TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

62’nci Birleşim

23 Mart 2021 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

 

İÇİNDEKİLER

 

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Burdur Milletvekili Mehmet Göker’in, Burdur’un sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Mersin Milletvekili Rıdvan Turan’ın, Mersin’in sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Ankara Milletvekili Mustafa Destici’nin, şehit Muhsin Yazıcıoğlu’na ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Gölbaşı Özel Harekâtta şehit edilen polisler başta olmak üzere Süleyman Özmen ve tüm şehitleri rahmetle andığına ilişkin açıklaması

2.- Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağ’ın, Nevruz Bayramı’nı kutladığına ilişkin açıklaması

3.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, Eti Maden işletmesinde çalışan işçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

4.- Konya Milletvekili Halil Etyemez’in, 22 Mart Dünya Su Günü ile 21 Mart Dünya Ormancılık Günü’ne ilişkin açıklaması

5.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi değişmedikçe ulusal ve uluslararası her alanda geriye gidişin devam edeceğine ilişkin açıklaması

6.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel’in, Mersin Erdemli’de şiddetli fırtına nedeniyle zarar gören çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

7.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, Âşık Veysel ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölüm yıl dönümleri ile İstiklal Marşı’nın kabulünün 100’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

8.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, Türkiye’de maden talanına bir an önce son verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

9.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, ekonomimize yönelik kurulan kirli tezgâhlara milletimizin geçit vermeyeceğine inandığına ilişkin açıklaması

10.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Mersin Limanı Konteyner Terminali 2’nci Projesi’nin temel atma töreninin gerçekleştirildiğine ilişkin açıklaması

11.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, Balıkesir’deki çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

12.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin millî egemenliğin temsil edildiği Meclisi yok saymak demek olduğuna ilişkin açıklaması

13.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, kısa çalışma ödeneğinin sona erdirilmesinin yaratacağı sorunlara ilişkin açıklaması

14.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in, on sekiz yıllık AK PARTİ iktidarında pek çok alanda baş döndürücü hizmetlere imza atıldığına ilişkin açıklaması

15.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Ahmet Deniz Bölükbaşı’nın ölüm yıl dönümüne, Merkez Bankası Başkanının görevden alınmasının piyasaları negatif yönde etkilediğine, Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında coronavirüs tedbirlerine uyulmadığına, atama bekleyen engelli öğretmen adaylarının sorunlarına, Balıkesir’in Balya ilçesindeki zehirli maden atıkları ile Bandırma’ya kurulacak organize sanayi bölgesiyle ilgili bilgi almak istediğine ve Simav Çayı’ndaki kirliliğe ilişkin açıklaması

16.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, Çanakkale’nin Ayvacık ve doğal gazı eksik kalan diğer ilçelerinde gerekli çalışmaların başlatılması gerektiğine ilişkin açıklaması

17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, 21 Mart Nevruz Bayramı’nı kutladığına, Âşık Veysel’in 48’inci ölüm yıl dönümüne, Ahmet Deniz Bölükbaşı’nı ölüm yıl dönümünde rahmetle andığına ve Ziya Gökalp’in doğumunun 145’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

18.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, “Nevroz” Bayramı etkinliklerine, Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesinin hukuksuz olarak alınmış bir karar olduğuna, Meclis çatısı altında sahte delil üretilip suç uydurularak polis memurlarının tutanak tuttuğuna, siyasi kumpas kurularak kendilerine saldırı düzenlendiğine ve bu tutumu en sert biçimde kınadıklarına ilişkin açıklaması

19.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

20.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Meclis çatısı altında Başkanın ifade ettiği sloganın atılmasının vahim olduğuna ancak böyle bir şey olmadan Meclis Başkanlığı böyle bir iddiada bulunuyorsa bunun vahim ötesi olduğuna, her iki durumda da Parlamentonun itibarının yerle yeksan olduğuna, Âşık Veysel’in 48’inci ölüm yıl dönümüne, 21 Mart Nevruz Bayramı’nı kutladığına ve doksan sekiz yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin 12 Cumhurbaşkanı içerisinde kadın-erkek eşitliğine inanmayan tek Cumhurbaşkanının şu anki Cumhurbaşkanı olmasını aziz milletin ve 42 milyon kadının takdirine havale ettiğine ilişkin açıklaması

21.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, 21 Mart Nevruz Bayramı’nı kutladığına, on sekiz yıllık iktidarları boyunca her türlü pozitif ayrımcılığı kadınlar lehine ortaya koyduklarına, Cumhurbaşkanının milletin talepleri doğrultusunda İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme iradesini gösterdiğine ve kadın hakları, kadına şiddetin önlenmesi noktasında sıfır toleransla mücadeleye devam edeceklerine ilişkin açıklaması

22.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

23.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

24.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Engin Altay ile Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın yaptıklarına açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

25.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması

26.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

27.- İstanbul Milletvekili Engin Altay, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması

28.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, HDP grup önerisinin görüşülmesi sırasında Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in tutumuna ilişkin açıklaması

29.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, İstanbul Milletvekili Fatma Betül Sayan Kaya’nın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

30.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Engin Altay ile İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

31.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

32.- Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç ile İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

33.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

 

34.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptığı konuşmayı Başkanlık olarak tümüyle reddettiklerine, Başkanlığa yönelik olarak kullanılan “suç uydurma” “sahte delil üretme” “FETÖ’cü taktik” ve “kumpas” gibi ifadeler gerçeği yansıtmadığından hiçbirini kabul etmediklerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına Türkiye Büyük Millet Meclisinde görevli polis memurlarının imzalarıyla tutulan tutanakların gönderildiğine, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından hiçbir şekilde uydurma bir videonun servis edilmesinin söz konusu olmadığına ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un ifadelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisine yakışmadığını bir kez daha vurgulamak istediğine ilişkin konuşması

 

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, AND Parlamentosunda Türkiye Büyük Millet Meclisini gözlemci üye olarak temsil edecek grubu oluşturmak üzere Başkanlık Divanında yapılan incelemeyi müteakiben uygun bulunan üyelerin isimlerine ilişkin tezkeresi (3/1569)

B) Önergeler

1.- Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban’ın Avrupa Birliği Uyum Komisyonu, Ankara Milletvekili Orhan Yegin’in Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyeliklerinden istifa ettiklerine ilişkin yazının 17 Mart 2021 tarihinde Başkanlığa ulaştığına ilişkin önergeleri (4/115)

2.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık’ın, (2/2792) esas numaralı 2330 Sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/116)

 

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, 18/3/2021 tarihinde Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve arkadaşları tarafından, Gümüşhane ilinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Mart 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, 23/3/2021 tarihinde Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin yaratacağı sorunların araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Mart 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, 23/3/2021 tarihinde Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin yol açacağı toplumsal ve hukuksal sorunların araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Mart 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklaması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

2.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

3.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına ve CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

4.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

5.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

6.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

7.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu’nun yerinden sarf ettiği bazı sözleri sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

8.- Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

9.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna tekraren sataşması nedeniyle konuşması

10.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine tekraren sataşması nedeniyle konuşması

11.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

12.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

 

13.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

14.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca’nın CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

 

X.- DİSİPLİN CEZASI İŞLEMLERİ

1.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca’ya, CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasındaki eylemlerinin İç Tüzük’ün 157’nci maddesinde belirtilen sükûneti ve çalışma düzenini bozma kapsamına girmesi nedeniyle uyarma cezası verilmesi

 

XI.- SEÇİMLER

A) Komisyonda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan üyeliğine seçim

2.- Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda boş bulunan üyeliğine seçim

3.- Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda boş bulunan üyeliğine seçim

 

XII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop’un Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasını Tadil Eden Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Teklifi (2/2496) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 171)

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Mozambik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1457) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 177)

 

XIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca’nın, 26 Kasım 2020 tarihinde Katar Devleti Ulaştırma ve İletişim Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı arasında imzalanan anlaşmaya ilişkin sorusu ve Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın cevabı (7/41505)

2.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca’nın, 26 Kasım 2020 tarihinde Katar Devleti Ulaştırma ve İletişim Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı arasında imzalanan anlaşmaya ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın cevabı (7/41560)

 

 

 

3.- Hatay Milletvekili Suzan Şahin’in, Bakanlığa bağlı okul ve kurumlarda kullanılan dijital mesajlaşma uygulamalarına ve bazı iddialara,

Sınav ücretlerine yapılan zamlara,

-İzmir Milletvekili Ahmet Tuncay Özkan’ın, eğitim sisteminde ve okullarda yapılacak düzenlemelere,

-Van Milletvekili Murat Sarısaç’ın, Van’daki öğrencilerin EBA’ya erişimlerinin sınırlı kalmasına ve bu konuda yapılan çalışmalara,

-Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir’in, Ağrı’da yaşayan öğrencilerin EBA sistemine erişim oranına,

İlişkin soruları ve Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un cevabı (7/41642), (7/41643), (7/41644), (7/41645), (7/41646)

4.- Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz’ın, Şırnak’ta bulunan Nerdüş Deresi’nde artan kirliliğin olumsuz etkilerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un cevabı (7/41713)

5.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, emlak ve emlak yönetimi mezunlarının atamalarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un cevabı (7/41715)

6.- İstanbul Milletvekili Ümit Beyaz’ın, emlak ve emlak yönetimi bölümü mezunlarının istihdamına,

-Antalya Milletvekili Feridun Bahşi’nin, emlak ve emlak yönetimi mezunlarının atamalarına,

İlişkin soruları ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un cevabı (7/41719), (7/41720)

7.- Adana Milletvekili İsmail Koncuk’un, harita ve kadastro teknikerliği ön lisans mezunu atamalarına,

-İzmir Milletvekili Murat Bakan’ın, Paris Anlaşmasının onaylanmasına,

-Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs’ün, Ordu’da yapılması planlanan Balamir HES Projesine,

İlişkin soruları ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un cevabı (7/41831), (7/41832), (7/41833)

8.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, Uygur Türkleri için yürütülen çalışmalara ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun cevabı (7/41834)

9.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, 2019 ve 2020 yıllarında Kapıkule, Hamzabeyli ve İpsala sınır kapılarından çıkış yapan tır sayısına ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın cevabı (7/41878)

10.- Antalya Milletvekili Cavit Arı’nın, PTT acenteliklerine asgari ücrete endeksli yardım ödemesi yapılması önerisine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun cevabı (7/41884)

11.- Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş’in, ulaşım hizmetlerinde Kürtçe anons ve bilgilendirme yapılması talebine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun cevabı (7/41886)

12.- İzmir Milletvekili Murat Bakan’ın, ülkemizde faaliyette olan balık çiftliklerinin illere göre dağılımına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un cevabı (7/42163)

13.- İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır’ın, Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışanların 3 farklı skala üzerinden ücretlendirmeye tabi tutulmasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun cevabı (7/42250)

14.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan’ın, 2002-2021 yılları arasında Kırklareli’ne Bakanlık tarafından yapılan yatırımlara ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun cevabı (7/42251)

15.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik’in, Karayolları Genel Müdürlüğü ve bölge müdürlüklerinde işe girilen yıla göre maaşın farklılaşmasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun cevabı (7/42481)

16.- İzmir Milletvekili Bedri Serter’in, İzmir’de depremzedeler için yapılacak konutlara ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un cevabı (7/42725)

17.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen’in, 2002-2021 yılları arasında Manisa’ya yapılan yatırımlara ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun cevabı (7/42823)

23 Mart 2021 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.01

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62’nci Birleşimini açıyorum.(x)

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Burdur’un sorunları hakkında söz isteyen Burdur Milletvekili Mehmet Göker’e aittir.

Buyurun Sayın Göker. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Burdur Milletvekili Mehmet Göker’in, Burdur’un sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET GÖKER (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Burdur ilimizin sorunları hakkında gündem dışı söz almış bulunmaktayım.

Konuşmama başlamadan önce, kadınlarımıza yönelik şiddetin ve cinayetlerin hızla arttığı bir dönemde kadınlarımızı şiddete karşı koruyan İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesi hiçe sayılarak çıkmış olmamızı kınıyor ve kadınlarımızı yok sayan bu karardan bir an önce dönülmesi çağrısında bulunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Burdur ilimiz önemli bir tarihî geçmişe, turizm potansiyeline, doğal güzelliklere sahip, tarım ve hayvancılıkla geçinen ve ekonomimize güçlü katkılar sağlayan, küçük, güzide bir kentimiz. Ancak tüm Türkiye’de olduğu gibi son yıllarda ilimiz çevre tahribatı, su sorunu, kuraklık tehdidi, işsizlik ve çiftçinin sorunlarıyla mücadele etmekte.

Değerli arkadaşlar, uzun dönemdir yaşanan derin ekonomik kriz ve devamında gelen pandemi süreci sebebiyle vatandaşlarımız bir hayli zor günler geçirmekte. İktidarın açıklamış olduğu önlem paketi Burdur esnafının hiçbir derdine derman olmamıştır. Eğitime ara verilmesi sebebiyle apart esnafı, kafe sahipleri, servis, minibüs ve taksici esnafımız, öğrenci olmaması nedeniyle, zor günler geçirmekte ve derdine derman aramaktadır. Gelirleri yüzde 90 oranında düşen Burdur esnafı bir de artan kredi borcu, biriken kiralar, BAĞ-KUR primleri ve vergi borçları nedeniyle kara kara düşünmektedir. Aslında bu sorunu çözmek iktidarın elinde, yeter ki önceliğini, ekonomik programlarını 5 yandaş şirkete değil, halka; kendi yandaşlarına aktaracağı devlet garantili ihalelere değil, vatandaşa doğru yönlendirsin.

Değerli arkadaşlar, bundan yaklaşık üç hafta önce açıklanan pandemi haritasıyla ilimiz Burdur kırmızı yani yüksek riskli iller kategorisinde yer aldı. Ancak iki hafta öncesinde ve geçen hafta güncellenen değerlerle ilimizin renginin aslında turuncuya dönmesi gerekirken, büyük illerdeki artış bu haritanın güncellenmesi neticesinde kırmızıya evrileceği için, büyük illerin gazabına uğradı ve ilimiz esnafı bu konuda mağdur edildi. Bu durumda esnafımız ciddi anlamda sıkıntı yaşamakta zira hâlâ dükkânını açabilmiş durumda değil. Ve bizim önerimiz, HES kodu uygulamasıyla Burdur esnafımızın bir an önce iş yerinin açılması. Ve bunun için harita güncellemesi yapılması hususunda Sağlık Bakanının görevini yerine getirmesini öneriyoruz.

Burdur ilimizin bir diğer sorunu -başında da belirtmiştim- tarım ve hayvancılık. Gezdiğimiz köylerde bize söylenen şu, burada birkaç defa da dile getirdim: “Yemimi almazsan, sütünü almam.” şeklindeki dayatmadan özellikle üretici vatandaşımız ciddi anlamda rahatsız ve bu konuda Tarım Bakanından bir çözüm önerisi beklemekte.

Yine, hayvancılıkla uğraşan bir vatandaşımız şöyle söylüyor: “Geçen sene yemin torbası 75 lirayken ben hayvanımın etini 38 liradan kestiriyordum; bu sene 130 liraya çıktı yem, bense hayvanımı 39 liradan kestirmekteyim. Bu şartlar altında benim bu işi sürdürebilmem mümkün değil. Kaldı ki sektörümüz ‘Bugün kapatayım, üç ay sonra başlayayım.’ şeklindeki bir sektör değil, süreklilik arz eden bir sektör ve girdi maliyetlerimiz çok yüksek.”

Bir diğer konumuz ise -tüm ilçelerimizin ortak sorunu- işsizliğimiz. Bu işsizliğimiz Burdur’da ve tüm Türkiye’de ciddi anlamda sorun teşkil etmekte. Eminim iktidar vekillerine de günde onlarca, yüzlerce telefon gelmekte, iş talebi içeren. Bizlerin bunlara çare bulabilmesi mümkün değil; bunlara çare iktidarın önceliğinin bu ekonomik soruna çare bulmasından geçmekte.

Bir diğer can alıcı sorunumuz ise Burdur Gölü’müzün kuruyor olması ve yakın zamanda -3 kere- düzenlenmiş olan gölü kurtarma projesinin gölü kurtarma değil günü kurtarma projesinden müteşekkil olması sebebiyle gölümüz maalesef eski hâline dönemeyecek boyutlara çekilmiştir. Korkarız ki Salda Gölü’müz de bu duyarsızlıktan nasibini almak üzeredir. Acilen eylem planı geliştirilmeli, Burdur Gölü ve Salda Gölü’nü koruyucu tedbirler hayata geçirilmelidir.

Tek adam yönetimi, sürdürülemez bir ekonomi politikasıyla ülkemizi iflasa sürüklemeye devam etmektedir. Unutulmasın ki sorunun kaynağı çözümün belirleyicisi olamaz. Liyakatli kadroların göreve…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Göker.

MEHMET GÖKER (Devamla) – Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, Mersin’in sorunları hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Rıdvan Turan’a aittir.

Buyurun Sayın Turan. (HDP sıralarından alkışlar)

 

2.- Mersin Milletvekili Rıdvan Turan’ın, Mersin’in sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

RIDVAN TURAN (Mersin) – Sayın Başkan, değerli vekiller; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Özellikle Mersinli hemşehrilerime selamlarımı Meclis kürsüsünden iletmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, kentlerin karakterleri vardır. Bu karakterler, kentin tarihsel süreç içerisinde doğal güzellikleriyle, yaşanmışlıklarıyla edindikleri aslında son derece müstesna şeylerdir. Bu zaviyeden Mersin’e bakıldığında, Mersin, Türkiye’nin pek çok kenti gibi, arada kalmış bir kent özelliklerini arz ediyor. Nedir onlar? Mersin; bir tarım kenti midir, bir ticaret kenti midir, sanayi kenti midir, turizm kenti midir? Bu karışık. Yıllardan beri süren yanlış ekonomi politikaları sonucunda Mersin, bu hepsinin içinde olduğu ama hiçbirinin tek başına marka olmayı beceremediği bir hâlle malul hâle gelmiş ne yazık ki.

Sorunlara başlayalım, Mersin’in batısından doğusuna doğru devam edelim. Bir defa en önemli problem Akkuyu Nükleer Santrali; hem ekonomik olarak verimli olmayan hem Türkiye’nin enerji politikasını Rusya’ya bağlayan, aynı zamanda son derece pahalı elektrik enerjisi üretecek olan, insan sağlığına son derece zararlı ve aynı zamanda Ecemiş Fay Hattı’na yakın bir alanda kurulan nükleer santral hiç kuşkusuz Mersin’in en önemli sorunlarından bir tanesi.

Hemen biraz daha doğuya doğru geldiğimizde, özellikle Tisan Koyu ve Dana Adası ki bunlar son derece tarihî ve turistik öneme sahip olan yerler buralarda kurulmaya çalışılan balık çiftlikleri; ki bunlar değerli arkadaşlar, 150 bin ton balık üretildiğinde aşağı yukarı 9 milyon nüfuslu bir kentin oluşturduğu kirlilik kadar kirlilik üreten tesisler olacak. Silifke-Taşucu Tersanesi; bu, Göksu Deltası ki Ramsar Sözleşmesi’yle koruma altında olan son derece endemik flora ve faunayı barındıran alanlar bunlar buraların yok olmasına sebep olacak.

Biraz daha doğuya geldiğimizde, Davultepe’de 400 dönümlük narenciye bahçesini küçük sanayi sitesine çevirme projesi; hemen biraz daha doğuda, Kaleköy’de 260 dönümün yine TOKİ’ye -ki tarım alanıdır buralar- devredilme projesi Mersin’in hiç kuşkusuz en büyük sorunlarından. Biraz daha doğuya doğru geldiğimizde, Toroslar’a doğru çıktığımızda, Ayvagediği diye bilinen köyümüzde, beldemizde çok önemli bir problem var, buradan kendileri de beni şu anda dinliyorlar. Buradaki insanlar köylerine çok yakın bir mevkide açılmış olan taş ocağı sebebiyle hayvanlarının telef olduğunu ifade ediyorlar ve son derece muzdaripler. Meclisin bu meseleye bir an önce çözüm bulması son derece önemli.

Yine, biraz daha doğuya doğru geldiğimizde, Atatürk Parkı’nın Mersin Limanı’nı genişletme projesinde ortadan kaldırılmasıyla karşı karşıya kaldığı bir risk durumu söz konusu. Mersin Limanı dünyanın en büyük limanlarından bir tanesi ama belli ki alan yetmemiş, daha batıya doğru, Atatürk Parkı’nı da içine alacak bir biçimde genişleme projesi oluşturulmuş. Bu ne demek? Dip taramasıyla ekolojik sistemin yok olması demek. Ne demek? Yeni dolgu alanları demek ve kente lüzumundan fazla bir trafik yükünün yüklenmesi demek.

Yine biraz daha doğuda, Soda-Krom Fabrikasının yıllardan beri haksız, hukuksuz bir biçimde Mersin halkını ve ekolojik sistemi tahribi söz konusu. Karaduvar’da kurulan Polipropilen Fabrikası bir başka sorun.

Nakliyecilerin sorunları saymakla bitmiyor; nakliyeciler, Mersin’in en önemli dinamiklerinden bir tanesi ve yeni bir sitenin yapılmasını istiyorlar, tonaj uygulamasının esnetilmesini istiyorlar, kantarın şehir dışına taşınmasını istiyorlar, yetki belgelerinin fiyatının düşmesini ve yeni park alanlarının oluşturulmasını istiyorlar.

Dün bir esnaf aradı, dedi ki: “Ya, biz zaten pandemi sebebiyle sattığımızı yerine koyamıyorduk, şimdi yüzde 11 devalüasyonla karşı karşıyayız, zaten satamıyorken yüzde 10 daha fazla parayı biz nereden bulacağız, esnaflığa nasıl devam edeceğiz?”

Mevsimlik tarım işçileri hakeza, yine büyük bir sorunun -ki buradan defalarca dile getirdik- tarafları hâline gelmiş durumdalar; herhangi bir sosyal güvenceye sahip olmadan, son derece kötü koşullarda çalışan yüzbinlerce insanımızdan bahsediyoruz.

Peki, bunlar iktidarın umurunda mı? Yok, vallahi umurunda değil, iktidar kendi geleceğini, kendi yarınını garanti altına almaya çalışıyor, böyle bir siyasi strateji izliyor. Yani, düşünün ki ülkemiz büyük bir laboratuvara çevrilmiş durumda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Turan.

RIDVAN TURAN (Devamla) – O laboratuvar “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.” iktisadi dehasının siyasi ve ekonomik sonucu olarak 128 milyarın buharlaşmış olması laboratuvarıdır.

BAŞKAN – Sayın Turan, teşekkür ediyorum.

RIDVAN TURAN (Devamla) – Ve insanlarımızın her birini de bu anlamda kobay yerine koymaktır. Bir an evvel Mersin özelinde Türkiye’deki bütün kentlerin bu sorunlarının çözülmesi için bütün kesimleri ve bütün tarafları…

BAŞKAN – Sayın Turan, ek süre vermiyorum, lütfen.

Teşekkür ediyorum.

RIDVAN TURAN (Devamla) – … mücadeleye davet ediyoruz.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, görüşmelerde ek süre vermiyoruz, tekrar bilgilerinize arz ediyorum.

RIDVAN TURAN (Mersin) – Sayın Başkanım, başta bunu söylemiş olsanız ona göre…

BAŞKAN – Takip ederseniz ben her zaman bunu uyguluyorum.

Çok teşekkür ederim Sayın Turan.

Gündem dışı üçüncü söz, şehit Muhsin Yazıcıoğlu’yla ilgili söz isteyen Ankara Milletvekili Mustafa Destici’ye aittir.

Buyurun Sayın Destici. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika Sayın Destici.

3.- Ankara Milletvekili Mustafa Destici’nin, şehit Muhsin Yazıcıoğlu’na ilişkin gündem dışı konuşması

MUSTAFA DESTİCİ (Ankara) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; öncelikle sizleri saygıyla selamlıyorum.

25 Mart 2009 günü bizim için acımızın hiç dinmeyeceği ama yaşanan hadise dolayısıyla da üzerimize düşen görev ve sorumluluklarımızı hiç unutmayacağımız bir gün olarak hep hafızalarımızdadır. O gün, partimizin kurucu Genel Başkanı, liderimiz, dava arkadaşımız, ağabeyimiz, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nu ve onunla birlikte Erhan Üstündağ, Yüksel Yancı, Murat Çetinkaya ve İsmail Güneş kardeşlerimizi kaybettik. Öncelikle şehit liderimize ve onunla birlikte hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Rahmetli Genel Başkanımız tüm arkadaşlarımıza milletimiz için yaşamayı, milletimiz için çalışmayı, milletimizin için mücadele etmeyi ve milletimiz için feda olmayı öğütlerdi; kendisi de bir ömrü milleti için yaşadı ve milleti için feda oldu. Muhsin Yazıcıoğlu “mümin” sıfatını tüm hücreleriyle taşıyan, içi dışı bir, ahlak abidesi, yalan söylemeyen, rol yapmayan dosdoğru bir insandı.

Kıymetli milletvekilleri, Ülkü Ocaklarında ilk görev aldığı günden Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı olarak şehit olduğu ana kadar, Muhsin Yazıcıoğlu’nun antiemperyalist tavrı, onun siyasi çizgisinin en karakteristik ve baskın rengi olmuştur. Siyaset yaptığı dönemde Türkiye’deki bütün sermaye ve uluslararası güçler tarafından ona yönelen gizli ve açık husumetin de sebebi budur. Çok fazla hatıramız var, tümünün ortak yönü ve tümünden çıkarılması gereken ders; onun ahlakıyla, imanıyla, cesaretiyle, şahsiyetiyle hepimizin örnek alması gereken biri olduğudur.

Rahmetli şehit liderimiz ve arkadaşlarımızın kaybıyla sonuçlanan hadiseyle ilgili hukuki süreci kararlılıkla, ısrarla, bir an bile tereddüt etmeden, geriye bir adım bile atmadan takip ettik, ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz. Adım adım mesafe alıyor, yaşanan her gelişmeyi dava arkadaşlarımızla ve kamuoyuyla paylaşıyoruz. Hukuktan ayrılmayacağız ama hiçbir hesabı da yine Allah’ın izniyle ahirete bırakmayacağız.

Muhsin Yazıcıoğlu profesyonel bir siyasetçi değildi, bunu onun hatırasına da hakaret sayarız, hep inandıklarının gereklerini yerine getirdi ve hep inandığı gibi yaşadı. Ankara’da üst düzey siyasette kimileri için dostluk ve düşmanlık yoktur, yine birileri için bu bir oyundur ve oyunun kurallarından biri ilişkileri karşılıklı çıkarların şekillendirmesidir. Muhsin Yazıcıoğlu bu oyunun kurallarına hiç uymadı hatta bu kuralları hiç umursamadı çünkü onun şahsi çıkarları hiç olmadı, onun inandıkları, doğruları ve dava arkadaşları vardı; inandıklarından da doğrularından da dava arkadaşlarından da hiçbir zaman taviz vermedi. Onun hayatla, siyasetle ve dava arkadaşlarıyla olan ilişkilerine benzer durumları hiç kimsede, hiçbir yerde, ondan öncesinde de sonrasında da görmek pek mümkün değildir, eminim bundan sonra da zor olacaktır. Türkiye, Türk milleti, Türk milliyetçileri onun vefatıyla, hesapsız, dosdoğru, ahlak abidesi, şahsiyet abidesi bir evladını, bir yiğidini kaybetti.

Kıymetli milletvekilleri, Muhsin Yazıcıoğlu ülkesine dair hayallerini şu cümlelerle ifade ediyordu: “Bir hayalim var: Bütün vatandaşlarımızın ay yıldızlı al bayrağın altında şerefle yaşadığı bir Türkiye hayal ediyorum. Bir hayalim var: Başını örten ile açanın aynı üniversitede yasaksız, kavgasız, kardeşçe yaşadığı bir ülke hayal ediyorum. Bir hayalim var: Kürt, Türkmen, Alevi, Sünni ayrımı olmadan, zengin fakir ayrıcalığı görülmeden, imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir Türkiye hayal ediyorum. Kısacası, Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar kaynaşmış, güçlü bir Türk dünyası hayal ediyorum. Büyük bir Türkiye hayal ediyorum.” Biz de aynı hayalin takipçisiyiz, takipçisi olmaya devam edeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Çok teşekkür ediyorum Sayın Destici.

MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) – Otuz saniye…

BAŞKAN – Veremiyorum, kimseye vermiyorum.

Çok teşekkür ediyorum.

MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) – O zaman ben bitireyim.

Bu yıl, onu “Türkiye’nin birliği” temasıyla anıyoruz. Yine, onun ifadeleriyle “vatanda birlik” diyen, “millette birlik” diyen, “devlette, bayrakta birlik” diyen, “ezanda, kıblede, secdede birlik” diyen, “Kur’an’da, Peygamber’de, Allah’ta birlik” diyen birlik davasının takipçisiyiz. Tüm mücadelemiz, milletimizin daha hür, daha müreffeh, daha güvenli bir hayat ve gelecek yaşaması için.

BAŞKAN – Sayın Destici, teşekkür ediyorum.

MUSTAFA DESTİCİ (Devamla) – Bunun da ancak Türkiye’nin birliğiyle mümkün olacağını biliyoruz.

Sizleri, heyetinizi ve milletimizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.

Sayın Kılavuz…

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Gölbaşı Özel Harekâtta şehit edilen polisler başta olmak üzere Süleyman Özmen ve tüm şehitleri rahmetle andığına ilişkin açıklaması

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Türk milletinin ruh kökünden doğan, her biri bir kahraman olan vatanımızın, milletimizin, devletimizin ve mukaddesatımızın uğruna yurt içi ve yurt dışında fedakârca görev yapan, göz bebeğimiz, şehitler otağı, aslanlar yatağı şanlı Polis Özel Harekât 38 yaşında. 15 Temmuzda FETÖ’cü hainlerin saldırısında Gölbaşı Özel Harekâtta kahpece şehit edilen özel harekâtçılarımızı, “önce vatan” diyerek ölümü korkuturcasına kara toprağa giren tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyor, gazilerimize sağlıklı bir ömür dileyip özel harekâtçılarımızı sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

“Öz menem!

Onlar kabuk, öz menem!

Sen yelde savrulan kül

Yüreklerde köz menem!

Ülkü uğruna şehit

Men Süleyman Özmen'em!”

“Ezan dinmesin, bayrak inmesin, vatan bölünmesin.” diyerek şehadete yürüyen şehidimiz Süleyman Özmen’i ve tüm şehitlerimizi rahmetle, iftiharla yâd ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Karadağ…

 

2.- Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağ’ın, Nevruz Bayramı’nı kutladığına ilişkin açıklaması

YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Türk dünyasının doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine kadar uzanan coğrafyada varlığını sürdüren, halkların yaygın olarak benimsediği ve kutladığı bayram olan Nevruz Bayramı Türk’ün has bayramı olup başlangıcı Ergenekon’dan çıkışına dayanır. Adı her ne kadar ülkeden ülkeye, soydan boya değişse de Türk topluluklarında “Yeni Kun, Yeni Gün, Yengi Kün, Bozkurt Bayramı, Teze Yıl, Ergenekon Bayramı, İlkyaz” gibi adlarla kutlanan Nevruz birlik ve beraberliğin sembolü hâline gelmiştir. Nevruz Türk insanını birbirine kenetleyen, bağlayan, Ergenekon’dan demir dağları eriterek dirilen atalarının ruhuyla yanan bir ateştir. Nevruz, Türk’tür, Turan’dır, heyecandır. Nevruz, Türk’ün Bahar Bayramı’dır. Nevruz Bayramı’mız kutlu olsun.

BAŞKAN – Sayın Kasap…

3.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, Eti Maden işletmesinde çalışan işçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Etimaden, Etibor işletmesinde çalışan işçilerin çok ciddi sıkıntıları var. Türk ekonomisine en çok katkıyı sağlayan kamu kuruluşu olmasına rağmen bünyesinde çalıştırdığı kadrolu işçilere en düşük maaşı veren kurum konumundadır. Etimadende kadrolu işçiler taşerondan daha az maaş almaktadırlar. Maaş yardımı, yakacak, iş riski, vardiya zammı, aydınlatma, kira yardımı, arazi tazminatı, yüksek gerilim tazminatı gibi sosyal haklar verilmemekte ya da çok komik rakamlar verilmektedir. Örneğin 13 lira 49 kuruş kira yardımı, 10,09 TL aydınlatma yardımı –ki bu rakamlar brüt- memura 5 bin TL giyim yardımı, işçiye 200 TL giyim yardımı yapılmaktadır.

Emet ve Hisarcık havzasında tarlası istimlak edilen 35 yaş üstü insanlarımız işsiz kalıyor, tarlasından oluyor. Yirmi yıllık işçi 3.500 lira maaş alıyor. Toplu sözleşme öncesi bu adaletsizliğe, bu zulme son verilmesi gerekiyor.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Etyemez…

4.- Konya Milletvekili Halil Etyemez’in, 22 Mart Dünya Su Günü ile 21 Mart Dünya Ormancılık Günü’ne ilişkin açıklaması

HALİL ETYEMEZ (Konya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Ülkemizde 1975 yılından bu yana 22 Mart Dünya Su Günü, 21 Mart Dünya Ormancılık Günü, 21 Martı içerisine alan hafta da Orman Haftası olarak kutlanmaktadır.

Tüm dünyada küresel iklim değişikliği etkilerinin belirgin bir şekilde görüldüğü ve hissedildiği bu zamanda, insanların hayat kaynağı olan ormanlarımızın ve su kaynaklarımızın korunmasına yönelik çabalarımız artarak devam etmektedir.

Son on dokuz yılda 5,3 milyar fidanı toprakla buluşturup orman varlığımızı 22,9 milyon hektara çıkardık. Ağaçlandırma çalışmalarında Avrupa’da 1’inci, dünyada ise 4’üncü sıradayız. 2023 yılı hedefimiz ise orman varlığımızı ülke yüz ölçümünün yüzde 30’una çıkartmaktır. Geleceğe Nefes Projemiz dünyaya örnek olacak çok büyük bir ağaçlandırma seferberliğine dönüştü.

Gelecek nesillere yaşanılabilir bir dünya bırakmak için ormanlarımızı koruyalım, her yeni fidanın büyüyen yeni bir orman olduğunu unutmayalım.

Daha yeşil bir Türkiye bırakmak için gayretlerimiz artarak devam edecektir.

BAŞKAN – Sayın Özdemir…

5.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi değişmedikçe ulusal ve uluslararası her alanda geriye gidişin devam edeceğine ilişkin açıklaması

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tek adam keyfî yönetimine dayanan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi uygulanmaya başladığı 2018 yılından itibaren ülkemizin ve 84 milyon yurttaşımızın huzuru, refahı, ekonomisi; işsizlik, eğitim, temel hak ve özgürlükler, demokrasi gibi alanlarda ciddi geriye gidişler yaşıyoruz. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin, Meclis görüşmelerinde ve referandum sürecinde uyardığımız tüm öngörüleri, ciddi maliyetleri bugün her birimiz yaşıyoruz. Sadece son bir haftada yaşadığımız, halk iradesinin, seçilme hakkının gasbedilmesi; ilk imzacısı ve uygulayıcısı olduğumuz, kadına yönelik her türlü şiddetle uluslararası mücadele amacı olan İstanbul Sözleşmesi’nin bir gece yarısı kararıyla feshedilmesi; bağımsız, özerk olması gereken Merkez Bankasının Başkanının görevden alınması sadece birkaç örnek.

Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi değişmedikçe, bu sistemde ısrar edildikçe ulusal ve uluslararası her alanda geriye gidişlerin devam edeceği uyarımızı bir kez daha yapıyoruz.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Gökçel…

6.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel’in, Mersin Erdemli’de şiddetli fırtına nedeniyle zarar gören çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Bu hafta Erdemli ilçemizde Kocahasanlı, Gerce, Üçtepe, Çiriş, Kayacı, Hüsametli, Kösereli köylerini ziyaret ettim.

Geçen hafta bu bölgelerde şiddetli fırtına nedeniyle seralar yıkıldı, sera örtüleri yırtıldı, çatıları çöktü. Çiftçilerin ürünleri satılmadı, tarlada kaldı; fideleri zayi oldu. Bu çiftçiler kamu bankalarına, Tarım Kredi Kooperatiflerine, piyasaya ve özel bankalara borçlu. Çiftçilerimizin tekrar üretime devam edebilmeleri için öncelikle AFAD’ın, seraların örtüleri ve çatısı için destek vermesi gerekiyor. Üretime devam edebilmeleri için çiftçilerimize fide yardımı yapılmalıdır. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri, sigortası olan, olmayan ayrımı yapmadan borçları faizsiz ertelemelidir; yaşanan bu mağduriyet giderilmeli, çiftçilerimizin üretime devam etmesi sağlanmalıdır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Ekinci…

7.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, Âşık Veysel ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölüm yıl dönümleri ile İstiklal Marşı’nın kabulünün 100’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Teşekkür ediyorum Kıymetli Başkanım.

“Veysel sapma sağa sola/ Sen Allah’tan birlik dile/ İkilikten gelir bela/ Dava insanlık davası.” diyen hemşehrim, ünlü şairimiz, halk ozanımız Âşık Veysel’i sadık yâri kara toprağa kavuşmasının 48’inci yıl dönümünde rahmetle ve minnetle anıyorum.

İstiklal Marşı’mızın kabulünün 100’üncü yılı dolayısıyla Sivas Belediyemiz tarafından 30 bin adet “Safahat” kitabı öğrencilerimize dağıtılmış, 5 bin öğrencimizin katılım sağladığı Safahat Okuma Yarışması’nda dereceye giren 15 öğrencimiz tabletle ve 358 öğrencimiz de Çanakkale gezisiyle ödüllendirilmiştir. Ben, bu güzel, anlamlı etkinlikten dolayı Sivas Belediye Başkanımız Sayın Hilmi Bilgin’e teşekkür ediyorum.

Ve 25 Martta ölüm yıl dönümü olacak olan şehit lider, hemşehrim, yiğit insan Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarını da rahmet, minnetle anıyor; ruhu şad, mekânı cennet olsun diyorum.

BAŞKAN – Sayın Bülbül…

8.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, Türkiye’de maden talanına bir an önce son verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bir soru önergeme verdiği yanıtta, Türkiye’de sadece 2020 yılında ihaleye çıkarılan 2.144 maden sahasının 901 adedi için ruhsat düzenlendiğini ve ruhsat düzenlenen sahaların toplamının 508 bin 862 hektar olduğunu belirtmiştir.

Ne yazık ki, şirketler kazansın diye yurttaşların yaşam alanları talan ediliyor. Bunun toplumsal maliyetiyle evinden, sağlığından olan vatandaş düşünülmüyor. Hiçbir plan, değerlendirme yapılmaksızın ülkemizin her yerine madenler, santraller açılıyor. Sadece Aydın’da 264 maden arama ve işletme ruhsatı bulunuyor. AKP iktidarı ise ruhsat ve izin vermeyi bir bürokratik işlem gibi görerek ihale etmeye devam ediyor. Türkiye’de maden talanına bir an önce son verilmeli ve yaşam alanlarımız korunmalıdır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Özkan...

9.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, ekonomimize yönelik kurulan kirli tezgâhlara milletimizin geçit vermeyeceğine inandığına ilişkin açıklaması

HACI ÖZKAN (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Türkiye’yi çeşitli desise ve kumpaslarla ele geçirme hayali kuranlar, millet iradesini yok sayanlar, ekonomimize saldıranlar asla başarılı olamayacaklardır. Üretim, yatırım, büyüme, istihdam, ihracat odaklı bir kalkınma anlayışıyla önümüze çıkarılan siyasi engelleri birer birer aşarak yolumuza devam ediyoruz. Hiçbir vatandaşımızın işinin, aşının, alın terinin, hakkının zayi olmasına bugüne kadar müsaade etmedik bundan sonra da etmeyeceğiz.

Ülkemizin potansiyeline ve büyüklüğüne inanıyoruz, milletimizin azmine ve gayretine inanıyoruz. Hedeflerimize sıkı sıkıya bağlıyız. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırarak evlatlarımıza güçlü ve müreffeh bir Türkiye bırakacağız.

Ekonomimize yönelik kurulan kirli tezgâhlara ferasetli milletimizin geçit vermeyeceğine inanıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Taşkın...

10.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Mersin Limanı Konteyner Terminali 2’nci Projesi’nin temel atma töreninin gerçekleştirildiğine ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Geçtiğimiz cuma günü Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Sayın Adil Karaismailoğlu’nun katılımlarıyla Mersin Limanı Konteyner Terminali 2’nci Projesi’nin temel atma törenini gerçekleştirdik. Mavi vatanımızdaki egemenliğimizin stratejik noktası Mersin, genişleyen limanlarıyla, nükleer güç santraliyle, Çukurova Havalimanı’yla ülkemizin en gözde ulaşım, enerji ve ticaret merkezlerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Limanımız tamamlandığında 400 metrelik 2 mega geminin yanaşması mümkün olacak; Doğu Akdeniz, Orta Asya ve Orta Doğu’ya yönelik gelecekteki talebi karşılamak üzere elverişli konumu sayesinde konteyner aktarım merkezi hâline gelecek.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ülkemizin her bir tarafını bölünmüş yol, otoyol, hızlı tren, yüksek hızlı tren ve havaalanlarıyla donatırken bir taraftan da yük ve yolcu taşımacılığında deniz yollarının ağırlığını artırmaya çalışıyoruz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Akın...

11.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, Balıkesir’deki çiftçilerin sorunlarına ilişkin açıklaması

AHMET AKIN (Balıkesir) – Sayın Başkan, tarımın başkenti Balıkesir’de ve tüm Türkiye’de çiftçilerimiz tarımsal sulamada kullandıkları elektriğin faturaları yüzünden mağdur oluyor. Çiftçilerimizin tarım girdilerinde zam şampiyonu elektrik olmuş durumda. 2014 yılından bu yana tarımsal sulamada elektrik fiyatları yüzde 267 oranında zamlandı, son bir yılda yüzde 30 oranında zamlandı. Soruyorum: Hangi çiftçimiz bu kadar para kazandı? “Enerjide çağ atladık." diye nutuk atan iktidar, görüyoruz ki çiftçinin elektrik faturalarına çağ atlatmış durumda. Tarımsal sulama nedeniyle elektrik borçlarını ödeyemeyen çiftçilerimizin tarımsal desteklemeleri hukuksuzca bloke ediliyor, ya hiç ödenmiyor ya da kesintiye uğruyor. Çiftçilerimiz bu koşullarda nasıl üretim yapacak?

Ayrıca, 31 Marta kadar Tarım Krediye borcu olan çiftçilerimizin haciz işlemleri durdurulmuştu ancak bugüne kadar herhangi bir açıklama yapılmadı. Çiftçilerimizin borçlarının acilen...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kayışoğlu...

12.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin millî egemenliğin temsil edildiği Meclisi yok saymak demek olduğuna ilişkin açıklaması

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek demek, millî egemenliğin temsil edildiği Meclisi yok saymak demektir; İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek demek, 42 milyon kadını şiddete karşı savunmasız bırakmak demektir; İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek demek, kız çocuklarının yaşam hakkının yok sayıldığı cahiliye dönemi anlayışına dönmek demektir; İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek demek, kadın katillerini cesaretlendirmek demektir; İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek demek, aileyi korumak değil, tam tersine, aileyi yok etmek demektir; İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek demek, kadınların yaşam hakkını yok saymak demektir ve kadınlar bu haklarından asla vazgeçmeyecektir. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Gaytancıoğlu...

13.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, kısa çalışma ödeneğinin sona erdirilmesinin yaratacağı sorunlara ilişkin açıklaması

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Son bir yıldır yaşadıklarımız bir kez daha gösterdi ki AKP, Covid-19’dan daha tehlikeli. Sonuçta Covid’den korunmak için tedbirler alabiliyoruz ama AKP’den halkı nasıl koruyacağız?

Şimdi, kısa çalışma ödeneğini sona erdiriyorsunuz, işten çıkarma yasağı ise sürecek. Hiçbir gelir desteği veremediğiniz esnaf, işveren, iş yeri kapalı olan işletmeler işçisine nasıl maaş verecek? İşçi kısa çalışma ödeneğinden alamazken, işveren ödeme yapmazken nasıl yaşayacak? Anlaşılan o ki işten çıkarılamayan işçi ya ücretsiz izne gönderilip perişan edilecek ya da bu dönemde çok görüldüğü gibi 29 koduyla işlerinden çıkarılacak. Yani AKP ve ortakları insanları hem işsiz hem aç bırakacaklar hem de ahlaksızlıkla itham edecekler. Paraguay diktatörü Alfredo mezarından sizi izleyip alkışlıyordur ve “Vay, bunlar benim bile aklıma gelmemiştir.” diyordur.

BAŞKAN – Sayın Güneş…

14.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in, on sekiz yıllık AK PARTİ iktidarında pek çok alanda baş döndürücü hizmetlere imza atıldığına ilişkin açıklaması

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Teşekkür ederim Başkanım.

On sekiz yıllık AK PARTİ iktidarında sağlıktan tarıma, eğitimden sanayiye, ulaştırmadan savunma sanayisine pek çok alanda baş döndürücü hizmetlere imza atılmıştır. Daha önce hayal olan hızlı tren projesi 2009 yılında Ankara-Eskişehir hattıyla hizmete girmiştir. Daha sonra Ankara-Konya, Ankara-İstanbul projeleri hayata geçirilmiştir. Önemli bir proje olan, 41 kilometre uzunluğunda 49 tünel ve 23 kilometre uzunluğunda 56 viyadükten oluşan, yüzde 42’si bitmiş olan Ankara-İzmir Hızlı Tren Projesi’nin çalışmalarına hız verilmiştir. Geçtiğimiz hafta sonu Ulaştırma Bakanımızın teşrifleriyle Uşak Eşme ilçemizde, Eşme-Salihli arasındaki bölgede, 3.047 metre uzunluğunda, 13,5 metre genişliğinde, Türkiye'nin en büyük tünelinin kazım çalışmaları başlamıştır. Ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız Adil Karaismailoğlu’na ve emeği geçen herkese teşekkürü borç bilir, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

BAŞKAN – Şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.

Sayın Türkkan, buyurun.

15.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Ahmet Deniz Bölükbaşı’nın ölüm yıl dönümüne, Merkez Bankası Başkanının görevden alınmasının piyasaları negatif yönde etkilediğine, Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında coronavirüs tedbirlerine uyulmadığına, atama bekleyen engelli öğretmen adaylarının sorunlarına, Balıkesir’in Balya ilçesindeki zehirli maden atıkları ile Bandırma’ya kurulacak organize sanayi bölgesiyle ilgili bilgi almak istediğine ve Simav Çayı’ndaki kirliliğe ilişkin açıklaması

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bundan iki gün evvel -21 Mart 2018- Türk hariciyesinin kıymetli mensuplarından eski Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekili Sayın Ahmet Deniz Bölükbaşı’nın ölüm yıl dönümüydü. Bu vesileyle kendisini rahmetle yâd ediyoruz, ruhu şad olsun.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanı Erdoğan dört buçuk ay önce atadığı Merkez Bankası Başkanını bir gece yarısı operasyonuyla aniden görevden alarak piyasaları negatif yönde hızlandırmıştır. Döviz yükseldi, Türk lirası değer kaybetti, altın fırladı, borsa çakıldı, 2 kere de borsada işlem durdu. Özerk olması gereken ve görev süreleri beş yıl olan Merkez Bankası Başkanlığına sadece yirmi ay içerisinde 4’üncü kez atama yapan Sayın Erdoğan piyasaların güvenini kırdı, ekonomiyi de tepetaklak yaptı. Oysaki ekonomideki en önemli parametre güvendir. Ekonominin güvensiz olduğu bir ortamda yabancı yatırımcıyı ülkenize çekemezsiniz, çekemediğiniz gibi var olanı da kaçırırsınız; dalgalı dolar kuru, artan enflasyon ve yüksek faizle yerli üretici de üretim yapamaz hâle gelir. Milletimiz fakirleşmeye devam ederken artan dolar kurunu önceden haber alan Beştepe’ye yakın milyarderler ise servetlerine servet kattı cuma akşamı. Türk milleti Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle birlikte fakirleşmeye devam ederken birileri ısrarla zenginleşmeyi devam ettiriyor.

Coronavirüs salgını nedeniyle geçtiğimiz yıl yapılamayan Nevruz kutlamaları bu yıl sanki pandemi bitmiş gibi Diyarbakır’da yeniden kutlandı. Nevruz kutlamalarına katılan vatandaşlar alana girdikten sonra tedbirleri hiçe saydılar, sosyal mesafeyi sıfıra indirdiler ve çoğunun maske takmadığı görüldü.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin.

Buyurun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Eczanede mesafeyi koruyarak çay içen 3 kadın eczacı hakkında tutanak tutup ceza yazılırken tıpkı AK PARTİ kongrelerinde olduğu gibi Diyarbakır Meydanı’nda da hiçe sayılan tedbirlere hiçbir yaptırım uygulanmamıştır.

KPSS’ye girmiş ve hâlâ atama bekleyen engelli öğretmen adaylarından neredeyse her gün mail veya telefon alıyoruz. “Pandemi nedeniyle sınavımız gecikmeli yapıldı ve bir atama döneminden mahrum bırakıldık. 2.500 kişilik kadro talebimize 500 kişilik bir atamayla cevap verdiler, birçoğumuz mağdur olduk.” diyorlar. “Şimdi, haziran ayında yapılacak olan atamayı bekliyoruz.” diye devam ediyorlar ancak şimdi bu atamanın da yapılıp yapılmayacağına dair duyumlar geliyor. Buradan Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a sormak istiyorum: Engelli öğretmen adaylarımız sadece atanmak, işlerini yapmak, genç fidanlar yetiştirmek istiyorlar. Bu konuda neden mağdur ediliyorlar? Tekrar atamalarını yapacak mısınız yoksa onları mağdur etmeye devam mı edeceksiniz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın.

Buyurun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Başkanım, son olarak Balıkesir’den söz etmek istiyorum.

Fransız şirket tarafından 1800’lü yılların sonunda çalıştırılmaya başlanılan Balya madenlerinden geriye kalan yetmiş yıllık kurşun ve çinko atığı yüz yıldır Balya ilçesinde doğa tahribatına, toplu balık ölümlerine neden oluyor; kaderine terk edilen atıklar aynı yerde duruyor. Maden 1940’ta Bakanlar Kurulu kararıyla devletleştirildi. İddiaya göre Fransız şirketi Balya’dan çıkardığı 400 bin ton madeni satarken bölgede yaklaşık 4 milyon ton zehirli atık bıraktı. Bu atığın Çin’e satılmasının da söz konusu olduğu söyleniyor. Buradan sormak istiyoruz: Bu konuda net bir bilgi var mıdır? Bu atıklar Çin’e mi yoksa başka bir ülkeye mi satılacak? Yoksa doğayı, çevreyi, insanları zehirlemeye devam mı edecek?

Bandırma’da kurulması planlanan organize sanayi bölgesinin 2 milyon 200 bin metrekareden başlayarak 40 milyon metrekareye kadar genişlemesi planlanıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

Buyurun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ancak OSB ile ilgili Bandırmalıların sıkıntısı var. O da şu: “Bir bölgede yapılacak çalışmalar şekillendirilmeden önce planlanan yatırımlar ya da planlar hakkında bölge halkının görüşleri sorulup insanların bu konuda detaylı bilgilendirilmesi gerekmez mi? Hangi tarım arazileri kaybedilecek? Bölge ne kadar göç alacak bilmek istiyoruz?” diyorlar.

Son olarak Simav Çayı’ndan söz ederek konuşmamı tamamlamak istiyorum. Eskiden Simav Çayı suyuyla tarla da sulanıyordu, şimdi ise çayın suyu ürünleri yakıyor, kokudan bölgede camlar açılamıyor, balıklar ölüyor. Simav Çayı çay olmaktan çıkmış, bataklık hâline dönüşmüş durumda. Çayda kirlilik ortada, bunu görmemek mümkün değil, çayın dibi gözükmüyor. Bu konularda Balıkesirliler seslerinin duyurulmasını istiyorlar.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim. Evet, 60’a göre söz talebi olan milletvekillerimizden Sayın Ceylan’ı atlamışım, Sayın Ceylan’a söz vereceğim önce.

Özgür Bey…

16.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, Çanakkale’nin Ayvacık ve doğal gazı eksik kalan diğer ilçelerinde gerekli çalışmaların başlatılması gerektiğine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, Aksa Çanakkale Doğal Gaz Dağıtım AŞ, Çanakkale’de doğal gaz dağıtım faaliyeti yürütmektedir. Ayvacık ilçemizin merkez nüfusu 9.500 kişidir. Çanakkale’de Ayvacık ilçemizin ivedilikle doğal gaza kavuşması için dağıtım firmasının EPDK’ye müracaatta bulunarak dağıtım bölge sınırlarının genişletilmesi için talepte bulunmasına ihtiyaç vardır. Ayvacık Belediyemiz, çalışmaların başlaması durumunda üstyapı çalışmalarının belediye tarafından yapılacağına ilişkin Meclis kararı da almıştır, bir buçuk yıldır çaba sarf etmekte fakat mesafe alamamaktadır. Nüfusu daha az yerlere doğal gaz verilirken Ayvacık ilçemizin genişleme listesine alınmaması bu konuda olaya partizanca yaklaşıldığı yönündeki endişelerimizi desteklemektedir. Hemşehrilerimiz, Ayvacık’ın ve Çanakkale’nin doğal gazı eksik kalan diğer ilçelerinin gerekli çalışmalarının başlatılmasını bekliyor.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurun.

17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, 21 Mart Nevruz Bayramı’nı kutladığına, Âşık Veysel’in 48’inci ölüm yıl dönümüne, Ahmet Deniz Bölükbaşı’nı ölüm yıl dönümünde rahmetle andığına ve Ziya Gökalp’in doğumunun 145’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Her yıl 21 Martta, binlerce yıllık maziye sahip büyük Türk milletinin çağlar ötesinden taşıyıp getirdiği, Türk kültürünün önemli bir öğesi olan Nevruz Bayramı’nı kutluyoruz. Nevruz Bayramı, Balkanlardan Orta Asya bozkırlarına, Adriyatik’ten Çin Seddi’ne, Kafkas yaylalarından Orta Doğu vadilerine, Kırım köylerinden Sibirya düzlüklerine kadar Türk’ün olduğu her bir coğrafyada ve yurdumuz Türkiye’de coşkuyla kutlanmaktadır. Nevruz, yalnızca yeni bir mevsim döngüsünün başlangıcı değil, Türk milleti için geleceği yeniden şekillendirmenin, yılgınlık ve umutsuzluğun geride bırakılarak maddi ve manevi dirilişin, doğruluş ve atılımın müjdesidir. Nevruz, milletimizin yeniden dirilişinin, istiklali ve istikbali için Ergenekon’dan demir dağları eriterek tarih sahnesine daha güçlü bir biçimde çıkışının hikâyesidir. Nevruz, bölücülüğe karşı birlik, bozgunculuğa karşı dirlik, yılgınlığa karşı cesarettir. Bu yeniden uyanış gününde Türk milletinin özü, tarihi, hatıraları ve emanetleri vardır; kardeşlik duyguları, yardımlaşma, dayanışma ve bahar coşkusuyla bereketi paylaşma vardır. Bu düşüncelerle Nevruz Bayramı’nızı kutluyorum.

Sayın Başkan, 21 Mart aynı zamanda, halk şairimiz, büyük ozanımız Âşık Veysel Şatıroğlu’nun vefatının kırk sekizinci yıl dönümüdür. Âşık Veysel sazıyla, sözüyle Türk kültürünün âşıklık geleneğini yaşatmış ve sonraki nesillere emanet ederek geleceğe taşımıştır. Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde doğan Âşık Veysel, tabiat sevgisini insan sevgisiyle harmanlamış, Anadolu’yu şiirlerinin kalpgâhı yapmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin lütfen.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Âşık Veysel, vatan, millet ve bayrak sevgisini ve bu sevgiden gurur duyulması gerektiğini de birçok şiirinde dile getirmiştir. “Vatan Sevgisini İçten Duyanlar” isimli şiirinde şu dizeleriyle öğüt verir: “Vatan bizim, ülke bizim, el bizim/ Emin ol ki her çalışan kol bizim/ Ay yıldızlı bayrak bizim, mal bizim/ Söyle Veysel öğünerek, överek.”

Âşık Veysel’i rahmetle anıyoruz.

Sayın Başkan, 21 Mart; 23’üncü Dönem Milliyetçi Hareket Partisi Ankara Milletvekilimiz, Genel Başkan Yardımcımız, Ağabeyimiz, siyaset ve devlet adamı, gazi büyükelçi ve yazar Ahmet Deniz Bölükbaşı’nın vefatının seneidevriyesidir. Vefatının seneidevriyesinde merhum Ahmet Deniz Bölükbaşı’nı bir kez daha rahmetle anıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, bugün, Türk milliyetçiliğinin ufku, Türk düşünce hayatının kutup yıldızı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine fikirleriyle tesir eden büyük düşünür, mütefekkir Ziya Gökalp’in doğumunun 145’inci yıl dönümü. Ziya Gökalp, kırk sekiz yıllık ömründe rehber niteliğindeki eserlerini Türk milletine miras bırakmıştır. O, “ülkü” ve “mefkûre” gibi kavramlarını kültür dünyamıza hediye etmiş büyük bir düşünürdür. Ziya Gökalp, bir düşünür ve aksiyonel fikir adamı olmanın yanı sıra bir ideologdur. Gökalp, hem yaşadığı dönemdeki siyasi oluşumları etkilemiş hem de cumhuriyet rejimine dayalı yeni bir millî devlet kurma ve devletin fikrinin oluşturulması sürecinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün fikir babası olmuş, Türkiye Cumhuriyeti’nin fikrî temellerini biçimlendirmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın lütfen.

ERKAN AKÇAY (Manasa) – Gökalp, Türk milletinin asırları aşan tarihini, milletimizin kendine özgü sosyolojik dinamiklerini en iyi şekilde analiz etmiş, millî birlik ve beraberliğimizin yegâne koşulunun kıvançta ve tasada kader birlikteliği yapmak olduğunu vurgulamıştır.

Bu düşüncelerle, Ziya Gökalp’i bir kez daha rahmet ve şükranla anıyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Oluç, buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Daha kapanmadılar Başkanım, daha kapanmadılar(!) Mikrofonu açmadınız.

BAŞKAN – Kapatayım mı?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hayır, daha kapanmadılar(!)

BAŞKAN – Peki.

Buyurun Sayın Oluç.

18.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, “Nevroz” Bayramı etkinliklerine, Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesinin hukuksuz olarak alınmış bir karar olduğuna, Meclis çatısı altında sahte delil üretilip suç uydurularak polis memurlarının tutanak tuttuğuna, siyasi kumpas kurularak kendilerine saldırı düzenlendiğine ve bu tutumu en sert biçimde kınadıklarına ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, öncelikle 21 Mart “Nevroz” Bayramı’na ilişkin birkaç söz söylemek istiyorum. Özellikle 19, 20, 21 Mart tarihlerinde Türkiye’nin, 30’u il olmak üzere 61 noktasında düzenlenmiş olan “Nevroz” etkinliklerine, mitinglerine katılmış olan halkımıza sonsuz teşekkürlerimizi, yürekten teşekkürlerimizi iletmek istiyoruz. Diyarbakır’dan Van’a, Siirt’e; Hakkâri’den İzmir’e, İstanbul’a, Ankara’ya, Antalya’ya, Şırnak’a kadar ülkenin her yerinde “Nevroz” kutlamaları son derece coşkulu geçmiştir, heyecanlı olmuştur. İnsanlar pandemi koşullarını da dikkate alarak “Nevroz” etkinliklerine, “Nevroz” kutlamalarına katılmışlardır, sahip çıkmışlardır. Neye sahip çıkmışlardır? Siyasi iradelerine sahip çıkmışlardır, geleceklerine sahip çıkmışlardır, HDP’ye sahip çıkmışlardır ve yüz binlerce insan meydanlara çıkarak bu mesajlarını çok açık bir şekilde dile getirmiştir. Kendilerine en yürekten teşekkürlerimizi bir kez daha sunuyoruz. HDP’nin kapatılmasına cevap olmuşlardır. HDP’nin, kapısına kilit asılacak bir bina olmadığını, HDP’nin bir fikir olduğunu, HDP’nin bir politika olduğunu, göğüste atan yürek olduğunu göstermişlerdir. Özellikle gençlerin ve kadınların katılımı bize çok açık bir şekilde şunu göstermiştir ki bugün bütün HDP’li milletvekillerini cezaevine atabilirsiniz ama arkamızdan son derece parlak, pırıl pırıl, gencecik insanlar HDP’nin bu politikalarını ve fikirlerini üretmek üzere gelmektedirler. Onlara selam olsun diyoruz ve kutluyoruz.

Değinmek istediğim ikinci konu, sayın milletvekilleri -şimdi, biz burada geçtiğimiz hafta tartıştık, konuştuk ve bunu tabii ki tartışmaya da devam edeceğiz- Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi meselesi. Hukuksuz olarak alınmış bir karar olduğunu söyledik, yargının nasıl iktidarın bir aracı olarak işlediğini ve karar aldığını uzun uzun anlattık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – İstinaf mahkemesinin kararını, Yargıtayın hukuksuz kararını, iktidarın talimatıyla bu kararların yargı tarafından alındığını defalarca anlattık. Bunları anlatmaya devam edeceğiz elbette ki. Anayasa Mahkemesine başvurduğunu anlattık, kararın Anayasa Mahkemesinde kesinleşmeden Mecliste okunmasının yanlış olduğunu ve hukuksuz olduğunu defalarca anlattık ancak bunların hepsi yapıldı, gerçekleşti.

Bunları konuşmaya devam edeceğiz ama şimdi esas benim değinmek istediğim bununla bağlantılı bir konu var. Vahim bir durumla karşılaştık, gerçekten vahim bir durumla. Şimdi, suç uydurma ve sahte delil üretme Meclis çatısı altında olabilir mi? Oldu. Suç uydurma ve sahte delil üretme, maalesef, çok üzülerek söylüyorum bunu, Meclis çatısı altında oldu. Şimdi, bakın, 10 polis memurunun imzasıyla bir tutanak tutulmuş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Ve o tutanakta diyor ki: “2’nci katta bulunan HDP grup katına yürüyerek çıkmış -bizleri kastediyor- 19.25’te.” diyor. “Grup toplantı salonuna giderken katta bulunan muhtemelen danışmanlardan oluşan kalabalık tarafından ‘…’(x) sloganları atılmış.” diyor. Yalanın bu kadarı olabilir mi? Şimdi, Sayın Meclis Başkanı size sesleniyorum: Hani diyorsunuz ya “FETÖ’cü taktikler kullanılıyor.” diye, işte, FETÖ’cü taktik budur; Mecliste sahte delil üretmek ve suç uydurmaktır. Kim yapıyor bunu? Kim yapıyor? Altında imzası var bu polis memurlarının. Şimdi, bu tutanağa bu sahte, uydurulmuş olan tutanağa bağlı olarak Sayın Meclis Başkanı açıklama yapıyor ve bu sloganın atıldığını iddia ediyor. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Bakın, o gün Genel Kurulda ben varım, Meral Hanım Grup Başkan Vekili olarak var. Birlikte burada vekillerimizle bu salondan çıkmışız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Saat 7’yi 20 geçe sıralarında Genel Kurul Salonu’ndan çıkmışız kapıdan birlikte, vekillerimizle birlikte yürümüşüz. Yani olmasam burada “Acaba böyle bir şey mi oldu?” diyeceğim. Yürümüşüz, yukarıya çıkmışız sessiz bir şekilde, grup salonumuza girmişiz ve oturmuşuz. Üstelik de basın burada, basın çekim yapmış, videolar ortada. Yahu, bunların hepsine rağmen nasıl bir yalan üretilebilir? İşte FETÖ’cü taktik budur esas itibarıyla Sayın Meclis Başkanı. Şimdi, bu, kumpas kurmaktır. Sonra bu servis ediliyor, eski bir videoyu servis etmişler basına. Yani orada da öyle bir yalan ki, tutanakta diyor 19.25, o servis ettikleri videoda Meclisin dijital saati görülüyor 22 küsur yazıyor orada. Yani her şey yalan ya, her şey yalan. Meclis çatısı altında yalan üreterek, sahte delil üreterek, kumpas kurarak bir siyasi partiyle böyle oynanabilir mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Son kez açıyorum.

Tamamlayın sözlerinizi.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Meclis çatısı altında siyasi kumpas kurarak bir partiye böyle bir saldırı düzenlenebilir mi? Meclis Başkanlığı böyle bir siyasi kumpasın parçası hâline gelebilir mi? Şimdi, biz burada “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” yazısının karşısında oturuyoruz ve politika üretiyoruz, kanun teklifleri çıkartıyoruz, uluslararası sözleşmeler konuşuyoruz, tartışıyoruz, siyaset yapıyoruz ama bir taraftan bizim hakkımızda sahte delillerle, uyduruk delillerle kumpas üretiliyor. Nerede? Meclis çatısında. Bakın, bu meselenin peşini bırakmayacağız ve bu meselenin açığa çıkarılması için elimizden geleni yapacağız. İlk değil bu yapılmış olan, daha önce de yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. En sert biçimde kınıyoruz bu tutumu. Bunu da söylemiş olayım. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptığı konuşmayı Başkanlık olarak tümüyle reddettiklerine, Başkanlığa yönelik olarak kullanılan “suç uydurma” “sahte delil üretme” “FETÖ’cü taktik” ve “kumpas” gibi ifadeler gerçeği yansıtmadığından hiçbirini kabul etmediklerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına Türkiye Büyük Millet Meclisinde görevli polis memurlarının imzalarıyla tutulan tutanakların gönderildiğine, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından hiçbir şekilde uydurma bir videonun servis edilmesinin söz konusu olmadığına ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un ifadelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisine yakışmadığını bir kez daha vurgulamak istediğine ilişkin konuşması

BAŞKAN - Sayın Oluç, yapmış olduğunuz bu konuşmayı, hani bir kınamayla da bitirdiğiniz bu konuşmayı tümüyle Başkanlık olarak reddettiğimizi sizlerle paylaşıyorum. (HDP sıralarından gürültüler)

HÜDA KAYA (İstanbul) – Ne alaka.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Belgeyle reddedin belgeyle Başkan. Başkan, belge var, belge.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Bu belgenin nesini reddediyorsunuz?

BAŞKAN – Müsaade eder misiniz? Müsaade edin.

Başkanlığa yönelik olarak “suç uydurma” “sahte delil üretme” “FETÖ’cü taktik” “kumpas” gibi kullanmış olduğunuz bu ifadelerin hiçbir tanesi tarafımızdan kabul edilmemektedir ve gerçeği de yansıtmamaktadır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Ortada belge var, belgeyle konuşun Başkan.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, müsaade eder misiniz?

KEMAL PEKÖZ (Adana) – Araştırın o zaman, doğru neyse ortaya çıksın.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Tarihe geçtiniz sahte belgelerle.

BAŞKAN - Müsaade eder misiniz? Müsaade edin lütfen.

18, 19 ve 20 Mart tarihlerinde tutulmuş tutanaklar ve bunun altında da Türkiye Büyük Millet Meclisinde görevli olan polis memuru arkadaşlarımızın imzalarıyla tutulmuş olan tutanaklar Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir ve bu tutanakların içerisinde baktığınızda da “2’nci katta danışmanlardan oluşan bir grup” diyor. Bakın “milletvekilleri” demiyor, “muhtemelen danışmanlardan oluşan kalabalık tarafından ‘…’ (x) sloganları 2’nci katta grup toplantı salonuna giderken atılmıştır." diyor.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Yalana bak! Ya, yalana bak ya!

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) – Allah Allah!

HÜDA KAYA (İstanbul) – Uzaydan mı geldi bu dedikleriniz?

BAŞKAN – Bakın, müsaade edin.

İkincisi, milletvekilliği düşmüş olan Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Meclis dışına çıkmayarak 17 Mart tarihinden itibaren birtakım eylemler gerçekleştirdiği, sosyal medya üzerinden açıklamalar yaptığı da hepimizin zaten malumudur.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Orası doğru.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Yalanlarınız çıktı ortaya.

BAŞKAN – Ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına da bildirilen, iletilen husus tamamen budur.

Dediğiniz gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından hiçbir şekilde, herhangi bir şekilde uydurma bir videonun veyahut da başka bir şeyin servis edilmesi gibi bir husus da asla da söz konusu değildir.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Tamamen uydurma. Baştan sona uydurma ve yalan, iftira.

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) – Tamamen uydurma.

BAŞKAN – Onun için bu ifadelerinizi, kusura bakmayın, üzüntüyle karşıladığımızı ve…

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – O video yalansa istifa edecek misiniz Başkan?

BAŞKAN – …Türkiye Büyük Millet Meclisine yakışmadığını da bir kez daha buradan vurgulamak istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Video yalansa istifa edecek misiniz Başkan? Edemezsiniz!

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – İstifa edemez, öyle bir cesareti yok Başkanın da, Başkana bu görevi verenin de.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Oluç.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

19.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, bakın, ben diyorum ki: Meclis çatısı altında böyle bir kumpas kurulmuştur. İsterseniz tutanaklardan bakın. Demedim ki “Meclis Başkanı bu kumpası kurmuştur.” “Meclis çatısı altında kurulmuştur.” dedim. Ve bu kumpası kurmuş olanlar bu tutanağı tutmuş olanlardır. Çünkü ben servis edilmiş videoyu gördüm efendim, bu servis edilmiş videonun saati ve tarihi eski bir video. Alakası yok. Üstelik bu video hakkında soruşturma açılmış zamanında ve beraatla sonuçlanmış bir şeyi…

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisi İdari Teşkilatı tarafından resmen böyle bir videonun kullanıldığı ya da gönderildiğine ilişkin hiçbir kayıt yoktur. Bu itham da gerçek dışıdır.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Servis edildi.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Efendim, bakın, servis edilmiş diyorum. Kim servis ettiyse Meclis Başkanlığının görevi esas itibarıyla bu servis edenleri bulmaktır ve bu kumpası ortaya çıkarmaktır. Ben Meclis Başkanlığına bu çağrıyı yapıyorum, siz bana cevap veriyorsunuz.

BAŞKAN – Evet, aldım.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Ama bana cevap vermeyeceksiniz.

BAŞKAN – Sayın Oluç, ifadeleriniz Türkiye Büyük Millet Meclisine yakışmayacak şekilde son derece sert ifadelerdi ve cevap gerekiyordu, o cevabı verdim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Ama efendim, bakın…

BAŞKAN – Sayın Oluç, teşekkür ediyorum, nasılsa anlaşılıyor ki bugün, bütün gün bunun üzerinde tartışmalarımızı devam ettireceğiz.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, sizin işiniz kınamak değil, sizin işiniz aydınlığa çıkarmaktır, siz kınayamazsınız.

BAŞKAN – Sayın Kaya, rica ediyorum. Sayın Grup Başkan Vekili konuşuyor, lütfen Sayın Kaya.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Ya, kınamak sizin işiniz değil.

BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekiliniz konuşuyor, rica ediyorum.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, ben bunları burada dile getirirken Meclis Başkanlığının bu konuda araştırma yapmasını ve bir sonuç üretmesini istiyorum, bunu talep ettiğim için bu konuşmayı yapıyorum. Siz bu araştırmayı yapmadan bunları niye reddediyorsunuz, ben onu anlamıyorum, böyle bir şey yok ki. Ben diyorum ki, belgeler neyse, bu tutanakta iddia edilenler neyse görüntüleriyle, videolarıyla ortaya konsun diyorum, iddia bu, iddiayı kanıtlayın diyorum. Meclis Başkanlığının görevinin bu olduğunu söylüyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

SALİH CORA (Trabzon) – Onu yargı araştıracak, yargı araştıracak.

BAŞKAN – Ben de kullanmış olduğunuz sözcüklerin Türkiye Büyük Millet Meclisine yakışmadığını söylüyorum. Müsaade edin, sizin onu söylediğiniz kadar, bunu söyleyecek benim de hakkım olsun.

Teşekkür ediyorum.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Ben de yakışmadığını söylüyorum. Ben de bir siyasi partiye yönelik kumpas kurulmasının Türkiye Büyük Millet Meclisine yakışmadığını söylüyorum. Aynı şeyleri söylüyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

HÜDA KAYA (İstanbul) – İftira edildi demeyelim mi, yalan söylüyorsunuz demeyelim mi? Yarın sizin de başınıza gelecek. O zaman “adalet” demeye başlayacaksınız.

BAŞKAN – Sayın Altay, buyurun lütfen.

20.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Meclis çatısı altında Başkanın ifade ettiği sloganın atılmasının vahim olduğuna ancak böyle bir şey olmadan Meclis Başkanlığı böyle bir iddiada bulunuyorsa bunun vahim ötesi olduğuna, her iki durumda da Parlamentonun itibarının yerle yeksan olduğuna, Âşık Veysel’in 48’inci ölüm yıl dönümüne, 21 Mart Nevruz Bayramı’nı kutladığına ve doksan sekiz yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin 12 Cumhurbaşkanı içerisinde kadın-erkek eşitliğine inanmayan tek Cumhurbaşkanının şu anki Cumhurbaşkanı olmasını aziz milletin ve 42 milyon kadının takdirine havale ettiğine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, biraz önce sizin zikrettiğiniz bir slogan atıldıysa bu çok vahimdir. Lakin, böyle bir şey yok da böyle bir iddiada Meclis Başkanlığı bulunuyorsa bu vahim ötesidir.

BAŞKAN – Polis memurlarımızca, tutanak altına alınmış bir şey.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Başkanım, ben şunu söylemek istiyorum: Ben var da diyemiyorum, yok da diyemiyorum ama bir şey söylüyorum, orta yerde bir iddia var, iddiayı dile getiren de Mecliste grubu bulunan bir siyasi partinin Grup Başkan Vekili. Meclisin görevli polis memurları yanlış yapmaz mı? Herkes yanlış yapabilir. Eksik yapmaz mı? Herkes yapabilir. İddia o ki beş yıl önceki bir görüntü dün, bugün atılmış gibi yani Sayın Gergerlioğlu’nun kararından sonra yapılmış gibi eğer oraya böyle bir tezgâh kurulmuşsa bu çok ayıp. Bu yapılan…

“Kurulmuşsa…” diyorum Sayın Başkan, siz de hemen buna bir refleks vermek zorunda değilsiniz, bunlar tetkik edilecek işlerdir. Neticede, Meclisi oluşturan siyasi parti gruplarının Meclis yönetimine yönelik eleştirileri de tabii olarak olacaktır, zaman zaman bizim de oluyor.

Tekrar altını çiziyorum, böyle bir sloganın atılması vahimdir. Böyle bir şey yapılmamış da yapılmış gibi bir tutanak düzenlenerek HDP Grubuna bir ithamda bulunulmuşsa bu vahim ötesidir. Her iki hâlde de Parlamentonun itibarı yerle yeksan olmuş olur, her iki hâlde de; bunu söylemek istiyorum, bir.

Bu vesileyle, Âşık Veysel’i tam da zor günler geçirdiğimiz bu dönemde rahmetle anıyorum. Her şiiri bir derstir, her şiiri bir ibrettir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin lütfen.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Âşık Veysel bu memleketin yetiştirdiği, bugün yaşayan ve ahirete irtihal etmiş milyonlarca vatandaşımıza dokunmuş bir halk ozanıdır. Her şiiri çok güzel; bir tane söyleyeyim, kimseyi de itham etmiyorum. Ne demiş Âşık Veysel? “Adam olmayana düşman bile olmam.” demiş. Ne güzel söz yahu, vallahi çok güzel bir söz. Ben de rahmetle anıyorum.

Sayın Başkan, biraz önce Sayın Oluç “Nevroz” dedi, biz “Nevruz” diyoruz ama gaye bir, niyet bir, yaklaşım bir. Bu coğrafyada, Anadolu’yu kastetmiyorum sadece, bu büyük coğrafyada barışı, umudu, birliği, tazelenmeyi, geleceğe güvenle bakmayı çağrıştırıyor “Nevroz” diyene de “Nevruz” diyene de. Ben de bu vesileyle, coğrafyamızın bütün insanlarının, bütün halkların Nevruz’unu tebrik ediyorum ve diliyorum ki bu Nevruz, özellikle ülkemizde barışa…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – …aydınlığa, zindeliğe, tazeliğe de vesile olsun; Nevruz’un tazeliği, birliği, barışı toplumumuza ve siyasetimize de yansısın. Ne yazık ki böyle olmuyor; Türkiye'de, kutuplaşma ve ötekileştirme siyasetinin yerini bugünlerde kin ve nefret siyasetinin aldığını da üzülerek görüyoruz.

Sayın Başkan, demokrasinin aynı zamanda bir fikirler müzakeresi ve münakaşası olduğunu asla unutmamalıyız. Sayın Başkan, Türkiye Cumhuriyeti’nde 12 Cumhurbaşkanı doksan sekiz yıl boyunca görev yaptı. Ben 1’inci Cumhurbaşkanından bir söz okumak istiyorum: “İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin? Kadınımızın, kızımızın yeri medeniyetin emrettiği, medeniyetin getirdiği yeniliklerin yeridir.” diyor Gazi Mustafa Kemal Atatürk. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdiki Cumhurbaşkanımız da şöyle söylüyor: “Ben zaten kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum.” Yine, şimdiki Cumhurbaşkanımız “Kadın cinayetleri abartılıyor.” dedi.

1’inci Cumhurbaşkanından 12’nci Cumhurbaşkanına kadar arada 10 Cumhurbaşkanı görev yaptı -ebediyete irtihal edenlere rahmet diliyorum, yaşayanlara uzun ömür, sağlık, sıhhat diliyorum- 12 Cumhurbaşkanımız içerisinde kadın-erkek eşitliğine inanmayan tek Cumhurbaşkanı, doksan sekiz yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nde şu anki Cumhurbaşkanıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Son kez mikrofonunuzu açıyorum, buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ben bunu aziz milletimizin ve 42 milyon kadının takdirine havale ediyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu…

21.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, 21 Mart Nevruz Bayramı’nı kutladığına, on sekiz yıllık iktidarları boyunca her türlü pozitif ayrımcılığı kadınlar lehine ortaya koyduklarına, Cumhurbaşkanının milletin talepleri doğrultusunda İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme iradesini gösterdiğine ve kadın hakları, kadına şiddetin önlenmesi noktasında sıfır toleransla mücadeleye devam edeceklerine ilişkin açıklaması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Baharın müjdecisi 21 Mart Nevruz Bayramı’nı kutluyorum. Aziz milletimize esenlikler getirmesini niyaz ediyorum.

Değerli arkadaşlar, tabii, konuşmaları dinledik, bu çerçevede bir akışımız var, bununla beraber bazı yaklaşımlara da cevap verme ihtiyacı hissediyorum. Şunu ifade etmek isterim ki: Özellikle kadın hakları konusunda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde pozitif ayrımcılıkla, Anayasanın 10’uncu maddesinde gerçekten değişlik yaparak, kadınlarımızın bütün hak ve hukukunu koruma, ilerletme, daha sağlam bir hukuki zemine yöneltme noktasında gerçekleştiren AK PARTİ iktidarlarıdır; bunu hatırlatmak isterim.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Niye imza attınız sözleşmeye?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Kadın okur yazarlık oranı 2002’de yüzde 79,9’ken yüzde 95,3’e; kız çocukları okullaşma oranı ortaöğretimde yüzde 45,2’ken yüzde 84,8’e; kız çocukları okullaşma oranı yükseköğretimde yüzde 13,5’ken yüzde 46,3’e çıkaran iktidar AK PARTİ iktidarıdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, bu gerçeği ortaya koyalım.

Değerli arkadaşlar, kadınlarımızın her alanda, özellikle kamuda istihdamı noktasında yüzde 40’lara çıkaran parti AK PARTİ’dir, AK PARTİ döneminde yapılan çalışmalardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin lütfen.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bu konuda -en ufak bir tereddüt- kadın hakları, kadına şiddetin önlenmesi konusunda gerçekten, liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde, on sekiz yıllık iktidarımız döneminde kadına şiddete sıfır toleransla yaklaşarak, her türlü pozitif ayrımcılığı kadınlar lehine ortaya koyan bir anlayış iktidardadır. Bu noktadan asla geri adım atılmayacaktır, bundan herkesin emin olması gerekir. İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili şunu ifade etmek isterim ki: Evet, 2011 yılında bu sözleşme imzalanmış ancak on yıla yakın uygulamalar neticesinde görülmüştür ki birtakım marjinal grupların kendilerini meşrulaştırmaya ilişkin, bu sözleşmenin arkasına gizlenildiği bir zemin oluşmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – İstanbul Sözleşmesi dünyadaki uygulamalarıyla birlikte ele alındığında aileyi dağıtmaya ve ortadan kaldırmaya dönük sonuçları görülmüştür.

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Hangi madde?

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Hangi maddede?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sözleşmenin arkasına gizlenerek her türlü sapkınlığı meşrulaştırmaya, ahlaksızlığı meşrulaştırmaya…

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Niye imzaladınız o zaman?

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Niye imza attınız o zaman? Kendinizi inkâr ediyorsunuz.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – …kadını, erkeği, çocuğu, genciyle birlikte toplumların inanç, örf âdet ve geleneklerini, toplumsal değerlerini tamamen yozlaştırmaya ve ortadan kaldırmaya dönük; ayrıca, gelecek nesillerimiz…

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Yine mi kandırıldınız?

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Kendinizi inkâr ediyorsunuz. Sizi de mi kandırdılar?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – …dâhil olmak üzere zarar verici sonuçlarının net bir şekilde ortaya çıkması nedeniyle toplumsal talep ve değerlendirmeler neticesinde İstanbul Sözleşmesi’nin 80’inci maddesinde yer alan “Taraflardan herhangi biri, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine yapacağı bir bildirimle, herhangi bir zaman bu Sözleşmeyi feshedebilir.” hükmüne istinaden Sayın Cumhurbaşkanımız iç hukuk ve uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Yeter ya, yarım saat oldu ya!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – …İstanbul Sözleşmesi’nin 80’inci maddesindeki fesih hükmüne de istinaden milletimizin talepleri doğrultusunda bu sözleşmeden çekilme iradesini göstermiştir.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) – Ne talebi?

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Hangi milletin talebi?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Milletimiz medyunuşükran olduğunu Cumhurbaşkanımıza ifade etmektedir.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Bağır, bağır, biraz daha bağır.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bundan da herkesin emin olması lazım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Kendiniz bile inkâr ediyorsunuz Meclisin kararını.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – NATO’dan da çıkacak mısınız?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Son olarak, bizim toplumumuz aileerkil bir toplumdur. Başta kadınlarımız olmak üzere kadını, erkeği, çocuğu, genci, yaşlısıyla bütün ailelerimizin, bütün milletimizin hak ve hukukunu titizlikle gözetecek; mutlu, huzurlu, özgür, güvenli ve müreffeh bir birey, aile ve toplum için samimiyetle çalışmaya devam edeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – O yüzden mi her gün 100 kadın öldürülüyor?

SUZAN ŞAHİN (Hatay) – Her gün 100 kadın ölüyor, her gün.

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bu kaçıncı ya?

BAŞKAN – Efendim, uzun geliyor bazen ama aynı süreyi verdim size de.

Buyurun.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Millet-devlet kaynaşmasıyla, kendi öz medeniyet değerlerimizle asırlara sâri, adalet ve merhamet odaklı, evrensel uygulamalarımızda yeni bir küresel örnekliği de inşallah aziz milletimizle beraber ortaya koyacağız, örneklik teşkil edeceğiz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – “İstiklal ve istikbal yüce milletimizindir.” anlayışıyla, yepyeni bir başlangıçla topyekûn dirilişi gerçekleştireceğiz. Bu konuda, kadın hakları, kadına şiddetin önlenmesi noktasında sıfır toleransla mücadeleye devam edeceğimizden hiç kimsenin şüphesi bulunmasın diyor, yüce Meclisi bu duygu ve düşüncelerle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Hangi kadına sordunuz imzayı çekerken?

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, şimdi de Sayın Altay’a söz vereceğim. Yani birinci partinin vekilleri de aynı şeyi Sayın Altay’a mı yapsın? Rica ediyorum, lütfen…

Sayın Altay, buyurun.

22.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Teşekkür ederim Başkan, sağ olun.

Şimdi, ben Sayın Akbaşoğlu “Hayır, Cumhurbaşkanımız, ben zaten kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum demedi.” desin isterdim; demedi. Yani benim söylediğim bu yönünü kabul etti, söyledi zaten; bu var kayıtlarda. “Kadın cinayetleri abartılıyor demedi.” desin isterdim. Bunu da söyledi.

Aslında ben şuna değineceğim: Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama yetkisini kullanan bir organdır. Anayasa’nın 90’ıncı maddesi de çok açıktır. Çok taraflı bir uluslararası anlaşmanın Mecliste onaylanmasıyla kanun hâline gelmesinden sonra, Cumhurbaşkanının iki dudağının ucuyla “Bunu ben kaldırdım.” demesinin hukuki tartışmaları epeyce sürecektir. Muhtemelen perşembe günü Sayın Kaboğlu da bu konuda Meclise geniş bir değerlendirmede bulunacaktır.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; şimdi, Meclisin gündeminde de uluslararası anlaşmalar var ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz ki millet ittifakı olarak Türkiye’nin menfaatine olan anlaşmaların görüşülmesinde hem kabul oyu veriyorduk…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi, son kez açıyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - …hem de İç Tüzük’ten kaynaklı hiçbir hakkımızı doğru dürüst kullanmadan Mecliste zaman ekonomisini iyi çalıştırıyor idik. Şimdi, Mecliste bu anlaşmaların kanunlaşmasından sonra, gece yarısı beyefendinin aklına esince “Anlaşmaları iptal ettim.” diyeceği bir döneme girdik. Dolayısıyla, Cumhuriyet Halk Partisinin bundan sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisinde birinci parti tarafından uluslararası anlaşmalar konusunda bir iş birliği ve olumlu ortam taleplerine ne kadar sıcak bakacağını çok merak ediyorum. Evet, böyle olunca, nasıl olsa -Sayın Türkkan’ın tabiriyle- Cumhurbaşkanı bir gecede bunu iptal ediyorsa onayı da Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılsın, Meclisi yormayın. Ama madem bunu Genel Kurula getireceksiniz, bugünden itibaren uluslararası anlaşmalarda Cumhuriyet Halk Partisi Grubu İç Tüzük’ten kaynaklı bütün imkânları kullanacaktır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Müsaade eder misin Sayın Akbaşoğlu, lütfen, rica ediyorum.

Arkadaşlar, yerinizden ikişer dakikanın üzerinde söz vermeyeceğim.

Buyurun Sayın Türkkan.

23.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Şimdi, burada Genel Kurulda toplandık, gündemimizde uluslararası anlaşmalar var. Niye toplandık? Niye bu kadar insan buraya geldik? Gönderin Beştepe’ye onaylasın gelsin kardeşim, ne işimiz var burada ya? Boşu boşuna duruyoruz yani, boşu boşuna mesai harcıyoruz.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Kendini inkâr ediyor.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bakın, Anayasa madde 90 diyor ki: “Türkiye Cumhuriyeti adına Yabancı Devletlerle ve Milletlerarası Kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır.” Diyorlar ki: Biz kararnamenin 3’üncü maddesine uygun olarak bunu iptal ettik. Bakın, kararnameyi kararnameyle bozuyorsunuz. Böyle bir şey olur mu ya? Madde 104’te diyor ki: “…münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.” Bir kere, burada yanlış yapıyorsunuz. İki, kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi de çıkarılamaz. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kanunlarda farklı hükümler bulunması hâlinde kanun hükümleri uygulanır. Biz kanun çıkarttık, orada Cumhurbaşkanlığı kararnamesi var.

Bakın, burada önce Anayasa var, sonra milletlerarası anlaşma, sonra kanun, sonra Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve yönetmelik. Siz bunu kendinize göre…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkanım, bitiriyorum.

BAŞKAN – Son kez mikrofonunuzu açıyorum, buyurun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Cumhurbaşkanı kalkıyor, gece yarısı bir kararnameyle bütün bu hiyerarşik düzeni bile altüst ediyor. Aslında bu sistem ne biliyor musunuz, başından beri söylüyoruz ya? “Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi” dediğiniz bu ucube sistemde ne kanun var ne Anayasa var ne yönetmelik var, hiçbir şey yok, tek adam var. Tek adam ne derse o oluyor, tek adam ne derse o bozuluyor. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Bu sistemi değiştireceğiz, gözünüze baka baka söylüyorum, bu sistemi değiştireceğiz. Türkiye’nin layık olduğu sisteme, parlamenter, demokratik, hukuk devletine tekrar döneceğiz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Kendini inkar ediyor.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Evet, Sayın Akbaşoğlu, buyurun.

24.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Engin Altay ile Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın yaptıklarına açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlar, gerçekten hayret bir durum. (CHP sıralarından gülüşmeler) Kesinlikle hukuki olarak meseleye vâkıf olmadıklarını görüyorum Sayın Grup Başkan Vekillerinin. Asla ve kata laf kalabalığıyla hakikat değişmez.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Doğan Kubat seni kandırıyor, Doğan Kubat kandırıyor seni.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Siz önce mevzuatı gerçekten bir gözden geçirin.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – 104’e 17’yi oku, 104’e 17’yi ilk önce.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Doğan Kubat kandırıyor.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Hep beraber konuşacağız, beraber konuşacağız. Bak mevzuat burada.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – 104’e 17’yi oku.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Ya, bir dinleyin, biz dinledik siz de dinleyin ya.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Değerli arkadaşlar, evet, Anayasa’nın 104’üncü maddesi diyor ki…

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – 17’yi oku. Çarpıtma, 17’yi oku.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Anayasa’nın 104’üncü maddesinde Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri: “Milletlerarası andlaşmaları onaylar ve yayımlar.” diyor.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – 17’yi oku, 17’yi .

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Onaylama yetkisi Sayın Cumhurbaşkanına ait.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – O zaman Mecliste kabul etme.

KEMAL PEKÖZ (Adana) – Onaylamak başka, kaldırmak başka

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – 90’ıncı maddeyle ilgili de usul şudur arkadaşlar, hep beraber yapıyoruz.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Milleti uyutma, 17’yi oku.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bakın, altmış yıllık uygulama neyse 1963 tarihli 244 sayılı Kanun’da nasıl düzenlenmişse…

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Mecliste kabul edilen.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – …aynı şekilde bugün de parlamenter sistemde Bakanlar Kurulunun kullanmış olduğu fesih yetkisi, yani yürütmeye ait fesih yetkisi bugün…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Gece yarısı mı? Gece yarısı.

BAŞKAN – Son kez mikrofonunuzu açıyorum.

Buyurun.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – 1963 tarihli 244 sayılı Kanun’a istinaden daha önce yürütmeye ait olan fesih yetkisi, eski sistemde Bakanlar Kurulunda olan yetki şimdi Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde yürütmeyi temsil eden Cumhurbaşkanınca icra edilmiştir. Yasama yetkisi farklı, yürütme yetkisi farklı. Kimsenin yetkisine karışılmışlık yok, yetki aşımı yok, iç hukuka, uluslararası hukuka tam bir uygunluk var. Bu noktada hepsini detaylı olarak da ortaya koyarız, beraber müzakere ederiz. Ancak, önce Cumhurbaşkanlığı kararıyla ilgili de bu konuyla ilgili -kararname değil, Cumhurbaşkanlığı kararıyla fesih yetkisi söz konusu olmuştur- CHP, Anayasa Mahkemesine 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin iptaliyle ilgili dava açmış, Anayasa Mahkemesi oy birliğiyle reddetmiştir, dolayısıyla hukuka uygunluk söz konusudur. Bu konuda gerçekten büyük bir çarptırma…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Son olarak…

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akbaşoğlu.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Kendinizi bu kadar perişan etmeyin, düne kadar halay çekiyordunuz bu sözleşme için.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, bir cümleyle cevap vereceğim.

BAŞKAN – Bir cümleyle, buyurun.

25.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Akbaşoğlu, hiç kendinizi yormayın ne sizin yetkiniz var ne Meclisin yetkisi var ne de bakanların yetkisi var. Türkiye’de bir insanın yetkisi var, bir adamın yetkisi var, tek adamın yetkisi var. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) – Hadi karşı çık göreyim Akbaşoğlu, hadi de ki: Ben karşı çıkıyorum.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Türkiye tek adam sistemiyle yönetildiği sürece böyle devam edecektir.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Milletin verdiği yetki.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım, bana atfen bir şey söyledi, cevap vermek zorundayım.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akbaşoğlu.

26.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bakın, yasama, yürütme ve yargının kuvvetler ayrılığı sistemi çerçevesinde görevleri, yetkileri, sınırları belirlenmiştir; Anayasa ve ilgili mevzuatla. “Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.” Hükûmetimize, Sayın Cumhurbaşkanımıza yetkiyi veren, yürütme yetkisini veren millettir. Yürütme, Cumhurbaşkanındadır; yasama yetkisi ise Meclisimizdedir, milletvekillerindedir. Kimse, kimsenin görevine, yetkisine karışmamaktadır. (CHP sıralarından gürültüler) Hiç kimse yetki aşımı talebinde bulunmamalıdır yani milletin yetkilendirdiği yürütme yetkisini siz kendi üzerinize mi almak istiyorsunuz? Hayır. Yasama, yürütmenin; yürütme, yasamanın yetkisine karışamaz; özü budur.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Yürütme, yasamanın yetkilerini niye aldı o zaman?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - İlk önce uluslararası sözleşmeler imzalanır, gelir; kanunun uygun… Bakın, onaylanmasının uygun bulunmasına dair kanunla yetki verir, izin verir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Evet, tamamlayın sözlerinizi Sayın Akbaşoğlu.

Buyurun.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Evet, şöyle, efendim bakınız, uluslararası sözleşme nasıl imzalanır yürütme tarafından? Onaylanmasının uygun bulunması için Meclise gelir. Biz o kanunu çıkarıyoruz, uygun buluyoruz ve hükûmete, yürütmeye “Bu uluslararası anlaşmayı imzalayabilirsin.” diye yetki veriyoruz, yetki; izin. (CHP sıralarından gürültüler) Sonuç itibarıyla ister imzalar ister imzalamaz. İmzaladıktan sonra da imzalayan makam usulde paralellik ilkesi çerçevesinde bunu feshetme yetkisine sahiptir. Dolayısıyla hukuki olarak mevzuata lütfen biraz çalışın, öyle gelin diyor, hepinizi tebrik ediyorum. (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Arkadaşlar lütfen.

Sayın Akçay buyurun.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım, kayıtlara geçsin diye söylüyorum.

BAŞKAN – Bir dakika açayım mikrofonunuzu.

Buyurun.

Son kez açıyorum, bir daha açmayacağım Sayın Akbaşoğlu.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Son olarak kayıtlara geçsin diye söylüyorum. Bakınız, onlarca örneği var. Daha önce, 1963’te uluslararası anlaşmalardan çekilme usulü nasılsa ki o zaman parlamenter sistem söz konusu olduğu için yürütmeyi Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar Kurulu ifade ediyordu, onların imzasıyla çekilmişiz.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Var mı örneği?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Evet, var, bir sürü. Gelin vereyim size, hepsini vereyim.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – İnsan haklarını düzenleyen bir tane sözleşmeden çekilmiş mi?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bakın, hepsi…

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – İnsan hakları sözleşmesinden çekilmiş mi, bir tane göster.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Ben örnek olarak size biraz sonra gönderiyorum, hepsini gönderiyorum. Bütün Grup Başkan Vekillerimize…

BAŞKAN – Bakanlar Kurulu örnekleri var ama lütfen tamamlayın, rica ediyorum.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bakanlar Kurulu örneklerinin sayısını, tarihini, vesaire hepsini göndereceğim.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Temel hak ve özgürlüklere ilişkin bir tane sözleşmeden çekilmiş mi, onu getir.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Ve biraz sonra da size kayıtlara geçmesi açısından birkaç örneğini resmî olarak ifade edeceğim.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Ticari anlaşmalar ile kadının yaşam hakkını bir tutamazsın!

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Ticari değil Muhammet Bey, temel hak ve…

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Dolayısıyla bu konuda asla ve kata…

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Siz insan hakkıyla, kadın hakkıyla, yaşam hakkıyla ticari anlaşmayı bir tutuyorsunuz.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Mevzuatı çarpıtıyorsunuz ya bilmiyorsunuz veyahut da bile bile çarpıtıyorsunuz. Bu, milletimize karşı saygısızlıktır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Asıl saygısızlığı siz yapıyorsunuz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Altay…

Engin Bey, son kez de size söz veriyorum, sonra ara vereceğim.

27.- İstanbul Milletvekili Engin Altay, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkanım, Akbaşoğlu bizi mevzuat bilmemekle suçladı ama kendisinin yaşadıklarından haberi yok.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Allah Allah!

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Şunun için söylüyorum: “Uluslararası anlaşmaları Meclis onaylar, sonra gider imzalanır.” diyor. Öyle şey olur mu?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Onaylanır, onaylanır. Önce imzalanır.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Efendim, öyle söylediniz, açın tutanağa bakın.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bakalım.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Tersini söyledin ağabeyciğim.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Önce imzalanır.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Babacığım, tersini söyledin.

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, ağzınızdan öyle çıktı, önemli değil.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Önce imza...

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hükûmetin bir bakanı...

BAŞKAN – Evet. Ama imza yetkisi yürütmede.

Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – İyi de Sayın Akbaşoğlu “Meclis onaylar, sonra imzalanır.” dedi.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Düzeltiyorum o zaman.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ha, ben seni düzeltmek için söyledim zaten.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Düzeltiyorum o zaman.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hayır, Cumhurbaşkanı duyarsa böyle konuştuğunu, “Bu da bir şey bilmiyormuş.” der. (CHP sıralarından alkışlar)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Öyle değil. Alakası yok, alakası yok, hiç alakası yok.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Tamam efendim, yanlış söylediniz.

Şimdi, Sayın Başkan, mesele şudur: “Efendim, Meclisin yetkisi...” Zaten Meclisin... Velev ki öyle olsa da Sayın Türkkan, Tayyip Bey diyecek ki: “Toplanın bunu feshedin.” Herkes feshedecek, mesele yok ki. Erdoğan’ın kararlarını sorgulamak gibi bir yaklaşım, kendi takdirleri yok. Ama ben bir şey söyleyeceğim Sayın Akbaşoğlu’na: 24 Kasım 2011 tarihli tutanaklara bir bakın. İstanbul Sözleşmesi Genel Kurulda onaylanırken...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – ...o dönemdeki AK PARTİ sözcüleri neler söylemiş bir bakın. Yarınki kurultayınızda ruh arıyorsunuz ya hani; 1994 ruhu mu, 2002 ruhu mu? Bence 24 Kasım 2011’de konuşan AK PARTİ sözcülerinin konuşmalarındaki ruha bir bakın da belki o tarihin ruhuna bir dönme arzusu da kurultayda masaya yatabilir. Önce bir karar verin; 1994 ruhu mu, 2002 ruhu mu, buna bir karar verin. 24 Kasım 2011 anlayışında mısınız, şimdiki anlayışta mısınız?

Kötüye kullandı diye bir sözleşmeden geri çekilinir mi? Lütfi Bey güzel bir şey söyledi: Adam kötüye kullandı, siz şimdi namazı da mı yasaklayacaksınız? Ne ayıp şey ya! (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.22

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.31

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, AND Parlamentosunda Türkiye Büyük Millet Meclisini gözlemci üye olarak temsil edecek grubu oluşturmak üzere Başkanlık Divanında yapılan incelemeyi müteakiben uygun bulunan üyelerin isimlerine ilişkin tezkeresi (3/1569)

22/3/2021

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun’un 2'nci maddesine göre, AND Parlamentosunda Türkiye Büyük Millet Meclisini gözlemci üye olarak temsil edecek grubu oluşturmak üzere, aynı Kanun’un 12'nci maddesi uyarınca Başkanlık Divanında yapılan incelemeyi müteakiben uygun bulunan üyelerin isimleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                                                      Mustafa Şentop

                                                                    Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                           Başkanı

Milletvekili İsim Listesi:

İffet Polat                           (İstanbul)

Tuba Vural Çokal                 (Antalya)

Tahsin Tarhan                      (Kocaeli)

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

B) Önergeler

1.- Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban’ın Avrupa Birliği Uyum Komisyonu, Ankara Milletvekili Orhan Yegin’in Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyeliklerinden istifa ettiklerine ilişkin yazının 17 Mart 2021 tarihinde Başkanlığa ulaştığına ilişkin önergeleri (4/115)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban’ın Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyeliğinden ve Ankara Milletvekili Orhan Yegin’in Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyeliğinden istifalarına ilişkin yazıları 17 Mart 2021 tarihinde Başkanlığımıza ulaşmıştır.

Bilgilerinize sunulur.

İYİ Parti Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ Parti Grubunun, 18/3/2021 tarihinde Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve arkadaşları tarafından, Gümüşhane ilinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Mart 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

23/3/2021

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 23/3/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                      Lütfü Türkkan

                                                                                           Kocaeli

                                                                                 Grup Başkan Vekili

Öneri:

Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve 20 milletvekili tarafından, Gümüşhane ilimizde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 18/3/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 23/3/2021 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ Parti Grubu adına Sayın Bedri Yaşar.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gümüşhane ilimizin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla İYİ Parti Grubumuz adına Türkiye Büyük Millet Meclisine vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Gümüşhane’nin başta ulaşım olmak üzere turizm, tarım, hayvancılık ve arazi sulama konusundaki sorunları çözüm beklemektedir. Bugün, ulaşımdan başlarsak işe, bildiğiniz gibi, özellikle Tokat vadisini takip eden yolun Trabzon’a ulaştığı kesimde 3-4 noktada sorunlar yaşıyoruz. Bir tanesi, Akıncılar’dan başlayıp Gölova-Şiran arası; burası yaklaşık 30-35 kilometre. Eğer bu yol bir an önce yapılırsa çok ciddi tasarruflarımız olacak.

Yine, bu yolun devamında, Şiran-Torul arasında Tersun Dağı Tüneli var. Bu tünel yapıldığı takdirde -devamında Zigana Tüneli de bitmek üzere- bunlarla beraber biz Avrupa’yı bir noktada Asya’ya bağlamış olacağız. Bu, aynı zamanda Karadeniz Sahil Yolu’nun da bir alternatifi. Hepimiz de biliyoruz ki bugün Karadeniz Sahil Yolu neredeyse trafiğe cevap verecek manzaradan çok uzak. Bu 3 düğümü çözdüğümüz takdirde, bugün, İstanbul’dan kalkan bir arabanın çok rahat Trabzon Limanı’na; oradan, liman üzerinden Avrupa’ya; yine, Gümüşhane-Bayburt-Erzurum-Doğubeyazıt üzerinden de kara yoluyla Asya’ya ulaşma şansı her zaman yüksek.

Bunların paralelinde bir de, tabii, demir yolumuz var. Yüz yıldır Erzincan-Gümüşhane demir yolu maalesef bir türlü istediği sonucu elde edemedi. Seçim çalışmalarında zaman zaman kürsülerden, otobüslerin üzerinden bunun cumhuriyetin 100’üncü yılına yetişeceğine dair beyanatlar verildi ama bunların hiçbiri de gerçekleşmedi. Bu demir yolu da çok önemli. Özellikle Doğu Karadeniz’in iç kesimlerinde madencilik faaliyetleri çok yüksek, buradan elde edilen madenleri en azından demir yolu marifetiyle yine Trabzon Limanı üzerinden Avrupa’ya ve Asya’ya göndermek mümkün olacaktır.

Şimdi, bir duyuyoruz “Projesi yapıldı.”, bir duyuyoruz “İhale edildi.” ama şu an ne aşamada olduğu konusunda hiç kimsenin bir bilgisi yok. Ümit ediyoruz ki… Bugünkü şartlarda, 2023’e, cumhuriyetin 100’üncü yılına yetişmesi mümkün görünmüyor ama biz ümidimizi kaybetmiş değiliz. Gümüşhane bu haberi hepimizden bekliyor.

Tabii, Gümüşhane’nin bu otoyol ve demir yollarından sonra en önemli gelir kaynaklarından biri de turizm. Belki de bugün Türkiye’nin en fazla yayla sınırlarına sahip olan bir ilimizden bahsediyoruz; işte, Zigana Yaylası, Kadırga Yaylası, Kazıkbeli Yaylası, Erikbeli Yaylası, Taşköprü Yaylası, Güvende Yaylası bunlardan birkaçı. Yani bugün, özellikle -bu bölgelerde- pandeminin yoğun olduğu bugünlerde Gümüşhane’nin yaylalarını hepinize ben tavsiye ediyorum ama maalesef bunların ulaşımlarıyla ilgili zaman zaman sorunlar yaşanıyor; bunlar da ortadan kaldırılırsa en azından yaylalarımız da turizme açılmış olur.

Yine, uzun yıllardan beri bekleyen Süleymaniye Mahallesi -Eski Gümüşhane Mahallesi- var; Süleymaniye Mahallesi’nde kayak tesisleri yapılacak diye bekliyoruz. Oranın da ödeneği ne vaziyette bilmiyorum -milletvekilimiz burada, inşallah o da buraya çıktığı zaman cevap verecektir- oranın da bir an önce yapılması lazım. Oradaki, daha önceden işletilen gümüş madeni ocakları yine belki o günkü şartlara göre dizayn edilerek turizme kazandırılabilir.

Tabii, Gümüşhane’nin bu kadar güzelliği varken hepimiz onu, bu kürsüden Dipsiz Gölü’yle, definecilerle tanıdık. İşte, o göl tekrar eski hâline getirilmeye çalışıldı ama binlerce yıldır hiç formunu bozmayan göl, bugün maalesef “göl” olmaktan çıktı.

Yine aynı şekilde, tabii, Gümüşhane bir memur şehri. Bugün, üniversiteler kapalı olduğu için, üniversite öğrencileri Gümüşhane’de olmadığı için esnaf her zamankinden daha fazla sıkıntı yaşıyor. Yani daha çok memurların, askerî garnizonlara dışarıdan gelenlerin ve üniversite öğrencilerinin Gümüşhane’nin ekonomisine çok ciddi katkıları var; onlar da olmadığı için ciddi sorunlar yaşıyoruz.

Biz şu olsun istiyoruz: Yani Gümüşhane bir model şehir olsun. Onunla ilgili araştırma önergesini buradan hep beraber kabul edeceğinizi ben ümit ediyorum. Niye? Bugün genel seçimlerde Cumhur İttifakı’nın bir partisine yüzde 75 oy vermiştir, yerel seçimlerde diğer üyesine de yüzde 80 oranında oy vermiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Hem Gümüşhane bir model olur, hep beraber Gümüşhane’nin sorunlarını burada tartışma fırsatımız olur diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yaşar.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Erol Katırcıoğlu. Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli vekiller, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İYİ Partinin Gümüşhane ilimizle ilgili verdiği önergenin gerçekten sadece Gümüşhane ilimizle ilgili olarak değil, esasında bütün başka diğer Anadolu şehirlerimiz için de aynı şekilde geçerli olduğu kanaatindeyim. Yani şunu demek istiyorum: Gümüşhane’de ekonomiyle ilgili rastladığımız sorunların aslında diğer başka şehirlerimizin de sorunları olduğunu görüyoruz.

Değerli arkadaşlar, Covid hastalığının sonuçlarıyla ilgili olarak büyük bir bilinmezlik var ama pandemi aynı zamanda ekonomik ve sosyal hayata ilişkin çok önemli etkiler üretti ve biz henüz bunları tam olarak bilemiyoruz. Ama şimdi Gümüşhane’de sorunları değerlendirmeye kalktığımızda... Mesela, biz, bir zamandan beri partimizin iş ve aş buluşmaları vesilesiyle Anadolu’da çeşitli şehirleri dolaşıyoruz, o şehirlerdeki özellikle ekonomik aktörlerin kurumlarıyla görüşmeler yapıyoruz, toplumla görüşmeler yapıyoruz, sorunlarını öğrenmeye çalışıyoruz ve dolayısıyla da nasıl çözüleceğiyle ilgili değerlendirmelerde bulunuyoruz.

Değerli arkadaşlar, böyle baktığımız zaman görüyoruz ki esasında pandemi ülkedeki ekonomik sorunların daha yapısal olanlarını öne çıkaran bir etki üretiyor yani daha önce çok görmediğimiz veya en azından ilişkilendiremediğimiz sorunların, esasında yapısal olarak var olan ekonomideki sorunların daha görünür hâle gelmesini görmemek mümkün değil.

Birkaç örnek vereceğim, bunlardan bir tanesi şu: Mesela, Gümüşhane’ye ne tür sorunları var diye baktığımızda öyle görülüyor ki bir kere belli başlı üretim faaliyetlerine bağımlı hâle gelinmiş durumda yani tıpkı Türkiye ekonomisinin çarklarının çevrilebilmesi için ithalata nasıl bağımlı hâle gelinmişse benzer bir şekilde bu şehir ekonomilerinin kendi dinamiklerine baktığımızda, bu dinamiklerin içinde belli başlı, bir anlamda “tek ürün, tek faaliyet” gibi diyebileceğimiz alanlara kısılmış durumda. Bunlardan bir tanesi, mesela, Van’da gördüğümüz Kapıköy Gümrük Kapısı, İran’dan gelen turistlerle ilgili olarak şehirde büyük bir ekonomik faaliyeti nasıl ortaya çıkarıyor ise ve kapı kapılı olduğu için de şimdi bir çöküntü yaşanıyor ise... Mesela, benzer bir şekilde baktığımızda, Gümüşhane’de de özellikle üniversitelerin kapalı olmasının ve üniversite gençliğinin toplam nüfus içindeki payının yüksek olmasının bir anlamda benzer bir etkiyi ürettiğini görüyoruz.

Daha çok söyleyeceklerim vardı ama sürem bitti.

İyi günler. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Turan Aydoğan konuşacaktır.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Zigana’dan Harşit’e, Örümcek Ormanları’ndan Köse, Kelkit’e kadar karıncayı incitmeden, haramda gözü olmadan yaşayan Gümüşhane halkına buradan selam olsun.

İktidar partisine olağanüstü bir oy desteği verip bu kadar ihmalle baş başa bırakılan Gümüşhane halkına bu selamın ötesinde şunu söylüyorum: Merkezî iktidarı biz aldığımız gün en çok sizinle ilgileneceğiz çünkü oy verdiğiniz iktidar sizi ötekileştirmiş hâlde, sizinle ilgilenmiyor, siz pozitif ayrımcılığa uğratılması gereken yerdesiniz bizim açımızdan, en çok sizinle ilgileneceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)

NAZIM MAVİŞ (Sinop) – Önce İzmir’le ilgilen.

TURAN AYDOĞAN (Devamla) – Bunun örneklerini sayayım ben buradan: Gümüşhane’nin birçok köyünde yol ve su sorunu var. En son Günyüzü köyünde su ulaştırma ve depolama işini merkezî idare uzun süredir yapmadığından dolayı Günyüzü köyü halkının imece çalışması, Tirebolu Belediyemizin desteği ve İstanbul Büyükşehir Belediyemizin olağanüstü desteğiyle oranın su sorunu şu anda çözülmüş vaziyette. Her yere değeceğiz, elimiz her yere ulaşacak; Gümüşhane bizden başka hizmetleri de beklesin. Nasıl ki bütün belediyelerine -bir tek belediyesi bize ait olmamakla beraber- İstanbul’dan kalkıp gidip “Ne ihtiyacınız varsa karşılamaya hazırız.” dediğimizde bir partinin genel merkezinden “‘İhtiyacımız yok.’ deyin.” demelerine rağmen elimiz Gümüşhanelilerin elindedir, yüreğimiz Gümüşhanelilerin yüreğindedir.

Soruyorum: Gümüşhane’nin “Erzincan-Gümüşhane-Trabzon hattı” diye tanımlanan, yetmiş yıldır yılan hikâyesine dönmüş, yirmi yıldır Gümüşhaneliyi sömürdüğünüz tren hattıyla ilgili, demir yoluyla ilgili çıkın, bir açıklama yapın. Yapılacak mıdır, yoksa hattı kaydırılmış mıdır?

Yine, Gümüşhaneli çiftçinin elinde kalmış 600 ton patates, nohut, fasulyeyle ilgili ne yaptınız? Plansız tarım uygulamalarınızın sonucu çiftçi ürettiğiyle baş başa kaldı. İstanbul Büyükşehir Belediyemiz, yine yasaların elverdiği ölçüde, Tarım Kredi Kooperatifleri olan yerlerden alımlar yaparak Gümüşhanelilere destek olmaya çalışıyor.

Gümüşhaneliler yanınızdayız. Sanmayınız ki bu iktidar sizin oylarınızla inşa ettiği o Külliye’deki camekânın içerisinden sizi görmezden geldiği süre içerisinde, biz sizi unutacağız. Daha çok yanınızda olacağız, daha çok sizinle beraber olacağız.

Kentin içerisinde esnaf sıfırlanmış. Gümüşhane millî gelirden en az pay alan il. Ortalama geçim kaynağı asgari ücretle, işsizlik had safhada, doğrudan ya da dolaylı istihdam yaratacak hiçbir yatırımınız yok. İnsanın biraz yüzü kızarır. Oy deposu hâline getirdiğiniz yerlere sırtınızı dönmeniz bizim açımızdan bir avantaj değildir, biz oyunu aldığınız insanlara hizmet götürmenizi istiyoruz ama götürmediğiniz her hizmetin, merkezî idareye rağmen, yerel yönetimlerimizle beraber, engelleseniz de takipçisi olacağız. Gümüşhane halkının da Gümüşhane gibi yerlerin de yanında olacağız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Cihan Pektaş.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti grup önerisi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Gümüşhane kamu yatırımlarında nüfus başına en fazla yatırım alan ildir. Toplam 17 milyar lira yatırım yaptık, özellikle tarım ve ulaşım sektörlerinde çok büyük yatırımları hayata geçirdik. Sayın Bedri Yaşar ağabeyimizin Gümüşhane Milletvekili olduğu dönem de dâhil olmak üzere 2002’ye kadar sadece 2 gölet inşa edilmiş ve toplam 3 bin dekar arazi sulamaya açılmıştı. Bugün itibarıyla 23 baraj ve göleti bitirdik, 21 baraj ve göletimizin inşaatı devam ediyor. Yaklaşık 200 bin dekar araziyi kapalı sistem olarak bitirdik ve sulamaya açtık, 250 bin dekar arazinin ise sulamalarını inşa edeceğiz. Gümüşhane artık barajlar ve göletler şehri olarak anılmaya başlandı. Projelerimiz bittikçe tarımsal hasılamız da artmaktadır. 2002 yılında 138 milyon lira olan tarımsal hasılamız 2019 yılında 1,1 milyar liraya ulaştı, yüzde 700’lük bir artış sağladık. Hedefimiz yıllık tarımsal hasılayı 5 milyar liraya çıkarmak. Gümüşhane’yi Doğu Karadeniz Bölgesi'nin gıda üretim üssü hâline getireceğiz. 2002 yılında çiftçilerimize verilen tarımsal destek 1 milyon 500 bin lirayken bugün 31 milyon liraya ulaştı.

Gümüşhane’nin en önemli ihtiyaçlarından biri çevre yolu meselesiydi. Tamamı tüneller ve viyadüklerden oluşan 11 kilometre uzunluğundaki yol 2018 yılında hizmete açıldı ve şehrin trafiği rahatladı. 33,7 kilometre tüneli bitirip hizmete açtık. Zigana Tüneli’mizi, inşallah, önümüzdeki yıl hizmete açacağız. Gümüşhane-Bayburt yolundaki Vauk Tüneli ve Gümüşhane-Kelkit arasındaki Pekün Tüneli’mizin inşaatları devam ediyor. Tersun Tüneli'nin proje çalışmaları ise hâlen devam etmektedir. İnşaatlarımız bittiğinde toplam tünel uzunluğumuz 82,5 kilometre olacak, aynı zamanda bir tüneller şehri olacağız. Gümüşhane-Bayburt Havalimanı’mızın inşaatının yüzde 81’i tamamlandı, önümüzdeki yıl hizmete girecek. Erzincan-Gümüşhane-Trabzon Demir Yolu Projesi’nin proje çalışmaları devam ediyor, en son geçtiğimiz günlerde Trabzon’dan Sayın Cumhurbaşkanımız tekrar bunu ilan etti.

Turizm sektörüne yönelik tabiat parkları yaptık. Tomara Şelalesi ve Cam Seyir Terası, Torul Kalesi ve Cam Seyir Terası, Karaca Mağarası, Limni Gölü Tabiat Parkı, Örümcek Ormanları ve Çağlayandibi Şelalesi Tabiat Parkı’mız 2019 yılında 500 bin yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırladı. Süleymaniye Kayak Merkezi'ni yapmak için çalışmalara başladık. Gümüşhane’mizin turizm potansiyeli oldukça yüksek, inşallah bir turizm şehri olacağız.

Önergede belirtilen çağrı merkezimiz kapatılmadı, pandemi dolayısıyla evden çalışma sistemine geçildi. 220 personel evden çalışıyor, 70 personel ise fiziki mekânda çalışmalarını sürdürüyor.

Pandemi Gümüşhane’mizdeki esnafımızı da etkiledi. Özellikle üniversitemizde yüz yüze eğitimin olmaması esnafımız için sıkıntı oluşturdu. Sosyal Koruma Kalkanı çerçevesinde her türlü destek esnaflarımıza veriliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CİHAN PEKTAŞ (Devamla) – Bütün bu çalışmalar dikkate alındığında bir Meclis araştırmasını gerekli görmüyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Pektaş.

 

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, İYİ Parti grup önerisinin oylamasından önce bir yoklama talebimiz var.

BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisinin oylamasını yapacağım ama öncesinde bir yoklama talebi vardır, onu karşılayacağız.

Sayın Altay, Sayın Biçer Karaca, Sayın Aydın, Sayın Özdemir, Sayın Şeker, Sayın Şahin, Sayın Tüzün, Sayın Gürer, Sayın Kılınç, Sayın Demirtaş, Sayın Şevkin, Sayın Sümer, Sayın Aydoğan, Sayın Kadıgil, Sayın Tığlı, Sayın Aydınlık, Sayın İlhan, Sayın Arı, Sayın Tarhan, Sayın Bakan.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.56

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.16

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

 

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- İYİ Parti Grubunun, 18/3/2021 tarihinde Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve arkadaşları tarafından, Gümüşhane ilinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Mart 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – İYİ Parti grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

2.- HDP Grubunun, 23/3/2021 tarihinde Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin yaratacağı sorunların araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Mart 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

23/3/2021

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 23/3/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                Hakkı Saruhan Oluç

                                                                                          İstanbul

                                                                                 Grup Başkan Vekili

Öneri:

23 Mart 2021 tarihinde Siirt Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından (12240 grup numaralı) İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin yaratacağı sorunların araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 23/3/2021 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Tulay Hatımoğulları Oruç. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi 2011’de imzalandı, 1 Ağustos 2014’te de Türkiye’de yürürlüğe girmişti. İktidar bu sözleşmenin gerekliliklerini ne yazık ki hiçbir şekilde yerine getirmedi ama bunlarla tabii ki yerine getirmemekle yetinmediği gibi, bu sözleşmeyi feshetmek için de gece gündüz uğraştı, çalıştı ve Resmî Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Türkiye’nin bu sözleşmeden çekildiğini söylüyorlar. “Söylüyor”un altını özellikle çiziyorum, buna birazdan değineceğim.

(Uğultular)

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, biraz sessiz lütfen, çok uğultu var.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) – Nedir İstanbul Sözleşmesi? İstanbul Sözleşmesi, Türkiyeli kadınların uzun soluklu mücadelesi sonucunda elde edilmiş olan önemli bir kazanımdır. Kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, kadınların her türlü şiddetten korunması, kadınlara yönelik şiddetin faillerinin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılmasıyla ilgili olarak devletin yükümlülüklerini tanımlar, hatırlatır. Sözleşme, psikolojik şiddet, ısrarlı takip, zorla evlendirme, kadın sünneti, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, fiziksel şiddet, taciz, tecavüz, cinsel şiddet ve bütün bu şiddet türlerini önlemeye dönük olan bir sözleşmedir. Yani bu sözleşme, erkek şiddetine son vermek için çok önemli, muazzam bir yol haritasıdır. Bu sözleşme, şiddete karşı sistematik bir mücadelenin adım adım nasıl örüleceğini çok açık bir biçimde ifade etmektedir, toplumun çok önemli bir çoğunluğunun “Evet.” dediği bir sözleşmedir. Bugün referandum yapılsa İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili, bu toplumda yüzde 90’ın üzerinde bir kesim “Bu sözleşme uygulanmalıdır.” şeklinde fikir belirtir. Ve tabii ki biz şunu iyi biliyoruz ki, bu sözleşmeyle çeşitli sebeplerden dolayı uğraşılmaktadır. Nedir bu sebepler? Tarih boyunca mücadele eden, haklarını dişiyle tırnağıyla kazıyarak kazanmış olan kadınların kazanımlarını ortadan kaldırmayı hedefliyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğini yani kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasıyla ilgili olarak bu ülkede bir değişim ve dönüşüm yaşanmasını engellemek istedikleri için bu sözleşmeyi feshediyorlar. Türkiye'de her Allah'ın günü 2-3 kadın yaşamını kaybetmektedir, erkeklerin işlemiş olduğu cinayetlerde -kadın cinayetlerinde- kadınlar katledilmektedir. Böylesi bir ülke atmosferi içindeyken biz, İstanbul Sözleşmesi uygulanmalıyken hatta daha fazlası yasalarla güvence altına alınmalıyken, yargı bu konuda çok önemli görevleri yerine getirmeliyken ne yazık ki bu iktidar bu sözleşmeyi feshetmeyi yeğliyor. Cumhurbaşkanı diyor ki: “Bu sözleşmede muhafazakâr camianın rahatsız olduğu hükümler var. Eleştiriler duyuyorum.” Bu sözleşmenin imzalanmasında Türkiye kadın hareketinin ki bunların içinde muhafazakâr kadınlar da vardı bu mücadeleyi veren… İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlüğe girmesi için sadece ve sadece -sizlerin kafasındaki tanımıyla yani iktidarı kastederek söylüyorum- belli bir kesim değil, bu ülkede mütedeyyin kadınlar da muhafazakâr kadınlar da bu konuda mücadele verdiler ve elbette Türkiye kadın hareketinin bir bütün olarak ve onun yanı sıra Kürt kadın hareketiyle birlikte verdikleri mücadelenin sonucudur İstanbul Sözleşmesi. Tek adam rejiminin İstanbul Sözleşmesi ve LGBTİ+’larla bu kadar uğraşmasının net bir sebebi var: Kimine göre gündem değiştirmek, doğrudur; kimine göre belli bir kesimin oyuna talip olmak, bu da doğrudur ama en doğrusu ve daha da doğru olanı, 2023 vizyonunda sözüm ona 94 ruhuna geri dönüş yani millî görüş gömleğini kostüm zannedip yeniden giymeye tevessül etmek yani 2023 vizyonunda şeri bir anayasanın yollarını döşemek. İşte bu sebeple İstanbul Sözleşmesi’yle bu kadar ciddi bir biçimde uğraşılmaktadır.

“Kadın-erkek eşitliği fıtrata aykırıdır.” Cumhurbaşkanının sözü. Bize göre ise adalet terazisi bozuk olan iktidarın bu konuda söyleyecek hiçbir sözü yoktur. Biz şunu çok iyi biliriz ki, adaletin fıtratında kadın-erkek eşitliği vardır ve önemlidir.

Cumhurbaşkanının yetkileri Anayasa’nın üstünde değildir, bunu asla kabul etmiyoruz. Kadınlar hakkını asla ve asla bugüne kadar yedirmedi, bugünden sonra da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) – Bitireceğim.

BAŞKAN – Ek süre vermiyorum.

Teşekkür ederim.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım, konuşmacının AK PARTİ’yle ilgili, grubumuzla ilgili temelsiz iddialarını reddettiğimizi ifade etmek isterim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Kayıtlara geçmiştir.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) – Ben konuşmama buradan, tutanaklara geçsin diye…

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Söylediklerinin hiçbir doğru değil.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) – Hiç huyum değildir söz verilmediğinde devam etmek ama bu konuyla ilgili -söz konusu İstanbul Sözleşmesi olduğu için- buradan devam etmek istiyorum.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Söylediklerinin hiçbiri doğru değil.

BAŞKAN – Sayın Hatımoğulları Oruç, teşekkür ediyorum.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) – Cumhurbaşkanının yetkileri Anayasa’nın üstünde değildir, bunu kabul etmiyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Oruç.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) – Kazanımlarımızdan asla vazgeçmiyoruz, hiçbir erkeğin ve erkek egemen anlayışın sözleşmeyi ortadan kaldırmasına müsaade etmiyoruz.

BAŞKAN – Tulay Hanım, teşekkür ediyorum.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) – Sözleşme kadınlar açısından hâlâ yürürlüktedir.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Bu doğru değil, söylediklerin.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Neyi doğru ki yani!

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) – Mücadelemiz bu sözleşmenin uygulanması için olacak.

BAŞKAN – Sayın Oruç, lütfen… Sayın Oluç…

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) – Başı açık ya da kapalı bütün kadınlar olarak bizler, İstanbul Sözleşmesi’nin yaşam bulması için, uygulanması için mücadele etmeye devam edeceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Et, et, anca edersin!

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – PKK’yı anlat.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Seni atayacağız; Kandil’e gideceksin, sen anlatacaksın.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Anca gidersin!

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Sakin ol! Sakin ol!

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Otobüsle mi gidersin, neyle gidersin?

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen…

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Yakında otobüs durağında bekleyeceksin.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Sen gideceksin, sen!

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Ya, hiç yakışmıyor size, hiç yakışmıyor! Bir kadına böyle “Anca gidersin!” demek ne demek? Çok ayıp ya!

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – “Anca gidersin!” diyor, çok ayıp ya! Yazık ya!

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Sayın Muhammet Naci Cinisli. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

HÜDA KAYA (İstanbul) – Bu nasıl bir cürettir ya!

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Sen git FETÖ’den icazet al, ondan sonra git nereye gidiyorsan.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Ne dedim ya! Yeter ya!

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Haddini bil, haddini, haddini! Edepli ol!

HÜDA KAYA (İstanbul) – Burada kadına şiddeti konuşuyoruz. Bu yaptığınız tam bir şiddet!

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Yeter ya, gürültü yapma!

HÜDA KAYA (İstanbul) – Taciz ediyorsunuz!

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Kes sesini! Edepli ol!

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Haddini bil, gürültü yapma!

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – İstanbul Sözleşmesi’nin konuşulduğu bir esnada AKP sıralarından erkeklerin bize bu uygulamasını kınıyorum bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde. (HDP sıralarından alkışlar)

HÜDA KAYA (İstanbul) – Burada bile tacizden vazgeçmiyorsunuz. Ahlaksızlık yaptınız. Bu kadar vurdumduymazlık olmaz yahu!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, hatip kürsüdedir.

Sayın Cinisli, buyurun.

İYİ PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

2011 yılında imzaya açılan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Türkiye öncülüğünde İstanbul’da imzalandığı için “İstanbul Sözleşmesi” olarak anılıyor. Sözleşme, kadına yönelik şiddetin insan hakkı ihlali olarak sayılması ve şiddetle mücadele için kurumsal mekanizma öngörmesi bakımından önemli. Sosyal boyutu bulunan İstanbul Sözleşmesi aynı zamanda AK PARTİ iktidarında kadınların pamuk ipliğine bağlanmış hak ve güvenliklerini korumaya vesile olan 6284 sayılı Kanun’un kaynağı.

Sözleşmenin varlığı, Türkiye'nin ISO belgesine sahip kurumlar gibi yüksek bir standarda sahip olduğunu, üst ligde bulunduğunu kamuoyuna gösteriyordu. Sözleşmeden çıkış tarzı ve zamanlamasına bakınca görülüyor ki, AK PARTİ sözleşmeden çıkarak, ahlak ölçen, yeni ve acımasız bir ayrıştırma gayriciddiliğine, sorumsuzluğuna gidiyor. O zaman, sözleşmeyi imzalayanları hangi ölçeğe tabi tutmalıyız, bunu sormak isterim. Sözleşmenin feshedilme yöntemi ise sorumsuz ve keyfî yeni yönetim sisteminin, tahminlerin ötesinde ülkemizi hangi maceralara sürükleyebileceğinin bir kanıtı. Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesini hiçe sayan bir tavırla sözleşmeden çıkılması, tek bir kişinin keyfî kararlarıyla Türkiye'nin yönetildiğinin göstergesi, demokrasiden çok uzakta olduğumuzun da kanıtı. Sözleşmenin gece yarısı feshediliş yöntemi ve tarzı, aslında ülkemizi hangi maceralara sürükleyeceği belli olmayan bir yönetimin, milletimize ve Türkiye Büyük Millet Meclisine meydan okumasıdır; bunu şiddetle protesto ediyorum.

Türkiye Cumhuriyeti demokratik, insan haklarına saygılı, sosyal bir hukuk devletidir. Türk insanı demokrasiyi sevmiştir, geçmiş iki yüz yıla yaklaşan parlamenter geleneğine bağlıdır. Tekrar parlamenter sisteme geçilecektir. Tüm sayın milletvekillerinin bundan sonra görevi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onurunu, şahsiyetini, milletimizin namusunu korumak olmalıdır. Son günlerdeki kararlardan anlıyoruz ki devlet yönetilemiyor, parti idare edilmeye çalışılıyor.

Kadınların pamuk ipliğine bağlanmış haklarına göz dikebilecek duruma gelinmiş olması bile AK PARTİ’nin düşmüş olduğu aczi gözler önüne seriyor. Bununla birlikte, hesap vermek isteyen Merkez Bankası Başkanını kovan, hesap veremeyen bir yönetimin artık ülke yönetme iradesi kalmamıştır. Ülkemize daha büyük zararlar verilmeden derhâl seçime gidilmesini İYİ Parti olarak talep ediyoruz.

Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Suzan Şahin.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

(CHP ve HDP sıralarından “İstanbul Sözleşmesi yaşatır!” yazılı pankart açılması)

CHP GRUBU ADINA SUZAN ŞAHİN (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz yıl 408, 2021 yılının ilk üç ayında 82 kadın cinayeti işlenmiş durumda. Son on yılda 3.247 kadın, erkek şiddetiyle hayatını kaybetti. Size göre güller açıyor. Bu ülkede kız çocuğu ve kadın olmak dayakla, şiddetle, taciz, tecavüz hatta ölümle burun buruna yaşama korkusu oldu. Böylesi bir ortamda kadınların yaşam reçetesi olan İstanbul Sözleşmesi’nin AKP ve saray rejiminin gece yarısı operasyonuyla Anayasa’mıza ve uluslararası insan hakları mevzuatına aykırı olarak tek taraflı feshedilmesi, kadına yönelik şiddete göz yummaktır, kazanılmış haklara tecavüzdür, kadınlara ihanettir; vazgeçin. (CHP sıralarından alkışlar)

Uluslararası hukukta şiddetin, kadın-erkek eşitsizliğinin ve kadınlara karşı yapılan ayrımcılığın bir sonucu olduğunun vurgulandığı ilk sözleşme İstanbul Sözleşmesi’dir. Bu çatı altında oy birliğiyle kabul edilmiştir. Niye çekiliyorsunuz, çelik çomak oyunu mu bu? Ancak yedi yıl yürürlükte kalan sözleşme ve sözleşmeye dayalı 6284 etkin bir şekilde uygulanmadı. Etkin uygulanmayışı bu alanda görevli kamu çalışanlarının ihmalleri yetmezmiş gibi sürekli karalama kampanyaları yürütüldü, yargı organlarını da etkileyerek adaletin tesisi engellendi. Sözleşmede yer alan “toplumsal cinsiyet” kavramı ve “eşitlik” ilkesini millî değerlere aykırı gibi gösterenlerce yürütülen bu kampanyalar İstanbul Sözleşmesi hükümlerini çarpıtarak kendisine dayanak yarattı.

Metropoll’ün anketinde halkın yüzde 64’ünün feshini onaylamadığı İstanbul Sözleşmesi gerçekten etkili bir şekilde uygulanmış olsaydı ne olurdu? Defalarca şikâyet etmesine rağmen öldürülen Ayşe Tuba Arslan; çocuğunun gözü önünde “Ölmek istemiyorum.” diye haykıran Emine Bulut; yakılarak, üstüne beton dökülerek, bir varil içerisinde ormana gömülmüş hâlde bulunan Pınar Gültekin yaşıyor olacaktı. Tedbir ve eksiklikleri gidermek yerine, kadınları koruyan uluslararası hukuk normlarına göre düzenlenmiş sözleşmeyi feshetmek midir devletin vatandaşı koruması? İlk imzacı olmakla övündüğünüz, şerh bile koymadığınız sözleşme bugün sizi neden rahatsız ediyor? Bu sözleşmeden çekilmeyi kadınlar istemedi, peki kim istedi? (CHP sıralarından alkışlar)

Başından beri söylemiştik, söylüyoruz, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi demek demokrasiden uzak, tek kişinin iki dudağı arasında yaşamak demektir. Hukuk devleti yok, Parlamento işlevsiz, yargı taleple işliyor, demokrasi ve eşitlik yok, yasa ve Anayasa tanınmıyor ama gel gör ki kibir ve ego sonsuz. Çok sürmeyecek, sandıkla sizi göndereceğiz, biz bunları yeniden tesis edeceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)

Bir kez daha dile getiriyoruz:

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SUZAN ŞAHİN (Devamla) - AKP ve saray rejiminin hedef hâline getirdiği İstanbul Sözleşmesi’nin her satırında, etkin uygulanmadığı için…

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Şahin.

SUZAN ŞAHİN (Devamla) - …bugün hayatta olmayan binlerce kadının hayatı var. Yedi yıldır anlatılamayan sözleşmeye karşı çıkışlar erkeklerin mağdur olması, boşanmaların artması, Türk gelenek ve ahlak kurallarına aykırı olduğunun savunusu yapılıyor.

BAŞKAN – Sayın Şahin, teşekkür ediyorum.

Sayın Şahin, süreniz tamamlandı.

SUZAN ŞAHİN (Devamla) – Oysa İstanbul Sözleşmesi diyor ki: “O çok kutsadığınız aile içinde, kadınlar eşit bir yaşama sahip olmalı, şiddetten korunmalıdır.”

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Hâlâ kutsuyoruz aileyi. Aile hâlâ kutsal.

BAŞKAN – Sayın Şahin…

Suzan Hanım, lütfen…

SUZAN ŞAHİN (Devamla) – “Şiddeti önle, şiddete uğrayanı koru, şiddetin failini yargıla. Şiddeti önleyecek politikalar geliştir.” (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Şahin… Sayın Vekilim…

SUZAN ŞAHİN (Devamla) – Sorarım size, bu 4 temel görevin hangisi aile değerine aykırı? (CHP sıralarından alkışlar)

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Aileyi kutsamaya devam edeceğiz.

BAŞKAN – Sayın Şahin…

SUZAN ŞAHİN (Devamla) – Daha başımıza neler gelecek? Tek kişi nelere karar verecek? (CHP sıralarından alkışlar) Ne yapacaksınız bundan sonra?

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Dünyada örneği yoktur.

BAŞKAN – Sayın Şahin, süreniz doldu.

Sayın Şahin, ara vermek zorunda kalacağım, sizi kürsüde bırakmak istemiyorum, lütfen.

SUZAN ŞAHİN (Devamla) – Kadınların kazanılmış haklarına saldırılarınızın, tehditlerinizin sınırı ne olacak? Sırada ne var, merak ediyoruz. Şiddet gördüğü için karakola şikâyette bulunan kadınlara “Git evine, sabret.” mi diyeceksiniz? (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Şahin, süreniz doldu.

Sayın Şahin, lütfen…

SUZAN ŞAHİN (Devamla) – Beyaz pantolon giydi diye, yandan güldü diye verilen tahrik indirimlerinde yok saydığınız kadınların beyanını değil, erkek adaletini mi esas alacaksınız? (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Şahin… Sayın Şahin…

SUZAN ŞAHİN (Devamla) – Küçük erkek azınlığın mutluluğu için ve koltuğunuzu korumak için Medeni Kanun’u, hayıflandığınız yoksulluk nafakasını mı kaldıracaksınız?

BAŞKAN – Sayın Suzan Şahin, rica ediyorum, lütfen.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Sayın Başkan, lütfen…

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Basın açıklaması yapmıyorsun.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Biraz tahammül…

SUZAN ŞAHİN (Devamla) – Kadınların dilekçeyle başvurduğu KEFEK’i, 6284 sayılı Yasa’yı, Anayasa’nın 10’uncu maddesindeki eşitlik ilkesini de mi kaldıracaksınız? (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Şahin… Sayın Şahin…

SUZAN ŞAHİN (Devamla) – Cinsel suçları tanımlayan CEDAW’dan, çocuk istismarıyla mücadele eden Lanzarote’den de mi çekileceksiniz?

BAŞKAN – Sayın Şahin, yaptığınız doğru değil, lütfen.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Doğru, doğru, vallahi doğru.

SUZAN ŞAHİN (Devamla) – İnsan haklarını yok sayan zihniyetinizle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni de mi askıya alacaksınız?

BAŞKAN – Sayın Şahin, yerinize rica edeyim, lütfen.

SUZAN ŞAHİN (Devamla) – Susmayacağız, susmuyoruz, korkmuyoruz, asla biat etmeyeceğiz. (CHP ve HDP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Fatma Betül Sayan Kaya.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

Lütfen, korsan bildiriye dönmesin Sayın Kaya.

(AK PARTİ kadın milletvekilleri tarafından fotoğraf gösterilmesi)

AK PARTİ GRUBU ADINA FATMA BETÜL SAYAN KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, AK PARTİ olarak sayısız devrimi gerçekleştiriyoruz. Kadınlarımız her alanda daha aktif ve öz güvenli olarak geleceğe yürüyor.

AYSU BANKOĞLU (Bartın) – Orta Çağ’a geri döndük, Orta Çağ’a, karanlık çağa.

FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) – AK PARTİ adalet ve hakkaniyet çizgisinin partisidir. AK PARTİ “Önce insan, önce hayat.” diyenlerin partisidir.

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Öyle mi?

FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) – AK PARTİ kadına, insana, hayvana şiddetin, şiddetin her türlüsünün karşısında yer almıştır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) AK PARTİ “Önce demokrasi, hukuk.” diyenlerin partisidir. Türkiye’nin en büyük sivil toplum hareketi AK PARTİ’dir. 5 milyonun üzerinde kadın üyesi olan AK PARTİ, bireyi, aileyi, kadını, erkeği hukuk dairesinde koruyan sonsuz düzenlemeler yapmıştır; bundan sonra da ihtiyaç duyuldukça yapacaktır. Dolayısıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiş olmamızı, kadını ve aileyi korumayacağımız, haklarını güvence altına almayacağımız şeklinde deklare etmek, bunu böyle dillendirmek asla kabul edilemez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – İster kabul edin ister etmeyin, iki günde 6 kadın katledildi.

FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) – AK PARTİ kadına karşı şiddeti sona erdirmek ve kadınlarımızın sosyal hayattaki yerini güçlendirmek için var gücüyle çalışıyor, çalışmaya da devam edecek. AK PARTİ’yi ilzam edenler, önce kendilerine boy aynasında baksınlar. (CHP sıralarından gürültüler) HDP milletvekilinin tecavüz olayı açığa çıkmasın diye mağdura şantaj ve tehditler yapılırken İstanbul Sözleşmesi ve kadın hakları savunucuları acaba neredeydiniz? (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) – Evlatlarını terör örgütü hain PKK’nın elinden almak isteyen annelere reva gördüğünüz… Gözümüzün önünde yaşanırken kadın hakları vurgunuz acaba neredeydi? (CHP sıralarından gürültüler)

(Hatip tarafından fotoğraf gösterilmesi)

FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) – Bu çocuklar henüz 13-14 yaşında kız çocukları, bu çocukların hiç mi hakkı hukuku yok? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu çocuklar İstanbul Sözleşmesi’nin hangi maddesine göre korundu? Bunların hakları hangi maddede saklıydı, söyleyin. HDP şiddet konusunda bize ders vermeye asla ve asla kalkmasın. (Gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, biraz sabır lütfen.

FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) – HDP önce şiddetle, terörle, nefretle arasına mesafe koysun. (HDP sıralarından gürültüler)

Bir çift sözüm de CHP’ye var. CHP kendi içerisinde kadına yönelik tacizler yaşanırken neredeydi? (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) – AK PARTİ bu ülkede toplumun her kesimini kucaklayacak millî ve manevi değerlerimizle ortaya koyacağımız aile…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kaya, teşekkür ediyorum, süreniz doldu.

FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) – Şunu şuradan haykırmak istiyorum, size bir tavsiyem var: Aranızdaki tacizcileri, tecavüzcüleri… (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Kaya, teşekkür ediyorum, sağ olunuz.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) - Utan, utan!

BAŞKAN - Arkadaşlar, biraz müsaade…

HÜDA KAYA (İstanbul) – Örgüt faaliyeti yapıyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yerlerinize oturun lütfen.

FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) – Dağa kaçırılan kız çocuklarını serbest bıraktırın. Diyarbakır Anneleri’nin gözyaşlarını görün artık. Rehin aldığınız o çocukları o eli kanlı katillerden kurtarın.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

HÜDA KAYA (İstanbul) – Hiç sözünüz yok! Konuşacak hâliniz bile yok!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, herkes yerine otursun lütfen.

AYSU BANKOĞLU (Bartın) – Sayın Kaya…

BAŞKAN - Sayın Bankoğlu, Sayın Kaya konuşmaya başladığından itibaren bağırmaya başladınız, ne dediğini bile dinlemediniz ki. Dinlemediğiniz şeyin neyine bağırıyorsunuz?

SUZAN ŞAHİN (Hatay) – Tarafsız ol Başkan, tarafsız!

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Dinlemeye gerek duymadık.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Altay, buyurun.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Sayın Başkan, tarafsız olun lütfen. Böyle yönetim mi olur?

BAŞKAN – Sayın Tiryaki, yönetim gayet iyi, sıkıntı yok.

Sayın Altay, buyurun. Sonra da Sayın Oluç’a söz vereceğim.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Tarafsız olun lütfen. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen yerlerinize oturun.

Değerli milletvekilleri, rica ediyorum, lütfen.

Sayın Altay, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

28.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, HDP grup önerisinin görüşülmesi sırasında Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in tutumuna ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, öncelikle bir tutumunuza dikkat çekmek istiyorum. Mecliste, tabii, sataşma olur, olacaktır ama biraz önce Sayın Aysu Bankoğlu’nun ismini zikrederek, ses tonunuzu da yükselterek bir okul müdürünün öğrencileri azarlaması gibi hitabınızı kabul etmemiz mümkün değildir. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Kayıtlara geçmiştir, teşekkür ediyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Zira Sayın Bankoğlu’nun yaptığı fiili biraz önce Hatay Milletvekilimiz Suzan Şahin konuşurken de AK PARTİ sıralarından bir arkadaşımız -ismini bilemedim- aynısını yaptı.

BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) – Biz öyle yapmadık, dinledik.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Aynısını yaptı.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Yok, yok, asla.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – O arkadaşımızla ilgili böyle bir tutum sergilemediniz.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Evet.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, tekrar altını çiziyorum, buranın düzenini sağlamak sizin mesuliyetinizde.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bunu yaparken lütfen…

BAŞKAN – Adaleti elden bırakmadan.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – ...burada oturan herkesin bu milletin bir temsilcisi olduğunu hatırlatmayı üzülerek gerekli görüyorum.

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, fotoğrafları kaldıralım lütfen.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Fotoğrafların ne suçu var?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bir daha milletvekillerimizin isimlerini zikrederek ve ses tonunuzu yükselterek… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Arkadaşlar, bir müsaade edin lütfen. Bakın, Sayın Grup Başkan Vekili konuşuyor.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bir daha oturumu yönetirken lütfen milletvekillerimizin ismini zikrederek ses tonunuzu yükselterek konuşmayın.

BAŞKAN – Zikretmeden mi konuşayım?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, ses tonunuzu yükseltmeyin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Siz de yükseltmeyin Sayın Altay, siz de yükseltmeyin.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Siz Başkansınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen karışmayın.

Sayın milletvekilleri, lütfen yerinize oturun, lütfen.

Arkadaşlar, müsaade edin…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – İki, sizi ayrıca biraz önce AK PARTİ sıralarından PKK terör örgütüne mensup…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – …terör örgütü üyelerinin resimleri açıldığında müdahale etmemek suretiyle PKK terör örgütüne hizmet verdiğinizi de itham ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Bu, son cümlenizi reddediyorum, reddediyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından gürültüler)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hâlâ da…

BAŞKAN – Müsaade edin efendim.

Sayın Oluç…

BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) – Yazıklar olsun!

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – HDP binasında kaybolan çocuklar bunlar.

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Tabii.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Nereden biliyorsun?

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Dağa götürülen çocuklar…

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Yalancı…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Terör örgütü üyelerinin resimlerini kaldırıyorlar.

BAŞKAN – Yani, Sayın Altay, beni sahaya çekmeye çalışmayın lütfen bu kürsüden.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ne alakası var? Ortada.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Ortada.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Resim kaldırıyorlar.

BAŞKAN – Yani konuşmak istemiyorum Sayın Altay.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Resim kaldırdılar.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Terör örgütünün resimlerini kaldırıyorlar, müdahale etmiyorsunuz.

BAŞKAN – Evet, Sayın Oluç, buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Süremi yeniden başlatır mısınız Sayın Başkan?

BAŞKAN – Evet, buyurun.

29.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, İstanbul Milletvekili Fatma Betül Sayan Kaya’nın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, aynı şeyleri daha önce de yaşadığımız için hani, ben hatırlatma yapmak istiyorum sadece.

Şimdi, bu, Adalet ve Kalkınma Partisinin taktiği. Nedir o? Cevap veremediğiniz bir konu olduğunda, politik olarak yerlerde süründüğünüz bir konu olduğunda, üstünü örtmek istediğiniz bir konu olduğunda ne yapıyorsunuz? Mesela, İstanbul Sözleşmesi’ni tartışıyoruz böyle, işsizliği tartışıyoruz böyle, atanmayan öğretmenleri tartışıyoruz böyle, Kaz Dağları’nı nasıl talan ettiğinizi tartışıyoruz böyle, yoksulluğu tartışıyoruz böyle, yolsuzluğu tartışıyoruz böyle. Cevap veremediğiniz konu oldu mu, en kolayını bulmuşsunuz ama halk bunu yutmuyor artık. Başlıyorsunuz “Törörö, törörö…” diye konuşmaya, geçin onları geçin. İstanbul Sözleşmesi’ni hukuken ve politik olarak nasıl feshettiğinizi savunun burada çıkıp.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın, son kez mikrofonu açıyorum.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bize sataşarak değil…

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Ya, siz her gün bize sataşıyorsunuz.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – …boynunuz dik bir şekilde çıkın savunun, savunabiliyor musunuz? Savunamıyorsunuz. Çünkü, siz de biliyorsunuz ki İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi kadınlara yönelik şiddet açısından büyük bir zafiyet yaratıyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ve sizin Genel Başkanınızın imzasıyla feshedildiği için siz bunu savunamıyorsunuz; savunamadığınız zaman da kolayına kaçıp dönüyorsunuz bize “Törörö, törörö…” Hadi canım oradan! Kadınlar, Türkiye’deki kadınlar bu yaptığınızı yutmaz, yutmaz, bunu bilin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul) - Yalan söylüyorsun.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesiyle kadına yönelik şiddetin ve cinayetlerin nasıl teşvik edildiğini herkes görecek ve kim yaptıysa bunun hesabını da hukukun önünde verecek elbette, politik olarak da. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, teşekkür ederim.

Sayın Akbaşoğlu, süreler birer dakikadır, sataşmadan süre isteyene.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Onlara ikişer dakika…

BAŞKAN - Son kez size iki dakika vereceğim.

Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – “Onlar” ne demek ya? “Arkadaşlar” de bari, çok ayıp.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Pardon, bir dakika… Arkadaşlarımız… Yani Grup Başkan Vekillerine verdiğiniz sürenin bana da verilmesini talep ediyorum.

BAŞKAN – Tamam, iki dakika zaten.

Buyurun.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Yeniden başlatırsak, istirham ediyorum.

BAŞKAN – Yeniden başlatalım, buyurun. Bir artı bir.

30.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Engin Altay ile İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikli olarak bizim grubumuz adına konuşan sayın milletvekilimiz hakikatleri ortaya koydu. Bu hakikatleri ortaya koyarken de değerli milletvekillerimiz bu söylemlerin gerçekliğini görsellerle de basına, vatandaşımıza gösterdi. PKK’nın küçük yaştaki kız çocuklarını alıp bir terörist hâline getirmesi…

HÜDA KAYA (İstanbul) – Ne alakası var?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – İstanbul Sözleşmesi buna mâni olamadı. “Siz bunlarla ilgili niye bir kınama getirmiyorsunuz?” diyenler… HDP üzerine aldı. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler) Demek ki PKK’yla ilgili her sözü üzerine alacak bir durum var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İkinci olarak, sayın milletvekilimiz dedi ki: “CHP’liler taciz ve tecavüz olaylarıyla ilgili kendilerinin örgütlerinde gündeme gelen hususlardan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Son kez, buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bir dakika oldu.

BAŞKAN – Son kez açıyorum.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın milletvekilimiz dedi ki: ”CHP kadına karşı saygılıysa, kadın haklarını, kadına karşı şiddeti telin ediyorsa önce kendi içinde meydana gelen taciz ve tecavüzcülerin kulağından tutup kapının önüne koyması lazımdı ama elinden tutup belediyeye koydular.” (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Yemiyor bu kadınlar, yemiyor!

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – İçinizdeki tacizcilere bak, tacizcilere!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – O sebeple herkes dönsün aynaya baksın ve kadınlarla ilgili pozitif ayrımcılığı yapan, kadına karşı şiddete sıfır tolerans ortaya koyan AK PARTİ’dir. Bundan geri adım atılmayacaktır, herkes bunu bilmelidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Arkadaşlar, müsaade eder misiniz?

Sayın Oluç, buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bize sataşma var efendim.

BAŞKAN – Söz talebiniz mi var? Yerinizden bir dakika söz mü istiyorsunuz?

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Evet.

BAŞKAN – 60’a göre bir dakika.

Buyurun.

31.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, Sayın Grup Başkan Vekili diyor ki: “HDP niye üstüne alındı?” Ya, Sayın Grup Başkan Vekili, siz kendi partinizin hatibinin HDP’ye adını vererek nasıl sataştığını dinlemediniz mi? Yani kürsüde konuşan kendi konuşmacınızı da dinlemiyorsunuz. Ben fotoğrafa itiraz etmedim, ben fotoğrafla ilgili konuşmadım. Ben dedim ki: “HDP” sözü geçti. Açın, tutanaklara bakın, konuşmacı HDP’ye sataştığı için cevap verdim. Dolayısıyla siz doğruyu savunmuyorsunuz, bakın, aynı yola başvuruyorsunuz. Evet çünkü söyleyecek lafınız yok. Olmadı mı “Törörö, törörö…” Budur, başka bir yolunuz yok sizin; çaresiz kaldınız, budur mesele. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Altay, yerinizden bir dakika...

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Efendim, ben sataşmadan... Sayın Akbaşoğlu, partimizin içinde tecavüzcüler bulunduğunu, tacizciler...

BAŞKAN – Sataşmadan iki dakika, kürsüden.

Sayın Altay, İç Tüzük’e uygun söz talebinde bulunduğunuz için de ayrıca teşekkür ediyorum.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklaması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Teşekkür ederim, sağ olun Sayın Başkanım.

Sizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Benim bu fotoğraflara itirazım var.

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Niye? Neden rahatsız oldunuz?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Meclis Genel Kurulunda AK PARTİ sıralarında PKK militanlarının fotoğrafları sergilenmiştir, ben bunu kabul edemem, ben bunu kabul edemem. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) – Onu ittifak ortağınız HDP’ye sorun!

ENGİN ALTAY (Devamla) – AK PARTİ Grubunda PKK militanlarının çekilmiş fotoğrafları kaldırılmak suretiyle PKK terör örgütünün propagandası yapılmıştır, bunu tutanaklara geçirmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) – HDP’ye sorun siz bunları, HDP’ye!

ENGİN ALTAY (Devamla) – Sayın Başkan, şimdi, Sayın Akbaşoğlu CHP içindeki tacizden, tecavüzden bahsedince; vallahi de billahi de Cumhuriyet Halk Partisinde bir kadına yönelik taciz, tecavüz, bildiği bir şey var da söylemiyorsa namerttir. Biz, bize intikal eden, taciz, tecavüzle itham edilen parti yöneticimizi, hem disipline verip partiden attık hem kulağından tutup savcının önüne attık, savcının önüne attık. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Amma insan önce bir aynaya bakacak; bırak kadına tacizi –onu da asla kabul etmeyiz ama- çocuğa tecavüze “Bir kereden bir şey olmaz.” diyen zihniyetten alacağımız ahlak dersi olamaz. (CHP, HDP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, buyurun.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)

BAŞKAN – Duyamıyorum arkadaşlar, müsaade edin...

Duyamıyorum Sayın Akbaşoğlu, biraz öne gelir misiniz.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Biraz evvel... (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar, gürültüler)

BAŞKAN – Arkadaşlar, müsaade edin…

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Grup Başkan Vekili biraz evvel grubumuzu itham ederek PKK’nın propagandasını yaptığımızı söyleyerek sataşmada bulundu.

BAŞKAN – Sataşmadan iki dakika, kürsüden.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikli olarak şunu söyleyeyim ki, bizim niçin bu materyalleri ortaya koyduğumuzu milletimiz çok iyi bilir, merak etmeyin. Kimin terörün yanında, kimin teröristlerin karşısında olduğunu millet biliyor, millet. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Biz de biliyoruz, ortaklarınızı biliyoruz.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Siz ne kadar gizleseniz de… Bak, şimdi, hem HDP hem CHP sıralarında bir sürü pankart var -onlarla ilgili materyalleri de lütfen- bunların da görünmez hâle gelmesi noktasında Sayın Başkanım, takdirinize sunuyorum. (CHP sıralarından gürültüler)

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Yazıklar olsun, yazıklar!

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Seni rahatsız mı etti? Seni rahatsız mı etti?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Başkanım, müsaade edin…

BAŞKAN – Arkadaşlar…

Sayın milletvekilleri, yaptığınız doğru değil.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Aynı şekilde, sonuç itibarıyla PKK’nın çocuk yaştaki…

Sayın Grup Başkan Vekili, buraya gelip şunu söylemeniz lazımdı: “PKK’yı lanetliyorum. O kız çocuklarının bu konuda orada bulunmasına vesile olan, Diyarbakır Anneleri’nin çocuklarının kaçırılarak oraya aracılık yapan herkesi lanetliyorum.” demeniz lazımdı; söylemeniz gereken bu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

HÜDA KAYA (İstanbul) – Kadınlara sahip çıkın, kadınlara!

SUZAN ŞAHİN (Hatay) – Kadınlardan korkuyorsunuz.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Sayın Grup Başkan Vekili, HDP’yle ilgili sözler mutlaka söyledi, PKK’yla ilgili de sözler söyledi. HDP Grubu olarak niye onlarla ilgili üzerinize aldınız; bunun cevabını sordum ben size.

Sonuç itibarıyla, burada eğer samimiyetiniz varsa kadınları “sizden, bizden” diye ayırmayın, bütün kadınlara yapılan taciz ve tecavüzlerin karşısında durun; ilkeli olun, ilkeli olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) – 2 zihinsel engelli çocuğa tecavüz edildi, sen ne konuşuyorsun ya!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Sonuç itibarıyla, biz, nereden gelirse gelsin, bütün taciz ve tecavüzlerin karşısındayız, kadınların haklarının yanındayız, kadına şiddetin karşısındayız. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – İstanbul Sözleşmesi’ni niye feshettiniz o zaman?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay.

Arkadaşlar, müsaade edin, bakın…

Arkadaşlar, bakın, grup başkan vekillerini duyamıyorum, lütfen…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bizi PKK’yı lanetleyememekle itham etmiştir. Çok ağır bir sataşmadır efendim.

BAŞKAN – Ağır mı?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ağır.

YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Ağır geldi tabii.

BAŞKAN – Buyurun, peki. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MELİHA AKYOL (Yalova) – Lanetle o zaman, kol kola yürüyorsun. Hadi CHP, ortağını hadi görelim.

3.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına ve CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri…

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Ortak sizin ortak, İstanbul seçimlerinde sizin ortağınızdı o.

BAŞKAN – Sayın Karaca, Grup Başkan Vekiliniz kürsüde.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Biliyorum efendim, biliyorum.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Yahu, Sayın Akbaşoğlu, insan biraz Allah’tan korkar. Şu kürsüde PKK terör örgütünü ben bin defa lanetlemiş adamım.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – CHP olarak…

YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Bir kere daha lanetle.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Lanetleyeceğim, başka bir şeyi daha lanetleyeceğim: PKK alçak hain terör örgütünü 100 kere lanetledim, bu 101 olsun. Lanetliyoruz. Ama ben şunu da lanetlemek istiyorum: PKK terör örgütünün kurucusuna elçi göndereni de lanetliyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Onunla masaya oturanı da lanetliyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Ondan seçimlerde medet umanı da lanetliyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Ondan referandumda medet umanı da lanetliyorum (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Teröristlerin cenazesine giden milletvekillerinizi de lanetleyin.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Ve Türk siyasetine HDP’den de önce PKK terör örgütünün başı için “Sayın Öcalan aldığı kellelerin bedelini ödüyor.” demek suretiyle şehitlerimize “kelle” diyeni de lanetliyorum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İlaveten, taciz, tecavüz, sapıklık yani birçok…

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) – Milletvekillerinizi de lanetleyin.

BAŞKAN – Sayın Vekilim, lütfen rica ediyorum.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Yani birçok partide böyle olaylar var.

YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Terör örgütlerinin cenazesine giden CHP milletvekillerini lanetliyor musunuz?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Yelda Hanım…

ENGİN ALTAY (Devamla) – Sayın Akbaşoğlu, hepsi kusur da Mersin Toroslarda olandan haberin var mı? Sayın Akbaşoğlu, kulağın da bende olsun cevap yetiştirirken. AK PARTİ Mersin Toroslar ilçesinde olanı benim burada zikretmeye terbiyem müsaade etmez. Bu tartışmayı devam ettirmek istersen hodri meydan! (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Bak, hiç konuşma, utanırsın bak, utanırsın.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan…

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, sırada Sayın Oluç var, size daha sonra döneceğim.

Sayın Oluç, buyurun, ne vardı?

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Utanırsınız, utanırsınız!

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Yaa, haberiniz yok!

BAŞKAN – Efendim, duyamıyorum.

Arkadaşlar, müsaade edin, bakın, duyamıyorum.

MELİHA AKYOL (Yalova) – Utanmaktan bahsetmeyin. Bence utanmaktan bahsedecek en son parti sizsiniz. Utanmak ve CHP…

YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – CHP’nin içinde utanılacak daha çok şey var. Sen kendi partine bak. İndir o parmağı.

BAŞKAN – Yelda Hanım, lütfen… Duyamıyorum, rica ediyorum sayın vekillerim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim?

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Biraz evvel Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili yine kürsüden “HDP’nin üstüne alınması” lafını ettiği için, aynı konuda 2’inci defa çarpıtma yaptı, cevap hakkımı kullanmak istiyorum.

BAŞKAN – “HDP’nin üstüne alınması” demedi.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Evet, dedi. Tutanaklara bakın Sayın Başkan.

BAŞKAN – Duymadım ama madem diyorsunuz, buyurun, size de sataşmadan söz vereyim. Ama bu alınganlıkları da bırakalım artık hakikaten, yani, böyle giderse bu iş bitmeyecek.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ara, ara Başkanım, ara.

BAŞKAN - Efendim, yok, aradan önce Sayın Akbaşoğlu’na söz vereceğim Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Verin, ben de isterim efendim. Sataşırsa biz de talep ederiz.

BAŞKAN - Sayın Akbaşoğlu’ndan sonra ara vereceğim.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Efendim, Akbaşoğlu Meclisi çalıştırmıyor, engelliyor.

BAŞKAN - Buyurun.

4.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın vekiller, bakın, burada ciddi bir meseleyi tartışmaya çalışıyoruz. Politik olarak taraflar elbette ki var; iktidar tarafı İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi doğrultusunda bir tutum aldı, muhalefet de bunun karşısında. Bu tartışma sürüyor epeydir, yapıyoruz da bunu, bu, sağlıklı bir tartışma fakat bu tartışmayı yaparken, bakın, günde 3 kadın öldürülüyor en az, bazı günler daha fazla oluyor. Her gün kadınların şiddet, taciz ve tecavüz sorunuyla ilgili çok açık ve net yaşadıkları var; bunları aslında hepimiz biliyoruz herhâlde, yani, öyle zannediyorum ki iktidar partilerinin grubundaki arkadaşlar da bunları biliyor. Mesele, bunu tartışıyoruz ve bu meselenin bu hâle gelmiş olmasını, “Nasıl üstesinden gelebiliriz?” bunu konuşuyoruz, bunu konuşmaya çalışıyoruz. Ve biz diyoruz ki: İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılarak, bu sözleşme feshedilerek… Bunun hukuken doğru olup olmadığı tartışması ayrı bir tartışma ama bunun politik olarak feshedilmesi bu kadınların yaşadığı sorunların aşılmasına mı hizmet eder yoksa daha kötü bir duruma gelmesine mi, bunu tartışıyoruz. Bunu tartışırken, bu konuyu konuşurken, bizim önergemiz tartışıldığı için sizin kalkıp da aynı teraneyi tekrar okumaya başlamanız doğru bir tutum değil. Ve biz bunun politik olarak çok zaaflı, çok çaresizlik durumu olduğunu söylüyoruz.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Siz niye rahatsız oluyorsunuz?

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – Gerçekten çaresizsiniz ve zafiyet içindesiniz.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – O zaman bırak!

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – Her konuyu konuştuğumuzda karşımıza “Törörö…” diyerek geliyorsunuz. Öyle değil, öyle değil!

YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) - Terörle arana mesafe koy! Terörle arana mesafe koy!

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – Siz eğer söylediklerimizin üstesinden gelebiliyorsanız, söylediklerimize cevap verebiliyorsanız konuştuğumuz konuyla ilgili vereceksiniz.

YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – O zaman terörle arana mesafe koy!

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – Öyle, sizin söylediğiniz her şeye bizim sizin kelimelerinizle cevap vermemizi beklemeyeceksiniz. Biz sizin söylediklerinizi tekrar etmek zorunda değiliz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – Konuşmak sizin yaptığınız gibi olmaz. Siz zaaflısınız, çok açık. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, Sayın Oluç, süreniz tamamlandı.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Ya, seni niye rahatsız ediyor o zaman?

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – “HDP” dediği için, “HDP” dediği için!

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Diyecek tabii…

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bakın, Sayın Komisyon Başkanı, sizin hatibiniz “HDP” dediği için ben cevap veriyorum, başka bir şey değil! Dinlemediyseniz konuşmacınızı, alın, tutanaklara bakın, böyle şey olur mu? Komisyon Başkanısınız bir de ya! Komisyon Başkanısınız, ayıp denen bir şey var; olur mu öyle şey? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Olabilir, Komisyon Başkanıyım ama…

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Olur mu öyle şey? Hayır! Bakın, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olmayı hak etmiyorsunuz.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Hadi!

BAŞKAN – Sayın Oluç, yerinize geçin lütfen.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Sen mi karar vereceksin?

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Evet, insan haklarını çiğneyen bir insansınız. Hadi oradan, hadi oradan!

(AK PARTİ ve HDP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN – Sayın Oluç, yerinize rica edeyim.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Seni oraya Grup Başkan Vekili yapanlara bir bak! Seni oraya Grup Başkan Vekili yapanlara bir bak!

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Buna müdahale yok mu?

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Hadi oradan! Kabadayılık yapma!

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, kürsüye gelmek istiyorum.

BAŞKAN – Grup Başkan Vekillerimizi kürsüye alabilir miyim lütfen?

(Grup Başkan Vekillerinin kürsü önünde toplanması)

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Allah senin belanı versin! Böyle şey var mı ya! Bir de İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olacaksın! Yazıklar olsun!

(AK PARTİ ve HDP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Ne dediğini duyuyor musun? Ne dediğini duydun mu? Ona müdahale yok mu?

ZAFER IŞIK (Bursa) – Herkes haddini bilecek!

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Ne dediğini duydun mu? Ne dediğini duydun mu?

(AK PARTİ ve HDP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Bu kadar saygısızlık olur mu ya? “Seni seçenin Allah belasını versin!” diyor. İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olacaksın ya! Yazıklar olsun ya! Seçmenlerimize beddua okuyorsunuz, oy verenlere beddua okuyorsunuz; hepsini size iade ediyoruz misliyle. Bir de İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olacaksınız.

(AK PARTİ ve HDP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – El sallama oradan, el sallama oradan! Kime parmak sallıyorsun sen?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Burayla ilgili işlem yapmanız lazım.

BAŞKAN – Buyurun, sataşmadan, kürsüden…

5.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri… (AK PARTİ, CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…

(AK PARTİ ve HDP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN – Siz devam edin lütfen.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – Bir dakika, siz bir sakinleşin.

BAŞKAN – Müsaade ediniz Sayın Akbaşoğlu.

Değerli milletvekilleri, lütfen yerlerinize oturun.

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, lütfen yerlerinize oturun.

(AK PARTİ ve HDP sıralarından gürültüler)

HÜDA KAYA (İstanbul) – HDP kadar taş düşsün başınıza, HDP kadar taş düşsün.

BAŞKAN - Arkadaşlar, müsaade edin...

Ben Sayın Çavuşoğlu’nun ne söylediğini duymadım ama bütün Grup Başkan Vekillerimiz aynı şeyi ifade ettikleri için sataşmadan az sonra Sayın Oluç’a söz vereceğim.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) – Tutanaklara bakın, tutanaklara bakın.

BAŞKAN - Sayın Akbaşoğlu, buyurun siz.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, tabii, herkes fikirlerini sakin sakin söyleyebilir, öncelikli olarak onu ifade edeyim ancak bizim milletvekillerimize, Komisyon Başkanımıza haksız bir şekilde ithamlarda bulunulunca cevabını da almak ve dinlemek durumundasınız. Siz kendiniz her türlü sataşmayı yapacaksınız, sonra da “Siz bize sataşmayın, bize cevap vermeyin.” diyeceksiniz.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Yo, ne alaka ya, ne alaka ya? Ne alaka, ne alaka?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Böyle demokrasi yok, böyle demokrasi yok! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KEMAL PEKÖZ (Adana) – Hakaret sataşma değildir! Sataşma başka, hakaret başkadır, bunu anlayacaksınız!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Evet, biz İstanbul Sözleşmesi’ni imzaladık; uygulamada görülen birtakım yanlışlıklar, aileyi ortadan kaldırmaya dönük...

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) – Ya, yalan söyleme o kürsüden! Yalan söylenecek yer değil orası ya!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - ...marjinal grupların bu konuda toplum değerlerini örselediğine ilişkin gelişmeler...

YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Hadi oradan! Hadi oradan!

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) – Niye imzaladınız? Niye oy birliğiyle geçirdiniz?

BAŞKAN – Sayın Kadıgil... Sera Hanım, lütfen...

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) – Yalan yok, yalansız!

BAŞKAN – Bakın, sesimi duyurmak için bağırmak zorunda kalıyorum, Sayın Altay alınıyor, lütfen...

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – Sonuçta, toplumda bu konuyla ilgili tartışmalar yapıldı ve bu tartışmalar neticesinde iç hukuk kurallarına ve uluslararası hukuk kurallarına uygun bir şekilde, altmış yıldır Türkiye’de uygulanan usule uygun bir şekilde, yürütme organı tarafından çekilme kararı verildi. Bunda en ufak bir problem yok.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) – İlk defa insan hakları alanındaki bir sözleşmeden çıkıldı, altmış yıldır böyle bir usul yoktu!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlar, burada PKK’nın lanetlenmemesi gündeme geldiğinde sizden lanetleme talebi milletin talebidir. Bunu ortaya koyma talebini dile getirmekten daha doğal ne olabilir?

Sonuç itibarıyla, ben ilkesel bir karar ortaya koydum, dedim ki...

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Toroslara gel, Toroslara! Tacize gel, tecavüze gel!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Taciz ve tecavüz nereden ve kime yapılırsa yapılsın biz bunun karşısındayız. (CHP sıralarından gürültüler)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Güzel, ya, ya... Bu doğru, şimdi doğru, şimdi doğru! Demin ne diyordun?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Ancak taciz ve tecavüz...

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Senin yerinde olsam yerin dibinde konuşurum, yerin dibinde!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Siz 20 tane olayın üzerini kapatma tutum ve davranışına girdiniz. Kulağından tutup kapının önüne konması gerekenleri elinden tutup belediyeye yerleştirdiniz. İşte, bu tutum ve davranışı biz kınıyoruz, bunu kabul etmiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – Buna dair eleştirimizi de getiriyor ve söylüyoruz, bu konuda ilkesel olun diyoruz.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan...

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Torosları açıklayın, Torosları! 7 yaşında, 9 yaşında 2 çocuk... Açıklayın onu, açıklayın! Yüzün kızarmıyor senin!

(AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN – Arkadaşlar, müsaade eder misiniz. Arkadaşlar, duyamıyorum; değerli milletvekilleri, rica ediyorum.

Evet, ne vardı Sayın Altay?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bizim, tacizcileri ellerinden tutup...

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Sizden öğrenmişler! 42 çocuğa tecavüzü de sizden öğrenmişler.

BAŞKAN – Sayın Karaca, bakın, Sayın Grup Başkan Vekiliniz konuşuyor, bağırıyorsunuz, ben duyamıyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Siz -bu arada bugün bir şey daha gördüm- AK PARTİ vekillerinin isimlerini niye öğrenmediniz şimdiye kadar?

BAŞKAN – Bilmiyorum, kusura bakmayın.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bilmiyorsunuz, evet!

SALİH CORA (Trabzon) – Maşallah, vekil sayısı çok.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bizim vekillerimize ismen hitap ediyorsunuz, onların Meclisin huzurunu bozduğunu çaktırmadan kamuoyuyla paylaşıyorsunuz. Nedense, herhâlde, isimlerini bilmiyorsunuz hiç birinin.

BAŞKAN – İsimlerini bilmiyorum, doğru söylüyorsunuz.

Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bilmiyorsunuz, ayıp ediyorsunuz! Bu, doğru bir tutum değil.

YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Bizde kadın vekil sayısı çok, ondandır.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – İkincisi: Bizim, tacizcileri ve tecavüzcüleri elinden tutup belediye meclis üyesi yaptığımızı itham etmek suretiyle...

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Belediyeye meclis üyesi değil, belediyeye personel...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – AK PARTİ’nin sayısı sizin 2 katınız olduğu için bilmiyor.

6.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Evet, bilmiyor, kesin! Hadi, birine ismen zikretsene!

BAŞKAN – Sayın Aydemir’i mi, Sayın Yelda Hanım’ı mı, Sayın Pakize Hanım’ı mı söylüyorsunuz, kimi söylüyorsunuz? Ama sayısal olarak kadın çok fazla olduğu için, burada biraz sıkıntı çekiyorum.

Buyurun.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Sayın Akbaşoğlu buraya geldi, “Toroslar” “Kemalpaşa” deyince bir normale döner gibi yaptı. Önce CHP’ye “taciz” derken şuraya geldi, iyi oldu aslında: “Kimden ve nereden gelirse gelsin, bunu kabul etmek mümkün değil." dedi.

SALİH CORA (Trabzon) – Kendinize bakın!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Önceden de söyledim, önceki konuşmamda da söyledim.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Önce öyle söylemedin, neyse.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Söyledim.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Şimdi, arkadaş, orta yerdeki kanunlar ve siyasi ahlak çerçevesinde, eminim, her partide bu tür olaylar olduğunda herkes bir şeyler yapıyor ama ben mesela, Mersin Toroslar’ı açmak istemiyorum, Kemalpaşa’yı açmak istemiyorum.

SALİH CORA (Trabzon) – Açsak rezil olursunuz siz ya, açsak rezil olursunuz!

ENGİN ALTAY (Devamla) – Şunun için: Bu konular açıldığında sizin de boynunuz, yüzünüz yere düşer. Bana söyle, de ki: Şu adam, tacizle ilgili bir yasal süreç başlamışken, böyle bir tacizci, yargılanırken belediyeye işe alınmış; söyle bana, söyle, ismini söyle. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ARZU AYDIN (Bolu) – Baskın, baskın!

ENGİN ALTAY (Devamla) – Böyle bir şey yapan şerefsizdir, bunu biri yapmışsa da Cumhuriyet Halk Partisinde işi olamaz, kim yaparsa yapsın olamaz. (CHP sıralarından alkışlar)

ARZU AYDIN (Bolu) – Teoman nerede Teoman, Teoman nereye gitti?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Ama sizin bu konudaki ayıbınız ve kusurunuz CHP’ye saldırarak örtülecek gibi değil, gibi değil. Niye değil? Bırak, kadından geçtim -o da kusur- siz neredeyse çocuğa tacize, çocuğa tecavüze “Bir kereden bir şey olmaz.” diyebildiniz, diyebildiniz! Bunun utancı size bin sene yeter, bin sene yeter. İstiyorsan konuşalım, bin sene yeter! (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

SALİH CORA (Trabzon) – Kim yaptı, kim yaptı? AK PARTİ’yle ne alakası var ya!

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Söyle kimmiş o?

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Vaka sayılarını indiremiyorsunuz, vaka sayılarını.

SALİH CORA (Trabzon) – Vaka sayısını açıklayın. Maltepe’den bahsedin.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Oluç, buyurun ne vardı? Sayın Oluç, kürsüye gelmiştiniz, sataşmadan mı söz istiyorsunuz?

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Evet.

BAŞKAN – Bizim yönetimimizde kimseye müsamaha yok; sadece, sataşma varsa…

Buyurun.

7.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu’nun yerinden sarf ettiği bazı sözleri sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın vekiller; Adalet ve Kalkınma Partisinin bazı yöneticileri ve vekilleri gerçekten çok ağır bir suç işliyorlar. Bakın, biz burada birkaç hafta evvel bunu konuşmuştuk, Genel Başkan Yardımcınız Mehmet Özhaseki o zaman yaptığı konuşmada HDP’ye oy verenler için “Allah onların belasını versin.” dedi ve biz bunu burada kınadık, tartıştık, eleştirdik.

SALİH CORA (Trabzon) – Çarpıttınız.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – Çarpıtmadık, her şey çok açık ortada. Sonra o düzeltmeye çalıştı, özrü kabahatinden büyük oldu, onu da düzeltemedi. Sonunda bu iş gazetelere manşet oldu, her tarafa yansıdı, herkes gördü, dinledi.

SALİH CORA (Trabzon) – Öyle bir şey söylemedi.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – Yani doğrudan doğruya HDP’ye oy vermiş olan 6-6,5 milyon seçmene ve onların ailelerine bela okudu sizin Genel Başkan Yardımcınız. Ben o zaman burada çıkıp demiştim ki: “Ya, bunu bir eleştirmeyecek misiniz, bir kınamayacak mısınız? Ya, bu uygun olmadı demeyecek misiniz?” diye. Demediniz, demediniz...

SALİH CORA (Trabzon) – Ama siz de üzerine yürüdünüz.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – Şimdi, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı burada bana sesleniyor -ve Sayın Başkan, bakın, temiz dile de davet etmiyorsunuz, temiz dile- “Seni Grup Başkan Vekili seçenlerin Allah belasını versin.” diyor; biraz evvel, burada dedi. (AK PARTİ sıralarından “Hayır, hayır!” sesleri, gürültüler)

PAKİZE MUTLU AYDEMİR (Balıkesir) – Öyle demedi!

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Yanlış!

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – Getirin, tutanaklara bakalım.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Demedi!

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – Tutanaklara bakalım o zaman.

REFİK ÖZEN (Bursa) – Yalan!

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Yanlış!

HÜDA KAYA (İstanbul) – Başkan, müdahale edin!

BAŞKAN – Arkadaşlar, müsaade edin…

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – Şimdi İnsan Hakları Komisyonu Başkanısınız siz. İnsan Hakları Komisyonu Başkanının yerinde oturup bana parmak sallaması, beni tehdit etmesi değil; tam tersine, insan haklarına riayet etmeyenleri, insan haklarını çiğneyenleri, insanlara bela okuyanları eleştirmesi ve kınaması gerekiyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bizim, İnsan Hakları Komisyonu Başkanından, hangi partiden olursa olsun, beklediğimiz budur, esas yapması gereken davranış budur ve bunu yapmıyor. Bunu söylemek istedim.

SALİH CORA (Trabzon) – İnsan Hakları Komisyonu Başkanımız hakkında…

BAŞKAN – Sayın Cora, müsaade edin lütfen.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan… (HDP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Çavuşoğlu, sataşmadan buyurun, iki dakika.

Arkadaşlar, müsaade edin lütfen.

8.- Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.

Şimdi, Sayın Oluç, bir kere şunu ifade etmem gerekiyor. Sizin burada benim ne söylediğimi duymadığınızı biliyorum.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Nasıl duymadım ya!

BAŞKAN – Bunu burada duymadım zaten de.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) – Evet.

SALİH CORA (Trabzon) – Ben duymadım.

KEMAL PEKÖZ (Adana) – Ne dedin?

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) – Ve siz duymadığınız bir şey üzerinden bir yargıya varıyorsunuz ama bu, size yakışıyor, size yakışıyor.

(AK PARTİ ve HDP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Ya, sen hakaret ediyorsun, kendine yakıştırıyorsun, utanmadan çıkıp oradan böyle savunuyorsun.

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) – Kusurunu düzelt!

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Dinle!

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) – Kusurunu düzelt!

BAŞKAN – Sayın Demirbağ… Sayın Şahin… Sayın Tin… Lütfen…

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) – İkincisi, siz buradan İnsan Hakları Komisyonunun bana yakışmadığını söylediniz, “Hakkınız değil.” dediniz. Sizin buna hakkınız da yok, haddiniz de yok! (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Yazıklar olsun!

ERDAL AYDEMİR (Bingöl) – Senin çok haddin var! Sana had bildirirler, had!

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) – Çünkü benim İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı olacağıma siz değil -kimin karar verdiğini- Sayın Cumhurbaşkanımızın karar verdiğini gayet iyi biliyorsunuz. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

Evet, doğru.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Nerede bu insanların iradesi?

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Diğer bir konu: “Buraya Grup Başkan Vekili yapılırken sizi kim yaptı?” diye sordum, bunun cevabını veremediniz.

ERDAL AYDEMİR (Bingöl) – Bizi halk yaptı, halk, halk!

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Bizde Recep Tayyip Erdoğan yok, bir kişi yok bizde, bizde demokrasi var, kurul karar verir.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Dolayısıyla, bakınız, tekrardan söylüyorum, benim İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı olma hakkım olup olmadığını, bununla ilgili olarak sizin söyleme hakkınız yok.

Teşekkür ediyorum, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Allah bugün size her şeyi söyletiyor; bugün, Allah söyletiyor her şeyi.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan…

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Oluç, sırada Sayın Akbaşoğlu var.

Arkadaşlar, sataşın sataşmayın bu son turdur, bundan sonra kimseye…

Sayın Akbaşoğlu, ne için söz istiyorsunuz, önce onu lütfen… (CHP sıralarından gürültüler)

Arkadaşlar, duyamıyorum, lütfen…

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – CHP Grup Başkan Vekili konuşmasında grubumuza ithafen, bizlere ithafen “Siz ‘Bir kereden bir şey olmaz.’ dediniz.” dedi tacizle ilgili.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Demedi mi?

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Dediniz.

BAŞKAN – Sataşmadan…

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

9.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna tekraren sataşması nedeniyle konuşması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ne bizden, grubumuzdan ne bakanlardan “Bir kere tacize uğramakla bir şey olmaz.” diyen yoktur, iftiradır. (CHP sıralarından gürültüler)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Tecavüz, tecavüz.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Sema Ramazanoğlu… Bu kadar olmaz!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Sonuçta, bu konuyla ilgili, Ensar Vakfında meydana gelen bir olaya atıfla ilgili bir mesele olmuştur ve bununla ilgili, Ensar Vakfı Başkanı da mağdurun yanında yer almak suretiyle, bu taciz, tecavüz olayında olan kişinin aleyhinde katılma sağlamıştır ve bu kişi beş yüz seksen yıl ceza almıştır.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Sema Ramazanoğlu’nun açıklamalarını okur musunuz?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - İşte, ilkesel tutum budur, budur.

Sonuçta, Özhaseki Bey de herhangi bir şekilde, asla, oy veren seçmenlere lanet okumamıştır.

KEMAL PEKÖZ (Adana) – “Oy verenlerin Allah belasını versin.” demedi mi?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Ben o gün, orada, tutanaklarda bunları beyan ettim, bakılabilir. Sonuçta PKK terör örgütü lanetlenmiştir.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Millet açlıktan ölüyor, açlıktan! Açlıktan ölüyor millet, oraya gelin, yoksulluktan ölüyor!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, bu konuda ben Sayın Grup Başkan Vekiline taciz ve tecavüzle ilgili, belediyeye sokulan kişiyle ilgili makaleyi biraz sonra takdim edeceğim. Bu konu basında çok yer aldı Sayın Grup Başkan Vekili, size takdim edeceğim, inşallah gereğini yaparsınız. Bizim eleştirimiz bu olaylar ortaya çıktıktan sonra tutum ve davranışlarınızda ilkesel hareket etme noktasında bir yaklaşım sergilemenize ilişkindir. Bu bağlamda, biz, eleştirileri ortaya koyduk ancak taciz ve tecavüzü “bizden veya değil” diye bir yaklaşım içerisinde hiçbir zaman sizin sözcüleriniz ele almamalı, ilkesel bir duruş sergilemeli diyorum, teşekkür ediyorum.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Yoksullukla ilgili bir şeyler söyle, yoksullukla ilgili! İntiharlarla ilgili bir şeyler söyle, iktidar partisisin!

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Başkanım, bir megafon verin locadan, bir megafon verelim!

BAŞKAN – Emredersiniz.

Evet, buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Akbaşoğlu kürsüde yaptığı konuşmada Partimizin taciz, tecavüz konularında ilkesel bir yaklaşım içimde olmadığını…

BAŞKAN – Evet, ilkesel davranmamakla suçladılar. Buyurun, sataşmadan. (CHP sıralarından alkışlar)

10.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine tekraren sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Akbaşoğlu’nun da bağlı bulunduğu partisinin tabii, doğal olarak Genel Başkanı, genel tutumunu biz biliriz. İşlerine geldiği gibi hayata ve olaylara bakarlar. Bir gün “bebek katili” dediklerine ertesi gün “sayın” derler, biz bunlara alışkınız.

Şimdi, taciz, tecavüz… Aslında Akbaşoğlu konuyu bir makule getirmişti, Torosları falan ben karıştırınca, “işte, her yerde olur, işte ortak tavır…”

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Alakası yok, alakası yok.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Şunu çok merak ediyorum: “Sizin tacizciniz iyi, bizimki kötü.” mantığı Türk siyasetinin başından beri içinde bulunduğu en büyük yanlış hâllerden biridir. Mesela, şimdi soruyorum: Bir hanımefendi, AK PARTİ Düzce il teşkilatında yönetici, parti teşkilatından başka yöneticiler tarafından tacize uğruyor… Torosları anlatmıyorum, anlatmaya utanıyorum Akbaşoğlu; uzatırsan anlatacağım.

YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Sizinkileri anlatın, daha heyecanlı oluyor.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Anlatın, hepsini anlatın.

YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Sizinkileri anlatın.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Partisinin diğer yöneticileri tarafından taciz edildiği iddiasıyla savcıya gidiyor; AK PARTİ Düzce il yöneticiniz, bir kadın, bir hanımefendi. Ve AK PARTİ’nin mahareti ne arkadaşlar, biliyor musunuz? Gizlilik kararı aldırmak. (CHP sıralarından alkışlar) Bu, AK PARTİ’nin bu konuya bakışını özetliyor.

Başka şey söylemiyorum, uzatmak istersen Toroslara geleceğim.

YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) – Denizli Milletvekilini niye ihraç ettiniz? Onu anlatsana, Denizli’yi. Niye ihraç ettiniz?

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Oluç, ne vardı?

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, Grup Başkan Vekilinin bana hitaben yaptığı konuşmada “Grup Başkan Vekili olmanızı kim belirledi?” sorusunu sordu, ona cevap vermek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

11.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; güzel oluyor, bunlar konuşuldukça çok önemli bazı gerçekler de ortaya çıkıyor.

Şimdi, doğrusu ben bilmiyordum İnsan Hakları Komisyonu Başkanını Sayın Cumhurbaşkanının belirlediğini. Tuhaflık ortaya çıkıyor değil mi?

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – PKK mı belirleyecek? Cumhurbaşkanı belirleyecek tabii, PKK mı belirleyecek?

HAKKI SARUHAN OLUÇ (Devamla) – Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda yürütmenin başı olan kişi yasamadaki bir komisyonun başkanını belirliyor. Yani işte bu sistemin ne kadar çarpık olduğunu, bu sistemin yasama, yürütme ve yargı arasındaki kuvvetler ayrılığını nasıl ortadan kaldırdığını ve bir tek kişide birleştirdiğini gösteren bir açıklama oldu; o açıdan çok iyiydi, güzeldi, hoş oldu. Yani ben bunu bilmiyordum, bu kadarını bilmiyordum. Şimdi, bunu bir kenara yazalım; işte, biz bunu tartışıyoruz zaten politik olarak “Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi” dediğiniz sistemin yasama, yürütme ve yargı arasındaki kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırdığını ve bir kişide birleştirdiğini. Dolayısıyla, yürütmenin başı olan kişinin aynı zamanda hem yasama hem de yargı üzerinde bir tahakküm oluşturduğunu, bir belirleme ilişkisi oluşturduğunu anlatıyoruz; mesele bu zaten, bu, işin politik yanı.

Şimdi, o soruya gelince, Sayın İnsan Hakları Komisyonu Başkanı, yanlış görmediysem siz 49 yaşındasınız, bakın, ben 1976’da siyasete başladım, 1976’dan bugüne kadar aktif siyasetin içindeyim, benim geçmişime, 1980 öncesine ve sonrasında yaptıklarıma bakarsanız, buraya nasıl geldiğimi, hangi mücadelelerden geçtiğimi görürsünüz. 1976’dan bugüne kadar siyasi faaliyetten, siyasi mücadeleden vazgeçmedim, her türlü darbeye karşı, her türlü demokrasi düşmanlığına karşı, her türlü özgürlük ve adalet çiğnenmesine karşı mücadele ettim. Ben bu sayede buraya geldim ve seçildim, sizin gibi, bir kişi tarafından belirlenmedim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) – Biliyoruz sizin listeleri, biliyoruz! Sizin listeler nerede yapılıyor iyi biliyoruz!

BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekilleri, kifayetimüzakere edeceğim.

En son Sayın Bostancı’nın bir söz talebi var.

Buyurun Sayın Bostancı.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

32.- Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç ile İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Sayın Başkanım, teşekkürler.

Şüphesiz, partilerin genel başkanları Meclis çalışmalarına ilişkin istişareler yaparlar, önerilerde bulunurlar, süreçler de İç Tüzük’te nasıl ifade ediliyorsa o şekilde yaşanır. Sayın Hakan Çavuşoğlu İnsan Hakları Komisyonu tarafından seçilmiştir, öncesine ilişkin istişareler muhakkak vardır, Sayın Çavuşoğlu bunu ifade etmiştir; birincisi bu.

İkincisi: Değerli arkadaşlar, eminim ki bu Meclisteki insanlar taciz, tecavüz meselelerine ilişkin ilkesel bir karşı duruşa sahiptirler. Bu konulara ilişkin Mecliste farklı bir kanaat olacağını düşünemiyorum. Esasen, insanların büyük çoğunluğunun da bu istikamette ahlaki bir tutum sahibi olduğunu kayıt altına almak lazım. Yoksa “toplumsal hayat” diye bir şey söz konusu olamaz. Bu konulara ilişkin hassasiyet hususunda partiler arasında amansız bir rekabetin pozitif yönde olması takdire şayandır ama negatif yönde bir rekabet bana çok doğru gelmiyor. Yani “Siz şunu söylerseniz biz de bunu söyleriz.” “Hadi biz de bunu şimdi söyleyeceğiz.” Arkadaşlar, hepimiz Mevlâna’dan alıntı yaparız, malum bir söz var, en sonunda “Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) – Hepimiz de çok beğeniriz. Onun hemen öncesinde “Kusurlar karşısında gece gibi ol.” hitabı da vardır. Esasen, kusurları bu kadar ifşa etmek, toplumun ahlakı bakımından da iyi bir yöntem midir, emin değilim. Bunların -“Gece gibi ol.” derken- hukuka tekabül eden yanını elbette hukuk gerektiği şekilde yapacaktır ama Meclis ortamında böyle, âdeta aşkın bir şekilde bu işlere ilişkin bir polemiği çok uygun görmediğimi ifade etmek istiyorum.

Saygılar sunuyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Pek kısa efendim. Şunun için…

BAŞKAN – Evet, Sayın Altay, yerinizden bir dakika.

Buyurun.

33.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Ankara Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Evet, Sayın Bostancı’ya teşekkür ederim lakin “Siz şunu söylerseniz bunu da söylerim ha.” bir tehdit değil Sayın Bostancı, bilakis -bir sürü bilgi akıyor bu konuda da- çok hoş olmayan bir şey, konunun zikredilmesi bile tatsız olduğu için, yani bunu söylemek istemiyorum dedim.

Sayın Bostancı’nın konuşmalarını ben Sayın Akbaşoğlu’na yönelik yapılmış olarak değerlendiriyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, rica ediyorum, lütfen.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Hayır, sataşmadan…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ben de öyle anladım ya, vallahi ben de öyle anladım.

Akbaşoğlu’na söz verelim, Akbaşoğlu’nun günahını aldılar, vallahi günahını aldılar. Sayın Akbaşoğlu kendini savunsun, kürsüden söz verin.

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, yerinizden bir dakika…

Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bir partiden bir kişi konuşur canım, öyle şey olur mu ya!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Hayır, sonuçta, benim yerime Sayın Bostancı konuşmuştu ama siz bana laf atınca ben de size cevap vereceğim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Laf atmadık.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Şöyle, “Bana değil size konuştu…”

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Tartışmayı siz başlattınız beyefendi!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Siz başlattınız, siz başlattınız.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Bostancı da “Bu tartışmalar doğru değil” dedi. Bu kadar basit!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bak, şunu söylüyorum: Sonuç itibarıyla burada herkes görüşlerini ortaya koyuyor. Bizim konuşmacımız, milletvekilimiz de görüşlerini ortaya koydu. Siz ondan sonra bir ton laf söylediniz.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Söylemedim efendim, söylemedim.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Biz de sizlere cevap verdik. Hem suçlayıcı…

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, aslında Sayın Altay’ın konuşmasında sataşma vardır, kürsüden buyurun iki dakika.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Hayır, hayır; Akbaşoğlu’na Sayın Bostancı sataştı efendim.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Grup Başkanın konuştu, daha sen ne konuşuyorsun arkadaş ya!

ENGİN ALTAY (İstanbul) – AK PARTİ’nin içi karışmış biraz, öyle anlaşılıyor; yarın kurultay var.

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

12.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında biraz evvelki mehabetinde Sayın Grup Başkanımızın ortaya koyduğu yaklaşımı maalesef onu amacından saptırarak ve hakikaten sataşarak saptırdınız.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Aa…

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Dolayısıyla da bu, şahsıma karşı söylenmiş bir söz değil, genel bir değerlendirme olması münasebetiyle, bu konuda başından beri, bu kürsüde en başından beri ilkesel bir tutum içerisinde olunması gerektiğini, taciz ve tecavüzcülere ilişkin nereden ve kimden gelirse gelsin aynı yaklaşım içerisinde olunması gerektiğini ifade ettim, tekrar ifade ediyorum. Bununla beraber, PKK’yı, teröristlerle ilgili, kız çocuklarını kaçırarak, Diyarbakır Annelerinin çocuklarını kaçırarak terörize etmesiyle ilgili lanetlemeyenler, bunu suçlamayanlar, bununla ilgili yorum yapmayanlar ve kendi içindeki taciz ve tecavüzleri örterek, kapatarak… (CHP sıralarından gürültüler)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Ya, sen Naci Bey’i hiç mi dinlemedin?

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) – Neden doğruları söylemiyorsun çıkıp çıkıp ya! Vır vır, vır vır…

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - …bu konuyla ilgili başka yaklaşımlarda bulunanlarla ilgili de bir konuşma gerçekleştirdik ve sonuçta Sayın Grup Başkanımız da bu konuyla ilgili, Meclisin genel tutum ve davranışının ne olması gerektiğiyle ilgili güzel bir çerçeve ortaya koydu. Dolayısıyla, bunu mehabetinde bırakmak hepimiz için daha doğru olur. Gelin, hep beraber, hepimiz ilkesel bir tutum ve davranış içerisinde olalım, nereden gelirse gelsin taciz ve tecavüzün karşısında duralım. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

Söylediğimiz budur diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sataşmadan, kürsüden buyurun; sizi taciz ve tecavüzün üstünü örtmekle suçladılar.

Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hayır, hayır…

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Doğru, sataşma var, AK PARTİ Grup Başkanı Naci Bostancı’nın sözlerini saptırdığımı söylemek suretiyle sataştı efendim.

BAŞKAN – Ha, ondan. Peki.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ondan, Naci Bey’den.

BAŞKAN – Buyurun.

13.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Naci Bey, Sayın Bostancı, ben sözlerinizin altına imza attım lakin bu işaret buyurduğunuz hususu Mecliste başlatan Sayın Akbaşoğlu’ydu, buna herkes şahit.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Alakası yok, alakası yok! Sizsiniz! Sizsiniz!

ENGİN ALTAY (Devamla) – Dolayısıyla böyle olunca da sizin konuşmanızın Sayın Akbaşoğlu’na yönelik, matuf olduğunu yerimden söyledim. Ne var bunda?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – İşte asıl saptırma bu, saptırma bu.

ENGİN ALTAY (Devamla) – İki: Siz yoktunuz, konu şöyle başladı: AK PARTİ hep sıkışınca ya “terörist” oluyoruz ya “tacizci” oluyoruz ya “imansız” oluyoruz -onu Allah bilir tabii de, onu Allah bilir- bir şey oluyoruz. Şimdi, hâl böyle olunca, bir taciz bombardımanı geldi, ben de... Bu arada arkadaşlardan ve telefondan bana da bir sürü ihbar geliyor bir yandan; bol bol. Şimdi, girmeyeceğim artık.

Toroslar meselesi “Onu söylerseniz, ben de bunu söylerim ha!” asla değildir yani hepimiz için bir utançtır. Sonra, Sayın Akbaşoğlu “Toroslar” falan denince “nereden ve kimden gelirse”ye geldi.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Orası da yanlış, öyle değil, öyle değil.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Ben sana “İsim ver.” dedim, veremiyorsun ama ben sana isim vereyim.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bak, bak, burada bak.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Fatih Nurullah, Fatih Nurullah…

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bak, bak, burada, bak.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Bir şey demeyecek misin?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Ümraniye CHP örgütü, Kartal Belediyesi… Kartal Belediyesi, bak…

ENGİN ALTAY (Devamla) – Fatih Nurullah 12 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz etmiş, tecavüz ettikten sonra Fatih Nurullah AK PARTİ protokolünde baş köşede.

YELDA EROL GÖKCAN (Muğla) - Ne alakası var!

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Yeter ya, yeter!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Bu ayıp size yeter. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati:18.29

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.41

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, 23/3/2021 tarihinde Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin yaratacağı sorunların araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Mart 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin görüşmeleri tamamlanmıştı.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akbaşoğlu.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım, biraz evvel bir isim verildi, bu isimle ilgili bir bilgi aldım, o bilgiyi paylaşmak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Oturum kapandı Başkanım.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sataşmadan bilgi vereceğim, sataşmadan sadece bilgi vereceğim.

BAŞKAN – Buyurun.

Bir dakika.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Ama oturum kapanmıştı.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

34.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Ancak, bir isim söylendi, biz de hemen araştırdık. Efendim, Mersin’de Fatih Nurullah diye bir üyemiz bulunmamaktadır. Bunu ifade ediyorum, net bir şekilde kayıtlara geçmesini arzu ediyorum.

BAŞKAN – Kayıtlara geçmiştir, teşekkür ederim.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Şunu söyleyeyim: Herhangi bir şekilde taciz ve tecavüz olayına karışan kim varsa onu kulağından tutup kapının önüne koymayan namerttir, bunu herkes bilsin. Herkesin de bu duyarlılığı göstermesi milletimizin talebidir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, 23/3/2021 tarihinde Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin yol açacağı toplumsal ve hukuksal sorunların araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Mart 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

23/03/2021

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 23/03/2021 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                       Engin ALTAY

                                                                                          İstanbul

                                                                                 Grup Başkan Vekili

Öneri:

İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Altay, Manisa Milletvekili Grup Başkan Vekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Grup Başkan Vekili Engin Özkoç tarafından "İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin yol açacağı toplumsal ve hukuksal sorunların araştırılması” amacıyla 23/03/2021 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Genel Görüşme Önergesi’nin (28 sıra no.lu), diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 23/03/2021 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Gülizar Biçer Karaca.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

(CHP sıralarından bir grup milletvekilinin kürsüye yönelmesi)

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) – Gülizar ablacığım, örtünü getirdik.

BAŞKAN – Arkadaşlar, rica ediyorum, lütfen kürsüyü o materyalle kapatmayınız. (Gürültüler)

Değerli arkadaşlar, lütfen.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati:18.44

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.49

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62’nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Değerli milletvekilleri, lütfen o kürsüye sermiş olduğunuz bezi kaldırın.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Başkanım, kürsüde görsel kullanılıyor.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Evet.

BAŞKAN – Sayın Başkan, müsaade edin.

Eğer bu kaldırılmazsa bunu koyan milletvekillerimizle ilgili olarak ceza talebim olacak.

Birleşime on beş dakika ara veriyor ve Grup Başkan Vekillerini arkaya davet ediyorum.

Kapanma Saati: 18.50

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 19.09

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Enez KAPLAN (Tekirdağ), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 62’nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini açıklamak üzere Sayın Gülizar Biçer Karaca’ya söz vermiştik.

X.- DİSİPLİN CEZASI İŞLEMLERİ

1.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca’ya, CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasındaki eylemlerinin İç Tüzük’ün 157’nci maddesinde belirtilen sükûneti ve çalışma düzenini bozma kapsamına girmesi nedeniyle uyarma cezası verilmesi

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Denizli Milletvekili Sayın Gülizar Biçer Karaca’nın eylemleri İç Tüzük’ün 157’nci maddesinde belirtilen sükûneti ve çalışma düzenini bozma kapsamına girmektedir. Bu nedenle İç Tüzük’ün 158’inci maddesine göre uyarma cezası veriyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Şimdi, kendileri isterlerse savunma yapabileceklerdir. Oturumun sonunda da kendisine savunma için söz verebiliriz.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, 23/3/2021 tarihinde Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin yol açacağı toplumsal ve hukuksal sorunların araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Mart 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Lütfen örtüyü kaldırarak konuşmanızı yapın. Buyurun.

CHP GRUBU ADINA GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, bu uyarma cezasını şahsım ve tüm kadınlar için bir şeref madalyası olarak kabul ettiğimi açıkça ifade etmek isterim. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Mor örtü demek, Anadolu’nun geleneği mor cepken demektir.

OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) – Yalan.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) – Kadına şiddete hayır demektir.

OSMAN NURİ GÜLAÇAR (Van) – Yalan.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) – Kadına zulme hayır demektir. İşte, bu nedenle bir gece Meclis iradesine darbe yaparak…

BAŞKAN – Sayın Karaca, lütfen konuşmanıza örtüyü kaldırarak devam edin.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Gerekçesini anlatıyor efendim, gerekçesini anlatıyor.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) – …kadına şiddetin önlenmesi, durdurulması, kadının korunması, şiddetin cezalandırılmasını amaçlayan İstanbul Sözleşmesi’ni anında, gecenin karanlığında ortadan kaldırmak isteyen…

BAŞKAN – Sayın Karaca, lütfen örtüyü kaldırarak devam edin.

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Olmaz ki böyle.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) – …feshetmek isteyenlerin karşısında kadına şiddete hayır demek için bu örtüyü, mor örtüyü kürsüye… (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Mikrofonu keselim, kesin mikrofonu.

SUZAN ŞAHİN (Hatay) – Şu anda sizi reddettiğimizi beyan ediyoruz.

BAŞKAN - Kavas arkadaşlar, yardımcı olun ki mikrofonlar zarar görmesin.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yok, yok, hayır.

BAŞKAN – Açalım mikrofonu, tamamlayın sözlerinizi.

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Devamla) – Değerli arkadaşlar, 11 Mayıs 2011’de iktidar, Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul Sözleşmesi’ni imzaladı, 24 Kasım 2011’de de bu kürsüde bütün milletvekilleri, bütün parti grubu adına konuşanlar İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasına övgüler düzerek oy birliğiyle bu Meclisten 6251 sayılı Uygunluk Kanunu’nu geçirdik. O gün Milliyetçi Hareket Partisinin milletvekili ne demişti? “Bu kanundan dolayı, bu sözleşmeden dolayı herkese teşekkür ederiz.” demişti, Adalet ve Kalkınma Partisi adına Sayın Canikli ne demişti? “Tarihi anın yansımasıdır, bu gurur hepimizindir, tüm Türkiye’ye ait olacaktır.” dedi. Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı ne dedi? “Kadına şiddet bir insan hakkı ihlalidir. Sözleşme Türkiye’nin öncülüğünde hazırlanmıştır.” Yani bugün inkâr ettiğiniz sözleşmeyi Sayın Genel Başkanınız Türkiye Cumhuriyeti devletinin öncülüğünde hazırlandığını ifade etti. Sonra ne oldu? Kasım 2019’da bir proje hazırladınız, Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddete Karşı Kapsamlı Kurumsal Müdahale Geliştirme Projesi. Hemen soluğu Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliğinde aldığınız. “Biz bu projeyle İstanbul Sözleşmesi'ni uygulayacağız ve etkin uygulanması için de sizden destek istiyoruz." dediniz. 800 bin avroyu cebe indirdiniz. 800 bin avroyu alarak dediniz ki: “Üç yıl içinde, otuz altı ayda yani 22 Mayıs 2022’ye kadar İstanbul Sözleşmesi'nin etkin uygulanması için Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı birlikte çalışacağız, milleti eğiteceğiz.” Henüz daha aldığınız 800 bin avronun uygulanmasının süresi bitmeden, bir yıl kala, bir gece yarısı, tam da zihniyetiniz gibi kapkaranlık bir gecede Meclis iradesine darbe yaparak “İstanbul Sözleşmesi’nden bir Cumhurbaşkanlığı kararıyla çekiliyoruz." dediniz. Değerli milletvekilleri, bunun adı dolandırıcılıktır. 800 bin avroyu alıp uygulama süresi bitmeden “Biz caydık.” deyip bu paranın üzerine çökmek dolandırıcılıktır, başka bir şey değildir.

Sayın milletvekilleri, İstanbul Sözleşmesi kadına şiddeti önlemek içindir. İstanbul Sözleşmesi kadına şiddeti önlemek, durdurmak, korumak ve cezalandırmak ve bunun için de politika üretmektir ama siz ne yaptınız? “Kadınlar şiddete uğrasın, kadınlar cinayete kurban gitsin ama yeter ki bizim oyumuz azalmasın." dediniz. Ama tek çareniz, tek çıkarınız şeyhlerin, tarikatların, müritlerin, şıhların bir avuç oyuna muhtaç olduğunuz için İstanbul Sözleşmesi'ni onların talimatıyla geri çekmeyi yeğ gördünüz. Ama 42 milyon kadın, emin olun, bunun hesabını size Mecliste verecek; korkmayan, susmayan ve itaat etmeyen kadınlar, bu İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmenin, bir gecede Meclis iradesine darbe yaparak “Feshediyorum.” demenin hesabını, emin olun, sandıkta soracak. (CHP sıralarından alkışlar)

Gidişiniz, korktuğunuz, çekindiğiniz, özgür, şiddete hayır diyen, kadın cinayetlerine hayır diyen kadınların elinden olacak. Bu an itibarıyla katledilen tüm kadınların, şiddete uğrayan tüm kadınların vebali her birinizin üzerinedir. (CHP sıralarından alkışlar)

Buradan açıkça ilan ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akbaşoğlu.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Biraz evvel kürsüden konuşan hatip grubumuza ithafen dolandırıcılık ithamında bulundu. Sataşmadan dolayı söz istiyorum.

BAŞKAN – Ne dedi efendim?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – “Dolandırıcısınız.” dedi, “Dolandırıcılıktır yaptığınız.” dedi.

BAŞKAN – Buyurun.

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

14.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca’nın CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Öncelikli olarak, biraz evvel CHP Grubu adına konuşan konuşmacının bütün ithamlarını -aynaya baktığı herhâlde anlaşılıyor- kendisine iade ediyorum, kendi grubuna iade ediyorum.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) – On dokuz yıldır Gülizar mı yönetiyor ülkeyi?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – Kendi grubunuza iade ediyorum.

Sonuç itibarıyla, gerçekten, sonuçta İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili fesih kararı sözleşmenin 80’inci maddesinde yer alan fesihle ilgili düzenlemeye uygun bir şekilde, iç hukuka ve uluslararası hukuka uygun bir şekilde gerçekleşmiştir. Bir uluslararası sözleşme önce yürütme tarafından imzalanır, sonra, bu milletlerarası andlaşmanın onaylanmasının uygun bulunduğuna dair Türkiye Büyük Millet Meclisi kanunla yürütmeye yetki verir, âdeta bir izin verir ve Cumhurbaşkanı, yürütme organı da bunu onaylar.

Sonuç itibarıyla, usulde paralellik ilkesi çerçevesinde Cumhurbaşkanı kararıyla -daha önce Bakanlar Kurulu kararıyla, şimdi yeni sistemle Cumhurbaşkanı kararıyla- bu onaylama fesih yetkisine dayanılarak geri alınmıştır. (CHP sıralarından gürültüler)

Sonuç itibarıyla Anayasa’mızda 6284 sayılı Kanun’da, Ceza Kanunu’nda, Medeni Kanun’da kadın haklarına ilişkin pozitif düzenlemeleri, pozitif ayrımcılık düzenlemelerini yapan parti AK PARTİ’dir arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sonuç itibarıyla kadına karşı şiddete sıfır toleransı gösteren parti AK PARTİ’dir ve AK PARTİ bu ilkesinden hiç taviz vermeyecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) – Yav, he he!

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – Bundan emin olabilirsiniz.

Değerli arkadaşlar, bu konuda ilkesel bir yaklaşım içerisinde hareket etmeye devam edeceğimizden, kadınlarımızın haklarını, hukukunu koruyacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Allah kadınları sizden korusun.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – Hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Altay, yerinizden 60’ göre…

Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Akbaşoğlu, biraz önce grubumuz adına konuşan Gülizar Biçer Karaca’nın iddialarına cevap vermek için söz almakla birlikte iddialarının hiçbirine cevap vermemiştir, kayıtlara geçsin istedim.

Teşekkür ederim.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – İddialara cevap verdim efendim.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, 23/3/2021 tarihinde Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesinin yol açacağı toplumsal ve hukuksal sorunların araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 23 Mart 2021 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – İYİ Parti Grubu adına Sayın Şenol Sunat.

Buyurun. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ŞENOL SUNAT (Ankara) – Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım.

Bu ucube partili Cumhurbaşkanlığı sistemiyle yasama ve denetim yetkisi gasbedilen, itibarı yerle bir edilmek istenen milletin Meclisini selamlıyorum.

Bu Meclis, Gazi Meclistir sayın milletvekilleri. Bu Meclisin onurunu, itibarını, ağırlığını koruma görevi ise Türk milleti adına bizlere, milletvekillerine aittir. Gece yarısı çıkarılan kararnameyle Anayasa ihlal ediliyor, susuyorsunuz; kanunlar ihlal ediliyor, siniyorsunuz. Bu Meclisin itibarını koruyamıyorsunuz sayın milletvekilleri. Bırakın yasamayı, bırakın denetlemeyi, kadınlarımızı savunan, koruyan, adı “İstanbul” olan sözleşmeyi, oy birliğiyle kabul edilen kanunu bir çırpıda, tek adamın tek kelimesiyle feshediyorsunuz.

Sayın milletvekilleri, “Yazıklar olsun!” diyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Aramızda unutmuş olanlar olabilir, tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum. Bu Meclis, sinenlerin, susanların, yutkunanların değil, egemenlik uğruna yedi düvele meydan okuyanların kurduğu Meclistir. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Bu Meclis, kadın cinayetlerine sessiz kalanların değil, cepheye erkeklerden önce giden Şerife Bacı’nın, Halide Onbaşı’nın, Halime Çavuş’un, Kara Fatma’nın, Nene Hatun’un ferasetiyle kurulan Meclistir. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar) Bu Meclis, kadınları aşağıda görenlerin, kadına değer vermeyenlerin değil, kadını baş üstünde tutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının kurduğu Meclistir. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

Evet sayın milletvekilleri -sürem yok ama- bu milletin kürsüsünden söz veriyoruz, İYİ Parti iktidarında kadına ve çocuğa yönelik şiddeti engellemek için ne gerekiyorsa yapacak ve her türlü önlemi korkmadan alacağız. Kararları, saray odalarında kararnameyle değil, milletin huzurunda, milletin Meclisinde, milletimizin huzuru ve güvenliği için alacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ŞENOL SUNAT (Devamla) - Temel hak ve özgürlüklerle ilgili kararları, yasaları çarpık zihniyetli gruplara şirinlik olsun diye değil, Türk milleti huzur, güven ve refah içinde yaşasın diye yapacağız. Bu da bizim millete şeref sözümüz olsun.

Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Serpil Kemalbay Pekgözegü.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Sözleşmesi yıllardır mücadele veren bütün kadınların, kadın örgütlerinin çabasıyla kadına yönelik şiddetin önlenmesi için çıkarıldı. İstanbul Sözleşmesi’nin Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi olarak adlandırılan ismi burada anılmalı. Çünkü, belki de toplumun önemli bir kısmı İstanbul Sözleşmesi’nin ne olduğunu bilmiyor, özellikle yandaş medyayı izleyenler. Sözleşmenin getirdiği yükümlülükler o denli önemlidir ki, silahlı çatışma durumunda bile kadınları korumayı önceler.

Sözleşmeye göre, şiddeti gerçekleştiren ister kadının kocası, ister sevgilisi, ister babası, ister patronu, kim olursa olsun şiddetin önlenmesi devlete yükümlülükler yükler. Devlet “Bu sorumlulukları üstlenmiyorum.” diyemez; bunun anlamı kadın cinayetlerine, tacize, tecavüze, çocuk istismarlarına, trans cinayetlerine tolerans göstermektir, kadın düşmanlığıdır.

Bakın, bu Mecliste kadın milletvekilleri başta olmak üzere birçok milletvekili, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için çaba harcadılar. Alt komisyon oluşturuldu, KEFEK’in alt komisyonu -İstanbul Sözleşmesi’nin Etkin Uygulanması ve İzlenmesi Alt Komisyonu- ve burada kadına yönelik şiddetle ilgili yapılan bütün çalışmaların raporlanması için çaba harcandı ama bir yıldır bu açıklanmadı. Meğer ki vazgeçiyormuşsunuz, o yüzden açıklamadınız. Neden vazgeçiyormuşsunuz? Çünkü Hükûmetinizin, iktidarınızın, sarayın bekası için vazgeçiyorsunuz. Böyle bir şey kabul edilemez, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçilemez. Kadınlar diyorlar ki: “İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun uygulanmalıdır.” Şunu da unutmayalım ki: Hiçbir gelenek, toplumsal değer insan haklarından, kadın haklarından üstün değildir. Kadın ve LGBT hakları insan haklarıdır ve insanlar, insan haklarıyla beraber vardır. İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmak kadın düşmanlığıdır, İstanbul Sözleşmesi kalacak ama kadın düşmanları tarihin çöplüğüne gidecektir diyorum.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Söz sırası Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Emine Yavuz Gözgeç’e ait.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP grup önerisi aleyhine söz almış bulunmaktayım.

Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz milletlerarası andlaşmaların yapılması, yayınlanması -daha önce- 31 Mayıs 1963 tarihli 244 sayılı Kanun’da düzenlenmişti ve bu kanunda yetki Bakanlar Kurulundaydı. Bu kanun maddeleri yürürlükten kaldırılarak, 2018 tarihli 9 sayılı Kararname’yle Milletlerarası Andlaşmaların Onaylanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında düzenleme yapılmıştır. Buna göre, uluslararası sözleşmelerin onaylanması, çıkılması, feshi yürütmenin yetkisindedir. Ve milletin oyuyla seçilmiş Sayın Cumhurbaşkanımız yürütmeyi temsil etmektedir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, kadına şiddet tüm dünyanın sorunu; kadın-erkek fırsat eşitliğinde başı çeken ülkelerde dahi Danimarka’da yüzde 52, İsveç’te yüzde 46 gibi oranlarla karşılaşıyoruz. Bu da gösteriyor ki her türlü şiddetin önlenmesinde hep beraber mücadele etmemiz ve samimi olmamız gerekir. Aslolan şiddetin hiç yaşanmamasıdır. Biz diyoruz ki: Sağlıklı, mutlu, huzurlu bir ailede yetişen nesiller şiddete başvurmaz. Biz o yüzden “Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü toplum.” diyoruz. Biz bugüne kadar, şiddete sıfır tolerans anlayışıyla hareket ettik; bir tek kadının dahi, bir tek erkeğin dahi, bir tek çocuğun dahi burnunun kanamaması için mücadele ettik ve yaptığımız düzenlemeler birçok ülkeden ileri düzeyde. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Biz bu konunun siyasi bir malzeme yapılmasını istemiyoruz, siyasi bir çekişme malzemesi olmasını istemiyoruz. Biz kadını daima politikalarımızın merkezine aldık. Kadınlarımızın hiçbir ayrımcılığa uğramaksızın siyasette var olmasının önünü biz açtık. Kadın girişimciliğinin, kadın istihdamının artması için somut adımları biz attık.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Helal olsun!

EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Devamla) – Töre saikiyle işlenen suçların ağırlaştırıcı sebep sayılmasını biz getirdik. Anayasa’da pozitif ayrımcılık ilkesini biz getirdik. İnsan Hakları Eylem Planı’nda hedeflerimiz var. On Birinci Kalkınma Planı’mızda hedeflerimiz var. Biz bundan sonra da samimiyetle çalışmalarımıza devam edeceğiz. Biz medeniyet birikimimizden aldığımız güçle öncü metinler hazırlama potansiyeline sahip bir milletiz; bunu da hazırlayacağız inşallah. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) – İstanbul Sözleşmesi’ni hazırlayan da sizsiniz, uygulamayan da sizsiniz, kaldıran da sizsiniz!

EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Devamla) – Bu konuda samimiyiz ama sizin CHP Genel Başkanı ne demişti, hatırlatalım: “Erkek işsizse, eve yeteri kadar para gelmiyorsa, hıncını karısından alır.” Bunu unutmayın, zorlukla karşılaşan erkeğin şiddete başvurmasını meşrulaştıran CHP’nin kadına dair tek söz söylemeye hakkı yoktur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

“Terör, terör demeyin.” diyorsunuz, terör diyeceğiz çünkü terör sadece kadını değil, çoluk çocuk herkesi hedef alan, yaşam hakkını hedef alan en kapsamlı şiddet hareketi, kız çocuklarının hayatını mahveden bir şiddet hareketi. O yüzden teröre karşı da kadına şiddetle mücadele için mücadele edeceğiz diyorum.

Saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Önergeler (Devam)

2.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık’ın, (2/2792) esas numaralı 2330 Sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/116)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/2792) esas numaralı Kanun Teklifi’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 37’nci maddesi gereğince doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                         Çetin Arık

                                                                                           Kayseri

BAŞKAN – Önerge üzerinde teklif sahibi olarak Kayseri Milletvekili Çetin Arık konuşacaktır.

Buyurun Sayın Arık. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

ÇETİN ARIK (Kayseri) – Profesör Doktor Cemil Taşcıoğlu, Doktor Yavuz Kalaycı, hemşire Tuğba Kuşdemir, hemşire Dilek Akçabelen, hemşire Şenay Şahin, Doktor Seyit Ahmet Okur, ambulans şoförü Hasan Onur, hizmetli Abbas Nurdoğan, sağlık memuru Oğuzhan Özkan ve daha adını sayamadığım, insanlara şifa dağıtmak isterken kendi hayatlarını kaybeden ve sayıları 400’ü bulan kahraman sağlık çalışanlarımızın aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyor, Yüce Rabb’imden onlar için rahmet diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, dünyayı sarsan Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden kahraman sağlık çalışanlarımıza analarının ak sütü gibi helal olan şehitlik unvanının verilmesi için hazırladığım kanun teklifi üzerine söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Öncelikle, 42 milyon kadını yok sayarak katilleri sevindiren Cumhurbaşkanı kararını kınıyorum.

Sayın milletvekilleri, sağlık çalışanları bu süreçte kendi canlarını bir an olsun düşünmeden 1 canı hayatta tutabilmek için insanüstü gayretle çalıştı. Büyük ustanın dediği gibi: “Beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel, en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin hâlde.” İşte, sağlık çalışanlarının yaptığı tam da budur. Sağlık çalışanları virüse yakalanınca ölebileceklerini bile bile çalışıyorlar, bir santim geri adım atmıyorlar hem de ölürlerse cenaze törenlerinin bile yapılamayacağını bile bile, hem de en yakınlarının veda dahi edemediği kötü bir ölüm şeklinin olduğunu bile bile, tıpkı Profesör Doktor Cemil Taşcıoğlu Hocamız gibi. (CHP sıralarından alkışlar)

Hastasını tedavi ederken virüse yakalanan hocamız yoğun bakıma girerken dahi öğrencilerine “Tüm deneysel ilaçları üzerimde deneyebilirsiniz.” diyordu tıpkı otuz dört haftalık hamileyken virüse yakalanan Dilek Akçabelen hemşire gibi; tıpkı 2015’te kanseri yenen ama virüse yenik düşen, geride 2 yetim bırakan Tuğba Kuşdemir hemşire gibi; tıpkı anasını, babasını ve kardeşini Covid-19’dan kaybeden, kendisi de coronaya yakalanınca “Kızlarım çok küçük, sahip çıkarsınız değil mi?” diye minik yavrularını Türk milletine emanet eden Doktor Yavuz Kalaycı gibi. Sayın milletvekilleri, geliniz, Doktor Yavuz Kalaycı’nın minik evlatlarına sahip çıkalım. Doktor Kalaycı’nın ahı üzerimizde kalmasın. Gelin, lebalep kongreler yapıp sağlık çalışanlarının yükünü bir kat daha artırmayalım, onların haklarını teslim edelim.

Sayın milletvekilleri, görülmeyen bir düşmana karşı savaş var. O hâlde savaş sırasında yaşamını yitirenlerin şehit kabul edilmesi gerekmez mi? Ha merminin üzerine koşan vatan evlatları, ha gözle görülmeyen virüsün üzerine koşan vatan evlatları, her ikisi de aynı, her ikisi de vatanı ve milleti için canları pahasına en ön cephede mücadele ediyor. Doktor eşini kaybeden emekli hemşire Muhteber Ertuğrul “Uğur geri gelmeyecek, biliyorum ama diğer sağlık çalışanları için destek istiyorum. Bize sadece başsağlığı telefonları geliyor, ‘Minnettarız, görev şehidi.’ deniliyor. Bir süre sonra kalabalık etrafımızdan çekiliyor ve siz başbaşa kalıyorsunuz acılarınızla. Yasal haklarımız neyi gerektiriyorsa bize haklarımızı verin. Hiçbir şey olmasa bile çocuklarımız ‘Benim babam şehit.’ deme onurunu taşısın.” diyor. Gelin, bu sese kulak verin sayın milletvekilleri.

Sayın milletvekilleri, geliniz, virüse karşı çalışırken can veren sağlık çalışanlarının şehit sayılmasını, yakınlarının da şehit yakınlarına tanınan haklardan yararlanmasını sağlayalım. Çünkü onlar bir hayatı kurtarabilmek için arkalarında gözü yaşlı eş ve çocuk bıraktı çünkü 30’lu yaşlarda yitirilen bir sağlık çalışanının geride kalan ailesine güvence bırakması imkânsız. Gelin, sağlık çalışanlarını coronayla savaştıkları en sıcak günlerinde onurlandıralım. Sadece şehitlik değil özlük haklarında da iyileştirme yapalım. Eğer ki sadece siyasi kaygılarla kanun teklifimize “Hayır.” diyecekseniz siz getirin, biz “Evet.” diyelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÇETİN ARIK (Devamla) – Şimdi samimiyet zamanı, haydi görelim.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sadece kayıtlara geçmesi açısından ifade etmek istiyorum. Şehit ve gazilerimizle ilgili biz, biliyorsunuz, Meclis olarak düzenlemelerimizi yaptık. Bu konuyla ilgili her zaman vazife malulü ve meslek hastalığıyla ilgili de mutlaka Sağlık Bakanlığımız bünyesinde, sağlık il müdürlükleri kapsamında gerekli çalışmalar yapıldığını, bu konuyla ilgili mevzuatın var olduğunu ifade etmek isterim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Kayıtlara geçmiştir.

Değerli milletvekilleri, gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen bazı komisyon üyelikleri için seçim yapacağız.

XI.- SEÇİMLER

A) Komisyonda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan üyeliğine seçim

BAŞKAN – Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan 1 üyelik için Ankara Milletvekili Orhan Yegin aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

 

2.- Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda boş bulunan üyeliğine seçim

BAŞKAN - Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda boş bulunan 1 üyelik için Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

 

3.- Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda boş bulunan üyeliğine seçim

BAŞKAN - Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda boş bulunan 1 üyelik için Ankara Milletvekili Lütfiye Selva Çam aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan 171 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine başlayacağız.

XII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop’un Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasını Tadil Eden Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Teklifi (2/2496) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 171)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan 177 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine başlayacağız.

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Mozambik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1457) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 177)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra da komisyonların bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 24 Mart 2021 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.37



(x) 7/4/2020 tarihli 78’inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonu’ndaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.

 

(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.