TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                           TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                          53’üncü Birleşim

                                                                                    6 Şubat 2020 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                          İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Eyüp Ersoy’un, doğal afetlere ve devletin yaptığı yardımlara ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataş’ın, Hakkâri ili Çukurca ilçesinde el bombasının patlaması sonucu şehit düşen hemşehrisi Piyade Sözleşmeli Er Özgür Çelik’e Allah’tan rahmet dilediğine, Kayseri ilinde yaşanan fırtınanın neden olduğu hasarların giderilmesi konusunda ilgili kurumları göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması

2.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Van ili Bahçesaray ilçesinde meydana gelen çığ faciasında şehit olan hemşehrisi Özen Akşam’a ve tüm Mehmetçiklere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

3.- İzmir Milletvekili Fehmi Alpay Özalan’ın, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yaşanan elim kazada hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

4.- İzmir Miletvekili Yaşar Kırkpınar’ın, İzmir-İstanbul seferini yapan uçağın Sabiha Gökçen Havalimanı’nda pisten çıkması ve Van ili Bahçesaray ilçesinde çığ düşmesi sonucu hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

 

5.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, Elâzığ ve Malatya depreminde, Van ili Bahçesaray ilçesinde meydana gelen çığ felaketlerinde ve İstanbul’daki uçak kazasında hayatını kaybeden yurttaşlara Allah’tan rahmet dilediğine ve devlet ile milletin göstermiş olduğu yüce dayanışma duygusunun her türlü takdire şayan olduğuna ilişkin açıklaması

6.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel’in, Ordu ili Çaybaşı ilçesi İlküvez Mahallesi sakinlerinin bölgelerinde kurulması planlanan katı atık düzenli depolama alanına yönelik tepkilerine ve yaşanılan hukuk garabetine ilişkin açıklaması

7.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, İstanbul ilinde yaşanan uçak kazasında ve Van ili Bahçesaray ilçesinde meydana gelen çığ felaketinde şehit olan hemşehrileri Jandarma Astsubay Fatih Karagöz ile Jandarma Uzman Çavuş Özgür Işık’a ve tüm şehitlere Allah’tan rahmet dilediğine, doğal afetlerde can kaybının en aza indirilmesinde arama kurtarma ve ilk yardımın önemine ilişkin açıklaması

8.- Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçı’nın, Hatay ilinin hâlâ altyapı ve kanalizasyon bekleyen ilçeleri olduğuna ve yaşanılan mağduriyetin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

9.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, can ve mal kayıpları yaşanmadan Adıyaman ili başta olmak üzere Doğu Anadolu fay hattı üzerinde bulunan yerleşim birimlerinde gerekli tedbirlerin alınması konusunda Cumhurbaşkanlığına ve ilgili bakanlıklara çağrıda bulunduğuna ilişkin açıklaması

10.- Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü’nün, Van ili Bahçesaray ilçesinde meydana gelen çığ faciasında şehit olan hemşehrisi Uzman Onbaşı Tarkan Karaca’ya Allah’tan rahmet dilediğine, yaşanılan fırtına sonucu Eskişehir ili Mihalgazi, Sarıcakaya ve Günyüzü ilçelerinde meydana gelen maddi hasar nedeniyle Eskişehirli çiftçilere destek verilmesi çağrısında bulunduğuna ilişkin açıklaması

11.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, İzmir-İstanbul seferini yapan uçağın Sabiha Gökçen Havalimanı’nda pisten çıkması ve Van ili Bahçesaray ilçesinde çığ düşmesi sonucu hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

12.- Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin’in, 6 Şubat Mustafa Kemal Atatürk’ün Balıkesir’e gelişinin 97’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

13.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Van ilindeki çığ felaketinde ve İstanbul ilindeki uçak kazasında yaşamını yitiren vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine, Afyonkarahisar ili merkez ilçesinde Atatürk İlkokulu ile Şemsettin Karahisarı Ortaokulu öğrencilerinin ortak kullandığı okul bahçesinde kartopu oynarken vücutlarında yanıklar oluşması olayının takipçisi olacaklarına ilişkin açıklaması

14.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, Suriye’nin İdlib kentinde şehit düşen hemşehrisi Uzman Çavuş Serkan Deprem’e, Elâzığ depreminde, Van ili Bahçesaray ilçesinde meydana gelen çığ felaketlerinde ve Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yaşanan uçak kazasında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine, Brüksel’de düzenlenen Avrupa Parlamentosunda Yunan Milletvekili Ioannis Lagos’un Türk Bayrağı’nı yırtması olayını şiddetle kınadığına ilişkin açıklaması

15.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, Van ili Bahçesaray ilçesindeki çığ felaketlerinde ve Sabiha Gökçen Havalimanı’ndaki uçak kazasında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine, yaşanan felaketlerin can ve mal kayıplarını en aza indirecek tedbirler alınması gerektiğini gösterdiğine, 6 Şubat Osman Bölükbaşı’nın ölümünün 18’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

16.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Mehmet Albayrak’ın olası bir Bursa depremi için yapılması gerekenlere yönelik açıklamasına ilişkin açıklaması

 

17.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, 6 Şubat Osman Bölükbaşı’nın vefatının 18’inci yıl dönümüne, Elâzığ ve Malatya illerindeki deprem, İdlib şehitleri, Van ili Bahçesaray ilçesindeki çığ felaketi ve Sabiha Gökçen Havalimanı’ndaki uçak kazasıyla ülkemizin 2020 yılına tarifsiz acılarla başladığına ilişkin açıklaması

18.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet dilediğine, enkazdan ve çığ altından insan kurtarılması ile acil sağlık hizmetlerinin uzmanlık gerektirdiğine ilişkin açıklaması

19.- Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu’nun, Van ilindeki çığ felaketinde ve İstanbul ilindeki uçak kazasında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine, borç batağında olan çftçi, esnaf ve sanayiciler için tedbirler alınması gerektiğine ilişkin açıklaması

20.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, Van ilinde yaşanan çığ felaketinde şehit olan hemşehrisi Uzman Çavuş Muammer Keskin’e Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

21.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, tüm şehitlere ve hemşehrisi Uzman Onbaşı Mesut Deniz’e Allah’tan rahmet dilediğine, riskleri asgariye indirmek için gereken tedbirlerin alınması gerektiğine ilişkin açıklaması

22.- İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu’nun, İzmir-İstanbul seferini yapan uçağın Sabiha Gökçen Havalimanı’nda pisten çıkması ve Van ili Bahçesaray ilçesinde çığ düşmesi sonucu hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

23.- İzmir Milletvekili Atila Sertel’in, Suriye’nin İdlib kentinde, Van ilindeki çığ felaketlerinde ve İstanbul ilindeki uçak kazasında hayatını kaybeden vatandaşlara ve şehitlere Allah’tan rahmet dilediğine, ambulans ile yaralılara yardım konusunun gözden geçirilmesinin önemli olduğuna ilişkin açıklaması

24.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Malatya ve Elâzığ illerindeki deprem felaketi, Suriye’nin İdlib kentinden gelen acı haberler, Van ili Bahçesaray ilçesindeki çığ felaketleri ve İstanbul ilinde yaşanılan uçak kazasının sıkıntılı günler geçirilmesine vesile olduğuna ve bu olaylarda hayatını kaybeden şehitler ile vatandaşlara Cenab-ı Allah’tan rahmet dilediğine, sorumlulukların üst düzeye çıkarılması, ihmal söz konusu ise sorumlularının belirlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

25.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Van ili Bahçesaray ilçesinde yaşanan çığ felaketlerinde ve İzmir-İstanbul seferini yapan uçağın piste inişi sırasında meydana gelen kazada hayatını kaybeden vatandaşlar ile şehitlere Allah’tan rahmet dilediklerine, Giresun ili Duroğlu beldesinde heyelan meydana geldiğine, 6 Şubat Osman Bölükbaşı’nın vefatının 18’inci seneidevriyesine, Avrupa Parlamentosu çatısı altında tertiplenen toplantıda teröristlerin yer almasını kınadıklarına ilişkin açıklaması

26.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Elâzığ ve Malatya illerindeki depremde, Van ilindeki çığ felaketlerinde, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yaşanan uçak kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dilediğine, ardı ardına yaşananların felaketler karşısında yeterince hazırlıklı olunmadığını gösterdiğine, partilerin ortak önergesiyle gerek deprem gerekse çığ konularının konuşulması gerektiğine, Eş Genel Başkanlarının Başkanlığında HDP’li vekillerden olaşan bir heyetin Van ili Bahçesaray ilçesine gittiğine ve böyle zamanlarda toplumda dayanışma ruhunun büyümesinin önemli olduğuna, içinde bulunulan koşullarda 161 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine katılmayı uygun bulmadıklarına ilişkin açıklaması

27.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Van ili Bahçesaray ilçesindeki çığ felaketlerinde ve İstanbul’da yaşanılan uçak kazasında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediklerine, AKUT Genel Başkanı Recep Şalcı’nın Van ilinde yaşanılan çığ felaketine yönelik açıklamalarını dikkate değer bulduklarına, Sabiha Gökçen Havaalanı’nda yardıma giden ekibin kaza geçirmesinin arama kurtarma faaliyetlerindeki zafiyeti ortaya koyduğuna, Ulaştırma ve Altyapı Bakanının yaşanılan uçak kazasından bir gün önce yaptığı açıklamasındaki “Pist çok yoruldu, her gece bakım yapıyoruz.” ifadesine, bugünkü birleşimde grup önerisi vermediklerine ve 161 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin tartışmalı maddesine gelindiğinde Meclis çalışmalarının sonlandırılması konusunda ortak mutabakatın olduğuna, şehir hastanelerine, bir milletvekilinin “Hatanın tarafı olmayan mükelleflere paralarının iade edilmemesi haksız bir cezalandırma değil midir?” sorusuna Hazine ve Maliye Bakanının verdiği cevaba, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 10 Kasım Atatürk’ü Anma Töreni konuşmasının kitapçık hâline getirilerek okullara dağıtılmasına ilişkin açıklaması

28.- Ankara Milletvekili Servet Ünsal’ın, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde bir doktorun hastasına mezhep üzerinden ayrımcılık yaptığına ve olayla ilgili başlatılan hukuki süreci yakından takip edeceğine ilişkin açıklaması

29.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Malatya ve Elâzığ illerindeki depremde, Suriye’nin İdlib kentindeki hain saldırıda, Van ilindeki çığ felaketlerinde, İstanbul ilindeki uçak kazasında hayatını kaybeden vatandaşlara ve şehitlere Allah’tan rahmet dilediklerine, gücünü ve metanetini tüm dünyaya defalarca gösteren aziz milletimizin bu zor dönemi de devlet, millet kaynaşmasıyla atlatacağına, 6 Şubat Osman Bölükbaşı’yı ölümünün 18’inci yıl dönümünde rahmetle yâd ettiğine, Avrupa Birliğinin terör örgütleri listesinde yer alan PKK terör örgütü elebaşları ile destekçilerinin Avrupa Parlamentosunda düzenlenen etkinliğe katılmalarına izin verilmesini kınadıklarına, nasıl seksen yıldır cumhurbaşkanları devleti ve milleti temsil ettiyse bugün de Cumhurbaşkanının devleti ve milleti temsil ettiğine, yaşanan felaketler münasebetiyle grup başkan vekillerinin Genel Kurul çalışmalarıyla ilgili ortak kararına ilişkin açıklaması

30.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

31.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

32.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, 161 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesiyle kentsel rantların vergilendirilmesi olarak ifade edilebilecek bir ilkeden hareket edilmekle birlikte bu rantların vergilendirilmesi ya da kamuya aktarılması yönünde yeterli düzenlemenin yapılmadığına ve uygulamada yaratacağı sorunlara ilişkin açıklaması

33.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

34.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, İstanbul Milletvekili Mustafa Demir’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

35.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun 161 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Alt Komisyonunun 9-14 Şubat 2020 tarihleri arasında Almanya, Belçika ve Hollanda’ya ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/1066)

 

 

VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70 Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161)

 

VIII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Mersin Milletvekili Rıdvan Turan’ın, Mersin’deki yağışlardan olumsuz etkilenen üreticilerin ve mevsimlik tarım işçilerinin mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin sorusu ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin cevabı (7/23599)

6 Şubat 2020 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.04

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Barış KARADENİZ (Sinop)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 53’üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce 1 sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı söz, doğal afetler ve devletimizin yaptığı yardımlar hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoy’a aittir.

Buyurun Sayın Özsoy.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Eyüp Özsoy’un, doğal afetlere ve devletin yaptığı yardımlara ilişkin gündem dışı konuşması

EYÜP ÖZSOY (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaşamış olduğumuz doğal afetler ve devletimizin yapmış olduğu yardımlarla ilgili gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, geçtiğimiz günlerde Elâzığ, Malatya, Van illerimizde meydana gelen afetlerde ve dün, seçim bölgem olan İstanbul’da yaşanan uçak kazasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Bu vesileyle deprem, afet ve kazalardan etkilenen tüm vatandaşlarıma da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Yaşadığımız tüm bu afetlerde, Allah’a hamdolsun ki ülkemiz, tarihinin en hızlı ve etkili afete müdahale faaliyetlerini gerçekleştirmiştir. Başta AFAD olmak üzere, Jandarma, Sağlık Bakanlığı, İtfaiye teşkilatları, Kızılay, UMKE ve devletimizin tüm kurumları; 7.171 personel ve 661 araç deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın hizmetine sunulmuştur. Sadece İstanbul ilimizden ilk üç saat içerisinde 300 arama kurtarma uzman görevli personeli ve 8 adet tam donanımlı araç ve ekipmanın Elâzığ’daki deprem bölgesine ulaşmış olması bile devletimizin ne kadar hızlı hareket ettiğini göstermektedir.

Deprem haberinin alınmasıyla birlikte, Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla afet bölgesine İçişleri Bakanımız, Sağlık Bakanımız ve Çevre ve Şehircilik Bakanımız hemen hareket etmiş, olay yerinde incelemeler yaparak gerekli tedbirleri ve önlemleri almışlardır. Diğer tüm bakanlarımız da kendi görev alanlarıyla ilgili olarak, depremden etkilenen vatandaşlarımıza destek olmuş ve olmaya devam etmektedir.

Şu ana kadar, Elâzığ’da 4 konteyner kent kurulması planlanmış olup toplamda 2.490 konteyner kurulumu için gerekli çalışmalar başlamıştır. AFAD tarafından Elâzığ ve Malatya Valiliklerimize 25 milyon TL acil yardım ödeneği hâlihazırda gönderilmiş durumdadır. Ayrıca, AFAD ve Türk Kızılayı lojistik depolarından 30.453 aile çadırı, 400 genel maksatlı çadır, 46.084 yatak, 102.083 battaniye, 3.244 uyku seti, 11.730 ısıtıcı deprem bölgelerine sevk edilmiştir. Elâzığ ve Malatya’da 4 bini aşkın hanemiz ziyaret edilmiş ve 14 bin kişiyle destek görüşmeleri yapılmıştır. Ayrıca, Türkiye'nin her yerinden vatandaşlarımız ve sivil toplum kuruluşlarımız deprem bölgesindeki kardeşlerimiz için seferber olmuştur.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da belirttiği gibi, bu tür afetlerin bizler için bir imtihan olduğunun bilincinde olarak milletçe her zaman sabırla hareket ettik ve etmeye de devam edeceğiz. “Komşusu açken tok olarak geceleyen kişi olgun mümin değildir.” diyen, insanlığın son uyarıcısı ve son Peygamber Hazreti Muhammed Mustafa’nın (SAV) ümmeti olarak milletimiz dünyaya bir kez daha birlik ve beraberliğin en güzel örneklerinden birini göstermiştir. Sizlerin huzurunda, bu duyarlılığı gösteren tüm vatandaşlarıma teşekkürlerimi arz ediyorum.

İktidara geldiğimiz günden bugüne kadar, AK PARTİ hükûmetleri olarak deprem ve doğal afetlerle ilgili konuya hassasiyet gösterdik ve milletimiz için birçok icraatta bulunduk. Sadece 99 depreminin yaralarını sarmak için 103 milyar TL yatırım yapıldı. Van, Kütahya, Bingöl, Afyonkarahisar depremlerinin ardından, vatandaşlarımıza 80 bine yakın konut yapılıp teslim edildi. Depreme dayanıksız binaların dönüşümü için kira yardımı, hibe, kamulaştırma, harç muafiyeti, bina inşaatı için 61 milyar liraya yakın kaynak kullanıldı. Görüldüğü üzere, gerek toplanan yardımlar ve gerekse de millî bütçemizden harcanan 110 milyar TL vatandaşlarımızın yaralarını sarmak için kullanıldı.

Bununla birlikte, ülkemiz, sadece yurt içinde değil yurt dışında da 5 kıtada 50’den fazla ülkenin yardımına koşarak bu manada dünya lideri konumuna geldi. Yapılan yardımların yanında AFAD çalışanlarımız da bu ülkelere gönderilerek destek olundu. Türkiye Cumhuriyeti dil, din, ırk ayrımı yapmaksızın yapmış olduğu bu yardımlarla sadece Müslümanların değil bütün insanlığın da umudu hâline geldi. Devletimiz her zaman milletimizin ve yardıma ihtiyacı olan herkesin yanındadır ve yanında olmaya devam edecektir; bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

“Rabb’im ülkemizi ve aziz milletimizi her türlü felaketlerden muhafaza eylesin.” duasıyla hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Dursun Bey, şehidimiz münasebetiyle söz talebiniz var; buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Kayseri Milletvekili Dursun Ataş’ın, Hakkâri ili Çukurca ilçesinde el bombasının patlaması sonucu şehit düşen hemşehrisi Piyade Sözleşmeli Er Özgür Çelik’e Allah’tan rahmet dilediğine, Kayseri ilinde yaşanan fırtınanın neden olduğu hasarların giderilmesi konusunda ilgili kurumları göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması

DURSUN ATAŞ (Kayseri) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde el bombası patlaması sonucu, seçim bölgem Kayseri’nin Develi ilçemiz nüfusuna kayıtlı Özgür Çelik kardeşimiz şehit olmuştur. Şehidimize Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum; ruhu şad, mekânı cennet olsun.

Ülke olarak peş peşe derin acılar yaşadığımız bugünlerde, seçim bölgem Kayseri’de dün itibarıyla, saatteki hızı 90 kilometreye ulaşan, yer yer 120 kilometre hıza çıkan şiddetli rüzgâr meydana gelmiştir. Şehir merkezinde ve ilçelerde şiddetli bir şekilde hissedilen fırtınada can kaybı yaşanmamış olması sevindiricidir. Fırtına sonucu şehirde büyük hasarlar meydana gelmiştir.

Mal kaybına uğrayan vatandaşlarımızın zararlarının ve mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda ilgili kurumları göreve davet ederken hemşehrilerime geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Uğur Bey, buyurun.

2.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, Van ili Bahçesaray ilçesinde meydana gelen çığ faciasında şehit olan hemşehrisi Özen Akşam’a ve tüm Mehmetçiklere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Van Bahçesaray’da meydana gelen çığ faciasında Artvinli hemşehrimiz, Artvin Ardanuç Bulanık köyünden evladımız Özen Akşam da şehit olmuştur diğer Mehmetçiklerimizle beraber.

Bu üzücü olay neticesinde şehit olan tüm Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Aynı şekilde, değerli hemşehrime Allah’tan rahmet diliyorum, Türk milletinin başı sağ olsun. Büyük acıları paylaşıyorum. Yaralı kurtulanlara acil şifalar diliyorum.

Yarın şehidimizi Artvin Ardanuç Bulanık köyünde sonsuzluğa uğurlayacağız. Bu vesileyle bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Şehitlerimizi bir kere daha rahmetle anıyorum, mekânları cennet olsun diyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Alpay Bey, İzmir’den de şehidimiz var;, buyurun.

3.- İzmir Milletvekili Fehmi Alpay Özalan’ın, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yaşanan elim kazada hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

FEHMİ ALPAY ÖZALAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün akşam yaşanan elim kazada hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar dilerim.

BAŞKAN – Yaşar Kırkpınar…

4.- İzmir Miletvekili Yaşar Kırkpınar’ın, İzmir-İstanbul seferini yapan uçağın Sabiha Gökçen Havalimanı’nda pisten çıkması ve Van ili Bahçesaray ilçesinde çığ düşmesi sonucu hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) – Dün akşam, İzmir-İstanbul seferini yapan uçak kazasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.

Yine, dün çığ düşmesi sonucu Van’da meydana gelen elim kaza sonucu şehit olan güvenlik güçlerimize ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.

Sayın Barut…

5.- Adana Milletvekili Ayhan Barut’un, Elâzığ ve Malatya depreminde, Van ili Bahçesaray ilçesinde meydana gelen çığ felaketlerinde ve İstanbul’daki uçak kazasında hayatını kaybeden yurttaşlara Allah’tan rahmet dilediğine ve devlet ile milletin göstermiş olduğu yüce dayanışma duygusunun her türlü takdire şayan olduğuna ilişkin açıklaması

AYHAN BARUT (Adana) – Sayın Başkan, Elâzığ ve Malatya depreminin yaralarını sarmaya çalışırken şimdi de Van’da meydana gelen çığ felaketi ve İstanbul’daki uçak kazasıyla yüreklerimiz dağlandı. Can kurtarmak için can veren kahraman askerlerimizi ve güvenlik güçlerimizi, arama kurtarma görevlilerimizi, hayatını kaybeden yurttaşlarımızı rahmet ve minnetle anıyoruz.

Bu süreçte görüldü ki halkımız tüm yaşanan acıları insanüstü bir gayret ve toplumsal dayanışma duygusuyla bertaraf etmek için seferber oldu. Hiçbir ayrım gözetmeksizin devletin ve milletin göstermiş olduğu bu yüce dayanışma duygusu her türlü takdire şayandır. Deprem gerçeğine karşı her türlü tedbirin alınması için yetkililer harekete geçmelidir. Çığ gibi bir felaketle mücadele ederken çağın gerektirdiği gibi bilimsel ve profesyonel arama kurtarma çalışmaları organize edilmelidir. İlgili kurum ve kişilerin acil durumlara ilişkin yurttaşlarımız için ülke genelinde eğitim planlaması yapılmalıdır.

Tekrar ülkemize geçmiş olsun diyoruz.

BAŞKAN – Sayın Adıgüzel…

6.- Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel’in, Ordu ili Çaybaşı ilçesi İlküvez Mahallesi sakinlerinin bölgelerinde kurulması planlanan katı atık düzenli depolama alanına yönelik tepkilerine ve yaşanılan hukuk garabetine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) – Ordu Çaybaşı İlküvez’de köylülerin çöpe karşı kadını, erkeğiyle direnişleri devam etmektedir. Yerel idare halka terörist muamelesi yapıp karakolda sorguya çekmek dâhil her türlü yöntemle alandan uzaklaştırmayı başaramayınca, köylüleri alandan uzaklaştırmak ve gerekirse tutuklamak için 3 belediye çalışanına halktan 27 kişiyi şikâyet ettiriyor. Tabii, genel ceza kanunları delil istiyor, tutuklama öyle kolay değil. Bu nedenle, buraya dikkat: Bu şikâyetler 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamına alınıp, sorgusuz sualsiz karar alınıp bu kişilere tebliğ ediliyor. Şikâyet edenler ile edilenler arasında hiçbir resmî ya da gayriresmî aile hukuku yok, şaka gibi. Karar sonrası, yapılan operasyonla da birçok kadın ezilip coplanıyor. Böylece, Türkiye’de, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’la kadınlar şiddete uğruyor, çöp alanları korunuyor. Ben buradan, Adalet Bakanlığını da siyasi baskıya boyun eğerek bu hukuk garabetine yol açan hâkim hakkında gereğini yapmaya davet ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Şeker…

7.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, İstanbul ilinde yaşanan uçak kazasında ve Van ili Bahçesaray ilçesinde meydana gelen çığ felaketinde şehit olan hemşehrileri Jandarma Astsubay Fatih Karagöz ile Jandarma Uzman Çavuş Özgür Işık’a ve tüm şehitlere Allah’tan rahmet dilediğine, doğal afetlerde can kaybının en aza indirilmesinde arama kurtarma ve ilk yardımın önemine ilişkin açıklaması

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, dün İstanbul’da yaşanan uçak kazası ile Van Bahçesaray’da meydana gelen çığ düşmesinde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum. Van Bahçesaray’da meydana gelen çığ düşmesinde görevi başında şehit olan, seçim bölgem Kocaeli Kartepe ilçemizden Jandarma Astsubay Fatih Karagöz’e, Çayırova ilçemizden Jandarma Uzman Çavuş Özgür Işık’a ve bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine başsağlığı diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.

Ülke olarak, mevsimlere ve hava şartlarına bağlı olmaksızın, yaşanacak deprem riskiyle, aşırı yağmurlarda toprak kayması riskiyle, kış aylarında çığ düşmesi riskiyle her zaman karşı karşıyayız. Yaşanan bu doğal afetlerde can kaybının en aza indirilmesinde arama kurtarma ve ilk yardımların önemine dikkat çekiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Kaşıkçı…

8.- Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçı’nın, Hatay ilinin hâlâ altyapı ve kanalizasyon bekleyen ilçeleri olduğuna ve yaşanılan mağduriyetin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Yıl 2020, Hatay’ın hâlâ altyapı ve kanalizasyon bekleyen ilçeleri var. Bunlardan en zor durumdaki ilçemizse Hassa ilçemiz. Özellikle Aktepe ve Akbez Mahallerimizdeki vatandaşlarımız bu sorunun bir an önce çözülmesini yetkililerden beklemekteler. Yetkili makam olan Hatay Büyükşehir Belediyesi ise “Bu altyapıyı ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı krediyi onaylarsa yaparız.” diyor. Buradan Hatay Büyükşehir Belediyesi ve Çevre Bakanlığına sesleniyorum: Vatandaşlarımız zor durumda, bu kredi sorununu çözün ve hemşehrilerimiz rahatlasın.

BAŞKAN – Sayın Tutdere…

9.- Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere’nin, can ve mal kayıpları yaşanmadan Adıyaman ili başta olmak üzere Doğu Anadolu fay hattı üzerinde bulunan yerleşim birimlerinde gerekli tedbirlerin alınması konusunda Cumhurbaşkanlığına ve ilgili bakanlıklara çağrıda bulunduğuna ilişkin açıklaması

ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Elâzığ Sivrice depreminin ardından, konunun uzmanları ve bilim insanları tarafından yapılan açıklamalara baktığımızda, Doğu Anadolu Fay Hattı’nın Adıyaman, Sincik, Çelikhan, Gölbaşı, Türkoğlu hattında önümüzdeki süreçte bir depremin beklendiği ifade edilmektedir. Buradan tüm kurumları uyarıyorum, başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere ilgili tüm bakanlıklara çağrıda bulunuyorum: İş işten geçmeden, can ve mal kayıpları yaşanmadan Adıyaman’daki yerleşim birimleri başta olmak üzere, bu fay hattı üzerinde bulunan bütün yerleşim birimlerinde gerekli tedbirleri alın, gerekli çalışmaları başlatın diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Sayın Süllü…

10.- Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü’nün, Van ili Bahçesaray ilçesinde meydana gelen çığ faciasında şehit olan hemşehrisi Uzman Onbaşı Tarkan Karaca’ya Allah’tan rahmet dilediğine, yaşanılan fırtına sonucu Eskişehir ili Mihalgazi, Sarıcakaya ve Günyüzü ilçelerinde meydana gelen maddi hasar nedeniyle Eskişehirli çiftçilere destek verilmesi çağrısında bulunduğuna ilişkin açıklaması

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) – Bahçesaray’da çığ düşmesi sonucu şehit olan kahraman jandarmalarımız arasında yer alan Eskişehirli Uzman Onbaşı Tarkan Karaca’ya Allah’tan rahmet, acılı ailesine ve şehrimize başsağlığı diliyorum.

Eskişehir’imizin Mihalgazi, Sarıcakaya ve Günyüzü ilçelerinde, dün yaşanan fırtına sonucu büyük çaplı maddi hasar meydana geldi. Seracılık yapan Sarıcakaya ve Mihalgazi’de seralar yerle bir olurken ürünler büyük zarar gördü. Günyüzü’nde fırtına çatıları uçurdu, elektrik hatlarında arızalara neden oldu.

Geçtiğimiz yıl yaşanan sel felaketinin yaralarının henüz sarılmadığı ve verilen sözlerin unutulduğu ilçelerimizde üretime zor koşullarda devam eden çiftçimiz perişan. Bölge halkı acilen yardım bekliyor.

Yüce Meclisin huzurunda Eskişehirli çiftçilerimize destek verilmesi çağrısında bulunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Taşkın…

11.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, İzmir-İstanbul seferini yapan uçağın Sabiha Gökçen Havalimanı’nda pisten çıkması ve Van ili Bahçesaray ilçesinde çığ düşmesi sonucu hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dün yaşanan talihsiz olaylarda meydana gelen can kayıpları milletçe hepimizi derin üzüntüye boğdu. Van’ın Bahçesaray ilçesinde meydana gelen çığ düşmesi sonucunda şehit düşen askerlerimize, itfaiye mensuplarımıza, korucularımıza ve hayatını kaybeden sivil vatandaşlarımıza ve yine İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yaşanan uçak kazasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı ve sabır, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Cenab-ı Hak vatanımızı, milletimizi her türlü afetlerden, kazalardan, belalardan korusun, muhafaza eylesin. Milletçe bir ve beraber olarak afetlerden ve kazalardan etkilenen vatandaşlarımızı, şehitlerimizin ailelerini, gazilerimizi her zamanki gibi kucaklayacak ve onlara destek olacağız. İnşallah, bu zor günlerden güçlenerek çıkacağız diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Şahin…

12.- Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin’in, 6 Şubat Mustafa Kemal Atatürk’ün Balıkesir’e gelişinin 97’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün Mustafa Kemal Atatürk’ün Balıkesir’e gelişinin 97’nci yıl dönümü. Atatürk, Kurtuluş Savaşı sonrası Balıkesir’e ilk ziyaretini 6 Şubat 1923 tarihinde gerçekleştirmiştir. Ertesi gün, 7 Şubat Çarşamba günü, Mustafa Kemal Paşa öğle namazını kalabalık bir cemaatle birlikte Fatih Sultan Mehmet’in Sadrazamı Zağanos Paşa tarafından yaptırılan Paşa Camisi’nde kılar, namaz sonrası şehitler için okunan mevlide katılır, sonrasında minbere çıkarak tarihî konuşması olan Balıkesir Hutbesi’ni okur. Balıkesir Hutbesi, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatında okuduğu ilk ve tek cami içi konuşmasıdır. Balıkesir Hutbesi’nden üç gün önce, 4 Şubatta Lozan Barış Konferansı görüşmeleri kesilmiş ve heyetimiz Türkiye'ye dönmek üzere yola çıkmıştır. Atatürk, Balıkesir Hutbesi sayesinde Türk milletinin ve Türk ordusunun dimdik ayakta olduğu mesajını tüm dünyaya duyurmuştur. Bu vesileyle başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, tüm şehit ve gazilerimizi saygı ve minnetle anıyorum, ruhları şad olsun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Köksal…

13.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Van ilindeki çığ felaketinde ve İstanbul ilindeki uçak kazasında yaşamını yitiren vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine, Afyonkarahisar ili merkez ilçesinde Atatürk İlkokulu ile Şemsettin Karahisari Ortaokulu öğrencilerinin ortak kullandığı okul bahçesinde kartopu oynarken vücutlarında yanıklar oluşması olayının takipçisi olacaklarına ilişkin açıklaması

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Öncelikli olarak Van’daki çığ felaketinde ve İstanbul’daki uçak kazasında yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.

Afyonkarahisar merkezde Atatürk ve Şemsettin Karahisari okullarının ortak kullandığı bahçede karla oynayan çocukların vücudunda oluşan yanıklarla ilgili AFAD İl Müdürlüğü tarafından çocuklardan alınan pantolon, çorap, ayakkabı ve okul bahçesinden alınan su örneklerinin analiz sonuçları açıklandı. Buna göre, çocukların vücutlarındaki yanıklara pH parametresi en yüksek olan alkali özellikteki bir maddenin neden olduğu belirlendi.

Şimdi, bu doğrultuda konunun kapatılmamasını, bu maddeyi okul bahçesinde kullanan, kullanımına izin veren ve çocukları bahçeye çıkararak hiçbir önlem almayıp onların vücudunda yanıklar oluşmasına neden olan tüm sorumlular hakkında gerekli cezanın verilmesini istiyor ve çocuklarımız adına konunun takipçisi olacağımızı bir kez daha yineliyoruz.

BAŞKAN – Sayın Durmuşoğlu…

14.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, Suriye’nin İdlib kentinde şehit düşen hemşehrisi Uzman Çavuş Serkan Deprem’e, Elâzığ depreminde, Van ili Bahçesaray ilçesinde meydana gelen çığ felaketlerinde ve Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yaşanan uçak kazasında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine, Brüksel’de düzenlenen Avrupa Parlamentosunda Yunan Milletvekili Ioannis Lagos’un Türk Bayrağı’nı yırtması olayını şiddetle kınadığına ilişkin açıklaması

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

İdlib’de uğradıkları alçak saldırı sonucu şehit olan 7 askerimiz ve 1 sivil personelden biri olan Düziçili hemşehrimiz şehit Uzman Çavuş Serkan Deprem’i dün yapılan cenaze töreniyle son yolculuğuna uğurladık. Elâzığ depremi, İdlib saldırısından sonra Van’da meydana gelen çığ felaketleri ve Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yaşanan uçak kazasıyla yaşadığımız acılar katlandı. Tüm bu hadiselerde hayatını kaybeden şehitlerimize ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Ayrıca, geçtiğimiz hafta Avrupa Parlamentosu Genel Kurulunda çok çirkin bir olaya şahit olduk: Irkçı Yunan Milletvekili Ioannis Lagos’un, haddini aşarak ve uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayarak kirli elleriyle bayrağımıza yönelik sergilediği saygısızlığı şiddetle kınıyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi kirli oyunları oynarlarsa oynasınlar bayrağımız her yerde şerefle dalgalanmaya devam edecek diyorum.

Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Filiz…

15.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, Van ili Bahçesaray ilçesindeki çığ felaketlerinde ve Sabiha Gökçen Havalimanı’ndaki uçak kazasında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine, yaşanan felaketlerin can ve mal kayıplarını en aza indirecek tedbirler alınması gerektiğini gösterdiğine, 6 Şubat Osman Bölükbaşı’nın ölümünün 18’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Van’ın Bahçesaray ilçesinde 4 ve 5 Şubat tarihlerinde çığ düşmesi sonucu hayatını kaybeden 39 vatandaşımıza Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, 75 yaralımıza da acil şifalar diliyorum.

Ayrıca, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda pistten çıkan uçakta hayatını kaybeden 3 vatandaşımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Allah her türlü doğal afetlerden ülkemizi ve milletimizi korusun.

Yaşadığımız bu tür felaketler açıkça göstermektedir ki toplum olarak her an hazırlıklı olunmalı, can ve mal kayıplarını en aza indirecek tedbirler alınmalıdır.

6 Şubat 2002 tarihinde aramızdan ayrılan, ülkemiz siyasetinde fevkalade renkli simasıyla yeri doldurulamayan siyaset ve devlet adamı, milliyetçi lider, yiğit, yürekli, halkın sesi olan Osman Bölükbaşı’nı rahmetle anıyorum. Onu hep “Anadolu fırtınası” olarak hatırlayacağız diyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Kayışoğlu…

16.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Mehmet Albayrak’ın olası bir Bursa depremi için yapılması gerekenlere yönelik açıklamasına ilişkin açıklaması

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bugün, Bursa’da İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Albayrak, bilim insanlarıyla birlikte yaptığı çalışma neticesindeki raporu açıkladı ve özetle, asıl konunun fay hatları değil, depreme dayanıksız yapılar olduğu ve buna odaklanılması gerektiği, afet acil durum eylem planına ihtiyaç duyulduğu, Bursa’daki yapı stokunun büyük oranda kaçak yapı olduğu ve yüzde 80’inin hisseli parsel üzerinde olduğu, depremde çökmesi muhtemel yapıların ya güçlendirilmesi ya da insan eliyle bir an evvel yıkılması gerektiği, kentsel dönüşümün yanlış uygulandığı, Çevre İl Müdürlüğünün açıkladığına göre Bursa’da 1 milyon 100 bin kayıtsız bağımsız bölümün bulunduğu ve 1948’den beri bunların imar barışıyla ödüllendirildiği, toplanma alanlarının plan değişiklikleriyle imara açıldığı, mevcut boş alanların da hemen yanı başında 5 katlı kaçak yapıların olduğu ve toplanma alanlarıyla ilgili yeterli bilginin olmadığı belirtiliyor, meslek odalarının ve bilim insanlarının açıklamalarına, uyarılarına dikkat çekilmesi ve önemli bir şekilde tedbir alınması gerektiği belirtiliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kılavuz…

17.- Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, 6 Şubat Osman Bölükbaşı’nın vefatının 18’inci yıl dönümüne, Elâzığ ve Malatya illerindeki deprem, İdlib şehitleri, Van ili Bahçesaray ilçesindeki çığ felaketi ve Sabiha Gökçen Havalimanı’ndaki uçak kazasıyla ülkemizin 2020 yılına tarifsiz acılarla başladığına ilişkin açıklaması

OLCAY KILAVUZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Çok kıymetli büyüğümüz Osman Bölükbaşı’nın vefatının 18’inci yıl dönümünde kendilerini rahmetle, minnetle anıyorum.

2020 yılı ülkemiz adına tarifsiz acı ve felaketlerle başlamıştır. Elâzığ ve Malatya’daki deprem içimizi yakmış, İdlib şehitlerimiz yüreğimizi dağlamış, Van Bahçesaray’da yaşanan çığ felaketi acımızı artırmış, Sabiha Gökçen’deki uçak kazası hepimizi derinden yaralamıştır.

Vatanımız üzerinde kara bulutlar dolaşmakta, milletimiz acılarla sınanmaktadır. Birçok badireyi atlatan, nice zor güne göğüs geren necip milletimiz bu kahredici günleri de aşacak ferasete ve imana sahiptir. Millet olmak acıda, sevinçte bir olmaktır. Birlik beraberlik ve dayanışma ruhu içinde bu zor günleri atlatacağımıza inanıyorum.

Şehitlerimize ve hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Yüce Allah ülkemizi ve milletimizi her türlü kaza, bela, felaket ve musibetten korusun.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Aycan…

18.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet dilediğine, enkazdan ve çığ altından insan kurtarılması ile acil sağlık hizmetlerinin uzmanlık gerektirdiğine ilişkin açıklaması

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım, tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, vatandaşlarımıza başsağlığı, yaralılarımıza acil şifa diliyorum.

Enkazdan, çığ altından insan kurtarmak profesyonel iştir; uzmanlık gerekir, tedbirli olmak gerekir. Acil sağlık hizmetleri de uzmanlık işidir. 112 ekipleri artırılarak ve donanımı tamamlanarak her zaman hazır olmalıdır. Burada çalışan personelin çalışma şartları iyileştirilmelidir. 112 istasyon sayısı ve çalışan personel sayısı artırılmalıdır. Vatandaşlarımızın olay yerinde profesyonel elemanlara destek olmaları gerekir, uyarılara dikkat etmeleri, dikkatli önlem almaları gerekir.

Askerî sağlık hizmetleri de özel hizmetlerdir; ayrı eğitim ve teşkilatlanması gereken bir konudur, buna da özen göstermek gerekir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Hancıoğlu…

19.- Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu’nun, Van ilindeki çığ felaketinde ve İstanbul ilindeki uçak kazasında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine, borç batağında olan çftçi, esnaf ve sanayiciler için tedbirler alınması gerektiğine ilişkin açıklaması

NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) – Van’daki çığ felaketi ve İstanbul’da yaşanan uçak kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Ülkemizin üzerinde felaket bulutları dolaşıyor. Felaketlerden biri de ekonomimizde yaşanıyor; şöyle ki: Bugün çiftçimiz, esnafımız, sanayicimiz büyük bir borç batağına saplanmış ve çok daha da kötüsü, o borç artık ödenemez hâle gelmiştir. Çarşıda, pazarda yaprak kımıldamıyor. Bu durgunluk reel sektörün kredi geri ödeme performansına da yansıdı. 2019 yılında takipteki kredilerin parasal değeri 150 milyar lirayı aştı. Yani bu para artık ödenecek durumda değil ve şimdi bu borcu ödemesi gerekenler bir bir iflas ediyor. Bu gerçek artık daha fazla hasıraltı edilemez. Gerekli tedbirlerin acilen alınması gerekmektedir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bülbül, buyurun.

20.- Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün, Van ilinde yaşanan çığ felaketinde şehit olan hemşehrisi Uzman Çavuş Muammer Keskin’e Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Aydın Çine’den hemşehrimiz Jandarma Uzman Çavuş Muammer Keskin Van’da yaşanan çığ felaketiyle şehit olmuştur; yarın, cuma namazını müteakip Çine Karahayıt köyünde toprağa verilecektir. Şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum, mekânı cennet olsun, milletimiz sağ olsun.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Bu şehitlerimizden dolayı, Sayın Kılıç, buyurun.

21.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, tüm şehitlere ve hemşehrisi Uzman Onbaşı Mesut Deniz’e Allah’tan rahmet dilediğine, riskleri asgariye indirmek için gereken tedbirlerin alınması gerektiğine ilişkin açıklaması

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Tüm şehitlerimize ve Kahramanmaraş Türkoğlu ilçesi Avşarlı Mahallemizden Uzman Onbaşı Mesut Deniz şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ayrıca, uçak kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Ülkemize geçmiş olsun, tüm milletimizin başı sağ olsun.

Riskleri asgariye indirmek için gereken tedbirleri almalı, üstümüze gelen felaketlerden dolayı da milletçe “…”(x) demeliyiz.

BAŞKAN – Sayın Osmanağaoğlu…

22.- İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu’nun, İzmir-İstanbul seferini yapan uçağın Sabiha Gökçen Havalimanı’nda pisten çıkması ve Van ili Bahçesaray ilçesinde çığ düşmesi sonucu hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Van Bahçesaray’da çığ altında kalan vatandaşlarımızı kurtarmak için çalışan ekibimizin üzerine düşen ikinci bir çığla gelen felakette şehadete erişen kahramanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum. Çığ altında kurtarılmayı bekleyen vatandaşlarımıza da sağ salim ulaşılmasını temenni ediyorum.

Dün akşamüstü yüreğimizi ağzımıza getiren diğer bir haber ise İstanbul’dan geldi. İzmir-İstanbul seferini yapan uçağın pistten çıkarak uğradığı kırımda hayatını kaybeden 3 vatandaşımıza Allah’tan rahmet diliyor, tedavileri devam eden vatandaşlarımıza ise acil şifalar diliyorum.

Bu vesileyle, hepimizin ortak dileği olduğunu düşündüğüm temennilerimi de dile getirmek istiyorum: Allah, aziz Türk milletinin üzerinden rahmet ve bereketini eksik etmesin, daha büyük acılardan ve felaketlerden milletimizi ve ülkemizi esirgesin.

BAŞKAN – Sayın Sertel, buyurun.

23.- İzmir Milletvekili Atila Sertel’in, Suriye’nin İdlib kentinde, Van ilindeki çığ felaketlerinde ve İstanbul ilindeki uçak kazasında hayatını kaybeden vatandaşlara ve şehitlere Allah’tan rahmet dilediğine, ambulans ile yaralılara yardım konusunun gözden geçirilmesinin önemli olduğuna ilişkin açıklaması

ATİLA SERTEL (İzmir) – Ben de bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum; çığ altında kalan yurttaşlarımıza, İdlib’de can veren şehitlerimize, yerleri doldurulamayacak insanlarımıza rahmet diliyorum; geride kalan acılı ailelerine de başsağlığı diliyorum.

Ayrıca, dün İzmir’den İstanbul’a giden ve çok sayıda hemşehrimiz içinde bulunduğu uçağın kaza geçirmesi sonucunda 3 vatandaşımız vefat etti, çok sayıda yaralı var. Yaralıların taşınmasının servis arabalarıyla yapılmasını gerçekten üzüntüyle izledim. Ambulanslar ve yaralıya yardım konusunda tekrar bir gözden geçirme yapılması noktasında da sözlerimi belirtiyorum.

Başımız sağ olsun, Allah rahmet eylesin.

BAŞKAN – Şimdi Sayın Grup Başkan Vekillerine söz vereceğim.

Sayın Dervişoğlu, buyurun.

24.- İzmir Milletvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu’nun, Malatya ve Elâzığ illerindeki deprem felaketi, Suriye’nin İdlib kentinden gelen acı haberler, Van ili Bahçesaray ilçesindeki çığ felaketleri ve İstanbul ilinde yaşanılan uçak kazasının sıkıntılı günler geçirilmesine vesile olduğuna ve bu olaylarda hayatını kaybeden şehitler ile vatandaşlara Cenab-ı Allah’tan rahmet dilediğine, sorumlulukların üst düzeye çıkarılması, ihmal söz konusu ise sorumlularının belirlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Önce deprem felaketi, sonra İdlib’den gelen acı haberler, akabinde Van Bahçesaray’da çığ felaketi ve dün de -amiyane tabirle- yüreğimizi ağzımıza getiren uçak kazası bayağı sıkıntılı günler geçirmemize vesile oldu. Bu olaylarda hayatını kaybeden şehitlerimize, vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum, kederli ailelerine başsağlığı temennilerimi iletiyorum; yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.

Kaza kırım görüntülerini izledikten sonra, çok büyük bir felaketin eşiğinden döndüğümüzü de gözden kaçırmamamız icap ediyor. Bazı olaylar üzerinde de çeşitli spekülasyonlardan bahsediliyor. Bütün bu olupbitenler çerçevesinde, sorumluluklarımızı üst düzeye çıkarıp işin gereğini yerine getirmeye de gayret sarf etmemiz lazım. İhmal varsa sorumlularının mutlak surette belirlenmesi lazım.

Türkiye'nin bundan sonra bu kabîl olaylar yaşamamasını temenni ediyorum. Cenab-ı Allah milletimizi, memleketimizi, güzel yurdumuzu kazalardan, belalardan muhafaza eylesin temennisini dile getiriyorum.

Genel Kurulumuza başarılı bir çalışma günü diliyor, saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Bülbül…

25.- Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül’ün, Van ili Bahçesaray ilçesinde yaşanan çığ felaketlerinde ve İzmir-İstanbul seferini yapan uçağın piste inişi sırasında meydana gelen kazada hayatını kaybeden vatandaşlar ile şehitlere Allah’tan rahmet dilediklerine, Giresun ili Duroğlu beldesinde heyelan meydana geldiğine, 6 Şubat Osman Bölükbaşı’nın vefatının 18’inci seneidevriyesine, Avrupa Parlamentosu çatısı altında tertiplenen toplantıda teröristlerin yer almasını kınadıklarına ilişkin açıklaması

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Van’ın Bahçesaray ilçesinde yaşanan iki ayrı çığ felaketi sonucunda maalesef 39 vatandaşımız yaşamını yitirmiştir. Yaşamını yitiren vatandaşlarımızın 11’i asker, 8’i de köy korucusu olmak üzere güvenlik güçlerimizden; ayrıca arama kurtarma ekiplerinden de acı kayıplarımız meydana gelmiştir. Dünden beri aralıksız yapılan kurtarma çalışmaları sonucunda 157 vatandaşımız yaralı olarak kurtulmuş, çeşitli hastanelerde tedavilerine devam edilmektedir. Yaşanan bu felakette yaşamını yitiren aziz şehitlerimize ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum. Cenab-ı Hak milletimize bir daha böyle acılar yaşatmasın.

Dün akşam saatlerinde İzmir-İstanbul seferini yapan uçağın piste inişi sırasında meydana gelen kazada da maalesef 3 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 179 vatandaşımız da yaralanmıştır. Bu elim hadisede hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyoruz.

Sabah saatlerinde yine Giresun-Dereli kara yolu Duroğlu belde girişinde heyelan meydana gelmiş. Yaşanan olayda herhangi bir can kaybının olmaması tesellimizdir. Heyelanın yaşandığı bölgedeki vatandaşlarımıza, buradan, geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

Sayın Başkan, bugün, devletini ve milletini aşk derecesinde seven, Türk siyasetinin korkusuz, cesur büyük hatibi, Başbuğ’umuzun yol arkadaşı, mümtaz siyaset adamı Osman Bölükbaşı’nın vefatının 18’inci seneidevriyesidir. Buradan kendisine rahmet ve minnet duygularımızı iletmek istiyor, ruhu şad olsun, mekânı cennet olsun diyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Sayın Başkan, son olarak şunu söylemek istiyorum: Geçtiğimiz gün PKK teröristleri içerisinden olup kırmızı listede yer almış olan teröristlerin Avrupa Parlamentosu çatısı altında tertiplenen bir toplantıda yer aldıkları, burada bulundukları haberini almış bulunuyoruz. Bu konu, gerek Dışişleri gerek Cumhurbaşkanlığı yetkilileri tarafından açıkça kınanmıştır. Avrupa Parlamentosunun terör örgütüne, PKK’ya özellikle bu şekilde yardım, yardakçılık, destekçilik mahiyetini taşıyacak bu faaliyetlerini, yüce Meclis çatısı altında da bizlerin en şiddetli şekilde kınadığımızı ifade etmek istiyor, saygılar sunuyoruz.

BAŞKAN – Sayın Oluç…

26.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, Elâzığ ve Malatya illerindeki depremde, Van ilindeki çığ felaketlerinde, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yaşanan uçak kazasında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dilediğine, ardı ardına yaşananların felaketler karşısında yeterince hazırlıklı olunmadığını gösterdiğine, partilerin ortak önergesiyle gerek deprem gerekse çığ konularının konuşulması gerektiğine, Eş Genel Başkanlarının Başkanlığında HDP’li vekillerden olaşan bir heyetin Van ili Bahçesaray ilçesine gittiğine ve böyle zamanlarda toplumda dayanışma ruhunun büyümesinin önemli olduğuna, içinde bulunulan koşullarda 161 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine katılmayı uygun bulmadıklarına ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın vekiller; son iki haftada ardı ardına gerçekten son derece talihsiz felaketlerle karşı karşıya kaldık ve çok sayıda yurttaşımız hayatını kaybetti. Önce Elâzığ, Malatya’da bir deprem 41 insanımızı aramızdan aldı, ardından Van Bahçesaray’da bir çığ felaketiyle karşı karşıya kalındı ve birinci felakette 5 yurttaşımız hayatını kaybetti, ardından yaşanan ikinci çığ felaketinde ise -bugün sabah 1 kişi daha çıkarıldı- şu ana kadar toplamda 39 yurttaşımız hayatını kaybetti. Hâlâ kar altında insanların olabileceğine dair iddialar var, bu konuda resmî açıklama henüz netleşmiş değil. Bunları konuşurken gerçekten çok vahim bir kaza daha yaşandı Sabiha Gökçen Havalimanı’nda; 3 yurttaşımız hayatını kaybetti, yararılar var ve ucuz atlatılmış bir kaza oldu. Öncelikle, bütün bu kazalarda, felaketlerde hayatını kaybedenlerin hepsine Allah’tan rahmet; ailelerine, yakınlarına ve halkımıza başsağlığı ve sabır ve yaralılara da acil şifalar diliyoruz.

Aslında, bu ardı ardına yaşananlar, bize bazı felaketler karşısında yeterince hazırlıklı olmadığımızı gösterdi, insan hayatının ülkemizde ne kadar ucuz olduğunu bir kez daha gösterdi. Aslında, bu, hepimiz açısından düşünmemiz gereken, konuşmamız gereken bir tabloyu ortaya koydu.

Van Bahçesaray’ı bilenler bilir, zaten o yol hani kar kış olmadığı zaman bile geçilmesi son derece zorlu bir güzergâhtır, tehlikeli bir yerdir, sıkıntılıdır ve kar kış koşullarında ise bu tür sorunlarla karşı karşıya kalınabildiği bir kez daha görülüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Şimdi, özellikle ikinci çığ açısından ciddi tedbirsizlik olduğuna dair iddialar ortada ama elbette ki bugün, henüz daha insanların tamamı çığın altından çıkarılamamışken bunları konuşmak çok uygun değil ama bunları elbette sonra konuşacağız.

Şimdi, biz isterdik ki -burada geçen günlerde de konuştuk- deprem sonrasında bütün partilerin ortak önergesiyle bu konuların konuşulması, tartışılması, araştırılması için adımlar atılsın; yine çığ konusunda eksikler nedir, tedbirsizlikler nedir, bundan sonrası için ne gibi önlemler alınabilir, bunlar ortak önergelerle tartışılabilsin, konuşulabilsin, araştırılabilsin ama öyle görüyoruz ki bu, gerçekleşmeyecek bir durum. Aslında biz, bu koşullarda sürdürmekte olduğumuz kanun teklifine dair tartışmalara katılmayı çok uygun bulmadık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Toparlıyorum efendim.

Özellikle Van açısından baktığımızda, biliyorsunuz, Van Gölü’nün bir tarafı Bahçesaray’dır, orada bir acı yaşanıyor, hâlâ çok taze bir acı, cenazeler daha bugün defnediliyor; Van’ın diğer tarafıysa Ahlat ve “Ahlat’ta bir Cumhurbaşkanı sarayı yapılsın mı, yapılmasın mı?” tartışması 20’nci maddede önümüzde; biz bu tartışmayı bugün burada sürdürmenin doğru olmadığı kanaatindeyiz. O nedenle, bu tartışmaya katılmayacağız, bu tartışmanın içinde yer almayacağız; bu konuda bir karar aldık. O nedenle, ben bu açıklamayı yaptıktan sonra Grup Başkan Vekili olarak Genel Kuruldan çıkacağım, vekillerimiz de katılmayacak.

Bir vekil heyetimiz dün Bahçesaray’daydı, onlar hastaneleri de ziyaret ettiler, ilgileniyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) - Bugün de Eş Genel Başkanımız Başkanlığında bir vekil heyetimiz Bahçesaray’a gitti; onlar da hem yaralılarla hem acılı ailelerle görüşecekler, yapılabilecekleri yapacaklar.

Böyle zamanlarda toplumda dayanışma ruhunun büyümesinin, herkesin birlikte hareket etmesinin, acıları paylaşmasının ve acıları birlikte sarmasının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu gerekçelerle bugünkü çalışmalara katılmayacağız.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Özel…

27.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Van ili Bahçesaray ilçesindeki çığ felaketlerinde ve İstanbul’da yaşanılan uçak kazasında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet dilediklerine, AKUT Genel Başkanı Recep Şalcı’nın Van ilinde yaşanılan çığ felaketine yönelik açıklamalarını dikkate değer bulduklarına, Sabiha Gökçen Havaalanı’nda yardıma giden ekibin kaza geçirmesinin arama kurtarma faaliyetlerindeki zafiyeti ortaya koyduğuna, Ulaştırma ve Altyapı Bakanının yaşanılan uçak kazasından bir gün önce yaptığı açıklamasındaki “Pist çok yoruldu, her gece bakım yapıyoruz.” ifadesine, bugünkü birleşimde grup önerisi vermediklerine ve 161 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin tartışmalı maddesine gelindiğinde Meclis çalışmalarının sonlandırılması konusunda ortak mutabakatın olduğuna, şehir hastanelerine, bir milletvekilinin “Hatanın tarafı olmayan mükelleflere paralarının iade edilmemesi haksız bir cezalandırma değil midir?” sorusuna Hazine ve Maliye Bakanının verdiği cevaba, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 10 Kasım Atatürk’ü Anma Töreni konuşmasının kitapçık hâline getirilerek okullara dağıtılmasına ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, dün kapanıştaki duygularımızı tekrarlayarak, tüm kayıplara Allah’tan rahmet dileyerek, yaralıların bir an önce sağlıklarına kavuşmasını dileyerek başlamak isteriz.

Hem Bahçesaray’da çığ altından kurtarılan yaralılara hem Sabiha Gökçen Havaalanı’nda uçaktan kurtulan yaralılara acil şifalar; her iki kaza ve faciada hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diliyoruz.

Sayın Başkan, AKUT Başkanı Recep Şalcı’nın açıklamalarını çok dikkate değer buluyoruz. Bugünlerde acı tazeyken işi siyasi eleştiri noktasına getirmiyoruz ancak bazı şeyleri not etmek adına ve tekrar edilmemesi için bu Meclisin üzerinde hassasiyetle durmasına dikkat etmek gerekiyor. AKUT Başkanının “Olayda ihmal var diyemeyiz, olay yeri kontrolünün sağlanamadığı ortada diyebiliriz. Koordinasyon zayıflığı var. Orada, AFAD, itfaiye ve köylüler hep birlikte iyi niyetle müdahale etmeye çalışıyor ancak zaten kurtarılması mümkün olmayan 2 kişi için bunca kayıp verilmemesi gerekirdi.” diye bir değerlendirmesi var. Bu konuda, Bayburt’ta ve Niğde’de de yakın zamanda arama kurtarma sırasında kayıplar vermiştik. Yine, dün havaalanına kazazedeleri kurtarmaya giden bir ekibin kaza geçirmesi, bu arama kurtarma faaliyetleri sırasındaki koordinasyon, eş güdüm ve kararların doğru şekilde verilebilmesiyle ilgili bir zafiyeti ortaya koyuyor. Bu konunun önümüzdeki günlerde Mecliste tartışılmasının son derece faydalı olacağını değerlendiriyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan bu kazadan bir gün önce Sabiha Gökçen Havalimanı’nın mevcut pistinin çok yorulduğunu, her gece piste bakım yapıldığını ve bir an önce ikinci pistin açılması gerektiğini, bunun da bu yılın sonuna yetiştirileceğini söyleyince ben, bu konudaki Sayıştay Başkanlığının Meclise yolladığı ve KİT Komisyonunda henüz görüşülmeyen raporu inceledim. Bunu bilmemiz gerekiyor ki raporda Sabiha Gökçen Havalimanı, ikinci pist ve mütemmimleri etap işlerinin bitirilmesi gereken tarih 21 Haziran 2017. Sonra 362 gün 1 kez, 111 gün 1 kez, 111 gün 2’nci kez uzatılarak işin son bitiş tarihi 3 kez tadil ediliyor ve bitiş tarihi 24 Haziran 2019; onu da geçmişiz. Sayın Bakan şimdi bu tarihten de bir yıl sonra, bir buçuk yıl sonrasını söylüyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayıştay Meclis adına denetim yapıyor, bunu bize yolluyor. Dün büyük bir facianın eşiğinden dönüldü, kayıplar yüreğimizi yakıyor ama yangın anında kontrol altına alınmasa yolcuların, mürettebatın tamamını kaybedebilirdik; oradaki müdahale çok önemli. Ama ikinci pist 2017’nin Haziranında bitecekken sürekli erteleme ve hâlen bir buçuk yıl daha erteleme… Ve Sayın Bakanın kendi ifadeleri, kazadan bir gün önce Cahit Turhan diyor ki: “Pist çok yoruldu, her gece bakım yapıyoruz.” Dün de uzmanlardan kötü hava koşullarında iniş için çok kötü bir pist olduğunu, durma mesafesini uzattığını falan hep birlikte dinledik. Bu konunun da üzerine hep beraber gitmeliyiz. Bu Sayıştay raporları birer evrak olmanın ötesine geçebiliyor bazen bu tip facialarda. Bu işi dikkate almamız ve dikkatle üzerinde tartışmamız gerekiyor.

Diğer yandan Sayın Başkan, bütün gruplar hassasiyet gösteriyorlar; işte, dilimizi düzeltiyoruz, dilimize dikkat ediyoruz böyle bir dönemde.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZÜR ÖZEL (Manisa) – Polemik olmasın diye grup önerileri verilmiyor. Bugün, işte, tartışmalı bir maddeye gelindiğinde Meclisin çalışmalarını bırakmasıyla ilgili ortak bir mutabakat var falan. Halkların Demokratik Partisinin bugünkü yaklaşımını da aslında son derece anlaşılır buluyoruz, keşke böyle bir şeyde hep birlikte de ortaklaşabilsek. Bir yandan, elbette sert siyasi dil kullanmamak lazım ama bu öğütlerin hepsi bu Meclisin çatısı altında olanlara mı? Tamam, biz yasama olarak böyle yapalım; peki, yürütmenin başının da böyle davranması gerekmez mi? Miting yapıp o mitingde siyasi muhataplarına en ağır eleştirileri söylemesi… Veya bakın “Siyasete alet etme.” Bu tek, muhalefete söylenecek bir söz mü?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Türkiye'nin bugün en tartışmalı konularından bir tanesi şehir hastaneleri. Yapılan anketlerde, biliyorsunuz, Adalet ve Kalkınma Partisinin en güçlü yanı sağlıkken şehir hastaneleri nedeniyle şimdi en zayıf 3 noktasından 1’ine dönüştü. Anketlerde alt kısımlara bakıyorsunuz “Doğumevimizi kapattılar.” “Devlet hastanemizi kapattılar.” “Çocuk hastanemizi kapattılar.” “Hepsi 20 kilometre ötede. Bir tahlilden bir bilmem neye, ilacımı yazdırmaya gidemiyorum, doktora ulaşamıyorum; dilim çıkıyor, çok yoruluyorum.” tartışmaları Adalet ve Kalkınma Partisinin en çok… Dün Sayın Cumhurbaşkanının, Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanının “Ah kardeşlerim ah! Şu Elâzığ, Malatya depreminde o şehir hastanelerimiz ya olmasaydı? Gittim gördüm ki yaralılarımızın yüzünde huzur var, aynı huzura ben de kavuştum.” deyip şehir hastanelerinin kaybettiği itibarı bir facia üzerinden…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Şimdi, sadece muhalefete “Kardeşim, böyle günlerde eleştiri yapmamak lazım, muhalefet yapmamak…” Tamam ama bu tip hamasetleri de yapmamak lazım. Şehir hastanelerinin itibarını Elâzığ depremi üzerinden kurtaracaksanız bırakın bu iktidarı. Siz çıkıp takır takır takır şehir hastanelerinin aldığı eleştiriyi yanıtlayıp, eksiğini gediğini yapıp ankette yine memnuniyeti yükseltirseniz ne âlâ. İktidar bunun için var; iktidar, deprem üzerinden bunu yapmak için yok.

Sayın Başkan, hafta başında bir örnekle rakamların sorulduğu bir soru önergesine verilen gayriciddi cevabı hepimiz ibretle izlemiştik burada. Tabii, öyle olunca milletvekillerimiz yağmur gibi örnek getirmeye başladılar. Bir milletvekilimiz “Hatanın tarafı olmayan mükelleflere paralarının iade edilmemesi haksız bir cezalandırma değil midir?”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hem de yukarıda “Devletin hatasından dolayı zaman aşımından yararlanılma ve vatandaş mağduriyetini giderecek misiniz?” diye soruyor. Gelen cevap Berat Albayrakt’an bu sefer, Süleyman Soylu’dan değil: “www.mevzuat.gov.tr” diye cevap vermiş yani “Mevzuata bak.” Gören de ona mevzuatı soruyorsun sanır. Biz de biliyoruz zaman aşımı süresini. Soruyu soran milletvekilimiz de diyor ki: “Ya, zaman aşımı var ama anlaşılan o ki mağdurun vatandaş, kusurlunun da devlet olduğu çıktı ortaya. Bu zaman aşımı mağduriyetini gidermek istemez misiniz?” Tam böyle, damat beye yakışır cevap: “www.mevzuat.gov.tr” Bunları yapmamak lazım Sayın Başkan.

Bakın, Anayasa değişikliğini yaparken burada ne konuştuk? “Cumhurbaşkanından soru sorulmamasını biz kabul etmeyiz, doğru değil.” dedik çünkü hangi bakanın uzmanlık alanına girdiğini bilemediğimizde eskiden Başbakana soruyorduk.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Başbakanlık Kanunlar Kararlar Genel Müdürlüğü de ne yapıyordu? Onu ilgili bakanlığa yönlendiriliyordu. Cevap da ya doğrudan ilgili bakanlıktan ya da Başbakanlıktan “Sorunuzun yönlendirildiği bakanlığın cevabı ektedir.” diye geliyordu. Şimdi, Cumhurbaşkanına sordurmayacaksınız. Biz dedik ki: “Olmaz bu.” Dediler ki: “Cumhurbaşkanı Yardımcısına soracaksınız, dağıtımı o yapacak, cevabı o verecek.” Ben çok az yaptığını eleştirdim bütçede, “Yapıyoruz.” dedi.

Sayın Başkan o günden sonra, o eleştirilerden sonra herhâlde çareyi şöyle bulmuş: Soruların tamamıyla ilgili olarak ilgili milletvekillerine cevap yazıyor. Ömer Fethi Gürer’e Cumhurbaşkanı Yardımcısı yazmış: “Bu soruyu İçişleri Bakanlığına sormalısın.” Yani eskiden Başbakanlığın yaptığı gibi yapılacağını taahhüt etmiştiniz, ayrıca da eline mi yapışır kardeşim Ömer Fethi Gürer’e yazacağına o kâğıt kadarını yaz ilgili bakana, o versin cevabını.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Sorunuzun muhatabı o bakandır, bu bakandır.” Bize dediniz ki: “Sen Başbakana yazdığın gibi Cumhurbaşkanı Yardımcısına yazarsın, dağıtımını o yapacak.” Milletvekili şüphede kalmış “Hangi bakanlık olabilir?” diye Cumhurbaşkanı Yardımcısına yazmış, o da hepsini iade etmiş. Bunların tamamının Meclis Başkanlığı eliyle düzeltilmesi lazım.

Son olarak Sayın Başkanım, elimde bir kitapçık var: Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 10 Kasım Atatürk’ü Anma Töreni Konuşması. İletişim Başkanlığı basmış, önce Ordu’daki okullara dağıtıyorlardı, şimdi Muğla’ya dağıtıyorlar, Aydın’a dağıtıldığı söyleniyor. Bir kere arkadaşlar, demokrasilerde bir siyasi partinin lideri hangi sıfatı taşırsa taşısın yaptığı bir konuşmanın öyle okullara dağıtılması falan -bunlar seksen yıl, doksan yıl, yüz yıl önceki işler- yanlış işler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Dağıtılan konuşmaya bakın Sayın Başkan, bunu ortaokul öğrencilerine yolluyor.

Bir: “Cumhuriyetimize en büyük katkıyı şahsım ve başında bulunduğum hükûmetler yapmıştır.” “Cumhuriyete” yani burada şunu diyor Sayın Başkan: Hani ben Atatürk, İnönü falan onlar duracak, cumhuriyete en büyük katkıyı şahsı yapmış. Bunu söylediğinde bunu izledik, bunu siyaseten eleştirdik ama devletin parasıyla ilkokul öğrencilerine…

“Türkiye Cumhuriyeti tarihinin tamamında yapılanların 3, 5 değil 10 katı hizmetlere biz kavuşturduk.”

14’üncü sayfa: “Gazi Mustafa Kemal Ankara’daki Meclisi Osmanlı adına faaliyete soktu.”

20’nci sayfa -hani diyor ya damat bey- burası çok önemli: “Sakarya’daki Tank Palet Fabrikasında yapılan işletme hakkı devrini diline dolayanlar…” Bunun devamında, arka arkaya isim vermeden….

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Abdülhamit Han, Osmanlı güzellemesi, Abdülhamit Han övgüleri, hepsini ayrı ayrı geçiyorum.

Öyle bir şey ki 6 milyon öğrenciye dağıtacaklarmış bu kitabı. Akıl var, vicdan var, insaf var; partinizin parasıyla dahi bassanız siyasi rakiplerinizi... “Tank Paleti diline dolayanlar” diye bize söylüyor ve daha bir sürü eleştiri var arkasında. Devletin parasıyla basıp okullara dağıtıyor, küçücük çocuklara.

Sayın milletvekilleri, bir an için şöyle düşünün: Yıl 2024, muhalefettesiniz, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yapmış olduğu konuşmayı basıp okullarda çocuklara dağıtıyoruz; kabul eder misiniz ya, Allah aşkına kabul eder misiniz? Ya da 1998’de Bülent Ecevit’in yaptığı konuşma sizin çocuğun çantasına sokulsaydı -devlet parasıyla- ne hissederdiniz? Hak mı, vicdan mı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Son sözüm Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Parti devleti” “aile devleti” “şirket gibi devlet yönetme” diyoruz ama bu olmaz artık, olmaz, 12 yaşındaki çocuğun çantasına Tank Palet polemiği girmez! Bunları gerçekten milletimize de şikâyet ediyoruz. Hani diyorsunuz ya “Bizim partide istişare çoktur.” İnşallah hâlâ vardır. Kahvaltı mahvaltı yapıyorsunuz ya, bir kapalı toplantıda “Yahu Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşması bizim çocukların çantasına girince biz ne hissedeceksek Türkiye’de nüfusun dörtte 1’i bunu hissediyor; Demirtaş’ın konuşması, Akşener’in konuşması bizim çocukların çantasına girdiğinde ne hissedeceksek seçmenin geri kalan yarısı da bunu hissediyor. Bu bize yaramaz.” deyin. Yaramaz, ayrıca da kul hakkı yiyorsunuz, bunun vergisini hepimiz veriyoruz.

Teşekkür ederim. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Ünsal, buyurun.

28.- Ankara Milletvekili Servet Ünsal’ın, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde bir doktorun hastasına mezhep üzerinden ayrımcılık yaptığına ve olayla ilgili başlatılan hukuki süreci yakından takip edeceğine ilişkin açıklaması

SERVET ÜNSAL (Ankara) – Teşekkürler.

Sayın Başkan ve değerli milletvekili arkadaşlarım; bugünlerde yaşanan türlü felaketler ülke gündemiyken İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde bir doktorun hastasına etnisite, mezhep üzerinde ayrımcılık yaptığı, hakaret ettiği ortaya çıktı. “Profesör” unvanı bile almış olan bu kişi, hastasına Alevi olduğu için düşmanca davranmış ve çağdaş toplumun ve Atatürk Türkiyesinin vazgeçilmez unsuru olan Aleviler için “Hepsi teröristtir, Aleviler ve Kürtler terör örgütlerine üyedir.” gibi ahlaksız ve kabul edilmez sözler kullanmıştır. Önceden yaşanan bu skandal olayla ilgili olarak hukuki süreç başladı ve bu şahıs hakkında, halkı kin ve düşmanlığına tahrikten dava açıldı. Bir toplumun birlik ve beraberliği, huzur ve güveni için en tehlikeli olan şey ayrımcılıktır, ötekileştirmedir; gerici, yobaz düşüncelerdir. Bir hekim olarak, buradan onurlu doktorluk mesleğine uygun davranmayan bu şahsı ve çağ dışı sözlerini şiddetle kınıyor, konuyla ilgili hukuki süreci yakından takip edeceğimi belirtiyorum.

Teşekkürler Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu…

29.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Malatya ve Elâzığ illerindeki depremde, Suriye’nin İdlib kentindeki hain saldırıda, Van ilindeki çığ felaketlerinde, İstanbul ilindeki uçak kazasında hayatını kaybeden vatandaşlara ve şehitlere Allah’tan rahmet dilediklerine, gücünü ve metanetini tüm dünyaya defalarca gösteren aziz milletimizin bu zor dönemi de devlet, millet kaynaşmasıyla atlatacağına, 6 Şubat Osman Bölükbaşı’yı ölümünün 18’inci yıl dönümünde rahmetle yâd ettiğine, Avrupa Birliğinin terör örgütleri listesinde yer alan PKK terör örgütü elebaşları ile destekçilerinin Avrupa Parlamentosunda düzenlenen etkinliğe katılmalarına izin verilmesini kınadıklarına, nasıl seksen yıldır cumhurbaşkanları devleti ve milleti temsil ettiyse bugün de Cumhurbaşkanının devleti ve milleti temsil ettiğine, yaşanan felaketler münasebetiyle Grup Başkan Vekillerinin Genel Kurul çalışmalarıyla ilgili ortak kararına ilişkin açıklaması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bahçesaray’da meydana gelen çığ felaketleri ve Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yaşanan uçak kazası hepimizi hakikaten derinden üzmüş, Elâzığ depremi ve İdlib’de askerlerimizin şehit edilmesi sonrası yaşadığımız acılar daha da katlanmıştır. Tüm bu hadiselerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza, şehit olan askerlerimize, kamu görevlilerimize Allah’tan rahmet ve mağfiret, yaralılara acil şifalar, aziz milletimize başsağlığı diliyoruz.

Art arda gelen bu felaketler, kazalar ve menfur saldırılar karşısında her zaman tek yumruk olan; gücünü, azmini ve metanetini tüm dünyaya defalarca gösteren aziz milletimiz ve Türkiye Cumhuriyeti devleti, inşallah, bu dönemi de devlet, millet kaynaşmasıyla hep beraber atlatacaktır. Bu vesileyle, yaralarımızı hızla saracak, afetlerden ve kazalardan etkilenen vatandaşlarımızı, şehit ailelerimizi, gazi ailelerimizi kucaklayacak ve hep birlikte onlara destek olmaya devam edeceğiz. İnşallah, bu zor dönemlerden de milletçe ve devletçe hep birlikte güçlenerek çıkacağız. Felaketlere hazırlığımızı daha da güçlendireceğiz ve inşallah, her zaman olduğu gibi, tüm kurum ve kuruluşlarımızla, sahada, milletimizin yanında olmaya ve onlara her türlü hizmeti ulaştırmaya hep birlikte gayret göstereceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Bu vesileyle, tekrar aziz milletimizin başı sağ olsun diyorum ve Cenab-ı Hak bir daha bu felaketleri, bu kazaları milletimize göstermesin diye de dua ediyorum.

Ölüm yıl dönümü münasebetiyle Osman Bölükbaşı’yı rahmet ve minnetle yâd ediyorum.

Değerli arkadaşlar, dün Avrupa Parlamentosunda düzenlenen skandal bir etkinlik söz konusuydu. PKK terör örgütünün elebaşılarının ve destekçilerinin de katılımıyla terör propagandası yapılan bu etkinlikte, Türkiye’mize ve Sayın Cumhurbaşkanımıza, milletimize hakaretler edilmiş, sözler sarf edilmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Avrupa Birliğinin terör örgütleri listesinde yer alan PKK terör örgütü elebaşılarının Avrupa Parlamentosunda böyle bir etkinliğe katılmalarına izin verilmesi ve etkinlikte terör propagandası yapılması açıkça teröre destek vermektir. “Terör örgütleriyle ayırım yapılmaksızın mücadele edilmesi” prensibini yok sayan bu gayriresmî faaliyeti şiddetle lanetlediğimizi, kınadığımızı ifade etmek isterim. Bu faaliyete izin verilmesi, terörle mücadeleye ilişkin 2017/541 sayılı Avrupa Birliği Direktifi’ni ve Avrupa Parlamentosu Başkanlık Bürosunun 2 Ekim 2017 tarihinde aldığı kararı da ihlal etmekte, dolayısıyla Avrupa Birliğinin kendi ilkeleriyle de çelişmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Avrupa Birliğinin bu ikircikli yaklaşımını hakikaten hepimizin şiddetle kınadığını ve bu konuda Avrupa Birliğinin bütün kurum ve kuruluşlarıyla, Parlamentosuyla terörle mücadele konusunda Türkiye’yle birlikte hareket etmesi gerektiğini tekraren hatırlatmak istiyorum. Yüce Meclisimiz bu konuda gereken takibi, bundan evvel yaptığı gibi bundan sonra da hep birlikte mutlaka yapacak ve -gerekli cevabı da- her türlü yaklaşımı icra organıyla beraber Parlamentomuz da bu konuda yerine getirecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Değerli arkadaşlar, malum, bir süredir yaşanan felaketler münasebetiyle, Grup Başkan Vekillerinin ortak yaklaşımıyla, burada, dünkü çalışmalarımızı belirli bir çerçevede yürütme öngörüsü ve kararını ortaya koyduk. Bu noktada, hepimizin meselelere daha dikkatli bir şekilde yaklaşmasının sürecin mehabetiyle doğrudan ilintili olduğunu da ifade etmek ve hatırlatmak isterim. Bununla beraber, hiç kimsenin bu tür olaylardan bir politik çıkarsamaya yönelik yaklaşımlar içerisinde olmaması hepimiz için geçerli bir kuraldır; buna dikkat edilmesi gereğini hatırlatmak isterim.

Seksen yıldır, seksen yıl öncesinden bugüne kadar Sayın Cumhurbaşkanlarımız devletimizi ve milletimizi nasıl temsil ediyorlar idiyse bugün de Cumhurbaşkanımız devletimizi ve milletimizi temsil etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Dolayısıyla bu noktadaki ayrımları dikkatli bir şekilde hepimizin gündeme getirmesi ve ona göre bu konuyu irdelemesi hususunu hatırlatmak isterim. Ve biz, aziz ve asil milletimize her an ve her zaman -felaketlerde de kazalarda da normal yaşam döneminde de her zaman- elimizden gelen her türlü imkânlarla, hizmet seferberliğiyle, hastaneleriyle, ulaşımlarıyla, bütün imkânlarıyla hizmet etmeye, onların duasını ve desteğini almaya inşallah hep beraber devam edeceğiz diyor, bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Özgür Bey.

30.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Kısaca bir konuya açıklık getirelim. Ben tabii, bugün biraz günün anlamından dolayı dikkatli bir dil seçerken anlaşılacağını düşünerek söyledim ama artık somutlaştırma ihtiyacı doğdu. Benim “seksen yıl öncenin alışkanlıkları” dediğim, bizim Cumhurbaşkanlarımız seksen yıl önce yaptıkları siyasi konuşmaları okullara dağıtmıyordu ama Alman Propaganda Bakanı, Hitler’in yapmış olduğu tüm konuşmaların çocukların okullarda çantalarına konularak çocuklara okutulmasını, ailelerine okutulmasını savunuyordu ve yapıyorlardı. Benim “Seksen yıl öncenin kötü alışkanlıklarını tekrar etmeyin.” dediğim budur. Ne Atatürk’ün ne İnönü’nün siyasi konuşmalarının okullarda dağıtılmışlığı yoktur.

Elimdeki kitap, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü konuşmasına aittir. Elde Atatürk’ün Meclis açılışında dua ederken -ki hepimizin beğendiği- 1 fotoğrafı, tek fotoğrafı vardır; ardından, Atatürk’ü Anma Günü’nde Recep Tayyip Erdoğan’ın tam 6 farklı fotoğrafı vardır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Böyle yaparsanız yani herkesin vergisiyle basılmış olan bir kitapta Atatürk’ü Anma Günü’nde Atatürk’e tek fotoğraf, Recep Tayyip Erdoğan’a 6 fotoğraf koyarsanız, bu kitabın içine tarihi kendinize göre yorumladığınız ve çarpıttığınız ifadeler koyarsanız ve üstüne üstlük, siyasi rakiplerinize saldırıları bu konuşmada yapmak bir ayıp, bunu kitabın özetine koymak başka bir ayıp. Bunun kabul edilir, taşınır, savunulur bir tarafı yoktur. Kastettiğimiz, seksen yıl öncesinin lideri Adolf Hitler’dir.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu…

31.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Seksen yıl önce ilk Cumhurbaşkanımız, kurucu Cumhurbaşkanımız, istiklal mücadelemizin önderi olan Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhurbaşkanı sıfatıyla yapmış olduğu konuşmalar o günün şartları çerçevesinde nasıl bir nitelikteyse, bugünün -seksen yıl sonrasında- istiklal ve istikbal mücadelesinin kahramanı ve son Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın da bugünün bağlamında yapmış olduğu konuşmalar aynı mahiyettedir. Dün neysek bugün de oyuz, yarın da böyle olacağız.

Teşekkür ederim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teessüf ederim, teessüf ederim.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Atatürk’ü hiç anlamamışsın, hiç!

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

Okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Alt Komisyonunun 9-14 Şubat 2020 tarihleri arasında Almanya, Belçika ve Hollanda’ya ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/1066)

5/2/2020

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Alt Komisyonunun 9-14 Şubat 2020 tarihleri arasında Almanya, Belçika ve Hollanda'yı ziyaret etmesi hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 6'ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                                                  Mustafa Şentop

                                                                                                                       Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                                        Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma saati: 15.07

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.29

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Barış KARADENİZ (Sinop)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 53’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70 Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70 Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

4/2/2020 tarihli 51’inci Birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 161 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümündeki 11’inci madde kabul edilmişti.

12’nci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Buyurun, okuyun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 161 sıra sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 12’nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                     Ednan Arslan                                             Ulaş Karasu                                             Orhan Sümer

                                           İzmir                                                         Sivas                                                        Adana

                                     Ayhan Barut                                              Murat Emir                                 İlhami Özcan Aygun

                                          Adana                                                      Ankara                                                     Tekirdağ

                                  Vecdi Gündoğdu                                                                                                        Gökan Zeybek

                                        Kırklareli                                                                                                                     İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ (Aydın) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Ankara Milletvekili Murat Emir. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

MURAT EMİR (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletçe olağanüstü acı dönemlerden geçiyoruz. Önce Elâzığ-Malatya depremi, sonra İdlib’te şehitlerimiz, sonra Van’daki çığ faciası, dün de yaşadığımız Sabiha Gökçen’deki uçak kazası. Bu vesileyle milletimize başsağlığı diliyorum ve şehitlerimize ve kaybettiğimiz canlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.

Değerli arkadaşlar, iki gün önce bu Mecliste depremle ilgili ve Elâzığ’la ilgili araştırma önergesini nasıl bir sevinçle ve heyecanla reddettiğinizi düşününce de milletimizin gerçeklerinden nasıl bu kadar kopabildiğinize doğrusu şaşıyorum. Bu bir siyasal şizofreni hâlidir.

Bakınız, bir Cumhurbaşkanı, bir siyasi iktidar kurtardığı vatandaşlarla övünmemeli, tedavi olan hastalarla övünmemeli; evinden barkından olan, depreme uğrayan o vatandaşlarımıza battaniye, çadır verildi diye övünmemeli, bunlar zaten yapılmalı. Ama asıl yapılması gereken değerli arkadaşlar, şu anda yüz binlerce insan Elazığ’da, Malatya’da, başka yerlerde çadırlarda yaşamak zorunda kaldı. Bu sorunları önceden çözmemiz gerekmez miydi? Bu sorunları nasıl çözeceğimizi, vatandaşlarımızı depreme dayanıklı konutlarda nasıl yaşatacağımızı bugünden tartışmak bu Meclisin görevi değilse nedir? Bakın, dün yaşanana dikkatinizi çekerim: İstanbul’da bir kaza oluyor, yaralılar bir saat bekletildikten sonra servis otobüslerine bindirilmek zorunda kalınıyor. Siz bu hâldesiniz, böyle bir iktidarsınız. Peki, bir İstanbul depreminde ne yapacaksınız? Bu Meclis bunu konuşmayacaksa neyi konuşacak? Siz bu Meclise bunu konuşturmayarak bir şey yaptığınızı zannediyorsunuz ama hepimiz, hep beraber ülke olarak bu depremin altında kalacağız. Aslında bugünlerde yapılması gereken, sadece depremi konuşmaktır. Bu vesileyle deprem ve doğal afetlerle nasıl mücadele edeceğimizi hep beraber tartışmak zorundayız.

Değerli arkadaşlar, bir konunun daha altını çizeyim, siz bunu unutmuş olabilirsiniz ama Türkoğlu-Pütürge-Amanos hattı hâlâ son derece risk içeriyor, hâlâ kırılganlıklara açık ve hâlâ oralarda deprem olabilir. Bu aymazlıktan vazgeçin, bu konu ciddi bir konu; bu konu, sizin üzerinde tepine tepine siyaset yapabileceğiniz bir konu değil, bu konu ciddidir arkadaşlar.

Üzerine söz aldığım 12’nci maddeyle ilgili değerlendirmelerimi paylaşmak isterim. Bir defa, kaçak yapı stoku, imara aykırı yapılar için belediyeye “Yık.” diyorsunuz, “Süresi içerisinde yıkmazsa Bakanlık yıkacak.” diyorsunuz. Peki, ülkede imara aykırı, mevzuata aykırı kaçak yapınız kaç tane, haberiniz var mı, biliyor musunuz? Mesela, 1 milyon mu, 5 milyon mu, 20 milyon mu; ne kadar? En son yaptığınız imar barışına 3 milyon 600 bin başvuru oldu. Şimdi milyonlarca konutu kaçak diye belediyeye “Yık.” diyeceksiniz. Bir defa, burada fiilî imkânsızlık var. Neye göre seçeceksiniz hangi binanın yıkılacağını? Sonra o da yetmiyor “Belediye yıkmazsa ben yıkacağım.” Ee, yık. “Ama ben yıkarsam parasını 2 kat alırım.” diyorsunuz. Niye, neden, hangi gerekçeyle? Sizin yapmanız gereken yerel yönetime yardımcı olmak mı, yerel yönetimin kasasına elinizi uzatmak mı? Aslında, 31 Martta vatandaşımızın attığı tokadı sizin hâlâ anlamadığınızı görüyoruz. Görün bunu, artık belediyelere destek olun; siyasi iktidar olarak, merkezî yönetim olarak belediyeler ile vatandaşlarımızın sorunlarını çözme noktasında ortaklaşma yoluna gidin. Bu gidiş, gidiş değil. Siz her getirdiğiniz teklifte “Belediyeleri nasıl sıkıştırırız, nasıl boğazlarını sıkarız, nasıl kasalarına el uzatırız?” derseniz bu işin sonu gelmez, altında siz kalırsınız.

Devam ediyoruz değerli arkadaşlar, kaynağından kesme… Yani Bakanlık, eğer belediye o yıkım paralarını ödemezse kaynağından kesecek. Bu, bir defa bizim mevzuatımıza da uygun değil. Belediyenin zaten gelirleri son derece azalmış durumda, zaten yandaş belediyelere büyük oranlarda kaynaklar aktarıyorsunuz; bu da yetmiyor gibi bir de kaynağından keseceksiniz. Bütün bunlar aslında bir kafa karışıklığının sonucu. Siz, bir defa, karar verin; imar barışı yapıyorsunuz, depreme dayanaksız, mevzuata aykırı kaçak yapılara parasını verdi diye belge veriyorsunuz, sonra “güçlendirme” diyorsunuz, o yapı ile vatandaşı baş başa bırakıyorsunuz, vatandaş kendi kendine o binaları güçlendirecek, sonra bir de “yıkım” diyorsunuz. Bir defa, karar vermeniz lazım; bir defa, sizin depreme karşı ve vatandaşlarımızın özellikle nitelikli konutlarda yaşamasına dönük olarak bütüncül bir politikayla ortaya çıkmanız lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

MURAT EMİR (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bütüncül bir politikaya ihtiyaç var. Böyle günübirlik, günü kurtaran, belediyeleri kaybedince belediyelerin kasasına el uzatan, yetkileri olabildiği kadar merkezîleştiren ama bunu yaparken de ülkemizin deprem gerçeğine gözlerini, kulaklarını tıkayan, kulağının üstüne yatan ama kendi hayallerini, projelerini ve kendi rant projelerini yaşama geçirmek için her şeyi yapan bir siyasi iktidarla ve onun lideriyle karşı karşıyayız. Bu yol, yol değildir, bir an evvel Meclisin de Sayın Cumhurbaşkanının da ülkenin temel sorunlarına dönük olarak gerçekçi, ciddi çalışmalar yapmasını ve yerel belediyelerle de Meclisle de iş birliği yapmasını tavsiye ediyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 12’nci maddesinin ilk fıkrasında yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

                                       Ayhan Erel                                   Mehmet Metanet Çulhaoğlu                               Feridun Bahşi

                                         Aksaray                                                      Adana                                                      Antalya

                                 İbrahim Halil Oral                                         Yasin Öztürk                                           Hasan Subaşı

                                          Ankara                                                      Denizli                                                     Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ (Aydın) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Antalya Milletvekili Hasan Subaşı.

Buyurun Sayın Subaşı. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

HASAN SUBAŞI (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

161 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 12’nci maddesinde verdiğimiz önerge hakkında partim adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce, son haftalarda üst üste gelen felaketlerde, önce Elâzığ ve Malatya depremi, ardından İdlib’deki saldırı ve ardından Van’daki çığ felaketi, dün de Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yaşanan kaza nedeniyle kaybettiğimiz şehitlerimiz, yurttaşlarımız için başsağlığı dileklerimi sunuyorum; milletimizin başı sağ olsun, Allah rahmet eylesin.

Geçen gün 161 sıra sayılı Teklif’in genel gerekçesini okurken kanunun odağında insan olduğunu yazdığını söylemiştim ve de bu kanunun hiçbir yerinde insanın odağa alınmadığını ifade etmiştim. Tabii, her kanunda insan vardır ama bizim hiçbir kanunumuzda insan odağa alınmamıştır. Eğer biz yasalarımızı yaparken insanı odağa alabilsek gerçekten, bu felaketler belki bu derece yaşanmayacak, bu kadar can kaybına neden olmayacak ve öncesinde tedbirler almayı düşünmeye başlayacağız. Ama Türkiye’de yasalarımızın odağında insan olmadığı için, maalesef, bu tedbirleri almayarak, ancak sonrasında “kader” ya da “imtihan” diyerek, halkımızın sağduyusuna, dayanışmasına güvenerek onarmaya çalışıyoruz; bunun da hem can hem de mal bakımından büyük maliyetleri çıkmaktadır.

Ben, söz aldığım 12’nci maddede partilerin muhalefetini görmedim. Ancak, ben bu konuda muhalefet etmek istiyorum. Sayın Emir konuşurken bahsetti, 7 kere çıkarılan imar affıyla Türkiye’de kaçak ve ruhsatsız yapı milyonlara ulaşmıştır. Tabii, belediyelerin bunun altından kalkması imkânsızdır. Yalnız, bu kanunla yapılmak istenen şey şudur: Belediyeler doğal olarak bunları yıkamayacaktır ama bu yıkım yetkisini bu kanunla merkezîleştirmiş ve Hükûmet kendi üzerine almıştır. Yani şunu demek istiyorum: Belediyeler, hizmet alanlarında araziyi boşaltmak için yıkım yapmak yerine, devletin, merkezî yönetimin gösterdiği yıkımları yapmak zorunda kalacaktır. Yani merkezî yönetim nasıl ki belediyelerin imar yetkilerini, plan yapma yetkilerini merkeze almıştır, yıkım yetkisini de bir nevi merkeze almış. Ancak, kendi yatırım yapmak istediği, kamulaştırmak istediği ya da TOKİ’ye devretmek istediği yerlerde belediyelere “Yık.” diyerek onların bu hizmetini oraya teksif edecektir. Belediye yıkmadığı takdirde de yıkım maliyetinin 2 katı belediyenin payından düşülecektir. Yani bu yasada Kıyı Kanunu ihlal edilmiştir, Kanal İstanbul çevresindeki tarım toprakları imara açılmak suretiyle Toprak Kanunu ihlal edilmiştir ve dünyada yerelleşmeye alan açılırken Türkiye tam tersine merkezîleşerek tersine gitmektedir. Oysa yerelleşme hem hizmetleri hızlandırır hem demokrasi kültürünün gelişmesini sağlar hem de maliyetlerin denetimi sağlanır. Ama siz merkezîleşirseniz denetim sağlayamazsınız ve bugün görüldüğü gibi, merkezî hükûmeti sorgulayamazsınız, denetleyemezsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN SUBAŞI (Devamla) – Toparlıyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Başkan.

HASAN SUBAŞI (Devamla) – Oysa bu hizmetleri belediyeler veriyor olsa her alan denetlenir ve mali kayıplar da bu derece olmaz, can kayıpları da olmaz.

1999 yılındaki depremden sonra çok ciddi kararlar alınmıştır. Bir kere, Deprem Yönetmeliği çıkarılmıştır ki bugün Deprem Yönetmeliği sayesinde güvenilir ve depreme dayanıklı 5 milyonluk yapı stoku elde edilmiştir. Ya bunlar yapılmasaydı ya 1999’daki Hükûmet bu önlemi almasaydı hâlimiz ne olurdu? Yine, deprem kanunu çıkarılmıştır; yine, imar affı çıkarılmasının engellenmesi için teklif verilmiştir; yine, deprem vergisi çıkarılmıştır ve deprem konusunda üniversitelerin ayrı bilgi sunması istenmiştir, çok ciddi tedbirler alınmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN SUBAŞI (Devamla) – Bitiriyorum efendim.

BAŞKAN – Evet, buyurun, toparlayın.

HASAN SUBAŞI (Devamla) – Ben, 1999’daki depremden sonra bu kadar önlem alınmış ise bu Hükûmete sadece, felaketler olduktan sonra koşuşturması yerine, bu felaketlerden önce alınması gereken tedbirler nelerdir diye sormak istiyorum ve bunun cevabını da biliyorum. Bir tek tedbir alınmamıştır ve bu yasada da hiçbir tedbir yoktur.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Başkanım, bir daha sayın, biz fazlayız, orada kimse yok.

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 161 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 12’nci maddesi ile 3194 sayılı Kanun’un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasına eklenen birinci cümlenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"Yapı tatil tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren bir ay içerisinde yapı sahibi tarafından yapının ruhsata uygun hale getirilmediğinin veya ruhsat alınmadığının ilgili idaresince tespit edilmesine rağmen iki ay içerisinde hakkında yıkım kararı alınmayan yapılar ile hakkında yıkım kararı alınmış olmasına rağmen altı ay içinde ilgili idaresince yıkılmayan yapılar, yıkım maliyetleri döner sermaye işletmesi gelirlerinden karşılanmak üzere Bakanlıkça yıkılabilir veya yıktırılabilir.”

                         Muhammet Emin Akbaşoğlu                         Mehmet Doğan Kubat                                 Abdullah Güler

                                          Çankırı                                                     İstanbul                                                     İstanbul

                                    Mustafa Demir                                                                                                      Şeyhmus Dinçel

                                         İstanbul                                                                                                                       Mardin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Başkanım.

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Gerekçe…

BAŞKAN – Önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle imar mevzuatına aykırı yapıların yıktırılma usulü detaylandırılmaktadır.

BAŞKAN – Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 12’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

13’üncü madde üzerinde 2 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 161 sıra sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 13’üncü maddesinin birinci fıkrasındaki “muhtarlık izni olmaksızın” ibaresi “valilik onayı alınmadan ve muhtarlığa bildirim yapılmadan” ibaresinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                      Ulaş Karasu                                             Ednan Arslan                                İlhami Özcan Aygun

                                           Sivas                                                         İzmir                                                      Tekirdağ

                                  Vecdi Gündoğdu                                         Orhan Sümer                                            Ayhan Barut

                                        Kırklareli                                                     Adana                                                       Adana

                                    Gökan Zeybek                                                                                                            Burak Erbay

                                         İstanbul                                                                                                                       Muğla

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ (Aydın) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Muğla Milletvekili Burak Erbay.

Buyurun Sayın Erbay. (CHP sıralarından alkışlar)

BURAK ERBAY (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 13’üncü maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Son günlerde, maalesef üst üste bizleri üzen birçok acı haber aldık. Bu vesileyle, Elâzığ, Malatya, Van, İdlib ve İstanbul’da hayatını kaybeden vatandaşlarımıza ve şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifine “coğrafi bilgi sistemleri” gibi masum bir isim verilmiş olsa da teklifi incelediğimizde imarla ilgili 8 kanunda, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda, Kamu İhale Kanunu’nda ve benzer yasalarda değişiklik içeren bir torba yasa olduğu görülmektedir. 37 maddeden oluşan bu kanun teklifiyle on ayrı kanunda değişiklik yapılmaktadır. Her zaman söylediğimiz gibi, çağdaş hukuk devletlerinin yasa yapma biçimlerine aykırı olan bu yöntemle yama yaparak sorunlara çözüm üretilemez. Yasalar, toplumun ihtiyaçlarını ve taleplerini karşılamak için yapılır ve değiştirilir. On sekiz yıllık AKP iktidarında, diğer birçok yasada olduğu gibi imarla ilgili çıkarılan yasaların neredeyse tamamında halkın ihtiyaçları değil maalesef dar bir grubun çıkarları esas alınmıştır. Her ne kadar teklif içinde desteklediğimiz maddeler olsa da önümüze yine böyle bir yasa teklifi gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyesi olmama rağmen, seçim bölgem olan Muğla’da çığ gibi büyüyen imar sorunlarını bildiğim ve bu sorunları dile getirerek katkı sunabilmek için teklifin görüşüldüğü Komisyon toplantısına katıldım. Komisyonda, yasa teklifinin tali komisyon olarak Adalet ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına havale edildiğini, ancak teklifin maalesef bu komisyonlarda görüşülmediğini öğrendik. Kanun teklifinin içeriğinde, ivedi yargılama gibi hukuku ilgilendiren birçok madde olmasına rağmen bu teklif Adalet Komisyonunda görüşülmemiştir. Adalet Komisyonu Başkanı Hakkı Köylü’nün verdiği cevapta, konunun Komisyonda gündeme alınmama sebebi olarak hiçbir gerekçe yazılmamıştır. Teklifin havale edildiği diğer bir Komisyon da Plan ve Bütçe Komisyonudur. Teklif içinde para cezaları, harçlar gibi bütçeyi ilgilendiren maddeler olmasına rağmen Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Lütfi Elvan’ın verdiği cevapta, teklifi süresi içerisinde görüşme imkânı bulunmadığı belirtilmiştir. Bu, aslında itiraf niteliğinde bir açıklamadır. Başından beri kanun teklifinin yangından mal kaçırır gibi gündeme getirildiğini söylemiştik. Dahası, bu Komisyon Başkanları CHP’li üyelere nezaketen dahi haber verme gereği duymamıştır. Görüşülen yasa teklifinin esas muhatapları olan Jeoloji Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası ve İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanları Komisyonun CHP’li üyeleri tarafından davet edilmiş fakat onlara da Komisyonda sadece beşer dakika konuşma hakkı tanınmıştır. Bu kadar geniş kapsamlı ve toplumun büyük bölümünü ilgilendiren önemli bir teklif hakkında uzman kişilerin görüşlerinin alınmaması çözüm odaklı bakılmadığının en somut delilidir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi seçim bölgem Muğla’da da çok ciddi imar sorunları ve planlama sorunlarıyla karşı karşıyayız. Muğla’da insanların yüz yıllardır yaşadığı, evlerinin, tarım alanlarının bulunduğu çeşitli bölgeler dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından onaylanan 5/7/1988 tarih ve (1988/13019) sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’yla özel çevre koruma bölgeleri olarak ilan edilmiştir. Bu alanlar özel koruma alanı ilan edilirken buralarda imar planlaması yapılacağı ve bu alanlar içinde yaşayan vatandaşların mağduriyetlerinin giderileceği söylenmişti ancak bu kararların üzerinden otuz yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen bugüne kadar gerekli imar planlaması yapılmamıştır. Her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği bu alanlarda planlamanın olmaması, altyapı hizmetlerinin yeteri kadar yapılmaması ile kanalizasyon sisteminin de olmamasından dolayı birçok bölgemizde hâlâ vidanjör kullanılarak geçici çözümler üretilmeye çalışılmaktadır. Bu durum, dünya cenneti Muğla’mızda yakışmayan görüntülerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu sorunlara köklü çözümler bularak dünya standartlarına uygun, çağdaş ve modern kentler oluşturmak için bütün paydaşlarla birlikte ortak akılla hareket etmemiz gerekmektedir.

Özellikle sahil kenarındaki illerimizin önemli bir sorunu da kıyı kenar çizgisidir. Kıyı kenar çizgisi sınırlarında kalan alanlarda uzun yıllar öncesine dayanan bir yapılaşma söz konusudur. Bu alanların koruma alanı kapsamına alınmaması ve bu alanlarda herhangi bir plan yapılmaması, burada doğan ve büyüyen vatandaşlarımız açısından büyük sıkıntılar doğurmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

BURAK ERBAY (Devamla) - Koruma altına alınan bu alanların hâlihazır durumları ciddi bir çalışma yapılarak tespit edilmelidir. Böyle bir çalışma yapılmadan hazırlanan hiçbir kanun çözüm üretmeyecektir.

Sürem yetmediği için, vatandaşı mağdur eden İmar Affı Yasası’nın yarattığı sorunlara değinemiyorum.

Muğla’da Marmaris-Bozburun, Marmaris-Selimiye, Marmaris-Hisarönü, Turgut, Fethiye, Göcek, Köyceğiz, Bodrum gibi turizm cenneti bölgelerimizde yaşayan, evleri ve iş yerleri yıkım tehlikesiyle karşı karşıya olan hemşehrilerim kangrene dönüşen sorunlarına Meclisimizden nihai bir çözüm beklemektedir. İktidarınızın kalan kısa ömründe bu planlamaları yapmayı düşünmüyorsanız yerel yönetim yetkilerini kısıtlamak yerine bu yetkileri yerel yönetimlere devredin ki sorunlar yerinde ve daha da gecikmeden çözülsün diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 13’üncü maddesinde yer alan “altı iş günü” ibaresinin “on iş günü” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                       Ayhan Erel                                   Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                  Dursun Ataş

                                         Aksaray                                                      Adana                                                      Kayseri

                                     Hasan Subaşı                                         Tuba Vural Çokal                                         Hüseyin Örs

                                         Antalya                                                     Antalya                                                    Trabzon

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ (Aydın) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Trabzon Milletvekili Sayın Hüseyin Örs. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; ilgili kanun teklifinin 13’üncü maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, millet olarak acılı günler yaşıyoruz. Dün İstanbul’daki elim kazada ve öncesinde Van Bahçesaray’da meydana gelen çığ felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza, arama kurtarma faaliyetleri sırasında şehit olan asker, korucu, itfaiye eri, kurtarma ekibi mensuplarına Cenab-ı Hak’tan rahmet, ailelerine sabır, yaralı olan vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, 2018 senesinde yapılan ve adına “imar barışı” denilen bir düzenlemeyle 31/12/2017 tarihinden önceki imara aykırı ve ruhsatsız yapıların kayıt altına alınması hedeflenmişti. İmar barışı başvuruları devam ederken Tarım ve Orman Bakanlığı valilikler ve kaymakamlıklar kanalıyla meraların amacı dışında kullanılmayacağını söyleyerek yapı kayıt belgelerinin verilmesini iptal etmişti. Başlangıçta böyle bir açıklama yapılmadığından, vatandaşlarımız başvurularını ve gerekli ödemeleri yapmışlardır. Bugün ise vatandaşlarımıza yapı kayıt belgelerini aldıkları yapılarıyla ilgili yıkım kararları tebliğ edilmektedir. Bu durumda vatandaşlarımızın hem ödemeleri boşa gitmekte hem de yapıları yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Maalesef iktidar bu düzenlemeleri bir gelir kapısı olarak gördüğünden, vatandaşlarımızın mağduriyetiyle pek de ilgilenmemektedir.

Değerli milletvekilleri, seçim çevrem Trabzon’da pek çok vatandaşımız bu konudan mağdur olmuştur. Çaykara Uzungöl’de, Düzköy’de, Şalpazarı’nda, Maçka’da, Köprübaşı’nda, Sürmene’de mağdur olan çok sayıda vatandaşımız derdini anlatacak bir yetkili bulamamaktadır. Burada gerçekleşen yıkımlarda büyük haksızlıklar yapılmaktadır. Dededen, babadan kalma evlerini borç harç tadilatla başını sokacak bir dam hâline getirenler, kendi tapulu arazileri üzerindeki evleri yıkılanlar isyan etmektedir. Özellikle Uzungöl’de on sekiz yıl boyunca imar planı yapmayanlar, seçim öncesi imar barışıyla vatandaşın parasını alarak yapı kayıt belgesi verenler, bugün vatandaşın mağduriyetine kayıtsız kalamaz, vatandaşın hak arayışında üç maymunu oynamaya devam edemez.

Değerli milletvekilleri, bölgemizde özellikle kırsal kesimde tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızda bir yayla kültürü vardır. Vatandaşlarımız, ilkbaharın sonu, yaz ve sonbahar sezonunda hayvanlarını yaylaya çıkararak yaylak alanlarda otlatmakta ve yem olarak kullanılmak üzere ot kesimi yaparak kış aylarında hayvanlarının ot ihtiyacını gidermeyi amaçlamaktadır; bunu gerçekleştirmek için de yaylada ikamet etmektedirler. 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 19’uncu ve 20’nci maddeleri mera ve yaylak alanlarda kalıcı yapı yapılmasına müsaade etmemektedir ancak vatandaşlarımızın yaylada hayvanlarını otlattıkları alanların dışında taştan yapılar yaptıkları ve buralarda konakladıkları da bilinen bir gerçektir. Bölgemizdeki çiftçilerimiz, daimi ikametlerinden beş altı ay ayrılarak yaylalarda kalmakta, burada hayvanlarını otlatmaktadır. Bu süre zarfında vatandaşlarımızın kalacakları yapılara ihtiyaç vardır. Bu yapılar, vatandaşların elde ettikleri yağ, süt, peynir ve benzeri ürünleri hijyenik bir şekilde muhafaza edebilmeleri için de gereklidir. Dolayısıyla, vatandaşlarımızın yıllardır sürdürdükleri yaylacılık faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için gerekli yapılara izin verilmesi hususunda ilgili Bakanlık ve resmî kurumlar bir araya gelerek bir çözüm üretmelidirler. Yaylalarda tespit edilecek, otlak olarak kullanılmayacak alanlar da bu vatandaşlarımızın barınabilmesi için, yayla taşıma kapasitesi de dikkate alınarak, yöresel mimariye uygun, yaylanın doğal güzelliğini bozmayacak şekilde tip projelerle taş ya da ahşap bir ahır ve ahır eklentisi, yayla evi yapılabilmesi için yasal bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Bu düzenlemeyle öngörülen yerlerin dışında yapılaşmaya müsaade edilmemelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN ÖRS (Devamla) - Yaylalarımızda Mera Kanunu’na aykırı olarak yapılan çok katlı binalara yaptırımlar uygulanmalı, böylece, hayvanların otlak alanlarının azalmasının da önüne geçilmelidir diyor yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

13’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

14’üncü madde üzerinde aynı mahiyette 3 önerge vardır, okutup birlikte işleme alacağım.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 161 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 14’üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                         Muhammet Emin Akbaşoğlu                         Mehmet Doğan Kubat                        Selahattin Minsolmaz

                                          Çankırı                                                     İstanbul                                                    Kırklareli

                                    Mustafa Demir                                           Cemil Yaman                                               Şahin Tin

                                         İstanbul                                                     Kocaeli                                                      Denizli

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                                       Ayhan Erel                                              Dursun Ataş                                           Feridun Bahşi

                                         Aksaray                                                     Kayseri                                                     Antalya

                                 İbrahim Halil Oral                                                                                                         Yasin Öztürk

                                          Ankara                                                                                                                       Denizli

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                                      Ulaş Karasu                                             Ednan Arslan                                İlhami Özcan Aygun

                                           Sivas                                                         İzmir                                                      Tekirdağ

                                       Kani Beko                                             Utku Çakırözer                                        Gökan Zeybek

                                           İzmir                                                      Eskişehir                                                    İstanbul

                                                                                                   Vecdi Gündoğdu

                                                                                                         Kırklareli

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ METİN YAVUZ (Aydın) – Takdire bırakıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergelerden ilkinin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Önergeyle, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun ek 3’üncü maddesinde değişiklik yapan maddenin teklif metninden çıkarılması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önerge hakkında konuşmak isteyen Denizli Milletvekili Sayın Yasin Öztürk.

Buyurun Sayın Öztürk. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; güzel ve yalnız ülkemin gündeminde acıdan geçilmiyor.

Geçtiğimiz hafta, imarsız, plansız, kaçak yapılaşmanın suratımıza bir tokat gibi çarptığı deprem gerçeği nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlarımızın acısı dinmeden, Van’da ardı ardına yaşanan çığ felaketinde vefat eden askerlerimizin, güvenlik korucularımızın, itfaiyecilerimizin ve vatandaşlarımızın yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Geçen hafta Suriye bataklığında şehit olan askerlerimizin acısı hâlâ yüreğimizde. Başta şehitlerimize ve Elâzığ, Malatya ve Van’da hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.

Saldırıya uğradığımız yer, güya çatışmasızlık bölgesiydi. Saldırıyı rejim güçlerinin gerçekleştirdiği açıklansa da rejim güçlerinin operasyonlarını Rus komutanlar yönetiyor. Askerlerimiz İdlib’de kalleşçe şehit edildi. Rusya “Türkiye bize koordinat bilgisi vermeden hareket etti.” diyerek bizi suçladı. Hükûmetten ise “Rusya’nın haberi vardı.” savunması geldi. Dolayısıyla kendi verdiğimiz bilgilerle -nokta atışı- askerlerimiz kalleşçe şehit edildi.

Türkiye girdiği Suriye bataklığında yapayalnız. Bir tarafta PKK’nın adı değiştirilmiş makyajlı örgütlerini destekleyen Amerika, diğer tarafta rejim güçlerine destek olan Rusya. İki emperyal arasına sıkıştırılmış yapayalnız bir Türkiye. Türk milletini düşürdüğünüz bataklıkta, en büyük hayali tarih boyunca sıcak denizlere inmek olan Rusya’ya güvenmenin sonucu budur. Emperyalist hayallerini Orta Doğu’da gerçekleştirmeye devam niyetinde olan Amerika’ya güvenmenin sonucu budur. Siz kandırılmaya devam ederken ana kuzularının düştüğü durum da ne acıdır ki budur.

Değerli milletvekilleri, Elâzığ merkezli deprem, Türk milletinin yüksek karakterini bir daha ortaya çıkardı. Zor zamanlarda hep birlikte olup yardımlaşma ve dayanışmayı gerçekleştirdik. Kederde, tasada, kıvançta birlikte olabilen yüce Türk milletinin önünde saygıyla eğiliyorum ama keşke Türk milletinin yaptığı yardımlarla ayakta duran bir kurum da bu fedakârlığa saygı gösterebilseydi.

Deprem kadar, çığ kadar içimizi acıtan bir durum da göz bebeğimiz Kızılayın düştüğü durum. Niyetimiz, asla, dar gününde, zor gününde, yüz elli iki yıldır insanların yardımına koşan Kızılayın yıpratılması değil, aksine Kızılayın başındaki zatın Kızılayı yeterince yıprattığını gözler önüne sermek. Ancak, Kızılay yönetiminin, bir şirketin Hükûmete hoş görünme, vergiden kaçınma veya vergi kaçırma girişimine aracılık etmesini de yüreğimiz kaldırmıyor. Sonunda, Amerika’da biten bir yurt yolculuğuna “Bağış yap.” talimatının kim tarafından verildiği bellidir. Bu, Torunlara verilen imtiyazlı ihalenin rüşvetidir. Kızılay rüşvete aracılık etmiştir. Kızılay üzerinden önce Ensara, oradan TÜRKEN’e giden para, rüşvetin belgesidir. Eğer vakıf yöneticileri bir sorgulanırsa bu bağışın kime şirin görünmek adına yapıldığı ortadadır. Kızılay Tüzüğü’nde yapılan bağışı devretme, satma, aracılık etme hakkı bulunmuyor. Öyleyse, kurumun adını kirletme pahasına, böyle bir aracılık sorgulanmalı ve Kızılay yönetimi yapmıyorsa İçişleri Bakanlığı Kerem Kınık hakkında gereğini acilen yapmalıdır ama görüyoruz ki aksine; kurumun itibarını zedelediği yetmemiş, kendi itibarı için Kızılayın resmî Twitter sayfasından hâlâ cevap vermekle meşgul.

Değerli milletvekilleri, artık kanun teklifleri önümüze gelince şuna bakıyorum: Ne itiraf ediyorlar? Ne kadar para kazanmayı hedefliyorlar? Bu kanun aslında kim veya kimlerin işine yarayacak? Bir de Cumhurbaşkanı için özel istek madde var mı?

Bu kanun teklifi, 2002 Kasımından itibaren göz yumulan kentsel cinayetin itirafıdır. Bu kanun teklifi, kişisel imar rantının nasıl yaratıldığının, nasıl dağıtıldığının itirafıdır. Bu kanun teklifi, iktidarın kaybettiği yerel yönetimlerden almaya çalıştığı intikamın itirafıdır. Bu kanun teklifi “Biz önce yönetmelik hazırlarız, sonra yasayı yönetmeliğe uydururuz.” şeklinde yapılan kanun tanımazlığın itirafıdır.

İmar mevzuatıyla ilgili bu düzenleme, belediyelerin parsel bazlı plan değişikliğine kısıtlama getiriyor. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere, çok sayıda kentte kendi dönemlerinde sayısız imar planı tadilatı yaparak çok katlı binaların yapımına olanak sağlayan AK PARTİ’si, kişi ya da kurumlardan gelen imar planı değişikliği taleplerinin önünün kapatılmasını hedefliyor -çok iyi niyetli düşünmeye çalışıyorum- başından sonuna kadar da haklılar. Yerel yönetimler, kişi ya da kurumların talepleri doğrultusunda imar planı yapamazlar, yapmamalıdırlar da ama bunu sadece yerel yönetimler değil, yerel yönetimleri idare eden merkezî yönetim de yapmamalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) – Diğer türlü, zihniyet değişmedikçe sadece yetki mercisini değiştirirsiniz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkanım, sadece kayıtlara geçsin diye ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Konuşmacının yöneltmiş olduğu suçlamalar gerçek dışıdır. Sonuç itibarıyla 31 Martın intikamının alındığı gibi veya daha önceki konuşmacıların kullandığı “siyasal şizofreni” gibi birtakım tabirlerin hepsini reddettiğimizi… Tabii, herkes düzeyli bir şekilde eleştiri, siyasi eleştiri getirebilir ancak bu kavramları, bu yaklaşımı reddettiğimizi beyan etmek istedim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergelerden sonuncusunun gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

İlgili maddenin kanun teklifinden çıkarılması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmiştir.

Kabul edilen önergeler doğrultusunda 14’üncü madde metinden çıkarılmıştır.

15’inci madde üzerinde 3 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 161 sıra sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesi ile 3194 sayılı Kanun’a eklenen ek madde 8’in dört ila yedinci fıkralarının madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                    Gökan Zeybek                                            Ulaş Karasu                                            Ednan Arslan

                                         İstanbul                                                       Sivas                                                         İzmir

                               İlhami Özcan Aygun                                    Vecdi Gündoğdu                                           Kani Beko

                                         Tekirdağ                                                   Kırklareli                                                      İzmir

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek. (CHP sıralarından alkışlar)

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum.

Aslında, bu yasa teklifinin tümünü incelediğimizde iki tane önemli saptamayı yapmamız gerekiyor. Bunlardan bir tanesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görev ve yetkilerinin giderek artırılması, üzerindeki yükün daha da artırılması; ikincisi de devletin “kentsel dönüşüm” adı altında riskli yapılar ve riskli alanlarla ilgili yapacağı çalışmalarla ilgili bu süreci vatandaşa bırakmış olmasıdır. Yani bu, deprem gerçeğinin geçtiğimiz hafta gündeme gelmesiyle çokça konuşuldu Parlamentomuzda. Adalet ve Kalkınma Partisinin getirmiş olduğu -bu teklifin içinde- kentsel dönüşüm yasasıyla birlikte, devletin yapması gereken görevlerde bütçe olanaksızları ve bugüne kadar da yapılmış olan çalışmalarda elde edilen başarısızlık vatandaşa “Kendi işini kendin gör, kendi binanı kendin güçlendir.” anlayışını getiriyor.

Değerli arkadaşlar, teklifin içindeki 15’inci maddede, parsel bazında plan tadilatlarının yapılmasını engelleyen bir düzenleme var. Doğru mu? Evet, doğru. Parsel bazında plan değişikliğine karşıyız ama ada bazında plan değişikliği acaba metnin içinde yer alan hükümleri yerinde sağlayabilir mi? Yani neden parsel bazında plan değişikliğinin doğru olduğuna inanıyoruz da ada bazındaki bir plan değişikliğinin de planın bütünlüğünü bozma gerçeğini kabul etmiyoruz? Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konudaki temel yaklaşımımız, plan bir bütündür ve planın parça parça edilmesiyle, ada bazında fonksiyon ya da yoğunluk artışı getirilmesiyle planın bütünlüğünün bozulması konusundaki endişelerimiz aynen devam etmektedir.

Burada değer artış vergisiyle ilgili de şunu belirtmek istiyorum: Bir plan tadilatıyla elde edilen değer artışının nereye verilmesi konusu da Türkiye’de uzun yıllardır tartışılıyor. Bu konuda değer artışından elde edilen bir rant varsa bu rantın aktarılması gereken yerin biz, yerel yönetimler olduğunu düşünüyoruz. O nedenle, Komisyon toplantılarında da Genel Kurul aşamasında da biz… Buradan genel bütçeye pay ayrılmasıyla yani bir bölgede plan tadilatı yapılmasıyla burada oluşan değer artış vergisiyle genel bütçeye yüzde 25 ya da yüzde 30 oranında pay aktarılmasıyla yerel yönetimlerin özerkliği, yerel yönetimlerin bağımsız hareket etmesi -idari, mali ve hukuki açıdan daha da gelişerek vatandaşın sorunlarına ve altyapı yatırımlarıyla hizmet etmesi- konusunda endişelerimizi belirtmek istiyorum.

Burada bir başka madde var. Bu maddeyle biz, birtakım planlama ilkeleriyle ilgili kısıtlamalar getirirken mazbut ve mülhak vakıfları istisna tutuyoruz. Yani mazbut ve mülhak vakıflara ait olan araziler üzerinde yapılacak olan plan tadilatları, plan bütünlüğünü sarstığına inandığımız bu maddenin kapsamının neden dışında bırakılıyor, bunu anlamak mümkün değil. Zaten bir planın bütünlüğü korunacaksa, ağırlıklı olarak -kamu elinde- hazine ya da belediye parselleri ile vakıflara ait olan arazilerle ilgili plan hükümlerine öncelikle kamunun ve vakıfların uyması gerektiğini mutlaka belirtmemiz gerekiyor.

Burada önemli bir ayrıntı var, vatandaşın kendi müracaatıyla bir değer artışı oluştuğunda, buna ilişkin değer artış vergisi malikler tarafından ödeniyor ama bir plan, ilgili belediye ya da Bakanlık tarafından yapıldığında bu değer artışı kapsam dışında kalıyor. Bunun anlamı... Başından beri itiraz ettiğimiz bir konuda şunu belirtmek istiyorum: Bu yöntemle hiçbir adada parsel malikleri bir araya gelerek, kendileri müracaat ederek plan tadilatı yapmazlar, bu plan tadilatının mutlaka Bakanlık ya da belediye eliyle yapılmasını sağlarlar.

Ben buradan, konuyu, açıklığa kavuşması açısından bir kez daha Genel Kurulun iradesine getirmek istiyorum. Bu yöntemle yasanın öngördüğü denetim ve bir planın bütünlüğünü bozacak plan tadilatlarının önüne geçilmesi kısmen sağlanmış olur ama gerek belediyeler gerekse Bakanlık, planın bütünlüğü...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, toparlayın.

GÖKAN ZEYBEK (Devamla) – Gerek büyükşehir belediyesi ya da ilçe belediyeleri gerekse Çevre ve Şehircilik Bakanlığının plan bütünlüğünü bozucu getirmiş olduğu teklifler, önümüzdeki dönem çokça karşılaşacağımız bir problem hâline gelecek demektir.

Burada bina yükseklikleriyle ilgili düzenlemede de şunu belirtmek istiyorum: Değerli arkadaşlar, bir plan bütünü içinde bina yükseklikleri bence çok önemli bir konu değildir. Bölgenin genel düzeni içinde bina yüksekliklerini mutlaka düzenlememiz gerekir ama Türkiye Büyük Millet Meclisinde eğer imarla ilgili bir düzenleme geliyorsa bina yükseklikleri ya da H maksimumlara takılmak yerine o bölgede hektar başına düşen yoğunluklar üzerinde bizim odaklanmamız lazım. Yani yaşanabilir bir kent oluşması için yüksekliklere değil, yoğunluklara dikkat etmemiz gerekir ve bir kısıtlılık getirilecekse şehir merkezlerindeki plan değişikliklerindeki yoğunlukları kısıtlayan düzenlemenin getirilmesi gerektiğine inanıyorum ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Kâtip üyeler arasında ihtilaf söz konusu.

Elektronik oylama yapacağım, bir dakika süre tanıyacağım.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “değer tespit komisyonunca” ifadesinden önce gelmek üzere “belediye başkanlıklarınca belirlenecek” ifadesinin teklif metnine eklenmesini arz ve teklif ederim.

                                       Ayhan Erel                                             Feridun Bahşi                                   İbrahim Halil Oral

                                         Aksaray                                                     Antalya                                                     Ankara

                                 Tuba Vural Çokal                                                                                                           Bedri Yaşar

                                         Antalya                                                                                                                      Samsun

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Samsun Milletvekili Sayın Bedri Yaşar.

Buyurun Sayın Yaşar. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Bu vesileyle, Van Bahçesaray’da hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, kederli ailelerine de başsağlığı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, önce şu plan nasıl yapılır, ben kısaca onu izah etmek istiyorum: Bildiğiniz gibi 1/100.000, 1/50.000 ve 1/25.000’lik planlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılır. Daha sonrasında bu planlara da o bölgedeki sanayi bölgeleri, konut alanları, rekreasyon alanları, kamusal alanlar işlenir. Bunun devamında da büyükşehir belediyeleri bu çerçevede 1/5.000’lik planlarını yapar, bağlı belediyeler de 1/1.000’lik planları yapar. Burada asıl olan mesele şudur: Buradaki asıl olan mesele, bu bölgede yaşayacak insanların oluşturduğu nüfusun yoğunluğu. Yani biz katlardan, imardan daha çok, yaşayacak nüfusun yoğunluğuyla imar planlarını tanzim ederiz. Buna göre de o bölgedeki parsellere, adalara belli inşaat alanları verilir. Bu verildikten sonra da dünyanın hiçbir yerinde ne ada bazlı ne de parsel bazlı bir plan yapılır. Ben inşaat mühendisiyim, böyle bir uygulamayı görmedim, duymadım, işitmedim. Biz şimdi ne yapıyoruz? Yapılmış, planlanmış alanlar üzerinden yeni bir tasarruf hakkı kullanmaya çalışıyoruz. Bakın, bunun adı bile çıktı; bu kanun geçtiği andan itibaren parsel bazında plan uygulaması yapılmayacak dedik, şu an bütün belediyeler bu kanuna yetişmek için parsel parsel plan yapıyorlar. Geçmişte bu parsel parsel işini çok duyduk; bakın, bugün de yine, parsel parsel, şu an, bu kanun çıkmadan önce yapılabilecek ne varsa bunu yapmaya çalışıyorlar.

Devamında, ada bazlı plandan bahsediyoruz. Şimdi, normal şartlar altında elde edilecek rant, maliklerine verilmeyecek ise bu insanlar plan değişikliğine neden gitsin? Hiçbir özel sektör, hiçbir arsa sahibi, hiçbir kat maliki bu plan değişikliğine gitmez. Ne amaçla gider? Der ki: “Bir müracaat edelim, bakalım; burada tespit edilen değer eğer uygunsa veyahut da -plan değişikliklerinden daha fazla şimdi plan notları önemli- plan notlarına ilave bir şeyler yazdırabilirsem işte ‘Kot altındaki alanlar, bağımsız alanlar yapılabilir, edilebilir, kullanılacak inşaat alanından sayılmaz.’ gibi…” Öyle plan notları geliştiriyorlar ki maşallah, plandaki kullanılacak inşaat alanından daha fazla plan notlarıyla elde edilen faydalar var. Ha, buna bakacak, bu amaca bakacak, buradan bir şey çıkar mı diye. Çıkmazsa zaten plan değişikliğine gitmez.

Ancak plan değişikliğine ne zaman gidilir? İşte, deprem dolayısıyla, kentsel dönüşümle ilgili, yıkılacak binalarla ilgili devlet oturur düşünür, der ki: “Tamam, biz burada bir planlama yapalım, bu planlamaya göre de elde edilecek rantı devlet alsın.” Belki bu alanda planlama yapmak mümkün ama bu işin bütünü içerisinde her ikisini beraber yaptığınız zaman burada bu işlemin yürümesi mümkün değil. Dolayısıyla, daha baştan, yapılmış, planlanmış, değerlendirilmiş bir plan üzerinden yeniden bir planlama yapmaya çalışıyorsunuz ki bence bu çok tehlikeli ve de sakıncalı. Netice itibarıyla, önceki planlara göre şehrin altyapısı dizayn edilmiş, yolu, kanalı, içme suyu, telekomünikasyonu –neyse- bundan önceki planlara göre planlanmış. Siz bunun üzerine ilave yüklemeler yaptığınızda ne oluyor, biliyor musunuz? Ankara’nın göbeğinde, sel geliyor, biz insanlarımızı kaybediyoruz. Neden? İşte, bakın, bu çarpık planlamadan, çarpık kentleşmeden, böyle akla hayale gelmeyen plan uygulamalarından. Bu da yine bir adaletsizliğe sebep olacak. Düşünün, 2 ada yan yana, kat maliklerinden bir tanesi müracaat ediyor, aradaki farkı da ödüyor, belli bir yoğunluk, belli bir yükseklik alıyor; onun yanındaki ada bunlardan istifade etmiyor. Dolayısıyla burada bir adaletsiz uygulama da oluyor. Yani parası pulu olan iyi bir organizasyon yapabilirse plan değişikliği yapacak, onun dışındakiler bundan istifade etme gereği duymayacak çünkü oluşacak bir rant yok. Ama işin en temelinde, bizim bu uygulamaya kesinlikle karşı olduğumuzu ifade ediyorum. Netice itibarıyla, toplam inşaat alanı üzerinden konuşmamız lazım gelir, bir. Yani bizim, yoğunluklardan daha çok orada toplam ne kadar inşaat alanı yapılacak, bunun üzerinden gitmemiz lazım. Kat adetleriyle oynamak, özel yoğunluklarla uğraşmak, plan dipnotlarıyla uğraşmak yani Ali Cengiz oyunları oynamak kimseye bir şey kazandırmaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Toparlıyorum Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Yaşar.

BEDRİ YAŞAR (Devamla) – Dolayısıyla bu planın uygulamada zorlukları olduğunu düşünüyoruz; sadece depremle ilgili uygulamalar ve yıkılacak binalarla ilgili yapabileceğiniz bir şey varsa o alanda uygulanabilir. Onu da bu yapıdan ayırmak lazım. Öbür türlü, yapılmış planlar var, yoğunluklar var, hak sahipleri var. Bunun üzerine yeni bir moda, yeni bir plan getirmenin kimseye bir katkısı olmadığını düşünüyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Bedri Bey, bak, alkış kuvvetli.

Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Özgür Bey, buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, bu maddeyle iktidar partisinin, Adalet ve Kalkınma Partisinin bir önergesi de ulaşmış durumda. Malum, madde üzerinde söz hakları olmadığı için sadece o önerge üzerinde önerge sahipleri ya konuşuyorlar ya da gerekçe okutabiliyorlar, temel kanun olarak ele alınmasının böyle bir sakıncası var. Ancak yapılacak değişiklikler ve murat edilen amaç ve yerine ulaşıp ulaşmayacağı konusunda uygun görürseniz grubumuz adına Sayın Akif Hamzaçebi kısa bir değerlendirme yapacak.

BAŞKAN – Hayhay.

Sayın Hamzaçebi.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

32.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, 161 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesiyle kentsel rantların vergilendirilmesi olarak ifade edilebilecek bir ilkeden hareket edilmekle birlikte bu rantların vergilendirilmesi ya da kamuya aktarılması yönünde yeterli düzenlemenin yapılmadığına ve uygulamada yaratacağı sorunlara ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Madde, kentsel rantların vergilendirilmesi olarak ifade edebileceğimiz bir ilkeden hareket etmekle birlikte varmış olduğu sonuç, bu rantların vergilendirilmesi ya da kamuya aktarılması yönünde yeterli bir düzenleme yapmamaktadır. Sorunlu bir maddedir, uygulamada birçok sorun yaratacaktır, çok kısaca onları özetlemek istiyorum.

Birincisi: Madde parsel bazında yoğunluk artıran düzenlemeleri yasaklarken en az 1.000 metrekare olmak kaydıyla ada bazında yoğunluk artıran düzenlemeleri parsel sahiplerinin oy birliğiyle talebine bağlamıştır. Bu talep uyarınca yapılacak plan değişikliklerinde eski plana ve yeni plana göre oluşan değerler arasındaki fark, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyeleri arasında paylaştırılacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Tamamlayabilir miyim Sayın Başkan?

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Burada parsel sahiplerine herhangi bir hak verilmemektedir. Oysa kentsel rantlarda parsel sahiplerinin de haklarının olduğunu unutmamak gerekir.

Bundan daha önemli olan husus şudur: Eğer Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ada bazındaki plan değişikliğini resen yaparsa bu takdirde yeni plana göre oluşan değer ile eski plana göre oluşan değer arasındaki farkı hiç kimse ödemeyecektir. Böyle bir çifte standardı kabul etmek mümkün değildir. Parsel sahipleri bir araya gelecek, plan değişikliği için talepte bulunacak, ona, müteahhide denilecek ki: “Bu değeri ödeyeceksin, yoksa ruhsat bile alamazsın.” Ama Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu değişikliği yaparsa asla kimseye değer artış payı ödemeyecektir; bu, kabul edilemez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Son söyleyeceğim husus şudur: Değer tespiti idarece oluşturulacak kıymet takdir komisyonunca yapılacaktır. Ancak bu kıymet takdir komisyonu, iki değerleme şirketinden alınacak değerlerin ortalamasını alacaktır. Böyle bir değer takdiri olamaz. Bir yandan maddenin üstteki fıkralarında diyorsunuz ki: “Değer tespitinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11’inci maddesindeki hususlar göz önünde bulundurulur.” Ki 11’inci maddede çok ayrıntılı hususlar sayılmıştır; taşınmazın cinsi, nevi, imar durumu, emsal geliri, çevrede satılan bir taşınmaz var mı, onun değeri, varsa vergi beyanı... Vergi değeri değil bakın, vergi beyanı. Bunu, vergi dairesinden, belediyeden değerleme şirketi alamaz ama kamu kurumu alabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bitiriyorum Sayın Başkan. Çok teşekkür ederim.

Bir yandan “Bütün bunlar dikkate alınmalı.” deniliyor üstteki fıkralarda, sonra da aşağıda -AK PARTİ önergesiyle yapılan değişiklik çerçevesinde ifade ediyorum- iki değerleme şirketinin değeri alınacak ve bu değerin ortalaması alınacaktır. O zaman değer takdir komisyonu kurmaya da gerek yok. Komisyona bu kadar güvensizlik olabilir mi? İki değerleme şirketinden değer alınsın ama komisyon bu değerleri de göz önünde bulundurarak bir değer tespit etsin, doğrusu budur. Ben uyarı görevimi yapıyorum. Aksi takdirde bu madde çok sorun yaratacaktır ve inanıyorum, bu maddeyi değiştirmek için buraya AK PARTİ Grubu yeni bir teklifi kısa zamanda getirecektir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu...

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Aslında hakikaten farklı bir usulle bu konuşma yapılmış oldu, oraya girmiyorum ancak konunun vuzuha kavuşması bakımından, kayıtlara geçmesi bakımından, önerge sahiplerinden İstanbul Milletvekilimiz Mustafa Demir Bey bu konuyla ilgili teknik bir açıklama yapacak, kendilerine söz verilmesini istirham ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun Mustafa Bey.

33.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUSTAFA DEMİR (İstanbul) – Sayın Başkanım, şimdi, değerli konuşmacının söylediği konulara teker teker değinmek gerekirse, birincisinde, parsel bazlı yerine ada bazlı plan değişiklikleri neticesinde oluşacak değer artışından parsel sahibinin yani mal sahiplerinin faydalanmaması hususu var. Doğrusunu söylemek gerekirse, biz, zaten bu çalışmaları yaparken bu plan değişikliği neticesinde değer artışı oluşacaksa eğer mülk sahibi yerine şehrin hak ve hukukunu savunan, şehir için çalışan belediyelere ve deprem için çalışmalarda bulunan Çevre ve Şehircilik Bakanlığına gitsin arzusu içerisindeydik. Bunu tersinden konuşursak eğer o zaman bütün mülk sahipleri, parsel bazında değil ama ada bazında bir araya gelirler, plan değişikliği talebinde bulunurlar, bundan da bir menfaat sağlarlar. Aslında, ruhunda bu var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Çevre Bakanlığı resen yaparsa, asıl onu söylüyorum.

MUSTAFA DEMİR (İstanbul) – Konuşmacı Sayın Vekilimizin söylediği, aynı zamanda bizim niyetimizi açıklığa, vuzuha kavuşturuyor.

İkincisi: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yaparsa… Şimdi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yetkilileriyle oturduk, konuştuk; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı senede bir veya iki tane bu tür düzenleme yapmak zorunda kalıyor.

Yine, CHP Grubundan arkadaşların talepleri doğrultusunda, eğer Çevre ve Şehircilik Bakanlığı resen böyle bir plan değişikliği yapma gereği duyarsa oradan oluşacak değer artışının yüzde 75’i Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, yüzde 25’i de plan değişikliğini gerçekleştirecek olan belediyelere verilmesi adına biz bir önerge hazırladık ve önergeyi o arkadaşların arzusu doğrultusunda gerçekleştirdik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA DEMİR (İstanbul) – Üçüncüsünde, kıymet takdir komisyonu söz konusu olduğunda yine, muhalefetteki arkadaşlarımızla yaptığımız müteaddit görüşmeler neticesinde “Burada, Kamulaştırma Kanunu’ndan gelen kıymet takdir komisyonu varken siz ayrıca neden değerlendirme komisyonu oluşturuyorsunuz?” diye bir itiraz gelmişti. Biz, muhalefetin itirazları doğrultusunda bu konuyu getirdik. Dolayısıyla şu anda burada konuşacak herhangi bir konu göremiyorum. Gelinen durum, aslında muhalefet ile iktidarın bir araya gelip uzun süre çalışmaları neticesinde oluşmuş bir metindir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Akif Bey, var mı bir talebiniz?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Bir dakika özetleyebilir miyim Sayın Başkan?

BAŞKAN – Buyurun.

34.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, İstanbul Milletvekili Mustafa Demir’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, maddeye dikkatlice bakıldığında, değer artış payı ödemesi, münhasıran adadaki parsel sahiplerinin talebi üzerine, oy birliğiyle alacakları karar üzerine gerçekleşebilir. Bütün değer artış payı düzenlemeleri buna bağlı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının resen yapacağı planlarla ilgili bir değer artış payı düzenlemesi yok. Dikkatli bakın, onu göreceksiniz; sanıyorum dikkatten kaçıyor.

Ayrıca bizim önerimiz üzerine “Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yapılan payın dağılımında değişiklik yaptık.” diyorsunuz. Evet, doğru ama fıkrada zaten Çevre Bakanlığınca yapılan plan değişikliğinde “Değer artış payı, Bakanlık hesabına yatırılır.” diye bir düzenleme var; onu değiştiriyorsunuz sadece. Çevre Bakanlığınca resen yapılan planlara ilişkin bir düzenleme yok maddede. O durumda da değer artış payı ödenmeyecektir.

Teşekkür ederim.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Anlayışınıza sığınarak, tutanağa geçmesi açısından… Bu konularda, teknik maddelerde her partideki teknik bilgi düzeyi uygun arkadaşların müzakere ettikleri doğrudur. Ancak buradan şöyle bir şey yanlış anlaşılmasın: Bizim bu yüzde 25’te mutabakatımız yok, biz bunun çok üzerinde bir oranın belediyelere verilmesi gerektiğini söyledik. Kendileri ancak yüzde 25 yaptılar. Önerge de tek bir parti tarafından verilmiştir. On bir sene sonra birileri tutup da “CHP de mutabıktı buna.” demesin sonra.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70 Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 161 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin çerçeve 15’inci maddesi ile 3194 sayılı Kanun’a eklenen ek 8’inci maddenin beşinci fıkrasının birinci cümlesine "yetkilendirilmiş” ibaresinden sonra gelmek üzere “en az iki” ibaresinin, “belirlenen” ibaresinden sonra gelmek üzere “ortalama” ibaresinin eklenmesini ve “oluşturulacak değer tespit komisyonu” ibaresinin “oluşturulan kıymet takdir komisyonu” şeklinde, ikinci cümlesinde yer alan “Değer tespit komisyonunca” ibaresinin “Kıymet takdir komisyonunca” şeklinde, yedinci fıkrasının (c) bendinin aşağıdaki şekilde ve fıkrada yer alan “ve (c) bendindeki” ibaresinin “ile” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“c) Bakanlıkça onaylanan imar planı değişikliğinden kaynaklanan değer artışının %75’i Bakanlığın Dönüşüm Projeleri Özel Hesabına, kalan değer artış payının; büyükşehir belediyesinin olduğu illerde %15’i büyükşehir belediyesinin ilgili hesabına, %10’u ilgili ilçe belediyesinin ilgili hesabına; büyükşehir belediyesi olmayan yerlerde ise Bakanlık payının dışındaki kalan değer artış payının tamamı plan değişikliğinin yapıldığı yerdeki ilgili idarenin açılacak ilgili hesabına,”

                         Muhammet Emin Akbaşoğlu                         Mehmet Doğan Kubat                                  Mustafa Demir

                                          Çankırı                                                     İstanbul                                                     İstanbul

                                   Abdullah Güler                                                                                                      Şeyhmus Dinçel

                                         İstanbul                                                                                                                       Mardin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKAN TAHİR AKYÜREK (Konya) – Takdire bırakıyoruz.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Gerekçe…

BAŞKAN – Önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Önerge ile, değer artış payı belirlenirken birden fazla lisanslı gayrimenkul değerleme kuruluşundan rapor alınarak belirlenen bu değerlerin ortalamasının esas alınarak daha objektif bir değer tespitinin yapılmasının sağlanması öngörülmektedir. Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanan plan değişikliklerinden kaynaklanan değer artış payının % 25’inin yerel yönetimlere aktarılması amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 15’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

16’ncı madde üzerinde 2 önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 161 sıra sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesindeki “1/7/2021” ibaresinin “31/12/2020” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                      Ulaş Karasu                                             Ednan Arslan                                İlhami Özcan Aygun

                                           Sivas                                                         İzmir                                                      Tekirdağ

                                  Vecdi Gündoğdu                                           Kani Beko                                           Cengiz Gökçel

                                        Kırklareli                                                      İzmir                                                        Mersin

                                                                                                     Gökan Zeybek

                                                                                                          İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen Mersin Milletvekili Cengiz Gökçel.

Süreniz beş dakika.

Buyurun Cengiz Bey. (CHP sıralarından alkışlar)

CENGİZ GÖKÇEL (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk tarımı çöküyor, çiftçi kan ağlıyor. Geçen sene 765 lira olan tarım BAĞ-KUR primi, yüzde 20 artarak 913 liraya çıktı. Çiftçi, artan girdi maliyetleriyle boğuşuyor; doğal afetlerle, iklim değişiklikleriyle, düşük rekolteyle, borç baskısıyla, icra baskısıyla boğuşuyor; üstüne “Yılda 11 bin lira BAĞ-KUR primi öde.” deniyor. Sorun nerede, anlatayım.

5 dönüm narenciyesi olan çiftçi, en iyi şartlarda 20 ton ürün alır, 20 bin liraya bile satamaz. Siz diyorsunuz ki: “İster sat, ister satma. 11 bin lirasını BAĞ-KUR primi olarak öde.” Çiftçi, bahçesine mi baksın, kendisine mi baksın, sulama parası mı versin; ne yapsın, nasıl üretsin, bu şartlarda nasıl geçimini sağlasın? İlacı, gübresi, elektriği derken küçük çiftçi, kazandığını görmeden toprağa koyuyor. Rekolte düşüyor, afet vuruyor, çiftçi, üretimden zarar ediyor, siz hâlâ diyorsunuz ki: “Üretmeye devam et.” Çiftçi, bu şartlarda üretemez, üretmez; arazisini bırakır, şehre göçer; şehirde işsiz kalır, iş bulamaz, bulursa da karın tokluğuna çalışmaya razı olur. Türk çiftçisine ve tarımına bunu yapmaya kimsenin hakkı yok.

Türk çiftçisi üretsin, Türk çiftçisi ülke insanına sağlıklı gıda üretsin, Türk insanı yurt dışından gelecek tarım ürünlerine muhtaç kalmasın diye düşünmek gerekirken siz çiftçiyi girdi maliyetleri altında eziyorsunuz, afetlere karşı çaresiz bırakıyorsunuz, perişan ediyorsunuz. Bu, Türk çiftçisinin asla kabul edeceği bir durum değil.

Çiftçi, borç batağında; eylül ayında çiftçimizin sadece bankalara 115 milyar lira borcu vardı, aralık ayı itibarıyla çiftçilerimizin bankalara borcu, 2 milyar lira daha arttı. Çiftçilerimizin Tarım Kredi Kooperatiflerine 15 milyar liraya yakın borcu var. Tarım Kredi Kooperatifleri, çiftçimizden bir yıl vadeli işletme kredilerinde yüzde 27,5, dört yıl vadeli yatırım kredilerinde yüzde 32,5 faiz alıyor. Bu kredi faiz oranının özel bankalardan farkı yok. Çiftçimizin özel bankalara borcu, 40 milyar liraya dayandı.

Ziraat Bankasından kendisini döndürecek kadar kredi bulamayan çiftçimiz, yerli özel bankalardan 18 milyar lira, yabancı bankalardan 21 milyar lira kredi kullandı. Evini, arabasını, tarım arazisini ipotek ettirdi. Hâl böyleyken çiftçimize “11 bin lira tarım BAĞ-KUR primini öde.” diyorsunuz. Çiftçimiz, karnını doyurmakta zorlanıyor, ekili alanı, traktörü, arabası ipotekli. Bu şartlarda tarım BAĞ-KUR primleri, çiftçimizin altından kalkamayacağı kadar yüksek. Tarım BAĞ-KUR primleri, en az yüzde 50 oranında sübvanse edilmeli, primler aşağı çekilmeli.

Değerli arkadaşlar, tarım BAĞ-KUR’uyla ilgili tek sorun, maliyetlerin yüksekliği değil; çiftçiye “BAĞ-KUR primini her ay öde.” deniyor, tabii, çiftçi, yiyecek ekmek parası bulabilirse, önce ekmek alacak, sonra sosyal güvenlik primini ödeyecek. Çiftçi, ödemesini düzenli yaparsa yüzde 5 indirimden yararlanabilecek, aylık ödemeyi bir gün bile geciktirse yıl boyunca yüzde 5 fazla ödeyecek. Çiftçimiz, toprağını ekiyor, dikiyor, Türkiye'nin çoğu yerinde yılda bir kere hasat alıyor. Hasat döneminde elinde para kalırsa BAĞ-KUR primini yatırabiliyor. Dolayısıyla, çiftçimizin BAĞ-KUR primlerini yılda bir kere ödemesini sağlayacak bir yasal düzenleme yapmalıyız. Çiftçimizi üretimde tutmak için, sigorta ödemelerini kolaylaştırmak için BAĞ-KUR primleri yüzde 50 sübvanse edilmeli ve isteyenin yılda bir, isteyenin on iki ay boyunca ödeme yapacağı bir düzenleme yapılmalıdır.

Değerli arkadaşlar, yukarıda tabloyu anlattık. Çiftçi, üretimdeyken çile çekiyor, BAĞ-KUR primini ödeyebilmişse helal olsun, bunu becerebilmek maharet işi. Diyelim ki çiftçi becerdi, emekli oldu. Emekli maaşı ne kadar arkadaşlar? 1.300 lira ila 1.418 arasında değişiyor. Siz bu ülkede araştırma yaptırıyorsunuz, TÜİK, açlık sınırını açıklıyor, “2.218 lira” diyor. Değerli arkadaşlar, açlık sınırı 2.218 lira olan bir ülkede çiftçiye siz 1.300 lira, 1.400 lira emekli maaşı veriyorsunuz ama siz tarım BAĞ-KUR’luya açlık sınırının bile altında yani 800-900 lira maaşı reva görüyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayın Sayın Gökçel.

CENGİZ GÖKÇEL (Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.

“Üretirken çile çek, emekli olabilirsen ömür boyu ızdırap çek. Açlık sınırının altında 900 lira maaş al, yaşam boyu köle ol." diyorsunuz. Türk çiftçisi bunu asla hak etmiyor. “Türk çiftçisi de tarımı da bugün bitti, kan ağlıyor.” diyoruz ama böyle giderse çiftçiyi hayatından edeceksiniz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesinin ilk fıkrasında yer alan “eklenmiştir” ibaresinin “ilave edilmiştir” ibaresiyle değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                     Feridun Bahşi                                        İbrahim Halil Oral                                          Aylin Cesur

                                         Antalya                                                     Ankara                                                      Isparta

                                    Orhan Çakırlar                                             Ayhan Erel                                     Yavuz Ağıralioğlu

                                          Edirne                                                     Aksaray                                                    İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI TAHİR AKYÜREK (Konya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge hakkında konuşmak isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Yavuz Ağıralioğlu. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uzun zamandır Genel Kurula hitap etmek gibi bir imtiyaz düşmedi hisseme. Söz talebim oldu ama söz talebim karşılanana kadar memlekette pek çok acı hadise yaşandı. Başka şeyler söyleyecektim ama memlekette hem yaşadıklarımız hem yaşadıklarımıza siyasetçilerimizin mukabelesi, devletin başından, Hükûmet yetkililerinden siyasi aktörlerimize kadar bu meseleleri konuşma şeklimiz, benim de konuşacaklarımın sıralamasını değiştirdi.

Evvelen, Suriye hususunda endişelerimizi arz edecektim. Dışarıda söylediklerimizi Genel Kurulda söylemek, sözü daha kıymetli, daha kuvvetli hâle getiriyor çünkü burası millet iradesinin kalbi. Burada milletvekillerine emanet ettiklerimiz, milletin vicdanında daha hatırlı yer teşkil ediyor. Dolayısıyla, burada söylemek istedim ama peşinden Suriye’de askerlerimize bir saldırı oldu.

“Bu tozun dumanın arasında, bu müzakere masalarında attığımız imzaların arkasına yığdığımız zafer çığlıklarının arasında ‘Amerika’yı dize getirdik.’ ‘Rusya bizim müttefikimiz.’ heveslerinin arasında dikkat edelim, dikkat etmek zorundayız; bu Amerikalılarla Ruslar bu tozun, dumanın arasında anlaşırlar ve biz, Orta Doğu’da ayazda kalırız.” diyecektim, bunun üzerine oturtulmuş bir çerçeve üzerinden endişelerimi ifade edecektim, askerlerimize saldırı oldu.

Siyaset, yaşadığımız acı hadiselerin üzerinden kendisine mikrofon tutulan ya da bu sorumluluğu taşıyan insanların, ölenlere rahmet dileyeceği bir mevki değildir, malumualiniz. Burası, millet iradesinin kalbidir; Allah’tan gayri kimseye eğilmezliğiyle iftihar ettiğimiz milletimizin iradesini temsil ettiğimiz yerdir. Dolayısıyla burada, millete rahmetten çok, rahmet olunur; rahmet okunmaz, rahmet olunur millete. Burada siyasetçilerin varlığı, devlet adamlarının kurmuş oldukları cümleler, o cümlelerin arkasına yığdıkları devlet kuvveti, hizmetini görmek zorunda oldukları millete rahmet olma sürecini organize eder. Yani biz, millete rahmet dilemeye değil, millete rahmet olmaya mesul insanlarız. “Efendim, deprem oldu, ölenlerimize rahmet olsun.” “Efendim, terör saldırısı oldu, ölenlerimize rahmet olsun.” “Çığ felaketi oldu, ölenlerimize rahmet olsun.”

Bir de rahmet dileklerimizin içerisindeki hissizlik, can sıkıcı bir raddeye vardı. Başka şeyler söyleyecektim, çığ felaketi oldu. Çığ felaketinden kurtarmaya teşebbüs ettik çığın altında kalanlarımıza -33’tü, 34 oldu buraya gelirken yitirdiğimiz canlar- cümle kuracaktım; kurduğumuz cümlelere, 34 canımıza, bunları kurtarma sürecindeki ihmallere cümle kuracaktım, Sayın Cumhurbaşkanının Delice’de yaptığı konuşmanın tonlaması, can sıkıcı hâle geldi.

Şimdi, siyasetçilerin vazifesi, tabii ki milletin acılarını paylaşmaktır. Bu acıları paylaşırken nezaret etmek zorunda oldukları ahlak, bu topraklarda bin yıldır temsil ettiğimiz nezakete, zarafete özen göstererek ihtimamla saygı duymayı da gerektirir. Efendim, tatile gitmeyi nasıl rencide edici bulup nasıl ikazlarımıza konu etmişsek, acıların üzerinden kurulan mitingdeki cümleleri de o kabil bir tedip edici cümleyle tenkit etmek zorundayım.

Akşam bir daha izleyeceksiniz, kırk bir dakikalık konuşmayı 4 sefer izledim; acaba bu paylaşılan kısa videoların arkasında bir algı operasyonu yapılıyordur da Hükûmetin aleyhine bir siyasi algıyı bir siyasi muhalefet duygusuyla buluşturuyorlar mıdır diye konuşmanın tamamını izledim; yani sadece o iki üç dakikalık videoyu izlemedim, tamamını izledim. Ben burada konuşunca AK PARTİ Grubumuzun pek tabii olarak “Efendim, ne alakası var? Senin dediğin gibi değil.” deme hakkı vardır ama ben, akşam evinize gittiğiniz zaman çocuklarınızla, annelerinizle, eşlerinizle beraber seyretme imkânı bulursanız onların sözlerine, hissiyatına sizin de çok ihtimam göstereceğinize inanıyorum. Bu cümlelerin içerisindeki hissizliği, can sıkıcı buldum. Yani, mitingi iptal edersiniz, etmezsiniz, ayrı bir şey ama bu meseleler konuşulurken bu meseledeki hissizliği, can sıkıcı buldum.

Devlet olmanın gereği her zaman şu değildir: “Efendim, bu başımıza gelen felaketten sonra çok ciddi dersler aldık, soruşturma süreçlerini bütün ciddiyetimizle takip edip bu mevzuda kabahati, kusuru olanların tamamına gerekli müdahaleleri yapacağız ve devletimizi buradan tecrübeyle çıkaracağız.” Bu cümlelerden sonra başımıza gelen felaketlerin haddi, hesabı, hududu yoktur. Efendim, Suriye’de ettiğimiz onca cümlenin, kurduğumuz onca cümlenin arkasındaki zafer naralarının üzerine Rusların bizim askerlerimize yaptığı saldırıya “Kırım’ı ilhak teşebbüslerini görmediğimizi zannetmeyin ha!” gibi bir cümle kurarak savuşturmaya çalışıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika Yavuz Bey.

Buyurun.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) – Dolayısıyla, arkadaşlar, biz davulcuya kızdık, zurnacıya sitem ediyoruz falan gibi bir diplomasi ciddiyetsizliğini kaldıramayız. Kırmızı çizgilerimiz var. Kırmızı çizgilerimizin arkasında devlet ve millet beraberliğini sağlamak zorundayız. Ne kırmızı çizgimiz? Efendim, PKK’ya devlet kurdurmayacağız. İrademiz ne? Barış Pınarı Operasyonu. Üçüncü günün şafağında bir “tweet”le durmayacağız. 444 kilometrekarelik hattı, canımız pahasına gireceğiz ve alacağız. Önce köy kavgası gibi yapacağız işimizi: Önce dayak, sonra barış.

Şimdi siz üçüncü günün şafağına yaslanmışsınız zafer naralarıyla “Efendim, harika bir müzakere, muazzam bir diplomasi zaferi. Gördüğünüz gibi Amerika’ya diz çöktürdük, Rusları da safımıza aldık, hizaladık. Dünya liderliği…” cümlelerinin arkasına. Şehitlerimiz var… Şimdi, bu şehitlerimizin arkasından kurduğumuz cümleler “rahmet olsun” cümleleridir. Rahmet olsun şehitlerimize ama devlet, bütün bir milletin, 82 milyonluk milletin üstünde rahmet iradesi gösterecek kadar ciddiyetle yönetilir. Bunun yolu da şuradan geçer: 444 kilometrekarelik uzunluğun, 30 kilometrelik derinliğin bütün hâkimiyetini alacak bir devlet kuvveti gösterebilecekseniz cümle kuracağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) – Gösterecekseniz bu iradenin arkasında muhalefet olarak duracağız ve yığılacağız. Gösteremeyecekseniz, sizin uluslararası toplantılarda cümle cümle kurup zafer naraları attığınız şeylerin bedelini, caydırıcılığımızı kaybetmişliğimizden dolayı ödeyen askerlerimize “rahmet” okuyarak savuşturamayız. O yüzden bir an önce ya yönettiğiniz devletin ciddiyetine uygun bir iradeyi devlet-millet beraberliğiyle taçlandırın, biz de sözünüzün ve iradenizin arkasında duralım yahut gücünüzle mütenasip cümleler kurun. Savaşıyormuşuz gibi yaparak barışmak, barışıyormuşuz gibi yaparak savaşmak yerine adam gibi savaşacağız ya da adam gibi barışacağız. Hepsi bundan ibarettir.

Çok söylenecek söz var. Birkaç madde daha, belki itirazımız olmayan yani teknik olarak itirazımız olmayan birkaç maddede birkaç hususu daha millet iradesinin kalbi olduğunuz için size emanet etmek istiyorum. Fırsat olursa tekrar konuşacağım çünkü birkaç hususun gözden kaçmaması lazım. Biz cenaze olduğu zaman mahallede yüksek sesle konuşmayan, çocukları ölmüşlere taziyeye giderken çocuklarıyla gitmeyen, fakirlere…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) – …mahallemizin içerisinde ihtiyaç sahiplerinin yanına giderken, onların ziyaretine giderken, onların rencide olmaması için o hissiyatı taşıyacak nezakete biz dikkat ederiz.

Dolayısıyla, cenazede konuşulacaklar bellidir, acıda konuşulacaklar bellidir, konuşma şekli bellidir. Yani Eren’in annesine anahtar gösterirkenki nobranlık, Eren’in, Eren’imizin annesine ev almak gibi bir kıymeti, ona miting meydanında anahtar gösterirkenki nobranlık, Ahmet Çamur’un cenazesinde tabutun üstüne elini vurarak konuşma nobranlığı, mitingde… Özellikle dinledim. Burada bana kızıp cevap da verebilirsiniz. Akşam gidince lütfen Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşmasını dinleyin, lütfen. O tonlamanın sizin de kalbinizi tırmalayacağına inanıyorum. O tonlamanın “30 şehidimiz var, TOKİ’ye ev yaptırdık…”

Depremden sonra Sayın Cumhurbaşkanının konuşmasının, Delice’deki konuşmasının bir tek makul tarafı var arkadaşlar. Bu konuşmayı sadece şöyle makul karşılayabilirdik: Elâzığ’daki depremde 1 canımız gitmeseydi, 1 canımız gitmeseydi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) – Bitirebilir miyim Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) – …çığ felaketinde çığın altında kalmış bütün vatandaşlarımızı sağ salim kurtarabilseydik, o zaman Sayın Cumhurbaşkanının Delice’deki konuşması, iftihar edilecek bir siyasi konuşmaydı. Ama depremde 41 canımız, burada 39 canımız, askerlerimizden 8 şehidimiz, bu kadar canın yittiği yerde “Hastane yaptık, yaptık da hastanelerde tedavileri görünce huzur bulduk.” “Efendim, çığdır, 33 kişi ölmüş, haberi geldi, 33 kayıp, 33 ölenimiz var. Depremdir, afettir, felakettir; bunlar tehditlerdir. TOKİ’nin şu kadar konutunu yaptık.” cümlelerini, lütfen, akşam evinize gittiğinizde, istirham ediyorum, bir dinleyin, benim söylediklerime hak vereceksiniz. Devlet acıları paylaşırken de saygınlık olur. Buna ihtimam göstermek zorundayız.

Ekrem İmamoğlu’nun yaptığına kızdık, sizinle beraber kızdık. Bu, toplumun kabul edebileceği bir savunma değildir dedik. Aynı şeyi Tayyip Bey için söylüyorum.

Genel Kurulunuza saygılarla. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

35.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun 161 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Hani “Böyle bir konuşma yapmayacaktım.” diyerek başlayıp söyleyeceği her şeyi söyleyerek ayrılmanın da takdirini kamuoyu yapacaktır, önce sadece bunu söyleyeyim. Yani Değerli Parti Sözcüsü, Değerli Hatip ne söylemedi ki! Hatta süre yetmedi, bir o kadar da ilave etti kayıtlara geçsin diye. Ancak şunu da herkesin bilmesi gerekir ki: Biz millî eksen, millî politikalarımız çerçevesinde, hak ve menfaatlerimiz doğrultusunda, proaktif bir dış politikayla Amerika Birleşik Devletleri’yle de, Rusya’yla da, Avrupa Birliğiyle de, bütün bölge ülkeleriyle de kendi hedeflerimiz doğrultusunda ilişki içerisindeyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Bu ilişkiler zaman zaman farklılık arz edebilir ama her hâl ve şart altında önceliğimiz, millî politikalarımız ve millî hedeflerimizdir, 83 milyon milletimizin ve devletimizin hak ve menfaatleridir. Her tutum, her davranışımızın temeli buna yöneliktir, bunun bilinmesini isterim.

İkinci olarak, biz duruma göre millî menfaatlerimizden sarfınazar ediyor değiliz. Kırım’ın ilhakıyla ilgili tavrımız, Rusya’yla ilişkilerimizin en iyi dönemi olarak görülen dönemde nasılsa bugün de öyledir. Biz Kırım’ın ilhakına o gün de karşı çıktık uluslararası hukuk çerçevesinde, bugün de karşı çıkıyoruz, yarın da karşı çıkacağız. Dolayısıyla bu konuda ikircikli bir yapımız da söz konusu değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Bu konudaki irade tutarlılığımız ve netice alıcı yaklaşımımız, Fırat Kalkanı Harekâtı, Zeytin Dalı Harekâtı ve Barış Pınarı Harekâtı’yla ortadadır. Bu konuda tıpış tıpış masamıza gelinip ilgili muhtıraların, mutabakat zabıtlarının imzalandığı açıktır. Bununla beraber, bunlara uyulmadığı da tespit edilmiştir; bu da açıktır. Bununla ilgili muhataplara bunlar hatırlatılmış, ikili ilişkiler çerçevesinde de her platformda da hatırlatılmış ve gereğinin yapılacağı da herkese bildirilmiştir. Sonuç itibarıyla, İdlib’de Mehmetçik’imize yönelik menfur saldırı sonucunda da ilgili rejimin 52 noktasına gerekli müdahale yapılmış ve 70’in üzerinde rejim askeri unsuru yok edilmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akbaşoğlu.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Ve bu konuyla ilgili de gerekli her türlü müdahale mutlaka yapılmıştır ve yapılacaktır. Suriye’ye, arkasındaki bütün güçlere de nazır olarak şubat ayının sonuna kadar bizim gözetleme noktalarımızın gerisine çekilmesiyle ilgili süre verilmiştir. Bu konuda gereken yapılmadığı takdirde, Amerika ve Rusya’yla ilgili mutabakat muhtıralarının gereği yapılmadığı takdirde, dün nasıl gereğini biz kendimiz yaptıysak bundan sonra da yapacağımız net ve kesindir; bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Ayrıca, Sayın Cumhurbaşkanımız, dün daha evvelden belirlenen programlar çerçevesinde Kırıkkale’de Türk Silahlı Kuvvetlerine ait Mühimmat Ayırma ve Ayıklama Tesisini devreye alma açılışına katılmışlar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - …ve bu konuda Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyacı olan bir tesis devreye sokulmuştur ve akabinde de vatandaşlarımızın içerisinde vatandaşlarımızla beraber olmak suretiyle bu yaşadığımız acılar ve olaylarla ilgili görüş ve kanaatlerini ortaya koymuştur. Dolayısıyla bundan daha doğal bir durum olamaz. Ancak bu doğallığı bile bir siyaset malzemesi hâline getirmenin kendisi, aslında acul bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunu da kamuoyunun takdirine arz ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 70 Milletvekilinin Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512) ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 161) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Özgür Bey, buyurun.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, dünkü mutabakatın hilafındaki bu güzel konuşmayı bir yoklamayla taçlandırmak isteriz.

BAŞKAN – Önergeyi oylamak üzereyken yoklama talebi söz konusu oldu.

Sayın Özel, Sayın Zeybek, Sayın Ünsal, Sayın Hamzaçebi, Sayın Sümer, Sayın Bakırlıoğlu, Sayın Kaya, Sayın Zeybek, Sayın Tokdemir, Sayın Şahin, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Taşcıer, Sayın Yavuzyılmaz, Sayın Kılıç, Sayın Çelebi, Sayın Tuncer, Sayın Gürer, Sayın Ünver, Sayın Purçu, Sayın Koç.

Yoklama için bir dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.03

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.18

BAŞKAN: Başkan Vekili Celal ADAN

KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Barış KARADENİZ (Sinop)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 53’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – 161 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesi üzerinde İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu ve arkadaşlarının önergesinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi, yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Yapılan ikinci yoklamada da toplantı yeter sayısı bulunamadığından alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 11 Şubat 2020 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 17.21



(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(x) 161 S. Sayılı Basmayazı 29/01/2020 tarihli 49’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.