TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

73’üncü Birleşim

                                                                                  15 Nisan 2021 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

 

İÇİNDEKİLER

 

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz Kaya’nın, Kanal İstanbul’a ilişkin gündem dışı konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Serap Yaşar’ın, terör örgütü PKK tarafından 8 yaşında kaçırılan Hamza Adıyaman’a ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın, serhat şehri gazi Kars’ın misyonu ve vizyonuna ilişkin gündem dışı konuşması

 

IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın yaptığı gündem dışı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

2.- Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

3.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, İstanbul Milletvekili Serap Yaşar’ın yaptığı gündem dışı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, İstanbul Milletvekili Serap Yaşar’ın yaptığı gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

2.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel’in, Mersin’in Anamur ve Bozyazı ilçelerine yapılacak hallere ilişkin açıklaması

3.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Mersinli çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

4.- İstanbul Milletvekili Serap Yaşar’ın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

5.- Tokat Milletvekili Yücel Bulut’un, Tokat’ın Turhal ilçesinin sorunlarına ilişkin açıklaması

6.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, vefat eden eski Başbakan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediğine ve Kocaeli’nin turizm değerlerine ilişkin açıklaması

7.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun, hayatlarını kaybeden Avukat Hasan Gülşan ile Profesör Doktor İlhan Başgöz’e ilişkin açıklaması

8.- Hatay Milletvekili Serkan Topal’ın, Hatay’daki trafik sorununa ilişkin açıklaması

9.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

10.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, kapalı olan Uşak Havalimanı’nın açılması ve ağır vasıta şoförlerine uygulanan dokuz saat takograf uygulamasının ertelenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

11.- Yozgat Milletvekili Ali Keven’in, salgın döneminde 3. Lig’den düşmenin kaldırılmasını talep ettiklerine ilişkin açıklaması

12.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan’ın, 112 acil çağrı merkezlerinin asılsız ve mükerrer çağrılarla meşgul edilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması

13.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, doğal gaza yapılan zamlara ilişkin açıklaması

14.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu tarafından Sivas’a yapılan yatırımlara ilişkin açıklaması

15.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünver’in, 128 milyar doların nerede olduğunu öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

16.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, Turizm Haftası’na ilişkin açıklaması

17.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünç’ün, Bursa Büyükşehir Belediyesinin sosyal destek paketi uygulamasına ilişkin açıklaması

18.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, 31 Mart Vakası’na ilişkin açıklaması

19.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Grup Başkan Vekilleri olarak Meclis gündemindeki kanun teklifinin kanunlaşması noktasında kararlılık sergilediklerine ve söz taleplerinin olmadığına ilişkin açıklaması

20.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, Bursa’da aşırı yağış nedeniyle çiftçilerin mağdur olduğuna ilişkin açıklaması

21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Hayatını kaybeden Türk Tarih Kurumu Şeref Üyesi Profesör Doktor Bayram Kodaman’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması

22.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Hayatını kaybeden Türk Tarih Kurumu Şeref Üyesi Profesör Doktor Bayram Kodaman’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması

23.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Osmaniye’de görevini kötüye kullanan savcıyla ilgili ne yapılacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

24.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, hayatını kaybeden Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Veli Altınkaya’ya Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediğine ilişkin açıklaması

25.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin oylamasında CHP Grubu olarak çekimser oy kullanacaklarına ilişkin açıklaması

 

VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254)

2.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve 77 Milletvekilinin Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3490) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 253)

 

VII.- OYLAMALAR

1.- (S. Sayısı:254) Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin oylaması

15 Nisan 2021 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.01

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Sibel ÖZDEMİR (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73’üncü Birleşimini açıyorum.(x)

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Kanal İstanbul hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Dilşat Canbaz Kaya’ya aittir.

Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından alkışlar)

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz Kaya’nın, Kanal İstanbul’a ilişkin gündem dışı konuşması

DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Ekranları başında bizleri izleyen değerli halkımız, coğrafyamız nüfusunun yaklaşık dörtte 1’ini bünyesinde barındıran İstanbul, sermaye ve onun sadık temsilcisi AKP tarafından esir alınmış durumda. İstanbul’u yönettikleri yıllar boyunca şehri bir betona dönüştüren AKP önceliği, anlayışları, şehri kimliksizleştirmek için büyük bir çaba harcamıştır, harcamaya da devam etmektedir. Bir dünya şehri olan İstanbul, AKP yönetimi altında, inşaat müteahhitlerinin ablukası altında ezilmekte, şehir her geçen gün daha büyük tahribatlar almaktadır. İstanbul, kapasitesinin üstünde artan nüfusu, inşaat patronlarının ablukası ve buradan saymakla bitiremeyeceğimiz birçok sorun yetmiyormuş gibi, son birkaç yıldır “Kanal İstanbul” olarak duyurulan büyük bir tehditle karşı karşıya kalmış durumdadır. Bu, İstanbul'a ihanet edenlerin mega projesidir. Bu talan projesi hiçbir toplumsal ihtiyacın ürünü değildir. İstanbul’un ekolojisine yönelik büyük bir saldırı olan proje, özellikle Kuzey Ormanları’nda ve yer altı, yer üstü kaynaklarında geri dönüşü mümkün olmayan tahribatlara neden olacaktır. İktidar, Kanal İstanbul girişimini hiçbir mantıkla izah edilebilir ve toplumsal çıkarı gözeten gerekçelere dayandıramıyor. Kanal İstanbul Projesi, binyılları geçkin geçmişinden bugüne kadar İstanbul’un doğasının karşı karşıya kaldığı en büyük mühendislik operasyonudur. Bu noktada, öncelikle Karadeniz, boğazlar, Marmara ve Kuzey Ege gibi geniş bir coğrafyada çok boyutlu etkileri muhtemel böyle bir projenin, ne pahasına ve hangi amaçla hayata geçeceği sorusunu her yurttaşın sorması gerekmektedir. Vicdana, akla, bilime, halka ve yüksek deprem riskine rağmen yapılmak istenen bu proje, yarımada olan tarihî şehri bir adaya çevirecektir. Bir ada şehrine çevrilmek istenen İstanbul, emekçilerden ve yoksullardan arındırılmak istenmektedir. Bir adaya çevrilecek olan tarihî İstanbul, zenginlerin, Katar başta olmak üzere, Orta Doğu burjuvazisinin korunaklı alanlarına dönüştürülmek isteniyor. İstanbul’da emlak piyasası zaten olması gereken fiyatın çok üstündedir. Konut fazlası varken mevcut durumda dahi emekçiler, yoksullar bir ev alabilmek için yüzlerce ekonomik denklem kurabilmek ve bin defa düşünmek zorunda bırakılıyorlar çünkü mevcut konut stoku zenginlere yönelik yapılıyor, eğer Kanal İstanbul yapılırsa emekçi kesimin İstanbul’da yaşaması neredeyse imkânsız hâle gelecektir.

Değerli halkımız, bu iktidarın yaşattığı tahribatları artık görmek zorundasınız. Görmek zorundasınız çünkü bu anlayış ve irili ufaklı ortakları, coğrafyamızı, ülkemizi ve halklarımızı geri dönüşü mümkün olmayan felaketlere sürüklemektedirler. Emekçiler başta olmak üzere eğer coğrafyamız halkları buna “Dur!” demezse ülkece yaşayacağımız tahribatların sonuçları hepimiz için ağır olacaktır. Uzmanlara göre, boyutları itibarıyla boğazda olduğu gibi kanal içerisinde iki yönlü bir akıntı sistemi geliştirilemeyecek ve Karadeniz’in kirli suları Marmara’ya dolacaktır. Marmara Denizi’nde bol besinli üst tabaka can çekişen alt tabakaya baskı yapacak ve oksijen hızla azalacaktır. Oksijen bitince, kanal kapatılsa bile bir daha geri dönüşü olmayacaktır. Zamanla Karadeniz’in de ekolojik yapısı bozulacaktır. Tuna Nehri’nin Karadeniz’i kirlettiğinden şikâyetçi olan Türkiye, kendi eliyle yaptığı ikinci bir boğazla bu kirliliği Marmara’ya taşımış olacaktır; bu durum Marmara’nın ölü bir denize dönüşmesiyle sonuçlanabilecektir. Yani bizler diyoruz ki: “Bu Kanal İstanbul, sadece İstanbul’da değil Türkiye’de depremin, ekolojinin, doğanın bozulmasına neden olacak ve gerçekten geri dönüşümü zor olan bir yere doğru götürüyor bizi.” O yüzden, her bir ağacı, her bir canlıyı, her bir damla suyumuzu sonuna kadar savunmak zorundayız. Başta İstanbullular olmak üzere “Ya Kanal ya  İstanbul.” diyeceğiz “Ya ağaç, toprak, temiz su ya da beton.” diyeceğiz “Ya yaşam ya da talan.” diyeceğiz. Kanal İstanbul’a buradan tekrar bir kez daha “hayır” diyelim diyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, terör örgütü PKK tarafından 8 yaşında kaçırılan Hamza Adıyaman hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Serap Yaşar’a ait.

Buyurun Sayın Yaşar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- İstanbul Milletvekili Serap Yaşar’ın, terör örgütü PKK tarafından 8 yaşında kaçırılan Hamza Adıyaman’a ilişkin gündem dışı konuşması

SERAP YAŞAR (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bugün, sizlere, beş yıl önce daha 8 yaşında, terör örgütü PKK tarafından okulundan kaçırılan Hamza Adıyaman ve küçük yaşta kaçırılarak örgüt içinde her türlü istismara uğrayan ve hayatlarının baharında çocuk savaşçı olarak ölüme gönderilen çocuklardan bahsedeceğim.

Diyarbakır Anneleri, bugün tam beş yüz doksan bir gündür HDP Diyarbakır il binasının önünde evlat nöbetindeler. Hamza’nın annesi Rukeyda Adıyaman da terör örgütü tarafından kaçırılan oğluna kavuşmak ümidiyle Diyarbakır’daki evlat nöbetine katılıyor. Zap Suyu’na düştüğü söylenen Hamza, AFAD tarafından üç ay boyunca arandı ancak bulunamadı. Kız kardeşi, örgütün küçük yaştaki çocukları kaçırdığında neler yaptığını öğrenmek için internetten araştırmalar yaparken, kardeşinin elinde silahlı görüntüsünün bulunduğu bir videoya denk geliyor. Ablanın ifadesine göre “Olay üzerinden aylar geçtikten sonra, yine evladı PKK tarafından kaçırılan bir baba Hakurk kampında kardeşime denk geliyor. Kardeşimle konuşuyor, kardeşim Hamza da Mehmet Adıyaman’ın torunu olduğunu söylüyor. Adam da dedem kanaat önderi olduğu için tanıdığını söylüyor. Kardeşim Hamza da adama ‘Benim için Zap Suyu’nda boğuldu dediler ancak ben suya düşmedim. Aileme söyleyin, beni kurtarsınlar hatta olayın geçtiği gün ellerim, ayaklarım bağlı hâlde siyah bir aracın içindeydim, annemi görüyordum, ağzım bantlı olduğu için hiçbir şekilde bağıramıyordum.’” Görülüyor ki çocuk hayatta ve PKK/KCK terör örgütünün elinde çocuk savaşçı olarak kullanılmakta.

Saygıdeğer milletvekilleri, Hamza gibi daha binlerce çocuk, bir o kadar da gözü yaşlı anne var. 2016-2020 yılları arasında örgütten kaçarak teslim olanların yüzde 41’i 18 yaşın altındaki çocuklar yani yaş ortalamaları 16. PKK/KCK terör örgütünün çocukları istismar faaliyetleri, örgütün kuruluş yıllarından itibaren sürdürdüğü terörist stratejinin bir parçası. Çocukların silahlı çatışmalarda kullanılması uluslararası sözleşmelerle yasaklanmasına rağmen, Hamza Adıyaman örneğinde de görüldüğü gibi kaçırmalar ve çocuklardan terörist yetiştirme mekanizması hâlen işlemeye devam ediyor ve acı olan Meclis kürsüsünden bir milletvekili tarafından da aklanmaya çalışılıyor.

Ben, dört senedir yoğun biçimde Avrupa Konseyinde kayıp çocuklar meselesini çalışıyorum. Kaybolan ve kaçırılan çocukların başlarına neler geldiğini çok iyi biliyorum. Bu çocuklar terörist savaşçı hâline getiriliyorlar, taciz, tecavüz, kötü muamelenin öznesi oluyorlar; kundakçı, intihar eylemcisi olarak kullanılıyorlar. Meclisin hemen karşısında Merasim Sokak’ta bombalı araçla intihar saldırısı gerçekleştiren teröristin de örgüte katıldığında 16 yaşında bir çocuk olduğunu hatırlatmak isterim. Terör örgütü, sokak eylemlerinde ön saflara ittiği ve hukuki ehliyetsizliklerinden faydalandığı çocukları, sabıkalı, aranır duruma gelmeleri hâlinde de örgütün dağ kadrosuna aktarıyor, burada da durumları çok vahim.

Ayrıca, örgütün çocuk savaşçı kullandığı uluslararası kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları ve farklı ülkelerin resmî makamlarınca hazırlanan pek çok raporda da yer almakta. Burada sizlerle birkaçını paylaşmak istiyorum: 15 Kasım 2013, Ağustos 2013 tarihli Birleşmiş Milletler raporlarında, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan 2015 tarihli insan ticareti raporunda ve İnsan Hakları İzleme Örgütünün 22 Aralık 2016 tarihli raporunda, PKK’nın küçük yaştaki çocukları zorla silah altına alarak çatışmalarda kullandıkları tespit edilmiştir. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyinin 13 Ocak 2020 tarihli raporunda ise örgütün askerî operasyonlarda çocukları savaşçı olarak kullanmak üzere saflarına kattığına dair çok sayıda tespit yer almıştır. 15-16 yaş altındaki erkek, kız çocuklarının Halep’te, Haseke’de, Ayn el Arap ve Rakka’da çatışmalara katıldığına dair örnek olaylar belgelendirilmiştir. Komisyon tarafından elde edilen birçok olayda çocukların aktif olarak örgüte alındığı ve savaş alanlarında konuşlandırıldıkları da belirtiliyor hatta rapor kapsamında görüşülen bir kişi, 10 yaşındaki bir çocuğun, silah çok büyük olduğu için AK-47’yi taşıyamayıp sürüklediğine tanık olduklarını da ifade ediyor.

Bütün bunları neden anlatıyorum? HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş da 26 Ocak 2021 tarihinde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

SERAP YAŞAR (Devamla) – …bu kürsüden yaptığı konuşmada, Hamza’nın Zap Suyu’nda kaybolduğunu, ailesinin de getirilip HDP Diyarbakır il binası önünde oturtulduğunu iddia ediyor, hatta daha ileri giderek ailelere orada oturmaları için para teklif edildiğini söylüyor. Bir annenin acısını ve hasretini hiçe sayan bu açıklamayı yapmak, çocuklarını isteyen, aylardır evlat nöbeti tutan annelere böyle bir iftirayı atmak hangi vicdana sığar?

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Yazıklar olsun!

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Yazıklar olsun onlara!

SERAP YAŞAR (Devamla) – Üstelik, bir bölge milletvekili olarak tüm bu çocuk kaçırma, çocuk terörist yetiştirme olaylarını bildiğini varsaydığımız Sayın Beştaş, Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmayla annelerin çabasını küçümsemiş ve hedef şaşırtmıştır, uluslararası raporlarla tespit edilmiş bir suçu ve suçluyu gözden kaçırmaya ve aklamaya çalışmıştır, bu da ayrıca bir suçtur. Tüm bu raporları biz biliyoruz da Sayın Beştaş bilmiyor mu? Gazi Meclisin kürsüsü, tüm bu insanlık dışılığın, çocuk kaçırmanın, çocuk savaşçı yetiştirmenin, taciz, tecavüz ve infazların aklanma yeri değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERAP YAŞAR (Devamla) – Milletin vekilinin yeri terör örgütünün, suçun ve suçlunun değil, milletin evlatlarının ve annelerinin yanıdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Bravo!

SERAP YAŞAR (Devamla) – Konuşmama burada son verirken hain terör örgütünün şehit ettiği askerlerimize, polislerimize, köy korucularımıza, öğretmenlerimize ve sivil vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Öbür gündem dışını verdikten sonra söz versem olur mu?

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Olur Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, serhat şehri gazi Kars’ın misyonu ve vizyonu hakkında söz isteyen Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın.

Buyurun Sayın Arslan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın, serhat şehri gazi Kars’ın misyonu ve vizyonuna ilişkin gündem dışı konuşması

AHMET ARSLAN (Kars) – Saygıdeğer Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, ekranları başında bizi izleyen aziz milletimiz ve Karslı hemşehrilerimizin ramazanını kutlarken herkesi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Saygıdeğer Başkanım, bu gündemle bir söz istedim zira on dokuz yıldır AK PARTİ’nin Kars'ta hiçbir şey yapmadığı, AK PARTİ milletvekillerinin de sokağa çıkamadığı yönünde beyanlar duydum. İbrahim Ağabey, sen de duymuşsundur. Sultan Alparslan'ın 1064’te Ani'yi fethi ve 1072’de Türklerin Anadolu’da yaptığı ilk cami olan Menuçehr Camisi’ni yapmasıyla birlikte Kars Türk yurdu olmuş, 1855’te Ruslara karşı savaş kazanarak gazilik beratı ve madalyası almış, üç yıl vergiden ve askerlikten muaf olmuş, kırk bir yıl esaret altında kaldıktan sonra anayasası da olan 1918’de Cenub-i Garbi Kafkas Cumhuriyeti’ni kurmuş, Kâzım Karabekir komutasındaki ordumuzla birlikte 30 Ekim 1920’de kurtulmuş Kars şehri, on asırdır serhat şehri olması hasebiyle zaten başlı başına bir vizyon ortaya koyuyor, bir misyon ortaya koyuyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bizlere düşen, bu misyona uygun olarak bir vizyon çerçevesinde Kars’ı geliştirmek.

Değerli arkadaşlar, AK PARTİ hükûmetlerinden önce Kars “50 milyara satılık şehir” diye -bugünkü paralarla 50 bin liraya- gazetelere manşet olmuştu. O Kars ki bir et kombinası vardı, o da 1995 yılında CHP-Doğru Yol Partilerinin koalisyon hükûmetlerinde özelleştirildi ve ertesi gün yerleri satıldı, kesimhane kapandı.

Değerli arkadaşlar, biz ne yapıyoruz? AK PARTİ hükûmetleriyle birlikte serhat konumundan yararlanan, uluslararası anlamda kavşak hâline gelen ve ortaya koyduğumuz vizyon çerçevesinde yatırım yapan bir Kars’ı konuşuyoruz. Ne konuşuyoruz?

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Kars’ın iradesine kayyum atadınız.

AHMET ARSLAN (Devamla) - Harakani Havalimanı 35 bin metrekare kapalı hava terminali, 3.500 metrelik pistiyle birlikte yılda 50 bin yolcuya hizmet ederken şimdi 500 bin yolcuya hizmet ediyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 2011’de Karayolları Bölge Müdürlüğünü kurduk. Seksen yılda 22 kilometre bölünmüş yolu 11 kat ilaveyle 259 kilometreye çıkardık. “BSK” diye bir şey Kars’ta yoktu, 346 kilometre BSK var.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Kayyum, kayyum; Kars’ın iradesine kayyum atadınız.

AHMET ARSLAN (Devamla) - Ve Erzurum, Iğdır, Ağrı, Ardahan, Artvin bütün bu illerimize bölünmüş yollarla bağlanarak Gürcistan’a, Ermenistan’a, İran’a, Nahçıvan’a, uluslararası ticaret hâline gelecek bir Kars’ı komşu yapıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ve il merkezlerinde, ilçe merkezlerinde ana yollarımızın tamamını sıcak asfalt yaptığımız gibi, köy yollarımızda da 670 kilometre sıcak asfalt yaptık.

Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu Projesi, dünya projesi; Kars Lojistik Merkezi, dünya projesi; Kars-Iğdır-Nahçıvan demir yolu ki inşallah onu da AK PARTİ yapmış olacak, altmış yıl sonra yenilenen demir yoluyla birlikte yeni demir yolu altyapısı, yeni trenleri, yeni garlarıyla Akyaka bölgesel treni hizmete girdi. Yüzyıldır var ama AK PARTİ’nin dokunuşlarıyla Doğu Ekspresi dünya markası hâline geldi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖZKAN YALIM (Uşak) – Devlet Demiryolları peşkeş…

AHMET ARSLAN (Devamla) - Sadece internet, ulaştırma ve haberleşme altyapısında Kars’a yapılan yatırım, aldığımız yatırım 6 milyar 639 milyon lira.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Kars’ın iradesi hapiste.

AHMET ARSLAN (Devamla) - Ani Ören Yeri Dünya Kültür Mirası Listesi’ne AK PARTİ’yle girdi. Kars Kalesi, Kars Çayı, Harakani Külliyesi, Sarıkamış, Kağızman, Çıldır Gölü, tarihî birçok yapıyı restore ederek yılda 50 bin olan turist sayısını 500 bine çıkardık. Tarım, orman, hayvancılık alanında… Kesimhaneyi bu sene bitiriyoruz. Tarıma Dayalı İhtisas Besi Organize Sanayi Bölgesi’ni bu sene bitiriyoruz.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Tarım mı kaldı?

AHMET ARSLAN (Devamla) - Barajlara, sulamalara, arıtmalara ayırdığımız para -bu alanda- 1 milyar 600 milyon değerli arkadaşlar. Çevre şehircilik alanında, kentsel dönüşüm ve toplu konut alanında 3.991 konut yaparak, 2 millet bahçesi yaparak, arıtma yaparak, İller Bankası desteğiyle sadece bu alanda 2,5 milyar destek aldık. Sanayi ve enerji alanında Kars’a, Sarıkamış’a, Selim’e, Kağızman’a doğal gazla birlikte 850 milyon Türk liralık yatırım aldık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı).

ENSAR AYTEKİN (Balıkesir) – OSB’ye gidin Sayın Bakanım.

AHMET ARSLAN (Devamla) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

AHMET ARSLAN (Devamla) – Eğitim, gençlik, spor alanında yatırım ve destekler 1,5 milyar lira, sosyal hizmet alanında on dokuz yılda aldığımız destek 2,4 milyar Türk lirası. Sağlık alanını, inşallah, başka bir gündemle size sunacağım ama bir cümleyle…

ENSAR AYTEKİN (Balıkesir) – Doktor yok Kars’ta.

AHMET ARSLAN (Devamla) – …4 hastane depreme dayanıksızdı, yıkıldı, yeni 8 hastane yapıldı, yüzde 93’ü nitelikli yatak olmak üzere 803 yataklı yeni 8 hastanemiz var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu da yetmez, bölgesel vizyonumuza uygun olarak yeni 500 yataklı bir hastanenin, inşallah, bu sene temelini atacağız.

Değerli arkadaşlar -zamanım bitti ama- 2002’de Kars’ta 2 ambulans, şimdi 49 ambulans ve inşallah…

SERVET ÜNSAL (Ankara) – Doktor yok.

AHMET ARSLAN (Devamla) – Doktorları ayrıntılı söyleyeceğim ama son cümlemi söyleyeyim: Değerli arkadaşlar, AK PARTİ’yle birlikte Cumhurbaşkanımızın riyasetinde on sekiz yılda 14 milyar yatırım, 4 milyar 400 milyon destek olmak üzere 18 milyar 400 milyon yatırım almışız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET ARSLAN (Devamla) – Allah, Cumhurbaşkanımızın da AK PARTİ’nin de Cumhur İttifakının da eksikliğini vermesin.

Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bingöl.

TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Sayın hatip az önce partimizin ismini zikrederek bir sataşmaya meydan vermiştir. Bu nedenle söz talebinde bulunuyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün, Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın yaptığı gündem dışı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

TEKİN BİNGÖL (Ankara) – Sayın milletvekilleri, az önce… (CHP ve AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Bir dakika Sayın Milletvekili…

Sayın Genel Başkan Yardımcısı konuşuyor arkadaşlar.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Sayın milletvekilleri, az önce Sayın Ahmet Arslan öyle bir tablo çizdi ki, Kars halkı, mutlu, refah içerisinde yüzüyor, hiçbir sorun yok. Daha geçen hafta milletvekili arkadaşlarımız Kars’taydı ve Kars’ı çok büyük bir sıkıntının içinde görerek geldiler. Kars esnafı kan ağlıyor, ondan niçin bahsetmiyorsunuz? Karslı genç kardeşlerimiz Kars’ı terk ediyor, ondan niçin bahsetmiyorsunuz? Daha da önemlisi, Kars’ta, Kars halkının iradesine ipotek konuldu, ağzınızı bıçak açmıyor. Bütün bunlar, beş yüz yıl öncenin geçmişine sığınarak Kars’ın sorunlarını çözmeye yönelik ifadeleriniz hiç doğru değil.

Gelelim, özelleştirmeye: Evet, o dönemde et kombinaları ile yem fabrikalarının bir kısmı özelleştirildi ama gelin görün ki sizin bu on dokuz yıllık iktidar döneminizde satılmadık bir arsa, satılmadık bir fabrika, satılmadık bir tesis kalmadı. Kime satıldı? O dönemdeki özelleştirme çok hakkaniyetli bir şekilde, adil bir şekilde ihale açılarak yapıldı. Sizin özelleştirmeleriniz tamamıyla yandaşlarınıza peşkeş çekildi, arada böyle büyük bir fark var.

Siz, CHP dönemiyle ilgili bir şeyler söylerken dönüp on dokuz yılınıza bakın. Bugün, Türkiye'de esnafın içinde bulunduğu sıkıntıyı ağzınıza almıyorsunuz. Hadi, gelin, arkadaşlarımızla birlikte Kars’ı dışarıda konuşalım, bakalım ne tür sorunları size anlatacaklar, o zaman mahcubiyetinizle bu kürsüye çıkamayacaksınız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET ARSLAN (Kars) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Şimdi, Sayın Bakan, Mahir Bey söz alacak biraz sonra.

AHMET ARSLAN (Kars) – Değerli Başkanım, ben, Kars özelinde sataşmada bulunmadan sadece birkaç cümle…

BAŞKAN – Yerinizden söz vereyim. Yani uzatmayalım bu konuyu.

AHMET ARSLAN (Kars) – Değerli Başkanım, istirhamım kürsüden çünkü ciddi bir şekilde…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, kürsüden söz verin.

BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bir sataşmaya meydan vermeyelim.

2.- Kars Milletvekili Ahmet Arslan’ın, Ankara Milletvekili Tekin Bingöl’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

AHMET ARSLAN (Kars) – Değerli Başkanım, müsamahanız nedeniyle çok çok teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, sağlıkla ilgili -sonra konuşacağım dedim ama- birkaç rakam söyleyeyim: 2002 yılında Kars’ta 34 uzman var. (CHP sıralarından gürültüler)

ÖZKAN YALIM (Uşak) – Esnaf, esnaf! Esnafı konuşalım Sayın Bakan.

NİLGÜN ÖK (Denizli) – Başkanım, daha hatip konuşmadan bağırıyor.

AHMET ARSLAN (Devamla) – Ya, bakın, Tekin Bingöl Bey konuşurken tek laf etmedim. Sizden istirhamım...

BAŞKAN – Sayın Bakanım, bir dakika…

Değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi adına söz isteyen arkadaşımıza söz verdik, şimdi AK PARTİ milletvekilimize söz verdik, sabırla dinleyelim, laf atmanın bir anlamı yok değerli milletvekilleri.

Buyurun.

AHMET ARSLAN (Devamla) – Değerli Başkanım, istirhamım -zaten süre kısa- tekrar başlatırsanız çok memnun olurum. Birkaç şey söyleyeceğim.

Değerli hazırun, hepinizi tekrar saygıyla selamlarken, 2002’de Kars’ta 34 uzman doktor var, bugün 353 uzman ve aile hekimi var. Hesabını siz yapın.

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – 10 katı.

AHMET ARSLAN (Devamla) – Sadece üniversite hastanesinde 150’ye yakın uzman, ihtisas sahibi doktor var; pratisyenleri saymadım.

Ambulansı söylemiştim, 2 ambulans varken bugün 49 ambulans var. O gün nasıldı? Yakıtı kendi cebinden koyarsan ambulans seni götürür. Değerli arkadaşlar, bugün Kars’ta ambulans helikopterle ve ambulans uçakla hastalar başka yerlere gidebiliyor.

Bir rakam daha, çok önemli, 2002 yılında hastaneye gelen her 100 hastanın 27’si başka şehre gidiyor, 27’si yani 63’ü yatıyorsa, 27’si başka şehirlere gidiyordu, şimdi yüzde 1’in altında başka şehirlere giden hasta var ki herkes kabul eder, bazı ihtisaslarda her yerde branş açma şansınız yoktur, bunu özellikle söylemek isterim; bir.

Kars’ta binin üzerinde gencimizin hizmet ettiği, daha doğrusu çalıştığı çağrı merkezi açtık son dört yılda; binin üzerinde. Kars esnafı bütün bu yatırımların yapılması, bu kadar turistin, bu kadar misafirin gelmesi, şehrin kalkınmasıyla birlikte kaşarını da daha çok değerlendiriyor, peynirini de daha çok değerlendiriyor, balını da daha çok değerlendiriyor, kazını da daha çok değerlendiriyor, oteli de çalışıyor, taksisi de çalışıyor, velhasılıkelam, sıcak parayla buluştu, tanıştı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Pandemi döneminde dünyanın her yeri kavrulurken Türkiye ciddi bir mücadele veriyor ve örnek olacak şekilde başarılı bir mücadele veriyor. Biz, on dokuz yıldır AK PARTİ olarak hizmetler veriyoruz, bundan sonra da vermeye devam edeceğiz deyip saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Oluç.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, İstanbul Milletvekili Serap Yaşar’ın yaptığı gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın vekiller; partimize ve Grup Başkan Vekilimize yönelik bir sataşma olduğu için cevap vermek istiyorum.

Şimdi, doğru, Sayın Meral Danış Beştaş, 26 Ocak 2021’de, Meclis grubunda, Zap Suyu’nda kaybolan Hamza Adıyaman’ın ailesiyle ilgili bir beyanda bulundu, tutanaklarda da var zaten, açıp bakılabilir. Bu tartışmanın üzerinden iki buçuk ay geçtikten sonra, şimdi bu konu haber olmaya başladı ve tartışılmaya başladı; buna geleceğim. Şimdi, Meral Danış Beştaş neye dayanarak o günkü açıklamasını yaptı? Bakın, 2016 yılındaki gazete haberleri elimizde; Cumhuriyet, Hürriyet, Sabah, İhlas Haber Ajansı, burada bütün haberlerin hepsi var ve bütün bu haberlerde 4’üncü sınıf öğrencisi Hamza Adıyaman’ın Zap Suyu’na düşerek kaybolduğu anlatılıyor, AFAD ve köylüler tarafından arama sürdürüldüğü anlatılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Valinin ve Emniyet Müdürünün açıklamaları var. O dönemki Hakkâri Valisi Yakup Canbolat ve beraberinde Emniyet Müdürü Resul Holoğlu, İl Jandarma Alay Komutanı Kurmay Albay Demiray Demirci, Millî Eğitim Müdürü köye gidiyorlar, köyde köylülerle konuşuyorlar, aileyle konuşuyorlar ve diyorlar ki: “Zap Suyu’na düşen Hamza Adıyaman isimli öğrencimiz için arama çalışmaları sürüyor, inşallah en kısa zamanda bulunur.” Çok sayıda gazete haberi var. Dolayısıyla, Meral Danış Beştaş o lafları söylerken ve beyanda bulunurken bu gazete haberlerine dayanarak bunu yapıyor. Bunu şimdi bir kenara koyuyoruz, birincisi bu.

İkincisi, iki buçuk ay sonra çeşitli basın-yayın organlarında köpürtülüyor ve gündeme getiriliyor bu konu ve HDP’ye yönelik bir kumpas operasyonu olduğu ortaya çıkıyor. Neden ortaya çıkıyor?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Bakın, bu gazetelerde ve çeşitli televizyonlarda son dönem; Sabah, Yeni Şafak, Takvim, CNN Türk “web” sitesinde bu haber yapılıyor ve bu haberde bir fotoğraf gösteriliyor yani kampta bulunan çocuklarla ilgili bir fotoğraf gösteriliyor ve o fotoğrafa dayanarak fotoğraftaki bir çocuk yuvarlağa alınıyor, o çocuğun Hamza Adıyaman olduğu anlatılıyor. Şimdi, bu olay Mart 2016’da yaşanıyor. Bakın, ben şimdi size atılmış olan bir “tweet” göstereceğim. Kim atmış? Şamil Tayyar. Hangi tarihte atmış? 13 Ağustos 2015 yani çocuk Zap’a düştükten daha önce, Ağustos 2015’te atmış ve diyor ki… “Tweet”te bir fotoğraf var. Hangi fotoğraf? O çocuğu yuvarlağa aldıkları, işaret ettikleri fotoğraf. Yani çocuk daha Zap’a düşmemiş, çocuk okuluna gidiyor ama Şamil Tayyar’ın attığı fotoğraf bu fotoğraf. Gazeteler, basın bu fotoğrafı paylaşıyor. Şimdi, bu fotoğrafı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Evet, toparlayın Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Toparlıyorum.

Çok açık bir şekilde bir kumpas kurulduğu ortada. Biz nereden bilelim kampta hangi çocuk var, kim var? Bu konuda en ufak bir bilgimiz yok. Bunu bilecek olan İçişleri Bakanlığıdır, istihbarattır. Biz gazete haberlerine dayanarak bunu söylüyoruz.

Sonuncusu… Zamanım kısıtlandığı için çok uzatmayacağım. Bakın, size buradan ekmek çıkmaz. Mızrak çuvala sığmıyor. Halkların Demokratik Partisi çok açık bir şekilde çocuk ve silahın yan yana getirilmesine net bir şekilde karşıdır, net. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Halkların Demokratik Partisinin programında “Çocukların haklarının savunulduğu ve çocuk savaşçıların ve çatışmalarda kullanılan çocukların hukuka uygun olmadığının yazıldığı bütün uluslararası sözleşmeler çekincesiz olarak kabul edilsin.” maddesi vardır, kongre kararlarımız vardır. Bu konudaki tutumumuz çok açık ve nettir.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Yalan, yalan, yalan!

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Asla çocuk ve silah yan yana gelmez bizim anlayışımızda ve buna karşı mücadele ederiz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi sisteme giren 15 milletvekiline söz vereceğim.

Sayın Gökçel…

2.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel’in, Mersin’in Anamur ve Bozyazı ilçelerine yapılacak hallere ilişkin açıklaması

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Mersin ve ilçeleri Türkiye’de tarımsal üretimin çok yoğun olduğu bir bölge. Anamur, Bozyazı, Aydıncık, Silifke ve Erdemli ilçelerimiz muz, çilek ve örtü altı sebze üretiminde başrol oynamaktadır. Ancak Anamur ve Bozyazı halleri mevcut durumlarıyla Anamur ve Bozyazı ilçelerimize hiç yakışmıyor. Mersin Büyükşehir Belediyemiz Anamur ve Bozyazı’ya modern birer hal yapmak için proje hazırladı; hazineden yer tahsisi için gerekli çalışmaları yaptı. Mersin Büyükşehir Belediyesinin bu halleri yapabilmesi için sadece Hazine Bakanlığından bir onaya ihtiyacı var. Ancak Hazine Bakanlığı şu anda hal olarak kullanılan yerin modern hâle getirilmesi için bir türlü onay vermiyor. Bunu Mersin ilçeleri hiçbir zaman kabul etmiyor. Biz bu hali Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak mutlaka yapacağız.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Kılavuz…

3.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Mersinli çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Mersin, Türkiye’nin tarım kentlerinin başında gelmektedir. Mersin tarımda marka bir şehirdir. Anamur’da muz, Erdemli’de limon, Tarsus’ta narenciye, üzüm, Silifke’de çilek, Mut’ta kayısı ve zeytin başta olmak üzere sebze ve meyve üretimlerinin birçok türünde şehrimiz ilk sırada yer almaktadır. Yaş meyve ve sebzede 2020 yılının ihracat şampiyonu Mersin’dir. Fakat bugün limon üreticilerimiz birtakım sorunlar yaşamaktadır. Yurt içi ve yurt dışında virüs ve çeşitli sebepler nedeniyle alımının azalması, şehirlerimizin en önemli ihracat kaynaklarından biri olan limonda sorunlar meydana getirmektedir. Bu noktada Mersin limonunun yurt içi ve yurt dışında pazar payının genişletilmesi, çiftçilerimizin kamu ve özel bankalara olan borçlarının yapılandırılması ve faizlerinin kaldırılması beklentimizdir. Ekonomimizin can damarı olan tarımın kalkınmasını da sağlayacaktır.

Saygılar sunuyorum.

SERAP YAŞAR (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Serap Hanım, buyurun.

4.- İstanbul Milletvekili Serap Yaşar’ın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

SERAP YAŞAR (İstanbul) – Başkanım, çok teşekkür ederim.

Tekrar polemik olsun diye değil, Sayın Grup Başkan Vekili “Buradan ekmek çıkmaz.” dedi. Ekmek çıkmayabilir ama buradan çocuk çıkabilir. Çünkü biz biliyoruz, bütün uluslararası kuruluşlar da biliyor ki burada sistematik biçimde çocuk kaçırma, çocuklardan terörist savaşçı yetiştirme işi var. Hamza Adıyaman bir örnek. Benim referansım gazete haberleri değil, çok yerden teyit ettim ve bu kürsüye çıktım bu konuyu gündeme getirmek için. Dolayısıyla aile gündeme getirdiği için yeniden gündeme geldi. Ailenin de en tabii hakkıdır bu.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Bulut…

5.- Tokat Milletvekili Yücel Bulut’un, Tokat’ın Turhal ilçesinin sorunlarına ilişkin açıklaması

YÜCEL BULUT (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün himayesinde şeker fabrikasının kurulmasıyla birlikte küçük bir kasaba olmaktan çıkıp nüfusu 100 bine dayanan ve bölgenin metropol ilçesi hâline gelen Turhal ilçemiz, maalesef bugün nüfusunun yarısını tekrar kaybetmiş ve büyük bir kasaba hâlini almış bir görüntü içerisindedir. Uzun zamandır istihdam yaratan yatırımlardan mahrum olan Turhal, yoğun bir göç tehlikesiyle ve süreciyle karşı karşıya kalmış ve bugün esnafı ve köylüsü maalesef, ekonomik açıdan büyük bir açmaz içerisine sürüklenmiştir. Yeniden istihdam sağlayacak kamu yatırımlarıyla ilçenin toparlanması ve kaybettiği nüfusunu ve ekonomik alt yapısını yeniden toplaması bütün Turhallıların beklentisidir.

Bu düşüncelerle Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Şeker…

6.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, vefat eden eski Başbakan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediğine ve Kocaeli’nin turizm değerlerine ilişkin açıklaması

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Saygıdeğer milletvekilleri; eski Başbakan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi, değerli devlet adamı Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyorum.

Dün, sanayinin merkezi olan seçim bölgem Kocaeli’nin turizmde de var olduğunu ifade etmiştim. İlk çağlardan beri yerleşim yeri olan Kocaeli, kentin sembolü saat kulesi, Kasrı Hümayun Saray Müzesi, Osman Hamdi Bey Müzesi, Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Seka Kâğıt Müzesi ve diğer müzeleri ile Pertev Paşa ve Çoban Mustafa Paşa Külliyeleri, Selim Sırrı Paşa Konağı ve Kaiser Wilhelm Köşkü ile eski Hisar Kalesi ve Fatih Sultan Mehmet Otağı, tümülüsler, Beşkayalar Tabiat Parkı ve Ballıkayalar Vadisi ile doğa parkurları, antik liman ve kuş gözlemciliğiyle Osman Gazi’nin silah arkadaşı Akçakoca’nın da ismini alan ilimiz görülmeye değer zenginliklere sahiptir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Kenanoğlu…

7.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun, hayatlarını kaybeden Avukat Hasan Gülşan ile Profesör Doktor İlhan Başgöz’e ilişkin açıklaması

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Alevi toplumunun saygın isimlerinden bir devrin tanığı Avukat Hasan Gülşan Hakk’a yürümüştür. 1938’de Dersim’den Karaman’a sürgün edilen, oradan da göçlerle Malatya’ya giden bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Avukat Hasan Gülşan, uzun yıllar öncesinden başlayan Alevi haklarının alınması konusundaki mücadeleci kimliğiyle gençlere her zaman örnek olmuş bir kişidir. Tüm Alevi camiasının, cümle sevenlerinin ve ailesinin başı sağ olsun.

Yine, iki gün önce Halk Bilimci Profesör Doktor İlhan Başgöz İbni Sina Hastanesinde yaşamını yitirdi. Folklor ve halk bilimi dalında çok sayıda çalışması olan ve halkımıza büyük katkılar sağlayan Sayın Başgöz’ü saygıyla anıyorum, devridaim, menzili açık olsun; ailesi ve tüm sevenlerinin de başı sağ olsun.

BAŞKAN – Sayın Topal…

8.- Hatay Milletvekili Serkan Topal’ın, Hatay’daki trafik sorununa ilişkin açıklaması

SERKAN TOPAL (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Seçim bölgem Hatay ilimizde ilçeler arası ulaşımda, özellikle Karayolları Genel Müdürlüğünün kontrolünde olan yollarda ciddi trafik sorunuyla karşı karşıyayız. Samandağ ilçemizden havaalanına ulaşan ana hatta Koyunoğlu, Kuşalanı, Yeşilköy, Uzunbağ, Yeniçağ, Ekinci, Carrefour Kavşağı, İl Jandarma Kavşağı, Karaali, Odabaşı, Serinyol mahalle girişlerinde üst veya alt geçit şeklinde kavşak düzenlemesi yapılması elzemdir. Bu, hem trafiğin rahat akışını hem de kazaları asgariye indirerek can ve mal güvenliğini sağlayacaktır.

Sayın Ulaştırma Bakanına sesleniyorum: Lütfen, bu kavşakları ölüm kavşağı yapmayalım. Burada yapılacak alt veya üst geçit ciddi anlamda vatandaşlarımıza rahatlık sağlayacaktır, ivedi bir şekilde yapılması gerekiyor.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Beştaş’ın bir mazereti söz konusu.

Buyurun Sayın Beştaş.

IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

3.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, İstanbul Milletvekili Serap Yaşar’ın yaptığı gündem dışı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Grup Başkan Vekilimiz Saruhan Oluç cevap verdi, Sayın Serap Yaşar’ın konuşmasını yukarıdan dinledim.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Ses gelmiyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Biraz rahatsızım, ondan dolayı…

Şunu söyleyeyim: Hamza Adıyaman’a ilişkin açıklamam tamamen o dönem valinin açıklaması, resmî açıklamalar; sayısız açıklama var. İki buçuk ay boyunca aranmış, bizim il başkanları dâhil bu arama çalışmalarına katılmış ve kayıp olduğuna dair bir kanaat var. Aradan kaç yıl geçmiş? Beş yıl geçmiş ve bugün, hani benim sözünü ettiğim haber de… 26 Ocakta anlatmıştım burada ve ben tamamen resmî verilerle konuştum. Hani kaybolan bir çocuk Zap Suyu’nda diye söyledim. Sonra üç dört gündür basında haberler çıkınca biz de araştırdık, dedik ki ne oldu acaba? Hani ailenin bir iddiası var ve karşımıza Hamza’nın, çocuğun kaybolmasından önce aynı fotoğrafların basında yaygın bir şekilde servis edildiğini gördük, bu bir. Yani ortada açıkçası kumpas var.

SERAP YAŞAR (İstanbul) – Onu ben kullanmadım yalnız.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Size demiyorum, ben genel bilgi veriyorum Meclise.

Bir kumpas var. Çünkü sözü edilen kişi Hamza Adıyaman olamaz zaten. Neden? Yani bizzat Şamil Bey değil sadece, birçok gazete haberlerinde o fotoğraf yayınlanıyor. Ben Saruhan Bey'in dediklerini tekrar etmeyeceğim.

Arkadaşlar, bir de şunu söyleyeyim: Bu haberlere istinaden bir partinin lideri, MHP’nin lideri çıkıp kürsüden bir çağrı yaptı yani beni suçlayarak çağrı yaptı. Ben şunu söyleyeyim: Bu Mecliste 3’üncü dönemdir bulunuyorum, bilgileri teyit etmediğim hiçbir konuyu burada konuşmam. Bunu ilke olarak söylüyorum. Ben hiçbir çocuğun ne silahla ne ölümle ne çatışmayla bir ilgisi olmaması gerektiğine inanan bir yerden söylüyorum ve bizzat Diyarbakır Annelerini ziyaret ederek onların yanında olduğumuzu… Konuşmaları da görmüşsünüzdür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Beştaş, süre vermiyorum, demin gelenlere de vermedim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Özür dilerim. Yani özel bir durum, rica edeceğim.

BAŞKAN – Buyurun toparlayın.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Ailelerle de konuştum ve çağrımız çok nettir. O çocuklar bizim çocuklarımız, hepimizin. O anneler hepimizin anneleri. Ama böyle asılsız, mesnetsiz ve kullandığım cümle sadece şu, ben tutanaklara baktım…

SERAP YAŞAR (İstanbul) – Ben de baktım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Zap Suyu’nda kaybolan bir çocuğu da HDP il binasında arıyorsunuz gibi böyle bir cümle kurmuşum. Yani hakikaten çok üzgünüm her şeyden önce yani böyle bir meseleden bu tartışmanın çıkarılmasını -böyle hedef gösterilmek- tekrar ısıtılmasını çok talihsiz buluyorum. Bu, bilinçli bir propaganda olabilir ama bizim elimizde bunun aksini gösteren, bizzat resmî kurumların yaptığı sayısız açıklama var. Ben ailenin üzüntüsünü paylaşıyorum ve her zaman da bu kürsüden bunu söyledik. Yani açıkçası, basın toplantısı yaptık haberlerin doğru olmadığına dair, tek bir basın yani bu sözünü ettiğim yandaş basın bir satır haber yapmadı, bunu dikkatinize sunuyorum. Yani en azından bizim bu olayı ispatladığımızı basın…

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Diyarbakır annelerine “satılmış” diyen sizdiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Evet, buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Neye katıldı diyen bendim?

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Diyarbakır anneleri için “satılmış” diyen sizdiniz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Ben miymişim?

BAŞKAN – Sayın Beştaş, karşılıklı konuşmayalım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Benim öyle bir cümlemi çıkarın, ben vekillikten istifa ederim.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Peki…

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – “Para için yapıyor anne” dediniz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Diyarbakır anneleri satılmış diye…

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – “Para için anne gitti, orada oturuyor.” dediniz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Bakın, öyle bir cümlemi bulun…

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Var.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – …ben burada, sizin huzurunuzda istifa edeceğim.

BAŞKAN – Sayın Beştaş, teşekkür ederim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Asla böyle bir…

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – “Para karşılığında anne orada oturuyor.” dediniz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Ama siz öyle bir şey yapıyorsunuz ki… Ben söylemedim diyorum, çıkarın tutanakları.

BAŞKAN – Evet, peki, arkadaşlar…

Sayın Bülbül, buyurun...

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Haber okuyarak… Yanılırsınız vallahi.

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Yok, o haberi değil, vekilinizi dinleyerek bunu…

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) – Yalan!

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Aile Hakurk’a götürülüyor yedi gün, HDP Hakkâri il örgütü yedi gün Hakurk’ta çocuğu, arabaya alıp aileyi götürüyor.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Yalan!

BAŞKAN – Bir dakika… Sayın Bülbül buyurun.

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) – Yalan! Konuşurken doğruyu konuşmuyorsunuz.

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Biz de hepsini belge ve bilgiye dayalı, ailenin bilgisine göre konuşuyoruz.

BAŞKAN – Bir dakika…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

9.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın Başkan, Sayın Beştaş’ın bahsettiği grup toplantısı Milliyetçi Hareket Partisi grup toplantısıdır. Sayın Genel Başkanımızın bu hususla alakalı beyanlarına atıfta bulunmuştur kendisi.

Şimdi, bir fotoğraftan bahsediliyor, şu fotoğrafı kastediliyor. Genel Başkanımız bu açıklamasında, bu fotoğrafı göstererek böyle bir beyanatta bulunmamıştır. Genel Başkanımızın değerlendirmesi, basına yansımış olan ailenin -bizzat HDP il binasında oturan ailenin- açık bir şekilde oğullarının yaşadığı ve PKK tarafından ellerinde tutulduğu, PKK’nın elinde olduğu noktasındaki açık, net beyanları üzerine bu ifadeler kullanılmıştır. Sayın Beştaş’ın ifadesi HDP’nin önünde oturuyor değil, ifadenin tamamı burada “Zap Suyu’na düştü ve ailesi para karşılığında HDP il binası önünde oturtuluyor.”

Şimdi, bunların hepsi ispata muhtaç ifadelerdir yani para karşılığında olması ve zorla oturtuluyor olması. Bu noktada aileye başsağlığı dileyecekleri yerde aileye karşı bühtanda bulunmaktan kaçınmalıdırlar diye düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Tutanaklarda var, istifaya davet ediyoruz.

BAŞKAN – Buyurun.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Bu noktada bizim esas aldığımız husus, ailenin açık bir şekilde suçlayıcı beyanlarıdır. Bunların karşısında bu şekilde ifadelerde bulunulmasının da doğru olmadığı kanaatindeyiz.

BAŞKAN – Sayın Özkan…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, küçük bir şey söyleyeceğim.

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Belki istifa edecek.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Bülbül’ün söylediği…

BAŞKAN – Sayın Beştaş, “Uçağım var.” Dediniz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Evet, uçağım var.

BAŞKAN – Zaten siz açıklamayı yaptınız…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ben bir noktada sadece açıklık getireceğim.

BAŞKAN – Bir sataşma olmadan…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sataşma değil, tutanaklara geçsin yani.

BAŞKAN – Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bu “para karşılığında” dediğim aile Hamza Adıyaman’ın ailesi değil, başka bir aile; isimleri bizde.

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Hayır, o, tutanakta var.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Hayır, hayır, isimleri bizde.

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Tutanakta var.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, ailenin bizzat kendisi Artı Gerçek ve Cumhuriyet’e konuşup “Bize para teklif edildi, biz oturmadık.” demişlerdi, haberler elimizde. Bu ikisi karıştırılmasın.

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Tutanak var, tutanak. İstifa!

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Hani istifa edecektin? İstifa!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Benim sözünü ettiğim aile başka bir ailedir ve burada Sayın MHP liderinin söylediği -haberlere dayanmıştır- doğrudur, biz de bu haberlerin dayanağını ispatlıyoruz yani mesele budur.

BAŞKAN – Tamam, peki.

Buyurun Sayın Özkan.

10.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, kapalı olan Uşak Havalimanı’nın açılması ve ağır vasıta şoförlerine uygulanan dokuz saat takograf uygulamasının ertelenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ÖZKAN YALIM (Uşak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Uşak Havalimanı’mız bir yılı aşkın süredir kapalı. Sayın Ulaştırma Bakanımıza sesleniyorum: Sayın Bakan, havaalanımızı açınız. Uşaklı vatandaş mağdur, Uşaklı iş insanları mağdur. Uşak ekonomisinin bir ayağı İstanbul bağlantılı. Uşak ekonomisine bir nebze destek olmak istiyorsanız Uşak Havalimanı’mızı lütfen acilen açınız diyorum.

Yine, Ulaştırma Bakanına sesleniyorum: Ağır vasıta şoförlerine uygulanan dokuz saat takograf uygulamasını, yollardaki park yerleri yeterli oluncaya ve ikinci şoför maliyetini karşılayacak olan piyasa algısı ve ekonomik şartlar oluşuncaya kadar erteleyelim. Tüm şoförlerin ve de tüm firmaların ortak talebidir.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Keven…

11.- Yozgat Milletvekili Ali Keven’in, salgın döneminde 3. Lig’den düşmenin kaldırılmasını talep ettiklerine ilişkin açıklaması

ALİ KEVEN (Yozgat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Futbol kulüpleri Covid salgını boyunca çok ciddi ekonomik sıkıntılar yaşadılar. Özellikle amatör futbolcular ligleri kapatıldığı için bu sene maç yapamadılar, federasyondan maddi bir yardım ise hiç göremediler. 2 ve 3.Lig’lerde bulunan takımlar ise maçlarını yaptılar ama bu ortamda maalesef verimsiz bir dönem geçirdiler. Şu an profesyonel 3. Lig’den BAL ligine düşecek takımlar, bu salgın döneminde ligden düşmenin iptal edilmesini talep ediyorlar. Ben ilimin takımı Yozgatspor adına bu talebi Sayın Bakana iletiyorum. Düşecek il ve ilçelerin milletvekillerini de Yozgat milletvekillerini de bu anlamda göreve çağırıyorum. Gelin, bu salgın döneminde 3. Lig’den düşmeyi kaldıralım, bu takımlarımız 3. Lig’de mücadele etmeye bir yıl daha devam etsinler diyor Sayın Bakanlığı göreve davet ediyorum.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Sayın Taşdoğan…

12.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan’ın, 112 acil çağrı merkezlerinin asılsız ve mükerrer çağrılarla meşgul edilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Asli görevi kentte meydana gelen olaylara acil müdahale edebilmek, can kayıplarını önleyebilmek olan 112 acil çağrı merkezlerimiz Covid-19 sürecinin yoğunluğuna rağmen asılsız ihbar ve mükerrer aramalarla meşgul edilmeye devam edilmektedir. Seçim bölgem Gaziantep’te 56 noktadan hizmet veren 112 Acil Çağrı Merkezi, 2020 yılında yaklaşık 225 bin vakaya giderken 2 milyona yakın çağrı almıştır. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda asılsız ve mükerrer arama oranı yüzde 95’i bulmaktadır. Maalesef bu durum 2021 yılının ilk çeyreğinde de aynı şeklide devam etmektedir. Değerli hemşehrilerimizi bu konuda daha duyarlı olmaya davet ediyorum. Gerçek ihtiyaç sahibi olan vatandaşlarımıza ulaşmada sorun yaşanmaması ve istemediğimiz sonuçlarla karşı karşıya kalmamamız adına lütfen 112 acil çağrı merkezlerimizi asılsız veya mükerrer çağrılarla meşgul etmeyelim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Yılmazkaya…

13.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, doğal gaza yapılan zamlara ilişkin açıklaması

BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Yılbaşından bu yana üç ay geçti, doğal gaza 4 defa zam yapıldı. Ülke genelinde ayda ortalama 80 bin ailenin doğal gazı ödenemeyen fatura nedeniyle kesiliyor. Dağıtım şirketleri tahsilat problemi yaşadığı için ödenemeyen binlerce faturaya 10 taksitle ödeme yolu bulmuş olsa da maalesef vatandaşımız bunu bile ödeyemeyecek durumda ama iktidar doğal gaza bu yıl 4’üncü zammını yaptı. Türkiye’nin dokuz yıllık gaz ihtiyacını karşılayacak denilen “Karadeniz’de doğal gaz bulundu.” müjdesi verilmesinden bu yana altı ay geçti, doğal gaza 6 kez zam yapıldı. Doğal gaz buluyoruz, doğal gaza zam yapılıyor; dolar düşüyor, doğal gaza yine zam yapılıyor. Karadeniz’de doğal gaz bulunduğunda Türkiye'nin eksen değiştireceğini söyleyenler, doğal gaza indirim yapılacağı müjdesini verenler, vatandaşa ha bire zam müjdesi veriyor. Allah’tan Karadeniz’de doğal gaz bulduk, 6 zamla kurtulduk; ya bulmasaydık hâlimiz ne olurdu?

BAŞKAN – Sayın Ekinci…

14.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu tarafından Sivas’a yapılan yatırımlara ilişkin açıklaması

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkanım.

Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Sivas İl Koordinatörlüğümüz bünyesinde 9 Nisan 2021 tarihi itibarıyla IPARD II Programı 10’uncu başvuru çağrı ilanı kapsamındaki projelerin kabulleri tamamlanmıştır. Büyükbaş, küçükbaş besi ve süt çiftlikleri, tavukçuluk, kaz yetiştiriciliği gibi projelerin yer aldığı 42 hayvancılık projesinin; süt işleme tesislerinin, süt toplama merkezlerinin, kesimhanelerin, et işleme tesislerinin, meyve, sebze işleme tesislerinin yer aldığı 11 projenin kabulü gerçekleştirilerek Sivas’ımız en çok proje alan illerimizden biri olmuştur. Sivas İl Koordinatörlüğümüzün, sunulan toplam 60 projenin yatırım tutarı yaklaşık 138 milyon TL, hibe tutarı ise 72 milyon TL’dir.

Devletin hizmetlerini milletine harcayan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere emeği geçenlere teşekkür ediyor, ilgili projelerimizin sultan şehrimiz Sivas’ımıza hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ünver…

15.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünver’in, 128 milyar doların nerede olduğunu öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

“128 milyar dolar nerede?” sorusu anlaşılıyor ki iktidarı çok rahatsız etmiş. Ana muhalefet partisi olarak anayasal hakkımızı kullanarak devleti yönetenlere bu soruyu sormayı sürdüreceğiz. İl ve ilçe örgütlerimiz de Anayasa’dan ve kanunlardan aldığı siyaset yapma hakkı çerçevesinde, parti binalarımızdan tüm Türkiye’ye bu soruyu duyurmaktadırlar.

Karaman İl Başkanlığımızda asılı bulunan afiş nedeniyle dün Karaman Valiliği ibretlik bir kararla ibretlik bir uygulama yapmıştır. Adı sayılan bir sürü kanun yanında Umumi Hıfzıssıhha Kanunu hükümleri çerçevesinde alınan Covid’le mücadele kararı gerekçe gösterilerek bir sürü şeyle birlikte afiş ve poster asmak da yasaklanmıştır. Bu karara dayanılarak parti binamızdaki afiş indirilmiştir. Bu yapılan, Covid’le mücadele değil, demokrasiyle mücadeledir. Bu kararı ve tüm Türkiye'de yapılan benzeri uygulamaları kınıyorum. Milletin verdiği yetkiyle de Türkiye Büyük Millet Meclisinden soruyorum: 128 milyar dolar nerede?

BAŞKAN – Sayın Durmuşoğlu…

16.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, Turizm Haftası’na ilişkin açıklaması

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Kıtaların birleştiği, 3 tarafının denizlerle çevrildiği, binlerce yıllık tarihî mirastan süzülen kültürel birikim ve bunun ışığında gelişen Türk mutfağıyla, medeniyetlerin buluştuğu bu eşsiz coğrafyadaki ülkemize hizmet veren tüm turizm camiasının Turizm Haftası’nı kutluyorum.

Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, tüm alanlarda olduğu gibi, turizmde de 2023 hedeflerine sarsılmaz bir irade ve emin adımlarla ilerlemektedir. Marka şehirlerden gastronomiye, arkeolojiden tesisleşmeye, ulaşımdan konaklama ve personel kalitesine turizm için attığımız her adım Türkiye’yi uluslararası arenada lider bir ülke konumuna yükseltme amacını taşımaktadır. Bu hedefe ulaşmada gerçekleştirilen etkinliklerle turizm bilincinin ve farkındalığının toplumda yaygınlaşmasını sağlayarak ciddi bir katkı sağlayan Turizm Haftası ülkemiz için çok değerlidir.

Bu duygu ve düşüncelerle ülkemizin turizm açısından gelişmesine katkıda bulunan turizm sektörü, çalışanlarıyla…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ödünç…

17.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünç’ün, Bursa Büyükşehir Belediyesinin sosyal destek paketi uygulamasına ilişkin açıklaması

ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bursa Büyükşehir Belediyemizin ramazan ayına özel devreye aldığı sosyal destek paketi, ihtiyaç sahiplerine nefes, pandemi nedeniyle zor günler geçiren mahalle bakkallarına ise can suyu oluyor. Bu şekilde, paylaşma ve dayanışma Bursa’mızda daha da artacak. İhtiyaç sahiplerine dağıtılacak toplamda 5 milyon lira değerindeki ramazan çekleriyle sadece mahalle bakkallarından alışveriş yapılacak. Böylece hem mahalle bakkalımız kazanacak hem de hemşehrilerimiz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde sosyal belediyecilikte, yardımlaşma ve dayanışmada çığır açan Bursa Büyükşehir Belediyemizi, Başkanımız Sayın Alinur Aktaş’ı bu proje dolayısıyla tebrik ediyor, ihtiyaç sahibi hemşehrilerimizi bu projeden yararlanmaya davet ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Taşkın…

18.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, 31 Mart Vakası’na ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tarih hafızaya benzetilir, hafızasını yitirenler yokluğa mahkûm olurlar. Tarih aynı zamanda geçmişten ibret almaktır ki olumsuz tecrübeler tekrar yaşanmasın. Tarihimizdeki ibretlik olaylardan biri de miladi takvime göre 13 Nisan 1909’da gerçekleşen 31 Mart Vakası’dır. Sebepleri üzerine sis perdesinin hâlâ aralanmadığı bu hadisenin çok ağır sonuçları olmuştur. 27 Nisan 1909’da tahtan indirilen Sultan II. Abdülhamit tahtına mal olmasına rağmen, kardeş kanı dökülmesin diye bu olaylara müdahale etmemiştir. İttihat ve Terakki Cemiyeti, bu hadiselerden sonra İmparatorluğun en önemli siyasi gücü hâline gelmiş ancak attığı yanlış adımlarla 4 milyon kilometrekare büyüklüğündeki bir imparatorluk kısa zamanda parçalanmıştır. Otuz üç yıl Osmanlı devletini ayakta tutarak âdeta yeniden ihya eden cennetmekân Sultan Abdülhamit Han’ı bu vesileyle rahmetle yâd ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Şimdi, söz talep eden grup başkan vekillerine söz vereceğim.

Sayın Dervişoğlu…

19.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Grup Başkan Vekilleri olarak Meclis gündemindeki kanun teklifinin kanunlaşması noktasında kararlılık sergilediklerine ve söz taleplerinin olmadığına ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sayın Başkanım, Meclisin gündeminde bir kanun teklifi var ve Grup Başkan Vekilleri olarak da bu kanun teklifinin kanunlaşması noktasında bir kararlılık sergiliyoruz. O sebeple -zaten yeteri kadar tartışma oldu Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde- Grup Başkan Vekili olarak herhangi bir söz talebim yoktur.

Bunu yüce Meclisin takdirine sunuyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Çok teşekkür ederim.

Uyarınızı bütün arkadaşların dikkate almasını rica ediyorum. Tek tek milletvekillerimizin söz talepleri var, o konuda da Grup Başkan Vekillerimiz bir duyarlılık gösterirlerse mutlu olurum.

Sayın Bülbül…

MUHAMMET LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Biz de aynı şekilde…

BAŞKAN – Sayın Oluç…

Yok talebiniz.

Peki, teşekkür ederim.

Gündeme geçiyoruz.

Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor, gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.

VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Dünkü birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümünde yer alan 1’inci maddesi kabul edilmişti.

Teklifin 2’nci maddesi üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

MADDE 2 – 6183 sayılı Kanunun 86 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 86- Müşteri malı almaktan vazgeçer veya verilen mühlet içinde bedelin tamamını vermezse mal ikinci defa artırmaya çıkarılır ve en çok artırana ihale olunur. Mal birinci defa kendisine ihale olunan kimseden, iki ihale arasındaki fark ve diğer zararlar ve fark üzerinden hesaplanacak tecil faizi oranında faiz veya ikinci artırmada talip çıkmaması sebebiyle ihale yapılamadığı takdirde birinci ihale bedeli ve diğer zararlar ve birinci ihale bedeli üzerinden hesaplanacak tecil faizi oranında faiz, ayrıca bir hüküm alınmasına hacet kalmaksızın teminattan mahsubu yapıldıktan sonra bakiyesi bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir ve o mal için idarece yapılan her nevi masraflar alınmak suretiyle mal kendisine iade olunur.

Birinci artırmada talip çıkmaması sebebiyle ihalenin yapılamaması veya birinci artırmada mal kendisine ihale olunan kimsenin malı almaktan vazgeçmesi ya da verilen mühlet içinde bedelin tamamını vermemesi üzerine yapılan ikinci artırmada mal kendisine ihale olunan kimsenin malı almaktan vazgeçmesi veya verilen mühlet içinde bedelin tamamını vermemesi halinde, bu kimseden ikinci ihale bedeli ve diğer zararlar ve ikinci ihale bedeli üzerinden hesaplanacak tecil faizi oranında faiz, ayrıca bir hüküm alınmasına hacet kalmaksızın teminattan mahsubu yapıldıktan sonra bakiyesi bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir ve o mal için idarece yapılan her nevi masraflar alınmak suretiyle mal kendisine iade olunur.

Mal bedeli ihale yapılan şahıstan tahsil edilemediği müddetçe asıl borçlunun borçlu sıfatı devam eder."

                                   Bülent Kuşoğlu                                          Özgür Ceylan                                               Cavit Arı

                                          Ankara                                                   Çanakkale                                                   Antalya

                                   Abdüllatif Şener                                     Kamil Okyay Sındır                       Emine Gülizar Emecan

                                          Konya                                                        İzmir                                                       İstanbul

                                                                                                   Süleyman Girgin

                                                                                                            Muğla

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak isteyen Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan.

Buyurun Sayın Ceylan. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 254 sıra sayılı teklifin 2’nci maddesinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, sarayın gerçekleri perdeleme çabasına karşı bizler, yurttaşlarımızın çektiği çileyi, iliklerine kadar hissettiği yoksulluğu anlatmaya devam edeceğiz. Anlatacağız ki saray çevresinden beslenen, ballı koltuklardan üç beş maaş alarak semirenler, yaşadıkları “Alice Harikalar Diyarı”ndan çıkıp resmî rakamlara göre 10 milyon 700 bin işsizin yaşadığı memleketimizden insan manzaralarını, genç işsizliğin aslında yüzde 40’ları geçtiğini, gençliğin umudunu yitirdiğini görebilsinler.

Saraydan bakınca nasıl görünüyor bilmiyoruz ama Anadolu’da, Çanakkale’de, üreticinin, esnafın arasında olunca manzara hiç de iç açıcı değil. Çiftçinin üretim araçlarının haczedildiğini, borçlarını ödeyemedikleri için banka önlerinde kendini ateşe veren insanlarımızı, tarlasına gübre atamayan üreticiyi, sözüm ona bir çiftçi kuruluşu olan Tarım Kredi Kooperatiflerinin, Ziraat Bankasının üreticileri nasıl sömürdüğünü ancak insanımıza dokunursanız öğrenebiliyorsunuz. Halkın içinde, halkla birlikte siyaset yapmaya gayret eden Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye’yi il il dolaşıyoruz; sokaktaki işsiz gencimizin, girdi maliyetleri altında ezilen çiftçinin, iş yeri kirasını ödeyemeyen esnafın, günü 4 porsiyon yemek satarak kapatan lokantacının, aylardır evine ekmek götüremeyen kahveci esnafının derdini dinliyoruz. Saray ve ortağı, milleti de milletin vekilleri olarak bizleri de dert sahibi yaptı. Bayat ekmek kuyrukları, market tezgâhlarında taneyle satılan domates, bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak beni rahatsız ediyor.

Değerli milletvekilleri, aylardır buradan “Çiftçinin borçlarını yapılandıralım, getirin teklifi destek olalım.” diye sesleniyoruz. Sonunda sesimizi duydunuz, ancak çiftçinin sesi olan bizleri can kulağıyla dinlemediğiniz için gene aspirin tedavisiyle hastayı taburcu etmeyi seçtiniz. Çiftçi, Tarım Kredi Kooperatiflerinden 9,1 milyar Türk lirası kredi kullanmış. Teklif kapsamında 21 bin tarımsal üreticinin 931 milyon Türk lirası tutarındaki kredisinin yapılandırılmasını öngörüyorsunuz. Peki, kamu ve özel bankalara paçayı kaptıran üreticinin, esnafın durumu ne olacak? Onlara aspirin de yok. Çiftçimiz sizden Tarım Kredi Kooperatiflerine, kamu ve özel bankalara olan borçlarının geri ödemelerinde faizin ve buna bağlı borçların silinmesini istiyor, geri ödemenin sadece anapara üzerinden yapılmasını ve borcun faizsiz olarak yeniden yapılandırılmasını bekliyor. Unutmayın ki çiftçi üretemezse borcunu ödeyemez. Bu şekilde yapılandırmak çok mu zor, kaynak mı yok? Fakir fukaraya soğan, patates; saraya Mercedes. (CHP sıralarından alkışlar) Ya saraya 52 milyona 3 Mercedes alacağınıza şu pandemi koşullarında bu ülkenin kaynaklarını vatandaşa harcamayı düşünsenize. Çiftçi mazot alamıyor, yem fiyatları almış başını gidiyor, doları tutamıyorsunuz, kasa boşalmış, “128 milyar dolar nerede?” diye soruyoruz, yanıt çelişkili; saray, gündüz “Pandemi döneminde vatandaşa sosyal destek için kullandık.” diyor; akşam “Nerede olacak, yerinde duruyor.” diyor ama partimizin vatandaş adına sorduğu sorunun afişlerini toplatıyor, geçenlerde Çanakkale'deki afişlerimiz de kaldırıldı. Saray bu afişten neden korkuyor?

Bir başka konu da kangrene dönen aşı meselesi. Lebalep kongrelerde AKP partililerine bulaşmayan virüs, işçiye, emekliye, öğrenciye, öğretmene, pazarcıya, lokantacıya bulaşıyor. Şu ana kadar 11 milyon 600 bin vatandaşa birinci doz, 7 milyon 700 bin vatandaşımıza da ancak ikinci doz aşısını yapabilmişiz. Türkiye'nin en önemli konusu bir an önce herkesin aşılanarak normal hayata dönülmesidir. Amerika günde 5 milyon kişiyi aşılama hedefinde, 22 eyaletinde maske kullanımının serbest bırakılması konuşuluyor bizde aşısızlıktan yurt dışına aşı turları düzenleniyor, parası olan paçayı sıyırıyor, benim vatandaşım aşı sırası bekliyor.

Bu millet kendini yok sayanı ilk sandıkta yok sayacaktır diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 2’nci maddesinde yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “yeniden düzenlenmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                          Dursun Müsavat Dervişoğlu                                 Dursun Ataş                                            Yasin Öztürk

                                            İzmir                                                      Kayseri                                                      Denizli

                          Mehmet Metanet Çulhaoğlu                            İmam Hüseyin Filiz

                                          Adana                                                    Gaziantep

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu.

Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 254 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 2’nci maddesi üzerinde İYİ Parti Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 2’nci maddesiyle, açık artırma yoluyla kendisine ihale edilen malı almaktan vazgeçen kişilerin ödediği yıllık yüzde 5 faiz yerine tecil faizi uygulanması amaçlanmaktadır. Ayrıca birinci artırmada talip çıkmaması ya da ihale edilen kişinin vazgeçmesi sonrası ikinci ihale alıcısının yükümlülükleri belirlenmektedir.

Bakın, değerli arkadaşlar, 19 Haziran 2018 tarihinde yani seçimlerden beş gün önce, AK PARTİ Genel Başkanı Sayın Erdoğan “Bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra faizle, onunla, bununla, şununla nasıl uğraşılır göreceksiniz.” demişti. O söz söylenildiğinden beri millî gelirimiz 67 milyar dolar eridi, gerçek işsiz sayısı 10 milyonu geçti, kredi kartları borçları 800 milyar Türk lirasına çıktı, güven kaybettiği için Merkez Bankamızın döviz rezervleri 48,4 milyar dolar açık verdi. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde, dolar yüzde 75,3; euro yüzde 78,1; 24 ayar altın yüzde 136,4 Türk lirası karşısında değer kazandı. Üreticimiz toprağına küstü, milletimiz ciddi manada daha da fakirleşti. Kısaca, partili Cumhurbaşkanlığı sistemi milletimize de devletimize de iyi gelmedi.

Daha altı ay önce, 22 Ekim 2020 tarihinde, Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde İYİ Parti milletvekillerimiz ve ekonomi kurmaylarımız görüşlerimizi ve önerilerimizi detaylı bir şekilde açıklamışlardı ve AK PARTİ’nin yaptığı yanlışları sıraladılar. O zamanki önerilerimizi dikkate almış olsaydınız, bugün bu teklifin birçok maddesini görüşmüyor olacaktık. Bugün kurumlar vergisinden 28 milyar kaynak yaratmak için oran yükseltiyorsunuz; oysa sizin beceriksiz ekonomi yönetiminizin yanlış kararları hazinemizin kaynaklarını heba ederken, son Merkez Bankası Başkanı değişimiyle kurda 1 lira artış sonucu bu yaratacağınız kaynağın tam 20 katı olan 550 milyar lira kaybedildi; bu 550 milyarın 275 milyarı kamuya, kalanı ise özel sektöre yük getirdi.

Yine, dünyada enflasyonun çok düşük olduğu bir dönemde son veri itibarıyla TÜFE’de yüzde 16, ÜFE’de yüzde 31 oranı aşıldı. ÜFE artış hızı 2002 yılı sonu seviyesinin üzerindedir, yani on dokuz yıl öncesine geri döndünüz. Milletimiz gittikçe fakirleşiyor. Övüneceğiniz hiçbir şeyiniz kalmadı, önerilere de kulaklarınızı tıkıyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, Genel Başkanımız grup toplantılarında, biz İYİ Parti milletvekilleri de bu yüce Meclis kürsüsünde çiftçilerimizin feryatlarını hep dile getirdik. Çiftçilerimiz borca battı, tarlasını ekemez hâle geldi. “Ziraat Bankasına, Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlarını yapılandıralım, faizleri silelim, anaparayı beş yıla yayalım ve tarlalarını ekebilmeleri için mevcut kredi limitlerinin yarısı kadar limit artırın.” dedik. Şimdi, siz bu yasada Tarım Kredi Kooperatiflerinin borçlarını yapılandırıyorsunuz. Bu şekliyle, siz sorunu çözmüyor, borçları daha da katmerlendiriyorsunuz. Çiftçinin Tarım Kredi Kooperatiflerinde temerrüde uğrayan borcunu yüzde 18 faiziyle yapılandırıyorsunuz, sonrasında kalan borcu yüzde 12 faizle yapılandırıyorsunuz. Allah’tan hiç mi korkmuyorsunuz? Plan ve Bütçe Komisyonunda İYİ Parti Komisyon üyemiz “Madem faizi kaldırmıyorsunuz, bari mevcut hâliyle faizi yüzde 11 ve yüzde 5 olarak uygulayın, geri ödemeyi üç yıl yerine beş yıla yayın ve ilk taksiti de 2021’de değil 2022 Ekim ayında başlatın.” diye önerge verdi. Cumhur İttifakı olarak çoğunluğunuza güvenerek kulak tıkadınız ve önergemizi reddettiniz.

Çiftçilerimiz ne diyor, biliyor musunuz? “Sandık önümüze geldiğinde, bizi tarlalarımızı ekemez hâle getirenlere, traktörlerimizi saklar hâle getirenlere sandıkta hesabı soracağız.” diyorlar.

“Yüksek faiz eşittir enflasyon.” dediniz. Ne faizi düşürebildiniz ne de enflasyonu tek haneye düşürebildiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) – Kısaca, vatandaşlarımızı faize boğarak iyice perişan ettiniz, aziz Türk milletini avuç açar hâle getirdiniz. Esnaflarımız artık arabasını, evini, neyi var neyi yoksa satmak zorunda kaldılar. Seçimde siz söz verdiniz ama unuttunuz; bakın biz söz verdik, unutmadık, size de unutturmayacağız. EYT’liler, öğretmenlerimiz, sağlık çalışanlarımız, güvenlik güçlerimiz ve din görevlilerimiz söz verdiğiniz “3600 ek göstergeyi ne zaman alacağız?” diye soruyorlar. Kanuni düzenlemeyi ne zaman Parlamentoya getireceksiniz, biz de bunu bilmek istiyoruz.

Mübarek ramazanışerifinizin hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Nurhayat Hanım, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

20.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, Bursa’da aşırı yağış nedeniyle çiftçilerin mağdur olduğuna ilişkin açıklaması

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Aşırı yağışlar nedeniyle Bursa'nın Yenişehir ve Mudanya ilçelerinin eski köylerinde yaşanan taşkınlar nedeniyle çiftçinin mağduriyeti söz konusudur. Yıllarca bitirilemeyen, bitirildikten sonra da çiftçiye bereket değil zehir saçan kirli suların depo alanına dönüşen Boğazköy Barajı'nın kapaklarının zamansız açılmasıyla Yenişehir'de 130 bin dönümün sular altında kalmasına neden olundu. Ziraat Odası Başkanı Sadi Aktaş, zararlarının karşılanmaması durumunda mahkemeye gitmeleri için çiftçiye çağrıda bulundu. Aynı süreçte 103 kilometrelik yolculuğunu kirletilmiş suları taşıyarak yapan Nilüfer Çayı da Mudanya'nın Çayönü, Balabancık, Dedeköy gibi köylerinde taşkın nedeniyle hasara yol açtı.

Çiftçilerimizin kendilerinden kaynaklanmayan zararlarının bir an önce giderilmesi için ve Boğazköy Barajı ile Nilüfer Çayı'nda taşkına yol açan sorunların çözümü konusunda DSİ’nin bağlı bulunduğu Tarım Bakanına buradan çağrıda bulunuyorum.

Teşekkürler Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Dervişoğlu, buyurun, bir acil durum var.

21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Hayatını kaybeden Türk Tarih Kurumu Şeref Üyesi Profesör Doktor Bayram Kodaman’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim. Grup Başkan Vekili olarak partim adına söz almayacağım, kanunun aciliyeti münasebetiyle demiştim ama bir görevi de yerine getirmekten kendimi alıkoyamadım. O sebeple çok teşekkür ediyorum zatıalinize.

Yakın Çağ tarihinin önemli bilim insanlarından, ayrıca Türk milliyetçiliği fikir dünyasının önde gelen şahsiyetlerinden, üzerimizde hakkı ve emeği olan, Türk Tarih Kurumu şeref üyesi Profesör Doktor Bayram Kodaman 78 yaşında, Isparta’da hayatını kaybetmiştir. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine, öğrencilerine ve sevenlerine baş sağlığı diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Levent Bey, buyurun.

22.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Hayatını kaybeden Türk Tarih Kurumu Şeref Üyesi Profesör Doktor Bayram Kodaman’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın Başkan, biz de Türk Tarih Kurumu şeref üyesi, tarihçi, yazar, Türk milliyetçisi Profesör Doktor Sayın Bayram Kodaman Hocamızın vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Yakın Çağ Türk tarihiyle ilgili yazmış olduğu eserleri, bizlerin hayatında son derece istifade ettiğimiz, özellikle Sultan Abdülhamit Han dönemine ilişkin; eğitim sistemi, Hamidiye Alayları, diğer hususlarla alakalı ve Ermeni meselesiyle alakalı, ihtilafıyla alakalı eserleri baş ucumuzda, her zaman başvurduğumuz eserler arasındadır.

Kendisine Allah’tan rahmet dilerken ailesine ve bütün tarih camiasına, Türk Tarih Kurumuna ve milletimize baş sağlığı diliyorum.

Teşekkür ederim.

VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254) (Devam)

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesinde yer alan “aşağıdaki” ibaresinin “aşağıda bulunan” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                    Ali Kenanoğlu                                            Ayşe Sürücü                                  Dilşat Canbaz Kaya

                                         İstanbul                                                    Şanlıurfa                                                    İstanbul

                            Mahmut Celadet Gaydalı                                    Habip Eksik

                                           Bitlis                                                          Iğdır

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen, İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz Kaya.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başlarında bizi izleyen değerli halkımız; iktidar tarafından Genel Kurula getirilen her kanun teklifinde olduğu gibi bu kanun teklifinde de emekçilerin haklarını koruyan bir anlayış yerine sermayenin patronlarının çıkarlarını kollayan bir anlayışla karşı karşıyayız. Bilindiği üzere ülkemizde 2 tane ana mesele var, kangren hâline dönmüş önemli bir mesele. Birincisi pandemi yani salgın, ikincisi ekonomik kriz, işsizlik, yoksulluk, açlık ve işten çıkarılmalar. Yani 2 tane önemli sorun var ve biz burada hâlâ kanun tekliflerinin geçirilmeye çalışıldığını görmekteyiz.

Halklar bir yandan Covid-19 salgını ve salgının ekonomik kayıplarının bedelini öderken bir yandan adaletsiz ve sosyal devlet ilkesinden uzak politikaların ürünü kanun değişikliğiyle sermayenin ve patronların kayıplarının yükünü taşımak zorunda bırakılıyor. İşte hakkında söz almış olduğum kanun teklifi, emekçilerin, kadınların, meslek hastalığı ve vazife malullerinin, çiftçilerin sırtına yüklenen yeni bir yükten başka bir şey getirmiyor.

Değerli halkımız, emekçiler, kadınlar, yoksullukla, haksız yere işten çıkarmalarla, salgınla ve işsizlikle mücadele ediyor. Eve ekmek götüremeyen insanlar, işten çıkarılan işçiler, borcu boyunu aşmış esnaf yoksulluktan intihar ediyor. Her gün yeni bir yenisi eklenen intiharlar iktidarın yaratmış olduğu vahim tablonun sonucudur. Emekçilerin ödeneklerine el uzatan bu kanun teklifinin kabulü mümkün değildir.

Değerli arkadaşlar, benzer uygulamalar ve sözde pandemi tedbirleriyle işçinin daha önce defalarca mağdur edildiğine şahit oldum. “İşsizlik Fonu” dediler, hazineden karşılanması gereken pek çok gider İşsizlik Fonu’ndan karşılanarak işçinin sırtına yüklendi. Öyle ki İşsizlik Sigortası Fonu’nun büyüklüğü Mart 2021 itibarıyla beş yıl sonra ilk kez 100 milyar liranın altına inerek yaklaşık 93 milyar lira oldu. “İşten çıkarma yasağı” dediler, güya salgının ekonomik etkilerini azaltmak için 17 Nisan 2020 tarihinde getirilen işten çıkarma yasağı 177 bin işçinin işsiz kalmasıyla sonuçlandı. DİSK ile SGK’den elde edilen veriler, günde 500 işçinin kod 29’la işten çıkarıldığını göstermektedir. Üstelik işveren tarafından suistimal edilen, kod 29’la işten çıkarılan işçiler ahlaksızlıkla damgalandığı için daha sonra yeni bir iş bulabilme imkânını da kaybetmektedirler. Bu, işçiyi açlığa mahkûm etmekten başka nedir?

Bakın değerli arkadaşlar, her iki genç kadından birisi işsiz. Pandemi sürecinde yirmi yıl geriye giden kadın istihdamı yüzde 25’lere kadar düştü. Pandemi sürecinde işten çıkarılacaklar listesinin başındaki kadınlar iş hayatından uzaklaştırılarak eve hapsediliyorlar. İşsizlikle ekonomik gücünü kaybeden kadın, erkeğin maddi imkânlarına mahkûm ediliyor. Genç kadınların çalışma hayatına dönme ihtimalleriyse istihdamdan uzaklaştıkça azalıyor. Eve hapsedilen ve maddi olarak erkeğe bağımlı hâle getirilen kadınlar ise günbegün katlediliyor ve şiddete maruz kalıyor. Peki, kadınları bu şiddetten kim koruyacak? İstanbul Sözleşmesi’ni kaldıran erkek adaletiniz mi, yoksa örnekte gösterdiğimiz gibi Dilara Kandak’ı öldüren erkeğe beraat kararı veren erkek adaletiniz mi?

AKP iktidarının salgın sürecini yönetemediği aşikâr. Esnaf borç içinde, halk işsiz, emekçiler, yoksul kadınlar eve hapsedilmiş. Alınan sözde tedbirlerin sonucu ise coronavirüs tablosuyla ortada. Her gün 2 binin üstünde yeni vaka var. Hastanelerde yer yok, aşı desen, emekçiye, yoksula o da yok. Sarayın gündeminde ise siyasi operasyonlar, rant projeleri, Kanal İstanbul var. Kod 29’la işçileri açlığa mahkûm ettiler, yetmedi; sözde tedbirlerle esnafı borç batağında ezdirdiler, yetmedi; rant için doğayı talan ettirdiler, yetmedi; İstanbul Sözleşmesi’ne tahammül edemeyip kadınları ölüme ve erkek şiddetine terk ettiler, yine yetmedi. Çiftçinin toprağına, emekçinin ekmeğine göz diktiler ama coğrafyamız halkları “Artık yeter!” diyor. Biliyoruz ki bu pervasız saldırılar yalnızca tutunmaya çalışan iktidarın son hamleleridir.

İstanbul Milletvekiliyim, bugün aynı zamanda İstanbul’da işçi direnişleri var, işçi direnişleri devam ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DİLŞAT CANBAZ KAYA (Devamla) – Başkanım son cümlem, toparlıyorum.

BAŞKAN – Buyurun, toparlayınız.

DİLŞAT CANBAZ KAYA (Devamla) – Demokrasi, adalet ve emek mücadelesi vererek… Kod 29’la işçiler işten atılıyor, işten çıkarılan işçiler var, PTT işçileri, Migros işçileri, Sinbo ve SML işçileri var, bunun gibi birçok işçi direnişi devam ediyor; ekonomik krizle savaşıyorlar, işsizlikle savaşıyorlar, yoksullukla savaşıyorlar ve bu işçi direnişlerine buradan bizler de tekrar, yeniden destek olmaya, büyütmeye çağrı yapıyoruz hepinizi.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 2’nci madde kabul edilmiştir.

3’üncü madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

MADDE 3 – 6183 sayılı Kanunun 90 ıncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 90 – Gayrimenkuller, satış komisyonlarınca fiziki veya elektronik ortamda açık artırma ile satılır. Satış komisyonunun oluşumu Hazine ve Maliye Bakanlığının görüşü alınarak alacaklı amme idarelerince belirlenir. Komisyonun çalışma usul ve esaslarını belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkilidir.”

                                   Bülent Kuşoğlu                                     İlhami Özcan Aygun                                 Abdüllatif Şener

                                          Ankara                                                     Tekirdağ                                                     Konya

                                        Cavit Arı                                        Emine Gülizar Emecan                               Süleyman Girgin

                                         Antalya                                                     İstanbul                                                      Muğla

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen saygıdeğer yurttaşlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Covid-19 salgını tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde hem yoksulluğu hem de eşitsizliği derinleştirmiştir, ülkemizde toplumun orta ve alt kesimini geniş ölçüde etkilemiştir. Geçen hafta ziyaret ettiğimiz Yalova’da esnafın, öğrencinin, çiftçinin büyük bir umutsuzluk içerisinde olduğunu gördük. Bir gencimiz yanımıza gelerek artık Türkiye’de değil, yurt dışında kendisine imkân arayacağını söyledi; yine, esnafımız şu ana kadar, 3-4 bin lira kirası olmasına rağmen bin lira dahi bir yardım yapılmadığını ifade ettiler.

Vatandaş borçlu, halktan kopuyorsunuz, başınızı kuma sokuyorsunuz. Vatandaşa patates dağıtırken siz, pudra şekeri çeken, Porsche’ye binen danışmanınızla birlikte koptuğunuzu ispat ediyorsunuz.

Özetle, deniz bitti. “Alice Harikalar Diyarında” masalına bırakın vatandaşı, artık sizler dâhi inanmıyorsunuz. Torba teklifte esnafın, çiftçinin gençlerin sıkıntılarına dair bir düzenleme yok. Vatandaşı borçlandırdıkça borçlandırıyorsunuz. 2021 bütçe görüşmelerinde öğrendik ki bankacılık sektöründe takipteki kredi miktarı tam 151 milyar olmuş ve izlemede olan ise 382 milyar lira. Yani, artık herkes borçlanmış ve çiftçimiz ise artık Don Kişot gibi iktidarın ithalat değirmenine karşı büyük bir mücadele ve savaş veriyor. Çiftçinin kamu-özel bankalara ve bayilere olan toplam borcu tam 200 milyar liraya geldi arkadaşlar. Siz ise torba kanun içerisinde sadece 21 bin çiftçimizin toplam 931 milyon lirasını yapılandırıyorsunuz. Ya, ayıptır, günahtır. 200 milyar lira nerede, 931 milyon lira nerede? Ziraat Bankasını ve özel bankaları ise bu kanun teklifi içerisine almıyorsunuz. Ondan sonra diyorsunuz ki: “Biz çiftçinin yanındayız, çiftçiyi destekliyoruz.” Ziraat Bankasından kullanılan kredi tam 87 milyar 600 milyon lira olmuş ve bizim ise yapılandırdığımız rakam 931 milyon lira, yani devede kulak arkadaşlar, devede kulak.

Çiftçi, çarkı artık döndüremiyor. Tarımsal üretim çarkını sadece yerli üreticiye can suyu vererek götüremezsiniz, işletemezsiniz. Şu gözlerinizdeki bağı artık kaldırın ve çiftçinin sesini değil, inlemesini duyun, inlemesini duyun. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Çiftçi borcunu yüzde 18’den, tefeci faiziyle yapılandırıyorsunuz, ayıptır sizlere, ayıptır bizlere. Kalktık, kasım ayında 500 milyar lirayı, birçok faizi sildik, trafik cezalarının faizlerini sildik ama çiftçiye geldiği zaman maalesef bizler kafamızı kuma gömüyoruz ve sadece topu topu 931 milyon lirayı yüzde 18’le yapılandırana kadar -ondan sonra da yüzde 12’yle, yine faizle yapılandıracağız- neden silmiyorsunuz? Ama İGA’nın kira ödemesini -1 milyar 200 milyon- bir kalemde siliyorsunuz. Cengiz İnşaatın, o 5’li çetenin vergi borçlarını, her şeyini siliyorsunuz ama efendiye geldiği zaman kulaklarınız tıkalı arkadaşlar.

Bakınız, geçen sene tam bu zamanlarda patates ve soğan fiyatları yükselmişti, üreticiyi terörist ilan etmiştiniz, depo baskınları yapmıştınız, üreticiyi kendi yandaşlarınızın günah keçisi yapmıştınız ama bu yıl da Toprak Mahsulleri Ofisi üzerinden, çiftçinin elinde kalan yemeklik patatesi, soğanı, çeltiği almak istiyorsunuz; geç kaldınız arkadaşlar, geç kaldınız. Üstelik, ramazan ayında dağıttığınız patates ve soğanları siyasi bir rant elde etmek için kullanıyorsunuz. Hani dinimizde veren el alan eli bilmezdi? Ama siz alan eli de veren eli de göstererek, o vatandaşlarımızı fotoğraflayarak rencide ediyorsunuz, ayıptır. Üstelik, evdeki hesap da çarşıya uymadı. Saray farklı bir rakam söylüyor, Bakan farklı bir rakam söylüyor. Saray “1 milyon 200 bin ton patates, 200 bin ton soğan, 750 bin ton da çeltik alacağız.” diyor, Sayın Bakansa “75 bin ton çeltik, 300 bin ton patates, 40 bin ton da kuru soğan alacağız.” diyor. Ya, hangi rakamlar doğru? TÜİK’se tam tersi, daha değişik rakamlar söylüyor. 900 bin ton çeltik üretimi var bu ülkenin, demek ki 150 bin ton stokta varmış. Ya, kime inanacağız diye merak ediyorum.

Yine, bakınız, ayçiçeğinde de büyük sıkıntı var. Sarı gelinimizi, Trakya’nın sarı gelininizi yok ettiniz. Merkez Bankası Başkanı Ağbal görevinden alındığı gün bir kararname çıkardınız. Kararnamede maalesef gümrükleri sıfırladınız. O zamanlarda 5 lira olan ayçiçeği yağı, 80-120 lira arasında oldu. Şimdi, Toprak Mahsulleri Ofisi -güya vatandaşı koruyacak ya- 5 litrelik tenekelerde 60 liradan ayçiçeği yağı satacağını duyurdu. Sattığınız şey nedir, biliyor musunuz? Türk çiftçisinin size olan güvenini satışa çıkardınız. TMO artık Ahmet’in, Necmi’nin kara gün dostu değil; TMO artık Ivan’ın ve yabancının, Ukrayna, Rusya çiftçisinin kara gün dostu olmuş. Ayçiçeği yağını satıyorsunuz yani siz Türk üreticisinin güvenini sattınız arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) – Rusya, yeni bir karar alarak 1 Eylül 2021’den sonra artık ayçiçeğini ürün olarak satmayacak yani bizim gibi bir tüketiciyi bulduysa… Çünkü biz taviz üstüne taviz veriyoruz. Kapılarda, gümrük vergisini sıfıra çektikçe Rusya ve Ukrayna da gözünü dikmiş bizlere ve verdiğimiz tavizlere karşılık “1 Eylül 2021’den sonra artık ayçiçeği ürünü satmayacağım, rafine yağ satacağım.” diyor ve marketlerde artık kendi yağlarımızı değil, Rusya ve Ukrayna’daki üreticilerin yağlarını göreceğiz. Hem Trakya Birlik’i batıracaksınız hem de yağ sanayicisini batıracaksınız diyorum. Siz Ay’a gitmeyi planlıyorsunuz ya yakında Ay’a değil, yaya kalacaksınız, bu millet sizi memlekette görmek istemeyeceği için herhâlde sizi Ay’a gönderecektir.

Değerli arkadaşlar, Trakyalının bir sözü var, onunla sözümü tamamlamak istiyorum: “256 milyar dolar sipalinin yarısını ne yaptınız?” diye soruyorum, tüm yüce Meclisi de saygıyla selamlıyorum. İnşallah, yol yakınken 15’inci maddeden önce hem Ziraat Bankasındaki hem de diğer mağdurların borçlarındaki faizleri silelim, çiftçimizin 5 eşit taksitle beş yılda borcunu kapatalım diyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesinde yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “yeniden düzenlenmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                 Zeki Hakan Sıdalı                                         Dursun Ataş                     Mehmet Metanet Çulhaoğlu

                                           Mersin                                                     Kayseri                                                     Adana

                                İmam Hüseyin Filiz                                       Yasin Öztürk                     Dursun Müsavat Dervişoğlu

                                        Gaziantep                                                   Denizli                                                       İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak isteyen Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ramazan ayının ülkemize bolluk, bereket, sevgi, sağlık ve huzur getirmesini temenni ediyor, sizlere ve milletimize hayırlı ramazanlar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, coronaya yeni pikler yaptırdığınız günlerden geçiyoruz. Birçok ülke, vatandaşlarının bu süreci en normal şekilde atlatması için çeşitli önlemler aldı. Dünya ortalamasına baktığımızda, zengin ülkeler yurt içi hasılalarının yüzde 12,7’si düzeyinde nakit desteğiyle sosyal devlet olmanın gereğini yerine getirdi. Yoksul ülkelerde ise bu oran yüzde 1,6 seviyesinde kaldı. Peki, paket üstüne paket açıklayan sizlerin yaptığı nakdî desteğin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı ne kadar? Sadece 0,42. Hiçbir yarayı sarmayan, yüzde yarım bile olmayan nakdî destek ise son bir yılda açıkladığınız desteklerin yalnızca yüzde 11’ine denk geliyor yani toplamda 20,5 milyar lira. Geri kalan yüzde 89’luk sözde desteklerse işletmelere, şirketlere ve vatandaşlara sağlanan kredilerden, ötelemelerden, taksitlendirmelerden ibaret. Peki, bu çözüm oldu mu? Hayır, olmadı. Destek olmayınca çiftçilerin kooperatiflere ve bankalara olan borcu 180 milyar liraya, KOBİ’lerin bankalara olan borcu 862 milyar liraya ulaştı. Üreticimizi de imalatçımızı da faiz sarmalı içine düşürdünüz, şimdi de mevcuttan daha yüksek faizle yapılandırmaya niyetleniyorsunuz. Hani faiz ekonomiye zarardı? O zaman faizi önce siz almayın. İnsanları, bırakın anapara taksitini, faizi bile ödeyemeyecek duruma getirdiniz; şimdi de yapılandırmayla sorun çözmeye çalışıyorsunuz. Resmen, çözüme değil, çözümsüzlüğe hizmet ediyorsunuz. Kısıtlamaya gelince kepçeyle, nakdî desteğe gelince şırıngayla veriyorsunuz. İşe devam kredisi verip bir de üstüne “İşletmeni kapat.” demek kolay. Esnaflarımızın bu süreci en rahat ve sağlıklı şekilde geçirmesini sağlamalıydınız, başaramadınız.

Günlük vaka sayımız 54 binlerde seyrederken, hastanelerde doluluk oranı tarihî zirveyi yaşarken, esnaflarımız birer birer kepenk kapatırken milletim adına üzülerek söylüyorum ki sağlık yönetiminde de kriz yönetiminde de ekonomi yönetiminde de ne yapsanız olmuyor, yönetemiyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, çiftçilerde ve KOBİ’lerde durum böyleyken maalesef vatandaşlarda da durum farklı değil. Borçlandırarak krizi öteleme politikanız artık sürdürülemez bir boyuta ulaştı. Vatandaşların bireysel borçları 862 milyar lira oldu, bu borçların 550 milyar liradan fazlası şu anda ya izlemede ya da takipte; vatandaş tıkandı.

Merkez Bankası politika faizini yükseltince ihtiyaç kredilerinin ortalama faizi de yüzde 24’e dayandı. Bu şartlarda ihtiyaç kredilerine olan talep düşer değil mi? Öyle olmadı, yükselen faize rağmen ihtiyaç kredileri artmaya devam ediyor, çünkü vatandaş borcunu borçla kapatmaya devam ediyor. Peki, nereye kadar? Kara listeye girip yeni kredi alamayana kadar. İşte, bu kara listeye girenler 4 milyona yaklaştı.

Kara listenin sonrası icra ve haciz işlemleri. Toplamda 22 milyon icra dosyasıyla cumhuriyet tarihimizin icra rekoruna koşulurken ekonomideki yapısal sorunları çözmek yerine, bugün, burada, haczedilen malların satış yöntemlerinin elektronik mi, fiziki mi olacağını konuşuyoruz yani nasıl daha iyi haczederiz, onu konuşuyoruz. İcra dairelerinde bu dosya yoğunluğunun sebepleri neler, insanlar bindikleri arabalarını, oturdukları evlerini, tarlalarını, traktörlerini neden kaybediyorlar sorusuna bu Mecliste cevap aramamız gerekirken satış komisyonunun kimlerden oluşacağına cevap arıyoruz.

Kıymetli milletvekilleri, mevcut uygulamalarınızla, icra dosyaları artarak devam edecek. Günlük 50 lira, aylık 1.500 lira nakdî ücret desteğiyle vatandaşımız ihtiyaçlarını giderip ekonomiye katkı mı sağlasın, kirasını, kredi taksitini mi ödesin? Hiçbirini yapamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) – İYİ Parti olarak “Nakit ücret desteğinin hiç olmazsa günlük 75 liraya çıkarılması ve kısa çalışma ödeneğinin devam etmesi vatandaşlarımızı bir nebze olsun rahatlatır.” dedik ancak iktidar “Olmaz.” dedi. Mart 2021’de 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 2.736 lira. Bu destek rakamları milletimizi yoksulluğa, açlığa mahkûm etmekten başka bir şey değil. Bir yanda çifter çifter maaşlar alanlar, bir yanda çift haneli enflasyonun altında ezilerek yoksulluğa mahkûm olanlar. Tam da şairin dediğini yaşıyoruz: “Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.” Tavuklara şah olsa tilkinin bile yapamayacağı taksimi bu millete reva görüyorsunuz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesinde yer alan “aşağıdaki” ibaresinin “aşağıda belirtildiği” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                    Ali Kenanoğlu                                            Ayşe Sürücü                                  Dilşat Canbaz Kaya

                                         İstanbul                                                    Şanlıurfa                                                    İstanbul

                                      Habip Eksik                                                                                           Mahmut Celadet Gaydalı

                                            Iğdır                                                                                                                          Bitlis

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu.

Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın vekiller; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bu kanunla birlikte getirilmek istenen haczedilen malların ya da işte bu tür haciz işlemlerinin elektronik ortamda yapılması hususuna dikkat çekmek istiyorum. Yani, ilk bakışta iyi bir şey gibi algılanıyor. Dijital çağdayız, artık elektronik ortamda oluyor her şey, dolayısıyla bu işler de bu alanlarda yürütülmeli diye bakabiliyoruz. Ancak şu var: Yani gitgide duygudan uzaklaşıyoruz, insan olmaktan, insanın insan olmaktan kaynaklı taşıdığı duygulardan da uzaklaşıyoruz. Yani dijital bir insana dönüşüyoruz; her şeyin elektronik ortamda yapıldığı, duygulardan yoksun olan bir ortamda yürümeye... Yani bu şekilde gidiyor insanlık bir bütün olarak.

Şimdi, bu doğru bir yöntem mi değil mi, esasında buna bakmak gerekiyor. Şimdi, o zaman ne oluyor? O zaman şöyle oluyor: Siz, bir dijital insan yani ruhtan, duygudan uzaklaşan bir insan figürü, bir devlet yönetimi, anlayışı belirlediğiniz zaman işte, bu icra yöntemlerinin elektronik ortamda yapıldığı… Peki, bunlar neye yol açıyor? Kaç kişinin yaşamına mal oluyor? Ne kadar insan bu işlerden etkileniyor ya da bu insanlar bu icralık durumlara niye düşmüşler, neden düşmüşler, keyiflerinden mi bu olmuş ya da kişisel hatalarından dolayı mı olmuş yoksa ülkenin yönetiminden kaynaklı sorunlardan dolayı mı olmuş?

Şimdi, bakıyoruz, intihar vakaları artmış, her gün yeni intihar vakalarıyla karşı karşıya kalıyoruz ve özellikle pandemi sürecinde çok ciddi şekilde intiharlar var. Bunların büyük bir çoğunluğu da ekonomik sebeplerden dolayı. Yani dükkânını kiralamış, işletme sahibi, işletmecilik yapıyor ve pandemi çıkmış, her şey yasaklanmış -daha doğrusu, belli kesimlere yasaklanmış- o yasaklardan kaynaklı olarak da gelirinden olmuş ve başka çözüm yolu bulamadığı için intiharlara sürüklenmiş. Bir sürü haber var. “Borçları nedeniyle intihar etti, bankalar ailesinin peşini bırakmıyor.” diye burada Mersin’den bir haber var. Ya, şurada ilginç bir şey var. Kızılayın kiracısı, Eskişehir’de Kızılaydan dükkân kiralamış, esnaf, sonra ödeyemez hâle gelmiş, icra geliyor ve şu anda diyor ki: “Yani intihar edeceğim, başka çözüm yolum kalmadı.” Yani devletin bir kurumu bunu yapıyor. Günde 24.650 icra dosyası şu anda açılıyor. Yani biz burada, buna çözüm üreten bir yerden meseleye bakmayıp sadece, bu işi nasıl hızlandırabiliriz, bunun derdine düşüyoruz. Çorum’dan bir haber: “İcra gelince intihar etti.” Pandemiden dolayı, yine ekonomik durumdan kaynaklı yaşanan bir sıkıntı.

Şimdi, yirmi yıldaki intihar sayısı 5.806 ve bu da daha çok pandemi sürecinde artmış. Haberlerin bu konuda çok sayıda olduğunu biliyoruz. Öyleyse, bizim bu meselelerde, böyle, nasıl daha kolay icraları sağlayabiliriz, nasıl tahsilatları yapabiliriz meselesinden öte, bu insanların icralık duruma düşmesine nasıl engel olabiliriz, ekonomik açıdan bu sorunu nasıl çözebiliriz; bunlara bakmamız gerekiyor ancak bizim gündemimiz bunlar değil. Dün burada yine sorduğumuz gibi “Bu hazine nasıl boşaltıldı? 128 milyar dolar nereye gitti?” noktasında bir soru sorulduğu zaman, buna karşı nasıl önlem alırız derdine düşülmüş durumda. Dün burada muhalefet partileri önergeler verdi, her birimiz konuştuk, her partiden sözcüler dile getirdi ve dün bu cevaplara bir yenisi eklendi. Komisyon Başkanı buradan bir açıklama yaptı ve dedi ki: “Ekonomide 1,8 oranında büyüdük. Her şeyin bir bedeli var, bu büyümenin de bir bedeli vardı. Dolayısıyla, işte, bu 128 milyar dolardaki erime de bu büyümenin karşılığıdır.” Bu yeni bir açıklamaydı. Farklı farklı açıklamaları her seferinde dinliyoruz.

Yine, Nurettin Canikli “128 milyar dolar nereye gitti?” sorusuna 20 maddeyle cevap vermeye çalışmış, 20 maddeyle. Ya, aslında, baktığınız zaman bu 20 madde “Biz bunu cevaplandırmıyoruz.”un maddeleri. Yani bu kadar, 20 madde sıralayacağına, bu para nereye gitmiş, hangi kurdan, kim almış, bunu açıkla yeter; başka bir gerekçelendirmeye gerek yok ki, bu kadar uğraşmaya gerek yok. Ya, 20 maddede oturmuş tek tek, bunları yazmış. Aslında bütün bu 20 madde “Biz bu işi nasıl yaptığımızı açıklamayacağız.” maddeleri, başka bir şey değil. O nedenle, yani bu paralar -dün de söyledik- kimsenin babasının malı değil, bu paraların nereye gittiğinin açıklanması gerekiyor.

Bizim artık insanları ekonomik olarak çöküntüden kurtarmanın ve intiharları önlemenin yolunu aramamız gerekiyor. Böyle dijital insan yaratarak, dijital devlet yaratarak bu sorunları çözemeyiz.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 3’üncü madde kabul edilmiştir.

4’üncü madde üzerinde 3 önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri birlikte işleme alacağım.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesinde yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                      Dursun Ataş                                             Yasin Öztürk                     Dursun Müsavat Dervişoğlu

                                         Kayseri                                                      Denizli                                                       İzmir

                                    Ayhan Altıntaş                                      İmam Hüseyin Filiz

                                          Ankara                                                    Gaziantep

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                                   Bülent Kuşoğlu                                     Kamil Okyay Sındır                                          Cavit Arı

                                          Ankara                                                       İzmir                                                       Antalya

                                    Mehmet Göker                                   Emine Gülizar Emecan                               Abdüllatif Şener

                                          Burdur                                                     İstanbul                                                      Konya

                                  Süleyman Girgin

                                           Muğla

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler hakkında söz isteyen Kayseri Milletvekili Sayın Dursun Ataş.

Buyurun Sayın Ataş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesi üzerinde İYİ Parti adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sayın Veli Altınkaya Covid sebebiyle dün gece hayatını kaybetmiştir. Basın camiasının sevilen ve sayılan bir ağabeyiydi. Kendisine Allah’tan rahmet, başta ailesi olmak üzere tüm sevenlerine ve basın camiasına başsağlığı ve sabırlar diliyorum; mekânı cennet olsun.

Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz bu maddede, gayrimenkul ihalelerinde ihaleyi kazanıp bedeli ödemeyen, böylece ihalenin feshine sebep olan kişilerin iki ihale bedeli arasında oluşacak zarardan sorumluluğu düzenlenmektedir. Amme alacaklarına ilişkin bu madde genel manada olumludur ancak teklifin tümüne bakıldığında aynı şeyin söylenmesi mümkün değildir. Her zaman olduğu gibi yüzeysel ve günlük politikayla vatandaşın sıkıntıları geçiştirilmeye çalışılmaktadır. Yaklaşık bir yıldır Genel Kurula getirilen hiçbir kanun işsizliğe çare olmamış, atama bekleyen milyonlarca genci mutlu etmemiş, vatandaşın geçim sıkıntısını azaltmamıştır, üst üste çıkarılan ekonomik paketler de vatandaşa bir yarar sağlamamıştır. Yani AKP ne halkın sağlığını koruyabilmiş ne de giderek derinleşen ekonomik krizin pençesinden vatandaşı kurtarabilmiştir. Görüşülen kanun teklifi de sorunlara çözüm olmaktan çok uzaktadır.

Sayın milletvekilleri, her geçen gün esnaf kepenk kapatıyor, işletmeler batıyor, çiftçi toprağını terk ediyor, yoksulluk ve sefalet artıyorken iktidar saraylarda yaşam sürmekte ve vatandaşın sorununa yüz çevirmektedir.

Vatandaşın talebine rağmen iktidar kısa çalışma ödeneğini uzatmamıştır. Kısa çalışma ödeneğinin sona ermesinin ardından çalışanlar ya normal çalışmaya geçecek ya da ücretsiz izne çıkacaklardır. Ancak, on binlerce iş yerinin kapalı olduğu düşünüldüğünde işçilerin çoğunluğu ücretsiz izne çıkarılacaktır. İşte, bu teklifle, ücretsiz izne çıkarılan işçilere yapılan günlük 47 liralık ödemeye sadece 3 lira zam yapılmaktadır. İktidarın ücretsiz izindeki işçiye değer gördüğü para aylık sadece 1.500 liradır. Ancak, yandaşlara gelince devletten aldıkları üç beş maaş yasal ve etik oluyor. Etik, işçiyi açlığa mahkûm ederken yandaşları zenginlik içinde yaşatmak mıdır?

Sayın milletvekilleri, nitekim, verilere göre de Türkiye, G20 ülkeleri arasında vatandaşına doğrudan mali destek vermede son sıralardadır. G20 ülkeleri ortalama olarak gayrisafi yurt içi hasılalarının yüzde 7,9’u düzeyinde vatandaşına nakit harcama ve gelir desteği verirken Türkiye’de bu oran sadece yüzde 1,1’de kalmıştır. Düşük gelirli ülkelerin çok önemli bir kısmı dahi Türkiye’den çok daha fazla vatandaşına destekte bulunmuştur. Vatandaşına doğrudan destek sunamayan, vatandaşına 3 maskeyi dağıtamayan iktidar, İsveç’e şov amaçlı ambulans uçak gönderiyor, dünyanın dört bir yanında maske dağıtıyor. Ülkemizde her gün 60 bin vaka, yüzlerce ölüm varken iktidar Libya’ya aşı yardımı yapmaktadır. İktidar şov yapadursun, ekonomik sorunların ve küresel salgının kıskacındaki Türkiye’de yükü işçi, esnaf, asgari ücretli, çiftçi, kısacası dar gelirli vatandaş çekmektedir. Vatandaş kuru ekmeğe muhtaç edilirken yandaşlar devletten üç beş maaş alıyor, devletin sırtından milyonluk araçlara biniyor, lüksten, şatafattan asla geri durmuyorlar.

Sayın milletvekilleri, söz konusu kanun teklifi en çok da çiftçiyi hayal kırıklığına uğratmıştır. Çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları yapılandırılmaktadır ancak yapılandırılacak kredi borçlarında yüzde 11 olan faiz oranları yüzde 18’e, yüzde 5 olan faiz oranı ise yüzde 12’ye çekilmektedir. Bu teklif, borç batağındaki çiftçiye faiz zulmü dayatmasıdır. Üstelik çiftçilerin kamu ve özel bankalara olan 134 milyar lira borcu yapılandırılmamaktadır. AKP iktidara geldiği dönemde 2,5 milyar olan çiftçi borcu on sekiz yılda tam 72 kat artarak 180 milyarı geçmiştir. Çiftçinin ineğine, ahırına, traktörüne, tarlasına ve bahçesine icra gönderilerek hacizlerle çiftçi çıkmaza sokulmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN ATAŞ (Devamla) – Başkanım, bitireyim.

BAŞKAN – Sayın Ataş, buyurun.

DURSUN ATAŞ (Devamla) – Borç batağından çıkamayan çiftçi de üretimden vazgeçmektedir. 2003 yılında 2 milyon 800 bin olan çiftçi sayısı 700 bin azalarak 2 milyon 100 bine düşmüştür. İktidarın on dokuz yıldır uyguladığı politikalar sonucunda Türkiye’de çiftçi iflas etmiştir.

Sayın milletvekilleri, sonuç olarak AKP iktidarının miadı dolmuştur, verdiği sözleri yerine getirememiş, vatandaşa verecek bir şeyi de kalmamıştır. AKP iktidarında ülkemizde ne adalet kalmıştır ne de kalkınma kalmıştır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler hakkında söz isteyen Burdur Milletvekili Sayın Mehmet Göker.

Buyurun Sayın Göker. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÖKER (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eski Başbakanlarımızdan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı görevini de yapmış olan Sayın Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet, kederli ailesine de başsağlığı diliyorum. 1990’lı yılların siyasetinde hoşgörü ve tevazunun simgesi olan Yıldırım Akbulut’a yapılan espriler bugün yapılır olsa kaçımız Silivri’de olur, onu da halkımızın takdirine bırakıyorum.

Evet, günlerdir soruyoruz “128 milyar dolar nerede?” diye, açıklama geliyor 20 maddelik ama bunun içerisinde yol yöntem olarak “Şurada.” denecek herhangi bir beyan yok. Oysaki paranın büyüklüğünü açıklamak açısından şöyle bir geriye gidecek olursak, devlet olarak günde 1 milyon dolar biriktirsek 128 milyar doları biriktirebilmemiz için yaklaşık üç yüz elli yıldır yani 1670 yılından bu yana bu parayı biriktiriyor olmamız lazım. Geleceği hesaplayacak olur isek 2371 yılında ancak 128 milyar dolarımız olacak. Bu denli büyük bir paranın peşine düşmek, akıbetini sorgulamak elbette bizim görevimiz. Sorduğumuz sorular aslında basit: Hangi yöntemle satıldı, hangi tarihte satıldı, hangi kurdan satıldı, kimlere satıldı ve bu satışın altında kimlerin imzası var? Bunu öğrenmek, bizim ve Türk milletinin en büyük hakkıdır diye düşünüyoruz.

Görüştüğümüz yasa teklifi, günümüzde tarım ve hayvancılık sektörünün ne denli önemli olduğunu yaşadığımız pandemi sürecinde öne çıkarması açısından önemli. Nasıl ki daha öncesinde özelleştirmiş olduğumuz Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezinin şu anda aşıyı üretmekte, temin etmekte çektiğimiz sıkıntıyla öneminin ortaya çıkması gibi. Peki, çiftçimiz zorda da çiftçimiz bu zor duruma yeni mi geldi? Hayır. İktidarlarınız döneminde 7,2 milyar dolarlık büyükbaş ithal ettiniz; 1,5 milyar dolarlık et ithal ettiniz ve yeni çıkardığınız izinle, yaklaşık 55 bin besilik hayvan ithalatına izin veriyorsunuz. Hafta sonu hayvan pazarındaydım, hayvan pazarında çiftçimiz -üreticimiz- diyor ki: “Vekilim, bu malın bana maliyeti 12 bin lira ama ben 10 bin lira fiyat istiyorum, alan yok, satan yok.”

Evet, burada bir diğer üretici sorunumuz ise girdilerdeki maliyetler. Peki, sütte durum farklı mı? Elbette farksız. Önümüzdeki günlerde yani bu ay içerisinde sütün fiyatının tekrar belirlenmesi gerekiyor ama bölgemde ve birçok çiftçinin bana ulaştırdığı bilgide bir dayatma uygulanıyor; “Yemimi almazsan sütünü almam.” dayatması üreticinin en büyük sıkıntısı. Ve sütte uygulanacak fiyatın da tüm dünyada olduğu gibi yem/süt paritesine bağlanmış olarak belirlenmesi ve bu doğrultuda da 3,80’e çıkarılması şarttır, elzemdir; bunun altındaki fiyatlar tarımı ve çiftçiyi zora düşürecektir.

Bir diğer konumuz ise, 653 bin çiftçinin üretimden çekilmiş olması, 3 Trakya büyüklüğündeki alanın ekilmiyor olması. Çiftçimizin takipteki borçları 5 milyar lira olmuş, yine, Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları ise 1 milyar liraya dayanmış vaziyettedir. Bugün çiftçimizin borçlarının yapılandırılmasını görüşüyoruz; bu aslında, altında baktığınız zaman şöyle bir görüntüyü ortaya koyuyor: Evet, çiftçimiz battı, çiftçimiz ödeme güçlüğü içerisinde, yapılandırmayla biz buna bir çözüm getirmeye çalışıyoruz.

Bu sene itibarıyla gezdiğim bölgelerde 1.650 liraya buğdayını satan çiftçi bir miktar “şükür” dedi ama aynı tarihlerde biz, 2.350 liraya yurt dışından ithal ettik. Evet, neden kendi çiftçimize bunu vermek varken yurt dışındaki çiftçinin cebine bu parayı koyduk? Şimdi geldiğimiz noktada yapılandırma itibarıyla bu paketin çözüm oluşturmadığını rakamlarla ortaya koymamız lazım. Bu pakette kredi borcunun faizi yüzde 11’den yüzde 18’e, yapılandırmaya kadar olan faiz yüzde 5’ten yüzde 12’ye çıkarılıyor; yapılandırma faizi ise yüzde 12 olarak uygulanacak, yapılandırmadan faydalanabilmek için yüzde 30 peşinat ödemesi de şarta bağlanıyor. Arkadaşlar, bu, çözüm değildir. Çiftçinin üstündeki ağır yükün kalkabilmesi için, faizi silinmeli, anaparanın 5 taksite bölünerek tahsili yoluna gidilmelidir. Unutmayalım ki çiftçi biterse Türkiye biter.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesinde yer alan “aşağıdaki” ibaresinin “aşağıda belirtilen” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                    Ali Kenanoğlu                                            Ayşe Sürücü                                  Dilşat Canbaz Kaya

                                         İstanbul                                                    Şanlıurfa                                                    İstanbul

                                      Habip Eksik                                      Mehmet Ruştu Tiryaki                  Mahmut Celadet Gaydalı

                                            Iğdır                                                       Batman                                                       Bitlis

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki.

Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP sıralarından alkışlar)

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımızı saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Evet, bir torba kanunu daha görüşüyoruz. Esasen Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’u düzenlese de Ceza İnfaz Kanunu’ndan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na, Kurumlar Vergisi Kanunu’ndan Sermaye Piyasası Kanunu’na kadar bir dizi kanunda değişiklik içeriyor. Kuşkusuz bir kanun teklifiyle birden fazla kanunda değişiklik yapılabilir, bunda bir sorun yok ama asıl sorun şu: Her teklifin “temel kanun” adı altında torba teklif olarak görüşülmesi. Siz her şeyi torbaya atmaya devam edin, biz de eleştirmeye.

Teklifin ilk 5 maddesi 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da değişiklik yapıyor. Peki, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun neyi düzenliyor? Kamu alacaklarını yani devlete, merkezî idareye olan, il özel idaresine olan, belediyelere olan her türlü vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerini düzenliyor 6183 sayılı Kanun. Bu teklifin ilk 5 maddesi vatandaşın kamuya yani merkezî idareye, il özel idaresine ve belediyelere olan borçlarının nasıl tahsil edileceğine birkaç ekleme yapıyor ve diyor ki… Tabii, bu arada, elbette ki merkezî idare vergi tahsil etmeli, vergi borçlarını bu konuda takip etmeli, bunda herhangi bir sorun yok ama asıl sorun şu: Vatandaş evine ekmek götürmeye zorlanırken, iş yerinin kapısını açmadığı için iflasla karşı karşıya kalırken ve her gün zarar ederken bugün “Pandemiyle mücadele ediyoruz.” diyerek vatandaşın haczettiğiniz mallarını nasıl daha kolay satarım diye bir teklif getirmeniz ve bunu bize pandemiyle mücadele diye yutturmaya çalışmanız; asıl sorun bu.

Şimdi, bakın, sizin teklifteki gerekçelerinizi de madde madde okuyayım. Diyorsunuz ki: “Muhafazası tehlikeli ve masraflı olan taşınır mallar da pazarlık usulüyle satılabilecek.” Madde 1’in gerekçesi bu. Haczettiniz, el koydunuz vatandaşın malına; şimdi bunun pazarlık usulüyle satılmasını kolaylaştırıyorsunuz.

Madde 2’de, kamu otoritesi yine bir malı haczetti, vatandaş bunu ihaleyle aldı, ödemesi gereken yıllık yüzde 5 oranındaki faizi ödemedi; siz bu yüzde 5’lik faizi değiştiriyorsunuz ve faizi artırıyorsunuz.

Madde 3 neymiş? Elektronik ortamda yani vatandaşın borçları nedeniyle el koyduğunuz mallarını elektronik ortamda satmayı kolaylaştırıyorsunuz.

Madde 4 neymiş? Yine vatandaşın malını borcu nedeniyle haczettiniz. Bunu elektronik ortamda veya başka bir şekilde sattınız ve gereğini yerine getirmedi, buna el koydunuz. Bunun ne kadar maliyeti olacağına ilişkin bir düzenleme yapıyorsunuz.

5’inci maddede de yine elektronik ortamda satışı kolaylaştırıyorsunuz.

Şimdi, getirdiğiniz teklif bu ve bize diyorsunuz ki: “Biz bu teklifle pandemiyle mücadele ediyoruz.” Bakın, zengin ülkeler gayrisafi yurt içi hasılalarının en az yüzde 12,5’ini nakdî destek, gelir desteği olarak vatandaşına dağıtmış; orta düzeyde gelire sahip olan ülkeler gayrisafi yurt içi hasılalarının yüzde 3,6’sını vatandaşa gelir desteği olarak dağıtmış; yoksul ülkeler bile yüzde 1,6’sını dağıtmış; siz yüzde 1,1’ini dağıtmışsınız. Şimdi, bu yüzde 1,1’ini dağıtmışsınız ya, şöyle bir şey anlaşılmasın sakın: Yani Hükûmet bütçenin bir kısmından fedakârlık etti, milyon dolarlık araçlar almaktan vazgeçti, işte, makam aracı olarak kiraladığı araçların bir kısmından vazgeçti ve bir gelir elde etti. Böyle bir şey yok; milyon dolarlık araçlardan vazgeçmediniz, kiraladığınız makam araçlarından vazgeçmediniz, kamuda tasarrufa dair hiçbir şey yapmadınız ama o 5’li çetenin milyarlarca dolarlık, euroluk borçlarını sildiniz ve şimdi bize diyorsunuz ki: “Biz vatandaşın haczettiğimiz malını satarak bu işi kolaylaştıracağız.”

Nakit desteği olarak bugüne kadar vatandaşa ne kadar dağıtmışsınız? Sanırım 43 milyar TL civarında nakit desteği sağlamışsınız. Bu 43 milyar TL’lik nakit desteğini nasıl sağlamışsınız? Şimdi herhâlde herkes bunun bütçeden falan sağlandığını düşünüyor, öyle değil. Bütçeden tek bir kuruş çıkmamış, 35 milyar TL’sini İşsizlik Fonu’ndan çarpmışsınız, 6 milyar TL’sini Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu’ndan çarpmışsınız, 2 milyar TL’sini de yardımlardan. Yani hazineden aslında tek bir lira çıkmamış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun, toparlayalım.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Mesela, o 6 milyarlık, 8 milyarlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu’ndan ödediğiniz parayı, zaten yoksul olan vatandaşa pandemi olmasa bile dağıtmanız gereken o parayı “pandemiyle mücadele” adı altında dağıtmışsınız ve bize diyorsunuz ki: “Biz pandemiyle mücadele ediyoruz.”

Son olarak şunu söylemek isterim: Teklif sahiplerinin 8 ve 9’uncu maddeleri, yani cezaevinde hükümlülerin eşleriyle, çocuklarıyla ve yakınlarıyla görüşmelerine ilişkin maddeleri geri çekeceği anlaşılıyor. Şimdi, bu iyi bir şey, bunu geri çekmeniz ama umarım geri getirmezsiniz. Çünkü suçlular, gerçek suçlular bir şekilde iletişimin bir yolunu bulurlar. Ama eğer bu maddeleri tekrar getirirseniz hükümlülerin aileleriyle, çocuklarıyla, eşleriyle ve yakınlarıyla insanca bir görüşme yapmasını da engellemiş olursunuz. Orada Hükûmete ettiği bir lafı, yarın öbür gün ceza olarak karşısına çıkarırsınız diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

5’inci madde üzerinde 4 önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri birlikte işleme alacağım.

Buyurun, okuyun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesinde yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresi ile değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                          Dursun Müsavat Dervişoğlu                                 Dursun Ataş                                            Yasin Öztürk

                                           İzmir                                                       Kayseri                                                      Denizli

                                    Ayhan Altıntaş                                      İmam Hüseyin Filiz

                                          Ankara                                                    Gaziantep

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                                    Sibel Özdemir                                         Süleyman Girgin                          Emine Gülizar Emecan

                                         İstanbul                                                      Muğla                                                      İstanbul

                                        Cavit Arı                                          Kamil Okyay Sındır                                   Bülent Kuşoğlu

                                         Antalya                                                       İzmir                                                       Ankara

                                                                                                    Abdüllatif Şener

                                                                                                           Konya

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler hakkında söz isteyen Gaziantep Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.

Buyurun Sayın Filiz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesiyle ilgili olarak İYİ Parti Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.

Genel Kurulu ve yüce Türk milletini saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu maddeyle 6183 sayılı Kanun’a 97’nci maddesinden sonra gelmek üzere “Menkul ve gayrimenkul malların elektronik ortamda satışı” başlıklı madde ekleniyor. Buna göre menkul ve gayrimenkul mallar kanun hükümlerine göre elektronik ortamda açık artırmayla satılabilecektir. Satışların ilanında yer alacak hususlar ve satışa ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkili kılınmaktadır. Elektronik ortamda satış yapılmasının daha fazla alıcıya ulaşılması ve satış işleminin daha hızlı gerçekleştirilmesi gibi faydaları olacağını düşünmekteyim.

Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifi 9 kanunda değişiklik meydana getiren torba kanun şeklinde sunulmuş ve yine tali komisyonlarda görüşülmeden Genel Kurula getirilmiştir. Defalarca dile getirilmesine rağmen bu uygulamaya devam ediyorsunuz. Buna, çoğunluğa dayalı olarak bildiğini okumak denir ki aslında iktidarın birçok uygulamalarında bu yanlışlıkları görmekteyiz.

Değerli milletvekilleri “Ben yaptım, oldu.” anlayışı tüm kurumlarımıza sirayet ederek haksızlıklara, adaletsizliklere, aksamalara, yanlışlıklara sebep olmakta, çeşitli makamları işgal edenlerin keyfî davranışlarından hem vatandaşlarımız hem de devlet zarar görmektedir; bunun binlerce örneği vardır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin en fazla ihtiyacı olan huzur ancak adil ve şeffaf, hesap verebilir bir yönetimle sağlanır. Hükûmetin yaptığı eksik ve yanlış işleri dile getirmek muhalefetin görevidir. Bunu yaparken de esas olan, halkın parasının doğru yerlere harcanmasını sağlamaktır. Araç geçiş garantili köprü ve yollar, yolcu garantili havaalanları, hasta garantili şehir hastaneleri, İstanbul Kanalı ve diğerlerinin eleştirisinin altında yatan düşünce budur. Bugünlerde “Merkez Bankasının 128 milyar doları nerede?” diye soru soranlara soruşturma açmanın ötesinde, değişik makamların farklı cevaplarla kafaları karıştırdıkları da ortadır. Hesap vermek erdem olduğu kadar yöneticilerin görevidir de çünkü hesabı sorulan bu para 84 milyonun parasıdır. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, Hazreti Ömer’den bir çoğunuzun bildiği bir anekdot sunmak istiyorum: Hazreti Ömer bir cuma günü üzerindeki yeni hırkasıyla hutbeye çıkıp “Ey müminler, beni dinleyin ve bana itaat edin.” diye seslendiği zaman, ashaptan biri ayağa kalktı ve “Üzerindeki elbisenin hesabını vermedikçe seni dinlemiyor ve sana itaat da etmiyoruz çünkü ganimetten bize düşenle bir elbise yapmak imkânsızdı. Sen nasıl oluyor da elbise olabilecek kumaş alabiliyorsun?” dedi. Hazreti Ömer o ashabın konuşmasını dinledikten sonra oğlu Abdullah’a “Ey Ömer’in oğlu Abdullah, kalk cevap ver.” dedi. Abdullah ayağa kalktı “Allah’a yemin ederim ki babamın üzerindeki kumaşın yarısı benim hisseme düşen kumaştır. Babam ikimizinkini birleştirdikten sonra elbise yaptı.” diyerek meseleyi izah etti. Bunu dinleyen kişi tekrar ayağa kalkarak “Ya Ömer, şimdi konuş, seni dinliyor ve de itaat ediyoruz.” dedi. Hazreti Ömer de ancak ondan sonra hutbesini okumaya devam etti. Ben de, şimdi, tüm yöneticilere sesleniyor ve sırtındaki elbisesinin hesabını hemen, sinirlenmeden ve suçlamadan net bir şekilde veren Hazreti Ömer’in bu davranışından örnek alın diyorum.

Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi 2021 yılı UNESCO tarafından “Yunus Emre Yılı” ilan edildi. Cumhurbaşkanımızın yayınladığı genelgeyle de 2021 yılının “Bizim Yunus” diye anılması istenerek Yunus Emre’nin insanlığın ortak değeri olduğu ve medeniyet dili, dünya dili Türkçeye sağladığı katkıların altı çizilmiştir.

Yunus Emre’nin en büyük özelliği, hoşgörüyle öne çıkan bir kişi olmasıdır. İçindeki Allah sevgisi nedeniyle tüm varlıklara hoşgörüyle yaklaşmayı başarmıştır. Ancak kendisine karşı hoşgörü beklentisi içinde değildir.

Yunus Emre kendisine yapılan hataları ve beslenen düşmanlıkları sevgiyle karşılayan bir kişiliğe sahipti. Bu nedenle canlılarla kavga etmek yerine, nefsiyle kavga ederek onu yenmeye çalışırdı; nefret, kin duymak, öfke beslemek gibi duyguları yok etmiş biriydi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Yunus’un bu felsefesini içimize sindirerek en üst makamdan en alta kadar herkesi konuşmalarında yakışıksız ve zedeleyici, hakarete varan sözler söylemeden güzel davranış sergilemeye davet ediyorum. Milletimizin istediği de budur.

Yunus Emre kırkyıl boyunca Tapduk Emre’nin dergâhına odun taşır. “Dağda hiç eğri odun kalmadı mı?” diye soran Tapduk Emre’ye Yunus, “Dağda eğri odun çok. Ancak senin kapına odunun bile eğrisi yakışmaz.” diye cevap verir. Bu anlayıştan hareketle, biz de devlet kapısından eğri hiçbir şey geçmemelidir diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir.

Buyurun Sayın Özdemir. (CHP sıralarından alkışlar)

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de kanun teklifinin 5’inci maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Maddeye geçmeden önce, teklifin Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde bir kez daha tanık olduğumuz gibi, nitelikli yasama sistematiği bakımından temel eksikliklere değinerek sözlerime başlamak istiyorum.

Bu dönem, özellikle torba kanun uygulamasından ısrarla vazgeçilmedi değerli milletvekilleri. Keyfiyete dayanan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ve iktidarın kendi içindeki çelişkilerinin ve yarattığı krizlerin bir sonucu olarak Meclise gönderilen ve maalesef Mecliste altına imza atılan torba kanun tekliflerinden birini daha görüşüyoruz. Bu durum, bu sistemin yani yürütmenin yasama üzerindeki tahakkümü olarak da karşımıza çıkmaktadır.

Teklife baktığımızda değerli milletvekilleri, 9 farklı kanunda yapılan değişikliğin her biri farklı ihtisas komisyonlarını ilgilendirmektedir; İşsizlik Sigortası Kanunu, kurumlar vergisi, özel tüketim vergisi, infaz, tarım, bankacılık, sermaye piyasası kanunları gibi. Ancak bunların hiçbiri ilgili ihtisas komisyonlarında görüşülmedi, ihtisas komisyonları çalıştırılmıyor ve nitelikli yasamadan hızla uzaklaşıyoruz maalesef.

İşte görüşmekte olduğumuz teklif, tali komisyon olarak Adalet Komisyonu ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna sevk edildi. Ancak Anayasa’yla güvence altına alınan hükümlünün haberleşme hürriyetinden, temel hak ve özgürlüklerden sorumlu olan İnfaz Yasası’nda değişiklik yapılırken Adalet Komisyonunun görüşü alınmıyor. Yine, en temel sorunumuz olan çalışma yaşamını, tarımı ve çiftçilerimizi ilgilendiren ilgili maddeler ne Çalışma Komisyonunda ne de Tarım Komisyonunda görüşülüyor, o komisyonların görüşü alınmıyor.

İşte Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde yasama ve yürütme güçlerinin uygulamada ortaya çıkardığı sorun ve çelişkilerine maalesef her yasa görüşmesinde tekrar tekrar şahit oluyoruz değerli milletvekilleri.

Pandemi öncesinde başlayan ve giderek ağırlaşan ekonomik sorunlar varken bu torba kanun ne getiriyor. Bu teklifte vatandaşın ve kriz içinde olan çok sayıda sektörün talepleri yok maalesef. Yine, teklifin 1 ve 5’inci maddeleriyle -ki görüşüyoruz şu an- kamu alacakları için haczolunan menkul ve gayrimenkul malların satış süreci ve usullerinde değişiklik yapılmakta.

Şimdi, neden bu kanuna ya da bu değişiklere bugün ihtiyaç duyuldu? Bu konuya hiçbir cevap verilemedi. İşte benim üzerine söz aldığım 5’inci maddede menkul ve gayrimenkul malların elektronik ortamda satışına imkân verilmekte ancak bu kanun yapılırken dahi bu maddede değer takdiri, satış komisyonunun oluşumu, ihale süreçlerinin şeffaflığı gibi belirsizlikler hâlâ devam etmektedir. Yani bu maddeler tamamen bürokrasinin talebi olan ve neden bugün bu torbaya eklendiğine cevap verilemeyen maddeler.

Teklifin genel gerekçesinde ise Sayın Ök kanun teklifinin gerekçesini açıklarken vatandaşlarımızdan gelen talep doğrultusunda bu torba kanun teklifinin hazırlandığını söylüyor. Bu anlamda, ben soruyorum tekrar: Bu 5’inci madde vatandaşımızın bir talebi mi? Hayır, vatandaşımızın talebi değil. Torbada, pandemi sürecinin ağırlaştırdığı koşullarda hepimizin şahit olduğu yiyecek içecek, turizm, hizmet, yurt, kırtasiye, servis ve birçok sektörün çok acil ihtiyaçları var ancak yine bu torba kanun teklifinin içerisinde bu ihtiyaçların hiçbiri yok, bu taleplerin hiçbiri yok. Geçim zorluğu çeken on milyonlarca yurttaşa, esnafa, çiftçiye, emekliye ne çözüm var ne de umut var bu kanun teklifinin içerisinde.

Değerli milletvekilleri, sadece son bir yılda iş bulma umudunu yitiren 1,5 milyon vatandaşımızın, özellikle de dikkatinizi çekmek istiyorum, genç işsizlerin işsizlik sorununu çözecek ne bir çözüm ne de bir öneri var bu kanun teklifinin içerisinde. Öneri olmadığı gibi işsizlere destek olması gereken İşsizlik Fonu, amacının dışında kullanılmaya, maalesef, devam ediyor bu teklifin içerisinde.

Bakın, değerli milletvekilleri, asgari ücretin 2.825 lira, açlık sınırının 2.736 lira, yoksulluk sınırının 8.912 lira olduğu ülkemizde yiyecek içecek sektörü çalışanlarına sadece 1.500 lirayı reva görüyor bu iktidar bu teklifte. Oysa enflasyon rakamları yeni açıklandı, Tüketici Fiyat Endeksi yüzde 16, Üretici Fiyat Endeksi yüzde 30’u aşmış durumdayken ve üretici fiyatlarındaki bu artışların etkisi vatandaşlarımızın zorunlu temel gıda fiyatlarını giderek artırmaktayken biz bu teklifte günlük 3 liralık bir destek artışıyla vatandaşlarımıza 1.500 liralık bir destek sağlıyoruz, bunu da Genel Kurulun takdirlerine sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, yine teklifte çiftçilerle ilgili düzenlemeler var, bu da detaylı görüşüldü. Zaten kredi borcu olan, geçimlik tarım yapan çiftçinin faize dayalı bu kredi yapılandırması, şimdi, bir de elindeki satamadığı ürünü almak gibi geçici çözümlerle tarım sektörümüzün yapısal sorunlarını çözmeyi beklemek hayal olmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) – Başkanım, izninizle…

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Ama değerli milletvekilleri, bakın, şahsi ve keyfiyete dayanan bu sistemde muhalefetin dahi soru soramadığı, milletvekili olarak bizlerin asli sorumluluğu olan vatandaş adına hesap soramadığımız, rezervlerin ne olduğunu sorduğumuzda susturulduğumuz bir sistem içerisindeyiz. Oysa her bir yurttaşın vergisiyle toplanan kamu kaynaklarının şeffaf olmayan iç siyasi amaçlar için ve açık bir usulsüzlükle satılması karşısında, kamunun zarara uğratılması karşısında soru sormak, hukukun üstünlüğüne dayalı demokrasilerin en temel ilkesidir. Kaybedilen, burada kaybettiğimiz sadece 128 milyar dolar değil, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının itibarı, şeffaflığı ve hesap verebilirliğidir. Merkez Bankası ve TÜİK başta olmak üzere kurumlar bağımsızlıklarını ve özerkliklerini yitirmiş, güven kaybetmiştir. Bu sistemde kurumlar, kurallar ve liyakat sistemi tahrip olmuştur.

Son olarak değerli milletvekilleri, biz görev üstlendiğimizde uzun vadeli, sağlıklı, öngörülebilir, sürdürülebilir bir büyüme ve kalkınma anlayışını ortaya koyarak tüm vatandaşlarımızın tüm sorunlarını yapısal ve kalıcı olarak çözeceğiz diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesinde yer alan “aşağıdaki” ibaresinin “aşağıda bulunan” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                    Ali Kenanoğlu                                            Ayşe Sürücü                                  Dilşat Canbaz Kaya

                                          İstanbul                                                   Şanlıurfa                                                    İstanbul

                                      Habip Eksik                                    Mahmut Celadet Gaydalı                               Hasan Özgüneş

                                            Iğdır                                                         Bitlis                                                        Şırnak

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HASAN ÖZGÜNEŞ (Şırnak) – Hakaretin, kin, öfke ve intikam duygularının olmadığı bir Meclis dileğiyle sizleri selamlıyorum.

Evet, arkadaşlar, bir torba yasayı tartışıyoruz. Torba, aslında bir şeyleri kaçırma ve bir şeyleri gizleme malzemesidir.

Dün burada bir arkadaşımız hortum gösterdi; aslında çok küçücük bir hortumdu. İsterdim ki AKP'li arkadaşlardan biri kalksın, desin ki: “Ya, bu bizim işimizi görmez, çok küçük; bize menfez borular lazım.” Eskiden kömürle, makarnayla işi götürüyordunuz, şimdi, uçuyoruz dediğimiz bir aşamada sıra soğana geldi, soğana. Kömür ve makarnanın yerini soğan alıyor; e, bir de garibanın payına düşen patates var. Evet, uçuyoruz. Nereye uçuyoruz? Aşağıya doğru. Türkiye’nin gemisini batırıyorsunuz.

Biz burada şunu biliyoruz: Söyleyeceğimiz her şeyin havada kalacağını. Bizim arkadaşlar bazen AKP Hükûmetinin yetkililerini, vekillerini vicdana, adalete davet ediyorlar. E, dolayısıyla kuzu karşısında kurttan adalet, merhamet beklemek ne kadar geçersizse, AKP’de de vicdan, adalet aramak aslında beyhude. Birilerinin kalkıp şunu söylemesini isterdik: “Arkadaşlar, bizde olmayan bir şeyi istiyorsunuz yani olmayanı istememek lazım.”

Şimdi, uçuyoruz dediğimiz noktada nereye geldik arkadaşlar? AKP iktidara geldiğinde dolar 1,41 lira iken şimdi 8 lirayı aştı, dış borç 124,9 milyar dolarken şimdi 435 milyar dolara çıktı. Evet, uçuyoruz hikâyeleri… Gelinen aşamada, çokça, askıda ekmeği duyduk, gördük, bayat ekmek kuyruğuna girenleri gördük, çöpten beslenenleri gördük, intihar edenleri de gördük. Şimdi, iş göremez yasasında yevmiye 47 liradan 50 liraya çıkarılacak yani 3 liralık bir artış var. Aslında bu, Avrupa’daki Aydınlanma Dönemi’nin, Rönesans Dönemi’nin devrimleri gibi bir şey, 3 lirayı ekleyebilmek. Gerçekten insanı şaşırtan bir husus! Arkadaşlar, şimdi aklıma şu geliyor: Bu 3 lirayla AKP Hükûmeti ne yapmak istiyor? Acaba bu intihar eden vatandaşlara “İntihar etmek yerine bu 3 lirayla bir kibrit kutusu alın da kendinizi yakın.” mı demek istiyorlar?

Bugün Türkiye’de işsizlik oranı 13,4’e çıktı, kayıt dışı çalışmaların oranı yüzde 27,4; genç nüfusun işsizlik oranı yüzde 27’ye yakın, gençlerde geniş işsizlik oranı yüzde 41’in üzerinde. Şimdi, bu 2020 yılında işten çıkarmadan dolayı 1 milyon 268 bin kişinin istihdam dışı kaldığını söylüyor rakamlar. Her gün yaklaşık 500 kişi işten çıkarılıyor. Pandemi döneminde 125 bin esnaf kepenk kapattı, 50 bin müzisyen işten oldu, intihar edenlerin sayısı son derece korkutucu. Hani AKP “Uçtuk, uçuyoruz.” diyor ya, Türkiye, Avrupa ülkeleri içerisinde ekonomik düzeyi -yoksulluk düzeyi- en düşük olan ülkedir. Nereye uçuyoruz? Aşağıya doğru uçuyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

HASAN ÖZGÜNEŞ (Devamla) – DİSK’in araştırmalarına göre İşsizlik Fonu’nda 98 milyarın üzerinde para var. 4 milyona yakın işçiye verilen para miktarı 28 milyar. Peki, 17 milyara yakın parayı müteahhitlere, işverenlere verdi. AKP’ye soruyoruz: Kimdir bunlar? Niçin verdiniz? İşçiden aldığınız parayı niçin zengine veriyorsunuz? Çünkü siz kendinizi de onları da baş görüyorsunuz, bütün toplumu ayak olarak görüyorsunuz. Siz, Türkiye’yi batırdınız, artık yürütemiyorsunuz, tek çare sizi Çiller’in yanına yollamaktır. Siz, Kürt sorununu çözmeden, demokrasiyi getirmeden, mantığınızı değiştirmeden Türkiye’yi batırmaya devam edeceksiniz. (HDP sıralarından alkışlar)

NECİP NASIR (İzmir) – Terör sorununu çözeceğiz, Kürt sorunu yok.

BAŞKAN – Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 5’inci maddesiyle 6183 sayılı Kanun’a eklenen 97/A maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

“Elektronik ortamda satılamayan menkul mallar bu Kanun hükümlerine göre pazarlık usulüyle fiziki veya elektronik ortamda satılabilir.”

                                       Mahir Ünal                                             Ramazan Can                                 Mehmet Cihat Sezal

                                   Kahramanmaraş                                             Kırıkkale                                          Kahramanmaraş

                               Mücahit Durmuşoğlu                                   Hakan Çavuşoğlu                                       Emrullah İşler

                                        Osmaniye                                                     Bursa                                                       Ankara

                               Fehmi Alpay Özalan                                     Abdullah Güler                                          Yılmaz Tunç

                                           İzmir                                                       İstanbul                                                      Bartın

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Gerekçe...

BAŞKAN – Önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle elektronik ortamda 2 kez artırmaya çıkarılmasına rağmen satılamayan menkul malların da pazarlık usulüyle satılabilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 5’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

6’ncı madde üzerinde 4 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

MADDE 6.- 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun geçici 24’üncü maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve maddenin mevcut ikinci fıkrasında yer alan "Birinci fıkra” ibaresi "Bu madde” şeklinde değiştirilmiştir.

"Birinci fıkra ile geçici 27’nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendi ve geçici 28’inci maddenin ikinci fıkrası kapsamında yer alan tutarlar 2021 yılı Nisan ayı ve sonrası için yürürlükteki günlük brüt asgari ücret olarak uygulanır ve bu kapsamda 30/4/2021 tarihinden sonra yapılan ödemelerden damga vergisi dâhil herhangi bir kesinti yapılamaz. NACE Rev.2 Ekonomik Faaliyet Sınıflamasına göre 56 kodunda faaliyet gösteren işyerlerinde 2021 yılı Mart ayında/döneminde iş sözleşmesi bulunan sigortalılardan 4857 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesi uyarınca işveren tarafından ücretsiz izne ayrılanlara işe giriş tarihine bakılmaksızın birinci fıkradaki diğer şartları taşımaları halinde 2021 yılı Nisan ve Mayıs ayları için nakdi ücret desteği verilir.”

                                   Bülent Kuşoğlu                                        Abdüllatif Şener                          Emine Gülizar Emecan

                                          Ankara                                                      Konya                                                      İstanbul

                                Kamil Okyay Sındır                                          Cavit Arı                                         Süleyman Girgin

                                            İzmir                                                      Antalya                                                      Muğla

                                  Ömer Fethi Gürer

                                           Niğde

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Muğla Milletvekili Sayın Süleyman Girgin.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, elimizdeki bu teklifi üreten zihniyetle başlamak istiyorum önce. Karşımızda yalpalayan, yalpaladıkça hata yapan ve bu hatalarının bedelini halka ödeten bir iktidar var. Hazineden buharlaşan 128 milyar doların hesabını vermekten kaçıp sadece 5’li çeteye pandemide milyarlar akıtan bir iktidar var. 4-5 maaşı cebe indiren, sadece bindiği makam araçları binlerce emeklinin maaşına denk olan bir iktidar var. “Emekli maaşlarını ödedik.” diye övünen, “Artık refahı paylaşma aşamasına geçtik, Türkiye’de yoksulluk sorun olmaktan çıktı.” diyen bir iktidar var. Soralım iktidara: Madem öyle, kime dağıtılacak bu patates, soğanlar? Cevabı Sayın Erdoğan veriyor arkadaşlar: “Patates, soğanı fakir fukaraya, garip gurebaya dağıtalım.” Sayın Erdoğan, bahsettiğiniz kişiler fakir fukara, garip gureba değil, sizin yüzünüzden yardıma muhtaç hâle düşürülmüş ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızdır. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımıza destek olmak lütfunuz değil, görevinizdir. Saraya gelince Mercedes, vatandaşa gelince patates! Vatandaş da diyor ki: “Patates, soğan, güle güle Erdoğan!” (CHP sıralarından alkışlar)

Ayrıca, ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza patates dağıtmayı, utanmadan bunun için valiliklere basın açıklaması yaptırarak şova dönüştürüyorsunuz ya, bakın, sizlere bir tablo göstereyim. Bu tabloda arkadaşlar, ülkelerin, pandemi döneminde yaptıkları yardımların gayrisafi millî hasılalarına göre oranını gösteriyor. Burada Türkiye maalesef Meksika’dan sonra en az yardım yapan ikinci ülke. Bu gurur AKP iktidarınındır. Bir yandan Ay’a çıkma hayali pazarlarken bir yandan patates dağıtmakla övüneceğinize öncelikle bu tablodan ders çıkartın.

Değerli milletvekilleri, teklifin 6’ncı maddesinde ücret desteğine yapılan zam şaka gibi, 3 lira. İnsan bunu “Zam niyetine veriyoruz.” demeye utanır. Ramazan pidesi 4 lira, ücretsiz izne çıkanlara günlük 3 lira zam. Bir tarafta saray ve maiyetine sefahat, bir yanda tüm ülkede sefalet. Halk usandı ama saray utanmadı. Bir yanda pazar artıklarını toplayarak geçinmeye çalışan halk, bir yanda da 17 milyonluk makam araçlarına binenler. Bir yanda pandemi nedeniyle dükkânını kapattığınız esnaf, bir yanda lebalep kongreler yapan iktidar. Bir yanda 10 milyonu geçen işsizler ordusu, diğer yanda 3-5 yerden maaş alan yandaşlar. Bir yanda borcu nedeniyle traktörü haczedilen çiftçiler, diğer yanda kayıp 128 milyar dolar. Hani Cumhurbaşkanının sürekli söylediği “Faiz, neden; enflasyon, sonuçtur.” cümlesi var ya, hayır arkadaşlar, doğrusu AKP, neden; sefalet, sonuçtur. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, iktidarın gözü işçinin rapor parasında. 11’inci maddeyle iş göremezlik ödeneği yüzde 25 düşürülüyor. Gerekçe ise inandırıcılıktan çok uzak. SGK diyor ki: “Yüksek iş göremezlik alsın diye işveren işçinin sigortasını yüksekten yatırıyor.” Ya, arkadaşlar, buna kim inanır? Hiçbir işverenin böylesine bir uygulamaya girişmesi mümkün değildir. Varsayalım ki bu yolla SGK zarar ettirildi, mevcut kanun ne diyor: “Denetim elemanları gider, SGK'nin zararının işverenden alınmasını sağlar.” SGK'nin bu görevini yerine getirmesi gerekirken böylesine olumsuz uygulamaların faturasının işçiye ödetilmesi art niyettir arkadaşlar. Amaç, SGK açığının faturasını işçiye ödetmektir. İlla bir şeyin peşine düşecekseniz sigortayı düşük gösteren patronların peşine düşün.

Değerli milletvekilleri, pandemi sürecinde günde ortalama 500 işçi kod 29’la işten çıkarıldı, “Kod 29 zulmü.” diyor buna işçiler. Neden biliyor musunuz? Kod 29, işverene hiçbir yük getirmiyor, tazminat ödeme yükümlüğünden kurtarıyor. İlla bir şeyin peşine düşecekseniz kod 29’u kötüye kullanan patronların peşine düşün.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

SÜLEYMAN GİRGİN (Devamla) – Teşekkürler Başkanım.

Değerli milletvekilleri, bu kürsüden iktidarın büyük lütfuyla günlük 47 lira nakdî ücret desteğine 3 lira eklenen ücretsiz izindeki işçilere, mart sonunda kısa çalışma ödeneği kesilip 1.500 lira nakdî ücret desteğine mahkûm edilen işçilere, pandemiye işsiz giren ya da öncesinde kayıtsız çalışan, şimdi ise açlıkla sınanan milyonlara, kod 29 zulmüyle pandeminin ortasında işsiz bırakılanlara, kendisi maskesini yamuk taktı diye ceza yiyip televizyonlarda lebalep kongrelerini izleyen, kahrolan insanlara, aşı bekleyenlere, emeklilikte yaşa takılanlara sesleniyorum: Biliyoruz gecenin en karanlık anı şafağa en yakın andır. Şafak, ülkeyi yönetenlerin yoksulluktan nemalandığı değil, yoksulluğu yok etmek için canla başla çalıştığı ülkedir. Şafak, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir ülkedir. Şafak, AKP iktidarının sandığa gömüldüğü gündür, yakındır.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesinde yer alan “50 Türk lirası” ibaresinin “100 Türk lirası” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                     Ali Kenanoğlu                                           Ayşe Sürücü                                  Dilşat Canbaz Kaya

                                         İstanbul                                                    Şanlıurfa                                                    İstanbul

                                      Habip Eksik                                                                                           Mahmut Celadet Gaydalı

                                            Iğdır                                                                                                                          Bitlis

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Iğdır Milletvekili Habip Eksik.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HABİP EKSİK (Iğdır) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teklifin 6’ncı maddesinde, maalesef, işçiye, emekçiye 50 lira gibi komik bir rakam reva görülüyor. Tabii, işçiye, emekçiye 50 lirayı reva gören bu iktidar, maalesef, yandaş firmaların 1,1 milyar euro borcunu da siliyor, adaletsizliğine adaletsizlik ekliyor. Kısacası, bu ülkede AKP iktidarıyla, maalesef, her gün adaletsizliklere adaletsizlikler eklenmeye devam ediyor.

Ben, bu noktadan başka bir şeyle devam etmek istiyorum. Geçenlerde, pandemiyle ilgili kısıtlamaları gevşetmeden önce şöyle bir harita çıkmıştı ortaya; o haritada bir bölge bu şekilde mavi olarak gösterilmişti ve hepimiz de şaşırmıştık -açıkçası, kendi seçim bölgem de olunca sevinmiştim- ama sonradan öğrendiğim kadarıyla, bu bölgenin bu şekilde mavi çıkmasının temel sebebi, aslında orada Covid testlerinin yetersiz yapılmasıyla alakalıymış ve oradan şunu gözlemledim: Aslında, iktidar, buradaki bu şehirlere, mavi renkli olan şehirlere her zaman bir ayrımcılık yapmaya devam ediyor; Covid’de de aynı ayrımcılığı yapmış maalesef.

Şimdi, bir başka haritaya dikkatinizi çekeyim; Türkiye’de aşı tablosu haritası. Bakın, size şöyle söyleyeyim: Benim seçim bölgem Iğdır’ın nüfusu 191 bin; aynı nüfusa sahip, 198 bin nüfusa sahip Bartın’da 66.721 aşı yapılmış ama Iğdır’da 26.655 aşı yapılmış. Yine, Diyarbakır, 1 milyon 783 bin nüfusu var; aynı şekilde Samsun’un 1 milyon 356 bin nüfusu var; Samsun’da 400 bin küsur aşı yapılmış, Diyarbakır’da 181 bin. Ağrı’ya bakıyorsunuz; 535 bin nüfusu var, Çorum’un 530 bin ama bakıyorsunuz aşı farklarına, 4 kat fark var; 41 bin aşı yapılmış Ağrı’da, 169 bin Çorum’da yapılmış. Geliyoruz Hakkâri’ye, 281 bin nüfusu var –yazık Hakkâri’ye, halkına- 15.400 aşı yapılmış; Rize’nin 346 bin nüfusu var, 104 bin aşı yapılmış. Yani açık, bariz bir ayrımcılık var, âdeta bu illere, maalesef, ırkçı bir yaklaşımın olduğunu görebiliyoruz.

Bakın, sadece aşıyla mı bitiyor bu? Aşıyla bitmiyor. Aynı şekilde, bakıyoruz, işsizlik oranının en yüksek olduğu iller Mardin, Batman, Şırnak, Siirt, Van, Muş, Bitlis, Hakkâri. Van, Muş, Bitlis, Hakkâri’de 25,9; Mardin, Batman, Şırnak, Siirt’te 30,9 yani Türkiye ortalamasının çok çok üstünde.

En düşük istihdam oranına baktığımız zaman, yine, bu haritadaki mavi iller geliyor. İstihdam içerisinde hizmet payının en düşük olduğu iller yine bu haritadaki mavi iller. Tarım oranının en yüksek olanına bakıyorsunuz, yine bu mavi iller geliyor.

Yine, bakıyorsunuz, bir akademisyen, Doktor Nurettin Aydın gitmiş, açık kaynaklardan, kamuya açık kaynaklardan bir araştırma yapmış; Türkiye'yi yöneten kadroların kütüklerine, doğum yerlerine bakmış. Enteresan bir şey, sizinle bu rakamları paylaşayım: 16 bakanın hiçbirisi bu mavi illerden değil. Bakıyorsunuz, 54 bakan yardımcısının hiçbirisi bu mavi illerden değil. Bakıyorsunuz, 144 genel müdürün hemen hemen hiçbirisi bu mavi illerden değil, varsa bile 1 kişiyi geçmiyor. Büyükelçilere bakıyorsunuz, 115 büyükelçi içerisinde hiçbirisi bu mavi illerde doğmamış. Bakıyorsunuz 81 ilin valisine, hiçbirisi bu mavi illerde doğmamış. Bakıyorsunuz 922 kaymakama, bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda sadece bu mavi illerde doğan var, diğerlerinin hepsi başka illerde. Hele, Trabzon’a bir bakıyorsunuz, almış başını gitmiş; memleket, kaymakam memleketi, 37 kaymakam çıkarmış, 25’ini Rize çıkarmış. Yani artık neyi ifade ettiğimi anladınız siz. Emniyet müdürleri, 81 Emniyet müdürünün -kamuya açık- 71’inin doğum yeri bu illerden değil.

Açıkçası, burada şunu net bir şekilde görüyoruz: Bu mavi illere bir ayrımcılık yapılıyor, bu mavi illere âdeta bir ırkçılık yapılıyor, bu mavi iller her yönden geri bırakılıyor. Eğitim yönünden baktığınız zaman, EBA’ya ulaşım en az bu bölgelerde. Bakıyorsunuz, sağlık alanında, doktor, hemşire, sağlık memurunun en az bulunduğu…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Yalan söylüyorsun, yalan söylüyorsun.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Doğru, doğru(!)

HABİP EKSİK (Devamla) – Sayın Başkan, bir dakika daha rica etsem.

BAŞKAN – Toparlayın, buyurun.

HABİP EKSİK (Devamla) – Doğru söylüyorum, doğru söylüyorum. Sizin iktidarınız böyle yaptı. Utanılacak bir tabloyla ilgili “Doğru söylüyor.” diyorsunuz.

Doktor, hemşire, sağlık memurunun en az olduğu iller bu mavi iller. Gelişmişlik bakımından en düşük olan iller bu mavi iller. Ama Anayasa’nın 10’uncu maddesi ne diyor? “Herkes din, dil, ırk, mezhep bakımından eşittir.” diyor. Siz Anayasa’yı ihlal ediyorsunuz. Yine -ramazan ayındayız- Hucurât suresi 13’üncü ayetinde ne diyor? “Herkes eşittir.” diyor değil mi orada da “Birbirinizi tanıyasınız diye sizi farklı milletlerden yarattık.” diyor ama siz ayeti de tanımıyorsunuz.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Sen ırkçısın! Irkçısın sen!

HABİP EKSİK (Devamla) – Yine hadisişerife bakalım, Peygamber Efendimiz ne diyor “Arap’ın Acem’e, Acem’in Arap’a üstünlüğü yoktur, üstünlük takvadadır.” diyor ama siz bunu da tanımıyorsunuz. “Irkçılık haramdır.” diyor, siz bunu da tanımıyorsunuz. İktidarınız bu illere, bu mavi illere ırkçılık yapıyor, maalesef, sizler de bunu meşrulaştırmak için şimdi sataşıyorsunuz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Irkçı sensin! Irkçısın!

HABİP EKSİK (Iğdır) – Irkçılık haramdır, haram.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Irkçısın sen!

HABİP EKSİK (Iğdır) – Sen konuşmadan önce bu verilere bak. Utanmanız lazım, utanmanız!

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesiyle 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun geçici 24’üncü maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkranın ilk cümlesinde yer alan “50” ibaresinin “75” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                          Dursun Müsavat Dervişoğlu                                 Dursun Ataş                      Mehmet Metanet Çulhaoğlu

                                           İzmir                                                       Kayseri                                                      Adana

                                     Yasin Öztürk                                       İmam Hüseyin Filiz                                        Ümit Beyaz

                                          Denizli                                                    Gaziantep                                                   İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz.

Buyurun Sayın Beyaz (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

ÜMİT BEYAZ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili madde üzerine İYİ Parti adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarken, ramazan ayının ülkemize huzur, barış, demokrasi ve özgürlük getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

Değerli arkadaşlar, Türk milleti için devlet; milletinin ihtiyaçlarını gideren, milletinin derdiyle dertlenen, milletiyle bütünleşen devlettir, sosyal devlettir, devletin varlık sebebi milletine hizmettir. Bugün de Türk devletinden beklenen, tarihin süzgecinden süzülüp gelen sosyal devlet anlayışını ortaya koymasıdır. Bugüne kadar yandaş müteahhitlere yardım etmekten milletine yardım etmeye zaman bulamayan iktidar, vatandaşımızı yine yalnız ve kimsesiz bırakmayı tercih etti. Salgınla mücadeleye dünyada en az nakit desteği ayıran ülkeyiz, en azından bu aşamada milletimizin yanında daha güçlü olabilirdiniz; 50 TL olan kısa çalışma ödeneğini günlük 75 TL yapabilirdiniz ama siz ne yaptınız? İYİ Partinin günlük 75 TL’lik teklifini Komisyonda reddettiniz.

Değerli arkadaşlar, salgın yakın zamanda bitecek gibi gözükmüyor. En azından kısa çalışma ödeneğini iki ay uzatmayla sınırlamak yerine salgının bittiği ilan edilene kadar sürdürmek daha doğru olacaktır fakat AK PARTİ bu önergemizi de dikkate almayıp reddetmiş bulunmaktadır. Salgınla daha da derinleşen ekonomik krize karşı direnmeye çalışan milletimizin yanında olmak, ek sosyal politikalar uygulamak varken ücretsiz izne çıkarılan insanlarımızı açlık, sefalet ve yoksulluğa mahkûm ettiniz, ne esnafın yanında durdunuz ne de çalışanın.

Değerli milletvekilleri, Türkiye dış politikada çevresel bir kuşatma altına alınmak istenirken, içeride de baskı bütün hızıyla sürmekte. Türkiye, her geçen gün parti devleti görünümüne bürünmektedir. Son günlerde muhalefetin baskı altına alınmak istendiğine şahit oluyoruz. Oysa, iktidar her rejimde, muhalefetse sadece demokraside vardır. Türkiye, giderek AK PARTİ’nin siyasal, ekonomik amaçlarına hizmet eden bir parti devlet çehresine bürünüyor, iktidara boyun eğmeyen kim varsa sindirilmeye çalışılıyor; bunu kabul edemeyiz.

Şimdi, buradan sormak istiyorum: “128 milyar dolar nerede?” diye sormak niçin suç? Millî iradenin yansıması olarak yüce Meclise gelen bizler, bu milletin kara günlerinin güvencesi olan Merkez Bankası rezervlerinin nasıl kullanıldığını, nereye harcandığını, bu dolarları düşük kurdan kimlerin aldığını sormayacak mıyız ya da buna hukuk değil de atanmış valiler mi karar verecek? Hani hukuk ve demokrasi reformu yapıyordunuz. Böyle millî irade, böyle demokrasi olur mu? Millî iradeyi temsil edecek sadece AK PARTİ mi?

Çift maaşlı RTÜK Başkanı da muhalefete sınır biçmiş, muhalefetin sınırı olduğunu, bu sınırı aşamayacağını söylüyor. İktidara sınır yok, muhalefete sınır var, öyle mi? Biliniz ki Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener’in dediği gibi, bu milletin umudunu tüketmeyerek “önce millet, önce memleket” diyerek ülkemizin ve milletimizin içine çekildiği bu sarmaldan çıkış yolunu biz göstereceğiz; Türkiye’yi demokrasiye, özgürlüğe ve refaha biz taşıyacağız. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, hayatının tamamına yakınını İstanbul’da geçiren bir milletvekili olarak şimdi buradan yasakları getirenlere soruyorum: Saat yedide evde olma yasağı kararını alırken İstanbul nüfusunu ve trafiğini düşündünüz mü? İnsan yoğunluğunun en üst seviyede olduğu saatlerde, trafik sorunu da çözülmemiş bir şehirde insanlar altıda işten çıkıp nasıl saat yedide evde olacaklar? Yani arkadaşlar, bırakın saat yedide evde olmayı, değil iftara yetişmeyi, saat dokuza kadar evlerine varamazlar.

Son olarak, İstanbul’da Mart ayından bu yana vaka sayıları 10 kat artmış durumda. Ne yazık ki yetersiz önlemlerinizle İstanbul’u koruyamadınız, İstanbulluları koruyamadınız. Artık İstanbul’da özel bir yaklaşım ortaya koyulması gerekiyor. Bu konuda yetkilileri duyarlı olmaya davet ediyorum, İstanbul için özel bir önlem almaya da davet ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 6’ncı maddesinde yer alan "56 kodunda” ibaresinden sonra gelmek üzere "faaliyet gösteren işyerleri ile 61.90.05, 85.51.03, 93.11.01, 93.12.07, 93.13.01, 93.19.05, 93.21.01, 93.29.02, 93.29.03, 96.02.01, 96.04.01, 96.04.02 veya 96.04.03 kodlarında” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                       Mahir Ünal                                             Ramazan Can                                             İsmail Kaya

                                   Kahramanmaraş                                             Kırıkkale                                                  Osmaniye

                                Zeynep Gül Yılmaz                                                                                    Zemzem Gülender Açanal

                                          Mersin                                                                                                                      Şanlıurfa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Mevcut durumda yiyecek ve içecek hizmeti faaliyetleri sektörünü içeren maddenin kapsamının genişletilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

7’nci madde üzerinde 4 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 7’nci maddesiyle 4447 sayılı Kanun’a eklenen geçici maddenin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla NACE Rev.2 Ekonomik Faaliyet Sınıflamasına göre 56 kodunda faaliyet gösteren özel sektör işyerlerinde 2021 yılı Mart ayına/dönemine ait muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinde bu Kanun kapsamında bildirilen sigortalılar için 2021 yılı Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin 5510 sayılı Kanunun 82’nci maddesi uyarınca belirlenen prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigortalı ve işveren hissesi primlerinin tamamı, bu işverenlerin Sosyal Güvenlik Kurumuna ödeyecekleri tüm primlerden mahsup edilmek suretiyle Hazineden karşılanır.”

                              Abdurrahman Tutdere                              Emine Gülizar Emecan                                        Cavit Arı

                                       Adıyaman                                                   İstanbul                                                     Antalya

                                     Erkan Aydın                                        Kamil Okyay Sındır                                 Süleyman Girgin

                                           Bursa                                                         İzmir                                                        Muğla

                                                                                                    Bülent Kuşoğlu

                                                                                                           Ankara

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere.

Buyurun Sayın Tutdere. (CHP sıralarından alkışlar)

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Genel Başkanımızın talimatıyla, Genel Başkan Yardımcımız Sayın Veli Ağbaba’nın öncülüğünde 9 milletvekilinden oluşan esnaf masamız 15 ve 20 Mart tarihleri arasında Doğu ve Güneydoğu’da birkaç ili ziyaret etti ve bu illerimizde halkımızla, çiftçilerimizle, esnaflarımızla bir araya geldik.

Değerli milletvekilleri, bölgede, Türkiye’nin tamamında olduğu gibi en can yakıcı sorun işsizlik, yoksulluk, zamlar, hayat pahalılığı. Gezimizin ilk durağı, Van’daydık. Van’da özellikle sokakta insanlarımızın söyledikleri en önemli şeylerden bir tanesi, genç işsizlik oranının çok yüksek olması ve Van’daki kayyum belediyesinin antidemokratik uygulamaları. Van halkının en temel taleplerinden bir tanesi de özellikle Kapıköy Sınır Kapısı’nın kapalı kalması hem ilin ekonomisini hem de bölge ekonomisini çok olumsuz şekilde etkilemiş. Vanlılar aynen şunu diyor: “Bu ayrımcılık neden? Habur açık, Kapıkule açık, Kapıköy neden kapalı?” Vanlılar bu sorunun cevabını iktidardan bekliyorlar.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; tabii, bunun dışında tarımda, hayvancılıkta da bölgenin çok ciddi sorunları var. Özellikle Van ilimizde hayvancılık anlamında, tarım anlamında çiftçilerimizin ciddi talepleri var ve tarımdaki girdi fiyatlarının yüksekliğinin, hayvancılıktaki özellikle mera yasaklarının bölgedeki hayvancılığı olumsuz etkilediğini hepimiz gördük.

Bunun dışında ikinci durağımız Hakkâri idi. Hakkâri’de gerçekten en temel sorun olarak ulaşım sorununu dile getirdiler. Özellikle Hakkâri-Van arasını iki saate düşürecek olan Berçelan Yaylası’ndan geçecek yolun bir an evvel yapılmasını istiyorlar. İktidar bu konuda çok söz vermiş, çok beyanat vermiş ancak bugüne kadar iktidar bu sözü yerine getirememiş, Hakkârililer sizden bunu bekliyor.

Bunun dışında, diğer durağımız Şırnak. Şırnak’ta da insanlarımızın özellikle -tabii, sorunlar çok ama- ön plana çıkan temel sorunu özellikle Şırnak’a içme suyu sağlayan derenin AK PARTİ’ye yakın bir kömür ocağı işletmesi tarafından kirletilmesi. Muhtarlarımız, bütün itirazlarına rağmen, bütün şikâyetlerine rağmen, bu konuda bugüne kadar iktidarın adım atmamasını şiddetle kınıyorlar ve iktidarı çözüm üretmeye davet ediyorlar çünkü içme suyu en temel insan hakkı ve insanlarımız şu anda Şırnak’ta birileri para kazansın diye kirli su içiyorlar.

Şırnak’ta gördüğümüz ve belki de şu anda Parlamentoda çoğu milletvekilimizin bilmediği bir husus var, bunu da ifade etmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, İdil’de yaklaşık 10 bin kişilik 3 tane aşiret hâlâ göçebe hayatı yaşıyor, yerleşik hayata geçememişler. Bu aşiretin mensuplarının çocukları eğitim alamıyorlar, hiçbir sağlık hizmetinden faydalanamıyorlar, hâlâ çadırlarda elektriksiz bir şekilde yaşam mücadelesi veriyorlardı. Biz kendilerini ziyaret ettik, iktidardan ve sizlerden talepleri, özellikle çocuklarının eğitim ve sağlık sorunlarının çözülmesi. Ve mera yasaklarının, güvenlik sebebiyle bunun yasaklanmasının bölgedeki hayvancılığı bitireceğini söylüyorlar, eğer şartlar bu şekilde ağır devam ederse hayvancılığı bırakacaklarını bizlere ifade ettiler.

Mardin’de de aynı şekilde ciddi sorun var; esnaf perişan, çiftçi tarlaya çıkamıyor. Özellikle Mardinliler GAP projesinin bitirilememiş olmasından kaynaklı çok ciddi sorun yaşıyorlar. Siz, bu 128 milyarı yerinde kullanmış olsaydınız bugün GAP bitmiş olacaktı, Adıyaman ovası da Mardin ovası da suyla buluşacaktı ve belki de bugün bölgede çok ciddi bir şekilde kalkınmış illerimiz olacaktı, işsizlik olmayacaktı.

Son durağımız Batman. Batman, tabii, bölge için de çok önemli bir il. Batman ili, özellikle işsizlik anlamında, genç işsizlik anlamında çok önemli mağduriyetler yaşayan bir il. Gençlerimiz orada iş istiyorlar, oraya yatırım istiyorlar sizlerden ve bölgeyi AK PARTİ’nin unuttuğunu söylüyorlar, hem ulaşım anlamında hem millî eğitim ve sağlık anlamında da Batman halkı mağdur.

Bölgeyi genel olarak değerlendirdiğimizde, bölgedeki bütün iller özellikle kayyumların yanlış uygulamalarından, keyfî uygulamalarından rahatsız olduklarını ifade ettiler. Evet, biz de tanık olduk, kayyumlar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

ABDURRAHMAN TUTDERE (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bölge halkı kayyumların keyfî uygulamasından, hukuk tanımazlığından gerçekten şikâyetçi. Özellikle Mardin’de DEDAŞ’ın, özel elektrik şirketinin çiftçilere uygulamış olduğu zulme seyirci kalan kayyumlar ve iktidar halkta ciddi bir tepki yaratmış durumda. Bu sorunun bir an evvel çözülmesi gerekiyor ve vatandaşlarımızın bu mağduriyetinin giderilmesi gerekiyor.

Sonuç olarak, bölge halkı özellikle iktidardan, Hükûmetten bölgeye kamu eliyle yatırım yapılmasını istiyor, fabrikaların kurulmasını istiyor ve bölgedeki ulaşım, eğitim, sağlık konularındaki bütün eksikliklerin giderilmesini istiyor. Bölge halkı sizden demokrasi istiyor.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 7’nci maddesiyle 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’na eklenen geçici 30’uncu maddenin birinci fıkrası ve dördüncü fıkrasında geçen “Fondan” ibarelerinin “hazineden” şeklinde ve maddenin altıncı fıkrasında geçen “Fon” ibaresinin “hazine” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                          Dursun Müsavat Dervişoğlu                                 Dursun Ataş                                            Yasin Öztürk

                                           İzmir                                                      Kayseri                                                     Denizli

                          Mehmet Metanet Çulhaoğlu                            İmam Hüseyin Filiz                                        Hüseyin Örs

                                          Adana                                                    Gaziantep                                                  Trabzon

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.

Buyurun Sayın Örs. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili teklifin 7’nci maddesi üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Konuşmama başlarken, geçen yıl kaybettiğimiz Trabzonlu hemşehrimiz, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Profesör Doktor Haydar Baş’ı vefatının 1’inci yıl dönümünde rahmetle anıyorum, ruhu şad, mekânı cennet olsun.

Değerli milletvekilleri, madde 7’de dile getirilen teklife göre, yiyecek ve içecek sektöründe faaliyet gösteren iş yerlerinde, nisan ve mayıs aylarında istihdamı destelemek amacıyla, prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigortalı ve işveren hissesi primlerinin tamamının, işverenlerin Sosyal Güvenlik Kurumuna ödeyecekleri tüm primlerden mahsup edilmek suretiyle Fon’dan karşılanması amaçlanmaktadır. Bu maddeyi desteklediğimizi, hatta kapsamının genişletilmesi gerektiğini dile getirmiştik ancak bu kapsamda yapılacak ödemelerin Fon yerine bütçeden karşılanması da önerilerimiz arasında yer almıştı, onu bir kez daha buradan hatırlatayım.

Değerli arkadaşlar, İşsizlik Sigortası Fonu, işsiz kalan vatandaşlarımıza kanunda belirtilen şartları taşımaları hâlinde, işsiz kaldıkları dönem için belirli süre ve miktarda yapılan ödemelerin toplandığı bir havuzdur. Pandemi şartlarında istihdamda yaşanan düşüş, efendim, ücretsiz izin ve kısa çalışma ödeneği gibi gelişmeler Fon’un gelir ve giderlerini fazlaca etkilemiş, Fon son yılların en düşük seviyesine gerilemiştir.

Değerli arkadaşlar, bu Fon uzun vadede ihtiyacımızı karşılayacak bir birikimi ifade ediyor, bunu aklımızdan çıkarmayalım diyorum. Komisyonda, bu maddede ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun geçici 24, geçici 26, geçici 27 ve geçici 28’inci maddelerinden kaynaklanan harcamaların Fon yerine hazineden karşılanması yönünde teklif ettiğimiz önergeler vardı, bunları reddettiniz ama bir kez daha buradan hatırlatmak isterim. İktidarın vatandaşa yapacağı destek ödemeleri, vatandaşın kendi emekleriyle birikmiş olan İşsizlik Sigortası Fonu’ndan değil, hazineden karşılanmalıdır; bunu da bir kez daha ifade edeyim.

Değerli arkadaşlar, İşsizlik Sigortası Fonu’nu konuştuk, biraz da işsizlik üzerine bir iki kelam etmek istiyorum. Şimdi, bir tane kuruluşumuz var, TÜİK. Bu TÜİK’e göre zaten enflasyon azalıyor, işsizlik azalıyor ama bayağı da iyi büyüyoruz. Acaba bu TÜİK’in yayınlamış olduğu işsizlik verileri ile gerçek hayatta karşılaştığımız işsizlik nasıldır? Bununla ilgili bir kıyas yapabilmeniz için bir örnek vereceğim.

ÇAYKUR, bizim Doğu Karadeniz’de bu çay sezonunda çalıştırılmak üzere geçici işçi ilanı verdi. Arkadaşlar, Artvin, Rize, Trabzon ve Giresun’da çalıştırılmak üzere ÇAYKUR’un açmış olduğu geçici işçi kadrosuna alınacak işçi sayısı 300’dü. Peki, buna ne kadar müracaat oldu? 300 kişilik bir yere bin kişi, 3 bin kişi, 10 bin kişi değil değerli arkadaşlar, 300 kişinin alınacağı yere burada 35.412 işsizimiz müracaat etmiştir ve şunun da altını çizeyim özellikle: Bu alınacak işçiler -ÇAYKUR’un ilan metninden söylüyorum- beden işçisi olarak ilana çıkmıştı, buraya da sadece ve sadece erkekler müracaat edebiliyor, buna da ayrıca dikkatinizi çekeyim yani kadınlar müracaat etmemiş, 300 kişilik kontenjana, alıma 35.412 kişi müracaat etmiştir. Peki, müracaatlar oldu, iki gün önce, 12 Nisanda da bu 35.412 kişiden 300 kişiyi belirlemek için bir kura çekimi yapıldı. Arkadaşlar, bu kura çekimiyle ilgili sosyal medyaya düşen görüntüler var. Bu kura çekimine de şaibe karışmıştır, burada 300 kişilik işe girmek için bekleyen 35.412 vatandaşımızın kafası karışmıştır. Lütfen, bu kura çekiminde bir şaibe olup olmadığını, haksızlık olup olmadığını yetkili ağızlar açık bir şekilde dile getirmeli; topu ona buna atmamalıdır. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Ya, bir kura çekimini bile tartışıyoruz bu memlekette. Yani noter huzurunda yapılan bir kura çekimi bile bu memlekette tartışılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun toparlayın Sayın Örs.

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Özür dilerim Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, bir kura çekimi, noter huzurunda yapılan bir kura çekimi bile memlekette tartışılır hâle gelmiş. Lütfen, bu tartışmayı sonlandıracak, bu kuraya katılan insanları, onların ailelerini rahatlatacak bir açıklama yetkililer tarafından yapılmalıdır. Bir kez daha şunu söylemek istiyorum: Biraz evvel söyledim, bu TÜİK’e baktığımız zaman uçuyoruz, enflasyon düşüyor, işsizlik azalıyor ama sahada TÜİK’in verileri ile gerçek yaşantıdaki veriler birbirini tutmuyor. Bu TÜİK, Türkiye İstatistik Kurumu ama bunun ben “K”sini “G” yaptım. Sanki Türkiye’de işsizliği gizleme kurumu “TÜİG” gibi çalışmaya başlamış. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Onun için bundan sonra TÜİK verileriyle ilgili ya, TÜİK işsizlik rakamlarını gelsin de benim külahıma anlatsın diyorum.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 7’nci maddesinde yer alan “aşağıdaki” ibaresinin “aşağıda bulunan” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                    Ali Kenanoğlu                                            Ayşe Sürücü                                              Habip Eksik

                                         İstanbul                                                    Şanlıurfa                                                      Iğdır

                                Dilşat Canbaz Kaya                              Mahmut Celadet Gaydalı                             Hüseyin Kaçmaz

                                         İstanbul                                                       Bitlis                                                        Şırnak

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) –Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle tabii torba yasa teklifinin 7’nci maddesine geçmeden önce dün aslında Meral Başkanımız da durumu anlatmaya çalıştı, ben yine buradan tekrar edeyim. Hani maalesef ki AKP iktidarları döneminde artık devlet ciddiyetinin nasıl kaybolduğunu, nasıl anayasasızlık hâlinin, devletsizlik hâlinin ortaya çıktığını sadece Cizre’deki kayyum örneğinden anlatmak isterim.

Önceki dönemde yine haksız hukuksuz bir şekilde Cizre Belediyemize kayyum atanmıştı ve Cizre Kaymakamı olan kayyum kendi makamına yani Kaymakamlığa Cizre Belediyesi binasını hibe etmişti. Yani kendi kendine taşınmazı hibe etti ve sonrasında olanlar ise tam anlamıyla aslında hukuksuzluğun göstergesidir. Sonrasında, tekrar belediye seçimlerinde HDP yüzde 80’e yakın oyla Cizre’de belediyeyi aldı, gasbedilen belediyeyi aldı ve hukuksuz bir şekilde hibe edilen 12 taşınmazla birlikte Cizre Belediyesi binasına ilişkin kararı da meclis kararıyla birlikte iptal etti. İçişleri Bakanlığı tarafından hemen müfettiş görevlendirildi ve meclis üyesi arkadaşlarımızla birlikte Belediye Eş Başkanımız hakkında usulsüzlük, hukuka aykırı işlem iddiasıyla soruşturma başlatıldı ve kayyum atamaya da gerekçe gösterildi. “Söz konusu taşınmazlar hukuka uygun bir şekilde hibe edilmiş, siz geri alamazsınız, bu hukuksuzdur.” dediler ve hâlâ soruşturma devam ediyor. Ancak birkaç gün önce -tekrardan tabii Cizre halkının, Kürt halkının iradesi gasbedilmiş, Belediyeye kayyum atanmıştı ya- yeni kayyum, belediye meclis üyesi arkadaşlarımızın ve belediye eş başkanlarımızın aldığı kararı gerekçe göstererek yani “Bu gerekçe hukuka uygundur.” diyerek söz konusu taşınmazları iade almış ve Cizre Belediyesi binasını 36 milyon TL’ye satılığa çıkarmış. Yani aslında bu durum, devlet ciddiyetinin, hukuksuzluğun geldiği noktayı gözler önüne seriyor. Bu durumu sizinle paylaşayım yani şu an belediyelerimizde bu şekilde bir soygun ve talan düzeni AKP iktidarları eliyle yaratılıyor ve buna da “devlet bekası” deniliyor. Hayır arkadaşlar, burada soygun ve talan düzeni var; bunu bilgilerinize arz ediyorum, sonra “Biz bilmiyorduk.” demeyin.

Bununla birlikte, tabii, 7’nci maddeye de baktığımızda, geç kalınmış ama yine eksik bir düzenleme olduğunu görüyoruz. Aslında bu pandemi döneminde, KABARE yani kafe, bar, restoran işletmecilerinin oluşturduğu bir platform var, emekçi ve işletmecilerin oluşturduğu bir platform var. Maalesef ki “Artık batıyoruz, can çekişiyoruz.” diyorlar. Sürekli aslında seslerini dile getirmeye çalışıyorlar ama iktidar bunu duymuyor.

Kadınlarda işsizlik yüzde 36’ya ulaşmış, genç işsizlik de yüzde 30’larda; toplam işsiz sayısı 10 milyon yani son bir yılda 3 milyon, toplamda 10 milyon. Durum bu iken iktidar “Ekonomi iyiye gidiyor.” diyor, TÜİK’in açıklamaları aslında bize pudra şekeri şüphesi yaratıyor. Sayılar bunlarken sürekli “Biz büyüyoruz.” demenin başka bir açıklaması olamaz herhâlde.

Pandemi önlemleri, İşsizlik Fonu’ndan finanse ediliyor ancak işsizler ve emekçiler için kullanılmıyor. Ekonomik çöküşün sorumlusu olan AKP’nin iktidarda kalma çabasını yurttaşlar artık net bir şekilde sorguluyor. İlk olarak iktidarın ihmaliyle -hatırlayacağınız üzere- önlemler alınmadan umreden dönüşler sonrası ilk vakalar başlamıştı. Yine, Ayasofya Camisi açılışında ikinci atağını yaptı virüs. En vahim atak ise yine AKP kongreleri oldu, AKP Rize’de lebalep kongre yaptı, 81 ilden insan taşıyarak Ankara’da yapılan lebalep büyük kongre sonrası günlük vaka sayımız zaten 30 binlere ulaştı ve şu aşamada da 60 binlerde.

Ülkede yoksulluğun vardığı noktada ise domates taneyle satılıyor, halka patates ve soğan dağıtılıyor. Yani AKP halkı domates gibi eziyor, patates gibi soyuyor, soğan gibi de ağlıyor.

Tüm bunlarla birlikte tabii, artık sanatçılar da topa girdi. Müzisyenler, sanatçılar artık daha fazla dayanamayacaklarını belirtiyorlar. Gökhan Özoğuz, Athena’nın solisti “Tavan yapan vakalardan ben neden sorumluyum?” diye soruyor Sayın Sağlık Bakanına.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayın lütfen.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) – Yine, Ceylan Ertem “Bir müzisyen, bir emekçi olarak bir sene daha bu şekilde yaşayamam. Başkalarının yanlışları sebebiyle hem manevi olarak hem de maddi olarak büyük yara almış durumdayız.” diyor.

Değerli arkadaşlar, bu ülke, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devleti değil mi? Demokratik bir toplumda alınan kararlar bütün kesimleri, bütün partileri, iktidarıyla muhalefetiyle herkesi bağlamıyor mu? Ama öyle bir döneme denk geldik ki AKP iktidarını bağlamaz duruma geldi. Kongre de yapar, gençlik kolları çalgılı çengili kongre de yapar ve tedbir kararları açıklandıktan yarım saat sonra Sayın Cumhurbaşkanı gider, toplu iftar yemeğine de katılır. Normalde halkımızla birbirimize yeteriz ama emin olun ki 84 milyon yurttaş gurbete çıkıp amelelik yapsak bile bu lükse, bu şatafata, çifter çifter maaşlara yetişemeyiz. Hazine boş, Merkez Bankası hortumlanmış; halk bayat ekmek, patates, soğan kuyruğunda ama iktidar ve yandaşları Roma imparatoru hayatı yaşıyorlar.

Pes diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Bir de 128 milyar dolar nerede, onu sorayım. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7’nci maddesinde yer alan "56 kodunda” ibaresinden sonra gelmek üzere "faaliyet gösteren işyerleri ile 61.90.05, 85.51.03, 93.11.01, 93.12.07, 93.13.01, 93.19.05, 93.21.01, 93.29.02, 93.29.03, 96.02.01, 96.04.01, 96.04.02 veya 96.04.03 kodlarında” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                                       Mahir Ünal                                             Ramazan Can                                             İsmail Kaya

                                   Kahramanmaraş                                             Kırıkkale                                                  Osmaniye

                                Zeynep Gül Yılmaz                             Zemzem Gülender Açanal

                                          Mersin                                                     Şanlıurfa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergenin gerekçesini okutuyorum.

Gerekçe:

Mevcut durumda yiyecek ve içecek hizmeti faaliyetleri sektörünü içeren maddenin kapsamının genişletilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

8’inci madde üzerinde 3 tane önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

MADDE 8- 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde bulunan "satışlarda malların alıcıya teslimi” ifadesi "satışlarda, (l), (II) ve (IV) sayılı listedeki malların alıcıya, (III) sayılı listedeki malların komisyoncuya veya konsinyi işletmeye teslimi” şeklinde değiştirilmiştir.

                                  Ömer Fethi Gürer                                       Abdüllatif Şener                                    Süleyman Girgin

                                           Niğde                                                       Konya                                                       Muğla

                                Kamil Okyay Sındır                                          Cavit Arı                                Emine Gülizar Emecan

                                           İzmir                                                       Antalya                                                     İstanbul

                                   Bülent Kuşoğlu

                                          Ankara

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ(Bingöl) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge hakkında konuşmak isteyen Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer.

Buyurun Sayın Gürer. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifiyle ilgili muhalefetin önerileri ne yazık ki dikkate alınmadığından geldiği gibi yasalaşıp geçecek. Esas olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde gerek komisyonda gerek Mecliste muhalefetin de bu konuda önermeleri dikkate alınsa sorunların çözümü daha kolaylaşacak.

Bu getirilen kanun teklifinde dikkat çekici bir madde var: Tarım Kredi Kooperatifinin borçlarının yapılandırılmasıyla ilgili madde. Bildiğiniz gibi Tarım Kredi Kooperatiflerinin oluşumu 1935 yılında gerçekleştiriliyor. Mustafa Kemal Atatürk de Silifke’deki kooperatifin 1 no.lu üyesi oluyor. Amaçlanan ne? Çiftçi için tohum, gübre, ilaç gibi desteklerin sağlanması, kredi temini ve çiftçinin kalkınmasına destek olmak.

Bugüne kadar Tarım Kredi Kooperatifinin 5 kez kanununu değişiyor. Son olarak 2005 yılında değişen kanunuyla Tarım Kredi Kooperatiflerinin yapısı kısmi özerkleştiriliyor. Ama öyle bir özerkleştirme ki genel müdür olarak Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekili atanıyor yani kendisinin çiftçiler tarafından yönetilmesine izin verilmiyor. Buna rağmen borçlara geldiğindeyse yapılandırma, kanun maddesiyle düzenlenecek biçimde buraya getiriliyor. Adı “yapılandırma” konuyor ama ortada bir yapılandırma yok, çünkü 5 olan faiz 12’ye, 11 olan faiz 18’e çıkarılarak borç ötelemesi yapılıyor. Yani çiftçiye burada verilen bir destek yok. Çiftçilerin bankalara, Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının uzak ara ötelenmesi yönünde bir karar ne yazık ki önümüze gelmedi. Bireysel olarak benim verdiğim kanun teklifi dışında diğer milletvekili arkadaşlarımızın da kanun teklifi var, “2026 yılına kadar çiftçilerin kredi borçları ötelenmeli, faizleri silinmeli.” diyoruz. Ama Adalet ve Kalkınma Partisi her noktada “Faize karşıyım.” derken burada çiftçiden yine faiz almanın peşinde. Bir yandan çiftçinin boğazına sarılıp “Elindeki parayı yapılandırırım ama daha fazlasını senden geri alırım.” diyor. Çiftçi üretemiyor, kazanamıyor, bu nedenle borcunu ödeyemiyor.

Şartlar ağır, kredi alırken aldığı paranın tutarı oranında kefil getiriyorsunuz; iki, üç, dört kefille bu parayı alıyor. Daha sonra ödeyemediği zaman kefillerle de arası bozuluyor, ondan sonra tarımdan uzaklaşıyor, toprağını ekemez hâle geliyor. Pandemi sürecinde çiftçinin, besicinin borcu arttı, katlandı, sorun oluştu. Buna bir çözüm üretmemiz lazım ama bu, faizlendirerek, çiftçinin borcunu öteledim anlamında aynı paranın daha fazlasını çiftçiden talep ederek olmaz. Çünkü çiftçi bu parayı ödeyemeyecek, ödeyemeyeceği yerde bu yapılandırmanın anlamı “İcraları geriye atıyorum.” demektir. Yani süre sonunda çiftçi icralık olacak; traktörü, ineği, tarlası haczedilecek. Yapılandırma bunun neresinde var? Kanun maddesi olarak burada teklif ediliyor. Bu, çiftçinin dişinin kovuğuna bile gidecek bir düzenleme değil. Eğer çiftçimize gerçek anlamda destek sağlayacaksak bu yapılandırmayı -söylediğimiz gibi- borçlarını en az beş yıl ötesine yayarak yapmalıyız.

Tarım Kredi Kooperatifinin ortak yapısına baktığımızda da çiftçilerin oradan takibe düşmelerinin getirdiği sorunlardan biri de Tarım Kredi Kooperatifini, Ziraat Bankası ticari işletme sayıyor, çiftçi kuruluşu saymıyor. Çiftçi kuruluşu saymadığı için daha yüksek faiz oranı uyguluyor. Bunun üzerine, Tarım Kredi Kooperatifi de zarar etmeyeyim diye çiftçilere uygulanan faizin dışında “kaynak kullanım bedeli” adı altında çiftçiye ek bir faiz daha uyguluyor. Eğer bu yapılandırma sonunda, faiz tanımının dışında bir de çiftçiden kaynak kullanım bedeli alınırsa bu faizler yüzde 30’ları bulur ki hiçbir çiftçinin bunu karşılama şansı olmaz. O anlamda, yapılacak düzenlemelerde çiftçiyi destekler anlamda işlere yönelmenin gerekliliği var. İşçisi, çiftçisi, esnafı, emeklisi, engellisi, işsizi pandemi döneminde yaşadığı sorunlardan dolayı iktidardan beklediği desteği ne yazık ki göremedi. Bu yaptığımız düzenlemeler de bir destekten öte… (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Helal olsun sana! Yine ders verdin bunlara, yine ders verdin.

BAŞKAN – Buyurun toparlayın.

ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) - Burada yapılması gereken, her kesimin, özellikle dar gelirlilerin sorunlarına sahip çıkıp bunların refah düzeyini artırmak. Bu ülke hepimizin, bugün siz iktidarsınız yarın biz iktidarız. Bu ülkede yaşayan insanlara sağlanacak refah payından -alacakları artıştan- biz memnun oluruz. Bu anlamda, doğru işler yapıldığı zaman onu desteklemek bizim asli görevimiz. Biz her şeye muhalefet etmiyoruz ama alanlara gittiğimiz zaman esnafı dinliyoruz, çiftçiyi dinliyoruz, emekliyi dinliyoruz, dar gelirliyi dinliyoruz, işsizi dinliyoruz, atanamayanı dinliyoruz ve onların biriken sorunlarını, bize yansıttıklarını sizlerle paylaşıyoruz. Ben inanıyorum ki Meclisteki 600 milletvekilinin çoğuna da benzer konular geliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili arkadaşlarımızın da bu sorunları üst düzeydeki yönetime, Cumhurbaşkanına iletmeleri ve Parlamentonun da desteğiyle çözüm için bu yönlerde geleceği doğru kurgulamamız gerektiğini düşünüyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Patates üreticileri gurur duyuyor.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesinde yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “yeniden düzenlenmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                               Arslan Kabukcuoğlu                           Dursun Müsavat Dervişoğlu                                 Dursun Ataş

                                        Eskişehir                                                      İzmir                                                       Kayseri

                                     Yasin Öztürk                                       İmam Hüseyin Filiz

                                          Denizli                                                    Gaziantep

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan Kabukcuoğlu.

Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

2002 tarihli 4760 sayılı Kanun’da, bazı ticari malların müşteriye tesliminden sonra özel tüketim vergisine tabi olduğundan bahsedilmektedir. 4760 sayılı Kanun’da özel tüketim vergisine -kabaca- motorlu araçlar, akaryakıt gibi kontrolü kolay olan, yüksek miktarda meblağ tutan malları anladık da gazoz, meyve suyu, alkollü içkilerin niye girdiğini anlamak mümkün değil. 2002 yılında Hükûmet bir yandan alkol vergisini artırıyor, bunun için gayret sarf ediyor iken bir taraftan da bu alkollü içeceklerin, uluslararası piyasalarda yer alan içeceklerin tüketimi için büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Geçmişle ilgili yapacak bir şey yok ancak icraatınızda -iyi niyetimiz istismar edildiğinden- uyanık olmamız lazım ve yapılan kanunlarda çok dikkatli olmamız lazım.

Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nun (d) fıkrası (III) sayılı listedeki malların ne kadarını konsinye işleme bırakıldığı da bilinmemektedir yani şu anda Maliye ne kadar vergi alacaklı, onu bilemiyoruz.

2002 yılındaki 4760 sayılı Kanun’un görüşme zabıtlarına baktım. Konuya ilişkin mallarda ÖTV'yle ilgili görüşler bildirilmemiştir. Yasa maddelerini irdeleyen tartışma göremedim, yasanın geneli üzerine konuşmalar yapılmış. Burada görülen şey, Maliye Bakanlığının ihmalidir. Miktarının milyarlarca lirayı bulduğu tahmin edilen bir vergi kaybı vardır.

Bu kanunun 8’inci maddesi ibretlik, herkesin kulağına küpe olması gereken bir maddedir. 2002’de ÖTV dâhil birtakım mallarla ilgili kolaylıklar tanınıyor. Kolalı içecekler, arkasında tröstlerin bulunduğu alkollü içecekler; bunlara ÖTV Kanunu’nda kolaylık tanınıyor. Bunlar konuşulurken “İçkide niye bu kadar kolaylık sağlanıyor?” diye kimse sormuyor. Bu içkilerden istismar kapısı aralanıyor. Yasalar oldubittiye getirilmeden, gerektiği kadar bir sürede görüşülmelidir.

Kaçak içki hem yaşanan can kayıpları hem de vergi kayıpları bakımından ülkemizde son zamanda önemli bir soruna dönüşmüştür. Bu konuyla ilgili bir soru önergesine İçişleri Bakanlığının verdiği cevapta 2014-2018 yılları arasında ilgili birimlerde 1 milyon 300 bin litre kaçak içkiye el konulduğu bildirilmektedir. Emniyet Genel Müdürlüğü 2020 yılının ilk on ayı itibarıyla 642 bin litre kaçak içkiye el konulduğunu bildirmiştir. Günümüzde 1 litre rakının yaklaşık 136 lirasının vergi olduğunu dikkate alırsak -sırf İçişleri Bakanlığının verilerine göre- devletin vergi kaybı sadece bu kalem için 177 milyon liradır. Sayıştay raporlarından yola çıkarsak marketlerde satışa sunulan evsel kullanım amaçlı etil alkolün yıllık tüketimi 2013 yılında 12 bin litre iken 2019 yılında bu miktar 198 misli olmuştur. Aynı Sayıştay raporuna göre 2019 yılında devletin kaçak içki nedeniyle özel tüketim vergisi kaybının 2019 yılı için en az 1,5 milyar Türk lirası olduğu hesaplanmaktadır. Evlerde ne kadar alkollü içki yapıldığı bilinmemektedir. Kaçak olarak imal edilen içkiler can kaybına da neden olmaktadır. 9 Ekim 2020 tarihinde İzmir’de 4 kişinin ölümüyle ülke gündemine gelen sahte içki, aynı yılın aralık ayının ortasına kadar 92 vatandaşımızın can kaybına neden olmuştur. Kaçak içki nedeniyle bir tarafta hayatını kaybeden insanlar diğer bir tarafta kaybolan vergi gelirleri, bir yandan da devlete olan güvensizlik. AK PARTİ sadece kuru bir ideolojik görüntüye bürünmekten vazgeçip hiç olmazsa yerli içkide ÖTV’yi makul bir düzeye indirmelidir.

Sayın milletvekilleri, tarımın stratejik önem kazandığı günümüzde tarımsal kazanç ve üretim ancak sulu tarımla mümkündür. Eskişehir’de Alpu Ovası 160 bin dönüm, Seyitgazi Ovası 140 bin dönüm, İnönü Ovası 18.500 dönüm, Günyüzü Ovası 34 bin dönümdür. Bu ovaların sulanması için gereken finansman miktarı 2,2 milyar liradır. Son beş yılda Hükûmetin Devlet Su İşlerine ayırdığı bütçe 43,7 milyar liradır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun toparlayın.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) – Eskişehir’e ise sadece 118 milyon lira yani bütçeden binde 2 pay ayrılmıştır. Eskişehirli çiftçilerimiz 2022 yılında bu projelerin hayata geçmesini beklemektedirler. Hükûmet taleplerimizi görmeli, ülke ve fedakâr Eskişehir çiftçisi için son derece önemli olan bu projeleri derhâl hayata geçirmelidir.

Teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesinde yer alan “şeklinde” ibaresinin “olarak” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                    Ali Kenanoğlu                                            Ayşe Sürücü                                  Dilşat Canbaz Kaya

                                         İstanbul                                                    Şanlıurfa                                                    İstanbul

                                      Habip Eksik                                    Mahmut Celadet Gaydalı                                   Zeynel Özen

                                            Iğdır                                                         Bitlis                                                       İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Zeynel Özen.

Buyurun Sayın Özen. (HDP sıralarından alkışlar)

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kurumlar vergisi üzerine söz aldım. 2021 yılında yüzde 20 olan kurumlar vergisinin yüzde 25’e, 2022 yılında da yüzde 23’e çıkarılmasını öngörmektedir bu kanun. Kurumlar vergisi 2017’de yapılan yasa değişikliğiyle 2018, 2020 yılları için yüzde 20’den yüzde 22’ye çıkarılmıştı. 2021 yılının birinci geçici vergi dönemi zaten geçmiştir fakat 2021 yılı için kanun Anayasa’ya aykırı olarak geriye doğru işletilmek istenmektedir. Bu Anayasa’ya aykırıdır.

Değerli milletvekillerim, şunu da biliyoruz kurumlar vergisinin ancak yüzde 50’si toplanabiliyor çünkü bizim vergi sistemimiz ne adildir ne hakkaniyetlidir. Onun için bizlerin mutlaka bu vergi kanununu, vergi toplama işini tekrar düzenlememiz gerekiyor. Yani bu kademeli olmalı, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınmalıdır. Şunu iyi biliyoruz: Millî gelirin yüzde 10’u ancak nüfusun yüzde 90’ına gidiyor, geri kalan yüzde 90’ı yüzde 10’luk bir azınlığa gidiyor; bu, ne hakkaniyetlidir ne de adildir. Şu anda biliyoruz ki 22 milyon insan, yurttaşımız icralıktır ve bu ne demektir? Bu, 4 kişiden 1 kişinin icralık olduğunu gösteriyor. Şimdi, bu kanunla çiftçi borçlarını yapılandırmaya gidiyorsunuz ama bu palyatif çözümlerle çiftçinin sorununu çözemezsiniz çünkü sizler yüzde 30’unu peşin istiyorsunuz, eğer taksitlendirirse yüzde 12’den yüzde 18’e kadar tefeci faiziyle ödemelerini istiyorsunuz. Zaten çiftçinin parası olsaydı icralık olmazdı, bunu öderdi.

Şimdi, bir de kod 29 dediğimiz… Covid-19 pandemi dönemini AKP, Allah’ın bir lütfu olarak kullandı. Ya, bu dönemde bir sürü işçi işinden atıldı, bir sürü işçi de kod 29’la işinden oldu. KHK’lerle bir sürü insanı işsiz bıraktınız, bir sürü insanı da fişleyerek işsiz bıraktınız. Ne oldu? Şimdi, 47 lira olan günlük ödemeyi 50 liraya çıkardınız; 3 lira artırdınız. Arkadaşlar, 4 kişilik bir aileye kişi başına 12,5 lira düşüyor. Elinizi vicdanınıza koyun, bu, vicdana sığar mı?

Diğer taraftan, Merkez Bankasının Başkanını bir gecede görevden aldınız. O zaman dolar kuru 7,20’ydi, Asya borsalarında dolar 8,40’a kadar yükseldi. Bu dönemde kimler bu vurgunu yaptı, kimler zengin oldu? Bu rant kimlerin cebine gitti? Şimdi, muhalefet soruyor size, diyor ki: 128 milyar nerede? Dün sevgili Vekilimiz Erdal Aydemir suç aletiyle buraya geldi. Meğerse hortumlanmış. Bu, hortumla nereye gitti? Saraya ve yandaşlarına gitti arkadaşlar.

Şimdi, insanlar geçim sıkıntısında, insanlar evini geçindiremediği için, evine ekmek götüremediği için intihar ediyor, geri kalanlar da yurt dışına çıkmak için yollar arıyor. Ama iktidara bakıyoruz, iktidar diyor ki: Türk ekonomisi uçuyor. “Uçmak” Türkçede çok anlamda kullanılır. Bir, yükselmek anlamında, bir de -biliyorsunuz- halk arasında bir deyim var: “Evini başına uçurduk.” derler. Siz, halkımızın evini başına uçurdunuz. Şimdi, arkadaşlar, ama haksızlık etmeyelim, AKP’nin uçurduğu insanlar da oldu, kendi taraftarlarını pudra şekeriyle, dolarlarla, bir de hizmet pasaportu vererek yurt dışına insan kaçakçılığı yaparak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayınız.

ZEYNEL ÖZEN (Devamla) – Bunu belediyeler yapıyor. Bu hizmet pasaportunu, gri pasaportu veren valiler… Bir devletin resmî olarak kaçakçılık yaptığı nerede görülmüş? Bu bir skandaldır. Bu, hamaset konuşmaları değil arkadaşlar. Binlerce insan yurt dışına çıkmış, 2019’un sonunda başlayan bir süreçte bugüne kadar -belgeleri elimde- Malatya Yeşilyurt Belediyesi -anlaşmalar burada- Bursa Yıldırım ilçesi, Tokat Erbaa ilçesi, Elâzığ Arıcak ilçesi, bu belediyeler, belediyede çalışmayan insanları valiliğin de ortak olduğu bir şebeke yoluyla, binlerce dolar alarak yurt dışına çıkarmıştır. Bu bir skandaldır, eğer AKP’liler “Bu devletin işi değil, bizim işimiz değil.” diyorsa şunu sormak isterim burada: Bu belediye başkanları ve valiler hakkında ne işlem yapıyorsunuz?

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz. İkinci bölüm 9 ila 17’nci maddeleri kapsamaktadır.

Teklifin ikinci bölümü üzerinde İYİ Parti Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk konuşacaktır.

Buyurunuz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Kanun teklifinin gerekçesinde “Kamu kurum ve kuruluşlarımızın ihtiyaçları ile son dönemde vatandaşlarımızdan gelen taleplerin karşılanması amacıyla...” denilmektedir. Kanun teklifi hazırlanırken vatandaşlarımızdan gelen taleplerin dikkate alınması gerekir ama AK PARTİ’si tarafından getirilen kanun tekliflerinde vatandaşın taleplerinin tam anlaşılmadığı görülmektedir. Kanun teklifinde 9 farklı kanunda değişiklik yapılması öngörülmektedir. 1’i yürürlük, 1’i yürütme maddesi olmak üzere 18 maddeden oluşan, 1’i Komisyon sırasında çekilen kanun teklifinde vatandaşın talebi yoktur, vatandaşa bir dayatma vardır.

Bizler kanun teklifleri görüşülürken hem komisyonlarda hem de Genel Kurulda önergeler veriyoruz. Biz bu önergeleri, salt muhalif bir tutum, iktidar kanadının her türlü icraatına karşı çıkma amacıyla veriyor değiliz. Her şeye rağmen biz bu çatı altında yasama faaliyetlerine tüm ön yargılardan arınmış bir şekilde iştirak etmeye gayret gösteriyoruz. Bunun aksi bizim siyaset anlayışımızla bağdaşmaz. Milletin bir derdine derman olmak için herhangi bir teklifin karşısında olmamız beklenemez, bilakis biz bunun destekçisi oluruz. Biz istiyoruz ki bu çatı altında yaptığımız her yasa sokaktaki vatandaşın önündeki zorluklardan en azından birinin ortadan kaldırılmasına vesile olsun. Biz istiyoruz ki bu çatı altındaki her bir mesai bu ülkenin insanlarının hayatına müspet manada etki etsin, sorun çözsün, refah üretsin ancak ne yazık ki mümkün olmuyor. Bugün artık milletimizin sırtında ağır bir yüke dönüşen partili Cumhurbaşkanlığı sistemi ve bu sistemin yarattığı siyasi atmosferin Türkiye’yi getirdiği nokta budur.

Değerli milletvekilleri, bu Parlamentonun bir üyesi olarak üzülerek ifade etmek istiyorum ki kanun yapma kalitemiz yerlerde sürünüyor. Bundan üç ay evvel, dört ay evvel yaptığımız değişiklikleri burada tekraren görüşüyoruz. Gelin, bunları daha uzun vadede düzenleyelim çünkü “Yarın uzatmaya mecbur kalacaksınız.” diye sunduğumuz önerilere dâhi sağır kesilmenizin sonuçlarıdır bunlar. Diğer yandan, bu teklifleri Meclisin gündemine getiren sarayın etrafında kümelenmiş bir zümrenin Türkiye’nin gerçek sorunlarına nasıl yabancı olduklarının da kanıtıdır. Örneğin, teklifte yer alan Kredi Kooperatifleriyle ilgili düzenleme. Maddeyi destekliyoruz fakat şurası çok açık: Bu düzenleme çiftçilerimizin büyük sorunlarının hiçbirini çözmüyor. Düzenlemeyle, çiftçinin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları yapılandırılıyor. Sonuna kadar katılıyoruz ama yapılandırılacak borçlarının yapılandırılmasında yüzde 11 olan faiz oranları yüzde 18’e, yüzde 5 olan kredi faiz oranları yüzde 12’ye çekilmektedir. Evet, çiftçi Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının yapılandırılmasını istemiştir ama borcunun faizle katlanmasını istememiştir.

2002 yılında çiftçinin toplam borcunun toplam tarım hasılasına oranı yüzde 7’dir, bugün bu oran yüzde 47’ye yükselmiştir. Cari fiyatlarla, AK PARTİ’si hükûmetleri döneminde çiftçinin geliri 9 kat, borcuysa 58 kat artmıştır. Bugün gelinen noktada çiftçi sadece Tarım Kredi Kooperatiflerine borçlu değildir; Ziraat Bankasına da borçludur, özel bankalara da borçludur, sulama birliklerine de borçludur, elektrik şirketlerine de borçludur, bunları zamanında ödeyemediği için tefeciye de borçludur. Çiftçinin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarıyla birlikte Ziraat Bankası borçları da yapılandırma kapsamına alınmalıdır, faiz oranları düşürülmeli, taksitlendirmelerse beş yıla yayılmalıdır. Gelin, bu düzenlemeleri yapalım, hem çiftçimiz rahat etsin hem Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu inisiyatif alabileceğini göstersin, gerçek anlamda bir yasama faaliyetine imza atsın.

Bu arada, hazır söz Tarım Kredi Kooperatiflerine gelmişken kuruluşla ilgili önemli bir konuyu da dikkatinize sunmak istiyorum. Tarım Kredi Kooperatifleri bir çiftçi kuruluşudur, sermayesinde devletin bir kuruşu dahi yoktur, yaklaşık 1,5 milyon çiftçinin ortağı olduğu özel hukuk tüzel kişiliğine sahip bir kooperatif kuruluşudur. Yani kuruluş bağımsızdır, özeldir, özerktir. Bununla birlikte, bu çiftçi kuruluşunun yönetim kurulu ve bağlı şirketlerinin yönetim kurulu AK PARTİ’si tarafından ele geçirilmiştir. Çiftçi temsilcisinden daha fazla sayıda eski vekil veya eski bürokrat yönetim kurulunda söz sahibidir. 11 Mart 2021 tarihinde Tarım Kredi Taşımacılık ve Lojistik Yönetim Kurulu üyeleri aldıkları kararla ücretlerini 2 katına çıkarmaya karar vermişlerdir. Demek ki milletvekili emekli maaşlarının yanında yönetim kurulu üyeliklerinde çifte maaş alanlara bu para yetmemiştir, ballı maaşlara bir de tatlandırıcı eklenmiştir. Neye göre bu kararı almışlardır, kuruluşun gerçek sahibi çiftçilere sorarak mı? Asla. Cumhurbaşkanlığının KİT yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücretle ilgili kararnamesi doğrultusunda bu kararı almışlar. Tekraren söylüyorum: Tarım Kredi Kooperatifleri ne Cumhurbaşkanına bağlı bir kuruluştur ne de bir KİT’tir, Tarım Kredi Kooperatiflerinin sadece yönetim kurulu siyasileşmemiştir, kuruluş tamamen gerçek amacını unutup Cumhurbaşkanı tarafından doğrudan talimatlandırılmaya başlanmıştır. “Tarım Kredi Kooperatiflerinin sayısını 500’e çıkarma talimatı verdim; 500, bin ve gerekirse daha çok bu sayıyı artıracağız, piyasayı yağmalarsanız kusura bakmayın bu adımları atacağız.” Sayın Cumhurbaşkanının sözleri. Tarım Kredi marketlerinin bağlı olduğu Tarım Kredi Birlik AŞ 2018 yılında 990 bin lira, 2019 yılında 40 milyon 880 bin lira zarar etmiştir. Tarım Kredi Kooperatifleri, ortağı çiftçi gibi borçludur; nakit ihtiyacı için, AK PARTİ’si iktidarına kadar edinilen onlarca Tarım Kredi Kooperatifleri gayrimenkulünün satışı da ne borçlarının kapanmasını sağlamış ne de ortağı olan çiftçinin mağduriyetini gidermiştir. Şimdi soruyorum: Talimatı veren, borcu neden üstlenmez?

Değerli milletvekilleri, Mecliste meşveret olur, bu Meclis asgari meşveret ortamını tesis etmek mecburiyetindedir. Bakın, esasında konuşamadığımız için boğuluyoruz, siyasetin gücünü heba ediyoruz. Teklifin kurumlar vergisi hakkında düzenleme yapan 13’üncü maddesi bunun ibretlik bir örneği. Bundan dört buçuk beş ay önce yine bu Genel Kurulda aynı vergide indirimi konuşuyorduk, şimdi ise vergiyi artırıyoruz. Bizim çıkarımımız şu şekilde: Kendi ifadeleriyle yeni Türkiye’de her şeyin ömrü hepi topu dört beş ay. Merkez Bankası Başkanları dört beş ay görevde kalabiliyor, vergi oranları her dört beş ayda yeniden düzenleniyor, esnaf dükkânını dört ay açıyor, beş ay kapatıyor. Neyi nasıl yapacağını şaşırmış, planlama ve öngörme kabiliyetini kaybetmiş bir siyasi kadroyla karşı karşıyayız. Yönünü tayin etme gücünü yitirmiş, savrulan ve Türkiye’yi de savuran bir siyaset anlayışıyla karşı karşıyayız. Toplumdaki hiçbir gruba, sanayiciye, çiftçiye, esnafa, işçiye, kadına, gence dört buçuk beş aydan daha uzak bir geleceğin hayalini kurduramayan bir iktidarla karşı karşıyayız.

Değerli arkadaşlar, içine düştüğümüz fakirlik kapanının sebebi işte bu anlayıştır. Her geçen gün soframızdan eksilen ekmeğin sebebi bu anlayıştır. Dünya en güçlü büyüme dönemini yaşarken millî gelirin dörtte 1’inin yok olmasının sebebi işte bu anlayıştır. Dünyada kimsenin itibar etmediği güdük ekonomi teorilerine dayanarak bu milletin cebine kasteden işte bu anlayıştır. Böylesine bir salgın sürecinde, toplum bu denli büyük sorunlarla cebelleşiyorken buharlaşan 128 milyar doların hesabını veremeyen yine bu anlayıştır. Karşısında olsun veya olmasın, etrafındaki her şeyi araçsallaştıran, iktidarı ve gücünün tahkimi için bir aparat olarak gören bu siyaset anlayışının Türkiye’ye verecek hiçbir şeyi kalmamıştır. Her alanda ve her anlamda toplumsal taleplerin gerisine düşmüş, dönüştürme kabiliyetini yitirmiş bu siyasetin Türkiye’ye verecek hiçbir şeyi kalmamıştır.

Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz günlerde ÇAYKUR, Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun fabrikalarında çalışacak 300 mevsimlik işçinin belirlenmesi için başvuru yapan 35.412 kişi arasında yapılan kura çekimini 12 Nisan 2021 tarihinde, noter huzurunda gerçekleştirmiştir. Sosyal medyada yer alan bu paylaşımdaki görüntülere dayanılarak kuraya hile karıştırıldığı veya kurada çıkan isimlerin işe alımlar öncesi parti il ve ilçe başkanlıklarından gönderildiği, kura kutusunda ismi yer almayan kişilerin isimlerinin tekrar kutuya atılıp haklarının gasbedildiği iddia edilmiştir. Bu iddianın doğruluğu muhakkak araştırılmalı, eğer doğru ise çekilişin iptal edilerek yeniden yapılması gerekmektedir. Ayrıca, sadece Rize ili için, 210 mevsimlik işçi için Rize ilinden alınan müracaat sayısı 22.956 kişidir. Bu rakam, Rize nüfusunun yaklaşık yüzde 7’sini oluşturmaktadır. Sadece erkek işçi alımı yapıldığı düşünüldüğünde bile 18 yaşını aşan erkeklerin yaklaşık yüzde 25’i ÇAYKUR’a sadece altı aylık geçici çalışma için müracaat etmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) – Bu durum şüphesiz ki ülkemizdeki işsizliğin geldiği vahim boyutun en somut göstergesidir. Türkiye bu anlayışa sürüklenerek 21’inci yüzyıla taşınamaz, Türkiye’nin fotoğrafı bu olamaz, bunu kabul edemeyiz. Türkiye, kurumlarını tarumar eden tek bir kişinin dışında hiçbir şahsiyete müsaade etmeyen “partili Cumhurbaşkanlığı sistemi” denilen bu ucube yapıdan acilen kurtulmalıdır. Türkiye, bu istikameti belirsiz siyaset anlayışından acilen kurtulmalıdır. Allah’ın izni, milletimizin ferasetiyle de kurtulacaktır inşallah.

Tüm bu hususlara rağmen kanun teklifinin hayırlı olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüz.

Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, tekrar bir torba yasa; geneli üzerinde de arkadaşlarımız konuştuğunda torba yasadan söz etmişlerdi. Tekrar geldiğimiz aşamada içinde 9 tane farklı maddeyi kapsıyordu, şimdi 1 tanesi kaldırıldı, diğerleri üzerine arkadaşlarımız görüştü ve görüşmeye devam edecekler.

İşin doğrusu, üç gündür bu ikinci bölüm üzerine hazırlık yapıyordum ve buraya gelene kadar 2 tanesi geri çekildi. Geri çekilmesi çok olumlu bir şey ama nereden nereye geldiğimizi ben paylaşmak istiyorum. Bir; bu torba yasaların gerçekten değişmesi lazım. Bakın, 27’nci Dönemdeyiz, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 1’inci dönemi; şurada bir tablo ve yasama yıllarına göre 22’nci Dönemde -beş yıl- parlamenterlik yapanlar sadece 2 tane torba yasa çıkartmış; 23’üncü Dönemde 11; 24’üncü Dönemde 21; 25 ve 26’da -anımsarsınız erken seçim vardı- 23 tane... Peki, “yeni sistem” denilen neydi? Parlamento daha iyi çalışacak, daha güçlü çalışacak, komisyonlar daha iyi çalışacak ve çıkan, 43 tane. Bu, aslında Meclisi baypas etmek ve bir taraftan Cumhurbaşkanlığının çıkardığı kararnamelere hiç girmiyorum.

Peki, komisyonlar nasıl çalışıyor, torba yasalar nasıl çıkarılıyor? Bakın, biz burada konuştuk -Sayın Komisyon Başkanımız şimdi yok burada, Bakan Yardımcısı da- arkadaşlarımız bilir, 3 tane siyasi parti, muhalefet partisi dedi ki: “9’uncu, 10’uncu maddeyi geri çekelim.” Ayrı ayrı önerge verdik ve iktidarın parmaklarıyla “Hayır, gelecek.” denildi. “Niçin?” dedik. Ya, Plan ve Bütçe Komisyonuna gelen teklifi Sayın Cevdet Yılmaz, Adalet Komisyonuna gönderiyor, diyor ki: “Bunu inceleyin.” Bakın, Türkiye’de cezaevleri değil dinleme, hak ihlallerinden kan ağlıyor. Yani, bize her gün başvuru var; Batman’dan, Siirt’ten, Mardin’den, Antalya’dan, Mersin’den, Türkiye’nin birçok ilinden bize başvuru var. Ben daha cuma günü, sevgili Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanımız Selçuk Mızraklı arkadaşımızı ziyaret ettim, eşi ziyarete gidememişti. Niçin? Evi Diyarbakır’da, kendisi Bünyan’da ve akşam dokuzdan sonra sokağa çıkma yasağı var -eşine sabah dokuz buçukta görüşme yapacağı iletilmiş- yola çıktıklarında geri çeviriyorlar, diyorlar ki: “Gidemezsiniz.” Cezaevlerinde bir yığın hak ihlalleri var, radyosundan, okumasından, birçok şeyinden ve herkese sistematik tecrit uygulanmışken bu yasa teklifinin geri çekilip bütün cezaevleri sorunlarının konuşulması anlamlı olacaktır. Bunun dikkate alınması lazım.

Bir diğeri, ya, 10’uncu madde vardı, o geri çekildi; tekrar, kanun teklifini veren Sayın Nilgün Hanım ve arkadaşları tarafından 3 Komisyon üyesi “Geri çekelim.” dedi ve gerekçe yok. Gerekçeleri, 10’uncu maddenin geri çekilmesi. Niçin geldi, niçin geri çekildi, hiçbir açıklama yok. Böyle bir keyfiyete dönüşüyor ve bu aşamada Meclis, saygınlığını yitirirse hiçbir anlamı kalmaz. Zaten demokratik kitle örgütleri gelmiyor, sivil toplum örgütleri gelmiyor; bunu geliştirmemiz lazım.

Şimdi, gelelim, 11’inci maddeden başlayalım. Bu bölümdeki ele alacağımız konulardan bir tanesi 11’inci madde; daha çok Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu hakkında, analık ve hastalıkla ilgili on günlük rapor alındığında veya farklı rapor alındığında işçilerin alabilecekleri ücretlerle ilgili.

Arkadaşlar, on günlük bir rapor alındığında -ben hekimim- sekiz gün ödeniyor ve hesaplanıyor. Bugüne kadar nasıl yapılıyordu? Üç aylık ortalama maaşı alınıyordu, o üç aylık maaştan dolayı sekiz günlük bir hesap yapılıyordu. Şimdi ne deniyor? “On iki aylık hesaplayacağız.” Yani şu anda biz nisan ayındayız, on iki aya giderseniz siz geçmiş yılın maaşlarına gideceksiniz; asgari ücreti de artırmıştınız, onu da hesapladığınızda işçi yine mağdur olacak, daha az para alacak. Peki, niye bunu yapıyoruz, sorduk: “Suistimal var, dolandırıcılık var, yolsuzluk var.” İyi de dolandırıcılık yapanlarla, yolsuzluk yapanlarla mücadele etmeyeceksiniz, onların hakkında işlem yapmayacaksınız, işçiyi mi mağdur edeceksiniz? Bu ülkede dolandırıcılık yapmayı özendirecek misiniz? Önemli olan, dolandırıcılarla mücadele etmek, büyük bir çoğunluğu korumak. Burada böyle bir uygulama yok. Ne deniyor? “Yurttaşların talebi dikkate alınıyor.” Aslında, hiç de yurttaşların talebi dikkate alınmıyor.

Bir diğer konu, tarım. Burada, vergilerle ilgili arkadaşlarımız konuştu zaten, dile getirdi. Arkadaşlar, şu anda dünyada, gerek iklim meselesi gerek pandemi nedeniyle tarım geleceğin en önemli sektörü. İnsanlar şimdiden “Geleceğin gıdası konusunda ne yapabiliriz?”i düşünüyorlar. Peki, Türkiye’de durum ne? Ya, tarımın her sektöründe, her aşamasında insanlara ulaştığımızda itiraz ediyorlar, çok öfkeliler. Biz, “İş ve Aş Buluşmaları”yla Van’a gittik, Van’daki köylü, çiftçi perişan, arıcısı perişan; Diyarbakır’a gittik, perişan; Haymana’ya gittik, itiraz ediyorlar; Hopa’ya gittik, çay üreticisi perişan; Mersin Tarsus’a gittik, perişan, diyor ki: “Ürünümüzü tarlada bırakacağız.” İzmir Torbalı’ya gittik, perişan. Nitekim, geçen hafta İzmir Torbalı’da yaşamına son veren bir çiftçi oldu. Nereye geldik? Şimdi, çiftçilerin toplam borcuna bakıyoruz, yaklaşık 200 milyar. Nedir? Tarım Kredi Kooperatiflerine yaklaşık 9 milyarlık bir borç var, kamu-özel bankalara yaklaşık 135 milyar ve piyasaya, tefecilere, -bizim görüştüğümüz- insanlara da belli bir borç miktarı var; 200 milyara yakın bir borç var. Peki, burada sabahtan beri, bir haftadır “Çiftçiye müjde, yapılandırma yapıyoruz.” Yapılandırma yapmıyorsunuz. 200 milyar borç ve bu dönem -Tarım Kredi Kooperatifi yöneticilerimiz de burada- sadece 21 bin çiftçiye yaklaşık 200 milyonluk bir düzeltme yapıyorsunuz, 200 milyonluk düzeltme. Ya, sizin yaptığınız... İki yıl önce soğan depolarını basıyordunuz, patates depolarını basıyordunuz “terörist” diye, şu anda insanlara patates soğan dağıtılıyor. Ve utanmadan bürokratlar, insanlar kravatları yanlarında, kıyafetleri yanlarında, böyle bir kürsüyle, torbayla, soğanla açıklama yapıyorlar. Bu, hepimiz için utanç verici. On dokuz yılda yiğidi soğana muhtaç eden bir yönetime insanlar itiraz ederler. Ya, Mahsuni Şerif diyordu: “Doya doya doymadınız, yiğidi muhtaç ettiniz kuru soğana, söylesem mi, söylemesem mi?” Gerçekten, artık söylemeye gerek yok, bu alenen ortada.

Her aşamada çiftçi perişan, üretirken perişan; mazot alamıyor, tohum alamıyor, gübre alamıyor, ilaç alamıyor, dövize endeksli, elektrik zaten bir âlem ve siz borcu borçla kapatmayı öneriyorsunuz. Borcu borçla kapatan kesime diyorsunuz ki: “Yapılandıracağız.” Yapılandırma dedikleri ne arkadaşlar? Yüzde 18 faiz ve diyor ki: “Yüzde 6’sını karşılayacaklar, yüzde 12’sini biz karşılayacağız.” Gelin silelim. Nasıl? “Silelim.” dediğimizde itirazlar yükseliyor.

Arkadaşlar, havaalanlarıyla ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bir karar çıktı. Neydi? Pandemi nedeniyle yolcu gidiş, gelişleri azaldığı için, kira veremeyecekleri için 2020 yılı için -dokuz aylık süreçte- 1 milyar 45 milyon euro silindi ve 2021-2022 için Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle -karar şeyi de burada- yüzde 50 düşürüldü. Ya, siz çiftçinin 200 milyonuna… İnsanlara soğan, patates dağıtacağınıza gelin, bunu bütün topluma verin. Madem “Esnafa şu kadar kira vereceğiz.” diyordunuz, verseydiniz; “kısa çalışma ödeneği” diyordunuz, verseydiniz. Siz, “5 firma, 5, 5” dediğimiz, onların oluşturduğu konsorsiyuma ve havaalanı şirketlerine ki orada garantili, bizim, hepimizin cebinden çıkan parayı da kattığımızda tümüyle bir rezalet ve hepimiz için bir utanç. Bu utançla biz baş etmeliyiz. Neden? Arkadaşlar, “yapılandırma” dediğiniz, faiz, faiz, faiz. Çiftçi artık borcunu borçla ödüyor ve giderek bir çıkmaza düşüyor ve bu pandemiyle beraber gelecekte küçük çiftçiler artık kente göç edecek, beraberinde işsizlik de daha da artmış olacak.

Bir diğeri, arkadaşlar, geldiğimiz aşamada öyle bir işlem yaptık ki -1’inci maddede de konuştuk- bir yığın para her tarafa dağıtılırken bakın, ramazan ayındayız, işte, Meclis de ona göre çalışıyor ve insanlar iftar saatlerinde gidiyorlar, kimileri iftar ziyaretleri yapıyor, beraber yemek yiyorlar ve hep “Bu dönemin en önemli özelliği yardımlaşma, dayanışma.” diyoruz, 47 lirayı 50 liraya çıkartıyorlar; 3 lira, 3 Türk lirası… Bunları yapacağımıza gelin, vatandaşa verelim. Soğan dağıtacağımıza, patates dağıtacağımıza kısa çalışma ödeneğine devam edelim. Gelin, asgari ücretliden vergi almayalım, gelir vergisini almayalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayın.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) – Burada hepimizi ziyaret ettiler, sizler dâhil olmak üzere iktidarı da sendikalar gelip ziyaret ettiler, dediler ki: “10 milyondan fazla asgari ücretli var, açlıkla baş başalar. Gelin, vergiden muaf edelim.” Bunlarla ilgili de düzenleme yapılmadı ve başkalarına milyarlık kalemlerle silimler yapılırken bu görülmüyor. “Gelin, kısa çalışma ödeneğini uzatalım, esnafa sahip çıkalım.” dedim. O kadar “esnaf, esnaf” diyorsunuz, bizim gezdiğimiz “İş ve Aş Buluşmaları”nda inanın esnaf artık bizimle beraber “Yahu, siz Halkların Demokratik Partisi olarak yürüyün, peşinizden geliyoruz. Yeter, artık öfkemizi kollayamıyoruz.” diyorlar ve bizimle buluştuklarında gerçekten onları dinlediğimizde sizin niçin esnafla buluşamadığınızı, insanlarla yan yana gelemediğinizi görmüş oluyoruz.

Vergiye gelince, arkadaşlar, ilk günden beri biz diyoruz ki: “Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alın.” Asgari ücretli için de öyle diyoruz. Bakın, dünya şu anda servet vergisini tartışıyor; Türkiye servete servet katıyor, zengini zengin ediyor.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Kamil Okyay Sındır, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

47’nci Hükûmet dönemi Başbakanı Sayın Yıldırım Akbulut’u ben de rahmetle anmak istiyorum, mekânı cennet olsun.

Değerli arkadaşlar, 254 sıra sayılı, Denizli Milletvekilimiz Sayın Nilgün Ök ve 39 milletvekili arkadaşımızın Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerine partimiz adına söz almış bulunmaktayım.

Aslında, kısaca torba kanun eleştirisi yapacaktım; çok yapıldı, hepimiz gayet iyi biliyoruz, yine bir torba kanunla karşı karşıyayız. 18 madde geldi Komisyona, 17 maddeyle Genel Kurulda huzurumuza getirildi, 9 ayrı kanunda değişiklik var. 2 tali komisyona havale edildiği hâlde işlerinin yoğunluğu nedeniyle… Ki sorduğumuzda “Yoğunluk neymiş?” diye, AK PARTİ Grubundan bir milletvekili arkadaşımız da efendim, işte, komisyondaki yoğunluk nedeniyle yapılamadığını ifade etti. Şimdi, değerli arkadaşlar, böyle bir şey olmaz yani tali komisyonda reform hazırlığı olduğu için yoğunluk varmış, böyle bir görüş bildirildi. Bu, doğru değil; özellikle 2 madde, İşsizlik Sigortası Kanunu ve Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’ndaki değişikliklerin Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun üzerindeki 2 madde değişikliğinin Adalet Komisyonuna gitmesi gerekiyordu, olmadı. Anayasa’ya aykırılık konusunda bir şey yapıldı mı? Yine değerlendirme yapılmadı, İç Tüzük 38’inci madde uygulanmadı. Komisyonumuzun ilgi alanına girmeyip diğer Komisyonu ilgilendiren konular maalesef yine Komisyonumuzda görüşüldü. Öyle ki “Hukukçu kaç kişi var?” dediğimizde Komisyon salonunda 2 hukukçu arkadaşımızın bulunduğu esnada bütün Komisyon, hukuku, Ceza İnfaz Kanunu’nu ilgilendiren konuda karar alma noktasına geldik maalesef.

Değerli arkadaşlar, Anayasa’nın 7’nci maddesi “Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.” der. Peki, gerçekte de bu böyle mi, uygulamada da böyle mi, bunu söyleyebiliyor muyuz? Milletvekili olarak bizim asli görevimiz yasama faaliyetinde bulunmak, kanun teklifi vermek. Muhalefet partisinin verdiği kanun tekliflerinin bugüne kadar kaçı Komisyonda en azından gündeme geldi? Gelmedi. Bırakın onu, bu kanun teklifine yönelik, içeriğiyle ilgili verilmiş, bizlerin verdiği bazı teklifler birleştirmeye bile layık görülmedi. Dolayısıyla yasama etkinliği, yasama kalitesi, toplumun gerçek talepleri ve ihtiyaçlarının karşılanması konusundaki çabalarımız ve millî irade yok sayıldı maalesef. Kanun tasarısı artık yok ama yürütme yani saray yasama işini de kendisi -bütün teklifleri- hazırlayarak Meclise getiriyor, komisyonlardan geçiyor gidiyor. Demokrasinin en temel kuralı çoğulculuktur oysa çoğulculuk, azınlığın da haklarının korunması, kollanması, söz hakkının ve en azından onun da bir gün iktidara gelme hakkının gözetilmesidir. Bu yok sayılıyor, çoğunluk diktatörlüğü kendini gösteriyor.

Etki analizi var mı teklifte? Yok. Ekine konulmuş mu? Hayır. Şimdi, değerli arkadaşlar, bir maddede, 13’üncü maddede kurumlar vergisi yüzde 20’den yüzde 25’e çıkartıldı. “Neden?” diye soruyoruz. Gerekçesi, sadece maddenin özeti; bir gerekçe değil, teklifle gelen gerekçe gerekçe değil. “Neden?” diye soruyoruz. Yani bununla sağlanmak istenen vergi adaleti mi, gelir adaleti mi? Etki analizi nedir, bütçeye yükü nedir, gelir beklentisi nedir daha doğrusu? Bunların hiçbiri söz konusu değil.

Evet, Türkiye’de vergilerin üçte 2’si dolaylı vergilerden yani harcamalardan alınan vergilerden -KDV, ÖTV benzeri- geri kalan yüzde 30’u dolaysız vergilerden yani beyana dayalı kurumlar vergisi, ücret-maaş üzerinden gelir vergisi, servet vergisi. Tabii, ücret-maaş üzerinden yani bordro mahkûmlarından alınan vergi ise dolaysız vergilerin yüzde 62’sini oluşturuyor yani yine yük hep ücretlinin, orta gelirli, düşük gelirli vatandaşın sırtında gerek dolaysız vergiler gerek dolaylı vergiler üzerinden.

Yani sonuçta, kurumlar vergisini yüzde 25 yapıyorsunuz, gerekçe yok. Gerekçe gelir adaletini sağlamaksa o zaman önerimiz şu: Asgari ücretten vergi almayın, asgari ücretten kesinti yapmayın. Hep yandaş, hep yandaş; böyle olmaz! Halkı, orta ve düşük gelirlileri, işsizleri düşünün, bununla ilgili teklif getirin, asgari ücretliden vergi almayın. İki yıl içerisinde 130 milyar liradan 94 milyar liraya düşürdüğünüz İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işverene prim desteği veriyorsunuz, bütçe dışı bir kaynağı bütçe kaynağıymış gibi kullanıyorsunuz, asgari ücretliyi yine açlığa, sefalete mahkûm bırakıyorsunuz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, kanun teklifinin 15’inci maddesi Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarla ilgili. Bakalım bu borçlar, çiftçimizin borçları ne durumda? Size bir grafik göstereceğim daha iyi anlaşılabilmesi adına, önemsediğim için. Gördüğünüz bu grafikte kırmızı alan kamu bankalarına olan borç, yeşil alan özel bankalara olan borç; borcun yaklaşık yüzde 20’si özel bankalara, yaklaşık yüzde 50’si kamu bankalarına. Tabii, kamu bankalarından, özel bankalardan aldığı borç nedeniyle ne ipoteği ne teminatı kalmamış, rehin de gösterecek bir durumu yok, tefeciye mahkûm kalıyor üretici; tefecilere, aracılara, tüccara yaptığı borç yaklaşık yüzde 25 civarında, tahminî olarak. Tarım Krediye olan borç pastanın sarı bölgesi, onun da içerisinde yüzde 10’u bile olmayan yani çiftçinin toplam borcunun binde 5’i bile olmayan bir borç yapılandırılıyor. Değerli arkadaşlar, yapılandırılan toplam borçtan bahsediyorum. Bu grafik anlaşılmıyorsa şuna bakın, burada da aynı şekilde, Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borcun içerisinde onun yaklaşık yüzde 10’u kadar bir dilimi yani 900 milyon lirası yani 200 milyarlık borcun sadece 900 milyon lirası yapılandırma kapsamına alınıyor değerli arkadaşlar. Böyle olmaz.

Peki, kamu bankalarına, özel bankalara, Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçların kredi faizlerinin silinmesi, en azından önümüzdeki 2026’ya kadar faizlerinin silinerek yapılandırılması bizim çiftçiyi en azından, biraz olsun rahatlatacak önerimiz, teklifimizdir. Tabii, bunlar dikkate alınmıyor. Ayrıca, yapılandırılacak olan borç da Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borcun tamamıymış gibi algılanıyor ama öyle de değil, sadece takibe alınmış borçlar ki o da 900 milyon lira. Buna çiftçi sayısı açısından baktığımızda, bakın, burada da Türkiye'de –yararlanamayan çiftçiler dâhil- Çiftçi Kayıt Sistemi’ne, (ÇKS)’ye kayıtlı yaklaşık 1 milyon 800 bin çiftçi varken, bunun sadece 21.086’sı yani yüzde 1,2’si bu yapılandırma kapsamında. Bunu da söylemeden, belirtmeden geçemeyiz.

Değerli arkadaşlar, peki, bu 900 milyon lira borca yani çiftçinin toplam borcunun binde 5’i olan kısmına yapılandırmayla uygulanacak faiz ne? Yüzde 18; yüzde 6’sını devlet üstlenecekmiş falan. Değerli arkadaşlar, buna tefeci faizi denir. Geçen hafta Sayın AK PARTİ Genel Başkanının, Cumhurbaşkanının grup konuşmasında “Önümüzdeki dönem enflasyon oranını tek haneli rakamlara düşüreceğiz.” sözü ortadayken siz yüzde 20’ye varan oranda bir tefeci faiziyle çiftçiyi borçlandırıyorsunuz ve “Yüzde 30’unu da bu yılın ekim ayında peşin ödeyeceksin.” diyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, enflasyon oranını önümüzdeki dönem tek haneye indirmeyi taahhüt ederken yaptığınız bu uygulama tefeciliktir. Devlet tefecilik yapmaz; vatandaşının sırtından, onu açlığa, yoksulluğa, sefalete ve hatta intihara kadar sürükleyecek şekilde zenginleşme derdine düşmez, düşmemelidir.

Değerli dostlar, esnaf perişan, kan ağlıyor; işçi, memur, emekli açlık ve yoksullukla mücadele derdinde; çiftçi bu nedenle toprağını terk ediyor, borçlarını ödeyememenin derdiyle; 10 milyona yakın işsiz can çekişiyor, can derdinde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) – Son cümlem Sayın Başkan.

BAŞKAN – Toparlayın.

Buyurun.

KAMİL OKYAY SINDIR (Devamla) – …saray iktidarı ise 5’li çeteye yapılacak yap-işlet-devret kamu-özel iş birliği garanti ödemelerinde 31 milyar lira için kılını kıpırdatmıyor “Bunları ödeyeceğim.” diyor; İstanbul Havalimanı’nın 2020-2021 kira bedelini, 18 milyar lirayı ertelemeyi bir kalemde gerçekleştiriyor; örneğin, Millî Piyangoyu devralanlara bir kalemde KDV’yi sıfırlayarak yaklaşık 18 milyar lira servet transferi yapıyor; çiftçiye gelince “Yok.” esnafa gelince “Yok.” Bir de bahane var bu aralar, pandemi; bunun adına ben “pandemi” değil “saray pandomimi” diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Baki Ersoy.

Buyurun Sayın Ersoy. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 254 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerinde konuşma yapmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve ekran başında bizleri izleyen yüce Türk milletinin tüm fertlerini saygılarımla selamlıyorum.

Bereketin, bolluğun ve paylaşımın yoğun şekilde yaşandığı, yılın en hayırlı ayı olarak büyük özlemle beklediğimiz ramazan ayımızın Türk-İslam âlemi ve tüm insanlık için sevgi, barış, kardeşlik ve huzura vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.

Değerli milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonumuzda görüşülerek Genel Kurula getirdiğimiz teklifle kamu kurum ve kuruluşlarımızın ihtiyaçları ile son dönemde vatandaşlarımızdan gelen taleplerin karşılanması amacıyla çeşitli konularda kanuni düzenlemelerin hayata geçirilmesi amaçlanmaktadır. Teklifin ikinci bölümündeki düzenlemelerin ilki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda yapılan değişiklikleri kapsamaktadır. Teklifle, geçici iş göremezlik ödeneğinin hesaplanmasında dikkate alınan üç aylık dönemdeki ortalama günlük kazancın on iki aya çıkarılması, iş göremezliğin başladığı tarihten önceki son bir yıl içerisinde yüz seksen gün prim ödeme şartını sağlamayan sigortalılara ödenek tutarında üst limitin günlük prime esas kazanç alt sınırının 2 katı olarak belirlenmesi öngörülmektedir. Geriye dönük prim teşviki, destek ve indirim uygulaması kaldırılmaktadır. Bu kapsamda kanunda yapılan değişiklikte, geriye yönelik teşvik uygulamalarının süreklilik arz etmesinin hazine veya finansmanını sağlayan kurumun ya da fonun yükünün artmasına sebebiyet verdiği ve uygulamada karmaşaya neden olduğu gerekçe olarak gösterilmektedir.

Görüşülmekte olan teklifle yatırım hizmetleri ve faaliyetlerinden kaynaklanan her türlü emanet ve alacakların on yıl içinde talep ve tahsil edilmemesi hâlinde Yatırımcı Tazmin Merkezine gelir kaydı yerine emaneten devredilmesi ve bu emanet ve alacakların talepleri durumunda hak sahiplerine iade edilmesi amaçlanmaktadır. Böylelikle hem Anayasa’da düzenlenen mülkiyet hakkının hem de yatırımcıların sermaye piyasalarına olan güveninin sekteye uğramaması gözetilmektedir.

Son olarak, bizim de her fırsatta dile getirip takipçisi olduğumuz bir konu olan emekçi çiftçilerimizin tarımsal kredi borçlarıyla ilgili bir düzenleme teklif edilmektedir. Böylece Tarım Kredi Kooperatiflerine olan ve 31 Aralık 2020 tarihi itibarıyla tasfiye olunacak alacaklar hesabına aktarılmış tarımsal kredi borçlarının yapılandırılması düzenlenmektedir. Buna göre, anapara borcu yüzde 18 uygulanmak suretiyle hesaplanan tutarın peşin ödenmesi ya da yüzde 30’u peşin ve kalanının 3 eşit taksitle ödenmesi öngörülmektedir. Çiftçi, uygulanan faizin yüzde 12’lik kısmını ödeyecektir. (MHP sıralarından alkışlar)

Yapılan bu düzenlemelerin çiftçilerimizi bir nebze olsun rahatlatmasını ümit ediyorum. Bununla birlikte, çiftçilerimizden bahsetmişken seçim bölgem olan Kayseri’mizdeki çiftçilerimizin sulamayla ilgili bazı problemlerine değinmek istiyorum.

Kayseri’mizde hâkim olan karasal iklimden dolayı özellikle de yaz aylarında yağış miktarı oldukça az olup bu durum çiftçilerimizi uzun yıllardır kuru tarıma yönelmek durumunda bırakmıştır. Bu durumun önüne geçebilmek adına ise çeşitli baraj ve sulama projeleriyle ilgili çalışmalar yapılmıştır. Bu projelerin bir kısmı tamamlanmış olsa da yapımı yarıda kalmış ve hâlâ ödenek bekleyen projelerimiz mevcuttur.

Bunlardan bir tanesi, Develi II. Merhale Sol Sahil Sulaması Projesi’dir. Projeye, Yeşilhisar ve İncesu ilçelerimizdeki tarımsal arazilerin sulanması amacıyla 30 Haziran 2013 tarihinde başlanmıştır. Fakat bu proje 2017 yılında proje revizyonu gereği tasfiye olmuştur. Yine 2017 yılında yeniden ihaleye çıkarılıp ihalesi yapılmasına rağmen ödenek sıkıntısı nedeniyle çalışmalara maalesef devam edilememiştir. Söz konusu projenin tamamlanması durumunda, Yeşilhisar ve İncesu ilçelerimizin yanı sıra, Nevşehir’e bağlı Ürgüp ilçesi de dâhil olmak üzere, 177.800 dekar arazinin sulanması sağlanacaktır. (MHP sıralarından alkışlar)

Yine, ihalesi yapılan fakat ödenek beklemekte olan Kocasinan ilçesi Süksün Sulama Projesi ve Yemliha Mahallesi Kapalı Sistem Ek Sulama Projeleri Kocasinanlı çiftçilerimiz için hayati önem arz etmektedir.

Çoğunlukla tarımla geçimini sağlamakta olan Akkışla, Bünyan, Develi, Tomarza, Felahiye, Pınarbaşı, Yahyalı, İncesu, Yeşilhisar ve Sarıoğlan ilçelerinde de benzer problemlerimiz mevcuttur.

Talep ve beklentimiz, dört bir yanı akarsu ve barajlarla çevrili Kayseri’mizde, çiftçilerimizin sulama sorunu olmadan sulu tarım yapabilmesi, ürün çeşitlerinin çoğalması ve mahsulün tarlada kalmaması, çiftçimizin yüzünün gülmesidir.

Değerli milletvekilleri, dün akşam saatlerinde coronavirüse yenik düşerek hayatını kaybeden Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanımız, kıymetli büyüğümüz Veli Altınkaya’ya Allah’tan rahmet, tüm sevenlerine ve basın camiamıza sabırlar diliyorum. Veli Altınkaya Kayseri’mizin yetiştirdiği çok iyi bir gazeteci, güçlü bir kalem; Kayseri ve Türkiye gündemine derinden hâkim, her şeyden önce ise her kesim tarafından çok sevilen, çok iyi bir insandı; mekânı cennet olsun diyorum.

İftar saatimizi de göz önünde bulundurarak, Milliyetçi Hareket Partisi olarak söz konusu kanun teklifine olumlu baktığımızı söylüyor, vatanımıza ve milletimize hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ersoy.

Şahsı adına ikinci olarak Samsun Milletvekili Sayın Erhan
Usta.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nde şahsım adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Malum, Türkiye’de personel sistemi hakikaten perişan, içinden çıkılmaz bir hâle geldi. Aynı statüde çalışan bir sürü insan var, her birinin -sadece maaş açısından değil- statü farklılıkları da veya özlük hakları farklılıkları da çok fazla olmaya başladı. Ben, şimdi, Samsun örneğinden hareketle aslında Türkiye genelinde olan bir soruna işaret etmek istiyorum, o da şu: Biliyorsunuz 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle taşeronların kimisi memur kimisi de işçi kadrosuna geçti. Şimdi, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hastanesinde de Diş Hekimliği Fakültesi ve Tıp Fakültesinde 1.300 kişi bu şekilde kadro aldı. Bunlar içerisinde işte temizlik görevlisinden, güvenlik görevlisinden tutun da her türlü teknisyenler, biyomedikaller, laborantlar, kimyagerler, hemşireler, her biri var yani bir hastanede aslında doktorun dışında hangi sağlık çalışanı varsa hepsi var, hepsi de bu statüde, KHK’yle oraya geçmiş oldular.

Şimdi, bu arkadaşların ücret sistemi neydi? Normal asgari ücretin belli oranlarda üzerinde, yüzde 100’üne kadar üzerinde, asgari ücrete endekslenmiş bir ücret sistemi vardı esas itibarıyla. Şimdi, bu arkadaşlar 2018 yılında kadroya dâhil olunca asgari ücretle bağlantıları kesildi. Ondan sonra ne yaptılar? Her altı ayda bir yüzde 4 zam aldılar yani ücretleri her altı ayda bir yüzde 4 arttı. Aslında bakarsanız 2019’daki asgari ücretteki yüzde 26’lık, 2020’deki yüzde 25’lik, 2021’deki yüzde 21,6 gibi yüksek artışlardan bu arkadaşlar kadroya geçmeleri nedeniyle faydalanamadılar. Daha sonra, 1 Kasım 2020’den itibaren de bu arkadaşların hepsi toplu sözleşmeye, mevcut toplu sözleşmelere dâhil oldular ve bu yılın başından itibaren de yeni toplu sözleşme görüşmeleri başladı. Esas bizdeki sıkıntı buradan itibaren başlıyor, o da şu: Toplu sözleşme görüşmeleri başlıyor, altmış günlük yasal sürenin, ek sürelerin, ara buluculuk sürelerinin hepsi geçmesine rağmen üniversite yönetimi ile -biraz da bu işten sorumlu Rektör Yardımcısının tutumu nedeniyle- sendika arasında bir mutabakat sağlanamıyor çünkü üniversite yönetimi bu 1.300 çalışanın, bu sağlık işçisinin bugünkü özlük haklarını daha geriye götürmek istiyor. Ya, bu kabul edilebilir bir şey değil. Elbette, bu nedenden dolayı da anlaşma sağlanamıyor. Burada diğer bir tuhaflık da şu: Bu arkadaşlar, bu KHK’yle geçenler döner sermayeden maaşlarını alıyor. Aynı üniversite yönetimi, aynı statüdeki insanlarla yine toplu sözleşme yapıyor; hastane dışında çalışan, Rektörlüğe bağlı diğer birimlerde benzer kadrolarda, benzer statüde çalışanlarla toplu sözleşme yapıyor, onlar -birazdan örneklerini vereceğim- daha fazla hakka imza atıyor ancak burası döner sermayeden diye o insanların da mevcut haklarını geriye götürmeye çalışıyor. Bunun kabul edilebilir bir şey olmadığını takdirlerinize arz ediyorum.

Şimdi, birkaç örnek verelim, örnek olsun diye söylüyorum: İkramiyeyi, hâlihazırda otuz beş gün olarak aldıkları ikramiyeyi bu toplu görüşmelerde, müzakerelerde üniversite yönetimi yirmi beş güne düşürmek istiyor ama aynı üniversite hastane dışı iş yerlerinde de elli beş güne imza atıyor. Bu kabul edilebilir bir şey mi arkadaşlar? Otuz beş günü yirmi beş güne düşürmek istiyorsun ama hastane dışında olunca da elli beş güne imza atıyorsun.

Sosyal yardımı, aylık 400 lira olan -şu anda brüt 400 lira olan- sosyal yardımı 250 liraya düşürmek istiyor. Hâlihazırda bulaşıcı hastalık risk primini tamamen ortadan kaldırmak istiyor, hele hele de pandemi döneminde. 1.300 sağlık çalışanının, Tıp Fakültesi ve Diş Hekimliği çalışanının bulaşıcı hastalık risk primini, aldıkları risk primini bu toplu sözleşmeyle tamamen ortadan kaldırmak istiyor.

Bir tuhaflık daha: Hastane dışında, bakın, hastane dışında olanlara da –yeni imza attı- 225 ila 400 lira arasında bulaşıcı hastalık risk primini veriyor. Yani hastanede çalışanınkini, bulaşıcı hastalığa maruz olanınkini ve hâlen almakta olanınkini kaldırmak isteyen ama dışarıda olanlara da daha fazlasını veren bir hastane yönetimi var. Bu, kabul edilebilir bir şey değil arkadaşlar.

Bir iki örnek daha vereyim: Mali sorumluluk tazminatı hâlihazırda 139 TL, bunu kaldırmak istiyor; mevcut olarak aldıkları gece çalışma dönemi farkı var, bunu da kaldırmak istiyor. Ne varsa ellerinde, bütün o sosyal hakları kaldırmak isteyen bir üniversite yönetimi var. Hele hele pandemide, neredeyse bütün çalışmaların, daha doğrusu çalışmaların bir kısmının gece olduğu bir dönemde bu kabul edilebilir bir şey değil.

Gelelim aile ve çocuk yardımına. Burada da eşi çalışmayan işçi ailesine mevcut sistemde 110 lira aile yardımı yapılıyor. Üniversite yönetimi bunu da 100 TL’ye düşürmeye çalışıyor. Fakat, dediğim gibi, diğer tarafta yani döner sermayede değil de aynı üniversite yönetiminin diğer tarafta attığı imza ise ilk yıl 140 lira, ikinci yıl 150 lira. Yani burada çalışanlara 110 liradan 100 liraya düşürmeye çalışıyor ama öbür tarafta 140 lira, 150 lira veriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

ERHAN USTA (Devamla) – Benzer durum çocuk yardımında da var. Burada da 25 TL’de sabit tutmaya çalışıyor, ancak diğer taraftakine yani -burada işçiye vermiyor ama- öbür statüdekine, genel bütçeden parasını alana “Nasıl olsa Maliye Bakanlığı ödüyor.” diyor, ona da bol kepçeden 50 lira veriyor gibi bir durum var. Arkadaşlar, bunlar kabul edilir durumlar değil.

Ben böyle bir konuyu tabii, sadece Samsun özelinde getirmiyorum, Türkiye'nin değişik illerinde –mutlaka sizlere de gelmiştir- karşılaştığımız bir sorundur. Böyle bir şey olamaz. Çalışanın hakkını vermek durumundayız, hem de alnının teri kurumadan vermek durumundayız.

Dolayısıyla, özetleyecek olursak üniversite yönetiminin işçilerin şu andaki sosyal haklarını geriye götürme hakkı yoktur. İkinci olarak da bir insanın kendisinin -genel bütçeden mi, döner sermayeden mi- çalışma usulü kendi takdirinde olan bir şey değildir. Dolayısıyla genel bütçedekine verdiği hakları döner sermayede çalışanlara vermeme gibi bir şey kabul edilemez.

Ben Sayın Rektörün makul bir insan olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla hâlâ hakemdeyken bile çözme imkânı vardır. Burada da Türkiye'nin gündemine mal ederek bu konunun çözümü için iktidar partisi grubundan da bir anlamda bir baskı talep ediyoruz.

Çalışanları mağdur etmeyelim, verdiğimiz hakları da çalışanlarımızdan geri almayalım. Hele hele bunlar sağlık çalışanı olursa şu dönemde onlara çok ihtiyacımız var diyor ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Şevkin…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

23.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Osmaniye’de görevini kötüye kullanan savcıyla ilgili ne yapılacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Salgınla mücadele kapsamında vatandaşın canını kurtarmak için gecesini gündüzüne katan sağlık çalışanlarına karşı girişilen şiddet ne yazık ki son bulmuyor. Bir taraftan şiddete karşı vatandaşlar sağduyulu ve duyarlı olmaya davet edilirken diğer taraftan kamu eliyle yapılması kabul edilemez bir durumdur. Osmaniye Devlet Hastanesinde görevli nöbetçi doktor Kemal Gökhan Günel’e, sırası ve randevusu olmadan muayene olmak isteyen Osmaniye Cumhuriyet Savcısının talimatıyla yapılan haksızlık kabul edilemez. Doktorun karakola götürülmesi, ifade vermesi Türkiye’deki yönetim boşluğundaki vahametin boyutlarını göz önüne sermiştir. Öyle ya, savcı bunu yaparsa vatandaş, başına bir iş geldiğinde kimi kime şikâyet edecek? Görevini kötüye kullanan Osmaniye’deki savcı görevine devam edecek mi, sürecin takipçisi olunacak mı diye sorarken Osmaniye’deki doktorumuz gibi şiddete uğrayan tüm sağlık çalışanlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Elitaş, buyurun.

24.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, hayatını kaybeden Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Veli Altınkaya’ya Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediğine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Biraz önce Kayseri Milletvekili arkadaşımız kürsüden başsağlığı diledi. Çok eski dostum, siyasete atılmadan önce de tanıdığım Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanımız Veli Altınkaya kardeşimiz dün ruhunu teslim etti; Allah rahmet eylesin. Gazeteci olarak, bir dost olarak çok değerli bir kardeşimi kaybetmenin üzüntüsü içerisindeyim. Kederli ailesine başsağlığı diliyorum ve sabırlar temenni ediyorum.

VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254) (Devam)

BAŞKAN – İkinci bölüm üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

9’uncu madde üzerinde 1 önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 9’uncu maddesinin tekliften çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                       Mahir Ünal                                             Ramazan Can                                Fehmi Alpay Özalan

                                   Kahramanmaraş                                             Kırıkkale                                                      İzmir

                                  Salim Çivitcioğlu                               Zemzem Gülender Açanal                   Semra Kaplan Kıvırcık

                                          Çankırı                                                    Şanlıurfa                                                    Manisa

                            Ceyda Bölünmez Çankırı                               Lütfiye Selva Çam                        Hacı Bayram Türkoğlu

                                           İzmir                                                       Ankara                                                       Hatay

                                    Semiha Ekinci

                                           Sivas

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle, söz konusu maddenin tekrar çalışılmak üzere tekliften çıkarılması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Böylece 9’uncu madde metinden çıkarılmıştır.

Herhangi bir karışıklığa mahal vermemek için mevcut madde numaraları üzerinden görüşmelere devam edeceğiz. Madde numaraları kanun yazımı esnasında teselsül ettirilecektir.

10’uncu madde üzerinde 1 önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 10’uncu maddesinin tekliften çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                       Mahir Ünal                                             Ramazan Can                               Fehmi Alpay Özalan

                                   Kahramanmaraş                                             Kırıkkale                                                      İzmir

                              Semra Kaplan Kıvırcık                                  Salim Çivitcioğlu                               Zeynep Gül Yılmaz

                                          Manisa                                                      Çankırı                                                      Mersin

                                 Lütfiye Selva Çam                                   Yusuf Ziya Yılmaz                                     Semiha Ekinci

                                          Ankara                                                     Samsun                                                       Sivas

                              Hacı Bayram Türkoğlu

                                           Hatay

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle, söz konusu maddenin tekrar çalışılmak üzere tekliften çıkarılması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Böylece, 10’uncu madde metinden çıkarılmıştır.

11’inci madde üzerinde 1 önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 11’inci maddesinin kanun teklifinden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

                                   Bülent Kuşoğlu                                              Cavit Arı                                Emine Gülizar Emecan

                                          Ankara                                                     Antalya                                                     İstanbul

                                  Süleyman Girgin                                    Kamil Okyay Sındır                                    Alpay Antmen

                                           Muğla                                                        İzmir                                                        Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

EMİNE GÜLİZAR EMECEN (İstanbul) – Gerekçe.

BAŞKAN – Önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 17’nci maddesinde değişiklik yapılarak geçici iş göremezlik ödeneğine esas olacak ücret gelirinin hesaplanma sistemi değiştirilmektedir.

Bu çerçevede iş kazası ve meslek hastalığında geçici iş göremezlik ödeneğine esas olacak günlük kazancın hesaplanması mevcut durumdaki hâli olan son üç ay içerisindeki ortalama kazançları üzerinden yapılacaktır. Ancak, analık ve hastalık hâllerinde ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin hesaplanması esası değiştirilmiş ve son üç aylık dönemin ortalaması yerine on iki aylık ortalama esas alınmıştır.

Maddede yapılan bir diğer değişiklikle de işe yeni girmiş ve altı aylık süreyi doldurmamış olan sigortalılar açısından hastalık veya analık hâllerinde ödenecek geçici iş göremezlik ödeneğine azami sınır getirilmiş ve bu sınır da asgari ücretin 2 katı olarak tanımlanmıştır.

Madde gerekçesinde bu düzenlemenin yapılış amacı olarak "Sahte sigortalılık yapılarak ve ödeneğe esas kazanç ilgili üç aylık dönemde daha yüksek gösterilerek yüksek geçici iş göremezlik ödenekleri alınabilmektedir.” açıklamasına yer verilmiştir.

Komisyondaki görüşmeler sırasında teklif metni sahipleri ve ilgili bürokratlar tarafından bu konuda geçmişte rastlanılan yolsuzluklardan ve sahte sigortalılıklardan bazı örnekler verilmiştir.

Uygulamada belirli bir organizasyon neticesinde tevessül edilen bu tür yolsuzluk olaylarına rastlanması bu değişikliğin ve işçi haklarında geriye gidişin gerekçesi olamaz.

Yapılması gereken, süratle işçinin istirahat tarihinden üç ay önceki prime esas kazançlarının üstünde beyanda bulunulan, istirahati bittikten sonra tekrar üç ay önceki miktarda prime esas kazanç beyan eden iş yerine denetim elemanlarının gönderilerek sahte beyanın tespitinin yapılarak Kurumun zararının sorumlu işverenden alınmasıdır. Komisyondaki görüşmeler sırasında görüşü sorulan TÜRK-İŞ temsilcisi bu değişikliğe karşı olduklarını açıklamıştır.

Sosyal Sigorta Kurumunun bu görevini yerine getirmesi gerekirken böylesine olumsuz uygulamaların faturasının işçiye ödetilmesinin istenmesi insafsızlıktır.

Nitekim, istirahat tarihinden önceki son bir yıl içinde yüz seksen günden az prim ödemiş olan sigortalı işçiye verilecek olan geçici iş göremezlik ödeneği hesaplanır iken işvereni tarafından Kuruma bildirilen prime esas kazanç tutarlarının asgari ücretin 2 katından fazla olan kısımların dikkate alınmamasının istenmesi de bunun diğer bir kanıtıdır.

Örneğin, toplu sözleşme kapsamında olan bir kamu işçisi, ücret dışında ilave tediye ve ikramiye hakkından yararlanmaktadır. Bu çerçevede, hastalık nedeniyle rapor aldığı tarihten önceki dönemde ilave tediye ve ikramiye almışsa bu durumda geçici iş göremezlik ödeneği günlük ücretinden yüksek olmaktadır.

Mevcut düzenlemeye göre son üç ay içerisinde aldığı ilave tediye ve ikramiyeler de bu günlük kazanca eklendiği için (toplu sözleşme zamlarının da etkisiyle) hastalanmadan önceki ücretinden yüksek geçici iş göremezlik ödeneği alabilmektedir. Yapılan düzenlemeyle, alınan geçici iş göremezlik ödeneğinin miktarı yaklaşık yüzde 25 oranında düşürülmektedir.

Hâlihazırda hastalığın ilk iki günü için bu geçici iş göremezlik ödeneği ödenmemektedir. Bir de bu düzenleme yapıldığı takdirde geçici iş göremezlik ödemeleri ciddi anlamda düşürülmüş olacaktır.

Sosyal sigorta sistemimizde yapılmak istenilen değişikliklerde önemle göz önünde bulundurulması gereken husus, sistemin dengeleri ile sosyal amacının daima birlikte dikkate alınmasıdır. Çünkü primli sosyal sigorta sistemimiz alınacak primlerle sağlanacak sosyal hak ve ödemelerin dengesi üzerine kurulmuştur.

Yapılan bu değişikliğin Anayasa'nın 49 ve 60’ıncı maddelerine aykırılığının ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

11’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

12’nci madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 12’nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                    Ali Kenanoğlu                                            Ayşe Sürücü                                  Dilşat Canbaz Kaya

                                         İstanbul                                                    Şanlıurfa                                                    İstanbul

                                      Habip Eksik                                    Mahmut Celadet Gaydalı

                                            Iğdır                                                         Bitlis

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Gerekçe.

BAŞKAN – Önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Teklifin 12’nci maddesinde ise prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği hâlde yararlanılmayan dönemler için geriye yönelik prim teşviki, destek ve indirimlerden yararlanılamayacağı düzenlenmektedir. Bu maddede düzenlenen geriye dönük kazanılmış haklardan faydalanmamanın hakkı ortadan kaldırması da haksızlıkla malul bir düzenleme olacaktır. Kazanılmış haktan faydalanma süresinin uzun tutulmasıyla bu anlamda yaşanabilecek mağduriyetlerin önüne geçilmiş olacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

12’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

13’üncü madde üzerinde 1 önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 13’üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

MADDE 13- 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa aşağıdaki geçici madde ilave edilmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 13- (1) Bu Kanunun 32 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan %20 oranı, kurumların 2021 yılı vergilendirme dönemine ait kurum kazançları için %25, 2022 yılı vergilendirme dönemine ait kurum kazançları için %23 olarak uygulanır. Bu oranlar özel hesap dönemi tayin edilen kurumlar için ilgili yıl içinde başlayan hesap dönemlerine ait kazançlarına uygulanır.”

                                   Bülent Kuşoğlu                                        Abdüllatif Şener                                             Cavit Arı

                                          Ankara                                                      Konya                                                      Antalya

                                Kamil Okyay Sındır                               Emine Gülizar Emecan                               Süleyman Girgin

                                           İzmir                                                       İstanbul                                                      Muğla

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Yapılan değişiklikle madde metninin daha iyi anlaşılması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

13’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

14’üncü madde üzerinde 1 önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 14’üncü maddesiyle değiştirilen 6362 sayılı Kanun’un 83’üncü maddesinin (4)’üncü fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

"Şu kadar ki, bu fıkrada değişiklik yapan Kanunun yayımlandığı tarihten önce YTM’ye gelir kaydedilen tutarlar iade edilmez.”

                                       Mahir Ünal                                             Ramazan Can                                 Mehmet Cihat Sezal

                                   Kahramanmaraş                                             Kırıkkale                                          Kahramanmaraş

                                    Emrullah İşler                                      Mücahit Durmuşoğlu                                 Bülent Tüfenkci

                                          Ankara                                                    Osmaniye                                                   Malatya

                                       Yakup Taş                                            Zülfü Demirbağ

                                       Adıyaman                                                    Elâzığ

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle teklifin yayımlandığı tarihten önce YTM'ye gelir kaydedilen emanet ve alacakların iade edilmemesi hususunda düzenleme yapılmak suretiyle maddeye açıklık getirilmektedir.

BAŞKAN – Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 14’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

15’inci madde üzerinde 2 önerge vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

MADDE 15- 23/2/2017 tarihli ve 6824 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 3- (1) Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından kullandırılan tarımsal kredi alacaklarından 31/12/2020 tarihi itibarıyla tasfiye olunacak alacaklar hesabına aktarılan borçlular, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar kooperatife başvuruda bulunulması kaydıyla 1 inci maddesinden, ikinci ve üçüncü fıkralarda belirtilen hükümler de dikkate alınmak suretiyle yararlandırılır.

(2)      Bu madde kapsamında yapılandırılacak kredi borçlarının yapılandırılmasında, 1 inci maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile sekizinci fıkrasının (b) bendinde yer alan %11 oranları %1, %5 oranları %0.5, birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan "Yapılandırmaya esas tutarın; defaten ödenmesi veya taksitlendirilmesi hâlinde ilk taksiti, 2017 yılının Ekim ayı sonuna kadar, izleyen taksitleri 2018 yılının Ekim ayından başlamak üzere her yıl tekabül ettiği ayda toplam beş eşit taksitte ödenir." hükmü "Yapılandırmaya esas tutarın; defaten ödenmesi halinde borcun tamamı, taksitlendirilmesi halinde ise peşinata tekabül eden %30'u 2021 yılının Ekim ayı sonuna kadar, kalan tutarı ise 2022 yılının Ekim ayından başlamak üzere her yıl tekabül ettiği ayda üç eşit taksitte ödenir.” şeklinde, üçüncü fıkrasında yer alan "ilk taksit” ibareleri "peşinat", "2017 yılının Ekim ayı” ibaresi "2021 yılının Ekim ayı” şeklinde, ikinci, üçüncü ve beşinci fıkralarında yer alan yürürlük tarihi bu maddenin yürürlük tarihi olarak uygulanır.

(3)      Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 1 inci madde ve geçici 2 nci madde uyarınca yapılandırması devam eden krediler hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz.”

                                   Bülent Kuşoğlu                                        Abdüllatif Şener                          Emine Gülizar Emecan

                                          Ankara                                                      Konya                                                      İstanbul

                                Kamil Okyay Sındır                                          Cavit Arı                                         Süleyman Girgin

                                           İzmir                                                       Antalya                                                      Muğla

                                     Ayhan Barut

                                          Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Adana Milletvekili Ayhan Barut. (CHP sıralarından alkışlar)

AYHAN BARUT (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında bizleri izleyen değerli yurttaşlarımız; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi‘nin 15’inci maddesi üzerine söz aldım ve burada çiftçilerin Tarım Krediye olan borçlarının yapılandırılmasıyla ilgili görüşlerimizi açıklayacağım.

Şimdi, bu torba yasa teklifi içerisinde dara düşen üreticilerimizin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan takipteki borçlarının yapılandırılma hususu var. Sonda söyleyeceğimi başta söylemek istiyorum: Çiftçilerimizin aylardır dört gözle beklediği bu kanun teklifi, ihtiyacı karşılamaktan uzaktır ve çare üretmemektedir. Bu teklifle birlikte âdeta dağ fare doğurmuştur. Bu teklif bir tefeci mantığı gibi, çiftçiden faizin faizinin faizini istiyor. Bu da sizin parayı ne kadar sevdiğinizi gösteriyor.

Şöyle ki: Bu kanun teklifine göre, 31 Aralık 2020 tarihinden itibaren takibe alınmış çiftçi borçlarına güya bir yapılandırma geliyor. İşte esas Ali Cengiz oyunu da tam burada başlıyor. Teklife göre, 31 Aralık 2020 tarihine kadar çiftçi borçlarının faizi yüzde 11’den 18’e çıkarılıyor. Kanun çıktığı tarihe kadar olan bölümde de yüzde 5’ten yüzde 12’ye yükseltiliyor. Sonra bu faizli borcun tahsili yoluna gidiliyor. Geriye kalan borçlar anapara faiziyle birlikte yüzde 18’den hesaplanıyor. Ayrıca, çiftçiden yüzde 30 da peşinat isteniyor. Taksit sayısı ise eski yapılandırmalarda 5 taksitken şimdi, bu durumda, yeni teklifte 3 taksite düşürülmüş oluyor. Allah’tan korkun, kuldan utanın! Çiftçinin parası olsa zaten bu borcunu öderdi. Yüzde 30 peşinat hangi aklın ürünüdür, anlamıyoruz; biraz insafınız varsa, biraz vicdanınız varsa biraz merhamet göstermeliydiniz. Bu teklif, aslında çok bilinmeyenli bir denklem gibi karmakarışık faiz sistemiyle oluşturulmuştur. Kısaca, pratikte söylemek istersek, 1 Ocak 2017 tarihinde 100 bin lira kredi kullanan üreticinin borcu, yapılandırıldıktan sonra ödeme sonuna kadar yüzde 6, hazine desteksiz 265 bin lira borç oluyor, hazine desteği uygulandığında 220 bin lira civarında bir borca tekabül ediyor. Şimdi, buradan soruyorum size: Bu yapılandırma sizlerin içine siniyor mu? Bu miktarı evine ekmek götüremeyen, bir arkadaşına yemek dahi ısmarlayamayan, kahvede çay parası olmayan, herhangi bir hasat dönemine dahi denk gelmeyen, ağır faiz yükü altındaki bu borcu hangi çiftçi ödeyebilir? Yüksek maliyetler altında ezilen, ürünü para etmeyen çiftçiye siz de bu darbeyi vurmayın. Ayrıca, tarımla ilgili bu teklifin Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda değerlendirilmeden buraya getirilmesini de kınıyorum. Üretici perişan hâlde, üstelik borçları sadece Türkiye Tarım Kredi Kooperatiflerine değildir. Kısaca, Türkiye Tarım Kredi Kooperatiflerine 9,2 milyar TL, Ziraat Bankasına 89 milyar TL, özel bankalara 45 milyar TL, özel sektöre de yaklaşık 37 milyar TL olmak üzere toplamda 180 milyar TL çiftçinin borcu var ve ödenemez durumdayken siz sadece Tarım Kredilerden kullanılmış ve takibe düşmüş borcun yüzde 10 kadar bölümünü -931 milyon TL’lik bölümünü- yüksek faiz ile güya yapılandırıyorsunuz, bunu da bir lütuf gibi gösteriyorsunuz. Bu yasa iktidarın algı oyunlarıyla dolu. Sorunları halının altına süpürme amaçlıdır. Allayıp pullayarak çiftçimizin yani bizlerin aklıyla dalga geçmeyin. Sizi ciddiyete çağırıyoruz. Dayatmadan vazgeçin, çiftçinin derdine derman olun. Ama siz çiftçiyi üvey evlat ve hor gördüğünüz için yandaş firmalara yaptığınızı çiftçilere yapmıyorsunuz. Buradan tarihe not düşüyor ve sizi de uyarıyorum: Bu şekilde bu borçlar ödenemez. İleriki tarihlerde daha büyük bir sorun olarak karşınıza gelir. Ayrıca, Sayın Cumhurbaşkanı “Hedefimiz var, enflasyonu tek haneye düşüreceğiz.” diyor. Siz, burada, yüzde 18 faiz uygulamasıyla mı enflasyonu tek hanelere düşüreceksiniz? Gelin, ülke tarımı ve çiftçiler için burada el ele verip olumlu bir adım atalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayalım lütfen.

AYHAN BARUT (Devamla) – Tıpkı yandaş firmalara sağladığınız kolaylık gibi çiftçilerimizin Tarım Kredi Kooperatiflerine, kamu ve özel bankalara olan tarımsal kredi borçlarını, anaparasının tüm faizlerini ve gecikme faizlerini silmek kaydıyla beş yıl ödemeli yapılandıralım. Ayrıca, borçları nedeniyle kredi kullanamayan üreticilere yeniden, uygun koşullarda kredi kullandıralım.

Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesi ile 6824 sayılı Kanun’a eklenen geçici 3’üncü maddeye aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

“(4) Her bir çiftçinin Tarım Kredi Kooperatiflerine ve Ziraat Bankasına 50 bin TL'ye kadar olan borçları kamu bütçesinden karşılanır.”

                                    Ali Kenanoğlu                                            Ayşe Sürücü                                  Dilşat Canbaz Kaya

                                         İstanbul                                                    Şanlıurfa                                                    İstanbul

                                      Habip Eksik                                    Mahmut Celadet Gaydalı

                                            Iğdır                                                         Bitlis

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde konuşmak isteyen Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü. (HDP sıralarından alkışlar)

AYŞE SÜRÜCÜ (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15’inci madde üzerine partim adına söz almış bulunmaktayım.

Bir tarım ülkesi olan Türkiye’de artık domatesin marketlerde taneyle satıldığı, yurttaşların akşam pazarlarında artanları topladığı, çiftçinin değerinde satamadığı için ürününü yollara döktüğü zamanlarda yaşıyoruz. Yoksulluk, işsizlik, ekonomik çöküş tüm girdileri döviz bazında olan tarım üretim alanlarını da tamamen felç etmiş durumda. Betonlaşan ve gittikçe nüfusu artan dünyada tarım en çok değer verilmesi gereken ve üretimin öz güçle sağlandığı bir alan olması gerekirken tarımda neredeyse ithal olmayıp yerli olan tek şey tarlalar ve çiftçilerin borçlarıdır. Gübre, mazot, tohum, zirai ilaç, bunların hepsine çiftçilerimiz dolarla ödeme yapıyor. Peki, dolar ne kadar? Dolar 8 liranın üzerinde yani başınızdan kovduğunuz o çiftçiler tüm bu ödemeleri yüzde 800 zararlılık bir ödeme planlamasıyla yapmak zorunda çünkü çiftçiler dolarla aldığı gübreyi, ilacı -vesaire- işleme soktuktan sonra açığa çıkan tarımsal ürünü TL olarak satmakta. Bu şekilde nasıl verimli bir çiftçilik söz konusu olabilir? Kısacası, siz çiftçiye de bu ülkenin geleceğine de samimi ve dürüst yaklaşmıyorsunuz.

Her fırsatta verilen destekleme rakamları açıklanıyor, çiftçilerin banka hesaplarına aktarıldığı duyuruluyor ve sonra da o desteklemelere el konuluyor. Peki, kim el koyuyor? Çiftçinin banka hesabındaki destekleme ödenekleri kurumlar arasında âdeta döner sermayeye dâhil ediliyor. Bu, organize bir tarımsal çektirme niyeti taşıyan, ardının araştırılması gereken ciddi bir sorun ve hak gaspıdır. DSİ, DEDAŞ, çiftçiye müşteri gözüyle bakan bankaların icraları çiftçinin desteklemesini âdeta hortumluyor. Bunun önünü açan yetkilendirme ise bizzat Resmî Gazete’de yayımlandı. Ayrıca, bu hususta önemli bir parantez açmak istiyorum: Atatürk Barajı'ndan Urfa'nın tarımsal alanlarına sulama kanalı yapılıyor fakat sulama kanallarının çoğundan su geçmiyor, çoğu yerde çiftçiye su vermeyip kanalların yapımını da yarım bırakıyorsunuz. Bu nedenle de çiftçiler tarımsal üretim için ihtiyaç olan suyu temin edebilmek için trafo bağlatıp kuyu açmak zorunda kalıyor. Kısacası bu iktidar, suyu bile ticari faaliyete dönüştürmenin, suyu da satmanın bir yolunu bulmuş ve çiftçi son derece ince bir politikayla elektrik şirketlerine mahkûm ediliyor. DEDAŞ elektrik şirketi üzerinden çiftçiden resmen gayriresmî bir tahsilat yapılıyor. Çiftçinin ürettiği ve üreteceği her şey ülke ekonomisi açısından son derece önemlidir. Tarımsal kriz kulak ardı edebileceğiniz, gizleyebileceğiz bir durum değil çünkü artık mızrak çuvala sığmıyor. Urfa, Mardin, Diyarbakır, Adıyaman, Antep, Suruç, Harran, Siverek, Viranşehir ve ülkedeki tüm çiftçilerin yakasını da banka hesaplarını da rahat bırakın. Bu ayıp iktidarındır.

Evet, bu Parlamentonun görevlerinden biri de çiftçinin sorunlarını çözmektir. Dövizin, dolayısıyla girdilerin yükseldiği, ülke ekonomisinin çakıldığı bu süreçte çiftçiye haciz göndermek, hesaplarının bloke edilmesi gibi durumlar insanları çıkmaza sokmaktadır.

Bakınız, 12 Nisan sabahı, İzmir Torbalı’da çiftçilikle geçimini sağlayan 3 çocuk babası Basri Yıldırım, intihar ederek yaşamına son verdi. Basri Yıldırım, tarlasını ve traktörünü sattığı hâlde kredi borçlarını ödeyemeyen binlerce çiftçiden sadece biriydi. Merhuma Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyoruz.

Evet, biz HDP olarak diyoruz ki: Küçük ölçekli çiftçilerimizin bankalara ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarıyla birlikte icralık çiftçinin borçları kamu borcu olarak devletçe karşılanmalıdır ve ödeme güçlüğü içinde olan orta ölçekli çiftçi borçları faizsiz olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Tarımsal üretim ve çiftçilerimiz tüm ülke açısından AKP iktidarının insafına bırakılmayacak kadar değerlidir.

Buradan bir kez daha çiftçilere sesleniyoruz: Haklarınızı ve yaşadığınız sorunları biliyoruz ve sonuna kadar, elinizden alınan haklarınız için yanınızdayız ve bu temelde mücadelemize devam edeceğiz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

15’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

16’ncı madde üzerinde bir önerge vardır. Önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesinin (ç) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“ç) Diğer maddeleri yayımlandığı tarihte,”

                                   İsmail Tatlıoğlu                                        Fahrettin Yokuş                                 Hayrettin Nuhoğlu

                                           Bursa                                                       Konya                                                      İstanbul

                          Dursun Müsavat Dervişoğlu                                 Hasan Subaşı                     Mehmet Metanet Çulhaoğlu

                                           İzmir                                                       Antalya                                                      Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerinde konuşmak isteyen İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 254 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerine söz aldım, selamlarımı sunarım.

Bu madde yürürlükle ilgilidir, farklı bir şey söylemeye gerek görmüyorum.

Partili Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte ısrar edilen bu torba kanun uygulamaları, komisyonları genellikle devre dışı bırakarak yasama zaafı oluşturmaktadır, Türkiye Büyük Millet Meclisinin nitelikli kanun yapma hakkına müdahale edilerek yükümlülüklerini yerine getirmesi engellenmektedir.

Şimdi konuştuğumuz bu torbada 9 farklı kanunda değişiklik yer almaktadır, düzenlediği alan yönünden kanunda bütünlük yoktur, maddeler arasında bağlantıların kurulamadığı bu kanun yapma tekniği aslında İç Tüzük hükümlerine de aykırıdır. Bizim uzun zamandır dile getirdiğimiz, çiftçilerin beklentileri doğrultusunda Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçların tasfiyesi bu kanun kapsamına alındı ama beklentileri karşılamaktan uzaktır. Ziraat Bankasına olan borçların da bu kapsama alınması uygun olacaktı. Kredi borçlarının yapılandırılmasında uygulanacak faiz oranının yüzde 5’e düşürülmesi, taksitlendirmenin üç yıldan beş yıla çıkarılması ve ilk taksitin 2021 Ekimi yerine, 2022 Ekiminde başlaması gerekliydi. Çiftçilerimizin nefes alması bu şekilde sağlanacakken ne yazık ki Hükûmet taleplerimizi sadece reddediyor.

Değerli milletvekilleri, alacakların tahsil edilmesi için defalarca ve sık sık kanunlar çıkarılsa da sonuç alınamadığı anlaşılmaktadır. Vatandaşın ödeme imkânları gerçekçi olarak dikkate alınmadan kanun çıkarılırsa elbette sonuç alınamaz. Ülkemizde yaşanan ekonomik krizlerin uzun süredir devam etmesi, salgın hastalık dolayısıyla daha da derinleşmesi, vatandaşı tamamen zora sokmuştur. İş yapamayan firmalar, şirketler kapanmamak için mücadele ederken vergi ödeyemez duruma düşmüşlerdir. Daha altı ay önce, Ekim 2020’de çıkarılan 7256 sayılı Kanun kapsamında, devlete olan borçlar yapılandırılarak taksite bağlanmıştı. Acaba beklentiler hangi oranda gerçekleşti? Bize intikal eden durum ilk 2 taksiti ödenmediği için yapılandırmaların bozulmuş olduğu yönündedir. Taksitlerini ödeyemediği için yapılandırması bozulan işverenlerimizin daha da zora sokulmasının hiç kimseye faydası yoktur. Oysa, her türlü kolaylık sağlanarak iş yerlerinin açık tutulması, yeni işsizlerin işsizler ordusuna katılmasına engel olacaktır. Büyük müteahhitlerin çok yüksek miktardaki vergi borçları özel kararnamelerle bir kalemde silinirken ülkemizdeki bütün işverenler, aynı şekilde olmasa bile, bazı afları ve yeniden yapılandırmaları hak etmektedir. Genel beklenti, son kanunla bozulan yapılandırmaların telafi edilebilmesi için yeni bir fırsat sağlanmasıdır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde zenginlerin çok zenginleştiği, fukaraların sayıca arttığı ve daha çok fukaralaştığı bir dönem yaşamaktayız. Haksız kazançlar şatafat ve israfla kendini gösterirken soygunlar devam etmektedir. Asıl kötü olan da bu soygun döneminde bazı kamu görevlilerinin aşırı şekilde zenginleşmesidir.

Bu mübarek ramazan ayında sizlere asrısaadette geçen bir olayı hatırlatmak istiyorum. Hazreti Ebubekir’in Halifeliği döneminde Hazreti Abbas’ın valilik görevi biter ve birkaç deve yükü malla döner. Bunu gören Hazreti Ömer “Ya Abbas, bu mallar nedir?” diye sorar. Hazreti Abbas “Ticaretten kazandığım mallardır.” der. Hazreti Ömer “Bu malları hazineye vermelisin.” der. Hazreti Abbas “Benden şüphen mi var?” diyerek malları hazineye vermeyi reddeder. Hazreti Ömer bu kez Halife Ebubekir’e giderek Abbas’ın mallarına el konulmasını ister. Hazreti Ebubekir “Ya Ömer, bu kişi Abbas’tır. Ondan nasıl şüphelenirsin?” der ve Abbas’ın mallarına el konulmasını reddeder.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, devam edin.

HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) – O gece Hazreti Abbas sabaha kadar rüyasında suda boğulduğunu görür. Sabah ilk iş olarak Hazreti Ebubekir’e gider, durumu anlatır ve bütün malları hazineye bağışlar. Bunun üzerine Hazreti Ömer’i çağırırlar ve “Ya Ömer, sen haklı çıktın. Bu karara nasıl vardın?” diye sorarlar. O da içtihadını açıklar değerli milletvekilleri, şöyle der: “Kamu yöneticileri zenginleşemez.”

Sözlerimi bir atasözüyle bitirmek istiyorum: Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul, zurna az.

Mesajın yerine ulaşacağını umar, saygılar sunarım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

16’ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

17’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Buyurun Sayın Altay.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

25.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin oylamasında CHP Grubu olarak çekimser oy kullanacaklarına ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Gönlümüz isterdi ki çiftçinin gözü Meclisteyken, çalışanların, yeme içme sektöründe işlerine gidemeyenlerin gözü Meclisteyken keşke onlara 47 lirayı, 50 liraya yani günde 3 liralık bir zam değil de daha makul bir zam yapabilseydik, çiftçiyi gerçekten haciz kıskacından kurtarabilseydik ama her şeye rağmen bu yapılan düzenlemeyle çiftçi belki ölmeyecek şimdilik, komada kalmaya devam edecek. Bu sebeple istemeye istemeye de olsa bu kanunun tümünün oylamasında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak çekimser oy kullanacağımızı aracılığınızla Genel Kurula ve aziz milletimize beyan etmek için söz aldım.

Teşekkür ederim efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

VI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254) (Devam)

BAŞKAN – İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Açık oylama sonucunu okutuyorum:

Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı   : 329

Kabul                                           : 256

Ret                                              :  28

Çekimser                                      :  45(x)

                                                   Kâtip Üye                                                                   Kâtip Üye

                                                  İshak Gazel                                                               Sibel Özdemir

                                                     Kütahya                                                                     İstanbul”

BAŞKAN – Bu sonuca göre teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

253 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine başlayacağız.

2.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve 77 Milletvekilinin Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3490) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 253)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Gündemimizde başka bir iş bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 20 Nisan 2021 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 18.59



(x) 7/4/2020 tarihli 78’inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonu’ndaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.

(x) 254 S. Sayılı Basmayazı 13/4/2021 tarihli 71’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.