TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                           TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                           61’inci Birleşim

                                                                                  26 Şubat 2020 Çarşamba

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                          İÇİNDEKİLER

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun, orman mühendislerinin istihdam sorununa ilişkin gündem dışı konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan’ın, İstanbul ili kentsel dönüşüm ve imar uygulamalarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Van Milletvekili İrfan Kartal’ın, İran’da meydana gelen, Van ili Başkale ilçesinde etkisi görülen deprem felaketine ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, vatandaşların vergilerini sadece kamu bankalarından ödeyebilmesinin yarattığı mağduriyete ilişkin açıklaması

2.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Yeniçağ gazetesi yazarlarından Murat Ağırel ve Batuhan Çolak’ın sosyal medya hesaplarının ele geçirilmesine yönelik yasal işlemlerin başlatılması gerektiğine ilişkin açıklaması

3.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, Sağlık Bakanlığı verilerine göre psikiyatrik ilaç kullanımının arttığına ilişkin açıklaması

4.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

5.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

6.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

7.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulut’un, Türkiye’nin olası bir coronavirüs vakası durumunda en önemli koruma aracı olan maskelerde yeterli stokunun olup olmadığını ve Sağlık Bakanlığının bu konuda gerekli tedbirleri alıp almadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

8.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in, Kırım’ın yasa dışı ilhak edilmesiyle birlikte bölgedeki insan hakları ihlallerinin arttığına ilişkin açıklaması

9.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, Adana ilinde yaşanan don nedeniyle üreticilerin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

10.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

11.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş ve Komisyon üyelerinin Alvimedica’nın İtalya’daki Türk tıbbi cihaz üretim tesislerine yaptığı ziyarete ilişkin açıklaması

12.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, 2018 yılında çıkarılan yönetmelik gereğince doğal gaza gelen zammın daha önce alınan gaza da yansıtılmasına ilişkin açıklaması

13.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, Çanakkale ilinin yaşam alanlarının hedef alındığına, Truva Bakır Maden İşletmelerinin arama ve işletme ruhsatının Cengiz Holdinge devredilip devredilmediğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

14.- İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım’ın, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

15.- İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu’nun, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

16.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümü vesilesiyle hayatını kaybeden soydaşlara Allah’tan rahmet dilediklerine ve Azerbaycan devletinin acısını paylaştıklarına, Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu müfettişlerinin Türk Kızılayı Kuzey Marmara Bölge Kan Merkezinde yaptığı denetim sonucunda hazırlanan rapora, TRT World’ün Heyet Tahrir el-Şam’ın lideri Ebu Muhammed El Culani’yle röportaj gerçekleştirdiğine, Heyet Tahrir el-Şam’ın Türkiye tarafından terör örgütü olarak kabul edilip edilmediği konusunda Hükûmetten açıklama beklediklerine ilişkin açıklaması

17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, 19 Şubat 2020 tarihinde  Türklerin ve göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı Almanya’nın Hanau şehrinde düzenlenen saldırıda hayatını kaybeden 5 vatandaşa Allah’tan rahmet dilediğine, 25 Mart 2019 tarihinde Yeni Zelanda’da 50 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırının krizin küresel boyutunu ortaya koyduğuna, dünyanın birçok ülkesinde vatandaşları ve diplomatik temsilcilikleri bulunan Türkiye’nin terörizme ve bütün teşekküllerine karşı olduğuna, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümü vesilesiyle Hocalı’da yaşanan soykırımın hesabının mutlaka sorulması gerektiğine ve hayatını kaybetmiş bütün mazlumları rahmetle andıklarına ilişkin açıklaması

18.- Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu’nun, Samsun ilinde içme suyundan kötü kokular gelmesinden vatandaşların muzdarip olduğuna, Samsun Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresinin yirmi yedi yıllık logosunu değiştirerek kentin kimliği olan Atatürk Anıtı’nı logo üzerinden silmesine ilişkin açıklaması

 

 

19.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, İzmir ilinde gerçekleştirilen Ege, Akdeniz ve Marmara Genişletilmiş Baro Başkanları Toplantısı’nda açıklanan sonuç bildirgesine ve yargı üzerindeki baskıların, özellikle yürütmenin baskısının bir an evvel sona ermesi gerektiğine, TÜRK-İŞ’in açıkladığı şubat ayı açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarına, ekonomiyi düzeltmek için adımlar atmak yerine suni gündemlerle vakit kaybedildiğine, Cumhurbaşkanlığı yazlık sarayının yapıldığı Muğla ili Marmaris ilçesi Okluk Koyu’ndaki talanın devam ettiğine ilişkin açıklaması

20.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümü vesilesiyle masum insanların hayatlarına kasteden tüm katliamların son bulması temennisiyle Hocalı’da hayatını kaybedenleri saygıyla andığına, 26 Şubat Millî Eğitim eski Bakanı Hasan Ali Yücel’in 59’uncu, yazar Tarık Buğra’nın 26’ncı, toplumcu şiirin önde gelen isimlerinden Hasan Hüseyin Korkmazgil’in 36’ncı ölüm yıl dönümlerine, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “21 bin dersliğe, 13 bin yeni okula ihtiyacımız var.” ifadesine, Meclisin gündemine hâkim olacağı, ihtisas komisyonlarının etkin çalışacağı söylenmesine rağmen ihtisas komisyonlarının yerine Plan ve Bütçe Komisyonunun çalıştığına, Plan ve Bütçe Komisyonunun Varlık Fonu’nu denetlemesi gerektiğine, soru önergelerinin oranının yüzde 4’ten yüzde 8’e çıkmasına ilişkin açıklaması

21.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz’ın, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

22.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümünde şehit edilen 613 soydaşı rahmetle andıklarına, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve değişen sisteme ayak uydurulması gerektiğine ilişkin açıklaması

23.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

24.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın kendisine gönderilen soru önergelerini ciddiye almadığına ilişkin açıklaması

25.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, yeni sistemde usul hataları olabileceğine ve bunların tartışılarak değerlendirileceğine ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Başkanlıkça, Mardin Milletvekili Mithat Sancar’ın Başkanlık Divanı üyeliğinden istifasına ilişkin önerge yazısı (4/65)

 

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ PARTİ Grubunun, İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın sosyal devlet olmanın sorumluluğuyla yüksek doğal gaz faturalarını karşılamada zorluk yaşayan vatandaşların bu sorununu çözmeye yönelik politikaların belirlenmesi ve mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla 25/2/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Şubat 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

 

 

VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Balıkesir Milletvekili Ensar Aytekin'in, Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin üzerinden fay hattı geçen bir bölgeyi imara açacağı iddialarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/24909)

2.- İzmir Milletvekili Atila Sertel'in, pilotluk eğitimi veren kurumlara ve bu kurumlardan mezun olanların istihdam durumuna ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/24910)

3.- İzmir Milletvekili Atila Sertel'in, üniversite sayısına ve üniversite mezunlarının istihdam durumuna,

İletişim fakültesi sayısına ve bu fakültelerden mezun olanların istihdam durumuna,

İlişkin soruları ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/24911), (7/24913)

4.- İzmir Milletvekili Atila Sertel'in, ülkemizde bulunan mühendis sayısı ve mühendislerin işsizlik oranlarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/24912)

5.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan'ın, asgari ücret tutarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/24914)

6.- Adana Milletvekili İsmail Koncuk'un, bir şirket tarafından Kızılay'a yapılan şartlı bağışa ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/24915)

7.- İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz Kaya'nın, YÖK tarafından Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi'nin kaldırılmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/24916)

8.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Kızılay'da bazı yöneticilerin maaşlarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/24918)

9.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2020 yılı Ocak ayı burslarının yatırılmamasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/24919)

10.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, Artvin ilinin Arhavi ilçesinde bulunan Dikyamaç Köyüne giden yolların bakımsız olması ve yeni bir yol ihtiyacına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/24920)

11.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, 2002-2019 yılları arasında aynı bölümde eğitim gören öğrencilerin puan farklarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25064)

12.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, son 10 yılda kolluk kuvvetleri tarafından yapılan müdahaleler nedeniyle AİHM'de açılan dava ve ödenen tazminatlara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25066)

13.- Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı'nın, Türk Kızılayı Kastamonu Şubesinin sahip olduğu taşınmaz sayısı ve yardım malzemesi stokları ile yapılan bağışlara ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25067)

14.- Osmaniye Milletvekili Baha Ünlü'nün, kamu kurumlarındaki boş engelli kadro sayısı ile engelli memurların mezuniyet durumlarına uygun istihdam edilmesi önerisine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25068)

15.- Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı'nın, Türkiye genelinde ve Kastamonu ilinde çiftçilerin kredi borçlarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25069)

16.- Antalya Milletvekili Rafet Zeybek'in, Sayıştay'ın 2018 Denetim raporunda yer alan Kepez Belediyesinin İlim Yayma Cemiyetine bir taşınmazı otuz yıl süresince ücretsiz tahsis etmesine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25070)

17.- İzmir Milletvekili Kani Beko'nun, 2003 yılından bu yana mühürlenen maden ocağı sayısına ve bunlardan çalışmaya devam edenlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25071)

18.- Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz'ın, Elazığ ve Malatya illerinde evleri hasarlı olan bazı kişilerin KHK'lı oldukları gerekçesiyle yardım yapılmadığı iddialarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25072)

19.- Mersin Milletvekili Behiç Çelik'in, 4 Şubat 2020 tarihinde Van'ın Bahçesaray ilçesinde yaşanan çığ felaketine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25073)

20.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulut'un, çocuk yaşta evliliği savunan bir açıklama yapan profesör hakkında soruşturma açılıp açılmadığına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25204)

21.- Ankara Milletvekili Servet Ünsal'ın, Başkentgaz'ın Türk Kızılay'ına yaptığı bağışın bir kısmının Ensar Vakfı'na aktarıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25206)

22.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, Hatay'ın Samandağ ilçesinde bir kişinin evinde polis ve jandarmaların kötü muamelesine maruz kaldığına ve annesinin bu durumdan dolayı kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiğine dair iddialarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25207)

23.- Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan bazı kişilerin gözaltı ve yargılanma sürecine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25208)

24.- Adana Milletvekili Tulay Hatımoğulları Oruç'un, Başkentgaz'ın Ensar Vakfına bağışlanmak şartıyla Kızılay'a yapmış olduğu bağışa ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25210)

25.- İzmir Milletvekili Atila Sertel'in, Kızılay Derneğine ait çeşitli bilgilere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25211)

26.- Ankara Milletvekili Murat Emir'in, Kızılay aracılığıyla bir vakfa yapılan bağışa ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25212)

27.- İstanbul Milletvekili Oya Ersoy'un, mahalle bekçisinin bir vatandaşa kötü muamele uyguladığı iddiasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25213)

28.- Tunceli Milletvekili Polat Şaroğlu'nun, Tunceli ilinin Pülümür ilçesinde bulunan konutların depreme karşı güçlendirilmesi ve ilde depreme karşı alınan tedbirlere ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25214)

29.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Diyarbakır ilinin Sur ilçesinde yapılan restorasyona ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25215)

30.- Mardin Milletvekili Ebrü Günay'ın, Mardin ilindeki ilçelerde bazı belediye binalarına belediye meclisi üyelerinin alınmadığı iddialarına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25216)

31.- Adana Milletvekili İsmail Koncuk'un, Kızılay Başkanının internet ortamında yaptığı bir paylaşıma ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25217)

32.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu'nun, bir şirket tarafından Kızılay'a yapılan şartlı bağışa ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25218)

33.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan'ın, Çanakkale ilinde depreme karşı alınan önlemlere ve binaların depreme dayanıklılığın tespitine ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25221)

34.- Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu'nun, deprem riski bulunan kırsal bölgelerde köysel dönüşüm projesi yapılmasına ilişkin sorusu ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın cevabı (7/25222)

 

 

26 Şubat 2020 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.02

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, orman mühendislerinin istihdam sorunu hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Nuhoğlu. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun, orman mühendislerinin istihdam sorununa ilişkin gündem dışı konuşması

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; orman mühendislerinin sorunlarını konuşmak için gündem dışı söz aldım. Selamlarımı sunarak başlıyorum.

Orman mühendisliği önemli, önemli olduğu kadar da zor bir mühendislik dalıdır. Orman zengini bir ülke değiliz, üstelik her yıl yangınlarla orman alanlarımız daralmaktadır. Bu sebeple, orman mühendislerine her zaman ihtiyaç vardır. Orman alanlarının tespiti, korunması, işletilmesi, ağaçlandırmaya devam edilerek genişlemesi ve geliştirilmesi gibi konularda orman mühendisleri hizmet verir.

Uzun yıllar boyu sadece İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi ihtiyacı karşılamaya yeterken mezun olan her orman mühendisinin işi hazırdı. Bugün, 11 üniversitede orman mühendisi mezun eden fakülte bulunmaktadır. Buralardan mezun olan orman mühendisleri genellikle işsiz kalmaktadır. Şu anda 5 bine yakın orman mühendisi işsizdir. Orman mühendisleri yoğun olarak kamuda görev yaparlar. Orman Bakanlığına bağlı genel müdürlüklerde, millî parklarda, av, yaban hayatı koruma, ağaçlandırma, orman köylerini kalkındırma gibi alanların dışında Karayolları ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve il müdürlüklerinde, çevre ve baraj havzaları düzenlemesi işlerinde ve belediyelerde hizmet üretirler. Orman mühendislerine az da olsa özel sektörde de ihtiyaç duyulmaktadır.

2019 yılı sonlarına doğru, Orman Genel Müdürlüğü 4/B’li çalışmak üzere 1.150 orman mühendisi kadrosu açtı. Başvuru şartı olarak daha önceki bütün alımlarda KPSS’den en az 70 puan alma şartı aranırken bu defa 60 puana indirildi. 3.044 kişi başvuruda bulundu, 2.900 civarında mühendis mülakata girdi. 22 Ekim-26 Aralık 2019 tarihleri arası sözlü ve uygulamalı mülakat yapıldı, sonuçlar 7 Şubat 2020 günü açıklandı. Buraya kadar normal görünse de KPSS puan sınırının 70’ten 60’a indirilmesinin sırrı anlaşılamadı. Açıklanan sonuçları incelediğimizde sırrı çözdük ve gördük ki 60 sınırına yakın KPSS puanı alan adaylar ne hikmetse mülakatta çok yüksek puanlar aldılar, daha doğrusu tam da kazanmalarına yetecek kadar puan aldılar. KPSS’de çok yüksek puan alanlar ise genellikle mülakatta başarılı olamadılar ve düşük puanlar aldılar. Örnek isterseniz, KPSS’de 64 puan alan mülakatta 85; 62 puan alan 86; 60 puan alan 90 puan alarak kazanmış oldu. Liste böylece devam ediyor. 70 puanın altında KPSS puanı almış olmak âdeta avantaja dönüşmüştür. Kısaca şunu söylemek gerekir: KPSS’den düşük puan alanlar mükâfatlandırıldı, yüksek puan alanlar cezalandırıldı.

Mülakatta 70’in altında puan alanların otomatik olarak elendiğini de bilgilerinize sunmak isterim. Buna da örnek vermek gerekirse KPSS’den 85 puan alana mülakatta 63; 86 puan alana 61; 92 puan alana 59 puan verilerek elenmiştir.

Değerli milletvekilleri, bu ülkede yıllarca sınav soruları çalındı. Aslında, çalınan sınav soruları değil, Türk çocuklarının emekleriydi, Türk gençliğinin hakları, umutları ve gelecekleri çalınmış oldu. Çalanlar FETÖ’cüydü ama onlarla beraber bu işi yürütenler kimlerdi? Şimdi yapılanlar da benzer değil mi? Bu uygulama orman mühendisleri arasında haksızlık yaratmıyor mu, birilerinin hakları çalınmıyor mu? Buna hangi vicdan “Evet.” diyor. Bunu yapanlar, talimat verenler kimdir? Siyasi ayağı yok mudur? MEMUR-SEN’e bağlı TOÇ BİR-SEN’in Orman Bakanlığındaki atamaları yaptırdığı söylenmekteydi, şimdi de işe alımları gerçekleştirdiği söyleniyor. Bu nasıl bir iştir?

Bir önemli hususa daha dikkat çekmek istiyorum: Kadın orman mühendislerine negatif ayrımcılık yapıldığı ifade edilmektedir. Eğer gerçekse, bu davranışı nefretle kınıyorum, yazıktır, günahtır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Hayrettin Bey.

HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - Değerli milletvekilleri, buradan Orman Bakanına seslenmek istiyorum: 1.150 orman mühendisi için yapılan uygulama derhâl incelenmeli ve haksızlık ortadan kaldırılmalıdır. En kısa zamanda, sınava giren, KPSS’de 60 puan üzeri alan bütün orman mühendislerinin işe alındığı açıklanmalıdır. Bu 60 puan seviyesine indirilmesine bakılmaksızın mağduriyetin giderilmesini bekliyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı ikinci söz, İstanbul ili kentsel dönüşüm ve imar uygulamaları hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan’a aittir.

Buyurun Sayın Emecan. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- İstanbul Milletvekili Emine Gülizar Emecan’ın, İstanbul ili kentsel dönüşüm ve imar uygulamalarına ilişkin gündem dışı konuşması

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, son aylarda meydana gelen depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifa diliyorum.

Türkiye her gün sallanıyor. En son bu sabah Malatya’da 4,9 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Ülkemiz bir deprem ülkesi ve son aylarda daha sık yaşanan depremler bu gerçeği bize yeniden hatırlatmış ve bir an önce önlem almamız gerektiğini de göstermiştir. Bilim insanları da uzun süredir Marmara’da yoğun bir enerji birikimi olduğunu söylüyor ve İstanbul için olası bir depremin yakın olduğuna dikkat çekiyorlar. Olası bir İstanbul depreminde yaşanacak kayıpların ve kaosun büyüklüğüne baktığımızda, deprem olmadan önce önlem almanın aciliyeti de ortadadır. Bu konuşmayı yapma amacım da İstanbul başta olmak üzere deprem tehlikesine işaret edilen bölgelerde bir an önce siyasetüstü adımlar atılması gerekliliğidir.

Peki, İstanbul’da son durum nedir? Yaklaşık 2 milyon, mühendislik hizmeti almamış, güvenli olmayan yapı mevcuttur. Son günlerde, özellikle CHP’li belediye başkanları, ilçelerinde riskli yapıların dönüştürülmesi için İBB Meclisine planlarını sunuyor ancak Meclisten bir türlü yapıcı kararlar çıkmıyor değerli vekiller. Örneğin, Bakırköy ilçemizde binaların birçoğu eski ve bir deprem anında yıkılmaları, yüksek can kayıpları yaşanması muhtemeldir. İlçede birinci derece deprem bölgesinde yer alan mahallelerde konutlara 1 kat artışıyla ilgili getirilen planlar İBB Meclisinde AKP Grubunun oylarıyla reddedildi. İnsanların ekonomik gücü, konutlarını yıkıp yeniden yapmaya yetmiyor. Örneğin, bir vatandaş şöyle diyor: “Elli yıllık binamızı güçlendirmek için müteahhitlerle konuştuk, daire başına 250 bin lira masraf çıkardılar; maddi gücümüz yok.” Aynı şekilde, Avcılar ve Büyükçekmece ilçelerimiz… Avcılar, 1999 depreminde en çok etkilenen ilçelerimizdendi; 270 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı. Belediye Başkanımız Turan Hançerli Avcılar’da 7-8 bin binanın acilen dönüştürülmesi gerektiğini ifade ediyor ama depreme karşı güçlendirmeyle ilgili İBB’ye sunduğu imar planı notu değişikliği İBB Meclisinde dört aydır gündeme getirilmeyi bekliyor. Keza, Büyükçekmece; hazırladığı kentsel dönüşüm planlarını Kadir Topbaş döneminde İBB’ye göndermişti fakat Topbaş görevden alındıktan sonra o planlar iade edildi. Şimdi, yeniden gelecek meclise, ne olacağını göreceğiz.

İstanbul “İmdat!” diyor değerli vekiller. Öncelikle iktidarın Belediye Meclis üyelerine seslenmek istiyorum: Karar alma noktasında belediyelerin önünü tıkamayın; lütfen, yetkilerinizi siyaseten değil, vatandaştan yana kullanın.

Sorun sadece CHP’li belediyelerde de değil, İstanbul genelinde sorun büyük. Çevre ve Şehircilik Bakanı en son bir adım attı. Geçtiğimiz hafta İstanbul’da tüm belediye başkanlarıyla birlikte bir Kentsel Dönüşüm Zirvesi düzenlendi. Her ne kadar geç kalınmış olsa da bu adımı olumlu bulduğumu da belirtmek isterim. Geçmişe dönük alınmayan önlemleri, imara açılan toplanma alanlarını, nereye harcandığı belli olmayan deprem paralarını şu anda gündeme getirmek istemiyorum ama on yedi yıldır İstanbul’da rant odaklı ve yapı stokunu artırıcı politikaların izlenmiş olması, bugün atılacak olan ve atılan adımların önünde de bir engel teşkil etmekte, Sayın Bakanın işi kolay değil yani. Çözüm için iş birliği yapmak zorundayız değerli vekiller.

Üç gündür Plan ve Bütçe Komisyonunda 37 maddelik bir torba yasa görüşüyoruz. Bu paketin içerisinde depremle ilgili sadece 2 tane madde var, bir tanesi de yeni getirildi. Biri, deprem olup bittikten sonra mağdur olan vatandaşların elektrik, doğal gaz borçlarının bir yıl ertelenmesi, diğeri de afet durumlarında 112 Acil Çağrı Merkezinin ve Valiliğin ihtiyaç duyduğu telefon abone ve konum bilgilerine hızlı erişimle ilgili. Hâlbuki biz depremden sonra değil, depremden önce gereken önlemleri almak için kanuni düzenlemeler yapmalıyız ama kriz nedeniyle sürekli finansal kaynak yaratmak üzerine kanunlar düzenliyoruz ve de deprem, önceliğimiz olamıyor.

Bizler hem yerel meclislerde hem de Türkiye Büyük Millet Meclisinde dönüşümün hızlanması için birlikte acil kararlar almak zorundayız. Örneğin, verilen kredilere dönük daha teşvik edici düzenlemeler yapılabilir. Yüksek riskli deprem bölgelerinde; müteahhitlerin maliyetlerini düşürücü düzenlemeler de yapılabilir, yıkımları hızlandırıcı mevzuat düzenlemeleri de yapabiliriz ve daha fazlasını düşünmeliyiz değerli vekiller.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (Devamla) – Toparlıyorum Başkanım.

Devlet güven verirse, destekleyici kararlar alırsa, tüm yaşadıkları ekonomik zorluklara rağmen vatandaş da mutlaka harekete geçecek ve kentsel dönüşümle ilgili iş birlikçi olacaktır. Devlet neden var? Devletin görevi, vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Biz, üzerimize düşeni muhalefet olarak yaparız değerli vekiller. Olağanüstü bir dönemdeyiz ve hızlı bir şekilde olağanüstü kararlar almak zorundayız; aksi takdirde o ölümlerin tamamından iktidarınız sorumlu olur ve o depremin altında siz kalırsınız.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz Van’da yaşanan deprem felaketi hakkında söz isteyen Van Milletvekili İrfan Kartal’a aittir.

Buyurun Sayın Kartal. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Van Milletvekili İrfan Kartal’ın, İran’da meydana gelen, Van ili Başkale ilçesinde etkisi görülen deprem felaketine ilişkin gündem dışı konuşması

İRFAN KARTAL (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Van Başkale ilçemizde meydana gelen deprem hususunda gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi, bizleri izleyen halkımızı saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere, son günlerde Van’da art arda yaşanan felaketler hemşehrilerimizi ve milletimizi ziyadesiyle üzmüştür. 23 Şubat Pazar günü İran’ın Hoy kentinde saat 08.53’te 5,9 ve aynı gün saat 19.00’da tekrar 5,7  şiddetinde iki deprem yaşanmıştır. Bu deprem Van Başkale ilçemizde Ömerdağı, Özpınar, Böğrüpek, Eşmepınar, Gelenler, Güvendik, Yanal, Kaşkol ve Yavuzlar Mahallerinde yıkımlara sebep olmuş, 9 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Vefat eden hemşehrilerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Bunun yanı sıra 68 vatandaşımız enkazdan yaralı olarak kurtarılmış, yaralı vatandaşlarımızdan 50 kişinin tedavisi tamamlanarak taburcu edilmiş, 15 kişinin tedavisi ise devam etmektedir. Yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum. Depremin ilk anından itibaren İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu başkanlığında kriz masası oluşturularak çalışmalar başlatıldı. Van ve çevre illerimizden AFAD, UMKE ve İl Jandarma Komutanlığı ekipleri derhâl müdahale etmiş, acil hizmetler kapsamında enkaz kaldırma çalışmalarıyla beraber vatandaşlarımızın yaralarının sarılmasına başlanmıştır. Bu süreçte devletimiz tüm kurum ve kuruluşlarıyla -araç gereç ve yardım malzemeleri- tam donanımlı bir şekilde, başarılı bir organizasyonla yaşanılan afetin etkilerini en az seviyeye indirmeyi başarmıştır. Devlet ve millet olarak birlikte el ele verdiğimiz sürece hiçbir zorluğun bizleri yenemeyeceği bir kez daha görülmüştür.

Diğer kısım olarak, hasar tespit çalışmaları kapsamında, Van ve yakın çevre illerimizden destek olarak gelen Çevre ve Şehircilik Müdürlüklerine bağlı personelin yoğun gayret ve çabaları neticesinde enkaz kaldırma çalışmaları mobil ekipler tarafından gerçekleştirilmiş, hayvan itlaflarına bağlı olarak gerekli çalışmalar yapılmış, acil yıkılması gereken konutlarda inceleme yapılmış ve gelen veriler doğrultusunda her türlü çalışma yerine getirilmiştir.

Malum olduğu üzere, soğuk kış şartlarında vatandaşlarımızın en öncelikli gereksinimi olan barınma kapsamında yaklaşık 558 bin metrekarelik alanda konteynerlerin yerleştirilmesi hususu için ön çalışma yapılmış olup bu konuda Toplu Konut İdaremizin de desteği her anlamda devam etmektedir. Vatandaşlarımızın temel ihtiyaçları olan ısınma ve güvenlik gereksinimleri üst düzeyde karşılanmış olup bunun yanında yiyecek ve içecek temini anlamında devletimizin ve milletimizin şefkatli elleri omuzlarında hissedilmiştir. Başkale ilçemizde hasar gören mahallelerde telef olan büyükbaş ve küçükbaş hayvanların tespiti yapılmış, hayvanların barınması için hayvan çadırları ivedilikle kurulmuştur. Bu kapsamda vatandaşlarımızın telef olan hayvanlarının tamamının Tarım ve Orman Bakanlığımız tarafından tespiti yapılmış olup zararları tazmin edilecektir. Sağlık hizmetleri çalışmaları kapsamında tüm vatandaşlarımıza, depremzedelere ve yakınlarına yerinde psikolojik ve ilk yardım tedavileri, evde bakım hizmetleri uygulanmış olup afetin yaşandığı ilk günden itibaren bu kapsamda hizmet verilmeye devam edilmektedir.

Sayın milletvekilleri, acil yardım ödenekleri kapsamında Hükûmetimiz tarafından gerekli olan nakdi yardımlar yapılarak ihtiyaç sahibi olan vatandaşlarımıza ilk günden itibaren ulaştırılmaya başlanmıştır.

Son olarak, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, konu hassasiyetle takip edilmiş ve İçişleri Bakanımız tarafından olay yerinden bilgiler anında verilmiştir. Yıkılan bütün binaların yerine en iyi  binaların yapılması konusunda talimat verilmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İRFAN KARTAL (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun toparlayın.

İRFAN KARTAL (Devamla) – Bu konuda, mülki idare amirlerimiz ile ilgili kurum kuruluşlarımızın tüm vefakâr personeline, afet çalışmalarında emeği geçen herkese şahsım ve Van halkı adına sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum. Rabb’im bir daha böyle acı yaşatmasın.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim. Bu sözlerin ardından Sayın Grup Başkan Vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım.

Buyurun Sayın Gaytancıoğlu.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, vatandaşların vergilerini sadece kamu bankalarından ödeyebilmesinin yarattığı mağduriyete ilişkin açıklaması

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Akıllı hükûmetler vatandaştan vergi almak için vatandaşların işini kolaylaştırır. Şimdi, siz vergi ödemek isteyen vatandaşların ödemelerini sadece kamu bankalarından almaya başladınız. 2020 yılı başında hangi gerekçelerle başladığınızı bilmediğimiz bu uygulama vatandaşı mağdur ediyor. Örneğin, esnafımız zaten kazanamıyor, zar zor geçiniyor, “Devlete borcum olmasın.” diyerek, çoluk çocuğundan kısarak vergisini ödemeye gidiyor, bir de görüyor ki “Bu bankaya ödeyemezsin, sadece devlet bankalarına ödeyebilirsin.” deniliyor. Orada bir süre sıra bekliyor, zaman kaybediyor; kamu bankalarında yığılmaya, kamu bankalarının sistemlerinde yavaşlamaya ve vatandaşın vergi ödemek için bile bekleyip zaman kaybetmesine neden olan bu uygulamadan bir an önce vazgeçin. Bırakın vatandaş hangi bankadan olursa olsun borcunu kolayca ödesin. Nefes almaya bile neredeyse vergi koyacak bir Hükûmet olarak zaten zor durumda olan vatandaşımızın işini daha da zorlaştırıyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Şevkin...

2.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Yeniçağ gazetesi yazarlarından Murat Ağırel ve Batuhan Çolak’ın sosyal medya hesaplarının ele geçirilmesine yönelik yasal işlemlerin başlatılması gerektiğine ilişkin açıklaması

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yeniçağ gazetesi yazarları Murat Ağırel ve Batuhan Çolak’ın Twitter hesaplarının bağlı bulunduğu mail hesapları yaptıkları Libya paylaşımı sonrasında şüpheli bir şekilde ele geçirilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanının Libya şehitleriyle ilgili “Birkaç tane şehit…” gibi kabul edilemez açıklamasının ardından, kamuoyunun haber alma hakkını gözeterek haber ve paylaşımlar yapan 2 gazeteci tam anlamıyla siber zorbalıkla karşı karşıya kalmıştır. Ancak telefonlarla açılabilen hesaplara normal şartlarda girilebilmesi mümkün olmazken, bir GSM operatörü de kullanılarak tüm sosyal medya hesapları ele geçirilmiş, yasa dışı yöntemlerle bir hukuksuzluk yaşanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan her birey için büyük bir tehdit oluşturan, basın özgürlüğü için de önemli olan bu olay derhâl araştırılmalı, sorumlu kişi, kişiler ve kurumlar kamuoyuna açıklanmalı, gerekli yasal işlemler başlatılmalıdır.

Teşekkür ederim. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Yılmazkaya…

3.- Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya’nın, Sağlık Bakanlığı verilerine göre psikiyatrik ilaç kullanımının arttığına ilişkin açıklaması

BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) – Sayın Başkan, insanlarımızın psikolojisi iyice bozuldu. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, psikiyatrik ilaç kullanımı son beş yılda 50 milyon kutu artarak 308 milyona ulaşmış durumda. Ekonominin kötü olduğu, sanayicinin borç batağına düştüğü, esnafın kan ağladığı, işsizlik oranının her geçen gün arttığı, birçok şirketin battığı; çiftçinin, esnafın, vatandaşın geleceğe kaygıyla baktığı bu kötü tablodan ötürü herkes ümitsiz. Vatandaş bankalara borçlu, icra dosyaları artmış. İnsanlar evine ekmek götüremiyor. Gazeteciler haber yaptığı için işten atılıyor, basın kartlarına el konuluyor, yenilenmiyor. Saraydakiler sorunlara çözüm üretmek yerine “tweet” atan vatandaşı fişliyor. Maalesef, ülkedeki bu ortamda bu ilaçları sadece işsiz vatandaş kullanmıyor; gazeteciler, memurlar, emekliler, çiftçiler, köylüler kullanıyor; hatta rahatmış gibi görünen ancak psikolojisi bozulmuş iş adamları da sıkça kullanmaya başlamış durumda. Gidişat iyi değil. “Yeter artık!” diyoruz.

BAŞKAN – Sayın Kılıç…

4.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Dünya, insanlık tarihinin en korkunç katliamlarından birine uyandığında takvimler 26 Şubat 1992’yi gösteriyordu. Tarihe kara bir leke olarak geçen katliam Azerbaycan’ın Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında meydana geldi. Ermeni kuvvetleri, kadın, erkek, çocuk ayrımı yapmaksızın önüne geleni katletti. 25 Şubat 1992 akşamı Ermeni kuvvetleri saldırıya başladı, 26 Şubat sabahına kadar süren katliam 613 kişinin canına mal oldu, 1.275 kişiyse Ermenilerin elinde esirdi. Hocalı bölgesindeki tek havaalanının burada olması nedeniyle stratejik bir öneme de sahipti burası. Azerbaycan Parlamentosu dâhil, bugüne kadar 15 ülkenin parlamentosu ve ABD’nin 16 eyalet meclisi Hocalı’da yaşananları kınayan ve soykırım olarak niteleyen kararlar aldı.

BAŞKAN – Sayın Durmuşoğlu…

5.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Hayatını devletine, milletine, mazlum ve mağdurlara adayan dünya liderimiz, Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a milletimize hizmet yolunda sağlıklı, uzun ömürler diliyorum.

Bundan yirmi sekiz yıl önce, 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan’ın Hocalı kasabasında 63’ü çocuk, 106’sı kadın ve 70’i yaşlı olmak üzere toplam 613 Azerbaycan Türkü iki saat içerisinde Ermeni silahlı güçlerince vahşice katledilmiştir. Yapılan bu katliamı şiddetle kınıyorum. Sadece Türk oldukları için bu zulme maruz bırakılan soydaşlarımızı anmak, onların acısını hatırlamak ve tarihten de ibret alarak milletimize istikamet çizmek noktasında Hocalı katliamını unutmayacağız, unutturmayacağız. Bizler Azerbaycanlı kardeşlerimizle birlikte iki devlet tek millet olarak acımızı ve sevincimizi birlikte yaşamaya devam edeceğiz.

İnsanlık tarihinin en büyük kara lekelerinden biri olan Hocalı katliamında şehit olan kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Taşkın…

6.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan’ın Yukarı Karabağ bölgesinin Hocalı kasabasında insanlık tarihinin en büyük kara lekelerinden biri yaşandı. Sivil, kadın, çocuk, yaşlı ayrımı yapmadan 613 kardeşimizi en ağır işkencelerle saldırıya tabi tuttular. 83 çocuk, 106 kadın, 70’ten fazla yaşlı olmak üzere toplam 613 soydaşımız şehit oldu. Türk tarihinin en acı hatıralarından biri olan Hocalı katliamının üzerinden yirmi sekiz yıl geçmesine rağmen, ülkemizde her zaman gerekli hassasiyet gösterilmiş; devletimiz, Hükûmetimiz ve milletimiz her zaman kardeş Azerbaycan’ın yanında olduğunu göstermiştir.

Bizler Azerbaycanlı kardeşlerimizle birlikte iki devlet tek millet olarak acımızı ve sevincimizi birlikte yaşamaya devam ettikçe Hocalı’da katledilen şehitlerimizi unutmayacağız diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Bulut…

7.- Adana Milletvekili Burhanettin Bulut’un, Türkiye’nin olası bir coronavirüs vakası durumunda en önemli koruma aracı olan maskelerde yeterli stokunun olup olmadığını ve Sağlık Bakanlığının bu konuda gerekli tedbirleri alıp almadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

BURHANETTİN BULUT (Adana) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Dünya Sağlık Örgütünün pandemik bir hâl almasından endişe ettiği corona virüsü nedeniyle komşu ülkeler dâhil olmak üzere yaşamını yitiren ve etkilenen insan sayısı her geçen gün artmaktadır. Küresel bir sağlık tehdidi hâline dönüşen bu virüse karşı önlem amacıyla kullanılan maskelere talep artmıştır. Türkiye’deki firmalar tarafından maskelerin, üretim merkezi Çin’den ithal edilen maskelerin tekrar bu ülkeye satıldığı gazetelere yansımıştı. Bugün vatandaşlar eczanelere gittiğinde medikal maske bulamamaktadır. İnternet üzerinden sipariş ettiklerinde ise medikal olup olmadığı belli olmayan maskeler de fahiş fiyatla satılmaktadır.

Türkiye’nin olası bir coronavirüs vakası durumunda en önemli koruma aracı olan maskelerde yeterli stokumuz var mıdır? Sağlık Bakanlığı bu konuda tedbir almış mıdır?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Çakırözer…

8.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in, Kırım’ın yasa dışı ilhak edilmesiyle birlikte bölgedeki insan hakları ihlallerinin arttığına ilişkin açıklaması

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sovyetler Birliği’nin 1991 yılında dağılmasının ardından Ukrayna Cumhuriyeti’nin egemenliğinde kalan Kırım yarımadası, 27 Şubat 2014 tarihinde Rusya Federasyonu tarafından yasa dışı bir şekilde işgal edilmiştir. İşgal, Mart 2014’te düzenlenen sözde referandumla bir ilhaka dönüşmüştür. Kırım’ın işgal ve ilhakını asla kabul etmediğimizi bir kez daha vurgulamak isterim.

Kırım’ın yasa dışı bir şekilde ilhak edilmesiyle birlikte bölgedeki insan hakları ihlallerinin arttığına ilişkin birçok rapor vardır. 2014 yılından bu yana liderleri dâhil olmak üzere on binlerce Kırım Tatarı yurtlarından sürülmüş, 15 Kırım Tatarı faili meçhul cinayetlere kurban gitmiş, bir o kadarı da kaçırılmıştır. Hâlen yüzlerce Kırım Tatarı uydurma gerekçelerle tutsaktır. Bunlara ek olarak işgal altındaki Kırım topraklarında yaşayan halka vatandaşlık dayatması uluslararası sözleşmelere aykırıdır.

2014’te gerçekleşen yasa dışı ilhak sonrasında hayatını kaybeden Kırımlı kardeşlerimizi rahmetle anıyor, kaçırılanların ailelerine kavuşması, tutsak edilenlerin serbest bırakılması ve yasa dışı ilhakın en kısa sürede sona erdirilmesi talebimizi bir kez daha tekrar ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Sümer, buyurun.

9.- Adana Milletvekili Orhan Sümer’in, Adana ilinde yaşanan don nedeniyle üreticilerin mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ORHAN SÜMER (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Adana’da geçen hafta yaşanan aşırı soğuklar ve don nedeniyle başta karpuz olmak üzere seralarda ekili ürünler zarar gördü. Adana, iklim özelliğinden dolayı “erkenci ürün” dediğimiz turfanda üretiminde Türkiye’nin ilk sıralarında geliyor. Yaşanan dondan dolayı bu yıl Adana’nın böyle bir avantajı olamayacağı gibi çiftçiler yeniden ekim yapabilmek için destek bekliyor. Tarım Krediye ve Ziraat Bankasına başvuran çiftçilere “Sen kredi kullanmışsın, bir daha kullanamazsın.” diyorlar. Bu  çiftçi nasıl yeniden ekim yapacak?

Adana çiftçisi, üreticisi hem geçen yıl hem de bu yıl sel felaketinden dolayı büyük mağduriyet yaşamıştı. Bunların yaralarını bile sarmadan don felaketiyle karşılaşan çiftçilerimizin zararları tespit edilip karşılanmalı, yeniden ekim için destek verilmeli. Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı olmayan çiftçiler de ihmal edilmemeli ve bu desteğe onlar da eklenmelidir.

Çiftçiyi, üreticiyi desteklemek, ülke tarımını ve ekonomiyi desteklemek demektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Filiz…

10.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

İnsanlık tarihinin en utanç verici ve en büyük katliamlarından biri yirmi sekiz yıl önce Hocalı’da gerçekleştirildi. 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan topraklarının beşte 1’ini işgal edip 1 milyon Azerbaycan Türkünü yaşadıkları topraklardan tehcir eden Ermeni birlikleri, Dağlık Karabağ’ın başkenti Hocalı’da katliam gerçekleştirmiş ve 106’sı kadın, 83’ü çocuk olmak üzere toplam 613 Azerbaycanlı hayatını kaybetmiştir. Aynı saldırılardan 487 Azerbaycanlı ağır yaralı olarak kurtulmuş, 150 kişiden de bir daha haber alınamamıştır. Bu arada, Ermeni birlikleri 1.275 kişiyi rehin alarak askerî kamplara götürmüştür.

Azerbaycan, 1994 yılında parlamentoda aldığı bir kararla, olanları soykırım ilan etti ve birçok ülke bu soykırımı kabul etti.

Can Azerbaycan’ın acısını paylaşıyor, hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânları cennet olsun diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Özkan…

11.- Mersin Milletvekili Hacı Özkan’ın, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş ve Komisyon üyelerinin Alvimedica’nın İtalya’daki Türk tıbbi cihaz üretim tesislerine yaptığı ziyarete ilişkin açıklaması

HACI ÖZKAN (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanımız Sayın Mustafa Elitaş ve Komisyon üyelerimizle çeşitli temaslarda ve incelemelerde bulunmak üzere hafta sonu İtalya’daydık. İtalya’da, sağlık teknolojisine yönelik yatırımlarıyla Süper Teşvik kapsamında desteklenen Türk iş insanlarımızın kurduğu Alvimedica şirketinin tıbbi cihaz üretim tesisinde incelemelerde bulunduk.

Şirketin, İtalya’daki fabrika gibi, Türkiye’de kurduğu tesisde yılda 1 milyon stent üretiliyor; bunun 500 bini iç piyasada kullanılıyor, kalan kısmı ihraç edilerek ülkemize döviz girdisi sağlanıyor. Teknolojisi, kalitesi ve kapasitesiyle dünyaya örnek olan tesis kalp kapakçığı da üretiyor.

Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Leyla Alaton’u kutluyor, misafirperverliğinden dolayı teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Kasap…

12.- Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap’ın, 2018 yılında çıkarılan yönetmelik gereğince doğal gaza gelen zammın daha önce alınan gaza da yansıtılmasına ilişkin açıklaması

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) – Teşekkürler Sayın Başkan.

2018 yılında çıkarılan yönetmelikle doğal gaza -peşin alınan gaza- zamlı fatura düzenlenmesine izin verdiniz. En son, vatandaşlarımıza gelen faturalarda şöyle bir ibare var: “2018 tarihli 30493 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan yönetmeliğe göre elektronik sayacınızda TL düzeltmesi uygulanmış olup 442 metreküp fiilî tüketiminize istinaden KDV dâhil 52,42 TL tutarında adil -pardon zalim- fatura kesilmiştir.” “Zalim fatura” ibaresi olması gerekiyordu, “adil fatura” diye yazılmış. Avrupa piyasasına göre Türkiye’de tüketici şu anda 2 kat yüksek ücretle doğal gaz kullanıyor. Zarar hep vatandaşa yazıyor. Kışın aylık maksimal 450 lira, yazın da 100 liralık yükleme yapılıyor. Bakanlıklar hep sermayeden yana, hep yandaştan yana mı olmalı? Ne zaman halkın lehine, halkın menfaatine yönetmelik…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ceylan…

13.- Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan’ın, Çanakkale ilinin yaşam alanlarının hedef alındığına, Truva Bakır Maden İşletmelerinin arama ve işletme ruhsatının Cengiz Holdinge devredilip devredilmediğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, Çanakkale’nin yaşam alanları hedef alınmaya devam ediliyor. Kaz Dağları’nda Halilağa köyü yakınlarında Kanadalı 2 firmaya ait altın-bakır madeni ruhsat sahasının Cengiz Holding tarafından 55 milyon dolara alındığı ve sonrasında mülki idare amirlerinin yöre halkına süreci zorlaştırmamaları yönünde telkinlerde bulunduğu iddiaları var.

Çanakkale binlerce yıldır onlarca medeniyete ve efsaneye ev sahipliği yapmıştır ve şimdi yok edilmek isteniyor. Buna direneceğiz, Cengiz dâhil kimsenin şüphesi olmasın. Yapılacak madencilik faaliyetlerine sadece yerin altındaki değerli metallerin çıkarıldığı ekonomik bir iş olarak bakılamaz, madencilik faaliyetleri yüksek risklidir ve ekosistem üzerinde geriye dönüşü mümkün olmayan tahribatlar yaratır. Satışı yapan şirketlerin iştiraki Truva Bakır AŞ’nin arama ve işletme ruhsatları gerçekten Cengiz Holdinge devredilmiş midir?

BAŞKAN – Sayın Ayrım…

14.- İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım’ın, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ŞAMİL AYRIM (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bundan yirmi sekiz yıl önce Azerbaycan toprağı Karabağ’ın Hocalı kentinde sivil halka katliam yapıldı. Bu katliam, Azerbaycanlı kardeşlerimize Türk oldukları için yapıldı. 63 çocuk, 70 yaşlı, 106 kadın ve 374 erkek olmak üzere 613 Türk hunharca katledildi. Bu katliam, modern çağda haberleşme teknolojisinin zirvede olduğu bir dönemde işlendi. Suçlular yargılanmadan serbest dolaşıyor. Uluslararası toplumun bu katliama hak ettiği önemi vermesini bir kez daha vurguluyoruz. Hocalı’ya adalet diyoruz. Katliamı unutmadık, unutmayacağız ve unutturmayacağız.

Şehitlerimize tekrar Allah’tan rahmet diliyorum.

BAŞKAN – Sayın Osmanağaoğlu…

15.- İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu’nun, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

1992 yılının Şubat ayının 25’ini 26’sına bağlayan karanlık gecede insanlık unutulmuş, vicdan varlığından hicap etmiş, beşerî onur ayaklar altında alınmış, yeryüzü maziden atiye kalacak büyük bir vahşete şahitlik etmiştir. Azerbaycan’ımızın Dağlık Karabağ bölgesinde bulunan Hocalı kasabasında yaşayan 613 soydaşımız, Ermeni devlet terörünün kurbanı olmuş, şehadete erişmiştir. Oyun oynaması gereken 81 çocuğumuz Ermenilerden oluşan katil sürüsünün iğrençlikleriyle şehit edilmiş, şefkatin membası olan 107 kadınımız sadist, aşağılık yaratıklar tarafından katledilmiş, onlarca savunmasız yaşlı vatandaşımız hayattan koparılmıştır.

Türk milleti Hocalı’da soydaşlarına karşı Ermenistan devleti tarafından gerçekleştirilen soykırımı unutmayacaktır, bu hesabı ahirete bırakmayacaktır.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi söz talebi olan Grup Başkan Vekillerine söz vereceğim.

Buyurun Sayın Türkkan.

16.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümü vesilesiyle hayatını kaybeden soydaşlara Allah’tan rahmet dilediklerine ve Azerbaycan devletinin acısını paylaştıklarına, Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu müfettişlerinin Türk Kızılayı Kuzey Marmara Bölge Kan Merkezinde yaptığı denetim sonucunda hazırlanan rapora, TRT World’ün Heyet Tahrir el-Şam’ın lideri Ebu Muhammed El Culani’yle röportaj gerçekleştirdiğine, Heyet Tahrir el-Şam’ın Türkiye tarafından terör örgütü olarak kabul edilip edilmediği konusunda Hükûmetten açıklama beklediklerine ilişkin açıklaması

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yirmi sekiz yıl önce, 26 Şubat 1992’de dünya, insanlık tarihinin en korkunç katliamlarından biriyle uyandı. Tarihe kara bir leke olarak geçen katliam Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında meydana geldi. Ermeni kuvvetleri, kadın, erkek, çocuk ayrımı yapmaksızın önüne geleni katletti. Katliamın üzerinden yirmi sekiz yıl geçse de acısı hâlâ kalplerde dinmedi. 28 Şubat sabahına kadar süren katliamda 63’ü çocuk, 106’sı kadın, 70’i yaşlı 613 kişinin canına kıyıldı. Yüzlerce soydaşımız ağır yaralı olarak kurtuldu, binden fazla kişi ise Ermeni güçlerince esir alındı. Esir alınanlardan haber alınamadı. Dünyanın gözü önünde gerçekleştirilen ve sessiz kalınan bu katliamı lanetle yâd ediyoruz. Hayatını kaybeden soydaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet diliyoruz.

Nerede bir Türk varsa bizlerin kalbi orada, onunla atar. Azerbaycan devletinin acısını paylaşıyorum. Soy ise soy, kan ise kan, can ise can; Azerbaycan Türkiye’dir, Türkiye Azerbaycan’dır.

Son zamanlarda israflarıyla, yolsuzluklarıyla ve Ensar Vakfına para aktarmasıyla gündemden düşmeyen Kızılayın yeni bir skandalı daha ortaya çıktı. Basında çıkan haberlere göre, Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz kurumu müfettişleri 9-12 Aralık tarihleri arasında Türk Kızılayı Kuzey Marmara Bölge Kan Merkezinde denetim yaptı. Teftişin ardından Kurum Başkanı Doktor Hakkı Gürsöz imzasıyla da bir rapor hazırlandı. Raporda yer alan bilgilere göre, proje kapsamında Sağlık Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu ve Kızılay protokol imzaladılar. Protokolle, kan toplama ve ilaç üretimine uygun plazma elde etme görevi Kızılaya verildi. Kızılay da bu iş için Ethem Sancak’ın yeğeni Murat Sancak’a ait “Maxicells Anonim Şirketi” adlı şirketle anlaştı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Kızılay, kendi yapacağı işi, laboratuvar kapasitesi yeterli olmasına rağmen ihale etti; hem de yine, tanıdığımız, bildiğimiz, meşhur bir aileye. Üç yıl boyunca protokolün gereğini yerine getirmeyen, Türkiye’de de tesis kurmayan Sancakların şirketi de Almanya’da bir şirketle, kan göndermek üzere anlaşma imzaladı. 17 Şubat tarihli ve “ivedi” ibareli teftiş raporunda, Ethem Sancak’ın yeğeninin şirketinin kanları Almanya’ya göndermesinin DNA bilgileri açısından risk yarattığına dair vurgu yapıldı. Raporda, bağışçılara bilgilendirme yapılmadan kanların yurt dışına gönderilmesinin Kızılayın kan toplama faaliyetlerini de sekteye uğratabileceği uyarısında bulunuldu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – “Sözleşmelerin revize edilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmıştır.” denildi bu raporda. Tank Palet Fabrikasındaki o meşhur ihaleyle yakından bildiğimiz Ethem Sancak, şimdi de yeğeni vasıtasıyla, bu kez de vatandaşın sağlığıyla ilgili bir konuda karşımızda.

Kızılaya gelince, bu kurum ve başındaki zat; bunlarla ilgili konuşmaktan hepimiz yorulduk. Sağlık Bakanlığının teftiş raporu doğrultusunda gerekenler yapılmalıdır. Yetkililerden bu konuyla ilgili açıklama bekliyoruz.

Daha önce kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan’la röportaj gerçekleştiren TRT bir skandala daha imza attı. TRT’yi babasının çiftliğine çeviren bir Genel Müdür var; her seferinde söylüyorum, bir daha tekrar edeceğim. TRT World, terör örgütü Heyet Tahrir el-Şam’ın lideri Ebu Muhammed El Culani’yle bir röportaj gerçekleştirdi. Heyet Tahrir el-Şam, Türkiye tarafından terör örgütü olarak kabul edilmiyor mu?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Türkiye'nin HTŞ’yi terör listesine alması, Resmî Gazete’de yayınlanan “DEAŞ ve El Kaide ile Bağlantılı Tüzel Kişi, Kuruluş ve Organizasyonlar” başlıklı maddenin (c) fıkrasındaki “El Nusra cephesi” isminin güncellenmesiyle olmamış mıydı? O zaman soruyorum size: Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Bunun adı, bu terörist örgütün ve liderinin reklamı değil de nedir? Bu konuda Hükûmetten açıklama bekliyoruz.

Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurun.

17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, 19 Şubat 2020 tarihinde  Türklerin ve göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı Almanya’nın Hanau şehrinde düzenlenen saldırıda hayatını kaybeden 5 vatandaşa Allah’tan rahmet dilediğine, 25 Mart 2019 tarihinde Yeni Zelanda’da 50 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırının krizin küresel boyutunu ortaya koyduğuna, dünyanın birçok ülkesinde vatandaşları ve diplomatik temsilcilikleri bulunan Türkiye’nin terörizme ve bütün teşekküllerine karşı olduğuna, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümü vesilesiyle Hocalı’da yaşanan soykırımın hesabının mutlaka sorulması gerektiğine ve hayatını kaybetmiş bütün mazlumları rahmetle andıklarına ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; artık tarihen de sabit olmuştur ki Batı kültürünün ve Batı siyasetinin zihnî ve fikrî kodları materyalizm, Darwinizm, sömürgecilik ve ırkçılıkla özürlüdür. 19 Şubat 2020 tarihinde Almanya’nın Hessen eyaletinde Türklerin ve göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı Hanau şehrinde düzenlenen saldırıda 5 vatandaşımız hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Katilin münferit bir kararla saldırıyı gerçekleştirdiği iddia edilse de Avrupa’da, bilhassa Almanya’da vatandaşlarımıza yönelik ırkçı bakış açısının ve yabancı düşmanlığının toplumsal temelde maalesef karşılık bulduğu aşikârdır. Almanya’da vatandaşlarımıza yönelik ilk saldırı 22 Kasım 1982 tarihinde gerçekleştirilmiş, 2000-2007 yılları arasında Neonazi terör örgütü NSU’nun faaliyetleriyle saldırılar hız kazanmıştır. 20 Ekim 2014’te göçmen karşıtlığı ve yabancı düşmanlığı amacıyla kurulan PEGIDA hareketi, vatandaşlarımızı endişeye sevk etmektedir. Avrupa’da radikal ırkçı partilerin yükselişi, yabancı ve İslam karşıtı örgütlerin faaliyetleri ve yaşanan hadiseler birlikte değerlendirildiğinde vahim bir tablo ortaya çıkmaktadır. Avrupa Birliği ülkeleri, yabancı düşmanlığı üzerinden derinleştirilmeye çalışılan fay hatlarını acilen tespit edip gereken önlemleri almak zorundadır.

Diğer yandan, uluslararası sistemin karşı karşıya kaldığı, yabancı düşmanlığı üzerine kurulu terörizm, yalnızca bir kıtaya, bir ülkeye mündemiç olmayıp küresel bir konjonktürün konusudur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akçay.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – 25 Mart 2019’da Yeni Zelanda’da 50 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırı, krizin küresel boyutunu ortaya koymaktadır. Dünyanın birçok ülkesinde vatandaşları ve diplomatik temsilcilikleri bulunan Türkiye, terörizmin bu boyutuna ve bütün teşekküllerine karşıdır. Çözüm adına yapılması gerekenler noktasında da elinden geleni yapmaktadır, yapmaya hazırdır.

Sayın Başkan, bugün, tarihin en ağır günlerinden birinin yıl dönümündeyiz. Yirmi sekiz yıl evvel, Azerbaycan’ın Hocalı kasabasında, Ermenistan tarafından organize edilen çeteler, 63’ü çocuk, 70’i yaşlı toplam 613 Azerbaycan Türkünü katletmiştir; 152 kişi hâlâ kayıptır. Kardeş Azerbaycan’ın acısını paylaşıyor, soydaşlarımızı rahmetle anıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akçay.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Aradan geçen yirmi altı yılda acımız ve eli kanlı katillere karşı adalet arayışımız eksilmemiştir. Çünkü, Hocalı bir insanlık dramıdır. Hocalı’da, planlı, sistemli bir vahşet yaşanmıştır. Soykırım, uluslararası hukukta, millî, etnik, ırki veya dinî bir grubu kısmen veya tamamen imha etmedir. Hocalı’da yaşananlar, tereddütsüz, bir soykırımdır. Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme’nin 2’nci maddesi, Hocalı’da yaşananların tartışmasız bir soykırım olduğunu göstermektedir. Bu suç ve cezası uluslararası hukukta bellidir. Hocalı’da yaşanan soykırımın hesabı mutlaka sorulmalıdır.

Hocalı, kabuk bağlamayan yaramızdır. Arayışımız, Hocalı için adalettir. Hocalı, Azerbaycan Türkünün öz yurdudur. Hocalı’yı unutmayacağız ve unutturmayacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akçay.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Tarih insanları ve kurumları yaptıklarıyla kaydeder, gelecek nesillere aktarır. Bazı emperyal güçler, emperyal emellerini hayata geçirmek amacıyla Dağlık Karabağ meselesinin ve Hocalı katliamının çözümü konusunda herhangi bir adım atmamaktadır. Bu meseleleri dondurulmuş krizler olarak değerlendirmektedirler.

Bu vesileyle, Hocalı’da, Kelbecer’de, Doğu Türkistan’da, Türkmeneli’de şehit edilen bütün soydaşlarımızı, 1915’te Hınçak ve Taşnak çetelerinin saldırılarında hayatlarını kaybeden atalarımızı, ASALA saldırılarıyla şehit olan diplomatlarımızı, hayatını kaybetmiş bütün mazlumları bir kez daha saygıyla ve rahmetle anıyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sizin bir söz talebiniz vardı Neslihan Hanım.

Buyurun.

18.- Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu’nun, Samsun ilinde içme suyundan kötü kokular gelmesinden vatandaşların muzdarip olduğuna, Samsun Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresinin yirmi yedi yıllık logosunu değiştirerek kentin kimliği olan Atatürk Anıtı’nı logo üzerinden silmesine ilişkin açıklaması

NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) – Sayın Başkan, Samsun ilimizde dört gündür musluklardan lağım kokulu su akıyor. İdare gerekçeler, bahaneler üretiyor ama Samsunlular bundan çok muzdarip, inanmıyorlar da. Bu kurumu yöneten zihniyet -zihniyet diyeceğim ne yazık ki- merkez sayılabilecek ilçelerimizin birçok mahallesine hâlâ su ulaştırmamış ve şimdi de bu kurum, işi gücü bırakmış bir kenara, kendisine yeni bir logo hazırlamış; yirmi yedi yıllık SASKİ logosundan bu kentin kimliği olan Atatürk Anıtı’nı, -Onur Anıtı’mızı- silmiş.

Yani biz de tüm Samsunlular olarak şöyle söylüyoruz: Atatürk’e itibar etmeyene Samsunlu asla itibar etmeyecektir. Böyle bir zihniyet Samsun’umuzu asla temsil edemez; bunu buradan herkes böyle bilsin. Samsun’un kimliğiyle, değerleriyle oynanmasın; herkes kendi asli görevini yapsın diyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Oluç, buyurun efendim.

19.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, İzmir ilinde gerçekleştirilen Ege, Akdeniz ve Marmara Genişletilmiş Baro Başkanları Toplantısı’nda açıklanan sonuç bildirgesine ve yargı üzerindeki baskıların, özellikle yürütmenin baskısının bir an evvel sona ermesi gerektiğine, TÜRK-İŞ’in açıkladığı şubat ayı açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarına, ekonomiyi düzeltmek için adımlar atmak yerine suni gündemlerle vakit kaybedildiğine, Cumhurbaşkanlığı yazlık sarayının yapıldığı Muğla ili Marmaris ilçesi Okluk Koyu’ndaki talanın devam ettiğine ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, İzmir’de yapılan Ege, Akdeniz ve Marmara Genişletilmiş Baro Başkanları Toplantısı’nda 25 baro başkanının imzasının bulunduğu 7 maddelik bir sonuç bildirisi açıklandı, yeni oldu bu. Bu açıklamada, özellikle toplumsal önemi olan davalarda yaşanan hukuksuzluklar ve yürütmenin yargıya doğrudan müdahalesi, HSK’nin tamamen siyasileşmiş olması ve yürütmenin talimat niteliğindeki açıklamalarını görev addederek bağımsız yargıçlar üzerinde baskı kurması, hâkimlerin verdikleri kararlar nedeniyle haklarında soruşturmalar açılması ve yargıç bağımsızlığı ilkesinin her geçen gün yeni bir örnekle ihlal edilmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanamamasının dahi olağan hâle gelmesi, avukatların pek çoğuna mesleki faaliyetleri nedeniyle çok ciddi cezalar verilmesi, yurttaşların artık bir hukuk güvencesinin tamamen ortadan kalktığı bir ortamda yaşamaları gibi sorunlara değinildi ve tarihin belki de en ağır yargı krizinin yaşandığına dikkat çekildi. Bu bildirgenin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bu açıklama, yargının artık bitkisel hayatta olduğunu ve geldiği noktayı gösteren çok önemli bir bildirgedir; bunu bir kez daha dile getirmiş olalım. Yargı üzerindeki baskıların, özellikle yürütmenin baskısının bir an evvel sona ermesi gerektiğine dair fikrimizi söylemiş olalım.

Efendim, TÜRK-İŞ’in şubat ayı açlık ve yoksulluk sınırı araştırması açıklandı. TÜRK-İŞ’in araştırmasının sonucuna göre, 2020 şubat ayında 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı yani açlık sınırı 2.257 lira olarak belirlendi. Yine, 4 kişilik bir ailenin gıda harcamasıyla birlikte giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçları için yapması gereken zorunlu harcama yani yoksulluk sınırı ise aylık 7.353 lira olarak belirlendi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Özellikle gıda enflasyonundaki artış, ücretli çalışanların, emekçilerin, işçilerin yaşam koşullarını gerçekten zorlaştırmaktadır ve özellikle yaş sebze ve meyve fiyatları da mevsim şartlarının etkisiyle yükselme eğilimindedir. Görüyoruz, tüketici enflasyonu -ki TÜİK’in oynadığı rakamlardır- yine çift haneli seviyede devam etmektedir. Dolar -farkında mısınız bilmiyoruz ama- çaktırmadan 6,14’ü bulmuştur çünkü düşük faizli kredilerle ekonomiyi ısıtıyorsunuz. Bunlar, enflasyonu tırmandıracak ve cari açığı büyütecek, döviz fiyatlarını yeniden yukarı çekecek adımlar oluyor. Dolayısıyla, TÜRK-İŞ’in açıkladığı açlık ve yoksulluk sınırı rakamları da ekonomideki gelişme de iktidarın aslında ne kadar yanlış ekonomi politikalarıyla vakit geçirmekte olduğunu bir kez daha gösteriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Ekonomiyi düzeltmek için adımlar atmak yerine suni gündemlerle vakit kaybediliyor ve yoksulun, işçinin, emekçinin sorunlarıyla, sosyal haklarıyla ilgilenilmiyor.

Şimdi, bütün bunlar devam ederken Okluk Koyu’nda da talan devam ediyor. Yaklaşık üç yıldır inşaatı devam eden ve yapım aşamasında da binlerce ağacın kesilmesine neden olan 300 odalı Cumhurbaşkanlığı yazlık sarayının yapıldığı Marmaris’teki Okluk Koyu’ndaki talandan yeni haberler geliyor. Bölgede yüzme havuzlu küçük saraycıklar, 3 helikopter pisti ve güvenlik alanı için imara açılan 65 hektarın ardından 27 hektarlık alanın daha statüsünde değişiklik yapıldı ve toplamda 92 hektarlık yani 130 futbol sahasına yakın alan yapılaşmaya açılmış oldu. Yani bir tarafta işsizlik, yoksulluk, açlık, yükselen hayat pahalılığı ama öbür tarafta Okluk Koyu’nda 300 odalı saray, Ahlat’ta bir kışlık saray; ekolojik dengeyi, ormanları ve suları yok eden projeler, ormanların talan edilmesi, ekolojik tahribat devam ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bitiriyorum efendim.

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bu da iktidarın ve yürütmenin topluma ve kendi koltuklarına nasıl baktığının çok önemli bir göstergesidir diye düşünüyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Özel, buyurun.

20.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümü vesilesiyle masum insanların hayatlarına kasteden tüm katliamların son bulması temennisiyle Hocalı’da hayatını kaybedenleri saygıyla andığına, 26 Şubat Millî Eğitim eski Bakanı Hasan Ali Yücel’in 59’uncu, yazar Tarık Buğra’nın 26’ncı, toplumcu şiirin önde gelen isimlerinden Hasan Hüseyin Korkmazgil’in 36’ncı ölüm yıl dönümlerine, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “21 bin dersliğe, 13 bin yeni okula ihtiyacımız var.” ifadesine, Meclisin gündemine hâkim olacağı, ihtisas komisyonlarının etkin çalışacağı söylenmesine rağmen ihtisas komisyonlarının yerine Plan ve Bütçe Komisyonunun çalıştığına, Plan ve Bütçe Komisyonunun Varlık Fonu’nu denetlemesi gerektiğine, soru önergelerinin oranının yüzde 4’ten yüzde 8’e çıkmasına ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

26 Şubat 1992, tüm dünyanın sarsıldığı Hocalı katliamının yaşandığı gün. Hocalı katliamı başta olmak üzere, masum insanların hayatlarına kasteden tüm katliamların son bulması temennisiyle Hocalı’da hayatını kaybedenleri bir kez daha saygıyla anıyorum.

26 Şubat, bu topraklardaki en büyük aydınlanma hareketlerinden, eğitim hamlelerinden köy enstitülerinin fikir babası eski Millî Eğitim Bakanımız Hasan Ali Yücel’in ölüm yıl dönümü. Kendisini ve cumhuriyetin kurucu kadrolarını bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz.

26 Şubat, aynı zamanda, devlet sanatçısı unvanına sahip, roman, hikâye, oyun yazarı, başta “Küçük Ağa” olmak üzere çok sayıda önemli romanın yazarı Tarık Buğra’nın ve yine başta “Haziranda Ölmek Zor” olmak üzere çok sayıda toplumcu şiirin önde gelen isimlerinden Hasan Hüseyin Korkmazgil’in ölüm yıl dönümü. Edebiyatımızın bu 2 önemli ismini bir kez daha saygıyla anıyoruz.

Sayın Başkan, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan dün katıldığı bir toplantıda hayırseverlerle, vatandaşlarla yüz yüze geldi ve kendilerine, hem orada hem ekranları başında bulunanlara “21 bin dersliğe, 13 bin yeni okula ihtiyacımız var.” dedi ve devletimizin bu konuda imkânlarının yeterli olmadığı noktasından hareketle, hayırseverleri bir seferberliğe davet etti. Ekrana yansıtılan görsellere göre, 1 dersliğin maliyeti 600 bin liraydı ve “21 bin derslik ihtiyacı” ifadesine göre 12 milyar 600 milyonluk bir kaynak lazım ve bu konuda, vatandaşın bunu yapmasını istediğini, devletin bunu yapacak takatinin olmadığını anlıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Aslında hepimiz biliyoruz ki devletimiz bunu yapacak güçtedir ama önceliği bu derslikler değildir; önceliği 75 milyar lirayı Kanal İstanbul’a, talan İstanbul’a… Damat beyin etrafında topladığı arsalar haber olunca haberlere yayın yasağı getiren, mizah dergilerinin kapaklarından ürken, o İstanbul’un rant projesine 75 milyar bulanlar, evlatlarımızın okuyacağı okullar için 12 milyar lirayı bulamamaktadırlar ve vatandaşa çağrı yapmaktadırlar.

Millî Eğitim Bakanlığına daha önce de hatırlatmıştık: 4+4+4’ün ilk etkilenen öğrencilerinin yani küçük yaşta giden öğrencilerinin, okula fazladan giden 1,5 milyon öğrencinin bu sene LGS sınavına gireceği sene ve bu sene o öğrenciler aynı miktarda derslik, aynı miktarda okul olduğu için, yaptıkları tercihlerden sonra…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun lütfen.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – 8’inci sınıf öğrencilerinde 1 milyon 870 bin kişilik bir artış var bu seneye özgü -4+4’ün sekiz yıl sonraki tsunami etkisi bu- ve yüzde 54 daha fazla dersliğe ihtiyaç var. İşin  kötüsü, seneye de o yüzde 54’lük dersliğe ihtiyaç yok ama bu sene lazım. Maalesef, bu sene o öğrenciler gelecek sene için aynı kontenjanlara başvurunca puanlar yükselecek ve 4+4+4 olmasaydı senesinde girecek olanlar çok gerilere düşecekler; çok çetin bir yarış olacak, kontenjan sorunu var. Bunu eylül ayından beri hatırlatıyoruz. Millî Eğitim Bakanı, toplumun bazı kesimlerinde boşa bir ümit yaratan Millî Eğitim Bakanı sorunun gerçekliğini tasdik ve  teyit ediyor, çözüme dair hiçbir şey söylemiyor. Bunu buradan bir kez daha kayıtlara geçirmeyi önemsiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmüş bir teklifi görüşeceğiz, şöyle bir baktığınızda salonda Plan ve Bütçeci bulamazsınız. Neden? Plan ve Bütçecilerimiz pazartesiden beri yeni bir torbayla yukarıda meşguller, gece gündüz çalışıyorlar. Ne yapıyorlar? Torba yapıyorlar. Binali Bey, burada mısınız? Binali Bey sesimi duyuyor mu? Binali Bey diyordu ki: “Anayasa değişecek, torba kanun tarih olacak.” Binali Bey, haberiniz var mı, bir milletvekili olarak Plan ve Bütçe Komisyonunu şereflendirsenize; millet size İstanbul’da bir görev vermedi ama burada verdi. Sayın Binali Bey Plan ve Bütçe Komisyonuna katılsın. Görüşülmekte olan torba teklif 21 ayrı kanunda değişiklik yapıyor, 21 ayrı kanunda; torbanın daniskası. Kırkbayır gibi; açıyorum teklifi, bir kanun; açıyorum, bir daha; bir daha, bir daha, bitmiyor; 21 kanun. İmzasını koyan değerli milletvekili ne yapıyor, biliyor musunuz? Anayasa’ya karşı muvazaa suçu işliyor, 1’inci imza sahibi ve diğer arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Niye muvazaa? Çünkü bu kanun teklifindeki her madde… Örneğin, bir tanesini –numune- torbadan çektim, ne çıktı? Gazilerin ikinci maaş hakkı ellerinden alındı ya, hepiniz de bu sorunu dile getirdiniz ya, yürütmenin başı da “Bu sorunu önümüzdeki günlerde çözeceğiz.” dedi ya… Torbada o kanun var. Nasıl var? Yürütmenin talimatıyla var.

21 kanunun 18’ini Bakanlar müjdeledi Sayın Başkan. Hani Bakanlar kanun tasarısı sunmayacaktı? Sunmuyor. Bakanlıkta hazırlanıyor, buraya geliyor; Anayasa’ya karşı gizli iş birliği, muvazaa suçu. Plan ve Bütçeciler burada olmaları gerekirken orada yeni bir torbayla uğraşıyorlar. Oysa hani bu Meclis gündemine hâkim olacaktı? Hani ihtisas komisyonları etkin çalışacaktı? Çalışan ihtisas komisyonu var mı? Hepsinin yerine Plan ve Bütçe Komisyonu, hepsinin yerine orası; alt meclis, yasak savma komisyonu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayalım Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sağlık konuşuluyor, Plan ve Bütçede; hukuk konuşuluyor, Plan ve Bütçede; ulaştırma konuşuluyor, Plan ve Bütçede. Neden? Batır çıkar, oldubitti, yolla buraya, geçir buradan. Olacak iş değil. Millete yalan söylediniz. “Anayasa değişikliği -rejime kasteden Anayasa değişikliği- torbayı kaldıracak.” dediniz, kaldırmadı. Her taraf torba oldu.

Ayrıca, Anayasa’ya aykırı birçok madde var. Gidiyoruz, Türkiye'nin en önemli anayasa hukukçularından İbrahim Kaboğlu Anayasa’ya aykırılık iddiamızı dile getirecek, dört saat sonraya söz veriyorlar, dört saat; oysa Anayasa’ya aykırılığın öncelikle irdelenip, varsa önergesi öncelikle işleme alınması lazım. Cevap: Komisyon Başkanı “Biz baktırdık, Anayasa’ya aykırı değilmiş. Biz onlara baktırıyoruz, Anayasa’ya aykırı olursa hiç getirmiyoruz.” diyor. Çatlarsınız ortanızdan! Olmaz böyle bir şey, yanlış bu iş!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bir kişi, bir milletvekili Anayasa’ya aykırılık iddia ediyorsa öncelikle müzakere edilip o konudaki önergenin öncelikle oylanması lazım, yapmıyorlar. Ne diyorlar, Sayın Lütfi Elvan ne diyor? “Torbadan biz de rahatsızız, Grup Başkan Vekilleri toplansın, bu işe bir çare bulsun.” E, toplanalım. Yıllardır Grup Başkan Vekilleri toplantısı yapılacak, yok. Hak veriyorlarmış Plan ve Bütçe Komisyonunun bu kadar eşitsiz şartlarda çalışmasına ama devamlı torba gidiyor. Yapmayın, gerçekten Meclisi göstermelik hâle... O Plan ve Bütçe Komisyonundaki kanun teklifi 6-7 farklı ihtisas komisyonuna bölünür, o komisyonlarda çok kıymetli milletvekilleri var her gruptan, çıkılır, oraya katkı verilir. Kanun dediğin böyle, tost yapar gibi bastı çıktı olmaz, özenle, yemek yapar gibi olur; birimiz tuzunuzu koyacağız, birimiz biberini ekleyeceğiz, birimiz tadına bakacağız, birimiz “Daha güzelini gördüm, böyle yapsak daha iyi olur.” diyeceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayalım Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Toparlayacağım Sayın Başkanım.

Ama bu işler, artık bize... 600 kişiye maaş veriyoruz, onlar milletvekili görev ve sorumluluklarını yapar gibi yapıyorlar, sarayın istediği yasaları tık tık tık çıkarıyorlar. Böyle iş olmaz; yemine de aykırı, vicdana da aykırı.

Sayın Başkanım, yine sizin nöbetinizde de söylemiştim, sağ olun, tevazu gösteriyorsunuz, ilgileniyorsunuz; Plan ve Bütçe Komisyonu bu işle meşgulken ne işle meşgul değil? Varlık Fonunu denetlemesi lazım. Neye göre? Sizin çıkardığınız kanuna göre. Kanunun denetim maddesi diyor ki: “2019 yılının Ekim ayına kadar Varlık Fonu denetim raporu gelmeliydi.” Geldi mi? Gelmedi. Plan ve Bütçe Komisyonu 2019’da yapacaktı, yok; üstünden iki ay geçti, yok. Kendi kurdukları Varlık Fonunu, zaten uygun olmayan denetim raporunu kendi Plan ve Bütçe Komisyonuna yollayıp kendini denetlettirmeyen bir iktidar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Kendi yaptığı Anayasa’ya uymaz, kendi çıkardığı kanuna uymaz. Çadır devleti desen, çadır devletinin de bir kuralı, bir kaidesi olur. Bu ülkenin bütün değerlerini Varlık Fonuna koy, başına geç, yönetime damadı koy, denetimi milletten kaçır! Aile şirketi yönetir gibi yönetiyorsunuz. Aile şirketleri bile daha iyi, daha şeffaf, daha akılcı yönetiliyor.

Sayın Başkan, soru önergeleri oranı yüzde 4’ten yüzde 8’e çıktı, sevinir insan demek ki boşa söylemedik diye. Bir bakıyorsunuz, artan oran Fuat Oktay’a ait. Cumhurbaşkanına soru soramamakla eleştiriliyordu rejime kasteden anayasa. Ne dediniz? “Eskiden de sormuyordunuz, Başbakana soruyordunuz, o ilgili bakanlara dağıtıyordu. Cumhurbaşkanı Yardımcısına soracaksınız, o ilgili bakana dağıtacak.” Yanıtlama oranını artırmak için beyefendi neyi tercih etti biliyor musunuz Sayın Bakan? Ona sorulan soruları iade yazısıyla cevaplıyor “Konu Ulaştırma Bakanınındır, ona sorun.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Son söz…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ya, sen alıp versen eline mi yapışır?

Sayın Başkanım, evraka yazık, mürekkebe yazık, posta giderine yazık. Ben soruyu sormuşum, örneğin Manisa tüneli, alıyor… Eskiden ne yapıyordu Başbakanlık? Ulaştırma Bakanlığına yolluyordu, cevap geliyordu. Beyefendi şimdi iade ediyor “Bana sorma, Ulaştırma Bakanına sor.” E, aynı yerde oturuyorsun. Aynı sarayda odadan odaya kâğıt yollamıyorlar, iade ediyorlar. Bu tutumu da kınıyoruz. Fuat Oktay aklını başına alsın, oranı yükseltmek için takiye yapmasın.

Teşekkür ediyorum efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Arkaz, buyurun.

21.- İstanbul Milletvekili Hayati Arkaz’ın, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

HAYATİ ARKAZ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

1992 yılı 26 Şubatında, Ermeni çeteleri Hocalı’da son yüzyılın en büyük suçlarından birini işlemiştir. Hocalı’ya giren insan kasapları 6’sı kadın, 63’ü çocuk, 70’i yaşlı olmak üzere 613 soydaşımızı şehit etmiş, 76’sı çocuk 487 kardeşimiz de ağır yaralanmıştır. Bu katliam sırasında esir alınan 1.275 kardeşimizin 150’sinden hâlâ haber alınamamıştır. Hocalı’ya nereden bakarsanız bakın, hem orada büyük bir insanlık suçu vardır hem de bu hadise sözde medeni dünyanın gözleri önünde gerçekleşmiş, demokrasi naraları atanlar mesele Türk olunca üç maymunu oynamışlardır. Hocalı’da yaşanan, net olarak, uluslararası hukuk nezdinde insanlık suçu ve soykırım suçudur. Sözde Ermenistan devleti bir gün bu suçun hesabını elbette verecektir.

Hocalı’da katledilen kardeşlerimizi rahmetle yâd ediyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Turan.

22.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, 26 Şubat Hocalı katliamının 28’inci yıl dönümünde şehit edilen 613 soydaşı rahmetle andıklarına, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ve değişen sisteme ayak uydurulması gerektiğine ilişkin açıklaması

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hocalı katliamı yirmi sekiz yıldır dinmeyen bir acımız. Hocalı katliamında insanlık sustu, vicdanlar sustu; insanlık, imtihanı o günde maalesef kaybetti. Aradan geçen yıllara rağmen, uluslararası toplumun, suçluları cezalandıracak bir adım atmaması bizleri ayrıca üzmekte. İnsanlığın karşı karşıya kaldığı en karanlık sayfalardan olan Hocalı katliamına sessiz kalınması soykırım hayali kuranları daha da cesaretlendiriyor. İnsanlık tarihinin kara lekesi olan Hocalı katliamının 28’inci yılında, şehit edilen 613 Azerbaycanlı kardeşimizi rahmetle ve duayla anıyoruz.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; az önce Kıymetli Grup Başkan Vekilinin ifade ettiği, okulların yıkılıp, bütçede para olmayıp, hayırseverlerden bu konunun yerine getirilmesi talebi olduğu iddiasını esefle karşıladım. Ufak bir bilgi vermek istiyorum Sayın Başkan, mesele şöyle: 2000 yılından önce yapılan okullarla yani Deprem Yönetmeliği olmadan önce yapılan, evlatlarımız için risk olan okullarla ilgili yapılan çalışmalarda 2016 yılında verilen bir karar var. Bu çalışma, bugünün çalışması değil. 2000’den önce yapılan okullar söz konusu, 2016’da verilen karar söz konusu, bunun da kademe kademe uygulanması söz konusu. Bu uygulama yapılırken Dünya Bankası kredisi gibi, genel bütçemiz gibi, ayrıca hayırseverlerden, yardımseverlerden katma değer üretilmesi gibi değişik argümanlarla 2.800 okulumuzun güçlendirilmesi ve 683 okulumuzun da yıkılıp tekrar yapılması söz konusu. Bunun, böyle siyasi bir polemik konusu olmasını doğru bulmuyorum.

Onun dışında, Sayın Başkan, biz Grup Başkan Vekilleri çok daha şık bir dil kullanarak devlet usulüne, adabına uygun adımlar atmak durumundayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Turan.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Konuşma arasında belki gözden kaçırılıyordur, dikkat edilmiyordur ama “sarayın istediği yasalar” vesaire, bunları şık bulmuyorum.

Bakınız, şu an onlarca vekilimiz grubumuzda, kendi teklifleri bağlamında çalışma yapmakta. Bizler “mutfak çalışması” diye ifade edeceğimiz çalışmaları yapıyoruz. Tabii ki bu çalışmayı yaparken Genel Başkanımızın kanaati, partimizin kanaati, komisyonlar, bunlar beraber değerlendirilecek; bu, yanlış bir iş değil. Hiçbirimiz bağımsız vekiller değiliz, bizler partilerimizle beraber vekiliz. O yüzden -altını çiziyorum- vekillere haksızlık yapmak hoş değil. Şu an, onlarca vekilimiz kendi teklifleriyle ilgili ilgili bakanların bürokratlarını çağırarak, onlarla bir araya gelerek yasaların tekrar gözden geçirilmesi, yeni tekliflerin değerlendirilmesi sürecine katma değer sağlıyorlar.

Bir de sorulan sorulara cevap verildiği zaman, eğer yanlış adrese sorulmuşsa soru, bunun iadesine bağlı olarak “Aklını başına alsın.” falan tarzı ifadeyi, bir daha diyorum, bu Meclisin mehabetine, Grup Başkan Vekilliği sıfatına yakıştıramadığımı, şık bulmadığımı açıkçası ifade etmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Turan.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bunlar usuli işlemlerdir. Soruyu sorarsınız, eğer soru yanlışsa “Yan odaya elden ver.” denmez; “Soruyu doğru sor, doğru kişiye sor.” denir. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızın kendisine ait olmayan, cevaplandırma imkânı olmayan soruları soran kişiye “Doğru adrese iletin.” demesinden daha doğal bir şey olmaz diye düşünüyorum.

Sistem değişti, bu sisteme hep beraber ayak uyduracağız. Sistemin kendi usullerini beraber belirleyip uygun şekilde çalışacağız Sayın Başkan.

Teşekkür ediyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.

23.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, şimdi burada bir yanlışlık var. Soru yanlış yere falan sorulmuş değil. Öyle örnekler vardır ki örneğin, orman müdürlüğünün yanındaki bir yol; milletvekili onu Orman ve Su İşleri Bakanlığına sorarsa o yanlış olur, der ki: “Ulaştırmaya soracaktın.” ya da Ulaştırmaya sorarsın “Orman bakıyor bu işe.” der. Bu, ayrı bir şey. Bu durumda deneyimli bir milletvekili ne yapar? Biz, daha yeni gelen arkadaşlarımızla konuşurken örnek veriyoruz bunları. Sizin tabii derdiniz yok; bir tane soru önergesi vermemiş daha grubunuz bu dönem.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – İktidarız kardeşim ya! Ne yapalım? Çalışıyoruz hep beraber.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ne yapıyor? Başbakana sorarsın eski sistemde, Başbakan o konunun hangi bakana ait olduğunu bilir, doğru yere yönlendirir. “Bunu nasıl yapacağız yeni sistemde?” diye soru-cevap yaparken Anayasa görüşmelerinde, Komisyonda “Bunu Cumhurbaşkanı Yardımcısı yapacak.” dediniz. “Siz Cumhurbaşkanı Yardımcısına yazacaksınız, dağıtımı o yapacak.” Ama beyefendi, Anayasa’nın propaganda dili ile gerçek niyeti farklı olduğu için kendisine giden soruyu “Konu benim konum değil, bakana sor.” diye geri yolluyor. Bu, bilgi eksikliğinden, devlet tecrübesiyle bağdaşmayan davranış biçiminden kaynaklanıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Asla ve asla, milletvekilimiz yanlış bakana sormuyor, yanlış bakana sormamak için, tevzi görevini yapmak üzere Cumhurbaşkanı Yardımcısına yolluyor, eski Başbakan yerine. Burada bir yanlışlık yok. Yanlışlık, bunu geri yollayıp zaman kaybettirmekte, devletin parasını kaybettirmekte.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Oluç…

24.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın kendisine gönderilen soru önergelerini ciddiye almadığına ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, bakın, Cumhurbaşkanı Yardımcısı daha vahim işler de yapıyor. Ben kendisine bir soru önergesi gönderdim, soruda “Millî Savunma Bakanı Akar, Plan ve Bütçe Komisyonunda sorulan ‘Millî Suriye Ordusunu sizin Bakanlığınız mı finanse ediyor?’ sorusuna ‘Hayır, bizim Bakanlığımızla bu finansmanın alakası yoktur.’ cevabını verdi.” dedim, soru önergesinde yazıyorum bunu, “Başka bir yerden finansman var mı?” diye soru soruyorum. Ne yapıyor Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay? Yine, o soruyu Millî Savunma Bakanı Akar’a gönderiyor, Millî Savunma Bakanı Akar da “Bizim Bakanlığımızdan finanse edilmiyor.” diye cevap veriyor. Ya, zaten ben onu soruda söylemişim, böyle yapıyor diye. Yani Cumhurbaşkanı Yardımcısı gönderilen soru önergelerini ciddiye bile almıyor. Ciddiye bile almıyor, sorun bu zaten ya da okuduğunu tam olarak anlamıyor, öyle de diyebiliriz tabii.

BAŞKAN – Sayın Turan…

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Turan’ın diyecek lafı yok Başkanım.

25.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, yeni sistemde usul hataları olabileceğine ve bunların tartışılarak değerlendirileceğine ilişkin açıklaması

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Fethi Bey’e de cevap vereceğim Başkanım.

Sayın Başkan, konunun uzaması taraftarı değilim. Biz, bu önerilere saygı duyuyoruz. Yeni bir sistem söz konusu, bu sistemde tartışmalar olacaktır, usul hataları olacaktır; bunları tartışırız, bunları değerlendiririz. Tevziyle ilgili konularda bu teklifleri değerlendirelim, bunların hepsi kabul. Ben üslupla ilgili şık olmayan ifadelerin yadırgandığını ifade etmek isterim, onun altını çizmek istiyorum.

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Başkanlıkça, Mardin Milletvekili Mithat Sancar’ın Başkanlık Divanı üyeliğinden istifasına ilişkin önerge yazısı (4/65)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Mardin Milletvekili Sayın Mithat Sancar’ın Başkanlık Divanı üyeliğinden istifasına ilişkin yazısı 25 Şubat 2020 tarihinde Başkanlığımıza ulaşmıştır, bilgilerinize sunulmuştur.

İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ PARTİ Grubunun, İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın sosyal devlet olmanın sorumluluğuyla yüksek doğal gaz faturalarını karşılamada zorluk yaşayan vatandaşların bu sorununu çözmeye yönelik politikaların belirlenmesi ve mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla 25/2/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 26 Şubat 2020 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

26/2/2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 26/2/2020 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasına saygılarımla arz ederim.

                                                                                      Lütfü Türkkan

                                                                                           Kocaeli

                                                                                Grup Başkan Vekili

Öneri:

İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili ve Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın sosyal devlet olmanın sorumluluğuyla, yüksek doğal gaz faturalarını karşılamada zorluk yaşayan vatandaşlarımızın bu sorununu çözmeye yönelik politikaların belirlenmesi ve mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla 25/2/2020 tarihinde  Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına vermiş olduğu araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 26/2/2020 Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere, İYİ PARTİ Grubu adına Kocaeli Milletvekili Sayın Lütfü Türkkan. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüksek doğal gaz faturalarını karşılamada zorluk çeken vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla grubumuzun verdiği araştırma önergesi hakkında söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye genelinde artan soğuklarla beraber, tüketilen doğal gazın miktarı da maliyeti de çok ciddi yükseldi. Yani burada bulunan milletvekili arkadaşlarımızın hemen hemen tamamının -hangi partiden olursa olsun- sosyal medya hesaplarına vatandaştan mutlaka buna benzer şikâyetler geliyor. Yani “Biz doğal gaz faturalarımızı ödemekte zorluk çekiyoruz.” “Geçen sene ödediğimden 2 misli fazla geldi.” “Bu sene, artık, evde doğal gazı gündüz söndürüyoruz, akşam yakıyoruz veya hepimiz çocuklarla akşam bir odada toplanıyoruz, diğer odalardaki kalorifer peteklerini kısıyoruz.” gibi şikâyetler var.

Geçtiğimiz hafta Sayın Meral Akşener’le beraber Trakya’daydım ben. Meral Akşener herhangi bir kapalı spor salonunda veyahut da herhangi bir salonda toplantı yapmıyor, herhangi bir sivil toplum kuruluşuna da gitmiyor, sokakta ya da dükkâna girerek vatandaşı dinliyor sadece. Size yemin ediyorum, ant olsun, bizim burada konuştuğumuz konuların hiçbir tanesi vatandaşın gündeminde yok, yemin ediyorum yok yani hiçbirisi kalkıp bize “Ya, İdlib’de ne oluyor? Suriye'de neler oluyor? Libya’da neler oluyor?” demedi. Hepsinin tek bir şikâyeti var; pahalılık, yoksulluk, fukaralık ve işsizlik. Herkesin elinde bir kâğıt “Ya, benim çocuğum işe giremedi, şunu işe sokar mısınız.” Herkesin elinde bir fatura “Bak, ben doğal gazımı iki aydır ödeyemedim, doğal gazım kapandı. Ben ne yapacağım?” Bu tip sıkıntılarla vatandaşın gündemi meşgulken biz, burada, gerçek gündemi karartan başka meselelerle uğraşıyoruz.

Ülkemizin enerjide dışa bağımlılığının yüksek olması sebebiyle, artan döviz kurları vatandaşın doğal gaz faturalarını doğal olarak doğrudan etkiliyor. Yalnız enteresan bir şey var; 2018’den bu yana doğal gazın artış oranı yüzde 60, ona baktım ben fakat gelen faturalar yüzde 100’ün üzerinde yani artışlar.  Vatandaş diyor ki “Geçen sene 300 lira ödediğim yere bu sene 600 lira ödüyorum.” Normalde, yüzde 60’la beraber 480 lira fatura ödemesi lazım, 600 lira geliyor. Burada, doğal gaz dağıtım şirketlerinin fırsatı paraya çevirmek gibi girişimleri de var. Üstelik, biraz evvel Sayın Ayhan Altıntaş bir fatura gösterdi, KDV’siz tahsilat da yapıyorlar; bazı şeylerde, kullanılan gaz bedelinin dışında “hizmet bedeli” adı altında KDV’siz tahsilat da yapıyorlar. Dikkatinize sunuyorum, burada vergi kaçırma sistemi de söz konusu.

Rusya, Avrupa’daki herkese Türkiye'dekinden daha ucuz doğal gaz satıyor yani Türkiye'ye daha pahalı satıyor. Hükûmet de ne yapıyor? Bunun acısını vatandaştan çıkarıyor? Avrupa’ya 120 dolara satarken Türkiye'ye 280 dolardan satıyor Rusya; bakın, yüzde 100’den daha fazla. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Fatih Dönmez’in verdiği bilgiye göre, 2019 Ocak-2019 Eylül arasında, dokuz aylık dönemde borcunu ödeyemediği için hakkında işlem yapılan doğal gaz abonesi sayısı 710.364’müş. Eylüle kadar soğuk yok, eylülden sonra, soğuklarda sonra soğuklarda gelen yüksek faturalarla beraber bunun 1 milyonu aştığını düşünüyorum.

Vatandaşlar ne yapıyor, biliyor musunuz? Aslında, bizim vatandaşımızın devlete karşı boynu hep eğri; çoluğunun çocuğunun kursağından kesiyor, götürüyor, bu faturayı yatırıyor; ekmek almıyor, pazara çıkmıyor, faturayı yatırıyor.

Biz, bu önergemizde şunu teklif ediyoruz: Belli bir metreküp kullanıma göre yani dar gelirli vatandaşın kullandığı doğal gazdan KDV ve ÖTV almayın, vatandaş biraz nefes alsın. Vatandaş ciddi anlamda sıkıntılı arkadaşlar yani bu iş, pahalılık sisteminden falan geçti, yokluk ve fukaralıkla boğuşuyor vatandaş. Aynı, geçmiş dönemde o Demirperde ülkelerinde rastladığımız manzaralara rastlıyoruz. Yani Trakya ekonomik olarak Anadolu’nun belki biraz daha üstünde gelir seviyesine sahip insanların yaşadığı bir yer ama Orta Anadolu’ya geçin, Doğu Anadolu’ya geçin, çok daha büyük sıkıntı var. Bu, vatandaşı rahatlatan bir uygulama olacaktır dolayısıyla bu önergemize destek vermenizi istiyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Sağ olun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Rıdvan Turan’a söz veriyorum.

Buyurun Sayın Turan. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) – Sayın Başkan, sayın vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Özellikle de ekran başında, doğal gaza yapılan zamlara ilişkin olarak sorununun çözülmesini bekleyen halkımızı selamlamak istiyorum.

Doğal gaz zamları politiktir değerli arkadaşlar, bunu hiçbir biçimde bir zorunluluktan, uluslararası âlemdeki doğal gaz fiyatının artmasından kaynaklı olarak izah etmek mümkün değil. Az önce de söylendi, doğal gazın bin metreküpü 120 dolara Avrupa'ya satılırken Türkiye'ye 250-280 dolar bandında satıldığını biliyoruz. Eğer enerji politikası kamucu, herkesin eşit biçimde yararlanabileceği, fahiş fiyata dayanmayan, ulaşılabilir bir enerji politikası değilse buna benzer sorunlar ardı ardına devam edecektir. Örneğin, Rusya’yla yapılan doğal gaz anlaşmaları ya da İran’la yapılan doğal gaz anlaşmaları, ne yazık ki ülkemizin çıkarlarını, vatandaşın çıkarlarını ifade eden ya da savunan anlaşmalar değil. Yani iktidarın dönüp “Ya, biz bu fiyattan niye anlaşma yapıyoruz? Bunları yeniden bir müzakere edelim.” demesi gerekmez mi normal koşullar altında? Hayır, böyle olmadığı zaman da oradan neye alınıyorsa burada o, tüketiciye yansıtılıyor. Yani hep söylenir, bu bir edebiyat değil. Sonuçta, bir annenin saç kurutma makinesiyle evlatlarını ısıtmaya çalışması politik bir mevzudur ve işte, tam da bu doğal gaz, elektrik ve benzeri konularda iktidarın enerji politikasıyla beraber ele alınması ve değerlendirilmesi gerekir.

Son bir yılda, dünyada doğal gaz fiyatı yüzde 50 civarında düşmüşken Türkiye’de yüzde 53,8 zam gelmesinin bir izahı olmalı arkadaşlar, bunun bir izahının olması lazım. Yine yüzde 18 KDV, ÖTV… Bu nedir Allah aşkına ya? Doğal gazın özel tüketim vergisi nedir? Değerli arkadaşlar, bu olacak bir şey mi? Buna bir çözüm bulmak gerekir. Bunun çözümü de öncelikle enerji yoksullarına ve yoksunlarına mutlaka doğal gaz, elektrik ve su -bunları uzatmak mümkündür- bunların ücretsiz olması lazım. Bunlar ücretsiz olduğunda… Emin olun ki şu yandaşlara aktarılan kaynakla ölçülmeyecek miktarda bir kaynak karşılığında, bunların hepsini çözmek mümkündür.

Yine, doğal gazın ucuza temin edilebilmesi için yapılmış olan anlaşmaların tekrar gündeme alınıp bunların tekrar değerlendirilmesi gerekir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RIDVAN TURAN (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN – Toparlayın Sayın Turan.

RIDVAN TURAN (Devamla) – Enerji temini için kaynakların çeşitlendirilmesi gerekir; yurt içinde gaz üretiminin, doğal gaz üretiminin artırılmaya çalışılması gerekir; doğal gaz yerine yenilenebilir alternatif enerji kaynaklarına yönelmek gerekir ve doğal gaz santrallerine artık yeniden lisans verilmemesi gerekir. Doğal gaz tüketiminin belli bir oranın, yüzde 25, yüzde 30 oranının altına düşürülmesi ve bu sürecin yönetilebilir bir süreç hâline getirilmesi gerekir. Ancak ve ancak kamucu, halkçı, eşit, ulaşılabilir bir enerji politikasıyla insanlarımızın doğal gaz zamları konusundaki sorunlarını çözmek ve bütün evlerin ısınmasını sağlamak mümkün olacaktır.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili Sayın Ahmet Akın.

Buyurun Sayın Akın. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA AHMET AKIN (Balıkesir) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, sakın bunu bir rüya olarak görmeyin; gerçek anlamda, şu anda, halkımız evlerinde bir odaya girmiş, battaniyeleri üzerine çekmiş, doğal gazı kapatmış, elektrikleri kapatmış durumda; net bu. Yani Güneydoğu Anadolu’ya falan gitmenize de gerek yok, Balıkesir’e de gelip bakabilirsiniz çünkü insanlarda artık, para ödeyecek bir güç kalmadı. Zaten ne olsa vatandaşın üstüne yüklediğiniz için, doğal gaz fiyatları da zam üstüne zam aldığı için artık, insanlar bunu farklı yollarla çözmeye gidiyorlar. Ne yapıyorlar? Odalarına soba kuruyorlar.

Arkadaşlar, sizin “dünya lideri” dediğiniz Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp “Eğer biz onu yapamazsak, tezek yakın.” diyorsa sizin bir düşünmeniz lazım kendinizi. Çünkü bizler, Türk milleti olarak halkımızı çok iyi noktalara getirmek için mücadele ederken sizin lideriniz ülkemizi tezek yakmaya götürüyor. Onun için, buradan da vatandaşımıza sesleniyorum, ayarı ona göre yapsınlar.

Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, doğal gaz fiyatları dünyanın her yerinde düşüyor, Türkiye’de neden yükseliyor? Neden yükseliyor? Bunu bir düşünün. TürkAkım Projesi yaptınız, sadece adında “Türk” var, sadece adında. Bütün Avrupa’ya doğal gaz satılıyor. Peki, biz ucuz mu alıyoruz? Hayır. Tam tersine, önceden anlaşmaları yaptığımız için yine kazığı vatandaşa yediriyorsunuz. Neden? Fiyatı önceden belirlemişsiniz. İşin başı da şu: İzlediğiniz dış politika, enerji politikaları zaten bitik durumda. Dış politikada bir tarafta Rusya, bir tarafta Amerika’nın elinde oyuncak olduğunuz için, maalesef, kimseye bir şey söyleyecek hâliniz kalmadı. Jest yaptınız, dediniz ki: “Biz  asgari ücrete jest yaptık, 2.324 lira oldu.” Arkadaşlar, bunun elektrik ile enerjisinin toplamı tam 715 lira yani sadece doğal gaz 550 lira. Yani bir insan, asgari ücretliyi düşünün, 2.324 lira alacak, bunun 715 lirasını enerji politikalarına harcayacak.

İthalat yapa yapa, artık ülkeyi tamamen ithalat cenneti hâline getirdiniz. “Kendi enerjimizi üreteceğiz.” diyoruz. Üretin diye uğraşıyoruz, diyoruz ki: “Güneşe, rüzgâra destek verin.” Ama lobilere teslim oluyorsunuz. Bu da gerçekten, doğru bir olay değil. Bize Allah’ın verdiği nimetler var; güneşimiz var, rüzgârımız var; bunu maksimum derecede kullanmamız lazım. Ayrıca, 24 Haziran seçimleri öncesi Sayın Cumhurbaşkanı şöyle bir laf söyledi, dedi ki: “Biz ithalatı durduracağız. Bizim bütçemizde cari açık varsa bunun en önemli sebeplerinden bir tanesi enerji ithalatıdır.” Arkadaşlar, sizin iktidara geldiğiniz zaman dışa bağımlılık yüzde 67’ydi, şimdi yüzde 77’ye dayandı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

AHMET AKIN  (Devamla) – Teşekkür ederim.

Hani derler ya, herkes gidiyor Mersin’e, siz gidiyorsunuz tersine! Gerçekten, doğru yolu bulmanız gerekiyor çünkü sizin istikrarsız politikalarınız bizim halkımızı zor durumda bırakıyor.

Değerli arkadaşlar, bakın, burada İYİ PARTİ Grubu bir önerge verdi. Bu önergeyi biz destekliyoruz, neden? Çünkü doğal gazdan muzdarip olan vatandaşlarımızın çileleri çok. Bize ulaşıyorlar, gittiğimiz yerde diyorlar ki: “Kardeşim, bizim evimiz ısınmıyor, bizim elektriğimiz yanmıyor; bize destek olun, bu AK PARTİ’lileri uyandırın.” Alın size fırsat, 82 milyon izleyecek inşallah. Burada ellerinizi kaldırdığınız zaman bu önergeye destek verirseniz, doğal gazda olan bütün sorunları ortadan kaldırmak için -pahalılığı başta olmak üzere- bir komisyon kuracağız, bu komisyonda herkes fikirlerini söyleyecek; milletimiz de rahat edecek. Milletimizden yana mısınız yoksa ithalattan yanı mı göreceğiz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Nevzat Şatıroğlu.

Buyurun Sayın Şatıroğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA NEVZAT ŞATIROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

26 Şubat 1992’de Hocalı’da katledilen 613 Azerbaycan Türkü kardeşimizi rahmetle ve saygıyla anıyorum.

Kıymetli hazırun, 2002 yılına döndüğümüzde, ülkemizde sadece 5 büyük ilimizde doğal gaz dağıtımı vardı; İstanbul, Ankara, Bursa, Eskişehir ve Kocaeli ilerimizde. Ama gerek BOTAŞ’ın iletim hatlarındaki yatırımları gerekse dağıtım özelleştirmeleri sonucunda şu an, Türkiye’mizin 81 ilinde, 550 yerleşim yerinde doğal gaz arzı sağlanmış bulunmaktadır ve hâlen Enerji Bakanlığımıza, çok küçük olmasına rağmen, 3-5 bin nüfuslu yerleşim yerlerinden bile doğal gaz dağıtım talepleri gelmeye devam etmektedir. Hülasa, şu anda, ülkemizde 16,5 milyon konut doğal gaz kullanmaktadır. Yani bu da 68 milyon vatandaşımıza doğal gaz arz ettiğimiz ve 54 milyonun da fiilen kullandığı anlamına gelmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde 1 konutun, 1 hanenin yılda 1.500 metreküp doğal gaz kullandığını yani aylık ortalama –ki yaz ve kış çok farklıdır; yazın 10 metreküp, kışın 200 metreküp kullanabiliriz- 125 metreküp doğal gaz kullandığınızı düşündüğümüzde; 2002 yılında asgari ücret 164 lira, bir aylık ortalama doğal gaz maliyeti 52 lira, asgari ücretteki payı yüzde 32,2. Bugün asgari ücret 2.324 lira, bir aylık doğal gaz faturası ortalama olarak 224 lira yani asgari ücretin içerisindeki payının yüzde 9,7’ye düştüğünü söyleyebiliriz. Bu aşamada, 52 lira olan doğal gaz 224 lira olurken, on sekiz yılda geldiği noktada 4,2 kat artarken asgari ücretin 14 kat arttığını da unutmayalım.

Sayın Başkanım, sayın Genel Kurul; doğal gaz fiyatlarına baktığımızda, Türkiye, Avrupa ülkeleri içerisinde, yine, metreküp başına euro bazında 0,21 euroyla doğal gazı uygun fiyata kullanan ülkelerden biri. Bizden sonra Macaristan, Romanya ve Hırvatistan gelmektedir.

Bu duygularla Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

III. - Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.

BAŞKAN – Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim: Sayın Özel, Sayın Bankoğlu, Sayın Beko, Sayın Bulut, Sayın Polat, Sayın Kaya, Sayın Güzelmansur, Sayın Sümer, Sayın Purçu, Sayın Zeybek, Sayın Kadıgil Sütlü, Sayın Gürer, Sayın Zeybek, Sayın Keven, Sayın Barut, Sayın Çeviköz, Sayın Yılmazkaya, Sayın İlhan, Sayın Yeşil, Sayın Aydınlık.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.34

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.47

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 61’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III. - Y O K L A M A

BAŞKAN – İYİ PARTİ Grubu önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkanım milletvekilinin görevi odasında oturmak, kuliste çay içmek değildir; lütfen uyaralım.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ya sen nereden geliyorsun, bu nedir ya!

Saygısızlık yapıyor efendim, böyle saygısızlık olmaz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Arkadaşlar, ciddiye almıyoruz.

Geldik iki dakika sonra Veli Bey.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Böyle başka işler yapmayın, milletvekili maaşı alıyorsunuz, görevinizi yapın.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Sayın Başkanım, yüzsüzlük yapılıyor, yüzsüzlük!

VELİ AĞBABA (Malatya) – Meclise gelin, başka işler yapmayın sayın vekiller.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Yüzsüzlük yapıyorsun Sayın Ağbaba, açık ve net.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Millet açılıktan ölüyor.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Ayda yılda bir kere gelip karıştırıp gidiyorsun mikser gibi. Senin ne olduğunu millet biliyor.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Ben hep buradayım.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Genelde yoksunuz.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Ben hep buradayım.

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Terbiyesizliğin alemi yok.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Nerede buradasın? Üç dakika sonra yoksun.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Milletvekillerinin görevi Mecliste çalışmak; öyle kuliste, odalarda çay içmek değil.

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN – Yapılan ikinci yoklamada da toplantı yeter sayısı bulunamadığından, alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 27 Şubat 2020 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 15.51