TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

38’inci Birleşim

                                                                                  24 Aralık 2020 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

 

İÇİNDEKİLER

 

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu’nun, Gaziantep ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 99’uncu yıl dönümüne ve isimsiz kahramanlardan Mamato’ya ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, Gaziantep ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 99’uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Türkiye Büyük Millet Meclisinde 2021 yılının İstiklal Marşı Yılı olarak kabul edilmesinin memnuniyet verici olduğuna, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde “fahri” statüsünde görev yapan ve pandemi sürecinde zor günler yaşayan personelin kadro talebi olduğuna ilişkin açıklaması

2.- Muğla Milletvekili Suat Özcan’ın, Milas Zeytinyağının 23 Aralık 2020 tarihinde Avrupa Birliği tarafından coğrafi işaretli ürün olarak tescillendiğine ilişkin açıklaması

3.- İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin, Kocaeli ili Çayırova ilçesi Şekerpınar Organize Sanayi Bölgesinde Baldur Süspansiyon fabrikasında TÜRK METAL Sendikasından BİRLEŞİK METAL-İŞ Sendikasına geçen işçilerin işten çıkarıldığına, 25 Aralık 2020 günü greve başlayacaklarına ilişkin açıklaması

4.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, borçların yapılandırılmasına ilişkin kanundan yararlanarak prim borçlarını ödeyip emekli olmak isteyen vatandaşların sorunlarının çözülmesi için bankalarla protokol yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, bazı illerde verilen tohum desteğinin Düzce ilinde verilmediğine, Düzce ilinde üretilen çeltik ve dane mısır gibi ürünler için kurutma tesisi olmadığına, TMO’nun bu soruna çözüm bulmasını ve Düzce ili Gümüşova ilçesinde yaşanan tapu sorununun çözülerek mağduriyetlerin giderilmesini Tarım ve Orman Bakanlığından talep ettiğine ilişkin açıklaması

6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, kalsitin Niğde ili için önemli bir gelir kaynağı olduğuna, iktidarın Niğdeli kalsit üreticilerinin sorunlarıyla ilgilenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

7.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, 2021 yılının İstiklal Marşı Yılı olması teklifinin TBMM’de kabul edilmesinin Mehmet Akif Ersoy ve kurtuluş mücadelesinde görev alıp bu toprakları vatan kılan tüm şehitlere karşı vefa borcunun bir ifadesi olduğunu düşündüğüne ilişkin açıklaması

8.- Burdur Milletvekili Yasin Uğur’un, Gazi Mecliste tüm partilerin ortak imzasıyla 2021 yılının İstiklal Marşı Yılı olarak kabul edildiğine, Birinci Meclis Burdur Milletvekili Mehmet Akif Ersoy’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

9.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in, Muğla ili Fethiye ilçesinde daha önce reddedilen Akmarin Yat Limanı Projesi’nin yeniden hayata geçirildiğine, Fethiye Körfezi taşıma kapasitesi raporları güncellenmeden bu tür kararların alınmasının bilimsellikten uzak olduğuna ve geri dönülmesi imkânsız hasarlara sebebiyet vereceğine ilişkin açıklaması

10.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, Atatürk ve Temsil Heyetinin Kırşehir iline gelişinin 101’inci yılını en içten dilekleriyle kutladığına ilişkin açıklaması

11.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasu’nun, Sivas ili Kangal ilçesinde TMO tarafından dönüm başı 580 kilogram üretim barajındaki ÇKS buğday desteğinin ilçe tarım müdürlüğü tarafından 410 kilograma indirilmesiyle çiftçilerin uğradığı zararın ortadan kaldırılması gerektiğine, Sivas ili Gemerek ilçesinde taksici esnafın yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesinin lazım geldiğine ilişkin açıklaması

12.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, Millî Eğitim Bakanlığının yeni araç kiralama ihalesine çıktığına, uzaktan eğitimde yaşanan sorunlar, atama bekleyen, 3600 ek gösterge ve kadro hakları için mücadele eden öğretmenler varken Bakanlığın yeni araç kiralamasının savurganlık olduğuna ilişkin açıklaması

13.- İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar’ın, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Mizah Festivali kapsamında yapılması planlanan söyleşinin tepkiler sonucu iptal edildiğine, Şebiarus programında Kur-an ve ezanı Türkçe okutmak isteyen İstanbul Büyükşehir Belediyesini kınadıklarına ilişkin açıklaması

14.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkan’ın, Bulgaristan’da Todor Jivkov döneminde Türk ve Müslümanlara uygulanan asimilasyon politikalarına karşı demokrasi ve direnişin sembolü olmuş Türkan bebek ve tüm şehitleri rahmetle andığına, bu insanlık suçlarının hiçbir yerde, hiçbir zaman yaşanmamasını dilediğine ilişkin açıklaması

15.- Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak’ın, Gaziantep ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 99’uncu yıl dönümünde bu gazi şehri kurtarmak için can veren tüm şehitleri rahmetle yâd ettiğine ilişkin açıklaması

16.- İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu’nun, kanun teklifi oylaması sonrasındaki söz hakkı talebi için kürsüye gidilmesi gerektiğine, söz hakkı için Genel Kurul salonunda birbirleriyle yarış içinde bulunmayı milletvekillerine yakıştıramadığına, kanun teklifinin görüşmelerine geçildiği zaman usul tartışması açılmasını talep edeceğine ve bu konuda muhalefetin desteğini beklediğine, bir milletvekili Meclisteki bir konuşmayla ilgili kamera kayıtlarını istediğinde verilmiyorsa burada bulunmalarının bir anlamı olmadığına ilişkin açıklaması

17.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, tarihe Kanlı Noel olarak geçen Kıbrıs’taki saldırının 57’nci yıl dönümünde İlhan ailesini ve tüm şehitleri rahmetle andığına, kamuda atanmayı bekleyen yaklaşık 200 bin engelli adayın mevcut olduğuna ancak 3 bin yeni atama yapılacağının duyurulduğuna, açıklanan toplam engelli kontenjanının ise 7.119 olduğuna, kamudaki yüzde 3’lük engelli kotasının yüzde 6’ya çıkarılmasını önerdiklerine, usta öğreticilerin sorunları derinleşmeden özlük haklarının verilmesi gerektiğine, ülkede yüksek enflasyon ve Türk lirasındaki değer kaybının devam etmesinin yoksul sayısını hızla artırdığına, devlet desteklerini artırmazsa 2021 yılında artan pandemi şartlarıyla birlikte ülkedeki yoksul sayısının 2 kat artabileceğine, ekonomide bu kötü tablonun on sekiz yıllık AKP iktidarının eseri olduğuna, Hükûmetin ekonomiyi yönetemeyerek vatandaşları yoksulluğa mahkûm ettiğine ilişkin açıklaması

18.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Libya’nın millî güvenliğimizin kilit taşı olduğuna, Türk kargo gemisine uluslararası hukuka aykırı olarak yapılan baskını destekleyenleri görmenin üzücü olduğuna, Doğu Akdeniz’in jeopolitiğinin Türkiye ve Libya’nın meşru çıkarları doğrultusunda atılacak adımlarla şekilleneceğine, dost ve kardeş ülke Libya’nın bağımsızlığının 69’uncu yıl dönümünü kutladığına, Libya’nın İtalyanlara karşı sergilediği destansı direnişle sembol olan Çöl Aslanı Ömer Muhtar’ı rahmetle andığına ilişkin açıklaması

19.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, çıplak aramaya cevaz veren yönetmelik düzenlemesinin derhâl kaldırılması gerektiğine, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun bir insan hakları savunucusu olduğunu ve mücadelesinden asla taviz vermediğini İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da bildiğine, devletin SMA hastası çocuklarla ilgili bir çözüm üretmesi gerektiğine, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine atanan kayyumun belediyeyi babasının şirketi gibi yönettiğine, kayyumların derhâl alınması ve belediye başkanlarının görevlerine iade edilmesi gerektiğini bir kez daha ifade etmek istediğine ilişkin açıklaması

20.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, pandemi nedeniyle aylardır ücret alamayan ve mağduriyetlerinin giderilmesini talep eden usta öğreticilerin sesini yetkili makamlara duyurmanın görevleri olduğuna, Genel Kurul gündemindeki Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi’nin çıkarılma gerekçisinin temel olarak OECD’nin Mali Eylem Görev Gücünün kriterlerini yerine getirmek olduğuna, tüm siyasetçilerin siyasi nüfuz alanlarının, ailelerinin, yakınlarının mal varlıkları ve hesap hareketlerinin incelenmesini istediklerine, ülkenin en büyük probleminin yolsuzluk, yoksulluk, israf ve kayırma olduğuna ilişkin açıklaması

21.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, doksan dokuz yıl önce Antep müdafaasının zaferle sonuçlanmasının yüz yıl sonra bugünlerde yaşanılan coğrafyada verilen mücadelenin ne kadar anlamlı olduğunu gösterdiğine, tarihin bıraktığı mirasa sahip çıkılarak yüz yıl sonra ülkeye kasteden düşmanlara ve iş birlikçilerine karşı kutlu mücadeleyi aynı kararlılıkla vermeye devam edeceklerine, taraf olunan uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmesi, iç hukuk düzenlemelerini uyumlulaştırmak ve terörizmin finansmanı ile kitle imha silahlarının yaygınlaştırılmasının finansmanının önlenmesiyle ilgili 247 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine başlanacağına, teklifin olgunlaşmasında yapacakları eleştiri, destek ve katkılar için bütün siyasi parti gruplarına ve milletvekillerine teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması

 

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ PARTİ Grubunun, Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ve 19 milletvekili tarafından sokak hayvanlarının usulsüz toplatılması, şüpheli ölümleri, bakım ve can güvenliğinin sağlanarak gerekli önlemlerin alınması, veteriner olmaksızın halk ve hayvan sağlığını tehdit eden etkenlerin araştırılması amacıyla 18/12/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24 Aralık 2020 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

VII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı'nın, navlun fiyatlarındaki artışa karşı ihracatçıları korumak için alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun cevabı (7/37233)

24 Aralık 2020 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Sibel ÖZDEMİR (İstanbul), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 38’inci Birleşimini açıyorum.(x)

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşunun 99’uncu yıl dönümü ve isimsiz kahramanlardan Mamato hakkında söz isteyen Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Kirazoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Sait Kirazoğlu’nun, Gaziantep ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 99’uncu yıl dönümüne ve isimsiz kahramanlardan Mamato’ya ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET SAİT KİRAZOĞLU (Gaziantep) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Gaziantep’imizin kurtuluşunun 99’uncu yılı vesilesiyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlarım.

Öncelikle, geçtiğimiz cumartesi Gaziantep’teki hastane yangınında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum ve bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum.

Coronayla mücadelede fedakârca görev yapan başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere, güvenlik, sosyal yardım, belediye ve tüm gönüllülere şükranlarımı arz ediyorum.

Ayıntab müdafaası istiklal, istikbal, namus ve şerefine kasteden işgalcilere ve iş birlikçilerine karşı Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ıyla, kadını, çocuğu, genci yaşlısıyla Ayıntab halkının imanı, inancı ve iradesiyle yürüttüğü kutlu bir direnişin destanıdır.

Değerli milletvekilleri, bugün yaşadığımız bu toprakları, Millî Mücadele’ye canı, kanı, malı pahasına katılmış, şehit olmuş, gazi olmuş isimsiz nice yiğit vatan evlatlarına borçluyuz. Bu isimsiz halk kahramanlarından birisini tüm şehit ve gazilerimizi yâd etme adına yüce heyetinize arz ederek tarihe not düşmeyi temenni ederim.

Bu kahraman, Rışvanların Beynamlı Oymağı’na mensup, Nizip’in Peşke Binamlısı köyünde yaşamış, çevresinde Mamato adıyla bilinen Mahmut Karayılan’dır.

Antep müdafaasında çevre köylerinden çete oluşturmuş, Kuvayımilliye’nin çekirdeğini oluşturan diğer çetelerle birlikte Fransızlara karşı çarpışmış, Antep harbi kahramanlarından yakın silah arkadaşı Karayılan’ın hatırasına hürmeten onun lakabını kendine soyadı edinmiştir.

Profesör Doktor Cahit Tanyol “Mamato” adlı eserinde, dönemin olaylarını yansıtan yalın bir anlatım ve ilk ağızdan aktarımla, Şam-Nablus cephesindeki askerliğini, yenilgi sonrası ordunun dağılışını, iaşesiz ve ikmalsiz, umutsuz bir şekilde köyüne dönüşünü ve köyünde ailesine yönelik bir husumet nedeniyle jandarmadan kaçarak dağa çıkmasını anlatmaktadır.

Mamato, 1919’a kadar olan bu dönemde, her ne kadar dağda eşkıyalık yapsa da, gerektiğinde jandarma komutanlarının isteğiyle silah arkadaşı Karayılan’la birlikte, halkı sömüren ve zulmeden gerçek eşkıyalara karşı bölgede asayişi sağlamaya yardım etmiştir.

1918’de mütarekenin ardından Nizip’i teslim almak isteyen İngilizler ve Kral Faysalcı iş birlikçilerine karşı Nizipli Hacı Mehmet Efendi “Yediden yetmişe Nizip halkı ölmedikçe seni Fırat’ın bu geçesine sokmayız; geleceğin varsa göreceğin de var.” diyerek bir kuvvet oluşturmuş ve bu kuvvetin başına Mamato’yu Nizip Muhafız Komutanı olarak atamıştır. Mamato ve adamları sayesinde Ermeni çeteciler ve eşkıyalar uzak tutulmuş ve dahi, İngilizler ve iş birlikçisi Kral Faysal’ın yeğeni, Fırat’ın bu yanına, Nizip’e geçememiştir.

Fransız kontrolüne geçene kadarki sürede Nizip savunmasında adamlarını kaybeden Mamato, kendisine “Eşkıyasın ama Nizip’i savunuyorsun.” diyen Cahit Tanyol’a “A Hocam, burası bizim vatanımız, namusumuz.” şeklinde cevap vererek vatan sevgisini en açık şekilde ifade etmiştir.

Değerli milletvekilleri, Antep’in Kasım 1919’da Ermeni iş birlikçilerle Fransızlar tarafından işgaline karşı şehirde direniş örgütlenmeye başlamış ve Mamato “Vurun Antepliler, namus günüdür!” diyen Karayılan’la birlikte Şahin Bey ve diğer komutanların emrine geçerek 200 kişilik çetesiyle şehrin savunmasında nice kahramanlıklar göstermiştir ve Fransızların Karahöyük köyüne yaptığı bir baskında kardeşi Mesti Küllük fedakârca çarpışarak askerleri kurtarmış ancak kendisi şehit olmuştur. Kendisine bu kahramanlık, fedakârlık ve hizmetlerinden ötürü İstiklal Madalyası alıp almadığı sorulduğunda ise “Askerden kaçmış, eşkıyalık yapmış bir adama bir de madalya mı versin devlet? Af çıkardı, bu yetmez mi?” diyecek kadar da alçakgönüllüdür.

Mamato, kendi hâlinde bir insanın “Mesele vatan olduğunda gerisi teferruattır.” diyerek kahramana dönüşmesinin en çarpıcı örneklerinden biri olarak, kardeşinin şehadete erdiğindeki kanlı gömleğini kendine bir servet kabul ederek öldüğü 1974 yılına kadar mütevazı bir insan olarak yaşamış ve onun hikâyesi, bizden birinin, içimizden isimsiz bir kahramanın hikâyesi olarak hafızalara kazınmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kirazoğlu.

MEHMET SAİT KİRAZOĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, bir dakika daha söz istiyorum.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Gazi şehrimiz için bir dakika…

BAŞKAN – Yok, bir dakikalar yok artık.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Selamlamak için bir dakika verin Başkanım, bu insani bir şey. Bu çok insani bir şey Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ama sözünüzü tamamlayın, kayıtlara geçsin.

MEHMET SAİT KİRAZOĞLU (Devamla) – Bu cümleden sayısız adsız kahramanın da destanı olan Antep müdafaası, Millî Mücadele’nin de fitilini ateşleyen bir emsal olmuş ve Antep halkı, millet iradesinin tecelligâhı Meclisimiz tarafından “gazi”lik unvanı ve İstiklal Madalyası’yla onurlandırılmıştır.

Bu vesileyle tüm şehitlerimize rahmet diler, onlara her daim şükranlarımızı sunar, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Tanal, “Bu insani bir şey.” diyerek bizim insani bir tutumun dışında bir tutum sergilediğimizi ima ediyorsunuz, bunu doğru bulmuyorum.

Teşekkür ediyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, selamlamak için sayın hatip bir dakika istedi.

BAŞKAN – Daha farklı şekilde dile getirebilirsiniz bu söylediğinizi.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yani bir dakikanın insani anlamda ne zararı var?

BAŞKAN – Üslup önemlidir, bunu gayet iyi biliyorsunuz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Anladım da Değerli Başkanım, üslubu içerisinde söylüyorum.

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, Artvin’in sorunları hakkında söz isteyen Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’a aittir.

Buyurun Sayın Bayraktutan. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi ve bizleri televizyonları başında izleyen hemşehrilerimizi, hepsini saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, öncelikle, Artvin’in sorunlarıyla alakalı, bu Parlamentoda birçok konuşma yaptım. Sözlerimin başında sıcak bir sorunu dile getirmek istiyorum. Artvin ilinin sorunlarını dile getirirken Mart 2011’den beri kapalı olan Sarp Sınır Kapısı’yla alakalı ciddi bir sorun var. Bu kapının kapalı olması nedeniyle oradaki esnaf, özellikle tekstil dükkânları, kontağını açmayan taksiciler, dolmuşçular, otobüsçüler ciddi bir mağduriyet içerisinde. Bunu buradan bir kere daha dile getiriyorum. Hükûmetin bu konuda, Sarp Sınır Kapısı’nın kapalı olması nedeniyle özellikle Kemalpaşa esnafının yaşadığı bu sorunların giderilmesi anlamında, mağduriyetlerin giderilmesi anlamında olaya el koymasını talep ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, Parlamentoda bundan önce en son gündem dışı konuşmayı 1 Aralıkta yaptım, hemen arkasından 17 Aralıktaki bütçe konuşmalarımda da bunu dile getirdim, bunu dile getirmekten de bıkmayacağım. Artvin’le alakalı en büyük sorun denildiği zaman ne yazık ki -tekrar tekrar dile getiriyorum- bu koroner anjiyografi ünitesi ve bunun yanında kalp damar cerrahisi ünitesi kurulmasıyla alakalı ciddi bir mağduriyet var. Hâlen, o tarihten bugüne kadar da Artvin’de ölümler devam ediyor, insanlarımız yollarda ölüyorlar değerli arkadaşlarım.

Bakın, daha önceki konuşmamda da ifade etmiştim, Artvin-Rize arasında 150 kilometrelik bir uzaklık var, Artvin ile Trabzon arasında 225 kilometre var, Artvin ile Erzurum arasında 185 kilometrelik bir uzaklık var.

Değerli arkadaşlarım, Artvin’de koroner anjiyografi ünitesi yok. Bakın, daha önce, 2018 yılında, bizden önceki milletvekili Artvin’e bir müjde veriyor, diyor ki: “Artvin’de buna ilişkin, Sağlık Bakanlığı tarafından bu ünitenin kurulmasına ilişkin bir onay verilmiştir. Koroner anjiyografi ünitesi ve onun yanında da gerekli kalp damar cerrahisi ünitesi kurulacaktır.” İlgili başhekim Artvinlilere müjde veriyor, diyor ki: “Gereken yapılacaktır, artık insanlar, Artvinliler yollarda ölmeyecektir.”

2017 yılında ben birçok kere soru sordum; Sayın Bakana, ilgili bakanlara, Cumhurbaşkanı Yardımcısına sordum. “Artvinliler yollarda ölüyor. 2017’de, 2018’de, 2019’da sevklerde ölen hasta sayısı ne kadardır? Kaç kişi illere sevk ediliyor?” diye, bugüne kadar bir tane yazılı cevap alamadım değerli arkadaşlarım. Ama 2017’yle alakalı olarak ilgili baştabip bir açıklama yapıyor, diyor ki: “2017’de Artvin Devlet Hastanesinden komşu illere 1.028 hasta sevk edildi.” Değerli arkadaşlarım, onların ne kadarının öldüğünü bilmiyoruz, o nedenle buradan bir kere daha dile getiriyoruz. Bakın, ısrarla söylüyorum, bir kere daha söylüyorum değerli arkadaşlarım. Şunu ifade ettik: Rize’de var, Trabzon’da var, Erzurum’da var, Kars’ta var, Giresun’da var, Ordu’da var, Samsun’da var, Sinop’ta niye yok?

Bütçe görüşmeleri sırasında Sayın İçişleri Bakanı Hakkâri’yle alakalı bir şey söyledi. Değerli arkadaşlarım, tabii ki Hakkâri’de de olacak, biz onu “Niye oldu?” diye sorgulamak durumunda değiliz ama bu şekilde, Türkiye'nin illerinde, 21’inci yüzyıla giriyorken, bir çağdaşlıktan, tıpla alakalı bir ilerlemeden bahsediliyorken eğer bir kent merkezinde anjiyo ünitesi kuramıyorsanız, bu insanlar yollarda ölüyorsa bunu şiddetle reddediyoruz ve kabul etmiyoruz.

Bakın, en son konuşmamdan sonra Ardanuç’tan bir kardeşimiz -Nermin kardeşimiz, adını da veriyorum- kalp krizi geçirdi, 40 kilometre Artvin’e, Artvin’e zar zor yetiştiler, Artvin Devlet Hastanesinde kaybettik. Bir dakikanın bile ne kadar önemli olduğunu biliyorduk. Yine, çok önem verdiğim bir kardeşimin annesi, Hayriye teyze -iki tane çarpıcı örnek vermek istiyorum değerli arkadaşlarım- Artvin’de kalp krizi geçirdi, yapacak bir şey yok, bir şey yapamıyor doktorlar. Bakın, Artvin Devlet Hastanesinin çalışanlarına, özellikle kalp damar cerrahlarına, diğer cerrahlara hiçbir diyeceğim yoktur; insanüstü gayret ve çaba gösteriyorlar ama ellerinde gerekli teknik ekipman olmadığı için hiçbir şey yapamıyorlar ve bu teyzemizi de ne yazık ki Rize’ye sevk nedeniyle kaybettik değerli arkadaşlarım.

Bakın, buradan Artvinlilere sesleniyorum: Geçtiğimiz günlerde ilimizin Valisi, Sayın Vali bir açıklama yaptı “Artvin’deki 4 büyük barajın üretmiş olduğu 35 milyar kilovatsaat elektrik karşılığında bugüne kadar Türkiye ekonomisine 20 milyar TL’lik bir pay kazandırdık.” dedi değerli arkadaşlarım. Artvinliler ekonomiye 20 milyarlık bir güç veriyorlar, 2 milyon liralık, 250 bin liralık bir aleti ne yazık ki Artvinlilere çok gördünüz. Bu konuda Bakana birçok kere sorular sordum, birçok kere cevabını alamadığım konuşmalar yaptım. Buradan, bir kere daha yüce Parlamentodan sesleniyorum: Bu konu halledilene kadar, Artvin’de bu koroner anjiyografi ünitesi, kalp damar cerrahisiyle alakalı bütün aletler kullanılana kadar, hizmete geçene kadar ben Parlamentoda susmadan konuşmaya devam edeceğim değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar) O nedenle Hükûmete de önerim şudur: Bir an önce bunu gerçekleştirin. İlimizin milletvekillerine de buradan bir çağrıda bulunuyorum: Bunun partisi falan yok; ambulanslarda kaybettiğimiz, arkasından gittiğimiz zaman fren lambası yanmasın diye dua ettiğimiz ambulans içerisindeki kişilerin siyasi görüşlerine bakmıyoruz değerli arkadaşlarım. Bu kişiler öncelikle insan; o nedenle bir araya gelelim, bu sözümüzün arkasında duralım, Türkiye'nin her yöresinde olan insanlar nasıl sağlık hizmetinden yararlanıyorsa Artvin de bu hizmetlerden yararlansın diyorum.

Bu vesileyle yüce heyetinizi sevgiyle saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, Gaziantep’in düşman işgalinden kurtuluşunun 99’uncu yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’e aittir.

Buyurun Sayın Filiz. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, Gaziantep ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 99’uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gaziantep’in Fransız işgalinden kurtuluşunun 99’uncu yılı nedeniyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi, Gazianteplileri ve yüce Türk milletini saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, o zamanki adıyla “Ayıntab” Mondros Mütareke Anlaşması’na aykırı olarak önce İngiltere tarafından 15 Ocak 1919’da işgal edildi, sonra da 29 Ekim 1919 tarihinde Fransızlar tarafından işgal edildi. O günler Ayıntab için kapkara günlerdi. Fransızların işgalin daha birinci günü Akyol Karakolunda asılı Türk Bayrağı’nı indirme teşebbüsünde bulunmaları, silahlandırdıkları Ermenilerin saldırgan, onur kırıcı davranışları ve daha sonra 12 yaşlarındaki Mehmet Kamil’in annesini korumaya çalışırken Fransız askerleri tarafından süngülenerek şehit edilmesi üzerine halk ayaklanmış, şehit Kamil’in cenaze merasimi âdeta bir mitinge dönmüştür. Halkın tepkisi sonucu işgale tam olarak muvaffak olamayacağını anlayan Fransızlar bütün ümitlerini Kilis’ten gelecek takviye kuvvetlerine bağlar fakat o yolu tutan Şahin Bey bir avuç Kuvayımilliye kahramanlarıyla 3 Şubatta ve 18 Şubatta tam donanımlı Fransız birliklerini durdurur. 29 Mart sabahı durum kritik bir hâl alır ve yanında kalan az sayıda arkadaşları “Geri çekilelim.” deseler de Şahin Bey çekilmemeye kararlıdır, “Siz gidin, ben tek başıma savaşacağım.” der. Tüm mermilerini harcadıktan sonra Elmalı Köprüsü’nün üzerine çıkar ve o koca yürekli adam “Ben yumruklarımla dövüşeceğim.” dercesine elini kaldırarak Fransız ordusuna “Dur!” diye meydan okur; şaşkın Fransız kuvvetleri, savaş adap ve ahlakına yakışmayan insanlık dışı hareketlerde bulunarak, Şahin Bey’i süngüleyerek şehit ederler. Şahin Bey’in şehadeti haberi dalga dalga Antep semalarında yankılanır ve 1 Nisan 1920’de düşmanlarını bile hayran bırakan Antep savunması yani çatışmalar başlar.

En başta askerî mühimmat olmak üzere her alanda ihtiyaç vardır; esnaf örgütlenir, ihtiyaçlar yerel imkânlarla karşılanmaya çalışılır. Hastane de yok, mevcut sahra hastanesi Fransızların bombardımanıyla yıkılmıştır. Heyet-i Merkeziye, Şıh Camisi Külliyesi’ni halkın destekleriyle Müdafaa-i Milliye Hastanesi yapmaya karar verir. Belediyenin eczanesi Müdafaa-i Milliye Hastanesine taşınır ama birkaç kutu kara merhemden ve bir iki şişe gül suyundan başka ilaç yok, ameliyathane için mutlak ihtiyaç olan malzemeler de kalmamış. Esnaf yine organize olur ve bazı malzemeleri kendileri üretirler. Tentürdiyot yok, sargı bezi yok, vatandaşın getirdiği tülbentler kullanıyor; hidrofil pamuk yok, ameliyat için uyuşturucu yok. Gerçekten perişan bir hâl, bu durumda yaralıların kol ve bacaklarının iplerle bağlanarak acılar içinde ameliyat edilmelerinin hayali bile sonsuz acı vermektedir. Toplam 5 doktor var. Antep’te Fransızlarla harp olduğunu öğrenen üniversiteli gençlerimiz Ömer Asım Aksoy ve 4 arkadaşı üniversitelerini bırakıp desteğe gelirler. Bu hassasiyet her türlü takdirin üzerindedir. Ömer Asım Aksoy, tıp 1’inci sınıf öğrencisidir ve yardımcı doktor sıfatıyla Müdafaa-i Milliye Hastanesinde görev yapar.

Değerli milletvekilleri, bu kutsal mücadele devam ederken Mustafa Kemal Paşa, Müslümanların halifesine karşı gelmiş, rütbe ve nişanları alınarak asi ilan edilmiştir. “Böyle bir asinin arkasına düşmek şerhen caiz değildir.” diyerek Kuvayımilliye’yi ve mücadeleyi sekteye uğratan Müftü Bulaşıkzade Hoca Arif Efendi gibi hainlerin mevcudiyetini de unutmamak gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, işgal sırasında halk aylarca zerdali çekirdeği unuyla karışık bir undan mamul ekmek yemek zorunda kalmış, bu yüzden de beslenme bozukluğu, trahom, Antep çıbanı gibi hastalıklar yaygınlaşmıştır. Bu şartlara on ay dokuz gün direnen Antep, sonuçta teslim olur. Lohanizade Teğmen Mustafa Nurettin şöyle diyor: “Bizi ne top mağlup etti ne tüfek; bizi yalnız bir şey ezdi, büzdü, gözlerimizden kanlı yaşlar döktürdü, o da açlık.”

Değerli milletvekilleri, Anteplilerin, yokluklara rağmen Fransızlara ve iş birlikçileri Ermeni yandaşlarına karşı 6.317, Lohanizade’ye göre 12 bin şehit vererek eşine az rastlanan ve “gazi”lik unvanıyla taçlandırılan zorlu mücadelesinin sonunda Ankara Anlaşması’yla Fransızlar geldikleri gibi gittiler.

Değerli milletvekilleri, Antep savunması, daha sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ben Gazianteplileri gözlerinden nasıl öpmem ki? Onlar, yalnız Gaziantep’i değil, Türkiye’yi de kurtardılar.” sözlerinde anlamını bulmuş bir savunmadır. (İYİ PARTİ ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Rahatça aldığımız nefeslerimizi borçlu olduğumuz, haklarını hiçbir zaman ödeyemeyeceğimiz tüm şehitlerimize ve ebediyete irtihal eden gazilerimize Allah’tan rahmet diliyorum; ruhları şad, mekânları cennet olsun.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.

Sayın Kılavuz, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Türkiye Büyük Millet Meclisinde 2021 yılının İstiklal Marşı Yılı olarak kabul edilmesinin memnuniyet verici olduğuna, Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde “fahri” statüsünde görev yapan ve pandemi sürecinde zor günler yaşayan personelin kadro talebi olduğuna ilişkin açıklaması

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Öncelikle, kabul edilişinin 100’üncü yılında, 2021 yılının “İstiklal Marşı Yılı” olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda kabul edilmesi çok memnuniyet vericidir.

Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde uzun süre fahri statüsünde görev yapan personel, özellikle pandemi sürecinde oldukça zor günler yaşamaktadır. Kursların kapatılması sebebiyle mağduriyet yaşayan fahri statüsündeki personelimizin kadro talebi bulunmaktadır. Yaklaşık 24 bin civarında olan, bu statüde görev yapan personeller bizlerden sevindirici bir haber beklemektedirler. Kamuda “sözleşmeli” “geçici” gibi ayrımları ve statü farklarını kaldırarak bütün personelimizi kadroya geçirelim.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Özcan…

2.- Muğla Milletvekili Suat Özcan’ın, Milas Zeytinyağının 23 Aralık 2020 tarihinde Avrupa Birliği tarafından coğrafi işaretli ürün olarak tescillendiğine ilişkin açıklaması

SUAT ÖZCAN (Muğla) – Muğla, turizmiyle olduğu kadar özellikle tarımsal ürünler yönünden çok zengin bir ildir. Milas ilçemiz, zeytinyağıyla, Avrupa Birliği tarafından tescil edilen 5’inci coğrafi işaretli ürünün şehri oldu. Sağlık kaynağı Milas zeytinyağı, 23 Aralık 2020 tarihinde Avrupa Birliği tarafından tescillendi. Başta Milas zeytin üreticilerimiz olmak üzere, 2017 yılında tescil için başvuru yapan ve emek veren Milas Ticaret ve Sanayi Odası Başkanımızı kutluyorum. Coğrafi işaretli ürünlerin ekonomimize kazandırılmasına ve yeni coğrafi işaretlere yönelik çalışmaların azimle sürdürüleceğine inanıyorum. Bu vesileyle herkesi, sağlık ve şifa dağıtan Milas zeytinini ve zeytinyağını kullanmaya davet ediyor, teşekkür ediyorum.

Genel Kurulu selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Çepni…

3.- İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin, Kocaeli ili Çayırova ilçesi Şekerpınar Organize Sanayi Bölgesinde Baldur Süspansiyon fabrikasında TÜRK METAL Sendikasından BİRLEŞİK METAL-İŞ Sendikasına geçen işçilerin işten çıkarıldığına, 25 Aralık 2020 günü greve başlayacaklarına ilişkin açıklaması

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Kocaeli Çayırova Şekerpınar Organize Sanayi Bölgesi’nde, Baldur Süspansiyonda, TÜRK METAL’den BİRLEŞİK METAL-İŞ’e geçen işçiler ekim ayı sonunda işten atıldılar. İşçiler fabrika önünde direniş çadırı kurdular. Sendikalı olmak anayasal hak ama devlet sendikası olmak şartıyla. Gebze bölgesi, sendikalı işçilere saldırının bölgesi oldu. İşçiler, yarın, 25 Aralık 2020’de greve başlayacaklar. Direnen işçileri selamlıyor, yanlarında olduğumuzu buradan bir kez daha ilan ediyoruz.

BAŞKAN – Sayın Gaytancıoğlu…

4.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, borçların yapılandırılmasına ilişkin kanundan yararlanarak prim borçlarını ödeyip emekli olmak isteyen vatandaşların sorunlarının çözülmesi için bankalarla protokol yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Sayın Başkan, borçların yapılandırılmasına ilişkin kanundan yararlanarak prim borçlarını ödeyip emekli olmak isteyen vatandaşlarımız güçlükler yaşıyor. Vatandaşlarımız alacakları emekli maaşını teminat göstererek bankalardan kredi kullanmak ve bu krediyle borçlarını ödeyip emeklilik hakkını kazanmak istiyor ancak gittikleri bankalardan, SGK’yle böyle bir protokol yapılmadığı gerekçesiyle ret cevabı alıyorlar. Kimsenin bu paraları peşin ödeyecek birikimi yok. SGK’nin vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi ve emekli olabilmeleri için bankalarla acil protokol yapması gerekmektedir. Meclisimiz vatandaşlarımıza bir kolaylık getirmişse kurumlar da bunun daha kolay yapılması için gerekli çalışmayı yapmalıdırlar. SGK bankalarla bir protokol yapıp prim borçlarını ödemek ve emekli olmak isteyen vatandaşlarımızın bankalardan bu parayı kredi olarak çekmesini ve buna karşılık, bu kredi borçlarının, alacakları emekli maaşından taksitler hâlinde kesilmesini sağlamalıdır.

BAŞKAN – Sayın Tanal…

5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, bazı illerde verilen tohum desteğinin Düzce ilinde verilmediğine, Düzce ilinde üretilen çeltik ve dane mısır gibi ürünler için kurutma tesisi olmadığına, TMO’nun bu soruna çözüm bulmasını ve Düzce ili Gümüşova ilçesinde yaşanan tapu sorununun çözülerek mağduriyetlerin giderilmesini Tarım ve Orman Bakanlığından talep ettiğine ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sizin vasıtanızla Tarım ve Orman Bakanlığına soruyorum. Türkiye’nin bazı illerinde verilen tohum desteği Düzce iline verilmemektedir. Bu eşitsizliğin giderilmesini talep ediyorum.

İki: Düzce’de üretilen çeltik ve dane mısır gibi ürünlerde kurutma tesisi bulunmamaktadır. Toprak Mahsulleri Ofisinin devreye girerek -kurutma tesisi sorununa çözüm getirerek- Düzcelilerin mağduriyetinin giderilmesini talep ediyorum.

Üçüncüsü: Gümüşova ilçemizde vatandaşlarımızın tapu sorunu var. Bu tapu sorununun bir an önce giderilerek Düzcelilerin mağduriyetinin giderilmesini talep eder, selam ve saygılarımı iletirim hepinize.

BAŞKAN – Sayın Gürer…

6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, kalsitin Niğde ili için önemli bir gelir kaynağı olduğuna, iktidarın Niğdeli kalsit üreticilerinin sorunlarıyla ilgilenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkürler Başkan.

Niğde’de kalsit önemli gelir kaynağıdır, yurt dışına ihracatı yapılmaktadır ancak son aylarda Mersin Limanı’nda boş ekipman sorunu yaşanmaktadır. Yerli üretici bu sıkıntıyı yaşarken yabancı firmalar ise bu durumdan etkilenmemektedir. Mersin Limanı’nda yaşanan konteyner ve gemi sıkıntısının aşılması için Ticaret Bakanlığı gerekli girişimlerde bulunmalıdır.

Ayrıca, Kuzey Afrika ülkeleriyle ilgili gümrük düzenlemesi sağlanmaması nedeniyle Türkiye’den giden kalsit için yüzde 15 gümrük vergisi alınması sorun yaratmaktadır. AB ülkeleri sıfır gümrükle aynı ürünleri satabilmektedir. Dünyanın en nitelikli kalsitini üreten üreticiler ihracatta navlun desteği beklemektedir. İktidar sorunlara çözüm getirmeli, Niğdeli kalsit üreticilerinin sorunlarıyla ilgilenmeli ve bunlarla ilgili gündeme getirdiğimiz konulara Ticaret Bakanlığı duyarlılık göstermelidir.

Teşekkür ediyorum Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Taşkın…

7.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, 2021 yılının İstiklal Marşı Yılı olması teklifinin TBMM’de kabul edilmesinin Mehmet Akif Ersoy ve kurtuluş mücadelesinde görev alıp bu toprakları vatan kılan tüm şehitlere karşı vefa borcunun bir ifadesi olduğunu düşündüğüne ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kıymetli milletvekilleri, Millî Mücadele döneminde şiirleri ve fikirleriyle aziz milletimize güç ve heyecan veren, İstiklal Marşı’mızın yazarı, millî şairimiz, Birinci Meclis Burdur Milletvekili Mehmet Akif Ersoy’u Anma Haftası içerisinde, 2021 yılının İstiklal Marşı Yılı olması teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda dün gece kabul edildi. İstiklal Marşı’nın yazılmasının ve Meclis tarafından kabul edilişinin 100’üncü yılı olan 2021 yılının İstiklal Marşı Yılı olarak ilan edilmesini, millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy’a ve kurtuluş mücadelesinde görev alarak bu toprakları bizlere vatan kılan tüm şehit ve gazilerimizin aziz hatıralarına karşı vefa borcumuzun bir ifadesi olarak düşündüğümü ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Uğur…

8.- Burdur Milletvekili Yasin Uğur’un, Gazi Mecliste tüm partilerin ortak imzasıyla 2021 yılının İstiklal Marşı Yılı olarak kabul edildiğine, Birinci Meclis Burdur Milletvekili Mehmet Akif Ersoy’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

YASİN UĞUR (Burdur) – Teşekkürler Sayın Başkan.

İstiklal Marşı’mızın şairi Mehmet Akif Ersoy, aziz milletimizin destan yazdığı istiklal mücadelemize tüm ruhuyla, benliğiyle katılmış, sözleriyle, şiirleriyle milletimizin hislerine tercüman olmuş, en zor gününde milletimize umut aşılamıştır. Millî şairimiz Mehmet Akif şehir şehir gezerek insanımızı İstiklal Savaşı’mıza katılmaya çağırmış; mücadeleci kişiliği, derin ilmi ve ahlakıyla, hitap ettiği Anadolu insanını derinden etkilemiştir. Büyük bir mücadeleyle kazanmış olduğumuz İstiklal Savaşı’mızı muhteşem mısralarıyla ebedîleştiren Mehmet Akif Ersoy, bu toprakların ruhunu, milletin özünü yansıtan İstiklal Marşı’nı kalemiyle değil yüreğiyle yazmıştır.

Gazi Meclisimizde tüm partilerin ortak imzasıyla 2021 yılı İstiklal Marşı Yılı olarak kabul edilmiştir. Bu vesileyle, Birinci Meclis Burdur Milletvekilimiz, Türk milletinin ebedî sesi olan millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy’a Allah’tan rahmet diliyor, kendisini hürmet ve minnetle yâd ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Girgin…

9.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in, Muğla ili Fethiye ilçesinde daha önce reddedilen Akmarin Yat Limanı Projesi’nin yeniden hayata geçirildiğine, Fethiye Körfezi taşıma kapasitesi raporları güncellenmeden bu tür kararların alınmasının bilimsellikten uzak olduğuna ve geri dönülmesi imkânsız hasarlara sebebiyet vereceğine ilişkin açıklaması

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığına: Fethiye’de daha önce reddedilen Akmarin Yat Limanı Projesi yeniden hayata geçirildi. Binlerce metrekare deniz dolgusu ve yüzlerce tekne için marina yapılacak.

Fethiye Körfezi’nin doğal ve arkeolojik güzelliğinin yanında zengin bir flora ve fauna yapısından oluşan biyoçeşitliliğe sahip olmasından dolayı, bu tür yapılaşmaların kapasitesinin çok üzerinde yapılması kıyı ve denizel alanlardaki ekosistemi yok etme tehlikesi yaratacaktır. Turizm de olumsuz etkilenecek, doğal güzelliklerin ve arkeolojik değerlerin gelecek nesillere aktarılması engellenecektir. 2014 yılında başlatılan ve kesinleşmemiş durumdaki bütünleşik kıyı alanları planlaması sağlıklı planlama kararları alınarak sonuçlanmadan ve Fethiye Körfezi taşıma kapasitesi raporları güncellenerek hazırlanmadan bu tür bilimsellikten uzak yapılaşma kararları alınması körfezde geri dönülmesi imkânsız hasarlara sebebiyet verecektir. Kahverengi bayrak değil mavi deniz için yat limanı yapımı girişimlerinden vazgeçilmelidir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın İlhan…

10.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, Atatürk ve Temsil Heyetinin Kırşehir iline gelişinin 101’inci yılını en içten dilekleriyle kutladığına ilişkin açıklaması

METİN İLHAN (Kırşehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

19 Mayısta Samsun’dan başlayan kutlu kurtuluş yolu Kırşehir’le devam etmiştir. Onu asla yalnız bırakmayan Millî Mücadele’nin her noktasında yanında olmuş aziz Kırşehir halkı, Ulu Önder’i büyük bir coşkuyla karşılamıştır.

Değerli milletvekilleri, Kırşehir, Türk kültürünün eğitim, bilim ve özgür düşünce başta olmak üzere temel birikimine sahip, kadim bir kentidir. Bu sebepledir ki Atatürk yüz bir yıl önce Kırşehir’e geldiğinde “Anadolu en büyük hazinedir. Sineyivatanda istihlas çarelerini beraberce, ölünceye kadar aramaya, temin etmeye çalışacağız.” demiştir.

Halkın kendini yönetmesinin kıvılcımları, Ahi Evran, Yunus Emre, Âşık Paşa, Hacı Bektaş Veli gibi âlimlere beşiklik yapmış bir medeniyet şehri olan Kırşehir’e nasip olmuştur. “Cumhuriyet” ifadesini ilk naklettiği yerlerden biri de olması işte bu birikimlerden dolayıdır. Bu duygularla, Atatürk ve Temsil Heyetinin Kırşehir’e gelişinin 101’inci yılını en içten dileklerimle kutluyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Karasu…

11.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasu’nun, Sivas ili Kangal ilçesinde TMO tarafından dönüm başı 580 kilogram üretim barajındaki ÇKS buğday desteğinin ilçe tarım müdürlüğü tarafından 410 kilograma indirilmesiyle çiftçilerin uğradığı zararın ortadan kaldırılması gerektiğine, Sivas ili Gemerek ilçesinde taksici esnafın yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesinin lazım geldiğine ilişkin açıklaması

ULAŞ KARASU (Sivas) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sivas Kangal ilçemizde çiftçilerimize Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından verilen dönüm başı 580 kilo üretim barajındaki ÇKS buğday desteği İlçe Tarım Müdürlüğü tarafından 410 kiloya düşürülmüş, Kangallı buğday üreticilerimiz dönümde 170 kilo destekten mahrum bırakılmıştır. Tüm planlarını TMO’nun verdiği miktara göre yapan çiftçilerimizin uğradığı bu zarar ortadan kaldırılmalıdır.

Ayrıca, Sivas Gemerek ilçemizdeki taksici esnafına yönelik haksız cezai işlemler uygulanmaktadır. Mesafe bakımından Kayseri’ye daha yakın olan Gemerek ilçemizde hastalarımızı tedavi amaçlı Kayseri’ye taşıyan ticari taksi şoförleri dönüş yolunda yetki belgesi olmadığı gerekçesiyle 2.174 lira ceza yemektedir. Hastaların zamanla yarıştığı pandemi döneminde yapılan ve hem Gemerek sakinlerini hem de taksici esnafını mağdur eden bu uygulamaya derhâl son verilmelidir.

BAŞKAN – Sayın Sümer…

12.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, Millî Eğitim Bakanlığının yeni araç kiralama ihalesine çıktığına, uzaktan eğitimde yaşanan sorunlar, atama bekleyen, 3600 ek gösterge ve kadro hakları için mücadele eden öğretmenler varken Bakanlığın yeni araç kiralamasının savurganlık olduğuna ilişkin açıklaması

ORHAN SÜMER (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Millî Eğitim Bakanlığı, 1 Ocak 2021 tarihinde kullanmaya başlamak, 31 Aralık 2021 tarihinde bitmek üzere bir yıllık 2020 model 4 tane öncü ve artçı koruma aracı kiralama ihalesine çıkıyor. Bu demek oluyor ki kamudaki lüks makam arabaları galerisine Millî Eğitim Bakanlığı eliyle 4 tane daha eklenmiş olacak. Milyonlarca öğrenci interneti olmadığı için derslerinden geri kalırken, atama bekleyen on binlerce öğretmenimiz varken, öğretmenlerimiz 3600 ek gösterge ve kadro hakları için yıllardır mücadele ederken, Bakanlığın hizmetinde onlarca hizmet aracı varken yeni araçların kiralanması israftır, savurganlıktır, günahtır; eğitim değil, demek ki lüks sevdalısı olmaktır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Kırkpınar…

13.- İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar’ın, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Mizah Festivali kapsamında yapılması planlanan söyleşinin tepkiler sonucu iptal edildiğine, Şebiarus programında Kur-an ve ezanı Türkçe okutmak isteyen İstanbul Büyükşehir Belediyesini kınadıklarına ilişkin açıklaması

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İzmir Büyükşehir Belediyesinin Mizah Festivali kapsamında Türkiye ve İslam düşmanlarını Türkiye’ye davet ettiği söyleşi, tepkiler sonucu iptal edildi. Türkiye ve İslam düşmanı karikatüristleri İzmir’le buluşturmaya çalışan, İzmir’in değerlerini hiçe sayan bu zihniyeti şiddetle kınıyoruz.

Aynı şekilde, Şebiarus programında Kur’an-ı ve ezanı Türkçe okutmak isteyen İstanbul Büyükşehir Belediyesini de kınıyoruz. Millî ve manevi duygularımıza saygı göstermekten imtina eden zihniyetin yetmiş yıl sonra yeniden hortladığına şahit oluyoruz. Kutsallarımıza yönelik saldırı ve saygısızlık karşısında tüm farklılıklarımızı bir tarafa bırakıp İslam’ın ortak paydasında buluşmak hepimizin en önemli görevidir. Kimsenin inancımıza ve kültürümüze el ve dil uzatmasına müsaade etmeyeceğiz. Her şeyi istismar etmeye çalışan Cumhuriyet Halk Partili belediyelerden asıl görevlerine geri dönmelerini, milletin dini ve diyaneti işlerinden el çekmelerini buradan salık veriyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özkan…

14.- Bursa Milletvekili Yüksel Özkan’ın, Bulgaristan’da Todor Jivkov döneminde Türk ve Müslümanlara uygulanan asimilasyon politikalarına karşı demokrasi ve direnişin sembolü olmuş Türkan bebek ve tüm şehitleri rahmetle andığına, bu insanlık suçlarının hiçbir yerde, hiçbir zaman yaşanmamasını dilediğine ilişkin açıklaması

YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Bulgaristan’da Todor Jivkov totaliter rejimi döneminde, Bulgaristan Türk ve Müslümanlarına asimilasyon politikaları, 1984-1985 yıllarında rejim güçleri tarafından cinayetlerin işlendiği bir noktaya ulaşmış idi. İsimlerin zorla değiştirildiği, mezarlarımızın taşlarının kırılıp haç dikildiği bu dönemde, 1984 yılının Aralık ayının son haftasında 18 aylık Türkan bebek ve yüzlerce Türk katledilmişti.

Bulgaristan Türklerinin demokrasi direnişinin sembolü olmuş Türkan bebek ve tüm şehitleri rahmetle, saygıyla anıyorum, ruhları şâd olsun. Bu insanlık suçlarının hiçbir yerde, hiçbir zaman yaşanmaması dileğiyle bu karanlık dönemi kınıyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakbak…

15.- Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak’ın, Gaziantep ilinin düşman işgalinden kurtuluşunun 99’uncu yıl dönümünde bu gazi şehri kurtarmak için can veren tüm şehitleri rahmetle yâd ettiğine ilişkin açıklaması

DERYA BAKBAK (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarih, 25 aralık 1921; Antep’i “Gazi” yapan kahramanlık destanının yazıldığı gün, uğrunda nice şehitler verilerek Antep’in düşman işgalinden kurtarıldığı gün, yüreklerindeki vatan sevgisiyle düşmanın üzerine cephanesiz yürüyen gazi ve şehitlerimizin tarih yazdığı gün.

1921 yılında 35 bin nüfusun 6.317’sini şehit veren, bağımsızlık mücadelesinin en şereflisinin yaşandığı bir memleketin evladı olmaktan onur duyuyorum. Tam doksan dokuz yıl önce gazi şehrimiz düşman işgalinden kurtularak tüm Türkiye’ye bağımsızlık yolunda ışık tutmuş, umut olmuştur. Bugün de Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde, gazi şehrimiz gücüne güç katıyor, büyük ve güçlü Türkiye hedefine aynı azim ve kararlılıkla yürüyor. Bu gazi şehri bizlere bırakan tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve minnetle yad ediyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım fakat öncesinde Sayın Yeneroğlu bir söz talebiniz var mıydı? Kürsüden değil yerinizden vereceğim eğer söz talebiniz varsa.

MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, sesim oradan duyulmuyor. Ben kanunla ilgili görüşmeler başlayınca usul tartışması noktasında söz isteyeceğim çünkü…

BAŞKAN – Yani kanunun görüşmelerine ilişkin bir usul tartışması açmayacağım ama istiyorsanız, bir dakika yerinizden söz verebilirim size, 60’a göre.

MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, usul tartışması konusunda ben size bir şey demedim ki nereden biliyorsunuz?

BAŞKAN – Siz kendiniz söylediniz şimdi.

MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) – Tamam da içeriğini söylemedim.

BAŞKAN – Kürsüde de söylediniz, onu söylüyorum.

MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, ben içeriğini söylemedim ki! Ya, bakın…

BAŞKAN – Buyurun.

16.- İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu’nun, kanun teklifi oylaması sonrasındaki söz hakkı talebi için kürsüye gidilmesi gerektiğine, söz hakkı için Genel Kurul salonunda birbirleriyle yarış içinde bulunmayı milletvekillerine yakıştıramadığına, kanun teklifinin görüşmelerine geçildiği zaman usul tartışması açılmasını talep edeceğine ve bu konuda muhalefetin desteğini beklediğine, bir milletvekili Meclisteki bir konuşmayla ilgili kamera kayıtlarını istediğinde verilmiyorsa burada bulunmalarının bir anlamı olmadığına ilişkin açıklaması

MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, siz Meclisin onurunu korumakla mükellefsiniz. Ben, sizin de şahit olduğunuz ve haklı olduğumu ifade ettiğiniz bir konuyla ilgili sizden söz talep ediyorum, usulle ilgili bir mesele.

BAŞKAN – Ben de vereceğim yerinizden, buyurun diyorum.

MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) – Tamam da bu, usulle ilgili bir mesele. Yani bu kadar onur kırıcı bir muameleyi siz kabul ediyorsanız, benim zaten söyleyecek bir şeyim yok, burada bulunmamızın bir anlamı da yok.

BAŞKAN – Sayın Yeneroğlu, az önce de ifade ettim, kayıtlara da geçsin.

Burada, Kanunlar ve Kararlarda çalışan bürokrat arkadaşlarımız İç Tüzük hükümlerine uygun hareket ediyorlar.

MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) – Hayır, Başkanım, bakın, ben size anlattım, siz buna şahitsiniz. Ben…

BAŞKAN – Müsaade edin.

Onların görevlerini yaparken yapmış oldukları meselelerini sizin kişisel olarak addetmenizi ben doğru bulmuyorum. Eğer burada…

MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) – Hayır…

BAŞKAN – Müsaade edin.

Eğer, burada milletvekillerinin söz haklarına ilişkin bir tartışma var ise bunu gene çözecek olan buradaki milletvekilleridir. Yani buradaki İç Tüzük hükümlerinde düzenlemeye gidilmesi gerekiyorsa veyahut da bir uygulamada bir teamül oluşturulmak isteniliyorsa bunu yapacak olan gene milletvekilleridir.

MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bürokrat arkadaşlarımızın bu konuda yapabilecekleri bir şey yoktur.

MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) – Evet, müsaade buyurursanız…

BAŞKAN – Buyurun.

MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, siz o konuyla ilgili bu meseleyi İç Tüzük meselesi olarak addediyorsunuz, ben de size diyorum ki bu mesele sadece İç Tüzük meselesi değil. Siz oylamaya sundunuz; oylama sonrasıyla ilgili de bizim kuraya girmek için söz taleplerimiz noktasında oraya gelmemiz gerekiyor, değil mi? Ben de arkadan kalktım, oraya geldim. Kırıkkale Milletvekilimiz Ramazan Can Bey koştuğu için benden önce geldi, ben kendisinin on-on beş saniye arkasından geldim. Eğer bu Mecliste birbirimizle yarış içerisinde bulunmamızı, ayağımıza çelme takmamızı istiyorsanız, bu sizin takdiriniz. Bunu siz kendinize yakıştırıyorsanız, ben yakıştıramıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) – Ben söylüyorum, usul tartışması başlatacağım biraz sonra.

Muhalefet partilerinden de rica ediyorum, bu konuda destek vermelerini kendilerinden istirham ediyorum çünkü bu, yakışıksız bir durum, sadece benim meselem değil.

BAŞKAN – Bu, İç Tüzük meselesidir, usule ilişkin bir şey değildir.

MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum.

Bütün arkadaşlar arasında da...

Bir de kamera kayıtlarını özellikle istirham ediyorum. Bakın, bir milletvekili Meclisteki bir konuşmayla ilgili kamera kayıtlarını istiyorsa ve verilmiyorsa o zaman, burada bulunmamızın hiçbir anlamı yok.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Dervişoğlu, buyurun.

17.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, tarihe Kanlı Noel olarak geçen Kıbrıs’taki saldırının 57’nci yıl dönümünde İlhan ailesini ve tüm şehitleri rahmetle andığına, kamuda atanmayı bekleyen yaklaşık 200 bin engelli adayın mevcut olduğuna ancak 3 bin yeni atama yapılacağının duyurulduğuna, açıklanan toplam engelli kontenjanının ise 7.119 olduğuna, kamudaki yüzde 3’lük engelli kotasının yüzde 6’ya çıkarılmasını önerdiklerine, usta öğreticilerin sorunları derinleşmeden özlük haklarının verilmesi gerektiğine, ülkede yüksek enflasyon ve Türk lirasındaki değer kaybının devam etmesinin yoksul sayısını hızla artırdığına, devlet desteklerini artırmazsa 2021 yılında artan pandemi şartlarıyla birlikte ülkedeki yoksul sayısının 2 kat artabileceğine, ekonomide bu kötü tablonun on sekiz yıllık AKP iktidarının eseri olduğuna, Hükûmetin ekonomiyi yönetemeyerek vatandaşları yoksulluğa mahkûm ettiğine ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Tarihe “Kanlı Noel” olarak geçen ve 21 Aralık 1963’te başlayan Kıbrıs’taki Kıbrıs Türklerine karşı Rum katliamında 24 Aralıkta Lefkoşa da Kumsal bölgesinde Binbaşı Nihat İlhan ve eşi Mürüvvet İlhan ile çocukları Murat, Kutsi ve Hakan banyo küvetinde kurşuna dizilerek katledilmiştir. Rum Albay Grivas ve çetesi, Kıbrıslı Türkleri adadan silmek ve Enosis idealini gerçekleştirmek için birçok kanlı saldırı düzenlemiştir. Tabip Subay Nihat İlhan’ın küvette kurşuna dizilen 3 çocuğu ve eşi, yüzlerce masum sivilin katledildiği bu saldırıların en trajik sembolü olarak hafızalarımızda yer edinmiştir. Alçak saldırının 57’nci yıl dönümünde İlhan ailesini ve hayatını kaybeden tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.

97.646 aday 2020 EKPSS sınavına girmiştir, bunların dışında kura başvuruları da yapılmıştır. Geçen seneki sınav ve kuraya girenlerle birlikte kamuya atanmayı bekleyen yaklaşık 200 bin engelli aday mevcuttur. Buna karşılık, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili tarafından, sadece 3 bin yeni atamanın yapılacağı duyurulmuştur. Bu sayı ihtiyacı karşılamakta oldukça düşük kalmaktadır. Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan 2020 Mart Engelli ve Yaşlı İstatistik Bülteni’ne göre, toplam engelli kontenjan açığı 7.119 olarak açıklanmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin lütfen.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Ocak ayında 3 bin yeni atama değil, kamuda hâlen boş olan 7.119 kişilik kontenjanı dolduracak bir biçimde planlama yapılmasını talep ediyoruz. Kamudaki yüzde 3’lük engelli kotası ise artık ihtiyacı karşılamamaktadır, bu rakamın yüzde 6’ya çıkarılmasını öneriyoruz.

Günümüzde eğitim sadece okullarla sınırlı değildi; özellikle zorunlu öğrenim yaşını tamamlamış bireyler için yüzlerce eğitim seçeneği bulacağınız sanat ve meslek edindirme kursları bulunmaktadır. Okullarda eğitimciye “öğretmen” denirken bu tür kurslarda “usta öğretici” olarak anılmaktadırlar. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı Halk Eğitim Merkezlerinde görev yapan usta öğreticilerin hak kayıpları telafi edilmelidir. Usta öğreticilerimizin sorunları derinleşmeden, özlük haklarının verilmesi icap etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bitiriyorum efendim.

BAŞKAN – Devam edin lütfen.

Buyurun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Ülkemizde, güzide eğitimcilere kadro verilerek kalıcı istihdamları sağlanmalıdır. Usta öğreticiler, on aydır maaş almadan ayakta durmaya çalışıyorlar. On aydır evinize maaş girmediğini düşünürseniz, durumun vahametini daha iyi idrak edebilirsiniz.

Bir yandan yüksek enflasyonla giderek artan hayat pahalılığı, diğer yandan binlerce iş yerinin faaliyetlerini durdurmasıyla azalan ya da tamamen kesilen gelirler, toplumda ağır bir gelir kaybı yaratmıştır. Türkiye'de milyonlarca kişiyi etkileyen geçim sıkıntısı 2021’de de milletimizin başlıca gündem maddesi olmaya devam edecektir. Ülkemizde yüksek enflasyon ve Türk lirasındaki değer kaybının devam etmesi yoksul sayısını hızla artırmaktadır. Türkiye'nin toplumsal refah konusunda Avrupa Birliği ülkeleriyle arasındaki makas da giderek artmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Son cümlem efendim.

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

Buyurun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Pandeminin etkisiyle birlikte yoksulluk oranı yüzde 25’lere kadar çıkmaktadır. Devlet desteklerini artırmazsa önümüzdeki yıl artan pandemi şartlarıyla birlikte, Türkiye’deki yoksul sayısı 2 kat artışla 20 milyonu geçebilir. Ekonomide bu kötü tablo on sekiz yıllık AKP iktidarının eseridir. Hükûmet, her alanda olduğu gibi ekonomiyi de yönetemeyerek vatandaşlarımızı yoksulluğa mahkûm etmekte, kendi yarattığı fakirliği, fukaralığı yönetme ısrarını sürdürmektedir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Akçay, buyurun.

18.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Libya’nın millî güvenliğimizin kilit taşı olduğuna, Türk kargo gemisine uluslararası hukuka aykırı olarak yapılan baskını destekleyenleri görmenin üzücü olduğuna, Doğu Akdeniz’in jeopolitiğinin Türkiye ve Libya’nın meşru çıkarları doğrultusunda atılacak adımlarla şekilleneceğine, dost ve kardeş ülke Libya’nın bağımsızlığının 69’uncu yıl dönümünü kutladığına, Libya’nın İtalyanlara karşı sergilediği destansı direnişle sembol olan Çöl Aslanı Ömer Muhtar’ı rahmetle andığına ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün, dost ve kardeş ülke Libya’nın bağımsızlığının 69’uncu yıl dönümüdür. üç buçuk asır Osmanlı Devleti’nin idaresinde adaletle yönetilen Libya, 1911 yılından 24 Aralık 1951’de bağımsızlığının ilanına kadar İtalya’nın işgalinde kalmıştır. Bingazi ile Manisa, Trablus ile Ankara birbirine kardeşlik bağlarıyla bağlıdır.

Kuloğlu Türkleri, Libya’nın bağımsızlığı için Trablusgarp Savaşı’nda İtalya’nın işgaline karşı canları pahasına mücadele etmişlerdir. Türkiye- Libya ilişkileri, her şeyin ötesinde kardeşlik zeminine dayalıdır ve ilkesel, tarihsel konumu vardır. Libya’ya asker gönderilmesine ilişkin tezkereye bu değer birlikteliği zemininde bakmak gerekir. Bugün Libya’da görevini başarıyla ifa eden Mehmetçik’imiz ile 1911’de binbir meşakkatle Trablusgarp, Derne ve Tobruk’ta Libya’nın salahı için mücadele eden Mustafa Kemal, Enver Paşa, Kuşçubaşı Eşref, Ali Fehti Bey, Nuri Bey ve diğer nice kahramanlarımız aynı millî hafızanın neferleridir.

Libya, millî güvenliğimizin kilit taşıdır. Türkiye-Libya arasında imzalanan mutabakatlarla Doğu Akdeniz’deki şer oyunu bozulmuş, er oyunu kurulmuştur. Emperyal heves güden devletler, Libya’ya istilacı ve işgalci bir mantıkla, sömürgeci zihniyetle yaklaşmaktadırlar.

Türkiye’nin mavi vatandaki meşru hakları için Libya Ulusal Mutabakat Hükûmetiyle imzaladığı iş birliği anlaşmalarına “Libya’da ne işimiz var?” diyerek bakamayız. “Türkiye, Doğu Akdeniz’i geriyor; Türkiye, Libya’da çizgiyi aştı.” diyenleri, Libya’daki Türk askerlerini “lejyoner” olarak nitelendirenleri üzülerek görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin lütfen.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – “Türkiye, Libya’da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi silah ambargosu kararına uymuyor.” diyerek Türkiye’yi hedef gösterenleri de gördük. Bu açıklamadan bir gün sonra, Libya’ya insani yardım götüren Türk kargo gemisine uluslararası hukuka aykırı olarak Akdeniz’de baskın yapıldığına da şahit olduk. Türk kargo gemisine uluslararası hukuka aykırı olarak yapılan baskını destekleyenleri hatta bu baskına meşruiyet kazandırmaya çalışanları da görmek bizim için üzücüdür. Türkiye, Libya’da ne işgalci ne istilacı ne de lejyonerdir; Türkiye, huzurun ve barışın inşası için gayret göstermektedir. Doğu Akdeniz’in jeopolitiği, Türkiye ve Libya’nın meşru çıkarları doğrultusunda atılacak önemli adımlarla şekillenecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bu düşüncelerle, dost ve kardeş ülke Libya’nın bağımsızlığının 69’uncu yılını kutluyorum. Libya’da işgalci İtalyan güçlerine karşı sergilediği destansı direnişle dünya çapında sembol olan ve 16 Eylül 1931’de idam edilerek şehit edilen Çöl Aslanı Ömer Muhtar’ı da rahmetle anıyorum; ruhu şad, mekânı cennet olsun.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Beştaş, buyurun.

19.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, çıplak aramaya cevaz veren yönetmelik düzenlemesinin derhâl kaldırılması gerektiğine, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun bir insan hakları savunucusu olduğunu ve mücadelesinden asla taviz vermediğini İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da bildiğine, devletin SMA hastası çocuklarla ilgili bir çözüm üretmesi gerektiğine, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine atanan kayyumun belediyeyi babasının şirketi gibi yönettiğine, kayyumların derhâl alınması ve belediye başkanlarının görevlerine iade edilmesi gerektiğini bir kez daha ifade etmek istediğine ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Şimdi, bu sabah İçişleri Bakanı, Kocaeli Milletvekilimiz Ömer Faruk Gergerlioğlu’na benim ağzıma almak istemediğim çok sayıda söz sarf etti. Bir kere yani biz, buradan da Meclisten de kendisinin konuştuğu oturumda da söylediklerini milyonlarca kere iade ettiğimizi ifade etmiştik ancak bu yetmemiş, bunu konuşmaya devam ediyor. Konu ne? Konu, çıplak arama mevzusu. Ne yapıyor? Savcılara çağrıda bulunuyor ya, çağrıda bulunuyor, diyor ki: “Suç işliyor Gergerlioğlu.” Ama kendisi suç işlemiyormuş. Yani bir milletvekilini alenen tahkir eden, hakaret eden, nefret söylemiyle açık suç işleyen bir Bakan, bir de üstelik Türkiye’deki savcılara çıplak aramaya ilişkin bir iftira olduğunu söylüyor hatta “Alçaklık…” Bir sürü kavram kullanıyor, onları meşrulaştırmayacağım.

Her şeyden önce şunu söyleyeyim: Çıplak arama meselesi niye buraya geldi ya? Çıplak aramada yönetmelik var, İnsan Hakları Komisyonu raporlarında var. Ben kendim gittim, cezaevlerinde -bizzat Komisyon Başkanının imzaladığı tutanaklarda- çıplak arama tespit edilmiş, Emniyetin bazı işlemlerinde, cezaevlerinde çıplak arama yapılıyor. Ya, şu iktidar partisinde aklı başında birisi yok mu, çıkıp “Bu, yönetmelikte var ama çıplak aramaya ilişkin çok sayıda itiraz var; insanlık onuruna aykırıdır, biz bunu gözden geçireceğiz, yönetmeliği değerlendireceğiz.” dese, kamuoyunda başka bir şey oluşacak.

Biz, en sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim: Bir kere, çıplak aramaya cevaz veren bu yönetmelik derhâl kaldırılmalıdır. İnsanlık onuruna aykırı işkence olan çıplak aramayı kaldıralım bu hukuk sisteminden.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Dün, bir Milletvekili, Sayın Tuncay Özkan kürsüden kendisine yönelik işkenceyi anlatmak zorunda kaldı ya! Yani bunu gerçekten izah etmek zor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu Vekilimize gelince: Kendisinin bir insan hakları savunucusu olduğunu, bu konuda yıllardır büyük emek verdiğini ve mücadeleden asla taviz vermediğini herkes gibi Süleyman Soylu da biliyor bizce. Neden rahatsız biliyor musunuz Soylu? Kendisinin yönettiği güvenlik sisteminin işlediği suçların açığa çıkmasından rahatsız, beş yüz altmış gündür kayıp olan insanların duyurulmasından rahatsız, işkence vakalarının teşhir edilmesinden rahatsız, çıplak arama uygulamasının kamuoyuna açıklanmasından rahatsız ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Demirtaş kararında tam da bunu söylüyor, işte Soylu’yu gösteriyor aslında ve Cumhurbaşkanını gösteriyor; “Bu açıklamalar, sizin emir ve talimatlarınızla yargının çalıştığını gösteriyor.” diyor. Şimdi, bu açıklamayı acaba savcılar duydu mu? Tersten söylüyorum: Süleyman Soylu’nun savcılara çağrısının suç olduğunu savcılar tespit etmezse zaten hiçbir şeyden söz edemeyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Şimdi, biz, Ömer Faruk Gergerlioğlu Vekilimizin yanındayız; bu saldırılara, bu isnatlara asla prim vermeyiz ve savcıları da göreve çağırıyoruz. İşkenceyi açıklayan değil, çıplak aramayı açıklayan değil, bunu yapanlar ve yaptıranlar suçludur demek istiyorum.

Sayın Başkan, bir diğer önemli mesele şu: SMA’lı hastaların, çocukların durumu. Hakikaten, her gün onlarca mektup alıyoruz, sosyal medyada çok sayıda kampanya var. Mesela, elimde bir mektup var; mektubu gönderen anne baba, Gökhan Gülmez ve Ayşe Gülmez. Neymiş? Mustafa Yağız, otuz aylık bir bebekleri varmış, SMA Tip 1 hastasıymış ve trilyonlarca lira para gerekiyor; 2,4 trilyon.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Yine, Kurtalanlı Roza bebek bunlardan birisi. Sayısız örnek verebilirim ve bunlara karşı devletin, iktidarın bir çözüm üretmesi gerekiyor. Bizim, bebekleri, çocukları ölüme terk etme gibi bir lüksümüz yok. Yardım kampanyalarıyla sonuç alınamıyor. Bu çok ciddi bir problemdir, buna çözüm bulunmasını istiyorum.

Umarım sürem vardır; kayyum yolsuzluklarına ilişkin son bir not söyleyeceğim: Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine kayyum olarak atanan Hasan Basri Güzeloğlu’nun yolsuzluklara karıştığını biliyoruz, merkeze çekildi ve şimdi, Münir Karaloğlu Belediyeyi babasının şirketi gibi yönetiyor gerçekten; herkesi farklı yerlerde görevlendirerek çoklu maaş sistemine geçmiş durumdalar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi, son kez açıyorum.

Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bitireceğim.

Kayyum da dâhil olmak üzere memurlardan oluşan bir encümen grubu var. Belediye Meclisi üyeleri baypas edilmiş ve her bir görevli 2 ayrı iştirakten ayrı ayrı huzur hakkı alıyorlar, daire bakanlığı ve müdürlükten maaş alıyorlar ve Belediye Meclisi feshedildiği için hiçbir denetim faaliyeti de yok. Ayrıca, kayyumun hem Valilik hem Belediye Başkan Vekilliği maaşını aldığını da söylemek istiyorum. Kayyum darbesi, kayyum gasbı, bütün yolsuzluklarıyla, hırsızlıklarıyla, iradesi dışında halkın malına ve kendisine hizmet olarak gelecek gelirlere de el konulduğunu; kayyumların derhâl alınması gerektiğini, belediye başkanlarının görevlerine iade edilmesi gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bunu söylemekten vazgeçmeyeceğiz çünkü kayyumlar artık, halkın üzerinde demoklesin kılıcı gibi her türlü hakkı gasbeden bir mekanizmaya dönüşmüş.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Özkoç…

20.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, pandemi nedeniyle aylardır ücret alamayan ve mağduriyetlerinin giderilmesini talep eden usta öğreticilerin sesini yetkili makamlara duyurmanın görevleri olduğuna, Genel Kurul gündemindeki Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi’nin çıkarılma gerekçisinin temel olarak OECD’nin Mali Eylem Görev Gücünün kriterlerini yerine getirmek olduğuna, tüm siyasetçilerin siyasi nüfuz alanlarının, ailelerinin, yakınlarının mal varlıkları ve hesap hareketlerinin incelenmesini istediklerine, ülkenin en büyük probleminin yolsuzluk, yoksulluk, israf ve kayırma olduğuna ilişkin açıklaması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, her gün, Türkiye’nin her yerinden, her meslek grubuna ait insanlar feryat ediyorlar. Bugün de Millî Eğitim Bakanlığına bağlı halk eğitim merkezlerinde ek ders karşılığı çalışan usta öğreticiler feryat ediyorlar; diyorlar ki: “Pandemi nedeniyle aylardır ücret alamıyoruz. Yaklaşık 97 bin kişinin mağduriyetinin giderilmesini talep ediyoruz.” Bizim görevimiz, onların sesini Türkiye Büyük Millet Meclisinden yetkili makamlara duyurmaktır ve onların hakkını, hukukunu korumaktır; onların hakkını, hukukunu korumaya devam edeceğiz.

Bugün, Genel Kurul gündemine yeni bir yasa teklifi geliyor: Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi. Kanunun çıkarılma gerekçesi, temel olarak OECD’nin kara para, terörün finansmanı, kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanına karşı mücadele yürüten Mali Eylem Görev Gücü’nün kriterlerini yerine getirmek.

Türkiye olarak biz, bu Mali Eylem Görev Gücü’ne üye olduk; 40 kriterini yani 40 tavsiye kararını yerine getireceğimizi de taahhüt ettik. Yaptık mı? Hayır. Türkiye; Yemen, Suriye, Moğolistan gibi ülkelerle birlikte Gri Liste’ye alınmak üzere. Mali Eylem Görev Gücü, 2019 yılı Türkiye Değerlendirme Raporu’nda uyarı verdi, “Düzelt ve kriterlerini yerine getir yoksa Gri Liste’ye alınacaksın.” dendi. İktidar ne yaptı? Bunu fırsat bilip derneklere kayyum atama, avukatları muhbirliğe zorlama yasası hazırladı. Bu düzenlemelerin kara para mücadelesiyle, getirdiğiniz yasanın adıyla, amacıyla hiçbir ilgisi yoktur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin, buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Eğer OECD kriterlerini yerine getirecekseniz, buradan söylüyorum, OECD’nin Mali Eylem Görev Gücü’nün 12’nci kriteri “Siyasilerin, siyasi nüfuz sahibi kişilerin mal varlıklarına, hesap hareketlerine bakın.” diyor. Raporda Türkiye’nin “Uyumsuz, Düzeltilmeli.” denilen kriteri de bu. Neden yasanın içinde yok, bunu millete nasıl açıklayacaksınız, soruyorum? Herkes denetlenecek, kara parayla, uyuşturucuyla ilgili herkes denetlenecek ama siyasetçi, devlet başkanları ve onların yakınları denetlenmeyecek! Neden yok? Madem bu yasaya uyacağız, bunun 12’nci maddesini neden çıkartarak getiriyorsunuz? Gelin, biz muhalefetle birlikte, tüm siyasetçilerin siyasi nüfuz alanlarının, ailelerinin, yakınlarının mal varlıkları ve hesap hareketleri incelensin, denetim altında tutulsun. Biz bunu istiyoruz, talep ediyoruz, teklif ediyoruz; kabul edin, yasalaştıralım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Türkiye’nin bugün en büyük problemi yolsuzluktur, yoksulluktur, israftır, kayırmadır. Esnaf paketi açıklandı; binlerce esnafa sadece 5 milyar lira destek verenler, 2021 yılı için 5’li çeteye 31 milyar 181 milyon lira para ayıranlar, bir avuç faiz lobisine 179 milyar 542 milyon lira ayıranlar, asgari ücretliye açlık sınırının altında, 2.792 lira öneriyorlar yani bir avuç insan için saltanata; milyonlarca işçi, esnaf, çiftçi için kuru ekmeğe devam ediliyor. İktidarın böyle yasalarla, baskıyla, zorbalıkla, yalanla örtmeye çalıştığı gerçek bu; ne düzeltmeyi ne de gizlemeyi beceremiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özkan, buyurun.

21.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, doksan dokuz yıl önce Antep müdafaasının zaferle sonuçlanmasının yüz yıl sonra bugünlerde yaşanılan coğrafyada verilen mücadelenin ne kadar anlamlı olduğunu gösterdiğine, tarihin bıraktığı mirasa sahip çıkılarak yüz yıl sonra ülkeye kasteden düşmanlara ve iş birlikçilerine karşı kutlu mücadeleyi aynı kararlılıkla vermeye devam edeceklerine, taraf olunan uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmesi, iç hukuk düzenlemelerini uyumlulaştırmak ve terörizmin finansmanı ile kitle imha silahlarının yaygınlaştırılmasının finansmanının önlenmesiyle ilgili 247 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine başlanacağına, teklifin olgunlaşmasında yapacakları eleştiri, destek ve katkılar için bütün siyasi parti gruplarına ve milletvekillerine teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bundan tam yüz yıl önce ülkemizin kuruluş ve kurtuluş mücadelesinde Sakarya, Kocatepe, Çanakkale neyse, özellikle Antep müdafaası da vatanın kurtulması, cumhuriyetimizin kurulması ve istiklalimizin kazanılması noktasında böyle bir anlam ifade ediyor. Yavuz Bülent Bâkiler’in o dizelerinde Antep müdafaası ne güzel ifade edilmiş:

“Ben Antepliyim, Şahin’im ağam.

Mavzer omzuma yük.

Ben yumruklarımla dövüşeceğim.

Yumruklarım memleket kadar büyük. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Hey, hey!

Yine de hey hey!

Kaytan bıyıklarım, delişmen çağım,

Düşman kurşunlarına inat köprü başında,

Memleket türküleri çağıracağım.

Bu dağlar bizimdir.”

Bu memleketin bizim olduğunu Yavuz Bülent Bâkiler bu dizelerle çok güzel ifade etmiş. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

İşte, bundan yüz yıl önce Antep’in “gazi”lik unvanını alışı, doksan dokuz yıl önce Antep müdafaasının zaferle sonuçlanması, yüz yıl sonra, bugünlerde Afrin’de, Cerablus’ta, İdlib’te, Ayn el Arap’tan ta Kandil’e, Sincar’a kadar olan coğrafyada vermiş olduğumuz mücadelenin ne kadar anlamlı olduğunu gösteriyor.

Biraz önce Sayın Akçay da ifade etti; etrafımızın nasıl bir kuşatma altında olduğunu ve Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla bu coğrafyadaki barışımızın nasıl hedef alındığını görüyoruz. İşte, şanlı tarihimizin bize bıraktığı bu kutlu mirasa sahip çıkarak yüz yıl sonra bu ülkeye kasteden düşmanlara, iş birlikçilerine ve şahsi menfaatleri müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edenlere karşı bu kutlu mücadeleyi aynı kararlılıkla veriyoruz ve vermeye devam edeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

Buyurun, devam edin.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, özellikle, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası birlik ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerimizi yerine getirmek, sözleşmelere uygun olarak Türkiye’nin iç hukuk düzenlemelerini uyumlulaştırmak ve terörizmle, terörizmin finansmanı ile kitle imha silahlarının yaygınlaştırılmasının ve finansmanının önlenmesiyle ilgili 2 bölüm ve 44 maddeden oluşan 247 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine başlayacağız ve şimdiden, bütün siyasi parti gruplarına, milletvekillerimize bu yasanın olgunlaşmasında yapacakları eleştiri, destek ve katkılar için teşekkür ediyor; hayırlı, başarılı bir çalışma günü temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ PARTİ Grubunun, Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş ve 19 milletvekili tarafından sokak hayvanlarının usulsüz toplatılması, şüpheli ölümleri, bakım ve can güvenliğinin sağlanarak gerekli önlemlerin alınması, veteriner olmaksızın halk ve hayvan sağlığını tehdit eden etkenlerin araştırılması amacıyla 18/12/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 24 Aralık 2020 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

24/12/2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 24/12/2020 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                      Dursun Müsavat Dervişoğlu

                                                                                            İzmir

                                                                                 Grup Başkan Vekili

Öneri:

Konya Milletvekili Fahrettin YOKUŞ ve 19 milletvekili tarafından, Sokak hayvanlarının usulsüz toplatılması, şüpheli ölümleri, bakım ve can güvenliğinin sağlanarak gerekli önlemlerin alınması, veteriner olmaksızın halk ve hayvan sağlığını tehdit eden etkenlerin araştırılması amacıyla 18/12/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 24/12/2020 Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Fahrettin Yokuş.

Buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye genelinde sokak hayvanlarının usulsüz toplatılması, şüpheli ölümleri, bakım ve can güvenliğinin sağlanarak gerekli önlemlerin alınması, veteriner hekimler olmaksızın halk ve hayvan sağlığını tehdit eden etkenlerin araştırılması için verdiğimiz araştırma önergesi üzerine İYİ PARTİ Grubu ve şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, temel ödevimiz, yaşayan bütün canlıların hukuken haklarının olduğunu kabul etmek ve bunu güvence altına almaktır. Hayvanlara kasıtlı zarar vermek üzere kötü davranmak, acımasız ve zalimce muamele etmek, onları dövmek, aşırı soğukta ya da sıcakta aç ve susuz bırakmak, hayvanların bakımlarını ihmal etmek, onlara fiziksel ve psikolojik acı çektirmek yasalar gereği suçtur. Avrupa Birliğine üye ülkelerin çoğunda hayvanlara karşı sergilenen kötü içerikli fiiller “kabahat” olarak değil, “suç” olarak nitelendirilir ve bu durum üye ülkelerce mutabakata bağlanmıştır. Ülkemizde ise henüz bu konuda ciddi adımlar atılmamıştır.

5199 sayılı, hayvan haklarını korumaya yönelik bir kanunumuz olsa da maalesef yeterli değildir. Bu kanun, hayvanlara hem ruhen hem de fiziken mal ya da eşya olarak bakmaktadır. Aynı dünyada bizimle beraber yaşayan bu canlıların varlıklarına karşı ihlalleri görmeli ve buna en ciddi tedbirleri almalıyız, buna mecburuz.

Değerli milletvekilleri, büyükşehir olan illerimizde barınak olması, ilçelerde de bakımevi olması zorunludur. Bakımevi olmayan ilçeler ise barınağı olan büyükşehirlerden toplama, kısırlaştırma, küpeleme ve tedavi ettirme talebinde bulunmalıdır. Türkiye genelinde 1.398 belediyenin sadece 230 civarında hayvanlara barınak imkânı sağlanmaktadır. Bunların yeterli olduğu söylenemez ve çeşitli eksiklerinin olduğu herkesin malumudur. Bu yetersiz sistemde de mecburen hayvanların çoğu sokaklarda yaşamaktadır. Hayvan haklarında iyi bir düzenleme yapılmadıkça yine bu sokak hayvanları en büyük zararı görenler olacaktır. Tecavüz, işkence, canlı iken uzuvlarının kesilmesi, kötü şartlarda yaşamaları ve aç bırakılmaları, bahislerde dövüşe zorlanmaları gibi insan vicdanına sığmayan muamelelere hayvanlar maalesef maruz kalmaktadır.

Unutulmaması gereken en önemli husus şudur: Savunulan, bir kısım hayvanseverin hakkı değil, hayvanların hakkı olduğudur. Savunmasız bütün canlıların doğasından kaynaklanan yaşamsal, bedensel ve özgürlük haklarının korunarak yasal teminat altına alınması insan olmanın sorumluluğudur. Bunun yanında, toplum açısından infial yaratan hayvanlara karşı işlenen suçlarda suçu işleyen kişilere uygulanan yaptırımın para cezası yönünde olması, Türk hukuk sistemine güvenin ve inancın zedelenmesine sebep olmaktadır. Para cezası bu tür durumlarda hafif kalmakta, hayvanlara yapılan kötü muamelelerde gerekirse ağır hapis cezaları uygulanması gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz günlerde Konya Çeltik ilçemizde maalesef, korkunç bir olay yaşanmış; uyuşturulmuş hâlde olan, baygın hâlde olan bazı köpekler gömülmüş, ürpertici bir tablo ortaya çıkmıştır. Yine Ankara’mızın Keçiören ilçesinde maalesef, köpek yavruları ses telleri alınarak sessiz hâle getirilmiş ve bu yolla pazarlanmaktadır. Bütün bu acı dramları görmezden gelemeyiz, her gün ülkemizin dört bir yanında onlarca, yüzlerce hayvana tecavüzlerin olduğu, saldırıların olduğu malumunuzdur.

Bu nedenle Samsun Milletvekilimiz Sayın Bedri Yaşar Bey’in 7 Kasım 2018’de vermiş olduğu kanun teklifini mutlaka görüşmeliyiz, gündeme almalıyız. Bu araştırma önergemizi de özellikle gündeme almanızı rica ediyor, desteklerinizi bekliyorum.

Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Murat Çepni, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Teşekkürler Başkan.

Genel Kurul ve değerli halkımız; evet, Konya’da ortaya çıkan vaka aslında yıllardır yaşanan olaylardan sadece bir tanesi. 5199 sayılı Kanun’a göre, sokak hayvanlarını kısırlaştırıp, aşılayıp alındığı yere bırakmak gerekiyor; oysa uygulamada belediyeler bu görevlerini yerine getirmedikleri gibi, sadece yaşlı ve engelli hayvanların tedavi görmeleri ve barınmaları gereken barınaklara sağlıklı hayvanları istif etmekte, hayvanlar berbat koşullarda ömür boyu hapse mahkûm edilmektedirler.

Hayvan hakları savunucuları on beş yıldır Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik talep ediyorlar ancak iktidar adım atmamakta ısrar ediyor ve bu süreci bir biçimde, bazı yol ve yöntemlerle uzatmaya devam ediyor. 24’üncü Dönemde, Çevre Komisyonundan çıkan Hayvan Hakları Kanunu kadük kalınca kamuoyu bir kez daha oyalanmış oldu. Kanun neden çıkmıyor? Çünkü belli rant çevreleri bu yolla korunuyorlar. Örneğin, “pet shop”lar ısrarla kapatılmıyor ve “pet shop”lar hayvan istismarlarının en temel kaynaklarından bir tanesi. Yine, yunus parkları denen işkencehaneler de kapatılmıyor ve buradan şunu soruyoruz: Yunus park sahibi Fettah Tamince’nin acaba bunda etkisi var mıdır, AKP’nin yandaşlarının bunda etkisi var mıdır? Yine, dağ keçilerinin, ceylanların, yerli ve yabancı “avcılık” turizmi adı altında avcılarca katledilmeleri için izinler veriliyor, av izinleri veriliyor ve dolayısıyla özellikle Dersim bölgesinde kutsal değerlere bu biçimde de bir saldırı gerçekleştiriliyor.

Biz, aynı zamanda, hayvan tecavüzcülerine karşı da güçlü bir yasanın çıkartılmasını istiyoruz ve hayvan tecavüzcüleri de bu yol ve yöntemlerle korunuyor. Neden korunuyor? Çünkü yapılan açıklamalar şöyle: “Tecavüz çok yaygın, adalet sistemimiz bu yükü kaldıramaz.” diyor iktidar yetkilileri. İşte, karşı karşıya kaldığımız tablo bu.

Biz hayvanlara bakınca hissedebilen, duyguları olan canlılar görüyoruz; iktidar ise yeşil dolarları görüyor. Kadını, işçiyi, doğayı, hayvanı, her şeyi kirletip metalaştıran bir anlayış bu.

Evet, hayvan hakları kanunu mutlaka çıkmalı ve hayvana karşı geliştirilen mücadele hayvanseverlik değil, hayvan hakları mücadelesi kapsamında yürütülmelidir.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Gülizar Biçer Karaca. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Evet, hayvan hakları konusunda yeni bir araştırma önergesi. Biraz geçmişe giderek sizlerin hafızalarını tekrar bir yenilemek isterim. 24 Haziran seçimlerine az bir zaman vardı ve Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı meydanda ne dedi? “27’nci Dönemin ilk kanun teklifi hayvan hakları yasası olacak.” 24 Haziranda seçim bitti, iktidara geldiniz, hayvan hakları unutuldu. Ardından, 31 Mart yerel seçimleri başlayacaktı, Sayın Binali Yıldırım’ı aday gösterdiniz ve onun önerisini gündeme getirerek bir komisyon kurdunuz. Komisyonda ben de görev aldım ve komisyonda görev alan tüm siyasi partilerin oy birliğiyle, beş aylık ciddi bir çalışmanın ardından hayvan hakları konusunda 55 öneriyle Meclise raporumuzu sunduk. Ocak 2020’de rapor Mecliste görüşüldü ve hâlâ o rapora ilişkin, tüm siyasi partilerin oy birliğiyle çıkardığı bir rapor olmasına rağmen, hâlâ ses seda yok.

Değerli arkadaşlar, bu, bir samimiyet testiydi, siz bu testten sınıfta kaldınız; hayvan haklarını, can dostlarımızın haklarını sadece ve sadece bir seçim malzemesi olarak gördünüz. Bizim orada bir laf vardır, “Vadetmekle vaat tükenmez, yerine getirmekten Hak saklasın.” derler. Siz de can dostlarımızın hakları için vadettiniz, vadetmekle vaadi tüketmediniz ama “Yerine getirmekten Hak saklasın.” diyerek 24 Hazirandan beri suspus oturuyorsunuz.

Biz ne istemiştik 55 maddede tüm siyasi partilerin oy birliğiyle? Altını çizerek söylüyorum, hayvanlar mal değildir, eşya değildir, candır; bu nedenle hayvan hakları yasası olsun, hakları olsun bir can olarak. Onlara karşı işlenen her türlü taciz, tecavüz, işkence suçları, her türlü suç Türk Ceza Kanunu’nda bir cana yapılan suç olarak cezalandırılsın istemiştik. Başka ne istemiştik? Altı ay içerisinde hayvan popülasyonu envanteri çıksın, iki yıl içerisinde kısırlaştırılsın ve tüm can dostlarımızın hakları, güvenlikleri, can güvenlikleri sağlansın; kısırlaştırma merkezleri açılsın; genel bütçede hayvan hakları için hem belediyelere hem il özel idarelere, hem sorumluluk yüklensin hem kaynak aktarılsın; hepsi tamamdı ama hiçbir şey yapmadınız, bugüne kadar da sustunuz, susmaya da devam ediyorsunuz. Ben şunu açıkça söyleyeyim: Bu saatten sonra komisyon raporu oy birliğiyle çıkmışken o saatten sonra tüm yitirdiğimiz can dostlarımızın, hayvanların tek sorumlusu da sizlersiniz değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

Yine, bütçe bitti; bütçe biter bitmez arkasından apar topar milletin parasını yandaşlara aktaracağınız rant kapıları açtınız. Şimdi de avukatları muhbir yapan ya da dernekleri, sivil toplumu susturmak isteyen yasa teklifini getiriyorsunuz; neden oy birliğiyle kabul ettiğimiz hayvan haklarıyla ilgili yasa teklifini getirmiyorsunuz? Çünkü getirmeniz için rant çeteleri, yandaşlarınız size izin vermiyor.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Zeynep Yıldız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başından bizleri takip eden kıymetli milletimiz; İYİ PARTİ grup önerisine karşı AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygı ve hürmetlerimle selamlıyorum.

Buraya Akyurt’tan geldim, Akyurtlu çiftçilerimizin selamlarını getirdim. Tabii, buraya yetişeceğim diye Kalecik’e uğrayamadım; Kalecikli çiftçilerimize de buradan selamlarımı iletmiş olayım.

Öncelikli olarak şunu ifade etmek isterim: Bu hayvan hakları meselesi, bizim ayrı yerlerde durduğumuz bir mesele değil, hepimiz aynı noktada duruyoruz; dolayısıyla birbirimizi suçlayarak “Siz şöylesiniz, siz böylesiniz.” “Siz şunları gözetiyorsunuz, bunları gözetiyorsunuz.” diyerek sonuç alabileceğimiz bir başlık değil. Gülizar Hanım söz aldı, birlikte çok keyifli bir komisyon çalışması yürüttük; bütün partilerin katılımıyla, oy birliğiyle mutabık kaldığımız bir rapor metnini zaten oluşturmuştuk. Bu noktada Allah’ın hayat bahşettiği her canlının hayat hakkının korunması ve bunun bir “hak” kavramı olarak değerlendirilmesi her birimizin kırmızı, kalın çizgisiydi. Dolayısıyla komisyon raporumuz da bu mahiyette oluşturuldu. Tabii, ben bu noktada açıkçası şeffaf ve hesap verilebilir siyaset yürütülmesini çok önemli buluyorum.

Buraya gelmeden evvel Konya Çeltik Belediye Başkanımızla görüştüm, belirli noktalarda ihbarlar alınmış, çeşitli hayvanların zehirlendiği ve belirli noktalara bırakıldığı hususunda. Onlar da bunun üzerine il tarım ve orman müdürlüğünden bilgi talep etmişler, yine, bu hususa ilişkin soruşturma da devam ediyor. Tabii, Ankara Yenimahalle’de -malumunuz olduğu üzere- köpekler yine zehirlenmişti, İzmit’ten yine benzer mahiyette haberler geldi. Bu haberlerin her biri bizleri derinden yaralamakta ve üzmekte.

Tabii, bu noktada bizim yasama organı olarak neler yaptığımız, neler yapacağımız bizim temel ilgi alanımız, dolayısıyla biz bir araştırma komisyonu kurmuştuk ve bu araştırma komisyonu çok etkin bir rapor ortaya koydu. Tabii, arada pandemi süreci bir şekilde yasanın Genel Kurula gelmesine engel oldu.

Ancak ve ancak bugüne kadar neler yapıldığına çok kısa bir bakalım: AK PARTİ gerçekten hayvanseverlerin olduğu bir parti ve hakikaten baktığımızda hayvanseverlere dönük bir sürü şey yaptık. 2004’te Hayvan Hakları Kanunu AK PARTİ döneminde çıkarıldı ve yine, Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu AK PARTi’nin önerisiyle gündeme geldi ve bu noktada ben bütün parti yetkililerine, Meclisimizdeki bütün partilere çok teşekkür ediyorum; herkesin desteğiyle bu komisyon bir şekilde faaliyetini yürüttü.

Şimdi, ben şu soruyu soruyorum: Malumunuz olduğu üzere, Grup Başkan Vekillerimiz Cahit Özkan ve Özlem Zengin açıklama yaptılar; verilen aranın akabinde Hayvan Hakları Yasası inşallah, Meclis Genel Kuruluna gelecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu takdirde bir araştırma önergesi vermek bu süreci yavaşlatmak olmayacak mıdır değerli milletvekilleri?

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Hayır, hızlandırıyoruz.

ZEYNEP YILDIZ (Devamla) - Şu an araştırma komisyonlarının çalışma süreçlerini gözümüzden geçirelim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bir, beş ay çalıştık biz öncesinde, dolayısıyla, aynı mahiyette bir komisyon çalışmışken tekrar aynı mahiyette çalışacak bir araştırma komisyonuna neden ihtiyaç vardır?

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Sözünüzü tutsanız. Beş senedir milleti kandırıyorsunuz bu konuda.

ZEYNEP YILDIZ (Devamla) - Ben bu soruyu sormak istiyorum.

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Beş sene daha beklemeyelim, acelemiz var.

ZEYNEP YILDIZ (Devamla) - Bu noktada ortak hassasiyetleri paylaştığımızı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yıldız.

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Hep kandırıyorsunuz, beş senedir kandırıyorsunuz.

ZEYNEP YILDIZ (Devamla) - Ve en yakın zamanda inşallah bu kanunu el birliğiyle çıkaracağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

FAHRETTİN YOKUŞ (Konya) – Allah’tan korkun!

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, yoklama talep ediyoruz.

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunacağım ama öncesinde bir yoklama talebi vardır, onu gerçekleştireceğim.

Sayın Özkoç, Sayın Köksal, Sayın Yıldız, Sayın Beko, Sayın Hakverdi, Sayın Kaya, Sayın Yalım, Sayın Zeybek, Sayın Keven, Sayın İlhan, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Kılınç, Sayın Erbay, Sayın Durmaz, Sayın Biçer Karaca, Sayın Kadıgil, Sayın Şevkin, Sayın Kaya, Sayın Bingöl, Sayın Özkan.

Evet, yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.19

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.36

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Sibel ÖZDEMİR (İstanbul), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 38’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – İYİ PARTİ grup önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)

BAŞKAN – Pusula veren arkadaşlar lütfen dışarıya çıkmasınlar. Hem pusula veren hem de sisteme giren arkadaşımız olduysa lütfen pusulasını geri alsın çünkü kontrolünü yapacağım.

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN – Yapılan ikinci oylamada da toplantı yeter sayısı bulunamadığından, alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 25 Aralık 2020 Cuma günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 15.39



(x) ) 7/4/2020 tarihli 78’inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonu’ndaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.