TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

90’ıncı Birleşim

18 Haziran 2019 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

 

İÇİNDEKİLER

 

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in, Hakk’ın rahmetine kavuşan Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin konuşması

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in, Trabzon ili Araklı ilçesinde meydana gelen sel felaketinde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin konuşması

 

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Ankara Milletvekili Emrullah İşler’in, Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin şehadetine ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’in, Aksaray’ın yeniden il oluşunun 30’uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

 

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ve 16 Haziran Türkçe ezan zulmünün sonlandırılmasının 69’uncu seneidevriyesine ilişkin açıklaması

2.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

3.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

4.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin darbecilerin mahkemesinde yargılanırken şehiden vefat ettiğine ilişkin açıklaması

5.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Adana ilindeki muhtarlıkların elektrik sorununun çözümü noktasında Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in girişimde bulunmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması

6.- Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat’ın, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

7.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, vatandaşların müteahhitlerin inşaatları tamamlayamamasından kaynaklanan mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

8.- Balıkesir Milletvekili Yavuz Subaşı’nın, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

9.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz’ın, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet, 2018-2019 eğitim öğretim yılının sona ermesiyle tatile giren öğretmen ve öğrencilere iyi tatiller, 15-16 Haziran tarihlerinde Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na giren gençlere başarılar dilediğine ilişkin açıklaması

10.- Adana Milletvekili Tamer Dağlı’nın, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ve Kuzey Irak’ta yürütülen Pençe Harekâtı’na kararlı şekilde devam edildiğine ilişkin açıklaması

11.- Gaziantep Milletvekili Abdullah Nejat Koçer’in, Gaziantep ilinin en fazla ihracat yapan iller sıralamasında 6’ncı durumda olduğuna ve hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

12.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagil’in, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

13.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un, AKP iktidarının Türk çiftçisini mi, yoksa yabancı çiftçiyi mi desteklediğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

14.- Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk’ün, uluslararası gıda firmalarının ülkemizde aynı marka ve logoyu kullanarak Avrupa ülkelerinden daha düşük besin değerine sahip ürünleri sattığına ve Sağlık Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığını bu konuda dikkatli olmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması

15.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kaya’nın, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

16.- Yozgat Milletvekili Ali Keven’in, yoğun yağış nedeniyle sel yaşayan illere geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, Yozgat Merkez ve Şefaatli ilçesine bağlı köylerin sağanak ve dolu yağışı nedeniyle afet bölgesi ilan edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

17.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, Kırşehir ilinde çiftçilerin yoğun dolu yağışı nedeniyle yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi konusunda yetkililere seslendiğine ilişkin açıklaması

18.- Batman Milletvekili Ziver Özdemir’in, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

19.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Türkiye’de kırmızı et üretimi azalırken ithalatta artış yaşandığına ve Tarım Bakanını görevini yapmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması

20.- Mersin Milletvekili Alpay Antmen’in, Mersin ili Anamur Belediyesinin “caretta caretta” yuvalarının bulunduğu sahil şeridine piknik alanı yapmak istediğine ilişkin açıklaması

21.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, 17 Haziran 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in vefatının 4’üncü yıl dönümüne, Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nin Kocaeli iline çevre felaketinden ve tarih katliamından başka bir şey bırakmayacağına, açıklanan işsizlik rakamlarının ekonomideki kötüye gidişi gözler önüne serdiğine, Suriyeli mülteciler sorununun Türkiye Cumhuriyeti devletinin beka meselesi olduğuna, Kocaeli ili Darıca ilçesinde meydana gelen sel felaketinde yaşamını yitiren Elif Urhan’a, Çin toplama kampında şehit olan Doğu Türkistanlı yazar Nurmuhammed Tohti’ye ve hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

22.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine, siyasetçiler ile demokratik siyaset alanında faaliyet gösterenlerin dünyanın neresinde olursa olsun tutuklanmasına ve yargılanmasına karşı çıktıklarına, Adana ilinde gözaltına alınan HDP Gençlik Meclisi üyelerinin serbest bırakılmasını talep ettiklerine, Hazine ve Maliye Bakanlığının Mayıs 2019’a ilişkin bütçe uygulama sonuçlarına, ekonomideki krizin ciddiye alınarak tartışılması gerektiğine ilişkin açıklaması

23.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, Sayıştayın siyasetin parçası hâline getirilmesinin devlete zarar verdiğine, 2017 Sayıştay Raporu verilerinin kamuoyuyla paylaşılmasından sonra Sayıştayın denetim işlerinden sorumlu Başkan Yardımcısı Fikret Çöker ile İstanbul belediyelerinin denetiminden sorumlu Grup Başkanı Sezgin Eren’in görevden alındığına ve Sayıştay Başkanlığından yapılan yazılı açıklamaya ilişkin açıklaması

24.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine, darbenin bir milletin sosyal, kültürel, ekonomik ve tarihî değerlerine karşı saldırı anlamına geldiğine, 17 Haziran 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in vefatının 4’üncü yıl dönümüne, bütün insanlığın demokrasi ve hukuk devleti içerisinde yaşamasını arzu ettiklerine ilişkin açıklaması

25.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine, 17 Haziran 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in vefatının 4’üncü yıl dönümüne, 16 Haziran Devlet Tiyatro ve Operasının kuruluşunun 70’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

 

26.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un, Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız’ın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

27.- Ankara Milletvekili Servet Ünsal’ın, Ankara ilinin sembollerinden olan Gençlik Parkı’nın neden Varlık Fonu’na devredildiğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

28.- Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun, Trabzon ili Araklı ilçesi Çamlıktepe ve Yeşilyurt Mahallelerinde meydana gelen sel felaketinde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

29.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs’ün, Trabzon ili Araklı ilçesi Çamlıktepe ve Yüceyurt Mahallelerinde meydana gelen sel felaketinde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

30.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, Trabzon ili Araklı ilçesi Çamlıktepe ve Yeşilyurt Mahallelerinde meydana gelen sel felaketinde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

31.- Hatay Milletvekili Serkan Topal’ın, Hatay iline yapılan yatırımlara vesile olan başta Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman ile Hacı Bayram Türkoğlu’na teşekkür ettiğine, Defne ve Arsuz ilçelerine devlet hastanesi yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

32.- Ankara Milletvekili Şenol Sunat’ın, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

33.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Ankara Milletvekili Şenol Sunat’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

34.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

35.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, 17 Haziran 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in vefatının 4’üncü yıl dönümüne, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye ve Çin toplama kampında şehit olan Doğu Türkistanlı yazar Nurmuhammed Tohti’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

36.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can’ın, Kırıkkale ilinde yoğun yağış nedeniyle Sulakyurt ilçesi Ayvatlı köyünde sele kapılarak hayatını kaybeden Mehmet Öztürk ile Fatma Öztürk’e Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

37.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, Osmanlı toplumunun sınıfsız bir toplum olduğuna ve Batı toplumlarına benzemediğine ilişkin açıklaması

38.- Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, aşırı yağış ve fırtınanın Aydın ili Nazilli ilçesinde zarara neden olduğuna ve yaraların sarılması gerektiğine ilişkin açıklaması

39.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Adana Milletvekili İsmail Koncuk’un görüşülmekte olan 69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 7’nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

40.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, bedelli askerlerin yapacağı bir aylık temel askerlik eğitiminin AFAD konusunda olması gerektiğine ilişkin açıklaması

 

 

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Başkanlıkça, İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu’nun Güvenlik ve İstihbarat Komisyonundan istifasına ilişkin önergenin (4/34) 18/6/2019 tarihinde Başkanlığa ulaştığına ilişkin yazısı

2.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu’nun (2/1295) esas numaralı Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/33)

 

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ PARTİ Grubunun, 18/6/2019 tarihinde İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından, Türk Kızılayının faaliyetlerinin incelenmesi, kurum tüzüğünde yer alan tarafsızlık ilkesine aykırı davranılıp davranılmadığının belirlenmesi, faaliyet alanı dışına çıkıp çıkmadığının ortaya konulması, özel şirketlerle yapılan sözleşmelere uyulmadığı iddialarının araştırılması, çok sayıda şubesinin kapatıldığı iddialarının açığa çıkarılması ve elde edilen sonuçların kamuoyuyla paylaşılması maksadıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Haziran 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, 18/6/2019 tarihinde Batman Milletvekili Necdet İpekyüz ve arkadaşları tarafından ekonomik sıkıntılar ile işsizliğe bağlı intiharların incelenmesi ve sorunun çözüm yöntemlerinin tespiti amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Haziran 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Türk mühendislerinin ülkemizdeki savunma sanayi kuruluşlarından ayrılarak yurt dışındaki şirketlere geçiş yapmalarının nedenlerinin incelenerek savunma sanayisi alanındaki beyin göçünün durdurulması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/832) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Haziran 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

4.- AK PARTİ Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin TBMM İçtüzüğü’nün 5’inci maddesine göre 1 Temmuz 2019 tarihinde tatile girmeyerek çalışmalarına devam etmesine; Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin 20 Haziran 2019 Perşembe günkü birleşiminde tamamlanamaması hâlinde haftalık çalışma günlerinin dışında 21 Haziran 2019 Cuma günü saat 14.00’te toplanmasına ve bu birleşiminde denetim konularının görüşülmeyerek "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesine ilişkin önerisi

 

VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 49 Milletvekilinin Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 69)

 

IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker’in, Gebze-Halkalı arasındaki tren hattının bir kısmının yerel seçimlerden önce yeterli kontroller yapılmadan açılacağı iddiasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’ın cevabı (7/11154)

2.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul ili Üsküdar ilçesi Acıbadem Mahallesi’ndeki Türk Telekom binasının dış cephesinin yenilenip yenilenmediğine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’ın cevabı (7/11155)

3.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, 2018 yılında araç garantileri nedeniyle bazı köprü ve tüneller için Hazine tarafından yapılan ödemelere ve 2019 yılında buralardan geçiş yapan araç sayısına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’ın cevabı (7/11156)

4.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi’nin, Iğdır ilinde Bakanlığa bağlı kurum binalarının depreme dayanıklılığına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’ın cevabı (7/11466)

5.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2016-2019 yılları arasında Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan yemek hizmeti ve catering servisi alımlarına,

2016-2019 yılları arasında Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından kâğıtların geri dönüşümüne yönelik yürütülen çalışmalara,

2016-2019 yılları arasında Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarca yapılan ve daha sonra iptal edilen ihalelere dair çeşitli verilere,

2016-2019 yılları arasında Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşların seyahat giderlerine,

2016-2019 yılları arasında Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara ait sosyal tesislerden satılan ya da kiralananlara dair verilere,

2016-2019 yılları arasında Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda yapılan mobbing şikâyetleri ve şikâyetlerin sonuçlarına,

İlişkin soruları ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın cevabı (7/11598), (7/11600), (7/11601), (7/11602), (7/11603), (7/11604)

6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlık çalışanlarının çocukları için kreş hizmeti verilmesine ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’ın cevabı (7/11606)

7.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2016-2019 yılları arasında Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlara ait sosyal tesislerden satılan ya da kiralananlara dair verilere ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’ın cevabı (7/11610)

8.- Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca’nın, Türk Hava Yolları’nın İstanbul-Denizli sabah uçuşunun çok erken saate alınmasına yönelik şikâyetlere ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’ın cevabı (7/11612)

18 Haziran 2019 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

----- 0 -----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90’ıncı Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in, Hakk’ın rahmetine kavuşan Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Saygıdeğer milletvekilleri, hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Dün akşam saatlerinde Mısır’ın demokratik seçimlerle işbaşına gelmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin şehadetini derin bir üzüntüyle öğrendik. Cumhurbaşkanı Mursi, 2012 yılında halkoyuyla seçiminin hemen ertesinde kanlı bir darbeyle devrilmiş, altı yıllık gayriinsani koşullarda geçen hapishane hayatının sonunda cunta mahkemesinin önünde Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.

Darbelerden çok çekmiş bir ülke olarak, Mısır halkının ve Mursi’nin demokrasi mücadelesine Türkiye olarak yakinen şahitlik ettik ve bu süreçte, seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi’nin hep arkasında olduk. Sayın Mursi kendi büyük tarihsel misyonunu dün itibarıyla tamamladı, daha doğrusu o büyük misyonu tamamlamasına fırsat verilmedi. Fakat biz bundan sonra da Mısır’ın demokrasi özlemi çeken halkının yanında olmaya devam edeceğiz.

Değerli arkadaşlar, Mursi’nin verdiği demokrasi ve adalet mücadelesi Mısır’ın kadim tarihinde bir dönüm noktası olmuştur. Tarih, emperyalist güçlerin ve zillet içindeki yerli iş birlikçilerinin Mısır’da iktidarı silah zoruyla, hukuksuz bir biçimde gasbedişini ve buna göz yumanları utançla kaydedecektir. Ona bu muameleyi reva görenler silahların gölgesi altındaki yönetimleriyle hiçbir zaman gerçek manada iktidar olamayacaklar ve hayatlarının geri kalanını kendi halklarından korkarak geçirmek zorunda kalacaklardır. Nitekim, Mursi’nin naaşının ailesine teslim edilmesine ve doğduğu topraklara defnedilmesine mani olanların içinde bulunduğu ruh hâli tam da budur. Cenazeye ve ölüye saygı en temel evrensel insani vecibeyken Mursi’nin naaşına ve sevenlerine yapılan bu saygısızlığın da başka bir izahı yoktur.

Gerçek özgürlük, insanın zihnen ve vicdanen özgür olmasıdır. Mursi’nin bedeni hapsedilmişti, fakat vicdanı hür ve temizdi. Bu sebeple, o, Mısır halkının ve demokrasiye samimi bir şekilde inanan bütün insanların gönlünde ebediyen taht kuracaktır. Onu, hukuksuzca hapsedenlerse bugün belki bedenen özgürler ama Mısır halkının vicdanında ebediyen mahkûm olmuşlardır.

Saygıdeğer üyeler, uluslararası camianın Mısır’da bundan altı sene önce demokrasiye karşı yapılan darbeyi içine sindirmekte hiç zorlanmadığını biliyoruz. Temennim odur ki Mursi’nin vefatı uluslararası kamuoyunda bir vicdan muhasebesine vesile olur. Bir kez daha, Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet, Mısır halkına ve tüm İslam dünyasına başsağlığı diliyorum.

Değerli arkadaşlar, gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü münasebetiyle söz isteyen Ankara Milletvekili Emrullah İşler’e aittir.

Buyurun Sayın İşler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Mursi hakkında söz aldım.

BAŞKAN – Biliyorum, yani bize gelen resmî yazınız böyle olduğu için, siz istediğiniz şekilde konuşabilirsiniz.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Ankara Milletvekili Emrullah İşler’in, Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin şehadetine ilişkin gündem dışı konuşması

EMRULLAH İŞLER (Ankara) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Başkanlık, perşembe günü yapacağım konuşmayı bugüne tevdi ettiler. Dolayısıyla, ben bugün, Mısır’da demokrasi mücadelesinin sembol ismi ve seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin şehadeti hakkında gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Dün mert bir adam Hakk’a yürümüştür. Ümmetimuhammed’i ve Ümmetimuhammed’in meselelerini yüreğinde hisseden aziz milletimizin başı sağ olsun. Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, onun için yazılan marşlarda da ifade edildiği üzere, artık özgürdür. Allah kendisine gani gani rahmet eylesin.

Mısır başta olmak üzere, bölgede toplumsal taleplerin siyasal bir düzene dönüşmesi arzusunun sembolü, Mısır’ın demokrasi arayışının ete kemiğe bürünmüş hâli olan Mursi, bölgede diktatörlük isteyen karanlık güç odaklarının hedefi olmuş ve kanlı bir darbeyle 3 Temmuz 2013’te görevine son verilmiştir.

Mursi’yi askerî darbeyle düşürmek için birtakım güç odakları bütün maddi imkânlarını seferber ederek Mısır’daki vesayet odaklarını örgütlemiş, asker, yargı, bürokrasi, seçilme ümidini kaybetmiş siyasetçiler medyayı tek elden yöneterek Mısır demokrasisine ağır bir darbe vurmuşlardır.

Darbe sonrası Mısır’da yaşanan siyasi, toplumsal ve ekonomik süreçler bölgesel karanlık güç odaklarının Mısır’a biçtiği rolü göstermektedir. Mısır, binlerce masum insanın sokaklarda sözde uygar dünyanın gözleri önünde hunharca öldürüldüğü kanlı bir darbe sonrasında zalim ve diktatör bir yönetime teslim edilmiştir. Darbeyi izleyen yıllarda onlarca masum genç sebepsiz yere idam edilmiştir. Binlercesi zindanlarda ölüme terk edilmiştir. Bunlardan biri, adam gibi adam, dik duruşlu, hak ve hakikat savunucusu, seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı şehit Mursi’dir.

Mısır halkı derin bir ekonomik krizin içinde boğulmaktadır. Ülke ekonomisi çökmenin eşiğine gelmiştir. Darbenin faillerinin maddi yardımları da diktatör rejimin neden olduğu ekonomik yıkımı düzeltmeye yetmemektedir. Mursi, bir halkın kendi kendini yöneterek demokrasi ve kalkınmanın iç içe geçtiği bir Mısır’ın sembolüyken, bundan korkan karanlık güç odakları Mursi şahsında bu ideali hedef almışlardır.

Darbeciler tarafından özgürlüğü elinden alınan Mursi, hapishanede her gün biraz daha eziyet görerek yavaş yavaş şehit edilmiştir ancak kendisinin de söylediği gibi, şehadet onun için en büyük mertebe idi ve dün o mertebeye ulaştı.

Darbeden çok çeken Türkiye, Mısır’daki bu kanlı darbe karşısında demokrasinin yüksek sesle yagâne savunucusu olmuştur. Bu duruş sözde demokrat ve uygar Batı dünyasının gösteremediği ilkesel bir duruştur. Ben eminim ki Ümmetimuhammed ve aziz milletimizin vicdan sahibi her bir bireyi Mursi’nin katilleri gibi yaşamaktansa onun gibi şehit olmayı arzulamaktadır. Anadolu’nun ve İslam coğrafyasının mümbit topraklarında Mursi’yle aynı yoldan yürüyecek binlerce genç yetişmektedir. Onun kurduğu hayal bir gün muhakkak gerçekleşecektir.

Bir kez daha, en içten duygularımla buradan ifade etmek isterim ki: Ruhun şad olsun yiğit adam. Buradan kardeş Mısır halkına Türk milletinin başsağlığı dileklerini iletiyorum. Ey şehit Başkan, size Gazi Meclisin kürsüsünden hitap ediyorum. Sen zalimler karşısında eğilmedin, dik durdun. Sen hak ve hakikatin yüksek sesle savunucusu oldun. Bunun için, başta çocukların, sonra Mısır halkı ve nihayetinde İslam ümmeti ve bütün dünya sen ve arkadaşların için “Onlar adamdı.” diyorlar. Senin yönetiminden korkanlar senin hayatından da korktular, en sonunda dün senin cenaze merasiminden de korktular ama şunu gördük ki bugün Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında milyonlarca Müslüman senin cenaze namazını kılarak seni ebediyete uğurlamıştır. Ey mazlum, mağdur ve şehit Başkan, hak mücadelesinin unutulmaz bir kahramanı olarak ilelebet anılacaksın. Mekânın cennet, makamın ali olsun. Ve bütün milletvekillerimizi bu şehit Başkanın ruhuna bir Fatiha okumaya davet ediyorum. Ruhu için el Fatiha.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İşler.

Gündem dışı ikinci söz, Aksaray’ın il oluşunun 30’uncu yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’e aittir.

Buyurun Sayın Erel.

2.- Aksaray Milletvekili Ayhan Erel’in, Aksaray’ın yeniden il oluşunun 30’uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

AYHAN EREL (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti, ekranları başında bizi izleyen çok kıymetli hemşehrilerim; Aksaray’ımızın yeniden il oluşunun 30’uncu yıl dönümü hakkında söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aksaray’ımızın yeniden il olmasında emeği geçen dönemin Başbakanı Merhum Turgut Özal’ı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, Aksaray Milletvekilimiz Mehmet Altınsoy’u, Milletvekilimiz Raşit Daldal’ı rahmetle anıyoruz. Yine, o dönemin Aksaray Milletvekili Mahmut Öztürk Bey'e, o dönemin tüm siyasi parti teşkilat yöneticilerine, sivil toplum kuruluşlarına ve Aksaray’ın il olmasını Türkiye gündeminde, Aksaray gündeminde, Meclis gündeminde sıcak tutan, canlı tutan o dönemin basın-yayın kuruluşlarına, gazetecilerimize, televizyoncularımıza, radyocularımıza ve basın-yayın cemiyet başkanlarına, kısacası bu uğurda kalem oynatan, kelam üreten, emek veren tüm hemşehrilerimize Aksaraylılar adına teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milattan önce 10 binlere dayanan tarihiyle Selçuklulardan İlhanlılara, Danişmentlilerden Karamanoğullarına, oradan da Osmanlı’ya uzanan egemenlik macerasıyla özel ve güzel şehrimiz, Selçuklu Sultanı Kılıçarslan tarafından “iyilerin yurdu, salihlerin yurdu” anlamına gelen Şehr-i Süleha adı verilen, soluduğumuz havada tarih, her köşe başında bir evliyanın nazarı ve nefesi olan salihler ve evliyalar şehri Aksaray.

Bu arada, son on beş günde Aksaray’da meydana gelen dolu afeti nedeniyle tarım alanlarında çiftçilerimiz büyük bir zarar görmüşlerdir. Kendilerinin istek ve talepleri, bu zarardan dolayı Tarım Kredi Kooperatifine ve Ziraat Bankasına olan borçlarının faizsiz olarak üç yıl ertelenmesi ve il afet komisyonuna Cumhurbaşkanlığı makamından gerekli ödeneğin bir an önce gönderilmesidir.

Değerli milletvekilleri, Aksaray, yeniden vilayet oluşunun 30’uncu yıl dönümünde, en son bundan bir yıl on altı gün önce Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Aksaray’da sözü verilen Ulukışla-Aksaray demir yolunun artık ihale edilerek hizmete sunulmasını ve Aksaray organize sanayisinin bu demir yoluyla Mersin Limanı’na kavuşmasını heyecanla beklemektedir.

Yine, Aksaraylılar yirmi beş yıl önce temeli atılan, yüzde 60’ı tamamlandıktan sonra 2002 yılında programdan çıkarılan ve “Yolcu yok.” iddiasıyla kaderine terk edilen 75. Yıl Aksaray Havaalanı’nın programa alınarak Aksaraylıların hizmetine sunulmasını beklemektedirler. Böylece, 400 bin nüfusu olan ve yurt dışında en çok işçisi olan illerin başında gelen Aksaray’ımızda hem yurt içi hem yurt dışı ulaşım kısalarak kolaylaşacak hem de iş adamlarımız muhataplarını Konya’da, Kayseri’de, İstanbul’da ağırlayıp iş görüşmelerini buralarda yapmaktan kurtulacaklardır.

Yine, Aksaraylıların yüzde 80’i geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlamaktadır. Aksaray’da tarımda sulamada büyük sorunlar yaşanmaktadır. Aksaray’da yer altı suları çekilmektedir. Çekilen bu yer altı sularının yerine Tuz Gölü’nün tuzlu suları gelmektedir ve kısa sürede Aksaray’ın verimli ovası çoraklaşacak, tuzlaşacaktır. Bir an önce, kısa vadede Kızılırmak suyunun Aksaray Ovası’na, uzun vadede de Fırat’ın kolu Karasu’nun tünelle Kızılırmak’a kavuşturularak bu sorunun çözülmesi gerekmektedir.

Aksaray’da sekiz ay önce hizmete giren eğitim ve araştırma hastanesinde yeteri kadar doktor bulunmamaktadır. Artık hastanenin fiziki olumsuzluklarını bir tarafa bıraktık ama doktor yok, çocuk kardiyoloğu, çocuk hastalıkları doktoru, çocuk psikoloğu, onkoloji uzmanı, kadın hastalıkları doktoru Aksaray’da yeteri kadar bulunmamaktadır, vatandaşlarımız perişan olmaktadır.

Yine, 3. Lig’e çıkmış bulunan Aksarayspor’a ve Aksaraylılara yakışır bir stadımız bulunmamaktadır. Aksaraylılar bir an önce, 20 bin taraftarla oynanan futbol müsabakalarında onlara yakışır bir futbol sahasının Aksarayspor’umuza yapılmasını heyecanla, sabırsızlıkla beklemektedirler.

Geçen hafta görüştüğümüz Kapadokya Alan Yönetimine Aksaray’ın alınmaması Aksaraylı hemşehrilerimizi derinden üzmüştür. Oysa başta Ihlara Vadisi, Güzelyurt, Selime, Saratlı, Sultanhanı, Ağzıkarahan, Acemhöyük, Aşıklı Höyük, Helvadere, Hasan Dağı ve bu özellik ve güzellikleriyle tarihî, kültürel ve doğal bir turizm cenneti olan Aksaray’ın ya bu Kapadokya Alan Yönetimine dâhil edilmesini ya da “Ihlara” adı altında yeni bir alan yönetiminin oluşturulmasını Aksaraylılar adına talep ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

Buyurun.

AYHAN EREL (Devamla) – Bu vesileyle, hepinize, Aksaraylılar adına, Aksaray’ın il oluşunda emeği geçen, o dönemde bu Parlamentoda bulunan tüm milletvekillerimize, bürokratlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ, AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Gündem dışı üçüncü söz, 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü münasebetiyle söz isteyen Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’a aittir.

Buyurun Sayın Taşkın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’ne ilişkin gündem dışı konuşması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü dolayısıyla gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan evvel, Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olan ve milletinin hakkını savunurken mahkeme salonunda dün şehitlik mertebesine eren Muhammed Mursi’ye Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum, mekânı cennet olsun; Mısır halkının ve tüm İslam âleminin başı sağ olsun.

Değerli milletvekilleri, Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi’nin imzalandığı gün olan 17 Haziran 1994’ten bu yana o tarih Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü olarak ilan edilmiştir. Bu vesileyle, Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’nü tebrik ediyorum.

Çölleşme ve kuraklığın olumsuz etkileri ve doğuracağı sonuçlar hakkında toplumun bilinçlendirilmesi ve farkındalık oluşturulması amacıyla her yıl farklı bir ülkede yapılan etkinliklere bu sene, 25’inci yılında ülkemiz, başkent Ankara ev sahipliği yapmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyamız geçmişten miras değil, gelecekten ödünç aldığımız kıymetli bir emanettir. Biz bu emaneti eksilterek, kirleterek değil, en azından koruyarak gelecek nesillerimize teslim etmekle yükümlüyüz. Bilindiği üzere toprak, varlığında zenginlik ve refah, yokluğundaysa çölleşme, açlık ve yoksulluk demektir. Bu yüzden, hayat kaynağımız toprağın her karışına sahip çıkmamız gerekmektedir.

Oluşumu binlerce yılla ifade edilen bu eşsiz hayat kaynağı, ne yazık ki hatalı kullanımlar ve iklim değişikliğinin de tetikleyici etkisiyle arazi bozulumu, kuraklık, çölleşme, verim kaybı gibi nedenlerle yok edilmektedir. Bunun sonucunda ise başta gıda kıtlığı, açlık, göç, işsizlik, yoksulluk, savaş ve istikrarsızlık olmak üzere çeşitli sonuçları beraberinde getirerek dünyada 1 milyardan fazla insanı doğrudan etkileyen ekonomik, sosyal, çevresel ve kültürel açıdan olumsuz tesirleri olan sessiz bir felakete dönüşmektedir. Bu durum karşısında toprakların korunması, doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi ve gıda güvenliğinin sağlanması için küresel ölçekte çölleşme ve erozyonla mücadele edilmesi bir zorunluluktur. Türkiye, erozyonla mücadelede dünya lideridir ve yaptığı ağaçlandırma ve rehabilitasyon çalışmalarıyla orman varlığını artıran nadir ülkelerden birisidir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde 1970’li yıllarda erozyonla denizlere, göllere, barajlara taşınan toprak miktarı yılda 500 milyon ton iken son yıllarda yapılan çalışmalar neticesinde günümüzde bu miktar yılda 154 milyon tona düşürülmüştür. Hedefimiz, 2023 yılında 130 milyon tona düşürmektir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde başlatılan Ulusal Ağaçlandırma Seferberliği’yle bugüne kadar 4,5 milyar fidan toprakla buluşturulmuştur. Hedefimiz ise 2023 yılına kadar dünya nüfusuna denk gelen 7 milyar fidanı toprakla buluşturmaktır.

Bugün, yaklaşık 22 milyon hektar orman alanına sahibiz, hedefimiz, bunu 2023 yılında ülke yüzölçümünün yüzde 30’una yani yaklaşık 23,5 milyon hektara yükseltmektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hayatımız ve medeniyetimiz toprağa bağlıdır. Dünyamızı çölleşme tehlikesine karşı en iyi şekilde koruyarak, gelecek nesillerimizin temiz suyu, verimli toprağı, ormanı olan bir dünyada yaşayabilmesi için elimizden geleni hep beraber yapmak zorundayız.

Sözlerime son verirken çölleşme ve erozyonla mücadele konusunda çok başarılı çalışmalar yürüten Tarım ve Orman Bakanlığımız yetkililerini, özellikle Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğümüzü, yine, Orman Genel Müdürümüzü tebrik ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk yirmi milletvekiline yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim, bu sözlerin ardından sayın grup başkan vekillerimizin de söz taleplerini karşılayacağım.

İlk söz, Sayın Mücahit Durmuşoğlu’na aittir.

Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu’nun, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ve 16 Haziran Türkçe ezan zulmünün sonlandırılmasının 69’uncu seneidevriyesine ilişkin açıklaması

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sözlerimin başında, dün mahkeme salonunda hayatını kaybeden Mısır’ın demokratik yöntemlerle seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi rahmetle anıyorum.

16 Haziran, Türkçe ezan zulmünün sonlandırılmasının seneidevriyesidir. CHP iktidarı döneminde Diyanet İşleri Başkanlığının 18 Temmuz 1932 tarihli bir genelgesiyle ezan Türkçe okunmaya başlandı ve on sekiz yıl uygulamada kaldı. Arapça ezan okuyanlara üç aya kadar hapis cezası getirildi. Asırlardan beri Anadolu üzerinde yankılanan “Allahuekber” sedalarının susturulduğu bu dayatma toplum içinde çok büyük rahatsızlıklara neden oldu. İnsanların en doğal özgürlükleri içerisinde yer alan dinlerini hür bir şekilde yaşama hakkı on sekiz yıl boyunca gasbedildi. “Yeter, söz milletin!” sloganıyla iktidara gelen Demokrat Parti Hükûmetinin 16 Haziran 1950 tarihinde, ramazanın 1’inci günü aldığı kararla, ezan, asıl hâli Arapça okunmaya başlandı. Ezanı Muhammedî’nin aslına rücusunun 69’uncu yılı dolayısıyla Adnan Menderes ve arkadaşlarını rahmetle yâd ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın İlyas Şeker, buyurun lütfen.

2.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Mısır’ın demokratik seçimle göreve gelen ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin mahkeme salonundaki şehadet haberini üzüntüyle öğrendik. Seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi, bir grup darbeci azınlık tarafından görevinden uzaklaştırılarak adil olmaktan uzak yargılamalarla mahkûm edilmeye çalışıldı. Tarih, ona bu zulmü yapanları asla unutmayacaktır. Tarihin en büyük demokrasi mücadelesini veren şehit Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet diliyorum. Demokrasi yanlısı herkesin ve İslam âleminin başı sağ olsun. İnanıyorum ki mücadelesi ve hayatı kendisinden sonrakilere de rehber olacaktır. Bu zulüm ve katliamın failleri bunun hesabını er ya da geç, bu dünyada veya öteki dünyada vereceklerdir. Tarih önünde kazanan, demokrasi şehidi Mursi ve arkadaşları; kaybeden, darbeci zalimlerdir. Zalimler için yaşasın cehennem diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın İsmail Güneş.

Buyurun lütfen.

3.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş’in, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ben de Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanının şehadete yürümüş olmasını üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayım. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum, Mısırlı kardeşlerimize de başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

“Mursi kimdi?” derseniz “Hiçbir zaman alçalmayın, haksızlığa boyun eğmeyin, vatanınızdan, haklarınızdan ve dininizden asla en ufak taviz vermeyin.” diyen bir adamdı. “Mursi kimdi?” derseniz, davasına sahip çıkan, milletinin çıkarlarını önceleyen ve ümmetin çıkarlarını önceleyen, vatanı ve milleti için uğraş veren bir insandı. “Niçin darbe yapıldı?” derseniz, işte, vatanını ve milletini sevdiği için darbe yapıldı; Mısırlıların haklarını, Müslümanların haklarını koruduğu için darbe yapıldı. Ve biz biliyoruz ki bu darbe yapanlar, değil Mursi’nin kendisinden cenazesinden bile korkmaktadırlar ama…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın İmran Kılıç.

Buyurun lütfen.

4.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin darbecilerin mahkemesinde yargılanırken şehiden vefat ettiğine ilişkin açıklaması

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, darbecilerin mahkemesinde yargılanırken şehiden vefat etmiştir çünkü bizim inancımıza göre mazlumen öldürülen her bir Müslüman hakiki şehittir. Bu şehidimize yapılan ikinci bir hakaret de ailesinin ve sevenlerinin bulundurulmadığı bir ortamda, gizlice, sabahın alaca karanlığında defnolunmasıdır. Ama sevenleri dünyanın ve ülkemizin her bir yanında onu anmakta ve gıyabi cenaze namazları kılınmaktadır. Daha da üzücü olanı, sözüm ona demokrat Batı’nın ve Batıcıların her zaman olduğu gibi darbecilerin yanında topyekûn yer almaları ve demokrasi adına bir çift söz etmemeleridir. Biz, bu tavırları, İran petrollerini millîleştiren Muhammed Musaddık’ın devrilmesinde, 60 ihtilalinde, 80 ihtilalinde, 28 Şubat darbe süreçlerinde gördük ve biliriz, hele onların Saddam’la ölümcül dansları ibretiâlem bir olaydır. Tarih, Müslümanları dağınıklıkları, Batı’yı ve Batıcıları da çifte standartlarıyla tanımaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Muharrem Varlı…

5.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı’nın, Adana ilindeki muhtarlıkların elektrik sorununun çözümü noktasında Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in girişimde bulunmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması

MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Adana’da, genellikle belediyelerin yaptırmış olduğu parkların içerisinde muhtarlık odaları var. Orada, muhtarlar, o mahallenin sakinlerine hizmet verirler, gelenlerin işlerini görmeye çalışırlar.

Şimdi, aldığımız bilgiye göre, Adana’daki bu muhtar odalarının hemen hemen tamamına yakınının cereyanları kesilmiş. Bu muhtarların aldıkları maaşlar zaten kendilerine yetmiyor. Yani bununla elektrik mi ödesinler, su mu ödesinler, yoksa o mahalledeki insanlara hizmet mi götürsünler? Bu noktada, şahsınız ve makamınız sayesinde Bakanlık nezdinde bir girişimde bulunup bu sorunun çözülmesine katkı sağlarsanız teşekkür ederiz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Varlı.

Sayın Oya Eronat, buyurun lütfen.

6.- Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat’ın, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

OYA ERONAT (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mısır’ın demokratik yöntemlerle seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, emperyalist güç odaklarının destekledikleri askerî cuntayla meşru yönetiminden uzaklaştırılmış, daha sonrasında cezaevinde büyük bir zulme terk edilmiştir. Tüm dünyanın gözü önünde cereyan eden bu zulme Türkiye dışında kimsenin sesi çıkmamış ve tüm dünya üç maymunu oynamıştır. Mursi, vermiş olduğu demokrasi mücadelesi ve ona yapılan zulümle hatırlanacaktır. Allah rahmet eylesin.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Sefer Aycan, buyurun lütfen.

7.- Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan’ın, vatandaşların müteahhitlerin inşaatları tamamlayamamasından kaynaklanan mağduriyetinin giderilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

SEFER AYCAN (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son iki yıldır müteahhitler başlamış oldukları inşaatları tamamlayamamıştır; inşaatlar yarım bırakılmış, bazıları ise kaybolmuştur. Müteahhitle anlaşan, arsasını veren veya para ödeyen vatandaş ortada kalmış ve mağdur durumdadır. Şehrim Kahramanmaraş’ta ve Türkiye genelinde binlerce vatandaş evlerine veya iş yerlerine kavuşamamıştır, hem parasından hem de mallarından olmuştur. Bazı durumlarda müteahhit ortada yoktur. Bazılarıyla taraflar davalık olmuştur, durum çıkmaza girmiştir. Vatandaş çözüm beklemektedir. Bazı vatandaşlar inşaatını kendisi bitirmek ve gayrimenkulünü kullanmak istemektedir. Müteahhit ile kurumlar arası dava sürerken vatandaş gayrimenkulünü kullanmak için izin beklemekte, kolaylık beklemektedir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Yavuz Subaşı…

8.- Balıkesir Milletvekili Yavuz Subaşı’nın, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

YAVUZ SUBAŞI (Balıkesir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

“Demokrasi” dediler, “Arap Baharı” dediler, “adalet” dediler ve el attıkları ülkeleri ne hâle getirdiler! Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı rahmetli Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet diliyorum.

Dün mahkeme salonunda, onun şu veya bu şekilde vefatına, şehit edilmesine katkı sağlayan, başta emperyalist güçlerin uşağı, darbeci generali Sisi olmak üzere tüm darbecileri lanetliyorum, tüm darbeleri kınıyorum ve “Zalimler için yaşasın cehennem!” diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Zeynep Gül Yılmaz…

9.- Mersin Milletvekili Zeynep Gül Yılmaz’ın, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet, 2018-2019 eğitim öğretim yılının sona ermesiyle tatile giren öğretmen ve öğrencilere iyi tatiller, 15-16 Haziran tarihlerinde Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na giren gençlere başarılar dilediğine ilişkin açıklaması

ZEYNEP GÜL YILMAZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Mursi’ye Allah’tan rahmet diliyorum. Mursi bir demokrasi şehididir. Onu şehit edenleri de görmezden gelenleri de bunlara çanak tutanları da gerçekten kınıyoruz. Sevenlerine, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Hafızalarda onurlu ve saygın duruşuyla yer edinmiştir.

Yine, geçtiğimiz hafta karnelerini alan çocuklarımıza hayırlı uğurlu olsun diyorum. Ailelerine, öğretmenlerimize hayırlı bir tatil diliyorum ve yine, YKS sınavına giren gençlerimize de hayırlı başarılar diliyor, bundan sonraki hayatlarında da üstün başarılar ve hayırlar diliyorum.

Saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Tamer Dağlı…

10.- Adana Milletvekili Tamer Dağlı’nın, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ve Kuzey Irak’ta yürütülen Pençe Harekâtı’na kararlı şekilde devam edildiğine ilişkin açıklaması

TAMER DAĞLI (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ben de Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum, mekânı cennet olsun diyorum. Tüm İslam âleminin ve gerçek demokrasi sevdalılarının başı sağ olsun diyorum.

27 Mayısta başlayan Pençe Harekâtı’nda terör örgütü PKK’ya karşı yürütülen operasyonlar kararlı bir şekilde devam ediyor. Irak’ın kuzeyindeki Hakurk’a Pençe Harekâtı kapsamında düzenlenen hava harekâtlarında PKK bölücü terör örgütü tarafından kullanılan silah mevzisi, barınak, yığınak ve mühimmat deposu hedefler vurulmuş ve çok sayıda terörist de etkisiz hâle getirilmiştir. Millî gururumuz Silahlı Kuvvetlerimiz tarafından süpürme harekâtı niteliğinde yürütülen Pençe operasyonu bölgedeki son terörist etkisiz hâle gelinceye kadar devam edecektir. Bu kutsal görevde Mehmetçik’imize Cenab-ı Hak’tan yardım niyaz ediyorum.

Bu vesileyle, vatan savunmasında, terörle mücadelede canlarını feda eden kahraman şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyor; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dağlı.

Sayın Abdullah Nejat Koçer, buyurun lütfen.

11.- Gaziantep Milletvekili Abdullah Nejat Koçer’in, Gaziantep ilinin en fazla ihracat yapan iller sıralamasında 6’ncı durumda olduğuna ve hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Türk Patent ve Marka Kurumu verilerine göre bu yılın ocak-nisan dönemi marka tescil sıralamasında 6’ncı sırada yer alan Gaziantep yıllar önce başlayan markalaşma yolculuğuna hız kesmeden devam ediyor.

Türkiye'nin en büyük bin ihracatçı listesinde yer alarak şehrimizi en büyük ihracatçılar listesinde 5’inci sıraya taşıyan 61 Gaziantepli firmamızı yürekten kutluyorum. Gaziantep, Türkiye'nin en büyük 6’ncı ihracatçı şehri olarak, 2019 yılında 8 milyar dolarlık ihracat hedefiyle ülkemizin ekonomik kalkınma sürecine katkı sağlamaya devam etmektedir.

Bu vesileyle, Mısırlıların özgün iradesiyle ilk Cumhurbaşkanı olarak seçilen, askerî darbeyle hapsedilerek haksızlığa ve zulme mahkûm edilen demokrasi şehidi Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Koçer.

Sayın Mustafa Levent Karahocagil, buyurun lütfen.

12.- Amasya Milletvekili Mustafa Levent Karahocagil’in, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

MUSTAFA LEVENT KARAHOCAGİL (Amasya) – “Onlar sanıyorlar ki biz sussak mesele kalmayacak / Hâlbuki biz sussak tarih susmayacak / Tarih sussa hakikat susmayacak / Onlar sanıyorlar ki bizden kurtulsalar mesele kalmayacak / Hâlbuki bizden kurtulsalar vicdan azabından kurtulamayacaklar / Vicdan azabından kurtulsalar tarihin azabından kurtulamayacaklar / Tarihin azabından kurtulsalar Allah’ın gazabından kurtulamayacaklar.”

Asrın firavunlarına karşı yaptığı cihat sonunda şehadet mertebesine ulaşan Muhammed Mursi, bizlere ve gelecek nesillere örnek olacaktır. Yaptığı mücadele meşalesini onun ihvanları söndürmeyecek, açtığı yolun sonu zafere ulaşacaktır inşallah. Rabb’im ona sonsuz rahmet eylesin, şehadeti kutlu olsun.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın İlhami Aygun, buyurun lütfen.

13.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un, AKP iktidarının Türk çiftçisini mi, yoksa yabancı çiftçiyi mi desteklediğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – 14 Haziran 2019 tarihi, Türk tarımı için kara bir tarihtir; ülke tarımının bitirildiğinin AKP iktidarı tarafından da onaylandığı bir tarihtir. Resmî Gazete’de taze ve dondurulmuş sığır etinden vişne ve eriğe, buğdaydan ayçiçeği ve yoncaya, margarinden makarnaya, bezelyeden çorbaya aklımıza gelen bütün ürünlerde sıfır gümrüklü ithalat izni ilanı çıkmıştır. Bu kararların da muhatabının Ticaret Bakanlığı olduğu yazılmıştır. Yani kısacası, Tarım Bakanlığı kepenk indirmiştir. Buğday, arpa hasadı yapılırken sıfır gümrüklü ithalat neyin nesidir? Tarım Bakanı, şubat ayı sonunda “Kısa vadede ette sorun yok.” demiş idi. Üç buçuk ay geçmesine rağmen bu ithalat nedir?

AKP iktidarına soruyorum: Bu ne perhiz bu ne lahana turşusudur? Çiftçilerimiz sizden sıfır gümrüklü ithalat değil, geçen yıldan kalan sertifikalı tohum kullanım desteği, buzağı desteği ve takside bağlamış olduğunuz yağlı tohum desteklerini beklemektedir. Siz Türk çiftçisini mi, yoksa yabancı çiftçileri mi destekliyorsunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Halil Öztürk…

14.- Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk’ün, uluslararası gıda firmalarının ülkemizde aynı marka ve logoyu kullanarak Avrupa ülkelerinden daha düşük besin değerine sahip ürünleri sattığına ve Sağlık Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığını bu konuda dikkatli olmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) – Sayın Başkan, son dönemde kamuoyunun gündeminde yeterince yer almayan önemli bir konuya değinmek istiyorum. Uluslararası gıda firmaları ülkemizde aynı marka ve logoyu kullanarak Avrupa ülkelerinden daha düşük besin değerine sahip ürünleri satmaktadırlar. Örneğin, ünlü bir dondurma markasının bir ürününü İngiltere’de alırsanız içindeki süt oranı yüzde 11 iken bizdeki aynı ürünün süt oranı sadece yüzde 1’dir. Aynı ürünün meyve püresi oranı İngiltere’de yüzde 11 iken bizde satılan üründeki bu oran binde 4’tür. Avrupalı ülkeler bizde satılan ürünleri daha kaliteli ve besin değeri yüksek bir şekilde tüketmektedirler. Yine, buğday ve mısır gevreği şeklinde satılan bir başka üründe ise Avrupa’da satılanda D vitamini bulunurken özellikle gelişim çağındaki çocuklarımızın tükettiği bizdeki üründe D vitamini bulunmamaktadır. Bu örnekleri çoğaltarak sıralamak mümkündür. Bu bakımdan gerek Sağlık Bakanlığını gerekse Tarım ve Orman Bakanlığını bu konuda daha dikkatli davranmaya davet ediyorum. Uluslararası firmaların ürünleri bir kez daha denetlenerek Avrupa’da satılan ürünlerle eş değer hâle getirilmesi sağlanmalı, gerekirse yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

BAŞKAN – Sayın İsmail Kaya...

15.- Osmaniye Milletvekili İsmail Kaya’nın, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Bütün dünyanın gözleri önünde kanlı bir darbeyle görevinden uzaklaştırılan Mısır’ın demokratik yöntemlerle seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, dün mahkeme salonunda Hakk’a yürümüştür. Mursi, demokrasi safında yer alma cesaretini gösteren büyük bir liderdi; ahlaksız ve hukuksuz darbe sonrasında cuntanın güdümündeki mahkeme salonlarında acımasızca yargılanmıştır. Mursi hapsedilmişti ama onu hapsedenlerden daha özgür ve hürdü. Darbeciler, Mursi’nin naaşından bile korkacak kadar basit tutumlarıyla halkın gözünde âdeta yaşayan ölülerdir. Darbe onu iktidardan uzaklaştırdı ancak hatırası gönüllerimizden asla silinmeyecek. Ümmetimuhammed onun dik duruşunu asla unutmayacak. Türkiye'nin ve milletimizin sağlam bir dostu olan şehit Muhammed Mursi’ye Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Mısır halkının ve tüm İslam âleminin başı sağ olsun diyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Ali Keven...

16.- Yozgat Milletvekili Ali Keven’in, yoğun yağış nedeniyle sel yaşayan illere geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, Yozgat Merkez ve Şefaatli ilçesine bağlı köylerin sağanak ve dolu yağışı nedeniyle afet bölgesi ilan edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ALİ KEVEN (Yozgat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sel taşkını yaşayan illerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Yozgat Merkez ve Şefaatli ilçesine bağlı toplam 15 köyde etkili olan sağanak ve dolu yağışı sonucu maalesef çok büyük miktarda maddi zarar oluştu. Yaklaşık 70 bin dekar buğday, arpa ve nohut ekili alanda büyük hasar oluştu. Bir tavuk çiftliğinde 600 tavuk ve birçok köyde çok sayıda küçükbaş hayvan telef oldu. Birçok köyde köprü, bahçe duvarı, ahır, mandıra gibi yapılar yıkıldı, köy yolları harabeye döndü. Yozgat’ta sel ve dolunun vurduğu köylerde tam anlamıyla bir doğal afet yaşanmıştır. Son beş yıldır sürekli doğal afet ve kuraklık yaşayan ilimizin bu bölgeleri acilen doğal afet bölgesi ilan edilmeli ve devletimiz vatandaşlarımızın yaralarını sarmalıdır. Ayrıca, zarar gören çiftçilerimizin borçları ertelenmeli ve faizleri tamamen silinmelidir. Yıkılan yapıların onarımı veya yeniden yapımı sağlanmalıdır. Hemşehrilerimize tekrar büyük geçmiş olsun diyor, saygılarımı iletiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Metin İlhan, buyurun lütfen.

17.- Kırşehir Milletvekili Metin İlhan’ın, Kırşehir ilinde çiftçilerin yoğun dolu yağışı nedeniyle yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi konusunda yetkililere seslendiğine ilişkin açıklaması

METİN İLHAN (Kırşehir) – Teşekkür ederim Başkanım.

Geçtiğimiz hafta Kırşehir ilimize bağlı ilçemizde dolu yağışı nedeniyle birçok köy ve mahallede maddi hasar meydana gelmiştir. Kırşehir’deki yoğun dolu yağışı köylerde tarımla uğraşan çiftçilerimizin arazilerinde ciddi zarar ve hasara yol açmıştır. Bununla birlikte, özellikle Kaman ilçemizde kuraklığın da kendini göstermesi ekilen arazilerin verimliliğini düşürerek olumsuz yönde etkilemiştir. Boztepe ilçesinde 7 köy, Mucur ilçesinde 13 köy ve Kaman ilçesinde 1 köy ile 3 mahalle ciddi hasar alan yerler arasındadır.

Çiftçinin mağduriyetinin giderilmesi ve zararının karşılanması yönünde gerekli yardım ve desteğin yapılmasına ilişkin olarak ivedilikle harekete geçilmesi adına buradan başta Tarım Bakanımız olmak üzere tüm yetkililere sesleniyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Ziver Özdemir, buyurun lütfen.

18.- Batman Milletvekili Ziver Özdemir’in, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

ZİVER ÖZDEMİR (Batman) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Ben de Mısır halkının özgür iradesiyle, demokratik seçimlerle ilk Cumhurbaşkanı olarak seçtikleri Muhammed Mursi’nin Hakk’a yürüdüğünü duydum. Şehit Cumhurbaşkanına, yiğit, hak davanın kahraman mücahidi Başkana Rabb’imden rahmet diliyorum. Başta ailesine, Mısır halkına ve tüm İslam âlemine başsağlığı diliyorum.

Dik duruşun, mücadelen, yiğitliğin çok kişiye örnek olacaktır ey şehit Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Müzeyyen Şevkin…

19.- Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in, Türkiye’de kırmızı et üretimi azalırken ithalatta artış yaşandığına ve Tarım Bakanını görevini yapmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması

MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Türkiye'nin kırmızı et üretimi azalırken ithalatta büyük artış yaşandı. 2018 yılında toplamda 55.752 ton kırmızı et için Türkiye dışarıya 260 milyon 107 bin dolar ödeme yaptı. 2018 yılında yine yüzde 3.488 artışla kemiksiz et ithalatı 2.241 ton 421 kiloya ulaştı.

Ülkemizde tarım ve hayvancılık bitme noktasına gelmişken Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Bekir Pakdemirli Silivri’de toplantı yaptı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da, İç Anadolu’da çiftçinin, üreticinin derdini dinlemesi gerekirken Silivri’de güya üreticilerin sorunlarını dinleyen Sayın Tarım Bakanı, lütfen ama lütfen, bu ülkenin belkemiği olan tarım ve hayvancılığa vurulan darbelere sessiz kalmayınız. Asli görevinizi yapmaya davet ediyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Alpay Antmen…

20.- Mersin Milletvekili Alpay Antmen’in, Mersin ili Anamur Belediyesinin “caretta caretta” yuvalarının bulunduğu sahil şeridine piknik alanı yapmak istediğine ilişkin açıklaması

ALPAY ANTMEN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Mersin’de cennetten bir köşe olan Anamur’da bayramda, seçilmiş belediye başkanı “caretta caretta”ların üreme alanlarını piknik alanı yapacağım diye hafriyat makinelerini soktu. Toplumun büyük tepkisi ve cumhuriyet savcılığına şikâyet üzerine geri adım attı ama bugün sabah itibarıyla, tekrar buraya kum dökerek ve hafriyat aletleriyle kaplumbağa üretim merkezlerini yok etmeye çalışıyor.

Biz doğayı gelecek kuşaklardan ödünç aldık, bu nedenle Tarım Bakanlığını göreve çağırıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi grup başkan vekillerimizin söz taleplerini sırayla karşılayacağım.

Öncelikle, İYİ PARTİ Grubu Başkan Vekili Sayın Lütfü Türkkan, buyurun lütfen.

21.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, 17 Haziran 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in vefatının 4’üncü yıl dönümüne, Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nin Kocaeli iline çevre felaketinden ve tarih katliamından başka bir şey bırakmayacağına, açıklanan işsizlik rakamlarının ekonomideki kötüye gidişi gözler önüne serdiğine, Suriyeli mülteciler sorununun Türkiye Cumhuriyeti devletinin beka meselesi olduğuna, Kocaeli ili Darıca ilçesinde meydana gelen sel felaketinde yaşamını yitiren Elif Urhan’a, Çin toplama kampında şehit olan Doğu Türkistanlı yazar Nurmuhammed Tohti’ye ve hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin gelişmesine büyük katkılar sunan devlet ve siyaset adamı olarak Türk milletinin gönlünü kazanan 9’uncu Cumhurbaşkanımız merhum Süleyman Demirel’i, vefatının 4’üncü yıl dönümünde saygı ve rahmetle anıyorum. Mekânı cennet, ruhu şad olsun.

Geçtiğimiz hafta sonu Kocaeli’de sel felaketi yaşandı. Sel sonucu Darıca’da ne yazık ki bir vatandaşımız hayatını kaybetti. Öncelikle hayatının baharında, daha 26 yaşında yaşamını yitiren Elif Urhan kardeşimize Allah’tan rahmet diliyorum; ailesine ve sevenlerine başsağlığı ve sabrıcemil niyaz ediyorum. Selden etkilenen Darıca ve Kocaeli’deki bütün vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Kocaeli’nin altyapısı perişan bir hâlde. Ancak Kocaeli’ye hizmet etmek yerine, Kocaeli’nin ormanlarını, tabiatını ve tarihini yağmalamakla meşguller. Kocaeli’ye hançer gibi saplanan Kuzey Marmara Otoyolu Projesi tüm vandallıklarıyla devam ediyor. On binlerce ağaç kesildi, yetmedi, yok edilen birçok tarım alanı var ve bu doğal düzen yetmedi, şimdi de Kocaeli’nin tarihini, kültürel zenginliklerini kazıyıp yutmaya çalışıyorlar. En son Gebze’deki Ballıkayalar gibi iki yüz milyon yıllık süreçte oluşmuş bir tabiat parkını yok etmeye ve 17 bin ağacı kesmeye başladılar. Proje kapsamında, bu sefer de açılacak olan taş ocağı için Kandıra Babaköy’de kesilecek 2 binden fazla ağaç yetmezmiş gibi, eski Roma Dönemi’ne ait lahit mezarların, tümülüslerin ve tarihî kalıntıların olduğu bölge haritadan silinmeye çalışılıyor. Çalışmalar gündüz değil gece yürütülüyor. Yaptıkları işte bir sıkıntı mı var, bir utanç mı var; niye gece çalışıyorlar? Bence utanmaktan vazgeçin, korkun; Kocaeli halkı artık bu Vandalizme geçit vermeyecek. Malum firmaların yaptıkları bu yol o firmaların karnını doyuruyor olabilir ama üzülerek söylüyorum, bu yol, Kocaeli’ye geri dönüşü olmayan bir çevre felaketinden ve tarih katliamından başka hiçbir şey bırakmayacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin lütfen.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün açıklanan işsizlik rakamları ekonomimizin kötüye gidişini bir kez daha gözler önüne serdi. İşsiz sayısı 2019 yılı Mart döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 334 bin kişi artarak 4 milyon 544 bin kişiye çıktı. İşsizlik oranı ise 4 puanlık bir artışla yüzde 14,1 seviyesinde gerçekleşti. TÜİK’in açıkladığı yeni veriler genç nüfustaki işsizliğin geldiği noktayı da gözler önüne seriyor. 15-24 yaş arası nüfustaki işsizlik oranı yüzde 25,2’ye yükselirken istihdama katılım oranı ise yüzde 45,4’e geriledi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin Sayın Türkkan.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Hükûmet bu gerçeği artık görmeli ve tüm yoğunluğunu toplumu boşa uğraştıran meseleler yerine ekonomiye vermeli. Vatandaşımızın iş bulamaması, evine aş götürememesi ne zaman gündemimize gelecek merak ediyoruz.

Sevgili arkadaşlar, Türkiye’deki 3 milyon 610 bin Suriyelinin yüzde 61’i -ki bu rakam 2 milyon 212 bine tekabül ediyor- 0-24 yaş arası. Bu nüfus ilerleyen yıllarda yapısal ve zihinsel olarak giderek burada yerleşik hâle gelecek. 2011 yılından bu yana ülkemize gelen Suriyelilerin tekrar Suriye’ye geri dönüşleri yüzde 1 oranına bile ulaşmamış, sürekli geliyorlar ama hiç gitmiyorlar. Bugün Türkiye’de yaşayan her 20 kişiden 1’i Suriyeli. Yaklaşık yirmi yıl sonra Suriyelilerin nüfusunun ortalama 7,5 milyon olacağı öngörülüyor ve ülkemizde her 13 kişiden 1’inin Suriyeli olacağı hesap ediliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Bu tehlikenin ne kadar farkındasınız bilmiyorum ama bu durum Türkiye Cumhuriyeti devletinin doğrudan beka meselesidir. Buradan çağrı yapıyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuda ciddi olarak bir toplantı yapmak zorundadır.

Çin’in Doğu Türkistan Türklerini hapsettiği toplama kamplarında bir Türk aydını daha şehit oldu geçen hafta. Doğu Türkistan Türkü, dünyaca ünlü yazar Nurmuhammed Tohti hastalanmasına rağmen, götürüldüğü kampta yetmiş gün süren gözaltı, sorgu ve işkence sonunda hayatını kaybetti. 70 yaşında hayatını kaybeden Tohti’nin naaşı ne yazık ki ayaklarında kelepçeyle ailesine teslim edildi. Yazar Tohti’ye Allah’tan rahmet diliyorum. Buradan bir kez daha uyarıyoruz: Çin’in Uygur Türklerine yönelik uyguladığı zulme lütfen sessiz kalmayın ve gerekeni yapın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi dün mahkemedeyken hayatını kaybetti. Mısır yönetimi Mursi’nin cenazesini ailesine teslim etmeyi reddederek Kahire’de halk mezarlığına defnedileceğini söyledi. Defne sadece Mursi’nin 2 oğlunun katılmasına müsaade edilirken eşinin katılmasına dahi müsaade edilmedi. İşte maalesef, diktatörlük tam da böyle bir şey. “Ders alır mıyız acaba?” diye sormadan edemiyor insan.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi söz sırası, Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Hakkı Saruhan Oluç’ta.

Buyurun lütfen.

22.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine, siyasetçiler ile demokratik siyaset alanında faaliyet gösterenlerin dünyanın neresinde olursa olsun tutuklanmasına ve yargılanmasına karşı çıktıklarına, Adana ilinde gözaltına alınan HDP Gençlik Meclisi üyelerinin serbest bırakılmasını talep ettiklerine, Hazine ve Maliye Bakanlığının Mayıs 2019’a ilişkin bütçe uygulama sonuçlarına, ekonomideki krizin ciddiye alınarak tartışılması gerektiğine ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, Mısır’ın seçimle işbaşına gelmiş ve darbeyle devrilmiş olan ve tutuklanmış olan Cumhurbaşkanı Mursi hayatını kaybetti. Kendisine rahmet, bütün Mısır halkına başsağlığı diliyoruz. Son derece trajik bir durumdu, bir siyasetçi yargılama sırasında hayatını kaybetti.

Biz, siyasetçilerin, demokratik siyaset alanında faaliyet gösterenlerin tutuklanmasına, siyasi faaliyetleri nedeniyle yargılanmasına dünyanın neresinde olursa olsun karşı çıkıyoruz ve bunların siyasete doğrudan darbe olduğunu her zaman ifade ediyoruz. Ne yazık ki ülkemizde de bu durumla karşı karşıyayız. Bugün siyasi faaliyetleri, düşünceleri, ifadeleri nedeniyle yargılanan demokratik siyasetçiler vardır. Şu anda biz burada konuşurken geçmiş dönem Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın Sincan’da duruşması sürmektedir. Ben biraz evvel oradaydım, biraz izledim, buraya geldim. Geçtiğimiz günlerde yine geçmiş dönem Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ’ın duruşması vardı ve diğer vekillerimizin hepsi siyasi faaliyetleri, düşünceleri ve ifadeleri nedeniyle yargılanmaktadırlar. Demokratik siyaset karşısındaki bu tutumu kınamaya devam ediyoruz.

Bir diğer konu, ilk defa olmuyor, bizim başımıza ilk gelen bir şey değil elbette fakat devam eden bir süreç olduğu için bir kez daha değinmek istiyoruz. Gençlik çalışmalarımız var, Halkların Demokratik Partisinin Gençlik Meclisi var ve bu gençlik meclisi demokratik siyaset alanında çalışmalarını sürdürüyor. Gençliğin sorunlarıyla, Türkiye’nin sorunlarıyla ilgili siyasi faaliyet yapıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun tamamlayın Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Yine, geçtiğimiz günlerde Adana’da HDP Gençlik Meclisi üyesi 23 genç arkadaşımızın evlerine baskın yapıldı, kapıları kırılarak gözaltına alındılar. Bu gençlere bir gözdağı mıdır, gençlerin siyasi faaliyetini engellemek için yapılan bir çaba mıdır, bunları çeşitli biçimlerde tanımlayabiliriz ama gençleri terörize eden bu zihniyeti, bu yaklaşımı kınıyoruz ve derhâl serbest bırakılmalarını talep ediyoruz; bizim partimizin gençlik meclisi çalışmalarıdır.

Sayın Başkan, bir diğer değinmek istediğim konu, biliyorsunuz Hazine ve Maliye Bakanlığı mayıs ayı bütçe verilerini açıkladı ve yapılan açıklamalara göre henüz beş ayını geride bıraktığımız 2019 yılının nasıl devasa bir bütçe açığıyla kapatılacağını tahmin etmek zor görünmüyor. Veriler piyasanın görünümünü yansıtıyor, satışlarda düşme olduğu görünüyor…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen tamamlayın.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Toparlıyorum.

KDV ve ÖTV tahsilatlarında düşüş olduğu görünüyor. Yani piyasada işlerin iyi olmadığı anlaşılıyor. 2018 yılı ilk beş ayında 20,5 milyar Türk lirası açık veren bir bütçe vardı, 2019 yılı ilk beş ayında bu açık 66,5 milyar Türk lirasına ulaşmış oldu. Yani 2018’in tamamındaki bütçe açığı 72,6 milyar Türk lirasıydı, biz şu anda 66,5 milyar Türk lirasına ulaşmış vaziyetteyiz. Bu, son derece karanlık bir tablo.

Yine, nisan ayında sanayi üretiminin geçen yılın nisanına göre yüzde 4 gerilediği açıklandı bugün. Beklenti yüzde 1,2’lik bir gerilemeydi, burada da beklentilerin çok üzerine çıktığı görünüyor. Yani ekonomide dipten dönüş olmadığı anlaşılıyor. Altı ay evvel burada bütçeyi tartışıyorduk ve altı ay içinde yaşananlar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen toparlayın.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Toparlıyorum.

Bir kez daha bütçeyi tartışacağız ama görünen o ki hiçbir şekilde Hazine ve Maliye Bakanının çizdiği pembe dünyanın karşılığı yok şu anda ekonomide, resesyon devam ediyor ve ilk beş ayın performansı yıl sonuna dair de bize önemli bir bilgi vermiş oluyor.

Bunu da bir kez daha vurgulamak ve ekonomideki krizin ciddiye alınarak tartışılması gerektiğini vurgulamak istiyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Özkoç, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili, buyurun lütfen.

23.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, Sayıştayın siyasetin parçası hâline getirilmesinin devlete zarar verdiğine, 2017 Sayıştay Raporu verilerinin kamuoyuyla paylaşılmasından sonra Sayıştayın denetim işlerinden sorumlu Başkan Yardımcısı Fikret Çöker ile İstanbul belediyelerinin denetiminden sorumlu Grup Başkanı Sezgin Eren’in görevden alındığına ve Sayıştay Başkanlığından yapılan yazılı açıklamaya ilişkin açıklaması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün Sayıştay bir açıklama yaptı. Sayıştay siyasi bir kuruluş değildir, Sayıştay bir yüksek mahkemedir, mali denetimin mekanizmasıdır, kamu bütçelerini denetler ve bu görevi Meclisimiz yani milletimiz adına yapar. Böyle bir kurumu siyasetin parçası hâline getirmek devlete büyük zarar verir, vermektedir. İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle ilgili israfı ortaya koyan raporlar nedeniyle Sayıştay siyasi cendereye alınmıştır. Raporları biz kamuoyuyla paylaştıktan sonra atılan ilk adım, Sayıştayın Denetim İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Fikret Çöker ve İstanbul Belediyelerinin Denetiminden Sorumlu Grup Başkanı Sezgin Eren görevden alınmıştır. Rapordaki somut veriler, israf kamuoyunda tartışıldıkça Sayıştay daha fazla siyasetin içine çekilmiştir. Sayıştay “23 Mayısta açıklama yapıldı, bilgiler doğru değil. 2019 yılına ilişkin denetim süreci henüz başlamadı, 2018 yılı denetimleri henüz sonuçlanmadı…” İyi de Ekrem İmamoğlu Ekim 2018’de yayımlanan 2017 Sayıştay Raporu’ndaki verilerden söz ediyor. 2018 veya 2019 denetim sonucu demedi hiç kimse.

Pazar günü 2 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ortak yayın gerçekleştirdiler. Önce programın moderatörüne “Siz Sayıştay raporlarını okudunuz mu? Orada 753 milyon liralık israfa dair bir rakam yok.” diyen Sayın Binali Yıldırım, Sayın Ekrem İmamoğlu 2017 raporunu gösterince raporu okumadığını itiraf etmek zorunda kalmıştır. Bu siyasi hezimetin üzerine Sayıştay tekrar devreye sokulmuştur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, lütfen toparlayın.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Devletin temel kurumlarını yalanlarını, israflarını gizlemek için kullanmak hepimize, her birimize ve gün gelir sizlere de zarar verir, çatısında birleştiğimiz devleti tüketir.

Bugün Sayıştaya yaptırılan açıklamada “Sayıştay raporlarında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından bazı sivil toplum kuruluşlarına yardım yapıldığına dair herhangi bir değerlendirme yoktur.” deniliyor. İyi de biz vakıflara kaynak aktarımıyla ilgili bilgi verirken Sayıştayı referans göstermedik zaten. Vakıflara yapılan 2018 yılı ve öncesine ilişkin yaklaşık 1 milyar lirayı bulan kaynak aktarımı İstanbul Büyükşehir Belediyesi STK-Okul-Yurt 2018 Faaliyet Raporu içinde yer alıyor. Sayıştayın 2017 yılı denetiminde ortaya koyduğu israf işte bu tablodadır. Sayıştay ve Sayıştayın kurumsal kimliğini kullanan siyasiler “Bu tablodaki veriler yanlıştır.” diyebiliyor mu? Meselenin de özü tam da burasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen toparlayın, buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Bu tablodaki israf doğru mudur, yanlış mıdır? Milletimizi ilgilendiren işte budur.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Cahit Özkan, buyurun lütfen.

24.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine, darbenin bir milletin sosyal, kültürel, ekonomik ve tarihî değerlerine karşı saldırı anlamına geldiğine, 17 Haziran 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in vefatının 4’üncü yıl dönümüne, bütün insanlığın demokrasi ve hukuk devleti içerisinde yaşamasını arzu ettiklerine ilişkin açıklaması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 9’uncu yüzyıldan 21’inci yüzyıla kadar çok yakın tarihî, kültürel bağlarımızın olduğu Mısır’da 2013 Temmuz ayında gerçekleştirilen darbe teşebbüsüyle, darbeyle, maalesef, Mısır halkının yüzde 52 oy oranıyla seçilmiş olan meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi cezaevine gönderilmiştir ve o günden bugüne, yaklaşık altı yıldan beri maalesef ruhsal ve psikolojik, fiziksel işkenceler gösterilmek suretiyle büyük acılar çektirilmiş ve son olarak da dün 17 Haziran tarihinde mahkeme salonunda, bu işkencelerinin neticesinde hayatını kaybetmiş ve şehadete ulaşmıştır.

Muhammed Mursi, şiddeti tavizsiz bir şekilde reddederek millî iradenin, demokrasinin peşinden koşmuş ve halkının zenginleşmesi, refahı ve adaleti için mücadele etmiş bir millî irade temsilcisidir. Onun ortaya koyduğu bu tavizsiz mücadele Mısır halkının ve dünya insanlığının vicdanında emsalsiz bir yer edinmiştir ve inşallah Mısır halkı onun yakmış olduğu bu demokrasi ve millî irade ateşini ilelebet sürdürmek suretiyle tarihsel ve kültürel olarak kalkınmaya devam edecektir.

Tabii “darbe” dediğimizde aslında sadece millî iradeye karşı bir kalkışma söz konusu değil, aynı zamanda bir milletin sosyal, kültürel, ekonomik, tarihî bütün değerlerine karşı bir saldırıdır. Bunun bedellerini bizler de geçmişte ödedik ve Mısır’da gerçekleştirilen darbe maalesef eş zamanlı, bir tarafta “Turuncu Devrim” adı altında, diğer taraftan da “Arap Baharı” adı altında bütün dünyanın dört bir tarafında belirli çıkar çevreleri tarafından, emperyalistler tarafından sürdürülegelmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen tamamlayın.

Buyurun.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bizim de bugün ülkemizde millî iradeye sahip çıkmamızın altında bu saldırıları dünyada, gönül coğrafyamızda ve ülkemizde bertaraf etme gayretimiz vardır. Onun için, dünden bugüne bu mücadeleler devam ederken Batı’nın maalesef ikiyüzlü, sahteci bir yaklaşımını da gözlemlemekteyiz. Batı’nın bu ilkesiz tavrı bütün dünya insanlığının gözlerinden kaçmamaktadır. Kendi siyasi ve ekonomik çıkarlarına hizmet ettiği müddetçe millî irade ve demokrasi vurgusu yapan Batı, Mısır’daki ve ülkemizdeki darbe girişimlerine maalesef sessiz kalmaktadır.

Bu vesileyle ülkemizde milletimizden almış olduğu yetkiye dayanarak büyük hizmetler ortaya koymuş Süleyman Demirel’i vefatının 4’üncü yılında rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen toparlayın.

Buyurun.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Süleyman Demirel pek çok darbe teşebbüsüyle karşılaşmış ve milletinden almış olduğu yetkiyle bu ülkeye hizmet etme gayretini ortaya koymuştur. Yine, eski Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’i ve bugüne kadar darbeyle karşılaşmış bütün millî irade savunucularını rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum. Ülkemizde, gönül coğrafyamızda ve bütün insanlık karşısında darbelerin olmaması için, yeniden karşılaşılmaması için bütün insanlığa çağrı yapıyorum.

Son olarak, kardeş olarak gördüğümüz Mısır halkının iradesine sahip çıkma ve özgürlük mücadelesini gönülden destekliyoruz. Her türlü hukuka aykırılığı ve hak ihlalini gerçekleştirenlerin ve zalimlerin zulümlerinin altında ezilmesini ve yine bütün insanlığın demokrasi ve hukuk devleti içerisinde yaşaması arzumuzu yeniden ifade ediyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Erkan Akçay da geldiğinde kendisine söz vereceğim.

Şimdi gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Önergeler

1.- Başkanlıkça, İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu’nun Güvenlik ve İstihbarat Komisyonundan istifasına ilişkin önergenin (4/34) 18/6/2019 tarihinde Başkanlığa ulaştığına ilişkin yazısı

BAŞKAN – İzmir Milletvekili Sayın Tamer Osmanağaoğlu’nun Güvenlik ve İstihbarat Komisyonundan istifasına dair yazısı 18 Haziran 2019 tarihinde Başkanlığımıza ulaşmıştır.

Bilgilerinize sunulur.

İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Öneriyi okutuyorum:

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ PARTİ Grubunun, 18/6/2019 tarihinde İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan tarafından, Türk Kızılayının faaliyetlerinin incelenmesi, kurum tüzüğünde yer alan tarafsızlık ilkesine aykırı davranılıp davranılmadığının belirlenmesi, faaliyet alanı dışına çıkıp çıkmadığının ortaya konulması, özel şirketlerle yapılan sözleşmelere uyulmadığı iddialarının araştırılması, çok sayıda şubesinin kapatıldığı iddialarının açığa çıkarılması ve elde edilen sonuçların kamuoyuyla paylaşılması maksadıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Haziran 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

18/6/2019

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 18/6/2019 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                            Lütfü Türkkan

                                                                                                                                                                  Kocaeli

                                                                                                                                       İYİ PARTİ Grubu Başkan Vekili

Öneri:

Kocaeli Milletvekili ve İYİ PARTİ Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkan tarafından, Türk Kızılayının faaliyetlerinin incelenmesi, kurum tüzüğünde yer alan “tarafsızlık” ilkesine aykırı davranılıp davranılmadığının belirlenmesi, faaliyet alanı dışına çıkıp çıkmadığının ortaya konulması, özel şirketlerle yapılan sözleşmelere uyulmadığı iddialarının araştırılması, çok sayıda şubesinin kapatıldığı iddialarının açığa çıkarılması ve elde edilen sonuçların kamuoyuyla paylaşılması maksadıyla 18/6/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 18/6/2019 Salı günü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere, öneri sahibi İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Lütfü Türkkan, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kızılay geçmişten bugüne Türk insanının, başı dara düştüğünde, herhangi bir felaketle karşılaştığında ilk gözünü diktiği yer; eski ismiyle Hilaliahmer. Savaş zamanında bile Hilaliahmer Cemiyetine ait hemşirelerin savaşta yaralanan askerlerin başında nasıl nöbet tuttuğunu, onlar gibi askerlik yaptığını hatırlıyoruz; resimler hâlâ arşivlerde duruyor. Bugüne kadar, döneminize kadar Kızılayın bu fonksiyonu hep devam etti ama her kurumu olduğu gibi Kızılayı da bu dönemde parti kurumu hâline getirdiniz. Nasıl yaptınız, biliyor musunuz?

Kızılay Genel Başkanı Doktor Kerem Kınık geçtiğimiz hafta Twitter’a bir şey yazıyor: “Çocuklar, bizim zamanımızda Binali Ağabey gibi bir ağabeyimiz yoktu.” Binali Yıldırım, işte, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı. Arkadaşlar, tabii ki Binali Yıldırım’a destek istemek, sizlerin, sizin partililerinizin vazifesi; bundan daha doğal bir şey yok ama yarın bir başka kurumun bir başkası için destek istemesinin önüne nasıl geçersiniz?

Türk milletinin ortak, müşterek değerlerinden bir tanesidir Kızılay. Kan istediğinizde ilk aklınıza gelen kurum, Kızılaydan kan alırız. Kızılay, o yüzden bu toplumdan kan ister, “Gelin, kan bağışı yapın.” der. Kızılay, “Kan bağışı yapın.” çağrısını bırakmış, oy toplamaya başlamış; kan istemiyor, oy istiyor. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Bu Kızılay, yarın Kurban Bayramı’nda kurban isteyecek. AK PARTİ’lilerden mi isteyecek? Türk milletinden isteyecek. Şimdi, o zaman, Kızılay Başkanı Kerem Kınık’a söylüyorum: Böyle bir çağrıda bulunduğun zaman “AK PARTİ’lilerden kurban bağışı istiyorum.” diye altına not düşün. Aksi hâlde, siz orada olduğunuz sürece bu millet, Kızılaya kurban bağışı vermez. Geçmişte olduğu gibi “helal kurum, iyi kurum, güvenilir kurum” diye mirasını götürüp bırakmaz.

Kızılay Genel Başkanı, 750 şubesi varken 657 şubesini kapatmış bir kurumun başkanı olarak orada duruyor. 617 şube başkanını görevden almış. Görevden alma gerekçelerini bilen yok. Göreve getirilenlerin önemli bir kısmı, AK PARTİ teşkilatlarında çalışanlar. Kızılayı AK PARTİ’nin TÜRGEV’ine, Ensar Vakfına çevirmek yolunda hızla yol almaya başladınız.

Kızılay, 6 bin büyükbaş hayvan alacak TAHAŞ diye bir şirketten. Enteresan bir şey söyleyeceğim size. O şirketle ilgili teminat anlaşması olarak teminat mektubu filan almıyor. Ne alıyor biliyor musunuz? Villa alıyor teminat olarak. Sonra da bu şirket, taahhüt ettiği kurban sayısını tamamlayamayınca teminatı paraya çeviriyor yani kurban yerine villa alıyor Kızılay. Kızılayın geldiği nokta bu.

Buradan Türk milletine sesleniyorum: Bundan sonra Kızılaya bağış verirken Kızılaya vermiyorsunuz, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Merkezine bağış yapıyormuş gibi düşünün. Bu başkan orada olduğu sürece Kızılayın gerçek kimliği maalesef bu. Türk milletinin ortak, müşterek kurumu olmaktan uzaklaştı Kızılay.

Kızılay eski şube başkanı var, Çetin Yavuz, 2016’da Güroymak Cumhuriyet Savcılığına müracaatta bulunuyor, görevi kötüye kullanma suçundan da suç duyurusunda bulunuyor. İddiası şu: 2016 yılında Kurban Bayramı için hedeflenen kurban sayısı 52 bin hisse iken 70 bin hisse topluyor kurum, Kızılayın Sayın Genel Başkanı, bu 70 bin hissenin 52 binini kestiği için 18 binini ne yapıyor, biliyor musunuz? Götürüyor, Yeryüzü Doktorlarına, Diyanet Vakfına, Suriye Türkleri Eğitim ve Yardımlaşma Derneğine, Aziz Mahmûd Hüdâyi Vakfına, Gift of Givers gibi dernek, vakıf ve organizasyonlara nakit olarak harcıyor. Siz de zannediyorsunuz ki “Ben Kurban farizamı yerine getirdim, Kızılaya kurban parasını yatırdım, bu kurban kesildi.” Hayır, Ensar Vakfına gitti para, nakit.

Yani ben LÖSEV’in topladığı “kesimsiz kurban” işine devamlı karışıyorum. Ne demek “kesimsiz kurban” ya? Kurban, bir fariza, bunun da bir tarifi var. “Kesimsiz kurban” diye bir şey olur mu? Kurbanı keseceksin arkadaş, kan akıtacaksın.

Bu Mecliste temsilcilerinin de bulunduğu o cemaatin, bir zamanlar çok kurban topladığı dönemler vardı. Hepsine şunu soruyordum: Arkadaşlar, siz kurbanları nerede kesiyorsunuz? Sadece para topluyorsunuz siz. Para toplayıp kurban kesmiyorlardı, aynı şeyi Kızılay yapmış. 70 bin tane hisse toplamış, 52 binini kesmiş, 18 binin parasını da götürmüş kendi yandaş vakıflarına dağıtmış. Peki, bu vatandaşın, kurban farizasını yerine getirmek için verdiği paranın hesabını kim ödeyecek?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Türkkan lütfen toparlayın.

Buyurun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) – Vebali kimin, günah değil mi? O insanın belki kendi gelirinden, rızkından sadece farizasını yerine getirmek üzere köşeye ayırdığı bu parayı o vakfa niye veriyorsunuz arkadaş ya? Vereceği varsa o zaten kendisi gidip verir. “Kurban kes” diye veriyor. Hayır, o parayı biz alacağız. Ne yapacağız? Kızılaya yalı kiralayacağız. Kızılayın bu Genel Başkanı yalı kiralamış, biliyor musunuz? Kızılayın yalıya ne ihtiyacı var ya, millete çadır kuran kurumun yalıya ne ihtiyacı var? (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

Bu rezilliğin burada araştırılması için verdiğimiz bu araştırma önergesine destek vermenizi bekliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Haydar Akar.

Buyurun lütfen.

CHP GRUBU ADINA HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli kurumlarından bir tanesi Kızılayı konuşuyoruz, Kızılay hakkındaki bir araştırma önergesini konuşuyoruz. Niçin bu noktaya geldiğimizi birazdan söyleyeceğim.

Kızılayın kuruluşuna bakarsanız, Osmanlı’ya dayanıyor ve yaptığı işlere bakarsanız, savaşta da barışta da mutlaka bir şeyler yapan bir kuruluşumuz, yardım kuruluşumuz. Neler yapıyor? Selde yapıyor, doğal felaketlerde yapıyor, depremde yapıyor ve savaşlarda yapıyor Kızılayımız. Kızılay genelde bağışlarla yürüyen, gönüllülük esasına dayanan, merkezi hariç, diğer tarafı yani şubeleri gönüllülük esasına dayanan fahri bir kuruluş, şubeleri var ve insanlar “Ben burada çalışmak istiyorum ve faydalı olmak istiyorum.” diyor. Bağışları daha çok nereden alıyor? Kurbandan alıyor ve kan bağışlarıyla yapıyor. Biraz evvel İYİ PARTİ Grup Başkan Vekilimizin dediği gibi, Kızılay bu bağışları toplarken “Siz AK PARTİ’li misiniz, CHP’li misiniz, HDP’li misiniz, MHP’li misiniz?” diye sormuyor, kan vermek isteyen herkesten kan alıyor ya da kurban bağışında bulunmak isteyen herkesten kurban bağışı alıyor. Ama şu andaki mevcut yönetimi, inanın, diğer kurumlar gibi, aynı YSK gibi ve Sayıştay gibi, bu olmaması gereken, gönüllülük esasına dayanan Kızılayı da AKP’nin bir kuruluşu hâline dönüştürmüş.

Evet, 617 şube kapatılmış. Niçin kapatılmış? Çünkü bu yolsuzluk ve usulsüzlükler nedeniyle, açılan davalar nedeniyle, mevcut delegelerin, şube başkanlarının oy kullanmasını önlemek için kapatmışlar 617 şubeyi ve mahkeme kararında bir olağanüstü kongre olması gerektiği söylenmesine rağmen buraya kayyum atanmış -kayyumlardan biri de Binali Bey’in kardeşi, İstanbul Kızılay Şube Başkanı, 3 kişilik kayyum- ve olağanüstü kongre yapmaları gerekirken hızla şubeleri kapatmışlar, delegeliklerini düşürmüşler ve tekrar bir olağan kongre yaparak -olağanüstü yapmaları gerekirken- ne yapmışlar? Tekrar aynı yönetimi, aynı başkanı seçmişler.

Evet, villa kiralamış, teminat olarak villa almış, 12 bin dolara kiralamış üstelik bu villayı.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Yalı, yalı.

HAYDAR AKAR (Devamla) – Gerçekten, Kızılayın gelirleri veya bağışlar amaçları dışında kullanılmaya başlamış. Kızılay çok önemli. Niçin önemli? Biz çocukluğumuzda, hatırlayın, okullarda Kızılay Haftası kutlardık. Kızılay hepimizin kurumuydu ama şimdi bu Kızılay kimin kurumu olmuş? AKP ve yandaşlarının kurumu hâline dönüştürülmüş. Arkadaşlar, bu Kızılay bize lazım. Türkiye deprem bölgesi, Türkiye sellerle uğraşıyor. Bugün de her tarafta sel felaketleri yaşanıyor ve insanlarımız hayatlarını kaybediyor. İhtiyaç oluyor, çadıra ihtiyaç oluyor, battaniyeye ihtiyaç oluyor, bu, tamamen Kızılay tarafından karşılanıyor. Savaşta, yine aynı şekilde, askerlerimizin en büyük destekçileri, Kızılay’ın gönüllüleri. Bunlar parayla çalışan insanlar değil, Kızılaya gelip “Ben gönüllü olmak istiyorum. Gönüllü hizmet etmek istiyorum.” diyen insanlardan oluşuyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akar, toparlayın lütfen.

HAYDAR AKAR (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.

Siz bu kurumları siyasallaştırırsanız, AKP’nin bir kurumu hâline dönüştürürseniz, yarın ne bir gönüllü bulursunuz ne de bağış yapan bir vatandaş bulursunuz. Onun için buradan size seslenmek istiyorum: Gelin, bu önergeyi birlikte kabul edelim ve içeriğini araştıralım. Gerçekten bunlar oluyorsa Kızılayı yeniden düzenleyelim, siyaseti Kızılaydan uzaklaştıralım; uzaklaştıralım ve özerk bir kuruluş hâline dönüşsün eskiden olduğu gibi, sizin iktidarlarınızdan önceki dönemlerde olduğu gibi ve her vatandaşın yardımına koşsun, askerimizin yardımına koşsun.

Bakın, bugün Askerlik Kanunu’nu görüşeceğiz. Tabii ki bu kanunun içerisinde Kızılay yok ama Kızılayın en büyük destekçi kurumlardan bir tanesi olduğunu bilmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.

Evet, Kızılay eski hâline döndürülmeli, Kızılay gerçekten herkesin ortak kurumu hâline dönüştürülmeli diyor, sevgiler saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akar.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Mehmet Ali Özkan.

Sayın Özkan…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Evet, Sayın Cahit Özkan, buyurun.

AK PARTİ GRUBU ADINA CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ’nin grup önerisi üzerine grubumuz adına ben söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Tabii, Hilaliahmer, Kızılayımız bizim tarihimizden beri medeniyetimiz adına, gönül coğrafyamızda ve bütün insanlığa hizmet götüren, nerede bir sıkıntı varsa ülkemizin ve milletimizin gönlündeki o iyi, güzel işleri oralarda hayata geçiren bir kuruluşumuz.

Tabii, bir kurumun iyi çalışıp çalışmadığını, yaşadığımız, hem ülkemiz hem de bölgemizdeki doğal afetler ve sıkıntılar karşısında görebiliyoruz. Bakın, bugün Kızılay mücbir sebep, doğal afet; herhangi bir sel, deprem felaketi karsında yaşadığımız acılara -ki Allah tekrarını hiçbir zaman nasip etmesin- baktığımızda Kızılayın hiçbir zaman eksik, yanlış, yetersiz kaldığıyla ilgili bir durum söz konusu olmuyor ve hamdolsun Kızılayımız sadece ülkemizde değil, bütün dünyada da insanlığa vatandaşlarımızın o hayırlarını, hasenatlarını ulaştırıyor.

Şu an konuştuğumuz meseleye baktığımızda, Kızılayın bütün iş ve işlemleri elbette denetime tabi ve bu bir taraftan sivil toplum kuruluşu, kamuya yararlı bir kuruluş olması sebebiyle Hükûmet nezdinde İçişleri Bakanlığının, Sayıştayın ve devletimizin anayasal kuruluşlarının denetimi altındadır ve AK PARTİ olarak Kızılayın yönetimiyle ilgili herhangi bir irtibatımız söz konusu değildir. Biraz önce hatiplerin yapmış olduğu konuşmalarda AK PARTİ ile Kızılayı irtibatlandıran iddiaların hepsini reddediyoruz. Çünkü, Anayasa Mahkemesinin denetimi altında olan AK PARTİ’mizin bütün hesapları incelenmektedir ve AK PARTİ hesaplarıyla ilgili herhangi bir iddia kabul edilemez. Diğer taraftan da Kızılayımızın yapmış olduğu bütün işlemleri yine devletimizin anayasal kuruluşlarının denetimi altındadır. Bu bağlamda, vatandaşlarımızın iyi niyetinin, hayır ve hasenatlarının yine zor durumda olan coğrafyalarda ve bölgelerimizdeki insanlara ulaştırılmasının önünü kesecek bu tür iddiaları kabul etmediğimizi ifade ediyor ve Kızılayın insanlığa her türlü hizmetinde yanında olduğumuzu ve bütün siyasi parti grupları olarak da bu tür çalışmalarda vatandaşlarımızın hayır ve hasenatlarını artırıcı şekilde söylem ve eylem içinde olmamız gerektiğini ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özkan.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - İYİ PARTİ grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Buyurun…

GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Başkan, kabul edenlere bakmadın bile!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Başkan, öyle bir sayı yok. Başkan, öyle bir sayı yok.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akar.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, kabul edenler çok daha fazla.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakmadın bile ya, bakmadın bile.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Evet, öyle bir sayı yok Başkan.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ben bunu söylemek için gelmedim ama fiilen oylama yaparken lütfen iki tarafa da bakın.

BAŞKAN – Saydık arkadaşlar.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Türkkan. (CHP, HDP ve İYİ PARTİ sıralarından gürültüler) Arkadaşlar, lütfen, Sayın Grup Başkan Vekili konuşuyor.

Buyurunuz.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, parti hüviyetinizin dışında, bu Meclisi yönetirken herkesin Meclis Başkan Vekili olduğunuzu bir kere daha hatırlatmak istiyorum.

BAŞKAN – Öyle davranıyorum zaten.

Buyurun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Hiç o tarafa bakmadan, bu tarafı saymadan “Kabul edenler… Etmeyenler… Edilmemiştir.” derseniz bundan sonraki yönetiminizde arızalar çıkacaktır. Oysa biz çok önemli bir kanunu, Türkiye'nin göz bebeği Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili bir kanunu görüşmeden önce zatıalinizin gösterdiği bu tavır, bundan sonraki görüşmeler esnasında da olumsuz bir hava estirecektir. Bu konuda, lütfen, sayın ve doğru karar verin.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Evet, şöyle söyleyeyim: Kabulü yönünde oy kullanan içeride toplamda 42 milletvekilimiz var, ben saydım efendim, oylamayı yapmadan önce saydım, merak etmeyin. [İYİ PARTİ sıralarından alkışlar(!)]

GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Nereden biliyorsunuz ya? Nereden biliyorsunuz?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Hayır, şu anda buradaki sayı da 53. Sayın Başkan, burada da 53 milletvekili var, aynı anda burada da 53 milletvekili vardı.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Akar, buyurun lütfen.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – 69’a göre itirazımı yapıyorum. Şöyle: AKP grup başkan vekili, bizim konuşmalarımız üzerine, Kızılayı siyasallaştırdığını söylememiz üzerine böyle bir şeyin olmadığını, bizim doğru söylemediğimiz anlamında birtakım şeyler söyledi.

BAŞKAN – Bir hakaret içeren, 69’a göre söz verebileceğim bir şey yok Sayın Akar bunda.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sataşma Sayın Başkan, sataşma.

BAŞKAN – Yok, bir sataşma yok.

Buyurun.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Tamam, yenisiniz, biliyorum ama…

BAŞKAN – Ama kayıtlara geçmesi açısından söylemek istediğiniz bir şey varsa buyurun, şu an kayıtlara geçiyor.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Evet, kayıtlara geçmesi için söylüyorum, iki tane örnek vereceğim ne kadar siyasallaştığıyla ilgili. Bir tanesi şu: “Çok şey mi istiyoruz? Yok, hayır. Bu lideri hak ediyoruz. Cenab-ı Hak bize bahşedecek inşallah.” diyor Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde. Yine İstanbul seçimleri için de seçim borazanlığını yaptığı gibi “Binali Ağabey” diyerek açık açık oy istiyor. Bu, bir kurumdaki başkanın siyasallaşması demektir. Yani Kızılay Başkanını ne ilgilendiriyor İstanbul seçimi, ne ilgilendiriyor Cumhurbaşkanı? Bir oyu vardır, mutlaka kullanacaktır ama tarafsız olması gereken bir kurumun başında bulunuyor ve herkesin yardımlarıyla, bağışlarıyla o kurumun sürekliliğini idame ettiriyor. Onun için de tekrar tekrar siyasallaştığını ifade ediyorum.

BAŞKAN – Kayıtlara geçmiştir, teşekkür ediyorum.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, bu sayım konusundaki tavrınızın değişmesini bekliyoruz.

BAŞKAN – Efendim, Kâtip üyelerimiz de saydılar.

KÂTİP ÜYE NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Hayır efendim.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Hayır efendim, Kâtip Üye kabul etmiyor. Kabul etmiyor efendim, niye onların adına hüküm…

BAŞKAN – Yani siz “45 üye” dediniz.

KÂTİP ÜYE NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Burası fazlaydı oylama yaparken Başkanım.

BAŞKAN – Peki, oylamayı tekrarlıyorum o zaman.

İYİ PARTİ Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

2.- HDP Grubunun, 18/6/2019 tarihinde Batman Milletvekili Necdet İpekyüz ve arkadaşları tarafından ekonomik sıkıntılar ile işsizliğe bağlı intiharların incelenmesi ve sorunun çözüm yöntemlerinin tespiti amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Haziran 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

18/6/2019

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 18/6/2019 Salı günü (bugün) toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                        Hakkı Saruhan Oluç

                                                                                                                                                                 İstanbul

                                                                                                                                                HDP Grubu Başkan Vekili

Öneri:

18 Haziran 2019 tarihinde, Batman Milletvekili Sayın Necdet İpekyüz ve arkadaşları tarafından verilen 2711 sıra numaralı, ekonomik sıkıntılara ve işsizliğe bağlı intiharların incelenmesi ve sorunun çözüm yöntemlerinin tespiti amacıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 18/6/2019 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisine geçmeden önce…

GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Geçtik efendim.

BAŞKAN – …Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Başkan Vekili Sayın Erkan Akçay’a bir söz vereceğim.

Buyurun Sayın Akçay.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, geçmiş sayılır, yani aciliyet yok.

BAŞKAN – Yok, henüz daha görüşmelere başlamadık.

Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

25.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dilediğine, 17 Haziran 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in vefatının 4’üncü yıl dönümüne, 16 Haziran Devlet Tiyatro ve Operasının kuruluşunun 70’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Genel Kurula biraz gecikmeyle katılmam münasebetiyle söz aldım. Teşekkür ediyorum.

Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, kanlı bir darbeyle görevden uzaklaştırılmasının ardından beş yıldır devam eden, zalimane bir şekilde devam eden yargılanmasında dün mahkeme salonunda hayatını kaybetmiştir. Orta Doğu coğrafyasında Mısır’da demokrasi mücadelesinin simge isimlerinden birisi olan merhum Mursi’ye Allah’tan rahmet, Mısır halkına başsağlığı diliyorum.

Bu darbe sürecinde kendileri dışındaki ülkelerin, başlarda Türkiye de olmak üzere, Avrupa Birliğinin de darbeci Sisi’yi ilk tebrik eden kurum olduğunu, Amerika’nın bunlara, darbeci Sisi’lere ne kadar destek verdiklerini ve Mısır’da ve Orta Doğu bölgesinde bu emperyalist güçlerin dizayn gayretlerini de bir kez daha hatırlıyoruz.

17 Haziran günü, Türkiye Cumhuriyeti’nin 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in vefatının da seneidevriyesidir. Ülkemizin gelişme ve kalkınma hamlelerinde çok önemli hizmetler veren Demirel, arkasında bıraktığı onca eser ve hatırayla, saygıyla anılacaktır. Bu vesileyle, merhum Süleyman Demirel’e bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin lütfen, buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, 16 Haziran, ülkemizde Devlet Tiyatro ve Operasının açılışının da yıl dönümüdür. Tiyatro, opera, büyük bir özveriyle hayata geçirilen, kültürel gelişmenin en önemli yansımalarından, sosyal anlamda bütünleştirici, birleştirici bir sanat dalıdır. 1949 yılında açılan Devlet Tiyatroları, son yıllarda açılan 26 sahne ve 9.087 koltuk ilavesiyle bugün toplam 68 sahne ve 23.628 koltukla Türk milletine hizmet etmekte ve kültür ve medeniyet dünyamızı zenginleştirmektedir.

Türk tiyatrosu ve operası, aradan geçen yetmiş yılda dünya markası olmuş isimler ve eserler üretmiştir. Günümüzde de dünyanın en önemli sahnelerindeki temsilleriyle Türk sanatçıları, milletimizin gururu olmaya devam etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Kuruluşlarının yıl dönümünde Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü ve Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün tüm çalışanlarını kutluyor, başarılı çalışmalarının devamı dileğiyle selam ve sevgilerimizi sunuyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akçay.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, 18/6/2019 tarihinde Batman Milletvekili Necdet İpekyüz ve arkadaşları tarafından ekonomik sıkıntılar ile işsizliğe bağlı intiharların incelenmesi ve sorunun çözüm yöntemlerinin tespiti amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Haziran 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Şimdi, Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere Sayın Garo Paylan’ı kürsüye davet ediyorum.

Buyurun Sayın Paylan. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, derin bir ekonomik kriz yaşıyoruz, derin bir buhranın içindeyiz. Ancak bu buhranı bu Meclis konuşmuyor arkadaşlar. Bakın, esnaf, dükkânını siftahsız kapatıyor. Milyonlarca işsizimiz var. Çiftçi tarlasını ekemiyor ve derin bir buhran var arkadaşlar ve ekonomiyle ilgili verdiğimiz bütün önergeler reddediliyor. Ancak bu ekonomik buhranın sonuçları var.

Bakın, işçilerimiz, evini geçindiremiyorlar arkadaşlar ve milyonlarca işsiz var ve bunalıma giren işçiler intihar ediyor arkadaşlar. Beş yıl önceye göre intiharlar yani geçim sıkıntısı ve işsizlik sebebiyle olan intiharlar tam 5 kat arttı arkadaşlar. Bakalım bu Meclis bunu konuşacak mı? Pek çok meseleyi konuşmadık ama umalım ki bu araştırma önergemize verilecek destekle Meclisimiz, işsizlik sonucu veya geçim sıkıntısı sonucu olan intiharları inceler.

Bakın arkadaşlar, ciddi bir hayat pahalılığı yaşıyoruz. Çalışanlar, evini geçindiremiyor, tenceresini kaynatamıyor. Neden? Çünkü asgari ücreti sene başında 2.020 liraya yükselttik diye düğün bayram ettirmeye çalıştınız ama açlık sınırı yani yalnızca bir evin tenceresini kaynatmak için gereken rakam 2.124 TL. Peki, asgari ücret ne? 2.020 TL. Yani milyonlarca işçimiz, açlık sınırının altında bir gelire sahip. Çalışanlarımızın neredeyse tamamıysa yoksulluk sınırının altında bir gelire sahip arkadaşlar yani 7 bin lira. Bir eve 7 bin lira girmiyorsa o ev yoksul arkadaşlar. Kaç işçimizin evine 7 bin lira giriyor? Neredeyse emekçilerin tamamı, yoksulluk sınırının altında.

Bütün bunların sonucunda arkadaşlar, hayat pahalılığı sonucunda geçim sıkıntısı var ve mobbing var ve borçluluk yüzünden, arkadaşlar, intiharlar çok yüksek sayıda, artıyor.

Bakın, buna karşı her adımıyla ekonomik kriz yangınına benzin döken damat bey Berat Albayrak ne öneriyor? Hani şunu önermiyor: “İşçilerimize gelir aktarmamız lazım, çiftçilerimize destek olmamız lazım.” demiyor. Ne öneriyor dün aldığı kararla? Kredi kartlarının asgari ödeme rakamlarını düşürüyor ve kredi kartı taksit sayısını artırıyor. Ne diyor işçilere, emekçilere, borçlulara? “Daha çok borçlanın.” diyor. Ne olacak peki daha çok borçlandığında? Daha çok borç batağına batacak, bankalara daha çok faiz ödeyecek çünkü asgari rakamı ödediğinde, arkadaşlar, biliyorsunuz, bankalara yüzde 35, yüzde 40 faiz ödeyecek. Yani zaten yoksul olan işçiden daha çok kaynağı alıp bankalara aktaracak ya da borçlarını ödeyemeyen milyonlarca vatandaşımız gibi, daha çok vatandaşımız borç krizine girecek, evlerine haciz gelecek ve sonunda intiharlar artacak arkadaşlar. Hani, mucit damat beyin bulduğu tek mucize bu, arkadaşlar ama bu da intiharları, maalesef, artırır.

Çalışanlar bu durumda, çalışanlar evini geçindiremiyor. Peki, gelin, bir de işsizlere bakalım arkadaşlar. Dün yine işsizlik rakamları açıklandı, resmî rakam yüzde 14,1 ve geçen yıldan bu zamana, arkadaşlar, işsiz sayımız 1 milyon 334 bin kişi arttı ve 4 milyon 544 bine çıktı; bu, resmî rakam. İş aramaktan vazgeçenleri de kattığımızda 8 milyon vatandaşımız işsiz.

Arkadaşlar, Meclisimiz bu meseleye bakacak mı? Bakın, yıllardır krizden bahsediyoruz. “Her şeyi damat bey bilir, her şeyi kayınbaba Tayyip Erdoğan bilir.” dediniz ama hep daha kötüye gittik. Meclisimiz bu meseleye bakmalı, işsizlere bakmalı, atanamayan öğretmenlere bakmalıyız, atanamayan sağlık emekçilerine bakmalıyız ki intiharlar olmasın. Aksi takdirde, arkadaşlar, bunun vebali boynunuzadır. Eğer bu araştırma önergemize de itiraz ederseniz, “hayır” oyu verirseniz yine bunun vebali boynunuzadır.

Bakın, arife günü, Kastamonu’da, 21 yaşında, atanamayan öğretmen Kevser Abdülkadiroğlu intihar etti arkadaşlar, onun vebali boynunuzadır. Antep’te, işsiz Eyüp Dal, bedenini ateşe verdi ve birkaç gün sonra hayatını kaybetti arkadaşlar; Eyüp Dal’ın da vebali boynunuzadır. Tekirdağ’da, 34 yaşındaki Saffet kardeşimiz “İşsizlikten bunaldım.” diyerek intihar etti; eğer bu önergemize “hayır” verirseniz Eyüp kardeşimizin vebali de boynunuzadır. Adana’da, borçları nedeniyle intihar eden 35 yaşındaki Egemen kardeşimizin de vebali boynunuzadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Paylan, lütfen tamamlayın.

GARO PAYLAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, binlerce intihar var yıllardır süren ve işsizlik, aşsızlık, geçim sıkıntısı yüzünden bu intiharlar devam ediyor ama devletimiz ne yapıyor bakın, damat bey ne yapıyor? Ciddi harcama yapıyor bakın, bütçe ciddi açık veriyor. Bir yıl için 80 milyar lira açık vadetti damat Berat Bey, Meclise geldi “80 milyar lira açık vereceğim.” dedi; ilk beş ayda 66,5 milyar lira açık verdi. Ya, zannedersiniz ki milletin hayrına harcadı bunları, hani, işsizliği bitirmek için, çiftçiyi desteklemek için bu rakamları harcadı. Hayır, öyle olsaydı bu işsizlik, bu bunalım olmazdı. Kaynaklar nereye gidiyor? Saraylara gidiyor, yazlık saraya 330 milyon lira harcandı. Kaynaklar nereye gidiyor? Silaha, savaşa gidiyor, S400 füzelerine, tanklara, toplara gidiyor; bunların sonucunda bozulan güven yüzünden faize gidiyor kaynaklar arkadaşlar. Bütün bu meseleleri oturup konuşmamız lazım, aksi takdirde bütün kardeşlerimizin, intihar eden bütün kardeşlerimizin vebali boynunuzadır arkadaşlar.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Mehmet Metanet Çulhaoğlu.

Buyurun lütfen. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizdeki ekonomik krizin son dönemlerde daha çok hissedilir bir biçimde artması, buna bağlı olarak işsiz kalan vatandaşlarımızın intihar etmeleri sebebiyle, bu konunun araştırılarak çözümlenmesi amacıyla verilen Meclis araştırması açılması hakkında İYİ PARTİ Grubumuz adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; basını, şöyle, kısaca tararsak ekonomi sebebiyle onlarca facia haberi var. Pazar parası yüzünden eşini bıçaklayan, Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde kendini yakmaya çalışan, yakıt alamadığı için çocuklarını zatürreden kaybeden ve daha buna benzer nice haberlerle doludur gazetelerin üçüncü sayfaları.

Türkiye’de 7 milyon 600 bin çocuk maddi yoksulluk içinde büyümekte. Yeterince beslenemeyen, ısınamayan, en temel ihtiyaçlarından yoksun bu çocuklarımızı nasıl bir yarın bekliyor, nasıl bir yarın sunacağız? Size soruyorum.

Türkiye’nin işsiz sayısı, geniş anlamda bakıldığında 8 milyondan fazla olup bu, 350 milyon nüfuslu Amerika’daki 5 milyon 800 bin olan işsiz sayısından bile fazladır. Ekonomik krizle birlikte kronikleşen işsizliğin bir an önce derinlemesine incelenerek çözümlenmesi gerekir. Şu anda ülkemizin en önemli sorunu işsizlik, mutfaktaki yangın, enflasyon, hayat pahalılığıdır.

Sayın milletvekilleri, Türkiye bugün üretemez bir ülke oldu. Fabrikalarımız on yedi yılda bir bir satıldı, satılamayanlar da konkordato ilan etmekte ya da iflas ederek kapanmaktadır; bunun sonucunda işsizlik çığ gibi büyümektedir. Son on yedi yılda işsiz sayısı 1,5 milyon kişi arttı. TÜİK verilerine göre 2018’in son üç ayında resmî işsiz sayısı 3 milyon 981 bine ulaştı. Ailelerin mutfak masraflarından keserek, fedakârlık yaparak yetiştirdiği evlatlarımız üniversite bitiriyor, yine işsizler. 2018’e girdiğimizde 100 gençten 26’sı işsiz. Türkiye'deki gerçek işsiz sayısı dünyadaki 94 ülkenin nüfusundan fazladır ve 180 ülke içinde de işsizlikte 34’üncü sıradayız.

Değerli milletvekilleri, yalnızca 2017, 2018 ve 2019 yılının ilk yarısında 100’den fazla öğretmenimiz intihar etmiş. Türkiye’de işçi intiharları, işsizlik ve güvencesiz çalışmayla doğru orantılı artıyor. 2013’te 15, 2014’te 25, 2016’da 59, 2017’de 89 ve 2018’de tam 73 işçi hayatına son verdi. Son altı yılda işe bağlı sebepler yüzünden yaşanan intiharlar 5 katına çıkmış ve tam 315 kişi intihar etmiştir. Bakınız, sadece sağlık alanında 2015, 2016 ve 2017 yıllarında 24 doktorumuz, 180 hemşiremiz ve diğer sağlık personellerimizden 227 kişi olmak üzere toplam 431 kişi yaşamına son vermiş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen toparlayın.

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim Başkanım.

Üniversite sayısını çoğaltmakla, üniversite mezun sayısını artırmakla iş bulunmuyor arkadaşlar. 20-25 yaşlarında üniversiteyi bitiren gençlerimiz annelerinin, babalarının ellerine bakıyorlar. Bu gençlerimiz neden okuyorlar, neden mezun oluyorlar? Toplumda kendilerine yer bulamayan bu gençlerimiz çaresizlik içinde yaşamlarına son veriyorlar. Bu psikolojiyi yenmeleri için mutlaka üretime katılmaları gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, bu durumu belki sizler de biliyorsunuz ancak tek adam ve damadı olduğu sürece susacak ve bunlara göz yumacaksınız, bunları da bizler biliyoruz.

Son olarak, çare üretim, üretim, üretim diyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Hüseyin Yıldız konuşacak.

Buyurun.

CHP GRUBU ADINA HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, HDP’nin verdiği bu önergeyi Cumhuriyet Halk Partisi olarak destekliyoruz. “4 milyon 544 bin kişi resmî olarak işsiz.” dendi ama Türkiye genelinde 8-8,5 milyon işsiz insan var arkadaşlar, bunun 2 milyon 500 bini genç yani üniversite mezunu. Peki, bu ülke nasıl bu hâle geldi arkadaşlar? 2002’de geldiğinizde yoksulluğu bitirecektiniz, yoksulluğu daha da artırdınız, yüzde 25 artırdınız. Ne yaptınız? Kamuya ait olan bütün fabrikaları özelleştirdiniz, özelleştirdiğiniz fabrikaların yerine AVM’leri kurdunuz; 50 katlı, 150 katlı, 200 katlı binalar yaptınız, üreten Türkiye’yi tüketen bir ülke hâline getirdiniz. Bunun sorumlusu buradaki siyasi partiler değil arkadaşlar. On yedi yıldan beri bu ülkeyi yönetenler sizlersiniz.

Kendi bölgemden bahsedeyim. Aydın şu an intihar oranında Türkiye’deki 81 ilde 9’uncu sırada. Neden biliyor musunuz? Tarımı bitirdiniz ve şu an hepsi icralık. Daha bundan üç ay önce 2 çiftçimiz, amca yeğen intihar etti, banka borcundan dolayı arkadaşlar. 24 yaşında gencecik bir kızımız… Babasıyla görüştüm İncirliova’da. Gittiğimde ne dedi biliyor musunuz arkadaşlar? “Hüseyin, ben beş yıl boyunca tek ceket giydim. 2 çocuğum vardı, okuttum, mezun oldular. Atamasını bekliyordu, kızım bunalıma girdi.” Neden biliyor musunuz? İncirliova’dan Aydın’a gidecek, utancından babasından para isteyemediği için o gün intihar ediyor. Daha yeni, arife günü, arkadaşlar –çocuklarımız var, bir kız babası olarak konuşuyorum- 21 yaşında matematik öğretmeni Kastamonu’da intihar etti arkadaşlar.

Peki, bu sorunu biz çözmeyecek miyiz yani? Bütün illerden toplanıp buraya gelen Meclisin görevi değil mi bu yani? Bunu araştırmayacak mıyız değerli arkadaşlar? Siyasi düşüncemiz ne olursa olsun, burada bir kenara bırakmamız lazım. Sesleniyorum: 8,5 milyon insan işsiz. Şu an boşanma oranları yükseldi. İnsanlar kira parasını, elektrik parasını ödeyemiyor. Bu duruma gelmiş ülke arkadaşlar. Bizim, bu konuda hep beraber, bütün siyasi partiler birleşip bu sorunu Mecliste çözmemiz lazım.

Sayın Damat Ferit Paşa açıklama yaptı, dedi ki: “Ben 1 milyon insana iş imkânı yaratırım.” Geçen döneme göre 1 milyon 334 bin kişi daha işsiz duruma düştü değerli arkadaşlar.

Onun için Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu önergeyi destekliyoruz ve AKP’den de bu önergenin desteklenmesini istiyoruz. Bu konuyu Mecliste araştırmamız gerekiyor.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Orhan Yegin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN YEGİN (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP Grubunun vermiş olduğu önerge hakkında konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Aziz milletimizi ve onu temsil eden Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Mısır halkının seçimle iş başına getirdiği ve kanlı bir darbeyle görevinden uzaklaştırılan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum, Allah şehadetini kabul buyursun.

Kıymetli milletvekilleri, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2019 yılı Mart döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 304 bin kişi artarak 4 milyon 544 bin kişi oldu, işsizlik oranı 4 puanlık artışla yüzde 14,1 seviyesine geldi; doğru.

Bu dönem, daha önce, geçmiş yıllarda AK PARTİ dönemlerinde tanık olduğumuz o düşüş trendine ters olarak işsizlik verilerinde arzu etmediğimiz, istemediğimiz bir artışın olduğu bir gerçektir, buna hiçbirimiz itiraz edemeyiz, yok sayamayız.

Mayıs ayı içinde yine HDP Grubu tarafından verilmiş benzer bir grup önerisi hakkında o zaman da ifade etmiştim, 2019 yılı itibarıyla açıklanan verilere bakıldığında işsizlik verilerinde artış olduğu, evet, bir gerçek ama bu sadece 2019’un verileri olarak karşımızda. Bu dönemlerin hepsini bir bütün olarak alamayız.

2002’de iktidara gelmiş, bugün 2019’da hâlâ iktidarda olan, on altı, on yedi, on sekiz yıllık bir iktidar dönemi olan bir hareketin, bir siyasal partinin son yıllarda verilerdeki olumsuzluğa dayanarak bütün bir geçmişini aynen öyleymiş gibi izah etmenin de vicdana sığmayacağını, yakışık almayacağını, doğru olmadığını ifade etmek isterim.

Bu dönemler bize göstermiştir ki AK PARTİ ülkemizdeki sorunları ele almayı ve o sorunlarla esaslı bir mücadeleyi ortaya koymayı hedefleyen ve bu hedeflere de Allah’ın izniyle ulaşabilen bir parti olmuştur.

Bu kapsamda, 2007-2018 yılları arasında iş gücü artışı Avrupa Birliğinin tamamında 10 milyon iken ülkemizde bütün tamamını yakalayan bir sayıya, 9,5 milyonluk bir artışa ulaşmıştır. Kadın iş gücünde, genç iş gücünde -geçen hafta İYİ PARTİ grup önerisi üzerine konuşmuştum- bütün rakamlarda 2007-2018 yılları arasındaki verilere baktığımızda, OECD ülkeleri içerisinde istihdam konusunda 1’inci olmayı başarmış verileri yakalamış durumdayız. Ne zaman? Bundan bir sene önce, altı ay öncesine kadarki döneme kadar, son bu bir yılda yaşadığımız sorunlar -istihdam piyasalarındaki sorun, belki finansmana erişimdeki sorun, belki başka sorunlar- evet, Türkiye’nin bugün bir gerçeğidir ama Türkiye’nin bugün karşılaştığı, asıl yürüdüğü yolda istikametini bozmadan yoluna konulmuş bazı tümsekleri aşmak üzere bugün önünde duran sorunlardır ve Allah’ın izniyle, hep beraber, güçlü bir şekilde, Hükûmetimiz, Meclisimiz, hep beraber, bütün bu düzenlemeleri yaparak inşallah, bunların hepsini aşacağız…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Destekliyorsunuz yani.

BAŞKAN – Sayın Yegin, toparlayın lütfen.

Buyurun.

ORHAN YEGİN (Devamla) – …ve son yılda değil, daha önceki on beş-on altı yılda o yükseliş trendimizi inşallah, hep beraber yakalayarak hem yatırım piyasalarında hem istihdam piyasalarında, sağlıkta, eğitimde, ulaşımda Allah’ın izniyle bütün sorumluluklarımızı hep beraber yerine getirerek milletimizin refahını, huzurunu dün nasıl artırdıysak bundan sonra da inşallah, hep beraber bunu başarmaya devam edeceğiz.

Sadece şunu söyleyeyim size, aklınızda kalsın: 2002 yılında yaklaşık 750 bin olan iş yeri sayımız 1,9 milyona, yaklaşık 2 milyona; aktif sigortalı sayımız da ta o yıllarda yaklaşık 12 milyonken bugünlerde yaklaşık 22 milyona ulaşmış durumdadır.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – İşsizlik daha düşük o zaman.

ORHAN YEGİN (Devamla) – Dolayısıyla son altı ayın verisiyle moralsizliğe, son altı ayın verisiyle umutsuzluğa, sorumluluklarımızı unutmaya değil, geçmiş yıllarda neleri başardığımızı hatırlayarak, önümüzdeki riskleri de görerek, fırsatları da görerek, tehditlerin de farkında olarak, fırsatların da farkında olarak el ele…

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Bugün işsiz sayısı daha fazla.

ORHAN YEGİN (Devamla) – …gece gündüz, hep beraber çalışarak bu sorunları da Allah’ın izniyle hep beraber aşacağız.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yegin.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Peki efendim.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Karar yeter sayısı yoktur.

Beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.42

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.53

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

----- 0 -----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90’ıncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.54

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.17

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

----- 0 -----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90’ıncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin ikinci oylamasında da karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Türk mühendislerinin ülkemizdeki savunma sanayi kuruluşlarından ayrılarak yurt dışındaki şirketlere geçiş yapmalarının nedenlerinin incelenerek savunma sanayisi alanındaki beyin göçünün durdurulması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/832) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Haziran 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

18/6/2019

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 18/6/2019 Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                                              Engin Özkoç

                                                                                                                                                                 Sakarya

                                                                                                                                                CHP Grubu Başkan Vekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan Türk mühendislerin ülkemizdeki savunma sanayi kuruluşlarından ayrılarak yurt dışındaki şirketlere geçiş yapmalarının nedenlerinin incelenerek savunma sanayisi alanındaki beyin göçünün durdurulması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/832) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin görüşmesinin Genel Kurulun 18/6/2019 Salı günlü (bugün) birleşiminde yapılması önerilmiştir.

(Uğultular)

BAŞKAN – Arkadaşlar, çok uğultu var, rica ediyorum, lütfen.

Önerinin gerekçesini açıklamak üzere öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın İlhami Özcan Aygun, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; savunma sanayisinin önemli kuruluşlarından ayrılarak yurt dışına giden mühendislere ve beyin göçüne ilişkin araştırma önergemin gündeme alınmasıyla ilgili önerimiz sebebiyle bugün söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve ekranları başında bizi izleyen tüm vatandaşlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ocak ayında gündeme getirdiğim konu yazılı ve görsel basının yanı sıra uluslararası camiada da büyük yankı yarattı. Değerli milletvekilleri, özellikle şunu vurgulamak isterim: Türkiye’nin en değerli savunma sanayi uzmanlarının yabancı ülkelere transfer olmasına Amerika Birleşik Devletleri özel ilgi duymaktadır. Araştırma ve soru önergem ocak ayında ABD’nin en önemli savunma dergilerinden olan Jane's Defence Weekly’de yayımlanmasının arkasından bütün dünyada yankı uyandırmıştır. ABD’nin Türkiye’den beyin göçüne ilişkin bu aşırı ilgisi dikkatlerimizden kaçmamalıdır. Yani yeni yüzyıl bilgiyi ve teknolojiyi elinde tutanların yılı olacaktır. Bilgi ve teknolojisini geliştirmeyen, bu gizli bilgileri koruyamayan ülkelerin beka sorunu olacağı aşikârdır. Bu yüzden, binbir zorluklarla yetiştirdiğimiz mühendislerimizi, uzmanlarımızı, bilim insanlarımızı Türkiye’de tutmak ve beyin göçünü engellemek bizlerin görevidir.

Bakın, Cumhur İttifakı’nın İstanbul adayı bilim, teknoloji ve geliştirme merkezleri kuracaklarını ifade ettiler. İyi de bilim insanı yetiştireceğiz ama yetiştirme sorumluluğu olduğu kadar o insanları bu ülkede tutma zorunluluğumuz da var Sayın Binali Bey.

Değerli milletvekilleri; ASELSAN, TUSAŞ, TÜBİTAK, TAI bizlerin göz bebeğidir. Son dönemde, ASELSAN’ın, TAI’nın başarıları gözlerimizi kamaştırmakla birlikte gurur kaynağımız olmuştur. Türkiye'nin savunma sanayisinde dışa bağımlılığını azaltmak için ta 1975 yılında kurulan ASELSAN’ın şu anda dünyanın en çok ciro yapan 100 şirketi arasında olması bizi onurlandırmaktadır. Yine, 1973 yılında kuruluş harcı atılan TAI uluslararası arenada söz sahibi olmuş, millî bir markaya dönüşmüştür. TAI, havacılık ve uzay şirketleri arasında 2017 yılında 61’inci sıraya ulaşmıştır. Millî savunmamızın omurgasını oluşturan bu ender kuruluşları ülkemize kazandıran o dönemin büyüklerini şükranla ve saygıyla anıyorum.

Ne yazık ki geldiğimiz noktada ise devlet büyüklerimizin büyük bir emek ve yoklukla kurduğu fabrikalar ve kuruluşlar yabancı ülkelere peşkeş çekiliyor. Nasıl mı? Evet, Sakarya’da olduğu gibi. Fırtına obüslerini üreten ve Leopar T1, T2 tanklarının modernizasyonunu yapan Tank Palet Fabrikasının özelleştirilerek bu ülkenin vatandaşlarına söven Ethem Sancak ortaklığındaki Katar’a satılması çok manidar olmuştur.

Dünyanın tüm gelişmiş ülkelerinde bilgi birikimi, üretim ve altyapı özel olarak korunmaktadır. Bizde ise yıllarca süren emekle elde edilmiş birikimimizin yabancı bir ülkenin erişimine sunulması, aynı zamanda büyük bir güvenlik sorunudur.

Peki, fabrikada görev yapan askerî personel ne olacaktır? Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin başka bir ordunun ortağı olduğu firma emrinde çalışmasını nasıl kabul edeceksiniz değerli arkadaşlar?

Yine, geçmişte bizim paramızla satın aldığımız tankların kullanımını koşullara bağlayan Almanya örneği de önümüzde durmaktadır.

Özellikle ASML -Hollanda merkezli teknoloji şirketi- ve bazı Alman şirketleri, hem TÜBİTAK SAGE hem TAI hem de ASELSAN’daki mühendislere göz dikmiştir değerli arkadaşlar. Sadece Ocak 2019’a kadar 100’den fazla kardeşimizi transfer etmişlerdir. Türk lirasının dolar ve euro karşısında erimesi, bu beyin göçünü hızlandırmıştır. Hollanda Hükûmetinin Türk mühendislere yüksek maaşların yanı sıra vatandaşlık sözü vermesi de buradan beyin göçünü hızlandırmıştır.

Değerli milletvekilleri, doğrusu bu gelişmelerden haberdar olunca çok üzüldüm. Zira, bu tablo, teknoloji ve savunma sanayisine yönelik stratejik çalışmalarımızı tehlikeye düşürmektedir. Araştırınca gördüm ki çip uzmanı mühendisler yurt dışına transfer oluyorlar. Ben, bu konuyu tüm boyutlarıyla inceleyecek bir araştırma komisyonu kurulmasını talep ediyorum. Savunma sanayisi bir ülkenin en önemli caydırıcı gücüdür. Orta Doğu üzerindeki gelişmelere baktığımız zaman ülkemizin karşı karşıya kaldığı açık ve gizli tehditler ortadadır. Bu tehditleri bertaraf etmek için güçlü ordu, güçlü savunmaya ihtiyacımız var.

Değerli milletvekilleri, beka için, beyin göçünü durdurmak biz milletvekillerinin asli görevidir. Bu insanlara gerekli ihtimamı göstererek bunların ülkede kalmasını sağlamalıyız.

Bakınız, bu araştırma önergem gündeme geldiğinde yalanlandı ama Hacettepe Konferanslarında ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Görgün, öğrenci kardeşlerimizin araştırma önergesine atıfta bulunarak sorduğu soruya istinaden “Evet, doğru, 100’ü aşkın personelimiz yurt dışına kaçmakta ama işte, yüzde 2’nin altında.” dedi. Ama bu “yüzde 2” dedikleri çip uzmanları ve stratejik yerlerde çalışanlar yani kısacası, şu kadarcık bir belleğe birçok projeyi sığdıran beyinler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aygun, tamamlayın lütfen.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) – Onun için bu önergeyi önemsiyoruz, “yüzde 2” deyip bunu savuşturamayız.

Evet, konuyu gündeme getirdikten sonra, yine Gazete Duvar’a yurt dışındaki bir personel bağlanıp bizim haklılığımızı tekrar gündeme getirmiştir.

Bakıyoruz ki ASELSAN’daki siyasi baskılardan kaçtığını söylüyor giden sevgili arkadaşlarımız, ülkedeki siyasi iklimden bahsediyor, umutsuzluk ve hayal kırıklığından bahsediyor.

İşsizlik rakamları uçmaya devam ediyor, marta geldiğimizde yüzde 4 işsizlik var yani toplamda yüzde 14,1’e dayanmış. Ve işsiz ordusuna 1 milyon 334 bin kardeşimiz daha eklenerek… Resmî rakamlar “4,5-5 milyon” derken gerçekte 9 milyona yakın işsiz kardeşimiz var.

“Tweet” attığı zaman cezaevine giren ve “Fikir özgürlüğü, düşünce özgürlüğü yok.” dediğimiz zaman… Cezaevine girmek yerine bu gençlerimiz Avrupa’da kendine iş kapısı aramaktadırlar.

Bundan dolayı, değerli milletvekili arkadaşlarımdan bu araştırma önergeme destek olmalarını umuyorum. Bizi ekranları başında izleyen tüm seyircilerimizi ve yüce Meclisimizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlu.

Buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına Cumhuriyet Halk Partisi tarafından verilen araştırma önergesi münasebetiyle İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Burada beyin göçünden bahsediliyor. Biliyorsunuz, Türkiye çok zor bir coğrafyada yer alıyor. Bu coğrafyada tutunabilmek için iki önemli şeyi ayakta tutmak lazım; bunlardan bir tanesi ekonomi, bir diğeri de savunma gücünün yüksek oluşu. 1975 yılında, Kıbrıs Harekâtı sonrasında uygulanan silah ambargosuna bağlı olarak ya da o ambargoyu aşabilmek adına Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfına bağlı birçok savunma sanayisi şirketi kuruldu; bunlardan bir tanesi de ASELSAN.

Araştırma önergesinin özüne baktığımızda, Türkiye’den ciddi bir beyin göçünün olduğu belirtiliyor, bunun sebeplerinin ve gerekçelerinin gün yüzüne çıkarılması arzulanıyor.

Bilinmesini isterim ki öncelikle şunu düşünmeliyiz: Neden inşaat sektöründen bir mühendis akımı olmuyor Hollanda’ya ya da yabancı ülkelere de sivil savunma sanayisi alanında çalışan mühendislerimize öncelik veriyorlar, onların kendi ülkelerinin vatandaşı olmasını temin etmeye gayret sarf ediyorlar, neden onları kendi şirketlerine transfer ediyorlar? Bunun mutlak surette araştırılması lazım. Çünkü bu, sıradan bir göç operasyonu değil ya da nüfus hareketliliği değil; aynı zamanda, beyin kudretimizin bir anlamıyla kendilerine geçirilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu alanda zayıflatılabilmesini mümkün kılma amacı güdüyor.

Şimdi, benim çok sayıda tanıdığım var bu kabîl kuruluşlarda çalışan. Öncelikle elbette ki birtakım çalışmalar yapılıyor Türk mühendislerini transfer etmek adına ama ülkemizde bir de liyakat esas alınmıyor ve adalet ön plana çıkarılmıyor; bu kurumlarda çalışan mühendislerimizin üst düzey birikime sahip olanları, kendinden daha alt seviyede olan mühendislerle özlük hakları noktasında rekabet edebilme imkânı bulamıyor.

Şimdi, biz, işi sadece dolar ve euro kurundaki artışa bağlarsak işin üstesinden gelebilmemiz de mümkün olmaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Dervişoğlu.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) – Sivil savunma sanayisinin güçlendirilmesi lazım, bu alanda zafiyete sebep olan uygulamaların gözden geçirilmesi lazım. Bütün bunları yaparken bir şeye de dikkat etmek lazım: Şayet kendi millî sanayisini, sivil savunma alanında faaliyet gösteren birçok değerini yabancılara satan bir devlet olarak anılırsanız, pek tabiidir ki mühendislerinizi de elde tutmaya muvaffak olamazsınız.

Cumhuriyet Halk Partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisine taşıdığı bu önergeye “evet” oyu vereceğimizi bildiriyor, heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Kemal Bülbül. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, bugün ve dün gündemde olan bir hakikat üzerine bir şey söylemek isterim. Aslında bir siyasi katliam olan Mursi cinayeti üzerine yapılan konuşmalarda, aynıyla Türkiye'deki uygulamaları görmeyip sadece Mısır üzerinden yorum yapmak bir politik akıl devşirmedir. Türkiye'de şu anda hapishanelerde binlerce hasta mahpus söz konusudur. Biraz önce grup sözcümüz de dile getirdi, şu anda, Selahattin Demirtaş, hiçbir hukuki gerekçe göstermeden, ceberutça, hukuksuzca, faşizan yöntemlerle yargılanmaktadır; bu hakikati görmeyip Mursi hakikati üzerinden siyaset yapmak da bir tutarsızlıktır.

Beyin göçüne gelince, beyin göçü sadece mühendislikle alakalı olmayıp -elbette ki bu konuda konuşmak, düşünce üretmek, görüş belirtmek gerekmektedir, ancak- Türkiye’de bilimle iştigal eden, Türkiye’nin ekonomik, sosyal, kültürel, bilimsel yönden gelişmesini amaçlayan bilim insanlarının tamamı bir çalışma güvencesizliğiyle karşı karşıya olup ekonomik, sosyal ve siyasal sebeplerle yurt dışına farklı ülkelere göç etmekte, bir tür sürgün, gönüllü sürgün veya siyasi mülteci hâline dönüşmektedir.

Düşünsenize, sağlık emekçilerinin, sağlık alanında çalışan bilim insanlarının “Savaş bir halk sağlığı sorunudur.” demesinden kaynaklı olan yargılamalar aslında dünya hukuk tarihine bir yüz karası olarak geçmiştir. Kaldı ki meşru bir gerekçeye dayanmayan savaş, sadece bir halk sağlığı sorunu değil, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur da aynı zamanda.

Şu anda Türkiye dışında bulunan ve örneğin Nobel Ödülü’nde de karşılaştığımız gibi onun üzerinden politika devşirmeye çalışıldığı durumlara bakıldığında şöyle bir hakikatle karşılaşılıyor: Aslında kendi ülkesinde son derece geniş üretim alanları söz konusuyken tıpta, mühendislikte, farklı iş ve üretim alanlarında kendi ülkesinde ekonomik, sosyal sebepler nedeniyle iş bulamayan insanların yurt dışına gitmesi ve yurt dışında üretmiş, yaratmış, var etmiş olduğu şeylerin de ne yazık ki ülkemize bir katkısının olmaması -elbette ki dünya insanlığına bir katkısı var ama- bizim için trajik bir durumdur. Bu nedenle, sadece mühendislik alanında değil, sosyal, siyasal, kültürel, tıp, sanat ve benzeri tüm alanlarda çeşitli sebeplerle yurt dışına gitmek zorunda kalmış insanlarımızın bir beyin göçü olduğunu, bunun ülkemize çeşitli kayıplarının söz konusu olduğunu, bilgi, beceri, üretim bakımından çok büyük kayıplara yol açtığını hepimiz biliyor ve görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayın lütfen Sayın Bülbül.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) – Teşekkür ederim, tamamlıyorum.

O nedenle, beyin göçüne sebep teşkil eden ekonomik, sosyal durumların, siyasal durumların ortadan kaldırılması ve yurt dışında bulunan insanlarımızın burada çalışma, üretme ortamlarının sağlanması gerektiğini düşünüyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan, hatip kürsüde -tırnak içerisinde- “Mursi’yi burada rahmetle yâd edip Türkiye’de yapılan yargılamaları, faşizan uygulamaları görmezden gelmek” ifadesiyle Türkiye'nin anayasal düzenine ilişkin uygulamaları da darbeci bir anlayışla ifade etmiştir. Bunu kayıtlara geçirmek için ifade ediyorum: Eğer biz darbeleri doğru anlamazsak bu ülkenin refahına, özgürlüğüne, demokrasisine, hukuk devleti ilkelerine asla katkı sağlayamayız.

Bakınız, darbecilerin yaptıkları ile siyasetçilerin yaptıkları arasındaki en büyük benzerlik ülkenin ekonomik kaynaklarını kimin, kimler arasında, nasıl paylaştıracağıdır.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Hah, tam orası!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Her ikisi de bunu değerlendirir. Darbeciler derler ki: “Biz bu ülkenin ekonomik kaynaklarını petrol şirketleriyle, silah baronlarıyla, faiz lobileriyle, çıkar çevreleriyle paylaşacağız.”

GARO PAYLAN (Diyarbakır) – Tam öyle yapıyor!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Ama siyaset kurumu yani millî iradeden destek alan çevreler ise derler ki: “Hayır, bu ülkenin ekonomik kaynaklarını, yer altı ve yer üstü…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – “…kaynaklarını, 82 milyonun kardeşçe yaşayacağı demokratik bir ülkede sadece aziz milletimizle paylaşacağız. İnsan kaynaklarını da zenginliklerini de sadece milletimizle paylaşacağız.” Bu anlayışa dayanır.

Bakın, Mursi’nin uğramış olduğu Sisi darbesine bakacak olursak, Türkiye’ye karşı gerçekleştirilen bütün darbe teşebbüslerine bakacak olursak her birinin arkasında faiz lobileri, silah baronları, petrol şirketleri vardır ve yine Türkiye’ye kasteden terör örgütlerinin arkasındaki destekçiler de Sisi’nin destekçileriyle aynıdır. Bunu da Genel Kurulun dikkatine sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bülbül.

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) – Sayın Başkan, değerli grup başkan vekilinin söylemiş olduğu şey… Darbeler konusunda elbette ki bir siyasi tutarlılık, darbeler konusunda elbette ki bir zihin berraklığı gereklidir. Fakat darbelerin neyi amaçladığı, darbelerin nereden gelip nereye uzandığı konusunda da hakikati doğru ifade etmek lazım. Türkiye’de Fetullah grubu tarafından geliştirilen…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – FETÖ, FETÖ.

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) – …darbe girişiminin akabinde meydana gelen siyasal gelişmeler demokrasiyi, eşitliği, özgürlüğü, adaleti savunan insanları, siyasetçileri hedef almış ve bu doğrultuda Selahattin Demirtaş, milletvekillerimiz ve belediye başkanlarımız tutuklanmıştır, bu da bir darbedir.

Teşekkür ediyorum.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) – FETÖ’den tutuklanmadılar kardeşim, PKK’dan tutuklandılar, niye olayı çarpıtıyorsunuz?

BAŞKAN – Sayın Ziya Altunyaldız, buyurun lütfen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ZİYA ALTUNYALDIZ (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Savunma sanayisi, hepimizin bildiği gibi, AK PARTİ iktidarlarımız döneminde on yedi yıldır uygulamış olduğumuz doğru savunma sanayisi stratejileriyle, doğru projelerle elde ettiğimiz teknolojik düzey ve nitelikli insan kaynağıyla ortaya koymuş olduğumuz ve tüm milletimiz tarafından bugün onurla ve gururla ifade edilen bir başarıyı yakalamış durumdadır.

Değerli milletvekilleri, bu çerçevede, bugün geldiğimiz noktada savunma sanayimizle ilgili birkaç hususu sizlerle paylaşmak istiyorum özellikle. Hepinizin bildiği gibi, 2002’de, dünyada ilk 100 savunma firması arasında hiçbir savunma sanayisi şirketimiz yoktu; bugün, 4 savunma sanayisi şirketimiz, ASELSAN 55’inci, TUSAŞ 64’üncü, ROKETSAN 96’ncı ve STM Savunma Teknolojileri 97’nci sıradan dünya sıralamasına girmiş durumdadır.

Yine, yıllar önce ya da 2002 yılında savunma sanayisinde bir AR-GE çalışması yoktu. Eğer bir başarı varsa bunun arkasında teknoloji, AR-GE, strateji ve süreç yönetimi vardır. Şu anda sadece savunma sanayisinde 2018 itibarıyla yıllık 1,5 milyar dolar AR-GE harcaması söz konusudur değerli milletvekilleri. Ayrıca, ihracatımız 10 kata yakın artmış ve 240 milyon dolarlardan 2,2 milyar dolarlara çıkmıştır.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Cari açık…

ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) – Bunun yanında, proje hacmi 66’lardan 10 katın üzerinde bir artışla 690’a ve yine proje tutarı da 5,5 milyar dolarlardan 60 milyar dolarlara çıkmıştır. İşte, savunma sanayisinin ortaya koyduğu gurur tablosu budur.

Değerli milletvekilleri, evet, savunma sanayisi şirketlerinden, pek çok firmadan, kamudan, özel sektör firmalarından, kamu şirketlerinden ayrılmalar olduğu gibi, konjontürel, kişisel sebeplerle, eğitim sebebiyle, kariyer sebebiyle ayrılmalar vardır, olacaktır, bundan sonra da olmaya devam edecektir. Ancak önemli olan şudur: Bu, asla yapısal değildir, asla sorunsal değildir ve asla bu yürüyüşümüzü etkileyecek durumda değildir. Söyleyeyim size: Savunma sanayisi şirketlerimiz tüm elemanlarıyla çok yakın ilgilenmektedir, hatta ayrılanların bir kısmı yatay olarak diğer savunma sanayisi şirketlerimize geçmekte, ayrıca savunma sanayisi alanında dikey ve yatay entegrasyon sonucunda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Altunyaldız, tamamlayın lütfen.

ZİYA ALTUNYALDIZ (Devamla) – Teşekkür ederim.

Ne demek istiyorum? Çekici güç olan ana savunma sanayisi şirketlerimiz diğer özel sektör savunma sanayisi şirketlerimizle hem teknolojide hem de üretimin yaygınlaştırılması anlamında bir entegrasyon içerisindedir, o firmalara da savunma sanayisinden nitelikli insan gücü bir anlamda aktarılmaktadır. Diğer taraftan, ayrılan arkadaşlarımız kariyer ve eğitim amacıyla gittikleri zaman -bu arkadaşlar- bir süre sonra dönmekte ve yeni projelerde görev almaktadır.

Ayrıca, bir hususun altını çizeyim: Bu arkadaşlarımızla tamamıyla temas hâlindedir tüm firmalarımız, savunma sanayisi firmalarımız, bunların dönüşleriyle ilgili çalışmalar da bizzat stratejik olarak yapılmaktadır. Yani ortada savunma sanayisiyle ilgili insan kaynağı stratejisinde ve başarıya doğru kararlı adımlarla gidişinde hiçbir sorun yoktur, her şey planlandığı ve başarıyı yakaladığı şekilde yürütülmektedir. Dediğim gibi, kariyer ve eğitim amacıyla giden arkadaşlarımız da zaman içerisinde dönmekte ve tekrar farklı projelerde yer almaktadır.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkoç.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın hatip, konuşmacımızın sözlerini bütünlüğünden kopartarak ifade etmiştir. Bu konuda sataşmadan değil ama 60’ıncı maddeye göre konunun düzeltilmesiyle ilgili arkadaşımıza söz vermenizi rica edeceğim.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Aygun.

BAŞKAN – Sayın Aygun, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

26.- Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun’un, Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız’ın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Değerli arkadaşlar, Sayın Başkanım; ben dikey-yataydan anlamıyorum, ben sadece şunu anlamak istiyorum, diyor ki: “Yapısal sorun yok.” Bence yapısal sorun var. Bu insanlar neden buralara kaçıyorlar, ona bakmamız lazım. Bunları biz neden bu ülkede tutamıyoruz? Sevgili, değerli arkadaşlarıma ufacık bir çipi örnek gösterdim, basit bir şeye bunu indirgemesini ben yadırgıyorum. Şu kadarcık çiple bütün projeleri yurt dışına götürmenin rahat olduğu bir durumda neyi biz bu kadar basit ve dikey olarak söylüyoruz ben merak ediyorum.

Bakınız, insanlar, baskıyı ve oradaki özlük haklarındaki sıkıntıları dile getiriyorlar. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Savunma dergisi dahi bu konuyu önemserken bizim yüce Meclisimizin önergeyi önemsememesini ben manidar buluyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Türk mühendislerinin ülkemizdeki savunma sanayi kuruluşlarından ayrılarak yurt dışındaki şirketlere geçiş yapmalarının nedenlerinin incelenerek savunma sanayisi alanındaki beyin göçünün durdurulması için yapılması gerekenlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/832) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 18 Haziran 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

4.- AK PARTİ Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin TBMM İçtüzüğü’nün 5’inci maddesine göre 1 Temmuz 2019 tarihinde tatile girmeyerek çalışmalarına devam etmesine; Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin 20 Haziran 2019 Perşembe günkü birleşiminde tamamlanamaması hâlinde haftalık çalışma günlerinin dışında 21 Haziran 2019 Cuma günü saat 14.00’te toplanmasına ve bu birleşiminde denetim konularının görüşülmeyerek "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesine ilişkin önerisi

18/6/2019

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 18/6/2019 Salı günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                                                                              Cahit Özkan

                                                                                                                                                                  Denizli

                                                                                                                                      AK PARTİ Grubu Başkan Vekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisinin; TBMM İçtüzüğü’nün 5’inci maddesine göre 1 Temmuz 2019'da tatile girmeyerek çalışmalarına devam etmesi,

Genel Kurulun;

18 Haziran 2019 Salı günkü (bugün) birleşiminde 69 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölüm görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

19 Haziran 2019 Çarşamba günkü birleşiminde 69 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,

19 Haziran 2019 Çarşamba günkü birleşiminde 69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde 20 Haziran Perşembe günkü birleşiminde 69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi; 69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin 20 Haziran 2019 Perşembe günkü birleşiminde de tamamlanamaması hâlinde haftalık çalışma günlerinin dışında 21 Haziran 2019 Cuma günü saat 14.00'te toplanması ve bu birleşiminde denetim konularının görüşülmeyerek "Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında yer alan işlerin görüşülmesi ve 69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneri üzerinde söz talebi yoktur.

Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

A) Önergeler (Devam)

2.- Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu’nun (2/1295) esas numaralı Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/33)

7/5/2019

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/1295) esas numaralı Kanun Teklifi’min İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                                                        Arslan Kabukcuoğlu

                                                                                                                                                                 Eskişehir

BAŞKAN – Teklif sahibi Sayın Arslan Kabukcuoğlu, buyurun lütfen. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iki yüz yirmi beş gün önce vermiş olduğum, avukatlara ve noterlere de hususi damgalı pasaport verilmesi hakkında 15 Temmuz 1950 tarihli 5682 sayılı Pasaport Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’m kırk beş gün içerisinde komisyonda görüşülemediğinden İç Tüzük Madde 37 gereği doğrudan Genel Kurul gündemine alınmıştır.

Anayasa Madde 128’de “Devletin, kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişiliklerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülür.” denilmektedir. Devlet hizmetleri, sürekli çalışan olan memurlar eliyle yürütülebildiği gibi kamu hizmeti gören kuruluşlarla da yürütülebilir.

Barolar ve barolara kayıtlı avukatlar, adil yargılanma ilkesi gereği savunma hakkını yurt içi ve yurt dışında yerine getiren kamu görevlileridir. Noterler, vatandaşımızın miras, tapu, tescil ve benzeri işlemlerini her türlü resmî ve hukuki teminata kavuşturan kamu görevlileridir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’yla kamu görevlilerinin tanımı kamusal faaliyette bulunan tüm görevlileri kapsayacak şekilde genişletilmiş, memurlar bunun alt kümesi hâline getirilmiştir. Gerek Anayasa’mızda gerekse de kanunlarımızda kamu görevlisi tanımına uyan avukatlık ve noterlik mesleği mensuplarının, mesleklerini yerine getirirken devlet memurlarına tanınan hususi damgalı pasaport alma haklarından diğer memurların faydalandığı şartlarda faydalanmamaları bir eksikliktir. 5 Kasım 2018 tarihinde yüce Meclisimize sunmuş olduğum bu kanun değişikliği teklifiyle kamu görevini yerine getiren avukat ve noterlere, gecikmiş olan, hususi damgalı pasaporta sahip olma hakkının verilerek kamu hizmeti gören bu meslek mensuplarının da diğer kamu görevlilerine sağlanan haktan faydalanmalarının önü açılacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidar ve muhalefet yetkilileri de değişik platformlarda avukatlara ve noterlere hususi damgalı pasaport verilmesi gerektiği yönünde görüş bildirmişlerdir. Kamusal hukuk görevini yerine getiren bu iki meslek grubunun ihtiyaçlarının giderilmesine oy birliğiyle karar verilmesi büyük bir kadirşinaslık olacaktır.

Yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kabukcuoğlu.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Katkı olması açısından bu hususa ilişkin birkaç hususun kayıtlara geçmesi için açıklamalar yapmak istiyorum. O da şudur: Bilindiği üzere, yeşil pasaport, uluslararası boyutu olan ve mütekabiliyet çerçevesinde de muhatap ülkeler nezdinde geçerliliği olan, itibarı olan bir pasaport türüdür ve bu bağlamda, avukatların ve noterlerin öteden beri -hak arama özgürlüğünün bir gereği olarak- bu pasaporttan yararlanmaları bizim de arzumuzdur. Bu hususta, geçen haftalarda, AK PARTİ Grubu olarak biz de kanaatimizi ifade ettik ve Barolar Birliği Başkanının da katılmış olduğu programda bunu kamuoyuyla paylaştık. Ancak etki analizi olarak yani yapılan çalışmada, bu pasaportun uluslararası niteliğinin ortadan kaldırılmaması için çalışmalar devam ediyor. İnşallah, en kısa zamanda Genel Kurula getirmek suretiyle avukat ve noterlerin bu haktan yararlanmalarını da sağlayacağız.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Birleşime yarım saat ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.49

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.26

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

----- 0 -----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90’ıncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 49 Milletvekilinin Askeralma Kanunu Teklifi ve Milli Savunma Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 49 Milletvekilinin Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 69) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

13 Haziran 2019 tarihli 89’uncu Birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin birinci bölümünde yer alan 2’nci madde kabul edilmişti.

Şimdi, görüşmelere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Evet, 3’üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesinde geçen “ifade eder” ibaresinin “ifade etmektedir” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                          Mehmet Ali Çelebi                                        Haydar Akar                                              Faruk Sarıaslan

                                     İzmir                                                       Kocaeli                                                          Nevşehir

                               İrfan Kaplan                                            Alpay Antmen                                                 Servet Ünsal

                                 Gaziantep                                                    Mersin                                                            Ankara

                        İlhami Özcan Aygun                                                                                                             Engin Özkoç

                                  Tekirdağ                                                                                                                           Sakarya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde Sayın Engin Özkoç konuşacaktır.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Bildiğiniz üzere Türkiye Büyük Millet Meclisinde önemli bir yasayı görüşüyoruz. Askerlikle ilgili yasada bundan sonra ordumuzun nasıl yapılandırılacağı konusunda Meclis olarak bir karar alacağız. Çocuklarımız ne kadar askerde kalacaklar? Yükümlülerimiz altı ayı bitirdikten sonra eğer devam etmek isterlerse nasıl devam edecekler? Türkiye Cumhuriyeti ordusu ateş çemberi olan bir coğrafyada acaba gücünü yitirecek mi? Dışarıda ve içeride her türlü tehlikeye karşı caydırıcı gücümüzü kullanabilecek miyiz? Konuştuğumuz, görüştüğümüz ve dikkatle incelediğimiz konular bunlar.

5’inci maddeyle ilgili arkadaşlarımızla görüşüyoruz. Yükümlü sayısı bugün 250 bin olması gerekirken 220 bin civarında yani yüzde 70’ler civarında. Bize göre bu sayı bu yasa çıktıktan sonra yüzde 30’lara indirilecek, Sayın Millî Savunma Bakanımıza göre yüzde 40’lar, 45’ler civarında ama komisyon başkanımız Mehmet Ali Çelebi’nin yaptığı görüşmeler ve izahatlar doğrultusunda söylediği şu, diyor ki: “Bu yasa bu şekliyle geçerse sizin görüşmelerimizden sonra yaptığınız her ay celp olayı gerçekleşse dahi orduda 200 bin yükümlü açık.” Bu önemli bir şey. Bunu görüşelim, bunu tartışalım, bunu dikkate alın; söylediğimiz budur, dikkate alın. Neden? Ya tugayları kaldıracaksınız, ya tugayların içini boşaltacaksınız. Eğer böyle bir şey olursa bir sıkıntı yaşar mıyız, bunu Türkiye Cumhuriyeti olarak birlikte mi yaşarız? Bu, AK PARTİ, CHP, MHP, HDP, İYİ PARTİ meselesi değil; bu, milletimizin bekasını ilgilendiren bir mesele. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz bu askerlik yasasının çıkmasını engellemeye mi çalışıyoruz? Hayır. Bu askerlik yasası, evet, çıksın ama güçlü bir şekilde çıksın istiyoruz, bizim ordumuzu zafiyete uğratmayacak bir şekilde çıksın istiyoruz.

45’inci maddede bize getirdiğiniz bir öneri vardı, onu arkadaşlarımızla görüştük. 45’inci maddedeki öneride Sayın Cumhurbaşkanına barışta ve savaşta görevlendirilen bazı kişileri askerlikten muaf tutma yetkisi veriliyordu. Bu yasa daha önceden var mıydı? Evet, vardı, 1984’te de vardı, Kıbrıs Savaşı’nda da vardı ama o zamanki parlamenter sisteme göre genelkurmay başkanının teklifi, bakanlar kurulunun kararıyla ancak Cumhurbaşkanı karar verebiliyordu. Şimdi bakanlar kurulu yok, genelkurmay başkanını da çıkardık yani sadece Cumhurbaşkanının kararıyla oluyor. Bunun doğru olmadığını ifade ettik. Peki, iktidar partisi bu konuda ne yaptı? İktidar partisi şunu yaptı: Gerek Millî Savunma Bakanını grup başkan vekillerine göndererek gerekse müzakereleri diplomatik bir şekilde sürdürerek bizim getirdiğimiz 10 maddenin 9’unun tamamında, 1 maddenin de bir kısmında iyileştirme yaptı; bu, önemlidir. İşte, bizim söylediğimiz de tam da budur. Türkiye Cumhuriyeti Türkiye Büyük Millet Meclisinin kendisine yakışır tavrının bu olması gerekir. Muhalefeti dışlayan hiçbir anlayış Türkiye’ye hizmet etmemiştir. Muhalefet de eğer şöyle davranırsa: Ne getirirseniz getirin, karşısındayız; onun da Türkiye’ye bir faydası yok. Nasıl hareket etmemiz gerekiyor? Birlik ve beraberlik içerisinde, Türkiye Cumhuriyeti’ni güçlendirecek demokratik, özgür, laik yasaların çıkarılarak daha güçlü bir Türkiye’ye hizmet etmemiz gerekiyor; bizim yapmak istediğimiz işte tam da budur. Bunun için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Umut ediyorum ki bu yasa herkese hayırlı olur.

Konuşmamın ikinci devresinde 4’üncü maddede de söz alacağım. O maddede savunma sanayisiyle ilgili görüşlerimi aktaracağım.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özkoç.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanun Teklifi’nin 3’üncü maddesinde yer alan “bu Kanunun uygulanmasında” ibaresi yerine “bu Kanun uygulanırken” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederim.

                   Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                   Ayhan Erel                                       Arslan Kabukcuoğlu

                                    Adana                                                     Aksaray                                                          Eskişehir

                           Tuba Vural Çokal                                         Hasan Subaşı                          Dursun Müsavat Dervişoğlu

                                   Antalya                                                     Antalya                                                             İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.

Sayın Dursun Müsavat Dervişoğlu, buyurun lütfen. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği gibi, millî bekamız için çok önemli olan bir kanun teklifini konuşuyoruz. Siyasi partiler konuyla ilgili görüşlerini, kanunun bütünüyle ilgili görüşlerini ifade ederken ağırlıklı bir biçimde dile getirdiler, varsa eleştirilerini dillendirdiler. Kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderen iktidar grubu da bu eleştiriler çerçevesinde hem parti gruplarımızı dinlemek suretiyle hem de yüce Meclisi aydınlatmaya çalışmak suretiyle demokrasi adına önemli bir işlevi yerine getirdi.

Evet, parti grupları konuyla ilgili eleştirilerini dile getirdi, Komisyon gerekli katkıyı sağladı ve hatta Millî Savunma Bakanı da gelip parti gruplarını bilgilendirdi ama henüz elde edilebilmiş önemli bir mevzi yok konuyla alakalı çünkü bizim karşı durduğumuz maddelerde ya da düzenlenmesini, değiştirilmesini istediğimiz maddelerde sadece kelimeleri takla attırarak karşılıklı bir tatmin yaratabilmek mümkün görülmemekte. Çok önemli bir konu. Parlamentonun durumundan da belli, böylesine önemli bir konuyu tartışırken neredeyse karar yeter sayısı istense Meclisimiz kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Biz istiyoruz ki bu konular konuşulsun, görüşülsün. Tıkanıklık nerede oluyor? Çıkarmaya çalıştığımız kanun ile yeni uygulamaya koyduğumuz sistem arasında bir bağlantı oluşturamıyoruz. Yasal düzenlemeler yaparken Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine uygunluk üzerinden bu düzenlemeleri yapmak mecburiyetinde kalıyoruz fakat uyguladığımız sistemin çarpıklıkları yüzünden de bazı zorluklarla karşı karşıya bulunuyoruz.

Şimdi, ben, öncelikle, hem Komisyon Başkanımıza bu konuyla alakalı karşı duruşlarımızı ifade ettiğimizde eleştirilerimizi ciddiye almış olması bakımından hem de Millî Savunma Bakanımızı parti gruplarımızı ziyaret edip bilgilendirmiş olmaları bakımından Türk demokrasisi adına önemli bir şey yaptığımızı, gerçekleştirdiğimizi söyleyebilirim.

Şimdi bu yasanın bence -kanunun bütünü hakkında konuşurken de söyledim- bazı cambaza bak maddeleri var, onun dışında üç temel şeye işaret ediyor. Bunlardan bir tanesi, bedelli askerlik kalıcı hâle geliyor, mevcut hiyerarşik yapıya yeni bir statü ikame ediliyor “yedek astsubaylık” diye ve altı aylık askerlik müddetini tamamlayanların tezkere alması, terhis olması sağlanıyor. Bu noktadan baktığınızda toplumsal bir beklenti de oluşuyor hem sosyal medya hesaplarımıza hem parti teşkilatımıza hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi grubumuza bu konuyla alakalı çok sayıda elektronik posta, telgraf, mektup geliyor çünkü toplumsal bir beklenti oluşmuş. Şimdi siyasi partiler de bu toplumsal beklentiyi karşılayamayan ya da bu toplumsal beklentinin karşılanmasını engelleyen bir parti konumuna düşmekten azami ölçüde uzak duruyor ama bizim kaygımız, bizim derdimiz elbette ki çocuklarımızın yuvalarına kavuşması önemli ama bir de Türkiye’nin geleceğiyle ilgili böyle önemli bir karar vereceksek başka hassasiyetlerin de nazarıitibara alınması lazım. Ben açık ve net olarak söylüyorum: Eğer bahsedildiği gibi -bir beyanım oldu, alınganlık gösterenler de olmuş, sonradan muttali oldum- biz bu altı aylık askerlik hizmetini ikmal etmiş yükümlülerin yaratacağı boşluğu doldurabilecek bir tedbiri geliştirebiliyorsak hiçbir kuşkuya yer yoktur ki bugün silahaltında bulunan yavrularımızın…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) - Müsaadenizle…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Dervişoğlu, tamamlayın.

DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (Devamla) – …bir an önce tezkerelerini alarak evlerine kavuşması bizim temennimizdir. Ama yok, bu bizim yakın takvim içerisinde dolduramayacağımız bir boşluk olma özelliği taşıyor ise o zaman Türkiye Büyük Millet Meclisinin, millî sorumluluğu nazarıitibara almak suretiyle vereceği kararı gözden geçirmesi lazımdır; kanunla alakalı olarak beklentilere karşılık verebilecek düzenlemeleri de yaşama geçirmesi kaçınılmazdır.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

4’üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 4’üncü maddesinin (1)’inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                               Haydar Akar                                        Mehmet Ali Çelebi                                              Servet Ünsal

                                   Kocaeli                                                       İzmir                                                             Ankara

                             Faruk Sarıaslan                                           İrfan Kaplan                                               Alpay Antmen

                                  Nevşehir                                                  Gaziantep                                                          Mersin

                        İlhami Özcan Aygun                                                                                                             Engin Özkoç

                                  Tekirdağ                                                                                                                           Sakarya

“(1) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan 20 yaşına giren her erkek askerlik hizmeti yapmaya mecburdur.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi Sayın Özkoç’a aittir.

Sayın Özkoç, buyurun lütfen. (CHP sıralarından alkışlar)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi tekrar saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Bakın, son bütçede Millî Savunma Bakanının sözlerini size arz ediyorum: “Belirsizlik, risk ve tehditlerle dolu büyük bir coğrafyada ülkemizin ve milletimizin güvenliğinin sağlanması ancak her an harbe hazır, etkin, caydırıcı ve saygın bir orduyla mümkündür. Türk Silahlı Kuvvetlerinin muharebe gücü ve beka kabiliyeti yüksek, azami ölçüde millî sanayiye dayanan, ileri teknolojik silah sistemleriyle teçhiz edilmiş, bilgi ve eğitim üstünlüğü olan, modüler, esnek ve her türlü ortamda, gece gündüz, kesintisiz görev yapma kabiliyetine sahip, bir kuvvet yapısına sahip olmasını gerektirmektedir.” Kim diyor? Millî Savunma Bakanı diyor.

Biz de diyoruz ki:

1) 5’inci madde buna hizmet ediyor mu? Tedirginliğimiz bu.

2) Şimdi iktidar partisine dönüp sizlere sesleniyorum: Değerli milletvekili arkadaşlarım, az önce savunma sanayisiyle ilgili Adalet ve Kalkınma Partisinden bir hatibimiz bu kürsüden seslendi. “Savunma sanayisinde dünya sıralamasına 97’nci sırada girmiştir.” diyor. Neyle girdik? Askerî fabrikalarımızla girdik, ordumuzun yönettiği fabrikalarla girdik. “İhracatta 2,2 milyar dolara gelmiştir.” diyor. Kiminle yaptık? Ordumuzun yönettiği fabrikalarla yaptık. “Projede 60 milyon dolarlık bir proje yatırımı gerçekleştirdik.” diyor. “Savunma sanayisinden ayrılanlar kişisel olarak ayrılmıyorlar, yatay geçiş yapıyorlar.” diyor.

Şimdi burada söylüyorum: Eğer ordumuzun yönettiği fabrikalarda bu kadar üstün başarı elde ettiysek Tank Palet Fabrikasını niçin Katarlılara teslim ediyoruz? Neden yapıyoruz bunu? (CHP sıralarından alkışlar) Gerçekten Ethem Sancak’ın menfaatleri Türkiye Cumhuriyeti ordusunun menfaatlerinden daha mı üstündür? Katar ordusu, Katar Doğu Akdeniz’de bizim çıkarlarımızın tersine hareket ederken, Amerika Birleşik Devletleri’yle birlikte sırt sırta vermişken başarılı ordumuzun gerçekleştirdiği -sizin de söylediğiniz- şeyler Tank Palet Fabrikasını onlara teslim ederek gerçekleşebilir mi?

İşte, orduyla ilgili gösterdiğiniz hassasiyeti, yüzünüze dönerek… Türkiye Cumhuriyeti’nin, milletin gerçek temsilcileri olarak sizlere sesleniyorum: Ordumuzun Tank Palet Fabrikasının -diğer başarılı fabrikalar gibi- gene bizim olmasını devam ettiriniz. Katar ordusunun Türkiye Cumhuriyeti ordusunun yanında hiçbir hükmü yoktur. Eğer bunu sağlarsanız işte biz, savunma sanayisinde de birlikte hareket ederiz, eğer bunu sağlamazsanız burada karşınızda dururuz. Bu konudaki hassasiyetimiz çok önemlidir. Tank Palet Fabrikası, Türkiye Cumhuriyeti’nde tank üreten bir fabrikadır, Türkiye Cumhuriyeti’nde palet üreten bir fabrikadır, optik cihazlar konusunda en önemli noktalara gelmiş bir fabrikadır. Fabrikamız bizdeyken biz, Türkiye değil dünya çapında başarılar elde ediyoruz. O zaman, ordumuzun elindeki bu gücü almamamız gerekir, bu gücü Ethem Sancak diye bir kişiye teslim etmememiz gerekir ama en önemlisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin muktedir ordusu dururken kesinlikle ve kesinlikle onun elinden alıp Amerika Birleşik Devletleri’yle sırt sırta çıkar mücadelesi yapan Katar devletine kesinlikle ordumuzun geleceğini, savunma sanayimizin geleceğini teslim edemeyiz. Burada gerekeni yapacağınıza eminim.

Bu duygularla hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanun Teklifi’nin 4’üncü maddesinin (4)’üncü fıkrasının teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

                   Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                   Ayhan Erel                                       Arslan Kabukcuoğlu

                                    Adana                                                     Aksaray                                                          Eskişehir

                           Tuba Vural Çokal                                   Aydın Adnan Sezgin                                           Hasan Subaşı

                                   Antalya                                                      Aydın                                                            Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi var.

Sayın Aydın Adnan Sezgin, buyurun lütfen.

AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kurumların işleyişini belirleyen kanun ve kurallar zamanın ruhu ve ihtiyaçlarına göre elbette yenilenebilir, yenilenmelidir; böylece onların kurumsal varoluş amaçlarını da güncelleriz.

Kamuoyunda kısaca “yeni askerlik kanunu teklifi” diye bilinen önemli değişiklik teklifini değerlendirirken de bizim esas aldığımız bakış açısı budur; tabii, Anayasa’mızın bağlayıcı hükümlerini ve bu hükümlere hayat veren temel ilkeleri, ulusal değerlerimizi, demokrasi kurallarını asla gözden kaçırmadan. Askerlik, milletimizin olağanüstü değer verdiği bir görev, aynı zamanda anayasal bir vazifedir. Askerlik uygulamasını da çağın ve ülkemizin bugünkü koşullarında yeniden tasarlayabiliriz elbette.

Ülkemiz genç nüfusun büyük orana ulaştığı bir demografiye sahiptir. Savaş teknolojilerinde önemli gelişmeler yaşanmaktadır, silah ve savaş yöntemleri, savunma yöntemleri hızla değişmektedir, gitgide sıklaşan bedelli askerlik uygulamaları da işte, bu iki gerçeğin bir neticesidir. Ancak kalıcı bedelli askerlik, yığılmayı eritmek için çok sakıncalı bir yaklaşımdır. Milletimizin askerliğe atfettiği değeri, onu millî bir görev ve onur sayan anlayışı temelden sarsabilir. Üstelik son derece önemli bir anayasal ilkeye, Anayasa’mızın eşitlik ilkesine çok açık bir şekilde ters düşmektedir. Mevcut teklifte olduğu şekliyle mali güç esasına dayalı bir ayrım olarak bedelli askerlik uygulamasının kurumsallaşması gerçekten mahzurludur. Bu durumda zorunluk askerlik sadece yoksulların, bedeli ödemeye gücü yetmeyenlerin tabi olduğu bir uygulama hâline getirilmiş oluyor. Böylece anayasal eşitlik imha edilir, eşitsizlik yasallaştırılır. Bu anlayış askerliği millî bir görev ve iftihar vesilesi olmaktan çıkartır; dar gelirlinin, yoksulun tabi tutulduğu bir angarya hâline dönüştürür; bu, ayrıştırıcı ve parçalayıcıdır. Gelin, bu tehlikeyi önleyelim, hangi gelir grubuna mensup olursa olsun her genç erkek vatandaşımızın istifade edeceği bir formül bulalım. Zaten tehlikeli bir şekilde ayrışıp kutuplaşmış, iktidar tarafından kutuplaştırılmış milletimizi bir de bu açıdan sarsmayalım.

Önümüzdeki teklifin 45’inci maddesinin 2’nci fıkrası da olağanüstü ölçüde sakıncalıdır. Bu fıkra, anayasal eşitliğin tek kişinin irade ve eğilimlerine feda edilmesini ifade etmektedir -tırnak içinde söylüyorum- maddenin bir unsuru, “Cumhurbaşkanınca gerekli görülen sahalarda” ibaresi çok tehlikeli bir muğlaklık içermektedir. “Sayın Cumhurbaşkanı acaba kendisine mahsus, kendisine bağlı özel güçler mi oluşturmak istiyor?” sorusu ister istemez akıllara düşmüştür. Bunun bazı otoriter sistemlerde, tek adam düzenlerinde örneği vardır.

Ülkemizdeki yeni rejimin mevcut koşullarında bu 4’üncü maddenin uygulamasında mutlaka ve mutlaka Türkiye Büyük Millet Meclisine onay yetkisinin tanınması gerekmektedir. Yine, Sayın Cumhurbaşkanına münhasır yetki tanıyan tasarının 4’üncü maddesi yasama yetkisinin Türk milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğunu vazeden Anayasa’nın 7’nci maddesine aykırıdır. Bu yetki devredilemez bir yetkidir. Oysa 4’üncü madde Anayasa hükmü olmanın ötesinde demokrasinin evrensel kuralı olan bu ilkeyi iğdiş etmektedir. Bu nedenle tasarıdan çıkarılmalıdır veya meşru, demokrasiye uygun bir içeriğe kavuşturulmalıdır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İç Tüzük 60’a göre söz talepleri var, onları karşılayacağım.

Sayın Ünsal, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

27.- Ankara Milletvekili Servet Ünsal’ın, Ankara ilinin sembollerinden olan Gençlik Parkı’nın neden Varlık Fonu’na devredildiğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

SERVET ÜNSAL (Ankara) – Teşekkürler Başkan.

Bugün yine hepimizi, özelinde Ankaralıları ve siz milletvekili arkadaşlarımı rahatsız eden soru işaretleriyle dolu bir bilgi ortaya çıktı değerli arkadaşlar.

Başkent Ankara’nın sembollerinden biri olan tarihî Gençlik Parkı’nın ne hikmetse Varlık Fonu’na devredildiği söyleniliyor. Nereden biliyoruz bu kurumu? Daha önce kafa karıştıran işlemlerle gündeme gelen, yapılması gereken Meclis denetimi konusunda bile sorun yaratan Varlık Fonu. 27 hektar gibi büyük bir alana, kritik bir konuma sahip olan Gençlik Parkı’nın neden Cumhurbaşkanlığına bağlanan Varlık Fonu’na devredildiği açıklanmalıdır? Tarihî Gençlik Parkı ne için kullanılacak? Bu alanla ilgili planlar mı var? Rant için yapılan hesaplar mı var? Yine bir değerimiz daha birilerine peşkeş mi çekilecek? Yetkililerin acilen bu sorulara cevap vermesini bekliyoruz.

Teşekkürler Başkan.

BAŞKAN – Sayın Ayvazoğlu…

28.- Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun, Trabzon ili Araklı ilçesi Çamlıktepe ve Yeşilyurt Mahallelerinde meydana gelen sel felaketinde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

Bugün saat 14.00 sularında Trabzon Araklı ilçesi Çamlıktepe ve Yeşilyurt Mahallelerinde yoğun yağmur sonucu meydana gelen sel felaketinde 4 tane ev ve iş yerimiz yıkılmış, 2 vatandaşımızın maalesef cesedine ulaşılmıştır.

Araklı Kaymakamlığımızda ivedilikle kriz masası oluşturulmuş olup Jandarma Genel Komutanlığından 30 kişilik JAK timi olay yerine intikal etmek üzeredir. Rize ve Artvin başta olmak üzere, komşu illerimizden gelen AFAD ekipleri bölgeye ulaşmıştır. Güvenli bölgede 30’a yakın vatandaşımız tahliye edilmektedir. Haber alınamayan vatandaşlarımıza ulaşmak için Araklı Belediyemiz, Büyükşehir Belediyemiz ve Trabzon Valiliğimizin tüm ekipleri seferber olmuştur ve devletimiz tüm imkânlarıyla Araklı’mızın yanındadır.

Daha fazla can kaybı olmamasını temenni ederken en kısa zamanda yanlarında olacağım hemşehrilerime başsağlığı ve geçmiş olsun diliyorum. Bir daha yaşanmamak temennisiyle saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in, Trabzon ili Araklı ilçesinde meydana gelen sel felaketinde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Biz de Araklı’da meydana gelen sel felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyoruz, ailelerine ve Araklılı hemşehrilerimize de başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Geçmiş olsun.

Sayın Örs, buyurun lütfen.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

29.- Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs’ün, Trabzon ili Araklı ilçesi Çamlıktepe ve Yüceyurt Mahallelerinde meydana gelen sel felaketinde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

HÜSEYİN ÖRS (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bugün seçim bölgem Trabzon’dan gelen bir acı haber üzerine söz aldım.

Trabzon ili Araklı ilçesinin Çamlıktepe ve Yüceyurt Mahallelerinde sel felaketi nedeniyle maalesef 2 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, kendisinden haber alınamayan vatandaşlarımızın olduğu, ev ve iş yerlerinin yıkıldığı yönünde acı bilgiler gelmiştir. Bölgeden gelen ilk haberlerde, sağanak yağış sonrası şiddetli su tahliyesinin yaşandığı ve sel felaketinin meydana geldiği ifade edilmektedir. Bu felakette hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Cenab-ı Hak’tan rahmet diliyorum. Kendisinden haber alınamayan vatandaşlarımıza da inşallah sağ salim şekilde ulaşılır.

Yetkililerin bölgede yaşanan bu felaketle ilgili gerekli önlemleri alması ve başka felaketlere sebebiyet vermemek adına yapılması gerekenleri acilen icra etmesi hususunu yüce Meclisimizin takdirlerine arz ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Özkoç, buyurun lütfen.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, müsaade ederseniz bu konuda söz almak istiyorum efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkoç.

30.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, Trabzon ili Araklı ilçesi Çamlıktepe ve Yeşilyurt Mahallelerinde meydana gelen sel felaketinde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Efendim, arkadaşlarımızın ifade ettiği gibi, bu afeti burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde öğrenmiş bulunuyoruz. Ölenlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Oradaki tedbirlerin bir an önce alınmasını diliyoruz ve orada gerçekten zor durumda kalmış olan vatandaşlarımız varsa devletimizin elinin de onların üzerinde olmasını istiyoruz.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Topal, buyurun.

31.- Hatay Milletvekili Serkan Topal’ın, Hatay iline yapılan yatırımlara vesile olan başta Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman ile Hacı Bayram Türkoğlu’na teşekkür ettiğine, Defne ve Arsuz ilçelerine devlet hastanesi yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

SERKAN TOPAL (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben bu kürsüde seçim bölgem Hatay’ın sorunlarını defalarca dile getirdim, bundan sonra da dile getirmeye devam edeceğim.

Ancak, geçen hafta, hafta sonu özellikle, amacı dışında kullanılan Hatay Meclis Binası’nın kültürel anlamda Hatay devlet müzesi olarak kamulaştırılması, Hatay Tahtaköprü Barajı’nın gövdesinin 9 metre yükseltilmesi -ki ovadaki çiftçimiz için çok çok önemli- özellikle, Hatay’da Dışişleri Bakanlığı temsilciliğinin açılması konularında vesile olan başta değerli Hüseyin Yayman arkadaşımıza, Sayın Türkoğlu’na ve diğer arkadaşlara buradan teşekkür ediyorum. Ancak, yine de eksiklerimiz çok. Özellikle Defne’ye, Arsuz’a devlet hastanesinin en kısa sürede, ivedi bir şekilde kazandırılması gerekiyor, yine bağlantı yollarının yapılması gerekiyor.

Bu kürsüden bu defa size teşekkür edelim: Çok teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 49 Milletvekilinin Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 69) (Devam)

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, 5’inci madde üzerinde dört adet önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesinin (2)’nci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

“(2) Hizmet süresi; erbaş ve erler için altı ay, yedek subay ve yedek astsubaylar için on iki aydır. Askerlik hizmet sürelerini, ihtiyaca göre bir katına kadar artırmaya Cumhurbaşkanınca karar verilebilir.”

                   Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                   Ayhan Erel                                       Arslan Kabukcuoğlu

                                    Adana                                                     Aksaray                                                          Eskişehir

                           Tuba Vural Çokal                                          Şenol Sunat                                                  Hasan Subaşı

                                   Antalya                                                     Ankara                                                           Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.

Sayın Şenol Sunat, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

ŞENOL SUNAT (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs için birçok ülke bize karşı bir koalisyon oluşturmuşken, tehdit üstüne tehdit savururken, S400 meselesinde ikircikli açıklamalar yapılırken, ABD yaptırımlarını uygulamaya başlamışken, F35 eğitimi alan pilotların eğitimi durdurulmuşken, İdlib’de hem Rusya’nın oyun kuruculuğuna devam edip Türkiye dışlanmışken, Fırat’ın doğusunda PKK/YPG’nin üzerine SDG kılıfı geçirilip Türkiye'yle anlaşmaya zorlanırken ve anlaşma yapıldığı fısıldanırken, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak’ın kuzeyine Pençe Operasyonu devam ederken ve hem sınırlarımız içinde hem dışında her gün 1 veya 2 şehit verirken alelacele bu teklifi kanunlaştırma derdini anlamaya çalışıyoruz.

Evet, bu şartlarda bu kadar önemli, bu kadar hassas bir konuyu herhâlde İstanbul seçimlerinden önce çıkarmak isteğiniz ortadadır. Çekin değerli milletvekilleri bu teklifi; kanun teklifini veren değerli milletvekillerine sesleniyorum. Bedelli bekleyen gençlerin ve özellikle terhis olacak asker ve ailelerinin oyuna talip olabilirsiniz. Onlar, hepsi bizim evlatlarımız. “Çekin.” diyoruz çünkü çok hassas bir konu, ortak akılla çalışalım, uzman görüşleri alınarak, daha detaylı ve gerçekten, hiç kimseyi incitmeyecek ve Türk millî ordusunu, millî değerlerini, seciyesini koruyabilecek bir kanun teklifiyle mutabakata varalım diyoruz.

Sayın milletvekilleri, bu teklif askerlik çağına gelmiş gençler arasında anayasal eşitlik ilkesini bozmuyor mu? Bozuyor. 1865’te “bedelişahsi” ve daha sonra “bedelinakdî” diye uygulamalarla, zorunlu askerlik yapmak istemeyenler yani Osmanlı zenginlerinin çocukları o zaman askerlik yapmadı ama fakir Anadolu’nun kavruk evlatları uzun yıllar askerlik yapıp gerektiğinde de şehit oldu.

Bakın, yine bu kanun teklifinde Cumhurbaşkanına hiçbir demokratik ülkede olmayan ve Anayasa’ya aykırı olağanüstü yetkiler veriliyor. 1846 Askerlik Kanunnamesi’ne göre padişahın özel ferman çıkararak “Askerlikten muaftır.” dediği kişiler askerlik yapmıyordu. Aradan yüz yetmiş üç yıl geçmiş, Sayın Cumhurbaşkanı da demek ki muaf ettikleriyle belki de bir hassa alayı oluşturabilir. Tabii, böyle düşünmek istemiyoruz. “Gerekli görülen sahalar”dan kastedilen nedir 45’inci maddenin (2)’nci fıkrasında? Özel olarak görevlendirilenler kimler olacaktır? Niye “barış ve olağanüstü şartlar” yer alıyor teklifin bu maddesinde?

Evet, gelelim söz konusu olan 5’inci maddeye. 5’inci maddenin (2)’nci fıkrasında, gerekli hâllerde Cumhurbaşkanına er ve erbaşların hizmet süresini ihtiyaca göre 1 katına kadar artırma veya yarısına kadar azaltma yetkisi veriliyor. Niye Türkiye Büyük Millet Meclisi değil sayın milletvekilleri? Niçin Cumhurbaşkanı? Askerlik kanunuysa Türkiye Büyük Millet Meclisi gerektiğinde kararını versin.

Yine 5’inci maddenin (10)’uncu fıkrası “Askerlik çağı, Cumhurbaşkanınca beş yıla kadar uzatılabilir ya da kısaltılabilir.” diyor. Yine bu teklifte askerlik çağı 20-41 yaş arası. Yani beş yıl azaltılırsa 15 yaşında mı askere alacaksınız? Niye Türkiye Büyük Millet Meclisi değil de Cumhurbaşkanı bu konuda karar verecek? Bırakın, seferberlik ve savaş hâlinde Türkiye Büyük Millet Meclisi kararını versin. Bu ne keyfîliktir yahu, her kanun teklifinin içinde Cumhurbaşkanına yetki pompalayıp duruyorsunuz ve Cumhurbaşkanına aslında zarar veriyorsunuz; sadece askerlik, Askeralma Kanunu Teklifi’nde değil, her kanun teklifinin içinde mutlaka bir yetki pompalaması var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ŞENOL SUNAT (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

ŞENOL SUNAT (Devamla) – Sayın milletvekilleri “Bir ordunun muharebe vasıta ve usulleri değişebilir, lakin millî seciye ve ruh kıymeti nesilden nesile intikal eder.” diyor rahmetli Fevzi Çakmak. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin millî seciye ve ruhuna zarar vermeyin diyoruz biz de. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapısıyla başından beri çok oynadınız. Devriiktidarınızda FETÖ’cüler eliyle Türk Silahlı Kuvvetlerini zayıflatıp Ergenekon, Balyoz ve Askerî Casusluk gibi FETÖ kumpaslarını birlikte yürüttünüz. Artık uslandınız diye düşünüyorduk ama yapılanlara baktığımızda, özellikle darbeden sonra, Türk Silahlı Kuvvetlerinin o millî seciye ve ruh yapısını maalesef ortadan kaldırdınız. Bu kadar sıkıntılı bir süreçten geçtiği ortamda Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapısıyla lütfen daha fazla oynamayın diyoruz.

Saygılarımla. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunmadan önce, buyurun Sayın Özkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sadece kayıtlara geçmesi için ifade etmek istiyorum. 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünü gerçekleştiren FETÖ’cü generaller ve subaylar ne zaman Türk Silahlı Kuvvetlerine intisap etmiştir, iyi analiz edilmesi lazım. Bugün, Türkiye’de, öncelikle, 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün püskürtülmesine ve FETÖ üzerinden Balyoz, Ergenekon, Askerî Casusluk, İrticayla Mücadele Eylem Planı adları altında gerçekleştirilen bütün kumpaslara bakıldığında, nihayetinde, bunların tamamıyla mücadele Hükûmetimizin ve yine -bununla gurur duymalıyız ki- Parlamentodaki milletvekillerinin dayanışması sayesinde olmuştur. Birileri geçmişte, FETÖ elebaşısı dâhil olmak üzere “Şefaat hakkım olsaydı şuna kullanırdım.” derken bugün eğer -hamdolsun- başta Cumhurbaşkanımıza ve AK PARTİ’ye beddualar ortaya koyuyorsa, eğer bedduaları da bize yöneltiyorsa bu, FETÖ’nün ülke içerisinde aynen bir kanser tümörü, hücresi gibi yayılmasının önüne geçtiğimiz içindir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen Sayın Özkan.

Buyurun.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bu iddiaları reddediyoruz ve milletimize karşı yönelmiş her türlü darbe teşebbüsüyle, devletin içerisindeki derin ve paralel yapılarla mücadele etme irade, azim ve kararlılığımızı yeniden kamuoyuyla paylaşıyoruz.

Teşekkür ediyorum.

ŞENOL SUNAT (Ankara) – Efendim, benim konuşmamla ilgili olduğu için ben de söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Sunat.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

32.- Ankara Milletvekili Şenol Sunat’ın, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ŞENOL SUNAT (Ankara) – Değerli milletvekilleri, Ergenekon, Balyoz ve Askerî Casusluk gibi davalarla Türk Silahlı Kuvvetlerinin birçok vatansever subayı, askeri o dönemlerde neler yaşadı, bir kere daha hatırlatmak istediğim için kürsüde dile getirdim.

Şunu söylemek istiyorum: O zaman Sayın Cumhurbaşkanı Başbakandı, savcısıydı olayın. O zaman, kozmik odalara girildi, suçsuz yere insanlar intihar etti, ölüm döşeğinde kaldı ve ondan sonra Türk Silahlı Kuvvetlerinin en kılcal damarlarına kadar bu FETÖ’cü Amerikan paryaları ve uşakları yerleşti. Bunu inkâr etmeyin, kol kolaydınız. Kol kola girdiğiniz yolda güç savaşları başladı, 17-25 Aralıkta da bu olay, güç savaşları iyice patlama noktasına geldi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ŞENOL SUNAT (Ankara) – Birbirinizle kötü olduktan sonra birdenbire bunlar “terör örgütü” olarak sizin ağzınızdan ifade edildi ve neticede, 15 Temmuz hain darbe girişimi ortaya çıktı. Milletin azmiyle bu darbe girişimi atlatıldı ama inkâr etmeyin, şunu kabul edin, deyin ki: “Evet, biz yanlış yaptık.”

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Cumhurbaşkanı kabul etti, “Aldatıldık.” dedi ya.

ŞENOL SUNAT (Ankara) – Evet, Sayın Cumhurbaşkanı dedi ama hâlen arkadaşlarımız savunuyor. Sayın Cumhurbaşkanı bile “Allah bizi affetsin.” dedi, daha ne olacak! Bunları dile getireceğiz. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sunat.

Sayın Özkan, son kez söz vereceğim, yeni bir sataşmaya veyahut da söz talebine imkân vermeden…

Buyurun.

33.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Ankara Milletvekili Şenol Sunat’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan, biraz önce de asla sataşmadım, bir tespite ilişkin görüşlerimizi ifade ettik.

Bakınız, biz, bu ülkede FETÖ devlet içerisine… Bakınız, ben demiyorum. Kim diyor bunu? Necip Hablemitoğlu. Ne zaman? 2002’nin henüz daha Ekim ayı, 2002 seçimleri dahi olmamış.

ŞENOL SUNAT (Ankara) – Komutanlar ne oldu, komutanlar?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - O tarihte bir kitap yazıyor, adı “Köstebek.” Bunu çok iyi bileceksiniz. O tespit âdeta bir yargı kararı gibidir.

Necip Hablemitoğlu’nun öldürüldüğü tarihte, bakınız, henüz daha iktidarımız, “devriiktidar” diye bir kelime bulmuşsunuz ya, öyle bir iktidar falan yok.

ŞENOL SUNAT (Ankara) – Devriiktidarınızda…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - O dönem itibarıyla Necip Hablemitoğlu diyor ki…

LÜTFÜ TÜRKKAN       (Kocaeli) – Hablemitoğlu’nun öldürüldüğü tarihe iyi bak, iktidardınız.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - “Bugün, devlet içerisinde, yargıda, bürokraside, Emniyette, adliyede, mülkiyede, akademide…”

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Bak, yine tarih hatası yaptın. Tarih okutun bu çocuğa ya!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – “…maalesef FETÖ unsurları yerleşmiştir.”

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Yine tarih hatası yaptın!

ŞENOL SUNAT (Ankara) – Temizleyemezsiniz kendinizi!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - İşte 2002’de geldiğimiz durum Necip Hablemitoğlu’nun kitabında yazıyor. O günden bugüne de yargı reformlarıyla, anayasal reformlarla derin ve paralel yapıları tasfiye etmek için mücadele ortaya koyduk.

MUHAMMET NACİ CİNİSLİ (Erzurum) – 2004 MGK…

ŞENOL SUNAT (Ankara) – Hiç uslanmadınız, hiç uslanmadınız.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bakınız, 2011’de -henüz 17 Aralık yok- FETÖ'yle yaptığımız mücadele…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – 2011 yılının 3 Martında, bahsettiğiniz savcının özel yetkisi, yine Bakanlığımızın ve HSYK’nin almış olduğu kararla ortadan kaldırılmıştır. MİT Kanunu’ndaki reform, FETÖ'cüler istihbarata yani devletin kalbine girmesinler diye yapıldı.

ŞENOL SUNAT (Ankara) – Ne diyorsun sen ya?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - 4 ayrı yargı paketi, yine bugün birçok farklı siyasi partide milletvekili olan kumpas mağdurları tahliye olsun diye yapılmıştır. Yine, 2014 ve 2015 yıllarında yargıda ve HSYK’deki FETÖ yapılanmalarını tasfiye etmek için yaptığımız kanunlar ortadadır. Yani netice itibarıyla bize beddua, başkalarına şefaat düşmüştür.

Teşekkür ediyorum. [AK PARTİ sıralarından alkışlar; İYİ PARTİ sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar (!)]

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) – Bravo(!) Gerçekten hak ettin, iyi açıkladın, aferin(!)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, müsaade ederseniz bir durumu arz etmek istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Türkkan, buyurun.

34.- Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’ın, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın grup başkan vekiline daha önce bir tarih kitapları serisi hediye etmiştim. Ama zannediyorum, benden aldığı gibi, aldı, rafa koydu; hiç okumamış.

Bu sefer yakın tarihle alakalı bir tavsiyede bulunacağım: Necip Hablemitoğlu -rahmetli, nur içinde yatsın- 18 Aralık 2002’de… Yani iktidarsınız, hafızanı bir daha gözden geçir.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Tarih yanlış.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Böyle yok, böyle yok.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bana gönderdiğin kitapların sayfası dahi açılmamış.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Bak, böyle yok.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Ben eskittim o kitapları.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – 18 Aralık 2002’de, AK PARTİ iktidarı döneminde katledildi.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – O gün devir teslim oldu.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – İkincisi, bir şey daha söyleyeceğim. Zekeriya Öz’e, kahramanları cezaevine atan adama zırhlı Mercedes verdiniz; korudunuz, kahramanlardan Zekeriya Öz denilen savcıyı siz korudunuz, ben değil. Tamam mı? (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

ŞENOL SUNAT (Ankara) – Hiçbir şeyi unutmadık.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Hadi bakalım, devam edelim, maddelere geçelim Başkan, bu kadar ders bu Başkana yeter.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Kayıtlara geçsin…

BAŞKAN – Arkadaşlar…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Bu dersin ikinci kısmı başka yerde, burada değil. Ama senin çok ders almaya ihtiyacın var, çok şanssız bir yerde konuşuyorsun. Fetullah Gülen meselesinin olduğu yerde hiç konuşmaması gereken bir adam burada konuşuyor. Plakası “FG” olan bir adam burada konuşuyor.

BAŞKAN – Arkadaşlar, bir bilgi de ben ekleyeyim: Haziran 2002’dir kitabın basım tarihi.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan, kitabın basım tarihi…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Arabasının plakası “FG” adamın ya, Allah Allah!

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Hadi bakalım, devam edelim Başkan. Arabasının plakası “FG”, kalkmış burada tiyatro yapıyor bana!

VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 49 Milletvekilinin Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 69) (Devam)

BAŞKAN – Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 5’inci maddesinin (2)’nci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(2) Hizmet süresi; erbaş ve erler için 6 ay, yedek subay ve yedek astsubaylar için 12 aydır. Hizmet sürelerini ihtiyaca göre bir kat artırmaya Cumhurbaşkanınca karar verilebilir.”

                               Haydar Akar                                        Mehmet Ali Çelebi                                 İlhami Özcan Aygun

                                   Kocaeli                                                       İzmir                                                            Tekirdağ

                                 Ali Keven                                               Servet Ünsal                                               Alpay Antmen

                                   Yozgat                                                      Ankara                                                            Mersin

                                                                                              Faruk Sarıaslan

                                                                                                   Nevşehir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.

Sayın Mehmet Ali Çelebi, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Yüce Meclisi ve milletvekillerini saygıyla selamlarım.

Ben, yalnızca ulusun geleceğini düşünen, yalnızca vatan ve memleket selametini gaye edinen ihtirassız bir gelenekten geliyorum. O geleneğin adı şanlı Harbiyedir, Mustafa Kemal Atatürk geleneğidir. Görevini yarım saat geciktirdiği için canına kıyan Albay Reşat Çiğiltepe geleneğidir. Üzerine topçu ateşi yapılmasını istemekten çekinmeyen Üsteğmen Mehmet Gönenç geleneğidir. Aslında bir top mermisini değil ülkesinin kaderini kaldırmış olan Seyit Ali Onbaşı geleneğidir. Bu nedenle sadece gerçek yansır dilimizden; sadece ve sadece doğruluk, vatana bağlılığın yegâne biçimleri olan onur, gurur, şeref yansır zihinlerimizden; bunlardan gayrısı bizim için ölmekten beterdir, bu nedenle benden sadece gerçekleri duyacaksınız.

Bakınız, Kasım 2018’de -biraz önce grup başkan vekilimiz de tekrarladı- Millî Savunma Bakanımız şunu söylüyor: “Belirsizlik, risk ve tehditlerle dolu böyle bir coğrafyada ülkemizin ve milletimizin güvenliğinin sağlanması, ancak harbe hazır, etkin, caydırıcı bir orduyla mümkündür. Buna yönelik her türlü tedbiri alırız.” Fakat bugün bize gelen teklifte, alınan tedbirin ordunun sayısını azaltmak olduğunu görüyoruz ve şaşırıyoruz.

Kuvvetlerden resmî görüş alınmış mıdır? Bunu sormak istiyorum. Kuvvetlerin resmî görüşü nedir? Millî Savunma Bakanımız, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarıyla beraber toplumu rahatlatacak bir açıklama yapmayacak mıdır hâlâ? Bunu bekliyoruz. Birliklere anket yapılmış mıdır, sonuçları nedir? Bunu bekliyoruz.

Bakınız, böyle geçerse ne olacak: Yükümlü erbaş ve er oranı şu an yüzde 70 seviyelerinde, yüzde 30 seviyelerine düşecek. Bakın, şu tabloyla ifade etmek istiyorum: Biz bir senede 1 asker veriyoruz şu an ama altı aya düştüğü zaman 2 asker vermemiz gerekecek. Şu an Türk Silahlı Kuvvetlerinin yükümlü erbaş ve er oranı, mevcudu -norm kadroyu söylemiyorum, yüzde 70 seviyesini söylüyorum- 230 bin; 70 bin de jandarma var; toplam 300 bin, şu an 300 bin. Altı aya düşürdüğünüzde 600 bin kişi gerekiyor. Sorun bu, matematik hesabı bu; bundan bahsediyoruz. Yani bunu telafi etme şansı da yok. Niye? Çünkü zaten 700 bin doğum var. Komisyon Başkanımız Sayın İsmet Yılmaz da ifade etti, 400 bin kişi alabiliyoruz. Nüfusumuzla ilgili bu, maksimum 400 bin alabiliyoruz ama ihtiyaç 600 bin. 200 bini ne yapacağız? İşte biz bunu soruyoruz. Bunu nasıl gideririz? Bir tedbir alındı -teşekkür ediyoruz- celp sayısı artırıldı ama bu ne kadar çare oldu? Bunun cevabını da bekliyoruz, bunu yeterli görmüyoruz.

Bakın, şu gördüğünüz zırhlı muharebe araçları… Yükümlü erler bunları kullanıyor, biliyor musunuz? Eğer bu şekilde devam edersek burada eksik çıkacak.

Şu gördüğünüz ağır araç sürücüleri… Tahminim, 5-10 bin arası yükümlü er var. Tanklar nasıl gidecek sınıra? Yükümlü erler burada görevli.

Şu gördüğünüz zırhlı havan taşıyıcı sürücüleri… Bunlar nispeten az, 500-1.000 arasıdır ama görevliler.

Tank mürettebatı… Daha önce de söylemiştim, güneydoğuda daha fazla olabilir ama iç birliklerde oran düşecek.

Zırhlı personel taşıyıcı sürücüleri… Ben bunların tamamına yakınının yükümlü er olduğunu biliyorum. Yanlışsa bunun da bilgisi bekliyoruz.

İşte, Pençe Harekâtı, bakın… Pençe Harekâtı’nda bir görüntü vardı, hepimizin aklına kazındı; obüs atışı yapılıyor, buradaki 4 askerden 2’si yükümlü er. Yani ordunun muharebe gücü azalabilir, buna dikkat etmemiz gerekiyor.

Yani kırılma noktası şu: Personel sayısı yüzde 20 eksilen bir birlik planlamalarda muharebe müessiriyetini yüzde 50 kaybetmiş sayılır, buna böyle yaklaşmamız gerekiyor. Yani süresi, sınırı, etkisi, tahribatı, sonuçları belli olmayan geçici bir güvenlik zafiyeti yaşayabiliriz.

Yükümlü erbaş ve er işleri bu yasadan sonra rütbelilere kalacak ve istifalar artacak. Kritik erbaş ve er kadrolarını sözleşmeli er, uzman erbaş, sivil memurla doldurmaya kalkacağız, bu da ek maliyet getirecek. Eğitim eksikliği nedeniyle şekil ve ruh disiplini bozulacak, tüm eğitim sistemi yeniden dizayn edilecek ve eğitim merkez komutanlıklarında kapasite sıkıntısı yaşanacak. Top, obüs, havan, zırhlı araçlar; eğitim düştüğü için bunlardan beklenen verimlilik azalacak, kullanım hatalarından kaynaklanan idame giderleri artacak. Ve üzülerek söylüyorum, yanlış kullanımdan kaynaklanan kazalar artacak, üzülerek söylüyorum. Altı ayda disiplinin tesisi de ne yazık ki pek mümkün gözükmüyor çünkü o kişiye, daha, askerliğini bitirdikten sonra ceza vereceksiniz, onun da diğerlerine caydırıcı bir etkisi olmayacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) – Müsaade ederseniz…

BAŞKAN – Toparlayın lütfen.

Buyurun.

MEHMET ALİ ÇELEBİ (Devamla) – Bunları şunun için söylüyorum: Tarihî bir hata yapabiliriz. Tarih bu utancı yazacağı zamanlar… Bütün o lanetler bizlerden uzak olsun diye bunu size hatırlatma gereği duyuyorum, sizi uyarmak istiyorum.

Ve elbette ki biliyorum, bizim canımız, ciğerimiz Mehmetçik şu an bekliyor, terhis olmak istiyor. Onlara da bir hikâyeyle seslenmek istiyorum, o da şu: Sivas Kongresi günlerinde Mustafa Kemal’i üzen dokunaklı bir olay geçer. Müdafaa-i Hukuk Teşkilatında çalışan bir delikanlı bir gün utangaç bir ifadeyle, çekinerek Mustafa Kemal’e yaklaşır: “Bir sorun mu var çocuk?” “Evet Paşam, müsaadenizle bir şey söylemek istiyorum.” “Söyle evlat, çekinme.” “Efendim, babam diyor ki İngilizler ve Fransızlar Sivas’ı işgal edip hepimizi öldürecekmiş. Bu yüzden benim sizinle çalışmamı istemiyor.” “Öyleyse çalışma evlat, babaya karşı durulmaz. Baba hakkı büyüktür. Yalnız, babana de ki: ‘Vatan elden gittikten sonra evladın ne hükmü kalır?’”

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesinin (2)’nci fıkrasının sonuna aşağıdaki ibarenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

“Vicdani ret hakkını kullanmak isteyen kişiler, Bakanlıkça belirlenen sosyal kamu hizmetlerinde çalışarak bu görevi yerine getirebilir.”

                              Kemal Bülbül                                            İmam Taşçıer                                             Necdet İpekyüz

                                   Antalya                                                   Diyarbakır                                                         Batman

                             Mahmut Toğrul                                           Ebrü Günay                                              Nusrettin Maçin

                                 Gaziantep                                                    Mardin                                                          Şanlıurfa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun katılamadığı önerge üzerinde söz sahibi Sayın İpekyüz.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

NECDET İPEKYÜZ (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu maddeyle askerlik hizmeti er ve erbaşlar için altı ay, yedek subay ve yedek astsubay için on iki ay olarak düşünülmekte ve Cumhurbaşkanına, 1 katına kadar artırılması için yetki istenmekte. Zaten Mecliste hangi kanunu konuşsak bir maddesini Cumhurbaşkanına yetkiyle ilgili düzenliyoruz.

Parti olarak aslında askerlik süresinin kısaltılmasını olumlu buluyoruz, hatta zorunlu askerliğin kaldırılması lazım. Türkiye’de -tarihine baktığımızda- yakın tarihte birçok kez askerlikle ilgili bedelli meselesi konuşulmuş, her bedelli meselesi konuşulduğunda da “En yakın tarihte bir düzenleme yapmamız lazım, en yakın tarihte bir sıralamayla önümüze getireceğiz, düzenleme yapacağız.” denilmiştir, hiçbir zaman da bu düzenlemeye gidilmemiştir, çeşitli gerekçeler öne sürülmüştür. Ama ne yapılmıştır? Bedelli her seferinde çıkartılmıştır. Zaten “bedel” kelimesine baktığımızda anlamının “bir şeyi ödemek üzere” olduğu görülmektedir.

Askerlikle ilgili, zorunlulukla ilgili dünyanın birçok yerinde çeşitli düzenlemeler yapılmış ve zorunluluk artık dünya genelinde kaldırılmış. Bununla beraber, Türkiye’ye baktığımızda, zorunlu askerlikle ilgili son yıllarda bir şey ortaya çıkıyor. Çıkan ne? İnsanlar, siyasetçiler, sanatçılar, kanaat önderleri her yerde hamaset yapmaya gelince, milliyetçi söyleme gelince askerliği sürekli överken birçok kişi çocuklarını askere göndermemekte, birçok kişi gitmemek için çeşitli mazeretler uydurmakta. Kimileri yüksek lisans yapmakta, kimileri sağlık kurullarından rapor almakta. Ve ne oldu biliyor musunuz? Şu anda, yapılan araştırmalarda 3 milyon kişi bakaya durumunda yani askere gitmemek için çeşitli mazeretler çıkarıyorlar. Ve gençler, dönüyorlar, Parlamentoya sürekli fakslar çekiyorlar, telgraflarla, maillerle “Bedelliyle ilgili ne yapacaksınız?” diye soruyorlar.

Bakın, arkadaşlar, 27’nci Dönem Parlamentosu açıldığında, yeni sistemde, ilk konuştuğumuz maddelerden birisi tekrar bedelli askerlikti. Daha birinci yılı dolmadan tekrar aynı konuyu konuşuyoruz. Ve o dönem parasını yatırıp sıraya girenler hâlâ gitmemişler, sırada bekliyorlar ki askerlik görevlerini yerine getirsinler. Bunu beklerken yeni bir şeyle karşı karşıyayız.

Bunu niçin getiriyorum? Buna ilişkin bir problem varsa köklü çözüm bulmak lazım. Köklü çözüm, neden, nedir, nasıl kaldırılır, neye yönelmemiz lazım? Bunları konuşmadığımız sürece her zamanki gibi palyatif çözümler buluyoruz, herhangi bir kamuoyu baskısı olduğunda tekrar karşı karşıya geliyoruz.

Bizim bu maddede en çok ele almamız gereken konu vicdani ret meselesi. Vicdani ret meselesini ele almadığımızda, bir kere samimiyetle bu işle yüzleşmemiş oluyoruz. Ve “vicdani ret” dediğimizde “vicdan” kelimesini çok kullanmamıza rağmen “ret” dediğimizde acaba ne oluyor? Dünyanın her yerinde bu, tanımlanmış. Aslında Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre de tanımlanmış. Nasıl tanımlanmış? Çünkü Türkiye Cumhuriyeti yasalarına göre, gerek uluslararası sözleşmeler gerek Birleşmiş Milletlerin gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin gerekse de Avrupa Parlamentosunun düzenlediği çeşitli sözleşmeler bir üst norm olarak kabul edilmekte ve Anayasa onu tanımakta, ona göre düzenleme yapılmakta. Türkiye’de vicdani retle ilgili alınan kararlar, kişilere uygulanan yöntemler tümüyle yasa dışı ve bütün hayatları boyunca mağdur edilmekte.

Arkadaşlar, vicdani ret nedir? Bir birey emir almak istemiyorsa, emir vermek istemiyorsa, eğer hükmetmek istemiyorsa ret hakkı vardır. Çünkü ahlaki düşünce ve politik olarak insanların çeşitli tercihleri var, inancı gereği tercihleri var. Bir kişi savaşa karşıysa reddedebilir, bir kişi inancı nedeniyle reddedebilir, bir kişi ahlaki savunması gereği reddedebilir, bir kişi düşüncesiyle de yine reddedebilir. Ve baktığımızda dünyada birçok ülkede bununla ilgili düzenleme yapılmış, düzenlemeler yürürlüğe sokulmuştur. Nitekim, Birleşmiş Milletlerde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de bunlar düzenlenmiş, Anayasa’nın 90’ıncı maddesinde bu tanımlanmış ama gel gör ki Türkiye’de bu uygulanmamakta.

Bu maddeyle ilgili, vicdani retle ilgili konuya değineceğimiz için… Bir vicdani ret eylemcisi veya bunu savunan bir yurttaş bizi arayıp şunu söyledi, diyor ki: “31 Mart seçimlerinde bana oy pusulası geldi. Oyumu kullanmaya gittim, ‘Oy kullanamazsın.’ diyorlar.” Aslında, yasaya göre, her şey bitmiş; teorisi iyi, pratikte bunları yaşıyoruz. Birçok ülkede bu problem çözülmüşken Türkiye’de bu hâlâ gündemde tutuluyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın İpekyüz, tamamlayın lütfen.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) – Bakın, Avrupa Birliğinin 27 ülkesinden 21’inde bu problem çözülmüş. NATO’dan söz ediyor, 28 ülkesinden 23’ünde bu problem çözülmüş. Gerek vicdani retle ilgili gerek zorunlu askerlik hizmetiyle ilgili mutlaka bizim gerçek nedenlere yönelip çözüm bulmamız lazım. Çözüm bulmadığımız zaman bu tablo tekrar önümüze çıkacaktır. Ve vicdani retçiler diyor ki… Biz tümüyle reddediyoruz ama dünyanın birçok yerinde -biz madde teklifinde de söyledik- bu geçiş dönemlerinde insanlar askere gitmek istemiyorsa hükûmetler, devletler yasal düzenlemelerle “Kreşte çalış.” “Huzurevinde çalış.” “Rehabilitasyon merkezinde çalış.” “Kamu yararına sivil toplum örgütlerinde çalış.” “Yerel yönetimlerde çalış.” diyor. Yani buna benzer bir hizmet alanı yaratılabilir ve nitekim, şu anda, Türkiye’de de “3 milyon kişi” diyoruz, “bekleyen var” diyoruz, buna ilişkin düzenlemeyi mutlaka bu yasayı çıkarırken yapmamız lazım ve 65 maddelik bir yasal düzenlemeyi hazırlarken toplumun taleplerini dikkate almamız lazım. Toplumun taleplerini dikkate almadığımız zaman, her seferinde, tekrar bununla yüzleşmiş olacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Son cümle Sayın Başkan…

BAŞKAN – Son cümlenizi alayım.

NECDET İPEKYÜZ (Devamla) – Onun için, geleceğimizi daha sağlıklı kılmak için bunun bir an önce çözüme kavuşturulmasını diliyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 5’inci maddesinin (2)’nci fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                               Cahit Özkan                                             Engin Özkoç                                               Lütfü Türkkan

                                   Denizli                                                     Sakarya                                                           Kocaeli

                              Erkan Akçay                                      Mehmet Doğan Kubat                                 Mehmet Ali Çelebi

                                   Manisa                                                     İstanbul                                                             İzmir

“Bu şekilde belirlenen hizmet süresi altı aydan az olamaz.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı önerge üzerinde söz talebi? Yok.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Cumhurbaşkanınca ihtiyaca göre belirlenen askerlik hizmet süresinin altı aydan az olmaması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 5’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

6’ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 6’ncı maddesinin (1)’inci fıkrasında yer alan “Bakanlıkça” ibaresi yerine “Bakanlık tarafından” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                   Ayhan Erel                                       Arslan Kabukcuoğlu

                                    Adana                                                     Aksaray                                                          Eskişehir

                           Tuba Vural Çokal                                   Aydın Adnan Sezgin                                           Hasan Subaşı

                                   Antalya                                                      Aydın                                                            Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.

Sayın Ayhan Erel, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

AYHAN EREL (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Askeralma Kanunu Teklifi’nin 6’ncı maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türk töresinde, Türk kültüründe askerlik sadece erkeklere özgü bir değer değildir. Türk töresinde millet “ordu millet” olarak tanımlanmaktadır. Askerlik Türk milletinin karakteristik özelliğidir. Türk töresi, Türk dünyasının genelinde hâkim olan, devlet yönetiminde ve toplumsal hayatın düzeninde uyulması zorunlu olan kurallardır. Kağan, hakan dâhil herkesin uymak zorunda olduğu kurallar bütününe töre adını veririz. Türk töresi hem yönetenlere hem de yönetilenlere birtakım haklar ve sorumluluklar yüklemektedir. Herkes bu görevleri yerine getirmek zorundadır. Uyulmadığı takdirde idama dahi varan çeşitli yaptırımları vardır. Türk töresinde devlete bağlılık ahlaken temel ve vazgeçilmez kuraldır. Törede önemli bir yere sahip olan kişiden vatan sevgisini göstermesinin millet tarafından beklenen en belirgin yollarının başında askerlik gelmektedir. Tarihî kaynaklardan günümüze yerli ve yabancı kaynaklara baktığımızda Türk milletinin belirgin özelliğinin askerlik olduğunu görmekteyiz. Türk milleti için askerlik söz konusu olduğunda, askerliğin vatan borcu, namus borcu olduğu, her Türk’ün asker doğduğu, askerlik yapmayan erkeğin adam sayılmadığı, sayılamayacağı gibi söylemler gönülden gönüle, dilden dile günümüze kadar gelmiş ve devam etmektedir.

Elbette ki bu durum sebepsiz değildir. Türklerin yaşadığı coğrafyalar Türk milletinin kaderini tayin etmiştir, günümüzde olduğu gibi. Dolayısıyla, yurtlarını korumak için bu duygu ve söylemler vazgeçilmez olmuştur. Türk töresinde askerlik, vatana, vatandan ziyade cihan hâkimiyeti mefkûresi doğrultusunda dünyaya adaleti yayma adına Allah’a ödenen de bir borçtur. Bu görüşün uzantısı olarak günümüzde vatana ihanet eden kişi millet tarafından affedilmez. Bunların ahlak ve şeref sahibi olmadıkları düşünülür, bu kişiler ayıplanır, kınanır ve dışlanır. Hatta, Türk milletine göre, vatanı koruma işi olan askerlik vatan, namus borcudur ve askerlikten kaçmak ahlaksızlıktır. Bazı yörelerimizde ”Askerliğini yapmayan erkeğe kız dahi verilmez.” şeklindedir. Bu söz, vatanı koruyamayan insanların ahlaki olarak değersiz kabul edildiğinin göstergesidir. Türk milletine göre, asker olmak, aynı zamanda, üzerinde yaşadığı vatan için ölmeyi de göze almaktır. “Vatanımın ha ekmeğini yemişim, ha uğruna kurşun.” diyerek vatana can, bayrağa kan veren şehitlerimizi de bu vesileyle rahmet ve şükranla anıyorum. “Ölürsem şehit, kalırsam gazi.” diyerek kelebeklerin ateşe koştuğu gibi cepheye koşan Türk milleti, Bakara suresi 154’üncü ayetinde “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölü’ demeyiniz, bilakis onlar diridirler lakin siz anlayamazsınız.” iman ve itikadıyla gençlerini asker olarak ülkenin savunmasında hazır güç olarak bulundurmaktadır. Gücümüz dosta güven, düşmana korku vermektedir. Gençlerimize askerliklerini yaparak vatana olan hizmetlerini yerine getirmelerini ve vatanımıza olan borçlarını ödemelerini sağlamalıyız.

Türk milletinde vatan sevgisinin çok önemli ve apayrı bir yeri vardır. Bu sevgi her şeyin üzerindedir. Bunun örneklerine her gün yurdumuzun bir köşesinde şahit olmaktayız. “Vatan sevgisi imandandır.” “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.” “Şehitler ölmez, vatan bölünmez.” “Vatan sağ olsun.” sözlerinin toplum hafızasında yer etmesi, neredeyse her şehit cenazesinde yinelenerek, millî birlik ve bütünlüğü sağlayıcı işlevler yüklenerek kullanılması bundandır. Buradaki amaç gençlere millî değerlerin aktarımını sağlamaktır. Türk milletinin peygamber ocağı olarak gördüğü asker ocağında gençlerimiz millî ve manevi değerlerle donatılmaktadır. Gençlere vatan, bayrak gibi millî değerler vurgulanarak millî ruh ve şuurun oluşması amaçlanmakta ve devlet tarafından korunması istenen değerler ön plana çıkarılmaktadır. Ergenlik döneminden çıkmış gençleri disiplin altına almak asker ocağının görev ve sorumlulukları arasındadır. Sünnet sonrası “Artık erkek oldun.” denilen çocuk, askerlik sonrası ise adam olabilmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Erel, son cümlenizi alayım.

Buyurun.

AYHAN EREL (Devamla) - Türk kültüründe askerliğin yeri büyüktür. Askerlik, vatandaşların hem vatana hem millete hem de Allah’a olan borçlarını ödemelerinin bir aracı olarak görülmektedir.

Düzenlenmekte olan kanunun bu değerleri dikkate alarak düzenlenmesini talep ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İç Tüzük 60’a göre dört söz talebi var, sırasıyla onları karşılayacağım, bunun dışında çok önemli bir şey olmazsa İç Tüzük 60’a göre söz taleplerini kabul etmeyeceğim.

Sayın Filiz, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

35.- Gaziantep Milletvekili İmam Hüseyin Filiz’in, 17 Haziran 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in vefatının 4’üncü yıl dönümüne, hayatını kaybeden Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye ve Çin toplama kampında şehit olan Doğu Türkistanlı yazar Nurmuhammed Tohti’ye Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

9’uncu Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel, “Üniversitelerimiz cumhuriyetimizin yüz akıdır.” sözüyle üniversiteleri bilim yuvaları olarak çok önemseyen, rektörlüğünü yaptığım Gaziantep Üniversitesinde desteklerini unutamadığım, hoşgörü sahibi, yeri doldurulamayan bir devlet adamıydı. Ülkemizin gelişmesine önemli katkılarda bulunmuş, hem Başbakan hem Cumhurbaşkanı olarak birçok esere imzasını atmış, devlet ve siyaset adamı olarak milletimizin gönlünde çok ayrı bir yeri olmuştur. Vefatının 4’üncü yıl dönümünde rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.

Dün mahkeme salonunda hayatını kaybeden Mısır’ın ilk seçilmiş eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye de Allah’tan rahmet diliyorum.

Herkesin bildiği fakat Çin’in inkâr ettiği çağ dışı toplama kampında bir Uygur aydını daha hayatını kaybetti. Nurmuhammed Tohti’ye Allah’tan rahmet, Türk milletine sabır diliyorum. Uygurlar esir, Doğu Türkistan, Sincan olmayacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Ramazan Can…

36.- Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can’ın, Kırıkkale ilinde yoğun yağış nedeniyle Sulakyurt ilçesi Ayvatlı köyünde sele kapılarak hayatını kaybeden Mehmet Öztürk ile Fatma Öztürk’e Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Memleketim Kırıkkale’de yoğun yağışlardan ötürü maalesef afet olayları yaşanmakta, üç gün önce Sulakyurt ilçemiz Ayvatlı köyünde yaşanan afette Mehmet Öztürk ve Fatma Öztürk kardeşlerimiz büyükbaş hayvanlarını kurtarmak isterken sele kapılarak hayatlarını kaybettiler, Allah’tan rahmet diliyorum. Sulakyurt’umuza geçmiş olsun.

Dün gece itibarıyla Kırıkkale-Samsun, Kırıkkale-Sivas yolu kavşağı, Delice de yine aşırı yağışlardan dolayı trafiğe kapansa da Sayın Valimiz ve Karayollarının yoğun çalışmaları neticesinde trafiğe açıldı. Kırıkkale merkez ve bütün ilçelerinde ve köylerinde aşırı yağış devam etmekte ve çiftçilerimizin mağduriyeti devamlı artmaktadır. Biz milletvekili olarak hasar tespitlerini Valimiz başkanlığında yaptırmaktayız ve takip etmekteyiz. Kırıkkale’mize geçmiş olsun diyorum.

Teşekkür ederim Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Kılıç…

37.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, Osmanlı toplumunun sınıfsız bir toplum olduğuna ve Batı toplumlarına benzemediğine ilişkin açıklaması

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Fikirleriyle entelektüel hayatımızda derin izler bırakan Kemal Tahir Demir, işgal yıllarında İstanbul’u söylenenin aksine bir grubun değil herkesin savunduğunu cesurca yazar. Ona göre nereden geldiğimizi bilmeden nereye gideceğimizi bilemeyiz. Osmanlı ve Doğu toplumlarının tarih içindeki gelişimi Batı toplumlarının klasik gelişimlerinden farklıdır. Osmanlı toplumu kölelik, feodalite, kapitalizm evrelerinden geçmemiştir. Bunun sebebi de toprağın -mirî arazi- sahibi devlet olduğu için güçlü bir sınıf oluşumu engellenmiştir. Osmanlı toplumu sınıfsız bir toplumdur ve Batı toplumlarına benzemez. Bu durumda tarihî sürecin bir aşamasında Osmanlı toplum yapısını geliştirmek yerine Batılılaşma siyaseti güdülmesi tamamıyla yanlıştı çünkü insancıl olmayan ve bize uymayan bir yapı getirildi Türkiye’ye. Batı’nın sorunları da bulduğu çözümler de uymaz bize. Bu arayış aydın ile halk arasındaki kopukluğu artırmış ve de geçmişimiz ile aramızdaki bağı koparmıştır.

BAŞKAN – Evet, son söz, Sayın Yıldız, buyurun.

38.- Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız’ın, aşırı yağış ve fırtınanın Aydın ili Nazilli ilçesinde zarara neden olduğuna ve yaraların sarılması gerektiğine ilişkin açıklaması

HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Dün ve bugün Aydın’ın çeşitli bölgelerinde çok aşırı derecede yağış ve fırtına vardı. Özellikle bugün Nazilli’de –çatılar uçtu ve ağaçlar da kökünden sökülmüş- büyük zararlar var. Yine dün İncirliova’da 3 bin dönüme yakın pamuk alanı zarar görmüştür. Tarım Bakanı ve afetlerden sorumlu arkadaşların bir an önce Aydın’a el atıp, bu zararları tespit edip acilen yaraları sarması gerektiği inancını taşıyorum. Buradan bütün Aydın halkına geçmiş olsun diyorum.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ederim.

VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 49 Milletvekilinin Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 69) (Devam)

BAŞKAN – 7’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 7’nci maddesinin (2)’nci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

“(2) Yükümlülerin yedek subay adayı statüsüne ayrılmasında öncelikle Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacı göz önünde bulundurulmak üzere yükümlülerin istekleri de dikkate alınır.”

                   Mehmet Metanet Çulhaoğlu                             Tuba Vural Çokal                                                Ayhan Erel

                                    Adana                                                      Antalya                                                          Aksaray

                              Hasan Subaşı                                           İsmail Koncuk                                    Arslan Kabukcuoğlu

                                   Antalya                                                      Adana                                                           Eskişehir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.

Buyurun Sayın Koncuk. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İSMAİL KONCUK (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, Doğu Türkistan’da Çin toplama kampında bugün şehit olan Nurmuhammed Tohti’yi rahmetle anıyorum. Çin Hükûmetinin Doğu Türkistan’da Türklere yapmış olduğu zulmü Türk milleti adına şiddetle kınadığımı bir kere daha ifade ediyorum.

Değerli milletvekilleri, Orta Asya’dan çıktık geldik, ne yollardan geldik, büyük bedeller ödedik. 1071’de Anadolu’ya geldik, Alparslan, 50 bin kişilik inanmış askeriyle 250 bin kişilik Bizans kuvvetlerini mağlup etti ve Anadolu’nun kilidini açtık ve o tarihten bugüne bu Anadolu coğrafyasında tutunabilmek için büyük bedeller ödedik, 100 binlerce şehit verdik. Nasıl yaptık? Türk İslam anlayışını böyle hücrelerimizde hissederek başardık biz bunu, inançlarımızla yaptık. Şair ve hekim Abdülhak Molla yüz elli yıl önce şöyle diyor: “Bu mesel ile bulur cümle düvel fevzufelah/Hazır ol cenge eğer ister isen sulhusalah.” Savaştan falan yana değiliz, elbette barıştan yanayız ama Molla’nın da yüz elli yıl önce ifade ettiği gibi, “İstiyorsan sulhusalah savaşa hazır ol.” diyor. Yani güçlü olmanız lazım, güçlü olmanız için güçlü bir askerî teşkilatınızın olması lazım, ta Türklerin var olduğundan bu yana olduğu gibi bunu başarmamız lazım.

Değerli milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Başbakanlık döneminde de Cumhurbaşkanlığı döneminde de zaman zaman bedelli askerlik söz konusu olduğunda “Kardeşim, bu kadar şehidin olduğu zamanda ne bedelli askerliği?” filan dedi. Aslında AK PARTİ Grubunun, AK PARTİ Hükûmetinin tenakuzlarını, daha doğrusu eleştirdiklerinin tam tersini zaman içerisinde birçok konuda yaptığını da görüyoruz. Bedelli askerliğe şiddetle karşı olacaksınız ama bedelli askerliği bugün sistem hâline getireceksiniz.

Değerli milletvekilleri, bu coğrafyada bu mantıkla, bu kafayla tutunabilmemizin mümkün olmadığını bilmeniz lazım. Güçlü olmak zorundayız. Bakın, çok şey söylenebilir ama bu milletin mensupları iki yerde aynı saftalar; biri camide, biri askerlikte yani zengin ve fakir iki yerde omuz omuza; biri cami, biri askerlik. İbrahim Tatlıses şarkısında, türküsünde söylüyordu: “Zenginimiz bedel verir. / Askerimiz fakirdendir.” Bunun millî ve yerli olduğunu iddia eden AK PARTİ’nin teklifi olması da enteresan bir durumdur. Hem millî olduğunuzu ifade edeceksiniz hem de Türk Silahlı Kuvvetlerini aslında simülasyonları iyi yapılmamış, dibi görünmeyen bir suyun içerisine girdireceksiniz. Buna kimsenin hakkı yok. İktidar olmanızın size böyle bir salahiyet, böyle bir yetki vermediğini bilmeniz lazım. Ben, AK PARTİ milletvekillerinin birçoğunun dahi bu konuda gönlünün mutmain olmadığını tahmin ediyorum. Düşünüyor, belki burada ifade edemeyebilir ama gerçekten bu coğrafyanın ne kadar zor bir coğrafya olduğunu bilip “Beka davamız var.” diye seslendiren insanların…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Koncuk, toparlayın lütfen.

İSMAİL KONCUK (Devamla) - …beka davası olduğunu söyleyen insanların bugün bunun tam tersi anlama gelecek adımlar atmasını doğru bulmuyorum. Türk milletinin bu coğrafyada bir beka davası var -yerel seçimlerle falan yok da- bu coğrafyada bu milletin bir beka davası var ama buna inanıyorsanız böyle bir kanun teklifini kimsenin getirmeye hakkı yok. Bedelli askerlik ne demek ya? Zaman zaman oturursunuz eldeki asker sayısına bakarsınız, bedelli yapabilirsiniz, başka tedbirler alabilirsiniz ama siz bedelli askerliği bir sistem hâline getiremezsiniz, buna yetkiniz yok. Onun için -az önce Şenol Hanım da ifade etti- bu kanun teklifi topyekûn reddedilmesi gereken kanun teklifidir, milletimiz adına reddediyoruz.

Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkan.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

39.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Adana Milletvekili İsmail Koncuk’un görüşülmekte olan 69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 7’nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Hatip kürsüde AK PARTİ milletvekillerinin kanun hakkındaki kanaatleriyle ilgili beyanda bulundu, bunu kabul etmediğimizi ifade edelim. Her şeyden önce “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” anlayışıyla görev yaptığımız kurum Parlamento yani konuşma yeridir ve buradaki 600 milletvekilinin yapılan yasal düzenlemeler hakkında kanaati ortaya çıkar ve Meclisin kararı olarak ortaya çıkar, yasalaşır.

Şimdi, bilindiği üzere yaklaşık bir ay önce Meclise sunduğumuz Askeralma Kanunu Teklifi bir aydan beri komisyonlarda görüşüldü ve Askeralma Kanunu gibi temel bir kanunu bütün Meclis gruplarıyla uzlaşarak çıkaralım diye bugünlere kaldı. Arzumuz nedir? Kınalı kuzularımızı gönderdiğimiz Silahlı Kuvvetlerimizin Mecliste uzlaşıyla çıkan bir yasayla görev yapmalarıdır.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Komisyonda bir ay mı görüşüldü?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Onun için 600 milletvekilinin herhangi birisinin kanunun tamamı hakkında belirleyici olması zaten Parlamentonun göreviyle bağdaşmaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayalım Sayın Özkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – 600 milletvekilinin görev yaptığı Parlamentoda bir milletvekilinin, kanunun yüzde 70’inde, yüzde 80’inde belirleyici olması zaten Parlamentonun sözüyle, ruhuyla bağdaşmaz. Onun için, AK PARTİ milletvekilleri olarak bizler kanun teklifimizi tam bir mutmain olarak, kalbi mutmain olarak verdik ve bütün siyasi partilerin de, inşallah, uzlaşısıyla demokrasimizin bir başarısı olarak yasalaşmasını istiyoruz.

Teşekkür ediyorum.

İSMAİL KONCUK (Adana) – Sayın Başkanım…

VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 49 Milletvekilinin Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 69) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

İSMAİL KONCUK (Adana) – Sayın Başkanım, cevap verme hakkımı kullanmak istiyorum.

BAŞKAN - Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

İSMAİL KONCUK (Adana) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun.

İSMAİL KONCUK (Adana) – Söz hakkı istiyorum burada.

BAŞKAN – Buyurun.

İSMAİL KONCUK (Adana) – Şimdi, zaten bizim itirazımız da bu anlayışa. “Kınalı kuzular” dedi Cahit Bey, aynen katılıyorum. Mesele, kınalı kuzular paralı kuzular olmasın. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Bu ayrımı yapmamamız lazım. Bu millete bunu layık göremezsiniz.

BAŞKAN – Kayıtlara geçti, teşekkür ediyorum.

Yalnız, arkadaşlar, sizlerden rica ediyorum: Lütfen, yerinizden sürekli olarak Başkanlık Divanına müdahale etmeyin; yani, biz usulüne uygun şekilde istenen söz taleplerini zaten karşılıyoruz. Söz taleplerini de, rica ediyorum milletvekillerimizden… Her söz talebinde bulunan milletvekilinin talebinin aşağı yukarı tamamını karşıladık; yani, bugün yaklaşık 30 milletvekiline yerinden söz verdim ben. Onun için, ricam, usulüne uygun şekilde süreci götürmek.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Askeralma Kanunu Teklifi”nin 7’nci maddesinin (1)’inci fıkrasındaki “kurumlarından mezun olanlar” ibaresinden sonra gelen “ile” ibaresi yerine “ve” ibaresinin konulmasını arz ve teklif ederiz.

                          Mehmet Ali Çelebi                                 Haşim Teoman Sancar                                          Haydar Akar

                                     İzmir                                                       Denizli                                                           Kocaeli

                               Servet Ünsal                                           Hüseyin Yıldız                                             Alpay Antmen

                                   Ankara                                                       Aydın                                                             Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz sahibi Sayın Akar’dır.

Sayın Akar, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten de uzlaşılması gereken, bütün siyasi partilerin ortaklaşa çıkarması gereken, çok uzun süredir değişmeyen, zaman zaman birtakım ufak değişiklikler yapılan ama geneli üzerinde değişiklik yapılmayan bir kanun teklifi görüşüyoruz, Türk Silahlı Kuvvetleri Kanunu’nu görüşüyoruz.

Şimdi, burada düğmeyi yanlış iliklerseniz bugüne kadar böyle gelirsiniz. Evet, uzlaşıyla çıkaralım diyoruz; evet, problemleri birlikte görüşerek çıkaralım diyoruz ama bu, komisyona geldiğinde komisyondaki arkadaşlarımızın itirazlarını dinlemediniz. Dinleseydiniz komisyondaki arkadaşlarımızın itirazlarını -ki o itirazlar veya düzeltmeler, öneriler diyeyim, daha sonra da devam etti- şuna ihtiyaç duymazdınız: Millî Savunma Bakanının grupları tek tek dolaşarak onları anlatmasını, onlar için tekrar öneri almasına ihtiyaç duymazdınız. Hatta şuna da ihtiyaç duymazdık: Bugün bunu konuşmazdık çünkü bayramdan önce bu teklifi çıkarmış olurduk bu uzlaşıyı sağlamış olsaydık. Demek ki komisyonlar, “Sadece komisyona gelsin, komisyonda iktidar partisi milletvekillerinin oylarıyla kabul edilsin.” diye kurulmuş organlar değil, “Orada enine boyuna konuları tartışalım, eksiklikleri giderelim, önerileri alalım ve düzeltelim.”dir. Orada eğer işler doğru yürümüş olsaydı şimdi bu teklifi bugünlerde konuşmuyor, bayramdan önce -o çocukların beklediği ki 65 madde, aslında fıkralarla 89 madde olan bu teklifin bir maddesi daha çok tartışılıyor, konuşuluyor, askerdeki çocuklarımız, evlatlarımız, “kınalı kuzular” diyoruz ya onlar tarafından beklentiler o- bitirmiş olurduk, bayramda da anneleriyle babalarıyla bayramlaşmış olurlardı.

Şimdi -dediğim gibi- 89 madde var, 5’inci maddeyi geçirdik. Önce hayırlı olsun diyorum. Bu 89 maddeli teklifin içinde birçok kritik madde var -ki kritik maddeleri de biraz önce Grup Başkan Vekilimiz Sayın Engin Özkoç da ifade etti, 8-9 tane bizim tespitimize göre- ortaklaşa ve doğru bir şekilde, ortak önergelerle muhtemelen, onları da düzeltiyoruz. Teşekkür ediyorum ayrıca, böyle çalışmamız gerektiğini de söylüyorum. Eğer biz bunu bütün tekliflerde başarabilirsek insanların beklentilerini, vatandaşların bizlerden beklentilerini karşılamış oluruz; onlar, insanlar da, bize, gittiğimiz zaman alanlarda teşekkür ederler. Ama biz ne yapıyoruz? Bizim bir tane kanun teklifimiz kabul edilmiyor bu arada, bunu da söyleyeyim tırnak içinde. “İşte, iktidar partisinden geldi, efendim, siz bunu kabul edin. E, önergelerle CHP olayı tıkıyor.” Hayır, tıkamıyor. CHP’nin mutlaka görüş bildirmesi gerekli maddeler var. Bakın, bu kanun içerisinde askerlik sürelerinin kısaltılması var, değil mi? Bir de Cumhurbaşkanına verilen yetki var. Bundan önce, eğer düzeltilmemiş olsaydı, Cumhurbaşkanı yüzde 50 artırabiliyor, yüzde 50 eksiltebiliyor; yani Cumhurbaşkanı, isterse askerliği birinci değişiklikle üç aya indirebilir, ikinci değişikle askerliği kaldırabilir. Böyle bir yetki veriyorsunuz ama düzelttik hep birlikte, getirilecek ortak öneride “altı ay” deniliyor. Doğrusu da buydu.

Yine, muafiyetler var, 45’inci madde muafiyetleri var. İşte, 45’inci madde muafiyetinde de aynı şey vardı, o da düzeltildi. Ortaklaşa oturduk, nedir doğru, hepimiz için doğru neyse onu yaptık. Bunun bileşenleri sadece siyasi partiler değil ki askerler var, çocuklarını askere yollayan vatandaşlarımız var, herkes var bunun içerisinde. Doğru da buydu.

Yine, baktığınızda bedelli askerlik bir ihtiyaç mı? İhtiyaç arkadaşlar; öyle karşı çıkarsınız, böyle karşı çıkarsınız. Coğrafyamız gerçekten tehlikeli bir coğrafya. Teknolojinin bu kadar arttığı ve artık beden savaşlarının yapılmadığı, teknolojik savaşların yapıldığı yerde, profesyonel kadroların savaştığı yerde bedelli askerlik olması gereken… İhtiyaç duyan zaten yeterince kontenjan bildirecek, “Bu kadar istiyorum.” diyecek, bedelli askerlik… Ama burada bir eşitsizlik var, Anayasa’ya aykırılık var. Daha önce de söyledim, ücret konusu bedelli askerlikteki. Ücret konusu bana göre Anayasa’ya aykırı. Benim köyümdeki çocuk, çoban arkadaşım da bu bedelli askerlikten yararlanabilmeli, bir fabrikatörün çocuğu da yararlanabilmeli, bir milletvekilinin çocuğu da yararlanabilmeli, herkes yararlanabilmeli ama siz ücreti belli katsayılara, belli formüllere dayandırıp da tek bir ücret yaptığınız zaman olmaz. Dedik ki, önerdik: “Hane halkının gelirine göre bir katsayı, bir kademe belirleyin. Hane halkı 10 bin lira kazanıyorsa çocuğunun bedellisi şu olsun; 50 bin lira kazanıyorsa hane halkı, bedellisi 50 bin lira, 100 bin lira olsun ama 1 milyon lira kazanıyorsa da çok daha fazla olabilir.” dedik. Bu önerimiz çok dikkate alınmadı. Ben bu öneri konusunda hâlen ısrar ediyorum.

Yine bedellinin bir ay yaptırılması bana göre doğru değil. Güzel bir önerimiz var aslında; AFAD’da değerlendirilmesi, orada bir eğitim alması şeklinde bir önerimiz var.

Bakın, çocuklarımız bir önceki bedelliye başvurdular, başvurdular ve sıra bekliyorlar. 2020’ye kadar sıra bekleyen, bu sıra nedeniyle askerlik yapacağı, yapması gerektiği için iş aramayan veya iş bulup da “Askerliğim var” diyen birçok insan mağdur oluyor, birçok genç mağdur oluyor bu işten. Buna da bir formül bulabiliriz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akar, tamamlayalım lütfen.

Buyurun.

HAYDAR AKAR (Devamla) – Güzel bir önerimiz vardı orada da, eğer o öneri değerlendirilmiş olsaydı -bana göre 1 milyon, 1 milyon 200 bin kadar askerlik yapması gereken, tabii hepsi yapmayacak mutlaka ama, bir sayı var, birçok insan bu nedenle mağdur oluyor- bunu da düzeltebilirdik diyorum. İşte, niçin düğmeyi yanlış ilikledik diyorum? Başlangıçta bütün bunlar oturulup konuşulabilseydi, Komisyonda bir dayatma şeklinde değil de gerçekten fikirlerimize, önerilerimize önem verilip tartışabilseydik, belki bugün bunların hiçbirini konuşmuyor olacaktık ama bu gelinen noktaya da teşekkür ediyorum, gerçekten teşekkür ediyorum. İktidar partisiyle, muhalefet partileriyle birçok konuda uzlaştık, çok az, bir iki nüans kaldı, onlar da halledilirse inanın Türkiye'de herkes mutlu olacaktır. Kanun dört dörtlük çıkmaz hiçbir zaman, mutlaka eksikleri olacaktır, bu eksiklikleri gördükçe de yine hep birlikte, doğru şekilde tamamlarız diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

8’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 8’inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                   Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                   Ayhan Erel                                       Arslan Kabukcuoğlu

                                    Adana                                                     Aksaray                                                          Eskişehir

                           Tuba Vural Çokal                                    İmam Hüseyin Filiz                                            Hasan Subaşı

                                   Antalya                                                   Gaziantep                                                         Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.

Sayın Filiz, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Türk milletinin yapısıyla özdeşleşmiş askerliği yeniden düzenleyen çok önemli Askerlik Kanunu’nu görüşüyoruz. Askerlik deyince akla asker ocağı gelir. Her Türk’ün çeşitli hatıralarının olduğu asker ocağı herkesle bir ve eşit olunduğunun idrak edildiği, sivil hayatta sahip olunan tüm unvanların ve statülerin geçici olduğunun anlaşıldığı, pek çok insanın ham iken piştiği ve kendini bulduğu bir ocaktır. Onun için Türk milleti nezdinde asker ocağı peygamber ocağı olarak düşünülmüştür. Onun için her Türk, askere giderken düğüne gidermiş gibi gider, uğurlanır ve askerliği tarif ederken Türk istiklal ve cumhuriyetini, Türk vatanını korumak ve kollamak için harp sanatını öğrenmeyi ve yapmayı mükellefiyeti olarak kabul eder yani askerlik Türk milleti için bir mükellefiyettir.

Milattan önce 209 yılında ilk defa Mete Han döneminde ortaya çıkan düzenli ordu, yaklaşık iki bin iki yüz yirmi sekiz yıllık bir geleneğe sahiptir. Dünya orduları içinde çeşitli muharebe usullerini en iyi bilen ve uygulayan Türk askeri, iman, cesaret ve kabiliyetiyle büyük zaferlere imza atmıştır. Türk ordusu, bu imajını iyi eğitilmiş asker ve teknolojik üstünlüğü sağladığı sürece devam ettirmiştir.

Değerli milletvekilleri, yeni askerlik sisteminde birçok değişiklik var, askerlik süresi kısaltılıyor. Değişik yıllarda askerlik süreleri yirmi dört ay, yirmi ay, on sekiz ay, on beş ve on iki ay olarak uygulanmıştır. Şimdi ise bu süre altı aya indirilmektedir. Altı ay olmasının sebebi gerçekten anlaşılamamıştır. Bu sürenin eğitim açısından askerlik mükellefiyetini yerine getirmede yeterli olup olmayacağı çok iyi hesaplanmış mıdır? Askerliğin altı aya indirilmesi sonucunda terhis olacaklardan sonra ordumuz yükümlü sayısı bakımından, özellikle muharip güç açısından bir sıkıntı yaşayacak mıdır? “Konu üzerinde bütün yönleriyle her alanda ihtiyaç duyulan yükümlü sayısı ve benzeri faktörler göz önüne alınarak matematiksel bir model çıkarılmış ve simülasyon çalışmaları yapılmış mıdır?” sorusunu sormuştum ancak bu konuda Sayın Komisyon Başkanının cevabını tatminkâr bulmadığımı ifade etmeliyim.

Daha önceki sayın konuşmacılar bu konuda endişelerini dile getirdiler. Bizim endişelerimiz tarihimizde ordumuzla ilgili yapılan bazı plansız uygulamaların kötü sonuçlarından kaynaklanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, II. Mahmut döneminde yeniçeri isyanları ve zafiyetleri sonucunda kapatılan yeniçeri ocaklarının yerine “vaka-i hayriyye” diye bilinen asâkir-i mansûre-i Muhammediyye kurulmuştur. Araştırmacılar plansız yapılan bu değişikliğin o an için Osmanlı Devleti’ni askerî anlamda zor duruma düşürdüğünü, Mora ve Yunanistan isyanları, Navarin’de donanmamızın yakılması gibi olaylara sebep olduğunu yazarlar.

Benzer sonuçları doğuran başka süreçler de vardır. İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra, 1912 Balkan Savaşları esnasında iç siyasi çekişmelerin ordu içine sıçraması ve bu sorunu çözmek adına seferberlik öncesi 70 bine yakın asker terhis edilmesi savaşın kaybedilmesinin ana gerekçesi olmuştur.

Yakın siyasi tarihimizde ise, hatırlanacağı gibi, çuval hadisesinden Ergenekon tutuklamalarına kadar bir dizi gelişme yaşanmış ve 15 Temmuz hain darbe kalkışması da 2003 yılından itibaren yaşanan gelişmelerin son noktası olmuştur. Hepsinde de doğru yönetilmeyen süreçlerin doğurduğu acı sonuçları görebiliyoruz.

Eğitim ve süresinin de önemiyle ilgili bir örnek vermek istiyorum. 1877-1878 yani 93 Harbi’nde doğuda Gazi Ahmed Muhtar Paşa komutasında Ruslara karşı mücadele vermekteyiz. Bu savaşı, muharebeleri çeşitli açılardan ele alan ve hatıralarını yazan Mehmed Ârif Bey “Başımıza Gelenler” isimli kitabında, muharebelerin çoğunda askerlerimizin çoğunluğunun topuk ve kalçalarından kurşun yediklerini yazar. Çok basit olarak gördüğümüz yat kalk eğitimini iyi almamış askerler, yatmayı bilmedikleri için yaralanmış ve savaş dışı kalmışlardır. Anlatmak istediğim şey, eğitim bir süreçtir, zaman gerekir, onun için bu değişiklikleri çok iyi düşünmek gerekmektedir.

Ayrıca, bedelli askerlik uygulamasının sürekli hâle gelmesinin doğru olmadığını düşünüyoruz. Parası olanların yükümlülüklerini bir ayda tamamlamaları, diğerlerinin altı ay askerlik yapacak olmaları ve uygun görülmeleri hâlinde ikinci altı ay askerlik yapmaları önerilmektedir. Bu farklılıklar, askerliği vatani bir görev olmaktan çıkararak, ordu-millet ilişkisini tamamen mekanik bir hâle getireceği kaygısı oluşturmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Filiz, son cümlelerinizi alayım.

İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) – Bitireceğim.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin 8’inci maddesiyle ordumuzda yeni oluşturulacak bir statü olan yedek astsubayların seçimi düzenlenmektedir. Meslek yüksekokulu mezunlarının eğitim düzeyi açısından askerlikte karşılığı olabilir diye düşünüyorum ancak ordumuzda 67.646 sayıda astsubay bulunmaktadır. Gerçekten yedek astsubaylığa ihtiyaç var mıdır? Ayrıca, astsubay olma kriterleri ve astsubaylık nitelikleri göz önüne alındığında “Daha önceden astsubay okullarında eğitim alarak bu göreve gelenler ile şimdi sadece meslek yüksekokulu mezunu olup askerlik hizmeti sırasında bu görevi ifa edenler arasında nitelik farkıyla birlikte verimli bir hizmet oluşturulabilecek midir?” sorusuyla konuşmamı tamamlıyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

9’uncu madde üzerinde dört adet önerge vardır, okutup aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 69 sıra sayılı Askeralma Kanunu Teklifi’nin 9’uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, maddeye ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini ve diğer fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                   Ayhan Erel                                       Arslan Kabukcuoğlu

                                    Adana                                                     Aksaray                                                          Eskişehir

                           Tuba Vural Çokal                                                                                                      Hayrettin Nuhoğlu

                                   Antalya                                                                                                                            İstanbul

“(1) İstekli olanlardan Bakanlıkça belirlenecek sayıda yükümlü 240.000 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak bedel miktarının yarısını silahaltına alınmadan önce Bakanlıkça belirlenecek sürede peşin ödemeleri ve bir aylık temel askerlik eğitimini tamamlamaları halinde askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılır.

(2) Bedelli askerlikten yararlanma hakkı elde edipte vazgeçenlere yeni bir hak verilmez.

(3) Bedelli askerlikten yararlanma hakkı elde etmiş yükümlülere kamu bankalarınca belirlenecek uygun faiz oranlarınca kredi verilmesi imkânın sağlanır. Bu işleme dair usul, esas ve süreç Milli Savunma Bakanlığınca yürütülür.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde Sayın Nuhoğlu… (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; askerlik ve ordu kurumu, milletlerin temel kurumlarından olup milletin kimlik ve kişiliğini korur; millet adına düzen ve güveni sağlayarak hür ve mutlu yaşamayı teminat altına alır, gelişmenin de yolunu açık tutar. Bilim ve teknolojinin üretim süreçlerindeki konumu orduların nicelik ve niteliğini de belirler ancak orduların işlevleri açısından sadece bilimsel ve teknolojik gelişme yeterli olmaz, askerlik konusunun nasıl algılandığı ve hangi değerlerin yüklendiği önem kazanır. Bu sayede kitlelerin enerjisi ile tekniğin gücü birleşince daha etkin ve iyi sonuçlar alınır. Türk ordusu tarihî süreçteki sosyal yapısı gereği başka ordulardan farklı özellikler taşımakla birlikte, günümüzde orduların gücü fiziki ve maddi olmanın yanında zihin gücüne dayalı olarak gelişmektedir. Bu gelişmeler silahların imalatında ve kullanımında ileri uzmanlık gerektirmektedir. Ordularda yapı ve işlev olarak yapılacak değişikliklerde insan kaynağını tanımlamak, altyapıyı oluşturmak, insan-teknoloji ilişkisini doğru planlamak şarttır. Türk Silahlı Kuvvetleri 1960’lı yılların ortalarından itibaren ve özellikle Kıbrıs Harekâtı’ndan sonra milletimizin ortaya koyduğu ve ülkemizi yöneten siyasi iradelerin de katkılarıyla büyük gelişme göstermiş ve dünyada söz sahibi olmayı başarmıştır. Bu gelişme son elli yılın birikimidir ama ordunun modernize edilmesi Osmanlıdan bu yana toplumun benimsediği, gönüllü katkı vererek bedel ödediği ve bugüne kadar asla tartışılmayan bir konudur. Askerlikle ilgili düzenleme yapılırken teknik konularda sıkıntı yaşanmadı ve yaşanmaz. Bu defa farklı bir şey yapılmak istenmektedir. Endişe taşıdığımız konu, millî değerler birikimini bozacak şekilde geleceğe taşıma yöntemidir.

Değerli milletvekilleri, milletin askerlik algısını gevşetecek her türlü etkiden kaçınmak gerektiğini ifade etmek istiyorum. Devletin yanlış yapma hakkı yoktur. Yasama organı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin, karar verirken askerlik algısı yanında ülkemizin bulunduğu coğrafyanın yarattığı mecburiyetler ile asker-millet ilişkileri gibi çok sayıda sosyopolitik ve ekonomik değişkeni dikkate alması da şarttır.

Değerli milletvekilleri, getirilen teklifin tümü incelendiğinde ortaya çıkan en önemli hususlardan biri, birçok maddede ve özellikle 4, 5, 9, 28 ve 45’inci maddelerde görülen keyfîliktir; diğeri de Anayasa’ya aykırılıktır. Özellikle 9’uncu maddeyle bedelli askerlik kalıcı hâle getirilmemelidir, Cumhurbaşkanına da bu yetkiler verilmemelidir. Devlet şahısların değil, kurumların yetkili olduğu bir sistemdir. Devlet kurumlarıyla vardır. Devletin ne olduğunu bilenler, savaş ve savaşı gerektirecek bir durumda ve askere verilecek diğer görevlerde kimin değil, hangi kurumların hangi aşamalarda hangi kararları vereceğinin ve hangi makamın kararları uygulayacağının çok açık ve net biçimde yazılması gerektiğini bilirler. Devlet hayatı boşluk kabul etmez, bütün kurumlar hiyerarşik olarak devreye girer.

“Yeni Türkiye” dedikleri sistem, birçok yönüyle, başından beri karşı çıktığımız gibi, artık işlemez hâle gelmek üzeredir. Demokratik parlamenter sistem yeniden temelleri üzerine oturtulana kadar bugünkü sistem içinde bu sorunu da çözmek zorundayız. Genelkurmay Başkanlığı önerecek, Millî Savunma Bakanlığı sunacak, Cumhurbaşkanlığı da onaylayacak makamlardır. Bugünkü teknolojik imkânlar sürecin dakikalar içinde çözülmesine imkân tanır. Cumhurbaşkanının şahsıyla özdeşleştirilen yetkilendirmenin Cumhurbaşkanına da kanunun işleyişine de sağlayacağı fayda yoktur.

Adalet ve Kalkınma Partisinin on yedi yıllık iktidar dönemi Türk devlet nizamını ve Türk ordusunu bozmakla geçti. Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti devletini kurarken ortaya koyduğu iradeye karşı iktidar tarafından sistematik bir mücadele yürütülmüştür. “Yeni Türkiye” dediklerinin ne olduğu artık anlaşılmalıdır. Ben yapılanlarla, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesinden uzaklaştırılarak kendi hedeflerine varmak için…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Nuhoğlu, son cümlenizi alayım.

HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) – …Türk Silahlı Kuvvetlerinin sistematik olarak tasfiye edilmek istendiğini düşünüyor ve şiddetle karşı çıkıyorum.

Değerli arkadaşlar, ülkemizin her yöresinden sizlere de mutlaka tepkiler gelmektedir, düşünce sahibi vatansever insanlar endişelidir. Sözlerime son verirken bu tepkilerden birini, Kayserili Mustafa Öztürk’ten gelen tepkiyi sizinle paylaşmak istiyorum: “İnsanoğlunun hafızası sınırlı olsa da tarihinki sınırsızdır, tarih hiç unutmuyor; Türk ordusuna yapılan ve yapılmakta olan operasyonları da hafızasına yazdı. Milleti ve vekillerini kandıranlar tarih mahkemesini asla kandıramazlar.” (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Sayın Özkoç, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

40.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, bedelli askerlerin yapacağı bir aylık temel askerlik eğitiminin AFAD konusunda olması gerektiğine ilişkin açıklaması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Efendim, teşekkür ediyorum.

Bu bedelli askerlik kalıcı hâle de gelse İYİ PARTİ’nin ifade ettiği gibi belli sürelerde de olsa her ne olursa olsun Millî Savunma Bakanımıza bir görüşümüzü ifade ettik, dedik ki: “Eğer bir aylık bir eğitim veriliyorsa bedelli askerlikle ilgili, bu eğitim AFAD konusunda olsun, AFAD konusunda temel eğitim alsınlar.” Bilindiği gibi ben Sakarya Milletvekiliyim; Sakarya depreminde yani “Gölcük depremi” diye adlandırılan Sakarya’yı vuran ağır depremde, sabaha kadar, enkaz altında kalan insanlarımızı kurtardık, enkaz altından çıkmaları mümkün olmayanların da korkmadan orada beklemeleriyle ilgili yanlarında durduk; bir faciaydı bu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Bedelli askerlik yapanlar parasını ödedi, bitti; diğerlerininse seferberlik görevi var. Kendi konularında iki yıllık bir seferberlik görevi çıkarılıp, AFAD konusunda bir değişiklik yapılarak AFAD’ın belirlediği bölgelerde, bir felaket esnasında, bedelli askerlik yapan ve bu eğitimi alan insanlarımızın o bölgede görev yapmaları sağlanmalıdır. Bu konuda Millî Savunma Bakanımızın ve AK PARTİ grup başkan vekillerimizin bize karşı olumlu görüşünün bir an önce yasallaşmasını bekliyoruz. Kamuoyuna buradan duyurmak istedim.

Söz verdiğiniz için teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

VIII.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

1.- İstanbul Milletvekili Şirin Ünal ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Tokat Milletvekili Özlem Zengin ile 49 Milletvekilinin Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 69) (Devam)

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 9’uncu maddesinin (1)’inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                             Mahmut Toğrul                                         Necdet İpekyüz                                              Rıdvan Turan

                                 Gaziantep                                                   Batman                                                            Mersin

                              Kemal Bülbül                                                                                               Mahmut Celadet Gaydalı

                                   Antalya                                                                                                                              Bitlis

"İstekli olanlardan Bakanlıkça belirlenecek sayıda yükümlü, 1 (Bir) aylık net asgari ücret bedel tutarını silahaltına alınmadan önce Bakanlıkça belirlenecek sürede peşin ödemeleri hâlinde askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılırlar."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun katılamadığı önerge üzerinde söz talep eden Mahmut Toğrul, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, siyasi iktidar ülkedeki demokrasi, özgürlük ve hukuk sorunlarını maalesef çözememiştir. Halkın cebinden çıkaracağı mali kaynaklarla hem ekonomideki kötü gidişatı engellemek hem de sermaye sınıfına kaynak aktarmak istemektedir. Türkiye’de AKP iktidarı askerleştirmeyi gençler üzerinde ideolojik bir torna aleti olarak kullanmak istiyor. Bunu toplumdaki militarizasyon düzeyini yüksek tutmak için kullanmaktadır. Fakat bunun yanı sıra AKP iktidarıyla birlikte bedelli askerlik ekonomik durum kötüye gittikçe başvurulan bir para kaynağı olarak da kullanılmaya başlanmıştır.

Zorunlu askerliğin kaldırılmasını savunuyoruz. Zorunlu askerlik siyasi iktidarlar tarafından toplumun militarize edilme araçlarından biridir. Zorunlu askerlik gençlerin sosyal ve ekonomik yaşamdan uzaklaşmasına neden olmaktadır. Bize göre zorunlu askerlik kaldırılmalıdır, kimse zorla askere alınmamalıdır. Zorunlu askerliğin devam ettiği durumlardaysa en azından vicdani ret hakkı tanınmalıdır. Türkiye’nin imzasının bulunduğu uluslararası sözleşmeler, AİHM kararları ve aynı zamanda, inanç ve vicdan özgürlüğü hakkını kabul eden Türkiye Anayasası vicdani ret hakkının yasallaştırılmasını gerekli kılar, eline silah almak istemeyen, militarizme karşı olan gençlerin askerlik yapmama hakkının güvence altına alınmasını zorunlu kılar. Zorunlu askerlik yapmak istemeyen gençler için kamu hizmeti bir opsiyon olarak düşünülebilir, bunun Avrupa’da birçok örneği mevcuttur.

Askerlik süresinin kısaltılmasını olumlu bir düzenleme olarak görmekle birlikte, zorunlu askerlik, bize göre tarihe karışması gereken bir mekanizmadır. Bakın, 1974 yılında, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Asistanı Sean Mac Bride Nobel konuşmasında şöyle diyor: “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde beyan edilen haklara bir tane daha eklenebilir, bu da öldürmeyi reddetme hakkıdır.” Yani vicdani ret hakkıdır.

Değerli arkadaşlar, bu düzenlemeyle yaş sınırının alt ve üst limiti kaldırılıyor. AKP sözcüleri 240.000 ek gösterge üzerinden hesaplandığında bedelli askerliğin ücretinin 31 bin TL olacağını ifade ediyorlar. Bu paranın bir ay kışla eğitimiyle birlikte peşin alınacağını düzenliyor söz konusu madde.

Cumhurbaşkanı katıldığı bir televizyon programında bedelli askerlikle ilgili olarak bedelli askerlik bedelinin altı aylık maaş muadili olduğunu ifade ediyor. Şimdi, buna göre, eğer 31 bin lira üzerinden düşünürseniz aylık maaş 5 bin TL olmalıdır Türkiye’de. Cumhurbaşkanının belirlediği bu rakamın neye göre belirlendiği meçhuldür. Ülkemizde asgari ücret 2.020 TL’dir. Dolayısıyla, 5 bin lira olarak nasıl hesaplanıyor, bunu anlamakta zorluk çekiyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu, eğer bu hâliyle olursa zengin askere gitmeyebilir, yoksulsa zorunlu askere gidecek anlamına gelir, Anayasa’daki eşitlik ilkesi tamamen ihlal edilmiş olacaktır.

Şimdi, burada, önergemizde de açık bir şekilde söylediğimiz gibi, ülkede asgari ücret 2.020 TL ise bedelli askerlik ücretinin de bu asgari ücret üzerinden hesaplanması gerekir. Aksi takdirde zengin parasını verecek, askere gitmeyecek, bedelli yapmış olacak, yoksulsa zorunlu olarak askere gitmek zorunda kalacak. Yani askerlik yoksulların yapacağı bir görev hâline gelecek, zenginler istediği gibi, istediği şekilde… Çünkü o istenen para, 31 bin lira, bir kısmına göre bir günlük yemek masrafı iken, bir kısmı içinse, asgari ücret alan yurttaşlar için en az üç yıl, dört yıl hiçbir şey yemeden sadece askerlik için para biriktirmesini gerekli kılar.

Tekrar söylüyorum: Zorunlu askerlik kaldırılmalıdır, vicdani ret hakkı tanınmalıdır, bedelli askerlikle ilgili ücret asgari ücret üzerinden hesaplanmalıdır, bu hak madem tanınıyorsa herkes bu haktan yararlanabilir hâle gelmelidir. Aksi takdirde zengin, parasıyla askerlik yapmayacak, yoksul da parasızlıkla zorunlu askere alınmış olacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) – Hemen bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Toğrul, toparlayalım lütfen.

Buyurun.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) – Değerli arkadaşlar, o açıdan bu, bu hâlde geçerse, dediğim gibi, Anayasa'daki eşitlik hakkı ihlal edilmiş olacak, eşitlik ilkesi tamamen bozulmuş olacak. Bunun da bu şekilde geçmesi asla kabul edilemez. Bu ücretin belirlenme biçimini AKP’nin Genel Başkanı neye göre hesaplamıştır, topluma açıklamak durumundadır. 5 bin lira alan Türkiye'de kaç kişi? Asgari ücret alan insanlar nasıl 5 bin lira gibi hesaplanıyor, bunu bize açıklamaları gerekir diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 9’uncu maddesinin 1’inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       Haşim Teoman Sancar                                     Haydar Akar                                        Mehmet Ali Çelebi

                                   Denizli                                                     Kocaeli                                                             İzmir

                                 Ali Keven                                             Faruk Sarıaslan                                                Servet Ünsal

                                   Yozgat                                                     Nevşehir                                                          Ankara

                             Alpay Antmen                                                                                                      İlhami Özcan Aygun

                                   Mersin                                                                                                                            Tekirdağ

“(1) İstekli olanlardan Bakanlıkça belirlenecek sayıda yükümlü 240.000 gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımının ikiye bölünmesi sonucu bulunacak sonucu bulunacak bedel miktarını silahaltına alınmadan önce Bakanlıkça belirlenecek sürede peşin ödemeleri ve Bakanlıkça belirlenecek sivil savunma eğitimini tamamlamaları hâlinde askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılırlar.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde Sayın Sancar.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; öncelikle, 1927 yılından bu yana ilk defa köklü bir değişiklikle, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin bundan sonraki yol haritasını belirleyecek Askeralma Yasası’nın Denizli’mize, Türkiye’mize, ülkemize ve milletimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Tabii, bedelli askerlik, uzun yıllardan bu yana genelde iktidar partilerinin bazen can simidi olmuş bazen siyasi alternatif olmuş ve genelde bu argüman seçim önlerinde ortaya çıkmıştır.

Bugün bedelli askerlikle ilgili, bedelli askerliğin 4’üncü kademesini konuşuyoruz. “Nasıl?” derseniz, AK PARTİ iktidarı döneminde, 2011 yılında paralı askerlik 30 bin TL bedelle temel eğitim yapılmadan ortaya çıkmıştır. Yine, 2014 yılında yani o yasadan üç yıl sonra, yine hangi kat sayı ele alındıysa bilmiyorum ama 18 bin lira olarak belirlenmiş yani üç yıl önceki rakamdan 12 bin lira aşağıda ve yine temel eğitim alınmadan, askere alınmadan ortaya çıkmıştır. Ardından, dört sene sonra yani sekiz ay önce, yine bedelli askerlik 2018 yılında gündeme gelmiş ve bu gündem gereği de 15 bin lira olarak belirlenmiştir.

Türkiye'de enflasyon artıyor, faizler artıyor, maaşlar artıyor, bedelli düşüyor ama ardından çok agresif bir artışla, bugün yeni askerlik yasasında yani 2019 yılında bedelli askerlik yaklaşık 31 bin TL bedelle ve bir aylık temel eğitimle ele alınmıştır.

Değerli arkadaşlar, yasalar her zaman, her sefer çağdaşlaşmanın, ortaklaşmanın ve kamuoyunun, 81 milyonun vicdanını yatıştırmanın bir karşılığı olmalıdır; çıkan yasa vicdanları okşamalıdır. Şimdi ben size soruyorum: Bundan altı ay evvel çıkardığımız 15 bin lira ve yirmi bir gün temel eğitimli askerliği yapanlar yapıyor ama onu bir günle kaçıran 1994 doğumlu kardeşlerimiz mağduriyet yaşıyor. O 15 bin lirayı bulup yatıranlar daha temel eğitimini almadı yani hâlâ işe giremiyorlar, hâlâ bir aş sahibi olamıyorlar, hâlâ memuriyete giremiyorlar, hâlâ bekçi sınavına, polis sınavına giremiyorlar.

İşte şunu anlatmaya çalışıyoruz: Temel eğitimle ilgili ısrarınız, asker millet olmak adına o kışlanın herkes tarafından görülmesini istemeniz doğaldır ama siz bedelli askerliği kolaylaştırmaktan çok, zorlaştırıyorsunuz ve bedelli askerliğin de bedelini âdeta Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir karşılığı olarak görüyorsunuz.

Bugün 460 bin yoklama kaçağı ve bakaya kardeşimiz var. Bugün 1994 doğumlu olup da bir günle, iki günle bedelli askerliği kaçıran yüzbinlerce vatandaşımız var. Ben size soruyorum… Bugün çıkan bu bedelli askerlik yasası acaba hangi yeni sayfayı açmıştır, hangi mağduriyetleri çözmüştür, acaba 460 bin kişinin kaç tanesi faydalanacaktır diye sorduğumuzda, bunları Millî Savunma Komisyonunda dile getirdiğimizde aldığımız cevap şudur: “Her yıl 145 bin kontenjanımız olacak. Evet, bu artabilir ama bunun artışı 5 binle, 10 binle sınırlı kalır fakat bu da kuraya tabi olacaktır.”

Değerli arkadaşlar, Türk milletinin bir evladının bedelli askerliği hiçbir zaman kaçamak olarak kullanacağına ben vicdanen inanmıyorum. O bedelliyi yapmak zorunda olduğu bir unsur mutlaka vardır. Ben de diyorum ki bu bedelli askerlik eğer işinde, aşında, yaşamında ve hayatında bir kolaylık sağlayacaksa terhis belgesini vermediğiniz sürece o kişinin askerlikle ilgili bedelliyle ilişiği kesilmiş olmayacaktır. Daha 15 bin lirasını yatırıp, sekiz ay sonra, dokuz ay sonra askere gidip yirmi bir günü tamamlayacak arkadaşlar var. Ben size soruyorum: 31 bin lirayı yatıran kaç sene sonra askere gidecek? Meçhul. Meçhul asker, gittiğin yer belli değil, yattığın yer belli değil. Bari bunun tarihini, bunun kaderini biz çizelim. Yeni bir yasa, 81 milyonun vicdanını okşayan, akla mantığa uygun, herkesi kapsayan bir yasa olmalıdır.

Bugün yine söylüyoruz, bu otuz bir gün şartının kaldırılması gereklidir. Otuz bir günü bugün yaptıramıyorsanız bir sene sonra, iki sene sonra bu otuz bir gün insanları stresle yaşatarak askerlik işini çözmüş olmayacaksınız.

Bu vesileyle, bu bedelli askerliğin bedeli yüksektir, 15 bin TL’ye yapanlara göre yüzde 210 artışla insanlarda bir hakkaniyet yaratmamıştır, eşitlik ilkesine aykırıdır.

Bugün, biraz önce 5’inci maddede askerliği altı aya indirdik, hayırlı uğurlu olsun. Şimdi ben size diyorum, 31 bin lira mı, beş ay mı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayın Sayın Sancar.

Buyurun.

HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) – Değerli arkadaşlar “31 bin lira mı, beş ay mı?” dediğiniz zaman Türkiye’de bu bedeli ödeyebilecek vatandaş sayısı çok azdır. Bu 31 bin lirayı ödeyecekler ise de artık bu kura işini bir kenara bırakıp 460 bin bakayanın, yoklama kaçağının, 1 milyon 600 bin öğrencimizin, artık yaş sınırı da olmadığına göre -askerlik yasasını netleştirerek- bu vatani görevini gerek bedelli yaparak gerek sözleşmeli yaparak gerek uzun dönem yaparak hayatından çıkarabilmesi adına, net, kısa, adaletli, eşit ve merhametli yasalar çıkarmak zorundayız. Bu vesileyle, bedelli askerlik yasasının acilen, bir ticari hesap gibi katsayıyla çarpılarak ortaya çıktığına inanıyorum ama bir günle 15 bin lirayı kaçıranı da 16 bin lirayla cezalandırmış oluyorsunuz. Bunun vicdanlara aykırı olduğunu düşünüyorum.

Tekrar, yeni askerlik yasasının Türkiye’mize, milletimize, memleketimize ve şanlı ordumuza, Türk Silahlı Kuvvetlerimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.27

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.58

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

----- 0 -----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90’ıncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon yerinde.

9’uncu madde üzerindeki önerge işlemlerinde kalmıştık.

Madde üzerindeki son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 9’uncu maddesinin (1)’inci fıkrasına “İstekli olanlardan” ibaresinden sonra gelmek üzere “Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacı dikkate alınarak” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                               Cahit Özkan                                             Engin Özkoç                                               Lütfü Türkkan

                                   Denizli                                                     Sakarya                                                           Kocaeli

                              Erkan Akçay                                      Mehmet Doğan Kubat                                 Mehmet Ali Çelebi

                                   Manisa                                                     İstanbul                                                             İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı önerge üzerinde söz talebi? Yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bedelli askerlik hizmetinden faydalanabilecek yükümlü sayısının Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacı dikkate alınarak Bakanlıkça belirlenmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 9’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

10’uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır, aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 69 sıra sayılı Askeralma Kanun Teklifi'nin 10’uncu maddesinin başlığının "Öğretmenlerin ve Öğretim Elemanlarının Askerlik Hizmeti” şeklinde değiştirilmesini ve maddeye aşağıdaki fıkranın son fıkra olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz. 13/6/2019

“(6) 4.11.1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamındaki öğretim elemanlarının askerlik hizmeti hakkında da yukarıdaki fıkralarda belirtilen hükümler uygulanır. Öğretim elemanlarının askerlik hizmetine ilişkin işlemlerde Yükseköğretim Kurulu yetkilidir.”

                             İsmail Tatlıoğlu                                           Metin Ergun                                      Arslan Kabukcuoğlu

                                    Bursa                                                        Muğla                                                           Eskişehir

                            Durmuş Yılmaz                                           Enez Kaplan                                                    Behiç Çelik

                                   Ankara                                                     Tekirdağ                                                           Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi Sayın İsmail Tatlıoğlu’nun.

Buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer mensupları; hepinizi şahsım ve partim adına saygıyla selamlarım.

Askeralma Kanunu Teklifi’nin 10’uncu maddesiyle ilgili bir önerimiz vardı, önergemiz vardı, Komisyon katılmadığını söyledi. Keşke Komisyon bu katılmama nedenini bize daha önce de söyleseydi de biz bu önergeleri vermeseydik. Aslında komisyonlar katılmama nedenlerini de bir şekilde açıklamalı.

Şimdi, bu Askeralma Kanunu Teklifi’yle ilgili temel düşüncemiz şudur esasında: Bu gecikmiş bir düzenleme, hem de çok gecikmiş bir düzenleme. Çok geciktiği için de zamanın ruhuna çok uyan bir düzenleme değil. Esasında geçiş sürecini yönetmeye çalışıyoruz. Belki 2035 yılında -bir ordu tahayyül ettiğimizde- insansız ordular söz konusu olacak ve muhtemelen belki bir 10 bin nitelikli subay sınıfı ciddi ve güçlü bir ordu için yeterli olacak. Bu öngörülerden oldukça yakalamaya niyetli görünen bir kanun teklifi üzerinde görüşüyoruz ama bugünü de yakalamak lazım, bugünü de doğru çalışmak lazım.

Şimdi, bu kanun teklifinin 10’uncu maddesi öğretmenlerin askerlik hizmetini düzenliyor ve diyor ki: “Millî Eğitim Bakanlığı ihtiyaç gösterdiğinde Millî Savunma Bakanlığına bildirir ve ihtiyaç duyulan öğretmenler, öğretmenlik yapabilecek personel bir ay temel askerlik hizmetini aldıktan sonra asteğmen olarak tamamlarlar.” Burada bir sorun yok.

11’inci madde Emniyet mensuplarıyla ilgili düzenleme yapmış. On yıl görevlerini tamamlayan Emniyet mensupları askerlikten muaf tutuluyorlar, askerliklerini yapmış sayılıyorlar. Bu ödüllendirmeye de karşı olduğumuz yok, gayet de yerinde olduğunu düşünüyoruz.

12’nci madde Jandarmayla ilgili, buna da itirazımız yok.

13’üncü madde tabiplerle ilgili, buna da itirazımız yok. Yani tabipler, yine Sağlık Bakanlığına bağlanarak bir yıl temel askerlik hizmeti yapıyorlar ve ondan sonra Sağlık Bakanlığına bağlı olarak, asteğmen olarak görevlerini yapıyorlar.

Şimdi, öğretim elemanlarıyla ilgili bir eksiklik var bu teklifte. Türkiye’de 206 tane üniversite var, Türkiye’de 1.006 tane meslek yüksekokulu var, Türkiye’de 167 bin öğretim elemanı var, bu 167 bin öğretim elemanının 64 bini erkek ve askerliğini yapmamış. Bizim buradaki önerimizin hedefi şu, diyoruz ki: Bu 64 bin askerlik yapmamış öğretim elemanı, doktorasını yapmış, yüksek lisansını tamamlamış, araştırma görevlisi olmuş, öğretim görevlisi olmuş 64 bin öğretim elemanı bu bir aylık temel askerlik görevlerini yaptıktan sonra, geri kalanında YÖK’ün ihtiyaç duyduğu meslek yüksekokulları dâhil olmak üzere gelişmekte olan üniversitelerde görev yapsın. Yani gitsin, Boğaziçinde doktora yapmış bir arkadaşımız Hakkâri Yüksekova Meslek Yüksek Okulunda görev yapsın yani burada, esas olarak, üniversitelerimizde ve meslek yüksekokullarımızda gerekli motivasyonu ve dinamiği sağlasın; bunun önünde bir engel yok. Ben bunu daha önce de Komisyonla görüştüm; iyi hazırlanmadığı için kanun teklifleri, maalesef, bunlarla böyle eksik gideriliyor. Burada da tamamlanma konusunda bir direnç söz konusu. Bunun yine bir dirençle karşılanacağını düşünüyoruz ama ciddi bir eksikliğin de tamamlanması gerektiği kanaatindeyiz. Buna lütfen bir empatiyle yaklaşmanızı rica edeceğim.

Ben sözlerimi, Nurmuhammed Tohti ve Muhammed Mursi’ye Allah’tan rahmet dileyerek kapatıyorum.

Saygılar sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 10’uncu maddesine dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini ve diğer fıkranın buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(5) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık ile Milli Eğitim Bakanlığınca müştereken belirlenir.”

                               Cahit Özkan                                             Erkan Akçay                                                  Engin Özkoç

                                   Denizli                                                      Manisa                                                           Sakarya

                             Lütfü Türkkan                                    Mehmet Doğan Kubat                                    Mustafa Açıkgöz

                                   Kocaeli                                                     İstanbul                                                          Nevşehir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı önergeyle ilgili söz talebi? Yok.

Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların ikincil mevzuatta netleştirilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

11’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 11’inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “uygulanmaz” ibaresi yerine “geçerli değildir” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                Ayhan Erel                                          Tuba Vural Çokal                                             Hasan Subaşı

                                  Aksaray                                                     Antalya                                                           Antalya

                         Arslan Kabukcuoğlu                                                                                      Mehmet Metanet Çulhaoğlu

                                  Eskişehir                                                                                                                            Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun katılamadığı önerge üzerinde söz talebi vardır.

Sayın Çulhaoğlu, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET METANET ÇULHAOĞLU (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Askeralma Kanunu Teklifi’nin 11’inci maddesi hakkında İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; doksan iki yıllık Askerlik Yasası değiştirilmek isteniliyorsa konunun iyice araştırılması gerekir, titiz davranmak gerekir. Kanunun asıl muhatabı Genelkurmay Başkanlığının, kuvvet komutanlarının ve Millî Güvenlik Kurulunun görüşü nedir, öğrenilmesi gerekir. Tüm vatandaşlarımızı ilgilendiren bu reformun yapılması için neden acele ediliyor? Zamanlaması doğru mudur? Hâlihazırda bedelli askerlik için 15 bin Türk lirası ödeyerek askere alınmayı bekleyenler varken bugün 31 bin Türk lirası ödenmesi adil mi? Bedelli askerlikte para miktarı düşürülemez mi? Bedelli askerliğin kalıcı hâle getirilmesinin verilen ortak önergeyle, gerekli hâllerde bedelli askerlik kararı şeklinde düzenlenmesi daha doğru olmuştur.

Türk milletinin geleceğini ilgilendirecek bu yasanın toplumsal mutabakatla çıkarılması için, Komisyona getirilmeden yasa taslağının tüm siyasi parti gruplarına iletilerek grupların değerlendirmeleri için zaman tanınmalıydı. Maalesef, bu yapılmadan, on iki saatte Komisyondan geçirildiği için yasa Genel Kurula indikten sonra muhalefet partilerinin haklı çekinceleri ve önerileri sonucunda geç de olsa gruplar arası görüşmelerin yapılması kararını olumlu fakat eksik bulduğumu ifade ediyorum.

Hani ülkemizde beka meselesi vardı? Siz böyle söylüyordunuz, ne oldu? Terör mü bitti? Güney komşumuz Suriye’de sorun kalmadı mı? Mülteciler evlerine mi döndü? Irak sınırımızda hareketlilik mi bitti? Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki sorunları bertaraf ettik mi? Komşumuz Yunanistan 17 ada ve 1 kayalığımızdaki işgalinden vazgeçti mi? Beka meselesi olan bir devlet ordusunu bu kadar niteliksiz hâle getirir mi? Mehmetçiklerimizin bir an evvel evlerine kavuşmaları bizim de ortak isteğimiz, temennimizdir. Temel mesele, askerliğin ruhuna ve sosyolojisine aykırı adımların atılmaması ve telafisi mümkün olmayan hatalara düşülmemesidir. Tüm çabalarımız ve kaygımız budur.

Askeralma Kanunu’nda Emniyet teşkilatı mensuplarının askerlik yükümlülüklerini düzenleyen 11’inci madde 21 Haziran 1927 tarihli ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu ile aynı olup herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Yani askerlik hizmeti “Emniyet Teşkilatı kadrolarında kadro ve/veya rütbeleri ile ilişkisi devam eden Emniyet Hizmetleri Sınıfına mensup personel ile polis eğitim ve öğretim kurumlarında öğrenim görenler veya bu kurumların giriş sınavlarını kazananlardan askerlik hizmetini yapmamış olanların her türlü askerlik işlemleri ertelenir.” hükmü yer almaktadır. Bu kanunun Genel Kurulda kabulüyle askerlik hizmeti on iki aydan altı aya indirileceğine göre, gece gündüz demeden vatandaşın asayişi için hizmet eden Emniyet teşkilatımızdaki amirinden polis memuruna kadar tüm personelin on yıl görev yapmaları hâlinde askerlikten muaf tutulacağı ifade edilmekte. Neden on yıl? Askerlik yükümlülüğü on iki aydan altı aya düşürülürken polisimizin beş yıl hizmet etmesi askerlikten muaf tutulmaları yani askerlik hizmetini yerine getirmeleri için yeterli değil midir? Zaten yirmi dört saat esasına göre görev yapan Emniyet teşkilatı bence bunu fazlasıyla hak ediyor.

AK PARTİ Hükûmetinin yakın tarihten ders çıkarması, bundan böyle getireceği yasaları daha özenli, toplumsal mutabakat içerisinde getirmesi temennisiyle İYİ PARTİ Grubu ve şahsım adına yüce Meclisimizin değerli üyelerini saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

11’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

12’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 12’nci maddesinin (3)’üncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

“(3) Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı kadrolarında görevlerinden ayrılan veya ilişikleri kesilen uzman jandarmaların hizmette geçirdikleri sürelerin tamamı askerlik hizmetinden sayılır. Sayılan hizmet süresi erbaş ve erlerin tabi olduğu hizmet süresini karşılayanlar askerlik hizmetini yapmış sayılır. Hizmet süresini karşılamayanların eksik kalan süreleri, erbaş ve erlerin tabi olduğu hizmet süresi esas alınarak bu Kanun hükümlerine göre erbaş ve er olarak tamamlatılır.”

                   Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                   Ayhan Erel                                       Arslan Kabukcuoğlu

                                    Adana                                                     Aksaray                                                          Eskişehir

                           Tuba Vural Çokal                                                                                                             Feridun Bahşi

                                   Antalya                                                                                                                            Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.

Sayın Bahşi, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

FERİDUN BAHŞİ (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 69 sıra sayılı Askeralma Kanunu Teklifi’nin 12’nci maddesi üzerine verdiğimiz önerge üzerine İYİ PARTİ adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Verdiğimiz önergeyle maddenin (3)’üncü fıkrasında açıklanmakta olan hüküm tam anlaşılamadığından, fıkranın başına “Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı kadrolarında” ibaresinin getirilmesini amaçladık. Önergenin kabul edilmesiyle madde daha anlaşılır hâle gelecektir.

Değerli milletvekilleri, dünyada bilim ve teknoloji çok hızlı gelişmektedir. Bu gelişmenin doğal sonucu olarak toplumların sosyal, siyasal, yönetimsel, kültürel ve ekonomik yapıları da değişmektedir. Bu değişim hizmetlerin sorgulanmasına, bireylerin yeni ve değişik beklentilerine, dolayısıyla verimliliğin artmasına neden olmaktadır. Hızla gelişen teknoloji insanlığın önünde yeni ufuklar açmaya devam etmekte ve teknolojiyi üreten ve etkin olarak kullanan ülkeler dünyadaki gelişmelere yön vermektedirler. Teknolojinin sürekli ve süratli bir gelişim göstermesi Türk Silahlı Kuvvetlerinin ileri teknoloji ürünü silah, araç ve donanımlarla donatılmasını gerekli kılmaktadır çünkü çatışma alanında teknoloji en önemli öge olmaya devam etmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterine ileri teknoloji ürünü silah, araç ve donanımlar girdikçe bunların kullanımındaki etkinlik ve sürekliliğin sağlanması da büyük önem kazanmakta ve bunları kullanacak eğitimli ve nitelikli personele duyulan gereksinim de günden güne artmaktadır. Bu durumda eski teknoloji hantal kuvvet yapısı yerine yüksek teknoloji ürünü silah sistemlerine sahip olmaya önem veren bir kuvvet yapısı ön plana çıkmaktadır. Kuvvet yapısı ise askerlik sistemiyle doğrudan ilgilidir. Askerlik sistemi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan her bireyi yakından ve doğrudan ilgilendirmektedir. Çünkü Anayasa’nın 72’nci maddesi “Vatan hizmeti, her Türkün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği kanunla düzenlenir.” hükmünü içermektedir.

Değerli arkadaşlar, Türk toplumu açısından askerlik sistemi sosyolojik ve psikolojik boyutlarıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesi ilgilendirmekte ve önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü dünya tarihine askerliği şan ve şerefle yazmış tek millet Türklerdir, yaratılışlarındaki asaletle askerlik tarihinin unutulmaz destanlarını yazmışlardır. Asker deyince Türk, Türk deyince akıllara askerlik gelmektedir. Türk milleti ve Türk askeri normal zamanlarda ana karakterinin gereği olarak barışseverdir, insan sevgisiyle doludur; ülke savunmasında ve savaşta kükremiş aslan gibi cesurdur.

Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetlerinin toplum nazarındaki saygınlığı, toplumdaki işsizlik oranı, suç işleme oranları, devletin ulusal çıkarlarının toplum tarafından benimsenip benimsenmemesi, vatandaşların aile mutlulukları, refah seviyeleri, ekonomik göstergeler, Türk Silahlı Kuvvetlerinin toplumu temsili, toplumun eğitim seviyesi, aile yapısı gibi birçok konu askerlik sisteminden etkilenmekte ve askerlik sistemini etkilemektedir. Küresel, bölgesel, politik, bilimsel ve teknolojik gelişmelerdeki değişim hızı, ulusal güvenlik ihtiyacı ve askerlik gücünün ulusal güç unsurları içindeki önemi TSK’nin yeniden yapılanmasını, paralel olarak etkin, verimli ve dinamik personel yapısının gelişimini gündeme getirmektedir. Bu bağlamda, Türkiye’de profesyonel askerlik sistemine geçilmesinin hızlandırılması uygun olacaktır. Bu süreçte TSK personeli mevcudu içerisindeki profesyonel personel sayısı artırılmalı, TSK’nin tam profesyonel olması hedeflenmelidir.

Tehdit değerlendirmesi günümüz şartlarına göre yeniden yapılmalıdır. Bunun sonucu olarak nitel üstünlük sağlanmalı, nitel üstünlük teknolojik silah sistemlerine, günümüz savaşma yöntemlerini en iyi şekilde uygulayabilen eğitimli insan istihdamıyla olmalıdır. Bunun için iyi seçilmiş, iyi eğitilmiş, uygun görevde istihdam edilmiş, ruh sağlığı yerinde, heves ve arzusu yüksek insan gücüne ulaşmak hedeflenmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bahşi, tamamlayın lütfen.

FERİDUN BAHŞİ (Devamla) - TSK’de görev yapmanın çekiciliği artırılmalı ancak profesyonel askerliğin başka bir iş olanağı bulamayanların son çaresi olmasına da izin verilmemelidir. Yabancı devlet ordularına karşı yurdun savunulması ve Kurtuluş Savaşı gibi topyekûn bir mücadele olması durumunda zorunlu askerlik sisteminin uygulanabileceği de gözden uzak tutulmamalıdır.

Bu düşüncelerle Askeralma Kanunu’nun milletimize hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Askeralma Kanunu Teklifi”nin 12’nci maddesi (2)’nci fıkrasındaki “hizmette geçirdikleri sürelerin” ibaresinden sonra “virgül(,)” konulmasını arz ve teklif ederiz.

                               Haydar Akar                                        Mehmet Ali Çelebi                                                Ali Keven

                                   Kocaeli                                                       İzmir                                                             Yozgat

                             Faruk Sarıaslan                                           İrfan Kaplan                                               Alpay Antmen

                                  Nevşehir                                                  Gaziantep                                                          Mersin

                               Servet Ünsal                                                                                                       İlhami Özcan Aygun

                                   Ankara                                                                                                                            Tekirdağ

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.

Sayın Aygun, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) – Teşekkürler Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Askeralma Kanunu Teklifi’nin 12’nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, teklifin 12’nci maddesiyle, Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığı mensuplarının hizmette geçirdikleri sürelerin görevlerinden ayrıldıktan sonra da askerlik yükümlülüğünden sayılmasına ilişkin esaslar belirlenmektedir.

Değerli milletvekilleri, teklifle, uzman çavuşların, erbaşların, astsubayların, sözleşmeli astsubayların ciddi sorunları görmezden gelinmiştir. Oysa Kuzey Irak ve Suriye'deki operasyonlarda şehitlerin çoğu sözleşmeli uzman erbaş ve erlerden gelmiştir. Bu askerlerimizin birçok hakkı bu düzenlemede es geçilmiştir.

Değerli milletvekilleri, biliyorsunuz, her yıl 700 bin gencimiz askerlik çağına gelmektedir ancak bakaya, yoklama kaçağı, hapis ertelemesi, üniversite, yüksek lisans eğitimi, dövizli askerlik, askerliğe elverişli olmama gibi sebeplerle yaklaşık 290 bin kişi askere gitmemektedir. Bu durumda hem konunun uzmanları hem asker emeklisi paşalarla konuştuğumuzda şu soruyu yöneltiyorlar: “Askerlik süresi 12 ay olduğunda bile 290 bin kişi askere gitmiyor ise süre 6 aya indirilince bu konuda problem yaşanmayacak mı?” endişesi yaşıyorlar, hatta “Sınırların korunmasında asker sıkıntısı olabilir.” diyorlar.

Değerli milletvekilleri, çok şaşırtıcı uygulamalar duyuyoruz, duydukça kulaklarımıza inanamıyor, hem de üzülüyoruz. Bu konuda sizinle bir anımı paylaşmak istiyorum. Belki de ilk kez bunu burada duyacaksınız. 17 Ocakta bu konuda bir soru önergesi verdim, yanıtlanmadı; yanıtlanmaması, bilgi kaçırıldığı yönündeki endişemi de ortaya koymaktadır. Bugüne kadar Türk vatandaşları için uygulanan şehit unvan ve şehitlik haklarının Suriye kökenli yabancı savaşçılara da uygulandığını öğrendik. Konuyu araştırdım, aslında yasal dayanak yok ama Zeytin Dalı Harekâtı'nda yaşamını yitiren Özgür Suriye Ordusu mensuplarının Türkiye Cumhuriyeti nüfus idaresindeki vatandaşlık kayıtlarının önüne “şehit” ibaresi yazılarak 800'e yakın aileye Türk vatandaşlığı verilmiş olup ailelere maaş bağlanmış, yine tazminat ödemesi yapılmış, ayrıca TOKİ’den de ev verildiği söylenmektedir. Düşünebiliyor musunuz, bu hak Türkiye'deki şehit ve gazilere dahi verilmemiştir yani kendi şehitlerimize ve gazilerimize tanımadığımız imkânları yabancı savaşçıların ailelerine veriyoruz. Bunu anlamak mümkün değil. Yüreklerimiz kanıyor. Kendi şehit ve gazi yakınlarımız büyük maddi zorluklar çekerken yabancı savaşçı ailelerine büyük imkânlar sunmanın, kendi şehit ve gazilerimizi yok saymanın anlamı nedir? Halkımız, vatandaşımız bu ekonomik krizde yaşam mücadelesi verirken yabancılara bu hakları tanımanın manası nedir? Aynı hassasiyeti kendi vatandaşından esirgemek ne kadar vicdanidir ne kadar da hakkaniyetlidir diye soruyorum. Bugün şehit olan gençlerimizin ailelerinin çoğu derme çatma binalarda, kıt kanaat koşullarda yaşamaktadırlar. Onları yokluğa mahkûm ederken yabancı ailelere bu imkânları vermek, ev almak, tazminat vermek doğrusu içimizi sızlatmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Teklifte Türk vatandaşlığını sonradan kazananların askerlik yapmaları konusunda da vatandaşlık kazandıkları tarihteki yaş ve öğrenim durumuna göre askere alınacağı belirtilmektedir. Öğrenim durumuna göre bunlar subay mı yapılacaktır? Nasıl düzenlemedir, sizlere sorarım. Türkçe bilmeyen üniversite mezunu biri subay mı olacaktır? Türkçe bilmeyen birini nasıl askere alacağız? Vatandaşlığa alındıkları yıl 22 yaş ve daha büyük olanlar askerlik yapmış sayıldığında bu düzenleme nasıl olacaktır? Yani 22 yaş kriteri neye göre belirlenmiştir? Stratejik önemdeki bu konuların tartışılmadan, kamuoyunun önüne götürülmeden Meclise getirilmesi sizleri vebal altında bırakacaktır değerli milletvekilleri.

Yine, gelelim bedelli askerlik meselesine. Düzenleme esnektir ve eşitlik duygusuna aykırıdır. Er ve erbaş ihtiyacının karşılanması sebebiyle ihtiyaç fazlası yükümlülere bedelli askerlik hakkı tanınması daha doğru olur. Bedelli askerlik için öngörülen 150 bin rakamı asker kaynaklarımız açısından sıkıntı çıkarabilir endişesi taşıyorum. Bu bir beka sorununa dönüşmemelidir. Aksi hâlde askerlik işi rant konusu hâline gelecektir. Türk ordusu büyük yara alacaktır.

Bedelli askerlikten yoksul ailelerin çocuklarının da yararlanabilmesi yönünde düzenleme yapmamız gerekmektedir. Yine, şehit ailelerimize TOKİ'den ev hakkı tanınmalıdır. Bu, onlara bizim en büyük borcumuzdur.

Bakın, geçen gün beni arayan bir gencimiz askerlik yaparken yaşamış olduğu bir sağlık sıkıntısı sebebiyle çürüğe çıkmaktan duyduğu ızdırabı aktardı. Bu gencimiz "Ben çürük raporu değil, bedelli askerlikle yükümlülüğümü yapmış olmayı isterdim” dedi. Neden çürüğe çıkanlara bedelli askerlik imkânı tanımıyoruz? Gençlerimizin bu taleplerini dikkate almalıyız diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, diğer bir konu da gözbebeğimiz Mehmetçiklerimizin beslenmesi açısından önemli olan fakat maalesef zaman zaman Et ve Süt Kurumundan sağlanan hastalıklı etler gündeme gelmekte, birçok askerimiz zehirlenmekte ve hayatını kaybeden askerlerimiz var. Ben artık bu haberlerin son bulmasını istiyorum. En iyi ihale süreçleri işletilerek Mehmetçik’imize en iyi eti, en iyi yemeği yedirmemiz gerektiğini, bunun bizim boynumuzun borcu olduğunu söylüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Aygun, sözlerinizi tamamlayın lütfen.

Buyurun.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, daha adil ve hakkaniyetli bir askerlik düzenlemesi yapılması talebiyle konuşmama son verirken yüce Meclisi saygı ve sevgiyle selamlıyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

12’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

13’üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Askeralma Kanunu Teklifi”nin 13’üncü maddesinin (4)’üncü fıkrasında yer alan “uygulanmaz” ibaresi yerine “geçerli değildir” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederim.

                   Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                   Ayhan Erel                                       Arslan Kabukcuoğlu

                                    Adana                                                     Aksaray                                                          Eskişehir

                           Tuba Vural Çokal                                                                                              Muhammet Naci Cinisli

                                   Antalya                                                                                                                           Erzurum

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Gerekçeyi okutalım.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Askeralma Kanunu Teklifi’nin 13’üncü maddesinin (4)’üncü fıkrasında yer alan “uygulanmaz” ibaresi yerine “geçerli değildir” ibaresinin getirilmesi metnin daha anlaşılır olmasını sağlayacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

13’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

14’üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Askeralma Kanunu Teklifi”nin 14’üncü maddesinin (1)’inci fıkrasında yer alan “alınır” ibaresi yerine “temin edilir” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederim.

                   Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                   Ayhan Erel                                       Arslan Kabukcuoğlu

                                    Adana                                                     Aksaray                                                          Eskişehir

                           Tuba Vural Çokal                                                                                                                Metin Ergun

                                   Antalya                                                                                                                             Muğla

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.

Sayın Kabukcuoğlu, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

“Türkiye Cumhuriyeti ordusu” diyoruz ama aslında bu ordu Türkiye Cumhuriyeti’nin yanında, çok daha büyük bir kuruluştur, bir abidedir, buna “yirmi iki asırlık Türk ordusu” demek lazım. Bu ordu, milletini Orta Asya’dan Balkanlara, Kuzey Afrika’ya, Hint Okyanusu’na, Orta Avrupa’ya ve Karadeniz kıyılarına getirmiş, burada egemenlik sürmüş ordudur. Türk ordusu kadar millî ve dinî duygularını sahiplenen bir ordu yoktur. Ordumuz halkıyla iç içe geçmiştir; bu bağı, bu manevi duyguları hiçbir güç söküp atamaz.

Değişik zamanlarda ordumuz yok edilmeye uğraşılmıştır. Bir vakitler yabancı ülkeler tarafından ordumuz en önemli ihraç ürünü olarak gösterilmeye, aşağılanmaya ve önemsizleştirilmeye çalışılmıştır. Bizim ordumuz emperyalist bir ordu değildir. Ülkesinin bağımsızlığını korumak, birliğini ve bütünlüğünü sağlamaktan başka bir amacı yoktur. Milletimizin canının bir parçası olan ordumuz metalaştırılmaya çalışılırken idarecilerimiz bu durumu nasıl tebessümle karşılamışlardır? Günümüzde ise eski Genelkurmay Başkanına karşı teröristlere gizli tanıklık yaptırılarak veya düzmece tertiplerle Türk subayları yıpratılmaya uğraşılmıştır.

2008 yılında, 23’üncü Dönemde, 95’inci Birleşimde, 24 Nisan 2008 Perşembe günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen bir kanun ve orada şöyle bir madde vardır: “Bu Kanunun ek 5 inci maddesi kapsamında kadrosuzluk tazminatı almaya hak kazanmış olanlar hariç olmak üzere, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre emeklilik hakkını elde etmiş olan kıdemli albaylardan kendi isteği ile emekli olanlara da yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar, 49 uncu maddenin (f) bendi esaslarına göre kadrosuzluk tazminatı ödenir." ve emekli edilir denilmiştir. Bunun sonucunda ne oldu biliyor musunuz arkadaşlar? Bunun sonucunda zamanın basiretli, Atatürkçü, milletini seven albayları ayrıldı, onun yerine FETÖ’cü insanlar geldi ve bu yol da 15 Temmuza kadar devam etti. Burada konuşulan maddeler bu şekilde basit, bu şekilde basite indirilerek incelenebilecek maddeler değildir, bunların hepsi derin maddelerdir, Türkiye Cumhuriyeti’ni ilgilendiren ve Türkiye Cumhuriyeti ordusunu ilgilendiren maddelerdir. Burada ihtiyaç şu olsaydı, “Bizim asker adayımız fazla, alacağımız kadro düşük; siz buna bir çözüm getirin.” denilseydi, ben inanıyorum ki bu Meclis buna çok daha etkili bir çözüm getirirdi. Bunu yapmak için Mecliste bu yetkiye sahip insanlar var, bu ehliyete sahip insanlar var, ayrıca millî güvenlikle ilgili derin tecrübesi olan insanlar var. Millî Savunma Komisyonu Başkanı 3 defa bakanlık yapmış, 1 defa Meclis Başkanlığı yapmış bir milletvekilidir. Bunlardan çok daha güzeli yapılırdı. Bu kanun buradan çıkar, belki bir şekilde çıkar ama eminim ki üç yıl içerisinde, dört yıl içerisinde bu yeniden elden geçirilecektir.

Buradaki maddelerin hepsi insanda bir şüphe, bir tereddüt uyandırmaktadır. Örneğin “Muvazzaf subay, astsubay, sözleşmeli subay, astsubay, uzman çavuş ve sözleşmeli erbaş, er temininde sınav tam notunun yüzde 20’sine kadar ilave puan verilebilir.” deniliyor; ben bunu çok tereddütle karşılıyorum. Eğer böyle bir şey yazılacaksa şu denilebilirdi: “Kim olamayacak ona karar verilebilir, gerisi sınava girer ve sınav sonucunda herkes aldığı puana göre hak ettiği sınıfa geçer, gruba geçer.”

Yine buna benzer şekilde, burada bir paralı askerlik durumu vardır. Şimdi, parası olan askere gitmeyecek, parası olmayan askere gidecek. 20 yaşındaki gencin parası olmaz. Bu, şu demektir: Babasının parası varsa askere gitmez, babasının parası yoksa askere gider. İlla ki burada bir düzenleme yapılacaksa şu olabilirdi: “Parası olmayanların parasını devlet karşılar, devlet onlardan para almaz; hepsi kuraya tabi olur. Bunun neticesinde kimin paralı, kimin parasız olacağına karar verilebilir.” denilebilirdi.

“Allah’tan ki savaşa girmedik.” “Ordumuz kâğıttan kaplanmış.” “Millet bağırsaklarını temizliyor.” ithamlarına maruz bırakılan ordumuzun kozmik odalarına girilmiş, gizli bilgileri ifşa edilmiş ve ordumuz tamamen onursuzlaştırılmaya ve şahsiyetsizleştirilmeye çalışılmıştır. Hemen bunun akabinde, bu morali bozuk ordu, savaş pilotlarının çoğu emekliye ayrılan ordu, dostu düşmanı hayrete düşürecek şekilde Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtı’nı başarıyla yerine getirmiş, tehdidi bertaraf etmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kabukcuoğlu, toparlayın lütfen.

Buyurun.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Devamla) - İçeride ve dışarıda yapılan tüm bu saldırılar iki bin iki yüz yıllık bir varlığı, değeri yok edememiştir. Günümüzde ordumuz laik, Atatürkçü çizgide vatan hizmetine devam etmektedir. Bize ordu hakkında değişik rakamlar verilmekte, doksan iki yıllık 1111 sayılı Kanun değiştirilerek oldubittiye getirilmeye çalışılmaktadır. Böylesine ciddi bir konuyu “Askerlik Kanunu’nda devrim yapıyor.” demekle milletimize yutturamayız. Bazı kanunlarda üç ayda bir, beş ayda bir değişiklik yapılıyor. Benim burada tanık olduğum kanunlar arasında Maden Kanunu vardır. Maden Kanunu’nda -dar alanda maden, havzada maden gibi- yapılabilir ama ordu gibi ciddi bir konu inceleniyorsa ciddi bir şekilde ele alınmalı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ihtiyacı neyse, Türkiye Cumhuriyeti ordusunun, Türk ordusunun ihtiyacı neyse buna göre karar verilmelidir. Bu kanun külliyen çekilmeli ve bu Meclis, ordumuzun ihtiyaç duyduğu, askeriyemizin ihtiyaç duyduğu kanun neyse onu çıkarmalıdır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

14’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

15’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesinin 6’ncı fıkrasında yer alan “müteakip” ibaresi yerine “takiben” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                   Ayhan Erel                                       Arslan Kabukcuoğlu

                                    Adana                                                     Aksaray                                                          Eskişehir

                           Tuba Vural Çokal                                                                                                                 Behiç Çelik

                                   Antalya                                                                                                                             Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL BEKLE (İzmir) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.

Sayın Çelik, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 15’inci maddesi hakkında vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerinde konuşma yapmak için söz aldım. Sizleri öncelikle saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün itibarıyla, kanayan bir yara olan, Çin’deki özellikle Doğu Türkistan bölgesi, 35 milyon Uygur’un yaşadığı ve 35 milyon Uygur’un ana vatanı olan bir memleket. Buranın aydınları, münevverleri, okumuşları var ve düşünen insanları var. Bunları temerküz kamplarına alarak büyük işkencelerden ve asimilasyondan geçiriyorlar. Bunlardan bir tanesi Uygur aydını Nurmuhammed Tohti maalesef temerküz kampında dün itibarıyla şehit olmuştur. Kendisine Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben özellikle Askeralma Kanunu Teklifi üzerinde müzakereler devam ederken iki önemli Anayasa değişikliğine dikkatinizi çekmek istiyorum. Bir tanesi, 12 Eylül 2010 referandumuyla Anayasa’mızı değiştiren 5982 sayılı Kanun’dur. İkincisi de 16 Nisan 2016 tarihinde yine Anayasa’mızı değiştiren, Anayasa değişikliğini içeren 6771 sayılı Kanun’dur.

Birincisi FETÖ Anayasa değişikliğidir, 2010 Anayasa değişikliği. Bu Anayasa değişikliği 27 maddeden oluşuyordu o zaman, görüşüldü ve yürürlüğe sokuldu; akabinde ne kadar yargısal kuruluş varsa AK PARTİ iktidarları tarafından FETÖ terör örgütüne teslim edildi. Ne mi teslim edildi? Yargıtay, Danıştay, Polis Akademisi, Adalet Bakanlığı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Anayasa Mahkemesi gibi, hepsi teslim edildi. 4.500’ün üzerinde hâkim ve savcı alındığı kesinleşti. Bunlar, daha sonra işte darbeye giden süreci başlatan, AKP’nin bu kitlesel, yanlış, hatalı Anayasa değişiklikleridir.

İkincisi 16 Nisan referandumundan sonra cereyan eden ve tek adam rejimini Türkiye’de kuran Anayasa değişikliğidir. Bunun da aynı şekilde yıkıcı etkilerini elan görüyoruz ve yaşıyoruz.

Değerli arkadaşlar, süre kısıtlı olduğu için özelikle vurgulayarak, ana başlıklarına değinerek konuşmamı tamamlamak istiyorum. Arkadaşlar bahsettiler, kozmik oda rezaletinden bahsettiler, hendeklerden bahsettiler, ordunun nizamıyla ilgili yapılan büyük hatalardan bahsettiler bu kürsüde ve ordunun genel olarak düzeninin bozulduğuna işaret ettiler. Emir-komuta zinciri özelikle askeriyede çok önemli; bu, karmakarışık hâle getirildi ve Allah korusun, yarın savaş durumunda, hepimiz elimizi taşın altına koyacağımız bir zaman gelince, bunun acı faturasını hepimiz ödeyeceğiz.

Diğer taraftan, askerî okullar ve harp akademilerine dikkatinizi çekmek istiyorum. Kuvvetlerin caydırıcılık özellikleri aşağı doğru çekildi, caydırıcılığı kalmadı. Dolayısıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerinin caydırıcı etkisi bütün dünya orduları nezdinde daha aşağıda gözüküyor şu anda. Askerî yargı yok edildi Türkiye’de, askerî yargı hemen hemen yok edildi disiplin bölümü hariç olmak üzere.

Şimdi, 15’inci madde nedir? Askerî Sağlık Yeteneği Yönetmeliği’ne ilişkin askerin sevk işlemi. Zaten oluyordu, şimdi de aynı şekilde hüküm geliyor. O hâlde askerî sağlık sistemi içerisinde GATA’nın yeri ne oldu? Bu da külliyen yok edildi ve Gülhane gibi çok eskilere dayanan askerî sağlık sistemi bütünüyle Sağlık Bakanlığı emrine verildi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çelik, tamamlayın sözlerinizi lütfen.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Askerî tababetin, askerî sağlığın aşağıya doğru çekildiği, hatta sıfırlandığı bir dönemin içerisindeyiz. Arkadaşlar, bunu yeniden kurma zorunluluğu da yine ortada. İktidara bunu özellikle hatırlatmak istiyorum.

Diğer taraftan, Büyük Atatürk diyor ki: “Ordumuz, Türk birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin ve Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir.” O zaman, ordumuz aşağı çekilirse Türk birliğine zarar veriyoruz, Türk kudret ve kabiliyeti maalesef zarar görüyor, vatanseverliğimiz zarar görüyor ve millî ve manevi değerlerimizde aşınmaya yol açıyoruz. Onun için, bütün bunları telafi etmenin yolu, bu Askeralma Kanunu Teklifi üzerindeki görüşümüzün tamamen millî değerlendirmeyle yeniden ele alınarak dizayn edilmesinde yarar umuyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum tekraren. Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

15’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 21.41

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 22.04

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

----- 0 -----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90’ıncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon yerinde.

16’ncı madde üzerinde iki önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 16’ncı maddesinin 1’inci fıkrasında yer alan “olarak” ibaresi yerine “şeklinde” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederim.

                   Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                   Ayhan Erel                                       Arslan Kabukcuoğlu

                                    Adana                                                     Aksaray                                                          Eskişehir

                           Tuba Vural Çokal                                          Behiç Çelik                                                    Şenol Sunat

                                   Antalya                                                      Mersin                                                            Ankara

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.

Buyurun Sayın Çokal. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Askeralma Kanunu Teklifi’nin 16’ncı maddesi hakkında söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

1927 tarihli yasa cumhuriyetin en temel ve bugüne kadar hiç değiştirilmemiş olan yasalarından biridir. Askerlik yapısı, mantığı, işlerliği, amacı bütünüyle değiştiriliyor, bütünüyle orduya zarar veren bir hâle geliyor. Yeni yasada askerlik süresi er ve erbaşlar için altı aya, yedek subaylar için bir yıla indiriliyor. Bu arada bu yasada bir de Cumhurbaşkanlığı maddesi var. Askerlik süresini 2 katına çıkarmaya ya da yarıya indirmeye Cumhurbaşkanı karar veriyor; Meclis değil, Cumhurbaşkanı; Meclis gene dışlanıyor. Bu yasa orduyu zayıflatıyor, askerlik çağına gelmiş olanlar arasında eşitlik ilkesini bozuyor, Cumhurbaşkanına yeniden olağanüstü yetkiler veriyor.

Silah altında şu anda generali, amirali, subayı, yedek subayı, astsubayı, uzman erbaşı ve eriyle birlikte 465 bin asker var. Yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte hâlihazırdaki askerin dörtte 3’ü terhis ediliyor. “Askerlerin dörtte 3’ü terhis edildiğinde içeride ve dışarıda güvenlik nasıl sağlanacak?” sorusu akla geliyor. Sınırlarımızı kim koruyacak?

Yeni sistemde bedelli askerlik kalıcı hâle geliyor. Yani bunun Türkçesi şu: Parası olan askerlik yapmayacak, parası olmayan yoksul gençler askerlik yapacak. Yani parası olan, Mehmet; parası olmayan, Mehmetçik olacak. Bu madde Anayasa’nın 72’nci maddesine de aykırıdır. Vatan hizmeti her Türk’ün hakkı ve ödevidir.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra birçok tecrübeli subay ve astsubay emekli olarak ordudan ayrılmayı seçmiştir. Askerî okullar kapatılmış, askerî liseler çürümeye terk edilmiştir. Askerlik sağlık sistemi kökünden kazınmıştır; askerî hastaneler kapatılmış, askerî hekimler bile yok edilmiştir. Harp akademileri kapatılmıştır. Ordu kadrolarında boşalan yerleri doldurabilmek için iki üç ay gibi çok kısa sürelerde subay ve astsubay yetiştirilir hâle gelmiştir. Ülkemizin en önemli harp sanayisi tesislerinden biri olan Tank Palet Fabrikası yabancılara satılmış, şimdi de sıra askerlik sistemine gelmiştir. Silah altındaki birçok Mehmetçik derhâl terhis edilecek, kışlalar ise neredeyse yarı yarıya boşaltılmış olacaktır. “İyi de neden?” sorusunu sormak geliyor içimizden. Etrafında bu kadar çok düşmanı olan bir devlet, askerî kadrolarını bu kadar çabuk boşaltabilir mi? Hani beka meselesi vardı bu ülkede?

İsrail’den Kıbrıs Rum kesimine, aralarında İngiltere ve Fransa’nın da dâhil olduğu bir ittifak girişimi planlanıyor bu ülkede. Egemenlik haklarımızın olduğu kara sularında bizi yok saymaya çalışıyorlar. Suriye yanmaya devam ediyor. Irak hâlâ tehdit durumu en yüksek ülkelerden biri ve Kandil hâlâ problem. İran’a askerî müdahale kapıda gibi. Rusya’yla birlikteyiz ama müttefik değiliz. Amerika’yla müttefikiz ama birlikte değiliz. NATO karşımızda konuşlanmaya başlamış, Bulgaristan bile sınıra asker yığmaya başlamış ve Yunan milisler “İstanbul’u işgal!” sloganları atarak Atina sokaklarında turluyorlar. Amerika ile Yunanistan ortak tatbikat yapıyor, temsilî hedefleri NATO’nun 2’nci gücü Türkiye.

Sadece şunu sormak istiyorum sizlere: Ordu yasası şimdi mi değişmeli? Neden küçülmek zorundayız? Bir yanda adalet dağıtamayan adalet sarayları, hukukun satıldığı banka hesapları, peşkeş çekilen devlet ve millet paraları, ihaleler, usulsüzlükler; diğer yanda, bir lokmaya muhtaç ve borçlu bırakılan bu ülkenin sahipleri. Bu çok tehlikeli bir durumdur. İçerideki durumun zorluğuyla beraber dışarıdaki kuşatmanın büyüklüğü akıl almaz bir hâl almıştır. Bu kanunun sunulduğu şekilde Meclisten geçmesi bu ülkeyi geri dönüşü mümkün olmayan büyük bir tehlikeye sokacaktır diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 16’ncı maddesinin (1)’inci fıkrasındaki “Askerliğe elverişli olmayanlar” ibaresinden sonra “virgül(,)” konulmasını arz ve teklif ederiz.

                               Haydar Akar                                        Mehmet Ali Çelebi                                                Ali Keven

                                   Kocaeli                                                       İzmir                                                             Yozgat

                             Faruk Sarıaslan                                     İlhami Özcan Aygun                                         Alpay Antmen

                                  Nevşehir                                                   Tekirdağ                                                           Mersin

                                                                                                Servet Ünsal

                                                                                                    Ankara

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi var.

Sayın Antmen, buyurun lütfen. (CHP sıralarından alkışlar)

ALPAY ANTMEN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün görüşülen kanun teklifiyle, kuruluş tarihi Büyük Hun İmparatoru Mete Han’ın tahta çıkış tarihi olan milattan önce 209 yılını esas alan yani geçmişi iki bin iki yüz yirmi sekiz yıl önceye dayanan ordumuz yeniden şekillendirilmekte ve zorunlu askerlik hükümlerinde birtakım değişikler yapılmak istenmektedir. Askerlik Kanunu’nda çok önemli değişiklikler yapılırken alçak ve hain FETÖ tarafından zamanında ordumuza karşı yapılanları, kurulan Ergenekon, Balyoz ve Askerî Casusluk gibi kumpas davalarıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin yok edilmeye çalışıldığını bir an için bile akıldan çıkarmamak ve bundan sonra Türk Silahlı Kuvvetlerinde sadece liyakate önem verilmesi gerektiğini unutmamak gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, bu bağlamda ilk söylenecek söz, ordumuz ticarethane değildir. Bedelli askerliği plansız programsız yapamazsınız. Ayrıca, bedelli askerlik ücreti 15 bin lirayken bedelin 31 bin liraya çıkarılması gariban, yoksul gençlerimiz ile varlıklı gençler arasında onarılamayacak bir eşitsizliği ortaya çıkaracaktır, buna hakkımız olmadığı kanısındayım. Ayrıca, askerî okulların kapatılması uzun vadede ordumuza ciddi zarar verecektir, bunu da belirtmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’nin onca problemi, ordumuzun onca sorunu varken iktidarın derdi saraya daha fazla yetki vermek midir ve ayrıca ordumuzu Sayın Cumhurbaşkanımızın keyfine amade etmek midir? Bu ordu bu halkın evlatlarından oluşmaktadır. Bu yoksul halk şehit vermektedir, bu yoksul halk evladını vatan için askere göndermektedir. Bugün bu sıralarda oturuyorsak o yoksul bıraktığınız halkın evlatları, şehitlerimiz ve gazilerimiz sayesindedir.

Değerli milletvekilleri, burada, kanayan bir yarayı daha dile getirmek istiyorum: PKK’yla mücadele ederken yaralanan, zarar gören askerlerimiz canını tehlikeye altmış ve bedenini ülkeye siper etmiştir. Gazilerimiz arasında ayırım yapmak en başta ülkemizin birlik, beraberlik ve kardeşliğine aykırılık teşkil etmektedir. Türkiye genelinde yaklaşık 19 bin gazimize gazilik hakkı verilmemiştir. Terörle mücadele esnasında kolunu, parmaklarını ve uzvunu kaybeden bazı askerlere verilmeyen “gazilik” unvanıyla ilgili daha sonra yüzde 60 bedensel engel şartı kaldırılarak yerine 684 sayılı KHK’yle 1’den 6’ya kadar derecelendirme yöntemi getirilmiş ve gazilik hakkının terörle mücadele esnasında yaralanan vatandaşlara verileceği belirtilmiştir ancak terörle mücadele esnasında bedensel ve psikolojik olarak zarar gören vatandaşların çoğu bahsi geçen kanun maddesinden faydalanamadı ve yaptıkları başvurular reddedildi. Gelin bu sorunu çözelim çünkü gazilerimizin bize borcu yok, bizim gazilere borcumuz var.

Değerli milletvekilleri, madem Askerlik Kanunu’nu yeniliyoruz, neden uzman erbaşların ve uzman çavuşların sorunlarını da çözmüyoruz? Örneğin, uzman erbaşlar. Neden onlara 3600 ek göstergeli kadro vermiyoruz? Uzman erbaşlar doksan gün istirahat, hava değişimi alınca neden görevden atıyoruz? Ya da uzman erbaşlar için “Erlerin yaptığı görevleri yapar.” tanımlaması yerine kadro görevlerini neden belirlemiyoruz? Neden geçici görevleri doğu hizmetinden sayılmıyor? Neden zatî tabancaları devlet tarafından verilmiyor? Peki, neden yaka spoleti, sınıf işareti takabilmelerine engel oluyoruz? Bu arada, neden okulları yok? Neden askerî kamplardan ve orduevlerinden yararlanmıyorlar? Ayrıca niye lojman imkânlarını genişletmiyoruz?

Madem kanun yapıyoruz bari tam yapalım sayın milletvekilleri.

Çok teşekkür ediyorum. Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

On dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 22.15

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 22.26

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Nurhayat ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

----- 0 -----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90’ıncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 16’ncı maddesi üzerinde Mersin Milletvekili Alpay Antmen ve arkadaşları tarafından verilen önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon? Yerinde.

16’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

17’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 17’nci maddesinin 1’inci fıkrasında yer alan "yeniden” ibaresi yerine "tekrar” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederim.

                         Arslan Kabukcuoğlu                                   Tuba Vural Çokal                                          İsmail Tatlıoğlu

                                  Eskişehir                                                    Antalya                                                            Bursa

                                Ayhan Erel                                                                                                                     Dursun Ataş

                                  Aksaray                                                                                                                            Kayseri

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi yoktur.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Askeralma Kanunu Teklifi’nin 17’nci maddesinin 1’inci fıkrasında yer alan “yeniden” ibaresi yerine “tekrar” ibaresinin getirilmesi metnin daha anlaşılır olmasını sağlayacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... 17’nci madde kabul edilmiştir.

18’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 18’inci maddesinin 1’inci fıkrasında yer alan "kesin” ibaresi yerine "nihai” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederim.

                                Ayhan Erel                                        Ahmet Kamil Erozan                               Arslan Kabukcuoğlu

                                  Aksaray                                                      Bursa                                                            Eskişehir

                             İsmail Tatlıoğlu                                                                                                                  Metin Ergun

                                    Bursa                                                                                                                               Muğla

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi yoktur.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Askeralma Kanunu Teklifi’nin 18’inci maddesinin 1’inci fıkrasında yer alan “kesin” ibaresi yerine “nihai” ibaresinin getirilmesi metnin daha anlaşılır olmasını sağlayacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

18’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

19’uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 19’uncu maddesinin 3’üncü fıkrasında yer alan "tebliğ edilen” ibaresi yerine "bildirilen” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederim.

                                Ayhan Erel                                          Tuba Vural Çokal                                  Arslan Kabukcuoğlu

                                  Aksaray                                                     Antalya                                                          Eskişehir

                              Feridun Bahşi                                                                                                                 Yasin Öztürk

                                   Antalya                                                                                                                             Denizli

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi yoktur.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Askeralma Kanunu Teklifi’nin 19’uncu maddesinin 3’üncü fıkrasında yer alan “tebliğ edilen” ibaresi yerine “bildirilen” ibaresinin getirilmesi metnin daha anlaşılır olmasını sağlayacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

19’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

20’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 20’nci maddesinin (3)’üncü fıkrasının (a) bendindeki “mesleki ve teknik lise mezunları için ilave üç yıl” ibaresi yerine “mesleki ve teknik lise mezunları için ilave iki yıl” ibaresinin konularak askerlik erteleme süresinin değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                               Haydar Akar                                        Mehmet Ali Çelebi                                                Ali Keven

                                   Kocaeli                                                       İzmir                                                             Yozgat

                               İrfan Kaplan                                           Faruk Sarıaslan                                                Servet Ünsal

                                 Gaziantep                                                  Nevşehir                                                          Ankara

                        İlhami Özcan Aygun                                     Alpay Antmen                                                   Baha Ünlü

                                  Tekirdağ                                                     Mersin                                                          Osmaniye

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi vardır.

Sayın Baha Ünlü, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAHA ÜNLÜ (Osmaniye) – Teşekkürler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu Askeralma Kanunu Teklifi’nde, bu yasanın güçlü bir şekilde çıkması için iktidar partisiyle birçok maddede uzlaşarak sorumluluğumuzu yerine getirdik. Kamuoyunun bu yasayı sorumluluk içerisinde desteklediğimizi bilmesini de istiyoruz.

Değerli arkadaşlar, Genel Kurula gelen kanun teklifiyle Askerlik Kanunu’nda reform yapılmak istenmiştir fakat kanun teklifini incelediğimizde bazı maddelerinde eksiklikler ya da sorunlar olduğunu görmekteyiz. Bu sorunların başında, teklifin objektif bir çerçevesi ve netliğinin olmaması gelmektedir.

Reform paketi olduğu belirtilmesine rağmen, ordumuzda yer alan sözleşmeli erbaş ve erlerin, uzman erbaşların, subayların, sözleşmeli subay ve astsubayların yıllardır süregelen sorunlarına teklifte yer verilmemiştir. Özellikle, Türk Silahlı Kuvvetlerinde profesyonel ordunun temel taşı olan uzman çavuşların ciddi sorunları bulunmaktadır. Sayıları 125 bini bulan uzman çavuşlar sözleşmeyle görev yaptıklarından dolayı herhangi bir kanun ve yönetmeliğe dayanmadan sözleşmeleri feshedilmekte ve mesleki güvenceleri bulunmamaktadır. Nöbet, izin, tayin, sağlık, sicil yönetmelikleri, lojman, yemekhane ve orduevi gibi birçok sorunları olmasına rağmen bu sorunlara teklifte yer verilmemiştir.

Ayrıca, 6000 sayılı Kanun’la, 45 yaşına gelen fakat görev sürelerini doldurmamış uzman erbaşlarımız sivil memurluğa geçirilmiş ve emekli olduklarında sivil memur statüsünden emekli edilmişlerdir. Böylece, uzman erbaş haklarından faydalanamamışlardır. 2016 yılında yapılan düzenlemeyle “45 yaşına kadar çalışabilir.” maddesi “52 yaş” olarak değiştirilmiştir. Fakat 2016 yılından önce sivil memurluktan emekli edilen uzman erbaşlar ise bu yasadan faydalanamamış ve mağdur duruma düşmüşlerdir. Bu mağduriyetin giderilmesi ve düzeltilmesi gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, bu teklifte, altı aylık zorunlu askerlik sonrası altı ay daha erbaş ve erliği cazip kılmak için ciddi destekler planlanmıştır fakat bu destekler verilirken birtakım adaletsizlikler ortaya çıkacaktır. Örneğin, altı ay askerlik yapacak erbaş ve erlerimize TOKİ’den öncelikli konut edinebilme hakkı verilmiş fakat bu memleket için bir an bile çekinmeden şehit olmuş ya da daha riskli koşullarda görev yapan askerî personel veya polisimizin TOKİ’den öncelikli konut edinebilme hakkı yoktur. Bu da teklifi, mevcut hâliyle, ordu içinde arkadaşlığı, birlik beraberliği ve meslek adaletini zedeleyici mahiyete getirmektedir.

Maddeleri inceleyerek devam edersek, teklifte yer alan yükümlü askerlik hizmetini tamamlayanlara, askerî öğrenci veya askerî personel alım sınavlarında sınav tam notunun yüzde 20’sine veya 25’ine kadar ilave puan verilmesinin net tarifi kadrolaşmadır. İlave puan verme kriteri belirsizdir, net değildir. Burada ayrımcılık yapılmasının önüne geçilmelidir.

Teklifin 9’uncu maddesiyle bedelli askerlik kalıcı hâle getirilmiştir fakat bu çözüm değildir. Yeni kanunla, bedelli askerlik bekleyen vatandaşlarımıza bedelli askerlik yapma hakkı getiriliyor. Kurada çıkmaması hâlinde ciddi yığılmalar olacak ve beklenen fayda yerine mağduriyetler oluşacaktır.

Madde 40’a baktığımızda ise muhtaç asker ailelerine yapılacak yardımın miktarının aylık net asgari ücretin yarısından az olmayacağı belirtilmiştir. Miktarın aylık net asgari ücret seviyesine çekilmesi mevcut ekonomik şartlarda daha doğru olacaktır.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 20’nci maddesinin (4)’üncü fıkrasında yer alan “Bakanlıkça” ibareleri yerine “Bakanlık tarafından” ibarelerinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                Ayhan Erel                                          Tuba Vural Çokal                                            Feridun Bahşi

                                  Aksaray                                                     Antalya                                                           Antalya

                         Arslan Kabukcuoğlu                                                                                                Ahmet Kamil Erozan

                                  Eskişehir                                                                                                                             Bursa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi vardır.

Sayın Erozan, buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

AHMET KAMİL EROZAN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben izin verirseniz işin teknik boyutuna girmeden yasa teklifinin bütünü konusunda bazı gözlemlerimi paylaşmak isterim sizlerle.

Biz NATO’ya kaç senesinde üye olduk? 1952. Yani altmış yedi senedir bütün savunma bakanları, bütün genelkurmay başkanları hep aynı cümleyi söylediler: “Biz NATO’nun 2’nci büyük ordusuyuz.” Bitti. Sayın Hulusi Akar, bu cümleyi son kez telaffuz etmiş Savunma Bakanı olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihine geçecek. Sayın Bakan, siz kurtardınız, bu size nasip olmadı, şükredin. Çünkü bu sayıyla sizin kaçıncı sıraya geleceğinizin hesabını dahi yapmak mümkün değil bugün.

Aranızda NATO’da çalışan var mı? Yok. Ben yedi sene çalıştım. Sayın Bakan, belki MC161’i duymuştur, duymadıysa da şaşmam. Tabii, NATO’nun burada bütün gizliliklerini açacak, ifşa edecek değilim ama MC161 çalışması, NATO’nun tehdit algılamasını belirleyen, bu algılama temelinde savunmayı gereken düzeyde tutmak için alınması gereken tedbirlere ışık tutan bir belgedir. Bu belge temelinde her ülke, olası tehditler karşısında hem ulusal bekasının hem de NATO coğrafyasının savunmasının gereklerini belirler. Eksiklerin nasıl telafi edileceği de analiz edilir. Zafiyetler varsa telafisi için ne gibi mali kaynakların NATO altyapı projelerine kaydırılacağı belirlenir.

Bu yasa teklifi sonucunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin askerî varlığının yiyeceği tırpan sonrasında ne içeride ne dışarıda kimseye dönüp artık “Biz tehditle karşı karşıyayız, beka sorunumuz var.” diyemeyeceksiniz. Derseniz de “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?” diyecekler size. NATO’nun altyapı projelerine kaynak istediğinizde de sizin ihtiyaçlarınızın öncelikler listesinde olmadığını göreceksiniz. Kısacası, bu yasa teklifi Türk Silahlı Kuvvetlerinin içine yerleştirilen bir saatli bombadan başka bir şey değildir.

Mesele sadece eratın terhis edilmesi, sayısının azaltılması değil, onu azalttığınızda subayları da azaltacaksınız -yani burada subay arkadaşlarınız var- onların da sayısı gidecek aşağıya.

Ben şu ana kadar söylediklerimi bu yasa teklifinin müellifleriyle bir ortamda bir arada olduğumda sordum, bunun NATO’ya etkileri nedir dedim, bana şaşkın şaşkın baktılar; şaşkın şaşkın baktılar çünkü bunun o cephesini hiç incelememişler. İncelememeleri de normal çünkü orada oturan arkadaşlarımız insan kaynaklarından sorumlu, bu yasa teklifine “işin stratejisi” boyutuyla bakan insan olmamış. Dolayısıyla ben bunu okuduğumda bunun Silahlı Kuvvetler içinde yatay bir değerlendirmeye tabi tutulmadığı kanaatine vardım.

Biliyorsunuz, Türkiye’de AKP iktidarı döneminde “Türkiye'nin Orta Doğululaştığı” diye bir kavram, hatta “Araplaşma” diye de bir kavram tartışma konusu oldu. Bu yasa teklifiyle bir adım daha öteye gittik; Orta Doğululaşmayı bıraktık, Orta Asyalılaşma aşamasındayız biz bu yasa teklifiyle birlikte. Niye? Orta Asya’da savunma bakanlığı yazar, genelkurmay başkanlığı yazar; adam vardır, savunma bakanı da vardır, genelkurmay başkanı da vardır, işlevleri yoktur. Orta Asya’da ordu yoktur. Niye ordu yoktur? Rahmetli Süleyman Demirel bir toplantıda, Türki Cumhuriyetler toplantısında ağabey olarak bunlara tavsiyelerde bulundu: “Ordunuzu güçlendirin, sanayinizi güçlendirin, ekonominizi güçlendirin.” vesaire vesaire, nasihatler etti. Aradan bir sene geçtikten sonra aynı adamlarla yeniden başka bir toplantıya geldiğinde “Ne oldu?” dedi, işte “Onu yaptık, bunu yaptık, şunu yaptık…” Hiç “ordu” lafı yok. Süleyman Demirel “Ne oldu orduya?” dedi, ne cevap aldı biliyor musunuz: “Biz ondan vazgeçtik.” dediler. “Niye vazgeçtiniz ya? Bu “millî” kavramının en temel şeyi.” “Yok, soya çekimden dolayı bunlar darbe yapar.” dediler. Onun için Orta Asya’da ordu yoktur, onun yerine polis vardır. Sizin bu düzenlemeniz çerçevesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin sayısı İçişleri Bakanlığının emniyet kuvvetlerinin sayısının altına inecek. Bunun da adı “Orta Asyalılaşma”dır.

Şimdi, tabii, şöyle bir başka sorunla da karşılaşacağız: 20-25 yaş bandındaki insanların bu parayı nasıl ödeyeceklerini bilmiyoruz, ödeyemeyecekler veya bir yerden bulup buluşturacaklar. Terhis belgelerinde ne yazacak biliyor musunuz: “Babam sağ olsun.” Otomobillerin arkasında yazılan şey şimdi terhis belgelerine yansıyacak.

Bütün bunları anlatıyorum, başka bir sebebi de var bunu söylememin: Altı ayda, bir askere ölmeyi öğretemezsiniz; ölmeyi de öğretemezsiniz, ölmemeyi de öğretemezsiniz. Dolayısıyla asker sayısını tuttursanız dahi, kalitesini tutturamayacaksınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Erozan, sözlerinizi tamamlayın lütfen.

Buyurun.

AHMET KAMİL EROZAN (Devamla) - Dolayısıyla “Biz seferberlik ilan ederiz; yirmi dört saatte, kırk sekiz saatte bunu temin edebiliriz.” diyebilirsiniz ama günümüzün savaşlarında kırk sekiz saatte savaşlar bitiyor, başlamadan bitiyor.

Dolayısıyla bizden söylemesi ama isterseniz, siz, her şeyi bildiğini iddia eden birisini dinlemeye devam edin.

Teşekkür ederim. Saygılarımla. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

20’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

21’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 21’inci maddesinin (5)’inci fıkrasında yer alan “müteakip” ibaresi yerine “takiben” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                Ayhan Erel                                             Feridun Bahşi                                     Arslan Kabukcuoğlu

                                  Aksaray                                                     Antalya                                                          Eskişehir

                           Tuba Vural Çokal                                        İsmail Koncuk                                                 Dursun Ataş

                                   Antalya                                                      Adana                                                            Kayseri

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYON SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi yoktur.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Askeralma Kanunu Teklifi’nin 21’inci maddesinin (5)’inci fıkrasında yer alan “müteakip” ibaresi yerine “takiben” ibaresinin getirilmesi metnin daha anlaşılır olmasını sağlayacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

21’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

22’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

23’üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 23’üncü maddesinin (3)’üncü fıkrasında yer alan “müteakip” ibaresi yerine “takip eden” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                Ayhan Erel                                             Feridun Bahşi                                                  Dursun Ataş

                                  Aksaray                                                     Antalya                                                           Kayseri

                               Bedri Yaşar                                                                                                            Tuba Vural Çokal

                                   Samsun                                                                                                                            Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi yoktur.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Askeralma Kanunu Teklifi’nin 23’üncü maddesinin (3)’üncü fıkrasında yer alan “müteakip” ibaresi yerine “takip eden” ibaresinin getirilmesi metnin daha anlaşılır olmasını sağlayacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

23’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

24’üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 24’üncü maddesinin tekliften çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                             Mahmut Toğrul                                          Rıdvan Turan                                             Erol Katırcıoğlu

                                 Gaziantep                                                    Mersin                                                           İstanbul

                            Necdet İpekyüz                                          Kemal Bülbül                              Mahmut Celadet Gaydalı

                                   Batman                                                     Antalya                                                             Bitlis

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi vardır.

Sayın Katırcıoğlu, buyurun lütfen. (HDP sıralarından alkışlar)

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, hepinize iyi akşamlar.

Ben, söz konusu teklifin 24’üncü maddesi üzerinde söz almış oldum. 24’üncü madde şöyle bir madde: Aslında, hepiniz biliyorsunuz, esas itibarıyla cezalarla ilgili yani yoklama kaçaklarına, bakayalara, geç iltihak bakayalarına ve yedeklerden çağrılanlara gün bazında idari para cezaları verilmesi öngörülüyor.

Şimdi, arkadaşlar, burada, kanun teklifinin girişinde şöyle bir cümle var, okuyacağım, şöyle diyor: “Barışta, kabul edilebilir bir özrü olmaksızın; yoklama kaçakları, bakayalar, geç iltihaklar vesaire cezalandırılır.” Peki, arkadaşlar bu “kabul edilebilir bir özrü olmak” ne demek Allah aşkına? Sizler anlıyor musunuz? Ben anlayamadım bunu. Yani kim buna karar verecek? Hangi özrün kabul edilebilir, hangi özrün kabul edilemez olduğuna karar verecek olan kimdir? Elimizde bunu belirleyecek olan bir ölçü var mıdır?

Şimdi, arkadaşlar, biz gençlerle ilgili bir yasa yapıyoruz, onların askerlik görevleriyle ilgili bir yasa yapıyoruz ama emin olun, gençlerle ilgili hiçbir şeyi sorgulamamışız. Bir kere, gençler niçin yoklama kaçağı oluyorlar, niçin bakaya kalıyorlar, bu sorgulanmamış, anlaşılan o. Ama bir iki tane şey söyleyeyim size, bunlardan bir tanesi şu: Son istatistiklere göre genç işsizlik yüzde 25 yani 4 gencimizden 1’i işsiz. Ne istihdamda ne eğitimde olanlarla ilgili olarak bir istatistik var, bu yüzde 20 yani 5 kişiden 1’i ne istihdamda ne de eğitimde; boşta, boş geziyor ve bu insanlar gelecek korkusuyla yaşıyorlar. Hiç mi okumadınız Allah aşkına, gençlikle ilgili yapılmış olan araştırmaları hiç okumadınız mı? Bir kere, gençlik anlaşılmak istiyor ve biz büyükler olarak gençliği anlamıyoruz, anlamadığımız için de gücümüzü kullanarak gençlikle ilgili bir kararlar manzumesi, kanunlar manzumesi ortaya koyuyoruz.

Şimdi, arkadaşlar, mesela, başka bir istatistik vereyim, 2015 yılından bir istatistik bu, istatistik şöyle bir sonuç ifade ediyor: Son on yılda terör saldırılarından ölen asker sayısı 818; arkadaşlar, intihar edenler 934. Askerde intihar ediyorlar; altını çiziyorum, gençler askerde intihar ediyorlar ve terör, şiddet olaylarında ölen asker sayısından daha fazla intihar vakası var. Bu nereden geliyor acaba? Yani sanırım, söylemeye çalıştığım cümlede yatıyor bu. Bizler bu toplumun büyükleri olarak gençleri anlamıyoruz ve gençlerin itirazları karşısında da yine sertliği kullanmayı tercih ediyoruz.

Arkadaşlar, bence bu bir iş değildir; bu, yol değildir. Bir kere, bu kanun teklifinin bu maddesinin buradan çıkarılması lazım çünkü söylediğim gibi “kabul edilebilir özür” ne demektir? Kabul edilebilir özrü kim tespit edecektir? Yani mesela, eğer bir genç, işsiz ve geleceğiyle ilgili bir korku yaşıyorsa askere niye gitsin –hadi öyle söyleyeyim isterseniz- askere gitmek için niye can atsın ya da gördüğü, duyduğu kadarıyla, intihar vakalarının, mobbingin vesairenin olduğunu –ki bunlar yazılıp çizilen şeyler- gördükten sonra askere gitme konusunda neden bir heyecan duysun “Gideyim de bir an önce bu işi bitireyim.” desin?

Arkadaşlar, dolayısıyla bunlara biz para cezaları getiriyoruz bu maddeyle; para cezaları getiriyoruz ve bu para cezalarına da kim karar verecek? Kanunda var gerçi ama bu özür meselesini tespit edecek olanlar askerlik şubelerinin başkanları. Arkadaşlar, bu kabul edilebilir bir şey değil.

Yani anlıyorum ben, her zaman söylediğim gibi bu Meclis herhangi bir şekilde bir ortak akıl arayan bir Meclis değil, ben onu çok açık artık gördüm ve öğrendim. Bu Mecliste herkes kendi pozisyonunun mücadelesini yapıyor. Ama akıl şunu söylüyor gibi geliyor bana: Gençliği anlamak zorundayız ve gençliğin sorunlarına ve askere neden gidip gitmediği gibi bir soruya cevap bulmadan böyle bir yasa maddesini buradan geçiremeyiz, geçirmememiz lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Katırcıoğlu, buyurun, sözlerinizi tamamlayın lütfen.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) – Bu toplumun büyükleri olarak gençlere böyle bir cezayı uygun görmemeliyiz arkadaşlar. O sebeple de lütfen bu maddeyi buradan çıkaralım.

Hepinize teşekkür ederim, iyi akşamlar. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 24’üncü maddesinin (1)’inci fıkrasının son cümlesinde yer alan “1 ay içinde ödenir” ibaresinin “30 gün içinde ödenir” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                               Bedri Yaşar                                               Ayhan Erel                                       Arslan Kabukcuoğlu

                                   Samsun                                                    Aksaray                                                          Eskişehir

                           Tuba Vural Çokal                                        Feridun Bahşi                                         İbrahim Halil Oral

                                   Antalya                                                     Antalya                                                           Ankara

                                                                                                Dursun Ataş

                                                                                                    Kayseri

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyonun katılmadığı önerge üzerinde söz talebi yoktur.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Askeralma Kanunu Teklifi’nin 24’üncü maddesinin (1)’inci fıkrasının son cümlesinde yer alan “1 ay içinde ödenir” ibaresinin “30 gün içinde ödenir” olarak değiştirilmesi metnin daha anlaşılır olmasını sağlayacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

24’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

25’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 25’inci maddesinin (1)’inci fıkrasının son cümlesinde yer alan “faaliyette” ibaresi yerine “icraatta” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

                           Tuba Vural Çokal                                          Ayhan Erel                                       Arslan Kabukcuoğlu

                                   Antalya                                                    Aksaray                                                          Eskişehir

                              Feridun Bahşi                                                                                                                   Dursun Ataş

                                   Antalya                                                                                                                            Kayseri

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyonun katılamadığı önerge üzerinde söz talebi yoktur.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Askeralma Kanunu Teklifi’nin 25’inci maddesinin (1)’inci fıkrasında yer alan “faaliyette” ibaresi yerine “icraatta” ibaresinin getirilmesi metnin daha anlaşılır olmasını sağlayacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

25’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

26’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

27’nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 27’nci maddesinin (1)’inci fıkrasında yer alan “tebliğ” ibaresi yerine “bildiri” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

                           Tuba Vural Çokal                                          Ayhan Erel                                       Arslan Kabukcuoğlu

                                   Antalya                                                    Aksaray                                                          Eskişehir

                              Feridun Bahşi                                                                                                                   Dursun Ataş

                                   Antalya                                                                                                                            Kayseri

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyonun katılamadığı önerge üzerinde söz talebi yoktur.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Askeralma Kanunu Teklifi’nin 27’nci maddesinin (1)’inci fıkrasında yer alan “tebliğ” ibaresi yerine “bildiri” ibaresinin getirilmesi metnin daha anlaşılır olmasını sağlayacaktır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

27’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

28’inci madde üzerinde dört adet önerge vardır, aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 28’inci maddesinin (8)’inci fıkrasının tekliften çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                              İmam Taşçıer                                          Mahmut Toğrul                                           Necdet İpekyüz

                                Diyarbakır                                                 Gaziantep                                                         Batman

                              Rıdvan Turan                                            Kemal Bülbül                              Mahmut Celadet Gaydalı

                                   Mersin                                                      Antalya                                                             Bitlis

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Komisyonun katılamadığı önerge üzerinde söz talebi vardır.

Sayın Taşçıer, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

İMAM TAŞÇIER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Askerlik süresinin kısaltılması ve benzeri düzenlemelerin Meclisin gündemine gelmesini olumlu karşılıyoruz. Zorunlu askerlik bize göre tarihe karışmış bir uygulamadır, bir an önce bundan vazgeçilmesi gerekir diye düşünüyoruz.

Uzmanlar zorunlu askerlik için “toplumu militaristleştirme” tabirini kullanmışlardır ki bunu Türkiye tarihinde çok fazla görüyoruz. 1960’lar, 1970’ler, hele hele 12 Eylül 1980 askerî darbesi ve sonrasında gelen uygulamalarla -28 Şubat, 15 Temmuz ve benzeri durumlar- toplumun ne kadar militaristleştiğini ve askerlerin nasıl müdahaleci bir rol oynadıklarını görüyoruz ve bu süreçte de toplum hâlen onun yaralarını sarma konusunda çaba sarf ediyor diye düşünüyorum.

Askerliğin zorunlu olduğu Türkiye’de, gençlik için askerlik bir işkenceye dönüşmüştür. Hayatlarının en verimli çağlarında askerlik önlerine geliyor, bir türlü iş kuramıyor, iş sahibi olamıyor; iş sahibi olabilmek için de bir sürü sıkıntılar yaşıyor bu insanlarımız, hele hele gençlerimiz.

Gençler bedelli askerliğin bir an önce geçmesini isterler. Neden? Çünkü her dönem, bedelli askerlik var mı yok mu, olacak mı, ne zaman olacak, üç yıl içinde, beş yıl içinde bedelli askerlik hayata geçecek diye bir beklenti içinde kalıyorlar. Bunun bir yasal düzenlemeye kavuşturulması gerekir ama yasal düzenlemeye kavuşturulurken de bunun Anayasa’nın eşitlik ilkesi temelinde olması lazım. Yani asgari ücret alan biri ile bu asgari ücretin 5-10 katı kadar geliri olan birinden aynı ücretin alınmasını Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olarak görüyoruz. Bu düzenleme yapılırken buna dikkat edilmesi gerekmektedir.

Dünyanın gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerinde özellikle zorunlu askerliğin uygulandığı ortamlarda vicdani retçiler yani silahlı askerlik hizmeti yapmak istemeyenler olabilir. Bunların da askerlik süresi kadar veya daha fazla, değişik kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştırılması gerekir diye düşünüyoruz; bu hakkın da sağlanması lazım.

Bilindiği gibi, her ülkede askerler o ülkenin güvenliğinden sorumludur, iç ve dış güvenliği sağlar, caydırıcı bir rol oynar. Ama maalesef günümüzde AKP Hükûmetinin Hasankeyf’te bu güvenliği barajlarla sağlamak gibi bir derdi var. Yani Ilısu Barajı inşa edilmekte ve bu Ilısu Barajı’nın inşasının ve suyun tutulması sonucu Hasankeyf gibi on iki bin yıllık tarihî geçmişi olan bir yerleşim biriminin sular altında kalmasının gerekçesini yöre halkından sorduğunuz zaman, Kürtlerden sorduğunuz zaman, bu barajın güvenlik gerekçesiyle yapıldığı herkes tarafından bilinmektedir ve bu her yerde ifade edilmektedir. Bunu –güvenliği- nereden anlıyoruz? Biz de bunu incelediğimizde şöyle anlıyoruz: Hasankeyf’te Ilısu Barajı’nın toplam maliyeti 10-12 milyar TL’dir yani bunun dolar karşılığı en fazla 2 milyar dolardır. Türkiye, bu son üç beş yıl içinde sadece Suriye’den gelen mültecilere 35 milyar dolar para harcadığını ifade etmekte; bundan dolayı da bu 2 milyar doların çok büyük para olmadığını, on yedi yıllık AKP iktidarının, gelişen bu süreçte, bir an önce vazgeçip Hasankeyf’in suların altına gömülmesini engellemesi gerektiğini düşünüyoruz. Hasankeyf, Türkiye’de yaşayan 25 milyon Kürt’ün hafızasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın lütfen.

Buyurun.

İMAM TAŞÇIER (Devamla) – Hasankeyf’te yaşam on iki bin yıl sürekli, kesintisiz devam etmiştir. Bizim yaş grubundaki herkes o yerleşim yerlerinde o insanların yaşadığı yerleri bizzat görmüştür ve bugün oralar sular altında kalmaktadır. Bu güvenlikçi yani baraja dayalı güvenlikçi politikadan bir an önce vazgeçilmesi ve Hasankeyf’in sular altında kalmaması için bu Meclisin, daha önce gelen önergeleri tekrar dikkate alarak bunu önlemesi gerektiğini düşünüyoruz. Eğer bu konuda çaba sarf ederseniz inan edin Kürtler bu Meclisi unutmayacaktır.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Askeralma Kanunu Teklifi’nin 28’inci maddesinin (8)’inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(8) Bu maddede yazılı izinlerin dışında izin vermeye, Cumhurbaşkanı yetkilidir. Verilecek bu izinler askerlik hizmetinden sayılmaz.”

                               Haydar Akar                                        Mehmet Ali Çelebi                                                Ali Keven

                                   Kocaeli                                                       İzmir                                                             Yozgat

                             Faruk Sarıaslan                                           Servet Ünsal                                               Alpay Antmen

                                  Nevşehir                                                    Ankara                                                            Mersin

                                                                                          İlhami Özcan Aygun

                                                                                                   Tekirdağ

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi var.

Sayın Servet Ünsal… (CHP sıralarından alkışlar)

SERVET ÜNSAL (Ankara) – Merhabalar Başkanım, merhabalar değerli arkadaşlar. Askeralma Yasası Teklifi’nin görüşülmesine devam ediliyor. Özellikle yasaları görüştüğümüz bugünlerde iktidarın getirdiği yasanın daha güçlü, daha sağlıklı, daha objektif olarak çıkması için gereken tüm desteği Cumhuriyet Halk Partisi olarak verdik, vereceğiz, halkımızın bu konuda hiç şüphesi olmasın değerli arkadaşlar.

Şimdi, Askeralma Yasası Teklifi’ni konuşurken, savaş ile askerlik iç içe bir olgu değerli arkadaşlar, içinde bulunduğumuz bir yapıyı anlatmaya çalışacağım. Suriye’yle olan savaş ve ülkemizdeki olumsuz etkilerini size anlatmaya çalışacağım. Suriye’de yaşanan savaş tüm Suriye halkını, özellikle Suriyeli kadın ve çocukları son derece olumsuz şartlarda yaşamaya mecbur kılmıştır.

Göçmenler ülkemize iki şekilde gelmiştir arkadaşlar. Birisi denetimli kamplar vasıtasıyla, bir diğeri de kaçak, kamp dışı gelmişlerdir. Kamplar dışında kalan, kaçak gelen Suriyelilerin hiçbir olanağı yoktur. Bu durumdaki Suriyeliler, ülkelerindeki savaştan kaçarak hayatta kalmaya çalışan yapılardır. Günümüzde tüm dünyada yaklaşık 250 milyon uluslararası, 763 milyon da kendi ülkesinde yer değiştiren göçmenler vardır. Türkiye’ye yapılan dış göçlerin en büyük kısmı Suriye, Afganistan ve Irak’tan olmaktadır arkadaşlar. Değerli arkadaşlarım, ülkemizdeki Suriyeli sayısı resmî rakamla 3,5 milyona ulaşmış, bu 3,5 milyonun 2 milyonu da çocuk yaşta. Evet arkadaşlar, göçler başladığı 29 Nisan 2011’den beri Türkiye’de 600 binin üzerinde çocuk doğmuştur; ne yazık ki bu sayının büyük bir kısmı denetimli kamplar dışında doğmuştur. Çok tehlikeli ve olumsuz bir durumdur bu. Neden? Çünkü bu şekilde doğan çocukların denetimi yoktur, sağlık açısından risk taşımaktadır, aşıları yapılmamıştır ve bu durumda, hastalıklara karşı kapı açıktır. Değerli arkadaşlar, aşı bariyerimiz yerle bir olmuştur.

Hacettepe Tıp Fakültesinin yaptığı bir araştırmada utanç verici sonuçlar çıkıyor değerli arkadaşlar. Arkadaşlar, göçmenler üzerinde yapılan araştırmalara göre her 3 gelinden 1’i maalesef çocuk yaştadır, çocuk gelindir. Suriyelilerde görülen çocuk yaşta evliliklerin gerekçesi, kalacak yer ve ekonomik yükü azaltmaktır. Değerli arkadaşlarım, Türkiye’ye gelmek zorunda kalan bu çocukların yüzde 74’ü ailelerinden birini kaybetmiştir, yüzde 30’u silahlı ya da fiziki şiddet mağdurudur. Bunun neticesinde, savaş neticesi olarak, bizler “posttravmatik stres sendromu” dediğimiz bir olguyla karşılaşıyoruz; bu oran normal popülasyona göre 10 misli daha fazla. Bu, posttravmatik stres sendromunu -Vietnam’daki Amerikalılarda da görülen bu olay- yaşayan çocuklarda ağlama, çığlık atma, uyku düzensizliği, mutsuzluk, gece altını ıslatma şeklinde görülüyor. Mülteci olarak Türkiye’de bulunan bu çocukların yüzde 45’i klinik olarak depresyonda. Depresyondaki çocukların yapamayacağı kötülük ve yanlışlık yoktur arkadaşlar. Bu çocukların ortaokul çağında olanlarının yüzde 70’i, lise çağında olanlarının yüzde 90’ı, ilkokul çağında olanlarının da yüzde 50’si sokaklarda, derme çatma okullardadır. Değerli arkadaşlarım, bu çocuklar ülkemiz için çok büyük tehlikedir.

Dünya genelinde bu olayların yaşandığı belli başlı 3 tane bölgeyi sizlere örnek vermek istiyorum arkadaşlar: Birisi, Pakistan ile Afganistan arası mülteci kamplarıdır, buradan Taliban terör örgütü hortlamıştır; Afrika’daki mülteci kamplarından Boko Haram terör örgütü hortlamıştır; Orta Doğu’daki mülteci kamplarından ise DEAŞ terör örgütü hortlamıştır. Bize düşen görev, çok önemli ve kritiktir. Bu konuda savaş mağduru olan ve kötü koşullarda yaşamak zorunda kalan bu çocuklarımıza hem onların hem de ülkemizdeki çocukların geleceği için yaşama umudu vermeliyiz. Bunun için de arkadaşlar, daha iyi bir dünya sunmamız lazım, yoksa bu çocukların ya terör örgütünün ya fuhuş çetelerinin ya da uyuşturucu tacirlerinin eline düşme riski çok yüksektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sözlerinizi tamamlayın Sayın Ünsal.

SERVET ÜNSAL (Devamla) – Tamam efendim.

Yani tekrar ediyorum: Ya terör organizasyonlarının ya fuhuş çetelerinin ya da uyuşturucu tacirlerinin eline düşme riski çok yüksektir.

Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ediyorum. Size kısa bir bilgi verdim. Çok sağ olun.

Sevgiler, saygılar Sayın Başkanım. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 69 sıra sayılı Askeralma Kanunu Teklifi’nin 28’inci maddesinin (8)’inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(8) Bu maddede yazılı izinlerin dışında yalnızca olağanüstü hal ve seferberlik durumlarında izin vermeye, Cumhurbaşkanı yetkilidir. Verilecek bu izinlerin askerlik hizmetinden sayılıp sayılmayacağı Cumhurbaşkanınca tespit edilir.”

                                Ayhan Erel                                               Metin Ergun                                                 Hasan Subaşı

                                  Aksaray                                                      Muğla                                                            Antalya

                               Hüseyin Örs                                                                                                               İsmail Tatlıoğlu

                                  Trabzon                                                                                                                              Bursa

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi yoktur.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Teklifte açıklanan sekizinci fırka uyarınca “Bu maddede yazılı izinlerin dışında izin vermeye Cumhurbaşkanı yetkilidir. Verilecek bu izinlerin askerlik hizmetinden sayılıp sayılmayacağı Cumhurbaşkanınca tespit edilir.” denmektedir. Bu yetkinin keyfî durumlar yaratabileceği şartlar ortaya çıkabilir. Yetkiyi sınırsız ve keyfî bir biçimde kullanmayı önleyen mekanizma kanunlardır. Kanunlar keyfiyete ve tercihe bırakılmış bir işleme açık olmamalıdır. Bu nedenlerle de yukarıda açıkladığımız hususlar göz önüne alınarak –bir keyfiyet hâlini doğurmaması için- belirsizliklerin giderilmesi amacıyla önergemize “olağanüstü hâl ve seferberlik hâllerinde” ibaresi eklenmiştir. Böylece fıkranın bir keyfiyet durumu içermesi ihtimali önlenmiş ve fıkra metni daha net ve anlaşılır hâl almıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 69 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 28’inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini ve sekizinci fıkrasının birinci cümlesine “dışında” ibaresinden sonra gelmek üzere “afet ve acil durumlarda” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                               Cahit Özkan                                             Engin Özkoç                                               Lütfü Türkkan

                                   Denizli                                                     Sakarya                                                           Kocaeli

                              Erkan Akçay                                      Mehmet Doğan Kubat                                 Mehmet Ali Çelebi

                                   Manisa                                                     İstanbul                                                             İzmir

“5’inci maddenin üçüncü fıkrası kapsamında askerlik hizmetine devam edenlere muvazzaflık hizmetinin her ayı için ilave bir gün izin verilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz talebi yok.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

5’inci maddenin üçüncü fıkrası kapsamında askerlik hizmetine devam edenlere muvazzaflık hizmetinin her ayı için ilave bir gün izin verilmesi, toplumun tamamının veya belli kesimlerinin normal hayat ve faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan ve acil müdahaleyi gerektiren olaylar ve bu olayların oluşturduğu kriz hâli gibi acil durumlar ile toplumun tamamı veya belli kesimleri için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan doğal, teknolojik veya insan kaynaklı olaylar gibi afet durumlarında erbaş ve erlere Cumhurbaşkanınca için verilebilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 28’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

29’uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Askeralma Kanunu Teklifi”nin 29’uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan “kısmı” ibaresi yerine “bölümü” ibaresinin getirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                Ayhan Erel                                              Hüseyin Örs                                              İsmail Tatlıoğlu

                                  Aksaray                                                    Trabzon                                                            Bursa

                   Mehmet Metanet Çulhaoğlu                                                                                                    Ayhan Altıntaş

                                    Adana                                                                                                                             Ankara

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Sayın Ayhan Altıntaş…

Buyurun. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Üzerinde konuştuğumuz yasa teklifi 1927 tarihli Askerlik Yasası’nı değiştirmeyi amaçlayan bir tekliftir, o nedenle üzerinde titizlikle çalışılması gerekir.

Millî Savunma Bakanımız bu yasa teklifini basına sunarken bir de şema gösterdi. Basına yansıyan şemayı size de gösteriyorum. Şemada gösterilenler ile Bakanın açıklamaları ve yasa teklifi arasında farklar var, tam uyuşma yok. Örneğin, yükümlü kaynağının doğrudan bedelli askerliğe yönlendirilmesi mümkün gibi görünüyor şemaya göre ama gerçekte böyle bir şey yok, dövizli askerliğe yönlendirme mümkün ama yasa teklifinde böyle bir şey yok. Ayrıca, yedek subaylık veya yedek astsubaylıktan ihtiyaç fazlası olanların er ve erbaşlığa aktarılması mümkün ama şemada gösterilmiyor. Dolayısıyla, şema üzerinde biraz daha özenli çalışılması gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, bu askerlik yasa teklifinin zamanlamasını hep merak ediyordum çünkü doksan iki yıldır yürürlükte olan bu yasanın böyle alelacele gündeme getirilmesi çok anlamlı değildi. Daha birkaç ay önce zaten bedelli askerlik uygulaması da başlatılmış, bir şekilde yükümlü birikimi eritilmeye başlanmıştı. Bu sorunun kısmi bir cevabı kanımca 15 Temmuz darbe girişimi sonrası kurulan Millî Savunma Üniversitesinin 30 Ağustos 2018 tarihli mezuniyet töreninde Cumhurbaşkanının yaptığı konuşmada yer alıyor. Cumhurbaşkanımız bu konuşmasında “Askerî liselere ihtiyaç kalmadığı için kapatıldı.” diyor ve ekliyor: “Millî Savunma Üniversitemizin çok önemli çalışmalar gerçekleştirdiğini biliyorum ancak içerik konusunda henüz arzu ettiğimiz seviyeye gelmediğimizi düşünüyorum. Kurumsal açıdan yeniden yapılanma sürecini tamamladığımıza göre artık tüm enerjimizi ve zamanımızı içerik üzerinde yoğunlaştırabiliriz.” Bu sözlerden Cumhurbaşkanımızın bu üniversitenin verdiği eğitimin yetersiz olduğu kanaatinde olduğu, kısa sürede de bu durumu düzeltemeyeceği kanısında olduğu sonucunu çıkarıyorum. O hâlde yapılacak işin diğer üniversitelerden yetişen gençler arasından Silahlı Kuvvetlerin ihtiyacına yönelik kalıcı elemanları bünyesine katmak olduğunu anlıyoruz. Teklifin gerekçesinde bu husus “Sisteme dâhil olan yetenekli personelin sistem içinde kalması ve Türk Silahlı Kuvvetlerine profesyonel katkı sağlaması umulmaktadır.” diye geçiyor. Kısacası, Hükûmetimiz yeni oluşturduğu Türk Silahlı Kuvvetleri muvazzaf subay eğitiminin yetersizliğini kabul etmiş oluyor. Özellikle teknolojik konularda yeterli uzman öğretmen bulunamazsa iyi bir eğitim verilemeyecektir. Harp Akademileri Komutanlığı yerine geçen Millî Savunma Üniversitesi enstitülerinin 17 Mayıs 2019 tarihli Kararname’yle doğrudan Cumhurbaşkanına bağlanması da buradaki eğitimin üniversiteye emanet edilemediğinin göstergesidir.

Bence hatanın büyüğü askerî liselerin ve astsubay hazırlık okullarının kapatılmasıyla yapıldı. İstanbul’daki Kuleli Askerî Lisesi, Bursa’daki Işıklar Askerî Lisesi, İzmir’deki Maltepe Askerî Lisesi, Heybeliada’daki Deniz Lisesi kapatıldı ki bence çok yanlış oldu. Işıklar Askerî Lisesinin Jandarma Meslek Yüksekokulu olduğunu duyduk. Türkiye’nin en güzel yerlerinde bulunan bu liseleri umarım rant amaçlı gayrimenkul projelerine kaptırmayız. Eğer öyle olursa kapatılmalarının önemli bir nedenini de öğrenmiş oluruz.

GATA Tıp Fakültesi ve hemşirelik yüksekokulları kapatıldı, hastane kısmı Sağlık Bilimleri Üniversitesi bünyesine alındı. GATA ve hastanenin de kapatılmadan Millî Savunma Bakanlığı bünyesinde devam etmesi mümkündü ama yapılmadı. Askerlik konusunda uzmanlaşmış hekimlere mutlaka ihtiyaç vardır. Yükümlünün askerliğe elverişli olup olmadığına karar verecek, sağlık nedenleriyle izin süresi belirleyecek, patlayıcı ve silahlı çatışmalarda olabilecek yaralanmalarda uzmanlaşacak sağlık personeline her zaman ihtiyaç vardır.

Hep söylendiği gibi, askerlik sadece bir meslek değil, bir yaşam biçimidir. Bu yaşama uyum sağlamak ancak küçük yaşta eğitime başlamakla olur. Üniversite çağına gelmiş bir gencin uyum sağlaması güç olur. Bu nedenle kısa vadede bir çözüm gibi görülen bu yasa teklifi yerine, kalıcı çözümler üzerine yoğunlaşsak daha verimli bir iş yapmış oluruz.

Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

29’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

30’uncu madde üzerinde Komisyonun bir redaksiyon talebi vardır.

Buyurun.

MİLLÎ SAVUNMA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL KAYA (Osmaniye) – Sayın Başkan, görüşülmekte olan 69 sıra sayılı Askeralma Kanunu Teklifi’nin 30’uncu maddesinin başlığının “Firar ve hava değişimi/izin tecavüzü” şeklinde değiştirilmesine yönelik redaksiyon talebimiz vardır.

Arz ederiz.

BAŞKAN – Redaksiyon talebiniz kayıtlara geçmiştir.

Görüşülen teklifin kabul edilmesi hâlinde redaksiyon işlemi Başkanlığımızca gerçekleştirilecektir.

30’uncu maddeyi yapılan redaksiyon talebiyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Gündemimizdeki konular tamamlanmıştır.

Alınan karar gereğince kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 19 Haziran Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 23.16



(x) 69 S. Sayılı Basmayazı 11/6/2019 tarihli 87’nci Birleşim Tutanağı’na eklidir.