TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                               TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                95’inci Birleşim

                                                                      4 Haziran 2020 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                              İÇİNDEKİLER

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir’in, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Gaziantep Milletvekili Abdullah Nejat Koçer’in, ülkedeki ekonomik gelişmelere ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Akdeniz ve Ege Bölgelerinde meydana gelen afet nedeniyle narenciye üreticilerinin karşı karşıya kaldığı mağduriyetlere ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Yalova Milletvekili Özcan Özel’in, Yalova ilinde millet bahçesi yapılması amacıyla Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsüne ait arazinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından TOKİ’ye devredildiğinin ifade edildiğine ilişkin açıklaması

2.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan’ın, ülkede devam etmekte olan salgının etkilerinin azaltılması noktasında yeni bir evreye geçildiğine, istihdamın sürdürülebilirliğine etkisinin olumlu olacağı düşüncesiyle kısa çalışma ödeneğinin süresinin uzatılması gerektiğine ilişkin açıklaması

3.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu’nun, Kırklareli-Edirne bölünmüş yol çalışmalarının neden yedi yıldır bitirilemediğini ve neden Trakya ile Kırklareli illerinin yatırımlardan yoksun bırakıldığını Ulaştırma ve Altyapı Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

4.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un, 2019 yılına ait ödenmeyen ayçiçeği, kanola, soya, pamuk, mazot ve gübre desteklerinin ödenmesi gerektiğine, 22 Şubat 2017 tarihinde Bakanlar Kurulunda alınan kararla çiftçilerin elektrik ve sulama borçlarının tarımsal desteklerden tahsil edilmesi yolunun açıldığına ilişkin açıklaması

5.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunun Desteklenmesi Projesi kapsamında atanan öğretmenlere hak ettikleri kadroların verilip verilmeyeceğini öğrenmek istediğine ve kamuda açığı bulunan birimlerde engelli istihdamının sağlanması gerektiğine ilişkin açıklaması

6.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, 2020 yılının ilk çeyreğinde millî gelirde yıllık bazda sağlanan yüzde 4,5 oranındaki artışla Avrupa Birliği, OECD ve G20 ülkeleri arasında en fazla büyümenin kaydedilerek tarihî bir başarıya imza atıldığına ilişkin açıklaması

7.- Hatay Milletvekili Serkan Topal’ın, coronavirüs pandemisinin Suriye’deki çatışmalar nedeniyle ekonomik anlamda sıkıntılar yaşayan Hatay ili esnafını krizin içine sürüklediğine ve alınan önlemlerin yeterli olmadığına ilişkin açıklaması

8.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’in, şiddetli sağanak yağmur ve dolu yağışı nedeniyle tarım ürünleri zarar gören Aksaray çiftçilerinin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

9.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, Adıyaman ili ve ilçelerinde şiddetli dolu yağışı nedeniyle tarım arazileri zarar gören bölgenin afet ve acil durum bölgesi ilan edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

10.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, vatan savunmasının sadece tankla silahla olmayacağına, pandemiyle mücadelede de görüldüğü gibi bazı savaşları kazanmak için inanç, emek ve özveri gerektiğine, Covid-19 tanısıyla görevi başında vefat eden sağlık çalışanlarının görev şehidi sayılabilmeleri için gerekli çalışmaların yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

11.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, Covid-19 salgınından zarar gören esnafın mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

12.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir’in, on sekiz yıldır sağlık alanında yapılan atılımlar sayesinde oluşturulan sağlık altyapısıyla salgında dünya ülkelerinin yaşadığı olumsuzlukların yaşanmadığına ilişkin açıklaması

13.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, coronavirüs salgınının Türkiye’nin önde gelen turizm kentlerinden olan Mersin ilinde turizmi olumsuz yönde etkilediğine ve beklentilerinin Hükûmetin yaşanılabilecek olası mağduriyetleri gidermesi yönünde olduğuna ilişkin açıklaması

14.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker’in, coronavirüs salgınının toplumun yüzde 1’ini etkilediğine, yüzde 99’u için riskin devam ettiğine ilişkin açıklaması

15.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, yaşanılan pandemi nedeniyle Millî Eğitim Bakanlığında çalışan tüm kadrosuz görevlilere kadro verilmesi için iktidara çağrıda bulunduğuna ilişkin açıklaması

16.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, AK PARTİ’nin seçim beyannamesindeki polislere, hemşirelere, din adamlarına ve öğretmenlere 3600 ek gösterge verme vaadine yönelik en ufak bir adımın atılmadığına, İYİ PARTİ olarak millete verilen sözlerin takipçisi olmaya devam edeceklerine, Covid-19 tanısıyla görevi başında vefat eden sağlık çalışanlarının görev şehidi sayılabilmeleri için hazırladıkları kanun teklifini Meclis Başkanlığına sunduklarına, 65 yaş ve üstü vatandaşların daha fazla sokağa çıkmasına yönelik düzenlemeyi olumlu bulduklarına, Çin’in Müslümanlara yönelik insan hakları ihlallerinin uzun süredir devam ettiğine, Çin rejiminin şirk ifadeler kullanarak Kur’an-ı Kerim’i yeniden yazmasını Diyanet İşleri Başkanlığının ve Hükûmetin gündemine ne zaman alacağını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu konuda bir demecinin olup olmayacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

17.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, 4 Haziran Cevdet Karakaş’ın idam sehpasında şehadete yürüyüşünün 39’uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması

18.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, 30 Mart 2014 tarihinde yapılan yerel seçimlerde yüzde 53 oyla Van Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanan Bekir Kaya’nın 17 Kasım 2016 tarihine kadar görevini sürdürdüğüne, üç yıl altı ay on sekiz gündür darbeci zihniyetin asılsız iftiraları sebebiyle tutuklu olduğuna, siyasi mahpusların, rehinelerin serbest bırakılması gerektiğine, corona virüsün bulaşı riskinin devam etmesi nedeniyle LGS ve YKS sınavlarına giriş tarihlerinin değiştirilmesine, Dünya Sağlık Örgütünün pandemi sürecinde kısıtlamaların azaltılması için en az on dört gün süreyle yeni olgu sayısının değişmemesinin ya da azalmasının düzenli şekilde dikkate alınması gerektiğine, Amerika Birleşik Devletlerinde George Floyd’un polis tarafından katledilmesiyle başlayan eylemlerin tüm dünyaya yayıldığına, belli grupların şiddetin hedefi hâline gelmesinin rastlantısal olmadığına ilişkin açıklaması

19.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, “kuvvetler ayrılığı” ibaresinin Anayasa’da, kanunlarda ve Meclis İçtüzüğü’nde müteaddit defalar yer aldığına, Meclisi sevk ve idare eden partinin çoğunlukçu yaklaşımıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinin Anayasa’dan aldığı gücü zaman zaman gereği gibi kullanamadığına, demokrasiye olan inançlarını yitirmediklerine ve yitirmeyeceklerine, demokrasinin bir tepki ve protesto rejimi olduğunun unutulmaması, Meclisinin uyumlu çalışabilmesi için istişarenin kalıcı olması gerektiğine ilişkin açıklaması

20.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Parlamentonun hiçbir baskı ve tehdit altında kalmadan milletten aldığı “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” anlayışıyla, darbe kültürü olan anayasal düzenlemeleri değiştirmek suretiyle anayasal hukuk düzenini sivilleştirerek demokratik, katılımcı ve çoğulcu bir niteliğe büründürdüğüne ilişkin açıklaması

21.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Başkanlığın Genel Kurula sunuşları içerisinde bilgiye sunulacak olan 3 adet Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin Anayasa’ya ve İç Tüzük’e aykırılığı nedeniyle okutulmaması gerektiğine, Başkanlığın tutumunun tezkereleri okutmak yönünde olması hâlinde usul tartışması açılmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması

22.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Başkanlığın Genel Kurula sunuşları içerisinde Cumhurbaşkanlığı tezkereleri bilgiye sunulurken Başkanlığın tutumunun ayıplı, kusurlu, kabahatli olduğu kanaatini taşıdığına, usul tartışması açılmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması

23.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, seçilmemiş, atanmış bir kişinin imzasıyla gelen tezkerenin Genel Kurulda okutulmasıyla demokrasinin ayaklar altına alındığına, demokratik siyaseti savunmaya devam edeceklerine ilişkin açıklaması

24.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, demokrasi tarihimizde Anayasa ve Parlamento teamülleri çerçevesinde tarihe not düşülecek kararlar alındığına, tezkerelerin görüşmelerinin Anayasa’ya, hukuka uygun şekilde cereyan ettiğine, kimsenin milletin birlik beraberlik, kardeşlik ve demokratik hukuk devleti mücadelesine gölge düşüremeyeceğine, bağımsız yargıyı örselemeye çalışanlara müsaade etmeyeceklerine ilişkin açıklaması

25.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

26.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

27.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

28.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir milletvekilinin dokunulmazlık zırhına ihtiyacı olmadığına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin hiçbir üyesinin de dokunulmazlık zırhına bürünmemesi gerektiğine, Enis Berberoğlu’nun yargılanma sürecinin tamamlanmadığına ve geçmiş uygulamalarda bu tip kararların dönem sonuna bırakıldığına ilişkin açıklaması

29.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Anayasa’nın 83’üncü maddesinin dördüncü fıkrasında “Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.” ibaresinin yer aldığına ilişkin açıklaması

30.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın, 15 Temmuz 2016 tarihinde Meclis kürsüsünden sosyal medyaya hitap ederek darbeye direnmiş olmanın onurunu taşıdığına, Anayasa’nın 84’üncü maddesinin ikinci fıkrası ile Anayasa’nın 83’üncü maddesinin dördüncü fıkrasının açık olduğuna ilişkin açıklaması

31.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, adil, tarafsız ve bağımsız bir yargıdan zerre miskal kadar korkuları olmadığına, Cumhurbaşkanlığı sisteminde yargının etkisiz ve yetkisiz bir kurum hâline geldiğine ilişkin açıklaması

32.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, okunan tezkerelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin tümü tarafından duyulmadığı için yok hükmünde olduğuna ilişkin açıklaması

33.- Denizli Milletvekili Milletvekili Cahit Özkan’ın, emperyalistlerin, silah baronlarının, faiz lobilerinin ülkeyi, coğrafyayı, birlik beraberliği karıştırmak suretiyle millî emaneti darbelerle, ihanetlerle alaşağı etmesine müsaade etmeyeceklerine ilişkin açıklaması

34.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

35.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Kırıkkale Milletvekili  Ramazan Can’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

36.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

37.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin talimatla çalışmasını kabul edilemez bulduklarına, demokrasinin bir tepki ve protesto rejimi olduğuna, CHP Grubunu Meclise yapılan baskıyı, tasallutu ve bu baskıya boyun eğen Meclis Başkanını protesto etmeye çağırdığına ilişkin açıklaması

38.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, CHP Grubunun Meclise yapılan baskıya, tasalluta ve bu baskıya boyun eğen Meclis Başkanına yönelik başlatmış olduğu protestoya HDP Grubu olarak katıldıklarına ilişkin açıklaması

 

VI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Anayasa’nın 84’üncü maddesine göre milletvekillerinin kesin hüküm giydiklerine dair kesinleşen mahkeme kararları hakkındaki Cumhurbaşkanlığı tezkerelerinin Başkanlığın Genel Kurula sunuşları kısmında okutulmasının uygun olup olmadığı hakkında

2.- Cumhurbaşkanlığı tezkerelerinin bilgiye sunulmasında Başkanlığın tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında

 

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Cumhurbaşkanlığının, İstanbul Milletvekili Kadri Enis Berberoğlu’nun siyasi ve askeri casusluk maksadıyla Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama suçundan 25 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/6/2017 tarihli ve esas 2016/205, Karar 2017/97 sayılı kararının kaldırılarak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 13/2/2018 tarihli ve Esas 2017/2075, Karar 2018/287 sayılı kararının onanmasına dair Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 20/9/2018 tarihli ve Esas 2018/2088, Karar 2018/2728 sayılı kararı ile ilgili olarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 83’üncü maddesinin üçüncü fıkrası ile 84’üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca milletvekilliğinin düşürülmesine dair tezkeresi (3/1218)

2.- Cumhurbaşkanlığının, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/3/2017 tarihli ve 2014/235 esas, 2017/103 sayılı kararıyla dokuz yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilen, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 18/4/2018 tarihli ve 2017/1428 esas, 2018/1000 sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 17/9/2019 tarihli ve 2018/7107 esas, 2019/5300 sayılı ilamıyla onanması suretiyle cezası kesinleşen Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları’yla ilgili olarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 83’üncü maddesinin üçüncü fıkrası ile 84’üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca milletvekilliğinin düşürülmesine dair tezkeresi (3/1219)

3.- Cumhurbaşkanlığının, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/3/2017 tarihli ve 2014/235 esas, 2017/103 sayılı kararıyla altı yıl üç ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilen, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 18/4/2018 tarihli ve 2017/1428 esas, 2018/1000 sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 17/9/2019 tarihli ve 2018/7107 esas, 2019/5300 sayılı ilamıyla onanması suretiyle cezası kesinleşen Hakkâri Milletvekili Leyla Güven’le ilgili olarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 83’üncü maddesinin üçüncü fıkrası ile 84’üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca milletvekilliğinin düşürülmesine dair tezkeresi (3/1220)

 

B) Önergeler

1.- Başkanlığın, esas Komisyon olarak Dışişleri Komisyonuna, tali komisyon olarak da Millî, Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna havale edilen (2/2003) esas numaralı İslam Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (ISESCO) Şartının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi’nin Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop tarafından geri alındığına ilişkin önerge  (4/78) yazısı

 

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can’ın, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can’ın, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın yaptığı açıklaması sırasında tekraren şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

IX.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından, 2019 Aralık itibariyle Mesut Barzani destekli Suriye Kürt Ulusal Konseyi ile PKK-PYD arasındaki iş birliği ve bütünleşme çalışmaları ABD girişimleriyle somutlaşmıştır. Özellikle nisan ayından itibaren ABD önderliğinde Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ve PKK-PYD'yi birleştirme çabaları yoğunlaşmıştır. 25 Nisan 2020'de terörist Mazlum Kobane’nin Kamışlı’da yaptığı açıklamada tarafların bir araya gelmesi noktasında büyük ilerleme kaydedildiği ifade edilmiştir. ABD önderliğinde Türkiye’ye karşı oluşturulan bu terör ittifakından doğacak tehditleri tespit ve bertaraf etmek amacıyla 4/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön  görüşmelerinin, Genel Kurulun 4 Haziran 2020 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

 

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan'ın, 21 Nisan 2020 tarihli Resmî Gazetede açıklanan kişisel bakım ve hijyen ürünlerine getirilen ek vergilere ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın cevabı (7/29010)

 

4 Haziran 2020 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.02

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER : Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 95’inci Birleşimini açıyorum.(x)

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Dünya Çevre Koruma Günü ve Haftası münasebetiyle söz isteyen Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir’e aittir.

Buyurun Sayın Özdemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir’in, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) – Çok Kıymetli Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi bu önemli günde sevgiyle saygıyla selamlıyor, bizleri ekranları başında izleyen değerli vatandaşlarımıza da selamlarımı, saygılarımı sunuyorum.

Çevre, eski tabirle “muhit” olarak ifade edilir; insanı kuşatan, sarıp sarmalayan her şey demektir. Bugün dilimize yakışan tabirle de çevre, insanı çevreleyen her şey demektir. Dünyaya geldiğimizde hazır bir çevreye doğuyoruz, bugünkü tabirle -gençler bu tabirleri çok seviyorlar- hazıra konuyoruz. İnsan yaratılmazdan önce ona uygun bir ortam hazırlanmış; kozmografik olarak, tabiat bilimlerinin, botanik biliminin, zoolojinin ve antropolojinin ele aldığı konulara uygun olarak hazır bir ortam elde edilmiş ve nihayet en sonunda da insan yaratılarak bu hazır ortama indirilmiştir. İnsan varlık kategorisinin en üst basamağındadır ve en güzel biçimde yaratılmış, en şerefli, en değerli mahlukat olarak da tanımlanmıştır. Ayrıca insana muazzam bir yetenek daha verilmiştir ki biz bu yeteneğe “temsil kabiliyeti” diyoruz.

Şüphesiz, insanın yaratıcısıyla ilişkisi çok önemlidir fakat en az onun kadar önemli olan bir başka husus daha vardır; o da insanın insan dışı varlıklarla ilişkisidir. Şüphesiz, bu, insanın Tanrı’yla ilişkisiyle alakalı bir durum olarak da ayrıca kayda değer. Şöyle formüle edebiliriz: İnsan dışı her şey, canlı veya cansız, insanın emrine verilmiş ama aynı zamanda bütün bu emrine verilenler de insana emanet edilmiştir. Yetki ne kadar büyümüşse sorumluluğun da o kadar büyük olacağı bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır. Dolayısıyla insan olarak çevreye karşı sorumluluğumuz hakikaten çok büyük. Bütün bir dünya, bütün bir kâinat ve yaratılan canlı cansız her şey Kur’an’ın eşsiz beyanıyla bir hesap üzerine yaratılmıştır. Her şey bir miktar ve ölçü üzerine yaratıldığından dolayı da iktisatçıların formüle ettiği husus önümüze çıkmaktadır. İnsanların ihtiyaçları sonsuzdur fakat imkânlar sınırlıdır. Dolayısıyla biz bu dengeyi, ölçüyü ve hesabı bozmamakla mükellef olduğumuzu asla unutmamalıyız çünkü bu husus bizlere “Dengeyi bozmayın.” şeklinde emir kipiyle ifade edilmiştir. Dolayısıyla keyfî davranışlardan çevreye karşı uzak durma ve bizim emrimize verilen canlı cansız varlıklardan yararlanma noktasında son derece dikkatli ve titiz uygulamalar içinde bulunmak zorundayız. Eğer bunlara uymazsak, görüyorsunuz, dünyada ozon tabakasının delinmesi gibi bir tehlikeyle karşı karşıya kalıyoruz, daha başka tehlikelerin de bunun arkasından gelmesi kaçınılmazdır.

İyi bir avcının bana söylediği bir söz vardı. “Niye çifte kullanmıyorsun?” diye sorduğumda, tek fişekli tüfek kullanan bu avcı bana şunu demişti: “Ben katliam yapmaya gitmiyorum, ben ihtiyacım için avlanmaya gidiyorum. Çifteyle avlanmaya gidersem bir defa attığımda vuramadığım canlının kurtulma şansını ortadan kaldırmış ve ikinci defa ateş etmek zorunda kalmış olurum ki bu avcılığın şanına da yakışmaz, aynı zamanda benim doğaya karşı, çevreye karşı emrime verilmiş olan av hayvanlarına karşı sorumluluk duygumu da zedeler.” Biz bu düşüncelerle hareket etmek zorundayız. Çevremizdeki hayvanlara eziyet edemeyiz, çevremizi hor kullanamayız. Canlı cansız bütün yaratıklara emanet gözüyle bakmak ve çok hassas bir denge gözeterek davranmak zorundayız.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyor, Meclis çalışmalarında başarılar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, ekonomik gelişmeler hakkında söz isteyen Gaziantep Milletvekili Abdullah Nejat Koçer’e aittir.

Buyurun Sayın Koçer. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- Gaziantep Milletvekili Abdullah Nejat Koçer’in, ülkedeki ekonomik gelişmelere ilişkin gündem dışı konuşması

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tüm dünya coronavirüs salgını karşısında büyük bir sınav veriyor. Ülkemiz de Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği ve Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca’nın yönetiminde son derece başarılı bir mücadele sergiliyor. Polis, asker ve AFAD’ın içerisinde yer aldığı Vefa Sosyal Destek Grubu üyesi gönüllülerimiz bu mücadeleye büyük destek veriyor. Her birine ayrı ayrı yürekten teşekkür ediyorum.

Türkiye, güçlü sağlık sistemi sayesinde kendi kendine yetmekle kalmayıp bu süreçte dünyanın dört bir yanına yardım elini uzatmış ve desteklerini göndermiştir. Ülkemizle ve milletimizle bu anlamda gurur duymamak mümkün değil.

Salgının ülke ekonomimize olan etkilerini azaltmak, işsizlik başta olmak üzere her türlü olumsuzluğun önüne geçmek, iş gücü piyasasını ayakta tutmak için Ekonomik İstikrar Kalkanı devreye alınmıştır. Bu kapsamda, altı ay süresiz, otuz altı ay vadeli, 25 bin TL limitli işletme finansmanı desteği hiçbir ayrım olmaksızın esnafımızın istifadesine sunulmuştur. Beyanname ve vergi ödeme süreleri uzatılmış, tüm sektörler ve firmalar için hazine destekli KGF kefaletiyle işe devam kredi desteği başlatılmıştır. Firmalara maliyet ve istihdam desteği sağlamak için kısa çalışma desteği uygulanmış ve KOBİ’lere sunulan devlet destekli alacak sigortasıyla yararlanma kapsamı genişletilmiştir. Aylık 5 bin TL’nin altında geliri olan tüm vatandaşlarımız için 6 ay ödemesiz, 36 ay vadeli 10 bin TL’ye kadar temel ihtiyaç desteği devreye alınmıştır. Devletimiz tüm imkânlarını seferber ederek işçimizin, işverenimizin ve esnafımızın yanında yer almıştır. Çalışanlarımız korunmuş, firmalarımız ve dar gelirli vatandaşlarımız desteklenmiştir.

Sayın milletvekilleri, ülkemiz 2020 yılının ilk çeyreğinde yüzde 4,5 büyüdü, üstelik Avrupa Birliği, G20 ve OECD ülkelerinin tamamını geride bırakarak; gurur verici bu başarı. Covid-19 etkisine rağmen ikinci çeyrekte de ekonomik büyümemizin daha iyi olacağına dair ümitlerimizi artırmıştır. Nisan ve mayıs ayı ihracatımızdaki düşüşün kısıtlı olması bu anlamda sevindiricidir. Haziran ayından itibaren ihracatta toparlanmanın hızlanacağına inanıyorum. Coronavirüs salgınının küresel ticareti ve dünya ekonomisini sarstığı bir dönemde elde ettiğimiz bu veriler ekonomimizin güçlenerek toparlandığını göstermektedir.

Sayın milletvekilleri, Türkiye 5,5 milyon ailesine 1.000’er TL sosyal yardım desteği, 6 milyon vatandaşına 37 milyar TL ihtiyaç kredisi, 1 milyon 100 bin esnafına 25 milyar TL finansman desteği, 181 bin işletmesine 146 milyar TL işe devam finansmanı desteğiyle toplamda 262 milyar TL’ye ulaşan destek sağlarken yatırım ve proje üretmeye devam etmiştir. Yerli ve millî solunum cihazı, dezenfektan, maske ve medikal ürünlerde önemli başarılara imza atılmıştır. Coronavirüs sürecinde gördük ki üretim gücümüz ve gıda güvenliğimiz rekabet gücümüzü oluşturmuştur.

Şehrim Gaziantep’in dünyanın en büyük maske üretim kapasitesine sahip olması ve başta makarna olmak üzere tüm gıda ürünlerinde Gaziantep’in gıda üretim merkezi olması da ayrıca salgın sürecinin öne çıkan ülkemizdeki başarılarından bir tanesidir. Gaziantep sanayisinin salgın sürecinde ürün çeşitliliğiyle medikal ve gıda güvenliğini sağlamış olması Türkiye için önemli bir kazanımdır. Türkiye bir yandan Covid-19’la mücadele ederken diğer yandan üretim ve ihracatına devam ediyor. Türkiye'nin ilk insansız hava aracı olan Akıncı ülkemiz semalarında süzülüyor, ilk yerli sondaj gemisi olan Fatih Karadeniz’e yelken açıyor. Devletimiz vatandaşlarımızı ve firmalarımızı desteklemeye, istihdamı korumaya ve üretimi güçlendirmeye yönelik uygulamalara devam ettikçe, Türkiye, üretim ve ihracat odaklı büyüme modeliyle istikrarlı ve güçlü büyümeyi sürdürecektir.

Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, Akdeniz ve Ege Bölgelerimizde meydana gelen afet ve narenciye üreticilerimizin karşı karşıya kaldıkları mağduriyetlerle ilgili söz isteyen Muğla Milletvekili Metin Ergun’a aittir.

Buyurun Sayın Ergun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Akdeniz ve Ege Bölgelerinde meydana gelen afet nedeniyle narenciye üreticilerinin karşı karşıya kaldığı mağduriyetlere ilişkin gündem dışı konuşması

METİN ERGUN (Muğla) – Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Dün bu kürsüde birçok milletvekili arkadaşımızın dile getirdiği gibi, mayıs ayının ortalarında Akdeniz ve Ege Bölgelerimizde yaşanan sıcaklık afetiyle ilgili görüşlerimi ifade etmek için huzurlarınızdayım. Bu afette ürünleri zarar gören çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimi bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Sayın milletvekilleri, bu afetle birlikte Türkiye’de büyük bir tarımsal kriz yaşanacak gibi görünmektedir. Türkiye'nin dört bir tarafında tarlalar, bağlar, bahçeler büyük oranda zarar görmüş durumdadır. Ege ve Akdeniz’de yaşanan afet, narenciye, üzüm, zeytin gibi meyveleri yaktı ve dalında kuruttu. Ani ve sert iklim değişikliklerine bağlı olarak ortaya çıkan bu afet, tarım konusunda son yılların en büyük felaketlerinden biridir. Ancak bilinmelidir ki iklim değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkan bu durum karşısında Tarım Bakanlığının yeni bir strateji oluşturması gerekmektedir. Zira bu, gelecekte de tekrarlanması muhtemel bir felaket olarak karşımızda durmaktadır. Aşırı sıcaklar ve rüzgâr nedeniyle Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 95’lere, Ege’de ise yüzde 70-80’lere ulaşan oranlarda narenciye meyveleri zarar görmüş durumdadır. Seçim bölgem olan Muğla’nın Ortaca, Köyceğiz ve Dalaman ilçelerinde narenciyede rekolte kaybı maalesef yüzde 90’lara ulaşacak durumdadır.

Turizm konusunda zaten büyük bir kayıp yaşayan Muğla, bu afetle beraber ciddi bir darbe daha yemiş olacaktır. Yıllardan beri iktidarın bütün vurdumduymazlığına karşı fedakârca üreten çiftçilerimiz, şimdi de zikrettiğimiz afetle karşı karşıya kalmış ve işler içinden çıkılmaz bir noktaya gelmiştir. Yaşanan bu afet neticesinde ocak ayından itibaren mecburi harcamalarını yapan çiftçilerimiz, çok büyük zararlara uğramıştır. Dalaman’da, Ortaca’da, Köyceğiz’de üreticiler perişan vaziyette, devletin kendilerine el uzatmasını beklemektedir. Bu nedenle, söz konusu afet sonucu ağır şekilde maddi kayıplar yaşayan üreticilerimize devletimizin acilen sahip çıkması gerekmektedir.

Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in de ifade ettiği üzere biz İYİ PARTİ olarak bu afetin zararlarının ortadan kaldırılması ve çiftçimize sahip çıkılması için iktidardan 4 maddelik bir destek paketi uygulamaya koymasını talep ediyoruz.

İlk olarak, söz konusu yörelerimiz afet bölgesi ilan edilmelidir.

İkinci olarak, sıcaklık ve fırtınanın yol açtığı zararların da TARSİM sigortası kapsamına alınması gerekmektedir. Bununla beraber iklim değişikliğine bağlı olarak tarımsal sigorta anlayışının değişmesi ve kapsamının genişletilmesi lazımdır. Şu an ülkemizin dört bir yanında yaşandığı gibi iklimsel zararların sigortalanmaması artık kabul edilebilir değildir.

Üçüncü olarak, mağdur olan üreticilerimizin Ziraat Bankasına ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları faizsiz bir şekilde ertelenmeli ve uygun ödeme koşulları sağlanmalıdır.

Son olarak, çiftçilerimize zararlarıyla orantılı olarak nakdî destek sağlanmalıdır. Eğer bu destekler sağlanmaz ise çiftçilerimiz bu badireyi kendi başlarına atlatamayacak, birçoğu tarlasını, bahçesini ve arazisini satmak zorunda kalacaktır. Bunun sonucunda da başta narenciye olmak üzere birçok kalemde tarımsal üretimin bu bölgelerdeki geleceği riske girecektir. Allah göstermesin, böyle felaketler karşısında üreticiyi kaybedersek açlık riskiyle yüz yüze kalır ve ithalata daha fazla bağımlı hâle geliriz.

Konuşmama son verirken, şimdiye kadar tarımda Türkiye'nin kendi kendine yetebilirliğini ortadan kaldıran ve çiftçiyi ihmal eden ithalat politikalarıyla Türkiye’yi tarımda net ithalatçı durumuna sokan iktidara sesleniyorum: Geçtiğimiz yıllarda yaşanan afetlerde yaptığınız gibi bu felakete de bigâne kalmayın. Bugün dünyada stratejik önemi daha iyi anlaşılan tarıma ve üreticiye böylesi kara günlerde sahip çıkın. Bir an önce zikrettiğimiz adımları atın ve ekonomik destek programını ivedilikle hazırlayın. Üreticilerimizi yaşadıkları felaket karşısında rahatlatın, rahatlatın ki ülkemizin başta narenciye üretimi olmak üzere birçok tarımsal ürün konusunda geleceği riske girmesin.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, şimdi sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.

Sayın Özcan Özel...

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Yalova Milletvekili Özcan Özel’in, Yalova ilinde millet bahçesi yapılması amacıyla Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsüne ait arazinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından TOKİ’ye devredildiğinin ifade edildiğine ilişkin açıklaması

ÖZCAN ÖZEL (Yalova) – Sayın Başkan, Yalova’da Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsüne ait 113,4 dekar arazi üzerine millet bahçesi yapılacağı, bu arazinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından bu amaçla TOKİ’ye devredildiği ifade edilmektedir. Burası birinci sınıf tarım arazisidir, “Yalova benim kentimdir.” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk tarımının geliştirilmesi için millete bağışladığı arazilerden bir tanesidir. Bu arazi tarımsal AR-GE faaliyetlerinin yapıldığı bir alandır. Buranın tarım dışı amaçla kullanılması, millet bahçesine dönüştürülmesi, Atatürk’ün mirasına saygısızlık, Yalova’ya, Türkiye’ye ve Türk tarımına ihanettir. Türkiye’yi, bereketli topraklarını tarım dışı amaçlarla kullanarak tarımsal ürünleri ithal eden bir ülke hâline getirdiniz. Buna yenisini eklemeyin, bu yanlıştan dönün, birinci sınıf tarım arazilerine dokunmayın diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Taşdoğan…

2.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan’ın, ülkede devam etmekte olan salgının etkilerinin azaltılması noktasında yeni bir evreye geçildiğine, istihdamın sürdürülebilirliğine etkisinin olumlu olacağı düşüncesiyle kısa çalışma ödeneğinin süresinin uzatılması gerektiğine ilişkin açıklaması

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Sayın Başkan, ülkemizde devam etmekte olan salgının etkilerinin azaltılması noktasında yeni bir evreye geçildi. Kısıtlamalar kalktı ve normalleşme süreci başladı. Covid-19’un üretime olumsuz etkilerine rağmen istihdamı önceliğine alan sanayicilerimiz kamunun da desteğiyle istihdama devam ettiler. Sanayide toparlanma ve normalleşmenin sağlanabilmesi için reel sektörün bu geçiş sürecinde desteklenmesine devam edilmesi gerekmektedir. Bu süreçte yapılan desteklerden kısa çalışma ödeneğinin üreticimize önemli katkıları olmuştur. Ancak kısa çalışma ödeneğine başvurular 30 Haziranda sona erecektir. İşveren ve çalışanlar açısından salgının olumsuz etkilerinin atlatılabilmesi için bu desteğin bir süre daha uzatılmasının değerlendirilmesi gerekmektedir. İstihdamın sürdürülebilirliğine etkisinin olumlu olacağını düşünmekteyiz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Gündoğdu…

3.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu’nun, Kırklareli-Edirne bölünmüş yol çalışmalarının neden yedi yıldır bitirilemediğini ve neden Trakya ile Kırklareli illerinin yatırımlardan yoksun bırakıldığını Ulaştırma ve Altyapı Bakanından öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanına sormak istiyorum: Kentlerin gelişmişlik düzeyinin bir göstergesi de ulaşım imkânlarının hızlı, kaliteli ve güvenli olmasıdır. AKP hükûmetleri tarafından on sekiz yıldır sahipsiz bırakılın Kırklareli ve Trakya bölgemiz, AKP Hükûmeti tarafından âdeta cezalandırılmaktadır. “Marmaray’ı denizin altından geçirdik, köprü yaptık, otoyollar açtık.” diye her gün övünenlere de buradan soruyorum: Neden Kırklareli-Edirne bölünmüş yolu yedi yıldır hâlâ bitirilmemiştir, hizmete açılmamıştır? Bu yolla ilgili verdiğimiz soru önergelerine niye cevap verilmemiştir? Trakya ve Kırklareli halkının yatırımlardan yoksun bırakılması nedendir? Neden Kırklareli’mizi hizmet fukarası hâline getirdiniz, merak ediyoruz.

Teşekkürler Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Aygun…

4.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un, 2019 yılına ait ödenmeyen ayçiçeği, kanola, soya, pamuk, mazot ve gübre desteklerinin ödenmesi gerektiğine, 22 Şubat 2017 tarihinde Bakanlar Kurulunda alınan kararla çiftçilerin elektrik ve sulama borçlarının tarımsal desteklerden tahsil edilmesi yolunun açıldığına ilişkin açıklaması

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – 2019 yılına ait ödenmeyen yağ bitkilerini; ayçiçeği, kanola, soya, pamuk ve mazot, gübre desteklerini ödeyiniz. Yine, yayınlanmayan 2020 tarımsal destekleme tebliğini çıkarınız.

22 Şubat 2017’de Bakanlar Kurulunda alınan kararla ve Resmî Gazete’de yayımlanan 29/987 sayılı Tebliğ’e göre tarımsal desteklerden elektrik ve sulama borçlarına tahsil yolu açılmıştır. Ancak 19 Aralık 2019’da Danıştay 10. Dairesi, çiftçilerimiz tarafından açılan davaya vermiş olduğu kararla, Bakanlar Kurulunun 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 19’uncu maddesinde verilen yetkinin dışında bir karar aldığını belirtmiş ve bu tebliğin geçersizliğine karar vermiştir. Ancak pandemi sürecinde hâlâ hukuksuz yargılamaya devam edildiği sahadan gelen bilgilerle sabittir. Bir an evvel Bakanlığın bu hukuksuzluğa son vermesi gerekmektedir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Köksal…

5.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunun Desteklenmesi Projesi kapsamında atanan öğretmenlere hak ettikleri kadroların verilip verilmeyeceğini öğrenmek istediğine ve kamuda açığı bulunan birimlerde engelli istihdamının sağlanması gerektiğine ilişkin açıklaması

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunun Desteklenmesi Projesi kapsamında mülakat, KPSS ve güvenlik soruşturmasıyla atanan PIKTES öğretmenleri kadro bekliyor. Millî Eğitim Bakanlığı bu konuda ne düşünüyor? PIKTES’li öğretmenlerimize hak ettikleri kadro verilecek mi? Öte yandan istihdama katılım oranları son derece düşük olan engelli yurttaşlarımız EKPSS sınavında aldıkları yüksek puanlara rağmen atanamıyorlar. Buradan Bakanlığa bir kez daha sesleniyoruz: Engellilerin EKPSS’ye göre atamaları yapılsın, kamuda açığı bulunan birimlerde engelli istihdamı sağlansın.

BAŞKAN – Sayın Durmuşoğlu…

6.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, 2020 yılının ilk çeyreğinde millî gelirde yıllık bazda sağlanan yüzde 4,5 oranındaki artışla Avrupa Birliği, OECD ve G20 ülkeleri arasında en fazla büyümenin kaydedilerek tarihî bir başarıya imza atıldığına ilişkin açıklaması

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Ülkemiz 2020 yılının ilk çeyreğinde millî gelirimizde yıllık bazda yüzde 4,5 artışla Avrupa Birliği, OECD ve G20 ülkeleri arasında en fazla büyümeyi kaydederek tarihî bir başarıya imza atmıştır. Bu veriler ekonomimizdeki güçlü toparlanmanın devam ettiğini ve salgın sonrası siyasi ve ekonomik bakımdan yeniden yapılanma sürecinde küresel sistemde ülkemizin çok iyi bir yere geleceğinin işaretidir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ülkemizi sanayide, teknolojide, ticarette, tarımda, enerjide, ulaşımda, sağlıkta, eğitimde, sporda, savunma sanayisinde ve hayatın her alanında parlayan bir yıldız yapmaya kararlıyız. Seçim bölgem Osmaniye de son verilere göre Adana, Hatay ve Kahramanmaraş illeri arasında sanayiye dayalı elektrik tüketiminde bölgede öncü olarak ülke ekonomisine katkısını her geçen gün artırmaktadır. Kim ne derse desin, hangi kirli kumpasları kurarsa kursun Rabb’imin izni ve aziz milletimizin desteğiyle büyüyüp güçlenerek yolumuza emin adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz diyor, Genel kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Topal…

7.- Hatay Milletvekili Serkan Topal’ın, coronavirüs pandemisinin Suriye’deki çatışmalar nedeniyle ekonomik anlamda sıkıntılar yaşayan Hatay ili esnafını krizin içine sürüklediğine ve alınan önlemlerin yeterli olmadığına ilişkin açıklaması

SERKAN TOPAL (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Hatay, uzun yıllardır Suriye’deki çatışmalardan en çok etkilenen, bu sebeple ekonomik olarak ciddi sıkıntılar yaşayan bir ilimizdir. Yaşanan pandemi Hataylı esnafımızı diğer illerden çok daha ciddi bir krizin içine sürüklemiştir. Alınan önlemler yeterli değildir. Birçok defa dile getirdik, bir kez daha Hükûmeti göreve çağırıyorum. Vergi öteleme, beyanname erteleme esnaflarımızın sorununu çözmüyor. Önümüzdeki bir yıllık süre için esnafın SGK primleri ve vergileri devlet tarafından ödenmelidir. Esnafa can suyu olacak destek ödemeleri mutlaka yapılmalıdır. İşsizlik ödeneği bir yıllık süre için yapılmalıdır, istihdam yükü esnafın üzerinden alınmalıdır. Bunlar yapılmadığı takdirde, mevcut şartlarda, esnaf kepenk kapatmak zorunda kalacak, binlerce insan işsiz kalacak ve Hatay ekonomisi çökme noktasına gelecek. Hatay halkı ve esnafı devleti yanında görmek istiyor.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Erel…

8.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’in, şiddetli sağanak yağmur ve dolu yağışı nedeniyle tarım ürünleri zarar gören Aksaray çiftçilerinin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

AYHAN EREL (Aksaray) – Geçiminin büyük bir bölümünü tarımdan sağlayan Aksaray’ımızda önceki gün şiddetli sağanak yağmur ve dolu yağışı nedeniyle başta Eskil, Sultanhanı ilçelerimiz olmak üzere Eşmekaya beldemizde, Ekecik ve Hasandağı köylerimizin bazılarında yaklaşık 70 bin dekar tarım arazisinde tarım ürünleri zarar görmüştür. Arpada yüzde 100’e varan zararın yanında diğer tarım ürünlerinde yüzde 40 ile yüzde 100 arasında zarar tespit edilmiştir. Daha önce de aynı şekilde İncesu ve Armutlu köylerimizde tarım alanları aynı şekilde zarar görmüştür. Zor şartlarda, borç harç ekim yapabilen çiftçilerimizin uğramış olduğu zarar bir an önce devletimiz tarafından giderilmelidir. Çiftçilerimizin Ziraat Bankasına ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları faizsiz olarak, ödeyebilecekleri şekilde yapılandırılmalıdır. Yoksa çiftçilerimiz borçlarını ödemek için tarlalarını, traktörlerini satmak zorunda kalacaktır.

BAŞKAN – Sayın Filiz…

9.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, Adıyaman ili ve ilçelerinde şiddetli dolu yağışı nedeniyle tarım arazileri zarar gören bölgenin afet ve acil durum bölgesi ilan edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

24 Mayıs Ramazan Bayramı’nın birinci günü Adıyaman ili ve ilçelerinde şiddetli dolu yağışı nedeniyle Kahta ilçemizde 22 köyde yaklaşık 15 bin dönüm hububat, 5 bin dönüm meyve bahçesi; Sincik ilçemizde 4 köyde yaklaşık 200 dönüm üzüm bağı ve arpa tarlaları; Tut ilçemizin genelinde yaklaşık 30 bin dönüm Antep fıstığı ve Samsat ilçemizin Çiçek ve Tepeönü köylerinde yaklaşık 5 bin dönüm arpa ekili arazi zarar görmüştür. Zaten ekonomik dar boğazda olan köylülerimiz dolu afetinden dolayı iyice perişan olmuşlardır. Bölgenin afet durum bölgesi ilan edilerek zarar ve ziyanlarının bazı illerde olduğu gibi AFAD veya Cumhurbaşkanlığı fonundan ya da Tarım ve Orman Bakanlığından karşılanması çiftçilerimize bir nefes aldıracaktır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Yılmazkaya…

10.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, vatan savunmasının sadece tankla silahla olmayacağına, pandemiyle mücadelede de görüldüğü gibi bazı savaşları kazanmak için inanç, emek ve özveri gerektiğine, Covid-19 tanısıyla görevi başında vefat eden sağlık çalışanlarının görev şehidi sayılabilmeleri için gerekli çalışmaların yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) – Sayın Başkan, vatanın savunması sadece tankla, silahla, askerle olmaz. Bazı savaşları kazanmak için ise inanç, yürek, emek ve özveri gereklidir. İşte pandemiyle mücadele, tüm dünyada olduğu gibi böyle bir savaştır. Savaşın askerleri doktorlar, hemşireler ve sağlık çalışanlarımız olmuştur. Doğru olduğuna inanmak istediğimiz bu sonuçların oluşumunda emeği geçen tüm insanları yürekten kutluyorum. Özellikle bu mücadelede hayatını kaybeden vatandaşlarımıza ve sağlık çalışanlarımıza başsağlığı dilerim. Hasta olan sağlık çalışanlarımıza da geçmiş olsun.

Bu savaşın unsurları olan sağlık çalışanlarına gereken tüm yardımlar mutlaka sağlanmalıdır. Onlara gerekli maddi, manevi tüm destekler devletimiz tarafından verilmelidir. Meclisimiz, Covid-19 testi pozitif sonrası veya sağlık kurulları tarafından Covid-19 tanısıyla görevi başında vefat etmiş sağlık çalışanlarımızın görev şehidi sayılmaları için ne gerekiyorsa yapmalıdır. Bu yüce Meclis en kısa sürede fedakâr sağlıkçılarımız için bu yasayı çıkarmalıdır.

Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Sümer…

11.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, Covid-19 salgınından zarar gören esnafın mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ORHAN SÜMER (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Covid-19 salgınından en fazla zarar gören kesimlerin başında gelen esnaf normalleşme süreciyle birlikte hemen normalleşmeyecek, işlerini yeniden oturtmaları için zaman gerekecek. Bir dizi önlem hayata geçirilmeli. Öncelikle esnaf için SSK ve vergi affı getirilmeli hatta uzun süre iş yerini kapatmak zorunda kalan, iflasın eşiğinde olan esnafın belli bir miktara kadar borçları affedilmeli, bu miktarın üzerindeki borçlar faizsiz ve uzun vadeli tahsil edilmeli. 65 yaş üzerindeki esnaf iş yerlerini hâlâ açamıyor ve büyük bölümü iflas noktasında. Bu soruna acil bir çözüm bulunmalı. Minibüsler, otobüsler uzun süre kapasitelerinin yarısı kadar yolcu taşımak zorunda kaldılar. En azından salgın bitene kadar ticari araçların kullandığı akaryakıttan KDV ve ÖTV alınmamalıdır. İş yeri kapalı kalan esnafa süre tanınmalı, bitene kadar kira desteği yapılmalı ve stopaj kaldırılmalıdır; tabela vergisi, çevre vergisi ve işgaliye harcı geçici olarak alınmamalıdır.

BAŞKAN – Sayın Demir…

12.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir’in, on sekiz yıldır sağlık alanında yapılan atılımlar sayesinde oluşturulan sağlık altyapısıyla salgında dünya ülkelerinin yaşadığı olumsuzlukların yaşanmadığına ilişkin açıklaması

MUSTAFA DEMİR (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.

On sekiz yıldır sağlık alanında yapılan atılımlar sayesinde oluşturulan sağlık altyapısıyla salgında dünya ülkelerinin yaşadığı olumsuzlukları yaşamadık. Doktorlarımızın, yoğun bakım ünitelerine öncelikle hangi hastaların alınacağı gibi hayati ve üzücü kararlar almasına gerek kalmadı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Sağlık Bakanlığımızın koordinasyonuyla sağlık çalışanlarımızın olağanüstü gayretleri sayesinde bu süreci başarılı bir şekilde geçiştiriyoruz.

Başakşehir İkitelli ve Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastaneleri, Sancaktepe Feriha Öz ve Yeşilköy Murat Dilmener Acil Durum Hastaneleri, İsmail Niyazi Kurtulmuş Hastanesinin açılışıyla sağlık sistemimizin gücüne güç kattık. Dünya sağlık sistemi büyük sıkıntılar yaşarken sorunsuz ilerleyen sağlık sistemimizin altyapısı için yeni hastaneler açmaya, millî ekipmanlar üretmeye devam edeceğiz.

Ülkemize, milletimize hayırlı olsun.

BAŞKAN – Sayın Kılavuz…

13.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, coronavirüs salgınının Türkiye’nin önde gelen turizm kentlerinden olan Mersin ilinde turizmi olumsuz yönde etkilediğine ve beklentilerinin Hükûmetin yaşanılabilecek olası mağduriyetleri gidermesi yönünde olduğuna ilişkin açıklaması

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Mersin, doğası, antik kentleri, tarihî dokusu ve kültürel iklimiyle Türkiye’nin önde gelen turizm kentlerinden biridir. 321 kilometrelik sahili eşsiz güzelliklere ve doğal plajlara ev sahipliği yapmaktadır. Nice medeniyetlerin ve kültürlerin mirası üzerine kurulan Mersin’imiz açık hava müzesini andırmaktadır.

Ülkemizi ve dünyayı etkisi altına alan coronavirüs salgını turizmi olumsuz yönde etkilemiştir. Mersin’imiz gibi turizmin önemli gelir kaynaklarından biri olan şehirlerimizde turizm sektörü ve turizme bağlı sektörlerin yaşanılan durumdan etkilendiği aşikârdır. Güzel Mersin’imizin turizm sezonunda bu olumsuzluktan en az şekilde etkilenmesi Hükûmetimizin yaşanılabilecek olası mağduriyetleri gidermesi Mersin’imizin turizm konusunda hak ettiği yatırımlara kavuşması beklentilerimiz arasındadır.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Şeker…

14.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker’in, coronavirüs salgınının toplumun yüzde 1’ini etkilediğine, yüzde 99’u için riskin devam ettiğine ilişkin açıklaması

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Coronavirüs salgınında cansiparane mücadele veren sağlık çalışanları tavandan ödeme alacak denildi ancak üniversite hastanelerinin bütçesi kasten batırıldığı için üniversite tıp fakülteleri bu ödemeleri yapamıyor, sağlıkçıların eli boş kaldı.

Yeni normale anormal bir biçimde geçiyoruz ve bu anormal geçişte toplu ulaşımda, toplu çalışılan yerlerde, kalabalık ortamlarda bu risk devam ediyor. Salgın yüzde 1’i etkiledi, yüzde 99 tehdit altında, bu yüzde 99 için risk devam etmekte. Herkes tedbirlere riayet etmeli, halk da tedbirlere riayet etmeli, Hükûmet de gerekli tedbirleri alacak destekleri sağlamalıdır.

Özellikle ehliyet cezası almış olanların bu salgın sürecinde bu cezaları ertelenmeli, toplu ulaşıma mahkûm edilmemelidir bunlar.

Yirmi dört haftadan sonra gebeler izinli sayılıyor, özel sektördeki çalışanlarda bu izin yok, sadece kamuda bu izin var.

Yeni açılan hastanelere yeni kadrolar verilsin, yeni açılan hastanelere diğer hastanelerden…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Gürer…

15.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, yaşanılan pandemi nedeniyle Millî Eğitim Bakanlığında çalışan tüm kadrosuz görevlilere kadro verilmesi için iktidara çağrıda bulunduğuna ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Millî Eğitim okullarında önceki dönemde taşeron firmalardaki çalışanlar 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle on ay üzerinden geçici işçi olarak işe alınmışlardı. 15 Haziran tarihinden itibaren Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde 32 bin çalışan iki ay süreyle işsiz kalacaklardır. Diğer kurumlarda çalışanlara on iki ay üzerinden sürekli işçi statüsü tanınırken Millî Eğitim Bakanlığı çalışanlarına bu hak verilmemiştir. Bu durumda emekçiler evine ekmek götürmede, kira ödemede hatta çocuklarına harçlık vermede büyük sıkıntı yaşayacaklardır; ciddi hak kaybına uğrayacaklardır. Ayrıca, Toplum Yararı Projesi kapsamında Millî Eğitim Bakanlığında görev yapanlar da haziran ayında işsiz kalacaklardır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, pandemi sürecinde işçi çıkarılmayacağını söylemişti. Özel güvenlik dâhil, pandemi dikkate alınarak Millî Eğitim Bakanlığında çalışan tüm kadrosuz görevlilerin yaptıkları asıl işin kadrosunun alınması için iktidara çağrıda bulunuyorum: Emekçileri işsiz bırakmayın ve Millî Eğitim okullarında tüm hizmetlerin kadrolarını verin.

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.

Sayın Türkkan, buyurun.

16.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, AK PARTİ’nin seçim beyannamesindeki polislere, hemşirelere, din adamlarına ve öğretmenlere 3600 ek gösterge verme vaadine yönelik en ufak bir adımın atılmadığına, İYİ PARTİ olarak millete verilen sözlerin takipçisi olmaya devam edeceklerine, Covid-19 tanısıyla görevi başında vefat eden sağlık çalışanlarının görev şehidi sayılabilmeleri için hazırladıkları kanun teklifini Meclis Başkanlığına sunduklarına, 65 yaş ve üstü vatandaşların daha fazla sokağa çıkmasına yönelik düzenlemeyi olumlu bulduklarına, Çin’in Müslümanlara yönelik insan hakları ihlallerinin uzun süredir devam ettiğine, Çin rejiminin şirk ifadeler kullanarak Kur’an-ı Kerim’i yeniden yazmasını Diyanet İşleri Başkanlığının ve Hükûmetin gündemine ne zaman alacağını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu konuda bir demecinin olup olmayacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ seçim beyannamesinde polis, öğretmen, hemşire ve din görevlilerine ek gösterge imkânı vereceğini vadetmişti. Seçimin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen bu konuyla ilgili en ufak bir adım atılmadı bugüne kadar. Oysa, iki yıllık süre iktidarda olan bir partinin 3600 ek göstergeyi çıkarması için çok fazla bir zaman.

Oy isterken ağızlardan kolayca çıkan sözler iktidar olunca unutuluyorsa bunun adı vatandaşı kandırmaktır. Süreci daha fazla uzatmayın; gelin, 3600 ek göstergeyi birlikte yasalaştıralım. Bunun, özellikle içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde canı pahasına görev yapan sağlık çalışanlarımıza da moral motivasyon olacağını hatırlatmak istiyorum. Biz, İYİ PARTİ olarak milletimize verilen sözlerin takipçisi olmaya yılmadan devam edeceğiz. Salgınla mücadelede en ön safta yer alan tüm sağlık çalışanlarımız öncelikle korunmalı ve kollanmalıdır. Alkışlamak önemlidir ama yeterli değildir. Özlük hakları ve maddi ek prim desteği muhakkak verilmelidir.

Ayrıca, Sayın Genel Başkanımızın dile getirdiği gibi, virüsle mücadele ederken Covid-19’a yakalanıp vefat eden tüm sağlık çalışanlarımızın ayırım yapılmaksızın şehit ilan edilmesi gerektiğini bir kez daha ilan etmek istiyorum, size hatırlatmak istiyorum çünkü onlar da tıpkı Mehmetçiğimiz gibi böylesine zor zamanlarda insan yaşatmak, can kurtarmak için kendilerini feda ettiler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – İYİ PARTİ olarak coronavirüs salgınıyla mücadele ederken hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının şehit sayılmasıyla ilgili kanun teklifimizi daha önce hazırlayıp Meclis Başkanlığına sunmuştuk. Ülkemizde bu kayıpların hiç yaşanmamasını temenni etmekle birlikte, bahse konu olan sağlık mensuplarımızın ifa ettikleri görevin kutsallığı gözardı edilmemelidir.

Bilim Kurulu toplantısının ardından açıklama yapan Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca 65 yaş ve üzeri yaştaki vatandaşların daha fazla sokağa çıkmasına yönelik bir düzenleme üzerine çalışıldığını bildirdi. Bunu olumlu buluyoruz çünkü bu vatandaşlarımız üç aya yakın bir süredir evlerinde âdeta hapis hayatı yaşıyorlar, hafta sonları sadece bir gün belli saatler arasında sokağa çıkmalarına izin verilse de bu onlara yetmiyor çünkü 65 yaş ve üzeri vatandaşlarımız birçok normalleşme kararı alınmışken kendileri de buna dâhil olmak istiyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Örneğin en azından hafta içi günlerden birinde de belirli saatlerde dışarı çıkıp işlerini halletmek istiyor bu vatandaşlarımız. Birçoğu gidip emekli maaşını kendisi çekmeye, devlet dairesinde işini elden halletmeye alışmış senelerdir. O yüzden 65 yaş ve üzeri vatandaşlarımızla ilgili böyle bir düzenlemenin bir an önce yapılmasının acil olduğunu düşünüyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çin’in özellikle Müslümanlara karşı yaptığı insan hakları ihlalleri uzun süredir devam ediyor. Daha önce Çin Hükûmeti, İslam’ı Çinlileştirmeyi amaçlayan bir tasarıyı yasalaştırmıştı. Söz konusu yasa, İslam dinini komünizmle uyumlu hâle getirmeyi öngörmekteydi ve geçtiğimiz günlerde Çin Hükûmeti Kur’an-ı Kerim’i tahrif etmeye başladı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Geçen sene “Dinî metinlerin eksiksiz bir şekilde değerlendirilmesi ve metinlerin yeniden çevrilmesi” ifadesini kullanarak Kur’an-ı Kerim’i yeniden yazacağını duyuran Çin Hükûmeti, dediğini yaptı. Hazırlattığı Fatiha suresinin mealini Çin Komünist Partisinin övgüleriyle değiştirerek Kur’an-ı Kerim’i tahrif etti. Tüm İslam âleminin şu an Kur’an-ı Kerim’e yapılan bu hakareti konuşuyor olması gerekliydi. Buradan, başta Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere Hükûmete sesleniyorum: Çin rejiminin şirk ifadeleriyle Kur’an-ı Kerim’i yeniden yazması, sizlerin gündemine ne zaman girecek? Bu konuda, dünyadaki Müslümanların liderliğine soyunmuş Sayın Cumhurbaşkanının da bir demeci olacak mı? Sormak istiyorum.

Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Bülbül…

17.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, 4 Haziran Cevdet Karakaş’ın idam sehpasında şehadete yürüyüşünün 39’uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında kurulan düzmece askerî mahkemelerde yapılan sözde yargılamalar neticesinde, ülkücü şehidimiz Cevdet Karakaş 4 Haziran 1981 günü, hakkında verilen idam kararının onaylanması neticesinde, idam sehpasında şehadete yürümüştür. 39’uncu yılını idrak ettiğimiz bugün de ülkücü şehidimiz Cevdet Karakaş’ı ve vatan, millet, devlet yolunda hayatını, canını feda eden ülkücü şehitlerimiz ve bütün şehitlerimizi rahmet, minnet ve dualarla yâd ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Beştaş, buyurun.

18.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, 30 Mart 2014 tarihinde yapılan yerel seçimlerde yüzde 53 oyla Van Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanan Bekir Kaya’nın 17 Kasım 2016 tarihine kadar görevini sürdürdüğüne, üç yıl altı ay on sekiz gündür darbeci zihniyetin asılsız iftiraları sebebiyle tutuklu olduğuna, siyasi mahpusların, rehinelerin serbest bırakılması gerektiğine, corona virüsün bulaşı riskinin devam etmesi nedeniyle LGS ve YKS sınavlarına giriş tarihlerinin değiştirilmesine, Dünya Sağlık Örgütünün pandemi sürecinde kısıtlamaların azaltılması için en az on dört gün süreyle yeni olgu sayısının değişmemesinin ya da azalmasının düzenli şekilde dikkate alınması gerektiğine, Amerika Birleşik Devletlerinde George Floyd’un polis tarafından katledilmesiyle başlayan eylemlerin tüm dünyaya yayıldığına, belli grupların şiddetin hedefi hâline gelmesinin rastlantısal olmadığına ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın Başkan.

30 Mart 2014 tarihinde, bundan tam altı yıl önce yapılan yerel seçimlerde Van Büyükşehir Belediyesini Barış ve Demokrasi Partisi belediye başkan adayı Bekir Kaya yüzde 53 oyla kazanmıştı. O zamandan 17 Kasım 2016’ya kadar görevini sürdürdü ve kayyum atanmasından itibaren kendisi tutuklanmıştı. Yine, sevgili Bekir Kaya, ondan sonra da üç yıl altı ay on sekiz gündür, yani tam bin iki yüz doksan altı gündür darbeci zihniyetin asılsız, mesnetsiz iftiraları nedeniyle tutuklu bulunuyor. Mesnetsizdir, neden? İtfaiye yangınına müdahale etmediği iddia edildi, iftira çöktü. “Kandil’e çuvalla para götürdü.” denildi, bu iftiralar çöktü. “Örgüt için köprü yaptı.” denildi, bu iftira da çöktü. “Araziler örgüt talimatıyla yeşil alana dönüştürüldü.” dendi, bu da çöktü ama halkın iradesi olan Bekir Kaya hâlâ rehin tutuluyor. Bekir Kaya’nın tutuklanmasının ve açılan bu davaların tümünün dayanaktan, hukuktan yoksun bir şekilde yapıldığını biliyorduk. Havuz medyasının manşetlerine taşınan iftiralardan, sözüm ona gizli tanık ifadelerinden öteye geçmeyen iddialarla dava açanlar bir kez daha halk iradesine düşman olduklarını kanıtlamaktan öteye gitmediler. Darbeci zihniyet iftira ve kumpaslara devam etti. 31 Mart 2019 seçimlerinde de yine Bekir Kaya’ya, Vanlı halkın iradesine darbe yapıldı, 654 bin seçmenin iradesi yok sayıldı. Biz, Bekir Kaya’nın davasının örnek olması itibarıyla bugün burada ifade ettik: Tüm siyasi sebeplerle tutuklanan arkadaşlarımız tutuklu değil rehindirler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bu rehinelik siyasetine son verip bütün siyasi mahpusları, rehinleri serbest bırakın.

LGS ve YKS sınavlarına ilişkin iktidar her ne kadar normalleşme sinyalleri vermişse de bir normalleşme söz konusu değil ve coronanın bulaşı riski yüksek oranda devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü pandemi sürecinde kısıtlamaların azaltılması için en az on dört gün süreyle yeni olgu sayısının değişmemesinin ya da sayının azalmasının, ölüm sayısının düzenli bir şekilde dikkate alınmasının gerektiğini vurgulamaktadır. Oysa YKS sınavı ve Liselere Giriş Sınavı’na tüm taleplere rağmen bir düzeltme yapılmamış, tarihler değiştirilmemiştir. Sınav günlerinde üç aydır sokağa çıkmayan 20 yaş altı genç nüfus, velileri ve sınav görevlileriyle birlikte milyonlarca kişi sokaklara çıkacak ve çoğunlukla da toplu taşıma araçlarını kullanacaklardır. Sınava giriş ve sınav süresince önlem alınsa bile temasın ve bulaşın artma riski çok yüksektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen sözlerinizi.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Uzun saatler boyu süren bu sınavlarda sürekli maske kullanımının sınav performansını etkileyeceği ortadadır. Öğrencilerin gelecekleri bakımından çok önemli bu sınavlar zaten kaygı kaynağıdır. Öğrenciler ve velileri, sağlık ve sınav performansı bakımından haklı bir endişe içindedirler. Bütün bu ve daha yüzlerce sorunun cevabını derhâl, hemen istiyoruz. Bu eğitim sistemi gerçekten neresinden tutarsanız elimizde kalan bir eğitim sistemidir.

(HDP sıralarından pankart açılması)

Evet, değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi, Amerika’da George Floyd polis tarafından gaddarca katledildi. Günlerdir bütün Amerika’da halk isyanda. Amerika’da başlayan bu eylemler tüm dünyaya yayıldı. Hatta bu hafta başında çok sayıda global şirket Floyd’un işkenceyle öldürüldüğü süre kadar, tam sekiz dakika kırk altı saniye ekran kararttılar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Protestolara katılanlar bu cinayetin anlık bir öfke olmadığını, yüzlerce yıldır süren yapısal ayrımcılıktan kaynaklandığını haykırıyor. Amerika’da siyahların polis şiddetinin hedefi olması rastlantısal değil. Hiçbir ülkede belli grupların şiddetin hedefi hâline gelmesi rastlantısal değildir. Türkiye’de her sene onlarca kişi polis tarafından vurularak öldürülüyor. Bu kişiler dillerinden, kültürlerinden, inançlarından, fikirlerinden ve kimliklerinden dolayı ayrımcılığa maruz kalan kişiler. Polis şiddeti ayrımcılık ve nefretten kaynaklanıyor ve normalleşiyor. Bugün Amerika’da haklı ve meşru bir direniş ortaya koyan protestocuları “Vururuz.” diye tehdit eden Trump’ın sözleri 2006’da “Kadın da olsa çocuk da olsa gereken yapılacaktır.” diyen Erdoğan’ın sözlerini hatırlatıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN – Son sözlerinizi alayım, tamamlayın lütfen.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Şimdi, sizlere 6 yaşından 85 yaşına kadar, iktidar emriyle öldürülen bazı isimleri hatırlatacağız. Çünkü tıpkı Amerika’da olduğu gibi Türkiye’de de insanlar nefes alamıyor. Bizler nefes alamıyoruz. Kemal Kurkut, Festus Okey, Abdullah Duran, Medeni Yıldırım, Ethem Sarısülük, Berkin Elvan, Uğur Kaymaz, Tebriz Dora, Ceylan Önkol, Ali Hemdan, Dilek Doğan, Cemile Çağırga, Kadri Çakmak, Muhammet Aydemir, Orhan Aslan, Uğur Kurt, Baran Tursun, Emrah Gezer, Nihat Kazanhan, Hande Şeker, Soner Çankal, Pakize Hazar, Muhammed Yıldırım, Furkan Yıldırım, Enes Ata, Efe Tektekin ve daha niceleri… Biz, tüm bu cinayetlerin takipçisi olmaya devam edeceğiz, halklarımıza sözümüz olsun.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Altay…

REFİK ÖZEN (Bursa) – Şehitlerimizin isimlerini yazın bir kez de! Şehitlerimizin adını anın!

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Toplum nefes alamıyor.

(HDP sıralarından “Nefes alamıyoruz!” “Nefes alamıyoruz!” sesleri)

REFİK ÖZEN (Bursa) – Şehitlerimizin isimlerini yazın! Katil PKK’nın öldürdüğü şehitlerimizin isimlerini yazın!

BAŞKAN – Arkadaşlar, rica ediyorum. Lütfen sakin olalım.

Meral Hanım… Sayın Beştaş, amaca ulaşmıştır.

(HDP sıralarından ayakta alkışlar)

BAŞKAN - Lütfen oturalım yerlerimize.

Bakın Sayın Altay’a söz verdim, mevkidaşınıza. Rica ediyorum…

Sayın Oluç... Mevkidaşınıza söz verdim, rica ediyorum...

Buyurun Sayın Altay

19.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, “kuvvetler ayrılığı” ibaresinin Anayasa’da, kanunlarda ve Meclis İçtüzüğü’nde müteaddit defalar yer aldığına, Meclisi sevk ve idare eden partinin çoğunlukçu yaklaşımıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinin Anayasa’dan aldığı gücü zaman zaman gereği gibi kullanamadığına, demokrasiye olan inançlarını yitirmediklerine ve yitirmeyeceklerine, demokrasinin bir tepki ve protesto rejimi olduğunun unutulmaması, Meclisinin uyumlu çalışabilmesi için istişarenin kalıcı olması gerektiğine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan, Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Umarım ve dilerim ki burada bulunduğumuz sürece her konuşmamda “Sizi ve yüce Genel Kurulu saygıyla selamlarım.” ifadesini bugüne kadar olduğu gibi isteyerek ve içselleştirerek…

(Uğultular)

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen biraz sessiz, lütfen.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – …Genel Kurulumuzun yüceliğinin yücelerek süreceğine olan inancımla burada daha çok konuşma yapmayı arzu ederim.

Bu konuşmayı niçin yaptım? İlerleyen saatlerde anlaşılır. Umarım, ben bu konuşmayı yapmamış olsaydım, ilerleyen saatlerdeki gelişmelere, akışa göre keşke böyle bir konuşma yapmasaydım, gerek kalmadı da diyebilirim. Lakin bir şeyin altını çizmemiz lazım. Gerek eski sistemde gerek yeni sistemde, her ikisinde de kâğıt üzerinde kuvvetler ayrılığı ifadesi ve ibareleri hem Anayasa’da hem diğer kanunlarda, Meclis İçtüzüğü’nde müteaddit defalar yazılmış, çizilmiştir ve geçmektedir. Biz her ne kadar yeni sistemde kuvvetler ayrılığı ilkesinin sadece Anayasa metninin içinde kâğıdın üstüne siyah renkle yazılmış bir yazı olarak, yazıdan ibaret kaldığını düşünsek de hep şunu dedik, şunu murat ettik: “Evet, demokrasimiz örseleniyor. Evet, demokrasimiz tahrip ediliyor.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – “Çoğulculuk anlayışıyla değil, çoğunluk anlayışıyla Türkiye’yi sevk ve idare eden, Meclisi sevk ve idare eden partinin, çoğunlukçu yaklaşımıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa’dan aldığı gücü zaman zaman gereği gibi kullanamıyor. Zaman zaman Türkiye Büyük Millet Meclisine yürütme organı tarafından baskı ve basınç yapılıyor.” derken bile –ki bunlar gerçeklerdir- demokrasimize olan umudumuzu ve inancımızı hiçbir zaman yitirmedik ve yitirmeyeceğiz, çok ağır tahrip edilmiş, yara almış demokrasimize inanacağız. Bunu göstermek için de bundan sonraki siyasal süreçlerde de kaynağını Anayasa’dan almadığımız hiçbir yetkiyi kullanmayacağız, kaynağını Anayasa’da görmediğimiz hiçbir iş ve işlemin içinde olmayacağız. Biz bunu yaparken çok doğal olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin de kaynağını Anayasa’dan almadığı bir yetkiyi kullanmamasını talep etmek kadar doğal bir şey olamaz, bunu talep etmeye devam edeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Lakin, bu Meclisin yaklaşık on yedi yıldır aralıksız üyesi olan bir siyasetçi olarak benim zaman zaman hazmetmediğim, içime sinmeyen, demokrasimizle bağdaşmayan, cumhuriyetin temel değerleriyle bağdaşmayan kimi uygulamalarla ilgili zaman zaman yüksek refleks, zaman zaman makul refleks göstermek kaydıyla demokratik hak ve taleplerimizi kullandık, kullanageldik. Zaten demokrasiyi şöyle tanımlarsak herhâlde daha doğru olur: Yönetenlerin sabrı ve tahammülüyle doğru orantılı demokrasinin yüceliği azalır ya da eksilir. Yönetenler sabır ve tahammül göstermezse o demokrasi yücelmez ve yönetenlerin demokrasinin bir tepki ve protesto rejimi olduğunu hiçbir zaman unutmamaları lazım.

Bununla beraber, Sayın Başkan, umarım ve dilerim ki günün akışı içerisinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi bir talimatla iş ve işlem yapmak yolunu tercih etmez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Evet, toparlayayım Başkanım, sabrınıza da teşekkür ederim.

Umarım ve dilerim ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu, Başkanlık Divanı, geçmiş olaylardaki yapılan iş ve işlemlerle orantılı bir uygulama birliği içinde bugün Meclisi sevk ve idare eder. Burada keyfî, ihtirasa dayalı, garaza dayalı bir iş ve işlemin yapılabilecek olmasından endişe, kaygı duyarız. Bu, beraberinde şunu da getirir -doğaldır- hani derler ya: “Kör Allah’a nasıl bakarsa Allah köre öyle bakar.”

Bugüne kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yürütülen istişareyle, -herkesin bildiği “mutfak” dediğimiz arka oda- diplomasiyle görüşülen ve birçok konuda çok olumlu, aziz milletimizin menfaatine çok olumlu yasalar çıkaran bu Meclisin, bundan sonra da hiç şüphesiz, her şeye rağmen önceliği millettir, milletin menfaati, huzuru, refahıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Lakin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ahenkli ve uyumlu çalışabilmesinin bir yolu da istişarenin kalıcı olmasıdır, temasın kalıcı olmasıdır, kapının açık kalmasıdır. AK PARTİ Grubumuza, AK PARTİ’nin Sayın Genel Başkanına, Sayın Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Sayın Başkanına tavsiyem şudur: Kapıyı kapatmayın, istişareyi öldürmeyin, teması kesmeyin.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özkan…

20.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Parlamentonun hiçbir baskı ve tehdit altında kalmadan milletten aldığı “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” anlayışıyla, darbe kültürü olan anayasal düzenlemeleri değiştirmek suretiyle anayasal hukuk düzenini sivilleştirerek demokratik, katılımcı ve çoğulcu bir niteliğe büründürdüğüne ilişkin açıklaması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarih boyunca dünyada ve ülkemizde demokrasi, hukuk devleti ve insan haklarının anayasal tekâmül süreçleri değerlendirildiğinde ortaya çıkan anlayış, devletleri, milletleri geçmişten geleceğe, birlikte, aynı kader anlayışıyla yürüyüşünü bir arada tutan en önemli unsur demokratik hukuk devleti anayasal rejimdir. Anayasa’mız yaklaşık yüz elli yıldan beri parlamenter sitem, Meclis hükûmeti ve yine Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi olarak bugünlere gelmiştir. Özellikle son on yedi-yirmi yıllık süre zarfında Parlamento, hiçbir baskı ve tehdit altında kalmadan, tamamen milletten aldığı “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” anlayışıyla, darbe kültürü olan anayasal düzenlemeleri bir bir değiştirmek suretiyle anayasal hukuk düzenimizi sivilleştirmiş; demokratik, katılımcı, çoğulcu bir niteliğe büründürmüştür. Elbette yapılması gereken belki pek çok düzenlemeler var ancak her bir milletvekili olarak, yine bakanlarımızın göreve başlarken milletin kürsüsünden Anayasa’ya bağlılık yeminlerimiz var. Bu noktada, biz, birlikte bu ülkenin aydınlık geleceğini inşa ederken Anayasa’nın çizmiş olduğu sınırlar çerçevesinde, inşallah, nice hayırlı güzel çalışmayı hayata geçireceğiz. Bu anlamda, Meclisimiz de milletimizden aldığı yetkiyle, dünden bugüne, millet adına, milletin gösterdiği istikamette, çizdiği rotada faaliyetler yürütmüştür. Bu faaliyetlerin ve çalışmaların, hamdolsun, refahtan kalkınmaya, sağlık politikalarından eğitime, adaletten diplomasiye...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – ...küresel güç olma mücadelemizde, ulusal barışımız ve hukuk düzenimizin inşa sürecinde, hayırlı ve başarılı sonuçlarını görüyoruz.

İnşallah, bundan sonra da her şeye rağmen, Anayasa’mızın çatısı altında, al bayrağımızın altında, birlik ve beraberlik içerisinde bu ülke için nice güzel, hayırlı hizmetleri hayata geçireceğiz.

Bu vesileyle bugün yine bekçiler yasamızla beraber görüşeceğimiz diğer hususların hayırlı ve başarılı şekilde tamamlanarak, inşallah, bu çalışma günümüzde tamamlamayı temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay.

21.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Başkanlığın Genel Kurula sunuşları içerisinde bilgiye sunulacak olan 3 adet Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin Anayasa’ya ve İç Tüzük’e aykırılığı nedeniyle okutulmaması gerektiğine, Başkanlığın tutumunun tezkereleri okutmak yönünde olması hâlinde usul tartışması açılmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Başkanlığın Genel Kurula sunuşları içerisinde Divandan aldığımız 3 Başkanlık tezkeresinin okutulmasının geçmiş Meclis uygulamalarına ve Anayasa’nın 83’üncü maddesine aykırı olduğu kanaatindeyiz. Bu sebeple bu 3 Cumhurbaşkanlığı yazısının ekiyle bize bildirilen, size bildirilen Başkanlık tezkerelerini Anayasa’ya ve İç Tüzük’e aykırılık nedeniyle okutmamanızı talep etmekteyim. Hayır, okutmak konusunda bir ısrar içerisindeyseniz öncelikle ve ivedilikle tutumunuzla ilgili bir usul tartışması talep etmekteyim. Eğer tutumunuz okutmak yönünde olacaksa tutumunuzun aleyhinde de peşinen söz talep etmekteyim.

Arz ederim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Başkanın takdirinde olan bir iş değil ki. Başkanın takdirinde değil.

BAŞKAN – Arkadaşlar, tutumum okutmak yönündedir ve burada da İç Tüzük’e veyahut da Anayasa’ya herhangi bir aykırılık görmüyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ben görüyorum.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Çok demokratik! Çok demokratik!

BAŞKAN – Müsaade edin.

Usul tartışmasını açacağım.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Lehte…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Lehte…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Aleyhte…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Aleyhte…

BAŞKAN – Lehte Engin Altay… Lehte Meral Danış Beştaş…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Aleyhte…

BAŞKAN – Aleyhte Cahit Özkan… Aleyhte Recep Özel…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Tam tersi efendim, tam tersi.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bizim aleyhte…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Tutumunuz aleyhinde…

BAŞKAN – Lehte ve aleyhte yani…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Usul tartışması açılmasının lehinde ama tutumunuz bakımından aleyhte…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Tutumunuzun aleyhinde…

BAŞKAN – Tamam. Siz, Başkanın tutumunun aleyhinde konuşacaksınız.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Evet.

BAŞKAN – Tamam. Ben de beni destekliyorsunuz zannetmiştim!

GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Başkan, dalga geçmeyin!

BAŞKAN – Sayın Altay, buyurun.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Dalga geçeceğiniz bir ortam yok Sayın Başkan.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Başkan, bu konu ciddi. Parlamentonun ve milletin temsiliyetinin esas olduğu konuda dalga geçilecek bir husus yoktur!

(HDP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, kendi yanlış anlamamı düzelttim, burada başka bir şey yok.

İlk söz aleyhte olarak Sayın Engin Altay’ın.

Buyurun Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)

VI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Anayasa’nın 84’üncü maddesine göre milletvekillerinin kesin hüküm giydiklerine dair kesinleşen mahkeme kararları hakkındaki Cumhurbaşkanlığı tezkerelerinin Başkanlığın Genel Kurula sunuşları kısmında okutulmasının uygun olup olmadığı hakkında

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Burada da sizi ve yüce Genel Kurulu içselleştirmiş olarak selamlıyorum ve umarım hep böyle isteye isteye, yüceliğine güvene güvene yüce Genel Kurulu selamlamayı da Allah bana ve sizlere, hepinize nasip etsin.

Sayın Başkan, konuyu bilmeyen milletvekillerimiz olabilir. 3 mahkeme kararını biraz sonra okutmak suretiyle vatandaşlarımızın oylarıyla seçilmiş 3 sayın milletvekilinin zaten Anayasa gereği milletvekilliklerinin -doğal olarak- başkaca hiçbir işleme gerek kalmaksızın düşeceği bir durumdayız.

Değerli arkadaşlar, vicdanlarınıza da seslenmek istiyorum: Bugün görüşülecek olan bekçilik kanununda da zaten, hukuk kökenli milletvekillerimiz bu konuda size ve Türkiye'ye âdeta bir hukuk dersi verir gibi içeriği, işin esasını anlatacaklar.

Şimdi, evet, Sayın Başkan şunu diyebilir: “Kardeşim, Anayasa'nın 84’üncü maddesinin ikinci fıkrası çok açık.” Evet. Lakin burada HDP’li milletvekillerinin hakkını da savunmak hepimizin görevi ama nasıl olsa konuşacaklar diye ben Enis Berberoğlu üzerinden yürümek istiyorum.

Sayın Başkanım, Enis Berberoğlu’nun, şu anda, bu 20 Eylül 2018’de Yargıtayda onaylanan cezasıyla ilgili Anayasa Mahkemesine kişisel başvurusu var. Anayasa Mahkemesi de daha üç gün önce Enis Berberoğlu’ndan evrak istemiş “Senin başvurunu inceliyorum, bana şu evrakları da ver.” Böyle bir hâl var. Başka nasıl bir hâl var değerli arkadaşlar? Geçmişte Sayın Binali Yıldırım Meclis Başkanı iken bu konuda Türkiye'de temayüz etmiş, herkesin üstatlığını kabul ettiği 3 anayasa hukukçusundan Meclis tarafından istenmiş bir mütalaa var ve bu mütalaada da Enis Berberoğlu’nun yargılama süreci hem AYM’ye başvurusu bakımından bitmediğinden, geçmişte Hüsamettin Cindoruk’un Meclis Başkanlığı döneminde örneğin Kemal Aktaş’la ilgili bir kararın okunmasının dönem sonuna bırakıldığına dair örnek ve benzer çeşitli örnekler de olduğundan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına “Bunun okunmaması doğru olandır.” mütalaası verilmiş. Meclis Başkanı değişmiş… Ben Sayın Mustafa Şentop’la da müteaddit defalar bu konuyu görüştüğümde, Sayın Şentop aslında benim gibi düşündüğünü ama ayrıca hukukçulardan -o da önceki Meclis Başkanı gibi- görüş alacağını da söylemiş.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Bu, usulî bir işlem.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (Devamla) – Başkanım, müsamahanızı isteyeceğim.

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Ve artık ondan sonra Sayın Şentop’la aramda geçen konuşmaları burada konuşmam doğru olmaz.

Ama bir şey var: Burada bu 3 fezlekenin okunması kararının apar topar dün ya da evvelsi gün alınmış olması ve bugün tatbik ediliyor olması -üzülerek söyleyeceğim, alınmayın, darılmayın- Parlamentoya bir darbedir. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; HDP sıralarından alkışlar) Parlamentoya bir dayatmadır, Parlamentoya bir talimattır.

Şimdi, siyasi parti aidiyeti içinde elbette Parti Genel Başkanınızın siyasi tasarruflarını desteklemenizi ben doğal karşılıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Son kez söz veriyorum.

Buyurun.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Başkanım, özel bir şey, rica ediyorum.

Lakin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının, her ne kadar AK PARTİ Grubu içinden seçilmiş bile olsa, bu Anayasa’ya göre tarafsız olması, buna bağlı kalması, Meclisin geçmiş içtihatlarına göre Meclis Başkanlığının uygulamalarında bir uygulama bütünlüğü yapmak, yaşatmak gibi bir görevi var. Sizin AK PARTİ Genel Başkanının tavsiye, talimat, emir, ne derseniz deyin… Bizde de aynısı geçerli.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Bu mahkeme kararı ama ya.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Bir dakika Bülent Bey ya! Sen Grup Başkan Vekilisin ya! Ayıp ya!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – İtham ediyorsunuz, etmeyin.

ENGİN ALTAY (Devamla) – İtham etmiyorum kardeşim! Yüzlerce, yüzlerce değil ama çokça, bu mahkeme kararlarının okunmamasının, dönem sonuna bırakılmasının örneği var. Ben şimdi apar topar Kemal Aktaş’ı buldum, Hüsamettin Cindoruk’u buldum. Hüsamettin Cindoruk, bir başka hususta da, bir milletvekilinin Mecliste yaptığı bir konuşmadan dolayı fezleke geldiğinde -işte kuvvetler ayrılığı o arkadaşlar- o fezlekeyi alıp, yargıya “Haddini bil!’ diye fırlatabilen adamdır. Helal olsun. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar) Ama şimdi, saraydan talimatla fezleke yazdırıldığında, apar topar Meclise geldiğinde Meclis, Hüsamettin Cindoruk’un tavrını gösteremiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Bitiriyorum.

Şimdi ben size şunu soruyorum… (CHP sıralarından “Ses, ses…” sesleri)

BAŞKAN – Arkadaşlar, müsaade eder misiniz lütfen. Bakın, 2 kez uzattım ben, Sayın Altay bunu biliyor.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Özel bir durum Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Kaç dakika uzattınız Sayın Başkanım?

BAŞKAN – Sayın Turan, müsaade ederseniz... Önemli bir konuyu görüşüyoruz.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Bu, Anayasa Mahkemesi Başkanlığının Sayın Kadri Enis Berberoğlu’nun vekili, Avukat Yiğit Acar’a yazısı, belge istiyor. Yani bir yargılama süreci devam ediyor.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) ­– Yapmayın.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Yapmayın mı?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Burada bu var iken… Tarihi 6 Mayıs, bu. Yani kaç gün önce? İşte, hesaplayın, yirmi gün önce. Sayın Başkan, bu varken -Sayın Şentop’a da buradan sesleniyorum; yüzümü, milletvekillerim beni bağışlasın, Divana dönüyorum- bunu okutarak, yani önünüzdekileri okutarak hukuku iğfal etmeyin, hukuku iğfal etmeyin! Velev ki okutabilirsiniz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum. Evet, teşekkür ediyorum.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Bizim tavrımızı da söyleyeyim: Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’ne ve Anayasa’ya bağlı olarak, Anayasa’dan kaynaklı, İç Tüzük’ten kaynaklı bütün hakları, bütün obstrüksiyonları kullanacaktır. Bu, ayrıca, bugüne kadar AK PARTİ’yle aramızda kanunların yapılması noktasındaki kapıyı da kapatacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (Devamla) - Burada son sözüm şu olsun: Demokrasi… (CHP sıralarından “Ses, ses…” sesleri)

Selamlamak için Başkanım.

BAŞKAN – Selamlama için açalım. Son kez açıyorum, bir daha açmayacağım Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Evet, son söz, merak etmeyin.

Demokrasi, el kaldıran 2 ördeğin 1 file üstünlük sağladığı rejimin adı da değildir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Lehte Sayın Cahit Özkan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; CHP ve HDP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Teşekkürler.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Evet, şu anda konuştuğumuz usule ilişkin tartışmanın konusunu, özünü iyi anlamak gerekiyor. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Milletin iradesiyle seçilmiş insanları yok sayıyorsunuz!

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Özü darbeciliktir, özü faşizmdir!

CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Özü şudur: Bakınız, yapılan bir yargılama, mahkemenin vermiş olduğu karar, kararın içeriği, bunlarla ilgili herhangi bir konuşma yapmıyoruz. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, müsaade eder misiniz, lütfen…

CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Konu, özellikle, Anayasa’nın geçici 20’nci maddesi çerçevesinde yargı, yasama dokunulmazlığı kapsamında değerlendirilmeyen bir konuda yapılan yargılama neticesinde mahkeme bir karar verip de bu karar kesinleştiği takdirde…

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Ne mahkemesi, hangi mahkemeler? Hangi mahkemeden bahsediyorsunuz siz?

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – …özellikle Meclis Başkanlığının yapması gereken görev nedir? Tartışmanın özü budur. Özellikle, kesinleşen bir yargı kararının Anayasa Mahkemesinde bireysel müracaata konu olması veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde herhangi bir yargılamaya konu oluyor olması, acaba, İç Tüzük ve Anayasa çerçevesinde, kesinleşen yargı kararıyla ilgili Meclis Başkanlığının ve Parlamentonun yapması gereken görevleri engeller mi, engellemez mi? Meselenin özü budur.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Anayasa demeyin, Anayasa falan bırakmadınız!

EBRÜ GÜNAY (Mardin)- Darbe, darbe!

CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Bakınız, özellikle Anayasa’nın 148’inci maddesi çerçevesinde Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruya konu olmuş bir konu hakkında yargılama yaparken o yargılanan konu, iç hukuk mekanizmasında kesinleşme sürelerinin, kesinleşme aşamalarının herhangi bir mekanizması değildir. (HDP sıralarından gürültüler)

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – FETÖ’cü hâkimlerin verdiği kararlar da hâlâ kesin karar değil mi? FETÖ’cü hâkimlerin verdiği kararlar da kesin karar!

BAŞKAN – Arkadaşlar, müsaade edin, lütfen.

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Şöyle bir simülasyon yapalım, diyelim ki yüksek yargıda kesinleşmiş…

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – O “yargı” dediğiniz, FETÖ’cülerdi, FETÖ’cüler!

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – …arkasından Anayasa Mahkemesine de gitmiş, Anayasa Mahkemesi de bu konu hakkında karar vermiş… (HDP sıralarından gürültüler)

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Mahkeme de bu dönem FETÖ’cülükten cezaevinde!

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – FETÖ’cü hâkimlerin verdiği kararlar da kesin karar!

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Savcı cezaevinde! Polis cezaevinde! Siz hangi mahkeme kararından söz ediyorsunuz!

BAŞKAN – Arkadaşlar… Sayın milletvekilleri…

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – …ve Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karar neticesinde de herhangi bir değişiklik söz konusu olmamış.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Cemaat her yerde yanlış, bir tek HDP’ye saldırırken problem yok.

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Hâl böyleyken, acaba bu iddialarla ilgili Anayasa’nın 83’üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki hususu işletebilir miyiz, işletemez miyiz?

Bakınız, diyelim ki bir mahkeme kararı kesinleşse, üzerinden yirmi yıl geçse, yeni bir delil ortaya çıksa, bu delil çerçevesinde taraflardan biri yeniden yargılama talebinde bulunsa, yeniden yargılama talebi reddedilse, bu da Anayasa Mahkemesine gitse…

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Ergenekon’u anlat, Ergenekon’u! Ergenekon’u anlat sen!

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Bakınız, yargıda teselsül…

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Cemaatçilerin ruhu…

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Yani sonu olmayan tartışmalarla yol gidilemez.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Usul anlatma bize!

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Meclisi bombalayanların kararını okuyorsunuz!

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Yani kesinleşmeye bakmak lazım. İç hukuk yolları tüketilmiştir. Dereceli yargılamada ilk derece, istinaf ve yüksek yargı kararını vermiştir.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Usulü anlatma bize, usulü!

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Meclisi bombalayanların kararı bu karar, siz onların ruhunu taşıyorsunuz!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen, sessiz…

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Usulü anlatmasın Başkan! Usulü anlatma bize!

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Bu çerçevede acaba bir yargı kararıyla ilgili Anayasa ve İç Tüzük kuralları çerçevesinde Meclis Başkanlığı yapması gereken bir görevi yapmalı mı, yapmamalı mı? (HDP sıralarından gürültüler)

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – O mahkeme başkanı cezaevinde, savcısı cezaevinde, polisi cezaevinde!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Demek oluyor ki şu anda yargıda kesinleşmiş ve iç hukuk yolları tüketilmiş ve bu çerçevede de Anayasa’nın 83’üncü maddesi çerçevesinde Meclis Başkanlığına gelen bir tezkere var. (HDP sıralarından gürültüler)

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Usulü anlatma!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, sessiz, lütfen…

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – İşte, Meclis Başkanlığının Anayasa ve İç Tüzük kuralları çerçevesinde bu hususta bir tercih hakkı yok.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – İşinize gelince düşman, işinize gelince cemaatin, FETÖ’cülerin kararını okuyorsunuz!

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Şu anda Meclis Başkanlığı böylesi bir tezkereyle ilgili eğer iddia edilen usule ilişkin tartışmayı açsa veya bu tezkerenin okunmasını engellese, net söylüyorum, Anayasa ve İç Tüzük kurallarına aykırı hareket etmiş olur. (HDP sıralarından gürültüler) Biz yargı mercisi değiliz. Anayasa’mızın 138’inci maddesi çerçevesinde, hiç kimse mahkemelere emir ve talimat veremez, tavsiyede bulunamaz. Demek oluyor ki biz bahsi geçen üyelerin işlediği iddia edilen ve kesinleşen suçlarıyla ilgili bir konuda konuşmak, yargılama yapmak durumunda değiliz.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Okumak zorunda mısın? Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararı verirse ne yapacaksınız? Nasıl dönüşü olacak bunun?

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Onunla ilgili, kuvvetler ayrılığı dediğimiz çerçevede yargı kararını vermiş, kesinleşmiş, iç hukuk yolları tüketilmiş ve Anayasa’da, İç Tüzük’te belirtilen kurallar işletiliyor. (HDP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihazlar tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Bu noktada, Başkanlığın kararının lehinde, usul tartışması açılmasının aleyhinde görüşümüzü beyan ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aleyhte ikinci söz Sayın Meral Danış Beştaş’ın. (HDP sıralarından alkışlar)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Evet, söze sondan başlayayım. Cahit Özkan’ı, Sayın Grup Başkan Vekilinin tarihini çok iyi biliyoruz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Aa, ne güzel, ne mutlu bize. Sen PKK’yla, FETÖ’yle arana çizgi çek, ondan sonra. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Balyoz davasında, cemaatin kurduğu kumpas davalarında hukuksuzlukları nasıl meşrulaştırmaya çalıştığını daha dün gibi biliyoruz; o yüzden, derdinizi gayet iyi biliyoruz. (HDP sıralarından alkışlar) Bugün de başka bir hukuksuzluğu meşrulaştırma derdindesiniz. Boşuna bize FETÖ terör örgütü falan demeyin. Daha dün, Reşat Petek’le birlikte nasıl canhıraş bir mücadele verdiğinizi hepimiz, bütün Türkiye biliyor; bunu da böyle not edelim.

Değerli milletvekilleri, 4 Kasım darbesi devam ediyor. Bu iktidar, darbecidir. Bu iktidar, hukuku esas almıyor. Bu iktidar, insanlığı esas almıyor. Bu iktidarın Parlamentoyla, halk iradesiyle hiçbir işi kalmamıştır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, müsaade edin.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Geçen dönemde bunları defalarca anlattık. Bize gönderdiğiniz kararlar var ya, bize gönderdiğiniz kararlar, KCK ana davasında Sayın Leyla Güven ve Musa Farisoğulları ceza aldı.

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Maskeni tak, maskeni.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) – Sayın Başkan, maske?

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Başkan, maskesini taksın.

BAŞKAN – Arkadaşlar, müsaade edin lütfen. Maske düşebilir, bir şey olmaz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – O davada ceza veren hâkim ve savcılar şu anda FETÖ davasından içerideler biliyor musunuz? (HDP sıralarından alkışlar) İçerideler, içeride! Ahmet Karaca da Menderes Bey de -diğer hâkimlerin adını tek tek biliyorum- müebbet cezalar, ağırlaştırılmış cezalar aldılar. FETÖ’den ceza verdiğiniz hâkimlerin ceza verdiği milletvekillerimizi, bugün, halkın yüz binlerce oy verdiği ve vekil seçtiği milletvekillerini düşürmeye çalışıyorsunuz. Sakın “FETÖ’yle mücadele ediyoruz.” demeyin, en iyi esin kaynağınız FETÖ’cülüktür, kumpastır, kumpas! (HDP sıralarından alkışlar) Onlar sizin kıblenizi gösteriyor. Çünkü birazcık FETÖ’yle mücadele edilmesi gerektiğine inansaydınız, ceza verenlerin hapiste olduğu bir davada yeniden yargılanma talebini kabul ederdiniz. Defalarca, avukat arkadaşlar başvuruda bulundular. Bu davayı hazırlayan savcı FETÖ’den içeride, mahkeme başkanı FETÖ’den içeride, mahkeme heyeti FETÖ’den içeride. Onların kararlarını nasıl geçerli kabul ediyorsunuz, bunu bütün Türkiye yurttaşlarına ve kamuoyuna soruyorum.

Evet, şimdi, 4 Kasım darbesinde ne olduğunu arkadaşlarımız konuşmalarında uzun uzun anlatacaklar. 27’nci Dönemde de 25 ve 26’ncı Dönemlerde olduğu gibi “Biz darbeci olmaya devam edeceğiz.” diyorsunuz. Darbe tamtamları çalarken aslında en büyük darbecinin siz olduğunu bütün Türkiye halkı da biz de gayet iyi biliyoruz, gayet iyi biliyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Şimdi size şunu soruyorum: Hani bize diyeceksiniz ya, biraz sonra Meclis Başkan Vekili diyecek ya “Ya, ne yapayım, yani Meclis Başkanı önüme gönderdi, işte İç Tüzük var, Anayasa var, ben mecburen okuyacağım.” Ben de onlara şunu söylüyorum: Hakan Fidan’ın yargılanmasına neden izin vermediniz? Kim izin vermedi? Hukuk değil miydi o da?

Peki, başka meselelerde, burada, 17-25 Aralıktan başlayıp bugüne kadar gelen, Man Adası’ndan dünyanın öbür ucuna kadar gelen hırsızlıklara, yolsuzluklara, hilelere, suçlara neden yargılama izni verilmedi ve engellendi? Siz, işinize gelince yargılamayı engelleyen, işinize gelince yargıya talimat verip, kararı çıkarttırıp, onaylattırıp Meclis önüne getiriyorsunuz. Bu nedenle soruyorum, Sayın Meclis Başkan Vekiline de Sayın Meclis Başkanına da soruyorum: Neden bugün geldi bu dosya buraya? Bugün kimden talimat aldınız? Talimat almadıysanız bugün vahiy mi geldi? Ne oldu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Beştaş, sözlerinizi tamamlayın.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Aylardır biz buradayız. Neden bu dosyalar okunmuyordu da… Bugünün anlam ve önemi nedir acaba? Bu talimatın halk iradesine, halk iradesinin temsil edildiği sözde en yüksek makama… Burada sizler gibi, bizler gibi sandıktan çıkıp gelen halkın vekillerinin vekilliğini hangi yetkiyle düşürüyorsunuz ya? AYM’nin önünde, bizim de dosyamız AYM’nin önünde. Anayasa Mahkemesini, AİHM’in önüne gitmesini engellemek için, davalar gitmesin diye çıkardınız, bunu biliyoruz. Anayasa Mahkemesinin önündeki bir davada, AİHM’den yüzde yüz ihlal çıkacak, aklanacak, hatta AYM’den çıkabilecek -talimat vermezseniz, rahat bırakırsanız- bir davada, siz yüz binlerce insanın iradesini nasıl gasbediyorsunuz ya? Bunu nereye sığdırıyorsunuz? Bunu sığdırdığınız bir kavram varsa, bunu yürekten söylüyorum, anlamak istiyorum. Bu, bu çoğunluğun oligarşisidir. Bu, faşizmdir. Darbecilik kaynağını işte tam da buradan alıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Bitiriyorum Başkan.

Ama bugün parti ayrımı gözetmeksizin bütün milletvekillerine sesleniyorum: Lütfen, hukuk bilginize, seçilme sürecinize, bu halkla olan bağınıza ve Türkiye’nin geleceğine ve en önemlisi evlatlarınızın yüzüne nasıl bakabileceğinizi düşünün ve bu darbeye ses çıkarın. Bu darbedir, darbedir, darbedir! (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Tutumumun lehinde son söz Sayın Recep Özel’in. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; HDP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – YSK darbecileri! YSK darbecileri!

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – YSK’ye neler yaptığını da anlat sen!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

Sayın Özel, buyurun.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, geldiğimiz noktada Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı sadece usuli bir işlem yapıyor. (HDP sıralarından gürültüler)

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Darbe yapıyorsunuz, darbe! Darbeyi savunuyorsunuz, darbeciler!

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Önce YSK’den başla, YSK’den!

RECEP ÖZEL (Devamla) - Bu usuli işlem nedir? 20 Mayıs 2016 tarihinde yüce Meclis bir Anayasa değişikliği yapmış, Meclisin gündeminde olan tüm dokunulmazlık dosyalarını savcılıklara, mahkemelerin mercilerine iade etmiş.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Ya, yargı mı bıraktınız ya!

RECEP ÖZEL (Devamla) - Bunu bu Meclis kabul etmiş, “Yargılansın milletvekilleri.” demiş. (HDP sıralarından gürültüler)

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Sen halkın iradesine darbe yapıyorsun, darbe! FETÖ’nün yapamadığı darbeyi yapıyorsunuz!

RECEP ÖZEL (Devamla) - Neticede mahkemelere gitmiş, yargılanmışlar, neticede mahkûmiyet almışlar. Daha sonra bu seçimlere engel olduğu için buraya, Yargıtay Başkanlığı ve Adalet Bakanlığı “Dosyalar kesinleşmiştir, siz de Anayasa’nın 83’üncü ve 84’üncü maddesine göre gereğini yapın.” diye Meclis Başkanlığına göndermiştir. Ne yargılama süreçlerinin içerisinde, başlatan biziz ne bunu neticelendiren biziz.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Ne olduğunu bilmiyorsun, ne olduğunu.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Halkın iradesine darbe yapıyorsun ya, darbe! Usul anlatma bize!

RECEP ÖZEL (Devamla) – Sadece, yapılmış olan, verilmiş olan bir yargı kararının neticesinde anayasal bir hükmü yerine getirmekten ibarettir. Meclis Başkanlığı da kendisine gelen bu tezkereleri burada okuyarak usuli bir işlemi yerine getirecektir. Mahkûmiyet kararlarını veren bağımsız mahkemelerdir.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Usulü anlatma, darbeyi anlat, darbeyi! Usul anlatma, FETÖ’nün darbesini devam ettiriyorsunuz!

RECEP ÖZEL (Devamla) - Bağımsız mahkemelerin kararları herkesin uyması gereken kararlardır. Seçme, seçilme yeterliliği bellidir; milletvekilliğinin hangi hâllerde düşeceği Anayasa’mızda yazılıdır.

Biz buraya yeni bir kural koymuyoruz, var olan kuralları uyguluyoruz diyorum, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, HDP sıralarından gürültüler)

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) – Enis Berberoğlu 800 bin oy farkla seçilir bir dahaki dönem.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, müsaade eder misiniz lütfen.

Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ün 49’uncu maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun gündeminin kısımları belirtilirken ilk sırada “Başkanlığın Genel Kurula sunuşları” yer almaktadır bildiğiniz gibi. Cumhurbaşkanlığının Anayasa’nın 84’üncü maddesine göre milletvekillerinin kesin hüküm giydiklerine dair kesinleşen mahkeme kararları hakkında tezkereleri bu kısımda okutulmakta ve Genel Kurulun bilgisine sunulmaktadır. Aynı şekilde, Anayasa’nın 76’ncı maddesi kapsamında milletvekili seçilmeye engel bir suçu teşkil eden ve Anayasa’nın 84’üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince bilgiye sunulan kesinleşmiş mahkeme kararları doğrultusunda milletvekilliklerinin düştüğü de bilgiye sunulmaktadır. (HDP sıralarından gürültüler)

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – FETÖ’cülerin fezlekesini okuyorsun, FETÖ’cülerin fezlekesini!

BAŞKAN - 19 Nisan 2018 tarihli 88’inci Birleşimde de aynı usulde gelen tezkereler bilgiye sunulmuş ve Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir ile Hakkâri Milletvekili Selma Irmak’ın milletvekilliklerinin düştüğü bilgiye sunulmuştur.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Okuduğunuz FETÖ bildirisidir, FETÖ!

BAŞKAN - Burada bir talimat değil, anayasal bir sorumluluğun yerine getirilmesi söz konusudur. Başkanlıktan bu, sunuş olarak Başkanlık Divanımıza intikal ettirilmiştir. Bu sebeple de tutumum Anayasa ve İç Tüzük’e uygundur ve tutumumda bir değişiklik yoktur.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Anayasa mı kaldı Başkan, Anayasa mı kaldı? Hangi Anayasa’dan bahsediyorsunuz!

BAŞKAN - Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Cumhurbaşkanlığının Anayasa’nın 84’üncü maddesine göre İstanbul Milletvekili Kadri Enis Berberoğlu…

KÂTİP ÜYE BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Yıllarca hukuk ve adalet mücadelesi vermiş bir hukukçu olarak, milletin oylarıyla seçilmiş Kadri Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin hukuksuz bir şekilde düşürülmesine ortak olmayacağım!

(Kâtip Üye Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal Başkanlık Divanını terk etti, Kâtip Üye Burdur Milletvekili Bayram Özçelik Başkanlık Divanında yerini aldı)

BAŞKAN - …Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları ile Hakkâri Milletvekili Leyla Güven’in kesin hüküm giydiklerine dair kesinleşen mahkeme kararları hakkında tezkereleri vardır, ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Cumhurbaşkanlığının, İstanbul Milletvekili Kadri Enis Berberoğlu’nun siyasi ve askeri casusluk maksadıyla Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama suçundan 25 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/6/2017 tarihli ve esas 2016/205, Karar 2017/97 sayılı kararının kaldırılarak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 13/2/2018 tarihli ve Esas 2017/2075, Karar 2018/287 sayılı kararının onanmasına dair Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 20/9/2018 tarihli ve Esas 2018/2088, Karar 2018/2728 sayılı kararı ile ilgili olarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 83’üncü maddesinin üçüncü fıkrası ile 84’üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca milletvekilliğinin düşürülmesine dair tezkeresi (3/1218)

(Kâtip Üye Mardin Milletvekili Şeyhmus Dinçel tarafından Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin okunmasına başlandı)

“26 Kasım 2018

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 12/11/2018 tarihli ve 35601974-103-0477-2016-E.1863/79658 sayılı yazısı.

İstanbul Milletvekili Kadri Enis Berberoğlu'nun ‘siyasi ve askeri casusluk maksadıyla Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama’ suçundan 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/6/2017 tarihli ve E:2016/205, K:2017/97 sayılı kararının kaldırılarak ‘Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak’ suçundan 5 yıl 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 13/2/2018 tarihli ve E: 2017/2075, K:2018/287 sayılı kararının…”

(CHP ve HDP sıralarından “Kahrolsun faşizm!” şeklinde slogan atılması, gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)

(Kâtip Üye Mardin Milletvekili Şeyhmus Dinçel tarafından Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin okunmasına devam edildi)

“…onanmasına dair Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 20/9/2018 tarihli ve E:2018/2088, K:2018/2728 sayılı kararı ile ilgili olarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü maddesinin üçüncü fıkrası ile 84 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığından alınan ilgi yazı sureti ve eki dosya ilişikte gönderilmiştir.

Bilgilerinize sunarım.

                                                                                                                                              Fuat Oktay

                                                                                                                                Cumhurbaşkanı Yardımcısı”

2.- Cumhurbaşkanlığının, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/3/2017 tarihli ve 2014/235 esas, 2017/103 sayılı kararıyla dokuz yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilen, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 18/4/2018 tarihli ve 2017/1428 esas, 2018/1000 sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 17/9/2019 tarihli ve 2018/7107 esas, 2019/5300 sayılı ilamıyla onanması suretiyle cezası kesinleşen Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları’yla ilgili olarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 83’üncü maddesinin üçüncü fıkrası ile 84’üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca milletvekilliğinin düşürülmesine dair tezkeresi (3/1219)

(Kâtip Üye Mardin Milletvekili Şeyhmus Dinçel tarafından Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin okunmasına başlandı)

“30 Ocak 2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 23/1/2020 tarihli ve 35601974-103-0025-2020-E.41/6148 sayılı yazı.”

(HDP sıralarından “Direne direne kazanacağız!” şeklinde slogan atılması, gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)

(Kâtip Üye Mardin Milletvekili Şeyhmus Dinçel tarafından Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin okunmasına devam edildi)

“Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/3/2017 tarihli ve 2014/235 esas, 2017/103 sayılı kararı ile 9 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilen, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 18/4/2018 tarihli ve 2017/1428 esas, 2018/1000 sayılı istinaf başvurusunun…”

(HDP sıralarından “Faşizme karşı omuz omuza!” şeklinde slogan atılması, gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)

(Kâtip Üye Mardin Milletvekili Şeyhmus Dinçel tarafından Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin okunmasına devam edildi)

“…esastan reddine dair kararının Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 17/9/2019 tarihli ve 2018/7107 esas, 2019/5300 sayılı ilâmı ile onanması suretiyle cezası kesinleşen Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları ile ilgili olarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü maddesinin üçüncü fıkrası ile 84 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığından alınan ilgi yazı sureti ve eki dosya ilişikte gönderilmiştir.

Bilgilerini ve gereğini arz ederim.

                                                                                                                                              Fuat Oktay

                                                                                                                                Cumhurbaşkanı Yardımcısı”

3.- Cumhurbaşkanlığının, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/3/2017 tarihli ve 2014/235 esas, 2017/103 sayılı kararıyla altı yıl üç ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilen, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 18/4/2018 tarihli ve 2017/1428 esas, 2018/1000 sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 17/9/2019 tarihli ve 2018/7107 esas, 2019/5300 sayılı ilamıyla onanması suretiyle cezası kesinleşen Hakkâri Milletvekili Leyla Güven’le ilgili olarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 83’üncü maddesinin üçüncü fıkrası ile 84’üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca milletvekilliğinin düşürülmesine dair tezkeresi (3/1220)

(Kâtip Üye Mardin Milletvekili Şeyhmus Dinçel tarafından Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin okunmasına başlandı)

“30 Ocak 2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İlgi: 23/1/2020 tarihli ve 35601974-103-0024-2020-E.40/6147 sayılı yazı.”

(CHP ve HDP sıralarından “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek!” şeklinde slogan atılması, gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)

(Kâtip Üye Mardin Milletvekili Şeyhmus Dinçel tarafından Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin okunmasına devam edildi)

“Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/3/2017 tarihli ve 2014/235 esas, 2017/103 sayılı kararı ile 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilen, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 18/4/2018 tarihli ve 2017/1428 esas, 2018/1000 sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 17/9/2019 tarihli ve 2018/7107 esas, 2019/5300 sayılı ilâmıyla onanması suretiyle cezası kesinleşen Hakkâri Milletvekili Leyla Güven ile ilgili olarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 83 üncü maddesinin üçüncü fıkrası ile 84 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığından alınan ilgi yazı sureti ve eki dosya ilişikte gönderilmiştir.

Bilgilerini ve gereğini arz ederim.

                                                                                                                                              Fuat Oktay

                                                                                                                                Cumhurbaşkanı Yardımcısı”

(CHP ve HDP sıralarından “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek!” şeklinde slogan atılması, gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, ara vermeniz lazım.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen yerlerinize oturun.

Değerli milletvekilleri, Anayasa’nın 76’ncı maddesi kapsamında milletvekili seçilmeye engel bir suçu teşkil eden ve Anayasa’nın 84’üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince bilgiye sunulan kesinleşmiş mahkeme kararları doğrultusunda İstanbul Milletvekili Kadri Enis Berberoğlu, Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları ile Hakkâri Milletvekili Leyla Güven’in milletvekillikleri düşmüştür.

Bilgilerinize sunulur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; CHP ve HDP sıralarından sürekli sıra kapaklarına vurmalar; HDP sıralarından “Yuh!” sesleri, gürültüler)

Birleşime yarım saat ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.28

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.04

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER : Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 95’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Sayın Altay, buyurun.

Sonra size söz vereceğim Sayın Oluç.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

22.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Başkanlığın Genel Kurula sunuşları içerisinde Cumhurbaşkanlığı tezkereleri bilgiye sunulurken Başkanlığın tutumunun ayıplı, kusurlu, kabahatli olduğu kanaatini taşıdığına, usul tartışması açılmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Üzülerek müşahede ediyorum ki yönettiğiniz oturumda, sizin kılavuzunuz ve rehberiniz olan Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nü âdeta ayaklar altına alıyorsunuz. İç Tüzük’ün 68’inci maddesini Divandaki bürokratların da size hatırlatmamış olmalarından dolayı büyük bir görev kusuru işledikleri kanaatindeyim.

Zira Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 68’inci maddesini okuyorum: “Başkan, görüşmeler sırasında gürültü veya kavga çıkar ve bu nedenle çalışma düzenini kuramazsa kürsüde ayağa kalkarak -Siz kalkmadınız- toplantıya ara vereceğini ihtar etmek suretiyle gerekli gayreti gösterir -gerekli gayreti göstermediniz- buna rağmen gürültü ve kavga devam ederse oturuma en çok bir saat ara verir.” Bunu yapmadınız.

Bürokrat, ben konuşurken Başkanı meşgul etme! Benim konuşmam bitince ne vereceksen ver!

“Oturumun yeniden açılmasında gürültü veya kavgaya son verilemiyorsa, Başkan birleşimi kapatır.” Şimdi o hâlde değiliz, daha gürültü ve kavga yok.

Sayın Başkan, bir yetkiyle orada oturuyorsunuz, bu yetkiyi size Türkiye Büyük Millet Meclisi verdi, AK PARTİ Grubuna düşen Başkanlık kontenjanından sizi aday gösterdi, Genel Kurulu oluşturan bütün siyasi partiler size oy verdi. Biraz önce okuttuğunuz tezkereleri, siz dâhil bir kişi Allah’tan korkarak kuldan utanarak “Ben duydum, anladım.” derse ben bugün milletvekilliğini bırakırım, bir kişi! (CHP sıralarından alkışlar) Böyle bir olay yaşanmamıştır! Okuttuğunuz fezlekeler, halkın oyuyla seçilmiş 3 sayın milletvekilinin Meclis üyeliklerinin sona erdirilmesiyle ilgilidir. Alelade bir Başkanlık tezkeresi değildir. Bunun, bu tutumunuzun ayıplı, kusurlu, kabahatli ve hak ihlalli bir tutum olduğu kanaatini taşıyorum. Her ne kadar bir önceki oturumda yaşanmış dahi olsa bundan sonra örnek teşkil etmemesi bakımından, bu tutumunuz ve olası bu konulardaki tutumunuzla ilgili olarak bir usul tartışması talep ediyorum.

Tutumunuzun aleyhinde de söz talep ediyorum.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Lehinde…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Lehinde…

BAŞKAN – Arkadaşlar, müsaade edin…

Usul tartışmasını açacağım.

Tutumumun aleyhinde olmak üzere Sayın Engin Altay, Sayın Meral Danış Beştaş; lehte, Sayın Ramazan Can, Sayın Recep Özel.

Usul tartışmasına girmeden önce, Sayın Oluç’un da bir söz talebi var; onu da karşılayayım.

Sayın Oluç, buyurun lütfen.

23.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, seçilmemiş, atanmış bir kişinin imzasıyla gelen tezkerenin Genel Kurulda okutulmasıyla demokrasinin ayaklar altına alındığına, demokratik siyaseti savunmaya devam edeceklerine ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biraz evvel, demokrasi açısından, demokratik usuller açısından, demokratik içtihatlar açısından son derece vahim bir şey yaşandı. Gerçekten “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.” yazan Türkiye Büyük Millet Meclisinde, aslında, bu yaşananla egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olmadığı, egemenliğin kayıtsız şartsız tek kişinin, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın olduğu çok açık ortaya çıktı. (HDP sıralarından alkışlar)

Şimdi, bakın, bir tezkere gelmiş, tezkerenin altında seçilmemiş olan, atanmış bir kişinin imzası var; Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak Fuat Oktay. Siz, seçilmemiş, atanmış bir kişinin gönderdiği tezkereyi Meclis Başkanı ve onun vekili olarak burada okuttunuz ve demokrasiyi ayaklar altına aldınız, çiğnediniz ve yok ettiniz. Utanç verici buluyoruz bu durumu Sayın Başkan!

Şimdi, bir hafta evvel 27 Mayıstı. Burada, iki gün önce, bütün Meclis grupları 27 Mayıs darbesine ilişkin konuşmalar yaptılar ve hep birlikte, bu konuşmaları yaparken “27 Mayıs darbesi, milletin iradesine yönelik bir darbedir, idam milletin iradesinedir.” dedik. İşte, sizin şimdi yaptığınız da aslında, milletin iradesini, halkın iradesini yok etmektir, gasbetmektir, halkın iradesini yok saymaktır. Türkiye bir darbeler tarihidir. Türkiye’de darbeler hep apoletliler tarafından yapıldı ama evrensel tarih bize gösterir ki kimi zamanlar, kimi coğrafyalarda darbeler sadece apoletliler tarafından değil, siyasetçiler, sivil siyasetçiler tarafından da yapılır. İşte, 27 Mayısta apoletliler darbe yaptı, bugün ve bugünden önceki günlerde Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı kravatlılar olarak darbe yaptı. Darbecisiniz ve tarihe sivil darbeciler olarak geçeceksiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) – Hadi oradan!

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Hayır efendim…

BAŞKAN – Peki, tamamlayın sözlerinizi.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sizin bu yaptığınız, öncelikle, İstanbul, Hakkâri ve Diyarbakır seçmenlerinin iradesini çiğnemek, gasbetmek ve yok etmektir ama ondan sonra, Kürt halkının iradesini çiğnemek ve gasbetmektir; ondan sonra, Türkiye demokrasi güçlerinin iradesini çiğnemek ve gasbetmektir. Bunu kesinlikle kabullenmeyeceğiz. Bir kez daha söylüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Hayır efendim. Bu konu tarihsel bir konudur, sözümü lütfen kesmeyin. Böyle, iki dakikada konuşarak bitirilecek bir konu değildir.

BAŞKAN – Başkanım, zaten usul tartışması açıyoruz bu konuyla ilgili olarak da.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Olsun, usulde de konuşacağız efendim.

BAŞKAN – Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Şimdi, maalesef demokratik politik kültüre sahip değilsiniz, maalesef demokrat değilsiniz; zorbasınız ve zalimsiniz! Bakın, bunu sadece vekillikleri düşürerek göstermiyorsunuz -burada hep konuşuyoruz- kayyumlar atayarak da halkın iradesini, Kürt halkının iradesini çiğniyorsunuz. Bu, ilk değil.

BAŞKAN – Sayın Saruhan Oluç, biz burada bir hüküm tesis etmedik ki.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Ettiniz, ettiniz.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Ettiniz, hüküm tesis ettiniz.

BAŞKAN – Bir mahkeme kararının anayasal sorumluluk gereği burada okunmasıdır. (HDP sıralarından gürültüler)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Hayır, hüküm tesis ettiniz, Anayasa’yı çiğnediniz.

BAŞKAN – Hayır, sadece Anayasa’nın gereği yerine getirilmiştir; budur. (HDP sıralarından gürültüler)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Hayır efendim, ne alakası var!

BAŞKAN – Bir mahkeme kararının okunmasıdır. (HDP sıralarından gürültüler)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Ben de görüşlerimi açıklayayım.

BAŞKAN – Görüşlerinizi açıklarken itham ediyorsunuz, ben de cevabını veriyorum.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Tamam, ben açıklayayım.

BAŞKAN – Tamamlayın, buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – İzin verirseniz ben görüşlerimi açıklayayım, siz cevap verin sonra. Ben sizin sözünüzü kesmedim ki.

BAŞKAN – Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Şimdi, bakın, Allah’tan korkun ya! Şu anda, 27’nci dönem milletvekillerine, burada oturanları kastediyorum, 802 fezleke gelmiş vaziyette, bu milletvekillerine, hepimize. Allah’tan korkun be! 802! Bu ne demek? Bu ne demek? Neden geldi bu fezlekeler? Yaptıkları konuşmalardan, basın açıklamalarında, halk toplantılarında ettikleri sözlerden. Başka bir şey mi gördünüz burada sizlerle birlikte çalışan milletvekillerinden? Hayır ama siz, demokratik siyaseti tasfiye etmek için bu adımları atıyorsunuz, onun için bu fezlekeleri gönderiyorsunuz. Yani şunu söyleyelim size: Bakın, hukuk sizin emrinizde, yargı sizin emrinizde; mahkemeler, hâkimler sizin baskınız ve tahakkümünüz altında. Yürütme, yargı üzerinde tam bir tahakküm kurmuş vaziyette. Yürütme, yasama üzerinde tam bir tahakküm kurmuş vaziyette. Siz, istediğiniz gibi hâkimleri ayarlayıp istediğiniz sonuçları çıkartabiliyorsunuz ama şunu da tarih yazacak: Bu fezlekeler ve daha önceki fezlekeler, bizim vekillerimizin yargılandığı davalardaki iddianameler sizin “Fethullahçı” dediğiniz, “FETÖ’cü” dediğiniz hâkimler ve savcılar tarafından hazırlandı. Siz, “FETÖ’cü” dediğiniz hâkim ve savcıların arkasına sığınıyorsunuz, onların takipçisiniz. (AK PARTİ sıralarından “Hadi oradan!” sesleri)

BAŞKAN – Sayın Oluç, teşekkür ediyorum.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Asla onlara karşı mücadele etmiyorsunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Oluç…

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Efendim…

BAŞKAN – Toparlayın lütfen.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Toparlıyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Arkadaşlar, müsaade edin yani. Sayın Bakanım, müsaade edin.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Burada hukuku ayaklar altına alıyorsunuz, çiğniyorsunuz ama bu, sizin usulünüz. Demokrasi, hukuk, adalet, evrensel kurallar, ilkeler; asla sizin böyle bir derdiniz yok ve demokratik siyasetteki bu saldırılarınız karşısında demokratik siyaseti bizler savunmaya devam edeceğiz. Biz bunu niye yaptığınızı biliyoruz. Bizi demokratik siyasetten, toplumsal ve siyasal muhalefeti demokratik siyasetten uzaklaştırmak için yapıyorsunuz ama biz asla buna boyun eğmeyeceğiz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Oluç. Lütfen…

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Son cümlelerim efendim.

Bakın, şunu da söyleyeyim: Ya, siz şunu düşünebiliyor musunuz? Yıllardır bunu görmediniz mi be, anlamadınız mı? Kürt halkının baskıdan, zulümden, cezaevinden, bedel ödemekten korkup da boyun eğdiğini, diz çöktüğünü gördünüz mü? (HDP sıralarından alkışlar) Türkiye demokrasi güçlerinin faşizmin karşısında boyun eğdiğini ve diz çöktüğünü gördünüz mü? Görmediniz. Buna rağmen, bütün saldırılarınıza rağmen hem Kürt halkı hem Türkiye demokrasi güçleri demokratik siyaset mücadelesini sürdürdü ve sürdürecek ve şundan emin olun: Sizin bu iktidarınızı bu mücadeleyle, demokrasi mücadelesiyle mutlaka değiştireceğiz, mutlaka haklılığımızı bu toplumun çok önemli bir kısmı kabul edecek.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bundan bir an bile, bir an bile tereddüt etmiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Son cümlem efendim.

BAŞKAN – Sayın Oluç, son cümle olarak alayım; başka türlü sesi açmayacağım.

Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Halk, başta Kürt halkı ve Türkiye demokrasi güçleri siyasi iradesine, kendi geleceğine sahip çıkacak, bundan emin olun. Nasıl daha önce vekillerimizi -11 vekilimizi- düşürdünüz ve biz size boyun eğmediysek bugün -2 vekilimizi ve Cumhuriyet Halk Partisinden 1 vekili düşürdünüz- yine size boyun eğmeyecek ve bu kararlı mücadele sonucunda bu iktidarın değişimini mutlaka sağlayacağız ve mutlaka kazanacağız. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Tamam Sayın Oluç.

Sayın Özkan, buyurun.

24.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, demokrasi tarihimizde Anayasa ve Parlamento teamülleri çerçevesinde tarihe not düşülecek kararlar alındığına, tezkerelerin görüşmelerinin Anayasa’ya, hukuka uygun şekilde cereyan ettiğine, kimsenin milletin birlik beraberlik, kardeşlik ve demokratik hukuk devleti mücadelesine gölge düşüremeyeceğine, bağımsız yargıyı örselemeye çalışanlara müsaade etmeyeceklerine ilişkin açıklaması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Teşekkürler Sayın Başkan.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Fetullah Gülen’in söyleyecekleri var.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, demokrasi tarihimizde, Anayasa ve Parlamento teamülleri çerçevesinde tarihe not düşülecek kararlar alıyoruz.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Demokrasiden bahsetmezsen iyi olur!

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – FETÖ’cülerin kararı, FETÖ’cülerin. FETÖ’nün kararı, FETÖ’nün.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bunun iki yönü vardır. Biraz önce usule ilişkin tartışmalarda da ortaya koyduğumuz üzere, yapılan Başkanlık tezkeresi görüşmeleri Anayasa’ya, hukuka uygun bir şekilde cereyan etmiştir.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Hadi oradan!

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Ne hukuku ya? Hangi hukuk?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bunun altını çizmek gerekiyor.

Bakınız, biraz önce Anayasa’nın geçici 20, 83 ve Cumhurbaşkanlığı makamının ve Parlamento Başkanımızın, Meclis Başkanımızın 94 ve 104’üncü maddeler çerçevesinde… (HDP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, sizlerin Grup Başkan Vekilleri konuşurken hiç kimse müdahale etmedi. Yani bu mudur sizin hoşgörünüz?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – …yapılan işlem Anayasa değişim kurallarına uygun olarak cereyan etmiştir. Biz, kendi milletimizden, medeniyetimizden, tarihimizden referans aldığımız zaman dinlemezler. İllaki Fransa’dan, Avrupa’dan örnekler gelecek.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – FETÖ kararı, FETÖ kararı! Bu mahkeme kararları FETÖ’nün kararları.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakınız, Fransız Anayasası’nın 43’üncü maddesine, Alman Anayasası’nın 67’inci maddesine göre, verilen bir yargı kararı çerçevesinde milletvekilinin, parlamenterin kesinleşen bir hükmü parlamentoda okunduğu takdirde Almanya’da, Fransa’da, bütün gelişmiş demokrasilerde milletvekilliği düşer. (HDP sıralarından gürültüler)

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – İsrail’de düştü, İsrail’de!

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) – Darbeyi savunuyorsun, darbeyi savunuyorsun!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Şimdi, ben bunun anayasal tarafını bir kenara bırakıyorum çünkü tartışıldı, konuşuldu ancak diğer taraftan, bu tartışmanın tarih, hukuk, insan hakları, özgürlük, demokrasi mücadelesi çerçevesinde de yapılması gerekir. Kimse bu milletin birlik, beraberlik, kardeşlik, demokratik hukuk devleti mücadelesine asla gölge düşüremez.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Ne beraberliği? Ne kardeşliği? (HDP sıralarından gürültüler)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sizleri duymuyorum, sizleri dinlemeyeceğim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, müsaade edin…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakınız, bu ülkede, geçmişte bu tartışmalar yeri ve zamanında yapılmadığı için, 1960 darbesinden itibaren altmış yıl bu ülkenin millî iradesi, özgürlüğü, demokrasisi, birlikte yaşama kültürü maalesef örselendi. (HDP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar) Şu anda, bu milletin ülkesine ve medeniyet değerlerine, yüz elli-iki yüz yıldan beri emperyalistler, Türkiye düşmanları, Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle, 83 milyon aziz milletimizin birlikte yaşama kültürüne kastediyor. (HDP sıralarından gürültüler) Bunlara müsaade edeceğimizi mi zannediyorsunuz? Elbette hayır.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - FETÖ’cü, FETÖ’cü!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakınız, sadece hukuk, yargı nezdinde değil, tarih nezdinde, demokratik hukuk devleti çerçevesinde, göreceksiniz ki bu aziz millet tarih yazmayı; Türkiye’ye düşmanlık besleyenlere, Anayasa’yı, hukuk düzenini, birlikte yaşama kültürümüzü tehdit edenlere karşı sandıkta da bugüne kadar verdiği mücadeleyi geleceğe taşıyacaktır. (HDP sıralarından gürültüler)

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Sen git, FETÖ’cü müvekkillerini savun ya, ne işin var burada!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Onun için, biz buradan milletimize sesleniyoruz: Aziz milletimiz, açıkçası, burada alınan kararlar vaktinde ve saatinde alınsın diye…

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Sen git, FETÖ’cü müvekkillerini savun ya!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – …yargı ve hukuk çerçevesinde… (HDP sıralarından gürültüler)

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Ya, ne yargısı ne hukuku ya!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – …ak-kara ortaya çıksın diye ve yapılan yargılamalar neticesinde hem Anayasa’mız hem insan hak ve özgürlükleri… (HDP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özkan, sözlerinizi tamamlayın lütfen.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – …hem de hukukumuz çerçevesinde bu kararlar verilsin diye sabır taşı oldu…

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Ne hukukundan bahsediyorsun sen ya, hangi hukuktan! Saray hukuku!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – …sabırla bekledi ve bugün, sabrın neticesinde, mahkeme kararları çerçevesinde, Batı demokrasilerinde olduğu gibi, anayasal hukuk düzenimiz çerçevesinde… (HDP sıralarından gürültüler)

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Ne anayasası be! Anayasa mı bıraktınız! Saray hukuku bu, saray!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – …yargılamalar yapılmış; bağımsız yargı, Fransa’daki gibi, Almanya’daki gibi, kararını vermiş ve bu karar, hukuk çerçevesinde ilan edilmiştir. (HDP sıralarından gürültüler)

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Hukuk mu bıraktınız ya!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Son söz olarak: Eğer burada, FETÖ üzerinden, şu üzerinden, yapılan yargılamaları… (HDP sıralarından gürültüler)

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – FETÖ’cüsün sen, FETÖ’cü!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – …bağımsız yargıyı örselemeye çalışanlar varsa bunlara müsaade etmeyeceğiz. (HDP sıralarından gürültüler)

Bakınız, bilindiği üzere, Anayasa’nın 20’nci maddesi çerçevesinde, bu Meclis çatısı altında yapılan düzenleme çerçevesinde, 2016 yılında dokunulmazlıklar, yargı yolu açılmak suretiyle, yargılanmaya başlanmıştır. 2016, her şeye rağmen… (HDP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Darbecisiniz siz, darbeci!

BAŞKAN – Sayın Özkan, son cümlelerinizi alayım.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bu, 2016 yılında yine kararlı bir şekilde aldığımız kararlar çerçevesinde, FETÖ’cü hâkim ve savcıların ihraç edilmesi çerçevesinde, yargı denetimleri, değerlendirmeleri çerçevesinde, dereceli hukuk sisteminin adil yargılama ilkeleri çerçevesinde verilmiş bir karardır. (HDP sıralarından gürültüler)

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Sen git, FETÖ’cü müvekkillerini savun ya!

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Tarihe not düşüyoruz.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Sen git, FETÖ’nün avukatlığını yap, FETÖ’cü müvekkillerini savun ya!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Evet, hukukun gereği, Anayasa’nın gereği yapılmıştır ancak tarih nezdinde de milletimizin ve medeniyetimizin yargılaması devam edecek, millet nezdinde çok daha büyük mahkûmiyetlere duçar olarak sandığa gömülecektir bu zihniyet. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, HDP sıralarından gürültüler)

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Sandığa siz gömüleceksiniz, siz! Göreceksiniz!

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Oluç, size de söz vereceğim ama Sayın Altay sizden önce istemişti.

Sayın Altay, buyurun.

25.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Önce şunu söyleyeyim, Sayın Özkan’ın mikrofonu sınırsız açılıyor, bizimkiler birer dakikalık.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Aynen öyle, hiç kesilmedi.

BAŞKAN – Değil Başkan, değil; aynı, sistemde aynı.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hayır efendim, hiç kapanmadı ya! Hiç kapanmadı. Bu işle ilgili teknik arkadaşı da uyarıyorum: Bu işi yapan kimse, bu mikrofon kesilmesin.

BAŞKAN – İki dakika ve bir, bir gidiyor.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hayır Başkanım, dört dakika kesintisiz çalıştı.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Benim sesim yüksek çıkıyor, ondan dolayı kesilmemiş gibi…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Şimdi uzatmayacağım, uzatmayacağım. Bugün, bütün gün bu işi konuşacağız, onun için uzatmayacağım ama Sayın Cahit Özkan’a bir soru sormak istiyorum. Kararı siz alsanız gerçekten, vallahi billahi, bütün grup olarak başımıza taç ederiz.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Haberi bile yok onun!

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Siz, bir çoğunuz bu kararı bugün öğrendiniz. Yapmayın!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Ne demek? Kararı biz mi alıyoruz, mahkeme alıyor kararı.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Cahit Özkan, hem de söz hakkı doğuruyorum sana.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Cahit Özkan biliyordur, özellikle KCK’yi!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Mahkeme kararı bu ya, biz mi alıyoruz?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Cahit Özkan, bugünkü yapılan iş hukuki mi?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Kürsüde konuştuk, “hukuki” dedik.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bir dakika… Hukuki değil mi? Peki, size göre bugün yapılan…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Fransız Parlamentosundan örnek verdik.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sözümü kesme! Bir dakika arkadaşım.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Hayır, bizim kendi Anayasamızı yok sayıyorsunuz, bari Fransa’dan örnek verelim dedik.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Cahit Bey, ben de onu bekliyordum zaten ya.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – 43’üncü madde.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bir dakika ya… “Hukuki” diyorsun değil mi? “Evet” ya da “Hayır” ya! Bugünkü iş hukuki ise kamu vicdanında, sizin vicdanınızda, hukuk normlarında bir karşılığı, müspetliği var ise kardeşim, bu fezleke geleli iki yıl oldu ya! Siz iki senedir niye hukuku çiğnediniz? (CHP sıralarından alkışlar) Niye çiğnediniz iki senedir hukuku? Ayıp!

Bakın, Sayın Başkan, oturduğunuz koltuğun ilk Başkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür ve bu Meclis, Atatürk’ten hesap soran bir Meclistir. Lanet olsun, yazıklar olsun; Atatürk’ten hesap soran bir Meclis, Erdoğan’dan talimat alır hâle geldi! Yazıklar olsun! Yazıklar olsun! Yazıklar olsun! (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Usul tartışması açılması talebimiz devam ediyor.

BAŞKAN – Arkadaşlar, müsaade edin…

Sayın Oluç…

26.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, şimdi, 2016 yılında Cumhurbaşkanlığı forsuyla basılmış olan bir broşür vardı “15 Soruda FETÖ Gerçeği” diye ve basılmış olan bu broşür, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığının web sitesine konulmuştu. O broşürün maddelerinden bir tanesinde “FETÖ Savcı ve Hâkimlerinin Kumpas Davaları” başlığı vardı ve o kumpas davaları sayılırken “Ergenekon” “Balyoz” “KCK Davaları” diye sayılıyordu. Sonra, ben bunu bir gün bu Meclise getirdim, dedim ki: Bakın, bizim vekillerimizin yargılandığı davalara Cumhurbaşkanlığı forsuyla basılmış olan broşürde “FETÖ kumpası” deniyor. Ben bunu dedim ya, hemen o web sitesinden indirildi, o broşürdeki “KCK” lafı silindi, o broşür tekrar yüklendi. Tabii, aslı ve fotoğrafları bizde var. İşte, o KCK davalarında “FETÖ kumpası” dediğiniz o davalarda yargılanmış olan Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın milletvekilliğini bugün düşürmeyi alkışlıyorsunuz ya! Ben, FETÖ’cü savcı ve hâkimlerin arkasına sığınıyorsunuz diye bunun için diyorum işte, bunun için diyorum. Cumhurbaşkanlığı forslu broşürden bahsediyorum, bir.

İki: Yani Sayın Cahit Özkan, hukuktan bahsediyorsunuz, sizin anladığınız Burhan Kuzu’nun hukukudur, sizin hukukunuz Burhan Kuzu hukukudur. (HDP sıralarından alkışlar) Anlaşıldı mı?

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Oluç…

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bitmedi efendim, bir cümlem daha var.

BAŞKAN – Sayın Oluç ama müsaade edin yani… (HDP sıralarından gürültüler)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Ama o çok uzun konuştu.

BAŞKAN – Sayın Oluç, az önce size altı dakika süre verdim.

Tamamlayın.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Şimdi, sayın vekiller, ben yine bu Meclis çatısı altında söyledim, yine söylüyorum, bakın, düşünün diye söylüyorum: Yassıada’da Menderes, Ankara’da Kenan Evren olunamaz, böyle demokratlık olmaz! Siz Yassıada’ya gidip Menderes oluyorsunuz, Ankara’ya geliyorsunuz burada Kenan Evren oluyorsunuz, darbeci oluyorsunuz; olmaz böyle!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Öyle bir şey yok! Menderes’e de aynı şeyleri yaptılar, tarih yazıyor. Menderes de aynı iddialara muhatap oldu. Menderes neyse Erdoğan o, Özal o; milletin adamları, aynı iddiaları ileri sürüyorlar.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – “Tarihe geçeceğiz.” dedi AKP Grup Başkan Vekili Sayın Özkan. Tarihe şöyle geçeceğiz efendim: Tarihe bizler barış, demokrasi, eşitlik, adalet, hukuk için mücadele etmişler olarak geçeceğiz, sizler ise yüz yıl önce…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Milletin adamına, milletin iradesine saldıranlar olarak geçeceksiniz.

BAŞKAN – Son cümlenizi alayım.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - …tarihe gömülmüş olan mutlakiyetçiliği, mutlak iktidarı, tek kişi yönetimini tekrardan ihya etmek isteyenler olarak geçeceksiniz ve kara harflerle anılacaksınız, bunu da bilin. (HDP sıralarından alkışlar)

(HDP sıralarından “darbeci AKP!” şeklinde slogan atmalar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Evet, tutumumla ilgili açılan usul tartışmasında ilk söz tutumumun aleyhinde olmak üzere Sayın Engin Altay’ın.

Sayın Altay, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, uygun görürseniz söz hakkımı Genel Başkan Yardımcımız Muharrem Erkek’e devretmek istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Erkek, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

VI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)

2.- Cumhurbaşkanlığı tezkerelerinin bilgiye sunulmasında Başkanlığın tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bugün, maalesef, demokrasiye ve millî idareye bir kumpas kuruldu. Bunu siyaseten söylemiyorum, büyük bir samimiyetle söylüyorum. Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı, atanmış bir makam, Meclis Başkanlığına böyle bir müzekkere gönderebilir mi? Meclis Başkanlığına yani yasama organının Başkanlığına yani millî iradenin tecelli ettiği yerin Başkanlığına müzekkere gönderirken bari Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı göndersin, yürütmenin başı olarak. Yürütme, bugün, ülkemizde yalnızca yargıyı değil yasamayı da tahakküm altına almış durumda maalesef.

Anayasa’nın 83’üncü maddesinin dördüncü fıkrasını lütfen, herkes okusun, lütfen. Ne diyor? Tekrar seçilen milletvekili hakkında kovuşturma yani dava, yargılama, dokunulmazlığı kaldırılmadan devam edemez. Çok açık değil mi? Milletvekilimiz Enis Berberoğlu, 24 Haziran 2018’de seçildiğinde dosyası Yargıtaydaydı yani kovuşturma devam ediyordu. Dokunulmazlığı kaldırıldı mı, bu yüce Genel Kurul onun dokunulmazlığını kaldırdı mı? Hayır, kaldırmadı. Nasıl devam etti dava, nasıl onandı?

Enis Berberoğlu ne yaptı? Anayasa Mahkemesine gitti, “Hak ihlali var, Anayasa ihlali var.” dedi. Şimdi bir hukukçu olarak, bir milletvekili olarak, bir vatandaş olarak vicdanlarınıza soruyorum ve büyük bir samimiyetle soruyorum: Milletvekilliğini düşürdünüz, yarın cezaevine girecek; Anayasa Mahkemesi yarın hak ihlali tespit ederse ne yapacaksınız? Ne yapacaksınız? Lütfen biri çıkıp açıklasın.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Utanmazlar!

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Sayın Grup Başkan Vekili, çıkın açıklayın.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Biraz önce açıkladım tafsilatlı.

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Anayasa Mahkemesi yarın o dosyada hak ihlali tespit ederse, “Adil yargılanmadı.” derse, “Delil yoktu.” derse ne yapacaksınız? Niye beklemiyorsunuz Anayasa Mahkemesi kararını, neden?

Anayasa Komisyonunda tartışırken Sayın Şentop ne demişti? O zaman ben Komisyon üyesiydim, Sayın Şentop Başkandı; ne demişti? “Bir milletvekili yeniden seçilirse bu yüce Genel Kurul dokunulmazlığını kaldırmadığı sürece davası devam edemez.” demişti. Ne oldu? Ne oldu? (CHP sıralarından alkışlar) Ne oldu biliyor musunuz? Türkiye’de sivil darbe oldu. Demokrasiyi yok etmek, kuvvetler ayrılığını yok etmek, hukuk devletini yok etmek sivil darbedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Maalesef, siz ne yaptınız biliyor musunuz? Egemenliği şahsileştirdiniz, egemenlik şahsileşti. Türkiye Cumhuriyeti devleti yeniden bir şahıs devletine dönüştü, mutlakiyete büyük bir geri adım attınız. Saray düzeni ve maalesef şahıs devleti, adaletsizlikleri büyütüyor. Ama hiç kimse endişe etmesin, Türkiye’de demokrasiye, hukuka inanan herkes, milyonlar birleşecek ve biz, bu memlekette tüm adaletsizlikleri adaletle ortadan kaldıracağız, adaletle! Milletvekilleri bedel ödeyebilir, cezaevine gidebilir ama siz bu hukuksuzlukları, adaletsizlikleri büyüttükçe -halkın ekmeğidir adalet- işte işsizliği, yoksulluğu, sefaleti de büyütüyorsunuz. Sizin bu hatalarınızın, adaletsizliklerinizin bedelini gariban ödüyor, millet ödüyor. (CHP sıralarından alkışlar)

Bugün, demokrasiye kurduğunuz kumpas için mutlu musunuz? Yürütmenin talimatıyla hareket ettiğiniz için mutlu musunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Yargı kararı, yargı.

BAŞKAN – Sayın Erkek, ilave ek süreniz yok, tamamlayın.

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Teşekkür ederim. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Tutumun lehinde ilk söz Sayın Ramazan Can’ın.

Buyurun Sayın Can. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan…

MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) – Korkuyorlar senden, Ramazan ağabey korkuyorlar.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu bir usul değil. Yaptığınız doğru değil.

Buyurun Sayın Can.

RAMAZAN CAN (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle şunu söylemek isterim: Hiçbir milletvekili, hiçbir siyasi parti milletvekilliğin düşmesinden memnun olmaz. Türkiye Büyük Millet Meclisi milletvekilliği düşürme kararı almamıştır. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Sayın Erkek konuşurken hiçbir milletvekilinin bir müdahalesi olmadı; lütfen, grubunuzdan rica ediyorum.

Sayın Can, siz tamamlayın.

RAMAZAN CAN (Devamla) – Başkanım…(CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Ben dinliyorum sizi Sayın Can. Benim tutumumla ilgili değil mi?

RAMAZAN CAN (Devamla) – Türkiye Büyük Millet Meclisi görevini ifa etmiştir.

Değerli arkadaşlar, Anayasa 84 ve İç Tüzük 136’ya göre kesinleşmiş mahkeme kararını, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde Meclis Başkan Vekili okumuştur, bilgiye sunmuştur, tebliğ etmiştir. Dolayısıyla, bunun dayanağı nedir? (AK PARTİ sıralarından alkışlar; CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar) Bunun dayanağı Anayasa değişikliğidir. Anayasa değişikliğinde dokunulmazlıkların kaldırılmasında o zaman efelenenlerin, o zaman efelenenlerin şimdi söz hakkı yoktur onların. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; (CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

Diğer taraftan, Meclis Başkan Vekili görevini yapmıştır, Meclis Başkan Vekili görevini yapmıştır ama Kâtip Üye şov yapmıştır. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) – Sabahtan beri burada şov yapan sizsiniz, saray talimatıyla iş yapan sizsiniz.

RAMAZAN CAN (Devamla) - Burada denildi ki “Siz, Genel Başkandan talimat alıyorsunuz.” denildi. Biz, Cumhurbaşkanımızdan ve Genel Başkanımızdan seve seve talimat alırız, bundan şeref duyarız. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar) Peki, siz talimat almıyor musunuz? Hem de tıpış tıpış!

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Saraya git sen, saraya; sarayda konuş! Burası halkın Meclisi.

RAMAZAN CAN (Devamla) - Diyor ki “15 milletvekili buraya verdim geç, 20 milletvekili buraya verdim geç.” Bırakın, geçin bunları. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Yazıklar olsun hepinize!

RAMAZAN CAN (Devamla) – Çok değerli milletvekilleri, şunu tartışabiliriz: Milletvekilliğini düşürme yetkisi yargıda olmamalı; yargıda dokunulmazlıkların kaldırılmasını hep beraber tartışabiliriz, yargıya bu yetki niye verildi diyebiliriz ama siz o zaman şov yapıyordunuz, “Dokunulmazlıklar kaldırılsın.” diyordunuz, efeleniyordunuz efeleniyordunuz! (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar; CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)

Türkiye Büyük Millet Meclisi, hiçbir milletvekilliğinin düşürülmesini istemez, hiçbir milletvekilinin böyle bir beyanı yoktur ama yargı kararlarını yerine getirmek de yasama, yürütme, yargı denkleminde bir görevdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın Sayın Can, buyurun.

RAMAZAN CAN (Devamla) – Bugün Başkan görevini yapmıştır, Sayın Başkana teşekkür ediyorum. Bu usul tartışmasında Meclis Başkan Vekilimiz görevini yapmıştır, gereğini yapmıştır; görevini yapmasaydı, görevini ihlal etmiş olacaktı. Burada hiçbir milletvekilinin bu karardan, daha doğrusu mahkemenin vermiş olduğu karardan memnuniyet duyduğunu asla düşünmüyoruz ama verilmiş, kesinleşmiş bir mahkeme kararı varken Türkiye Büyük Millet Meclisi rutini yapmıştır.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Saraya git, saraya!

RAMAZAN CAN (Devamla) – Rutin nedir? 84’e göre burada bilgiye sunmadır, tebliğ etmektir. Bizim yaptığımız başka bir görev yoktur.

Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Tutumum aleyhinde…

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, sataşma var.

BAŞKAN – Sayın Köksal, müsaade edin; usul tartışmasını devam ettiriyorum.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sataşma var, sataşmadan dolayı…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Duyamadık zaten, ne sataşması!

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Açıkça “Kâtip Üye şov yapmıştır.” diyerek şahsıma sataşmıştır.

BAŞKAN – Usul tartışmasını tamamlayayım, tutanakları isterim.

Buyurun Sayın Beştaş. (HDP sıralarından alkışlar)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sevgili Türkiye yurttaşları, Meclise seslenmektense size seslenmeyi tercih ediyorum. Tabii ki burada bu kararın darbe olduğuna inanan milletvekillerini hariç tutuyorum. Bu belge -demin de söyledik- bu iktidarın yüz karasıdır. Cumhurbaşkanı Yardımcısı burada iki yıldır bekleyen dosyalar için Meclis Başkanına yazı yazıyor “Okuyun.” diyor ve okunuyor; talimat veriyor. Bu bir talep değil, bu bir talimat. Deminki AKP’li vekil diyor ki: “Biz Cumhurbaşkanımızdan seve seve talimat alırız.” E, bunu biliyoruz, bilmediğimiz bir şey söyleyin; siz zaten talimat alıyorsunuz, siz zaten alıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Biz dağdan değil, Sayın Cumhurbaşkanından talimat alırız.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Siz nereden talimat alıyorsunuz? Meral Hanım, siz nereden talimat alıyorsunuz?

BAŞKAN – Arkadaşlar, müsaade eder misiniz.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Biz Genel Başkanımızdan, Cumhurbaşkanımızdan alıyoruz; Kandil’den almıyoruz, almayacağız da bunu bilin! (HDP sıralarından gürültüler)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Otur yerine, otur yerine!

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Bugün yaptığınız şov yeter! (HDP sıralarından gürültüler)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Otur yerine!

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Biz Genel Başkanımızdan talimat alıyoruz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Sayın Başkan, müdahale edecek misiniz?

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Boş konuşmayacaksın, boş konuşuyorsun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Sen boş konuşma! Sen kimsin ya!

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Benim Genel Başkanımı öyle alma ağzına!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Başkan, müdahale edecek misiniz, üstüme yürüyor.

BAŞKAN – Müsaade edin arkadaşlar, böyle bir usul yok.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Başkanım, konuştuklarına dikkat etsin. Herkes düzgün konuşacak. Böyle bir dünya yok ya! Biz burada sabrediyoruz iki gündür.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, bizlerin konuşmacıları, Grup Başkan Vekili, onlar da gereken cevabı verirler; müsaade edin.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Başkan, süremi baştan başlatır mısınız.

BAŞKAN – Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Bizim sizin böyle ayağa kalkmanıza, böyle bağırıp çağırmanıza karnımız tok. Sizden korksaydık sizden çekinseydik bugün bu sıralarda olmazdık, olmaz!

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Arkadaşların ne yapıyor? Bugün burada bir hatibimizi konuşturmadınız.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Biz sizin gibi değiliz, bizi kendinizle karşılaştırmayın. Siz talimat alıyorsunuz çünkü korkuyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Arkadaşlar…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Şu anda özgür bırakılsanız yüzde 80’iniz bu partiden çıkacak, bunu da gayet iyi biliyoruz. Siz şatafatınızdan, rantınızdan, ihalelerinizden vazgeçemiyorsunuz.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – O senin hayal dünyan, hayal dünyan!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Bunu yapmayanları ayrı tutuyorum, onları ayrı tutuyorum ama yapanlar kendini biliyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – O birilerini kandırmak için kurduğunuz sanal dünya! Birilerini kandırıyorsunuz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Eğer Kenan Evren bir parti kursaydı emin olun AKP’yi kurardı, emin olun Kenan Evren sizin partinizi kurardı.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Birilerini kandırmak için kurduğunuz bir dünya o, öyle bir dünya yok; bunu bil!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Hani “Darbeciliğe karşıyız.” diyorsunuz ya şu anda uluslararası topluma hesap veremiyorsunuz. Size bir bilgi vereyim, biliyor musunuz Birleşmiş Milletler üyesi devletlerin parlamento üyelerinden oluşan bir birim var. Parlamentolar Arası Birlik (IPU), orada dokunulmazlıklar dosyasıyla ilgili Türkiye dünya rekorunu kırıyor, dünya!

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Sayenizde!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Türkiye, orada yalanlarla dolanlarla yargı süreci bitmiş gibi hikâye anlatıyor. Bütün dünyaya rezil oldunuz, ülkeyi de rezil etmeye çalışıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Yalan söylüyorsunuz!

BAŞKAN – Sayın Ravza Hanım lütfen yerinize.

Sayın milletvekilleri lütfen yerinize oturun.

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Yalan söylüyorsunuz!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Biz sizinle birlikte değiliz, biz sizin yanınızda değiliz. Mecliste darbe var ve bu darbeciler de sol tarafta oturanlardır.

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Sizin IPU’dan haberiniz yok.

BAŞKAN – Sayın Kan lütfen yerinize.

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Ama yalan söylüyor!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Gel, gel, bir gel bakalım! Kavga mı edelim? İstersen gel. Bir adım daha atma! Sakın teşebbüs etme! Bana yaklaşma! Haddini bil, haddini! Kimse senden korkmuyor. Kimse sizden korkmuyor. Geçin onları geçin!

BAŞKAN – Ravza Hanım siz benim işimi zorlaştırıyorsunuz. Söyleyecekseniz, bağıracaksanız, müdahale edecekseniz yerinizden yapın ama oturun lütfen.

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Ama üyesi olduğumuz bir kurumdan bahsediyor, doğru söylemiyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – IPU’da ne kadar debelendiğinizi biliyoruz. Sizi de dinledik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Beştaş, tamamlayın sözlerinizi.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – IPU’da ne kadar sıkıntıya düştüğünüzü de biliyoruz, savunamadığınızı da biliyoruz.

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Benden öğrendiniz.

BAŞKAN – Sayın Beştaş, tamamlayın sözlerinizi.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Gelip burada böyle efelenmek… Ooo geçin onları, geçin, geçin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Evet, Sayın Başkan, şunu söyleyeceğim.

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) – Şov yapıyorsunuz!

BAŞKAN – Sayın Ök, siz de oturun yerinize.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Biz sizin saldırılarınıza mücadelemizi büyüterek karşılık vereceğiz.

İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Kim saldırıyor ya?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Evet, darbecisiniz ve darbeci olmaya devam edeceksiniz. Ama şunu unutmayın: Yakın tarihte hani o imzalamayı reddettiğiniz Uluslararası Ceza Mahkemesi Protokolü var ya, hani o Roma Statüsü var ya onun bir maddesi nedir biliyor musunuz?

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Maskeniz düştü, maskeniz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Siyasi soykırım insanlığa karşı suçtur. Türk Ceza Kanunu’nun 77’nci maddesinde de bu, Türkiye tarafından kabul edilmiştir. Siz, partimize karşı 4 Kasımdan bu yana sistematik olarak bir siyasi soykırım yapıyorsunuz. Halka karşı da insanlığa karşı da suç işliyorsunuz. İşkencecisiniz, darbecisiniz, cinayetlerin arkasında duruyorsunuz! (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bunların hepsinin hesabını Uluslararası Ceza Mahkemesinin önünde vereceksiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Evet, Sayın Beştaş, süreniz tamamlandı.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Kaçışınız yok, bunun hesabını hep birlikte vereceksiniz, yol yakınken dönün. (HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Evet, tutumum lehinde…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan….

BAŞKAN – Buyurun.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan, usule ilişkin tartışma devam ettiği için elbette usule ilişkin lehte hatibimiz, sayın milletvekilimiz konuşacak.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hayır, lehte Bülent Tezcan konuşacak, Bülent Tezcan’ın söz talebi var önce.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Ancak müsaade ederseniz…

BAŞKAN – Şöyle: Başkanlık Divanı, burada gördüğü lehte, aleyhte taleplerden hangisini gördüyse onu kayıtlara geçiriyor ama sizin talebiniz yerine grubunuz adına Bülent Tezcan’a yerinden söz vereceğim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Peki.

BAŞKAN – Siz tamamlayın lütfen.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan, kayıtlara geçmesi için mikrofonu açarsanız…

BAŞKAN – Evet, açıldı.

Buyurun.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Her şeyden önce bu ülkede millî iradenin hâkimiyeti…

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Ya, hangi millî irade?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – …millî iradenin tecellisi için çalışan Parlamento ve Hükûmetimiz var.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Darbe var, darbe!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Biz bu tür iddialardan dolayı gocunmuyoruz. Neden? Çünkü geçmişte Sultan Abdülhamit’e yaptınız, “istibdatçı” dediniz; geçmişte milletin adamı Menderes’e ağır hakaretler yaptınız, ona da aynı iddiaları yaptınız. Daha sonraları yapmadınız mı, Turgut Özal’a yapmadınız mı? (HDP sıralarından gürültüler) Yaptınız, şimdi de aynı iddialar... Biz bunlara fırsat vermeyeceğiz.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Darbe var bu Mecliste!

BAŞKAN – Sayın Özkan, müsaade etseydiniz, şu usul tartışmasını bir bitirseydim sonra bu konulara girseydik.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bakın Sayın Başkan, hatip kürsüden usule ilişkin konuşma yapmadı.

BAŞKAN – Biliyorum ama fark etmez ben usul tartışması açtım, içeriğe müdahale edemem ki.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Ya, hatip sana mı soracak ne konuşacağını?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bu ülkede, milletin iradesinin tecelligâhında, kimse bu ülkenin seçilmiş hükûmetine, Parlamentosuna, milletvekillerine “Soykırımcısınız, darbecisiniz, işkencecisiniz.” diyemez, reddediyoruz! Millet bunun hesabını sandıkta da soracak, göreceksiniz. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Altay…

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Bu halk sizden hesap soracak, hesap! Tarihin mezarlarına gömüleceksiniz!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Göreceksin, hesabını soracak size. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Mezardan bahsediyor, mezar kazacakmış!

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Müsaade edin, Sayın Altay söz istedi Sayın Oluç.

Sayın Altay…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

27.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bu Parlamentoda… (AK PARTİ ve HDP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

Ben konuşuyorum… (CHP ve HDP sıralarından gürültüler) Ya, bir dakika… (CHP ve HDP sıralarından gürültüler) Ya arkadaşım, bir dakika…

Bu Parlamentoda sayısal çoğunluğu ne olursa olsun kimsenin kimseye ayar verme hakkı, haddi yoktur. Önce onu söyleyeyim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Biz talimatı milletten alırız.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bu Parlamentoda kimse kimseye ne söyleyeceğini öğretemez, onu da söyleyeyim.

Size yöneltilen “soykırımcı” iddiasına asla katılmam.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Ne güzel! Ver o tarafa cevabını.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ama “darbeci” iddialarının altına imzamı çakarım. (CHP sıralarından alkışlar)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Menderes’e de dediniz, Abdülhamit’e de dediniz, Turgut Özal’a da dediniz.

VI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)

2.- Cumhurbaşkanlığı tezkerelerinin bilgiye sunulmasında Başkanlığın tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında (Devam)

BAŞKAN – Tutumum lehinde ikinci söz Sayın Recep Özel’in. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın Başkan… (CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Sen mi darbecisin?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, eğer sürekli konuşursanız, bağırırsanız benim hatibi dinlemem mümkün olmuyor, lütfen. Konu benim tutumum aleyhinde ise bırakın dinleyeyim ben. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

Buyurun Sayın Özel.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – O tarafa da müdahale et, sadece bize değil.

RECEP ÖZEL (Devamla) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Sayın Özel, biraz yüksek sesle konuşursanız…

RECEP ÖZEL (Devamla) – Biraz önce, CHP’nin teklifi üzerine, İç Tüzük’ün 68’inci maddesine göre Başkanın bir tutumu hakkında görüşme açıldı. (CHP sıralarından “Maskeni tak!” sesleri) 68’inci madde ne diyor? (CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Sayın Beştaş, Sayın Oluç, Sayın Engin; rica ediyorum.

RECEP ÖZEL (Devamla) – “Başkan, görüşmeler sırasında gürültü veya kavga çıkar ve bu nedenle çalışma düzenini kuramazsa, kürsüde ayağa kalkarak, toplantıya ara vereceğini ihtar etmek suretiyle…” (CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar) Ara verebilir.

BAŞKAN – Milletvekili arkadaşlarımız da yani konuşmacıya… Parti sözcüsünü, milletvekilini konuşturmamanın bir anlamı yok ki.

RECEP ÖZEL (Devamla) – Hem gürültüyü yapacaksınız, gürültü çıkaracaksınız daha sonra diyeceksiniz ki: “Başkan, biz gürültü çıkardık, sen toplantıya niye devam ettin?” Kötü niyeti hukuk korumaz. Kötü niyetli bu davranışlar. Hakkaniyete aykırı olarak bir şekilde… (CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar) Eğer bu böyle olacak olursa Meclis oturumunu sabote etmek isteyen 3 milletvekili şurada bağırır, daha sonra Başkana der ki: “Biz burada gürültü yaptık, sen niye oturumu ertelemedin, ara vermedin?” der. Hukuk kötü niyetli girişimleri korumaz. O nedenle, açılmış olan bu usul tartışması yerinde değildir. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar)

Bir diğer konu: Biraz önce burada CHP’nin çok değerli Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek bir şey söyledi, bu milletvekilliği düşürülen arkadaşlarla ilgili olarak “Bunların dokunulmazlığını Meclis 26’ncı Dönemde kaldırmıştı, tekrardan bunun 27’nci Dönemde de kaldırılması gerekirdi, usulde böyle bir hata yapıldı.” dedi. Herhâlde Muharrem Erkek’in 2016 yılının Mayıs ayında burada çıkan Anayasa değişikliğinden haberi yok. CHP’nin çok değerli Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, kürsülerde çıkıp çıkıp “Dokunulmazlığı kaldırın.” diye bir propagandayı yaptınız mı? Yaptınız. Ondan sonra AK PARTİ de buna “Evet” dedi mi? Dedi. Daha sonra geldi burada bütün milletvekilleri yargının kucağına gitti mi? Gitti. Bunu teklif eden sizdiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar; CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar) Daha sonra milletvekillerini yargının önüne atan CHP şimdi buna sığınarak “İkinci defa niye dokunulmazlığı burada kaldırdınız?” diyor. Burada bir Meclis kararıyla kaldırılmadı, burada bir Anayasa değişikliğiyle kaldırıldığı için ikinci bir defa daha 27’nci Dönemde aynı kişilerin dokunulmazlığını kaldırmaya gerek yok. Bu bir fuzuli işlem olurdu, boşa uygulamak olurdu. (CHP ve HDP sıralarından “Maskeni tak!” sesleri)

SALİHA SERA KADIGİL SÜTLÜ (İstanbul) – Sayın Başkan, maskesini takmıyor.

BAŞKAN – Sayın Özel, maskenizi takınız.

RECEP ÖZEL (Devamla) – Diğer bir konu ise: Şimdi seçim mevzuatı belli, milletvekili seçilme yeterliliği belli, seçim ehliyeti belli. Şimdi, elbette ki Meclis bu milletvekillerimizin milletvekilliğini düşürmek istemez ve bu milletvekillerinin milletvekilliğini Meclis düşürmedi. Bunu, altını çizerek söylüyorum. Anayasa ve yasalar gereği mahkemenin vermiş olduğu ve seçilme ehliyetini ortadan kaldıran bir hükmü Meclis Başkanlığı sadece burada okudu, ne AK PARTİ Grubunun ne İYİ PARTİ’nin ne MHP’nin, hiçbir milletvekilinin burada dahli yoktur. Yargı kararı seçim ehliyetini ortadan kaldırdığı için Meclis Başkanlığı bir vakIanın tespitini yaptı, anayasal bir görevi yerine getirdi. Onun için bunu başka mecralara çekmeye…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın Sayın Özel.

RECEP ÖZEL (Devamla) – …bizi darbecilikle itham etmeye hiçbirinizin hakkı yok. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sürekli sıra kapaklarına vurmalar) Bu, tamamen Anayasa ve yasalar çerçevesinde yapılmış olan bir işlemdir. Bu, sizin, saygılı Genel Başkanınız “Dokunulmazlığı kaldırın.” diye efelenirken söylemeniz gereken bir konuydu. Şimdi efelendiğiniz konu geldi başınıza bu çorabı ördü.

Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın Altay…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

28.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir milletvekilinin dokunulmazlık zırhına ihtiyacı olmadığına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin hiçbir üyesinin de dokunulmazlık zırhına bürünmemesi gerektiğine, Enis Berberoğlu’nun yargılanma sürecinin tamamlanmadığına ve geçmiş uygulamalarda bu tip kararların dönem sonuna bırakıldığına ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Genel Başkanımızın isminden de bahsederek… (Gürültüler)

BAŞKAN – Arkadaşlar müsaade edin, Grup Başkan Vekiliniz konuşuyor; bari onu sabote etmeyin.

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Sayın Altay, biz dinliyoruz, sizin grup dinlemiyor.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Siz ayakta durun, ses kesiliyor, iyi oluyor, hep ayakta durun çünkü ses kesiliyor, bizim de kulağımız dinleniyor.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ben ayakta durunca mı?

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Hep ayakta durun, çok iyi oluyor, sakinlik oluyor.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Tamam, sabaha kadar buradayım, olur.

Sayın milletvekili, Genel Başkanımızın milletvekillerini yargının önüne attığını söyledi.

BAŞKAN – Ha, siz duydunuz mu?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Evet.

BAŞKAN – Ben duyamadım da o yüzden.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sükûneti sağlasanız duyacaksınız.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ya, arkadaşlar müdahale etmeyin, muhatap olmayın ya! Muhatap olmayın!

Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir milletvekilinin dokunulmazlık zırhına ihtiyacı yoktur. Türkiye Büyük Millet Meclisinin hiçbir üyesi de dokunulmazlık zırhına bürünmemelidir. Biz dokunulmazlıklara baştan beri karşı bir partiyiz ancak bunu, dönüp dolaşıp yapılan Anayasa değişikliğine bağlamak aymazlıktır. Biz, bu adamın dokunulmazlığı kalktı, yargılandı, ceza aldı, siz milletvekilliğini niye düşürüyorsunuz demiyoruz. Biz diyoruz ki:

1) Geçmişte bu cezaların dönem sonuna bırakıldığının örnekleri var, bu yapılmıyor.

2) Madem öyle iki yıl niye tuttunuz? Bunu soruyoruz. Anayasa hukukçularının, eski Meclis Başkanının ve şimdiki Meclis Başkanının yorumlarından sebep bu tutuldu, bunun için tutuldu. Anayasa yorumcuları “Bu okunmamalı.” dedi, tutuldu. Bir talimatla bugün okundu.

3) Enis Berberoğlu kararı, bizim hukuk sistemimizde henüz kesinlik kazanmadı. Biraz önce gösterdim, Anayasa Mahkemesinin on beş gün önce Enis Berberoğlu’na yazdığı bir yazı var, savunma istiyor bir nevi. Yani, yürüyen bir iş var. Sayın Şentop da buna dayanak olarak bunu okutmadığını söyleyegeldi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Arkadaşlar, müsaade edin.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bakın, grubuma söylüyorum: Kürsüye çıkan her AK PARTİ’li konuşurken masalara vurulacak. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Haydi, siz de vurun, siz de vurun, şimdi siz de vurun; ben konuşurum. Böyle bir şey olabilir mi ya? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Siz de vurun ben konuşurken, siz de vurun! Vurun, vurun, vurun!

Şimdi, inşallah Meclis TV de benim sesimi kesmez. Buradan duyulmayacağı belli de… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Bir kadın milletvekiline nasıl davranılması gerektiğini öğretin! Oradan sizin milletvekiliniz…

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Milletvekili milletvekilidir, kadını erkeği olmaz.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Sayın Başkanım, bir Grup Başkan Vekilinin kendi vekillerine dönüp “Masaları yumruklayın, tepinin.” dediğini ilk defa duyuyorum. Sayın Altay’ı da tebrik ediyorum, tebrik ediyorum bu hareketini.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Şimdi, bunu getirip de dokunulmazlığa bağlamak hukuk bilmezliktir, aymazlıktır; bunu söylüyorum. Zira, Enis Berberoğlu’nun yargılama süreci tamamlanmamıştır ve geçmiş uygulamalarda bunların, bu tip kararların dönem sonuna bırakıldığının da çok örneği vardır diyorum.

BAŞKAN – Arkadaşlar, şu maskelerinizi bir takın, herkes maskesini taksın ağzına.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Yani, biraz önce konuşan sayın hatibin bu işi dokunulmazlıklara bağlamasını kabul etmiyoruz. Hodri meydan! Yine söylüyoruz.

Ama şuna da üzülüyoruz: 17-25 Aralıktan sonra 4 bakanı siyasetten tahliye ettiniz ama yargının önüne koyamadınız. Bu ayıp da size yeter. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, Sayın Beştaş…

29.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, Anayasa’nın 83’üncü maddesinin dördüncü fıkrasında “Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.” ibaresinin yer aldığına ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Anayasa 83 dördüncü fıkra, tekrar hatırlatıyorum: “Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclisin yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır.”

Ben geçen dönem de -2 dönem- bu dönem de hâlâ Anayasa Komisyonu üyesiyim ve dokunulmazlıkların kaldırıldığı süreci…

ŞAHİN TİN (Denizli) – Bak, masalara vurmuyoruz konuşurken Başkanınız, gördünüz mü? Ders alın, ders!

BAŞKAN – Şahin Bey… Sayın Tin…

ŞAHİN TİN (Denizli) – Ders alsınlar.

BAŞKAN – Sayın Tin, müsaade edin.

Evet, buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Dokunulmazlığın kaldırıldığı süreçte de… (Gürültüler)

Arkadaşlar, konuşuyorum ya...

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Ne diyorsun sen, ne?

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Sayın Oluç, onu bütün hatipler konuşurken söyleyeceksiniz arkadaşlarınıza, her zaman söyleyeceksiniz tamam mı, her zaman!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ya, sen ne oradan bağırıyorsun ya!

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – De ki: “Hatip çıkacak konuşacak, herkes dinleyecek.”

FATMA KURTULAN (Mersin) – İki yıldır oradan konuşuyorsun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, gerçekten tutumunuz oldukça taraflı.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Hiç alakası yok Sayın Beştaş. Bugünden beri sıraları dövüyorsunuz. Yapmayın.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Meclisi yönet Meclisi Sayın Başkan!

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Başkan! Başkan, uyar! Grup Başkan Vekilimiz konuşuyor, müdahale etmesinler.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Ya, Meclisi yönetin Sayın Başkan.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Başkan, tarafsız ol!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, orada siz sohbet ederken, buradan bize saldırı olurken…

BAŞKAN – Ben sohbet etmiyorum efendim. Bir erkek milletvekili arkadaşımız bir hanım milletvekili arkadaşımıza “Saçın başın ağarmış. Sen git evinde otur. Burada ne işin var?” diyerek hakarette bulunmuş. Bunu anlatıyor. Bu yakışır mı milletvekilliğine? (AK PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

Müsaade edin...

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, böyle bir üslup yok, böyle bağıramazsınız. Oradan müdahale ediliyor bize.

BAŞKAN – Ya, nasıl kadın hakları savunuculuğu, ben bunu anlamıyorum. Kabul edilebilir bir şey mi bu? Bir milletvekili de geliyor, bu konudaki maruzatını söylüyor.

Siz tamamlayın lütfen, buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ama oradan da saldırı var, sizin göreviniz orayı yönetmek, birisiyle konuşmak değil.

BAŞKAN – Yani böyle bir cinsel ayrımcılığın bu Parlamentoda bu şekliyle olması kadar yanlış bir şey yok.

Buyurun, siz, lütfen tamamlayın.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Söz alıp konuşabilir.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN – Arkadaşlar, bir müsaade edin, bakın… Müsaade edin…

Siz tamamlayın lütfen sözlerinizi.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bitmeden konuşmayacağım.

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, müsaade ederseniz Sayın Beştaş sözlerini bitirecek.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Daha başlayamadım. Şimdi…

(AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN – Evet, birleşime 15 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.58

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.17

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER : Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Rümeysa KADAK (İstanbul )

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 95’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

VI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)

2.- Cumhurbaşkanlığı tezkerelerinin bilgiye sunulmasında Başkanlığın tutumunun İç Tüzük hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında (Devam)

BAŞKAN - Usul tartışmasının konuşmaları tamamlanmıştı. Buna ilişkin değerlendirmemi sizlerle paylaşmak istiyorum. Sonra da Sayın Beştaş konuşuyordu.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) – Sayın Başkanım, iki dakika söz vereceğinizi söylemiştiniz.

BAŞKAN – Vereceğim müsaade ederseniz.

Sayın milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula sunuşlarında, asker gönderme tezkereleri gibi görüşmeli tezkereler olduğu gibi Genel Kurulun bilgisine sunulma şeklinde görüşmesiz tezkereler de yer alabilmekte. Anayasa’nın 84’üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince gönderilen tezkereler -Anayasa gereğince- bilgiye sunulma tezkereleridir, görüşmeye ve oylamaya tabi değildir. Zaman zaman Genel Kuruldaki görüşmelerde siyasi tansiyon yükselebilmekte, masalara vurmak, gürültü yapmak şeklinde hatibin konuşmasını engelleme girişimleri de olabilmektedir. Geçen oturumda yapılan bilgiye sunma işlemi görüşmeli bir işlem değildir ve bilgiye sunma işlemi Divan tarafından yerine getirilmektedir. Bilgiye sunma işlemi başladıktan sonra işlem bitene kadar çıkarılan gürültüler işlemin engellenmesine yöneliktir ve İç Tüzük’ün 68’inci maddesinde düzenlenen, görüşme sırasında gürültü ve kavga çıkması şeklinde değerlendirilemez. Tezkerenin bilgiye sunulması işlemi sırasında birleşime ara vermemem Anayasa’ya ve İç Tüzük’e uygundur ve tutumumda bir değişiklik yoktur.

Sayın Tezcan, size yerinizden söz vereceğim.

Parti grubu adına konuştuğunuz için önce iki dakika açıyorum, sonra da uzatmasını yapacağım.

Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

30.- Aydın Milletvekili Bülent Tezcan’ın, 15 Temmuz 2016 tarihinde Meclis kürsüsünden sosyal medyaya hitap ederek darbeye direnmiş olmanın onurunu taşıdığına, Anayasa’nın 84’üncü maddesinin ikinci fıkrası ile Anayasa’nın 83’üncü maddesinin dördüncü fıkrasının açık olduğuna ilişkin açıklaması

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuz 2016’da, o gece burada, bu kürsüde, Divanın önünde sosyal medyaya hitap ederek Türkiye’de darbeye karşı mücadele konusunda burada bulunan milletvekili arkadaşlarla beraber o darbeye direnmiş olmanın onurunu omzumda taşıyorum ve bütün yaşamım boyunca o onuru taşıyacağım diğer arkadaşlar gibi.

Şimdi, o gün demokrasinin namusunu koruduğumuz, o gün millî iradenin namusunu koruduğumuz bu çatı altında bugün, şimdi millî iradeye bir başka darbenin tanıklığını yapıyoruz.

Değerli arkadaşlar, evet, Anayasa’nın 84’üncü maddesinin ikinci fıkrası açıktır, doğru, hep bu söyleniyor. Anayasa’nın 83’üncü maddesinin dördüncü fıkrası da açıktır: Bir milletvekili yeniden seçildikten sonra Anayasa gereği, bizim keyfimiz gereği değil, iktidarın inayet ve icazeti gereği değil, Anayasa gereği dokunulmazlığı yeniden tesis edilir. Yargı bunu yanlış yorumlamış olabilir. Yargı talimat alıp, çaresiz kalıp korkusundan da öyle yapmış olabilir. Yargı daha önce FETÖ yargısında olduğu gibi bir tuzağın bilerek ya da bilmeyerek bir parçası da olabilir. Ama bu Parlamento o tuzağı bozabilecek güç ve iradeye sahiptir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

BÜLENT TEZCAN (Aydın) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa’nın 83’üncü maddesinin dördüncü fıkrasının uygun olmamasına karşı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu tuzağı bozma imkânı vardı. Nitekim, 2018 yılında bu fezleke gelmiş, iki sene Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı bunu burada okutmayarak bu tuzağı bozmuştu. Bugün, bu tuzağın bozulmamış olmasının utancını, bunun ortakları da ömür boyu omuzlarında taşıyacaktır. Ne mutlu bize ki, o utancın parçası olmadık, olmayacağız da. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, son bir cümleyle bitiriyorum.

Bakın, Sayın Erdoğan bir şiirden bin yıllık mağduriyet yarattı. O, bir utançtı tarihimizde; iktidar olan partinin Genel Başkanının Parlamentoya şu veya bu şekilde sokulmaması bir utançtı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Ve ne mutlu bize ki 2002 yılının Aralık ayında, o utancı temizlemek için Parlamentoda “benim partim, senin partin” demeden Anayasa’yı değiştirmeye omuz veren, bu utancı ortadan kaldıran Cumhuriyet Halk Partisi sıralarında milletvekilliği yapıyorum. Bu onur bize yeter, bu utancı da onun ortağı olanlar düşünsün.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tezcan.

Sayın Beştaş buyurun.

31.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, adil, tarafsız ve bağımsız bir yargıdan zerre miskal kadar korkuları olmadığına, Cumhurbaşkanlığı sisteminde yargının etkisiz ve yetkisiz bir kurum hâline geldiğine ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Ben Anayasa Komisyonu üyesi olarak -üç dönemdir- söz almıştım. Kürsüdeki hatipler kamuoyuna ve Meclise yanlış bilgiler verdiği için söz aldım. Nedir bu yanlış bilgi? Bir kere, tekrar seçilen milletvekilleriyle ilgili yani 2016’da çıkarılan Anayasa değişikliğiyle birlikte ayrı bir usul var ama 2016’da hiç vekil olmayıp yeni, sıfırdan, hani ilk kez vekil seçilenlerle ilgili durum ayrı. Önce diğerinden başlayayım: Sayın Şentop Anayasa Komisyonu Başkanıyken ben de üyeydim. Şu sizin oturduğunuz yerden de defalarca söyledi, gayet iyi hatırlıyorum. O tarihte, 2016’da bir kereliğine mahsus milletvekilliği dokunulmazlığı kaldırıldı ve bunun aksi zaten Anayasa 83/4’e göre mümkün değil, bir kere kaldırıldı. Yeniden milletvekili seçildiğinde o yargılama durur, tekrar onu Meclisin kaldırması gerekiyor. Bu, hani tartışmaya bile gerek olmayacak bir mesele.

Şimdi, Enis Berberoğlu’nun, Sayın Vekilin durumu o; yani bu kabul edilemez. Bir kere tekrar seçildi ve bu yargılamanın durması gerekiyordu, diğer ayrıntıları geçiyorum. Bizim Sayın Musa Farisoğulları ve Leyla Güven ise ilk defa seçildiler 27’nci dönemde ve onlar hakkındaki davanın katiyen durması gerekiyordu zaten, yargılamaya devam edilmemesi gerekiyordu. Buna rağmen yerel mahkemeler yargılamaya devam ettiler, mahkûmiyet kararı verdiler ve ikisinin davasının da KCK ana dava olduğunu önemle ama önemle belirtmek istiyorum. Kürsüden söyledim, mahkeme heyeti, savcı tutuklu, şu anda Anayasa Mahkemesinin önünde ve her an Anayasa Mahkemesi bir ihlal kararı verebilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Bu durumda tablo şudur: Yargılamayı yürüten mahkeme, bunu göz önünde bulundurmadan onayan Yargıtay ve bugün okunmasının tümü Anayasa’nın çiğnenmesidir. Yani hani daha sert bir kavram kullanmak istemiyorum, Anayasa yoktur şu anda. Bu Mecliste biz Anayasa’ya göre oturuyoruz, anayasal haklardan dolayı seçilmişiz ama bu kararın okunması ve milletvekilliğinin düşürülmesi asla ve asla Anayasa’yla izah edilmesin. Siyasi olarak izah edilsin, desin ki... Sordum kürsüden, kim talimat verdi? Niye bugün, niye iki yıl önce değil? Bugünün ne özelliği var? Bu kararlar zaten orada, Meclis Başkanlığında bekliyordu. Bunların cevabını tahmin ediyoruz ama bunun açıkça herkes tarafından bilinmesini istiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Son olarak şunu söyleyeyim, sanırım -gürültüden çok duymadım ama- sayın iktidar grubundan “Yargıdan niye korkuyorsunuz?” gibi bir şey geldi. Sayın Başkan, burada oturan bütün milletvekili arkadaşlarımla birlikte söylüyorum -benim de bir davam var, yargılanıyorum- bizim adil bir yargıdan, tarafsız ve bağımsız bir yargıdan zerreyimiskal kadar korkumuz olmaz. (HDP sıralarından alkışlar) Şu anki yargılamadan da korkmuyoruz çünkü ortada bir yargılama faaliyeti yok. Yani Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Demirtaş ve Kavala’yla ilgili tahliye kararı verdi; burada hukuk dışı, asla hukukla izah edilemeyecek manevralarla, oyunlarla hâlâ cezaevinde tutuluyorlar. Şu anda Türkiye’de yargı, yürütmenin -yürütmenin de değil- Cumhurbaşkanlığı sisteminde etkisiz, yetkisiz bir kurum hâline geldi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi. Son cümlelerinizi alayım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ben 200 kişilik bir sınıfta okudum hukuk fakültesinde; şu anda çoğu hâkim, savcı ve görüşüyorum hâlâ. Şunu söyleyeyim, en az yani sayı vermeyeyim onlarca hâkim, savcı şu cümleyi bana kurmuştur arkadaşım olarak: “Ya, biz nasıl bu kararı vermeyelim? Bizim çocuğumuz var; bizim evimiz, barkımız, gelirimiz… Biz tutuklanacağız talimat gereğini yerine getirmezsek.” Bu nedenle yargıyı çok rahat suçlayamıyorum da çünkü canım acıyor, vicdanım kanıyor. Yargı rahat bırakılsın. Yoksa biz yargılamadan falan niye korkalım? Bütün arkadaşlarımız konuşmaları sebebiyle cezaevindedir. Tek bir suçumuz var, o da AKP’ye etkili muhalefet etmektir, AKP’nin gerçek dışı beyanlarını deşifre etmektir, AKP’nin maskesini düşürmektir, AKP’nin işkencelerini teşhir etmektir, AKP’nin eşitsizliğini haykırmaktır, AKP’nin Kürt halkına yönelik uygulamalarını anlatmaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Son cümlelerinizi alalım, lütfen.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Yoksa bize şöyle şeyler söylemesinler: “Korkuyorsunuz.” falan… Böyle bir korku yok. Ayrıca, biz arkadaşlarımızla birlikte… Bu ülkenin Cumhurbaşkanı adayı Sayın Demirtaş, bu ülkenin ilk kadın liderlerinden Aysel Tuğluk, Gültan Kışanak ve Figen Yüksekdağ şu anda cezaevinde, sadece siyaset yaptıkları için ve bu utanç iktidar partisine yeter aslında. Kendi muhaliflerini tutuklayan, cezalandıran ve cezaevine atan, onlarla mücadele edemeyen bir iktidar olarak tarihe geçmiştir. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Özkan, gördüm, vereceğim ama sırayla. Sayın Altay’ın da önce söz talebi vardı.

Sayın Altay, buyurun.

32.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, okunan tezkerelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin tümü tarafından duyulmadığı için yok hükmünde olduğuna ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Bazen burada fotoğraf çekilir buradan oraya, AK PARTİ hoplar, fotoğrafımızı çektiler, bilmem ne yaptılar; oradan da buraya çekilir, biz hoplamayız, merak etmeyin.

Şimdi, Sayın Sezer Katırcıoğlu Milletvekilimiz, Sayın Recep Özel Milletvekilimiz, Sayın Sabri Öztürk Milletvekilimiz ve Sayın Ramazan Can -onu özellikle sona bıraktım- Milletvekilimiz fotoğraf çekiyorlar, hepsi şunu yazıyor: “HDP ve CHP el ele, kol kola Genel Kurulda eylem yaparak şer ittifakını güçlendirdiler.”

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Yalan mı?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hepiniz bunu yazıyorsunuz. (CHP sıralarından “Yazıklar olsun!” sesleri, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Kafa öyle çalışıyor.

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen müdahale etmeyin, rica ediyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Benim bundan bir gocunmam yok. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Arkadaşlar, Grup Başkan Vekili konuşuyor, lütfen müdahale etmeyin.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Çok şükür burada legal bir parti var, çok şükür benim partim PKK’yla masaya oturmadı, benim partim IŞİD’le düşüp kalkmadı, benim partim FETÖ'den şefaat beklemedi, FETÖ'nün önünde diz çökmedi.

Şimdi şunu okuyacağım… Bildiğim kadarıyla AK PARTİ Türkiye Büyük Millet Meclisi Grup Yönetim Kurulu üyesi Sayın Ramazan Can fotoğrafımızı yayınlamış, çok teşekkür ediyorum. Hani bir ilçe başkanımız bir arsanın fotoğrafını yayınlamıştı Üsküdar’da “terör örgütlerine hedef gösterildi” diye hemen hâkim önüne çıkarılmıştı.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Doğru…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Siz de bizi hedef gösteriyorsunuz kardeşim. Ayıptır! Ayıptır!

SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – Gerek yok, herkes biliyor zaten bu durumu.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – İğneyi kendinize, çuvaldızı bize batırın. (CHP sıralarından gürültüler)

Ahmet, bir dur ya! Bir dur ya!

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Engin Bey, onlar durmaz.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ama onları hep sen kışkırtıyorsun, onu da söyleyeyim Belma Hanım. Onları hep sen kışkırtıyorsun.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Onlar hakaret eder ve siz arkasında…

BAŞKAN – Belma Hanım… Sayın Satır…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Kimseye hakaret yok. Ben size kimseyi hakaret ettirmem. Ben varken burada kimse size hakaret edemez ama size “Susun.” derler. Müsaade edin desinler.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Ettiler… Ettiler…

BAŞKAN – Sayın Satır, müsaade edin bitirsin Sayın Altay konuşmasını, sonra Sayın Özkan cevap verecek.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Şimdi, 2008 seçimlerine gidiyoruz. Bu konuşma YouTube’ta var.

(AK PARTİ sıralarından “Seviye de var sizde!” sesi, CHP sıralarından gürültüler )

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Arkadaşlar, dinleyin… Bizim parti, beni dinleyin… Faruk Bey…

(AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Başkanım, “Seviye” diyene cevap ver.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ya diyebilir. Ben kekeme değilim, ben cevap veririm. Yeter ya! Ya beni bir konuşturun!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ben size dedim: AK PARTİ’liler konuşurken de siz gürültü yapın, ben varken bana yapmayın.(Gülüşmeler)

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Evet, Ramazan Can kardeşim konuşmasında da terörle alıntı yaptı, bizi bulaştırdı etti. (AK PARTİ sıralarından “‘Kardeşim’ diyor, bak ne güzel!” sesi)

Ne güzel, tabii… Düşüncelerimiz ayrı olabilir.

AK PARTİ Kırıkkale İl Binası. “Arkadaşlar, ben ona, Fetullah Gülen’e niye gittim? Ziyaret ettik.” Kim burada? AK PARTİ Kırıkkale İl Binası. “Allah aşkına, hani derler ya ‘Suçsuz olan ilk taşı atsın.’ diye. 17-25 Aralık hadisesinden önce gerek ticarette gerek siyasette gerek bürokraside yükselme o yolla oluyordu.” Demek ki birçoğunuzu yükselten de o yolmuş Ramazan Can hâlâ burada olduğuna göre. (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Altay, sayın milletvekillerine bu, ağır bir hakaret oluyor ama.

Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – “O nedenle, eğer burada bunun hesabını verecek olanlar varsa başta siyasetçiler olmak üzere bizler vermek zorundayız.” demiş 2018’de. Geliyor beyefendi, gel... İlave, devam ediyor “İnsanları…” (Uğultular) Yani arkadaşlar, beni bile tahrik ediyorsunuz, kızdırıyorsunuz, arkadaşlar ne yapsın. “İnsanları suçlamak durumunda değiliz, fotoğraf aslında net olarak ortaya çıktı.” Sayın Ramazan Can, size çok teşekkür ediyorum, tarihî bir doğruyu söylemişsiniz. Bu doğrunun gereğini de belli ki orada, Kırıkkale’de siz yapmışsınız, öz eleştirinizi kısmen vermişsiniz. Yani demişsiniz ki “Kardeşim, Türkiye’de ticarette, siyasette, bürokraside, yargıda yükselmenin tek yolu Fetullah Gülen’dir, yol oradan geçer.” demişsiniz, bu böyle YouTube’ta da var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ondan sonra orayı burayı terörle ilişkilendirerek, oraya buraya terör çamuru atarak bu işten kurtulamazsınız. Elinizdeki çamur üstünüze yapışır, bize bulaşmaz, bunu bir peşinen söyleyeyim.

Sayın Başkan, 68’e göre...(AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Vallahi size ne diyorlarsa doğru söylemişler, iyi söylemişler. (CHP sıralarından alkışlar)

68’e göre açtığım, talep ettiğim… (Gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, müsaade edin.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - …usul tartışmasında gruplar, arkadaşlar düşüncelerini söylediler.

BAŞKAN – Yani, tutumuma ilişkin hiçbir şey söylenmedi.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Efendim “Her gürültü Meclisi kapattırmak içindir, ben Meclisi kapatmam, burada adam da öldürülse Meclisi çalıştırırım.” mantığı doğru bir mantık değil. Sizin bazen diyalogla bazen informel bazen idare amirleri vasıtasıyla buranın sükûnetini sağlıyor olmanız lazım, sağlayamıyorsunuz. Ben “3 tezkereyi duymadım.” diyorum, “Duyan varsa beri gelsin.” diyorum. Bu 3 tezkere hükümsüzdür, yok hükmündedir.

BAŞKAN – Ben size gönderdim zaten, tezkereler elinizde var.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Gönderdiniz, bende var.

BAŞKAN – Var tabii.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Tutanaklarda da var, tutanaklarda var.

BAŞKAN – Buyurun lütfen.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ben kayıtlara geçsin diye söylüyorum.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Aylardır Mecliste…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bu okunan 3 tezkereden dolayı -İstanbul Milletvekilimiz Enis Berberoğlu ve 2 HDP milletvekilimizin, şimdi isimleri aklıma gelmedi tabii- 3 milletvekilliğinin düşürülmesi olayı yok hükmündedir.

BAŞKAN – Değil, değil.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Çünkü bu tezkereler Türkiye Büyük Millet Meclisi sayın üyelerinin tümü tarafından duyulmamıştır.

MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) – Duyulmadı da niye tepki gösteriyorsunuz?

BAŞKAN – Okutulmuştur, bilgilerinize sunulmuştur.

Teşekkür ediyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Yok hükmündedir, yapılan iş kanunsuzdur.

BAŞKAN – Yapılan iş Anayasa’ya da İç Tüzük’e de uygundur, kayıtlara geçmesi için söylüyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Yapılan iş Meclise darbedir.

Teşekkür ederim. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) - Madem duymadınız niye tepki gösteriyorsunuz?

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Müsaade edin Sayın Can.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sataşma var Sayın Başkan.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkanım, Meclis Başkan Vekilinin hakikate aykırı beyanlarda bulunmaması gerekir.

BAŞKAN – Hakikate aykırı beyanda bulunmaz, anayasal sorumluluğunun bilinci içerisindedir.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Biz duymadık, biz duymadık.

BAŞKAN – Meclis İçtüzüğü’nün emrettiği şekilde de görevini yapmaktadır.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Şimdi, ben “Siz yalan söylüyorsunuz.” desem benim edebime aykırı düşer. Biz duymadık ama okuttuğunuz tezkereyi.

BAŞKAN – Siz rahat olun, bu konuda hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Sayın Özkan, buyurun.

33.- Denizli Milletvekili Milletvekili Cahit Özkan’ın, emperyalistlerin, silah baronlarının, faiz lobilerinin ülkeyi, coğrafyayı, birlik beraberliği karıştırmak suretiyle millî emaneti darbelerle, ihanetlerle alaşağı etmesine müsaade etmeyeceklerine ilişkin açıklaması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Tabii, bayağı bir iddia ileri sürüldü ancak ben artık bu noktada kiyafetimüzakere etmek gerektiğini düşünüyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Konuşalım.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Açıkçası tarihe not düşecek, bu işin hukuk, Anayasa, demokrasi, millî irade noktasında mesele tüm yönleriyle değerlendirildi. Farklı görüşler olabilir, bu görüşlerin her birisi değerlidir. Teamüller açısından, Anayasa hukukumuz açısından, Parlamento hukukumuz açısından kayıtlara geçti. Ama ben iki hususu ifade etmek istiyorum. Tabii, 83/4 yeniden seçilme durumu dendi, ifade edildi, beri taraftan da geçici 20’nci maddeye dayanarak biz farklı ifade ettik ve bu çerçevede değerlendirmeler yapıldı. Niçin bugüne kadar beklendi? Ee, bu kadar mesele tartışılıyorsa demek ki üzerinde bir mütalaayı gerektiren hadise hukuki açıdan…

(AK PARTİ, CHP ve HDP sıralarından karşılıklı laf atmalar)

BAŞKAN – Sayın Özkan…

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – Değerli ama geçersiz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bak, lütfen... O zaman size ne dedilerse hak ediyorsunuz. Ne yaptılarsa hak ediyorlar. Ne yaparsanız hak ediyorsunuz. Zaten millet gereken cevabı veriyor. (CHP sıralarından gürültüler)

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Aynısını yapıyorsunuz.

ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ne bağırıyorsun? Kime bağırıyorsun sen?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - 25’te 25, 25’te 25, çıktığında 25… Yazıklar olsun! Bir kadın milletvekilimize “Ne dedilerse haklıdır.” ne demek? Bu nasıl bir saygısızlık. Böyle şey olur mu?

(CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Dinleyeceksin! Bir grup başkan vekiline yakışmaz. Böyle olur mu?

Sayın Başkan…

BAŞKAN – Evet…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Biz saygıyla dinledik, aynı saygıyı talep ediyoruz, bunu kabul etmiyoruz.

BAŞKAN – Siz Genel Kurula hitap edin Sayın Özkan.

Buyurun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Cahit Özkan, maskeni tak, maskeni.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bak, müttefikine de söyle, müttefikleriniz, ağzı açık. Müttefiklerine de söyle, bak, ağzını açmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – O da taksın, sen de tak. Günah, onlara günah, bana gelmiyor. Ya, mikrop saçıyorsun etrafına, günah, adamlara günah ya!

BAŞKAN – Sayın Özkan, lütfen Genel Kurula hitap edin.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Nefesimiz tükendi.

BAŞKAN – Buyurun.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bakın, eğer… (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

Yahu, lütfen, bakın, müsaade ederseniz, bir…

BAŞKAN – Sayın Özkan…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sen neye sinirleniyorsun, ben anlamadım.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Yahu, burada gürültü oluyor, diyorum ki: Sükûnete davet et. (CHP sıralarından gürültüler)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sen susturdun mu?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Susturdum. Bakın, nasıldı, böyle bir gürültü var mıydı?

BAŞKAN – Sayın Özkan…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan, müsaade edin…

BAŞKAN – Bir sen müsaade et. Konuşmuyorsunuz ki!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Aynı saygıyı bekliyoruz.

BAŞKAN – Tamam, buyurun siz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Şu anda ben kendimi duyamıyorum, sizi de duyamıyorum; böyle bir şeyin kabulü mümkün mü?

BAŞKAN – Ben gayet iyi duyuyorum sizi.

Buyurun.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bakınız, şimdi, bunlar uzun zamandan beri Parlamento tarihinde tartışıldı. Anayasa’nın 83’üncü maddesinin ikinci fıkrası, milletvekili seçiminden evvel Anayasa’nın 14’üncü maddesinde belirtilen suçlardan dolayı, soruşturmaya başlanmış olmak şartıyla, milletvekili seçildikten sonra…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – “Anayasa’nın 14’üncü maddesindeki suçlardan dolayı, soruşturmaya başlandığı tarih milletvekili seçiminden önce olmak şartıyla, yasama dokunulmazlığından yararlanılamaz ve yargı, yargılama yetkisini kullanır.” diye Anayasa’nın 83’üncü maddesinin ikinci fıkrası ifade ediyor. Biraz önce, bugün, burada kararı okunan milletvekillerinden 2’siyle ilgili, milletvekili seçilmeden evvel, Anayasa’nın 14’üncü maddesindeki suçlardan dolayı soruşturmaya başlandığı için ayrıca yasama dokunulmazlığıyla ilgili karar almaya gerek yok.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Bir sürü yolsuzluk iddiasıyla yargılananlar var, onlar niye gelmiyor?

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) – 17-25 Aralığa gelin bir de, 17-25 Aralığa!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Şimdi, sair hususlarla ilgili, bakın, şu anda -torba bir şekilde ifade ediyorum- Cumhur İttifakı olarak, bugün Türkiye’de gerek PKK gerek FETÖ gerek Türkiye düşmanlarıyla…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – …yaptığımız mücadelede FETÖ’yü terör örgütü olarak tespit edip, birileri şefaate mazhar olurken bedduaya mazhar olan bu ittifaktır.

(CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Ne yaptın ya?

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen... Sayın milletvekilleri...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – PKK terör örgütünün şiddetine, tehdidine muhatap olan bizler, bu noktada biz milletimize sesleniyoruz. Ne kadar gürültü yapsanız boş, artık bu tarih, bu millet geçmişin o karanlıklarına tekrar gönderilemez.

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Bu halk size hesap soracak.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Daha aydınlık yarınlara, emperyalistlerin, silah baronlarının, petrol şirketlerinin, faiz lobilerinin ülkemizi, coğrafyamızı, birlik beraberliğimizi karıştırmak suretiyle...

EBRÜ GÜNAY (Mardin) – Ülkeyi bölen sensin.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – ...yeniden, millî emaneti darbelerle, ihanetlerle alaşağı etmesine müsaade etmeyeceğiz. Mücadelemiz devam edecektir.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan...

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Oluç, müsaade edin.

Sayın Can, buyurun.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan... (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Duyamıyorum, arkadaşlar müsaade edin.

Sayın Can, tekrarlar mısınız?

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – CHP Grup Başkan Vekili ismimi anarak sataşmada bulunmuştur.

BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can’ın, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Evet, çok değerli arkadaşlar, aslında biraz da geriye...

(CHP ve HDP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Arkadaşlar, müsaade edin lütfen. Sayın milletvekilleri, ya Sayın Can’ın söyleyeceklerinden niye şey yapıyorsunuz?

RAMAZAN CAN (Devamla) – Bu resim 15 Temmuzda çekildi Milliyet gazetesi muhabiri Rıza Yücel tarafından ve demokrasi ödülü aldı. 15 Temmuz gecesi Türkiye Büyük Millet Meclisinde çekilen resim. Bu, benim. Buradan şunu söylemek istiyorum: Benim konuşmam birilerini acıtmış. Ben ne dedim ki? “Cumhurbaşkanından talimat alıyorsunuz.” dediniz, “Seve seve alıyoruz.” dedik. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri...

RAMAZAN CAN (Devamla) – Siz dediniz ki... Siz genel başkanınızdan talimat almıyor musunuz? Hem de tıpış tıpış alıyorsunuz, dedim. Biz 15 Temmuz gecesi burada tarih yazdık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Eğer 15 Temmuz gecesi başarılı olsaydı biz kodeste, siz belki de bir yerlerde olacaktınız. 15 Temmuz gecesi biz burada kelle koltukta mücadele ederken birileri tankların arasından sıvışarak kahve yudumluyordu, kahve! [AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve HDP sıralarından alkışlar(!)] Dolayısıyla, haddinizi bileceksiniz!

HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) – Yalan söylüyorsunuz, yalan!

RAMAZAN CAN (Devamla) – Kim ne söylerse cevabını da alır. Biz, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak milletvekilliklerini düşürmedik. (CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) – Yalan söylüyorsun, yalan! Söylediklerinin hepsi yalan!

BAŞKAN – Arkadaşlar, böyle bir usul yok.

(CHP ve HDP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

RAMAZAN CAN (Devamla) – Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bir kanun görüşmesinde…

(Hatibin cep telefonundan fotoğraf göstermesi)

RAMAZAN CAN (Devamla) – Evet, şu adam kim, şu adam? Kim bu? 15 Temmuz gecesi burada… Sizin lideriniz nerede? Tankların arasından sıvışıp gitti, kahve içti. (AK PARTİ sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar; CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) – Nerede hani? Nerede hani? Nerede içmiş?

RAMAZAN CAN (Devamla) – Hadi oradan, hadi oradan!

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, sizleri sükûnete davet ediyorum.

Yani, değerli milletvekilleri, birbirinizi dinlemezseniz nasıl anlayacaksınız? Böyle bir şey olabilir mi? Herkes aynı düşünmek zorunda mı?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Sayın Altay, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

34.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Ramazan Can 15 Temmuz gecesi bizim burada olmadığımızı ima etti.

(AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Arkadaşlar… Değerli milletvekilleri…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ben “Ramazan Can -15 Temmuz gecesi değil- 17-25 Aralığa kadar FETÖ terör örgütünün üyesiydi.” dedim, 17-25 Aralıktan sonra ayrıldı demek istedim. Kayıtlara geçsin diyorum, bu bir. Ben “17-25 Aralıktan sonra Ramazan, FETÖ’de devam ediyor.” demedim. 17-25 Aralıktan sonra da FETÖ’de devam eden AK PARTİ’liler var, onlar ayrı, Ramazan Bey’i o kategoriye koymadım.

(AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Adam demiş ki: “Siyasette, ticarette, bürokraside yükselmenin yolu FETÖ’den geçer.” Bu ayıbı ortaya koydum.

Yalnız, 15 Temmuz gecesine gelince şunu söylemek zorunda kalacağım için üzgünüm: O gece Özgür Özel, Bülent Tezcan... İsimlerini tek tek sayamam, Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri buraya gelemese Ramazan Can sen bu Meclise gelmeye cesaret bile edemezdin, cesaret bile edemezdin! (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hadi oradan!

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Hadi oradan!

(AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) - O gece ıslak kedi gibi yalvarıyordunuz “Aman CHP, Meclise gel.” diye. “Korkmayın, geliyoruz, biz sizden önce oraya gittik.” dedik. O günleri çok iyi biliyoruz, merak etmeyin. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Arkadaşlar, bir müsaade eder misiniz lütfen. Rica ediyorum sizlerden.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkanım…

HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) – Sen Genel Başkanın nerede olduğunu soracak kimsin ya! Kemal Kılıçdaroğlu’nu soracak kimsin sen! Nerede gördün kaçtığını? 14 Temmuzda neredeydin? Sen kimsin Genel Başkanı soruyorsun! Binali Yıldırım’ı sorsana, Başbakanın neredeydi?

BAŞKAN – Sayın Sancar…

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sataşmadan dolayı söz almak istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Can.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can’ın, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın yaptığı açıklaması sırasında tekraren şahsına sataşması nedeniyle konuşması

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Bir şeyler söyleyeceğim, ama konuşursam.

(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

RAMAZAN CAN (Devamla) – Çok değerli milletvekilleri, o gün Özgür Özel, Levent Bey, Erkan Bey; bunlara teşekkür ediyoruz biz, hep beraber demokrasi mücadelesi yaptık, Allah razı olsun onlardan, ben bunu inkâr etmem. Ama şunu söylemek isterim ben: Demokrasiye hep beraber sahip çıkmamız lazım. Biz 15 Temmuz gecesi biz bombaların altında buraya geldik.

(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, “FETÖ dışarı” sesleri)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bu usul doğru bir usul değil.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Onlara da söyleyin.

BAŞKAN – Onlara da söyledim Sayın Altay, herkese söyledim, ben bütün Genel Kurula hitap ediyorum. “Cumhuriyet Halk Partisi Grubu siz böyle yapın.” demiyorum.

Tamamlayın sözlerinizi Sayın Can.

(HDP ve CHP sıralarından “FETÖ dışarı!” sesleri; AK PARTİ sıralarından “PKK dışarı!” sesleri)

RAMAZAN CAN (Devamla) – Engin Bey, Engin Bey! Yine söylüyorum: Levent Bey, Erkan Akçay Bey ve Özgür Özel, burada hep beraber tarih yazdık. Biz tarih yazarken -hâlâ söylüyorum- birileri kahve yudumluyordu, kahve…

BAŞKAN – Sayın Oluç, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

35.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tepkiniz sadece Ramazan Can’a mıydı bu kadar yani, Sayın Oluç çıkınca herkes sustu?

Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, şimdi… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Ya susun! Sayın Oluç konuşuyor. Lütfen! Sayın Oluç konuşurken susacaksınız.

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, bakın, ben hatipleri duyamıyorum, anlayamıyorum, yapmayın lütfen.

Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bu tartışmayı yaparken, 15 Temmuz ve FETÖ tartışmasını yaparken camdan kulenin içinde oturup oraya buraya taş atamazsınız.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hadi oradan!

(AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bir taşlık canınız var, 15 Temmuz darbesine karşı bu Mecliste karşı durup bildirinin altına imza atan, darbe karşısındaki her türlü adımı atan insanları cezaevine siz attınız. Hem de ben bugün burada söyledim…

(AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Ya vurun, vurun! Ne olacak? Vurun, vurun!

Şimdi cevabını veremiyorsunuz, dedim ki Cumhurbaşkanlığı forsuyla yayınlanmış olan broşürde Fetullah kumpası diye açıklanan davalardan bir tanesi KCK diye geçiyordu. Ergenekon, Balyoz, KCK… Niye onu sildiniz, niye? Çünkü o kumpasın devamını siz getirdiniz, o kumpasın arkasına sığındınız. Çok açık ortada bu, örtemiyorsunuz. Bakın, 15 Temmuz darbesine “Allah’ın lütfu” deyip de 20 Temmuzda OHAL darbesini siz yaptınız.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hadi oradan!

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - İki buçuk sene darbeci bir anlayışla bu memleketi yönettiniz, ne konuşuyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Tamamlıyorum efendim.

Bakın, sizin büyük hocanız, âliminiz, en değerli insanınız, şu anda Cumhurbaşkanlığı sarayındaki bir kurulda oturan Burhan Kuzu geçen gün “Biz, hepimiz onun rahleitedrisinden geçtik.” diye açıklama yaptı. Niye ayağa kalkıp konuşmadınız, niye “Ne biçim konuşuyorsun Burhan Bey?” demediniz? Çünkü hepiniz onun rahleitedrisinden geçtiniz, salya sümük ağladınız. “Gel hoca, nerede kaldın?” diye bunu yaptınız ve sizler “Ne istedilerse verdik, Allah bizi affetsin.” dediniz. Allah da sizi affetmeyecek inşallah, halk da.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Allah’ın işine karışma!

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – “İnşallah” dedim, dua ettim; inşallah affetmez. Halk hiç affetmeyecek sizi.

(AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Arkadaşlar…

Sayın Oluç, tamamlayın lütfen sözlerinizi.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Efendim, bitirdim. Tamamlıyorum efendim.

Bakın, geçen gün tartışıldı, bu darbe tartışmalarıyla konuşuldu, niye cevap veremiyorsunuz? Neden MİT raporu ve o dönemki Başbakanın görüşü varken Mehmet Dişli’yi görevden almadınız, neden? Kim almadı onu görevden? Kim hazırlattı o darbeyi ona? Bunun cevabını da veremiyorsunuz. Oturmuşsunuz bir cam kulenin içine oraya buraya taş atıyorsunuz. Bak, tuz buz olur o sizin kuleniz ve illa ki olacak; bunu da bilin. (HDP sıralarından “Darbeci AKP!” sesleri; AK PARTİ sıralarından “Terörist HDP!” sesleri)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkan.

36.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan, milletimize sesleniyoruz: Evet, bu ülkede, Türkiye’de FETÖ bütün kurumlara sızma girişimini kırk elli yıl önce yaptı ve bu ülkede yine FETÖ’nün kökünü kazıyan, inlerinde boğan ve bütün unsurlarıyla kurumlarından temizleyen, hamdolsun, liderimiz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. (HDP sıralarından “Darbeci AKP!” sesleri) Elbette, 15 Temmuz akşamı ne dedi Sayın Cumhurbaşkanımız? “Bu, Allah’ın lütfudur.” dedi. Niye dedi? Çünkü 17 Aralıktan 15 Temmuza kadar geçen süre zarfında sadece beş hâkim ve savcı görevinden alındı diye yani FETÖ’yle mücadele bağlamında FETÖ unsurları yargıdan, emniyetten temizleniyor diye, “sarayın yargısı” dediler. Cumhurbaşkanımız yapayalnız kalmıştı, illaki acaba FETÖ’yle mücadele için 15 Temmuzu mu beklediniz? 15 Temmuz sabahı FETÖ’nün tüm unsurlarıyla temizlenebilmesi için maalesef, illaki 15 Temmuzda Cumhurbaşkanımızın mücadelede yalnızlığının ortadan kalkması gerekiyordu.

(HDP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Evet, sadece beş hâkim ve savcı, üç beş emniyet mensubu alındı diye bu ülkenin anayasal düzenine hakaret edenler, yargısına hakaret edenler… 15 Temmuz sonrasında milletimizin desteğiyle o FETÖ unsurlarını temizlemeye başladık. Bu gücü, bu kudreti milletimizle başardık. Onun için bu ülkede düşünülmesi gerekenler, 15 Temmuzdan önce FETÖ’nün şantaj ve montaj kasetlerini kendi içlerinde paylaşan, gruplarında konuşan ve bu sayede de maalesef onların algı operasyonlarına hizmet edenlerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Tarih, siyasi olarak, hukuki olarak, demokratik olarak elbette yargılamalar devam ediyor.

(HDP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bakınız, 17 ve 25 Aralıktan sonra FETÖ’yle mücadele eden AK PARTİ’ye ve Cumhur İttifakı’na bu millet demokratik açıdan tam gaz destek verirken özellikle bu süreçlerde turnusole takılan ve maalesef FETÖ’yle -teville olup- farklı şekillerde terör örgütleriyle yan yana duranlar milletten de gereken dersi aldı. Çünkü demokratik denetim, milletin iradesi bu noktada her şeyi gösteriyor.

(HDP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Nasıl millet iradesinden bahsediyorsun? Vekilliğin düşürüldüğü gün nasıl bahsediyorsun?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bu millet diyor ki: “Ben, FETÖ’yle, PKK’yla, Türkiye düşmanlarıyla, emperyalistlerle, petrol şirketleriyle, silah baronlarıyla, faiz lobileriyle…

(HDP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Sayın Özkan, sözlerinizi tamamlayın.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Coğrafyamızda Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle birlik ve beraberliğimize, kardeşliğimize fitne tohumu ekmeye çalışanlarla mücadeleye bu anlayış, Cumhur İttifakı tam gaz destek verdiği için, bu mücadelenin ağır sorumluluğunu sırtlandığımız için millet bize destek veriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özkan, son cümlelerinizi alayım.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Onun için, her şey ortaya çıkmıştır; ak koyun, kara koyun ayrıldı. FETÖ’den, PKK’dan tehdit yiyen, beddualara muhatap olan işte bu Cumhur İttifakı’dır. Biz her şeye rağmen, tehdide rağmen bu mücadelemizi sürdüreceğiz.

Teşekkür ediyorum.

(HDP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.

Değerli milletvekilleri, birleşime yarım saat ara veriyorum.

Grup başkan vekillerimiz de müsait olurlarsa kürsü arkasında buluşalım.

Kapanma Saati: 17.56

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati:18.34

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER : Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 95’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşlarını okuyordum, bir sunuş daha var.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay.

37.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin talimatla çalışmasını kabul edilemez bulduklarına, demokrasinin bir tepki ve protesto rejimi olduğuna, CHP Grubunu Meclise yapılan baskıyı, tasallutu ve bu baskıya boyun eğen Meclis Başkanını protesto etmeye çağırdığına ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi, daha doğrusu yüce Genel Kurulu kastetmiyorum, Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanı bir ayıbın altına imza atmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin talimatla çalışması, yukarıdan direktifle yönlendirilmesi bizce kabul edilemez. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının, Anayasa Mahkemesinin kararını beklemeden, Meclisin 3 üyesinin mahkeme kararlarını -kaldı ki İstanbul Milletvekillimiz Enis Berberoğlu’nun hukuki süreci daha tamamlanmamışken- Yargıtay kararını Genel Kurulda okutmak suretiyle, Anayasa’nın 84’üncü maddesine göre milletvekillerinin üyeliğini düşürme yoluna gitmesi bir demokrasi ayıbıdır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Mustafa Şentop’un güvendiği Anayasa hukukçularından da görüş alarak yaklaşık iki yıldır beklettiği, bu konuda -uzman hukukçular bakımından burada bir netlik kazanmamışken- bugün apar topar böyle bir karar almış olması belli ki bir talimatı yerine getirmenin ağırlığıdır, ezikliğidir. Ben ve grubumuz, bunu yani Türkiye Büyük Millet Meclisine yapılan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Sayın Başkanına yapılan bu dayatmayı kabul etmiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Demokrasinin bir tepki ve protesto rejimi olduğunu da hatırlatmak suretiyle, grubumuzu, bu Meclise yapılan baskıyı, tasallutu ve bu baskıya boyun eğen Meclis Başkanını protesto etmeye çağırıyorum ve Meclis Başkanını protesto ediyoruz. [CHP sıralarından ayakta sürekli alkışlar (!)]

BAŞKAN – Sayın Altay, Meclis Başkanlığı kayıtlarımızda Anayasa hukukçularından bir rapor alındığına dair herhangi bir kayıt ya da bir belge yok.

[CHP sıralarından “Hak, hukuk, adalet!” şeklinde slogan atılması, ayakta sürekli alkışlar (!)]

BAŞKAN – Ve Sayın Başkan Anayasa’nın 84’üncü maddesindeki sorumluluğunu yerine getirerek mahkemenin kesinleşmiş kararını Mecliste okutmuştur. Onun dışında söylenecek başka bir şey yoktur.

[CHP sıralarından ayakta sürekli alkışlar (!)]

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Önergeler

1.- Başkanlığın, esas Komisyon olarak Dışişleri Komisyonuna, tali komisyon olarak da Millî, Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna havale edilen (2/2003) esas numaralı İslam Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (ISESCO) Şartının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi’nin Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop tarafından geri alındığına ilişkin önerge (4/78) yazısı

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, esas Komisyon olarak Dışişleri Komisyonuna, tali komisyon olarak da Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna havale edilen (2/2003) esas numaralı Kanun Teklifi Tekirdağ Milletvekili Mustafa Şentop tarafından geri alınmıştır.

Bilgilerinize sunulur.

İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

IX.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından, 2019 Aralık itibariyle Mesut Barzani destekli Suriye Kürt Ulusal Konseyi ile PKK-PYD arasındaki iş birliği ve bütünleşme çalışmaları ABD girişimleriyle somutlaşmıştır. Özellikle nisan ayından itibaren ABD önderliğinde Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ve PKK-PYD'yi birleştirme çabaları yoğunlaşmıştır. 25 Nisan 2020'de terörist Mazlum Kobane’nin Kamışlı’da yaptığı açıklamada tarafların bir araya gelmesi noktasında büyük ilerleme kaydedildiği ifade edilmiştir. ABD önderliğinde Türkiye’ye karşı oluşturulan bu terör ittifakından doğacak tehditleri tespit ve bertaraf etmek amacıyla 4/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4 Haziran 2020 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

(Kâtip üye Mardin Milletvekili Şeyhmus Dinçel tarafından önerinin okunmasına başlandı)

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu, 4/6/2020 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                           Lütfü Türkkan

                                                                                                                                                 Kocaeli

                                                                                                                                      Grup Başkan Vekili”

[CHP sıralarından ayakta sürekli alkışlar, HDP sıralarından sürekli alkışlar (!)]

(Kâtip üye Mardin Milletvekili Şeyhmus Dinçel tarafından önerinin okunmasına devam edildi)

“Öneri:

2019 Aralık itibarıyla Mesut Barzani destekli Suriye Kürt Ulusal Konseyi ile PKK/PYD arasındaki iş birliği ve bütünleşme çalışmaları ABD girişimleriyle somutlaşmıştır. Özellikle nisan ayından itibaren ABD önderliğinde Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ve PKK/PYD'yi birleştirme çabaları yoğunlaşmıştır. 25 Nisan 2020'de terörist Mazlum Kobani'nin Kamışlı’da yaptığı açıklamada, tarafların bir araya gelmesi noktasında büyük ilerleme kaydedildiği ifade edilmiştir. ABD önderliğinde Türkiye'ye karşı oluşturulan bu terör ittifakından doğacak tehditleri tespit ve bertaraf etmek amacıyla, Kocaeli Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkan tarafından 4/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulmuş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 4/6/2020 Perşembe günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.”

[CHP sıralarından ayakta sürekli alkışlar, HDP sıralarından sürekli alkışlar (!)]

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Beştaş’ın bir söz talebi var.

Buyurun Sayın Beştaş. [CHP sıralarından ayakta sürekli alkışlar (!) ]

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Hayır, olmaz.

BAŞKAN – Sayın Beştaş, konuşmanızı yapacak mısınız?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Nasıl yapayım? Olmaz. [CHP sıralarından ayakta sürekli alkışlar (!) ]

BAŞKAN – Ben duyuyorum sizi Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Olmaz.

BAŞKAN – Sayın Altay, protestonuz Meclisin çalışmasına engel olmaz.

Sayın Özkoç… [CHP sıralarından ayakta sürekli alkışlar (!)]

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.42

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati:18.45

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER : Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 95’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

[CHP sıralarından ayakta sürekli alkışlar, HDP sıralarından sürekli alkışlar(!)]

İYİ PARTİ Grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere…

Pardon, önce Sayın Beştaş’ın bir söz talebi vardı, onu karşılayacağım.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

38.- Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, CHP Grubunun Meclise yapılan baskıya, tasalluta ve bu baskıya boyun eğen Meclis Başkanına yönelik başlatmış olduğu protestoya HDP Grubu olarak katıldıklarına ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, bugün 3 milletvekilinin milletvekilliği dokunulmazlığının kaldırılmasının hukukla, Anayasa’yla hiçbir ilgisi yoktur. Bu karar kesinlikle İç Tüzük’e aykırı okunmuştur. İç Tüzük’e, Anayasa’ya aykırı gelmiştir. Bu protestoya grubumuzla birlikte biz de katılıyoruz.

[CHP ve HDP sıralarından ayakta sürekli alkışlar(!)]

BAŞKAN – Meclis Başkanımızın yapmış olduğu uygulama ve Başkanlık Divanının yapmış olduğu uygulama tamamen Anayasa hükümlerine ve İç Tüzük’e uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Kayıtlara geçmesi için söylüyorum.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından, 2019 Aralık itibariyle Mesut Barzani destekli Suriye Kürt Ulusal Konseyi ile PKK-PYD arasındaki iş birliği ve bütünleşme çalışmaları ABD girişimleriyle somutlaşmıştır. Özellikle nisan ayından itibaren ABD önderliğinde Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ve PKK-PYD'yi birleştirme çabaları yoğunlaşmıştır. 25 Nisan 2020'de terörist Mazlum Kobane’nin Kamışlı’da yaptığı açıklamada tarafların bir araya gelmesi noktasında büyük ilerleme kaydedildiği ifade edilmiştir. ABD önderliğinde Türkiye’ye karşı oluşturulan bu terör ittifakından doğacak tehditleri tespit ve bertaraf etmek amacıyla 4/6/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 4 Haziran 2020 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN - Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Lütfü Türkkan.

Buyurun.

[CHP ve HDP sıralarından ayakta sürekli alkışlar (!)]

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Arkadaşları susturun da ben de çıkayım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Arkadaşlar, siz müsaade edin.

ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) – Sayın Türkkan, korkma gel ya, korkma.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Müsaade edin de ben bileyim lan, durun siz!

BAŞKAN – Değerli milletvekilleri, lütfen…

[CHP ve HDP sıralarından ayakta sürekli alkışlar (!)]

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, lütfen sükûneti sağlar mısınız.

BAŞKAN – Efendim, Sayın Türkkan, siz kürsüye buyurun, sayın Cumhuriyet Halk Partisi ve HDP grupları gereğini yapacaklardır.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Meclisin gündemi yok.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Meclis gündemi yok.

(CHP sıralarından “Hak, hukuk, adalet!” şeklinde slogan atılması)

BAŞKAN – Sayın Türkkan, buyurun.

(HDP sıralarından “Faşizme karşı omuz omuza!” şeklinde slogan atılması)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Grup Başkan Vekili kürsüde. Lütfen…

İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Meclise sunduğumuz araştırma önergesi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin egemenliğine, bekasına ve geleceğine yöneltilen çok büyük bir tehditle alakalı. Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden büyük kürdistan projesi, Amerika’nın Irak ve Suriye’de attığı adımlarla artık somutlaşmıştır. Bu projenin ilk hedefi, Amerika ve PKK iş birliği çerçevesinde, özellikle Suriye’nin kuzeyinde uygulanan stratejik göç mühendisliğiyle gerçekleşti. Yaklaşık 5,5 milyon Suriyeli bilinçli politikalarla Türkiye’ye göç ettirilirken, Suriyelilerin terk ettiği coğrafya PKK/PYD terör örgütünün insafına ve kontrolüne terk edildi. 2016, 2018 ve 2019 yıllarında Türkiye Cumhuriyeti devletinin yürüttüğü operasyonlarla, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmak istenen terör koridoru planlarını akamete uğrattı ancak şimdi büyük kürdistan projesinin ikinci aşamasıyla karşı karşıyayız. Bu aşama, PKK terör örgütünün Irak ve Suriye’nin kuzeyinde büyük bir hâkimiyet alanı oluşturmasıdır.

Barzani destekli Suriye Kürt Ulusal Meclisi ve PKK/PYD görüşmeleri, 21 Aralık günü Amerika ve Fransa ara buluculuğunda anlaşmayla sonuçlandı. İki örgüt, kendi aralarında federal ve çoklu bir Suriye yapısı için mutabakat sağlamış durumda. Suriye PKK’si sözcüleri her fırsatta yaptıkları açıklamalarla, Afrin ve Resulayn gibi Türkiye'nin kontrolündeki bölgeleri gündeme getirerek olası bir Barzani-PKK/PYD iş birliğinin ilk hedeflerini ortaya koymuştur. Bu hedef, doğrudan Türkiye Cumhuriyeti devletinin askerî varlığı ve egemenliğidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17 Şubat 2020 tarihinde, Amerika Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey’in “Barzani’yle birlikte Suriye’deki Kürt taraflarını birleştirmeye çalışmaya devam edeceğiz.” ifadesi, rastgele söylenmiş bir ifade değildir. Burada Amerika’nın nihai hedefi, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Barzani ile Suriye’deki PKK/PYD’yi aynı hüviyette birleştirerek tıpkı Irak’ın kuzeyinde olduğu gibi Suriye’nin kuzeyinde de otonom bir Kürt devleti kurmaktır.

25 Nisan 2020 tarihi itibarıyla terörist Mazlum Kobani’nin Kamışlı’da yaptığı açıklamalar da gösteriyor ki iki örgüt arasındaki görüşmeler ilerlemiş ve Amerika güdümündeki emperyalist proje tahkim edilmiştir. İç siyasette iktidar bloğu seçim kanunu ve erken seçim tartışırken, yanı başımızda çok parçalı bir terör devletinin temelleri atılıyor. Eğer bu proje başarılı olur ve Amerika güdümündeki Barzani ve Suriye PKK’sı birleşirse, Türk Silahlı Kuvvetlerinin akamete uğrattığı terör koridoru masada tekrar yeniden kurulacaktır. Eğer bu proje gerçekleşirse Kuzey Suriye’deki tüm Kürt grupları PKK/PYD terör örgütünün insafına bırakılacak ve PKK’nın Birleşmiş Milletler Cenevre görüşmelerinde meşru bir aktör olarak dünya siyaset sahnesine çıkarılması çabaları daha da yoğunlaşacaktır.

Tüm gelişmeler göstermektedir ki AK PARTİ kongrelerinde “Türkiye seninle gurur duyuyor.” diye tezahürat yapılan Mesut Barzani ve onun Suriye’deki uzantıları, bugün geldiğimiz noktada PKK/PYD’yle iş birliği hâlinde Türk devleti egemenliğine pusu kurmuş, Amerika’nın icazetiyle ve onun gölgesinde Türkiye’nin karşısına dikilmiştir.

AK PARTİ Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 26 Ekim 2017 tarihinde, bağımsızlık referandumu düzenleyen Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani için “Son ana kadar böyle bir yanlışa düşeceğine ihtimal vermiyorduk, demek yanılmışız.” ifadesini kullanmıştı. Biz, Sayın Erdoğan’ın, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sıfatını da taşıması hasebiyle, Türkiye’nin egemenliğine kastetmiş düşmanları tarafından kandırılmasını ve aldatılmasını asla arzu etmiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın lütfen.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Onun için, devlet yönetme mesuliyetini omuzlarında taşıyan iktidara çağrıda bulunuyoruz: Türkiye’yi suni gündemlerle meşgul etmekten vazgeçin. Şimdi harekete geçmezsek yarın çok geç olabilir. İYİ PARTİ olarak, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, varlığına kastedecek tüm hasımlarını bertaraf edebilecek kudrette olduğuna kaniyiz. Emperyalizmin taşeronluğunu yapan terör unsurları ve onların işbirlikçileri güvendikleri kuvvetlerin sonu ile kendi sonlarını karşılaştırmayı unutmasınlar. Bugün Mecliste vuku bulan hadiselere baktığımızda, eğer Türkiye Cumhuriyeti devleti bu gelişmelerden haberdar olup ölü balık taklidi yapmak için bugünkü girişimde bulunduysa bu memlekete yazık edersiniz, bilginiz olsun. Bu konuyu hassaten vermemizin önemi de buradan kaynaklanmaktadır. Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı meseleyi, gerçek meseleyi görmezlikten gelip Türkiye’yi suni gündemlere süreklerseniz ödeyeceğimiz bedel bizimle bitmez, çocuklarımız, torunlarımız bu bedeli öder.

Bu vesileyle, araştırma önergemize katkı verilmesini saygılarımla arz ediyorum.

Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Zeynel Emre… (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ZEYNEL EMRE (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün Parlamento tarihimizin en utanç verici anlarından birini maalesef yaşadık. Bir milletvekilimizin ilgili yargı süreci tamamlanmadan evvel milletvekilliği düşürüldü, millî irade gasbedildi. Bu konuda az evvel Sayın Grup Başkan Vekili Cahit Özkan “Dünyada da böyle örnekler var.” dedi ve Fransa Anayasası’ndan örnek verdi.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – 46’ncı madde.

ZEYNEL EMRE (Devamla) – Ben de Fransa Anayasası’ndan bir örnekle devam edeyim o zaman. Madem Fransa Anayasası’nı çok beğeniyorsunuz, gelin, oradan bazı güzel maddeler alalım, siz de “Okey.” diyorsanız pekâlâ bu değişikliği yapabiliriz.

Bir: Fransa Anayasası’na göre cumhurbaşkanı bir kereliğine beş yıllığına seçilir. Var mısınız Sayın Cahit Özkan, yapalım mı bu değişikliği? (CHP sıralarından alkışlar)

İki: Fransa Anayasası’na göre Cumhurbaşkanının dokunulmazlığı şu şekildedir: Sadece hakkındaki davalar ertelenir, beş yılın sonrasında gider mahkemede hesabını verir. Var mısınız Sayın Cahit Özkan, bu değişikliği yapalım mı? Bizde Cumhurbaşkanının görevi bittikten sonra bile 400 milletvekilinin oyuna ihtiyaç var.

Yine Fransa Anayasası’na göre, Cumhurbaşkanı yüksek bürokratları atar, üçte 2 Konseyin onayına ihtiyaç vardır, Parlamentonun onayına ihtiyaç vardır. Var mısınız? Bu değişikliği yapalım mı? Böyle işinize gelen değişiklikleri cımbızla çekip buraya getirmeyin. Bir gerçek var ki dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde, son birkaç senedir sizin altına imza attığınız bu antidemokratik uygulamaları yapan bir parlamento olmaz. Millî idareyi tanımıyorsunuz, hak tanımıyorsunuz, hukuk tanımıyorsunuz, yasa tanımıyorsunuz, Anayasa tanımıyorsunuz, hiçbir şey tanımıyorsunuz, varsa yoksa Tayyip Erdoğan ve AKP’nin siyasi ikbali. Bu yaptığınız tüm işlemler Türkiye’de algı operasyonuna yöneliktir. Siz aslında yardım çığlığında bulunuyorsunuz, yardım çığlığı… Ne söylediyseniz vatandaşa hepsinde çuvalladınız, reel siyasetin hepsinde çuvalladınız.

Dolar 7’ye geldi. İşsizlik rekor kırıyor 6-7 milyonları buldu. Ekonomi berbat durumda. Halkımızın yüzde 83’ü yoksulluk sınırının altında hayat mücadelesi veriyor. Gerçekleri, halkın gerçek gündemini saklamak istiyorsunuz.

Biz, Enis Berberoğlu için, onun şahsında, adaletsizliğe uğrayan tüm vatandaşlarımız için buradan İstanbul’a yürüyüş yaptık. Onur duyuyoruz. Sanmayın ki biz bir şeyden korkuyoruz. Sanmayın ki Enis Berberoğlu bu karardan ötürü küsecek, üzülecek, korkacak, sinecek. Sanmayın ki tek bir Cumhuriyet Halk partili…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.

ZEYNEL EMRE (Devamla) – …demokrasi mücadelesinden geri duracak. İlk seçimde sizi sandığa gömeceğiz sandığa.(CHP sıralarından alkışlar)

Siz, büyükşehir seçiminde nasıl ki o antidemokratik uygulamalarla üzerimize saldırdınız, haksızlık yaptınız, hukuksuzluk yaptınız, vatandaş sizi sandıkta cezalandırdı, ilk seçimde de gideceksiniz. Bu yaptığınız, bu Parlamentoda bir kara leke olarak kalacak, bunun yükü de sizin boynunuza asılıdır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Cahit Özkan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, grup önerisinin içeriğiyle ilgili hitap etmek istiyorum. Konu da Amerika Birleşik Devletleri merkezli bölgemizde oynanmak istenen ve oluşturulmak istenen terör devleti üzerine bir araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin. Bu, gerçekten özü itibarıyla doğru. Zaten Hükûmet olarak, Parlamento olarak, uzun zamandan beri gerek FETÖ’yle gerek PKK’yla ilgili vermiş olduğumuz mücadele de tam da bu konunun içeriğiyle ilgili yani meseleye vukufiyetimiz tamdır.

Hatırlarsınız, bundan yedi yıl evvel “güneydeki sevdiğim ülke” isimli bir ses kaydı Türkiye gündemine gelmişti. O Pensilvanya kaynaklı ses kaydında Süleyman Müftigil isimli şahıs şunu söylüyordu: Amerika Birleşik Devletleri’nde Washington’da bir kongre toplandı, terör kongresi ve toplanan bu terör kongresinde -ki İsrail de buna destek veriyor, güneydeki sevdikleri ülke- artık bu coğrafyada... Hani arkasından çukur terörü, arkasından Türkiye’yi 15 Temmuz bataklığına, o hain saldırıya götüren süreç ve FETÖ’nün, PKK’nın içerisinde olduğu o hain ittifakı ifade ederek “Kanlı ve çatışmalı dönem geri geliyor.” demişlerdi.

İşte, bu coğrafyada her zaman ifade ettiğimiz, petrol üzerinden, silah üzerinden, faiz üzerinden yürütülen emperyalist hedeflerin odağında Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle 83 milyonun kardeşliği; Türklerin, Arapların, Kürtlerin bu coğrafyada yüz yıllar boyunca bir medeniyet şuuru içerisinde sahip oldukları birlik, beraberlik ve kardeşlik şuuru vardır. Bu noktada Parlamentoda siyasi parti gruplarının tamamı, bütün milletvekillerimiz devleti ve milletiyle, birlik ve beraberlik içerisinde bu ihanete bu coğrafyayı asla bırakmamalıyız.

Bugün Mehmetçik’imizle İdlib’de, Münbiç’te, Cerablus’dan Ayn el Arap’a, oradan da Kamışlı’ya kadar olan coğrafyada yürüttüğümüz mücadele zannediyorsak ki terörle ilgili bir mücadele… Hayır, arkasında maalesef, uluslararası toplumda dünyayı 5’ten ibaret sayan ve emperyalist hedeflerini bu çerçevede yürüten uluslararası statüko vardır. Bu uluslararası statüko terör üzerinden FETÖ’sü, PKK’sı, DEAŞ’ı, YPG’si, PYD’si ve bütün o ihanet odaklarıyla -hani Gazi Mustafa Kemal’in “dâhili ve harici bedhahları” diye ifade ettiği o sözü var ya- bu dâhili ve harici bedhahlarla mücadelemizi sürdürdüğümüz takdirde, bu grup önerisinde sakınılması ve dikkat edilmesi gereken hususun da Allah’ın izniyle üstesinden gelebileceğimize inanıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özkan, sözlerinizi tamamlayın lütfen, buyurun.

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Allah’ın izniyle, 15 Temmuzda iradesini ortaya koyarak ve “Halkımı, milletimi şehirlerimizin meydanlarına, havalimanlarına bekliyorum.” diyerek, bütün milletvekillerimizle, o akşam bu kutsal çatı altında irademize sahip çıkarak -işte biraz önce bahsettiğimiz- coğrafyamızda ekilmek istenen ihanet tohumlarıyla mücadeleyi ortaya koyduk. İnşallah, birlik ve beraberlik içerisinde yüz elli yıldan beri tarihsel tecrübemizden imbikten süzülürcesine ortaya koyduğumuz bu irade… Artık bu millet makûs talihini yenmiş ve kurtuluş mücadelesiyle başlayan, topraklarımızı işgalcilerden temizlerken başlattığımız o mücadeleyi ekonomide, savunmada, üretimde, refahta ve milli birlik ve beraberlik, kardeşlik şuuruyla aydınlık yarınlara taşıyacağız. Bölgemizde oluşturulmak istenen terör örgütlerine, ihanet odaklarına asla fırsat vermeyeceğiz diyor; yeniden millî birlik ve beraberlik şuuru içerisinde aydınlık yarınlara beraber yürüyeceğimizi ifade ederek Genel Kurulu saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Özkoç buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Kayıtlara geçsin diye söylüyorum efendim. Az önce Sayın Grup Başkan Vekilinin ifade ettiği “Dünya 5’ten büyüktür.”ün içinde Amerika Birleşik Devletleri ve egemen güçler vardır ancak Sayın Grup Başkan Vekili, Amerika Birleşik Devletleri’nin Orta Doğu’da 3 milyon 750 bin Müslüman’ın katledildiği Amerikan projesinin eş başkanı olduğunu da asla unutmamalıdır, o da onun temsilcisidir. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ PARTİ grup önerisini oylarınıza...

III.- YOKLAMA

(İYİ PARTİ sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, yoklama talep ediyoruz.

BAŞKAN – Bir yoklama talebi var.

Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim: Sayın Türkkan, Sayın Kaplan, Sayın Çakırlar, Sayın Kabukcuoğlu, Sayın Çulhaoğlu, Sayın Örs, Sayın Tatlıoğlu, Sayın Cesur, Sayın Yokuş, Sayın Sunat, Sayın Bahşi, Sayın Erel, Sayın Cinisli, Sayın Erozan, Sayın Çelik, Sayın Sıdalı, Sayın Beyaz, Sayın Altıntaş, Sayın Subaşı, Sayın Filiz, Sayın Sezgin.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.09

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 19.18

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER : Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Emine Sare AYDIN (İstanbul)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 95’inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN - İYİ PARTİ grup önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Niye? Daha önce üç, dört veya beş dakika veriyordun Başkan. Bu, Meclise yapılan bir kumpastır ya. Meclise kumpas kuruluyor. Daha önce üç-dört dakika veren bir Başkan Vekiliyken niye iki dakika veriyorsun?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Niye kaçıyorsunuz ya?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani bu suça niye ortak oluyorsun Başkan? Hukuk kumpasına niye ortak oluyorsun Başkan?

[HDP sıralarından ”Darbeciler kaçıyor!” şeklinde slogan atmalar, sürekli alkışlar(!)]

SALİH CORA (Trabzon) – Terörist HDP! Terörist HDP! Terörist HDP!

[HDP sıralarından “Darbeci AKP!” şeklinde slogan atmalar, sürekli alkışlar(!)]

SALİH CORA (Trabzon) – Terörist HDP! Terörist HDP! Terörist HDP!

[HDP sıralarından “Darbeciler kaçıyor!” şeklinde slogan atmalar, sürekli alkışlar(!)]

SALİH CORA (Trabzon) – Terörist HDP! Terörist HDP! Terörist HDP!

[HDP sıralarından “Buradan kaçış var, halktan kaçış yok!” şeklinde slogan atmalar, sürekli alkışlar(!)]

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN – Yapılan ikinci yoklamada da toplantı yeter sayısı bulunamadığından, kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 9 Haziran 2020 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 19.21



(x) 7/4/2020 tarihli 78’inci Birleşimden itibaren coronavirüs salgını sebebiyle Genel Kurul Salonu’ndaki Başkanlık Divanı üyeleri, milletvekilleri ve görevli personel maske takarak çalışmalara katılmaktadır.