TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                           TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                          14’üncü Birleşim

                                                                                       10 Kasım 2020 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                          İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER

1.- Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 82’nci yıl dönümü nedeniyle saygı duruşu

 

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akar’ın, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Millî Mücadele hareketinin Başkomutanı, Meclisin ilk Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete intikal edişinin 82’nci yıl dönümünde saygı ve rahmetle andığına ilişkin konuşması

 

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar’ın, İzmir ilinde yaşanan depreme ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç’un, İzmir ilinde yaşanan depreme ilişkin gündem dışı konuşması

3.- İstanbul Milletvekili Abdul Ahat Andican’ın, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 82’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

 

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Abdul Ahat Andican’ın yaptığı gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine, Atatürk’ün ebedî âleme irtihalinin 82’nci yıl dönümüne ve Azerbaycan’ın zaferine ilişkin açıklaması

2.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifasına ilişkin açıklaması

3.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen’in, iktidarın 2021 yılında Tarım ve Orman Bakanlığına ayrılan bütçeyle tarıma ve üreticiye verdiği değeri bir kez daha ortaya koyduğuna ve bakanların verdiği atama sözlerinin yerine getirilmediğine ilişkin açıklaması

4.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete irtihalinin 82’nci yıl dönümüne, Covid-19 tedavisi gören 23, 24, 25 ve 26’ncı Dönem MHP İstanbul Milletvekili Atila Kaya’ya ve tüm hastalara geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, Karabağ’ın azatlığa kavuştuğuna ilişkin açıklaması

5.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 82’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

6.- Muğla Milletvekili Burak Erbay’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 82’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

7.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker’in, Atatürk’ü ölümünün 82’nci yıl dönümünde saygıyla andığına, Profesör Doktor Uğur Şahin’i coronavirüs aşısını bulması nedeniyle tebrik ettiğine, hızla yayılan virüse karşı Hükûmetin gerekli tedbirleri alması ve sağlıkçıların mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

8.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca’nın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 82’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

9.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 82’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

10.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, Saros Körfezi’ni ve burada yaşayan insanları tehlikeye atacak olan FSRU Doğal Gaz Limanı Projesi’nden vazgeçilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

11.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 82’nci yıl dönümünde saygı ve rahmetle andığına, Afyonkarahisar iline yeni bir müze yapılmadan eski müzenin niçin satıldığını hemşehrilerinin öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

12.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 82’nci yıl dönümünde saygı ve minnetle andığına, atanamayan öğretmenlerin umudunu kaybettiğine ilişkin açıklaması

13.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 82’nci yıl dönümünde saygı ve minnetle andığına, esnafın mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

14.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, pandemi nedeniyle zor durumda olan üzüm üreticilerine destek olunmasını Tarım ve Orman Bakanından talep ettiklerine ilişkin açıklaması

15.- İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi tarafından yayınlanan ekim ayı İş Cinayetleri Raporu’na ve işçilerin kıdem tazminatını yok etmeyi amaçlayan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin geri çekilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

16.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem Gülender Açanal’ın, demokrasinin güçlendirilmesi ve 2023 hedeflerine ulaşılması için yorulmadan çalışmaya devam ederken geleceğe her zamankinden daha büyük ümitle baktıklarına, vefatının 82’nci yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal’i, silah arkadaşlarını ve vatan uğuruna şehit olanları rahmetle andığına ilişkin açıklaması

17.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete irtihalinin 82’nci yıl dönümünde saygıyla yâd ettiğine, Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanan Mersin Milletvekili Lütfi Elvan’ı tebrik ettiğine, bakanlığı döneminde başarılı hizmetler gerçekleştiren Berat Albayrak’a teşekkürlerini sunduğuna ilişkin açıklaması

18.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 82’nci yıl dönümünde saygı ve minnetle andığına, parlamenter sistemden uzaklaşıldıkça ülkenin yönetilemediğine ilişkin açıklaması

19.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 82’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

20.- Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu’nun, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 82’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

21.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 82’nci yıl dönümünde şükran ve minnetle andığına, Artvin ili Ardanuç ilçe girişi ile Değirmenler mevkisinde kara yollarında yaşanılan mağduriyetin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

22.- Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağ’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 82’nci yıl dönümünde rahmet ve minnetle andığına, Ermenistan-Azerbaycan arasındaki Karabağ ihtilafının son bulduğuna ilişkin açıklaması

23.- İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 82’nci yıl dönümünde rahmet ve minnetle andığına, Ermenistan-Azerbaycan arasındaki Karabağ ihtilafının son bulduğuna ilişkin açıklaması

24.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete irtihalinin 82’nci yıl dönümünde minnetle yâd ettiğine, İzmir ilinde yaşanan deprem ve sonrasında görev yapan başta bakanlar olmak üzere Hükûmet yetkililerine ve belediye başkanlarına gerçekleştirdikleri çalışmalar için teşekkür ettiğine, Şuşa kentinin işgalden kurtarılarak büyük bir kazanım elde edildiğine ve mutlak zaferin Azerbaycan’ın olduğuna, Berat Albayrak’ı bakanlık görevinden istifa kararı için tebrik ettiğine, Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanan Mersin Milletvekili Lütfi Elvan’a başarılar dilediğine, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin millete külfet olmaya devam ettiğine, devleti ciddiyetle yönetmekten aciz bir siyaset anlayışı için en doğru tercihin istifa etmek olduğuna ilişkin açıklaması

25.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Büyük Lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 82’nci yıl dönümüne, Azerbaycan ordusunun Karabağ topraklarının azat edilmesindeki muvaffakiyeti sebebiyle Azerbaycan’ı kutladıklarına ve her zaman her türlü zorlukta yanlarında olacaklarına, bakanlık görevinden istifa eden Berat Albayrak’a yapmış olduğu çalışmaları dolayısıyla teşekkür ettiklerine, Hazine ve Maliye Bakanlığına atanan Mersin Milletvekili Lütfi Elvan’a üstün muvaffakiyetler dilediklerine ilişkin açıklaması

26.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal’in ölümünün 82’nci yıl dönümü vesilesiyle Kürt-Türk bütün halkların eşit olduğu bir ülke olunması için mücadele çağrısını bir kez daha yinelediklerine, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifasına, işsizlik konusunda da garabet yaşandığına, birikmiş maaşlarını ve tazminatlarını alamadan işten çıkarılan Bimeks işçilerinin haklı mücadelelerini desteklediklerine, Şırnak ili Silopi ilçesinde kullandığı panzerle bir eve çarparak 7 yaşındaki Muhammed Yıldırım ile 6 yaşındaki Furkan Yıldırım’ın ölümüne neden olan polise 19 bin lira ceza veren yargıyı tanımadıklarına ilişkin açıklaması

27.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 82’nci yıl dönümünde saygı ve özlemle andıklarına, demokratik cumhuriyete, Parlamentoya sahip çıkılarak yeniden, daha güçlü şekilde güçler ayrılığının, hukukun üstünlüğünün ve yargı bağımsızlığının sağlanması gerektiğine ilişkin açıklaması

28.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete irtihalinin 82’nci yıl dönümünde rahmet ve minnetle andıklarına, Ermenistan’a karşı elde edilen zafer nedeniyle Azerbaycan ordusunu tebrik ettiklerine ve Türkiye’nin Azerbaycan halkının haklı davasında yanında olmaya devam edeceğine, Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine getirilen Mersin Milletvekili Lütfi Elvan’ı tebrik ettiklerine, Türkiye ekonomisinin en az hasarla pandemi sürecini atlatması için büyük mücadeleler gösteren ve bakanlık görevinden müsaadesini isteyen Berat Albayrak’a hizmetlerinden dolayı teşekkür ettiklerine ilişkin açıklaması

29.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

30.- Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız’ın, Ermenistan’ın Karabağ’dan çekildiğini açıklamasının Azerbaycan topraklarının tamamının azatlığı için yürünen yolda önemli ve kritik bir adım olduğuna ilişkin açıklaması

31.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ahirete irtihal edişinin 82’nci yıl dönümünde rahmetle yâd ettiğine, Ermenistan’ın işgali altındaki Azerbaycan topraklarının özgürlüğüne kavuştuğuna ilişkin açıklaması

32.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu’nun, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete uğurlayışın 82’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

33.- Amasya Milletvekili Hasan Çilez’in, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ahirete irtihal edişinin 82’nci yıl dönümünde rahmetle yâd ettiğine, Ermenistan’ın işgali altındaki Azerbaycan topraklarının özgürlüğüne kavuştuğuna ilişkin açıklaması

34.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagil’in, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 82’nci yıl dönümünde rahmetle andığına ve AK PARTİ iktidarı döneminde yaşanan ilklerin saymakla bitmeyeceğine ilişkin açıklaması

35.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ahirete irtihal edişinin 82’nci yıl dönümünde rahmetle yâd ettiğine, Ermenistan’ın işgali altındaki Azerbaycan topraklarının özgürlüğüne kavuştuğuna ilişkin açıklaması

36.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasu’nun, Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz’ın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

37.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünver’in, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete uğurlayışın 82’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

38.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünç’ün, Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada etkinliğini ve yetkinliğini her geçen gün artırdığına, Mersin Milletvekili Lütfi Elvan’a Hazine ve Maliye Bakanlığı görevinde başarılar dilediğine, ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 82’nci yıl dönümünde rahmet ve minnetle yâd ettiğine ilişkin açıklaması

39.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, 10 Kasımın Atatürk’ün vefatının 82’nci yıl dönümü ve Azerbaycan’ın Karabağ’ı işgalden kurtardığı onur günü olduğuna, 7 Kasım Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan Kahramanmaraş-Göksun yolunun hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

40.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 82’nci yıl dönümünde saygı ve rahmetle andığına, Anıtkabir’den canlı yayın yapılmasının engellendiğine ilişkin açıklaması

41.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki’nin görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 24’üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

42.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

43.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

44.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

45.- Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu’nun, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusunun anıldığı bir günde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırı kavramların kullanılmasını şiddetle reddettiklerine ilişkin açıklaması

46.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

47.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplan’ın, Gaziantep ili İslâhiye ilçesi ile birçok köy ve mahallelerinde yaşanılan mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

48.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un, herkesin görevinin Anadolu’ya bağımsızlık, özgürlük, ulusal onur ve demokrasi getiren Atatürk’ü ve onun manevi mirasını yaşatmak olduğuna ilişkin açıklaması

49.- Ağrı Milletvekili Abdullah Koç’un, Patnos L Tipi Kapalı Cezaevindeki uygulamalara ilişkin açıklaması

50.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

51.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadeleri ile Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy’un yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

52.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Adana Milletvekili Burhanettin Bulut’un görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 25’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

53.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulut’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

54.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Cumhurbaşkanlığının, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 104 ve 106’ncı maddeleri gereğince Hazine ve Maliye Bakanlığına 9/11/2020 tarihli ve 2020/507 sayılı Karar’la Mersin Milletvekili Lütfi Elvan’ın atandığına ilişkin tezkeresi (3/1392)

 

B) Önergeler

1.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, (2/2604) esas numaralı 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/95)

 

VIII.- ANT İÇME

1.- Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın ant içmesi

IX.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ PARTİ Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve 20 milletvekili tarafından, genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri tarafından kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yapılan transferlerin araştırılması amacıyla 14/10/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/3302) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Kasım 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, ekonomik ve sosyal krizin yarattığı tahribatların ortaya çıkarılması ve çoklu krize çözüm bulunması amacıyla 10/11/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Kasım 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Sivas Milletvekili Ulaş Karasu ve arkadaşları tarafından, Sivas ilinin Türkiye bölgesel teşvik haritasındaki yerinin kentin ekonomisi üzerinde yarattığı etkinin incelenmesi amacıyla 28/10/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Kasım 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2.- Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki’nin, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

3.- Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

XI.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

 

XII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239)

 

XIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın, 1 Ocak 2003 tarihinden bu yana Bakanlığın ve bağlı kuruluşlarının Kamu İhale Kanunu'nun 21/b maddesine göre yapmış olduğu ihalelere ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun cevabı (7/34819)

2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, 2020 yılı şeker pancarı taban fiyatına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/34903)

3.- Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit'in, Ağrı Şeker Fabrikasında şeker pancarı ihalesini üstlenen yüklenici firma nedeniyle yaşandığı iddia edilen bazı sorunlara ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/35048)

4.- Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan'ın, Bursa'daki dolu afetinden olumsuz etkilenen zeytin üreticilerinin zararlarının telafi edilmesi talebine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/35050)

5.- İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm'ün, İstanbul'da sahnelenmek istenen bir tiyatro oyununun yasaklanmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35069)

6.- Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz'ın, İstanbul'da sahnelenmek istenen bir tiyatro oyununun bir ilçe kaymakamlığınca yasaklanmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35070)

7.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, bakanlıkların kiralık bina sayısına ve kira tutarlarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35073)

8.- Ankara Milletvekili Murat Emir'in, GSM operatörlerinin ortak çalışmasıyla oluşturulacak deprem hattı projesine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35074)

9.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca'nın, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı tarafından yapılan bir açıklamaya ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35075)

10.- İzmir Milletvekili Atila Sertel'in, Dokuz Eylül Üniversitesinin Sayıştayın 2019 yılı Denetim Raporu’na göre usulsüz olduğu iddia edilen bazı faaliyetlerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35076)

11.-                 Adana Milletvekili Kemal Peköz'ün, AFAD'ın son 10 yılda yaptığı afet konutlarına,

AFAD'ın son 10 yılda yaptığı afet konutlarına ve 2020 Yılı Yatırım Programı kapsamında yapılacak projelere,         

                   İlişkin soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35252), (7/35253)

12.- Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz'ın, Sayıştayın Selçuk Üniversitesine dair 2019 Yılı Denetim Raporu’nda yaptığı bazı tespitlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35489)

13.- Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi'nin, kamuda çalışan avukatlardan yeni kurulacak barolar için imza istendiği iddiasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35610)

14.- Siirt Milletvekili Sıdık Taş'ın, Sayıştayın İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa hakkında 2019 Yılı Denetim Raporu’nda yaptığı bazı tespitlere,

   Sayıştayın Osmaniye Korkut Ata Üniversitesine dair 2019 Yılı Denetim Raporu’nda yaptığı bazı tespitlere,

                    Sayıştayın Siirt Üniversitesine dair 2019 Yılı Denetim Raporu’nda yaptığı bazı tespitlere,                     

           İlişkin soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35612), (7/35613), (7/35614)

15.- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü'nün, Sayıştayın Spor Toto Teşkilat Başkanlığına dair 2019 Yılı Denetim Raporu’nda yaptığı bazı tespitlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35615)

16.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 68 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulan Sanayileşme İcra Komitesinin hakkında karar alması öngörülen sektörlere ve şirketlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/35617)                  

10 Kasım 2020 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14’üncü Birleşimini açıyorum.(x)

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

III.- ÖLÜM, SAYGI DURUŞU VE TAZİYELER

1.- Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 82’nci yıl dönümü nedeniyle saygı duruşu

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bugün Ulu Önder Atatürk’ün ölümünün 82’nci yıl dönümüdür. Genel Kurulumuzu Yüce Atatürk’ün aziz hatırası önünde iki dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.

(Saygı duruşunda bulunuldu)

BAŞKAN – Ruhu şad olsun.

IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Haydar Akar’ın, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Millî Mücadele hareketinin Başkomutanı, Meclisin ilk Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete intikal edişinin 82’nci yıl dönümünde saygı ve rahmetle andığına ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bugün Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 82’nci yıl dönümü. Genel Kurulumuzda Büyük Önder Atatürk’ün aziz hatırası önünde iki dakikalık saygı duruşundan sonra, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Millî Mücadele hareketinin ve İstiklal Savaşı’mızın Başkomutanı, Meclisimizin ilk Başkanı ve ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atütürk’ün aramızdan ayrılışının 82’nci yıl dönümünde onu bir kez daha minnet ve şükranla anıyoruz.

Değerli milletvekilleri, sadece dönemin şartlarında değil, yüzyıllar sonraki zamanda da çığır açan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, bugün onun kurduğu Türkiye Büyük Millet Meclisinde anarken kendisine ve Meclis çatısı altında görev yapmış tüm milletvekillerine millî egemenliği ve cumhuriyeti kurdukları için şükranlarımı sunuyorum.

Atatürk bir önder olarak sadece yaşadığı zamana değil, ölümünden çok uzun yıllar geçtikten sonra da eserleriyle ve düşünceleriyle geleceğe ışık tutmuş, aydınlatmış ve aydınlatmaya devam etmektedir. Bugün de onun açtığı yolda Türk milleti olarak ilerlemeye devam ediyoruz.

Atatürk’ün önemini ve değerini o dönemin bazı liderlerine bakarak da anlayabiliriz. Dönemin dünyadaki isimlerine baktığımızda Almanya’da Hitler, İtalya’da Mussolini, Portekiz’de Salazar, Sovyetler Birliği’nde Stalin, İspanya’da Franco’yu görüyoruz. Bugün hepsi tarihin kara sayfalarına gömülmüştür. Hepsinin dayattığı ideolojiler, kurduğu rejimler çökmüştür. Atatürk’ü farklı kılan ve ölümsüzleştiren unsur, yedi düvele karşı vermiş olduğu bağımsızlık mücadelesiyle ulusuna katı bir ideolojiyi dayatmak yerine özgürlüğün, bilimin, değişimin ve yenileşmenin yollarını açması, ezilen ulusların bağımsızlık savaşlarında örnek aldığı bir lider olmasıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün siyasal bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinde benimsediği tek ilke, burada yazılı olan “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” sözleridir. Bu yüzdendir ki insanlık tarihinin yetiştirdiği en büyük asker ve devlet adamlarından, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, kurtuluş destanının en büyük kahramanı, sadece tarih sayfalarında değil yüce Türk milletinin kalbinde yer edinmiştir. “Büyük liderler için kuşkusuz ki matem değil, fikirlerine sadakat gereklidir.” düşüncesinden hareketle, 10 Kasım tarihini, bir matem ve millî bir yas günü olarak kabul etmek yerine, fikirlerine yönelmek için bize verilmiş bir fırsat olarak görmeliyiz.

Demokratik, laik ve çağdaş değerlerden oluşan kişiliğindeki bütünleştirici kimliği ve bilimi rehber edinmiş olan anlayışıyla Atatürkçü düşünce sistemi, Türkiye Cumhuriyeti devletini, milletiyle sonsuza dek bölünmez bir bütün olarak yaşatacak en büyük ateşleyici güçtür.

Bu duygularla, bir ülkenin onurunu, haysiyetini koruyarak nasıl değiştirebileceğini, nasıl çağdaş ve örnek bir cumhuriyet hâline getirilebildiğini hem tarih yazarak hem tarihe not düşerek göstermiş, hem de mazlum milletlere örnek olsun diye tarihe tescil ettirmiş olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, aramızdan ayrılışının 82’nci yılında saygı ve rahmetle anıyorum. Ruhu şad olsun. (Alkışlar)

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, İzmir depremi hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Yaşar Kırkpınar’a aittir.

Buyurun Sayın Yaşar Kırkpınar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar’ın, İzmir ilinde yaşanan depreme ilişkin gündem dışı konuşması

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında bizleri takip eden kıymetli hemşehrilerim; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

30 Kasım Cuma günü saat 14.51’de İzmir ve çevresinde meydana gelen depremle ilgili gündem dışı söz almış bulunmaktayım.

Sözlerimin başında, devletimizin ve cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, aramızdan ayrılışının 82’nci yıl dönümünde rahmetle ve şükranla anıyorum.

Merkez üssü İzmir’in Seferihisar ilçesi olan ve 6,6 büyüklüğündeki depreme maruz kalan İzmir ve çevresindeki şehirlere bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. İzmir’imizin başı sağ olsun. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, depremin hemen ardından AFAD’ın, UMKE’nin, Kızılayın, Emniyetin, Jandarma teşkilatımızın, sağlık kuruluşlarımızın ve sivil toplum kuruluşlarımızın katkılarıyla milletimizle birlikte enkaz altında kalan vatandaşlarımızı kurtarmak ve depremden etkilenen vatandaşlarımıza yardımcı olmak için hep birlikte harekete geçtik. Depremde maalesef 115 vatandaşımızı kaybettik, 1.035 vatandaşımız yaralanırken bunlardan 1.012’si tedavisini almış olup 23 vatandaşımızın tedavileri hastanelerde devam etmektedir. Deprem anından itibaren arama kurtarma, enkaz kaldırma, hasar tespiti ve sağlık hizmetleriyle ilgili barınma ve gıda destekleri başta olmak üzere depremzedelerin tüm ihtiyaçlarının eksiksiz bir şekilde karşılandığını ifade etmek istiyorum. Bu depremin ilk anından itibaren yurdumuzun her köşesinden vatandaşlarımız koştu, hemşehrilerimize yardım etmek için seferber oldular. Bakanlıklarımız, belediyelerimiz, Valimiz, kaymakamlarımız velhasıl devlet bütün imkânlarıyla İzmir’de yer aldı. Özellikle milletvekillerimiz sahadan hiç ayrılmadı, günlerdir canla başla çalışan Cumhurbaşkanlığı Kabine üyelerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza, bu işi yakından takip etmek suretiyle çalışan herkese ve vatandaşlarımıza teşekkürlerimi ve şükranlarımı arz ediyorum. Yaraların sarılıp acıların hafifletilmesi için elden gelen bütün gayret gösteriliyor. İnşallah bir ay içerisinde deprem konutlarının yapımına başlanacak, bir yıl içerisinde de hak sahiplerine konutları teslim edilecek. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda oluşturulan yol haritamızın da bu olduğunu belirtmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İzmir’de yaşanan depremin ardından özellikle barınma noktasında hiçbir sıkıntı yaşanmadığını, bölgede Kızılay ve AFAD’ın 4 bin civarında çadır kurduğunu ve bu çadırların yaklaşık yüzde 30’unun boş olduğunu, yine bin adet konteyner yapımına da başlandığını belirtmek istiyorum. Ayrıca bunların dışında, hem KYK yurtlarımız hem de misafirhanelerimiz vatandaşlarımızın hizmetine sunulmuştur.

Depremzede vatandaşlarımıza, hasar tespit çalışmalarının ardından, taşınma, kira ve eşya yardımları da yapılmaya başlanmıştır. Seferihisar’da tsunamiden etkilenen 222 konut ve iş yerinin zarar tespit çalışmalarının tamamlanmasının ardından 1 milyon 904 bin lira da ödeme yapılmıştır. Yıkılmış ve yıkılacak binalara ilişkin, eşyalarını alamayacak vatandaşlara, hane başına 30 bin lira eşya yardımı yapılacaktır. Yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı hane sahiplerine 13 bin lira, kiracılarımıza da 5’er bin lira taşınma ve kira yardım bedeli yapılmıştır. Bu kapsamda, 3.900 başvuru alınmış ve bunların ödemeleri yapılmıştır. Vatandaşlarımıza bugüne kadar yapılan kira ve taşıma yardımı toplamı 14 milyon liraya ulaşmıştır. Çadır kentler içinde Covid-19 testi dahi yapılabilecek, poliklinik hizmetler verilebilecek sağlık kabinleri oluşturulmuştur. Vatandaşlarımızın sağlığı bizim için her şeyin ötesindedir. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğümüz, Kızılayımız, İl Müftülüğümüz çocuklarımıza, gençlerimize ve yetişkinlerimize yönelik psikososyal destek çalışmaları yürütmektedirler. Bu kapsamda, 23 bin çocuğumuza psikososyal destek hizmeti verilmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

YAŞAR KIRKPINAR (Devamla) – İşin başından itibaren taşınma süreçleri, riskli binaların yıkım süreci, geçici barınma alanlarının yapım süreci dâhil tüm çalışmalar koordinasyon ve uyum içerisinde sürdürülmüştür. Bu noktada, devletimiz İzmir’imizin, İzmirli kardeşlerimizin yanında oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız, İzmirliye verilebilecek bütün desteklerin verilmesi ve çalışmaların büyük bir hassasiyetle ve titizlikle takip edilmesi talimatını vermiştir.

Son olarak, depremin olduğu ilk andan itibaren deprem mahalline gelerek konuyla yakından ilgilenen başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Meclis Başkanımıza, bakanlarımıza, milletvekillerimize, dinlenmeden canını tehlikeye atan tüm arama ve kurtarma ekiplerimize, STK’lerimize, devletimizin bütün kurum ve kuruluşlarına ve tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kere daha Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, İzmir’de yaşanan depremle ilgili söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Ali Öztunç’a aittir.

Buyurun Sayın Öztunç. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç’un, İzmir ilinde yaşanan depreme ilişkin gündem dışı konuşması

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün kurucumuz, kurtarıcımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 82’nci ölüm yıl dönümü; Büyük Atatürk’ün önünde saygıyla eğiliyorum. Birileri belki kem gözlerle, kötü sözlerle Atatürk’ümüze laf edebilir ama biz onu seviyoruz, Türk toplumunun, Türkiye Cumhuriyeti’nin her yurttaşının da Mustafa Kemal Atatürk’ü çok sevdiğini biliyoruz; ruhu şad olsun bir kez daha. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekillerimiz, bir deprem yaşadık. İzmir’de yaşanan bu depreme “İzmir depremi” deniyor ama bu aslında İzmir depremi değil; işte, “Samos Adası depremi” olarak bilinen deprem ve İzmir’de etkisi ciddi anlamda hissedildi.

Depremi yaşadık, üç gün beş gün deprem konuşuldu, televizyonlarda haberler çıktı; Ayda bebek, arama kurtarma ekipleri, enkazlar, bizler siyasiler… Yani az önce konuşan değerli hatip bizi saymadı, İzmir Büyükşehir Belediyesini saymadı ama herkes oradaydı, AK PARTİ’li milletvekilleri de vardı, devlet de geldi, herkes orada, hep beraber bir görev yapıldı ama yavaş yavaş yine gündemden düşmeye başladı. Hep böyle oluyor, her depremde; gündeme geliyor, konuşuluyor, bir süre sonra -haber bültenlerinde- aşağı düşmeye başlıyor gündemden, sonra hiçbir şekilde konuşulmuyor ta ki yeni bir deprem olana kadar. Oysa Anadolu deprem gerçeğinin olduğu bir coğrafyadır. Bu topraklar, ciddi, büyük depremlerin yaşandığı, tarihte 1509’dan bu yana -1509’da bilinen 7,2’lik ilk İstanbul depremiyle birlikte- bilinen depremlerin yaşandığı bir bölgedir. Deprem gerçeğini unutmamamız gerekiyor. Bu kapsamda deprem gerçeğini unutmadan tedbirleri de almamız gerekiyor.

Bakın, depremin ardından sonuç şöyle: 90.813 bina var İzmir’de, 85.829’u hasarsız, 4.187’si az hasarlı, 413 orta hasarlı, 336 ağır hasarlı; 16 yıkık, acil yıkılacak 32’dir 90.813 bina içerisinde. Bu kadar çok binanın yıkılmasının sebebi nedir? Japonya’da böyle şiddette bir deprem oluyor, ölüm yok; bizde ölüm fazla çıkıyor. Bunun sorumlusu, kimse kusura bakmasın, hepimiz, herkes yani şu anki Hükûmet de ondan önceki hükûmetler de bizler de hepimiziz, siyaset müessesesi, bunun sorumlusu siyasettir arkadaşlar. Şapkamızı çıkartıp önümüze koyacağız ve doğru olanı söyleyeceğiz.

Bu kadar çok imar affı, bu kadar çok olmayacak yerlere yapılan apartmanlar, dikey binalar, hiç olmayacak yandan çıkmalar, bunlara izin verildiği müddetçe biz maalesef bu acı gerçeği yaşamaya hep birlikte devam edeceğiz. Bugün İzmir’de yıkılan apartmanlara baktığımız zaman -ben günlerce kaldım orada, yarın yine gidiyorum- Rıza Bey Apartmanı, Doğanlar, Karagül Apartmanı, baktığınız zaman, 1979’da, 1983’te imar planları onaylanmış, 1997-1998 yıllarında yapılmış. O günden bugüne, pek çok siyasetçinin yanlışı yüzünden maalesef bu noktaya gelindi. Evet, içerisinde oturan yurttaşlarımız da tedbir almamışlar mı? Evet, maalesef almamışlar. İzmir’de Bayraklı Belediyesi Deprem Etüt Merkezi bu konuda bir çalışma yapmış, bilgi vermiş ama orada vatandaşı suçlamak da yanlıştır. Bir şekilde Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görevidir. (AK PARTİ sıralarından “Hadi oradan!” sesi)

Ya, “Hadi oradan!” diye laf atma, ayıp oluyor ya, konuşuyoruz burada ya. Şimdi sen öyle dersen ben burada bir laf söylerim, kalkamazsın ayağa, haberin olsun.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı öyle bir uygulama yapacak ki fay hatları üzerinde ne kadar bina varsa risk analizi yapacak, risk analizi belirlenecek. Belirlenen risk analizine göre de bu binalara kentsel dönüşüm mü yapılacak, güçlendirme mi yapılacak, bunların hepsinin tespit edilmesi gerekiyor.

Bir başka gerçeğimiz daha var: İstanbul gerçeği. Yani, İzmir’de az sayıda yıkık oldu ve sonuç böyle. İstanbul’da, Allah göstermesin bir deprem olsa, emin olun değerli arkadaşlar, çok büyük sonuçları olur. 1999 Marmara depremini hatırlayın, 1999 Marmara depremi bugün yaşadığımız bu son İzmir depreminin kaç yüz katı, kaç bin katı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) –Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Birileri o dönemki hükûmeti eleştiriyorlar. 1999 depremi, Erzincan’dan sonra Anadolu coğrafyasında yaşanan en büyük depremlerden bir tanesiydi. O günkü hükûmet de üzerine düşeni fazlasıyla yaptı, görevini de yaptı bunları da görmek gerekir. Ha, şimdi, çıkıp deniyor ki: “1999’da devlet yoktu.” Sayın Fuat Oktay söylüyor ve bizi suçlayarak söylüyor. Bunu bize söylemeyeceksin, 1999’da hükûmet DSP, MHP, ANAP’tı, o partilere söyleyeceksin, onlardan bunu soracaksın eğer varsa bir sorun ki yok. Ben o depremi bire bir yaşamış ve o depremde görev almış biriyim. O dönemki hükûmet görevini aslanlar gibi yapmıştı, bu depremin kaç bin katı olmasına rağmen.

Değerli arkadaşlar, fay kanunu bir an önce çıkarılmalı, tüm dünyada olduğu gibi deprem kurulu mutlaka kurulmalıdır. Deprem gerçeğini unutmamamız gerekiyor. Deprem gerçeğine göre de bu saatten sonra gerekli tedbirleri almamız; hep birlikte, siyasi parti ayrımı gözetmeden, partizanlık yapmadan, el ele vererek bunu yapmamız gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ ÖZTUNÇ (Devamla) – Deprem geldiği zaman CHP’liyi öldürüyor, AK PARTİ’liyi öldürüyor değil, herkese etki ediyor diyorum ve saygılarımı sunuyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Abdul Ahat Andican’a aittir.

Buyurun Sayın Andican. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- İstanbul Milletvekili Abdul Ahat Andican’ın, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 82’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

ABDUL AHAT ANDİCAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, Sevr Anlaşması’yla Türkleri Anadolu’da birkaç vilayette sıkıştırmayı hedefleyen, ikinci aşamada da onları Orta Asya’ya göndermeyi amaçlayan Batı emperyalizm projesini “müthiş” diyebileceğimiz bir savaşla akamete uğratmış bir lideri anıyoruz.

ABD’li tarihçi Profesör Doktor Justin McCarthy’nin “Eğer Atatürk olmasaydı Anadolu’da bir Türk devleti olmazdı.” sözleri bu Büyük Önder’in, Türk tarihi ve Türk milleti için ne kadar büyük önem taşıdığını gösteriyor.

Batı emperyalizminin, ne yazık ki, Sovyetler Birliği’nin dağıldığı 1990’lı yıllardan itibaren, Mustafa Kemal Atatürk ve onun kurduğu cumhuriyet üzerinden Türkiye’ye ve Türklüğe karşı yeni bir haçlı seferi başlattığını görüyoruz. Sözde yeni Türkiye yaratılmasını hedefleyen bu girişimin diğer Haçlı Seferlerinden farkı silahla değil, ideolojiyle yapılıyor olmasıdır. Bu yeni Türkiye projesinin fikrî mimarlarından Graham Fuller “Bugün Türk devletinin bir sorunu varsa bu da aslında Kemalizmin değişmez bir değerler paketi olarak var olmayı sürdürmesidir.” diyor 2000 yılında yayınladığı bir makalede. “Liberal olmayan bu düzen Türkiye’nin demokratik değişimini engellemekte –altını çiziyorum- İslamcılık ve Kürtler gibi iki ana sorununun çözümünü de zorlaştırmaktadır.” Öyleyse ne yapılmalıdır? Bu sorunun cevabını da Samuel Huntington’un 1996’da yazdığı meşhur “Medeniyetler Çatışması” kitabında görüyoruz: “Türkiye kendini laik ülke olarak tanımladığı sürece İslam medeniyetinin önderi olamaz. Bu sebeple Türkiye’nin bir an önce Atatürk’ten ve Atatürk’ün ‘laiklik’ tanımından kurtulması gerekir. Türkiye, Atatürk’ün mirasını bilinçli bir şekilde reddedip kendisini İslamın bir lideri olarak yeniden tanımlamalıdır.” Sözlere dikkat edin. Fuller ve Huntington gibilerinin takipçilerinin bu saldırılarının nedenini anlamamız kolay. Çünkü Atatürk diyor ki: “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına ‘Türk milleti’ denir.” Ve “Ne mutlu Türk’üm diyene!” diyor, “Türk olana” demiyor ve kurduğu cumhuriyet, laik karakterde bir cumhuriyet. Görüldüğü gibi, Atatürk milliyetçiliği dine, ırka, etnisiteye değil; dile, kültür birliğine ve tarih bilincine dayanmaktadır. Bu tanımlama “ümmet” kavramını dışlaması ve laik karakteri öncelemesi nedeniyle siyasal İslamcılar tarafından, etnisiteye vurgu yapmaması nedeniyle de ayrılıkçılar tarafından reddedilen bir tanımlamadır.

Sonuç olarak, Türkiye’yi siyaseten ılımlı İslam ülkesi hâline dönüştürüp Orta Doğu için örnek bir ülke rolü biçmek isteyen ABD emperyalizmi önderliğinde Atatürk’e ve onun kurduğu cumhuriyete yönelik sistematik bir itibarsızlaştırma projesi ve süreci başlamıştır. Bu çalışmanın ne kadar etkili olduğunu anlatmak için yüzlerce örnek verebilirim ama vakit yok. Sadece, İslamcı bir yazar olan Ömer Turan’ın geçen yıl attığı iki “tweet”i huzurunuza getireceğim, şöyle diyor: “Kanada’ya gideli henüz altı ay olmamış. 19-20 yaşlarındayım. İslamcı olmuşuz. Ne devlet ne Türklük tanıyoruz. Ağzımızdan ‘tâgut, tuğyan’ kelimeleri eksik olmuyor. Mustafa Kemal düşmanlığı o noktaya gelmiş ki Mustafa Kemal’i savunur vaziyette gözükmemek için neredeyse Kurtuluş Savaşı’ndaki Türk ordusunu değil de Yunanlıları destekleyeceğiz.” Bir yerlerden hatırlıyor musunuz?

Atatürk ve Türk Cumhuriyeti karşıtı kampanya FETÖ aracılığıyla daha sonra daha da güçlendirilmiş ve Türkiye’de ciddi bir zemin kazanması sağlamıştır. Ne yazık ki AKP iktidarı da Atatürk’e “ayyaş” göndermesi yaparak, cumhuriyete “altı yüz yıllık imparatorluğun reklam arası” diyerek, okullardan Andımız’ı çıkarıp resmî kurumlardan “Türkiye Cumhuriyeti” ibaresini kaldırarak bu emperyalist projenin desteklenmesini ve kökleşmesini sağlamıştır. Bu konuda da yüzlerce örnek verebilirim ama vakit yok.

Arkadaşlar, Atatürk düşmanlığı, demokratik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) – Atatürk’ün vücudu, söylediği gibi, toprak olmuştur ama bize emanet ettiği laik, demokratik, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaktır. Bunun mirasçısı olacağız. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

Son olarak, bir başka mutlu olayı –bu üzücü olayın arkasından- konuşmak istiyorum. Ermenistan dün, biliyorsunuz, teslim oldu ve teslim şartları içerisinde çok önemli bir şey var, o da şudur: Nahçıvan ile Azerbaycan arasındaki Zengezur koridorunun açılmasını da Ermeniler kabul ettiler. Bu çok büyük bir olaydır, Türk Cumhuriyeti, Türk devletleri açısından önemlidir.

Şuşa kurtarıldığı gün attığım bir “tweet”i okuyarak bu sözlerimi sonlandırmak istiyorum; şöyle bir “tweet” atmıştım: “Azerbaycan ordusu Karabağ’ı kurtarıyor. Batı’nın şımarık çocuğu Ermenistan’ın sözde büyük Ermenistan hayalleri tuzla buz oluyor.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Cümleyi bitirelim.

ABDUL AHAT ANDİCAN (Devamla) – “Türkiye’den Türkistan’a güçlü Türk devletleri topluluğuna doğru büyük bir adım daha atılıyor. Yaşasın Azerbaycan, yaşasın Türk milleti!” (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akbaşoğlu.

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Abdul Ahat Andican’ın yaptığı gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine, Atatürk’ün ebedî âleme irtihalinin 82’nci yıl dönümüne ve Azerbaycan’ın zaferine ilişkin açıklaması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Biraz evvel hatibin kürsüden, “tweet” atan bir kişiden ilhamla, AK PARTİ’yle ilgili söylediği sözlerin külliyen gerçek dışı olduğunu ifade etmek isterim, birinci olarak ifadem bu.

İkinci olarak da, bugün Atatürk’ün ebedî âleme irtihalinin yıl dönümünü hep beraber idrak ediyoruz. Atatürk, cumhuriyeti kurarken bir hedef ortaya koymuştur ve istiklali tam, tam bağımsız Türkiye idealini milletimize emanet etmiştir. Milletimiz de Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde AK PARTİ iktidarında bu emaneti, tam bağımsız Türkiye’yi, elhamdülillah gerçekleştirmiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ve Azerbaycan’ın bu zaferinde de Türkiye’nin, Türk milletinin ve Cumhurbaşkanımızla beraber Kabinemizin ne kadar büyük bir emeği olduğunu bütün dünya görmektedir.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika söz vereceğim.

Sayın Barut…

2.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifasına ilişkin açıklaması

AYHAN BARUT (Adana) – Sayın Başkan, hafta sonunda ülke tarihimize kara bir leke olarak geçecek hazin anlara tanıklık ettik. Tek adam rejiminin, saray saltanatının ülkemize nasıl büyük zararlar verdiğini, daha da verebileceğini dünya âlem bir kez daha gördü. Ekonomimiz cayır cayır yanarken bu tablonun sorumluları hiçbir adım atmadı. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak istifa etti, devleti yönetenler ise tam yirmi yedi saat boyunca halkımıza bir açıklama yapmadı. Koca basın kuruluşları dut yemiş bülbül gibi sustu. Bu ülkenin cesur gazetecileri ve gerçek basın kuruluşları olmasa kimse süreçten haberdar olmayacaktı. İşte, bugün yaşadığımız buhranın asıl nedeni bu durumdur. Tek adam rejimi, onun kontrolündeki bağımlı medya, hak ve özgürlüklerin kısıtlanması ülkemizi uçurumdan aşağı sürüklüyor. Veziri verip şahı kurtaracağını sananlar yanılıyorlar. Size, halkımız, sandıkta tokadı vuracak.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Başevirgen...

3.- Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen’in, iktidarın 2021 yılında Tarım ve Orman Bakanlığına ayrılan bütçeyle tarıma ve üreticiye verdiği değeri bir kez daha ortaya koyduğuna ve bakanların verdiği atama sözlerinin yerine getirilmediğine ilişkin açıklaması

BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Geçen hafta görüşmelerini tamamladığımız Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesiyle iktidarın tarıma, çiftçiye ve üreticiye verdiği değeri bir kez daha gördük. İçerisinde üretim artışına ilişkin tek bir adım bile yok. Çiftçinin 170 milyar lira borç altında ezilmesine göz yuman, buna rağmen çiftçiye olan 211 milyar lira borcunu ödemeyen, mazot, gübre gibi en önemli destek kalemlerinde kesintiye giden, ithalat kapılarını sonuna kadar açan, kendi çiftçisi yerine yabancı çiftçiyi kalkındıran bir iktidar var.

Bu iktidar, önceki Bakanlarının verdiği atama sözlerini de yerine getirmiyor. Fakıbaba döneminde söz verilen 10.551 ziraat mühendisi, gıda mühendisi ile veteriner hekimler hâlâ bu sözlerin yerine getirilmesini bekliyor. Politikasını “ürettirmemek” üzerine kuran bir anlayış devam ediyor. Bu anlayış Türk tarımını geriye götürmektedir. Bizler Türk tarımının sizin ellerinizde çökmesine izin vermeyeceğiz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Kılavuz…

4.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete irtihalinin 82’nci yıl dönümüne, Covid-19 tedavisi gören 23, 24, 25 ve 26’ncı Dönem MHP İstanbul Milletvekili Atila Kaya’ya ve tüm hastalara geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, Karabağ’ın azatlığa kavuştuğuna ilişkin açıklaması

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Cumhuriyetimizin kurucusu, yüce Türk milletinin ebedî yolbaşçısı, büyük Türk Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete irtihalinin 82’nci yılında rahmetle, minnetle ve hasretle anıyor; aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum. Emanet bıraktığın cumhuriyet ebediyen yaşayacaktır.

Covid-19 tedavisi gören 23, 24, 25 ve 26’ncı Dönem Milletvekilimiz, geçmiş dönem Ülkü Ocakları Genel Başkanımız, davamıza büyük emekleri olan Atila Kaya Başkanıma ve tüm hastalarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, Cenab-ı Allah’tan acil şifalar diliyorum.

Gözün aydın Türk dünyası, Garabağ azatlığa kavuşmuştur. Garabağ, Azerbaycan’dır. Şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyor, gazilerimize sağlıklı bir ömür diliyorum.

“Sen bizimsen, bizimsen, durdukça bedende can,

Yaşa yaşa, çok yaşa, ey şanlı Azerbaycan!”

BAŞKAN – Sayın Gürer…

5.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 82’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Mustafa Kemal Atatürk’ü, aramızdan ayrılışının 82’nci yıl dönümünde saygıyla anıyorum.

Atatürk, her konuda öncülüğüyle ve düzenlemeleriyle örnek bir liderdi. Tarımda da ülkemizin kendi kendine yeten ülke olmasının yolunu açmıştı. Tohumdan fidana, tarımsal alet, ekipmandan katma değerli ürüne, tarım ürünlerinin dönüşmesine yönelik çalışmalar başlatmıştı. Müteşebbise sağlanan desteğin yanında ona yol gösterici kamusal yatırımlar gerçekleştirdi. Ekim alanlarının genişletilmesi, verimin artırılması, bilimsel tarıma yönelinmesi, çiftçiye destek verilmesi, aşar vergisinin kaldırılarak Osmanlı’dan çiftçiye kalan yükün sonlandırılması başlıca çalışmaları oldu. Örnek çiftlikler kurarak çiftçiyi bilgiyle buluşturmayı başardı.

Ne yazık ki her alanda olduğu gibi onun yol göstericiliğinden uzaklaşmak tarımı sorunlu kıldı. İthalatçı, rantçı bir anlayışla bugün tarım yönetiliyor. Atatürk’ün yolundan ayrılmanın bedelini her geçen gün, her konuda ödüyoruz.

Onu bir kez daha rahmetle anıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Erbay…

6.- Muğla Milletvekili Burak Erbay’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 82’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

BURAK ERBAY (Muğla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bugün, yenilmez denilen emperyalist güçler tarafından dört bir yanı işgal edilmiş bir ülkede, yokluk ve yoksulluk içinde bağımsızlık mücadelesini başlatan, cepheden cepheye mücadele eden, dünyanın yetiştirdiği en büyük devrimcilerden birinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Büyük Önder’imiz Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 82’nci yılı.

Uçurum kenarında, yıkık bir ülkede, türlü düşmanlarla yıllarca süren kanlı boğuşmalar sonucunda içeride ve dışarıda saygıyla tanınan, yeni vatan, yeni toplum, yeni devlet kurarak bize armağan eden, bağımsız bir ülkede özgür bir millet olarak yaşamamızı sağlayan, bu ülkenin tek Başkomutanı ve Büyük Önder’i Atatürk’ü özlem, saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.

Her ne kadar yok sayılmaya, unutturulmaya çalışılsa da biz her zaman onun ilke ve devrimlerinin takipçisi olacağız. Karanlığa inat, büyük Atatürk her zaman bu ülkenin ışığı olacaktır.

BAŞKAN – Sayın Şeker…

7.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker’in, Atatürk’ü ölümünün 82’nci yıl dönümünde saygıyla andığına, Profesör Doktor Uğur Şahin’i coronavirüs aşısını bulması nedeniyle tebrik ettiğine, hızla yayılan virüse karşı Hükûmetin gerekli tedbirleri alması ve sağlıkçıların mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Atatürk’ü, 82’nci ölüm yıl dönümünde saygı ve minnetle anıyoruz. Ona layık bir ülke olmak için üzerimize düşeni yapacağız.

Uğur Şahin coronavirüs aşısını buldu. Bu hepimizi gururlandırdı. Kendisini tebrik ediyorum.

Virüs hızla yayılıyor. Bugüne kadar 51 milyonu geçti dünyadaki toplam vaka, 2 milyona yakın insan da hayatını kaybetti. Her gün 10 bin civarında insanın hayatını kaybettiği bir hastalık döneminden geçiyoruz. Bu bir dakikalık konuşma sürem içerisinde 8-10 kişi hayatını kaybetmiş olacak. Bu kadar ciddi bir durumda özellikle İstanbul’da salgının çok daha hızlı bir şekilde yayıldığını yakından gözlüyorum. Hükûmetin gerekli tedbirleri bir an önce alması, insanları evlerinde tutacak önlemleri devreye sokması gerektiğini düşünüyorum; insanları evlerinde tutacak ekonomik destekleri mutlaka ve mutlaka sunmalıdır.

Sağlıkçılar hayatlarını kaybediyor. Sağlıkçılar için Covid-19 meslek hastalığı olarak kabul edilmelidir. “Tükeniyoruz.” diye bas bas bağırdıkları bu dönemde sağlıkçılara bu hakkı Meclisin vermesi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Karaca…

8.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca’nın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 82’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

GÜLİZAR BİÇER KARACA (Denizli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

İşgal altında kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesi verirken Maarif Kongresi’ni toplayarak cumhuriyetin fikri hür, vicdanı hür nesilleri için eğitim devriminin, İzmir İktisat Kongresi’ni toplayarak ekonomik bağımsızlığımızın temelini atan; “Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet hâlinde varlığı kabul olunamaz.” diyerek hukukun üstünlüğü temelinde, “yargı bağımsızlığı” ülküsüyle cumhuriyeti “hukuk devleti” olarak tanımlayan, kurtuluş ve kuruluşumuzun eşsiz önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sonsuzluğa gidişinin 82’nci yılında saygı, minnet ve özlemle anıyoruz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, cumhuriyetin 100’üncü yılında, cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağımıza olan inancımız ve Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri olarak verdiğimiz sözle kendisini anıyor ve rahmet diliyoruz.

BAŞKAN – Sayın Özkan…

9.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 82’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

HACI ÖZKAN (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, büyük devlet adamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 82’nci yıl dönümünde saygı ve minnetle anıyoruz.

Atatürk’ü anmak, cumhuriyete ve kazanımlarına sahip çıkmakla mümkündür. Birinci Dünya Savaşı sonrası her türlü imkânsızlık ve yokluğa rağmen kahraman milletimizle birlikte başlattığı kurtuluş mücadelesinde büyük bir zafer kazanarak tarihin akışını değiştiren Atatürk’ün “En büyük eserim.” dediği Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmak ve daha güçlendirerek sonsuza dek yaşamasını sağlamak hepimizin öncelikli görevi olmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve istiklal mücadelemizin tüm kahramanlarını bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla anıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Sayın Gaytancıoğlu…

10.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, Saros Körfezi’ni ve burada yaşayan insanları tehlikeye atacak olan FSRU Doğal Gaz Limanı Projesi’nden vazgeçilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dünyanın kendi kendini temizleyen nadir körfezlerinden olan Saros Körfezi’ni yok edecek FSRU sıvılaştırılmış doğal gaz limanı için AKP elinden geleni yapıyor; yapıyor çünkü bu işin arkasında Katar var, yandaşların çıkarı var. Daha önce mahkeme tarafından farklı alanlardan 14 uzmanın olumsuz görüşüyle iptal edilen proje için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kanunları hiçe sayarak “ÇED Olumlu” raporu verdi. Şimdi bunun iptali için Edirne İdare Mahkemesine yurttaşlarımızca dava açıldı. Ben de bu davanın keşif ve incelemelerine Keşan Sazlıdere köyünde yurttaşlarımızla birlikte katıldım. Yasaya ve bilime aykırı, doğayı yok edecek bu projeden bir an önce vazgeçilmelidir. FSRU limanın yapılması için planlanan yer Saros fayına 7 kilometre uzaklıkta ve deprem bölgesindedir. AKP’ye deprem gerçeğini bir defa daha hatırlatmak istiyorum. Katarlıların kazancı için doğa harikası Saros Körfezi ve burada yaşayan insanlar ve doğa tehlikeye atılamaz, yok edilemez.

BAŞKAN - Sayın Köksal…

11.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 82’nci yıl dönümünde saygı ve rahmetle andığına, Afyonkarahisar iline yeni bir müze yapılmadan eski müzenin niçin satıldığını hemşehrilerinin öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, yurdumuzda önderlik ettiği ulusal kurtuluş mücadelesiyle, gerçekleştirdiği devrimlerle tüm dünyaya örnek olan cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölüm yıl dönümünde bir kez daha saygıyla, minnetle, rahmetle ve şükranla anıyorum.

Seçim bölgem Afyonkarahisar’da müze yapımı için 2007 yılında TOKİ’yle anlaşılmış, Kurtuluş Caddesi’nde bulunan müze TOKİ’ye devredilmiş, bunun karşılığında TOKİ’nin yeni müzenin kaba inşaatını yapması kararlaştırılmıştır. Ancak bugün gelinen noktada Kurtuluş Caddesi’ndeki eski müze 45 milyona “sahibinden.com” adlı internet sitesinde satışa çıkarılırken, yeni müzenin de inşaatı henüz tamamlanmamıştır. Bakanlık, inşaatın eksikleri olduğu gerekçesiyle inşaatı kendilerinin tamamlayacağını ifade etmiştir.

Şimdi, Afyonkarahisarlı hemşehrilerim merak ediyor, yeni bir müze yapılmadan ve üstelik TOKİ taahhüdünü yerine getirmeden, eski müze niçin satılıyor? Eğer TOKİ satmıyorsa bu müzeyi kim satıyor, bu işten kimler kârlı çıkıyor?

BAŞKAN – Sayın Kayışoğlu...

12.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 82’nci yıl dönümünde saygı ve minnetle andığına, atanamayan öğretmenlerin umudunu kaybettiğine ilişkin açıklaması

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Devrimlerinin önemini her gün daha çok anladığımız, her gün bir önceki güne göre daha çok özlediğimiz, cumhuriyetimizin kurucusu, bağımsızlığımızı, özgürlüğümüzü, kulluktan kurtuluşumuzu borçlu olduğumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü saygıyla, minnetle ve özlemle anıyorum.

Değerli milletvekilleri, dün Orhangazi ilçemizde çiftçilerimizi ziyaret ettiğimizde maalesef üzücü bir durumla karşılaştık ki bu şekilde binlercesinin olduğunu biliyoruz. Biber tarlasında çalışan kadınlar arasında genç bir kızımız atanamayan bir öğretmen olduğunu ve tarlada çalışmaktan da utanmadığını söyledi. Atatürk’ün yeni nesli emanet ettiği bu genç öğretmenimizin umudunu da kaybettiğini maalesef üzülerek gördük. On sekiz yıldır buradan size çağrı yapıyoruz ama çözüm üretmiyorsunuz. Biz söz veriyoruz, çaldığınız umutları gençlerimize geri vereceğiz.

BAŞKAN – Sayın Yalım...

13.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 82’nci yıl dönümünde saygı ve minnetle andığına, esnafın mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ÖZKAN YALIM (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ulu Önder’imiz Mustafa Kemal Atatürk'ü ölümünün 82’nci yılında saygıyla, minnetle ve özlemle anıyorum.

Sayın Başkan, özellikle büyükşehirlerde şehir içlerine maksimum 3,5 tonluk araçlar girebilmekte. Esnaflar, ürün tedariklerinde ciddi anlamda zorluk çekmektedirler. Bu sebepten dolayı şehir içlerine giriş tonajının 3,5 tondan 7,5 tona çıkarılmasını esnaflarımız özellikle talep etmektedirler.

Diğer bir yandan, ehliyeti herhangi bir sebepten alınan birçok vatandaşımız var. Bu vatandaşlarımız iki yıl sonra alacak oldukları bir kursla ehliyetlerini tekrar alabiliyorlardı ancak sekiz aydır yeni bir kurs açılmamaktadır. Bu sebepten dolayı da çok sayıda vatandaşımız mağdurdur. Ehliyetlerini tekrar alabilmeleri için yeni kursların açılmasını özellikle talep ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Tutdere...

14.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, pandemi nedeniyle zor durumda olan üzüm üreticilerine destek olunmasını Tarım ve Orman Bakanından talep ettiklerine ilişkin açıklaması

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Adıyaman’ımızın Besni, Gölbaşı ilçeleri ile Belören ve Harmanlı beldelerinde üretim yapan üzüm üreticileri başta olmak üzere, ülkemizin değişik illerinde üretim yapan üreticiler ekonomik anlamda mağdur durumdadırlar. İlimizin vazgeçilmez ürünleri arasında yer alan peygamber üzümü ile ülkemizin diğer bölgelerinde ve illerinde üretilen kuru üzüm çeşitlerimiz iç piyasada ve dış piyasada hak ettiği değeri maalesef bulamamaktadır. Bu nedenle üreticilerimiz emeklerinin karşılığını alamamaktadırlar. Üzüm için alım garantisini sağlayacak çalışmaların bir an evvel yapılması önem arz etmektedir.

Buradan iktidara ve Tarım ve Orman Bakanlığına açıkça çağrıda bulunuyorum: Pandemi nedeniyle zor durumda olan üreticilerimizin ekonomik anlamda rahatlamaları için Toprak Mahsulleri Ofisi eliyle ürünlerinin derhâl alınmasını ve çiftçilerimize destek olunmasını talep ediyoruz. Üzüm için alım garantisi sağlayacak yasal koşulların da bir an evvel oluşmasını bekliyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Çepni…

15.- İzmir Milletvekili Murat Çepni’nin, İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi tarafından yayınlanan ekim ayı İş Cinayetleri Raporu’na ve işçilerin kıdem tazminatını yok etmeyi amaçlayan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin geri çekilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Teşekkürler Sayın Başkan.

İş Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, ekim ayı raporunu İzmit’te açıkladı. “Kaza değil, bu bir cinayet.” “Çalışırken ölmek istemiyoruz.” diyerek yapılan açıklamada ekim ayında 207, yılın ilk on ayında ise 1.730 işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği belirtildi. 11 Marttan beri en az 325 işçinin pandemi nedeniyle hayatını kaybettiği koşullarda Meclise getirilen, kıdem ve ihbar tazminatını yok etmeyi amaçlayan ve esnek çalışmayı yasalaştıracak olan yasal düzenleme, işçi sınıfını tümden açlığa ve ölüme mahkûm edecek, emeği sermaye karşısında güvencesiz bırakacaktır. Düzenleme tekrar getirilmemek üzere tümden geri çekilmelidir.

BAŞKAN – Sayın Açanal...

16.- Şanlıurfa Milletvekili Zemzem Gülender Açanal’ın, demokrasinin güçlendirilmesi ve 2023 hedeflerine ulaşılması için yorulmadan çalışmaya devam ederken geleceğe her zamankinden daha büyük ümitle baktıklarına, vefatının 82’nci yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal’i, silah arkadaşlarını ve vatan uğuruna şehit olanları rahmetle andığına ilişkin açıklaması

ZEMZEM GÜLENDER AÇANAL (Şanlıurfa) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Cumhuriyetimizin 97’nci yılını iftiharla kutlayan Türkiye istikrar içinde güçlenmeye ve büyümeye devam ederken, ecdadımızın her dönemde önüne çıkan engelleri birlik ve beraberlik içinde aştığını, millî ve manevi değerlerini her şart altında yaşattığını, inandığı yoldan asla dönmediğini, istiklaline ve istikbaline canı pahasına sahip çıktığını da unutmamalıyız. Millî iradeye sahip çıkılması, demokrasinin güçlendirilmesi ve 2023 hedeflerimize ulaşılması için yılmadan, yorulmadan çalışmaya devam ederken geleceğimize her zamankinden daha büyük bir ümitle bakıyoruz.

Bu düşüncelerle, vefatının 82’nci yıl dönümünde cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları ile vatanımız uğruna fedakârca şehit ve gazi olan tüm kahramanlarımızı rahmetle, şükranla anıyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Taşkın…

17.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete irtihalinin 82’nci yıl dönümünde saygıyla yâd ettiğine, Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanan Mersin Milletvekili Lütfi Elvan’ı tebrik ettiğine, bakanlığı döneminde başarılı hizmetler gerçekleştiren Berat Albayrak’a teşekkürlerini sunduğuna ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ebediyete irtihalinin 82’nci yıl dönümünde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla yâd ediyorum.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanan Mersin Milletvekilimiz, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımız Sayın Lütfi Elvan Bakanımızı tebrik ediyor, yeni görevinde başarılar diliyorum.

Bu vesileyle, Hazine ve Maliye Bakanlığı yaptığı dönem ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yaptığı dönemde başarılı hizmetler gerçekleştiren Sayın Berat Albayrak’a teşekkürlerimi sunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Özdemir…

18.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 82’nci yıl dönümünde saygı ve minnetle andığına, parlamenter sistemden uzaklaşıldıkça ülkenin yönetilemediğine ilişkin açıklaması

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Kurtuluş Savaşı’nın önderi, bağımsızlığımızın mimari; laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü 82’nci ölüm yıl dönümünde saygı, minnet ve özlemle anıyorum.

Değerli milletvekilleri, parlamenter sistemden uzaklaştıkça ülkemiz yönetilemiyor, ekonomimiz savruluyor. Mecliste Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmelerine devam ederken Cumhurbaşkanının kararıyla önce Merkez Bankası Başkanı, ardından Hazine ve Maliye Bakanı değişti ve son olarak da Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı değişti. Şahit olduğumuz bu süreç -Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi görüşmelerinde, tartışmalarında da özellikle dikkat çektiğimiz, öngördüğümüz ve uyardığımız üzere- kuvvetler ayrılığının, bağımsız kurumsal yapıların ortadan kaldırılmasının ve partilileşen ve şahsileşen devlet yapısının bir sonucudur ve karşı karşıya olduğumuz bu tablo, önlenemez yönetimsel ve ekonomik bir krizdir.

BAŞKAN – Sayın Filiz…

19.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 82’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün yüce Türk milletinin büyük lideri ve cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün sonsuzluğa göçünün 82’nci yıl dönümü. Her Türk'ün görevi, onu iyi anlamak ve genç nesillere anlatmak olmalıdır. “Efendiler, dünyada her şey için; uygarlık için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir.” diyerek gerçek kurtuluşun bilim ve teknolojiden ve dolayısıyla ekonomik bağımsızlıktan geçtiğini, ülkenin her bakımdan kalkınıp güçlenmesinin şart olduğunu belirten Atatürk, cumhuriyetin en büyük davasını “En medeni, en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir.” şeklinde ifade etmiştir. Bunun için çok çalışmak gerektiğini vurgulayarak şu veciz sözleri söylemiştir: “Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşama yollarını kazanmayı itiyat hâline getirmiş milletler, evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, daha sonra da istiklallerini kaybederler.”

Ruhu şad, mekânı cennet olsun.

BAŞKAN – Sayın Bankoğlu…

20.- Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu’nun, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 82’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

AYSU BANKOĞLU (Bartın) – Seksen iki yıldır fiziken ayrı olsak da Ulu Önder’imiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk her daim gönüllerimizde. Ata’mıza olan sevgimiz hiçbir zaman bitmeyecek ve onun koyduğu değerlerle ilerleyeceğiz.

Herkesin ama özellikle de biz gençlerin en önemli görevi, emaneti olan ülkemizi çağdaş uygarlığa ulaştırmaktır. Ata’mıza söz, biz Türk istiklalini, cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa edeceğiz.

Ruhun şad olsun Ata’m, biz senin izindeyiz.

Son sözüm de Sayın Sağlık Bakanına: 10 Kasımda siyah maske görseli paylaşacağınıza, keşke o maskeyi, Atatürk’ün kurduğu, ilaç, aşı ve serum üretirken Hükûmetinizin kapattığı Hıfzıssıhha Enstitüsünün kapı koluna assaydınız daha güzel dururdu diyorum. İki buçuk saat sonra atılan, Ata’mızın fotoğrafının olduğu “tweet”, ayıbınızı örtmeye ne yazık ki yetmiyor.

BAŞKAN – Sayın Bayraktutan, buyurun.

21.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 82’nci yıl dönümünde şükran ve minnetle andığına, Artvin ili Ardanuç ilçe girişi ile Değirmenler mevkisinde kara yollarında yaşanılan mağduriyetin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de modern Türkiye'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü şükran ve minnet duygularıyla anıyorum.

Artvin’in Ardanuç ilçesi ile Ardanuç-Şavşat yol ayrımından, Berta Viyadüğü’nden sonra kanyon girişine kadar kara yolu, kara yolları standartlarına uygun şekilde kısmen hizmet vermektedir. Ardanuç ilçe merkezi çıkışından sonra Ardahan ve Olur yolu istikametine doğru da yol çift şerit olarak devam etmektedir. Ancak kanyon ile ilçe girişi ve Değirmenler mevkisi arasında kalan 3 kilometrelik güzergâh kara yollarının sorumluluğunda olmuş olmasına rağmen hiçbir çalışma yapılmamıştır. Bu güzergâh, yani ilçe girişi ve Değirmenler mevkisi tamamen kara yolları standartları dışındadır. Söz konusu 3 kilometrelik güzergâhta kara yolunun standartlara uygun bir şekilde hizmet vermesi yaşanabilecek olası kazaları önleyecektir. Ardanuç halkının beklentisi budur. Karayolları Genel Müdürlüğünce ilçe girişi ve Değirmenler mevkisinde gerekli kamulaştırmaların yapılarak ilgili mağduriyetin önlenmesi için ivedi bir çalışmanın yapılması zaruridir. Bu konuda Ardanuç ilçe girişinde Karayolları Genel Müdürlüğünün bir an önce çalışmalara başlaması ve yolda iyileştirme yapılması Ardanuç…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Karadağ…

22.- Iğdır Milletvekili Yaşar Karadağ’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 82’nci yıl dönümünde rahmet ve minnetle andığına, Ermenistan-Azerbaycan arasındaki Karabağ ihtilafının son bulduğuna ilişkin açıklaması

YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Cumhuriyetimizin kurucusu, ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 82’nci yıl dönümünde rahmet, minnet ve özlemle anıyorum. Ulu Önder’imizin dediği gibi “Azerbaycan’ın sevinci bizim sevincimiz, kederi bizim kederimizdir.” Bizler bugün kardeş Azerbaycan’ımızın sevincini paylaşıyoruz. Kahraman Azerbaycan ordusunun mücadelesiyle, yaklaşık otuz yıldır devam eden işgal, Karabağ’ın azatlığıyla son buldu. Yapılan anlaşmayla Ermenistan yenilgiyi kabul etti; tüm Türk dünyasına kutlu olsun. Şehitlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun.

Tarih bir daha gösterdi ki “Kürşad’ın narasıyla indik Tanrı Dağı’ndan/ Ruhumuzu kandırdık Orhun’un kaynağından/ Bu kaynaktan içenin yürekleri tunç olur/ Türk’e kefen biçenin ölümü korkunç olur.”

Teşekkür ederim Sayın Başkanım. (MHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ayrım…

23.- İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 82’nci yıl dönümünde rahmet ve minnetle andığına, Ermenistan-Azerbaycan arasındaki Karabağ ihtilafının son bulduğuna ilişkin açıklaması

ŞAMİL AYRIM (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.

82’nci ölüm yıl dönümünde Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü minnet, şükran ve rahmetle yâd ediyorum.

Bildiğimiz gibi bugün, otuz yıldır devam eden Ermenistan-Azerbaycan arasındaki Karabağ ihtilafı bir anlaşmayla son buldu ve kazanan tarafın Azerbaycan olduğu gözüküyor.

Ben sözlerime Sayın Aliyev’in şu cümlesiyle devam etmek istiyorum: “Biz şehitlerimizin intikamını aldık, Hocalı kurbanlarının intikamını fazlasıyla aldık, ordumuzla gurur duyuyoruz. Bu tarihî anlaşmaya imza attığım için mutluyum. Kendi vatanımıza, Karabağ’ımıza, Karabağ’ın tacı olan Şuşa’ya döndüğümüz için mutluyum. Ebediyen yaşayacağız bu topraklarda, bundan sonra hiç kimse bizi bu topraklardan çıkaramaz. Büyük gururla diyoruz ki Füzuli bizimdir, Cebrayıl bizimdir, Zengilan bizimdir, Kubadlı bizimdir, Ağdam bizimdir, Laçın bizimdir, Kelbecer bizimdir, Şuşa bizimdir, Karabağ bizimdir, Karabağ Azerbaycan’dır. Yaşasın Azerbaycan halkı!”

Ben, buradan, Azerbaycan halkına, Türk halkına, Azerbaycan’a destek veren 83 milyon insanımıza, Millet Meclisimin değerli milletvekillerine en derin saygılarımı sunuyorum Azerbaycan’ımıza verdikleri bu destekten dolayı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ayrım.

Şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.

İlk söz talebi İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun.

Buyurun Sayın Dervişoğlu.

24.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete irtihalinin 82’nci yıl dönümünde minnetle yâd ettiğine, İzmir ilinde yaşanan deprem ve sonrasında görev yapan başta bakanlar olmak üzere Hükûmet yetkililerine ve belediye başkanlarına gerçekleştirdikleri çalışmalar için teşekkür ettiğine, Şuşa kentinin işgalden kurtarılarak büyük bir kazanım elde edildiğine ve mutlak zaferin Azerbaycan’ın olduğuna, Berat Albayrak’ı bakanlık görevinden istifa kararı için tebrik ettiğine, Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanan Mersin Milletvekili Lütfi Elvan’a başarılar dilediğine, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin millete külfet olmaya devam ettiğine, devleti ciddiyetle yönetmekten aciz bir siyaset anlayışı için en doğru tercihin istifa etmek olduğuna ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Türk milletinin istiklal mücadelesinin önderi, hürriyet ve bağımsızlığının simgesi, ebedî Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete irtihalinin 82’nci yıl dönümünde büyük bir özlem, şükran ve minnetle yâd ediyorum.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “En büyük eserim.” dediği Türkiye Cumhuriyeti’ni ebediyen yaşatmak, ecdadımızdan aldığımız güç ve ilhamla daha ileriye taşımak, daha güçlü, daha müreffeh bir ülke hâline getirmek yegâne ülkümüzdür. İYİ PARTİ olarak, Türk devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne ve Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalarak ülkemizde parlamenter demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü ve güçler ayrılığını tahkim etmek değişmez gayemizdir.

Bu düşüncelerle, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve istiklal mücadelemizin tüm kahramanlarını bir kez daha minnet, rahmet ve şükranla yâd ediyorum.

İzmir’de 30 Kasım günü bir deprem yaşandı. Doğrusunu isterseniz, çok büyük üzüntülere vesile oldu. Dertlerin paylaşılması, yaraların sarılması noktasında, koordinasyon noktainazarından ciddi kaygılarım vardı ama şükür olsun Allah’a ki Hükûmet, Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere ilçe belediyeleri, sivil toplum kuruluşları büyük bir özveriyle, karşılıklı anlayışla, koordinasyonsuzluk gibi bir sıkıntıyla karşı karşıya kalmamızın önüne geçtiler ama sarılamayan yaralar var, sıkıntılar var. İnsan önce canını kurtarıyor, ondan sonra diğer dertleriyle baş başa kaldığında da o dertlere çare arıyor. Bu dertlerin çözümü noktasında Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulan ortak komisyonda görüş ve düşüncelerimizi de paylaşacağız. Yaraların en kısa zamanda sarılmasına yönelik adımları el birliğiyle atacağız. Deprem ve sonrasında görev yapan başta Bakanlarımız olmak üzere Hükûmet yetkililerine, Büyükşehir Belediye Başkanı ve ilçe belediye başkanlarımıza gerçekleştirmiş oldukları çalışmalar için Türkiye Büyük Millet Meclisinden teşekkürü borç biliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bilindiği gibi Ermenistan ordusunun 27 Eylülde başlayan saldırıları sonrası harekete geçen Türk Azerbaycan ordusu, Dağlık Karabağ’ın güney ve kuzeyini birleştiren ve Karabağ’ın kalbi olarak ifade edilen Şuşa kentini işgalden kurtararak büyük bir kazanım elde etmişti. Bugün geldiğimiz noktada Ermenistan teslim olmuştur ve mutlak zafer Türk Azerbaycan’ındır. Hocalı kurbanlarının kanı yerde kalmamış, şehitlerin ruhu şad olmuş, intikamları alınmış ve Türk ordusu yine muzaffer olmuştur. Moskova yönetiminin, Dağlık Karabağ sorununun daha fazla çözülmemiş hâlde kalamayacağının ve Azerbaycan’ın özellikle askerî alanda giderek güçlendiğinin farkında olduğunu gözlemliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Ancak, yine de Rusya ve Ermenistan arasındaki geleneksel bağların göz önünde bulundurulması ve bu konuya ihtiyatla yaklaşılması gerektiğini düşünüyoruz.

Pazar günü akşam saatlerinde sosyal medya hesabından istifa ettiğini duyuran Sayın Berat Albayrak’ı aldığı geç ama isabetli karar için tebrik ediyorum. Ayrıca, göreve atanan Sayın Lütfi Elvan’a da başarılar diliyorum. Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanının istifa etmesine rağmen haberi duyurmayan, duyuramayan medya ve saatler geçmesine rağmen resmî açıklama yapamayan İletişim Başkanlığı bu süreçte sınıfta kalmıştır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin getirdiği tek adam anlayışıyla devlet kurumları çalışamaz duruma gelmiş, kadim ve mukaddes Türk devlet geleneğini partizan bir anlayışa kurban etmişlerdir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi milletimize külfet olmaya devam etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Dervişoğlu, tamamlayalım.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bakanların sosyal medya üzerinden istifa ettikten sonra kayıplara karışması sadece partili Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde rastlanabilecek bir garabettir. Türk milleti böyle bir siyasal düzeni hak etmemektedir. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in de ifade ettiği gibi, devlet yönetmek ciddiyet ister. Ciddiyetle yönetmekten âciz olan bir siyaset anlayışı için en doğru tercih, istifa etmek ve Türk siyasetinin önünü açmaktır.

İYİ PARTİ’nin siyaset sahnesine girmesiyle birlikte Türk milleti, bu düzene mecbur, mahkûm ve müstahak olmadığını idrak etmektedir.

Bu hususu bilgilerinize sunuyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum efendim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Milliyetçi Hareket Partisi adına Grup Başkan Vekili Muhammed Levent Bülbül.

Buyurun Sayın Bülbül.

25.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Büyük Lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 82’nci yıl dönümüne, Azerbaycan ordusunun Karabağ topraklarının azat edilmesindeki muvaffakiyeti sebebiyle Azerbaycan’ı kutladıklarına ve her zaman her türlü zorlukta yanlarında olacaklarına, bakanlık görevinden istifa eden Berat Albayrak’a yapmış olduğu çalışmaları dolayısıyla teşekkür ettiklerine, Hazine ve Maliye Bakanlığına atanan Mersin Milletvekili Lütfi Elvan’a üstün muvaffakiyetler dilediklerine ilişkin açıklaması

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 10 Kasım 2020; istiklal mücadelemizin Başkumandanı, başmimarı, cumhuriyetimizin kurucusu, büyük komutan, büyük lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 82’nci yıl dönümüdür. Atatürk, sadece Türk milleti ve Türk tarihinin gördüğü değil insanlığın ve dünya tarihinin gördüğü en büyük liderlerdendir. Türk milletinin tarih sahnesinden silinmeye çalışıldığı, millet ve medeniyet varlığımızın en zor ve hayati dönemecinde ordumuzun dağıtıldığı, yurdumuzun işgal edildiği, âdeta adım atacak takatimizin kalmadığının düşünüldüğü bir anda, Türk milletinin tarihin hiçbir döneminde esir olmayacağını, olmadığını ve esir yaşamadığını bilerek âdeta milletimizin küllerinden yeniden doğmasını sağlamış “Bağımsızlık benim karakterimdir.” şiarıyla tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti devletini bizlere hediye etmiştir. Atatürk, Türk milletine karşı duyulan büyük sevginin ve ona duyulan büyük bağlılığın zirvedeki sembol ismidir. Atatürk, Türk milletinin ve Türk devletinin her alanda muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma hedefinin sahibidir.

Bizler de Atatürk’ün gösterdiği hedefler doğrultusunda Türkiye'yi ve Türk milletini tam bağımsız, hür, müreffeh ve güçlü kılmak için samimiyetle mücadele etmekteyiz. Yüz yıllık hesapların yeniden açıldığı, âdeta yeniden bir Millî Mücadele’nin verildiği günümüzde, Türk milleti ve Türk devleti birlik beraberlik içerisinde, millî ruh ve millî şuurla çok çalışarak önümüzde duran tehdit ve tehlikeleri bertaraf edecek ve inşallah, lider ülke Türkiye hedefine en yakın zamanda ulaşacaktır.

Bu vesileyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve onun silah arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve ebediyete intikal etmiş olan gazilerimizi şükranla ve rahmetle anıyorum.

Sayın Başkan, 1992 yılında Ermeni terör devleti tarafından işgal edilmiş olan Karabağ, yirmi sekiz yıllık diplomatik süreçlerin ardından, 27 Eylül 2020 tarihinde Azerbaycan tarafından başlatılmış olan harekâtla işgalden kurtarılmaya çalışılmış…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - …bu harekât doğrultusunda, sürecinde Karabağ ve etrafında bulunan 7 rayon, 7 şehirde büyük mesafe katedilmiş ve nihayetinde, Ermenistan devleti, Ermenistan terör devleti çok büyük zayiata, çok büyük kayıplara uğrayarak -hem asker kaybı hem de 2 milyar doları bulan mühimmat kaybı da dâhil olmak üzere- dün gece itibarıyla yenilgisini ilan etmiştir. Biz, başından itibaren Karabağ Azerbaycan’dır dedik, yaşasın Azerbaycan dedik, işgal altındaki topraklar er ya da geç kurtarılacaktır dedik. Bugün ifade edilen ve yapılan açıklamalara bakıldığında, Azerbaycan, dün gece yapılan bu anlaşma doğrultusunda büyük ve önemli kazanımlar elde etti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen Sayın Bülbül.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Kuşkusuz, yapılan anlaşmanın ayrıntıları bu ilerleyen günlerde ortaya çıkacak, uygulama süreçleri dikkatle takip edilecektir. Fakat yirmi sekiz yıldan beri dondurulmuş ve bir adım dahi atılamayan, bir adım dahi mesafe kazanılamayan bir meselede, Azerbaycan ve Azerbaycan ordusu, büyük bir mesafe kazanmış, Allah’a şükürler olsun, Karabağ topraklarının azat edilmesine muvaffak olmuştur. Biz, kardeş Azerbaycan’ı bu muvaffakiyeti sebebiyle kutluyoruz; her zaman, sadece bugün, bu meselede, bu olayda değil, bundan sonra karşılaşacakları her türlü zorlukta yanlarında olduğumuzu, olacağımızı buradan açık bir şekilde ifade ediyoruz; var olsun Türkiye, var olsun Azerbaycan, can Azerbaycan diyoruz.

Sayın Başkan, bugüne kadar Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ilk Kabinesinde Hazine ve Maliye Bakanı olarak görev yapan ve Türkiye'nin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bülbül, son cümlelerinizi alayım.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Son cümlem zaten Sayın Başkanım.

…millî ekonomi hamlesinde önemli çalışmaları bulunan, önemli faaliyetler ve başarılar göstermiş olduğunu düşündüğümüz Sayın Berat Albayrak görevinden affını istemiştir. Kendisine bu zamana kadar yapmış olduğu çalışmaları dolayısıyla teşekkürlerimizi ifade etmek istiyoruz. Yine, arkasından, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanımız ve geçmiş dönem Bakanlarımızdan Sayın Lütfi Elvan’ın Hazine ve Maliye Bakanlığına atandığını öğrenmiş bulunuyoruz. Yine, Sayın Lütfi Elvan’a da bu zamana kadar Meclisimizde yapmış olduğu faaliyetlerden ötürü teşekkür ediyor, Bakanlığında da üstün muvaffakiyetler diliyoruz.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Meral Danış Beştaş.

Buyurun Sayın Beştaş.

26.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal’in ölümünün 82’nci yıl dönümü vesilesiyle Kürt-Türk bütün halkların eşit olduğu bir ülke olunması için mücadele çağrısını bir kez daha yinelediklerine, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifasına, işsizlik konusunda da garabet yaşandığına, birikmiş maaşlarını ve tazminatlarını alamadan işten çıkarılan Bimeks işçilerinin haklı mücadelelerini desteklediklerine, Şırnak ili Silopi ilçesinde kullandığı panzerle bir eve çarparak 7 yaşındaki Muhammed Yıldırım ile 6 yaşındaki Furkan Yıldırım’ın ölümüne neden olan polise 19 bin lira ceza veren yargıyı tanımadıklarına ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Evet, bugün 10 Kasım. 10 Kasım dolayısıyla cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal’i anıyoruz. Yurttaşlarımızdan siyaset kurumuna, Parlamentodan tüm demokratik kurumlara ve sivil toplum kuruluşlarına varıncaya kadar hepimizin ortak hedefinin demokratik cumhuriyet, özgür yurttaşlık, adalet içinde özgür ve Kürt, Türk bütün halkların eşit olduğu bir ülke olunması için mücadele çağrısını bugün vesilesiyle bir kez daha yineliyoruz.

Evet, dün Türkiye'nin ekonomi koltuğu boştu; koltuktan koltuk affını dilememişti, resmî olarak boşalmasa da o koltukta kimse oturmuyordu. Doğal olarak döviz kurlarında yüzde 5 seviyelerinde bir düşüş gerçekleşti, TL uzun zamandır hasret kaldığı değer artışına bir istifayla aslında kavuştu. Bu, bize şunu çok açıkça gösterdi: AKP iktidarının -yönetimsizliğinden- yönetmesindense yönetmemesi daha büyük bir katkı yapıyor. Yani TL’deki değer artışını çok dikkat çekici buluyoruz.

Şimdi, bu istifa neydi, ne oldu? İki gündür bütün Türkiye bunu tartışıyor diyemeyeceğim, sadece 5 kanal ve 5 gazete tartışıyor. Dün, resmî açıklamadan sonra 180 yayın kuruluşu, “merkez medya” denilen yayın kuruluşu ancak İletişim Başkanlığının açıklamasından sonra sözünü söyleyebildi. Aslında bu, sadece iktidarın iflasını değil, Türkiye’de basının olmadığını da basın-yayın özgürlüğünün olmadığını da tüm dünyaya göstermiş oldu.

Peki, istifa nasıl oldu? Yirmi sekiz saat, istifanın ilk saatlerinde “Acaba hesap ‘hack’lendi mi, ne oldu?” diye milyonlarca insan merak etti, bizler de merak ettik çünkü ne yalanlanıyor ne doğrulanıyor. Instagram hesabından istifayı da ilk defa duyduk, genellikle daha resmî ve politik bir mecra olan Twitter’dan olurdu; bu sefer, bu istifa Instagram hesabından yapıldı. İstifanın içeriği çok tartışıldı, daha çok tartışılacak ama iktidarın yaklaşımı yine maalesef, ciddiyetten uzak, bir af yaklaşımıyla yaklaşılıyor. Şimdi, insanların ülkenin...

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Ya, siz işinize bakın ya! Adam istemiyor, zaten bu yüzden istifa etmiş. Kendi politikanıza bakın!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Muş, siz konuşacaksınız.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Konuşacağım ben.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Müsaade ederseniz görüşümü söyleyeyim.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Yarım saattir, “İstifa öyle miydi, böyle miydi?” diyorsunuz, size mi soracak?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ha, bizi de mi susturacaksınız? 180 medya organını susturdunuz, biz de mi konuşmayalım? Yani burada konuşma özgürlüğü yok mu?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Konuşun, buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Hani talimat gelmeden biz de mi konuşmayalım?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sabahtan beri takmışsınız...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ha, birilerinin talimatını beklemiyoruz, onu söyleyeyim yani bizim sözlerimize itiraz edeceğinize...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekillerimiz, lütfen...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Yani tamam da ben konuşurken... Olmaz böyle...

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Fuzuli bir konuşma.

BAŞKAN - Hem birbirimize müdahale etmeyelim hem de Genel Kurula hitap edelim, lütfen, çok rica ediyorum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ama Sayın Başkan yani ben grubum adına konuşurken başka bir grup başkan vekilinin bu yöntemi hiç şık değil. Ben özgürlük olmadığını söylüyorum, neredeyse Genel Kurulda konuşmamızı engelleyecekler yani böyle bir şey kabul edilemez. Bütün Türkiye bunu görsün, işte 180 basın organı, yayın organı, en önemli Bakanlığın istifa haberini nasıl veremiyorsa, bu Genel Kurulda da bu yaşatılmak isteniyor. Yirmi sekiz saat devlet yoktu, yoktu ortada ve 83 milyon yurttaş ne olduğunu anlamadı, sadece 5 kanal bu haberi verdi. Evet, at izi it izine karışmıştı, doğru. İstifa mektubunda da bu, böyle ifade ediliyor. Bu at izi kimdir, it izi kime aittir, neler oluyor; devletin tepesinde, Adalet ve Kalkınma Partisinin içinde neler yaşanıyor, herkes, bütün yurttaşlar merak ediyor tabii ki. Evet “Allah, sonumuzu hayreylesin.” temennisi var ama sonumuz Adalet ve Kalkınma Partisi gitmeden hayır olmayacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bir de şunu söyleyeyim: Sayın Başkan, zaten bugün ekonomi konusunda genel görüşme talebimiz var; o konuda sözlerimizi söyleyeceğiz ama şunu söyleyeyim: Af saraydan dilenmez, af halktan dilenir. Bu halka bir sorsunlar; halk affediyor mu affetmiyor mu, en önemlisi odur.

Şimdi, işsizlik konusunda başka bir garabet yaşanıyor. TÜİK, işsizlik oranının düştüğünü söyledi ama aynı TÜİK, istihdam oranının da düştüğünü söyledi. Bu, ancak bir Zaytung haberi olabilir. Yani hem istihdam düşüyor hem işsizlik düşüyor. Nasıl böyle bir çelişkiyi aynı kurum ifade ediyor; bunu kamuoyunun takdirine sunuyorum. Ama TÜİK hesaplarındaki bu çelişki, hani yalancının mumu gibi, hemen sönüyor, kendi kendini tekzip ediyor. Ne diyor? İstihdamın ve iş gücüne katılımın düşüp işsizliğin de düştüğü matematikle TÜİK’in yönetilmesi AKP iktidarının bu ülkeyi yönetemediğinin başka bir kanıtıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayalım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Türkiye'de gerçek işsiz sayısı 9 milyondur; genç işsizliği ise TÜİK’in aksine çok vahimdir, her 2 gençten 1’isi işsizdir. Evet, 9 milyonu aşkın, genel yüzde 50’ye varan genç işsizliği, bu iktidarın Türkiye halklarına dayattığı ekonomik çöküşün resmidir. Bu felaket tablosunun mimarı da Türkiye ekonomisini yönetemeyen aynı iktidardır.

Bimeks işçilerinin adalet aradığını da paylaşmak istiyorum, Boğaziçi Üniversitesi önünde eylemleri sürüyor. Yarın, 11 Kasımda saat on ikide bir basın açıklaması yapacaklar ve onlar şu cümleyi kuruyorlar: “İşçiye adalet yoksa patrona huzur yok.” Aslında çok doğru söylüyorlar, işçiye adalet yoksa iktidara huzur yok. Bence hiçbirimize huzur olmaması gerekiyor. Bimeks işçilerinin yanındayız ve haklı mücadelelerini desteklediğimizi ifade etmek istiyorum. Çünkü maaşlarını alamayan ve tazminatsız bir şekilde işten çıkarılan Bimeks işçileri dört yıldır haklarını almak için…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Beştaş, son kez…

Lütfen, tamamlayalım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ama tartışmayı katmamanız lazım Başkan.

BAŞKAN – Onu kullandırtıyorum size ben.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Kullandırtmadınız henüz.

Evet, Bimeks işçilerinin mücadelelerini selamlıyorum.

Şimdi, çok önemli bir karar çıktı geçen hafta, gerçekten, bütün vekillerin dinlemesini istiyorum. Silopi’de, hatırlanırsa bir eve panzer çarptı ve 2 çocuk öldü. Evin içine panzer girdi. O fotoğraflar bugün gibi hafızamızda. 7 yaşındaki Muhammet Yıldırım ile 6 yaşındaki Furkan Yıldırım’ın ölümüne sebep oldu o çarpma. Peki, ne ceza verildi biliyor musunuz? On beş yıla kadar ceza isteniyordu; 19 bin lira para cezası verildi, amire de beraat kararı verilmişti. İstinaf başvurusunda bulundu müdahil avukatları, çocukların ailesinin avukatları ve geçen hafta, üç gün önce istinaf mahkemesi, bölge mahkemesi bu başvuruyu reddetti. Burada söz söylemek hakikaten çok zor. Türkiye’de yargının geldiği tablo budur. 2 çocuğun ölümüne sebep olan, panzerle evin içine giren insanlar 19 bin lira ceza alıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Beştaş, bitirelim lütfen.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Devam edin Sayın Başkan; Genel Kurul faaliyetlerini bitirmeye devam edebilirsiniz! Böyle yöneticilik olmaz!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bitiriyorum.

Ya, bir trafik cezasında bile, hafif bir müessir fiilde bile, bir parmağın kırılması bile 19 bin liradan daha fazla bir cezayı gerektirir. 2 çocuğun hayatına 19 bin lira biçen yargı, yargı değildir. Bu yargıyı tanımıyoruz. Bu yargı kolluğun, devletin, resmî ideolojinin ve iktidarın yanında, sadece ve sadece yargısal faaliyeti yapıyormuş gibi yapıyor. Furkan ve Muhammet’in katillerinin, onların ölümüne sebebiyet verenlerin mutlak surette vicdanı askıya aldığını, şu anda adaletin askıda olduğunu önemle ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Engin Özkoç.

Buyurun Sayın Özkoç.

27.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 82’nci yıl dönümünde saygı ve özlemle andıklarına, demokratik cumhuriyete, Parlamentoya sahip çıkılarak yeniden, daha güçlü şekilde güçler ayrılığının, hukukun üstünlüğünün ve yargı bağımsızlığının sağlanması gerektiğine ilişkin açıklaması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, cumhuriyetimizin kurucusu, aydınlık yarınlarımız için umut ve sorumluluk duyduğumuz Büyük Önderimiz, liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 82’nci yıl dönümü. Kendisini sonsuz sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz. Kurmuş olduğu cumhuriyetin önemini, güçlü Parlamento gerekliliğini, devlet geleneğinin anlamını her geçen gün daha fazla kavrıyoruz. Güç, milletindir; ne sarayların ne saltanatların, kişilerin değil yüce Türk milletine aittir. Büyük Önder, devletimizi bu temel üzerine inşa etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, bu temel üzerinde güçlenmiş, dünyada ve bölgesinde itibar sahibi, söz sahibi olmuştur. Atatürk’ün bizlere bıraktığı en büyük miras ve sorumluluk, demokratik cumhuriyetimize, Parlamentomuza, devlet yapımıza sahip çıkmak ve yeniden, daha güçlü bir şekilde güçler ayrılığını, hukukun üstünlüğünü ve yargı bağımsızlığını sağlamaktır.

Bir kez daha kendisini saygıyla, sevgiyle, şükranla ve özlemle anıyoruz; ruhu şad olsun.

BAŞKAN – AK PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Mehmet Muş.

Buyurun Sayın Muş.

28.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete irtihalinin 82’nci yıl dönümünde rahmet ve minnetle andıklarına, Ermenistan’a karşı elde edilen zafer nedeniyle Azerbaycan ordusunu tebrik ettiklerine ve Türkiye’nin Azerbaycan halkının haklı davasında yanında olmaya devam edeceğine, Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine getirilen Mersin Milletvekili Lütfi Elvan’ı tebrik ettiklerine, Türkiye ekonomisinin en az hasarla pandemi sürecini atlatması için büyük mücadeleler gösteren ve bakanlık görevinden müsaadesini isteyen Berat Albayrak’a hizmetlerinden dolayı teşekkür ettiklerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, İstiklal Harbi’mizin Başkomutanı, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete irtihalinin 82’nci yıl dönümünde rahmet ve minnetle anıyoruz.

Dün gece itibarıyla, Azerbaycan ordusunun zaferi karşısında Ermenistan’ın yenilgiyi kabul etmesiyle ateşkes ilan edildiğini memnuniyetle öğrenmiş bulunmaktayız. Kardeş Azerbaycan halkını elde edilen bu zafer nedeniyle kutluyoruz. Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarının önemli bir kısmının kurtarılması memnuniyet verici olmuştur. Bu süreçte Türkiye, her daim olduğu gibi bundan sonra da Azerbaycan halkının bu haklı davasında yanında olmaya devam edecektir. Uluslararası hukukun gereği olarak Karabağ’ın tamamının Azerbaycan’a teslim edilmesi konusunda Türkiye, her türlü girişimde bulunmayı sürdürecektir. Buradan bir kez daha kahraman Azerbaycan ordusunu tebrik ediyor, kardeş Azerbaycan halkına selamlarımızı iletiyoruz.

Bugün itibarıyla, Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine Lütfi Elvan Bey getirilmiştir; kendisini tebrik ediyoruz, kendisine başarılı bir çalışma dönemi diliyoruz. Nice güzel hizmetlere imza atacağına Grubumuz olarak eminiz. Görevi devreden, görevden müsaadesini isteyen Kıymetli Bakanımız Berat Albayrak, çok zor bir süreçte bu görevi üstlendi, üreten Türkiye'nin büyümesi için büyük mücadeleler verdi, dünyanın yüz yılda bir göreceği en büyük felaketin yaşandığı bir dönemde, bir pandemi sürecinde Türk ekonomisini yönetti, dünya ekonomilerinin yüzde 20, yüzde 30, yüzde 35 küçüldüğü bir dönemde Türkiye ekonomisinin en az hasarla bu süreci atlatması için büyük mücadeleler gösterdi. Azmine, gayretine, samimiyetine şahidiz, biz kendisinden razıyız, Rabb’im de kendisinden razı olsun. Kendisine hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyoruz, yeni süreçte kendisine hayatında başarılar diliyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Cumhurbaşkanlığının bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Cumhurbaşkanlığının, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 104 ve 106’ncı maddeleri gereğince Hazine ve Maliye Bakanlığına 9/11/2020 tarihli ve 2020/507 sayılı Karar’la Mersin Milletvekili Lütfi Elvan’ın atandığına ilişkin tezkeresi (3/1392)

10/11/2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 104 ve 106’ncı maddeleri gereğince Hazine ve Maliye Bakanlığına 9/11/2020 tarihli ve 2020/507 sayılı Karar’la Mersin Milletvekili Lütfi Elvan atanmıştır.

Bilgilerinize sunarım.

                                                                                                                            Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                                                                  Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, okunan tezkereye göre Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanmış bulunan Mersin Milletvekili Sayın Lütfi Elvan’ın Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği 10 Kasım 2020 Salı günü itibarıyla sona ermiş bulunmaktadır.

Bilgilerinize sunulur.

Sayın milletvekilleri, Anayasa’nın 106’ncı maddesi gereğince, Sayın Bakanın, Anayasa’nın 81’inci maddesinde yazılı şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde ant içmesi gerekmektedir.

Sayın Bakanı ant içmek üzere Genel Kurul Salonu’na davet ediyorum.

Buyurun. (AK PARTİ, MHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

VIII.- ANT İÇME

1.- Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın ant içmesi

HAZİNE VE MALİYE BAKANI LÜTFİ ELVAN – “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve lâik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine söz veririm." (AK PARTİ, MHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, Anayasa gereğince metni tam olarak okumanız gerekiyordu, son kısımda “Ant içerim.” demeniz gerekiyordu; “Söz veririm.” dediniz.

Sizi, lütfen, tekrar kürsüye davet ediyorum. (AK PARTİ, MHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Teşekkür ediyorum.

HAZİNE VE MALİYE BAKANI LÜTFİ ELVAN – “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve lâik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine andiçerim.” (AK PARTİ, MHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, Sayın Bakan, tebrik ediyoruz, Divan olarak başarılar diliyoruz.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.23

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.51

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: Emine Sare AYDIN (İstanbul), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

IX.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ PARTİ Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve 20 milletvekili tarafından, genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri tarafından kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yapılan transferlerin araştırılması amacıyla 14/10/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/3302) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Kasım 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

10/11/2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 10/11/2020 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Dursun Müsavat Dervişoğlu

                                                                                                                                          İzmir

                                                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve 20 milletvekili tarafından, kâr amacı gütmeyen kurumlara yapılan transferlerin maddi boyutunun ve uygunluğunun araştırılması amacıyla 14/10/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 10/11/2020 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – İYİ PARTİ grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere öneri sahibi İYİ PARTİ Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.

Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ Grubu önerisi hakkında söz almış bulunmaktayım.

Öncelikle, dünya tarihine adını altın harflerle yazdıran, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, Büyük Komutan, Ebedî Lider, Başbuğ, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 82’nci yıl dönümünde rahmet, minnet ve şükranla anıyor; onun emaneti olan Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Grup önerimiz, merkezî idareye bağlı kamu kurum ve kuruluşlarından kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yapılan yardımların hangi kuruma, ne kadar, ne amaçla verildiğinin ve yardımların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığının araştırılması üzerinedir.

5018 sayılı Kanun’un 29’uncu maddesi kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yapılacak yardımlarla ilgili hükümleri içermektedir. Hükme göre, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerinde öngörülmüş olmak kaydıyla kamu yararı gözetilerek dernek, vakıf, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve benzeri teşekküllere yardım yapılabilir. Bu doğrultuda da kamu kaynaklarından kâr amacı gütmeyen kuruluşlara genel yönetim idareleri tarafından çeşitli transferler yapılmaktadır. Genel yönetim kapsamındaki idarelerin kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yardımda bulunmasına, ayrım yapılmaksızın verilmesi ve kuruluşların amacı doğrultusunda kullanılması kaydıyla bir itirazımız bulunmamaktadır ancak 5018 sayılı Kanun’un 29’uncu maddesinde yer alan hükümlerin bazı kamu kurum ve kuruluşlarınca farklı yorumlanarak uygulandığı Sayıştayın 2019 yılı denetim raporlarında ortaya çıkmıştır. Kanunun uygulama yönetmeliği hazırlanırken de bu hususa dikkat çekilmiş; yardımlarda kamu yararı gözetilmesi, yardımların öncelikle toplumun ihtiyaç ve sorunlarına çözüm sağlaması ile toplumsal gelişmeye katkıda bulunmasına yönelik olması gerektiği vurgulanmıştır.

Yine, yönetmelik kapsamında yapılan yardımları alan teşekküller, yardımları kamu yararı gözeterek veriliş amacına uygun olarak kullanmak zorundadır. İdareler de yardım yapılan teşekküllerin isim listesini, teşekküllere ilişkin bilgileri, yardımın amacını, konusunu ve yapılan yardım tutarlarını kamuoyuna açıklamakla yükümlüdür. Buraya kadar her şey normal, olması gerektiği gibi ama uygulama böyle mi? İşte bu durum tartışmalıdır. Sayıştayın 2019 yılı denetim raporuna göre, kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yapılan toplam ödeme miktarı yaklaşık 6 milyar 217 milyon Türk lirasına ulaşmıştır. 2017 yılında aynı kapsamda verilen yardım tutarının ise 652 milyon olduğunu, son iki yılda yapılan yardımın ise 5,5 milyar liranın üzerinde arttığını da özellikle vurgulamak isterim. Merkezî idareler içinde kâr amacı gütmeyen kuruluşlara transfer yapan bakanlıklar arasında ilk sırayı yaklaşık 2 milyar 242 milyon lirayla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı almaktadır yani Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bile 2017 yılının toplam yardım tutarını fazlasıyla aşmış durumdadır. Yine kâr amacı gütmeyen kuruluşlara YÖK ve diğer kamu üniversitelerinden yapılan transfer tutarı 28 milyon 340 bin lira civarındadır.

Peki, bu transferler hangi kurumlara gitmiştir? Bunun açıklamasını kurumların kamuya açık bilgi kaynaklarından elde edebilmek mümkün değil, kamu idarelerince kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yapılan yardımların mahiyeti belli değil, idareler şeffaf bilgilendirmede bulunmuyor. Hâl böyle olunca kamuoyunda bu yardımların iktidar destekli dernek, vakıf, cemaat ve bu gibi kurumlara amacı dışında aktarıldığı algısı devreye giriyor; ki iktidara yakın, kuruluşu on yıla yaklaşmayan birçok dernek ve vakfa sadece kamu kurum ve kuruluşlarından değil ihale kapmak için yarışan birçok özel firmadan da “bağış” adı altında para aktarılıyor. Karşılıklı yardımlaşma konusu da artık ne bir iddia ne de bir algı yaratmadır, parayı verenin düdüğü çaldığı gibi bir realite hâlini almıştır.

Değerli milletvekilleri, Sayıştay raporunda kamu kurumlarından kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yardımlarla ilgili tespitlere yer verilmesinden sonra, Radyo ve Televizyon Üst Kurulundan bir itiraz geldi. Raporda RTÜK’ün bu kapsamda 700 bin lira transfer yaptığı açıklanmaktaydı. RTÜK, basın aracılığıyla “Kurumumuz herhangi bir kuruluşa yardımda bulunmamıştır. Bu tutar devlet memurlarının yemek parasıdır.” demiştir. RTÜK’e göre personelin yemek parası “kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yardım” koduyla muhasebeleştiriliyormuş ve bu, bilinen bir uygulamaymış. Devlete olan güvenimiz gereği RTÜK’ün yani kamu kurumunun açıklamasını doğru kabul etmek durumundayız ama Sayıştay da devletin kurumlarını denetlemekle görevli, başka kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerini hangi kodla işlemeleri gerektiği konusunda uzman bir kurum. Velev ki RTÜK doğru söylüyor ve kamu kurumları da memurlarının yemek parasını bu kodla muhasebeleştiriyor; o zaman şunu sormamız gerekiyor: Kurumların bütçelerinde “personel giderleri” başlıklı bir kodlama sistemleri var, neden memurlara yapılan yemek yardımları bu giderler arasında gösterilmiyor? Bir soru daha sormamız gerekmekte: Devlet memurları kâr amacı gütmeyen kuruluşlarda mı çalışıyor? Kamu kurumları kâr amacı gütmeyen bir kuruluş mudur?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) – Sayın Başkanım, tamamlayayım.

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) – Ortada bir kanun ve yönetmelik var ancak anlaşılan o ki bazı durumlarda kanunun ruhuna aykırı bir uygulama yapılıyor. “Kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yapılan yardımlar” adı altında ya kurumların bütçelerindeki açıklar bu başlık altında gizleniyor ya da bazı yandaş dernek ve kurumlara bağış yine yapılıyor ama “Biz memurların yemek parasını ödedik.” bahanesiyle kamuoyu baskısından kaçırılıyor. Hâl böyleyken RTÜK’ün bu bahanenin arkasına saklanması, kamu adına denetim görevini üstlenen Sayıştayı yalanlamak bir yana, 5018 sayılı Kanun’un 29’uncu maddesinde yer alan açık hükme de aykırı davranıldığının itirafıdır. Bir kanun ya uygulanır ya da ihtiyaçlara cevap vermiyorsa, güncelliğini yitirdiyse maddeler değiştirilir ya da kanun yürürlükten kalkar. 5018 sayılı Kanun’un 29’uncu maddesi de artık amacı dışında uygulanılmaya başlanmıştır. Ya kanunun ruhuna uygun davranılacak, kanuna uymayanlara gereken müeyyide uygulanacak ya da kurumların bütçelerindeki açıkları bu yolla kapatmaya çalışmamaları için bütçe muhasebe kodları net bir şekilde tarif edilecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Basiretli idarecilerin ülkeyi yöneteceği iyi günler görmek dileğiyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ PARTİ grup önerisi üzerine, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Erol Katırcıoğlu.

Buyurun Sayın Katırcıoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, bütün bütçelerde bir kara delikten söz edilir. Bu, esas itibariyle genel olarak bütçe kavramıyla ilgilidir. Yani bir işletmeye ait bütçede de kara delik olabilir, devlete ait bir bütçede de kara delik olabilir. Nitekim bu kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve hane halkına yapılan transfer kalemleri genellikle bir kara delik gibi çalışıyor, “Çalışıyor.” diyorum çünkü ayrıntısını bilemiyoruz. Ayrıntısını bilemeyince “Niçin bu miktarlarda harcama yapılıyor?” sorusunun cevabı askıda kalıyor. Şimdi, son Sayıştay raporuna göre, 2019 yılı itibarıyla bu tutarın aşağı yukarı 6 milyar civarında olduğu gözüküyor yani tam söyleyeceksek 5 milyar 932 milyon TL olduğu ortaya çıkıyor. Şimdi, bu, çok büyük bir rakam esas itibarıyla küçük bir rakam değil ve hane halkına yapılan transferlere bakarsanız o daha da büyük bir rakama tekabül ediyor. Şimdi, diyeceksiniz ki: “Bunlar sosyal amaçlı, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar, STK’ler vesaire. Bunlarla ne derdiniz var?” Doğrusunu isterseniz, bir derdimiz yok ama bir sorunumuz var. Şimdi mesela, Adalet ve Kalkınma Partisindeki arkadaşlar bizim bazı eleştirilerimize cevaben “Ya, o kadar yol yaptık, metro yaptık.” Evet yaptınız, doğru yani yapmış olmanızdan dolayı rahatsız olmuyoruz. Bizim rahatsızlık kalemimiz diyelim, “Kaça yaptınız?” ve “Nasıl yaptınız?” soruları ve “Kıt kaynaklarımızın nasıl kullanıldığıyla ilgili ne ima ediyor yaptıklarınız?” gibi sorular var bizim cevabını aradığımız. Dolayısıyla, bu konu da öyle bence. Yani bu konuda da ne diyebiliriz ki? Tabii ki iyi yapmışsınız.

Fakat, arkadaşlar, iyi yapmışsınız ama mesela ben vakıf üniversitelerinin bu listede olduğunu görüyorum, miktarları görmüyorum ama. Arkadaşlar, vakıf üniversitelerinin hemen hemen hepsinin ticarethane olduğunu duymayan kimse kalmadı ülkede ve burada bir “vakıf üniversitesi” kalemi var ve oraya da bir harcama yapılıyor anlaşılan, biz görmüyoruz. Dolayısıyla da esas olarak istediğimiz şey bunların, bu harcamaların nereye yapıldığı ve nasıl yapıldığı, yani bunları öğrenmek istiyoruz ve dolayısıyla da bu araştırma önergesi o bakımdan doğru ve anlamlı geliyor bize de.

Benim zamanım azaldı ama hızla şunu söyleyeyim, bütün bunların sebebi: 2019 yılıydı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının bütçesi konuşulurken Plan ve Bütçe Komisyonunda biz Sayın Bakan Cahit Turhan’ı epey eleştirdik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Sayın Başkanım, bir dakika daha verirseniz.

BAŞKAN – Devam edin lütfen.

Buyurun.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim.

Bu eleştirimizin sebebini de biliyorsunuz, bu garanti ödemeleri ne ola ki diye sorduk. Çok sıkıştırdık herhâlde, Sayın Cahit Turhan şöyle bir cümle söyledi, aynen buraya aldım, nereye gizlediniz diye bir soru sormuşum, “Gizlemedik.” diyor. “Ulaştırma Bakanlığı ve Karayolları bütçesinde ‘Hane Halkına Yapılan Transferler’ kalemine koyduk." diyor. Şimdi anlıyor musunuz neden rahatsız olduğumuzu? Şimdi, bu garanti ödemelerinin hane halkına transferlerle ne ilgisi var arkadaşlar? Yani halkın bunu bilmesi lazım ve dolayısıyla da bunu bilebilecek bir bütçeleme mantığını Türkiye'nin gündemine getirmek lazım ve bu konuda verilen araştırma önergesini de ifade ettiğim gibi doğru ve desteklenmesi gereken bir önerge olarak düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Zonguldak Milletvekili Sayın Deniz Yavuzyılmaz.

Buyurun Sayın Yavuzyılmaz. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulu Önder’imiz Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 82’nci yıl dönümünde saygı ve minnetle anıyorum.

Bugün size, AK PARTİ’nin kurduğu uluslararası saadet zincirini anlatacağım. Bu öyle bir zincir ki Kızılay gibi kâr amacı gütmeyen, gütmemesi gereken kurumları dahi halkalarına katıyor. Bu öyle bir zincir ki Rıza Sarraf, AK PARTİ’nin sarraflığının yanında çömez kalıyor.

Değerli milletvekilleri, Sayıştay raporlarına göre, Eti Madenin yurt dışı şirketleri bir mekanizma tarafından denetlenemiyor; bağımsız denetim raporları, yapılan harcamaların doğru yapılıp yapılmadığını yazmıyor; bu raporlar Sayıştaya sunulmuyor. Şimdi gelelim konuya, konu şu: Eti Madenin 2017 yılına kadar kendi yurt dışı şirketlerine yaptığı satışlarda uyguladığı iskonto oranı yüzde 1,5; kaynak, Sayıştay raporları. 2018 ve 2019 yıllarındaysa yani 14/12/2017 tarihindeki Eti Maden Genel Müdürlüğü atamasından sonra yapılan iskonto oranı ortalaması yüzde 5,25. Şimdi diyeceksiniz ki: “Bu rakamlar küçük.” Ama yurt dışı satışlarının yıllık ortalaması 725 milyon dolar, bu da 6 milyar TL yapıyor yani 2018 ve 2019 yıllarında dünya piyasalarını bor madeninde tekel olarak yöneten ve yüzde 134 kâr eden Eti Maden, 70 milyon doları yurt dışındaki kendi şirketlerinin kasasında topluyor; bu andan itibaren de bu para takip edilemez; uluslararası finans piyasalarında hareket edebilecek bir hâle geliyor. Peki, sonra ne oluyor? Sonra, asıl soru şu: Bu paranın izini takip ettiğimizde Eti Madenin Amerika’daki şirketinin Genel Müdürüne rastlıyoruz. Bu Genel Müdür kim? Haluk Gani. Aynı Genel Müdür TÜRKEN Vakfının aynı zamanda Amerika’daki Genel Sekreteri.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) - Fotoğrafta Sayın Cumhurbaşkanı TÜRKEN Vakfının bir toplantısında Amerika’da, burada da Sayın Haluk Gani var. Aynı zamanda, Sayın Haluk Gani, TÜRKEN Vakfına yapılan bağışı da kabul eden kişi; 2017, halka açık resmî bir belge, 1 milyon 500 bin TL; 2018 yılındaysa 22 milyon doların TÜRKEN Vakfına nereden geldiği belli değil. TÜRKEN Vakfının aynı zamanda New York’ta Manhattan’da yaptırdığı 21 katlı gökdelenin kaynağını nereden bulduğu da büyük bir soru işareti. Türkiye’de yaptığınız soygun yetmedi, yurt dışından da vatandaşı soymaya, fakirleştirmeye devam ediyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Daha dün vatandaşlarımız gördü ki boş koltuk ekonomiyi bakanlarınızdan daha iyi yönetiyor. Bir an evvel tüm kabine istifa etsin, boş koltuklar en azından yolsuzluk yapmaz, gerisini Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında biz yaparız. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, yerimden kısa bir söz talebim var.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

29.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, konuşmacıyı dinledim. Ne anlattığını inanın anlayamadım ben. Kendi meramıdır, kendi görüşleridir fakat sonunda “Türkiye’yi soyduğunuz yetmediği gibi…” şeklinde hiç kabul edemeyeceğimiz bir ifade kullanmıştır; bunu reddediyoruz. Bu soygunculuk, soyma işi herhâlde sizin çok üstadı olduğunuz bir iş, onun için bu ifadeleri böyle çok kolay kullanıyorsunuz. Koskoca bir partiye, on sekiz yıldır iktidarda olan bir partiye en sert ifadelerle, bunlarla yüklendiniz, aldığınız netice ortada; dolayısıyla ağzınızdan çıkanı kulağınızın duymasını size tavsiye ederim. Yoksa siz soygun yaparak mı buralara geldiniz? Bu soruyu yöneltmek bizim en doğal hakkımızdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) – Yerimden söz alabilir miyim?

BAŞKAN – Niçin söz istiyorsunuz?

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) – Sataşma var açıkça.

BAŞKAN – Ne dedi size?

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) – “Bu soygunları bu kadar rahat ifade ediyorsanız siz de bir soygun yaptınız herhâlde.” dedi.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Kişi kendinden bilir işi.

BAŞKAN – 69’a göre söz istiyorsunuz sataşmadan.

Buyurun kürsüye.

İki dakika süreniz var. (CHP sıralarından alkışlar)

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) – Evet, meramımı sanırım Sayın Grup Başkan Vekili anlamamış, tekrar net olarak ifade edeyim

KEMAL PEKÖZ (Adana) – Onun anlayacağı şekilde anlatın.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Devamla) – Eti Madenin yurt dışı şirketlerinin, büyük paraların döndüğü yurt dışı şirketlerinin hesaplarını Sayıştay denetleyemiyor, harcamaların doğru yapılıp yapılmadığını da denetleyemiyor, böyle bir mekanizma da yok. Şimdi, bu bir gerçek olarak burada dursun. Bu yurt dışındaki Eti Madenin şirketleri üzerinden hareket eden para 700 milyon dolar ve bu 700 milyon dolarla ilgili de her yıl yüzde 5,25’lik fahiş bir iskonto oranını Eti Maden Genel Müdürlüğü uygulamış, ne yapmış? Yurt dışı şirkete iskonto uygulamış ancak yurt dışı şirketi zaten çok kârlı bir şekilde yurt dışında bor ürünlerini satıyor ve pazarlıyor. Bu parayı yurt dışı şirketlerinin kasasında biriktireceğine Türkiye’deki Eti Maden İşletmelerinin Genel Müdürlük kasasında tutarak hem vergilendirebilirdi hem de paranın takip edilebilirliği ortaya çıkardı. Buradaki konu bundan ibaret.

Dolayısıyla, Eti Maden İşletmelerinin Amerika’daki Genel Müdürü aynı zamanda TÜRKEN Vakfının da Genel Sekreteri oldu ve bağışları da kabul etti. Onun kabul ettiği resmî evraklarda kayıtlıyken buradaki kayıp iskontolarla oluşturulmuş 600 milyon TL’nin izini sürüyoruz. Siz eğer bu 600 milyon TL’nin nereye gittiğinin yanıtını biliyorsanız buyurun burada söyleyin, aydınlatın. Ama aydınlatmadığınız sürece bu konunun üzerinde büyük bir soru işareti kalmaya devam edecek. Bu konuda aydınlatıcı bilgi vermeye sizler mecbursunuz ve bu sizin sorumluluğunuzda. Ben soruyorum, buyurun siz cevap verin: Nerede 600 milyon TL? (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- İYİ PARTİ Grubunun, Denizli Milletvekili Yasin Öztürk ve 20 milletvekili tarafından, genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri tarafından kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yapılan transferlerin araştırılması amacıyla 14/10/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/3302) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Kasım 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN - İYİ PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına görüşlerini açıklamak üzere Tokat Milletvekili Sayın Yusuf Beyazıt konuşacaktır.

Buyurun Sayın Beyazıt. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA YUSUF BEYAZIT (Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum ve cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk’ün irtihalinin 82’nci yıl dönümünde kendisini rahmetle, minnetle anıyorum.

Bu arada, Karabağ’da kahramanca mücadele eden, işgalci Ermenistan’a karşı savaş kazanan can Azerbaycan’ı da tebrik ediyorum, kutluyorum.

Ben bu önergenin aleyhinde söz aldım. Öncelikle -buralara girmeyecektim ama- Cumhuriyet Halk Partisinin sözcüsüne “Soruyorum.” dediği için cevap verme sadedinde bir şey söylemek istiyorum: Değerli milletvekilleri, eğer bir yolsuzluk arıyorsanız daha yeni, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanının, kendi kardeşinin de Genel Sekreter olduğu İZTAV’a 8 milyon TL aktardığının cevabını vereceksiniz. Geçen sene de yine aynı vakfa 7 milyon TL para aktardığından dolayı Sayıştay sorgusunda zimmet çıkmış bulunuyor.

Değerli milletvekilleri, kamu giderleriyle ilgilenen herkesin bildiği üzere, devlet memurlarının yemek ödenekleri, bahsedilen bütçe faslı içerisindedir. Kâr amacı gütmeyen kuruluşlara aktarmalar (05.3) koduyla ifade edilir. Bütçe tekniği açısından da bu konu, ödenekleri ve harcamaları belirlidir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızla ilgili aynı bapta 3 tane harcama yapılmıştır. Birisi, afet riski altındaki alanların dönüşüm giderleri; diğeri, Mesleki Yeterlilik Kurumuna yapılan ödenek; üçüncüsü de memurların öğle yemeği. Yani devlet memurlarının bütün yemek giderleri bu fasılda ifade edilir; kırk yıllık devlet memurluğu yapmış birisi olarak söylüyorum. Dolayısıyla afet riski olarak da Şehircilik Bakanlığından 2 milyon 433 bin 918 TL para buraya aktarılmıştır ve kamu amacıyla herhangi bir derneğe, vakfa aktarılan para yoktur. Aslında -içinizde sayın vekillerimizden de var- benim genel müdür olduğum dönemde 2004 yılında, 5072 sayılı bir Yasa çıkartılmıştır bizim o zamanki Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından ve bu yasayla kamu kurum ve kuruluşlarının, dernek ve vakıfların ilişkileri düzenlenmiştir. Hiçbir kamu kurumu bütçesi buraya aktarılamamaktadır, burada görev yapılamamaktadır, hatta ücret ve ödenek de alınamamaktadır. Dolayısıyla burada bahsedilen olayda herhangi bir değerlendirme yoktur. RTÜK’teki olan da yine yemek giderleridir. Yani ne yapalım, memurlara yemek vermeyelim mi? Memurların yemek giderlerini bu bütçede, bu fasılda göstermeyelim mi? Bir kuruş bunun dışında yok.

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) – Meclis başka bir bütçede gösteriyor o giderleri.

YUSUF BEYAZIT (Devamla) – İşte, ben size söylüyorum, İzmir’i araştırın, ortağınızın olduğu İzmir’i araştırın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) – Bana ne İzmir’den, sen Sayıştayın raporlarına cevap ver.

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen, Genel Kurula hitap edelim.

YUSUF BEYAZIT (Devamla) – İZTAV’a ne kadar para verilmiş?

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) – Onu onlara sorun!

YUSUF BEYAZIT (Devamla) – Siz ortaksınız, gizli ortaksınız, âşık ortaksınız . Dolayısıyla İZTAV’a ne kadar para verilmiş bir bakın, daha yeni mahkemeye taşındı konu, hem de belediye başkanının kardeşinin olduğu bir vakfa, 5072 sayılı Yasa’ya muhalif olarak bu paralar aktarılmıştır.

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) – Yanlışa yanlışla cevap verme.

YUSUF BEYAZIT (Devamla) – Dolayısıyla bütçe faslında ifade edilmektedir.

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) – Muhasebe kodunu farklı gösteriyor.

YUSUF BEYAZIT (Devamla) – Benim anlatmak istediğim, burada risk alanındaki yerleşik yerlerle ilgili yapılan harcamalarla ilgilidir. Devlet memurluğu yapan, bu konuda bütçeyle ilgili çalışmaları olan herkes bu konuyu zaten takdir edecektir diye düşünüyorum. Bu fasılda, bu bapta yapılan ödemelerin herhangi bir dernekle, vakıfla ilişkisi kesinlikle söz konusu değildir. Hiçbir kamu kurum ve kuruluşundan bir kuruş dahi herhangi bir yere aktarılmamıştır.

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) – Adını değiştirme o zaman.

YUSUF BEYAZIT (Devamla) – Bunu çok net bir şekilde altını çizerek ifade etmek istiyorum.

Ben bu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sayın Başkan…

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım, tutanaklara geçmesi için…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Öztunç.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım, hatip az önce İzmir Büyükşehir Belediye Başkanına yönelik ağır ithamlarda bulundu. Hiçbir doğruluğu yok, elinde belgesi yok. Eti Madenle ilgili bir iddia geliyor, ona cevap veremiyor. Burası “oklava” diyor, orası “baklava” diyor, ondan sonra çıkıyor, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanına iftira atıyor.

BAŞKAN – Peki, tutanaklara geçmiştir Sayın Öztunç.

YUSUF BEYAZIT (Tokat) – Sayıştay raporu var, Sayıştay raporu.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Sayıştay raporlarına bakarsak, Sayın Başkanım, AK PARTİ’nin her tarafı yolsuzluklara bulaşmıştır, her tarafı.

YUSUF BEYAZIT (Tokat) – Ali Öztunç, göstereceğim Sayıştay raporunu.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Partimizin verdiği önergeyle ilgili olarak önerge sahibi arkadaşımız çeşitli açıklamalarda bulundu.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Ali Öztunç, İBB’dekileri de açıklasanıza.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Neyi açıklayayım?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Açıkla işte, bak, öyle diyordunuz.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Mehmet Bey, siz şu damat işini açıklayın önce, boş verin siz onu ya.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Açıkla kardeşim, her şeye laf atıyorsun.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Sayın Muş, damat işini açıklayın.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Aynı zamanda da Cumhuriyet Halk Partisinin sözcüsü yaşanan olumsuzluklara dair birtakım görüşlerini serdettiler.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Ya, kardeşim, doğru konuş. Bakan ayrıldı görevinden, yeni Bakan var. Tamam mı? Laf kalabalığı yapmayacaksın. İBB’dekileri, söylediğimizi açıklayın; elinde, hadi.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Cevabını verdik, cevabını verdik Sayın Muş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Hadi açıkla İBB’yi.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Cevabını verdik işte Sayın Muş.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bu görüşlerin hiçbiriyle alakası olmayan, sadece İzmir Büyükşehir Belediyesini kapsayan başka bir ithamı kürsüye taşıma gayreti içindeler.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Ne oldu? Açıklayamıyorsunuz.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Sinirleriniz çok gerilmiş sizin. Niye bu kadar sinirlisiniz Sayın Muş?

(AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, kürsüden anlaşılmıyor. Lütfen…

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bizim sorduğumuz soruların cevabını vermek yerine, suçlayıcı bir üslupla hem önerge sahibi arkadaşımızı töhmet altında bırakıyorlar hem devlete bağlı bir diğer kurumu töhmet altında bırakıyorlar. Bu hususun zapta geçmesini istiyorum. Eğer söylerlerse yani nerede, ne olduğunu söylerlerse, itiraf için kürsü kendilerine açıktır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ediyorum.

İYİ PARTİ grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Şimdi, 3 sayın milletvekiline 60’a göre yerlerinden birer dakikalık söz vereceğim.

Sayın Yıldız…

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

30.- Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız’ın, Ermenistan’ın Karabağ’dan çekildiğini açıklamasının Azerbaycan topraklarının tamamının azatlığı için yürünen yolda önemli ve kritik bir adım olduğuna ilişkin açıklaması

ZEYNEP YILDIZ (Ankara) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Kafkasya dağlarında çiçeklerin açtığı bir güne uyandık bugün. Ermenistan’ın Karabağ’dan çekildiğini açıklaması Azerbaycan’ın topraklarının tamamının azatlığı için yürünen uzun soluklu yolda önemli ve kritik bir adımdı.

Türkiye’nin, Boraltan faciasının yaşandığı siyasi düzlemden “Azerbaycan nasıl isterse o şekilde yanında olacağız.” idrakine kavuşması çok değerli ve gurur verici. Bir ve beraber hareket ettiğimizde neler başarabildiğimizi, ortaya koydukları güçlü siyasi iradeyle somutlayan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’e şükranlarımı sunuyorum. Sahada elimizi güçlü kılan, üstün harp teknolojisi üreten mühendislerimize şükranlarımı sunuyorum. En önemlisi bu yolda canından vazgeçen şehitlerimize, gazilerimize ve ailelerine duyduğum minnettarlığı bir kez de buradan ifade etmek istiyorum.

“Eşk olsun” Azerbaycan ordusuna! “Eşk olsun” Azerbaycan-Türkiye kardeşliğine! “Eşk olsun” Türk milletine! Karabağ Azerbaycan’dır!

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Durmuşoğlu…

31.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ahirete irtihal edişinin 82’nci yıl dönümünde rahmetle yâd ettiğine, Ermenistan’ın işgali altındaki Azerbaycan topraklarının özgürlüğüne kavuştuğuna ilişkin açıklaması

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Tarihi boyunca şanlı zaferler yazan, büyük Türk milletine cumhuriyet gibi büyük bir eser bırakan, millî iradenin tecelli ettiği Gazi Meclisin ilk Başkanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ahirete irtihal edişinin 82’nci yıl dönümünde saygı ve rahmetle yâd ediyorum.

Ermenistan’ın hukuksuz ve pervasız saldırıları sonrasında Azerbaycan’ın “Artık yeter!” diyerek başlattığı işgalden kurtuluş harekâtı bu gece itibarıyla sona ererek Allah’a hamdolsun Ermenistan işgali altındaki topraklar sonunda özgürlüğüne kavuştu.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da “Bir millet iki devlet” anlayışıyla hem sahada hem masada Azerbaycan’ın yanında olunacaktır.

Ermenistan’ın saldırıları sonucu şehit olan Azerbaycanlı kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyor “Azerbaycan Karabağ, Karabağ Azerbaycan’dır.” diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Gündoğdu…

32.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu’nun, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete uğurlayışın 82’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Aklın ve bilimin ışığında gelecek nesillere cumhuriyeti anlatma, Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkma, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni her hâl ve şartta koruma sorumluluğuyla Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 82’nci yılında saygı ve özlemle anıyoruz. İlke ve devrimlerinin izindeyiz.

Ruhu şad olsun.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, ekonomik ve sosyal krizin yarattığı tahribatların ortaya çıkarılması ve çoklu krize çözüm bulunması amacıyla 10/11/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Kasım 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

10/11/2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 10/11/2020 Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                               Meral Danış Beştaş

                                                                                                                                           Siirt

                                                                                                                          HDP Grup Başkan Vekili

Öneri:

10 Kasım 2020 tarihinde Siirt Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından verilen, (9707 grup numaralı) ekonomik ve sosyal krizin yarattığı tahribatların ortaya çıkarılması ve çoklu krize çözüm bulunması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan genel görüşme önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 10/11/2020 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Siirt Milletvekili Sayın Meral Danış Beştaş.

Buyurun Sayın Beştaş. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, aslında bu ekonomik krizle ilgili genel görüşme önergemizi geçen haftadan hazırlamıştık ama son iki günde yaşanan gelişmeler vesilesiyle çok daha acil ve gündem oldu; üzülerek tabii ki bunu öncelikle belirtmek istiyorum. Ekonomi ne durumda? Türkiye ekonomisi, 80 darbesinden bu yana adım adım kamu varlıklarının yok edildiği, zenginin daha zengin, fakirin ise daha fakir olduğu bir modelle yönetilmeye devam ediyor. Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarıyla birlikte ekonomik politikalar ve eşitsizlik tamamen daha fazla körüklendi. “Her mahallede bir milyoner” diye yolan çıkılan küçük Amerika hayali, her mahallede binlerce işsiz ve yoksul yarattı, yaratmaya devam ediyor. 2015’i hatırlayalım, çözüm sürecinin bitirilmesiyle başlayan süreçte ekonomik olarak yaratılan tahribatları aslında işsiz sayısına bakarak görebiliriz. 1 Haziran 2015’te 3 milyon olan işsiz sayısı, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmesiyle 3 milyon 500 bine, bugün ise 9,8 milyona ulaşmış durumda. Evet, 2015 yılından bu yana Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 149’uncu sırada olan Türkiye, bugün 154’üncü sırada; Türkiye 5 sıra geriledi. 2015 yılında 2,68 TL olan dolar, bugün 8 TL bandında devam ediyor. Evet, 2014 yılında Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 59’uncu sıradaydı Türkiye. Bugün, 2020 yılında hangi sırada? 124’üncü sıraya gerilemiş vaziyette. Evet, bu gerileme ile ekonomik çöküş arasında doğrudan bir bağ vardır ve hukukun üstünlüğünü feda eden AKP, bu ülkede genç işsizliğini beş yılda yüzde 18’den yüzde 30’a çıkardı. İktidarda kalmak için hukuku hiçbir zaman ciddiye almadı, takmadı; geride milyonlarca işsiz bıraktı. Evet, iktidar, hukukun üstünlüğünü, basın özgürlüğünü, demokratik çözümü halkların elinden aldı. Karşılığında aslında bir kaşık daha az çorba, bir tane daha az ekmek verdi. Sizler daha fazla savaş, yandaş ve rant dedikçe, daha fazla açlık ve yoksulluk bu ülkeye musallat oluyor. Çünkü, koltuklarınızı savaşa, ranta, israfa endeksledikçe; özgürlük, adalet ve eşitlik endekslerinde Türkiye geriliyor. Bu gerilemenin yükünü kim çekiyor? Aslında, kaynamayan tencereyle, boş kalan sofrayla, milyonlara ulaşan borçla halk çekiyor. Evet, ekonomik krizde havyarları, altın tabakları, günlük 10 milyon TL’lik masrafı kendinize; işsizliği, açlığı, yoksulluğu, intiharları ise halka bırakıyorsunuz. Günlük 10 milyon TL’yi Sayıştayın Cumhurbaşkanlığı bütçesini denetim raporundan aldığımı da önemle ifade etmek istiyorum.

Evet, bu eşitsizliğin ve krizin sorumlusu, ekonominin sorumlusu “Benim, ben!” diyen Erdoğan’dır. Başkasına yüklemesin, çünkü bu ülkede Merkez Bankası Başkanı da Erdoğan’dır, Maliye Bakanı da Erdoğan’dır, vergi dairesi müdürü de Erdoğan’dır. Tek kararı kendisi veriyor, fakat ne kadar yetkili olursanız olun, güçsüzleşiyorsunuz, mızrak kabına sığmıyor. Ruhsuz bırakmak istediğiniz mücadele, Türkiye halklarının itirazlarıyla ruh kazanıyor. “Geçinemiyorum, evime ekmek götüremiyorum, işsizim.” diyen her ses, Türkiye halklarının adil ve demokratik geleceğine bir nefes oluyor. “Nefes alamıyorum.” diyen yoksullar, işsizler, gençler, kadınlar birbirinin sesine ses, nefesine nefes oluyor. Her geçen gün Türkiye'nin demokratik ve adil, eşitlikçi geleceğini inşa edecek denklem daha net ortaya çıkıyor. Evet, denklem açıktır; AKP iktidarı, saray rejimi yönetimde oldukça Türkiye ekonomisi daha fazla krizlere girecektir. Türkiye’de saray rejimi halkla olan bağını, hikâyesini kaybetmiştir. Maliye Bakanının AKP Genel Başkanı tarafından affedilmesi bir istifanın değil aslında suç işlediğinin kanıtı olabilir ancak. Af niye olur? Bir suç olursa af olabilir, ancak ve ancak suçlu affedilir, bunu da anlamak mümkün değil ama bu af AKP Genel Başkanı tarafından yapılamaz. Eğer bir af olacaksa bu takdir sadece halktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Evet, Albayrak ne diyordu? Her fırsatta “Ekonomiyi uçuracağız.” diyordu. Kendisi uçtu ekonomik krizle. Şimdi bu ekonomik kriz aslında sarayı da uçuracak aşamaya gelmiş.

Evet, şu anda hakikaten Türkiye, basınla haber alma hakkı konusunda büyük bir darbe yemiştir ve aynı zamanda basının da –kartel medyanın- büyük bir suç işlediğini ifade etmek istiyorum. New York Times’ın, Reuters’ın, Financial Times’ın gördüğü haberi Sabah ve Hürriyet ya da diğer gazeteler görmedi. Bu da suçtur tabii ki. Evet, bu konuyu dün Merkez Yürütme Kurulumuz tarafından da kamuoyuna açıkladık; AKP-MHP ittifakından bir an önce kurtulmak ve demokrasi ittifakını yapmak Türkiye halklarının önünde çok büyük gündem olarak duruyor. Evet, hepimizin hayrına olan şey, Albayrak’ın dediğinin tersine, ülkede bu ittifaktan, bu iktidardan kurtulmaktır. Bu arada, biz kesintisiz bir şekilde mücadelemize devam edeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Sadece selamlayacağım Başkan, izninizle.

BAŞKAN – Peki, son cümlenizi alayım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Kesintisiz mücadelemizle şunu talep ettiğimizi ve bir an önce istifa talebimizi buradan da yinelemek istiyoruz. Bu Cumhurbaşkanının istifasıyla bu ülke derhâl erken seçime gitmek zorundadır. Önümüzde duran görev, güçler ayrılığını tesis etmek, tabii ki Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine son verilmesi; demokratik bir anayasa yapmak hepimizin önünde bir görev. Demokrasiyi güçlendirerek demokratik cumhuriyete geçiş Türkiye’nin tek kurtuluşu olabilir. Aksi hâlde hepimiz gün geçtikçe kan kaybediyoruz, umudu kaybediyoruz ama neyse ki bu konuda milyonlar umudu tazelemeye, mücadeleyi büyütmeye, kesintisiz bir direnişle halklara umut olmaya devam ediyor.

Hepinizi selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisi üzerine İYİ PARTİ Mersin Milletvekili Sayın Zeki Hakan Sıdalı.

Buyurun Sayın Sıdalı. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizin ilk Başkanı ve cumhuriyetimizin kurucusu, liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 82’nci yıl dönümünde saygı, sevgi, rahmet ve özlemle anıyorum. O, fikirleri ve idealleriyle birlikte hepimizin gönlünde sonsuza kadar yaşayacaktır.

Değerli milletvekilleri, on sekiz yıllık tüketim ve beton ekonomisinin çöküşüne maalesef hep birlikte şahitlik ediyoruz. Genel görüşme talebinde “çoklu kriz” denmiş ama bu tabir hafif olmuş. Her geçen gün daha da kötüye giden ve tüm sektörleri etkisi altına alan total bir krizle karşı karşıyayız.

Dünyanın stratejik sektör olarak gördüğü tarım, iktidarınızda en atıl sektör hâline geldi. Son on iki yılda çiftçi sayımız yüzde 48 azaldı. Tarım hasılamız on yılda 75 milyar dolardan 45 milyar dolara geriledi. Üretimi bırakan çiftçiler, boş kalan tarlalar, ödenemeyen borçların sebebi ekonomik modeliniz. Tarımda küresel ihracatçı olabilecekken küresel ithalatçı hâline gelmemiz de öyle.

Üretimimizin belkemiği KOBİ’lerimize baktığımızdaysa son iki yılda 2,5 milyon istihdam kaybettiğini, borçlarının da 810 milyar liraya ulaştığını görüyoruz. KOBİ’lerimiz, esnaflarımız, çiftçilerimiz fakirleşiyorsa Türkiye fakirleşiyor demektir.

Çalışan başına 10 bin lira işletme desteğini aylardır öneriyoruz. Sizse bunları yapmak yerine yandaşın vergi borcunu tek kalemde sıfırlıyor, vergi istisnaları dağıtıyorsunuz. “Bu nasıl iştir?” diyen vatandaşa “Sabredin, acıyı bal eyleyin.” demekle de olmuyor. Türkiye’de açlık sınırı 2.431 lira, yoksulluk sınırı 7.942 lira. Milyonlarca vatandaşımız bırakın yoksulluğu, açlık sınırının altında yaşıyor. Millet sabrının sonuna geldi, dayanacak gücü kalmadı. Getirdiğiniz ekonomik düzende milyonlarca vatandaş geçim sıkıntısı, hayat pahalılığı, alım gücünün düşmesiyle kıt kanaat ay sonunu getirmeye çalışırken diğer yandan milyonerlerin sayısı hızla artıyor. Yalnızca pandemi döneminde milyonerler 76 bin kişi arttı. Bu ülkeye dayatmaya çalıştığınız neoliberal sistem hiçbir zaman zenginliği paylaşmadı. Siz, zenginleri daha da zengin ederken diğer yandan fakirliği yönetmeye çalışıyorsunuz. Fakirlik, yönetilecek bir durum değil, giderilmesi gereken bir sorundur. Fakir fukaranın mağduriyetinden siyasi rant elde etmeyi bırakmalısınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ZEKİ HAKAN SIDALI (Devamla) – Değerli milletvekilleri, ekonominin bugünkü hâle gelmesindeki en önemli sebep, AK PARTİ’nin dış sermaye girişlerine, ithalata, borçlanmaya dayanan ve inşaat odaklı bir ekonomik büyüme modelini tercih etmesidir. Burada önceliğimiz, Türk ekonomisinin neden dış sermaye ve ithalata bağımlı olduğunu, neden istihdam yaratamadığını tespit etmek olmalıdır. Doğru tedavinin ilk adımı teşhistir.

Bu sebeple, öncelikle ekonomiden sorumlu bir Cumhurbaşkanı yardımcısının atanması, ilgili kurumları güçlendirerek makro perspektifin yakalanması gerekiyor. Makro perspektif ancak istişareyle olur. Memleket masasına gelmediniz bari ekonomi masasına gelin. “Tam bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlıkla sağlanır.” diyerek millî ekonominin önemine dikkat çeken ve bu doğrultuda İzmir İktisat Kongresi’ni toplayarak millî ekonomiye hız ve yön veren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan giderek yeni bir iktisat kongresi şarttır. Doksan yedi yıl önce İzmir’de bize doğru yolu gösteren, ilk adımı atan Ata’mızı tekrar rahmetle anıyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Kocaeli Milletvekili Sayın Tahsin Tarhan…

Buyurun Sayın Tarhan. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomik ve sosyal krizle ilgili HDP grup önerisi hakkında söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bugün 10 Kasım. Cumhuriyeti kuran, ülkeye demokrasiyi getiren Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anıyorum.

Değerli milletvekilleri, işsizlik ortada, 10 milyon işsiz var; gençler iş aramaktan vazgeçiyor. Esnafın durumu perişan. Enflasyon yüzde 12’nin üzerinde. 2020 yılında elektriğe yüzde 32 zam gelmiş, doğal gaza yüzde 34,7 zam gelmiş. Her gün zamların geldiği ülkede ne sanayi ne vatandaş ayakta kalabilir. Sanayide her 4 tezgâhtan 1’i çalışmıyor. Bu sene 425 bin senet protesto olmuş, icra dairelerinde bekleyen dosya sayısı 1 milyon 600 bin artarak 23 milyona yükselmiş. KOBİ borcu 900 milyara ulaştı, sadece bu yıl 250 milyar liralık yeni borç almış KOBİ’ler. Sadece KOBİ’ler değil vatandaş da borçlu. Kredi kartı borcu 800 milyar seviyesini aşmış durumda. Vatandaşımız kredi kartı borcunu ödeyemediği için intihar ediyor, iş bulamadığı için evine ekmek götüremiyor.

Ekonomik kriz var, evet ama ülkede asıl siyasi kriz var. Merkez Bankası bağımsız diyoruz, Merkez Bankası Başkanı faiz indirmediği için görevden alınıyor; olmadı, yeni gelen Merkez Bankası Başkanı faiz düşürüyor, kurlar patlıyor, tekrar görevden alınıyor. Neden alındı, niçin alındı, kamuoyuna açıklama yapma gereği dahi duyulmuyor. Bir gecede Merkez Bankası Başkanı değişiyor, eski bakan AKP milletvekili bankanın başkanı oluyor. Uluslararası sermaye size güvenir mi? Buna karşılık Hazine ve Maliye Bakanı sosyal medya hesabından istifa ettiğini açıklıyor; aradan saatler, günler geçiyor, ne partiden ne Hükûmetten açıklama geliyor. Cumhurbaşkanı ne yapıyor? Elinde mikrofon, ülkede her şey çok güzelmiş gibi AKP il kongrelerinde muhalefete hakaret etmekle meşgul.

Değerli milletvekilleri, ekonominin resmi ortada. Cumhurbaşkanının damadı dahi bırakıp kaçıyor arkasına bakmadan.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım Sayın Tarhan.

TAHSİN TARHAN (Devamla) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, ekonomiyi yönetemiyorsunuz. Bugün Genel Başkanımız KOBİ’lerle ilgili 13 tane madde açıkladı; hiç bir şey bilmiyorsanız alın, bunları kullanın. (CHP sıralarından alkışlar) Bu işi yapamıyorsanız gelin, ekonomi nasıl ayağa kalkar, onun programını sizin elinize verelim. Sadece tribünden izlemeyle bu iş olmaz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubu adına Gaziantep Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan…

Buyurun Sayın Erdoğan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomik ve sosyal politikalar üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün 10 Kasım. Cumhuriyetimizin banisi Aziz Atatürk’ü saygıyla selamlıyorum, rahmetle anıyorum.

Tabii, bugün Karabağ’da çok ciddi gelişmeler oldu. Yirmi sekiz yıldır gasbedilen topraklar bağımsızlığına kavuştu, asli unsurlarına kavuştu. Orada en önemli olaylardan bir tanesi de Nahçıvan ile Azerbaycan arasında bir koridor oluşması. Bu koridor çok önemli değerli arkadaşlar çünkü bu koridor asırlardır var olan ancak son yüz yılın bir eseri olarak Anadolu’yu diğer Kafkas coğrafyasından koparmış bir engeli ortadan kaldırıyor. Biz bundan sonra Kafkaslara sadece Gürcistan üzerinden değil, Nahçıvan üzerinden, Azerbaycan üzerinden ve Ermenistan koridorundan da geçeceğiz; ayrıca, Azerbaycanlılar birleşecek, bir araya gelecekler.

Tabii, ekonomiyle ilgili çok ciddi tedbirlerin alındığını zaten bu kürsüde sürekli müşahede ediyoruz ve izliyoruz. Değerli arkadaşlar, gerek pandemi süreci, gerek coğrafyamız üzerine sürekli oynanan oyunlar, Türkiye’ye çekilen dolar spekülasyonları ve ülkemize yapılan bu kadar sıkıntılara rağmen ülkemiz bunların tamamının hakkından gelmiş ve ekonomiyi en az zayiatla sürdürmeyi başarmıştır. Bugün dünya coğrafyasına baktığımızda bu durumdan etkilenmeyen ülke yok gibi. En az zayiatla çıkan bir ülkeyiz. Sadece İngiltere’ye bakıyorsunuz, bu süreçte İngiltere’nin borçları 2 trilyon doları aşmış durumda. Yani Avrupa’nın emperyal bir ülkesinden örnek vermemin nedeni, Orta Doğu’da ve başka unsurlarda gelirleriyle ayakta duran ülkelerin bile ekonomisi eksiden giderken Türkiye çok şükür bu badireleri hep atlatarak devam ettirmiştir.

Bu vesileyle hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum. Hayırlı çalışmalar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

60’a göre 3 sayın milletvekilimize birer dakika söz vereceğim.

Sayın Çilez, buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

33.- Amasya Milletvekili Hasan Çilez’in, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ahirete irtihal edişinin 82’nci yıl dönümünde rahmetle yâd ettiğine, Ermenistan’ın işgali altındaki Azerbaycan topraklarının özgürlüğüne kavuştuğuna ilişkin açıklaması

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü vefatının 82’nci seneidevriyesinde saygıyla, rahmetle anıyorum. Kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’mizin muasır medeniyetler seviyesine çıkması ve ilelebet payidar olması için verdiğimiz mücadele kararlılıkla ve azmimiz artarak devam etmektedir.

Atatürk’ün vefatının hüznünü yaşadığımız bu günde Azerbaycanlı kardeşlerimizin yirmi sekiz yıl aradan sonra Karabağ’ı Ermeni zulüm ve işgalinden kurtarmasının da sevincini yaşıyorum. Bu zafer Azerbaycan halkına ve bütün Türk dünyasına kutlu, mazlumlara umut olsun.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Karahocagil...

34.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagil’in, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 82’nci yıl dönümünde rahmetle andığına ve AK PARTİ iktidarı döneminde yaşanan ilklerin saymakla bitmeyeceğine ilişkin açıklaması

MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Ölümünün 82’nci yıl dönümünde Türkiye Cumhuriyeti’mizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü ben de rahmetle anıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti devleti ve AK PARTİ Hükûmeti olarak başımız dik, alnımız açık tarihe tanıklık ediyoruz. Otuz yıl sonra Ermenistan’ın işgal ettiği Karabağ geri alınıyor, kırk altı yıl sonra Kıbrıs’ta kapalı Maraş Kıbrıs halkının kullanımına sunuluyor, seksen yedi yıl sonra Ayasofya-ı Kebir tekrar ibadete açılıyor. Karadeniz’de ilk kez doğal gaz bulunuyor, mavi vatanda sondaj gemilerimiz ilk kez Türk sancağını dalgalandırarak petrol arıyor; ilk kez Libya’da, Suriye’de dış güçlere, şer güçlere “Dur!” deniliyor; ilk kez “Amerika ne der?” “Rusya ne der?” “Avrupa Birliği ne düşünür?” demeden dünya lideri Recep Tayyip Erdoğan, Ermenistan’a “işgalci haydut devlet” diyerek açıkça “Azerbaycan bizim kardeş devletimiz, bizler tek millet, iki devletiz.” deyip kardeşinin yanında yer aldığını beyan ediyor. On sekiz yılda yaşanan ilkler saymakla bitmez...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aycan...

35.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ahirete irtihal edişinin 82’nci yıl dönümünde rahmetle yâd ettiğine, Ermenistan’ın işgali altındaki Azerbaycan topraklarının özgürlüğüne kavuştuğuna ilişkin açıklaması

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmetle, minnetle anıyoruz. Mustafa Kemal Atatürk askerî dehaya sahip bir komutandı. O, entelektüel bir aydındı, geometriye meraklıydı, bilimsel gelişmeleri takip ederdi; millî dil, millî tarih konusunda şuurlu bir Türk milliyetçisiydi, güçlü bir devlet adamıydı. O, cumhuriyetimizin kurucusu, siyasi bir deha ve önderdi.

Ruhu şad, mekânı cennet olsun.

Ayrıca, Azerbaycan ordusunun, kardeşlerimizin askerî başarısını kutluyorum. İşgalci, şımarık, terörist Ermenistan yönetimine karşı kazanılan başarılarda emeği olan herkesi tebrik ediyorum. Karabağ’daki acıların dinmesini, huzura ulaşılmasını diliyorum.

Saygılarımla.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Sivas Milletvekili Ulaş Karasu ve arkadaşları tarafından, Sivas ilinin Türkiye bölgesel teşvik haritasındaki yerinin kentin ekonomisi üzerinde yarattığı etkinin incelenmesi amacıyla 28/10/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Kasım 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu’nun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

10/11/2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 10/11/2020 Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                    Engin Özkoç

                                                                                                                                        Sakarya

                                                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

Sivas Milletvekili Ulaş Karasu ve arkadaşları tarafından, Sivas ilinin Türkiye bölgesel teşvik haritasındaki yerinin kentin ekonomisinin üzerinde yarattığı etkinin incelenmesi amacıyla 28/10/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (2058 sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 10/11/2020 Salı günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi üzerine görüşlerini açıklamak üzere Sivas Milletvekili Sayın Ulaş Karasu…

Buyurun Sayın Karasu. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ULAŞ KARASU (Sivas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri ve ekran başında bizi izleyen başta Sivaslı hemşehrilerim olmak üzere tüm vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. Bu vesileyle ülkemizin kurucusu, kurucu Genel Başkanımız Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve şükranla anıyorum.

Cumhuriyetin temellerinin atıldığı, Millî Mücadele’ye yüz sekiz gün başkentlik yapan, Kuvayımilliye’nin kalesi Sivas, bugün eski günlerini mumla arıyor. On sekiz yıllık AKP döneminde sanayiden tarıma, ekonomiden eğitime kadar her geçen gün geriye giden bir Sivas’la karşı karşıyayız. Esnafından işçisine, köylüsüne kadar; gencinden yaşlısına, erkeğinden kadınına kadar tüm kesimlerin ümitsizleştiği bir Sivas tablosu var.

Değerli milletvekilleri, Sivas’ın en önemli iki markası on sekiz yıllık iktidarınız döneminde işlevsiz bir hâle getirilmiş durumda. 1939 yılında kurulan ilk yerli otomotiv Devrim motor bloklarının dökümünün yapıldığı, o zamanki ismiyle “Sivas Cer Atölyesi” olarak bilinen Türkiye Demiryolu Makinaları Sanayii AŞ (TÜDEMSAŞ) Sivas için çok önemli bir değer ancak bu iktidar döneminde 3 şirketle birleştirilerek merkezi Ankara'ya taşındı ve TÜDEMSAŞ bir genel müdürlük hâline dönüştü. Bununla birlikte üretim kapasitesi, üretim planlaması, her şeyi değişti. Bugün bile Sivas’ta hâlâ TÜDEMSAŞ’ın kente kazandırdığı üretim alışkanlığından dolayı yük vagonu üreten, demir yolu kolunda faaliyet gösteren KOBİ’lerimiz mevcut.

Bir diğer önemli marka ise Sivas Demir Çelik Fabrikası ancak o da özelleştirme dalgasına kurban gitti. Yani demir çelik kenti Sivas’ın iki değeri yok ediliyor.

Ülkemizin dört bir yanında olduğu gibi, şu anda Sivaslılar için de en büyük sorun işsizlik. 45 bin hemşehrim ailesini geçindirmek, evine ekmek götürebilmek için iş arıyor, istihdam istiyor ve bunun için de en önemli noktalardan birinin teşvik bölgesi olduğunu biliyor. Fakat Sivas’ta benzer özellikleri barındıran illeri 5’inci teşvik bölgesi veya cazibe merkezi ilan eden, Sivas’ı ise 4’üncü teşvik bölgesinde tutan Cumhurbaşkanlığı kararı, Sivas’a bu dönemde yatırımın gelmeyeceğini ne yazık ki ilan etmiş durumda.

Bakın, bir elimde cazibe merkezi haritası, bir elimde teşvik bölgelerinin haritaları var. Diğer kentlerin sorun ve taleplerinin de haklılığını elbette biliyorum ancak bu iki haritanın ortak noktası, Sivas’ın mağduriyeti ve unutulmuş olmasıdır.

Sivaslılar soruyor: “Bizim memleketimize ne zaman yatırım gelecek? Gençler ne zaman iş imkânı bulacak?” İktidar yetkililerinden gelen yanıt şu: “Nuri Demirağ Organize Sanayi Bölgesi bitecek. Cumhurbaşkanı söz verdi, o bölge için teşvik kararı çıkacak.”

Birincisi: Biz Sivas’ta sadece belirli bir bölge için teşvik kararı istemiyoruz, tüm Sivas’ı kapsayacak bir karar istiyoruz. Yurt dışında ve büyük şehirlerdeki Sivaslı yatırımcılar memleketlerine yatırım yapmak için teşvik kararını bekliyor ve bu konuda söz değil, artık icraat bekliyor.

İkinci olarak, teşvikten faydalanacak Nuri Demirağ Organize Sanayi Bölgesi’nde durum ne, bir de ona bakalım. 2018 yılında altyapı ihalesi yapıldı, bu yıl tamamlanması gereken altyapı bitirilemedi. 94 milyon altyapı ödeneğinin sadece 4 milyon lirası gönderildi, geriye kalan 90 milyonun akıbetini bilen yok. Bu hızla kaç yılda bitecek veya bitecek mi? (CHP sıralarından alkışlar)

Yine, aynı OSB’nin yanına lojistik köy kurulacaktı. Çevre illerde temeli daha sonradan atılan lojistik köyler bitirildi, hizmete girdi. Sivas lojistik köyle ilgili üç beş sefer temel atıldı ancak ödenek olmadığı için orası da şimdi aynı durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun sözünü 31 Mart 2019 yerel seçimlerinden önce verdi ama aradan geçen bir buçuk yılda görüyoruz ki ortada ne organize sanayi bölgesi ne teşvik bölgesi ne de teşvik kararı var. Yine, Cumhurbaşkanı, kenevir ekimi noktasında Sivas’a söz vermişti ancak aradan geçen zamanda herhangi bir gelişme yaşanmadı.

Değerli milletvekilleri, İzmir’de çok acı bir deprem yaşadık, 115 vatandaşımız hayatını kaybetti. Buradan, bir kez daha, kaybettiklerimize Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Deprem bir gerçek ve bizler bu gerçeğe uygun yaşamak zorundayız ancak şunu da biliyoruz ki başta İstanbul olmak üzere deprem bölgesi içerisinde yer alan büyük şehirler artık kapasitelerinin üzerinde nüfusa sahip ve bunu aşabilmenin tek yolu istihdamı Anadolu’ya kaydırmaktan geçiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ULAŞ KARASU (Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkan.

Bu nedenle, Sivas’ın istihdamda, ekonomide, üretimde hak ettiği noktaya gelmesini isteyen, Sivas’ın teşvik kararlarında haksızlığa uğradığını düşünen tüm milletvekillerimizden önerimize destek vermesini talep ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine İYİ PARTİ Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs…

Buyurun Sayın Örs. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin Sivas ilinin Türkiye bölgesel teşvik haritasındaki yerinin, kentin ekonomisi üzerinde yarattığı etkinin incelenmesiyle ilgili vermiş olduğu önerge hakkında İYİ PARTİ grubu adına söz aldım. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün 10 Kasım; Türkiye Cumhuriyetinin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrılalı bugün tam seksen iki yıl oldu. Bu vesileyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete irtihalinin yıl dönümünde saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.

Değerli milletvekilleri, İYİ PARTİ olarak halkın sorun ve taleplerini takip için, başta Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener olmak üzere, Anadolu’yu il il, ilçe ilçe dolaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde Teşkilat Başkanımız Sayın Koray Aydın ve Ankara Milletvekilimiz Sayın İbrahim Halil Oral’la birlikte Sivas ilimizdeydik, esnafı ziyaret ettik, Sivas Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ve yönetimiyle bir araya geldik, Sivas ilimizin sorunlarını dinledik.

Değerli arkadaşlar, Sivas ilimizde geçmişte çok değerli yatırımlar yapıldığını biliyoruz; Sivas Divriği Demir Çelik işletmeleri, lokomotif ve vagon atölyeleri, Sivas Sümerbank Çimento Fabrikası, Askerî Dikimevi bunlardan sadece birkaç tanesidir ama gelin görün ki bugünkü Sivas’ın durumu çok farklıdır.

1939 yılında, illerin gelişmişlik sırasında Sivas’ın yeri Türkiye’de 8’inci sıradayken “özelleştirme” adı altında Sivas Çimento Fabrikası, Sivas Demir Çelik Fabrikası, Sivas Hazır Giyim Fabrikası, Divriği demir madenleri, Sivas Yem Fabrikası, Sivas Süt Fabrikası elden çıkarılmış, Askerî Hastane kapatılmış, Et Balık Kurumu satılmış, Askerî Dikimevi İstanbul’a taşınmıştır. Cumhuriyet şehri Sivas’ın illerin gelişmişlik sıralamasındaki yeri bugün çok gerilerdedir. Sivas’taki temaslarımız sonucunda gördüğümüz, ilin ekonomisinin kan kaybetmeye devam ettiği, üretim ve istihdamda geriye düştüğü, işsizliğin her geçen gün arttığıdır.

Değerli milletvekilleri, Sivas ziyaretimizde, bu durumun önemli sebeplerinden biri olarak, Türkiye bölgesel teşvik kararları doğrultusunda Sivas ilinin haksız rekabetle karşı karşıya kaldığı ve bunun sonucu olarak da Sivas iline yatırım yapmayı düşünen yatırımcıların daha avantajlı olarak gördükleri diğer bölgelere yöneldikleri ifade edilmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - Ayrıca, var olan organize sanayi bölgesinde 135 fabrika olduğu görünse de bunun 45 ile 50 tanesinin üretim, diğerlerinin toptan gıda ve hırdavat deposu olarak kullanıldığı, bunun yanında yaklaşık dört yıl önce Sivas’ta “Seyfebeli Sanayi Sitesi Projesi” adıyla geliştirilen projenin hâlâ kâğıt üzerinde kalan bir proje olmaktan öteye gidemediği belirtilmiştir.

Son olarak Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen bu araştırma önergesini İYİ PARTİ olarak desteklediğimizi ifade ediyor, Genel Kurulumuzu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine Halkların Demokratik Partisi İstanbul Milletvekili Sayın Dilşat Canbaz Kaya…

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, ekranlarının başında bizleri izleyen değerli halkımız; CHP grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum.

Coğrafyamız emekçileri, son dönemlerin en büyük ekonomik kriziyle karşı karşıyadır. Geçen yıla oranla çalışanların alım gücü zayıflamış ve borç yükü artmış durumdadır. Ekonominin adaletsiz paylaşımı zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul bir hâle getirmektedir. Ekonomik adaletsizliğe paralel olarak bölgeler arası eşitsizlik de her geçen gün daha ağır biçimde kendini hissettirmektedir.

Teşvik anlayışıyla mevcut kapitalist düzen bağlamında bazı yönleriyle ileri sayılabilecek uygulamalar yaratılabilir. Bölgesel gelir dengesi, sanayi ve tarım yatırımlarında pozitif ayrımcılık anlaşılır ancak halk, özel sermaye ve piyasa ekonomisinin insafına bırakılamaz. Devlet, özel girişimcilere teşvikler vermek yerine, doğrudan ekonomik olarak gelişmemiş veya sınırlı gelişmiş alanlara yatırım yapmalıdır.

AKP dönemi ekonomi politikalarında halk, piyasa ekonomisinin insafına terk edilmiş ve bulunduğumuz Meclisten patronlar lehine sayısız kanunlar çıkarılmıştır. Teşviklerden yararlanan birçok özel sektör patronunun bu teşvikleri ne derece yerinde kullandığı ise bir muammadır. Teşvikler çoğu zaman iktidar yakını kesimlere verilmektedir. Teşviklerden yararlanmanın en temel kıstası, iktidar partisi AKP’yle dolaylı veya doğrudan ilişkili olmayı gerektirir olmuştur.

Ekonominin bölüşümündeki adaletsizlik artarken birçok ilimiz işsizlik, eğitim, sosyal, kültürel imkânsızlıklardan kaynaklı olarak genç nüfusunu kaybetmektedir. Eğer devlet kırsal illeri kendi kaderlerine ve özel sektörün insafına terk etmeye devam ederse kırsal şehirler boşalıp hayalet şehirlere dönüşecek, büyük şehirler ise kapasitelerinin çok üstünde bir göçe ve nüfus artışına maruz bırakılacaktır. Şehirlerin kontrolsüz büyümeleri de küçülmeleri kadar risklidir, halk sağlığını tehlikeye atmaktadır. Pandemi süreci ve İzmir depreminde açıkça gördüğümüz gibi, büyük şehirlerde artan nüfus ve buna bağlı olarak artan yapılaşma, kriz süreçlerini kontrol edilemez bir noktaya taşımıştır.

Sonuç olarak, yeniden ifade etmemiz gerekirse Sivas gibi; Elâzığ, Dersim, Erzincan, Kars, Hakkâri ve Şırnak gibi birçok kırsal ilimiz başta olmak üzere kamusal devlet yatırımları yapılmalı, bununla birlikte teşvik politikalarında bu gibi kırsal illerimize öncelik tanınmalıdır.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine AK PARTİ Sivas Milletvekili Sayın İsmet Yılmaz.

Buyurun Sayın Yılmaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA İSMET YILMAZ (Sivas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubumuzun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım.

Önergede, Sivas’ta yatırımların yapılmadığı, yatırımcıların tereddüt içinde bulunduğu ifade edilmektedir. Öncelikle şunu söylemek istiyorum: Biz yaptığımızı biliyoruz, mevcut durumu biliyoruz. Dolayısıyla da bugünümüz dünden çok çok daha iyi; hem Türkiye’nin durumu çok çok daha iyi hem Sivas’ın durumu çok çok daha iyi.

Somut rakamları vermek isterim: Sivas’ta bir organize sanayi var. Sanayi parsel sayısı, 2002’de 190 iken şimdi 312; tahsisli parsel sayısı 117 iken şimdi 307; toplam firma sayısı 76 iken şimdi 264 ama bilin ki geçen yıl 233 iken şimdi 264’e çıktı. Yani bu sıkıntılı dönemde dahi Sivas’a yatırımcı geliyor. Üretim yapan tesis sayısı 2002’de 30’du, şimdi 160’ın üzerinde, 5 katından fazla. İşçi sayısına bakın, gidin SGK’ye sorun; 2002’de 990’dı. Bugün ne kadar? 9.152.

Yine, Gemerek’te bir organize sanayi bölgemiz var; 50 parsel vardı, 50’si de tahsis edildi. Allah için, tereddütte kalan bir yatırımcı gelir mi? Aksine yer istiyor.

Yine, Şarkışla Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgesi, Tarım Bakanımız Bekir Pakdemirli tarafından 23 Eylül 2020’de kuruluş protokolü onaylanarak tüzel kişilik kazandı ve Türkiye’nin 23’üncü tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgesi olacak ve Şarkışla kendi hayvan pazarıyla birlikte Türkiye’nin ileri gelen hayvancılık bölgelerinden biri olacak.

Yine, rakamları söylüyorum. 2002’de, Sivas’ta Sosyal Güvenlik Kurumuna bağlı işçi sayısı 27 bindi, şimdi 91 bin. Allah için, geriye gittiği söylenebilir mi? İşçi çalıştıran firma sayısı -bunlar rakamlar- 3.556’ydı, şimdi 10.291. Sivas’ın en büyük firmalarından ESTAŞ, 2002’de 297 işçisi vardı, gelmeden önce teyidini aldım, şimdi 1.100’ün üzerinde. Alonet, bizim dönemimizde kuruldu, 1.100’ün üzerinde işçisi var. ASELSAN Sivas, bizim dönemimizde kuruldu, alt yüklenicilerle birlikte binin üzerinde çalışanı var. Ancak Sivas 4’üncü Organize Sanayi Bölgesi’nde yatırım yaparsanız 5’inci bölgenin teşviklerini alıyorsunuz. Ancak Cumhurbaşkanımızın kararıyla; Akıncılar, Zara, Ulaş, Gölova, Kangal, Altınyayla, Hafik, Yıldızeli, Koyulhisar 5’inci bölgede, organize sanayi bölgelerinde yatırım yaptığınızda 6’ncı bölge teşviklerini alacaksınız.

Yine, Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği 2’nci Organize Sanayi Bölgesi’ni kuruyoruz, altyapı çalışmaları devam ediyor; Demirağ Organize Sanayi Bölgesi. Her bir parseline demir yolu hattı geliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin.

İSMET YILMAZ (Devamla) – Teşekkür ediyorum Muhterem Başkan.

Dolayısıyla da demir yolu hattının gelmesi, fabrikaların limana bağlanması demektir. Limana bağlanması bittiğinde de Allah nasip ederse 40 bine yakın işçi çalıştıracak.

Bütün bunların özünde Sivas tarım ili, tarım beldesi; yulafta Türkiye 1’incisi, tritikalede Türkiye 2’ncisi, korungada Türkiye 6’ncısı, buğdayda Türkiye 6’ncısı, şeker pancarında Türkiye 7’ncisi, arpada 8’incisi, patates tohumunda 1’incisi. Biz, Sivas’ın iklimini değiştirdik. Seksen yılda yapılan barajlardan, göletlerden çok daha fazlasını yaptık ama öz olarak “nedir?” denildiğinde… Aldığımız oylar da bunu gösteriyor, bizimki yüzde 50’nin üzerinde sizinki yüzde 15 civarı, kaç kat? 3 katından fazla. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, bu milletin terazisi şaşmaz.

Son olarak -sözlerime son veriyorum- bakın, bu illerin Türkiye’nin millî gelirine olan katkısı: İstanbul yüzde 31’le 1’inci, Ankara yüzde 9’la 2’nci.

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Başkan, 5 milletvekiline düştü, 5 milletvekiline ya!

İSMET YILMAZ (Devamla) – 81 ilimiz var, Sivas ilk 30’un arasında. Bir çok büyükşehrin önüne geçmiştir. Türkiye’de Sivas, AK PARTİ iktidarı döneminde 30 milyar TL’nin üzerinde yatırım almıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İSMET YILMAZ (Devamla) - Bu yatırımın içine 16 milyar TL’lik hızlı tren yatırımı da dâhil değildir. Eğer bunu da koyarsak Türkiye’de yatırım alan iller arasında ilk 5’tedir.

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) – Her on yılda 1 milletvekiliniz azalıyor. Her on yılda Sivas’ın 1 vekili azalıyor.

İSMET YILMAZ (Devamla) - Umudumuz var, yarınımız bugünden daha iyi olacaktır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) – Sivas’ta insan kalmadı.

ULAŞ KARASU (Sivas) – Başkanım, sataşma…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Karasu.

ULAŞ KARASU (Sivas) – “Bizim aldığımız oy yüzde 50’nin üzerinde, sizin aldığınız yüzde 15.” Bu sataşmadan dolayı söz istiyorum.

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Sataşma değil o, gerçek, gerçek!

BAŞKAN – Yani, oyunuz yüzde 15’ten farklı mı?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Evet.

BAŞKAN – Peki, o zaman size yerinizden bir dakika söz vereyim ben.

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Sayın Başkan, Seçim Kurulunun açıkladığı sonuç, ne sataşması?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Öyle olmadı.

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Yani, 30’du da “15” mi dedik?

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) – Biz İstanbul’daki Sivaslıların yüzde 50 oyunu alıyoruz ama; 52 oy aldık Sivaslılardan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Karasu.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

36.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasu’nun, Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz’ın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ULAŞ KARASU (Sivas) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, sayın vekil konuşmasında, Sivas’ta şu anda organize sanayi bölgesinde 9 bin kişinin çalıştığını ifade etti. Ne yazık ki Sivas’ta 1977 yılında tek fabrikada 7.500 kişi çalışıyordu, şu anda o fabrika kaderine terk edilmiş durumda.

Ayrıca, Şarkışla Organize Sanayi Bölgesi’ne en son ne zaman gitti iktidar milletvekilleri, çok merak ediyorum. Organize sanayinin yolu yok, suyu yok, altyapısı yok. Daha geçen hafta milletvekilimizle beraberdik; fabrikaya gidecek insanlar, fabrikalarına gidecek yol bulamıyorlar ne yazık ki.

Alonet bir yatırım değil, Alonet sadece 20’li yaşlardaki gençlerimizin -ne yazık ki- asgari ücretle çalıştığı bir kurum ve geleceği olmayan bir kurum. Bunu yatırım olarak göstermesinler lütfen.

Ayrıca, Sayın Bakan, hızlı trenin 16 milyar TL’lik bir yatırım olduğunu söylüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ULAŞ KARASU (Sivas) – Şubat ayında kendisi “13 milyar TL” söylemişti, Devlet Demiryolları “9 milyar TL” söylüyor; hangisine inanalım biz de şaşırdık. (CHP sıralarından alkışlar)

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Sivas Milletvekili Ulaş Karasu ve arkadaşları tarafından, Sivas ilinin Türkiye bölgesel teşvik haritasındaki yerinin kentin ekonomisi üzerinde yarattığı etkinin incelenmesi amacıyla 28/10/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 10 Kasım 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi kabul edilmemiştir.

Şimdi 3 sayın milletvekilimize yerinden bir dakika söz vereceğim.

Sayın Ünver…

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

37.- Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünver’in, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete uğurlayışın 82’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün 10 Kasım, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete uğurlayışımızın 82’nci yılı. Her 10 Kasımda olduğu gibi, bugün de içimizdeki hüzünden daha büyük bir özlemle Ata’mızı anıyoruz. Bazıları, bulundukları makamları ona borçlu oldukları hâlde, 10 Kasımlarda, 30 Ağustoslarda, 19 Mayıslarda, 23 Nisanlarda onun adını anmak istemeseler de Atatürk, Türk milletinin gönlünün en müstesna köşesinde sarsılmaz bir makama sahiptir ve biz, onu, her 10 Kasımda rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz, anmayı da sürdüreceğiz. Herkes bilmeli ki onu sevenler, mirası olan cumhuriyet ile ilke ve devrimlerine yüksek bir sadakatle sonsuza dek bağlı kalacaklardır. Bu noktada Ata’mızın şu sözünü hiç unutmamalıyız: “Hayatı ve özgürlüğü için ölümü göze alan bir millet asla yenilmez.”

Ruhun şad olsun Ata’m.

BAŞKAN – Sayın Ödünç…

38.- Bursa Milletvekili Atilla Ödünç’ün, Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada etkinliğini ve yetkinliğini her geçen gün artırdığına, Mersin Milletvekili Lütfi Elvan’a Hazine ve Maliye Bakanlığı görevinde başarılar dilediğine, ilk Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 82’nci yıl dönümünde rahmet ve minnetle yâd ettiğine ilişkin açıklaması

ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz, etkinliğini ve yetkinliğini bulunduğu coğrafyada her geçen gün biraz daha artırmaktadır. Ülkemizin kalkınması için, AK PARTİ olarak on sekiz yıldır büyük bir özveriyle çalışıyoruz. Bir zamanlar bölgesinde güçsüz bırakılmış bir Türkiye'den, bugün geldiğimiz noktada bölgenin en büyük aktörü, oyun kurucusu olan bir Türkiye'ye; nereden nereye.

Alt yapısıyla, liyakatiyle ve tecrübesiyle 27’nci Dönem’de Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığını yürüten, ülkemizde Ulaştırma ve Kalkınma Bakanlıklarında bulunmuş Sayın Lütfi Elvan’a yeni görevi olan Hazine ve Maliye Bakanlığında üstün başarılar diliyorum. İnanıyorum ki birikimiyle Sayın Elvan büyük çalışmalara imza atacaktır.

Bugün 10 Kasım, İstiklal Harbi’mizin Başkomutanı, cumhuriyetimizin banisi, ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 82’nci yıl dönümünde rahmet ve minnetle yâd ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Kılıç…

39.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, 10 Kasımın Atatürk’ün vefatının 82’nci yıl dönümü ve Azerbaycan’ın Karabağ’ı işgalden kurtardığı onur günü olduğuna, 7 Kasım Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan Kahramanmaraş-Göksun yolunun hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bugün Atatürk’ün vefatının 82’nci yıl dönümü. Aynı zamanda, Azerbaycan’ın Karabağ’ı işgalden kurtardığı onur günü.

7 Kasım Cumartesi günü, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın teşrifleriyle 64 kilometre uzunluğunda 2 viyadük, 3 köprü, 11 çift tünel, 6 köprülü kavşağın yer aldığı Kahramanmaraş Göksun-Kayseri yolumuzun en zor ve önemli bölümünü milletimizin, bölgemizin, Kahramanmaraşlı hemşehrilerimizin hizmetine açtık. Bu yolumuzla zamandan ve yakıttan büyük tasarruf sağlanacaktır. Yolumuza “Edebiyat Yolu” ismi, tüneller ve viyadüklere Kahramanmaraşlı şair, yazar ve mütefekkirlerin isimleri verildi. Hayırlı olsun. Devler gibi eserler bırakmak için karıncalar gibi çalışmak lazımdır.

BAŞKAN – İç Tüzük’ün 37’inci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

B) Önergeler

1.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, (2/2604) esas numaralı 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/95)

6/11/2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/2604) esas numaralı Kanun Teklifi’min İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                                  Ali Fazıl Kasap

                                                                                                                                       Kütahya

BAŞKAN – Teklif sahibi olarak Kütahya Milletvekili Sayın Ali Fazıl Kasap.

Buyurun Sayın Kasap.

Süreniz beş dakikadır.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Katma Değer Vergisi Kanunu’nda bir değişiklik yapılmasıyla ilgili bir teklifimiz olacak. Şu anda, günümüzde aile bütçesinin en önemli kalemlerinden biri elektrik, bir diğeri de doğal gaz. Doğal gaz ve elektrik için ödenen meblağ gün geçtikçe artmakta. Türkiye İstatistik Kurumu tarafından son açıklanan verilere göre, konutlarda kullanılan elektriğin fiyatı bir yılda yüzde 32,3; doğal gazın fiyatı ise yüzde 37 zamlandı. İğneden ipliğe her şeye zam geldi. 2019 yılının ilk dokuz ayında 3 milyon 365 bin abonenin borcundan dolayı elektriği kesildi, 710 bin abonenin de doğal gaz borcunu ödeyemediği için doğal gazı kesildi.

2020 yılında, malum, bir pandemiyle boğuşuyoruz. Ülkemiz çok ciddi salgın tehdidi altında ve bu tehdit -inşallah olmaz ama- 2021 yılında da aynı ağırlıkla seyredecek ve soğuk havaların başlamasıyla birlikte gribal enfeksiyonlarda ciddi düzeyde artışlar meydana gelecek. İnsanlarımızı hasta etmeyelim diyorum. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin yaptığı bir tespite göre, 2019 yılında ev halkı harcamalarında, asgari ücretin yaklaşık yüzde 10’u doğal gaza, yüzde 10 civarı da elektrik ve suya gitmektedir maalesef. Aile bütçesinde bu 3 fatura, elektrik, su ve doğal gaz ciddi düzeyde yıkım oluşturmakta özellikle asgari ücretli kesim için. Demin de bahsetmiştim, 700 bin küsur abonenin elektriği, doğal gazı kesildi, 3 milyonun üzerinde abone de elektrik borcundan dolayı elektrik kesintisi yaşıyor. Bu yüzde 37 sadece 2019 yılında doğal gaza gelen zam ama asgari ücrete yaptığımız zam yüzde 15, sadece ve sadece yüzde 15. İnsanlarımız geçimini sağlayamamakta, bu faturaları ödeyememekte, çok ciddi sıkıntı içindeler. Avrupa son on yılın şu anda en ucuz doğal gazını kullanırken, biz en yüksek meblağlarla doğal gaz kullanıyoruz. Karadeniz’de 320 milyar metreküp doğal gaz rezervi bulduk, çok güzel bir şey; zenginliği de paylaşmamız gerekiyor. Biraz önce konuşan sayın vekilimin dediği gibi, maşallah, ülkemiz bolluk içinde, refah içinde, huzur içinde ama bu bolluktan nedense asgari ücretliler yararlanamıyor. Asgari ücrete yüzde 15 zam yapıyorsunuz, doğal gaza yüzde 37. Faturalarda keşke yüzde 30 indirim yapabilseydik 320 milyar metreküpten sonra. Vatandaş şu anda doğal gaz ve elektrik kullanımında çok ciddi düzeyde tasarrufa gitmeye başlıyor. Battaniyelerin altında tek odada toplanıyorlar, hastalık riski artıyor. Pandemi riski altındayız şu anda değerli milletvekilleri, elektriklerini kapatıyorlar, tek odada kalıyorlar. Kur farkını yansıtıyorsunuz, amenna, şimdi zaruri ihtiyaç olarak kullandığı doğal gaz, su ve elektrikte -bizim teklifimiz odur- gelin, yüzde 1 yapalım hepsinin KDV’sini. “Kar, kış, kıyamet” diye Anadolu’da bir söz var, bu zor günlerde halkımızın bu sıkıntısını birlikte paylaşalım. Bizi buraya gönderen, temsilci olarak gönderen, yemin ederken de “toplumun huzur ve refahı için” diye yemin ettiğimiz halkımız için, milletimiz için, gelin hep beraber bu kanun teklifine “evet” oyu verelim. Bu bir turnusol kâğıdı olsun, halkın yanında olduğumuzu belli edelim. Buradaki yüzde 18’den yüzde 17’lik bir indirim, halkımız için ve özellikle asgari ücretliler için bir can suyu olacaktır. Bu konuda, özellikle tekrar yemindeki, ahdîmizdeki şeyi gündeme getirmek istiyorum. Bu önergeye grup olarak zaten “evet” vereceğiz, özellikle AK PARTİ ve MHP milletvekili arkadaşlarım, siz de halkın yanında olduğunuzu gösterin. Gelin, toplumun huzuru ve refahı için söz verdiğimiz ahdî yerine getirelim. Hepinizden özellikle istirham ediyorum, gelin, buna “evet” oyu verelim.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş olan doğrudan gündeme alınma önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Çoğunluktayız Başkan.

BAŞKAN - Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

XI.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Bingöl Milletvekili Cevdet Yılmaz aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.16

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.35

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

XII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

5/11/2020 tarihli 13’üncü Birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümünde yer alan 21’inci maddenin önerge işleminde kalınmıştı.

21’inci madde üzerinde 3 önerge vardır.

İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir. Bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 21’inci maddesinin kanun teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                       Hüda Kaya                                       Mehmet Ruştu Tiryaki                 Mahmut Celadet Gaydalı

                                         İstanbul                                                     Batman                                                       Bitlis

                             Gülüstan Kılıç Koçyiğit                                    Kemal Peköz                                        Erol Katırcıoğlu

                                            Muş                                                         Adana                                                      İstanbul

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                                  Süleyman Girgin                                        Turan Aydoğan                                    Süleyman Bülbül

                                           Muğla                                                      İstanbul                                                      Aydın

                                Kamil Okyay Sındır                                                                                                         Fikret Şahin

                                           İzmir                                                                                                                       Balıkesir

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen, Halkların Demokratik Partisi adına Muş Milletvekili Sayın Gülüstan Kılıç Koçyiğit.

Buyurun Sayın Koçyiğit. (HDP sıralarından alkışlar)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Geçen hafta görüşmelerine başladığımız 239 sıra sayılı Yasa Teklifi’nin 21’inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.

En son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim; öncelikle, bu maddenin düzenlemeden geri çekilmesi gerekiyor, asla kabul edilebilir bir düzenleme değil. Neden, onu da ifade edeyim. AKP çok uzun süredir şöyle bir şey yapmaya çalışıyor: Gerçek anlamda istihdamı artırmıyor ama artırmış gibi yapıyor, gerçek anlamda işsizliği düşürmüyor ama düşürmüş gibi yapıyor. Bunu nasıl yapıyor? Birkaç yöntemi var.

Birincisi: Verilerle oynuyor değerli arkadaşlar; işte, TÜİK’in işsizlik verilerini hesaplama yöntemlerini, istihdam verilerini hesaplama yöntemlerini değiştiriyor, enflasyon verilerini hesaplama yöntemlerini değiştiriyor ve verilerle oynuyor. Bu anlamıyla bu işte de mahir olduğunu ifade etmemiz gerekiyor.

İkincisi: Ne yapıyor değerli arkadaşlar? 1 birimlik bir iş var, bu işi normalde 1 işçi bir günde yapıyor; AKP işi bölüyor yani aynı işi yarım gün 1 işçiye, öğleden sonra başka bir işçiye yaptırıyor ve sonuçta şöyle bir tablo ortaya çıkıyor: Bir işi 2 işçi yapıyor ve AKP “İşte, bakın size istihdamı artırdık.” diyor. Oysaki gerçek bu değil, gerçek şu: İş bölünmüş oluyor, ücret bölünmüş oluyor, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, emeklilik hakları gibi bütün haklar tırpanlanmış oluyor ve AKP bunu çok büyük bir müjdeymiş gibi veriyor. Peki, bu uygulamalardan kim faydalanıyor? Bu uygulamalardan tabii ki işverenler faydalanıyor, tabii ki yandaş müteahhitler faydalanıyor ve bu AKP’nin işine geliyor.

Şimdi, bu düzenleme de damga vergisi ve gelir vergisinden istisna tanıyan bir düzenleme yani kısmi çalışmayı düzenliyor. Peki, soruyoruz: Bu kadar yandaşı düşündüğünüz bir yerde, bu kadar işvereni düşündüğünüz bir yerde, Allah’ın bir günü bir saat de işçi için kafa yorsanız olmaz mı değerli arkadaşlar? Örneğin, şunu getirseniz hep beraber el kaldırsak: Asgari ücret vergiden muaf olsun, asgari ücreti vergi dışı tutalım değerli arkadaşlar. 3600 ek göstergeyi getirelim. 2001 yılından 2008 yılına kadar tahkim edilen bu otokratik, bu faşist yani artık en katı hâliyle yaşanan bu emek rejimini değiştirelim. Bakın, siz emeği örgütsüzleştirdiniz, yandaş sendika yarattınız. Siz çalışma rejimini değiştirdiniz; esnek, güvencesiz ve kuralsız çalışmayı bir istisna olmaktan çıkardınız ve çalışma rejiminin asli unsuru hâline getirdiniz. Bugün, artık sendikalı olmak neredeyse istisna bir duruma dönüşmüş durumda. Bugün, tam zamanlı, tam ücretli çalışmak bir istisnaya dönüşmüş durumda; yarı zamanlı çalışmak, esnek zamanlı çalışmak, kuralsız çalışmak, güvencesiz çalışmaksa çalışma yaşamının temel bir göstergesi, temel bir hâli olmuş durumda. Bunun anlaşılabilir bir yanı olmadığını ve sınıfın, emekçinin lehine bir düzenleme olmadığını ayrıca ifade etmek gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, bütün dünya Covid-19 pandemisiyle uğraşıyor ve insanlık kendisini sorguluyor. Hangi açıdan? Ya, diyor ki: “İnsanlar insan gibi, hayvanlar hayvan gibi yaşamadığı için Covid-19 pandemisi oldu. Ne yapalım? Doğayla uyumlu olalım, tüketim ve üretim alışkanlıklarımızı, tüketim ve üretim ilişkilerini düzenleyelim, değiştirelim. Bu neoliberal politikalardan vazgeçelim ve doğayı ve insanı merkeze alan, birinin birine üstün olmadığı bir sistem kuralım.” Peki, AKP ne yapıyor? AKP, neoliberal otoriterleşmede son hız devam ediyor. İşte, bu 239 sıra sayılı yasal düzenleme tam da bunun göstergesi değerli arkadaşlar; sınıfı parçalayan, sınıfı örgütsüz bırakan ve deyim yerindeyse dikensiz bir çalışma rejimini yerleştirmeye çalışan bir uygulama olduğunu söyleyelim.

Bu neoliberal politikaları nasıl yerleştiriyorsunuz? Demin de söyledim, altını çizmekte fayda var: Özelleştirme, kuralsızlaştırma, esnek çalışma ve serbestleştirme; değerli arkadaşlar, bütün bunları yapıyorsunuz ve bütün bunlar size 24 Ocağın bakiyesi olan kararlar. 24 Ocağın yapamadığını, 12 Eylülün yapamadığını AKP iktidarı 2002 yılından beri yapıyor, yapmaya devam ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) – Tamamlayacağım Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Şimdi, değerli arkadaşlar, tabii ki bu bizim kaderimiz değil, bunu değiştirebiliriz. Bu köhnemiş düzene mecbur değiliz, mahkûm değiliz. Değiştirecek gücümüz ve irademiz var. Bu anlamıyla, her birimizin itiraz etmesi gerekiyor. İşçiden yana, ezilenden yana, yoksuldan yana, çiftçiden yana, kadından yana ve doğadan yana bir emek rejimini kurmamız gerekiyor. Bu nasıl olur? Bu, işçilerin birliğiyle olur. Bu nasıl olur? İşçilerin anayasal hakları olan grev hakkını kullanmasıyla olur. Bu, tek adam rejimiyle olmaz değerli arkadaşlar. Onun için bu tek adam rejiminin en nihayetinde sınıf düşmanı bir rejim olduğunun, işçi düşmanı bir rejim olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Bu yasal düzenlemeyle de AKP, zaten kimin iktidar olduğunu, kimin yanında yer aldığını açık ve net göstermiştir. Sermaye getirdi sizi, siz de sermayeyi koruyorsunuz ama işçiler bu iktidarı değiştirecek, bu düzeni değiştirecekler.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki 2’nci önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Teklifin bu maddesiyle; kısmi zamanlı çalışmayı kabul eden çalışanların ücretlerinin, eksik çalışılan süre için yeni bir kişi istihdam edilmesi koşuluyla, gelir vergisinden ve damga vergisinden istisna edilmesi hususunda düzenleme yapılmaktadır.

Söz konusu istisnadan yararlanılabilmesi için kısmi süreli çalışmayı kabul eden mevcut çalışanın çalışmadığı gün sayısı kadar kısmi zamanlı yeni bir çalışan istihdam edilmesi ve bu çalışanın en az altı ay süreyle çalışmaya devam etmesi gerekmektedir. Bu kapsamdaki istisna uygulaması nedeniyle vazgeçilecek gelir vergisi her bir çalışan için aylık brüt asgari ücretin %10’unu aşamayacaktır.

İstisna, on iki ayı geçmemek üzere, kısmi süreli olarak yeni istihdam edilen çalışanın çalışmaya devam ettiği sürece uygulanır. Buna ek olarak, gelir vergisinden istisna edilen ücretler damga vergisinden de istisna edilmektedir. Böylece, mevcut çalışanlardan kısmi zamanlı olarak çalışmayı isteyenlere destek sağlanmakta ve çalışılmayan süreler için de yeni istihdam sağlanması amaçlanmaktadır. Getirilmek istenen düzenleme tam süreli çalışırken 31/12/2020 tarihine kadar kısmi süreli olarak çalışmaya başlayan hizmet erbabı ücretlerinin kısmi çalışan yeni bir işçinin en az altı ay süreyle istihdam edilmesi şartıyla gelir vergisinden istisna olacağıdır. Bu kapsamdaki istisna uygulaması nedeniyle vazgeçilecek gelir vergisi her bir çalışan için aylık brüt asgari ücretin yüzde 10'unu aşamayacaktır, demektedir. Madde düzenlemesinin amacı istihdamı teşvik edici gibi görünse de her hâlükârda işin ve ücretin bölünmesi kabul edilemez bir düzenlemedir. Sırf teşvikten yararlanmak için işin ve ücretin bölünmesi geri dönülmez sorunlar yaratacak ve çalışma barışını bozacaktır.

Kısmi zamanlı iş sözleşmesi, çalışan işçi açısından kapsamlı iş sözleşmesi değişikliği anlamına gelmektedir. Bu durumu kabul etmeyen işçinin haklı nedenle sözleşmesini ilk başta anlattığım gibi fesih hakkı vardır ama getirilen düzenlemeyle işçinin onayı alınmadan işçiyi direkt olarak kısmi süreli iş sözleşmesinde çalıştırılabilmesinin önü açılmaktadır.

Öte yandan, bu madde, teklifin diğer maddeleriyle birlikte düşünüldüğünde, örneğin 25 yaş altında ve 50 yaşın üstünde bulunanların tam süreli işlerin yerine belirli süreli iş sözleşmesiyle istihdam edilmelerinin önünde artık yasal hiçbir engel de bırakılmamaktadır.

Kıdem tazminatı işçinin son ücreti üzerinden ödenir. Bu maddeyle gelen asıl tehlikenin ne olduğuna dikkat etmek gerekir.

Yasa teklifi küçük bir vergi indirimi vererek yıllardır tam süreli çalışan işçileri kısmi süreli çalışmaya geçmeye teşvik etmektedir. Ekonomik krizin etkilerinin arttığı koşullarda önümüzdeki aylarda işten çıkarılacak işçilerin kıdem tazminatı bu uygulamayla yaklaşık yarıya indirilmiş olacaktır. Bu nedenle mevcut işin ve ücretin bölünmesine yol açacak düzenlemeler kabul edilemez niteliktedir. Örneğin, emekliliğini hak etmiş bir işçi düşünelim; emekliliğini hak eden işçinin işveren tarafından kısmi çalışmaya teşvik edildiğini düşünelim. İşçinin şartlarıyla işverenin şartları eşit değildir. İşveren şu veya bu şekilde çalıştırdığı işçisini, art niyetli işverense eğer, kısmi çalışmaya zorlayabilir. Akabinde emekliliği gündeme geldiğinde kısmi çalışmadan dolayı ücreti düşecek olan işçi yirmi beş yıllık, otuz yıllık kıdemini son ücret üzerinden alacaktır. Bu düzenleme ileriye yönelik olarak işçinin kıdem tazminatının yarıya düşürülmesine neden olabilir.

Kısmi çalışma müessesesinin işsizliği azalttığı varsayımı diğer ülke örneklerinden de anlaşılacağı üzere doğrulanmamaktadır.

Söz konusu düzenleme; Anayasa'nın 2’nci, 5’inci, 49’uncu, 60’ıncı ve 65’inci maddelerine aykırı bulunmaktadır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 21’inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                     Mehmet Muş                                      Mehmet Doğan Kubat                                    Ramazan Can

                                         İstanbul                                                     İstanbul                                                    Kırıkkale

                               Mücahit Durmuşoğlu                                                                                                        İshak Gazel

                                        Osmaniye                                                                                                                    Kütahya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle, teklifte yer alan maddenin tekraren değerlendirilmesi amacıyla metinden çıkarılması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, kabul edilen önerge doğrultusunda 21’inci madde metinden çıkarılmıştır. Herhangi bir karışıklığa mahal vermemek adına görüşmelere mevcut madde numaraları üzerinden devam edilecektir. Madde numaraları, kanun yazımı sırasında Başkanlığımızca teselsül ettirilecektir.

Sayın milletvekilleri, 22’nci madde üzerinde 3 önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 22’nci maddesinin Kanun Teklifi’nden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                       Hüda Kaya                                       Mehmet Ruştu Tiryaki                                     Zeynel Özen

                                         İstanbul                                                     Batman                                                     İstanbul

                            Mahmut Celadet Gaydalı                           Gülüstan Kılıç Koçyiğit                                    Kemal Peköz

                                           Bitlis                                                          Muş                                                         Adana

                                   Erol Katırcıoğlu                                                                                                       Mahmut Toğrul

                                         İstanbul                                                                                                                    Gaziantep

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                                  Süleyman Girgin                                        Turan Aydoğan                                    Süleyman Bülbül

                                           Muğla                                                      İstanbul                                                      Aydın

                                      Fikret Şahin                                        Kamil Okyay Sındır                                          Cavit Arı

                                         Balıkesir                                                      İzmir                                                       Antalya

                                                                                                     Mahmut Tanal

                                                                                                          İstanbul

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen, Halkların Demokratik Partisi adına Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul.

Buyurun Sayın Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, bu vesileyle Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve ekranları başında bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz hafta, aslında değil ciddi ülkelerde, muz cumhuriyetlerinde bile yaşanmaması gereken bir haftayı yaşadık. Bakın, daha birkaç ay önce bu ülkede Merkez Bankası Başkanı değiştirilmişti ve ülkenin Cumhurbaşkanı “Lafımızı dinlemiyor, biz ‘Faizi indir.’ dedik, indirmedi, dolayısıyla onu değiştiriyoruz.” dedi ve yerine yeni Merkez Bankası Başkanı atandı. Değerli arkadaşlar, üzerinden çok zaman geçmeden, aynı Merkez Bankası Başkanı aslında faiz indirimine de gitmeye çalıştı ama yine anlaşılmaz bir şekilde değiştirildi ve yerine daha önceki Maliye Bakanı Naci Ağbal getirildi.

Değerli arkadaşlar, bununla da bitmedi gariplikler, ülkenin Hazine ve Maliye Bakanı Instagram hesabında, dediğim gibi muz cumhuriyetlerinde bile olmayacak bir yöntemle bir açıklama yaptı ve görevinden çekildiğini söyledi. İşin doğrusu, yirmi dört saat bu ülkede kimse ne olduğunu anlayamadı. Merkez medyada AKP’nin kalemşorluğunu yapan, propagandasını yapan gazeteci, akademisyen adı altında birçok kişi afalladı, destek mi çıksın, eleştirsin mi bir türlü karar veremedi. Hatta bir kısmı önce “tweet” attılar, sonra “tweet”lerini silmek zorunda kaldılar. Ve düşünün, bir ülkenin, ekonomisi çökmüş bir ülkenin Hazine ve Maliye Bakanı görevinden ayrılıyor ama yirmi dört saat ülkenin medyasında tık yok çünkü herkes acaba ofsayta düşer miyim ve bundan dolayı Hükûmetin şamarını yer miyim diye, Başkanın şamarını yer miyim diye derin bir kaygıya kapıldı. Değerli arkadaşlar, dediğim gibi bunlar ancak muz cumhuriyetlerinde olabilir ve tabii ki bu ucube Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denilen sistemde ancak bu kadarı yaşanabilir diyorum.

Üzerine konuştuğumuz 22’nci madde kamuoyunda “varlık barışı” olarak nitelendiriliyor ve şu ana kadar, son on iki yılda 6 kez aynı yasa getirilmiş değerli arkadaşlar. Ve en son 2019’da getirilmiş, şimdi 2020’de, bundan sonra da her altı ayda bir Cumhurbaşkanına bunu uzatma yetkisini veriyoruz. Şimdi, tüm bunlara rağmen biz dünyaya şunu söylüyoruz, “Sermaye piyasası araçlarını sorgusuz sualsiz getirin.” diyoruz ama tüm bunlara rağmen değerli arkadaşlar, mevcut son verilere göre beş yılda yabancı sermayenin Türkiye’ye doğrudan yatırımları yüzde 54 azalmış, son üç yılda 60 milyar dolarlık doğrudan yatırım, yabancı yatırımcı ülkeden kaçmış. Yani eğer bir ülkede savaş politikaları egemense, eğer bir ülkede ekmek askıdaysa, anayasa askıdaysa, hukuk askıdaysa vallahi siz ne yaparsanız yapın o ülkeye yatırım gelmiyor.

Bu getirdiğiniz maddeyle neyi sağlayabilirsiniz? Bir tek kara paranın cenneti olmayı sağlayabilirsiniz. Ancak kara para bu ülkeye gelir ve aklanmaya çalışılır. Şimdi, dolayısıyla sizin yaptığınız bu teklif aslında ekonominin ne kadar zorda olduğunu, kasanın tamamen boşaltılmış olduğunu… “Bu şekilde kara parayı transfer ederek tekeri bir miktar döndürebilir miyiz acaba?” diyorsunuz. Ama bu şekilde hukuku askıya aldığınız, Anayasa’yı askıya aldığınız… Tüm insan hakları, hukuk ayaklar altındaysa maalesef bu tekeri döndürmeniz mümkün değil.

Değerli arkadaşlar, bakın Merkez Bankası Başkanı değiştiriliyor, Maliye Bakanı değiştiriliyor, piyasa nasıl cevap veriyor biliyor musunuz? Döviz kurları 0,5 yani 50 kuruşun üzerinde düşüyor değerli arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

Yirmi dört saat Bakan yok -askıdayken- döviz düşüyor; Bakan atıyorsunuz, döviz kurları hareketlenmeye başlıyor. Yani bu ülke piyasası, halkı size şunu söylüyor “Yönetemiyorsunuz, çekilin.” diyor ve bunun için, bir an önce bu ülkenin başından çekilmeniz için sizleri erken seçime davet ediyoruz. Aksi takdirde bu piyasayla, bu ekonomiyle siz 2023’e ancak eziyeti ve zulmü taşıyabilirsiniz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ikinci söz İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal’dadır.

Buyurun Sayın Tanal. (CHP sıralarından alkışlar)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Değerli Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 82’nci yılında rahmetle anıyorum.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; çocuklar nasıl ağlayarak dünyaya geliyorsa devletler de vergiyle doğar. Tabii, devlet demek ortak giderlere katılmak demektir. Kamu hizmetlerinin ifası için, gerek orduya gerek devlet kurumlarına, adalet kurumuna kamu hizmetlerinin devamı için gelirlere de ihtiyaç var. Kısaca, devlet olgusuyla birlikte onun ayrılmaz parçasıdır vergiler. Ancak, biz vergi sistemine baktığımız zaman iktidarın kimden yana olduğu, kimi desteklediği, kimi desteklemediği turnusol kâğıdı gibi ortaya çıkar. Yani devlet, iktidar uyguladığı politikalarla kimden yana olduğunu -çalışandan yana mı, emekten yana mı; hırsızdan yana mı, rüşvetçiden yana mı; yolsuzluktan yana mı, kaçakçıdan yana mı; kanun dışı yaşayandan yana mı, kanuna uyarak yaşayandan yana mı- iktidar politikasının rengini belirtir. Yani iktidar aldığı vergilerle “Ben emekçiden mi yanayım, dürüst, namuslu insandan mı yanayım, kanun dışı insandan mı yanayım, kanuna uyan, kanun içi insandan mı yanayım.” der, vergiler bunun turnusol kağıdıdır.

Şimdi, getirilen bu 229 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 22’nci maddesi diyor ki: “Ben kanun dışı para kazananları vergi vermeden, herhangi bir cezai soruşturma yapılmadan affediyorum.” Vergi vermeyecek, ceza soruşturması olmayacak. Peki, bu ne demek? Bu, şu demek: Rüşvet alanı, yolsuzluk parasını, efendim terörün parasının finansmanını, onun legalize hâle getirilmesini, hırsızlık parasını yani gayrimeşru, yasa dışı tüm kazançları resmî hâle getiriyor. Bu ne demek? Bu kanun teklifiyle -hiç kimse alınganlık yapmasın- iktidar gayrimeşru yaşayan, gayrimeşru para kazanan insanlardan yanadır; meşru para kazanan insanların karşısındadır, bunun Türkçesi bu. Bakın, biraz önce sayın hatip “6 kezdir.” dedi. Özür dilerim, 6 kez değil, keşke 6 kez olsaydı; bu 8 kez, bu 9’uncu kezdir. Cumhuriyetin kurulduğu tarihten 1950 yılına kadar 12 sefer olmuş, AK PARTİ iktidara geldiği günden itibaren bu on sekiz yılda 9 sefer olmuş. Hem de bir yıl yani Haziran 2021 tarihine kadar. Eğer o süre yetmezse Sayın Cumhurbaşkanına yetki veriliyor bununla. Bu, yasama yetkisinin devridir, Anayasa’ya aykırıdır.

Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; bunun adı “vergi barışı” aslında adı çok süslü ve bu vergi barışı filan değil. Eğer bu toplumda vergi adaletsizlikleri ortadan kaldırılırsa vergi barışı olur. Bu toplumda hukuksuz düzenlemeler ortadan kaldırılırsa vergi barışı olur. Bakın, değerli arkadaşlar, Ekonomik İşbirliği Teşkilatına üye olan ülkelerde dolaylı vergi yüzde 35, dolaysız vergiler yüzde 65 ama Türkiye’de dolaylı vergi yüzde 67, dolaysız vergi yüzde 33. Bu vergi adaletsizliğinin sebebi nedir? Eğer bu şekilde gayrimeşru para kazananların parasını legal hâle getirmezseniz, herkes dürüst bir şekilde vergisini verirse bu sıkıntılar olmaz değerli arkadaşlar.

Şimdi, bu vergi barışıyla vergisini veren dürüst insanları resmen enayi yerine koyuyorsunuz, resmen bu insanlarla gırgır geçiyorsunuz, dalga geçiyorsunuz. Vergi veren dürüst insanı cezalandırıyorsunuz. Bundan sonra vergisini veren o dürüst insanlara ne diyeceksiniz? O insanlar ne diyecek şimdi kendi kendilerine: “Ya, ben niye bu vergiyi verdim? Hakikaten keşke ben de vermeseydim.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Tanal.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Bundan sonra dürüst vergi verecek insanların da duygularını zedelemiş olursunuz. Devlet adaletle yaşar arkadaşlar, hiçbir devlet bu şekilde ahlaksız bir yasayı kendi parlamentosunda milletvekillerinin oylamasına sunmaz. (CHP sıralarından alkışlar) Hiçbir devlet, hiçbir yasama organı ahlaksız bir yasayı teklif etmez, yasa dışı yaşamayı özendirmez. Bununla ne yapılıyor? Gayrimeşru para meşru hâle getiriliyor. Ben bu teklifi sunan arkadaşları kınıyorum. Bu, arkadaşlarımızın, maalesef siyasi iktidarın gayrimeşru para kazanan insanlardan yana olduğunun, namuslu para kazanan, namuslu vergisini verenden yana olmadığının açıkça karinesidir. AK PARTİ Grup Başkan Vekiline de sataşıyorum, gelsinler kimden yana olduklarını söylesinler. Meşru vergisini verenden mi, meşru para kazanandan yana mı, yolsuzluk, rüşvet… Yani, vergiyi affediyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (Devamla) - Son cümle, selamlıyorum Başkanım. Özür dilerim, affınıza sığınıyorum.

BAŞKAN – Selamlayalım Sayın Tanal.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, hakikaten aynı şeyi tekrarlayıp tekrarlayıp duruyor ya. Sayın Başkan, lütfen ya. Böyle bir usul yok Sayın Başkan.

MAHMUT TANAL (Devamla) – Şimdi, Sayın Muş, şöyle bir usul da yok.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, beş dakika süresi, yedi dakika oldu.

BAŞKAN – Mahmut Bey siz Genel Kurula hitap edin ve sözünüzü tamamlayın lütfen.

MAHMUT TANAL (Devamla) – Peki, özür dilerim.

Şimdi, kanun yapma tekniğinde ahlaksızlığı özendiren bir düzenleme olmaz. Dürüst insanları ödüllendireceksiniz, dürüst olmayanları da cezalandıracaksınız, kanun yapma tekniği budur. Onun için size önerim şu: Mademki bu gayrimeşru kazançları vergiden muaf hâle getiriyorsunuz, vergisini veren dürüst insanları da ödüllendirecek şekilde beş altı yıl vergiden muaf tutun. Bunu size teklif ediyoruz. Eşitlik ilkesine de uygun olur, adalet ilkesine de uygun olur.

Teşekkür eder, saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 22’nci maddesinde yer alan “belirlemeye” ibaresinin “belirlemek için” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                          Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                Orhan Çakırlar                                          Yasin Öztürk

                                          Adana                                                       Edirne                                                      Denizli

                                İmam Hüseyin Filiz                                                                                                         Ahmet Çelik

                                        Gaziantep                                                                                                                    İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde İYİ PARTİ Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk konuşacak.

Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 22’nci maddesi üzerinde İYİ PARTİ adına söz almış bulunmaktayım. Kazancı karalanmamış, helal kazancın her kuruşunu belgeleyebilen vatandaşlarımızı ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, kazancı karalanmamış vatandaşlarımızı selamlamak istedim çünkü görüştüğümüz madde, sisteme sokulmak istenen menkul ve gayrimenkulün kara mı ak mı olduğu konusunun tartışıldığı, AK PARTİ’sinin geleneksel hâle getirdiği bir düzenlemenin yasal adı, 7’nci varlık barışı.

Kanun teklifinin soslandırılarak tatlandırılan içeriğinin özeti şöyle: Maddeyle, yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının Türkiye’ye getirilmek suretiyle millî ekonomiye kazandırılmasına ve bu varlıklarını Türkiye’ye getiren gerçek ve tüzel kişilerin maddedeki hükümler çerçevesinde bu varlıkları serbestçe tasarruf edebilmelerine imkân sağlanmaktadır. Ayrıca, yurt içinde vergi mükellefi olmasına rağmen işletme kayıtlarında göstermedikleri para, altın, döviz, menkul kıymet, daha da özeti para eden ne varsa kaydedilmesine imkân getiriliyor. AK PARTİ’si Hükûmetinin durup durup bu yönteme başvurmasının nedeni belli: Deniz bitti, kara göründü. Dolar bugün itibarıyla yaklaşık 8,5; euro 10 TL civarında. Dolarla maaş almıyoruz ama yabancı para stokları tükendi, hazinenin kaynağa ihtiyacı var. Bu düzenlemenin yegâne ve tek amacı ilave kaynak bulmak. Bu düzenlemenin sonucu elde edilebilecek kaynak, ihtiyacı karşılayacak mı? Hayır. Çünkü 7’nci defa bu yönteme başvurulmuş olmasına rağmen bugün dolar 8,5 lira seviyesinde, paramızın değer kaybı konusunda dünya liderliğini yakalamış durumdayız.

Varlık barışı, özü itibarıyla hem itiraf hem trajedi barındıran bir düzenleme. Hükûmet bu düzenlemeyle hem sırrını açık ediyor hem de büyük bir sırrı bütün vatandaşlardan gizlemeye çalışıyor ancak parayı getiren ve parayı kayda alanın bildiği sır, artık sır olmaktan çıkıyor.

Yurt dışından getirilerek sözde kayda alınacak para eden değerlerin kaynağı şüpheli. Bildirim veya beyana konu olan varlıklar nedeniyle belirtilen şartların yerine getirilmesi kaydıyla hiçbir surette vergi incelemesi yapılamayacak ya da finansın kaynağı sorulamayacaktır. Ayrıca, kaynağı sorgulanmayacak varlıkla barışılan son düzenlemenin diğerlerinden farklı bir yanı daha var: Geçmişte, yurt dışından getirilen finansal kaynaklar için yüzde 1, yüzde 3 arasında vergi alınırken bu son düzenlemede herhangi bir oranda vergi de alınmayacaktır. “Hem yurt içinde hem yurt dışında varlıklı kişiler kayıt dışı varlıklarının neden kayda alınmasını ister?” gibi bir soru tabii ki aklımızı kurcalıyor. O da şu: “Arap sermayesi” adı altında getirdikleriniz yetmedi, kıymeti parayla ölçülemeyecek olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını 250 bin Türk lirasına sattınız yetmedi, kamuoyunda söylenen, yurt dışında siyasi saiklerle tutulan paralarınızı mı getireceksiniz?

Geçmişte “Nereden buldun?” diye bir kanun vardı, artık yok. Ülkemizde bir servet vergisi yok, servet beyanı yok “Nereden buldun, nasıl aldın, nasıl harcıyorsun?” diye soran da yok. Dolayısıyla paranızın kayda alınmasını gerektiren bir zorunluluk da yok ama siz, hangi yöntemle kazanıldığı ahlaken sorgulanan bir gelire sahipseniz, yasa dışı yollardan bir kazanç elde ettiyseniz ve bu geliri başkasının üzerinde göstermek zorunda kaldıysanız işte varlık barışı imdadınıza yetişen bir düzenleme.

Değerli milletvekilleri, bir kurulumuz var: MASAK, Mali Suçları Araştırma Kurulu. “Mali istihbarat” olarak da bilinen bu Kurul terörün finansmanı ve suç gelirlerinin aklanmasıyla mücadele ediyor, incelemeler yapıyor, raporlar hazırlıyor. MASAK’ın elinde 2019 yılına ait çeşitli mali suçlarla ilgili 22.436 adet bildirim var. MASAK’a yapılan bildirim bildirim konularından biri “Hukuki gerekçesi anlaşılmayan işlemler” başlığını taşıyor. Nedir bu işlemler? Şüpheli para hareketleri, kaynağı belirsiz kazançlar, haksız kazanç elde edilmesi ve suçu bilinmeyen işlemler. “Terör ve terörizmin finansmanı” başlıklı bildirimler gibi, bu işlemler de aslında, kısaca “kara para”. Nedir kara para? “Haksız ve gayrikanuni yollardan para yerine geçen her türlü kıymetli evrak ile mal ve gelirleri veya bir para biriminden diğer bir para birimine çevrilmesi de dâhil sözü edilen para; evrak, mal ve gelirlerin birbirine dönüştürülmesinden elde edilen her türlü menfaat ve değer.” Kara paranın müsaderesinin nasıl önüne geçer, rahat bir şekilde kullanırsınız? Vergisiz, sorgusuz, incelemesiz bir fırsat çıkarsa aklayarak. Varlık Barışı ile MASAK, ikisini yan yana getirince kocaman bir çelişki açığa çıkıyor. MASAK bir anda hükümsüz kalıyor. Devletin kendi koyduğu kurallardan vazgeçip “Getirin paranızı, ben görmezden geleyim ya da suç olma kapsamından çıkartayım.” demesi içine düşülen açmazın bir göstergesidir.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ’si tarafından 2003’te yürürlükten kaldırılan “Nereden buldun?” kanununa göre bildirilmeyen ve vergisi ödenmeyen bir gelirle tasarruf edildiği tespit edilen mal ve haklar, safi irat olarak kabul ediliyordu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım Sayın Öztürk.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) – Yani vatandaşın gelirleri ile mal varlığı arasındaki uyuşmazlık sorgulanabiliyor ve kazancın kaynağı ile vergisi denetlenebiliyordu. Kaynak belgeleriyle ispat edilebilirse sorun yoktu. Aksi hâlde tespit edilen servet farkı safi irat yani gelir kabul ediliyor ve yüzde 35 gelir vergisi, bir o kadar cezası ve ayrıca faizi isteniyordu. İktidar, ekonomiyi kilitlediği, girişimcilik ruhunu öldürdüğü, yatırım şevkini kırdığı gerekçesiyle kanunu yürürlükten kaldırdı.

Evet “Nereden buldun?” kanununun ceza ve faiz oranları yüksekti ama yürürlükten kaldırılan sadece kanun maddesi olmadı “nereden buldun”dan “nereden bulursan bul”a evrilen bir zihniyet değişikliği de yaşandı. Getirilen düzenlemeyle, parayı kimin getirdiği sorgulanmayacak, nasıl kazanıldığına bakılmayacak, paranın tekrar yurt dışına çıkışına engel olunmayacak, vergi alınmayacak, belki bugün boşalan döviz stoklarında göreceli bir doluluk yaşanacak ama Türkiye’ye duyulan güven bir kez daha sorgulanacak.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

22’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 22’nci madde kabul edilmiştir.

23’üncü madde üzerinde 3 önerge vardır. Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 23’üncü maddesinin kanun teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                       Hüda Kaya                                            Necdet İpekyüz                          Gülüstan Kılıç Koçyiğit

                                         İstanbul                                                     Batman                                                        Muş

                              Mehmet Ruştu Tiryaki                                   Erol Katırcıoğlu                       Mahmut Celadet Gaydalı

                                         Batman                                                     İstanbul                                                       Bitlis

                                                                                                      Kemal Peköz

                                                                                                           Adana

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde konuşmak isteyen Halkların Demokratik Partisi Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüz.

Buyurun Sayın İpekyüz. (HDP sıralarından alkışlar)

NECDET İPEKYÜZ (Batman) – Sayın Başkan, Parlamentonun değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Halkların Demokratik Partisi adına Sağlık Bilimleri Üniversitesi Mütevelli Heyetinin yetkileri ve diğer hususlara ilişkin düzenleme yapılması hakkında konuşacağım.

Arkadaşlar, Türkiye’de üniversiteler ciddi problem yaşıyorlar. Her kentte bir üniversite açıldı, her kentte üniversitelerin yaşadığı ciddi problemler var; ekonomik sıkıntı yaşıyorlar. Bir taraftan da öğrenciler ciddi mağduriyet yaşıyor ama moda deyimle “Her kente bir şehir hastanesi, her kente bir üniversite.”

Bunun dışında bir de “Sağlık Bilimleri” diye bir üniversite kuruldu. Bir taraftan da ülkenin yöneticileri diyorlar ki: “İlk 500’de niye üniversitemiz yok?” Arkadaşlar, bu Sağlık Bilimleri Üniversitesiyle ilgili düzenleme daha önce yapılmış ve Anayasa Mahkemesi aslında yönetimiyle ilgili bir konuda karar vermiş. Mütevelli heyetinin oluşumunda Sağlık Bakanlığı ağırlıklı olduğu için, burada tümüyle Bakanlığa bağlı olacağı düşünülerek yönetimin değişmesi teklif edilmiş. Fakat biz biliyoruz ki aslında birçok şey saraydan, Cumhurbaşkanı tarafından belirleniyor; bakan da belirleniyor, rektör de belirleniyor, birçok yapı oradan belirleniyor. Buna rağmen Anayasa Mahkemesi bunu değiştirmiş.

Peki, arkadaşlar “mütevelli” ne demek? “Mütevelli” kelimesinin anlamı şu demek: “Bir vakfın ya da bir kuruluşun yönetiminde görev almış ve karar alma yetkisi olan bir kurul.” Hem karar alacak hem bu uygulamalarla ilgili çaba harcayacak. Peki, bize getirilen bu teklifte mütevelli heyetine ne deniyor? Sağlık Bakanlığından 2 kişinin, YÖK’ten 1 kişinin, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığından 1 kişinin katılımıyla oluşturulan 5 kişilik heyet. Fakat daha önce, bu mütevelli heyetiyle ilgili bir karar alma süreci var. Şimdi, diyor ki: “Siz, bütçenizle ilgili karar alamazsınız, görüş bildirirsiniz.” Dil Kurumundaki tanıma baktığınızda, buraya baktığınızda... Bir diğeri ne diyor? Diyor ki: “Siz kamu veya özel nitelikli kurumlarla bir proje, iş birliği geliştirmekte, iş birliği yapmakta yine karar alamazsınız, teklif edebilirsiniz.” Bir diğeri ne diyor? “Yurt dışında, yurt içinde bir şube, bir çalışma yürüttüğünüzde yine YÖK’e teklif edebilirsiniz.” Yurt içini ve yurt dışını niçin söylüyorum arkadaşlar? Bu Sağlık Bilimleri Üniversitesi -siz biliyor muydunuz- Somali’de, Sudan’da, Özbekistan’da, Filipinler’de, Afganistan’da, Filistin’de, Pakistan’da, Lübnan’da da çalışmalarını yürütüyor; bir kısmında bölümleri var.

Şimdi, bir mütevelli heyeti oluşturuyorsunuz; bu, projelere karar veremeyecek, görüş bildirecek; onaylayamayacak bütçesini, eli kolu bağlı ama ona ekonomik destek vereceksiniz, birçok çaba harcayacaksınız. Bir taraftan da biz biliyoruz ki vakıf üniversitelerinde mütevelli heyeti var; kamuda yok, devlet üniversitelerinde yok, daha çok senato var, burada da senato var. Senatoyu bir tarafa bırakıyorum, mütevelli heyetini niçin oluşturmuşsunuz, niye bunu yapmışsınız? Bunun izahı yok. Yani, bir karar alamıyorsa, bir şey yapamıyorsa bunu niçin oluşturdunuz, kimse bilemiyor.

Nedir ihtiyaç? Asıl ihtiyaç şu: Bir taraftan birçok hastane açtılar… Daha önce, işte, eğitim ve araştırma hastaneleri vardı; orada şef, şef yardımcısı gibi kadrolar vardı. “Bunlara ‘profesör’, ‘doçent’ gibi bir şeyi nasıl verebiliriz?” diye düşünüyorlardı, “En iyisi bir üniversite çatısı oluşturalım...” Bunun başka bir yöntemi bulunabilirdi, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Meclisin, bakanlıkların veya yapıların hülle yapmasına, allem kallem yapmasına gerek yok; ihtiyaç neyse ona göre düzenlenirdi ama nedense birilerine kıyak geçilmesi lazım. Arkadaşlar, bu böyle tümüyle keyfî…

Ama asıl önemli olan bir konuyu sizinle paylaşmak istiyorum: 3 Kasımda Millî Eğitim Bakanlığının bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldü. Daha önce bu teklif, biliyorsunuz, 2 kez geldi. İlk geldiğinde YÖK üyesiyle biz konuşmuştuk, o zaman kabul etmişti ve pandemiyi öne sürmüştü; Millî Eğitim Bakanı geldiğinde biz tekrar bu konuyu gündeme getirdik. Milyonlarca insanı ilgilendiriyor, milyonlarca öğrenciyi ilgilendiriyor, milyonlarca veliyi ilgilendiriyor. Soru şuydu, Millî Eğitim Bakanı ve YÖK Başkanına şunu sordum ben, partimiz adına dedik ki: “Siz, Türkiye’de üniversite sınavlarında 700 bininci, 800 bininci olanlara pandemi döneminde yurt dışından yatay geçiş için bir düzenleme yapmışsınız.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Türkiye’de üniversite sınavlarında 700 bininci, 800 bininci olanlar, bu dönemde burada tıp fakültesine, diş hekimliğine, eczacılığa, hukuka yatay geçiş yapmışlar ve buna “pandemi nedeniyle” diyorlar. Pandemi Batman’da, Hakkâri’de, Rize’de, Denizli’de, Afyon’da, Sinop’ta, Türkiye’nin birçok yerinde var ve ölümler oluyor. Oradaki öğrenciler belirli kriterlerle girecek 10 bine, 20 bine, 30 bine veya özel üniversitelere gidecek; başkaları parası olduğu için gidecek -gidip gitmediği meçhul- oradan gelip buraya yatay geçiş yapacak. YÖK Başkanı ne dedi, biliyor musunuz arkadaşlar: “700 bininci-800 bininci iyimser bir rakam, daha alt sıralar da var.” Ve ne dedi: “Maalesef bizi kandırdılar, biz bir şey yapamıyoruz. Geldiler gittiler, bunu kısa sürede yaptılar. Rektörlere yazı yazdık. Bu gelenlerle ilgili bir işlem yapamıyoruz.” Biz de buradan soruyoruz: Bu gelenler kim, kim? Açıklanması lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) – Sayın Başkan, toparlıyorum.

BAŞKAN – Peki, tamamlayalım, artık vermeyeceğim ikinci kez.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) – Türkiye’de sınavlarda kaç puan almışlardı, hangi yüzdelik dilime girmişlerdi, hangi yüzdelik dilimlerle oraya gittiler? Şimdi, geldikleri üniversitelerde hangi yüzdelik dilimlerle... Bunu açıklamıyorsanız siz gençlerle, o ailelerle dalga geçiyorsunuz, kendi çocuklarınıza ayrıcalık yapmış oluyorsunuz, halkın çocuklarını görmezden geliyorsunuz. Eşitlikten, adaletten söz etmek istiyorsanız bunun yanıtının verilmesi lazım, düzeltilmesi lazım. Geçmişe dönük kazanılmış hak, eşitsizlikler üzerine kurulamaz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekili arkadaşlarım, normal konuşma süresinin üzerine bir dakikalık ilave bir süre de veriyoruz ama ikinci bir dakikayı zorlamayın lütfen. Bundan sonraki konuşmacı arkadaşlarıma vermeyeceğimi buradan bildirmek istiyorum.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 23’üncü maddesi ile 2809 sayılı Kanun’un ek 158’inci maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen cümlelerin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

“Madde 23 – Bu personel fiili çalışmaya bağlı ödemeler hariç kadro ve pozisyonlarına bağlı mali ve sosyal haklardan faydalanmaya devam eder. Bunlara yurt dışındaki görevleri süresince gündelik verilmez. Üniversite yurt dışındaki birimlerinde mahallinden sözleşmeli veya saat başı ücret karşılığı personel çalıştırabilir. Bu kapsamda çalıştırılan personele bir ayda ödenebilecek toplam ücret görev yaptıkları ülkelerde 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre çalıştırılan personele ödenen ücretten, 2547 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (m) ve (n) bentlerinde tanımlanan akademik unvanlarda öğretim elemanı olarak çalıştırılanlara yapılacak toplam aylık ödeme tutarı ise görev yaptıkları ülkelerde sürekli görevle bulunan ve dokuzuncu derecenin birinci kademesinden aylık alan bekâr meslek memurlarına ödenmekte olan yurt dışı aylığından fazla olamaz. Bu fıkra kapsamında çalıştırılacak personelin görev türü ve sayısı ile ücretlerine ilişkin usul ve esaslar Üniversitenin önerisi, Yükseköğretim Kurulunun teklifi ve Cumhurbaşkanının onayı ile belirlenir. Üniversitenin yurtdışındaki faaliyetlerinden elde edilen gelir ilgili ülkeye özgü yurt içi veya yurt dışında üniversite adına açılacak hesaba yatırılır ve yurt dışında eğitim amaçlı yapılan faaliyetlerin gerektirdiği giderler öncelikle bu hesaplardan karşılanır. Bu hesaplarda yer alan kaynaklarla ilgili ülke yurt dışı faaliyetlerin gerektirdiği giderlerin karşılanamaması durumunda Sağlık Bilimleri Üniversitesinin bütçesinden kaynak aktarılabilir. Bu hesabın harcanmasına, muhasebeleştirilmesine ve denetlenmesine ilişkin usul ve esaslar Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığının görüşü alınarak Üniversite tarafından belirlenir. Söz konusu hesap Hazine ve Maliye Bakanlığı Müfettişleri ve Sağlık Bakanlığı Müfettişleri tarafından denetlenir.”

                                Neslihan Hancıoğlu                                           Cavit Arı                                         Süleyman Bülbül

                                         Samsun                                                     Antalya                                                      Aydın

                                  Süleyman Girgin                                        Turan Aydoğan                               Kamil Okyay Sındır

                                           Muğla                                                      İstanbul                                                       İzmir

                                                                                                       Fikret Şahin

                                                                                                          Balıkesir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Samsun Milletvekili Sayın Neslihan Hancıoğlu.

Buyurun Sayın Hancıoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) – Sayın Başkan, konuşmama başlamadan önce sonsuzluğa uğurlayışımızın 82’nci yıl dönümünde ulusumuzun kurtarıcısı, cumhuriyetimizin ve partimizin kurucusu, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı, özlem ve minnetle anıyor, devrimlerinin ve eserlerinin ilelebet payidar kalması için bütün benliğimizi bu uğurda adama sözümüzü bu vesileyle yineliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İşsizlik Sigortası Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik öngören bir kanun teklifi olarak Meclise gelen ve Komisyonda, bazı alacakların yeniden yapılandırılmasına dair bir başka teklifle birleştirilerek âdeta mutasyona uğrayan 239 sıra sayılı Teklif’in 23’üncü maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım.

Söz konusu madde, Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş bir kanun hükmünün yeniden düzenlenmesini içeriyor. İptal edilen hükmü kısaca hatırlayacak olursak kanunla, Sağlık Bilimleri Üniversitesinin Mütevelli Heyeti olağanüstü yetkilerle donatılıyordu. Yüksek mahkeme bunun Anayasa’ya aykırı bir düzenleme olduğuna hükmetmiş ve iptaline karar vermişti. İşte şimdi bu maddeyle iptalden kaynaklı hukuki boşluk giderilmek isteniyor.

Değerli milletvekilleri, başlı başına sırf bu olay bile ülkemizin büyük bir sistem sorunuyla karşı karşıya olduğunun bir kanıtı niteliğindedir. Sarayda adamı olanlar kendi çıkarları için kanun teklifleri hazırlatıyor, milletvekillerine imza attırılıyor, Meclis gündemine getiriliyor ve sonra parmak çoğunluğuyla buradan geçiriliyor. Peki ya sonra… Anayasa Mahkemesi “Bu kanun Anayasa'ya aykırı, bunu iptal ettim.” diyor, sonra mecburen konu yine önümüze geliyor. Memleketimizin başka hiçbir derdi, tasası kalmadı; biz, Anayasa'ya aykırılığı önceden bilinen, bu konuda bütün uyarılar yapıldığı hâlde inatla Meclisten geçirilen bir düzenleme için tekrar tekrar mesai yapmaya devam ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, doğruları söylemek, uyarılarımızı yapmak bizim görevimiz, tıpkı Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin devletimizin yönetim anlayışını felce uğrattığı gerçeğini söylememiz gibi. Hazine ve Maliye Bakanının istifa süreci, işte, bunun en somut örneğidir. Mesele, Berat Albayrak ya da Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan meselesi de değildir; mesele, bir rejim sorunudur ve bu yeni rejim bir gemi misali her yerinden su almaktadır.

Değerli milletvekilleri, bütün dünya, bütün insanlık ve tabii ki ülkemiz de çok talihsiz bir dönemden geçiyor. Küresel boyuttaki salgın, siyasal, ekonomik ve sağlık sistemleri başta olmak üzere hayatın her alanında bütün ülkelere hasar verdi. Bizim ülkemiz ise diğer ülkelere kıyasla 2 kat daha talihsiz bir dönemi yaşamaktadır. Sayıları 10 milyonu aşan işsizlerimize, yoksulluğun pençesindeki yurttaşlarımıza, dükkânını siftahsız kapatan esnafımıza, kur dalgalanması ve borç yükü altında üretemez hâle gelen sanayicimize ışık olacak politikalar üretmemiz gereken şu dönemde ülkemiz bir sistem kriziyle karşı karşıyadır. İki yıldır uygulanan ve yetkilerin tek kişide toplandığı, halka hesap verme mekanizmasının baypas edildiği Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, bizim bu süreçte çok daha ağır bedeller ödememize sebep oldu. (CHP sıralarından alkışlar) Bu sistem için ne denilmişti: “Devlette, bürokraside çarklar hızla dönecek; ekonomi düze çıkacak, Türkiye uçacak.” Peki, ya sonra… Hazine ve Maliye Bakanı görevi bırakıyor, devlet bunu ancak yirmi yedi saat sonra teyit ediyor. Geldiğimiz yer işte burasıdır.

Değerli milletvekilleri, bu kürsüye her çıktığımda şunu vurgulamaya çalışıyorum: Biz çok güçlü ülkeyiz, büyük zenginliklere sahibiz ve milletçe her zorluğu aşarız. Bir kişinin, bir partinin, bir ailenin çıkarları hiçbir zaman ve hiçbir koşulda Türk milletinin ortak çıkarları üzerinde değildir ve asla olamaz. (CHP sıralarından alkışlar)

Yaşadığımız zorlukları aşmak için yapabileceğimiz şeyler var: Sağduyumuzu korumak, bilimin yolunda ilerlemek, hukuka saygılı olmak ve ortak akılla hareket etmek. Ülkemizin bu ilkeler ışığında yönetileceği günlere en yakın zamanda kavuşacağına inanıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Edilmemiştir.

BAŞKAN – Kabul edilmiştir.

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Edilmemiştir.

Başkanım, elektronik yapalım. MHP de oy kullandı.

BAŞKAN – Çok dikkatli baktım.

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Başkanım, elektronik yapalım.

BAŞKAN – Vallahi, hiçbir uyumsuzluk yok Divanda şu anda, çok da net gözüküyor. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – MHP’nin de kullandığı oylar var.

BAŞKAN - Beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.24

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 19.51

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon? Yerinde.

23’üncü maddede Cumhuriyet Halk Partisinin önergesi üzerinde yapılan oylamada Divan üyeleri arasında anlaşmazlık olduğu için oylamayı bir kez daha tekrarlayacağım.

Cumhuriyet Halk Partisi değişiklik önergesini kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 23’üncü maddesinde yer alan “Bakanlığınca” ibaresinin “Bakanlığı tarafından” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                          Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                 Yasin Öztürk                                         Orhan Çakırlar

                                          Adana                                                      Denizli                                                      Edirne

                                      Şenol Sunat                                              Ahmet Çelik                                  İmam Hüseyin Filiz

                                          Ankara                                                     İstanbul                                                   Gaziantep

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde İYİ PARTİ Ankara Milletvekili Sayın Şenol Sunat…

Buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

ŞENOL SUNAT (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 10 Kasım, muzaffer başkomutan, cumhuriyetimizin banisi ve büyük devlet adamı, Önder’imiz Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün ebediyete intikal edişinin 82’nci yılı; rahmetle, minnetle, özlemle ve saygıyla anıyoruz. Ruhu şad olsun, mekânı cennet olsun.

Evet, yine, değerli milletvekilleri, Karabağ, Azerbaycan Türkünün ve Türkiye Türklüğünün otuz yıldır gözyaşı oldu. Evet, bugünümüze şükürdür. Karabağlı, Azerbaycanlı Türkler, artık inşallah Karabağ’a dönebilecek, inşallah bu sıkıntılar son bulacak ama inşallah masada da kaybedilmez diyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, bugün 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 23’üncü maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Bu maddede Sağlık Bilimleri Üniversitesinin mütevelli heyetinin oluşumu, personel temini ve görevlendirilmesiyle ilgili ödeneklerine ilişkin düzenlemeler getiriliyor.

Değerli milletvekilleri, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının ardından tekrar getirilen maddeler Anayasa Mahkemesi kararını destekleyebilecek özellikte değil maalesef. İşte, mütevelli heyetinin sayısı belirleniyor, yine Cumhurbaşkanı belirliyor, Sağlık Bakanı belirliyor -uzatmayacağım- yani “Yine bizim olsun, biz hükmedelim.” gibi bir anlayış Sağlık Bilimleri Üniversitesinde de devam ediyor.

Şimdi, bir medeniyet tasavvurundan bahsediyor Sayın Cumhurbaşkanı, fikrî iktidardan bahsediyor Sayın Cumhurbaşkanı. Bu zihniyeti değiştirmediğiniz takdirde asla ve asla fikrî iktidarı sağlayamazsınız, medeniyet tasavvurundan ne anladığınızı bilmiyoruz ama medeniyet tasavvurunu da gerçekleştiremezsiniz; o yüzden, zihniyetin değişmesi gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifinde görülmüştür ki bütçeden her türlü harcama karşılanamıyorsa fonlara akın edelim, fonlara hücum edelim. Bilindiği üzere, Hükûmet yetkilileri her dara düştüklerinde İşsizlik Fonu’nu kullanmayı alışkanlık hâline getirdiler. Deprem için biriken paralar da yok ortada, birisi sormaya kalksa “Reis kızıyor.” O yüzden de kimse bir şey soramıyor.

Görüştüğümüz kanun teklifi yasalaştığında sigorta primi ve diğer bazı ödemeler de artık İşsizlik Fonu’ndan ödenebilecek. İşsizlik Sigortası Fonu’ndan bugüne kadar nerelere, ne kadar para harcandığı maalesef belli değil fakat son bir yılda baktığımızda erimenin ne boyutta olduğunu anlayabiliyoruz. 2019 yılında 131,5 milyar lira olan Fon varlığının 2020 yılında 92,5 milyar liraya düştüğü görülüyor.

Ben sizlere ve aynı zamanda iktidar yetkililerine şunu sormak istiyorum: Pandemi dolayısıyla dokuz aydır olağanüstü bir dönem yaşıyoruz, doğrudur ama plansız ve programsız geçen on sekiz yıl dokuz ayda vatandaşı destekleyecek bir politikanız, bir stratejiniz hiç olmadı mı? Babanızdan kalmış miras gibi satıp savdınız, borç alıp betona gömdünüz rant uğruna, israf ise anlatılacak gibi değil; sarayın günlük harcaması 10 milyon TL.

Şimdi, geldik bugüne, yıllarca işçimizin emeğiyle biriken bir fonun üçte 1’i dokuz aylık bir pandemi döneminde harcandı. Peki, pandemi iki yıl daha devam ederse sayın milletvekilleri, ya da Allah korusun, millet olarak başka bir felaketle -ki geçen İzmir’de yaşadık- karşılaşırsak sahi bu Hükûmet ne yapacak? Ne yapacaksınız? Bunları hiç değerlendiriyor musunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen

ŞENOL SUNAT (Devamla) – Bugün işçinin emeğini, biriken parasını harcayan devlet yarın işçinin evine, eşyasına mı göz koyacak? “İşsizliğin azaltılması” adı altında işçilerin en büyük çalışma güvencesini yani kıdem tazminatını yok etmeye çalıştınız ama inşallah vazgeçmişsinizdir diye düşünüyorum. 17 milyon işsizin olduğu bir ülkede İşsizlik Fonu’nu büyütmeyi düşünmeyenler, her geçen gün daha fazla eritmenin yollarını arıyorlar. Evet, bu kanun teklifiyle, torba kanun teklifleriyle birçok madde getirir, işçinin İşsizlik Fonu’na veya iş tazminatına el koyabilirsiniz ama bugün zengini işçiye tercih edebilirsiniz ama bu devran bir gün döner, iktidar gider, bir ömür biter, unutmayın.

Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

23’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Sayın Ceylan…

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

40.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 82’nci yıl dönümünde saygı ve rahmetle andığına, Anıtkabir’den canlı yayın yapılmasının engellendiğine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, aramızdan ayrılışının 82’nci yıl dönümünde saygı, minnet, şükran ve rahmetle anarken her türlü yok sayma girişimine rağmen Atatürk’ün ilke ve devrimlerinin yolumuzu aydınlatmaya, rehberimiz olarak ulusumuzun yarınlarına yön vermeye devam edeceğinin altını çizmek isterim.

Üzülerek ifade etmem gerekir ki yok sayma girişimlerinin bir örneğini de bugün Anıtkabir Komutanlığı yaşatmıştır. Basın akreditasyonlarının Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı tarafından yapıldığı bildirilen 10 Kasım Atatürk’ü Anma Anıtkabir Programı’nı resmî tören sonrası canlı yayınlayan özel bir kanalın yayını, sivil giyimli askerlerin müdahalesiyle sonlandırılmıştır. Buradan saraya seslenmek istiyorum: Bu ulusun Ata’sıyla buluşması için, Anıtkabir’de kendine slogan attıranların ve bu duruma sessiz kalanların dağıtacağı akreditasyona ihtiyacı yoktur. Millet, Anıtkabir’in taşı, harcındaki kum tanesidir.

Teşekkür ediyorum.

XII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 24’üncü madde üzerinde 4 önerge vardır, aynı mahiyetteki bu önergeleri birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 24’üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                     Mehmet Muş                                      Mehmet Doğan Kubat                         Mücahit Durmuşoğlu

                                         İstanbul                                                     İstanbul                                                   Osmaniye

                                      İsmail Bilen                                             İsmet Yılmaz                                           Ramazan Can

                                          Manisa                                                       Sivas                                                      Kırıkkale

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                                       Hüda Kaya                                     Mahmut Celadet Gaydalı                    Mehmet Ruştu Tiryaki

                                         İstanbul                                                       Bitlis                                                       Batman

                             Gülüstan Kılıç Koçyiğit                                    Kemal Peköz                                        Erol Katırcıoğlu

                                            Muş                                                         Adana                                                      İstanbul

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                                  Süleyman Girgin                                        Turan Aydoğan                                    Süleyman Bülbül

                                           Muğla                                                      İstanbul                                                      Aydın

                                Kamil Okyay Sındır                                        Fikret Şahin                                                 Cavit Arı

                                           İzmir                                                      Balıkesir                                                    Antalya

                                                                                                  Mehmet Bekaroğlu

                                                                                                          İstanbul

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                          Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                 Yasin Öztürk                                         Orhan Çakırlar

                                          Adana                                                      Denizli                                                      Edirne

                                İmam Hüseyin Filiz                                         Ayhan Erel                                              Ahmet Çelik

                                        Gaziantep                                                   Aksaray                                                    İstanbul

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergelerin ilkinin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle, teklifte yer alan maddenin tekraren değerlendirilmesi amacıyla metinden çıkarılması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Halkların Demokratik Partisi Batman Milletvekili Sayın Ruştu Tiryaki.

Buyurun Sayın Tiryaki.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

239 sıra sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 24’üncü maddesiyle ilgili bir değerlendirme yapmaya çalışacağım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, teklifle Cumhurbaşkanlığında görevlendirilmek üzere yeni bir kadro ihdas ediliyordu; Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü. Şimdi anlıyoruz ki Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili arkadaşlarımız da bu maddenin geri çekilmesini istiyorlar. Bunu tam anlayamadık; iki hafta önce de gene bir başka kanun teklifinde bu madde vardı, geri çektiniz, işsizlik sigortasıyla ilgili kanun teklifine yine eklediniz, yine geri çekiyorsunuz. Bu konudaki tartışmanın kaynağı nedir bilmiyoruz ama bu Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü meselesiyle ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.

Şimdi, bu teklife göre, özel yarışma sınavıyla raportör yardımcısı alınacak, bunlarda yabancı dil koşulu aranabilecek, hem mali haklar hem de sosyal haklar açısından yasama uzmanıyla aynı statüye tabi olacaklar ve atandıktan sonra iki yıllık süre içerisinde bir tez hazırlayacaklar, iki yıllık yetiştirme döneminin sonucunda da yeterlilik sınavına girip başarılı olurlarsa raportör olarak atanacaklar. Neden uzman olarak değil de raportör olarak alınıyorlar, bunu bilmiyoruz. Neden yasama uzmanıyla aynı statüye tabi tutuluyorlar, bunu da bilmiyoruz.

Bir de önemli bir şey –umarım bir daha getirmezseniz bunu- Cumhurbaşkanlığı raportörü kadrolarında bulunanlardan hizmetine ihtiyaç kalmayanlar başka Bakanlıkta ve Cumhurbaşkanlığı bağlı kuruluşlarında uzman olarak, özel yarışma sınavına tabi tutularak girilen uzman kadrolarında görev yapabilecekler. Ben şunu söyleyeyim: Böyle bir sistem birkaç yıl devam etsin, emin olun, bütün Bakanlıklarda Cumhurbaşkanlığı eskisi raportör kadrolarıyla karşı karşıya kalacağız.

Şimdi, iki şeyi özetle söylemek istiyorum, biri şu: Gerçekten bu hafta parti devleti konusunda önemli bir gelişme oldu; Niğde’nin Alay ilçesinde belediye, belediyecilik işlerinin arasına parti üyeliğini de ekledi. Belediyenin internet sayfasına giriyorsunuz, sol üst köşede “Parti Üyeliği” diye bir bölüm var, oraya tıkladığınızda Adalet ve Kalkınma Partisi üyelik formunu görüyorsunuz.

Mayıs 2020 tarihinde Diyarbakır Valisi, Adalet ve Kalkınma Partisi Diyarbakır İl Başkanı ve ilçe başkanlarıyla ortak bir toplantı yapmıştı; Mayıs 2020’de, bütün il ve ilçe başkanlarının tamamının katıldığı bir toplantı. O zaman da söylemiştik, bir daha söylüyoruz: Gerçekten ülkeyi parti devleti hâline getirdiniz. Devlet kurumlarının bürokratlarına “ak kadro” diyorsunuz, konuşurken “ak kadro” diyorsunuz yani Adalet ve Kalkınma Partisinin kadrosu; genel müdürler için de söylüyorsunuz -müsteşarlar şimdi yok- Bakan Yardımcıları için de söylüyorsunuz, daire başkanları için de. Emniyet Genel Müdürü söyledi ya İçişleri Bakanlığının toplantısında, geçen yıl ben katıldım, “ak kadro” diyor ya devletin kurumlarının bürokratlarına.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – O bizim sitemizde var. Öyle değil, karıştırma, sen karıştırıyorsun. Bizim sitemize gir, orada “Ak Kadro” var. Tamam mı?

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Bunun ismi parti devletidir. Emin olun Mehmet Bey, bunun ismi parti devletidir ve sonu hiç hayra gitmez.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Mehmet Bey, arkadaşıma cevap vermek yerine yerinden laf atıyorsun ya. Grup Başkan Vekili böyle bir şey yapmaz.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Bir şey daha söyleyeyim: Evet, geçen hafta işsizlik sigortası ve bu esnek çalışmaya dair birkaç şey söylemiştim ama gerçekten ülkenin ekonomisi iyiye gitmiyor. Kişi başına millî gelir 10.600 dolardan 7.200 dolara düştü yani neredeyse yüzde 30 fakirleşti; her yurttaş fakirleşti, 10.600 dolardan 7.200 dolara. 420 milyar dolar civarında ülkenin dış borcu var; çocuklarımız değil, torunlarımız bile borçlu doğacaklar.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı geçen gün bütçe görüşmesi sırasında yoksulluğa ilişkin eleştirilere yanıt verirken şöyle bir şey söyledi, dedi ki: “Türkiye'de artık aşırı yoksulluk yoktur.” Arkadaşlar, Türkiye'de artık aşırı yoksulluk yoktur, doğru ama kitlesel yoksulluk var, kitlesel. 16 milyon kişi yoksulluk sınırının altında ve 18 milyon kişi yoksulluk sınırıyla…

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Sizin Gini katsayısından haberiniz yok sanırım. Gini katsayısını biliyor musunuz?

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Hangi katsayıyı esas alırsanız alın fark etmez.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – En yüksek eşitsizlik seviyelerinden en yüksek eşitlik seviyesine çıkmış vaziyette.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Dolayısıyla, yoksulluk yüzde 50, yüzde 60’larda. 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 2.447 TL, yoksulluk sınırı 7.973 TL.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Önce rakamları bileceksiniz, sonra konuşacaksınız. İnsani Gelişmişlik Endeksi’ne bir bakın, nereden nereye geldiğini görün.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Sayın Başkan, böyle bir şey olur mu?

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Nereden nereye geldiğimize bakın.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Yani bu rakamlara göre gerçekten ülke nüfusunun yüzde 56’sı yoksul. Çıkar bu rakamlara yanıt verirsiniz.

Bakın, diyorum ki şöyle sanıyor Sayın Bakan herhâlde: Aşırı yoksulluk yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Şu anda İnsani Gelişmişlik Endeksi en yüksek noktada.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Başkan, böyle bir şey var mı ya?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Başkan, niye müdahale etmiyorsunuz?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, kürsüdeki hatibe müdahale etmeyelim lütfen.

Buyurun, siz de Genel Kurula hitap edin.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Aralıksız bir sataşma var.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Neden? Yanlış söylüyor.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Tamam Sayın Başkanım, tamamlıyorum. Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bir daha söylüyorum: 16 milyon kişi yoksul…

BAŞKAN – Sayın Vekilim, bir saniye…

Aynı şekilde, evet, Meclis literatüründe var, laf atılabilir ama sürekli laf atarsanız, ben de sürekli konuşma süresini uzatacağım.

Buyurun Sayın Milletvekilim.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bakın, bir daha söylüyorum: 16 milyon kişi yoksul, 18 milyon kişi de yoksullukla karşı karşıya yani 7 bin TL’nin altında geliri olan 4 kişilik ailelerden bahsediyoruz.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Siz rakamları çarpıtıyorsunuz.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Bu rakamlar veri güvenilirliği olmayan TÜİK verileri, ben söylemiyorum. İşsizlik rakamı da tutmuyor TÜİK’in, hiçbir rakamı tutmuyor ama bu veriler bile yoksulluğun arttığını gösteriyor.

Kürt illerinde yoksulluk ve işsizlik çok daha üst seviyelerde, Türkiye ortalaması yüzde 11 mi, 13 mü, 15 mi, 19 mu tartışılır ama TÜİK diyor ki: 4 tane ilde, benim milletvekili olduğum Batman da dâhil, Şırnak, Siirt ve Mardin’de işsizlik oranı -resmî rakam- yüzde 29; yüzde 29 işsizlik rakamı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Türkiye’de “Kürt illeri” diye iller yok.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Lütfen, müdahale etmeyi bırakır mısınız!

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Genç işsizlik oranı yüzde 25’in üzerinde. Özetle, ülkede ekonomi iyiye gitmiyor.

Bakın, Türkiye’de Maliye Bakanının olmadığı yirmi dört saatte Türk lirasının değeri yüzde 5 arttı.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Türkiye’de “Kürt illeri” diye iller yoktur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – İşsizliğin sonu işte budur diyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Hayret bir şey ya! Sürekli müdahale ediyorsunuz.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Doğru konuşsun o zaman, doğru konuşsun!

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen sessiz olalım.

Görüşmelere devam ediyoruz.

MEHMUT MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkanım, yerimden bir söz talebim var.

BAŞKAN - Sayın Muş, buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

41.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki’nin görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 24’üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, şimdi, bizim arkadaşlarımız çıktığı zaman inanın biz arkadaşlarımızı bazen duymakta zorluk çekiyoruz. Yerlerinden milletvekili arkadaşlar, özellikle muhalefet tarafından müdahalede bulunabiliyorlar, bunu da bir hak olarak görüyorlar.

Şimdi, ben Ruştu Bey’e buradan şunu söylüyorum: İşte “Ak kadrolar var.” diyor; doğru, ak kadrolar var. “Akparti.org.tr”ye girdiğiniz zaman orada “Ak Kadro” diye bir bölüm var, oraya girerseniz ak kadroların ne olduğunu görürsünüz. Dolayısıyla ak kadronun, partimizdeki yöneticilerin… Ve bizim, patenti, ismi bize ait olan bir terim, bir tanım; bu da sitemizde var, kendisine bunu söyledim.

Yoksullukla alakalı ortaya koymuş olduğu rakamlarla alakalı kendisi… Şimdi, istatistikte bir şey vardır, açıklamak istediğiniz rakamları söylersiniz, görmek istemediğiniz rakamları saklarsınız, bunları ifade etmezsiniz, dolayısıyla bir tablo ortaya koyarsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Burada milletvekilimiz de kendisine Gini katsayısını hatırlatıp –bir milletvekilinin doğal hakkıdır- Gini katsayısının nereden nereye geldiğini ifade etti, burada bir iyileşmeden bahsetti. Türkiye’de bütün vatandaşlarımız sosyal güvenlik kapsamına alınmış vaziyettedir, bu önemli bir devrimdir. Dolayısıyla bizim kendi görüşlerine katılmadığımızı ifade etmek isterim, Türkiye’de bir iyileşme sağlanmıştır. Ve burada ısrarla HDP bu huyundan vazgeçmeyecek; şu saptırma, şu bölme, parçalama, ayrıştırma, fitne fesat sokma huyundan vallahi bunlar vazgeçmeyecek; bunlar ölse de bu huylarından vazgeçmeyecekler.

Bakın, az önce ısrarla… Ruştu Bey akıllı bir adam, ne söylediğini gayet iyi biliyor, söylediği lafın nereye gittiğini de iyi biliyor. Şimdi, özellikle “Batman” dese bir problem yok, der, “Diyarbakır” der, “Hakkâri” der, “Şırnak” der; bunu demiyor veya “Kürtlerin yoğun yaşadığı iller” demiyor, “Kürt illeri” diyor, özellikle bir tanım üretmeye çalışıyor. Sonra biz bunlara “Siz bölücüsünüz.” dediğimiz zaman zorlarına gidiyor. Kardeşim, bölücüsünüz; sizin amacınız bu, ifadeleriniz, kullandığınız terminolojiniz bu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Bölücü sizsiniz!

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Memlekette bölücü varsa o da sizsiniz!

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Busunuz siz, siz busunuz. Ya, siz busunuz arkadaşlar.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Böldünüz ülkeyi, böldünüz.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Öyle bir terminoloji yok Sayın Başkan. Sen de müsaade ediyorsun!

BAŞKAN – Sayın Beştaş, buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, açıkça hatibimize sataşmada bulunmuştur.

(AK PARTİ ve HDP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN – Pardon, duyamıyorum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – “Bölücü” diyerek sataşmada bulunmuştur, söz istiyoruz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Dedim, evet.

BAŞKAN – Evet, Sayın Tiryaki, 69’a göre kürsüden iki dakika süre veriyorum.

Yeni bir sataşmaya mahal vermeyin lütfen.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki’nin, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, önce şu ak kadrolar meselesini söyleyeyim.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Söyle.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Size nerede olduğunu söylüyorum: İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken daha önce Emniyet Genel Müdürlüğü yapan milletvekiliniz gösterdi İçişleri Bakanlığının bürokratlarını, “Bunlar ak kadrolar.” dedi. Yani bunu ben mi söylüyorum? Şimdi, “ak kadrolar” dediği, Bakanlığın bürokratlarına “ak kadrolar” diyorsunuz dedim. “Biz kendi internet sitemizde “ak kadrolar” derken partimizin kadrolarından bahsediyoruz.” ne anlama geliyor?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Çarpıtma, çarpıtma.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – İstediğiniz kadar söyleyin, ben diyorum ki: Bunun ismi parti devletidir. Adalet ve Kalkınma Partisinin kadroları ile devletin bütün bürokratlarına aynı gözle bakıyorsunuz, onları da kendi kadrolarınız olarak görüyorsunuz. Bu, parti devletinin örneği.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bürokratlar devletin bürokratlarıdır.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Bu Kürt şehri meselesine gelince, bundan niye rahatsızlık duyuyorsunuz anlamıyorum. Şimdi, biz, ülkeyi bölelim, Kürtler ayrı devlet kursun, Kürtlerin ayrı şehirleri var, bunları ayrıştıralım mı diyoruz? Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı şehirlere Kürt şehirleri diyoruz.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayar mısın, sayar mısın, hangi iller? Hangi illerin olduğunu söyle, hangi iller?

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Bunun neresi bölücülük? Bunun neresi bölücülük? Dünyanın herhangi bir yerinde insanların etnik olarak çoğunlukta olduğu ülkeler olabilir.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Hangi iller olduğunu söyle, hangi iller?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bir dinleyin.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Dinlemiyoruz, dinlemiyoruz.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Bakın, açın Wikipedia’yı, açın Wikipedia’yı, dünyanın herhangi bir şehrine bakın. Bakın, Kirmanşah…

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Hangi iller olduğunu söyle.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bölücüsünüz siz, bölücü!

BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekilleri, lütfen…

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Örnek veriyorum ya, örnek veriyorum, İran’da Kirmanşah kenti.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – İlleri say, illeri.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Açın, Wikipedia’da diyor ki: “10 bin kadar şu etnik kökenden, şundan, şu kökenden bu kadar insan var. 1 milyon 600 bin nüfuslu eyaletin nüfusunun büyük bir bölümü Kürtlerden oluşuyor.”

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Siz bölücüsünüz ama size böldürtmeyeceğiz.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Bunun neresi bölücülük ya? Kürt’ün adına bile tahammül edemiyorsunuz. Bu mu kardeşlik? Her zaman söylüyorum.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sen bölücüsün, bölücü!

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Söyle, hangi iller, söyle. Hangisi, söyle.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bölücüsünüz siz!

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Bölücülük sizin yaptığınızdır. Kürt’ün adına tahammül edememek en büyük bölücülüktür ya. Bu kadar net!

O kadar, daha ne söyleyeyim size! (HDP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Siz bölücüsünüz, bölücü! Bölücüsünüz siz!

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Hangisinin olduğunu söyleyeceksiniz. Çıktığınız zaman söyleyeceksiniz.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Kürtlerin çoğunlukta olduğu şehirler var. Başkan, Kürtlerin çoğunlukta olduğu yerler var.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Araştırmasını yapın, söyleyin bakalım. O zaman tartışalım. Söyleyin, hangileri Kürt ili?

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – O zaman sorun, nüfus müdürlüğü sorsun. Nüfus sayımı yapılırken vatandaşa sorsunlar, öğrenirsiniz.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – İddia eden sensin, çıkıp söyleyeceksin hangi iller olduğunu. Yarım iş yok.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – İstanbul örneğin.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – İstanbul, Diyarbakır… Sayalım mı?

BAŞKAN - Sayın Grup Başkan Vekilleri, müsaade eder misiniz.

Sayın Bülbül, arzu ederseniz kürsüyü kullanabilirsiniz, o konuda açığım; sonuna kadar, sabaha kadar buradayız, tartışabiliriz.

Bütün Grup Başkan Vekili arkadaşlarıma söylüyorum: Lütfen yerinizden konuşmacıya laf atmayalım. Hele Grup Başkan Vekilleri bunu yapmamalı diye düşünüyorum. Milletvekili arkadaşlarımız laf atabilir, bu normaldir, Meclisin klasiğidir bu ama Grup Başkan Vekilleri ne zaman arzu ederlerse söz veriyorum zaten.

Sayın Muş, buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

42.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkanım, bakın, söylediğim çok açık ve ısrarla bu terminolojide ısrar ediliyor. Bu hiç masum bir terminoloji değil.

Efendim, hemen olayı şuna getiriyorlar: “Siz Kürtlerin ismine tahammül edemiyorsunuz da…” Ya, öyle bir şey yok arkadaşlar. Bakın, burada etnik bir kimlik üzerinden bir ayrıştırma projesi bu. Bu bilinçli yapılıyor. Yani burada safa yatıyor, işte “Biz Kürtlerin yoğun yaşadığı yerleri söylüyoruz da…” O zaman “Kürt vatandaşlarımızın yoğun yaşadığı yerler." de. Bunu demiyor, bilerek bunu yapıyor.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Size mi soracağız ne söyleyeceğimizi!

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Şimdi, HDP terminoloji yerleştirmeye çalışıyor; amacı, gayesi bu. Burada Kürtlere düşmanlık yapan birisi var, çok iyi tanıyorsunuz.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – PKK.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – PKK. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Binlerce insanı katletti, seslerini çıkaramazlar.

Bakın, kendi milletvekilleri diyor ki: “Artık devekuşu gibi yapmanın manası yok. HDP başını kuma gömüp ‘Bizim ilişkimiz yok…’ Bu aşikâr bir ilişkidir, bu inkâr edilemez bir ilişkidir.” Şimdi, Kürtleri katledenlerle ortak hareket eden bir HDP var. Bunu söyleyen milletvekilleri; kendi milletvekilleri, 2 dönem milletvekilliğini yapmış Altan Tan söylüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, bakın, burada fikrî tartışmalara biz her zaman açığız ama bu arkadaşların yaptığı, bilinçli, sistematik bir terminoloji yerleştirme, bir doktrinasyon ve nihayetinde bir bölgeyi Türkiye’den fikrî olarak da, ruhsal olarak da, fiziki olarak da bölme amacıdır. Bunu silah koluyla PKK yapıyor, fikrî olarak da bunlar yapıyorlar. Bunun farklı yerlerde uzantıları var, topyekûn bir organizasyon bu. Dolayısıyla, siz hakikaten samimiyseniz… Bunun bu anlama geldiğini bizden çok daha iyi bilmelerine rağmen ısrarla tekrarlıyorlar. Bununla alakalı düzenlemeler getirdik fakat bundan vazgeçmiyor.

Şunu söyleyeyim size: Bakın, yer yarılsa, gök çatlasa size…

HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) – Binali Yıldırım Diyarbakır’a gelip “Kürdistan” dedi yahu!

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Onu Binali Yıldırım’a sorun, “Kürdistan” dedi, “Kürdistan!”

MEHMET MUŞ (İstanbul) - İlişki hâlinde olduğunuz o terör örgütüne, bağlı olduğunuz ve talimat aldığınız o dağdakilere de söyleyin, bu yer yarılsa, gök çatlasa size asla ve asla müsaade etmeyeceğiz, buna izin vermeyeceğiz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Kimin kiminle ilişkide olduğunu halk biliyor.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – “Kürdistan” diyen Binali Yıldırım’a söyleyeceksin sen onu Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bu yer yarılır, gök çatlar; buna müsaade etmeyeceğiz, izin vermeyeceğiz. Bunu bilin, bunu kafanıza koyun, ona göre hareket edin, ona göre davranın.

KEMAL PEKÖZ (Adana) – Yoksulluğun üzerini örtmek için yapıyorsun bunları, çarpıtıyorsun.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Cumhurbaşkanınıza sorun “Kürdistan neresi?” diye.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Beştaş.

43.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, öncelikle şunu söyleyeyim: Konu bilinçli bir şekilde AKP ve MHP ittifakı taraflarınca saptırılıyor. Bugünkü temel gündem kendileri olduğu için ve bütün kamuoyu bu konuda kendilerinin sözünü merak ettiğinden dolayı tartışmayı gelip… Bizim hatibimiz ak kadrolar üzerinden bir konuşma yaptı, konuşmasının arasında Kürt illeri geçti ve bunun üzerinden, oradan bir itiraz patladı.

Bir kere, şunu söyleyeyim: Bu konuda burada yüzlerce defa tartışma yaptık, yüzlerce defa. Bir kere, bizimle bu konuşma üslubuna hiç kimsenin hakkı ve haddi yoktur.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Var, benim var.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bize hiç kimse burada…

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Benim temsil ettiğim sistemin var.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bir müsaade edin arkadaşlar.

Bize hiç kimse burada şöyle bir dil kullanamaz: “Müsaade etmeyiz.”

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Etmeyeceğiz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – “İzin vermeyiz.”

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Vermeyeceğiz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – “Şunu yapmayız.”

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – PKK devletine müsaade etmeyiz.

KEMAL PEKÖZ (Adana) – Hadi be!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Siz kimsiniz yahu? Siz kimsiniz?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Biz milletin kendisiyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Buraya onlar nasıl seçilerek geldiyse biz de aynı sandıklardan, halktan oy alarak buraya geldik. Bu üsttenci, bu hiyerarşik, bu böyle, ötekileştiren, ayrımcı tutumu reddediyoruz ve onları da menediyoruz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Hiç alakası yok. Konuştuğunuz müddetçe mütekabiliyet yapacağız.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bir daha böyle bir üsluba izin vermeyeceğiz. Bir daha böyle bir üsluba asla izin vermeyeceğiz.

Gelelim Kürt illeri meselesine. Eğer bir bölücülük varsa burada Kürt halkına, Kürtlere… Daha bugün örnek verdim, 7 ve 10 yaşındaki 2 çocuk panzerle öldürülmüş, 19 bin lira para cezası verilmiş; önce ona karşı çıksınlar. Kürtler kurşuna diziliyor Roboski’de, 33 insan öldürülüyor, önce ona karşı çıksınlar.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Nupelda’nın hesabını ver sen, Nupelda’nın hesabını ver! Tuncelili Nupelda’nın hesabını verin, ondan sonra konuşun!

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – PKK’nın dağa götürdüğü 12-14 yaşındaki çocuklar ne olacak?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Asıl bölücülük burada, Türkiye’de 83 milyon yurttaşın hepsine…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bir kazayı kasıtlıymış gibi göstermeye çalışmayın.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Kasıtlı.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Kasıtlı gibi göstermeye çalışma!

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Kasıtlı, kasıtlı.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Nupelda’nın hesabını verin! İlişki hâlinde olduğunuz, mayınları döşeyenlere sor!

BAŞKAN – Sayın Beştaş, son sözlerinizi alayım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, son söz falan… Bunu bitirmek istiyorum, uzatmayacağım.

BAŞKAN – Lütfen, rica ediyorum…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Biz “Kürt illeri” diyoruz, demeye devam edeceğiz; biz “kürdistan coğrafyası” diyoruz, demeye devam edeceğiz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Biz de size müsaade etmeyeceğiz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Onların Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı daha beş yıl önce gidip Diyarbakır’da eyalet sistemini ve kürdistanı savundu. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Hiç eyaleti savunmadı, hiç savunmadı.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Yalan söylüyorsun, yalan söylüyorsun!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Daha dün Binali Yıldırım gidip Diyarbakır’da “‘…’(x) kürdistan şehirleri.” diye selamlama yaptı.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Yalan söylüyorsun!

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Kürtçe selam verebilir, sizin tekelinizde mi Kürtçe!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - “İşimize gelince biz söyleriz ama işimize gelmezse size söyletmeyiz.” üslubunu reddediyoruz. Ayrıca Kürtlerin ağırlıklı, yoğunluklu yaşadığı illere “Kürt illeri” diyoruz, bu bir sır değil…

OYA ERONAT (Diyarbakır) – İstanbul’a ne diyeceksin!

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bölücülük yapıyorsunuz!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – O coğrafyaya “kürdistan coğrafyası” diyoruz ve biz HDP olarak bu ülkede 83 milyonun eşit ve özgür yurttaşlığını savunuyoruz, herkesin bir arada yaşamını savunuyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - “Ne mutlu Türk’üm diyene.” demiyoruz, “Bir Türk dünyaya bedeldir.” demiyoruz, böyle ırkçı etkileşimleri reddediyoruz; herkes eşittir diyoruz, herkes eşittir. Bölücü biz değiliz, onlardır. (HDP sıralarından alkışlar)

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Bir Türk dünyaya bedeldir! Bunu da böyle bilin.

BAŞKAN – Sayın Bülbül…

44.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın Başkan, şimdi, Milliyetçi Hareket Partisinin ve Adalet ve Kalkınma Partisinin tartışmayı saptırmakla ve bu konuşma üzerinden meseleyi farklı mecralara çekmekle itham edildiğini duyduk HDP Grup Başkan Vekili tarafından. Bunu kabul etmek mümkün değil. Siz dünyanın en doğru şeylerini söyleseniz de siz dünyanın en güzel sözlerinden, en güzel meselelerinden bahsetseniz de duruşunuz, tavrınız, siyasetiniz gereğince samimi bir duruşa sahip olmadığınız için, hiçbir zaman söyledikleriniz ile yaptıklarınız bir olmadığı için bu millet nezdinde -bu millet derken içerisine Kürt’ü, Türk’ü, hepsi; “Türk milleti” diyoruz biz buna, burada ayrıştırma falan yok- itibar görmeniz, kabul görmeniz mümkün değil.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Hadi ya!

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Ama halktan sizden daha fazla oy aldık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Şimdi, arzu ettiklerinize kavuşabilmeniz de mümkün değil. Sayın Muş’un bahsettiği gibi, buna müsaade etmeyeceğiz; bu memleketi bölmenize, bu manada bir yarık oluşturmanıza, bu memlekette bu milletin içerisine fitne fesat tohumları ekmenize hakikaten müsaade etmeyeceğiz. Zaten bu bizim müsaademize kalmaz, bu millet zaten bu konuda tavrını, duruşunu yıllardan beri gösteriyor. Bunun içerisine o bölgede yaşayan Kürt kökenli kardeşlerimiz de aynı şekilde dâhildir. Sizler, kendinize destek vermeyen kişiyi, Kürt kökenli olsa bile Kürt’ten saymıyorsunuz, insandan saymıyorsunuz. Bu kadar can kayıpları, PKK’nın katlettiği, yok ettiği aileler, insanlar, bebekler, efendime söyleyeyim, siviller varken bunlara dair tek bir söz ağzınızdan çıkmış değil. Sizler o katliamları yapan teröristlerle beraber olan yapılarsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Bu gerçeklik ortadayken burada barıştan, kardeşlikten falan bahsetmenizin hiçbir yerde makes bulması mümkün değil. Bu tavır değişmediği sürece Türkiye Büyük Millet Meclisinde sizin bu manada ifade ettiğiniz her husus, bu manada söylediğiniz “Kürt illeri” ifadesi… Neyi ölçtünüz, neyi biçtiniz de siz bu memlekette, Türkiye Cumhuriyeti devletinde -Anayasası belli- Anayasası’nın ilgili hükümlerine tamamen aykırı bir şekilde ve bunun dışında Türkiye’yi oluşturan sosyal manadaki bu ortak iradenin hilafına, kalkıp da burada illeri etnik köken ayrımı gözeterek farklı şekilde adlandırmaya cüret edebiliyorsunuz? Bunun kabulünü, bunun nasıl gerçekleştir...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – “Cüret” lafını geri alın lütfen.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Kalktınız, İstanbul…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Siz hangi cüretle konuşuyorsunuz!

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Hayır, bu milletin…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Siz kimsiniz “cüret” diyorsunuz ya!

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Hukuka karşı, Anayasa’ya karşı buna cüret edemezsiniz. Ben bunu, “cüret” ifadesini rahatlıkla kullanırım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Biz de size kullanacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Son sözlerinizi alayım Sayın Bülbül.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Siz kalkıp oturduğunuz yerden bizim konuşmalarımızı menetmekten bahsediyorsunuz. Siz kimsiniz? Bizim konuşmalarımızı menedecek hadde ve hakka ne zaman sahip oldunuz? (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Biz, Türkiye’de Anayasa’nın, hukukun ve millî birlik, beraberliğin gereğini ifade ediyoruz, burada siyaseten konuşmuyoruz. Biz bunu söylediğimiz zaman “Bu memleketin sahibi siz misiniz?” diyorsunuz. Bu memleketin sahibi Türk milletidir! Bunun bir ferdi olarak buna sahip çıkmak da hepimizin görevidir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) “Buna sahip çıkacağız.” dediniz de sizin elinize vuran mı oldu, ağzınızı kapayan mı oldu? Çıkın, sahip çıkın milletin ortak geleceğine, ortak kaderimize sahip çıkın. Ortak geleceğimizle, kaderimizle alakalı bir gün hangi hadise var ki sizin bunun yanında durduğunuz veya bununla beraber hareket ettiğiniz vaki olsun? Böyle bir şey söz konusu değil. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Şimdi, barış ve kardeşlik… Yesinler sizin barış ve kardeşlik anlayışınızı!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Öldürün, eli kanlı olanlarla beraber olun, eli arkada silahlı, önünde el sıkanlarla beraber onları kamufle etmeye çalışın; ondan sonra barış, insan hakları ve demokrasiden bahsedin. Bu problem çözülmediği sürece bu fitne bitmeyecek. Ve Allah’ın izniyle, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bu memlekette bu vatanın evlatları var olduğu sürece –siyasi parti ayrımı yapmaksızın söylüyorum- buna asla ve asla müsaade edilmeyecektir. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İstediğiniz kadar konuşun, istediğiniz kadar söyleyin, her sözünüze cevap vereceğim.

BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekilleri, şimdi İYİ PARTİ’ye de söz vereceğim; bundan sonraki turda da sataşmadan dolayı kürsüden sadece iki dakika, yerinden talep edenlere sadece bir dakika söz vereceğim. Görüşmelere böyle devam edeceğiz, isterseniz sabaha kadar da söz alabilirsiniz.

Buyurun Sayın Tatlıoğlu.

45.- Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu’nun, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusunun anıldığı bir günde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırı kavramların kullanılmasını şiddetle reddettiklerine ilişkin açıklaması

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, Meclisimizin kıymetli mensupları; bugün 10 Kasım, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusunu özenle andığımız bir gün. Bugün burada, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırı kavramların kullanılmasını şiddetle reddediyoruz. Biz, Kürtlerin de hiç kimsenin marabası olmadığına ve Türkiye’nin, Türk milletinin ve Türk devletinin çatısı altında 84 milyonun birlik ve beraberlik içerisinde yaşaması gerektiğine inanıyoruz. Siyasetimizin uzun süredir, önce birlikte yürürken şimdi karşılıklı bu tür konulardan beslenmesini de şiddetle kınıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Diyarbakır da, Edirne de, İstanbul da, Erzurum da, Bursa da birdir, beraberdir; Türkiye Cumhuriyeti devletinin şehirleridir, toplumun bir bütünüdür.

Saygılar sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Beştaş, size kürsüden söz vereceğim sataşmaya göre.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ben buradan konuşacağım.

BAŞKAN – O zaman sadece bir dakika vereceğim, açmayacağım mikrofonu.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Neden? Oraya yerinden söz verdiniz.

BAŞKAN – Hayır, bir turu tamamladım dedim ve bunu da izah ettim. Bundan sonra…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ben müsaade ederseniz buradan…

BAŞKAN – Tamam, yerinizden 60’a göre bir dakika söz veriyorum Sayın Beştaş.

46.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, miting meydanında değiliz, kimse kimseye böyle hamaset yapmasın. Burada bu ittifak güçlerinin -AKP ve MHP’nin- işlediği suçları bu yöntemle örtemezler; ne işsizliği ne yoksulluğu ne aç olduğu için intihar edenleri ne kadın cinayetlerini ne Kürtlere yapılan düşmanlığı bu yöntemlerle örtemezler. Biz “Anayasa’ya aykırı kavramlar” diye söz edilen kavramları yıllardır kullanıyoruz, altı yıldır burada kullanıyoruz. Burada ne zaman ki AKP MHP’ye teslim oldu, ne zaman ki bir anlaşma yaptılar, o gün bugündür nedense kendi Genel Başkanlarının kullandığı kavramlara burada kendilerini her defasında itiraz etmek zorunda hissediyorlar. O zaman bu ülkenin Cumhurbaşkanı defalarca Anayasa suçu işledi, öyle mi?

Erdoğan’ın şu sözlerini hatırlatıyorum: “Osmanlı’ya baktığımız zaman, o güçlü Osmanlı’da mesela, çok daha enteresan, Lazistan eyaleti var, Kürdistan eyaleti var.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, devam edin, tutanaklara geçsin.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – “İniyoruz güneye, yine aynı şekilde eyalet sistemleri var. Niye? Osmanlı güçlü ve oralarda, hiç çekinmeden, rahatlıkla bunları vermiş.” Belli ki AKP’den bazı vekiller bunları okumuş ama MHP’liler okumamış henüz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Biz Osmanlı’da değiliz, Türkiye Cumhuriyeti’ndeyiz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Biz Meclis kayıtlarına, kurucu Meclisten bu yana Türkiye Büyük Millet Meclisi kayıtlarına -bugün 10 Kasım- herkesin lütfen, dönüp bakmasını istiyoruz, herkesin, bütün milletvekillerinin bakmasını istiyoruz. Kürtlerin ağırlıklı yaşadığı illere “Kürt illeri” demenin Anayasa’ya aykırı hiçbir yanı yoktur. O bölgeye “Kürdistan coğrafyası” demenin Anayasa’ya hiçbir aykırılığı yoktur. Bu konuda Yargıtay dâhil, uluslararası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden sayısız karar vardır. Bu, düşünce ve ifade özgürlüğüdür.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Tabii, amacını söyledim size.

BAŞKAN – Sayın Beştaş…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ayrıca şunu da hatırlatmak istiyorum: Bu kürsünün masuniyeti vardır. Burada sadece milletvekilleri söz kurabilir ve hiçbir milletvekili başka bir milletvekiline “Burada sen bu sözü kuramazsın.” diye bir şey diyemez. Böyle bir yöntem yoktur. Burada kendi güçlerine dayanarak “Terör, terörizm, terörörör…” laflarıyla cezaevine attıkları Ayhan Bilgen üzerinden…

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Altan Tan’a cevap verin ya! Bana bakma, Altan Tan’a cevap ver!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ayhan Bilgen bizim arkadaşımız ayrıca…

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Beştaş, Altan Tan’a cevap verin, Altan Tan’a! Bana sorma ya!

BAŞKAN – Sayın Beştaş…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – E, ona da müdahale etseniz Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Beştaş, bitirelim lütfen çünkü konuşmacıyı kürsüye alacağım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, lütfen… Bitiriyorum zaten.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Fesüphanallah! Milletvekiliniz!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Altan Tan şu anda bizim milletvekilimiz değildir.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın Başkan, Anayasa’yı hatırlatır mısınız? Anayasa’yı hatırlatın lütfen.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Altan Tan şu anda Saadet Partisinden milletvekili adayı olmuş, kendisince konuşuyor.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sizde iki dönem milletvekilliği yaptı.

BAŞKAN – Sayın Beştaş, teşekkür ediyorum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bu konuda, Bağdadi’yi kucağında besleyip 10 tane gözetleme kulesinin olduğu yerde kendilerine haber verilmeden… Dünyada en büyük terör örgütü liderinin kucaklarında olduğunu unutmasınlar hiçbir zaman.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Geç, geç! Bağdadi PKK’yı seviyor, PKK’yı! Sizinkilerle beraber. Bağdadi, sizinkilerle beraber.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – O bölge sizin elinizdeydi.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Asıl “terör” diyenler terörle iç içe yaşıyor.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bağdadi sizinkilerle kucak kucağa. İkisi de haklandı.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Terörle iç içe olanın Allah belasını versin!

XII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239) (Devam)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu…

Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu görüştüğümüz torba yasa teklifinde gariban yani bu -Türk milletini konuşuyoruz ya- Türk milletinin esas garibanları, işçisi, memuru, çiftçisi, işsizi, emeklisi filan yok. Öyle kanunlar çıkarıyoruz ki işçinin kıdem tazminatını ortadan kaldırıyoruz, kazanılmış haklarını elinden alıyoruz ve bu yaptığınız değişiklikle Kürt’ü, Türk’ü, Laz’ı hiçbir ayrım olmuyor, hepsi aynı şekilde etkileniyor. Deminden beri yapılan bu milliyetçilik yarışında kaybeden bu ülkenin garibanları oldu, burada ne görüşülüyor, bu kaynadı gitti.

Değerli arkadaşlarım, bu meseleyi hiç kimse çözemeyecek. Bu mesele -Kürt meselesini kastediyorum- yani “Böldürmeyiz.” dediğiniz iş ancak gerçek anlamda bir eşit yurttaşlıkla mümkün olur. Bu da bir yeni sosyal demokrat programla olur değerli arkadaşlar.

Şimdi, bakın, Adalet ve Kalkınma Partisi geri çekti bu maddeyi. Saraya “raportör” diye özel bir memur kadrosu, kariyer kadrosu geliyordu, geri çektiler ama değerli arkadaşlarım, niye konuşuyoruz biz? Daha önceki torba yasadan da geri çekmişlerdi, bundan da geri çektiler; bundan sonra gelecek torba yasada yine koyacaklar çünkü kafalarına koymuşlar bunu. Ne yapıyorlar? Niye kafalarına koymuşlar? Çünkü Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi dedikleri ucubeyi güya hayata geçirmeye çalışıyorlar. Yani Cumhurbaşkanı, maalesef, Türkiye Cumhuriyeti devleti bakanlıklarındaki kadrolardan filan ciddi bir şekilde hazzetmiyor, kendisi ayrı bir paralel bürokrasi oluşturuyor, özel bir şekilde de kanunlarla, yetkilerle donatarak oluşturuyor değerli arkadaşlarım.

Size güvenmiyoruz, bir süre sonra bunu tekrar getireceksiniz. Bu, yasama kurnazlığıdır değerli arkadaşlarım. Alıştıra alıştıra… Yani gerçekten, bu bir neoliberal kanundur, dünyanın birçok yerinde kanunlaşmıştır bu düzenlemeler, şimdi Türkiye’ye de yavaş yavaş bunları getiriyorsunuz, alıştıra alıştıra getiriyorsunuz. Böyle tartışmalarla da “Aman, memleket bölünüyor!” filan gibi tartışmalarla da bunu örtmeye çalışıyorsunuz.

Bakın değerli arkadaşlarım, bu “Cumhurbaşkanlığı sistemi” denen sistem var ya, siz bir defa, bir süre sonra “Bu sistem değişsin.” demeye başlayacaksınız. Onun için fuzuli uğraşmayın. Niye böyle demeye başlayacaksınız? İlkesel olarak bir şeyi anladığınızdan dolayı değil ama çoğunluğunuzun kalmadığını gördükçe “Bu sistemi değiştirelim, parlamenter sisteme geçelim, en çok oy alan parti kazansın.” demeye başlayacaksınız değerli arkadaşlarım.

Zaten bu son iki günde yaşadığımız tartışmalarla Türkiye’deki Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti yani Cumhurbaşkanlığı Hükûmeti yavaş yavaş bir teknokrat hükûmete doğru gidiyor. Bakın, şu anda öne çıkan 2 arkadaş teknokrattır yani siyasetçiden çok -hem Ağbal hem Lütfi Bey- böyle siyasetçilerdir, yavaş yavaş buraya gidiyor. Ben bunu 1971’de görmüştüm oysa siz oligarşik demokrasiyle mücadele etmek için gelmiştiniz değerli arkadaşlarım. Ne oldu oligarşik mücadele? Olmuyor çünkü seçimi kaybedeceksiniz. Nasıl kazanacağız? Ya, biraz rasyonaliteye dönelim, gidip bakalım, bu demokrasi memokrasi… Hak ve özgürlüklerle ilgili problemler oldu geçmişte; “Bunu FETÖ yaptı...”. Beraber yaptınız hepsini ama “FETÖ yaptı bunu, her şeyi ona yıkalım…” Uluslararası ilişkilerde, dış politikada önemli sıkıntılar oldu Orta Doğu’da, Osmanlıcılık filan, maceralar oldu, Rus uçağı filan düşürüldü; “Bunu da Ahmet Davutoğlu yaptı.” Hadi bakalım, bir günah keçisi, öyle mi değerli arkadaşlar? Ekonomide büyük yanlışlıklar yapıldı, dünya kadar cambazlıklar yapıldı; bu, memleketi batırdı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında 1 kuruş para yok, eksi 20-25 milyar dolar, tam da bilmiyoruz. Bu hâle getirildi. Kim getirdi bu hâle? Damat da olsa Berat Albayrak getirdi, hadi ona da güle güle. Arkadaşlar, çok yakındır, esasen size güle güle olacak. Başınızı kuma gömmekle bir yere gidemezsiniz, rasyonaliteyi çalıştırın, bu el yordamıyla yaptığınız şeyleri samimi bir şekilde yapın, muhalefete elinizi uzatın. Türkiye’nin bu geçiş dönemi sıkıntısız bir şekilde ya da daha az sıkıntılı bir şekilde geçsin yoksa şark kurnazlıklarıyla hiçbir yere gidemezsiniz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen İYİ PARTİ Aksaray Milletvekili Sayın Ayhan Erel…

Buyurun Sayın Erel. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

AYHAN EREL (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; kelimelerin anlatmaya yetmediği Atatürk’ümüzü ben de rahmetle, minnetle, şükranla anıyorum. Mekânı cennet, ruhu şad olsun.

HDP’li milletvekilinin “Kürt illeri” kavramını kabul etmek mümkün değil; “Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı bir coğrafya” denilebilir. Bizi, Allah’ı bir, kitabı bir, Kur’an’ı bir, aynı kıbleye yönelen, aynı bayrak için mücadele eden insanları (AK PARTİ sıralarından alkışlar) yaşadıkları coğrafya üzerinden bölmeye kalkışmak bu vatana yapılacak en büyük ihanettir. Ben Ayhan Erel olarak sadece Aksaray Milletvekili değilim, Muş’un da Vekiliyim, Batman’ın da Vekiliyim, Diyarbakır’ın da Vekiliyim, Edirne’nin de Vekiliyim dolayısıyla Türkiye'nin Vekiliyim. Bu söylemlerle hiçbir yere varmak mümkün değil. O yörede yaşayan insanlarımızın hiçbirisinin “Ben Kürt ilindenim.” dediğini duymadım. Lütfen, bu söylemlere itibar etmeyelim. (İYİ PARTİ ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen cuma günü, Grup Başkanımız Sayın İsmail Tatlıoğlu’yla beraber seçim bölgem Aksaray’daydık, orada hem Ziraat Odasını hem Ticaret Odasını ziyaret ettik. Ticaret Odasında bulunan esnafımızın, sanayicimizin talebi matrah artırımı yönünde. AK PARTİ’li milletvekili arkadaşlarımıza ve Komisyona duyurmak istiyorum. Ticaretle meşgul olan vatandaşımızın, bu konuda çok büyük bir talebi var, lütfen bu talebe duyarsız kalmayın. Yine, orada vergisini zamanında ödeyen, imkânlarını zorlayıp vergisini ödeyen, devlete olan görevini zamanında yapan insanlarımız: “Bu vergiyi ötelemeye, yapılandırmaya bir şey demiyoruz ama biz kıt kanaat vergimizi zamanında ödedik, o zaman bir dahaki döneminde tahakkuk edecek vergiden bize bir ödüllendirme yapılsın, ödeyeceğimiz vergiden belli bir oranda düşme olsun.” diyor. Ziraat Odasını ziyaret ettiğimizde Ziraat Odası Başkanımız: “Bizler çatısız, açık havada fabrika işleten insanlar gibiyiz dolayısıyla sanayicilere tanınan haklar ve pozitif ayrımcılık bize de tanınsın, İŞKUR üzerinden çiftçilerimize de hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımıza da işçiler verilsin. Bizim kullandığımız elektrikte de tıpkı sanayiciler gibi indirim yapılsın.” diyor. Bu konuda da 1’inci partiye vatandaşlarımızın uyarısını iletmek istiyorum. Yine çiftçilerimiz diyor ki: “A’dan Z’ye bütün borçları yapılandırıyorsunuz, Tarım Kredi Kooperatiflerinin devlete olan borçlarını yapılandırıyorsunuz ama çiftçinin Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarını, kamu bankalarına olan borçlarını yapılandırmıyorsunuz. Geçen sene biz, Tarım Kredi Kooperatifleriyle yaptığımız yapılandırmada yüzde 15 faizle yapılandırma işlemine girdik; yüzde 15 nerede, şimdiki yüzde 2’ler nerede. Biz de bu haktan faydalanmak istiyoruz.” Alın teri göz nuruyla çalışan ve her zaman –dediğim gibi- sabah ezanıyla çilesi başlayan, yatsı namazına kadar çilesi devam eden çiftçilerimize de bu konuda bir yapılandırma yapmanızı bekliyoruz. Yine çiftçilerimiz sulama birliklerine, kamu bankalarına ve elektrik idarelerine olan borçlarında da yapılandırma talep ediyorlar. Yine onlar diyor ki: “AK PARTİ iktidara geldiğinde biz 1 ton buğdayla 30 gram altın alırken şimdi 1 ton buğdayla ancak 4 gram altın alabiliyoruz.”

Yine, gittiğimiz yerlerde şöyle bir taleple karşılaştık: “Sosyal Güvenlik Kurumu girişi olup işten ayrılan bir kadının doğum süreci borçlanmaya sayılırken Sosyal Güvenlik Kurumu girişi öncesinde doğum yapan kadının bu süreçte borçlanma hakkı bulunmuyor.” Değerli annelerimiz de erkeklerimizde olduğu gibi, emeklilikte askerlik borçlanması gibi doğum borçlanması istiyorlar.

Yine, en çok karşılaştığımız taleplerden bir tanesi de yüzde 30, yüzde 70 diye bir kriter koymuşsunuz taşeron işçilerine, bunu anlamak mümkün değil. Bir hastanenin mutfağında bulaşık yıkayan vatandaş taşeron işçiliğine devam ederken diğer yerde yeri süpüren, lavaboyu temizleyen vatandaş ise kamuda kadrolu olmuş. Bu ayrımı neye göre yaptınız? Vatandaşlar arasında bu ayrılığı niye getirdiniz? Çalışma huzurunu, çalışma barışını niye bozdunuz hâlâ anlamış değiliz. Gelin, bu yanlıştan vazgeçin. Bir an önce, kamuda çalışan tüm taşeron işçilerini Allah rızası için bu çocukların, bu çalışanların umutlarını çökertmemek adına kadroya geçirin diyorum.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, kabul edilen önergeler doğrultusunda 24’üncü madde metinden çıkmıştır. Herhangi bir karışıklığa mahal vermemek adına, görüşmelere mevcut madde numaraları üzerinden devam edilecektir. Madde numaraları kanunun yazımı sırasında Başkanlığımızca teselsül ettirilecektir.

Sayın Kaplan…

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

47.- Gaziantep Milletvekili İrfan Kaplan’ın, Gaziantep ili İslâhiye ilçesi ile birçok köy ve mahallelerinde yaşanılan mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

İRFAN KAPLAN (Gaziantep) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Seçim bölgem Gaziantep’in İslâhiye ilçesindeki birçok köy ve mahalle yolu kullanılmayacak durumdadır. Alaca, Yeniceli, Karacaören, Kale, Burunsuzlar, Çınarlı, Karakaya mahallelerinin yolları acilen yapılmalıdır. İslâhiye Alaca mahallesine bağlı bölgede görev yapan orman bekçilerimiz içme suyuna ulaşamamaktadır. En yakın bölge 1 kilometre uzakta olup bekçilerimizin kulübelerine içme suyu ivedilikle çekilmelidir. İslâhiye Yeniceli ve Karacaören mahallelerinde yapılan tapu yanlışlıkları düzeltilmelidir. 21’inci yüzyılda olmamıza rağmen Alaca, Yeniceli, Karacaören, Kale ve Burunsuzlar mahallelerinde telefon çekmemektedir. Pandemiyle birlikte internet ve telefona daha çok ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde bu sorun çözülmelidir.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Aygun…

48.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un, herkesin görevinin Anadolu’ya bağımsızlık, özgürlük, ulusal onur ve demokrasi getiren Atatürk’ü ve onun manevi mirasını yaşatmak olduğuna ilişkin açıklaması

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Anadolu’ya bağımsızlık, özgürlük, ulusal onur ve demokrasi getiren Atatürk’ü ve onun manevi mirasını yaşatmak hepimizin en temel görevidir çünkü Atatürk Türkiye’dir. Atatürk’ün harekete geçirdiği Kuvayımilliye ruhu ve Anadolu’ya uyanış getiren Atatürk devrimleri her zaman yol göstericimiz olmaya devam edecektir. Daima halkına güvenmiş, Kurtuluş Savaşı’nın en çetin ve zor koşullarında dahi milletinden yani Türkiye Büyük Millet Meclisinden yetki almış, Meclisi çalıştırmış olan Atatürk hâlâ bugünümüz ve yarınımızdır. Ulu Önder Atatürk’ü bir kez daha minnet ve şükranla anıyorum.

BAŞKAN – Sayın Koç…

49.- Ağrı Milletvekili Abdullah Koç’un, Patnos L Tipi Kapalı Cezaevindeki uygulamalara ilişkin açıklaması

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Patnos L Tipi Kapalı Cezaevinde aileleriyle görüşen mahpuslardan Yakup Turgut elektrik faturası gösterilmeden kendilerinden aylık 200 ila 300 TL ücret tahsil edildiğini aktarmıştır.

Yine, mahpuslar, pandemi koşullarında bile 20 kişilik ekiplerle koğuşlara baskın yapıldığını ve sağlıklarından endişe ettiklerini ailelerine aktarmışlardır. Bu uygulamalara derhâl son verilmesini talep ediyor, saygılar sunuyorum.

XII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 25’inci madde üzerinde 4 önerge vardır.

Aynı mahiyetteki bu önergeleri birlikte okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 25’inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                     Mehmet Muş                                      Mehmet Doğan Kubat                         Mücahit Durmuşoğlu

                                         İstanbul                                                     İstanbul                                                   Osmaniye

                                      İsmail Bilen                                             İsmet Yılmaz                                           Ramazan Can

                                          Manisa                                                       Sivas                                                      Kırıkkale

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                                       Hüda Kaya                                     Mahmut Celadet Gaydalı                    Mehmet Ruştu Tiryaki

                                         İstanbul                                                       Bitlis                                                       Batman

                             Gülüstan Kılıç Koçyiğit                                    Kemal Peköz                                        Erol Katırcıoğlu

                                            Muş                                                         Adana                                                      İstanbul

                                                                                                      Hişyar Özsoy

                                                                                                        Diyarbakır

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                                  Süleyman Girgin                                        Turan Aydoğan                                    Süleyman Bülbül

                                           Muğla                                                      İstanbul                                                      Aydın

                                Kamil Okyay Sındır                                        Fikret Şahin                                                 Cavit Arı

                                           İzmir                                                      Balıkesir                                                    Antalya

                                                                                                   Burhanettin Bulut

                                                                                                           Adana

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                          Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                 Yasin Öztürk                                         Orhan Çakırlar

                                          Adana                                                      Denizli                                                      Edirne

                                İmam Hüseyin Filiz                                                                                                         Ahmet Çelik

                                        Gaziantep                                                                                                                    İstanbul

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergelerin ilkinin gerekçesini okutuyorum.

Gerekçe:

Önergeyle, teklifte yer alan maddenin tekraren değerlendirilmesi amacıyla metinden çıkarılması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerine söz isteyen, Halkların Demokratik Partisi Diyarbakır Milletvekili Sayın Hişyar Özsoy.

Buyurun Sayın Özsoy. (HDP sıralarından alkışlar)

HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, az önce hayretler içerisinde, böyle bol polemikli bir tartışmaya şahit olduk. Ben bu polemiği uzatmayacağım. Sadece bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Mehmet Muş da dinlese aslında fena olmaz ama neyse.

Kıymetli arkadaşlar, bu Kürt illeri tartışmasını belki şöyle değerlendirebilirsiniz: Biz, tam da Kürt illerine beş yıldır, ısrarla “Kürt illeri” dediğimiz için 6 milyondan fazla insanın oyunu alıyoruz. Bu, neyi gösterir biliyor musunuz? Biz bir sosyolojiye, bir tarihsel duruma konuşuyoruz dolayısıyla mesela, bize oy veren insanların da bir taraftan beklentisi bu.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Değil, değil, beklentisi o değil.

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) – Bir sosyolojiye… Değilse seçim geldiği zaman, sandık kurulduğu zaman bizi cezalandırırlar. Ben şunu söylüyorum: Anayasa tartışmaları oldu, iktidara çok yazık 80 darbesinin anayasasını burada savunmak. Biz şöyle diyoruz: Anayasa toplumsal bir sözleşmedir. Her anayasa toplumu yansıtmak zorundadır, toplumun içindeki farklılıkları da yansıtmak zorundadır. Dolayısıyla anayasa, ucube bir anayasa. Bizi yani tarihi, sosyolojiyi anayasaya uydurmaktan ziyade anayasayı tarihe, sosyolojiye uydurursanız, inanın bana, herkes için hayırlı olur. Bunu çok uzatmayacağım arkadaşlar.

Başka bir şey konuşacağım: Son dört buçuk, beş yıldır Hükûmet olarak bize, HDP’ye sürekli “Terörist”, “Bölücü” falan diyorsunuz ya, ben size basitçe küçük iki hikâye anlatacağım, Kürt’ün duygusunu anlamanız için. Yine, bir Kürt ilinden, Diyarbakır’dan bahsedeceğim size.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bir de hocasın ya, vallahi ya yazık sana!

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) – Çok hoş bir hocayım, vallahi çok iyi bir hocaydım, iyi bir siyasetçi olmayabilirim ama.

Şimdi, bakın, ben 2015 yılından bu yana bu Meclisteyim, beş yıldır milletvekiliyim, tam 10 il başkanıyla çalıştım. Niye biliyor musunuz? Bizde eş başkanlık var; her yıl eş başkanlarımı tutukladınız, 6 Bingöl’de -iki yıldır Diyarbakır’dayım- ikişer eş başkan da Diyarbakır’da. Diyarbakır da son tutukladıklarınızdan birisi Zeyyat Ceylan, birisi de Hülya Alökmen Uyanık. Bu iki insanın, şimdi, ben size kısaca kim olduğunu söyleyeyim, uyguladığınızın nasıl bir devlet terörü olduğunu herkes duysun. Kelimelerimi çok dikkatli seçiyorum, bu, devlet terörüdür. Bakın, Zeyyat Ceylan Silvanlı bir hoca, harika Kürtçe konuşur; tam yirmi bir yıl Türkçe öğretmenliği yaptı, Türkçe öğretti çocuklara Diyarbakır’da, 2 dönem de EĞİTİM SEN’in Diyarbakır Yönetim Kurulu Başkanlığını yaptı. 29 Ekim -yani Cumhuriyet Bayramı- 2016’da 675 no.lu KHK’ye ismi iliştirildi ve hiçbir mahkeme kararı, gerekçe olmadan görevden atıldı, işsiz. Burada bitmedi; 2019 Mart ayında Diyarbakır’da Bağlar Belediye Başkanı seçildi, yüzde 72 oy aldı fakat onun yerine siz 2’nci sıradakini, yüzde 20 küsur oy alanı atadınız. Niye? Kanun hükmünde kararnameyle işten atılmış diye. Sonra, pes etmedi Zeyyat Başkan; İl Başkanı oldu. 29 Ekim 2020 tarihinde hapse girdi benim İl Başkanım -geçen gün- sekiz gün gözaltında tuttular. sekizinci güne kadar bir soru sormamışlar, yedi gün sadece işkence olsun diye tuttular, sekizinci gün küçük ifadesini alıp 29 Ekimde cezaevine gönderdiler.

2’nci Eş Başkanım Kıymetli -çok sevgilerimi gönderiyorum her 2 Eş Başkanıma- Hülya Alökmen Uyanık; yirmi yıllık hemşire, binlerce hayatın kurtarılmasına yardımcı olmuş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – İsmini bile okuyarak söylüyorsun.

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) – SES Diyarbakır Şube Başkanı, KESK’in Genel Meclis üyeliğini yapmış; evli, 2 çocuk annesi. Eşiyle birlikte ihraç edilmiş 29 Ekim 2016. Pes etmemiş, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanımızdı; seçildi, mazbatasını vermediler, yüzde 63 oy aldı, o da İl Başkanımız oldu. O da Zeyyat Başkanla birlikte -29 Ekim 2020- cezaevinde.

Ben bu hikâyeleri size niye anlattım arkadaşlar? Dört yıl içerisinde, kanun hükmünde kararnameyle işten at; belediye başkanı seçilsin, mazbatasını verme; siyaset yapacağım desin düz ovada, götür cezaevine koy, sonra da biz oturacağız, sizin milliyetçi, hamaset nutuklarınızı dinleyeceğiz, öyle mi? HDP, beş yıldır sizin uyguladığınız bütün bu vahşete rağmen, hâlâ Türkiye’de demokrasiyle, müzakerelerle meselelerin çözülmesi için mücadele veriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım.

Ben daha önce de söyledim: Bence HDP’ye gerçekten şükür ve minnettarlık ifade etmelisiniz. Bu vahşetin siyasi sorumluları sizsiniz. Hiç öyle duygusal bir yerden şey yapmayacağım. Bizde siyaset yapan insanlar niye siyaset yaptıklarını, nasıl bir bedel ödediklerini biliyorlar. Bu noktada, herhangi bir çekingenliğimiz, çekincemiz filan da yoktur. 5 binden fazla arkadaşımız cezaevinde, hâlâ orada; yenilerini de siz oraya ekliyorsunuz. Bu vahşetin sahibi sizsiniz ve bu vahşet dönüp sizi vuracaktır.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bu vahşetlerin sahibi de HDP’dir. Türkiye düşmanlığı onları bu noktaya getirmiştir. Yargı gereğini yapıyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan…

HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) – Başkan, bir sataşsın, biraz daha konuşayım, ne olur.

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Bu ne ya! Biz de çocuğumuzun resmini mi koyalım buraya Hişyar Bey? Biz de mi resim koyalım buraya?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bize söylerken aklınız neredeydi? Bize söylerken aklınız neredeydi? Evet, bu vahşetlerin sahibi sizsiniz!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – “Bu vahşetin sahibi” dedi…

BAŞKAN – “Vahşet” dedi, o da vahşetliği tanımladı, karşılıklı sataştınız Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, açıkça söyledi…

BAŞKAN – Buyurun, yerinizden söyleyin. Bir dakika süre veriyorum.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Biz de resim getirelim, çocukların resmini getirelim!

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bu vahşetin sahibi sizsiniz!

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Öldürülen çocukların resmini mi getirelim buraya vahşetinizi göstermek için?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, kısa söyleyeceğim. Sayın Oya Eronat iki gündür konuşmuyor; yoruldu herhâlde, sıkıldı.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Niye? Zorunuza mı gitti?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bence depresyondan çıktı. Onlar bir bunalım yaşıyor.

BAŞKAN – Lütfen Sayın Beştaş… Lütfen…

OYA ERONAT (Diyarbakır) - Saygılı ol biraz!

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Zorunuza mı gitti? Zorunuza mı gitti konuşunca?

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Evladı katledilen anne o!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bu bunalımdan çıkmak için bize sataşmakla kurtulamazlar. Bu bunalım ve çöküş derindir. Açıkça… (AK PARTİ ve HDP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar) Çıkıp söz verin, konuşsun ya! Yazıktır gerçekten ya! Her gün oradan bağırıyor. Söz verin, konuşsun. Hayret bir şey yani!

Sayın Başkan, yargıyı…

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Kürt değil mi? Onun evladı Kürt değil mi? Onu sizinkiler öldürdü, sizinkiler.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – 17 yaşında çocuğunu öldürdünüz!

HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) – Neyi yarıştırıyorsunuz? Ben size iki tane hikâye anlattım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Biz mi öldürdük ya?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Ya, hikâye!

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Seninki hikâye işte, anlattığın hikâye zaten!

HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) – Hikâye mi?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Gerçekleri anlatıyoruz.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Gerçekleri konuş, hikâye anlatma!

HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) – Sizde de seviye bu kadar, bu kadar! Mesele değil.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Hayatınız hikâye zaten!

HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) – Bakın, bunun hesabını sizden öyle bir soracağız ki, öyle bir soracağız ki! Bekleyin.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Her zaman aynı şeyi söylüyorsunuz, aynı şeyi konuşuyoruz.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – 3’e bölündünüz, daha ne istiyorsunuz? 3’e bölündünüz. Bizi yok edecektiniz, siz yok oluyorsunuz.

HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) – Siz ders almıyorsunuz! Anlatıyoruz iyi niyetle, ifade ediyoruz…

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Ne yapacaksınız ya, ne yapacaksınız kardeşim? Ne yapacağınızı söyleyin, ne yapacaksınız? Ne yapacaksınız Hocam, ne yapacaksınız? Olduğunuz yer ora.

HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) – Devam edin, devam edin, hepsini tutuklayın, devam edin. Sandık gelecek, göreceğiz! (AK PARTİ ve HDP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Sandıkta sizi gömeceğiz! Gideceksiniz!

BAŞKAN – Bitti mi arkadaşlar? Tamam mı?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Öyle bir soracaksınız da… Öyle bir intikam mı alacaksınız? PKK da intikam yeminleri ediyordu, kaçacak yer arıyor şimdi.

BAŞKAN – Tamam mı?

Sayın milletvekilleri, Grup Başkan Vekilinize söz verdim, Grup Başkan Vekili Genel Kurula hitap edecek. Mutlaka oradan laf atacaklardır; ilk defa da laf atılmıyor, siz de laf atıyorsunuz.

Onun için, Sayın Grup Vekili, bir kez daha mikrofonunuzu açacağım ve sataşmadan söz talep ediyorsanız iki dakika kürsüden söz vereceğim ama yerinizden söz talep ediyorsanız sadece bir dakika veriyorum.

Buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

50.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, hatibimiz çok önemli bir konuşma yaptı, somut, verilere dayalı, bilgiye dayalı bir konuşma yaptı. Evet, bu bir vahşet. TCK 77’ye göre “siyasi soykırım” diye bir suç var, eğer bilmiyorlarsa bir baksınlar, Nürnberg Statüsü’nde de var, UCM’nin kapsamına giriyor. Şu anda, Halkların Demokratik Partisine karşı siyasi bir soykırım -resmî anlamda söylüyorum- TCK’ye göre uygulanıyor ve bunun sahibi de Adalet ve Kalkınma Partisidir. Bugün moralleri bozuk, bugün iç çatışmaları var, bugün bir deprem yaşıyorlar, bunu bizim üzerimizden, bize saldırarak hafifletemezler. Bütün Türkiye onların ne yaşadığını merak ederken giderayak bize saldırarak kurtulamazlar.

BAŞKAN – Peki.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Muş, neden istiyorsunuz, sataşmadan mı söz istiyorsunuz?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Yok, Sayın Başkan, yerimden kısa bir söz istiyorum.

BAŞKAN – Tamam, yerinizden sadece bir dakika söz veriyorum.

Buyurun.

51.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadeleri ile Diyarbakır Milletvekili Hişyar Özsoy’un yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bakın, burada fotoğrafta -ne kadar görülüyor bilmiyorum- Ağrı’da, elleri arkadan bağlanmış bir bakkal; bunu katleden PKK terör örgütü; bu, bir Kürt, Ağrı’da yaşayan bir Kürt vatandaşımız.

Şimdi, bizim orada ilçe başkanlarımız vardı, üyelerimiz vardı; HDP’ye rakip diye PKK, bölgeye korku salmak üzere onları katletti, milletvekili adayımızı katletti. Ahmet Budak’ı katlettiler, buradan rahmetle anıyorum kendisini. PKK katletti bunları. Niye? Siyaset yapıyorlar diye, HDP’ye rakipler diye, onların dışında kimse o bölgede olmasın diye. Dolayısıyla o tanımladığınız, yaptığınız kavramlar tam bunlara uygun şeyler. Bak, bu anlattıklarım işte o ortaya koyduğunuz ifadelere uygun örnekler.

Bir de Sayın Özsoy oradan bir tehdit etti, “Öyle bir hesap soracağız ki...” Hayırdır, ne hesabı soracaksınız, ne yapacaksınız, asacak mısınız, kesecek misiniz? (HDP sıralarından gürültüler)

KEMAL PEKÖZ (Adana) – Sandık, sandık...

BAŞKAN – Sayın Muş...

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, öyle bir hesap soracaklarmış ki... Ne yapacaksınız?

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – İstanbul’da yaptığımızı yapacağız, İstanbul’da. İstanbul’da ne olduysa onu yapacağız.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bir söyleyin bize, ne yapacaksınız? Yani öyle bir hesap soracaklarmış ki... Ne yapacaksınız?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – İstanbul, İstanbul... 31 Mart, 23 Haziran bir şey hatırlatıyor mu?

KEMAL PEKÖZ (Adana) – Anlasana, sandığın içine kapatacağız sizi, sandığın içine!

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Şimdi, neyse ki şunu... Bir intikam yemini ediyor. Ya, bu intikam yeminlerini PKK yaptı, hâli ortada, kaçacak delik arıyor. Bu intikam yeminlerini edenlerin hâli ortada. Bizi böyle tehdit edemezsiniz arkadaşlar. Bir şey yapacağınız da yok, oturun oturduğunuz yerde.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Bu söylemle kotaramayacaksınız. Gidiyorsunuz, gideceksiniz!

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Buyurun, siz gelin gelebiliyorsanız! Hadi siz gelin, gelebiliyorsanız! Hadi gelin! Biz gideceğiz, siz geleceksiniz!

XII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239) (Devam)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Adana Milletvekili Sayın Burhanettin Bulut konuşacak.

Buyurun Sayın Bulut.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Gelin, gidelim, gidelim ama yargıyı ve kolluğu sopa olarak kullanmadan gidelim. Hadi gidelim!

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Buyurun, gelin! Biz gideceğiz, siz gelin!

BAŞKAN – Arkadaşlar, konuşmacıyı kürsüye davet ettim, lütfen…

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Ama o mütemadiyen benimle konuşuyordu, onu duymuyorsunuz.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bulut.

BURHANETTİN BULUT (Adana) – Bugün 10 Kasım, cumhuriyetimizin kurucusu, ebedi Başkomutanımız, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla, minnetle ve özlemle anıyoruz. Çağın ötesinde görüşleriyle, ışığıyla bizi aydınlatmaya devam edecek.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017’de başkanlık sistemi tartışması başladı, referandumla başkanlık sisteminin ne kadar önemli, ne kadar kıymetli olduğu anlatıldı ilgili partilerle. “Başkanlık sistemi gelecek tüm sıkıntılar bitecek.” dediler ancak bitmedi; daha sonra “Hele bir sistem otursun, ondan sonra her şey düzelir.” dediler, işler daha kötüye gitmeye başladı. Oysa başkanlık sistemi ya da partili Cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye’yi uçurmayı bırakın, Türkiye’yi yoksullaştırdı. Her ne kadar itiraz etseniz de rakamlar ortada. TÜİK rakamlarıyla, Türkiye’de 10 milyon insan şu anda gelirinden yoksun hâlde, yoksulluk 16 milyona ulaşmış durumda. Yani her ne kadar bu kargaşa ve kaosun içerisinde saklasanız da ülkede yoksulluk saklanamayacak düzeye geldi. Ülke nüfusunun yüzde 15’i şu anda yoksul kesim içerisinde. Sadece bu yıl 550 bin nüfus yoksulluk sınırının içerisine girdi. Eşitsizlik artıyor; eşitsizlik her kaosta, her felakette daha çok artıyor. Çünkü yaşanan eşitsizlik, maalesef, masumları vuruyor, yoksulları vuruyor.

Devlet kurumlarının içi boşaltıldı yine bu sistemde.

Uzaktan eğitimle binlerce öğrenci eğitimden uzaklaştırıldı çünkü ihtiyaçları karşılanmadı, internete bile ulaşamayan binlerce öğrencimiz var.

Esnaf çok zor durumda, kirasını stopajını ödeyemiyor. “Bari BAĞ-KUR, Sosyal Güvenlik Kurumu priminde yardımcı olun.” dedik, orada da yardımda bulunmadılar. Geçen ay Adana'da bir kahveci esnafına gittim; kahveci meslektaşları artık masalarını, sandalyelerini satar hâle gelmişler, çay ocaklarını satar hâle gelmişler. Ülkede, esnaf, ilk defa yardım paketine muhtaç bir hâle gelmiş durumda. Siz ne yapıyorsunuz? Her ne kadar yasadan çıkarmış olsanız bile, işçinin kıdem tazminatına göz dikiyorsunuz ya da vatandaşa -aç karnına- “Keyif çayı için.” diye öneride bulunuyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, bu başkanlık sisteminde birçok ilk yaşanıyor. Bu kez de cumhuriyet tarihinde ilk defa bir bakan sosyal medya üzerinden istifa etti. Ülkede askıda ekmeği gördük, askıda faturayı gördük; bu defa da bir bakan askıya alındı. Her ne kadar “At izi it izine karıştı.” dese de parti içi meselelere girmiyorum ancak bu istifa yirmi dört saat boyunca askıda kaldı, tek kelime edilmedi; sanki bir kabile devletinde yaşıyoruz. Bir insanın kendi şirketi dahi olsa belli bir denetime muhatap olur ancak bir bakan istifa ettiği hâlde hiçbir şekilde tek kelime edilmedi, bu istifaya ne Hükûmet sahip çıktı ne partisi sahip çıktı ne de medya sahip çıktı; aynı, cami avlusuna bırakılan çocuk gibi bu istifa sahipsiz bırakıldı. Yabancı basında yer aldı. Damat bu istifadan korkmadı ama ülkenin basını bundan korktu. Sadece 5 tane televizyon kanalı bu istifayı verebildi, onları da buradan kutluyorum.

Aile krizi, devlet krizi hâline geldi ya da devlet krizi, aile kriziymiş gibi algılatıldı. Partinin Sözcüsü de çıktı “Bu, Cumhurbaşkanının takdirindedir.” dedi. Yani istifa bile artık Cumhurbaşkanının iznine tabi oldu bu rejimde.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Anayasa'da öyle yazıyor Sayın Milletvekili.

BURHANETTİN BULUT (Devamla) – Aslında Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi bir bütün olarak ülkeyi askıya aldı; yargıyı askıya aldı, bürokrasiyi askıya aldı, medyayı askıya aldı, Meclisi askıya aldı, basını askıya aldı, bakanları askıya aldı, iş dünyasını askıya aldı ve sivil toplum kuruluşlarını askıya aldı; kısacası, saray, bütün ülkeyi askıya aldı. Saraydan icazet alınmadan hiçbir ihale yapılmıyor, saraydan icazet almadan hiç kimse istifa edemiyor, saraydan icazet almadan kimsenin tutuklanmasına karar verilemiyor, onun kararı bile saraydan veriliyor. Tüm kurumlar şahsının Hükûmetinin tehdidi altında, âdeta esiri olmuş durumda.

Hükûmetin piyasaya etkisine bakalım: Bir istifa sonrası elbette piyasa etkilenir. Bakıyorsunuz, boş koltukta dolar düşüyor, euro düşüyor, altın düşüyor. Bunun sebebi ne, biliyor musunuz? Devrihükmünde ne hazine kalmış ne maliye. Hani “Tamtakır kuru bakır.” derler ya, devletin hazinesi şu anda bomboş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

BURHANETTİN BULUT (Devamla) – Efendim, bitiriyorum.

Uzun lafın kısası, Albayrak’ın istifası, saray merkezli belirlenen ekonomi politikalarında hiçbir değişikliğe yol açmaz. Ekonomi güvenle düzelir, ekonomi yargı bağımsızlığıyla düzelir, demokrasiyle, üreten, istihdam yaratan ekonomik politikalarla düzelir; yoksa bir Albayrak gider, bir başka Albayrak gelir; olan yine bu ülkenin gariban vatandaşına olur.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Muş…

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

52.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Adana Milletvekili Burhanettin Bulut’un görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 25’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada partilerin kendi politik görüşlerini ifade etmeleri onların en doğal hakkı fakat bazı noktalar oluyor ki…

Bir Anayasa değişikliği yapıldı -siz bunu eleştiriyorsunuz, sevmeyebilirsiniz, millet buna onay verdi- burada istifayı kabul edici makam Cumhurbaşkanlığıdır. Dolayısıyla atamayı yapan, görevden alan ve istifayı kabul eden Cumhurbaşkanlığı makamıdır; burada bir süre kısıtlaması yoktur. Nihayetinde, bir gün içerisinde istifa kabul edilip yeni bakan da hemen akabinde atanmıştır. Olay bundan ibarettir.

Şimdi, sayın milletvekili, burada “Saraydan izin alınmadan ihale yapılamıyor.” dedi. Mesela, ben kendisine bir soru sorayım: Hangi ihale saraydan izin alınarak yapılmış veya yapılmamış? Bunun hangisinin olduğunu bize bir söyleyin; hangileri, kaç tane?

Bir başkası: “İzin alınmadan istifa edilemiyor.” dedi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, toparlıyorum.

BAŞKAN – Efendim, toparlayın, son kez…

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Kim istifa edecekti ki kendisine izin verilmediği için istifa edemedi?

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, bunların bir altlığı yok.

Başka bir şey, bir rakam daha söyleyeyim, yeri gelmişken söylüyorum: Sarayın günlük harcaması –burada birkaç istatistik vereceğim size- 10 milyon. Şimdi, Başbakanlık kapandı, bütün bu kurumlar Cumhurbaşkanlığı ismi altında birleştirildi. Bu mantıkla giderseniz mesela, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin iştirakleri hariç -ki onun iştirakleri daha büyüktür- günlük harcaması 71 milyon lira. Evet “İstanbul Büyükşehir Belediyesinin günlük masrafı 71 milyon.” mu diyeceğiz? Veya “Ankara Büyükşehir Belediyesinin günlük masrafı 20 milyon.” mu diyeceğiz? Değerli arkadaşlar, yaptığımız eleştirilerin ayağının yere basması lazım, bunların bir karşılığı yok. “İzmir Belediyesinin günlük harcaması 22 milyon.” mu diyeceğiz? Ya, bunlar bir hizmet üretiyorlar. Siz bu sistemi seversiniz, sevmezsiniz; ha, millet size yetki verir, çoğunluğu alırsınız, buyurun değiştirin o zaman sistemi; arzu ettiğiniz sistemi getirirsiniz. Bu, budur arkadaşlar. Bizim bir itirazımız yok başka.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Peki, anlaşıldı konu Sayın Muş.

BURHANETTİN BULUT (Adana) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Sayın Bulut…

BURHANETTİN BULUT (Adana) – Bir soru sordu Grup Başkan Vekili, ona cevap vermek isterim.

BAŞKAN – 60’a göre yerinizden bir dakika söz vereyim, sorunun cevabını verin o zaman.

53.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulut’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

BURHANETTİN BULUT (Adana) – Sarayın hangi ihaleleri verdiğine dair bir soru sordu. Ben de size şunu sorayım o zaman: Örneğin, şehir hastaneleri sözleşmesini biliyor musunuz? Otoyolları sözleşmesini biliyor musunuz? Bunların hepsi herhâlde sarayda kasada kilitli.

Size Çukurova Havalimanı’nı örnek vereyim: Bu yıl 2 defa ihalesi iptal edildi, gerekçesi saray müteahhitlerinin bu ihaleleri almaması. Dünyanın en çok ihale alan şirketlerinin Türkiye’den olması bir tesadüf mü? Türkiye’de yapılan tüm kamu ihalelerini bu beşli firmaların alması bu kadar tesadüf mü?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın milletvekili, hangi ihale olduğunu söyleyin bana, “Şu ihale.” deyin, ben müdahale edeceğim.

BURHANETTİN BULUT (Adana) – Hepsini söylüyoruz işte, hepsini söylüyoruz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bakın, böyle olmaz. “Şu ihale.” deyin, ben müdahale edeceğim. Bakın, Grup Başkan Vekiliniz şahit burada, ben müdahale edeceğim.

BURHANETTİN BULUT (Adana) – Örneğin, Kütahya’daki Havalimanı’nda şu anda yüzde 1 bile değil doluluk oranı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bakın, o ayrı bir şey. Hangi ihale? İhale ismi verin, ben müdahale edeceğim diyorum.

XII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239) (Devam)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerine son konuşmacı İYİ PARTİ Adana Milletvekili Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu.

Buyurun Sayın Çulhaoğlu. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ebediyete irtihalinin 82’nci yıl dönümünde İstiklal Savaşı’mızın önderi ve cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sonsuz minnet, şükran ve rahmetle anıyorum. Ruhu şad olsun.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 25’inci maddesindeki önergemiz üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, bu kanun teklifi “İşsizlik Sigortası...” diye başlayıp en sonunda “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması” adı altında Genel Kurula getirilmiş bulunmaktadır. Bu kanun teklifiyle Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığının birimlerinde “raportör” unvanıyla görev yapanlardan, hâkimler ve savcılar, yasama uzmanları, kamu kurum ve kuruluşlarının merkez teşkilatlarında uzman, müfettiş, kontrolör gibi kariyer meslek kadrolarında veya pozisyonlarında bulunanların Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü kadrolarına atanabilmeleri öngörülmektedir.

Şimdi, bu teklifi getiren iktidar mensuplarına soruyorum: “Bu fıkranın uygulanmasında ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye ve uygulamayı yönlendirmeye Cumhurbaşkanlığı yetkilidir.” ibaresi muğlak bir ifade değil midir? Keyfî uygulamaların da önünü açmakta değil midir? Hep yaptığınızı yapmaya, yanlışta ısrar etmeye devam ediyorsunuz. Biz, gelin ortak akılda düzenlemeleri yapalım diyoruz; siz, tek akla hizmet etmek arzusundan bir türlü vazgeçmiyorsunuz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Komisyonda muhalefet şerhimizde belirttiğimiz gibi partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesiyle birlikte kaldırılan Başbakanlıktaki uzmanların birçoğu değişik kurumlara gönderilerek kurumsal hafıza yok edilmiştir. Başbakanlık uzmanlarının çok az kısmı Cumhurbaşkanlığında görevlendirilmiştir. Bu eksikliğin giderilmesi için bu maddelerde Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığında Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü, kariyer meslek olarak tanımlanmaktadır. Başbakanlık uzmanlarının heba edilmesini büyük bir israf olarak görmekteyiz. Kariyer meslek personeli sayısı çok fazla olmamalıdır, normal memurlar tarafından yapılacak işlerin de “Cumhurbaşkanlığı raportörü” adı altında alınan kişilere yaptırılma riski bulunmaktadır. Standart memurlar tarafından yapılacak işlerin kariyer meslek mensuplarınca yapılması mesleğin içini boşaltacaktır. Düzenlemeyle Cumhurbaşkanlığı raportörü kadrolarında bulunanlardan hizmetine ihtiyaç kalmayanların başka kurumlara gönderilmesi sakıncalıdır ve kariyer meslek anlayışıyla da bağdaşmamaktadır. Ayrıca, bu yapılacaksa bile, burada objektif kriterler konmalıydı; düzenleme bu açıdan eksiklik içermektedir.

Cumhurbaşkanlığı gerek personel gerekse idari birimler açısından kontrolsüz bir şekilde büyümektedir. Bu durum, idari açıdan yönetilememe sorununa ve verimsizliğe neden olacaktır.

Ayrıca, madem 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle kurumlardaki uzmanların maaşları eşitlendi, neden Cumhurbaşkanlığında ilave tazminat ödemesi yapılmaktadır? Yandaşlık ve kayırmacılığa; istediğine iş, istediğine makam vermeye; ulufe dağıtmaya devam ediyorsunuz. Ülkemizi liyakatsiz ve iş bilmez yandaşlarına emanet edip ekonomik olarak çok zor duruma getiren iktidar, işsiz kalan vatandaşlarımızın “İşsizlik ödeneklerini nasıl kısıtlarız?” konusunu Meclis gündemine getiriyor.

İktidarın getirdiği kanun teklifinde vatandaşımızın yaralarına merhem, dertlerine derman olacak, geçim sıkıntısını ortadan kaldıracak bir tek şey var mı? Kesinlikle yok.

2021 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda çiftçiye verilen mazot desteğinin önümüzdeki yıl yüzde 6,1 oranında düşürüleceği yazmaktadır. Yine “Çiftçilerin en büyük maliyetlerinden biri olan gübre destekleri de yüzde 6,2 oranında kısılacak.” denmektedir. Gübre fiyatlarına ekim ayında yüzde 25 zam gelmişken, mazot fiyatları ise dolardaki artışla birlikte yükselmeye devam ediyorken bunlar çiftçimizi daha da zora sokacaktır.

Yine, aynı 2021 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda arz açığı olan kütlü pamuk, ayçiçeği, zeytinyağı, dane zeytin, soya fasulyesi, kanola, aspir ve mısırda da fark ödemesi 2021 yılında yüzde 7,3 oranında düşürülecek denmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) – 2021 yılında yapacağınız bu uygulamadan vazgeçilmesi ve çiftçimizin daha da perişan edilmesinin şimdiden önüne geçilmesi ve bunların yapılmaması gerekmektedir.

Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin yerine iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş demokratik parlamenter sistemi tekrar geri getirerek etkisiz hâle getirilen yüce Meclisi milletimizin sorunlarını çözen bir konuma getireceğiz diyor, bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, kabul edilen önerge doğrultusunda 25’inci madde metinden çıkarılmıştır. Herhangi bir karışıklığa mahal vermemek adına görüşmelere mevcut madde numaraları üzerinden devam edilecektir. Madde numaraları, kanun yazımı sırasında Başkanlığımızca teselsül ettirilecektir.

Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 21.14

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 21.35

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon? Yerinde.

Şimdi ikinci bölüm görüşmelerine başlıyoruz. İkinci bölüm 26 ila 51’inci maddeleri kapsamaktadır.

İkinci bölüm üzerine söz isteyen İYİ PARTİ Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta.

Buyurun Sayın Usta. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Bugün 10 Kasım, cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin 82’nci yıl dönümü. Kendisini rahmetle, saygıyla anıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugünkü görüşmelerde 21’inci maddenin… Yani sürekli çalışanların kısmi çalışmaya geçirilmesi durumunda teşvik veren bir madde var; daha doğrusu bir işi iki kişiye bölen bir madde vardı; o maddenin kanun teklifinden çıkarıldığını memnuniyetle öğrenmiş bulunuyoruz. Bizim de ona ilişkin hem Plan ve Bütçe Komisyonunda hem de Genel Kurulda itirazlarımız olmuştu. Ayrıca, 33 ve 37’nci maddelerin de çıkartılacağına ilişkin basına da yansıyan haberler oldu. Bunu da memnuniyetle ifade ediyoruz. Dolayısıyla çalışanların kıdem tazminatı hakkını yok etmeye yönelik bu maddenin çıkartılması son derece memnuniyet verici. Tabii, burada şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Yani niye bu kadar çok enerjimizi tükettik? Bunları saatlerce Plan ve Bütçe Komisyonunda tartıştık, bunların yanlışlığını ifade ettik; orada iktidar grubu kulaklarını tıkadı, maddeyi orada kabul ettiler. Ancak, tabii ki yine de çıkartılmasından memnuniyet duyduğumuzu ifade ettik ama keşke bunlar olmasa, keşke teknik komisyonda bu müzakereler esnasında bu sağduyuyu yakalayabilseydik; o olmadı.

İkinci husus: Bu 24’üncü ve 25’inci madde; Cumhurbaşkanlığı raportörlüğü meselesi. Burada da enteresan bir durum var; 2’nci defa bunların da kanun teklifinden çıkartıldığını görüyoruz. Bu da Meclisin saygınlığını –en hafif tabiriyle- azaltan hususlardandır. Bunlar da Komisyonda tartışıldı 2’nci defa. Hem oradan buraya geliyor, burada tekrar çıkartılıyor.

Şimdi, madem bu çekilmelerden söz etmişken, 2 maddenin çok kritik olduğunu tekraren burada ifade etmek istiyorum; bunlardan biri, 22’nci maddedeki “varlık barışı” adı altında sunulan ama esas itibarıyla kayıt dışı geliri… Hatta illegal faaliyetlerden yani konusu suç teşkil eden faaliyetlerden elde edilmiş olsa bile –hiçbir ayrım gözetmediği için bu şekilde ifade ediyorum- bu tür gelirlerin beyan edilmesi durumunda bunlardan hiçbir vergi alınmadan, hatta sermayeye eklenmeden, işletmede kullanılmadan bile bunları aklamaya yönelik bir madde var; 22’nci madde. Umarım bu görüşmeler bitmeden sağduyu hâkim olur, bu madde de tekliften çıkartılır. Şu anda görüşmeleri geçti ancak hâlâ geç kalmış değiliz. Bu maddenin çıkartılmasının hayati önemde olduğunu düşünüyorum; Türkiye'nin başını ağrıtacak bir maddedir, ülkeye hiçbir şey kazandırmayacak bir maddedir.

Diğer bir madde de, Kurumlar Vergisi Kanunu’yla ilgili olan madde. Kurumlar vergisi oranı, biliyorsunuz, 40’ıncı madde de 5 puan düşürülüyor. Arkadaşlar, ben bunu birinci bölümü konuşurken de ifade ettim, hakikaten hiçbir şekilde ihtiyaç olmayan -ihtiyacı da bir kenara bırakın- yanlış olan bir maddedir. Bakın, OECD ülkeleri içerisinde, 34 ülke içerisinde 27 ülkenin kurumlar vergisi oranı bizden yüksek. Yani, bizde kurumlar vergisi oranı, biliyorsunuz yüzde 20. Bir de garip bir durum var tabii; geçici madde kapsamında üç yıl için 22 puan olarak uygulanan kurumlar vergisinin yüzde 15’e düşürülmesi için yetki alınıyor. Hâlbuki, OECD ülkelerinde 27 ülkenin bizden yüksek, düşük olanların da 4’ü yüzde 19’da; biz, yüzde 15’e çektiğimiz anda OECD’nin en düşük kurumlar vergisi olan 3 ülkesinden 1 tanesi olacağız. Bu yanlıştır. Bütçenin paraya ihtiyacı var, buradan 28 milyar TL’lik bir kayıp gelecek, bu yanlıştan dönmek lazım. Yani bu, kamu maliyesi açısından da iktisadi olarak da şu anda içinde bulunduğumuz sıkıntıları da düşündüğümüzde yanlış bir maddedir; umarım bu madde de geri çekilir.

Şimdi birkaç madde özelinde daha konuşmak istiyorum, bunlardan bir tanesi de 26’ncı madde, hemen bu bölümlerden sonra gelecek olan madde. Burada da KDV Kanunu’nun geçici 17’nci maddesinde bir süre uzatımı var. Şimdi, bu kanun 1998 yılında çıkmış, 1998’den bugüne kadar uygulanmış geçici madde kapsamında yani yirmi iki yıl… Ya, bir kanun yapılıyor… Hani on sekiz yıllık bir iktidarı konuşuyoruz, kendilerinden önce çıkmış ancak bu, defalarca uzatılmış; 2008’de uzatılmış, 2015’te uzatılmış, uzat, uzat şimdi tekrar bir daha uzatma talebiyle geliyor. Bu, eğer doğru bir şeyse -buna ilişkin düşüncelerim var, o ayrı bir konu- bunu sürekli madde hâline getirelim ancak bu hakikaten geçiciyse yani yirmi iki yıl uygulanan bir geçici maddeyi tekrar bir beş yıl daha uzatmayı düzgün çalışan bir kamu yönetimi açısından son derece sakıncalı buluyorum. Kaldı ki dâhilde işleme rejimiyle ilgili de uygulamada ciddi sıkıntılar var yani Türkiye ekonomisi, daha doğrusu ihracatımız, dâhilde işlemeye çok bağımlı hâle geldi, çok yüksek miktarlarda, uluslararası mukayeselerde çok yüksek oranlarda dâhilde işleme rejimi kapsamında bir ithalatımız var, dolayısıyla buraya zaten çekidüzen vermek gerekir.

Bunun haricinde, KDV konusu gelmişken Plan ve Bütçe Komisyonunda hemen şunu önermiştik: Firmalarımızın şu anda 200 milyar TL civarında devletten KDV alacağı var. Bu, düşük oranlı KDV uygulamalarından kaynaklı bir alacaktır. Şimdi, zorluğu biliyoruz, firmalar finansmana erişimde zorlanıyor, herkes finansman sıkıntısı çekiyor, efendim, finansman maliyetleri son derece artmış, böyle bir durumda devletten alacağı olan firmalara devletin -bu, KDV alacağı, vergi alacağı, kesinleşmiş alacak- bunları vermesi kadar normal bir şey olamaz, bunların verilmesi lazım veya hiç olmazsa, doğan KDV borçları veya diğer vergi borçlarından bunlar mahsup edilsin şeklinde önergelerimiz oldu, bunlar kabul edilmedi. Bu konuda da inşallah önümüzdeki maddeler görüşülürken bir aklıselim hâkim olur da bununla ilgili bir düzenleme yapılır. Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Bakın, yani oradan buradan kredi vermek yerine devletin borcu ile devletin alacağının birbirine bir mahsup işleminin yapılması herkesi rahatlatacaktır, firmaları rahatlatacaktır. Dolayısıyla böyle bir şeyin de ben kritik olduğunu düşünüyorum.

Arkadaşlar, diğer bir madde, kritik olan maddelerden bir tanesi de 34’üncü madde, bu İŞKUR’la ilgili. İŞKUR Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu üyeleri yıllardan beri gelen uygulama kapsamında 4483 sayılı Kanun’un dışında. Yani devlet memurlarını koruyucu, soruşturma ve kovuşturma için bir izin gerektiren maddedir. Böyle bir izin İŞKUR için yok. Şimdi, yıllardır olmayan bir şeyde burada İŞKUR Yönetim Kurulu üyelerine, Genel Müdürüne ve çalışanlarına bir koruma getiriliyor. Bu nereden çıktı diye soruyoruz. Hiçbir şey izah edilemedi. Tabii, bunun nereden çıktığını anlamak aslında çok zor değil. Çünkü İŞKUR son dönemde -bakın, bu Cumhurbaşkanlığının yıllık programı, oradan okuyacağım- olağanüstü bir şekilde devlette istihdam alımı için uygulanan bir arayüz gibi bir model. Çok verimsiz -bununla ilgili bir sürü çalışma var, akademik çalışmalar var- ne çalışana bir faydası var, ne devlete bir faydası var fakat burası çok keyfî bir kullanım alanı oluşturduğu için Hükûmetin hoşuna gitti ve Hükûmet buradan kimi zamanlarda 900 bin kişiye kadar alım yaptı. Şimdi tabii, bu kadar usulsüz, keyfî alımlardan sonra bu alımları yapan bürokratları da koruma ihtiyacı oldu. Şimdi bu madde de bu anlamda geliyor. Bunu hiçbir şekilde anlamak, hiçbir şekilde bunu iyi niyetle bağdaştırmak mümkün değil. Bu anlamda buradan da bir geri dönüş olmasının gerekliliğini düşünüyorum.

Şimdi, diğer bir husus, biliyorsunuz, pazar günü, Hazine ve Maliye Bakanı sosyal medya hesabından, af dilediğini veya istifa ettiğini açıkladı. Aradan bir gün geçtikten sonra bu af isteği kabul edildi. Şimdi sosyal medyada dolaşan haberlere göre sıkıntının bu rezervlerle ilgili husustan çıktığına ilişkin bir kısım haberler var; bu doğrudur veya yanlıştır ama gelmek istediğim nokta şu: Sayın Cumhurbaşkanına bir sunum yapılıyor, o sunum çerçevesinde -Sayın Cumhurbaşkanımız çünkü her yerde “Rezervlerimiz pozitif, 70-80 milyar dolar.” gibi sözler ifade ediyor- şimdi bunun eksiye düştüğü söyleniyor. Biz bunu aylardır söylüyoruz; işte ben buradaki konuşmalarımda da söyledim, 40 milyar dolar eksiye düştü Türkiye’nin rezervleri, bu kırılganlık ondan kaynaklanıyor, başka yerlerde suç aramayın, suçu kendimizde arayalım dedik. Bizim söylediğimizi tabii, hiç kimse duymadı, işitmedi belki veya Sayın Cumhurbaşkanı işitmedi ama o sunumda rezervlerin eksiye düştüğü kendisine ifade edilince tabii, bir kriz çıkıyor ve o kriz sonrasında bir kısım gelişmelerden sonra Hazine ve Maliye Bakanının istifa ettiği söyleniyor. Bunun doğru veya yanlış olduğunu tartışmıyorum ama bir hakikat var, hakikaten bu konu büyük ihtimalle bilinmiyor. Ben buradan bir konuda ikaz etmek istiyorum. Şimdi, aynı yanlışı… Sayın Cumhurbaşkanı bugün bir konuşmasında Türkiye’nin hâlâ işte, 2023 hedeflerine ulaşacağını, 2023 yılında 10’uncu büyük ekonomi olacağını söylüyor. Bakın, arkadaşlar, 29 Eylülde açıklanan, eski Hazine ve Maliye Bakanı tarafından açıklanan şu program bunun olmayacağını söylüyor. Diyor ki: Buradaki programa göre, işte, 10 bin dolar kişi başına gelir, 875 milyar dolarla Türkiye olsa olsa bizim bu rakamlarla en iyi ihtimalle 18’inci büyük ekonomi olacak, IMF’nin rakamlarına göre de 21’inci ekonomi oluyor. Şimdi hâlâ Sayın Cumhurbaşkanının ifadelerinde -bugün dahi konuştu, şu kitapçıkta var- 1 Ekim Meclis açılış konuşmasında da ilk 10 ekonomiye gireceğimizi, 2023 hedeflerini yakalayacağımızı söyledi. Şimdi, birisinin Sayın Cumhurbaşkanına bunu açıklaması lazım. Bakın, bir kriz daha çıkacak, bir kişi daha sırf bu nedenden dolayı gidecek. Benim onlara tavsiyem, Sayın Cumhurbaşkanına bunu açıklamaları.

Diğer bir husus da işsizlikle ilgili. Bugün yine Sayın Cumhurbaşkanı… Ben bunları duyunca çok üzülüyorum yani Türkiye’yi doğru tahlil edemeyen bir idare var arkadaşlar, bunu kabul etmek mümkün değil. Bugün, Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: “İşsizlik düştü.” Şimdi, bakıyorsunuz manşette evet, TÜİK bir rakam veriyor…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ERHAN USTA (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

…Sayın Cumhurbaşkanına da muhtemelen sadece o rakam gösteriliyor ama bu işin bir detayı var, bu işin altında bir kısım çalışmalar var. Yine, TÜİK rakamlarına baktığımızda, bunun için farklı çalışmalar yapılabilir ama bizim kullandığımız rakamlara göre, Türkiye’de Covid etkisini de işin içerisine kattığımızda işsizlik yüzde 33,3 ve geçen yıla göre de 7,4 puan artıyor. Bakın, yarın bu gerçeği de Sayın Cumhurbaşkanı öğrendiğinde bir kişinin daha kellesi gidecek, ben bundan eminim. O yüzden şu andan itibaren ben yeni Hazine ve Maliye Bakanını veya bununla ilgili Strateji Bütçe Başkanlığı olabilir, TÜİK olabilir, onları ikaz ediyorum, diyorum ki: Sayın Cumhurbaşkanına bu rakamların doğrularını söyleyin, bu rezerv meselesinde olduğu gibi başka bir sıkıntı daha çıkmasın. Bunlar doğru olarak bilinirse o zaman belki doğru kararlar alınır da ülkenin hayrına bir şey yapılır diye düşünüyorum, bu değerlendirmemi de sizlerle paylaşmak istedim.

Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Çok teşekkür ederim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İkinci bölümde söz isteyen Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Garo Paylan.

Buyurun Sayın Paylan. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, parlamenter rejimden tek adam rejimine geçmek için yapılan referandumda vatandaşlara neler vadettiğinizi hatırlıyor musunuz? Sayın AK PARTİ’liler hatırlıyor musunuz? Ne dediniz: “Türkiye’yi uçuracağız.” dediniz. Değerli arkadaşlar, iki yılı aşkın süre geçti, yalnızca iki buçuk yıl içinde Türkiye baş aşağı çakıldı arkadaşlar tek adam rejimiyle. Sayın Cumhurbaşkanı “Türkiye’yi bir şirket gibi yöneteceğim. Her şey çok daha hızla olacak.” dedi ama şunu söylememişti vatandaşlarımıza: Bu şirketin bir aile şirketi olacağını söylememişti. Geçen hafta sonu, arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanının kurduğu aile şirketi iflasını açıkladı. İflas ilan etti arkadaşlar aile şirketi. Berat Albayrak istifasında at izinin it izine karıştığını söyledi ve istifasıyla aslında memlekete belki de yapabileceği en büyük hayrı yapmış oldu arkadaşlar. Berat Albayrak geçen hafta demişti ki hatırlar mısınız “Biz istersek doları düşürürüz.” demişti. Hepiniz buna, kiminiz gülmüştünüz, kiminiz eğlenmiştiniz çünkü Berat Albayrak böyle dediği sürece dolar hep yukarı gidiyordu, 4,5’ta aldı doları 8,5’a gönderdi. Meğerse Berat Albayrak’ın bir bildiği varmış arkadaşlar. Hani, şunu biliyormuş: Ben istifa edersem dolar düşer diye biliyormuş meğerse “Ben istersem doları düşürürüm.” demişti. Vallahi, helal olsun Berat Albayrak’a, istifasıyla memlekete yapabileceği en büyük hayrı yapmış oldu ve dolar bir miktar düşmüş oldu.

Değerli arkadaşlar, ama Sayın Tayyip Erdoğan’ın takdir ettiğim bir özelliği var; pek çok noktada kendisine kızıyoruz ama takdir ettiğim bir özelliği var. Şimdi, pek çok AK PARTİ’li belli konumlara gelmeye çalışıyorlar öyle değil mi? Sayın Tayyip Erdoğan da onlara belli bir noktada yol veriyor. Mesela Sayın Davutoğlu’nu da Başbakan yaptı, kimilerini Bakan yapıyor, kimilerini Merkez Bankası Başkanı yapıyor, öyle değil mi? Naci Ağbal’ı Merkez Bankası Başkanı yaptı bir anda, Sayın Lütfi Elvan’ı şu anda ekonomiden sorumlu Bakan yaptı ama ben herkese şunu tavsiye ediyorum: Sayın Davutoğlu’na baksınlar, Başbakandı değil mi? Burada âlâyıvalayla geziyordu. Şimdi ne oldu? Devrisabık oldu. İki yıl Başbakanlık yaptı ve o dönemin bütün günahlarını Tayyip Erdoğan Davutoğlu’nun sırtına yükledi. Şimdi de sanki siyasi sorumlu kendi değilmiş gibi Berat Albayrak’ı affetmiş Sayın Cumhurbaşkanı ve böylece bir dönemin yani ekonomik krizin devrisabıkı olarak kendi damadını bile ortaya koyabildi Tayyip Erdoğan. Bütün AKP’lilerin bundan ders alması lazım arkadaşlar. Sayın Cumhurbaşkanı bu anlamda insanları çok iyi kullanabiliyor ama buruşuk bir kâğıt gibi de kenara atabiliyor damadı dahi olsa ve o dönemin devrisabıkı olarak bırakıyor arkadaşlar. İşte herkesin bundan bir ders çıkarması lazım.

Değerli arkadaşlar, bakın, Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçe yasasını görüşüyoruz değil mi? Bakın, açıkça söyleyeyim, geçtiğimiz yıllarda, yalnızca beş yıl önce ben vekil olduğumda Plan ve Bütçe Komisyonu Türkiye'nin kalbi olurdu arkadaşlar, kalbi. Memurlar, işçiler, emekliler, çiftçiler, bütün vatandaşlarımız “Acaba bütçeden bana ne düşecek?” diye düşünürdü. Şimdi gelin Plan ve Bütçe Komisyonuna, ne gazeteci var, ne bir ilgi var, ne bir alaka var. Çünkü bütçeyi halktan kaçırıyorsunuz arkadaşlar.

Bir şey daha var, Plan ve Bütçe Komisyonunun da Meclisimizin de artık herhangi bir güce sahip olmadığı konusunda vatandaşımızda bir inanç oluştu arkadaşlar, hepimiz şapkayı önümüze koyup bunu düşünmeliyiz.

Bakın, dün Lütfi Elvan Başkanımızdı. Ya, bütçe görüşülüyor öyle değil mi? Meclisin de en önemli komisyonlarından birisinin Başkanı, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı dün “Yarın neleri konuşacağız?” diye konuşurken saat altıda tekrar konuştuk, başka görüşmeler yaptık, bir anda gece, yasamanın en önemli Komisyonunun Başkanını Sayın Tayyip Erdoğan alıyor, ekonomiden sorumlu Bakan yapıyor arkadaşlar; sabahında yok. Sabah geldik buraya “Efendim, Başkan Vekiliyle toplantıyı açacaksınız.” deniyor. Sonra ne duyduk biliyor musunuz arkadaşlar? Sayın Cevdet Yılmaz’ın Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığına Sayın Cumhurbaşkanı tarafından atandığını duyduk. Kimlerden duyduk? AKP’li en az 50 vekil tebrik “tweet”i atmış arkadaşlar.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ne istiyorsunuz? Nasıl olacak?

GARO PAYLAN (Devamla) – Bakın arkadaşlar, daha Komisyonumuz bir irade koymadı, toplanmadı; eski bakanlarınız dâhil, milletvekilleriniz dâhil Cevdet Yılmaz’a “Cumhurbaşkanımızın takdirleriyle Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı hayırlı olsun.” diye “tweet” atıyor. İşte, Meclisimiz bu hâlde arkadaşlar; Meclis irade koymadan, komisyonlar irade koymadan Cumhurbaşkanı birilerini alıyor, bir koltuktan kaldırıyor, öbürünü bir koltuğa oturtuyor arkadaşlar. İşte, Meclisimizin maalesef durumu bu hâlde. Değerli arkadaşlar, bunu, bu durumla ilgili hepimiz şapkayı önümüze koyup düşünmeliyiz; bu Meclisin bir dengeleme, denetleme durumu maalesef kalmamıştır.

Değerli arkadaşlar, torbaya gelecek olursam, aynı tas aynı hamam yani Lütfi Elvan da gitse, Cevdet Yılmaz da gelse bir şey değişmiyor; torba yasada patronların yararına yani yüzde 1’in yararına maddeler var. İşçiye, emekliye ne var? Buradan vatandaşlarımıza söylüyorum, maalesef size zulümden başka bir şey yok. Sevgili işçiler, emekliler, çiftçiler, gençler, kadınlar; size zulümden başka bir şey yok. Beş yıldır hep aynı şey, bütün torba yasaları yüzde 1 için çıkarıyorsunuz. Bu torbada da yüzde 1’e vergi affı var. Beş yıldır sürekli vergi afları çıkarıyorsunuz. Bu torbada da en zengin yüzde 1 için servet affı var. Efendim, servet sahiplerine “Sizin vergi vermenize filan gerek yok, yurt dışına dolarlarınızı çıkarın, ben, vergisiz, cezasız sizin bütün servetinizi affedeceğim.” diyorsunuz. Başka ne var yüzde 1’e? Kurumlar vergisini, çok yüksekmiş gibi, yüzde 20’den yüzde 15’e düşürme hakkı var. Bu yetki Cumhurbaşkanına veriliyor arkadaşlar. Elinizi vicdanınıza koyun be, bir emekçi sonuç olarak 3 bin lira, 4 bin lira maaş alıyor, siz ondan yüzde 30-yüzde 35 vergi alacaksınız, anlı şanlı bankalar trilyonlar kazanacak, holdingler Covid döneminde bile kârlarını yüzde 80 artırmış. Onlardan ne vergi alacaksınız? Yüzde 15. Hak mıdır arkadaşlar ya? Bu hangi vicdana sığar, 3 bin lira maaş alan vatandaştan yüzde 30-yüzde 35 vergi alıp da trilyonlarca kâr elde eden bankalardan, holdinglerden yüzde 15 vergi almak? Bu Meclis böyle bir karara imza atabilir mi ya? Vicdanlı, halkın Meclisi, işçinin, emekçinin, yoksulun Meclisi böyle bir karara imza atabilir mi arkadaşlar? Ben bunu yapmayacağınızı umut etmek istiyorum.

Bakın, esnek çalışmayla ilgili maddeler çıkarıldı. Nasıl çıktı? Kamuoyu baskısıyla, sendikaların mücadelesiyle, muhalefetin etkin mücadelesiyle bu maddeler buradan çıkarıldı. Ya, size diyoruz ki: İşçinin hakkını keserek ekonomi düzelmez arkadaşlar. Ne yapıyorsunuz? “Aman işçiye daha az para verelim.” “Aman onun kıdem tazminatını engelleyelim.” “Aman emeklilik hakkını engelleyelim.” Ya, arkadaşlar, şunu unutuyorsunuz ya: İlla patronlardan yanaysanız bile işçiye daha çok gelir sağlamanız lazım, bakın, illa patronlardan yanaysanız bile. Ya, işçinin geliri olmazsa patronun ürettiği malı kim alacak arkadaşlar, kim alacak ya? İşçinin geliri olmazsa ekonominin çarkları nasıl dönecek? Arkadaşlar, işçi zaten şu anda büyük bir yoksullukla karşı karşıya, 2.320 lira asgari ücretle karşı karşıya ya. Açlık sınırı 2.500 lira olan bir ülkede -yani yalnızca tenceresini kaynatması için 2.500 liraya ihtiyacı varken- 2.320 liraya talim ediyor, o da işi olanlar.

Bir de bir vicdansızlık daha var bu torbada. Arkadaşlar, Covid başlayalı kaç ay oldu? Yedi ay oldu, öyle değil mi? Ücretsiz izin diye bir uygulama çıkardınız. Ne yaptınız? Patronlara “Efendim, çalıştırmıyorsan işçiyi eve gönder, ben ona 1.160 lira vereceğim.” dediniz. Ya, arkadaşlar, o zaman da itiraz ettik, 1.160 lirayla bir insan hayatta kalamaz dedik, yapmayın bunu dedik, illa çıkaracaksa en azından 2.500 lira gibi bir rakamla ücretsiz izine çıkarsın dedik, yapmadınız. Arkadaşlar, 1.160 lira, günde 39 lira yapar, bir öğünde 13 lira yapar. 2 çocuğu olan 4 kişilik bir aile bir öğünde 13 lirayla kaç gün hayatta kalabilir arkadaşlar ya? Bakın, yüz seksen gündür 13 lira veriyorsunuz bir öğünde işçilerimize. Şimdi diyorsunuz ki: “Ben altı ay, yedi ay, sekiz ay 1.160 lirayla, efendim, günde 39 lirayla, bir öğünde 13 lirayla milyonlarca insanı baş başa bırakacağım.” Hangi vicdan buna izin verebilir? Hepiniz milletvekilisiniz ya.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

GARO PAYLAN (Devamla) – Hepiniz yerellerden geliyorsunuz. Hangi vicdan buna izin verebilir? Yollarda işçiler sizin önünüzü kesmiyor mu? İşsizler önünüzü kesmiyor mu? “Gebermek istiyorum.” diyen esnaf gibi esnaflar yolunuzu kesmiyor mu arkadaşlar? Benim yolumu kesiyor “Açım, yolsuzum, işsizim, artık bıçak kemiğe dayandı.” diyor. Sayın Cumhurbaşkanı sabır diliyor değil mi? Kendisi bin odalı sarayda otururken gecekonduda oturan, aç açıkta vatandaşımıza sabır diliyor değil mi? Sayın Cumhurbaşkanına söyleyin, nasıl ki Berat Albayrak’ın batırdığını söylediğiniz gibi sahici darbeyle, bunu da söyleyin. Sabır taşı çatlamak üzere arkadaşlar, vatandaşın sabır taşı çatlamak üzere. Bununla ilgili bu Meclis bir an önce sorumluluk almalıdır. Böyle torba yasalarla da hiçbir yere varamayız.

Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Yerimden kısa bir söz talebim var.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

54.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, on dakikalık konuşmanın üç dakikası maddelerle ilgili, yedi dakikası -bundan önceki konuşmaların hepsini çıkaralım aynı- matbu.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Bölüm üzerine konuşuyoruz, bölüm üzerine.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Zıplıyorlar.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bir değişiklik yapmış burada. Çok nezaketsiz bir ifade: “Recep Tayyip Erdoğan işi bitince buruşturup bir kâğıt gibi atıyor.” diyor; bunu kabul etmemiz mümkün değil, çok yakışıksız. AK PARTİ on sekiz yıldır iktidarda; pek çok bakanımız görev aldı, genel başkanlarımız oldu, milletvekillerimiz oldu. Biz buna bir dava şuuruyla bakarız. Birimizin bıraktığı bayrağı öbürümüz alır, bıraktığı yerden çok daha yükseğe çıkartmak için çalışırız biz, bu şuurla hareket ederiz, bu şuurla hareket ettiğimiz için de bugün buralardayız.

Şimdi, kendisi de bir partili milletvekili. Onlar da, şimdi bu döneme bakın, ondan önceki döneme bakın, milletvekilleri değişmiş. Onları buruşmuş bir kâğıt gibi attınız mı siz? O zaman siz bu mantaliteye sahipsiniz, bu anlayışa sahipsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Dolayısıyla, bunun ötesinde, eleştirinin, politik eleştirilerin ötesinde içerisinde bir kin, bir nefret duruşuyla bir konuşma yapmış. Anlaşılan Garo Paylan’a Karabağ çok dokunmuş.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Ya bir de polemik konusu çıkartıyorsun, ayıp ya!

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Ama bu dokunmanın bir manası yok, çare yok, orası aslına rücu etti, orası Azerbaycan’a katıldı; bu agresifliğin arkasında ben bunu görüyorum, geçmiş olsun! (AK PARTİ sıralarından alkışlar, HDP sıralarından gürültüler)

GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Paylan…

GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, sataşmadan söz istiyorum.

BAŞKAN – Nerede sataştı?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Başından sonuna sataştı efendim, hangisini söyleyeyim?

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Etnik kimliğine saldırı yapılıyor, daha ne olsun Başkan?

BAŞKAN – Ben Sayın Paylan’a soruyorum, lütfen, rica ediyorum.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Ben açıklamalarına söylüyorum.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Başından sonuna kadar sataştı efendim.

BAŞKAN – Peki, kürsüden, sataşmadan dolayı iki dakika söz veriyorum.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Siz zaten insanların etnik kimliğiyle…

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Açıklamalarına bakın, açıklamalarına, işgalcilere tek laf edemiyordu.

TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) – Sonra da “Kardeş gibiyiz.” değil mi? Kürt’le, Ermeni’yle böyle kardeşsiniz değil mi!

BAŞKAN - Sayın Milletvekili, Sayın Paylan’ı kürsüye çağırdım.

Buyurun Sayın Paylan.

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

3.- Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, burada siyasi eleştiriler yapıyoruz ama yarası olanlar gocunuyorlar maalesef. Değerli arkadaşlar, AKP kaynıyor.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Hiç alakası yok.

GARO PAYLAN (Devamla) - Bu anlamda bize saldırarak bu kaynamanın, bu dağılmanın, bu çöküşün önüne geçemeyeceksiniz.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) - Kaynayan sizsiniz, kaynayan sizsiniz; dibinize bakın, ateşi koymuş yanıyorsunuz.

GARO PAYLAN (Devamla) - Bakın, AKP’nin oyları mum gibi eriyor ve muhalefet ilk gelen seçimde, ne yaparsanız yapın kazanacak arkadaşlar.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sen mi kazanacaksın, sen mi geleceksin?

GARO PAYLAN (Devamla) - Ama şunu unutmayın: Bakın, Bütçe Komisyonunda sarayların, savaşların ve yandaşların bütçesini görüşüyoruz. Bütün kaynaklar saray yapmaya, savaşlara ve yandaşlara akıyor. Buna karşı halkın bütçesini öneriyoruz.

Bakın, Suriye politikasını ne yaptınız Sayın Muş? Türkiye’nin Suriye’deki ırkçı ve mezhepçi politikaları sonucu Rusya Suriye’ye yerleşti. Şimdi de Karabağ’daki ırkçı politikalar sonucunda ne oldu, sonuç ne oldu? Binlerce Azeri ve Ermeni genç hayatını kaybetti. Sonuçta ne oldu? Karabağ’a Rusya yerleşti, Rusya. Sorun çözümsüz kaldı, halklar büyük bir yıkım yaşadılar. Hep beraber kaybettik arkadaşlar, Suriye’de halklar kaybetti ve Rusya oraya yerleşti, siyasi hâkimiyetini kurdu. Karabağ’da da aynı şekilde halklar kaybetti, yoksul Azeri ve Ermeni gençler hayatlarını kaybetti. Binlerce eve ateş düştü. Siz akşamları evde bilgisayar oyunu gibi savaşı izliyorsunuz değil mi? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Otuz sene önce niye böyle düşünmüyordunuz?

GARO PAYLAN (Devamla) – Bilgisayar oyunu gibi izliyorsunuz. Arkadaşlar, insanlar hayatlarını kaybettiler o savaşta. Sonuç ne oldu? Rusya Kafkaslara yerleşti.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – O zaman Karabağ’ı işgal etmeyeceklerdi.

GARO PAYLAN (Devamla) – Rusya Suriye’ye yerleşti, Rusya Kafkaslara yerleşti. Hep beraber kaybediyoruz.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Yirmi sekiz yıl sonra…

GARO PAYLAN (Devamla) – Sonuçta kazanan ABD’nin çıkarları oluyor, Rusya’nın çıkarları oluyor. Azeri, Ermeni, Türkiye halkları, Suriye halkları kaybediyor arkadaşlar. Aklınızı başınıza devşirmenin zamanı gelmedi mi acaba? (HDP sıralarından alkışlar)

XII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Giresun Milletvekili Cemal Öztürk ve Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim ile 46 Milletvekilinin İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/3147) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 239) (Devam)

BAŞKAN – İkinci bölüm üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu.

Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu 10 Kasım akşamında Mustafa Kemal Atatürk’ü rahmet, minnet ve özlemle anıyorum.

Değerli arkadaşlar, 239 sıra sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin -torba kanunun- ikinci bölümüyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşacağım.

Biliyorsunuz 51 maddeden oluşuyor bu torba kanun. Çok önemli hükümler içeriyordu, içeriyor hâlâ; geçen haftadan beri görüşüyoruz, daha önce Plan ve Bütçe Komisyonunda çok hızlı bir şekilde görüştük. İçinde çok önemli hükümler var; servet affı gibi, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamına giren borçlar var, kamu alacakları var, bunların yeniden yapılandırılması gibi. Bana göre hepsinden daha önemlisi, torba kanuna adını veren işsizlikle ilgili hükümlerdir, istihdamla ilgili hükümlerdir. Çok önemli değişiklikler getiriyor.

Şimdi, düşünebiliyor musunuz, 25 yaş altında evladınız var -ya da milletvekillerimiz de var hâlâ 25 yaşın altında, 18 yaşın üzerinde- işe girecek. Üniversiteyi bitirmiş -ya da lise mezunu olsun, ilkokul mezunu olsun- işe girecek, bildiğimiz şekilde sigortalı, kıdem tazminatı olan, sosyal güvenliği olan bir işe giremeyecek 25 yaş altında olduğunda. Yani 25 yaş ve altı için böyle bir alternatif sunuluyor kendisine: Kıdem tazminatı hakkı yok, sosyal güvencesi yok, geleceğiyle ilgili bir garanti söz konusu değil maalesef ve Anayasa’mızın da sosyal devlet ilkesine aykırı şekilde bir düzenlemeyle çalışacak. Bir de bunun, aynı kişinin, benzeri kişilerin, vatandaşımızın, toplumumuzun 49 yaş ve üstü olduğunu düşünün, aynı şekilde gelecek güvencesi olmadan çalışacak. Böyle bir düzenleme yapılıyor. Şimdi, maddelerin çekildiği söyleniyor ya da çekileceği söyleniyor, inşallah farkına varılmış veya çekilmiştir.

Şimdi, şu var: Bu tür maddeler, gelecek güvencesi olmayan bir toplum yaratmak, 25 yaş altındakileri ve 49 yaş üstündekileri kıdem tazminatından, sosyal güvenlik hakkından, gelecek güvencesinden yoksun bırakmak sadece çalışma hayatıyla ilgili bir konu değil. Evet, çalışma hayatıyla da ilgilidir, önemlidir; sosyal tarafların, işçi-işveren kesimlerinin ve devlet tarafının oturup bir masa etrafında bunu çok iyi tartışmaları lazım. Toplumun kabul etmesi, sindirmesi için ilgili meslek kuruluşlarıyla istişare edilmesi, ondan sonra gündeme gelmesi lazım, bu kesin. Ama bu, çalışma hayatının ötesinde bir düzenleme; bu, yaşantımızı değiştirecek bir kanun. Yani, düşünebiliyor musunuz, 25 yaş altı ve 49 yaş üstünün güvencesi yok, gelecek garantisi yok. Nasıl bir toplum olur? Milyonlarca kişinin bu vaziyette olduğunu, kıdem tazminatı olmadığını, sosyal güvencesinin olmadığını düşünün. Bölük pörçük işlerde çalışıyor kısa süreli, belirli süreli iş sözleşmeleri yapıyor ve çalıştığı işi bir başkasıyla paylaşıyor yani 2 kişi şu anda yapılan bir işi paylaşıyorlar. Böyle bir toplumda barış, böyle bir toplumda huzur, güven, geleceğe umutla bakmak söz konusu olabilir mi? Çekildiğine gerçekten çok mutlu oldum Grup Başkan Vekilimiz bugün söyleyince.

Hakikaten çok çok önemliydi, tahmin edilenin ötesinde büyük sorunlar, sıkıntılar getirecekti ve bu konu maalesef Komisyonumuzda yeterince tartışılmamıştı. Biliyorsunuz, Bütçe Kanunu’nu görüşüyoruz, şu anda da görüşmeler devam ediyor, bundan sonra oraya gideceğim. Orada, o hızlı gündem içerisinde kayboldu, yeterince konuşulamadı.

Yeterince konuşulamamasının bir sebebi de tabii bu konularla ilgili siyasi iradeye sahip kimse yok, kiminle konuşacaksınız? Bürokrasi tarafından getirilmiş bir kanun düzenlemesi. Bu yanlış, bu eksik, bunu düzeltelim ama kime söyleyeceksiniz? Bürokrata mı söyleyeceksiniz bunun düzelmesini? Karşınızda siyasi iradeye sahip birileri olacak, Cumhurbaşkanından bir irade almış, yetki almış bir bakan olacak, onlarla tartışacaksınız, konuşacaksınız, anlatacaksınız olayı ama yok öyle biri de, Komisyonda da bütün bunları anlatamadık, buraya kadar geldi. Gerçekten çok büyük sıkıntıydı, Türkiye için geçmiş olsun eğer çıkarılıyorsa bu düzenlemeler. Hakikaten büyük sıkıntılar getirecekti toplumumuz için. Bundan sonra da bunun gelmemesini diliyorum.

Şimdi, bu ikinci bölümde, yine, bakıyorsunuz, hani son 2 madde yürütme ve yürürlük maddeleri, kalan aşağı yukarı 24 madde içerisinde 9 tane uzatma maddesi var değerli arkadaşlar, 9 uzatma maddesi. 24 madde içerisinde 9’u uzatma maddesi. Ne demek uzatma maddesi? Burada, komisyonlarda, Genel Kurulda kanun yapmışız, “Şu şu tarih itibarıyla uygulanacaktır şu kanunlar.” demişiz, bunların 9’unu şimdi erteliyoruz. Biliyorsunuz, bu torba kanunlar içerisinde geçen -bu yılın ilk torba düzenlemesinde de vardı- o kadar çok erteleme var ki yani yalapşap, hızlı bir şekilde komisyonlarda görüşülüyor, ne olduğu anlaşılmıyor, sorumlusu yok. Aslında biz biliyoruz, kanun gerçekten yürütme erkinden geliyor ama yürütme erki geçmişte olduğu gibi imzalayamıyor, sahip çıkamıyor, anlatamıyor, ilgili taraflarla görüşülmüyor, ilgili komisyonlarda görüşülmüyor, etki analizi yapılmıyor, geliyor, burada hızlı bir şekilde geçiyor, kanunlaşıyor. Ondan sonra da “Bunun yürürlüğe girmesi sakıncalıdır.” diyoruz, tekrar tekrar uzatıyoruz. Maalesef bu şekilde 9 tane uzatma maddesi var. Böyle bir kanun yapma söz konusu olabilir mi, doğru olur mu? Bunlar doğru bir yöntem midir? Maalesef değil. Bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi ve özellikle bu kanun yapma süreci, bu yasama süreci Türkiye için çok büyük sıkıntılar getirmiştir değerli arkadaşlar, bunu görmemiz lazım. Bu şekilde yasa yapmak, yasama süreci olması mümkün değil.

Şimdi, bu bölümdeki bir diğer önemli düzenleme de 40’ıncı maddede. Kurumlar Vergisi Kanunu’nda 5 puanlık önemli bir indirim ya da tekrar kanuni seviyesine çıkarma yetkisi Cumhurbaşkanına veriliyor. Şimdi, kurumlar vergisi zaten 20 puan, 5 puan yani dörtte 1’i kadar bir puan Cumhurbaşkanına yetki olarak veriliyor. Bu önemli bir rakam, dörtte 1’i kadar bir oranı indirmek ya da çıkarmakta yetkili. Şimdi, yatırımcı olsanız Türkiye’de bu şekilde yatırım yapar mısınız? Kurumlar vergisi kaç olacak bilmiyorsunuz; 20 mi, 15 mi, arada bir oran mı? Şimdi, 2021 bütçesinde kurumlar vergisinden beklenen tahminî rakam 108 milyar yani en az yüzde 5 kadar bir oynama olursa 5 milyarın üzerinde bir oynama söz konusu olacak. Demek ki kurumlar 5 milyar daha fazla ya da daha az vergi verebilir. Böyle ne olduğu belli olmayan, kesinleşmeyen bir rakam söz konusu olabilir mi? Böyle bir ortamda sizlerin yatırım yapması -eğer yatırımcıysanız- söz konusu olur mu değerli arkadaşlar? Güvenli olur musunuz? Yabancı bir yatırımcı “Türkiye’de kurumlar vergisi oranı kaç?” diye sorduğunda “Yüzde 20 ama değişebilir...” “Ne kadar değişir?” “5 puan değişebilir; 15’e de inebilir, tekrar 20’ye de çıkabilir.” Böyle bir düzenleme, aynı şekilde devlet mefhumu konusunda soru işaretleri oluşturur değerli arkadaşlar. Bunlar maalesef sakıncalı düzenlemeler, bunlarla ilgili olarak bu kanun yapma sürecini ciddiye almamız lazım, daha dikkatli davranmamız lazım, daha farklı bir şekilde kanunları yapmamız lazım. Bakın, bütçe yapıyoruz, yürütme erki sayın bakanlar sadece bütçe için geliyorlar Meclise, onun haricinde hiçbir şekilde kanun yapma sürecine katiyen katılmıyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kesin hesap ve bütçe de çok hızlı bir şekilde geçiyor ama kanun yapma sürecinde bakanların en azından olması lazım. Yürütme erki tek kişiden oluşuyor, Cumhurbaşkanı. Ancak, hiç olmazsa, Cumhurbaşkanından yetki alan, Cumhurbaşkanına karşı doğrudan sorumlu olan, Meclise karşı değil, halka karşı değil, millete karşı değil ama hiç olmazsa Cumhurbaşkanına karşı doğrudan sorumlu olan bakanların burada olması lazım ki onlara karşı hesap soralım ya da bize nasıl bir düzenleme yapma ihtiyacı içerisinde olduklarını anlatabilsinler ve yasama sürecimiz düzelebilsin. Bunlar çok kısa olarak anlatmaya çalıştığımız eksikliklerimiz. Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – İkinci bölüm üzerinde söz isteyen Milliyetçi Hareket Partisi grubu adına Kayseri Milletvekili Sayın Mustafa Baki Ersoy.

Sayın Ersoy, şahsı adınıza da söz talebiniz olduğu için konuşma süreniz on beş dakika.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 239 sıra sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerinde konuşma yapmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubu ve şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi, ekran başında bizleri izleyen yüce Türk milletinin tüm fertlerini saygıyla selamlıyorum.

Millî Mücadele’mizin önderi ve cumhuriyetimizin kurucusu, büyük komutan ve devlet adamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete intikalinin 82’nci yıl dönümünde saygı ve şükranla anıyorum, ruhu şad olsun.

Kanun teklifiyle, genel olarak, kamu kurum ve kuruluşlarımızın ihtiyaçları ile son dönemde vatandaşlarımızdan gelen taleplerin karşılanması amacıyla bazı kanunlarda düzenlemelerin hayata geçirilmesi amaçlanmaktadır. Böylece basitlik, etkinlik ve verimlilik ilkeleri çerçevesinde idarenin etkin ve hızlı karar almasını sağlayan değişiklikler yapılması sağlanacaktır.

Söz konusu teklifle, ihraç yapılacak ürünlerin üretiminde yurt içinden temin edilecek malların KDV tecil, terkin uygulamasının 31 Aralık 2025 tarihine kadar uzatılması öngörülmektedir.

Covid-19 salgını süresince en çok ihtiyacımız olan maddelerden biriyle, Millî Eğitim Bakanlığına yapılacak bilgisayar ve donanım bedelsiz teslimlerinde KDV istisnasının da 31 Aralık 2023 tarihine kadar uzatılması bu maddeyle sağlanacaktır.

Ayrıca, İstanbul’da yapılacak olan ve pandemi nedeniyle ertelenen Şampiyonlar Ligi finali organizasyonu için UEFA’ya, ilgili futbol kulüplerine ve organizasyonda görevli tüzel kişilere ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayanlara sağlanan KDV, gelir ve kurumlar vergisi muafiyetinin 2021 finali için uygulanmasına yönelik değişiklikler öngörülmektedir.

Yine, özellikle de pandemi ve acil durumların söz konusu olduğu bu süreçte önemsediğimiz bir başka değişiklikle, elektronik haberleşme altyapılarındaki yapılardan bazı belgelerin talep edilmemesi öngörülmektedir. Böylece haberleşme anlamında süreç daha hızlı bir şekilde ilerleyebilecektir.

Sağlık kurumlarıyla ilgili teklifle ise sağlık tesisinin yöneticisi olan başhekime hizmet sözleşmesi imzalayan üniversite personelinin sözleşme kapsamındaki hizmet ve faaliyetlerle sınırlı olmak üzere gerekli durumlarda 657 sayılı Kanun’un disiplin hükümlerine göre işlem yapma yetkisi verilecektir.

Covid-19 salgınının turizm sektörüne olan olumsuz etkilerinin hâlen devam etmesi nedeniyle hazineye ait taşınmazlar üzerindeki turizm tesislerinden pandemi döneminde tahsil edilmesi gereken kira, irtifak hakkı gibi ödemelerin sürelerinin bir yıl ertelenmesi öngörülen teklifler arasında yer almaktadır.

Bir diğer teklif de İŞKUR personelinin soruşturma iznine tabi olmasıyla ilgilidir. Böylece kamu görevlisi olan Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü personelinin de diğer kamu görevlilerinin tabi olduğu gibi kamusal görev ve hizmetleri yerine getirirken işledikleri suçlar nedeniyle doğrudan ceza soruşturması ve kovuşturmasına tabi tutulmaları amacıyla 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun kapsamına alınması amaçlanmaktadır.

Bir diğer maddeyle, hükümlüler için Covid-19 izin süresinin uzatılmasıyla ilgili düzenleme öngörülmektedir. Maddeyle açık cezaevinde bulunan hükümlülere yönelik 14 Nisan 2020 tarihinde verilen Covid-19 iznine ilişkin tarih 31 Ocak 2021 şeklinde yeniden düzenlenmektedir. Salgının devam etmesi hâlinde bu süre Sağlık Bakanlığının önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından her defasında iki ayı geçmemek üzere 7 kez uzatılabilecektir. Böylelikle Covid-19 izin süresinin en fazla 7 Temmuz 2021 tarihine kadar uzatılabilmesi öngörülmektedir.

Basın ve gazetecilik mesleğinde basın kartı sahibi olmak suretiyle çalışanların fiilî hizmet süresi zammından yararlandırılmalarına ilişkin mevcut hüküm Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmiş ve iptal kararının yürürlüğü, oluşacak yasal boşluğun giderilmesi amacıyla dokuz ay sonraya bırakılmıştır. Maddeyle, Anayasa Mahkemesi kararıyla doğan hukuki boşluğu gidermek amacıyla düzenleme yapılması amaçlanmaktadır.

Ayrıca, yine salgının etkisiyle, sağlık hizmet sunucularına başvurularda öngörülemeyen bir artış sonucu kamu üniversite hastanelerinin harcamalarının beklenmedik seviyelere ulaşması nedeniyle kamu üniversite sağlık hizmeti sunucularının 2020 yılında verdikleri sağlık hizmet bedelinin götürü bedel sözleşme tutarından düşük olması durumunda, aradaki farkın silinmesi amaçlanmaktadır.

31 Ekim 2020 tarihi itibarıyla, prim borcu olan ve ödeme yapmayan BAĞ-KUR sigortalılarının sigortalılık sürelerinin durdurulması, prim borçlarının silinmesi, talep edilmesi hâlinde durdurulan sigortalılık sürelerinin ihya edilmesi sağlanacaktır. Payları Borsa İstanbulda işlem gören kurumlara, 2 puan indirimli kurumlar vergisi uygulaması amaçlanmaktadır. Dernek ve vakıfların bazı gelirlerinden dolayı iktisadi işletme oluşmaması süresi uzatılarak 31 Aralık 2020 tarihinde sona erecek bu düzenlemenin 31 Aralık 2025 tarihine uzatılması da öngörülmektedir.

Maddeyle, özellikle tehlikeli ve çok tehlikeli işlerde mesleki yeterlilik belgesinin yaygınlaştırılması, iş kazalarının önlenmesi ve meslek standartlarının yerleşmesini sağlamak amacıyla kişilerin kurs çalışmalarına ve iş yeri açabilmelerine olanak sağlayan düzenlemenin yürürlükten kaldırılması amaçlanmaktadır. Daha önceki düzenlemeye göre belirlenen programları başarıyla tamamlayarak kurs bitirme belgesi alanların kazanılmış hakları da korunmaktadır.

Ülkemizin dört bir yanında meydana gelen deprem haberleri, bizleri derinden sarsmaktadır. Bu sebeple, olası depremler için alınacak tedbirleri elbette önemsiyoruz. Bu anlamda yapılacak olan düzenlemeyle, İstanbul Sismik Riskin Azaltılması Ve Acil Durum Hazırlık Projesi kapsamında İstanbul Valiliği Yatırım İzleme Ve Koordinasyon Başkanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren İstanbul Proje Koordinasyon Birimine yapılacak teslim ve hizmetler için finansmanı yabancı devletler, uluslararası kurum ve kuruluşlarca karşılanmak kaydıyla KDV istisnası sağlanacaktır. Maddeyle, OHAL kapsamında alınan ilave tedbirlere karşı başvuru yolu açılmaktadır. Başvuru neticesinde verilecek karara karşı idari yargı yolu açık olacaktır.

Yine, teklifle, 1 Ocak 2021 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülen konaklama vergisi, süre uzatımıyla, turizmi destekleme amacıyla 1 Ocak 2022 tarihine ertelenmektedir.

Bir diğer düzenlemeyle, vakıf taşınmazlarının kiralanmasında teminat alınması ve kiraların ödenmemesi hâlinde kiracının tahliyesine ilişkin süre uzatımı öngörülmektedir.

Son madde ise Covid-19 nedeniyle dernek genel kurullarının ertelenmesiyle ilgili. Mevcut durumda derneklerin genel kurul toplantılarını en geç üç yılda bir yapmaları gerekmektedir. Önümüzdeki sonbahar ve kış aylarında çok sayıda dernek tarafından yapılacak genel kurul toplantılarına katılacak olan dernek üyeleri aralarındaki fiziksel mesafenin korunması zor olacağından teklifle, derneklerin genel kurul toplantılarının 30 Nisan 2021 tarihine kadar ertelenmesi öngörülmektedir.

Ekonomik anlamda dalgalanmalar yaşadığımız bugünlerde özellikle de birçok iş yerinin evden çalışma sistemine geçmesiyle birlikte maalesef işsizlik bir sorun hâline de gelmeye başlamıştır. Değerli milletvekilleri, Covid-19 döneminde firmalar bilanço ve mizanlarında maalesef sıkıntı yaşamaktadırlar. Bu bilanço ve mizanların düzeltilmesi için hem kasa affı hem de matrah artırımı, bize göre yapılması gerekmektedir. Firmalar bozulan stoklarını, işletmelerinden çeşitli nedenlerle çekmek zorunda oldukları kasa mevcutlarını ve ortaklar cari hesaplarını düzeltmek için Hazineden uygun yollu yeni bir yapılandırma çıkarılmasını beklemektedirler. Aksi takdirde yapılan incelemelerde firmalarımız vergi cezalarıyla karşı karşıya kalacaklardır, bu da maalesef çoğu firmanın zarar etmesine neden olacaktır. Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri işletmelerinde mevcut olduğu hâlde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşları da envanterlerine ekleyebilmek için bu affı vatandaşlarımız beklemektedir. Yapılacak vergi affı ve matrah artırımları ülkemizdeki işletmelerin sigortası olacaktır. En kısa sürede uygulamaya konulmasıyla ilgili de vatandaşlarımızdan tarafımıza yoğun bir talep vardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; seçim bölgem olan Kayseri’mizdeki çiftçilerimizden de bahsetmek istiyorum.

Kayseri’deki çiftçilerimiz Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankasından kullandıkları kredilerin de yapılandırma kapsamına alınmasını bekliyor; bu konuda da gerekli düzenlemenin yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun yanında, yine çiftçilerimiz için tarımsal sulamada kullandıkları elektrikle ilgili faturalarında indirim yapılması ya da sulu tarım yapan çiftçilerimize destek verilmesi de uygun olacaktır diye düşünüyoruz. Ayrıca, 16 polar şeker pancarı ton alım fiyatı 336 TL olarak açıklanmıştır. Girdi maliyetlerini de göz önünde bulundurarak pancar üreticisi mutlaka desteklenmelidir diye düşünüyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu teklifi olumlu değerlendiriyor, vatanımıza ve milletimize hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan temenni ediyorum.

Tarihî bir zaferle Türk’ün şanlı bayrağını Karabağ’da dalgalandıran kardeşlerimizin şanlı zaferini de kutluyor, Turan ellere selam olsun diyor, Genel Kurulumuzu bir kez daha saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şahıslar adına ikinci söz, Konya Milletvekili Sayın Abdulkadir Karaduman’a aittir.

Buyurun Sayın Karaduman. (CHP sıralarından alkışlar)

ABDULKADİR KARADUMAN (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması -ve vergi yapılandırması- Hakkında Kanun Teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, Meclis Genel Kuruluna torba yasa olarak sunulan değişiklik teklifleriyle, aslında büyük yanlışları içeren bazı düzenlemelerin getirildiğini hepimiz görüyoruz. Ülkemizin ciddi anlamda kaderini etkileyecek ya da belirleyecek olan, vatandaşlarımızı yakından etkileyecek konuların torba kanun usulüyle, kamuoyu, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve diğer paydaşlarla paylaşılmadan, gizli saklı bir şekilde Genel Kurula getirilmesini kesinlikle kabul etmediğimi öncelikle ifade etmek isterim.

Yine, aynı şekilde, şu anda üzerinde konuştuğumuz İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması -ve vergi yapılandırması- Hakkında Kanun Teklifi de torba yasa usulüyle Genel Kurula sunulmuş bir tekliftir. Bu torba yasayla yapılmak istenen yanlışları, yanlış uygulamaları aylarca konuştuktan sonra -işte, geçtiğimiz bu süreçte sendikaların ve kamuoyunun baskısıyla- yukarıdan gelen bir talimatla bu teklifin içeriğinde olan bazı maddeleri geri çekiyorsunuz. Bu durumda, torba yasanın içeriğini oluşturan ve günlerce o içeriği burada savunan sizlere sormak istiyorum: Kıdem tazminatının, esnek çalışma düzenlemesinin işçilerimize getireceği olumsuzlukların… Yine, kıdem tazminatının işçinin en temel hakkı olduğunu kabul etmeniz için yukarıdan bir talimatın mı gelmesi gerekiyor?

Bu teklif, aynı zamanda vergi borçlarıyla ilgili düzenlemeleri de içeriyor. Holdinglerin borçları silinirken asgari ücretten damga ve gelir vergisi kesintisi yapılıyor olmasının apaçık bir haksızlık olduğunu görmek için yukarıdan bir talimatın mı gelmesi gerekiyor? Yanlış olduğu aşikâr olan bir şeye, işçilerimize, vatandaşlarımıza haksızlık getirecek olan bir şeye “Evet, bu yanlıştır." demek için talimat bekleyecekseniz, o zaman bu koltuklarda oturmanın ne gereği var Allah aşkına? İşte, özellikle ülkemizde yaşanan asıl problemin sebebi bundan ibarettir. Onun “doğru” dediğine hepiniz “doğru” onun “yanlış” dediğine de hepiniz “yanlış” diyorsunuz. Bugün bahsettiğim gibi, ülkemizde yaşanan bunca kaosun ve krizin en önemli sebebi budur. Ekonomiden hukuka, dış politikadan eğitime, her alanda ülkemiz ciddi sinyaller verirken eğer bir yönetim krizi yaşanıyorsa bunun yegâne sebebi, bir kişinin “doğru” dediğine herkesin “doğru” bir kişinin “yanlış” dediğine de herkesin “yanlış” demesinden dolayıdır ve bu şekilde hakikati sadece bir kişinin tutumuna, sadece bir kişinin tavrına göre belirlediğiniz müddetçe, emin olun, hem o kişiye hem kendinize hem temsilcisi olduğunuz millete ve nihayetinde insanlarımıza yazık edeceksiniz.

Hakikat, değerli milletvekilleri, ne parmak hesabıyla ne de hesap makinesiyle asla hesaplanamaz. İçerisinden geçtiğimiz bu dünyada doğruya doğru, yanlışa yanlış dememiz yani şahsiyetli bir duruş göstermek bu dünyada varoluşumuzun yegâne sebebidir. Hep beraber varoluşumuzun asıl yükümlülüğünü hatırlamak ve bu yüce mesuliyete göre hareket etmek mecburiyetindeyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) – Bakınız, aynı şey, işte bugünlerde ülkedeki yönetim krizinin bir diğer tezahürü olan Hazine ve Maliye Bakanının, hiçbir devlet ciddiyetine, hiçbir devlet teamülüne, kuralları ve ilkeleri göz ardı etmek suretiyle, çiğnemek suretiyle Instagram hesabı üzerinden yaptığı istifa meselesidir. İşte, bu, aslında mevcut yönetim anlayışının neye tekabül ettiğinin apaçık göstergesidir. Daha önce eşine ve benzerine rastlamadığımız bu istifa modeli, yönetim anlayışınızın ne olduğunu açık bir şekilde gözler önüne seriyor ve emin olun, bu şekilde değil ülkeyi, bu anlayışla leblebici dükkânını bile asla idare edemezsiniz.

Değerli milletvekilleri, bugün ülkemizde ciddi ekonomik krizlerle karşı karşıyayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, sözlerinizi bitirin.

ABDULKADİR KARADUMAN (Devamla) – Sayın Başkan, bir dakika talep ediyorum.

Bu ekonomik krizlerle ilgili sorunları görmediğiniz müddetçe, krizi algılayamadığınız müddetçe, işte nasıl ki damadınızı getirip de ekonomiyi düzeltemediyseniz, bu anlayış değişmediği müddetçe değil damadınızı, 15 Temmuzu öğrendiğiniz, o hain darbe kalkışmasını öğrendiğiniz eniştenizi bile getirseniz bu ekonomik krizi ortadan asla kaldıramazsınız.

Kimden yanayız? Ekonomide yoksuldan yana mıyız, zenginden mi yanayız? Bu anlayış değişmediği müddetçe, bakanları da değiştirseniz bu ülkedeki sorunları asla ama asla çözemezsiniz.

Bu duygu ve düşünceyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP, HDP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi soru-cevap işlemini yapacağız.

Sayın Ataş…

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Teşekkürler Sayın Başkan.

2020 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemelere İlişkin Cumhurbaşkanlığı Kararı 5 Kasım 2020 tarihinde yayımlandı. Dövizde günlük yükselişler yaşanırken, dövize odaklı girdi maliyetleri sürekli artarken belirlenen bu destekleme miktarları çiftçilerimizin beklentilerini karşılamamıştır. Kayseri'de yoğun olarak üretilen ve Türkiye üretiminde 16.706 tonla 1’inci sırada yer alan kabak çekirdeği, 23.950 ton üretimle 1’inci sırada yer alan ay çekirdeği, 2 bin tonun üzerinde üretimle Türkiye'de 3’üncü sırada yer alan kimyon destekleme kapsamına alınmamıştır. Pandemi süreci de dikkate alındığında, destekleme kapsamının genişletilerek bu ürünlerin destekleme kapsamına alınması, tarımsal üretim ve çiftçilerimizin daha fazla desteklenmesi gerektiğini belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Köksal…

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, gazetecilere çalışma koşullarının yıpratıcılığı nedeniyle erken emeklilik imkânı sağlayan, 1977 yılında 506 sayılı Yasa’ya eklenen bir maddeyle tanınan fiilî hizmet zammı hakkı yani yıpranma payı 2008’de iptal edildi, uzunca bir mücadeleyle 2013’te yeniden getirildi. Anayasa Mahkemesi, 2013’te getirilen bu düzenlemeyi haksızlığa neden olduğu gerekçesiyle iptal etti ve Meclise yasal düzenleme için dokuz aylık süre tanıdı. Bu süre 14 Kasım 2020’de doluyor. Eğer 14 Kasıma kadar Meclis yasal bir düzenleme yapmazsa gazeteciler “yıpranma payı” olarak bilinen fiilî hizmet zammı hakkını kaybedecek. Basın emekçisi gazeteciler 506 sayılı Yasa dönemindeki düzenlemeye geri dönülmesini istiyorlar. Bunu, Meclisteki tüm siyasi partilerin vekilleri olarak basın camiasına borçlu olduğumuzu düşünüyorum.

Ayrıca, yine vatandaşlardan TÜV’lerde araç muayenelerinde geciken aylar için alınan özellikle geçmiş yıllara ait gecikme bedellerinin de alınmaması yönünde bir talep var. Görüşülmekte olan düzenlemeye eklenmesini istiyorlar.

BAŞKAN – Sayın Kasap…

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1933 yılındaki İzmir ziyareti sırasında diyor ki: “Aldanmak gaflettir. Hususiyeten aldandığını beyan etmek apaçık itimadı yitirmektir, ahmaklıktır. Samimiyet ile ahmaklık münasebetini birbirinden ayıran yegâne unsur ise haysiyettir. Haysiyeti olmayan yanılmaya, aldanmaya ve aldatılmaya ilelebet mecbur kalacaktır.”

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Şahin…

SUZAN ŞAHİN (Hatay) – Teşekkürler Sayın Başkan.

İskenderun Demir Çelik Anonim Şirketi, Payas’ta karbon siyahı fabrikası kurmaktadır. Karbon siyahı, yüksek dozda iltihaplanmaya neden olup tümörler ve kardiyovasküler hastalıklara neden olan tehlikeli bir maddedir. Çimento, gübre, demir çelik gibi birçok ağır sanayiye ev sahipliği yapan İskenderun-Payas-Dörtyol üçgeninde hava kirliliği sınır değerlerini aşmış durumdadır ve daha fazla kirlilik yaratacak tesisi kaldıramayacak durumdadır. Fabrika filtreleri denetimsizdir. Projenin yerleşim yerlerine uzak bir yere yapılması konusunda çevre ve sağlık örgütlerinin belirlediği sınırlar gözetilmemiştir. Karbon siyahı tesisine ait proje sahası yerleşim alanlarıyla dip dibedir. Ayrıca, ÇED alanı sınırları içerisinde yer alan, çevre düzeni planında “ağaçlandırılacak alan” olarak tanımlanan bu bölgede yapılacak olan fabrikanın oluşturacağı is ve kurum, insan, hayvan ve çevre sağlığı, sulu tarım alanları için tehlikeli olacaktır. Payas halkının sağlığı görmezden gelinmemelidir.

BAŞKAN – Sayın Kaya…

YILDIRIM KAYA (Ankara) – Sayın Başkan, “Kıdem tazminatı kırmızı çizgimizdir.” diyerek sokaklara çıkan işçi sendikaları konfederasyonlarını ve emekçileri buradan selamlıyorum.

Parlamentoda işçi sendikalarının sesi olmaya çalıştık, hep birlikte bir mücadele yürüttük. Türkiye Büyük Millet Meclisi kapısına gelen DİSK Genel Başkanı Sayın Arzu Çerkezoğlu ve yöneticilerini yerde sürüklemek ne anlam taşıyordu? Arzu Çerkezoğlu’nun Covid-19 testi pozitif çıktı. Buna değer miydi?

Buradan işçi ve emekçilere bir çağrım var: Gelin, hep birlikte direnelim. “Silkele Başkan, düşecekler.” sloganını hiçbir zaman unutmayalım. Siz sokakta, biz Parlamentoda “Silkele Başkan, düşecekler.” sloganını haykırmaya devam edelim.

Sokaklar senin Arzu Çerkezoğlu. Bir an önce Covid-19’u da yeneceğinden şüphemiz yoktur.

BAŞKAN – Sayın Güzelmansur…

MEHMET GÜZELMANSUR (Hatay) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Eğitim, ülkemizi, geleceği doğru şekillendirmede, aydınlığa ve müreffeh yararlara ulaşmada çok önemli. Bu anlamda da fen liseleri çok önemli çünkü fen liseleri çocuklarımıza kaliteli eğitim sunuyor, onları doğru mesleğe yönlendiriyor. Fen liseleri illerde ve büyükşehir statüsündeki illerin nüfusu 50 binin üzerinde olan ilçelerinde açılıyor. Ancak gelin görün ki 150 bini aşkın nüfusu olan Defne’de, 120 bini aşkın nüfusu olan Samandağ’da fen lisesi yok. Bu ilçelerimizde genç nüfus yoğun; bu çocuklar kaliteli eğitime kavuştuklarında ülke eğitimine katkı sağlayacak potansiyele sahiptir. Buradan Millî Eğitim Bakanına sesleniyorum: Defne ve Samandağ ilçelerine fen lisesi istiyoruz. Bu haklı talebin bir an önce yerine getirilmesini temenni ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Aygun…

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Teşekkür ederim Başkanım.

Holdinglerin borçlarını sileceğimize asgari ücretteki vergiyi silsek daha iyi olmaz mıydı? Yine, bakınız, Somali’nin IMF’e olan borcunu sıfırlayacağımıza üniversitedeki öğrencilerimizin yükseköğrenim borçlarını silseydik daha iyi olmaz mıydı, çiftçimizin borçlarını silsek daha iyi olmaz mıydı diye düşünüyorum.

Yine, bakınız, şeker pancarı hasat dönemindeyiz. Geçen yıl 16 polar şekere 300 lira fiyat, bu yıl 336 lira fiyat. Size bu reva mı? Çiftçiye verdiğiniz bu fiyatları, rakamları reva mı görüyorsunuz kendinize?

Yine, bakınız, Somali’nin 3 milyon 478 bin dolar borcunu sıfırladınız. Bugün, daha sıcağı sıcağına Sayın Elvan tahvil ihracını yaptı. 3,3 milyarlık borcu yüzde 13-14’le borçlandık, bu sizin için uygun mu? Yüreğinize yatıyor mu?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Ödünç…

ATİLLA ÖDÜNÇ (Bursa) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Dâhilde işleme rejimi kapsamında Dâhilde İşleme İzin Belgesi’ne sahip mükelleflerin yurt içinden temin edecekleri maddeye tecil, terkin uygulaması kapsamında işlem yapılabilmesine imkân sağlanmıştı. Bu düzenleme kapsamında istisna kapsamına alınan tutar nedir? İkinci sorum da istisnanın uzatma süresi neden beş yıl olarak belirlenmiştir?

BAŞKAN – Sayın Canbey…

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) – Teşekkürler Sayın Başkan.

İşsizlik Sigortası Kanunu’na eklenen geçici 26’ncı maddeyle, kısa çalışma ödeneğine veya nakdî ücret desteğine başvuran özel sektör çalışanının normal çalışma düzenine geçmesi hâlinde destek sağlanması hedeflenmişti. Şu ana kadar bu destek kapsamında ne kadar destek sağlanmıştır?

BAŞKAN – Sayın Bankoğlu…

AYSU BANKOĞLU (Bartın) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Seçim bölgem Bartın’da hâlihazırda mevcut bir termik santral tehdidi var ve biz başka bir zehir daha istemiyoruz. Zehirli atık statüsündeki çinko oksit ve diğer tehlikeli katı atıkları içerecek bir üretim tesisi kurulması da depo inşa edilmesi de Bartın’ın doğasına ve hemşehrilerimin sağlığına ciddi zarar verecektir. Bu özel şirket tarafından yapılan çalışmalar daha önce Bursa ve Karabük’te halkımızın yoğun tepkisiyle karşılaşmış ve mahkeme kararlarına konu olmuştu. Bartın’ın doğası heba edilemez diyorum. Kimyasal atıklarla çevrenin tahrip olmasına da hemşehrilerimizin sağlığının tehdit edilmesine de göz yumamayız. Çevreyle ilgili sorumluluklarını yerine getirmeyen şirketlerin karşısında durmaya devam edeceğiz ve potansiyel tehlikelerin gerçekleşmesine asla izin vermeyeceğiz. Bu güzel ülke ve eşsiz doğa hepimizin.

BAŞKAN – Komisyon, buyurun.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifiyle ilgili gelen sorulardan bir kısmına sürem yettiği müddetçe cevap vereceğim.

Cumhurbaşkanına tanınan kurumlar vergisi oranının 5 puan kadar düşürülme yetkisinin hangi sektöre, hangi şirkete ne kadar kullandırılıp kullandırılmayacağının nasıl belirleneceği şeklinde bir soru gelmişti daha önce. Anayasa’nın 73’üncü maddesi “Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Cumhurbaşkanına verilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Yapılan düzenlemeyle, kurumlar vergisi oranı 2021 yılından itibaren yüzde 20 olarak uygulanacaktır. Anayasa’mızın bu hükmüne uygun olarak Cumhurbaşkanına, bu oranı 5 puana kadar indirme ve tekrar kanuni seviyesine çıkarma yetkisi verilmektedir. Bu yetki tüm mükellefler için kullanılabilecek olup kanunun belirlediği yetki sınırları çerçevesinde belirli bir kişi, şirket ya da sektöre özgü oran belirlenmesi mümkün değildir.

Ayrıca, düzenlemeyle, payları Borsa İstanbul Pay Piyasası’nda ilk defa işlem görmek üzere yüzde 20 oranında halka arz edilen kurumların, 5 hesap dönemine ait kazançlarına kurumlar vergisi oranının 2 puan indirimli olarak uygulanması öngörülmektedir. Bu çerçevede düzenlemede sektörel bir ayrım yapılması öngörülmemekte, yalnızca payları borsada ilk defa halka arz edilecek kurumlar için indirim söz konusu olmaktadır.

Varlık barışıyla ilgili bir soru gelmişti. Geçmiş yıllarda düzenlenen varlık barışı uygulamaları neticesinde, önemli miktarda varlık millî ekonomiye kazandırılmıştır. Kaynağı suç teşkil edecek varlığın ülke içine transferi, hâlihazırda başta MASAK olmak üzere, devlet kurumları tarafından sıkı bir denetime tabi tutulmaktadır. MASAK, OECD bünyesinde yer alan “Mali Eylem Görev Gücü” adlı uluslararası organizasyonun çok takdir edilen bir üyesidir. Mali Eylem Görev Gücü ve MASAK’ın uluslararası camianın üzerinde çalıştığı 2 tane çok önemli görevi bulunmaktadır. Bunlardan birincisi kara paranın aklanmasıyla mücadele, ikincisi terörizmin finansmanıyla mücadele. Bugüne kadar varlık barışı uygulamalarında uluslararası kuruluşlardan “Siz kara para aklıyorsunuz.” diye hiçbir eleştiri alınmamıştır. Bu konuda uluslararası alanda şimdiye kadar herhangi bir sıkıntı yaşanmamıştır. Türkiye'nin kara para aklama ve terörün finansmanına yönelik mücadelesi takdirle karşılanmaktadır.

Ayrıca, ülkeye gelen varlık sahibinin gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olması sağlanarak kayıt altına alınmaktadır. Öte yandan, kamuoyunda varlık barışı olarak da bilinen bazı varlıkların millî ekonomiye kazandırılması hakkında yapılan düzenlemeler, esas itibarıyla kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmamasını öngörmektedir. Buradaki vergi incelemesinden maksat, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 134’üncü maddesi kapsamında yapılan incelemelerdir. Ancak kara para incelemesi olarak da bilinen aklama suçu incelemeleri 5549 sayılı Kanun kapsamında yapılmakta olup yurt içi ve yurt dışında bulunan bazı varlıkların ekonomiye kazandırılmasına yönelik düzenlemelerin yapıldığı bu kanunlarda, aklama suçu yönünden inceleme yapılmayacağı yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır.

Yine, 5953 sayılı Basın İş Kanunu’nda gazeteci tanımı fikir ve sanat işleri ölçüt olarak yapılmıştır -basın çalışanlarıyla ilgili bir soruya vereceğimiz cevap- bu ölçüt son derece subjektiftir. Net bir tanımlama yapılmaması, kimlerin gazeteci olduğunun, kimlerin yıpranma hakkından yararlandırılacağının tespitinin yapılmasını imkânsız kılmaktadır. Kapsamın çerçevesinin belirsiz olması, basın iş kolunda çalışan, gazetecilik mesleğini yapıp yapmadığı belirsiz çok sayıda sigortalının kendini fiilî hizmet süresi zammı kapsamında göstermesine; bu belirsizliğin yol açacağı uyuşmazlıklar nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumuna yönelik dava yükünün artmasına; kapsamın genişlemesi sonucunda, aktüeryal dengeleri bozacak şekilde çok sayıda sigortalının haksız yere fiilî hizmet süresi zammından yararlanma riskinin gerçekleşmesine neden olacağından basın kartı ölçütünün mutlaka korunması gerekmektedir.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Yani yıpranma payı verilecek mi; o önemli. 14 Kasıma kadar bekliyorlar adamlar. Sayın Başkan, gazeteciler bekliyor yıpranma payı, erken emeklilik de bekliyorlar.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – “Dâhilde işleme düzenlemesi kapsamında istisna kapsamına alınan tutar nedir?” diye bir soru geldi. Dâhilde işleme rejimi kapsamında ithal ürünlerin vergisiz temini nedeniyle bu alanda yerli üreticiler aleyhine rekabet eşitsizliği oluşturmasını önlemek üzere yapılan düzenlemeyle, Dâhilde İşleme İzin Belgesi’ne sahip mükelleflerin yurt içinden temin edecekleri maddelerde 3065 sayılı Kanun’un 11’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (c) bendinde düzenlenen tecil, terkin uygulaması kapsamında işlem yapılabilmesine devam edilmesi sağlanmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Söz konusu düzenleme kapsamında, 2018 yılında 8,6 milyar Türk lirası ve 2019 yılında da 13,8 milyar Türk liralık teslim gerçekleştirilmiş olup bu kapsamda belirtilen yıllarda sırasıyla 200 milyon Türk lirası ve 350 milyon Türk lirası tutarında KDV iadesi yapılmıştır. Buna göre, belirtilen düzenleme kapsamında yıllık yaklaşık 350 milyon Türk lirası tutarında vergi etkisinin oluşabileceği tahmin edilmektedir.

Bir diğer soru, normalleşme desteğiyle ilgili. İşsizlik Sigortası Kanunu’na 23/7/2020 tarihli ve 7252 sayılı Kanun’la eklenen geçici 26’ncı maddeyle 1/7/2020 tarihinden önce kısa çalışma ödeneğine veya nakdî ücret desteğine başvuran özel sektör iş yerlerinde kısa çalışma ödeneğinden veya nakdî ücret desteğinden yararlanan sigortalıların normal çalışma düzenine geçirilmesi hâlinde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Son cümlenizi alayım.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – …yararlanılan kısa çalışma ödeneği veya nakdî ücret desteği, aylık ortalama gün sayısı dikkate alınarak asgari ücret üzerinden hesaplanan sigorta primleri yüzde 37,5 oranında, en fazla üç ay süreyle 31/12/2020’ye kadar destek sağlanmaktadır. Cumhurbaşkanı, bu üç aylık süreyi sektörel olarak ayrı ayrı veya bir bütün olarak altı aya kadar uzatmaya yetkilidir.

Maddeyle, normalleşme desteğinin uygulama süresinin 30/6/2021 tarihine kadar uzatabilmesine ilişkin Cumhurbaşkanına yetki verilmesi amaçlanmaktadır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Komisyon.

İkinci bölüm üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

26’ncı madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 26’ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

MADDE 26 – 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun geçici 17 nci maddesinin birinci fıkrasında bulunan “31/12/2020” ibaresi “31/12/2025” şeklinde değiştirilmiştir.

                                  Süleyman Girgin                                      Mustafa Adıgüzel                                            Cavit Arı

                                           Muğla                                                        Ordu                                                       Antalya

                                  Süleyman Bülbül                                    Kamil Okyay Sındır                                   Turan Aydoğan

                                           Aydın                                                        İzmir                                                       İstanbul

                                       Ali Keven                                        Yüksel Mansur Kılınç                                      İrfan Kaplan

                                          Yozgat                                                     İstanbul                                                   Gaziantep

                                                                                           Nurhayat Altaca Kayışoğlu

                                                                                                            Bursa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili Sayın Nurhayat Altaca Kayışoğlu.

Buyurun Sayın Kayışoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 26’ncı maddesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Üzerinde konuştuğum madde, KDV Kanunu’nda yerli üretici lehine bir süre uzatımı içermekte olup bununla ilgili söyleyecek çok fazla bir şey yok; kalıcı olmasını temenni ederiz.

Kanun teklifinin geneliyle ilgili olarak baktığımızda, getirilmeye çalışılan esnek çalışma, kıdem tazminatından yoksun bırakma, güvencesizlik, sosyal hakların geri alınması gibi maddelerin sendikaların itirazıyla geri çekilmesi sevindirici ama biliyoruz ki AKP iktidarı, on sekiz yıldır her fırsatta torba yasaların içerisine bu ilkeleri, daha doğrusu ilkesizlikleri bir şekilde yerleştirmeye ve çalışma rejimini bu şekilde değiştirmeye çalışıyor. Umarım, bu geri çekilme kalıcı olur ve bir daha torba yasaların içerisine bunlar sokulmaya çalışılmaz.

Yeri gelmişken, aslında, bu maddelerin esinlenildiği 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun ek 9’uncu maddesinden bahsetmek istiyorum: Orada, ev hizmetlerinde çalışanlar ve kapıcılarla ilgili olarak benzer düzenlemeler var, hâlihazırda uygulanıyor; ayda on gün üzerinde çalışanlarla ilgili olarak, umuyoruz ki bu maddede yeniden ele alınsın ve sosyal güvenlik koşulları düzenlensin bu çalışma yaşamında bulunanlar için.

Değerli milletvekilleri, şimdi söyleyeceklerim sadece tutanaklara geçsin, tarihe not edilsin diye söylenmiyor. İnanın ki -hiçbir şekilde istemeyiz ama- bir deprem gerçeğiyle karşı karşıyayız ve bir an önce tedbir alınması gereken birçok yer var ama bunlardan en acili herhâlde Bursa’nın Gemlik ilçesi. Bir gece yarısı KHK’siyle Gemlik ilçesinin taşınmasına dahi karar verilmişti. Şimdi, şu gördüğünüz Gemlik’in -daha somutlaştırmak için gösteriyorum- Hisar Sitesi ve Hisar Sitesi 5 bloktan oluşuyor, 1 blokun karot testi yapılmış ve depreme karşı dayanıksız olduğu belirlenmiş ve bir an önce taşınması gerekiyor. Şimdi, bu vatandaşlar burada oturamıyorlar ama hâlâ oturanlar var. Allah korusun, bir deprem olsa gerçekten yerle bir olacak yerlerinden biri ki Gemlik’in birçok yeri böyle. Hisar Sitesi sakinleri aradılar “Biz burayı dönüştüremiyoruz çünkü 2012 yılında 125 bin lira kredi limiti belirlenmiş Bakanlık tarafından ve biz bunu çekemiyoruz, bundan faydalanamıyoruz.” diyorlar. Burada oturanların neredeyse hemen hepsi yaşlı, emekli, gelirleri çok düşük, yaş itibarıyla da krediden faydalanamıyor ve dolayısıyla da bir çözümsüzlüğe mahkûm kalmış durumda. Hem Gemlik Belediyesi hem Büyükşehir Belediyesi üzerine düşeni prosedür olarak yapmış olmasına rağmen Bakanlıktan maddi olarak destek alamıyorlar ve dönüştüremiyorlar. Bu insanların ölmesi mi gerekiyor destek alabilmesi için? İlla birilerinin can kaybı mı yaşaması gerekiyor? Evlatlarını, annelerini, babalarını enkaz altında mı bırakmaları gerekiyor işte o açıklamaları yapmanız için “TOKİ’den ev yaptık, efendim, şu zaman teslim edeceğiz, şu kaynağı ayırdık, bu maddi desteği verdik.” demeniz için? Lütfen, vicdanlarınıza sesleniyorum: Gemlik gerçekten çok çok riskli bir yer ve deprem açısından da her an olabilecek ve olduğunda da on binlerce insanın hayatını kaybedebileceği, maalesef, bir yer. Bir an önce Çevre Bakanlığınca -herkes üzerine düşeni yapsın- gerekli kaynağın ayrılmasını buradan bir kez daha talep ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, her gün yaşanan adaletsizliklerin en somut örneklerinden bir tanesi yine Bursa’da yaşandı. Burada defalarca dile getirdik Kirazlıyayla’yı. Kirazlıyayla’da Lübnanlı bir maden şirketine karşı köylüler yoğun bir şekilde yaşam haklarını, topraklarını, sularını geleceklerini savunuyorlar ve mahkeme, kendisinin atadığı 7 kişilik bilirkişi heyetinin raporuna karşı, rapor oradaki tesisin zararlı olduğuna, eksik olduğuna dair bir husus içermesine rağmen, mahkeme heyeti teknik bilgi sahibiymiş gibi raporun aleyhine gerekçeler yazarak maalesef ÇED raporunun iptali davasının reddine karar verdi hem de alelacele. Şimdi, aranızda bir sürü hukukçu var, hepiniz biliyorsunuz eğer bilirkişi raporunda bir eksiklik varsa mahkemenin yapacağı şey nedir? Yeniden bilirkişi heyetine gitmektir ama mahkeme alelacele böyle karar verince insanların adalet duygusu zedeleniyor.

Bugün köyden gelen haberlere göre köy abluka altına alınmış, 30 kişinin yaşadığı köye 300 tane jandarma gidiyor. Yazıktır, günahtır değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Bilin ki o abluka ancak ve ancak rantiyecilerin vicdanını susturur, ne Kirazlıyaylalıları korkutabilir ne onları susturabilir ne de bizler gibi her zaman onların yanında olan, doğasına, çevresine, cumhuriyetin temel niteliklerine, adalete, hukuka güvenen ve mücadele eden insanları asla ve asla susturamaz ve korkutamaz. Bu mücadele sürecini üstünlerin hukuku değil, eninde sonunda hukukun üstünlüğü kazanacak diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 26’ncı maddesinde yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “yeniden düzenlenmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                          Mehmet Metanet Çulhaoğlu                               Fahrettin Yokuş                                       Ayhan Altıntaş

                                          Adana                                                       Konya                                                      Ankara

                                      Hüseyin Örs                                        İmam Hüseyin Filiz                                      Hasan Subaşı

                                         Trabzon                                                   Gaziantep                                                   Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen İYİ PARTİ Ankara Milletvekili Sayın Ayhan Altıntaş.

Buyurun Sayın Altıntaş. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İşsizlik Sigortası Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 26’ncı maddesi üzerine İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 82’nci yılında rahmet, minnet ve özlemle anıyorum.

Ayrıca Azeri kardeşlerimizi Ermenistan işgaline karşı verdikleri savaşta başarılarından dolayı kutlar, barış anlaşmasının kalıcı olmasını dilerim.

Bu kanun teklifinin gerekçesinde amacının Covid-19’un istihdam üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak, işçi ve işveren üzerindeki yükün giderilmesi, istihdamda devamlılığın sağlanması için destek tedbirlerinin düzenlenmesi olduğu belirtilmektedir.

Değerli arkadaşlar, işsizlik rakamları düşüşte görünüyor ama ilginç olan istihdam sayısı da düşüşte görünüyor. Yükselişte olan bir şey var, ümidini kaybeden işsizler, iş aramaktan vazgeçenler. Sözcü gazetesinin bugünkü sayısında iş bulma ümidi olmayanların sayısının 613 binden 1 milyon 331 bine çıktığı yazıyordu, bir senede ümitsizlerin sayısı 2’ye katlanmış. İşsizlik için çözümlere ihtiyaç var, katılmamak elde değil fakat bu kanun teklifi yasalaşırsa sonucunun işsizlik üzerinde olumlu etkilerinin olacağını düşünmüyoruz. Kanun teklifinin geneline bakınca istihdamı artırmak gibi bir amacının olmadığı, iktidarın işsizlikle mücadeleyi yalnızca kâğıt üstünde yapmak için çabaladığı kolayca anlaşılacaktır. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in sözlerini uyarlarsam “İşsizleri işsiz saymazsanız işsizlik kalmaz.” maalesef, bulduğunuz çözüm bu. Bu teklifte kısmi süreli çalışma düzenlemesiyle TÜİK’in rakamlarına katkı sağlamak istiyorsunuz. Siz tam süreli bir çalışanı alıp kısmi çalışmaya geçirir ve yanına aynı şekilde birini daha çalıştırırsanız bir kişi daha işsizlikten kurtulmuş görünür, bir kişi daha istihdam edilmiş görünür. Hem işi bölersiniz hem de ücreti. Zaten asgari ücretle açlık sınırında yaşayan garibanlar bunun bile yarısına razı olsunlar diyorsunuz. Bu şekilde istihdamı teşvik etmek ileride büyük sorunlar yaratacaktır. Birçok işveren sırf verdiğiniz teşvikten yararlanmak için işi ve ücreti bölecektir. Kaldı ki teklif yasalaşırsa ilk defa işe girecek 25 yaşın altında bir gencimiz artık tam zamanlı çalışma hakkını da bulamayabilir.

Teklifle 25 yaş altının ve 50 yaş üstünün kıdem tazminatı hakkı da elinden alınmaktadır. 25 yaşındaki bir genç, işveren tarafından beş altı senedir çalıştığı iş yerinden rahatlıkla çıkarılabilecektir. Çünkü işveren bir sene daha beklerse kıdem tazminatı vermek durumunda kalacaktır. Ayrıca bu kanun teklifi yasalaşırsa 25 yaş altı ve 50 yaş üstü tam süreli işlerde çalışanların işverenleri tarafından belirli süreli iş sözleşmesine geçmesi için baskıya maruz kalacağı endişeleri de çalışanlarda mevcut.

Değerli arkadaşlar, kanunlar iyi niyet çerçevesinde hazırlanmaz, siz kanunlarla halkı korumak zorundasınız, yoksa ileride daha büyük sorunlar ortaya çıkar. Bakın, mesela, çıkardığınız kısa çalışma yasası uygulaması; kısa çalışma adı altında tam süre çalıştırıldıklarından şikâyetçi olan işçiler var. İşçiler tam zamanlı çalışırken işveren tarafından kâğıt üzerinde ödenek süresi kadar çalıştırıldıkları gösterilmekte, işveren kısa çalışma ödeneği dışında kalan ücreti de elden vermektedir. Burada işvereni de suçlamak mümkün değil, ekonomik durumdan o kadar mağdurlar ki her fırsatı değerlendirmek durumundadırlar. Bu yüzden bu gibi daha sonrasında suistimal edilebilecek düzenlemelerin kanun teklifinde olmaması gerekir. İşçiyi de, işvereni de korumanız ve birbirleri aleyhine uygulamaların önüne geçmemiz gerekir.

Son olarak, bilinmesi gerekir ki bu kanun teklifi bu şekilde kabul edilir ve yasalaşırsa çalışan nüfusun yaklaşık dörtte 1’i başta kıdem tazminatı olmak üzere İş Kanunu’nun koruyucu hükümlerinden mahrum kalacaktır. İşçilerin tek mahrum bırakılacağı mevzu kıdem tazminatı hakkı da değildir. Çalışanlar iş güvencelerini de yitirmektedirler. İşe iade davası açmalarının da önüne geçilecek, ihbar tazminatı da alamayacaklardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

AYHAN ALTINTAŞ (Devamla) – Şimdi, istihdama bu şekilde nasıl destek verilecek? İşçiye zaten açlık sınırının altında kalan asgari ücret maaşını bölüşmesini mi salık vereceğiz? Ya da zaten işsizlik tırmanırken “Bir tane daha kısmi zamanlı işte çalış.” mı diyeceğiz?

Halkımızın ve tüm işveren ve çalışanlarımızın lehine karar alacağınızı umuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 26’ncı maddesinde yer alan “şeklinde” ibaresinin “olarak” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                     Kemal Bülbül                                            Zeynel Özen                                               Oya Ersoy

                                         Antalya                                                     İstanbul                                                     İstanbul

                                    Erdal Aydemir                                            Murat Çepni                                            Kemal Peköz

                                          Bingöl                                                        İzmir                                                        Adana

                                                                                                 Dilşat Canbaz Kaya

                                                                                                          İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Halkların Demokratik Partisi İstanbul Milletvekili Sayın Oya Ersoy.

Buyurun Sayın Ersoy. (HDP sıralarından alkışlar)

OYA ERSOY (İstanbul) – Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, ülkenin pandemi gibi, deprem gibi, hayat pahalılığı gibi, işsizlik gibi bu kadar ciddi sorunu varken bu Mecliste, halkın Meclisinde biz ne konuşuyoruz? Yine defalarca burada söylendiği gibi AKP’nin bir kez daha getirdiği bir torba yasa ve bu torba yasanın içinde de 3 tane şey var: Birincisi, sermayeye bol miktarda teşvik ve tam bir ucuz emek cenneti yaratma iddiası vardı; ikincisi, yine saraya yetkiler ve üçüncüsü, işçilerin yıllardır tırnaklarıyla, mücadelesiyle kazandığı hakların gasbı. Şimdi, bu üçüncüsünü, hak gasbını yine sendikalarımızın ve muhalif bütün örgütlerimizin, bizlerin burada muhalefetiyle geri çekmek zorunda kaldınız ama ne kaldı? Sermayeye teşvik kısmı kaldı. Verdikçe veriyorsunuz, ne sermaye doyuyor ne siz vermekten vazgeçiyorsunuz. Sadece 2017 ila 2020 arasında “istihdamı teşvik” adı altında sermayeye verdiğiniz miktar 134 milyar lira. Peki, istihdam arttı mı?

Bakın, siz okumamışsınızdır, saraydan gelen talimatlar dışında hiçbir şeye kulağınızı açmadığınız için bilmiyorsunuzdur, ben buradan söyleyeyim: DİSK-AR bugün bir rapor açıkladı. Raporda diyor ki: “Bu ülkede 9,6 milyon işsiz var ve gerçek işsiz sayısı ve iş kaybı Ağustos 2020’de 10,5 milyon oldu. İstihdam bir yılda 975 bin azaldı. Ümitsiz işçilerin sayısı bir yılda 613 binden 1 milyon 331 bine yükseldi. Ve kadınlar, en fazla etkilenenler. Covid-19’dan kadın iş gücü yüzde 7, kadın istihdamı da yüzde 5,1 azaldı.”

Şimdi, bir de utanmadan bu yasa teklifini halka istihdamı artırmak üzere getirdiğinizi iddia ediyorsunuz ve aynı zamanda da o pandemi koşullarının yükünü dağıtmaktan bahsediyorsunuz. Neye göre? Sosyal devlet ilkesine göre.

Şimdi, salgın döneminde yük nereden oluştu, biliyor musunuz? Ben tek tek burada sayayım size. Ne devam etti salgında, pandemi koşullarında? Bir: Halk pandemi koşullarında işsizlik ve açlıkla boğuşurken Kalyon, Cengiz, Limak’a giden milyarlık ihaleleriniz durmadı. Neredeyse ihale bedeli kadar sağladığınız vergi istisnalarınız da durmadı. Döviz garantili sözleşmeleriniz gereği yandaşlarınıza yaptığınız ödemeleriniz de durmadı, Cumhurbaşkanı emrindeki örtülü ödenek harcaması da azalmadı. Sadece temmuz ayında 117.883 kişinin asgari ücreti kadar para harcadı Cumhurbaşkanınız. Bir de yandaş dernek, birlik, vakıflara verdiğiniz paralar var; onlar da ocak ve temmuz ayında 550,6 milyon lira. Bu yıl 196 milyar lira alınması gereken vergiden vazgeçtiniz ama artırdığınız o vergi dilimleri var ya, ücretli çalışanları âdeta dilim dilim soydunuz ve asgari ücretlinin yıllık gelirinin yüzde 35’ini vergi olarak aldınız. Bütün servet yüzde 1’in elinde -bu işin, bu rakamların özeti budur- ve bütün borç halkın sırtında. Şimdi, bir de yükten arındırmaktan bahsediyorsunuz. Halkın sırtındaki yük çok net. Bu yükün ne olduğu daha iki gün önce bir daha ortaya çıktı. Bakın, damat göreve geldiğinden beri ekonomiye en büyük katkıda bulundu istifa ederek; ülkenin dış borcunu bir gecede 189 milyar lira düşürdünüz. Şimdi, küçüğün etkisi bu oluyorsa bir de büyüğü düşünün, büyük istifa ettiğinde neler olur neler bu memlekette. (HDP sıralarından alkışlar)

Ekonomik krizin nedeni net arkadaşlar. Değerli milletvekilleri, bu olayla beraber ekonomik krizin nedeninin AKP ve saray iktidarı yani tek adam rejimi olduğu tescillenmiştir, herkes tarafından görülmektedir. Çözüm de bellidir; bu tek adam rejimini halk sırtından söküp atacak.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

26’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

27’nci madde üzerinde 2 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 27’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Madde 27 – 3065 sayılı Kanunun geçici 23 üncü maddesinin birinci fıkrasında bulunan “31/12/2020” ibaresi “31/12/2023” şeklinde değiştirilmiştir.

                                  Süleyman Girgin                                            Ali Keven                                                  Cavit Arı

                                           Muğla                                                       Yozgat                                                      Antalya

                              Yüksel Mansur Kılınç                                  Mustafa Adıgüzel                                         İrfan Kaplan

                                         İstanbul                                                       Ordu                                                     Gaziantep

                                   Turan Aydoğan                                     Kamil Okyay Sındır                                    Mehmet Göker

                                         İstanbul                                                       İzmir                                                       Burdur

                                      Fikret Şahin                                                                                                       Süleyman Bülbül

                                         Balıkesir                                                                                                                      Aydın

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde konuşmak isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Burdur Milletvekili Sayın Mehmet Göker.

Buyurun Sayın Göker. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÖKER (Burdur) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 10 Kasım. O, hiçbir zaman eğilmediği, aldatmadığı ve aldatılmadığı için bugün bizler dimdik ayaktayız. Ülkemizin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 82’nci yıl dönümünde kendisini şükran, minnet ve özlemle anıyorum. Öğretileri ve ilkeleri, hukukun üstünlüğüne dayalı Türkiye Cumhuriyeti kurma yolunda ve bunu yeniden başarma yolunda bize ışık tutmaya devam edecektir. (CHP sıralarından alkışlar)

Üzerine söz aldığım madde de istihdam değil, bir istismar maddesidir. Burada yapılan ve başarılan tek şey, hayat ve siyasi görüşleri farklı 3 işçi konfederasyonunun ortak hareket etmesini sağlamanız olmuştur ve karşı çıkmış oldukları maddelere direnişleriyle çok önemli 2 madde yasa teklifinden çekilmiş vaziyette. Buradan kendilerine göstermiş oldukları direnç için teşekkür ettiğimi, son derece müteşekkir olduğumu beyan etmek istiyorum.

Gerekçenizde mağduriyeti çok sevdiğiniz için coronavirüsü bahane etmişsiniz. “Tüm dünyada etkisini artıran coronavirüs salgınının istihdam üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması” yazsa da bu şekilde parlatılsa da aslında BAĞ-KUR primini ödeyemeyen esnafa, siftah yapamayan esnafa; ürünü para etmeyen, sütünü satamayan çiftçiye; enflasyonu düşük tutarak yaşam şartlarını düşürdüğünüz memura, işçiye, emekliye yani kısacası mağdur hiçbir kesime yönelik bir madde, düzenleme yok. Sürekli öteleme, erteleme ve yapılandırmadan bahsediyorsunuz ama günü geldiğinde bu mağdur kesimlerin bunları nasıl karşılayacağının en ufak bir çözüm önerisini de söylemiyorsunuz. On sekiz yıldır ürettiğiniz politika, dönüp dolaşıp geldiğiniz yer garip gurebanın fakir cebi. Bunu nereden mi biliyoruz? Somali’ye ödediğiniz 2,5-3 milyon liralık borç ödemesini Somalı maden işçisine yapmadığınızdan biliyoruz. Neyse ki burada bu yasa teklifinde bu maddeleri çekmiş olmanız son derece önemli.

Şimdi, burada sağlıkçı olarak, sizlere samimi bir duygu içerisinde ifade etmek istiyorum: Bakın, bugün Burdur Devlet Hastanesinde yani Burdur’da, Burdur gibi küçük bir yerde 235’i aşkın pozitif vaka var. Yaklaşık 70 sağlık çalışanı pozitif ve bugün yine yemekhanesindeki 8 personelinde Covid-19 virüsü pozitif çıktı. Arkadaşlar, vatandaşın kendisinin alacağı tedbirlerle bu salgını bizim yönetemeyeceğimiz ortadadır, aşikârdır. Devlet, sosyal devlet kurallarına uyarak tedbirlerini almalı ve vatandaşa, esnafa, işçiye yaşam şartlarını devam ettirecek asgari ücreti temin ederek, ciddi ve tutarlı kararlar almalıdır.

Aldığınız kararlardan bir tanesi ne? Saat 22.00’de AVM’ler kapanacak. AVM’ler zaten saat 22.00’de kapanıyor. Bir diğeri ne? Sauanalar kapanacak. Saat gecenin 10’unda toplu sauna partisine gideni gördünüz mü siz bu ülkede? Ama filyasyon değerlerini açmadığınız, yayılma yerlerini açmadığınız süre içerisinde, yayılma odağını, kimlere, ne şekilde yayıldığını biz bilim insanları olarak tespit edemediğimiz sürece bu yayılmanın önüne geçmemiz mümkün değil. Örneğin, eğer 100 vaka olsa, bunun 60’ı düşse, yüzde 60 bir düşüş sağlansa ve 40 vakaya düşse bu, tıbbi açıdan bir başarıdır ama 10 bin vaka varsa ki var, bunda yüzde 60 başarı sağlasanız dahi ki sağlayamıyorsunuz, geriye kalan 4 bin vakanın ortalama yüzde 5’inin kurallara uymayacağını düşünürsek dört ya da beş hafta içerisinde bizim Covid-19’la tsunami yaşamamız işten bile değil. Bu seviyede sağlık çalışanları artık özveri göstermekten yorulmuştur ancak kendileri yine şiddete, darba maruz kalıyor. Daha bundan üç gün önce Urfa’da bir hekim arkadaşımız başhekimin yakınları tarafından maruz kaldığı şiddet dolayısıyla kendisi mağdur vaziyete düşmüştür. Yani, demek istediğim şu: Sağlık çalışanlarına hak ettikleri ek ödemeyi verelim, sağlık çalışanlarına hak ettikleri sosyal haklarını verelim ve lütfen gelin burada taşın altına elimizi koyalım, Covid-19’u bir meslek hastalığı olarak kabul edelim.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 27’nci maddesinde yer alan “değiştirilmiştir” ibaresinin “yeniden düzenlenmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                     Hasan Subaşı                                             Hüseyin Örs                                        Fahrettin Yokuş

                                         Antalya                                                    Trabzon                                                     Konya

                          Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                  Aylin Cesur                                   İmam Hüseyin Filiz

                                          Adana                                                       Isparta                                                    Gaziantep

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde konuşmak isteyen Isparta Milletvekili Sayın Aylin Cesur. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Cesur.

AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Büyük Atatürk’ün ebediyete intikalinin 82’nci yılı bugün. Ben bir Türk kadını olarak, bir Türk hekimi olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bireyi olarak, bir ferdi olarak kendisine şükran ve minnet borçluyum ve rahmetle anıyorum. İhtiramla aziz hatırası önünde eğiliyorum.

Evet 27’nci maddeyle hâlihazırda yanlış bulduğumuz Millî Eğitim Bakanlığı’nda bilgisayar ve donanımların, bunlar için yazılım ve hizmetlerin bedelsiz teslimleri ve bu bağışı yapacak olanlara katma değer vergisinden muafiyetin 2023’e uzatılmasını istiyorsunuz. Dolaylı olarak, bağışçıyla ticari ilişkiye giren yazılımcıya da KDV muafiyeti uygulamasının önünü açıyor bu. Hangi bilgisayar ve donanım için bu alışverişin gerçekleştiğinin tespiti ve takibi mümkün olmadığına göre bağışı yapılacak bilgisayarlar için alınmış gözüken yazılımlar başka cihazlarda kullanılabilir yani yine suistimale açık bir yasa daha.

Şimdi, eğitimde teknoloji kullanımını artırmak istiyorsanız eğer, denetimsizlikten vazgeçmelisiniz arkadaşlar. Çok daha kolay ve doğrudan politikalar yapmak mümkün. Biz sürekli söylüyoruz, güçlü bir Türkiye için ihtiyaç duyduğumuz her şeye sahibiz. Ancak, sahip olduklarımız ve 82 milyonun alın teri ve vergileriyle ortaya çıkan bu güç, maalesef ki Türkiye’nin gerçek ihtiyaçları için yıllardır kullanılmıyor.

Şimdi, israf ekonomisi yerine doğru bir kaynak yönetimiyle bütün vatandaşlarımızın sorunlarını çözeriz biz. Nasıl mı? Hemen saymaya başlayalım: “Yap-işlet-devret kapsamında yapılan köprü ve otoyol geçiş garantilerine yalnızca 2019 yılı için vatandaşın cebinden kuruş çıkmayacak.” denilerek 2020 yılı bütçesinden ayrılan 7,8 milyar lirayı eğer oraya vermeseydiniz bakın neler olurdu: 50.278 mahalle ve köy muhtarımız var, her birine 155.137’şer lira yıllık bütçe verilebilirdi. KYK borçlarını ödeyemediği için hakkında icra takibi başlatılan 280 bin öğrencimiz var, 7 milyar liralık bütün borçları silinebilirdi. Kısa çalışma ödeneğinden faydalanan ve sayıları aydan aya 1 milyon ila 3 milyon arasında değişen vatandaşımıza nisandan ekim ayına kadarki her maaşlarına ilaveten 537 lira daha verilebilirdi. Şehir hastaneleri için bugüne kadar “Hastanın da garantisi mi olur?” demeden ödenen 18 milyarla, “12 milyon öğrencinin yüzde 49,8’i EBA’ya erişim sorunu yaşıyor.” dediniz ya hani, işte o 6 milyon öğrenciye birer bilgisayar ve bir yıllık sınırsız internet verilebilirdi. 1 milyon 791 bin esnaf ve sanatkârımıza geri ödemesiz olarak 10.050 lira destek sunulabilirdi. Coronavirüse karşı fedakârca mücadele eden 1 milyon 61 bin sağlık çalışanının her birine 16.965 lira ek ödeme yapılabilirdi. Evet, bir tane daha örnek: 2021-2023 arasında bütçeden köprü ve otoyollar için çıkması öngörülen 48 milyar lira garantiler yerine, önümüzdeki üç yıl boyunca –altını çiziyorum, üç yıl boyunca- asgari ücretin altında maaş alan 4 milyon 179 bin emeklimize aylık 319 lira daha destekte bulunulabilirdi. 13 milyon 856 bin işçimize üç yıl boyunca yıllık 1.154 lira ikramiye verilebilirdi. 240 milyon dönüm ekili alanımızı işleten 586.144 çiftçimize işledikleri dönüm başına 10 litre mazot verilebilirdi üç yıl boyunca.

Evet, bir örnek daha vereyim: 2021-2023 arasında bütçeden şehir hastanelerine hasta garantileri için çıkması öngörülen 60 milyar lirayla, yine önümüzdeki üç yıl boyunca son olarak 4 milyon 207 bin olarak açıkladığınız işsizlerimize üç ayda bir olmak üzere 1.188 lira destek verilebilirdi veya bunun yerine 717.166 işsizimize asgari ücretle istihdam sağlanabilirdi. Açlık sınırı altında yaşayan 4 milyon 125 bin hane için üç yıl boyunca aylık 404 lira gıda yardımı yapılabilirdi. Emeklilikte yaşa takılanların (EYT) ve şartın kaldırılması durumunda hemen emekli olabilecek 1 milyon 142 bin vatandaşımızın sosyal güvenlik sistemine vereceği yük karşılanabilirdi.

Evet, bir örnek daha; 2012’den beri ülkemizdeki Suriyeliler için kendi kaynaklarımızdan harcanan 47,8 milyar dolarla 2012’den beri verilen 228 milyar 789 milyon liralık sosyal güvenlik sistemi açığı kapatılabilirdi. Edirne’den Kars’a, Antalya’dan Trabzon’a uzanacak hızlı tren hatları yapılabilirdi. Kamu-özel iş birliği kapsamında yapılan bütün bu projeler -hiçbir garantisi olmadan- vatandaşımızın ucuz bir şekilde yararlanabileceği, faydalanacağı fiyatlar sunularak rahatlıkla devlet tarafından yapılabilirdi ve dolarla olan bu garantiler 2023’ten sonra da devam edecek değerli arkadaşlar. Üstelik hâlâ daha Kanal İstanbul gibi bütün bu israfların zirvesi olacak projelerle vatandaşımızın huzurundasınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

AYLİN CESUR (Devamla) – Geleceğimizi işte böyle ipotek altına aldınız. Müteahhitlere ve Suriyelilere destek işte böyle vatandaşımıza, ülkenin gerçek sorunlarını çözmeye tercih edildi. Coronavirüs döneminde bu garantileri yüklenmemiş olsaydık, hazinemizden bu kadar para çıkmamış olsaydı ne esnafımız ne çiftçimiz ne işsizimiz ne öğrencimiz ne emeklimiz ne sağlık çalışanımız hiçbirimiz, hiç kimse bu durumda olmazdı. İşte böyle mağdur edildiler hepsi.

İşte bütçe dediğiniz böyle değil, böyle yapılır arkadaşlar. Hesap böyle yapılır. Sizden sonra ne olacak biliyor musunuz? Bu millet işte bir daha böyle israf görmeyecek. Bunlar son israf bütçeleridir. Bizimle beraber Türkiye tarihindeki israf bütçeleri dönemi de inşallah kapanacak, gelecek nesiller israfın getirdiği borçlara esir edilmeyecek. Bu dönem tarihte yerini ikinci Lale Devri olarak alacak, bu millet ilk seçimde zincirlerinden kurtulacak; yeniden yoksulluktan, kaygıdan, adaletsizlikten kurtuluşunun tarihini yazacak.

Büyük Atatürk’ün vefatının 82’nci yılında bunları söylemek bu kürsüden bana düşerdi.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

27’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 23.26

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 23.33

BAŞKAN: Başkan Vekili Haydar AKAR

KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Şeyhmus DİNÇEL (Mardin)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 14’üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon? Yerinde.

28’inci madde üzerinde 2 önerge vardır, aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 28’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

MADDE 28 – 3065 sayılı Kanunun geçici 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasında bulunan “2020” ibaresi “2021” şeklinde değiştirilmiştir.

                                  Süleyman Bülbül                                            Ali Keven                                                  Cavit Arı

                                           Aydın                                                       Yozgat                                                      Antalya

                                     Ayhan Barut                                          Süleyman Girgin                           Yüksel Mansur Kılınç

                                          Adana                                                       Muğla                                                      İstanbul

                                  Mustafa Adıgüzel                                    Kamil Okyay Sındır                                        Fikret Şahin

                                           Ordu                                                         İzmir                                                      Balıkesir

                                   Turan Aydoğan                                                                                                        Faruk Sarıaslan

                                         İstanbul                                                                                                                     Nevşehir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde konuşmak isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Nevşehir Milletvekili Sayın Faruk Sarıaslan.

Buyurun Sayın Sarıaslan. (CHP sıralarından alkışlar)

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizin kurtarıcısı, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı, sevgi ve minnetle anıyorum.

Sizlere bugün, Nevşehir’in sorunları ve bu konularla ilgili çözüm yollarını anlatacağım. Türkiye genelinde olduğu gibi Nevşehir ilimizde de borcu olmayan çiftçi ve esnaf yok gibi. Çiftçilerimiz çalışıyor, emek veriyor, ekiyor, ürün elde ediyor ama maliyetinin altında satmak zorunda kalıyor ya da hiç satamıyor. Bu kürsüden defalarca bu konular gündeme geldi ve tartışıldı. Çiftçilerimizin üretimindeki en büyük maliyet kalemi elektrik kullanımının pahalılığı ve sulamanın yetersizliği. Bunu artık duymayan yok, bilmeyen de kalmadı. İktidar hep söylüyor “Eleştiriyorsunuz ama çözüm yolu üretmiyorsunuz.” diye. Ben size bu konularla ilgili iki tane çözüm önerisinde bulunacağım: Bir tanesi, çiftçinin elektrik borcunu çözmek için acilen güneş enerjisinden yararlanmak gerekiyor. Güneş enerjisinin en verimli olduğu bölge İç Anadolu’nun Nevşehir ve Konya hattıdır. Bu bölgelerde kuracağınız güneş enerjisi panelleriyle çiftçilerimiz maliyeti neredeyse sıfıra yakın elektrik kullanacaklar. Çiftçilerimiz, İç Anadolu’da -Nevşehir dâhil- mayıs ayında başlayıp ekim ayının sonuna kadar sulamada elektrik kullanmaktadır. Bu aylar güneş enerjisinin en yoğun olduğu dönemlerdir. Bu nedenle, on sekiz yıllık iktidarınız döneminde bunu neden yapmadığınızı hâlâ anlamakta zorlanıyorum. Bu konuya hemen şimdi el atılmalı, zaman kaybetmeden bu işe başlanılmalıdır. Örnek olarak Hacıbektaş Belediyesini alabilirsiniz. Hacıbektaş Belediyesi mevcut 1 megavatlık güneş enerjisini şu an çalıştırıyor, 500 vatlık projesinin ihalesini de yapmış durumda.

Diğer bir önerim de Nevşehir’le birlikte 4 ile hayat verecek Kayseri Yamula Barajı’nın bitmesine rağmen yapılamayan sulama kanalları… Yamula Barajı Seyfe-Kalaba sulama projesi her seçim döneminde iktidarınız tarafından vadedilir ama hâlâ yerine getirilmedi. Oysa bu proje hayata geçirilse Nevşehir, Kayseri, Yozgat ve Kırşehir’i de içine alan 4 ilimizde 150 bin hektarlık arazi sulu tarıma kavuşacak. 24 ile 26’ncı Dönemde AKP Nevşehir Milletvekilliği yapan, şu anda Mecliste bulunmadığı için ismini vermeyeceğim arkadaşımız, bakın, Mecliste yapmış olduğu konuşmada ne diyor: “Kızılırmak Nehri üzerinde yapılan Yamula Barajı, Nevşehir’de tarımsal alanların sulanması konusundaki en önemli projelerden biri olan Seyfe-Kalaba sulama projesinin ihalesi yapıldı.” Altını çizerek söylüyorum, ihalesi yapıldı.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Kesinlikle öyle değilmiş, sordum ben şimdi.

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) – Tutanaklarda var, Meclis tutanağını ben size söylüyorum. Sizden özür dileyeceğim, Meclis tutanaklarında bu yoksa siz de gelip bu kürsüden özür dileyecek misiniz?

BAŞKAN – Sayın Sarıaslan, Genel Kurula hitap ediniz.

FARUK SARIASLAN (Devamla) – “Bu sulama projesi hayata geçirilseydi şayet Kozaklı, Avanos, Hacıbektaş ve Gülşehir ilçelerinde tarlalar suya doyacaktı.” diyor. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen, ortada ne kanal var ne sulama var ne de ihale. “İhalesini yaptık, sulama yapacağız.” diyor, ortada ihale yok. Siz eğer bunu iddia ediyorsanız hemen getirin, ben de size getirip ispat edeceğim.

Şimdi, oy deposu olarak görmüş olduğunuz İç Anadolu Bölgesi’ne “Niye yapamadığınızı” anlatmak zorundasınız. Eğer “Paramız yok, bunun için yapamıyoruz.” diyorsanız onu da açık açık söylemek zorundasınız. Halkı aldatmamalısınız, halka karşı yalan söylememelisiniz, bunu söyleyen AK PARTİ milletvekili. Şayet bu sulamaları yapmış olsaydınız burada özellikle Boğazlıyan’ın altından başlayan, Fakılı, Kanlıca, Karasenir, Şefaatli gibi yerlerden geçerek Kızılırmak’a dökülen bu sulama sayesinde 20 bin dönümlük arazi sulanmış olacaktı.

Gelelim ilçelerimizin sorunlarına: Seçim vaadinizin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, Kozaklı’ya hastane yapımını gerçekleştirmediniz, hâlâ projesi bile yok. Avanos’un trafiğini rahatlatacak köprüyü yapmadınız. İnsanların işsizlikten kıvrandığı dönemde Acıgöl’e fabrika yapmak için bekleyen yatırımcıların doğal gaz sorununu çözmediniz. Nevşehir merkezde bulunan sanayide doğal gaz hâlâ yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

FARUK SARIASLAN (Devamla) – Yine Özkonak’ta vatandaş “Doğal gazı kasabanın girişine kadar getirsinler, iç dağıtımını biz kendi aramızda topladığımız paralarla yapacağız.” diyor, yine ses yok. Her seçim döneminde Nevşehir’e hızlı tren vaadinde bulunuyorsunuz, seçim bitiyor, vaatlerinizi unutuyorsunuz. Nevşehir merkezde trafik sıkışıklığı İstanbul’u geçti, çözümü çevre yolunda, vaatte bulunuyorsunuz, yapmıyorsunuz. “Nevşehir’e yatırımlar yapsak da yapmasak da nasıl olsa vatandaş bize oy veriyor.” diye düşünüyorsunuz, yanıldığınızı ilk seçimde göreceksiniz. Size vatandaş dersinizi verecek diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Vekilim, iddianızı önümüzdeki hafta ispata davet ediyorum, ispat edemezseniz burada tekrar hatırlatacağım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 28’inci maddesinde yer alan “şeklinde” ibaresinin “olarak” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                    Ali Kenanoğlu                                           Kemal Bülbül                                            Zeynel Özen

                                         İstanbul                                                     Antalya                                                     İstanbul

                                     Kemal Peköz                                           Erdal Aydemir                                            Murat Çepni

                                          Adana                                                       Bingöl                                                        İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Halkların Demokratik Partisi İstanbul Milletvekili Sayın Ali Kenanoğlu.

Buyurun Sayın Kenanoğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli vekiller; herkesi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bu madde sporla ilgili bir madde. Salgın nedeniyle, UEFA tarafından Şampiyonlar Ligi’ne ilişkin yeni takvim belirlendi, 2020’de İstanbul’da oynanması planlanan Şampiyonlar Ligi Finali Portekiz’in başkenti Lizbon’da oynandı ve 2021’de Rusya’nın St. Petersburg şehrinde oynanacak olan Şampiyonlar Ligi Finali de İstanbul’da oynanacak. Yani bir tarih değişikliği söz konusu ve buradan kaynaklı olarak da İstanbul’da yapılacak olan Şampiyonlar Ligi Finali’yle ilgili daha önce alınmış birtakım muafiyetlerin 2021 yılına aktarılması, aynı muafiyetlerin devam etmesine yönelik bir madde.

Tabii, bunun üzerinden ben biraz spor konusunda bir şeyler aktarmak istiyorum. Öncelikle şunu söyleyelim: Tabii, bu futbol, spor kulüpleri mahallelerde, illerimizde, ilçelerimizde gençlerin heves ettiği, birliğin, beraberliğin, oradaki dayanışma duygularının sergilendiği önemli alanlar ancak günümüzde iş öyle bir hâl aldı ki yani “endüstriyel spor” dediğimiz bir hâle dönüştü. Artık spor kulüpleri iddia şirketlerinin oyuncağı hâline dönüştü; halktan para toplama, para koparma yöntemi olarak kullanılmaya başlandı, böyle düşünülmeye, böyle değerlendirilmeye başlandı spor kulüpleri ve spor artık bir seçkinler oyunu şekline dönüştürüldü ve tribünler, özellikle tribünler taraftar gruplarına yönelik algı yönetimleri, operasyonlarla da başka bir hâl aldı. Tribünler, âdeta kamplaşmanın, kutuplaşmanın, ötekileştirmenin merkezi hâline dönüştürüldü. Futbol, spor, tribün grupları iktidarın şakşakçısı, borazanı hâline dönüştürülüyor. Buna itiraz eden, bunu kabul etmeyen, iktidara karşı muhalif tavrını, çizgisini koruyan taraftar gruplarına yönelik de yine klasik, bütün her konuda olduğu gibi burada da terörizm algısı üzerinden birçok operasyon yapılıp onlar susturulmaya çalışılıyor ve bu koşullar altında, bu şekliyle spor müsabakaları yapılıyor ve Türkiye’de spor kulüpleri de bu koşullar altında spor yapmaya ve futbol oynamaya ya da ilgili spor dalını organize etmeye çalışıyor. Şimdi, dolayısıyla sporun endüstriyel hâl almasından kaynaklı olarak, Anadolu takımları yani illerdeki, ilçelerdeki, büyük şehirlerde olmayan, batı yakasında olmayan, büyük şirketlerin destekleri olmayan futbol kulüpleri, spor kulüpleri de ciddi sorunlar ve sıkıntılar yaşamaya başladı.

Şimdi, Dersimspor var, örneğin ondan bahsedeyim: Başkanıyla görüştük yakın zamanda, şu anda 3. Lig’de oynayacak bir bütçesi yok; para sıkıntısı, barınma ve ulaşım ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyor ve 3. Lig’de kalabilmek için SGK ve vergi borçlarını dahi ödeyemeyecek pozisyonda. Tesis ve altyapı sorunları, sıkıntıları var ve Başkan diyor ki: “Biz bunları -sorunları- karşılayamazsak önümüzdeki sezon artık bu liglerde oynama şansımız da olmayacak.” Ben, bu sorunları buradan dile getiriyorum ve bu konuda yani yapılması gerekenleri ifade edeceğim.

Şimdi, diğer taraftan da tribünlerdeki faşizan uygulamalar var ve örneğin, Cizrespor ve Amedspor bundan çok ciddi bir şekilde mağdur oluyor. Yani, Cizrespor bu faşizan saldırılar karşısında ligden çekilmek zorunda kaldı. Ligden çekilmek zorunda kalan spor kulübüne cezalar yağdırıldı Futbol Federasyonu tarafından. Yani, Cizrespor’un güvenliğinin sağlanarak sağlıklı bir şekilde liglerde oynaması sağlanacağına tam tersi yapıldı. Peki, Amedspor’un durumu ne? Şimdi, bakıyorsunuz, birçok yerde saldırıya uğramışlar; Bursa’da işte Anadolu Selçukspor maçında, Sakarya Amedspor maçında, Sarıyer Amedspor maçında. Bunları say say bitmiyor ve son dört sezondur Amedspor artık deplasmana gidemiyor yani izleyicileri, taraftarları gidemiyor. Gideceği yerde şu söyleniyor: “Güvenlik sorunu var, biz sizin güvenliğinizi sağlayamayız.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ALİ KENANOĞLU (Devamla) – Toplamda 200 seyirci, ya 200 seyircinin güvenliğini sağlayamıyor Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenlik güçleri 200 seyircinin güvenliğini sağlayamıyor, gerekçe bu ve oradan kaynaklı olarak da hiçbiri deplasmana gidemiyor. Ve ilginç bir şey var, bir ilin takımı Amedspor, Diyarbakır ilinin takımı. Kayyum atandı ve kayyum buraya hiçbir şekilde destek sağlamıyor ve onu bırakın, bütün takımların kendi illerinde yapmış oldukları yardım kampanyaları Amedspor’a yasak, yaptırılmıyor, böyle bir şeyle karşı karşıya. Şimdi, burada deminden beri tartışılıyor, bölücü, bölücülük filan. Alın size bölücülük, bundan daha âlâ bölücülük mü olur? (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

28’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

29’uncu madde üzerinde 3 önerge vardır. İlk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir, bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 29’uncu maddesinin kanun teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                     Kemal Bülbül                                            Zeynel Özen                                             Murat Çepni

                                         Antalya                                                     İstanbul                                                       İzmir

                                    Erdal Aydemir                                                                                                            Kemal Peköz

                                          Bingöl                                                                                                                        Adana

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                                  Süleyman Girgin                                      Süleyman Bülbül                                            Ali Keven

                                           Muğla                                                      Antalya                                                     Yozgat

                              Yüksel Mansur Kılınç                                      Ayhan Barut                                     Mustafa Adıgüzel

                                         İstanbul                                                      Adana                                                        Ordu

                                        Cavit Arı                                          Kamil Okyay Sındır                                   Turan Aydoğan

                                         Antalya                                                       İzmir                                                       İstanbul

                                                                                                 Deniz Yavuzyılmaz

                                                                                                        Zonguldak

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Halkların Demokratik Partisi İzmir Milletvekili Sayın Murat Çepni.

Buyurun Sayın Çepni. (HDP sıralarından alkışlar)

MURAT ÇEPNİ (İzmir) – Teşekkürler Başkan.

Genel Kurul ve değerli halkımız; evet, daha birkaç saat önce ekonomiyi uçurduğunu söyleyen Maliye Bakanı -damat Bakan- istifa ettiğini açıkladı ve bu istifanın üzerine bir dizi tartışma hâlen yürütülüyor. Peki, biz neyi görmüş olduk? Aslında uçan şeyin sarayın ekonomisi olduğunu. Damat Bakan bütün bu süre içerisinde, Bakanlığı sürecinde sarayın ekonomisini pekâlâ güzel uçurdu ve istifasıyla birlikte yaptığı açıklamada “Allah sonumuzu hayretsin.” diyerek aslında bir tabloyu ortaya koymuş oldu.

Biz, sarayın içerisinde dönen entrikalarla ilgili değiliz. Biz, sarayın içerisinde kimin gelip kimin gideceğiyle de ilgili değiliz. Biz, şununla ilgiyiz ve şunu ortaya koymaktan asla vazgeçmeyeceğiz: İstifa eden Bakanın niye istifa ettiği meselesinden bağımsız olarak şunu biliyoruz: Ortada bir istifa değil, ortada bir çürüme var. Dolayısıyla, bu çürümenin sahibi saray koalisyonu, aslında bu Bakan istifasıyla birlikte ortadaki çürümenin ortaya ulu orta serilmesine engel olamamıştır. Dolayısıyla, biz şunu söylüyoruz: Bakanın istifası yetmez, öyle yağma yok, bütün saray koalisyonu istifa etmek zorundadır ve bütün saray koalisyonu öyle istifayla kurtulacağını falan da zannetmesin; yaptıkları bütün suçların hesabını mutlaka ve mutlaka verecekler, bundan asla kurtulma şansları yoktur.

2 tane tablo var. Bu tablonun bir tanesi, yüzde 1’in iktidarı olan saray koalisyonudur ve bunların tek derdi kasalarını doldurmaktır.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Yüzde 1’le mi iktidar oluyor?

MURAT ÇEPNİ (Devamla) – Bunların tek derdi yeni saraylar yapmaktır. Bunların tek derdi etraflarındaki sermaye şirketlerine halkın vergilerini, halkın bütçesini hortumlatmaktır. Biz kimin yanındayız? Diğer tablonun yanındayız; buna teslim olmayan, buna “hayır” diyen milyonların yanındayız.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Siz kimsiniz?

MURAT ÇEPNİ (Devamla) – Evet, bugün bu tablonun karşısında bir direniş var. Bu çürümeyi yaratan, bu yönetme krizini ortaya çıkartan, sarayı böyle panikleten şey, teslim alınamayan milyonlardır; deresine, suyuna, tarlasına sahip çıkan köylülerdir; kıdem tazminatına sahip çıkan maden işçileridir, ulusal onuruna sahip çıkan Kürt halkının direnişidir, ulusal onuruna sahip çıkan Türk halkının direnişidir. Evet, biz bu direnişin yanındayız. Yani bu 2 tablo bizim bugün esas aldığımız tablodur.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hangi tablo?

MURAT ÇEPNİ (Devamla) – Bakın, Sayıştaya göre 2014-2019 arasında Hazine garantili projelere ödenen kur farkıyla arkadaşlar –bakın, sadece kur farkından bahsediyorum- 14 Avrasya Tüneli, 26 dev köprü, 12 adet Osmangazi Köprüsü, 8 adet Çanakkale Köprüsü, 6 adet Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılabilir yani kur farkıyla yapılabilecek işler bunlar. İşte saray ekonomisi böyle bir ekonomidir değerli arkadaşlar.

Peki, biz ne yapacağız? Biz şunu yapacağız: Biz, Halkların Demokratik Partisi olarak bu tablonun kader olmadığını ve bundan kurtuluşun kader olmadığını, bilinmez bir geleceğe ait olmadığını söylüyoruz. Bugün bu direnişin merkezinde olarak halklarımızın, işçi sınıfının ve emekçilerin özgürlüğü ve geleceği için mücadele etmenin tam ortasındayız. Bunun için HDP olarak faşizme karşı kesintisiz demokratik eylem planımızı açıkladık, faşizme karşı kesintisiz eylem programımızı açıkladık değerli arkadaşlarımız. Dolayısıyla bugün milyonlarca emekçiye şunu söylüyoruz: Hep birlikte birleşerek, gücümüzü birleştirerek bu faşist şeflik düzenini yıkabiliriz, buna bizim gücümüz var. Bize bugünkü yaşadıklarımızı “fıtrat” diye anlatanlar, bize açlık ve yoksulluk karşısında duayı salık verenlere karşı şunu söylüyoruz: Biz güçlüyüz, biz çoğuz ve biz birleşirsek eğer bu faşizmi yıkabiliriz.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Kiminle birleşiyorsun ya?

MURAT ÇEPNİ (Devamla) – Biz faşizme karşı mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğiz. Siz ne derseniz deyin, ne kadar kendinizi yıpratırsanız yıpratın, yalan imparatorluğunu inşa etmeyi yeniden ve yeniden ne kadar isterseniz ve ne yaparsanız yapın, gidişiniz yakındır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Zor tamamladı süreyi Sayın Başkan.

MURAT ÇEPNİ (Devamla) – Halklarımızın kurtuluş mücadelesi yakındır, sizin de gidişiniz yakındır.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Zonguldak Milletvekili Sayın Deniz Yavuzyılmaz.

Buyurun Sayın Yavuzyılmaz. (CHP sıralarından alkışlar)

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yılın başından beri Türk lirası yüzde 50’ye yakın değer kaybetti. Parası âdeta buharlaşan vatandaş, yap-işlet-devret modeliyle yapılan kötü sözleşmelerin ve yönetilemeyen ekonominin faturasını ödemeye, her geçen gün daha da yoksullaşmaya devam ediyor. Ödeme garantili projelerle bugünümüzün ve geleceğimizin çalınması yetmedi, şimdi de bu anlaşmaların dolar üzerinden olması ve doların yanlış politikalarla rekorlara doymaması nedeniyle vatandaş bir de kur farkı belasıyla uğraşmak zorunda.

Bakın, bu kur farkı belası ve yarattığı mağduriyet yıllar içinde nasıl oluştu? Sosyal medyada bu aralar çok popüler olan “Nasıl başladı? Nasıl bitti?” akımını biliyorsunuz. Biz de tersinden anlatalım: “Ne hâle getirdiniz? Ne yapmak mümkündü?” diyelim ve Sayıştay raporlarıyla anlatalım.

Sayıştay Başkanlığının yayınlamış olduğu genel uygunluk bildirim raporlarına göre, bu resmî raporlara göre hazinenin ve vatandaşların garantili ödemeler için yandaş şirketlere ödediği kur farkı dudak uçuklatıyor. Sayıştayın tespitine göre, 2014 yılında yandaş şirketlere ödenen kur farkı tutarı ne kadar biliyor musunuz? 4 milyar 652 milyon TL. 2015 yılında ödenen kur farkı tutarı 9 milyar 284 milyon TL, 2016 yılında 3 milyar 748 milyon TL, 2017 yılı için 8 milyar 798 milyon TL. Yeter mi? Yetmez. 2018 yılında 25 milyar TL kur farkı faturası ödendi ve 2019 yılında 10 milyar 117 milyon TL kur farkı ödemişsiniz. Yani 2014-2019 yılları arasında hazinenin ve vatandaşların bu yandaş şirketlere ödemek zorunda kaldığı kur farkı tutarı tam olarak 61 milyar 719 milyon TL.

Değerli milletvekilleri, oysa Türkiye ekonomisi bu kadar kötü yönetilmeseydi Türk lirası, yabancı para birimlerine karşı bu kadar değer kaybetmeseydi yandaş şirketlere ödenen bu 61 milyar 719 milyon TL’lik kur farkı hazinenin kasasında, vatandaşın cebinde kalacaktı ve bu paralarla neler neler yapmak mümkün olacaktı. Evet, bu hesaplamaları bizzat yapan milletvekili olarak söylüyorum, detaylarını verebilirim. Mesela bu parayla 14 adet Avrasya Tüneli yapmak mümkündü veya 12 adet Osmangazi Köprüsü yapmak mümkündü veya 8 adet Çanakkale Köprüsü yapmak mümkündü veya 6 adet Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapmak mümkündü. Sayın AK PARTİ milletvekilleri eğer isteseydiniz, halkı tercih etseydiniz bunların hepsini yapmak mümkündü.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Aynı mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin sonuna gelmiş bulunmaktayız. İç Tüzük 55’inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çalışma süremizin görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 30’uncu maddesinin oylanmasının tamamlanmasına kadar uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 29’uncu maddesinde yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                          Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                  Hüseyin Örs                                        Fahrettin Yokuş

                                          Adana                                                     Trabzon                                                     Konya                                İmam Hüseyin Filiz                                       Hasan Subaşı                                             Dursun Ataş

                                        Gaziantep                                                   Antalya                                                     Kayseri

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde konuşmak isteyen İYİ PARTİ Kayseri Milletvekili Sayın Dursun Ataş.

Buyurun Sayın Ataş. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 29’uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce bugün 10 Kasım; Cumhuriyetimizin kurucusu bir milleti küllerinden tutuşturmuş, devlet kurmuş, Ulu Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının 82’nci yıl dönümü. İstiklal Savaşı’mızın Başkomutanını sevgi, saygı, özlem ve minnetle anıyor, ruhu şad olsun, mekânı cennet olsun diyorum.

Değerli milletvekilleri, bu maddeye göre insan sağlığına zararlı olan baz istasyonları yasal hâle getirilmektedir. Teklif yasalaşırsa arsalara 15 metrelik, bina çatılarına da 10 metrelik baz istasyon antenleri dikilebilecektir. Ayrıca bugüne kadar ruhsatsız kurulan ve belediyelerin ruhsatsız baz istasyonları nedeniyle Vodafone, Turkcell ve TÜRK TELEKOM’a kestiği 6,8 milyar lira ceza da affedilecektir.

Komisyonda kabul edilen bu maddeye göre umumi hizmet alanları, yol, otopark, yaya bölgesi gibi yerler ile kamu ve özel mülkiyete tabi arsa ve arazilerde baz istasyonu kurulabilecek ve ruhsatlandırılabilecektir. Bu maddenin Komisyon görüşmeleri sırasında Ulaştırma Bakan Yardımcısı Fatih Sayan, haberleşme altyapısının güçlendirilmesinin amaçlandığını belirterek bu maddeyi savunmuştur ancak bu maddeyi savunan Bakan Yardımcısı aynı zamanda TÜRK TELEKOM’un da Yönetim Kurulu Başkanıdır yani kendi yönettiği şirketin borcunu da silmektedir.

Değerli milletvekilleri; iş bulamadığı için bunalımda olan gençlerin öğrenim kredi borçlarını silmeyenler, maliyetlerin artması, ürünlerinin para etmemesi yüzünden toprağını işlemeyi bırakmak zorunda kalan çiftçilerin kredilerini faizsiz ertelemeyenler, pandemide binbir zorluk çıkararak verdikleri esnaf kredilerinin ödemesinin geldiği bugünlerde pandemi devam etmesine rağmen kredi borçlarının ödemelerini ötelemeyenler, esnafın “Evime ekmek götüremiyorum.” feryatlarına kulak tıkayanlar, milleti ekmeğe muhtaç edenler, pandemi döneminde canla başla ve fedakârca çalışan sağlıkçıların haklarını gasbedenler, vatandaşın borcu olduğunda hemen e-haciz gönderenler, birçok ülke vatandaşına karşılıksız pandemi yardımı yaparken vatandaşa IBAN atanlar şimdi devasa telekom şirketlerinin borçlarını siliyor, hem de üstüne vatandaşı zehirleyen düzenlemeyle beraber yapıyor.

Değerli milletvekilleri, yerleşim yerlerinin içine imar planlarına aykırı olarak yerleştirilmiş çok sayıda baz istasyonu insanlarımızı zehirlemekte, sağlığını bozmaktadır. Teknoloji insan hayatını kolaylaştırmakta ancak insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri de tüm dünyada tartışılmaktadır. Bu kanun teklifi açıkça Anayasa’mıza da aykırıdır. Anayasa’mızın 56’ncı maddesinde “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.” denilmektedir. Yine, Anayasa’mızın 5’inci maddesinde söz edilen devletin temel amaç ve görevlerine aykırıdır. “İletişim hakkı” kapsamında değerlendirilse dahi iletişim hakkının, sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkını tehdit etmeyecek bir biçimde düzenlenmesi gerekmektedir. Açıkça Anayasa’ya aykırı bu maddenin tekliften çıkarılması ya da Anayasa’mıza ve insan sağlığına uygun bir şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Teknolojinin hayatımızı kolaylaştırdığı bir gerçektir ancak vatandaşların sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama haklarını ellerinden alabilecek bir düzenleme de yapılmamalıdır.

Değerli milletvekilleri, devasa telekom şirketlerine kıyak yapmak, milyon dolarlık şirketleri kollayıp yandaşlarınızın vergi borçlarını silmek yerine ekonomik krizden bunalmış, geçim sıkıntısı çeken vatandaş lehine düzenlemeler yapalım. Kanunlarla bir avuç zengini mutlu etmek yerine milletimizin refah seviyesini artıralım. Paramızın hızla değer kaybettiği, vatandaşın her gün daha da yoksullaştığı şu günlerde şirketlerin milyonluk borçlarını silmenin mantığı nedir? Değerli milletvekilleri, silecekseniz garibanın, yoksulun, asgari ücretlinin, İzmir’deki afetzedelerin, öğrencilerin, zor durumdaki esnafların, üretim yapamayan çiftçinin, hayvancılık yapanların, batmak üzere olan küçük işletmelerin borçlarını silin, tuzu kuru milyarlık şirketlerin değil diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

29’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 29’uncu madde kabul edilmiştir.

30’uncu madde üzerinde 2 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 239 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 30’uncu maddesinin kanun teklifinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                     Kemal Bülbül                                            Zeynel Özen                                           Abdullah Koç

                                         Antalya                                                     İstanbul                                                        Ağrı

                                    Erdal Aydemir                                            Murat Çepni                                            Kemal Peköz

                                          Bingöl                                                        İzmir                                                        Adana

                                                                                                 Dilşat Canbaz Kaya

                                                                                                          İstanbul

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerinde konuşmak isteyen, Halkların Demokratik Partisi Ağrı Milletvekili Sayın Abdullah Koç.

Buyurun Sayın Koç. (HDP sıralarından alkışlar)

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, AKP Hükûmetinin on sekiz yıllık mirası, maalesef ekonomi alanında, sosyal alanda ve siyasal alanda kriz. On sekiz yıllık iktidarın mirası, maalesef Türkiye halklarına getirmiş olduğu sonuç koskocaman bir kriz.

Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifi yine ekonomiyi düzenleyen birtakım düzenlemeler getiren bir kanun teklifi fakat burada ne var? Yine, bu on sekiz yıllık geçmişinin getirmiş olduğu yoksulluk nedeniyle bir sosyal kriz yaşıyoruz. Bakın, bu krizde ne var? Evlerine ekmek götüremeyen bir halk yığınıyla biz karşı karşıyayız. Dolar 8 lira, euro 10 lirayı geçecek durumda ve buna bağlı olarak da iflas eden, maalesef Türkiye toplumunu, Türkiye halklarını da beraberinde iflasa götüren bir iktidarla biz karşı karşıyayız.

Bir diğer kriz değerli arkadaşlar, işsizlik nedeniyle toplumun yaşamış olduğu psikolojik ve sosyal kriz var karşımızda. Bakın, TÜİK verilerine göre -bu ortamda belki defalarca dile getirildi- 4 milyon işsiz var deniliyor, bugünkü yıl sonu rakamlarına göre biz şu anda 13 milyonun üzerinde bir gerçek işsizlik rakamıyla karşı karşıyayız.

Yine, bu iktidar ne yaptı değerli arkadaşlar? Adım adım çalışma hayatını yok edecek düzenlemeler karşımıza çıkardı.

Bir diğer kriz değerli arkadaşlar, hukuk düzeniyle oynamaları nedeniyle yaşanan siyasal bir krizle biz karşı karşıyayız. Bakın, yine, bu sıralarda, bu Meclis kürsüsünde ve bu Meclis Genel Kurulunda savunmaya müdahale edildi, savunmanın neredeyse alanları kısıtlandı; yargıya müdahale edildi, uluslararası hukuk yok sayıldı ve uluslararası hukukun ilkeleri Türkiye’de uygulanmaz hâle getirildi. Başka ne yapıldı? Anayasa askıya alındı ve Anayasa yok sayıldı. Toplumun kimyası bu uygulamalar nedeniyle ne yazık ki bozuldu değerli arkadaşlar.

Şimdi, bu mevcut olan ekonomik krizi, siyasal krizi ve toplumsal krizi destekleyecek nitelikte bir iki veriyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Değerli arkadaşlar, “Toplumun kimyası bozuldu.” diyoruz ya, 2010 yılında ceza infaz kurumlarında yer alan kişilerin sayısı 120 bin iken 2019 yılında bu sayı 292 bine çıkmış durumda. Bakın, mali ve ekonomik suçlar da ciddi bir artış göstermiş durumdadır. Bakın, cezaevindeki mevcut olan kişilerin oranı, şu anda cezaevinde kalanların oranı mali suçlarda yüzde 20,6’dır değerli arkadaşlar. Bu neyi gösteriyor? Bu, toplumun gerçek anlamda psikolojisinin bozulduğunu, kimyasının bozulduğunu göstermektedir.

Bir diğer husus nedir sevgili arkadaşlar? O da bugünkü yönetim krizidir. Yine, bu iktidarın bu toplumu karşı karşıya bırakmış olduğu yönetim kriziyle biz karşı karşıyayız. Bakın, iki gün önce Hazine ve Maliye Bakanı olan damat Berat Albayrak arkasında bir mektup bırakarak kayıplara karıştı ve şu anda nerededir gerçekten kimse bilmiyor. Bu istifa üzerinden şu anda, gerçek anlamda bir yönetim krizi yaşıyor Türkiye. Bakın, ne kadar değişiklik yaparsanız yapın, ne kadar yeni Kabineyle bu toplumun karşısına çıkarsanız çıkın, artık, siz bu toplumu, bu ülkeyi yönetemez durumdasınız. Bakın, benim burada bu saatte sizlere seslenmek isteyeceğim tek nokta şudur: Bakın, artık sizin, yönetemediğiniz bu ülkenin önüne sandık koymaktan başka çareniz yoktur. Çünkü toplumu gerçek anlamda, her anlamda, siyasal, sosyal, ekonomik anlamda Türkiye’yi krize sürüklediniz ve bu krizi de artık yönetecek durumda değilsiniz. Dolayısıyla size şu noktada ve bu kürsüde bir dost sözüyle söylemek isteyeceğim tek şey: “Ülkenin önüne sandığı koyun ve bu ülke yepyeni bir tabloyla kendini yönetecek konuma gelsin ve Türkiye’yi bu şekilde krizden kurtarın.”

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 30’uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                          Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                 Hasan Subaşı                                             Ümit Beyaz

                                          Adana                                                      Antalya                                                     İstanbul

                                      Behiç Çelik                                         İmam Hüseyin Filiz                                        Hüseyin Örs

                                          Mersin                                                    Gaziantep                                                   Trabzon

                                                                                                    Fahrettin Yokuş

                                                                                                           Konya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)– Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İYİ PARTİ Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.

Buyurun Sayın Çelik. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 30’uncu madde üzerinde verdiğimiz değişiklik önergesi için söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 10’uncu madde üzerinde yapmış olduğum konuşmada İzmir depremine değinmiştim, deprem şehitlerimizi bu vesileyle rahmetle anıyorum. Beklentimiz, bu çürük inşaatları yapan, yaptıran ve vatandaşlarımızın iskânına izin veren, gerekli denetimleri yapmayan herkesin soruşturma sonucu suçlu bulunması hâlinde cezalandırılmasıdır.

Ayrıca, bugün 10 Kasım, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve kurtarıcısı Ulu Önder Atatürk’ün ölümünün 82’nci yılını idrak ediyoruz. Onu artan özlem ve sevgiyle, rahmetle anıyoruz.

Diğer taraftan, biliyorsunuz, 27 Eylül 2020 tarihinde Güney Kafkasya’da bir savaş başladı. Azerbaycan’a ait topraklar yirmi sekiz yıldır işgal altındaydı ve Ermenistan ile Azerbaycan arasında cereyan eden bir savaş sürdürüldü. Bu savaş, doğal olarak hepimizin savaşıdır. Son anlaşma Türk dünyasına ve Azerbaycan’a hayırlı uğurlu olsun diyorum, inşallah Güney Kafkasya’da barışa katkı yapar diye beklenti içerisindeyiz.

Jeopolitik önemlidir arkadaşlar. Türkiye, jeopolitik konumu çok ağırlıklı olan bir ülkedir, dolayısıyla Asya ve Avrupa arasında âdeta bir köprüdür. Böyle önemli bir coğrafyada olmamız nedeniyle hep söylerler, stratejistler derler ki: “Türkiye başsa Azerbaycan boğazdır, boyundur.” Boynumuzu kaptırmamamız gerekir ki Asya Türklüğüyle bütünlük içerisinde, bağımsız, özgür ve egemen olarak yaşayabilelim.

Dağlık Karabağ savaşında hayatını kaybedenleri rahmetle anıyorum. Biz her zaman Azerbaycan’ın yanındayız ve her zaman “Karabağ Azerbaycan’dır.” diyoruz.

Değerli milletvekilleri, bu teklif 19 kanunda değişiklik yapıyor ve pandemiye bağlayarak bu teklif getiriliyor ama tüm ülkenin kaynakları ve hatta Merkez Bankası akçesi dahi çarçur ediliyor ve bu iktidar böyle çarçur ettikten sonra ülkede oluşan, devam eden krizi sonlandıracak bir kaynak, maalesef, elimizde kalmıyor. Bunu da biz, karşılık olarak TL’nin değer kaybetmesi olarak görüyoruz.

2019 yılında, hatırlarsanız, iktidar sahte manavlar açarak sözde spekülatörlere saldırmış, soğan ve patates depolarını basmıştı; o zaman biz buna “zabıta ekonomisi” demiştik ve 2020 yılında Covid-19’un buna ilavesiyle iş artık çığırından çıkmıştır ve bütün günahları da Covid-19’a yıkma kolaycılığı iktidarın başvurduğu yöntemlerden biri hâline gelmiştir.

Arkadaşlar, millî ekonomide gidişat kötüdür; 31 milyon çalışan varken şu anda 27 milyona düştü, asgari ücret eridi, geniş tanımlı işsizlik yüzde 30’lar düzeyine çıktı. Sadece 2020 yılında ekonomik daralma ikinci çeyrekte yüzde 9,9 gözüküyor. Aşırı vergileme halkı canından bezdirdi. Böyle bir durumla karşı karşıyayız.

Şimdi, teklifteki 29’uncu madde ile 30’uncu madde arasında bir paralellik var, ikisi birbirinden kopuyor değil. Dolayısıyla benden önceki hatibin konuştuğu haberleşme şirketlerinin borçlarının kapatılması yönündeki görüşü ben de burada ifade etmek istiyorum. Burada İmar Kanunu üzerinde bir değişiklik öngörülüyor. 3194 sayılı İmar Yasası’na geçici 24’üncü maddeyi getirerek bu af konusunun nasıl uygulanacağına ilişkin pratiği ifade eden bir maddedir 30’uncu madde.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Dolayısıyla bunlara başvurmadan halkın gerçek gündemine dönmenin önemini özellikle dikkatlerinize sunuyorum.

3 Kasımda on sekiz yılını dolduran AK PARTİ iktidarının böyle bir teklifi Genel Kurula sunması, artık heyecanının ve dinamizminin kalmadığını göstermektedir. Yönetme yetisini kaybedenler otoriterleşir, mütekebbir olur ve körleşirler yani görünen budur. Bu sebeple, yeni bir millî ruha, yeni bir millî şahlanışa ve bir millî ülküye ihtiyaç vardır.

Değerli milletvekilleri, son olarak önergemizin kabulünü diler, hepinize saygılar sunarım.

Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

30’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz sona erdiğinden, alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 11 Kasım 2020 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 00.18



(x) 7/4/2020 tarihli 78’inci Birleşimden itibaren, coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonu’ndaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.

(x) 239 S. Sayılı Basmayazı 3/11/2020 tarihli 11'inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.