TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

21’inci Birleşim

1 Aralık 2020 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

 

İÇİNDEKİLER

 

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Edirne Milletvekili Fatma Aksal’ın, kadına seçme ve seçilme hakkı verilmesine ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu’nun, Dünya Engelliler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmaz’ın, Düzce ilinde yaşanan hava kirliliğine ilişkin açıklaması

2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir’in, pandemi sürecinin olumsuzluklarına rağmen ekonominin üçüncü çeyrekte yüzde 6,7 büyüdüğüne ilişkin açıklaması

3.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, iktidarın esnaf, çiftçi ve işini kaybedenlere acil destek paketi açıklaması gerektiğine ilişkin açıklaması

4.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun, her yıl üniversitelerden mezun olan binlerce mimarın kamuda daha fazla istihdamının sağlanması için Meclisi göreve çağırdığına ilişkin açıklaması

5.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, pandemi sürecinin tüm yıkıcı etkisiyle hayatı tehdit ettiği bu dönemde özel ve vakıf hastanelerinin olanaklarının kamu iradesiyle yurttaşların hizmetine sunulması gerektiğine ilişkin açıklaması

6.- İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir üyesinin milletin ordusuna saygısızlığının kabul edilemez olduğuna ve bu üyenin özür dilemesi gerektiğine, Azerbaycan ordusunun Ağdam ve Kelbecer’den sonra Laçın’a da girdiğine ilişkin açıklaması

7.- Niğde Milletvekili Selim Gültekin’in, ülkenin üçüncü çeyrekte coronavirüs salgınının olumsuz etkilerine ve küresel daralmaya rağmen yüzde 6,7 büyüdüğüne, AK PARTİ iktidarında millî savunmada yüzde 70 yerlileşmeyle daha güçlü ve daha büyük Türk ordusu hedefine azim ve kararlılıkla ilerlediklerine, Türk ordusuna şükranlarını sunduğuna ilişkin açıklaması

8.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü’nün, kamuda bundan sonraki atamalarda elektrik elektronik mühendisi kadrolarının ve kontenjanlarının artırılması gerektiğine ilişkin açıklaması

9.- İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar’ın, Türk ordusuna “satılmış” diyen milletvekilini kınadığına, orduya ve güvenlik güçlerine desteklerinin tam olduğuna ilişkin açıklaması

10.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen’in, 4 Aralıkta Asgari Ücret Tespit Komisyonunun toplanacağına, emekçilerin açlığa mahkûm edilmeden insanca yaşayabilecekleri bir asgari ücret istediklerine ilişkin açıklaması

11.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, pandemi döneminde çiftçilerin BAĞ-KUR’a olan prim borçlarının affedilmesi ve sağlık hizmetlerinden rahatlıkla faydalanmasının sağlanmasına, BAĞ-KUR emekli maaşlarının insani bir düzeye yükseltilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

12.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, avukat, diyetisyen, psikolog, veteriner hekim, şehir planlamacı, mimar, inşaat, makine, harita, endüstri, kimya, maden, jeoloji, elektrik elektronik, tarımsal genetik, ziraat, su ürünleri, gıda, bilgisayar, çevre mühendisleri ve diğer bölüm mezunu gençlerin kamuda atama müjdesi beklediklerine ilişkin açıklaması

13.- Adıyaman Milletvekili Muhammed Fatih Toprak’ın, Adıyaman ilinin il oluşunun 66’ncı yıl dönümünü kutladığına, Adıyaman ilinin kalkınmasında ve bugünlere gelmesinde emeği geçen başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere herkese şükranlarını sunduğuna ilişkin açıklaması

14.- Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağ’ın, Türk ordusunun Metehan’dan bu yana Türk milletinin keskin kılıcı, bükülmez bileği, demir yumruğu olduğuna, Türk ordusuna düşmanlık edenlerin düşmana askerlik ettiğine ilişkin açıklaması

15.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, Adıyaman ilinin 1 Aralık 1954 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen 6418 sayılı Kanun’la il olmasına karar verildiğine, Adıyaman ilinin il oluşunun 66’ncı yıl dönümünü kutladığına ve tüm Adıyamanlılara saygı ve sevgilerini sunduğuna ilişkin açıklaması

 

 

16.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, 1 Aralık Türk kadınının siyasal haklarını kazanmasının 85’inci yıl dönümünde Türk kadınlarının gününü kutladığına, coronavirüs pandemi süreciyle ilgili açıklanan yeni tedbirlerin yeterli olmadığına, Hükûmetin aşı alımında geç kaldığına, dünya aşılanırken vatandaşın kaderine mahkûm şekilde beklemek zorunda kalacağına, 1 Aralık dünya AIDS Günü’ne, 11 hâkim ve savcının Yargıtaya üye seçildiğine, gerçekten siyasi reform yapılmak isteniyorsa yargının üzerinde AK PARTİ vesayetinin kaldırılması gerektiğine, Karabük ili merkezde 3 hastaneden 2’sinin yıkıldığına ve yerlerine yeni hastane yapılmadığına, sadece Karabük Üniversitesi Araştırma Hastanesinin aktif olduğuna, ilde trafiğin ciddi bir problem olduğuna, Hükûmeti Karabük ilinin sıkıntıları konusunda harekete geçmeye davet ettiğine ilişkin açıklaması

17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, vefatının 81’inci seneidevriyesinde Çanakkale Savaşının seyrini etkileyen Balıkesir ili Havranlı Seyit Onbaşı’yı ve tüm şehitleri rahmetle andığına, 28 Kasım 2020 günü Batı Trakya Türklerinin yaşadığı Yunanistan’ın İskeçe kentinde Müftü Ahmet Mete’ye yapılan ırkçı saldırının hedefinin Batı Trakya Türkleri olduğuna, Yunanistan’ın Lozan Anlaşması’na aykırı davranarak Batı Trakya Türklerinin haklarını ihlal etmesi nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından defalarca tazminat cezasına çarptırıldığına, Türkiye Cumhuriyeti’nin Batı Trakya Türklerinin haklı davalarında yanlarında olduğuna, başta Sadık Ahmet olmak üzere Batı Trakya Türklüğü mücadelesinin bütün mücahitlerini rahmetle andığına ilişkin açıklaması

18.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, başta HDP üye ve yöneticileri olmak üzere son iki haftada bin kişiye yakın gözaltı olduğuna, HDP Van il binasının basıldığına, haksız ve hukuksuz saldırıların devam ettiğine, Kandıra 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinde bulunan siyasilere yönelik saldırıları kınadıklarına, TÜİK’in üçüncü çeyrekte yüzde 6,7 büyüme rakamı açıkladığına, Türk lirasına güven duyulmadığı için döviz mevduat hesaplarının artmaya devam ettiğine, pandemi döneminde İstanbul Adalet Sarayındaki icra iflas dosyaların sayısının 26 milyona ulaştığına, dış ticaret açığının yüzde 34,4 arttığına ilişkin açıklaması

19.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Meclisteki ve memleketteki tüm hastaların acil şifa bulmasını ümit ettiklerine, Türk kadınının siyasi haklarını kazanmasının 85’inci yılında siyaset yapan tüm kadınları saygıyla selamladıklarına, Türk kadınının siyasette önünü açan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha rahmetle andıklarına, vefatının 81’inci yılında Seyit Onbaşı’yı ve memleket için can veren şehitleri rahmetle andıklarına, Ankara Anlaşması’nın 1 Aralık 1964’te yürürlüğe girdiğine ve bugünün AB’ye tam üye olabilmek için ilk adımın atıldığı gün olduğuna, Ukrayna’da düzenlenen Avrupa Ritmik Jimnastik Şampiyonası’nda Avrupa Şampiyonu olan Ritmik Jimnastik Grup Millî Takımına ve bu başarıda katkısı olan herkese şükranlarını sunduklarına, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’a hakarete varan saldırılar olduğuna, Cumhuriyet Halk Partisinde kapının önüne konulacak kimse olmadığına ilişkin açıklaması

 

 

 

20.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Covid-19 geçiren bütün milletvekillerine ve millete geçmiş olsun dediğine, hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine, Ukrayna’da düzenlenen Avrupa Ritmik Jimnastik Şampiyonası’nda Avrupa Şampiyonu olan Ritmin Jimnastik Grup Millî Takımını ve bu başarıda katkısı bulunan herkesi tebrik ettiğine, Türk kadınlarının siyasi haklarını elde etmelerinin 85’nci yıl dönümünde bütün kadın siyasetçilerin bu gününü tebrik ettiğine, Seyit Onbaşı ve bütün şehitlere rahmet dilediğine, milletin göz bebeği olan ordu millî menfaatleri koruyarak, üstün başarılara imza atarken hafta sonunda CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın ortaya koyduğu yaklaşımın CHP yönetimi tarafından da desteklenmesinin asla kabul edilemeyeceğine, ilgili milletvekilinin hem milletten hem de ordudan özür dilemesi gerektiğine, ordunun hepimizin namusu olduğuna ilişkin açıklaması

21.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

22.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

23.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması

24.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması

25.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Bursa Milletvekili Mustafa Esgin’in HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

26.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

27.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, Bursa Milletvekili Mustafa Esgin’in HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in, Sayın Milletvekillerimize ve Sayın Grup Başkan Vekillerimize, Covid-19’a yakalanan bana ve benim şahsımda, hastalığa yakalanan milletvekillerine ve tüm vatandaşlara yönelik geçmiş olsun temennileri için teşekkür ettiğine ilişkin konuşması

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in, Genel Kurulda kimsenin maskesini çıkarmamasına ve maskesini çıkaranların mikrofonlarını kapatacağını paylaşmak istediğine ilişkin konuşması

 

VII.- ANT İÇME

1.- Kamu Başdenetçisi seçilen Şeref Malkoç, 6328 sayılı Kamu Başdenetçiliği Kanunu’nun 13’üncü maddesine göre ant içmesi

 

 

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ PARTİ Grubunun, 3/7/2020 tarihinde Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve 19 milletvekili tarafından salgın nedeniyle zor durumda kalan mahalle esnafının sorunlarının araştırılarak mağduriyetlerinin giderilmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis Araştırması Önergesi’nin (10/3070) ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Aralık 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, 1/12/2020 tarihinde Siirt Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından salgında vaka ve ölümlerle ilgili gerçek verilerin tespiti ve belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Aralık 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Mersin Milletvekili Rıdvan Turan’ın, Sayıştayın 2019 Yılı Denetim Raporunda Ondokuz Mayıs Üniversitesi ile ilgili tespitlerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35751)

2.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan’ın, Türk Telekom’a dair bazı verilere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35752)

3.- Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya’nın, bir üniversite rektörünün akademik kadrolara alım yaparken usulsüzlük yaptığı iddiasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35753)

4.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul’un, Kahramanmaraş’ın Narlı-Maksutuşağı bölgesindeki Aksu Çayı’nın kenarında çöp yakma alanı oluşturulmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35755)

5.- Mersin Milletvekili Rıdvan Turan’ın, 31 Aralık 2020 tarihine kadar buğday, arpa ve mısır ithalatında gümrük vergisinin kaldırılmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35756)

6.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, 17 Ekim 2020 tarihinde yapılan bitki koruma ürünleri bayi ve toptancılık sınavı ile ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35757)

7.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Çin Halk Cumhuriyeti ile ekonomik ilişkilere ve bu ilişkilerin iç ve dış politikaya etkisine ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun cevabı (7/35777)

8.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, AİHM’e yapılan başvurulara dair istatistiki verilere ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun cevabı (7/35778)

9.- Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran’ın, diyetisyen istihdamına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35820)

10.- Mersin Milletvekili Rıdvan Turan’ın, Sayıştay 2019 Yılı Denetim Raporuna göre Ordu Üniversitesi bünyesinde yer alan ancak faaliyet göstermeyen meslek yüksek okullarına sekreter ataması yapılmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35822)

11.- İzmir Milletvekili Atila Sertel’in, Dokuz Eylül Üniversitesinin Seferihisar’da bulunan uygulamalı bilimler yüksekokulunun Tınaztepe’ye taşınacağı yönündeki iddialara,

Dokuz Eylül Üniversitesinin Foça’da bulunan turizm fakültesinin Tınaztepe’ye taşınacağı yönündeki iddialara,

İlişkin soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35823), (7/35824)

12.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, Adana ve ilçelerindeki icra takip dosyalarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35825)

13.- Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in, Ege Üniversitesi ile ilgili Sayıştay 2019 Yılı Denetim Raporunda yer alan bazı bulgulara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35826)

14.- Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran’ın, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi ile ilgili Sayıştay 2019 Yılı Denetim Raporunda yer alan bazı bulgulara,

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Hastanesinde kullanılan ultrason cihazı bakım ucu ile ilgili yapılan usulsüzlüğe,

İlişkin soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35827), (7/35828)

15.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs’ün, KPSS B grubu sınavlarının her yıl yapılması talebine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35829)

16.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, Avrupa Komisyonunun 2020 Yılı Türkiye Raporu’na ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun cevabı (7/35863)

17.- Batman Milletvekili Feleknas Uca’nın, Bakanlık ile ilgili Sayıştay 2019 Yılı Denetim Raporunda yer alan bazı bulgulara ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun cevabı (7/35864)

18.- Batman Milletvekili Feleknas Uca’nın, Sayıştay’ın 2019 Denetim Raporunda yer alan Bakanlığın yolluk ödeneklerine dair bulgulara ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun cevabı (7/35865)

19.- Batman Milletvekili Feleknas Uca’nın, Sayıştay 2019 Yılı Denetim Raporuna göre Avrupa Birliği Başkanlığı tarafından yapılan uçak bileti alımlarının ihalesiz yapılmasına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun cevabı (7/35866)

20.- Mersin Milletvekili Rıdvan Turan’ın, şeker fabrikalarındaki mevsimlik işçilerin kadro taleplerine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/35944)

21.- Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in, 27 Ekim 2020 tarihinde Diyarbakır’da bulunan Dicle Barajı’nın kapaklarının kapatılmasının çevreye etkilerine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/35945)

22.- İzmir Milletvekili Atila Sertel’in, barajların doluluk oranlarına ve yağış rejimiyle ilgili çeşitli verilere ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/35949)

23.- Muğla Milletvekili Suat Özcan’ın, Didim Kavşağı-Milas yol yapım çalışmasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun cevabı (7/35965)

24.- Mersin Milletvekili Rıdvan Turan’ın, ABD hazinesine bağlı Mali Suçları Araştırma Ağı’na ait belgelerde yer alan bazı bilgilere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35969)

25.- Muğla Milletvekili Burak Erbay’ın, 24 Haziran 2018 tarihinden bu yana RTÜK’ün televizyon kanallarına ve radyolara vermiş olduğu cezalara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35970)

26.- Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran’ın, İstanbul’da sahnelenmek istenen bir tiyatro oyununun bir ilçe kaymakamlığınca yasaklanmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35973)

27.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, 6-8 Ekim 2014 olaylarında yaşamını yitiren kişilere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35974)

28.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü’nün, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesine yapılan bazı atamalara ve üniversitenin mali tablo hesaplamalarına dair Sayıştay 2019 Yılı Denetim Raporunda yer alan bazı bulgulara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35975)

29.- Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz’ın, Şırnak’ta yaşamını yitiren 8 kişinin cenazelerinin ailelerine teslim edilmediği iddiasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35976)

30.- Hatay Milletvekili Suzan Şahin’in, Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesinin uygulanmasına yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35978)

31.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen’in, Sağlık Bilimleri Üniversitesi tarafından yayımlanan akademik kadro ilanına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın cevabı (7/36057)

32.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerine yönelik Çin’e karşı imzalanan bildiride Türkiye’nin yer almamasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/36073)

33.- Mersin Milletvekili Alpay Antmen’in, afet riski altında olduğu belirlenen alanlara ve alınan yıkım kararlarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/36074)

34.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, 2020 Kamu Personeli Seçme Sınavına dair bazı iddialara,

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne kayıtlı olan bazı tarihi eserlerin kaybolduğu iddiasına,

İlişkin soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/36075), (7/36076)

35.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu’nun, toplanan deprem vergilerinin kullanım alanına ve depreme karşı alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/36077)

36.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, Adıyaman ilindeki tarımsal sulama amaçlı elektrik kullanımına ve çiftçilere indirimli elektrik kullandırılması önerisine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/36223)

37.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, sözleşmeyle tütün alımı yapan firmalara ve tütün üreticilerinin korunmasına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/36224)

38.- İzmir Milletvekili Atila Sertel’in, 2020-2021 eğitim öğretim yılında yurtdışından ülkemizdeki üniversitelere yatay geçiş yapan öğrenci verilerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/36245)

39.- Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin’in, Balıkesir Merkez Havalimanı’nda görev yapan personel sayısına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun cevabı (7/36322)

1 Aralık 2020 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Rümeysa KADAK (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21’inci Birleşimini açıyorum.(x)

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, kadına seçme ve seçilme hakkı verilmesiyle ilgili söz isteyen Edirne Milletvekili Fatma Aksal’a aittir.

Buyurun Sayın Aksal. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Edirne Milletvekili Fatma Aksal’ın, kadına seçme ve seçilme hakkı verilmesine ilişkin gündem dışı konuşması

FATMA AKSAL (Edirne) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ve kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 86’ncı yıl dönümü vesilesiyle söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

5 Aralık 1934’te Anayasa'da ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliğiyle kadınlarımız seçme ve seçilme hakkına sahip olmuştur. Bu vesileyle Gazi Meclisimizin bir kadın milletvekili olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet ve minnetle anıyorum.

Değerli milletvekilleri, kadınlarımız 1934 yılında, birçok Avrupa ülkesinden daha önce, seçme ve seçilme hakkı kazanmış olmasına rağmen, maalesef, Meclisteki kadın milletvekili oranı yıllarca çok düşük oranlarda seyretmiş hatta yüzde 1’lerin altına düşmüştür. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de daha fazla kadının yer alması gerektiği yaklaşımıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde kadın milletvekillerinin oranı 27’nci Dönemde yüzde 17,33’e yükselmiştir. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde 54’ü AK PARTİ’li olmak üzere, toplamda 104 kadın milletvekili bulunmaktadır. Meclisin yüzde 17,33’ünü oluşturan bu sayı yeterli olmamakla birlikte tarihî bir seviyedir.

Kadının siyasal hayatta eşit temsili, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizin de üzerine eğilmesi gereken en önemli konulardan bir tanesidir. Kadını dışlayan bir toplum, gücünün ve potansiyelinin yarısından vazgeçmiş demektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın belirttiği üzere “Kadınsız siyaset, kadınsız demokrasi, kadınsız yönetim sadece kadınlar için değil, bütün toplum için eksikliktir, hem de büyük bir adaletsizlik ve haksızlıktır.”

AK PARTİ hükûmetleri her alanda olduğu gibi kadın hakları alanında da tarihsel öneme sahip adımlar atmış, birçok reform ve yasal düzenlemeleri hayata geçirmiştir. 2004 yılında Anayasa’mıza, haklar konusunda, özellikle “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.” hükmü ilave edilmiş olup bu maddeye 2010 yılında pozitif ayrımcılık eklenmiştir.

Değerli milletvekilleri, kadın meselesi her şeyden önce bir insan meselesidir. Bu anlayışla, kadına karşı haksızlıkların, adaletsizliklerin giderilmesi, başta kadına karşı şiddetin önlenmesi olmak üzere mücadeleye devam ediyoruz.

2012 yılında Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair 6284 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir mesafe kaydedilmiştir. Ülkemizin millî ve manevi değerleriyle asla bağdaşmayan kadına yönelik şiddet, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadesiyle, özellikle insanlığa karşı bir suç olarak görülmekte ve “şiddete karşı sıfır tolerans” ilkesiyle Cumhurbaşkanlığımızın başkanlığında Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı başta olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlarımızla topyekûn bir mücadele yürütülmektedir.

Kadın haklarının korunması ve geliştirilmesi ile kadın-erkek fırsat eşitliğinin sağlanması amacıyla 2009 yılında -5840 sayılı Kanun’la- Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kurulmuştur. Bu Kanun ve İç Tüzük kapsamında, Komisyonumuz, Meclis Başkanlığı tarafından kendisine havale edilen kanun tekliflerini görüşmenin yanı sıra, kadın-erkek eşitliği ihlaline ve cinsiyete dayalı ayrımcılığa dair iddialarla ilgili başvuruları incelemektedir. Komisyonumuz, kuruluşundan bu yana yürüttüğü faaliyetlerle her alanda kadın-erkek fırsat eşitliğinin sağlanması ve kadınların sorunlarının çözülmesi noktasında ihtiyaç duyulan mevzuat değişikliklerinin gerçekleştirilmesinde olduğu kadar, toplumdaki zihniyet dönüşümünün sağlanmasına yönelik de önemli katkılar sağlamıştır. Kadına yönelik şiddetle mücadele, çok yönlü, bütüncül bir yaklaşımla ve başta tüm kamu kuruluşları, sivil toplum, özel sektör, akademi ve medya olmak üzere sorumluluk ve vicdan sahibi herkesin tek yürek olarak ortak ve kararlı mücadelesiyle mümkündür. Çifte standartçı, ikiyüzlü yaklaşımlarla bütün diğer meselelerde olduğu gibi kadına şiddet konusunda da yol alamayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi Sayın Aksal, buyurun.

FATMA AKSAL (Devamla) - Mesela, partinizin vekilleri eşlerine şiddet vakalarıyla gündem olduklarında, tecavüz ettiklerinde susmayacaksınız; mesela partiniz yöneticisi bir erkek cinsel istismar suçundan tutuklandığında sağırları oynamayacaksınız, aksi takdirde yarın konu kadın olduğunda, kadına şiddet olduğunda ne söylerseniz samimiyetiniz sorgulanacaktır.

Ülkemizde ve dünyada mağduriyete uğramış, adaletsizliğe maruz kalmış, hele hele şiddet görmüş tek bir kadın kalmayana kadar mücadelemize devam edeceğiz diyorum, sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, Artvin’in sorunları hakkında söz isteyen Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’a aittir.

Buyurun Sayın Bayraktutan. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Artvin ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle Sayın Başkana ve bütün corona hastalarına yüce Meclisten geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu Parlamentoda Artvin’in sorunlarını anlatmaktan ne yazık ki bıktım ama Cerattepe’de madenlerle, HES’lerle yok edilmek istenen bir Artvin kimliği var ve Artvin’le alakalı başka bir sorunla geldim.

Değerli arkadaşlarım, bakın, Türkiye’de hemen hemen bütün illerde koroner anjiyografi cihazları var, anjiyo yapılıyor, Artvin’de anjiyo cihazı yok. Parlamentoda bunu anlatmak çok üzücü, böyle bir Türkiye gerçeğiyle karşı karşıyayız. Rize’de var, Trabzon’da var, Giresun’da var, Ordu’da var, Samsun’da var, Sinop’ta var ve gidiyor öbür tarafa doğru; Erzurum’da var, Kars’ta var, Artvin’de anjiyografi cihazı yok değerli arkadaşlarım. Bunu nasıl açıklayacaksınız? Bunu nasıl açıklayacağız değerli arkadaşlarım?

Bakın, Artvinliler kalp krizi geçirdikleri zaman, herhangi bir şekilde beyin kanaması geçirdikleri zaman koroner anjiyografi cihazı olmadığı için değerli arkadaşlarım, yollarda ölüyorlar, yollarda ölüyorlar. Bakın, dramatize etmek istemiyorum değerli arkadaşlarım, herhangi bir şekilde ilçeler ile iller arasında kilometreler var; birçok ilçede uzman doktorlarımız yok -olanlar da var, inkâr etmeyeyim- ama Artvin il merkezinde hem kardiyoloji uzmanı var hem kalp damar cerrahı var ama 250 bin dolarlık -bakın, rakamını da söylüyorum- koroner anjiyografi ünitesi yok değerli arkadaşlarım. Artvin’in Rize’ye olan mesafesi 150 kilometre, Artvin’in -en yakın illerden- Trabzon’la olan mesafesi 228 kilometre, Artvin’in Erzurum’a olan mesafesi 185 kilometre değerli arkadaşlarım. İşimiz Allah’a kalmış. Babanız, anneniz ya da kardeşiniz kalp krizi geçirmiş ve ambulansın içerisinde gidiyorsa, siz de başka bir araçla giderken Allah’a dua ediyorsunuz ki “Önümüzdeki araç frene basmasın, fren lambaları yanmasın.” diye. Bu ne demektir biliyor musunuz değerli arkadaşlarım? Frene bastığı zaman o aracın içeresindeki görevli inip geliyor “Allah rahmet eylesin, kurtaramadık.” diyor değerli arkadaşlarım. Bakın, böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Değerli arkadaşlarım, o nedenle Artvinliler haklı olarak diyorlar ki: “Bizler başka ülkenin çocukları mıyız? Bizler başka Tanrı’nın çocukları mıyız?” 2020 Türkiyesinde -eğer böyle bir tablo varken- il merkezlerinde, hatta batıda ilçe merkezlerinde koroner anjiyografi üniteleri varken biz bu anjiyografi ünitesini Artvin’de niye kuramıyoruz değerli arkadaşlarım? (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, bu konuda Sayın Bakana -hani sağlıkla alakalı pembe tablolar yaratan Sayın Bakana- 2018 yılından beri, çok kısa, 3 kere soru önergesi verdim değerli arkadaşlarım, 3 kere verdim. Dedim ki: “Sayın Bakan, Artvin’de bu anjiyografi ünitesini ne zaman kuracaksınız?” Hakkını yemeyeyim, cevap verme lütfunda bile bulunmadı. Buradan Sağlık Bakanını Artvinlilere şikâyet ediyorum, Artvin’e şikâyet ediyorum değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar) Önergeler burada, cevap verme lütfunda bile bulunmadı değerli arkadaşlarım.

Bakın, Artvin barajlar kenti. Artvin’de barajlarla birlikte bir enerji kenti konsepti yarattık. Artvin’de barajlar var, insanları topraklarından çıkardık, insanlar mezarlarından babalarının, kardeşlerinin, annelerinin cenazelerini çıkarttılar ve devlete zeval gelmesin dediler. Geçen hafta Vali bir açıklama yaptı. “Artvin’deki 4 barajdan şu ana kadar üretilen 34 milyar kilovatsaat enerji karşılığında 20 milyar TL Türkiye ekonomisine büyük katkı sağlandı.” diye Sayın Valinin burada açıklaması var değerli arkadaşlarım. Bakın, “Türkiye ekonomisine barajlar nedeniyle 20 milyar TL’lik bir katkı sağladık.” diyor. Değerli arkadaşlarım, 20 milyar lira istemiyoruz, 2 milyar lira da istemiyoruz, 200 milyon lira da istemiyoruz, Artvinliler 2 milyon TL istiyorlar yani Artvin’de böyle bir ünitenin kurulmasını istiyorlar. Artvinliler yollarda insanlarının ölmesini istemiyorlar. Bakın, Ardanuç’tan, Şavşat’tan, Yusufeli’den, Murgul’dan, Borçka’dan, diğer ilçelerden Artvin’e hastaları getiriyoruz, teşhis koyamıyorlar, tedavi yapamıyorlar. Oradaki doktorlara, sağlık çalışanlarına en ufak bir diyeceğim yok değerli arkadaşlarım ama bu hastalığın teşhisiyle alakalı ellerinde gerekli cihaz olmadığı için hastalarımızı yollarda kaybediyoruz. Bakın, daha geçen hafta, 40 yaşında, Artvin’in pırıl pırıl bir çocuğunu, pırıl pırıl bir evladımızı yeterli destek, ekipman olmadığı için, tanı konulamadığı için, kalp krizi nedeniyle Artvin’de kaybettik değerli arkadaşlarım.

Bu konuda önergeler verdim, Parlamentoda konuşmalar yaptım. Artvin’in bundan daha elzem, bundan daha acil bir sorunu yoktur. O nedenle, Artvinliler açık bir şekilde şunu istiyorlar: Çok bir şey istemiyorlar değerli arkadaşlarım, hastanede eksik olan, acil durumda olan, beyin kanaması geçirildiği zaman, bir kalp krizi şüphesiyle herhangi bir şekilde birisi hastaneye sevk edildiği zaman bu insanların yollarda ölmesini istemiyorlar.

Ben buradan Sayın Bakana bir kere daha haykırıyorum, Artvinlilerin çığlığını Sayın Bakanla paylaşmak istiyorum: Sayın Bakan, lütfen -herhangi bir siyasi hamaset içerisinde, siyasetin herhangi bir ucuzluğu içerisinde size seslenmiyorum- Artvin’e Artvin’in hak etmiş olduğu bu anjiyografi ünitesinin kurulmasıyla alakalı Bakanlık nezdinde gerekli talimatları verin. Artvin’in çocukları Artvin’in yollarında ölmesinler değerli arkadaşlarım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın Sayın Bayraktutan.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bakın, biz Erzurum’u, Trabzon’u, Rize’yi, hepsini ayrı severiz ama bu ölümler yollarda olduğu zaman o illerin isimleri bize sevimsiz geliyor. Niye? Çünkü onlara hasta sevk ettiğimiz zaman o hastanelerden veya yollardan, ilçelerden hastalarımızı, cenazelerimizi morglardan alarak Artvin’e dönüyoruz.

O nedenle, ben Artvin’in milletvekili olarak buradan bir kere daha sesleniyorum: Çığlığımıza ses verin, uzattığımız ele el verin diyoruz, Artvinlilerin bu mağduriyetini giderin diyoruz; ünitenin bir an önce kurulması için gerekli talimatları verin diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – İktidar partisi milletvekilleri uyuyor mu Sayın Meclis Başkan Vekili? El ele versinler, bitirsinler Artvin’in bu sorununu.

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, Dünya Engelliler Günü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu’na aittir.

Buyurunuz Sayın Piroğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

3.- İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu’nun, Dünya Engelliler Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

MUSA PİROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla söz istedim.

Bu hafta engelliler gündeme gelecek. Bu kürsüye 3 Aralıkta çıkan herkes muhtemelen engellileri selamlayacak, basında engellilere dair programlar yapılacak, gazetelerde haberleri yapılacak ve 4 Aralık gelecek engelliler yine eski yerine, engelli dünyasına terk edilecek.

Dün “Ne konuşulur.” diye bir araştırma yaparken fark ettim ki geçen sene yaptığım konuşmanın aynısını yapsam, kelime değiştirmeye gerek kalmayacak. Çünkü bu 3 Aralıkta da gördük ki devlet ve toplum engellilik konusunda bir milim yol almamış durumda. Laf dışında pratiğe yönelik, çözüme yönelik hiçbir şey yapılmamış; ne devlet yapmış ne belediyeler yol almış ne de toplum.

Gazeteler ve televizyonlar ısrarla birtakım haberleri yapıyorlar. SMA’lı hastalar, SMA’lı çocukların aileleri geçtiğimiz gün Bakanlığın önünde eylem yaptılar. Bakanlığın önünde bir polis, eylem sırasında aileleri demagoji yapmakla suçladı. Bir ailenin çocuğu öldü. SMA’lı çocuklar ölüyor ama SMA konusunda hiçbir adım atılmamaya devam ediyor ve devletin bakışı demagojiden başka bir şey değil. Gazetelere yansıdı, toplumun bakışına dair somut bir iki örnek verelim: Antalya’da zihinsel engelli 2 çocuk, ailesiyle beraber yaşadıkları siteden atılmak isteniyor. Çünkü gürültü yapmakla suçlanıyorlar. Bütün apartman toplanmış, bu 2 zihinsel engelli çocuğu yaşadığı evden atmak istiyor. Toplumun engellilere olan vicdanı, sevgisi ve yüce gönüllülüğü burada bitiyor.

Yine, aynı şekilde zihinsel engelli bir çocuğu, ellerini bağlamış bir anne doktora götürüyor. Zihinsel engelli çocuklar ne yazık ki engelli dünyasının en ötekileştirilmiş unsurlarını oluşturuyor ve devlet bunların tamamını sahipsiz bırakmaya devam ediyor.

Engelli konusunda yapılanlarla çok övünülüyor, ben yapılmayanları sıralayacağım. Bütçenin sadece 1,7’si engellilere ayrılıyor. Bu 1,7’nin içinde Sosyal Güvenlik Kurumunun engellilikle ilgili müdürlüklerinin bütçesi, maluliyet bütçesi, hepsi dâhil… Engellilerin istihdam sorunu olduğu gibi devam ediyor, hiçbir adım atılmıyor. Tam tersine, kamuda çalışan 2 bine yakın engelli kanun hükmünde kararnameyle işinden atıldı ve ortaya bırakılmış durumda; nasıl yaşayacağını kimse düşünmüyor.

EKPSS diye bir sınav var. Kadro ataması yapılmıyor, “Kadro dolu.” deniyor. Örneğin, engelli sağlıkçılardan üç yıldır bir kişi atanmıyor. Pandemi geldi, rehabilitasyon kursları kapatılıyor, oradaki öğretmenin ne yapacağına dair hiç kimse bir kafa yormuyor. Engelli çocukların okullara erişimi ne yazık ki imkânsız hâle gelmiş durumda ve Hükûmet, iktidar erişimle ilgili düzenlemeleri sonu belli olmayan bir tarihe ertelemeye devam ediyor.

Engelliler, sadece verilmeyen haklarını talep etmekle uğraşmıyor, kazanılmış haklarını korumak için de mücadele etmek zorunda kalıyor. Devlet Demiryolları, hızlı trende engellilerin ulaşım hakkını iptal etti ve engelliler bu ücretsiz ulaşım hakkını alabilmek için ciddi mücadele etmek zorunda kaldılar ve öyle aldılar.

İktidar, sadece bunlarla da yetinmiyor, SUT diye bir uygulaması var; engellilerin alım yapması lazım -ben engelliyim, tekerlekli sandalyedeyim- bir tekerlekli sandalyenin şu andaki fiyatı 5.000 ile 15.000 lira arasında değişiyor, iktidarın verdiği 500 ile 1.200 lira arasında. Engelli, bir minder kullanıyor, 50 lira para veriliyor. Bu yüzden SUT -bir sürü sıkıntıyla beraber- engellilerin sorununa hiçbir çözüm olmamış.

Ben buradan açık çağrı yapıyorum: Çarşamba ve perşembe günü -perşembe günü Meclis açık olursa- buraya çıkıp engelliler hakkında iyi niyet belirten herkes temel bir şeyi özel olarak vurgulasın, somut, basit bir öneri versin ve bu Meclis, engelliler konusunda bir tane adım atsın; tek bir tane adım atsın, ondan sonra buraya çıkan herkes engelliler hakkında istediği sevgi gösterisinde bulunabilir. Eğer bunu yapmayacaksa bu Meclis, bu Mecliste kimse bu kürsüye çıkıp engellilere şefkat gösterilerinde bulunmasın. Engellilerin şefkate ihtiyacı yok, engellilerin yüce gönüllüğe ihtiyacı yok, engellilerin hayatlarını sürdürmeye ihtiyacı var, hayatlarını sürdürecek koşulların yaratılmasına ihtiyacı var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi Sayın Piroğlu.

MUSA PİROĞLU (Devamla) – Şimdi, engelliler konusunda ikinci bir nokta şu: Ergin Aktaş, Abdullah Turan, Serdar Yıldırım; bunlar engelli, hapishanedeler, Metris R Tipi Cezaevinde yatıyorlar. Bunlardan birisi boyundan aşağı felçli, birisi belden aşağı felçli, birisinin kolu yok, yıllardır yatıyorlar. Bu hastaların, tutsakların serbest bırakılması için ATK raporları var, reddediliyor, “Kaçma şüphesi var.” deniyor. Boyundan aşağısı tutmayan, belden aşağısı tutmayan tutsaklar için “Kaçma şüphesi var.” deniyor ve daha kötüsü, bir şey daha yapılıyor; devlet bu engelli tutsakları 2’nci kez cezalandırıyor. Engelli koğuşuna koymuş 3’ünü ve beklenti şu: “3’ünüz birbirinize bakın.” Rehabilitasyon yok, yardımcı yok, hiçbir şey yok ve arkadaşlarından ayırarak onları daha zor bir duruma düşürüyorlar. Bu uygulamalardan vazgeçmek lazım. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.

İlk söz Sayın Yılmaz’ın.

Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Düzce Milletvekili Ümit Yılmaz’ın, Düzce ilinde yaşanan hava kirliliğine ilişkin açıklaması

ÜMİT YILMAZ (Düzce) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Düzce, konumu itibarıyla etrafı dağlarla çevrili düz bir ovaya konuşlanmıştır. Düzce’nin bu konumu hava sirkülasyonunu olumsuz etkilemekte, özellikle kış aylarında kalitesiz yakıt kullanılması ve egzoz gazları hava kirliliğine sebep olmaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı verilerine göre Düzce ilimizde hava kalitesi tehlike sınırını çoktan aşmış bulunmaktadır. Özellikle belli saatlerde Düzce’de nefes alınamaz bir hava mevcuttur. Düzceli hemşehrilerimizin yetkililerden beklentisi konunun dikkatlice araştırılarak kirliliğe sebep olan etkenlerin bir an önce tespit edilmesi ve gerekenlerin yapılmasıdır. Düzce’nin özel konumunu göz önünde bulundurarak doğal gaz kullanımının yaygınlaştırılması için gerekli kolaylıkların sağlanması tüm Düzcelilerin beklentisidir. Bu beklentilerin başında gelenler ise abone ücretlerinin ucuzlatılması ve doğal gaz tesisatının vatandaşlar tarafından döşetilebilmesi için uzun vadeli ve sıfır faizli kredi verilmesidir.

BAŞKAN – Sayın Demir…

2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir’in, pandemi sürecinin olumsuzluklarına rağmen ekonominin üçüncü çeyrekte yüzde 6,7 büyüdüğüne ilişkin açıklaması

MUSTAFA DEMİR (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Pandemi sürecindeki olumsuzlara rağmen dünyanın mücadele ettiği ekonomik daralmalara karşı ülkemiz süreci en doğru şekilde yönetmektedir. Ekonomimiz 3’üncü çeyrekte yüzde 6,7 oranında büyüdü. ABD ekonomisinin yüzde 30’dan daha fazla daraldığı bir dönemde ülkemizde finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 41, bilişim yüzde 15, sanayi yüzde 8, inşaat yüzde 6,5; tarım yüzde 6, gayrimenkul yüzde 3, diğer hizmetler yüzde 6, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmetler yüzde 2,5 oranında artmıştır. Büyümeyi sürdürülebilir hâle getirip sürecin risklerini dikkate alarak üretim ve teknoloji altyapımızı daha da güçlendireceğiz. Cumhurbaşkanımız liderliğinde her türlü kriz senaryosunu şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da boşa çıkaracak ve hedeflerimize yürüyeceğiz.

BAŞKAN – Sayın Gürer…

3.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, iktidarın esnaf, çiftçi ve işini kaybedenlere acil destek paketi açıklaması gerektiğine ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkürler Sayın Başkan.

İktidar, pandemi sürecini doğru yönetememiş, şeffaf bilgiyle toplum bilgilendirilmemiş, alınan kararlardan etkilenen esnaf, şoför, işçi, emekli, engelli için gelir kaybını destekleme ve işsizliğe karşı koruma amaçlı tatmin edici bir paket açıklanmamıştır. Tüm kesimlerde olduğu gibi servis sürücüleri, nakliyeciler, taksi ve minibüsçülerde de sıkıntılar artmıştır. Şoför esnafının Sosyal Güvenlik Kurumu ve BAĞ-KUR’daki vergi borçlarının faizleri silinmeli, kredi borçları yeniden düzenlenmelidir. Öğrenci servisi sürücüleri başta olmak üzere tüm şoför esnafının kredi borçları yeniden işbaşı yapana kadar faizsiz bir şekilde ertelenmelidir. Okul servisçileri, okulların kapanmasıyla kontak kapatmak zorunda kalmışlardır, sınırlı olanakla geçim sıkıntısı yaşamaktadırlar, evine ekmek götüremez durumdadırlar. İktidar, tüm esnaf, çiftçi ve işini kaybedenlere acil destek paketi açıklamalıdır, destek sağlamalıdır. İşini kaybeden, batma noktasına gelen herkese sahip çıkmak devletin, iktidarın asli görevidir.

Teşekkürler Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Kenanoğlu...

4.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun, her yıl üniversitelerden mezun olan binlerce mimarın kamuda daha fazla istihdamının sağlanması için Meclisi göreve çağırdığına ilişkin açıklaması

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, atama bekleyen mimarların taleplerini buradan gündeme getirmek istiyorum. KPSS’den yüksek puanlar almış ama atama korkusu yaşayan mimarlar seslerini Meclise duyurmaya çalışıyorlar. Son iki yılda merkezî atamalarla yalnızca 44 mimar ataması yapılmıştır. Bu durum, yüksek puanlar almasına rağmen atanamayan mimarlarda endişe yaratılmasına sebep olmaktadır. Üniversitelerde mimarların kontenjan sayısı her yıl 7.500’ün üzerinde açılmaktadır. Mimarların atanması için KPSS taban puanı ise 90 puanın üzerindedir ve son iki yılda sadece 44 mimar ataması olmuştur. Ülkemizde yaşanması muhtemel doğal afetlerin oluşturacağı enkaza set olabilmek için mimarların kamuda istihdamının mutlaka artırılması gerekmektedir. Her yıl üniversitelerden mezun olan binlerce mimarın kamuda istihdamının daha fazla sağlanması için Meclisi göreve çağırıyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Barut...

5.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, pandemi sürecinin tüm yıkıcı etkisiyle hayatı tehdit ettiği bu dönemde özel ve vakıf hastanelerinin olanaklarının kamu iradesiyle yurttaşların hizmetine sunulması gerektiğine ilişkin açıklaması

AYHAN BARUT (Adana) – Sayın Başkan, pandemi, tüm yıkıcı etkisiyle hayatımızı tehdit ederken İstanbul, İzmir, Ankara, Adana gibi çok sayıda kentimizde artan hasta sayıları nedeniyle hastane servislerinin dolduğu, yoğun bakımlarda yer kalmadığı söyleniyor. Sağlık Bakanlığı ise pandeminin başından beri pembe bir tablo çizmeye çalışıyor, oysa birçok kamu hastanesinde yoğun bakım yatakları tamamen doludur. Hastalar bazen günlerce acil servislerde yoğun bakım yatağı beklemektedir. 112 acil çağrı merkezleri sürekli boş yatak aramakta ama boş yer bulmakta zorluk çekmektedirler. Uzayan bekleme süreleri hastaların daha da kötüleşmesine hatta tedavi alamadan ölmelerine de neden oluyor. Bazı illerde ara koridorlar, boşluklar, sığınaklar, yemekhaneler yoğun bakım hâline getiriliyor. Sağlık emekçilerini de zora sokan bu duruma acil çözüm üretilmelidir. Özel ve vakıf hastanelerinin olanakları kamu iradesiyle yurttaşlarımızın hizmetine sunulmalıdır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Ayrım…

6.- İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir üyesinin milletin ordusuna saygısızlığının kabul edilemez olduğuna ve bu üyenin özür dilemesi gerektiğine, Azerbaycan ordusunun Ağdam ve Kelbecer’den sonra Laçın’a da girdiğine ilişkin açıklaması

ŞAMİL AYRIM (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Kahraman ordumuzun mücadelesi dostlarımızı ve mazlumları sevindiriyor, bu mücadelenin karşısında olanları ise husumet diliyle konuşturuyor. Suriye’de, Libya’da, Doğu Akdeniz’de güvenliğimiz ve haklarımız için kahramanca mücadele eden kardeş Azerbaycan’ın yanında olan askerlerimizin onurlu ve kahraman mücadelesi tarihî bir değere sahiptir. Bir Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesinin milletinin ordusuna saygısızlığı asla kabul edilemez. Bu üyenin milletimizden ve ordumuzdan özür dilemesi gerekir.

Değerli milletvekilleri, 10 Kasımda Ermenistan’ın yenilgiyi kabul etmesinden sonra imzalanan anlaşmaya göre Ağdam, Kelbecer’den sonra kahraman Azerbaycan ordusu bugün itibarıyla Laçın’a girdi. Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri mayın tarama ekibi olarak bugün itibarıyla Azerbaycan’da çalışmaya başladı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

Sayın Gültekin…

7.- Niğde Milletvekili Selim Gültekin’in, ülkenin üçüncü çeyrekte coronavirüs salgınının olumsuz etkilerine ve küresel daralmaya rağmen yüzde 6,7 büyüdüğüne, AK PARTİ iktidarında millî savunmada yüzde 70 yerlileşmeyle daha güçlü ve daha büyük Türk ordusu hedefine azim ve kararlılıkla ilerlediklerine, Türk ordusuna şükranlarını sunduğuna ilişkin açıklaması

SELİM GÜLTEKİN (Niğde) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisine karşı aldığımız önlemler, attığımız ekonomik adımlar, reel sektöre ve üretime verdiğimiz destekler sayesinde Türkiye üçüncü çeyrekte coronavirüs salgınının olumsuz etkilerine ve küresel daralmaya rağmen Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD ülkeleri arasında yüzde 6,7’yle pozitif büyüme kaydeden tek ülke olmuştur. Her türlü spekülasyona, suni gündemlere, engellemelere rağmen ülkemiz, istikrar ve güven içinde emin adımlarla 2023 hedeflerine hızla devam etmektedir. Bir zamanlar tank almak için Avrupa kapısında, modernize etmek için İsrail kapısında bekleyen Türkiye, bugün, AK PARTİ iktidarında millî savunmada yüzde 70 yerlileşme ve dünya sanayi şirketleri arasına giren 7 Türk şirketiyle daha güçlü ve daha büyük Türk ordusu hedefine azim ve kararlılıkla ilerlemektedir.

Yedi iklim üç kıtada at süren ecdadımızın torunları olarak “İyi ki varsın şanlı Türk ordusu.” diyor, kahraman Türk ordumuza saygılarımı ve şükranlarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Ünlü…

8.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü’nün, kamuda bundan sonraki atamalarda elektrik elektronik mühendisi kadrolarının ve kontenjanlarının artırılması gerektiğine ilişkin açıklaması

BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Üniversite sınavına giren başarılı çocuklarımızın çoğu elektrik elektronik mühendisliğini tercih etmektedir; bu çocukların üniversiteyi bitirdikten sonra maalesef çoğu işsiz kalmaktadır. Elektrik elektronik mühendisliği bölümünden yılda yaklaşık 10 bin mezun verilmesine rağmen 2020 yılında bir atamada 42 kişilik kadro gibi sembolik bir rakam açıklanmıştır. Aldıkları eğitim, yıllarca çalıştıkları KPSS ve sonrasında kadro açılmaması çocuklarımızın psikolojilerini bozmuş ve gençlerimiz hayata olumsuz bakmaya başlamışlardır. Bundan sonraki atamalarda elektrik elektronik mühendislerinin kadrolarının ve kontenjanlarının artırılması gerekmektedir; bu konuda yetkilileri göreve çağırıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Güzelmansur? Yok.

Sayın Kırkpınar…

9.- İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar’ın, Türk ordusuna “satılmış” diyen milletvekilini kınadığına, orduya ve güvenlik güçlerine desteklerinin tam olduğuna ilişkin açıklaması

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk ordusuna “satılmış” diyen nadan ruh zehirli bir dil kullanmıştır. Kahraman ordumuz için ahlak ve seviye yoksunu ifadeler kullanan, milletten bihaber milletvekilini kınıyorum. Geçmişte vesayeti arkasına alarak iktidar olanlar, bugün milletinin hizmetinde olan Türk ordusuna karşı akıl almaz ifadeler kullanıyorlar. Özellikle son zamanlarda askerimizden öğretmenlerimize kadar tüm değerlerimiz hedef alınıyor.

Kahraman ordumuza karşı yapılan bu çirkin saldırıları telin ediyorum. Bu malayani yaklaşımı, yüce Türk milleti vicdanında elbette mahkûm edecektir. Nerede millî çıkarlarımız varsa hepsine muhalif bir anlayışla hareket eden bu sığ düşünce, son olarak da ABD’den iktidar dilenmiştir. Bu mandacı düşünceye gereken cevabı vereceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın. Milletimizin huzuru, ülkemizin güvenliği için mücadele eden kahraman ordumuza, güvenlik güçlerimize desteğimiz tamdır.

Yaşasın Türk ordusu, yaşasın Türk milleti!

BAŞKAN – Sayın Başevirgen…

10.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen’in, 4 Aralıkta Asgari Ücret Tespit Komisyonunun toplanacağına, emekçilerin açlığa mahkûm edilmeden insanca yaşayabilecekleri bir asgari ücret istediklerine ilişkin açıklaması

BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

4 Aralıkta Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2021 asgari ücret zammını belirleyecek ilk toplantısını yapacak. Avrupa’daki en düşük asgari ücret Türkiye’de. TÜRK-İŞ, Kasım ayı açlık sınırını 2.517 lira olarak açıkladı, yoksulluk sınırı ise 8.198 lira. TÜİK’in rakamları ile sokağın enflasyonu birbirini tutmuyor. Gıda harcamalarında yılın ilk dokuz aylık döneminde fiyat artışı yüzde 30’u buldu. Gıda alışverişi yapmak isteyen vatandaş, pazardan çantası boş dönüyor. Bakan Selçuk, Plan ve Bütçe görüşmelerinde asgari ücretle ilgili “Bu yıl asgari ücretin tüm tarafların uzlaşısıyla tespit edilmesini diliyorum.” demişti. İşçi ve emekçi tarafının beklentisi net: Açlığa mahkûm edilmeden insanca yaşayabilecekleri bir asgari ücret istiyorlar. İşçi ve emekçilerin asgari ücreti net 3.100 TL’nin altında olmamalıdır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Özgür Ceylan, buyurun.

11.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, pandemi döneminde çiftçilerin BAĞ-KUR’a olan prim borçlarının affedilmesi ve sağlık hizmetlerinden rahatlıkla faydalanmasının sağlanmasına, BAĞ-KUR emekli maaşlarının insani bir düzeye yükseltilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, pandemi süreci, gıda güvenliğinin ne kadar elzem olduğunu tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir. Özellikle Covid-19 nedeniyle derinleşen ekonomik krizin etkilerini esnafımızla birlikte en derin hisseden kesimlerden biri de kuşkusuz ki çiftçilerimizdir. Çiftçi, artan girdi maliyetleri karşısında üretmekte zorlanırken bir de BAĞ-KUR primleriyle ve Ziraat Bankasından Tarım Krediye ve diğer bankalara olan borçlarının yüksek faizleriyle mücadele etmektedir. Hâlen yirmi beş gün olarak uygulanan BAĞ-KUR prim gün sayısı, 2023’te otuz güne çıkarılacaktır ama bu kriz koşullarında en azından 2008 yılında olduğu gibi on beş güne düşürülmesi sağlanmalıdır. Birçok çiftçimiz primlerini ödeyemedi. Pandemi döneminde çiftçilerimizin BAĞ-KUR’a olan prim borçları affedilmeli ve çiftçilerin kaygı duymadan sağlık hizmetlerinden faydalanması sağlanmalıdır. Açlık sınırının altında olan BAĞ-KUR emekli maaşları insani bir düzeye yükseltilmelidir.

Teşekkürler…

BAŞKAN – Sayın Tanal…

12.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, avukat, diyetisyen, psikolog, veteriner hekim, şehir planlamacı, mimar, inşaat, makine, harita, endüstri, kimya, maden, jeoloji, elektrik elektronik, tarımsal genetik, ziraat, su ürünleri, gıda, bilgisayar, çevre mühendisleri ve diğer bölüm mezunu gençlerin kamuda atama müjdesi beklediklerine ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Türkiye’de, üniversite mezunu işsizler ordusu çığ gibi büyüyor. İktidar, kamuda personel eksikliğine rağmen atama yapmıyor. Fizik, matematik, kimya, biyoloji, tarih branşlarında öğretmen açığı varken ülkemizde eğitimde başarı çıtası nasıl yükselecek? Coronanın zirve yaptığı bu süreçte sağlıkçıların atamasını neden geciktiriyorsunuz? Anestezi, tıbbi görüntüleme teknikeri gibi, açıldığından beri sağlık yönetim mezunlarından kaç alım yapıldı? Avukatlardan tutun psikologlara kadar kamuda görev bekleyen gençlerimizi neden eve hapsediyorsunuz? İktidarın ekonomiyi batırmasının bedelini gençlerimiz ödüyor.

Öğretmenlerle birlikte ilk aşamada, kamuda 140 bine yakın personel alımı yapılmalıdır. Avukatlar, diyetisyenler, psikologlar, veteriner hekimler, şehir plancıları, mimarlar, inşaat, makine, harita, endüstri, kimya, maden, jeoloji, elektrik elektronik, tarımsal genetik, ziraat, su ürünleri, gıda, bilgisayar, çevre mühendisleri ve diğer bölüm mezunu gençler sizden müjde bekliyor.

Selam ve saygılar, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Toprak…

13.- Adıyaman Milletvekili Muhammed Fatih Toprak’ın, Adıyaman ilinin il oluşunun 66’ncı yıl dönümünü kutladığına, Adıyaman ilinin kalkınmasında ve bugünlere gelmesinde emeği geçen başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere herkese şükranlarını sunduğuna ilişkin açıklaması

MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Ülkemizin nadide yerlerinden Adıyaman’ımızın il oluşunun 66’ncı yılının gururunu yaşıyoruz.

İlimiz, tarihî süreçte bölgede egemen olan uygarlıkların bıraktığı zengin bir tarihî ve kültürel varlığa, doğal güzelliklere ve coğrafi oluşumlara sahip merkezlerden biridir, Adıyaman’da yaşayan her bir gönül insanı; barış, kardeşlik, hoşgörü, birlik ve beraberliğiyle ayrıca büyük bir şeref elde etmiştir.

Adıyaman’ın bir evladı olarak kadim şehrimize, hemşehrilerimize hizmet etmekten onur ve mutluluk duyuyorum. Hemşehrilerimiz için hizmet üretmek, Adıyaman’ımızın kalkınmasına, insanımızın refahına katkı sağlamak bizler için büyük bir heyecandır.

Bu duygularla Adıyaman’ımızın il oluşunun 66’ncı yıl dönümünü kutluyor, ilimizin gelişip kalkınmasında, bugünlere gelmesinde başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.

Tüm hemşehrilerimi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Karadağ…

14.- Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağ’ın, Türk ordusunun Metehan’dan bu yana Türk milletinin keskin kılıcı, bükülmez bileği, demir yumruğu olduğuna, Türk ordusuna düşmanlık edenlerin düşmana askerlik ettiğine ilişkin açıklaması

YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

“Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadıyız,

Tufanları gösteren, tarihlerin yâdıyız,

Kanla, irfanla kurduk biz bu Cumhuriyeti,

Cehennemler kudursa, ölmez nigâhbanıyız.

Yaşa, varol Harbiye, yıkılmaz satvetinle

Göklerden gelen bir ses sana ne diyor, dinle:

Türk vatanı üstünde sönmez güneşsin sen,

Kartal yuvalarında, hürdür millet seninle.”

Türk ordusu, Metehan’dan bu yana şerefli Türk milletinin keskin kılıcı, bükülmez bileği, kana susayanların başına inen demir yumruğudur. Peygamber ocağımız şanlı ordumuz; yüz yıllardır inancımızın, vatanımızın yılmaz savunucusu olmuştur. Biz şunu bilir ve şunu söyleriz ki: Türk ordusuna ve askerine düşmanlık edenler, düşmana askerlik edenlerdir.

Teşekkür ederim Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Tutdere…

15.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, Adıyaman ilinin 1 Aralık 1954 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen 6418 sayılı Kanun’la il olmasına karar verildiğine, Adıyaman ilinin il oluşunun 66’ncı yıl dönümünü kutladığına ve tüm Adıyamanlılara saygı ve sevgilerini sunduğuna ilişkin açıklaması

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Bugün 1 Aralık, kentimizin il oluşunun 66’ncı yıl dönümü. 1 Aralık 1954’te Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen 6418 sayılı Kanun’la Adıyaman’ımızın il olmasına karar verilmiştir. Bu karara katkısı olan herkese şükranlarımı sunuyorum.

Adıyaman, 16 farklı medeniyete ev sahipliği yapmış, Dünya Kültür Mirası Listesi’ne adını altın harflerle yazdırmış, güneşin en güzel doğduğu ve battığı Nemrut Dağı Milli Parkı’na ev sahipliği yapan, 218 tescilli sit alanına, sayısız tarihî ve kültürel şahesere ev sahipliği yapan, farklı inançların ve kültürlerin birlikte bir arada yaşadığı, doğal güzellikleri ve verimli topraklarıyla Güneydoğu’nun incisidir.

Bir evladı ve vekili olmaktan onur duyduğum, huzurun ve barışın kenti, tarihi ve coğrafyasıyla kadim şehir Adıyaman’ımızın 66’ncı yaşını kutluyor, tüm hemşehrilerime ve Adıyaman dostlarına en derin saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.

Sayın Türkkan, buyurun lütfen.

16.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, 1 Aralık Türk kadınının siyasal haklarını kazanmasının 85’inci yıl dönümünde Türk kadınlarının gününü kutladığına, coronavirüs pandemi süreciyle ilgili açıklanan yeni tedbirlerin yeterli olmadığına, Hükûmetin aşı alımında geç kaldığına, dünya aşılanırken vatandaşın kaderine mahkûm şekilde beklemek zorunda kalacağına, 1 Aralık dünya AIDS Günü’ne, 11 hâkim ve savcının Yargıtaya üye seçildiğine, gerçekten siyasi reform yapılmak isteniyorsa yargının üzerinde AK PARTİ vesayetinin kaldırılması gerektiğine, Karabük ili merkezde 3 hastaneden 2’sinin yıkıldığına ve yerlerine yeni hastane yapılmadığına, sadece Karabük Üniversitesi Araştırma Hastanesinin aktif olduğuna, ilde trafiğin ciddi bir problem olduğuna, Hükûmeti Karabük ilinin sıkıntıları konusunda harekete geçmeye davet ettiğine ilişkin açıklaması

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Türk kadınının siyasal haklarını kazandığı günün 85’inci yıl dönümü; başta Sayın Genel Başkanımız Merak Akşener Hanımefendi olmak üzere Meclisteki kadın milletvekillerimizin nezdinde tüm Türk kadınlarının gününü kutluyorum.

Kadınların toplumun her alanında olduğu gibi siyasette de daha fazla yer almasını ve aktif olmasını temenni ediyor ve önemsiyoruz. Bu vesileyle, dünyanın birçok gelişmiş demokratik ülkelerinden çok daha önce Türk kadınına bu hakkı tanıyan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.

Ülkemizde, ne yazık ki hâlâ yüksek olan vaka sayılarının ardından, dün, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yeni tedbirler açıklandı. Bizim de salgının başından bu yana söylediğimiz “on dört günlük kesintisiz sokağa çıkma kısıtlaması” şeklinde bir karar maalesef, yine çıkmadı. Yine, ne yazık ki yetersiz kararlar alındı. Umarız, bu konudaki eleştirilerimizde haklı olmayız ve önlemler yeterli olur; vaka, hasta ve vefat sayılarımız düşer.

Sokağa çıkma yasağı konusunda, esnafın, çalışanın durumunu hiç düşünmeden, onlara en ufak bir katkı yapmadan alınan önlemlerin vatandaşın derdini bilmemezliğin bir örneği olduğunu düşünüyorum. Dün, Sayın Cumhurbaşkanı konuşurken “Konuşmanın sonunda yine bir IBAN numarası gelecek mi?” diye korkmaya başladım. Yani “Tedbirler kapsamında bir IBAN daha gönderebilir.” diye ürkmeye başladım. Bu konulara daha ciddi yanaşmak lazım, Türk insanının meselelerine daha ciddi yaklaşmak lazım.

Bir diğer önemli konu da aşı konusu. Özellikle, Avrupa ülkeleri aşı için nüfusuyla orantılı sipariş verirken Hükûmetimiz, 85 milyonluk ülkemiz için ilk aşamada sadece 10 milyon aşının geleceğini açıklamış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

Buyurun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Buna karşılık, nüfusu bizim kadar olan Almanya 300 milyon, nüfusu bizden az olan İspanya ise 150 milyon aşı siparişi vermiş. Aşının çift doz vurulması gerektiğini dikkate aldığımızda, 170 milyon aşıya ihtiyacımız olduğu aşikâr. Ne yazık ki Hükûmet, aşıyı almakta geç ve yetersiz kalmıştır. Dünya aşılanıp sağlığına kavuşurken bizim vatandaşımız kaderine mahkûm bir şekilde beklemek zorunda kalacaktır.

1 Aralık, Dünya AIDS Günü olarak tüm dünyada farkındalık yaratmak amacıyla kutlanıyor. 2019 yılında, 20 yaş ve altındaki gençlerin HIV oranını inceleyen UNICEF, dünya genelinde her yüz saniyede bir yeni HIV hastası olduğunu ve toplamda, yaklaşık 3 milyon gencin HIV’le mücadele ettiğini açıkladı. 2019 yılında 110 bin çocuk HIV virüsünden öldü. Daha korkutucu olan ise UNICEF’e göre, Covid-19 salgını, çocuklar, ergenler ve gebeler için hayat kurtaran AIDS hizmetlerine erişimdeki eksiklikleri her yerde daha da kötüleştirmiş, daha da artırmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Ülkemizde HIV virüsüne karşı her türlü korunma, araç ve yöntemlerinin erişilebilirliği ile vatandaşlarımızın ilaçlara erişiminin sağlanmasının yolları aranmalıdır. Hükûmeti bu konuda daha etkili araştırma ve geliştirme çalışmaları yapmaya davet ediyoruz.

Hakimler ve Savcılar Genel Kurulunca geçen hafta İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman, Gaziantep Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çiçekli, Mersin Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Ercan ile Akıncı Üssü davasını sonuçlandıran Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Selfet Giray’ın da aralarında bulunduğu 11 hâkim ve savcı Yargıtaya üye seçildi. Sayın Berat Albayrak’ın istifasından sonra bu atamalar çok önemli. Bunlar siyasi reform değil arkadaşlar. Eğer gerçekten siyasi bir reform yapmak istiyorsanız, yargının üzerindeki AK PARTİ vesayetini kaldırmanız yeterli. Anayasa Mahkemesini yok sayan bir yerel mahkemenin olduğu ülkede siz neyin reformunu yapacaksınız?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın lütfen.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bakın, AK PARTİ kurucuları arasında yer alan Diyarbakır eski Milletvekili Sayın Mehmet İhsan Arslan yargıda FETÖ’yü kullandığınızı ifade etti; onların yargıyı kullanırken kullandığı bütün taktikleri, araçları sizin kullandığınızı ifade etti. Sayın Arslan BBC’ye verdiği mülakatta “15 Temmuzdan sonra panikledik ve olayın vahameti karşısında ancak yargıyı kullanarak başarılı olacağımız kanaatine vardık.” diyor. Bunu, yapılacak olan yargı reformunu aslında bir reform değil, ülkenin üzerindeki baskının, muhalefete olan baskının daha da artırılacağına işaret olarak görüyoruz.

Son olarak Karabük’ten bahsetmek istiyorum Sayın Başkanım.

Karabük merkezde 3 hastaneden 2’si yıkılmış ve yerine devlet hastanesi yapılmamış, sadece Karabük Üniversitesi Araştırma Hastanesi var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Son cümlelerinizi alayım.

Buyurun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Karabük, il merkezinde devlet hastanesi olmayan nadir illerimizden bir tanesi. Mecburen, hastane, pandemi hastanesi olduğu için normal hastalar artık mecburen özel hastanelere gidiyorlar, özel hastaneler de vatandaşa ciddi faturalar çıkarıyor. Karabük Eskipazar’da 2018 yılında 50 milyon lira harcanarak yapılan 25 yataklı devlet hastanesi bir sene sonra zemin kayması nedeniyle boşaltılmış, geçici olarak bir okul binasında hizmet vermeye başlamış ancak zemini kayan hastanede hâlâ hiçbir çalışma yok, hastane binası atıl bir vaziyette.

Karabük’te trafik de çok ciddi problem. Karabük girişindeki ana kavşakta her seçim döneminde söz verilmesine rağmen hiçbir çalışma olmadığı için şehir trafiği hep sıkışık. Her seçimde proje olarak sunulan kavşak çalışması yıllardır yapılmamış.

Karabük’ün sıkıntıları konusunda Hükûmeti harekete geçmeye davet ediyor, yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurun lütfen.

17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, vefatının 81’inci seneidevriyesinde Çanakkale Savaşının seyrini etkileyen Balıkesir ili Havranlı Seyit Onbaşı’yı ve tüm şehitleri rahmetle andığına, 28 Kasım 2020 günü Batı Trakya Türklerinin yaşadığı Yunanistan’ın İskeçe kentinde Müftü Ahmet Mete’ye yapılan ırkçı saldırının hedefinin Batı Trakya Türkleri olduğuna, Yunanistan’ın Lozan Anlaşması’na aykırı davranarak Batı Trakya Türklerinin haklarını ihlal etmesi nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından defalarca tazminat cezasına çarptırıldığına, Türkiye Cumhuriyeti’nin Batı Trakya Türklerinin haklı davalarında yanlarında olduğuna, başta Sadık Ahmet olmak üzere Batı Trakya Türklüğü mücadelesinin bütün mücahitlerini rahmetle andığına ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün Çanakkale Savaşı’nın seyrini önemli ölçüde etkileyen ve değiştiren Balıkesir Havranlı Seyit Onbaşı’nın vefatının 81’inci seneyidevriyesi. Sırtına yalnızca top mermisi değil, milletin makûs talihini de yüklenen Seyit Onbaşı, 18 Mart 1915’te İngiliz zırhlı gemisi Ocean’ı batırarak savaşın seyrini değiştirmiştir. Seyit Onbaşı, 215 kiloluk top mermisini sırtlanarak fizik kurallarını altüst etmiş, adanmış bir ruhun vatan müdafaası uğruna neler yapabileceğini ispat etmiştir. Seyit Onbaşı, en kesif orduların yüklendiği Boğaz harbinde canını siper etmiş yine de vatanı çiğnetmemiştir.

Bu vesileyle Seyit Onbaşı’yı, Niğdeli Ali’yi ve adı bengütaşlara yazılan tüm şehitlerimizi ve kahramanlarımızı rahmetle ve minnetle anıyorum.

Sayın Başkan, 28 Kasım 2020’de, Batı Trakya Türklerinin yaşadığı Yunanistan’ın İskeçe kentinde müftü Ahmet Mete’nin evine ırkçı gruplar tarafından saldırı düzenlenmiştir. Bu menfur saldırı müftü Ahmet Mete’nin şahsında tüm Batı Trakya Türklerini hedef almıştır. Batı Trakya Türklerini hedef alan bu saldırılar ne ilk ne de sondur. Yunanistan, bu saldırılar karşısında üç maymunu oynamaktadır. Yunanistan, 12 Mayıs 2020’de Gümülcine’de düzenlenen aynı mahiyetli saldırılarda da benzer tutumu sergilemiştir. Türkiye ve Yunanistan’ın taraf olduğu anlaşmalar uyarınca Batı Trakya’daki Türk nüfus zorunlu mübadelenin dışında bırakılmıştır. Batı Trakya’da 150 bin Türk yaşamaktadır. Yunanistan, Lozan Anlaşması’nın 37, 44 ve 45’inci maddelerinin ve diğer anlaşmaların gereklerini yerine getirmemekte, Batı Trakya Türklerinin haklarını ihlal etmektedir. Eğitim, siyaset, din ve dernek faaliyetlerinde Batı Trakya Türklerine getirilen kısıtlamalar Yunanistan’ın başlıca ihlalleridir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi, buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Yunanistan, bu ihlallerden dolayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından defalarca tazminata çarptırılmıştır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ırkçı Rumları fonlayan Yunanistan, Batı Trakya’da benzer bir senaryonun peşindedir. Unutulmasın ki Türkiye Cumhuriyeti amasız, fakatsız Batı Trakya Türklerinin haklı davasının yanındadır.

Bu vesileyle, başta Sadık Ahmet olmak üzere, Batı Trakya Türklüğü mücadelesinin bütün mücahitlerini rahmetle anıyor, Batı Trakya Türklerinin haklı ve meşru mücadelesine desteğimizi bir kez daha vurguluyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akçay.

Sayın Oluç, buyurun lütfen.

18.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, başta HDP üye ve yöneticileri olmak üzere son iki haftada bin kişiye yakın gözaltı olduğuna, HDP Van il binasının basıldığına, haksız ve hukuksuz saldırıların devam ettiğine, Kandıra 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinde bulunan siyasilere yönelik saldırıları kınadıklarına, TÜİK’in üçüncü çeyrekte yüzde 6,7 büyüme rakamı açıkladığına, Türk lirasına güven duyulmadığı için döviz mevduat hesaplarının artmaya devam ettiğine, pandemi döneminde İstanbul Adalet Sarayındaki icra iflas dosyaların sayısının 26 milyona ulaştığına, dış ticaret açığının yüzde 34,4 arttığına ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, son iki haftada neredeyse bin kişiye yakın gözaltı oldu. Kimler gözaltına alındı? HDP üye ve yöneticileri, HDP’nin çeşitli bileşenleri ve ittifaklarında, çeşitli kurum ve kuruluşlarında çalışan insanlar, gazeteciler, 25 Kasım eylemine katılan kadınlar, maden işçileri, çeşitli STK üye ve yöneticileri, avukatlar yani Türkiye’nin dört bir yanında her kesimden yurttaş bu gözaltı dalgasından nasibini aldı, en başta da HDP üyeleri ve yöneticileri.

Şimdi, aynı dönemde Van il binamız akşam vakti, gece yarısı basıldı; kapısı kırıldı, duvarına yazılama yapıldı, o ahlaksız yazılardan yazıldı, ondan sonra kilidi değiştirilerek de çıkıldı, gidildi yani mesela, Van il binasında önceden il, ilçe yöneticilerine haber verilse, il başkanlarına haber verilse ve “Biz oraya geliyoruz.” denilse; kapı açılır, içeride ne yapacaksanız yaparsınız her zamanki gibi ama hayır, iktidar neyi tercih ediyor, mafyavari ve korsanca yöntemlerle Van il binamızın kapısını kırarak girmeyi ve duvara yazılama yapmayı tercih ediyor. Ahlaksızlık gerçekten bu; çok açık, net şekilde söyleyelim. HDK İstanbul il binası; aynı şekilde kapı kırılarak içeriye giriliyor.

Şimdi, İçişleri Bakanlığı açıklama yaptı bu gözaltı operasyonlarıyla ilgili, dedi ki: “Başsavcılıklarla koordineli biçimde yürütülüyor bu gözaltı operasyonları.” Yani HDP’liler başta olmak üzere muhaliflere dönük operasyonlar İçişleri Bakanlığı koordinesinde talimatla çalışan yargı mensupları tarafından yürütülüyormuş, bunu da anlamış olduk.

Bu haksız ve hukuksuz saldırılara devam ediyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bütün uyarılara rağmen bu haksız ve hukuksuz saldırılara devam ediyorsunuz ama elbette adalet yerini bulacak ve işte, “Adalet yerini bulsun isterse kıyamet kopsun.“ sözünün gerçekleşeceği günler gelecek. Adalet yerini bulacak ama kıyamet siz zalimlerin üzerine kopacak; bunu da söylemiş olalım.

Şimdi, bu gözaltılar yetmiyor; cezaevlerinde de çok tuhaf işler yapıyorsunuz. Bakın, Kandıra 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinde geçtiğimiz günlerde aralarında partimizin önceki dönem eş genel başkanı ve seçilmiş milletvekillerimizin de olduğu en az 10 kadın siyasetçinin hücrelerine baskın düzenlendi ve bu baskında siyasetçilerin tuttuğu notlar, savunmaları, şiir ve edebiyat çalışmaları, kalem ve kitaplarına el konuldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Zaten pandemi koşullarında cezaevlerinde rehin tuttuğunuz siyasetçilerin yasal hakları kısıtlanmış vaziyette; böyle bir koşulda, böyle bir dönemde mahpuslara yönelik onlarca personelle beraber koğuşlara baskın yapmak neyin nesi, arama adı altında operasyon yapmak neyin nesi? Şimdi, bu hukuksuz, bu vicdansız baskından sonra bizim geçmiş dönemde Mecliste Grup Başkan Vekilliğimizi yapmış olan Çağlar Demirel, bir açlık grevine başladı ve bu işi protesto etmek için açlık grevini şu anda sürdürüyor. Kendisine selamlarımızı gönderiyoruz ve bu cezaevlerinde siyasi olarak rehin tutulanlara yönelik bu saldırıları da çok ağır bir şekilde kınıyoruz. Asla kabul edilebilir şeyler değildir bunlar.

Şimdi, son olarak şuna değinmek istiyorum…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, tamamlayınız sözlerinizi.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bitiriyorum efendim.

TÜİK lafını duyunca herkesin suratında bir tebessüm beliriyor çünkü matematik dalında Nobel alabilecek seviyedeki performansına TÜİK devam ediyor. İşsizlik ve enflasyon rakamlarından sonra, en son büyüme açıklandı; “Üçüncü çeyrekteki büyüme yüzde 6,7” dedi TÜİK çünkü yıllık büyümeyi sıfırın üstünde gösterebilmek için kâğıt üstünde oynamak gerekiyor. Bu büyümeye dolar cinsinden baktığımızda bunun büyüme olmadığını 2019’un üçüncü çeyreğiyle 2020’nin üçüncü çeyreğini karşılaştırdığımızda görüyoruz ama bunu kenara koyalım, ben size başka birtakım büyüme rakamları söylemek istiyorum: Türk lirasına güven duyulmadığı için vatandaşların döviz mevduatları artmaya yani büyümeye devam ediyor. Bakın, geçtiğimiz hafta bankalardaki döviz hesabı 2,4 milyar dolar artmış vaziyette.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Tamamlıyorum efendim.

Bu artışın 987 milyon doları döviz, 1,4 milyar doları da altın hesaplarından kaynaklanıyor. Yani vatandaş aslında güvenmediği için döviz almaya devam ediyor, döviz mevduatı büyüyor.

Bir başka büyüme rakamı daha vereceğim şimdi: İstanbul Adalet Sarayını icra iflas dosyaları basmış, o kadar artmış ki icra iflas dosyaları adalet sarayının odaları yetişmiyor -biliyorsunuz Avrupa’nın en büyük adalet sarayı deniliyordu- onun için Şişli’de başka bir bina kiralanmış, ek hizmet binası olarak, icra iflas dosyalarına bakabilmek için. Nasıl artmış biliyor musunuz pandemi sürecinde icra davalarının dosya sayısı? 26 milyon 154 bine ulaşmış. Yani bunu da kaydetmek gerekiyor.

Bir de son dış ticaret açığı da yüzde 34,4 büyümüş, yani büyüme rakamlarını çok seviyorsunuz diye bunu da söylemiş olalım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Özel, buyurun.

19.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Meclisteki ve memleketteki tüm hastaların acil şifa bulmasını ümit ettiklerine, Türk kadınının siyasi haklarını kazanmasının 85’inci yılında siyaset yapan tüm kadınları saygıyla selamladıklarına, Türk kadınının siyasette önünü açan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha rahmetle andıklarına, vefatının 81’inci yılında Seyit Onbaşı’yı ve memleket için can veren şehitleri rahmetle andıklarına, Ankara Anlaşması’nın 1 Aralık 1964’te yürürlüğe girdiğine ve bugünün AB’ye tam üye olabilmek için ilk adımın atıldığı gün olduğuna, Ukrayna’da düzenlenen Avrupa Ritmik Jimnastik Şampiyonası’nda Avrupa Şampiyonu olan Ritmik Jimnastik Grup Millî Takımına ve bu başarıda katkısı olan herkese şükranlarını sunduklarına, Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’a hakarete varan saldırılar olduğuna, Cumhuriyet Halk Partisinde kapının önüne konulacak kimse olmadığına ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Hem sizinle hem Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’yla rahatsızlığınızdan sonra ilk kez birlikte görev yapıyoruz, ikinizin de sağlığınıza kavuşmanızdan duyduğumuz memnuniyetle, Meclisimizde ve memleketimizdeki tüm hastaların da acilen şifa bulmasını ümit ediyoruz, onlar için dua ediyoruz.

Sayın Başkan, bugün Türk kadınının siyasi haklarını kazanışının 85’inci yılında gerek Cumhuriyet Halk Partisinde gerek Parlamentoda ve tüm siyasi partilerde siyaset yapan tüm kadınları saygıyla selamlıyoruz ve bu haklarını çağdaş, çağcıl ülkelerinden yıllar önce edinmelerine katkı sağlayan, onların önlerini açan büyük vizyon sahibi, kurucu Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha minnetle, rahmetle anıyoruz.

Bugün Koca Seyit’in ölümünün 81’inci yılı. Seyit Onbaşı Manisa’mızın da komşusu Havran ilçemizden Balıkesir’den 1909’da orduya katılıp yıllarca vatan savunmasında görev yapıp Çanakkale Deniz Savaşı’nın da kaderini değiştiren o muazzam gayreti göstermiştir. Onun şahsında memleketimiz için o günden bugüne mücadele eden, can veren şehitlerimizi rahmetle anıyoruz ve bugün hayatta olmayan gazilerimize de bir kez daha minnet ve rahmet duygularımızı iletiyoruz.

Sayın Başkan, 1 Aralık 1964, 12 Eylül 1963 tarihinde imzalanan Ankara Anlaşması’nın yürürlüğe girdiği tarih. Bu, Avrupa Birliğiyle ilişkilerimizi düzenliyor ve aslında Avrupa Birliğine bugünkü deyimiyle tam üye olabilmek için atılan adımın ilk günü.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Elbette, ilişkilerin bu kadar kötü duruma gelmesinde, yıllarca, ülkemize karşı çeşitli Avrupa ülkelerinin ön yargılı, hasmane ya da çifte standartlı tutumlarını öncelikle kaydetmek gerekiyor ancak, Avrupa Birliğiyle tamamen köprüleri koparan bir dış politikanın birkaç yıldır yürütüldüğünün de altını çizmemiz lazım. Referandumlara, seçimlere iç siyaset malzemesi yapmak için Avrupa Birliğinin her bir ülkesiyle ayrı ayrı çıkarılan krizler, meydan okumalar ve hukuktan uzaklaşma ve Avrupa Birliğine tam üyelik için gereken müzakerelerde, örneğin Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun bile -bütün itirazlarımıza rağmen- AB standartlarına uygun olarak değil, saray standartlarına uygun olarak yapılması ve özellikle GRECO kriterlerini önceleyen bir yolsuzluğa karşı mücadele kanununun asla ve asla yakınından bile geçilememesi bizi buralara savurdu ama en çok da hukuksuzluk, haksızlık ve yargı üzerine iktidarın kurduğu baskı ve tahakküm.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, elbette hep kötü şeylerden konuşmayacağız. Ritmik jimnastikte, Ukrayna’da düzenlenen Avrupa Ritmik Jimnastik Şampiyonası’nda hafta sonu 5 evladımız çıktılar ve bayrağımız göndere çekildi, İstiklal Marşı’nı o 5 güzel evladımızla birlikte hepimiz okuduk. Duygu Doğan’a, Azra Akıncı’ya, Peri Berker’e, Nil Karabina’ya ve Eda Asar’a, ailelerine, onları yetiştiren öğretmenlerine, Millî Takım’daki tüm heyete, bu başarıda katkısı olan herkese şükranlarımızı sunuyoruz.

Son olarak da elbette, konu liderler boyutunda da tartışıldı; ancak, Parlamentoda da bir dakika söz alan birkaç arkadaş kendi yaptıkları canlı yayınlarla da buradan, bir milletvekilimizin kullandığı sözlere…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ali Mahir Başarır’ın bir televizyon programında kullandığı sözler hakkında oldukça hakarete varan, üslupsuz, seviyesiz birtakım saldırılar oldu. Bir kez şunu söyleyelim, net bir şeyi söyleyelim; yüz yüze bakıyoruz, yüz yüze: Elbette, elde trol orduları olabilir, basın tamamen ele geçirilmiş olabilir ama hepimiz biliyoruz ki Ali Mahir Başarır “Ordu Katar’a satılmış.” derken “Orduya ‘satılmış’ mı diyorsun?” sorusuna verdiği cevapta da “Orduya der miyim, Tank Palet Fabrikasını söylüyorum; o, ordu değil mi?” demişken, bunu, AK PARTİ’yi yöneten…

Bakın, ben çok memnunum bu trol aklından. Neden? Tank Palet sizin yumuşak karnınız. Seçmenin toplamda yüzde 68’i -69’a yakını- sizin seçmeninizin yüzde 45’i, Milliyetçi Hareket Partisi seçmeninin yüzde 55’i bütün anketlerde diyor ki: “Tank Paletin Katar’a satışı yanlıştır.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ve bir trol aklı peşine sizi taktı, bir yalanın peşine taktı, bir çarpıtmanın peşine taktı; duyan duymayan herkes rahatsız oldu, Katar’a Tank Paletin satışından bir daha haberdar oldu. Bundan AK PARTİ’ye de bir fayda yok, siyasi bir fayda elde edeceğinizi düşünüyorsanız yok ama bundan her birinize yani öyle “tweet”ler atan, öyle saldırılar yapan her birinize, şu -yaptığınız herhangi bir konuşma- bana verdiğiniz selamı, o yöntemle, o trol yöntemiyle vatan hainliği diye gösterecek bir güçle iş birliği kimsenin vicdanına sığmaz. Bu trol aklının partinin peşine takılmasıyla ilgili talimatı kim veriyorsa o, Türkiye’ye de fayda getirmiyor, Silahlı Kuvvetlere de getirmiyor, size de getirmiyor, kimseye getirmiyor. Bir kez bunun böyle bilinmesi lazım. Ve çok net, Genel Başkanımız bugün tavrımızı çok net olarak ortaya koydu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Cumhuriyet Halk Partisi Grubunda öyle kapının önüne konulacak kimse yok ama bir gerçek var, bir gerçek: Sizin, bugün, kapının içinde tuttuklarınız var; örneğin, Fettah Tamince; örneğin, Hüseyin Gülerce; bir de partinizin 4 kurucusundan 3’ü kapının önünde, 1’inci Cumhurbaşkanınız kapının önünde, 1’inci Başbakanınız kapının önünde, 3’üncü Başbakanınız kapının önünde, ilk Meclis Başkanınız kapının önünde. Ne kadar eli kirli FETÖ’cü varsa yavaş yavaş kapının içinde. Olmaz olsun öyle kapı içi, bizim kapının önüne konulacak kimsemiz yoktur.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu…

20.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Covid-19 geçiren bütün milletvekillerine ve millete geçmiş olsun dediğine, hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine, Ukrayna’da düzenlenen Avrupa Ritmik Jimnastik Şampiyonası’nda Avrupa Şampiyonu olan Ritmin Jimnastik Grup Millî Takımını ve bu başarıda katkısı bulunan herkesi tebrik ettiğine, Türk kadınlarının siyasi haklarını elde etmelerinin 85’nci yıl dönümünde bütün kadın siyasetçilerin bu gününü tebrik ettiğine, Seyit Onbaşı ve bütün şehitlere rahmet dilediğine, milletin göz bebeği olan ordu millî menfaatleri koruyarak, üstün başarılara imza atarken hafta sonunda CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın ortaya koyduğu yaklaşımın CHP yönetimi tarafından da desteklenmesinin asla kabul edilemeyeceğine, ilgili milletvekilinin hem milletten hem de ordudan özür dilemesi gerektiğine, ordunun hepimizin namusu olduğuna ilişkin açıklaması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, ben de öncelikli olarak zatıalinize ve şahsınızda, bu hastalığı geçiren bütün milletvekillerimize ve bütün milletimize geçmiş olsun diyorum. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet ve mağfiret, tedavi gören vatandaşlarımıza da sıhhat, selamet ve afiyet niyazıyla sözlerime başlıyorum.

Evet, Ukrayna’da hafta sonu gerçekleştirilen Avrupa Ritmik Jimnastik Şampiyonası’nda 1’inciliği alan ve biri de Çankırılı hemşehrimiz olan Eda Asar ile bütün arkadaşlarını, ailelerini, Millî Takım teknik yapısını, bütün direktörleri, antrenörleri hakikaten tebrik ediyorum. İlk defa bu sahada ülkemiz bir altın madalya kazanmış oldu, hayırlı olsun.

İkinci olarak, bugün, tabii, Türk kadınlarının siyasi haklarının elde edilmesinin 85’inci yıl dönümü. Bu münasebetle, başta kadın milletvekillerimiz olmak üzere bütün kadın siyasetçilerimizin ve kadınlarımızın bu gününü tebrik ediyorum.

Aynı zamanda, bütün arkadaşlar da ifade ettiler: “Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber/Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.” mısralarıyla özetlenen Çanakkale Şehitliği’ne ilişkin, Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethiyle nasıl bayraktarımız, sancaktarımız, bir sembolümüzse, Ulubatlı Hasan nasıl bir sembolümüzse hakikaten Seyit Onbaşı’mız da bu noktada Çanakkale’nin önemli sembollerindendir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Ben hem Seyit Onbaşı’mıza hem de şahsında bütün şehitlerimize rahmet ve mağfiret, hayatta olan gazilerimize sıhhat ve selamet diliyorum.

Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; ülkemizin merkezinde yer aldığı geniş bir coğrafyada insani, siyasi, diplomatik, ekonomik ve askerî olarak tarihî bir duruş sergiliyoruz, önemli bir vetireden geçiyoruz. Hem kendi sınırlarımızın güvenliğini sağlamak hem dost ve kardeş halklara destek olmak hem de tüm mazlumlara ve mağdurlara el uzatmak için imkânlarımızı sonuna kadar seferber etmiş vaziyetteyiz. Hayata geçirdiğimiz bağımsız, onurlu ve vicdanlı politikalarla içeride ve dışarıda uğradığımız saldırıları Allah’ın yardımı, milletimizin desteğiyle birer birer boşa çıkarıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bu konuda gerçekten bütün milletimizin göz bebeği olan şerefli, şanlı ordumuz, Akdeniz’de, Karadeniz’de, Ege’de, Libya’da, Irak’ta, Suriye’de, Kafkaslarda gerçekten millî menfaatlerimizi, milletimizin, devletimizin menfaatlerini sonuna kadar temin eden, ortaya koyan, başarıyla, üstün başarılarla destanlar yazan bir tutum ve davranıştayken hafta sonu CHP Mersin Vekilinin ortaya koyduğu yaklaşım, ordumuza yapılan hakaret ve bu hakareti tavzih etmeye çalışırken ordumuza ait fabrikanın satıldığı yalanını net bir şekilde ortaya koyması ve bu bireysel tutumun maalesef CHP yönetimi tarafından da desteklenmesi, buna arka çıkılması asla ve kata kabul edilemez. Millî birlik ve beraberliğimizin hakikaten tecessüm ettiği kurumlara hepimizin dikkat göstermesi, çok özenli bir dil kullanılması zarureti söz konusudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Burada ilgili milletvekilinin gerçekten hem ordumuzdan hem milletimizden özür dilemesi gerekir; bu net bir durumdur, milletimizin de beklentisi budur. “Kapıya konulacak milletvekilimiz yok.” denilerek milletvekilinin hakaretlerine arka çıkılamaz ve kesin olarak şunu söylüyorum ki: Geçen seneki zabıtlara bakıldığında, 26 Kasım 2019 zabıtlarında, Tank Palet Fabrikasıyla ilgili, detaylı bir şekilde, oranın satışının yalan olduğu gerçeğini haykırmışız, ortaya koymuşuz. Ama temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp bir yalan üzerinden siyasi argümanlar oluşturmak ve ordumuza söz atmak, hakaret etmek asla ve kata kabul edilebilecek bir durum değildir. Bunu milletimizin takdirine sunuyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın, son kez açıyorum.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – En güzel şekliyle, Yahya Kemal, ordumuzu tasvir etmiş, ordumuzla ilgili hissiyatımızı, 83 milyon insanımızın hissiyatını ortaya koymuştur: “Şu kopan fırtına Türk ordusudur Ya Rabb’i/Senin uğrunda ölen ordu, budur Ya Rabb’i/ Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın/ Galip et, çünkü bu son ordusudur İslam’ın.”

Ordu hepimizin namusu, hepimizin güvenliği ve hepimizin huzuru için geçerlidir. Bu konuda azami hassasiyeti hep beraber göstermeliyiz diyor, yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in, Sayın Milletvekillerimize ve Sayın Grup Başkan Vekillerimize, Covid-19’a yakalanan bana ve benim şahsımda, hastalığa yakalanan milletvekillerine ve tüm vatandaşlara yönelik geçmiş olsun temennileri için teşekkür ettiğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Ben hem Sayın milletvekillerimize hem de Sayın Grup Başkan Vekillerimize, bana ve benim şahsımda, hastalığa yakalanan hem milletvekillerimiz hem de tüm vatandaşlarımıza yönelik geçmiş olsun temennileri için de ayrıca teşekkür ediyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Özel, buyurun lütfen.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

21.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, ben biraz önce aslında polemiğin ve tartışmanın çok insani bir boyutunu ifade ettim ve dedim ki: “Öyle bir söz söyleyen kimse yok, bir çarpıtma var ve bu çarpıtmanın çok aleni olduğu kaydı izleyen herkes tarafından görülür, defalarca da paylaşıldı.” Ama bunun üstüne, hem böyle bir hakaret varmış gibi söyleyip hem de bizi yalancılıkla itham ederseniz size şunu sorarlar, derler ki: Üç yüz seksen sekiz cuma önce, Genel Başkanınız, Kabataş’ta başörtülü bir bacımıza üstü çıplak deri eldivenlilerin saldırısının görüntüsünü yayınlayacaktı. Üç yüz seksen sekiz cuma geçti, “O görüntüleri izledim.” diyen herkes kamuoyundan özür diledi, öyle bir görüntü yok, MOBESE’den çıktı. Size derler ki: “Sayın Erdoğan 1954 doğumlu ‘75 öğrencili sınıflarda okudum tek parti döneminde.’ diyor, tek parti dönemi Erdoğan doğmadan dört yıl önce bitti.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Tamamlayınız sözlerinizi.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Siz “Yalancı.” derseniz bu sefer derler ki: ”Sayın Erdoğan 1983 doğumlu kızı Esra Albayrak’ın 1980 öncesinde kapısına astığı notu okumuştu ‘Bir geceni de bize ayır.’ diye.” Size derler ki: “Bu Meclisin basın toplantısı salonunda çıktı Özgür Özel ‘Geldiğiniz sandıkla gideceksiniz.’ diye başlayan bir şey yaptı, oradan bu tarafını kırk bir saniye izlettiniz, hep birlikte ‘Özgür Özel darbe çağrısı yapıyor.’ dediniz.”

MUSTAFA ARSLAN (Tokat) – Ne ilgisi var!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ve dönerler size derler ki: “Siz, Eren’in PKK’dan bir gün sonra Vefa Destek Grubuna saldırdığını söylediniz, MOBESE kayıtları açıklanamıyor, Eren bayramı o yalan yüzünden içeride geçirdi.” Ve size derler ki: “Geçen sefer de Covid’le ilgili önlemlerin açıklandığı günlerde bu işlere giriştiniz, Banu Özdemir Çev Bella çaldırmıştı, mahkemeye gelen kayıtlarda Banu Özdemir’in çaldırmadığı, suçlu olmadığı ortada.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Son cümlelerinizi alayım.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Kurumsal olarak… Bakın, bireysel demiyorum, mutlaka inanıyorsunuz da yapıyorsunuz ama size WhatsApp’tan mı atıyorlar konuşmanın bir kısmını ya da “Böyle saldıracağız arkadaşlar, şu “hashtag”e yükleneceğiz arkadaşlar...” Sizi kişisel olarak bir kurumsal yalanın içine alet ediyorlar. Bunda vebal var, bu yaptığınız iş, siyasetin dürüstlükle yapılması ilkesiyle de bağdaşmaz, yaptığınız işin seçmen nezdinde de bir karşılığı olmaz. Bu kadar yalanla, bu kadar iftirayla siyasete mahkûmsanız bilin ki artık siyaseten üretecek bir şeyiniz, verecek umudunuz kalmadığındandır.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, buyurun.

22.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Tabii, polemik hâline getirenler bu konuyu açıp olayı saptıranlardır, öncelikli olarak.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Arkadaşlarınız polemik başlattı.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – İkinci olarak şunu söyleyeyim: “Yalanın merkezi, kumpasın merkezi CHP Genel Merkezidir.” diyor Muharrem İnce. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sonuç itibariyle, hakikaten “Beştepe’ye çıkan CHP Genel Başkan Adayı” yalanını en üst merkezlerden, yönetimin başından ve yardımcılarından duymadık mı hep beraber? Sonuçta, bunu ortaya atan gazeteci milletimizden, Cumhurbaşkanımızdan, AK PARTİ’den özür dilemedi mi? Sonuç itibarıyla, açık ve net bir durum var, özür dilemek erdemliliktir. Şunu söylüyor CHP’li ilgili Milletvekili, Mersin milletvekili: “Ordu satıldı.” diyor, sonra bunu tavzih ederken konuşmasında da “‘Ordu satıldı’ derken orduya ait fabrika satıldı, dolayısıyla o ordu satıldı.” diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Birincisi, ordumuza hakaret ediyor. Sonra, bu hakareti ortadan kaldırmayla ilgili perdelemek için bir yalana tutunuyor, yalana sarılıyor ve Sakarya Arifiye’deki Tank Palet Fabrikasının, orduya ait fabrikanın satıldığını söylüyor. Asla ve kata bu fabrika satılmamıştır; bu fabrikanın maliki devlettir, Millî Savunma Bakanlığıdır. Dolayısıyla, bu külliyen yalandır. Konuştuğumuz konular bunlar ancak bu konulara cevap veremeyenler hakikaten heybede başka şey aramaya çalışıyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akbaşoğlu.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Son olarak…

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi, mikrofonu son kez açıyorum.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Siz, bu konuda söylenilenlerle ilgili cevap vermek ve bu iddianızı ispatlamak durumundasınız. İddiasını ispatlamayan ancak müfteridir, yalancıdır. Dolayısıyla, bu konuda satılan herhangi bir fabrika söz konusu değildir. Her şey geçtiğimiz yıl da tutanaklarda bedihi bir şekilde, açık bir şekilde ortadadır. Maalesef, bu hakikat yalanla, yalanın tekrarıyla gerçeğe dönüşmez.

Teşekkür ederim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Özel, bakın, söz vereceğim ama bir siz, bir Sayın Akbaşoğlu, bu işin sonu yok. Bu konuda -görülüyor ki- hiçbir şekilde ortak bir noktada buluşma şansınızın, imkânınızın olmadığı bütün milletvekillerimiz tarafından ortaya konuldu. Yani bunu uzattığımızda, bakın, milletvekili arkadaşlarımızdan da homurdanmalar var ve “Başkan, uzatıyorsun.” diye bana kızıyorlar.

Son kez, yeni bir sataşmaya meydan vermemek üzere söz veriyorum size.

23.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, Sayın Akbaşoğlu eğer Tank Palet Fabrikasıyla ilgili bir gerçek istiyorsa açsın -kendilerine de dünya kadar iltifatından dolayı ödüllendirilmiş olan- Ethem Sancak’ın yaptığı konuşmaya baksın, diyor ki: “’Katar Emiri sizi kırmaz.’ dedim, ‘Onlar bana sermaye desteği verirlerse olur.’ dedim, ‘O da yüzde 50 eksi 1’ini Katarlılara vermek üzere bu anlaşmayı yaptı.’” diyor açıkça.

Cumhurbaşkanınızın, Tank Palet Fabrikasının satışıyla ilgili dünya kadar lafı var: “20 milyarlık fabrikanın yarısını, 50 milyonluk yatırım yapacağız diye kimse kimseye vermez.” Ama bir gerçek var: Bu devirde kimse kimseye yarım milyarlık uçan saray da vermez. Ve net bir şey söyleyeyim, hep konuşuyoruz ya “Bunlar seçimleri etkiler mi?” diye. Etkiler. Seçimden sonra seçilecek Cumhurbaşkanımızın ne yapacağını söyleyeyim: O devasa uçak Sabiha Gökçen’e inecek, Sakarya’da ne kadar Katarlı asker, Katarlı mühendis, Katarlı çalışan varsa uçağa binecek…

MUSTAFA ARSLAN (Tokat) – Ya, askerle ne alakası var uçağın, Tank Palet Fabrikasının?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Uçak pistten teker kestikten sonra…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, şu cümlemi bitirmeme izin verin.

BAŞKAN – Son cümlenizi bitirin o zaman.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim, sağ olun.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Siz de mi söz istiyorsunuz Sayın Akbaşoğlu?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sataşmadan açıklama yapacağım.

BAŞKAN – Böyle giderse birleşime ara vereceğim. Bundan sonra, her Grup Başkan Vekilinin söz talebinde oturuma ara vereceğim, bilginize.

Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Katar’ın uçağı o pistten, Sabiha Gökçen’den, teker kesince bundan sonraki Cumhurbaşkanı telefon açacak Katarlılara, diyecek ki: “Bizim kimseden alacak uçağımız, kimsenin uçağına binecek Cumhurbaşkanımız yok. Mühendisiniz, Katarlı askerleriniz ve uçağınız sizindir; Tank Palet milletindir.” (CHP sıralarından alkışlar)

Kapat!

BAŞKAN – Evet, Sayın Akbaşoğlu…

24.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Konuyu saptırmanın kimseye yararı yok. Yani çok açık bir şekilde, iddianızı ispatlayın.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – İspat.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – İspatı yok çünkü ordumuza ait fabrikanın satışı yok.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Nasıl yok?

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bu, tamamen yalan, uydurma ve iftiradır.

Sonuç itibarıyla, millî tanklarımızın, ALTAY tanklarımızın üretilmesine ilişkin, ordumuzun ihtiyacı olan tankların yapımına ilişkin millî, yerli bir tank üretimi, ALTAY tankı üretimine ilişkin, seri üretimine ilişkin Hükûmetimiz tarafından ihale açılıyor; 3 firma bu ihaleye giriyor: Biri Katar ortaklı, biri Amerikan ortaklı, biri İngiliz ortaklı. Amerikan ortaklının “6 milyar euroya yaparım.” dediğini Katar ortaklı firma “3,5 milyar euroya yaparım.” diyor; İhale Kanunu gereğince, bu tankların üretimiyle, seri üretimiyle ilgili ihaleyi Katar ortaklığı, yüzde 51’i Türk şirketine ait olan ortaklık alıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın lütfen.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Komisyon kuralım Sayın Başkan.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Dolayısıyla, bu net bir durum. Bu olay bambaşka bir olay; karıştırdıkları, bilinçli bir şekilde karıştırdıkları, bile bile, kasten saptırdıkları mesele de bambaşka bir şeydir.

Sonuç itibarıyla, ordumuza bir hakaret ve bu hakareti perdelemeye dönük “Orduya ait fabrika satıldı.” yalanı tekrarlanmıştır. Maalesef, özür dilenmesi gereken bu durumun hâlâ CHP yönetimi tarafından kabullenilmesinin doğru bir davranış olmadığını kamuoyu önünde milletimize duyurmak istiyorum.

Teşekkür ediyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan -sırf tutanağa geçsin- şöyle: Bu konuyu fabrikanın sahibi Ethem Sancak, ortakları ve partilerinin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan dâhil kimse Sayın Akbaşoğlu gibi anlatmıyor.

Teşekkür ederim.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Hepsi öyle anlatıyor, hepsi öyle anlatıyor.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hiçbiri öyle anlatmıyor, hiçbiri öyle anlatmıyor.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkanım, Akbaşoğlu’nun nöbetçi olduğu dönemde Meclis çalışmıyor, sizden istirham ediyorum…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Sayın milletvekilleri, Kamu Başdenetçisinin göreve başlamadan önce 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu’nun 13’üncü maddesine göre ant içmesi gerekmektedir.

Şimdi, Kamu Başdenetçisi seçilen Sayın Şeref Malkoç’u ant içmek üzere Genel Kurula davet edeceğim.

Buyurun Sayın Malkoç. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

VII.- ANT İÇME

1.- Kamu Başdenetçisi seçilen Şeref Malkoç, 6328 sayılı Kamu Başdenetçiliği Kanunu’nun 13’üncü maddesine göre ant içmesi

KAMU BAŞDENETÇİSİ ŞEREF MALKOÇ – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Kamu Başdenetçiliği yeminini yapmak üzere huzurlarınızdayım. Öncelikle, bizi Kamu Başdenetçiliği görevine layık gören herkese teşekkürlerimi arz ediyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

Müsaadenizle yemine geçmek istiyorum:

“Görevimi tam bir tarafsızlık, dürüstlük, hakkaniyet ve adalet anlayışı içerisinde yerine getireceğime…”

BAŞKAN – Tekrarlar mısınız yemini lütfen. Baştan başlayın.

KAMU BAŞDENETÇİSİ ŞEREF MALKOÇ – Peki Sayın Başkanım.

“Görevimi tam bir tarafsızlık, dürüstlük, hakkaniyet ve adalet anlayışı içinde yerine getireceğime namusum ve şerefim üzerine ant içiyorum.” (AK PARTİ, MHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Malkoç.

KAMU BAŞDENETÇİSİ ŞEREF MALKOÇ – Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ PARTİ Grubunun, 3/7/2020 tarihinde Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve 19 milletvekili tarafından salgın nedeniyle zor durumda kalan mahalle esnafının sorunlarının araştırılarak mağduriyetlerinin giderilmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis Araştırması Önergesi’nin (10/3070) ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Aralık 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

1/12/2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 1/12/2020 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                  Lütfü Türkkan

                                                                                                      Kocaeli

                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve 19 milletvekili tarafından salgında ekonomik zorluk yaşayan mahalle esnaflarının desteklenmesi amacıyla 3/7/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 1/12/2020 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Bedri Yaşar.

Buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Geçtiğimiz günlerde Samsun’umuzun ve ülkemizin tanınmış iş insanlarından Yeşilyurt Grup Onursal Başkanı Sayın Cemal Yeşilyurt’u kaybettik. Sözlerime başlamadan önce; yaptığı yatırımların, istihdama ve ekonomiye sağladığı katma değerlerin yanı sıra eğitimden sağlığa birçok alanda verdiği desteklerle tanınan, iş hayatındaki başarılarının yanı sıra hayırsever kişiliğiyle de bilinen, Samsun’umuzun sevilen ismi Cemal Yeşilyurt’u bir kez daha rahmetle anıyor, ailesine de başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

Değerli milletvekilleri, coronavirüs ülkemizde hemen hemen her haneyi etkilemiştir, ölümler nedeniyle binlerce eve ateş düşmüştür. Sadece 30 Kasım verilerine şöyle bir baktığımız zaman: Test sayısı 176 bin, vaka sayısı 31 bin, hasta sayısı 6.500, vefat sayısı 188.

Dolayısıyla, coronavirüsten en çok etkilenen kesim doğal olarak küçük esnaf olmuştur. Esnaf kesiminde, mart ayından bu yana dükkânını hiç açamayan esnaflarımız bulunmaktadır. Yine 20 bin okul kantini on aydan beri kapalı durumdadır. Mart ayından sonra doksan gün kapalı kalan binlerce işletme, Türkiye’deki ekonomik krize daha fazla dayanamayarak maalesef kapısına kilit vurmuştur. 1 Haziran 2020 tarihinden sonra açılmalarına izin verilen işletmeler de devam eden pandemi nedeniyle iş yapamaz hâle gelmiştir. Esnafların bu dönemdeki zararları kesinlikle telafi edilmelidir.

Açılamayan okullar ve kapanan iş yerleri nedeniyle 350 bin servis aracı iş yapamaz durumdadır. Hep konuşuyoruz ya “Aman, pandemi dolayısıyla bu araçlardaki yolcu sayısını hiç olmazsa yarı yarıya düşürün.” diyoruz ya; tamam, yolcu sayısını yarı yarıya düşürsünler -ve de düşürüyorlar, düşürmeleri de gerekir- ama bunların yakıtları, şoförleri gibi maliyetlerinde hiçbir değişiklik yok. Hiç olmazsa bunlara da bir katkı sağlanması lazım ama şu güne kadar ne “benzin desteği” ne “mazot desteği” ne “KDV desteği” ne “ÖTV desteği” adı altında servisçilerimize ve şoförlerimize herhangi bir yardım maalesef ulaşmamıştır.

Hükûmet tarafından salgın kapsamında kapatılan sadece 110 bin lokantacı esnafı bulunmaktadır. Bu esnaf kesiminin 110 bininin de paket servisi yapma şansı maalesef yoktur, ancak belli bölümü paket servisi yapabilmektedir. 100 bin kahvehane de yeniden kapılarını müşterilerine kapatmıştır.

Salgın tedbirleri kapsamında yeni alınan kararlarla beraber marketler, kuaförler, kafeteryalar, lokantalar saat 20.00’de kapılarını kapatıyor, sabah beşe kadar. Her biri, bu geçen on aylık dönem içerisinde de maalesef iflasın eşiğine gelmiştir.

Tabii, bizim önerilerimiz var. Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener’in önerisi vardı, demişti ki: “Hiç olmazsa bu esnafımıza aylık 2 bin TL ödeyelim.” Bizler ne yaptık bunun yerine? Halk Bankası marifetiyle belli kredilerle, faizli kredilerle destek olmaya çalıştık. Maalesef onların da üzerinden altı ay geçti, geri ödemeleri başladı, zaten esnaf da herhangi bir iş yapamadı, şu an onların faizini bile ödeme imkânları maalesef yok.

Bugün, hiç beğenmediğiniz -ki ben de hâlâ beğenmiyorum- Yunanistan bile 800 euro yardımda bulunuyor. İşte devlet bu günler için vardır. Esnafımız da diyor ki: “Ben otuz yıldır, kırk yıldır vergimi veriyorum, bu devlete hizmet ediyorum ama devletim bana otuz gün, kırk gün bakamadı; bana yardımcı olamadı.”

Ben buradan tekrar gündeme getiriyorum, diyorum ki: Devlet bu günler için var, sosyal devlet bu gün için var. Bugün esnafımızın, berberimizin, lokantacımızın, kahvecimizin yanında olmayacağız da peki ne zaman olacağız?

Daha bu süreç belli de değil. Bugün, pandeminin ikinci zirvesini yaptığı günleri konuşuyoruz, yeni yeni kapama tedbirleri geliyor. Dün gece Sayın Cumhurbaşkanımızı hep beraber izledik, bir sürü yaptırımdan bahsetti ama esnafa yönelik herhangi bir yardım kampanyası, yardım veyahut da buna benzer herhangi bir şeyi duyamadık. Hâlâ vakit var, bizler bu günlerde esnafın yanında olmalıyız. Bununla ilgili geçmişte de bir sürü önerge verdik ama her seferinde reddettiniz. Yani gerçeklerle yüzleşmekten neden kaçıyorsunuz, bunu anlamak mümkün değil. Sabahleyin kalktığınız zaman evlerinizin önünde sizler de bizim gibi manavla karşılaşıyorsunuz, bakkalla karşılaşıyorsunuz, berberle karşılaşıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Tamamlıyorum Başkanım.

Bu küçük işletmeler gerçekten zor durumda. Bize anlattıkları gibi size de dertlerini anlatıyorlar, sizlerden de yardım istiyorlar. Dolayısıyla, gün bugün. Bugün, küçük esnafımız devletini yanında görmek istiyor. Dolayısıyla, benim bu araştırma önergeme sizlerin de katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Bakın, geçmişte depremle ilgili bir araştırma önergesini hep beraber kabul ettik. Şu an Komisyon da bu konuyla ilgili çalışmalarını yapıyor. Esnaf da bizim esnafımız, her biriniz caddede, sokakta ağzınızı açtığınız andan itibaren yanlarında olduğunuzu ifade ediyorsunuz.

O zaman bugün de onların sorunlarının çözümüne yönelik atılan adım olarak değerlendirdiğimiz araştırma önergemize destek vereceğinizi ümit ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, verilen önerge aslında esnafın sorunlarını araştırmak üzere bir Meclis araştırması açılması. Tabii ki gerekiyor çünkü esnafın gerçekten çok fazla sorunu var ve bugün hâlihazırda aslında esnaf büyük oranda kepenk kapatıyor, yeni iş yerleri açılmıyor ve aslında, deyim yerindeyse, birçoğu da iş yerlerini, ekmek teknelerini kapatmamak için gerçekten direniyorlar; bunu ifade edebiliriz. Fakat esnaflarımızın sorunları, Türkiye’deki küçük esnafın sorunu sadece pandemi dönemiyle sınırlı değil. Ne var? Bugün, Türkiye’nin dört bir yanını kapatan, dört bir yanını kapsayan aslında zincir marketler sorunu var değerli arkadaşlar. Bugün, en yoksul mahalleden en zengin mahalleye kadar her bir tarafta A101’ler, BİM’ler her tarafı kapatmış durumda ve bugün, mahalledeki küçük esnaf yani bakkal yani kasap yani manav bütün bunlar aslında yaşayamıyor. Neden? Çünkü bütün bu zincir marketler her yere sirayet etmişler, büyük imkânları var, büyük depoları var, toplu mal aldıkları için ucuz maliyetle alıyorlar, düşük oranda, düşük bir şekilde alıyorlar ve bunları fiyatlarına yansıttıkları için de kısmen bakkallara göre ucuz oldukları için de halk için tercih edilen yerler.

Peki, bu durumda yüz binlerce ailenin ekmek teknesi olan bu küçük esnaf nasıl korunacak, bu mahalle esnafı nasıl korunacak? Bunların normal koşullarda aslında düzenlenmesi gerekir. Bir devlet her şeyi piyasanın insafına, her şeyi tekellerin insafına, her şeyi zincir marketlerin insafına bırakır mı? Mahallede yıllardır direnen esnafını, kasabını, manavını, bakkalını korumaz mı, onu desteklemez mi? Destekler normal koşullarda değerli arkadaşlar, o da bu ülkenin yurttaşı, o da vergi veriyor ve o da evine ekmek götürür ama bugün geldiğimiz durumda bütün mahallelerde, mahalledeki bakkalda, markette herkes kapısına kilidi vuruyor ve bütün bunların yerini ne alıyor? BİM’ler, A101’ler, Şok’lar, Migros’lar ve benzeri, ve benzeri ve benzeri.

Peki, bütün buna karşı esnafı destekleyen, bu zor günlerde, pandemi koşullarında onların vergi borçlarına, onların BAĞ-KUR borçlarına, onların kiralarına yardım olacak bir düzenleme yapılıyor mu? Hayır, değerli arkadaşlar yapılmıyor. Neden? Çünkü AKP’nin aklı sadece yandaş 5 firmaya nasıl para aktarırım, onları nasıl daha fazla zengin ederim, o zenginlikten de ben nasıl faydalanırım diye çalıştığı için bu arada işte, köşede kalan bakkalın, Ahmet amcanın ya da Ayşe teyzenin dükkânının da hiç de AKP’nin umurunda olmadığını çok iyi biliyoruz değerli arkadaşlar.

Bakın, şimdi, herkes zarar ediyor, herkes dükkânını kapatıyor ama ne hikmetse bu A101’ler ve BİM’ler ciro rekorları kırıyorlar, şube üzerine şube açıyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi Sayın Koçyiğit.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Bakın, vekili olduğum Muş’ta, Muş Varto’da A101, BİM ve Şok var. Değerli arkadaşlar, niye bir düzenleme yapmıyorsunuz ya? Bu marketlerin girmesi için niye belirli bir nüfus oranı koymuyorsunuz? Şimdi, Varto’da yıllardır esnaflık yapan ve zar zor eve ekmek götüren o esnaf, nasıl ayakta kalacak BİM’in karşısında, A101’in karşında, ŞOK’un karşında? Niye nüfusa göre belirli bir oran getirip de bunu düzenlemiyorsunuz? Yani küçücük bir ilçede 3 tane süpermarket uzantısı, zincir market kurdurmuşsunuz ve siz oradaki yerli esnafa diyorsunuz ki: “Gel, bunlarla rekabet et, gel ayakta kal.” Nasıl ayakta kalsın değerli arkadaşlar, nasıl rekabet etsin? Bunun imkânı olmadığını çok iyi biliyorsunuz. Onun için ne olursa olsun esnafın desteklenmesi, küçük üreticinin desteklenmesi gerekiyor ve bu araştırma önergesinin de bugün Meclisten oy birliğiyle çıkmasını en azından umut ediyoruz.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Özkan Yalım.

Buyurun.

CHP GRUBU ADINA ÖZKAN YALIM (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yüce heyetinizi selamlıyorum, değerli milletvekili arkadaşlarıma ve de bizi izleyen tüm vatandaşlarımıza saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, İYİ PARTİ’nin verdiği önergede hemfikiriz, kesinlikle destek oyu vereceğimizi peşinen söylüyorum. 383 bin esnafımız var. Dün akşam Sayın Cumhurbaşkanının yaptığı açıklamalardan sonra ben dedim ki en azından bu cuma başlayıp iki hafta kapatılıp ve de on dört günü kapatıldıktan sonra ayın 20’si civarında veya 23’ü civarında tekrar açılıp yeni yıl öncesi ve sonrasına iyi bir adım atılacağını bekliyordum ancak baktık ki hiç öyle olmadı, çok değişik bir şekilde… Çünkü esnafa verilecek olan bir destek olmadığından dolayı, 128 milyar dolar parayı harcayıp, har vurup harman savurup Merkez Bankasındaki bütün parayı bitirdiğinden dolayı, yine esnafımıza herhangi bir destek gelmedi ama biz buradan tekrar ediyoruz: Yapılması gereken, kesinlikle bir an önce can suyu verilmelidir. Bugün eğer bu pandemi sürecinde bu kapatmalar, hafta sonları bu şekilde “full” kapatmalar devam ederse yani iki haftalık kapatmayla bu işi çözmeyip de “full” kapatmalar olmayıp da 2021 Ocak sonuna kadar devam ederse 383 bin esnafın en azından üçte 1’inin el değiştireceğini, maalesef, buradan sizlere beyan etmek istiyorum. Tabii ki bununla birlikte 2 milyon 100 bin kişi de işsiz kalacaktır veya iş değiştirmek zorunda kalacaktır. Onun için, acilen gerekli desteğin kesinlikle verilmesi gerektiğini Sayın Cumhurbaşkanına ve de Hükûmete belirtiyoruz.

Bakın, birçok Avrupa ülkesi… Hani, sizler söylüyorsunuz ya, Sayın Cumhurbaşkanı veya Sayın Ekonomi Bakanı güzel güzel söylüyordu, anlatıyordu işte, biz çağ atlıyoruz, bizim büyük bir ekonomimiz var, yok, sıçradık, yok, büyüdük, bilmem ne, dünyanın en büyük 5 ekonomisine sahip olan ülkelerden biriyiz diye. Peki, neredesiniz? Neden akşamleyin bu açıklamaları yaparken esnafımıza 1 TL’lik bile destek vermediğinizi açıklayamadınız? Peki, Sayın Cumhurbaşkanının dün akşamki yaptığı açıklamadan sonra esnafımıza nasıl bir destek geldi? Bakın, burada yazıyor, esnafa koskocaman bir sıfır yani sıfır destek veriyorsunuz. “Kapatın.” diyorsunuz, her şeyi kapatıyorsunuz, kapattırıyorsunuz ama destek yok. Peki, ne verilmeli? Her kapanan esnafa, bir kere, asgari ücret seviyesinde 2.324 TL destek verilmeli. En azından kiranın bir bölümü destek verilmeli. Sosyal Güvenlik Kurumu yani BAĞ-KUR’una kesinlikle destek verilmeli, ödenmeli. Bunun yanında, varsa özellikle mart ve nisan aylarında kullanmış olduğu krediler pandemi sürecinde bu kapamalar bitinceye kadar faizsiz bir şekilde ötelenmeli ve de en ufak bir cezai şart uygulanmamalı ve de gerekli uzatılma otomatikman yapılmalı. Tabii ki bekleyen elektrik, su, doğal gaz faturaları da aynı şekilde, pandemi sürecinin sonuna ertelenmeli.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ÖZKAN YALIM (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kapanan iş yerlerinde çalışan birçok emekçi kardeşimiz var. Birçoğuna belki çıktı, çıkmadı yani kısa dönem veya ücretsiz için çıktı ama ücretsiz izin çıkmayan da birçok vatandaşımız var, birçok emekçi kardeşimiz var, onlara da destek verilmeli.

Bakın, biliyorsunuz, ulaştırma -özellikle okul servisleri- kantin çalıştıran sektör can çekişiyor, gittiler. Bunların en azından kiraları, okullarca yapılan kiraları bu yıl için, 2020 yılı için alınmamalı ve de kesinlikle en azından her kantinciye, okul servislerinde çalışan, o minibüs veya otobüs sahiplerine birer asgari ücret destek verilmeli. Aynı şekilde, bu yıl kullanmadıklarından dolayı motorlu taşıtlar vergisi alınmamalı ve de onlar, bu sene -yapılacak olan yüzde 9,22- hem motorlu taşıtlar vergisinden hem de TÜV’deki artışlardan muaf tutulmalı diyorum.

Buradan tüm esnafımızın ayakta kalması için Cumhurbaşkanını tekrar göreve davet ediyorum. Yoksa günü geldiğinde bütün esnaf vermediğiniz destekten dolayı size gereken cevabı verecekler.

Ben, İYİ PARTİ’ye vermiş olduğu öneriden dolayı destek vereceğimizi peşinen tekrar beyan ediyorum .

Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Hakan Kahtalı, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HAKAN KAHTALI (Malatya) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, pandemi döneminde özveriyle gayret gösteren tüm sağlık çalışanlarımıza, 1 milyon 100 bin sağlık çalışanımızın her birisine tek tek şükranlarımı ifade ediyorum.

Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını toplumsal hayatı olduğu gibi, ekonomik hayatı da bir hayli olumsuz etkilemiştir. Dünyanın önde gelen ülkelerinin bile âciz kaldığı salgına karşı, Türkiye, güçlü sağlık altyapısıyla ve güçlü ekonomik yapısıyla en az zararla bu süreci yöneten ülkelerden biri olmuştur. Şüphesiz, bu sürecin en fazla etkilediği ekonomik kesimlerden biri de ekonomik hayatımızın önemli parçalarından olan esnafımız olmuştur. AK PARTİ olarak bunun bilinciyle bu süreçte önlemlerimizi ve tedbirlerimizi aldık, sağlık sistemimizde ve kamu düzeninde herhangi bir aksaklık yaşanmasına izin vermedik. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde devreye alınan Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi’yle Covid-19 sürecinde ekonomimizin tümüyle durmasına izin vermedik. Bu paketle vatandaşımızı, esnafımızı salgının olumsuz etkilerine karşı korumaya aldık. Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi’nin en önemli ayaklarından biri esnafımız. Gelir vergisi mükellefi 1,9 milyon vatandaşımızı mücbir sebep hâli kapsamına aldık. Kredi ödemelerini asgari üç ay erteledik. Halkbank tarafından tüm esnafımız için 25 bin TL tutarında Paraf Esnaf Kart destek paketini hayata geçirdik.

Yine, Kredi Garanti Fonu limitini 2 katına çıkardık. İşletme büyüklüğüne bakılmaksızın 7,8 milyon çalışanımızı ilgilendiren asgari ücret desteği sunduk. Esnafımıza, KOBİ’lerimize ve sanayicimize yönelik finansman destek ve vergi destek paketlerimizi devreye aldık. Örneğin, salgından etkilenen tüm firmalara çalışan sayısında azaltma yapmamak şartıyla 10 milyon liradan 100 milyon liraya kadar İşe Devam Kredi Desteği programını sağladık. Kısa çalışma ödeneğini devreye aldık, faaliyetlerini azaltan ya da durduran işletmelerde çalışan vatandaşlarımıza maaş desteği verdik. Ücretsiz izne ayrılan ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanmaya çalışanlar ile iş sözleşmesi 15 Marttan önce feshedilen işçilere ücretsiz izinde bulundukları veya işsiz kaldıkları süre içinde aylık 1.177 lira gelir desteğinde bulunduk. Yaklaşık 270 bin firma ve 3 milyon vatandaşımız bu ödenekten yararlanmak için başvuruda bulundu. Yani 3 milyon işçimizi işsiz kalma ihtimalinden uzak tuttuk. Bu ve daha sayamadığımız birçok destek paketini uygulamaya almamızla birlikte salgının yıkıcı etkisinden ülkemizi, ekonomimizi ve esnafımızı uzak tuttuk.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi Sayın Kahtalı.

HAKAN KAHTALI (Devamla) – Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi’yle toplam maddi destek tutarı ekim ayı itibarıyla 494 milyar TL’ye ulaşmış olup alınan mali önlemlerin millî gelire oranı yüzde 10 olarak gerçekleştirilmiştir. Bu, vatandaşımızın zor gününde yanında durduğumuzun bir göstergesidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüldüğü üzere Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Hükûmetimiz hangi durumda olursak olalım atılması gereken adım neyse o adımı atıyor ve atmaya da devam edecektir. İşte, bu attığımız adımlar sayesinde 2020 yılının 3’üncü çeyreğinde yüzde 6,7’lik büyüme gerçekleştirdik, güçlü ve kararlı duruşumuzla inşallah bu badirenin de üstesinden geleceğimize inandığımızı ifade etmek istiyor, Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in, Genel Kurulda kimsenin maskesini çıkarmamasına ve maskesini çıkaranların mikrofonlarını kapatacağını paylaşmak istediğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, sizlerden son kez rica edeceğim, Grup Başkan Vekili arkadaşlarımızın bir kısmı da gelip bunu söylediler, konuşmacılar dâhil, kürsüden konuşma yapan arkadaşlar dâhil lütfen hiç kimse maskesini çıkartmasın. Bu konuyla ilgili olarak da biliyorsunuz yakın zamanda Sağlık Komisyonu Başkanımızın da Komisyon toplandı ve onların da bu konuda tavsiyeleri oldu. Rica ediyorum, lütfen Genel Kurulda hiç kimse maskesini çıkartmasın. Maskesini çıkaran arkadaşların mikrofonlarını kapatacağımı şu andan itibaren sizlerle paylaşmak istiyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- İYİ PARTİ Grubunun, 3/7/2020 tarihinde Samsun Milletvekili Bedri Yaşar ve 19 milletvekili tarafından salgın nedeniyle zor durumda kalan mahalle esnafının sorunlarının araştırılarak mağduriyetlerinin giderilmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis Araştırması Önergesi’nin (10/3070) ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Aralık 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN - Evet, İYİ PARTİ Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

2.- HDP Grubunun, 1/12/2020 tarihinde Siirt Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından salgında vaka ve ölümlerle ilgili gerçek verilerin tespiti ve belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Aralık 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

1/12/2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 1/12/2020 Salı günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisini İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                              Hakkı Saruhan Oluç

                                                                                                      İstanbul

                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

1 Aralık 2020 tarihinde Siirt Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından verilen 9984 grup numaralı “Salgında vaka ve ölümlerle ilgili gerçek verilerin tespitinin belirlenmesi amacıyla” Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak, görüşmelerin 1/12/2020 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Habip Eksik.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA HABİP EKSİK (Iğdır) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bence de mikrofonda konuşanlar dâhil, kürsüde konuşanlar dâhil herkes maskesini takmalıdır.

Şimdi, dünya büyük bir pandemiyle karşı karşıya, ülkemiz de bundan nasibini alıyor. Bu pandemiyle ilgili mücadele sürecini yürütürken nelere dikkat edilmeliydi, ne yapılmalıydı, işte bu durumla ilgili söz almış bulunmaktayım. Önergemizin gerekçesini sizinle paylaşacağım.

Bakın, pandemi süreci -yönetildiği sırada- öncelikle ciddiyetle yönetilmeliydi, muhalefetle, sivil toplum kuruluşlarıyla, meslek örgütleriyle, demokratik kitle örgütleriyle ortak bir şekilde yürütülmeliydi ama maalesef, AKP iktidarı başından beri bu pandemiyi bir lütfa dönüştürmeye, bir fırsatçılık yaklaşımıyla yaklaşarak âdeta kendisi için bir fırsata dönüştürmeye çalıştı ve maalesef, test sayılarını, ölüm sayılarını, pozitif çıkan vakaların sayılarını kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşmadı. Oysaki pandemide başarılı olmanın temel noktalarından bir tanesi şeffaflıktı. Yine, halk sağlığının öncelenmesi gerekiyordu, proaktif önlemlerin alınması gerekiyordu; maalesef, bunların hiçbiri yapılmadı.

Bakın, Uluslararası Şeffaflık Örgütünün paylaşımına göre Türkiye listede dahi değil; İran dahi 7’nci sırada, onu da belirtelim. Veriler paylaşıldığı sırada hep yanlış veriler paylaşıldı, gerçek veriler ne Dünya Sağlık Örgütüyle ne de kamuoyuyla doğru bir şekilde paylaşıldı. Bunu niçin söylüyoruz? Bakın, 28 Nisan 2020 tarihinde ölüm sayılarını ve vaka sayılarını paylaştı Sağlık Bakanlığı. Ki ciddiyetle yaklaşmayan Bakanlık, resmî rakamları kendi sitesinde yayımlaması gerekirken maalesef, Sayın Bakanın Twitter sayfasından biz bilgileri takip ettik ve turkuaz tabloda “28 Nisanda ölüm sayıları 2992.” diye lanse edildi. Fakat Mezopotamya Ajansının gidip İstanbul’daki 4 tane mezarlığı ziyaret edip teker teker sayması sonucunda o sırada mevcut ölüm sayılarının 3.108 kişi olduğunu öğrendik ki ilk ölüm vakasının 16 Martta gerçekleştiğini söyledi Bakanlık fakat orada ölüm tarihleri 1 Mart olarak yazılan mezarlar var.

Yine, ölüm belgelerine ciddi anlamda yanlış tanılar konuldu. “Doğal ölüm.” diye yazıldı, bunlar zaten ortalıkta da gezmeye devam ediyor.

Yine, İstanbul gibi, İzmir gibi büyükşehir belediyelerinin açıklamalarına göre Türkiye’de mevcut açıklanan ölüm rakamlarının dahi İstanbul’a yetişmediğini gördük. Yani İstanbul’daki ölüm sayılarının bile Türkiye'nin mevcut ölüm sayılarının üstüne çıktığını gördük, öğrendik.

Yine, Dünya Sağlık Örgütünün Covid-19 hastalığıyla ilgili gönderdiği ICD kodlarının kullanılmamasıyla ilgili Sağlık Bakanlığının genelge gönderdiğini hepimiz gördük. Bunu, Plan Bütçe Komisyonunda kendisiyle de paylaştım. Vaka sayılarıyla ilgili ve ölüm rakamlarıyla ilgili yanlış beyanlarda bulunan Sayın Bakan şunu söyledi: “Pozitif vakalar vaka değildir.” dedi. Tıp literatüründe olmayan bir şeyi ifade etti ve o güne kadar verilen bütün verilerin eksik olduğu, yanlış olduğu ve bu konuda ciddi anlamda bir hataya düştüğünü kendisi de itiraf etti. Çünkü Sayın Bakan da bilir, tıp okumuş, sağlık okumuş herkes bilir ki bu şekilde pozitif olan her kişi vakadır, hastadır, olgudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

HABİP EKSİK (Devamla) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Şimdi, bunlarla bitmiyor, bunların sayılarını daha da çoğaltabiliriz. Tüm bunları niçin yaptı? Kendi bekasını sürdürmek için. Ki Sayın Bakan da söyledi “Ulusal çıkarları gözetiyoruz.” dedi, halk sağlığını değil; bununla da aslında AKP’nin bekasını öncelediğini, sağlığı öncelemediğini itiraf etti. Şimdi, vakalar, sayılar niçin önemli değerli milletvekilleri? Rakamlar pandemi yönetimlerinde bizlere kılavuzluk ederler. Biz rakamları ve sayıları bildiğimiz zaman, işte o zaman ciddiyetle yaklaşıldığını görürüz, sürecin şeffaf ve gerçek verilerle yönetildiğini görürüz. Eğer muhalefetle, sivil toplum kuruluşlarıyla, meslek örgütleriyle bu rakamlar doğru bir şekilde paylaşılsaydı birlikte bir süreç yönetildiğini görürdük, halk sağlığının öncelendiğini görürdük. Hazine boşalmış ama yine de söyleyeyim, proaktif önlemler alınabilirdi. Bugün maalesef, bu vakaların, sayıların paylaşılmaması çok sayıda insanımızın pozitif olmasına ve yaşamını yitirmesine sebep oldu.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Aylin Cesur.

Buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

AYLİN CESUR (Isparta) – Sayın Başkan, astımım var maskeyle konuşamıyorum.

BAŞKAN - Tamam.

AYLİN CESUR (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel kurulu saygıyla selamlıyorum.

Coronavirüste durumumuz vahim. Neden böyle diyoruz? Çünkü… (AK PARTİ sıralarından “Maske tak.” sesleri)

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen müdahale etmeyin.

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN CESUR (Devamla) – Astımım var, özür dilerim, kürsüde maskeyle konuşamıyorum, hepinizden özür diliyorum.

…500 bin vaka, 13.746 kayıp var ve günde 30 bin vakayla da Sağlık Bakanlığı verilerine göre, dünya 3’üncüsüyüz. Ama aslında, durum böyle değil, durum söylendiğinden çok daha vahim. Neden böyle diyorum? Çünkü vaka sayısına baktığımız zaman, milyon kişiye düşen vaka sayısında Amerika’nın 457, Türkiye'nin 352 vakası var bugün ve şu berbat yönetilen İtalya vardı ya, İtalya’da 344 bu. Bu, Sağlık Bakanlığı verilerine göre değerli arkadaşlar. Sağlık Bakanlığı, sadece “Covid pozitif” olanların vaka olduğunu kabul ederek açıkladı bunu. Oysaki bu Covid-19 bir yılı buldu. Bir yıllık süreçte bilim adamlarının ortaya koyduğu birtakım önemli veriler var ve bunlara göre testi pozitif olanlar vakaların yarısından daha az. Yani aslında vaka sayısı 50-60 binlerde -bunu ilk ben söyledim- ve buna baktığımız zaman da dünyada 1’inciyiz yani 704 vaka oluyor. Hiç kimse kimseyi böyle “Aman şöyleydi, böyleydi.” diye kandırmasın; batmışız, batmışız, durum çok vahim.

Şimdi, en başta, şeffaf olun dedik. Biz burada 30 Ocakta araştıralım dedik, reddettiniz. 11 Martta ilk vaka çıktığında gelip dedik ki yayılmadan derhâl on dört gün karantinaya alalım. Ben söyledim burada, bu kürsüde “vatan haini” dediniz sosyal medyada, trolleriniz saldırdı bize. 1 Haziranda normalleşmeyi düşünürken siz, dedik ki yapmayın, gözünüzü seveyim, “R0” diye bir değer var, kaç bu diye sorduk “1,56” dediniz. 1,56’yla normalleşemezsiniz, yayılır bu hastalık dedik ama dinlemediniz, siz normalleştiniz ve normalleştiğinizde günde 1.000 civarında vaka ve 60-70 ölüm vardı. Oysaki siz 21 Martta AVM’leri kapattığınızda ve daraltmaya gittiğinizde, hafta sonu sokağa çıkma yasakları yaptığınız zaman toplam 277 vaka vardı. Siz normalleşmeye karar verdiğiniz zaman, her şeyi serbest bıraktığınız zaman günde bunun 3 katı vardı. Şimdi, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? İşte sonuç burada değerli arkadaşlar. O gün Bilim Kurulundaki meslektaşlarımıza dedik ki bakın, engel olun, siz Bilim Kurulusunuz yoksa yarının günah keçisi ilan edilirsiniz. Evet, maalesef, bugün gelinen noktada günde en az 50-60 bin vakayla -bilinmeyen, kayıt dışı olanlar hariç- palyatif yöntemlerle önlem almaya çalışıyorsunuz ve dünyada en kötü ülkeyiz. Daha bekliyorsunuz, daha ne bekliyorsunuz Türkiye’yi on beş gün karantinaya almak için?

Evet, şimdi, bilim adamlarını yok saydınız. Oysaki “3.500 vaka var, ağır hasta var.” dedikleri zaman, ilk ben dedim 50 bin vaka var diye çünkü yüzde 15 civarında… Bilim adamları için, biraz bilimden mürekkep yalamış olanlar için, bizler için bunları hesaplamak çok kolay, bunun için çok yöntem var. Dedik ki: “25 bin yapıyor, negatiflerle beraber topladığınız zaman 50 bin yapıyor.” Toraks Derneğinden Doçent Doktor Osman Elbek “170 bin test yapılıyor.” dedi. Bunların yaklaşık yüzde 25-30’u pozitif çıkıyor, buradan da hesabı yaptı 50 bin. Mikrobiyoloji laboratuvarlarından, arkadaşlarımızdan, sahadan bilgi alıyoruz, oradan da zaten rakamlar bunu destekliyor. Türk Tabipleri Birliği, aile hekimleri filyasyon anketi yaptı “47 bin vaka var.” dedi. Yani bu hesaplar yapılabiliyor değerli arkadaşlar.

Şimdi, siz pandemiyi değil algıyı yönetmeye kalktınız ve yükü sağlık ordumuzun omuzlarına yüklediniz, çok üzülerek söylüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYLİN CESUR (Devamla) – Süre verebilir misiniz?

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

AYLİN CESUR (Devamla) – Covid-19’un meslek hastalığı kabul edilmesini ve şehit sayılmalarını reddettiğiniz ellerinizle de ölen her kişinin vebalini -üzülerek söylüyorum- üzerinize aldınız. Şimdi, 18 Kasımda 157 sağlık çalışanımızı kaybetmişiz, 30 Kasımda bu sayı 186 olmuş yani on iki günde 30 kişi daha eklenmiş. “Aşılar Türkiye’de ücretsiz olsun.” dedik reddettiniz ama dün Sayın Cumhurbaşkanı neyse ki ücretsiz olacağını söyledi.

Değerli arkadaşlar, bütüncül, doğru dürüst yönetilen bir pandemi yönetimi yok. Bu iş, gerçekten bilimin ön planda olduğu ve karar alıcıların aynı zamanda uygulamada önerileri yapanlarla aynı olduğu bir şekilde yönetilirse mümkün. Çok fazla yanlış var. Derhâl yapılması gereken, bir an önce sağlık sisteminin taşıyabilmesi için, yoğun bakım yatakları… Bakın, yine artmış, yine yoğun bakım doluluk oranı artmış. Dolayısıyla taşıyamayacak sistem. İnsanlar ölüyorlar, sağlıkçılar ölüyorlar. Bu önergeyi reddedin, eğer bunu beğenmiyorsanız bu konuyla ilgili bir sonraki önergeyi, onu kabul edin ama bir tanesini kabul edin. Gelin, beraberce bu işi çözelim, sizin çözemeyeceğiz belli ve derhâl on dört gün karantinaya alın ülkeyi ki taşıyabilsin sistem. Artık bu şartlarda durdurmak mümkün değil ama en azından taşıyabilsin sistem ve ekonomik destekli yapın bunu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYLİN CESUR (Devamla) – Esnafımız, işçimiz, işsizimiz mağdur olmasın. Gelin, bu işi beraberce çözelim diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Murat Emir.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MURAT EMİR (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Maalesef salgın yayılıyor, hastalık kapımızda ve ülkemiz, pandemi yönetiminde en kötü ülkelerden biri, neredeyse 1’inci. “Niye böyleyiz?” sorusu aslında çok da geçerli değil. Bir sürü beceriksizlik var ama en önemli beceriksizlik ve en önemli hata halkımızdan gerçeklerin ısrarla ve inatla saklanmış olması. Niye yaptınız bunu? Çünkü pembe tablo çizmek işinize geldi; başarılı Bakan, başarılı Bakanlık, başarılı Cumhurbaşkanı görüntüsü işinize geldi. Pandemiden siyaset yapmak ve siyasi rant elde etme gayretine düştünüz. Ama ne oldu? Gerçekler ortaya çıktı. Alandan, hastanelerden, etrafımızdan, Tabipler Birliğinden rakamlar alıyorduk ama bakın, bizim 10 Eylülde açıkladığımız bu rakam, aslında son noktayı koydu ve Sayın Bakanın da itiraz edemeyeceği bir rakamdı bu. Biz bu rakamı açıkladığımızda yani 10 Eylülde, 29.777 hasta var dediğimizde bize “Yanlış söylüyorsun, böyle bir arayüz yok.” dediler ama öğrendik ki bu, doğruymuş ve aslında böyle bir arayüz var ama Sağlık Bakanlığının yüzü yok. Bir devlet, bir bakanlık, pandemi yöneten bir ülke bu duruma düşmemeli, halkına doğruları söylemeli. Çünkü niye? Vatandaşlarımız doğruları bilecek ki kendilerini koruyacaklar. Ne zaman doğruları söylediniz? 83 milyondan 1 kişi bile size inanmayana kadar, duvara dayanana kadar ve belki de Dünya Sağlık Örgütü önerisi doğrultusunda “Aşı paylaşımında acaba biz de bir pay alabilir miyiz?” diye.

Değerli arkadaşlar, bugün, Sağlık Bakanlığının ve de sarayın, elbette sarayın halka karşı suç işlediğini açıkça söylemek zorundayız. Bugün insanlarımız ölüyorlarsa, bugün salgın bu seviyedeyse, bugün dünyanın en kötü ülkesi durumundaysak bunda sorumlular, bu işi yönetenlerdir, gerçekleri saklayanlardır ve siyasi rant için halkımızın sağlığı üzerinden, yaşamı üzerinden kumar oynayanlardır ve değerli arkadaşlar, bakınız, aslında Sağlık Bakanının yaptığı, görevi ihmal suçudur ve taksirle ölüme sebebiyet verme suçudur. Şöyle düşünün: Bir otoyolda bir keskin viraj işaretini oradan bilerek kaldıran kişi suç işlemiş sayılır mı? Evet, sayılır. O zaman ülkemizde günlük 30 bin, 40 bin hasta var iken “2 bin var, iki bayramı birlikte yaşayacağız.” diyen kişi suç işlemiş sayılır mı? Elbette sayılır. Şimdi, salgın bu kadar yayıldıktan, bu seviyeye geldikten ve artık neredeyse önü alınamaz bir noktaya geldikten sonra “Gerçekleri açıklayıverdik, artık dağılabilirsiniz.” demeye kimsenin hakkı yok değerli arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi Sayın Emir.

MURAT EMİR (Devamla) – Bugünden sonra artık bu rakamları bildiğimize göre, bu gerçekleri bildiğimize göre -kaldı ki bu rakamlar dahi tartışılır ama- en azından salgının bu denli olduğunu bildiğimize göre hiç olmazsa bugünden sonra doğru şeyler yapmalıyız. Herkesin söylediği, herkesin kabul ettiği, bütün dünyanın uygulamaya çalıştığı, uyguladığı, sadece bunu uygulayanların sonuç alabildiği en az on dört gün tam kapanmayı mutlaka yapmak zorundasınız. Yağlı ballı ihalelerle paraları götürenlerin, dolarla sözleşmelerin, uçulmayan havaalanlarının, geçilmeyen köprülerin paralarını aynen ödüyorsunuz ama vatandaşlarımıza doğrudan gelir desteği vermiyorsunuz. Milyonları kaderine terk ettiniz, milyonları açlığa mahkûm ettiniz. O yüzden de tam kapanma kararı alamıyorsunuz, hâlâ vatandaşlarımızın sağlığı üzerinden kumar oynuyorsunuz, hâlâ siyaset yapıyorsunuz ama bilin ki bu işlenen suçlar eninde sonunda bu Mecliste görüşülecek, Yüce Divanda görüşülecek ve halkın sağlığı üzerinden suç işleyenler, siyasi rant elde edenler, başarılı bakan görüntüsü çizmeye çalışanlar eninde sonunda bu millete hesap verecekler.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Mustafa Esgin.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ESGİN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Salgınının ülkemizde görüldüğü ilk günden bu yana devlet millet el ele büyük bir mücadele veriyoruz. Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde salgınla mücadelede pek çok gelişmiş Batı ülkesinin aksine en başarılı karneye sahip ülkeler grubunda yer almaktadır. Son veriler ışığında Türkiye’nin, en çok vakanın görüldüğü ilk on ülke arasındaki Fransa, İngiltere, İtalya, İspanya gibi pek çok Avrupa ülkesinden daha düşük ölüm oranına sahip olması dikkat çekmektedir.

Yaklaşık bir yıla yakın bir süredir dünyada etkisini hissettiren Covid-19 küresel salgını, özellikle geçtiğimiz ay artan vaka ve ölüm sayılarıyla tüm dünya için tehdit oluşturmaya devam etmektedir. Korunma yöntemlerinin dışında bağışıklama çalışmaları bu salgından kurtulmamız adına en önemli umut ışığı olarak görülmektedir. Türkiye, hem dünyadaki aşı çalışmalarına ilgisiz kalmamış, gelişmiş ülkelerle ortak çalışmalar yürütmüş hem de kendi aşısını üretmek için önemli adımlar ortaya koymuştur. Ülkemizdeki aşı çalışmalarının üç ay içerisinde vatandaşlarımıza uygulanabilir aşamaya geçmesi için her çabayı göstermekteyiz. Dünyada uygulamaya bir ay içerisinde geçecek olan aşılarla ilgili, ilk etapta 50 milyon aşı bağlantısını gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Aşı uygulaması Sağlık Bakanlığımız tarafından ücretsiz olarak vatandaşlarımıza sunulacaktır.

Sağlık Bakanlığı hastalığın ülkemizde görüldüğü ilk aydan itibaren Türkiye’deki verileri şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşmaktadır. Dünya Sağlık Örgütüyle de uluslararası kriterler ışığında paylaşımlar gerçekleştirilmektedir. Bu bağlamda her akşam Sağlık Bakanlığımız tarafından 12 parametrede günlük, haftalık ve toplam olarak hastalıkla ilgili gelinen son nokta kamuoyuna ilan edilmektedir. Son günlerin tartışma konusu vaka sayısı ve hasta sayısıyla ilgili bir değerlendirme yapmak durumundayız. Test sonucu pozitif çıkanların her biri vaka tanımı içinde yer almaktadır. Bunların büyük bir kısmı belirti göstermeyen taşıyıcılardır, kalan kısmı ise hastalık bulgusu olup tedavi altına alınan hastalardır. Açıklanmadığı iddia edilen vakalar asemptomatik, belirtisiz vakalardır.

Şimdi, Sağlık Komisyonunun son toplantısında da ifade ettiğim gibi çok önemli bazı noktalara temas etmek istiyorum. Arkadaşlar, yüz yılda bir karşılaşılan ve tüm dünyayı etkisi altına alan küresel bir salgınla karşı karşıyayız. Bu kadar büyük bir küresel salgınla ancak devlet millet el ele, hiçbir siyasi parti ayrımı gözetilmeksizin topyekûn mücadele etme mecburiyetimizin altını çizmek istiyorum. Buradan ne kahramanlık hikâyeleri ne de muhalif siyasi rant devşirmeleri çıkamaz. Allah aşkına bakın, salgının ilk gününden itibaren ağzımızda maskelerde, salgında bize önemli avantajlar sağlayan şehir hastaneleri üzerinden koparılan fırtınalar hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği talihsiz tartışmalardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

MUSTAFA ESGİN (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Virüs, hiçbirimiz için bir siyasi polemik malzemesi olamaz. Küresel salgın karşısında bütün insanlığın yaşadığı zor durum, muhalefet partilerinin günlük siyasetlerine bir siyaset malzemesi yapılamaz. Covid’le en ön saflarda mücadele eden sağlık ordumuz, politik çıkar hesaplarınızın sermayesi yapılmamalıdır. Hiçbir siyasi parti temsilcisi, yerel yönetici veya meslek örgütü kendisini devletin resmî organı yerine koyarak rol çalma hesaplarına girmemelidir. Halkta infial oluşturacak siyasi yanılsatmalara neden olmamalıdır. Grip aşısı üzerinden yapmış olduğunuz demagojik tartışmaları lütfen Covid aşısı üzerinden de yapmayınız. Bağışıklama karşıtı kampanyalara, şu zor dönemde hiçbir şey ama hiçbir şey adına lütfen çanak tutmayınız diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Oluç, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

25.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Bursa Milletvekili Mustafa Esgin’in HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hatibin söylediği birkaç cümleyi doğrudan sataşma olarak algıladığım için söz aldım.

BAŞKAN – O zaman buyurun, kürsüden iki dakika söz vereyim size.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – “Muhalif siyasi rant devşirme” “Politik siyasi çıkar hesapları” sözlerinin doğrudan doğruya muhalefete yönelik ağır bir sataşma olduğunu düşünüyorum.

Şimdi, Sayın Akbaşoğlu, biraz evvel siz burada dediniz ki “Özür dilemek erdemdir.” değil mi? Özür dilemek, bu iktidar için erdem değil mi ya? Siz özür dilemez misiniz? Siz yanlış yaptığınızda halkın önüne çıkıp özür dileme erdemine sahip değil misiniz? Yani, yalansız iktidarınızı sürdüremiyorsunuz, biz bunu konuştuğumuz zaman bize siyasi rant devşirmeden söz ediyorsunuz. Hangi siyasi rant devşirmesi! Sekiz ay boyunca, Sağlık Bakanı ve Sağlık Bakanının içinde yer aldığı kabinenin başında olan sizin Genel Başkanınız Tayyip Erdoğan bu halka yalan söyledi sayılarla ilgili, sekiz ay boyunca. Biz, sekiz ay boyunca size “Bakın, bu mesele sadece Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının meselesi değildir, bütün muhalefet de dâhil olmak üzere bu konuda el birliğiyle bu salgın karşısında mücadele edelim, halkımız zarar görmesin.” dedik, dinlemediniz, aklınıza ne gelirse onu yaptınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Yetkide bir numarasınız Genel Başkanınız aracılığıyla ama hiçbir sorumluluk almıyorsunuz, sorumluluğa sıra gelince Bilim Kuruluna yıkmaya çalışıyorsunuz, böyle olmaz!

Şimdi, bakın, ben iki hafta önce, bu oturduğum koltukta sizin açıkladığınız önlemlerin yetersiz, yanlış olduğunu ve en kısa zamanda bunun sonuç vermediğinin görüleceğini burada iki hafta önce söyledim ya; iki hafta sonra dünkü önlemleri açıkladınız. Şimdi, dün açıkladığınız önlemler de yetersiz, yanlış, eksikler içeriyor. Ciddiye almıyorsunuz bunu ve Türkiye’yi dünyada ilk 3 sıraya soktunuz, her açıdan soktunuz ilk 3 sıraya yani salgın nedeniyle. Şimdi, böyle bir durum konuşuluyor, politik, siyasi çıkar hesaplarından söz ediyorsunuz. Hangi politik, siyasi çıkar hesabı? Siz yapıyorsunuz politik, siyasi çıkarı ve halkın, toplumun sağlığını hiçe sayarak yapıyorsunuz bunu üstelik.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

Sataşmadan iki dakikaydı.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Söz talebiniz mi var Sayın Akbaşoğlu?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Akbaşoğlu daha önce istedi.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Özel’den sonra ben de alacağım.

BAŞKAN – Peki, Sayın Özel, buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yok, ben…

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Buyurun buyurun.

BAŞKAN – Arkadaşlar, bir karar verin artık, ikramı bırakın. Ya, beni mutlu edecekseniz ikiniz de söz almayın.

Sayın Akbaşoğlu, buyurun lütfen.

26.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Biraz evvel önergeyle ilgili söz alan değerli milletvekilimiz, net bir şekilde, yapılanları, bu konuyla ilgili yaklaşımları, hasta ve vaka sayısıyla ilgili nasıl bir metodoloji takip edildiğini ve daha sonra hangi metodolojinin kamuoyuna açık, şeffaf bir şekilde ortaya konduğunu net bir şekilde açıkladı ve bu konunun siyasi polemik konusu yapılmaması gerektiğiyle ilgili herkese yönelik bir çağrıda bulundu. Ancak “Yarası olan gocunur.” diye bir söz var.

HABİP EKSİK (Iğdır) – Yaramız yok, gerçekleri söyleyin Sayın Akbaşoğlu.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sonuç itibarıyla, bu konuyla ilgili, Bilim Kuruluyla ilgili danışma noktasında siyasi irade her zaman temas hâlinde ve hangi adımların…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HABİP EKSİK (Iğdır) – Bilim Kurulunun kararlarını direkt açıklamıyorsunuz ki Sayın Akbaşoğlu. Sorumluluk sizde…

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sağlıkla ilgili, üretimle ilgili bütün bu süreçler çok şeffaf bir şekilde Sağlık Bakanımızın riyasetinde, ilgili bütün paydaşlarla kamuoyu nezdinde açık, şeffaf bir şekilde yürütülmektedir ve Dünya Sağlık Örgütü de Türkiye'nin bu konuda başarılı bir yönetim sergilediğini bütün dünyaya ilan etmiştir.

HABİP EKSİK (Iğdır) – Sahte raporlar düzenlenmiş, sahte raporlar.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bu konuyla ilgili başarılardan memnuniyetinizi lütfen ortaya koymanız gerekirken maalesef, bu konuyla ilgili işte, siyasi polemik konusu hâline getirmek, tam da bu konuyu bu şekliyle ele almaktır. Arkadaşımızın söylediği ispatlanmıştır.

BAŞKAN – Anlaşılmıştır.

HABİP EKSİK (Iğdır) – Sahte raporlar düzenlenmiş Sayın Akbaşoğlu, sahte raporlar düzenlenmiş.

BAŞKAN – Arkadaşlar, müsaade edin.

Sayın Özel, buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bütün bir muhalefeti işte “hastalıktan siyasi rant devşirmek” gibi doğrudan…

BAŞKAN – İki dakika buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Grubumuz adına Sayın Murat Emir…

BAŞKAN – Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

27.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, Bursa Milletvekili Mustafa Esgin’in HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MURAT EMİR (Ankara) – Değerli arkadaşlar, öncelikle şu metodoloji meselesinden başlamak isterim.

“Metodoloji” dedikleri şu: Yakalanınca, belgeler ortaya çıkınca, alandan veriler geldikçe, herkes “Ya, her tarafta Covid hastası var, ne oluyor?” dedikçe, 2 bin, 3 bin vaka sayısının saçma olduğunu Bakan anladığı gün dedi ki: “Biz, aslında, gerçeği söylemedik.” Ne yaptınız? “Biz, vakalara ‘vaka’ dedik, şikâyeti olanlara da ‘hasta’ dedik. Biz hastaları söyledik.” Arkadaşlar, hasta-vaka ayrımı bir defa, bilimsel değil. İkincisi: Dünyanın hiçbir yerinde yok. Üçüncüsü de: 27 Eylülde 220 bin vaka vardı, öbür gün 220 bin hasta oldu. Yani, sizin turkuaz tablonuzda bile hasta ile vaka aynı şey. Dolayısıyla, biz, metodoloji falan değil... Burada yapılan şudur: Ortaya çıkınca gerçeklik, böyle, kavram kargaşası yapıp “Acaba kandırabilir miyiz?” telaşına düşülmüştür.

Bugün, konuşulması gereken şudur: Sokaklarda insanlar geziyorsa, sokaklarda hastalık alıyorlarsa, günde yüzlerce insanımız ölüyorsa, on binlerce insanımız hasta ise; binlerce insanımız acil servislerin kapısında, yoğun bakımların kapısında yatak bekliyorsa bunun birinci derecede sorumlusu, buradan siyasi rant elde etmeye çalışanlardır, gerçekleri saklayanlardır, gerçekleri saklamak yoluyla da vatandaşlarımızı rehavete sürükleyenlerdir. Dolayısıyla, hesap vermelisiniz, özür dilemelisiniz; en azından yaşamını yitirenlerin ailelerine karşı bir özür borçlusunuz.

Bu yapılan yanlışı, bu yapılan büyük yanlışı Dünya Sağlık Örgütü tespit etmiştir ve eleştirmiştir. “Bana, tüm dünyanın raporladığı gibi vakaların hepsini raporlayacaksın.” demiştir. Dolayısıyla, Dünya Sağlık Örgütünün sizi beğendiği falan da, öyle bir şey de yok.

Bundan sonra yapılması gereken, geçmişe öz eleştirinizi verip, özrünüzü dileyip ve bundan sonra geleceğe dönük, doğru rakamlar üzerinden, doğru politikaları, etkin önlemleri zamanında, korkmadan almaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın.

MURAT EMİR (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yok, yok, açmıyorum. Yani iki dakikadır zaten süreniz.

Teşekkür ediyorum.

MURAT EMİR (Devamla) – Bir avuç zengini zengin etmeye devam edeceğinize, unuttuğunuz milyonlar için sosyal destek vermektir.

Teşekkür ederim.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun, Sayın Akbaşoğlu.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Şunu tutanaklara geçirerek sözlerimi noktalamak istiyorum: Bu konuda gerekli şeffaflık, gerekli hassasiyet, gerekli her türlü tedbir Hükûmetimiz tarafından, Sağlık Bakanlığı tarafından alınmakta ve buna da milletimiz çok farkında bir şekilde memnuniyetini ortaya koymaktadır.

Teşekkür ederim.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sınıfta kaldınız.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, 1/12/2020 tarihinde Siirt Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından salgında vaka ve ölümlerle ilgili gerçek verilerin tespiti ve belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Aralık 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza…

III.- YOKLAMA

(CHP sırasından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin oylamasından önce bir yoklama talebi vardır, onu yerine getireceğim.

Sayın Özel, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Köksal, Sayın Kayışoğlu, Sayın Antmen, Sayın Erdoğdu, Sayın Karabat, Sayın Aydoğan, Sayın Polat, Sayın Kaya, Sayın Bülbül, Sayın Ünsal, Sayın Keven, Sayın Emir, Sayın Kaya, Sayın Kadıgil, Sayın Hakverdi, Sayın Kılıç, Sayın İlhan, Sayın Özkan, Sayın Yüceer, Sayın Hancıoğlu.

Özkan Bey zamanında kalkmadı ayağa ama.

Olmadı arkadaşlar, 19 oldu.

Sayın Çakırözer, Sayın Yalım…

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Efendim, şöyle: Aynı anda 20 kişinin ayakta olması lazım.

BURCU KÖKSAL (Çankırı) – Ayaktalardı zaten, hepsi ayakta zaten, bekliyorlar orada.

BAŞKAN - Yoklama işlemi için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum ve Grup Başkan Vekillerini lütfen kürsü arkasına davet ediyorum.

Kapanma Saati:17.21

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati:17.36

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Necati TIĞLI (Giresun), Rümeysa KADAK (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin oylamasından önce, istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum.

Pusula veren arkadaşlar lütfen Genel Kurul salonundan ayrılmasınlar. Sisteme girmeyi becerebilen arkadaşlarımız da pusula vermesinler lütfen. Pusulaları tek tek okuyacağım.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, yapılan ikinci yoklamada da toplantı yeter sayısı bulunamadığından, denetim konuları ile kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 2 Aralık 2020 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 17.41



(x) 7/4/2020 tarihli 78’inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonu’ndaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.