TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

15’inci Birleşim

11 Kasım 2020 Çarşamba

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

 

İÇİNDEKİLER

 

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Antalya Milletvekili Kemal Bülbül’ün, Seyit Rıza’ya ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, emeklilikte yaşa takılan vatandaşların sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Antalya Milletvekili Atay Uslu’nun, Antalya ilinin tarımsal gücüne ilişkin gündem dışı konuşması

 

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, Adana ili Karataş ilçesi açıklarında yaşanan deniz kazasında yaşamını yitiren balıkçılara Allah’tan rahmet dilediğine, açık denizde avlanan balıkçıların zarar görmemesi için yetkilileri önlem almaya çağırdığına ilişkin açıklaması

2.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne çiftçi borçlarının da dâhil edilmesi için AK PARTİ’ye seslendiğine ilişkin açıklaması

3.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, sıcak havalardan dolayı narenciye üreticisinin yaşadığı mağduriyetin giderilmesini talep ettiğine, kamyoncu esnafının mazot desteği ve otoyol ücretleriyle ilgili bir düzenleme talep ettiğine ilişkin açıklaması

4.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, zeytin üreticilerinin yüksek maliyetlerden dolayı desteğe ihtiyacı olduğunu Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye duyurduğuna ilişkin açıklaması

5.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, ağustos ayı içinde Adana ili Kozan ilçesinde yaşanan orman yangınından sonra verilen sözlerin yerine getirilmesi gerektiğine ettiğine ilişkin açıklaması

6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, “Ağaç Dikme Seferberliği” adı altında ağaç dikim kampanyası yapıldığına ilişkin açıklaması

7.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, zeytin üreticilerinin sorunlarını Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin dikkatine sunduğuna ilişkin açıklaması

8.- Ağrı Milletvekili Abdullah Koç’un, kömür gibi yakıt türlerinin denetime tabi tutulmasının zorunlu olduğuna, doğal gaz kullanımının yaygınlaştırılması için gerekli yatırımların artırılması gerektiğine ilişkin açıklaması

9.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Özyavuz’un, 3083 Sayılı Kanun’a dayanarak arazi alan çiftçilerin kredi ödemelerinde yaşadığı sorunlara, Şanlıurfa ilinin kırsal mahallelerinde hâlen devam eden içme suyu sıkıntılarının çözülmesi ve altyapı sorunlarının giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

10.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu’nun, Malatya ilinde kırsal kesimlerde yaşanan elektrik, telefon ve GSM şebeke problemlerinden kaynaklanan sorunların giderilmesinin önem arz ettiğine ilişkin açıklaması

11.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu’nun, Kırklareli ili Vize, Pınarhisar, Lüleburgaz, Babaeski, Pehlivanköy, Kofçaz ve Demirköy ilçelerinin kurtuluş bayramlarını yürekten kutladığına ilişkin açıklaması

12.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü’nün, deprem riski taşıyan Osmaniye ve diğer illerdeki yerleşim yerlerinin zemin etütlerinin yapılıp yapılmadığını, kamu binalarında depreme karşı dayanıklılık testi yapılıp yapılmadığını, deprem bölgesi olan Osmaniye ilinde yurttaşların deprem konusunda bilinçlendirilmesi amacıyla bir çalışma yapılıp yapılmadığını sorduğuna ilişkin açıklaması

13.- Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlı’nın, Ankara’da bulunan askerî birliklerden birinin ya da yeni bir birliğin Aksaray ili Eskil ilçesinde konuşlandırılmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması

14.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, yaşanan pandemi sürecinin bilim ve bilginin önemini bir kez daha ortaya koyduğuna, atama bekleyen tüm fizik öğretmenlerinin atamalarının yapılması için Millî Eğitim Bakanlığına çağrıda bulunduğuna ilişkin açıklaması

15.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın, Sağlık Bakanlığının “maske, mesafe, hijyen” diyerek yaşanan pandemi sürecindeki sorunların çözülemeyeceğini anlaması ve bir an önce atanamayan sağlık çalışanlarını ataması gerektiğine ilişkin açıklaması

16.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa 2. İdare Mahkemesinin 9 ceylanın avlanmasına ilişkin ihaleyi iptal ettiğine, devlet eliyle “av turizmi” adı altında hayvanların öldürülmesi uygulamasına son verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

17.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un, 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’yle çiftçilerin Tarım Kredi ve Ziraat Bankasına olan borçlarının yapılandırmasının da yapılmasını dilediğine ilişkin açıklaması

18.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, Covid-19 salgınından sağlık çalışanlarının da etkilendiğine, yeni sağlık personeli alımı yapılması ve filyasyon ekiplerinin kuvvetlendirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

19.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Adana ili Karataş ilçesinde yaşanan deniz kazasında hayatını kaybeden balıkçılara Allah’tan rahmet dilediğine, ülkenin her alanda yeniden yapılanmaya ve bunun için de mimar, mühendis ve şehir plancılarına ihtiyaç olduğuna, liyakat esasına dayalı olarak kamuda görevlendirmelerin zamanının geldiğine ilişkin açıklaması

20.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Afyonkarahisar ili Sandıklı Devlet Hastanesinde çeşitli branşlarda doktor olmadığı için mağduriyet yaşandığına, et ve süt hayvancılığı yapan üreticilerin mağduriyetlerinin giderilmesi için acilen tedbir alınmasını beklediklerine ilişkin açıklaması

21.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özen’in, Sivas Koçgiri olayları sırasında idam edilişlerinin 83’üncü yılında Alişer Bey ile eşi Zarife Hanım ve Seyit Rıza’nın anıları önünde saygıyla eğildiğine ilişkin açıklaması

22.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Mersin ilinde yaşanan trafik sorununun giderilmesi için Mersin-Silifke D400 Karayolu sahil şeridine alternatif bir yol açılması, raylı sistem yapılması ile liman giriş ve çıkışlarının direkt otobana verilmesi gerektiğine, Adana ili Karataş ilçesi açıklarında yaşanan deniz kazasında hayatını kaybeden balıkçılara Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

23.- Yozgat Milletvekili Ali Keven’in, Toprak Mahsulleri Ofisi Yozgat Yerköy Şube Müdürlüğüne bağlı Osmanpaşa, Sarıkent, Doğankent, Saray ve Sekili ofislerinin taşınmazlarının satışı için ihale ilanı yayımlandığına, Toprak Mahsulleri Ofisinden sonra sıranın nereye geleceğini sorduğuna ilişkin açıklaması

24.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Coronavirüs salgını koşullarına rağmen ekim ayında ihracatın yüzde 5,6 artmasının ülke ekonomisinin ne kadar sağlam olduğunun göstergesi olduğuna ilişkin açıklaması

25.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem Gülender Açanal’ın, Dağlık Karabağ’da Şuşa şehrinin ele geçirilmesi dolayısıyla Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’i canıgönülden tebrik ettiklerine ve “Yaşasın Azerbaycan.” dediklerine ilişkin açıklaması

26.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, TÜİK verilerine göre ülkede işsiz sayısı 456 bin kişi azalırken çalışan sayısının 975 bin kişi azaldığına, bu garip rakamları ülkenin kaderini bir kişinin kontrolüne veren Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yarattığına, İYİ PARTİ olarak iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemi önermeye devam edeceklerine, milletin gerçekleriyle iktidarın ekonomik verilerinin örtüşmediğine ilişkin açıklaması

 

 

27.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, bütün vatandaşları 11 Kasım Millî Ağaçlandırma Günü’ne destek olmaya davet ettiğine, Adana ili Karataş ilçesi açıklarında yaşanan deniz kazasında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine, olayda hukuki açıdan gereken araştırmanın yapılmasını talep ettiklerine, Coronavirüs’ü engellemekte yüzde 90 başarılı olan aşıyı bulan şirketlerden birisinin kurucularının 2 Türk bilim insanı olmasının memnuniyetlerini artırdığına ilişkin açıklaması

28.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, TÜİK’in rakamlarının hormonlu rakamlar olduğunu herkesin bildiğine, DİSK-AR’ın rakamlarına göre, iş başında olanların sayısının son bir yılda 1 milyon 471 bin kişi azaldığına “Artık iş bulamayacağım.” diyenlerin 1 milyon 331 bine yükseldiğine, Diyarbakır Valisinin işsizlikle ilgili sözlerine, on iki aylık cari işlemler açığının 27 milyar 539 milyon dolar olmasının nedeninin Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ülkeyi ekonomik olarak fiyaskoya sürüklemiş olması ve liyakatsiz ekonomi yönetimi olduğuna, 10 Kasım itibarıyla 63’ü hekim 145 sağlık çalışanının Covid-19 nedeniyle hayatını kaybettiğine, Covid-19’un sağlık alanında meslek hastalığı sayılmamasının ciddi bir sorun olduğuna bir kez daha işaret etmek istediklerine, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın Kaz Dağları ve İda Dağları’ndaki yüz binlerce ağacın kesilmesini engelleyebilmiş olmasını istediklerine ilişkin açıklaması

29.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, pek kısa söz taleplerinin geçmişten kalan güzel bir gelenek olduğuna, gündeme getirilen sorunların o sırada Genel Kurulda bulunan bakanlar tarafından not alınarak çözümleriyle ilgili gerekenlerin yapıldığına, yeni sistem içerisinde bunun bir anlamı olduğunu düşünmediğine, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Lütfi Elvan’ın Hazine ve Maliye Bakanı olmasından sonra bazı milletvekillerinin Bingöl Milletvekili Cevdet Yılmaz’ı Komisyon Başkanı olmadan önce sosyal medyada kutlamasıyla Meclis iradesiyle ilgili yanlışlık yapıldığına, iktidar tarafından 11 Kasımın Millî Ağaçlandırma Günü olarak ilan edildiğine, geçen yıl ekildiği söylenen 5 milyar ağaç fidanının ne kadarının tuttuğunu öğrenmek istediklerine, Covid-19 aşısıyla ilgili çalışmalarından dolayı Profesör Doktor Uğur Şahin’i gururla izlediklerine ve desteklediklerine, istihdam konusuyla ilgili olarak devletin güven verici rakamlarının olmamasının toplumu sıkıntıya soktuğuna ilişkin açıklaması

30.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Kütahya Milletvekili Ahmet Tan’ın İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

31.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya’nın, engelli vatandaşlar ile şehit aileleri için araç limitlerinin fiyat artışı oranları göz önünde bulundurularak yeniden düzenlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

32.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, Millî Ağaçlandırma Günü kapsamında Kahramanmaraş ilinde 15 bin fidanın toprakla buluşturulduğuna, yapılan çalışmalarla ülkenin orman varlığında dünyada 27’nci sıraya yükseldiğine ilişkin açıklaması

33.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, kadınların 1980’lerden beri hatta Osmanlıdan beri bu topraklarda mücadele yürüttüğüne ve bu sayede kazanımlar elde ettiğine, mücadeleye devam edeceklerine ilişkin açıklaması

34.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul’un, kamuoyunda “barış akademisyenleri” olarak bilinen akademisyenlerle ilgili Anayasa Mahkemesinde hak ihlali kararı verilmesi ve yerel mahkemelerde beraat etmelerine rağmen OHAL İnceleme Komisyonunun bir karar vermediğine, bu açık hak ihlaline bir an önce son verilmesi konusunda yasama organını göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması

35.- Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak’ın, 11 Kasım Millî Ağaçlandırma Günü’nü kutladığına, son on yedi yılda Tarım ve Orman Bakanlığınca 4 milyar 637 milyon fidanın toprakla buluşturulduğuna ilişkin açıklaması

36.- Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer’in, Covid-19’un meslek hastalığı sayılabilmesi için Türk Tabipleri Birliğinin çağrısıyla 11-15 Kasım tarihleri arasında her akşam saat 21.00’de ışıkları açıp kapamaya tüm yurttaşları davet ettiğine ilişkin açıklaması

37.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Çanakkale ilinde, Ordu ili Ünye ilçesinde, Artvin ilinde insanların maden aramaya karşı mücadele ettiklerine ilişkin açıklaması

38.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplan’ın, Hükûmetin on sekiz yılın enkazını yine emekliye, işçiye, EYT’liye, çiftçiye, esnafa yüklediğine ilişkin açıklaması

39.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, iktidardan Kütahya ilinden ve çevreden ellerini çekmesini istediklerine ilişkin açıklaması

40.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı tutumuyla Türkiye’nin sahada olduğu gibi masada da Azerbaycan’ın yanında “iki devlet, tek millet” bilinciyle örnek bir duruş sergilediğine, Azerbaycan’ın zaferini kutladığına ilişkin açıklaması

41.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Artvin ili Murgul ilçesindeki maden arama işinin ruhsatının kompleks ruhsat olmasına rağmen altın değil bakır arama üzerine olduğuna, çevreye karşı duyarlı olduklarına fakat ülke kaynaklarını da ekonomiye kazandırmak durumunda olduklarına ilişkin açıklaması

42.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Kamu Başdenetçiliği seçimi sırasında oluşturulan tasnif komisyonu üyesi milletvekillerinden birisinde Covid-19 tespit edildiğine ilişkin açıklaması

43.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, bugüne kadar 145’ten fazla sağlık emekçisinin hayatını kaybetmesine rağmen Covid-19’un meslek hastalığı sayılmadığına, Türk Tabipleri Birliğinin bu konuya dikkat çekmek için 11 Kasımdan itibaren beş gün boyunca saat 21.00’de herkesin ışıklarını bir dakika boyunca açıp kapatmasını istediğine, bütün milletvekillerini sağlık emekçilerinin taleplerini acilen yerine getirmek için adım atmaya çağırdıklarına ilişkin açıklaması

44.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 33’üncü maddesi üzerinde verilen önergeyle ilgili yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

45.- Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

46.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 36’ncı maddesi üzerinde verilen önergeyle ilgili yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

47.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı iadelerine ilişkin açıklaması

48.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, milletin beklentilerini karşılayacak, pandemi sürecinde çalışanları ve esnafı rahatlatacak bir düzenlemeye destek veren bütün siyasi parti gruplarına ve milletvekillerine teşekkür ettiklerine ilişkin açıklaması

 

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Başkanlıkça, esas komisyon olarak Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna tali komisyon olarak Adalet, Anayasa, İnsan Haklarını İnceleme ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına havale edilen (2/3052) esas numaralı Kanun Teklifi’nin Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan tarafından geri alındığına ilişkin önergesi (4/96)

2.- Başkanlıkça, Bursa Milletvekili Efkan Ala’nın Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin önergesi (4/97)

 

B) Tezkereler

1.- Depreme Karşı Alınabilecek Önlemlerin ve Depremlerin Zararlarının En Aza İndirilmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan (10/3200, 3361, 3362, 3364, 3365) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimine dair tezkeresi (3/1393)

 

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ PARTİ Grubunun, 14/10/2020 tarihinde İzmir Milletvekili Grup Başkan Vekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından vergi adaletsizliğinin önlenmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/3304) esas numaralı Meclis Araştırma Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, 11/11/2020 tarihinde, İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm ve arkadaşları tarafından Covid-19 salgınının kadınlar üzerindeki sosyoekonomik etkilerinin araştırılması ve artan kadın yoksulluğunun engellenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

 

 

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündemi’nin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan Artvin ili Murgul ilçesinde yapımı planlanan siyanür havuzunun doğaya vereceği olası zararların araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/3293) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

4.- AK PARTİ Grubunun, Gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının sıralaması ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 11 Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde, Kamu Başdenetçiliği seçiminin tamamlanmasına ilişkin önerisi

 

B) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Danışma Kurulunun, görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesinin yeniden görüşülmesine dair Plan ve Bütçe Komisyonu talebinin İç Tüzük’ün 89’uncu maddesi uyarınca uygun görüldüğüne ilişkin önerisi

2.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 12/11/2020 Perşembe günü toplanmamasına ilişkin önerisi

 

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs’ün, Trabzon Milletvekili Muhammet Balta’nın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasında kendisine sataşması nedeniyle konuşması

 

VIII.- SEÇİMLER

A) Komisyonda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Güvenlik ve İstihbarat Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

 

B) Kamu Başdenetiçiliği Seçimi

1.- Kamu Başdentçisi Seçimi (S. Sayısı:240)

 

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239)

 

B) Yeniden Görüşmeleri Yapılan Teklifler (Tekririmüzakere)

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239) (Madde 4)

 

X.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akar’ın, Kamu Başdenetçiliği seçimi sırasında tasnif komisyonu üyesi olan ve Covid-19 testi pozitif çıkan milletvekilinin temas ettiği kişilerin uyarıldığına ve Genel Kurul salonunda gereken tedbirlerin alındığına ilişkin konuşması

 

XI.- OYLAMALAR

1.- (S. Sayısı:239) İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin oylaması

11 Kasım 2020 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15’inci Birleşimini açıyorum.(x)

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Birleşime yarım saat ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.01

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati:14.30

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz Seyit Rıza hakkında söz isteyen Antalya Milletvekili Kemal Bülbül’e aittir.

Buyurun Sayın Bülbül. (HDP sıralarından alkışlar)

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Antalya Milletvekili Kemal Bülbül’ün, Seyit Rıza’ya ilişkin gündem dışı konuşması

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) – “Seni andım yine pirlerin piri,

İçip ellerinden, kanmaya geldim.

Bedenim kül oldu, yüreğim diri,

Mansurun aşkıyla yanmaya geldim.”

Evet, 15 Kasım 1937 Seyit Rıza ve 7 arkadaşının hukuksuz bir şekilde idam edildiği tarihtir. Burada hukuki bir mahkeme yoktur. Burada yargısal bir süreç yoktur. Tamamen keyfî bir tutum vardır, bunu belgeleriyle size açıklamaya çalışacağım.

Birincisi: Serap Yeşiltuna’nın “Devletin Dersim Arşivi” kitabı, yaklaşık 1.100 sayfa. Burada belgeler var ve bu belgelerin tamamı aslında hukuksuzluğu da ifade eden belgeler. İkincisi: Hüseyin Ayrılmaz’ın “Dersim Yazıları.” Bu, bir sözlü tarih çalışmasıdır. Bilinmektedir ki 25 Kasım 1935 tarih ve 2884 sayılı Tunceli Kanunu, bu kanun hâlâ yürürlüktedir. Oysa bu kanunun 1 Kânunusani 1940’ta yürürlükten kalkacağı kanunun 37’nci maddesinde yazmaktadır yani 1 Ocak 1940’ta ve bu kanun hâlâ yürürlüktedir.

İkincisi, Elâzığ’da kurulan mahkemenin hâkimi, savcısı, mübaşiri Abdullah Alpdoğan’dır. Türkiye’de Çalışma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, senatörlük ve Cumhurbaşkanı vekilliği yapmış olan İhsan Sabri Çağlayangil anılarında, hatıratında aynen şöyle diyor: “Abdullah Alpdoğan boş bir kâğıdın altını imzaladı, bize bıraktı gitti. Biz kazara oraya ‘Abdullah Alpdoğan idam edilecek.’ yazsaydık kendisi idam edilecekti.” Bunu söyleyen, Türkiye Cumhuriyeti devletine -Cumhurbaşkanı vekâleti dâhil- hizmet etmiş bir kişidir ve bu kişiyle Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun yaptığı röportaj arşivlerdedir, bu arşivlere de bakılabilir.

Mahkeme tatil günü kurulmuştur, mahkemede izleyici yoktur ve asker eşleri mahkemeye izleyici olarak davet edilmiştir. Mahkemede avukat yoktur. Sanıklar Türkçe bilmediği hâlde, Türkçe çeviri yapacak biri yoktur ve mahkemenin sonucunda temyiz hakkı da yoktur. Aynı şekilde, Seyit Rıza 75 yaşında, idam edilen oğlu Resik Hüseyin de 16 yaşında olduğu hâlde, Seyit Rıza’nın yaşı düşürülmüş, oğlu Resik Hüseyin’in yaşı yükseltilerek idama götürülmüştür.

Şimdi, burada söz konusu olan şudur: Bu hukuksuz bir mahkemedir, bu uyduruk bir mahkemedir. “Dersim” ismi tekrar iade edilmeli ve hakikatleri araştırma komisyonu kurulup bu dava süreci tekrar incelenmelidir. Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yeri bir an önce tespit edilmelidir ve “Gerekiyorsa özür diliyorum.” değil, hukuken, ahlaken, siyaseten, insani, vicdani ve ahlaki olarak ne gerekiyorsa o yapılmalıdır. Hatta bunun içerisinde tazmin, tazminat da söz konusudur. Ben buradan Uşene Seyid’i, Ali Mirze Sıle’yi, Cebrail Ağa’yı, Hasan Ağa’yı, Fındık Ağa’yı, Hesene İbrahime Qıji’yi ve Resik Hüseyin’i sevgiyle, saygıyla anıyorum.

Biliyorsunuz, Seyit Rıza Erzincan’a görüşmek için davet edilmişti ve o görüşmede kendisine şu soruldu, denildi ki: “Rızo sen misin?” Halk arasında Seyit Rıza’ya “Rızo” denir. Dedi ki: “Sizin aradığınız Rızo benim ama şu anda Dersim’de hangi ağacın, hangi taşın altına bakarsanız bir Rızo çıkar.” ve şu anda kürsüde de bir Rızo var. Seyit Rıza’nın idam süreci, Dersim’e yapılan tedip, tenkil, tehcir harekâtı tekrar hakikatleri araştırma komisyonu bağlamında ele alınmalı, incelenmeli, gözden geçirilmedir ve Seyit Rıza’nın idama gitmeden önce şu söylediği çok önemlidir: “Ben sizin yalan ve hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu ama ben de sizin önünüzde eğilmiyorum, bu da size dert olsun.” sözü oldukça manidar, oldukça tarihî ve oldukça anlamlıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Tamamlıyorum Başkanım.

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Evet, çok ağır bir konudur, netameli bir konudur, üzerinde hakikatle düşünülmesi gereken bir konudur. Seyit Rıza Kürt kimliğini, Kürt dilini, Kürt tarihini bilen, aynı zamanda bir ocakzadedir. Bu idamla Alevi ocakzadeleri, Alevi pirleri idam edilmiştir.

Bakınız, İhsan Sabri Çağlayangil çok saygılı bir şekilde, idama gidişini şöyle anlatıyor: “Bu ihtiyar, idama giderken yeri sarsarcasına yürüdü, celladı kenara itti, sehpanın üzerine çıktı ve şöyle dedi: ‘Evlad-ı Kerbelâ’yık, bihatayık; ayıptır, günahtır, yazıktır, cinayettir.” Evet, ayıptır, günahtır, yazıktır, cinayettir. Bu cinayetin hakikatleri araştırma bağlamında yeniden araştırılması ve hukuki bir sürece, hakkaniyetli bir sürece kavuşturulması gerekir.

Sevgi ve saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, emeklilikte yaşa takılan vatandaşların sorunları hakkında söz isteyen Uşak Milletvekili Sayın Özkan Yalım’a aittir.

Buyurun Sayın Yalım. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, emeklilikte yaşa takılan vatandaşların sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

ÖZKAN YALIM (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bizi izleyen tüm vatandaşlarımıza, özellikle, 5 milyon 276 bin 187 kişi kalan, emeklilikte yaşa takılan vatandaşlarımıza ve de onların yakınlarına sesleniyorum, yüce heyeti de selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, ilk önce, EYT kimdir, ne istiyor? Emeklilikte yaşa takılanlar lütuf değil, sadaka değil, erken emeklilik hiç değil; Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış emeklilik haklarını istiyorlar. 1999 öncesi çalışma hayatına adım attıklarında kadınlardan yirmi yıl, 5.000 prim günü, erkeklerden ise yirmi beş yıl, 5.000 prim günü istenirken maalesef maç oynanırken kural değiştirildi. Genelde, çıkan kanunlar ileriye dönüktür ama bu tarihte çıkarılan 4447 sayılı Kanun’la geriye dönük bir işlem yapıldı ve de birçok mağdur meydana getirildi.

Bunun yanında, emeklilikte yaşa takılanlar büyük bir toplumsal sorundur. İşverenin “Yaşlısın.” diye işe almadığı EYT’liler, devletten emeklilik haklarını istediğinde “Daha gençsin.” denilip Araf’ta bırakılmışlardır. İşsiz kalan pek çok EYT’li, ekonomik sıkıntıların yanında, psikolojik sorunlarıyla da baş edemez hâle gelmiştir. Aileler parçalanmış, boşanmalar artmış, çocuklarına harçlık veremez, evinde tenceresi kaynayamaz hâle gelmiştir. Bunun yanında, Cumhur İttifakı bu sorunu görmezlikten gelmiştir. Maalesef, burada olan AK PARTİ milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri bunu duymazlıktan gelmiştir. Sayın Bülent Turan burada, bunun tekrar tekrar altını çiziyoruz; maalesef, emeklilikte yaşa takılanların sorunlarını, buraya gelen önergeleri, buraya gelen kanun tekliflerini her zaman görmezlikten geldiniz ve de her zaman da reddettiniz. Emeklilikte yaşa takılan 5 milyon 276 bin 187 kişi ve de bunların yakınları sizleri bu anlamda izlemektedirler ve de en yakın seçimde de bunları değerlendireceklerdi, bundan hiç şüphemiz yok.

Diğer bir taraftan, biliyorsunuz, 2008 yılında AK PARTİ Hükûmetinin çıkarmış olduğu 5510 sayılı Kanun’u. Bu kanunla ne oldu? Emekli olan birçok vatandaşımızın aylık bağlama oranları yüzde 70’lerde iken 2008’de çıkarılan kanunla yüzde 28’e düştü. Yani bir anda, asgari ücret seviyesinde olması gereken emekli ücretleri 1.600 seviyelerine düştü, bazıları hatta daha da düşük oldu. Ben buradan özellikle intibak yasasının bir an önce çıkarılmasını talep ediyorum. Çünkü insanlık adına, bu memlekette yaşayan Türkiye Cumhuriyetinin hiçbir vatandaşı, bir emeklisi, 2.324 TL olan asgari ücretten aşağı emekli maaşı almasın. Bununla ilgili defalarca kanun teklifi verdik ama hepsini yine siz Cumhur İttifakı olarak reddettiniz. Onun için intibak yasasının da bir an önce çıkarılmasının özellikle tekrar buradan altını çiziyorum.

Diğer bir taraftan, 2020 Temmuz itibarıyla, biraz önce belirttiğim gibi 5 milyon 276 bin 187 emeklilikte yaşa takılan kişi vardır. Bunların birçoğu her ay emekli olmaktadır. Eğer bu kanun çıkarılırsa yaklaşık olarak şu anda, ilk etapta 700 bin ile 1 milyon kişi arasında emekli olacaktır ve de bunun maliyeti ise 13-15 milyar TL’dir. Peki, size sormak istiyorum, özellikle AK PARTİ milletvekillerine: Sizler defalarca söylediniz, dediniz ki “Biz gelen misafirlerimize -özellikle Suriyelilere, 4,5 milyon Suriyeliye- 40 milyar dolar para harcadık.” Peki, 40 milyar dolar ne yapıyor? Bugünün parası yaklaşık 340 milyar TL. Yani kendi öz evladımız olan yaklaşık 5 milyon 276 bin 187 kişiye bir yıl içerisinde 15 milyar TL’yi fazla görüyorsunuz ama dışarıdan gelen Suriyelilere 340 milyar TL’yi harcıyorsunuz. Takdir tabii ki yüce milletimizindir, bunun tekrar tekrar altını çiziyorum.

Peki, ne yapılması gerekiyor? Burada bir an önce bu kanun tekliflerimiz değerlendirilip Cumhur İttifakı bunu kabullendiğinde göreceksiniz, biz Millet İttifakı olarak direkt buna onay vereceğiz. Buradan özellikle, EYT’li olan 5 milyon vatandaşımıza bunu belirtmek istiyorum. Umarım, AK PARTİ milletvekilleri ve de Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri de bunu duyuyorlardır. Bir an önce getirdiğimiz kanunları da gündeme almalarının özellikle altını çiziyorum.

Diğer bir taraftan, özellikle Haziran 2018 seçimleri öncesi ne oldu? Ben buradan bunun da özellikle altını çizmek istiyorum. Bu 3600 yasası biliyorsunuz. Özellikle 2018 Haziran öncesi birçok bakan, Sayın Cumhurbaşkanı, zamanın Başbakanı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ÖZKAN YALIM (Devamla) – Evet, Haziran 2018 seçimleri öncesi Sayın Cumhurbaşkanı, o zamanın Sayın Başbakanı defalarca ilk yüz gün içinde yapılacak olan vaatlerinin içerisinde 3600’ü çıkaracaklardı, söz verdiler. Ama siz sekiz yüz seksen gün olmasına rağmen -Haziran 2018’den bugüne sekiz yüz seksen gün oldu- sekiz yüz seksen gündür “İlk yüz günde yapacağız.” diye söz verdiğiniz, öğretmenlerimize, polislerimize, din görevlilerimize, hemşirelerimize yani tüm devlet memurlarımıza verilen sözü yerine getirmediniz. Siz tüm devlet memurlarımızı kandırdınız, kandırmaya da devam ediyorsunuz. Çünkü bunu defalarca televizyonlarda, billboardlarda söz verdiğiniz hâlde -bu elimizde belgeli- siz tüm memurlarımızı kandırdınız; bunun da özellikle altını çiziyoruz. İnanın, ilk seçimlerde iktidar olduğumuzda Cumhuriyet Halk Partisi ve Millet İttifakı olarak hem emeklilikte yaşa takılanları hem 3600 ek göstergesini hem de intibak yasasını çıkaracak olan, bu işi çözecek olan, ekonomiyi düzeltecek olan Cumhuriyet Halk Partisidir, bunun da özellikle altını çiziyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Hayaller, hayatlar…

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, Antalya’nın tarımsal gücü hakkında söz isteyen Antalya Milletvekili Sayın Atay Uslu’ya aittir.

Buyurun Sayın Uslu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Antalya Milletvekili Atay Uslu’nun, Antalya ilinin tarımsal gücüne ilişkin gündem dışı konuşması

ATAY USLU (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Antalya’nın tarımsal gücü üzerine söz aldım. Yüce Meclisimizi ve Anadolu’nun bereketli topraklarından rızık kazanan, çalışan, üreten tüm çiftçilerimizi en kalbî duygularımla selamlıyorum.

Çiftçilik zor bir meslektir, zor olduğu kadar saygın ve zevkli bir meslektir. Çünkü çiftçilik, üretmektir; çünkü çiftçilik sadık yârimiz kara toprakla dost olup canları doyurmaktır. Çiftçilerimiz pandemi sürecinin önemli kahramanlarındandır çünkü bu zor süreçte aralıksız çalıştılar, aralıksız ürettiler, ülkemizi hatta dünyayı beslediler. Bu zor günlerde üreten, çalışan çiftçilerimize en kalbî duygularımla şükranlarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum.

Değerli milletvekilleri, Antalya’mızda 150 bin tarımsal işletmemiz var. Antalyalı çiftçilerimiz on iki ay, yazın yaylada kışın ise sahilde üretime devam ediyor. Antalya’nın her ilçesi ayrı bir tarım markası. Gazipaşa’da, Alanya’da muz, avokado gibi tropikal meyveler; Kaş, Demre’de domates, biber, Margaz üzümü; Finike’de portakal, nar, Yazır üzümü; Kumluca’da domates, biber; Korkuteli’de mantar, armut; Döşemealtı’nda nar; Akseki, İbradı, Gündoğmuş’ta yazlık meyveler; Elmalı’da elmalar ve sebze; Konyaaltı’nda fasulye; Kemer’de narenciye; Manavgat’ta, Serik’te muz, çilek, pamuk; Aksu, Kepez, Muratpaşa’da kesme çiçek âdeta bir markadır.

Türkiye’nin örtü altı domates, biber, patlıcan ve salatalık üretiminin yüzde 60’ı Antalya’dan sağlanmaktadır. Ülkemizin portakal üretiminin, nar üretiminin, muz üretiminin neredeyse yarısı; tropikal meyve üretiminin de yüzde 95’i Antalya’da gerçekleşmektedir. Antalya, tohum sektöründe de fide sektöründe de öncü konumdadır. Üreten Antalyalı çiftçilerimize bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve AK PARTİ hükûmetlerimiz 2002’den bu yana çiftçilerimize sahip çıkmıştır, çıkmaya devam etmektedir. Türk tarımı bugün Avrupa’nın en büyüğü hâline gelmiştir. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Antalya’da da on yedi yıldır çiftçilerimize destek vermeye devam ediyoruz. Son on yedi yılda Antalya’nın bitkisel üretim değeri 10 kat artmıştır. Bugün Antalya’mız 14 milyarlık bitkisel üretimiyle Türkiye’nin 1’incisi konumundadır.

Sayın milletvekilleri, Antalya’da akıllı arılar, faydalı böcekler, bilinçli çiftçilerimizle doğal, sağlıklı üretim yapılıyor. Zaman zaman farklı medya mecralarında tarımsal ürünlerimiz hakkında “Hormonludur.” “Kalıntı vardır.” gibi yalan ve yanlış bilgiler verilmektedir. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan bu mecraları Antalya’mıza, seralarımıza ve bahçelerimize davet ediyoruz; çiftçilerimizle görüştükten sonra haber yapmalarını bekliyoruz. Artık yirmi beş yıl önceki, otuz yıl önceki sistem yok; Bakanlığımız her aşamayı kontrol ediyor. Bugün Antalya seralarında döllenme akıllı arılarla yapılmaktadır; zararlılarla mücadele kimyasallarla değil, faydalı böceklerle yapılmaktadır. Antalyalı çiftçi, kendi sofrasına koymadığını Türkiye’nin sofrasına koymaz. Antalyalı çiftçilerimiz kendi çocuklarına yedirmediğini ülkemize yedirmez.

Değerli milletvekilleri, 19 Ekim tarihinde Finike ve Kumluca ilçelerimizde dolu ve şiddetli bir hortum afeti meydana geldi. Yaşanan afette bir vatandaşımız hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden kardeşimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bölge çiftçilerimize bir kez daha geçmiş olsun diyorum. Afet olduğu gün ben de bölgedeydim, afetten on beş dakika sonra Kumlucalı çiftçilerimizi Ziraat Odası Başkanımız, kaymakamlarımız, tarım yetkililerimizle beraber ziyaret ettik, sahadaki durumu inceledik ve ilgili bakanlarımıza anında bilgi aktardık. Tarım teşkilatımız, valiliğimiz, TARSİM Bölge Müdürlüğümüz hemen zarar tespit çalışmalarına başladı. Afet sonrasında 2 ilçemizde 10 bin dönüm narenciye bahçesi, 9 bin dönüm de sera zarar gördü. Geçmişte de bu tür felaketler yaşamıştık, hem Hükûmetimiz hibe desteği sağladı hem de TARSİM çiftçimizin yanındaydı. Hükûmetimize, Cumhurbaşkanımıza geçmişte ve bugün verdikleri destek için Antalya çiftçisi adına teşekkür ediyorum. Yine, bu afette de Hükûmetimiz çiftçimizin yanında. Hem TARSİM hem de Hükûmetimiz her türlü gayretin içinde.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ATAY USLU (Devamla) – Afetler nedeniyle Antalya’da 2020 yılı içerisinde örtü altına 41 milyon lira, bitkisel üretime 16 milyon lira, hayvansal üretime 5 milyon lira olmak üzere 62 milyon lira sigorta kapsamında ödeme yapılmıştır. Çiftçinin zor zamanlarında yanındayız, yanında olmaya devam edeceğiz; son afette de yanındaydık.

TARSİM’i genişletme konusundaki çalışmalarımız ve çabalarımız da devam ediyor. Bir taraftan çiftçiyi bilinçlendiriyoruz, diğer taraftan sigorta yaptırma konusu önündeki bürokratik engelleri tek tek kaldırıyoruz. Nitekim, bölgemizde, Kumluca’da yüzde 70, Finike’de yüzde 65 oranında sigortalılığa ulaştık ama hedefimiz tüm çiftçilerin TARSİM’e kavuşması.

Sözlerimin sonunda çiftçilerimize bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. İyi ki üreten, toprağı berekete çeviren çiftçiler var.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.

Sayın Barut…

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, Adana ili Karataş ilçesi açıklarında yaşanan deniz kazasında yaşamını yitiren balıkçılara Allah’tan rahmet dilediğine, açık denizde avlanan balıkçıların zarar görmemesi için yetkilileri önlem almaya çağırdığına ilişkin açıklaması

AYHAN BARUT (Adana) – Sayın Başkan, Adana'nın Karataş ilçesi 15 deniz mili açıklarında Yunanistan bayraklı bir tanker ile Türk bayraklı bir balıkçı teknesi çarpıştı. Maalesef, bu elim kazada teknede bulunan balıkçılarımızdan 4’ünün cansız bedenine ulaşıldı, kayıp olan 1’inin ise arama kurtarma çalışmaları sürüyor. Üzüntümüz çok büyük. Kaybettiğimiz balıkçılarımıza Allah'tan rahmet, kederli yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyoruz.

Bölgemizde ilk kez böyle bir kazanın yaşandığı belirtiliyor ama bir daha yaşanmaması için de önlem alınması gerekiyor çünkü Karataş’taki balıkçılarımız böyle bir riskin bulunduğunu sürekli söylüyorlar. Balıkçılık yaparak geçimini sağlayan yurttaşlarımız açıktaki büyük gemilerin bazen balıkçı teknelerini fark edemediğini, bu nedenle de her an bir felaket yaşanabileceğini ifade ediyorlar. Açıkta çapa atıp dinlenen, ağını toplayan, avda bulunan balıkçılarımızın zarar görmemesi için yetkilileri, uzmanları ve balıkçıları dinleyerek etkin önlem almaya çağırıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Gaytancıoğlu…

2.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’ne çiftçi borçlarının da dâhil edilmesi için AK PARTİ’ye seslendiğine ilişkin açıklaması

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Çiftçimizin gözü kulağı Mecliste. 500 milyar liralık kamu borcu yapılandırılıyor ama sıra çiftçiye gelince yapılandırma yok. Hâlbuki tüm çiftçiler Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının yapılandırılmasını istiyor. Özellikle iki yıl önce Tarım Kredi Kooperatifleri piyasanın çok üzerinde çiftçilerimize faiz uygulamış, çiftçimizin borcu da katlanmıştır. Şimdi köylerimize bir gidin, çiftçinin ne kadar üzgün ve çaresiz olduğunu göreceksiniz. Ayrıca internette satılık tarla, satılık ahır ve satılık traktör ilanları son derece artmıştır. Çiftçinin desteklerini artırmıyorsunuz, buğdaydan mercimeğe kadar her şeyi ithal ediyorsunuz. AKP’ye sesleniyorum: Borç yapılandırma kanunu hâlen Mecliste görüşülürken gelin, çiftçinin borçlarını da buna dâhil edin, yoksa çiftçimizi kaybediyoruz.

BAŞKAN – Sayın Şimşek.

3.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, sıcak havalardan dolayı narenciye üreticisinin yaşadığı mağduriyetin giderilmesini talep ettiğine, kamyoncu esnafının mazot desteği ve otoyol ücretleriyle ilgili bir düzenleme talep ettiğine ilişkin açıklaması

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, geçtiğimiz nisan ayında Çukurova bölgesinde yaşanan yoğun sıcaklardan dolayı narenciyede yüzde 80’e varan zararlar oluşmuştur. Tarım Bakanlığı, ilçe tarım müdürlükleri ve il tarım müdürlüğü vasıtasıyla gerekli tespitleri yapmış, yalnız o günden bu yana çiftçilere henüz bir ödeme yapılamamıştır. Ben Bakanlığın bu zor dönemde çiftçinin, üreticinin yanında olmasını, narenciyede sıcaktan dolayı oluşan zarardan dolayı mağduriyetinin giderilmesini ve ödeme yapılmasını talep ediyorum.

Tabii, bir de kamyoncu esnaflarımız bu ürünleri Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanına taşımak için gerçekten kontak kapatmadılar, fedakârca çalışıyorlar pandemiye rağmen. Kamyoncu esnaflarımız özellikle mazot desteği istiyorlar ve otoyollardaki ücretlerde özellikle nakliye sektöründe uğraşan esnaflarımız için ayrı bir statü uygulanmasını, bunların gerekirse toplu ödeme yaparak daha uygun fiyatta geçiş yapmalarının sağlanmasını talep ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Kayışoğlu.

4.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, zeytin üreticilerinin yüksek maliyetlerden dolayı desteğe ihtiyacı olduğunu Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye duyurduğuna ilişkin açıklaması

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Geçtiğimiz günlerde Bursa’da Orhangazi ilçemizde İlçe Başkanımız Ender Teke’yle zeytin hasadına başlayan çiftçilerimizi dolaştık. Soframızın kara elmasını üreten zeytinciler dertli. Elektrik maliyetinden dolayı sulama yapamıyorlar, işçilik maliyetinden dolayı budama yapamıyorlar, gübre atamıyorlar, işçi tutamadıkları için gençler de köyleri terk ettiği için 60-70 yaşlarındaki çiftler merdivenlerin tepesinde zeytin topluyorlardı. Diyorlar ki: “Üç yüz, dört yüz yıllık bu ağaçlar atalarımızı, dedelerimizi, annelerimizi, babalarımızı doyurdu ama maalesef artık bizim çocuklarımızı doyuramayacak.” Zeytincilerin bu yüksek maliyetlerden dolayı gerçek anlamda desteğe ihtiyacı var, buradan Tarım Bakanına duyuruyorum.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Sümer…

5.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, ağustos ayı içinde Adana ili Kozan ilçesinde yaşanan orman yangınından sonra verilen sözlerin yerine getirilmesi gerektiğine ettiğine ilişkin açıklaması

ORHAN SÜMER (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ağustos ayı içinde Adana Kozan ilçemizde ormanlık alanlarda yangın çıkmıştı. Yangından sonra yetkililer yaraların sarılacağını, yangından etkilenen her vatandaşımıza destek olacakları sözünü verdiler ancak öyle olmadı. Resmî kayıtlara göre 127, aslında 150 tane, yangında zarar gören, yanan ev var. Konut ihtiyacıyla ilgili şu ana kadar atılmış hiçbir adım yok. Vatandaşlarımız Kızılayın dağıttığı çadırlarda yaşamaya devam ediyor.

Yanan evler için 100 bin ila 120 bin TL arasında faizsiz, 12 ay vadeli para dağıtılacağını söylediler ancak köylülerimize intikal eden hiçbir şey yok. Bugüne kadar dağıtılan paralardan en yüksek rakam ise 18 bin lira. Bu rakamları da tüm vatandaşlarımız aynı şekilde almış değil.

Tekrar söylüyorum: Kozan’da vatandaşlarımız için yangın devam ediyor. Kış kapıya dayanmadan vatandaşlarımızın konut ihtiyaçları çözülmeli, ekonomik destek sözleri yerine getirilmelidir.

BAŞKAN – Sayın Gürer…

6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, “Ağaç Dikme Seferberliği” adı altında ağaç dikim kampanyası yapıldığına ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkürler Sayın Başkan.

“Ağaç Dikme Seferberliği” adı altında ağaç dikim kampanyası yapılmaktadır. Ülkemizde ister orman içinde isterse orman dışında olsun, ağaç varlığının artırılması önemlidir. Ülkemizde ormanlık alanlarda fidan dikimlerinin yörenin ekolojik koşullarına bağlı olarak yapılması hâlinde sonuç alınacağı mutlaktır. Küçük alanlarda tüplü fidan her mevsim dikilse de fidanlar sonbahar ve ilkbaharda dikime uygundur. Fidanlar dikildiği yerin ekolojik koşullarına uygun türler olmalı ve dikim bilgisi olanlar tarafından dikilmelidir.

Uzmanlar 11 Kasımda ülkemizde farklı coğrafi bölge ve yüksekliklerde dikilmesi yerine 21 Martta Orman Günü ve Haftası evresinde dikilmesi gerektiğini belirtmektedir. Geçen yıl kasım ayında dikilen fidanların bir kısmı tutmamış, daha sonra bunların yerine yenileri dikilmiştir. Ağaç dikimi bir siyasi şov değildir; doğru zamanda, doğru yerde doğru fidan dikimi yapılmalıdır. Aksi hâlde fidanlar boşa gitmekte, yapılan harcamalar sonuç vermemektedir. Bu tür değerlendirmeleri Bakanlığın yapmasını öneriyorum.

Teşekkür ederim Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Ceylan…

7.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, zeytin üreticilerinin sorunlarını Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin dikkatine sunduğuna ilişkin açıklaması

ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, iklim koşulları nedeniyle birçok bölgemizde zeytin hasadı yeni başladı ve rekolte düşük. Çiftçi, tohumu atmadan önce alacağı desteği bilmek ve üretime ona göre karar vermek ister. 2020 üretim yılına ait tarım destekleri ancak 5 Kasımda açıklanabildi, bunu da 2021’de alacaklar. Zeytinde dekara 15 TL mazot ve 4 TL gübre, zeytinyağında 80 kuruş destekleme primi ödenecek. Dane zeytin destekleme primi geçen sene olduğu gibi 15 kuruş. Marmarabirlik tavan fiyatı 15,5 TL, taban fiyatı 6 TL olarak açıkladı. Birliğin yapacağı alım sofralık zeytinde 51 bin ton, geri kalan ürünler tüccarın insafına kalacak. Desteklemeler yetersiz ve üretici fatura ibraz edemediği için kilo başına desteklerden faydalanamıyor. Zeytinyağı üreticileri Suriye ve özellikle Afrin ve çevresindeki zeytin ürünlerinin piyasayı baskılamasından endişe ediyor, Tarım Bakanının dikkatine.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Koç…

8.- Ağrı Milletvekili Abdullah Koç’un, kömür gibi yakıt türlerinin denetime tabi tutulmasının zorunlu olduğuna, doğal gaz kullanımının yaygınlaştırılması için gerekli yatırımların artırılması gerektiğine ilişkin açıklaması

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) – Sayın Başkan, solunum yollarına bağlı hastalıkların Ağrı’da kış aylarında yaşlılarda ve çocuklarda sıkça görülmesinin kullanılan yakıtın kalitesine bağlı olduğu endişesi hâkim bir yargıdır. Alım gücü olmayan yoksul kesimlerin kullandığı düşük kalitedeki kömürlerin satışının kısıtlanması ve ihtiyaç sahibi ailelerin kışlık kömür ihtiyaçlarının karşılanması elzemdir. Bütün bu hususlar dikkate alındığında halk sağlığını olumsuz etkileyen kömür ve yakıt türlerinin bir denetime tabi tutulması zorunludur. Ayrıca doğal gaz kullanımının yaygınlaştırılması için gerekli yatırımların artırılması gerekmektedir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Özyavuz…

9.- Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Özyavuz’un, 3083 Sayılı Kanun’a dayanarak arazi alan çiftçilerin kredi ödemelerinde yaşadığı sorunlara, Şanlıurfa ilinin kırsal mahallelerinde hâlen devam eden içme suyu sıkıntılarının çözülmesi ve altyapı sorunlarının giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

İBRAHİM ÖZYAVUZ (Şanlıurfa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

3083 sayılı toprak reformu yasasıyla, arazi alan çiftçilerimiz bankalara ipotek veremedikleri için kredi kullanamamakta ve sıkıntıya düşmektedirler. Bu çiftçilerimizin tarımdan kaynaklı borçlarının faizlerinin silinmesi veyahut bahse konu borçların ertelenmesi Şanlıurfalı çiftçilerimizin menfaatine olacaktır.

Yine, Şanlıurfa’nın kırsal mahallelerinde içme suyu sıkıntıları hâlen devam etmektedir. Yer altından temin edilen içme suları, sulama suyu kanallarının yetersiz olmasından dolayı mahallelerde su yükselmesine neden olmakta ve insanlarımızın sağlığını tehdit etmektedir. İçme suyu olmayan mahallelerin problemlerinin çözülmesi ve kırsal mahallelerdeki altyapı sorunlarının bitirilmesi gereklidir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Fendoğlu…

10.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu’nun, Malatya ilinde kırsal kesimlerde yaşanan elektrik, telefon ve GSM şebeke problemlerinden kaynaklanan sorunların giderilmesinin önem arz ettiğine ilişkin açıklaması

MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Malatya ilimiz Yazıhan ilçemizin Tahtalı, Sonevler mezrası ve Mısırdere Tomalar mezrasında elektrik ve telefon şebeke problemleri; yine, Kale ilçemizin Tepebaşı Mahallesinde elektrik kesintileri, Çanakçı Mahallesinde telefon şebeke problemleri bulunmaktadır.

Yine, güzel ilçemiz Darende’nin Yeniköy ve Başdirek köylerinde telefon, telekom, şebeke problemleri mevcuttur. Yeşilyurt ilçemizin Kadiruşağı köyü Koyungözü Mahallesinde Türk Telekom ve mobil şebeke problemleri vardır. Bu ilçelerimizdeki köylerimiz uzun süredir elektrik kesintileri, telekom ve GSM şebeke problemleri yaşamaktadır. Bu köylerde yaşayan vatandaşlarımız elektrik, iletişim ve özellikle öğrencilerimiz on-line ortamda ders takibi yapamadıkları için mağduriyet yaşadıklarını iletmektedir; köylerimizdeki elektrik ve telekom şebeke probleminin giderilmesini önemle arz etmektedir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Gündoğdu…

11.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu’nun, Kırklareli ili Vize, Pınarhisar, Lüleburgaz, Babaeski, Pehlivanköy, Kofçaz ve Demirköy ilçelerinin kurtuluş bayramlarını yürekten kutladığına ilişkin açıklaması

VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Tarihin hiçbir döneminde işgale ve esarete boyun eğmeyen ulusumuz bağımsızlık ve özgürlük yolunda her zaman kahramanlık destanları yazmıştır. Bu duygularla Kırklareli’mizin şirin ilçesi Vize’den başlayıp Pınarhisar, Lüleburgaz, Babaeski ve Pehlivanköy’de kutladığımız, bugün de Kırklareli’mizde Kofçaz’da ve Demirköy’de kutladığımız kurtuluş bayramlarımızı yürekten kutluyor, tüm Mustafa Kemal Atatürk sevdalısı Kırklarelili hemşehrilerime saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ünlü…

12.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü’nün, deprem riski taşıyan Osmaniye ve diğer illerdeki yerleşim yerlerinin zemin etütlerinin yapılıp yapılmadığını, kamu binalarında depreme karşı dayanıklılık testi yapılıp yapılmadığını, deprem bölgesi olan Osmaniye ilinde yurttaşların deprem konusunda bilinçlendirilmesi amacıyla bir çalışma yapılıp yapılmadığını sorduğuna ilişkin açıklaması

BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Doğu Anadolu fay hattı üzerinde bulunan Osmaniye ili birinci dereceden deprem bölgesinde yer almaktadır. Son depremlerdeki can ve mal kayıplarının tümünün inşaat ve tasarım hatalarının sonucu meydana geldiği de bir gerçektir.

Daha önce yazılı olarak sorduğum ve cevap alamadığım sorularımı buradan tekrardan sormak istiyorum: Deprem riski taşıyan Osmaniye ve diğer illerde bulunan yerleşim yerlerinin zemin etütleri yapılmış mıdır? Kamu kurumu olarak kullanılan özellikle hastane, kreş ve okul gibi yapılara depreme karşı dayanıklılık testi yapılmış mıdır? Bir deprem bölgesi olan Osmaniye’de yaşayan yurttaşlarımızı deprem konusunda bilinçlendirmek amacıyla bir çalışma yapılmış mıdır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Kaşlı…

13.- Aksaray Milletvekili Ramazan Kaşlı’nın, Ankara’da bulunan askerî birliklerden birinin ya da yeni bir birliğin Aksaray ili Eskil ilçesinde konuşlandırılmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması

RAMAZAN KAŞLI (Aksaray) – Teşekkürler Sayın Başkan.

İkinci büyük ilçemiz olan Eskil Aksaray merkezine 60 kilometre uzaklıkta olup Tuz Gölü’ne kıyı sahası bulunmaktadır. Özellikle millî silahlarımızın denemeleri ve atış tatbikatları Tuz Gölü havzasında yapılmaktadır. Ankara’ya bir buçuk saat mesafede bulunan Aksaray, konumu itibarıyla kuzeyi güneye, doğuyu batıya bağlayan yolların kesişiminde yer almakta ve coğrafyanın askerî eğitimlere uygun olduğu aşikâr olarak görülmektedir. Diğer taraftan 15 Temmuz hain kalkışma esnasında Ankara şehir merkezinde bulunan askerî birliklerin konumlarının bir tehdit unsuru olduğu açıkça görülmüştür. Bu sebepten dolayı Ankara’da bulunan birliklerden birinin ya da yeni bir askerî birliğin Eskil bölgesine konuşlandırılmasını talep ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Tutdere…

14.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, yaşanan pandemi sürecinin bilim ve bilginin önemini bir kez daha ortaya koyduğuna, atama bekleyen tüm fizik öğretmenlerinin atamalarının yapılması için Millî Eğitim Bakanlığına çağrıda bulunduğuna ilişkin açıklaması

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – Değerli milletvekilleri, tüm dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan ve âdeta hayatı durma noktasına getiren pandemi süreci bilimin ve bilginin önemini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Ülkemizin bilgi çağının gerisinde kalmaması, çağı yakalayabilmesi için eğitim kurumlarımızda bilgiyi esas alan derslerin verilmesi zorunluluk arz etmektedir.

Öğretmenlerimizin bilgi çağının gereğini yerine getirmeleri için, eğitim kurumlarında bilime esas teşkil eden derslerin verilmesi zorunluluktur. Fizik dersleriyle birlikte kimya ve biyoloji gibi birtakım bilimi esas alan derslerin ders saatlerinin artırılması gerekmektedir. Buradan iktidara ve Millî Eğitim Bakanlığına çağrıda bulunuyorum. Atama bekleyen tüm fizik öğretmenlerinin atamalarını yapın, gençlerimizin bilgi çağını yakalamaları için önündeki bütün engelleri kaldırın diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Aydın…

15.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın, Sağlık Bakanlığının “maske, mesafe, hijyen” diyerek yaşanan pandemi sürecindeki sorunların çözülemeyeceğini anlaması ve bir an önce atanamayan sağlık çalışanlarını ataması gerektiğine ilişkin açıklaması

ERKAN AYDIN (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Dün İstanbul Tabip Odası coronavirüs salgını nedeniyle acil kapanma talep etti, aksi hâlde hastanelerin yetersiz kalacağı ve ölümlerin artacağını vurguladı. Bursa’da da durum aynı maalesef, nisan, mart aylarında 400 civarında olan vaka sayısı bu aylarda 3-4 binleri bulmuş durumda ve böyle giderse yoğun bakım yatağı ve aynı zamanda da normal yatak bulunamayacağını sağlık çalışanlarından bizzat bilgi olarak ediniyoruz. En kötü döneme girmiş durumdayız ancak durum bu kadar vahimken hastane personelleriyle ilgili, sağlık çalışanlarıyla ilgili maalesef atamalar yapılmıyor. Hemşirelerden ebelere, acil tıp teknisyenlerinden paramediklere, fizyoterapistlerden perfüzyoniste kadar birçok kesim atama bekliyor. Sağlık Bakanlığı sadece “maske, mesafe, hijyen” diyerek bu işin çözülemeyeceğini anlamalı ve bir an önce atanamayan sağlık çalışanlarını göreve atamalı diyorum.

BAŞKAN – Sayın Tanal…

16.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Şanlıurfa 2. İdare Mahkemesinin 9 ceylanın avlanmasına ilişkin ihaleyi iptal ettiğine, devlet eliyle “av turizmi” adı altında hayvanların öldürülmesi uygulamasına son verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sizin vasıtanızla Tarım ve Orman Bakanlığına soruyorum: Şanlıurfa 2. İdare Mahkemesi yapmış olduğumuz başvurumuz üzerine 9 ceylanın avlanmasına ilişkin ihaleyi iptal etmiştir. Mahkeme kararında söz konusu olan av ihalesi için belirlenen paranın ceylanların yaşam hakkına tercih edilemeyeceğine, nesli tükenmekte olan ceylanların korunması gerektiğine ilişkin karar vermiştir. Şanlıurfa 2. İdare Mahkemesinin iptal kararı diğer katliam ihaleleri için de emsal olmalıdır. 3 kuruş için bu ülkenin kurduna, kuşuna, ceylanına kıymayın. Devlet eliyle “av turizm” adı altında hayvanların öldürülmesi uygulamasına son verilsin.

Milletimizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Aygun…

17.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un, 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’yle çiftçilerin Tarım Kredi ve Ziraat Bankasına olan borçlarının yapılandırmasının da yapılmasını dilediğine ilişkin açıklaması

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Torba kanunla 500 milyarlık borcu yapılandırıyoruz ama çiftçimizin borcunu yapılandırmıyoruz. Geçtiğimiz hafta Genel Kurulda bir önergeyle tarımsal amaçlı kooperatifler ve ortaklarına kullandırılan kredileri, Orman Genel Müdürlüğüne ait olan, orman köylülerinin borçlarını, yine Tarım Kredilerin devlete olan borçlarını yapılandırdık ama bu köylü -milletin efendisi köylünün- borçlarını yapılandırmadık. Tarım Kredinin borcunu, devlete olan borcunu yapılandırdık ama ortada olan çiftçisinin borcunu yapılandırmadık, Ziraat Bankasına olan borcunu yapılandırmadık. 2018-2019 yılları arasındaki yüksek faizle çiftçinin borcunu katladık. Geldiğimiz noktada, aldığınız da 2002’de 2,4 milyar olan borç, bugün 170 milyar lira oldu. Gelin, bu ülkenin gerçek efendisi çiftçinin borçlarını yol yakınken yapılandıralım. Bu kanun teklifi içerisinde, torba kanunla çiftçilerin tarım kredi ve Ziraat Bankasına olan borçlarının yapılandırmasını, gelin, hep beraber yapalım diyorum.

Bakınız, şu anda çiftçi 4 gram altın alabiliyor, 2002’de ise 1 ton buğday sattığında 33 gram altın alıyordu.

BAŞKAN – Sayın Aycan…

18.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, Covid-19 salgınından sağlık çalışanlarının da etkilendiğine, yeni sağlık personeli alımı yapılması ve filyasyon ekiplerinin kuvvetlendirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, Covid-19 salgınıyla sağlık personeli özveriyle mücadele etmeye devam etmektedir. Bu arada, sağlık personeli de hastalığa yakalanmaktadır ve çalışamamaktadır. Bu durum, sağlık personeli açığına sebep olmaktadır. Ayrıca, artan yoğunlukta sağlık personeline ihtiyaç artmaktadır. Bu nedenle, yeni sağlık personeli alımı yapılmalıdır. Ayrıca, filyasyon ekiplerini araç ve idari personelle desteklemek, ekipleri kuvvetlendirmek gerekiyor.

Sağlık personelini her konuda desteklemek gerekir. Çalışan tüm sağlık personeli kadro ayrımı gözetmeden aynı işi yapmaktadır. Bu nedenle, aile sağlığı merkezlerinde çalışan “kamu dışı çalışan” olarak tanımlanan sağlık personeli kadroya geçirilmeli, farklılıklar giderilmelidir. Çeşitli adlarla sözleşmeli olarak çalışan sağlık personeli, öğretmenler, diğer kamu çalışanları da kadroya geçirilmeli, personel arasındaki farklılık giderilmelidir.

Saygılarımla…

BAŞKAN – Sayın Şevkin…

19.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Adana ili Karataş ilçesinde yaşanan deniz kazasında hayatını kaybeden balıkçılara Allah’tan rahmet dilediğine, ülkenin her alanda yeniden yapılanmaya ve bunun için de mimar, mühendis ve şehir plancılarına ihtiyaç olduğuna, liyakat esasına dayalı olarak kamuda görevlendirmelerin zamanının geldiğine ilişkin açıklaması

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Adana’mızın Karataş ilçesinde hayatını kaybeden balıkçılara Allah’tan rahmet, kayıp balıkçının da bulunmasını diliyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin tüm kentlerinde ve her alanda yeniden yapılanmaya, düzenlemeye ve çağdaş normlara ulaşmaya büyük ihtiyaç var. Kentleri güvenli hâle getirmek, depremlere ilişkin önlemler almak, kentsel dönüşümü amacına uygun olarak gerçekleştirmek, yer altı zenginliklerini de çevreye zarar vermeden insanlığın kullanımına sunmak, yer altı sularını faydalı hâle getirmek, doğal olayların afete dönüşmesini önlemek, tarım alanlarında, hayvancılıkta, kentleşmede atılım sağlamak için inşaat, jeoloji, jeofizik, çevre, maden, ziraat, makine, elektrik, elektronik, gıda, endüstri, fizik, kimya, harita, orman, su ürünleri mühendisleri, mimar, iç mimar ve şehir plancılara büyük ihtiyaç var.

Ülkemizi çağdaş geleceğe hazırlayacak yüz binlerce mimar, mühendis ve şehir plancısı dinamik şekilde beklemektedir. Pırıl pırıl gençlerimizi liyakat esasına dayalı KPSS puanlarıyla kamuda görevlendirmenin zamanı gelmiş de geçiyor.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Köksal…

20.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Afyonkarahisar ili Sandıklı Devlet Hastanesinde çeşitli branşlarda doktor olmadığı için mağduriyet yaşandığına, et ve süt hayvancılığı yapan üreticilerin mağduriyetlerinin giderilmesi için acilen tedbir alınmasını beklediklerine ilişkin açıklaması

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, seçim bölgem Afyonkarahisar ili Sandıklı ilçesinde bulunan Sandıklı Devlet Hastanesinde cildiye, kadın doğum, enfeksiyon, psikiyatri, kardiyoloji, nöroloji, göğüs hastalıkları gibi branşlarda doktor olmadığı için büyük bir mağduriyet yaşanmaktadır. Hemşehrilerim Sandıklı Devlet Hastanesine niçin bu branşlarda doktor ataması yapılmadığını merak ediyorlar. Sandıklı’ya neden üvey evlat muamelesi çekiliyor?

Öte yandan, et ve süt üreticileri hayli zor günler yaşıyor. Son on beş günde yeme 4 defa zam gelmesine rağmen çiğ süt neredeyse bir yıldır yerinde sayıyor. Üretici, çiğ sütün en azından 3 lira olmasını istiyor; yoksa birçok süt ineği kesilecek. Et üreticileri ise yemin ham maddesine gelen zamlar nedeniyle artık ayakta duramaz hâle geldiler. 41-42 lira olan kesim ücreti 36-37 lira bandına kadar geriledi.

Eğer pandemi döneminde gerekli önlemler alınmazsa et ve süt açısından telafisi mümkün olmayan zararlar oluşacak. Üretici, yemin ham maddesinin ucuz bir şekilde teminini ve uzun vadeli ödeme seçeneklerini istiyor. Özellikle, sucuk ve et üreticileri baharat, bağırsak, ambalaj gibi maddelerin ithal ve döviz endeksli olması yüzünden sürekli yükselen maliyetlere karşı bir an önce, acilen tedbir alınmasını bekliyorlar.

BAŞKAN – Sayın Özen…

21.- İstanbul Milletvekili Zeynel Özen’in, Sivas Koçgiri olayları sırasında idam edilişlerinin 83’üncü yılında Alişer Bey ile eşi Zarife Hanım ve Seyit Rıza’nın anıları önünde saygıyla eğildiğine ilişkin açıklaması

ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) – Teşekkürler Başkan.

Sivas Koçgiri bölgesinde 1918-1921 yılları arasında Topal Osman’ın kanlı organizasyonuyla haritadan onlarca Kızılbaş, Kürt, Alevi köyünün silindiği büyük bir kıyım yaşanmıştır. Koçgiri’de uygulanan şiddetin sonuçları üzerinden Koçgiri’nin tarihsel olarak parçası olduğu Dersim kuşatılmış, birbirini tamamlayan politik yönelimlerle 1938’de Dersim tertelesine evrilen süreç yaşanmıştır. Bu nedenlerledir ki Koçgiri anlaşılmadan cumhuriyet tarihi boyunca Alevilerin maruz kaldığı katliamlar, Maraş, Malatya, Çorum, Sivas, Gazi anlaşılamaz. Koçgiri 21 ve Dersim 38’le yüzleşmeden, kurumsallaşan faşizmle hesaplaşılamaz. Koçgiri direnişinin öncüleri Alişer Bey ile eşi Zarife Hanım’ın ve idam edilişinin 83’üncü yılında Seyit Rıza’nın anıları önünde saygıyla eğiliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kılavuz…

22.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Mersin ilinde yaşanan trafik sorununun giderilmesi için Mersin-Silifke D400 Karayolu sahil şeridine alternatif bir yol açılması, raylı sistem yapılması ile liman giriş ve çıkışlarının direkt otobana verilmesi gerektiğine, Adana ili Karataş ilçesi açıklarında yaşanan deniz kazasında hayatını kaybeden balıkçılara Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Mersin’imizin en önemli problemlerinin başında şehir içi trafik sorunları gelmektedir. Mersin kent merkezinin cazibe merkezi hâline getirilmesi ve yaşanılabilir bir şehir oluşturulması adına trafik sorunları giderilmelidir. Trafik karışıklığı ve sıkışıklığı şehrimiz adına kangrene dönüşmüştür; esnaflarımız, meydana gelen bu sorundan ötürü problem yaşamaktadır. Mersin-Silifke D400 Kara Yolu sahil şeridinin rahatlatılması adına alternatif bir yol açılması, Mersin trafiğini rahatlatacak raylı sistemin uygun bir güzergâhla yapılması ve liman giriş ve çıkışlarının direkt otobana verilmesi, yapılması gerekenler arasındadır.

Adana’nın Karataş ilçesi açıklarında Yunan bayraklı tankerin balıkçı teknesine çarpması sonucu hayatını kaybeden Mersinli hemşehrilerime Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerinin ve Mersin’imizin başı sağ olsun.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Keven…

23.- Yozgat Milletvekili Ali Keven’in, Toprak Mahsulleri Ofisi Yozgat Yerköy Şube Müdürlüğüne bağlı Osmanpaşa, Sarıkent, Doğankent, Saray ve Sekili ofislerinin taşınmazlarının satışı için ihale ilanı yayımlandığına, Toprak Mahsulleri Ofisinden sonra sıranın nereye geleceğini sorduğuna ilişkin açıklaması

ALİ KEVEN (Yozgat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü, hepimizin bildiği gibi, artık sadece buğday ithal eden ve kendi siloları boş dururken özel şirketlerin lisanslı depolarına hububat alımı yaptıran bir kuruma dönüştürüldü. Adım adım tasfiye edilen Toprak Mahsulleri Ofisi şimdi de elindeki taşınmaz tesisleri satışa çıkarıyor. Yozgat Yerköy Şube Müdürlüğüne bağlı Osmanpaşa, Sarıkent, Doğankent, Saray ve Sekili ofislerinin taşınmazlarının satışı için ihale ilanı yayımlandı. Toplamda 27 bin ton kapasiteli çelik siloları içinde bulunduran bu tesisler ne yazık ki 13 Kasımda yapılacak ihaleyle satılacaktır. Çiftçinin kara gün dostu olan bu kurumu mahvettiniz. Mirasyedi, hayırsız evlat gibi, cumhuriyetin kurduğu bütün fabrikaları, bütün kurumları sattınız. Toprak Mahsulleri Ofisinden sonra sıra nereye gelecek?

BAŞKAN – Sayın Taşkın…

24.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Coronavirüs salgını koşullarına rağmen ekim ayında ihracatın yüzde 5,6 artmasının ülke ekonomisinin ne kadar sağlam olduğunun göstergesi olduğuna ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Geçen hafta açıklanan ekim ayı ihracat rakamlarına göre Türkiye olarak ihracattaki kapasitemizi koruyor, yeni ve tarihî rekorlarla, hedeflerimiz doğrultusunda güçlü adımlarla ilerliyoruz. Buna göre, ekim ayında ihracat yüzde 5,6 artışla 17 milyar 333 milyon dolar olarak gerçekleşerek hem bu yılın en yüksek aylık ihracat rakamı hem de cumhuriyet tarihi aylık ihracat rekoru olarak tarihe geçti. Coronavirüs salgını koşullarına rağmen bu rekor ihracat, Türkiye ekonomisinin temellerinin ne kadar sağlam olduğunun göstergesidir.

Bu veriler, Türkiye'nin pandemiyi mümkün olan en az hasarla atlatacak ve pandemi sonrasında en hızlı toparlanacak ülkeler arasında olacağının ayrı bir teyididir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Açanal…

25.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem Gülender Açanal’ın, Dağlık Karabağ’da Şuşa şehrinin ele geçirilmesi dolayısıyla Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev’i canıgönülden tebrik ettiklerine ve “Yaşasın Azerbaycan.” dediklerine ilişkin açıklaması

ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Şanlıurfa) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Yirmi sekiz yıl önce işgal edilen Azeri mülkü Dağlık Karabağ’ı işgalden kurtarmak için yaşanan günde, merhum Haydar Aliyev’in sarf ettiği ve sonraki onlarca zaman için çok kıymetli olan “iki devlet tek millet” düsturunu benimsedik. Bu düstur, şimdi, yalnızca Hocalı şehitlerini değil, Sarıkamış’ın kar kuzularını da Çanakkale’nin kınalı kuzularını da mezarlarında daha bir huzura kavuşturmuştur. Azerbaycan’ımızın irfan şehri Şuşa şehrini esaretten azat eden nefer, zabit ve serdarlarıyla Azeri Mehmetçik’imizi ve ilk günden beri dünyadan gelen baskılara karşı yerinde dirayetle duran Karabağ fatihi İlham Aliyev cenaplarını canıgönülden tebrik ederiz. “Aşk olsun Azerbaycan!” diyoruz, “Yaşasın Azerbaycan!” diyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.

İlk söz talebi, İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlu.

Buyurun Sayın Dervişoğlu.

26.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, TÜİK verilerine göre ülkede işsiz sayısı 456 bin kişi azalırken çalışan sayısının 975 bin kişi azaldığına, bu garip rakamları ülkenin kaderini bir kişinin kontrolüne veren Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yarattığına, İYİ PARTİ olarak iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemi önermeye devam edeceklerine, milletin gerçekleriyle iktidarın ekonomik verilerinin örtüşmediğine ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Yakın takvim içerisinde açıklanan TÜİK işsizlik verilerine göre, işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 456 bin kişi düşmüş, işsizlik oranı 0,8 puanlık azalışla yüzde 13,2 seviyesinde gerçekleşmiştir. İstihdam edilenlerin sayısı ise bir önceki yılın aynı dönemine göre 975 bin kişi azalmış, istihdam oranı da 2,4 puanlık bir azalış göstermiştir. TÜİK’e göre, Türkiye’de işsiz sayısı 456 bin kişi azalırken aynı dönemde istihdam sayısı yani çalışan sayısı da 975 bin kişi azalmıştır. “Bir yandan çalışan sayısı azalırken diğer yandan nasıl oluyor da işsizlik sayısı düşebiliyor?” sorusu hepimizin zihnini tırmalıyor. Bu garip rakamlar, basit bir matematik hatası ya da gözden kaçmış basit bir siyasi propaganda değildir; aklı, bilimi ve sağduyuyu öteleyen, ülkenin kaderini bir kişinin kontrolüne veren Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yarattığı basit bir sonuçtur. Şeffaflık, adalet, demokrasi ve zenginlik maalesef bu ucube sistemle yaşama geçirilemeyecektir. Bunlar ancak kuvvetler ayrılığına dayalı güçlü ve bağımsız kurumlarla mümkündür. Bu sebeple, her zaman olduğu gibi, İYİ PARTİ olarak iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemi önermeye devam edeceğiz.

Kamu ve özel sektör emekçilerimiz hak ettikleri bir yaşama ulaşamamaktadır. Türk emekçileri gelişmiş ülkelerdeki çalışanların şartlarına sahip değildir. Çalışanlarımızın sağlığını tehlikeye atan iş kazalarının önemli bir bölümü fazla çalışma sürelerinden kaynaklanmaktadır. Çalışma sürelerinin kısılması, gerekli iş sağlığı düzenlemelerinin yapılması çalışanın sağlığını koruyacağı gibi işveren ve devlet üzerindeki yükleri de kaldıracaktır. Devletin işverenden aldığı vergileri azaltıp çalışanlarımız için gelir kaybı yaratmadan çalışma süreleri kısaltılmadır.

Türk milletinin gerçekleri ile iktidarın ekonomik verileri örtüşmemektedir. İstanbul İstatistik Ofisi verilerine göre geçtiğimiz ay İstanbulluların yüzde 40’ı borç almış, yüzde 20’si ise kredi kartının asgari borcunu bile ödeyememiştir. Esnaf siftahsız dükkânını kapatıyor, emekli geçinemiyor, genç işsizlik rekor kırıyor, işçi, memur ay sonunu getiremiyor. Türk lirası 2020 yılının başından bu yana yüzde 30’un üzerinde değer kaybetmiştir. TÜRK-İŞ’in ekim ayı için açıkladığı, 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı -yani açlık sınırı- geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20 artarak 2.482 lira olmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Açalım lütfen.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bu ülkede 8 milyon kişinin asgari ücretle yani 2.324 lirayla geçindiği unutulmamalıdır. 10 milyon emekli ise asgari ücret seviyesinde ya da altında maaş alıyor. 20 milyona yakın vatandaşımız açlık sınırının altında yaşamlarını sürdürmeye gayret sarf ediyor. Üstelik döviz kuru artıkça fakirleşmemiz de artarak devam ediyor. Hâl böyleyken Hükûmetin “Ekonomi uçuyor, kaçıyor.” gibi söylemlerini milletimizin vicdanına bırakıyorum. Milletimizin gönlünde ve cebinde bu söylemin karşılık bulmadığını ifade ediyor, Sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sağ olun.

İkinci söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Muhammed Levent Bülbül.

Buyurun Sayın Bülbül.

27.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, bütün vatandaşları 11 Kasım Millî Ağaçlandırma Günü’ne destek olmaya davet ettiğine, Adana ili Karataş ilçesi açıklarında yaşanan deniz kazasında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine, olayda hukuki açıdan gereken araştırmanın yapılmasını talep ettiklerine, Coronavirüs’ü engellemekte yüzde 90 başarılı olan aşıyı bulan şirketlerden birisinin kurucularının 2 Türk bilim insanı olmasının memnuniyetlerini artırdığına ilişkin açıklaması

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin orman sahasını ve ağaç servetini çoğaltmak, erozyon kontrolünü teşvik ederek toprak, su ve bitki arasında bozulan dengeyi yeniden oluşturmak, biyolojik çeşitliliği geliştirmek, çevre değerlerini korumak, ağaç ve orman sevgisini yaygınlaştırmak, toplumun çevreye olan duyarlılığına katkı sağlamak maksadıyla 2019/24 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’yle 11 Kasım Millî Ağaçlandırma Günü ilan edilmiştir. Son zamanlarda ormanlarımıza yapılan kundaklamalar ve çıkan yangınlar göz önüne alındığı zaman, ülkemiz için son derece önemli olan ormanlarımızın korunması ve yeniden ağaçlandırılmasının millî bir görev olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle bütün vatandaşlarımızı 11 Kasım Millî Ağaçlandırma Günü’ne destek olmaya ve ağaçlandırma faaliyetlerine katılmaya davet ediyorum.

Sayın Başkan, Adana’nın Karataş ilçesi açıklarında, saat 05.50’de, denize açılan Türk bayraklı balıkçı teknesi ile Yunanistan bayraklı bir tanker çarpışmıştır. Balıkçı teknesinin alabora olması üzerine bölgeye üç sağlık güvenlik botu ve bir Sahil Güvenlik dalış timi sevk edilmiştir. Teknede bulunan ve kayıp olduğu değerlendirilen 5 kişinin bulunması amacıyla arama kurtarma çalışması başlatılmıştır. Çalışmalar kapsamında 4 denizcinin cansız bedenine ulaşılmıştır, 1 denizcimizi kurtarmak için ise arama çalışmaları hâlen devam etmektedir. Buradan, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, aranmakta olan vatandaşımızın da tez zamanda bulunmasını diliyoruz. Bu meselenin detaylı bir şekilde değerlendirilmesini ve hukuki açıdan gereken bütün muamelenin yapılmasını buradan yine talep ediyoruz.

Sayın Başkan, dünyayı etkisi altına alarak hem sosyal hem ekonomik hem de en önemlisi insan sağlığı açısından oldukça tehlikeli olan Covid-19 hastalığı küresel olarak insanları tehdit etmeye devam etmektedir. Yapılan aşı ve ilaç çalışmaları insanlar üzerinde denenmeye başlanmış ve iyi haber Almanya’dan gelmiştir. 43 bini aşkın insan üzerinde denenen ve Alman BioNTech ve ABD Pfizer ilaç firmalarının bulduğu aşı hastalığı engellemekte yüzde 90 oranında başarılı olmuştur. Bu gelişme oldukça memnuniyet vericidir. Memnuniyetimizi daha da artıran bir diğer husus ise aşıyı geliştiren 2 şirketten birinin, Almanya merkezli BioNTech şirketinin kurucularının 2 değerli Türk bilim insanı olan Profesör Doktor Uğur Şahin ve Profesör Doktor Özlem Türeci çifti olmasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Açalım lütfen.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Bizleri oldukça gururlandıran bu gelişme, inşallah, dünyayı etkisi altına almış olan bu küresel salgına da şifa olur diye umut ediyoruz. Bu bulunan aşıların tabii ki sadece bulunması değil, dünyada bu hastalıktan zarar gören bütün kesimlere, hiçbir ayrım yapılmaksızın sosyal katmanlara ulaşabilmesidir. İnşallah, bu aşı gelişmesi dünyada meydana gelen bu salgının ortadan kalkmasında büyük rol oynayacaktır diye ümit ediyor, tekrar 2 değerli Türk bilim insanını kutluyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili, İstanbul Milletvekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç…

Buyurun Sayın Oluç.

28.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, TÜİK’in rakamlarının hormonlu rakamlar olduğunu herkesin bildiğine, DİSK-AR’ın rakamlarına göre, iş başında olanların sayısının son bir yılda 1 milyon 471 bin kişi azaldığına “Artık iş bulamayacağım.” diyenlerin 1 milyon 331 bine yükseldiğine, Diyarbakır Valisinin işsizlikle ilgili sözlerine, on iki aylık cari işlemler açığının 27 milyar 539 milyon dolar olmasının nedeninin Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ülkeyi ekonomik olarak fiyaskoya sürüklemiş olması ve liyakatsiz ekonomi yönetimi olduğuna, 10 Kasım itibarıyla 63’ü hekim 145 sağlık çalışanının Covid-19 nedeniyle hayatını kaybettiğine, Covid-19’un sağlık alanında meslek hastalığı sayılmamasının ciddi bir sorun olduğuna bir kez daha işaret etmek istediklerine, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın Kaz Dağları ve İda Dağları’ndaki yüz binlerce ağacın kesilmesini engelleyebilmiş olmasını istediklerine ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, evet, TÜİK dar işsizlik oranını açıkladı. Fakat TÜİK her işsizlik oranını açıkladığı zaman Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Bölümü de kendi raporunu yayınlıyor, yine bir rapor yayınladılar. TÜİK’in rakamlarının hormonlu rakamlar olduğunu ve çarpıtma olduğunu biz hepimiz biliyoruz elbette.

Şimdi, ben DİSK-AR’ın raporundan bazı bölümleri aktarmak istiyorum çünkü bu işsizlik meselesi gerçekten son derece yakıcı bir sorun. TÜİK, sadece araştırmanın yapıldığı referans haftasından geriye doğru dört hafta içinde iş arayanları işsiz sayıyor. Covid-19 döneminde işten çıkarma yerine yaygın olarak kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneği uygulanması nedeniyle milyonlarca işçi çalışmadığı hâlde istihdamda gözükmüyorlar. İŞKUR’a göre bugüne kadar yaklaşık 3,5 milyon işçi kısa çalışma ödeneği ve 2 milyon işçi ücretsiz izin ödeneği aldı, TÜİK bu işçileri de istihdamda kabul ediyor. Hâlbuki gerçeğin böyle olmadığını biliyoruz.

DİSK-AR “Covid-19 etkisiyle revize edilmiş geniş tanımlı işsiz sayısı ve iş kaybı Ağustos 2020’de 10,5 milyon olarak gerçekleşti.” diyor, “Revize edilmiş geniş tanımlı işsizlik ve iş kaybı yüzde 29,3.” diyor; TÜİK’in verileriyle hiç alakası olmayan bir durumdayız. “Covid-19 Ağustos 2020’de en az 2 milyon 159 bin yeni eş değer istihdam kaybına yol açtı.” diyor DİSK-AR yine. “İstihdam bir yılda 975 bin kişi azaldı, istihdam oranı yüzde 43,9’a geriledi.” diyor DİSK-AR’ın araştırması. İşbaşında olanların sayısı son bir yılda 1 milyon 471 bin kişi azalmış, ümitsiz işsizlerin yani “Artık iş bulamayacağım.” diyenlerin oranı da bir yılda 613 binden 1 milyon 331 bine yükselmiş vaziyette.

Şimdi, bütün bu gerçekler böyleyken, tabii yani sadece TÜİK ve iktidar bu işsizlikle ilgili rakamlarla oynamıyor. Diyarbakır Valisi var, kayyum olarak atanmış olan. Diyarbakır halkının iradesini gasbetmiş olan Diyarbakır kayyumu ve Valisi, geniş tanımlı işsizlik milyonları bulmuş olmasına rağmen, dün “Aslında işsizlik değil iş beğenmezlik var memlekette.” demiş. Yani, Diyarbakır’dan bakınca böyle görmüş durumu. Şimdi, Diyarbakır’ın sayılarına, TÜİK’in verdiği sayılara -hormonlu sayılar yine bunların hepsi- baktığımız zaman Diyarbakır’da iş gücüne katılım oranı yüzde 37,2.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Diyarbakır’da işsizlik oranı yine TÜİK’in hormonlu verisine göre yüzde 18,7, istihdam oranı -bu da TÜİK’in hormonlu verisi- yüzde 30,2. Bölgesel olarak baktığımızda -yine TÜİK’in hormonlu verilerine göre- yüzde 20’nin üstünde işsizlik var. Bütün bunlara rağmen -ki gerçek rakamlar açıklanmıyor- biz iktidara ve TÜİK’e de bu yönde çağrı yapıyoruz, hem Diyarbakır açısından hem bölge açısından gerçek rakamların açıklanması çağrısını yapıyoruz. TÜİK’in bu verilerinden bile aslında bu Valinin, kayyum olarak atanmış olan kibirli Valinin, kentte yaşayan halkın iradesini gasbetmiş olan bu kibirli kayyumun halkı nasıl rencide ettiğini görüyoruz. Yani, “Mesele işsizlik değil de iş beğenmemezlik”miş. Öyle değil kayyum efendi! Mesele işsizlik ve siz bu işsizliği böyle gizleyemezsiniz, insanları rencide etme hakkınız yoktur. Çok açık olarak bunu söyleyelim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayalım lütfen.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Toparlıyorum efendim.

İkinci olarak değinmek istediğim bir konu daha var. Eylül 2020 dönemine ilişkin ödemeler dengesi verileri açıklandı ve buna göre, geçen yılın eylül ayında 2 milyar 828 milyon dolar fazla veren cari işlemler hesabında bu yılın aynı ayında 2 milyar 364 milyon dolar açık gerçekleşti. On iki aylık cari işlemler açığı 27 milyar 539 milyon dolar oldu. Durum bu. Yeni açıklandı bu veriler. Nedir bunun nedeni? Yanlış ekonomi politikaları, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin iki yıldır ülkeyi ekonomik olarak fiyaskodan fiyaskoya sürüklemiş olması, liyakatsiz ekonomi yönetimi. Bütün nedenler bunlardır esas itibarıyla, baktığımızda. Ve Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı kuru yönetemediği için ülke içi kaynakları ve alın teri sömürüsünü dış dünyanın kârlı ticaretine dönüştürmüş vaziyette. Şimdi, Türkiye’nin kaynakları ve alın teri dış dünyaya transfer ediliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Tamamlıyorum efendim.

Bu yanlış politikalar nedeniyle Türkiye’nin kaynakları ve alın teri dış dünyaya transfer ediliyor, halk yoksullaşıyor, emek ucuzlaşıyor ve kaynaklar tüketiliyor. Şimdi, bu duruma baktığımızda, hâlâ ama hâlâ bugün “Faiz sebep, enflasyon netice.” cümlesini sarf etmek ve bu cümlenin arkasına bir ekonomi politikasını yığmış olmak gerçekten bu iktidarın affedilmez hatasıdır. Sadece ekonomi bilimine dünya açısından baktığımızda çok tuhaf bir şekilde katkı yapılmamış oluyor, aynı zamanda ülkenin kaynakları da emekçileri de son derece zor duruma düşürülmüş oluyor.

Söylemek istediğim son bir konu var: Biliyorsunuz, 10 Kasım itibarıyla 63 hekim ve toplam 145 sağlık çalışanı Covid nedeniyle hayatını kaybetmiş vaziyette; bunların her biri can ve Covid-19 hâlâ meslek hastalığı sayılmıyor. Türk Tabipler Birliğinin bir çağrısı var: “Bugünden başlamak üzere 11-15 Kasım tarihleri arasında her akşam saat 21.00’de bir dakika boyunca ışıklarımız açıp kapatmak istiyoruz.” diyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Son cümlenizi alayım Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bunun çağrısını bizler de yapıyoruz. “Sağlık çalışanları tükendikçe karanlık çöküyor.” diyorlar. Hâlâ Covid-19’un sağlık alanında meslek hastalığı sayılmaması son derece ciddi bir sorun, bu konuya da bir kez daha işaret etmek istiyoruz.

Efendim, son bir cümlem var, onu da söylemek istiyorum. Bugün Sayın Bülent Turan burada yoktu, ağaç dikmiş ve ağaç dikerken de “Geleceğimize bırakabileceğimiz en büyük miras daha yeşil bir doğa.” demiş. Bu yaptığı işi hakikaten çok sevinerek izledik fakat isterdik ki Çanakkale Milletvekili Sayın Bülent Turan, şu Kaz Dağları ve İda Dağları’ndaki bu çoraklaşmayı, yüz binlerce ağaç kesilmesini de engellemiş olsaydı. Sadece Meclis bahçesine ağaç dikmekle yetinmeseydi.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Bülent Kuşoğlu…

Buyurun Sayın Kuşoğlu.

29.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, pek kısa söz taleplerinin geçmişten kalan güzel bir gelenek olduğuna, gündeme getirilen sorunların o sırada Genel Kurulda bulunan bakanlar tarafından not alınarak çözümleriyle ilgili gerekenlerin yapıldığına, yeni sistem içerisinde bunun bir anlamı olduğunu düşünmediğine, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Lütfi Elvan’ın Hazine ve Maliye Bakanı olmasından sonra bazı milletvekillerinin Bingöl Milletvekili Cevdet Yılmaz’ı Komisyon Başkanı olmadan önce sosyal medyada kutlamasıyla Meclis iradesiyle ilgili yanlışlık yapıldığına, iktidar tarafından 11 Kasımın Millî Ağaçlandırma Günü olarak ilan edildiğine, geçen yıl ekildiği söylenen 5 milyar ağaç fidanının ne kadarının tuttuğunu öğrenmek istediklerine, Covid-19 aşısıyla ilgili çalışmalarından dolayı Profesör Doktor Uğur Şahin’i gururla izlediklerine ve desteklediklerine, istihdam konusuyla ilgili olarak devletin güven verici rakamlarının olmamasının toplumu sıkıntıya soktuğuna ilişkin açıklaması

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Grup Başkan Vekilim Sayın Engin Özkoç bir mazereti olduğundan biraz gecikecek, ben de kıdemli bir milletvekili olarak müsaadenizle grubum adına konuşacağım. Bu, aslında geçmişten kalan çok güzel bir gelenek, bundan önceki dönemden kalan çok güzel bir gelenek. Grup Başkan Vekilleri her oturum öncesi gündemde olan konuları, sorunları, sıkıntıları anlatırlar. Burada da en az 2 bakan nöbetçi olduğu için ya da kanunlarla ilgili olarak gelen bakanlar konuları dinlerler, not alırlar ve ilgililerine iletirlerdi, sorunların çözümüyle ilgili olarak da gereken yapılmış olurdu. Bu bir dakikalık sorular da yine yürütme erkine yönelikti, sayın bakanlara yönelikti. Gerçekten güzel bir gelenekti ama bir sonucu vardı. Şimdi, yeni sistem içerisinde bunun pek bir anlamı olduğunu düşünmüyorum maalesef, bu konuda üzüntümü bildireyim.

Bir de Sayın Başkanım, sizin delaletinizle iletmek istiyorum, dün şöyle bir olay oldu Plan ve Bütçe Komisyonunda: Biliyorsunuz Komisyon Başkanımız değişti, Hazine ve Maliye Bakanı oldu Sayın Lütfi Elvan. Dün akşam Plan ve Bütçe Komisyonu olarak toplandık -on bir buçuk gibiydi hatırladığım kadarıyla- yerine Sayın Cevdet Yılmaz’ı seçtik. Ancak daha Plan ve Bütçe Komisyonunda konu bilinmeden Sayın Cevdet Yılmaz’ı sosyal medyada kutlayan milletvekillerimiz aslında bir taraftan da Meclis iradesiyle ilgili yanlışlıklar yapmışlardır; üzüntümü bildirmek istiyorum.

Bugün 11 Kasım Millî Ağaçlandırma Günü ilan edildi iktidar tarafından. Ağaçlandırmayla ilgili tüm faaliyetleri tabii ki destekleriz, arkasındayız. Ancak geçen yıl galiba 5 milyar kadar bir ağaç dikiminden bahsediliyor. Bunun ne kadarının tuttuğunu da öğrenmek isteriz, memnun oluruz.

Biraz önce diğer Grup Başkan Vekillerinin de belirttiği gibi yurt dışında aşıyla ilgili, Covid’le ilgili güzel çalışmaları olan iş adamı, Profesör Doktor Uğur Şahin’i biz de gururla izliyoruz, mutluluk duyuyoruz çalışmalarından. Dünyayla ilgili, pandemiyle ilgili, Türkiye’yle ilgili güzel işler yapıyor, kendisini destekliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür ederim.

İstihdam konusuyla ilgili olarak da biliyorsunuz bir kanun görüşmesi gündemimizde de var. Çok önemli, şu anda Türkiye’nin en önemli sorunu bu. Bu konuyla ilgili olarak da tüm kesimlerin katıldığı, devletin de işçi-işveren kesimleri arasında hakem rolü oynadığı geniş katılımlı bir toplantı yapılması, istişare yapılması, tüm meslek kuruluşlarının katılması, ondan sonra bu alanla ilgili düzenleme yapılması lazım ama rakamların da güven verici olması lazım konuyla ilgili olarak. Bu kadar önemli bir konuyla ilgili olarak, toplumun bu kadar önem verdiği, toplumu değiştirebilecek kadar önemli bir konuyla ilgili olarak, Covidde olduğu gibi, pandemide olduğu gibi devletin güven verici rakamlarının olmaması maalesef toplumu sıkıntıya sokmaktadır, çözümü zorlaştırmaktadır. Özellikle de bunu belirteyim.

Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – AK PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Mehmet Muş…

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Konuşmayacağım.

BAŞKAN – Peki.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Başkanlıkça, esas komisyon olarak Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna tali komisyon olarak Adalet, Anayasa, İnsan Haklarını İnceleme ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına havale edilen (2/3052) esas numaralı Kanun Teklifi’nin Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan tarafından geri alındığına ilişkin önergesi (4/96)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, esas komisyon olarak Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna, tali komisyon olarak Adalet, Anayasa, İnsan Haklarını İnceleme ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına havale edilen (2/3052) esas numaralı Kanun Teklifi Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan tarafından geri alınmıştır.

Bilgilerinize sunulmuştur.

2.- Başkanlıkça, Bursa Milletvekili Efkan Ala’nın Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin önergesi (4/97)

BAŞKAN - Bursa Milletvekili Sayın Efkan Ala’nın Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin yazısı 11 Kasım 2020 tarihinde Başkanlığımıza ulaşmıştır.

Bilgilerinize sunulmuştur.

Depreme Karşı Alınabilecek Önlemlerin ve Depremlerin Zararlarının En Aza İndirilmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan (10/3200, 3361, 3362, 3364, 3365) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimine dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

B) Tezkereler

1.- Depreme Karşı Alınabilecek Önlemlerin ve Depremlerin Zararlarının En Aza İndirilmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan (10/3200, 3361, 3362, 3364, 3365) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimine dair tezkeresi (3/1393)

10/11/2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Komisyonumuz Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçimi için 10/11/2020 Salı günü saat 15.30'da toplanmış ve kullanılan 18 adet oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak, İç Tüzük'ün 24'üncü maddesi uyarınca Başkan, Başkan Vekili, Sözcü ve Kâtip seçilmişlerdir.

Bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla.

 

                                                                                Yusuf Ziya YILMAZ

                                                                                           Samsun

                                                                         Komisyon Geçici Başkanı

 

Başkan: Recep Uncuoğlu                                      (Sakarya) (12) oy

Başkan Vekili: İlyas Şeker                                    (Kocaeli) (12) oy

Sözcü: Selahattin Minsolmaz                                 (Kırklareli) (12) oy

Kâtip: Lütfi Kaşıkçı                         (Hatay) (13) oy

 

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ PARTİ Grubunun, 14/10/2020 tarihinde İzmir Milletvekili Grup Başkan Vekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından vergi adaletsizliğinin önlenmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/3304) esas numaralı Meclis Araştırma Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

11/11/2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 11/11/2020 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzük’ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

  Dursun Müsavat DERVİŞOĞLU                                                                                               

                                                                                            İzmir

                                                                                 Grup Başkan Vekili

 

Öneri:

İzmir Milletvekili Grup Başkan Vekili D. Müsavat Dervişoğlu tarafından ÖTV başta olmak üzere vatandaşlar arasında adaletsizlik oluşturan dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payının azaltılması, otomotiv sektörü dâhil tüm sektörleri düzenleyici doğru vergi sistemlerinin belirlenmesi amacıyla 14/10/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 11/11/2020 Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – İYİ PARTİ grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ PARTİ Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta…

Buyurun Sayın Usta. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, öncelikle Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Bizim verdiğimiz Meclis araştırması önergesinin konusu: Türkiye’de vergi sisteminin daha adil yapılması, çok kazanandan çok, az kazanandan az bir vergi nasıl alınır, bu konunun Meclis tarafından araştırılmasına yönelik bir önergedir. Biraz daha açacak olursak önergemizi, biliyorsunuz şu anda bizim vergi sistemimizde, gerek bütçede gerekse genel devlette vergilerin -kabaca söyleyecek olursak- 1/3’ü vasıtasız vergilerden, 2/3’ü de vasıtalı vergilerden alınmaktadır. Yani “vasıtasız vergi” dediğimiz, gelir ve kurumlar vergisi diye kazanç üzerinden alınan vergilerin toplam vergi içerisindeki payı 1/3’tür ama fakir zengin ayırt etmeyen vasıtalı vergilerin yani mal ve hizmet üzerinden alınan vergilerin payı da 2/3 oranındadır. Dolayısıyla bu, adaletsiz bir vergidir. Aslında, bu tür bir vergileme dünyada olup biten vergi yapısına da çok aykırıdır. Şöyle izah edebiliriz bunu: Mesela OECD ülkelerine -OECD ülkeleriyle zaman zaman kendimizi mukayese ediyoruz, biz de üyesiyiz- baktığımızda son veri itibarıyla millî gelire oran açısından, gelir ve kazanç üzerinden alınan vergilerin oranı yüzde 11,5, bizdeyse en son elimizdeki görüşmekte olduğumuz 2021 bütçesinde bu oran yüzde 5,4. Yani, OECD’de yüzde 11,5 olan bizde yüzde 5,4 millî gelire oran olarak. Ciddi bir şekilde gelir ve kazanç üzerinden alınan vergilerde uluslararası mukayeseyi yaptığımızda -tabii, OECD’deki rakam OECD ortalaması yani ülke bazında değişiyor- biz en az vergilendiren -kazanç vergisi dediğimiz de işte normal gelir vergisi ve kurumlar vergisi- hatta bu oran bizde aslında daha da az yani bizim “gelir vergisi” dediğimizin de önemli bir kısmı ücretler üzerinden alınan vergilerdir. Yani orayı da ayırt etmiş olsak, gerçekten kurumsallaşmış gerçek kişilerden alınan vergi açısından baktığımızda aslında Türkiye tam bir vergi cenneti. Buna mukabil, mal ve hizmet üzerinden alınan vergilerde hemen hemen OECD ortalamasındayız. OECD ortalaması -yine millî gelire oran olarak söylüyorum- 11,1 iken bizde bu 10,7. Şimdi, bunun gelişimine baktığımızda nasıl yani bizde hep böyle miydi? Böyle değil. Bu, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetleri döneminde çok adaletsiz bir seyir almış. Az önce ifade ettiğim gelir ve kazanç üzerinden alınan vergiler örneğin bizde 2000 yılında yüzde 7; 2001 yılında yüzde 7,4 iken bu yüzde 5,4’e kadar gerilemiş. Yani biraz daha vatandaşın anlayacağı dille zenginden, kurumlardan, çok kazanandan aldığımız vergilerin millî gelir içerisindeki payını 2 puan düşürmüşüz. Buna mukabil bir çamaşır makinesi alıyorsunuz -aylık geliriniz isterseniz 1 milyon olsun isterseniz 5 bin lira olsun- herkes bir çamaşır makinesinde aynı ÖTV’yi veriyor, aynı KDV’yi veriyor veya ekmek veya bir kıyafet aldığınızda. Bu vergide yani bu adaletsiz vergide ise geçmişe nazaran baktığımızda bizim payımızın arttığını, OECD’de ise aynı kaldığını görüyoruz. Dolayısıyla bizim sistemimiz giderek adaletsizleşiyor. Bu konunun hakikaten Meclis tarafından araştırılması lazım. Yani burada ne yapmak gerekiyor? Çünkü bizim ciddi açıklarımız var, bu açığı kapatmamız lazım. Harcamalarımızı kesebiliyor muyuz? Hükûmet diyor ki: ”Kesemiyoruz.” Vergide bakıyorsunuz; fakirden vergi alan, zenginden vergi almayan bir sistemimiz var. Dolayısıyla vergi hakkı madem Meclisinse bu anlamda Meclisin bu konuda… Yani Meclis araştırması komisyonunun kurulması gerçekten çok önemli, bunu sıradan bir önerge olarak lütfen algılamayalım.

Hele hele bugün Sayın Erdoğan’ın grup toplantısında bir kısım ifadeleri oldu. Neler dedi? Mesela, ekonomiye ilişkin değerlendirme yaparken ”Güven kazanmaya daha fazla odaklanacağız.” dedi. “Yapısal reformlar sürecek.” dedi. Buradan kasıt aslında “Yapısal reform yapmadık ama yapacağız.” demek istedi. “Serbest piyasadan taviz verilmeyecek. Öngörülebilirlik artırılacak. TCMB’nin adımlarının yanında olacağız. Türkiye’yi riski az, kazancı makul ülke hâline getireceğiz.” dedi. Hakikaten eğer bu söylediği şeylerde samimiyse Sayın Erdoğan, o zaman bu konunun da işte tam da bugünkü konjonktüre uygun olarak Meclis tarafından mutlak suretle araştırılması lazım. Meclisin bütçe hakkını kullanarak burada bir adım atması lazım. Nasıl adım atacağının da iktidarıyla muhalefetiyle yan yana gelerek -bu konunun- tartışılması gerekiyor. Tabii, Sayın Erdoğan’ın bugünkü konuşmasının inşallah hayata geçirilebilir bir konuşma olmasını arzu ediyoruz ama geç kalınmış ve itiraf mahiyetinde bir konuşmadır; onu da ifade etmem lazım. Yani bugüne kadar öngörülebilirliği bozduk biz, güven kazanmaya odaklanmadık, serbest piyasadan tavizler verildi ama bundan sonra bunlardan tövbe ettik, bunları biz artık değiştireceğiz anlamında sözlerdir. Tabii, piyasa bir kredi daha verdi, onu görmek lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ERHAN USTA (Devamla) – Teşekkür ederim Başkanım.

Piyasanın verdiği bu kredinin boşa çıkmaması için de Türkiye Büyük Millet Meclisi bugün eğer burada bu önergenin araştırılması konusunda olumlu oy kullanırsa Sayın Erdoğan’ın yarattığı ortamla da uygun bir şey olacağını düşünüyorum.

Biz burada İYİ PARTİ Grubu olarak daha önceki konuşmalarımızda da ifade ettik, özellikle faiz ve faiz benzeri kazançlar üzerinden alınan vergiler çok düşük orandadır, çok düşüktür. Bunların üzerine mutlaka odaklanmamız lazım ve bu anlamda, faizin yanı sıra diğerlerinin de -onların teknik boyutlarını konuşabiliriz- sermaye gelirlerinin daha fazla vergilendirilmesi Türkiye açısından uygun olacaktır. Bu adaletsiz vergi sistemini daha fazla sürdürme imkânımız yok. Türkiye her geçen gün biraz daha köşeye sıkışıyor. Daha fazla köşeye sıkışmadan bu konuda karar alınmasının biz doğru ve yerinde olacağını düşünüyoruz. Önergemize sizlerden olumlu bir tavır bekliyoruz.

Ben bu vesileyle Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde söz isteyen, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüz.

Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA NECDET İPEKYÜZ (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında bir ülkede “özgürlük” “demokrasi” “tercihler” gibi kavramlara baktığınızda bir de vergiye bakarsınız. Eğer bir ülkede vergi sağlıklı toplanıyorsa, iyi amaçla kullanılıyorsa siz dersiniz ki “Bu ülke gelişmiş, özgür, demokratik ve eşitlikten yanadır.” ama bununla ilgili bir şüphe varsa, kaygı varsa sorunlar daha da artar ve tercihler, iktidar kimi tercih ederse onun lehinde olur. O nedenle insanlar; iktidarlar, siyasi partiler vergileri düzenlerken tercihlerinin ne olduğuna bakar. Türkiye’de iktidar 10 kez -şu anda görüşülenle beraber- vergi düzenlemesi yaptı; hiçbirinde işçiyle ilgili, memurla ilgili, ücretlilerle ilgili bir şey yoktu.

Arkadaşlar, Türkiye’deki açlık sınırından söz ediyoruz, asgari ücret onun altında ve ciddi bir oranda vergi veriliyor, asgari ücretli sayısı da çok fazla. Peki, bu vergi verenler nasıl veriyorlar? Dolaylı. Markete gidiyorlar, alışveriş yapıyorlar, vergi veriyorlar; birçok ihtiyaçlarını gideriyorlar, vergi veriyorlar.

Şimdi, önergeyi destekliyoruz, önerge çok anlamlı. Özel tüketim vergisi… Özel tüketim vergisi ilk çıktığında sosyal tercih için, refah için düşünülmüştü ve ne denilmişti? “Lüks olandan alacağız.” Gerçekten, lüks olandan alınıyor mu, alınmıyor mu? Bugün buzdolabı sayısının arttığını söyleyip iddia edenler, övünenler; her evde buzdolabı olması lazım mı? Olması lazım. Niye ÖTV alıyorsunuz? Niye çamaşır makinesinden alıyorsunuz?

Pandemi… Her öğrencinin evinde bilgisayar olması lazım. Niçin alıyorsunuz? Niçin öğretmene kolaylık sağlamıyorsunuz? Yok, birilerine tercih için. Ama Kalyon İnşaata 9,5 milyar vergi affı getiriyorsunuz, istisna sağlıyorsunuz. Burada tercihler öne çıkıyor.

Bir diğeri -ya ÖTV’yle ilgili öyle örnekler vereceğim ki- arkadaşlar; elmastan ÖTV alınmıyor, pırlantadan ÖTV alınmıyor, yattan ÖTV alınmıyor, tekneden ÖTV alınmıyor. Ya, siz kimden alacaksınız? Ücretlilerden mi alacaksınız?

Araç… “Yerli araç üretilecek, üretilecek.” Üretmenize gerek yok ki? 150 bin liraya gelen aracı 500 bin liraya satıyorsunuz, üretenden daha fazla kazanıyorsunuz. Bugün, siz, gerçekten tercihinizi sağlıktan, ihtiyaçtan, eşitlikten yana koyuyorsanız düzenleme yapmalısınız.

Bakın, vergi, bir taraftan eşit şekilde insanların hizmetine ulaşacakken bir taraftan da daha sağlıklı olması için harcanır; ekolojiyi, iklimi, yaşamı ve dezavantajlı kesimleri korumaya yönelik olması lazım. Bütün Avrupa ve dünya, dizel araçlardan vazgeçiyor ve diyor ki: “Araçların emisyonuna bakılması lazım.” Çevreye karşı nasıl bir düzenleme yapılacağına bakıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Fakat niçin böyle oluyor, bir izahı yok. Türkiye ne yapıyor? “Gelin Manisa’ya, siz Almanlar orada dizel üretmeyin, burada üretin. Ne yapacağız peki? Size vergi kolaylığı sağlayacağız, istisnalar sağlayacağız?” Ya, onlar insan, biz insan değil miyiz? Bu halk insan değil mi?

Bir diğeri, siz tercihinizi yoksuldan yana yapacaksınız. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alacaksınız ve insanların vergilerini de sağlığı, eğitimi, eşitliği için, daha iyi yaşaması için, barış içinde yaşaması için harcama yapmanız lazım. Bunu yapmadığınız zaman doğru yolda değilsinizdir; tercihleriniz farklı yöndedir, tercihleriniz sermayeden yanadır, barıştan yana değildir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Aydın Milletvekili Sayın Süleyman Bülbül.

Buyurun Sayın Bülbül. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlarım. İYİ PARTİ’nin araştırma önergesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım.

Vergi adaleti, verginin bireyler arasında hakkaniyetli ve eşit bir şekilde dağıtılmasını, tabana yayılmasını amaçlar. Vergilerin toplumun yoksul ve zengin kesimlerine dağılımının adaletli olması, her vatandaşın gelirine göre vergi ödemesi gerekir. Vergi adaleti, bir siyasi tercih sorunudur. Siyasi iktidar tercihini vergi adaleti açısından yoksul kesimin, çalışan kesimin lehine de yapabilir, yandaş kesimin lehine de yapabilir. Burada, günümüzde, AKP iktidarı on sekiz yılda siyasi tercihini nerede yapmış? 1 simitte bile yüzde 8’lik vergi var. İşçinin, emeklinin, memurun maaşı eline geçmeden vergilerden geçiyor.

Arkadaşlar, AKP iktidarında şunu gördük: Vergi muafiyetini gördük. Vergi muafiyeti nedir? Vergi muafiyeti şudur somut olarak: 9 Ekimde yayımlanan Ticaret Bakanlığı tebliğiyle Ülkere, Türk Hava Yollarına, Kalyona, ASELSAN’a, hatta Katar ortaklığı olan Tank Paletin peşkeş çekildiği BMC şirketine milyarlarca lira vergi muafiyetidir.

İkincisi nedir? Ülkemiz salgınla uğraşırken, ÖTV, KDV başını almış giderken KİT denetim ve yönetim kurulu üyelerinin maaşlarına vergi muafiyeti getirilmesidir. Vergi muafiyeti AKP iktidarı tarafından yabancı çiftçiye tanınan bir muafiyettir. Siz mısıra, arpaya, buğdaya 21 Ekimde gümrük vergisini sıfırlarsanız yabancı çiftçiye vergi muafiyeti getirirsiniz, Türk çiftçisini sefalete bırakırsınız. Bunun dışında vergi muafiyeti olmayanlar, siyasi tercihler nelerdir? Şudur arkadaşlar: Siz çiftçiye verilen destekleme priminden yüzde 2, yüzde 4 gelir vergisi alırsanız, vergi muafiyeti tanımazsanız bu siyasi tercihinizi ortaya koyar.

Asgari ücretten vergi alıyorsunuz. Diyoruz ki brütü 2.943 lira olan asgari ücretten vatandaşın eline geçen 2.324 lira 70 kuruşun içerisinden gelir vergisi, damga vergisi, SGK primi İşsizlik Sigortası Fonu’na gidiyorsa nerede, o yandaş şirketlere tanıdığınız vergi muafiyetleri nerede?

Arkadaşlar, bir de geçmiş günlerde sahte alkolden olan ölümler var. Siz 2006 yılında her 100 liralık ÖTV’nin 5 lirası alkollü içkilerden elde edilirken şu anda, 2020 yılında ise bunu 10 liraya çıkarmışsanız; bir 70’lik rakının bayi kârıyla beraber 47,63 olan rakamını 112 lira 37 kuruşa, ÖTV ve KDV rakamıyla birlikte 160 liraya getiriyorsanız, bu, sahte rakıdan ölümlere yol açıyorsunuz anlamına gelir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) – ÖTV’yi düşüreceksiniz arkadaşlar, bunun anlamı bu. Bu çerçevede tek adam rejiminin tercihi yoksulun, işçinin, memurun, çiftçinin yanında olmamaktır. Tek adam rejimi ağır vergi yüküyle, hayat pahalılığıyla, güven bunalımıyla, artan borçlulukla, düşen alım gücüyle, önü alınamayan yolsuzlukla, servet transferiyle ve sonunda adaletsizlikle vergi adaletini ortaya koymamaktadır.

Makasın bu kadar açık olduğu bir düzende bu önerge çok da yerindedir. CHP Grubu olarak önergeye destek veriyoruz ve yurttaşlar arasında adaletsizlik oluşturan dolaylı vergilerin payı bir an önce azaltılmalıdır diyoruz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ PARTİ grup önerisi üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Tan.

Buyurun Sayın Tan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET TAN (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ Grubunun dolaylı vergiler konusunda vermiş olduğu grup önerisi hakkında AK PARTİ adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere, vergi, kamu hizmetlerini karşılamak amacıyla kişilerden ve kuruluşlardan kanun yoluyla toplanan paralardır; Anayasa’da yer alması nedeniyle yerine getirilmesi zorunlu ve çok önemli bir ödevdir. Devletlerin güvenlik, adalet, sağlık, eğitim, yol, su, enerji gibi ortak ihtiyaçlarının karşılanması için kullandığı en güçlü kaynaklar vergilerdir.

Değerli arkadaşlar, göreve geldiğimiz 2002 yılından itibaren kararlılıkla uygulamış olduğumuz maliye ve vergi politikaları sayesinde bir taraftan ülkemiz üzerindeki borç ve faiz yükünü hafifletmek, diğer bir taraftan vergi gelirlerimizi tabana yayarak adaletli bir şekilde artırmak için ciddi bir mücadele verdik. Hamdolsun, bu politikalar sayesinde 2013 yılında IMF’ye olan borcumuz bitmiş, başarılı politikalarımız sayesinde ülkemizde üretim, ihracat ve istihdam artmıştır. Bu bağlamda, on sekiz yıllık iktidarımızda yapmış olduğumuz köklü yatırımlar, vergi gelirlerimizin kamu yatırımlarına büyük bir yansımasıdır.

Yukarıdaki sözlerimden anlaşılacağı üzere, devletlerin en önemli gelir kaynağı olan vergiler olmazsa kamu için hayati önem taşıyan yatırımlar da olmaz. AK PARTİ’yle birlikte devletin gelirlerinin yatırıma harcanabileceğini anlayan muhalefet her aklına estiğinde “Vergileri indirelim.” diyor. Dün de açıktan ortak olan ittifakın üyesi CHP, KDV Kanunu’nda indirim yapılmasını talep etti. Şunu unutmayalım ki AK PARTİ iktidarı öncesinde toplanan vergi gelirleri faize ve dış borca gitmekteydi bizim dönemimizde ise yatırım olarak milletimize geri dönmektedir.

Türkiye, OECD ülkeleri arasında yüzde 24,4 oranıyla en düşük vergi yüküne sahip 5’inci ülke olup 36 üye arasında 32’nci sıradadır. Dolaylı vergilerin gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payı yüzde 9,9’la OECD ortalamasının 1, AB ortalamasının ise 3,7 puan da altındadır. Yaptığımız düzenlemelerle de vergi oranlarını hem düşürdük hem de çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi almayı hedefledik.

Bize vergide indirim yapılması gerektiğini söylüyorsunuz fakat başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere yönettiğiniz belediyelerde su faturasına, ulaşıma, halk ekmekten sosyal tesislere kadar her alanda zam yapıyorsunuz. Bunu yerel seçimlerde “İstanbul’da israfa son vereceğiz.” “Hayatı ucuzlatmak için gece gündüz çalışacağız.” “Sizin derdiniz, bizim derdimiz.” diyen fakat seçimi kazandıktan sonra ise hizmet yerine sadece zam yapan belediye başkanlarından net bir şekilde görebiliyoruz. Yani bunu Sözcü gazetesinden alıntıladığım örneklerden de söyleyebilirim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET TAN (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

AHMET TAN (Devamla) – Teşekkür ederim.

19/2/2020 tarihinde UKOME’den aldığınız kararla İstanbul’da ulaşıma yüzde 35 zam kararı alındı, Sözcü gazetesi haberi. Yine Sözcü 17/7/2020, 12,6 zam. Yine Sözcü 11/11/2020 yani bugün, yüzde 25 zammı tekrar gündeme alıyorsunuz.

ORHAN SÜMER (Adana) – Dolara bir ayda gelen zammı niye söylemiyorsunuz?

AHMET TAN (Devamla) – Dolayısıyla, bu sırada söylediklerinizde bu anlamda gerçekten samimi olsaydınız bizden indirilmesini talep ettiğiniz KDV kadar bunlarda indirim yapardınız ama siz söylediğinizin, bize teklif ettiğinizin tam aksine zam yapıyorsunuz, bize de “İndirim yapın.” diyorsunuz.

Dolayısıyla, buradan İYİ PARTİ’ye de şunu söylemek istiyorum: Sizlerin oylarıyla seçilen gizli ve açık ortaklarınızın belediye başkanlarına da zam yapmamaları teklifinde bulunmanızı öneriyorum.

Bu vesileyle İYİ PARTİ grup önerisine aleyhte oy kullanacağımızı belirtiyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, Sayın Dervişoğlu…

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

30.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Kütahya Milletvekili Ahmet Tan’ın İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Efendim, hatibi izledim. Doğrusunu isterseniz şaşkınlık içindeyim. Biz, İYİ PARTİ olarak verdiğimiz önergelerin tarafınızdan kabul edileceğini bilsek her zamma karşı önerge veririz. O sebeple önergemize destek istiyoruz. Bunlara karşı vermiş olduğumuz önergeye bir destek verirseniz, Millet İttifakı’nın belediyelerinin yaptığı zamlara karşı da bir önerge veririz, orada hep birlikte hareket etmeye çalışırız.

Teşekkür ediyorum.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- İYİ PARTİ Grubunun, 14/10/2020 tarihinde İzmir Milletvekili Grup Başkan Vekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından vergi adaletsizliğinin önlenmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/3304) esas numaralı Meclis Araştırma Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – İYİ PARTİ grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Sayın Kaya…

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

31.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya’nın, engelli vatandaşlar ile şehit aileleri için araç limitlerinin fiyat artışı oranları göz önünde bulundurularak yeniden düzenlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

AHMET KAYA (Trabzon) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Engelli vatandaşlarımızın ve şehit ailelerimizin ÖTV muafiyetli araç alma hakları, ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle otomobillere getirilen ek ÖTV zammı ve döviz kurundaki anormal artışlar nedeniyle neredeyse kullanılmaz hâle gelmiştir. Engelli vatandaşlarımızın kullanımına uygun bir araç haziran ayında ortalama 250 bin liraya alınabiliyorken bugün aynı aracın fiyatı 400 bin liraya ulaşmıştır, sadece birkaç ay içinde araç fiyatlarında 100-150 bin liraya varan artışlar olmuştur; bu nedenle, bugün 303 bin lira ÖTV muafiyet sınırı altında araç bulmak çok zordur. Geçtiğimiz günlerde açıklanan yeniden değerleme oranına göre ise 2021 yılı için 330 bin lira olarak belirlenen ÖTV’siz araç alma limitleri yetersizdir ve daha şimdiden aşılmıştır. Engelli vatandaşlarımız ve şehit ailelerimiz için araç limitleri fiyat artışı oranları göz önünde bulundurularak yeniden düzenlenmelidir ve bu düzenleme 2021 yılı beklenmeden uygulamaya konmalıdır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Kılıç…

32.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, Millî Ağaçlandırma Günü kapsamında Kahramanmaraş ilinde 15 bin fidanın toprakla buluşturulduğuna, yapılan çalışmalarla ülkenin orman varlığında dünyada 27’nci sıraya yükseldiğine ilişkin açıklaması

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Millî Ağaçlandırma Günü kapsamında bu yıl ilk defa tüm Türkiye’de ve 30 ülkenin de katılacağı programlarla 83 milyon fidan toprakla buluşturuluyor.

11/11 kapsamında Kahramanmaraş il merkezi ve ilçelerinde toplam 15 bin fidan toprakla buluşturulmuştur. Kahramanmaraş ilinin ormanlık alanı 5 milyon 214 bin 130 dekar olup yüz ölçümünün yüzde 36’sı ormandır.

Ağaçlandırma çalışmaları kapsamında 2003-2019 yılları arasında 1 milyon 240 bin 561 dekar arazide çalışma yapılarak 150 milyon 777 bin 509 adet fidan toprakla buluşturulmuştur. Yapılan çalışmalarla ülkemiz orman varlığı bakımından dünyada 46’ncı sıradan 27’nci sıraya yükselmiştir.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, 11/11/2020 tarihinde, İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm ve arkadaşları tarafından Covid-19 salgınının kadınlar üzerindeki sosyoekonomik etkilerinin araştırılması ve artan kadın yoksulluğunun engellenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

11/11/2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 11/11/2020 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                Hakkı Saruhan Oluç

                                                                                          İstanbul

                                                                                 Grup Başkan Vekili

 

Öneri:

11 Kasım 2020 tarihinde, İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm ve arkadaşları tarafından, 9722 sıra numaralı, Covid-19 salgınının kadınlar üzerindeki sosyoekonomik etkilerinin araştırılması ve artan kadın yoksulluğunun engellenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 11/11/2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Ankara Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Covid-19 salgınında, topluma “evde kalın” çağrısı yapılırken evlerde kalmanın yükü de yine kadınlara yüklendi.

Hastaların ve hasta olmayan bireylerin bakımı; kreşlerin, okulların, özel rehabilitasyon merkezlerinin pandemi tedbirleri için kapalı tutulmasından sonra tabii ki evde bakımlar; çocuk bakımı, hijyen uygulamalarının artması ve sağlıklı beslenme yani kadınların çoğu zamanını ev içi emek ve bakım işlerine ayırmak zorunda kaldılar. Çalışan kadınlar çifte yükü çok ağır biçimde yaşadılar ve bu nedenle ya işten çıkarılmak durumunda ya da istifa etmek zorunda kaldılar; okullarda okuyanlar da okullarını bırakmak zorunda kaldılar. İşten çıkarma yasağının engellemediği kayıt dışı, güvencesiz işlerde, geçici süreyle çalışan kadınların bir çoğu ise çoktan işlerini kaybettiler.

İşsizlik Fonu veya kısa çalışma ödeneği kapsamının dışında tutulduğundan mevsimlik tarım işçilerinden ev işçilerine birçok kesim neredeyse hiçbir geliri olmadan yaşamakla karşı karşıya. DİSK araştırma verilerine göre, Covid-19 etkisiyle revize edilen geniş tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 45,3 yani şu anda 5 milyon 219 bin kadın işsiz yani şunu demek isterim daha açık olarak: Bugün çalışma çağındaki her 4 kadından sadece 1’i istihdama katılıyor. Mart 2020’de 8 milyon 122 bine, yüzde 25,8’e gerileyen istihdam edilen kadın sayısından sonra bir yılda istihdam edilen erkeklerin sayısı yüzde 4,5 azalırken, kadınlarınki ise yüzde 9 azalma gösteriyor.

Karantina dönemi birçok kadın için ev içi şiddet riskinin de artması anlamına geldi. Pandemi boyunca önce 6284 sayılı Kanun tedbirlerinin uygulanmasına kısıtlılık getirildi, daha sonra İnfaz Kanunu’nda değişiklik yapılarak kadınlar için şiddet tehdidi oluşturabilecek erkekler hiçbir tedbir alınmadan salıverildi ve yaz boyu da İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme tartışmaları bizzat iktidar tarafından gündemde tutuldu. Karantina döneminde hizmetlere ulaşmanın tek yolu telefon ya da internetti, oysa pek çok kadın şiddet uygulayanla aynı evde kaldığı için bunları kullanamadı; ayrıca, internet erişimi olmadığı için de bunlara ulaşamadı ve çok dilli başvuru mekanizmaları hayata geçirilmediği için, kayıtsız göçmenler sınır dışı edilme endişesi nedeniyle, yine çok sayıda kadın göçmen başvuru yapamadı.

Evet, biz salgın sürecinde ŞÖNİM’leri -Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi- aradık ve nasıl hizmet verdiklerini araştırdık. ŞÖNİM’ler nitelikli hizmet veremez durumdaydı. Genel bilgi paylaşımı yapmanın dışında çoğunlukla 155’e ve karakola yönlendirme yapıyorlardı. Görüşmelerin çoğunda sorulara muğlak yanıtlar verdiler ve “Psikolojik, hukuki destek yüz yüze görüşme desteği sağlanamadığı için verilemiyor.” dediler. Hâlbuki bu da yapılabilirdi. Ekonomik destek için kadınları nereye yönlendirebileceklerini bilmiyorlardı. Valiliklerle, kaymakamlıklarla koordinasyon hâlinde değillerdi. On dört gün karantina uygulamasını da zorunlu kıldıkları için gelen kadının sığınaktan çıkamayacağını ya da bazıları hiçbir şekilde zaten kabul edemeyeceklerini söylüyorlardı. KADES uygulaması hakkında ise gerçekten, sadece 183 Hattı bilgi verdi. O da biliyorsunuz, torba bir hat, torba yasalar gibi yani tek başına, kadınların arayabileceği bir alo şiddet hattı Türkiye’de hâlen yok. Sizden önce de yoktu, sizle beraber de yok. Niye olmuyor? Yani bu kadar mı yoksun ve yoksuluz ya da beceriksiziz? Gerçekten bunu anlamak ve ifade etmek zor.

Biz bütçe dönemindeyiz ve bütçe döneminde kadın yoksulluğuyla ilgili aslında yapılması gereken şey şuydu: Farklı sivil toplum örgütlerinden, kadın örgütlenmelerinden, sendikalardan görüş alınması, onların bütçede bulunması, bütçe görüşülürken temsilcilerinin olması ama tabii ki bunlar yapılmadı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – Bitireceğim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – Bu sefer de OHAL yerine, pandemi bahane ediliyor ve hiçbir temsilci bulundurulmadı orada. Biz yaptığımız küçük çaplı bütçe çalıştayında kadınların görüşlerini aldık. Kadınlar, bakım yüklerini hafifletecek ücretsiz kreşler, kamusal bakım merkezleri, ev kadınları için sağlık güvencesi, kadınlar için özgün, daha adil bir vergi politikası, erken emeklilik, eğitimde eşitliği sağlamak için üniversite öğrencisi genç kadınların ihtiyaçlarının kamu kaynaklarından karşılanmasını talep ediyorlar.

Ben son olarak Covid-19 aşısıyla ilgili bir şey söylemek istiyorum. “Yine ne diyorsun?” diyeceksiniz ama orada 2 bilim insanı var, sadece Uğur Şahin yok, Özlem Türeci var ve bu insanlar düğün günlerinde bile laboratuvarda beraber çalışmışlar. Dolayısıyla eğer bir başarıya imza atılıyorsa burada Özlem Türeci’nin de hakkını vermek ve onların önünde saygıyla eğilmek lazım.

Teşekkür ediyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz talep eden Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan Kabukcuoğlu.

Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisinin grup önerisi üzerine İYİ PARTİ adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Günümüzde, dünyada kadınlar dezavantajlı cinsiyeti teşkil etmektedirler. Covid-19’un kadın yoksulluğuna etkisi konusunda spesifik bir araştırma yoktur, ancak Covid-19’un tüm dünyada yaşattığı sıkıntılara dayanarak bir fikir sahibi olabiliriz, birtakım gözlemsel araştırmalara yaslanarak fikir sahibi olabiliriz.

Covid-19’la ülkemizde işten çıkarılmalar veya asgari ücretin yarısından daha az maaş alarak ücretsiz izne ayrılmalar bir vakıadır. Bunlar ailelerin geçimini zora sokmuştur, ailelerde yalnızlaşma ve içine kapanma artmaktadır. Bu sosyal faaliyetlerdeki azalma kadınları daha çok etkiliyor. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi, Covid-19’un kadınlar üzerindeki sosyal ve ekonomik etkilerine dikkat çekiyor. Covid-19’un sadece bir sağlık tehdidi olmadığını belirten Birim, Covid-19’un tüm kesimler ve ekonomiler için tehdit oluşturduğunu ancak ücretli ya da ücretsiz tüm bakım işlerini merkez alan kadınların daha fazla ve derinden etkilendiğini vurgulamaktadır.

Kadın ve erkekleri farklı şekilde etkileyen Covid-19 gibi salgın hastalıklar, kadın ve kız çocuklarına yönelik mevcut eşitsizlikleri artırırken engelliler, yoksullar gibi kırılgan gruplara yönelik dolaylı ve doğrudan yapılan ayrımcılıkları daha da görünür hâle getirmektedir.

Yoksul kadınlar daha fazla doğum yapıyorlar, daha az iş sahibi oluyorlar, daha az eğitimli oluyorlar, daha az seçme özgürlüğüne sahipler, daha fazla evlenmiş oluyorlar ve daha az irat sahibidirler. Covid-19 pandemisinin uzun bir süre devam etmesi durumunda bu dezavantajların daha da artacağı aşikârdır. Covid-19 döneminde gelişmiş ülkeler gayrisafi millî hasılanın yüzde 10 kadarını dar gelirli gruplara yardım olarak ayırmışken ülkemizde ayrılan bu miktar sadece 10 milyar liradır. Yine pandemi döneminde enflasyon beklentisi beklentinin üzerinde artmıştır. Örneğin, Şubat 2020’de 1 dolar 6,57 lira iken günümüzde 8,5 lira seviyesine yükselmiştir.

Türkiye’de ev ve bakım işlerinde çalışan kadınların sayısı erkeklerin 5 katı kadardır. Covid-19 nedeniyle kadınlar hem bu işlerini kaybetmişler hem de evlerinde daha fazla çalışır hâle gelmişlerdir. Son bir yılda erkeklerin yüzde 4,9’u işlerini kaybederken bu oran kadınlarda yüzde 11,1’dir. Yine, Covid-19 nedeniyle, geniş tanımlı işsizlik oranında kadınlar erkeklerin 5 puan ilerisindedir.

Salgın sebebiyle aileler evde, birlikte daha fazla vakit geçiriyor, ekonomik yetersizlik gerginliklerin artmasına neden oluyor. Buna bağlı olarak ise aile içi şiddet artmakta, cinsel istismar artmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) – Yine, evde kapanmaya bağlı, dünyayla kurulan dijital ilişkilenme siber şiddetin artmasına, genç kadınların daha fazla siber şiddete maruz kalmasına neden oluyor. Örneğin, 2019’un Mart-Ekim aylarında ülkemizde işlenen kadın cinayet sayısı 309 iken 2020’de bu sayı 329’a yükselmiştir.

Kadınların aile içi kararlara katılımı kriz döneminde önem taşımaktadır. Kadınların ihtiyaçlarının kriz yönetim planlamasına dâhil edilmesi gerekir. Büyük Önder Atatürk demektedir ki: “Bir milletin gelişmişlik düzeyi, kadınlarına vermiş olduğu değerle anlaşılır.”

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz talep eden İstanbul Milletvekili Sayın Sibel Özdemir.

Buyurun Sayın Özdemir. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, ben de Halkların Demokratik Partisi Grubu tarafından, salgının kadınlar üzerindeki sosyoekonomik etkileri ve artan kadın yoksulluğunun önlenmesi üzerine verilen öneri üzerinde söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, teklifin gerekçesinde ve sayın hatibin de belirttiği üzere, pandeminin zaten çok eşitsiz durumda olan kadınların yaşamlarını, istihdamını, çalışma koşullarını, ev işi şiddeti, yoksulluğu artırdığı verilerle de desteklenerek ortaya konuldu. Evet, ekonomik büyümenin ve kalkınmanın yolunun kadınların ekonomiye katılmasından ve kapsayıcı ekonomi politikalarından geçtiğini defalarca burada gündeme getirdik. Pandemi sürecinde en fazla etkilenecek olan kadınlara yönelik politika üretilmesi çağrıları yaptık ancak bir karşılık bulmadı. Ülkemizde kronikleşen işsizlik sorununu derinleştiren Covid-19 salgın krizi zaten sorun alanımız olan kadın istihdamını daha da olumsuz etkiledi. TÜİK’in -geçen Temmuzdan- bu yılın Temmuz ayı verilerine göre 818 bin kadın daha iş gücünün dışında kalmıştır, her 10 kadından 4’ü kayıt dışı çalışmaktadır.

Şimdi bu sorunlara bir çözüm üretmek varken iktidar partisinin milletvekilleri tarafından verilen ve Meclis gündemine getirilen torba yasalarla, esnek çalışma gibi düzenlemelerle kadınlar güvencesiz çalışmaya, istihdam dışına itilmektedir. Kadınların istihdam oranı yüzde 30’un altına düşmüştür, ki Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda kadın istihdamının yüzde 27’ye düştüğü verisi paylaşılmıştır. Kadın nüfus oranımızı da Avrupa Birliği ve OECD ülkeleriyle karşılaştırdığımızda çok çok gerilerde olduğumuz ortadadır.

Gerekçeye de atıf yapıldığı gibi, DİSK-AR’ın yaptığı Covid-19 Döneminde Kadın İş Gücünün Görünümü Raporu verilerine göre, salgın döneminde neredeyse her 2 kadından 1’isi işsiz kalmış, işbaşında olmayan kadınların sayısı son bir yılda 5 katına çıkmış, kadın iş gücü yüzde 11, kadın istihdamı yüzde 9 azalmıştır. Geniş tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 45 olmuş ve kadın yoksulluğu artmıştır. Bu tablo ortadayken geçtiğimiz hafta Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bütçe görüşmelerinde bu konuda gerçekçi bir tespit ve çözüm ortaya konulamadı. Sayın Bakan “Aşırı yoksulluğu sıfırladık, göreceli yoksulluğu azaltma mücadelesindeyiz.” dedi. Bu göreceli yoksulluk içinde en fazla etkilenen kadınlar başta olmak üzere halkı göreceli yoksulluğa mahkûm eden ve yöneten bir anlayışla maalesef karşı karşıyayız. Sorunlara çözüm üretmek yerine kadın istihdamının arttığı yönünde bir övünç tablosu ortaya konuldu Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bütçesinde ve birazdan da benzer bir tablo muhtemelen ortaya konulacak. Ancak değerli milletvekilleri, biz bu araştırma komisyonunu kurarak gerçeklikte kadınlar için övünç duyulacak bir tablonun olmadığını ortaya koyabiliriz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım Sayın Özdemir.

SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kuracağımız bu araştırma komisyonuyla kadın istihdamı, çalışan kadınların sorunları, çalışma hayatındaki cinsiyet eşitsizlikleri, ücret eşitsizlikleri gibi temel sorunları doğru tespit ve teşhis ederek çözüm üretme ve aynı zamanda yasama organı olan Meclisten, bizlerden beklenen acil yasal düzenlemeleri yapma fırsatına sahip olabiliriz.

Ben, tekrar, bu öneriyi desteklediğimizi vurgulamak istiyorum ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP, HDP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisi üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz talep eden Denizli Milletvekili Sayın Nilgün Ök.

Buyurun Sayın Ök. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA NİLGÜN ÖK (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP Grubunun vermiş olduğu öneri hakkında konuşmak üzere Genel Kurulda söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle ekranları başında bizleri izleyen tüm vatandaşlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Tabii bütün dünyayı etkisi altına alan, birçok insanı da ilgilendiren Covid-19 salgınıyla maalesef ciddi anlamda sıkıntılar yaşanıyor. Yüksek bulaş kabiliyetiyle bütün dünyayı öldürücü etkisi altına almış bulunmakta. Bilimin ve teknolojinin bu kadar ilerlediği çağımızda bu kadar çaresiz kalınan bir salgına karşı alınan hayati, kısıtlayıcı tedbirler neticesinde neredeyse bütün ülkelerde âdeta hayat durdu. Zaten stresli olan küresel ekonomi, pandemiyle birlikte daha önce hiç karşılaşmadığı bir buhran içerisine de girmiş bulunmakta. Bu bunalım sadece ekonomi ve sağlık alanında değil, tabii ki birçok alanda da ciddi boyutlara ulaşmış ve vatandaşlarımızı etkiler hâle gelmiş durumda. Tabii ki tüm dünyayı etkisi altına aldığı bu süreçte kadınlarımız da bu durumdan, Covid-19 salgınından olumsuz etkilenen kesim oldu. Birçok ülkede kadına yönelik şiddet eylemlerinin tırmandığına, ekonomik ve sosyal olarak kadınların omuzlarındaki yükün daha da arttığına hep birlikte şahit olduk. Yakın zamanlara kadar kadınların ev dışında, özellikle iş ve siyaset dünyasında yer alamadığı, başarının, gücün ve iktidarın hep erkeklere ait bir durummuş gibi düşünüldüğü bir gerçektir.

AK PARTİ dönemleriyle birlikte, kadının ekonomik ve sosyal hayattaki rolünün güçlendirilmesi için tarihî nitelikte adımlar attık. “Güçlü Kadın, Güçlü Aile, Güçlü Toplum” ilkesinden hareketle kadın ve kız çocuklarının eğitimi ve kadınların iş gücüne katılımıyla ilgili birçok teşviki hayata geçirdik ama şunu da ifade etmek istiyorum: Özellikle, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın kadınlarla ilgili pozitif ayrımcılık ilkesi de biz kadınlar için çok önemli bir adım olmuştur. Türkiye'de kadın iş gücünü 3 milyon 926 bin kişi artırarak 10 milyon 686 bine, kadın istihdamını 2 milyon 802 bin kişi artırarak 8 milyon 924 bine çıkartmış bulunmaktayız. Yine, bu dönemlerde kadının iş gücüne katılma oranı 6,5 puan artarak yüzde 34,4’e yükseldi. Tabii, yeterli midir? Değildir. Ama bu birden olmaz; bunu kadının da istemesi lazım, özel sektörün de güçlenmesi lazım, toplumun da güçlenmesi lazım.

Tabii, teşviklerle kadın istihdamını desteklemeye yönelik özel düzenlemeler getirdik. Bu kapsamda, 2018 yılında hayata geçirdiğimiz ve son istihdam paketiyle birlikte süresini uzattığımız ilave istihdam teşvikiyle, ilave işe alınanların vergi ve sosyal güvenlik primlerini kadınlarda on sekiz ay süreyle karşılamaya başladık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

NİLGÜN ÖK (Devamla) - Yine, son istihdam paketiyle birlikte, süresini uzattığımız istihdam teşviki kapsamında, 18 yaş ve üzeri kadınlarımız için, istihdama, elli dört ay kadar süreyle, prime esas kazanç üst sınırına kadarki sosyal güvenlik primi paylarını karşılıyoruz. İşbaşı eğitim programlarından program başlangıcı olan 2009 yılından 2019 yılının sonuna kadar 770.629; 2020 yılı Ocak-Eylül döneminde ise 117.006 kadın faydalandı.

İşte Anne Projesi’yle 0-15 yaş grubunda çocuğu olan kadınların aktif iş gücü programlarında yer almasını sağlıyoruz. Aile ve iş uyumunu sağlamak için, belirli prim ve başvuru şartlarını sağlamaları hâlinde kadınların çalışmadıkları dönem için yardımda bulunuyoruz. Yine, çocuk bakım desteğimiz var, 400 TL’ye kadar olan.

Tabii ki kadınların ekonomik ve sosyal statülerinin güçlendirilmesi, çalışma hayatına, toplumsal hayata katılımlarının artırılması amacı bizim hükûmetlerimiz döneminde, özellikle pandemi döneminde de birçok düzenleme ve yardımla -burada sürem kısıtlı olduğu için değinemedim- teşvikle hız kesmeden devam etti ve edecektir. Sizlerin de takdir edeceği üzere tüm dünyayı etkisine alan bu zorlu pandemi sürecini olabildiğince başarılı bir şekilde devletimizle, milletimizle, hep birlikte el ele atlatacağımıza inanıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NİLGÜN ÖK (Devamla) – Son cümle, bitiriyorum.

BAŞKAN – Peki, selamlayın.

NİLGÜN ÖK (Devamla) – Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kerestecioğlu.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Sadece tutanağa geçmesi için, bir iki cümle için 60’a göre söz istiyorum.

BAŞKAN – 60’a göre yerinizden bir dakikalık söz veriyorum.

Buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

33.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, kadınların 1980’lerden beri hatta Osmanlıdan beri bu topraklarda mücadele yürüttüğüne ve bu sayede kazanımlar elde ettiğine, mücadeleye devam edeceklerine ilişkin açıklaması

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Biz sadece pandemi döneminde salgının kadın yoksulluğunu nasıl etkilediğini, kadınlara etkisinin araştırılmasını istedik. O yüzden oylamaya sunmadan önce bir kez daha söz almak istedim.

Biz şuna çok alıştık yani “AK PARTİ’den önce hiçbir şey yoktu, tarih onlarla başladı.” cümlelerine gerçekten çok tanık olduk ama kadınlar daha önce vardı ve 1980’lerden beri, hatta Osmanlı’dan beri Türkiye’de, bu topraklarda kadınlar mücadele yürütüyorlar. O kazanımlar onların, bizlerin mücadelesiyle elde edildi ve o yüzden de zaten bugün haklarımızı gasbettirmiyoruz ve bunun için mücadele etmeye devam ediyoruz.

Saygılar sunarım.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, 11/11/2020 tarihinde, İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm ve arkadaşları tarafından Covid-19 salgınının kadınlar üzerindeki sosyoekonomik etkilerinin araştırılması ve artan kadın yoksulluğunun engellenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Sayın Toğrul…

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

34.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul’un, kamuoyunda “barış akademisyenleri” olarak bilinen akademisyenlerle ilgili Anayasa Mahkemesinde hak ihlali kararı verilmesi ve yerel mahkemelerde beraat etmelerine rağmen OHAL İnceleme Komisyonunun bir karar vermediğine, bu açık hak ihlaline bir an önce son verilmesi konusunda yasama organını göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, kamuoyunda “barış akademisyenleri” olarak bilinen akademisyenler, biliyorsunuz, KHK’yle ihraç edildi. Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararı verdi ve tamamı yerel mahkemelerden beraat etti. Tüm bunlar ortadayken OHAL İnceleme Komisyonu bir karar vermekte hâlâ direniyor. Türkiye'nin yetişmiş bu kadar insanı hâlâ görevlerine döndürülmedi. Ortada bir suç yok ama ağırlaştırılmış bir ceza var, bu arada yaşamını yitirenler var. Bu kararın üzerinden yaklaşık dört yıl geçti, barış akademisyenlerine yönelik bu açık hak ihlaline bir an önce son verilmesi konusunda yetkili organları ve en önemlisi, yasama organını göreve davet ediyorum. Hocalarımız koşulsuz, tüm haklarıyla derhâl kürsülerine döndürülmelidir diye çağrıda bulunuyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Bakbak…

35.- Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak’ın, 11 Kasım Millî Ağaçlandırma Günü’nü kutladığına, son on yedi yılda Tarım ve Orman Bakanlığınca 4 milyar 637 milyon fidanın toprakla buluşturulduğuna ilişkin açıklaması

DERYA BAKBAK (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün fidan, yarın nefes olmak amacıyla daha yeşil bir Türkiye için başlatılan 11 Kasım Millî Ağaçlandırma Günü’müz kutlu olsun. Millî bir gün olarak başlattığımız ve bugün dünyanın desteğini de alan Millî Ağaçlandırma Günü’müz, ormanlarımızı korumak ve dünyayı daha yaşanabilir kılmak adına büyük bir adımdır. AK PARTİ olarak iktidara geldiğimiz günden beri toprakla buluşturduğumuz her ağacın kökünün geçmişimiz, yapraklarının ise geleceğimiz olduğu bilinciyle, gelecek nesillerimizi ormanların içinde büyütmek ve onlara yeşil bir Türkiye bırakabilmek için durmadan, yorulmadan çalışıyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığımızca Türkiye genelinde son on yedi yılda 5 milyon 402 bin hektar alanda çalışma yapılarak yaklaşık 4 milyar 637 milyon adet fidan toprakla buluşmuştur. Aziz milletimizin de desteğiyle, yeşile sözde değil, özde önem vererek Türkiye'nin sahip olduğu orman varlığını katlanarak büyütecek ve ormanlarımızı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Taşcıer…

36.- Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer’in, Covid-19’un meslek hastalığı sayılabilmesi için Türk Tabipleri Birliğinin çağrısıyla 11-15 Kasım tarihleri arasında her akşam saat 21.00’de ışıkları açıp kapamaya tüm yurttaşları davet ettiğine ilişkin açıklaması

GAMZE TAŞCIER (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

AK PARTİ iktidarının salgına karşı etkili bir mücadele yürütememesi nedeniyle sağlık çalışanları tükendiklerini söylüyor, sağlık çalışanları tükendikçe de memlekete karanlık çöküyor. Salgın tüm yakıcı etkisiyle sürerken neredeyse her gün bir sağlık çalışanını daha kaybediyoruz. Bu gidişata dur demek için, Covid-19’un meslek hastalığı sayılabilmesi için, sağlık çalışanlarının tükenmeden, ölmeden, emeklerinin karşılığını alarak çalışabilecekleri bir sağlık ortamı için Türk Tabipleri Birliğinin çağrısını Meclisten dile getiriyorum. 11-15 Kasım tarihleri arasındaki her akşam saat 21.00’de bir dakika boyunca ışıklarımızı açıp kapamaya tüm yurttaşlarımızı davet ediyorum.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündemi’nin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan Artvin ili Murgul ilçesinde yapımı planlanan siyanür havuzunun doğaya vereceği olası zararların araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/3293) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 11/11/2020 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                        Engin Özkoç

                                                                                           Sakarya

                                                                                 Grup Başkan Vekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündemi’nin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan “Siyanürle altın ayrıştırılması” amacıyla verilmiş olan (10/3293) esas numaralı Meclis Araştırma Önergesi’nin görüşmesinin Genel Kurulun 11/11/2020 Çarşamba günlü (bugün) birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Artvin Milletvekili Sayın Uğur Bayraktutan.

Buyurun Sayın Bayraktutan. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bizleri televizyonları başında -özellikle Murgul’da- izleyen değerli seçmenlerimize de buradan saygılarımızı sunuyoruz.

Değerli arkadaşlarım, Cerattepe’yle alakalı bir bela var başımızda. Yirmi beş yıldır Cerattepe’yle uğraşıyoruz. Ben bu Parlamentoda onlarca konuşma yaptım, Meclis araştırma önergeleri verdim. Bu Parlamentoda yirmi dört saat oturma eylemi yaptım ama bir şirketi aşamadık değerli arkadaşlarım. O şirketin sahibinin halka olan, halkın anasına olan ilgisini siz gayet iyi biliyorsunuz. Başka bir şey demiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, bakın, Cerattepe’ye ilk geldikleri, buradan maden çıkarmaya başlayacakları zaman dediler ki: “Biz kapalı işletme yapacağız ve kesinlikle burada altına dokunmayacağız.” O zaman çevre örgütleri, bizler dedik ki: “Bunlar, kapalı işletme yapmayacaklar, yarın bir gün bu taleplerini geriye alacaklar, yeni bir ÇED raporunda bulunacaklar ve mutlaka altınla alakalı bir başvuru yapacaklar.” Keşke yanılsaydık. 2014 yılı içerisinde yeni bir ÇED başvurusu yaptı ilgili şirket. “Biz burada mutlaka ve mutlaka açık işletme yapacağız.” dediler ve altınla alakalı da talepte bulundular değerli arkadaşlarım. Artvin merkezde, merkezin üzerinde -gelenler bilir- Kafkasların üzerinde tabir edilen, yüzde 70 eğimi olan bir yerde siyanür havuzu kurmak istediler, Artvin halkından gelen yoğun tepki sonucunda -3-4 tane havuz vardı- bu taleplerini geri aldılar. Aradan zaman geçince “Bunu nerede yapalım?” dediler. Cerattepe’de altını çıkaracaklar, Murgul’da buna ilişkin bir siyanür ayrıştırma havuzu kurmak istediler.

Değerli arkadaşlarım, 2014 yılında Murgul’da bütün bir halk -buradan Murgul’u içtenlikle tebrik ediyorum- 7 bin nüfuslu bir ilçede 5 bin kişiyle yürüyüş yaptılar; oradaki esnafından, simitçisinden alın, eczacısından işçisine kadar herkes direniş gösterdi. Okulları kapattılar, iş yerlerini kapattılar; (CHP sıralarından alkışlar) o iş adamına karşı bir halkın nasıl dik durabileceğinin, nasıl direniş sergileyeceğinin bir destanını yazdılar. Murgul halkını içtenlikle kutluyorum değerli arkadaşlar. İlgili şirket 2014 yılında Murgul’da siyanür havuzu kuramayacağı gerçeğini görünce bir taahhütname yayınladı değerli arkadaşlarım. Taahhütname burada. Taahhütnamede dedi ki: “Ben herhangi bir şekilde Murgul’da siyanür havuzu kurmayacağım.” Altına imza attı, yukarıda kaşesi var. Buna ilişkin taahhütnamenin orijinali de çevre örgütlerinde ve Murgul halkında var.

2014 yılından sonra Murgul halkı dedi ki: “Her hâlde bu şirket bu taahhütname ortada iken, yazılı taahhütte bulunmuşken, buna ilişkin de Murgul halkına bu tip angajmanlarını ortaya koymuş iken herhangi bir şekilde bunu yapmayacaktır.” Aradan geçti altı ay, günaydın değerli arkadaşlarım. İlgili şirket bunun bir paçavradan ibaret olmadığı gerçeğinden hareketle ve geçmişindeki sabıkalarla alakalı destan gibi öykülerinden hareketle şimdi bu yapmış olduğu taahhütnameden vazgeçti; ne yazık ki, oradaki bazı yerel yöneticilerle de iş birliği ve irtibat içerisine girerek Murgul’da siyanür havuzu kurmasıyla alakalı girişimde bulundu.

Değerli arkadaşlarım, altının başka türlü ayrıştırılmayacağını biliyoruz, altının ayrıştırma yönteminin siyanür havuzu olduğunu da biliyoruz ama bir gerçeği de biliyoruz; bir kenti yok etmeyle alakalı bir yol ayrımındayız. O 7 bin nüfuslu, bu ülkede madenin, bakırın başkenti olan bir ilçeyi siyanür havuzuyla yok etmeye çalışıyoruz değerli arkadaşlarım. Buna şiddetle karşı çıkıyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, Murgullular -buradan ifade ediyorum- büyük bir imza kampanyası başlattılar. Şu anda, benim bu konuşmayı yaptığım saatlerde de Murgul’da hangi siyasal düşünceden ve gelenekten gelirse gelsin insanlar bir tavır ortaya koyuyorlar; AK PARTİ’lisi var, MHP’lisi var, İYİ PARTİ’lisi var, CHP’lisi var, diğer siyasi partiler var ve bir ortak noktada buluşuyorlar “Biz büyük Murgul partisinin mensuplarıyız.” diyorlar. Siyanüre Hayır Platformu’nun mensupları olarak diyorlar ki: “Murgul’da siyanür havuzu kurulması bu kenti, bu kentte yaşayan doğal yaşamı, insanları öldürecektir.” Biz de Mustafa Kemal’in Parlamentosundan Murgul’a bir el uzatmak istiyoruz değerli arkadaşlarım, diyoruz ki: Evet, burada, Murgul’da yapılmak istenen bu siyanür havuzu Murgul’u ve Murgulluyu yok edecektir. O nedenle hangi siyasal düşünceden ve gelenekten gelirseniz gelin buna “dur” diyecek, Murgullunun bu sesine kulak verecek bir siyasal tavrı ve düşünceyi bu Parlamentoda sergilemeniz gerekiyor değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) O nedenle, bir kere daha ısrarla şunu söylüyoruz…

Bakın, yerel yöneticilere de buradan sesleniyorum değerli arkadaşlarım, onları incitmek istemem, buradaki amaç üzüm yemektir, bağcıyı dövmek değil. 2014’te bu direnişi ortaya koyduğumuz zaman dönemin Belediye Başkanı, milletvekili olarak ben ve arkadaşlarım çıktık o halka bir taahhütte bulunduk, angajmanlarda bulunduk ve dedik ki: “Bakın, Murgul’la alakalı gerekeni yapmak zorundayız.” Belediye Başkanının bir sözünü hiç unutmuyorum, onu buradan paylaşmaktan da mutluluk duyuyorum “Birebir sağlığımızı ilgilendirin siyanür havuzunun burada kurulmasına müsaade ederek çoluk çocuğumuzun yarın bize beddua etmesine vesile olmayacağız.” diyordu değerli arkadaşlarım. Bakın, Murgul, yüzde 60-70 eğimi olan, 1950’den bu tarafa madencilik faaliyetlerinin bolca sergilenmiş olduğu bir kent.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Eğer bu kentte madencilikle alakalı bir faaliyette bulunursak… Bu kentte heyelanlar var değerli arkadaşlarım, heyelanlar var; burada eğer bir siyanür havuzu kurarsak bu heyelanları engellememiz mümkün değil.

Bakın, ilgili şirket şu anda Murgul’da bakırla alakalı bir çökertme havuzu yapıyor değerli arkadaşlarım, dört yıldır bu çökertme havuzundaki sızmayı engelleyemiyor. Bu sabıkalı bir şirket; burada bakır çıkartmayla alakalı bir çökertme havuzu yapıyor ve bu çökertme havuzundaki sızmayı engelleyemiyor. Şimdi, çıkıp birtakım angajmanlarla, birtakım kamuoyu araştırmalarıyla, kafa karıştırmalarla “Ben bu Murgul’da bir siyanür havuzu kurarım ve bu siyanür havuzu çevreye zarar vermez.” diyor. Onu külahıma anlatsınlar değerli arkadaşlarım, onu külahıma anlatsınlar. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu açık açık ifade ediyorum, Murgullular, Artvinliler tabuta çakılacak son çiviye izin vermeyeceklerdir değerli arkadaşlarım.

Bu vesileyle, Mustafa Kemal’in Parlamentosundan Murgul halkının -hangi siyasi gelenekten gelirse gelsin- bu şanlı direnişini selamlıyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.

Buyurun Sayın Örs. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, öncelikle şunu söyleyeyim ki üzerinde konuştuğumuz bu konu yeni bir konu değil. 2014 yılında firmanın gündeme getirdiği, Murgul’dan çok uzakta bulunan Cerattepe mevkisinde çıkarılan altın madenini işleme amaçlı Murgul’da siyanür tesisi kurma projesi yöredeki vatandaşlarımız ve yerel yönetimin karşı çıkmasıyla rafa kaldırılmış ve şirket antetli, ıslak imzalı protokolle projenin iptal edildiği açıklanmıştı. Artvin’in Murgul ilçesine siyanür havuzu kurma projesi altı yılın ardından yeniden gündeme geldi. Altı yıl sonra bugün, öncelikle yerel yönetimin halkı siyanür tesisi kurulmasına yönelik ikna çabasıyla başlatılan süreç Murgul’da hareketli günlerin yaşanmasına neden olmuştur. Bu süreçte ilçe belediye başkanı ve bazı yerel yöneticilerin halka haber vermeden, sivil toplum örgütlerinin görüşlerine başvurmadan siyanür havuzu açılması için firmayla anlaşma yaptığı iddiası Murgul halkında tepkilere neden olmuştur.

Değerli arkadaşlar, Murgul halkı madenciliğe değil, Murgul’un ve zamanla diğer ilçelerin ölüm fermanı hâline gelecek olan siyanür tesisi kurulma projesine karşıdır. Murgul Damar’ın siyanür havuzuna uygun bir yer olmadığı konusunda uzmanların da pek çok görüşü vardır. Zaten yıllardır maden çalışmaları nedeniyle patlatılan dinamitlerin bölgenin jeolojik yapısını bozduğu, toprağı çok esnek hâle getirdiği bilinen bir gerçektir. Bölgenin yoğun yağış alan bir bölge olduğu gerçeğini de dikkate alırsak havuzun taşması kuvvetli bir ihtimal olup Allah göstermesin Murgul’dan Borçka’ya, oradan da Karadeniz’e kadar zehir saçılması tehlikesi söz konusudur.

Değerli arkadaşlar, Murgullu vatandaşlarımız diyorlar ki: “Bizler bakırı biliyoruz. Bizler madenciliğe veya değerli metallere değil, istihdam adı altında siyanür tesisi gibi, Murgul’a ölüm getirecek ve Murgul’u harabeye çevirecek, işçi veya halktan ziyade birkaç müteahhidin cebini dolduracak planlara karşıyız.” (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, Murgul eski günlerdeki gibi, madenciliğin yanında, tarım ve turizmle kalkınabilir. Tüm Türkiye’nin bildiği kestane balı ile mısır, fasulye, üzüm, patates gibi tarım ürünleri ve hayvancılık devlet destekli hibe projeleriyle desteklenerek…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – tamamlayalım lütfen.

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - …yöre halkının geçim kaynağı hâline getirilsin. Dünyanın bildiği Borçka Karagöl’den sonra Murgul Deliklikaya, Gemkaya, Molla Hamit Cana Türbesi, Cencel Şelalesi, Damar Karagöl gibi ekoturizm değerlerinin turizm destinasyonlarına katılması için harekete geçilsin.

Murgullu vatandaşlarımızın, siyanür havuzunun Murgul’un doğasını katledeceği, binlerce insanın yaşamını çalan bir cehennem çukuru hâline geleceği endişesiyle yaptıkları itiraza milletin vekilleri olarak kayıtsız kalamayız. Bu nedenle, bölgede doğa katliamının önüne geçmek, gerekli önlemlerin bir an evvel alınmasını sağlamak, vatandaşların dile getirdiği ve endişelere sebep olan konuların yerinde incelenmesini sağlamak adına Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen bu araştırma önergesini desteklediğimizi ifade ediyorum.

Artvin’in üstü altından daha değerlidir diyerek Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Rıdvan Turan.

Buyurun Sayın Turan. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) – Sayın Başkan, değerli vekiller; tabii, Cengiz Holding’i tanıyoruz. Memlekette her taşın altından çıkmasından, ülkenin kaynaklarını har vurup harman savurmasından, aldığı milyar dolarlık kamu ihalelerinden ve millete en galiz küfürleri eden Mustafa Cengiz’den tanıyoruz; onu unutmadık, o da bizi unutmasın.

Değerli arkadaşlar, kalkınma, ne pahasına olursa olsun genişleme, büyüme anlamına gelmez. Kalkınma demek, kurumsal kapasitenin artması demektir. Kurumsal kapasiteyi yalnızca ekonomi planında ele almak, ekonominin büyümesine paralel olarak bu kurumsal kapasitenin ve kalkınmanın ortaya çıkacağını düşünmek olsa olsa bir vehimdir, gerçeklik değildir. Kalkınma denilen şey, aynı zamanda kültürel hayatın, aynı zamanda sanatsal hayatın, aynı zamanda biyoçeşitliliğin, toplumsal huzurun ve bunlarla birlikte eşit ve adil bir paylaşımın olduğu yerde söz konusu olur. AKP’nin kalkınması ise ne pahasına olursa olsun, hangi koşullarda olursa olsun ekonominin hormonlu bir biçimde şişirilmesine dayanmaktadır. Hormonlu bir biçimde şişirilmesi diyorum: Gayrisafi millî hasılanızın 25 bin dolarlara, 30 bin dolarlara çıkması tek başına kalkınma adına bir anlam ifade etmez. Bakın, dünyada pek çok otokratik yapılar var. Orta Asya’dan Arap coğrafyasına kadar. Bunların her birinin gayrisafi millî hasılası Türkiye’den çok çok daha fazla, belki dünyanın pek çok ülkesinden fazla ama eğer söz konusu olan kalkınmaysa yani kurumsal kapasitenin artmasıysa bunun ancak doğayla, insana olan saygıyla, kültüre, bilime, teknolojiye olan yatırımlarla ve saygıyla olacağını görmek gerekir.

Arkadaşlar, on sekiz yıldır Türkiye doğasına etmediğiniz kalmadı; uçağa binince görüyoruz, delik deşik edilmemiş dağ kalmadı, orman kalmadı, -özel çalışma alanım- kirlenmemiş akarsu kalmadı memlekette ve bunun sonucunda birileri buradan elde ettiği kaynaklarla zenginleşirken bu gayrisafi millî hasılanın 25 bin dolarlara çıkmayacağı zaten çoktan belliydi, şimdi 7 bin dolarlar seviyesindeyken bunun da az bir elde, AKP'ye yakın olanların elinde, bir saadet zincirinin elinde temerküz ettiğini hep beraber on sekiz yılın sonunda üzülerek izliyoruz.

Eğer kalkınacaksa bu ülke doğasıyla kalkınacak, tarımıyla kalkınacak, iyi insani ilişkilerle kalkınacak, entelektüel hayatıyla kalkınacak ama lütfen artık şu doğanın yakasını bırakın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

RIDVAN TURAN (Devamla) – Şimdi, bu Artvin’e son yıllarda yapılan şey, kalkınmaya dönük bir adım değil, taammüden biyoçeşitliliği yok etme adımıdır. Ya, başka bir yerde yapsaydınız demiyorum, hiçbir yerde yapmayın. Doğa, bizim çocuklarımıza bırakacak olduğumuz, onlardan almış olduğumuz emanettir. Artvin’i biliyorsunuzdur, muhtemelen gitmişsinizdir, o kadar biyoçeşitliliğin olduğu, dünyada sayılı flora ve faunanın olduğu bir yere gidip siyanür havuzu yapmak olsa olsa size nasip oldu arkadaşlar; binlerce yıldır bunu kimse düşünmedi, siz düşündünüz ve yaptınız.

Herkes düşünür, AKP yapar! (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Sayın Muhammet Balta.

Buyurun Sayın Balta. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET BALTA (Trabzon) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri arkadaşlarım, grup önerisini inceledim, bir maden mühendisi olarak inceledim. Şimdi, Doğu Karadeniz Bölgesi metal madenleri açısından Türkiye’nin en zengin bölgesidir. Bütün dünyada, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, Türkiye’de de bizler de yer altı zenginliklerimizi sürdürülebilir bir çevre doğrultusunda ekonomiye kazandırmak için o zenginlikleri üretip milletin hizmetine sunmak lazım.

Şimdi, özellikle Artvin ilimiz Murgul ilçesindeki Damar köyünde kurulacak olan siyanür havuzundan bahsediliyor. Bir kere siyanür havuzu değil -vatandaşlarımız zanneder böyle siyanür havuzu gibi- bunlar siyanür tankları; kaldı ki bütün gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de 18 civarında siyanürle alakalı üretim yapılan bölgeler var. Ama konuyu inceledim ben. Burada Murgul’la alakalı -hukuk devletiyiz- üretim yapan firmanın bir yerlere müracaat etmesi lazım, bir yerlerden izin alması lazım ve bu müracaatların neticesinde de eğer müracaat varsa, eğer orada bir siyanür tesisi kurulacaksa ilgili bakanlıklardan görüş alınır ve bunların doğrultusunda da diğer yerlerde kurulduğu gibi kurulur. Bizim görevimiz -milletvekillerinin denetim görevi olarak- bunun teknik şartnamelere göre uygunluğunu araştırmak.

Hüseyin Bey konuşuyor “Orası çok yağmurlu bir bölgedir; siyanür havuzu yağmur yağarsa taşar.” diyor. Ya, buna kargalar güler. Öyle bir şey yok. Hüseyin Bey, öyle bir şey yok; siyanür havuzu yağmur yağacak, taşacak ve oradaki insanları öldürecek. Şunu söylemek istiyorum: Böyle bir şey yok, böyle bir düşünce de yok şu anda. Dereyi görmeden paçaları sıvamaya benziyor bu iş, onu söyleyeyim ve milletin kafasını bulandırarak, kaos oluşturarak yeni gündemler araştırılıyor.

Sevgili kardeşim, sevgili arkadaşlar; şu gördüğünüz maske var ya şu gördüğünüz. Bize buradan çevre dersi kimse veremez. 90’lı yıllarda bu maskenin ne olduğunu öğrendik; sizin zihniyetinizdeki İstanbul’u yönetenler bu maskeyi insanlara taktırmak zorunda kalmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım Sayın Balta.

MUHAMMET BALTA (Devamla) – Şu anda pandemi süreciyle biz bu maskeyi takıyoruz.

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) – Süper bir mantık!

OYA ERSOY (İstanbul) – Maskeden kaç kişi hakkında dava açtınız?

MUHAMMET BALTA (Devamla) – Bize buradan kimse çevre dersi vermeye kalkmasın. HES’e karşıyız, RES’e karşıyız, enerji, petrole karşıyız, doğal gaza karşıyız, yola karşıyız, madenciliğe karşıyız her şeye karşıyız; bir taraftan da sanayiyi güçlendireceğiz. Nasıl yapacağız bu işleri? Birisi bunun formülünü bize anlatsın, bir formülünü anlatsın da biz de bilelim, ona göre hareket edelim. Bize çevre dersi vermeye kimse kalkmasın.

Sayın Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 1994 yılında başlattığı çevresel hassasiyetlerle beraber on sekiz yıldan beri AK PARTİ iktidarında Türkiye’de çevresel hassasiyetler en üst düzeyde oldu. Hava, su, toprak, insanlık gülüyor ve burada da ben Borçka’daki, Murgul’daki hemşehrilerimizi saygıyla selamlıyorum. Milletimizin kabul etmediği hiçbir şeyi biz yapmadık, milletin rotasında yürüyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkoç.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Hatip hem ülkeyi hem dünyayı aydınlatacak çok önemli bir konuşma yapmıştır. Siyanür havuzuyla ilgili, “siyanür tankı” diyerek de toplumu ve bilim adamlarını aydınlatmıştır. Murgul halkı da, Türkiye de kendisine vefa borçlarını sunuyorlar, ben de aracısı oluyorum. Dünyadaki bu çevreyle ilgili araştırmaların hepsi çöpe gitti kendisinin konuşmasından sonra. Kendisinden daha fazla yararlanmak için kendisine zaman zaman bilgi danışacağız. Buradan ifade etmek için söz aldım. (CHP sıralarından alkışlar)

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – İyi olur.

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Örs, sisteme girin.

Sayın Örs, önce niye söz istediğinizi söyler misiniz?

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Sataşma var.

BAŞKAN - Kalkın, bir söyleyin nedir sataşma?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Ne dedi?

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Sayın Başkanım, konuşmacı konuşmasında benim konuşmamı referans verip sataştığından dolayı, “Kargalar güler.” dediğinden…

BAŞKAN – Evet, “Kargalar güler.” dedi, değil mi?

Ben size kürsüden söz veriyorum iki dakika, sataşma olduğu için.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Yani karga gülmesi…Sayın Başkan, sataşma mı oluyor?

BAŞKAN – Sayın Muş, evet “Kargalar güler söylediklerine” bu bir sataşmadır ve sataşma, 69’a göre söz süresi kürsüden iki dakikadır.

İki dakika süre veriyorum.

Buyurun.

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs’ün, Trabzon Milletvekili Muhammet Balta’nın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasında kendisine sataşması nedeniyle konuşması

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında biz Trabzonlular birbirimize çok sataşmayız ama her ne hikmetse bu konuda bir sataşma oldu. Sayın Çevre Komisyonu Başkanımız Trabzon Milletvekilimiz benim söylediklerimden hareketle öyle bir konuşma yaptı ki sanki hiç çevre sorunu filan yok, her şey güllük gülistanlık. Ben kendisine sadece Artvin’i değil bir de Fatsa’yı soracağım; o da terkimde duruyor. Fatsa’da yapılan bu altın madenciğiyle ilgili yaşananları da gündeme getireceğim, onu da buradan söyleyeyim.

O kadar güzel konuşuyor ama bütün siyasi partili arkadaşlarla beraber mesela bizim Sürmene’ye gidelim. Sürmene’de bizim meşhur, aynı böyle anlatılan, dillere destan bir çöp depolama tesisimiz var, hem de Karadeniz’in kıyısında, çok güzel bir yerimizde olan bir tesis var. Bu tesis -aynen böyle söyleniyor “Burada bir şey olmaz, her şey güzel”- doldu ve patlamak üzere, patlamak üzere hatta bununla ilgili orada sadece bizlerin değil, muhalefete mensup insanların değil, AK PARTİ’ye mensup arkadaşlarımız, oradaki yerel yöneticilerimizin de şikâyetleri var.

Ben aslında bu konuları böyle polemik konusu yapmayı seven bir arkadaşınız değilim ama Sayın Başkana şunu hatırlatmak istiyorum: Ya, bu firmalarınıza söyleyin, şu bizim Karadeniz’den ellerini çeksinler; madencisi, diğeri, öbürü kim varsa bizim Karadeniz’den ellerini çeksinler; yeşilimiz, denizimiz, mavimiz ayakta dursun diyoruz.

AHMET TAN (Kütahya) – Maden çıkarmayalım mı?

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Aynısını her yerde yapıyorsunuz ama Allah’ınızı seversiniz ya, şu Karadeniz’i rahat bırakın, rahat bırakın! (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

AHMET TAN (Kütahya) – Madeni çıkaralım mı çıkarmayalım mı?

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Oluç, siz neden söz istediniz?

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, bir dakika yerimden söz istiyorum, bir konuya işaret etmek istedim.

BAŞKAN – Peki, buyurun Sayın Oluç.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

37.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Çanakkale ilinde, Ordu ili Ünye ilçesinde, Artvin ilinde insanların maden aramaya karşı mücadele ettiklerine ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın hatibi dinledik, hakikaten çok etkili oldu konuşması. Ben bugün bu fotoğrafı tesadüfen başka bir şey için getirmiştim yanımda; bakın, siz Kaz Dağları’nı siyanürle altın aramak için bu hâle getirdiniz. Bu, sadece bir tane fotoğraf, bunun gibi onlarca fotoğrafı size getiririz. Yahu, Karadeniz’den gerçekten elinizi çekin. Şu anda Ünye’deki insanlar oradaki maden aramaya karşı mücadele ediyorlar. Ne çekti bu Karadeniz sizden yahu, ne çekti ama. Gerçekten illallah dedirttiniz. Her tarafı bu hâle getiriyorsunuz; yapmayın, etmeyin. Bak, bu Çanakkale. Kaz Dağları da böyle, Ünye de öyle, Artvin de böyle; her yeri mahvediyorsunuz.

Teşekkür ederim.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündemi’nin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan Artvin ili Murgul ilçesinde yapımı planlanan siyanür havuzunun doğaya vereceği olası zararların araştırılması amacıyla verilmiş olan (10/3293) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 11 Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi kabul edilmemiştir.

Sayın Kaplan…

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

38.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplan’ın, Hükûmetin on sekiz yılın enkazını yine emekliye, işçiye, EYT’liye, çiftçiye, esnafa yüklediğine ilişkin açıklaması

İRFAN KAPLAN (Gaziantep) – Teşekkürler Sayın Başkan.

DİSK Araştırma Merkezi raporuna göre, Türkiye'de 7 milyon 900 bin emekli asgari ücretin altında maaş alıyor, 4 milyon 300 bin emekli yaşamak için ya çalışmaya devam ediyor ya da iş arıyor, 2 milyon 600 bin emekli ise sadece 763 TL maaşla yaşamaya çalışıyor. AK PARTİ Hükûmeti on sekiz yılın enkazını yine emekliye, işçiye, EYT’liye, çiftçiye, esnafa yüklüyor. Artık mızrak çuvala sığmıyor; Türkiye yönetilemiyor, savruluyor. İşlerine geldiğinde “Aynı gemideyiz.” diyen iktidara seslenmek istiyorum: Siz, işçiyle, emekçiyle, emekliyle, EYT’liyle, öğrenciyle çiftçiyle, esnafla değil siz sadece kendi yandaşınızla aynı gemidesiniz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Kasap…

39.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, iktidardan Kütahya ilinden ve çevreden ellerini çekmesini istediklerine ilişkin açıklaması

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kütahya’dan elinizi çekin diyorum. Daha önce, hatırlıyorsunuz, üç yıllığına… Termik santraller bacalarından zehir akıtmaya devam ediyordu. Orada bir git gel oldu; grup olarak karar verdiler, dediler ki: “Bu kanun teklifiyle üç yıl erteleyelim bacalara filtre takılmasını.” sonra ne hikmetse geri adım attılar. Twitter’dan, sosyal medyadan ikisini de beğendiler, alkışladılar; geri aldılar, tekrar alkışladılar.

Kütahya’dan ve çevreden elinizi çekin diyorum.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Özkan…

40.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı tutumuyla Türkiye’nin sahada olduğu gibi masada da Azerbaycan’ın yanında “iki devlet, tek millet” bilinciyle örnek bir duruş sergilediğine, Azerbaycan’ın zaferini kutladığına ilişkin açıklaması

HACI ÖZKAN (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Azerbaycan halkı Karabağ fatihi Sayın İlham Aliyev’in liderliğinde büyük ve özverili bir mücadele vererek Dağlık Karabağ’da şanlı bir zafer kazandı; teslim olan Ermenistan, işgal ettiği Karabağ’dan çekileceğini açıkladı. Yıllardır süren büyük mücadeleler neticesinde zafere ulaşılmış ve Azerbaycan yirmi sekiz yıldır işgal altında olan öz topraklarına kavuşmuştur. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı tutumuyla, Türkiye'nin sahada olduğu gibi masada da kardeş Azerbaycan’ın yanında “iki devlet, tek millet” bilinciyle örnek bir duruş sergilenmiştir.

Dost ve kardeş Azerbaycan’ın zaferi kutlu olsun diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Muş, bir söz talebiniz var.

41.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Artvin ili Murgul ilçesindeki maden arama işinin ruhsatının kompleks ruhsat olmasına rağmen altın değil bakır arama üzerine olduğuna, çevreye karşı duyarlı olduklarına fakat ülke kaynaklarını da ekonomiye kazandırmak durumunda olduklarına ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu bir konu hakkında bilgilendirmek için söz talebinde bulundum.

Şimdi, Murgul ilçesindeki bir işletmeye ait siyanür tankının kurulması ve siyanürle altın aranmasıyla alakalı bir araştırma önergesiydi bu. Şimdi, ben bunun ruhsatını istedim. Bunun ruhsatı kompleks ruhsat, yani birden fazla; içinde altın, bakır, çinko, gümüş, kurşun, pirit gibi araştırma yapmaya yetkin bir ruhsat fakat işletmenin tamamı bakır arama üzerine kurulmuş, bir altın arama faaliyeti söz konusu değil, bakırda da siyanür kullanılmıyor. Devletin ilgili kurumlarına bir siyanür kurulumu veya siyanürle faaliyette bulunmakla alakalı herhangi bir müracaat, bir ruhsat talebi de söz konusu değil. Dolayısıyla, burada siyanürle ilgili herhangi bir girişim yok.

Şunu da ifade edeyim: Çevreye tabii ki saygılı ve duyarlıyız fakat bir taraftan da bu ülkenin kaynaklarını ekonomiye kazandırmak durumundayız. Dolayısıyla, bir taraftan madencilik faaliyetlerini geliştirirken -bugün Millî Ağaçlandırma Günü’ydü; binlerce, milyonlarca ağaç toprakla buluştu- bir taraftan da doğayı koruyacak faaliyetlerimize devam edeceğiz. Bu ikisini dengede götürmek durumundayız; birinden vazgeçip diğerini geliştiremeyiz. Dolayısıyla, ikisini eş zamanlı sürdürmek durumundayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayın Sayın Muş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bitti Sayın Başkan.

Teşekkür ederim.

V.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

4.- AK PARTİ Grubunun, Gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının sıralaması ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 11 Kasım 2020 Çarşamba günkü birleşiminde, Kamu Başdenetçiliği seçiminin tamamlanmasına ilişkin önerisi

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır.

Okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

11/11/2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 11/11/2020 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                        Mehmet Muş

                                                                                          İstanbul

                                                                  AK PARTİ Grup Başkan Vekili

Öneri:

Gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan 232, 83, 142, 153, 235 ve 237 sıra sayılı kanun tekliflerinin bu kısmın sırasıyla 4, 6, 7, 8, 9 ve 10’uncu sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi;

Genel Kurulun 11 Kasım 2020 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde, Anayasa'nın 74'üncü ve 6328 sayılı Kanun'un 11'inci maddeleri gereğince, Dilekçe Komisyonu ile İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyonca belirlenen 3 aday arasından Kamu Başdenetçiliği seçiminin yapılması, birinci oylamada seçimin tamamlanamaması hâlinde diğer oylamaların art arda aynı birleşimde yapılarak seçimin bu birleşimde tamamlanması;

11 Kasım 2020 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde, 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

239 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin 11 Kasım 2020 Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde tamamlanamaması hâlinde 12 Kasım 2020 Perşembe günkü birleşiminde 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

12 Kasım 2020 Perşembe günkü birleşiminde 239 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde haftalık çalışma günlerinin dışında 13 Kasım 2020 Cuma günü saat 14:00'te toplanması ve bu birleşiminde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında bulunan işlerin görüşülmesi ve bu birleşiminde 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi önerilmiştir.

BAŞKAN – AK PARTİ grup önerisi üzerine söz talebi bulunmuyor.

AK PARTİ grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Grup önerisi kabul edilmiştir.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.01

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati:17.21

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-------0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

VIII.- SEÇİMLER

A) Komisyonda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Güvenlik ve İstihbarat Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Güvenlik ve İstihbarat Komisyonunda boş bulanan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Burdur Milletvekili Sayın Yasin Uğur aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

B) Kamu Başdenetiçiliği Seçimi

1.- Kamu Başdentçisi Seçimi (S. Sayısı:240) (x)

BAŞKAN – Şimdi bu kısımda yer alan Kamu Başdenetçiliği için yapılacak seçime başlıyoruz.

Anayasa’nın 74’üncü maddesi ile 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu’nun 11’inci maddesinin hükümlerine göre seçim gizli oylamayla yapılacaktır.

Başdenetçi seçilmek için ilk iki oylamada üye tam sayısının üçte 2 çoğunluğu yani 400 oy, üçüncü oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu yani 301 oy aranacaktır. Üçüncü oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa bu oylamada en çok oy alan 2 aday için dördüncü oylama yapılacak ve dördüncü oylamada karar yeter sayısı olmak şartıyla en fazla oy alan aday seçilmiş olacaktır.

Şimdi, Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyonca belirlenen 3 Kamu Başdenetçisi adayının adlarını okutuyorum:

Kamu Başdenetçiliği Aday Listesi

Murat Dede

Orhan Göçer

Şeref Malkoç

BAŞKAN – Komisyonca belirlenen adayların adlarını içeren mühürlü oy pusulası Başkanlıkça bastırılmıştır.

Şimdi gizli oylamanın ne şekilde yapılacağını arz ediyorum: Komisyon sıralarından birinci sıradaki Kâtip Üye Adana’dan başlayarak İstanbul’a kadar, İstanbul dâhil, ikinci sırada yer alan Kâtip Üye ise İzmir’den başlayarak Zonguldak’a kadar, Zonguldak dâhil, adı okunan milletvekillerinin adını defterden işaretleyecektir. Adı işaretlenen milletvekillerine mühürlü oy pusulası ve zarf verilecektir. Oyunu kullanacak sayın milletvekili mühürlü oy pusulası ile zarfı aldıktan sonra oy kabinine girecek, oy pusulasında adları yazılı adaylardan hangisine oy verecekse o adayın adının önündeki kutucuğu çarpı işaretiyle işaretleyip oy pusulasını kabindeki zarfa koyduktan sonra Başkanlık Divanı kürsüsünün önüne konulan oy kutularına atacaktır.

Sayın üyelerin oylamada dikkat edecekleri hususları arz ediyorum: Oy kullanırken adaylardan sadece birinin adının önündeki kutucuk işaretlenecektir. 1’den fazla adayın işaretlendiği oy pusulaları geçersiz sayılacaktır. Kabinlere aynı renk tükenmez kalemler konulmuştur, sayın üyeler bu kalemleri kullanacaklardır. Oy pusulasında oyun kime ait olduğunu belirleyecek herhangi bir işaret, imza ve karalama durumunda oy geçersiz sayılacaktır.

Sayın kâtip üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.

Birinci oylamada kullanılacak mühürlü oy pusulaları ve zarflar sayın kâtip üyelere teslim edilsin.

Sayın milletvekilleri, oylamanın sayım ve dökümü için ad çekme suretiyle 5 kişilik bir tasnif komisyonu tespit ediyorum:

Sayın Selim Gültekin? Burada.

Sayın Olcay Kılavuz? Yok.

Sayın Mehmet Cihat Sezal? Burada.

Sayın Zeynep Yıldız? Yok.

Sayın Mücahit Durmuşoğlu? Burada.

Sayın Ali Cumhur Taşkın? Burada.

Sayın Esin Kara? Burada.

Sayın milletvekilleri, Tasnif Komisyonuna seçilen üyeler oylama işlemi bittikten sonra komisyon sıralarındaki yerlerini alacaklardır.

Oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Genel Kurulda olup oyunu kullanmayan milletvekilimiz var mı? Gördüğüm kadarıyla Genel Kurulda olup oyunu kullanmayan milletvekili yok.

Sandıkları kapatıyoruz.

Oylama işlemi tamamlanmıştır.

Oy kupaları kaldırılsın.

Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.

Tasnif Komisyonu üyelerinin adlarını tekrar okutuyorum: Selim Gültekin, Niğde Milletvekili; Mehmet Cihat Sezal, Kahramanmaraş Milletvekili; Mücahit Durmuşoğlu, Osmaniye Milletvekili; Ali Cumhur Taşkın, Mersin Milletvekili; Esin Kara Konya Milletvekili.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu’nun 11’inci maddesine göre Kamu Başdenetçiliği için yapılan birinci oylamaya 216 üye katılmış, kullanılan oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir.

Saygılarımızla arz olunur.

Tasnif Komisyonu

                   Üye                                Üye                                     Üye

            Selim Gültekin               Mehmet Cihat Sezal        Mücahit Durmuşoğlu

                  Niğde                       Kahramanmaraş                         Osmaniye

                   Üye                                Üye

         Ali Cumhur Taşkın                   Esin Kara

                 Mersin                             Konya

Kullanılan oy sayısı: 216

Şeref Malkoç: 212

Geçersiz oy: 4

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu sonuca göre Kamu Başdenetçiliği seçiminde 6328 sayılı Kanun’da öngörülen üçte 2 çoğunluk bulunamamıştır.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.55

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati:18.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-------0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Kamu Başdenetçisi seçimine devam ediyoruz.

Sayın milletvekilleri, şimdi, ikinci oylamaya başlıyoruz. Bu oylamada Başdenetçi seçilebilmek için üye tam sayısının üçte 2 çoğunluğu yani 400 oy aranacaktır.

Sayın kâtip üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.

İkinci oylamada kullanılacak mühürlü oy pusulaları ve zarflar kâtip üyelere teslim edildi.

Sayın milletvekilleri, oylamanın sayım ve dökümü için ad çekme suretiyle 5 kişilik bir Tasnif Komisyonu tespit ediyorum:

Sayın Oğuzhan Kaya? Burada.

Sayın Fetani Battal? Yok.

Sayın Arzu Aydın? Yok.

Sayın Muhammed Fatih Toprak? Burada.

Sayın Ünal Demirtaş? Yok.

Sayın Refik Özen? Burada.

Tülay Kaynarca? Yok.

Zafer Işık? Burada.

Mehmet Celal Fendoğlu? Burada.

Sayın milletvekilleri, Tasnif Komisyonuna seçilen üyeler oylama işlemi bittikten sonra Komisyon sıralarındaki yerlerini alacaktır.

Oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Genel Kurulda olup oyunu kullanmayan milletvekilimiz var mı? Gördüğüm kadarıyla Genel Kurulda olup oyunu kullanmayan milletvekili yok.

Oylama işlemi tamamlanmıştır.

Oy kupaları kaldırılsın.

Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.

Tasnif Komisyonu üyelerinin adlarını tekrar okutuyorum: Oğuzhan Kaya, Çorum Milletvekili; Muhammed Fatih Toprak, Adıyaman Milletvekili; Refik Özen, Bursa Milletvekili; Zafer Işık, Bursa Milletvekili; Mehmet Celal Fendoğlu, Malatya Milletvekili.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu’nun 11’inci maddesine göre Kamu Başdenetçiliği için yapılan oylamaya 230 üye katılmış, kullanılan oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir.

Saygılarımızla arz olunur.

Tasnif Komisyonu

              Üye                                     Üye                                     Üye

       Oğuzhan Kaya                 Muhammed Fatih Toprak                 Refik Özen

            Çorum                                Adıyaman                                Bursa

              Üye                                     Üye

          Zafer Işık                     Mehmet Celal Fendoğlu

             Bursa                                  Malatya

 

Toplam oy: 230

Murat Dede: 1

Şeref Malkoç: 227

Geçersiz oy: 2

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu sonuca göre, Kamu Başdenetçiliği seçiminde Anayasa’da ve 6328 sayılı Kanun’da öngörülen üçte 2 çoğunluk bulunamamıştır.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.31

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati:18.37

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus Dinçel (Mardin), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-------0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Kamu Başdenetçisi seçimine devam ediyoruz.

Sayın milletvekilleri, şimdi üçüncü oylamaya başlıyoruz. Bu oylamada Başdenetçi seçilebilmek için üye tamsayısının salt çoğunluğu yani 301 oy aranacaktır.

Sayın kâtip üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.

Üçüncü oylamada kullanılacak mühürlü oy pusulaları ve zarflar kâtip üyelere teslim edildi.

Sayın milletvekilleri, oylamanın sayım ve dökümü için ad çekme suretiyle 5 kişilik bir Tasnif Komisyonu tespit ediyorum:

Sayın Hasan Turan? Burada.

Sayın Serkan Topal? Yok.

Sayın Remziye Tosun? Yok.

Sayın Müzeyyen Şevkin? Yok.

Sayın Mehmet Uğur Gökgöz? Burada.

Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu? Yok

Sayın Ahmet Çakır? Burada.

Sayın Ahmet Çelik? Yok.

Sayın Ednan Arslan? Yok.

Sayın Semiha Ekinci? Burada.

Sayın Hasan Subaşı? Yok.

Sayın Abdulahat Arvas? Burada.

Sayın Hasan Turan’ın mazereti nedeniyle bir başka arkadaşı çekeceğiz tekrar.

Sayın Tamer Dağlı? Burada.

Sayın milletvekilleri, Tasnif Komisyonuna seçilen üyeler oylama bittikten sonra komisyon sıralarındaki yerlerini alacaklardır.

Oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Salonda oy kullanmayan sayın üye var mı? Sandıkları kapatıyorum çünkü.

Oylama işlemi tamamlanmıştır.

Oy kupaları kaldırılsın.

Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.

Tasnif Komisyonu üyelerinin adlarını tekrar okutuyorum: Mehmet Uğur Gökgöz, Isparta Milletvekili; Ahmet Çakır, Malatya Milletvekili; Semiha Ekinci, Sivas Milletvekili; Abdulahat Arvas, Van Milletvekili; Tamer Dağlı, Adana Milletvekili.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu’nun 11’inci maddesine göre Kamu Başdenetçiliği için yapılan üçüncü oylamaya 232 üye katılmış, kullanılan oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir.

Saygıyla arz olunur.

Tasnif Komisyonu

                     Üye                                     Üye                               Üye

         Mehmet Uğur Gökgöz                    Ahmet Çakır              Semiha Ekinci

                   Isparta                                 Malatya                           Sivas

                     Üye                                     Üye

            Abdulahat Arvas                        Tamer Dağlı

                     Van                                    Adana

 

Murat Dede: 10

Şeref Malkoç: 219

Geçersiz: 3

Toplam: 232

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu sonucu göre, Kamu Başdenetçisi seçiminde Anayasa ve 6328 sayılı Kanun’da öngörülen üye tam sayısının salt çoğunluğu bulunamamıştır.

Sayın milletvekilleri, bir tur daha oylama yapacağız.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.04

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati:19.14

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: İshak Gazel (Kütahya), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-------0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15’inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

Kamu Başdenetçisi seçimine devam ediyoruz.

Sayın milletvekilleri, şimdi, dördüncü oylamaya başlıyoruz. Üçüncü oylamada en çok oy alan 2 aday için dördüncü oylama yapılacak ve dördüncü oylamada karar yeter sayısı olmak şartıyla en fazla oy alan aday seçilmiş olacaktır.

Üçüncü oylamada en fazla oy alan 2 adayın isimlerini okutuyorum:

Murat Dede, Şeref Malkoç.

BAŞKAN – Sayın kâtip üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.

Dördüncü oylamada kullanılacak mühürlü oy pusulaları ve zarflar kâtip üyelere teslim edilsin.

Sayın milletvekilleri, oylamanın sayım ve dökümü için ad çekme suretiyle 5 kişilik bir Tasnif Komisyonu tespit ediyorum:

Sayın Hüda Kaya? Yok.

Sayın İbrahim Ethem Sedef? Burada.

Sayın Sami Çakır? Burada.

Sayın Refik Özen? Burada.

Sayın Ali İhsan Arslan? Yok.

Sayın Emine Zeybek? Burada.

Sayın Nazım Maviş? Yok.

Sayın Mustafa Levent Karahocagil? Burada.

Sayın milletvekilleri, Tasnif Komisyonuna seçilen üyeler oylama işlemi bittikten sonra komisyon sıralarındaki yerlerini alacaklardır.

Oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.

Oylama işlemi tamamlanmıştır.

Oy kupaları kaldırılsın.

Tasnif komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.

Tasnif Komisyonu üyelerinin adlarını tekrar okutuyorum: İbrahim Ethem Sedef, Yozgat Milletvekili; Sami Çakır, Kocaeli Milletvekili; Refik Özen, Bursa Milletvekili; Emine Zeybek, Kocaeli Milletvekili; Mustafa Levent Karahocagil, Amasya Milletvekili.

Sayın milletvekilleri, Tasnif Komisyonuna kura sonucu belirlediğimiz arkadaşlardan biri sağlık nedeniyle katılamadı. Yerine Batman Milletvekili Ziver Özdemir Tasnif Komisyonunda yerini aldı.

Bilgilerinize.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu’nun 11’inci maddesine göre Kamu Başdenetçiliği için yapılan 4’üncü oylamaya 253 üye katılmış, kullanılan oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir.

Saygıyla arz olunur.

Tasnif Komisyonu

                   Üye                                     Üye                                Üye

        İbrahim Ethem Sedef                      Sami Çakır                 Ziver Özdemir

                 Yozgat                                 Kocaeli                            Batman

                   Üye                                     Üye

             Emine Zeybek               Mustafa Levent Karahocagil

                 Kocaeli                                Amasya

 

Kullanılan oy sayısı: 253

Murat Dede: 3

Şeref Malkoç: 249

Geçersiz: 1

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu sonuca göre Sayın Şeref Malkoç 4’üncü oylamada Anayasa’da ve 6328 sayılı Kanun’da öngörülen çoğunluğu sağlamış ve 249 oyla Kamu Başdenetçisi seçilmiştir. Kendilerini tebrik eder, başarılar dilerim.

Birleşime on beş dakika ara veriyoruz.

Kapanma Saati: 19.43

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.28

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15’inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Dünkü birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin ikinci bölümünde yer alan 31’inci maddenin önerge işleminde kalınmıştı.

31’inci madde üzerinde 3 önerge vardır.

İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”nin 31’inci maddesinde yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

           Bedri Yaşar               Mehmet Metanet Çulhaoğlu              Hüseyin Örs

             Samsun                                Adana                                 Trabzon

          Hasan Subaşı                      Fahrettin Yokuş            İmam Hüseyin Filiz

             Antalya                                Konya                              Gaziantep

 

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

 

      Süleyman Girgin                        Ayhan Barut                          Ali Keven

             Muğla                                  Adana                                  Yozgat

Mustafa Adıgüzel                         Süleyman Bülbül                 Turan Aydoğan

             Ordu                                   Aydın                                 İstanbul

          Cavit Arı                            Fikret Şahin              Kamil Okyay Sındır

           Antalya                               Balıkesir                                 İzmir

      Ali Fazıl Kasap

           Kütahya

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Mahmut Bey.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

42.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Kamu Başdenetçiliği seçimi sırasında oluşturulan tasnif komisyonu üyesi milletvekillerinden birisinde Covid-19 tespit edildiğine ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sizden çok özür dilerim.

Biraz önce çok üzücü bir haber aldık “Tasnif Komisyonundan bir arkadaşımız Covid çıktı.” diye.

BAŞKAN – Evet.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Şimdi, burada çalışan gerek personel arkadaşlarımızın gerek milletvekili arkadaşlarımızın sağlığını tehlikeye sokmaya hiçbirimizin hakkı yok. Hiçbir arkadaşımızın yaşam hakkının üzerinde bir hak da olamaz.

BAŞKAN – Evet.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yani netice itibarıyla, buranın biraz daha havalandırılıp dezenfekte edilmesi lazım ve o Komisyonda bulunan arkadaşlarımızın kimler olduğu, bu kişilerin kimlerle temas hâlinde olduğu tespit edilerek en azından bunun daha fazla bulaşmasını engellemek lazım.

X.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akar’ın, Kamu Başdenetçiliği seçimi sırasında tasnif komisyonu üyesi olan ve Covid-19 testi pozitif çıkan milletvekilinin temas ettiği kişilerin uyarıldığına ve Genel Kurul salonunda gereken tedbirlerin alındığına ilişkin konuşması

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Mahmut Bey.

Söylediğiniz tedbirleri aldık. Kimlerle temas ettiyse uyarıldı, ayrıca salon dezenfekte edildi ve havalandırıldı. Biz dezenfekte eden arkadaşlarla ve teknik elemanlarla konuştuk, o süreyi muhafaza ettik ve daha sonra Genel Kurulu açtık. İnşallah bundan sonraki süreçte bir tatsızlık, bir sağlık sorunu yaşamayız diyorum. Belki araları daha sık vererek salonun daha sık havalandırılmasını sağlayabiliriz.

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerine söz isteyen İYİ PARTİ Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.

Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Üniversitelerde birlikte kullanılan sağlık tesislerinde sözleşmeli olarak görev yapan personelin disiplin dâhil tüm özlük işleri bugün, kadrolarının bulunduğu kurum tarafından yapılmıştır. Yapılan bu düzenlemeyle birlikte, üniversitelerde birlikte kullanılan sağlık tesislerinde görev yapan personelin disipline aykırı tüm işlemleri bundan böyle kadrosunun bulunduğu kurum yerine sözleşmeli olarak görev yapmakta olduğu kurumların başhekimleri tarafından yapılacaktır. Böylece düzenleme kapsamında personelin disipline edilmesi ve daha iyi bir hizmet sunumu amaçlanmaktadır, diyor madde. Tabii, bizim bu maddeye diyebileceğimiz herhangi bir şey yok ama söz de üniversitelerden açılmışken şunu ifade edebiliriz. Özellikle son dönemlerde üniversitelere yapılan rektör atamalarını hepiniz biliyorsunuz. Bazı üniversitelere, milletvekilleri dâhil, AK PARTİ’de görev yapan bürokratların da atandığını biliyoruz. Hiç olmazsa eskiden üniversitelere rektörler bir şekilde seçiliyordu, bir anlam ifade ediyordu. Ondan da ötesi bugün üniversitelerimiz maalesef işsizlik üreten -genç işsizlikle- işsiz üreten fabrikalara dönüştü. Özellikle gençlerimiz arasındaki işsizlik oranına baktığımızda bugün neredeyse her 3 gençten 1’i işsiz. Biz istiyoruz ki üniversitelerimiz bilim yuvası olsun, yaptıkları çalışmalarla hiç olmazsa dünya literatüründe yerini alsın. Yani bugün dünyadaki 500 üniversite arasında maalesef Türkiye’den bir elin parmaklarını geçmeyen üniversiteler var. Hatta öyle üniversite rektörleri var ki zaman zaman siz de izliyorsunuzdur televizyonlarda. Şahsen ben bir üniversite rektörü görüyorum, sanki kadrolu uzman; bütün programlarda, bütün bu tartışma programlarında her seferinde baş köşede oturuyor. Her konuda uzman. Askerî mesele var, uzman. Siyasi mesele var, uzman. FETÖ konusu var, uzman. Şahsen ben o arkadaşın adına utanıyorum. İşte bilmiyorum hangi üniversitenin rektörü. Ayıptır, günahtır; madem bir üniversiteden maaş alıyorsunuz, gidin üniversitenin hakkını verin. O üniversitenin başarılarıyla biz övünelim “O rektörümüz, işte şu kadar yayını var, bu kadar makalesi var, şu kadar öğrenci yetiştirdi. Bu yetiştirdiği öğrenciler de işte şu şu şu konularda imza attılar.” densin, biz de mutlu olalım.

Tabii, bunun yanı sıra bugün üniversitelerin de ödemeleri var. Hepinize geliyordur, sadece muhalefete geldiğini zannetmiyorum. Özellikle Samsun’da bu medikal sektör çok gelişmiş seviyede, bugün dünyanın belli yerlerinde -işte Almanya’da, Hindistan’da- buna paralel Türkiye’de de Samsun’da. Hatta medikalcilerin sanayisi var, kendilerine özgü bir sanayi siteleri de var. Ama hepsinin derdi şu, diyorlar ki: “İki senedir üniversitelere gönderdiğimiz medikal aletlerin parasını alamıyoruz.” O da bir tarafa aradan on altı ay geçmiş, on sekiz ay geçmiş devlet gelip diyor ki: “İşte bundan ilaç olursa bilmem şu kadar indirim yap, medikal olursa bu kadar alacağından vazgeç, biz de bunları belli bir takvim çerçevesinde ödeyelim.”

Arkadaşlar, ticaretin hiçbir kademesinde böyle bir yöntem yok, böyle bir yol yok. Hakikaten Samsun bundan çok ciddi oranda etkileniyor, Samsun’daki medikalciler bunlarla ilgili çok ciddi… İş yerini kapatanlar var, mağazalarını kapatanlar var, üretimi durduranlar var. Zaten bir pandemi sürecinden geçiyoruz, bir sürü sıkıntıları var. Dolayısıyla devlet, sözünde durur, aldığı malın da bedelini öder. Böyle olması lazım. “Devlet” deyince bu işler akla gelir.

Keşke şu medikalcilere yaptığınız uygulamaları, şu köprüler, şu hava alanları, şu hasta garantili şehir hastaneleriyle ilgili onları da bir çağırsanız da… “Ya arkadaş, ülke zor günlerden geçiyor, zor zamanlardan geçiyor.” diye nasıl onlara böyle bir bildirimde bulunduysanız, bunlara da bir bildirimde bulunun. Bunlara da deyin ki mesela: “Gelin, şu fiyatlarda biraz iskonto yapalım, siz de alacaklarınızdan vazgeçin.” Madem devir fedakârlık yapma devri… Biz fedakârlığı maalesef hep dar gelirliden, çalışandan, böyle tırnaklarıyla üretenlerden istiyoruz ve de bekliyoruz. İşte bunun en bariz örneği de -bizden önce de yapılan konuşmalarda- dolaylı vergiler yüzde 70, direkt alınan vergiler yüzde 30 yani ha bire milletin sırtındasınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Toparlıyorum Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Hiç olmazsa, dediğimiz gibi, şu medikalcilere yaptığınız gibi… Bu mahşerin 5 atlısı var ya hani, dünyada maalesef ilk 10 firma içerisinde 5 tanesi Türk firmaları… Yani böyle bir şeye sizin aklınız yatıyor mu? Bugün Avrupa’nın ekonomik büyüklüğüne bakın ilk 10’un içerisinde 5 tane firma varsa artık bunda bir olumsuzluk olmadığını düşünmek insanın aklıyla alay etmektir diyorum, kanunun hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Tabii pandemi süreci. Ben de arkadaşımıza geçmiş olsun diyorum. İçinde bulunduğumuz şartlar gerçekten zor. Sayın Başkanım, bununla ilgili de hiç olmazsa çalışma sürelerini, çalışma zamanlarını ayarlayabilirseniz… Benim bildiğim en az 15-20 arkadaşımız şu an hastanede. Şahsen bizim partimizden -bu arada geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum- Hayrettin Nuhoğlu şu an tedavi görüyor, yine Erzurum Milletvekilimiz Naci Cinisli Bey şu an tedavi görüyor. Tahmin ediyorum diğer siyasi partilerde de arkadaşlarımız vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Bunun da dikkate alınmasını sizlerden rica ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci söz Cumhuriyet Halk Partisi Kütahya Milletvekili Sayın Ali Fazıl Kasap’ın.

Buyurun Sayın Kasap. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu kanun teklifinde gündeme gelen hadise ortak kullanımlı hastanelerle ilgili. “Ortak kullanımlı hastane” ya da daha çok güncel kullanımıyla “afiliye hastane” AK PARTİ devrisaadetinde ortaya çıkarılan bir kavram. Biliyorsunuz, önce “Kamu Hastaneleri Birliği” diye bir kavram çıkardınız, CEO olarak atadınız bazı eski milletvekillerini ve çoğunlukla da siyasiler illerde Kamu Hastaneleri Birliğine sekreter olarak atandı, yöneticiler aynı kadrodan geldi. Sonra olmadı, o sistemi kaldırdınız, bu defa sağlık bilimleri hastaneleri, üniversiteleri kurdunuz; yine oraya hiç olgunlaşmamış, yeterli akademik yapıya ulaşmamış… Üniversiteleri ortadan ikiye böldünüz; bir tanesi Kütahya’da, bir tanesi Afyon’da -bir tanesi eski adıyla Gülhane- ve burada akademik bir cinayet işlediniz. Yardımcı doçentlerin -küçümsemiyorum- bile olmadığı birimlerde Türkiye’nin ilk 10 bine giren çocukları, öğrencileri orada eğitim gördüler, ihtisas aldılar ve yetersiz diyemeyeceğim ama arkadaşların kaderi bu olmamalıydı, şu anda bir kısmı sahada hekimlik yapıyorlar, eğitim alamıyorlar.

Şehir hastanelerini, şu andaki yoğun bakımların facia hâlini, hepsini zaten biliyorsunuz. Sağlık personelimiz şu anda canla başla çalışıyor, halkın sağlığı için elinden geleni yapıyor, kendi hayatlarını hiçe sayıyor ve burada hiçbir beklentileri yok, maddi beklentileri yok ama siz maddi beklenti gibi bir şeyler sundunuz, dediniz ki: “Aile hekimlerine 3 bin liraya varan ödemeler yapacağız.” Şu ana kadar hiçbir ödeme yapılmadı değerli arkadaşlar ve aile hekimlerine bu yapılmadığı gibi, şu anda sahada çalışan aile hekimleri günde -bakın, Türkiye’de 125 bin civarında aile hekimi var, her gün bunları bir çağrı merkezi gibi çalıştırıyorsunuz- ortalama 40 ile 100 arasında hastaya telefonla -bir çağrı merkezindeki bir telefonla- her gün ulaşmaya çalışıyor ve bununla bir hizmet yapıldığı zannediliyor, aslında hiçbir şey yapılmıyor, onu söyleyeyim. Şu anda yoğun bakımlar -demin bir mesaj geldi Afyon’dan, Kütahya’dan- yüzde 100 civarında dolu. Acil servislere başvuran hasta sayısı orta karardaki, bu bölgedeki iller için günde yaklaşık 600 ile 1.000 civarında. O hastanelerde ben de çalıştım.

Bakın, maske diyoruz, mesafe diyoruz, temas diyoruz, hijyen diyoruz, tiye alınmıştı bazı şeylerde. Dünyanın her yerinde alışverişlerde kâğıt paralar hemen hemen kaldırıldı -yani fiziki para kaldırıldı, madeni para kaldırıldı- bununla ilgili hiçbir tedbir alınmadı. Bakın, burada Mecliste, Türkiye Büyük Millet Meclisinde demin bir vaka yaşadık ve bunlara rağmen çalışmaya devam ediyoruz, burada bile eksiklikler var.

Bakın, bu kâğıtların arkasında bir şey yazıyor, özellikle bunu kullanmak istedim: “Sizin ve çevrenizin sağlığı açısından yeterli mesafeyi koruyarak oturduğunuz için teşekkür ederiz.” Biz bile çoğumuz dikkat etmiyoruz. Artı, işçilerimiz için gerekli tedbirler yok, şu anda iş yerleri dip dibeler, işçi servislerinde koltuk boşaltmayı kaldırdınız, hastanelerde hekim arkadaşlarımız şu anda çok sıkıntılı durumda. Sağlık personelimiz olarak bugün itibarıyla 60 hekim arkadaşımız, 140 civarında da yardımcı sağlık personeli ve diğer sağlık personeli hayatını kaybetmiş vaziyette. Bu aymazlık, bu umursamazlık; ne olursa olsun ölsün, kalsın ama hiç umurunuzda olmayan bir sistem, bir yapılanma bence doğru değil. Sürü bağışıklığının çok çok ötesinde “Saldım çayıra…” diye gidiyor, bu doğru değil değerli arkadaşlar.

Bu arada, sağlık personelimiz için gelin, AK PARTİ Grubu olarak siz verin, biz de “Evet.” diyelim. Covid-19 hastalığından dolayı -mağduriyetlerinden dolayı- ölen sağlık personelini şehit statüsüne, bundan dolayı mağdur olan arkadaşlar için Covid-19’u meslek hastalığı statüsüne alalım, kategorisine alalım. Rahmetli olmuştu, Burhan Kuzu’nun söylediği gibi, “Yasama bizim, yargı bizim, yürütme bizim; oğlan bizim, kız bizim.” diyordu. Gelin, siz getirin, biz de “Evet.” diyelim, sağlık personeli için bunu meslek hastalığı kabul edelim.

Hepinize teşekkür ediyorum. Coronasız günler diliyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 31’inci maddesinde yer alan “aşağıdaki” ibaresinin “aşağıda bulunan” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Kemal Bülbül                         Zeynel Özen      Filiz Kerestecioğlu Demir

           Antalya                                İstanbul                                Ankara

       Erdal Aydemir                         Murat Çepni                       Kemal Peköz

            Bingöl                                   İzmir                                   Adana

                                              Dilşat Canbaz Kaya

                                                     İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen, Halkların Demokratik Partisi Ankara Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu Demir.

Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vallaha bu şartlar altında, sanıyorum, hep beraber yakalanacağız hastalığa, öyle gözüküyor. Ne için? Daha anlamlı bir şeyler için olsa, gerçekten halka bütçe için olsa mesela, hadi diyelim “Canımız feda.” ama öyle bir şey yok.

Ben, bizim için çok üzücü sözle başlamak istiyorum. Kars Belediyesi Eş Başkanımız Şevin Alaca cezaevinde, maalesef, Covid’e yakalandı ve Şevin Alaca ağustosta da Covid’e yakalanmıştı, akciğerlerinden rahatsız. Aynı zamanda şu anda bakanlıklara buradan ulaşmaya çalışıyoruz. Lütfen, bunu dikkate alsınlar, kendisinden iyi haber alalım ve bir an önce tahliye edilsin, hastaneye sevk edilsin, öncelikle bunu belirtmek isterim. Ve cezaevindeki bütün arkadaşlarımı da sağlıkla sevgiyle selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; pazar akşamı oldukça tuhaf bir istifa açıklamasına tanık olduk. Bu açıklama, kerameti kendinden menkul başkanlık sisteminin yarattığı tek sesliliğin ülkeyi ne duruma getirdiğini de bir kez daha gösterdi hepimize. Gün boyu bir açıklama bekledik ama ortada ne basın vardı ne yayın ne de bir devlet yetkilisi. Bir yandan uluslararası basın kuruluşları, diğer yandan yurttaşlar istifanın gerçekliğini araştırırken Cumhurbaşkanlığından açıklama ancak ertesi gün gelebildi. İstifa müessesinin de ortadan kalktığı bir sisteme geçmiş olacağız ki Bakan görevinden affedilmişti. İstifanın sağlık sorunları mı yoksa birtakım izlerin birbirine karışması nedeniyle mi vuku bulduğunu ise kimse henüz anlamadı. Bu ülke insanı gerçekten bunları hak etmiyor arkadaşlar. Bu istifa Hükûmetin ülkeyi yönetemez hâle geldiğini çok açık bir biçimde göstermiş oldu. Siyasi veya ekonomik normalleşmenin de birkaç Bakanın veya bürokratın değiştirilmesiyle sağlanamayacağını çok iyi biliyoruz. Artık kesinlikle değişim zamanı.

Uzun süredir ekonomi gerçek ekonomik sorunlara değil, semptomlara dönük bir üstünü örtme çabasıyla yönetiliyordu. Doları düşürmek için yapılmadık şey kalmadı; Merkez Bankasının 120 milyar dolarlık döviz rezervi piyasaya satıldı, kamu bankalarının kaynakları döviz kurunu sabit tutmak için seferber edildi, faiz düşürüldü ama TÜİK rakamlarla oynasa bile enflasyon düşmedi. Bu politikalar Türk lirasını tarihî olarak en değersiz seviyeye taşıdı. Ve öyle enteresan ki bir ülke Maliye Bakanı normalde istifa ettiğinde piyasalar sarsılır -ve dolara da etki eder bu- ama tam tersi oldu. Herhâlde “İstersem doları düşürürüm.” diyen Albayrak’ın kastı buydu, “Ben gidersem dolar düşer.” demek istiyordu.

Bugün ülkede geniş tanımlı işsiz sayısı ise 10 milyon 513 bin, iş aramaktan ümidini kesen işsizlerin sayısı bir yılda 718 bin artarak 1 milyon 333 bin oldu. Fakat nasıl ki darbe girişimi, OHAL ve baskı politikalarıyla otoriter rejim pekiştirilmek için kullanıldı, bugün de pandemi işçilerin haklarını gasbetmek için kullanılıyor.

Kanun teklifinde görüyoruz ki patrondan tahsil edilmesi gereken sigorta primleri yine kamuya ve İşsizlik Fonu’na yükleniyor. İşsizlik Sigortası Fonu, Bülent Ecevit Hükûmeti döneminde ne amaçla oluşturulmuştu? Sigortalı çalışan çalıştığı süre boyunca ödediği primler karşılığında işsiz kalsa da insanca bir yaşamdan mahrum kalmasın diye. Oysa bugün baktığımızda yani bırakın yatırdıkları paranın faizini, işçiler yatırdıkları parayı bile İşsizlik Sigortası Fonu’ndan geri alamıyorlar ama biz diyoruz ki: “Yapılacak şeyler var. Asgari ücret 4 bin lira olsun, vergiden muaf yapalım.” Ya Allah aşkına, gerçekten bir empati kurun 4 bin lirayla hanginiz geçinebilirsiniz? Peki, bunu yapmaktan yoksun muyuz biz bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde? Ya da emeklilerin, her emeklinin aylığını 2.500 lira yapmaktan aciz miyiz gerçekten? Eğer böyleysek o zaman hep beraber çıkalım, gidelim buradan ama bu niyet meselesi, yapılmak istenmemesi meselesi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – 4 bin lirayı gerçekten hak görmeyenler, her türlü lüks harcamayı ya da yandaşlara rantçı, kayırmacı politikaları hak görebiliyorlar ama artık gerçekten halkın burasına kadar geldi; “Yeter.” diyor, herkes “Yeter.” diyor, biz de “Yeter.” diyoruz.

Son olarak şunu söylemek isterim: İstifa gerçekten kıymetli bir tutumdur arkadaşlar. Bundan sonra istifayı da daha usturuplu ve hep beraber yapmanızı temenni ederim.

Saygılarımla. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

31’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 31’inci madde kabul edilmiştir.

32’nci maddede 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 32’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

MADDE 32 – 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde ilave edilmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 26 – Kanunları uyarınca ilgili bakanlıklar tarafından üzerinde turizm tesisleri yapılmak üzere adlarına kamu arazisi tahsis edilen Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli yatırımcılar ve işletmecilerden; irtifak hakkı tesis edilip edilmediğine veya kullanma izni verilip verilmediğine bakılmaksızın 1/7/2020 tarihi ile 31/12/2020 tarihi arasındaki dönemde geçici 25 inci madde kapsamında ertelenen bedeller de dâhil tahsil edilmesi gereken kira, kesin izin, kesin tahsis, irtifak hakkı, kullanma izni, yararlanma, ilave yararlanma bedelleri ve hasılat payları ile Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli turizm tesislerinin yatırımcıları ve işletmecilerinden bu faaliyetleri dolayısıyla Hazine taşınmazlarını izinsiz kullanımlarından dolayı aynı dönemde tahsil edilmesi gereken ecrimisillerin ödeme süreleri, başvuru şartı aranmaksızın bir yıl ertelenir ve bu alacaklar ertelenen süre sonuna kadar herhangi bir zam veya faiz uygulanmadan tahsil edilir. Bu döneme ilişkin tahsil edilen bedeller iade edilmez.

Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilidir.”

          Cavit Arı                         Süleyman Bülbül                 Turan Aydoğan

           Antalya                                 Aydın                                 İstanbul

    Kamil Okyay Sındır                     Ayhan Barut                  Süleyman Girgin

             İzmir                                   Adana                                  Muğla

         Fikret Şahin                                                           Mustafa Adıgüzel

           Balıkesir                                                                            Ordu

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Aydın Milletvekili Sayın Süleyman Bülbül.

Buyurun Sayın Bülbül. (CHP sıralarından alkışlar)

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Kamu arazilerimizin her türlü yatırımlara tahsis edilmesi çeşitli kanun ve yönetmeliklerle teşvik edildi, hatta peşkeş çekildi. Son dönemde de âdeta şirketlerin var olan ihtiyaçlarına göre düzenlemeler yapıldı. O kadar ki kanun ve yönetmeliklerde şirketler lehine sık sık yapılan değişiklikleri takip etmek zorlaştı.

2018 yılında Kamu Taşınmazlarının Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkında Yönetmelik’te değişiklik yapıldı. Bu kapsamda, duyuru yapılmaksızın yani ihale olmaksızın bölgede kamu taşınmazında yatırımı bulunan turizmcilere tahsis edilebilir hâle getirildi. Bir başka teşvik ise geçtiğimiz temmuz ayında yapıldı; günübirlik turizm tesisi yapılması için, yatırımcılara tahsis edilen kamu taşınmazları için on yıl olan kullanım süresi yirmi yıla çıktı.

Diğer yandan, salgının ilk haftalarında Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli yatırımcılar ve işletmecilerden tahsil edilmesi gereken ödemeler hiçbir başvuru şartı aranmaksızın 30 Hazirana kadar ertelendi. Bu durum, kamu arazileri üzerinde bulunan 564 otel, tatil köyü, günübirlik tesis, golf tesisi ve benzeri turizm tesisinden elde edilecek toplam 300 milyon lira tutarındaki geliri kapsıyor. Şimdi ise teklifte yer alan 32’nci maddedeki hükümle 30 Hazirandan yıl sonuna kadar olan ödemeler dâhil olmak üzere ödeme süreleri bir yıl ertelenecek. Yine, başvuru şartı yok ve ertelenen süre sonuna kadar herhangi bir zam veya faiz uygulaması da mevcut değil.

Turizmcilere verilecek teşvikleri destekleriz ancak teşviklerle yarattığınız dengesizlikleri desteklemek olası değil. Siz, küçük ölçekli turizmcileri görmüyorsunuz, sizin destekleriniz turizmcilerin ağababaları. Bir de bunları hazine arazilerine peşkeş çekerek yapıyorsunuz. 2021-2023 döneminde Hükûmet, hazine arazilerinin değerlendirilmesine yönelik çalışmalar kapsamında önümüzdeki üç yılda yatırımcılara 60 milyon metrekare arazi tahsis edecek. 2019 yılında turizm amaçlı toplam 164 turizm tesisinin irtifak hakkı süresi kırk dokuz yıla kadar uzatılırken 2,5 milyar lira gelir elde edildi. Ancak bu gelirin sadece 1 milyar TL’si tahsil edildi.

Bunlar bir kenara, bir de kamu arazileri özelleştiriliyor. On yedi yılda 3,7 milyar metrekarelik kamu arazisi özelleştirildi. 2003-2019 yılları arasında hazineye ait 2,1 milyar metrekare sözde orman vasfını yitirmiş alan, 971 milyon metrekare arsa, 586 milyon metrekare tarım arazisi elden çıkarıldı. Böyle giderse kamu arazisi kalmayacak. “Ülke parsel parsel satılıyor.” diyoruz ya, işte, tüm bunlar bu sözlerimizin kanıtı şeklinde.

Kamu arazilerinin özel kullanımlara tahsis edilmesi, tahsislerinin önünün açılması ve özelleştirilmesi kamu yararına aykırıdır. Tüm bu araziler -adı üstünde- kamuya aittir, babanızın tapulu arazisi gibi tahsis edemezsiniz, özelleştiremezsiniz.

Değerli arkadaşlar, asgari ücret 2.324 lirayken yoksulluk sınırı 8.249 lira olmuş. Geniş tanımlı işsiz 9,6 milyon, Covid etkisiyle işsizlik ve iş kaybı 10,5 milyon olmuş. İstihdam 975 bin azalmış, ümitsiz işsiz sayısı yüzde 117 artmış. Bunlara çözüm bulmak yerine hâlâ arsa, arazi peşindesiniz.

İşçilerin bile alın teri hakkı kıdem tazminatlarında gözünüz vardı da; Allah’tan bu ülkede hâlâ örgütlü işçi sınıfı var, onların tepkileri sayesinde yapmak istediğiniz düzenlemeyi geri çekmek zorunda kaldınız.

Yurttaşın ekmek almaya parası yokken siz hâlâ yandaşların cebinin derdindesiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Bülbül.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) – Salgın döneminde esnafın SGK ve vergi borçlarını -lütfeder gibi- üç ay ertelerken şimdi ise ödemek zorunda oldukları toplam 40 milyar lira SGK prim borcunu ve 29,4 milyar lira vergi borcunu ertelemiyorsunuz.

Küçük ölçekli turizmcileri desteklemiyorsunuz ama hazine arazilerini peşkeş çektiniz. Parası olan kesime hâlâ teşvikler vererek makasın ağzını iyice açıyorsunuz. Bu düzen böyle gitmez ama siz gideceksiniz.

Genel Kurula saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın Oluç…

(HDP sıralarından milletvekillerinin ayağa kalkması)

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

43.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, bugüne kadar 145’ten fazla sağlık emekçisinin hayatını kaybetmesine rağmen Covid-19’un meslek hastalığı sayılmadığına, Türk Tabipleri Birliğinin bu konuya dikkat çekmek için 11 Kasımdan itibaren beş gün boyunca saat 21.00’de herkesin ışıklarını bir dakika boyunca açıp kapatmasını istediğine, bütün milletvekillerini sağlık emekçilerinin taleplerini acilen yerine getirmek için adım atmaya çağırdıklarına ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, şu anda saat dokuza iki var. Türkiye’de 1 milyondan fazla sağlık emekçisi çalışıyor ve sağlık emekçileri bugün, toplumdaki pandemi koşullarında insanların hayatlarının kurtarılması için çok müthiş bir fedakârlıkla büyük bir emek harcıyorlar gerçekten.

Bugüne kadar 145’ten fazla sağlık emekçisi hayatını kaybetmiş vaziyette ve hâlâ Covid-19 meslek hastalığı olarak sayılmıyor. Bu nedenle Türk Tabipleri Birliği bir eylem çağrısı yaptı, bugün saat dokuz itibarıyla, 5 gün boyunca, herkesin ışıklarını bir dakika boyunca bu konuya dikkat çekmek için açıp kapatmasını istedi. Bizler de bu konunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bütün milletvekillerini bu konuda hassas davranmaya, sağlık emekçilerinin bu taleplerini acilen yerine getirmek için adım atmaya çağırıyoruz ve sağlık emekçileriyle bir kez daha dayanışmamızı çok açık bir şekilde ifade ediyoruz.

Teşekkür ediyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239)

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 32’nci maddesinde yer alan “belirlemeye” ibaresinin “belirlemek için” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

         Hüseyin Örs                        Fahrettin Yokuş                    Hasan Subaşı

           Trabzon                                 Konya                                 Antalya

       Mehmet Metanet Çulhaoğlu            İmam Hüseyin Filiz

                     Adana                                Gaziantep

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İYİ PARTİ Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs.

Buyurun Sayın Örs. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 32’nci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ilgili madde hazineye ait taşınmazlar üzerindeki turizm tesislerinden pandemi döneminde tahsil edilmesi gereken kira, irtifak hakkı ve benzeri ödemelerin sürelerinin bir yıl daha ertelenmesini öngörüyor. Komisyondaki görüşmelerde 1 Nisan 2020-30 Haziran 2020 tarihleri arası üç aylık dönem için ertelemeden kaynaklanan hasılat payı bedeli 200 milyon TL iken bir yıllık bedel de 200 milyon TL olarak belirtilmişti; üç aylık bedelle on iki aylık bedelin aynı olmasının tutarsızlık olduğu söylendiğinde ve nedeni sorulduğunda gerek bürokrat arkadaşlarımızdan gerekse teklif sahiplerinden ne yazık ki tatmin edici bir cevap alamadığımızı da belirtmek isterim.

2021 yılında bile akıbeti belli olmayan… Hazine arazisindeki kiracı turizmcinin kira borçlarını bir yıl ertelemek tedavi değil, sadece geçici bir rahatlamadır. 2020 sezonunu kapalı olarak geçiren kiracılar için bir yıl ertelemeye ek olarak yüzde 50’lik indirim düşünülmelidir, diyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’de turizm sektörü gerek sağladığı istihdam gerekse ülkenin en büyük ihtiyacı olan döviz rezervlerinin güçlendirilmesi bakımından ayrı bir öneme sahiptir.

2020 yılında tüm dünyayı etkisi altına alan coronavirüs salgını tüm sektörler gibi turizm sektörünü de etkisi altına almıştır. Pandemi sürecinin hâlen devam etmesi ve ne zaman biteceğinin belli olmamasından dolayı yaşanan bu durumun etkileri üzerinde de bir sonuca varılamamaktadır. Covid-19 insan sağlığını tehdit etmekte ve bu tehdit hem ekonomik hem de sosyal etkileri sonucu küresel bir krizin yaşanmasına sebep olmaktadır. Salgın nedeniyle turizm sektörünün İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez bu şekilde durma noktasına gelmiş olması, ekonomisinin önemli bir bölümünü turizmden sağlayan birçok ülke gibi Türkiye için de olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.

Değerli milletvekilleri, pandeminin turizm hareketine etkisini azaltmak için Kültür ve Turizm Bakanlığınca “Güvenli Turizm Sertifikası” uygulanmaya başlansa da bu uygulamadan turizmcilerin bir şikâyeti vardır; bu uygulamanın zor süreçten geçmekte olan turizm işletmelerine ekstra bir yük getirdiği ifade edilmektedir. Bu sertifikanın uygunluğu devlet eliyle değil de Bakanlıkça akredite edilen özel firmalar tarafından verilmesi işletmelere büyüklüklerine göre 400 TL ila 2.200 TL arası bir ek yük getirmektedir.

Pandemi, hem dünyadaki hem ülkemizdeki tüm turizmcileri etkiledi ancak Karadeniz Bölgesi bu süreçten çokça etkilenen bölgelerimizden bir tanesidir. Bölgemizin hedef pazarı olan ve yabancı turist yoğunluğunun yaklaşık yüzde 70’ini, 80’ini oluşturan Suudi Arabistan’ın pandemi sürecinde uçuşlara izin vermemesi bölgemizdeki yabancı turist sayısının neredeyse yok denebilecek rakamlara düşmesine sebep olmuştur. Tur otobüslerinin kapasite kısıtlamasından dolayı yükselen maliyetler ve pandeminin oluşturduğu seyahat korkusu birçok acentenin kültür turu satışlarını durdurmasına sebep olmuş ve bu durum da Karadeniz Bölgemize gelen turist sayısını olumsuz etkilemiştir.

Salgının ülkemizde görülmeye başlanması ve beraberinde getirilen kısıtlamalar nedeniyle sektörde büyük bir düşüş yaşandığı hepimizin malumudur. Salgın nedeniyle, konaklamalarda yaşanan düşüş, salgın sonrası gelen kısıtlamalar nedeniyle yapılamayan organizasyonlar, ülkede yaşanan ekonomik dalgalanmalar ve tedarik edilen ürünlere gelen ilave zamlar sebebiyle sektör ve paydaşları çok zor duruma düşmüştür. Bu şartlarda sektörde çarkların dönmesi de oldukça zor görünmektedir.

Salgın riskini minimize etmiş hedef pazarlarımızdaki ülkelerden bölgemize turizm hareketliliğini teşvik için, iki yıl önce uygulanmasına son verilen “charter” uçuş düzenleyen hava yolu şirketlerine yönelik yakıt desteğinin devreye alınmasını öneriyorum. Turizm sektöründe yaşanan bu sorunlara çözüm bulmak adına gerekli adımlar bir an önce atılmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) – Teşekkür ederim.

Yaşanan bu virüs salgınının bir an önce bitmesini, Türk ekonomisine büyük katkı sağlayan turizm sektörünün eski günlerine dönmesini diliyorum.

Ayrıca bugün, burada, milletvekili arkadaşlarımızdan Covid tespit edilen arkadaşlarımız oldu. Ben, tüm Covid hastalarımıza Cenab-ı Hak’tan şifalar diliyorum, inşallah en kısa zamanda bu beladan da kurtuluruz diyorum, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 32’nci maddesinde yer alan aşağıdaki ibaresinin “aşağıda bulunan” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Zeynel Özen                          Murat Çepni                      Kemal Bülbül

           İstanbul                                  İzmir                                  Antalya

Gülüstan Kılıç Koçyiğit                   Kemal Peköz              Dilşat Canbaz Kaya

              Muş                                    Adana                                 İstanbul

       Erdal Aydemir

            Bingöl

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Halkların Demokratik Partisi Muş Milletvekili Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit.

Buyurun Sayın Koçyiğit. (HDP sıralarından alkışlar)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 239 sıra sayılı Yasa Teklifi’nin 32’nci maddesi üzerine söz aldım.

Bu maddenin kendisi, aslında olumlu bir düzenleme çünkü turizm alanındaki işletmelerin en azından kira ve borçlarını ötelemeyi içeriyor, bir yıl, başvurusuz olmak üzere. Fakat yetersiz olduğunu ifade edelim çünkü pandemiden sadece turizm sektörü olumsuz etkilenmedi; birçok sektör olumsuz etkilendi ve özellikle de küçük ölçekli işletmelerin, esnafın, KOBİ’lerin çok ciddi etkilendiğini biliyoruz. Onun için, bunun aslında kapsamının genişletilmesi ve zorda olan bütün kesimler açısından da bir iyileştirmenin yapılması gerektiğini ifade etmem gerekiyor.

Tabii, pandemiden bahsediyoruz. Bugün TTB’nin başlattığı bir eylem var. Ben öncelikle, Covid-19 salgınıyla mücadelede yaşamını yitiren bütün sağlık emekçilerini saygıyla, sevgiyle, rahmetle andığımı ifade etmek istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

Buradan şunu söylemek gerekiyor: Bu Meclis ilk günlerde iyi tutumlar aldı, sağlık çalışanlarını alkışladı. Sağlık Bakanı bir çağrı yaptı “Sağlık çalışanlarımızı alkışlıyoruz.” diye, Hükûmet buna ciddi bir şekilde katıldı ama bugün geldiğimiz nokta, değerli arkadaşlar, sağlık çalışanlarının yaşamı hiçe sayılıyor. Evet, her gün, her başımız sıkıştığında, dişimiz ağrıdığında, başımız ağrıdığında, kaza geçirdiğimizde, çocuğumuz ateşlendiğinde gidip başvurduğumuz, yanı başımızda bulduğumuz, terminal dönemindeki bir kanser hastasının, yaşamının son anındaki bir hastanın yanında olan sağlık emekçileri bugün de Covid-19 hastalarının yanında, onların iyileşmesi için, yeniden sağlıklarına, ailelerine kavuşması için canla başla çalışıyor. Peki, sonuç ne değerli arkadaşlar? Sonuç: Ölüyorlar. Sonuç: Tükeniyorlar. Sonuç: Onların yaşamı hiçe sayılıyor. Kim tarafından? AKP iktidarı tarafından değerli arkadaşlar. Kim tarafından? Mevcut Sağlık Bakanlığı tarafından. Yaşamlarının hiçbir değeri yok. Sistematik test yapılmıyor, kontroller yapılmıyor, izin alma hakları yok, istifa etme hakları yok; deyim yerindeyse, savaş alanına sürülmüş, savaşta cephede ölümüne tutulmaya çalışılan asker misali. Peki, buna hakkımız var mı değerli arkadaşlar? Bir insana, öleceğini bile bile “Çalışmak zorundasın.” deme hakkımız var mı? Yok. Ama biz diyoruz. Üstelik bunu söylerken de onların hiçbir koşulunu düzeltmiyoruz, onların yaşaması için, sağlıkları için, esenlikleri için hiçbir önlem almıyoruz.

Herhâlde bu Mecliste Covid-19 pandemisinde “Covid-19, meslek hastalığı olsun.” diye yasa teklifi veren ilk vekillerden biriyim. Çıt çıkmıyor değerli arkadaşlar sizlerden. Ne bekliyorsunuz? Daha kaç kişi ölecek? Kaç meslektaşımız daha ölecek? Kaç hekim, kaç hemşire, kaç laborant, kaç yardımcı sağlık hizmeti teknisyeni, kaç temizlik personeli arkadaşımız daha Covid-19’la mücadele ederken yaşamını yitirecek? Sizin için hiçbir önemi yok mu değerli arkadaşlar? Bu insanlar sadece sayı değil; bu insanlar birer anne, birer baba, birer eş, birer can; yaşamları var, umutları var ve gencecik yaşlarında bu pandemiyle mücadele için yaşamlarını ortaya koyuyorlar. Bunun bir değeri olmalı, bunun bir karşılığı olmalı, bunun bir ederi olmalı değerli arkadaşlar. Bu, sadece üzerinden geçip gideceğimiz, sadece rahmetle anacağımız, anılarına bağlı kalacağımız bir mesele değil. Artık insanları anmaktan değil, insanları yaşatmaktan yana tutum almak zorundayız. Hani diyorsunuz ya “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” Söylüyoruz işte, sağlık çalışanlarını yaşatamıyorsunuz, ölüyorlar işte, bağırıyorlar “Tükeniyoruz.” diye. Her gün rapor açıklıyorlar, her gün sayı veriyorlar, koşulların düzeltilmesini istiyorlar, sosyal hareketliliğin sınırlandırılmasını istiyorlar, zorunlu meslekler dışında, zorunlu üretim alanları dışında çalışmanın sınırlandırılmasını istiyorlar; herkese 1.116 lira gibi komik rakamların değil, insanca yaşayacağı bir ücretin verilmesini istiyorlar, evde çalışanların giderlerinin karşılanmasını, insanca çalışacakları koşulların sağlanmasını istiyorlar. Bunların sizin için bir önemi var mı değerli arkadaşlar? Bir hekim, bir hemşire, bir sağlık çalışanı bir Limak, bir Kolin, bir Cengiz İnşaat etmiyor mu değerli arkadaşlar? Limak’ın, Kolin’in bu ülkeye ne faydası var? Her gün ülkemizi beton yığınına çevirmeleri dışında, iş kazalarında her gün canlarımızı kaybetmemiz dışında ülkemize nasıl bir faydaları var? Ama bu hekimler, hemşireler, sağlık çalışanları, laborantlar, temizlik işçileri bizi yaşatıyor değerli arkadaşlar, sizleri de yaşatıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Hani her gün gidiyoruz ya Meclis Hastanesine; testimizi alıyorlar, test sonucumuzu veriyorlar, tansiyonumuzu ölçüyorlar, her türlü işimizi yapıyorlar değerli arkadaşlar, her türlü sağlık hizmetini görüyorlar ve bizim, en azından bu Meclisin, bu kadar zorlu koşullarda sekiz aydır, her türlü zorluğa göğüs gererek çalışan sağlık emekçilerine bir vefa borcu olmalı. Gelin, -hep beraber- siz getirin, biz onaylayalım; getirin, Covid-19 meslek hastalığı olsun, diğer üretim alanlarında Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirenler için Covid-19’u bir iş kazası olarak tanımlayalım değerli arkadaşlar. Bir kez olsun gerçekten bu halkın yararına hep beraber el kaldıralım, hep beraber sağlık çalışanlarını yaşamda tutalım. Onlar yaşama tutunsunlar ki bizler de yaşama tutunalım değerli arkadaşlar. Onlar yaşamadan biz de yaşamayacağız, bu pandemiyle baş edemeyeceğiz.

Lütfen, herkes şapkasını önüne koysun; insanı, toplumun sağlığını, insanların sağlığını ve sağlık çalışanlarının sağlığını merkeze alan düzenlemeleri hep beraber buradan geçirelim diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

32’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 32’nci madde kabul edilmiştir.

33’üncü madde üzerinde 4 önerge vardır, aynı mahiyetteki bu önergeleri birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 33’üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Mehmet Muş                  Muhammed Levent Bülbül   Mehmet Doğan Kubat

           İstanbul                                Sakarya                                İstanbul

        Ramazan Can                     İbrahim Halil Fırat                    Recep Özel

          Kırıkkale                              Adıyaman                               Isparta

        Atilla Ödünç                          Orhan Yegin             Mehmet Ali Cevheri

             Bursa                                  Ankara                               Şanlıurfa

 

Aynı mahiyetteki ikinci önergenin imza sahipleri:

        Kemal Bülbül                         Zeynel Özen                       Murat Çepni

           Antalya                                İstanbul                                  İzmir

       Erdal Aydemir                         Kemal Peköz

            Bingöl                                  Adana

 

Aynı mahiyetteki üçüncü önergenin imza sahipleri:

      Süleyman Girgin                      Turan Aydoğan Süleyman Bülbül               

             Muğla                                 İstanbul                                 Aydın

    Kamil Okyay Sındır                       Cavit Arı                         Fikret Şahin

             İzmir                                  Antalya                               Balıkesir

     Mustafa Adıgüzel                     Hüseyin Yıldız

             Ordu                                   Aydın

 

Aynı mahiyetteki dördüncü önergenin imza sahipleri:

Mehmet Metanet Çulhaoğlu             Fahrettin Yokuş                     Hüseyin Örs

            Adana                                  Konya                                 Trabzon

    İmam Hüseyin Filiz                     Hasan Subaşı                       Bedri Yaşar

          Gaziantep                               Antalya                                 Samsun

    İbrahim Halil Oral

            Ankara

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergelerden ilkinin gerekçesini okutuyorum:

Mehmet Muş (İstanbul) ve arkadaşlarının vermiş olduğu önerge gerekçesi:

Gerekçe:

Önergeyle, teklifte yer alan maddenin tekraren değerlendirilmesi amacıyla metinden çıkarılması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen, Halkların Demokratik Partisi Bingöl Milletvekili Sayın Erdal Aydemir.

Buyurun Sayın Aydemir. (HDP sıralarından alkışlar)

ERDAL AYDEMİR (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii ki ülkemiz son derece içinden çıkılmaz bir hâl alan ekonomik kriz içerisinde, Bingöl ilinin vekili olarak -Bingöl halkının sorunlarını Meclise taşıma adına- Bingöl halkının, Bingöl esnafının sorunlarını sizlerle paylaşmak isterim.

Sayın vekiller, Bingöl ili yoksullukta Türkiye’nin 2’nci sırasında; Bingöl ili işsizlikte Türkiye’nin 2’nci sırasında; Bingöl ili açlık sınırında Türkiye’nin 2’nci sırasında.

Geçen ay Bingöl ili ve ilçelerinde esnaf ziyaretlerinde bulunduk, bütün esnaflarımızı tek tek dinledik. Arkadaşlar, Bingöl ilinde Hacı Halim Bor isminde, yaklaşık kırk yıldır gıda toptancılığı yapan bir esnafımızla sohbette bulunduk. Bana dönüp dedi ki: “Erdal, Bingöl’ün ağır sanayisini size sayıyorum -bakın, bir ilin ağır sanayisi- bir; döner ekmek ve lokantacılar; iki, berberler; üç, çay ocakları ve kıraathaneler; dört, cep telefonu esnafı.” Arkadaşlar, Bingöl’ün ağır sanayisinin on sekiz yıllık AKP iktidarında geldiği nokta maalesef ki bu. Bunlar benim düşüncelerim değil, Bingöl ilinde yaklaşık kırk yıldır toptan gıda esnaflığı yapmış Hacı Halim Bor’un yapmış olduğu bir değerlendirme.

Arkadaşlar, buradan iktidar partisine sesleniyorum: Bingöl’ün ticareti, Bingöl’ün esnafları nefes alamaz bir durumda. Bingöl’de eğer biraz önce saydığım bu sektörler iş yapamaz hâle gelirse… Ki yaklaşık 1.500-2 bine yakın esnaf kepenk kapattı, dükkanlarını kapattılar.

Yine, bu esnaf ziyaretlerimizde esnaflarımızla paylaştığımız husus şuydu, dedik ki: “Özellikle Bingöl’de esnaf odalarına kayıtlı yaklaşık 4 bin esnafımız var, Hükûmetin bunlara yönelik 10 bin TL’lik bir hibesi olsun.” Dönüp dediler ki: “Bunun kaynağı nerede?” Biz de dedik ki: Eğer saray, Hükûmetin başı Tayyip Erdoğan “İtibardan tasarruf olmaz.” demezse… Arkadaşlar sarayın bir günlük gideri eski parayla 10,5 trilyon lira, yeni para birimiyle 10,5 milyon lira. Eğer saray, Tayyip Erdoğan dört günlük bu giderinden vazgeçerse yaklaşık 40 trilyon lira eder, bu 40 trilyon lira da Bingöl’deki esnafın birikmiş kirasına, ödemediği BAĞKUR primine ilaç olacak, sarayın dört günlük giderini, 40 trilyon lirayı eğer Bingöl esnafına hibe ederse Bingöl esnafının sorunları çözülmüş olacak arkadaşlar.

Bakın, yine, Bingöl esnafını ziyaret ettiğimiz zaman arkadaşlar, işsizlik had safhada. Kamu yönetimini bitirmiş bir arkadaşımız şu anda Bingöl ilinde bir dükkânda, bir büfede çalışıyor arkadaşlar, bu arkadaşımızın ismi Recep Vural. Recep Vural’ın bizden talebi şuydu: “Meclise gittiğiniz zaman benim bu durumumu lütfen yüksek sesle ifade edin.” dedi. Recep Vural hem kamu yönetimi mezunu hem adalet öğretmenliği mezunu hem de…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – …girmiş olduğu sınavlarda 89 puan almış bir arkadaşımız. Maalesef ki şu an işsiz arkadaşlar, işsiz. On sekiz yılın AKP’sinin getirdiği Türkiye gerçekliği bu. Yine, Bingöl’ü bilen bütün hemşerilerimize “Haydar’ın Çayevi” diye bilinen, çay ocağında çalışan Mehmet Kılıç diye bir arkadaşımız var, bu Mehmet Kılıç arkadaşımız muhasebe ve işletme mezunu. Maalesef ki şu an o da Bingöl’de bir çay ocağında garsonluk yapmak durumunda.

Buradan bütün Bingöllü esnaflarımıza sesleniyorum: Eğer makul insan, mümin insan israfından kaçınırsa Türkiye’deki bütün esnafların sorunları çözülür arkadaşlar.

Bakın, Türkiye genelinde 2 milyon esnaf var. Eğer yürütmenin başı Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2,5 milyar dolar, S400’lere vermiş olduğu parayı Türkiye’nin esnaflarına harcamış olsaydı, bütün Türkiye esnaflarına karşılıksız…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aydemir…

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – Son cümlelerim Başkanım, lütfen.

BAŞKAN – Son cümlenizi söyleyin lütfen.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – İstirham ediyorum.

Arkadaşlar 2,5 milyar dolar S400’lere verildi. Türkiye’deki bütün esnaflar lütfen dinlesin: Eğer bu 2,5 milyar doları Türkiye’deki esnaflara harcamış olsaydı bütün Türkiye genelindeki esnaflarımıza 10 bin lira bağışta ve hibede bulunacaktı.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim Sayın Aydemir.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) – İşte makul mümin ve makul insanın yapması gereken buydu.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Aydın Milletvekili Sayın Hüseyin Yıldız.

Buyurun Sayın Yıldız. (CHP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu madde çekildi ama en önemli konuyu demin söylemiştik, turizm konusu. Biliyorsunuz -her dönemde- geçen sene 34,5 milyar dolar turizm geliri geldi ve dış açığın yüzde 90’ını turizmden gelen gelirle kapattınız. Bu sene Covid’den dolayı turizm kötüye gitti ama en büyük kötülüğü de biz kendi kendimize yapıyoruz.

Değerli milletvekilleri, özellikle AKP’nin grup başkan vekillerine sesleniyorum. Ben Aydın Milletvekiliyim, Aydın’ın bir köşesinde, yüzde 50’si turizm kaynağıyla geçinen bir ilçede yaşıyorum, Didim ilçesi. Didim ile Akbük arasında şu an 400-500 tane tekne çalışıyor. Sebebi ne biliyor musunuz? Tarım Bakanının izniyle deniz patlıcanlarını topluyorlar. Deniz patlıcanları ne işe yarıyor biliyor musunuz arkadaşlar? Normalde bir tane deniz patlıcanı, yani size gösterdiğim şu deniz patlıcanı yılda 120 bin ila 150 bin ton deniz altındaki kumu temizliyor yani denizi temiz bırakıyor. Bunun toplam, yılda Türkiye’den Çin’e ihracatımız 3 milyon dolar arkadaşlar. Bizim -tekrar ediyorum- sadece bizim Didim’de yılda turizmden gelirimiz 500 milyon dolar. Eğer siz Tarım Bakanı olarak bu firmaya izin verirseniz iki yıl içerisinde Didim Altınkum’da, Akbük’de -toplam 38 tane koyumuz var- hiçbirisinde denize giremezsiniz değerli arkadaşlarım. Böyle bir şey olabilir mi? Bir Tarım Bakanı bu işi bilmeden izin veriyor 2 tane şirkete, o şirket 300-400 tane tekneyle dünden beri Didim’i yerle bir ediyor. Demin Belediye Başkanı Deniz Atabay beni aradı, konuştuk. “Sayın Vekilim, 400 tane tekne şu an gece gündüz çalışıyor.” Değerli arkadaşlar, 3 milyon dolar bir firma kazanacak diye her yıl 500 milyon dolar gelir gelen bir yere katliam yaşatıyorsunuz. Onun için, ben özellikle AK PARTİ’nin grup başkan vekillerinden rica ediyorum; bir an önce şu dış işlerine bağlı yani sizin Tarım Bakanınız maalesef Türkiye'nin Tarım Bakanı değil; bunu defalarca burada izah ettim, maalesef yabancı şirketlerin danışmanlığını yapan bir Bakan. Çünkü tarımla ilgili girdileri, çıktıları bütün dış ülkelerin ticaretle uğraşan şirketleri belirliyor arkadaşlar. Lütfen bir an önce, bu geceden itibaren bu sorunu çözün değerli arkadaşlar.

Değerli arkadaşlar, demin yine turizmle ilgili… Arkadaşlar burada erteleme yapıyor ama maalesef Turizm Bakanı kendi şirketlerine ait kiralanmış otellerin kiralarını erteliyor. Siz Didim’e, Kuşadası’na, Aydın esnafına gidip sordunuz mu? Küçük esnafın hiçbir kirası, bir elektrik, bir vergisi veya bir banka borcu ertelenmedi. Önemli olan, küçük KOBİ’lerin desteklemesi gerekiyor; aksi takdirde, önümüzdeki dönemde turizme hizmet edecek bir tane esnaf bulamazsınız.

Onun için, özellikle, bir, bu deniz patlıcanlarının avlanmasını hemen durdurmanız gerekiyor; acilen Bakanınızı arayın, iki, deniz patlıcanlarından yılda sadece 3 milyon dolarlık ihracat yapacağız diye 500 milyon doları göz göre göre çöpe atmayın. Didim’de yaşayanlar değil sadece, yılda 500 bin insan Didim’e geliyor ve denize giriyor. Bunu yapmadığınız takdirde, yarın burada denize girme şansımız yok. Bu nedenle, özellikle AKP’nin milletvekilleri, Aydın milletvekilleri; rica ediyorum, bir an önce bu cinayeti durdursunlar; aksi takdirde, samimi söylüyorum, önümüzdeki dönemde, yani önümüzdeki yazın Didim’e geldiğinizde hiçbirinizin denize girme şansı yok ve her taraf leş gibi kokar. Bu nedenle, lütfen, özellikle rica ediyorum. AK PARTİ’nin milletvekilleri bu işe el atsın ve hemen o tekneleri Akbük Koyu’ndan ve Didim Koylarından çeksinler.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

44.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 33’üncü maddesi üzerinde verilen önergeyle ilgili yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkanım, Hüseyin Bey’in anlattığı bu meseleyle alakalı şunu ifade etmek isterim: Turizm, hakikaten bizim açımızdan çok önemli. Zaten bizim 2023’le alakalı bu pandemi falan olmamış olsaydı 65 milyar dolar gibi bir gelir hedefimiz vardı ve Didim de önemli bir turizm bölgesi olarak şu an çalışılıyor, Çeşme ve Didim bölgeleri.

Bu deniz patlıcanlarının illegal şekilde avlanması, bunların tahrip edilmesiyle alakalı çok ağır yaptırımlar getirildi ve buna hiçbir şekilde müsaade edilmiyor, oradaki bütün ekipmana el konuyor, tekrarı hâlinde hapis cezasına kadar, ağır para cezalarına kadar iş gidiyor; bununla alakalı bir sorun yok. Ben şimdi Hüseyin Bey’in bahsettiği meseleye bakacağım “Bu legal midir, değil midir?” diye çünkü kanunda Turizm Bakanlığının uygun görmesiyle izin verilebiliyor. Dolayısıyla o koyların tamamının turizme kazandırılması gibi bir çabamız var.

Aslında burada dikkat edilmesi gereken bir konu da şudur: Özellikle bu sahil kesimindeki ilçelerin ve illerin arıtma tesislerinin tamamlanması lazım. Yani arıtma tesisinin olmaması durumunda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - …biz istediğimiz kadar deniz patlıcanlarıyla uğraşalım, o arıtma tesislerinin denizde oluşturacağı tahribatı geri çeviremiyoruz. Bir an önce oradaki arıtma tesislerinin de bitirilmesi lazım.

Ben, Hüseyin Bey’in bu anlattığı konuya da ayrıca bakacağım, birazdan konuşacağım kendisiyle. Genel Kurula bu bilgileri aktarmak istedim.

Sağ olun.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.

HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Hüseyin Bey, Mehmet Bey konuyla ilgileneceğini söyledi.

Buyurun.

45.- Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) – Grup Başkan Vekiline teşekkür ediyorum.

Bizim, Didim’de arıtma sorunumuz yok. Cumhuriyet Halk Partili belediye olarak Didim’de yapılan arıtma yirmi yıl, otuz yıl bile yeterli oluyor. Şu an Didim Akbük tarafında kanalizasyondan denize giden herhangi bir şeyimiz yok ama sıkıntı şurada: Sayın Grup Başkan Vekilinin haberi yok, maalesef Tarım Bakanlığı izin vermiş 2 firmaya. O firma da -aşağı yukarı- diğer alt firmalara yetki vermiş. Arayabilirler; Didim ile Akbük koyları arasında 500 tane tekne çalışıyor şu an, 500 tekne. Acilen durdurulması gerekiyor; aksi takdirde, samimi söylüyorum, bir daha böyle 65 milyar değil de 10 milyar dolar bile bulamayız.

İlgilendikleri için de AK PARTİ Grup Başkan Vekiline teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekili bu konuyla ilgilenecektir.

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239)

BAŞKAN – Evet, aynı mahiyetteki önergeler üzerinde son söz İYİ PARTİ Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar’a aittir.

Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bu 33’üncü madde işçi haklarını düzenleyen, onların kıdem tazminatını düzenleyen… Kısa çalışma süreleri sizin de bildiğiniz gibi kıdem tazminatından sayılmıyordu, bütün gruplar bu önergenin çekilmesini arzu etti, bizim de önergemiz o yöndeydi. Dolayısıyla, yine bir araya gelmemizin güzel sonuçları oldu.

Biz zaman zaman söylüyoruz: Aynı zamanda, işçilerin talebi olduğu gibi işverenlerin de talebi var. Şu an işverenler diyor ki… Özellikle KDV alacakları var, bugün çok ciddi oranda biriken KDV alacakları var. Bu KDV alacaklarının yanı sıra devlete de vergi, SSK borçları var. Diyor ki: “Sizin bu yaptığınız incelemeler bayağı uzun sürüyor. Bu incelemeler bitip kesinleştikten sonra ancak, devlet “Siz, bu kesinleşme rakamından sonra bu paralarınızı vergi veya SSK borçlarına sayabilirsiniz.” diyor. Sizin de bildiğiniz gibi, içinde bulunduğumuz şartlarda bu dosyaların incelenmesi çok uzunca bir süre alıyor. Bu zaman dilimi içinde ne oluyor? Vergi ve SSK borcu olanlar devlete bu parayı ödemediği zaman devlet buna faiz işletiyor yani vatandaşın alacağına faiz yok ama devlet kendi alacağına faiz işletiyor. Bu önergeyi Plan ve Bütçe Komisyonunda verdik, bakın, gecenin de sonuna geldik, burada tekrar ediyorum: Bununla beraber, bu KDV alacaklarıyla ilgili müracaattan itibaren burada devletin bir kaybı yok, alacağını borcuna mahsup etmiş olacak; bunu da değiştirirsek en azından işverenler açısından güzel bir çalışma olmuş olur.

Yine aynı şekilde önergelerimiz vardı matrah artışıyla ilgili, stok affıyla ilgili. Arkadaşlar, burada, ticaretin içinde bulunduğu durumdan kaynaklanan sebeplerden dolayı bu tür muafiyetlere ihtiyaç var. Geçtiğimiz dönemde, 2016’da da 2018’de de en yüksek parayı devlet matrah artışlarından toplamıştı. Size bir kez daha bunu hatırlatıyorum.

Tabii “işçi” deyince aklımıza gelen şehirlerin başında Zonguldak geliyor. Zonguldak İl Başkanımız Yavuz Erkmen Bey diyor ki… Zonguldak yıllardır emeğin ve alın terinin başkenti olarak bilinmektedir. Türkiye Taş Kömürü İşletmeleri, bugün sizlerin beğenmediği o Zonguldak kömürü cumhuriyet döneminde Ereğli ve Karabük’te 2 adet demir çelik fabrikası kurmuştur. Bugüne kadar Zonguldak kömürle hep iç içe yaşamıştır. Zonguldak demek kömür demek; evliliklerin, düğünlerin, merasimlerin tamamı kömüre endekslidir.

Son dönemde şöyle bir şey çıktı: Sanki Zonguldak kömürlerinin, özellikle taş kömürünün özelleştirilmesine yönelik kamuoyunda bir bilgi var ve hatta “TTK, Varlık Fonuna devredilecek.” diye, “Varlık Fonuna bağlı Maden Holding AŞ kurulmuş, buraya devredilecek.” diye söylenti var. Tabii, KİT Komisyonunda da biz görüyoruz yani Türkiye Kömür İşletmeleri özellikle Zonguldak’ta zarar ediyor. Geçmişte de gördük ki sizler zarar eden bu kurum ve kuruluşları “özelleştirme” adı altında satışa çıkardınız. Maalesef, Anadolu’daki bu işletmelerin çoğunda şu an çalışan sayısı sıfır. Zonguldak’ın akıbeti de diğer yapılan özelleştirmeler gibi olmasın istiyor gerek işverenler gerek işçi temsilcileri, Zonguldak için bu özelleştirmeye karşı olduklarını ifade ediyorlar, diyorlar ki: “Şu an Türkiye’de üretilen taş kömürü Türkiye’deki ihtiyacın sadece ve sadece yüzde 10’unu karşılıyor.” Bunun yerine, bu işletmelere lütfen yatırım yapın, teknolojisini geliştirelim ve bu üretimler devam etsin çünkü Türkiye’deki taş kömürünün kalitesi dünya standartlarına baktığınız zaman oldukça yüksek.

Bugün, Türkiye çok ciddi oranda da ithal kömüre muhatap, dolayısıyla kendi kaynaklarımız varken ithal kömüre milyon dolarlar ödüyoruz. Bunun yerine -Zonguldak milletvekilimiz de burada- madenlere devlet yatırım yapsın, teknolojisini geliştirsin, birim başına düşen üretim maliyetleri düşsün, Zonguldak’ta üretim devam etsin. Bakın, bugün işçilerle ilgili güzel bir haber verdik. İnşallah, Zonguldak’a da bu manada güzel haberleri hep beraber verelim, teknolojisini yenileyelim. “Zonguldak’ta üretim devam etsin, milletin de yüzü gülsün.” diyor Zonguldak İl Başkanımız Yavuz Erkmen Bey.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmiştir.

Böylece 33’uncu madde metinden çıkarılmıştır.

Herhangi bir karışıklığa mahal vermemek için mevcut madde numaraları üzerinden görüşmelere devam edeceğiz. Madde numaraları, kanun yazımı esnasında teselsül ettirilecektir.

34’üncü madde üzerinde 1 önerge vardır. Önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 34’üncü maddesinde yer alan “kaldırılmıştır” ibaresinin “çıkarılmıştır” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Mehmet Metanet Çulhaoğlu            Hüseyin Örs                   Fahrettin Yokuş

                  Adana                            Trabzon                                 Konya

İmam Hüseyin Filiz                         Hasan Subaşı             Arslan Kabukcuoğlu

               Gaziantep                          Antalya                              Eskişehir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İYİ PARTİ Eskişehir Milletvekili Sayın Arslan Kabukcuoğlu.

Buyurun Sayın Kabukcuoğlu. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, bu idari bir şey, teknik bir şey değil diye, zannediyorum Meclis fazla ilgi göstermiyor ama son derece önemli ve kritik bir madde bence. 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 34’üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Düzenlemeyle 4904 sayılı Kanun’un 14’üncü maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılarak, kamu görevlisi olan Türkiye İş Kurumu çalışanlarının, memuriyet ve hizmetlerini yerine getirirken işledikleri görev suçları nedeniyle ceza soruşturması ve kovuşturmasına tabi tutulmalarına ilişkin usul ve esasları düzenleyen 4483 sayılı Kanun, kapsamına alınması amaçlanmaktadır. 4483 sayılı Kanun kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı ileri sürülen iddia ve şikâyetler nedeniyle gereksiz ithamlarla rahatsız edilmemeleri, bir anlamda bu tür şikâyetleri kullanarak işlerin aksatılmaması için idari bir güvence olarak getirildiği kabul edilmiştir. Ceza soruşturması öncesi bir süzgeç mahiyetinde düzenlenmiş olan bu sistemde, soruşturma aşamasına geçebilmek için idari mercilerin soruşturma izni verilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Memur ve kamu görevlileri haklarında özel bir soruşturma ve yargılama sisteminin öngörülmesi, ceza yargılamasının genel işleyişini çok yakından ilgilendirmektedir. Birçok olayda soruşturmanın bu prosedürler sebebiyle geciktiğine yönelik yakınmalar da vardır.

Kamu görevlilerinin özel bir soruşturma usulüne tabi kılınmasının, kamu hizmetinin devamlılığını sağlamak ve idarenin otorite ve kudretinin sarsılmasını önlemek amacıyla benimsendiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, bugün, çoğu ülkelerde artık bu kamu görevlileri için özel yargılama sistemi uygulanmamaktadır. Danıştay ise memurların özel soruşturması için, memurların görevinden doğan ya da görevleri sırasında işledikleri ileri sürülen suçlarda özel soruşturma yöntemine tabi tutulmalarının, görevlerinin gerektirdiğini ve düzenli bir biçimde yerine getirilmesini sağlayacağını bildirmiştir. Bu yöntemin memurun şahsı için değil, memuriyet görevinin teminatı için olduğu, bu tür bir güvence ihtiyacının kamu hizmetlerinin birtakım özel ilkelere ve yöntemlere bağlanmış olmasından kaynaklandığının altı çizilmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, devletlerin kamu görevlilerine isnat edilen iddialarla ilgili etkin bir soruşturmanın belli nitelikleri haiz olmasını istemektedir. Eğer ki kamu hizmetinin devamlılığı için kamu görevlilerini her isnatta ve iddiada savcı karşısına çıkarmayıp izne tabi bir mekanizma kurmuşsak bu mekanizmanın pratikte bazı özellikleri olması gerekir. Soruşturma yapmakla sorumlu olan kimse bağımsız ve tarafsız olmalıdır. Kamu görevlisinin suçlandığı olaya dair deliller güvence altına alınmalıdır. Soruşturma derhâl başlatılmalı, makul bir sürede sonlandırılmalıdır.

İdare yürütmenin bir organı olup siyasi iktidara bağlı olduğu düşünüldüğünde, soruşturma izninin şahsi değerlendirmelerde kullanılması, birtakım ayrıcalıklar tanınarak subjektif bir yargı muafiyetine dönüşmesi hukuk devleti ilkesini zedeleme potansiyeli taşımaktadır. Dileriz 4483 sayılı Kanun’da yer alan bu özel soruşturma mekanizmasını işletirken yukarıda sayılan kurallara uyulur.

Saygılarımı sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

34’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 34’üncü madde kabul edilmiştir.

35’inci maddede 1 önerge vardır, okutup işleme aldırıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Hakkında Kanun Teklifi’nin 35’inci maddesinde yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “yeniden düzenlenmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

         Hüseyin Örs                         Hasan Subaşı                 Fahrettin Yokuş

           Trabzon                                Antalya                                 Konya

           Mehmet Metanet Çulhaoğlu              İmam Hüseyin Filiz

                        Adana                                 Gaziantep

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İYİ PARTİ Gaziantep Milletvekili Sayın İmam Hüseyin Filiz.

Buyurun Sayın Filiz. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 35’inci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubumuzun vermiş olduğu önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Bu maddeyle 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un geçici 9’uncu maddesinin (5)’inci fıkrasında yer alan “üç kez” ibaresi “yedi kez” ve (6)’ncı fıkrasında yer alan “31/12/2020” ibaresi “31/7/2021” şeklinde değiştirilerek Covid-19 tedbirleri çerçevesinde denetimli serbestlik tedbirinden yararlanan hükümlüler için belirlenen süre ileri taşınmaktadır. Bu madde isabetlidir, katılıyoruz.

Değerli milletvekilleri, tüm dünyanın korkulu rüyası hâline gelen coronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden kişi sayısı dünya genelinde 1 milyon 248 bin, virüs tespit edilen toplam kişi sayısı 49 milyon 667 bin, dünya genelinde hastalığı yenerek iyileşenlerin sayısı ise 33 milyon 706 bindir.

Ülkemizde, Sağlık Bakanlığı tarafından bugün açıklanan verilere göre, şu ana kadar 402.053 hasta olduğu, 11.145 hastanın vefat ettiği ve 344.613 hastanın iyileştiği tespit edilmiştir. Son günlerde maalesef hasta sayımızda büyük artışlar olmuştur, sıkıntılarımız her geçen gün büyüyor.

Değerli milletvekilleri, tarihçiler salgın hastalıkları toplumsal birçok değişime yol açan ve değişimi hızlandıran önemli bir etken olarak değerlendirmektedir. Yayılma hızıyla dünyayı derinden sarsan coronavirüs uzun süre hayatımızı etkileyecek gibi görünüyor. Bu virüsün ortaya çıkmasının ve yayılmasının bazı toplumsal nedenleri ve sonuçları o kadar önemli ki, belki de kişisel olarak bugüne kadar var olan günlük yaşantımızı sorgulamamıza, tüm kurumların işleyişini ve devletlerin politik mekanizmalarını yeniden düşünmelerine yol açmaktadır.

Bizler bu rekabetçi ortamda hayatı bireyci bir yarış olarak algılarken belki de Covid-19 gerçeğiyle kelimenin tam anlamıyla burun buruna gelince aslında bu yaşam tarzının ne kadar yıpratıcı ve yalnızlaştırıcı olduğunu anladık. Tıp bilimi her ne kadar ilerlese de bazı hastalıklar ve ölüm karşısında hâlâ kırılgan ve çaresiz hissediyoruz. Bu “Ben yaptım oldu”cu dünya düzeninin getirdiği yalnızlık hissi de olumsuz hisleri pekiştiriyor. Bu virüs yüzünden toplumsal hayatımızın sekteye uğramasını ve bunun insanlarımızda yol açtığı yalnızlık hissini, ancak başkalarının yararını da kendi yararımız gibi gözeterek aşabiliriz. Herkes evine kapanıyor, 65 yaş üstüne ilave sınırlamalar var. Eve kapanmak iyi de, altyapısı sorunlu olan eski evlerde kalabalık düzende oturanları ve aile içi şiddet görenleri daha çok zorluyor, onlar daha zor durumdalar. Aynı şekilde, üzerinde konuştuğumuz bu maddeye konu olan tutuklular Coivid-19 korkusunu çok daha farklı bir boyutta yaşıyorlar. Bu arada, sağlık çalışanlarının emeklerinin ödenemeyeceğini, Covid-19’un meslek hastalığı olarak kabul edilmesi gerektiğini ve vefat edenlerin de görev şehidi sayılmalarını çok yerinde görüyorum. Vefat eden sağlık çalışanlarının hepsine rahmet diliyorum.

Bugünlerde bir diğerimizin yaşam ve sağlık koşullarının iyileşmesine az da olsa katkımız olmalı, yaşadığımız süreç içinde yaptığımız katkılar aslında vicdanımızı rahatlatmak için değil, bu dünyada hepimizin aynı teknede olduğu, yaşamımızı sürdürebilmek adına birbirimize bağımlı olduğumuz anlayışından kaynaklanmalıdır; devletlerin politikaları da bu çerçevede olmalıdır.

Öyle ümit etmek istiyorum ki, Covid-19’un uzun vadede toplumsal sonuçları küresel, neoliberal sistemin dayattığı rekabetçi, bireyci ve yalnızlaştırıcı düzeni biraz kırarak dayanışmacı ve paylaşımcı eğilimlerin artması, adil yönetimin gerçekleşmesi ve devletlerin, milletlerin refahı için rekabet yerine birbirleriyle kooperasyona girmeleri yani birlikte hareket etmeleri yönünde olur diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

35’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 35’inci madde kabul edilmiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 21.46

SEKİZİNCİ OTURUM

Açılma Saati:22.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: İshak Gazel (Kütahya), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-------0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15’inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.

239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon yerinde.

36’ncı maddede 2 önerge vardır, önergeleri okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 36’ncı maddesinin kanun teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

        Kemal Bülbül                         Zeynel Özen       Ömer Faruk Gergerlioğlu

           Antalya                                İstanbul                                Kocaeli

       Erdal Aydemir                         Murat Çepni                       Kemal Peköz

            Bingöl                                   İzmir                                   Adana

                                              Dilşat Canbaz Kaya

                                                     İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen, Halkların Demokratik Partisi Kocaeli Milletvekili Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu.

Buyurun Sayın Gergerlioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün ben size KHK’yle ihraç edilmiş yüzbinlerce emekçiden birisi olan, bir direnişçi olan Nazan Bozkurt’tan bahsedeceğim, onun mektubunu okuyacağım.

Nazan Bozkurt’u size tanıtayım. Bize çok uzak değil, biraz ileride, Kızılay’da, Yüksel Caddesi’nde, 23 Ocak 2017’de ihraç edildikten sonra üç yıldır öğlen, akşam “İşimi geri istiyorum.” diye eylem yapan bir insandır. Nazan Bozkurt üç yıldır bu eylemini yapıyor ve kendisi bir sosyalisttir. Bir sosyalisttir ama sadece sosyalistleri değil, zulme uğrayan herkesi, tüm mazlumları kucaklayan bir insandır ve bunun karşılığında da önemli bedeller ödemiştir. Bakın, Nazan Bozkurt, Yüksel Caddesi’nde “İşimi geri istiyorum.” sadece “İşimi geri istiyorum.” dediği için ne yapıldı? Polis tarafından darp edildi, elmacık kemiği kırıldı, görme kaybı tehlikesi yaşadı ve ne oldu biliyor musunuz? Polise hiçbir şey olmadı. Götürüldüğü adli muayenelerin parasını ödemek zorunda kaldı. İşte, Türkiye böyle bir yer.

Nazan Bozkurt, Hazreti Ali’nin bir sözünü gerçekleştiriyor. Hazreti Ali diyor ki: “Bir zulme engel olamıyorsanız onu herkese duyurun.” o da öyle yapmaya çalışıyor. Ve bundan dolayı üç yıldır yaptığı Yüksel direnişinden dolayı cezaevine girdi, Gebze Cezaevinde üç aydır.

Bana 1 mektup yollamış Nazan Bozkurt ve o mektubu ben size okumak isterim arkadaşlar. Diyor ki: “Merhaba Ömer Bey, hikâyemi biliyorsunuz. Önce sorgusuz sualsiz ihraç edildik, sonra bu yasa dışı işleme karşı yargı yolu kapatıldı, İŞKUR ve SGK tarafından fişlendik, tüm kapılar yüzümüze kapandı hatta bir iktidar yetkilisi tarafından ağaç kökü yemeye teşvik edildik, isimlerimiz internette yayınlanarak fişlendik. 140 bin kişiydik, kimimiz öldük, kimimiz hayata küstük, kimimiz direndik. Öyle kolay gitmedi ölenlerimiz, kansere yakalanıp acı çekerek, inşaattan düşen öğretmenler olarak, pazarcılık yaparken Covid’e yakalanarak, Meriç’te boğularak, bir sabah namazında kalbimiz durarak, dışlanarak, ötelenerek, selam sabah kesilerek acılar içinde can verdik. Ve biz haksız, hukuksuz ihraçlara direnen Yüksel direnişçileri, Nuriye Gülmen’in, 9 Kasım 2016’da İnsan Hakları Anıtı’na attığı adımı, adımlarımızla çoğaltarak Nuriye ve Semih’in üç yüz yirmi dört gün hücre hücre eriyen bedenlerinde vücut bulan bir umudumuz var, o da direnmek deyip bunun bedelini yerlerde sürüklenerek, gözümüz çıkarılarak, her gün sokakta işkence edilerek ödedik. Ekmeğimizi elimizden alan siz ey zalimler, bu aşağılanmaya daha fazla dayanamayıp kendini asan Sevgi Hemşire’nin geride kalan 3 öksüz evladına ‘Annesizlik nasıl bir duygu?’ diye sormuyorsanız.” demiş.

Bu arada size bir hikâye anlatacağım. Bakın, Isparta’da Sevgi Hemşire, KHK’yle ihraç edilmişti, 2 çocuğu vardı ve hamileydi, eşi de ihraç edilmişti; neye uğradıklarını şaşırmışlardı. Maddi ve manevi büyük zorluklar yaşıyorlardı. Hamile kadın depresyona girmişti ve bir türlü atlatamıyordu, çocuğu doğdu atlatamıyordu, sekiz buçuk aylık olmuştu ve yine kötüydü. Bir gün eve eşi geldi, kapıyı açtı, evde garip bir sessizlik vardı, odanın kapısını açtı. Bir de ne görsün? Tavana asılan ipe kendini asmış Sevgi Balcı vardı. Biri sekiz buçuk aylık bebek olmak üzere 3 çocuk annesi olan, bir KHK’yle ihraç edilmiş, Hemşire Hanım Sevgi Balcı kendini asmıştı, hayattan vazgeçmişti. İktidarınız insanları o kadar çaresiz bir hâle soktu ki, o kadar mahvetti ki, o kadar evler yıktı, ocaklar söndürdü ki işte bunun gibi en az 80 kişi intihar etti. Çok büyük suç ve günahlar sahibisiniz, büyük veballer sahibisiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Devamla) – Bakın, ben bütün bunlar sonrasında Nazan Bozkurt’un bu mektubunu size okumayı bir borç bildim. Çünkü Nazan Bozkurt bir zulme engel olamıyordu ama sonuna kadar onu duyurmaya çalışıyordu. Ben Nazan Bozkurt’u tebrik ediyorum ve ona, Gebze Cezaevindeki Nazan Bozkurt’a buradan diyorum ki: Nazan, üç ay içeri girdin ama sesin kısılmadı. Sesini bu Mecliste tüm milletvekillerine, tüm millete duyurduk ama bütün bunlar sonrasında ben hâlâ susan iktidar yetkililerini de tövbeye çağırıyorum, Nasuh tövbesine çağırıyorum. Bu kadar cinayetlere sebep oldunuz “Tövbe edin.” diyorum ve bu aslan yürekli kahraman kadını yüreğinden öpüyorum, tebrik ediyorum. “Nazan Bozkurt diren.” diyorum; mutlaka bir gün kazanacaksın, cezaevindesin, zindandasın ama sesin tüm dünyaya duyuruluyor. (HDP sıralarından alkışlar)

MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) – Konuşmaların hiçbir samimiyeti yok.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Muş, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

46.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 36’ncı maddesi üzerinde verilen önergeyle ilgili yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, bir kere, hatibin bize yönelik suçlamalarını kesinlikle reddediyorum. Burada dile getirdiği unsurlarla alakalı hukuk mekanizmaları açıktır. İlgili komisyonlara müracaat yolları açıktır. Türkiye bir darbe teşebbüsü atlatmıştır ve burada çeşitli tedbirler alınmıştır, bunlarla ilgili insanların müracaat edeceği alanlar açıktır. Orada hak kaybına uğrayanlardan veya uğradığını düşünenlerden müracaat etmek suretiyle görevinin başına döndürülenler olmuştur. Dolayısıyla, bunlar bir hukuk mekanizması içerisinde işlemektedir. Burada atmış olduğu iftiraları kesinlikle reddettiğimizi bir kere daha ifade etmek isterim.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – İftira atmıyorum, hepsi gerçektir.

Söz hakkı istiyorum.

Ben kesinlikle iftira atmıyorum, her şey belgelidir.

BAŞKAN – Buyurun, yerinizden bir dakika veriyorum.

47.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı iadelerine ilişkin açıklaması

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

KHK zulmü karşısında milyonlarca kişiyi etkilemiş, insanları perişan etmiş ve büyük sosyal dışlamalara neden olmuş bu zulüm karşısında… Ki zulmen içeri atılan bir kişiyi örnek veriyorum, onu darbeden polisin hiçbir ceza almadığı ama “Sadece işimi geri istiyorum.” diyen bir insanın zulme uğrayıp cezaevine atıldığı bir anı hatırlatıyorum size ve bu insanın suçlanma gerekçesi “Sen eylemlerde ısrar ediyordun.” denmesiydi.

Sevgi Balcı Hemşire’yi anlattım, hiç mi vicdanınız sızlamıyor. AK PARTİ Grubuna soruyorum: Hiç mi vicdanınız sızlamıyor? En az böyle 80 kişi intihar etti. İnsandan bahsediyorum ya, bebek sahibi insanlardan bahsediyorum, hamile insanlardan bahsediyorum, evlerini yıktığınız, ocaklarını söndürdüğünüz insanlardan bahsediyorum. Hiç mi vicdanınız sızlamıyor?

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”nin 36’ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Madde 36 – 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 40’ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan tablonun 16’ncı sırası ile dördüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Kapsamdaki İşler/ İş Yerleri

Kapsamdaki Sigortalılar

Eklenecek Gün Sayısı

16 1 – 5953 Sayılı Kanun’un 1’inci maddesi kapsamına giren iş yerleri

Basın müşavirlikleri

a) 5953 sayılı Kanun

kapsamına tabi olarak çalışan sigortalılar

Gazetecilik yaparken kamu kurumlarına giren ve bu kurumlarda meslekleriyle ilgili görevlerde istihdam edilen sigortalılar

90 gün

a)  16 2 – a) Solunum ve cilt yoluyla vücuda geçen gaz veya diğer zehirleyici maddelerle çalışan iş yerleri

b)  Fazla gürültü ve ihtizaz yapıcı makine ve aletlerle çalışarak iş yapılan iş yerleri,

c)  Doğrudan doğruya yüksek hararete maruz bulunarak çalışan iş yerleri

d)  Fazla ve devamlı adali gayret sarf edilerek iş yapılan iş yerleri,

e)  Tabii ışığın hiç olmadığı ve münhasıran suni ışık altında çalışan iş yerleri,

f)    Günlük mesainin yarıdan fazlası saat 20.00’den sonra çalışarak yapılan iş yerleri,

II – Basım ve gazetecilik iş yerlerinden 4857 sayılı Kanun ve değişikliklerine göre çalışan sigortalılar.

90 gün

 

 

 

“Yukarıdaki fıkrada belirtilen yaş haddi indiriminden yararlanabilmek için ölüm ve malûliyet halleri ile (18) numaralı sırada bulunanlar hariç tablonun diğer sıralarında yer alan sigortalıların en az 1800 gün belirtilen iş yeri ve işlerde çalışmış olmaları şarttır.”

          Cavit Arı                           Turan Aydoğan                Süleyman Bülbül

           Antalya                                İstanbul                                 Aydın

     Mustafa Adıgüzel                  Kamil Okyay Sındır                   Fikret Şahin

             Ordu                                    İzmir                                Balıkesir

       Utku Çakırözer                                                          Süleyman Girgin

          Eskişehir                                                                           Muğla

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekili Sayın Utku Çakırözer.

Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP sıralarından alkışlar)

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, gazetecilik dünyadaki en riskli mesleklerden biridir. Gecesi gündüzü, yazı kışı yoktur. Savaşlardan doğal afetlere her türlü hayati risk içeren ortamda ön cephede gazeteciler vardır. Mesaisi akşam beşte asla bitmez. Zaten krizler, afetler de sıklıkla gece yaşanır. Yirmi dört saat boyunca zihninde haberle, görüntüyle yatar kalkar. Hafta sonu ve bayram tatilleri hep yarımdır. Gazetecilerin yaşadığı bu yıpranma, teknolojik ilerlemeler sonrasında azalmaz tersine artar.

1977 yılından bu yana, 2008-2013 arasındaki istisnayı saymazsak, gazeteciler de diğer bazı yıpratıcı işlerde çalışanlarla birlikte fiilî hizmet zammından yararlanmaktaydı. Ancak, Anayasa Mahkemesinin şubat ayında yayınlanan kararıyla bu hak ellerinden alındı. Yeni düzenleme için verilen süre dolmadan, Meclisimizde gazetecilerin hak kaybına uğramaması için düzenleme yapılıyor olması olumludur. Ancak getirilen düzenleme çok yetersiz, çok eksiktir. Bu hâliyle mağduriyetleri ortadan kaldırmayacaktır. Öncelikle, gazetecilerin yıpranma hakkının sadece basın kartı sahibi olma koşuluna bağlanması baştan eşitsizlik yaratmakta.

Basın kartlarının devlet tarafından veriliyor olması meslek örgütleri tarafından öteden beri eleştirilmiştir. Kurulan tek adam yönetimi de çıkardığı yeni basın kartları yönetmeliğiyle gazeteciliği terör faaliyetiyle eş tutmuş, basın kartı verilmesini soyut koşullara bağlayarak zorlaştırmıştır. Yine soyut gerekçelerle saray yönetiminin keyfî kart iptallerinin de önü açılmıştır. Geçtiğimiz aylarda, binlerce gazetecinin basın kartları iptal edilirken yüzlerce gazetecinin de hak ettiği kartlar hiç verilmemiş ya da aylarca sebepsiz bekletilmiştir. Yani, basın kartı engellenen gazetecilerin özlük haklarını da bu yönetmeliğe göre düzenlemek binlerce basın çalışanını ikinci kez mağdur edecektir.

Önümüzdeki düzenlemenin ikinci büyük eksiği ise, 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında çalışan ve bilfiil gazetecilik yapan binlerce basın çalışanını kapsam dışı bırakmasıdır. Yüzlerce internet haber sitesinde, yerel basın kuruluşlarında bu şekilde çalıştırılan binlerce gazeteci de mutlaka kapsam altına alınmalıdır.

Ayrıca, gazetenin basılması için her tür zehirli maddeyle yüz yüze çalışmak zorunda kalan matbaa emekçilerimiz de mutlaka yıpranma hakkından faydalandırılmalıdır. Son olarak, gazeteciler de dâhil yıpranma hakkından faydalanacak tüm çalışanlar için on yıl bekleme şartı beş yıla indirilmelidir.

Değerli arkadaşlarım, eksikleri burada giderebilirsek gazetecilerin yıpranma hakkını hakkaniyetli biçimde çözmüş; basın özgürlüğüne, halkın haber alma hakkının korunmasına önemli bir kazanım sağlamış oluruz. Ancak düzenleme bu şekliyle kanunlaşırsa fiilen gazetecilik yapan basın çalışanlarının yüzde 60’ı yıpranma hakkından faydalanamayacak, hak kaybına uğrayacaktır.

Değerli arkadaşlarım, şunu da dikkatinize getirmek isterim ki Türkiye’de kime basın kartı verileceğine, kimin gazeteci olduğuna devlet karar vermemelidir. Aynı, kimin avukatlık yapabileceğine baroların karar verdiği gibi basın kartları da meslek örgütleri tarafından verilmelidir. Türkiye’de kimin gazeteci olacağına karar veren tek adam yönetimi, maalesef, hangi durumda gazetecilik yapılacağına, hangi durumda suskun kalınacağına da yine tek başına karar vermekte. Beceriksiz, liyakatsiz ellerde ekonomide derin buhran yaşanırken; yurttaşlarımız işsizlik, yoksulluk altında ezilirken Hazine ve Maliye Bakanı istifa etti. Bu, dünyanın neresinde olursa olsun büyük haberdir ama demokrasiden, hukuktan, denge denetlemeden kopmuş ülkemizde yüzlerce ulusal ve yerel gazete, radyo ve televizyon tarafından bir değil, beş değil, on değil tam yirmi yedi saat bu haber görmezden gelindi.

Vergilerimizden maaşları ödenen Anadolu Ajansı ve TRT’yle anlı şanlı özel ajanslar, gazeteler, televizyonlar suskunluğa gömüldü. Milyonlarca yurttaşımız olanı biteni, habercilik yapmakta kararlı bir avuç özgür basın kuruluşu ile yabancı ajanslardan takip edebildi. 20 küsur yıl severek yaptığım gazetecilik mesleğinin içine düştüğü bu durumdan büyük utanç duydum. Yirmi yedi saat boyunca “üç maymun” misali suskunluğa gömülen bu basın kuruluşları ve yöneticileri sadece meslek ahlakına değil halkın haber alma hakkına da ihanet ettiler. Halk adına demokrasinin, kamu çıkarının koruyuculuğunu yapması gereken basının tamamen, tek adam yönetiminin bekçiliğine soyunması kabul edilemez. Yaşanan rezalet şunu açıkça göstermekte: Türkiye’de basın özgürlüğünün önündeki en önemli engel siyaset ile medya sahipliğinin iç içe geçmesi, siyasetin basını kontrol etmesidir.

Değerli arkadaşlarım, sözde, biz bu Meclisten yargı reformu çıkardık ama gazeteciler yargılanmaya devam ediyor. Bakın, az önce internete düştü: “Sözcü yazarı Yılmaz Özdil üç yıl önce katıldığı bir televizyon programında, bir bakanla gezmeye gitmeyeceğini söylediği için beş ay hapis cezasına çarptırıldı.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) – Akılla, mantıkla bağdaşır işler değil; Oda TV yazarı Müyesser Yıldız casusluk, devletin gizli belgelerini açıklama gibi ağır iddialarla haksız, hukuksuz beş buçuk ay zindanda tutuldu. Sonra, önceki gün ilk duruşmada tahliye edildi ama çilesi bitmedi; inanması güç ama savcı, tahliyeden saatler sonra yeniden tutukluluk istedi. Aynısı, bugün itibarıyla tam bin beş yüz üç gündür cezaevinde tutulan yazar Ahmet Altan’ın başına geldi; gazete yazıları ve televizyon yorumu nedeniyle önce müebbet hapse sonra on yıl hapse mahkûm edildi, yattığı süre göz önünde tutularak tahliye edildi ama savcının talebi üzerine yeniden Silivri’ye gönderildi.

Yargı eliyle yapılan bu haksızlıklar sadece mağduriyet yaratmıyor, ülkemizin dünyadaki itibarını da zedeliyor.

Bakın, Cumhuriyet gazetesinin eski yönetici ve yazarları teröre destek suçlamasıyla aylarca cezaevinde yatırıldılar ama ne oldu? İşte dün AİHM hepsinin hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Bu tutuklulukların haksız, hukuksuz olduğunu tüm dünyaya duyurdu.

Bu vahim hatalardan ders çıkarılmıyor, son dokuz ayda 29 gazeteci yazar mahkûm oldu, 20 gazeteci tutuklandı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Son cümlenizi alayım.

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) – Son selamlamayı yaparak bitireyim Sayın Başkan.

57 gazeteciye yeni soruşturma açıldı, 65 gazeteci gözaltına alındı.

Bakın, Sözcü davasında Emin Çölaşan, Necati Doğru, Metin Yılmaz, FETÖ’cülükten mahkûm edildiler; Halk TV, Tele 1 günlerce karartıldı; Cumhuriyet, Evrensel, Birgün, Karar, Yeniçağ gibi az sayıda gerçeğin peşindeki gazeteye ilan ambargoları uygulandı. Biz burada reform yaptık; haber, eleştiri suç olmayacak diye kendimizi kandırırken gazeteciler haberi, eleştirisi, sosyal medya paylaşımı nedeniyle yargılanmaya, tutuklanmaya devam ediyor.

Değerli arkadaşlarım, bu yasak, baskı ve sansür ortamından çıkışın tek yolu, tek ama tek yolu güçler ayrılığına dayalı bir hukuk devletidir, demokrasidir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

36’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 36’ncı madde kabul edilmiştir.

37’nci maddede 1 önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 37’nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Mehmet Muş                  Muhammed Levent Bülbül             Ramazan Can

           İstanbul                                Sakarya                              Kırıkkale

   Mehmet Doğan Kubat                     Recep Özel                       Atilla Ödünç

           İstanbul                                 Isparta                                  Bursa

    İbrahim Halil Fırat                 Mehmet Ali Cevheri                  Orhan Yegin

          Adıyaman                              Şanlıurfa                                Ankara

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN- Gerekçe…

Gerekçe:

Önergeyle, teklifte yer alan maddenin tekraren değerlendirilmesi amacıyla metinden çıkarılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Böylece, 37’nci madde metinden çıkarılmıştır.

Herhangi bir karışıklığa mahal vermemek için mevcut madde numaraları üzerinden görüşmelere devam edeceğiz. Madde numaraları kanun yazımı esnasında teselsül ettirilecektir.

38’inci madde üzerinde 2 önerge vardır, okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 38’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Madde 38 - 5510 sayılı Kanun’a aşağıdaki geçici madde ilave edilmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 82 - 2020 yılında götürü bedel üzerinden hizmet alım sözleşmesi yapılmış üniversite sağlık hizmeti sunucularının Kuruma 31/12/2020 tarihine kadar bu sözleşme kapsamında verdikleri tedavi hizmetlerine ilişkin toplam tahakkuk tutarının götürü bedel sözleşme tutarından düşük olması durumunda, aradaki fark terkin edilir. Terkin edilen tutar Hazineden tahsil edilir.

Bu maddeye ilişkin usul ve esaslar Hazine ve Maliye Bakanlığının görüşü alınarak Kurumca belirlenir.”

      Süleyman Girgin                   Kamil Okyay Sındır                   Fikret Şahin

             Muğla                                   İzmir                                Balıkesir

       Turan Aydoğan                          Cavit Arı                   Süleyman Bülbül

           İstanbul                                Antalya                                 Aydın

                                                  Tekin Bingöl

                                                      Ankara

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Ankara Milletvekili Sayın Tekin Bingöl.

Buyurun Sayın Bingöl. (CHP sıralarından alkışlar)

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Hepimiz zor koşullarda çalışıyoruz ama pandemiyle mücadele bir savaş. Bu savaşın ön cephesindeki kahramanlar sağlık çalışanları ve şu ana kadar maalesef, 145 sağlık emekçisi hayatını kaybetti. Bunların her birisi şehit ve maalesef, biz bu sağlık çalışanlarına karşı son derece duyarsızız. Bizim süratle yapmamız gereken birkaç şey varsa bunların başında da bu Covid-19 belasını meslek hastalıkları grubuna almamız, yine, sağlık çalışanlarından hayatını kaybedenleri şehit olarak nitelendirmemiz gerekiyor. Bunu yapma iradesi var mı bu Parlamentoda? Maalesef, iktidar mensuplarında yok. Çünkü tek adam yönetimi, şirketleşen bir yönetim anlayışı mutlak itaati gerektirdiği için böyle bir şeyi bağımsız bir şekilde, kendi özgür iradeleriyle bu Parlamentoya getiremezler. Biz dayatacağız, direneceğiz. Sağlık emekçilerinin bu özverili, bu sıkıntılı, bu stresli süreçte yaptıkları çalışmaları hiç kimse ama zerre kadar vicdanı olan hiç kimse göz ardı etmemeli.

Değerli arkadaşlarım, görüşülen madde 38’inci madde. 43 üniversite hastanesinin 2020 yılındaki 12 milyar liralık ödeneğinin 3 milyarının terkinini öngörüyor, böyle bir düzenleme. Gören de zanneder ki hastanelere bir lütuf bahşediliyor. Oysa şu anda üniversite hastaneleri başta olmak üzere bütün hastanelerin içinde bulunduğu koşullar inanılmaz zor ve muhtemeldir ki bir süre sonra bu hastanelerde ameliyatlar dahi yapılamayacak, tetkikler dahi yapılamayacak. Bunu niçin söylüyorum? Bakın, utanç verici bir durum söz konusu. Bir yabancı firma grubu Türkiye’deki hastanelere tıbbi cihaz ve ilaç satıyor. 2,7 milyar dolar alacakları var. Alacaklarını tahsil edemiyorlar. Ne yapıyorlar? Büyükelçilerine Türkiye’yi şikâyet ediyorlar “Bizim alacaklarımızı Türkiye Hükûmeti ödemiyor.” diye. Hiçbirimizin hiçbir yerde karşılaşmadığı, görmediği, sümen altı edilen bu gerçeği büyükelçi ifşa ediyor, kendi yurttaşlarının alacaklarını tahsil adına. Bundan daha büyük bir utanç olabilir mi? Çünkü şirketleşerek devlet yöneten anlayış iflas etmiştir, ekonomisi iflas etmiştir, dış politikası iflas etmiştir, eğitimi iflas etmiştir. Borç bununla sınırlı kalsa amenna; otuz aylık alacağı olan tıbbi cihaz ve ilaç veren firmalar var, otuz ay. Bu firmalara şöyle bir öneri getiriliyor: “Gelin, alacaklarınızın yüzde 25’inden vazgeçin ve uzun vadeli bir plan yapalım, taksitle ödeyelim.” Evet, acaba siz bu öneriyi müşteri garantili yol yapan, köprü yapan yandaşlarınıza yapabilir misiniz? Onlara anında ödemelerini yapıyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Sağlık Bakanlığının 2020 bütçesi 58 milyar lira. Bunun yarısı sağlık emekçilerinin maaşına, sigortasına, vergisine gidiyor, 15 milyar lirası işte o bahsettiğim şehir hastanelerine ödeniyor, geri kalan 14 milyar lirayla da gelin, Türkiye’deki bütün hastaneler -üniversite hastaneleri dâhil- ameliyat yapsınlar, tetkik yapsınlar, hasta muayene etsinler; bu bir mucize! Yani iflas eden devlet anlayışı, maalesef, üniversitelere ve devletin bütün kurumlarına yansımış durumda.

Peki, üniversiteler sadece ekonomik olarak mı zor durumda? Üniversiteler bilimsellikten ve çağdaşlıktan uzaklaştırıldı. Önce FETÖ mensupları üniversitelere rektör ve dekan atandı. Bunlar öyle bir anlayışla yönettiler ki sonra ortaklık bozulunca onlardan vazgeçtiler, yerlerine başka tarikatlara ve cemaatlere mensup şahısları, liyakate bakılmaksızın, bilgi birikimine bakılmaksınız getirip oralara rektör yaptılar, dekan yaptılar. Peki, ne oldu? Bir şartla, daha katı bir anlayışla, mutlak itaat istediler, mutlak itaat istediler, mutlak itaat, her şekilde, her adımınızda saraya danışacaksınız. Tek adam yönetimi böyle bir şey.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

TEKİN BİNGÖL (Devamla) – Peki, onlar ne yaptı? Onlar da itaatkâr olmanın mükâfatı olarak eşlerine, çocuklarına, yandaşlarına, yakınlarına, akrabalarına üniversitedeki kadroları peş keş çektiler.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde bir silsile hâlinde o bahsettiğim FETÖ’cü rektörün başlattığı anlayış devam etti; 250’ye yakın yandaş, rektörün, dekanın akrabaları, çoluk çocukları, eşleri o üniversitede göreve başladı.

Bu Mersin Üniversitesinde de oldu, bu Karadeniz Teknik Üniversitesinde de oldu, birçok üniversitede durum bu. Müdahale edildi mi? Hayır. Niçin? İtaatkâr bir anlayış var. Bilim yok, araştırma yok, bilimsel makale yok, bunların hiçbiri önemli değil, bir tek şey önemli, siz tek adama itaat edecekseniz; itaatinizin karşılığında da eşinize dostunuza özelliklerine bakılmaksızın üniversitedeki olanakları peş keş çekeceksiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TEKİN BİNGÖL (Devamla) – İşte onun için diyoruz ekonomisi iflas eden bir ülkenin hiçbir şekilde demokratik bir anlayışla yönetilmesi mümkün değil. Bir bakanı azlederek bunları düzeltemezsiniz ama en kısa zamanda, hiç merak etmeyin, bu halk sizi azledecek ve Türkiye rahat bir nefes alacak. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi”nin 38’inci maddesinde yer alan “Kurumca” ibaresinin “Kurum tarafından” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

         Mehmet Metanet Çulhaoğlu             Orhan Çakırlar             Dursun Ataş

                       Adana                                Edirne                         Kayseri

         Dursun Müsavat Dervişoğlu               Aylin Cesur              Hasan Subaşı

                       İzmir                                 Isparta                        Antalya

                Fahrettin Yokuş

                       Konya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İYİ PARTİ Antalya Milletvekili Sayın Hasan Subaşı.

Buyurun Sayın Subaşı. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

HASAN SUBAŞI (Antalya) – Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Pandemi nedeniyle kaybettiğimiz 145 sağlık emekçisini rahmetle ve şükranla anıyorum. Pandeminin meslek hastalığı sayılması isteğini tüm samimiyetimizle destekliyoruz ve sağlık çalışanlarının pandemi sürecinde gösterdikleri fedakârlıkları da şükranla ve saygıyla karşılıyoruz, selamlıyoruz.

Konuşma talebim 239 sıra sayılı Yasa Teklifi’yle ilgili. Bu yasa teklifi, pandemi nedeniyle ertelen kamu borçlarının taksitlendirilmesi, yapılandırılması ve tahsilat kolaylığı elde edilmesi amacıyla hazırlanmış bir yasa teklifi. Günlerdir görüştüğümüz bu yasa teklifi hakkında en sevindirici olan, en iyi sonuç 33 ve 37’nci maddelerin çekilmesi olmuştur. Eski Maliye Bakanının sosyal medya üzerinden istifa krizinden sonra 3 sendikanın topluca büyük tepkiye hazırlandıkları 33 ve 37’nci maddede ikinci bir sarsıntıyı iktidar göze alamamıştır; iyi de olmuştur, bu 2 madde çekilmekle çok büyük yarar sağlanmıştır. Çünkü kıdem tazminatının bu ölçüde zedelenmesi çalışanın son derece önemli kaybına neden olacaktı.

Biz bu yasa hazırlıkları, konuşmaları ve Komisyon toplantılarında -mademki ertelen kamu borçlarının taksitlendirilmesi, yeniden yapılandırılması amaçlanmıştır- tarım sektöründe Ziraat Bankasına ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan ve 2002 yılından bu yana 50 kat artan çiftçi borçlarının da yapılandırılmasının uygun olacağını hep ifade ettik fakat her defasında reddedildi. Bunun nedenini geçtiğimiz günlerde daha iyi anladık çünkü Tarım Bakanlığının bütçe çalışmalarına katıldığımda Tarım Bakanımız, mazot desteği olarak çiftçiye yüzde 50 destek verildiğini, tarım sektörünün zirvede olduğunu ve dünya tarımının en önde gelen sektörlerinden olduğunu, Türkiye'de pik yaptığını ve zirve yaptığını ifade etmişti. Ben de toprakla uğraşan bir kimse olarak şunu ifade ettim: “Biz yüzde 50 mazot desteğinden vazgeçtik, sadece tarım sektöründe kullanılan mazotun KDV’sinden vazgeçelim ve elektrik, tarımsal sulamada kullanılan elektrik tahsilatlarından KDV’yi kaldıralım yeterlidir.” demiştim. Fakat, Tarım Bakanının “Yüzde 50 destek veriyoruz.” ve “Tarımda zirve yaptık.” demesi de çok ilginç. Hele bugün değerli hemşehrim, Milletvekilimiz Atay Uslu’nun konuşmasını da dinleyince Antalya'nın neredeyse hem Türkiye'ye hem dünyaya örnek olduğunu ve tarımsal gelişmeleri; Korkuteli’ndeki mantardan, Finike’deki portakaldan, Elmalı’daki elmadan, Alanya’daki muzdan, Demre ve Kumluca’daki sera çalışmalarından, tohumdan fideye, çilekten çiçeğe çok ciddi gelişmeler olduğunu bir güzel dillendirdi fakat unuttuğu şu oldu: Tarım sektörü çok büyük borçlanmalar sonucunda bu gelişmeleri sağlamıştır fakat küçük çiftçi de toprağından vazgeçerek büyük şehirlere taşınmak suretiyle iş arayan işsizler sınıfına katılmıştır. Şimdi, hem Tarım Bakanının hem buradaki milletvekili arkadaşlarımızın konuşmalarıyla daha iyi anlıyoruz ki tarım sektörünün gerçekte realiteyle bağdaşan sorunları yeterince incelenmemiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN SUBAŞI (Devamla) – Bitiriyorum.

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

HASAN SUBAŞI (Devamla) – Hele hele süt sektöründe hâlen, geçen kasımdan bu yıla kadar, bir yıl boyunca 2,3 olan süt fiyatları hâlâ 2,3 olarak devam etmektedir fakat dolarla paralel girdi fiyatları hem tarımda hem de süt girdilerinde, süt hayvancılığında tam yüzde 66 artmıştır. Hâl böyleyken hem süte destek verilmemesi hem de Ziraat Bankasına Tarım Kredi borçlarının ertelenmemesi, yapılandırılmaması son derece sakıncalı olmuştur. Bizim ortak akılla, tartışarak, doğru planlayarak ve gerçekleri doğru tespit ederek sorunları tespit etme zorunluluğumuz vardır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

38’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 38’inci madde kabul edilmiştir.

39’uncu maddede 2 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 39’uncu maddesinde yer alan “aşağıdaki” ibaresinin “aşağıda bulunan” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Kemal Bülbül                         Zeynel Özen                       Murat Çepni

           Antalya                                İstanbul                                  İzmir

       Erdal Aydemir                         Kemal Peköz                  Hüseyin Kaçmaz

            Bingöl                                  Adana                                  Şırnak

                                              Dilşat Canbaz Kaya

                                                     İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Halkların Demokratik Partisi Şırnak Milletvekili Sayın Hüseyin Kaçmaz.

Buyurun Sayın Kaçmaz. (HDP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Alman hukukçu Ernst Fraenkel 1941 yılında “diktatörlük” kuramına bir katkı olarak “ikili devlet” kuramını geliştirmiştir. Bu kuram “Üçüncü Reich”in ilk evresi yani Hitler dönemine odaklanarak Nazi Almanyasında hukukun nasıl işlediğini içeriden anlatmaya çalışır. Bu kuram, Almanya’da devletin ikili bir görünüm arz ettiği, kendini hiçbir biçimde hukukla bağlı saymayan bir tedbir devleti ile en azından mevcut kanunlar uyarınca işleri yürütmeye çalışan bir norm devletinin bir biçimde iç içe ve yan yana olduğunu anlatır. Yani tedbir devleti, hukuki öngörülebilirliğin temelini oluşturan genel normlara tabi olmaksızın siyasi karar ve durumun icapları uyarınca hareket ederken norm devletiyse yürürlükteki kanunlar ve mahkemelerin tesis ettiği hükümler uyarınca işler.

Şimdi “Bunu bize niye anlatıyorsunuz?” diyebilirsiniz. Şöyle söyleyeyim değerli milletvekilleri: AKP iktidarları döneminde, özellikle en güçlü olduğunuz dönemde yani 7 Haziran seçimlerinde HDP’nin stratejisi, HDP’nin parti olarak seçimlere girmesiyle birlikte aslında ilk yenilgiyi tattınız. Bu sebeple 2015’ten beri HDP’ye karşı inanılmaz bir öfkeyle, hukuksuzlukla, adaletsizlikle saldırıyorsunuz. Bütün faşist uygulamalarınızı, bu tam da bahsettiğim Hitler Almanyasının yani “Üçüncü reich”in ilk evresini tanımlayan bu ikili devlet kuramındaki tedbir devletine ilişkin olan hususu yani ikili devlet hukukunu bize karşı işletiyorsunuz.

2015’ten beri 16 bin gözaltı var partililerimize karşı; milletvekillerimiz, ilçe ve il yöneticilerimiz, belediye eş başkanlarımız, partili arkadaşlarımız, 16 bin gözaltı ve yaklaşık 5 bin yoldaşımız da tutuklu. Bu, faşizm değil de nedir değerli arkadaşlar? Yani siz eğer “Burada hukuk var.” diyorsanız sizin hukuk anlayışınızdan ben şüphe duyarım açıkçası. Son iki gün içerisinde seçim bölgem ve aynı zamanda memleketim olan Şırnak’ta, Cizre ilçemizde 11 yönetici arkadaşımız yine belediye meclis üyesi arkadaşımız yerine kayyum atanan, halkın iradesinin gasbedildiği Cizre Belediyesinin Belediye Eş Başkanı arkadaşımız ve yine belediye meclis üyesi arkadaşlarımız gözaltına alındı. Dosyalarında arkadaşlar “Niye pikniğe gittiniz?” diye sorular var; neredeyse “Niye WhatsApp?” “Niye Skype?” ya da “Niye Telegram gibi programlar kullanıyorsunuz?” diye sorular var. Yani dosyada tek delil yok, zorla delil üretilmeye çalışılmış; aslında faşizm dayatmasının göstergesi var burada.

Yine, 5 il genel meclisi üyesi arkadaşımız Şırnak’ta ihalelerde yolsuzluk yapılmasını engellemeye çalıştığı için görevden alındı. Tek birinin hakkında yeni açılmış tek bir dosya yok. Hatta bir arkadaşımızın görevden alınmasına ilişkin yazılan idari karardaki gerek soruşturma dosya numaraları gerekse kimlik bilgileri numaraları bu arkadaşımıza, bu il genel meclisi üyemize ait değil. Bu durumu aslında Mardin’de yapılan yolsuzluk operasyonlarında da gördük.

“Devlet bekası” diyerek -tırnak içerisinde- “terör” diyerek faşizmi uygulayan AKP iktidarının aslında kayyumlar eliyle nasıl bir soygun düzeni kurduğunun göstergesidir. Hakkında dosya yok, isim benzerliği dahi yok ama dosyaya da ulaştık, o dosyada “Hadi, sehven yapılmış.” diyebileceğimiz bir isim benzerliği yok -2015’in dosyası- ve idari kararla arkadaşımız görevden alınmış. Faşizmin âlâsını yaşıyoruz değerli arkadaşlar.

Tabii bunlarla birlikte biz ne zaman “Kürt’e karşı düşmanlık yapıyorsunuz.” desek itiraz ediliyor. Ama gelen bütün iktidarlar Kürt inkârına, Kürt’e zulme “devlet bekası” diyerek aslında önce Kürt’e, sonra tüm topluma kan kusturdular; şu an yaptığınız tam da bu. Ülkedeki faşizmin, ülkedeki bu hukuksuzluğun temel kaynağı ilk başta Kürt’e dayatılan, Kürt’e yaşatılan hukuksuzluktur.

Değerli arkadaşlar, “Wilhelm Reich” isminde psikiyatr tarihinin en radikal isimlerinden biri vardır, belki çoğunuz duymuşsunuzdur. “Faşizmin Kitle Psikolojisi” ve “Kişilik Çözümlemesi” gibi çok bilinen ve dikkate değer kitapların yazarıdır kendisi aynı zamanda.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) – Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz?

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) – Çok önemli bir sözü vardır “Kitleler aldatılmadı, faşizmi arzuladılar.” der. Sizler de aldatılmadınız, hiçbir zaman aldatılmadınız, sizler faşizmi arzuladınız. Şu an gerek Kürtlere gerek HDP’ye gerek tüm muhalif kesimlere karşı uyguladığınız bu faşizmin sonu geliyor arkadaşlar, tüm bu yapılanların hesabı elbet sorulacak.

Şunu buradan bir kez daha söylemek istiyorum: “Bin yıllık Kürt kardeşliği” teranesinden bıktık, “Kürtler ile Türkler et ve tırnak gibidir.” metaforundan da bıktık…

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Nasıl anlıyorsanız…?

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - …çünkü Kürtler ne zaman bir şey istese, hakkını talep etse, eşit yurttaşlık talep etse kullandığınız bu metaforla uzayan tırnak oluyor ve kesilip atılıyor. Cezaevine atılıyor, sürgüne gönderiliyor, katlediliyor; bugün de yaşadığımız durum tam da bu. Bizler Kürtlere, Türklere, bu topraklarda yaşayan halklara bir ebru olarak bakıyoruz; iç içe geçmiştir, mozaik değildir, etle tırnak değildir. Etle tırnağı da, dediğimiz gibi, tırnağı kesersiniz, mozaiği ayırırsınız ama ebruyu ayıramazsınız; bu sebeple bu faşist uygulamalardan vazgeçin diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın hatibin bize yönelik ithamlarını reddediyoruz, bunlara ilişkin cevaplarımız kayıtlarda mevcuttur.

BAŞKAN – Peki.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 39’uncu maddesinde yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

Mehmet Metanet Çulhaoğlu              Orhan Çakırlar                      Aylin Cesur

            Adana                                  Edirne                                  Isparta

Dursun Müsavat Dervişoğlu               Dursun Ataş                                 

             İzmir                                  Kayseri                                    

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İYİ PARTİ Adana Milletvekili Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu.

Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan teklifin 39’uncu maddesi için İYİ PARTİ Grubu olarak verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Muhterem milletvekilleri, partili Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmesiyle beraber emsali görülmemiş derecede kötü bir yönetim anlayışı ve yozlaşma her alana sirayet etmiştir. Hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi ve kamu yönetiminde geleneksel teamülleri ortadan kaldıran keyfî ve otoriter politikalar neticesinde Türkiye ekonomisinin öngörülebilir olma niteliği ortadan kaldırılmıştır. İktidarın ekonomide güven vermeyen, rakamlarına itibar edilmeyen, öngörülebilirliği ve sürdürülebilirliği kalmayan politikaları neticesinde Türkiye’nin risk primleri artmış, borçlanma maliyetleri zirveye çıkarken, borçlanma vadeleri kısalmıştır. Hâl böyle olunca Türkiye ekonomisi çok ciddi bir krizin içine düşmüş ve ekonomimiz hiç olmadığı kadar kırılgan bir hâle gelmiştir.

Son iki yıldır böylesine büyük bir krizin içinde savrulan Türkiye ekonomisi, bir darbe de pandemiden yemiştir. Pandemi öncesinde yaşanan derin ekonomik krizin içinde âdeta kavrulan, borçluluk oranları tarihî zirvesinde olan reel sektör bileşenleri pandeminin arz ve talep konusunda yaşattığı şoklara karşı savunmasız kalmıştır. Esnafın, çiftçinin, sanayicinin ve turizmcinin içine düştüğü zorluklara karşı iktidarın pandemiden sonra açıkladığı destek paketleri günü bile kurtaramayacak önlemlerden ibaret kalmıştır. Şu ana kadar bu desteklerin etkili olup olmadığına, daha kaç esnafın ve işverenin ne kadar desteğe ihtiyaç duyduğuna ilişkin kamuoyuna veriye dayalı bir açıklama yapılmamıştır. Kısacası, pandemiden önce ekonomiyi krize sokan iktidar, pandemi sürecini de ekonomik manada iyi yönetememiş, esnafı ve işvereni yalnız bırakmıştır. Hâlbuki Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener liderliğinde İYİ PARTİ kadroları olarak bizler, salgının başından beri iktidara esnaflar konusunda şu çağrıları yapmıştık: Esnafa çalışan başına 10 bin lira işletme sermayesi desteği verilmesini, faizsiz ve ödemesi bir yıl sonra başlayacak şekilde otuz altı aylık işletme kredisi sağlanmasını, BAĞ-KUR ödemelerine en az üç aylık muafiyet getirilmesini, vergi ve SGK ödemelerinin yapılandırılmasını, her haneye kişi başına 500 lira doğrudan devlet yardımı yapılmasını önermiştik.

Çağrılarımız dikkate alınmadığı gibi bu süreçte, esnafın gelirleri durma noktasına gelmiş, giderleri ise her geçen gün artmıştır. Bu çağrılarımızın ne kadar haklı olduğunu ve esnafın nasıl feryat ettiğini, Genel Başkanımızın liderliğinde yaptığımız Anadolu gezilerinde bizzat gördük.

Sayın milletvekilleri, iki yıldır yaşanan ekonomik krizin vurduğu birçok esnaf, pandeminin olumsuz ekonomik şartları iyice derinleştirmesiyle iş yerlerini kapatmak durumunda kalmıştır. İş yerlerini kapatan ve faaliyetlerine son veren esnaf ve işverenler artık işsiz durumdadır. Hâlbuki iktidar, 2017 yılında böylesine zor zamanlar için bir düzenleme yapmış ve esnaflar için esnaf işsizlik sigortası vazifesini görecek olan Esnaf Ahilik Sandığını 2018’de hayata geçirmeyi planlamıştı. Ne yazık ki Esnaf Ahilik Sandığının uygulamaya geçmesi yine iktidar tarafından, önce 2020 yılına, daha sonra da 2021 yılına ertelenmiştir. İktidar eğer 2017’de düzenlenen Esnaf Ahilik Sandığının hayata geçirilmesini ertelememiş olsaydı, o sandıkta toplanacak kaynakla bugün zor durumda olan esnaflarımıza ciddi destekler sağlanabilirdi.

Muhterem milletvekilleri, pandeminin ekonomik etkilerini hafifletme konusundaki politikaların daha rasyonel, tutarlı ve yönetilebilir makro bir stratejiyle daha geniş, kapsamlı bir şekilde ele alınması gerektiği kanaatindeyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son verirken yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

39’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 39’uncu madde kabul edilmiştir.

40’ıncı maddede 1 önerge vardır, okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 40’ıncı maddesiyle 5520 sayılı Kanun’un 32’nci maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümlenin madde metninden çıkarılmasını ve çerçeve 40’ıncı maddesinin çerçeve hükmünde yer alan “32 nci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.” ibaresinin “32 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Mehmet Muş                     Mehmet Doğan Kubat                Ramazan Can

           İstanbul                                İstanbul                              Kırıkkale

Muhammed Levent Bülbül                  Recep Özel                       Atilla Ödünç

           Sakarya                                 Isparta                                  Bursa

    İbrahim Halil Fırat                 Mehmet Ali Cevheri                  Orhan Yegin

          Adıyaman                              Şanlıurfa                                Ankara

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle, Cumhurbaşkanına verilmesi öngörülen, kurumlar vergisi oranını 5 puana kadar indirebilmesine ve tekrar kanuni seviyesine getirebilmesine ilişkin yetkinin madde metninden çıkarılması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

40’ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 40’ıncı madde kabul edilmiştir.

41’inci maddede önerge yoktur.

41’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 41’inci madde kabul edilmiştir.

42’nci maddede önerge yoktur.

42’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 42’nci madde kabul edilmiştir.

43’üncü maddede 2 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 43’üncü maddesinin kanun teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

        Kemal Bülbül                         Zeynel Özen                       Ömer Öcalan

           Antalya                                İstanbul                              Şanlıurfa

       Erdal Aydemir                         Kemal Peköz                       Murat Çepni

            Bingöl                                  Adana                                   İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen, Halkların Demokratik Partisi Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ömer Öcalan.

Buyurun Sayın Öcalan. (HDP sıralarından alkışlar)

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; önemli maddeler bu Meclisten geçmeye devam ediyor.

Siyasi tarihe bakınca aslında sermaye ve iktidar ilişkilerini çok iyi sorgulamak lazım. Şu an ülkede mevcut durum bundan ibarettir. Vekil arkadaşlar kalkıp konuşuyorlar, çoğuna da katılıyoruz. 5 tane şirket varmış, ihalelerin tamamını bu şirketler alıyormuş ama bu şirketleri iktidardan ayrı bir pozisyona konumlandırmak hatadır. Birbirini besleyen, birbirini güçlendiren, birbirini finanse eden, kara parayı aklayan, birbirinin içine geçen bir sistem oluşturmuşlar. Bu 5 şirket, sadece sahiplerinden ibaret değildir. Alınan ihaleler -milyonlara alınıyor- yarı fiyatına alt şirketlere veriliyor. Biz burada görüyoruz; cemaat döneminde de, FETÖ döneminde de el konulan şirketler vardır. O şirketlerle bir noktaya kadar geldiler, Kayseri ve Konya hattında yeşil bir sermaye grubu yarattılar, palazlandırdılar, finanse ettiler, sonra bir yol ayrımı oldu, onların mallarına el koydular, tüm sermayeyi bu 5 şirket noktasında tekelleştirdiler. Şimdi ne yapıyorlar? Kara para aklama yeridir, partiyi finanse etme yeridir, aileleri zengin etme yeridir; bunun dışında bu 5 şirketin bu ülkeye zerreyimiskal kadar faydası yoktur. Partiyi güçlendiriyor, parti şirketi güçlendiriyor, usulsüz paralar bir şekilde aklanıyor.

İşsizlik Fonu, 99’dan 2020’ye gelen bir hikâye. İşsizlik Fonu’nda biriken paranın büyük bir kısmı işverene, yandaşa “teşvik” adı altında verilmektedir. İşçi ne yapıyor? Şimdiye kadar biz işçiden bahsederdik, işçiyle ilgili konuşurduk, artık bambaşka bir sınıf ortaya çıktı. İşçiden ziyade işsizleri konuşmak lazım; kapının önüne konulan, ekmeğine el konulan, gasbedilen, büyük bir sınıf olan işsizleri konuşmak lazım. İktidar ne yapıyor? İşten atılan işsiz, protesto hakkını kullanıyor, greve gidiyor, fabrikanın önünde duruyor. İktidar mekanizması ne yapacak? Baskı aygıtını gönderecek, işçinin kafasına sopayı, copu vuracak. Nerede görülmüştür iktidar mekanizması işçinin yanında yer almıştır, işçinin haklarını savunmuştur? Şu an despotik yönetim anlayışlarında Türkiye de buna örnektir. İşçiler iki adım yürüyecek, bir basın açıklaması yapacak, ekmeğinden, aşından, işinden bahsedecek. Bimeks işçilerinde olduğu gibi karşılarına dikilmişler, devletin polisini, askerini, bu işçilerin, işsizlerin karşısına koymuşlar. Biz, burada bu fonun hakka, adalete uygun bir şekilde işsiz bırakılan insanlara aktarılması gerektiğini düşünüyoruz.

Bakınız, 2 üniversite öğrencisi Urfa’da bir araştırma yapmış; kendince, amatörce, gerçekten anlamlı bir araştırma. Şanlıurfa Evren Sanayi Sitesinde gidip fabrikaları ziyaret etmişler, çocuk işçilerle ilgili veri çıkarmaya çalışmışlar. Maalesef, Evren Sanayi Sitesinde 15 ile 17 yaş arasında -bu yaş kimi yerlerde 10 yaşına kadar da inmektedir- çocuk işçiler çalıştırılıyor arkadaşlar. Bu çocuk işçilere çalışma sebebi soruluyor “Niçin çalışıyorsunuz?” diye. Bir kısmı meslek öğrenmek, bir kısmı aile ekonomisine katkı sunmak, bir kısmı okulu bıraktığı için ve ekonomisi iyi olmadığı için çalıştığını söylemektedir.

Son dönemlerde, ülkede kayıt dışı işçi modern köle şeklinde; işçi demek için bin şahit lazım arkadaşlar. 2.400 liralık asgari ücretten bahsediyor arkadaşlar, eleştiriyor; katılıyoruz ama bu ülkede 2.400 lirayı bulamayan binlerce insan; kayıt dışı çalışan, merdiven altında çalıştırılan, fabrikada çalıştırılan binlerce, yüz binlerce insan var. Çocuklar vardır, 10 yaşında çocuklar bu fabrikalarda çalışmakta ama hamaset… Nasıl kendini konsolide ediyor? Bir yandan PKK, bir yandan dincilik, bir yandan….

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ÖMER ÖCALAN (Devamla) – Evet, dediğimiz gibi, nasıl kendisini motive edecek? Irkçılık ve faşizm üzerinden, dincilik ve milliyetçilik üzerinden. Bir yandan “PKK” diyecek, bir yandan “cemaat” diyecek, bir yandan “başka örgütler” diyecek.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – PKK terör örgütü değil mi? Değil mi?

ÖMER ÖCALAN (Devamla) – Şimdiye kadar bizi PKK’yle irtibatlandırdılar.

İSMAİL KAYA (Osmaniye) – İrtibatlı değil misiniz? İrtibatınız yok mu?

ÖMER ÖCALAN (Devamla) – Şimdi ülkenin batısında kocaman bir cemaat, örgüt var; adına “FETÖ” demişler, düne kadar birlikteydiler; 600 bin insan hakkında inceleme başlatmışlar, 300 bin kişiyi gözaltına almışlar, 100 bin kişiyi tutuklamışlar.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Neredeyse savunacaksın ya!

ÖMER ÖCALAN (Devamla) – Şimdi 30 bin civarında insan cemaatten içeride. Cemaati savunacak durumda değiliz, savunmuyoruz da ama “cemaat” adı altında tüm muhaliflerinizi tasfiye ettiniz. Herkesi bir örgüte bağlıyorsunuz. Siz gideceksiniz ama nasıl gideceksiniz? Acı çekerek gideceksiniz. Bu halk size daha fazla tahammül etmeyecek. İşçi karşınızda, işsiz karşınızda, Kürt karşınızda, Alevi karşınızda. Demokratik yöntemlerle bu yönetimden gideceksiniz.

Arkadaşlarımı selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Dağa bir selam çak.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 43’üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

MADDE 43- 8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 6 ncı maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Bu Kanun kapsamında faaliyet gösteren kurumlarda, Mesleki Yeterlilik Kurumunca mesleki yeterlilik belgesi verilen meslekler hariç olmak üzere, Bakanlıkça belirlenen programları başarıyla tamamlayanlar aldıkları kurs bitirme belgeleriyle tamamladıkları programlara ilişkin işyerlerinde çalışabilir ve işyeri açabilirler. Bu durumda olan kişiler için başkaca bir meslek belgesi aranmaz.”

        Mehmet Muş                  Muhammed Levent Bülbül            Polat Türkmen

           İstanbul                                Sakarya                             Zonguldak

         Hamdi Uçar                           İmran Kılıç                       Ramazan Can

          Zonguldak                          Kahramanmaraş                         Kırıkkale

   Mücahit Durmuşoğlu                            

          Osmaniye

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle, Teklif metninde yer alan 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 6’ncı maddesinin altıncı fıkrasını yürürlükten kaldıran maddenin değiştirilmesi amaçlanmaktadır. Maddeyle, Mesleki Yeterlilik Kurumunca mesleki yeterlilik belgesi verilen meslekler hariç olmak üzere, Milli Eğitim Bakanlığınca belirlenen programları başarıyla tamamlayanların aldıkları kurs bitirme belgeleriyle başkaca bir meslek belgesi aranmadan tamamladıkları programlara ilişkin iş yerlerinde çalışabilmesi ve iş yeri açabilmesi amaçlanmaktadır. 21/9/2006 tarihli ve 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu ile İlgili Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun kapsamında tehlikeli ve çok tehlikeli işlerden olup, mesleki yeterlilik belgesi aranan tehlikeli ve çok tehlikeli mesleklerde ise özel öğretim kurumları akredite olma şartlarını sağladıkları takdirde uluslararası geçerliliği olan mesleki yeterlilik belgesi düzenleyebileceklerdir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 43’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 43’üncü madde kabul edilmiştir.

44’üncü maddede 2 önerge vardır, aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 44’üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

“Madde 44 – 5580 sayılı Kanun’a aşağıdaki geçici madde ilave edilmiştir.

Geçici Madde 7- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar 6’ncı maddenin mülga altıncı fıkrası uyarınca Bakanlıkça belirlenen programları başarıyla tamamlayarak kurs bitirme belgesi alanların kazanılmış hakları saklıdır.”

      Süleyman Girgin                   Kamil Okyay Sındır               Turan Aydoğan

             Muğla                                   İzmir                                 İstanbul

      Süleyman Bülbül                         Cavit Arı                      Gamze Taşcıer

             Aydın                                 Antalya                                 Ankara

         Fikret Şahin

           Balıkesir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Ankara Milletvekili Sayın Gamze Taşcıer.

Buyurun Sayın Taşcıer. (CHP sıralarından alkışlar)

GAMZE TAŞCIER (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Meclis çatısı altında çalışma hayatıyla ilgili bir teklif geldiğinde her seferinde heyecanlanıyorum “Acaba kadınların lehine yapılacak bir uygulama olacak mı?” diye. “Kadınların istihdamda daha çok olması için neler yapılacak, bununla ilgili bir teklif mi gelecek?” diye ama her seferinde hüsrana uğruyorum. Türkiye’de kadın olmak ikinci sınıf insan görülmek demek, hayatın her alanından dışlanmak demek; haksızlığa uğratılmak, eşit olamamak demek. Çalışma hayatında da bu eşitsizlik kadınlar için maalesef var.

Evet, TÜİK verileri… Aslında hiçbirimiz inanmıyoruz ama hadi inanalım, pembe gözlüklerimizi takalım ve bakalım TÜİK verilerine, inanıyormuş gibi yapalım. Türkiye’de kadın işsizliği oranı yüzde 15,9; istihdam oranı -daha da büyük facia- yüzde 27, erkeklerin istihdam oranı ise yüzde 61,3 yani 2 katından daha fazla. Daha kötüsü de iş gücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 69,6 iken kadınlarda bu oran sadece yüzde 32. Kadınların üçte 2’si iş gücüne bile dâhil değil yani eve kapatılmış durumda. Böyle de bitmiyor, genç kadınlarda işsizlik yüzde 33’ü aşmış durumda, neredeyse her 4 gençten 1’i işsiz ve sadece yüzde 19’u istihdam ediliyor. Her 3 kadından 1’i ne eğitimde ne de istihdamda.

Peki, çalışan kadınlar rahat mı? Onlarda da durum farklı değil çünkü çalışan kadınların yüzde 41’i kayıt dışı olarak çalışıyor. Milyonlar eve hapsedilmiş, çalışabilenler güvencesiz çalışıyor, üstüne bir de güvencesizliği daha da yaymaya çalışıyorsunuz. Allah’tan bu ülkede emek mücadelesi veren sivil toplum örgütleri var, emeği en yüce değer gören siyasi partiler var ve alın terinin karşılığının hesabını soran milyonlar var da bu çabanız boşa gitti.

Aile Bakanı, Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerinde, kadın istihdamının desteklenmesi konusunda çalışmalar yapacağını ve bunun için de kurumsal çocuk bakım hizmetlerini destekleyeceğini ifade etti. Doğru çünkü kadın istihdamının önündeki en büyük engel maalesef çocuk bakımı. Yine TÜİK verilerine göre, 3 yaşın altında çocuğu olan her 4 kadından yalnızca 1’i istihdama katılabiliyor ki bu, geçen senenin oranı. Peki, Sayın Bakanın bahsettiği çocuk bakım hizmetlerini nasıl artıracaksınız? Örneğin ben iki yıldır kamudaki kreş sayılarını soruyorum, iki seferdir önergeme cevap verilmedi. Bilgi Edinme’den bilgiyi edinemedik. Sayın Bakana komisyonlarda iki kez sormama rağmen hâlâ cevap alamadık. Dolayısıyla, sayısını bilmediğiniz bir kurumla ilgili nasıl bir çalışma yapacaksınız, tabii bu da merak konusu.

Bakanlık, kamudaki kreş sayısını bilmediği gibi özel kreş sayısında da bize verdiği sayıyla bugünkü sayıda maalesef bir geriye gidiş söz konusu. Oysa yönetmeliğe göre 100 ila 150 çalışanı olan iş yerlerinde emzirme odası, 150’den çok kadın çalışanı olan iş yerlerinde de 0-6 yaş çocuklar için kreş zorunluluğu var. Zorunlu ama çoğu işyerinde de denetlenmediği için bu kurala uyulmuyor. Peki, çocuk bakımı konusunda bu hizmet yeterli mi? Değil. Çünkü bu konuyla ilgili biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak da bir kanun teklifi verdik. Kadın sayısına endekslenmiş olması hem kreşlerin artmamasına neden oluyor hem de bakım hizmetlerini yalnızca kadının yükü olarak gören bir anlayışı yansıtıyor.

Zorunluluk kesinlikle toplam çalışan sayı üzerinden olmalı çünkü bakım hizmeti ebeveynlerin ortak sorumluluğu. Bu sorumluluğu sadece kadınlara yüklediğinizde kadın, çocuk bakımı nedeniyle hem çalışma hayatına dâhil olamıyor hem de sosyal hayatı kısıtlanıyor. Eğer, Sayın Bakan gerçekten kadın istihdamını artırma konusunda samimiyse ve çocuk bakımı konusunda adımlar atacaksa bunun mutlaka bu şekilde olması gerekiyor ama tabii siz derseniz ki bizim için kâğıt üzerindeki veriler çok daha önemli, kadınların yaşamından ve bağımsızlığından daha önemli veriler ve kadınlar iş gücüne dâhil olursa işsizlik oranı daha da artacaktır gibi bir endişe taşıyorsanız bu da aslında en çok korktuğunuz ve asıl mücadele ettiğimiz sizin asıl zihniyetiniz.

Keşke ilk söylediğim gibi bir derdiniz olsa da kadınları çalışma hayatına katacak uygulamalar yapsanız ama hiç sanmıyorum, bundan sonra da iktidarda olduğunuz sürece de olmayacaktır.

SALİH CORA (Trabzon) – Kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 50’nin üzerine çıktı.

BAŞKAN – Sayın Cora, lütfen…

GAMZE TAŞCIER (Devamla) – Çok teşekkür ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın Kerestecioğlu, buyurun.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Teklifin 4’üncü maddesinin altıncı bendiyle ilgili bir karışıklık vardı, az önce bir istişarede bulunduk. Ben bunu Komisyona Genel Kurul huzurunda bir sormak istiyorum çünkü bazı kurumların borçlarının yapılandırılmasına cevaz veriliyor ama bazı kurumlar yok burada ve Türk Tabipler Birliği de bu muameleye tabi olmak istiyor. Bununla ilgili, başka bir teknik nedenle yeniden madde ihdasına gidilecek olduğu için, bunu fırsat bilerek aslında bunu da yapabiliriz diye önerdim ve bunu sormak istiyorum öncelikle: Türk Tabipler Birliği bu borç yapılandırmasına dâhil mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Önemli bir konu yani uzatmak için konuşmuyorum, gerçekten aydınlığa kavuşturmak için konuşuyorum.

BAŞKAN – Sorun sorunuzu Sayın Kerestecioğlu.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Türk Tabipler Birliği bu yapılandırmaya dâhil mi?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Girmiyor, başvuran odalar…

BAŞKAN – Siz sorunuzu sorun, karşılıklı konuşmayalım. Komisyon arzu ederse ben söz vereceğim.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Yok, “Girmiyor.” dediler zaten.

Benim bir sorum daha var: Peki, girmiyorsa kanun taslağını sizler hazırlıyorsunuz ve bunu yaparken, başvurmuş odaların, kurumların bazılarıyla istişarede bulunuyor musunuz? Mesela, onlar ancak tasarı ortaya çıkınca haberdar olmuşlar ve dolayısıyla bu başvuruyu yapmaları zaten mümkün değil, belki bundan sonra yapacaklar. Temenni ediyorum ki bir başka torba kanunda, onlar başvuruyu yaptıktan sonra, bunu içerir şekilde ele alırsınız yani ben şu anda biraz da bunun için konuşuyorum, bu sorunsa eğer bunu çözebilmek için. Belki aynı durum Mimarlar Odası…

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Bu başvurular daha önce geldi, yeni bir başvuru gelirse gene değerlendiririz.

BAŞKAN – Sesi açalım cevap vermek istiyorsanız, size de bir dakika yerinizden söz verelim.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Başvuru gelirse değerlendiririz diyorum. Daha önce geldi bu başvurular, başvuru yapılırsa değerlendiririz.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Yani bir başka sefer, bir başka kanun için…

BAŞKAN – Evet, diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 44’ünü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“MADDE 44- 5580 sayılı Kanun’a aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

Geçici Madde 7- Bu maddeyi ihdas eden kanunla değiştirilen 6’ncı maddenin altıncı fıkrası uyarınca Bakanlıkça belirlenen programları bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar başarıyla tamamlayarak kurs bitirme belgesi alanların kazanılmış hakları saklıdır.”

        Mehmet Muş                  Muhammed Levent Bülbül            Polat Türkmen

           İstanbul                                Sakarya                             Zonguldak

        İsmail Tamer                         Ramazan Can            Mücahit Durmuşoğlu

            Kayseri                               Kırıkkale                             Osmaniye

         Hamdi Uçar                                                                   İmran Kılıç

          Zonguldak                                                               Kahramanmaraş

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle Teklifte yer alan Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 6’ncı maddesinin altıncı fıkrasında değişiklik yapan hükmün yürürlüğe girmesinden önce kazanılmış olan hakların korunması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 44’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenleler… 44’üncü madde kabul edilmiştir.

45’inci maddede bir önerge vardır, okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 45’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Madde 45- 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un geçici 16’ncı maddesinin birinci fıkrasında bulunan “İstanbul İl Özel İdaresine” ibaresi “İstanbul Valiliğine” şeklinde ve “31/12/2020” ibaresi “31/12/2025” şeklinde değiştirilmiştir.

      Süleyman Girgin                   Kamil Okyay Sındır               Turan Aydoğan

             Muğla                                   İzmir                                 İstanbul

          Cavit Arı                         Süleyman Bülbül                    Fikret Şahin

           Antalya                                 Aydın                                Balıkesir

   İlhami Özcan Aygun                                                                      

           Tekirdağ

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Tekirdağ Milletvekili Sayın İlhami Özcan Aygun.

Buyurun Sayın Aygun. (CHP sıralarından alkışlar)

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İşsizlik Sigortası Kanun Teklifi’nin 45’inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, iktidar şimdi pandemiyi bahane ederek, işçi haklarını tırpanlamak için büyük bir çim biçme makinesi almış, çim biçme makinesiyle beraber işçinin bütün haklarını gasbediyor, biçiyor; işçinin birikimlerini de tazminatlarını da yok ediyor. İşçiye zor dönemde destek olmak gerekirken İşsizlik Fonu içinden işverene destek oluyorsunuz ama asıl ihtiyaç sahibi olan işçilere geldiği zaman ise maalesef hiçbir destek yok. İşsizlik rekor kırıyor; gençlerimiz umutsuz, mutsuz. Mart 2002 tarihinden 30 Eylül 2020 tarihe kadar 14 milyon kişi işsizlik maaşı için başvuru yapmış ama kaç kardeşimize acaba bu işsizlik maaşı bağlanmış bilir misiniz? Tam yarı yarıya; 8 milyon 127 bin kişiye işsizlik maaşı bağlamışsınız. Yani siz bu fonu işçilere değil işverenlere kullandırıyorsunuz. Sendikaların Meclis önünde eylem yapmasına dahi engel oluyorsunuz.

Sayın Başkan, değerli vekiller; “Dünya 5’ten büyüktür.” diyor Cumhurbaşkanımız ama siz her zaman torpilli 5 iş adamını kolluyorsunuz, onlar için çalışıyorsunuz. Sürekli “Onların vergi ve prim borçlarını nasıl sileriz, nasıl yok ederiz, onlara daha da fazla nasıl kazanç sağlarız?”ın mücadelesini veriyorsunuz. Yakın zamanda Genel Başkanımızın talimatıyla Anadolu’daydık, 81 ildeydik. CHP’li vekil arkadaşlarımızla beraber Anadolu’yu dolaştık. Bizler de Bingöl’deydik. Bingöl’deki esnafın, işçinin, çiftçinin AKP ve küçük ortağına selamı var. Esnaf perişan. Esnaf siftahsız kepenk kapatıyor. Çiftçi perişan, KOBİ’ler perişan ama bunu anlayan yok, birileri de saraylarda çok rahat bir şekilde yaşamını sürdürüyor.

Bakınız, pandemi süresince ekonomik destek alamamaktan, bazı işçilerini çıkaramamaktan dolayı zor durumda olan, SSK ve BAĞ-KUR primlerinin ödemelerinin ertelenmemesi sebebiyle sıkıntı çeken birçok esnafımız, KOBİ’miz var ama siz bunlara kulak asmıyorsunuz. Veresiye defterleri kabarmış, onları görmüyorsunuz ama bir torba getiriyorsunuz, bu torba içerisinde 500 milyar liralık bir affı getiriyorsunuz ama bu ülkenin efendisi olan, Atatürk’ün takdir ettiği çiftçiyi unutuyorsunuz.(CHP sıralarından alkışlar) Tarım Kredi Kooperatifinin devlete olan borçlarını siliyorsunuz, destekliyorsunuz, tarımsal kooperatiflerle ilgili yine çözüm buluyorsunuz ama çiftçiye, Tarım Kredi Kooperatiflerinin gerçek üyesi olan çiftçiye geldiğiniz zaman ise kapıları kapatıyorsunuz. Yazıklar olsun diyoruz size. Ülkenin dinamiği olan çiftçileri hiçbir zaman kabul etmiyorsunuz, tanımıyorsunuz ama kalkıyorsunuz, Bosna Hersek’ten, FAO verilerinde kırmızı mercimek üretimi olmayan Bosna Hersek’ten kırmızı mercimek ithalatında gümrüğü sıfırlıyorsunuz. Yazıktır, ayıptır kendi çiftçinize; Şanlıurfa’daki, Antep’teki, Diyarbakır’daki mercimek üreten çiftçinize yazıktır diyorum. Hiç gitmiyor musunuz seçim bölgenize, bakmıyor musunuz, size bir şey söylemiyorlar mı?

TAMER DAĞLI (Adana) – Her hafta oradayız.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) – Evet, evet ama oradaki çiftçi kan ağlıyor. Elektrik borçları, sulama borçları, Tarım Kredi, Ziraat Bankası borçları…

2002’de 2,4 milyar lira olan çiftçinin borcu sizin başarınız sayesinde, on sekiz yıllık başarı hikâyenizle çığ gibi büyüdü, 170 milyar liraya geldi arkadaşlar.

Bakınız, 2002’de 1 ton buğday sattığı zaman 30 gram altın alan çiftçimiz, sizin sayenizde 2020’te 1 ton buğday sattığı zaman 4 gram alıyor, 4 gram. Nerede hani sizin büyüttüğünüz çiftçi? Borç batağında yatıyor. Gelin artık -bu yasada yolumuz daha erken- çiftçinin Tarım Krediye olan borçlarını, Ziraat Bankasına borçlarını yapılandıralım. Gidip 5 tane çetenin borçlarını kurtarmayalım arkadaşlar. Gelin, bu ülkeye bir iyilik yapın; gelin, bu ülkenin efendilerine bir iyilik yapalım, hep beraber borçlarını yapılandıralım, faizlerini silelim. Gidip 5’li çetenin ve Cengiz İnşaatın vergilerini sıfırlamayın. Çiftçilerin vergi faizlerini sıfırlayın ki o zaman sizi yerli ve millî olarak baş tacı yapalım diyorum.

Bakınız, gençlerimiz var, umutsuz; beyin göçü var, neden acaba? Bu ülkeden umutlarını yitirmişler. Yine bakınız, bir teklif verdim: Gelin, üniversiteyi bitiren öğrencilerimize dokuz ay -Avrupa’da da örneği var- işsizlik maaşından birer asgari ücretin yarısı destek verin diyoruz. Anne babasının avuçlarına bakmasınlar; üniversite okumuşlar, adam olmuşlar ama hâlâ daha işsizlikle boğuşuyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) – Kalkıyorsunuz, Somali’nin IMF’e borcunu sıfırladığınızı söylüyorsunuz ama kendi öğrencilerinizin kredi borçlarına geldiği zaman ise ahkâm kesiyorsunuz, ancak onları “Yapılandıralım.” diyorsunuz. Siz önce kendi insanlarınızın borçlarını yapılandırın. Öğrencilerinize iş bulun, onların borçlarını bir kere silseniz ne olur acaba, batar mıyız? Çiftçimizin 178 milyara yaklaşan borcuna bir yapılandırma yapsanız batar mıyız? Ama siz Cengiz İnşaata geldiğiniz zaman feriştah kesiliyorsunuz ama kendi çiftçinize geldiği zaman ondan sonrada hiç sesiniz çıkmıyor, sessiz bir şekilde kediler gibi sakin duruyoruz. Arkadaşlar, açın uykunuzu; pandemide tarımın önemi ortaya çıktı, yol yakınken gelin, Tarım Kredi Kooperatiflerinin borçlarını yapılandıralım, Ziraat Bankası borçlarını yapılandıralım ve ülkenin efendisini tekrar baş tacı yapalım diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

45’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 23.19

DOKUZUNCU OTURUM

Açılma Saati:23.26

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: İshak Gazel (Kütahya), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-------0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15’inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.

239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon yerinde.

46’ncı maddede 1 önerge vardır, okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 46’ncı maddesinin kanun teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

        Kemal Bülbül                         Zeynel Özen                    Mahmut Toğrul

           Antalya                                İstanbul                             Gaziantep

       Erdal Aydemir                         Murat Çepni                       Kemal Peköz

            Bingöl                                   İzmir                                   Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen, Halkların Demokratik Partisi Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul.

Buyurun Sayın Toğrul.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, üzerine söz aldığım madde, daha önce (2/3113) sayılı bundan önceki torbaya konulan bir madde. Burada maddeler hızlı geçmiyor diye çekildi. Şimdi, bir madde çekildiğinde ne düşünürsünüz? Onunla ilgili herhâlde Komisyonda bir iyileştirme yapılacak diye düşünürsünüz. Fakat hiçbir iyileştirme yapılmadan, aynı madde bu torbaya ilave edilmiş.

Peki, değerli arkadaşlar, şimdi pandemi nedeniyle hızlandırıyoruz, maddeler bize çektiriliyor ya; peki, bu söz konusu maddenin bu torbayla ilgisi var mı? Hiçbir ilgisi yok, şimdi söyleyeceğim değerli arkadaşlar. Bu maddeyle, KHK’yle ihraç edilenlere –biliyorsunuz- OHAL kapsamında “ilave önlemler” başlığıyla birtakım ilave ekler alınıyor, bunları düzenliyor. Bakın, ihraçların üzerinden dört yıl geçti, OHAL’in üzerinden iki yıl geçti; peki, ne deniyor? Bu insanların acılarını dindirmemiz, bu insanların yaşadıkları sıkıntıları gidermemiz gerekirken ilave önlemlerle ilgili diyor ki: “Efendim, ihraç edildikleri kurumlara tekrar başvursunlar, kuruma üç ay içinde başvursunlar, kurum altı ay değerlendirme süresi içinde karar versin, eğer karar olumsuzsa idare mahkemesine gitsinler. Nerede? Ankara idare mahkemesine gitsinler, başka bir yerde de değil.

Değerli arkadaşlar, OHAL kapsamında Türkiye’de cumhuriyet tarihinin hatta belki tüm tarihimizin en kapsamlı kamu görevlisi tasfiyesi yaşandı. Bakın, 12 Eylülde 1402 sayılı Yasa’yla bu ülkede 5 bin kamu görevlisi ihraç edilmişti. 20 Temmuz 2016 OHAL ilanı sivil darbesiyle tam bunun 26 katı, 130 bin kamu görevlisi sorgusuz sualsiz kapı önüne konuldu. Şimdi, peki değerli arkadaşlar, bu arkadaşların... Biraz önce Mehmet Muş diyor ki: “Yargı yolu açık.” Kapalı değerli arkadaşlar, kapalı. Bakın, ilave önlemlerle siz OHAL Komisyonuna dahi başvuramıyordunuz, sonra Anayasa Mahkemesi ihlal kararı verdi, ondan dolayı başvuru yapabildik ama buna rağmen OHAL Komisyonu bakın hâlâ karar vermemiş.

Şimdi, değerli arkadaşlar, OHAL kapsamında ilave önlemlerle ilgili, AİHS (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) “Tabii ki önlem alabilirsiniz ama sözleşmenin 2’nci, 3’üncü, 4’üncü ve 7’nci maddesine aykırı tedbirleri OHAL kapsamı dönemi bile olsa alamazsınız.” diyor.

Şimdi, bizler Halkların Demokratik Partisi olarak diyoruz ki: Bakın, yaşam hakkına aykırı tedbirler OHAL olsa dahi alınamaz, işkence yasağına aykırı tedbirler OHAL olsa dahi alınamaz, kölelik ve zorla çalıştırma yasağına aykırı tedbirler OHAL olsa dahi alınamaz, kanunsuz ceza olmaz ilkesine ve geçmişe yürümezlik kuralına aykırı tedbirler OHAL olsa dahi alınamaz. Peki, değerli arkadaşlar, haklarında herhangi bir yargı kararı olmaksızın, bu insanlar işlerine dönebildiler mi? Hayır, dönemediler yani dört yıldır bu insanlar büyük bir acı çekiyorlar, 80 kadarı intihar etti. Değerli arkadaşlar, şimdi, bunun bu torbayla ne ilgisi var? Hiçbir virgülüne dahi dokunulmadan, o torba senin bu torba benim, sırf hızlı geçsin diye koyuyorlar.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, yargı karar verse bile sonuç alınabiliyor mu? Sayın Mehmet Muş, barış akademisyenleriyle ilgili Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararı verdi; yerel mahkemelerin tamamında beraat ettiler. Peki OHAL Komisyonu karar verdi mi? Hâlâ vermedi. Kaç yıl oldu? Dört yıl oldu. Peki bu insanları niye görevlerine iade edemiyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) – Sağ olun Başkanım.

Bakın, ortada bir suç yok. Anayasa Mahkemesi bunun suç olmadığını ifade etmiş, yerel mahkeme beraat kararı vermiş ama siz bu insanları hâlâ görevine döndürmemekte ısrar ediyorsunuz. Şimdi, hangi yargı? Yargı olsa dahi uygulamadığınız, kararlarını tanımadığınız bir yargıdan söz ediyoruz.

Biz, buradan bir kez daha çağrı yapıyoruz değerli arkadaşlar. Daha önce, birçok defa ifade ettik bunu. Haklarında memuriyeti engelleyen herhangi bir kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte derhâl görevlerine döndürülmelidir. Aksi takdirde vebal altındasınız ve bu vebali mutlaka yaşarsınız. Bu kadar insanı mağdur ettiniz, 130 bin insandan bahsediyoruz, çocuklarını mağdur ettiniz, kimisi Ege’de, Meriç’te, şurada burada boğuldu, kimisi intihar etti ama sizler hâlâ bu suçu işlemeye devam ediyorsunuz. Suç işleyenler onlar değil tam da sizin iktidarınızdır diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

46’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 46’ncı madde kabul edilmiştir.

47’nci madde üzerinde önerge yoktur.

47’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 47’nci madde kabul edilmiştir.

48’inci madde üzerinde önerge yoktur.

48’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 48’inci madde kabul edilmiştir.

49’uncu madde üzerinde 1 önerge vardır, okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 49’uncu maddesinde yer alan “(ç) bendinde” ibaresinin “(ç), (d) ve (e) bentlerinde” şeklinde ve “değiştirilmiştir” ibaresinin “değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki bent eklenmiştir” şeklinde değiştirilmesini ve buna bağlı olarak maddeye işlenecek hüküm olarak aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

“1) 31/10/2006 tarihli ve 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu kapsamında 2020 yılında yapılması gereken genel kurul toplantıları 31/12/2020 tarihine kadar ertelenir. Bu süre, Tarım ve Orman Bakanınca dört aya kadar uzatılabilir. Ertelenen genel kurul toplantıları, ertelemenin sona erdiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılır. Mevcut organların görev, yetki ve sorumlulukları erteleme süresi sonrasında yapılacak ilk genel kurula kadar devam eder.”

            Mehmet Muş              Muhammed Levent Bülbül            Polat Türkmen

               İstanbul                             Sakarya                             Zonguldak

            Hamdi Uçar                       İsmail Tamer                        İmran Kılıç

             Zonguldak                           Kayseri                      Kahramanmaraş

       Mücahit Durmuşoğlu                                                        Ramazan Can

              Osmaniye                                                                    Kırıkkale

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ile 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu, 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu ve 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu kapsamındaki Genel Kurul toplantılarının salgının durumu göz önünde bulundurularak ertelenebilmesine ilişkin düzenleme yapılmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 49’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 49’uncu madde kabul edilmiştir.

50’nci maddede 1 adet önerge vardır, okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 50’nci maddesinin birinci fıkrasına (b) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (c) bendinin eklenmesini, mevcut (c) bendinin (ç) bendi olarak teselsül ettirilmesini, bu bentten sonra gelmek üzere aşağıdaki (d) bendinin eklenmesini ve mevcut (ç) bendinin (e) bendi olarak teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

"c) 36 ncı maddesi 13/11/2020 tarihinden itibaren uygulanmak üzere yayımı tarihinde,”

"d) 43 üncü ve 44 üncü maddeleri 1/1/2022 tarihinde,”

        Mehmet Muş                           Hamdi Uçar                     Polat Türkmen

           İstanbul                              Zonguldak                           Zonguldak

        İsmail Tamer                         Ramazan Can            Mücahit Durmuşoğlu

            Kayseri                               Kırıkkale                             Osmaniye

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçe...

Gerekçe:

Önergeyle basın ve gazetecilik mesleğinde çalışanların fiilî hizmet süresi zammına ilişkin 36’ncı madde düzenlemesinin yürürlük tarihinin bu Kanun Teklifi’nin yayımı tarihi olması ve bu tarihin 14/2/2020 tarihli ve 31039 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 5510 sayılı Kanun’un 40’ıncı maddesinin ikinci fıkrasının (16) numaralı bendine yönelik Anayasa Mahkemesinin iptal kararının yürürlük tarihi olan 14/11/2020'den sonraki bir tarih olması durumunda basın ve gazetecilik mesleğinde çalışanların hak kaybına uğramamaları adına 36’ncı maddenin yürürlük tarihi 13/11/2020 olarak düzenlenmiştir.

Teklif metninde yer alan 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 6’ncı maddesinin altıncı fıkrasını değiştiren maddenin ve 5580 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7’nci maddenin 1/1/2022 tarihinde yürürlüğe girmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 50’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 50’nci madde kabul edilmiştir.

51’inci maddede önerge yoktur.

51’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 51’inci madde kabul edilmiştir.

İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Sayın milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunun görüşülmekte olan Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesinin yeniden görüşülmesine ilişkin İç Tüzük’ün 89’uncu maddesine göre bir talebi vardır; Başkanlık bu talebi yerine getirecektir.

Danışma Kurulunun Komisyonun görüşülmekte olan kanun teklifinin 4’üncü maddesinin yeniden görüşülmesine ilişkin talebi hakkında görüşünü okutuyorum:

VI.- ÖNERİLER (Devam)

B) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Danışma Kurulunun, görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesinin yeniden görüşülmesine dair Plan ve Bütçe Komisyonu talebinin İç Tüzük’ün 89’uncu maddesi uyarınca uygun görüldüğüne ilişkin önerisi

Danışma Kurulu Görüşü

Tarih:11/11/2020

Danışma Kurulunun 11/11/2020 Çarşamba günü (bugün) yaptığı toplantıda, görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesinin yeniden görüşülmesine dair Plan ve Bütçe Komisyonunun talebi İç Tüzük’ün 89’uncu maddesi uyarınca uygun görülmüştür.

                                                                                      Mustafa Şentop

                                                                    Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                           Başkanı

         Mehmet Muş                          Engin Özkoç             Hakkı Saruhan Oluç

Adalet ve Kalkınma Partisi         Cumhuriyet Halk Partisi Halkların Demokratik Partisi

    Grubu Başkanvekili                 Grubu Başkanvekili         Grubu Başkanvekili

Muhammed Levent Bülbül        Dursun Müsavat Dervişoğlu

Milliyetçi Hareket Partisi                   İYİ PARTİ

    Grubu Başkanvekili                 Grubu Başkanvekili

BAŞKAN – Danışma Kurulu görüşü bilgilerinize sunuldu.

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

B) Yeniden Görüşmeleri Yapılan Teklifler (Tekririmüzakere)

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239) (Madde 4)

BAŞKAN – Şimdi, Komisyon istemini okutup oylarınıza sunacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesinin, yeni gelişmelere göre yeniden ele alınabilmesi amacıyla İç Tüzük’ün 89’uncu maddesi gereğince yeniden görüşülmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                      Cevdet Yılmaz

                                                                                            Bingöl

                                                              Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı

 

BAŞKAN – Komisyon istemini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bu durumda teklifin 4’üncü maddesini yeniden müzakereye açıyorum.

Madde üzerinde söz isteyen? Yok.

Madde üzerinde 1 önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

“(16) Bu Kanun kapsamına giren ve 31/8/2020 tarihinden önce (bu tarih dâhil) yapılan tespitlere ilişkin olup bu Kanunun yayımı tarihinden bu Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen başvuru tarihine kadar kesinleşen ve bu tarihe kadar başvuruda bulunulan Sosyal Güvenlik Kurumunca takip edilen idari para cezası asıllarının %50’si ile bu tutara ödeme sürelerinin bittiği tarihlerden başvuru tarihine kadar geçen süre için aylık %0,35 oranında hesaplanacak tutarın, bu Kanunun 3 üncü maddesi hükümlerine göre ödenmesi hâlinde, idari para cezası asıllarının kalan %50’si ile idari para cezasına uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’i alacaklarının tamamının tahsilinden vazgeçilir.”

        Mehmet Muş                         Polat Türkmen                       Hamdi Uçar

           İstanbul                              Zonguldak                           Zonguldak

     Ahmet Çolakoğlu                        İmran Kılıç             Mücahit Durmuşoğlu

          Zonguldak                          Kahramanmaraş                         Osmaniye

        Ramazan Can

          Kırıkkale

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Sosyal Güvenlik Kurumunca takibi yapılan, 31/8/2020 tarihinden önce (bu tarih dâhil) tespitleri yapılan ve yapılandırma son başvuru tarihine kadar kesinleşenlerin de kanun kapsamında yapılandırılması amacıyla düzenleme yapılması önerilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

4’üncü maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 4’üncü madde kabul edilmiştir.

Sayın Muş, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

48.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, milletin beklentilerini karşılayacak, pandemi sürecinde çalışanları ve esnafı rahatlatacak bir düzenlemeye destek veren bütün siyasi parti gruplarına ve milletvekillerine teşekkür ettiklerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önemli bir düzenlemeyi müzakere ettik Genel Kurulda ve komisyonlarda. Bu düzenlemenin olgunlaşmasında, bu noktalara gelmesinde katkı veren bütün siyasi parti gruplarına ve milletvekillerine AK PARTİ Grubu olarak teşekkür ediyoruz. Milletimizin beklentilerini karşılayacak, bu pandemi sürecinde çalışanlarımızı ve esnafımızı rahatlatacak bir düzenlemeyi Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak müzakereyle bitirmiş bulunmaktayız. Bu pandemi şartlarında, bu yoğun gündem içerisinde destek veren bütün siyasi parti gruplarına ve milletvekillerine tekrar teşekkür ediyoruz.

Hayırlı akşamlar diliyorum.

IX.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239) (Devam)

BAŞKAN – Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için üç dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı   :248

Kabul                                           :214

Ret                                              :34x

 

                        Kâtip Üye                               Kâtip Üye

                      İshak Gazel                         Emine Sare Aydın

                         Kütahya                                 İstanbul”

Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:

VI.- ÖNERİLER (Devam)

B) Danışma Kurulu Önerileri (Devam)

2.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 12/11/2020 Perşembe günü toplanmamasına ilişkin önerisi

11/11/2020

Danışma Kurulu Önerisi

Danışma Kurulunun 11/11/2020 Çarşamba günü (bugün) yaptığı toplantıda, Genel Kurulun 12/11/2020 Perşembe günü toplanmaması önerisinin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

                                                                                      Mustafa Şentop

                                                                    Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                           Başkanı

                      Mehmet Muş                                    Engin Özkoç

             Adalet ve Kalkınma Partisi                   Cumhuriyet Halk Partisi

                 Grubu Başkan Vekili                         Grubu Başkan Vekili

 

                 Hakkı Saruhan Oluç                       Muhammed Levent Bülbül

           Halkların Demokratik Partisi                 Milliyetçi Hareket Partisi

                 Grubu Başkan Vekili                         Grubu Başkan Vekili

            Dursun Müsavat Dervişoğlu

                       İYİ PARTİ

                 Grubu Başkan Vekili

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 17 Kasım 2020 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 23.48



(x) 7/4/2020 tarihli 78’inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonu’ndaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.

(x) 240 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) 239 S. Sayılı Basmayazı 3/11/2020 tarihli 11'inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

x Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.