TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                           TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                           72’nci Birleşim

                                                                                  14 Nisan 2021 Çarşamba

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                          İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun, Kanal İstanbul’a ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, patates üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi’nin, Ağrı’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 103’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

 

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan’ın, 14 Nisanın Ağrı Tutak’ın kurtuluş günü olduğuna, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin en güzel örneklerinden birinin Tutak’ta verildiğine ve o büyük mücadeleyi verenleri rahmetle andığına ilişkin konuşması

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan’ın, milletvekillerinin zorda kalmadıkça son bir dakika süreyi istememelerini ve yerinden bir dakikalık konuşmalarda hazırlık yapmalarını rica ettiğine ilişkin konuşması

3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan’ın, Meclis Başkanlığı ve Başbakanlık yapmış devlet ve siyaset adamı Yıldırım Akbulut’a vefatı nedeniyle Allah’tan rahmet, ailesine, aziz millete ve sevenlerine başsağlığı dilediğine ilişkin konuşması

 

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, güvenlik korucularına ilişkin açıklaması

2.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, 14-20 Nisan Şehitler Haftası’na ilişkin açıklaması

3.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmaz’ın, ramazan ayını kutladığına ve pandemide iş yerleri kapatılan esnafın durumuna ilişkin açıklaması

4.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz’ın, bütçe fazlası vermesi nedeniyle Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz’a şükranlarını sunduğuna ilişkin açıklaması

5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, 15-22 Nisan Dünya Turizm Haftası’na ilişkin açıklaması

6.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

7.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, üretim yapamayan Hükûmetin fırsatçılık yaptığına ilişkin açıklaması

8.- Van Milletvekili İrfan Kartal’ın, uzaydan çekilen Van Gölü fotoğrafına ilişkin açıklaması

9.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önal’ın, ramazan ayını kutladığına ve emeklilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

10.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in, Kargı Koyu’nun özelleştirilmesine ilişkin açıklaması

11.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, 128 milyar doların nerede olduğunu öğrenmek istediklerine ilişkin açıklaması

12.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

13.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan’ın, antrenörlerin Gençlik ve Spor Bakanlığından antrenör alımı yapılmasını talep ettiklerine ilişkin açıklaması

14.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, Sivas Numune Hastanesinde sağlık çalışanlarına yapılan saldırıyı şiddetle kınadığına, Sivasspor’un başarılarının devamını dilediğine ve ramazan ayını kutladığına ilişkin açıklaması

15.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu’nun, 128 milyar doların nerede olduğunu öğrenmek istediklerine ilişkin açıklaması

16.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, 14-20 Nisan Şehitler Haftası’na, Ağrı’nın 103’üncü kurtuluş yıl dönümünü tebrik ettiğine, tam kapanmadan başka hiçbir tedbirin yeterli olmayacağına, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının zararı nedeniyle özelleştirilmek istendiğine ve tarihin ve aziz milletin bu yapılanların hesabını mutlaka soracağına ilişkin açıklaması

17.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, 14-20 Nisan Şehitler Haftası’na, Bağımsız Türkiye Partisi eski Genel Başkanı Haydar Baş’ın vefat yıl dönümüne, Covid-19’la mücadele kapsamında alınan tedbirlere uyulması gerektiğine, aşı sırası gelenlerin aşı yaptırmalarının önem arz ettiğine ve Batı’da ırkçı syasetin ana akım siyasetin dili hâline gelmesinin son derece tehlikeli bir durum olduğuna ilişkin açıklaması

18.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, 14 Nisan Enfal Kurbanlarını Anma Günü’ne, Ezidilerin Çarşema Sor Bayramı’nı kutladığına, yandaşların usulsüz ihalelerle kalkındırılmaya devam edildiğine ve öğrencilere yönelik baskıların Türkiye açısından utanç tablosu olduğuna ilişkin açıklaması

19.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Türkiye’nin enflasyonda dünya ve vaka sayısında Avrupa şampiyonu olduğuna, Bilim Kurulunun tavsiyelerini bilme hakkımız olduğuna ve 128 milyar dolarla ilgili bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması

20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, Recep Tayyip Erdoğan’ın on sekiz yıldır milletin kendisine giydirdiği iktidar hırkasının sorumluluğunu yerine getirdiğine ve hakikati konuşmamız ve aramamız gerektiğine ilişkin açıklaması

21.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

22.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, Adıyaman’daki sağlık çalışanı eksikliğine ilişkin açıklaması

23.- Antalya Milletvekili Feridun Bahşi’nin, tip 1 diyabet hastası çocukların sorunlarına ilişkin açıklaması

24.- Giresun Milletvekili Necati Tığlı’nın, akademisyenlere yönelik baskı ve işten çıkarmalara ilişkin açıklaması

25.- Antalya Milletvekili Aydın Özer’in, çiftçiye gerçekten destek olmak için tüm borçlarının gecikme faizlerinin silinmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

26.- Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçı’nın, Hatay İskenderun’daki maden ocaklarına ilişkin açıklaması

27.- Erzincan Milletvekili Süleyman Karaman’ın, vefatı nedeniyle Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması

28.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, vefatı nedeniyle Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması

29.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, vefatı nedeniyle Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması

30.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, vefatı nedeniyle Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması

31.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, vefatı nedeniyle Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması

32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, vefatı nedeniyle Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması

33.- Trabzon Milletvekili Salih Cora’nın, şehit olan Pilot Yüzbaşı Burak Gençcelep’in sivillere zarar vermemek adına büyük fedakârlık yaptığına ilişkin açıklaması

34.- Erzincan Milletvekili Burhan Çakır’ın, vefatı nedeniyle Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması

35.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkan’ın, kargo ve yük taşıyıcılarının sorunlarına ilişkin açıklaması

 

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve arkadaşları tarafından, pandemi nedeniyle işten çıkarmanın yasak olduğu dönem süresince işveren tarafından kod 29 maddesi kullanılarak iş akdine son verilen çalışanların durumlarının araştırılması, işverene tazminat ödeme zorunluluğunu kaldıran ilgili uygulamanın kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla 14/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, Mardin Milletvekili Pero Dundar ve arkadaşları tarafından, Covid-19 salgınında eğitim emekçilerinin yaşadığı sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, coronavirüs salgınıyla etkin mücadelenin sağlanması ve gerekli önlemlerin ele alınabilmesi amacıyla 2/12/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (8/30) esas numaralı Genel Görüşme Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlara Üye Seçimi

1.- (10 / 96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) esas numaralı Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçim

 

VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Duyurular

1.- Başkanlıkça, Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak üzere toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin duyuru

 

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254)

2.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve 77 Milletvekilinin Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3490) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 253)

 

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Manisa Milletvekili Uğur Aydemir’in 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerinde şahsı adına yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

14 Nisan 2021 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72’nci Birleşimini açıyorum.(x)

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Kanal İstanbul hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun, Kanal İstanbul’a ilişkin gündem dışı konuşması

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kanal İstanbul hakkında gündem dışı söz aldım. Selamlarımı sunarım.

On yıldır seçim önceleri gündeme getirilen, son iki yıldır da gündemden hiç düşmeyen, iddialara göre emperyalist güçlerin özel isteği olarak AKP hükûmetlerine haritasıyla birlikte servis edilen Kanal İstanbul her ne kadar henüz proje vasfını kazanamamış olsa da en çok konuşulan, hatta siyasi ortamı karıştıran bir konu olmayı sürdürmektedir.

Ben, Çevre ve Şehircilik Bakanı ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanının Kanal İstanbul hakkında geçen haftaki beyanlarıyla ilgili konuşacağım.

Şunu peşinen belirtmeliyim ki AKP hükûmetlerinin en başarılı olduğu konuların başında algı operasyonları gelmektedir, gene öyle bir operasyonla karşı karşıyayız. İşte söyledikleri: “‘Ya kanal ya İstanbul.’ diyenlerle, Türkiye’nin tüm projelerine itiraz eden takozcu odalar ile her hayra fren olmaya çalışan kör ve sağır muhalefet anlayışı, 126 emekli büyükelçinin sözleri ile 103 emekli amiralin kullandığı ifadeler ne kadar da birbirlerine benzemektedir. Kanal İstanbul, Boğaz’ı koruma projesidir; on binlerce gencimize istihdam sağlayacak, yatırım bedelini birkaç yıl içerisinde karşılayacak, her yıl ekonomiye milyarlarca liralık katkı sunacak bir projedir. 56 kurum ve kuruluşumuzun, belediyelerimizin, üniversitelerimizin, 200’den fazla bilim adamımızın, medya ve vatandaşlarımızın katkılarıyla hazırlanan Türkiye’nin en kapsamlı ÇED raporuyla hayata geçirilmektedir. Orada, 500 bin nüfuslu, dünyanın en geniş, akıllı şehri kurulacaktır. 2050’de yıllık 78 bin gemi geçişinin olacağı İstanbul Boğazı, keskin dönüşleri, dip akıntıları ve yoğun trafiği yüzünden zor bir su yoludur. Kanal İstanbul ise gemi geçişleri için ideal bir su yolu olacaktır. Proje çalışmaları, imar planları tamamlanmıştır, ihale hazırlıkları devam etmektedir.”

Değerli milletvekilleri, hiçbir tutarlı yanı, dayanağı, bilimsel desteği olmayan boş lafları güzel bir şekilde cümleler kurarak sunmak eğer bir sanat olsaydı bunun adı “palavra sanatı” olurdu. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Şimdi o bakanlara soruyorum: Türk milletinin hakkını koruduğumuz, yanlış işlere ve soygunlara karşı çıktığımız için muhalefeti suçluyorsunuz ama eleştirilerimizi duymadığınıza göre asıl kör ve sağır siz değil misiniz? Kanal İstanbul’a karşı olanlarla konuşmaktan niçin kaçıyorsunuz? Siz “Proje.” diyorsunuz, biz “Proje vasfını kazanmamıştır.” diyoruz; sebebini merak etmiyor musunuz? Siz “İstanbul Boğazı’nı koruma ve depreme karşı dayanaklı 500 bin kişilik şehir kuracak ve kanaldan para kazanacağız.” diyorsunuz, biz ise “Geriye dönüşü olmayan felaketlere sebep olacak, ekonomik bedeli çok yüksek, hiçbir zaman para kazanma ihtimali yok. İstanbul Boğazı’ndan daha güvenli değil, ayrıca siyasi sonuçları da olacak.” diyoruz; duymuyor musunuz? Karşı çıkan bilim insanlarının isimleri ve makaleleri, bütün mühendis odalarının çalışmaları ortadadır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bilimsel çalışmalar yapıyor, sonuçlarını açıklıyor, hiçbir şey gizli değil. Sizinkiler niçin gizli? Buna bir cevabınız var mıdır? ÇED raporunu hiç okudunuz mu? İçindeki çelişkilerden ve yanlış hesaplardan haberiniz yok mu? Cumhurbaşkanı cuma çıkışında “ÇED raporu tamamlandı. İsteseniz de istemesiniz de Kanal İstanbul’u yapacağız, yaz aylarında temel atacağız." dedi. Cumhurbaşkanına yanlış bilgiler vererek yanılttığınızı düşünmüyor musunuz? On binlerce gencimize hangi sahalarda istihdam sağlayacaksınız? Yatırım bedeli ne kadardır ki birkaç yılda karşılayacaksınız? Her yıl milyarlarca lirayı nasıl kazanacaksınız? Bu çalışmaya katılan 56 kurum ve kuruluşun adları niçin açıklanmıyor? İstanbul Büyükşehir Belediyesi her bakımdan ve şiddetle karşı çıktığına göre katkı sağlayan belediyeler hangileridir? Hangi üniversiteler bu çalışmaya nasıl katkı vermiştir? 200’den fazla bilim adamı hangi üniversitelerde görev yapmaktadır, isimleri nedir? İstanbul büyük depremin tehdidi altında çare beklerken 500 bin nüfuslu akıllı şehir kurmak İstanbullulara hakaret değil midir? Kuracağınız bu akıllı şehir Katarlılar ve Çinliler için midir? İstanbul’un şehir anayasası olan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planını resen değiştirdiniz, şimdi bir daha değiştirdiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun toparlayınız.

HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) – Hâlen askıda itirazlar devam ederken “Bitti.” demeniz ayıp olmuyor mu? İtirazları niçin ve hangi hakla ciddiye almıyorsunuz?

Değerli milletvekilleri, şu üç hususa dikkat çekmek istiyorum:

1) Kanalı yapmak için İstanbul Boğazı’nı koruma gerekçesi bilimsel verilere dayanmamaktadır.

2) Şayet yapılırsa oluşacak zararlar ve tehlikeler çok fazladır.

3) ÇED raporu yanlışlıklarla dolu ve yetersizdir. Cumhurbaşkanına doğru bilgiler sunulmamaktadır.

Bu çerçevede, her iki görüşü savunanların konuyu sağduyuyla inceleyerek bir sonuca varmalarının şart olduğunu belirtiyor, saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, patates üreticilerinin sorunları hakkında söz isteyen Ömer Fethi Gürer’e ait. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

“Patates” deyince akla sen geliyorsun bak, ne güzel.

Buyurun Sayın Gürer.

2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, patates üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kasım ayında patates hasat edildi. Bugünkü durumu o günden gördüğümüz için sürekli yetkilileri uyardık: “Toprak Mahsulleri Ofisi eliyle patatesi alın, çiftçiyi mağdur etmeyin.” dedik. Altı ay sonra söylediklerimizi duydular ama eksik duydular. Çünkü Toprak Mahsulleri Ofisi bölgede alıma başladı; yalnızca iyi patatesi alıyor, seçiyor ve bir taahhütname imzalatıyor, diyor ki çiftçiye: “Bu verdiğin patates gittiği yerde kabul görmezse nakliye ücreti dâhil tüm masrafları senden geri alırım.”

Yapılması gereken mağdur çiftçinin sorununu çözmek iken, çiftçinin elindeki işe yarayan patates alınıp geriye kalan patates konusunda çiftçi yalnızlığa itiliyor. ÇKS şartı aranıyor, dekar başına 2 tonluk alım yapılıyor, ayrıca 25 kiloluk çuvallarda kamyon üzerinde 85 kuruştan patates alınıyor. Peki çürüyen patates, hayvan yemi olan patates, bu anlamda sorun yaşayan çiftçi ne olacak? Bu konuda ne yazık ki şu ana kadar siyasi iktidar hiçbir şey yapmadı.

Bakınız, değerli arkadaşlar, patatesin önemli bölümü depolarda bu hâlde yani şu anda ne yazık ki çiftçimizin elinde, özellikle küçük çiftçimizin elinde patates çimlendi. Bu çiftçinin zararını ziyanını kim karşılayacak? Aylardır söylüyoruz, “Alın bu patatesi, alın bu patatesi; çiftçiyi mağdur etmeyin. Toprak Mahsulleri Ofisini bu iş için görevlendirin.” diyoruz. Sayın Bakan televizyonlara çıkıyor, diyor ki: “Toprak Mahsulleri Ofisinin böyle bir görevi yok.” Sonra da şimdi, o Toprak Mahsulleri Ofisi iki ay sonra patates alımına başlıyor. İki ay önce bu patatesi alsaydınız, çiftçiyi mağdur etmeseydiniz daha iyi değil miydi? Bu, Adalet ve Kalkınma Partisinin tarım politikalarının duvara tosladığının somut göstergesi. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Bir vahim durum daha var, bunun da altını çizerek burada belirtmek istiyorum ki şu anda Toprak Mahsulleri Ofisi patatesi alıp dar gelirli yurttaşlara dağıtıyor -doğru bir iş yapıyor- ancak turfanda patatesin çıkmasına daha yirmi-yirmi beş gün var, bu sürede piyasanın boş kalıp patatesin aşırı fiyatla tüketiciye erişmesinin yolu açılabilir. Aracıları ve fırsatçıları Ticaret Bakanlığı takibe alsın. Baktım, bir markette kışlık patatesi taze patates diye 3 liradan satıyorlar; bu, insafsızlık. O patatesi yerinde 25 kuruşa alanlar, büyük, fahiş fiyatlarla para kazanıyorlar. Bunları kontrol etmesi gereken siyasi iktidardır. Ayrıca, önümüzdeki süreçte sorun yaşanmaması için de bugünden planlamanın yapılması şarttır.

Çiftçi mağdur durumdadır. Patateste, soğanda ortaya çıkan sonuç, özelinde tarımın yaşadığı tüm sorunların açık bir göstergesidir. İran patateste Türkiye’nin yurt dışındaki pazarını önemli ölçüde ele geçirdi. Niye geçirdi, biliyor musunuz? Nakliyenin Türkiye’de çok pahalı olması nedeniyle Türki Cumhuriyetlerine ve Orta Doğu’ya geçtiğimiz dönem içinde gönderdiğimiz patatesi gönderemedik. Yanlış tarım politikalarının bir uygulaması da geçen yıl Mısır’dan Türkiye patates ithal etti. Bu ayıp aslında bu siyasi iktidara yeter çünkü Türkiye’de patates ithal etmenin mantığı yok.

Bakınız, soğanı ve patatesi dondurulmuş, işlenmiş gıdaya döndürüp katma değerli ürün olarak uzun süre koruyup yurt dışına göndermek olası. Şu anda korunaklı depo sayısı sınırlı. Korunaklı depodaki patatesi alacağınıza önümüzdeki süreç için daha iyi korunabilecek koşullar yaratılmalı. Evlerin bodrum katları depo olarak kullanılıyor, mağaralar kullanılıyor, buralar ürünü saklamıyor oysa ürün korunaklı yerde uzun süre saklanabilse piyasanın yükselmesinin önü de kesilir. Üreticinin korunmadığı, tüketicinin korunmadığı; aracıların, rantçıların, ithalatçıların cirit attığı, para kazandığı bir ülke durumuna ülkemiz getirildi. (CHP sıralarından alkışlar) Bu konuda politikaların yetersizliğini ve yanlışlığını sürekli gündeme getiriyoruz. Çiftçi ne ekiyorsa para kazanmıyor; ilacı, gübresi, tohumu, mazotu, yer altından çıkardığı suyun elektrik parası yüzde 100’e yakın artmış, geliri ise bu oranda artmıyor. Böyle olunca çiftçi topraktan uzaklaşıyor. Tarım kesiminin daralması ülkemizin daha çok ithalata bağlanması anlamına gelir. FİSKOBİRLİK’i, ÇUKOBİRLİK’i, ANTBİRLİK’i, TARİŞ’i, Trakya Birlik’i yok ediyorsunuz, Toprak Mahsulleri Ofisine, ithal getirdiğiniz ayçiçeği yağını 5 litrelik olarak satmak üzere görev veriyorsunuz. Bu da saçmalığın daniskası. (CHP sıralarından alkışlar) Doğru olanı, doğru yerde, doğru zamanda uygulayacaksın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Ders veriyorsun, ders.

BAŞKAN – Buyurun, anlatın.

ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) – Toprak Mahsulleri Ofisi kara gün dostuydu. Türkiye’de Adalet ve Kalkınma Partisi ne yazık ki çiftçi kuruluşlarını yani kamunun tarımda varlığını sona erdirdi, onun yanında gübreyi de tohumu da ilacı da özel sektörün kucağına attı. Kamuda olsun, özel sektörde olsun fiyat fırladığı zaman bu konuda destekleyici olarak kamu devreye girsin, çiftçi korunsun. Ülkenin geleceği tarıma verilecek destekten geçiyor. Eğer, pandemi dönemi de Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarının tarım politikasını doğru biçimde yönlendirmeye yetmediyse ne yetecek? (CHP sıralarından alkışlar)

Bu kadar sorunun, yoksulluğun arttığı yerde patatesi fakire fukaraya dağıtmak doğru bir yöntem ama onu üretenlerin depoda çürüyen patatesine de siyasi iktidar çözüm bulmalı, sahip çıkmalı ve o patatesleri almalı.

Cumhurbaşkanı 1 milyon 250 bin ton patates alınacağını söyledi. TMO ne kadar alacak, takip edeceğiz diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Patates üreticileri seninle gurur duyuyor, gurur.

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, Ağrı’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 103’üncü yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi’ye aittir.

Buyurun Sayın Çelebi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Ağrı Milletvekili Ekrem Çelebi’nin, Ağrı’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 103’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Ağrı’mızın düşman işgalinden kurtuluşunun 103’üncü yılı dolayısıyla şahsım adına gündem dışı söz almış bulunmaktayım, bu vesileyle, ekranları başında bizleri izleyen aziz Ağrılı hemşehrilerimi, aziz milletimizi ve Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

 Sözlerime başlamadan önce, rahmet ayı olan on bir ayın sultanı ramazanışerifin milletimize ve İslam âlemine hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.

Bugün 14 Nisan Şehitler Haftası olması sebebiyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere; vatanı, bayrağı ve ezanı uğruna canlarını seve seve feda eden tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum.

Değerli milletvekilleri, 15 Nisan, Ağrı ilimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 103’üncü yıl dönümüdür. Kadim şehrimiz Ağrı, tarihte birçok kavme ve medeniyete ev sahipliği yapmış, Anadolu’nun kalıcı yurt olmasında önemli bir geçiş güzergâhı olmuştur. Şair boşuna söylememiş “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır; toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” diye. İşte bugün burada bir araya gelip bu mübarek ayda şehrin düşman işgalinden kurtuluşunun 103’üncü yılını hür ve bağımsız bir şekilde yâd ediyorsak bunun yegâne nedeni, kahraman Ağrılı ecdadımızın verdiği bağımsızlık mücadelesi ve döktüğü kandır.

Kurtuluş günlerimiz, tarihe ışık tutması, geleceğimize yön vermesi açısından son derece önemlidir. Anadolu’yu yurt edindiğimiz 1071 Malazgirt Zaferi’nden beri ülkemizin üzerinde emelleri olan düşmanlar tarafından 1914 yılında başlayan Rus ve Ermenilerin hunharca saldırısıyla bölgemizde bir işgal hareketine girişilmiş, halkımıza çok büyük zulüm, işkence ve katliamlar yapılmıştır. Bir asır önce Kâzım Karabekir yönetimindeki şanlı ordumuz, düşmanı ve iş birlikçi Ermeni çetelerini 14 Nisan 1918’de Patnos, sırasıyla Diyadin, Doğubeyazıt, Hamur, Taşlıçay ve Tutak ilçelerimizden, 15 Nisan 1918’de Ağrı ilimizden, 16 Nisan 1918’de ise Eleşkirt ilçemizden çıkararak Ağrı’mızı düşman işgalinden kurtarmışlardır. Bu şanlı mücadele sonucunda ecdadımız bizlere bu cennet vatanı hediye etmişlerdir. Biz de ecdadımızın vatana olan sevgisini ve bu uğurda gösterdikleri üstün kahramanlıkları asla unutmayacağız ve unutturmayacağız. Bin yıllık kardeşliğimizi bozmaya çalışanlara dün olduğu gibi bugün de aynı ruhla, aynı kararlılıkla ve tek bir yumruk olarak cevap vereceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’mizin çatısı kadim ilimiz Ağrı; heybetli Ağrı Dağı’yla, insanlığın 2’nci kez neşvünema bulduğu Nuh’un Gemisi’yle; Anadolu Selçuklu mimarisiyle inşa edilmiş, ilk kez kalorifer sisteminin kullanıldığı İshak Paşa Sarayı, Alaska’dan sonra dünyanın 2’nci büyük meteor çukuruyla Doğubeyazıt’ımız; Meya Mağaralarına ev sahipliği yapan, kaplıcalar diyarı Diyadin ilçemiz; Balık Gölü’müzle meşhur Taşlıçay ilçemiz, Kösedağ gibi başı dimdik duran insanlarımızın olduğu Eleşkirt ilçemiz, Selçuklu kümbetiyle meşhur Hamur ilçemiz, Murat Nehri’yle özdeşleşen yeşil ve gerçekten çok güzel Tutak ilçemiz -Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Celal Adan’ın memleketi, buradan Sayın Başkanımıza da selamlarımızı iletiyoruz ve bugün de Tutak ilçemizin kurtuluş günüydü- 1071’de Doğansu köyünde -eski adıyla Sultanmut- Sultan Alparslan’a ev sahipliği yapan, sırtını Süphan Dağı’na yaslayan, tarihiyle, ovasıyla, insanlığıyla meşhur Patnos ilçemiz; Orta Asya’dan gelen kavimlerin tarihî İpek Yolu’yla Anadolu’ya girişleri sırasında bir geçiş noktası olmuş, dolayısıyla birçok medeniyete ev sahipliği yapan yeşil Ağrı ilimiz.

Değerli milletvekilleri, kader edindiğimiz ve var olmanın güç olduğu bu mübarek topraklarda her zamankinden daha sıkı bir birlik, beraberlik ve kardeşlik hukukuyla hareket edip bugüne kadarki kazanımların, hizmetlerin ve atılımların devamına odaklanarak “her şey Ağrı ve Ağrılı için” düsturuyla hareket edip dosta güven düşmana korku salmaya devam edeceğiz.

Değerli milletvekilleri, bu topraklarda kana kan ve cana can karışmış. Bu coğrafyada bölücülere ve ayrılık tohumu ekenlere asla fırsat vermeden iri olacağız, diri olacağız ve hep birlikte Ağrı’nın ve Ağrılının refah ve huzuru için inşallah çalışacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Ekrem Bey, toparlayın.

EKREM ÇELEBİ (Devamla) – Bu duygu ve düşüncelerle, Ağrı’mızın ve ilçelerimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 103’üncü yılını tekrardan kutluyorum. Vatanı uğruna fedakârca savaşan tüm şehitlerimizi, gazilerimizi bir kez daha rahmet, minnet ve saygıyla yâd ediyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan’ın, 14 Nisanın Ağrı Tutak’ın kurtuluş günü olduğuna, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin en güzel örneklerinden birinin Tutak’ta verildiğine ve o büyük mücadeleyi verenleri rahmetle andığına ilişkin konuşması

BAŞKAN – Ekremciğim, teşekkür ederim.

Değerli milletvekilleri, gerçekten, Ekrem Bey’e teşekkür ediyorum. Ben Ağrı’nın Tutak kasabasındanım. 14 Nisan, Tutak’ın kurtuluş günü. Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin en güzel örneklerinden biri Tutak’ta verilmiştir. Dar imkânlarla teslim olmamıştır, Tutak bir destan yazmıştır. Bugün, Tutak’ın gurur günüdür, 14 Nisan. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, o gün o büyük mücadeleyi verenleri rahmetle anıyorum.

Değerli milletvekilleri, şimdi, sırasıyla 15 milletvekiline söz vereceğim.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Sayın Başkanım, bir şey arz edebilir miyim? Çok özür dilerim.

BAŞKAN – Estağfurullah.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Tabii, aslında, burada 1071’i söyledik ama aslında 1071 tarihi bizim hem ümmetimizin tarihi hem Selçuklu’nun tarihi hem Osmanlı’nın tarihi hem de Türkiye Cumhuriyeti devletinin tarihidir ama bu tarihe bir itirazımız var, sadece “1071 Malazgirt Meydan Savaşı” diye geçiyor. Aslında, bu tarihin içerisine parantez açıp da “1071 Malazgirt Meydan Savaşı Ağrı ve Patnos Meydan Muharebesi”nin olduğunu takdirlerinize kayıtlara geçmek için de bunu söyledim.

BAŞKAN – Sağ olun.

“Tutak” ismi de Selçuklu beylerinden geliyor.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Çünkü 1071, Tutak-Patnos, o havalinin yüzde 80’inde geçmiştir ama isimle ilgili olarak sadece “Malazgirt” olması hasebiyle tarihe geçmiştir.

Saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Bir beş dakika daha verin.

BAŞKAN – Sayın Kılavuz…

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, güvenlik korucularına ilişkin açıklaması

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Teröristlerin korkulu rüyası ve hainlerin hedefi olan “Ezan dinmesin, bayrak inmesin, vatan bölünmesin.” anlayışıyla, milletimizin huzur ve güvenliği adına imanla ve cesaretle görev yapan, nice şehitleri ve gazileri bağrından çıkaran güvenlik korucularımızın, ailelerinin temel ihtiyaçlarını karşılayıp çocuklarına daha iyi bir yaşam sunabilmeleri için düzenlemeler yapılmalıdır.

Bu noktada, korucularımız, sosyal güvencelerinin yeniden ele alınmasını, özlük haklarının, çalışma koşulları ve görev tanımlarının düzenlenmesini, ekonomik şartlarının iyileştirilip statülerinin netleştirilmesini, yurt içi ve yurt dışı görev ücretlerinin artırılıp korucu kanunu çıkarılmasını beklemektedirler.

Dualarımız ve desteklerimiz kahraman güvenlik korucularımızla beraberdir. Fedakâr ve cefakâr güvenlik korucularımızı muhabbetle selamlıyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Taşkın…

2.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, 14-20 Nisan Şehitler Haftası’na ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

İnancımıza göre, şehitlik ve şehadet makamı peygamberlikten sonra makamların en yücesidir. Şehit; vatan, millet ve mukaddesat için gözünü kırpmadan canını feda eden kimsedir. Bu topraklarda şehitler tepesi hiç boş kalmamıştır, kahramanlarımız yurdumuzu yaşatmak için hep can vermişlerdir.

AK PARTİ olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, hiçbir şehit ve gazimizin kanını yerde bırakmadık, şehitlerimizin bize emaneti olan şehit yakınlarımıza, gazi ve gazi yakınlarımıza hizmet etmeyi şerefli bir vazife olarak gördük. Bu amaçla, kamuda istihdam edilen şehit yakını, gazi ve gazi yakını sayısı 2002’de yalnızca 6.315 iken on dokuz yılda bu sayıyı 7 kat artırarak 45.484’e çıkardık.

İçinde bulunduğumuz Şehitler Haftası münasebetiyle tüm kahraman şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Yılmaz…

3.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmaz’ın, ramazan ayını kutladığına ve pandemide iş yerleri kapatılan esnafın durumuna ilişkin açıklaması

ÜMİT YILMAZ (Düzce) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tüm İslam âleminin ramazan ayını kutluyor, tüm insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

Covid-19 vaka sayılarındaki artış, mecburi olarak ek tedbirler uygulanmasını getirmiştir. Bu ek tedbir uygulamaları, yine en çok, küçük esnaf olan kafe, kahvehane, lokanta ve benzeri esnafımızın canını yakacağa benzemektedir. Ek tedbir uygulamaları neticesinde dükkânları tekraren kapanacak olan esnafımızın doğal gaz, elektrik ve su aboneliklerine dair faturaları gelmeye devam etmektedir. Ancak, herkes takdir edecektir ki çalışmayan esnafımızın bu faturaları ödeyebilmesi mümkün değildir. Bu dönemde kapanan esnafımızın fatura ödemelerinin mümkünse alınmaması, mümkün değilse en azından üç dört ay sonrasına ertelenerek taksitle ödenmesine imkân sağlanması gerekmektedir. Bu sayede, dükkânları kapanan esnafımıza moral ve az da olsa ek bir katkı sağlanacaktır.

BAŞKAN – Sayın Arkaz…

4.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz’ın, bütçe fazlası vermesi nedeniyle Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz’a şükranlarını sunduğuna ilişkin açıklaması

HAYATİ ARKAZ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Geçtiğimiz hafta, Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, Silivri Belediyesinin tarihinde ilk defa bütçe fazlası verdiğini açıkladı. Lider Devlet Bahçeli Bey’in dediği gibi, belediyecilik dokunmaktır, düşünmektir, hissetmektir ve aşkla sorunlara odaklanmaktır. Vatan sevgisi millete hizmetin en büyüğüdür. Bu sevginin en iyi gösterileceği zeminlerden biri de hiç şüphesiz yerel yönetimlerdir. Silivri Belediyesi, Milliyetçi Hareket Partisinin üretken belediyecilik anlayışını Silivri başta olmak üzere tüm İstanbul halkına göstermektedir. Bu vesileyle Başkan Volkan Yılmaz ve ekibine Silivri halkı ve şahsım adına şükranlarımı sunuyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Şeker…

5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, 15-22 Nisan Dünya Turizm Haftası’na ilişkin açıklaması

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Saygıdeğer milletvekilleri, ülkemizde 15-22 Nisan tarihleri arası Turizm Haftası olarak kutlanmaktadır. İlk çağlara uzanan tarihiyle, kültürüyle, doğasıyla, deniziyle ve çevre varlıklarıyla gizemli sırlara sahip olan, sanayinin merkezi, seçim bölgem Kocaeli, AK PARTİ iktidarının ve Büyükşehir Belediyemizin yaptığı yatırımlarla “bacasız sanayi” dediğimiz turizmde de iddialı bir kent hâline geldi, yani küllenmiş değerleri su yüzüne çıkarılarak turizme kazandırıldı. Marmara, Karadeniz ve Sapanca Gölü’nün sınırları olan Kocaeli, tarihi, kültürü, doğal güzellikleri, mavi bayraklı plajları, Kartepe Kayak Merkezi ve diğer güzellikleriyle turizm açısından da ayrı bir önem taşımaktadır. Tüm vatandaşlarımızı Kocaeli’mizin güzelliklerini görmeye davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Şimşek…

6.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkanım, Hükûmetimiz, Tarım Krediye olan borçların yapılandırılmasıyla ilgili kanun teklifini Meclisimize sunmuştur. Yalnız, çiftçilerimizin borçlarının çoğunluğu Ziraat Bankası ve özel bankalara olan borçları, çiftçi kredileridir. Mutlaka Ziraat Bankası ve özel bankalara olan çiftçi kredilerinin de yapılandırma kapsamına alınması çiftçilerimizin beklentisidir. Ayrıca, çiftçilerimize ucuz mazot, sulamada ucuz elektrik ve DSİ’nin sulama ücretlerinde indirim yapılması ve destek paketinde mutlaka tohum ve gübre desteği verilmesi çiftçilerimizin talebidir. Ayrıca, limon ihracatında bu yıl sıkıntılar yaşanmakta ve limon fiyatları neredeyse geçen yılın yarı fiyatına düşmüştür. Bu konuda da mutlaka ihracatçı teşvik edilmeli, pandemi döneminde gece gündüz çalışan çiftçilerimizin yüzü güldürülmelidir.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Yılmazkaya…

7.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, üretim yapamayan Hükûmetin fırsatçılık yaptığına ilişkin açıklaması

BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) – Sayın Başkan, üretim yapamayan Hükûmet iyiden iyiye fırsatçı oldu. Toplu taşıma yerine özel araçla yolculuk yapmak isteyen vatandaşın otomobil talebi artınca hemen ÖTV’ye zam yapan; pandemi sürecinde öğrencilerin uzaktan eğitim için internetin ücretsiz olması gerekirken evde çalışanların da bu zor günlerde ülke genelinde internet ihtiyacı artınca hemen iletişim vergisini artıran; kış gelince vatandaşın doğal gaz tüketimi artınca altı ayda doğal gaza 6 defa zam yapan; yazın vatandaş bir haftalık tatil yapacak, hemen otel konaklama vergisi getiren; vatandaş döviz ve altın birikimine yönelince hemen alım satım vergisi getiren fırsatçı bir Hükûmetle karşılaştık. Diğer ülkelerin ağırlıklı gelirler kalemine baktığımızda Almanya’da otomotiv, Japonya’da elektronik, Çin’de toplu üretim, Hindistan’da yazılım; Türkiye’nin gelir kalemleri trafik, radar, maske, sokağa çıkma cezası, sigara, elektrik, TEKEL, doğal gaz, su, vergi, harçlar, akaryakıt, köprü geçiş ücretleri, bedelli askerlik, paralı poşet, imar barışı ve dahası.

Takdiri halkımıza bırakıyorum.

BAŞKAN – Sayın Kartal…

8.- Van Milletvekili İrfan Kartal’ın, uzaydan çekilen Van Gölü fotoğrafına ilişkin açıklaması

İRFAN KARTAL (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; NASA tarafından uzaydan çekilmiş olan Van Gölü’müzün fotoğrafı ülkemizden ve dünyadan büyük bir destek alarak son yirmi yılın en iyi 32 fotoğrafı arasından 1’inci olmayı başardı. Bu başarıda emeği geçen Sayın Cumhurbaşkanımızın kıymetli eşi Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi’ye, değerli bakanlarımıza, milletvekili arkadaşlarıma, oy kullanarak bizi başarıya ortak eden tüm katılımcılara şahsım ve Van halkı adına şükranlarımı sunuyorum.

Bu güzide fotoğrafı çeken, Van Gölü’müzü tüm dünyada tanıtmaya katkıda bulunan Astronot Kate Rubins’e teşekkürlerimizi sunuyoruz. Van halkı adına kendisini ve tüm milletvekillerimizi en kısa zamanda kadim şehrimize gelmeye, dünyaca ünlü kahvaltımızı tatmaya ve Van’ımızın güzelliklerini görmeye davet ediyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Önal…

9.- Kırıkkale Milletvekili Ahmet Önal’ın, ramazan ayını kutladığına ve emeklilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

AHMET ÖNAL (Kırıkkale) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Başta Kırıkkaleli hemşehrilerim olmak üzere ülkemizin ve tüm İslam âleminin mübarek ramazan ayını tebrik ediyorum.

İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz ve salgın hastalık ortamında esnafımızla birlikte en zor günleri emeklilerimiz geçiriyor. Kırıkkale’de sayısı 50 binleri, Türkiye genelinde ise 10 milyonu bulan emeklilerimiz ortalama 1.500 TL emekli aylığıyla geçinmeye çalışıyor. Yıllarca vergi veren, üreten, alın teri döken emeklilerimiz âdeta yaşam mücadelesi veriyor. 2018 yılından beri aldıkları ve üç yıldır herhangi bir zam yapılmayan bayram ikramiyelerine yapılacak zammı büyük bir merakla bekleyen emeklilerimiz Sayın Cumhurbaşkanının sadece enflasyon oranında zam yapılacağını duyurmasıyla büyük bir hüsrana uğradılar. Son bir yılda ayçiçeği yağına yüzde 60, yumurtaya yüzde 100, elektriğe yüzde 30, doğal gaza yüzde 35 zam yapılan bir ortamda emeklilerimizin bayram ikramiyeleri en az 1.500 TL’ye çıkarılmalıdır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Girgin…

10.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in, Kargı Koyu’nun özelleştirilmesine ilişkin açıklaması

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Doğal güzellikleriyle ünlü Datça’nın en değerli bölgesi otel yapılmak üzere özelleştiriliyor. Datça’nın en güzel yerlerinden biri olan Kargı Koyu’nda kamuya ait 128 dönümlük arazinin Cumhurbaşkanlığı kararıyla otel ve otopark yapılması için Özelleştirme İdaresine devredilmesini kabul etmiyoruz. Kıyılar halkındır, Datça çocuklarındır, Datça hayvanlarındır, Datça bitkilerindir, Datça asla betonların değildir. İktidara sesleniyoruz: Paraya olan esaretiniz yüzünden ülkeyi betondan bir cehenneme çevirdiniz, güzel olan her şeye düşmansınız ve her şeyi yok ediyorsunuz. Artık durun, ellerinizi çekin cennetlerimizin üzerinden. Datça da kıyıları da denizi de ormanı da herkesindir yani hiç kimsenin değildir, hiçbiri özelleştirilemez. Antik Çağ’dan bu yana yarımadaların en güzeli olarak ifade edilen Datça’mızın doğal, tarihî ve kültürel zenginliklerinin betona kurban edilmesini istemiyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Kasap…

11.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, 128 milyar doların nerede olduğunu öğrenmek istediklerine ilişkin açıklaması

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

AK PARTİ’nin unuttuğu kısık seslilerin yerine soruyorum: 128 milyar dolar nerede? Mücbir sebebi ilan etmediniz pandemi sebebiyle, 18 milyar TL garanti ödeme yaptınız uçmayan uçak, geçilmeyen köprüler için. Engelli olmadığı hâlde maaş olarak verdiğiniz 6,7 milyar TL nerede? Keşke bu paraları pandemide dükkânını kapatan, iş yerini kaybeden, günde 50 TL’ye mahkûm ettiğiniz insanlarımıza, işsizlere, kuru ekmeğe muhtaç olanlara vermeyi düşünseydiniz. “Kimsesizlerin, sessizlerin, kısık seslilerin sesiyiz.” dediniz, 128 milyar dolar nerede? Aşı işe yarıyorsa 65 yaş üstü neden evde, neden mağdur? Bir de geçen sene 3-4 dolarken neden aşı almadınız? Bilim Kuruluna dut pekmezi öneriliyor mu acaba?

Teşekkürler Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Ceylan…

12.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın Tarım Bakanına seslenmek istiyorum: Sayın Bakan, bakmak yetmiyor, çiftçinin çilesini görmek gerekiyor, görmek için de eli nasırlı üreticinin hangi şartlarda üretim yaptığını bilmek gerekiyor.

Ocak ayının başından beri yükselen gübre fiyatlarına dikkati çekmiştim. Piyasalara müdahale edilmediği gibi, gübre fiyatları aldı başını gidiyor. “Çiftçi tarlasına gübre atamazsa verimlilik düşer, bu da vatandaşın sofrasına olumsuz yansır.” dedik, dedik ama dinleyen olmadı.

Sayın Bakan, gıda enflasyonuyla mücadelenin yolu ithalatın önünü açmak, ihracata kısıtlama getirmek değildir. Aklın yolu bir, çiftçinin maliyetlerini aşağı çekecek destekleri hayata geçirmek zorundasınız. Zirai ilaçtan tohuma, tarımsal alet ve ekipmandan gübreye gerekli müdahale yapılmaz ise çiftçi üretemez, çiftçi üretemezse ne mi olur? Marketler bile domatesi tek tek satar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Taşdoğan…

13.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan’ın, antrenörlerin Gençlik ve Spor Bakanlığından antrenör alımı yapılmasını talep ettiklerine ilişkin açıklaması

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Gençlik ve Spor Bakanlığımız tarafından ülkemizin birçok şehrine çeşitli spor yatırımları yapılarak tesisleşme ve sporcu yetiştirme adına önemli adımlar atılmaya devam edilmektedir. Öncelikle herkesin takdirini toplayan bu çalışmalardan dolayı Gençlik ve Spor Bakanımız Sayın Mehmet Muharrem Kasapoğlu’na teşekkür ederiz.

Yapılan bu yatırımlarla birlikte zeki, çevik ve ahlaklı sporcular yetiştirmek üzere çalışacak antrenörlerimize de ihtiyaç duyulduğu bilinmektedir. Üniversitelerimizin spor bilimleri fakültesi veya beden eğitimi spor yüksekokulları mezunu olan, aynı zamanda da millîlik görevini tamamlamış birçok yetenekli gencimiz antrenör alımı yapılmasını dört gözle takip etmektedir; Gençlik ve Spor Bakanlığımızdan -bu gençlerimizin sesine kulak vererek- ihtiyaç hasıl olduğu kadarıyla antrenör alımı yapılmasını talep etmektedirler.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Ekinci…

14.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, Sivas Numune Hastanesinde sağlık çalışanlarına yapılan saldırıyı şiddetle kınadığına, Sivasspor’un başarılarının devamını dilediğine ve ramazan ayını kutladığına ilişkin açıklaması

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkanım.

Dün akşam Sivas Numune Hastanemizde tedavisi süren bir hastanın yakınlarının doktorlarımıza, güvenlik görevlilerimize saldırması ve tıbbi malzemelere zarar vermesini şiddetle kınıyor, olaya anında müdahale eden Sivas Valiliğimize ve Emniyet Müdürlüğümüze ilgi ve alakalarından dolayı teşekkür ediyorum.

Ayrıca, son haftalarda istikrarlı çıkışını devam ettiren Demir Grup Sivasspor’umuzun kalan maçlarda başarılarının devamını diliyorum ve bu vesileyle ramazanışerifin, başta aziz hemşehrilerime, sultan şehrimiz Sivaslılara ve tüm aziz milletimize hayırlara vesile getirmesi diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Gündoğdu…

15.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu’nun, 128 milyar doların nerede olduğunu öğrenmek istediklerine ilişkin açıklaması

VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Milletin derdi sağlık, aşı; milletin derdi işsizlik, geçim sıkıntısı, yoksulluk; sarayın gündemi ise şatafat, ballı üç beş maaş, yandaş ve tefeci zenginleştirme. Ünlü ozanımız Âşık Mahzuni Şerif ne güzel söylemiş: “Milletin sırtından doyan doyana/ Gönül bu oyuna nasıl dayana/ Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana/ Bilmem söylesem mi, söylemesem mi?”

Millet adına görevimizi yapıyor ve soruyoruz: Millet “Merkez Bankamızın 128 milyar doları nerede?” diyor. Kimlere verildi? Devletin sırtından kimler haksız kazanç elde etti? Buna kim ya da kimler vesile oldu, çıkıp mertçe açıklasın, daha sonra da aklanıp paklansın.

Yüce Meclisten bir kez daha soruyoruz: 128 milyar dolar nerede?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi söz talep eden Grup Başkan Vekillerine söz vereceğim.

Sayın Dervişoğlu…

16.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, 14-20 Nisan Şehitler Haftası’na, Ağrı’nın 103’üncü kurtuluş yıl dönümünü tebrik ettiğine, tam kapanmadan başka hiçbir tedbirin yeterli olmayacağına, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının zararı nedeniyle özelleştirilmek istendiğine ve tarihin ve aziz milletin bu yapılanların hesabını mutlaka soracağına ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

14-20 Nisan Şehitler Haftası’nda, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, vatandaşlarımızın güvenliği ve vatanın bağımsız bütünlüğü için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyorum.

Ayrıca, bugün Ağrı’nın 103’üncü kurtuluş yıl dönümü. Yüce Meclisin çatısı altında Ağrı’nın ve Ağrı’nın ilçelerinin düşman işgalinden kurtuluş gününü tebrik ediyorum.

Bilindiği gibi, dün akşam Bakanlar Kurulu sonrası açıklama yapan Sayın Erdoğan kısmi kapanmaya gidildiğini milletimize duyurmuştur. Sokağa çıkma aralığı iki saat geriye çekilmiş ve yine, her zaman olduğu gibi, kafe ve restoranlar kapatılmıştır. Beş yıldızlı otellerde işlemeye devam edecek olan restoranlar ve kafeteryalar ve hiçbir zaman kapatılmayan AVM’lerin yanında sadece esnaf için kapatma kararı alındığına şahit oluyoruz. Her fırsatta cezalandırılan lokanta, kafeterya ve kahveci esnafı bu haksızlığa ve ayrımcılığa isyan ediyor, adalet bekliyor.

Pandemi sürecinde sürekli cezalandırılan bir diğer kesim ise 65 yaş üstü vatandaşlarımızdır. Aşısızken de aşılıyken de bu vatandaşlarımız yasakla karşılaşmaya devam ediyor. Aşı olmalarına rağmen sokağa çıkmalarına ve ulaşım araçlarına binmelerine yasak getirilmiştir. Bize göre alınan kararlar her şeye rağmen yetersizdir ve adil değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Vaka sayıları 60 bine dayanmışken, hatta geçmişken tam kapanmadan başka bir tedbir de yeterli olmayacaktır.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları ile TÜBİTAK, Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü “Demiryolu KİT’leri Kurumsal Dönüşüm Projesi” adıyla bir çalışma hazırlamıştır. Bu çalışmada Türkiye’deki Demiryolu KİT’lerinin hem gelir hem personel verimliliğinin düşük olduğu ileri sürülüp zarara dikkat çekilmektedir. Dönüşüm olmadığı takdirde Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının zararının 2030 yılına kadar 2 kat artacağı, 7,7 milyar lirayı bulacağı iddia edilmektedir. Bu nedenle de kurumun özelleştirilmesi istenmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Daha dün buradan ifade etmiştim; Varlık Fonuna devredildiğinden beri zarar eden ÇAYKUR’un zarar bahanesiyle özelleştirilmesi hususuna da dikkat çekmiştim. Maalesef bugün aynı durum Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarıyla karşımıza çıkıyor. Devletin işleyen tüm kurumlarını önce etkisizleştirdiniz, şimdi de satmaya ya da özelleştirmeye niyetleniyorsunuz. Kamu kurum ve kuruluşları liyakatsizlik ve israfla yönetilmeye devam ediyor. Satılan her bir devlet malı Hükûmetin vebali altındadır. Tarih ve aziz milletimiz yeri geldiğinde bu yaptıklarınızın hesabını mutlaka soracaktır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Bülbül…

17.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, 14-20 Nisan Şehitler Haftası’na, Bağımsız Türkiye Partisi eski Genel Başkanı Haydar Baş’ın vefat yıl dönümüne, Covid-19’la mücadele kapsamında alınan tedbirlere uyulması gerektiğine, aşı sırası gelenlerin aşı yaptırmalarının önem arz ettiğine ve Batı’da ırkçı syasetin ana akım siyasetin dili hâline gelmesinin son derece tehlikeli bir durum olduğuna ilişkin açıklaması

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın başında ben de Şehitler Haftası içerisinde bugüne kadar din, vatan, millet, memleket uğruna fedayıcan etmiş, canından geçmiş bütün şehitlerimizi, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, tarihimizde bu devletin, bu milletin varlığı için kendini feda etmiş bütün şehitlerimizi rahmetle, minnetle yâd ederek konuşmama başlamak istiyorum.

Sayın Başkan, bugün Bağımsız Türkiye Partisi eski Genel Başkanı Sayın Profesör Doktor Haydar Baş’ın vefatının seneidevriyesidir. Kendisine bu vesileyle bir defa daha rahmet diliyor; ailesine, sevenlerine ve Bağımsız Türkiye Partisi camiasına başsağlığı diliyorum.

Sayın Başkan, dün yapılan Kabine toplantısı sonucu Covid-19’la mücadele kapsamında ülkemizde yeni tedbirlerin hayata geçirilmesi kararlaştırılmış ve Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından dün akşam kamuoyuyla paylaşılmıştır. Buna göre, ülkemizde salgının ilk zamanlarında olduğu gibi kısmi bir kapanmaya gidilmesi ve bu akşam itibarıyla uygulamanın başlamasına karar verilmiştir. İçişleri Bakanlığımızın yayımlamış olduğu genelgede hangi hususlara dikkat edilmesi gerektiği açık bir şekilde yazılmıştır. Vatandaşlarımızın ve ülkemizin yaz aylarına daha rahat bir şekilde girebilmesi, salgının etkilerinin bir an önce azaltılması için herkesin bu kısıtlamalara harfiyen uyması çok önemlidir. Ramazan ayını idrak ettiğimiz şu günlerde vatandaşlarımızın alınan tedbirler doğrultusunda biraz daha sabır göstermelerini diliyoruz. Türkiye, kendi aşısını üretmemiş olmasına rağmen, dünyada aşı yapan ülkeler arasında 19 milyon yapılmış aşısıyla 6’ncı sırada gelmektedir. Yine, ülkesi dışından aşı temin edip de uygulayan ülkeler arasında da Türkiye 1’inci sırada yer almaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Bülbül.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Hastalığın ilerleyen seyrini değiştirmek için aşıların önemi çok büyüktür. Ülkemizde aşı sırası geldiği hâlde aşısını olmayanların oranının yüzde 20 civarında olduğu ifade edilmektedir. Bu, son derece sıkıntılı bir durumdur. Vatandaşlarımızın özellikle sırası geldiği zaman aşılarını yaptırmaları, hem kendi sağlıkları hem de toplum sağlığı açısından çok büyük önem arz etmektedir. Ayrıca, randevusu olduğu hâlde aşı olmaya gitmeyen vatandaşlarımız için hazırlanan aşıların kullanılamaz hâle geldiği de ifade edilmektedir. Bu açıdan, vatandaşımızın aşı randevularına riayet etmesi yaşanan israfın önüne geçebilecektir. İnşallah bu sene yaz aylarına doğru salgın hastalığın ülkemizde kontrol altına alındığını alınan bu tedbirlerle birlikte görmeyi umuyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bülbül.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın Başkan, İslam ve Türk düşmanlığıyla tanınan Hollandalı sağ popülist ve ırkçı siyasetçi Geert Wilders, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda “İslam’ı durdurun, ramazanı durdurun. Ramazan bizim kültürümüz, tarihimiz, geleceğimiz değil, İslamlaşmayı durdurun.” diyerek nefret söylemine bir yenisini daha eklemiştir.

Son yıllarda ırkçı siyasetin Batı’da yükselişte olması, Türk ve İslam düşmanı söylemlerin marjinal siyasetin ötesine geçerek artık ana akım siyasetin dili hâline gelmiş olması son derece tehlikeli bir durumdur. İçinde bulunduğumuz ramazan ayında daha da hassasiyet arz eden bu durumun önünün alınması gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi kavramların doğduğu coğrafyalar olarak kendini pazarlayan Batı ülkelerinin bu gidişata, bu tehlikeli gidişata “Dur!” dememesi hâlinde meselenin küresel ölçekte dünyayı kasıp kavuran bir çatışmaya, bir düzensizliğe sebep olacağını, mevcut durumda zaten büyük sıkıntılar içerisinde olan dünya coğrafyasının çok daha büyük düşmanlıklara gebe olduğunu buradan bir defa daha ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Beştaş…

18.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, 14 Nisan Enfal Kurbanlarını Anma Günü’ne, Ezidilerin Çarşema Sor Bayramı’nı kutladığına, yandaşların usulsüz ihalelerle kalkındırılmaya devam edildiğine ve öğrencilere yönelik baskıların Türkiye açısından utanç tablosu olduğuna ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Bugün insanlığın ve tarihin tanık olduğu en büyük trajedilerden biri olan Enfal katliamı üzerinden onlarca yıl geçmesine rağmen yaşanan acılar ilk günkü tazeliğini koruyor. Enfal katliamı, Saddam döneminde Irak Kürdistan bölgesinde yaşayan Kürt halkına yönelik geliştirilen ağır kıyımların en bilineni ve görünen yüzü olarak tarihe geçti. Enfal katliamıyla Kürt halkının tarihî, kültürü, varlığı yok edilmek istendi. 14 Nisan Enfal Kurbanlarını Anma Günü vesilesiyle bütün katliam kurbanlarını anıyorum. Bir halka yönelik geliştirilen bu insanlık suçunu bir kez daha lanetliyorum. Haklı ve meşru direnişleri ve duruşları nedeniyle katledilen insanların anıları önünde saygıyla eğildiğimizi belirtmek istiyorum.

Diğer bir anma -diyeyim- ve kutlama: Bugün “…”(x) yani Çarşema Sor. Ezidi halkının, ilkbaharın başlangıcı olarak kabul ettiği, mutlak iyiliği temsil eden bir bayram olarak bilinir. Ezidi halkının Çarşema Sor’unu kutluyorum; bayramın kin ve nefretin yerine sağlık, barış ve kardeşliğin habercisi olmasını diliyorum. İnançları gereği önce 72 millet için, ardından kendileri için dua eden Ezidiler; Kürt dili, kültürü, kimliği ve Ezidilik inancı sebebiyle 73 defa katliama uğramışlardır. Son olarak, 74’üncü fermanla, tüm dünyanın gözü önünde imza atılmış bu fermana ve Şengal’de IŞİD tarafından kıyımdan geçirilmişlerdir. Hâlen IŞİD çetelerinin elinde esir tutulan binlerce kadın ve çocuğun akıbeti belirsizdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Türkiye’de bulunan, kurtarılan çocuk ve kadınların varlığı onlar için daha sistematik bir çalışmanın yürütülmesi gerektiğini de ortaya koymaktadır. Tüm insanlık ailesini Ezidilere dayatılan fermanlar silsilesine karşı durmaya ve bu yaşanan insanlık suçlarına karşı dayanışmayı yükseltmeye çağırıyoruz. Orta Doğu coğrafyasının Ezidi halkı başta olmak üzere tüm halkların özgürlük, eşitlik, adalet ve barış içerisinde yaşayacağı günlere kavuşmasını umut ediyor, kadim Ezidi halkının bayramını kutluyorum.

Evet, Sayın Başkan, milyonluk bir ihale daha verildi. Tabii, kime? Yine tanıdık bir isme. Karayolları Genel Müdürlüğünün 127 milyon TL’lik yol ve köprülü kavşak yapımı ihalesi son aylarda milyonlarca liralık ihaleleri peş peşe alan ve Cumhurbaşkanlığı saraylarının müteahhidi olan Rönesans Holdingin içerisinde yer aldığı iş ortaklığına verildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bilindiği üzere Cumhurbaşkanlığı sarayı, MİT yerleşkesi, Okluk yazlık sarayı ve birçok şehir hastanesinin müteahhidi olan, ayrıca otoyol ihalelerini de alan Rönesans Holdinge milyonlarca liralık bir ihale pazarlık yöntemiyle verilmişti. Diğer bir ihale, Kamu İhale Bülteni’nde yer alan bilgilere göre, Karayolları Genel Müdürlüğü 12 Mart tarihinde Ankara-Balâ yolu, yine ayrıca İncek bağlantı yolunda köprülü kavşağı yapım işi için bir ihale düzenledi ve 127 milyon 737 bin TL’lik bu ihale, SHN İnşaat ve Rönesans İnşaat İş Ortaklığına verildi. Milyonlarca liralık ihale, Kamu İhale Kanunu’nun doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen olayların ortaya çıkması durumunda kullanılması tartışmalı olan 21/(b) maddesinde düzenlenen pazarlık usulüyle yapıldı ve bu uygulama maalesef artık bir rutine dönüşmüş durumda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Tanıdık isimlere ihale vermek için her yerde usulsüzlükler yapılıyor. En son Siirt Güres Caddesi’nin düzenlenmesi için açılan ihale 3 kere iptal edildi sırf yandaş bir müteahhit alabilsin diye. Peki, Erman Ilıcak, Rönesans Holdingin sahibi, ne oluyor bu arada, servetine ne oldu? 2’ye katladı ve 2016 yılında 2 milyar dolar olan serveti, 2018’de 4 milyara çıktı ve Forbes dergisinin Türkiye’nin en zenginleri araştırmasında Murat Ülker’den sonra 2’nci sıraya oturdu. Yani yandaşlar, ihaleler ile usulsüzlüklerle kalkındırılmaya devam ediyor ve halkın cebinden giden bu paralar maalesef halka geri dönmüyor.

Son konu Sayın Başkan: Öğrencilere yönelik baskı tüm hızıyla devam ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Türkiye İnsan Hakları verilerine göre, beş yılda 3.012 öğrenci hak ihlaline uğradı, bu öğrencilerden 2.077’si polis operasyonlarıyla göz altına alındı, 152 öğrenciye beş yüz yıldan daha uzun süreli hapis cezaları verildi ve bunların tümü toplantı ve gösteri, ifade özgürlüğü kapsamındaki hakları sebebiyle bu haksızlığa maruz kaldılar. 152 öğrenciye toplamda beş yüz altı yıl bir ay hapis cezası verildi, 720 öğrenci yaralandı. Hakikaten öğrencilerin örgütlenme ve gösteri haklarına yapılan müdahale aslında muhalefete yönelik baskılardan, haksızlıklardan bağımsız değildir; hepsi birbiriyle ilintilidir.

Yükseköğretim Kurulunun 2019 yılı raporlarına göre, sadece 2018 yılında 10 bin öğrenciye rektörlükler tarafından soruşturma açılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayalım Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bitiriyorum Başkan, teşekkür ediyorum.

Rektörler, Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor, rektörler iktidar dışında hiçbir politikaya uygun tutum sergilemiyor, tamamen iktidara bağlı ve kendileri de öğrencilere yönelik bu soruşturma raporlarıyla aslında iktidarın devamı niteliğinde bir faaliyete imza atmış oluyorlar. Açıkçası, bu konuda öğrencilerin bizzat hedef gösterilip yargıya talimat verildiğini de biliyoruz. Yüzlerce gencin eğitim hakkı ve gelecekleri elden alınıyor. Bu, Türkiye açısından hakikaten büyük bir utanç tablosudur. Öğrencilerden eller çekilsin diyoruz, baskıya son verilsin.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Sayın Altay, buyurun.

19.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Türkiye’nin enflasyonda dünya ve vaka sayısında Avrupa şampiyonu olduğuna, Bilim Kurulunun tavsiyelerini bilme hakkımız olduğuna ve 128 milyar dolarla ilgili bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan, zatıalinizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim.

Sayın Başkan, çok şükür, bir dünya, bir Avrupa şampiyonluğumuz var. Buna şükür mü edelim, dövünelim mi, bilemiyorum.

Dünya şampiyonluğumuz enflasyonla ilgili. Dünyada enflasyonu en yüksek 1’inci ülke olduk elhamdülillah(!) Çok güzel oldu, inşallah(!) Maşallah(!) Lebalep enflasyon doludizgin gidiyor efendim.

Avrupa şampiyonluğumuz da var Sayın Başkan. Avrupa şampiyonluğumuz da vaka sayısıyla ilgili. Aşı konusunda, evet, dünyada ilk 9-10’dayız; Sayın Bülbül de söyledi. Ne garip, ne hazin bir çelişki; aşı konusunda dünyanın başka ülkelerine göre bir tık da öndeyken vaka sayısında Avrupa 1’incisi olmamız da herkesin, özellikle de bu Meclisin kara kara düşünmesi gereken bir hâldir.

Pazartesi günü Bilim Kurulu toplandı. 3’üncü pikin en yükseklerindeyiz yani 3’üncü pikteyiz. Salı da Hükûmet toplandı, yani Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplandı Sayın Başkan. Ben milletin vekili olarak aylardır Bilim Kuruluna sesleniyorum, diyorum ki: “Bak, bu Erdoğan faturayı size çıkarır. Onun için, siz Bilim Kurulu olarak yürütmeye ne tavsiye ediyorsanız çıkın, millete de söyleyin ki yürütme sizin tavsiyelerinizin ne kadarına uydu, ne kadarına uymadı bunu bilelim.” Bir kere, Meclis olarak bunu bilmeye hakkımız var; bırak Meclisi, vatandaş olarak da var. İnsan hayatı bu kadar ucuz olamaz.

Sayın Erdoğan şunu bilir: Her vebalin bir bedeli var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Covid-19’la mücadeleyi milletin sağlığıyla, insanımızın hayatıyla kumara dönüştüren bir yürütmeyle maalesef karşı karşıyayız. İnat siyasetini Sayın Erdoğan’ın bırakması lazım. Efendim, Kılıçdaroğlu bir şey söylüyor, Akşener bir şey söylüyor; Babacan, Davutoğlu, Karamollaoğlu bir şey söylüyor yani doğru bir şey öneriyorlar ya, “Bunu muhalefet söyledi, o zaman tam tersini yapayım.” diyor. Yani şöyle mi yapsak bilemedim: Muhalefet partilerinin genel başkanları doğruları söylemezse, Erdoğan belki muhalefet söylemedi diye yapar mı, bunu da düşünmüyor değilim ama Sayın Başkan, ortada kul hakkı var, ortada sıkıntı var.

Libya’ya 150 bin doz aşı yollayıp caka satmayı ben de isterim ama Türkiye’de 1 doz aşının hayati ehemmiyeti var efendim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Hâl böyleyken, kapıda alacaklı varken pencereden sadaka verilir mi Sayın Başkan? Verilmez efendim.

Ve ilaveten, bu konuda ben saygıdeğer milletvekillerimizi de yürütmeye yönelik itirazlarını dile getirmeye davet ediyorum. Benim söylediğim rakamlar resmî rakamlar. Vaka sayısında Türkiye niye Avrupa 1’incisi olsun bu kadar da aşı yapmışken? Niye oluyor, ben size söyleyeyim: Yürütme yani Erdoğan bilime kulaklarını tıkamış, doğru uyarılara, önerilere kulaklarını tıkamış ama unutmasın... Şimdi, bu işin sorumlusu 84 milyon, fatura 84 milyona çıktı. Bak, buradan söylüyorum, siyaset yapıyoruz, biraz sonra Mahir Bey de tam tersini iddia edebilir, takdir yüce milletindir: Vallahi de billahi de vaka sayılarında Avrupa 1’incisi olmamızın, yoğun bakımlarda yatak bulunamamasının, insanların hastaneye yatmak için siyasileri arayıp torpil istemesinin ve bunca insanın ölmesinin birinci derece sorumlusu Sayın Erdoğan’dır, ben böyle düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – İkinci dereceyi de söyleyeceğim: İkinci derecede, Bilim Kurulu Hükûmete önerdiklerini, tavsiyelerini “Ben bunları tavsiye ettim.” diye kamuoyuna açıklamadığı müddetçe ikincisi de odur. Ya, niye oturuyorsunuz, raf elması mısınız orada kardeşim? Hükûmete bir şey öneriyorsunuz, Hükûmet bunun dörtte 1’ini yapıyor, dörtte 3’ünü siyasi tasarruflarla yapmıyor ve siz çalışmaya devam ediyorsunuz; bırakın çalışmayı kardeşim.

Sayın Başkan, bir çoktan seçmeli soruyla bitirmek istiyorum. Efendim, malum, bir 128 milyar meselemiz var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Efendim, müsamahanıza teşekkür ederim, bitiriyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Şimdi, çoktan seçmeli şöyle bir soru Türkiye’ye sorulsa: 128 milyar dolarla ilgili Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediklerinden hangisi doğrudur?

a) “Para yerinde duruyor.” Bu, Erdoğan’ın söylediği bir şey.

b) “Salgında harcadık.”

c) “TL’nin itibarını korumak için döviz işlemlerinde kullandık.” Bunu da söyledi.

d) Hiçbiri. Ben “d” şıkkını işaretlerim ve kazanırım. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, Hazreti Süleyman’dan bir yaşanmışlıkla bitirmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hazreti Süleyman bir dervişin kanadını kırdığı kuşa “Neden kaçmadın?” diye sorar. Kuş der ki: “Üzerinde derviş hırkası vardı. ‘Bir derviş garip bir kuşa zarar vermez.’ diye düşündüm.” Bunun üzerine Hazreti Süleyman dervişin kolunun kırılmasına hükmeder -madem sen bunun kanadını kırdın- ve “Siz de bu dervişin kolunu kırın." der yanındakilere. Kuş şöyle söyler: “Kolunu kırmayın, hırkasını çıkarın yeter."

Bu millet Erdoğan’ın hırkasını ilk sandıkta çıkaracaktır. (CHP sıralarından alkışlar)

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Biraz zorlama oldu.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Yok, tam oturdu.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Ünal.

20.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, Recep Tayyip Erdoğan’ın on sekiz yıldır milletin kendisine giydirdiği iktidar hırkasının sorumluluğunu yerine getirdiğine ve hakikati konuşmamız ve aramamız gerektiğine ilişkin açıklaması

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli üyeler; teşekkür ediyorum.

Aslında ben söz almayacaktım, Değerli Grup Başkan Vekili arkadaşım ismimi kullanarak sataştığı için mecburen söz almak durumunda kaldım.

Şimdi, öncelikli olarak; evet, o dervişin hırkasını çıkarmak lazım. Türkiye maalesef sivil toplum görünümlü bir terör örgütünün yaptıklarının bedelini çok ağır ödedi. O yüzden o dervişi karıştırmayın, o derviş hırkası giyenler başkaydı ve hamdolsun, 15 Temmuz gecesi de bu millet o dervişlerin hırkasını çıkardı, gereğini yaptı; kimisi polis üniforması, kimisi asker üniforması altına saklanmış o teröristlere bu millet gereğini yaptı.

Recep Tayyip Erdoğan’a gelince, on sekiz yıldan beri bu ülkede milletin kendi eliyle, teveccühüyle kendisine giydirdiği iktidar hırkasının sorumluluğunu, gereğini yerine getiriyor. Millet giydirir o hırkayı, millet çıkarır; o hırka başka bir hırka, o hırka başka bir hırka. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ben ne dedim?

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Derviş hırkası giyenlerin kimler olduğunu karıştırmayalım.

O yüzden, değerli arkadaşlar, öncelikli olarak, bu ülkede muhalefet olmanın muhteşem bir konforu var çünkü seçim kaybetmenin hiçbir bedeli yok bu ülkede.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, buyurun.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Seçim kaybetmenin size yüklediği hiçbir sorumluluk yok, hiçbir bedel yok. On sekiz yıldan beri seçim kaybeden fakat kendisiyle ilgili hiçbir sorumluluk üstlenmeyen ve oturduğu yerden son derece konforlu bir şekilde konuşan, iddia ettiği her şeye cevap isteyen, müddeinin iddiasını ispat gerekliliğinin adeta unutulduğu bir iklimdeyiz. Ben burada şunu açıkça ifade etmek istiyorum: Tabii ki birçok hususu dile getirebilirsiniz, birçok konuyu konuşabilirsiniz, iktidarın bunların birçoğuna tabii ki cevap vermesi gerekmektedir ama -beni bağışlayın, sizleri tenzih ederim, sizlerin sözlerine dönük de bunu söylemiyorum- bir söz vardır kültürümüzde: “Bazen zırva da tevil götürmez.” Yani bizim, hakikati konuşmamız, gerçeği konuşmamız, hakikati aramamız gerekiyor ki biz de buna hakikatle cevap verelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ben Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – “Tevil götürmez.” diyerek…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sizi tenzih ettim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – “Siz” derken kimi kastetti, bilmiyorum. Yalnız…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Engin Beyciğimi tenzih ettim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Peki.

Efendim, yerimden pek kısa bir şey söylemek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

21.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ben Mahir Ünal’a teşekkür ederim, benim söylediğimi aslında teyit etmiştir. Hırkayı millet giydirdi…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Yani FETÖ anlamında teyit ettim, doğru.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Dur, işte oraya geleceğiz zaten.

Şimdi, evet, Erdoğan’a hırkayı millet giydirdi, sandıkta millet çıkaracak ama FETÖ terör örgütüne hırkayı…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Kim giydirdi? Kim giydirdi?

ENGİN ALTAY (İstanbul) - …Tayyip Erdoğan giydirdi; millet çıkardı, millet! (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar) FETÖ’ye devletin kozmik odasını millet teslim etmedi, Tayyip Erdoğan teslim etti. Dolayısıyla buradan bir şey çıkmaz ama bir yerden bir şey…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Burada sizinle bir FETÖ tartışmasına girmeyeceğim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hakikat istiyorsan bir şey söyleyeyim.

Başkanım, Tayyip Bey dedi ki: “İmtihan dünyasındayız.” Diyanet İşleri Başkanı da peşinden koşa koşa “Yaşadıklarımız bir imtihan.” dedi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ey Diyanet İşleri Başkanı! Tanesi 17 milyona -dün söyledim- saraya Mercedes; millete soğan, patates. İmtihansa ben bu imtihanı reddediyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Ve Diyanet İşleri Başkanının Erdoğan’a “Sayın Cumhurbaşkanı, 52 milyona aldığın 3 arabayı cebinden aldıysan israf, devletin parasından aldıysan haram.” demesi lazım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

İYİ Parti Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve arkadaşları tarafından, pandemi nedeniyle işten çıkarmanın yasak olduğu dönem süresince işveren tarafından kod 29 maddesi kullanılarak iş akdine son verilen çalışanların durumlarının araştırılması, işverene tazminat ödeme zorunluluğunu kaldıran ilgili uygulamanın kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla 14/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

14/4/2021

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 14/4/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Dursun Müsavat Dervişoğlu

                                                                                                                                          İzmir

                                                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve 21 milletvekili tarafından pandemi nedeniyle işten çıkarmanın yasak olduğu dönem süresince işveren tarafından kod 29 maddesi kullanılarak iş akdine son verilen çalışanların durumlarının araştırılması, işverene tazminat ödeme zorunluluğunu kaldıran ilgili uygulamanın kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla 14/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 14/4/2021 Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.

Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partimizin grup önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Covid-19 salgını nedeniyle olağanüstü bir dönemden geçiyoruz; yasaklar, kurallar, sıkıntılar bu dönemin olağan şartları. Covid-19 salgınının çalışanlar üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla geçtiğimiz yıl itibarıyla önlemler alınmaya başlandı. Kamu kurumlarında esnek çalışma, mesai saatlerinin kısaltılması, evden çalışma gibi düzenlemelerin yanında, özel sektör için de çalışanları koruma amaçlı fesih kısıtı yasağı getirildi, kamuoyunda bilinen adıyla işten çıkarma yasağı, ancak bir şartla: İş Kanunu’nda da yer alan kod 29 düzenlemesiyle ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hâller fesih kısıtı uygulamasının istisnaları arasında sayıldı ve işten çıkarma yasağının uygulandığı 2020 yılında 176.662 çalışanın iş akdi kod 29’da sayılan hâllere dayanılarak feshedildi. İşten çıkarma yasağına istisna tutulan ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan bazı hâller şunlardır: Görevin kasten ve sürekli ihmali, mazeretsiz işe gelmemek gibi durumların yanı sıra cinsel taciz, küfür, hırsızlık, uyuşturucu madde kullanmak. İş Kanunu’nun 25’inci maddesinin (2)’nci fıkrasında yazılı fiillerin bir bölümü için ceza yargılaması söz konusudur ve diğer kanunlarda da bir yaptırımı vardır. İşçinin bu fiillerden birini işlemesi ve kesinleşmesi hâlinde, işçi zaten cezai yaptırım görecektir ve görmelidir. İşveren de doğal olarak kanunlarda suç tarifi olan bir kişiyle çalışmak zorunda değildir; bu, işin hukuki tarafı. Ancak, kod 29 bugüne kadar AK PARTİ’sinin çıkardığı torba kanunlar gibi uygulanmıştır yani iyi niyet kuralına uymayan mazeretsiz işe gelme hâli hırsızlık ve cinsel tacizle birlikte aynı torbanın içine konulmuş ve bu hâllerin tamamında işten ayrılış işlemlerinin SGK’ye bildirimleri 29 no.lu kod üzerinden yapılmıştır.

Bir de işin insani tarafı var ki sorunun başlangıç noktası burasıdır. Kod 29 kapsamında iş sözleşmesi sona erdirilen işçi, ihbar ve kıdem tazminatı alamamakta ve İşsizlik Sigortası Fonu kapsamında ödenen işsizlik ödeneğinden de yararlanamamaktadır. Asıl önemlisi ise kod 29 işverene ispat, işçiye savunma hakkı tanımayan bir uygulamadır. SGK, işçi sorgusuz sualsiz işten çıkartılırken sadece bir SMS mesajıyla çalışanına işsiz kaldığının bilgisini vermekte; iddia, sebep, sonuç, zarar, ispat, isnat gibi konularla ilgilenmemektedir. “Ben çıkardım.” diyen bir işverene “Niye çıkardın?” sorusunu sormamaktadır. Kod 29, işçi için bir itibarsızlaştırma mekanizması hâlini almış, bu kodla işten çıkarılan bir işçinin daha sonra başka bir işte çalışabilme hakkı kodlanarak elinden alınmıştır. Özel sektörün hedefi bellidir; maliyeti asgariye indirmek, kârı azamiye çıkarmak. Bir işverenin maliyet kalemlerinin başında personel giderleri gelmektedir. Özellikle son yıllarda çalışanının maaşını, sigortasını zamanında ve düzenli ödeyebilen her işverene madalya takılmalıdır ancak bu takdir, işverene işçisinin hakkını gasbetme hakkını vermemektedir. Ne yazık ki salgın döneminde işten çıkarma yasağını delmek için mazeret olan kod 29, salgın öncesinde de işçiye tazminat ödememek için kullanılan bir yöntem hâlini almıştı. Bahsi geçen kodlamayla işten çıkarmalar sadece özel sektörde değil, devlet kurumlarında bazı hizmetlerin devredildiği alt işverenler tarafından da yapılmaktadır. Basına yansıyan bilgilere göre, PTT'nin alt işverenince birçok işçi salgın döneminde fesih kısıtına rağmen işten çıkartılmıştır; ne PTT taşerona “Niye bu kadar adamı işten çıkardın?” diye sormuştur ne de SGK PTT’ye sormuştur. Atı alan Üsküdar'ı geçtikten sonra, Bağdat harap olduktan sonra, yıllar içinde yüz binlerce işçi suç koduyla mimlendikten sonra SGK da yaşanan sıkıntının farkına geç de olsa varmış olacak ki işten çıkarma kodlarında değişikliğe gitmiş, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hâllerinin tamamı için ayrı ayrı kodlar belirlemiştir ancak şu geçen bir yıl süresince çalışan işçilerle ilgili herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. SGK'nin işten çıkarma kodlarını güncellemesi, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hâller ile suç teşkil eden durumları birbirinden ayırması olumlu bir gelişme olsa da, İş Kanunu’nda bir düzenleme yapmak yerine işten çıkarma kodlarına yeni eklemeler yapması yeterli değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun toparlayın.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) – Yasak savmak isteyenlere yeni kodlar üretmek yerine iş sözleşmesinin hileli işlemlerle, keyfî gerekçelerle sona erdirilmesinin önüne geçecek ve işçiyi keyfî fesihlere karşı güçlü bir şekilde koruyacak denetim mekanizması bir an evvel hayata geçirilmelidir.

Bir konu daha var: Dün, yine, sokağa çıkma kapsamında muaf olacak meslek gruplarına ilişkin bir genelge yayımlandı ama genelgede mali müşavirleri unutmuşlar. Mali müşavirler, nisan ve mayıs aylarında verilecek beyannameleri hazırlayarak 10 milyarlarca liralık gelirin devletin kasasına girmesine aracılık etmek zorundalar. Keşke evden çalışıp sağlıklı kalabilme imkânına sahip olabilselerdi ama vergi takvimi belli. Bir an evvel durumlarının tekrar gözden geçirilmesi zorunludur der, Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Tutdere…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

22.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, Adıyaman’daki sağlık çalışanı eksikliğine ilişkin açıklaması

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Pandemiyle mücadele ettiğimiz bugünlerde sağlık çalışanlarına ve doktorlara olan ihtiyaç daha da artmıştır. Adıyaman'da bulunan kamu hastanelerimizde çocuk nörolojisi, hematolojisi, onkolojisi, nefrolojisi, yetişkin nefrolojisi ve radyasyon onkolojisi bölümleri bulunmamaktadır. Bölümler bulunmadığından bu bölümlerde tedavi almak zorunda kalan hastalarımız mağdur durumdadırlar, o hastalarımız çevre illere giderek tedavi olmak zorunda kalıyorlar, bu da büyük bir mağduriyet yaratmaktadır.

Ayrıca, 400 yataklı hastanemizde çocuk endokrin uzmanı bulunmamaktadır. Buradan Sağlık Bakanlığına açıkça çağrıda bulunuyorum: Adıyaman’da bulunan, özellikle, 400 yataklı hastanemizde eksik olan çocuk endokrin uzmanı doktorunun atamasının yapılmasını, ayrıca, Adıyaman’daki diğer kamu hastanelerinde eksik olan bölümlerin açılarak buraya doktor atamalarının yapılmasını ve Adıyamanlılarımızın sağlığının korunmasını talep ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Bahşi…

23.- Antalya Milletvekili Feridun Bahşi’nin, tip 1 diyabet hastası çocukların sorunlarına ilişkin açıklaması

FERİDUN BAHŞİ (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tip 1 diyabet hastası çocukların yaşamlarını sağlıklı sürdürebilmeleri için ömür boyu şeker değerlerinin takibi ve insülin hormonunun yerine konması gerekir. Şeker değerlerinin ölçümü ise her yemekten sonra parmaklar delinerek yapılmaktadır. Gelişen teknolojiyle birlikte artık bu ölçümler sensör ya da insülin pompasıyla da yapılabilmektedir. Bu sayede, çocukların parmakları her gün defalarca delinmekten kurtulmaktadır. Ancak, devlet bu sensör ve insülin pompalarını karşılamamaktadır. Türkiye’de her yıl 1.700 çocuğa tip1 tanısı konulmaktadır. Bu çocukların da yaşıtları gibi mutlu, sağlıklı ve eşit bir yaşam sürdürme hakları vardır. Bu çocukların kullandıkları sensör ve insülin pompası bedeli devlet tarafından karşılanmalıdır. Maddi imkânı sınırlı aileler devletten bu konuda düzenleme beklemektedirler.

Teşekkür ediyorum.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- İYİ Parti Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve arkadaşları tarafından, pandemi nedeniyle işten çıkarmanın yasak olduğu dönem süresince işveren tarafından kod 29 maddesi kullanılarak iş akdine son verilen çalışanların durumlarının araştırılması, işverene tazminat ödeme zorunluluğunu kaldıran ilgili uygulamanın kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla 14/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit.

Buyurun Sayın Koçyiğit. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Sayın Başkan, sayın vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Verilen önerge, kod 29’un, aslında haksızlığın, hukuksuzluğun ve Covid-19 pandemisinin nasıl bir işçi kıyımına çevrildiğinin açığa çıkarılmasına dönük. Tabii ki bu bir hakikat çünkü gerçekten AKP iktidarı nasıl Covid-19 pandemisini Allah’ın ikinci bir lütfu olarak gördüyse onun emrinden çıkmayan, daha doğrusu emri altına aldığı sermaye de işçiler açısından bunu böyle görüyor. Normalde bir istisna düzenlemesi kod 29, İş Yasası’nda. Yani istisnai hâllerde; taciz, tecavüz veya ahlaksızlık gibi durumlarda uygulanabilecek bir maddeyken işten çıkarmanın yasaklandığı pandemi sürecinde ne yazık ki işverenler tarafından, sermaye tarafından bir genelleşmiş hâle dönüştü ve AKP buna hiçbir şekilde ses çıkarmadı.

Bakın, 2020 yılının Mart ayında Covid-19 pandemisi bu ülkede resmî olarak ilan edildi ve işten çıkarmalar yasaklandı ama 2020 yılı içerisinde 176.662 işçi kod 29 nedeniyle işinden çıkarıldı ve bütün bu işçiler, üç yıllık gibi bir mahkeme sürecine gidip kendilerini aklamak zorunda kalıyorlar çünkü bu madde muğlak bir madde, yani siz diyelim ki hileden de, tacizden de veya başka bir maddeden de çıkarılmış olabilirsiniz. Ama bu işçiler genelde niye işten çıkarılıyorlar? Bu işçilerin çoğu ya sendikalı oldukları için işten çıkarılıyorlar ya da işveren onları tazminatsız olarak kapının önüne koymak istediği için böyle bir yola başvuruluyor. Peki, haksız yere kod 29’dan işçiyi işten çıkaran bir işveren için herhangi bir tahkikat uygulanıyor mu, herhangi bir soruşturma yapılıyor mu, “Ya, sen bu işçiyi bütün hayatı boyunca damgaladın, bu insanı ekmeksiz bıraktın, bu insanın onuruyla oynadın. Peki, bunun bir karşılığı var mı?” diye soran var mı, gidip o işvereni yargılayan, o işvereni cezalandıran bir yargı mercii var mı? Yok. Böyle bir yasal düzenleme var mı? O da yok. Ama işçi, sırf sendikalı olduğu için ya da sadece tazminatsız işten çıkarılmak istendiği için kapının önüne konuluyor ve yıllarca mahkeme kapılarında “Hayır, beni bu kod 29 kapsamında değil, beni haksız yere işveren kapının önüne koydu, beni işten çıkardı.” demek için de nefes tüketmek zorunda kalıyor.

Bakın, bu yılın başında, 8 Nisan 2021 tarihinde SGK’nin bir açıklaması vardı ve “Kod 29 içerisindeki uygulama bir bütün değildir.” diye açıklama yaptılar. Yani bu ne demek? “Kod 29’la işten çıkarılanları siz haksız yere, bu madde kapsamına girmedikleri hâlde çıkarıyorsunuz.” demek. Bu, bir itiraftır ve bu itirafın gereği Hükûmet tarafından, sanırım, hızlı bir şekilde yerine getirilmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun, devam edin.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Bakın, kod 29’la işten çıkarılanlar: Migros depo işçileri, PTT’nin alt taşeron işçileri, SML Etiket işçileri, Döhler, Sinbo ve onlarca iş yerindeki onlarca, yüzlerce, binlerce çalışan kod 29 nedeniyle işten çıkarıldı, sosyal hakları verilmedi, tazminat hakları verilmedi ve onları damgalayan bir maddeyle çıkarıldılar, bu insanlar işsizlik maaşı alamadılar. İŞKUR’a gittiklerinde iş başvuruları alınmıyor, İŞKUR üzerinden tekrardan istihdam edilemiyorlar, yani bu insanlar bir nevi modern bir şekilde damgalanıyorlar değerli arkadaşlar. Damgalanıyorlar, arşivleniyorlar ve bütün hayatlarını, bütün çalışma yaşamlarını karartacak bir haksız muameleye maruz kalıyorlar. Gelin, bundan dönün, işçilerin hakkını yemeyin, işverenlerin sırtını sıvazlamaktan vazgeçin diyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Zonguldak Milletvekili Sayın Ünal Demirtaş.

Buyurun Sayın Demirtaş.

CHP GRUBU ADINA ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz kötü yönetim nedeniyle büyük bir ekonomik buhran yaşamaktadır ve Covid-19 salgını da son derece kötü yönetilmektedir. Bundan dolayı da ekonomik buhran maalesef derinleşerek devam etmektedir. İşte, bu kötü yönetimin en ağır faturasını da maalesef işçiler ödemektedir.

Değerli milletvekilleri, kod 29 İş Kanunu’nun 25’inci maddesine bağlı olarak Sosyal Güvenlik Kurumunca yapılan bir düzenlemedir. Buna göre işveren, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymadığı iddia edilen işçiyi Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirdiğinde kod 29’a göre işten çıkarabilmektedir. Kod 29’a göre işten çıkarmalar Covid-19 salgını döneminde işçilerin kabusu hâline gelmiştir çünkü kod 29’la işten çıkarma işverenler tarafından maalesef kötüye kullanılmıştır. Kod 29, Covid-19 salgınında işten çıkarma yasağını delmenin bir yolu olarak görülmüştür ve kod 29 keyfî işten çıkarmanın adı hâline gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre 2018 yılında 233.430 işçi, 2019 yılında 194.254 işçi, 2020 yılındaysa -işten çıkarmalar yasak olmasına rağmen- 176.662 işçi kod 29’la işten çıkartılmıştır yani yüz binlerce işçi kod-29’la mağdur edilmiştir, yani yüz binlerce işçi kötü niyetli işverenlere karşı savunmasız ve korumasız bırakılmıştır.

Değerli milletvekilleri, Sosyal Güvenlik Kurumu 1 Nisanda bir genelge yayımladı ve kod 29’u kaldırdığını açıkladı. Gayet güzel ama yerine ne geldi? Kod 42, kod 43 ve kod 50’ye kadar devam eden kodlamalar. Yani Sosyal Güvenlik Kurumu bu değişiklikle işverene şunu söyledi: “Kod 29’a göre ahlak ve iyi niyet kurallarına göre işten çıkarıyordunuz, şimdi ben sizin yerinize bunu detaylandırdım ve her bir detaya da ayrı bir kod verdim.” İşte “Kod 42, gerçeğe uygun olmayan beyan; kod 43, şeref ve haysiyet kırıcı isnat ve kod 50, iş yerinin malının zarara uğratılması.” gibi gerekçelerle kodlandırıldı. Yani Sosyal Güvenlik Kurumu bu zor günlerde işçileri koruyacağına işten çıkarmada işverene yol gösterecek bir genelge yayımlamıştır.

Değerli milletvekilleri, kod 29’a göre ya da yeni adı kod 42 ve devamına göre işten çıkarılmanın işçi açısından son derece ağır sonuçları olmaktadır. İşçi haksız yere kod 29’la işten çıkartıldığında işsizlik ödeneğini alamamaktadır, işe iade hakkını kaybetmektedir, ihbar ve kıdem tazminatlarını alamamaktadır, işçinin siciline ahlak ve iyi niyet kurallarına uymadığı işlenmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) – Toparlamak istiyorum efendim.

İşçi yeni iş bulsa bile siciline işleyen bu kod 29 nedeniyle başka bir işe başlayamamaktadır. Açlık sınırının 2.735 TL olduğu ülkemizde kod 29’u nasıl yasaklarız diye mağdur işçiyi düşüneceğinize adını değiştirip yeni kodlar oluşturmak ve bu şekilde işverene yol göstermek, işte, tam da AK PARTİ’nin zihniyetini ortaya koymaktadır.

Değerli milletvekilleri, bu Sosyal Güvenlik Kurumu genelgesi sorunu çözeceğine işçiyi daha çok mağdur edecek bir genelgedir. Covid-19 salgını şiddetini artırarak devam etmesine rağmen işçiler de mağdur edilmeye devam edilmektedir. Yapılması gereken ise yeni adıyla kod 42 ve devamına göre olan bu kodların yani buna bağlı işten çıkartmaların Covid-19 salgını bitinceye kadar tamamen yasaklanmasıdır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Tığlı, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

24.- Giresun Milletvekili Necati Tığlı’nın, akademisyenlere yönelik baskı ve işten çıkarmalara ilişkin açıklaması

NECATİ TIĞLI (Giresun) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Üniversitelerde akademisyenlere yönelik baskı ve işten çıkarmalar hukuksuz bahanelerle devam etmektedir. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü Öğretim Üyesi Doçent Doktor Meltem Kayıran 2017’de doçentlik unvanını aldığı hâlde dört yıldır kadro alamamıştır. Doçent Doktor Meltem Kayıran’a kadro vermek istemeyenler ve 14 Nisanda yürürlüğe girmek üzere görevine son verenler, onun bilimsel araştırmalarına bakmak yerine EĞİTİM-SEN Ankara 5 no.lu şubede bir dönem yöneticilik yapmasına ve sol kimliğine bakmışlardır. Doçent Doktor Meltem Kayıran’a hakkı olan kadroyu vermemek hem onun üzerinde baskı kurmak hem de genç meslektaşlarına gözdağı vermektir. Otuz bir yıldır Ankara Üniversitesinde hocalık ve bilimsel çalışmalar yapan Doçent Doktor Meltem Kayıran’a üniversite yönetimi tarafından yapılan bu hukuk dışı tasarruftan bir an önce dönülmesini ve hocamızın tekrar görevine başlatılmasını bekliyoruz.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- İYİ Parti Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve arkadaşları tarafından, pandemi nedeniyle işten çıkarmanın yasak olduğu dönem süresince işveren tarafından kod 29 maddesi kullanılarak iş akdine son verilen çalışanların durumlarının araştırılması, işverene tazminat ödeme zorunluluğunu kaldıran ilgili uygulamanın kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla 14/4/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın İshak Gazel’e söz veriyorum.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA İSHAK GAZEL (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. İYİ Parti grup önerisi üzerine konuşacağım.

Malumunuz, yaklaşık bir buçuk yıldır Türkiye ve bütün dünya coronavirüs salgınıyla mücadele etmekte; bununla alakalı da hükûmet çok çeşitli önlemler alıyor. Bunlardan belki de en önemlilerinden birisi, hem sosyal hayatı hem de çalışma hayatını düzenleyici bir tedbir anlamında “işten çıkarma” diye kamuoyunda bilinen fesih hakkının kısıtlanması önlemi olmuştur. 16 Nisan 2020 tarihinden itibaren bir fesih hakkı kısıtlaması önlemi getirilmiştir.

Tabii, bununla alakalı, yüzde yüz kısıtlama diye bir şey söz konusu olamaz yani bunun bir istisnası da elbette ki mevcut olacaktır. Bu istisnada İş Kanunu’nun 25’inci maddesinde zaten daha önceden işverene haklı nedenle iş akdini fesih hakkı getiren o düzenlemelerle alakalı bir istisna söz konusu oldu. Bu eskiden beri kod-29 adı altında işlenen bir kodla iş akitleri feshediliyordu, salgın döneminde de bu uygulamaya devam edildi ama yani bizim Sosyal Güvenlik Kurumu burada bazı kötü niyetli uygulamaların da önüne geçmek için bu kod-29’u daha detaylandırılır bir şekilde, bütün hepsini ayrı ayrı kodlanacak bir statüye getirdi. Bunu da yaklaşık 2-3 hafta önce yaptı. Bu konuyla alakalı gerekli önlemler de alınıyor zaten. 42’den itibaren 50’ye kadar bu kodlar bu şekilde yürütülüyor. Örneğin, hırsızlıkla alakalı bir kod veyahut da cinsel taciz veyahut da meslek sırlarını ortaya atmak, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunmak gibi fiiller ayrı ayrı kodlarla tanımlandı.

Tabii, burada asıl hedef, işçinin bazı kötü niyetli ve keyfî uygulamalarla işten çıkartılması neticesinde, işverenin bu keyfî uygulamaları neticesinde işçiyi işten çıkartması neticesinde işçinin uğramış olduğu zararın da önüne geçmek, bununla alakalı da bazı tedbirler almak.

Tabii, bütün bunlara rağmen, bazı kötü uygulamaların, keyfî uygulamaların da Hükûmetin almış olduğu bütün önlemlere rağmen, bütün yasal mevzuata rağmen bazen önüne geçmenin imkânı olamayabiliyor. Bununla alakalı da işçiye, şu anda, bizim, Türkiye'de bulunan mevzuata göre de çok ciddi imkânlar verilmiş. Mesela bunlardan birisi, örneğin, işe iade davası; bu tür konuların tamamında uygulanabilecek ve çok ivedi bir şekilde görülecek ve en kısa sürede karar verilecek şekilde düzenlenmiş bir dava. Bütün bunlara rağmen de bu keyfî uygulamaların önüne geçilemezse işçiye de böyle bir imkân verilmiş oluyor.

Ben bu vesileyle Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. Grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu beyan ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan’ın, milletvekillerinin zorda kalmadıkça son bir dakika süreyi istememelerini ve yerinden bir dakikalık konuşmalarda hazırlık yapmalarını rica ettiğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Şimdi, değerli milletvekilleri, esasında konuşmacı milletvekillerimiz konuştuklarında son bir dakikayı veriyorum ben saygıyla, söz isteyen milletvekillerimizi görünce söz veriyorum. Şundan dolayı: Türkiye Büyük Millet Meclisi milletimizin şah damarıdır. Milletvekili olmak kolay değildir, çok değerlidir. Meclisimiz Türkiye’nin en yüce, en asil yeridir. Dolayısıyla, bu dikkatle götürüyoruz ama zorda kalmayınca da bir dakikaları istemeyin. Yani isterken bir anlam yüklenmesi gerekir, çok acil bir şey varsa istemeniz gerekir. Zaman zaman bir dakikayı veriyoruz ama biz bile bir şey anlamıyoruz. Dolayısıyla buna dikkat edilmesini rica ediyorum.

İkincisi, konuşmaları dinliyorum, biraz dikkat edilirse o bir dakikalık şeye de ihtiyaç kalmayabilir. Mesela bunlardan bir tanesi Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Sayın Gürer’in bir dakikası birçok on dakikadan daha verimli geçiyor; hazırlık yapıyor, çok da güzel mesajını veriyor. Gürer yok galiba burada. Dolayısıyla bazı arkadaşlarımızın bir dakikası diğer konuşmacıların on dakikasından daha verimli oluyor, onu söyleyeyim ben size. O bakımdan çok önemliyse söz vereyim, önemli değilse talepte bulunmazsanız sevinirim.

Buyurun Sayın Özer.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

25.- Antalya Milletvekili Aydın Özer’in, çiftçiye gerçekten destek olmak için tüm borçlarının gecikme faizlerinin silinmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

AYDIN ÖZER (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Gündemimizde, torba kanun teklifinde çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan takipteki borçlarının yeniden yapılandırılması hususunda bir düzenleme bulunuyor. Buna göre, vadesinde ödenmediği için 31 Aralık 2020 tarihi itibarıyla takibe alınmış tarımsal krediler yeniden yapılandırılabilecek. Bunun için ana para kısmının yapılandırılacağı tarihe kadar yıllık yüzde 18 basit faiz, yapılandırma sonrası da yıllık yüzde 12 faiz alınacak. Yapılandırmadan yararlanacak çiftçi borcunun tamamını bir defada ödemek istiyorsa tamamını, taksitle ödemek istiyorsa da en az yüzde 30’unu Ekim 2021 sonuna kadar ödeyecek. Üzülerek söylemek isterim ki buna “tefecilik” denir. Yani çiftçinin yüzde 30’luk ödeme imkânı olsa zaten takibe alınmaz, traktörleri haczedilmezdi. Çiftçiye gerçekten destek olmak isterseniz tüm borçlarının gecikme faizlerini siler…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, Mardin Milletvekili Pero Dundar ve arkadaşları tarafından, Covid-19 salgınında eğitim emekçilerinin yaşadığı sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

14/4/2021

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 14/4/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                              Hakkı Saruhan Oluç

                                                                                                                                        İstanbul

                                                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

14 Nisan 2021 tarihinde Mardin Milletvekili Sayın Pero Dundar ve arkadaşları tarafından verilen (12491 grup numaralı) Covid-19 salgınında eğitim emekçilerinin yaşadığı sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 14/4/2021 Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki.

Buyurun Sayın Tiryaki. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Öncelikle Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen halkımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Bugün Ezidi toplumunun kutsal Çarşema Sor Bayramı. Bu vesileyle Ezidi toplumunun Çarşema Sor Bayramı’nı kutluyor, iyiliğin, sevginin ve güzelliğin gücünün egemen olmasını diliyorum.

Değerli milletvekilleri, Covid-19 salgınıyla birlikte eğitim emekçilerinin uzaktan eğitim dolayısıyla yaşadıkları sorunların ortaya çıkarılması ve bu süreçte yaşanan öğrenme kayıplarının ortadan kaldırılması için bir Meclis araştırması oluşturulmasını öneriyoruz.

Bakın, 15 Temmuzda bir darbe girişimi oldu. Darbe girişiminin arkasında olduğu düşünülen 15 bin civarında asker kamu görevinden ihraç edildi ama bu arada ihraç edilen eğitim emekçisi sayısı tam 41.705. Darbeyi askerler yapmak istedi, askerlerin neredeyse 3 katı kadar öğretmen ihraç edildi. İktidarın plansızlıkları nedeniyle atanmayan öğretmen sayısı 700 binin üzerinde ve 1 milyona yaklaşıyor. 2020-2021 eğitim öğretim yılı için iktidarın, Millî Eğitim Bakanlığının atanmasını planladığı öğretmen sayısı 60 bin civarındaydı, yalnızca 20 bin öğretmen atandı ve Millî Eğitim Bakanlığının resmî rakamlarına göre öğretmen açığı 138 bin.

Pandemi döneminde uzaktan eğitime geçti iktidar. Aslında bu uzaktan eğitimi öğretmenler kendi olanaklarıyla yaptılar. Öğretmenler kendi evlerini âdeta eğitim kurumuna çevirdiler; kendi olanaklarıyla, kendi bilgisayarlarıyla, kendi hazırlıklarıyla evlerinden eğitim hizmeti sundular. Öğretmenlerin hiçbirisi buna itiraz etmedi, en iyi şekilde eğitim vermeye çalıştı. Bu yolla bile olsa çocuklarına kavuştuğu için sevindi. Hatta öğretmenler kişisel olanaklarıyla çocukların, geleceğimiz olan çocukların sorunlarını kendileri çözmeye çalıştı; internet faturalarını ödedi, hatta telefon satın aldı. Öğretmen ne için yaptı bunu? Öğrenme kaybını en aza indirmek için. Ama iktidar öğretmenlerimizin fedakârlığını görmedi “Zaten okula gitmiyorsunuz.” dedi; vefa gruplarında çalıştırdı, filyasyon ekiplerinde çalıştırdı, hatta bazı millî eğitim müdürlükleri öğretmenlere cami önünde kolonya ve maske dağıttırdı.

Bakın, fark yaratmak için “Turizm sektöründe, futbol sektöründe aşıyı önceliğe alıyoruz.” diyorsunuz ama hâlâ öğretmenlerimizin yalnızca yüzde 10’u aşılanmış durumda. Millî Eğitim Bakanlığı ne diyor? “Şu ana kadar 425.430 çalışma arkadaşımızı aşı randevusuna dâhil ettik.” 425 bin öğretmeni aşı randevusuna dâhil ettiniz ama aşılanan öğretmen sayısı yüzde 10. Şimdi, bu koşullarda eğitime geçtiniz mart ayının başında. Mart ayının başında, 5 Mart-11 Nisan tarihleri arasında yüz yüze eğitime geçildikten sonra neler yaşandı? Pozitif temaslı öğretmen sayısı 3.829; bu araştırmayı EĞİTİM-SEN kendi sınırlı olanaklarıyla 50 ilde yaptı. Pozitif temaslı öğretmen sayısı en az 3.829, öğrenci sayısı en az 5.261, personel sayısı 392, Cavid-19’dan yaşamını yitiren -bu okulların eğitim öğretime açılması nedeniyle- öğretmen sayısı da en az 24. Yine aynı süre içerisinde il hıfzıssıhha kurulu kararları uyarınca 392 eğitim kurumunda eğitim öğretime ara verildi, yine temaslı olduğu için 236 sınıfta da eğitime ara verildi. Öğretmenler ve eğitim çalışanlarının tamamı aşılanmadan yüz yüze eğitime geçilmesi demek öğretmenlerimizi, öğrencilerimizi ve onların ailelerini hayati risklerle karşı karşıya bırakmak demektir. Önlemler yeterli seviyeye gelinceye kadar, aşı yaygınlaşana kadar eğitim öğretime başlanmamalı, eğitim öğretim ancak bunlar giderildikten sonra başlamalıdır. Bakın, resmî rakamlara göre -bir kez daha söylüyorum- 1 milyon 259 bin öğretmenin yalnızca yüzde 10’unu aşılamış durumda Millî Eğitim Bakanlığı.

12 Mart-19 Mart haftasında Kahramanmaraş Dulkadiroğlu’nda 1 yardımcı personel, Mersin Tarsus’ta 1 öğrenci servis şoförü vefat etti. 19 Mart-28 Mart döneminde İstanbul Şişli’de 1 okul müdür yardımcısı, Konya’da 3 öğretmen, Tokat’ta 1 öğretmen, Hatay İskenderun’da 1 öğretmen yaşamını yitirdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım müsaade ederseniz.

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – 29 Mart-4 Nisan haftasında Amasya Gümüşhacıköy’de 1 öğretmenimiz, Kahramanmaraş Onikişubat’da 2 öğretmenimiz, Kırıkkale’de 1 memur personelimiz, Şanlıurfa Karaköprü’de 1 öğretmenimiz, İstanbul Kartal’da 1 öğretmenimiz vefat etti. 5 Nisan–11 Nisan döneminde Osmaniye’de 2 öğretmenimiz, Kırklareli Keşan’da 1 öğretmenimiz, Nevşehir’de 1 öğretmenimiz, İstanbul Büyükçekmece’de 1 öğretmenimiz, İstanbul Bakırköy’de 1 öğretmenimiz, Kastamonu’da 1 yardımcı personelimiz, Ordu Altınordu’da da 1 öğretmenimiz vefat etti. Bu ölümlerin yaşanmasını istemiyorsak Millî Eğitim Bakanlığı gerekli önlemleri bir an önce almalı ve aşı yaygınlaşmadan eğitim öğretime başlanmamalıdır diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Fahrettin Yokuş.

Buyurun Sayın Yokuş. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan 2017-2018 akademik yılı açılış törenlerinde aynen şöyle diyor: “Türkiye’de her alanda çok büyük reformlara imza attık, iki alanda arzu ettiğimiz gelişmeyi sağlayamadık. Bunlar eğitim, öğretim ve kültür.” Yine Sayın Cumhurbaşkanımız 12 Şubat 2021 tarihinde bir konuşmasında “Eğitim ve kültür konularında arzu ettiğimiz inkişafı sağlayamadığımızı kabul ediyoruz. İnşallah önümüzdeki dönem aileden eğitime, kültürden sanata tüm bu alanları önceliklerimizin en başına alacağız.” diyor, yani bu açıklamaların tamamı bir başarısızlığın itirafı.

Yine, EĞİTİM-BİR Sendikası var iktidarımızın çok yakından tanıdığı, beslediği bir sendika. Diyor ki: “Bu pandemi sürecinde, maalesef, alınan tedbirler Millî Eğitim Bakanlığında yeterli olmamıştır, eğitim savrulmuştur, sağlıklı iletişim kurulamamıştır.” Sadece o mu diyor?

EĞİTİM-İŞ Sendikası da diyor ki: “Aşılama tamamlanıncaya kadar yüz yüze eğitime ara verilmeli, önce öğretmenler aşılanmalı, ondan sonra eğitim devam etmeli.” Ama dinleyen kim?

Yine, TÜRK EĞİTİM-SEN Genel Başkanı diyor ki: “Temel eğitimin temeli olan okul öncesi eğitime kreş ya da gündüz bakımevi muamelesi yapmaktan ne zaman vazgeçeceksiniz? Salgın tedbirleri kapsamında okul öncesi 8 ve 12’nci sınıflar hariç tüm kademelerde uzaktan eğitime geçildi. Sosyal mesafenin mümkün olmadığı okul öncesi sınıflarda inatla yüz yüze eğitime devam etmenin mantığı nedir? Yüz yüze eğitimin sürdürülebilmesi için olması gereken şey, öğretmenlerin, eğitim çalışanlarının aşılanması.”

Bütün sendikalar, eğitim sendikaları aynı noktada birleşiyorlar fakat tabii, iktidarımız alışkın ya, her şeyi kendisi bilir, onlarla iş birliği yapmak yerine “Ben bilirim, ben her şeyin en iyisini yaparım.” anlayışıyla eğitimi yönetiyorlar. Bugün geldiğimiz nokta maalesef şudur: Bugün, 1 Marttan bu yana resmî rakamlara göre 26 öğretmenimiz maalesef salgın nedeniyle vefat etmiştir. Her şeyden önemlisi, öğretmenlerimizin sadece yüzde 10’unu aşılayabilmişiz ama ne acıdır ki aşı yokluğundan öğretmenlerimiz aşılanamazken biz Libya’ya aşı hibe ediyoruz. Allah aşkına, bunu anlatın bakalım öğretmenlerimize, anlatın bakalım velilerimize ama anlatamazsınız.

Sürem bitmek üzere ve diyorum ki eğitim çalışanları sendikalarıyla el ele verseniz, eğitimi birlikte yönetseniz, sorunları birlikte çözseniz, pandemiyle birlikte mücadele etseniz ne olur? Hiçbir şey olmaz, sonuçta siz kazanırsınız, Türkiye kazanır ama nerede o iş birliği!

Saygılarımla. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Rönesans daha önemli, Rönesans.

BAŞKAN – Söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Yozgat Milletvekili Sayın Ali Keven’e ait.

Buyurun Sayın Keven. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALİ KEVEN (Yozgat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Halkların Demokratik Partisi grup önerisi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu ve bizleri izleyen halkımızı saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaklaşık bir yıl önce tüm dünyada olduğu gibi ülkemizi de etkisi altına alan Covid-19 salgınının etkilediği en önemli alanlardan biri de eğitim alanı. Salgın boyunca eğitimin yüz yüze yapıldığı dönemde eğitim emekçileri maalesef virüse yakalanarak hayatlarını kaybetti. EĞİTİM-İŞ Sendikasına göre salgın boyunca hayatını kaybeden eğitimci sayısının 250’yi geçtiği tahmin ediliyor. Ne sağlık emekçileri için ne de eğitim emekçileri için “görev şehidi” tanımı ise ne yazık ki yapılmadı. Bunca zahmeti çeken eğitim emekçileri hem aşı olamadı hem de virüsle baş başa bırakıldı. Millî Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk geçtiğimiz hafta 7 Nisanda yaptığı açıklamada 1 milyon 259 bin öğretmenden yalnızca yüzde 10’unun aşılandığını söyledi ama bu sayıya rağmen okullar açıldı üstelik kapanana kadar geçen iki ayda ise bir gelişme yaşanmadı. Şimdi, daha yeni, öğretmenler için bir aşılama sayısından bahsedilmeye başlandı; o sayı 425 bin. Bunda da sınıf öğretmeni, branş öğretmeni ayrımı getirdiniz; el insaf, gerçekten el insaf! Öğretmenler için 1 milyon aşıyı bulup getirmek bu kadar zor mu Allah aşkına? Branş farkı gözetmeksizin bütün öğretmenler artık aşı istiyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüz yüze eğitimin başlamasından önce Millî Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk her türlü hijyen önlemlerinin alındığını söylerken bizlere her ilçeden yüzlerce şikâyet iletildi; temizlik malzemelerinin çalışanlara aldırıldığından tutun da okula sadece 1 adet el temizlik kutusu yerleştirildiğine kadar pek çok şikâyet geldi. Biz bunları Sayın Bakana ve Millî Eğitim müdürlüklerine ilettik ancak bu masraflar için ayrılan bütçenin bu ürünleri karşılayamadığını da zaman zaman öğrendik. Okullarda temizlik malzemesi ve maske temininde sorunlar yaşadığını bir kez daha iletiyorum.

Ayrıca, Bilim Kurulunda 20 milyonluk eğitim sektörünü temsilen bir yetkili yok. Okullara dönük kısıtlamalar görüşülürken meslek örgütlerinin görüşleri alınmıyor, neden? Kibrin bu kadarı da fazla sevgili arkadaşlarım.

Köprü ve otoyolların garanti ücretlerinden kısmayan saray Hükûmeti, salgında okullarda kullanılan malzemeler için ayrılması gereken bütçeden kısıyor maalesef. Müteahhitlerinizin kasası mı değerli yoksa eğitim emekçilerimizin, öğrencilerimizin canı mı daha değerli, soruyorum size?

Salgında yaşananlar elbette bununla sınırlı değil. Öğretmenlerimiz filyasyon ekiplerine dâhil edildi, hatta camilerde cemaate kolonya tutmaya kadar varan angarya görevler icat edildi. Dünyada ilk kez öğretmenlik mesleği böyle uygulamalara maruz kaldı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak binlerce kez “Köy okullarını açalım, köy çocuklarını taşımalı eğitim zulmünden kurtaralım.” dedikçe bizlere maliyet hesabıyla cevap veren AK PARTİ iktidarı salgın süresince köy okullarının, buralardaki eğitim yapılarının ne kadar önemli olduğunu galiba anladı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

ALİ KEVEN (Devamla) - Bir kez daha öneriyoruz: Gelin, köy okullarını yeniden eğitim hayatına kazandıralım.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili Sayın Cemal Taşar.

Buyurun Sayın Taşar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL TAŞAR (Bitlis) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Adalet ve Kalkınma Partisi Grubumuz adına HDP grup önerisi aleyhine söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. Bu vesileyle, ramazanışerifinizi tebrik ediyor; ailemiz, sevdiklerimiz, milletimiz ve tüm İslam âlemi için sağlığa, huzura, bereket ve hayırlara vesile olmasını Rabb’imden niyaz ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’nin Covid-19 salgınıyla mücadelesinde sağlıkta elde edilen başarının bir benzerinin eğitim alanında da gerçekleştiğini, Türkiye’nin uzaktan eğitim konusunda Avrupa başta olmak üzere dünyadaki pek çok ülkeden daha hazırlıklı olduğunu ve ilk defa yaşadığımız bu sürecin devamında çıkan eksikliklerin de en iyi şekilde tamamlanarak uzaktan eğitim alanındaki başarının her geçen gün arttığını görmekteyiz. Coronavirüs salgınıyla birlikte eğitim öğretim ile dijitalleşme hiç olmadığı kadar öne çıktı. Ve yine burada şunu belirtmekte fayda var: İçinde bulunduğumuz süreç, destek ve altyapı hizmetleri konusunda başarılı olduğumuzu ortaya koymuştur.

Önergenizde bahsettiğiniz gibi, Millî Eğitim Bakanlığına ayrılan payda coronavirüs pandemisinin etkileri göz ardı edilmedi; aksine, öncelik öğretmenlerimize verildi. 1’inci fazda köy okullarında çalışan öğretmenlerimizin tamamına yani 125 bin kişiye aşı yapılırken 2’nci fazda okul öncesi, ilkokul öğretmeni ve çalışanlar için toplam 425 bin aşı randevusu planlandı. Bu rakamlar da eğitim camiamızın yüzde 50’sinin üstünde bir kesimini ifade etmektedir. Ve ayrıca, 20 bin öğretmenimizin de bu yıl içinde ataması gerçekleştirilecektir.

Bizim insanımız hoşgörülüdür, yardımseverdir, darda zorda kalana el uzatandır. Önergenizde ifade ettiğiniz gibi, gönüllü yapılan hizmetleri “ilave sorumluluk” olarak ifade etmenizin de sizin zihniyetiniz ve kültürünüzden kaynaklanan bir sorun olduğunu burada bir daha ortaya koymak isterim.

Biz burada sizlerin kendi aranızda araştırma önergesi, soru önergesi vererek skor yapma yarışı içinde olduğunuzu biliyoruz. Bu şekilde mesnetsiz, tutarsız ve asılsız cümlelerle önergenize gerekçe oluşturup, sadece “Araştırma önergesi verdim." demek için... Bu çok belli, ortada. Gelin bu yüce Meclisimizi bu şekilde gereksiz önergelerle uğraştırmayalım.

Eğitim alanında ihtiyaç, talepler ve beklentiler gelişen olaylara göre sürekli değişim göstermektedir. Ne yaparsak yapalım öğretmenlerimizin emeğinin ve özverisinin maddiyatla ölçülemeyeceğinin elbette farkındayız. Öğretmenlerimizin de mesleklerine gönül eksenli yaklaştıklarına inanıyorum.

İnsanlık olarak normal zamanlardan geçmiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

CEMAL TAŞAR (Devamla) – “Dünya devi” olarak ifade edilen ülkelerin bile sağlık sistemlerinin, eğitim sistemlerinin ve ekonomilerinin çöküşe geçtiği bu dönemde ülkemiz bu dönemi en az hasarla atlatmaya çalışıp dimdik ayakta kalmıştır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemimizin getirdiği güçlü yapılanma ve hızlı karar alma anlayışıyla her alanda başarılı olduk. Azimli ve kararlı bir şekilde bundan sonra da başarılı olacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Covid-19 sürecini de en az hasarla atlatacağımıza inanıyorum.

Bu önergenin ne kadar gereksiz ve asılsız ifadelerle dolu olduğu ortadadır. Gazi Meclisimizi bu tür önergelerle oyalamak yerine gelin hep birlikte ülkemiz için daha önemli çalışmalar yapalım.

Grup olarak bu önergenin aleyhine oy vereceğimizi belirtir, bu vesileyle Genel Kurulumuzu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım.

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, coronavirüs salgınıyla etkin mücadelenin sağlanması ve gerekli önlemlerin ele alınabilmesi amacıyla 2/12/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (8/30) esas numaralı Genel Görüşme Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 14 Nisan 2021 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 14/4/2021 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                     Engin Altay

                                                                                                                                        İstanbul

                                                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

İstanbul Milletvekili Grup Başkanvekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkanvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Grup Başkanvekili Engin Özkoç tarafından coronavirüs salgınıyla etkin mücadelenin sağlanması ve gerekli önlemlerin ele alınabilmesi amacıyla 2/12/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Genel Görüşme Önergesi’nin (8/30) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 14/4/2021 Çarşamba günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili Sayın Fikret Şahin…

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama başlamadan önce içinde bulunduğumuz ramazan ayının ülkemize, milletimize ve tüm İslam âlemine hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Yine, Şehitler Haftası’nda başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyorum.

Tabii, coronavirüs tanısında rekor kırdığımız bir günün ardından bu konuşmayı yapıyorum. Grup Başkan Vekilimizin konuşmasına bir ilave yapacağım. Nüfusa oranla coronavirüs vakaları tanısında dünyada 1’inci sıradayız; hem Avrupa’da 1’inci sıradayız hem de dünyada 1’inci sıradayız.

Tabii, bu dönemde neler yapmalıydık da yapmadık ve bunları yaşadık? Her şeyden önce bu salgının tüm insanlığı ilgilendirdiğine, herkesin ortak bir şekilde mücadele yapması gerektiğine dair bir düşünce zemininden hareket etmemiz gerekirken, mevcut iktidar kendine buradan bir siyasi rant elde etmek pahasına bu mücadeleyi ortaklaştırmadı. Ne yapmalıydı? Her şeyden önce bu önemli konuda bir liderler toplantısı yapılmalıydı; bunu bekledik, defaatle de buradan çağrıda bulunduk, maalesef bu yerine gelmedi. Yine “Sosyal ve Ekonomik Konsey toplansın.” dedik, bu da yapılmadı. Yine, Genel Başkanımız çağrıda bulundu, “Merkezî Hükûmetle yerel yönetimler eş güdüm hâlinde çalışsın.” denildi, bu da yapılmadı. Sağlık Bakanlığında Bilim Kurulu oluşturuldu. “Sağlık meslek örgütleri buraya dâhil edilsin.” denildi, bu yapılmadı. Hatta “Bilim Kurulunun bir sözcüsü açıklama yapsın.” talebinde bulunduk, bu da yerine getirilmedi ve bakın, Bilim Kurulunun kararları da bir yılı aşkın zamandır -hiçbirimiz bilmiyoruz- açıklanmadı.

Yine sağlıkla ilgili, salgınla ilgili istatistikler vatandaşlarımızla doğru şekilde paylaşılmadı. Sayılar daha düşük gösterilerek vatandaşlarda durumun sanki çok önemsiz olduğu algısı yaratıldı, vatandaş hayatını kaybetti ve hâlen de sağlık istatistikleriyle, salgın istatistikleriyle oynanıyor.

Bakın, ekim ayındaki günlük vaka sayımız yaklaşık olarak 1.400-1.500 civarındayken pnömoni dediğimiz zatürre oranı yüzde 6,4 iken bugün 60 bine yakın vaka tanısı koyuyoruz, pnömoni oranı yüzde 3,3, yarı yarıya. İstatistiklerle hâlen oynanmakta. Hatta Sayın Bakanın tıp eğitimi aldığından dahi ben şüpheliyim. Burada hekim arkadaşlarımız var, bakınız “vaka ve hasta” ayrımı diye bir şey kabul edilebilir değildir.

Yine Covid hastalarının başvuracağı hastaneler ile kronik hastalıkları olan hastaların başvuracağı hastaneleri ayırmamız gerekirdi, bunu başaramadık. İşte getirmiş olduğunuz şehir hastanesi sistemi yüzünden kronik hastalıkları olan kişiler hastanelere başvuramadı ve hayatlarını kaybettiler. Bunun bir örneğini de geçtiğimiz hafta İzmir’de yaşadık. Romatizmal hastalığı olan 37 yaşındaki bir genç kadınımız hayatını kaybetti. Yirmi beş günü aşkın süreyle Sağlık Bakanlığına seslendi ve yatak bulunamadı.

Yine maske dağıtımını başlangıçta beceremediniz. Sokağa çıkma yasağını yine usulüne uygun şekilde yapamadınız. Umreden gelenleri karantinaya almanız gerekirken almadınız, ilk kaybettiğimiz canlarımız umreden gelen vatandaşlarımız, teyzelerimiz, amcalarımız oldu.

Vatandaşın uymasını istediğiniz kurallara sizler uymadınız. “Cenazelere 30’dan fazla kişi katılmasın.” dediniz, binlerce kişiyle cenaze törenleri yaptınız. 400 bin kişiyi çağırdınız, Ayasofya Camisi açılışı yaptınız ve -güncel terimiyle de- lebalep kongreler yaptınız, kongrelerden sonra Türkiye sizin yüzünüzden kıpkırmızı oldu.

Yine Covid tedavi protokolünde Dünya Sağlık Örgütü ve FDA “hidroksiklorokin” dediğimiz kinin ilacını çıkarmış olmasına rağmen, hâlen bugünkü tarih itibarıyla da bu ilaç tedavi protokolünde var. Tedavi protokolü hâlen güncellenmedi, 9 Ekim tarihinden itibaren tedavi protokolü güncellenmiş değil. Neden? Çünkü boşu boşuna kinin verdiniz hastalara, boşu boşuna o ilaç yüzünden de hastalar hayatını kaybetti.

Aşıyı kendimiz üretemediğimiz için bakın bu noktaları yaşıyoruz şimdi. “Aracı firma yok.” demiştiniz, aracı firma varmış, hatta sadece bir tane aracı firma yokmuş. Bu arada ithalatçıların yanında turizm firmaları da çıktı aşı için. Bakın, ne diyoruz: Yurt dışına turlar düzenlendi. Vatandaşa “Bizde aşı yok, paran varsa git yurt dışına, aşı ol.” diyorsunuz yani bu şekilde. Sayın Sağlık Bakanı yerli aşı üretimiyle ilgili ne dedi? “Nisan ayında elimizde olacak.” dedi. Evet, nisan ayındayız, hâlen aşı yok. Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsünü kapatırsanız işte bu durumu yaşarız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİKRET ŞAHİN (Devamla) – Önemli bir nokta Başkanım, hatta birkaç dakika isteyeceğim.

BAŞKAN – Buyurun.

FİKRET ŞAHİN (Devamla) – Aşıyla ilgili gerçekleri ifade edeceğim, öyle dünyada 5’inci, 6’ncı sıra falan şeyine gerek yok. Bakın, 2 doz aşısı yapılan kişi sayısı 7 milyon 715 bin yani nüfusumuzun yüzde 10’u. Ne zamandan bu yana? İlk aşı 14 Ocakta yapıldı, şu an 14 Nisandayız. Üç ayda nüfusun yüzde 10’unu aşıladıysanız nüfusun yüzde 100’ünü, tamamını aşılamanız için otuz aya ihtiyacınız var, üç ayı gitti, daha önümüzde yirmi yedi ay var. Yani iki iki buçuk yıl daha aşılama sürecek. Şu anda aile hekimlerinin çoğunda aşılama randevusu verilmiyor, aşıyla ilgili de sıkıntı giderek büyüyor.

Yine, bazı vatandaşlar hastanede yatak beklerken hayatını kaybetti çünkü yoğun bakım yatakları dolu, hastane yatakları dolu ama AKP’ye, iktidara yakın kişilere Sağlık Bakanlığının ambulansları yurt dışına taksi hizmeti yaptı. AKP’ye yakın dernekler vasıtasıyla Sağlık Bakanlığının ambulansıyla…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİKRET ŞAHİN (Devamla) – Çok az Sayın Başkanım, çok az…

Sağlık Bakanlığının ambulansıyla Londra’dan buraya AKP’ye yakın dernek başkanının getirildiği gün İzmir’deki Aslı Özkısırlar hayatını kaybetti, gariban vatandaşlarımız hayatını kaybetti.

Evet, saygılarımı sunuyorum, bu önergemizi desteklemenizi bekliyoruz vatandaşlarımız adına.

Çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Isparta Milletvekili Sayın Aylin Cesur.

Buyurun Sayın Cesur. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN CESUR (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

1 Mart 2021 kontrolsüz normalleşmenin başlangıç tarihi ve Türkiye için de kırmızı mart. Şubat ayı lebalep kongrelerle, davullu zurnalı eğlencelerle dolu bir ay, tabii, içine eğlenmeyi sindirebilenlere ve fatura vatandaşa. Mutant varyantlar ülkesi hâline gelen bir Türkiye. Salgın yükselişe geçti diye uyardık, zamanı değil dedik ancak ülke kontrolsüz bir normalleşmeye sokuldu. Bu eğer kongre kılıfı değildiyse öyle idiyse ayıp ve suç, eğer değil de düşünülemediyse bunun adı basiretsizlik. Türkiye kırmızıya boyandı. “Bundan önce de yanlışlar oldu, bu da geçer yahu.” filan denildiyse eğer, bunu da diyemez sorumlular çünkü artık onların üçüncü dalga madalyası boyunlarına asıldı. 1 Marttan bugüne kırk beş gün geçti ve ilk vakadan beri 398 günde görülen coronavirüs vakalarının üçte 1’i, ölümlerinin beşte 1’i bu kırk beş günde görüldü; işte, madalya bundan takıldı. Son iki haftada 722 bin yeni vaka, 3.070 yeni ölüm var, milyon kişiye düşen vakada 701 vakayla açık ara dünya 1’incisiyiz, ülkemizdeki vakaların yüzde 85’i mutant virüs artık. 1 Marttan bu yana günlük vaka 6 kat, ölüm 4 kat, aktif vaka 5 kat, yeni hasta 4 kat, ağır hasta 2 kat, test pozitifliği 2 kat arttı. Günlük ölüm 66’ydı, şimdi 273 ancak ne hikmetse dünyada ölüm oranı yüzde 3, bizde yüzde 1. 100 bin olan aktif vaka artık yarım milyon yani 500 bin insan sokakta bunu bulaştırıyor ve bu da şu demek: Huzur aradığımız -hani mübarek ramazan ayı var ya- ramazan ayı sonuna kadar 15 bin kişi daha bu hastalıktan ölecek. Vakalarda 59 bindeyiz ama zirve kaç belli değil, yoğun bakım servislerine yedi, on gün içinde yansıyacak. Hastanelerden “Artık dolu, sadece ağır hastaları alıyoruz, diğerleri sırada.” sesleri yükseliyor ve kim sorumlu bundan? Eğer “Bundan 84 milyon sorumlu.” derseniz ayıp olur, ayıp olur ve millet unutmaz; demeyin bunu. “Sizi getirdik ve sorumlusu biziz, göndeririz.” demesini de bilir işte o millet günü geldiğinde; bunun altını çiziyorum. Ülkeyi bilimle değil, keyfe göre yönetmeyi unutmaz, restoranları kapatırken yaptığınız kongreleri unutmaz. Bizimle aynı anda ama bilimsel göstergeleri takip eden bir İngiltere var örnek olarak önümüzde, kademeli normalleşti ve artık normal hayata dönüyor, hızla aşılamasını yaptı. Her gün bir uçak dolusu insan ölüyorken ülkemizde, yüz binlerce insanımız yoksullukla cebelleşiyorken dün tedbirler haybeye artırılmış; “haybeye” diyorum ben bu artırılanlara. “Geçen baharki gibi azalır nasıl olsa.” filan diye düşünerek yapılmış belli ki ama maalesef sökmez bu defa; geçen baharda günde 5 bin vaka vardı, şimdi 60 bin vaka; üstelik dolaşan virüs de mutant.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun toparlayın.

AYLİN CESUR (Devamla) – Yapılacak belli arkadaşlar: Vatandaşa vereceksiniz parasını, hak ettiği, o yıllarca kesilen vergilerinin parasını ve kapatacaksınız ülkeyi dört hafta; doktor olarak söylüyorum bunu.

120 bin esnaf kepenk kapattı, esnaf bitti; bir madalya da buradan size. Kısa çalışma ödeneklerini kaldırdınız, 17 Mayısta ücretsiz izin bitecek; işçiyi bitirdiniz, çiftçi zaten yıllardır bitiyordu sayenizde, turizmci kalmıştı, o da şimdi, bugün bu kararlarla tamam. Yani sonbaharda dünya eskiye dönerken biz hayattaysak eğer tabii Mevlâna’nın dediğini diyeceğiz: “Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük; bir başka bahar için sadece yaprak döktük.” ama yaprak değil ölenler, canlarımız.

Aşılamadan söz etmesek olmaz, demin sayın vekil söyledi, aşılamada çok kötü bir durumdayız ve ancak 2022 Ağustosunda tamamlanırız bu hızla; bir madalya da oradan size. Yani aşıyla da kurtulamayız. Bir madalya da oradan alınca -madalyalara gelince, liyakat sahibi olanlara veriliyor- siz bunu fazlasıyla hak ettiniz ama bu madalyalar beceriksizlik, basiretsizlik ve vurdumduymazlık madalyası. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Siz gidince biz düzelteceğiz her şeyi ama o madalyalar sizin boynunuzda asılı kalacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYLİN CESUR (Devamla) - Tıpkı söz verdiğim gibi, yine söyleyeceğim: Konya Selçuk Üniversitesi Rektörünün, zatımuhteremlerin yapıp Süleyman Demirel’in kurduğu üniversiteden ismini silmeleri gibi bu madalyalar milletin sizin boynunuza taktığı ayıp olarak işlenecek ve kalacaktır, bunları düzeltin.

Teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Iğdır Milletvekili Sayın Habip Eksik.

Buyurun Sayın Eksik. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA HABİP EKSİK (Iğdır) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Coronavirüs salgınıyla etkin mücadele edilememesinin sebeplerinin araştırılması amacıyla Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önerge üzerine partim adına söz almış bulunmaktayım. Şimdi, bu pandemiyle mücadele edilememesinin temel sebebi, AKP iktidarının halk sağlığını değil AKP iktidarının bekasını düşünmesidir, bunu amaçlamasıdır. O açıdan, bu pandemi sürecinde başarılı olması da zaten mümkün değildi, nitekim, bu başarısızlık tarihe de geçmiş oldu.

Bakın, AKP iktidarı bu pandemi sürecini, bu virüsü âdeta bir fırsata dönüştürme gayreti içine girdi ve nitekim -herkes bunu çok net bir şekilde gördü- fırsatçılık yaptı. Bundan dolayı da süreci yönetemedi ve başarısız oldu ve her gün de insanlarımız yaşamını birer birer yitirmeye devam ediyor, hastalık yayılmaya ve Türkiye haritası da kıpkırmızı olmaya devam ediyor. Bunu niçin söylüyorum? Bakın, eğer halk sağlığı öncelenseydi, eğer insan sağlığı öncelenseydi, AKP iktidarının bekası değil de insanların sağlığı öncelenseydi işte o zaman bu hatalar yapılmazdı.

Bakın, verileri gerçek dışı bir şekilde paylaştı AKP iktidarının Bakanı, bizleri yanıltmak için elinden gelen her şeyi yaptı, ciddiyetsiz bir şekilde yaklaştı. Her gece çıkıp, Twitter’da ve ekranların karşısına geçerek verileri ters yüz etti ve aynı zamanda “Her pozitif olan hasta vaka değildir.” diyerek bilimle çelişti, bilimsel çalışmaları izne tabi tuttu, ölüm rakamlarını sakladı, insanların rehavete kapılmasına sebep oldu.

Yine, şunu özellikle söyleyeyim: İlk vakanın ortaya çıkmasını dahi kabul etmedi, sınır kapılarını kapatmadı, önlemleri almadı AKP iktidarı. Maalesef, insanlarımız teker teker öldü ve bugün hâlâ ölmeye devam ediyor.

Şeffaf olunmaması zaten sürecin en büyük sorunuydu. Nitekim, geçen gün Bilim Kurulunun bir üyesi de çıkıp “Yazın vakaların saklanması çok ayıp bir şeydi.” dedi ve itiraf etti; aslında, vakaların, ölüm sayılarının Bilim Kurulundan dahi saklandığını orada bizimle paylaşmış oldu. Zaten süreci Bilim Kurulunun yönetmediğini, Bilim Kurulunun kararlarının, hiçbir şekilde bilimle alakası olmayan saraydan geçirildiğini herkes net bir şekilde gördü ve onun neticesinde de maalesef, AKP, olmayan bir başarı hikâyesi yazarak kendisine oradan rant devşirmeye çalıştı.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HABİP EKSİK (Devamla) – Bir dakika alayım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

HABİP EKSİK (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Maalesef, bugün baktığımız zaman, aşılama konusunda da büyük bir beceriksizliğin, büyük bir başarısızlığın ortada olduğunu hepimiz görüyoruz. Aslında bugün ortaya çıkan mutasyonların da, mutant varyantların da temel sebebinin sürü bağışıklık sisteminin izlenmesinden kaynaklı olduğunu herkes çok iyi biliyor.

Bakın, şunu net bir şekilde söyleyeyim: Pandemi süreciyle baş etmek istiyorsanız, o zaman, kitlesel ve kısa sürede aşılama yapmanız lazım ama maalesef, baktığımız kadarıyla, aşılamanın da adaletsiz bir şekilde olduğunu, bölgeler arasında büyük bir farklılığın olduğunu görüyoruz ve bu hızla ancak otuz ay, kırk ay gibi bir sürede herkesin aşılanacağını görüyoruz, gözlemliyoruz.

Kısacası, başarısız olundu ve insanlarımız bunun yüzünden de ölmeye devam ediyor.

Ben, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Nevşehir Milletvekili Sayın Mustafa Açıkgöz.

Buyurun Sayın Açıkgöz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) – Sayın Başkanım, çok kıymetli Divan, değerli milletvekili arkadaşlarım, aziz milletim; hepinizi saygıyla sevgiyle muhabbetle selamlıyorum.

Ramazan ayınızı tebrik ediyorum, hayra, berekete ve huzura vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum. 11 ayın sultanı ramazanışerifte gönülleriniz huzurlu, sofranız inşallah bereketli olsun. Bizim önderimiz, liderimiz, hayat rehberimiz, canımız, kanımız, Sevgili Peygamber’imize (SAV) salatüselam ederiz. Barış ve kardeşlik dini İslamiyet’e karşı Batı’da yükselen İslam düşmanlığını şiddetle kınıyoruz, inşallah, kinlerinde boğulacaklardır diyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sevgili milletvekili arkadaşlarım, dünyanın Covid-19 salgınıyla aylardır boğuştuğu dönemde Türkiye, aldığı tedbirler, uygulamalar, çalışmalarla dünya kamuoyunda ve Dünya Sağlık Örgütünde takdirle anılmaya devam ediyor. Başta cansiparane çalışan bütün sağlık çalışanlarımıza, süreci doğru ve şeffaf yöneten, milletimizi anlık bilgilendiren Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca’ya ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin etkin ve hızlı çalışma olanağının sağlık alanındaki başarımızdaki önemini de vurgulamak istiyorum. Tabii, tespit edilen vakaların yüzde 85’ini varyantlar oluşturuyor. Bütün veriler bulaşmanın daha hızlı olduğunu gösteriyor. Bulaşma hızını azaltmak için tedbirler belli, aşı ise en büyük silahımız. Sırası gelen vatandaşlarımız randevularını alarak aşılarını olmaktan çekinmemeleri…

Başından beri salgınla mücadeleyi siyasetten ayırdık. Bilim Kurulumuzun salgın boyunca verdiği emekleri görmezden gelerek saldırgan bir üslupla bilim insanlarımıza hakaret edilmesini asla kabul etmiyoruz. Bilim Kurulumuz siyasi rant malzemesi değildir. Bizler onların emeklerine şahidiz. Her fırsat bulduğumuzda tedbirleri gevşeterek normalleşme sürecini başlattık. Aşılamada toplam 19 milyonu bulan rakamla dünyada ilk sıralarda yer alıyoruz. Tedarik imkânlarımızı daha da genişleterek bütün kapıları zorluyoruz. Yerli ve millî aşımızı da inşallah kısa zamanda hizmete sunarak aşılama konusunda büyük yol alacağız Allah’ın izniyle. Aşılamada dünyada ilk sırada yer alan Türkiye “vatandaşlarımızın sağlık önceliği” anlayışıyla hareket etmektedir. Ancak, vaka ve vefat sayılarının artış gösterdiği durumlarda ister istemez tedbirleri sıkılaştırmaya mecbur kalıyoruz. Bu çerçevede ramazan ayının ilk haftasında tedbirleri biraz daha sıkılaştırarak kısmi kapanma uygulanmaya başlandı. Amacımız, iki haftalık süre boyunca hem vefat hem de vaka sayısını düşürmektir. Eğer bunları bu sürede başaramazsak daha da sert uygulamalara geçilmesi zorunlu hâle gelecektir. Aynı şekilde aşı sırası gelenlerin de bu imkânı derhâl değerlendirmesini istiyoruz. Aşının vaka ve vefat sayılarını düşürmede etkisi hem gözlemlenmiştir hem de rakam olarak tespit edilmiştir.

Milleti ve vatanı için gece gündüz çalışan, et ve tırnak gibi olan Cumhur İttifakı’yla Türkiye, pandemi sonrasında da yükselen ve yıldızı parlayan bir ülke olarak dünyanın güç merkezi olacaktır. Cumhur İttifakı’yla güçlü bir Türkiye için çalışmaya gece gündüz devam edeceğiz.

Özellikle arz ve talebin bozulduğu pandemi döneminde -üretimin çoğaldığı, tüketimin pandemiden dolayı bozulduğu- Sayın Cumhurbaşkanımıza patates ve soğanla ilgili göstermiş olduğu kararlılıktan dolayı teşekkür ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MUSTAFA AÇIKGÖZ (Devamla) – Hemen toparlıyorum Başkanım.

Depolardaki patatesleri garip gurebaya ulaştırmak için gece gündüz çalışılıyor. Burada hiçbir çiftçimize ek bir külfet getirmeden, Nevşehir çiftçimizin, Niğde çiftçimizin ve patates ve soğan üreticisi bütün çiftçilerimizin patates ve soğanları alınarak –inşallah- ihtiyaç sahiplerine ulaştırılıyor. Burada çiftçimiz asla mağdur edilmiyor ve edilmeyecektir de. Ben bu konuda başta Cumhurbaşkanımıza, Tarım Bakanlığımıza ve ak teşkilatımıza teşekkür ediyorum.

Ülkemizin bağımsızlığı, milletimizin birliği ve bütünlüğü uğruna canlarını hiçe sayarak şehit olan bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, gazilerimize minnetlerimi sunuyorum. Tekrar ramazanımızın ülkemize, milletimize, Ümmetimuhammed’e hayır, huzur ve bereket getirmesini niyaz ediyorum.

Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlara Üye Seçimi

1.- (10 / 96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) esas numaralı Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçim

BAŞKAN - Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi yapılacaktır.

Komisyon üyelikleri için siyasi parti gruplarınca gösterilen adayların listesini okutup oylarınıza sunacağım.

Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi

Adı Soyadı                                           Seçim çevresi

Adalet ve Kalkınma Partisi

Mehmet Şükrü Erdinç                                    Adana

Tuba Vural Çokal                                         Antalya

Pakize Mutlu Aydemir                                   Balıkesir

Nilgün Ök                                                   Denizli

Mahmut Atilla Kaya                                      İzmir

Habibe Öçal                                                Kahramanmaraş

Hacı Ahmet Özdemir                                     Konya

Öznur Çalık                                                Malatya

Yelda Erol Gökcan                                       Muğla

Çiğdem Erdoğan Atabek                                Sakarya

Cumhuriyet Halk Partisi

Gamze Taşcıer                                            Ankara

Aysu Bankoğlu                                             Bartın

Suzan Şahin                                                Hatay

Neslihan Hancıoğlu                                       Samsun

Halkların Demokratik Partisi

Filiz Kerestecioğlu Demir                              Ankara

Semra Güzel                                               Diyarbakır

Milliyetçi Hareket Partisi

Hayati Arkaz                                               İstanbul

Esin Kara                                                   Konya

İYİ Parti

Şenol Sunat                                                Ankara

BAŞKAN – Okunan listeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Duyurular

1.- Başkanlıkça, Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimlerini yapmak üzere toplanacakları gün, saat ve yere ilişkin duyuru

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Meclis araştırması komisyonuna seçilmiş bulunan sayın üyelerin 21 Nisan 2021 Çarşamba günü saat 13.30’da Yeni Halkla İlişkiler Binası Komisyonlar Bloku 4’üncü kat 9 no.lu Toplantı Salonu’nda toplanarak başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını rica ediyorum.

Komisyonun toplantı gün, saat ve yeri ayrıca elektronik ilan panosunda ilan edilecektir.

Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254) (x)

BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.

Dünkü birleşimde, İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin tümü üzerinde gruplar adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştı.

Şimdi, şahsı adına ilk olarak Antalya Milletvekili Sayın Cavit Arı konuşacaktır.

Buyurun Sayın Arı. (CHP sıralarından alkışlar)

CAVİT ARI (Antalya) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım.

Değerli arkadaşlar, getirilmeye çalışılan bu düzenlemeyle amme alacakları yani kamu alacaklarının takibiyle ilgili süreçte birtakım düzenlemeler getirilmekte. Amme alacağı deyince önce alacaklı bir kurum ve sonrasında da bir borçlu var. Şimdi, bir alacağın tahsilinin gerçekleştirilebilmesi için de en sonunda bir satış işleminin yapılması gerekmekte.

Şimdi, menkul ve gayrimenkul malların satışı sürecinde elektronik ortamda satış yapılabilmesi hususunun getirilmesi esasen yerinde bir düzenleme olmaktadır. Ayrıca menkullerin satışında yüzde 5 teminat istenilmekte; bu, yeni bir düzenleme. Her ne kadar yüzde 5 düşük bir oransa da ilk defa teminat getirilmesi nedeniyle yerinde ancak oranın yükseltilmesinde fayda var. Yine, ihalelerden vazgeçme nedeniyle iki bedel arasında fark ve diğer zararlar için de “tecil faizi” dediğimiz faiz oranı uygulama sistemi getirilmekte.

Şimdi, 3’üncü maddede satış komisyonun düzenlenmesi maddesi var; burada alacaklı amme idaresince belirlenecek yani komisyonun ilgili kurum tarafından belirlenmesi hükmü getirilmekte. Değerli arkadaşlar, bakın, bu düzenleme esasen hatalı, neden? Şimdi, bir alacaklı var, bir borçlu var. Şimdi, sonuçta alacağın tahsilinin gerçekleşebilmesi için bir taşınmazın satılması ve de alacağın tahsil edilmesi gerekir. Burada ikili bir menfaat durumu var. Bir tarafta alacaklı kamunun menfaati, diğer tarafta borçlu şahsın menfaati. Şimdi, iki menfaatin de tam gerçekleşebilmesinin yolu bir taşınmazın gerçek bedeli üzerinden satılmasıyla gerçekleşir. Eğer ki kurum bu komisyonu kendi oluşturursa ileride, haczedilmiş olan bir taşınmazın bedelinin düşük takdir edilmesi ihtimali doğabilir. Bu durumda, bu hacizli taşınmaz satıldığında kamunun alacağının eksik tahsil edilmesi durumu doğabileceği gibi, vatandaşın gayrimenkulü satıldığında borcunu karşılamama riski de doğacaktır. O nedenle, bu teklifin gerekçesi olarak ortaya konulan “Bir ilde ya da ilçede, belediye meclis üyesini bir araya getirmek, tapudaki görevliyi bir araya getirmek, diğer yetkiliyi bulup bir araya getirmek çok zor oluyor. O nedenle bütün yetkiyi kuruma veriyoruz.” demek çok doğru değil. İleride özellikle de vatandaşın aleyhine doğacak zararlar söz konusu olabilecektir. Burada kesinlikle ve kesinlikle gerçek değerden kıymet takdirinin yapılması gerekir. Bu madde haczedilmiş taşınmazın gerçek değerden kıymet takdiri yapılmasının önüne geçebilecek bir düzenlemedir.

Yine, 4’üncü maddede, gayrimenkullerde satış için yüzde 7,5 oranında bir teminat istenilmekte -menkulde yüzde 5, burada yüzde 7,5- satış bedeli için ise ilk ihale aşamasında yüzde 75’te ihalenin başlanacağı düzenlemesi mevcut ancak ikinci ihaleye kaldığında hangi orandan başlayacağı hükmü söz konusu değil. “En fazla verene ihale yapılır.” hükmü var. Burada da bir eksiklik söz konusu, burada da, ikinci ihalede en düşük oranın kesinlikle belirlenmesi gerekmekte.

Şimdi, işsizlik sigortasıyla ilgili… Yiyecek ve içecek hizmeti sektöründe 2021 Mart ayında çalışanlara, ücretsiz izne ayrılandan nakdi ücret desteğinden faydalanamayanlara İşsizlik Fonu’ndan karşılanmak üzere nisan ve mayıs aylarında nakdi ücret desteği verilecek ve nakdi destek ücretini 47,70 TL’den 50 TL’ye çıkartıyorsunuz. Yani burada 3 lira bile yapmayan bir artışı öngörmektesiniz.

Önce şunu söylemek istiyorum değerli arkadaşlar: Bu pandemi süreci içerisinde iktidar olarak sınıfta kaldınız. Özellikle ekonomik anlamda doğru bir yönetim sergileyemediniz. İşçisi, işsizi, esnafı, çiftçisi, sayenizde hepsi perişan oldu. Ekonomik anlamda herkes büyük sıkıntı içerisinde, şimdi, siz sadece burada 47,70’i 50 TL’ye çıkarmakla sanki bir çare bulmuş gibi destek yapmakta olduğunuzu ifade ediyorsunuz.

Bakın, son dönemde pandeminin, sizlerin yarattığı bu tablolarla arttığını bu ülkede artık herkes biliyor. Gerekli mekanizmaları doğru oluşturamadınız ve süreç içerisinde pandemi arttı. Şimdi gelinen süreçte, özellikle turizm bölgesi olan başta Antalya olmak üzere birçok yerde otelciler kaygılı, turistin gelip gelmeyeceği belli değil. Turizm bölgelerindeki esnafın durumu perişan; görüştüğümüzde “Hazırlıklarımızı yapıyoruz ama açacak mıyız, açmayacak mıyız belli değil.” diyorlar. Yani herkes şu an kaygılı bir durumda.

Efendim, turizm işçileri… Yüz binlerce turizm işçisi şu an işsiz vaziyette sayenizde. Yani bu konularla ilgili tamamen sınıfta kaldınız, her kesimi mağdur ettiniz değerli arkadaşlar.

Mahkûmların elektronik haberleşme ve görüşmelerinin kayıt altına alınmasıyla ilgili bir düzenleme… Ya, Komisyonda da bunu söyledik; bu, Plan ve Bütçe Komisyonunun konusu değil öncelikle.

Şimdi, “Elektronik yöntemlerle mektup gönderilebilir.” hükmü getiriyorsunuz ama bir taraftan da bunların “denetimi, kontrol altına alınması” hükmünü getiriyorsunuz. Özellikle savunma açısından söylüyorum, bakın, avukatların yapacakları savunmalara esas teşkil edecek olan bu haberleşmelerin -her ne kadar siz “Maddede bu yok.” deseniz de- kontrolü söz konusu olamaz. Dolayısıyla başta savunma hakkı bu süreçten zedelenecektir.

Şimdi, ayrıca, hükümlüyü ziyaret eden eşi, çocukları, akrabaları ve özel izinle ziyaret edeceklerin görüntülerinin, görüşmelerinin kayıt altına alınması ihtiyacı… Ya, bu nereden çıkıyor değerli arkadaşlar? Bakın, şimdi, bir hükümlü eşiyle, çocuğuyla görüşecek, siz bunu kayıt altına alacaksınız. Ya, bu bir kere insan haklarına aykırı. Böyle bir düzenleme özgürlüklere tamamen aykırıdır. Yani bu düzenlemeden mutlaka ve mutlaka vazgeçilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Şimdi, son düzenleme çiftçilerimizin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının yapılandırılması. Şimdi, bir kere “31/12/2020 tarihine kadar olan borç” diyoruz ama bugün nisan ayındayız. Bu aradaki borçlar ne olacak? Bu arada doğmuş borçlar şimdi yapılanmaya girmiyor, bu aradaki borçlu olan çiftçilerimiz mağdur mu olsun?

İkinci konu, daha önce tarımsal kredi borçlarıyla ilgili bir yapılandırma yapıldığında… Bakın, 2017 yılındaki bu yapılandırmada faiz oranı, biriken borçlar için yüzde 11, yapılandırmada yüzde 5. Şimdi ne getirdiniz? Biriken borçlar için yüzde 18, efendim yapılanma sürecinde yüzde 12. Yani iki türlü değerlendirirsek; bakın, ülkeyi ekonomik anlamda ne kadar olumsuz noktaya getirdiğinizi buradan dahi açıkça görebiliriz, yani şu faiz oranı bile ekonomik anlamda sizin yarattığınız tablonun açık göstergesidir. Yani “Daha önce yüzde 11, yine yüzde 11 olsun.” bile diyemediniz, “Yüzde 5, yine yüzde 5 olsun.” bile diyemediniz. Bu faiz oranlarıyla çiftçi tamamen tefeciye teslim edilmiş olacaktır. Bakın, ekim ayı itibarıyla diyorsunuz ki “Parası olan tamamını yatırsın, olmayan yüzde 30’unu yatırsın, yapılanmadan yararlansın.” Değerli arkadaşlar, sizin hiç çiftçilerle bir görüşmeniz, konuşmanız, irtibatınız olmuyor mu? Bu çiftçinin parası olsaydı, yüzde 30’unu yatırabilecek olsaydı zaten bu durumlara düşmezdi.

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak şunu öneriyoruz: Çiftçinin faiz borcunu tamamen silelim, anapara borcunu da beş yıla bölelim, beş eşit taksitle yapılandırmaya tabi tutalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Devamla) – Sayın Başkanım, bitiriyorum.

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

CAVİT ARI (Devamla) – Zaten çiftçimiz sıkıntılı, zaten çiftçimiz perişan, siz bu yüksek faiz oranlarıyla çiftçiyi daha çok mağdur etmektesiniz. Eğer çiftçiyi düşünüyorsak, gelin hep beraber birikmiş faiz borçlarını silelim, anapara borçlarını da 5 eşit taksite bölelim; böylelikle ülke tarımına hep beraber destek olalım diyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şahsı adına ikinci konuşmacı Denizli Milletvekili Sayın Nilgün Ök.

Buyurun Sayın Ök. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

NİLGÜN ÖK (Denizli) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklif sahibi olduğum 254 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım, bu vesileyle yüce Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz kanun teklifini, kamu kurum ve kuruluşlarımızdan, milletvekillerimizden, çiftçilerimizden, esnafımızdan ve son dönemde vatandaşlarımızdan gelen taleplerin karşılanması, aynı zamanda pandeminin sebep olduğu zararların aza indirilmesine yönelik hazırlamış bulunmaktayız.

Biliyorsunuz, yeniden şekillenen dünya düzeninde işlerimizin çoğunu artık elektronik ortamlarda gerçekleştiriyoruz. Bu gerçekle yola çıkarak kanun teklifimizle kamu alacağı olan hacizli malların, hem menkul malların hem de gayrimenkul malların fiziki ortamların yanı sıra elektronik ortamda da satışına imkân sağlıyoruz. Böylece, satış işleminden daha çok kişinin haberdar olmasını, açık artırmaya katılımın en üst düzeye çıkmasını; kısaca, uygun rekabet ortamının sağlanmasını, malın gerçek değerinden satılmasını, alıcıların satış mahalline gelmeden elektronik ortamda da teklif vermesini, ayrıca satış işleminin kısa sürede sonlandırılmasını hedeflemekteyiz. Öte yandan teklifimizde, muhafazası tehlikeli veya masraflı olan -örneğin, akaryakıt gibi, havai fişek gibi- menkul malların da pazarlık usulüyle satışına imkân sağlıyoruz. Ayrıca kamu alacaklarına yönelik hacizli menkul malların açık artırmayla satışına katılacaklardan yüzde 5 oranında teminat alınmasını getiriyoruz. Böylece satışa gerçek kişilerin katılımını da sağlamış olacağız. Yine, artırma sonucunda hem menkul mallarda hem de gayrimenkul malları satın almaktan vazgeçenlerin ödemeleri gereken ve tahsil edilecek bedeller üzerinden hesaplanan yüzde 5 faiz oranını tecil faizi olarak düzenliyoruz. Tecil faizinin şu anki oranı yüzde 15’tir. Ayrıca, menkul malın birinci ihalede satılamaması durumunda ikinci ihaleye katılan kişinin malı almaktan vazgeçmesi sonucundaki sorumluluklarını da kanunla netleştiriyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifimizde yer alan 6’ncı maddemizle, yiyecek ve içecek sektöründe faaliyet gösteren iş yerlerinde 31 Mart 2021 tarihinden önce çalışanların da nakdî ücret desteğinden yararlanmalarına imkân sağlıyoruz. Biliyorsunuz, önceden 17 Nisan 2020 tarihine kadar işletmede akdi bulunanlar yararlanabiliyordu. Burada yiyecek ve içecek sektörüne ayrıcalık getiriyoruz. Böylece nisan ve mayıs aylarında aylıksız izne ayrılanlara günlük 50 liradan aylık 1.500 lira olmak üzere ödeme yapılacak. Zaten bu sektörde kısıtlamalar ramazan ayıyla birlikte başlamış durumda. Ayrıca, hâlihazırda, sektör ayrımı gözetmeksizin nakdî ücret desteğini de 1.500 TL olarak düzenliyoruz. Mevcutta yeme içme sektöründe 537 bin kişi çalışmakta olup sadece yeme içme sektörü için uygulamanın iki aylık maliyeti de 874 milyon TL olarak öngörülmektedir.

Yine, yiyecek ve içecek sektöründe faaliyet gösteren işletmelerde çalışanların istihdamının desteklenmesi için nisan ve mayıs aylarında işverenlerin SGK’ye ödeyecekleri primlerini tamamen fondan karşılıyoruz. Prim desteğinin belirlenmesinde fiilen çalışılan gün sayıları esas alınmakta olup bu, asgari ücret üzerinden günlük 44,72 lira, aylık 1.341,56 liraya tekabül etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifimizde, Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nda (III) sayılı listede yer alan -yani tütün, alkollü içecekler ve şekerli meyve suları gibi- mallarda malın imalatçı tarafından komisyoncuya veya konsinye işletmeye yani bayiye verildiği anda vergilendirilmesine imkân sağlıyoruz, fatura edildiği anda. Böylece, denetim sırasında takip edilmesinin zor olduğunu bildiği için malın konsinyede olduğunu belirten imalatçılardan kaynaklı yaşanan kayıpların, suistimallerin ve vergi ötelemelerinin de önüne geçmiş olup kayıt dışılığı da kaldırmış olacağız.

Yine, kanun teklifimizin 9’uncu maddesinde, son dönemde bünyesinde önemli atılımlar ve iyileştirmeler yapan Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğümüze yönelik düzenlemeler getiriyoruz. Hükümlünün, gerekli teknik altyapının bulunduğu kurumlarda elektronik yöntemlerle de mektup alıp gönderebilmesine imkân sağlıyoruz. Böylece hükümlüler, aileleri tarafından ceza infaz kurumuna önceden bildirilmiş ve gerekli güvenlik kontrolleri yapılmış tanımlı e-posta adreslerine mektup okuma komisyonu aracılığıyla mail gönderebilecekler. Eğer isterlerse resmî makamlara ve avukatlarına da elektronik ortamda içeriği denetlenmeksizin mektup ulaştırabilecekler. Bu düzenlemeyle, ileriki aşamalarda görüntülü görüşmenin de altyapısını hazırlamış oluyoruz.

Ayrıca, getirdiğimiz yasal düzenlemeyle mektupların kaydedilebilmesi usulünü yasal bir çerçeveye bağlamaktayız. Böylelikle, düzenlemede mektuplara kimlerin erişebileceği düzenlenmekte, sistemde kayıt edilme süresi belirlenmekte -ki bu bir yıl- ve belirli bir süre sonra silinme zorunluluğu getirilmektedir. Yani burada keyfîlik önlenmekte ve idarenin takdir hakkı, temel hak ve özgürlüğün özüne dokunmayacak biçimde kanunla sınırlandırılmaktadır.

Madde 10’da ise önceden bilgilendirilmek suretiyle, kapalı ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin ziyaretçileriyle yapacakları görüşmelerin, kamu düzeninin korunması ile kişi, toplum ve kurum güvenliğinin sağlanması veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla kurum yönetimi tarafından dinlenebilmesine ve elektronik cihazlarla da kaydedilmesine ve bu kayıtların kullanımının takdir hakkının sınırlandırılmasına, sınırlarının çizilmesine yasal bir çerçeve getiriyoruz. Tabii ki bu kayıtlar amacı dışında kullanılmayacak, kanunda açıkça belirtilen hâller dışında hiçbir kişi veya kurumla paylaşılmayacak ve yine herhangi bir soruşturma veya kovuşturmaya konu edilmemiş ise en geç bir yıl içerisinde silinecek.

Bildiğiniz gibi, sigortalıların iş kazası geçirmesi, meslek hastalığına tutulması, hastalanmaları veya analık hâlleri gibi nedenlerle geçici olarak çalışamadıkları durumlarda gelir kaybı yaşanmakta ve bu gelir kaybının telafisi, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenen geçici iş göremezlik ödeneğiyle sağlanmaktadır. Ancak uygulamaya geçildiğinde birçok suistimalin olduğunu görmekteyiz. Bunu kaldırmak için… Özellikle analık sigortasında, istirahate başlanacak gün önceden tahmin edilebildiği için, ödeneğe esas kazancın ilgili üç aylık dönemde daha yüksek bildirildiği görülmektedir. Kanun teklifimizle, hastalık ve analık sigortasından ödenecek olan geçici iş göremezlik ödeneği hesaplanırken, esas alınan üç aylık dönem yerine on iki aylık dönem esas alınacak; ayrıca, yüz seksen günden daha az çalışması bulunan sigortalılara ödenek tutarında üst limitin günlük prime esas kazanç alt sınırının 2 katı olarak belirlenmesini getiriyoruz. Böylece, suistimallerin ve haksız kazancın önüne geçmeyi hedeflemekteyiz.

Yine teklifimizin 12’nci maddesinde, istihdamın desteklenmesi için verdiğimiz teşviklerde geriye dönük prim teşviki, destek ve indirim uygulamasını kaldırıyoruz. Yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimler başka bir prim teşviki, destek ve indirimle geriye dönük olarak bundan sonra değiştirilemeyecek. Mevcut durumda altı ay geriye yönelik işlem yapılabiliyordu; artık teşviklerde gerçek amacına uygun, istihdamı artırıcı ve etkin olarak zamanında bildirilmesinin önünü açıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm dünyayla birlikte ülkemizi de etkisi altına alan Covid-19 pandemisi hem sosyal hem ekonomik hem de kültürel olmak üzere pek çok alanda etkilerini hissettirmeye devam ediyor. Pandemiyle mücadelede alınan tedbirlerin, yapılan desteklerin, vergi ötelemelerinin ekonomik boyutuna baktığımızda, büyüklüğüne baktığımızda, ülkemizde bugün 575 milyar TL’ye ulaştığını görüyoruz. Olağanüstü dönemlerden geçiyoruz. Kanun teklifimizde yer alan düzenlemeyle, yüzde 20 olan kurumlar vergisi oranını 2021 yılı kurum kazançları için yüzde 25, 2022 yılı kurum kazançları için yüzde 23 oranında düzenlemeyi öngörüyoruz.

Mevcut uygulamada zaman aşımı sonucu yatırımcı tazmin merkezlerine devredilen sermaye piyasası araçları gelir kaydediliyor ve iade ediliyordu; madde 14’te getirdiğimiz düzenlemeyle de artık hak sahiplerinin talebi hâlinde bu sermaye piyasası araçlarının geri iadesi mümkün olabilecek.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarladan sofraya uzanan değer zincirinin her halkasında yer alan kıymetli çiftçilerimizin 31/12/2020 tarihi itibarıyla Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarını yapılandırıyoruz. Çiftçilerimizin borçlarını yapılandırmada kullanılacak olan faiz oranı yüzde 18 olup yüzde 6’sı hazine tarafından karşılanacaktır. Çiftçilerimiz isterlerse ya bu oranla tutarı peşin ya da yüzde 30’u peşin olmak üzere kalan tutarı 3 taksitte ödeyebilecekler. İlk peşinat ödemesi Ekim 2021 tarihinde yapılabilecek. Bu düzenleme sonunda, yaklaşık 21 bin üreticinin 931 milyon TL tutarındaki kredi bakiyesinin yapılandırılması mümkün olacak.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ olarak, bugüne kadar toplumun her kesiminden gelen talep ve önerileri dikkate alarak ihtiyaçların karşılanması için gerekli tüm düzenlemeleri hayata geçiriyoruz ve geçirmeye devam edeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

NİLGÜN ÖK (Devamla) - Hukuktan ekonomiye kadar uzanan ve milletimiz tarafından olumlu karşılanan reform programlarımızı Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde başarıyla teker teker hayata geçireceğiz.

Bu kanun teklifinin hazırlanmasında emeği geçen milletvekili arkadaşlarımıza, kamunun değerli bürokratlarına, Plan ve Bütçe Komisyonumuza teşekkür ediyor, yüce Meclisi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Lütfi Bey, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

26.- Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçı’nın, Hatay İskenderun’daki maden ocaklarına ilişkin açıklaması

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

İskenderun ilçemizde faaliyet gösteren maden ocakları yüzünden ilçemizin doğal güzelliği her geçen gün kaybolmaktadır. Maden arama faaliyetlerini bitiren firmalar, ocakların tekrar ağaçlandırılmasıyla ilgili -bakanlık genelgesi olmasına rağmen- üstlerine düşen sorumlulukları yerine getirmemektedir.

Geçtiğimiz günlerde ise, Akçay Mahallemizde yeni bir maden ocağı açılmasıyla ilgili Bakanlık yetkilileri ve mahalle sakinleri arasında bir toplantı gerçekleşmiştir. Bu toplantıda, Akçay mahalle sakinleri, mahallelerinde yeni bir maden ocağı istemediklerini yetkililere ifade etmişlerdir. Mahalle sakinlerimizin bu haklı talebini Bakanlığımızın duymasını ve Akçay’da yeni bir maden ocağının açılmamasını talep ediyoruz.

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254) (Devam)

BAŞKAN – Şimdi teklifin tümü üzerinde yirmi dakika süreyle soru ve cevap işlemini gerçekleştireceğiz. Bu sürenin on dakikası sorulara, on dakikası da cevaplara ayrılacaktır.

Dünkü birleşimde soru ve cevap işlemi için sisteme giren sayın milletvekillerimizin tekrar sisteme girmelerini rica ediyorum.

Sayın Ünver...

İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) – Teklifle çiftçi borçlarının, yüzde 30’u peşin ödenmesi şartıyla yüzde 18 gibi çok yüksek bir faizle yapılandırılması düzenleniyor. Bu düzenleme yaraya derman olmayacak, hatta pansuman bile yapamayacak, sadece ilk ödeme tarihine kadar borcu öteleyecek ama borç da artmaya devam edecektir. İktidarın farkında olmadığı, farkında olsa bile görmezden geldiği çiftçinin borcunu ödeme gücünün kalmamasıdır zira çiftçimiz özellikle son iki yıldır kâr etmek bir yana yetiştirme maliyetini dahi kurtaramamış, zarar etmiştir. Borca borçla takla attırarak ayakta kalmaya çalışan Türk çiftçisi, borcunu ve biriken faizini hangi gelirle ödeyecek? Çiftçimiz bir yandan çığ gibi büyüyen kredi borcu ve faiziyle, diğer yandan her gün artan girdi maliyetiyle boğuşmaktadır. Bu durumda yapılması gereken çiftçinin borcunun faizini silmektir. Bizim sözümüz var, iktidara geldiğimizde ilk iş olarak bunu biz yapacağız zira siz yapmamakta ısrar ediyorsunuz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Köksal...

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Merkez Bankasının kasasını boşalttınız, 47 milyar dolar borçlandırdınız, 128 milyar doları buharlaştırdınız. Günlerdir soruyoruz ve sormaya devam edeceğiz: Bu 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolarla 10 milyon işsizimize ayda 3 bin lira destek verilebilirdi, 1 milyon 300 bin esnafın 13 milyar liralık kredi borcu, çiftçilerimizin banka takibine düşen 5 milyarlık borcu kapatılabilirdi, küçük işletmelerimizin 16 milyar liralık kredi borcu ödenebilir, 50 milyon vatandaşımıza 2 doz BioNTech aşısı yapılabilirdi, 4 milyon 800 bin öğrencimize tablet verilebilirdi.

Şimdi, tüm vatandaşlarımız adına bir kez daha soruyoruz: 128 milyar dolar nerede?

BAŞKAN – Sayın Kaboğlu...

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen ve Genel Kurulda görüşülmekte olan torba yasa önerisinde, öneriyle hiçbir ilişkisi olmayan, -mahpuslara dair- madde 9’da sayılan nedenlerle hükümlüye gelen ve hükümlü tarafından gönderilen mektup, faks ve telgraflar dijital olarak kaydedilmek suretiyle veya fiziki olarak saklanacaktır. Bu madde Anayasa’ya aykırıdır çünkü maddenin yazılış tarzı ve sınırlama nedenleri belirsiz olduğundan uygulamada genel ve sistematik sınırlamalara yol açma tehlikesi vardır. Ayrıca, kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının gerektirdiği güvenceler öngörülmemiştir. Madde 9 için belirtilen kişisel verilere ilişkin bu itirazlar mahpusların yakınlarıyla görüşmelerinin dinlenmesi ve kaydedilmesiyle ilgili madde 10 için de geçerlidir. Unutulmamalı; mahpus, özgürlüğünden alıkonulmuş kişidir ama temel haklarından yoksun kılınmış değildir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Ünsal…

SERVET ÜNSAL (Ankara) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, bilime ve akla değil de tek adamın talimatlarına ve isteklerine bağlı saray hükûmeti Covid vakasında tam anlamıyla çöktü. Çöküşle beraber günlük 200 bine yakın vaka yine günlük 3-4 uçak düşmüş gibi 1.000’e yakın vatandaşımızın vefatına neden oluyor. Sağlık Bakanı çıkıp diyor ki: “Bütün suçlu hepimiziz.” Yani arkadaşlar, Sayın Bakana buradan söylüyorum: Nasrettin Hoca ne demişti biliyor musunuz? “Ya, hırsızın hiç mi suçu yok?” Corona sürecini yönetemeyen siz idareciler ne kadar masumsunuz? Ama ben yayın organlarında haftalar önce söylemiş, “Bu işi gene vatandaşın üstüne atacaklar.” demiştim. Vakaların artmasının sorumlusu il il, bölge bölge lebalep kongre yapanlardır; insanlar ancak 10 kişiyle cenaze törenleri yaparken yüzlerce kişiyle cenaze töreni yapıp özür dileyenlerdir. Ayrıca size çok önemli bir bilgi veriyorum: Şu an corona havuzunda PCR testi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Açanal… Yok.

Sayın Kasap…

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Ne tezatlar ülkesidir, bir Sağlık Bakanı var Fatih’te binlerce kişinin katıldığı cenazede ama diğer cenazelere 20-30 kişi katılamıyor. Aynı şekilde Cumhurbaşkanı, aynı şekilde bakanlar hangi cüretle, hangi yüzle şu anda çıkıp “Bu olayın sorumlusu 84 milyon kişidir.” diyor? Bunu anlayabilmek mümkün mü Sayın Başkanım? Sağlık Bakanını, Cumhurbaşkanını, hepsini istifaya davet etmek gerekir aslında. Bu facianın baş sorumluları yine en baştakilerdir. Sağlık Bakanının o koltukta durması, bir gün dahi durması doğru değildir. Türkiye sağlıksız yönetiliyordu ama Sağlık Bakanının bu tavrı hiç doğru değildir. 84 milyonu sorumlu tutanlar kongre yapanlardır, o cenazelere katılanlardır. 10 kişiyle cenaze kısıtlaması yapılıyor ama coronalı cenazelere katılabiliyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Bu ne mantıktır, bu ne perhizdir? Söylesek tesiri yok, konuşsak gönül razı değil.

BAŞKAN – Sayın Sümer…

ORHAN SÜMER (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Dün yapılan görüşmeler sonrasında Sayın Cumhurbaşkanı Libya’ya 150 bin doz coronavirüs aşısını teslim edeceğini bildirerek Türkiye'nin salgınla mücadele tecrübelerini de Libya’ya aktaracağını, bu amaçla Trablus’ta bir salgın hastanesini Türkiye'nin işleteceğini söyledi. Biz ülke olarak yardım yapan, yardımlaşmayı seven bir anlayıştan geliriz ancak -eğitim sendikaları bas bas bağırıyor, bizler her fırsatta dile getiriyoruz- Dünya Sağlık Örgütünün açıkladığı aşılamada öncelikli gruplar listesine uyulmuyor. Öğretmenlerimiz öncelikli gruplarda sayılmak zorundadır, bir an önce aşılarının tamamlanması gerekiyor. Ne yazık ki sadece kısmi işlem gerçekleştiriliyor. Öğretmenlerimiz ve eğitim camiası çalışanlarının tamamının aşılanması lazım.

Yeniden sesleniyoruz: Öğretmenlerimiz, devlet memurlarımız, iş gücüne doğrudan katkı veren gençlerimiz varken yurt dışına aşı göndermek vicdani değildir.

BAŞKAN – Sayın Özkan…

YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Osmaniye Devlet Hastanesinde, Cumhuriyet Savcısının, görevi başında Doktor Kemal Günel’e “Savcıyım, seninle uğraşırım.” tehdidi nedeniyle başta Osmaniye bölge milletvekilimiz olmak üzere grubumuzun dünkü konuşmalarında söz konusu olay kınanmış ve olayın takipçisi olacağımız vurgulanmıştır. Adalet Bakanlığının ilgili savcı hakkında soruşturma izni verdiğini öğrenmiş bulunmaktayız.

Sorum Sayın Sağlık Bakanına: Covid-19 salgın döneminde sadece balkondan alkışladığınız sağlık çalışanlarına ne zaman sahip çıkacaksınız? Osmaniye Devlet Hastanesinde çalışan hekime, savcının pes doğrusu dedirten psikolojik şiddeti karşısında sessiz mi kalacaksınız? Yoksa “Yeter artık.” diyerek sağlık çalışanlarına sahip mi çıkacaksınız?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bülbül…

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

“128 milyar dolar nerede?” sorusuna iktidar cevap vermek yerine yine baskıyla olayın üstünü kapatmaya çalışıyor, “Cumhurbaşkanına hakaret suçu işlendi.” kılıfıyla soruşturma başlatarak soranları ifadeye çağırıyor.

Valilik kararlarıyla siyasi parti faaliyetleri engellenmeye çalışılıyor. Dün Aydın il yönetimimizden 3 kişi ve Nazilli Gençlik Kolları Başkanımız soruşturma kapsamında ifade verdi, bugün de Söke, Kuşadası, Germencik ilçelerinde ifadeler alındı. AKP iktidarı sözde meşru zeminler yaratarak açıklarını kapamaya çalışıyor. Biz bugün bunları yaşıyorsak AKP iktidarının çekindiği çok şey var demektir.

128 milyar doların nereye gittiğini her yurttaş sorabilir, sorunun cevabını ise kamusal bir bilgi olarak idare vermeye mecburdur. Ceza hukuku pratiğimizde soruşturma başlatmak çok kolay olduğundan güdülen bu politikayla bizi vazgeçirmeye, yurttaşları ceza dosyalarıyla karşı karşıya bırakarak yıldırmaya, korkutmaya çalışıyorlar ama biz cevap bulana kadar sormaya devam edeceğiz. Yine soruyoruz: 128 milyar dolar nerede?

BAŞKAN – Sayın Biçer Karaca… Yok.

Sayın Gaytancıoğlu…

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tarım Bakanlığı tarımın gerçek sorunlarını anlamaktan ve çözmekten çok uzak. İki yıl önce terörist soğan arıyordunuz, şimdi büyük zafer kazanmışlar olarak kamyonlara bayrak asıyorsunuz. Çiftçinin ve tarımın sorunlarını yıllardır anlatıyoruz. Önce, inatla “Yok öyle bir sorun.” diyorsunuz, sonra da aslında, çözüm olmayan çözümlerle ortaya çıkıyorsunuz oysa sorunlar katlanarak büyüyor.

Yıllardır çözülmeyen bir sorun da ÇKS’ye kayıt olamayan çiftçilerin desteklerden yararlanamaması. Bu çiftçiler ziraat odalarına kayıtlı, üretici birliklerine kayıtlı, tarım BAĞ-KUR’ları var, hepsine aidat ve prim ödüyorlar ama ÇKS’ye kayıtlı olmadıkları için desteklemelerden yararlanamıyorlar. Arazilerin çok ortaklı yapılarından dolayı da ÇKS’ye kaydolamıyorlar. Bakanlık bir işe yaramak istiyorsa bunun gibi çiftçinin gerçek sorunlarını çözsün, borçlu çiftçinin malını satışa çıkararak, traktörünü haczederek, maliyetine fiyatlarla pirinç, patates almayı kessin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Komisyona söz veriyorum.

Buyurun.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli milletvekili arkadaşlarımızın birçoğu teklifle doğrudan ilgili olmayan konularda sorular ve görüşler ifade ettiler. Ben, müsaadenizle, teklifle ilgili olanlara cevap vermeye gayret edeceğim.

Öncelikle, bu Tarım Kredi Kooperatifleri, çiftçi borçlarıyla ilgili Sayın Ünver’in bir sorusu vardı. Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından kullandırılan yaklaşık 931 milyon TL tutarındaki kredi alacağı yapılandırma kapsamında yer almaktadır. Yapılandırma kapsamında borcu bulunan üretici sayısı yaklaşık 20 bindir. Yapılandırma kapsamında üreticilerin borçları, kanun teklifinde belirtilen yöntemle tekrardan hesaplanacak ve bu hesaplama çerçevesinde borçların vadelerinden bugüne kadar tahakkuk etmiş temerrüt faizleri silinerek borçlar yıllık yüzde 12 oranında basit usulde yürütülecek faizle tekrardan belirlenecektir. Ayrıca, yapılandırma kapsamındaki borçların taksitlendirilmesi durumunda üç yıllık taksitlendirme süresi boyunca borçlara yıllık yüzde 12 oranında basit usulde yürütülecek faiz uygulanacaktır. Piyasa faiz oranlarının yüzde 25 bandında seyrettiği bir dönemde, üreticilerimize piyasa faiz oranının yaklaşık olarak yarısına tekabül eden yıllık yüzde 12 sabit faiz oranıyla yapılandırma imkânı sağlanmış olacaktır.

Diğer taraftan, Sayın Kaboğlu’nun “9 ve 10’uncu maddeler teklifle ilgisiz.” şeklinde eleştirileri olmuştu. Tabii, biliyorsunuz, bu çeşitli kanunlarda değişiklik öngören teklifler gerek İç Tüzük gerek yerleşik uygulamalar çerçevesinde gündeme gelebilmektedir. Bu yeni bir uygulama değil, Meclisimizde öteden beri böyle bir uygulama var. Çeşitli kanunlarda değişiklik yapınca da gerçekten, birbiriyle çok ilgili olmayan hususların aynı çerçeve içinde ele alındığını görebiliyoruz. Bu tür hususların komisyon çalışmalarından ziyade, genel anlamda İç Tüzük tartışmalarının konusu olması gerektiğini düşünüyorum. Yeni bir yönetim sistemine geçtik ama İç Tüzük’ümüzde yeterince bu konuda bir uyarlama yapamadık maalesef, daha mekanik bir uyarlama yaptık tabiri caizse ama yeni sisteme göre Meclisimizin İç Tüzük’ünde bütün grupların katkısıyla yeni bir çalışma yapılması hâlinde bu tür şikâyetlerin de ele alınması ve değerlendirilmesi mümkün olabilecektir.

Diğer taraftan, yine, 9 ve 10’uncu maddelerinin Anayasa’ya aykırılığı konusunda bir görüş ifade etti Sayın Kaboğlu. Bu konularda Danıştayın ve Anayasa Mahkemesinin daha önceki uygulamalara yönelik ortaya koyduğu içtihatlardan gördüğümüz şu, Komisyon olarak bize gelen bilgiler şu şekilde: Esas olan, uygulamaların kanuni bir dayanaktan yoksun olması ve sınırların ortaya konmamış olması. Elbette ki bir hakkı kanunu dışında sınırlandırmamak ve sınırların kriterlerini de net bir şekilde ortaya koymak gerekir. Bu konularda gerekli düzenlemelerin yapıldığı ifade edilebilir. Tabii ki bu konular her zaman tartışmaya açıktır, en nihayetinde yargısal denetime de tabi olan hususlardır bu hususlar ama biz bunun Anayasa’ya aykırılık teşkil etmediğine, sınırları belli bir düzenleme olduğuna ve kanuni bir düzenlemeyle birtakım sınırlar getirildiğine burada işaret etmek isteriz.

Değerli arkadaşlar, diğer taraftan, yine, “Bu mektupların kaydı Anayasa’ya aykırı.” şeklinde bir ifade oldu. Burada da Danıştay kararında mektupların kaydedilebileceği ancak teklifle, sınırları belirlenmekte olan yasal altyapıya kavuşturulma ihtiyacı ortaya konulmuştur, bunu bu şeklinde ifade etmek isterim.

Ayrıca, Cavit Arı Bey şahsı adına görüş ifade ederken bir soru da yönlendirdi, müsaadenizle ona da cevap vermek isterim. Burada, satış komisyonlarının nasıl oluşturulacağına, teklif usulünün nasıl olacağına ilişkin müsaadenizle kısaca bilgilendirme yapmak isterim. Devlet, il özel idareleri ve belediyeler, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 1’inci maddesinde alacaklı amme idaresi olup kapsamına giren alacaklarını aynı kanunun hükümlerine göre takip etmektedirler. Ayrıca, özel kanunlardaki düzenlemeler gereği Sosyal Güvenlik Kurumu, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu gibi kamu tüzel kişileri de alacaklarının takibinde aynı kanunun hükümlerini uygulamaktadırlar. Kanun teklifinde, her bir alacaklı amme idaresi, satış komisyonlarının kimlerden oluşacağına karar vermeye yetkili kılınmaktadır. Mevcut kanun da düzenlenmiş kanunu uygulayabilecek idareler dikkate alındığında komisyonun istenilen zamanda toplanmasına imkân sağlamamaktadır. Gayrimenkul satışlarında satış komisyonu başkan ve üyelerinin, tüm idarelerin alacaklarının takibinde aynı kişilerden oluşmasının getirdiği sıkıntıları giderebilmek adına, komisyonların her bir alacaklı amme idaresi bünyesinde oluşturulmasıyla kamu alacaklarının daha hızlı ve daha etkin bir şekilde takibinin yapılması amaçlanmıştır.

Yine, kanun teklifinde, satış komisyonlarının çalışma usul ve esaslarını belirlemeye Hazine ve Maliye Bakanı yetkili kılınmakta olup, söz konusu usul ve esasları belirlemeye yönelik çalışmalar devam etmektedir. Dolayısıyla, burada, bu usul ve esaslar çıktığında, yeni oluşacak komisyonların kriterleri de ortaya konmuş olacaktır. 6183 sayılı Kanun’un 77 ve devamı maddelerinde gerek menkul malların gerekse gayrimenkul malların satışına ilişkin düzenlemeler yer almakta olup bu düzenlemeler esas alınarak, açık artırmanın fiziki mahallin yanı sıra elektronik ortamda da yapılması planlanmaktadır. Teklifin yasalaşmasını müteakip, genel düzenleyici işlemler yapılarak teknik altyapı çalışmalarına başlanacaktır.

Benim alabildiğim notlardan teklifle doğrudan ilgili hususlar bunlardan ibarettir.

Teşekkür ediyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Başkanım, süre var, soru sorabilir miyim?

BAŞKAN – Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkanım, Değerli Başkanım, süre var, üç dakikalık süre var, ben soru sormak istiyorum.

BAŞKAN - Yerinden söz vereyim Tanal, bağırma, otur.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Estağfurullah, bağırmak değil, özür dilerim.

BAŞKAN – Sayın Tanal, buyurun.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Efendim, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Sayın Cevdet Yılmaz eski Kalkınma Bakanıdır, tabii, bütçeyi çok iyi bilir. Bu anlamda, şimdi Sayın Cevdet Yılmaz Bey’e yani eski Kalkınma Bakanına soruyorum: 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? (CHP sıralarından alkışlar) 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede? 128 milyar dolar nerede?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Şimdi, birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

Birinci bölüm 1 ila 8’inci maddeleri kapsamaktadır.

Teklifin birinci bölümü üzerinde İYİ Parti Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta.

Buyurun Sayın Usta. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerine İYİ Parti Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Değerli Başkan ve değerli milletvekilleri; ben bu konuşmamda 3 tane konunun üzerinde duracağım. Malum, torba kanun, birçok konu var burada ancak temelde 3 tane konunun üzerinde durmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi, bu pandemi nedeniyle işten çıkarmalar var tabii ki veya işinden olan insanlar var; dolayısıyla, bu çalışanların ve yeme içme sektörünün desteklenmesi konusu. İkinci konu; kurumlar vergisiyle ilgili bu kanun teklifinde bir oran artışı var -bunu siz hatırlayacaksınız- daha önceden de, birkaç ay önce de oran düşüşü vardı, dolayısıyla o konuyu bir konuşacağız. Üçüncü olarak da çiftçi borçları konusu var, onların yapılandırılması meselesi var, o konuda değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.

Şimdi, malum, pandemi bütün hızıyla devam ediyor, günlük vaka sayısı 60 bin civarında, zirvedeyiz, dünya şampiyonuyuz. Şimdi, böyle bir dönemde, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti, kısa çalışma ödeneğini, en son rakamlar itibarıyla 1 milyon 300 bin kişinin faydalandığı kısa çalışma ödeneğini kaldırıyor; biliyorsunuz, süresi uzatılmadı, 31 Marttan sonra süresi uzatılmadı. Yani, tabii, bunu nlamak mümkün değil, bunun akılla da vicdanla da bağdaşır bir yanı yok. Yani pandemi olanca hızıyla devam ederken çalışanların hiç olmazsa bu konuda kısmen de olsa, az da olsa -işte, asgari ücretin yüzde 60 ila yüzde 150’si oranında- ücret almasını sağlayacak olan sistemi Hükûmet sona erdirdi; bunun anlaşılır bir yanı yok.

Şimdi, mesela, turizm konusu çok hassas olarak önümüzde duruyor. Yani, işte, bu kadar artıştan sonra muhtemelen turizm bu sene de yine ciddi bir kayba uğrayacak; Rusya uçuşları kapattı, başka ülkeler de kapatmaya başlayacak. Orada çalışan insanların imdadına yetişecek olan, kısmen onları rahatlatacak olan sistem yok; şimdi böyle bir durum var.

Diğer bir husus, biliyorsunuz, bir de ayrıca nakit ücret desteği var. Nakit ücret desteğinde de 47 lira veriliyordu, bu kanunla 50 liraya çıkarılıyor; o anlamda da teşekkür ederiz yani 3 liralık bir artış oldu, bu da yetersiz. Mesela, biz bununla ilgili olarak, İYİ Parti Grubu olarak bunu hiç olmazsa makulden yana olmak adına söyledik; çok daha büyük rakamlar verilebilirdi yani hiç olmazsa 75 lira olsun. Yani 2 kişilik, 4 kişilik bile değil… Ortalama aile büyüklüğünü 4 kişilik alırım. 4 kişilik bir ailenin, biliyorsunuz, Diyanetin açıkladığı fitre hesabına göre sadece gıda ihtiyacı 120 liradır, bütün ihtiyaçları için biz 75 lira olsun diye önerdik. Bu önergemiz de AK PARTİ ve MHP Grubu milletvekilleri tarafından reddolundu.

Şimdi, iyi bir şey yapılıyor, nakit ücret desteğinden yararlanamayanlara, yeme içme sektöründe nisan ve mayıs aylarına has olmak üzere hem kısa çalışma ödeneği getiriliyor hem de işverenlere işçi ve işveren prim desteğinin karşılanması hususu getiriliyor. Biz bu kısmını destekledik, onu söyleyeyim ama bu son derece yetersiz, son derece cılız bir şeydir. Yani bunun diğer sektörlere, yeme içme dışındaki sektörlere de mutlak surette teşmil edilmesi gerekir ancak bu yapılmadı.

Bir de diğer bir husus var, önemine binaen tekraren vurguluyoruz: Arkadaşlar, bu ödemeler fondan değil, bütçeden yapılmak durumundadır. Bakın, bunlar normal bir durumdan insanların işini kaybetmesi olayı değil. O fon nedir? İnsanlar normal zamanlarda çalışırken işlerini kaybetmeleri durumunda belli bir süre fondan desteklenir ama burada bir pandemi var, burada, Hükûmetin aldığı kararlar nedeniyle buralar kapatılıyor. Burada yapılan desteklerin önemli bir kısmı da işçiye değil işverene gidiyor. Nasıl bir vicdandır ki bu, burada, gidiyoruz biz, efendim, işçinin hakkı olan o fonu kullanıyoruz da bütçeyi kullanmıyoruz, bunun anlaşılır bir yanı yoktur. Buna ilişkin önergeler verdik, önergelerimiz yine her zaman olduğu gibi Cumhur İttifakı milletvekilleri tarafından reddedildi, yani bunları kabul etmek mümkün değil.

Bir de belirsizlik var. Şimdi, bakın, kısa çalışma ödeneği ne zaman bitiyor? 17 Mayısta bitiyor. 17 Mayısta pandemi bitecek mi, bitmeyecek mi? Pandeminin bitmeyeceği çok açık bir şekilde ortada. Süresi bunun… Yani insanların işçisini ne yapacağıyla ilgili veya işçi kendi önünü görmek istiyor. Gelin, bunları bir kurala bağlayalım dedik, hem kısa çalışmayı uzatalım hem de nakit ücret desteğini de bir kurala bağlayalım. O kural nedir? Kural şu olsun dedik, önergemiz bu şekildeydi: “Covid-19 salgını sona ermiştir.” diye mutlak surette Sağlık Bakanlığının bir açıklaması olacaktır yani “Pandemi sonlandırılmıştır.” diye. Efendim, bu vakte kadar bunların devam edeceğine ilişkin düzenlemeleri de o şekilde yapalım dedik, yine bu önergemizi de maalesef, arkadaşlar, Cumhur İttifakı milletvekilleri reddetti. Dolayısıyla, bu şekilde pandemiyle mücadele olmaz zaten sağlık kısmı olağanüstü kötü gidiyor, esnaf perişan, çalışan perişan, 10 milyonun üzerinde işsizimiz var; Hükûmet bunların hiçbirisini duymuyor. Sanki biz duvara konuşuyoruz; ne söylersek söyleyelim, ne kadar doğru olursa olsun bunların hiçbirini satın almayan, üzerine gitmeyen bir Hükûmet var. Oysa gelir dağılımı çok hızlı bir şekilde bozuluyor ve en savunmasız kesimler, işte, bu bahsettiğimiz kayıt dışı çalışan veya işte, bu nakit ücret desteğine muhtaç olan kesimler, sabit gelirli insanlar veya eğitim seviyesi düşük olan insanlar, bunlar bu süreçte en fazla etkilenecek insanlardır. Bunu yabana atmayalım, bakın, rakamlar çıktığında göreceğiz, gelir dağılımında olağanüstü bir adaletsizlik olacak fakat bu adaletsizliği gidermeye yönelik olarak da maalesef Hükûmetin aldığı hiçbir tedbir yok.

Şimdi, vergiyle ilgili, kurumlar vergisi, zaten bunu sizin vicdanlarınıza bırakıyorum. Şimdi, hatırlamayanlar için bir hatırlatalım. 22 Ekimde Plan ve Bütçe Komisyonuna bir kanun teklifi geldi; yine AK PARTİ milletvekilleri tarafından getiriliyor, tabii Hükûmet gönderiyor, onu biliyoruz. Bu kanun teklifinde ne vardı arkadaşlar? Yüzde 20 olan kurumlar vergisi oranının yüzde 15’e düşürülmesi konusunda Cumhurbaşkanına yetki verilmesi vardı. Ya, feryat ettik -5 tane konuşmam var, tutanaklar ortada- Plan ve Bütçe Komisyonunda feryat ettik, geldik Genel Kurulda feryat ettik, en son dakikada çıkardılar yani hem birinci bölümde hem de ikinci bölümde konuşurken söyledim, en sonunda çıkarıldı. Şimdi, aynı Hükûmet aynı Plan ve Bütçe Komisyonu bu sefer 5 puan artış getirdi. Ya aradan dört beş ay geçmiş, ne değişti? Hani, diyorsunuz ya “İşler iyi gidiyor.” İşler iyi gidiyorsa niye vergi artışı yapıyoruz? Bu nasıl bir savrulmadır? Arkadaşlar, Cumhur İttifakı’nın desteklediği bu Hükûmet Türkiye’yi yönetmiyor, Türkiye yönetilmiyor; Türkiye savruluyor. O gün, bir muhalefet partisi milletvekili olarak biz itiraz ettik. Ya, olmaz böyle bir şey dedik. Pandeminin bu kadar yoğun olduğu bir dönemde, gelir adaletsizliğinin bu kadar arttığı bir dönemde, üst gelir gruplarının daha fazla vergilendirilmesi gerektiği bir dönemde kurumlar vergisi oranını düşüremezsiniz diye biz feryat ettik; siz el kaldırdınız, kabul ettiniz; bu Hükûmet de gönderdi. E, şimdi, ne yapılıyor? Şimdi de büyüğüne küçüğüne bakılmaksızın, bu sefer de tutuyor, bir uçtan öbür uca, ifrat ile tefrit arasında gidip gelen bir iktidar… Nasıl böyle bir şey olabilir arkadaşlar? Şimdi de “Yüzde 25’i artıracağız.” diyorlar. E, niye artırıyorsunuz? “Paraya ihtiyaç var.” E, kardeşim -irili ufaklı- bir bakalım buna. Bir sistematiğiniz olsun, zaten sistematik bakışı filan kaybetti, günübirlik yaşayan bir iktidardan bahsediyoruz da yani hiç olmazsa… Şimdi, bütün kurumlar vergisi mükelleflerinin çok zengin, üst gelir grubu olduğunu söyleyebilir miyiz? Hiç olmazsa burada bir ayrım yapalım dedik, bir matrah limiti koyalım, onlarda artıralım; hem de bir yıllığına, iki yıllığına değil, sürekli artıralım. Mesela, bizim İYİ Parti olarak önergemiz “Bankacılık Kanunu’na tabi mevduat bankaları, katılım bankaları, yatırım bankaları ve kalkınma bankalarının kurumlar vergisi oranını sürekli olarak yüzde 25’e çıkaralım.” dedik arkadaşlar. Bunun yanlışlık neresinde? Bu Komisyondaki arkadaşlarımız bu önergemizi de reddettiler. Şimdi, dolayısıyla, ya, ne yaptığını bilmeyen -çok özür diliyorum, üzülüyorum ülke adına- hakikaten oradan oraya savrulan bir iktidar tarafından Türkiye yönetiliyor. Yarın ne getirileceğini bilmiyoruz, kanun teklifi diye getirilecek; bilmiyorsunuz, milletvekili arkadaşlar veriyor ancak nihayetinde bunun Hükûmetin gönderdiği bir şey olduğu sır değil, onu herkes biliyor. Ya, bakın şimdi, Cumhurbaşkanı böyle davullar, zurnalar çalarak bir reform programı açıkladı, değil mi? Yani bize göre reform programı değildi ama kendisine göre reform programıydı. Ne zaman? 13 Mart. 23 Martta da Sayın Hazine ve Maliye Bakanı ne yaptı? O da eylem planını açıkladı. Ya, bakıyorsunuz, şimdi, bu paketin, şu görüştüğümüz kanun teklifinin en önemli maddesi kurumlar vergisi maddesidir kendilerine göre çünkü gelir getirecek bir madde. Ya, diyorsunuz, kardeşim, bu kadar önemli olarak getirdiğiniz madde iki gün önce açıkladığınız eylem planında var mı, reform paketinde var mı? Yok. Ya, bu savrulma değil de nedir Allah aşkına? Yani empati yapın ya, bir muhalefet partisi milletvekili olarak kendinizi bizim yerimize koyun, nasıl konuşursunuz onu bir ayarlamaya çalışın. Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? Yani eylem planı açıklıyorsun: “Şöyle yapacağım, böyle uçacağım, böyle kaçacağım…” Takvimler açıklıyorsunuz, şöyle yapıyorsunuz, sonra diyorsunuz ki: “Piyasa bunu niye satın almadı?” Alır mı ya, güvenilirliğinizi yitirdiniz, hiçbir şeyi olmayan bir şey hâline geldi bu Hükûmet. Dolayısıyla, almadı, zaten kendiniz de almıyorsunuz. Eylem planına koymadığın şeyi şimdi en iddialı tedbir olarak getiriyorsun, önümüze koyuyorsun ve yanlış bir tedbir olarak getiriyorsun. Üç ay önce de, dediğim gibi, tersini zaten getirmiştin.

Şimdi, Para Politikası Kurulu üyelerini biz eleştiriyorduk. E, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ve üyelerini eleştirmeyecek miyiz? Geçen sefer aynı arkadaşlar ona da parmak kaldırdılar, buna da parmak kaldırdılar. Yani bu konuda sizin hiç mi bir düşünceniz, bir fikriniz yok? Hiç olmazsa bir söyleyin, en azından azıcık bir ikaz edin, yine oy verecekseniz verin. Bunların hiçbiri yapılmadı. Parlamentonun da bu şekilde davranmasını zaten kabul etmek mümkün değil.

Şimdi, tabii, vakit çok şey… Üstelik bir de vergileme dönemi başladı biliyor musunuz? Yani hatalar ardı ardına geliyor. Vergileme dönemi başladıktan sonra, beyanname verme süresi başladıktan sonra bir verginin oranı değiştirilir mi arkadaşlar? Dolayısıyla, biz hâlâ iddialıyız, şunu söylüyoruz, diyoruz ki: Gelin, bunu belli matrahın üzerindeki firmalar için yapalım, yüzde 25’i de sürekli yapalım, buna da varız veya en azından bankalar için yapalım yani katılım bankaları, mevduat bankaları, kalkınma bankaları, yatırım bankaları. Dolayısıyla, efendim, bir yandan kurumsallaşmayı teşvik ederken küçücük firmalar gelir vergisi mükellefi olmaktan çıkmış, kurumlar vergisi mükellefi olmuş, hop, vergi oranını yüzde 25 değiştiriyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun toparlayın.

ERHAN USTA (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bu, kabul edilebilir bir şey değildir. Bu, kurumsallaşma ve kayıtlılığı engelleyen bir şeydir. Bakın, buradan izah ediyorum, yıllarını bu işe vermiş bir arkadaşınız olarak söylüyorum.

Son konu olarak da bu çiftçi borçları meselesi. 150 milyar TL çiftçi borcu var, Hükûmet getire getire 1 milyar TL’nin dahi altında olan, kapsamı olan bir çiftçi borcu getirdi. Bunun içerisinde Tarım Kredinin sadece donuk alacakları var. Ya, zaten bu parayı alamayacaksın, alamayacağı parayı almanın yoluna bakıyor şimdi Tarım Kredi. Hâlbuki biz önerge verdik -kaç tane önerge verdik, hepsini reddettiler- dedik ki: Geciken, vadesi geçmiş bütün alacaklar kapsansın, çiftçi perişan. Tarım Kredinin yanında Ziraat Bankası da olsun; yok, reddolundu. Efendim, dedik ki: Ya, bunun faizleri çok yüksek, gelin, hiç olmazsa -bakın, sıfır faiz olsun bile demedik- hani, makulden yana, 2017 yapılandırmasındaki faizle yapalım. Önergemiz reddedildi. Yüzde 18’le, tefeci faiziyle güya çiftçinin borcunu yapılandırıyorlar. Ondan sonra, ya, bu 3 taksitle ödenemez, 5 taksit olsun dedik, reddettiler. Ekim 2021’de olursa ödeme imkânı olmayacaktır -kapsamı da genişlettiğimizi düşünerek bunları söylüyoruz tabii- 5 taksit olsun, daha doğrusu Ekim 2022 olsun dedik, arkadaşlar onu da reddetti.

Dolayısıyla, bu şekilde Türkiye’yi yönetmek mümkün değil arkadaşlar. Yani dost acı söyler ama bu şekilde Türkiye’yi yönetmek mümkün değil, sürekli hata yaparak bu işler olmaz. İnşallah, yine de her şeye rağmen ben kanun teklifinin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. İnşallah bizim önergelerimiz de dikkate alınır diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Celal Adan’ın, Meclis Başkanlığı ve Başbakanlık yapmış devlet ve siyaset adamı Yıldırım Akbulut’a vefatı nedeniyle Allah’tan rahmet, ailesine, aziz millete ve sevenlerine başsağlığı dilediğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Meclis Başkanlığı ve Başbakanlık gibi çok önemli vazifeler ifa eden çok kıymetli devlet ve siyaset adamı Yıldırım Akbulut’un az önce vefat ettiğini derin bir teessürle öğrenmiş bulunmaktayız. Kendisine Yüce Allah’tan rahmet, ailesine, aziz milletimize, sevenlerine başsağlığı diliyoruz.

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254) (Devam)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Faruk Aksu.

Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Milletimizin ve İslam âleminin mübarek ramazan ayını tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.

Bu vesileyle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin eski Başkanlarından, eski Başbakanlardan Sayın Yıldırım Akbulut’un vefatı dolayısıyla üzüntülerimi belirtiyor, kendisine Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.

Görüştüğümüz kanun teklifi kamu kurum ve kuruluşları ile meslek odalarının, çiftçi, esnaf ve bazı toplum kesimlerinin ekonomik ve sosyal taleplerinin karşılanması doğrultusunda ilgili kanunlarda değişiklik içermektedir. Çiftçilerimizin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının yapılandırılması, yiyecek ve içecek hizmeti sektörüne nakdî destek verilmesi, kamu alacaklarına konu menkul ve gayrimenkul mal satışlarının elektronik ortamda da yapılabilmesi bunlardan bazılarıdır.

Teklifin ilk 5 maddesi 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da düzenlemeler içermektedir. Yapılan düzenlemeyle, teknolojinin imkânlarından faydalanarak kamu alacaklarına konu menkul ve gayrimenkul malların elektronik ortamda da açık artırmayla satılabilmesine imkân sağlanmaktadır. Böylelikle, satıştan daha çok kişinin haberdar olması, katılımın en üst düzeye çıkarılması, uygun rekabet ortamı sağlayarak malın gerçek değerinde satılması, ayrıca muhafazası tehlikeli menkul malların pazarlık usulüyle elektronik ortamda da satılabilmesine imkân sağlanması amaçlanmaktadır. Diğer taraftan, açık artırmaya iştirak edecek kişilerden menkul malın değerinin yüzde 5’i oranında teminat alınması öngörülmekte, artırma sonucunda kendisine ihale edilen malı almaktan vazgeçen kişilerin sorumlulukları netleştirilerek ihalenin feshinde ödenmesi gereken yüzde 5 faiz yerine tecil faizi uygulanması suretiyle olası suistimallerin önüne geçilmesi hedeflenmektedir.

Kanun teklifinin 6 ve 7’nci maddeleriyle, yiyecek ve içecek sektöründe faaliyet gösteren iş yerlerinde çalışanlara nisan ve mayıs aylarında da nakdî ücret desteğinin devam ettirilmesi ve tüm sektörlerde nakdî ücret desteği alan kişiler için destek tutarının aylık 1.500 liraya çıkarılması öngörülmektedir. Bu destekler kafe ve restoran gibi yiyecek ve içecek sektöründeki esnaf ve çalışanlarımız için hayati önem taşımaktadır.

Kanun teklifinin 8’inci maddesinde ÖTV Kanunu’nda yer alan tütün, alkollü içecek ve şekerli meyve suları gibi mallarda malın imalatçı tarafından komisyoncuya veya konsinye işletmelere verildiği anda vergilendirilmesine yönelik düzenleme yapılarak satışta kayıp ve kaçağın önüne geçilmesi beklenmektedir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda yapılan değişiklikle ise hastalık ve analık sigortasından ödenecek olan geçici iş göremezlik ödeneğine esas günlük kazancın hesabında iş göremezliğin başladığı tarihten önceki on iki ayın dikkate alınması öngörülmekte, bu şekilde üç aylık süre uygulamasında yaşanan suistimallerin önlenmesi amaçlanmaktadır. Ayrıca, sosyal güvenlik prim teşviki, destek ve indirimlerinden altı ay geriye dönük olarak yararlanabilme uygulamasına da son verilmektedir. Zor zamanlarda esas olan, millî birlik ruhunu diri tutmak ve doğabilecek hasarları milletçe el birliğiyle azaltabilmektir. Yapılmış ve yapılmakta olan bu ve benzeri düzenlemelerle, Covid-19 salgını nedeniyle faaliyetini yürütemediği yahut faaliyetinde aksama yaşadığı için gelir kaybına uğrayan işletmeler ile vatandaşlarımız üzerindeki olumsuz etkilerin azaltılması mümkün hâle gelmektedir.

Değerli milletvekilleri, teklifle getirilen bir diğer düzenleme ise ceza infaz kurumlarındaki hükümlülerle ilgilidir. İlk kez, ceza ve tevkifevlerinde elektronik posta uygulamasına geçilmektedir. Yapılan değişiklikle, gerekli teknik altyapının bulunduğu yerlerde hükümlülerin elektronik yöntemlerle de mektup alıp gönderebilmesi, ayrıca resmî makamlara ve avukatlara içeriği denetlenmeksizin e-posta ulaştırabilmesi mümkün kılınmakta, savunma hakkına katkıyla birlikte haberleşme imkânı genişletilmektedir.

Kanun teklifinde, ayrıca, yüzde 20 olan kurumlar vergisi oranının 2021 yılı için yüzde 25, 2022 yılı için yüzde 23 oranında uygulanması hüküm altına alınmaktadır. Vergilemede üretimin ve istihdamın sürdürülebilirliğini zora sokmayacak bir anlayışla kazancın vergilendirilmesinin temini, herkesin mali gücüne göre vergi ödediği, kamu finansmanıyla ilgili önceliklerin yanı sıra üretimi ve istihdamı teşvik eden öngörülebilir bir vergi sisteminin tesis edilmesi esastır. Bu kapsamda, yapılacak vergi reformu kapsamında basit, açık, düşük oranlı ve öngörülebilir vergi anlayışıyla işletme büyüklüklerinin de dikkate alınması adil vergilemeye katkı sağlayacaktır.

Hatırlanacağı gibi, 12 Mart 2021’de açıklanan ekonomi reform paketinde, zaman aşımı nedeniyle yatırımcı tazmin merkezine devredilen yatırım hesaplarının hak sahiplerinin talepleri durumunda iade edilerek mülkiyet hakkının güvence altına alınacağı kamuoyuna duyurulmuştu. Bu hususa da teklifte yer verilmiş, yatırımcı tazmin merkezine devredilen alacak ve emanetlerin hak sahiplerinin talepleri durumunda kendilerine iade edilmesi düzenlenmiştir.

Yapılan önemli bir düzenleme de Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından çiftçilere kullandırılan ve 31 Aralık 2020 tarihi itibarıyla tasfiye olunacak alacaklar hesabına aktırılmış olan kredi borçlarının yapılandırılmasıyla ilgilidir. Teklifle, çiftçimize borçlarına ilişkin peşin yahut taksitle ödeme imkânı sunulmakta ve buna ilişkin esaslar düzenlenmektedir. Bu şekilde yaklaşık 21 bin üreticinin 931 milyon lira tutarındaki kredi bakiyesinin yapılandırılması amaçlanmaktadır. Tarımsal politikaların tanziminde kendi kendine yetebilen hâle gelmek, teknoloji kullanma kapasitesi ve verimliliği yüksek bir üretim yapısına geçmek, gıda güvenliğini ve sağlıklı bir gıda sevk zincirini tesis etmek, çiftçimizin gelir ve refah düzeyini artırmak esas olmalıdır. Bu doğrultuda, Milliyetçi Hareket Partisi olarak da gündeme getirdiğimiz çiftçimizin kredi borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin düzenlemenin, tarımsal üretimin sürdürülebilirliğine ve çiftçimizin mağduriyetinin giderilmesine önemli katkı sağlayacağını değerlendiriyoruz.

Değerli milletvekilleri, 2008 küresel finans krizinin etkilerinin devam ettiği bir sırada belki de en beklenmedik gelişme, yine küresel ölçekli ve ölümcül bir salgının bütün ekonomileri etkisi altına alması olmuştur. Türkiye, salgınla birlikte 2018 Ağustosundan itibaren maruz kaldığı ekonomik saldırılara rağmen 2020 yılını büyümeyle tamamlayabilen 2 OECD üyesi ülkeden biri olmuştur. Sanayi üretiminin arttığı, ihracatta rekorların kırıldığı, istihdam verilerinin, güven endeksinin iyileştiği, hazine nakit dengesinin fazla verdiği, ekonomideki yapısal sorunlara yönelik reform iradesinin gündemde olduğu bir süreçte gerçeklerle uyumlu olmayan bir Türkiye ekonomisi algısı oluşturulmaya çalışılmasını Türkiye’ye yapılan büyük bir haksızlık olarak görüyoruz.

Türkiye, bir yılı aşkın süre içerisinde yürüttüğü politika ve uygulamalarla, salgının ekonomiye ve vatandaşlarımız üzerine olan etkilerini asgariye indirmeyi, üretim çarklarını döndürmeyi başarmıştır; bu kapsamda, kısa çalışma ödeneği, gelir, ciro, normalleşme, kira ve nakit desteği, işten çıkarma yasağı, sosyal yardımlar, borç erteleme, kredi kolaylığı ve benzeri ekonomik ve sosyal tedbirlerle önemli destek paketlerini vatandaşlarımızın hizmetine sunmuştur. İnanıyoruz ki, Türkiye, ilan edilen plan ve programların uygulanmasıyla sağlıklı bir yatırım, üretim, istihdam ve ihracat zinciri oluşturacak, konjonktürel sıkıntılar aşılacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ekonomi politikalarımızın merkezine insanı koyuyor ve toplumsal refahın artırılmasını, çağdaş dünya nimetlerinden bütün vatandaşlarımızın yararlanmasını, ekonomik ve sosyal politikaların da buna göre düzenlenmesini gerekli görüyoruz.

Bu düşüncelerle kanun teklifinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Süleyman Bey, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

27.- Erzincan Milletvekili Süleyman Karaman’ın, vefatı nedeniyle Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, değerli Meclis üyeleri; ülkemizin değerli devlet adamlarından, Erzincan’ımızın yetiştirdiği, tüm vatandaşlarımızın ve Erzincanlı hemşehrilerimizin çok sevdiği, Erzincan’ımızın medarıiftiharı olan 20’nci Başbakanımız, 21’inci Dönem Meclis Başkanımız, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Sayın Yıldırım Akbulut’un vefatını derin bir teessürle öğrenmiş bulunuyoruz. Başbakanımıza Erzincan halkı adına Allah’tan rahmet diliyorum; kederli ailesine, Erzincanlı hemşehrilerime ve ülkemize başsağlığı diliyorum.

Ülkemizde ve seçim bölgem Erzincan’da çok büyük emeği olan Başbakanımıza Erzincan halkı olarak hakkımızı helal ediyoruz, yüce Türk milletinden de helallik diliyoruz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254) (Devam)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Erol Katırcıoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerine bir konuşma yapacağım. Partimizin görüşlerini yansıtmaya çalışacağım.

Şimdi, bu bölüm esas itibarıyla üç temel meseleyle ilgili. Bunlardan bir tanesi amme alacaklarının hızlandırılmasıyla bağlantılı bir madde. İkincisi, nakit desteğiyle ilgili, özellikle yiyecek içecek sektörüyle ilgili olarak bir öneri var. Bir de gazoz, alkollü içkiler ve tütünle ilgili bir öneri var, daha doğrusu Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nda bir değişiklik önerisi var.

Değerli arkadaşlar, şimdi, ilk olarak, amme alacaklarıyla ilgili olarak 1 ve 5 no.lu maddelerde özetlenen, daha doğrusu ortaya çıkan niyet esas itibarıyla amme alacaklarını elektronik ortamda –elektronik ortamı da dâhil ederek- bir hızlandırma çabası.

Değerli arkadaşlar, burada defalarca söyledik ki Hükûmetin özellikle pandemiyle birlikte hızlanan ekonomik krizle mücadelesinde yanlış bir perspektifi var. Bunu defalarca söyledik ve düzelmesini istedik ama iktidar partisi veya Sayın Cumhurbaşkanı böyle düşünmüyor ve dolayısıyla da kendi düşündüğü gibi yapmaya devam ediyor.

Değerli arkadaşlar, bir kere şunun altını tekrar çizelim: Karşılaştığımız ekonomik kriz sadece üretim cephesinden kaynaklanan bir kriz değil, aynı zamanda tüketimle de ilgili bir kriz yani tüketim cephesiyle de ilgili bir kriz. Dolayısıyla da alınacak tedbirler sadece üretimle ilgili olursa eksik kalır, sadece tüketimle ilgili olursa eksik kalır ki Hükûmet zaten başından beri üretimi teşvik etmeye yönelik olmak üzere var olan kaynakların -ki birazdan üzerinde yine duracağım- özellikle İşsizlik Fonu’nun bu çerçevede kullanılması şeklinde bir anlayışa sahip.

Değerli arkadaşlar, bu, parasal genişleme anlamında kredi genişlemesiyle yaratılan ortam, esas itibarıyla, özellikle küçük ve orta boy sanayicilerin ve esnaf ve zanaatkârların daha fazla borçlanmasıyla sonuçlanmıştır.

(Uğultular)

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Çok gürültü var Başkan.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, çok konuşuyor arkadaşlar.

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, hatibimiz gürültüden şikâyetçi, biz de şikâyetçiyiz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Biz sizi dinliyoruz Erol Hocam.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Biz cankulağı ile dinliyoruz sizi.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Katırcıoğlu.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Evet, yani şöyle söyleyeyim: Halkımız, özellikle ekonomiyle ilişkisi olan esnaf ve zanaatkârlar ve daha çok küçük ve orta sanayi kredi imkânlarının genişletilmesiyle büyük bir borçlanma altına girmiş durumdadır. Nitekim, yapılan hesaplara göre ya da benim en azından elimde olan bilgiye göre 22 milyon civarında icra dosyası var ve siz, şimdi, bunu elektronik ortama taşıyalım, bir an önce bu alacaklarımızı tahsil edelim istiyorsunuz. Ama değerli arkadaşlar, bu böyle kolay bir mesele değil. Bakın, elektronik ortamda ihale yapmaya kalktığınızda ki bunun nasıl yapılacağını bilmiyorsunuz... Bakın, Kamu İhale Yasası Türkiye’de yüzlerce defa değişti ve birçok kurum Kamu İhale Yasası’ndan sıyrılmak istiyor. Neden? Çünkü rekabetçi bir ortamda ihale yapılmasını istemiyor. Siz, şimdi, elektronik ortamda yapacaksınız, eyvallah, güzel bir şey. Nilgün Hanım söyledi, elektronik ortam artık alışmamız gereken bir ortam. Ama değerli arkadaşlar, ihale dediğimiz mesele öyle kolay yapılacak bir mesele değildir yani oyun teorisi çerçevesinde yüzlerce strateji üretilmiştir ihaleleri kapabilmek için. Dolayısıyla, siz bunu elektronik ortama getirdiğinizde -sanmayın ki- bu işi bütün, işte, olması gerektiği gibi, gerçek değerini bulacak olan bir ihale sistemiyle alacağınızı düşünmeniz bence doğru bir yaklaşım değil. Dolayısıyla da ben Komisyonu uyarıyorum: Bu konuda asıl önemli olan algoritmadır, yoksa amacınızı anlıyorum, ben de katılabilirim ama mesele şu: Nasıl yapacağınıza ilişkin olarak bir algoritmanız var mı, bunu nasıl oluşturacaksınız, bunu açıklamanız gerekir diye düşünüyorum.

Uzatmayalım.

Hacze konu olan mallarla ilgili olarak da menkuller ve gayrimenkuller sayılıyor. Benim burada dikkatimi çeken önemli konulardan bir tanesi, özellikle gayrimenkullerin elektronik ortamda, efendim, satışıyla ilgili olmak üzere var olan satış komisyonunda bir değişiklik yapıyorsunuz. Satış komisyonu, benim bildiğim kadarıyla, mal memuru, efendim, tapu memuru, hangi alacak söz konusuysa onun kamu görevlisinden oluşuyor ama eski kanunda bir de belediye encümen azası yer alıyordu bildiğim kadarıyla, siz şimdi bu, belediyeyi kaldırmışsınız. Yani, gayrimenkulü ihale yoluyla satacaksınız -ki o gayrimenkul bir belediyenin sınırları içinde bir gayrimenkul- ama orada söz konusu gayrimenkulle ilgisi olabilecek olan belediyenin görüşlerini almayacaksınız, dışarıda tutacaksınız. Bunun gerekçesi nedir? Bunu da, doğrusu isterseniz, anlamakta zorlandığımı söylemeliyim.

Efendim “Yiyecek içecek sektöründe 2021 Mart ayında sözleşmesi bulunması koşuluyla çalışanlara, izne çıktıkları takdirde bir destek verelim.” diyorsunuz; peki, olabilir. Her ne kadar nakdî desteği kesmiş olsanız bile bu hiç olmazsa özellikle yiyecek içecek sektörüyle ilgili olarak nefes açıcı bir etki üretebilir ama doğrusunu isterseniz, okuyunca da şaşırdım yani artış 3 lira, günlük 3 lira. Değerli arkadaşlar, söylüyorum: Bu kriz tüketimle, tüketiciyle ilgili bir kriz ve tüketiciyi desteklemeyen yani talebi desteklemeyen herhangi bir üretim artışı söz konusu olamaz; dolayısıyla, buradaki bakış açınız da yanlış bence. 3 lira herhangi bir şey ifade etmiyor. Zaten aylık olarak baktığımızda da toplam 1.500 liradır ama öte yandan açlık sınırına baktığımızda da 2.750 civarındadır ki bu açlık sınırının altındaki bir nakdî ücreti vermeyi öneriyorsunuz.

İkinci olarak, yine, benzer, yiyecek içecek sektörüyle ilgili olarak getirmek istediğiniz, sigorta primlerinin fondan karşılanmasıyla ilgili olan önerinin de artık üzerine konuşmaktan benim için neredeyse gına geldi. Arkadaşlar, İşsizlik Fonu bu iş için kurulmamıştır; İşsizlik Fonu, işsiz kalan işçilerin işsiz kaldıkları sürede desteklenmesi amacıyla kurulmuştur ama siz bunu ne yapıyorsunuz? Sürekli olarak işverenlere yönelik olmak üzere kullanıyorsunuz. Bir rakam söyleyeyim size: Ücretsiz izne çıkarılan işçilere İşsizlik Fonu’ndan verilen nakdî ücret desteği 2,3 milyon kişiye ulaşmış ki bunun toplam değeri 6,5 milyar lira fakat aynı Fon’dan işverene aynı sürede 18 milyar lira destek ve teşvik primi vermişsiniz, yani işçileri 3 kat daha fazla destekleyeceğinize işverenleri desteklemişsiniz. Değerli arkadaşlar, bu yaklaşımın da neresinden tutsak bence derdimize çare olacak bir imkân sağlamıyor bize.

Son olarak da yine 8’inci maddede konu edilen gazozlar, alkollü içecekler ve tütün mamullerinden vergi tahsilatını önceden yapmak üzere ÖTV Kanunu’nda bir değişiklik yapmak istiyorsunuz. Bunu da hızlandırmak üzere, elektronik ortamda yapılabilmesini ve özellikle perakende zincirinde doğrudan doğruya tüketiciler yerine toptancılara nakletmeyi amaçlıyorsunuz.

Sürem azaldı değerli arkadaşlar, özetle, bu kanun teklifinin 1’inci maddesi söylemeye çalıştığım bu sorunlarla dolu ve biz bu kanun teklifini muhtemelen oylayacağız ve geçecek. Göreceksiniz, pratikte bunun sorunlarını yaşayacağız. Burada da konuşmuş gibi yapıyoruz ama esasında bir şey konuşmuyoruz, onu da biliyorsunuz.

Tekrar ederek sözlerimi bitireyim: Ülke ekonomisini yönetemiyorsunuz değerli arkadaşlar. Anlıyorum, yönetilmesi zor bir noktaya gelmiş durumda, bunun birçok sebebi var, pandemi de buna tuz biber ekiyor ama böyle bir problemden, böyle bir sorundan kurtulabilmenin yolu, bu tür tedbirler değil değerli arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayın, buyurun.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.

Özellikle talep yönlü, yani bugün dara düşmüş olan insanlarımıza yönelik olmak üzere kaynaklarınızı yönlendirmeniz lazım, işverenlere değil. İşverenlerin zaten kendi kaynakları var ve kendi kaynaklarıyla esasında gereken yatırımları yapıyorlar ama yatırım yapamayan, bugün işsiz kalmış, aç kalma sınırında yaşayan, açlık sınırında yaşayan işsiz ve yardıma muhtaç insanlarımıza, bunlara yönelik bir perspektif özellikle ramazan ayı günlerinde çok daha anlamlı olacaktır.

Saygılar sunuyorum, teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Emine Gülizar Emecan konuşacaktır.

CHP GRUBU ADINA EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Görüşülen torba kanun teklifinin birinci bölümü üzerinde söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, zorlu bir pandemi sürecinden geçmekteyiz. Tüm dünyanın yaşadığı bu süreci bizler maalesef çok ağır geçiriyoruz. Peki, neden? Çünkü karşımızda kafası çok karışık ve yönetim zafiyetleri olan bir iktidar var. Vaka sayısında Avrupa’da en üst sıralara yükselmişiz, her gün insanlarımız ölüyor, vatandaş devletten bir hamle ve bir yönetim bekliyor çünkü sosyal devletin gereği budur, zor durumdaki vatandaşına destek olur, sağlık gibi insanların temel haklarını “ama”sız ve “fakat”sız yerine getirir değerli arkadaşlar.

Şimdi, bakın, dün Cumhurbaşkanı açıklama yaparak ne dedi? Yine, bir şeylerin değiştirilmiş olmak için değiştirildiğini gördük aslında söylediklerinde. Neymiş? Saat 21.00’de değil de 19.00’da başlayacakmış yasaklar. Şehirler arası kısıtlamalar… Bu konudaki açıklamalar bile kafaları karıştırdı.

Şimdi, bu ülkenin öğretmenleri bile aşılanmamışken, hâlâ aşı bekleyen 65 yaş üstü vatandaşları varken 150 bin doz aşıyı Libya’ya gönderdiniz. Değerli arkadaşlar, ben şunu sormak istiyorum sizlere: Sayın Erdoğan kimin aşısıyla kimlere hava atıyor?

Bakın, birçok ülkede hayat normale döndü, birçok devlet vatandaşına verdiği desteklerle bu süreci hafifletti. Bizde ise bütün sorumluluk, lebalep kongreleri yapan iktidara değil, ekmek parasını kazanmak için sokaklara çıkan milyonların sırtına yıkıldı.

Borç batağına düşmüşüz, 128 milyon doların hesabını veremiyorsunuz. Önceliğiniz Kanal İstanbul gibi ihanet projeleri. Dışarıda da sıkıştınız; şimdi hangi taviz diğerinden daha kötü, bunların endişesini yaşıyoruz hep birlikte. Cumhuriyet tarihimizde bu millet çok şey gördü değerli arkadaşlar ama kendi ülkesini bu kadar çok tefecilere yağmalatıp, kendi milletini soydurup ülkeyi böylesine borç batağına batıran, millî egemenliğimizi tehlike altına sokan bir iktidar görmedi.

Değerli arkadaşlar, işte bu nedenlerden dolayı görüştüğümüz bu kanun teklifi böyle bir ortamda bir nokta bile değildir. Bu teklifin hazırlanma gerekçesi bizlere kamu kurum ve kuruluşlarımızın ihtiyaçları ve son dönemdeki vatandaşlarımızdan gelen talepler olarak sunuldu ama teklifin ağırlığına baktığımızda kamudan gelen taleplerin oluşturduğunu görüyoruz bu ağırlığı.

Birinci bölüm 8 maddeden oluşuyor. Teklifin ilk 5 maddesi 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da düzenlemeler yapıyor. Bu düzenlemeler kamunun menkul ve gayrimenkul alacaklarını daha hızlı tahsil edebilmesi için vatandaşın haczedilmiş mallarının icra yoluyla satışında elektronik ortamda açık artırma yoluyla bu satışların yapılabilmesini, muhafazası tehlikeli veya korunması mümkün olmayan malların da bu yolla satışının sağlanabilmesini, alıcılardan teminat alınmasını, kendisine ihale edilen malı almaktan vazgeçenlere yönelik sorumluluğun artırılmasını ve ödemeleri gereken yıllık yüzde 5 faiz oranının da yüzde 15 tecil faizi olarak değiştirilmesini öngörüyor. Bu düzenlemelere olumsuz bakmasak da daha kapsamlı bir düzenleme yapılması gerekirdi değerli arkadaşlar.

Bakın, icra iflas dairesindeki dosya sayısı 22 milyonu aştı. Salgın döneminde gelirsiz ve işsiz kalan milyonlarca yurttaş doğrudan nakit desteğiyle desteklenmek yerine ucuz kredilerle borçlandırıldı. Şimdi bu borçlarını ödeyemeyen 22 milyon vatandaş icra yoluyla haczediliyor. Yani aslında iktidar bu sorunlara çözüm üretmek yerine “Ben alacaklarımı nasıl hızlı tahsil ederim?” hesabında.

Teklifin 6’ncı ve 7’nci maddeleri 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nda bir düzenleme yapıyor. Pandemi nedeniyle 537 bin çalışanı olan restoran ve kafelerin nisan ve mayıs aylarında kapatılması nedeniyle işsiz kalan çalışanlara bu aylar için günlük 50 TL ödeme yapılması ve hâlihazırda uygulanan günlük 47 TL nakdî ücret desteğinin de 50 TL’ye çıkarılması düzenleniyor. Yine bu aylarda restoran ve kafelerin kapatılmasına rağmen işverenleri tarafından ücretleri ödenen çalışanlar için İşsizlik Fonu’ndan asgari ücret üzerinden prim desteği veriliyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Covid-19 döneminde yani 2020 yılında zengin ülkeler vatandaşlarına millî gelirlerinin yüzde 12,7’si düzeyinde gelir desteğinde bulunurken orta gelir düzeyindeki ülkelerde bu oran yüzde 3,6, yoksul ülkelerde yüzde 1,6, Türkiye’de ise yüzde 1,1 olarak kalmıştır. Yani bizde iktidar iş yeri kapatılan, işsiz kalan, kayıt dışı çalışan, geliri olmayan kesimlere yeterli desteği sunamamıştır.

Tüm itirazlarımıza rağmen, kısa çalışma ödeneğinin sonlandırılmasıyla bu ödeneğin verildiği kesimler de günlük 50, aylık 1.500 TL nakit ücret desteğine mahkûm bırakılmışlardır. 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 2.736 TL’ye yükselmiştir değerli arkadaşlar. Açlık sınırının neredeyse yarısı kadar olan bu 1.500 TL destek bu insanların açlığa mahkûm edilmesinden başka bir şey değildir.

Salgına yönelik kısıtlamalardan en fazla lokanta, kafe ve restoranlar etkilendi, bunun hepimiz farkındayız. Bu yılın ilk iki ayında bu sektördeki 1.561 işletmenin iflas ettiğini düşünürsek bu sektöre yönelik önlemler kesinlikle yeterli değildir. Pandemiden etkilenip ayrıca kapanma aşamasında bulunan diğer sektör çalışanlarına yönelik de önlemler alınması elzemdir.

Öte yandan, İşsizlik Sigortası Fonu’nun kuruluş amacına aykırı olarak işverenlere kaynak olarak kullanılmasına da devam edilmektedir. Bakın, işsizlik sigortası fon varlığı 2019’da neymiş, şimdi ne olmuş? 2019’da 131,5 milyar TL iken 2020’de 103,2 milyar TL’ye, 2021 Şubat ayında 98 milyar 167 milyon TL’ye düşmüştür. Nakdî ücret desteği alan 2 milyon 291 bin 754 kişiye yapılan ödeme ise sadece 6 milyar 538 milyon TL civarındadır. Bu tutar bu Fon’dan işverene teşvik ve destek ödemelerinin üçte 1’ine denk gelmektedir. Amacı dışında kullanılan bu Fon, işvereni destekleme fonuna dönüşmüştür.

Yine, pandemi döneminde çalışanların en önemli mağduriyetlerinden biri de kod 29’dur. İşverenlere işten çıkarma yasağı getirilirken 4857 sayılı Kanun’da “kod 29” olarak tanımlanan “ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” maddesiyle işten çıkarma hakkı istisnası tanınmıştır. Yani işçiyi kıdem, ihbar tazminatı ve işsizlik sigortası hakkından yoksun bırakan kod 29’la işten çıkarmak işverenlere serbest bırakılmıştır. Burada yine işveren korunmuştur değerli arkadaşlar. Devlet, işveren, işçi kesimi arasında bir denge kurmakla sorumludur. Pandemi sürecinde, 2020 yılında 177 bin işçinin kod 29 maddesi kullanılarak işten çıkarıldığını göz önünde bulundurursak devlet işsizlik ödeneğini hiçbir ayrım yapmaksızın tüm çalışanlarına vermek zorundadır. Bu, devletin yükümlülüğüdür. Çünkü her ne koşulda işten çıkarılmış olursa olsun, bir işçinin bakmakla yükümlü olduğu ailesi vardır, kod 29’la işten çıkarılan işçiler başka işlere başvurduklarında da işe girmekte çok zorlanmakta, hatta iş bulamamaktadırlar. İşte, bu işçilerin aileleri de kendileri gibi açlığa mahkûm edilmektedir. Sosyal hukuk devleti olmanın gereği budur. Bu konuda, Komisyonda görüşülmesi sırasında verdiğimiz 2 önergemiz de maalesef kabul edilmemiştir. Bu konuda kanun teklifimi de Meclise sundum, değerlendirilmesini bekliyorum.

Bölümün son maddesi, 8’inci madde, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 3’üncü maddesinde değişiklik yapmaktadır. Burada da gazozlar ve alkollü içecekler ile tütün ürünleri vergilendirmesi perakende aşamasında nihai tüketiciye satıldıktan sonra yapılmaktayken, yapılan değişiklikle nihai tüketiciye satış beklenmeden, daha market, tekel bayi ve restoranlar gibi satış noktalarına teslim edildikleri aşamada verginin doğduğu kabul edilecektir.

Sonuç olarak, bu teklif, içinde bulunduğumuz pandemik ve ekonomik buhranı çözmeye yönelik hiçbir düzenleme içermemektedir. Sadece günü kurtarmaya yöneliktir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Altay, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

28.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, vefatı nedeniyle Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Öncelikle, İstanbul Milletvekilimiz Gülizar Emecan’a bu hazırlıklı konuşması için teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, üzüntülü bir haber aldık. İçişleri önceki Bakanımız, Türkiye Büyük Millet Meclisi önceki Başkanımız ve 47’nci Cumhuriyet Hükûmetinin Başbakanı Sayın Yıldırım Akbulut’u kaybettiğimizi derin bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisi Grubu olarak merhum Başbakanımıza Allah’ımdan rahmet niyaz ediyorum, kederli ailesine ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum efendim.

BAŞKAN – Sayın Bülbül…

29.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, vefatı nedeniyle Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Türkiye Büyük Millet Meclisi eski Başkanlarından, Türkiye'nin 20’nci Başbakanı, Anavatan Partisi eski Genel Başkanı, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Sayın Yıldırım Akbulut’un vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Uzun yıllar devletimize ve milletimize en üst seviyede, çok önemli hizmetler veren Sayın Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet, ailesine, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum.

BAŞKAN – Sayın Dervişoğlu…

30.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, vefatı nedeniyle Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ben de diğer Grup Başkan Vekilleri gibi, ebediyete irtihal eden eski Meclis Başkanımız ve Başbakanlarımızdan Yıldırım Akbulut Beyefendi’ye Cenab-ı Allah’tan rahmet, kederli ailesi başta olmak üzere aziz milletimize ve sevenlerine başsağlığı dilerim.

Teşekkür ediyorum efendim.

BAŞKAN – Sayın Oluç…

31.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, vefatı nedeniyle Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bizler de biraz evvel öğrenmiş olduk Sayın Akbulut’un vefatını. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine, yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyoruz.

BAŞKAN – Sayın Ünal…

32.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın, vefatı nedeniyle Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Değerli Başkan, biz de AK PARTİ Grubu olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinde İçişleri Bakanlığı, Başbakanlık yapmış ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyeliği görevi devam ederken aramızdan ayrılan Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet diliyoruz, kederli ailesine başsağlığı diliyoruz.

Teşekkür ediyorum.

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254) (Devam)

BAŞKAN – Gruplar adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştır.

Teklifin birinci bölümü üzerinde şahsı adına ilk olarak Bingöl Milletvekili Sayın Erdal Aydemir konuşacaktır.

Buyurun Sayın Aydemir. (HDP sıralarından alkışlar)

ERDAL AYDEMİR (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle AKP Grubu en başta olmak üzere Sayın Meclis Genel Kuruluna bir bilmecem olacak, bir bilmece soracağım arkadaşlar. Musluğa takınca su akar, filde vardır su içer…

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Çok komiksin!

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – İtfaiyede vardır yangın söndürür, AKP’de vardır banka boşaltır. Otuz saniye süreniz var arkadaşlar. Bu bilmeceye cevap verene bir takım elbise de ödül var. Bileniniz yok, o zaman mecburen…

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Çok komiksin, çok gülüyorum sana.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Arkadaşlar, Sayın Genel Kurul; bu ne biliyor musunuz? Bu, biraz önce sorduğum bilmecenin cevabı: Hortum. Bu hortum, AKP’nin ustalık döneminin, AKP iktidarının ve onun Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın ustalık döneminin hortumu.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – HDP belediyesine mi bağlı?

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Peki, bu hortum neye yarıyor arkadaşlar?

ZAFER IŞIK (Bursa) – Hortum başka işe de yarar.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Bu hortumun bir ucu Merkez Bankası kasasına vanayla bağlı ve bu hortumun diğer ucu arkadaşlar, saraydan gelen talimatla açılıyor ve Merkez Bankasından bu hortumdan dolar akıyor, dolar. (HDP sıralarından alkışlar) Dolar aktıkça bu hortum genleşiyor, genişliyor.

SALİH CORA (Trabzon) – Kandil ile belediye arasındaki hortum olmasın.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Bu hortumdan tam 128 milyar dolar para akıtıldı. Şu ucunda kim var Sayın AKP Grubu? Sayın AKP Genel Başkanı, yürütmenin başı Tayyip Erdoğan, bu hortumlama işinde uzmanlaştı ve bu uçtan halkımız daha iyi anlasın diye…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, lütfen hatibi temiz bir dil kullanmaya çağırın.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Bu hortumdan 128 milyar dolar akıtıldı.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – İç Tüzük 65’e göre bu şekilde konuşamaz.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Bu 128 milyar dolar, Türk parasıyla, eski parayla bin katrilyon.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Burası yalan ve iftira yeri değildir.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Eski parayla bin katrilyon, yeni parayla bin trilyon.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Burası şov yapma yeri değildir Sayın Başkan. Yalanlarını, iftiralarını ve şovunu gitsin başka bir yerde yapsın.

BAŞKAN – Bir dakika… Sayın Milletvekili, bir dakika…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Burası şahısların iftira ve hakaret yeri değildir.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Süremi saklı tutun, süremi saklı tutun.

BAŞKAN – Genel Kurulda…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Genel Kurlun mehabetine uygun konuşsun.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Süremi saklı tutun.

BAŞKAN – Bir dakika…

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Süremi saklı tutun.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – İnsanların onurlarını ve itibarlarını kimse ayak altına alamaz.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Süremi saklı tutun. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Şarlatansın, şarlatan! Hadsiz şarlatan!

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Hadsizlik yapma, hadsizlik yapma!

BAŞKAN – Genel Kurulda kaba, yaralayıcı sözler söyleyen kimseye müdahale edilir. Dolayısıyla, dikkatli konuşalım.

Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Kaba bir şey yok ki Sayın Başkan.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Yalnız sürem bitiyor.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Şarlatan!

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Arkadaşlar, bakın, bu hortumdan 128 milyar dolar akıtıldı. Bunun cevabı bekleniyor, cevabı. (HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Yalan söylüyorsun, yalan! İftira atıyorsun, iftira! Yalancı!

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Hortumcusunuz, hortumcu olduğunuzu kabul edin! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

NİLGÜN ÖK (Denizli) – Yanlış konuşuyorsun.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Bizi televizyonları başında izleyen halkımız daha iyi anlasın; 128 milyar dolar tam bin katrilyon, eski parayla bin katrilyon lira ediyor.

Bakın, bunu sormamızı kim istiyor? Bakın, arkadaşlar, bakın; bu Ağahan Yerdelen, sanatçı; bununla birlikte Erdem Topuz, Duran Ay, Mehmet Mert El, Yusuf Karayiğit; bunlar yoksulluktan, iş ve aş bulamamaktan dolayı intihar ettiler. İşte, bu soruyor bu; 128 milyar dolar nerede, kime akıtıldı, kime hortumlandı?

Kim soruyor, kim soruyor? Bakın, Hatay Valiliği önünde “Çocuklarım aç, iş istiyorum.” diyerek kendini yakan Adem Yarıcı soruyor, diyor ki: “Bin katrilyon nerede, kime akıttınız bu paraları?”

Bununla da bitmiyor; kim soruyor, bakın, kim soruyor? Tekirdağ’da Saffet, 34 yaşında işsizlikten, yokluktan dolayı kendini astı. İşte bu soruyor.

Kim soruyor? Kayseri’de altı gün önce, bir hafta önce 40 yaşında geçim sorunları ve borçları nedeniyle kendisini yakarak yaşamına son veren soruyor. Kim soruyor? Samsun’da eline “iş, aş” yazıp intihar eden 45 yaşındaki Samsunlu vatandaşımız soruyor. Soramaz mı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayın konuşmanızı.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Tayyip Bey’in yönetici, iktidarın başı olarak bunlara cevap verme sorumluluğu var. Bakın, sandıktan birinci parti çıkmak kişilere, yürütmeye, Hükûmete hortumlama, yolsuzluk, hırsızlık yapma hakkı tanımaz. Gaziantep’te işsizlik nedeniyle kendini yakan ve hayatını kaybeden Eyüp Dal… Onun eşi ne diyor biliyor musunuz? Eyüp Dal’ın eşi, Cumhurbaşkanı ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’e seslenerek “Hiç kimseye hakkımı helal etmiyorum.” diyor.

Bakın, arkadaşlar, 128 milyar dolarla bitmedi. Bir de ne vardı? İstanbul Havaalanı işletmesi var. Neymiş o? “İGA” diye bir ortaklık. Ekonomik sıkıntılardan, sorunlardan dolayı tam 1 milyar 30 milyon euro bir yıllık kira bedeli, işletme bedeli silindi. Kim sildi? Yürütmenin başı Tayyip Erdoğan sildi. Niye sildi? Merak ettik, araştırdık, kimmiş bu İGA? Kalyon İnşaat, Cengiz İnşaat, Limak ve Mapa…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Şahsı adına ikinci konuşmacı Manisa Milletvekili Sayın Uğur Aydemir…

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Arkadaşlar, yalnız, sürem müthiş gitti. Sayın Başkanım, bu yönetiminizden dolayı da bir sonraki konuşmamda… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Hortum elinde kaldı!

BAŞKAN – Buyurun Sayın Aydemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, mübarek ramazanışerifin, hem milletimize hem de İslam âlemine hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan temenni ediyorum.

Evet, 14 Nisandayız, Şehitler Haftası’ndayız. Bugüne kadar ki bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum; bu vatan için, istiklalimiz için, istikbalimiz için gözünü kırpmadan canlarını feda eden bütün şehitlerimize minnet borçluyuz, saygı duyuyorum, Allah rahmet eylesin diyorum.

Değerli arkadaşlar, az önce hatibi dinledik; mübarek ramazan ayındayız, konuşmalarını, değerlendirmelerini milletimize havale ediyorum. Evet, nasıl bir konuşmaydı, bir türlü anlayamadık, “Kanun teklifinin birinci bölümü üzerine…” diye söz aldı ama kanun teklifinden bir cümle dahi bahsetmedi.

Evet, bugün Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum.

Birinci bölüm 8 maddeden oluşuyor; 1 ila 5’inci maddelerde Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’la ilgili düzenlemeler içermektedir. Nedir bunlar?

1’inci maddede; alacaklı amme idarelerince menkul malların elektronik ortamda açık artırma usulüyle satış ihalesinin önünü açıyoruz. Ayrıca ne yapıyoruz? Muhafazası tehlikeli ve zor olan, masraflı olan malların uygun yerlerde pazarlık usulüyle satışının da önünü açıyoruz. Ayrıca, açık artırmaya katılacak olanlara yüzde 5 oranında teminat yatırma zorunluluğu getiriyoruz.

2’nci maddede de; yapılan açık artırma sonucunda kendisine ihale edilen malı almaktan vazgeçen kişilerin sorumluluklarını netleştiriyoruz ve yine bu madde de ayrıca “yüzde 5 oranında faiz” ibaresini kaldırıyoruz, yerine “tecil faizi” uygulamasını getiriyoruz.

3’üncü madde de; 1’inci maddede olduğu gibi, burada menkul yerine gayrimenkullerin satışını düzenliyoruz.

4’üncü maddede de; yine, gayrimenkul ihalesine giren kişilerin sorumluluklarını netleştiriyoruz. Yine, burada “yüzde 5 faiz oranı” yerine aynen 2’nci maddede olduğu gibi “tecil faizi” uygulamasını getiriyoruz.

Teklifimizin 5’inci maddesinde menkul ve gayrimenkul malların elektronik ortamda satışını düzenliyoruz. Burada, açık artırmanın ne zaman yapılacağını, hangi şartlarda yapılacağını, satışın ne şekilde gerçekleşeceğini, eğer farklı mecralarda yer alan ilan metinleri arasında farklılık varsa elektronik ortamda yapılan ilanların esas alınacağını düzenliyoruz.

Evet, değerli arkadaşlar, teklifimizin 6’ncı maddesinde nakdî ücret desteğinin kapsamını genişletiyoruz. Biliyorsunuz, 17 Nisan 2020 tarihine kadar işe girenlerde ve ücretsiz izne çıkanlarda nakdî ücret desteğimiz hâlâ devam ediyor. Şimdi, teklifin bu getirdiğimiz maddesiyle de 31 Mart 2021 tarihinden önce yiyecek ve içecek sektöründe işe giren kardeşlerimiz ücretsiz izne çıktıkları takdirde nakdî ücret desteğinden faydalanacaklar ve nakdî ücret desteğini de 50 TL’ye yükseltiyoruz.

Değerli arkadaşlar, teklifimizin 7’nci maddesi; yiyecek ve içecek sektöründe faaliyette bulunan işletmelerde fiilen çalışmaya devam eden işçilerin SSK sosyal sigorta primlerini devlet olarak İşsizlik Fonu’ndan biz ödemeye devam edeceğiz.

Teklifimizin 8’inci maddesiyle Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 3’üncü maddesinde düzenleme yapıyoruz. Özel Tüketim Vergisi Kanunu (III) sayılı listesindeki alkollü içecekler ve sigara gibi maddelerin konsinye işletmeye veya komisyoncuya tesliminden itibaren mal alıcıya teslim edilmiş gibi kabul edilerek vergiyi doğuran olay gerçekleşmiş olacak.

Evet, değerli arkadaşlar, iktidara geldiğimiz günden itibaren Türkiye’yi büyütmeye, Türkiye’yi zenginleştirmeye, refah seviyemizi artırmaya devam ediyoruz. Birileri o hortumu herhâlde bir yerlerden aldı, buraya geldi. O hortumla belediyeden Kandil’e, dağlara ne kadar para aktarıldığını kendisi çok daha iyi biliyordur. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Ama zannederim ki onları örtbas etmek için birilerini suçlamak istiyor. Türkiye bugüne kadar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Uğur Bey, 128 milyar dolara cevap verin.

BAŞKAN – Buyurun.

UĞUR AYDEMİR (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakınız 2002 yılında toplanan vergilerin yüzde 87’si faize gidiyordu, günümüze baktığımızda bu toplanan vergiler nereye gidiyor?

ERDAL AYDEMİR (Bingöl) – Hortumun ucu kimin ağzına dolar akıttı? Dolarlar kimin ağzına aktı?

UĞUR AYDEMİR (Devamla) - Bugün 65 yaş aylığı 860 TL, düne baktığımızda 65 TL’ydi -bunları gene konuşun- evet, bugün Türkiye’ye baktığınızda 28 bin kilometre bölünmüş yol yaptık, otobanlar yaptık, Marmaray, Avrasya yaptık; bunları görmezseniz neyi göreceksiniz siz? Evet, o hortumunuz kesildiği için bugün hortumla buraya geliyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Belediyeden Kandil’e giden hortumları kestik ve elinize verdik o hortumları. (HDP sıralarından gürültüler) Evet, bundan sonra milletin kazançları millette kalacak, Türkiye’yi zenginleştireceğiz.

Evet, Türkiye bugün pandemiyle mücadele ediyor, dünyada örnek ülke. Dünya Sağlık Örgütü Türkiye’yi örnek gösterirken sizler neredesiniz?

ERDAL AYDEMİR (Bingöl) – Dolarlar kimin ağzına aktı? Bu hortumdan kimin ağzına aktı?

UĞUR AYDEMİR (Devamla) - Sizler Türkiye’yi görmüyorsunuz. Evet, biz bugün yoksulun da fakirin de dul ve yetimin de her kesimin yanındayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

UĞUR AYDEMİR (Devamla) – Evet, işçinin de işverenin de yanındayız.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, HDP sıralarından gürültüler)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Oluç, buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, doğrudan grubumuza ve hatibimize sataşma yapıldığı için cevap hakkı rica ediyorum kürsüden.

BAŞKAN – Buyurun.

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Manisa Milletvekili Uğur Aydemir’in 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümü üzerinde şahsı adına yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın vekiller; hep konuştuğumuz bir konu ama kayıtlara geçmesi açısından bunu bir kez daha söylemek zorundayım, onun için söz aldım.

Bakın, siz şimdi aynı şeyi yapıyorsunuz; önce, yaptığınıza cevap vereceğim. Defalarca ben burada konuştum bunu, yıllardır defalarca konuştum. Bir tane mahkeme kararı bugüne kadar getiremediniz herhangi bir belediyemizden usulsüz harcama yapıldığına dair, bir tane mahkeme kararı yok çünkü açılmış böyle bir dava yok, yok. Bu tamamen bir şehir efsanesi, tamamen bir yalan ve açılmış bir tek dava yok.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Merkez Bankasına mı dava açtınız siz?

Merkez Bankasına mı dava açtınız? Siz mi açtınız davayı?

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – İkincisi, şunu söyleyeyim: Bakın, sizin Bakanlığınızın müfettişleri her türlü araştırmayı yaptı belediyelerimizde, bir tek rapor düzenleyemedi bu konuda, usulsüz harcama yapıldığına dair; yok böyle bir şey. Şimdi, siz bu olmayan şeyi neden tekrar gündeme getiriyorsunuz çünkü “128 milyar dolar nereye gitti?” sorusunu sorduğumuz için bunu söylüyorsunuz. Yani ne zaman cevap veremediğiniz bir şey varsa, ne zaman bir usulsüzlük, ne zaman yolsuzluk, ne zaman bir hırsızlık varsa, bunlar tartışılmaya başlandığında cevap veremediğinizde söylediğiniz şey olmayanlar üzerine söylenendir.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Doğru değil bunlar, doğru değil! Merkez Bankası bilançosundan haberiniz yok!

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – Bakın, 128 milyar doları konuşuyoruz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Niye konuşuyoruz?

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Sayın Oluç, Merkez Bankasının bilançosundan haberiniz yok, milleti aldatmaya çalışmayın oradan.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – Bir şeyi daha hatırlatacağız: 128 milyar doların satıldığı günlerde, o dönem boyunca ortalama 6,5 ile 6,8 arasındaki kur, ortalama kur oydu o günlerde, bugün 8,15 ve o satılan 128 milyar doların sonucunda 200 milyar Türk lirasından fazla bir fark ortaya çıktı ve bu buharlaştı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

 HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) - Bunun hesabını veremediniz, veremiyorsunuz. O nedenle bize sataşmada bulunuyorsunuz.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Merkez Bankası bilançosundan haberi olan vatandaş yok mu? Sorun da anlatsın size ya.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – Neyi anlatsın?

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Yok mu sizde Merkez Bankası bilançosunu bilen bir adam?

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Efendim, pek kısa bir söz talebim vardı, sadece bir düzeltme yapalım istedim.

Sayın Erdoğan da dün konuşmasında “Biz Türkiye’yi devraldığımızda 65 aylığı 64 liraydı, şimdi 860 lira.” dedi, doğrudur. Lakin 2000’li yıllarda 65 yaş aylığı alanlar Sayın Başkan, 2 çeyrek altın alıyordu, şimdi 860 liraya zoru zoruna 1 tane alınıyor.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Altınla onun hesabı olur mu Allah aşkına ya? Altının onsu kaç paraya çıkmış baksana.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Kayıtlara geçsin diye söyledim, sağ olun.

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254) (Devam)

BAŞKAN – Şimdi, teklifin birinci bölümü üzerinde on beş dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağız. Bu sürenin yarısı sorular, yarısı cevaplar için olacak.

Sayın Barut…

AYHAN BARUT (Adana) – Sayın Başkan, son mezunlarını 2017 yılında veren sağlık meslek lisesi hemşirelik bölümü mezunu sayısı günümüzde ortalama 60 bin civarındadır. 2017 yılından sonra sağlık meslek liseleri hemşirelik bölümleri kapatılarak hemşire yardımcılığına dönüştürülmüştür. 2012-2020 yılında atanan ortaöğretim hemşire sayısı 15 bin kişidir. Sekiz yıl içinde yapılan kadro yerleştirmeleri mezun sayısının sadece yüzde 20’sini karşılamaktadır. Ortaöğretim hemşirelere kadro dağılımında lisanslara göre dokuzda 1 oranında alım yapılmakta ve bu oran yetersiz kalmaktadır. Sağlık meslek liselerinden mezun olan hemşireler uzun zamandır haklarının yendiğini, mağduriyetlerinin giderilmesi için seslerinin duyulmasını bekliyorlar. En küçüğü 22 yaşında olup KPSS’den yüksek puan alarak atanmayı bekleyen gençler hayatlarını bu atamalara bağlamışlardır. Ortaöğretim hemşirelik mezunlarına yapılan haksızlığı giderin, telafi ve kadro ataması yapın.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Sümer…

ORHAN SÜMER (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

1896 yılından 2013 yılına kadar tam yüz on yedi sene özellikle Yüreğir, Karataş ve kırsal ilçelerimize hizmet veren Adana Devlet Hastanesi yıkıldıktan sonra hâlen yeni hastane binasının temeli bile atılmadı. Güney Seyhan ve Güney Yüreğir bölgesinde yaşayan vatandaşlar dâhil olmak üzere Karataş ilçesi ve köylerine de hizmet veren hastanenin yerine yenisi yapılmadığı için kentin güneyinde yaşayan yaklaşık 450 bin kişi şu an hastane hizmetlerinden faydalanamıyor. Karataş yolu üzerinde, eski hastanenin bulunduğu 21 bin metrekare arsaya yapılması planlanan Güney Yüreğir Devlet Hastanesi Projesi’nin yatırım programına alındığı açıklandı, ancak aradan geçen zamanda hastaneyle ilgili tek bir gelişme olmadı. Adana’nın özellikle güney bölgesindeki sağlık mağduru vatandaşlarımızın dertlerine çözüm olmak için yatarım programında olan ve söz verilen hastanenin yapımına bir an önce başlanması gerekmektedir. Hiç kimse yıkılan hastanenin boş arazisini kapatmak için billboardları yeni hastane resimleriyle süsleyerek yıllardır vatandaşı kandırdığını düşünmesin.

BAŞKAN – Sayın Durmuşoğlu…

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Eski Başbakan ve Meclis Başkanı, Cumhurbaşkanlığı YİK üyesi Yıldırım Akbulut’un bugün vefat haberini almış bulunmaktayız. Allah’tan rahmet, ailesine sabır diliyorum.

Vatanımız ve milletimizin bağımsızlığı, huzuru, güvenliği için dinimizde peygamberlikten sonra gelen en yüce makam olan şehitlik mertebesine ulaşmak için canını veren tüm şehitlerimizi Şehitler Haftası münasebetiyle minnet ve şükranla yâd ediyorum.

Bugün aynı ülkede, aynı coğrafyada kardeşçe yaşayabiliyorsak, bastığımız toprağın altında yatan kefensiz şehitlerimizin ve gazilerimizin gösterdiği şanlı mücadeleler sayesindedir. Vatan ve bayrak için bir an dahi tereddüt etmeden canları ortaya koyan aziz şehitlerimize olan borcumuzu ancak gelecek nesillere büyük ve güçlü bir Türkiye bırakarak ödeyebiliriz.

Bu düşüncelerle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, tüm aziz şehitlerimizi ve ebediyete irtihal eden gazilerimizi rahmetle, minnetle, şükranla yâd ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Köksal…

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, görüşülmekte olan kanun teklifinde restoran, lokanta ve kafelerin kapatılmasıyla işsiz kalan çalışanlara 1.500 lira nakdî ücret desteği getiriyorsunuz. Böylece “Günlük 50 lirayla geçineceksiniz.” dediğiniz işçiye verdiğiniz değeri hepimiz görüyoruz. Sayın AKP milletvekilleri, siz aylık 1.500 lirayla geçinebilir misiniz?

Yine, bu kanun teklifinde 31 Aralık 2020 tarihi itibarıyla takibe düşmüş, Tarım Kredi Kooperatifine borçlu olan çiftçilerin 931 milyon liralık borcuna yapılandırma getiriyorsunuz. Temerrüt dönemi için yüzde 18 faiz, taksitlendirme dönemi için yüzde 12 faiz getiriyorsunuz. Şimdi, tohumda zam, yemde zam, gübrede zam, zirai ilaçta zam, elektrik ve su faturalarında zam üstüne zam getirip, ithalatta gümrük vergisini sıfırlayarak ezdiğiniz çiftçiye yüksek faizle yapılandırma getirip bir darbe daha vuruyorsunuz ama gün gelecek, sandık konulacak, bu çiftçi de seçimde size darbeyi vuracak.

BAŞKAN – Sayın İlhan…

METİN İLHAN (Kırşehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

İktidar sağlık emekçilerinin haklı taleplerini karşılamamakta ve kendilerine verdiği sözleri tutamamaktadır. Bunu geçen hafta Sağlık Bakanı da sendikacılarla görüşmesinde itiraf etti. Özellikle pandemi sürecinde iş yükü oldukça artan, korumasız ve korunaksız ortamlarda büyük risk altında ve kendi yaşamlarını feda etme pahasına toplum sağlığı için emek veren sağlık personelinin taleplerinin görmezden gelinmesi ve verilen sözlerin havada kalması ne yazık ki bir zulme dönüşmüştür.

3600 ek gösterge, döner sermayelerde yaşanan adaletsizlikler, döner sermayenin maaşa yansıtılmaması, yıpranmanın ve çalışma koşullarının bir türlü düzene sokulamaması, maaşlarının yoksulluk sınırı düzeyine gerilemesi ve benzeri gibi özlük haklarının iyileştirilmesi konusunda düzenlemeler hâlâ yapılmış değildir.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Ünver…

İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) – Coronavirüs pandemisinde dün itibarıyla günlük vaka sayısı 60 bin sınırına geldi. Toplam vaka sayısı da 3 milyon 962 bin oldu. Resmî rakamlara göre, salgının başından beri 34.455 vatandaşımızı kaybettik. Bu sayının daha fazla olduğunu hepimiz tahmin edebiliyoruz.

AKP’nin kötü ekonomi yönetimi sonucunda yaşanan kriz nedeniyle pandemide ekonomik tedbirlerin zamanında alınamadığı da hepimizin malumu. Hâl böyleyken Cumhur İttifakı’nın icadı olan tek adam rejiminde, sarayın otoparkına maliyeti 5 milyon avroyu aşan 3 adet yeni Mercedes çekilip Libya’ya 150 bin doz aşı gönderileceği açıklandı. Şu mübarek günlerde, Covid ölümleri sürerken, esnafımız evine ekmek götüremezken tek adam rejiminin bu gösteriş merakının vebali tüm bu yanlış kararları alanlar ile bile isteye arkasında duran AKP ve MHP gruplarınındır. Halkımız bunu böyle bilsin.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Paylan…

GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımıza soruyorum: Sayın Başkan, ücretsiz izne çıkarılan işçiler bir yıldır zaten perişan durumdalar. Günde 39 TL’ye mahkûm ettiniz o işçilerimizi. Şimdi de “Günde 50 TL’yle geçinsinler.” diyorsunuz. Bir aile 4 kişiyse bir vatandaşımıza günde 12,5 TL öneriyorsunuz, bir öğünde de 4 TL öneriyorsunuz yani bir çay, bir simide mahkûm ediyorsunuz vatandaşlarımızı. Bu vicdanınıza sığıyor mu ve siz günde 50 TL’yle geçinmeyi hiç denediniz mi?

Sayın Başkan, bir de çiftçilerimizin 200 milyar TL borcu var tefeciye, bankalara. Siz yalnızca 1 milyar TL’sini yapılandırmayı öneriyorsunuz. Geriye kalan 199 milyar TL borç ne olacak, bunu hiç düşündünüz mü? Sayın Başkan, sizi vicdana davet ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Komisyon, buyurun.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) – Bir dakika daha vardı Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ne kadar var süre?

Dur, vereyim ben size söz, bir cevap versin.

Buyurun.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Burada teklifle ilgili sorulan sorulara ve daha önceki konuşmalardaki sorulara cevap vermeye çalışacağım. Çok çeşitli konular dile getirildi ama onlara girecek vaktimiz de şu anki çalışmayla ilgili bağlantısı da yok.

Sayın Paylan ve Sayın Köksal verilen destekle ilgili itirazlarını dile getirdiler. İşsizlik Sigortası, sigortalıların karşılaştıkları risklere karşı uğradıkları gelir kayıplarının belli süre ve ölçüde karşılandığı, sigortacılık ilkelerine dayanan bir sigortadır. Ülkemizde uygulanmakta olan pasif istihdam programlarıyla pandemi döneminde kişilerin uğradıkları gelir kayıplarının telafi edilebilmesi için gerekli önlemler hayata geçirilmiştir. Bu ödeneklerin düzeyi bir denge unsuru olarak belirlenmiştir. Aksi hâlde söz konusu politikalar kişilerin çalışma hayatına dâhil olmasını engelleyebilecek, üretim ve istihdam kayıplarına neden olabilecektir.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Niye asgari ücret tutarında değil Sayın Başkan? Niye 1.500? Niye asgari ücret tutarında değil?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) –Pandemi sürecinde istihdamın korunması amacıyla fesih kısıtı uygulaması getirilmiş, bu süreçte de ekonomik faaliyetteki düşmeye bağlı olarak ücretsiz izne çıkarılan işçiler için nakdî ücret desteği uygulaması düzenlenmiştir.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Niye 1.500 lira? Niye, niye?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) –Sayın Erhan Usta “Neden kurumlar vergisi artırılıyor?” şeklinde özetleyebileceğimiz bir soru sordu.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sorumuza cevap alamadık. “1.500 lirayla geçinebilir misiniz?” diye sorduk.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) –Pandeminin olumsuz etkilerini gidermeye yönelik, dünyada da kurumlar vergisi oran değişiklikleri önerilmektedir. Örneğin, İngiltere mevcut kurumlar vergisi oranı olan yüzde 19’u 2021 için yüzde 17’ye indirmeyi planlamışken bundan vazgeçmiş ve 2023 yılında yüzde 25 oranına artırmayı planlamıştır. ABD’de önceki dönemde yüzde 35’ten yüzde 21’e indirilen federal kurumlar vergisi oranını yeni yönetim yüzde 28’e çıkarmayı planlamaktadır; böylece eyalet vergileriyle toplam oranın yüzde 34’e çıkması söz konusu olacaktır. Diğer yandan Almanya, Avustralya, Avusturya, Belçika, Fransa, Hollanda, İspanya, Japonya, Kanada, Kolombiya, Güney Kore, Meksika, Şili, Yeni Zelanda gibi ülkelerin kurumlar vergisi oranı hâlihazırda yüzde 25 ve üzerindedir.

Anayasa Mahkemesi vergi kanunlarının geçmişe yönelik uygulanmasıyla ilgili kararlarında esas olarak, vergiyi doğuran olay tamamlanmadan yapılan oran artışlarını gerçek geriye yürütme olarak kabul etmemektedir. Bu yorumun tersinden, vergiyi doğuran olay tamamlandıktan sonra yapılan değişikliklerin tamamlanan döneme uygulanması gerçek geriye yürüme kabul edilebilecektir. Bu nedenle, birinci geçici vergilendirme dönemi olan Ocak-Mart 2021 döneminin değişiklik kapsamında olmadığı hususu Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısında yürürlük maddesini değiştiren bir önergenin kabul edilmesiyle birlikte açıklığa kavuşturulmuştur.

Bu vesileyle şunu da kısaca ifade etmek isterim, çok sayıda arkadaşımız dile getirdi -teklifle ilgili değil- Sayın Tanal ismimi de anarak dile getirdi, dolasıyla ona da kısaca bir cevap vermek isterim: Değerli arkadaşlar, Merkez Bankasıyla ilgili sorulara çeşitli vesilelerle Sayın Cumhurbaşkanımız, Ekonomik İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız, çeşitli milletvekillerimiz, yetkililer cevap vermişlerdir. Ben de kısaca şunu ifade etmek isterim: Merkez bankaları kâr amacıyla kurulmuş yapılar değillerdir. Ülkenin istikrarını, makroekonomik fiyat istikrarını korumaya dönük, bununla çelişmemek kaydıyla da kalkınmasını desteklemeye dönük olarak kurulmuş yapılardır. Merkez bankaları konjonktüre göre de hareket ederler. Bakın, son dönemde, pandemiyle birlikte dünyada sadece 3 büyük Merkez Bankasını; Amerika, Avrupa ve Japonya’yı dikkate aldığınızda 7 trilyon dolar civarında bir genişleme söz konusudur. Bu 3 Merkez Bankasının yaptığı, tarihte görülmemiş ölçekte bir genişlemedir. Merkez bankaları bu dönemde, pandemi şartlarında, tarihte görülmemiş birtakım tedbirler, görülmemiş birtakım eylemlerde bulunmuşlardır. Bunu da ekonomilerin sıhhati açısından, geleceği açısından yapmışlardır. Bizim Merkez Bankamız da içinde bulunduğumuz şartları dikkate alarak birtakım tedbirler almıştır. Geçen yıl yüzde 1,8 büyüdüysek bu kendiliğinden olmadı; dünyanın yüzde 3,5-4 küçüldüğü bir ortamda yüzde 1,8’lik büyüyen bir ekonomimiz var. G20’de, Çin’le birlikte, büyüyen iki ekonomiden biriyiz. Bunlar, işte, bu alınan tedbirlerle oldu. Her şeyin elbette bir bedeli var. Cari açık verdik biliyorsunuz, turizmimiz pandemide çok ciddi bir darbe yedi, özel sektörümüz dış dünyaya olan borçlarını ödedi, azalttı; buna benzer çok sayıda faktörü alt alta koyduğunuzda Merkez Bankamızın yaptığı çalışmayı anlamak mümkün.

Bir de şunu ifade etmek isterim: Sanki bu döviz uçtu, buharlaştı gibi bir havada anlatılıyor. Merkez bankalarının varlıkları buharlaşmaz, bir varlık bir nitelikten başka bir niteliğe dönüşür; dolarken TL olur, TL’yken altın olur, başka bir şeye dönüşür. Ha, bu dönüşüm esnasındaki değerleri sorgulayabilirsiniz, tartışabilirsiniz, o ayrı bir tartışma ama varlıklar buharlaşmaz, bir varlıktan diğer bir varlığa dönüşür. Ekonominin ihtiyaçları çerçevesinde merkez bankaları bu kararları alırlar ve uygularlar. Siyaset yapmak istiyorsunuz, bir algı oluşturmak istiyorsunuz, anlıyorum ama konumuzla ilgisi yok, burada tartıştığımız konular bambaşka konular ama kısaca da bu konuda görüşümü ifade ettim. Merkez bankalarının elbette normal zamanlardaki politikaları farklıdır, bu tür olağanüstü şartlarda uyguladıkları politikalar apayrıdır. Dünyada da bu görülmüştür, bizim merkez bankacılık uygulamamamızda da bunlar yaşanmıştır. Tabii, temenni ederiz ki bu dönem atlatılsın, dünyada da bizde de gerek aşılamayla gerek diğer tedbirlerle farklı bir döneme geçtiğimiz zaman Merkez Bankamız da o dönemin, yeni dönemin şartlarına göre politikalarını elbette güncelleyecektir.

İşsizlik Sigortası Fonu’yla ilgili Emecan Hanım’ın “Neden kullanılmıyor?” şeklinde sorusu oldu. Burada da bazı rakamlar ifade edeyim: Sadece son dönemde, bu pandemi döneminde işsizlik ödeneği kapsamında 1 milyon 48 bin kişi için 5,6 milyar TL, nakdî ücret desteği için 2,5 milyon civarından vatandaşımıza 10,2 milyar TL, kısa çalışma ödeneği kapsamında 3,8 milyon insanımız için 31,6 milyar TL, normalleşme desteği kapsamında 3,2 milyon insanımız için 3,9 milyar TL olmak üzere toplam 51,4 milyar TL’lik bir destek bu Fondan sağlanmıştır. Bu fonlar da kara günler için var, zor günler için var, bugünlerde de bu fonlar kullanılmıştır. Yeniden bir büyüme süreci başladığında, istihdam geliştiğinde elbette Fonun şartları da değişecektir. Ama esas itibarıyla bu Fonumuz, çalışanlarımızın hem zor durumda desteklenmesi için hem de istihdam imkânlarının artması için kullanılan fondur, öyle olmaya da devam edecek diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Süleyman Bey, buyurun.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan…

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, alamadık cevabı hâlâ daha. Aylık 1.500 lirayla AKP milletvekilleri geçinebilir mi; bunu sormuştuk Sayın Komisyon Başkanına.

BAŞKAN – Süleyman Bey, buyurun.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Ülkemizde 10 milyonu aşkın işsiz var. Genç işsizlik oranı yüzde 30’a dayandı. Ekonomik buhran herkesi en ağır şekilde etkiledi. Yurttaşlar çektikleri kredileri yine borçlanarak kapatmaya çalışıyor. KOBİ’lerin bankalara olan borcu 774 milyar lira olmuş. Daha bu yılın ilk iki ayında 19.727 esnaf kepenk kapattı. 21 milyon 797 bin 39 icra dosyası var. Yurttaşın hâli içler açısı. Tablo bu kadar net ortadayken AKP iktidarı bir ay önce uzaya üs kuruyordu, şimdi ise yoksullaştırdığı vatandaşa soğan, patates veriyor. Bu salgının mağdur etmediği tek bir grup var, o da Cumhurbaşkanı ve şürekâsı yani saray. Ama 5 maske dağıtamayan, 1 aşı vuramayan iktidara karşı millet kararını verdi, ilk sandıkta gideceksiniz.

Son sorum: 128 milyar dolar nerede?

Teşekkür ederim.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Bir dakika…

Salih Bey, buyurun, bir şehit haberi var.

Sayın Tanal, sen konuya hâkim oldun, cevabı verdin, soruyu sordun kardeşim.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sataşma var Başkanım.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Sataşma yok, sadece cevap var.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

33.- Trabzon Milletvekili Salih Cora’nın, şehit olan Pilot Yüzbaşı Burak Gençcelep’in sivillere zarar vermemek adına büyük fedakârlık yaptığına ilişkin açıklaması

SALİH CORA (Trabzon) – Konya’da 7 Nisan 2021 tarihinde, eğitim uçuşu yaptığı sırada kullanmakta olduğu NF-5 uçağının kaza kırıma uğraması sonucu hemşehrimiz Pilot Yüzbaşı Burak Gençcelep şehit olmuştur. Bu elim kaza hakkında kaza kırım ekibi ve filo komutanlığı tarafından henüz nihai rapor verilmemekle birlikte şehidimiz uçuş sırasında tehlikeli olacağını öngörüp uçağını meskûn mahalden uzaklaştırmak istemiştir. Şehrin içerisine düşerek yerleşim yerinde bulunan sivillere zarar vermemek adına büyük bir fedakârlık yapmıştır. Şehidimiz bir pilot olarak elinden geleni yapmış, uçağın parçaları incelendiğinde, herhangi bir yangın çıkmaması için şehidimizin yakıt bitirme gibi kurtarma hareketlerinin tamamını yaptığı tespit edilmiştir. Hülasa şehidimiz tam bir Türk Yıldızı gibi hareket etmiştir. Yine, şehidimiz “Bizim çevremizde hiç şehit yok.” diyen bir komşusuna “Belki bir gün ben şehit olurum.” diyerek şehadetini hissetmiş bir vatan evladıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254) (Devam)

BAŞKAN – Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

1’inci madde üzerinde 3 önerge vardır.

Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Madde 1- 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde bulunan "Menkul mallar,” ibaresinden sonra gelmek üzere "elektronik ortamda veya” ibaresi, dördüncü cümlesinde bulunan "değer düşüklüğüne uğrayacağı anlaşılan mallar” ibaresinden sonra gelmek üzere "ile muhafazası tehlikeli veya masraflı olan mallar” ibaresi ve maddeye birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Artırmaya iştirak edeceklerden menkul mala biçilen değerin %5'i nispetinde para teminat olarak alınır. Alacaklı amme idareleri, menkul malın türü veya değeri ile satış şeklini esas alarak teminat alınmayacak halleri belirlemeye, para yerine teminat mektubu alınmasına karar vermeye yetkilidir.”

                                   Bülent Kuşoğlu                                        Abdüllatif Şener                          Emine Gülizar Emecan

                                          Ankara                                                      Konya                                                      İstanbul

                                        Cavit Arı                                                                                                          Süleyman Girgin

                                         Antalya                                                                                                                       Muğla

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sıra sayısı 254 olan Kanun Teklifi üzerinde grubum adına söz aldım.

Konuya geçmeden önce, bugün vefat ettiğini öğrendiğimiz eski Başbakanlarımızdan ve Meclis Başkanlarımızdan Yıldırım Akbulut’a rahmet diliyorum ve ramazanınız mübarek olsun cümleten.

Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifinde 6183 sayılı Kanun’la ilgili 5 madde var, 4 tanesi değişiklik getiriyor 6183’te, 1 tanesi de yeni bir madde ihdas ediyor. Şimdi, adı üzerinde, amme alacakları yani kamu yani devlet alacaklarıyla ilgili. Bu kanun, kamuya, devlete alacaklarıyla ilgili olarak özel bir statü veriyor. Çok önemli bir kanun, 1953’ten beri başarıyla uygulanıyor ama son yıllarda sıkıntılar var, önemli sıkıntılar var, çok başarılı bir şekilde uygulayamıyoruz maalesef, maliyeci olanlarınız bilirler bu konuyu.

Şimdi, 5 maddesi değişiyor, geniş, önemli bir değişikliğe gidiyoruz bunlarla birlikte. Bir kanunda bu kadar geniş değişiklikler yapılıyorsa yani 5 tane madde, 4’ü değişiyor, 1 yeni madde ihdas ediliyorsa bu durumda kanunu uygulayan kurumların da denetlenmesi gerekir, masaya yatırılması gerekir. Mesela, Maliye Bakanlığının, Sosyal Güvenlik Kurumunun, il özel idarelerinin, belediyelerin bu kanunun görüşmeleri sırasında denetlenmesi lazım, bu konuyla ilgili detaylı bilgilerinin getirilmesi lazım. Mesela, ben soruyorum bunlarla ilgili olarak, bu mantaliteyle: 6183 sayılı Kanun kapsamında devletin toplam alacağı nedir? Eğer bildikleri varsa Komisyon Başkanımız ya da kanun teklifini veren milletvekilimiz cevaplasınlar. 6183 kapsamında toplam ne kadar alacağımız var, devletin ne kadar alacağı var? Bu alacakların detayı nedir, ne kadarı vergidir, ne kadarı diğer alacaklardan oluşuyor? Vergilerin ne kadarı asli, ne kadarı ferî unsurlardan oluşuyor? Yerel yönetimlerin alacağı ne kadar, il özel idarelerinin ne kadar, Sosyal Güvenlik Kurumunun alacağı ne kadar, prim alacakları ne kadar? Bu alacaklar geçmişle kıyaslanınca veya başka ülkelerle, benzer ülkelerle kıyaslanınca çok yüksek alacaklar mı bu dönemde yoksa normal düzeyde alacaklar mı? Neden bu değişikliklere ihtiyaç duyuldu ya da bu değişiklikler eğer teknolojik veya ekonomik gerekçelerle yapılıyorsa neden kanunu tümüyle ele almıyoruz? Bütün bunları sormamız, konuşmamız lazım, değil mi? Bu soruların bazıları Komisyon çalışmaları sırasında cevaplandırıldı, bazıları ama; tümüyle cevaplandırılmadı. Cevaplarını biliyorlarsa cevap versinler lütfen.

Mesela vergi alacağının 289 milyar olduğu söylendi, 289 milyar vergi alacağı. Bu aslı, ferîsi de var; onunla beraber zannediyorum 600 milyarı geçiyor ama detay bazda baktığımız zaman, ne kadarı kurumlar vergisi, gelir vergisi ya da diğer vergilerden oluşuyor, bununla ilgili bir bilgi verilmedi, bunların verilmesi lazım. Prim alacaklarımız ne kadardır? Bunların bilinmesi lazım, biliniyor olması lazım, bunları konuşmamız lazım. Niye biz vergi toplayamıyoruz? Beyan etmişler, tahakkuk etmiş; bu alacakları neden tahsil edemiyoruz? Bunları konuşmamız, tartışmamız lazım. Sorun başka bir yerdeyse, 6183’ün dışında başka yerdeyse oraların da düzeltilmesi lazım. Bu şekilde alelacele getirilip görüşülen kanun teklifleri sonuca ulaşamıyor. Sonuçta burası Türkiye Büyük Millet Meclisi; bunlar konuşulacak, tartışılacak, denetleyeceğiz bu vesileyle ilgili kurumları. Bunları yapmadan amacımıza ulaşmamış oluyoruz, çok büyük eksik kalıyor.

Bakın, 600 milyarın üzerinde vergi alacağı var aslı ve ferîyle beraber -öyle görünüyor, düzeltsinler yanlışsa- belediye, il özel idareleri ve prim alacaklarını da ilave edersek kamunun 1 trilyon tutarında alacağı var; 1 trilyon büyük bir para. Bu senenin bütçesinde zaten bütçe gelirleri bu kadar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Çok teşekkür ederim Başkanım.

Bunu bir tartışmamız, neden olduğunu ortaya koymamız lazım. Bu şekilde kanun yapmak mümkün değil.

Tabii, Komisyon çalışmaları sırasında da, burada da ilgili bakanlar olmayınca, siyasi sorumlusu burada olmayınca, Meclise gelmeyince -bakanlar, biliyorsunuz, bütçe haricinde gelemiyor, konuşamıyor- bunları bürokratlara sormanın da bir anlamı kalmıyor, tartışmanın da bir anlamı kalmıyor maalesef.

6183’le ilgili olarak, son yıllarda kötü uygulandığını söyleyeyim bildiğimiz, gördüğümüz kadarıyla; bunların düzeltilmesi gerekiyor ve biraz önce sorduğum soruların da cevaplanması gerekiyor. Tüm Meclisin bu konularla ilgili olarak hassasiyet göstermesi gerekiyor.

Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Müsavat Bey, biliyorsun sen, hani şair diyor ya o malum yerde: “Dakika farksızdır aydan.”

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Evet.

BAŞKAN - İftara yaklaşırken dakika farksızdır aydan. Dolayısıyla bu dakika talepleri olmazsa sevinirim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinde yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                          Dursun Müsavat Dervişoğlu                                 Dursun Ataş                                               Ayhan Erel

                                           İzmir                                                       Kayseri                                                     Aksaray

                                İmam Hüseyin Filiz                                                                                                        Yasin Öztürk

                                        Gaziantep                                                                                                                     Denizli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen, Aksaray Milletvekili Ayhan Erel.

Buyurun Sayın Erel. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

AYHAN EREL (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesi üzerine partim İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz maddeyle, muhafazası tehlikeli veya masraflı olan menkul malların da pazarlık usulüyle satılmasına imkân sağlanmaktadır. Ayrıca, artırmaya iştirak edeceklerin menkul mala biçilen değerin yüzde 5’i kadar teminat yatırmaları, idarenin bu teminatı alıp almamaya ya da para yerine teminat mektubu alabilmesine imkân sağlanmaktadır. Kanun bu haliyle dertlere derman, yaralara merhem, sorunlara çözüm getirmemektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizler iki aydır burada üreticinin elinde patatesin, soğanın çürümeye yüz tuttuğunu ve böyle giderse bir daha vatandaşın bu ürünleri ekmemekte kararlı olduğunu gücümüz yettiğince anlatmaya çalıştık, geç de olsa Sayın Cumhurbaşkanı konuya el atarak patates ve soğan üreticilerinin elinde kalan malları almaya karar vermiş. Biz bu bağlamda, geç kalmış da olsa, teşekkür etmekle birlikte Toprak Mahsulleri Ofisinin vatandaşın elindeki patatesi seçerek alma yoluna gittiğini ama iki aydır bu sese, feryada kulak tıkayan siyasi iradenin de bunda sorumluluğunun olduğunu göz önüne alarak vatandaşın elinde ne kadar patates, soğan varsa bunların alınarak, gerekirse dereye dökülerek vatandaşın mağduriyetinin giderilmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Yine, Türkiye’de tarım sadece soğandaki, patatesteki sıkıntıyla sınırlı değil, elma üreticisi de perişan hâlde, elmaları soğuk depolarda beklemekte, elma üreticilerinin kilo başı 30 kuruş destek talepleri var. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu üreticilerden 30 kuruşu esirgemeyeceğine kanaatimiz sonsuzdur.

Yine -turizmden dolayı- lokantalar, oteller kapalı olduğu için üreticinin elinde nohut, fasulye de kalmış; bunlara da bir el atılması gerektiği kanaatindeyiz.

Kamu alacağını kolay tahsil etmek için kanunlar çıkarırken vatandaşın niye bu kadar borç altına girdiği yolunda maalesef gerekli araştırmaları yapmadığı kanaatindeyiz. Çiftçilerimizin ocak ayı itibarıyla bankalara 143 milyar, Tarım Kredi Kooperatifine 12 milyar, piyasaya ise 50 milyar dolayında borcu var. Yasa sadece çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan 12 milyar borcundan 1 milyarını yapılandırıyor. O da nasıl? Faizi 11’den 18’e çıkarıyor, yüzde 30 peşin istiyor, gerisini de “Üç ayda öde." diyor.

Zaten çiftçi geçtiğimiz aylarda tarlaya gübre atmak zorundaydı. Gübreye baktığımızda gübre fiyatlarının geçen yıla göre yaklaşık yüzde 100 arttığını görmekteyiz ve 5 çeşit gübreye para yetiştirmek adına elinde ne varsa onlara harcadı, yine borçlandı. Bu sene DAP gübre 4.600 lira, üre 3.700 lira; buna verecek parası yok, bunda da borç alarak ödedi. Bu borçlarını ödemezken Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borcunu nereden, nasıl bulacak; bunun endişesi içerisinde. Yine, sütten de para kazanamıyor. Geçen sene 70 lira olan yem bu sene 130 liraya çıktı. Geçen sene 230 lira olan süt şimdi 280 lira. Dolaysıyla yemde yüzde 100 artış varken sütte yüzde 20 dolayında bir artış var. Vatandaş, çiftçi nereden bulacak, nasıl ödeyecek kara kara düşünmektedir.

Çiftçinin, köylünün bizden istediği şudur: “Ana paradan faizi silin, ana parayı da tarım ürününün çeşidine göre mahsul sonuna bırakın, bunu da 5 eşit taksitte bizden alın.” diyorlar. “Böyle yapmazsanız borcu ödeyemeyiz, bankaya rehinli traktörümüz, bankaya ipotekli tarlamız elimizden gider, üretimden çekiliriz; üretimden çekilince de Türkiye bu yükün altından kalkamaz.” diye feryat ediyorlar.

Yine, vatandaşın bir talebi daha var, geçen sefer de dillendirmiştik: Üretimde kalmak, köyden kente göçün engellenmesi adına Erzurum Milletvekili Sayın Naci Cinisli’nin bir kanun teklifi vardı; her köyde, her tarımla uğraşan ailede bir kadının sigortalı olarak sayılmasını ve sigorta primlerinin de devlet tarafından yatırılmasını, böylece vatandaşın köyde kalmasının ve üretime devam etmesinin sağlanacağını söylemiştik ama maalesef toplum yararına, millet yararına olan bu teklifimiz gündeme bile alınmamıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

AYHAN EREL (Devamla) – Ben yine buradan daha önce seslendiğim gibi bir kez daha seslenmek istiyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Türk milletinin iradesinin temsil edildiği yer. Biz burada millet adına, milleti mutlu edecek, milletin kafasını yastığa koyduğunda rahat uyuyabileceği düzenlemeleri getirmek, bunları uygulamaya koymak zorundayız ama üç yıla yakındır ben burada Türk milletinin yararına, Türk milletini rahat uyutacak, ona nefes aldıracak düzenlemelerin olmadığını üzülerek söylüyorum. Vatandaş, Türkiye Büyük Millet Meclisinden kendine faydalı olacak, kendinin yararına olacak ve milletin meclisi olduğunu gösterecek kanunların çıkarılmasını bekliyor diyor, hepinize hayırlı iftarlar diliyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Erzincan Milletvekili Burhan Çakır, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

34.- Erzincan Milletvekili Burhan Çakır’ın, vefatı nedeniyle Yıldırım Akbulut’a Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması

BURHAN ÇAKIR (Erzincan) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti 20’nci Başbakanı, kıymetli devlet adamı, Erzincan’ımızın yetiştirmiş olduğu, millet adına konuşan değerli büyüğümüz Sayın Yıldırım Akbulut bugün Hakk’a yürüdü. Acımız çok büyük. Aziz milletimizin ve Erzincan’ımızın, kıymetli ailesinin başı sağ olsun. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.

1935 yılında Erzincan’da dünyaya gelen Yıldırım Akbulut’un ülkemize ve şehrimize çok büyük hizmetleri olmuştur. Erzincan’ımızda kendi ismini taşıyan birçok eseri vardır. Allah kendisinden ebedi razı olsun.

Erzincan Milletvekili olarak, Erzincan halkına varsa hakkımız helal olsun, aziz milletimizden de haklarını helal etmelerini istiyorum.

Tekrar Başbakanımıza Allah’tan rahmet diliyorum, nur içinde yatsın, mekânı cennet olsun.

BAŞKAN – Yüksel Özkan Bey, buraya geldiniz siz “Acil bir şey var.” dediniz.

Buyurun.

35.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkan’ın, kargo ve yük taşıyıcılarının sorunlarına ilişkin açıklaması

YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Covid-19 pandemi sürecinde başta temel gıdada olmak üzere, kargo ve yük taşıyıcılığının yükü artmıştır. Bu durum kamyon ve tır taşıyıcılığı yapan şoförlerin de yükünü artırmıştır. Yurdun çeşitli bölgelerinde yapmış olduğumuz ziyaretlerimizde özellikle taşıyıcılar kooperatifi üyelerinin ortak şikâyeti yeni takograf düzenlemesi olmuştur. Gerekli istirahat alanlarının yetersiz olması ve bununla ilgili kara yollarındaki altyapı eksikliği nedeniyle kamyoncular zor durumlar yaşamaktadır. Bu nedenle şoförler hem ağır cezai işlemlere maruz kalmakta hem de kara yolları kenarlarında güvenlikten yoksun bir şekilde istirahat etmeye mecbur bırakılmaktadırlar.

Bu konuyla ilgili İçişleri Bakanlığına soru önergesi vermiş bulunmaktayım. Taşımacılar, mağduriyetlerinin en kısa zamanda giderilmesini beklemektedirler.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Denizli Milletvekili Nilgün Ök ve 39 Milletvekilinin Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3519) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 254) (Devam)

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesinde yer alan “aşağıdaki” ibaresinin “aşağıda bulunan” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                    Ali Kenanoğlu                                            Ayşe Sürücü                                  Dilşat Canbaz Kaya

                                         İstanbul                                                    Şanlıurfa                                                    İstanbul

                                      Habip Eksik                                                                                           Mahmut Celadet Gaydalı

                                            Iğdır                                                                                                                          Bitlis

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı.

Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP sıralarından alkışlar)

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan 254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 1’inci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, Covid-19 virüsünün dünyaya yayılmasıyla birlikte birçok ülke oluşan ekonomik sorunların sorumluluğunu üstlenerek toplumu evde tutmanın yollarını ararken Türkiye’de ekonomik sorunun topluma mal edilmesinin yol ve yöntemleri araştırılmıştır. Bu soruna AKP usulü çözümler getirilmiş, halka destek olması gereken iktidar halka IBAN numarası vererek para toplamanın yoluna gitmiştir. Esnaf, kapalı iş yerlerinin kredi borcunu nasıl ödeyeceğini düşünürken iktidar faizli kredi ertelemelerini müjde olarak duyurmuştur. İnsanlar elinde avucunda ne varsa tüm birikimlerini satarak emeklerinin, ekmek teknelerinin ayakta durması için mücadele verirken iktidar büyük şirketlerin yurt dışından bulacakları kredilere devleti kefil yapmıştır. Esnaf, biriken faturalar ve krediler sonucu birer ikişer dükkânına kilit vururken iktidar “Müjde! Doğal gaz bulduk.” diyerek gündem değiştirmeye çalışmıştır. Pazarda insanlar artıkları toplayarak evinde tencere kaynatmaya çalışırken iktidar rant projesi olan Kanal İstanbul’u yapacağını ilan etmiştir. İşsiz milyonlarca insan İŞKUR kapıları önünde uzun kuyruklar oluştururken Boğaziçili gençler terörist ilan edilmiştir. Çiftçinin borçları karşılığında traktörü, ekini haczedilirken iktidar Katarlılara Borsa İstanbuldan pay satmanın gururunu anlatmıştır.

İktidar lüks, şatafat ve gösterişin gölgesinde siyaset yaparken toplum ekonomik sorunlarla baş başa bırakılmıştır. Faturasını ödeyemeyen, kredisini yatıramayan, ay sonunu getirmek için yirmi takla atan halka verilmesi gereken destekler büyük sermaye gruplarına ayrıcalık olarak yansıtılmıştır. Şimdi de kamu alacakları hakkında bir gündeme öncelik verilerek Meclis işgal edilmektedir. Alacağına şahin, vereceğine karga söylemi bu gündemi en güzel anlatan sözlerdendir.

Sizin “Sert iniş yapacağız.” dediğiniz yer ay değil, vatandaşın cebidir dolayısıyla mutfağıdır. Gerçi vatandaşın cebi de mutfağı da ay yüzeyi hâline getirildi, hiçbir canlılık emaresi kalmadı. Kamunun bu halktan alacağı değil, kamunun cefakâr halka borcu var, borcu. İktidar olarak elinizi taşın altına koymadınız. Yere göğe sığdıramadığınız sarayın elektriklerini bir ay kapatsanız bir ilin esnafının elektrik borcunu, suyunu kapatsanız bir ilin esnafının su borcunu, o sarayı komple kapatırsanız bu ülkenin tüm esnafının borcunu ödersiniz ama “İtibardan tasarruf olmaz.” diyerek toplumu fakirleştirmenin her gün yeni bir yolunu aradınız. Her adımınız sermayenin çıkarlarını korumak ve kollamak üzerine kuruldu. Yeni ihaleler, yeni rantlar yaratmak üzere posanın suyunu çıkarırken her gün biraz daha fakirleşen bu toplumu görmemek, ülkenin asıl meseleleri olan ekonomi, adalet ve demokrasi sorunlarını örtbas etmek üzere gündem yaratmak ve toplumu kutuplaştırmak için elinizden gelen bütün çabayı gösteriyorsunuz.

Pandeminin başladığı günden bugüne bir yıldan fazla zaman geçti. Bu halka erteleme, öteleme dışında sunduğunuz reel anlamda hiçbir şey yok. “Halkı bu kadar borçlandırdınız bari sağlık kriziyle ilgili bir adım atılsın.” diye beklerken bilime kulak vereceğinize bildiğinizi okuyarak toplum sağlığını büyük bir riskle karşı karşıya bıraktınız. Esnafın, çiftçinin, işçinin, asgari ücretle geçindirmek zorunda kalan emekçinin ve milyonlarca gencin sizin şatafatlı yaşamlarınızı izlemeye gücü kalmadı. Bir baba, bir anne, bir genç evine bir maaş götürebilmek adına gece gündüz demeden çalışırken sizin “huzur hakkı” diye üç beş maaş dağıttığınız Twitter kahramanı bürokratınızı izlemeye ise hiç sabır kalmadı.

Koalisyonların kötülüklerinden bahisle vardığınız son nokta ise beşli koalisyon ortaklığıdır: Büyük ortak, küçük ortak, cücük ortak, minik ortak, mikro ortak; bunların kimler olduğunu hepiniz çok iyi biliyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) – Bu beşli koalisyon anatomik yapı olarak aynen akrebi andırıyor. Her ne kadar kol, bacak, gövde ve kıskaç ana gövdede olsa bile, asıl güç en son halkadaki yani kuyruk sonu zehir silahıdır. Umarım sonunuz ateş çemberindeki akrebin sonu gibi olmaz.

Hepinizi saygıyla selamlarım. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 1’inci madde kabul edilmiştir.

Birleşime iki dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.46

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.47

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: Sibel ÖZDEMİR (İstanbul), İshak GAZEL (Kütahya)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

254 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan 253 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine başlıyoruz.

2.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ve 77 Milletvekilinin Lisanslı Harita Kadastro Mühendisleri ve Büroları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3490) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 253)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Gündemimizde başka bir konu bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 15 Nisan 2021 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 18.48



(x) 7/4/2020 tarihli 78’inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonu’ndaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.

(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(x) 254 S. Sayılı Basmayazı 13/4/2021 tarihli 71’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.