu illerde artmış.

Peki, kredili mevduat hesabı harcamalarına baktığımızda nasıl bir tabloyla karşı karşıyayız? Bu harcamalarda toplamda yüzde 41,31 yükseliş olmuş. En çok hangi illerde arttığına bakıyoruz: Hakkâri, yüzde 112; Ağrı, yüzde 109; Muş, yüzde 84; Şanlıurfa, Diyarbakır, Van, Iğdır, Kilis, Bitlis, Batman, Bingöl, Mardin, Şırnak diye devam ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin lütfen.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Şimdi, son derece sorunlu bir durumla karşı karşıyayız.

Peki “Dokuz aylık takipteki alacaklarda durum nedir?” diye baktığımızda, burada da çok vahim bir tabloyla karşı karşıyayız, yine aşağı yukarı aynı iller sıralanıyor. Niye bunları söylüyoruz? Bakın, öyle bir ekonomi yarattı ki bu iktidar, o kadar büyük yoksulluk ve açlık yarattı ki bu iktidar, insanlar borçlarını borçla ödemek için bu yola başvuruyorlar ve ancak o şekilde ayakta durabiliyorlar. Peki, borcu borçla kapatma çabasının sonucunda ne oluyor? İcra dosyalarında inanılmaz bir artış yaşanıyor, hacizlerde inanılmaz bir artış yaşanıyor. Bunu bir kez daha vurgulamış olalım. Bütün bunlar konuşulurken Enerji Bakanı çok ilginç bir öneride bulundu ve dedi ki: “Evinizi daha az ısıtın.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Toparlıyorum efendim.

Yani 2020’de 1 milyon 279 bin 990 müşterinin doğal gazı geçici olarak kesilmiş, şu ya da bu nedenle. Bunların yüzde 66’sı fatura bedelinin zamanında ödenmemesi nedeniyle kesilmiş. Şimdi “Evinizi daha az ısıtın.” önerisi geldi, başka bir bakan “Dürümleri küçültün.” dedi, başkası “Pazara akşam çıkın.” dedi. Böyle abuk sabuk önerilerle bu iktidar gerçekten halkın psikolojisini her geçen gün biraz daha bozuyor.

TÜİK’in sahte rakamlarına göre çıkmış enflasyon TÜFE’de yüzde 20’ye, ÜFE’de yüzde 46, aradaki fark yüzde 26 olmuş. ENAG “Bir yıllık enflasyon yüzde 50’nin üzerinde, aylık 6,9 olmuş.” diyor. Bakanın önerisi “Evinizi daha az ısıtın.” oluyor. Gerçekten inanılmaz bir durumla karşı karşıya olduğumuzu bir kez daha vurgulamış olalım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ettim.

Sayın Özkoç…

27.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, arka arkaya gelen zamlara, asgari ücretten vergilerin kaldırılması gerektiğine, engelli vatandaşların atama beklediğine ve Süleyman Soylu’nun ve iktidarın Sezgin Baran Korkmaz gibi baronların arkasında duracağına, Fettah Tamince gibi Fetullahçıları serbest bırakacağına, cumhuriyeti kutladığı için görevden alınan Ordu’nun Korgan Kaymakamına sahip çıkması gerektiğine ilişkin açıklaması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten ülkemizde şu anda vatandaşımız çok zor durumda. Ülkede yoksul sayısı artıyor, marketler cep yakmaya devam ediyor. Teknolojik ürünleri alabilmek imkânsız hâle geldi. Gençlerimiz hayalini kurdukları bilgisayarlara, telefonlara ulaşamıyorlar. Vatandaş kara kara, kara kışı düşünüyor; önümüzde bir kara kış var. Şu zam listelerini gören insanlar şaşıyorlar. Elektriğe son bir yılda 28,9; doğal gaza yüzde 19, kömüre yüzde 30, benzine yüzde 22,5; motorine yüzde 21, mutfak tüpüne yüzde 42 zam gelmiş. Marketlerdeki zamlarsa tam bir felaket, ayçiçeği yağına yüzde 41, yumurtaya yüzde 47, ekmeğe yüzde 26, süt ve yoğurda yüzde 37, zeytinyağına yüzde 35, margarine yüzde 50, dana etine yüzde 27, una da yüzde 25 zam gelmiş. On dokuz yıllık AKP iktidarı vatandaşa “Evinizi az ısıtın.” “Evde kazak giyin." diyor, “Porsiyonları küçültün.” tavsiyesi veriyor. Acaba AKP’liler sarayda da evlerinde de kaloriferlerini kısıyorlar mı, porsiyonlarını da küçültüyorlar mı? Zamlar arka arkaya geliyor, asgari ücrette değişen bir şey yok, 2.825 lira.

Sayın milletvekilleri, elinizi vicdanınıza koyup bir daha düşünün, hepimizin ailesi var, çocuğu var; 2.825 lira maaş alan bir insan evini nasıl geçindirecek? Asgari ücretten vergileri kaldıralım, vatandaşı rahatlatalım; bu, bizim asli görevimizdir.

Ayrıca, pandemi döneminde en çok mağdur olan kesimlerden biri de engelli vatandaşlarımız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin lütfen.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Engelli vatandaşlarımız atama bekliyor, bir an önce hak ettiklerine ulaşmak istiyorlar. Engelli vatandaşlarımızın topluma kazanımı için bu kadroları hak ettikleri şekilde çıkaralım.

Değerli arkadaşlarım, Atatürk’ü seven Ordu’nun Korgan Kaymakamı, Cumhuriyet Bayramı’nı kutladı diye, kutlayış biçimi beğenilmeyerek görevden alındı. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e lanet okuyan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş görevde, Atatürk’e hakaret eden imam görevde. Atatürk’e söylemediğini bırakmayan İsmail Kahraman getirilip Meclis Başkanı yapıldı. AKP Vekili Tülay Babuşcu çıktı, cumhuriyete “Doksan yıllık reklam arası.” dedi, şimdi de hâlâ AKP’de görev yapıyor. Şimdi de cumhuriyetini seven, vatanını, milletini seven, Atatürk’ü seven Ordu Korgan Kaymakamı cumhuriyeti kutladı diye görevden alınıyor; Demokrat Parti milletvekili törene katıldı, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili törene katıldı diye görevden alınıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin lütfen.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Şimdi buradan Süleyman Soylu’ya bir kez daha sesleniyorum: Sezgin Baran Korkmaz gibi baronların arkasında duracağına, Fettah Tamince gibi Fetullahçıları serbest bırakacağınıza, siz, cumhuriyetin kaymakamına, valisine sahip çıkın.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Turan…

28.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası’na, Genel Kurul gündeminde bulunan 284 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin ihracatçımıza, ülkemize, üreticilerimize hayırlı olmasını dilediklerine ve katkı sağlayan tüm vekillere ve partilere teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu hafta Organ Bağışı Haftası. Dünyada ve ülkemizde organ nakli bekleyen çok sayıda hastamız var. Biliyoruz ki her organ bağışı yeni bir hayata vesile olacaktır, biliyoruz ki her organ bağışı birileri için yeni bir başlangıçtır. Yüce Allah, Maide suresinin 32’nci ayetinde “Kim bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.” buyurmaktadır. Bizler böyle bir medeniyetin mensuplarıyız. “Organ nakli hayat kurtarır.” diyor, organ bağışı bekleyen tüm kardeşlerimize acil şifalar diliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, ihracatın artırılmasını, ihracatçımıza birtakım kolaylıklar sağlanmasını, ihracatın tabana yayılmasını, ihracata yönelik yatırım ve üretimin teşvik edilmesini amaçlayan önemli bir kanun teklifimizin görüşmelerine devam edeceğiz. Milletimizin refahı için ihracatı oldukça önemsiyoruz. Biliyoruz ki ihracata dayalı yüksek katma değerli üretim, daha güçlü bir ekonomi demek. İhracatçılarımızın önünü açmaya, sorunlarını çözmeye devam edeceğiz. Bugün yasalaşmasını ümit ettiğimiz teklifimizin şimdiden ihracatçımıza, ülkemize, üreticilerimize hayırlı olmasını diliyoruz. Katkı sağlayan tüm vekillerimize, partilerimize teşekkür ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Özkoç’un iddialarına daha önce çok cevap vermiştik Sayın Başkan.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Dervişoğlu…

29.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, iktidar grubunun bir jest yaparak İYİ Parti Grubunun motorlu taşıt satışında uygulanan yüksek vergilerin düşürülmesi için gerekli çalışmaların yapılmasına ilişkin verdiği araştırma önergesini desteklemesini temenni ettiklerine, iktidarın pandemi döneminde çiftçilere yeterli derecede sahip çıkmadığına ve kamudaki israfa ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı on dokuz yılını tamamlıyor ve 20’nci yılına giriyor. Sayın mevkidaşımın da ifade ettiği gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kanun çıkarılıyor, bazı kanunlara muhalefetin de katkısı oluyor. İktidar başarılarıyla sürekli övünüyor, biz de iktidarın hatalarını dile getiriyoruz yani iktidarın karnesini değerlendiriyoruz. İktidarın karnesinde, işte, başarıları var, başarısızlıkları var. O karneye bir hane açmak istiyorum “jestler bölümü” diye. Başarılarını ve hatalarını hep dile getirdik ama jestlerini konuşabilme imkânımız olmadı. Bugün bir araştırma önergesi verdik Türkiye Büyük Millet Meclisine; motorlu taşıt satışında uygulanan yüksek vergilendirmeler ve yükselen döviz kurları nedeniyle vatandaşlarımızın otomobil alımının zorlaşmasının getirdiği sorunların araştırılması, uygulanan vergilerin düşürülmesi için araştırma komisyonu kurulması ve gerekli çalışmaların yapılması noktasında. Hep başarılarını anlattıkları iktidarlarının, muhalefet olarak da hatalarını söylediğimiz iktidar grubunun bugün, araştırma önergemizi desteklemesi ve jest hanesine bir yıldız koymasını temenni ediyorum. Zannediyorum ki ciddiye alınır Sayın Grup Başkan Vekili tarafından ve iktidar grubu tarafından.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Çok incesiniz Başkanım.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sayın milletvekilleri, bu temennimden sonra, dünyanın en bereketli topraklarında yaşadığımızı ve Avrupa’nın en büyük tarım alanına sahip olduğumuzu ifade etmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin lütfen.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Tarım ve hayvancılık ülkemizin en büyük zenginliği malum ama maalesef, iktidar, üretime devam eden çiftçilerimize pandemi döneminde yeterli derecede sahip çıkamamıştır. Dövizle ve yüksek maliyetlerle mücadele etmek zorunda kalan çiftçilerimiz ve tarım sektörü sahipsiz bırakılmıştır. Dünyada lider olduğumuz fındık üretiminde Hükûmetin açıkladığı 26,5 liralık fiyat, üretici maliyetinin bile altında kalmıştır ve şu anda fındığın satış fiyatı 26,5’in de altındadır. Tüccara mahkûm edilmiştir fındık müstahsili. Buğday, arpa, mercimek ve nohut için de aynı şeyler geçerlidir. Bu ürünlerin de alım fiyatları üretici maliyetlerinin altındadır. Bu sorunların çözülmesi noktasında iktidarın derhâl durumdan vazife çıkarıp vaziyet almasını temenni ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Uzun ama kısa keseceğim Başkanım.

BAŞKAN – Devam ediniz.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Cumhurbaşkanlığı bir yandan kamudaki araç saltanatını azaltmak için tasarruf genelgesi yayımlarken diğer yandan kamuda israf devam ediyor. Millî Eğitim Bakanlığı 4 adet lüks koruma aracı kiralamak için ihaleye çıkıyor. Üstelik, 11 Kasım 2021’de yapılacak ihale sonrası kiralanan araçlar sadece bir yıl için kullanılacak. Araçların günlük kirası da 2 bin lira civarında olacakmış. Araçların geçen yılki günlük kirası 2.160 lira civarında belirlenmiş yani bu kapsamda 583.200 lira ödenmiş. Emekliye verilecek bayram ikramiyesi enflasyon oranında dahi zam görmezken kamuda lüks harcamalara ve israfa son sürat devam ediliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Halk, ekonomik krizi en derin şekilde hissederken Hükûmet yaşanan fukaralığa gözünü ve kulağını kapatmış durumdadır. Devletin malı deniz değildir, kamu malı tüyü bitmemiş yetimin hakkıdır; dolayısıyla, yemeyen değil, yiyen domuzdur! Yetimin hakkını sonuna kadar savunmaya devam edeceğimizi buradan ilan ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Bülbül…

30.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Yunanistan’ın düzensiz göçmenlere sistematik bir şekilde işkence ve baskı uygulayıp insanları ölüme terk ettiğine, Türkiye’nin mültecilere sağladığı yardımların gözetilerek insan hakları noktasında gösterdiği büyük erdemin farkına varılması gerektiğine, Doğu Akdeniz’de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan, ABD ve İsrail’in de aralarında bulunduğu 8 ülke tarafından gerçekleştirilen ve “Nemesis” adı verilen askerî tatbikata, Türkiye olarak öncelikle diplomasiyle her sahada hakkımızı koruyacağımıza, ordumuza ve donanmamıza muvaffakiyetler dilediğine ve Avrupa Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası’nda altın madalya kazanan millî sporcumuz Victoria Zeynep Güneş’i kutladığına ilişkin açıklaması

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi tarafından daha önce denetlenen ve düzenlenen raporda Meriç bölgesinde ve Sisam Adası’nda göçmenlerin tutulduğu koşulların insanlık dışı ve aşağılayıcı olduğu vurgulanan Yunanistan, düzensiz göçmenlere sistematik bir şekilde işkence ve baskı yapmaya devam edip insanları ölüme terk etmektedir. “İnsan hakları” ve “demokrasi” gibi kavramların havariliğine soyunan Yunanistan, geçtiğimiz gün Yunan medyasına yansıyan Midilli Adası’ndaki düzensiz göçmenlere yönelik işkence iddialarıyla yeniden gündeme gelmiştir. Özellikle sivil giyimli kişiler tarafından mültecilerin değerli eşyalarına el konulduğu, bölgede insan ticareti yapıldığı ve mültecilerin kıyafetlerine kadar el konulup işkence edildikten sonra teknelerle Türkiye’ye yollandığı, geri itildiği belirtilmiştir. Daha önce Hollanda televizyon kanalı tarafından işkence görüntüleri paylaşılan ve Türk Sahil Güvenlik güçlerince perişan bir hâldeyken kurtarılan göçmenler, ifadelerinde, Yunan tarafında ağır şiddet, taciz, gasp ve hakarete maruz kaldıklarını belirtmişlerdir.

Yunanistan'ın, farklı tarihlerde pek çok örneğine rastladığımız, göçmenlere karşı uyguladığı bu insanlık dışı yaklaşımını kınıyoruz. Bu hadiselerin özellikle dünya kamuoyu tarafından dikkatle takip edilmesi gerektiğini, 2011’den bu yana sayıları 3,5 milyonu aşan mülteciyi misafir eden Türkiye’nin özellikle eğitim, sağlık, sosyal ve ekonomik alanda mültecilere sağladığı yardımların gözetilerek insan hakları noktasında gösterdiğimiz büyük erdemin farkına varılması gerektiğini düşünmekteyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin lütfen.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Sayın Başkan, Doğu Akdeniz’de ülkemizin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge çerçevesinde hak, alaka ve menfaatlerinin savunulması noktasında her türlü diplomatik adımın atıldığı bir süreçte, dün bölgede Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan, ABD ve İsrail'in de aralarında bulunduğu 8 ülke tarafından “Nemesis” adı verilen bir askerî tatbikat düzenlenmiştir. Yapılan tatbikata Yunan mitolojisinde “intikam” anlamına gelen “Nemesis” adının verilmesi de ayrıca dikkat çekicidir. Son zamanlarda özellikle mavi vatandaki faaliyetlerimizi, hak ve menfaatlerimizi tanımamak isteyen ve bunlara karşı düşmanca tutum sergileyen Yunanistan'ın içine girmiş olduğu silahlanma yarışı, özellikle ABD ve Fransa’yla yapmış olduğu ikili anlaşmalar, NATO müttefikliğinin ihlali sonucunu doğuracak yapılan faaliyetler son derece vahamet arz etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin lütfen.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Türkiye olarak öncelikle diplomasiyle her sahada hakkımızı koruyacağımızı, Türk devletinin bu konuda atacağı her adımda şartsız, koşulsuz destek vereceğimizi buradan yeniden beyan ediyor, mavi vatanımızda huzur ve barışın temini ve Türk devletinin bekası için faaliyet gösteren ordumuza da donanmamıza da muvaffakiyetler diliyorum.

Sayın Başkan, son olarak, millî sporcumuz Victoria Zeynep Güneş Kazan'da düzenlenen Avrupa Kısa Kulvar Yüzme Şampiyonası'nda Türkiye'ye büyüklerdeki ilk Avrupa şampiyonluğunu getirerek altın madalya kazanmıştır; millî sporcumuzu kutluyor, başarılarının devamını diliyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

İYİ Parti Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

V.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, motorlu taşıt satışında uygulanan yüksek vergilendirmeler ve yükselen döviz kurları sebebiyle vatandaşlarımızın otomobil alımının zorlaşmasının getirdiği sorunların araştırılması, uygulanan vergilerin düşürülmesi için gerekli çalışmaların yapılması amacıyla 16/6/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4 Kasım 2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

4/11/2021

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 4/11/2021 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                       Dursun Müsavat Dervişoğlu

                                                                                                        İzmir

                                                                                             Grup Başkan Vekili

 

Öneri:

İzmir Milletvekili Grup Başkan Vekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, motorlu taşıt satışında uygulanan yüksek vergilendirmeler ve yükselen döviz kurları sebebiyle vatandaşlarımızın otomobil alımının zorlaşmasının getirdiği sorunların araştırılması, uygulanan vergilerin düşürülmesi için gerekli çalışmaların yapılması amacıyla 16/6/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 4/11/2021 Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Motorlu taşıt satışında uygulanan yüksek vergilendirmeler ve yükselen döviz kurları karşısında vatandaşların araç alma konusunda yaşadıkları güçlükler hakkında vermiş olduğumuz grup önerisi hakkında söz almış bulunuyorum. Grup Başkan Vekilimiz de belirtmişti biraz önceki konuşmasında, ümit ediyorum ki her seferinde ret değil de bu sefer bir jestle buna “evet” oyu verirsiniz diye ümit ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, artan döviz kuru ve piyasada yaşanan tedarik sorunu hem sıfır araç hem de ikinci el araç fiyatlarını maalesef uçurmuştur. Ülkemizde satılan otomobillerin önemli bir kısmı ithaldir, ülkemizde üretilen otomobiller yine büyük ölçüde ithal yedek parçalarla imal edilmektedir. Son günlerde duyuyoruz, özellikle çip krizi bile dünyadaki otomotiv üretimini ciddi oranda azaltmıştır. Bu sebeple, ülkemizdeki araçların fiyatları döviz kurlarından doğrudan etkilenmektedir. Yüksek döviz kurları nedeniyle otomobil fiyatları artarken yüksek vergilendirmeler sebebiyle de fiyatlar astronomik seviyelere çıkmaktadır. Dolayısıyla, vatandaşlarımızın otomobil satın alması her geçen gün zorlaşmaktadır.

29/8/2020 tarih ve 2912 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’nın Eki’yle motor silindir hacmi aralıkları ve özel tüketim vergisi matrahları esas alınarak vergilendirme yapılması düzenlenmiştir. Bunun anlamı şu: 1600 cc’yi geçmeyen ve matrahı 85 bin TL’ye kadar olan araçlarda yüzde 45 olarak vergilendirme özel tüketim vergisi olarak düzenlenmiştir. 2020 yılında sadece 8 araç modeli bu dilime girerken 2021 yılında bu dilime giren araç tipi sadece 2. Yakın zamanda görünen o ki bu dilimden istifade eden üretilen araç ne yazık ki kalmayacaktır.

Vergilendirme oranı motor silindir hacmi ve matrahı arttıkça maalesef yükselmektedir. Örneğin, motor silindir hacmi 1600 cc ve 2000 cc arası olan, matrahı 170 bin TL’ye kadar olan araçların ÖTV oranı yüzde 130 olarak düzenlenmişken 2000 cc üzeri yüzde 220 olarak uygulanmaktadır. ÖTV’nin yanında yüzde 18’lik KDV ile aracın motor silindir hacmi ve değerine göre belirlenen motorlu taşıtlar vergisi ayrıca uygulanmaktadır. 200 bin TL’lik aracın fiyatı -2000 cc’nin üzerindeki bir aracın fiyatı- vergilerle beraber 755 bin 200 liraya çıkıyor. Yani aracın fiyatı 200 bin TL iken 440 bin TL özel tüketim vergisi, 115 bin 200 TL KDV, toplam 555 bin; 200 de kendi fiyatı, toplam 755 bin. Sayın Cumhurbaşkanımıza ÖTV’yi 3 katına kadar çıkarma yetkisi verdiğimiz takdirde, bu da uygulanırsa demek ki 200 bin liralık aracı 3 katına çıkarırsak -almanın hesabını kitabını ben yapmayayım, vakitten de tasarruf olsun- alınamaz hâle geldiğini hepimiz görürüz. Dolayısıyla, vatandaşlarımız 1 araç satın alacakken yaklaşık 4 araç parası ödemektedir.

Ülkemiz, otomobile dünyada en fazla vergi uygulayan ülkelerin başında gelmektedir. Dört yıl önce Türkiye’de en çok satılan ilk 5 modelin fiyat ortalaması 78 bin lira iken bugün bu ortalama rakam 237 bin lira. Tabii, ikinci el fiyatları da doğal olarak, buna paralel olarak uçmuş vaziyette. Bugün, pazarda, otomotiv pazarlarında 50-60 bin liranın altında binilebilecek araba sayısı maalesef çok azdır yani ancak 10 bin liralık, 20 bin liralık, bildiğiniz Doğan, Şahin, modeli eskimiş, tedavülden düşmüş araçları saymazsak.

Avrupa Birliği ve pek çok ülkeye göre araç sahibi olma konusu bizim ülkemizde vatandaşlarımız için imkânsız hâle gelmiştir. Almanya’da asgari ücretle çalışan bir kişi yaklaşık bir yıllık süre içerisinde araç sahibi olurken Türkiye’de 2.825 lira asgari ücret alan birinin hem geçinip hem de bundan tasarruf edip araç alması hayal bile değildir. Gerçi -ben kapıcıları küçümsemek için söylemiyorum- Sayın Cumhurbaşkanımız “Onların bile araçları var, her kapıda araçlar var.” derken -herhâlde- bugünden mi bahsediyor bilmiyorum ama -yani ayağımızı yerden kesen “Hacı Murat”ları da araç sayıyorsanız buna itirazımız yok- binilebilir seviyede, ayağını yerden kesen, hakikaten belli konfora sahip, belli miktarda yol giden araçlara bugün asgari ücretli birinin ulaşması mümkün değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.

Dolayısıyla, üretim miktarını artırarak, vergileri aşağı çekerek alım gücünü artırabiliriz. Yani, bizim, ücretlere yaptığımız zamlar ile -çalışanlar açısından söylüyorum- araçlara yaptığımız zamlar arasında kesinlikle bir ilişki yok. Dolayısıyla, bu zamları üzerinden kaldırırsak, bugün 500 küsur bin civarında araç satışı olduğundan bahsediliyor, bu araç sayısı vergiler aşağıya inerse 2-3 katına çıkacaktır. Belki alım gücü açısından da araca ulaşma şansı olacaktır. Dolayısıyla, bu konunun araştırılması gerekiyor. Çünkü “TOGG” diye bir de araç üretiyoruz, bunun da 2023’de pazara çıkacağını söylüyorsunuz. Dolayısıyla, bu araştırmayı yaparak en azından onun da pazarda yer edinmesi için bir mesafe katedebiliriz. Yani bu önemli bir sorun, Türkiye'nin önemli sorunlarından biri çünkü dünyada böyle bir vergi oranı yok, bu konu üzerinde bir araştırma yapmamızda fayda var. Yerli araç da devreye girmeden -Sayın Başkanımızın da ifade ettiği gibi- bu araştırma önergemize “evet” oyu vereceğinizi ümit ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Tahsin Tarhan, Kocaeli Milletvekili.

Buyurun.(CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti grup önerisi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Geçtiğimiz hafta yayınlanan TÜİK verilerine baktığımız zaman, trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısı bir önceki aya göre yüzde 3 düşmüş. Yani gün geçtikçe alım gücü düşüyor, insanlar ikinci el otomobile yönelmeye başladı, bunun ana sebebi gelir adaletsizliğinden kaynaklanıyor. Alım gücü düştükçe insanlar eski model araçlara, eski model otomobillere yönelir. Fakirlik arttıkça insanlar gider çöplerden ekmek toplamaya kalkar. Onun için eğer insanlar ikinci el otomobile yöneliyorsa bilin ki alım gücü düşmüş.

Türkiye’de 1300 motorun altındaki araçlara baktığımız zaman, ÖTV ve KDV’yle 100 liralık araç 200 liraya satılıyor, yüzde 100 vergi. Bir de dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş, ÖTV’ye de KDV uygulanıyor. Onun için eğer siz 2000 motorun üstünde araç alacaksanız, aracın değeri 250 bin liraysa 750 bin liraya mal oluyor. O anlamda fiyatların yükselişinden dolayı, vergilerden dolayı insanlar ikinci el otomobile yöneliyor.

Cumhurbaşkanı geçen gün bir açıklama yaptı; “Her evde 2-3 araba var, kapıcıda dahi araba var.” diyor. Çok merak ettim, Türkiye’de ne kadar araç var? 13 milyon araç var, 24 milyon hane var. Nasıl matematik yapmış, nasıl hesap yapmış, şaşırdım. Bize çay ocağında hizmet eden arkadaşımız İsmail’e gelirken kapıda sordum: İsmail, araban var mı? “Yok ağabey, nerede arabam?” dedi. Türkiye’de asgari ücret 2.825 lira. Bir araba almak için -en ucuz aracı- yedi yıl hiçbir şey yemeden çalışmanız gerekiyor; bir aracı almanız için gerekiyor.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Paspas alır, paspas.

TAHSİN TARHAN (Devamla) – Bir öğretmen maaşıyla dört yıl çalışmanız gerekiyor ama Avrupa’ya baktığınız zaman, asgari ücretle bir yılda otomobil sahibi oluyorsunuz. Onun için biz şunu söylüyoruz: Hiç merak etmeyin; taksici kardeşim, emekli amcam hiç merak etmeyin; memur kardeşim, öğretmenler hiç merak etmeyin; gençler, Cumhuriyet Halk Partisinin size sözü var: İktidar olduğu gün otomobilde gençlere ÖTV sıfır, ÖTV’siz araç vereceğiz, aynı zamanda ÖTV’yi bütün vatandaşlara düşüreceğiz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Halis Dalkılıç.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HALİS DALKILIÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

İYİ Partinin vermiş olduğu, motorlu araçlardaki fiyat artışları önergesiyle ilgili grup önerisi hakkında grubum adına söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, süremizin yettiğince -süremiz çok kısa ama- birkaç konuda bilgilendirmek istiyorum hem önerge sahiplerini hem kamuoyunu hem milletvekillerimizi.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – “Evet.” deyin de uzun olsun.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Uzatalım.

HALİS DALKILIÇ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Covid-19 salgınının dünyanın tüm ülkelerinin bünyesini, bütçesini sarstığı bir dönemde, üretim ve tedarik zincirlerini altüst ettiği bir dönemde, 2020’de, Covid’in en yoğun yaşandığı, salgından en fazla etkilenme olduğu dönemde Türkiye gerçekten ihracatını, üretimini artırmıştır. G20 ülkeleri bakımından, üretimleriyle, imalatlarıyla, ihracatlarıyla övünen ülkeler kontak kapatmışlar, havlu atmışlar ama gerçekten hem ihracatını hem üretimini artırmış, maske üretmekten âciz hâle gelen ülkelere maske dahi göndermiş bir Türkiye’den bahsediyoruz.

Değerli arkadaşlar, otomotiv sektöründeki artışla ilgili biraz önce, benden önce konuşmacı olan arkadaşımız da söyledi. Doğrudur, dünyada üretim bandında aksaklıklar var, Avrupa’da da üretim sıkıntısı var ve “Üretim olmadığı için araç satışları yüzde 3 düşmüş.” diyor. Bakın, Türkiye'de bugün paranız cebinizde araç almaya kalksanız araç için üç ay, dört ay sıra veriyorlar, araç yok. Bakıyoruz şimdi, AK PARTİ iktidarı öncesinde 90 bin civarında araç satışı varken bugün yıllık 750 bin ortalama araç satışı söz konusu oluyor ve bugünkü rakamları alarak geldim, bugünkü rakamlara göre 700 bin bandına dayanmış araç satışı, 2021’in Ekim sonu itibarıyla 700 bin bandına dayanmış. Yani bir taraftan araç yok diyoruz, bir taraftan vatandaşımız ulaşmakta zorluk çekiyor diyoruz ama bir taraftan da gerçekten araç satışları Türkiye'de rekorlar kırıyor, bir taraftan ihracat rekorları kırıyoruz. Cumhuriyet tarihinde 36 milyar dolar olarak aldığımız ihracatı 220 milyar doların üzerine çıkarmış bir iktidarız biz.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – İthalatta da rekor kırdınız.

HALİS DALKILIÇ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, ÖTV indirimleri yapıyoruz, maalesef kötü niyetli üreticiler bu indirimleri istismar ederek zam yapıyorlar. Dolayısıyla, şimdi, biraz önce söyledi arkadaşımız, araç satışlarında azalma söz konusu. Araç olmayınca araç satışlarında azalma olur ama Türkiye'de araç satışlarında azalma yok.

Değerli arkadaşlar, bende veriler var hem TÜİK verileri var hem de biraz önce CHP adına konuşan arkadaşımız söyledi, Türkiye'de 25 milyona yakın kayıtlı araç var, 13 milyon değil.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Binek araç. Binek otomobil kaç tane?

HALİS DALKILIÇ (Devamla) – 25 milyon motorlu araç kaydı söz konusu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

HALİS DALKILIÇ (Devamla) – Türkiye'de ihracatı büyüteceğiz. Bakın, mermi yapmaktan… Bir tüfek mermisi yapamayan Türkiye bugün kendi aracını üretiyor, kendi İHA’sını, SİHA’sını üretiyor ve gelişmiş ülkelere ihraç edecek boyuta gelmiş.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Yapma gözünü seveyim ya!

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Uzaya da gidersiniz(!)

HALİS DALKILIÇ (Devamla) - Dolayısıyla, yarın, TOGG, inşallah, 2023’te Türkiye'nin yollarına çıktığında umarım ki bizim gibi sizler de gurur duyarak aracınızı, Türkiye'nin yerli millî aracını Türkiye yollarında gördüğünüzde, Türkiye'nin ne kadar büyüdüğünü, ekonomisinin ne kadar büyüdüğünü ve milletimizin ekmeğini büyütmek üzere gece gündüz çalışan bir AK PARTİ iktidarını sizler de inşallah takdir ederseniz.

Ben, süre çok kısıtlı, ancak bunları ifade edebiliyorum. Biz önerge konusunda, böyle bir önergeye maalesef “evet” diyemiyoruz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyor, hayırlı çalışmalar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, öneriyi okutup işleme alacağım.

2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, 4 Kasım siyasi müdahalesinin ülke demokrasisinde yarattığı tahribatın araştırılması amacıyla 4/11/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4 Kasım 2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

4/11/2021

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 4/11/2021 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                             Meral Danış Beştaş

                                                                                                        Siirt

                                                                                             Grup Başkan Vekili

Öneri:

4 Kasım 2021 tarihinde Siirt Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından -15154 grup numaralı- 4 Kasım siyasi müdahalesinin ülke demokrasisinde yarattığı tahribatın araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 4/11/2021 Perşembe günkü (bugün) birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Hakkı Saruhan Oluç, İstanbul Milletvekili.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın vekiller; saygıyla Genel Kurulu selamlıyorum.

Bugün 4 Kasım 2021; 4 Kasım 2016 tarihinde yapılmış olan siyasi darbenin 5’inci yıl dönümü. Öncelikle, sözlerime başlarken geçmiş dönem Eş Genel Başkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ şahsında, Gültan Kışanak ve Adnan Selçuk Mızraklı şahsında ve Bekir Kaya şahsında tüm seçilmişlerimizi, milletvekillerimizi ve belediye eş başkanlarımızı -cezaevinde bulunanları- saygıyla selamlıyoruz, hepsine sevgilerimizi gönderiyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, “4 Kasım siyasi darbesi” dedik beş yıl önce yapılana. Neden böyle dedik, önce birkaç cümleyle bunu size hatırlatmak istiyorum. Aynı anda, merkezî bir kararla 5 ayrı şehirde başlamış olan bir gözaltı ve ardından tutuklama operasyonu. Kime yönelik? Seçilmişlerimize yönelik, Eş Genel Başkanlarımız ve milletvekillerimize yönelik. Aynı anda karar verilerek başlamış olan bir operasyon 5 ayrı şehirde, esas itibarıyla, merkezî bir kararın olduğunu, savcılıkların kendi başlarına karar almadıklarını gösteren en önemli konulardan bir tanesidir. Ama sadece bu değil, bu konu bir süreç meselesi zaten; neden diyoruz. Bakın, 28 Temmuz 2015; Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı dedi ki: “Dokunulmazlıklar kaldırılsın, bedeller ödensin.” 2015, 28 Temmuz. Mayıs 2016’da, Anayasa’ya aykırı bir şekilde dokunulmazlıklar kaldırıldı ve sonunda 4 Kasım 2016’da bu siyasi darbe gerçekleştirildi. İşte, bu sürecin olması ve aynı anda merkezî bir kararın olması bunun en önemli göstergelerinden bir tanesi. O günden bu yana gözaltı ve tutuklamalar; seçilmişlerimize, ister milletvekili olsun ister belediye eş başkanı olsun ve parti yöneticilerimize yönelik sürdü ve sürüyor da. Hedef ne peki, bu siyasi darbenin hedefi neydi? Hedef çok açık: Halkların Demokratik Partisini bütün kurum ve kuruluşlarıyla, ittifaklarıyla, bileşenleriyle demokratik siyasetten tasfiye etmek. Hedef budur, tasfiye operasyonudur bu, çok açık bir şekilde biz bunu biliyoruz, görüyoruz. Peki, bu tasfiye operasyonu nasıl devam ediyor? 6-8 Ekim Kobani davasıyla. Önümüzdeki hafta duruşmalar yeniden başlayacak, orada da devam ediyor. Bitmedi bu tasfiye operasyonu, Anayasa Mahkemesinde kapatma davası açıldı ve 7 Kasım, ön savunmanın verileceği son gün, ön savunmamızı vereceğiz.

Şimdi, bu tasfiye operasyonu… İşte, 4 Kasım 2016’da düğmeye basıldı, aradan beş sene geçti doymadı bu iktidar, doymadı, tasfiye operasyonuna devam ediyor ve bizler de bu tasfiye operasyonu karşısında dimdik, demokrasi mücadelesini, özgürlük ve eşitlik mücadelesini, adalet ve hukuk mücadelesini sürdürerek duruyoruz, asla boyun eğmedik ve boyun eğmeyeceğiz; bunu da bir kez daha söylemiş olalım. (HDP sıralarından alkışlar)

Şimdi, o günden bu yana biz hep dedik ki: “Bu atılan adımlar, açılan davaların tamamı siyasidir, hukuki değildir, hukukla alakası yoktur.” Burada, Genel Kurulda söyledik, komisyonlarda söyledik, yaptığımız bütün toplantılarda, basın açıklamalarında dile getirdik, her yerde bunu söyledik. Peki, bizim bu söylediğimizi bir kez daha kim ortaya çıkardı ve vurguladı? Hani, sizin hiç sevmediğiniz bir yer var ya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, duymak istemiyorsunuz ya, duyduğunuz zaman tüyleriniz diken diken oluyor ya; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, işte orada ortaya çıktı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2018 ve 2020 Demirtaş kararlarında dedi ki; bir: “Seçme seçilme hakkı ihlal ediliyor.” Çok önemli. “Seçme ve seçilme hakkı sadece aday olma hakkının ihlali değil, aynı zamanda Mecliste çalışma yapılması engellendiği için seçmenlerin hakkı ihlal ediliyor.” dedi ve bu gözaltı ve tutuklamaların hak ihlali olduğuna karar verdi. İki, dedi ki: “Madde 18 ihlali var, en ağır suç. Siyasi nedenlerle HDP’yi tasfiye etmek için davalar açıyorsunuz.” Türkiye’yi, maalesef Türkiye’yi demek zorundayım çünkü iktidarı esas olarak mahkûm etti, mahkûm, 18’inci maddeden. Siz hâlâ uygulamıyorsunuz, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46’ncı maddesini açıkça çiğniyorsunuz ve hâlâ bunu uygulamıyorsunuz; bu da çok açık bir şekilde ortada.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözleriniz.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – Tamamlıyorum efendim.

Şimdi “siyasi darbe” dememize itiraz ediyorsunuz, biliyoruz biraz sonra burada da çıkıp söyleyeceksiniz bunu. “Siyasi darbe” demek daha doğrusu “darbe” demek halkın iradesine, seçmenin iradesine darbe vurmak demektir, gasbetmek demektir. Darbenin anlamı budur genel olarak siyasi literatüre baktığımızda. Kimi zaman apoletliler yapar bunu, askerî darbe olur, hepsine 1960’tan bu yana karşı çıkmışızdır; kimi zaman kravatlılar yapar sizin gibi, siyasi iktidar yapar, siyasi iradesini demokratik siyaseti tasfiye etmek için kullanır, ona da karşı çıkmışızdır ve 4 Kasım 2016’dan beş yıl sonra bir kez daha bunu dile getiriyoruz: Her türlü darbeyi kınıyoruz, lanetliyoruz ve bu darbeci anlayışınız karşısında da demokratik siyaset mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha açık seçik ilan ediyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Ali Haydar Hakverdi, Ankara Milletvekili.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tutuklama, ceza hukukumuzda bir infaz olarak değil, bir tedbir olarak düzenlenmiştir. Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları da ülkemiz açısından bağlayıcıdır ve uygulanması zorunludur. Bunu Anayasa’mızın 90’ıncı maddesi açıkça emretmektedir. Ayrıca Anayasa’mızın 138’inci maddesi de yargı bağımsızlığını düzenlemekte “Hiç kimse yargıya talimat veremez.” demektedir açıkça. Hiçbir makam veya merci “Ben yargı kararını beğenmedim, tanımıyorum.” diyemez ya da işine gelirse veya gelmezse “Ben Anayasa Mahkemesi kararını beğenmiyorum, saygı da duymuyorum.” deme hakkına sahip değildir.

Tek adam rejimiyle yasama maalesef gördüğümüz üzere işlevsiz hâle geldi, yargı da tahakküm altına alındı tamamen. AKP kendini devlet yerine koyuyor. Oysa AKP bugün itibarıyla gidicidir. AKP’ye karşı çıkmak, devlete karşı çıkmak olarak gösterilmeye çalışılıyor. Oysa bizler AKP’nin yanlış politikalarına karşı duruyoruz ve her zaman devletimizin yanında yer almaya devam edeceğiz.

Bugün tutuklu olan vekiller, yakın tarihte AKP’yle bir çözüm süreci yürüttüler. O gün yaptıklarıyla bugün yargılanmaktalar, beş yıldır da tutuklular. Peki, bu çözüm süreci tek taraflı mı idi? Bugün muhalefet yargı önüne çıkıyorsa o sürece dâhil olan iktidar sahipleri neden yargı önüne çıkartılamıyor, neden bu iktidar sahiplerine bugün itibarıyla dokunulamadı? Çünkü yargılamalar hukuki değil, tamamen siyasidir. Anayasa’mızın 138’inci maddesi “Devam eden yargılama hakkında yürütme ve yasama beyanda bulunamaz.” diyor ama hakkında kesinleşmemiş bir hüküm bulunan vekiller hakkında, bugün tutuklu olan vekiller hakkında iktidar sahipleri hem meydanlarda hem kürsülerde onları terörist ilan ediyor. Bu, açıkça yargıya müdahaledir ve yargının siyasallaşmasıdır.

Ülkemizde uyuşturucu baronları ve mafya cirit atarken, dünya ülkemizi kara para ve terör finansmanı listesine almışken bunların hiçbirine dokunamıyorsunuz, boy boy ortaklaşa resimleriniz çıkıyor ama bugün muhalefeti sindirmek için yargıya istediğiniz şekilde yön veriyorsunuz.

Öcalan’ın kardeşini televizyonlara çıkartıp İstanbul seçimlerinde propaganda yaptıranlara buradan seslenmek istiyorum, çok net bir soru sormak istiyorum: İstanbul seçimlerinde Selahattin Demirtaş AKP adayına destek açıklaması yapsa idi bugün cezaevinde tutar mıydınız? AKP’ye karşıysa içeride ama yanındaysa dışarıda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) - Yargıyı tamamen siyasallaştırdınız ve kendinizi devlet sanıyorsunuz. Siz devlet değilsiniz ve gidiyorsunuz. Siz gideceksiniz ama Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacak diyorum ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Yılmaz Tunç, Bartın Milletvekili.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Değerli milletvekilleri, HDP grup önerisi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Ben on dört yıldır parlamenterim, milletvekiliyim ve sizlerden “AKP gidicidir.” lafını her dönemde defalarca dinledik.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Bu sefer biz değil, halk söylüyor, halk.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Millet bize söylüyor, biz demiyoruz.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Ama bu milletin feraseti açıktır, biz milletimize güveniyoruz.

İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) – Sen inanma, inanma.

ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) – Hadi seçime gidelim o zaman.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – On dokuz yılı geride bıraktık. On dokuz yıl boyunca, Türkiye’nin hem demokrasi anlamında hem de fiziki kalkınma, ekonomik kalkınma anlamında nereden nereye geldiğini bu milletimiz her seçimde takdir etmiştir ve 2023’te de aynen takdir edecektir; bundan hiç şüpheniz olmasın.

VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) – O zaman gidicisiniz yani.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Aynı pencereden bak, boş ver.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – HDP grup önerisinde, tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmasıyla ilgili araştırma komisyonu kurulması talep ediliyor. Daha önce de aynı tarzda önergeler verilmiş ve kabul görmemişti. Aslında, aynı gerekçelerle yine kabul görmemesi gerekiyor. Araştırma önergesine konu olan parlamenterlerin yargının soruşturma ve kovuşturmasına neden olan eylemlerine bakıldığında, bu eylemlerin Anayasa’nın 83/1’inci maddesinde ifade edilen yasama sorumsuzluğuyla alakalı olmadığı açıktır. 20 Mayıs 2016 tarihinde -kabul edilen- Anayasa’nın geçici 20’nci maddesi Genel Kurulda kabul edildi ve bu dosyalar bakımından dokunulmazlığın uygulanmayacağı, Anayasa’mızda artık uyulması gereken bir hüküm olarak yerini aldı. Evet, yasama sorumsuzluğu sınırsızdır. Milletvekili kürsüden özgürce görüşlerini ifade edebilir ancak yasama dokunulmazlığı -83’ün diğer fıkralarında ifadesini bulan- Anayasa’yla sınırlıdır. Anayasa’nın 14’üncü maddesindeki suçlar kapsamında olan suçlar -seçimden önce işlenmişse ağır cezalık ve suçüstü hâlleri- ve şimdi Anayasa değişikliğiyle geçici 20’nci maddeyle de bu dokunulmazlık dışına alınan dosyalar bakımından -700 dosya bakımından da- dokunulmazlık söz konusu değildir. Dolayısıyla bahsedilen soruşturmalar, dokunulmazlık dışında gerçekleşen soruşturmalardır.

Değerli milletvekilleri, seçilen milletvekili temsil yetkisini aldığı vatandaşın menfaatlerini savunmak zorundadır. Halkın oyuyla seçilen milletvekilleri halkın menfaatini korumalıdır. Yaşam hakkını ihlal eden, kırk yılı aşkın bir süredir bebek demeden, işçi demeden, şantiye demeden, çocuk, yaşlı, kadın demeden, asker, sivil demeden, güvenlik gücü demeden, orada yaşam hakkını ihlal eden bir terör örgütü vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Eğer bir milletvekili “Oyunuzu attığınız zaman aklınıza Öcalan gelsin.” diyorsa, ”PKK sizi tükürüğüyle boğar, tükürüğüyle.” diyorsa, “Biz sırtımızı YPG’ye, PYD’ye, YPJ’ye dayadık.” diyorsa, “Daha biz, başkan Apo'nun heykelini dikeceğiz, heykelini.” diyorsa terörle ve teröristle arasına mesafe koyamamış demektir ve öncelikle kendine oy verenlere ihanet etmiş demektir.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Biri de mektuplaşıyorsa…

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Nitekim, Anayasa'mızın 26’ncı maddesi açık, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10’uncu maddesi açık, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin 19’uncu maddesi açık.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – 90’ıncı madde ne diyor? AİHM’in verdiği kararla ilgili ne diyor?

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Bu maddeler ne diyor? “Şiddet çağrısı düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değildir.” diyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – AİHM’in verdiği kararla ilgili ne diyor?

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Eğer siz bunu ihlal ederseniz, hukuk devletinde de yargı gereğini yapar.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Hangi hukuk devletinde? Anayasa 90’ı ihlal ettiniz, yok sayıyorsunuz. Anayasa’yı ortadan kaldırmışsınız.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – “Kuvvetler ayrılığı var.” diyoruz. E, o hâlde kuvvetler ayrılığını savunuyorsak yargı da tabii ki Anayasa ve uluslararası sözleşmeler gereğince gerekli soruşturmaları açtığında bizim yasama olarak ona müdahale etme imkânımız söz konusu olamaz diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın Oluç, buyurun lütfen.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Alışmışlar her yeri egemenlik altına almaya.

BAŞKAN – Arkadaşlar, müsaade ediniz lütfen.

Buyurun Sayın Oluç.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

31.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un HDP grup önerisi üzerindeki konuşması sırasında kullandığı bazı ifadelere ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Şimdi, sayın vekil de biliyor ki tartıştığımız konu sizin söyledikleriniz değil, önergemiz de demiyor ki “Vekillerin tutuklu olmasını araştıralım.” Öyle bir şey demiyor.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Okumamışsınız siz önergeyi.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Yok, bir daha okursanız öyle olmadığını görürsünüz. Fakat ben şuna işaret etmek istiyorum…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Hayır, önerge tam anlamıyla o.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – …ben şunu söylüyorum: Bakın, 83/1’den bahsettiniz ya…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Önergeye bir bakın.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Ya, bu vekiller gözaltına alınıp tutuklandılar, mahkemeler başladı. O mahkemeler “Buralarda yaptıkları konuşmalar 83/1’den dokunulmazlık kapsamında mı, değil mi?” diye sormadılar bile ya, sizin o hukuk komisyonlarınız gibi çalışan mahkemeleriniz sormadı. Eğer “Bu yapılmış olan konuşmalar 83/1 kapsamındadır.” diye bizim vekillerimiz söyleyip de o CD’lerin talep edilmesini sağlamasalardı bunlar görülmeyecekti. Yani açılan davaların tamamı yapılmış olan konuşmalarla ilgilidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Toparlıyorum efendim.

Hiçbir tanesinde şiddet çağrısı yoktur, çok açık, net. Bakın, siz hukukçusunuz, bunu biliyorsunuz, bile bile böyle konuşuyorsunuz; bu işin acı yanı, bunu bir kenara koyalım.

İki, ben Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararından söz ediyorum, 2018 Demirtaş, 2020 Demirtaş, 2020 Kerestecioğlu kararlarından bahsediyorum. Çok açık bir şekilde, burada, alınmış olan kararların seçme seçilme hakkı ihlali olduğunu, 18’inci madde ihlali olduğunu yazıyor. Neden uygulamıyorsunuz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararını? 2020 Demirtaş kararını neden uygulamıyorsunuz? İşinize gelmiyor, sizin siyasi rehineleriniz. Genel Başkanınız dedi ki: “Bırakamayız.” Genel Başkanınız dedi ki: “Çıkaramayacaksınız.” Neden? Siyasi rehine olarak tutuyorsunuz. Hukuk yok, darbe yaptınız ve rehineleriniz olarak o insanları cezaevinde tutuyorsunuz. Siz de çok iyi biliyorsunuz bunu, çok iyi biliyorsunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Oluç, teşekkür ediyorum.

Arkadaşlar, Sayın Oluç, yani siz de biliyorsunuz ki herhangi bir sataşma yokken bu şekilde bir…

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sataşma yok muydu Sayın Başkan?

BAŞKAN – Sizin de tamam, sataşmanız yok ama size de bir sataşma yok. Siz bir sav ortaya koyuyorsunuz, onlar da bu konudaki kendi düşüncelerini paylaşıyorlar. Yani karşılıklı lütfen bu şeyi bırakalım.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkanım, tutanaklara geçmesi açısından söylüyorum. Önerge milletvekillerinin tutuklanmasıyla ilgili araştırma önergesi değildi, zaten önerge açık.

BAŞKAN – Önerge zaten tutanaklarda, kayıtlarda var.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Bir de ben isim vermeden bazı cümleler kullandım. Bu sözleri bunlar kullanmamışsa zaten…

BAŞKAN – Tamam, teşekkür ediyorum.

V.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından usulsüz ödeme yapılarak kamunun zarara uğratıldığı iddialarının araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/4876) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4 Kasım 2021 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

4/11/2021

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 4/11/2021 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                  Engin Özkoç

                                                                                                     Sakarya

                                                                                             Grup Başkan Vekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından usulsüz ödeme yapılarak kamunun zarara uğratıldığı iddialarının araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/4876) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin görüşmesinin, Genel Kurulun 4/11/2021 Perşembe günkü (bugün) birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Ali Fazıl Kasap, Kütahya Milletvekili.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bir AK PARTİ klasiği, bir 2021 yılı Türkiye gerçeği; konumuz yine Aile Bakanlığı. Huylu huyundan vazgeçmiyor değerli arkadaşlar. Aile Bakanlığı -eski adıyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı- sağlık kurulu raporu olmayan, Sağlık Bakanlığı engelli kayıt sisteminde hiçbir rapor kaydı olmayan 440 bin kişiye maaş bağladı. Bununla ilgili 2018 ve 2019 yıllarında -bakın, Sayıştay raporlarında sabit- sadece sayılar var ve o yıllar itibarıyla “engelli bakım maaşı” ve “engelli aylığı” adı altında verilen maaşlar var. Değerli arkadaşlar, bu, hiçbir özrü olmayan, sağlık raporu olmayan, engelli raporu olmayan 440 bin kişiye -Sayıştay raporlarında çok çok sabit- 2018 ve 2019 yıllarında toplam 442.209 kişiye 6,9 milyar TL usulsüz, yersiz, adaletsiz, haksız bir şekilde ödeme yaptınız. Maalesef, bugüne geldik. 2020 yılı Sayıştay raporunda da –demin de söylemiştim, huylu huyundan vazgeçmiyor- şöyle bir ibare var -şimdi, Sayıştay denetmenleri de artık baskı altında mıdır nedir bilmiyorum- sadece, bu konuda hiçbir işlem yapılmadığını, bu yüz binlerce kişiye maaş verilmeye devam edildiğini ve bunlarla ilgili gerekli işlemlerin yapılmadığını açık seçik beyan ediyor.

Peki, bu yıl dâhil son üç yılda çıkan kamu zararı ne kadar? 11,6 milyar TL parayı kimlere verdiniz? Engelli olmayan, engelli raporu olmayan, Sağlık Bakanlığı engelli kayıt sisteminde raporu olmayan bu şahıslara bu maaşı ne hakla verdiniz, bu paraları kime verdiniz? Üç yıldır da neden bu konuda hiçbir tepkiniz yok ve neden susuyorsunuz?

Değerli arkadaşlar, garip gurebanın, tüyü bitmemiş yetimin ve bakın, gerçekten engelli olduğu hâlde engelli maaşı alamayan insanların sağlık kurulu raporları elimde var, elime intikal etmiş. Ben de bu sağlık kurulu raporlarının olduğu sağlık biriminde çalıştım, bir hekim olarak çalıştım. Bakın burada diyor ki: “Ayakta duramıyor, oturamıyor, yürüyemiyor, yemek yiyemiyor, şahsi ihtiyaçlarını, temel ihtiyaçlarını gideremiyor, banyo yapamıyor.” Bu şahsa bakıma muhtaç raporu vermemişsiniz, baskı mı var acaba? Aynı şekilde, bakın, yüzlerce rapor var ve bu şahısların hepsinde de sonuçta, nihai kısmında şöyle yazıyor: “Bakıma muhtaç değil.” Bunlar var.

Öbür tarafta, Sağlık Bakanlığının ve genelde de Aile Bakanlığının sabıkası zaten sabit değerli arkadaşlar. Şöyle sabit: Bu 15 Temmuz şehit ve gazilerimiz için toplanan paralar nerede? Yok. Beşiktaş katliamındaki paralar nerede? Yok. Bakanlığınız gerçekten iyi niyetli olsaydı… Bakın, “engelli aylığı” dediğimiz paraya bu sene yapılan zam sadece 30 lira; 537 lira veriyordunuz, 567 lira olmuş, değişen hiçbir şey yok. Ama siz 442 bin kişiye hâlâ maaş vermeye devam ediyorsunuz. 2020’de verilen para 4,7 milyar TL; birçok Bakanlığın bütçesinden daha fazla. Sizin tercihiniz, siyasi tercihleriniz halktan, ezilenden yana değil, engelliden yana değil; sizin tercihleriniz adaletsizlik olmuştur, hukuksuzluk olmuştur, kanunsuzluk olmuştur. Sizler hani dememiş miydiniz, kimsesizlerin kimsesi, sessizlerin sesi olacaktınız, kısık seslilerdiniz? Kısık sesliler maalesef Türkiye’yi kamu zararına uğratıyor. Türkiye’nin sonunu getirmek için uğraşıyorsunuz. Sesinizi lütfen halk için çıkarın.

“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” hadisişerifi gibi Aile Bakanlığının yapmış olduğu bu usulsüzlükler, bu hukuksuzluklar, bu adaletsizlikler, bu kanunsuzluklar için Genel Kurulda tüm milletvekili arkadaşların “kabul” oyu vermesini talep ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Sayın Hüseyin Örs, Trabzon Milletvekili.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu önerge üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Bugün, burada, yolsuzluğun hiç olmaması gereken bir kurumu tartışıyoruz. Ben, sonunda söyleyeceğimi başta söyleyeyim de, öyle gireyim konuşmaya: Sosyal yardımlarda bile yolsuzluk yapılmışsa tuz kokmuştur arkadaşlar; konuşmama böyle başlamak istiyorum. Yolsuzluğu, yoksulluğu ve yasakları yani 3Y’yi yok etme vaadiyle iktidara gelen AK PARTİ için yolun sonu göründü. Yoksulluğu yöneten, yasakları normalleştiren, yolsuzluğun da üstünü örten bu iktidar artık gidicidir ve gidiyor. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Türkiye’nin her yerindeyiz, İYİ Parti geliyor.

Peki, İYİ Parti gelince yolsuzlukları önlemek için ne yapacak? Biz, başından itibaren, bütün yetkileri tek adamda toplayan bu ucube sisteme karşı çıkıyoruz. Yolsuzluğun, yoksulluğun ve yasakların sona ermesi için de iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemi öneriyoruz. İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemle kamu yönetiminde güçlü denetimi hedefliyoruz.

Değerli arkadaşlar, partili Cumhurbaşkanlığı sistemiyle birçok kurum ve harcama Sayıştay denetiminden çıkarılmış durumdadır. Bu sistemde Sayıştay Türkiye Büyük Millet Meclisi adına, millet adına hesapları denetleyemiyor, yolsuzlukların hesabını soramıyor; milletin parasını har vurup harman savuran haramzadelere zimmet çıkaramıyor. Bu sistemde yolsuzluk yapmak âdeta teşvik ediliyor; nasılsa hesap sorulmuyor, yapanın yanına kâr kalıyor. Özetle, Sayıştay artık kamu kurumlarında hakkıyla denetim yapamıyor. İşte, bu nedenle iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemde Sayıştayın denetim yetkileri artırılacaktır. Hükûmetin bütün harcamaları istisnasız olarak Sayıştay denetimine açık olacaktır. Harcamaların nereye ve ne miktarda yapıldığı şeffaf bir şekilde Sayıştay tarafından incelenecektir. Milletin parasını harcarken sığınılan “ticari sır” saçmalığına son verilecektir. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Bunların haricinde, Türk denetim yasası acilen hayata geçirilecektir. Böylece, bakanlıkların ve genel müdürlük denetim elemanlarının görevlerini anayasal ve yasal güvence altında, tarafsız, bağımsız ve sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmeleri sağlanacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Tamamlıyorum, teşekkür ederim Başkanım.

Aynı zamanda, denetim birimlerinin ortak etik ilkelerinin, raporlama standartlarının, olaylara yaklaşımlarının, doğru ve yanlış algılamalarının aynı düzleme oturtulacağı bir hukuk düzeni oluşturulacaktır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesindeki yolsuzlukları bile önlemeyi beceremeyen bu ucube sistem gidecek, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem gelecektir. Böylece, yolsuzluk yapanlar, sosyal yardımları haksız yere iç edenler, yetim hakkı yiyenler hukuk, millet ve tarih önünde hesap verecektir.

Bu duygu ve düşünceler içinde Genel Kurulu ve ekranları başında bizi izleyen aziz milletimi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Ali Kenanoğlu, İstanbul Milletvekili. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, bugün 4 Kasım. Bir darbeyle tutsak edilen ve AİHM kararlarına rağmen talimatla siyasi rehine hâline dönüştürülen, başta Eş Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş nezdinde, bütün seçilmiş arkadaşlarımızı buradan saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, yani, yolsuzluklar… Hani “yolsuzluk” diyorlar ya, düpedüz hırsızlık bu, yani başkasının malını mülkünü eline geçirmek, senin hakkın olmayan bir şeyi almak düpedüz hırsızlık. Bunun yapılamayacağı bir yer vardı; bu, engelliler meselesi. Şimdi, engelli olmayan kişileri engelli gösterip maaş bağlamak; bu, neyin nesidir, nasıl bir iştir, yani insanın aklının alamayacağı bir şey. Acaba siz yandaşları engelli görüp de maaş mı bağladınız onlara yani öyle bir bakış açınız mı var? Bunu da merak ediyorum açıkçası. Yani 442 bin kişiden bahsediliyor, böyle bir şey olabilir mi ya? 442 bin kişi. Yani engelli olmadığı hâlde engelli maaşı bağlanmış. Böyle bir yolsuzluk herhâlde cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir yolsuzluktur yani. Hayır, üç beş kişi, on kişi, elli kişi, yüz kişi olsa dersiniz ki “Ya, gözden kaçmış, dikkatten kaçmış.” ya da “Bu şekilde olmuş.” filan. Ama bu kadar insan herhâlde düpedüz bilinçli bir tercihle oluşturulmuş bir şeydir. Tabii, bu nasıl yol açıyor, bu neden oluşuyor?

Kamudaki bütün bu yolsuzluklar, bütün bu hırsızlıklar hukuk devletinin ortadan kalkması, denetim mekanizmasının ortadan kalkması, tek adam rejiminin bir sonucu olarak ortada duruyor. Bir kere “denetim mekanizması” diye bir şey kalmamış yani. Sayıştay raporları diyoruz ama Sayıştay raporlarının bile nasıl hazırlandığını az çok hepimiz tahmin edebiliyoruz. Ayıp olmasın diye birkaç bulgu koyup ortaya değerlendiriyorlar, biz de o bulgular üzerinden buralarda bir şeyler söylüyoruz.

Şimdi, Ticaret Bakanının yaptığı yolsuzluk apaçık ortadayken yani hiçbir şey yapılmadan sadece görevden alındı, istifa ettirildi ve gönderildi. Yani diğer taraftan belediyelerden, Ankara, İstanbul belediyelerinden görevden aldıklarınızın yolsuzluk yaptıkları, hırsızlık yaptıkları apaçık ortadaydı ama bunlarla ilgili herhangi bir soruşturma olmadı. Yani bu kamu alanı olduğu gibi bir talan alanına dönüştürüldü. Tabii, biz kayyumlardan biliyoruz en iyi bunu. Yani meşhur bir Mardin kayyumunuz var görevlendirdiğiniz; işte, yolsuzluklarıyla, hırsızlıklarıyla artık baş edemediniz, başa çıkamadınız, adamın yaptığı hırsızlıklarla başa çıkamadınız, en sonunda soruşturma açtırdınız ya, 540 milyonluk yolsuzluk nedeniyle hakkında soruşturma açıldı. Bu, sadece Mardin’de değil tabii yani Türkiye’de kayyum atanan birçok yerde, hem belediyelerde hem de bütün alanlarda bu yolsuzluklar ve hırsızlıklar meselesi tarafınızdan korunuyor, kollanıyor. Bütün bunlardan kaynaklı olarak çökmüş bir devlet sistemi var. Hangi mekanizmasına giderseniz bu çökmüşlüğü çok rahat bir şekilde görürsünüz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ALİ KENANOĞLU (Devamla) – Peki, Ankara’da ilginç bir şey var, hepiniz görüyorsunuz, ANKAPARK var, 750 milyon dolar harcanmış buraya, kimisi “800 milyon dolar.” diyor; ANKAPARK, 750 milyon dolar. Ankara’da hani Belediye Başkanınız vardı ya, 5 tane kapı yaptırdı 2014’te 31 milyon liraya; bu, o günkü rakamıyla 14 milyon dolar yani bugün TL’ye çevirirseniz 136 milyon lira. Bu ne için gerekliydi? Bunun hiçbir soruşturması olmayacak mı? Bu adam yargılanmayacak mı bu yaptığı işlerden dolayı? Yargılanmayacak. Niye? Aynı şekilde, İstanbul’daki yolsuzluklar sonrasında ne yaptınız? Yolsuzlukların haberini veren gazetelere, dergilere erişim engeli getirdiniz. Yani bu yolsuzlukların üzerine böyle gidiyorsunuz. Peki, sonra ne yaptınız? Erişim engeli haberi veren haberlere de erişim engeli getirdiniz. Yolsuzlukla mücadeleniz burada.

Saygılar. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Çiğdem Erdoğan Atabek, Sakarya Milletvekili.

Buyurun Sayın Atabek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP’nin grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

“3Y” olarak adlandırdığımız yolsuzlukla, yoksullukla ve yasaklarla mücadele için iktidara gelen partimiz, bunu en güzel örnekleriyle yaşatmış ve milletimizden on dokuz yıldır kabul görmektedir. Milletimizin oylarıyla demokratik siyasetin kurumsallaştığı Cumhurbaşkanlığı sisteminde istikrar kalıcı hâle gelecektir. Önergede bahsi geçen konular iddiadan öteye geçememektedir. Evde bakım yardımı 2006 yılında AK PARTİ iktidarıyla başlatılan ve 2828 sayılı Kanun’a göre yürütülen bir sosyal hizmet modelidir. 2021 Eylül sonu itibarıyla 538.412 vatandaşımız bu hizmetten yararlanmaktadır. Mevzuat gereği sağlık kurulu raporu uygun olmayan kişilerin evde bakım yardımından yararlanmaları mümkün değildir. Bu yardım için ön koşul sağlık kurulu raporudur. Hâlihazırda hizmetten yararlanmakta olan kişilerin tamamının dosyalarında sağlık kurulu raporu eksiksiz yer almaktadır. Dosyasında fiziki olarak sağlık kurulu raporu bulunmasına rağmen e-rapor sisteminde kaydı bulunmayan kişilerin raporları ilgili hastanelerden teyit edilmekte, bu teyidin yapılamaması hâlinde raporların yeniletilmesi istenerek e-rapor sistemine kaydı sağlanmaktadır. Ayrıca, fazla ödenen ve geri alınması gereken tutarlar ile bunlardan doğan faizin kişilerin kusurlarından ve yanlış beyanlarından kaynaklanmadığının belirlenmesi durumunda, kişinin ödeme gücünün bulunmadığının sosyal inceleme raporuyla tespit edilmesi hâlinde ilgili makamlardan onay alınarak geri ödemeden vazgeçilmesi işlemi yürürlükteki mevzuata uygun olarak yürütülmektedir.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) – Mevzuatta yok öyle bir şey.

ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Devamla) – Usulsüz olarak alacağın silinmesi işlemi gerçekleştirilmesi söz konusu bile değildir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı arasında düzenlenen protokolle Sağlık Bakanlığı rapor bilgileri Bakanlık kullanımına açılmıştır. Bu yolla tüm il müdürlüklerimizde ve sosyal hizmet merkezlerimizde engelli bireylerin son sağlık kurulu raporları görülmeye başlanmış ve işlemler son rapor üzerinden gerçekleştirilmektedir.

15 Temmuz Dayanışma Kampanyası’nda toplanan kaynak Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfına aktarılmıştır. Söz konusu kaynaktan 15 Temmuz şehit yakınlarımızı ve gazilerimizi desteklemek amacıyla 2020-2021 Nisan döneminde aylık biner TL, 2021 Nisan ayından itibaren de 1.500 TL olmak üzere her ay ödeme yapılmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Devamla) - Ayrıca, yılda 2 defa dinî bayramlarda 1.100 lira ve temmuz ayında ise 1.500 TL ilave destek verilmektedir. Bu kapsamda, 15 Temmuz şehit yakını ve gazilerin hesaplarına toplam 82 milyon 532 bin 100 TL, İstanbul Beşiktaş’ta meydana gelen terör saldırısından etkilenen hak sahiplerine ise toplam 1 milyon 904 bin 400 TL aktarılmıştır.

AK PARTİ kadroları olarak Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde uzun ince bu yolda başı dik, alnı açık bir şekilde tam on dokuz yıldır yürümeye devam ediyor, aziz milletimize hizmet etmenin mücadelesini veriyoruz. Türkiye'nin geleceğini milletimizle birlikte inşa ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.57

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.12

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1'inci sırada yer alan, Denizli Milletvekili Şahin Tin ve Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ile 50 Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Denizli Milletvekili Şahin Tin ve Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ile 50 Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3876) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 284) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Dünkü birleşimde, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 284 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin ikinci bölümünde yer alan 13’üncü maddesinin önerge işleminde kalınmıştı.

13’üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 284 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 13’üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

MADDE 13- 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “araç” ibaresi “taşıt, elkoyma kararı veren mercilerce” şeklinde, ikinci cümlesinde yer alan “aracın” ibaresi “taşıtın” şeklinde, “araç” ibaresi “taşıt” şeklinde değiştirilmiş, dördüncü cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır.

        Tahsin Tarhan                          Hüseyin Yıldız                         Vecdi Gündoğdu

             Kocaeli                                      Aydın                                    Kırklareli

      Süleyman Bülbül                        Özgür Karabat                    İbrahim Özden Kaboğlu

              Aydın                                     İstanbul                                    İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Peki.

Sayın Beştaş, size 60’a göre yerinizden söz vereceğim.

Buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

32.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Siirt’te “Molla Burhaneddin Medresesi” olarak bilinen Tillo Yatılı Kur’an Kursu’nda istismar edilen 15 yaşındaki çocuğun koruma altında tutulması ve yargılamanın etkilenmemesi için yetkililere çağrı yaptıklarına ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Yeni bir başvuru aldım, bugün soru önergesi de verdim. Vekili olduğum Siirt’te “Molla Burhaneddin Medresesi” olarak bilinen ve Molla Burhaneddin’in oğlu… Burhaneddin Mücahidi’ne bağlı olan Tillo Yatılı Kur’an Kursu’nda 15 yaşındaki çocuğun istismar edildiğine dair…

Bir ses var galiba?

ERKAN AYDIN (Bursa) – Cihazlar dinleniyor mu?

BAŞKAN – Devam edin şimdi.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Baştan almak zorundayım.

BAŞKAN – Baştan alın, fark etmez.

Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Siirt’te “Molla Burhaneddin Medresesi” olarak bilinen ve “Molla Burhaneddin” olarak tanınan… Burhaneddin Mücahidi’ne bağlı olan Tillo Yatılı Kur’an Kursu var, orada 15 yaşındaki bir çocuğun aylarca istismara uğradığı yönünde ciddi iddialar var ve bu Molla Burhaneddin’in oğlu olduğu belirtilen ve Siirt Müftülüğüne bağlı Kur’an kursunda çalışan… 15 yaşındaki bir çocukla ilgili bu iddialar var ve savcılık gerçekten çok hızlı hareket etti; on iki saatte iddianameyi hazırladı, kabul edildi ve ilgili sanık tutuklandı. Çocuk izlem merkezi bu 15 yaşındaki çocuğu çok ayrıntılı bir şekilde dinledi ve iddiaları ile, anlatımları ile vücudundaki izlerin de uyumlu olduğu yönünde görüş bildirdi, uyumlu izler bulundu fakat maalesef, on beş gün tutukluluktan sonra sanık derhâl tahliye edildi.

Şimdi, çocukların istismarı meselesi çok hassas bir mesele ve iki yıllık bir süreden söz ediyor çocuk; Eylül 2019’dan Mart 2020’ye kadar defalarca istismar edildiğini söylüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Bir de üstelik aile şikâyetçi değil. Yerelden aldığım bilgiye göre yargı üzerinde ve aile üzerinde ciddi bir baskı ve basınç olduğu yönünde çok güçlü iddialar var. Açıkçası biz bu konuda, çocuğun koruma altında tutulması talebimizi ve yargılamanın etkilenmemesi için yetkililere çağrı yapmak istiyoruz. Bu davanın takipçisi olacağız.

Teşekkür ediyorum.

VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Denizli Milletvekili Şahin Tin ve Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ile 50 Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3876) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 284) (Devam)

BAŞKAN - Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi İstanbul Milletvekili Sayın İbrahim Özden Kaboğlu’nun.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; 50 no.lu torba yasa önerisi üzerinde görüşme yapıyoruz. Bugüne kadar sadece 28 adet tek konulu yasa, 50’nci torba yani 3 yasadan 2’si torba şeklinde düzenleniyor; kutlayamıyorum.

İkinci özelliği ise 17 maddelik bu yasa 13 yasanın 17 maddesini değiştirmektedir, tam bir torba.

Üçüncüsü ise, bu Mecliste, 27’nci Dönemde yapılan yasal düzenlemeler çerçevesinde 10 yasa toplam 44 kez değiştirilmiş, işte, bu da bunun devamıdır. Diğer vekillerin dile getirdiği üzere, bunlar Anayasa’ya aykırılık oluşturduğu hâlde Komisyon aşamasında İç Tüzük’ün 38’inci maddesi işletilmediği için Anayasa’ya aykırılık devam etmektedir genel olarak ama ben 13’üncü madde üzerinde yoğunlaşacağım.

13’üncü maddenin (3)’üncü fıkrası, kaçak eşya naklinde kullanıldığı şüphesiyle fiilen gümrük idaresine veya yediemine teslim edilmiş ve hakkında el koyma kararı bulunmakla birlikte, (2)’nci fıkra uyarınca alıkonulmayan taşıtların gümrük idaresince yapılacak tebligattan itibaren doksan gün içinde muhafaza ve diğer masrafların karşılanması suretiyle sahibi tarafından teslim alınmaması hâlinde, tasfiye idaresi tarafından soruşturma ve kovuşturma sonucu beklenmeksizin derhâl tasfiyesine ilişkindir. El koyma, müsadereye eş anlamlı değildir ve geçici bir önlemdir. Sahibinin geçici olarak el konulmuş taşıtı üzerindeki mülkiyet hakkının devamını doksan gün içinde muhafaza ve diğer masrafların karşılanması suretiyle taşıtın teslim alınması koşuluna bağlayan düzenleme mülkiyet hakkının özüne dokunmaktadır zira teklif maddesi kişinin taşıtı üzerindeki mülkiyet hakkının içerdiği mülkiyet konusunu dilediği gibi kullanma, onun üzerine tasarruf etme ve ürünlerinden yararlanma haklarını kesin bir biçimde sona erdirmektedir. Buna ek olarak soruşturma ve kovuşturma sonucu beklenmeksizin derhâl tasfiye kuralı demokratik bir toplumda zorunlu değildir, gerekli değildir. Gerçekten madde gerekçesine göre düzenlemenin amacı, taşıtların bekleme kaynaklı yıpranmasını önlemektir ancak malikin iradesinin yokluğu hâlinde izlenen söz konusu amaç temel bir hak olan mülkiyet hakkının içeriği gereği değildir. Devletin, kişinin mülkiyet hakkını koruma yükümlülüğü vardır ancak kişinin, teslim almadığı aracının zamana bağlı olarak ve doğal şekilde yıpranmasını engelleme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Yıpranmayı engellemenin oluşturduğu kamu yararı mülkiyet hakkının korunmasının öneminin yanında ikinci planda yer almaktadır. Her ne olursa olsun söz konusu teklif metni mülkiyet hakkına ölçüsüz bir müdahale oluşturmaktadır. Zira söz konusu hukuksal değer dikkate alındığında öngörülen doksan günlük süre olağanüstü kısa bir süredir. Bu itibarla, Anayasa’nın mülkiyet hakkını düzenleyen 35’inci maddesine aykırıdır, hak ve özgürlüklerin kullanılmasına müdahaleyi öngören 13’üncü maddenin öngördüğü ölçütlere ve öz ölçütüne aykırıdır. Bu itibarla, Anayasa’ya aykırılık taşımaktadır. Anayasa Mahkemesinin 11/3/2020 tarihli Karar’ı ışığında bu madde okunduğunda Anayasa Mahkemesince iptal edilme olasılığı yüksektir. Bu nedenle, teklifimizin kabul göreceğini umuyoruz.

Bu itibarla, çok yakıcı, güncel bir konu olan olağanüstü hâl hukukunun devamı bağlamında OHAL KHK’leriyle hakları ihlal edilen on binlerce kamu görevlisi arasında yer alan barış akademisyenlerinin güncel durumuna değinmek isterim. Zira barış akademisyenleri de diğer birçoğu gibi gece yarısı kararnameleriyle üniversiteden uzaklaştırıldılar, alındılar ve aslında onlar suç işlemedikleri hâlde, barışı talep ettikleri ve şiddete “hayır” dedikleri hâlde onların ömür boyu özgürlükten alıkonulması suç teşkil eden bir işlemdi. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) – Sayın Başkanım, tamamlıyorum.

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Bu bakımdan gerçekten Anayasa Mahkemesi Temmuz 2019’da karar verdi. Onun akabinde ceza mahkemeleri beraat kararları verdiler ama gelin görün ki Anayasa’da yeri bulunmayan ve bir yıllığına geçici süreyle kurulmuş olan OHALİİK yani Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonu, bunların dosyalarını Anayasa Mahkemesi kararının üzerinden tam iki yıl üç ay geçtikten sonra değerlendirmeye aldı ve gerekçesiz bir biçimde reddetmeye başladı. Bu OHALİİK’in yaptığı işlem tamamen Anayasa dışıdır, suçtur, konusu suç teşkil etmektedir ve bunun sorumluluğundan kurtulamayacaktır. Dolayısıyla bu vesileyle OHALİİK’i de uyarmak istiyorum; öğretim üyeleri suçlu değildir, kendisi suçludur. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 284 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 13’üncü maddesinde geçen “yer alan” ibaresinin “bulunan” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

  Gülüstan Kılıç Koçyiğit                Mahmut Celadet Gaydalı                Kemal Peköz

                Muş                                            Bitlis                                   Adana

          Habip Eksik                                Şevin Coşkun               Tulay Hatımoğulları Oruç

               Iğdır                                             Muş                                    Adana

                                                            Ömer Öcalan

                                                               Şanlıurfa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Sayın Tulay Hatımoğulları Oruç’un.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 4 Kasım, HDP’ye dönük gerçekleşen siyasi darbenin yıl dönümü. 4 Kasımda Eş Genel Başkanlarımızın içinde bulunduğu seçilmiş milletvekillerimizin, halkın iradesi olan milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırıldı; apar topar gözaltına alındılar ve 2 Eş Genel Başkanımızın içinde olduğu 9 milletvekili tutuklandı, çoğu hâlâ tutuklu durumda. 4 Kasım bizim açımızdan tam anlamıyla bir siyasi darbedir.

Bugüne kadar, Türkiye, tarihine baktığımızda, darbelerle, askerî cuntanın darbeleriyle dolu bir tarihe sahip ama şu anda mevcut iktidarın zamana yayılmış olan sivil darbesi 4 Kasımla beraber devam etmektedir. O günle bitmedi yani ve askerî cuntayı aratmayacak düzeyde bunu sürdürmekteler. Hatırlayacaksınız; Kenan Evren’e 17 yaşındaki Erdal Eren için “Yaşı 17, nasıl asalım?” denildiğinde “Asmayalım da besleyelim mi?” gibi karikatürize edilmişti süreç. İnsanlar gözaltına alındı, katledildi, tutuklandı; gazetelere, demokratik kitle örgütlerine kilit vuruldu. Aynı şeyi şimdi, 15 Temmuz askerî darbeyi Allah’ın lütfu olarak gören bu iktidar devam ettirmektedir ve sadece seçilmiş milletvekillerimizle değil, belediyelerimize kayyum atayarak bu siyasi darbeyi devam ettirdiler. Belediyelere kayyum atanarak başta Kürt halkı ve HDP’nin bütün destekçilerine “Sizin seçme ve seçilme hakkınız yok. Siz yerel bir irade, bir siyasi irade oluşturamazsınız.” mesajını vermiş oluyorlar. Seçme ve seçilme hakkı bu ülkede, geçmiş dönemde, ülkenin kuruluşuyla birlikte kazanılmış bir haktır, kuruluşundan kısa bir süre sonra kazanılmış bir haktır ve bu hakkı… Şu anda mevcut olan darbeci anlayışla siyasi darbenin sahibi olan bu iktidar bunu sürdürmektedir. Ama bu topraklar vicdanlıdır. Bu topraklar, HDP’yi yaşadığı bütün bu acılar ve baskılar karşısında büyütüyor ve HDP, gerçekten onurlu bir şekilde halkın en geniş desteğini alarak yola devam ediyor. “Bu topraklar vicdanlıdır.” dedim ya, bu vicdanlı topraklar mevcut olan iktidarı da gittikçe zayıflatıyor.

Ben buradan bütün seçilmişlere, bütün siyasi mahpuslara, gazetecilere selam ve sevgilerimizi iletiyorum. Ben buradan bütün seçmenlerimiz adına ve bütün sevenleri adına içerideki mahpus arkadaşlarımıza, Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş şahsında hepsine selam ve sevgilerimizi iletiyorum.

Evet, sürem yettiğince… Bir konu daha vardı, bunu da Dışişleri Bakanlığına bir soru önergesi olarak vermiştik. Buradan yine kamuoyuyla paylaşmak istiyorum.

Elok Su İstasyonu, Serekaniye'deki bir su istasyonudur ve bu su istasyonundan 400 binden fazla insan faydalanmaktadır, su ihtiyacını bu istasyondan karşılamaktadır. Mevcut olan bu iktidarın sınır ötesi operasyonları sonucunda, özellikle Barış Pınarı Harekâtı sonrasında… Biliyorsunuz, Serekaniye’de şu anda TSK güçleri var ve TSK güçlerini elbette, yöneten, yönlendiren bu iktidarı başta sorumlu tutarak konuşmamı sürdüreceğim.

Bakın, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 27 Ekim toplantısında, Çin’in Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi, Türkiye’ye Elok Su İstasyonu’nun sivillere kapatılması yani su ihtiyaçlarının, su tedariklerinin engellemesiyle ilgili bir eleştiri sunmuştur ve bu, raporlarda yer almıştır. Daha önce Uluslararası Kızılhaç Komitesi de benzer şekilde yaşanmış olan bu su kesintileriyle ilgili raporlarında buna yer vermiştir.

Ben buradan bir kere daha söylemek istiyorum: Allah’ın suyunu kesmek, Allah’ın suyundan insanların, sivil yurttaşların faydalanmasını engellemek kimin ne haddinedir? Bakın, bunun için Çin’den, İran’dan ya da Kızılhaç Komitesinden uyarı mı gerekiyor? Biraz vicdan olsa ve gerçekten biraz adalet duygusu olsa Elok suyu sivillere, 400 bin insanın faydalandığı sivillere karşı bir savaş…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) – Elok Su İstasyonu’ndan, 400 bin sivil insanın faydalandığı bu istasyondan -biraz vicdan, biraz adalet duygusu varsa- bu insanların faydalanmasının önüne geçilmez. Su bir savaş yöntemi, bir savaş silahı değildir, su kesmek bir savaş yöntemi asla olamaz, bunu kabul etmiyoruz ve bu eksikliğin ve daha doğrusu bu hatanın bir an önce giderilmesi için buradan çağrımızı bir kez daha yineliyoruz.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 13’üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “eklenmiş” ibaresinin “ilave edilmiş” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

          Hüseyin Örs                              Ümit Beyaz                   Mehmet Metanet Çulhaoğlu

             Trabzon                                   İstanbul                                     Adana

         Yasin Öztürk                          Fahrettin Yokuş                            Ayhan Erel

             Denizli                                      Konya                                     Aksaray

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel’in.

Buyurun lütfen. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

AYHAN EREL (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 13’üncü maddesi üzerine partim İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Görüşmekte olduğumuz maddeyle 5607 sayılı Kanun’da ibare, kelime değişiklikleriyle kaçak eşya ve teslim alınmamış araçların tasfiye sürecinin hızlandırılması amaçlanmıştır. Bunu göre kaçak eşya naklinde kullanıldığı şüphesiyle hakkında el koyma kararı bulunan taşıt sahipleri taşıtın değeri kadar teminatı gümrük idaresine teslim etmeleri hâlinde taşıtlarını geri alabilirler. Maddeye eklenen fıkrayla doksan gün içinde teslim alınmamaları hâlinde soruşturma ve kovuşturma sonucu beklenmeksizin satış yoluyla tasfiye edilmesi hususu Anayasa’nın mülkiyet hakkı yönüyle tartışmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener Hanımefendi’nin de belirttiği gibi AK PARTİ iktidarı döneminde 2015’ten beri ihraç ettiğimiz şekerden daha fazlasını ithal etmeye başladık. İzlenen berbat tarım politikalarının sonucunda bugün şeker gibi temel bir ihtiyaç ürünümüz bile zamlarla karşı karşıyadır. Ne var ki her şeyi çok iyi bilen ama iş icraata gelince sınıfta kalanlar, bu sorunu da üreticiye ve satıcıya sopa göstererek çözüyormuş gibi yapıyorlar.

Buradan iktidardakilere seslenmek istiyoruz: En son devlete ait TÜRKŞEKER’e kesilen cezaları bilmiyoruz sanmayın. Girdi maliyetlerindeki artış yüzünden fiyatlar artmasın diye TÜRKŞEKER’in zam yapmasına engel olarak ne yapmaya çalışıyorsunuz anlamışız değiliz. Pancar kooperatiflerine ait olan şeker fabrikalarını da batırmaya mı çalışıyorsunuz? TÜRKŞEKER’in, şeker fiyatlarını sübvanse etmesi 3 milyar liradan fazla zarara neden oldu. Ne yazık ki bu zararının dönüp dolaşıp milletimize fatura edileceği gün gibi ortada. Zamları bir kere ötelersiniz, iki kere ötelersiniz ama daha sonra benzinde olduğu gibi bir kerede dünyanın zammını vatandaşın omuzlarına yüklersiniz.

Kuru üzümde, kuru incirde, çeltikte, yer fıstığında sorunlar bitmiyor. Hâlbuki ülkemiz, kuru üzüm, kuru incir üretiminde ihracat liderliğine oynuyor ancak fiyatlarımız geçen yılla aynı olarak belirleniyor. Yani iktidar, dünyada lider olduğumuz ürünlerde üretim yapanları, üretime küstürmek için elinden geleni yapıyor. Yer fıstığı ise daha beter bir durumda. Geçen yıl 9 lira ila 12 lira civarında olan fiyat, bu yıl 8 lira civarında. Yer fıstığının Toprak Mahsulleri Ofisi görev kapsamında olmaması da üretim planının yapılmamasına neden oldu.

Bakın, kışlık ekim dönemindeyiz. Çiftçimizin, üreticimizin desteğe ihtiyacı var. Rekoltelerin doğru açıklanması, kuraklık etkisinin doğru ölçülmesi gerekiyor diye yazın başında, haziran ayında gerekli uyarıyı yapmıştık ancak gelin görün ki Tarım Bakanı temmuz, ağustos ayında kuraklığa dayalı mecburi açıkları hesaplamayı beceremedi. Bu yüzden, temmuz ayında 260 dolara düşen buğdayı 353 dolardan, 240 dolara düşen arpayı 330 dolardan satın almak zorunda kaldık. Eğer bu kafayla giderseniz, bu başarısız politikayla devam ederseniz yakın zamanda ekmeği 4 liradan satın almaya başlayacağız. Çiftçilerimiz bas bas bağırıyor: “Bu sene kimse buğday ekemiyor. Çiftçiler kuraklık ve yüksek maliyetlerden dolayı hep mercimek ekti. Allah korusun, gelecek sene biz ekmeği belki tanesi 6-7 liradan yiyeceğiz.”

Değerli çiftçi kardeşlerim; biliyoruz, artan girdi maliyetlerine artık dayanamıyorsunuz; biliyoruz, borçlarınız nedeniyle traktörünüzden, evinizden hatta tarlanızdan oluyorsunuz; biliyoruz, ekemiyorsunuz, biçemiyorsunuz; biliyoruz, dolar 10 liraya, mazot 8,5 liraya, gübre 4.500 liraya dayandı, DAP ve üre fiyatları 8-9 bin arasında geziniyor ama maalesef siz bunca çileyi çekerken iktidardakiler size masal anlatmaya devam ediyor. Hiç utanmadan, yüzleri zerre kadar kızarmadan bugünkü düşük fiyatları yine kendilerinin sorumlu olduğu döviz artışına bağlıyorlar ama biz biliyoruz ki dolar ve euro bu kadar tırmanmadan önce de elinizdeki ürünler hep düşük fiyatlardan alınıyordu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

AYHAN EREL (Devamla) – Yani, girdiler ve döviz artsa da artmasa da, Türk lirası değerli olsa da olmasa da AK PARTİ’nin gözünde çiftçinin, üreticinin hiçbir değeri yok. Çiftçiler de diyorlar ki: “Bundan sonra zamanında veya erken bir zamanda yapılacak seçimde de AK PARTİ bizim gözümüzde ve gönlümüzde yok.” Bilin istedim.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

13’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

14’üncü madde üzerinde 3 adet önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 284 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 14’üncü maddesinde yer alan “veya” ibarelerinin “ya da” ibaresiyle, “alınması” ibaresinin “alınmasının” ifadesiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Tahsin Tarhan                   Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu                   Tacettin Bayır

             Kocaeli                                     Manisa                                       İzmir

      Müzeyyen Şevkin                          Ulaş Karasu                              Veli Ağbaba

              Adana                                       Sivas                                      Malatya

                                                     Ömer Fethi Gürer

                                                             Niğde

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Sayın Veli Ağbaba’nın, Malatya Milletvekili.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün Malatya’yla ilgili konuşacağım. Hep Malatya’nın sorunlarını gündeme getiriyorum ama bugün Malatya’nın ve Türkiye’nin yaşamış olduğu bir güzelliği sizlerle paylaşmak istiyorum. Malatya, UNESCO Dünya Kültür Mirası Kalıcı Listesi'ne alındı Arslantepe Höyüğü’yle birlikte. Anadolu topraklarının zengin tarihini, kültürünü yansıtan, ilk şehir devletinin kurulmasına sahne olan Arslantepe Höyüğü 26 Temmuz tarihinde UNESCO Dünya Kültür Mirası Kalıcı Listesi'ne alındı. Arslantepe’de erken devlet sistemiyle beraber bürokratik bir mekanizmanın kurulduğu, toplanan ürünün belirli bir muhasebe sisteminin kullanılarak kayıt altına alındığı, çalışanların emeğinin ise ürünle ödendiği ortaya konulmuştur. Arslantepe, dünyada bugüne kadar bulunabilmiş en eski kılıçların yer aldığı eşsiz bir tarihî hazinedir. Arslantepe’yi değerli ve önemli kılan sadece ilk şehir devleti ve dünyanın ilk kılıçlarının bulunduğu yer olması değil, Arslantepe aynı zamanda laikliğin temelinin atıldığı yerdir. Saray yapılmadan önce, ürünler ilk önce dinî merkezlerde yani tapınaklarda dağıtılırken, Arslantepe’de saray inşaatı sonrası dağıtım saraydan yapılmaya başlanmıştır. Bu nedenle uzmanlar, laik sistemin başlangıcı olarak Arslantepe’yi göstermektedir. Arslantepe’nin UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesi’nde yer alması, Malatya’mıza tanıtım ve turizm potansiyeli açısından çok önemli bir atılım sağlayacaktır. Arslantepe’nin hem Malatya’nın hem de Türkiye'nin tanıtımına katkı sağlaması için başta Kültür ve Turizm Bakanlığımız olmak üzere tüm yetkilileri katkı sunmaya davet ediyor, 2022 yılının ulusal ve uluslararası Arslantepe yılı olması için çalışmalara destek vereceğimizi belirtmek istiyorum. Özellikle höyükte otuz yıl kazı başkanlığı yaparak emekli olan Profesör Doktor Marcella Frangipane’ye burada huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Ayrıca, Arslantepe’nin Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne katılmasında emeği olan başta Büyükşehir Belediye Başkanımız olmak üzere, tüm milletvekillerimizi, Malatya Valisini ve emeği geçen herkesi huzurlarınızda kutlamak istiyorum.

Tabii, Malatya önemli bir turizm kenti, önemli bir su şehri, dünyanın en güzel kayısılarının yetişmiş olduğu bir kent ama önemli bir tarih kenti de olduğunu burada huzurlarınızda belirtmek istiyorum. Bu aslana dikkatlice bakmanızı istiyorum; kadim Arslantepe’nin koruyucu aslanları, milattan önce 1200 ve 700’lü yıllarda yapılmış, bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum.

Yine, Malatya, İran’daki Büyük Selçuklu cami geleneğinin Anadolu’daki tek örneği olan Battalgazi Ulu Camisi’yle, Darende Somuncu Baba Külliyesi’yle, geleneksel Beşkonaklar’ımızla, Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı’yla, Taşhoron Kilisesi’yle ve güzellikleriyle önemli bir kentimizdir. Malatya, yetiştirmiş olduğu siyasetçisi, devlet adamı, sanatçısıyla da önemli bir kenttir. Bunu da sizlerle paylaşmak istiyorum.

Şimdi Malatya’nın sorunlarının birkaç tanesini sizlerin dikkatine sunmak istiyorum değerli milletvekilleri. Şimdi, değerli arkadaşlar, bizim Malatya’mızın önemli ilçelerinden birisi Arapgir ilçemiz. Arapgir ilçemizin Malatya’ya yaklaşık 120 kilometre civarında bir yolu var. Arapgir aslında Malatya’nın Kemaliye’ye, İliç’e ve Erzincan’a da açılan bir kapısı ama maalesef, Arapgir sanki bir başka ülkenin ilçesiymiş gibi, defalarca dile getirmemize rağmen arabalar hâlâ zar zor yan yana geçebiliyor. Arapgir’in 54 kilometrelik yolu âdeta köy yolu gibi, AKP bu dönemde duble yollarla övünüyor ama Arapgir yolu maalesef yapılabilmiş değil, bunu da milletvekillerimizin ve ilgililerin dikkatine sunmak istiyorum. Çok zor bir şey değil değerli arkadaşlar, bu Arapgir yolu hem Elâzığ’ı Arapgir’e, Keban’ı Arapgir’e, Kemaliye’yi Arapgir’e bağlıyor hem de Malatya’yı Arapgir’e bağlıyor, bunu da dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Yine, geçtiğimiz dönemlerde gündeme getirmiştim değerli arkadaşlar, bir Söğüt Göleti’miz var, Doğanşehir Söğüt Göleti, AKP’nin bu dönemde kazandırmış olduğu önemli şeylerden biri; gölet var, su yok, bakın, gölet var, su yok. Bu paraya yazık, harcanan paraya yazık, emeğe yazık, maalesef bu gölette hâlâ bir adım atılabilmiş değil.

Diğer bir garabet ise değerli arkadaşlar, Malatya Erkenek beldemizde yıllardan beri her seçim döneminde Erkeneklileri kandıran bir gölet meselesi var. Orada da gölet var, bakın, burada da gölet var ama su yok. Her dönem “Sızıntı var.” diye oyalıyor insanları ama maalesef, hâlâ Erkenek’in göleti bitirilebilmiş ya da su verilebilmiş değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

VELİ AĞBABA (Devamla) – Âdeta, deprem olmuş gibi, Erkenek Göleti çürümeye bırakılmış. Buradan, Erkenekliler adına size söylüyorum: Lütfen, bu millî servetin yok edilmesine izin vermeyin ve Erkenek’in yok edilmesine de izin vermeyin.

Değerli arkadaşlar, yine, diğer bir mesele: Bizim, Kuluncak ilçemiz var. Hekimhan ile Kuluncak arası yol, köy yolundan daha beter, defalarca söylememize rağmen hâlâ daha yapılabilmiş değil. Ayrıca, Kuluncak ile Darende arası da çok kötü durumda. Geçtiğimiz günlerde Ayvalı beldemize gittik -ki Ayvalı, Darende’nin en büyük beldesiydi, belediyenin kapatılması sonucunda Ayvalı’ya selam veren siyasetçi kalmadı- Ayvalılılar “Oyları AK PARTİ’ye veriyoruz.” diyor ama onlardan selam dahi alamadıklarını ifade ediyorlar, burada da AK PARTİ Grubuna iletmek istiyorum. Buradaki yol da hakikaten çok kötü durumda.

Bu sorunların çözülmesi için uğraşacağımızın bilinmesini istiyor, Malatya adına, Malatya’ya değer veren Arslantepe adına herkesi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 284 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 14’üncü maddesinde geçen “şekilde” ibaresinin “biçiminde” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

          Habip Eksik                      Gülüstan Kılıç Koçyiğit                     Ömer Öcalan

               Iğdır                                         Muş                                      Şanlıurfa

Mahmut Celadet Gaydalı                                                                   Kemal Peköz

               Bitlis                                                                                      Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Sayın Mahmut Celadet Gaydalı’nın, Bitlis Milletvekili.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, partim ve grubum adına, görüşülmekte olan 284 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 14’üncü maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.

Bugün 4 Kasım, partimize karşı yapılan sivil darbenin 5’inci yılı. Haksız ve hukuksuz bir şekilde tutulan tüm arkadaşlarımızı, kamuoyunu ve sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de ekonomik politikalar, ihracatın ötelendiği, ithalatın ise ön plana çıktığı bir sistematikle çalışmaktadır. Bu durum da beraberinde üretim ekonomisi yerine tüketim ekonomisini merkezine alan bir yapının kurulmasına sebebiyet vermektedir. İthalatı kısa vadelerde olumlu bulan yönetim şekli, orta ve uzun vadede özellikle üretim araçları boyutunda ciddi krizler oluşturmaktadır. Bu krizleri önlemenin ilk adımı, ithalat ile ihracat kalemlerinin doğru orantılı bir biçimde hareket etmesi olmalıdır. Ortaya çıkan cari açık, aslında bu terazinin şirazesinden çoktan koptuğunun göstergesidir. Merkez Bankası verilerine göre on iki aylık cari işlemler açığı 23 milyar 33 milyon dolar, ocak-ağustos aylarında cari açık neredeyse 14 milyar dolar. Cari denge, kur ve enflasyon arasında bir bağlantı kurulmaya çalışılıyor, böyle bir şey yok. Bakıldığı zaman, Merkez Bankasının 528 milyon dolar cari fazla verdiği belirtiliyor fakat kurda bir azalma yaşanmıyor. Enflasyonda düşüş söz konusu değil, aksine yukarı yönlü bir hareketlilik var.

İhracat, tabii ki önemli bir politikayla yönlendirilmelidir. Fakat ihraç etmek için ithal etmeniz gerekli. Bunlar kendi içinde bir sistematikle çalışıyor yani ham madde verilirse ürün alınıyor, ürün verilirse ham madde alınıyor; birbiriyle bağlantısız değiller. Dolayısıyla ihracatın artması, ithalatı da aynı şekilde artıracak, cari denge yine bozuk olacaktır. Şimdi, burada yapılmak istenen aslında şu: “İhracata yönlendirelim, üreticinin, sanayicinin korkularını giderelim; böylelikle ihracat artışı devam etsin, sürdürülebilir, devamlı bir ihracat modelini hayata geçirelim; dolar girdisi olsun, enflasyon düşsün, kurdaki hareketlilik son bulsun vesaire.” Ekonomik göstergeleri iyileştirme mantığı bu olursa, tabii ki ekonomi de daha kötüye gider.

Değerli milletvekilleri, ihracat artırmak uğruna kuru böyle bırakmak, açıkçası ihracatçı için olumlu gibi görünse de ithalat maliyetlerinin artması ve enflasyon oranlarının artışında ciddi sonuç ortaya çıkarmaktadır. İktidarın oynadığı bu yanlış ekonomik politikanın ağır sonuçları ile maalesef halk yüzleşmek, cefasını çekmek zorunda kalıyor. Alım gücü sürekli düşüyor, insanlar sahip oldukları tüm birikimlerini tüketiyor ve ciddi bir yoksulluk ve işsizlik ortaya çıkıyor. Ülke olarak, başka bir ülkenin para değeri sizin para değerinizi 10 kat eritmiş, hâlen mevcut durumun sürdürülebilir olduğunu düşünüyorsunuz. Gerçi, eski Hazine ve Maliye Bakanı demişti: “Dolarla ne işiniz var?” Anlaşılan o ki bu düşünce, iktidar tarafından hâlâ itibar görüyor. Kur arttıkça hayat pahalılaşıyor, benzine, doğal gaza, elektriğe, teknolojik her türlü alete, otomobile ve daha pek çok alanda da zam üstüne zam geliyor, insanlar geçinemiyor. Bakın, kış ayları geldi, daha kombiler, sobalar yanmadan insanların cebi yanmaya başladı, her gün yeni bir zam haberi.

Değerli milletvekilleri, olayı nereden tutarsak tutalım, dönüp dolaşıp aynı yere geleceğiz. Bir ülkede demokrasi yoksa, adalet yoksa, huzur yoksa, kısacası güven yoksa o ülkenin ekonomik hiçbir politikası da tutarlı olamaz. Sadece ülkeye yatırımcı çekmek, üretim kaleminde artışa gitmez. Özellikle orta ve yüksek kaliteli teknolojinin üretimi açısından yeni bir politika belirlemek gerekir. Salt bir şekilde ihracat artırmanın ne enflasyona ne de kura etkisi olacaktır. Teknoloji ve bilime yatırım yapmak, mevcut teknolojiyi bilimsel araştırma ve geliştirme yoluyla daha ileri seviyeye taşıyacak markalar oluşturmanız gerekiyor.

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Aksi takdirde bu sarmalın içinde daha da fakirleşerek yok olmayla karşı karşıya kalınacaktır.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçılar Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 14’üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “yeniden düzenlenmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

          Hüseyin Örs                             Yasin Öztürk                              Ümit Beyaz

             Trabzon                                    Denizli                                    İstanbul

Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                                               Feridun Bahşi

              Adana                                                                                     Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Antalya Milletvekili Sayın Feridun Bahşi’nin.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Feridun Bey, grubunuz en çok sizi alkışladı. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Gruba nifak sokuyor gibi olmayayım ama…

FERİDUN BAHŞİ (Antalya) – Eyvallah.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 284 sıra sayılı Yasa Teklifi’nin 14’üncü maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, madde üzerine çok fazla söyleyeceğimiz bir şey yok. Bu sebeple genel meselelerden bahsetmek istiyorum.

İktidar partisi ne kadar kulağını tıkasa da böyle bir sorun yokmuş gibi davransa da ülkemizde bir EYT sorunu vardır. Hemen her aileyi çok yakından ilgilendiren, adına kitaplar yazılan, mitingler düzenlenen büyük bir sorun. Biz bu soruna kulağımızı tıkayamayız ve her zaman dile getirmeye de devam edeceğiz. Ne istiyor bu EYT’liler? Gasbedilen emeklilik haklarının geri verilmesini istiyor. Şimdi, devletle ya da özel şirketlerle iş başlama hukuku bir sözleşmeyle olur. Sözleşmenin iki tarafı vardır; biri kişi, diğeri kurum. İşe başlarken de taraflar iş şartlarını belirleyen bir sözleşme imzalamışlardır ancak devlet, 1999 yılında çıkardığı yasayla tek taraflı olarak bu sözleşmeyi iptal etmiştir. Yirmi-yirmi beş yılda emekli olacakların haklarını gasbedip emeklilik haklarını ellerinden almıştır. Devlet, hukuki sözleşmeyi ihlal etmiştir.

Cumhurbaşkanı, 31 Mart seçimleri öncesinde EYT’liler için “Onların ne istediğini, taleplerinin ne anlama geldiğini çoğu kimse bilmiyor. Onlar 38 yaşında emeklilik istiyorlar.” demişti. Değerli arkadaşlar, özellikle şunu ifade etmek istiyorum ki: Emeklilikte yaşa takılmak, erken emeklilik değildir, gasbedilen emeklilik hakkının, hukukunun geri istenmesidir. Eğer bu memleket, EYT’lileri emekli ettiğinizde batacaksa, bir daha söyleyin, biz bu hususu dile getirmeyelim. Siz, memleketin bütçesini iyi yönetemezseniz tabii ki bu insanları yük olarak görürsünüz. Bugün, Suriyelilere yani milyonlarca Suriyeliye milyarca dolar harcarken bu, devlete yük olmuyor; spor kulüplerinin borçları affediliyor, bu, devlete yük olmuyor; beşli çetenin vergi borçları faiziyle, aslıyla affediliyor, bu, devlete yük olmuyor. Kim yük oluyor? Sadece EYT’liler yük oluyor. Milleti kendi hazinesine yük göremezsiniz. Para da milletin, hak da milletin, hukuk da milletindir.

Değerli milletvekilleri, diğer bir konu ise 3600 ek gösterge sorunudur. 3600 ek gösterge vaadi, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından yine kritik bir seçim öncesinde ortaya atılmış ve 24 Haziran 2018 seçimlerinden hemen önce “Bir müjde vermek istiyorum: Polis, hemşire, öğretmen, din görevlilerimiz ve diğer idarecilerimizin ek göstergelerini 3600’e çıkaracağız.” demişti ve bu kesimler büyük bir beklenti içine sokulmuş, AK PARTİ’ye oy vermeleri sağlanmıştı. Ancak seçimin hemen arkasından bu vaat de unutuldu. Cumhurbaşkanının verdiği sözün üzerinden tam üç yıl geçti ve üç yıldır tozlu raflarda bekleyen ek gösterge sorununu ağustos ayındaki toplu sözleşme görüşmelerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tekrar gündeme getirdi. Bakan, bu sorunun çözümü konusunda gerekli çalışmaları yapacaklarını söyledi ve 2023 yılındaki toplu sözleşme döneminde 3600 ek gösterge meselesini çözeceklerini dile getirdi. Anlaşılan yine ek gösterge, seçim vaadi olarak kullanılacak.

Değerli milletvekilleri, her yıl, adli yıl açılışında adalet sistemimizin eksikleri gündeme getirilir. Ama adaletin işleyişinin olmazsa olmaz unsuru olan adalet çalışanları her seferinde unutulur, yok sayılır. İş yükünün ağır olması, personel sayısının azlığıyla, ekonomik ve sosyal hakların yetersiz olması, çalışanların psikolojisini bozmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

FERİDUN BAHŞİ (Devamla) – Mesai mefhumu gözetmeden tozlu arşivlerde, dosya yığınları arasında düşük ücretlerle iş yükünün büyük bir kısmını omuzlayan zabıt kâtipleri, mübaşirler ve yazı işleri müdürleri, ayrıca teknik hizmetler sınıfı çalışanları, yardımcı hizmetler sınıfı personeli Adalet Bakanlığınca bugüne dek hatırlanmamıştır. Adalet Bakanlığı, yargı sisteminin sorunlarını tamamıyla ele almalı, tüm çalışanlar için iyileştirme düzenlemeleri yapmalıdır.

Bu vesileyle, Gazi Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

14’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

15’inci madde üzerinde aynı mahiyette 3 adet önerge vardır, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 284 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesinde yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Tahsin Tarhan                   Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu                 Müzeyyen Şevkin

             Kocaeli                                     Manisa                                      Adana

        Tacettin Bayır                            Ulaş Karasu                          Vecdi Gündoğdu

               İzmir                                       Sivas                                     Kırklareli

Diğer önergenin imza sahipleri:

 Mahmut Celadet Gaydalı                    Habip Eksik                             Kemal Peköz

               Bitlis                                        Iğdır                                       Adana

         Ömer Öcalan                     Gülüstan Kılıç Koçyiğit                     Semra Güzel

            Şanlıurfa                                      Muş                                     Diyarbakır

Diğer önergenin imza sahipleri:

          Hüseyin Örs                              Ümit Beyaz                              Yasin Öztürk

             Trabzon                                   İstanbul                                    Denizli

Mehmet Metanet Çulhaoğlu              Fahrettin Yokuş                     Arslan Kabukcuoğlu

              Adana                                      Konya                                    Eskişehir

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk söz, Kırklareli Milletvekili Sayın Vecdi Gündoğdu’nun.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biz bugün burada ne konuşursak konuşalım, hangi kanunu gündeme alırsak alalım; milletin asıl gündemi, hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı, evinde kaynamayan tenceresi. Gündem, milletin mutfağına, ocağına musallat olmuş AKP’nin besleyip büyüttüğü canavar olan enflasyon. Zamlar yağmur gibi devam ediyor. Elektriğe 3 kez, doğal gaza 9 kez zam yapılmış; kömüre yüzde 30, mutfak tüpüne yüzde 42 zam yapılmış; gıda fiyatlarındaki artış yüzde 45’leri geçmiş; saray hâlâ gelip buralarda 3 maymunu oynuyor.

Kırklareli’mizin ayçiçeği, kanola, buğday, mısır üreticisi; borç sarmalından hâlâ kurtulamadı ve kurtulamıyor. Son bir yılda mazot yüzde 22, sülfat gübre yüzde 120 artmış, üre 2 bin liradan 10 bin liralara dayanmış, DAP gübre yüzde 150 zamlanmış. Çiftçi, cumhuriyet tarihinde ilk kez gün gün, saat saat, borsa gibi mazot ve gübre fiyatlarını takip eder hâle gelmiş. İlk kez “Gübresiz nasıl ekim yaparım?” diye de çiftçimiz düşünmeye başlamış.

Hâlâ desteklemeleri belli olmayan, alın terini gece gündüz toprağa akıtan Kırklareli’nin eli nasırlı, vefakâr çiftçisi bu girdi maliyetleriyle nasıl üretecek bir bakmak lazım. Nasıl para kazanacak? Nasıl bu milleti doyuracak ve nasıl besleyecek? Geçen sene 1 kilogram üre alabilmek için 1 kilo buğday satan üretici, şu anda 1 kilo gübre almak için 1 kilo buğday yerine 4 kilo buğday satmak zorunda kalıyor. Peki, bunu görmüyorlar mı? Gözü kör, kulağı sağır olanlar görsünler diye böyle basitçe, tane tane, anlayabilecekleri gibi anlatmaya çalışıyoruz.

Sayın milletvekilleri, dünyanın el üstünde tuttuğu, gözünün içine baktığı, üzerine titrediği üretici çiftçiyi saray yok sayıyor. Kendi çiftçimizi yok sayanlar, başka ülkelerin çiftçilerine milyar dolarları da akıtıyorlar. Örnek mi? Saray rejimi buğday üreticimizden buğdayı ton başına 2.250 liradan alırken yabancı çiftçiden 3.343 liraya alıyor yani yabancı çiftçi yüzde 48 daha fazla para kazanmış durumda. Arpayı bizim üreticimizden 1.750 liradan alırken yabancı çiftçiden 3.180 liradan alıyorlar; yabancı çiftçiye yüzde 82 daha fazla para ödeniyor. Şimdi, elinizi vicdanınıza koyun ve tekrar düşünün, AKP bizim çiftçimize mi, bizim köylümüze mi çalışıyor yoksa yabancı çiftçiye mi çalışıyor; buna bir bakalım.

Peki, sadece bunlar mı? Yok, hayır, bunlar da değil. 7 milyar 365 milyon dolarlık canlı büyükbaş hayvan ithal etmişsiniz. 373 milyon 215 bin dolarlık küçükbaş hayvan ithal etmişsiniz. Bu yetmemiş, bir de kırmızı et ithal etmişsiniz, ona da 1 milyar 433 milyon dolar para ödemişsiniz. Yabancı besicilere toplam ödediğimiz para tam 9 milyar 171 milyon dolar. Bütün besicilerimize milletin kürsüsünden de sesleniyorum, vicdanı olan herkese de sesleniyorum: 9 milyar 171 milyon doları biz kendi besicimize ödeseydik ne olurdu biliyor musunuz? Türkiye beslenirdi, yetmedi, Orta Doğu’yu beslerdik, yetmedi, Kafkasları beslerdik.

Bitmedi, AK PARTİ hükûmetleri döneminde yem ham maddesine tam 58 milyar dolar ödemişiz. Biz niye üretmiyoruz peki bunları? Dünya kadar işsiz var, fabrika yapacak alan mı yok, o da var, hepsi var; yağ var, un var ama helva yapmak isteyen yok, helva yapmak isteyenlerin niyeti de yok. (CHP sıralarından alkışlar) AKP’nin rant, yabancı sermaye odaklı tarım politikaları nedeniyle ülkemizin temel gıda maddelerinde dışa bağımlı hâle de getirildiğini maalesef görüyoruz. Dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden 1’i olma konumunu da maalesef kaybetmiş durumdayız.

Değerli milletvekilleri, halkımızın umudu ve çözümün adresi de belli ve halk da bunu biliyor. Çözümün adresi karşıda, Cumhuriyet Halk Partisidir değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Unutmayalım, sanayi insanı belki zenginleştirir ama tarım insanı yaşatır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayınız sözlerinizi.

VECDİ GÜNDOĞDU (Devamla) – Çiftçimiz alın teri, göz nuruyla toprağın bereketini nasıl soframıza sunuyorsa, karnımızı doyuruyorsa biz de çiftçimizle birlikte üreteceğiz ve hakça da paylaşacağız.

Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında emin olsun ki çiftçinin yüzü gülecek. Üreten köylü yine milletin de efendisi olacaktır. Az önce Grup Başkan Vekilleri de söyledi: “Hep tekrar ediyorsunuz ‘Gidicisiniz, gidicisiniz.’ diye, gitmiyoruz.” dedi. Hiç merak etmesin, ilk seçimde ama zamanında, ama erken, zaten çiftçi sizi gönderecek.

Genel Kurula saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci söz Sayın Semra Güzel’in, Diyarbakır Milletvekili.

Buyurun lütfen.

SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, evet, bugün 4 Kasım ve HDP’ye yönelik yapılan siyasi operasyonun, siyasi darbenin yıl dönümü. Bizler bir kez daha buradan bu darbeci anlayışı kınıyoruz ve tüm tutsak arkadaşlarımızı da sevgiyle selamlıyoruz.

Evet, kanun teklifinin 15’inci maddesine dair söz aldım. İhracat, ekonomiyi güçlendirme açısından tabii ki önemli. Fakat ben bugün burada biraz da pandemiyle katmerleşmiş ve ekonomik krizin etkisiyle esnafların geldiği duruma ve özelde Diyarbakır esnafına ve şehirdeki mevcut genç işsizlik oranına değinmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, iktidar “Pandemi süreci içerisinde 2,5 milyona yakın esnafa 9 milyar TL hibe desteğinde bulunduk.” dedi. Fakat bu süre içerisinde binlerce esnaf kapısına kilit vurmak zorunda kaldı; işinden, ekmeğinden oldu. Her ne kadar gerçek rakamlar çok daha yüksek olsa da, Bakanlık verileri dahi “En az 112.710 esnaf kepenk kapattı ve 71.314 şirket de çalışmalarını sonlandırdı.” dedi. Buralarda çalışan yüz binlerce insan ise işsiz kaldı. Bu sorunlara dair ise çözüm olarak ayda 1.000-1.500 TL dağıtmak görüldü. Birçok esnafın kirasının yarısına bile yetmeyecek olan bu tutar kime, neye yetecek? Kaldı ki bu ödenen hibelerin birçoğu da birçok esnaf hacizlik durumda olduğu için banka tarafından kesintiye uğratıldı. Çoğu esnaf bu komik rakamı dahi ihtiyaçları için kullanamadı.

Değerli milletvekilleri, bu sorunlara çözüm olmak gerekirken bizzat devletin kurumları tarafından esnaf mağdur ediliyor. Bugün, Diyarbakır’da, deyim yerindeyse esnaf kan ağlıyor. Yenişehir pazar esnafı üç aya yakın süredir bizzat kayyum yönetimi tarafından mağdur ediliyor. Bu insanlar yıllardır pazar kurdukları alana bir sabah gidiyorlar ve “Bir daha burada pazar kuramazsınız.” deniliyor. Sebep ne peki? Başka ilçenin esnafı burada pazar kuracakmış. E, bu insanlar ne yapacak peki? Kayyum için bir önemi yok bu esnafın. Esnaf tepki olarak mallarını yere attı ve gece boyunca nöbet tuttu, basına yansıyınca da kayyum esnafla görüşmeyi kabul etti ama bu görüşmede de esnafı tehdit etti. Bir süre sonra ise Forum Diyarbakır AVM arkasında bir yer gösterildi; esnaf ilk gittiği zaman, pazarı kurmak istediği zaman, tekrar “Burada pazar kuramazsınız.” denildi. Sebep ne peki? Esnafa resmî yolla hiçbir gerekçe sunulmazken bazı zabıta memurlarının söylediğine göre, Forum Müdürü burada pazar açılmasını istemiyormuş, kayyumdan ricacı olmuş ve kayyum da bu ricasını kabul etmiş. Ayrıca, pazar esnafı aldıkları her bir yer için verilen numaraya yüklü bir miktarda bir para ödemiş ve bu paranın nereye aktığı da malumunuz. Sonuçta mağdur olan kim? Yine Yenişehir pazar esnafı. Hâlâ kendilerine gösterilmiş bir pazar yeri yok ve hâlâ mağduriyetleri devam ediyor.

Değerli milletvekilleri, zamanında Diyarbakır’ın en işlek çarşılarından biri olan Ofis Yeraltı Çarşısı esnafının da sorunları almış başını gidiyor. Çarşı esnafı, çarşı girişlerinin merdivenlerinin kırık olmasından kaynaklı tehlike arz ettiğini, sağlık bakımından da uygun olmadığını ve yıllardır düzenlenmediğini beyan etmiştir. Bu durum esnafın ekonomik gelirini de olumsuz etkilemektedir. Çarşı esnafı, girişlerin özellikle etkinlikler zamanında kolluk kuvvetlerinin araçları tarafından kapatıldığını ve bu durumda müşterilerin geliş gidişinin olmadığını söylemektedir. Yine, kış aylarında, yol kenarında bulunan çarşı girişlerinin tel örgü olmasından kaynaklı müşterilerin zorluk çektiğini, son dönemlerde pandemi koşulları ve yapılan zamlar nedeniyle geçim sıkıntısı yaşadıklarını söylüyorlar. Çarşının teknik sorunlarının halledilmesi için defalarca ilçe kayyumuyla görüşmelerine rağmen sorunlarına dair hiçbir çözüm bulamamışlar.

Esnafın içerisinde bulunduğu bu durum doğal olarak genç işsizliği de etkiliyor. Her ne kadar TÜİK verileri son olarak Türkiye’deki genç işsizliği -mevsim etkisinden arındırılmış olarak- yüzde 22 olarak açıklasa da hepimiz biliyoruz ki bu veriler aslında gerçeği yansıtmıyor. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odasının yaptığı açıklamada TÜİK’in verilerinin gerçeği yansıtmadığı, kapanan iş yerleri sonrası genç işsizliğin şehirde çok fazla arttığı ve gençlerin çalışabilmek için Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde bulunan Duhok ve Erbil'e yoğun olarak gittiği belirtilmiştir. Oda yönetimi, pandemi sürecinde hizmet sektöründe mağazalarda çalışan birçok gencin ülkeyi terk ettiğini, çoğunun burada iken evine ekmek götüremediğini belirtmiştir.

Evet, Anayasa madde 173 oldukça açık: “Devlet, esnaf ve sanatkârları koruyucu ve destekleyici tedbirler almalı.” diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın lütfen.

SEMRA GÜZEL (Devamla) – Fakat bu Hükûmet, bırakalım koruyucu ve destekleyici tedbirleri almayı, doğrudan esnafın ekmeğiyle işiyle oynuyor.

Bizler buradan bir kez daha dile getiriyoruz; gelin, bu ekonomik krizin en önemli nedeni olan savaş politikalarından vazgeçin ve işçinin, emekçinin, halkın sorunlarına eğilin.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde son söz sahibi Sayın Arslan Kabukcuoğlu, Eskişehir Milletvekili.

Buyurun.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 284 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 15’inci maddesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Serbest bölgeler, ülkede geçerli ticari, mali ve iktisadi alanlara ilişkin hukuki ve idari düzenlemelerin uygulanmadığı veya kısmen uygulandığı, sınai ve ticari faaliyetler için daha geniş teşviklerin tanındığı ve fizik olarak ülkenin diğer kısımlarından ayrılan yerler olarak tanımlanmaktadır. Dünya devletlerinin birbirleriyle ilişki kurmasında, kaynaşmasında, politik ve ekonomik gelişmeyi sağlamasında serbest bölgelerin büyük önemi vardır. Serbest bölgelerin kurulması bu ilişkileri geliştirecektir; ülkeye yabancı sermaye çekecek, yabancı yatırımlar gerçekleşecek, teknoloji transferi söz konusu olacak ve yeni pazarlar bulunacaktır. Serbest bölgede mevzuatın esnekliği nedeniyle ithalat, ihracat ve transit ticaret hızlanacaktır. Firmaların maliyetlerinde düşürücü bir etki yaratma potansiyeli olan serbest bölgelere sahip olan ülkelerin uluslararası rekabette gücü artmaktadır.

Serbest bölgeler milattan önce 2000 yıllarında kurulmuştur. OECD verilerine göre 130 ülkede 3.520 tane serbest bölge vardır. Ülkemizde ise cumhuriyetle birlikte, 1927 yılında kurulmuştur. Şu anda 18 serbest bölgeye sahibiz. 520’si yabancı olmak üzere, 2 bin firma faaliyet göstermektedir. Yaklaşık 80 bin kişi bu alanda çalışmaktadır. Serbest bölgede birtakım kolaylıklar sağlanmaktadır. Bu kolaylıklar; finansal teşvikler, amacına özel olarak oluşturulmuş altyapı, koşulsuz ve sınırsız kâğıt transferleri, arsa, bina ve tesislerde elverişli fiyatlar, pazara ulaşmada kolaylıktır.

Serbest bölgeler, başlangıçta endüstriyel bölgeler, serbest üretim bölgeleri, serbest ihracat bölgeleri gibi fonksiyonlarıyla isimlendirilirken günümüzde kavram çok değişmiştir; Çin, Brezilya ve Filipinler’de olduğu gibi pek çok fonksiyona sahip olmakta ve ekonomik bölge olarak adlandırılmaktadır. Bunun yanında, serbest bölge, toprak sınıflandırma kavramı da değişmiştir. Herhangi bir fabrikanın küçük bir alanı, küçük bir arazi de serbest bölge olarak ilan edilebilmektedir. Bazen de serbest bölge fikri, bir şehri kapsamakta, serbest şehir serbest bölgesi oluşturmaktadır. Bazı ülkeler için serbest bölgeler çok genişlemiş öyle ki toplam ihracatın yüzde 80’ini yapar hâle gelmiştir. Serbest bölgeler yabancı sermayeyi çekme özelliğiyle yabancı sermayeyi üretken sermaye hâline getirebilmektedir. Serbest bölgeler, ülkelerin gelir ve istihdamını artırmak, imalat sanayisini çeşitlendirmek, bu malların ihracatını sağlamak, yabancı sermayeyle bağlantı kurarak emeğin beceri düzeyini artırmak ve teknoloji transferi gibi, ülkelere pek çok yarar sağlamaktadır. Buna karşın serbest bölgelerin birtakım handikapları da vardır; altyapı çalışmalarının beklenen yararı sağlamadığı ve getirilerinden çok daha fazla olduğu durumların örnekleri de vardır, döviz kazancı sağlamadığını vurgulayan görüşler de vardır. Serbest üretim bölgelerinin ev sahibi ülkelere refah etkisini araştıran çalışmaların bazılarında da refah düzeyini düşürdükleri görülmüştür.

Sonuç olarak, yabancı sermaye ve büyük ölçekli yerel sermaye fraksiyonları bu bölgelerde asıl fayda sağlayacak aktörler olarak karşımıza çıkmaktadır. Yalıtılmış serbest piyasa alanları yaratmak yerine ülke çapında reformların bir tamamlayıcısı olarak kullanılmalıdır. Bölgelerden sağlanacak faydalar ancak tüm ülke genelinde yerli firmaların rekabet gücünü artıracak ekonomi politikaları ve yapısal reformlarla eş zamanlı olmalıdır. Serbest bölgeler, yerli sermaye ile yabancı sermaye arasında köprü olmalıdır. Ülkemizde serbest bölgelere yerli sermaye akımı olmuş; yerli sermaye, yabancı sermayenin geleceği söylemleriyle o bölgelerde iş yapmaya çalışmış ve burada kısmen istismar yapmışlardır. Serbest bölge özellikle işçilerin aleyhine çalışmaktadır. Büyük bir ekonomik ve sosyokültürel gelişmişlik gösteren Eskişehir’de animasyon, dijital oyun, sinema ve tasarım sektörleri amaçlı bir serbest bölge ile endüstriyel amaçlı bir serbest bölgeye ihtiyaç vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) – Bu yatırımlar ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayacaktır.

Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

15’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

16’ncı madde üzerinde 3 adet önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 284 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesinde yer alan “şeklinde” ifadesinin “ibaresi ile” ifadesiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Tahsin Tarhan                   Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu                 Müzeyyen Şevkin

             Kocaeli                                     Manisa                                      Adana

          Ulaş Karasu                            Tacettin Bayır                        Ömer Fethi Gürer

              Sivas                                        İzmir                                       Niğde

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilginç bir Tarım ve Orman Bakanımız var. Kendisi son dönemlerde söylediği sözleri hiç söylemese belki daha hayırlı iş yapmış olacak. Gıdadaki ihracat-ithalat değerlendirmesinde sürekli “İhracatımız ithalatımızı geçti.” diye anlatıyor ve bunu bir başarı öyküsü olarak kamuoyuna sunuyor. Ancak bunu bilenler tabii ki biliyor; yurt dışından ithal ettiğimiz buğdayın, arpanın yani gıdayla ilgili, daha sonra dâhilde işleme rejimi kapsamında yurt dışına sattığımız ürünlerin Türkiye'ye girişindeki gümrük sıfırlanıyor. Gümrüğün sıfırlanmasının ötesinde, yurt dışından aldığımız ürün yurt içinde sanayiciye daha düşük fiyatla veriliyor. Bunların kayıpları, Toprak Mahsulleri Ofisinin bu anlamdaki zararı, vergi kayıpları ele alınsa ihracatımızın ithalatı geçip geçmediğini daha somut görmüş oluruz.

Tabii, Bakanın son dönemlerde sıkça söylediği bir söz çiftçinin mutlu olduğu yönünde. Diyor ki: “Çiftçimize biz iyi taban fiyatı verdik.” Taban fiyatı ne verildi? Ekmeklik buğdayda 2.250 lira verildi, makarnalık buğdayda 2.450 lira verildi, arpada da 1.750 lira taban fiyat verildi. Sayın Bakan, kamuoyunun önüne çık da bir söyle, bu mutlu çiftçinin ne kadarı Toprak Mahsulleri Ofisine bu fiyattan ürün verdi. Çünkü çiftçi Toprak Mahsulleri Ofisine ürün vermediği için sürekli ithalat yapmak zorunda kalıyorsunuz. Arpada tarihin en yüksek ithalat rakamına eriştiniz. Arpa ithalatımız 2 milyon tonu geçti. Peki, arpayı yurt dışından kaçtan alıp geliyorsunuz? Yurt dışından gelen arpaya verdiğiniz para da 3.180 lira. Yani bizim çiftçimize vermediğiniz desteği yabancı çiftçiye veriyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu bu konuda yapmış olduğu açıklamada çiftçiden alınan ekmeklik buğdayın 2.250 liradan alındığını, 3.343 liradan da ithal edildiğini söyledi.

Değerli arkadaşlar, şu anda yurt dışından 11,5 proteinli buğday alabiliyoruz çünkü 14, 15, 16 protein değerindeki buğdayı dahi alıp gelemiyoruz. Neden? Yurt dışına, Rusya’ya buğday satan Türkiye, yurt dışından buğday almak zorunda. Yurt dışından buğday almak zorunda olan Türkiye’nin o fiyatlarla ürünü getirip piyasaya verebilme şartları yok. Örneğin, ekmeklik buğdayın dışında, makarnalık buğday ithal edemiyoruz. İthal edemememizin nedeni, Fransa’da 500 doları, Kanada’da 700 doları geçmiş; biz çiftçiye 2.250 lira rakam verdik.

Değerli arkadaşlar, bakınız, bu mantıkla gidersek önümüzdeki yıllarda sorunlarımız daha da katlayacak. Tezelden ben Bakana bir öneride bulunayım: Marketlerde fahiş fiyat için 2 milyar 700 milyon liralık bir ceza kesti; bunu niye kesti? Vatandaşa pahalı ürün satıldı diye kesti. O zaman devlet alıp bu parayı kendi hazinesine koymasın; ne yapsın? Çiftçiye ücretsiz tohum ve gübre parası olarak bunu dağıtsın çünkü vatandaştan geleni çiftçiye verelim, onların ekim yapmasını sağlayalım. (CHP sıralarından alkışlar)

Niğde’de hafta sonu gezdim, tarlalara gittim; buğday eken çiftçi ne yazık ki gübre atmıyor. Önümüzdeki yıl bu nedenle rekolte düşecek, sıkıntılar daha da katlayacak. Yine, Bakanın ilginç bir açıklaması var, Bakan Bey diyor ki: “Gübrede desteği artırdık.” Ne kadar artırdın Sayın Bakan? 1 dekara 4 lira artırdın. Peki, 1 dekarda harcanan gübre ne kadar zam gördü? 370 lira zam gördü. E, senin 4 lirayla o çiftçi o gübreyi nasıl alsın? Elektriği artırıyorsunuz, mazotu artırıyorsunuz, tohumu, gübreyi, ilacı artırıyorsunuz, çiftçiye “Her yeri ek.” diyorsunuz. Bu anlayışla o çiftçi nasıl ekim yapsın? Girdi fiyatlarını bu kadar artırarak ülkenin çiftçisine “Bu işi yapma.” diyorsunuz; yetmiyor, kredi borçlarını ödeyemeyenlere haciz götürüyorsunuz, çiftçiyi o yönlü de mağdur ediyorsunuz. İçinde bulunduğumuz koşullarda tarım, tarihinin en zor sürecini geçiriyor ama unutmayın ki hava gibi, su gibi gıda da ihtiyaçtır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) – Gıdamız olmazsa sıkıntılarımızı da katlar.

Daha iyi anlaşılması için rakamları bir kez daha tekrarlamakta yarar görüyorum: Üre gübre 2020 Haziranında 1.800 liraydı, bugün 9.100 lira; DAP gübre 2020 Haziranında 2.250 liraydı, bugün 8 bin lira; 20-20 gübre 2020 Haziranında 1.680 liraydı, şu anda 5.570 lira; CAN gübre 2020 yılında bin liraydı, bugün 5.860 lira. Bu, yalnızca gübredeki girdi maliyeti. Ya, sulama suyunu yer altından çıkarıp elektriğe para veren çiftçi ne yapsın? Gidiyorum, “Sayın Vekilim, tarladan çıkacak üründen fazla elektrik faturası geliyor; o zaman, bunu yapmasam daha iyi.” diyor. Başka bir çiftçiyle konuşuyorum, o da diyor ki: “Bu yıl ben kendime yetecek kadar yapıyorum, onun ötesine karışmam. Kendimi kurtarmanın peşindeyim.”

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 284 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesinde geçen “şeklinde” ibaresinin “biçiminde” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

         Ömer Öcalan                     Gülüstan Kılıç Koçyiğit              Mahmut Celadet Gaydalı

            Şanlıuraf                                      Muş                                         Bitlis

             Kemal Peköz                                      Habip Eksik                                      Mahmut Toğrul

                  Adana                                                  Iğdır                                               Gaziantep

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul’un.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın vekiller; Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve ekranları başında bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Evet, bugün -tam beş yıl önce- siyasete darbenin 5’inci yılı ve siyasi darbe neticesinde Eş Genel Başkanlarımız, belediye başkanlarımız, milletvekillerimiz, Grup Başkan Vekilimiz dâhil onlarca ve partimizin belki binlerce çalışanı gözaltına alındı, tutuklandı ama siyaseten bizimle baş edemeyenler kollukla, yargıyla devreye girmeye çalışıyorlardı, bize diz çöktürmek isterken kendileri çözüldü. Ben bu vesileyle Sayın Eş Genel Başkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’a; Belediye Eş Başkanlarımız Sayın Selçuk Mızraklı’ya Gültan Kışanak’a, Bekir Kaya'ya ve yine Grup Başkan Vekilimiz Sayın İdris Baluken şahsında arkadaşlarımıza öncelikle buradan en sıcak selam ve saygılarımı gönderiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

Sayın vekiller, AKP, sürekli, rantiyeyi besleyen torba yasalarla buraya geliyor. En son önümüzdeki yasa ihracatı artırmaya yönelik olduğu iddia edilen bir torba yasa. Şimdi ihracat doğrudan, maalesef, ithalata bağımlı hâle gelmiş. Eğer siz yerli üretimi artırmazsanız, ana ürünleri hep dışarıdan alırsanız ihracatın arttığı oranda ithalatı da artırmış olursunuz. Bakın, Türkiye’de kimilerine göre üretim ham maddelerinde yüzde 40, kimilerine göre yüzde 60 ithal girdilerle üretim yapılıyor. Dolayısıyla ihracat ithalata göbekten bağımlı hâldedir. Bu alanların en önemli noktası, maalesef, ihracat ve ithalat karnemizin en kötü olduğu alan tarım ve hayvancılık alanıdır. Hayvancılığın ana girdilerinden yemde yüzde 50’in üzerinde dışa bağımlıyız. Karma yem üretiminde kullanılan soya, mısır, ayçiçeği, kepek ve küspe ve daha birçok ürün ithalatla karşılanıyor. Ayrıca, besilik, damızlık ve bazı durumlarda kasaplık canlı hayvanın ve kırmızı etin neredeyse büyük bölümünü dışarıdan ithal ediyoruz.

Şimdi, bakın, biz son on sekiz yılda, AKP iktidarı döneminde sadece 59 milyon ton buğday ithal etmiş durumdayız. Şimdi, dışarıya bu kadar bağımlı bir üretimde çiftçi tarlasını ekemiyor. Hayvancılık tamamen öldü, yurttaş kuzlacı hayvanını kasaba göndermek zorunda kalıyor, besleyemiyor çünkü. Şimdi, böylesi bir durumda AKP ne yapıyor? Sürekli rantiyeyi besleyen, sürekli zengine hizmet eden torba yasalarla Meclisi meşgul etmeye çalışıyor. Hiçbir gün buraya yoksulu ilgilendiren, emekçiyi ilgilendiren, çiftçiyi ilgilendiren tek bir yasa gelmedi. Buyurun, biz buradan AKP’ye bir çağrı yapıyoruz: Gelin, hep birlikte, örneğin, çiftçinin gübresine, mazotuna, tohumuna destek içeren bir torba yasayı buraya getirelim; örneğin, EYT’lilerin emeklilik hakkını -ki siz de kabul ettiniz “Vereceğiz.” diyorsunuz- bir an önce bu Meclise getirelim; örneğin, memurların 3600 ek gösterge hakkını buraya getirelim; örneğin, atanamayan öğretmenlerin, daha doğrusu ataması yapılmayan öğretmenlerin, yoksulların haklarını buraya getirelim. Ama yok, bunların hiçbiri yok. Ne yapılıyor? Sürekli rantiyeye ve kendi yandaşına vergi muafiyeti, destekler şeklinde maalesef Meclis çalıştırılıyor.

Bakın, bugün yoksulluk sınırının altında bir asgari ücret var ve biz yıllardır diyoruz ki asgari ücretten vergiyi kaldıralım. Buyurun, var mısınız? Böyle bir yasayı getirin, buradan geçirelim. “Yok.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) – Bakın, yine, bugün insanımız yükselen döviz karşısında, yükselen kurlar karşısında kirasını ödeyemiyor, yakıtını ödeyemiyor. Biz -geçinemeyen insanlarımızla ilgili- yoksul ailelerimize bir an önce asgari geçim desteği sunalım diyoruz; öneriyoruz, bununla ilgili kılınız kıpırdamıyor. Yoksula gelince AKP yok ama zenginin cansiparane yanında duruyor. Aslında AKP bu duruşuyla, zenginden yana olduğunu, ranttan yana olduğunu; çiftçiyle, köylüyle, yoksulla ilgisi olmadığını bir kez daha gösteriyor. Böyle yapan AKP’yi yoksul da görmeyecek çiftçi de görmeyecek. Yakında gidiyorsunuz, buna da hazırlığınızı yapsanız iyi olur diyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesinde yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “yeniden düzenlenmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

          Hüseyin Örs                              Ümit Beyaz                   Mehmet Metanet Çulhaoğlu

             Trabzon                                   İstanbul                                     Adana

         Yasin Öztürk                          Fahrettin Yokuş                           Bedri Yaşar

             Denizli                                      Konya                                     Samsun

                                                         Dursun Ataş

                                                            Kayseri

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi Kayseri Milletvekili Dursun Ataş’ın.

Buyurun Sayın Ataş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 284 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifine bakıldığında amacın ihracatçılara finans sağlamak, ihracatı artırmak olduğu görülmektedir; bu bakımdan teklifi olumlu buluyoruz ancak bu kanun teklifi tek başına yeterli değildir. İhracatçılarımızın, KOBİ’lerimizin, üreticilerimizin ve sanayicilerimizin çözülmeyi bekleyen pek çok sorunu bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifiyle ihracat yapacak firmalara finansman sağlanacağı, böylece ihracat rakamlarının artacağı belirtilse de tek başına finansman sağlanması ihracat rakamlarını artırmayacaktır. İhracatçıların ciddi sıkıntıları bulunmaktadır. Bunların en başında üretim maliyetleri gelmektedir. Geçtiğimiz gün sanayide kullanılan doğal gaza yüzde 48,4; elektrik üretim amaçlı tarifeye yüzde 46 zam yapılmıştır.

Doğal gaz ve elektrik fiyatları her geçen gün yükselmektedir. Son iki yılda Avrupa’da elektrik ve doğal gaza en fazla zam yapan ülke olduk. Bu son zamlarla birlikte, işletmelerin üzerindeki enerji maliyeti baskısı daha da artacak, üretim maliyetleri artacak, satış fiyatları ve buna bağlı olarak enflasyon artacak, uluslararası piyasadaki maliyet avantajının kaybıyla ihracat rakamları azalacaktır. Bir taraftan doğal gazda sanayi tarifesine yılbaşından bu yana yüzde 148, elektriğe son üç buçuk yılda yüzde 122, akaryakıta her gün zam yaparken diğer taraftan bu kanun teklifini çözüm olarak getirmek AKP’nin saçma politikalarından bir tanesidir. AKP, her alanda olduğu gibi, sanayi ve ticaret alanında da başarısız olmuştur. AKP, Türkiye’yi kur şoklarının yaşandığı, sanayicinin önünü göremediği, yabancı yatırımcıların kaçtığı bir ülke hâline getirmiştir.

Değeri milletvekilleri, AKP’nin kayıtsız kaldığı diğer önemli bir konu da üreticilerin tedarik zincirinde yaşadığı sorunlardır. Pandemiyle birlikte dünyada tedarik zinciri ciddi bir kopma yaşamıştır. Küresel tedarik zincirinde yaşanan bu kopmalar, ülkemizi de etkilemiştir. Özelikle konteyner konusunda yaşanan sıkıntılar navlun fiyatlarını artırmıştır. Asya, ABD ve Afrika kıtasına taşıma fiyatlarının 2 bin dolarlardan 15 bin dolara çıkması ihracatçıları zor durumda bırakmaktadır. İhracat yaparak ülke ekonomisine ciddi katkı sunan üreticiler, sattığı ürünü gönderemediği için tahsilat yapamamaktadır. Bu durum da depo fiyatlarına ve kara yolu fiyatlarına yansımaktadır. Ham maddenin üzerine navlundaki fiyat artışı üreticileri zor durumda bırakmaktadır.

Değerli milletvekilleri, AKP, artık geçici, göstermelik çözümlerden vazgeçip bunun yerine sektörün tüm sorunlarını kapsayan, üreticinin yanında olduğunu gösteren düzenlemeler yapmalıdır. Özellikle, 2022 yılında, tedarik zinciri kaynaklı sorunları göz ardı etmeden planları, bu gerçeği göz önüne alarak yapması gerekmektedir ancak AKP iktidarı sorunlara artık çözüm üretemez, planlama yapamaz hâle gelmiştir.

İhracatın artması, cari açığın kapanması konusunda önemlidir ancak sadece ihracatın cari açığı kapatmasına imkân yoktur çünkü sanayimiz ham maddeyi ithal etmektedir. Ülkemizde ihracat arttıkça ham madde ihtiyacı da artacaktır. Buna bağlı olarak ithal mala talep de artmaktadır yani ithalat rakamları da yükselecektir. AKP “İhracatta rekorlar kırdık.” diye övünse de Onuncu Kalkınma Planı’nda 500 milyar dolar hedeflenen ihracat On Birinci Kalkınma Planı’nda 242 milyar dolara, son orta vadeli planda ise 226,6 milyar dolara düşürüldü. 2020 yılında ihracat 169,5 milyar dolarda kaldı. Bu yıl Ocak-Eylül döneminde ihracat ise sadece 161 milyar dolardır yani AKP, bu kafayla giderse hedefinin yanına bile yaklaşamayacaktır. Kilogram bazında ihracatımızın değeri düşmektedir. İhraç ettiğimiz malların kilosu ortalama 1,1-1,3 dolar bazında seyretmektedir yani ihraç mallarımızın katma değerleri düşüktür. Bu nedenle, bizim başarmamız gereken, ihracatın kilo bazında karşılığını artırmak yani katma değeri yüksek üretim yapmaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

DURSUN ATAŞ (Devamla) – Bunun için üreticiler desteklenmeli, öncelikle AR-GE’ye yönelik çalışmalar yapılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, AKP, artık, yandaş iş adamlarına rant aktarmayı bırakıp bu ülke için çalışan sanayicilere sahip çıkmalıdır. AKP, yazlık kışlık saraylar yapmayı bırakıp üreticinin sorunlarını çözmelidir. AKP, lüks araçlar, uçaklar satın almayı bırakıp ihracatçılara destek olmalıdır. AKP, ülkenin kaynaklarını 5’li çeteye aktarmayı bırakıp bu ülkenin insanına harcamalıdır. AKP, betona değil, üretime yatırım yapmalıdır. AKP, vakıflara, derneklere, tarikatlara, cemaatlere peşkeş çektiği milletin parasını millet için, ülke için, üretim için kullanmalıdır. Bu milletin kaynakları yine bu millete aktarılırsa ihracat artar, ithalat azalır, paramız değer kazanır, işsizlik ve enflasyon azalır ve vatandaşın refah seviyesi yükselir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

16’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

17’nci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 284 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 17’nci maddesinde yer alan “şeklinde” ifadesinin “ibaresi ile” değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Tahsin Tarhan                        Müzeyyen Şevkin                          Ulaş Karasu

             Kocaeli                                     Adana                                       Sivas

Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu                   Tacettin Bayır                        Ömer Fethi Gürer

             Manisa                                      İzmir                                       Niğde

                                                         Bedri Serter

                                                              İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi İzmir Milletvekili Bedri Serter’in. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun.

BEDRİ SERTER (İzmir) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Sanayi sektörüne olduğu kadar, birbiriyle kesişen ve her ikisinde de Türkiye’nin bir daralma yaşadığı ticaret sektörünü de ilgilendiren bir kanun teklifi üzerinde konuşuyoruz.

Nitekim, bu maddede de ticaret ve sanayiyle uğraşan şirketlerin kurulmasını daha önce kolaylaştırmış olmanıza rağmen, şimdi de kapanışlarını, tasfiyelerini kolaylaştırma noktasında önlemler almaya mecbur kaldınız; nereden nereye… Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği verilerine göre, 2021’in ilk dokuz ayında 9.867 şirket kapandı. Sadece eylül ayında 1.687 şirket kapandı. Perakende ve inşaat sektörlerinde firmaların kapana kapana arkası kesilmiyor. Hatırlatayım, ağustos ayında bütün müteahhit firmalar, bir ay kadar bir grev yapacaklardı, beton almama grevi ama Hükûmet olarak mecbur kaldınız, siz bir parmak bal çalmaya çalıştınız ve konutlarla ilgili kredi faizlerini biraz aşağıya çektiğiniz. Kapanan şirket sayısı eylülde aylık bazda yüzde 19 artarken kapanan gerçek kişi ticari işletme sayısı artışı yüzde 21’lere dayandı. Eylülde kapanan şirket ve kooperatiflerin 514’ünün toptan ve perakende ticaret, 285’inin inşaat ve 210’unun da imalat sektöründe olduğu belirtildi. Üstelik bu tablo, bizim sizi zorlamamız sonucunda verdiğiniz desteklere rağmen gerçekleşti. Bizim muhalefet olarak sizi zorlamamız sonucunda ancak toplam 9 milyar TL kira, gelir kaybı, hibe, ciro destekleri verdiniz ama bütün bunların yetersiz olduğu çok net ortada. Nitekim bugün gelinen noktada, ayda bin lira, 750 lira gibi komik rakamlarla ayakta kalamayan şirketlerin tasfiyesi noktasında belli ki zorluklarla yüz yüze geldiniz, düzenlemeye ihtiyaç duydunuz. Nitekim Ticaret Bakanlığının verdiği veriler de pandeminin başladığı 11 Mart 2020 tarihinden 30 Haziran 2021’e kadar açılan işletme sayısı 188.500 demekte ama kapananları 71.300’e kadar göstermekte. Yani siz bile açılan işletmeleri burada saklayamıyorsunuz, kapananları hiç saklayamıyorsunuz; yüzde 38’i kapanmış vaziyette. Üstelik bu yeni açılanların içinde birçok borçla kapanan, devlete borcu olup ödeyemeyerek kapanan ve yeni isimle açılan şirketler olduğu da hepimizin bilincinde.

Siz, şirketlerin tasfiye süreçlerini kolaylaştırmaya çalışırken bir yandan da “Yüzde 9 büyüdük.” diyorsunuz. Dün de Sanayi ve Ticaret Bakanlığının 2022 bütçe görüşmelerinde söyledim; bu büyüme fedakârca çalışan sanayicimizin, ihracatçımızın, iş adamımızın ve emekçi arkadaşlarımızın büyümesi. (CHP sıralarından alkışlar) Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu ile bugün görüştüğümüz TİM kanunlarıyla alacakları krediden yönetimlerine kadar tepelerinde olduğunuz ticari işletmeler, sanayiciler size rağmen nefes almaya ve dünyaya ayak uydurmak için yeni bir şeyler üretmeye çalışıyorlar, istihdam yaratıyorlar.

Yine, dün de söyledim, ülkeyi, insanları öyle bir hâle getirdiniz ki ikinci el telefon parçaları ve ikinci el telefonlar Sanayi Bakanlığı bütçesinin kitapçıklarında ortaya çıktı. Zaten kendi üretimimiz olan telefonlar yokken eskiden, dedelerimiz döneminde… Bitpazarına nur yağdırdınız, ikinci el, üçüncü el malları bu pazarlarda her türlü satmaya başladınız, fakirliğin abidesini diktiniz. Ham maddeye ulaşamıyorsunuz, üretilen ham madde yurt dışına gidiyor. Ham madde ve navlun fiyatları almış başını gidiyor. Yurt dışı bağımlıktan da otomotiv sektörünü kurtaramamışsınız ama dün Bakanınız uzun uzun yerli otomobillerden söz etmeye başladı. İşte, son fotoyu sizinle paylaşayım: Son foto bu. Sizi hem ciddiyete hem de rüyadan uyanmaya davet ediyorum; aksi hâlde, işletmelerin kapanmasının önünde durmanız imkânsız. Bugün, 9 milyon işsizin olduğu bir Türkiye’de, hâlâ istemeye istemeye de olsa kendilerine bir ekmek kapısı açmak için eşinden, dostundan, akrabasından aldığı üç kuruş parayla bir dükkân açmaya, ufak sermayeler oluşturmaya çalışan insanlar var. Bugüne kadar açılan işletmelerin de büyükçe bir kısmının, esnaf ve kefalet kooperatifleri üzerinden dağıtılan 25 bin Türk liralık kredilere ulaşmak için açıldığını hepimiz çok net bilmekteyiz. Yirmi yıl sonra geldiğiniz noktada oluşturduğunuz sistemle, balık tutmasını öğretmek veya iş hacimlerini geliştirmek yerine, Hükûmete borçlandırarak mahkûm olan, insanları fakirleştiren ve mahkûm olan halk kitleleri yarattınız. Ekmek kapılarına sahip çıkacağımız, hiç yalnız bırakmayacağımız halkımıza “Biraz sabır.” diyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

BEDRİ SERTER (Devamla) – Halk olarak nefes alacağımız günler çok yakın.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

BEDRİ SERTER (İzmir) – Kimse yok Başkanım, nasıl kabul edilmemiştir!

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 284 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 17’nci maddesinde geçen “şeklinde” ibaresinin “biçiminde” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mahmut Celadet Gaydalı                  Gülüstan Kılıç Koçyiğit               Kemal Peköz

               Bitlis                                              Muş                                  Adana

          Habip Eksik                                                                            Ömer Öcalan

               Iğdır                                                                                    Şanlıurfa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Katılamıyoruz Başkanım.

Önerge üzerinde söz talebi Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan’ın.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, Değerli Genel Kurul; halkımızı saygıyla selamlıyorum.

Bugün 4 Kasım; 4 Kasım 2016’nın yıl dönümü, ülkeyi derin bir uçuruma sürüklemenin başlangıcı. Şu an arkadaşlarımız cezaevinde; Kıymetli Figen Yüksekdağ, İdris Baluken, Selahattin Demirtaş, Gülseren Yıldırım, Sebahat Tuncel, Leyla Güven, Musa Farisoğulları, Selçuk Mızraklı ve onlarcasını en derin duygularımızla burada selamlıyoruz; halkımız arkalarındadır, halkımızın her zaman gündemindedir, bu halkın onurlu evlatlarıdır ve bunu her mahkemede, Kobani davasında ispatlamaya devam ediyorlar. (HDP sıralarından alkışlar) Öyle tutuklamayla, gözaltıyla, ev basmayla, şafak operasyonuyla bu partiyi sindireceklerini zannedenler hayal dünyasındalar, hayal dünyasında kalmaya da devam etsinler.

Değerli arkadaşlar, bugün Emine Şenyaşar ve Ferit Şenyaşar iki yüz kırk bir gündür Urfa Adliyesinin önünde. Bu memlekette Adalet Bakanı nerede? Bu memlekette savcılar nerede? Bu memlekette hukukçular nerede? Yok. Kolluk kuvveti 70 yaşındaki kadını oradan kaldırmak istiyor, farklı yerlere sürüklüyor. Bugün serumla gitmiştir, tansiyonu yükselmiştir, serumunu vurmuştur, Urfa Adliyesinin önünde oturmaya gitmiştir. Bu olay büyük bir olay, bu ailenin 3 evladı öldürüldü, katilleri belli olmasına rağmen… Hastanede katliam yaptılar, hastanede darbettiler, beyinlerini patlattılar ama bu ülkede Adalet Bakanı yok, bu ülkede savcılar yok, bu ülkede hâkimler yok; hepsi emir ve talimatla iş yapıyorlar. Fadıl Şenyaşar, üç buçuk yıldır -dört yıla yaklaşmıştır- cezaevinde, Elâzığ’da, tek başına, tecritte. Bu düşmanlık, bu yaklaşım nerede? Muhalefet partilerinin bir çoğunun Genel Başkanları aileyi ziyaret etti, aile buraya geldi. Bir hukuk istiyoruz, bir dava istiyoruz, ailenin istediği budur, ötesi yok; gücü yok, herhangi bir torpili yok, Hükûmetin içinde elemanları yok ama Hükûmetin içinde bu işe öncülük yapan provokatörler vardır. Bir çağırıp konuşsunlar bu iş nereye gidecek? Bu aile ne yapacak? Bu aile hukuku nerede arayacak? 70 yaşındaki bir annenin, 35 yaşındaki bir gencin iki yüz kırk bir gündür Urfa Adliyesinin önünde olması acaba Hükûmeti rahatsız etmiyor mu? Bunu bir soruşturması gerekmiyor mu? Bir komisyon kurması gerekmiyor mu? Gerekmiyor! Çünkü ya bizdensin ya onlardansın anlayışı hâkim. Eşit yurttaşlık yoktur. Emine Şenyaşar, Ferit Şenyaşar, baba Esvet Şenyaşar, Fadıl Şenyaşar bu ülkenin vatandaşı olarak görülmüyor, bu ülkenin ikinci sınıf vatandaşı olarak görüldüğü için şu an bu zulüm politikası uygulanıyor. Bu hukuk herkese lazım, bu adalet herkese lazım, bir şeyler yapmak lazım, bir şeyler söylemek lazım ama kulaklar sağır, gözler görmüyor, beyin idrak etmiyor. Ya bendesin ya karşıdasın; ötekileştirme var, karşıtlaştırma var, faşizm var. Çağırıp konuşabilirsiniz, randevu verebilirsiniz, o da yok, o da yok maalesef. Biz Şenyaşar ailesinin yanındayız, haklı mücadelesinin yanındayız. 3 evladı öldürülmüş, 1 oğlu cezaevinde, artık sağlık sorunları var, ilgilenin bu durumla ama maalesef ilgilenilmiyor. Biz de hukuk mücadelemizi devam ettireceğiz. Biz demokratik siyasette ısrar eden bir partiyiz, biz hakkın, hukukun yanında yer alan partiyiz, biz ezilenlerin yanında yer alan partiyiz. Güç var; var, gücünüz var, her sabah gelip arkadaşlarımızı alabilirsiniz, tutuklayabilirsiniz ama HDP direniyor, HDP mücadele ediyor, mücadele etmeye devam edecek. HDP Türkiye’deki hukukun, adaletin teminatıdır. Zerre kadar bir umut da kalmışsa, yüzde 1 umut da kalmışsa bu, HDP'nin sayesindedir. Biz mücadele edeceğiz.

Diğer boyutuyla ekonomi… Ekonomi bitmiş arkadaşlar, ekonomik buhran almış başını gitmiş. Her gün zam yapılıyor. Sanayi… Enerji Bakanlığının bütçesindeyiz, Enerji Bakanı gırgır yapıyor. 49 kuruş doğal gaza zam gelmiş, elektriğe zam geliyor, suya zam geliyor; Bakanlar gelmiş dalga geçer gibi konuşuyorlar Bütçe Komisyonunda. Ekonomi çökmüş, insanlar perişan hâldedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖMER ÖCALAN (Devamla) – Bir dakika alabilir miyiz Sayın Başkan?

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ÖMER ÖCALAN (Devamla) - Burada herkes rolünü getirmek… İşi dramatikleştirmeyiz biz. Rol oynama yeri değil burası, halk buradan çözüm bekliyor. Açlıktan, sefaletten, bahsediyoruz tabii ama iş gerçekten böyle, yaşam da böyle yaşanıyor, gerçek hayat da böyle.

Urfa’da esnaflar faizcilerin kucağına düşmüşler, bankalara rahmet okutuyor, Suruç’a gidin bakın, Urfa’ya bakın, illegal faizin merkezi hâline gelmiş. Buna yönelik bir adım yok çünkü ilişkiler birlikte, yapılan ihaleler belli, verilen işler belli. Yandaş olan yüzde 10’luk kesimi finanse ediyorsun, doyuruyorsun, ihaleyi veriyorsun, üstten 10 milyona veriyorsun firmaya, o firma, alt firmaya 5 milyona devrediyor, aradan, elini hiçbir şeye vurmadan 5 milyonu cebe indiriyor.

Halkımızı selamlıyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 17’nci maddesinde yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “yeniden düzenlenmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

          Hüseyin Örs                             Yasin Öztürk                           Fahrettin Yokuş

             Trabzon                                    Denizli                                      Konya

          Dursun Ataş                                                                  Mehmet Metanet Çulhaoğlu

             Kayseri                                                                                    Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu adına ve şahsım adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kırım’da Rusların Kırım Türklerine yapmış olduğu baskılar, Ukrayna Dışişleri Bakan Yardımcısı Sayın Emine Ceppar tarafından bir feryat olarak, dünya kamuoyuna çağrı olarak dönmüştür. Emine Ceppar Hanımefendi diyor ki: “Uluslararası toplumu Kırım’daki toplu gözaltıları durdurmaya ve yasa dışı tutuklanan Ukrayna vatandaşlarının serbest bırakılması için Rusya’ya baskı yapmaya çağırıyorum.” Biz de buradan ülke yöneticilerine sesleniyoruz: Kırım'daki kardeşlerimizi sahipsiz bırakmayalım, Rusya'nın Kırım işgalini de kınayalım, biz buradan kınıyoruz.

Değerli milletvekilleri, kara kış yaklaşıyor, vatandaşlar bu kışı nasıl geçireceklerini kara kara düşünmeye başladılar. Nedeni ise önceden “Zam yağmuru.” derdik ama şimdi zam yağmurları zam fırtınasına döndü; iğneden ipliğe, doğal gazdan elektriğe, temel gıda maddelerine kadar her şeyde zam var. Her ne kadar Cumhurbaşkanımız “Fiyatlar normal.” dese de arkasından zincir marketler suçlansa da daha sonra muhalefet suçlansa da acı gerçeği itiraf edemese de bu acı gerçek hepimizin malumu. Cumhurbaşkanımıza göre ülkede açlık yokmuş, herkesin arabası varmış, açıklamasını şöyle sürdürüyor Sayın Cumhurbaşkanı: “Her evde araba var, kapıcısında araba var; ikinci elde araç yetişmiyor, hepsinin istatistiklerini tutuyoruz.” Bu açıklamadan sonra “Cumhurbaşkanımızla aynı ülkede mi yaşıyoruz?” diye sormaktan kendimizi alamıyoruz. Üretici ve tüketici kan ağlarken yapılan bu açıklama maalesef çok talihsizdir. Buradan soruyorum: İktidara geldiğinizden bu yana milletimizi ayrıştırdınız, ötekileştirdiniz, şimdi sıra kapıcılara mı geldi? İşçiyi, emekçiyi ayrıştırdınız; çiftçiyi, soğan, patates üretenleri terörist ilan ettiniz ama şimdi, sıraya kapıcıları getirdiniz.

Hepimizin malumu, her ramazan Sayın Cumhurbaşkanımız ramazan sofralarına oturur, genelde fakir aileleri tercih eder; yer sofralarında iftar açar. Sayın Cumhurbaşkanımıza sormak isterim: O gittiğiniz evlerin sahiplerinin de arabası var mı acaba? “Yıllardır iktidardayız, bu vatandaşlarımız neden yer sofrasında oturuyor?” diye hiç düşünüyor musunuz acaba? “Kapıcının arabası var.” diyerek ne demek istiyorsunuz? Yani bu ülkede “kapıcılar” dediğiniz insanların arabası olmasın mı? Onlar bu haklardan faydalanmasın mı? Lüks mü sayıyorsunuz yoksa arabaları?

Bu hususta, KONUT-SEN Genel Başkanı Uğur Gözel, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konut görevlileri için “kapıcı” demesine tepki göstererek şöyle diyor: “Kuruluşumuzdan itibaren hâlâ ‘kapıcı’ olarak adlandırılan konut görevlilerinin sesi olmak için mücadele ettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın talihsiz ve ayrıştırıcı açıklamasıyla bir kere daha üzüldük ve kırıldık. Ülkemizde tek başına çalışan bir kişinin evini geçindirmesinin mümkün olmadığı bir ortamda 2, hatta 3 kişinin çalışarak bir ev geçindiriyor olması yetmiyor mu? Helal paramızla, alnımızın teri, anamızın ak sütü gibi helal olan maaşlarımızdan yaptığımız birikimlerle zaten zaruri hâle gelmiş olan bir araba için bu şekilde bir açıklama yapılmasını doğru bulmuyoruz.” Devamında ise yine, KONUT-İŞ Sendikası Genel Başkanı Alican Kayhan diyor ki: “Bizi sarayın konut işçileriyle karşılaştırmayın Sayın Cumhurbaşkanım. Sizin bu insanlara verdiğiniz üç kuruşluk asgari ücretle mi bu insanlar ev, araba alabiliyor? Cumhurbaşkanına çağrımız, konut görevlilerinin ekmeğinden elinizi çekiniz. Elinizi çekmiyorsanız da ne olur dilinizi çekiniz.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın.

FAHRETTİN YOKUŞ (Devamla) – Yine, sözlerine şöyle devam ediyor: “Sendikamızın temsil ettiği üyelerimizin, apartman görevlilerinin, konut işçilerinin ülke genelindeki sayıları aileleriyle birlikte 3 milyonun üstünde. Bu iş kolunda çalışan emekçi kardeşlerimiz, en zor ve en sorumlu iş kolu olduğunu, çalışma şartlarının ağır olduğunu biliyor ve bunu gururla yapıyor.” diyor. Şimdi, gururla çalışan, “kapıcı” adını verdiğiniz konut emekçilerini “Arabaları var.” diyerek hedefe koymak ya da onları incitmek ne haddinize sizin Allah aşkına. Bir gün de şu dilinizi birlik, dirlik, hak, hukuk, adalet üzerine koyun, bir de dilinizi ferasetle kullanın. Her sosyal kesimin alın terinin kutsal olduğunu, herkesin emeğine saygı duyduğunuzu bir kere de söyleyin.

Teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

17’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır. İç Tüzük’ün 87’nci ve 91’inci maddelerine göre, yeni bir madde olarak görüşülmesine komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde görüşme açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir. Bu nedenle önergeyi okutup komisyona soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 14 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım, Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 284 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

         Bülent Turan                           Ahmet Özdemir                          Ramazan Can

           Çanakkale                            Kahramanmaraş                             Kırıkkale

Çiğdem Erdoğan Atabek                                                                    Tamer Dağlı

             Sakarya                                                                                    Adana

MADDE 18: 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı Cetvelin 11 inci ve 40 ıncı sıraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve Cetvele aşağıdaki sıra eklenmiştir.

"11) Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı”

"40) Göç İdaresi Başkanlığı”

"42) İklim Değişikliği Başkanlığı”

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?

SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Başkanım, Komisyonumuzun salt çoğunluğu vardır, önergeye katılıyoruz.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.

Söz ve soru talebi yoktur.

Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

29/10/2021 tarihli ve 31643 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 85 sayılı Bazı Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi uyarınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığının adının Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı şeklinde değiştirilmesi, Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün Göç İdaresi Başkanlığı şeklinde yeniden teşkilatlandırılması ve İklim Değişikliği Başkanlığının kurulması nedeniyle 5018 sayılı Kanunun eki (I) sayılı cetvelinde düzenleme yapılmaktadır.

BAŞKAN – Arkadaşlar, yeni madde ihdasına ilişkin bir önerge olduğu için gerekçe okutma gereği yoktur ama talep ettiniz, okuttuk.

Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yeni madde kabul edilmiş ve teklife yeni bir madde eklenmiştir.

Herhangi bir karışıklığa mahal vermemek için bundan sonra maddeler üzerindeki önerge işlemlerini mevcut sıra sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden devam edilecek, kanun yazımı esnasında madde numaraları teselsül ettirilecektir.

18’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

19’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İç Tüzük 86’ya göre, lehte ve aleyhte olmak üzere, 2 milletvekiline söz vereceğim.

İlk söz, lehte olmak üzere, Mersin Milletvekili Sayın Hacı Özkan’ın.

Buyurun.

HACI ÖZKAN (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’mizin geneli üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Mersinli hemşehrilerimiz başta olmak üzere aziz milletimizi, Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Güçlü ekonomiler üretime, yatırıma, ihracata ve istihdama dayanır. Uluslararası ticaretin yüzyıllar boyunca ülkelerin büyümesine ve refahına katkı sunduğunu biliyoruz. Türkiye'de 1980’lerde yüzde 50’ler düzeyinde olan sanayi ürünlerinin ihracattaki payının bugün yüzde 95’lere yükseldiğini görüyoruz. Son dönemde gerçekleştirdiğimiz güçlü büyümemizin bileşenlerine baktığımızda, ihracatın itici gücünün farkındayız. 2021 yılı ekim ayında ihracatımız yüzde 20,17’lik artışla 20,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleştirilmiştir. Bu değerle, geçen ayki cumhuriyet tarihi aylık ihracat rekoru tazelenmiştir. Son on aylık ihracat değerimiz ise 215,7 milyar dolara ulaşarak yeni bir rekor kırılmıştır. Geçmişte bir ayda yapılan ihracatın artık tek bir günde gerçekleştirildiğini görüyoruz. İhracatın güçlü performansla 2021 yılı sonunda 220 milyar dolar seviyesine ulaşılacağına inanıyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, üreterek gelişen, ihracatla büyüyen güçlü bir Türkiye ekonomisini kararlılıkla inşa ettik ve inşa etmeye devam ediyoruz.

Kanun teklifimizle ihracatçıların en büyük sorunu olan kredide kefalet sorunu ortadan kalkacak. Küresel pazarlarda bayrağımızı dalgalandıran ihracatçılarımızın rekabetçi güçlerini artırmak ve yeni pazarlara erişimini sağlamak için ihracat finansmanını kolaylaştırıyoruz. Finansmana erişimi kolaylaşan ihracatçımız yalnızca kaliteli üretime ve nitelikli ihracata odaklanacak. İhracatımız tabana yayılacak, ihracatın ekonomik büyüme üzerine pozitif etkisi artacak ve ihracatın büyümeye katkısı sürdürülebilir kılınacak. İhracata yönelik yatırım ve üretimin teşvik edilmesi, doğrudan yabancı yatırımlar ile teknoloji girişinin hızlandırılması ve işletmelerin ihracata yönlendirilmesi için önemli işlevi olan yeni serbest bölgelerin kurulmasını teşvik ediyoruz. Bununla birlikte, şirket ortakları ile alacaklıların menfaatleri göz önünde bulundurularak şirketlerin tasfiye süreçlerinin birleştirilmesini ve hızlandırılmasını hedefliyoruz.

Yedieminlerdeki araçların ekonomik değerlerini yitirmelerini önlemek amacıyla tasfiye işlemlerinin daha etkin ve hızlı şekilde gerçekleştirilmesi için düzenleme yapıyoruz.

Esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşlarının seçim dönemlerinde adayların eşit şartlara sahip olmasını sağlıyoruz.

İhracatımızın büyümeye olan katkısını artırmak için hazırlanan bu düzenlemeyle ihracatçılarımızın finansmana artık çok daha rahat erişeceğine, stratejik ürün ve pazarlara erişimimizi artırarak ülkemize katma değer sağlayacağımıza inanıyorum.

Bu yasal düzenlemeye katkı ve destek sunan milletvekillerimiz başta olmak üzere, emeği geçenlere teşekkür ediyor, kanunun ülkemize, milletimize ve ihracatçılarımıza hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Oyumuzun rengi “evet” diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Evet, şimdi, aleyhte olmak üzere, Kocaeli Milletvekili Sayın Tahsin Tarhan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

(Uğultular)

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, çok ses var.

BAŞKAN – Arkadaşlar biraz yavaş lütfen, Tahsin Bey’in insicamı bozuluyor.

Buyurun.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 284 sıra sayılı Yasa Teklifi’yle ilgili söz aldım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Bazı maddelerde çekincelerimiz olan teklifi genel itibarıyla olumlu bulmakla birlikte, tarihe not düşmek adına, tutanaklara geçmesi amacıyla şu hususa dikkat çekmek istiyorum: Teklifteki, Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmeden kurulan şirkete dair hükümler Meclis iradesine ipotek koymaktadır. İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi, Genel Kurulun bu konudaki takdiri dahi beklenmeden, teklifin Genel Kurulda görüşülmesinden üç hafta önce kurulmuştur. Bu, yüce Meclisin iradesini yok saymaktır.

Şirketin yönetim yapısı da sakattır. Şirkette yüzde 95 hissesiyle sermaye sahibi olan TİM, yönetimde yüzde 50’yle temsil edilmektedir. Şirketin yönetimi bürokratlara teslim edilmiştir. Şirketin yönetiminin kefil olacağı kredileri veren bankaya ve bakanlığa bırakılmasını doğru bulmuyoruz. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Bu düzenlemenin sakıncalı olduğunu bir kez daha belirtiyor, teklifin şirkete ilişkin hükümlerini reddediyoruz. Ancak teklif geneli itibarıyla vatandaşlarımız için olumlu düzenlemeler içerdiği için kanuna “evet” oyu veriyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, teklifin tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için beş dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Sayın milletvekilleri, pusula veren milletvekillerimiz lütfen Genel Kurul salonundan oylama bitene kadar ayrılmasınlar.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Denizli Milletvekili Şahin Tin ve Samsun Milletvekili Fuat Köktaş ile 50 Milletvekilinin Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı                             :            275

Kabul                                                      :            265

Çekimser                                                :              10   (x)

 

                             Kâtip Üye                                        Kâtip Üye

                           Enez Kaplan                                Emine Sare Aydın

                               Tekirdağ                                          İstanbul”

Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Hayırlı uğurlu olsun.

2’nci sırada yer alan, Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop’un Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasına İlişkin Olarak İmzalanan Mevcut Protokol I’in Yerini Alan Protokol I ile Anlaşmaya Eklenen Protokol III’ün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

2.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop’un Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasına İlişkin Olarak İmzalanan Mevcut Protokol I’in Yerini Alan Protokol I ile Anlaşmaya Eklenen Protokol III’ün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2275) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 141)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop’un Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Katar Devleti Hükümeti Arasında Büyük Çaplı Organizasyonların Yerine Getirilmesinde İş Birliği Konulu Niyet Mektubunun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop’un Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Katar Devleti Hükümeti Arasında Büyük Çaplı Organizasyonların Yerine Getirilmesinde İş Birliği Konulu Niyet Mektubunun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2546) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 272)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Gündemimizde başka bir konu bulunmadığından, alınan karar gereğince, kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 9 Kasım 2021 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati:18.13



(x) 7/4/2020 tarihli 78’inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonu’ndaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.

 

(x) 284 S. Sayılı Basmayazı 2/11/2021 tarihli 13’üncü Birleşim Tutanağı’na eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.