TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                           TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                           96’ncı Birleşim

                                                                      9 Haziran 2020 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                          İÇİNDEKİLER

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun, İstanbul Umum Kıraathaneci, Kahveci ve İçkisiz Gazinocular Esnaf Odası üyelerinin coronavirüs salgını sürecinde yaşadığı sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu’nun, Malatya ilindeki kayısı üretimi ve üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Karabük Milletvekili Niyazi Güneş’in, 6 Haziran Karabük’ün il oluşunun 25’inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya’nın, Rize ili İkizdere ilçesinde bir tırın devrilmesiyle ortaya çıkan çay kaçakçılığına ve sorumlularını göreve çağırdığına ilişkin açıklaması

2.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, süt üreticilerinin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

3.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, öğretmenlerin 22-30 Haziran tarihlerini kapsayan mesleki çalışmalarının on-line ortamda yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

4.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, Covid-19 salgınıyla mücadelede sağlık sistemiyle dünyaya örnek olmanın gururunun yaşandığına ilişkin açıklaması

5.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Millî Eğitim Bakanının öğretmenlerin sorunlarına eğilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

6.- Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı’nın, 9 Haziran İnebolu’nun Şeref ve Kahramanlık Günü’nün 99’uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması

7.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasu’nun, Sivas, Erzincan, Tokat, Amasya ve Çorum illerinde havaların ısınmasıyla birlikte artış gösteren Kırım Kongo kanamalı ateşi vakalarına yönelik Sağlık Bakanı ile Tarım ve Orman Bakanının herhangi bir çalışma yapmayı düşünüp düşünmediğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

8.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık’ın, Kayseri ili Develi ilçesi Küçükkünye, Sindelhöyük ve Gazi Mahallelerinde yaşanılan sorunlara ilişkin açıklaması

9.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, Bursa ilindeki restorasyon çalışmalarının bitirilebilmesi için gereğinin yapılıp yapılmayacağını Kültür ve Turizm Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

10.- Niğde Milletvekili Selim Gültekin’in, coronavirüsle mücadele sürecinde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin doğru ve yerinde bir uygulama olduğunun tescillendiğine, Hükûmet Konağı Projesi’nin Niğde iline kazandırılmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere emeği geçenlere teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması

11.- Hatay Milletvekili Serkan Topal’ın, yurt dışındaki vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

12.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, gençlerin geleceği açısından YKS tarihinin temmuz sonuna ertelenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

13.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir’in, eleştirilere ve engellemelere rağmen dış politikadaki başarının devam edeceğine ilişkin açıklaması

14.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, coronavirüs sebebiyle durdurulan Adana-Tarsus-Mersin tren seferlerinin yeniden başlatılmasını Ulaştırma ve Altyapı Bakanından talep ettiklerine ilişkin açıklaması

15.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’in, 9 Haziran Öğretmen Aybüke Yalçın’ın şehit edilişinin 3’üncü yıl dönümü vesilesiyle PKK terörüne kurban verilen 176 öğretmeni saygıyla andıklarına ilişkin açıklaması

16.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir’in, ülkenin tanzim eden, yöneten ve yönlendiren konumunda olduğuna ilişkin açıklaması

17.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, 8 Haziran Hazreti Muhammed’in vefatının 1.388’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

18.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, 9 Haziran 2017 tarihinde şehit edilen Öğretmen Aybüke Yalçın’ı ve tüm şehitleri rahmetle yâd ettiğine, Dünya Sağlık Örgütü tarafından coronavirüs salgınıyla mücadelede tüm dünyaya örnek olunduğunun vurgulanmasının sağlıkta dönüşüm hamlesinin doğruluğunu bir kez daha ortaya koyduğuna ilişkin açıklaması

19.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, sebze meyve üretiminin önemli bölümünü karşılayan  Mersin ilinde iklim değişikliği etkilerinin en aza indirilebilmesi için çalışma yapılmasının gelecek adına hayati bir mesele olduğuna ilişkin açıklaması

20.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, 8 Haziran Hazreti Muhammed’in vefatının 1.388’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Van ili Çatak ilçesinde PKK’lı teröristlerce şehit edilen 2 işçiye Allah’tan rahmet dilediğine, 9 Haziran Öğretmen Aybüke Yalçın’ın şehadetinin 3’üncü yıl dönümü vesilesiyle tüm öğretmenleri saygıyla selamladığına, İstanbul Sözleşmesi’nin gerektiği gibi anlaşılamadığına ve uygulanamadığına, kadın cinayetlerinin önlenmesi ve faillerin cezalandırılması için yapılan çalışmaların yeterli olmadığına ilişkin açıklaması

 

22.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, 9 Haziran 2017 tarihinde terör örgütü PKK’nın saldırısı sonucu şehit edilen Öğretmen Aybüke Yalçın’ın ve 12 Temmuz 2017 tarihinde şehit olan Öğretmen Necmettin Yılmaz’ın ruhlarının şad olmasını dilediğine, 8 Haziran Yusuf İmamoğlu’nun şehadetinin 50’nci seneidevriyesi vesileyle 4 Ağustos 1968 Pazar günü ülkü davasının ilk şehidi Ruhi Kılıçkıran’la başlayan, vatan, millet uğruna yitirilen canların akıllardan çıkmadığına, başta merhum Başbuğ Alparslan Türkeş olmak üzere tüm şehitleri rahmetle andığına ilişkin açıklaması

23.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın Anayasa Mahkemesinin yeni üyesi Basri Bağcı’nın yemin töreninde yaptığı konuşmaya, normalleşme döneminde Diyarbakır ilindeki coronavirüs vaka sayısındaki artıştan endişe duyulduğuna ve tedbirlerden vazgeçilmemesi gerektiğine, TÜİK’te 2018 yılında başlanan kadro operasyonuna devam edildiğine, DEDAŞ’ın Mardin ili Kızıltepe ve Derik ilçelerindeki elektrik kesintileri nedeniyle yaşanılan mağduriyete ilişkin açıklaması

24.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Van ili Çatak ilçesinde PKK’lı teröristlerce şehit edilen Murat Yağdıran ile Emrah Baran’a, şehit Öğretmen Aybüke Yalçın’a, Eren Bülbül’e ve tüm şehitlere Allah’tan rahmet dilediğine, 7 Haziran 25, 26 ve 27’nci Dönem Denizli Milletvekili  Kazım Arslan’ın ölümünün 1’inci yıl dönümüne, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun coronavirüs salgını sürecinde kadına karşı şiddet vakalarının ve kadın cinayetlerinin azaldığı yönündeki açıklamasına, Oda TV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız’ın ve Tele1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel’in gözaltına alınmasına, Parlamentoda 4 Haziran 2020 Perşembe günü Enis Berberoğlu, Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın milletvekilliklerinin düşürülmesine ilişkin açıklaması

25.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuş’u Genel Kurulu İç Tüzük’e göre yönetmeye davet ettiğine, 9 Haziran Öğretmen Aybüke Yalçın’ın şehit edilişinin 3’üncü yıl dönümü vesilesiyle tüm şehit öğretmenleri şükranla yâd ettiklerine, Van ili Çatak ilçesinde PKK’lı teröristlerce şehit edilen Murat Yağdıran ile Emrah Baran’a Allah’tan rahmet dilediğine, elektrik dağıtım şirketlerinin bir bölgede ya da bir yörede değil ülkenin tamamında kurallara, kanunlara uyması gerektiğine ilişkin açıklaması

26.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

27.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Danıştayda Ayasofya’yla ilgili yürütülen davadan çıkacak karardan sonra gerekli adımların atılacağına ilişkin açıklaması

28.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun HDP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

29.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

30.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

31.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması

32.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadeleri ile Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

33.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

34.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Ayasofya’nın ibadete açılmasına değil İYİ PARTİ grup önerisine ret oyu verdiklerine, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptığı açıklalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

35.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, İstanbul Milletvekili  Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

36.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

37.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

38.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

39.- Manisa Milletvekil Özgür Özel’in, Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

40.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya’nın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelere ilişkin açıklaması

41.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Genel Kurulda Sayıştay üyelerinin seçimine yönelik oy kullanma işleminde bir hakkın suistimalinin söz konusu olduğuna, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuş’u göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması

42.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, Adalet ve Kalkınma Partisinin sivil darbesine karşı eylemlerinin ve tutumlarının farklı yöntemlerle devam edeceğine ilişkin açıklaması

43.- İzmir Milletvekili Kani Beko’nun, ülkenin yine gazetecilere ve sendikacılara yönelik tutuklamalar ve yargılanmalarla gündeme geldiğine ilişkin açıklaması

44.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, öğretmenlerin yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

45.- Yozgat Milletvekili Ali Keven’in, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’na Yozgat iline 20 bin kişilik modern stat yapma sözünü hatırlatmak istediğine ilişkin açıklaması

46.- Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı’nın, Bitlis ilinde eş zamanlı gerçekleştirilen operasyonda 7 HDP’li yöneticinin gözaltına alındığına ilişkin açıklaması

47.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü’nün, Van ili Çatak ilçesinde işçilere yapılan saldırıyı kınadığına ve yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet dilediğine, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Tesisler İşletmesinde çalışan işçilerin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine, Ege Üniversitesi Hastane kampüsündeki tadilat sırasında yaşamını yitiren inşaat işçisi Suat Güngör’ü rahmetle andığına ilişkin açıklaması

48.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun, vefat eden Aziz Baba Cemevi Başkanı Enver Can Dede’nin devrinin daim, ruhunun revan olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

49.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, PICTES öğretmenlerinin mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

50.- İzmir Milletvekili Atila Sertel’in, gazetecilere yönelik baskıların arttığına, gözaltına alınan Müyesser Yıldız ile İsmail Dükel’in bir an önce serbest bırakılması gerektiğine ilişkin açıklaması

51.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu’nun, YÖK’ün tersine beyin göçü yönünden olumlu olan yurt dışında ilk bindeki üniversitelerde okuyan Türk öğrencilere yatay geçiş hakkı tanımasının “en az iki yıldır yurt dışında okuma” şartıyla güncellemesi gerektiğine ilişkin açıklaması

52.- Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat’ın, 9 Haziran 2017 tarihinde şehit edilen Öğretmen Aybüke Yalçın’ın ve Van ili Çatak ilçesinde PKK’lı teröristlerce şehit edilen 2 işçinin acısını yüreklerinde taşıdıklarına ilişkin açıklaması

53.- Bursa Milletvekili Vildan Yılmaz Gürel’in, 9 Haziran Öğretmen Aybüke Yalçın’ın şehadetinin 3’üncü yıl dönümünde Van ili Çatak ilçesinde PKK’lı teröristlerce yol inşaatında çalışan 2 vatandaşın şehit edildiğine ve terörü lanetlediğine ilişkin açıklaması

54.- Kastamonu Milletvekili Metin Çelik’in, 9 Haziran İnebolu Şeref ve Kahramanlık Günü’ne ilişkin açıklaması

55.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in, 9 Haziran Öğretmen Aybüke Yalçın’ın şehadetinin 3’üncü yıl dönümünde Van ili Çatak ilçesinde PKK’lı teröristlerce yol inşaatında çalışan 2 vatandaşın şehit edildiğine ve terörü lanetlediğine ilişkin açıklaması

56.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, 9 Haziran Öğretmen Aybüke Yalçın’ın şehadetinin 3’üncü yıl dönümü vesilesiyle tüm şehitleri rahmetle andığına, açılışı yapılan millet bahçesinin Sivas iline hayırlı olmasını dilediğine, Demir Grup Sivasspor’a Süper Lig’de başarılar dilediğine ilişkin açıklaması

57.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in, şoför esnaflar arasındaki gelir adaletsizliğinin önüne geçilebilmesi için toplu taşıma araçlarından ücretsiz faydalanan 65 yaş üstü vatandaşların elektronik ücret toplama sistemlerindeki toplam biniş sayılarına göre düzenleme yapılması yönünde bir çalışmanın olup olmadığını Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

58.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, neredeyse her kanun teklifinin Genel Kurulda temel kanun olarak görüşülmeye başlandığına, Komisyonun önergelere katılmasıyla muhalefetin önergeler üzerindeki konuşma haklarının ellerinden alındığına, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuş’un bu duruma sessiz kalmaması gerektiğine ilişkin açıklaması

 

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, İstanbul’un fethinin sembollerinden biri olan Ayasofya’nın Müslümanlar için toplu ibadete açılması hususunda gerekli çalışmaların yapılması amacıyla 9/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Haziran 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, milletvekillerinin demokratik siyasetten dışlanması ve demokrasi dışı müdahalelere maruz kalmasının araştırılması amacıyla, 9 Haziran 2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Haziran 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel tarafından, milletvekilliği düşürülme süreçleriyle ilgili ve üyelerin saygınlığını koruyacak adımların atılabilmesi amacıyla 9/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Haziran 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurul gündemi ile çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; bastırılarak dağıtılan 215 ve 216 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin kırk sekiz saat geçmeden Gündem’in "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 2’nci ve 3’üncü sıralarına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 215 ve 216 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptığı açıklamaları sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

3.- Rize Milletvekili Hayati Yazıcı’nın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

4.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya’nın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

6.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu’nun, (2/2043) esas numaralı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/79)

 

IX.- SEÇİMLER

A) Sayıştay Üyeliklerine Seçim

1.- Sayıştayda açık bulunan üyeliklere seçim (S.Sayısı: 198)

 

X.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuş’un, Meclisin saygınlığına, işlerliğine gösterilen hassasiyete Divan adına şükranlarını sunduğuna ve sosyal mesafeye riayet ederek oy kullanma işleminin tamamlanması gerektiğine ilişkin açıklaması

 

XI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Kilis Milletvekili Mustafa Hilmi Dülger ile 55 Milletvekilinin Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi (2/2555) ve İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 174)

 

XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan'ın, Bursa'nın Yenişehir ilçesinde yer alan Kirazlıyayla'daki maden ocağının kapasite artırımı ruhsatına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/29070)

2.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül'ün, özel ağaçlandırma ve özel imar ihya çalışmalarına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/29071)

3.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel'in, Bakanlık personeline yönelik değerlendirme anketine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/29072)

4.- İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı'nın, KKTC Su Temin Projesi'nin onarım ihalesine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/29073)

5.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun'un, Tekirdağ ilinde son on yılda çıkan orman yangınlarına ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/29074)

6.- Muğla Milletvekili Mürsel Alban'ın, Milli Dayanışma Kampanyasına ilişkin sorusu sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29076)

7.- İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin'in, Türk Hava Kurumuna ait bazı uçak ve taşınmazların satışa çıkarılmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29077)

8.- Adana Milletvekili Ayhan Barut'un, koronavirüs salgını sürecinde ekonomik olarak olumsuz etkilenen yerel basın ve yayın kuruluşlarına destek verilmesi önerisine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29079)

9.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, kamu kurumlarına 2020 Haziran ayında engelli personel alımı yapılıp yapılmayacağına,

Emeklilikte yaşa takılanlar olarak bilinen vatandaşların sorunlarının çözümüne,

Polis, öğretmen ve hemşireler için 3600 ek gösterge uygulamasının başlatılacağı tarihe,

İŞKUR tarafından Toplum Yararı Projesi kapsamında işe alınan işçilerin daimi kadroya alınması önerisine,

İlişkin, soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29080), (7/29081), (7/29085), (7/29088)

10.- İstanbul Milletvekili Turan Aydoğan'ın, Diyarbakır Barosunun yayınladığı bir rapordaki verilere ve 2002 yılından bu yana cinsel istismara uğrayan çocuklara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29082)

11.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, PIKTES kapsamında çalışan öğretmenlerin kadroya alınmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29083)

12.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Erzincan ilinde borçları nedeniyle suları kesik olan çiftçilerin sularının açılması ve borçlarının hasat dönemine ötelenmesi önerisine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29084)

13.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Covid-19 teşhisi alan mevsimlik işçi, mülteci, sığınmacı ve cezaevlerinde bulunan kişi sayılarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29086)

14.- Mersin Milletvekili Alpay Antmen'in, Biz Bize Yeteriz Türkiyem kampanyasında toplanan yardım miktarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29087)

15.- Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz'ın, Şırnak'ın Silopi ilçesinde bulunan kömür ocaklarının civardaki çayları kirlettiği iddiasına ve ocakların denetimine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29089)

16.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir'in, koronavirüs salgını sürecinde mevsimlik tarım işçilerinin olumsuz etkilenmemeleri için alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/29160)

17.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu'nun, dünyanın çeşitli ülkelerinde görülen zeytin cüzzamı hastalığının ülkemizde yayılmaması için alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/29161)

18.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, yasaklı pestisit ürünleri için yapılan denetimlere ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/29162)

19.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, çeltik üreticisine verilecek desteğe ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/29165)

20.- Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel'in, limon ihracatına ve üretimine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/29175)

21.- Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman'ın, Bakanlığın yabancı bir vakıfla yapmış olduğu işbirliğine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/29178)

22.- Şanlıurfa Milletvekili Ayşe Sürücü'nün, Şanlıurfa'da sağanak yağış ve şiddetli doludan zarar gören tarım alanlarına ve çiftçilerin desteklenmesine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/29179)

23.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, OHAL Komisyonunca göreve iadesi yapılan Emniyet Genel Müdürlüğü personelinin atamalarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29187)

24.- İzmir Milletvekili Ednan Arslan'ın, koronavirüs salgını nedeniyle kapanan iş yerlerine ve salgının ekonomik etkilerine karşı alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29190)

25.- İzmir Milletvekili Ednan Arslan'ın, koronavirüs salgını nedeniyle kapanan iş yerlerine dair verilere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29192)

26.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin'in, Türkiye'de işsizlik maaşı alan kişi sayısına ve Covid-19 salgını süresince işsiz kalan kişilere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29193)

27.- Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir'in, mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29194)

28.- Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz'ın, Şırnak ilinin Cizre ilçesinde kaldırılan Kürtçe tabelalara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29306)

29.- Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun'un, Van, Diyarbakır ve Hakkari illerinde bazı mezarların tahrip edildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29307)

30.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç'un, Türkiye'nin pandemi süresince yabancı ülkelere yaptığı yardımlara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29308)

31.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer'in, 65 yaş üstü vatandaşlara yapılan ücretsiz maske ve kolonya dağıtımı sürecine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29309)

32.- Antalya Milletvekili Aydın Özer'in, Antalya Opera ve Balesi'nin Cumhurbaşkanlığınca görevlendirilerek 14 Mayıs 2020 tarihinde Pamukkale Hierapolis antik kentinde konser vereceği iddialarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29310)

33.- Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları'nın, Diyarbakır'da bulunan bir parkın bir vakfa kiralandığı ve parkın bazı yerlerine ırkçı ve cinsiyetçi yazılar yazıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29311)

34.- Van Milletvekili Murat Sarısaç'ın, Van'ın Erciş ilçesinde Zilan Deresi üzerine yapılması planlanan hidroelektrik santraline ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29312)

35.- Adana Milletvekili Ayhan Barut'un, PIKTES kapsamında çalışan öğretmenlerin yaşadıkları sorunlara ve bunların giderilmesine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29313)

36.- Ankara Milletvekili Murat Emir'in, yarı zamanlı personel çalıştıran işletmelerin kısa çalışma ödeneğinden yararlanmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29314)

37.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, koronavirüs salgını sürecinde çalışma koşulları kötüleşen kargo şirketi çalışanlarına yönelik alınan önlemlere ve maske dağıtımının PTT kargo aracılığı ile yapılmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29315)

38.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Kültür Varlıklarını Koruma Yüksek Kuruluna bağlı birimlerde çalışan personelden koronavirüs testi pozitif çıkanların, iyileşenlerin ve yaşamını yitirenlerin sayısına,

Temiz Enerji Vakfına bağlı birimlerde çalışan personelden koronavirüs testi pozitif çıkanların, iyileşenlerin ve yaşamını yitirenlerin sayısına,

Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna bağlı birimlerde çalışan personelden koronavirüs testi pozitif çıkanların, iyileşenlerin ve yaşamını yitirenlerin sayısına,

İlişkin, soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29316), (7/29319), (7/29327)

39.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumuna bağlı birimlerde çalışan personelden koronavirüs testi pozitif çıkanların, iyileşenlerin ve yaşamını yitirenlerin sayısına,

Sermaye Piyasası Kuruluna bağlı birimlerde çalışan personelden koronavirüs testi pozitif çıkanların, iyileşenlerin ve yaşamını yitirenlerin sayısına,

Merkez Bankasına bağlı birimlerde çalışan personelden koronavirüs testi pozitif çıkanların, iyileşenlerin ve yaşamını yitirenlerin sayısına,

Kamu İhale Kurumuna bağlı birimlerde çalışan personelden koronavirüs testi pozitif çıkanların, iyileşenlerin ve yaşamını yitirenlerin sayısına,

İlişkin, soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29317), (7/29321), (7/29325), (7/29329) 

40.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Karayolları Güvenliği Yüksek Kuruluna bağlı birimlerde çalışan personelden koronavirüs testi pozitif çıkanların, iyileşenlerin ve yaşamını yitirenlerin sayısına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29318)

41.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Talim ve Terbiye Kuruluna bağlı birimlerde çalışan personelden koronavirüs testi pozitif çıkanların, iyileşenlerin ve yaşamını yitirenlerin sayısına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29320)

42.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Kişisel Verileri Koruma Kurumuna bağlı birimlerde çalışan personelden koronavirüs testi pozitif çıkanların, iyileşenlerin ve yaşamını yitirenlerin sayısına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29322)

43.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumuna bağlı birimlerde çalışan personelden koronavirüs testi pozitif çıkanların, iyileşenlerin ve yaşamını yitirenlerin sayısına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29323)

44.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Rekabet Kurumuna bağlı birimlerde çalışan personelden koronavirüs testi pozitif çıkanların, iyileşenlerin ve yaşamını yitirenlerin sayısına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29324)

45.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Nükleer Düzenleme Kurumuna bağlı birimlerde çalışan personelden koronavirüs testi pozitif çıkanların, iyileşenlerin ve yaşamını yitirenlerin sayısına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29326)

46.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, koronavirüs salgınına karşı alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29328)

47.- Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz'ın, Adana ilinin Seyhan ilçesinde bir çocuğun yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan olaya ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29330)

48.- Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz'ın, Suriye'de bulunan Alok pompa istasyonu yönetiminin yaptığı su kesintilerine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29331)

49.- Van Milletvekili Muazzez Orhan Işık'ın, engelli bireylerin yaşamını kolaylaştırmak için alınacak önlemlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29332)

50.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan'ın, gıda satışı yapan firmalar ile burada çalışanların koronavirüs salgınına karşı aldıkları önlemlere ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/29399)

51.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan'ın, Kocaeli ilinin Gebze ilçesinde kurulan bir koronavirüs test merkezinde yapılan testler için para toplandığı iddiasına ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın cevabı (7/29401)

52.- Şanlıurfa Milletvekili Aziz Aydınlık'ın, Harran Üniversitesi Hastanesindeki uzman personel eksikliğine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29406)

53.- Adana Milletvekili Ayhan Barut'un, Adana ilinin Aladağ ilçesinde 2006 yılından beri yapılan TARSİM poliçelerinin sayısına ve uygulamasına,

Adana ilinin Ceyhan ilçesinde 2006 yılından beri yapılan TARSİM poliçelerinin sayısına ve uygulamasına,

Adana ilinin Çukurova ilçesinde 2006 yılından beri yapılan TARSİM poliçelerinin sayısına ve uygulamasına,

Adana ilinin Feke ilçesinde 2006 yılından beri yapılan TARSİM poliçelerinin sayısına ve uygulamasına,

Adana ilinin İmamoğlu ilçesinde 2006 yılından beri yapılan TARSİM poliçelerinin sayısına ve uygulamasına,

Adana ilinin Karaisalı ilçesinde 2006 yılından beri yapılan TARSİM poliçelerinin sayısına ve uygulamasına,

Adana ilinin Karataş ilçesinde 2006 yılından beri yapılan TARSİM poliçelerinin sayısına ve uygulamasına,

Adana ilinin Kozan ilçesinde 2006 yılından beri yapılan TARSİM poliçelerinin sayısına ve uygulamasına,

İlişkin, soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29408), (7/29409), (7/29410), (7/29411), (7/29412), (7/29413), (7/29414), (7/29415)

54.- Adana Milletvekili Ayhan Barut'un, Adana ilinin Pozantı ilçesinde 2006 yılından beri yapılan TARSİM poliçelerinin sayısına ve uygulamasına,

Adana Milletvekili Ayhan Barut'un, Adana ilinin Saimbeyli ilçesinde 2006 yılından beri yapılan TARSİM poliçelerinin sayısına ve uygulamasına,

Adana Milletvekili Ayhan Barut'un, Adana ilinin Yüreğir ilçesinde 2006 yılından beri yapılan TARSİM poliçelerinin sayısına ve uygulamasına,

Adana Milletvekili Ayhan Barut'un, Adana ilinin Yumurtalık ilçesinde 2006 yılından beri yapılan TARSİM poliçelerinin sayısına ve uygulamasına,

Adana Milletvekili Ayhan Barut'un, Adana ilinin Tufanbeyli ilçesinde 2006 yılından beri yapılan TARSİM poliçelerinin sayısına ve uygulamasına,

Adana Milletvekili Ayhan Barut'un, Adana ilinin Seyhan ilçesinde 2006 yılından beri yapılan TARSİM poliçelerinin sayısına ve uygulamasına,

Adana Milletvekili Ayhan Barut'un, Adana ilinin Sarıçam ilçesinde 2006 yılından beri yapılan TARSİM poliçelerinin sayısına ve uygulamasına,

Adana Milletvekili Ayhan Barut'un, ülke genelinde 2006 yılından beri yapılan TARSİM poliçelerinin sayısına ve uygulamasına,

İlişkin, soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/29416), (7/29417), (7/29418), (7/29419), (7/29420), (7/29421), (7/29422), (7/29423)

55.- Burdur Milletvekili Mehmet Göker'in, ülke genelinde bulunan müzisyen sayısına ve pandemi sürecinde sosyal yardım talebinde bulunan müzisyenlere ilişkin sorusu ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın cevabı (7/29493)

9 Haziran 2020 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 96’ncı Birleşimini açıyorum.(x)

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, İstanbul Umum Kıraathaneci, Kahveci ve İçkisiz Gazinocular Esnaf Odası üyelerinin coronavirüs salgını dolayısıyla yaşadıkları sıkıntılar hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun, İstanbul Umum Kıraathaneci, Kahveci ve İçkisiz Gazinocular Esnaf Odası üyelerinin coronavirüs salgını sürecinde yaşadığı sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Umum Kıraathaneci, Kahveci ve İçkisiz Gazinocular Esnaf Odası üyelerinin coronavirüs sürecinde yaşadıkları sorunlar hakkında gündem dışı söz aldım. Selamlarımı sunuyorum.

Salgın nedeniyle ülkemizde alınan tedbirler doğrultusunda birçok iş yeri gibi, kıraathane, kahvehane ve içkisiz gazino esnafının da faaliyetlerinin geçici olarak durdurulmasına ilişkin genelge, 16 Martta yayımlanıp yürürlüğe girmiştir. Faaliyetlerine ara veren esnaf ve işletmelere yönelik ekonomik tedbirler kapsamında borçlandırma destek paketleri Hükûmet tarafından açıklanmıştı. Açıklanan paketler, beklentileri karşılamadığı gibi her kesimi kapsayacak nitelikten ve adil bir şekilde yararlanma ilkesinden de uzak kalmıştır.

Normalleşme sürecine girerken birçok sektörün faaliyetlerine başlamasına imkân tanınmış, bir kısmına da kısıtlamalar getirilerek devam etme hakkı verilmiştir. Kıraathaneler ve kahvehaneler de bu kısıtlı hizmet sunumu şartı getirilen işletmeler arasındadır. Türkiye genelinde hizmet veren bu işletmeler, tıpkı diğerlerinde olduğu gibi yetmiş altı günlük süre zarfında ekonomik olarak ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalmıştır. Faaliyetlerinin durdurulması nedeniyle, başka herhangi bir geliri olmayan bu küçük işletmeciler, doğrudan çok büyük zarara uğramış ve kepenk kapatma noktasına gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, bu sektörde ister işveren isterse maaşlı çalışanlar olsun hepsi de mesai mefhumu olmayan, tatili olmayan ve günlük nafakalarını çıkarmaya çalışan emekçilerdir. Çalışmadıkları gün eve ekmek götüremezler.

Bu salgın döneminde çevremizde nelerin yaşandığına hepimiz şahit olduk. Küçük esnaf mensuplarının büyük çoğunluğu kirada oturmaktadır, dükkânları da kiradır. Elektrik, su, doğal gaz ve bunun gibi diğer zorunlu giderler insanca yaşamayı çok zorlaştırmıştır. Zaten borçlu yaşamaya mecbur bırakılmış, borçlu yaşamak hayat tarzı olmuş bir dönemde daha da borçlanarak işlerini kaybetmek istemeyenlerden bahsediyoruz. Acil tedbirler alınmazsa bunun sonucunda toplumsal huzursuzluk daha da artar. Duyarsız kalamayız, gelin, bu sese, bu isteklere kulak verelim.

İstanbul Umum Kıraathaneci Kahveci ve İçkisiz Gazinocular Esnaf Odası Başkanı Serdar Erşahin, sektör temsilcisi olarak, çalışanları ve aileleriyle birlikte 500 bin civarında vatandaşımızı doğrudan etkileyen 2 temel konuda yetkililerden talepte bulunmaktadır. Birincisi, ekonomik destek paketlerine yönelik talepler; ikincisi ise hizmet kısıtlamasına yönelik taleplerdir.

Ekonomik destek paketine ilişkin taleplerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

1) En az altı ay geri ödemesiz, faizsiz kredi verilmesi,

2) Bankalara olan her türlü kredi borçları ile kredi kartı borçlarının faiz uygulanmadan ertelenmesi,

3) Sigorta primleri, kira stopajı, KDV, muhtasar, eğlence vergisi, tabela vergisi, çevre temizlik vergilerinin ertelenmesi,

4) Elektrik, su, doğal gaz faturalarının eylül ayı sonuna kadar ertelenmesi,

5) Vakıf ve belediyeye ait olan mülklerdeki kiracıların kiralarının yıl sonuna kadar ertelenmesi,

6) Sektör işletmecilerinin KOSGEB kredi kapsamına alınması.

Hizmet kısıtlanmasına yönelik en önemli sorunlar ise normalleşme süreciyle açılan kahvehanelerde hâlihazırda müşterilere oyun oynatılamaması ve iş yeri kapanma saatinin 22.00 olarak belirlenmiş olmasıdır. Bu 2 soruna önerdikleri çözümler de mevcuttur. Sosyal mesafe kurallarına uygun olarak dizilmiş masalarda, müşterilere tek kullanımlık eldiven ve maske kullanma zorunluluğu getirilerek oyun araçlarının kullandırılmasına müsaade edilmesi ile futbol maçlarının yayınlanma saatleri dikkate alınarak kahvehanelerin kapanış saatlerinin 22.00’den 24.00’e uzatılmasıdır.

Düzenlemede yapılacak bu küçük değişikliklerle, kahvehaneler hem gün içinde müşterilerine hizmet sunacak hem de akşamları maç izletme hizmeti verebilecektir. Böylece esnaf, para kazanma imkânı bularak kirasını, çektiği kredisini, taksitlerini ödeyebilir hâle gelip evine ekmek götürebilecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) – Alınan tedbirleri en iyi uygulayan kesimlerden birisi esnaflardır.

Ekonomik zorluklar içinde tamamen kepenk kapatma tehlikesiyle karşı karşıya kalan bu küçük işletmecilerin makul isteklerinin karşılıksız bırakılmamasını bekliyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, Malatya’daki kayısı üretimi ve üreticilerinin sorunları hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Fendoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)

2.- Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu’nun, Malatya ilindeki kayısı üretimi ve üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET CELAL FENDOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve televizyonları başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

5 Haziran Cuma günü Malatya Pütürge merkezli 5 şiddetinde gerçekleşen ve çok şükür can kaybının yaşanmadığı depremde zarar gören vatandaşlarımıza, hemşehrilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

9 Haziran 2017’de karne dağıttıktan sonra evine giderken kalleş PKK’lı teröristler tarafından şehit edilen şehit Öğretmen Aybüke Yalçın’ı ve tüm şehit öğretmenlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum; ruhları şad olsun.

Dünya kuru kayısı üretiminin yüzde 85’inin yapıldığı Malatya’da önümüzdeki haftalarda kayısı hasat döneminin başlamasına az bir süre kalmıştır. Türkiye’deki 17 milyon kayısı ağacının 8 milyonuna sahip olan dünya kayısı başkenti Malatya’da yaklaşık 50 bin civarında ailemiz bu üründen geçimini sağlıyor. Antep baklavası, Aydın inciri ve sonra da Türkiye’de Avrupa Birliği coğrafi işaret tesciline sahip Malatya kayısısı, geçtiğimiz yıl 110 ülkeye yaklaşık 100 bin ton ihraç edildi ve buradan ülke olarak 253 milyon dolar gelirimiz var fakat Malatya’da kayısı üreticisinin bu sene çektiğini hiçbir üretici çekmemiştir. Bakın, bu hafta muhtemelen Malatya’nın tahminî toplam kayısı ürünü yani yeni rekolte açıklanacak; peki, tahminî rekolteyi kimler belirleyecek? Bu komisyonda olanlar: Malatya Valiliği, Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Malatya İl Tarım Orman Müdürlüğü, Malatya Kayısı Araştırma Enstitüsü, Turgut Özal Üniversitesi, Ziraat Odası, Malatya Ticaret ve Sanayi Odası, Malatya Ticaret Borsası… Dikkat edin, Ege İhracatçılar Birliği, geçen sene vardı, bu sene de olacak mı, merakla bekliyorum.

2019’un tahminî rekoltesini bu yukarıda saydığım kurumların temsilcileri açıkladı. Kayısıyla ilgili en temel sorun, bu rekolte olayını doğru yapmamamızdır. Bu yıl Tarım Bakanlığımız tarafından kurulan komisyon tarafından yapılan çalışmalarla, rekolte rakamları Tarım Bakanlığımız tarafından açıklanacaktır. Peki, geçtiğimiz yıl rekolte kurulunun içinde Ege İhracatçılar Birliği’nin ne işi vardı? Üreticiyi direkt ilgilendiren ve neredeyse bir yılın kayısı fiyatının belirlendiği, referans niteliğindeki tahminî toplam kayısı hasadının belli edildiği bir kurulda ticari kuruluşların olması üreticiye ihanettir.

Her sene kuru ve yaş rekolte açıklanırken ilçe bazında bir açıklama yapılmaz. Gelin, bu sene en azından sahada bir çalışma yapalım; yaptığımızın bir göstergesi olacak şekilde de ilçe ilçe rakamları açıklayalım; ilçe ilçe sahada rekolte incelemesi yaptığımızı, basına fotoğraflarla bülten geçelim; masa başında açıklandığı hissi veren rekolte açıklamalarından vaz geçelim çünkü her sene yapılan rekolte açıklamalarının doğru olmadığı, yetkililerin farklı açıklamalarıyla ifade edilmiştir.

Bu sene Monilya hastalığı, deprem, don ve coronavirüsten dolayı kayısı ağaçlarına yeterli düzeyde bakım yapılamadı. Geçen sene bunların hiçbiri olmamasına rağmen 86 bin ton kuru kayısı rekoltesi açıklanmıştı. Bu sene çoğu ilçemizde kayısı yok. Yine bu sene 80 bin ton civarında bir rakamın açıklanacağını duyuyoruz ki bu, yanlıştır; yapmayın. Artık biraz da üreticiyi düşünmeliyiz.

Malatya Vali’miz Sayın Aydın Baruş’tan ricamız: 13 ilçenin tarım ilçe müdürlükleri sahada eş zamanlı inceleme yapsın. Ziraat odalarının ilçe temsilcileri farklı inceleme yapsın. İlçe kaymakamlıkları ilçede tüm muhtarlardan kendi köylerinde kayısı durumuna göre ilgili görüşler alsın, toplantılar yapılsın ve en sonunda bu farklı farklı yapılan saha incelemeleri masaya yatırılsın.

Buradan ziraat odalarımızı birlik olmaya davet ediyorum: Lütfen, ilçe ilçe çalışmalarınızı yapın ve o masada nasıl rakamlar açıklandığını kamuoyuyla paylaşın. İnşallah, birilerinin söz sahibi olduğu kayısımızı bilinçli ve duyarlı yöneticilerimiz, bu kabullenilmiş söz sahiplerini değiştirecektir.

Bu arada Malatya Büyükşehir Belediyemiz tarafından inşaatına devam edilen kuru kayısı lisanslı deponun bu yıl içinde bitirilmesiyle ürünlerimiz daha sağlıklı ve kaliteli depolanacak ve pazara daha kaliteli olarak sunulacaktır. Bu kapsamda Malatya Ticaret Borsamıza ve Büyükşehir Belediye Başkanlığımıza teşekkür ediyorum gerekli ilgiyi ve alakayı gösterdikleri için.

Yine, bize ulaşan sorunlardan özetle başlıkları aktaracağım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım.

MEHMET CELAL FENDOĞLU (Devamla) – Olur Başkanım.

Çiftçi borçlarımızın ürünlerinin hasat sonuna kadar, en az üç ay ertelenmesi talepleri vardır.

Yine, Hükûmetimizin açmış olduğu kredilerden faydalanmak isteyen küçük-orta ölçekli esnaflarımızın sicil affıyla ilgili sorunları var, kredi alamadıklarını söylüyorlar. Buradan Hükûmetimizden de sicil affıyla ilgili yeni bir çalışma yapılmasını talep ediyoruz.

Yeni Ulaştırma Bakanımızdan da Malatya’da zaten sorun olan kuzey çevre yolunun bir an önce bitirilmesi çünkü bu kuzey çevre yolu, Malatya için bir namus meselesi oldu. Burada AK PARTİ’li Malatya Milletvekili arkadaşlarımız var, onlar da yakinen takip ediyorlar. Bu sene olmazsa önümüzdeki sene, ümit ediyorum ki bitirirler.

Teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum hepinize, sağ olun. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, Karabük’ün il oluşunun 25’inci yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Karabük milletvekili Niyazi Güneş’e aittir.

Buyurun Sayın Güneş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar.)

3.- Karabük Milletvekili Niyazi Güneş’in, 6 Haziran Karabük’ün il oluşunun 25’inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karabük’ün il oluşunun 25’inci yıl dönümü vesilesiyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Söze başlamadan önce, pandemi dolayısıyla tedavi gören hastalarımıza Rabb’imden şifa, vefat eden vatandaşlarımıza da rahmet diliyorum.

Sayın milletvekilleri, 6 Haziran 1995’te 250 bin nüfusa ulaşan Karabük, Zonguldak’tan Safranbolu, Yenice ve Eflani; Çankırı’dan da Eskipazar, Ovacık ilçelerini bünyesine alarak ülkemizin 78’inci ili olmuştur.

Karabük, ülkemizde şehirleşme ve sanayileşmenin birlikte seyrettiği yegâne kentlerden biridir. Karabük halkı, ilk Türk demir ve çeliğini üretmenin haklı gururunu yaşamıştır. Karabük Demir Çelik Fabrikaları, genç cumhuriyetin sanayileşme atılımlarına ilk günden itibaren okul ve rehber olmuştur. Ancak ilk göz ağrımız demir çelik fabrikaları, 90’lı yıllara gelindiğinde alınan 5 Nisan kararlarıyla kapanmanın eşiğine gelmiştir. Aynı tarihli kararla demir çelik fabrikaları özelleştirilirken, Karabük’ün de il olması kararı alınmıştır. 1 lira sembolik bedelle Karabük halkına satılan demir çelik fabrikalarının içinde bulunduğu durum, şehrimizin il olmasına rağmen, sevincimizin buruk yaşanmasına sebep olmuştu. 2000’li yıllara kadar Karabük halkının özverisi ve fedakârlığıyla güçlükle ayakta kalmaya çalışan fabrikamız, 2002 yılında AK PARTİ’nin iktidara gelmesi ve uygulanan destek programı çerçevesinde kendini tekrar yenileyerek ülkemize ilkleri yeniden yaşatmaya başlamıştır.

KARDEMİR, katma değeri yüksek ürünlerden tren rayı, tren tekeri, dünyada sayılı tesiste üretilebilen kalın kangal ve otomobil lastiklerinde kullanılan tekerlek çeliğini ilk kez Karabük’te yerli ve millî imkânlarla üretmektedir. KARDEMİR, ülkemizde tek, dünyada sayılı ray üreticisi durumundadır. 2007’den bugüne kadar 1,5 milyon ton tren rayı üretilmiştir. Bu raylarla 12 bin kilometre uzunluğunda demir yolu döşenmiştir. Faaliyete başladığı dönemde yıllık 150 bin ton çelik üretirken, bugün KARDEMİR, yıllık 2,5 milyon ton çelik üretimiyle önemli bir sanayi hedefini gerçekleştirmektedir. Bu nitelikli ürünler, hedeflediğimiz millî sanayi politikamız doğrultusunda, dışa bağımlılığımızı azaltmaktadır.

KARDEMİR, geçmişte olduğu gibi bugün de Türk sanayisine öncülük görevini sürdürmeye devam etmektedir. Bu gücün arkasında güçlü bir irade ve millet desteği vardır. İktidara geldiği ilk günden itibaren KARDEMİR’den desteğini hiçbir zaman esirgemeyen Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ve hükûmetlerimize Karabüklüler olarak şükran borçluyuz. Karabük halkının alın teri, emeği ve çeliği, yurdumuzun her köşesine yayılmış durumdadır. Pandemi sürecinde KARDEMİR, üretimine ara vermeden devam etmiştir. Emektar ve özverili çelik işçilerimize, mühendislerimize ve yönetim kademesine buradan teşekkürlerimizi iletiyoruz.

Değerli milletvekilleri, Karabük denildiğinde her ne kadar akla ilk gelen demir ve çelik olsa da esas itibarıyla Karabük, Safranbolu ve diğer ilçelerimiz, modernite ile geleneğin en güzel şekilde iç içe geçtiği, tarihî, kültürel değerleri ve sahip olduğu doğal güzellikleriyle ülkemizin önemli köşelerindendir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Güneş.

NİYAZİ GÜNEŞ (Devamla) – Karabük ve çevresinin, özellikle turizm alanında önemli bir yeri vardır. Yılda bir buçuk milyondan fazla insan, ilimize gelerek hem tarihî dokuyu hem de doğal güzellikleri görme imkânı bulmaktadır. Karabük, her yıl nüfusunun 5 katı üzerinde ziyaretçiyi misafir etmektedir. Karabük için bu, çok önemli bir değerdir. Tarihin canlı kaldığı Safranbolu, tarih kokan dokusuyla en büyük ilgiyi çekmektedir. Hıdırlık Tepesi’nden Safranbolu’yu temaşa etmek, en güzel değerlerden birisidir. Geçtiğimiz yıl faaliyete açtığımız Karaağaç Keltepe Kayak Merkezi, hem bölgemizden hem de ülkemizden kayakseverlerin dikkatini çekmeyi başarmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

NİYAZİ GÜNEŞ (Devamla) – Baklabostan Millî Parkımız, Sarıçiçek Ören Yeri ve Uluyayla Yeşil Yenice’mizin ıhlamur ormanları, doğaseverler ve kampçılar için bulunmaz mekânlardır. Bunu en iyi bilen, buralara ziyarete gelen misafirlerimizdir.

Değerli milletvekilleri, pandemi sürecinde insanlarımız evlerinden uzun bir süre çıkamadı. Doğaya olan özlem bir hayli artış gösterdi. Artık seyahat sınırlamaları kalmadı. Ülkemizin kültür ve doğa cenneti olan Karabük, Safranbolu ve diğer ilçelerimize tüm yurttaşlarımızı ve milletvekillerimizi bu kürsüden davet ediyorum. İnanıyorum ki gelen, bir daha gelmek isteyecek ve birçok tanıdığıyla bu güzellikleri paylaşacaktır.

Sözlerime son verirken Karabük’ün il olmasında emeği geçen dönemin Başbakanı Sayın Tansu Çiller Hanımefendi’ye ve yöremiz siyasilerine buradan teşekkürlerimi sunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi sisteme giren ilk 20 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.

Sayın Kaya…

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya’nın, Rize ili İkizdere ilçesinde bir tırın devrilmesiyle ortaya çıkan çay kaçakçılığına ve sorumlularını göreve çağırdığına ilişkin açıklaması

AHMET KAYA (Trabzon) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Rize ilimizin İkizdere ilçesinde iki gün önce bir tır devrilmesi olayı yaşandı. Olay, resmî kayıtlara “trafik kazası” olarak geçti fakat işin aslı sonradan ortaya çıktı. Devrilen tır, İran’dan getirdiği kaçak çaylarla yüklüydü ve tırın devrilmesi sonucunda bu kaçak çay olayı ortaya çıkmış oldu.

Hükûmet yetkililerine, Ticaret Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı yetkililerine soruyorum: Bu rezaleti nasıl açıklayacaksınız? Kendi yerli çayımız, mis gibi kendi millî çayımız dururken, çay üreticilerimiz kota ve kontenjan uygulamaları ve düşük taban fiyatla boğuşurken hangi vicdan kaçak çayın ülkemize girişine izin veriyor?

Çayın başkenti Rize’de gerçekleşen bu kaza, çayın Susurluk kazasıdır. Bu kaza “Kaçak çay girişlerini engelliyoruz.” diyenlerin, doğru konuşmadıklarının ispatıdır. Sorumluları göreve çağırıyor ve kaçak çaya mâni olun, çay üreticimizi koruyun diyorum.

BAŞKAN – Sayın Gaytancıoğlu…

2.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, süt üreticilerinin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Süt üreticisi perişan. Pandemiden önce perişandılar, pandemiden sonra perperişan oldular. AKP, seçimden önce süt destekleme primlerini artırdı, seçimden sonra düşürdü. Çiftçimiz için bir şey yapacaksanız şimdi yapın, bugün yapın; yarın çok geç.

Süt hayvanları kesime gidiyor çünkü çiftçi zarar ediyor. Corona sürecinden önce bir çuval süt yeminin fiyatı 85 liraydı, bugün süt yeminin çuvalı 110 lira oldu. Süt primleri, 15 kuruştan en az 30 kuruşa çıkarılmalıdır ve zamanında ödenmelidir. Çiftçi “Seçim olsun, AKP’nin keyfi gelsin de desteklemelerimizi ödesin.” diye beklemek zorunda kalmasın artık. Hayvancılığı ayakta tutabilmek için 1 litre süt, en az 2 lira 70 kuruş olmalıdır. Madem “Yerli ve millîyiz.” diyorsunuz, çiftçiye destek verin. Çiftçiye vereceğiniz destekler, boşa gitmez, aksine vatandaşlarımız ucuz, kaliteli ve sağlıklı beslenir.

BAŞKAN – Sayın İlhan…

3.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, öğretmenlerin 22-30 Haziran tarihlerini kapsayan mesleki çalışmalarının on-line ortamda yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

METİN İLHAN (Kırşehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Öğretmenlerin mesleki çalışmalarının uzaktan eğitim yoluyla yapılması, 1 milyon öğretmenin salgın döneminde aynı ortamı paylaşmasını engelleyecek ve bu durum, normalleşme sürecine olumlu yönde katkı sunacaktır. Öğretmenlerin yarısı, kadrolarının bulunduğu ilden farklı bir ilde bulunmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığının bu uygulaması, hem iller arası insan hareketliliğinin önünü açması hem de farklı bir ilde öğretmenin seminer çalışması yapacak olması bakımından çeşitli handikaplar içermektedir. Tabii, daha da önemlisi, 27-28 Haziran tarihlerinde milyonlarca öğrencinin sınavlara girecekleri yerlerin okullar olması ve bunların bir hafta boyunca 1 milyon öğretmen tarafından kullanılacak olması, bulaşıcılık riskinin artması noktasında okullar ayrıca önemli kılmaktadır. Zaten büyük baskı ve stres altında bulunan öğrencilerimizi Covid-19 riskiyle karşı karşıya bırakmak, ayrıca bir sorun oluşturacaktır. Bu sebeple Millî Eğitim Bakanlığının bir an önce 22-30 Haziran tarihleri arasını kapsayan mesleki çalışmaları, on-line ortama alması gerekmektedir.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Şeker…

4.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, Covid-19 salgınıyla mücadelede sağlık sistemiyle dünyaya örnek olmanın gururunun yaşandığına ilişkin açıklaması

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 9 Haziran 1947’de Dünya Sağlık Örgütüne üye olan ülkemizde, Dünya Sağlık Örgütünün “Hükûmetler, halkların sağlığı için gerekli sağlık ve sosyal önlemlerin alınmasında sorumluluğa sahiptir.” temel ilkesine uygun olarak, 2002 yılından itibaren AK PARTİ hükûmetlerinin yaptığı reformlar ve yatırımlarla tüm vatandaşlarımız sağlık sigortası kapsamına alınarak sağlık hizmetlerinden eşit olarak faydalanırken, yurt dışında, parası ve özel sigortası olmayan kişiler, tıpkı bizdeki 2002 öncesi gibi hastanelerde rehin kalıyor. Covid-19’la yapılan mücadelede dünyada yoğun bakım sıkıntısı yaşanırken bizde yoğun bakım doluluk oranları maksimum yüzde 70-80’ler seviyesindeydi. Ülkemizde 2002’de 75 bin kişiye 1 yoğun bakım düşerken, yapılan yatırımlarla bugün bu rakam 2 binlerin altına düşmüştür yani yüzde 4.520 artış sağlanmıştır. Sağlık sistemimizle dünyaya örnek olmanın gururunu yaşıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Gürer…

5.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Millî Eğitim Bakanının öğretmenlerin sorunlarına eğilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunu Destekleme Projesi “PICTES” kapsamında görevlendirilen ve dört yıldır eğitim veren öğretmenler, Millî Eğitim Bakanlığı kapsamına alınıp özlük haklarının verilmesini talep etmektedir. Hakları verilmelidir.

Kadro alamayan ücretli öğretmenler, sözleşmeli öğretmenlerin de asıl kadrolara atanması sağlanmalıdır. Özel rehabilitasyon merkezlerinde çalışan öğretmenler ve Çalışma Bakanlığındaki usta öğreticiler, Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarına alınmalıdır. Kadrolu öğretmenlerin de ek 3600 göstergesi verilmelidir. Atanamayan binlerce öğretmen, atama beklemektedir. Ayrıca, engelli öğretmenler de bu dönemde atama bekleyenler içindedir. Atama bekleyen öğretmenlerin bir an önce kadrolara alınması şarttır. Öğretmenlerin sorunları vardır, Millî Eğitim Bakanı bu sorunlara eğilmelidir ve öğretmenlerin hakları verilmelidir.

BAŞKAN – Sayın Baltacı…

6.- Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı’nın, 9 Haziran İnebolu’nun Şeref ve Kahramanlık Günü’nün 99’uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması

HASAN BALTACI (Kastamonu) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Doksan dokuz yıl önce bugün, Yunan donanmasına ait 2 zırhlı, kıyıya yanaşır ve üstte yok başta yokken canlarını bağımsızlığa adayan kadın-erkek, genç-yaşlı binlerce vatanseverin üzerine bomba yağdırır. O bombaların yok edemediği destansı direnişin adresi, İnebolu’dur. İşte, o İnebolu, İstanbul’dan ve Sovyetlerden gemilerle gelen cephaneyi iskele olmadığı için alargada denk kayıklarına yükleyip karaya çıkardığı, karaya çıkarılan cephaneyi düşmana teslim etmeyip kağnılarla Ankara’ya ulaştırdığı için bombalanmıştır.

Dünyada zırhlı gemilere karşı kayıklarla, kamyona karşı kağnılarla yürütülen başka bir savaş yoktur. Bu nedenle 1924 yılında Meclisimiz tarafından beyaz şeritli İstiklal Madalyası’yla ödüllendirilen İnebolu halkının 9 Haziran Şeref ve Kahramanlık Günü kutlu olsun.

BAŞKAN – Sayın Karasu…

7.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasu’nun, Sivas, Erzincan, Tokat, Amasya ve Çorum illerinde havaların ısınmasıyla birlikte artış gösteren Kırım Kongo kanamalı ateşi vakalarına yönelik Sağlık Bakanı ile Tarım ve Orman Bakanının herhangi bir çalışma yapmayı düşünüp düşünmediğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

ULAŞ KARASU (Sivas) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ülkemizde ilk kez 2002 yılında görülen her yılın mart ve kasım ayları arasında yükselişe geçen Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığı, her yıl can almaya devam etmektedir. Sivas, Erzincan, Tokat, Amasya, Çorum ve çevresinde görülen kene vakaları sayısı havaların ısınmasıyla birlikte artışa geçmiştir. 4 Temmuz 2019 tarihli soru önergemde kene vakalarına dikkat çekmiş, önlem alınması için çağrıda bulunmuştum. Ancak, aradan geçen bir yılda ne bakanlıktan yanıt geldi ne de vakaların önüne geçmek için herhangi bir çalışma yapıldı. Ölüm oranı coronavirüsten daha yüksek olan kene vakaları için buradan bir kez daha çağrıda bulunuyorum. Bölge sakinleri mağdur, çiftçi tarlasına gidemiyor, Sağlık ve Tarım Bakanları bu konuda yıllardır bir çalışma yapmadılar. Herhangi bir çalışma yapmayı düşünüyorlar mı?

BAŞKAN – Sayın Arık…

8.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık’ın, Kayseri ili Develi ilçesi Küçükkünye, Sindelhöyük ve Gazi Mahallelerinde yaşanılan sorunlara ilişkin açıklaması

ÇETİN ARIK (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kayseri’de vatandaşa bir dokunup bin ah işitiyorsunuz. Develi ilçemizin Küçük Künye Mahallesi sakinleri zor günler geçiriyor. “1980’de köyünüzde toprak kayması olmuş, bu bölge riskli bölge.” denilmiş, aradan tam kırk yıl geçmiş şimdi vatandaşımıza yıkım emirleri tebliğ ediliyor, “Evinizi yıkın.” deniliyor. Vatandaş, il afet müdürlüğüne “Gelin, mahallemizi inceleyin, afet riski devam etmiyorsa bizi evimizden, yuvamızdan etmeyin, afet riski devam ediyorsa da devlet bize ücretsiz yer temin etsin. Evimizi yıkıp nereye gidelim?” diyor ama seslerini duyan yok.

Yine, Develi’nin Sindelhöyük Mahallesi; süslü yalanlarla belediyeleri ellerinden alındı, “Şehirde ne varsa sizde de o olacak.” denildi, şimdi hiçbir belediye hizmetinden yararlanamıyor. “Seçim öncesi tapularınızı alacaksınız.” dediler, vatandaş parasını ödedi ama tapularını alamıyor.

Yine Gaziler Mahallemizde “Yollarınızı yapacağız.” dediler ama yollar tozdan topraktan geçilmiyor. Artık, vatandaş laf değil, icraat bekliyor.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Altaca Kayışoğlu…

9.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, Bursa ilindeki restorasyon çalışmalarının bitirilebilmesi için gereğinin yapılıp yapılmayacağını Kültür ve Turizm Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

İktidarın ülkeyi yönetme konusundaki beceriksizliği, restorasyon alanında da kendini gösteriyor. Bursa’da Kültür Bakanlığı kanalıyla yapılan restorasyon çalışmalarında maalesef restorasyonlar bir türlü bitirilemiyor. İznik Müzesi sekiz ayda bitirileceği söylendiği hâlde sekiz yılda bitirilemedi ve yeni yapılan açıklamalara göre bu yıl açılacağı söyleniyor. Bu arada ismi de değiştirilmiş, İznik Arkeoloji Müzesi açılırsa “Türk İslam Eserleri Müzesi” olacak. Bu arada aynı adı taşıyan bir müzemiz daha var.

İkinci restorasyon vakası ise Bursa Emir Sultan Camisi, üç yıldır restorasyonu bitirilemiyor. Bitirilemediği gibi yapılan çalışmalar sonucu caminin kubbesinde ve duvarlarında derin çatlaklar oluştuğu görülüyor. Tarihî Emir Sultan Camisi etrafında oturanlar ve iş yeri bulunanlar restorasyon çalışmasının ne zaman biteceğini merak ediyorlar, caminin daha fazla hasar görmesinden de kaygılanıyorlar. Buradan Kültür Bakanına sesleniyorum: Bursa’daki restorasyonların bitirilmesi için gereğini yapacak mısınız?

BAŞKAN – Sayın Gültekin…

10.- Niğde Milletvekili Selim Gültekin’in, coronavirüsle mücadele sürecinde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin doğru ve yerinde bir uygulama olduğunun tescillendiğine, Hükûmet Konağı Projesi’nin Niğde iline kazandırılmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere emeği geçenlere teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması

SELİM GÜLTEKİN (Niğde) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle coronavirüse karşı etkin bir şekilde mücadele ederek bugün tüm dünyanın gıptayla izlediği bir başarı hikâyesini Türkiye olarak ortaya koyduk. Bu süreçte Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ne kadar doğru ve yerinde bir uygulama olduğu bir kez daha tescillenmiştir. Yaşadığımız pandemi sürecinde “dünyanın en büyük güçleri” olarak adlandırılan ülkelerin sağlık sistemleri, ekonomileri çökerken ülkemiz tüm yatırımlarına hız kesmeden devam etmektedir.

Seçim bölgem Niğde’mizde de şehrimizin tarihî dokusuna uygun, Selçuklu mimarisinde, 15 bin metrekare alan üzerinde, 44 milyon 825 bin TL maliyetli Hükûmet Konağı -konferans merkezi ve kapalı otopark içeren- Projemizin inşaatına bu hafta itibarıyla başlamış bulunmaktayız. Projemizi beş yüz elli günde tamamlayarak Niğde’mize kazandıracağız. Hükûmet Konağı Projemizin ilimize kazandırılmasında, başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Berat Albayrak’a, İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’ya ve emeği geçen herkese teşekkür ediyor, Gazi Meclisi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Topal…

11.- Hatay Milletvekili Serkan Topal’ın, yurt dışındaki vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

SERKAN TOPAL (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın milletvekillerine, sayın bakanlara, Sayın Meclis Başkanına, Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyorum: Yurt dışındaki vatandaşlarımız mağdur. Yurt dışındaki vatandaşlarımız gerçekten ölüyor arkadaşlar, cenazeleri bile getirilemiyor. Sayın iktidara sesleniyorum: Allah aşkına, yurt dışındaki vatandaşlarımızı sahipsiz bırakmayın, sorunlarını çözelim, onları buraya getirelim, karantinaya alalım, onların sesini duyalım, onların sesine kulak verelim lütfen.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Filiz…

12.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, gençlerin geleceği açısından YKS tarihinin temmuz sonuna ertelenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Mart ayı başından beri Covid-19 salgınıyla herkes endişeye kapılmışken YKS’nin 25-26 Temmuzda yapılacağının açıklanması gençlerimizi biraz olsun rahatlatmıştı. Ancak daha sonra YKS’nin bir ay öne alınması sınava girecek olan 2,5 milyon öğrencinin moral ve motivasyonunu bozmuş ve sınava hazırlanmak için yeteri kadar zamanları olmayacağı endişesine kapılmışlardır. Barajın 170 puana çekilmesi ve sınav süresinin uzatılması yeteri kadar hazırlık yapamamış gençlerimizin sıkıntılarını ortadan kaldırmayacaktır, asıl sorun gençlerimizin arzu ettikleri bölümlere girip giremeyecekleri yani istikbal sorunudur. Gençler bu günleri hep hatırlayacak ve “Biraz daha zaman olsaydı şimdi şu bölümde okuyor olacaktım.” diye iç geçireceklerdir. Bu bakımdan YKS tarihinin temmuz sonuna ertelenmesi gençlerimizin gelecekleri açısından önemlidir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın gençlerin sesini duyacağını ümit ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Demir…

13.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir’in, eleştirilere ve engellemelere rağmen dış politikadaki başarının devam edeceğine ilişkin açıklaması

MUSTAFA DEMİR (İstanbul) – Libya’daki son gelişmelerden sonra Mecliste Libya tezkeresi oylanırken Libya’yla oluşturulan stratejik ortaklıkla ilgili muhalefet sözcüleri ağız birliği içerisinde “Yanlış tarafa yatırım yapıyorsunuz, yanlış anlaşmalar imzalıyorsunuz; biz, bu savaşta neden taraf oluyoruz, bu işte zararlı çıkacak olan taraf yine biz olacağız.” şeklinde ülkenin millî menfaatlerini ve geleceğe dönük planlarını küçümseyen bir tutum sergilediler.

Cumhurbaşkanımızın liderliğinde dış politikada büyük işler yaptığımız ve Libya özelinde ne kadar doğru kararlar alındığı şimdi daha iyi anlaşılmaktadır. Tüm dünya Türkiye’nin Libya’da büyük başarı elde ettiğini, enerji ve kara suları anlaşmasıyla fark yarattığını söylemektedir. Bu da gösteriyor ki tüm eleştirilere, tüm engellemelere rağmen dış politikadaki başarımız devam edecek, lider ve güçlü Türkiye yolunda emin adımlarla ilerleyeceğiz.

BAŞKAN – Sayın Şimşek…

14.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, coronavirüs sebebiyle durdurulan Adana-Tarsus-Mersin tren seferlerinin yeniden başlatılmasını Ulaştırma ve Altyapı Bakanından talep ettiklerine ilişkin açıklaması

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Çağrım Ulaştırma Bakanınadır. Adana-Tarsus-Mersin arası tren seferleri coronavirüs sebebiyle iptal edilmiştir. Şu anda gevşetilen tedbirler kapsamında Adana-Tarsus-Mersin arası tren seferlerinin yeniden başlatılmasını talep etmekteyiz. Adana-Tarsus-Mersin arasında her gün 100 bine yakın insan işleri sebebiyle günübirlik gidiş geliş yapmak mecburiyetinde kalıyorlar ve şu anda büyük zorluklar çekiyorlar. En kısa süre içerisinde Adana-Mersin arası tren seferlerinin başlatılmasını talep ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Erel…

15.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’in, 9 Haziran Öğretmen Aybüke Yalçın’ın şehit edilişinin 3’üncü yıl dönümü vesilesiyle PKK terörüne kurban verilen 176 öğretmeni saygıyla andıklarına ilişkin açıklaması

AYHAN EREL (Aksaray) – “Ben öğretmen oldum.” diyerek duyurmuştu sevincini sosyal medyadan. Tayini belli olduğunda babasının “Orada terör var, istersen gitmeyebilirsin.” teklifine gencecik, o kocaman yüreğiyle “Ben gitmezsem, o gitmezse kim gidecek; bayrağımın dalgalandığı her yer benim vatanımdır.” diyerek çok sevdiği mesleğine, öğrencilerine gitmişti. 9 Haziran 2017 tarihinde PKK’lı vatan haini alçaklar tarafından henüz sekiz aylık öğretmenken şehit edilen ay yüzlü, al yazmalı Aybüke’miz vatan sevgisiyle herkese ilham kaynağı olmuştur.

Sen vatansın Aybüke’m; sen bayraksın Aybüke’m; seni öldürenlerde yoktur din, iman. Bu vesileyle PKK terörüne kurban verdiğimiz şehit 176 öğretmenimizi saygıyla, sevgiyle, özlemle yâd ediyoruz. Unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.

BAŞKAN – Sayın Aydemir…

16.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir’in, ülkenin tanzim eden, yöneten ve yönlendiren konumunda olduğuna ilişkin açıklaması

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Başkanım, “İnsan, samimiyetinin mükâfatını alır.” vurgusunu hep yapıyoruz. Toplumsal fayda açığa çıksın gayretinde olursanız ilahi nusretle kuşanıyorsunuz. Sır net: Korkmamak, içten olmak. Bakın, buna bir işaret olsun diye Ticaret Bakanımızın son açıklamasını kayda geçelim. Diyor ki: “Dengeli ticaret için yerel paraların kullanılması şart.” Ve devam ediyor: “2019’da yaklaşık 20 milyar dolarlık ticaret yerel parayla yapıldı. Çin, Güney Kore, Malezya, Hindistan ve Japonya’yla yerel paralar üzerinden ticaret yapıyoruz.” Bu ifadeleri AK PARTİ öncesi aklından geçirenin aklı giderdi, dahası “Yerin kulağı var.” uyarılarıyla muhataplar susturulurdu; korku, endişe, güvensizlik her yanı sarıp sarmalamıştı. Oysa şimdi tanzim eden, yöneten, yönlendiren konumundayız. Lider ülke kıvamı dediğimiz budur işte, hayata geçiren Sayın Cumhurbaşkanımıza ve ak kadrolara milletçe minnettarız.

BAŞKAN – Sayın Kılıç…

17.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, 8 Haziran Hazreti Muhammed’in vefatının 1.388’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Miladi 8 Haziran 632, hicri 13 rebiülevvel Peygamber’imiz (SAV)’ın vefatı. O, tüm insanlığa başta en yüce vasiyet ve öğüt Kur’an-ı Kerim’i ve yaşayan bir Kur’an olan örnek ahlakını bırakmış, nebevi bildirileri çağlar boyu insanlığın yollarını aydınlatmıştır. Onun ilme, adaba, ahlaka, sevgiye, merhamete, adalete, eşitliğe, birliğe, kardeşliğe, insan ve hayvan haklarına, doğaya ve çevreye dair tavsiye ve uygulamaları insanlığı her iki âlemde mutluluğa ulaştıracak eşsiz bir miras niteliğindedir. Enbiyâ suresi 107’nci ayette “Ey Muhammed, seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” A’râf 199’da da “Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir.” buyurulur.

Peygamber’imiz şöyle buyurdu: “Her şeyi bozan bir afet vardır. Bu dinin afeti de kötü idarecilerdir.”

BAŞKAN – Salat ve selam onun üzerine olsun.

Sayın Durmuşoğlu…

18.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, 9 Haziran 2017 tarihinde şehit edilen Öğretmen Aybüke Yalçın’ı ve tüm şehitleri rahmetle yâd ettiğine, Dünya Sağlık Örgütü tarafından coronavirüs salgınıyla mücadelede tüm dünyaya örnek olunduğunun vurgulanmasının sağlıkta dönüşüm hamlesinin doğruluğunu bir kez daha ortaya koyduğuna ilişkin açıklaması

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

PKK terör örgütü tarafından üç yıl önce Batman’da henüz sekiz aylık öğretmen iken şehit edilen Aybüke Yalçın’ı ve tüm şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum.

Türkiye 9 Haziran 1949 tarih ve 5062 sayılı Kanun’la Dünya Sağlık Örgütüne resmen üye olmuştur. Dünyanın içinde bulunduğu coronavirüs salgınıyla mücadelede almış olduğumuz tedbirler ve izlenen politikalar sayesinde, tüm dünyaya örnek olduğumuzun Dünya Sağlık Örgütü tarafından defalarca vurgulanması Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde başlayan sağlıkta dönüşüm hamlesinin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Dünya salgının pençesinde kıvranırken bizler, her biri kendi alanında çığır açacak eserlerin yükselişinin sevincini yaşıyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye hedefine ulaşmaya dünden daha yakın ve daha kararlıyız. Bizim büyüklüğümüz nüfusumuzun çokluğundan, ekonomimizin rakamlarından, silahlarımızın menzilinden, şehirlerimizin şatafatından değil, birliğimiz ve beraberliğimizden gelmektedir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Kılavuz…

19.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, sebze meyve üretiminin önemli bölümünü karşılayan  Mersin ilinde iklim değişikliği etkilerinin en aza indirilebilmesi için çalışma yapılmasının gelecek adına hayati bir mesele olduğuna ilişkin açıklaması

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Küresel iklim değişikliği çeşitli nedenlerle atmosfere salınan sera gazının ortalama yüzey sıcaklıklarını artırması ve iklimde oluşan değişiklikleri ifade etmektedir. İklim değişikliği insan, doğa, canlı, birçok tabiat unsurunu olumsuz etkilemektedir. Tatlı su kaynaklarının azalması, gıda üretimi koşullarındaki genel değişiklikler seller, fırtınalar, sıcak dalgaları ve kuraklık gibi doğa olaylarının önünü açmaktadır.

Türkiye'nin önde gelen tarım kentlerinden biri olan, topraklarının büyük bir kısmı tarım arazisi olarak kullanılan, ülkemizin sebze meyve üretiminin önemli bir bölümünü karşılayan Mersin’imiz de bu iklim değişiklinden etkilenmiştir. Bu etkinin en aza indirilmesi, tarımsal üretiminin ve insan sağlığının korunması adına çalışma yapılması geleceğimiz adına hayati bir meseledir.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Taşkın…

20.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, 8 Haziran Hazreti Muhammed’in vefatının 1.388’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

8 Haziran, âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamber’imiz Hazreti Muhammed (SAV)’ın vefat yıl dönümüydü. O, Yüce Rabb’imiz tarafından bütün insanlığa rahmet olarak gönderilen nübüvvet zincirinin son halkasıydı. Nazik ve kibar bir kimseydi. Hayata iyimser bakar ve etrafındakilere öyle tavsiye ederdi. Güler yüzlü ve tatlı dilliydi. Güvenilirdi, herkes ona “el emin” diyordu. Doğruluk abidesiydi, yalandan şiddetle kaçınılmasını isterdi. Alçak gönüllüydü, aşırılıklardan hoşlanmazdı. Her işinde adaleti esas alırdı. Cömertti, engin hoşgörü sahibiydi. Devletin başında dirayetli bir lider, ordunun başında cesur bir komutan, evinde şefkatli bir aile reisiydi. “Sizin en hayırlınız ahlakı en güzel olanınızdır.” buyururdu ve elbette kendisi de yüce bir ahlak üzereydi. Vefat yıl dönümü münasebetiyle sevgili Peygamber’imize binlerce salat ve selam olsun diyor…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.

İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili Sayın Müsavat Dervişoğlu.

Buyurunuz Sayın Dervişoğlu.

21.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Van ili Çatak ilçesinde PKK’lı teröristlerce şehit edilen 2 işçiye Allah’tan rahmet dilediğine, 9 Haziran Öğretmen Aybüke Yalçın’ın şehadetinin 3’üncü yıl dönümü vesilesiyle tüm öğretmenleri saygıyla selamladığına, İstanbul Sözleşmesi’nin gerektiği gibi anlaşılamadığına ve uygulanamadığına, kadın cinayetlerinin önlenmesi ve faillerin cezalandırılması için yapılan çalışmaların yeterli olmadığına ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. Başarılı bir hafta diliyorum.

Van’ın Çatak ilçesi ile Siirt’in Pervari ilçesi arasında bulunan Belbuka bölgesinde yol çalışması yapan işçilerin servis aracının geçişi sırasında PKK’lı teröristlerin döşediği el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu 2 işçimiz şehit olmuş, 8 işçimiz de yaralanmıştır. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı diliyor, yaralı kardeşlerimize de acil şifalar temenni ediyorum.

9 Haziran 2017’de öğretmenliğinin ilk karne gününde terör örgütü PKK tarafından henüz 22 yaşında Batman’da katledilen Aybüke Yalçın’ın şehadetinin 3’üncü yıl dönümünü idrak ediyoruz. Zor şartlara rağmen kutsal öğretmenlik mesleğini yapan tüm öğretmenlerimizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.

PKK, eğitimi hedef alarak bölge halkının geri bırakılmasını temin etmeye çalışan hain bir terör örgütü olma özelliğini sürdürmeye devam ediyor. Bu tavrı şiddetle, nefretle kınıyorum.

İstanbul Arnavutköy’de 5 çocuk annesi Hatice Çelik adlı kadın vatandaşımız sokak ortasında eşi tarafından pompalı tüfekle vurularak hayatını kaybetti. Türkiye’de ne kadar çabalarsak çabalayalım kadın cinayetlerinin önünü bir türlü alamıyoruz. Şiddetin nasıl duracağını bütün yönleriyle somut kurum ve yetkililere somut görevler vererek gösteren İstanbul Sözleşmesi, bu konuda dünyadaki en önemli rehberlerden bir tanesidir ve Türkiye de bu sözleşmeye ilk imza atan ülkedir. Sözleşmenin asıl anlamı, kadınların hayatının kurtarılmasıdır ve her yönüyle kadınlarımıza sahip çıkılmasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Bunun anlamı birçok kadının hayatta kalması olacaktır fakat maalesef İstanbul Sözleşmesi, gerektiği gibi anlaşılamamakta ve uygulanamamaktadır. Kadın cinayetlerinin önlenmesi ve faillerin cezalandırılması için yapılan çalışmalar pek tabiidir ki önemlidir ama maalesef yeterli değildir. Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’ne göre kadın cinayeti verilerinin derlenmesi ve bu cinayetlerin nedenlerinin açığa çıkarılması, bu alanda alınması icap eden sosyal tedbirlerin behemehâl devreye sokulması kanaatini taşıyoruz. Devlet böylesine bir görevle kendisini sorumlu hissetmeli ve bu sorumluluğu da acilen yerine getirmelidir. Tekrar başarılı bir hafta diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Erkan Akçay.

Buyurunuz Sayın Akçay.

22.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, 9 Haziran 2017 tarihinde terör örgütü PKK’nın saldırısı sonucu şehit edilen Öğretmen Aybüke Yalçın’ın ve 12 Temmuz 2017 tarihinde şehit olan Öğretmen Necmettin Yılmaz’ın ruhlarının şad olmasını dilediğine, 8 Haziran Yusuf İmamoğlu’nun şehadetinin 50’nci seneidevriyesi vesileyle 4 Ağustos 1968 Pazar günü ülkü davasının ilk şehidi Ruhi Kılıçkıran’la başlayan, vatan, millet uğruna yitirilen canların akıllardan çıkmadığına, başta merhum Başbuğ Alparslan Türkeş olmak üzere tüm şehitleri rahmetle andığına ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

9 Haziran 2017 tarihinde hain terör örgütü PKK’nın saldırısı sonucu 22 yaşındaki öğretmen Şenay Aybüke Yalçın şehit olmuştu. Görevlendirildiği gün sosyal medya hesaplarından “Öğretmen oldum.” diyerek sevincini paylaşıp büyük bir sevgiyle bağlı olduğu ülkesine, milletine ve eğitime hizmet etmek için ailesinden uzağa göreve gitmişti. Şehit öğretmenimiz kısa görev süresinde öğrencilerin ve ailelerinin sevgisini ve saygısını kazanmış başarılı bir eğitimciydi. Şehadeti hepimizi, bütün Türk milletini üzüntüye sevk etmiştir. Ancak şehidimizin gözü arkada kalmamış, hain teröristlerden hesap sorulmuş ve sorulmaya devam edilmektedir.

Bu vesileyle 12 Temmuz 2017’de yine PKK’nın saldırısı sonucunda şehit olan 24 yaşındaki Necmettin Öğretmeni ve memleketin her yerini vatan toprağı bilen tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Aybükeler, Necmettinler, Fıratlar, Erenler ruhunuz şad olsun, vatan size minnettardır.

Dün, Yusuf İmamoğlu’nun şehadetinin 50’nci seneidevriyesiydi. Hain ellerden çıkan bir kurşunla şehit edildiğinde cebinde sadece 35 kuruş vardı İmamoğlu’nun, üstelik üç gündür açtı. Vatan, bayrak, millet, devlet ve kutlu bir dava uğruna adanmış bir ülkü eriydi İmamoğlu. 4 Ağustos 1968 günü ülkü davamızın ilk şehidi 22 yaşındaki Ruhi Kılıçkıran’la başlayan ve vatan, millet uğruna, davası uğruna yitirdiğimiz canlar akıllarımızdan ve gönüllerimizden bir an olsun çıkmamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyursunlar Sayın Başkan.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bu vesileyle başta merhum Başbuğ’umuz Alparslan Türkeş olmak üzere vatanımızın varlığı, devletin bağımsızlığı ve şanlı bayrağımızın dalgalanması uğruna hayatlarını kaybetmiş olan ülküdaşlarımızı ve tüm aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç.

Buyurunuz Sayın Oluç.

23.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın Anayasa Mahkemesinin yeni üyesi Basri Bağcı’nın yemin töreninde yaptığı konuşmaya, normalleşme döneminde Diyarbakır ilindeki coronavirüs vaka sayısındaki artıştan endişe duyulduğuna ve tedbirlerden vazgeçilmemesi gerektiğine, TÜİK’te 2018 yılında başlanan kadro operasyonuna devam edildiğine, DEDAŞ’ın Mardin ili Kızıltepe ve Derik ilçelerindeki elektrik kesintileri nedeniyle yaşanılan mağduriyete ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan bugün yeni Anayasa Mahkemesi üyesinin yemin töreninde bir konuşma yaptı ve o konuşmada ilginç bir veri sundu, “2019 yılında Anayasa Mahkemesine 43 bin civarında başvuru yapıldı –bireysel başvurudan söz ediyor- ve bu başvuruların yaklaşık 40 bini sonuçlandırılmıştır.” dedi. Ve “Bu başvuruların çok önemli bir kısmı, yarısından fazlası da adil yargılanma hakkına ilişkindir.” dedi. Sonra bir soru sordu, daha doğrusu bir ifade de bulundu, dedi ki: “Bireysel başvuruyu başarıyla uygulayan hiçbir ülkede bizde olduğu kadar başvuru yapılmamaktadır.” Neden acaba, değil mi? Anayasa Mahkemesi Başkanının bu verdiği veriye insan doğal olarak bu soruyu soruyor. Çünkü yargı öyle bir duruma gelmiş vaziyette ki Anayasa Mahkemesi böyle bir yükle karşı karşıya kalıyor ve AYM Başkanı “Dünyanın başka hiçbir ülkesinde de böyle bir şey yaşanmıyor.” diyor. Çünkü tutuklu ve hükümlü gazeteciler, siyasetçiler, insan hakları savunucuları, internet sitelerinin kapatılması, Cumhurbaşkanına hakaret davaları, polis şiddeti ve cezasızlık meselesi, on binlerce kanun hükmünde kararname mağduru, düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanılamamasından dolayı yargılamalar, yani yargının geldiği durumu gösteriyor Anayasa Mahkemesi Başkanının verdiği bilgiler. Biz burada hep yargıyı tartışıyoruz, tuzun koktuğu yer olarak değerlendiriyoruz. Gerçekten bir kez daha bu ortaya çıkmış oldu.

Normalleşme dönemine geçildi fakat sıkıntılı bir dönem yaşanıyor, özellikle coronavirüs salgınıyla ilgili söylüyorum. Dicle Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Profesör Doktor Recep Tekin bir açıklama yaptı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – …ve dedi ki: “Diyarbakır’da artan coronavirüs vaka sayılarına baktığımızda ikinci dalgaya yakın bir durum söz konusu şu an için. Bu hızla devam edersek Diyarbakır ikinci dalgayı da aşacak gibi görünüyor. Neredeyse vaka sayılarına yetişemez duruma geldik.” Ben bunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum, hem halkımıza hem iktidara. Halkımıza çağrımız aman, lütfen, normalleşme dönemi olduğu için tedbirleri elden bırakmayın. Özellikle maske, mesafenin korunması meselesi ve temizlik meseleleri son derece önemli. Özellikle son altı günde Diyarbakır’daki bu ciddi artış bizi endişelendirmiştir. Bazı mahalleler karantinaya alınmıştır, kalabalığın yoğun olduğu yerlerde maske takma zorunluluğu getirilmiştir. Bir kez daha söyleyelim, normalleşme diye bu tedbirlerden asla vazgeçmemek lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Toparlıyorum.

Efendim, TÜİK’te bir kadro operasyonu uzun zamandır devam ediyor, iktidarın kadro operasyonu. Önce, ekonomik daralmanın başladığı ve enflasyonun 2 haneye çıktığı dönemde, 2018 Ekim ayında TÜİK Başkan Yardımcısı görevden alınmıştı, bu iş devam etti ve 16 Mayıs tarihinde Başkan Yardımcısı Musa Yılmaz görevden alındı. 22 Mayıs tarihinde Muhammed Cahit Şirin Başkan olarak TÜİK’e atandı. Bugün de Cumhurbaşkanlığı kararına göre 10 Türkiye İstatistik Kurumu Bölge Müdürü görevinden alındı.

Şimdi, TÜİK’teki bu inanılmaz hareketlilik nereden kaynaklanıyor, sizler tabii biliyorsunuz bunu. Çünkü TÜİK verileri iktidarın lehine açıklansın diye her türlü operasyon orada yapılıyor -başkan, başkan yardımcıları, şimdi işte bölge müdürleri- ama bir kez daha Hazine ve Maliye Bakanına hatırlatalım ki siz istediğiniz kadar işsizlik ve enflasyon rakamlarıyla oynayın ama işsiz olan insanın işsiz olmadığını ona anlatamazsınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Pazara giden, çarşıya giden insanlar filelerini hayat pahalılığından dolayı dolduramadıkları hâlde enflasyon düşük diye yalan yanlış bilgiler vererek insanları kandıramazsınız. TÜİK’teki bu operasyonlar iktidarın ekonomi politikalarının nereye doğru gideceğini çok net gösteriyor.

Son olarak, Mardin DEDAŞ’la ilgili daha evvel bu Genel Kurulda vekilimiz konuştu, basın toplantıları yaptık, çeşitli görüşmeler yaptık DEDAŞ yöneticileriyle ilgili fakat Mardin’in Kızıltepe ve Derik ilçelerine bağlı 40’ı aşkın köy yirmi yedi gündür elektriksiz ve susuz, gerçekten son derece zor bir dönem yaşanıyor. Merkezî trafoların elektriği kesilmiş vaziyette, kesinti olduğu için su pompaları çalışamaz hâle gelmiş vaziyette. Bu salgın koşullarında elektrik ve su olmaması hem temel ihtiyaçların karşılanmamasına yol açıyor hem de Mardin Ovası tarımsal faaliyetin sürdürüldüğü bir bölge, elektrik ve su verilmezse özellikle bu aylarda tarımsal faaliyetlerde de çok ciddi sıkıntılar yaşanmaya başlanacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bize telefonlar geliyor özellikle Mardin’den ve bu konunun çözülmesi için adımlar atılmasını talep ediyorlar.

Şimdi, mahallelerde borcu olan ve olmayan herkesin elektriği kesilmekte ve bölge insanı cezalandırılmaktadır. Bu koşullarda böyle bir şey olabilir mi? Yani DEDAŞ nasıl bunu yapabilir; DEDAŞ yöneticileri nasıl insanlardır ki bu salgın koşullarında, bu büyük ekonomik sıkıntıların yaşandığı koşullarda bu kadar vicdansızca davranabilmektedirler, üretimi engellemektedirler, insanların ihtiyaçlarının karşılanmasını engellemektedirler. Para ve kazanç için yapmayacakları bir şey kalmamıştır. Buradan, bu insanlık dışı davranışta bulunan ve “Biz, artık bu konuyu anlaşmaya kapattık, görüşmüyoruz.” diyen DEDAŞ yöneticilerine sesleniyoruz: Yani sizin hakkınız yok insanların hayatını tehlikeye atmaya, sizin hakkınız yok insanların hayatını zehir etmeye.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Toparlıyorum efendim.

Yani siz bunu Bursa’da yapabiliyor musunuz, Yalova’da yapabiliyor musunuz, Kırşehir’de, Trabzon’da, Tekirdağ’da yapabiliyor musunuz? İstanbul’da, İzmir’de yapabiliyor musunuz böyle şeyleri? Yapamıyorsunuz ama Mardin’de bunu yapmayı kendinize hak olarak görüyorsunuz.

Bu DEDAŞ yöneticilerine bir kez daha sesleniyoruz: Bakın, sorunların çözümünün yolu müzakere etmek, konuşmaktır ve insanların ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamaktır. Eğer “Anlaşmaya kapalıyız.” demeye devam ediyorsanız hem yaşam açısından hem üretim açısından orada yaşanacak bütün olumsuzlukların sorumlusu bu DEDAŞ yöneticileridir, çok açık ve net biçimde bir kez daha bunu vurgulamak istiyoruz. İnsanlık dışı bu tutumunuza son verin.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Özgür Özel.

Buyurunuz Sayın Özel.

24.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Van ili Çatak ilçesinde PKK’lı teröristlerce şehit edilen Murat Yağdıran ile Emrah Baran’a, şehit Öğretmen Aybüke Yalçın’a, Eren Bülbül’e ve tüm şehitlere Allah’tan rahmet dilediğine, 7 Haziran 25, 26 ve 27’nci Dönem Denizli Milletvekili  Kazım Arslan’ın ölümünün 1’inci yıl dönümüne, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun coronavirüs salgını sürecinde kadına karşı şiddet vakalarının ve kadın cinayetlerinin azaldığı yönündeki açıklamasına, Oda TV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız’ın ve Tele1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel’in gözaltına alınmasına, Parlamentoda 4 Haziran 2020 Perşembe günü Enis Berberoğlu, Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın milletvekilliklerinin düşürülmesine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dün akşam Van’ın Çatak ilçesinde, PKK tarafından, yol çalışması yapan bir firmanın servis aracına yönelik düzenlenen saldırıyı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak lanetliyoruz. Saldırıda yaşamını yitiren şehit emekçiler Murat Yağdıran ve Emrah Baran’a Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyoruz. Saldırıda yaralanan 8 işçimize de acil şifalar diliyoruz.

Her terör saldırısı yüreğimizi biraz daha yakıyor. Bu saldırıların bir daha tekrarlanmaması noktasında Parlamentoya düşen tüm sorumlulukların yerine getirilmesi için Cumhuriyet Halk Partisi olarak hazır olduğumuzu ifade etmek istiyoruz.

Tabii, Çatak’taki olayı hatırlayınca, üç yıl önce yine benzer bir saldırıda hayatını kaybeden Aybüke Yalçın Öğretmenimizi, Eren’imizi ve nice teröre karşı verdiğimiz şehitleri bir kez daha yâd etmeden ve kendilerine rahmet dilemeden geçemeyeceğim.

Sayın Başkan, 25, 26 ve 27’nci Dönemde milletvekilliğimizi yapan Kazım Arslan’ın ölüm yıl dönümü, 7 Haziran. Geçen sene kendisini kaybettik, yokluğunu hissediyoruz, yeri dolmuyor. Ölüm yıl dönümünde partimize ve ailesine, tüm gruplardan milletvekillerimizin ilettiği iyi dilekler için de hem aile adına hem grubumuz adına da bir kez daha teşekkür ediyoruz.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu geçtiğimiz günlerde bir rakam açıkladı ve coronavirüste kadına karşı şiddet vakalarının yüzde 12 azaldığını, kadın cinayetlerinin ise yüzde 38 oranında düştüğünü açıkladı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bu açıklamadan itibaren maalesef her gün bir kadın cinayeti haberiyle uyanıyoruz ya da irkiliyoruz. Son sekiz günde 8 kadın cinayeti yaşandı. Bu konuda Parlamentonun atması gereken ciddi adımlar olduğunu hepimiz biliyoruz; mevzuat değişikliklerinden tutun… Toplumsal açıdan bir anlayış değişikliğini yerleştirmek için hepimize düşen farkındalık eylemleri var. Bu adımların hep birlikte atılması lazım. Tabii, böyle sorunlar yükselince -bir bakanın eskiden verdiği rakam bir yana dursun- gözler çoğunlukta bulunan -daha doğrusu, bir siyasi partinin desteğiyle Mecliste çoğunluğu sağlayabilen- birinci grubun ne dediğine bakıyor. Ömer Çelik’ten bir açıklama beklendi. Açıklama: “Bu konuda çok hassasız, gerekli müdahaleleri yapıyoruz.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ülkeyi yöneten parti gerekli müdahaleleri yapıyor da sekiz günde 8 kadın cinayeti işleniyorsa veya son on sekiz yıldır yapılan izahı mümkün olmayan ya da çok mümkün olan uygulamalarla, bu rakamları tartışmak yerine bu görmezden geliniyorsa bu konuda ciddi bir sorumluluğu da Sayın Ömer Çelik kendi partisi üzerine yüklüyor demektir.

Oda TV’nin Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız ve Tele1’in Ankara Temsilcisi İsmail Dükel dün sabah saatlerinde “askerî casusluk” iddiasıyla gözaltına alındılar Sayın Başkan. Ankara’da siyasetle uğraşan herkes bilir ki Müyesser Yıldız ve İsmail Dükel gazetecidir. Gazetecilik faaliyeti yaparlar, başka bir şeyle ilgilenmezler; aldıkları bilgileri doğrulattıkları ve aldıkları bilgilerden emin oldukları zaman da yaptıkları haberle gündeme otururlar, hep böyle oldu. Şimdi, bu 2 kişi, gizlilik taşıyan savaş planlarını ele geçirdikleri iddiasıyla sorgulanıyor; gözaltındalar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyursunlar efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bu belgelerin bir astsubay tarafından kendilerine ulaştırıldığı ancak bu bilgileri almalarına rağmen yazmadıklarından, haber etmediklerinden ötürü “Demek ki, bu bilgiyi aldı, gazetede kullanmadı, yurt dışında bir yere mi yollayacaktı?” diye iddia var. Sayın Başkan, insan şaşırıyor, ne söyleyeceğini bilemiyor. Bu haberleri alıp da, yazanları casusluktan içeriye atıyorsunuz. Bu haberleri yazdığı zaman ‘’Efendim, devletin gizli bilgilerini yayınladı.” diyorsunuz. Böyle bir bilgi var da gazeteci ulaşmış; yazarsa suç, yazmazsa da casusluğa delil. Böyle bir vicdan, böyle bir akıl olur mu?

Adı ne? “Askerî casusluk.” Sayın Başkan, iktidar partisine hatırlatmak isterim ki; askeri casusluk meselesi çıktığında bundan 7 yıl önce ben bu kürsüden dedim ki: “Bu insanların kişisel onurlarına fuhuş, mesleki onurlarına casus lekesi sürüyorlar. Bu kumpas.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyursunlar.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ben gittim gördüm, bir eczacı şizofreniye çare bulacak formül bulmuş, FETÖ ”Ver bunu bizim ilaç şirketine.” demiş, vermemiş, askerî casusluktan içeride. Oradan sonra gördük ki F-16’nın 3 büyük filo komutanı içeride, millî torpido projesini yürüten içeride, millî gemi projesinin mimarı içeride. Ne kadar Atatürkçü, ne kadar vicdanı vatanı için çarpan adam varsa içeride.

Ben burada bunu söylerken bugün daha AK PARTİ’de aktif siyasette bulunanlar hatta birlikte bu Parlamentoda görev yaptığımız bazı arkadaşlar “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz; Allah’ın bildiğini mi kuldan saklayacaksın, casus o casus…” Sonra, yıllar sonra millî orduya kumpas kurmuşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyursunlar.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Şimdi bir kırık plağı, bir pis plağı, bir eski plağı tutup tekrar aynı pikapta döndürmeye çalışanlara “Yine mahcup olursunuz.” diyoruz.

Açın bakın, askerî casuslukta Özgür Özel neler söyledi, CHP sözcüleri neler söyledi, siz ne laflar attınız, bugün ne noktadasınız? Benzer bir kumpası... Efendim, sıkıştık, ilerleyemiyoruz! Oyumuz çokken ne konuşuluyordu? Ergenekon. Hadi bakalım, Ergenekon’un ikinci versiyonu... Ne konuşuluyordu? Askerî casusluk. Hadi, onu da getirin. Kutuplaştıralım ki arkamızı kalabalıklaştıralım! Eskiden öyleydi. Açsın, yoksulsun, fakirsin, güvencesizsin ama tehlike büyük, darbe gelecek, arkama geçmelisin! Yok kardeşim, milletin karnı aç, esnafın derdi büyük. “Efendim, tehlike çok büyük. Ezanımıza müzik çaldılar minaremizden.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayalım efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Çalanı bulmayıp istismar üzerinden CHP’yle ilişkilendirmeye kalkarlar. Milletin karnı aç, esnaf yoksul, çiftçi perişan, borçlu. Tek çareyi kutuplaştırmada bulanlara bir kez daha söylüyoruz ki ne eski, kırık, pis plakları çalmakla ne de bu toplumun aklıyla alay etmekle kendinize güç devşiremezsiniz.

Sayın Başkanım, son olarak… 4 Haziran 2020 Perşembe günü Sayın Enis Berberoğlu’nun, Sayın Leyla Güven’in ve Sayın Musa Farisoğulları’nın bu Parlamentoda milletvekillikleri düşürüldü. Düşürülürken bunun Anayasa’ya aykırı olduğunu hepimiz biliyorduk, en çok da Meclis Başkanı biliyordu. Meclis Başkanına hepimizin bulunduğu Komisyonda... Bugün çıkıyor AK PARTİ’nin bazı Grup Başkan Vekilleri “Efendim, Enis Berberoğlu niye içeride? Geçen dönem dokunulmazlığı kalktı diye içeride. HDP’liler dokunmazlıkları kaldırıldığı için içeride." diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – 2 HDP’li milletvekilinin kendileri o dönem milletvekili değil. Enis Berberoğlu’nun dokunulmazlığı kalkmış, yeniden seçilerek Anayasa’nın ilgili maddesi gereği, 83’üncü maddesinin dördüncü fıkrası gereği yeniden dokunulmazlık kazanmış. Ama o geçici madde görüşülürken Komisyon Başkanı kim? Bugünkü Meclis Başkanı Şentop. Kendisine tutanak altında soruluyor: “Peki, gelecekte bu kişiler tekrar seçilirse?” Şentop’un cevabı: “Tekrar seçildiklerinde tekrar dokunulmazlığa sahip olurlar ve Anayasa gereği yeniden dokunulmazlıkları kaldırılmadan yargılama süremez.” Bu dönemin başında, Enis Berberoğlu yeniden seçildi, mahkeme yargılamaya ara vermedi. Şentop’a mikrofon uzatıldı. Şentop, TBMM Başkanı sıfatıyla ve “bir anayasacı olarak” diyerek başladı: “Tekrar bir seçim olması hâlinde seçilenlerin dokunulmazlıklarını yeniden kazanacaklarını ifade etmek istiyorum.” Peki, öyle bir karar… Seni dinlemeyerek, beni dinlemeyerek, Anayasa’yı dinlemeyerek bir yerden aldığı talimatla yürüttüğü mahkeme, kararı yollamış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) –Bitireceğim Sayın Başkanım.

Sen “Anayasa bunu gerektiriyor.” diyorsan bu kararı nasıl okursun? “Okumama şansım yok.” örneği yok. Tarihten ders al. 1990, Yassıada’daki yargılamaların acar avukatı Hüsamettin Cindoruk. Geçen hafta davet etmediniz siyasi şov yapacağız diye orada. Çıkmış DGM başsavcılığı 22 milletvekilinin fezlekesini yolluyor kendisine, Parlamentoya. “Devlet Güvenlik Mahkemesi gibi bir mahkemenin aldığı kararla bu parlamentonun saygınlığına gölge düşüremem.” diyor, dönem sonuna bırakıyor. Yine daha yakından bir isim, Sayın Cemil Çiçek. Bilir misiniz Cemil Çiçek’i? Cemil Çiçek Meclis Başkanıyken, Van Milletvekili Kemal Aktaş ve Milliyetçi Hareket Partisinden İstanbul Milletvekili Engin Alan -kumpas davasının mağdurudur- kumpas davası sonuçlanıyor geliyor…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, yani hakikaten konuşma yapacaksa hatip çıksın konuşsun kürsüye ya. On dakika konuşma mı olur ya! İç Tüzük’te yeri varsa söyleyin. Böyle şey olur mu, usul hâline geldi bu ya!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Allah Allah! Ona siz mi karar vereceksiniz?

Sayın Başkanım, Sayın Cemil Çiçek, Van Milletvekili Kemal Aktaş ile İstanbul Milletvekili Sayın Engin Alan’ın gelmiş kararlarını okutmayarak dönem sonuna bırakıyor. Bu iyi örnekler ortadayken, kendi beyanı ortadayken, Komisyon Başkanıyken madde görüşülürken “Yeniden dokunulmazlık kazanır.” demişken, dönem başında bu soruları böyle yanıtlamışken, beyefendi çıkıp da geçen hafta bu dokunulmazlıkları okutuyorsa bu, kendisinin işgal ettiği makama, ettiği yemine, Anayasa’nın kendisinden beklediği sadakate ve tarafsızlığa uygun davranmadığının ispatıdır. Bunun peşini bırakmayız! Bunu onun yanına bırakmayız! Bunu sizin yanınıza bırakmayız!

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Mehmet Muş…

Buyurunuz Sayın Muş.

25.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuş’u Genel Kurulu İç Tüzük’e göre yönetmeye davet ettiğine, 9 Haziran Öğretmen Aybüke Yalçın’ın şehit edilişinin 3’üncü yıl dönümü vesilesiyle tüm şehit öğretmenleri şükranla yâd ettiklerine, Van ili Çatak ilçesinde PKK’lı teröristlerce şehit edilen Murat Yağdıran ile Emrah Baran’a Allah’tan rahmet dilediğine, elektrik dağıtım şirketlerinin bir bölgede ya da bir yörede değil ülkenin tamamında kurallara, kanunlara uyması gerektiğine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle şunu ifade etmek isterim: Genel Kurul İç Tüzük’e göre idare edilir. Burada bazı teamüllere biz de İç Tüzük’te olmamasına rağmen ses çıkarmıyoruz ama zaten grup önerisi verilmiş, başka tartışılacak olan şeyler varken sürekli uzat, uzat… Böyle bir şey yok Genel Kurulda, İç Tüzük’te de böyle bir şey yazmıyor. Varsa konuşma, grup önerileri vardır, ilgili düzenlemeler vardır, insanlar çıkarlar kürsüden meramını beyan eder. Ben neye göre Genel Kurulun yönetildiğini anlayabilmiş değilim ve sizi Genel Kurulu İç Tüzük’e göre yönetmeye davet ediyorum. Birinci söyleyeceğim bu. Böyle bir usul yok Genel Kurulda, İç Tüzük’te de böyle bir madde yok. Kürsüden söz alır, önergesinde konuşur arkadaş. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

Bir diğer konu şudur: Sayın Başkan, 9 Haziran 2017 tarihinde Batman’da PKK’lı teröristlerin hain saldırısı sonucu 22 yaşında şehit düşen genç öğretmenimiz Aybüke Yalçın’a şehadetinin 3’üncü yıl dönümünde Allah'tan rahmet diliyoruz, mekânı cennet olsun. Bu vesileyle, tüm şehit öğretmenlerimizi minnet ve şükranla yâd ediyoruz. Çocuklarımızın geleceği için fedakârca çalışan öğretmenlerimizi kalleşçe, alçakça şehit eden PKK’yı ve bu terör örgütüne destek verenleri bir kez daha lanetliyoruz. Unutulmasın ki Anadolu’nun bağrında nice Aybüke öğretmenler bulunmakta ve o okullarımızda evlatlarımızın eğitimi için, geleceği için fedakârca çalışmaya devam etmektedir.

Yine, geçtiğimiz gün Van’da işçilerimizi taşıyan servis aracına yönelik terör örgütü PKK tarafından yapılan bombalı saldırıda şehit olan 2 işçimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyursunlar efendim.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Emeğiyle geçimini sağlayan işçilerimize yönelik bu hain saldırı, PKK’nın nasıl cani bir terör örgütü olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Buradaki saldırıda şehit olan sivil şehit Murat Yağdıran geride 5 yetim bırakmıştır. Sivil şehit Emrah Baran ise 2016 doğumlu bir erkek çocuğunu geride bu millete emanet olarak bırakmıştır.

Sayın Başkan, burada ortaya atılan iddialarla alakalı, pek çoğuyla alakalı grup önerisi var, hepsine gereken cevabı vereceğiz. Bu elektrik dağıtım şirketleriyle alakalı bir şeyi ifade etmek isterim. Bunların bir bölgede veya bir yörede, bir ilde değil, Türkiye’nin tamamında hepsinin kurallara, kaidelere, kanunlara uyarak hareket etmesi lazım. Burada eğer bunlar bir kanunsuzluk yapıyorsa biz de bu meselenin takipçisi oluruz, biz de bunun üzerine gideriz. Gerekli kurumlarla da ben zaten irtibata geçeceğim ama bu, sadece bir bölgeye bilinçli olarak yapılan bir hadiseden ziyade… Hepsinin kurallara uyması gerektiğini ifade etmek isterim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyursunlar efendim.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Kutuplaşmadan değil, herkesi kucaklamadan yana olduğumuzu; 83 milyonun bir ve kardeş olarak bu ülkede yaşamasını dilediğimizi ifade etmek isterim.

Teşekkür ederim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyursunlar Sayın Oluç.

26.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili bu DEDAŞ’la ilgili bir şeye değindi. Çok kısa bir şey söylemek istiyorum bu konuda.

Şimdi, bakın, zor koşullardan geçtiğimizi hep beraber biliyoruz. Yani özellikle pandemi dönemini kastederek söylüyorum. Böyle bir dönemde insanların borçlarından ötürü elektriksiz ve susuz kalmaları kabul edilebilir bir şey değil. Dolayısıyla her türlü konuda hani barış ilan ediliyor ya -yok vergi barışı, şu barışı, bu barışı filan gibi- bu konunun da konuşularak bu şirketle, insanların susuz ve elektriksiz kalmasının engellenmesi sağlanabilir. Bu konuda biz girişimlerde de bulunduk fakat bu şirket -kapalı- kapıların hepsini kapatıyor ve “Anlaşmaya kapalıyız.” diyor. Bizim özellikle söylediğimiz budur. Yani bu koşullarda, hele hele bakın, şu anda ürünlerine su vermesi gereken insanlar arıyor. “Zaman geçiyor, zor durumda kalıyoruz.” diyorlar yani bir sorun var burada.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bu sorunu konuşarak çözmek mümkün. Biz, bu konuda da girişimlerde bulunduk fakat sonuç alınamıyor bir türlü. Dolayısıyla buna işaret etmek istedim. Yani insani bir meseleden söz ediyoruz, politik bir mesele de değil bu nihayetinde. Dolayısıyla bu konuyu tekrar vurgulamış olayım.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, İstanbul’un fethinin sembollerinden biri olan Ayasofya’nın Müslümanlar için toplu ibadete açılması hususunda gerekli çalışmaların yapılması amacıyla 9/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Haziran 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu; 9/6/2020 Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                      Dursun Müsavat Dervişoğlu

                                                                                            İzmir

                                                                                 Grup Başkan Vekili

Öneri:

İzmir Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, İstanbul’un Fethi’nin sembollerinden biri olan Ayasofya Camisi’nin Müslümanlar için toplu ibadete açılması hususunda gerekli çalışmaların yapılması amacıyla 9/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulmuş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 9/6/2020 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Yavuz Ağıralioğlu.

Buyurunuz Sayın Ağıralioğlu. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partimin Ayasofya’yla ilgili önerisi üzerine huzurlarınızdayım.

Ayasofya meselesi her konuşulduğunda hissesine bu mevzuyla ilgili mahcubiyet ve hicran düşmüş bir neslin mensubuyum ben. Siyasi sicilimizde kavganın, nizanın pek iftiharı olmaz ama galiba bizim gençlik yıllarımızdan itibaren mücadele edip siyasi sicilimizde gözaltının, kavganın, nizanın en çok iftihar duyacağımız hatıralarını Ayasofya eylemleri oluşturmuştur. O hâl almıştır ki neredeyse biz mevzuyu beklemek isteyen görevli polislerimizden dayak yemeyelim diye İstiklal Marşı, gözaltına alınmayalım diye protesto namazı kılmaya başladık bir ara.

Önergemizde bir imla, bir cümle hatası olmuş, Ayasofya fethin tek sembolüdür, fethin sembollerinden biri değildir; fethin İstanbul’daki tek sembolüdür.

Ayasofya Danıştay kararı beklenilerek camiye dönüştürülecek bir yer değildir, Ayasofya fethin kılıç hakkıdır. İstanbul’u Danıştay mı fethetti ki Danıştay kararı beklenerek İstanbul’da caminin, İstanbul’da Ayasofya’nın camiye dönme sürecinin yönetilmesine böyle cümleler kuruluyor? (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Ayasofya mevzu olunca hissesine her türlü cümleyi kurmak düşen iktidarın bu mevzuda da aslında tenkit ettiğimiz pek çok tartışmalı cümlesine şahit olduk. Sayın Cumhurbaşkanı kendi kurmasa da mesela AK PARTİ Grubundan başka arkadaşlarımız kurabilse bunu anlaşılabilir bulabilirdik. Efendim, “Ayasofya açılacak mı Sayın Cumhurbaşkanım?” Cevap: “Sultanahmet doldu mu ki Ayasofya’yı açalım?” Ayasofya doluluk mevzu edilerek konuşulacak bir cami değildir, bütün camiler boş kalsa yahut Ayasofya’da ibadet edecek hiçbir Allah’ın kulu olmasa bile Ayasofya camidir ve açılmalıdır. Dolayısıyla, diğer camileri doldurmadan orayı açmamak gibi bir mevzu fethin ruhunu anlamamak demektir; yanlış cümledir. Efendim, sual: “Ayasofya açılmalı mıdır?” Cevap yine Cumhurbaşkanından: “Ayasofya’yı açarız ama devlet yönetmek diye bir ciddiyet varsa dünyanın muhtelif yerlerinde camilerimiz var, onların kapatılmasını, onları riske sokacak bir tehlikeyi biz de bu şekilde tetiklemiş oluruz, bunu da düşünmek durumundayız.” Bu da aynı mevkiden bir cevap. “Ayasofya açılmalıdır.” cümlelerine gençlik yıllarında eylemleriyle katılmış bir idealizmin de temsilcisidir Sayın Cumhurbaşkanı.

Bülent Turan Bey dün açıklama yapmış “İYİ PARTİ Grubundan da bu mevzuda bir hassasiyet bekliyoruz.” diye. Evet, Ayasofya açılmalıdır. Ayasofya’nın açıldığı günü abdestimizle bekliyor olacağız ve orada iftiharla, şerefle ibadetimizi yapacağız. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Ayasofya’da ibadeti biz yapacağız, sizlerle beraber yapacağız. Lakin AK PARTİ Grubuna münhasıran, hususiyetle AK PARTİ Grubuna, umumiyetle de yaşayan ve İstanbul’da fetih sorumluluğunu taşımak isteyen insanlara itikâf teklif edeceğiz. Yani fethin şükür namazını Ayasofya’da kılacağız, ondan sonra İstanbul’a hizmet etmek sorumluluğunu medeniyet, hikmet, nezaket, insan, şehir, aklınıza gelen her türlü mücerret tedai üzerinden sorumluluğunu hecelemiş insanlara itikâf teklif edeceğiz. İstanbul’un ne hâle geldiğini Ayasofya’nın müze olduğu yıllar itibarıyla dışarıdan muhasebe edememiş olan savrulmaya belki fethin ruhu içeride hâkim olur da bu İstanbul’u ne hâle getirdiğimizin duygusunu tefekkür etme imkânına kavuşursunuz. Ayasofya’nın açılışına orayı fethetmiş bir kumandana hürmeten, orayı fethetmiş orduya hürmeten nezaret edecek olan siyasi iradenin şöyle bir sorumluluğu vardır: Ayasofya’yı açmak bizi Fatih’in bedduasından kurtarabilir ama Ayasofya’yı açacak fethin ruhuna sadık olmaktır fethin ruhuna sadakat. İstanbul’u bu hâle getirdikten sonra “Fetih Suresi’yle açtığınız binanın dışında İstanbul’a ait ne kalmıştır?” sorusunun cevabını vermelidir siyaset. Siyaset şunun cevabını vermelidir: Bugün açılışına ervahın geleceğine itimat ettiğimiz, muvaffak olabilirseniz ve açabilirseniz fethedilme sürecinde şehadeti göze almış nice ecdadın, nice ervahın orada hazır bulunduğunu, müşahhas olarak da hayalinizde Fatih’in de hazır bulunduğunu düşünürseniz, farzımisal Fatih’in de açılışa geldiğini düşünürseniz “Biz bu şehri bu hâle getirdik.” diye bir adım öne çıkacak içimizde kaç kişi var? İstanbul’u bu hâle getirdikten sonra “Senin bize bırakmış olduğun bu şehri bu hâle getirdik.” diye bir adım öteye çıkacak içimizde kaç tane şanslı adam var?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN – Buyursunlar efendim.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) – Dolayısıyla bina açmak değildir, İslam’ın fütuhat geleneğinin, fütuhat iddialarınızın bizi davet etmiş olduğu sorumluluk bina açmak değildir. Binalar da açılmalıdır çünkü o kılıç hakkıdır. Lakin siyasi iradenin sorumluluğu fethi gerçekleştirmiş olan iradenin adaletine, merhametine, hikmetine, insana saygısına, inanca hürmetine riayet edecek bir ciddiyettir. Bunları yaptığınız gün Ayasofya’yı Danıştay kararı beklemeden açmış olacaksınız. Bunları yapmadığınız gün Danıştay kararıyla, Anayasa’yla, ilgili maddelerle Ayasofya’yı açsanız ne olur, açmasanız ne olur. Açılacağı güne iftiharla ve duayla katılacağız inşallah. İnşallah böyle bir gün bize nasip olur.

Biz gençlik yıllarımızda oralarda esaslı eylemler yaptık. Bazen derdim ki: “Burayı AK PARTİ bizden evvel açarsa şayet, kendimi buraya zincirleyeceğim, açtırmayacağım onlara çünkü burayı bizim açmamız lazım.” Çünkü bu mevzuda hani “gıpta ediyorum” dersem fazla nazik davranmış oluyorum, haset ederim ben.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.

Çünkü onca eylemimizin içerisinde Müsavat Başkana da defalarca zikretmiştim ki -onun da eylemleri vardır orada, ocak görmüş herkesin bir Ayasofya eylemi vardır- “Seni mi zincirlesek acaba oraya? Açtırmayız burayı AK PARTİ’ye, biz açacağız.” falan diye. Latifesi bir tarafa, inşallah açmak gibi bir irade hissenize düşer, açın.

Bu mevzuda CHP’nin söylemiş olduğu “Suistimal etmeyin.” teklifine de katılmıyorum, suistimal edin. Ayasofya’yı açın ve suistimal edin. Bu mevzuda sömürüye de açığız, sömürülmeye de gönüllü olarak razıyız.

Teşekkür ederiz. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Faik Öztrak.

Buyurunuz Sayın Öztrak. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul bundan beş yüz altmış yedi yıl önce Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildi. Yine, doksan yedi yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından emperyalistlerin işgalinden kurtarıldı. O gün bugündür ne memleketimizin semalarından ne İstanbul’un semalarından bayrak inmedi, minarelerinde ezan susmadı. Bu vesileyle, 2 ecdadımızı, Fatih Sultan Mehmet’i ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü huzurlarınızda bir kere daha rahmetle ve minnetle anıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Bakıyoruz, yine saray her sıkıştığı dönemde yaptığı gibi bir Ayasofya meselesini gündeme getiriyor. Dün devletin televizyonunda çıktılar, Ayasofya tartışmalarıyla ilgili birçok söz söylediler. Türkiye'nin kurumları varmış, böyle bir adım atılacaksa bunun yetki sahipleri belliymiş; Parlamentosu varmış, Danıştayı varmış, dolayısıyla buralar kararını verirmiş. Bu karar verildikten sonra da icra makamı gerekli olan adımları atarmış. Bunlar ne demek, bunları anlayabilmiş vaziyette değiliz.

Ülkemizde AK PARTİ on sekiz yıldır iktidardadır. Yine, son döneminde tek adam parti rejimi, tek adam devleti, tek adam rejimi kurulmuştur; her şey sarayın bir kararnamesine bakar. Zaten yargı bir şekilde sizin isteğinizin dışında karar vermiyor, sizin izniniz dışında nefes bile almıyor. Şimdi, ne hikmetse bu işi Meclise havale ediyorlar.

Şimdi ben açık söyleyeyim: Ayasofya ağızlara sakız edilecek bir mesele değildir; bunu yapacaksanız yaparsınız, yapmayacaksanız yapmazsınız. Yetki de saraydadır. Şimdi burada, Mecliste İYİ PARTİ’mizin önerisiyle bu konuyu bir daha inceleyeceğiz, göreceğiz ki yine yetkinin sarayda olduğu ortaya çıkacaktır. Lütfen sağa sola bakmayın, gökyüzüne bakıp ıslık çalmayın. Madem sorumluluğu aldınız, sorumluluğunuzu yerine getiriniz.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Orhan Atalay.

Buyurunuz Sayın Atalay. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN ATALAY (Ardahan) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ayasofya, 1934’ten bu yana hakikaten bir neslin mücadelesindeki en önemli mihenk taşlarından, iddialarından, hâliyle davalarından birisidir. Bu memleketin tarihî bilincine, şuuruna sahip olan hiçbir ferdinin Ayasofya söz konusu olduğunda bigâne kalacağını düşünemiyorum.

Eğer Ayasofya bir cami olarak açılmazsa bu yüzyılın başında emperyalizme karşı vermiş olduğumuz mücadelemizin, kurtuluş davamızın eksik kalacağı aşikârdır. O yüzden kurtuluş mücadelesinin tamamlayıcısı olacak olan adım da beşyüz yıl boyunca cami olarak açık olan, minarelerinden semaya yükselen ezanlarla kimliğini bulmuş olan Ayasofya’nın kendi asli kimliğine kavuşturulmasıdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Burada her birimizin en asli, asgari, tarihî, millî ve ahlaki mecburiyetidir. O konuda AK PARTİ’nin tavrı da, tarzı da, sözü de, kavli de, fiili de açıktır ve bellidir.

Değerli arkadaşlar, hepimizin bildiği gibi Ayasofya “kutsal bilgelik” manasına gelir. Dolayısıyla, Ayasofya’nın ilk yapılış tarihinden itibaren esasında bir kutsallık vurgusu vardır.

24 Kasım 1934 yılında bir kararnameyle müzeye çevrilmiş olması esasında Fatih’ten önce de, Fatih’ten sonra da Ayasofya’nın temel kimliğiyle çelişir çünkü müzede bir kutsallık manası, mefhumu söz konusu değildir. O yüzdendir ki Ayasofya üzerine nice şairlerimiz şiirler yazdı. Necip Fazıl’dan Nazım Hikmet’e kadar, Sezai Karakoç’tan Arif Nihat Asya’ya kadar her şairimiz Ayasofya davasını idealize ederek Ayasofya’nın, tıpkı Fatih dönemindeki gibi “Camii Kebir” kimliğiyle buluşması için mücadelelerini verdiler.

Biraz önce bir arkadaşımızın da söylediği gibi: Bir nesil “Ayasofya açılacak.” diye iddiada bulundu, mücadelesini verdi; bugüne kadar bu iddiasını taze tuttu, o idealinden vazgeçmedi, vazgeçmeyecektir.

Sezai Karakoç’un: “Ve derken Ayasofya yüzüme çarpan karanlık/Serin ve kilim nakışlı kızıl gözlü dev bir cam gibi.” diye dile getirdiği; Nazım Hikmet’in: “Belde-i Tayyibe’yi fetheden padişahın/Hak yerine getirdi en büyük niyazını/Kıldı Ayasofya’da ikindi namazını!” diye ifade ettiği; İlhan Berk’in: “Ayasofya elleriyle yüzünü kapamış bütün iştahıyla ağlıyor.” dizelerinde dile getirdiği hasret elbette ki bir gün bitecek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ORHAN ATALAY (Devamla) – Serdengeçti’nin sözleriyle bitiriyorum: “Bu olacak Ayasofya, bu muhakkak olacaktır./İkinci bir fetih, yine bir basübadelmevt.../Bugünler belki yarın, belki yarından da yakındır.”

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Yerimden 60’a göre pek kısa bir söz talebim var.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

27.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Danıştayda Ayasofya’yla ilgili yürütülen davadan çıkacak karardan sonra gerekli adımların atılacağına ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ayasofya’yla alakalı görüşlerimizi milletvekilimiz açıklamıştır; şu an Danıştayda bir dava yürümektedir, temmuz ayı içerisinde bununla alakalı bir karar verilecektir.

Mesele araştırmanın ötesine geçmiştir; dolayısıyla, burada bir araştırmayla araştırılacak bir noktada değiliz, araştırmanın daha ötesindeyiz. Artık, karardan sonra gerekli adımlar atılacaktır; dolayısıyla Meclisi, araştırmadan ziyade o anlamda atılacak olan adımlarla çalışma noktasında davet edeceğiz. Bu anlamda İYİ PARTİ’nin verdiği grup önerisine ‘Hayır’ oyu vereceğiz ve inşallah temmuz ayı içerisinde de gerekli adımlar atılacaktır.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Kaçmayın, kaçmayın!..

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu tarafından, İstanbul’un fethinin sembollerinden biri olan Ayasofya’nın Müslümanlar için toplu ibadete açılması hususunda gerekli çalışmaların yapılması amacıyla 9/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Haziran 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Öneri kabul edilmemiştir. [CHP sıralarından gürültüler, İYİ PARTİ sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar(!)]

Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

2.- HDP Grubunun Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, milletvekillerinin demokratik siyasetten dışlanması ve demokrasi dışı müdahalelere maruz kalmasının araştırılması amacıyla, 9 Haziran 2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Haziran 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

9/6/2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 9/6/2020 Salı günü (Bugün) toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                Hakkı Saruhan Oluç

                                                                                          İstanbul

                                                                                 Grup Başkan Vekili

Öneri:

9 Haziran 2020 tarihinde Siirt Milletvekili Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından verilen (7633) grup numaralı “Milletvekillerinin demokratik siyasetten dışlanması ve demokrasi dışı müdahalelere maruz kalmasının araştırılması amacıyla” Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerinin önüne alınarak görüşmelerinin 9 Haziran 2020 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Filiz Kerestecioğlu.

Buyurunuz Sayın Kerestecioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye siyasi tarihinde demokratik siyaseti yıkıma uğratan, halkların iradesinin üzerinde tasarrufta bulunan çok sayıda askerî darbe gerçekleşti; kimi 1960, 1971 ve 1980 yıllarında olduğu gibi doğrudan yönetime el koyarak, kimisi de 28 Şubatta olduğu gibi tankları yürüterek; kimisi de 27 Nisanda olduğu gibi e-muhtıra şeklinde gerçekleşen darbeler Türkiye’de demokrasinin her daim sıfır noktasına dönmesine neden oldu. Bugün dünyadaki siyasi literatür askerî darbelerin yanı sıra “hükûmet darbesi” “yürütme darbesi” “yeni nesil darbe” şeklinde tanımlanan demokrasiye yönelik müdahaleleri de tartışıyor. Yürütme erkini elinde bulunduran iktidarlar tahakküm araçlarını kullanarak yetkiyi kendisinde toplayıp demokratik işleyişi sekteye uğratıyor ve hukuki güvenceleri ortadan kaldırıyorlar. Kuşkusuz ki bugün bu tanımın Türkiye siyasi tarihindeki en belirgin örneği, 20 Temmuz 2016 tarihinde devreye konulan ve ülkenin yönetim sisteminin değiştirilmesine kadar iktidar tarafından devam ettirilen OHAL uygulamasıdır. 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra tüm siyasi partiler ve toplum tarafından darbeyle mücadelede destekleneceği ifade edilen -burada, destekleneceği ifade edilen- iktidar, darbeye karşı demokrasi ve hukuk mücadelesi yürütmek yerine 20 Temmuzda OHAL ilan ederek demokrasiyi ve hukuku askıya almayı tercih etti.

Tarihi darbeler tarihi olan ülkemizin darbeye karşı kalıcı çözümler üretmemesinin çeşitli sebepleri var. Bunların en başta geleni gerek askerî gerekse sivil güçlerin demokrasiyi bir arada yaşam siyaseti olarak değil, aksine güç temerküzü araçları olarak görmesinde yatıyor.

İkinci neden ise bunun yanı sıra, darbelerle hiçbir zaman tam olarak yüzleşilmemesi ve demokratik siyasete müdahalede ısrarcı olunması da darbeci yaklaşımın canlı kalmasına neden oluyor. Örneğin, 12 Eylül darbesiyle asla yüzleşilmedi, sözde bir yargılamayla yüzleşildiği zannedildi ama öyle olmadı. 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili olarak darbenin siyasi ayağını ortaya çıkaracak, onun üzerindeki sis perdesini ortadan kaldıracak bir araştırma yapılmadı, bununla ilgili tek bir adım dahi atılmadı; aksine darbe üstüne darbe yapılarak 4 Kasım 2016 tarihinde milletvekillerimiz gözaltına alındı ve ardından tutuklandı. Sadece kendi kişisel tarihimden örnek verirsem, Aralık 2016-Haziran 2018 seçimlerine kadar yürüttüğüm Grup Başkan Vekilliğim döneminde 11 arkadaşımın milletvekilliği düşürüldü sizler tarafından. Leyla Zana 11 Ocak 2018, Nursel Aydoğan Mayıs 2017, Selma Irmak Nisan 2018, Besime Konca Ekim 2017, Faysal Sarıyıldız Nisan 2018, Ferhat Encu Şubat 2018, Figen Yüksekdağ Şubat 2017, Tuğba Hezer Öztürk Temmuz 2017, Osman Baydemir Nisan 2018, İbrahim Ayhan Şubat 2018, Ahmet Yıldırım Şubat 2018; bu arkadaşlarımın ben burada Gurup Başkan Vekili olarak görev yürütürken ne bahtsız bedevilikmiş ki milletvekillikleri düşürüldü ve bu darbeci aklın halkların iradesine nasıl darbe vurduğunun dökümüdür bu. O dönemde yanımda oturan Gurup Başkan Vekilimiz Ahmet Yıldırım’ın neden milletvekilliği düşürüldü biliyor musunuz, hatırlıyor musunuz? “Padişah bozuntusu” sözü yüzünden, “Padişah bozuntusu” sözü yüzünden. Eğer bu yüzden bir vekilin milletvekilliği düşürülüyorsa bu aslında bu söze muhatap olanın acziyetini gösterir, bizim için sadece bunu gösterir. Son olarak da 4 Haziran 2020 tarihinde Leyla Güven, Musa Farisoğulları ve Enis Berberoğlu’nun vekillikleri düşürülerek halk iradesini yok sayan uygulamalara devam edildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – Şimdi size baktığımız zaman gördüğümüz şu: Tıpkı 80’lerde 90’larda ne yapıldıysa aynısını yapıyor, askerî vesayeti kaldırma iddiasıyla geldiğiniz bu ülkede sivil darbecilik yapıyorsunuz. O gün Leyla Zana’ya yapılan bugün Leyla Güven’e yapılıyor. Leylalar değişiyor özellikle Kürtler açısından baktığımızda. Bu ülkenin insanları size oy verenler de dahil tabii ki demokratik bir ülkede yaşamayı sizler de bizler de hepimiz hak ediyoruz ve bunu istiyoruz. Ama şu anda bu ülkede öyle bir durum var ki sayenizde pandemi nedeniyle sokağa çıkma yasağı kararının bile Cumhurbaşkanının gönlünün rızasına göre verildiği bir ülke hâline getirdiniz burayı. Ancak bu tekçi rejimde yaşamaya ne askerî, ne sivil darbelere ve bu darbeci anlayışın sürmesine de asla bizim gönlümüz razı değil ve buna izin vermeyeceğiz.

Bu kapsamda ülke gündeminden düşmeyen darbe iddialarının araştırılması ve milletvekillerinin demokratik siyasetten dışlanması başta olmak üzere…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – …demokrasi dışı müdahalelerle siyasal alanın dizayn edilmesinin engellenmesi, darbe mekaniğiyle yüzleşilmesi ve darbe korkusu ya da tehdidi yaratanlarla mücadele edilmesi için Meclis araştırması açılmasını istiyoruz. Madem bu kadar, halka diyorsunuz ki: “Aman darbe olur.” Hadi gelin, açalım bu Meclis araştırmasını, destekleyin ve hep birlikte araştıralım; nedir korkulan, nedir tehlike?

Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu.

Buyurun Sayın Tanrıkulu. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçen hafta burada 3 milletvekilinin milletvekilliği düşürüldü Adalet ve Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerinin oylarıyla. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Hayır, oy kullanılmadı.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Hemen ilk başta söyleyeyim; bu, demokrasiye ve sandığa karşı darbeydi ve bu darbe sürekli hâlde de devam ediyor değerli arkadaşlar.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Oy kullanılmadı.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) –Bakın, ben size hep burada hatırlatıyorum; bir mahkemenin karar vermiş olması, ondan sonra Yargıtayda kesinleşmiş olması bunların hukuki olduğu anlamına gelmez, bunların Anayasa’ya uygun olduğu anlamına gelmez ve Meclis teamüllerine uygun olduğu anlamına gelmez. Niye bunları söylüyorum? Bakın, yine sizin Genel Başkanınızdan örnek vereceğim, Genel Başkanınızdan. Genel Başkanınız 2002 seçimlerinden önce Anayasa’nın 76’ncı maddesi uyarınca anarşik eylemlerden mahkûm olmuştu -anarşik eylemlerden- ve YSK kararıyla seçimlere giremedi, YSK kararıyla. (AK PARTİ sıralarından “Doğruyu söylemiyorsun.” sesleri) 27 Aralık 2002 tarihinde bu Parlamento onun siyaset hakkını savundu, Anayasa’yı değiştirdi. Yargı kararı olmasına rağmen, anarşik bir eylemden mahkûm olmasına rağmen Anayasa’yı değiştirdi, onun siyaset yapma hakkını savundu ve 9 Mart 2003 Siirt seçiminden sonra geldi, milletvekili oldu, Başbakan oldu. Biz bu kadar demokratız, sizlerin siyaset hakkını savunuruz ama sizler ne yaptınız? Hiçbir süreci beklemeden geçen dönem 11 milletvekilinin, bu dönem 3 milletvekilinin milletvekilliğini düşürdünüz. Bakın, nereden nereye geldiniz? O yüzden söylüyorum: Bu yaptığınız darbedir, demokrasiye karşı darbedir, sandığa karşı darbedir ve maalesef ama maalesef mazlumken zalim hâle geldiniz.

Bakın, Sayın Meclis Başkanı diyor ki: “Böyle bir teamül yok. O yüzden, olmayan bir teamülü ben uygulayamazdım.” Sayın Meclis Başkanının 24 Temmuz 2018 tarihinde Meclis Başkan Vekiliyken yaptığı konuşmalar var, tutanakları burada. “Ben görüşümün arkasındayım.” diyor, “27’nci Dönemde dokunulmazlık yeniden başlar.” diyor. Anayasa Komisyonu Başkanıyken Anayasa Komisyonunda söylediği sözler var “27’nci Dönemde tekrar başlar.” diyor. Peki, neden tezkereyi kendi Başkanlığı döneminde sevk etti? Neden yirmi ay bekledi? Neden şimdiye kadar bekletti değerli arkadaşlar? Konu tamamen siyasidir. Eğer Meclis Başkanı isteseydi olmayan bir teamülü burada başlatabilirdi çünkü dokunulmazlıkların bu şekilde düştüğü başka bir dönem de yok. Dolayısıyla geçmişte teamül aramasın, eğer kendisi gerçek anlamda bir hukuk akademisyeni ise kendi Meclis Başkanlığı döneminde Anayasa’ya aykırı bir biçimde, kendi sözlerini tekzip edecek biçimde o tezkereyi buraya göndermezdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım efendim.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, bakın, pandemi döneminde, bu salgın döneminde bu Parlamentonun işi gerçekten 3 milletvekilinin milletvekilliğinin düşürülmesi miydi yoksa pandemiyle ilgili konuları konuşmak mıydı? Soruyorum sizlere, hangisi daha elzemdi, hangisi daha elzemdi?

Bakın, bizim size yaptığımızın onda 1’ini, onda 1’ini demokrasi anlamında yapmadınız bu Parlamento döneminde. Çünkü otokratik bir yönetimin milletvekillerisiniz artık, otokratik bir yönetimin milletvekilisiniz. Zulümden ve hukuksuzluktan başka bir çareniz yok. O nedenle gündemi değiştiriyorsunuz. Milletin gündemi, evet, adaletsizlik, hukuksuzluk, aynı zamanda boş tencere. Ben buradan sizlere sesleniyorum: Hukuksuzluk, adaletsizlik ve milletin o boş tenceresi sizleri götürecek.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, pek kısa bir söz talebim var.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Muş.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

28.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun HDP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, hatip bu meseleyle alakalı görüşlerini açıklayabilir fakat bizi suçlamalarını kabul edemeyiz. Burada bir şeyi özellikle ifade etmek isterim: Sayın Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkanımızın karşı karşıya kaldığı durumla şu an arasında bir mukayese yapmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımız ne bir terör eyleminin içerisinde veya söylem olarak destek içerisine girmiş…- tamamen o dönem farklı meselelerle milletvekili dahi olmadan seçimlere girmesinin engellenmesi için jet hızıyla Diyarbakır’dan dosyalar getirilerek, daha önce suç olmayan bir şey sonra suç hâline getirilip önü kesilmeye çalışılan bir siyasi lider. Burada Meclisin yaptığı usuli bir işlem.

Hatırlarsanız, dokunulmazlıklarla alakalı tartışmalar başladığı zaman bu tartışmalarla alakalı “Hodri meydan!” deniyordu. AK PARTİ “Dokunulmazlıkları kaldıralım.” diye gelmedi, bunu muhalefet partileri dile getirdiler, “Hodri meydan! Hepsini kaldıralım. Buyurun. Neden kaçıyorsunuz?” gibi… O dönemde AK PARTİ ve MHP'nin tek başına bu dokunulmazlıkları kaldırmaya gücü yetmiyordu, Cumhuriyet Halk Partisinin bu işe destek vermesi gerekiyordu; verdi, dokunulmazlıklar kaldırıldı, yargılamalar yapıldı, hükümler kesinleşti. Kesinleşen hükümler usuli bir işlemle burada okunmuştur, olay bundan ibarettir.

İkincisi, 17-25 Aralıktan… FETÖ'yle mücadele ediyorken “Bu bir darbedir.” diyeceksiniz. 15 Temmuz darbesi olur, bu darbeyle mücadele ediyorken “Bu sivil darbedir.” diyeceksiniz. Şimdi de usuli işlemle okunan ve düşürülen milletvekilleriyle alakalı “Bu bir darbedir.” diyeceksiniz. Siz darbenin ne olduğunu bilmiyorsunuz, sizin önce darbenin ne olduğunu öğrenip…

Bir de burada “AK PARTİ ve MHP oylarıyla düşürüldü.” gibi bir ifade var, daha ondan bihaber Sayın Sezgin Tanrıkulu bir de hukukçu olacak. Usuli işlem yerine getirilmiştir.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Tanrıkulu.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - İleri sürdüğüm görüşten farklı bir bağlamda bana cevap verildi, benim sözlerim çarpıtıldı. İç Tüzük’ün 69’uncu maddesi uyarınca kürsüden söz istiyorum.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Tanrıkulu gibi düşünmek zorunda değiliz. Tartışmadan söz istenir Sayın Tanrıkulu. Daha neyle ilgili söz isteyeceğinizi bilmiyorsunuz.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Tanrıkulu. (CHP sıralarından alkışlar)

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Bakın değerli arkadaşlar, evet, avukatım ben iyi bir avukatım aynı zamanda onu da ifade edeyim.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Nereden bilelim!

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Bakın değerli arkadaşlar, 17-25 Aralıkta bu yargının size yaptıkları kumpas; öyle değil mi? Kumpas. Hepsi hukuka aykırı ama aynı yargıçların, aynı dönemin yargıçlarının başka siyasetçilere yaptıkları kumpas değil, onlar Yargıtay kararıyla onanmış dolayısıyla hukuka uygun hâle gelmiş. Ben de size soruyorum: Zehirli ağacın meyvesi yenir mi?

Bakın, burada Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının 15 Temmuz 2019 tarihinde yayınladığı ve benim bizzat kendimin “veb” sayfasında gördüğüm şey var. Ne diyor biliyor musunuz 2 milletvekilinin yargılandığı KCK davasıyla ilgili olarak; okuyorum: “Ergenekon, Balyoz, KCK, Selam-Tevhid, Taşhiye, Askeri Casusluk davalarında sahte delil ve kurgu mahkemeler ile rakiplerini tasfiye ettiği ortaya çıktı.” Bunu ben söylemiyorum, bunu Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı söylüyor ve Cumhurbaşkanlığı resmî sayfasından bunu aldım. Onlar söylüyorlar.

Şimdi, o dönemin sahte delilleriyle Enis Berberoğlu’na kurulan kumpasla, o delillerle, o sahte işlerle, onlara dayanıyorsunuz; diyorsunuz ki “Yargıtay böyle bir karar vermiş, kesinleşmiş.” Peki, o zaman Sayın Erdoğan ile ilgili de karar vermişti ve kesinleşmişti, “anarşik eylem” kabul edilmişti. Onu doğru bulmuyoruz. Peki, siz niye bunu doğru buluyorsunuz? Sizin gerçekten adalet vicdanınız bu mu? Bakın, biz Recep Tayyip Erdoğan’a yapılanı doğru bulmadık, o yüzden burada Anayasa’yı değiştirdik ama siz Anayasa’ya rağmen burada milletvekillerinin milletvekilliğini düşürüyorsunuz. Aramızdaki fark burada; bunu, anlamanız lazım. Sorun burada. O sahte delillere itibar ediyorsunuz bugün ve diyorsunuz ki “Bu yargı kararı.” 17-25 Aralıkta da yargı kararı vardı. Sayın Erdoğan ile ilgili olarak da kabul etseniz de etmeseniz de bir yargı kararı vardı. Hukuka uygun muydu? Değil, 50 kere değil ama bunlar da değil. Bakın, o yüzden vicdanlı davranın, hiç olmazsa susun.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, hatibimiz birazdan gerekli cevapları Sayın Sezgin Tanrıkulu’na verecektir. Ben kayıtlara geçmesi açısından bir ifadede bulunmak istiyorum. Can Dündar “Tutuklandık” kitabında “Nihayet 27 Mayıs Çarşamba günü öğleden sonra solcu bir milletvekili dostum getirdi görüntüleri… ‘Merak ettiğin her şey bu flaş diskin içinde.’ dedi.” ifadelerini kullanmış ve Enis Berberoğlu’nun ismini ifşa etmişti. Bunun suç olup olmadığına biz karar vermiyoruz. Yargıtayla alakalı Yargıtay, yeni karar vermiştir, FETÖ’yle mücadele etmiştir. Dolayısıyla sadece bunun, bu ifadenin Meclis kayıtlarına girmesini arz ediyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Özel.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

29.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım tam da hani “algı operasyonu” diyoruz; siyaseti dürüstlükten uzaklaşarak “yetki alınan milleti kandırmak” diyoruz; tam onun üstündeyiz. Ne diyor, Can Dündar kitabında ne demiş? “Bir solcu milletvekilinden aldım.” O tarihte Enis Berberoğlu milletvekili değildir efendim. (CHP sıralarından alkışlar) Tarih önünde mahkûm olacaktır; bu, bir grup başkan vekilinin tutanak altında düşebileceği en kötü durumdur, iyi niyetinizi sorgulatır. Yazıklar olsun; başka bir şey demiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş.

30.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, bunlar Can Dündar’ın ifadeleri. Can Dündar da bu davadan yargılanıyor. Kendisi şu an dışarıda, kaçak; gelemiyor. Bu ifadeleri kitabında yazdı ve zaten olayın suç teşkil tarihiyle… Daha sonra zaten 7 Haziran seçimlerinde Sayın Enis Berberoğlu milletvekili oluyor. Ben kendimi hâkim ya da savcı yerine koymuyorum fakat buradaki ifadeler çok önemlidir, bunların kayıt altına alınması gerektiğini düşünüyorum.

Size yazıklar olsun!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.

31.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, savcı bu iddiayı Enis Berberoğlu’nu suçlamak için kullandı. “Burada çok açık bir şekilde yazmış ki Can Dündar ‘solcu bir milletvekili…’” dedi. Enis Berberoğlu’nun avukatları o tarihte milletvekili olmadığını gösterdi, mahkeme kayıtlarında Enis Berberoğlu bu işlemden ve bu ifadeden sorumlu tutulmadı. Enis Berberoğlu’nu ajan diye suçladınız, “Vatan haini.” dediniz. Cezanın verildiği maddeye baktığınızda sizin talimatınızla, sizin yönlendirmenizle iş yapan mahkeme bile sizin şu anki ifadelerinizi reddeden bir karar aldı.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Değil.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Mahkeme -kendi vicdanına göre- bu kadar baskı altında olmasaydı o hiç birimizin kabul edemeyeceği Enis Berberoğlu kararının da alınması ve o darbe dönemlerini andırır yargılamadan sonra bir başka darbeye geçen hafta burada konu olması da söz konusu olmayacaktı.

İnsan bazen yanlış yapar; yanlış bir bilgiyle, yanlış bir belgeyle Enis Berberoğlu’na, hem de büyük bir haksızlığa uğramış kişiye bir haksızlık daha yaptınız. İfadeler sizi yalanlıyor. Burada belki söz istediğinizde o kısa sözü grubumuzdan ve Enis Berberoğlu’ndan özür dilemek için kullanırsınız.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, Can Dündar’ın söyledikleri ortadadır. Bunların Meclis kayıtlarında olması önemli. Ben, hâkim ya da savcı değilim. Bu kadar hoplamaya gerek yok, her şey alenen ortadadır, Can Dündar’ın ifadeleri açıktır.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Az sonra mahkeme kayıtlarında söyleriz onu.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bunlar kayıtlarda olsun, bulunsun.

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisinin…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, özür dilerim.

“Can Dündar’ın ifadeleri açıktır.” diyor, o ifadelerin Enis Berberoğlu’nu bağlamadığı mahkeme karar zaptında vardır.

Teşekkür ediyorum.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Bağlıyor, bağlıyor.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, milletvekillerinin demokratik siyasetten dışlanması ve demokrasi dışı müdahalelere maruz kalmasının araştırılması amacıyla, 9 Haziran 2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Haziran 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Yılmaz Tunç.

Buyurunuz Sayın Tunç… (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP Grubu önerisi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Grup önerisiyle, darbe iddialarının araştırılması kapsamında milletvekillerinin demokratik siyasetten dışlanması başta olmak üzere, demokrasi dışı müdahalelerle siyasal alanın dizayn edilmesinin engellenmesi, darbe mekaniğiyle yüzleşilmesi ve darbe korkusu ya da tehdidi çıkaranlarla mücadele edilmesi amacıyla Meclis araştırması açılması istenmektedir.

Değerli milletvekilleri, öncelikle şunu ifade edelim: Darbe suçu seçimle işbaşına gelen hükûmetlerin hile ve şiddet kullanılarak millî iradenin gasbedilmesidir. Demokrasiye ve cumhuriyete inanan herkes darbeler karşısında dimdik durmalı ve darbecilerle mücadelede birlik olmalıdır. Demokrasimiz maalesef, darbeciler tarafından birçok kez sekteye uğratılmış, bundan dolayı ülkemizin gelişme ve kalkınması yavaşlatılmış, özgürlükler kısıtlanmış, milletimizin refahının önüne engeller konulmuştur. Gerçekleşen darbeler sonrasında başbakanlar, bakanlar asılmış, kimi başbakanlar şapkayı alıp gitmiş, kimisi de istifa etmek zorunda bırakılmıştır. Bu ülkede tanklar ne zaman yola çıksa hükûmetler devrilmiş, Meclisin kapısına kilit vurulmuş, cunta mahkemeleri kurulmuş, milletin seçtikleri zindanlara atılmıştır; ta ki 27 Nisan muhtırasına kadar. 27 Nisanda bir Başbakan çıkmış, muhtırayı çöpe atarak tabiri caizse 28 Nisanda muhtıraya karşı muhtıra vermiştir. Yine, 15 Temmuzda bir Cumhurbaşkanı çıkmış, milletiyle birlikte tanklara, toplara, uçaklara karşı durmuş, millî iradenin gasbına izin vermemiş, milletin emanetine hayatı pahasına sahip çıkarak bütün dünyaya demokrasi dersi vermiştir.

Değerli milletvekilleri, ne yazık ki ülkemizde belli odaklar geçmişten bugüne darbecileri aklamak için planlı programlı bir söylem birliği içinde olagelmişlerdir, 27 Mayısı demokrasi bayramı ilan edebilmişlerdir, 27 Mayısta darbecilerin idam ettiği Menderes’e, darbecilerin hiç hazzetmediği ilk sivil Cumhurbaşkanı Özal’a, demokratik siyasi hayatımızın en uzun süreli görev yapan Başbakanı ve ilk kez seçimle göreve gelen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a “Diktatör.” diyebilmişlerdir. Aynı odaklar 15 Temmuza “Kontrollü darbe.” diyerek 15 Temmuz darbecileriyle hukuk zemininde mücadele etmek için Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilan ettiği OHAL’e “Sivil darbe, 20 Temmuz darbesi.” diyerek, âdeta darbecilerin safında yer alabilmişlerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyursunlar efendim.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Önergede, darbe korkusu ya da tehdidi çıkaranlarla mücadele edilmesi amacıyla araştırma yapılması isteniyor. Bundan kastınız -önergeyi okuduk, gerekçesini de okuduk- son günlerdeki darbe tartışmalarını çıkaranlar ise önergenin gerekçesinde bu isimleri hiç telaffuz etmemişsiniz; Türkiye Cumhuriyeti devletine “saray düzeni” diyenlerden, “Saray düzeninin sonu geliyor.” diyenlerden hiç bahsetmemişsiniz; önümüzdeki süreçte bir erken seçimle veya başka bir şekilde iktidarın değişeceğini söyleyenlerden, o “başka bir şekilde”nin ne olduğundan hiç bahsetmemişsiniz.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Belki istifa edersiniz!

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Peki kimlerden bahsetmişsiniz? Terör suçundan mahkûm olanlar ile devlet sırlarını ifşadan mahkûm olanlardan bahsetmişsiniz; kesinleşen mahkeme kararlarının Anayasa’nın 84 ve İç Tüzük’ün 136’ncı maddeleri gereğince Genel Kurulun bilgisine sunulmasıyla üyelikleri düşen milletvekillerinden bahsederek halk iradesinin yok sayıldığını iddia etmişsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Toparlıyorum Başkanım.

BAŞKAN – Buyursunlar.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Bir taraftan “Yargı bağımsızdır, tarafsızdır.” diyeceksiniz, diğer taraftan da “Yargı kararını görmezden gelelim, hasıraltı edelim.” diyebileceksiniz.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Böyle bir şey demedik ki. Yargı bağımsız değil ki, tarafsız da değil.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Sadece Genel Kurulun bilgisine sunulmaktan ibaret olan, Meclisin oylamasına tabi olmayan bir hususta iktidarı suçlamak “AKP darbesi” demek, “sivil darbe” sloganları atmak, hedef saptırmak gerçekleri örtmeye yetmeyecektir.

O nedenle grup önerisinin aleyhinde olduğumu belirtiyor, bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Oluç…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

32.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadeleri ile Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, tabii, bu tartışma daha çok su kaldırır gerçekten, öyle görünüyor. Şimdi “Darbe nedir, bilmiyorsunuz.” dedi Adalet ve Kalkınma Partisinin Sayın Grup Başkan Vekili. Şimdi, darbenin ne olduğunu biz biliyoruz, çok yaşadık, onun acılarını da çok yaşadık, bedellerini de çok ödedik; onları uzun uzun anlatacak vakit yok ama kısaca şunu söyleyeyim: Darbe demek halkın iradesine yönelmek, halkın iradesini yok saymak ve halkın iradesini çiğnemek demektir, temel anlayış budur. Evrensel bir tariften söz ediyorum, buraya, Türkiye’ye yönelik bir tarif değil bu. Şimdi, onun için temel yaklaşım bu. O nedenle, darbeler sadece tankla, topla, tüfekle yapılmaz. Türkiye’de ağırlıklı olarak tankla, topla, tüfekle yapılan darbeleri yaşadık, gördük ama dünya literatüründe siyasi darbeler de vardır, yargı darbeleri vardır. Kimi yargı eliyle darbe olur, bunu siz de biliyorsunuz, yaşadınız; kimi siyasi partiler ve iktidarlar eliyle yapılır, siyasi darbe olur. Şimdi, yaşanan budur esas itibarıyla, biz bunu tartışıyoruz. Halkın iradesi çiğneniyor.

Bakın, sayın konuşmacı biraz evvel dedi ki: “Milletin seçtiklerini zindana attılar darbelerde.” Siz de milletin seçtiklerini zindana atıyorsunuz. Zindanda şu anda bizim eski dönem Eş Genel Başkanlarımız, milletvekillerimiz var, belediye eş başkanlarımız var; bunların hepsi seçilmişlerimizdir yani halk seçmiştir, siz zindana atıyorsunuz. Daha yeni, işte geçen hafta Leyla Güven, Musa Farisoğulları ve Enis Berberoğlu’nun milletvekillikleri düşürüldü, zindana attınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Mahkeme kararıydı o, mahkeme.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Hangi mahkeme?

BAŞKAN – Buyursunlar efendim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Mahkeme kararına da geleceğim efendim, ona da geleceğim.

Şimdi, bakın, zindana atıyorsunuz, bir de üstelik ayrımcılık yapıyorsunuz. Leyla Güven’in cezası hâlâ mahsup edilmiyor; iki buçuk ay yatarı var, mahsup edilmesi gerekiyor, günlerdir mahsup edilmiyor, neden? Çünkü Kürt vekil, çünkü Kürt halkının iradesini yansıtıyor, o nedenle mahsup edilmiyor ve Leyla Güven kaç gündür cezaevinde tutuluyor. Enis Berberoğlu haklı bir şekilde dışarı çıkarıldı. Neden mahsup edilmiyor? Ayrımcılık. Kürt iseniz ayrımcılığa uğruyorsunuz, hele Kürt ve HDP’li iseniz 2 kat ayrımcılığa uğruyorsunuz. Bunu da siz yapıyorsunuz. Birincisi bunu işaret etmek istiyorum.

İkincisi: Bakın, darbe tartışmaları yapıldı geçen günlerde. Sayın hatip biraz evvel konuştu, önergemiz hakkında da konuştu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Biz şunu da söylemenizi beklerdik: “Millî Savunma Bakanı neden sesini çıkarmadı bu darbe tartışmalarında, neden sustu?” Hani, darbe nereden geliyordu? Size göre ordudan geliyorsa Millî Savunma Bakanı kalkıp “Yok, kardeşim, bu ordunun içinde darbeci cunta hazırlıkları yoktur, hikâyedir bunların hepsi.” neden demedi, niye demedi? MİT Başkanı çıkıp “Yoktur.” ya da “Vardır böyle bir şey.” diye neden açıklama yapmadı? Bunların hiçbiri konuşulmadı. Bunlar sizin iktidarınızın insanları. Darbe tartışması yapıyorsunuz, kendi yaptığınız darbenin üstünü örtmek için başka yerlerde darbe tartışması çıkarıyorsunuz. Doğru değil bunlar. Bunun da araştırılması gerekiyor ama. Biz diyoruz ki: “Gelin, araştıralım.” 15 Temmuz darbe girişimi raporu yok hâlâ ortada. Hani, komisyon kuruldu, araştırıldı, ortaya bir tane doğru dürüst rapor çıkmadı. Niye bunları tartışamıyoruz? 15 Temmuz meselesini açık seçik ortaya koyacak bir rapor neden bir türlü hazırlanamıyor? Bu, Meclisin görevi değil mi? Meclisin görevi, o da yapılmıyor.

Son olarak yargılama meselesine geleceğim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyursunlar efendim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Burada ben geçen hafta da konuştum, söyledim, tekrar söylüyorum, biraz evvel Sayın Tanrıkulu da bu örneği verdi. Cumhurbaşkanlığı forsuyla hazırlanmış olan broşürde, “10 Soruda FETÖ” broşüründe o sorulardan birine verilen cevapta KCK davası da FETÖ kumpası olarak yazıldı. Biz bunu burada gündeme getirdik, yaptığınız iş ne oldu? O broşürü toplayıp, “web” sitesinden kaldırıp, “KCK” lafını çıkarıp tekrar o broşürü ortaya sundunuz yani Cumhurbaşkanlığı forsuyla yayımlanmış olan broşürün üstünde tahrifat yaptınız. Ne uğruna yaptınız bunu? “FETÖ’cü” dediğiniz savcı ve hâkimlerin hazırladıkları iddianameleri, fezlekeleri ve mahkemeleri aklamak uğruna ve onların arkasına sığınmak uğruna yaptınız bunu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Efendim, grup adına konuşma oldu bu.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Çok açık ortada bu. Bunu söyledik, söylemeye de devam ediyoruz. Yargı kararı diye sığındığınız şey budur esas itibarıyla.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Grup adına beş dakikadan fazla konuşuyor.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Efendim, herkes konuşuyor.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Herkes beş dakika konuştu grubu adına.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bakın, sizin Grup Başkan Vekiliniz de konuştu. Sayın Recep Bey, bakın, siz de çıkıp konuşabilirsiniz, söz alıp konuşabilirsiniz, siz de konuşun. Çünkü bu konu bizim canımızı yakıyor. Siz bizim sözümü keserek canımızı yakan konuda konuşmamızı istemiyorsunuz ama şunu bilin ki demokrasiye yönelik bu tür tutumlar sizin için de can yakıcıdır. O nedenle, bizim sözümüzü keseceğinize siz yaptığınız yanlışları düşünün ve tartışın diye bu sözleri ediyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Özel…

33.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, Sayın Tunç’u tanırım, çok eskiden beri komisyonlarda birlikte görev de yaptık. Kendisi tutanak nedir bilir, Meclisteki basın toplantılarının kaydı olduğunu da bilir. Hemen bugün muvafakatname vereyim, kendisi benim görüntülerimi istesin ya da ben yollayım. Diyor ki: “’Saray rejiminin sonu geliyor.’ diyenlerden bahsetmediniz, trollerin yaptığı bir kampanya.” Bantta cümle aynen şöyle gidiyor: “Bu televizyonda yüzüne okunan ve beni suçlayan size çok yakın gazeteciler bile ‘Bilmiyordum.’ deyip özür diledi.’’ Diyorum ki: “Geldiğiniz sandık şimdi sizi götürecek, milletin sizden sıdkı sıyrıldı, saray rejiminin sonu geliyor.”

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Yetmiş senedir aynı şeyi söylüyorsunuz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ve devamında konuşuyorum. Şimdi “Saray rejiminin sonu geliyor”u darbecilik olarak gösterenler, bakın, 13.00’te basın toplantısı yapmışım, hiçbir televizyon… Hatta akşam A Haber pas geçmiş. Akşam onda trol saldırısı başlamış, aynı Sayın Yılmaz Tunç’un okuduğu şekilde öndeki “Geldiğiniz sandık sizi götürecek.” kısmını kesmişler, onun üzerine gece bir buçukta trollerin başı Fahrettin Altun, trollerin komutanı bir “tweet” atmış; sabahleyin onda, on birde Grup Başkan Vekilleri “tweet” atmış. Benim basın toplantımdan yirmi beş saat sonra Ömer Çelik kurumsal olarak iddiayı sahiplenmiş. Şimdi, bu tutanağı alıp da başında “Geldiğiniz sandık sizi götürecek.” lafı varken “Saray rejiminin sonu geliyor.” lafından darbecilik çıkarmak trol işidir. Bu trollerin başında olan birtakım adamlar var, öyle sakallı, Atatürk’e sövmesiyle meşhur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyursunlar efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Adını anmaya utanırım, ismiyle namütenasip, böyle kocaman sakalları olan bir takım troller video yayınlıyor, “Aç bakalım, Fahrettin Altun’a destek atmayan vekil, Grup Başkan Vekili var mı?” diyor. Bir bakıyorsun, AKP’nin Grup Başkan Vekili bu “tweet”ten sonra “tweet” atıyor. Kim Grup Başkan Vekili, kim trol, kim kimi takip edecek belli değil.

Öyle bir noktadayız ki arkadaşlar, iyi ki şu salonda, şu millî iradenin tecelligâhının kubbesinin altında Sayın Hayati Yazıcı Bakanım var. 15 Temmuzun ertesi günü Sayın Yazıcı geldi, o zaman el sıkışabiliyorduk, elimi sıktı -gözünün içine bakarak hatırlatırım- ben şurada oturuyorum, bana o karizmatik ses tonuyla en tatminkâr şekilde dedi ki: “Seni tebrik ederim. Dün darbeyi öğrendiğinde Genel Başkanınla konuştuğunda oradaydım, Meclisteki konuşmandan haberdarım…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – …Demokrasinin arkasında durmanın er ya da geç kişisel olarak da parti olarak da karşılığını göreceksiniz. Dün tarihî bir duruş gösterdiğin için seni kutluyorum.” Sayın Yazıcı’yla aramız 1 metreydi, ellerimiz coronasız ortamda birbirine kavuşmuştu, duygusal bir şekilde göz göze baktık aynı böyle, o beni darbeye direncimden kutladı. Sayın Hayati Yazıcı buradadır, sorusu olan varsa vicdanınıza bırakıyorum.

Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Muş, buyursunlar.

34.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Ayasofya’nın ibadete açılmasına değil İYİ PARTİ grup önerisine ret oyu verdiklerine, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptığı açıklalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şunu düzeltmek istiyorum: Bu, T24 diye bir haber sitesi var, genellikle yalan haber yapar; Ayasofya’yla alakalı az önceki oylamayla ilgili bana atfen şöyle bir ifade kullanıyor: “AK PARTİ’li Muş ‘İbadete açılmasına şimdi ret veriyoruz ama temmuzda adımlar atılacak.’ diyor” Biz, İYİ PARTİ’nin araştırma önergesine ret verdik, Ayasofya’nın açılmasına ret vermedik, bunu bir düzeltmek isterim. Bu ve buna benzer sitelerin genel yaklaşımı böyledir; yalan haber atar, inanan inanır, inanmayan başka haber kaynaklarından bunu teyit eder.

ERKAN AYDIN (Bursa) – A Haber’e mi baksın inanmayan?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Halk TV izleyebilirsin sen!

Bir diğer mesele de şudur: Darbelerin her türlüsüne biz karşı çıktık. Sayın Tunç konuşmasında da 60 darbesini izah ediyor; 60 darbesinde o dönemin darbecileri seçilmiş milletvekillerini silah zoruyla alıp götürdüler, buna atıf yapmıştır.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Darbelerde yer alan milletvekili var mı içinizde?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Biz, milletvekilliğinin, reyin, halk iradesinin ne demek olduğunu çok iyi biliriz, gayet iyi biliriz ve şimdiye kadar da bunlardan ödün vermemek için temel ilkelerimizi hep koruyagelmişizdir. Hiçbir milletvekilinin, milletvekilliği görevinden dolayı ne bir soruşturmaya ne bu kürsüde konuşmasından dolayı herhangi bir kovuşturmaya maruz kaldığını göremezsiniz. Milletvekilliğinin haricinde faaliyetlerde bulunmuşsanız hukukta bunun karşılığı bellidir; çok talep edildi dokunulmazlıkların kaldırılması, kaldırılmıştır, neticesinde Yargıtay onaylamışsa hukuk işler, Anayasa 83 ve 84’ün emredici hükümleri uygulanmıştır.

Fahrettin Altun -benim bildiğim- İletişim Başkanıdır. Sayın Özel bir şeyler anlattı: ‘’Bir Grup Başkan Vekili bir şey söyledi, sen ondan sonra ‘tweet’ attın.’’

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bir kurgu ama şimdi bu Grup Başkan Vekilinin ismini bir açıklayın. Kim, kime ne demiş? Kim, hangi sakallı ‘’‘tweet’ atacaksın” demiş? İnanın, ne söylediğini biz de anlayabilmiş değiliz, kamuoyu da anlayabilmiş değil. Sanırım, Sayın Özel, herkesi, kendilerine oval ofisten gelen talimatlar gibi sanıyor yani oval ofisten bir talimat geliyor, hemen Özgür Özel burada harekete geçiyor. Ya, bizi kendinizle karıştırmayın Sayın Özel. Biz, sizin oval ofisten aldığınız şekilde burada hareket etmiyoruz, bunu bilesiniz.

Bir diğer meselemiz de şudur, Sayın Başkan şunu ifade edelim: Milletvekilliği ve millet iradesine sonuna kadar sahip çıkan bir partiyiz, bunda hiçbir tereddüt yok. Burada suçlarının ne olduğu gayet iyi biliniyor ve bunlardan hüküm giyilmiş.

Bir diğer mesele şudur: Biliyorsunuz, burada bir düzenleme yaptık, Covid’den dolayı açık cezaevinde cezasını çekenler idari izinli sayılıyor ve evlerine gönderiliyor. Sayın Berberoğlu da aynı uygulamaya tabi oldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurunuz efendim.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Diğer suçlardan içeri girenlerde mevcut uygulamalar neyse cezaları mahsup edildikten sonra açığa geçecek duruma gelmişse geçecektir, onlar da aynı uygulamalara tabi olacaklardır. Buradan çıkıp da “Enis Berberoğlu açık cezaevindeydi, ona farklı uygulama yapıldı ama bizim milletvekillerimiz Kürt olduğu için onlara başka uygulama yapıldı.” demek yersizdir, haksızlıktır, faşizmdir, ayrıştırıcılıktır, HDP’nin temel ideolojisi olan Türkiye’yi bölme stratejisinin bir dilidir bu, bu dili lanetliyoruz, men ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Yaptığınız söylemleri lanetle.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – İnsanlar arasında haksızlık yaparak hükmediyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Oluç, buyurun efendim.

35.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, İstanbul Milletvekili  Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, şimdi, bakın, önce olgudan bahsedeceğim sonra sataşmanıza da geleceğim. Olgu şu: Diyarbakır’daki savcı da gayet iyi biliyor ki Hakkâri milletvekilimiz Sayın Leyla Güven yattığı nedeniyle mahsup edildiğinde aslında cezaevine girmesi bile gerekmiyordu, savcı da biliyor bunu bilmiyor değil, avukatları konuştuğu için herkes farkında. Fakat ne hikmetse bakın, kaç gün geçti, hangi gündü, perşembe günüydü değil mi? Şimdi salı günündeyiz, perşembeden salıya kadar herhangi bir adım atılmadı. Leyla Güven cezaevinde tutuluyor, hâlbuki bir saatte, iki saatte bitecek bir şey, nasıl Sayın Berberoğlu için yapıldıysa yapılabilecek bir şey, yapılmadı bugüne kadar, hâlâ yapılmamış durumda. Ayrımcılık dediğim bu işte, ayrımcılık dediğim bu, bölücülük dediğim bu yani ayrımcılığı da bölücülüğü de Kürt düşmanlığını da sizin yargınız ve sizin iktidarınız yapıyor, ben de bunu anlatıyorum tam size.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Niye bana dönüp bunu söylüyorsunuz? Bunu yapmayın diye anlatıyoruz. Perşembeden bugüne kadar hâlâ bir işlem yapılmamış; neden diyorum, neden? Açıklaması yok. Çünkü HDP’li ve çünkü Kürt, onun için yapıyorsunuz.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Öyle bir şey asla olamaz, asla olamaz.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bunun için, net, hiç tartışmasız. Çünkü siz Kürt halkının iradesini çiğneyerek Kürt halkının haysiyetini çiğnemeye çalışıyorsunuz ve Kürt halkı bir onur mücadelesi veriyor bu iktidarın saldırıları karşısında, bir onur mücadelesi, çok açık ve net.

Şimdi, efendim, öbürüne de geleceğim, çok açık ve net, hiç tartışmasız, bağırmalarınızla silemezsiniz bunu siz hiçbir şekilde.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Kürt halkının yakasından düşün artık. Siz temsil etmiyorsunuz Kürt halkını.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Şimdi, öbürüne gelelim. HDP’nin bölücülüğünü nerede görmüşsünüz siz, niye bölücü diyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Kürt katili sizsiniz, Kürtlerin katili sizsiniz.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Hayır, hayır… Sizinle her platformda tartışmaya, isterseniz Mecliste isterseniz başka platformlarda tartışmaya ben hazırım, ben olduğum gibi bütün arkadaşlarım da hazır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım.

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Sen yalan söylüyorsun, sahtekârlık yapıyorsun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Şimdi, bu tartışmayı her yerde yapmaya hazırız. Burada, kürsüde her yaptığımız konuşmada bunu söylüyoruz. Ne bölücülüğü, ne ayrımcılığı? Ortak vatan ve demokratik cumhuriyet mücadelesini sürdürdüğümüzü her gün her konuşmamızda açıklıyoruz.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Süslü yalanlara karnımız tok.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Siz neden bahsediyorsunuz? Siz, HDP üzerinde ortada bir şehir efsanesi yaratarak bu şehir efsanesi üzerinden bir propaganda, kara propaganda yapıyorsunuz. Ortada bir bölücülük yok, ortada bir ayrımcılık yok; tam tersine, ortak vatan ve demokratik cumhuriyet mücadelesi var. Bunu, dediğim gibi, bakın, isterseniz her platformda -Genel Kurul dâhil- tartışmaya hazırız. Herhangi bir şeyin üstünü örtmüyorum. Programımız, tüzüğümüz, seçim bildirgelerimiz, bütün belgelerimiz ortadadır, bu tartışma kara propaganda tartışmasıdır.

Sonuncusu efendim, çok kısa söyleyeceğim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayalım Sayın Oluç.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Efendim, kaç dakika daha vereceksiniz, onu bilelim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Çok kısa bir şeye daha değineceğim. Bakın, dokunulmazlık maddeleri, Anayasa’daki dokunulmazlık maddeleri hem kürsü dokunulmazlığıdır -mutlak dokunulmazlık- hem de milletvekillerinin yaptıkları çalışmalara ilişkin, siyasi çalışmalara ilişkin dokunulmazlıktır. Şimdi maddeyi uzun uzun size anlatmama gerek yok; hukukçularınız var, açıklasınlar, siz de öğrenin ama şunu söyleyeceğim size: Vekillerimiz -şu anda yargılanmakta olanları kastediyorum, cezaevinde olanları, Sayın Selahattin Demirtaş başta olmak üzere- grup toplantılarında ve Meclis içi yaptıkları bütün konuşmalardaki konuşmalarını tekrar etmişlerdir çeşitli halk toplantılarında ve basın toplantılarında, bunların belgelerinin de hepsi mahkemelere sunulmuştur ama bu mahkemeler “dokunulmazlık” maddesini işletmemektedir; bir.

İki: Ya, geçen gün burada söyledim, “802 fezleke var bizim vekillerimiz hakkında, bu dönem vekilleri hakkında.” dedim, sayı 813’e çıkmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Efendim, kaç dakika daha vereceksiniz?

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Partiyi korumanızın da bir adabı var.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın Başkan, kaç dakika daha vereceksiniz?

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bakın, bu fezlekelerin içinde…

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Partinizi kollamanın da bir sınırı, adabı var.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Oraya bağıracağınıza beni dinleyin.

O fezlekelerin içinde öyle fezlekeler var ki…

RECEP ÖZEL (Isparta) - Hayır, bilelim kaç dakika daha vereceğini de ona göre yani…

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Öyle fezlekeler var ki…

RECEP ÖZEL (Isparta) - Kaç dakika daha verecek, onu bilelim.

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Bu kadar konuşmanız saygısızlık!

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bakın, ben size fezleke örneklerini getirsem şaşarsınız. Milletvekili durmuş, bir toplantıda genel başkanının konuşmasını dinliyor, genel başkanı konuşma yapmış; savcı fezleke gönderiyor, diyor ki…

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Bir usulü, adabı var Sayın Başkan.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Genel başkanının yaptığı konuşmaya itiraz etmediği için milletvekiline fezleke göndermiş. Değerli arkadaşlar, bakın, bir düşünün Allah aşkına ya, böyle saçma sapan bir şey olabilir mi? Milletvekili genel başkanının konuşmasını dinliyor, itiraz etmemiş olduğu için savcı fezleke gönderiyor; yargılanacak. Böyle şey olabilir mi? Bu, akla, izana, vicdana, hukuka, herhangi bir yere sığar mı? Ya, bir dakika düşünün, itiraz etmeden önce bir dakika düşünün.

Teşekkür ediyorum.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Sayın Tunç…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Özel ve Sayın Oluç sataştılar, 69’a göre söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyursunlar Sayın Tunç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptığı açıklamaları sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Sayın Özel’in bahsettiği ifadeler açık. Tutanakları da çok net bir şekilde okuyoruz. Sürekli bahsettikleri bir husus: Saray düzeni, “Saray düzeninin sonu gelecek.” On sekiz yıldır, on dokuz yıldır bunu, aynı cümleyi söylüyorsunuz ama bir türlü sonu gelmedi.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – O zaman saray yoktu.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Saray düzeni diye bir şey yok, saray düzeni yok ülkemizde. Ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti, demokratik bir hukuk devleti. Siz eğer Türkiye Cumhuriyeti’nin bu niteliğini saray düzeni olarak nitelendirmeye devam ediyorsanız uzun süre daha muhalefette kalmaya mahkûmsunuz.(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

Bir de bu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini kastediyorsanız -ona millet karar vermiştir- bu sözleriniz millete saygısızlıktır. Her gün millete saygısızlık yapmaktan da bıkmadınız. Cümlenin devamında İstanbul İl Başkanınızın söylediğiyle ilgili cümleler var, o da diyor ki: “İster seçimle, ister başka bir şekilde…” Bunu niye açıklamıyorsunuz? O başka bir şekilde nasıl olacak?

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – İstifa edip.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Seçimin dışında iktidar değişikliği Türkiye’de nasıl olabilir? Bundan niye bahsetmiyorsunuz?

Sayın Oluç, darbecilerin indirdiği başbakanlarla, bakanlarla, zindana atılan milletvekilleri ile bugün terörle arasına mesafe koyamayan… Bırakın, mesafe koymanızı da istemiyoruz. Bugün Aybüke Öğretmenin şehit edilmesinin yıl dönümü. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Onları şehit edenlerle, Eren Bülbül’ü şehit eden teröristin cenazesine giden milletvekilleri ile, darbecilerin zindanlara attığı siyasetçileri nasıl bir tutabilirsiniz? Tutabilir misiniz? (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

Gerilla diyeceksiniz teröriste, “Gerilla olacak, savaş da olacak.” diyeceksiniz, ondan sonra gelip “Ben Türkiye Büyük Millet Meclisinde halkın seçtiği milletvekiliyim.” diyeceksiniz

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Bunlar yalan.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Var mı böyle demokratik düzen? Böyle bir hukuk düzeni olabilir mi? Eğer milletvekili seçilmişseniz Anayasa’ya uygun, kanunlara uygun hareket edeceksiniz.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Önce siz uyun, siz.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Saptırıyorsun. Anayasa’ya uymayan sizsiniz.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - Burada kırk yıldır Kürt vatandaşlarımıza zulmeden PKK terör örgütüyle aranıza mesafe koyamadığınız müddetçe yargı bu kararları verecektir ve burada da okunacaktır, oya bile sunulmayacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Onun için...

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sen mi ölçüyorsun mesafeyi? Metren mi var elinde!

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Neden bahsediyorsunuz? Dün o bölgede Kürt vatandaşlarımıza yatırım götüren, orada yol inşaatında çalışan 2 işçimiz terör örgütü tarafından katledildi, yaralılarımız var, acısı daha taptaze, daha defnedilmediler.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Kürt halkına anlat sen bunu, Kürt haklına. Kürt halkına anlat sen bunu, HDP’ye değil.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Hikâye anlatma.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Neden kınamıyorsunuz, neden araya mesafe koymuyorsunuz, ne kadar devam edecek böyle? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – HDP konusunda her sandıkta cevabınızı alıyorsunuz.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) – Sen kayyumdan söz et, kayyumdan. Ezberletilmiş lafları teker teker kullanıyorsunuz.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Tunç, Genel Kurula hitap ediniz.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – PKK terör örgütünü ve tüm terör örgütlerini buradan bir kez daha kınıyoruz.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Git, onu Kürt halkına anlat çünkü söylediklerin doğru değil.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Terörle arasına mesafe koyamayanları da kınıyoruz ve terörle gizli ya da açık iş birliği yapanların hepsini kınıyoruz.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Terörün destekçisi sizsiniz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Özel...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, Sayın Tunç biraz önce kürsüden yaptığı konuşmasında “İstanbul İl Başkanınızın sözlerini açıklayamadınız, açıklayamazsınız.” diyerek grubumuza açık bir sataşmada bulundu. İç Tüzük 69’a göre kürsüden cevap hakkımızı kullanmak istiyorum.

BAŞKAN – Yerinizden kullanın efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Efendim, sataşma kürsüden yapıldığı için ve doğrudan sataşma niteliğinde olduğu için İç Tüzük’e göre kürsüden olması gerekiyor.

BAŞKAN – Sizin sesiniz oradan da güzel geliyor Sayın Başkan. Yerinizden konuşun lütfen.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Takdir sizin Başkanım, olsun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

36.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, şimdi, Sayın Tunç’un iddiası şuydu: “Saray rejiminin sonu geliyor." demek darbecilikti. Diyor ki: “Tutanakları gördüm, anladım.” “Geldiğiniz sandıkla gideceksiniz, milletin sıdkı sıyrıldı. Saray rejiminin sonu geliyor.” lafındaki darbecilik iddiasından vazgeçti.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Seçimle rejim değişmez, seçimle hükûmet değişir, rejim değişmez.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Fahrettin Altun tarafından bütün bu trollere kırk saniyeye indirilmiş videodan mahcup olan bütün yandaşlar gibi döndü ve ikinci iddiaya sarıldı. Sayın Tunç, İstanbul İl Başkanımız Canan Kaftancıoğlu’na soru: “Erken seçim tartışmalarına ne diyorsunuz?” Cevap: “Erken seçimle veya başka şekilde.” Soru “Darbe tartışmalarına ne diyorsunuz?” olsa “Seçimle veya başka şekilde”den darbe çıkar. “Erken seçim tartışmasına ne diyorsunuz?” Cevap: “Erken veya başka şekilde.” Ama tartışma seçimin şekli. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler.)

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Açıklayın lütfen. Kamuoyu bile biliyor bunu ya.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, bakın, ne Cumhuriyet Halk Partisinin… Bakın, CHP’nin İl Başkanının da Grup Başkan Vekilinin de Genel Başkanının da “Seçimle gelecek, seçimle gideceksiniz.” lafları, “Geldiğiniz sandık sizi götürecek.” lafları ve Sayın Kaftancıoğlu’nun “Erken seçim, baskın seçim ya da zamanında seçim…”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyursunlar efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bunun dışında, Cumhuriyet Halk Partisinin bir beyanının olamayacağını, biraz önce Hayati Yazıcı’nın şahitlik ettiği 15 Temmuz gecesi bu kardeşiniz, burada benim grubumun alkışları, sizin grubunuzun ve danışman, şoför, koruma 100’den fazla arkadaşın ayakta alkışları altında o konuşmayı yaptı. Cumhuriyet Halk Partisinin darbenin iması değil, darbenin kendisi yapılırken takındığı tutum ortadayken buradan kes-kopyala-yapıştır fırsatçılığıyla CHP’den darbeci çıkaramazsınız, başka kapıya! (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, ikinci husus, bu Yılmaz Tunçla ilgili kısmı. Şimdi Sayın Muş döndü dolaştı şöyle dedi: “Biz bir yerden talimat almıyoruz, sizin gibi oval ofisten.” Cumhuriyet Halk Partisi, oval ofisten… Bütün dünya Beyaz Saray’ı tanır, Oval Ofis dediklerinde de ne yaptıkları ortadadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sizin oval ofis var ya… Sizin de oval ofisiniz var.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, müsaadenizle.

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, bizim Oval Ofis’te işimiz olmaz ama Oval Ofis’e gidip de kendisine verilen bütün sözler tutulmadığı hâlde, kendisine “Ekonominizi mahvederim.” “Sert bir adam olma, aptal adam olma; akıllı ol, seni sonra arayacağım.” diyen Trump’ın karşısına gidip de haddini bildirmeyen sizin Genel Başkanınızdan başkası değildir. (CHP sıralarından alkışlar)

HAYATİ YAZICI (Rize) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Yazıcı, buyurun kürsüden cevap verin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

3.- Rize Milletvekili Hayati Yazıcı’nın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

HAYATİ YAZICI (Rize) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, bir oturum içerisinde 2 kez ismimden bahisle referans gösterilmem söz alma hakkını doğurdu. Bu sebeple birkaç cümle ifade edeceğim.

Bir defa, 15 Temmuz darbesinin ertesi günü ben Ankara'ya gelemedim; o gün akşam toplantı vardı ve o gün öğlene kadar Cumhurbaşkanımızla birlikte Atatürk Havalimanı’ndaydık, sonra dağıldık, bir sonraki gün Ankara'ya geldim. Dolayısıyla, 16 Temmuz 2016 tarihinde benim sizinle bir araya gelmişliğim söz konusu değil.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hayır, şuradaki işinizi söylüyorum, Meclise ilk geldiğinizde, ertesi gün…

HAYATİ YAZICI (Devamla) – Bir saniye…

Ama daha sonra Meclise geldiğimde… Elbette ki 15 Temmuz akşamı muhalefet milletvekilleri ile AK PARTİ Grubu üyeleri ve Meclis Başkanımızın burada Meclisi açık tutmaları, buradaki birlikteliğiniz gurur vericiydi.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Eyvallah, ben de onu söylüyorum.

HAYATİ YAZICI (Devamla) – O topluluk içinde sizi de gördüm, karşılaştığımızda muhalefet partilerinden büyüğünün Grup Başkan Vekili olarak sizi tebrik ettim. Olay bundan ibaretti. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tamam, eyvallah.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – O da onu söylüyor zaten.

HAYATİ YAZICI (Devamla) – Ha, referans göstermeniz sizin bütün fiillerinizi aklayacaksa ben ona çok müsait değilim, değilim yani. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Ben böyle lafı gediğine koyarım, sözümü de esirgemem ama adaletsiz davranmam, hiç kimseye de hak etmediği bir söylemde bulunmam.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Muş…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Muş, buyurun.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hayır, hayır, bir şey dediğim yok da benim dediğimde demediğiniz bir kelime var mı? Benim dediğimde demediğiniz bir kelime var mı? Allah için, vicdan için, namus için… Benim dediğimde söylemediğiniz bir kelime var mı? Allah için, vicdan için, namus için…

BAŞKAN – Sayın Muş, buyursunlar.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, böyle bir şey yok ki ya, ben söz aldım.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Pardon, pardon Başkanım.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

37.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Özel, “oval ofis” deyince haklı olarak sizin aklınız Amerika’dakine gidiyor ama biliyorsunuz Türkiye’de de bir oval ofis sizde var. Dolayısıyla bizim kastettiğimiz CHP’nin oval ofisi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu bundan sonra konuşuyorken “CHP’nin oval ofisi” deriz ki daha anlaşılır olsun sizin için.

Bir diğeri, az önce ifade ettiklerinizi, o yazılan mektubu aynen götürdük Trump’a, Oval Ofis’te kendisine aynı şekilde iade ettik, kendisine aynı şekilde takdim ettik. Dolayısıyla biz, Türkiye’nin itibarını da, Türkiye’nin ekonomisini de büyütmenin nasıl yapıldığını gayet iyi biliyoruz. Siz bu ifadeleri kullana kullana bakalım ne yapacaksınız?

Bir diğer mesele Sayın Başkan, şunu açıklıkla ifade etmek isterim, Türkiye’de Kürtlerin en büyük düşmanı PKK’dır. Bakın, Van’da, Diyarbakır’da ekmeğinin peşinde koşan insanları katleden PKK terör örgütüne tek laf HDP Grubundan çıkmıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – O yüzden Kürt halkı HDP’ye oy veriyor ne hikmetse yani!

BAŞKAN – Buyurun efendim.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Kürtlerin en büyük düşmanı kim? PKK. PKK’ya tek laf edemeyen kim? HDP. Dolayısıyla değerli arkadaşlar, Kürtlerin HDP’den daha büyük bir düşmanı yok.

Teşekkür ederim, Genel Kurula saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Başkanım, ne zaman bitecek bu tartışma! Bir buçuk saat oldu bu grup önerisi ya!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Sayın Grup Başkan Vekillerimin affına sığınarak oylamayı yapıyorum efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, bir dakika…

BAŞKAN – İstirham ediyorum… İstirham ediyorum efendim...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, bir cümle…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Önce oylayalım da ondan sonra…

BAŞKAN – Bir ara vermemiz gerekecek Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, tutanak altında şunu söylemek zorundayım, bir cümle; Sayın Hayati Yazıcı’ya, kendisine saygı içinde, gözünün içine baka baka söyledim, şimdi tutanak altında söylüyorum: Benim biraz önce tutanak altında söylediğim cümlelerin bir kelime eksiğini söyledi mi söylemedi mi? Namus için, vicdan için, ahlak için... Eğer sükût ediyorsa kabulümdür, “Hayır, demedim.” diyorsa çıksın, söylesin. Sükût ediyorsa kabulümdür.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Ya, tamam!

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Grup önerisini oylayalım efendim.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun Grup Başkan Vekilleri Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş ve İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç tarafından, milletvekillerinin demokratik siyasetten dışlanması ve demokrasi dışı müdahalelere maruz kalmasının araştırılması amacıyla, 9 Haziran 2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Haziran 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın Oluç; ben anlayışınıza sığınarak oylamaya geçmek istiyorum.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yoklama talep ediyoruz.

BAŞKAN – Oylamadan önce yoklama talebi var.

Sayın Özel, Sayın Tezcan, Sayın Kayışoğlu, Sayın Sümer, Sayın Tanal, Sayın Özer, Sayın Zeybek, Sayın Çakırözer, Sayın Keven, Sayın Bankoğlu, Sayın Yüceer, Sayın Şevkin, Sayın Şahin, Sayın Gürer, Sayın Erkek, Sayın Kılıç, Sayın Tarhan, Sayın Hancıoğlu, Sayın Durmaz, Sayın Purçu, Sayın Tanrıkulu, Sayın Beko, Sayın Özdemir.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17:38

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.02

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 96’ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel tarafından, milletvekilliği düşürülme süreçleriyle ilgili ve üyelerin saygınlığını koruyacak adımların atılabilmesi amacıyla 9/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Haziran 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

9/6/2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 9/6/2020 Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                         Özgür Özel

                                                                                           Manisa

                                                                                 Grup Başkan Vekili

Öneri:

Manisa Milletvekili Grup Başkan Vekili Özgür Özel tarafından, milletvekilliği düşürülme süreçleriyle ilgili ve üyelerin saygınlığını koruyacak adımların atılabilmesi amacıyla, 9/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin (15 sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 9/6/2020 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Bülent Tezcan.

Buyurunuz Sayın Tezcan. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; genel görüşme önergesi verdik. Aslında bu genel görüşme talebi Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Parlamentonun ve millî iradenin itibarını kurtarma kaygısıyla, itibarını koruma kaygısıyla grubumuzun verdiği genel görüşme önergesi.

Değerli milletvekilleri, geçen hafta perşembe günü bu Mecliste 3 milletvekilinin hakkında verilmiş karar okunarak milletvekillikleri düşürüldü. Mesele basit bir usul işlemi olmanın çok ötesindedir. Anayasa 84’üncü maddesi gereği açıkça dokunulmazlığı bulunan ve milletin iradesiyle seçilerek buraya gelen milletvekillerini, şu veya bu şekilde yargıda kurulan tuzaklarla, siyasetin emir ve talimatı altında çalışan yargının kurduğu tuzaklarla milletvekilliği hakkından mahrum edecek hukuksuz bir karara, Türkiye Büyük Millet Meclisi burada geçit vermiştir, yol vermiştir. Bu, basit bir usul işlemi değil tam da Parlamentoya ve millî iradeye bir yeni darbedir. Darbecilik sakızı çiğneyenlere söylüyorum: Eğer darbecilik arıyorsanız dönün, geçen hafta perşembe günü burada yaşananlara bakın. (CHP sıralarından alkışlar) Enis Berberoğlu, Leyla Güven, Musa Farisoğulları.

Değerli arkadaşlar, Enis Berberoğlu, 2018 yılı Haziran seçimlerinde yeniden milletvekili oldu. Anayasa’nın 83’üncü maddesinin 4’üncü fıkrası çok açık: Milletvekili yeniden seçildiği zaman dokunulmazlığını yeniden kazanır, onu yargılamak için ancak Meclisin dokunulmazlığını kaldırması gerekir. Bu Meclis öyle bir karar verdi mi? Hayır.

Diğer milletvekilleri, onlarla ilgili, dokunulmazlıkla ilgili bir işlem bile yapılmadı. Onlar da 2018 yılında milletvekili oldular, Anayasa’nın 14’üncü maddesi bahane edilerek onların da dokunulmazlığı yokmuş gibi yargılandı ve haklarında hüküm kesinleşti.

Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin milletin iradesine karşı bu uygulamada, Meclis Başkanlığının bunun önünü alabilme imkânı varken bunu uygulamadı. Çünkü milletin iradesine göre hareket eden bir Meclis Başkanlığıyla değil, sarayın talimatına göre hareket eden bir Meclis Başkanlığı uygulamasıyla karşı karşıyayız. (CHP sıralarından alkışlar)

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi, Ankara Milletvekilimiz Sayın Haluk Koç’la ilgili aynı Enis Berberoğlu’nun pozisyonunda bir karar verdi. O da Anayasa değişikliğiyle dokunulmazlığı kaldırılıp mahkemede sanık olarak yargılandı. Bölge Adliye Mahkemesi dedi ki: “Sayın Haluk Koç yeniden seçildiği için 83’üncü madde gereği o yeniden dokunulmazlık kazanmıştır. Anayasa değişikliğiyle bu dokunulmazlığın kaldırılmış olması, yeniden dokunulmazlık kazanmasına engel değildir.” Hukuk arıyorsanız oraya bakın, talimatla karar verenlere bakmayın. (CHP sıralarından alkışlar)

Bir başka örnek daha var. Bugün, Sayın Meclis Başkanı çıkmış “Bununla ilgili uygulama yok.” diyor. Engin Alan, Türkiye Büyük Millet Meclisinde 2011 yılı 12 Haziranında milletvekili seçildi. Tutukluydu; Balyoz davasından hakkında karar verildi, 2013 yılında -tarihe dikkat edin- Yargıtay Balyoz kararını onadı, Engin Alan’la ilgili karar onandı. Burada okunsaydı Engin Alan’ın milletvekilliği düşecekti. O da Anayasa Mahkemesine gitmişti, dönemin Meclis Başkanı Cemil Çiçek burada okumadı, Anayasa Mahkemesi haziran ayında ihlal kararı verdi, Engin Alan 24 Haziranda burada -2014 yılında- alkışlar arasında milletvekilliği yemini etti, görevine başladı. Millî iradeye saygı duymak budur, eğer örnek arıyorsanız buraya dönün, bakın. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, Meclis Başkanı çıkmış -bir de Anadolu Ajansına yalan söyletmişsiniz- diyor ki: “Engin Alan’ın olayında seçim vardı, Meclis tatile girdi.” Ya, ne alakası var, 2013 yılında hüküm kesinleşti, 2014 yılında… Seçim bir sene sonra, 2015 yılında.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyursunlar efendim.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Yani, Sayın Engin Alan’la ilgili herhangi bir biçimde, Meclisin tatile girmiş olmasından kaynaklı yapılamayan bir işlem yok. Yani hem yargıya talimat vereceksiniz hem gazeteciye kumpas kuracaksınız hem millî iradeye kumpas kuracaksınız hem de çıkıp kamuoyu önünde Anadolu Ajansına da yalan söylettirerek milleti aldatmaya çalışacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, dün 2 gazeteci yine bir kumpas davasıyla, iddiasıyla gözaltına alındı, Müyesser Yıldız ile İsmail Dükel. Biz bu tip oyunları biliyoruz. Elverişli suçlar yarattınız milleti korkutmak ve ürkütmek için. Darbeciliğin altyapısını hazırlamak için elverişli suçlar yarattınız. Eğer bir casusluk hikâyesi arıyorsanız dönün, kozmik odaya soktuğunuz FETÖ’cülere bakın -Hükûmet destekli- casusluğun ne olduğunu arıyorsanız. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım, selamlamak için son cümle.

BAŞKAN – Buyurun.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Başbakan Erdoğan’ı arıyor, diyor ki: “Ciddi, gizli bilgiler var, bunları buraya sokmayalım.” Başbakanın cevabı nedir biliyor musunuz? “Bizden saklayacak neyiniz var!” Siz kimsiniz Sayın Erdoğan? Bir tarafınız Erdoğan, öbür tarafınız FETÖ’nün hâkimleri ve savcıları mı, siz kimsiniz? (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi gelinen noktada yurtsever gazetecilere “casus” diyeceksiniz, milletin seçtiği milletvekillerine “darbeci” diyeceksiniz, Parlamentoda darbeciliğin daniskasını yapacaksınız, bu ülkenin siyaset tarihinde Hükûmet desteğiyle casusluğun şeddeli örneğini göstereceksiniz. Türkiye’ye getirdiğiniz tablo budur ve tarih önünde bütün bu yaptıklarınızla yargılanacaksınız. Meclis bunun için genel görüşme açsın istiyoruz.

Hepinize teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Akçay…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

38.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın konuşmacı, 24’üncü Dönem Milletvekilimiz Sayın Engin Alan’ın fezlekesine ilişkin bazı ifadeler sarf etti. Şimdi, biz de tabii Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bütün Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal eden fezlekelerin safahatını takip ediyoruz, ne zaman Meclis Başkanlığına sunulduğuna ilişkin. Şu bilgiyi vermek isterim: Milliyetçi Hareket Partisi Milletvekilimiz Sayın Engin Alan ile o zaman yine aynı dönem HDP Milletvekili Sabahat Tuncel’in mahkûm oldukları kesin hükümlere ilişkin tezkereler Başbakanlık tarafından 25 Mayıs 2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gelmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bu tarih çok önemli. Sayın Tezcan’ın ifade ettiği gibi o hükmün kesinleştiği 2013 tarihi değildir. Meclis Başkanlığına gelişi 25 Mayıs 2015 tarihindedir ve bu tarihte Türkiye Büyük Millet Meclisi ondan evvel, 7 Nisan 2015 tarihinde tatile girmiştir. Yani, tezkere geldiğinde veya bildirim geldiğinde Meclis tatildedir ve Genel Kurulun bilgisine bu fiilî durum nedeniyle sunulamamıştır. Sayın Meclis Başkanının buna ilişkin açıklaması bu tespiti de teyit etmektedir. 7 Nisan 2015’te Meclis tatile girdiği için 22 Mayısta yani Meclis tatildeyken gelen kesin hükümler de okunamamıştır. Zaten 7 Haziran 2015’te de seçim yapılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyursunlar efendim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bu bilgileri de Genel Kurulun bilgisine arz ediyorum.

Teşekkür ederim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Özel…

39.- Manisa Milletvekil Özgür Özel’in, Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, Sayın Engin Alan’ı yargılandığı süreçte defalarca ziyaret eden CHP Cezaevi İzleme ve İnceleme Komisyonunun bir üyesi olarak şunu söylemeliyim: O dönemde Sayın Engin Alan kendisine kurulan kumpasın son derece farkındaydı. O dönemde Cumhuriyet Halk Partisinin gösterdiği dayanışma ve MHP’li milletvekillerinin kendisini yaptığı ziyaretlerde de kullandığı ifadeler hepimizce malum. O dönemde hepimiz biliyoruz ki Engin Alan’ın aldığı ceza 9 Ekim 2013 tarihinde Yargıtaydan onaylandı ve bugün AKP’nin CHP ya da HDP grubuna karşı takınmış olduğu hasmane ve organize tutum olsaydı hızla Meclise yollanıp burada okutturulup kendisinin Anayasa Mahkemesi başvurusu beklenmeden milletvekilliği düşürülebilirdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyursunlar.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sebahat Tuncel’in de var yalnız.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Söyleyeceğim.

9 Ekim 2013 ve Sayın Engin Alan karardan tam dokuz ay sonra, 24 Haziran 2014’te burada geldi yemin etti. O yemini etmekle dokunulmazlık kazandı, aradaki dokuz ayda eğer karar okunsaydı yemin edemeyecek, dokunulmazlık kazanamayacak, Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararı da kendisi açısından hak kaybettirici bir durumun giderilmesi sonucunu asla doğuramayacaktı. Ama bugün geldiğimiz noktada oradaki doğru örneğin Sebahat Tuncel olduğu kanaatinde değilim, oradaki doğru örnek Kemal Aktaş, dosyalarının aynı anda yollandığı kişi olarak aynı durum ortada. Açıkça Adalet ve Kalkınma Partisinin Türkiye’de yerleşik bir temayülü sürdürdüğü dönemler var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bu dönem gibi yerleşik temayülü yıkıp, bağımsız yargının verebileceği bir hak ihlali kararının önüne geçmek için, el çabukluğu marifetiyle burada yaptığı iş ortada. O gün Engin Alan’ın kararını okusalardı, CHP, MHP’yle birlikte itiraz edecek, direnecek, bunu bir darbe olarak görecekti. Bugün de Cumhuriyet Halk Partisinin tutumu kendi tarihsel tutumuyla bağdaşır. Tüm grupları kendi analizlerini bunun üzerinden yapmaya davet ediyoruz.

Teşekkür ederim.(CHP sıralarından alkışlar)

VELİ AĞBABA (Malatya) - AKP’ye ağır sataşma var burada Sayın Başkan.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel tarafından, milletvekilliği düşürülme süreçleriyle ilgili ve üyelerin saygınlığını koruyacak adımların atılabilmesi amacıyla 9/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Haziran 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Biraz hızlı geçmemiz lazım.

İYİ PARTİ grubu adına Sayın Hasan Subaşı.

Buyurun Sayın Subaşı. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HASAN SUBAŞI (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisinin 4 Haziran Perşembe günü 95’inci Birleşimde 3 milletvekilinin mevzuata ve Anayasa’ya, usul ve teamüllere aykırı olarak milletvekilliklerinin düşürülmesine ilişkin grup önerisi hakkında söz almış bulunuyorum.

Gerçekten, seçilerek gelen vekiller hakkında daha önceki usul ve teamüllere uyulması beklenirdi. Hele yargının bu derece zayıfladığı, yıpratıldığı bir dönemde kamu vicdanını da millî iradeye karşı savunmak bakımından, tatmin etmek bakımından, en azından Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi üst mahkeme süreçlerinin beklenmesi daha adil, daha hakkaniyete uygun, daha vicdana uygun olurdu.

Anayasa Mahkemesi ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi lehte karar verirse ne olacak? Millî irade, çok üzerinde durduğumuz millî irade, her zaman savunduğunuz millî irade yok sayılmayacak mı? Onun için teamüller de nazara alınarak bu sürecin önceki usullere uygun bekletilmesi vicdana ve hakkaniyete uygundu.

Geçen gün, Oda TV Ankara haber müdürü Müyesser Yıldız ve Tele1 TV Ankara temsilcisi İsmail Dükel bir sabah operasyonuyla gözaltına alındılar. Murat Ağırel, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve daha bir çok muhalif basın mensubu casusluk ya da terör suçlamalarıyla tutuklu ya da gözaltındalar. İktidar milletvekillerini dinlediğimiz zaman, Türkiye’de huzur ve güven ortamını sağladıklarını, terörü bitirdiklerini söylerken, her gün yüzlerce insan terör suçlamasıyla ya da casusluk suçlamasıyla suçlanır olmuştur. Hele hele casusluk suçlamasını yıllardır ilk defa duyuyoruz. Hiçbir dönemde ülkemizin insanı, muteber yurttaşlarımız bu derece casusluk suçuyla karşı karşıya, muhatap kalmamışlardı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HASAN SUBAŞI (Devamla) – Terörle mücadele eden bir ülke yüzlere, binlere, kendi yurttaşlarına, milyonlara ulaşacak şekilde, bu kadar kolaylıkla terör isnadında bulunamayacağı gibi casusluk isnadında da bulunamaz. Ne kadar, teröre ve şiddete bulaşanları hedef küçülterek tecrit ederseniz o ülkelerin başarı şansı daha yükselir ama geçtiğimiz seçim dönemini hatırlayın, Cumhur İttifakı’na muhalif olan her parti tek tek terörle iltisaklı sayılmıştı. Öncelikle bu dile de dikkat edilmesi gerekir. Eğer huzurdan, güvenden bahsediliyorsa huzur, güven Hükûmet ve iktidar kanadı için var mı diyeceğiz bundan sonra. Huzur ve güven bütün topluma gerekmektedir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Kemal Bülbül.

Buyurunuz Sayın Bülbül. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) – Teşekkür ediyorum, sağ olun.

Sayın Başkan, değerli Genel Kurul; saygıyla selamlıyorum.

Tabii “darbe” kavramı hep askerî bir çağrışım yaptığı ve demir şapkalılar tarafından yapıldığı için yasayı, hakkı, hukuku, adaleti, seçilmişlik hakkını ihlal etmek darbe olduğu hâlde şimdi bunun için “darbe” kavramı kullanılmıyor.

Eskiden 12’den 12’ye, on yılda bir, bir demir şapkalı çıkar, düdük çalar, işkence, idam, katliam, soykırım alabildiğine devam ederdi. Şimdi bu yöntemler… Bakın, kaç kere darbe yapılmış yakın zamanda: 45 tane HDP belediyesine darbe yapılmış, 45 darbe. 6 HDP’li, KHK’li diye görevden alınmış, etti 51 darbe. 11 tane darbe önceki dönem vekillerimize yapılmış.

Buradan Sevgili Leyla Güven’i, Musa Farisoğulları’nı, Selahattin Demirtaş’ı, Sebahat Tuncel’i, Gültan Kışanak’ı ve ismini sayamadığım vekillerimi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Onlar Türkiye’nin, Kürt halkının, Diyarbakır’ın meşru, demokratik temsilcileridir, buna yapılan ihlal bir darbedir.

Bununla da yetinilmemiş, CHP’ye de darbe yapılmıştır. Nasıl yapılmıştır? 31 Mart seçimlerini siyasi oyunla iptal etmek bir darbedir. Sayın Kılıçdaroğlu’na Çubuk’ta yapılan saldırı canlı yayında bir darbedir. Sayın Engin Özkoç’a burada yapılan linç girişimi de bir darbedir ve son olarak, büyükşehir belediye başkanlarının yetkilerine yapılan müdahale de bir darbedir. Sayın Rıza Türmen darbenin ne olduğunu, bu siyasi kumpasın, bu siyasi darbenin ne olduğunu bugün basında çok ayrıntılı bir şekilde Türkiye’nin seçkin bir hukukçusu olarak yazmış; lütfen, bunu okumakta yarar var diyorum.

Şimdi, burada, bu yapılan darbeleri hukuki görerek, bizi bir suçluluk psikolojisine sokmaya çalışarak sokakta şiddet, basında şiddet, yandaş medyada tehdit, sokakta tehdit, sokakta polis terörünü uygulayıp da arkasından da kalkıp bizi bilmem neyle iltisaklı görmeye, bunu ifade etmeye çalışmak da bir suçtur ve dolayısıyla suç işlenmektedir. Seçilmişlere, seçenlere, demokrasiye, insan haklarına, özgürlüklere, adalete, evrensel değerlere, evrensel hukuka karşı sistematik olarak bir suç işlenmekte ve buna da “demokratik hukuk devleti” denmektedir. Demokratik hukuk devleti kalmamıştır, diktatörlük de değil, daha önce de bu kürsüden söylemiştim, bir “diktakörlük” vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Hakikati görmeyen, adaleti görmeyen, hakkaniyeti görmeyen, adaletsiz davranan ve bu adaletsizliğini bir adaletmiş gibi topluma yutturmaya çalışan, iktidar olma süreci tamamlanmaya yüz tuttuğunda daha da hırçınlaşan, gitme süreci başladığında daha da hırçınlaşan ve darbesini çeşitlendiren bir durum söz konusu.

Dolayısıyla, bu darbeler hakkında bir araştırmanın açılması -son derece demokratik bir yöntemdir- gerektiğini söylüyor, darbeleri kınıyor, darbeye maruz kalan vekillerimizi bir kere daha buradan sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Ali Özkaya.

Buyurunuz Sayın Özkaya. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri ve aziz milletimiz; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisinin 3 milletvekilinin dokunulmazlığının düşürülmesiyle ilgili genel görüşme önergesi hakkında söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, öncelikle, maddi vakıayı kısaca bir anlatmakta fayda var: 7 Haziranda milletvekili olmadan önce, büyük bir onur ve şerefle, en son avukatlık yaparak hazırladığım dilekçe “John” Dündar hakkındaki şikâyet dilekçemdi. Bu dilekçeyi ben yazdım ve “John” Dündar’ı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyet etmiştim. Bu kişi tutuklandı, 29 Mayıs 2015’teki Cumhuriyet gazetesindeki manşet nedeniyle tutuklandı ve tutuklandıktan sonra çıktı, “TUTUKLANDIK” diye bir kitap yazdı. 2015 yılında tutuklandı, 2016 yılında “TUTUKLANDIK” kitabını yazdı. Yazdığı kitapta dedi ki: “Bana 27 Mayıs günü bir sosyal demokrat milletvekili bu bilgileri getirdi.” Bu kişinin, daha sonra… Enis Berberoğlu milletvekili seçilmişti 7 Haziranda ve dokunulmazlıkla ilgili süreç başladı. 2016’daki 26’ncı Dönemde tüm dokunulmazlıkların kaldırıldığı kanunla… Hani CHP “Hodri meydan! Bütün dokunulmazlıkları kaldıralım.” demişti ya, o dokunulmazlık kaldırıldıktan sonra yargılama faaliyeti başladı. Anayasa'nın geçici 20’nci maddesi gereğince de “Bu davalarla ilgili dokunulmazlık kalkmıştır.” denildi. Daha sonra yargılama devam etti, Cumhuriyet Savcılığı 329’dan, casusluktan dava açtı, yerel mahkeme 330’dan hüküm verdi, müebbet hapis cezası verdi. İstanbul 14. Ağır Ceza müebbet vermişti, İstanbul 2. BAM bu cezayı kaldırdı, 329’dan, sırları açıklamaktan beş yıl on ay hapis cezası verdi. Tekrar 27’nci Dönemde Enis Berberoğlu milletvekili seçildi, Yargıtaya geldi dosya, Yargıtay ön sorun olarak dedi ki: “Dokunulmazlık kalkmış mıdır, kalkmamış mıdır? Tekrar seçilmekle yeniden dokunulmazlığın 83/2, 84/2’ye göre kalkması gerekir mi, kalkması gerekmez mi?” Yargıtay “Anayasa geçici 20’nci madde bir özel hükümdür. Anayasa’nın kendi içinde de 83’ün özel hükmüdür. Bu dosyalarla, 830 dosyayla sınırlı olarak yeniden dokunulmazlık kalkmaz. 84 genel hükümdür, geçici 20 özel hükümdür.” demiş ve devam etmiştir ve yerel mahkeme kararını onamıştır, üç yüksek yargının hâkimi kararı onamıştır. Bir yüksek hâkim “330’dan ağırlaştırılmış müebbet verilsin.” diye muhalefet şerhi yazmıştır, bir diğer sayın üye “Dokunulmazlıkla ilgili kısımda dokunulmazlık durmalı ancak 327’den yani ifşadan değil, teminden ceza alması gerekir.” demiş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ ÖZKAYA (Devamla) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyursunlar efendim.

ALİ ÖZKAYA (Devamla) – Yani tüm hâkimler Enis Berberoğlu’nun mutlak surette suç işlediğini ve cezalandırılmasına karar verilmesini söylemiştir ve bu üç mahkeme kararı -yerel mahkeme, istinaf, Yargıtay- kesinleşmiş, süreç tamamlanmıştır ve dosya Yargıtaydan sonra Meclisimize gelmiştir.

“Efendim, teamülleri yıkıyorsunuz…” Arkadaşlar, Meclisin -kural olarak- teamülleri dokunulmazlığın kaldırılmasının dönem sonuna bırakılmasıdır. Bu dosyalar dönem sonuna bırakılan dokunulmazlığın kaldırılması dosyaları değildir, bu dosyalar hükümlülüğün Genel Kurulda okunması dosyalarıdır. 1995 Anayasa değişikliğinden sonra, hükümlülüğün Genel Kurulda okunmasıyla dokunulmazlık kendiliğinden düşer.

Efendim, az önce Sayın Akçay da söyledi. Sayın Engin Alan ve Sayın Sebahat Tuncel’le ilgili konu Meclis tatildeyken gelmiştir. Bunun dışında, 26’ncı Dönemdeki tüm milletvekillerinin hükümleri de Meclis Genel Kurulunda okunmuş ve düşmüştür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ ÖZKAYA (Devamla) – Bu konu önemli Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyursunlar efendim.

ALİ ÖZKAYA (Devamla) – Şimdi, az önceki sayın milletvekilimiz diyor ki, CHP sözcüsü: “İstanbul’dan emir, talimatla alınan yargı kararı dönüyor. Ankara Mahkemesi bir karar verdi -bağımsız mahkeme- ona niye uymuyorsunuz?” Ankara mahkemesi de Türkiye Cumhuriyeti’nin mahkemesi, İstanbul mahkemesi de; Ankara mahkemesi de bağımsız, İstanbul mahkemesi de bağımsız; biri bağımlı biri bağımsız mı? İkisine de uyacaksınız, burası hukuk devleti. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Sayın Mustafa Şentop demiş ki: “Dokunulmazlık kaldırılmalı.” Az önce Sayın Başkanla görüştüm ”Evet, benim kararım bu, görüşüm bu.” diyor. Arkadaşlar, Meclis kanun yapıcı, yasama organı ama kanun çıktıktan sonra bizden bağımsız, yorumlamak yargının yetkisinde; Meclisin tefsir kararı 1924 Anayasası’ndaki gibi yok ki. Artık yargının kararına beğensek de beğenmesek de uymak zorundayız; eleştiririz, yanlış buluruz, bütün hukuksal yolları deneriz ama uymak zorundayız, burası hukuk devleti. Uymak zorundayız ve uyuldu. Sonuç: Milletvekilliği düştü. Şunu bileceğiz: Terörü destekleyen, teröre yardım eden, terörle hemhâl olan sonucuna katlanacak, casusluk eden sonucuna katlanacak.

Bütün Meclise saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, bu dil öyle bir dil ki… Mesela bu dili alın, Recep Tayyip Erdoğan’ın halkı kin ve nefretle düşmanlığa sevk etmekten ceza aldığı dönem bir iktidar milletvekiline koyun, size bu konuşmayı yapar, der ki: “Efendim, halkı kin ve nefrete, düşmanlığa teşvik ederseniz bu yolla Anayasa’yı askıya alırsanız…” İşte bu dil, partisinin kurucu genel başkanının mahkûmiyetini ve siyaset dışına bırakılmasını meşrulaştıran dil olur.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – O sizin görüşünüz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – İşte bu dil konuşurken partimize, partimiz adına söz hakkını kullanan Sayın Bülent Tezcan’a hem söylemediği sözleri atfedip hem de açıkça sataştığı için, grubumuz adına cevap hakkını Sayın Bülent Tezcan’ın kullanmasını arz ederim.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Cevap verildi efendim ya! Böyle bir şey yok ki! Konuş konuş, sonra cevap hakkını Bülent Tezcan kullansın… Böyle bir şey var mı ya!

BAŞKAN – Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

4.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya’nın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, önce bir şeyin bilinmesi gerekiyor: İstanbul Milletvekilimiz Sayın Enis Berberoğlu casusluktan mahkûm olmamıştır.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Neden olmuştur?

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Çok uğraşmışlardır bununla ilgili, devlet sırlarını, gizli kalması gereken belgeleri açıklamaktan… Hatta, onun için, son infaz paketine apar topar onları da sokabilmek için burada hangi çabaların içerisinde olduğu bilinmişti; bu bir.

RECEP ÖZEL (Isparta) – O casusluk olmuyor mu?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Ceza Kanunu, başlığı ne?

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – İkincisi, ben burada söyledim, biz casusluğu bilmeyiz, ama sizin saray rejiminiz, FETÖ gibi bir çetenin hâkimlerini, savcılarını hükûmet eliyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin harimiismetine sokup hükûmet desteğiyle casusluk yapmanın örneğini ne yazık ki yaşatmıştır. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, Sayın Enis Berberoğlu’nun dosyası buraya geldiğinde on dokuz ay veya yirmi ay bekliyor; hesap edin, 2018 yılının kasım ya da aralık ayı. Yine, HDP’li milletvekillerinin dosyası altı veya yedi ay burada bekliyor. Şimdi, diyorsunuz ki: Kemal Aktaş olayında, Türkiye Büyük Millet Meclisi yasa çıkaracaktı, bundan yararlanabilir belki diye bunu beklettik; iyi, güzel. Peki, Anayasa’da “Meclis bir kanun çıkarabilir, infaz paketi yapabilir, onun için bekleyin.” diyor mu? Demiyor. Beklettiniz, yanlış mı yaptınız? Doğru yaptınız. Peki, yirmi ay beklerken, altı ay beklerken “E Meclis gene kanun çıkarabilirdi, infaz paketinden yararlanabilirdi, beklettik.” diyorsunuz; iyi, güzel; yirmi ay onun için beklettiniz de Anayasa Mahkemesinin karar vermesini niye bekleyemediniz, niye telaş ettiniz? Sorduğumuz soru budur. (CHP sıralarından alkışlar) Samimi olun, samimi olun, milletin önüne öyle çıkın.

Teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Oluç...

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

40.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya’nın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelere ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Çok temel bazı konularda anlaşamıyoruz, onun için… Yani çok temel bazı konularda, hukukla ilgili ama, siyaset demiyorum...

RECEP ÖZEL (Isparta) - Normal.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Birincisi, bu dokunulmazlık meselesinin, her dönem, seçilince yeniden başladığı konusunda anlaşamıyoruz yani sürekli bir yasama dokunulmazlığı değil, her yasama dönemi için ayrı bir dokunulmazlığın tesis edildiği konusunda anlaşamıyoruz.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Anlaşıyoruz, hiçbir sorun yok.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – E anlaşıyorsak, efendim, bizim 2 vekilimizin bu durumda düşünülmesi kesinlikle hukuka ve Anayasa’ya aykırı olmuştur, net. Bunda anlaşamıyoruz.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Geçici 20’nci madde, Anayasa’daki.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - İkincisi, şu temel konuda anlaşamıyoruz. Onun cevabını da veremiyorsunuz zaten, defalarca söylememe rağmen susup cevabını veremiyorsunuz. Neden Cumhurbaşkanlığı forsuyla yayınlanan broşürde FETÖ kumpası olarak nitelendirildi KCK davası da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Cumhurbaşkanlığı forsuyla yayınlanan broşürde KCK davası FETÖ kumpası olarak nitelendirildi; bu nitelendirmeyi siz neden ortadan kaldırdınız daha sonra, bu ortaya çıkınca? Bunun cevabını veremiyorsunuz, çok temel bir konu çünkü. Yani diğer, “Ergenekon, Balyoz” filan diye saymışsınız, orada sayılıyor, ondan sonra FETÖ kumpasının arkasına sığınmayı siyasi ve hukuki olarak doğru bulmuşsunuz; bunda anlaşamıyoruz. Bunun cevabını veremiyorsunuz…

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – İadeimuhakeme devam ediyor.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - …Çünkü 2 vekilimizin de yargılandığı ve ceza aldığı dava sizin Cumhurbaşkanlığı forsuyla belirlediğiniz FETÖ kumpası davalarının arasında yer alıyor. Bunu söylüyorum, bunda da anlaşamıyoruz. Yani, bu kadar temel konularda anlaşamadığımız için konuşmalarda bir yere varamıyoruz ama, anlaşmamız gerekmez, biz bunları söyleyeceğiz, halkımız bilsin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Son cümlem efendim.

BAŞKAN – Buyursunlar.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – …siz de belki biraz düşünürsünüz, birazcık “vicdan muhasebesi’’ diye bir şey var ya, belki biraz onu yaparsınız diye biz bunları söylüyoruz; yoksa bir anlaşma hedefiyle bunu söylediğimizi düşünmeyin, öyle bir yaklaşımımız yok.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Muş…

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın hatip, Sayın Tezcan konuşmasında parti grubumuza, Genel Başkanımıza sataşmalarda bulunmuştur. Dolayısıyla, İç Tüzük 69’a göre kürsüden söz talebimiz vardır

BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Burada milletvekilimiz hukuki sürecini anlatmıştır, ifade etmiştir. Bir yargı kararı işimize gelince mahkemeler bağımsız, işimize gelmeyince mahkemeler talimatla hareket etti… Böyle bir çelişkiyle karşı karşıyayız.

Bir diğer konu, bakın, bu dokunulmazlıklar meselesini, kaldırılmasını CHP istemiştir. Bu konuyu Türkiye’nin gündemine taşıyan Cumhuriyet Halk Partisidir. “Hodri meydan.” demişlerdir, “Gelin, kaldıralım.” demişlerdir, blöf atmışlardır, bunu destekleyen HDP’dir. Sonra, bu işin dokunulmazlıkların Meclis gündemine geleceğini görünce de HDP şunu dedi: “Eğer dokunulmazlıklar kalkarsa ‘CHP kaldırdı’ deriz.” Bizim, Milliyetçi Hareket Partisiyle ikimizin oyları dokunulmazlıkların kaldırılmasına yetmiyordu, siz destek verdiniz kaldırıldı. Yargılamalar yapıldı, hüküm kesinleşti, şimdi “Dokunulmazlık niye yok?” Siz kaldırdınız, siz destek verdiniz “Kaldıralım.” dediniz, “Hodri meydan” dediniz. İşimize gelmeyince “Tekrar dokunulmazlık gelsin bize...” (AK PARTİ sıralarından alkışlar,CHP sıralarından gürültüler)

Bakın, bir diğer mesele, FETÖ bir kişiye, bir siyasi lidere beddua etti, Recep Tayyip Erdoğan’a ama açık bir şekilde şefaat ettiği bir tek siyasi lider var, o da sizin efsanevi Genel Başkanınız. Madem şunu kabul ediyorsunuz, FETÖ kumpas yapmıştır, FETÖ Ergenekon kumpasını yapmıştır; Eyvallah -bunlar düzeltilmiştir, biz mücadele etmişizdir- peki, bu kumpasları yapan FETÖ örgütüyle, 17/25’ten önce Amerika’ya gidip görüşmeler yapıp, buraya gelip “Erdoğan, göreceksiniz, kaçacak.” niye dediniz? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Onların kanallarına mart seçimlerinden önce çıkıp “Göreceksiniz, Erdoğan seçim sonucunu göremeyecek.” niye dediniz? AK PARTİ’yi devirebilmek için FETÖ’yle iş birliğine niye girdiniz? 2013’te Barış Yarkadaş niçin şunu söylüyor? “CHP’den Fetullah Gülen’in davet ettiği milletvekilleri hep ulusalcı.” Arasında sizin isminiz de geçiyor, niye sizi davet etti de beni davet etmedi? (CHP sıralarından gürültüler) Değerli milletvekilleri, bir şeye karşıysanız ilkeli, karşı durursunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Sayın Başkan, toparlıyorum.

Başında karşıysanız ortasında da karşı olursunuz, sonunda da karşı olursunuz. “Acaba FETÖ’nün bir sosyal tabanı var da ben mart seçimlerinde AK PARTİ’yi devirebilir miyim?” mantığına düşüp onlarla iş birliği yaparsanız bugün sizin söyleyecek söz hakkınız yoktur. Az önce, bazı bilgilerden bahsediliyor, bazı belgelerden bahsediliyor, kozmik odalardan bahsediliyor. FETÖ’nün size getirdiği istihbarat teşkilatının bilgilerini paylaştınız, Meclis kürsüsünden konuştunuz, Meclisin duvarlarına yansıttınız, utanmadınız, sıkılmadınız, bunu yaptınız, şimdi FETÖ’den dem vuruyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Tezcan, ilkeli olun, net olun; başta aldığınız tavrın sonunu da getireceksiniz. FETÖ’nün üzerine gidiliyorken “Bu kanallara darbe yapılıyor.” diyen biz değildik. 15 Temmuzdan sonra FETÖ’yle mücadele ediliyorken “Bu bir kontrollü darbedir.” “20 Temmuz sivil darbedir.” diyen biz değildik, sizlerdiniz. Sizin FETÖ’yle alakalı sicilinizi eski genel başkan yardımcılarınıza sorun, size anlatsınlar.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Bir saniye efendim, bir saniye.

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Sayın Başkan, bilmem sataşmayla ilgili söylediklerini tekrar etmeme gerek var mı? Siz de dinlediniz, sataşmadan söz istiyorum.

BAŞKAN – Efendim, tekrara gerek yok, konu anlaşılmıştır; oylamaya geçiyoruz Sayın Vekilim. (CHP sıralarından gürültüler)

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Sayın Başkanım... Sayın Başkanım...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan...

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Sayın Başkan, bakın, benim, FETÖ’nün davetine gittiğimle ilgili şeyler söyledi, ismimi söyledi.

BAŞKAN – Yerinizden efendim, Sayın Vekilim, yerinizden.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hayır efendim.

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Ama kürsüden sataştı Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Ama ben size söz hakkı verdim Sayın Vekilim.

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Verdiniz ama yeni bir sataşma oldu Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Siz...

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Sayın Başkanım, bakın, benim, FETÖ’nün toplantısına gittiğimi, isim vererek söyledi “Sayın Bülent Tezcan buradaydı.” dedi, bir.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Davet edildiğini söyledi.

BÜLENT TEZCAN (Aydın) - İkincisi: “Samimi ol, dürüst olun.” dedi.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “İlkeli olun.” dedi.

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Hem gerçeğe aykırı bir şey söyledi hem “İlkeli olun.” dedi, sataşma var, daha bundan... Kürsüden yapmasa ben de buradan yapardım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Vekilim, siz daha önce kürsüden yaptınız, şimdi de lütfen yerinizden yapınız efendim. (CHP sıralarından gürültüler)

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Ama ben isim vererek sataşmadım Sayın Başkanım.

BAŞKAN – İstirham ediyorum, yerinizden efendim, lütfen.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, ama bakın... Sayın Başkan, şimdi, bakın...

BAŞKAN – Sayın Başkanım, daha önce onu değerlendirdik efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, Allah göstermesin, birisi oturur, bu tutanağı okur ve FETÖ’nün toplantısına katılma ithamını Başkanlığın bir sataşma olarak görmediğine hükmeder.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Barış Yarkadaş diyor, ben demiyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Çok rica edeceğim, bu kritik konuda kürsüden cevap hakkını tanıyın efendim.

BAŞKAN – Sayın Başkanım, lütfen, siz bir oturur musunuz, lütfen.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, ben oturacağım.

BAŞKAN – İstirham ediyorum, istirham ediyorum.

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Sayın Başkanım...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, ben oturacağım ama bu sataşmanın kürsüden cevaplanması lazım.

BAŞKAN – Anlaşılmıştır.

Sayın Vekilim, lütfen yerinizden bir açıklama yapar mısınız.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yahu, Sayın Başkanım...

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Sayın Başkanım, sataşmadan dolayı... Kürsüden sataşıldı, müsaade edin kürsüden cevap vereyim.

BAŞKAN – Siz yerinizden bir cevap verin efendim, biz daha önce size o hakkı tanıdık; lütfen Sayın Vekilim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hayır. Sayın Başkanım... Sayın Başkanım, bakın...

BAŞKAN – Sayın Başkanım, istirham ediyorum, istirham ediyorum. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, ben grubumun ve milletvekilimin kişilik haklarını korumakla mükellefim, makamınıza saygım sonsuz ama bir milletvekilinizin FETÖ’nün toplantısına katılmakla suçlandığı bir süreçte bunu…

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Barış Yarkadaş diyor.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – …aynen İç Tüzük 69 kapsamında ağır bir sataşma olarak görmüyorsak biz buradan daha ne konuşacağız? Bu açıklama hakkı, bu, şu demek: “Ben o toplantıya gittim, açıklama getirebilirim.” Hayır, biz bunu sataşma olarak görüyoruz, buna karşı cevabımızı İç Tüzük’ün uygun gördüğü şekilde kürsüden vermek istiyoruz. Açıklanacak bir durum yok, sataşmaya cevap vereceğiz. Çok rica ediyorum Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Sayın Başkanım, 69’uncu madde açık yani sataşmada bulunuyor ya doğrudan doğruya. “Böyle dedi.” diye tazminat davası açıyorlar “Böyle dedi.” diye. Kendileri bunu yapacak ve bize kürsüden bunu söyleyecek.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ben oturayım ama siz lütfen kürsüye davet edin.

BAŞKAN – Sayın Başkanım, lütfen, lütfen, lütfen...

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Sayın Başkanım, yeni bir sataşmaya fırsat vermeyeceğim ama buna cevap vermek zorundayım.

BAŞKAN – Efendim, istirham ediyorum, zaten böyle bir şey de yok, siz cevap verin yerinizden, bu konu kapansın, oylamaya geçelim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, bakın, bu konu hassas; cevap hakkı başka bir şey, açıklama gereği başka bir şey. Eğer böyle yaparsanız ben tutumunuz hakkında usul tartışması açmak durumundayım çünkü bu 69 başka bir şey, 60 başka bir şey. Lütfen, Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Şimdi Sayın Vekilim yerinden bir cevap versin onu da yapalım, sizin dediğinizi de yapalım. Başkanım, Başkanım, istirham ediyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, ona ihtiyaç yok ki. Sayın Başkanım, bakın, ben başka söz hakkı istemeyeceğim grup adına ama vekilimin şahsına sataşıldı, madde 69 açık, kendisine… Başka bir şeyle suçlanıyor. Ben ne 60 isteyeceğim ne 69 ama vekilimin 69 hakkını kullandırın, tarih önünde bunu açıklanacak bir durum olarak görmenizin tutanağa geçmesini kabul edemem. Yoksa, ne olacak, siz isteyin on dakika konuşmayalım yani nasıl isterseniz öyle yapalım.

BAŞKAN – Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

6.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, FETÖ’ye, o revaçta olduğu dönemlerde, biz “çete” derken birileri “Gök ne verdi de yer kabul etmedi?” deyip çetenin başı Fetullah Gülen’i göğe, kendisini de onun önünde secdeye layık görüyordu. Biz onlardan olmadık. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hadi oradan!

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Bu sözleri -bakın, isim vermedim- arşivleri açın, Google’a girin “Gök ne verdi de yer kabul etmedi; Amerika ziyareti.” yazın, kimin söylediğini bulacaksınız. Ben söylemiyorum, arşivleri açın.

Biz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, sizin FETÖ’yle beraber kurumlarını çökerttiğiniz devletin, sadece Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri değil, kendi genel başkan yardımcılarınız ve milletvekillerinin de olduğu, onun bankalarının, çeşitli kurumlarının finanse ettiği bir toplantıya, o kurumların davetlisi olarak gittik; önce onu bir herkes bilsin; bir.

Biz hiçbir zaman Pensilvanya’nın yolunu görmedik, bilmedik ama sizin dizleriniz de, dirsekleriniz de, alnınız da Fetullah Gülen’in önünde eskidi, yıprandı, derisi yüzüldü alnınızın; ne konuşuyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar) Onun için bize kimsenin söyleyeceği bir şey yok, biz o gün de burada “çete” diyorduk, bugün de “çete” diyoruz. Siz, dün onların koalisyon ortağıydınız, bugün aranız açıldı; bugün başkalarıyla nasıl koalisyon ortağı olduysanız cemaatlerle, yarın da onlarla beraber bu memleketi batırmanın peşindesiniz.

Bakın, biz dokunulmazlıklara hiçbir zaman sığınmadık, attığımız adımdan bir rahatsızlığımız da yok ama dokunulmazlık kalktı diye hâkimlerin sarayın arkasında sıraya girmesi mi lazım? Biz dokunulmazlığa karşı çıktık diye yargı bağımsız…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Son cümlem Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun efendim.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) – Biz dokunulmazlıklara karşı çıktık diye kalkıp da mahkemelerin sizin emir ve talimatınızla milletvekillerini hapse atması, milletvekillerinin milletvekilliğini düşürmesi, millî iradeyi gasbetmesine razı olacağız demek mi? Bunlar başka bir şey. Anayasa’nın 83’üncü maddesinin 6’ncı fıkrası milletvekili seçilince yeniden dokunulmazlık kazanır diyor. Bizim söylediğimiz şey budur ve bugüne kadar, bu konuda, dokunulmazlıklar konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni bir kanun yapar diye yirmi ay nasıl beklettiyseniz, Anayasa Mahkemesi olur da karar aşamasına gelmiş deyip, yirmi gün daha bekletebilirdiniz, söylediğimiz budur.

Hepinize teşekkür ediyorum.

Sağ olun Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, söz almadan, yerimden, kayıtlara geçmesini arzu ediyorum.

BAŞKAN – Mikrofonu açalım lütfen.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, FETÖ’yle mücadelemizin ne olduğunu tüm Türkiye kamuoyu biliyor; çok açık ve net. Biz bu yapıyla mücadele ediyorken Ergenekon’la alakalı manşet atanlar maalesef CHP’nin oval ofisinde ağırlandılar; söylediğimiz budur. O zaman karşı çıkıyorsanız, biz mücadele ediyorken de karşı çıkacaksınız; çok basit bir şey.

Ben değilim, bakın Cumhuriyet Halk Partisinde milletvekilliği yapmış Barış Yarkadaş -ben Sayın Tezcan’dan bunun cevabını beklerdim- adam hâlâ “tweet”ini silmemiş, orada duruyor.

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Gene istiyorsan…

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bakın, diyor ki “13 Mart 2013’te Fetullah Gülen’in davetlisi olarak ABD’ye giden 5 vekilden 4’ünün ulusalcı olması dikkat çekici.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Mikrofonu açalım.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bir tanesi de Bülent Tezcan, diğerlerini saymıyorum. Şimdi bu soruya cevap ver. Benim ifade ettiğim bu.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel tarafından, milletvekilliği düşürülme süreçleriyle ilgili ve üyelerin saygınlığını koruyacak adımların atılabilmesi amacıyla 9/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan genel görüşme önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 9 Haziran 2020 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurul gündemi ile çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; bastırılarak dağıtılan 215 ve 216 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin kırk sekiz saat geçmeden Gündem’in "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 2’nci ve 3’üncü sıralarına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 215 ve 216 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

9/6/2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 9/6/2020 Salı günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                        Mehmet Muş

                                                                                          İstanbul

                                                                  AK PARTİ Grup Başkan Vekili

Öneri:

Bastırılarak dağıtılan 215 ve 216 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin kırk sekiz saat geçmeden gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer işler" kısmının 2'nci ve 3'üncü sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun;

9 Haziran 2020 Salı günkü (bugün) birleşiminde 174 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

10 Haziran 2020 Çarşamba günkü birleşiminde 215 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölüm görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

11 Haziran 2020 Perşembe günkü birleşiminde 215 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

11 Haziran 2020 Perşembe günkü birleşiminde 215 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde haftalık çalışma günlerinin dışında 12 Haziran 2020 Cuma günü saat 14.00'te toplanması, bu birleşiminde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer işler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesi ve 215 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

16 Haziran 2020 Salı günkü birleşiminde 216 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölüm görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

17 Haziran 2020 Çarşamba günkü birleşiminde 216 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci bölüm görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

18 Haziran 2020 Perşembe günkü birleşiminde 216 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;

18 Haziran 2020 Perşembe günkü birleşiminde 216 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde haftalık çalışma günlerinin dışında 19 Haziran 2020 Cuma günü saat 14.00'te toplanması, bu birleşiminde denetim konularının görüşülmeyerek gündemin "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer işler” kısmında yer alan işlerin görüşülmesi ve 216 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi;

215 ve 216 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetvellerdeki şekliyle olması önerilmiştir.

 

215 sıra sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2875)

Bölümler

Bölüm Maddeleri

Bölümdeki Madde Sayısı

1. Bölüm

1 ila 10’uncu maddeler

10

2. Bölüm

11 ila 16’ncı maddeler

6

Toplam Madde Sayısı

16

 

216 sıra sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2735)

Bölümler

Bölüm Maddeleri

Bölümdeki Madde Sayısı

1. Bölüm

1 ila 20’nci maddeler

20

2. Bölüm

21 ila 43’üncü maddeler

23

3. Bölüm

44 ila 66’ncı maddeler

23

Toplam Madde Sayısı

66

BAŞKAN – Önerinin gerekçisini açıklamak üzere, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Ramazan Can konuşacaktır.

Buyurunuz Sayın Can. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Grup önerimizdeki 215 sıra sayılı rekabetin korunmasıyla ilgili Kanun Teklifi iki bölümden oluşuyor, 16 madde. Yine 216 sıra sayılı sırada Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda değişiklik yapan Kanun Teklifi, 66 madde üç bölümden ibaret. Birini 2’nci sıraya diğerini 3’üncü sıraya alıyoruz. Biliyorsunuz Bekçilik Kanunu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz. Perşembe günü bu 3 kanun teklifini yasalaştırdığımızda perşembe günü Genel Kurul bitiyor. Şayet bitmez ise cuma günü saat 14.00’te Genel Kurul toplanarak gündemin maddelerini görüşecektir. Toplumu yakından ilgilendiren, kamuoyunun beklentisine ilaç olacağını düşündüğümüz kanun tekliflerini grup önerisi olarak getirdik. Genel Kurulun takdirine sunuyor, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.(AK PARTİ sıralarından alkışlar.)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Hakkı Saruhan Oluç.

Buyurunuz Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, söz talebimiz yok.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Utku Çakırözer.

Buyurun Sayın Çakırözer.(CHP sıralarından alkışlar.)

CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, biz yüce Meclisin çalışmasından yanayız, grup önerisine tabii ki “hayır” diyecek değiliz. Ancak, bundan iki ay önce yine benzer bir Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisiyle bu Meclis yaklaşık kırk sekiz gün çalıştırılmadı; hem de Türkiye’nin salgının ortasından geçtiği bir dönemde; işsizliğin, yoksulluğun, fakirliğin artığı, esnafın dükkânını açamadığı bir dönemde bu Meclis kapalı kaldı; çiftçinin feryat ettiği bir dönemde bu Meclis kapalı kaldı. İki ay sonra bu Meclisi açtık, yeniden çalışırken karşımıza ne geldi? Seçilmiş milletvekillerinin cezaevine gönderilmesi geldi. Ne geldi? Şu anda terörle mücadele şubesinde 2 gazeteci, yaptıkları değil, yapmadıkları bir haber nedeniyle gözaltındalar; iki gündür gözaltındalar. Tele 1 Ankara Haber Müdürü İsmail Dükel -meslektaşım- ve Oda TV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız askerî casusluk iddiasıyla -2 gazeteciyi de yakından tanıyorum, gazeteciliklerine kefilim, vatan sevgilerine, bu millete olan sevgilerine kefilim- aynı, geçmişte FETÖ’nün, kumpas davalarıyla bu ülkenin vatansever subaylarını yatırdığı, haksız kumpaslarda karşı karşıya bıraktığı iddialar gibi haksız, hukuksuz iddialarla gözaltındalar.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de yeri yurdu belli, çağırıldığında savcılığa gidip ifadesini verebilecek bu gazeteciler sabah baskınlarıyla, terörle mücadele polislerinin eve yaptıkları baskınlarla yaka paça gözaltına götürülüyor. Değerli arkadaşlarım, yetmiyor, iddialara bakıyorsunuz, avukatlar erişemiyor ama Hükûmete yakın medyada “İşte, şununla konuştular, haber yapmadılar. O yüzden nereye sızdırdıkları belli değil. Casusluk mu yapıyorlar?” iddialarıyla 2 namuslu, dürüst gazeteci gözaltında tutulmakta. Müyesser Yıldız’ın iki gündür su verilmiyor kendisine. Bakın, sabah evden çıkarken “Su alayım.” diyor, polisler izin vermiyor, öğlen yemeği gelene kadar susuz bırakılıyor; o da protesto ediyor, bugüne kadar, şu saatlere kadar hâlâ ne su içmiş ne yemek yemiş durumda.

Değerli arkadaşlarım, bu yapılan hepimizin basın özgürlüğüne, sizlerin, bizlerin, hepimizin haber alma hakkına bir darbedir. Gazetecileri bu şekilde, haber yaptığı için değil, yapmadığı için… Bakın, yaptığı için de gözaltına alınıyorlar, cezaevine atılıyorlar; işte Murat Ağırel’in durumu, İşte Barışların durumu, işte Yeni Yaşam’dan Ferhat Bey’in, Aydın Bey’in durumu. Gazeteciler, yaptığı, ifşanın ifşası olan ve hiçbir suç içermeyen haberler nedeniyle de üç aydır tutuklu…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

İşte öte taraftan, Müyesser Yıldız gibi, İsmail Dükel gibi gazetecilikleri ortada olan değerli arkadaşlarımız da yine gözaltındalar. Bir an önce bu arkadaşlarımıza yapılan bu hukuk dışı uygulamanın son bulmasını ve serbest kalmalarını istiyoruz.

Türkiye’nin çıkışı, bu krizlerden çıkışı tabii ki refahla, tabii ki toplumsal barışla, tabii ki kardeşlikle olacaktır ama bunu sağlamanın yolu, hep bu kürsüden ifade ettiğimiz gibi, gazetecimizi, siyasetçimizi, aydınımızı, avukatımızı zindanlara atmak değildir; tam tersine hukuk devletini güçlendirmek, tam tersine demokrasiyi güçlendirmek, tam tersine basın özgürlüğünü ve tüm hak ve özgürlüklerin en geniş şekilde kullanıldığı Türkiye’yi birlikte yaratmaktır diyorum.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu’nun, (2/2043) esas numaralı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/79)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/2043) esas numaralı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi’min, İç Tüzük’ün 37’nci maddesi uyarınca doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ve talep ederim. 19/11/2019

                                                                           İbrahim Özden Kaboğlu

                                                                                          İstanbul

BAŞKAN – Teklif sahibi Sayın İbrahim Özden Kaboğlu.

Buyurunuz Sayın Kaboğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri…

Sayın Başkan, öncelikle görevinizde başarılar dilerim.

Konumuz, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini izleme ve inceleme komisyonu kurulmasıdır, İç Tüzük’ün 20’nci maddesine göre.

Öneri gerekçesi şöyledir: Bilindiği gibi hukuk devletini iki kavram belirler; erkler ayrılığı ve kurallar kademelenmesi. Her iki kavramın da temeli Anayasa’mızda mevcuttur. 2017 Anayasa değişikliğiyle “Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir.” hükmüyle devleti ve yürütmeyi temsil görev ve yetkileri tek kişide toplanmış bulunuyor. Bu çerçevede Cumhurbaşkanına Cumhurbaşkanlığı kararnameleri çıkarma yetkisi verilmiştir ama aynı zamanda, Anayasa’nın 7’nci maddesine göre, yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir ve bu yetki devredilemezdir asli ve genel yetki olarak. Şimdi, bu çerçevede, Cumhurbaşkanına verilen bu yetkide yani kararnameler konusunda, 3 yasak alan var, 3 kayıtlı yetki alanı var, bir de “ikincil ve eğreti düzenleme” dediğimiz bir alan var.

Şöyle ki: Kararnameye kapalı olan alanlar -hak ve özgürlükler- Anayasa’da münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular, kanunda açıkça düzenlenen konular kararnamenin düzenleme konusunu oluşturamazlar.

Buna karşılık, bağlı ve kayıtlı yetkiler 3’e ayrılmaktadır. Birincisi, eğer yasa varsa düzenleme yapılabilen alanlar, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılabilir denilen alan. İkincisi, yasa yoksa düzenleme yapılabilen alan, özellikle sosyal haklar. Üçüncüsü ise doğrudan Anayasa’dan kaynağını alan yetki. Bu da bakanlıkların kurulması.

Buna karşılık, kararnamenin ikincil olduğu ve eğreti olduğu konularda ise eğer kararname ile kanunlar arasında farklı hükümler varsa o zaman kanun hükümleri uygulanır.

(Uğultular)

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, çok gürültü var, lütfen...

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri; lütfen, istirham ediyorum, hatip kürsüdeyken dinleyelim efendim.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) – İkinci alan ise Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz kalır.

Özetle, kararname yoluyla yapılabilecek düzenleme alanı çok geniş ve yürütmenin yetki alanını aşıyor olmakla birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi bir yandan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılan düzenlemeleri yasayla çerçeveleyebilir, öte yandan Anayasa Mahkemesine başvuruyla yargısal denetim yolunu işletebilir. Bu itibarla kurulacak Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini izleme ve inceleme komisyonuyla kararnamelerin yarattığı yetki belirsizlikleri giderilerek nitelikli yasa yoluyla Anayasa’ya saygı ilkesinin geçerli kılınması amaçlanmıştır. Böylece kararname ve yasa arasında farklı hükümler bulunması veya aynı konuda kanunun düzenlenmesi gibi hukuken tartışma yaratabilecek alanlarda yasama yetkisinin asli sahibi olan Meclisin inisiyatif alması Anayasa madde 7 gereği olduğu gibi, bütün anayasal organların Anayasa’nın üstünlüğü ilkesine bağlı kalmasını öngören madde 11’in de gereğidir. Bu, aynı zamanda “Hiçbir kimse veya organ -ve makam- kaynağını Anayasadan almadan bir Devlet yetkisi kullanamaz.” şeklindeki hukuk devletinin çerçeve ilkesinin gereğidir. Böylece, kurulacak olan izleme komisyonu şu sayısal verilerle de doğrulanmaktadır: Bugüne kadar tek kişi, 23’ü torba tarzında olmak üzere toplam 62 gerekçesiz kararname, 2.200 madde de düzenlemiş bulunuyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyursunlar.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) – Meclisimiz ise 600 vekille 53’ü uluslararası antlaşma olmak üzere toplam 100 kanun ve 1.429 maddeyi yasalaştırmış bulunuyor. Kuşkusuz normatif düzenlemede önemli olan nicelikten çok niteliktir ama bunun Anayasa’ya uygun olması gerekiyor. Nitekim, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu ilk iptal kararları da bu görüşümüzü doğrulamaktadır. Zira, bu alanda Meclisin yetkisini genişletici bir biçimde yorumlamak suretiyle asıl yetkinin bu konuda Mecliste olduğunu Anayasa Mahkemesi tescil etmiş bulunuyor. Bu gereklilik aslında önceki dönemde mevcut olan kanun hükmünde kararname ile Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini karşılaştırdığımız zaman öncesi, esnası ve sonrası açısından kendini göstermektedir. Bu itibarla “Neden gerekli ve önemlidir?” sorusuna ise şöyle yanıt verebiliriz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Hocam.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Birincisi “Türkiye Büyük Millet Meclisinin düzenleme yetkisi hükümsüz kalır.” kaydı altında üstün ve öncelikli bir yetkidir.

İkincisi “Yasama yetkisi devredilemezdir.” bunu geçerli kılmak.

Üçüncüsü, nitelikli kararnameye katkıda bulunmak, yürütmenin hızlı davranmasını gerektiren konuları düzenleyen Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine olanak tanımak ama genel ve soyut nitelikteki kuralları Meclisin yapmasına olanak vermek ve nihayet “Başlangıç” kısmının belirttiği gibi Anayasa ve kanunların üstünlüğü gereği 600 vekili ve 200 yasama uzmanını işlevsel kılmak.

Özetle:

1) Erkler ayrılığı kuralı koyan ve uygulayan organ ayrımının sürdürülmesi.

2) Nitelikli yasama, yasama yetkisinin devredilmezliği, asli ve genel yetki yoluyla mevzuat uyumunun sağlanması asıl olan yasal düzenlemedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) – Sayın Başkan, toparlıyorum.

BAŞKAN – Buyursunlar.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) – 3) Anayasa Mahkemesinin etkili denetimini sağlamak.

4) Anayasal devlet olma gereğini belirlemek.

5) Anayasa’nın üstünlüğünü sağlamak.

6) Yasama, yürütme ve yargı şeklindeki devlet işlemlerinin kamu yararına yönelik olarak ortaya çıkmasını sağlamaktır.

Anayasa’nın üstünlüğüne saygı bakımından bütün vekillerin desteklemesi beklenen bir öneridir bu çünkü bizim, beş ayrı veya on ayrı partiye mensup olsak da ortak paydamız Anayasa’nın üstünlüğü üzerine ant içmiş olmamızdır.

Sayın milletvekilleri, 6771 sayılı Yasa’yla gerçekleştirilen Anayasa değişikliği gereği, Türkiye Büyük Millet Meclisi Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini izleme ve inceleme komisyonu kurulması yönünde oy kullanmanızı diler, saygılar sunarım hepinize. (CHP sıralarından alkışlar)

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, yoklama talebimiz var efendim.

BAŞKAN – Oylamadan önce yoklama talebi var.

Sayın Özel, Sayın Yalım, Sayın Kayışoğlu, Sayın Kılıç, Sayın Emir, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Çakırözer, Sayın Bakan, Sayın Polat, Sayın Özdemir, Sayın Bankoğlu, Sayın Aydın, Sayın Zeybek, Sayın Girgin, Sayın Purçu, Sayın Bülbül, Sayın Kadıgil, Sayın Tanal, Sayın Hancıoğlu, Sayın Şeker.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A) Önergeler (Devam9

1.- İstanbul Milletvekili İbrahim Özden Kaboğlu’nun, (2/2043) esas numaralı Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/79) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Gündemin "Seçim" kısmına geçiyoruz.

IX.- SEÇİMLER

A) Sayıştay Üyeliklerine Seçim

1.- Sayıştayda açık bulunan üyeliklere seçim (S.Sayısı: 198) (x)

BAŞKAN – Şimdi, Sayıştayda boş bulunan 5 üyelik için yapılacak seçime başlıyoruz.

Bu seçim, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu'nun 15 ve 16'ncı maddeleri ile İç Tüzük'ün 150'nci maddesine göre gizli oylamayla yapılacaktır.

Plan ve Bütçe Komisyonunca oluşturulan Sayıştay Üyeleri Ön Seçim Geçici Komisyonu tarafından Sayıştay üyelikleri için boş üyelik sayısının 2 katı olarak belirlenen adayları içeren birleşik oy pusulası, Başkanlıkça adayların soyadı sırasına göre düzenlenmek suretiyle bastırılmıştır.

Toplantı ve karar yeter sayısı mevcut olmak şartıyla, Sayıştay meslek mensupları kontenjanından 1, diğer adaylar kontenjanından ise en çok oyu alan 4 aday Sayıştay üyeliğine seçilmiş olacaktır.

Şimdi, gizli oylamanın ne şekilde yapılacağını arz ediyorum: Sağımda yer alan Komisyon sıralarından 1’inci sıradaki kâtip üye Adana'dan başlayarak Denizli’ye kadar –Denizli dâhil- 2’nci sırada yer alan kâtip üye ise Diyarbakır’dan başlayarak İstanbul’a kadar –İstanbul dâhil- sağımda bulunan son milletvekili sırasındaki kâtip üye İzmir’den başlayarak Mardin’e kadar –Mardin dâhil- solumda bulunan son milletvekili sırasındaki kâtip üye ise Mersin’den başlayarak Zonguldak’a kadar –Zonguldak dâhil- adı okunan milletvekilinin adını defterden işaretleyecektir. Adı işaretlenen milletvekiline mühürlü birleşik oy pusulası ve zarf verilecektir. Adını ad defterine işaretlettiren ve mühürlü birleşik oy pusulasını alan sayın üye oy kabinine girecek ve oy pusulasında Sayıştay meslek mensupları kontenjan grubu aday listesinden 1 adayın, diğer adaylar kontenjan grubu aday listesinden 4 adayın karşısındaki kareyi çarpıyla işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyarak Başkanlık Divanı kürsüsünün önünde yer alan oy kutusuna atacaktır. Aynı zarftan birden çok oy pusulası çıkması hâlinde bu oy pusulalarının tamamı ve daha önce açıklandığı üzere, ilgili kontenjan grubu aday listesinden seçilecek üye sayısından fazla adayın işaretlendiği oy pusulaları geçersiz sayılacaktır. Bu hususlar oy pusulalarında da dipnot olarak belirtilmiştir.

Kabinlere aynı renk tükenmez kalemler konulmuştur. Sayın üyeler bu kalemleri kullanacaklardır.

Sayın kâtip üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Başkanım, bu sosyal mesafeyi bir ikaz eder misiniz?

BAŞKAN – Oylamanın sayım ve dökümü için ad çekmek suretiyle 5 kişilik bir tasnif komisyonu tespit edeceğim:

Sayın Ahmet Özdemir, Kahramanmaraş? Burada.

Sayın Gülay Samancı, Konya? Burada.

Sayın Tamer Dağlı, Adana? Yok.

Sayın Zeynel Emre, İstanbul? Yok.

Sayın Arzu Aydın, Bolu? Yok.

Sayın Cemal Bekle, İzmir? Yok.

Sayın Türabi Kayan? Yok.

Sayın Fatma Aksal, Edirne? Burada.

Sayın Hüseyin Örs, Trabzon? Yok.

Sayın Ahmet Çolakoğlu, Zonguldak? Yok.

Sayın Mustafa Arslan? Yok.

Sayın Faik Öztrak, Tekirdağ? Yok.

Sayın Uğur Bayraktutan? Burada.

Sayın Erkan Aydın? Burada.

Sayın milletvekilleri, tasnif komisyonuna seçilen üyeler oylama işlemi bittikten sonra komisyon sıralarındaki yerlerini alacaklardır.

Son olarak sayın milletvekillerinden sosyal mesafeye riayet etmelerini ve adı okunmayan milletvekillerinin sıraya geçmemesini önemle istirham ediyorum.

Şimdi, seçime Adana ilinden başlıyoruz.

(Oyların toplanmasına başlandı)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkanım, 60’a göre pek kısa bir söz talebim var.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - İşlem yaparken söz olmaz ki Başkanım.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

41.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Genel Kurulda Sayıştay üyelerinin seçimine yönelik oy kullanma işleminde bir hakkın suistimalinin söz konusu olduğuna, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuş’u göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkanım, bugün Sayıştay üyelerinin seçimlerini yapıyoruz. Şimdiye kadar Mecliste bu seçimler ortalama 45 dakika sürmüş ve bu oylamada 2 stant yerine 4 stant kuruldu ve şu an itibarıyla 1 saat 45 dakika oldu, oylamanın başlamasından bu saate kadar yani ortalama oy kullanma süresinden 1 saat fazla ve şimdi 4 stant kurulmasına rağmen. Dolayısıyla burada yapılan bir hakkın suistimalidir. Meclis Başkanlığı olarak ve Meclisi yöneten Meclis Başkan Vekili olarak sizleri göreve davet ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.

42.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, Adalet ve Kalkınma Partisinin sivil darbesine karşı eylemlerinin ve tutumlarının farklı yöntemlerle devam edeceğine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Meclis Başkanım, Sayın Meclis Başkan Vekilim, şu anda biraz önce Sağlık Bakanımızın bir “tweet”i vardı “Aman sosyal mesafeye dikkat.” diye.

YUSUF BAŞER (Yozgat) – Arkana dön bak, sosyal mesafe var mı?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Biraz önce oylama sırasında sosyal mesafe konusunda ciddi sıkıntılar vardı. Biz, CHP Grubu olarak oylamayı 2 hassasiyet üzerinden ele alıyoruz: Bir; sosyal mesafeye dikkat etme, iki; kabine giren arkadaşlarımız, “Geçen hafta perşembe günü bir sivil darbeyle onu seçen seçmenlerinin iradesine darbe yapılan Enis Berberoğlu bu kabinde niye yok? Enis Berberoğlu bu kabinde olsaydı ne düşünürdü, nasıl karar verirdi?” diye düşünerek Enis Berberoğlu’nu ve ona darbe yapanları düşünerek oy kullanıyor. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, kabinleri işgal ediyorlar, lütfen gerekli çalışmayı başlatın.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, siz Anayasa’yı tanımayacaksınız, İç Tüzük’ü tanımayacaksınız, Anayasa’yı açıkça ihlal edeceksiniz, daha sonra bir hakkın suistimalinden bahsedeceksiniz. Burada yapılan iş, geçen haftaki Anayasa ihlaline toplum önünde dikkat çekmektir. Adalet ve Kalkınma Partisinin sivil darbesine karşı eylemlerimiz de tutumlarımız da bu konudaki eleştirilerimiz de her gün farklı yöntemlerle devam edecektir, gerisini siz düşünün! (CHP sıralarından alkışlar)

BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) - Alışacaksınız!

X.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuş’un, Meclisin saygınlığına, işlerliğine gösterilen hassasiyete Divan adına şükranlarını sunduğuna ve sosyal mesafeye riayet ederek oy kullanma işleminin tamamlanması gerektiğine ilişkin açıklaması

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, tabii, bütün şu anda arkadaşlarımızın ifade ettikleri, izah ettikleri ve hepimizin de anlayışla karşıladığı şu dayanışmanın, birlikte Meclisin saygınlığına, işlerliğine ve üzerinde yürüttüğümüz çalışmaların ciddiyetine gösterilen hassasiyete öncelikle ben Divan adına şükranlarımı sunuyorum. Fakat takdir edersiniz ki yapacağımız işlemlerde, eylemlerde, faaliyetlerde sizin dediğiniz ölçülere de riayetkâr olma durumu söz konusudur. Bakınız “sosyal mesafe” dediniz ama grubunuzun şu andaki mevcut durumu ile oylamanın yapıldığı bölge arasında bağışlayın ama bir tezat var, bir çelişki var. Sosyal mesafe de herhâlde 15-20 metre olmaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Siz yine birer metre, birer buçuk metre arayla, bu sosyal mesafeye de riayet ederek, lütfen, oylarını kullanmayan son vekillerimize de Sayın Grup Başkan Vekilimiz de yardımcı olsun, ikaz etsin ve bu işlemimizi bu şekilde tamamlamış olalım diyorum. Ben hepinizin sabrına ve göstermiş olduğu dikkate, itinaya da şükranlarımı sunuyorum.

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Milletin Meclisini çalıştırmamak için her şeyi yapıyorsunuz. Kabinlerde telefonla görüşüyorlar.

IX.- SEÇİMLER (Devam)

A) Sayıştay Üyeliklerine Seçim (Devam)

1.- Sayıştayda açık bulunan üyeliklere seçim (S.Sayısı: 198) (Devam)

(Oyların toplanmasına devam edildi)

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, mesaj yerini bulmuştur, anlaşılmıştır.

Oyunu kullanmayan arkadaşlarımız da oylarını bir kullansınlar lütfen.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Var efendim, sırayla gelip kullanıyorlar, kabinler dolu.

Geçen hafta Enis’e yapılanı biz içimize sindireceğiz, siz bunu sindirmeyeceksiniz, öyle mi?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Rahat ol, kaldırıyorken de konuşacaksınız bunları. Dokunulmazlıklara “Hodri meydan!” diyorken konuşacaksınız.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Kabinler dolu, kabin boşaldığında arkadaşlarımız giriyor, buradan da gidiyorlar.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, yetki ve görev sizdedir efendim. Ben Meclis Başkanlığı olarak sizleri göreve davet ediyorum.

BAŞKAN – Kabinde oy kullanmayan arkadaşlarımın biraz daha bu işi artık sonuçlandırmalarını istirham ediyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Geliyorlar efendim, geliyorlar. Kabinler boşaldıkça kullanıyorlar.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - İçeride telefonla konuşuyorlar Sayın Başkan. Onlar telefon kulübesi mi? Oralar telefon konuşma yeri değil Sayın Başkan.

Sayın Başkan, kabinlerde telefonla konuşuyorlar.

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – 5 dakikada 5 ismi okuyamayana memleket teslim edilmez.

MİHRiMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Halk biliyor zaten.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Ya, siz her gün insanları içeri atıyorsunuz görünmüyor da biz oy kullanırken böyle burada, o mu görünüyor? Dışarıda gazeteci koymadınız hakkınızda yazı yazan. İsmail gibi adamı içeri attınız. EYT’yle ilgili oylama olsun hemen bir dakikada bitirelim.

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan Sayın Vekil var mı?

(Oyların toplanmasına devam edildi)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, bu ne kadar sürecek böyle? Arkadaşlar içeriden çıkmıyorlar, kabinleri şu an işgal ediyorlar. Böyle şey olmaz Sayın Başkan. Lütfen İç Tüzük’ten kaynaklanan iradenizi kullanın Sayın Başkan. Eğer oy kullanma kabiliyetleri yoksa oy kullanmaya gitmesinler. Lütfen Sayın Başkan, göreve davet ediyorum sizi.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, yeteri kadar süre verildiği kanaatindeyiz. Sayın Başkan, üç saati geçtik; üç saatte 3 defa Anayasa oylaması yapılırdı burada.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Üç saat olmadı.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, herkesi İç Tüzük’e uygun hareket etmeye davet ediyoruz. Bu, bir hak değildir, hakkın istismarı, suistimali…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, Anayasa’ya uymayanların İç Tüzük davetlerinin bir değeri yok.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, bu, bir hakkın suistimalidir. Lütfen görevinizi yapın.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Geçen hafta perşembe günü yapılandan beter bir suistimal görülmemiştir.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – “Dokunulmazlıkları kaldırın.” diyorken düşünecektiniz bunları.

YUSUF BAŞER (Yozgat) – Mahkûmiyet kararı kesinleşti.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Hâkimin kararı ne zamandan beri Anayasa’ya aykırı? Yani hep konuşmak Özgür Bey size mi mahsus ya? Kilitliyorsunuz Meclisi.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Özgür, bak, bu hareketiniz size hiç yaramaz. Puan kaybettiriyorsun partine.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Neden o zaman anketler böyle? Anketleriniz niye böyle? Seçim sistemini niye değiştiriyorsunuz?

YUSUF BAŞER (Yozgat) – Başkan, görevini yap, yapamıyorsan bırak!

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Meclisin tarihinde var mı böyle bir şey!

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, lütfen inisiyatif kullanın. Kulübelerden çıkmıyorlar, telefonla konuşuyorlar içeride. Var mı böyle bir şey! Telefon kulübesi mi orası?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Enis Berberoğlu’nu düşünüyor arkadaşlar...

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Git evinde düşün, burası onu düşünecek yer değil.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Onu kendisi düşünecek.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Can Dündar’a sorun suçu var mı yok mu?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hiçbir suçu olmadığı hâlde bayramı hapiste geçiren Eren’i düşünüyorlar.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Casus…

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Eren Bülbül’ü de düşünüyorlar mı?

RECEP ÖZEL (Isparta) – Vallahi şovmenlikte üstüne kimse su dökemez!

İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Enis Berberoğlu kendini düşünmedi, o, kendini düşünecekti. Bizim çıkarttığımız kanunla evine gitti, sizin karşı çıktığınız İnfaz Kanunu’yla.

(Oyların toplanmasına devam edildi)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın vekilimiz var mı?

(Oyların toplanmasına devam edildi.)

BAŞKAN - Oy verme işlemi tamamlanmıştır.

Oy kutuları kaldırılsın.

Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.

Tasnif Komisyonu üyelerinin adlarını tekrar okutuyorum:

Tasnif Komisyonu: Ahmet Özdemir, Kahramanmaraş; Gülay Samancı, Konya; Fatma Aksal, Edirne; Uğur Bayraktutan, Artvin; Erkan Aydın, Bursa.

BAŞKAN - Sayın Ahmet Özdemir, Kahramanmaraş? Yok.

Sayın Mehmet Erdoğan, Gaziantep? Yok.

Sayın Ahmet Yıldız, Denizli? Yok.

Sayın Bülent Tezcan, Aydın? Yok.

Sayın Kemal Çelik, Antalya? Burada.

Sayın Öztürk Yılmaz, Ardahan? Yok.

Sayın Salih Cora, Trabzon? Yok.

Sayın Ali Şeker, İstanbul? Yok.

Sayın Halil Özşavlı, Şanlıurfa? Yok.

Sayın Mahmut Tanal, İstanbul? Yok.

Sayın Hüseyin Şanverdi, Hatay? Yok.

Sayın Baki Şimşek, Mersin? Burada.

Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.

Sayın Gülay Samancı, Konya; Sayın Fatma Aksal, Edirne; Sayın Uğur Bayraktutan, Artvin; Sayın Kemal Çelik, Antalya; Sayın Baki Şimşek, Mersin; buyurunuz lütfen.

60’a göre söz talebi olan sayın milletvekillerine söz vereceğim.

Buyurun Sayın Beko.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

43.- İzmir Milletvekili Kani Beko’nun, ülkenin yine gazetecilere ve sendikacılara yönelik tutuklamalar ve yargılanmalarla gündeme geldiğine ilişkin açıklaması

KANİ BEKO (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye son günlerde yine gazeteci ve sendikacılara yönelik tutuklamalar ve yargılanmalarla gündeme gelmiştir. Oda TV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız ve TELE1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel dün sabah gözaltına alınmışlardır. Türkiye toplumuna gerçekleri ulaştırmak dışında bir şey yapmayan gazeteciler suçlu hatta hain ilan edilmekteler. Gazetecilik kamu çıkarlarını korumak için yapılan bir meslektir. Gazeteciliğin gayesi yönetenleri ya da bir kesimi, onların çıkarlarını korumak değil, toplumun çıkarlarını korumaktır. Bu süreçte yine benzer bir biçimde uzun yıllar DİSK Emekli-Sen Genel Başkanlığı görevini yapmış olan Veli Beysülen de sosyal medya paylaşımı nedeniyle dün hukuksuzca gözaltına alınmıştır. Beysülen bugün serbest bırakılmış olsa da bu baskıcı politikaları kabul etmek söz konusu değildir. Düşünce özgürlüğüne darbe olan bu gözaltılardan bir an önce vazgeçilmeli ve…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Sümer…

44.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, öğretmenlerin yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ORHAN SÜMER (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

“Mutlu nesiller ancak mutlu öğretmenlerle yetişir.” sözü… Ancak bunun gereğini neden yerine getiremiyoruz. Bugün bir öğretmenler odasına girdiğimizde farklı farklı kadrolara sahip öğretmenlerle karşılaşırsınız. Aynı üniversiten mezun olan öğretmenler özlük hakları birbirinden farklı uzman öğretmen, kadrolu öğretmen, sözleşmeli öğretmen, PICTES’li öğretmen ücretli öğretmen olarak sınıflara ayrılmış durumda. Bu ayrımlar artık öğretmenlik mesleğinin kanayan yarası olmuştur. Hâlen görevde olan veya atanacak olan tüm öğretmenlerin tamamı kadrolu öğretmen olmalıdır. Öğretmenlik zaten uzmanlık gerektiren bir meslek olduğu için tüm öğretmenlerin maaşları uzman öğretmen maaşı seviyesine çekilerek ayrımlar kaldırılmalıdır. Zorunlu hizmet bölgelerinde öğretmen açığını korumanın ve istikrar sağlamanın yolu öğretmeni o bölgeye esir etmek değil teşvik etmektir. Bu bölgeler için teşvik edici düzenlemeler yapılmalıdır. Öğretmenler 22-30 Haziran tarihleri arasında Millî Eğitim Bakanlığı tarafından seminere çağrıldı. 1 milyon 100 bin öğretmeni…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Keven…

45.- Yozgat Milletvekili Ali Keven’in, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’na Yozgat iline 20 bin kişilik modern stat yapma sözünü hatırlatmak istediğine ilişkin açıklaması

ALİ KEVEN (Yozgat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sözlerim Gençlik Ve Spor Bakanı Sayın Kasapoğlu’nadır. Sayın Bakan, Yozgat’a geldiğinizde Yozgatlıya ve Yozgatspor taraftarına verdiğiniz 20 bin kişilik modern stat sözünü son kez size hatırlatıyorum. Yozgatlı ve Yozgatspor taraftarı sizden elli yıllık stadın onarılmasını istemedi, yeni bir stat istedi ve siz söz verdiniz. Yozgat’tan küçük illere hatta küçük ilçelere modern statlar yaptırırken Yozgat için elli yıllık stadyuma onarım ödeneği çıkarılmasını anlayamıyor, kabul etmiyoruz. 20 bin kişilik stat sözünüzü programa aldırmaz, başlatmazsanız bu kez Yozgatspor taraftarı, Yozgatspor’un ülkenin her tarafında bulunan taraftarları ve Yozgatlılar kararlı, yapılacak ilk seçimde sizleri sandığa gömecekler.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Sayın Gaydalı...

46.- Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı’nın, Bitlis ilinde eş zamanlı gerçekleştirilen operasyonda 7 HDP’li yöneticinin gözaltına alındığına ilişkin açıklaması

MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün sabah saatlerinde Bitlis il merkezi ile Tatvan ve Norşin ilçelerinde eş zamanlı operasyon gerçekleştirilmiş ve 7 parti yöneticimiz gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınan isimlerden biri olan eski parti yöneticimiz Elif Orman Erez, altı aylık bebeği ortada bırakılarak gözaltına alınıyor. Anne gözaltına alındığı için bebeğini bu hastalık sürecinde bir şey olmasın diye yanına dahi alamıyor. Bu nasıl bir vicdansızlık, bu nasıl bir insafsızlıktır? Mecbur musunuz sabahın dördünde, beşinde baskın yapmaya, insanları gözaltına almaya? Bir annenin, bebeğini akrabalarına bırakmasına bile izin vermeden sabahın köründe evlere silahla, postalla girerek gözaltına almak kadar vicdandan ve insaftan yoksun bir durum olamaz. Bu tür insanlık dışı uygulamalardan vazgeçilmesini...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çakırözer? Yok.

Sayın Kemalbay Pekgözegü...

47.- İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay Pekgözegü’nün, Van ili Çatak ilçesinde işçilere yapılan saldırıyı kınadığına ve yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet dilediğine, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Tesisler İşletmesinde çalışan işçilerin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine, Ege Üniversitesi Hastane kampüsündeki tadilat sırasında yaşamını yitiren inşaat işçisi Suat Güngör’ü rahmetle andığına ilişkin açıklaması

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Van Çatak’ta yol işçilerine yapılan saldırıyı kınıyorum. Yaşamını yitirenlere rahmet, yaralıların bir an önce sağlığına kavuşmasını diliyorum.

Sayın Başkan, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Tesisleri İşletme Müdürlüğünde çalışan işçiler 23 Mart tarihinden itibaren önce idari izinli sayılmış, ardından kısa çalışma ödeneği için İŞKUR’a başvurulmuş, İŞKUR başvuruyu reddettiği için de işçilerin ücretleri eylül ayına kadar fiilen ödenmeyecektir. Çalışanlar bu nedenle aylardır evlerine ekmek götüremiyorlar. Boğaziçi Üniversitesini göreve davet ediyorum. Yine dün başka bir üniversitede iş cinayeti yaşandı. Ege Üniversitesi kampüsünde yaşamını yitiren Suat Güngör 15 metre yüksekten düştü. Suat Güngör’ü rahmetle anıyor ve ailesine başsağlığı diliyorum. Ege Üniversitesi yönetimi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kenanoğlu…

48.- İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun, vefat eden Aziz Baba Cemevi Başkanı Enver Can Dede’nin devrinin daim, ruhunun revan olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Alevi toplumunun inanç önderlerinden Seyit Süleyman (Aziz Baba) evlatlarından Enver Can Dede Hakk’a yürümüştür. Aziz Baba Cemevi Başkanı da olan Enver Can Dede doğduğu topraklarda, Tokat Karkın köyünde yapılan törenle sırlanmıştır. Cemevi Başkanımız, yoldaşımız, mücadele arkadaşımız Enver Can Dede’mizin devridaim, ruhu revan, mekânı Aziz Baba’nın yanı olsun, sevenleri, ailesi ve Alevi camiasının başı sağ olsun.

BAŞKAN – Sayın Barut…

49.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, PICTES öğretmenlerinin mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

AYHAN BARUT (Adana) – Sayın Başkan, Millî Eğitim Bakanlığı ile Avrupa Birliği Türkiye delegasyonu arasında Türkiye’deki Suriyeli Mülteciler İçin Mali İmkân Programı çerçevesinde sözleşme imzalanmıştır. Toplam 700 milyon euroluk proje kapsamında Suriyeli çocukların Türk eğitim sistemine entegrasyonunun desteklenmesi için PICTES Projesi 3 Ekim 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu proje kapsamında Suriyeli çocuklara Türkçe öğretmek amacıyla 4 bin öğretmen atanmıştır. İşçi olarak çalıştırılan ama disiplin yönünden 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na bağlanan PICTES öğretmenleri büyük bir mağduriyet yaşıyor. Tatil bitmeden Suriyeli çocukların okullaşması için özveriyle çaba gösteren öğretmenlerimiz kadrosuz biçimde yaşama tutunmaya çalışıyor. Bu öğretmenlerimizin mağduriyeti giderilmelidir; iş, güvence ve gelecek kaygısı sona ermelidir; çalışma koşulları, özlük hakları iyileştirilmelidir; kadro konusunda bu öğretmenlerimizin çığlığı duyulmalıdır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Sertel...

50.- İzmir Milletvekili Atila Sertel’in, gazetecilere yönelik baskıların arttığına, gözaltına alınan Müyesser Yıldız ile İsmail Dükel’in bir an önce serbest bırakılması gerektiğine ilişkin açıklaması

ATİLA SERTEL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Türkiye’de gazetecilere yönelik tutuklamalar, baskılar alabildiğine arttı ve geçtiğimiz gün Müyesser Yıldız ve sevgili arkadaşımız İsmail Dükel gözaltına alındılar. Bu 2 arkadaşımızdan özgür ve bağımsız gazetecilik yapan Müyesser Yıldız geçmişte FETÖ kumpasıyla Silivri Cezaevinde aylarca yatırılan bir arkadaşımız. Her ikisi de yazmadıkları haber nedeniyle gözaltındalar, kendilerine telefon eden kişinin astsubay olduğunu ve casusluk davasından yargılandığını söylüyorlar. Eğer bu arkadaşlar gazeteye haber yapsalardı bu olayı devlet sırlarını ifşadan tutuklanacaklar, yargılanacaklardı; yazmadıkları için casusluktan gözaltına alındılar. Bir an önce serbest bırakılmalılar.

BAŞKAN – Sayın Kabukcuoğlu.

51.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu’nun, YÖK’ün tersine beyin göçü yönünden olumlu olan yurt dışında ilk bindeki üniversitelerde okuyan Türk öğrencilere yatay geçiş hakkı tanımasının “en az iki yıldır yurt dışında okuma” şartıyla güncellemesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

YÖK’ün yurt dışında ilk bindeki üniversitelerde okuyan Türk öğrencilere yatay geçiş hakkı vermesi tersine beyin göçü yönünden olumludur. Verilen bu hakkın önümüzdeki öğretim yılında yeni kayıt olacak öğrencileri de kapsaması endişelere neden olmaktadır. Öğrencilere sınavsız, çabasız sadece parasını vererek kayıt yaptıracakları yurt dışı üniversitelerinden Türkiye’deki herhangi bir üniversiteye sınırsız ve kotasız yatay geçiş hakkı verilmesi toplumda zaten bedelli askerliğin olumsuz sosyal etkilerinin devam ettiği, bir de “Zenginsen sana üniversite de sınavsız.” algısının oluşmasına neden olacaktır. YÖK’ün bu kararı tekrar gözden geçirmesi, yatay geçiş hakkını en az iki yıldır yurt dışında okuma şartıyla güncellemesi ve yeni kayıt olacak olanları kapsam dışı bırakması daha yerinde olabilir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Eronat…

52.- Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat’ın, 9 Haziran 2017 tarihinde şehit edilen Öğretmen Aybüke Yalçın’ın ve Van ili Çatak ilçesinde PKK’lı teröristlerce şehit edilen 2 işçinin acısını yüreklerinde taşıdıklarına ilişkin açıklaması

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Batman’ın Kozluk ilçesinde müzik öğretmenliği yapan Aybüke Öğretmen PKK terör örgütü tarafından tam üç yıl önce bugün şehit edildi. Sivil katliamlarına her gün bir yenisini ekleyen PKK terör örgütü dün de yol işçilerine saldırıp 2 işçimizi şehit etmiş, 8 işçimiz ise bu saldırıda yaralanmıştır. Her bir şehidimizin acısını yüreğimizde taşıyoruz, asla ama asla unutmuyoruz. PKK’nın bu yaptıklarında destekçilerinin, ona “terör örgütü” diyemeyenlerin, teröristler için kıyameti koparıp mazlumlar için çıtını çıkarmayanların payı vardır. Ettikleriniz yanınıza kâr kalmayacaktır. Hepinizi Allah’a havale ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Gürel…

53.- Bursa Milletvekili Vildan Yılmaz Gürel’in, 9 Haziran Öğretmen Aybüke Yalçın’ın şehadetinin 3’üncü yıl dönümünde Van ili Çatak ilçesinde PKK’lı teröristlerce yol inşaatında çalışan 2 vatandaşın şehit edildiğine ve terörü lanetlediğine ilişkin açıklaması

VİLDAN YILMAZ GÜREL (Bursa) – Sayın Başkan, üç yıl önce anne kuzusu genç öğretmenimiz Aybüke birçok öğretmen kardeşimiz gibi atama sevincini bizlerle paylaşmıştı, akabinde “Bayrağımızın dalgalandığı her yer benim vatanımdır.” diyerek Batman Kozluk’taki görevine heyecanla başlamıştı ancak hain odaklar ve şer yuvası PKK terör örgütü kızımızı hayatının baharında, çiçeği burnunda bir öğretmenken aramızdan almıştı. Bu kez de Aybüke’nin şehadetinin yıl dönümünde katil eller Van ili Çatak ilçesinde yol inşaatında çalışan sivillere uzandı; 2 vatandaşımız şehit oldu, 8 vatandaşımız yaralandı. Gazi Meclisimizde terörü lanetliyor ve hatırlatmak istiyorum: PKK ve uzantılarıyla mücadelemiz kararlılıkla devam edecektir. Silahını bırakıp Türk adaletine sığınmayan örgüt mensuplarına saklandıkları o dağlar mezar olacaktır. 1 Mayısta “İşçilerin haklarını savunuyoruz.” deyip meydanlara inen, güya “emek” “işçi” gibi argümanlarla siyaset yapanlar bu katliamlara sessiz durunca…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çelik…

54.- Kastamonu Milletvekili Metin Çelik’in, 9 Haziran İnebolu Şeref ve Kahramanlık Günü’ne ilişkin açıklaması

METİN ÇELİK (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 9 Haziran İnebolu Şeref ve Kahramanlık Günü. İstiklal mücadelemizin başından sonuna kadar İstanbul’dan deniz yoluyla İnebolu’ya getirilen cephaneler yaşlı, genç, çocuk, kadın demeden tüm Kastamonulular tarafından İnebolu-Kastamonu İstiklal Yolu üzerinden Ankara’ya ulaştırıldı. Kahraman Türk askerine İnebolu üzerinden yapılan sevkiyatı kesmek için Yunan donanmasına ait 2 savaş gemisi 9 Haziran 1921’de İnebolu’yu bombalamış ancak İnebolu topçu birliğinin azimli savunması karşısında karaya çıkamadan geri dönmüştür. İnebolulu kayıkçılar da gayret ve başarılarından dolayı 9 Nisan 1924 tarihli Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla beyaz şeritli istiklal madalyasıyla ödüllendirilmişlerdir. Atatürk’ün “Gözüm Sakarya’da, kulağım İnebolu’da.” sözleriyle kahramanlığı tarihe kazınan istiklal madalyalı tek ilçe olan İnebolu’muzun Şeref ve Kahramanlık Günü’nü kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere istiklal mücadelemizin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Güneş…

55.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in, 9 Haziran Öğretmen Aybüke Yalçın’ın şehadetinin 3’üncü yıl dönümünde Van ili Çatak ilçesinde PKK’lı teröristlerce yol inşaatında çalışan 2 vatandaşın şehit edildiğine ve terörü lanetlediğine ilişkin açıklaması

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; dün Van ilimiz Çatak ilçesinde yol yapımında çalışan vatandaşlarımıza karşı PKK terör örgütü tarafından hain bir saldırı düzenlenmesi sonucu vatandaşlarımız hayatını kaybetmiştir. Hain PKK terör örgütü, işinde gücünde olan işçileri ve bundan tam üç yıl önce şehit ettiği Aybüke Öğretmen gibi öğretmenleri ve sivil vatandaşlarımızı hedef almaya devam etmektedir. Hayatını kaybeden kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Gücü mazlumlara yeten hain ve emperyalist maşası olan PKK terör örgütü ve onun destekçilerini lanetle kınıyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ekinci, buyurun.

56.- Sivas Milletvekili Semiha Ekinci’nin, 9 Haziran Öğretmen Aybüke Yalçın’ın şehadetinin 3’üncü yıl dönümü vesilesiyle tüm şehitleri rahmetle andığına, açılışı yapılan millet bahçesinin Sivas iline hayırlı olmasını dilediğine, Demir Grup Sivasspor’a Süper Lig’de başarılar dilediğine ilişkin açıklaması

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Öncelikle, üç yıl önce hain bir saldırıda şehit olan Aybüke Öğretmenimiz başta olmak üzere, tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum. Ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum.

Cuma günü Sayın Cumhurbaşkanımızın video konferans sisteminden katılımıyla sultan şehrimiz Sivas’ta da millet bahçesinin açılışını yaptık. Ben sultan şehrimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Bu hafta sonu başlayacak Süper Lig’de yiğidoların takımı Demir Grup Sivasspor’umuza başarılar diliyor, yarım kalan hikâyemizin bu yıl tamamlanması için şanlı Sivasspor’umuza şampiyonluk yolunda başarılar diliyorum, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Girgin.

57.- Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in, şoför esnaflar arasındaki gelir adaletsizliğinin önüne geçilebilmesi için toplu taşıma araçlarından ücretsiz faydalanan 65 yaş üstü vatandaşların elektronik ücret toplama sistemlerindeki toplam biniş sayılarına göre düzenleme yapılması yönünde bir çalışmanın olup olmadığını Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) – Teşekkürler Başkan.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına…

65 yaş üstü vatandaşlarımızın ayakta yolcu taşıyabilen araçlarla ücretsiz seyahat hakkına sahip oldukları ve mevcut taşımanın gerek özel gerekse kamu eliyle yürütüldüğü dikkate alındığında kâr amacı gütmeyen belediye ve iştiraklerin dışındaki özel sektör eliyle yürütülen bu taşıma sırasında taşınan grup ile sektör temsilcileri arasında dönem dönem sıkıntılar yaşanmaktadır. Kırsalda yapılan taşıma ile metropol şehir merkezlerinde yapılan taşımanın bu yaş grubunun biniş oranlarına bakıldığında şoför esnaflarımıza gelir desteği ödemelerinin eşit oranlarda olmadığı görülmektedir. Şoför esnaflar arasındaki gelir adaletsizliğinin önüne geçilmesi için toplu taşıma araçlarından ücretsiz faydalanan 65 yaş üstü vatandaşlarımızın elektronik ücret toplama sistemlerindeki toplam biniş sayılarına göre özel sektör belediye ve iştiraklerinin ödemelerinin yapılması şeklinde bir düzenleme yapılmalıdır. Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

Teşekkür ediyorum.

IX.- SEÇİMLER (Devam)

A) Sayıştay Üyeliklerine Seçim (Devam)

1.- Sayıştayda açık bulunan üyeliklere seçim (S.Sayısı: 198) (Devam)

(Oyların ayrımına devam edildi)

BAŞKAN – Sayıştayda boş bulunan 5 üyelik için yapılan seçime ait Tasnif Komisyonu Tutanağı gelmiştir, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Plan ve Bütçe Komisyonu Sayıştay Başkanı ve üyeleri ön seçim geçici komisyonunca belirlenen adaylar arasından Sayıştayda boş bulunan 5 üyelik için yapılan seçime 466 üye katılmış, kullanılan oy dağılımı aşağıda gösterilmiştir.

Saygılarımızla arz olunur.

Tasnif Komisyonu

              Üye                                     Üye                                     Üye

         Kemal Çelik                         Gülay Samancı                      Fatma Aksal

           Antalya                                 Konya                                  Edirne

              Üye                                     Üye

         Baki Şimşek                       Uğur Bayraktutan

            Mersin                                  Artvin

Sayıştay Meslek Mensupları Kontenjan Grubu:

Hasan Karaman                              : 309 oy

Cengiz Kılıç                                   : 28 oy

Diğer Adaylar Kontenjan Grubu:

Ahmet Avşar                                  : 315 oy

Murat Aygün                                  : 311 oy

Gazi Çalgan                                   : 23 oy

Davut Karataş                                : 27 oy

Mahmut Kocameşe                          : 302 oy

Muhiddin Şahin                              : 9 oy

Mehmet Tuntaş                               : 23 oy

Meltem Yılmaz Yönter : 313 oy

Boş                                              : 11 oy

Geçersiz                                       : 120 oy

Toplam:                                        466 oy

BAŞKAN – Buna göre, Sayıştay Meslek Mensupları Kontenjanı’ndan Hasan Karaman; Diğer Adaylar Kontenjanı’ndan Ahmet Avşar, Murat Aygün, Mahmut Kocameşe, Meltem Yılmaz Yönter Sayıştay üyeliklerine seçilmişlerdir, hayırlı olmasını diliyorum.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati:22:11

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 22.40

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 96’ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Kilis Milletvekili Mustafa Hilmi Dülger ile 55 Milletvekilinin Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

XI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1. Kilis Milletvekili Mustafa Hilmi Dülger ile 55 Milletvekilinin Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi (2/2555) ve İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 174)(x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

3 Haziran 2020 tarihli 94’üncü Birleşimde, İç Tüzük'ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 174 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümünde yer alan 7’nci maddesi kabul edilmişti.

Sayın milletvekilleri, 8’inci madde üzerinde 3 önerge vardır, ilk okutacağım 2 önerge aynı mahiyettedir; bu önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 174 sıra sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi’nin 8’inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     Ömer Fethi Gürer                      Ensar Aytekin                        Ali Öztunç

             Niğde                                 Balıkesir                     Kahramanmaraş

        Yaşar Tüzün                        Faruk Sarıaslan           İlhami Özcan Aygun

            Bilecik                                Nevşehir                              Tekirdağ

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

         Hüda Kaya                 Serpil Kemalbay Pekgözegü              Garo Paylan

           İstanbul                                  İzmir                              Diyarbakır

        Kemal Peköz                          Murat Çepni       Ömer Faruk Gergerlioğlu

            Adana                                   İzmir                                  Kocaeli

                                                  Kemal Bülbül

                                                      Antalya

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Salt çoğunluğumuzla katılıyoruz.

BAŞKAN – Komisyonun katıldığı aynı mahiyetteki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…Kabul etmeyenler…Kabul edilmemiştir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanun Teklifi’nin 8’inci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

“(2) Çarşı ve mahalle bekçileri haklarında tutuklama veya yakalama kararı çıkarılmış kimseleri tespit ettikleri takdirde yakalamak ve bağlı bulunduğu genel kolluk kuvvetlerine teslim etmek ile görevli ve yetkilidir.

   Mehmet Metanet Çulhaoğlu           Hayrettin Nuhoğlu                Feridun Bahşi

            Adana                                     İstanbul                            Antalya

         Dursun Ataş                                                        İmam Hüseyin Filiz

            Kayseri                                                                        Gaziantep

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Salt çoğunluğumuzla katılıyoruz.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…Kabul etmeyenler…Kabul edilmemiştir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, söz talebim var.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

58.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, neredeyse her kanun teklifinin Genel Kurulda temel kanun olarak görüşülmeye başlandığına, Komisyonun önergelere katılmasıyla muhalefetin önergeler üzerindeki konuşma haklarının ellerinden alındığına, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuş’un bu duruma sessiz kalmaması gerektiğine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, bir kanun görüşmesi yapıyoruz. Kanun görüşmesinde 8’inci maddede önerge işlemi yapıyoruz. Zaten karşı karşıya olduğumuz durum… Adalet ve Kalkınma Partisinin öncesindeki dönemde kanunlar İç Tüzük’ün ilgili maddesi, 81’inci maddesi uyarınca her bir kanun maddesi üzerinde müzakere açılıp, her grubun onar dakika söz alıp, gerek görüyorsa grupların önergelerini verip verdikleri 7’yle sınırlı önerge sayısı ve grupların önerge hakları saklı olmak üzere müzakere edilirdi. Bu, bundan önce böyleydi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyursunlar.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Kanunların bazı durumlarda, İç Tüzük’ün 121’inci…

Şuradan müsaadenizle açayım Sayın Başkan, meşgul olduğunuz için çünkü size hitaben anlatıyorum, kusuruma da bakmayın.

22’nci Dönemde AK PARTİ iktidarında İç Tüzük’ün verdiği bir imkân kullanılmaya başlandı ama İç Tüzük kanunların temel kanun olarak görüşülmesini şu şekilde emretmiş: “Bir hukuk disiplininin tamamını ilgilendiren birbirine benzeyen maddeler otuzar maddelik bölümleri aşmamak üzere müzakere edilebilir.” Buna izin veriyor. 22’nci Dönemde yanılmıyorsam 8 ila 10 kez bu yöntem kullanılmış, örneğin, Vergi Usul Kanunu’nda. 900 maddelik kanunu 30-30 bölersiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - 23’te, 24’te, 25’te, 26’da artarak bu suistimal neredeyse her kanun temel kanun olarak görüşülmeye başlandı. Böylelikle, torba yasa yani kar lastiği ile tüp bebek uygulamasında hastanın ödeyeceği katılım payı peşi sıra maddelerde olduğu hâlde bunu temel kanun olarak görüştürdüler ve bu görüşmenin sonucunda şu ortaya çıktı: Gruplar bölüm üzerinde on dakika konuşacak, maddeler üzerinde müzakere imkânı yok Sayın Başkan ve toplam 2 önerge hakkı var, grupların önerge hakkı saklı. Böylelikle…

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın Başkan, bu Sayın Grup Başkan Vekili İç Tüzük’ün hangi maddesi kapsamında konuşmaktadır?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkanın bir uygulaması doğrultusunda konuşuyorum.

BAŞKAN – Sayın Bülbül, bir saniye…

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Konuya matuf en ufak bir açıklama yok.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yapıyorum.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Defalarca dinlediğimiz açıklamaları bir defa daha dinletiyor. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hayır, tam da ilgisi var, tam da ilgisi var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Bugün yaptığınız işler artık haddi aştı. Sayın Başkan, konuya matuf süreyi belirleyin, kendisi, konuşması kifayet ettiği yerde bitirsin. Lütfen süreyi tespit edin, ona göre işlem yapın. Yeter artık!

BAŞKAN – Sayın Bülbül, müsaade edin.

Buyurun efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, konunun önemine binaen…

MUHARREM VARLI (Adana) – Sayın Başkan, lütfen müdahale edin ama yahu!

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Konuya gelin.

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Meclisi çalıştırmamak için elinden gelen her şeyi yaptın, ayıp yahu!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bakın, bir darbeye daha kalkışıyorsunuz. Bu yaptığınız iş doğru değil. (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sizin yaptığınız doğru değil. Doğruluk mu öğretiyorsun bize!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Çok rica edeceğim.

Sayın Başkan, tam da meramımın ne olduğunu anladı herhâlde Sayın Bülbül, ondan engel olmaya çalışıyor.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Hikâye anlatıyorsun sabahtan beri, ne anlatıyorsun yahu!

MUHARREM VARLI (Adana) – Sayın Başkan, milletvekillerinin hakkını da koruyun lütfen.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bir madde üzerinde, örneğin, kar lastiğini bir maddede düzenlemiş ya, o madde üzerinde gruplar konuşamayacak. Çareniz önerge vermek, başka çare yok Sayın Başkan. Siz de Meclis Başkan Vekili olmadığınız dönemlerde, grubunuz adına önerge üstünde konuşmalar yaptınız çünkü başka imkân yok, maddede konuşturmuyor. Maddeler apayrı. Bakın, 900 maddelik kanun için tanınmış hakkı… 12 maddelik kanunu 6-6 ikiye bölüyor.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Kulübede bekleyeceğine konuşsaydın, kulübede bekledin.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ve bunun yerine bugün, şimdi burada…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, tamamlayacağım.

Sayın Başkanım, yaptıkları durum şu: Madde üzerinde konuşmak için önerge veriyorsunuz. Normal şartlarda bu önergenin gerekçesinin bizler tarafından açıklanması lazım ama Manisa’da yaptığı kamu hizmeti sırasında adaletinden razı olduğumu kendisine de ifade ettiğim Komisyon Başkanına, sen muhalefetin önergelerine katıl, böylelikle -ki orası çok tartışmalı- “Konuşma hakkını elinden alalım, biz önergeyi reddedelim.” diye bir suistimale girişerek grupların bir önerge üzerinde konuşma hakkını dahi elinden almaya kalkıyorlar.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Suistimal… Allah’ım… Bugünü mahvettiniz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ama burada, on senede 2 kez buna tevessül edildi. Tevessül edenler bu işten…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Ayıp ya!

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, sözümü tamamlayayım.

BAŞKAN – Peki, anlaşılmıştır Sayın Başkan.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, anlatmama müsaade edin, bitiriyorum.

BAŞKAN – Tamamlayalım efendim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Geçen hafta bu Meclisin milletvekillerinin Anayasa’ya aykırı olarak vekillikleri düşürüldü, hakları ellerinden alındı.

Demokrasi tepki ve protesto rejimidir. Sizin söylediğiniz diye… Bayramı evinde değil, çocuğunun yanında hapiste geçiren bir kadının ve Adana Yüreğir’deki gencecik bir kişinin hiçbir suçlarının olmadığı ortaya çıktı ama siz burada dört saat veya üç saat o tepkiye tahammül edemediniz. Şimdi bir önerge üzerinde muhalefetin konuşma hakkını elinden alıyorsunuz.

Sayın Başkan, muhalefetin bu beş dakikalık hakkının elinden alınmasına sessiz kalmamalısınız. Bu doğru bir tutum değildir Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.

XI.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- Kilis Milletvekili Mustafa Hilmi Dülger ile 55 Milletvekilinin Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi (2/2555) ve İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 174) (Devam)

BAŞKAN – 8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, devam edemezsiniz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 9’uncu madde üzerinde aynı mahiyette 3 önerge vardır. Önergeleri okutup birlikte işleme alacağız.

(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi’nin 9’uncu maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

   Mehmet Metanet Çulhaoğlu         Hayrettin Nuhoğlu                 İsmail Koncuk

            Adana                                 İstanbul                                 Adana

    İmam Hüseyin Filiz                      Enez Kaplan

          Gaziantep                              Tekirdağ

Aynı mahiyetteki önergenin imza sahipleri:

     Ömer Fethi Gürer                        Ali Öztunç              İlhami Özcan Aygun

             Niğde                             Kahramanmaraş                          Tekirdağ

      Faruk Sarıaslan                        Yaşar Tüzün                     Ensar Aytekin

           Nevşehir                                Bilecik                               Balıkesir

Aynı mahiyetteki önergenin imza sahipleri:

         Hüda Kaya                           Murat Çepni                       Kemal Peköz

           İstanbul                                  İzmir                                   Adana

   Ömer Faruk Gergerlioğlu               Kemal Bülbül   Serpil Kemalbay Pekgözegü

            Kocaeli                                Antalya                                  İzmir

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Salt çoğunlukla katılıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

9’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 9’uncu madde kabul edilmiştir. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

On dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 22.54

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 23.51

BAŞKAN: Başkan Vekili Nimetullah ERDOĞMUŞ

KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 96’ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan, ben size hakkımı helal etmiyorum, ben size hakkımı helal etmiyorum!

BAŞKAN – 174 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon yok.

Ertelenmiştir.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Eğer bu kürsüden söz vermezseniz hakkımı helal etmiyorum.

BAŞKAN – Gündemimizde başka bir iş bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için…

BURHANETTİN BULUT (Adana) – Başkan, mutlu musun Başkan!

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Çalışırsın yarın!

BAŞKAN – …10 Haziran 2020 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 23.53



(x) 7/4/2020 tarihli 78’inci Birleşimden itibaren coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonu’ndaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.

(x) 198 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.

(x) 174 S. Sayılı Basmayazı 2/6/2020 tarihli 93’üncü Birleşim Tutanağı’na eklidir.