TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                           TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                          74’üncü Birleşim

                                                                                        7 Mayıs 2019 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                          İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in, Meclis başkan vekilliği görevinden dolayı iyi dileklerini esirgemeyen tüm milletvekillerine şükranlarını sunduğuna ilişkin konuşması

 

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir’in, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, Uşak ilinin sorunları ile YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Muş Milletvekili Mensur Işık’ın, 31 Mart Muş ili yerel seçim sonuçlarına ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Muş Milletvekili Mensur Işık’ı yaptığı gündem dışı konuşmada kullandığı dil nedeniyle kınadığına ilişkin açıklaması

2.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Meclis kürsüsünde her konuşmacının düşüncesini ifade edebileceğine ilişkin açıklaması

3.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

4.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Süreyya Sadi Bilgiç’i Meclis başkan vekilliği görevinden dolayı tebrik ettiğine, ramazanışerifin hayırlara vesile olmasını dilediğine, İsrail ordusunun Gazze’deki Anadolu Ajansı ofisini roketlerle hedef almasını kınadığına ilişkin açıklaması

5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Süreyya Sadi Bilgiç’e Meclis başkan vekilliği görevinde başarılar dilediğine, 7 Mayıs Cumhuriyet gazetesinin kuruluşunun 95’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

6.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasu’nun, YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararına ilişkin açıklaması

7.- Kayseri Milletvekili İsmail Emrah Karayel’in, Süreyya Sadi Bilgiç’i Meclis başkan vekilliği görevinden dolayı tebrik ettiğine, ramazanışerifin hayırlara vesile olmasını dilediğine, İsrail ordusunun Gazze’deki Anadolu Ajansı ofisini roketlerle hedef almasını kınadığına ilişkin açıklaması

8.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, ramazan ayının mübarek bir ay olduğuna ilişkin açıklaması

9.- Samsun Milletvekili Orhan Kırcalı’nın, Süreyya Sadi Bilgiç’i Meclis başkan vekilliği görevinden dolayı tebrik ettiğine ve nisan ayı ihracat rakamlarına ilişkin açıklaması

10.- İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel’in, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararından dolayı YSK adına 82 milyon utanırken YSK’nin bu millete söyleyecek sözünün olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

11.- İzmir Milletvekili Bedri Serter’in, YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararına ilişkin açıklaması

12.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Süreyya Sadi Bilgiç’in Meclis başkan vekilliği görevinin hayırlı olmasını dilediğine, Niğde ilinde afete dönüşen yoğun yağış nedeniyle zarar gören üreticilere Tarım ve Orman Bakanlığının gerekli desteği sağlamasını talep ettiğine ilişkin açıklaması

13.- Hatay Milletvekili Serkan Topal’ın, Şair Adnan Yücel’in “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” şiirine atıfta bulunarak İstanbul ilinde her şeyin güzel olacağına ilişkin açıklaması

14.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararına ilişkin açıklaması

15.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararına ilişkin açıklaması

16.- Amasya Milletvekili Hasan Çilez’in, Süreyya Sadi Bilgiç’i Meclis başkan vekilliği görevinden dolayı tebrik ettiğine, terör saldırılarında şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet dilediğine, İsrail ordusunun Gazze’deki Anadolu Ajansı ofisini roketlerle hedef almasını kınadığına ilişkin açıklaması

17.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç’un, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde Şanlıurfa ilinde meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden hemşehrisi 5 işçiye Allah’tan rahmet dilediğine, YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararına ilişkin açıklaması

18.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan’ın, Türkiye Kamu Hastaneleri kurumuna bağlı sağlık tesislerinde görevli personelin yaşadığı mağduriyetin giderilebilmesi için yeni döner sermaye yönetmeliğine ihtiyaç olduğuna ilişkin açıklaması

19.- İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun, YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararına, Hükûmetin gerek sınır içinde gerek sınır dışında terörle mücadele adına ortaya koyacağı iradenin arkasında tam mutabakatla duracaklarına ve terörle mücadele ederken kullanılan dilin seçim sathında kullanılmasını meşru görmediklerine ilişkin açıklaması

20.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararıyla demokrasiyi ve hukuku ortadan kaldıran bir iktidarın manivelası hâline geldiğine, sekiz yıl sonra Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmesiyle hukuka uygun iş yapıldığına ve bu uygulamanın devamının gelmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

21.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Süreyya Sadi Bilgiç’i Meclis başkan vekilliği görevinden dolayı tebrik ettiğine, YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararını saygıyla karşıladıklarına ve Türkiye’yi kaosa, kargaşaya, krize sürüklemeye yeltenecek adımlara geçit verilmemesi gerektiğine, 23 Haziranda yapılacak seçiminin hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

22.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, 6 Mayıs 2019 Pazartesi gününün ülkemizin demokrasi tarihine kara gün olarak geçtiğine, yönetimde meşruiyet krizinin aşılabilmesi ve sandığın namusunun bihakkın korunabilmesi için atılması gereken adımlara, demokrasiye inanan, hak, hukuk, adalet duygusunu içinde taşıyan, siyasi düşüncesi ve parti aidiyeti ne olursa olsun tüm yurttaşlara ellerini uzattıklarına ilişkin açıklaması

23.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Süreyya Sadi Bilgiç’e Meclis başkan vekilliği görevinde başarılar dilediklerine, Çankırı’da toprağa verilen şehit ile tüm şehitlere Allah’tan rahmet dilediğine, YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararına saygı duyduklarına ve milletin iradesine güvendiklerine ilişkin açıklaması

24.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, ajitasyonla provokasyon yapılmak istendiğine ve 31 Mart seçimlerini şaibeden kurtarmanın yolunun 23 Haziranda yapılacak İstanbul seçimleri olduğuna ilişkin açıklaması

25.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

26.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

27.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

28.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın CHP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

29.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Abdullah Güler’in CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

30.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler’in, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

31.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Düzce otoban gişelerinin kapalı olması nedeniyle yaşanan mağduriyetin ve Düzce ili Çilimli ilçesinin doktor ihtiyacının giderilmesi için Ulaştırma ve Altyapı Bakanı ile Sağlık Bakanını görevlerini yapmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin 5-9 Mayıs 2019 tarihlerinde Kore Cumhuriyeti’ne resmî ziyaret gerçekleştirmesine ilişkin tezkeresi (3/646)

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır ve beraberindeki heyetin Polonya Senatosu Dış ve Avrupa Birliği İşleri Komisyonu Başkanı Marek Rocki'nin davetine icabetle 28-31 Mayıs 2019 tarihlerinde Polonya'nın başkenti Varşova'da gerçekleştirilecek “Türkiye-Romanya-Polonya Parlamentoları Dışişleri Komisyonları Üçlü Toplantısı”na katılımına ilişkin tezkeresi (3/647)

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının; Romanya Parlamentosu ile İnternet Yönetişimi Güneydoğu Avrupa Diyaloğu tarafından 7-8 Mayıs 2019 tarihlerinde Romanya'nın başkenti Bükreş'te düzenlenecek olan "Herkes İçin Güvenli Bir İnternetin Biçimlendirilmesi” konulu toplantıya Kayseri Milletvekili, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabi Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş'ın katılması hususuna ilişkin tezkeresi (3/648)

 

B) Önergeler

1.- Elazığ Milletvekili Gürsel Erol’un (2/1300) esas numaralı Emniyet Teşkilat Kanunu ile Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/26)

 

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu tarafından, YSK tarafından 6 Mayıs 2019'da alınan kararın doğuracağı sonuçların ve 24 Haziran 2018'de gerçekleşen genel seçimler ile 16 Nisan 2017'de gerçekleşen referandumda görev yapan sandık kurulları listelerinin incelenmesi ve listelerdeki benzerliğin araştırılarak kamuoyunun aydınlatılması amacıyla 7/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

 

 

2.- HDP Grubunun, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki ve 20 milletvekili tarafından, seçim sürecinde yaşandığı iddia edilen usulsüzlüklerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 17/4/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/1066) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

3.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve arkadaşları tarafından, seçimlerin güven ve huzur ortamı içerisinde, şeffaf, adil, şaibeden uzak, aleniyet kuralları çerçevesinde geçmesinin sağlanması, hukuk düzeni içerisinde denetlenebilir olmasının gerçekleştirilebilmesi, seçim sonuçlarının denetlenmesi, kamuoyu ve siyasi partiler tarafından ölçülebilir hâle getirilmesinin sağlanması amacıyla 7/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine ve AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

 

IX.- SEÇİMLER

A) Başkanlık Divanında Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Başkanlık Divanında boş bulunan kâtip üyeliğe seçim

 

B) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- İçişleri Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

2.- Anayasa Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

 

X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Nijer Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nijer-Türkiye Dostluk Hastanesinin Açılması, Ortak İşletilmesi ve Devredilmesi ile İlgili Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1188) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 18)

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı Arasında Temel Anlaşma'ya Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1243) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 35)

 

 

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sosyal Güvenlik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1581) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 44)

4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan Ortak Komite'nin Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması'nın ‘Menşeli Ürünler’ Kavramının Tanımı ve İdari İşbirliği Yöntemleri Hakkında Protokol II'sini Değiştiren 1/2016 Sayılı Kararınının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/1364) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 33)

5.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan Ortak Komite'nin Serbest Ticaret Anlaşması'nın `Menşeli Ürünler' Kavramının Tanımı ve İdari İşbirliği Yöntemlerine İlişkin Protokol II'sini Değiştiren 1/2017 Sayılı Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına İlişkin Yetki Verilmesine Dair Kanun Teklifi (2/1362) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 29)

6.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'ın Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti, Gürcistan Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Alanında İşbirliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1187) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 17)

 

XI.- OYLAMALAR

1.- (S. Sayısı: 18) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Nijer Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nijer-Türkiye Dostluk Hastanesinin Açılması, Ortak İşletilmesi ve Devredilmesi ile İlgili Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi’nin oylaması

2.- (S. Sayısı: 35) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı Arasında Temel Anlaşma'ya Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi’nin oylaması

3.- (S. Sayısı: 44) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sosyal Güvenlik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi’nin oylaması

 

 

 

 

 

7 Mayıs 2019 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Süreyya Sadi BİLGİÇ

KÂTİP ÜYELER: Şeyhmus DİNÇEL (Mardin), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)

----- 0 -----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74’üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in, Meclis başkan vekilliği görevinden dolayı iyi dileklerini esirgemeyen tüm milletvekillerine şükranlarını sunduğuna ilişkin konuşması

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin çok değerli üyeleri, ekranları başında bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımız; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Malumunuz olduğu üzere Meclis başkan vekili sıfatıyla oturumu yönetmek üzere ilk kez huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Başta bu şerefli görevi bana layık gören siyasi parti grubumuz olmak üzere, bu süreçte iyi dileklerini esirgemeyen Meclis Başkanımız Sayın Mustafa Şentop ve tüm milletvekili arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekilimize gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Engelliler Haftası münasebetiyle söz isteyen Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir’e aittir.

Buyurun Sayın Özdemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir’in, 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) – Sayın Başkanım, ben de bugün ilk kez oturumu yönetmenizden dolayı sizi tebrik ederek sözlerime başlamak istiyorum. Yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımızı saygıyla, sevgiyle selamlayarak konuşmama başlamış oluyorum.

Engelliler Haftası, 10-16 Mayıs tarihleri arasında Birleşmiş Milletlere üye 156 ülkede aynı tarihlerde anılmaktadır. Bu haftada neler yapıldığına gelecek olursak öncelikle engelli sorunu ele alınmaktadır, engelliliğin önlenmesi, engellilerin eğitimi ve engellilerin korunmasıyla alakalı hususlarda toplum bilinçlendirilmeye çalışılmakta ve bir farkındalık oluşturulması için gayret sarf edilmektedir. Bu amaçla radyo, televizyon programları yapılmakta; Millî Eğitime bağlı okullarda her gün ayrı bir engellilik konusu işlenmektedir.

Biliyorsunuz “hafta” dediğimiz zaman yedi günlük zaman dilimini kapsayan bir tarihî dönemden bahsediyoruz demektir. Dolayısıyla 10 Mayısta Engeliler Haftası açılmakta, 11 Mayısta Görmeyenler Günü, 12 Mayısta İşitme ve Konuşma Kusurluları Günü, 13 Mayısta Ortopedik Engelliler Günü, 14 Mayısta Zekâ ve Ruhsal Engelliler Günü, 15 Mayısta ise Güçsüz Yaşlılar ve Korunmaya Muhtaç Çocuklar Günü olarak bugün değerlendirilmeye çalışılmaktadır. 16 Mayısta da Engelliler Haftasına genel bir bakışla Engellilik Haftası kapatılmaktadır.

Bu kısa bilgilerden sonra, sizlere, son dönemlerde özellikle engellilerle alakalı yapılan birtakım iyileştirmelerden ve çalışmalardan bahsederek sözlerimi sürdürmek istiyorum. Çok şükür, alınan önlemlerle son yirmi sekiz yılda çocuk felci vakalarının yüzde 99 oranında azaldığına tanıklık etmekteyiz ki bu, hakikaten sevindirici bir gelişme olarak gündemimize düşmüştür. Fakat Suriye’den aldığımız göç sebebiyle, Nijerya’da ve Afganistan’da yoğun biçimde rastlanan çocuk felci vakalarının Türkiye’de yeniden görülmeye başlanmasını da ayrıca burada dikkatlerinize sunmakta yarar görüyorum. Son yıllarda yapılan politikalarla ve iyileştirmelerle engelliler edilgen yapıdan kurtarılarak daha etkin, kendi ayakları üzerinde durabilen, hayatlarını bağımsız biçimde idame ettirebilen bireyler konumuna getirilmiştir. Bugün binlerden değil, on binlerden bahsediyoruz. Devlet kurumlarımız, özel kurumlar, özel müesseseler, devletin aldığı tedbirlerle engellileri istihdam etmekte âdeta birbiriyle yarışır hâle gelmişlerdir.

Sosyal yardımlar konusunda ise engelli maaşının 25 kat civarında arttırıldığını görmekteyiz. Muhtaçlığın bitirilmesi noktasındaki gayretler devam etmektedir.

Ben engellilerle alakalı iyileştirmelerden sadece bir kısmını zikrederek sözlerimi noktalamak istiyorum:

Belediyeler ve belediyelere bağlı olan toplu ulaşım araçlarında ücretsiz yolculuk imkânı tanınmıştır. Şehirler arası yolcu otobüslerinde indirimli seyahat hakkı tanınmıştır. Devlet Demiryollarında isterlerse duruma göre ücretsiz, isterlerse indirimli yolculuk yapma hakkına kavuşmuşlardır. Türk Hava Yollarında indirimli uçuşlar kendilerinin hizmetine sunulmuştur. Ayrıca kapıdan girişten itibaren havaalanına uçağa kadar engellilere hizmet verildiği bir dönemi de yaşamakta olduğumuzu ayrıca ifade etmek isterim.

TTNET’te indirim, GSM şebekelerinde indirimli tarifeler, su ücretinde indirim, emlak vergisi muafiyeti, ÖTV-MTV muafiyetleri, millî parklar, tabiatı koruma alanları ve tabiat parklarına giriş indirimleri, müze ve ören yeri giriş indirimleri son dönemde engellilere sağlanan haklar çerçevesinde zikredilmeyi hak ediyorlar.

Engelliler Haftası münasebetiyle yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum ve başarılı bir çalışma dönemi diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özdemir, teşekkür ediyorum.

Gündem dışı ikinci söz Uşak’ın sorunları hakkında söz isteyen Uşak Milletvekili Özkan Yalım’a aittir.

Buyurun Sayın Yalım. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, Uşak ilinin sorunları ile YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararına ilişkin gündem dışı konuşması

ÖZKAN YALIM (Uşak) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

İlk önce görevinizde başarılar diliyorum.

Değerli arkadaşlarımız, yüce Meclisimiz ve de bizi izleyen tüm vatandaşlarımıza saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Bugün normalde gündem dışı konuşmamda ilimin yani Uşak’ın sorunlarını konuşacaktım ancak dünkü gelişmelerden dolayı konuşmamın büyük bir bölümünü İstanbul’la değiştirdim. Bundan dolayı da özellikle Uşak’ta yaşayan vatandaşlarımızın da... Ben, hem çevre yolunun hem havaalanın hem de Murat Dağı’nın, orada açılmak istenilen altın madeninin ve de tarihe bir türlü kavuşturulamayan Ulubey ilçemizdeki Blaundus Tarihî Kenti’nin, Uşak’taki işsizlerin, EYT’lilerin, 3600’lülerin hepsiyle ilgili, bütün konularla ilgili konuşmak isterdim. Ancak dün olan, YSK’nin açıklamış olduğu haksız karardan dolayı, kazanılmış bir seçimi maalesef tekrar iptale götürdüğünden dolayı, 11 tane hâkimin 7’si yanlı karar verip 4’ü doğru karar verdiğinden dolayı gündemi değiştirdim. Ben burada özellikle o 7 hâkime seslenmek istiyorum: 7 hâkim, siz önümüzdeki zaman içerisinde hem çocuklarınızın hem de bu vatandaşlarımızın yüzlerine bakarken şunu iyi göreceksiniz: Biz ne yaptık, çocuklarımıza ne miras bıraktık diye iyi düşüneceksiniz. Onun için, özellikle bu hâkimlerle alakalı, biraz önce de getirmiş olduğum bu adalet heykelinin artık terazisi, ayarı kaçmıştır ve de gördüğünüz gibi tek taraflı sallanmaktadır. (CHP sıralarından alkışlar) Onun için ben yüce milletimize, Türkiye’de yaşayan tüm 82 milyon milletimize artık adaletin terazisinin kaçtığını bir kez daha göstermek istedim. Onun için bunu da özellikle buraya getirdim. Ve de o hâkimlere, 4 vicdanlı hâkime, 7 vicdansız hâkime de seslenmek istiyorum özellikle de: Ey sayın hâkimler, sizler bu milletin, 16 milyonun hakkını yediniz. Ancak, bu hakkı düzeltecek olan yine İstanbullu vatandaşlarımız. Göreceksiniz, 23 Haziranda 16 milyon İstanbullu seçmen sandığa tekrar gidip gerekeni yapacaklar.

Ama ben buradan bu hâkimlere, özellikle YSK’nin mevcut tüm 11 üyesine bir daha seslenmek istiyorum: Neden sadece Büyükşehri iptal ettiniz? Gelin -hodri meydan- 39 ilçenin tamamında seçime gidelim ama tamamında. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Hem İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yeni üyelerini belirleyelim hem de 39 belediye başkanını tekrar belirleyelim. Bakın, göreceksiniz, İstanbullu size gereken dersi verecek. Çünkü siz mazlumun hakkını yedirdiniz YSK üyeleri, siz zalime destek verdiniz. Ama İstanbul’da yaşayan vatandaşlarımız, Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Alevi’siyle, Sünni’siyle bütün İstanbul’da yaşayan, özellikle Anadolu’dan İstanbul’a göç eden tüm vatandaşlarımız 23 Haziranda gereken dersi verecekler, göreceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)

23 Haziranda, benim emeklilikte yaşa takılan vatandaşım, askerlikte tek tip askerlik isteyen genç kardeşim, 3600’ü -sizler söz verdiniz ama- vermediğiniz için öğretmenlerimiz, polislerimiz, tüm memurlarımız gereken dersi verecekler arkadaşlar. Göreceksiniz, 23 Haziranda Ekrem İmamoğlu’nu çok daha fazla bir farkla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı yapacaklar. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Ama siz, sadece yaptığınız bu yanlışla, hatayla kalacaksınız, tarihte bununla yüz yüze geleceksiniz.

Bunun yanında, bakın, İstanbul’da o kadar çok değerli vatandaş var ki, vicdanlı vatandaş var ki 23 Haziranda gerekeni yapacak; taksicisiyle, esnafıyla, işçisiyle, patronuyla, işvereniyle, aklınıza gelen İstanbul’da yaşayan tüm vatandaşlarla. Ama göreceksiniz ki 23 Haziran sizi sandığa gömecek tekrar. (CHP sıralarından alkışlar)

Bunun yanında, bakın, vicdanı olan tüm vatandaşlarımızla birlikte özellikle buradan seslenmek istiyorum: Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, bizim çok değerli sportmen arkadaşlarımız var, vicdanlı olan sportmen arkadaşlarımız var. Bunlar -İstanbul’da yaşayan Galatasaraylılar, Beşiktaşlılar, Fenerbahçeliler- 23 Haziranda gerekli dersi size verecek. Göreceksiniz, 23 Haziranda siz Ekrem İmamoğlu’nun en az yüzde 57’yle, yüzde 60’la tekrar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğuna hep birlikte şahit olacaksınız, bunu yaptığınızdan dolayı da pişman olacaksınız diyorum.

Hepinize en içten duygularımla saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Gündem dışı üçüncü söz, Muş ili belediye seçim sonuçları hakkında söz isteyen Muş Milletvekili Mensur Işık’a aittir.

Buyurun Sayın Işık. (HDP sıralarından alkışlar)

3.- Muş Milletvekili Mensur Işık’ın, 31 Mart Muş ili yerel seçim sonuçlarına ilişkin gündem dışı konuşması

MENSUR IŞIK (Muş) – Teşekkürler Sayın Başkan. Sizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sevgili, çok değerli halklarımız; Türkiye 31 Mart tarihinde bir yerel seçim süreci yaşadı. Biz bu seçimin gerçekten de demokratik bir ortamda geçmesini umuyorduk. Seçim sonuçlarının da aynı şekilde AKP ve MHP bloku tarafından, siyasi iktidar tarafından kabul edilebileceğini kısmen de olsa sanıyorduk. Ama maalesef, AKP ve MHP faşist ittifakı diyeceğim tekrardan, faşist bloku diyeceğim…

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Faşist sensin, senden daha iyi faşist mi var!

HAYATİ ARKAZ (İstanbul) – Doğru konuş, doğru!

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Senden daha iyi faşist mi var!

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) – Siz müdahale etmeyin!

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Irkçısın, bebek katilisin, en büyük faşist sensin!

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) – Siz müdahale etmeyin, konuşana müdahale etmeyin!

MENSUR IŞIK (Devamla) – Sayın Başkan, lütfen müdahale eder misiniz.

BAŞKAN – Sayın Işık, siz devam edin lütfen.

MENSUR IŞIK (Devamla) – Bu saygısızlığa müdahale eder misiniz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Işık, siz devam edin, Genel Kurula hitap edin.

MENSUR IŞIK (Devamla) – Sayın Başkan, saygısızlığa ve terbiyesizliğe müdahale edin lütfen.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Terbiyesiz de sensin!

MENSUR IŞIK (Devamla) – Saygısızlığa müdahale edin Sayın Başkan.

Sevgili halklarımız, değerli milletvekilleri; “faşist” diyorum çünkü faşizmin en âlâsını bugün, her tarafta yaşadığımız gibi, Türkiye’nin batısında da yaşıyoruz, Türkiye’nin doğusundaki kürdistan coğrafyasında da aynı şekilde yaşıyoruz biz. Bu bir faşizmdir, seçim sonuçlarını kabul etmemek faşizmdir. Şırnak’ta binlerce askeri seçmen olarak kaydedip halkın iradesini yönlendirmek faşizmdir. Malazgirt ilçesinde 3 oy farkı olmasına rağmen, 400’ün üzerinde geçersiz oy var ama -il seçim kurulu, ilçe seçim kurulu ve YSK- yaptığımız itirazları reddeden, AKP ve MHP faşizminin vesayet altına aldığı bir YSK’yle karşı karşıyayız. Bu bir faşizmdir, bunu kabul etmek zorundasınız. Bu, Türkiye tarihine, Türkiye'nin demokrasi ve hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecektir, geçmiştir şimdiden.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Temiz bir leke, pırıl pırıl hem de pırıl pırıl.

MENSUR IŞIK (Devamla) – Bunu çok net bir şekilde ifade etmek gerekmektedir. Bunu ister kabul edin ister kabul etmeyin; bu, Türkiye'nin demokrasi tarihine böyle geçmiştir bugünden çok net söylüyorum, istediğiniz kadar itiraz edin.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Yani sen kazansan iyiydi!

MENSUR IŞIK (Devamla) – Şunu çok net bir şekilde söylüyoruz: Türkiye'de siz istediğiniz kadar faşizmi ve tekçiliği dayatın, istediğiniz kadar dayatın. Biz bu ülkeye demokrasiyi ve hukuku mutlaka getireceğiz, sizlere rağmen, sizin zihniyetinize rağmen getireceğiz. Biz, bu cumhuriyetin, 1920’lerdeki cumhuriyetin ruhunu, 1921 Anayasası’nın o ruhunu, ilk cumhuriyet ruhunu bu topraklara, bu coğrafyaya ve bu Meclise mutlaka getireceğiz, size rağmen, sizin faşizminize rağmen. İlk cumhuriyette ne vardı? Onu iki kelimeyle izah etmek istiyorum.

İlk cumhuriyette Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi, birkaç yıl önce Sayın Erdoğan’ın da dediği gibi, o cumhuriyette ve o 1921 Anayasası’nda şu vardı -ilk tutanaklara bakılabilir, inanmayanlar varsa baksın ona- “Kürdistan ve Lazistan mebusları” deniyordu, insanlar kendi ulusal kıyafetleriyle, yerel kıyafetleriyle şu Meclise gelip, şu birkaç kilometre ilerideki Meclise gelip orada kendi sorunlarını kendi problemlerini kendi kimlikleriyle dile getirebiliyorlardı. İşte, sizlere rağmen, sizin faşizminize rağmen biz bu topraklara, bu Meclise, bu halklara tekrardan aynı o 1921 Anayasası’nın ruhunu ve 1920’li yıllardaki Büyük Millet Meclisinin ruhunu getireceğiz ister kabul edin ister etmeyin, isterseniz yerinizden zıplayın hoplayın, istediğiniz gibi bağırın ama bu ülkeyi sizin gibi zihniyetlere, sizin gibi tekçi zihniyetlere, faşist zihniyetlere, faşist bloklara da teslim etmeyeceğiz.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Biz de sizin gibi katillere teslim etmeyeceğiz.

TUMA ÇELİK (Mardin) – Dinle, dinle!

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Neyini dinleyeyim? Neyini dinleyeyim?

MENSUR IŞIK (Devamla) – Çünkü bu ülkenin kuruluşunda da cumhuriyetin kuruluşunda da bizim kanımız vardır, sizin kanınız yok sadece, sadece sizin kanınız yok. Bunu çok net bir şekilde ifade etmek lazım.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Neyini dinleyeceğim? Hakaret dinlemek zorunda mıyım?

TUMA ÇELİK (Mardin) – Sen, sen hakaret ediyorsun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Buraya cevap verme!

MENSUR IŞIK (Devamla) – Sayın Başkanım, lütfen müdahale eder misiniz?

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) – Demokratik eleştiri, hakaret değil!

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Ne eleştirisi ya?

VEDAT DEMİRÖZ (İstanbul) – Ya, sen doğru konuş.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Hakaret ediyorsun kardeşim.

MENSUR IŞIK (Devamla) – Hakaret etmiyorum. Bakın, hakaret edilen bir şey yok.

BAŞKAN – Sayın Işık, siz devam edin lütfen.

Arkadaşlar, rica ediyorum…

MENSUR IŞIK (Devamla) – Biz burada 1921 Anayasası’nın ruhuna atıfta bulunuyoruz, biz burada ilk cumhuriyetin, ilk Meclisin ruhuna, kültürüne, felsefesine atıfta bulunuyoruz. Biz diyoruz ki bizi kurtaracak olan o ilk ruhtur, 1921 Anayasası’nın ruhudur. Bizler bunu diyoruz. Biz diyoruz ki bizi kurtaracak olan odur. Yoksa YSK’nin üzerinde baskılar kurarak, il ve ilçe seçim kurulları üzerinde baskılar kurarak istediğiniz sonucu almak değildir. Bu bizi kurtuluşa götürmez, bu bizi iç savaşa götürür, bizi Orta Doğu’daki…

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Bize hakaret ederek mi kurtuluşa gideceksin?

MENSUR IŞIK (Devamla) – Şu anda sizin yaptığınız çok büyük saygısızlık.

CEMAL ENGİNYURT (Ordu) – Niye, bize hakaret ederek mi…

MENSUR IŞIK (Devamla) – Saygısızlık yapmayın, haddinizi bilin lütfen, haddinizi bilin.

BAŞKAN – Sayın Işık, lütfen…

MENSUR IŞIK (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim yapmak istediğimiz, bu ülkeye…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MENSUR IŞIK (Devamla) – Başkan…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Tahrik tahrik, kışkırtıcılıktan başka bir şey yapmıyorsun.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Işık.

Sayın milletvekilleri, şimdi sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerinden birer dakika süreyle söz vereceğim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bu sözlerin ardından da sayın grup başkan vekillerinin söz taleplerini karşılayacağım ama bir sıra değişikliği yapalım, önce Sayın Akçay’a söz verelim.

Buyurun Sayın Akçay.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Muş Milletvekili Mensur Işık’ı yaptığı gündem dışı konuşmada kullandığı dil nedeniyle kınadığına ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, kürsüdeki konuşmacının gündemde yer alan konusu Muş Belediye seçim sonuçlarına ilişkindi. Buna ilişkin neredeyse tek cümle bile söz sarf etmeden kışkırtıcı, hakarete varan, ajitatif bir dil kullanmıştır. Öncelikle bu tahrikkâr ve kışkırtıcı dil konusunda kendisini uyarıyorum. Faşist, ırkçı, bölücü dil kendi dilidir ve kendisini de kınıyorum.

Ayrıca kendi dili de terörist dilidir. “Demokrasi ve hukuku getireceğiz.” diyor. PKK’nın eylemleriyle mi, sırtınızı PKK’ya dayayarak mı getireceksiniz bu ülkeye demokrasiyi? (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akçay.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Onun için herkes üslubuna dikkat etsin. Kasıtlı olarak kışkırtıcı bir dil kullanılmıştır. Konuşmacıları men ederiz bu tür kışkırtıcı dilden. Faşist, ırkçı, bölücü dil arıyorlarsa kendi üslubuna… Tutanaklarını bir okusun kendisi.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

FATMA KURTULAN (Mersin) – Sayın Başkan, söz istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Kurtulan, buyurun.

2.- Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan’ın, Meclis kürsüsünde her konuşmacının düşüncesini ifade edebileceğine ilişkin açıklaması

FATMA KURTULAN (Mersin) – Teşekkür ediyorum.

Her konuşmacı kürsüde düşüncesini ifade eder, herkes de karşıt düşüncesini ifade eder; Meclisin böyle bir usulü var, kuralı var. Birbirimize parmak sallamayalım. “Uyarıyorum.” derken Sayın Akçay’a bunu hiç yakıştırmıyoruz. “Uyarıyorum.” ne demek? Yanında oturan zat “Bebek katili!” diye sesleniyor, bağırıp çağırıyor. Onu susturmadan bizim arkadaşımıza, hatibimize böyle yüklenmesini, parmak sallayarak “Uyarıyorum.” demesini kabul edilemez buluyoruz. Biz de kınıyoruz.

BAŞKAN – “Zat” derken Sayın Enginyurt’u kastettiniz herhâlde.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Akçay, buyurun.

3.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Parmağa bir izahat getirelim.

Dediğim cümle gayet açık, tahrikkâr ve kışkırtıcı bir dil kullanmaması konusunda uyarıyorum dedim. Üstelik bu uyarı, bu hatip vesilesiyle bütün Meclise yaptığım bir dildir.

FATMA KURTULAN (Mersin) – Parmak sallayarak “Uyarıyorum.” diyemezsin Sayın Akçay. Bu, başka bir anlama girer, başka bir anlama gelir bu.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Efendim, ne yapacağım, böyle ellerimi mi tutacağım? Benim üslubumdur bu. Yani böyle parmak sallarken hatip filan da…

FATMA KURTULAN (Mersin) – Uyarıyorum diyebilirsiniz…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Nasıl yani?

FATMA KURTULAN (Mersin) – Hayır, “Uyarıyorum.” denebilir, sizin yanınızdaki “Bebek katili!” diyor…

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – Sen faşist diyeceksin; bölücü, ırkçı diyeceksin, parmağa takılacaksın! Öyle bir dünya yok.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Nasıl yani? Onun için bu parmak sallamada da bir şey yok, bu da bir uyarıdır.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

FATMA KURTULAN (Mersin) – Sizin “Bebek katili!” demeniz haktır ama biz “faşist” diyemeyiz…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bebek katili, o dayandığınız, kendinize önder kabul ettiğiniz canidir.

BAŞKAN - Şimdi sırasıyla yerinden söz talebi olan milletvekillerimize söz vereceğim birer dakika.

Sayın Taşkın, buyurun lütfen.

4.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Süreyya Sadi Bilgiç’i Meclis başkan vekilliği görevinden dolayı tebrik ettiğine, ramazanışerifin hayırlara vesile olmasını dilediğine, İsrail ordusunun Gazze’deki Anadolu Ajansı ofisini roketlerle hedef almasını kınadığına ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle Meclis başkan vekilliğine seçilmenizden dolayı tebrik ediyor, görevinizde başarılar diliyorum.

Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş olan ramazanışerifin milletimiz, İslam âlemi ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Ramazan ayı imanın, ibadetin, güzel ahlakın, ümmet bilincinin ve İslam kardeşliğinin pekiştiği müstesna bir zamandır. Cenab-ı Allah bu rahmet ve mağfiret mevsiminde ibadetlerimizi kabul eylesin, bizleri birlik ve beraberlik içinde Ramazan Bayramı’na kavuştursun.

Diğer taraftan, insanlığa karşı suç işlemeye devam eden İsrail ordusunun önceki gün Gazze’deki Anadolu Ajansı ofisini roketlerle hedef almasını şiddetle kınıyorum.

Türkiye ve Anadolu Ajansı, tüm bu saldırılara rağmen Gazze ve Filistin’in diğer bölgelerindeki İsrail terörünü ve zulmünü dünyaya haykırmaya devam edecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Tanal…

5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Süreyya Sadi Bilgiç’e Meclis başkan vekilliği görevinde başarılar dilediğine, 7 Mayıs Cumhuriyet gazetesinin kuruluşunun 95’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yeni göreviniz hayırlı olsun, başarılar diliyorum.

Bugün, Cumhuriyet gazetesi 95’inci yaşında. Cumhuriyet gazetesinde Kuvayimilliye ruhu egemendir. Cumhuriyet gazetesi cumhuriyetçidir. Cumhuriyet gazetesi aydınlanma devrimlerinin yılmaz bekçisidir. Cumhuriyet gazetesi bağımsızdır. Cumhuriyet gazetesi Atatürk devrimlerine ve cumhuriyet ilkelerine bağlıdır, bu ilkeleri de boyun eğmeden, eğilip bükülmeden sonsuza dek savunacağına ilişkin inancımız tamdır. Nice nice yıllar diliyorum Cumhuriyet gazetesine. Cumhuriyet gazetesi hiçbir zaman hiçbir dönemde yandaş gazete olmadı, siyasi iktidarlara boyun eğmedi ve yazarları karşı devrimciler tarafından, emperyalist güçler tarafından katledildi. Cumhuriyet gazetesi bir çınar ağacıdır, nice nice yıllar diliyorum.

Saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Karasu…

6.- Sivas Milletvekili Ulaş Karasu’nun, YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararına ilişkin açıklaması

ULAŞ KARASU (Sivas) – Sayın Başkan, 6 Mayıs günü, ikinci kez demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçmiştir. Geçmişte bu tarihte 3 genç fidanımızın asılması, milletin vicdanında kapanması mümkün olmayan izler bırakırken dün de YSK eliyle millî iradeye darbe yapılmıştır.

Yargıyı talimatlarla yöneten iktidar, açık açık 16 milyon İstanbullunun iradesini yok saymış, millî iradeyi ayaklar altına almıştır. Genel oy hakkına yapılan sistematik saldırı, diktatörlük heveslilerinin başvurduğu bir yoldur. Demokrasiyi, vakti geldiğinde inilecek bir tren olarak gören zihniyet, artık trenden inmeye karar vermiştir. Bu kararı alanları, çetevari yöntemlerle YSK’ye her türlü baskıyı yapanları şiddetle kınıyorum. Bu darbenin mimarları gün gelecek tarih, millet ve yargı önünde gerekli hesabı verecektir.

BAŞKAN – Sayın Karayel…

7.- Kayseri Milletvekili İsmail Emrah Karayel’in, Süreyya Sadi Bilgiç’i Meclis başkan vekilliği görevinden dolayı tebrik ettiğine, ramazanışerifin hayırlara vesile olmasını dilediğine, İsrail ordusunun Gazze’deki Anadolu Ajansı ofisini roketlerle hedef almasını kınadığına ilişkin açıklaması

İSMAİL EMRAH KARAYEL (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle, Meclis başkan vekilliği görevine seçilmenizden dolayı tebrik ediyor, görevlerinizde başarılar diliyorum.

İnsanlığa karşı suç işlemeye devam eden İsrail ordusunun, önceki gün Gazze’deki Anadolu Ajansı ofisini roketlerle hedef almasını şiddetle kınıyorum. Türkiye ve Anadolu Ajansı, tüm bu saldırılara rağmen Gazze ve Filistin’in diğer bölgelerindeki İsrail terörünü ve zulmünü dünyaya haykırmaya devam edecektir.

Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluş olan ramazanışerifin milletimiz, İslam âlemi ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Ramazan ayı imanın, ibadetin, güzel ahlakın, ümmet bilincinin ve İslam kardeşliğinin pekiştiği müstesna bir zamandır. Cenab-ı Allah bu rahmet ve mağfiret mevsiminde ibadetlerimizi kabul eylesin, bizleri birlik ve beraberlik içerisinde Ramazan Bayramı’na kavuştursun duasıyla Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Kılıç…

8.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, ramazan ayının mübarek bir ay olduğuna ilişkin açıklaması

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

İslam, kamerî yılın dokuzuncu ayı olan ramazanda oruç tutmayı emreder. Bu ayın tamamında Müslümanlar fecir vaktinden akşama kadar yemekten içmekten uzak dururlar. Asıl orucun çirkin söz söylemekten, kötü temastan, nefsin boyunduruğundan kurtulmak ve fena hareketlerden sakınmak olduğunun şuuruna ermek için çabalarlar. Oruç içinde oruç olduğunun bilincine varırlar. Bu aydaki türlü ramazan etkinlikleri hayatın ritmini değiştirir.

Bu ay, evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden azat olan mübarek bir aydır. Bu ayda mazlum, mağdur ve muhtaçlar her zamankinden daha çok hatırlanır ve onların ellerinden tutulur. Bu ay, bütünüyle kendini tezkiye ve itaat için ahdini yenileme ayıdır. Sahur ile iftar arası bir düzen ve disiplin tekerrürüdür.

BAŞKAN – Sayın Kırcalı…

9.- Samsun Milletvekili Orhan Kırcalı’nın, Süreyya Sadi Bilgiç’i Meclis başkan vekilliği görevinden dolayı tebrik ettiğine ve nisan ayı ihracat rakamlarına ilişkin açıklaması

ORHAN KIRCALI (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle Meclis başkan vekilliğine seçilmenizden dolayı sizleri tebrik eder, görevinizde başarılar dilerim.

Önceki gün açıklanan nisan ayı ihracat rakamları Türkiye’nin 2023 hedeflerine emin adımlarla ilerlediğinin açık bir göstergesidir. Geçtiğimiz ay itibarıyla ihracatımız bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5,4 artarak 15 milyar 273 milyon dolara ulaşırken ithalatımız yüzde 14,6 azalarak 18,1 milyar dolara gerilemiştir. Böylece dış ticaret açığımız yüzde 57,8 azalarak 2 milyar 831 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. İhracatımızın ithalatımızı karşılama oranı geçen yılın nisan ayında yüzde 68,3 iken bu yıl aynı oran yüzde 84…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Adıgüzel…

10.- İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel’in, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararından dolayı YSK adına 82 milyon utanırken YSK’nin bu millete söyleyecek sözünün olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) – 6 Mayıs 1972’de 3 devrimci genci idama götürerek demokrasiye darbe indiren anlayış bundan tam kırk yedi yıl sonra demokrasinin tabutuna son çiviyi çakmıştır. “Atanmışların vesayetini bitireceğiz.” diye milletten oy isteyenler, her sıkıştıklarında sandığa işaret edenler atanmışlar eliyle halk iradesini gasbetmişlerdir. “Milletin iradesi yegâne pusulamızdır.” diyen siyasi iktidar seçmen iradesine ihanet etmiştir. Bununla da yetinmemiş, asıl görevi milletin iradesini korumak olan YSK’yi de bu hukuksuzluğa alet etmiştir. Milletin gözünün içine baka baka demokrasiye kumpas kuran YSK’nin sözde yargıçlarına sesleniyorum: 82 milyon sizin adınıza utanırken sizin bu millete söyleyecek bir sözünüz yok mu? Bu kararınızdan dolayı çocuklarınızın, torunlarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) – Ne yaparsanız yapın, unutmayın ki İstanbul’da cemaatlerin, vakıfların dönemi bitmiştir, haramilerin saltanatı yıkılmıştır. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Serter…

11.- İzmir Milletvekili Bedri Serter’in, YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararına ilişkin açıklaması

BEDRİ SERTER (İzmir) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

31 Mart seçimleri Türk halkının demokrasiye susamışlığını göstermiştir. Dün Yüksek Seçim Kurulunun vermiş olduğu karar ülkemizde demokrasiye olan inancı sarsmak için, sandığa olan inancı sarsmak için atılmış bir adımdır. Şaibelerle dolu olmasına rağmen, kendileri kazanınca adı “seçim” olan süreçlerle gelenler seçimle gitmek istememektedirler. Birileri “Sandıktan çıkana saygı duymak zorundayız.” dedikten sonra ne dedi? “Kimse ‘14 bin oyla kazandım.’ demesin.” dedi. Buna milleti enayi yerine koymaya çalışmak denir, buna tek adam rejiminin seçim kaybetmeye tahammülü yoktur denir. Seçim hukuku ne der? Bir oy fazla alan seçimi kazanır. 14 bin oy fazla alarak kazanan bir adaya karşı haince bir yolla demokrasi katline şahit oluruz ama herkes şunu bilsin ki demokrasimize, halkımızın iradesine, üstünlerin hukukuna değil, gerçek hukukun üstünlüğüne olan inancımız tamdır.

BAŞKAN – Sayın Gürer, buyurun lütfen.

12.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Süreyya Sadi Bilgiç’in Meclis başkan vekilliği görevinin hayırlı olmasını dilediğine, Niğde ilinde afete dönüşen yoğun yağış nedeniyle zarar gören üreticilere Tarım ve Orman Bakanlığının gerekli desteği sağlamasını talep ettiğine ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Başkan, öncelikle görevinizin hayırlı olmasını diliyorum.

Niğde ili Bor ilçesi ile Kemerhisar ve Bahçeli kasabaları, Merkez Sazlıca ve Aktaş kasabaları başta olmak üzere geçtiğimiz günlerde yağan dolu üreticilere ve çiftçilere büyük zarar vermiştir. Afete dönüşen yağışla ekili araziler, bahçeler büyük hasar görmüştür. Çiftçi Kayıt Sistemi’ne dâhil olmayan ve TARSİM’de de sigorta yaptırmamış çiftçiler de dâhil tamamının hasarlarının tespit edilerek çiftçilere gerekli desteğin sağlanması, üreticilerin zarar ve ziyanının karşılanması beklentidir. Bu konuda yazılı soru önergesiyle durumu Bakana da yansıttım. Mağduriyet büyüktür. Bu anlamda çiftçilerin borçlarının, üreticilerin borçlarının ertelenmesini de ayrıca talep ediyoruz. Bakanlığın durumu bir an önce saptayarak gerekli değerlendirmeyle çiftçiye, üreticiye destek vermesini talep ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Topal…

13.- Hatay Milletvekili Serkan Topal’ın, Şair Adnan Yücel’in “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” şiirine atıfta bulunarak İstanbul ilinde her şeyin güzel olacağına ilişkin açıklaması

SERKAN TOPAL (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şair Adnan Yücel’in dediği gibi: “Saraylar saltanatlar çöker, kan susar bir gün, zulüm biter. / Menekşeler de açılır üstümüzde, leylaklar da güler. / Bugünlerden geriye bir yarına gidenler kalır bir de yarınlar için direnenler... / Ey ‘Her şey bitti.’ diyenler, korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler. / Ne kırlarda direnen çiçekler ne kentlerde devleşen öfkeler henüz elveda demediler./ Bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek, yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!” Bekle bizi İstanbul her şey çok güzel olacak.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Akın…

14.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararına ilişkin açıklaması

AHMET AKIN (Balıkesir) – Sayın Başkan, adaleti tesis eden makam YSK İstanbul seçimlerini iptal ederek hukuka, demokrasiye ve millet iradesine en ağır darbeyi vurmuştur. Bu karar nasıl bir süreçten geçtiğimizin de göstergesidir. Dün “Sandık demokrasinin namusudur.” diyenler bugün, kaybettikleri seçimi iptal ettirmek için her türlü baskıyı yaparak, akıl almaz deliller uydurarak bağımsız olmadığı zaten şüphe götürmez hâkimlerin kararıyla kaostan beslendiklerini bir kez daha ortaya koymuşlardır. İstanbul seçimlerini iptal ettiren iktidardır. Talimatla çalışan hâkimler bu kez millet idaresini tutuklamıştır. Bu karar aynı zamanda iktidarın meşru olmadığını da ortaya koymuştur, hatta hatta belgelemiştir. İktidar her koşulda kaybetmiştir.

Biz inancımızı yitirmedik. Kazanan, demokrasi; kazanan, millet iradesi olacak ve her şey çok güzel olacak.

BAŞKAN – Sayın Kayışoğlu…

15.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararına ilişkin açıklaması

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Aynı zarftan Ekrem İmamoğlu’na çıkan oyu geçersiz, AKP’li ilçe belediye başkanına çıkan oyu geçerli sayan çetenin sicili şöyle: İstanbul seçimlerinde ilk gece “3 bin oyla kazandık.” dediler. Anadolu Ajansıyla veri akışını durdurup manipülasyon yapmaya çalıştılar. Ekrem İmamoğlu seçimi kazanınca “Yeniden oylar sayılsın.” dediler. 39 ilçede geçersiz oyların tamamı sayıldı. 6 ilçede bütün oylar sayıldı. 22 ilçede sondajlama yöntemiyle 57 sandık sayıldı. Büyükçekmece’de hukuka aykırı delil oluşturmak için vatandaşlar evlerinde âdeta taciz edildi, tutanaklar tutuldu. Maltepe’de sayımları durdurmak için görevliler engellendi. “KHK’liler oy kullanamaz.” dendi. Bütün bunlar hepimizin gözü önünde oldu ve hatta yanımızda vicdanlarının sızladığını gördüğümüz AK PARTİ’lilerin gözünün önünde oldu.

Son olarak, 16 milyonun başkanı olarak Ekrem İmamoğlu mazbatasını aldı ve dün, 6 Mayıs 2019’da...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Çilez…

16.- Amasya Milletvekili Hasan Çilez’in, Süreyya Sadi Bilgiç’i Meclis başkan vekilliği görevinden dolayı tebrik ettiğine, terör saldırılarında şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet dilediğine, İsrail ordusunun Gazze’deki Anadolu Ajansı ofisini roketlerle hedef almasını kınadığına ilişkin açıklaması

HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Sayın Başkanım, Meclis başkan vekilliği görevine seçilmenizi tebrik ediyor, size ve yüce Meclisimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Son günlerde yaşanan terör saldırılarında sınırlarımızın içerisinde ve dışarısında şehit olan aziz şehitlerimizi rahmetle anıyorum.

Yine, Gazze’de İsrail devlet terörü katliam yaparken Anadolu Ajansının bölgedeki binasını vurdu, ölen ya da yaralanan olmadı. Anadolu Ajansı çalışanları İsrail terörünü dünyaya haykırmaya devam ediyorlar. Rabb’im yardımcıları olsun.

Bir yandan İsrail, diğer yandan kankalarının, bir diğer yandan da hain ve işbirlikçi kansızların desteklediği PKK/PYD bölgemizi kana buluyor ama kendi kanlarında boğulacaklar. Onlarcası cehennemi boyladı, askerlerimizin kanı yerde kalmadı. Oyunu biliyoruz, farkındayız, biz bu oyunu da bozarız.

Aziz milletimizin başı sağ olsun, Rabb’im şehitlerimizin şehadetini kabul etsin. Yaralı aslanlarımıza acil şifalar diliyorum. Hainler, işbirlikçileri ve destekçileri kahrolsun, milletimiz var olsun.

BAŞKAN – Sayın Öztunç…

17.- Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç’un, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde Şanlıurfa ilinde meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden hemşehrisi 5 işçiye Allah’tan rahmet dilediğine, YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararına ilişkin açıklaması

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım, size başarılar diliyorum.

1 Mayıs İşçi Bayramı’nda Şanlıurfa’da meydana gelen trafik kazasında benim de hemşehrim 5 işçimiz yaşamını yitirdiler. Bir kez daha kendilerine Allah’tan rahmet, tüm Elbistan’ımıza ve işçilerimize başsağlığı diliyorum.

6 Mayıs 1972 yılında Deniz Gezmişleri, “Yaşasın tam bağımsız…” diye haykıran Deniz Gezmişleri idam eden hâkim ile dün İstanbul seçimlerini idam ettiren hâkimler, çete arasında hiçbir fark yoktur; her ikisi de demokrasiyi idam etmiştir, her ikisi de demokrasiye zarar vermiştir. Ancak unuttukları tek bir şey var: Er geç, sonunda demokrasi kazanacaktır. “Martın sonu bahar.” demiştik, haziranın sonu inşallah yaz olacak.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Taşdoğan…

18.- Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan’ın, Türkiye Kamu Hastaneleri kurumuna bağlı sağlık tesislerinde görevli personelin yaşadığı mağduriyetin giderilebilmesi için yeni döner sermaye yönetmeliğine ihtiyaç olduğuna ilişkin açıklaması

ALİ MUHİTTİN TAŞDOĞAN (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 14 Şubat 2013 yılında Türkiye Kamu Hastaneleri kurumuna bağlı sağlık tesislerinde görevli personele ek ödeme yapılmasına dair yayımlanarak yürürlüğe giren yönetmelik kapsamındaki sağlık personeline yapılan döner sermaye ek ödemesiyle sağlık personellerimize bir nebze iyileştirme yapılmış olup ancak gelinen süreçte, sağlık personellerimize yapılan döner sermaye ek ödemesi yetersiz kalmıştır. Son dönemde hekim dışı personel döner sermayeden yok denecek kadar az miktarda almakta veya hiç ödeme alamamaktadır. Hekim dışı sağlık çalışanlarının, özellikli birimler dışında kalan personelin sabit dışı aldığı döner sermayeleri zamanla yok denecek duruma düşmüş ve bu durum hekim dışı çalışan personellerin çalışma şevkini kırmış ve çalışma barışını bozmuştur. Hayata geçirilecek yeni bir döner sermaye yönetmeliğine ihtiyaç vardır. Çalışanları mutlu edecek, onların beklentilerini karşılayacak ve personeller arasındaki ayrımcılığa son verecek düzenlemeler içermelidir.

BAŞKAN – Milletvekillerimize teşekkür ediyorum.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının üç tezkeresi vardır...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Grup başkan vekillerine söz vermeyecek misiniz?

BAŞKAN – Az önce sormuştum Sayın Özkoç “Talep var mı?” diye, olmadığı için devam ettim.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sormaya gerek yok.

BAŞKAN - Tabii, arzu eden grup başkan vekillerimize söz vereyim.

Sayın Ağıralioğlu, buyurun, sizden başlayalım.

19.- İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun, YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararına, Hükûmetin gerek sınır içinde gerek sınır dışında terörle mücadele adına ortaya koyacağı iradenin arkasında tam mutabakatla duracaklarına ve terörle mücadele ederken kullanılan dilin seçim sathında kullanılmasını meşru görmediklerine ilişkin açıklaması

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; seçim sathından çıktık, daha doğrusu iki aydır çıkmaya çalışıyoruz. Yeni bir tartışma girdabının içine çekilerek galiba 23 Hazirana kadar tartışmalarımızın ritmini belirleyecek bir kavganın mevzusunu bugün belirlemiş olduk, meşruiyet tartışmasıyla geçireceğiz.

Ama evvelen, şehitlerimiz var. Bilinmesini arzu ediyoruz, hiçbir seçim kazanma gailesinin bize unutturmaması gereken bir hassasiyetle ifade ediyorum üstüne basa basa, altını çize çize: Devletimizin, Hükûmetimizin gerek sınır içinde gerek sınır dışında terörle mücadele adına ortaya koyacağı iradenin arkasında tam mutabakatla ve bütün desteğimizle duracağız; lakin, İstanbul seçimiyle alakalı sürecin sonucunu beklerken “İmralı” “Öcalan” tabirlerinin bu tonlamada kullanılarak haberleştirildiği yeni bir iletişim siyasal dilini görüyorum, yeni. Cumhurbaşkanımız “Çözüm mözüm yok.” diye tekzip etti, cümleyi de böyle kurdu. Ona rağmen, seçim sathında -biz sizin kardeşleriniziz- seçim kazanmak için bize “terörist” diyebildiğinize göre yarın teröristlere “kardeş” diyebilme ihtimaline binaen konuşuyorum: Bir daha bir çözüm savrulmasını yaşayamayız. Seçim kazanmak için lüzumsuz şirinlik yapabileceğimiz bir cümlenin bugünden önünü keselim diye söylüyorum; bin defa İstanbul seçimlerini kazanmayı göze alıp bir defa memleketin, milletin çocuklarına yine böyle kanlı bir süreç yaşatmama iradesini her zaman muhafaza etmeniz gerektiğine dair inancımla söylüyorum: Terörle mücadele ederken kullandığımız dilin seçim sathında kullanılmasını meşru görmedim, görmüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkanım, tamamlıyorum.

İçişleri Bakanlığının, bilhassa terörle mücadelede güvenlik bürokrasisinin moralini, motivasyonunu yüksek tutacak düzeyde devlet ve Hükûmet desteğini güvenlik bürokrasinin arkasına yığmasını takdirle destekliyoruz lakin bu desteğimizin memlekette siyasal iklimi terörize etme imkânına dönüştürülmesini makul bulmadık, seçim sathında gerek şahsımızla alakalı gerek partimizle alakalı kullanılan tabirlerin hiçbirisini meşru görmedik. O meşruiyet sıkıntısı diye gördüğümüz şeyin İstanbul seçimleri dâhil Türkiye’deki siyasal iklimi zehirlediğini düşündük, hâlâ aynı kanaatteyiz, bundan sonraki tartışma süreçlerinin içerisinde de bunun hatırı sayılır bir yer edineceğini düşünüyorum.

Bu mevzuda, seçime ait bir dil vardır, doğrudur; savaşta mermi sayılmaz, doğrudur; kavgada yumruk sayılmaz, doğrudur ama kimyasal silah kullandınız arkadaşlar. Yani yumruk saymadık, tamam; mermi saymadık, eyvallah ama kimyasal silah kullandınız. Dolayısıyla bunlarla alakalı, bundan sonraki süreçte galiba seçim güvenliğini ilgilendiren itiraz önergelerimizle ilgili tartışmaların ana nirengi noktası burası olacaktır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Oluç, buyurun.

20.- İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’un, YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararıyla demokrasiyi ve hukuku ortadan kaldıran bir iktidarın manivelası hâline geldiğine, sekiz yıl sonra Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmesiyle hukuka uygun iş yapıldığına ve bu uygulamanın devamının gelmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Demokrasi ve hukuk söz konusu olunca çifte standart uygulaması -her zaman tarihte de görülmüştür, Türkiye’de çokça görülmüştür bu- bunu uygulayanların başına dert açmıştır.

Şimdi, bakın, bugün gün içinde de tartışmaya devam edeceğiz; biz bundan yirmi altı gün önce Yüksek Seçim Kuruluyla ilgili bir açıklama yapmıştık ve Yüksek Seçim Kurulunun, aldığı kararlarla tasarlanmış bir siyasi komplonun parçası hâline geldiğini, bir tuzak kurduğunu, hâkimlerin tuzak kurduğunu, halk iradesine karşı darbe yaptığını ve kayyum atayıcı olduğunu açıklamıştık; bundan yirmi altı gün önce. Bunun gerekçesi neydi? Hatırlarsanız, Yüksek Seçim Kurulu Van’ın üç ilçesinde; Edremit, Tuşba, Çaldıran; Erzurum Tekman, Kars Digor Dağpınar beldesinde ve Diyarbakır Bağlar ilçesinde seçilmiş olan belediye başkanlarının mazbatalarını kanun hükmünde kararnamelerle ihraç edilmiş oldukları için geri aldı, iptal etti ve onun yerine, seçilmemiş olan, halkın teveccühüne sahip olmamış olanlara mazbata verdi, ikinci sırada yer alanlara yani kendini âdeta halk iradesi yerine koydu. Biz o zaman, bundan yirmi altı gün önce bu Yüksek Seçim Kurulunun demokrasiyle, hukukla bir alakası kalmadığını ve kayyum atayıcı olduğunu çok açık bir şekilde söylemiştik. Bu, son yaptıkları bir iş değildi elbette, bugün yine gün içinde tartışacağız, farklı örneklerle de anlatacağız; bu Yüksek Seçim Kurulu demokrasiyi ve hukuku ortadan kaldıran bir iktidarın manivelası hâline gelmiştir, çok net olarak bunu söylüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, devam edin lütfen.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – O günlerde biz bu itirazları yaparken aslında sesini çıkarmamış olanlar bugün Yüksek Seçim Kurulunun İstanbul hakkında verdiği kararın yollarını da döşemiş oldular yani demokrasi ve hukuk konusunda çifte standarda sahip olursanız, demokrasi ve hukuk çiğnendiği zaman sesinizi çıkarmazsanız, başka bir yerde bir kez daha yapılabilir hâle gelmiş oluyor. Bu bir örnekti.

Şimdi, ikinci örnek, bir örnek daha var, onu da söyleyeyim, hukuk çiğnemesi açısından: Bu konuda, bakın, sekiz yıldır İmralı’da avukatların 810 kez başvuru yapıp görüşemedikleri bir kişi var. Şimdi, sekiz yıl sonra 810’uncu başvuruda görüşme kabul edildiğinde aslında ilk kez sekiz yıl sonra hukuka uygun bir iş yapılmış oluyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Aslında Türkiye’de hukuk ve demokrasiden bahsedenlerin, bu yapıldığı zaman bunu eleştirmeleri değil, tam tersine, hukuka, yasalara, Anayasa’ya, yönetmeliklere ve Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası demokratik sözleşmelere uygun davranıldığı için bunu doğru bulduklarını söylemeleri gerekiyor. Biz doğru buluyoruz. Bakın, bunun sadece doğru bulunması gerekmiyor. Kişiye özel hukuk olmayacağı için bu uygulamanın da devamının gelmesi gerekiyor. Yani her hükümlünün hakkı neyse İmralı’daki hükümlülerin de aynı hakları kullanabilmeleri gerekiyor. Bunun için bu Meclisin üyesi olan Hakkâri Vekilimiz Leyla Güven açlık grevinin 181’inci günündedir. Bakın, Sebahat Tuncel ve Selma Irmak, geçmiş dönem milletvekillerimiz açlık grevinin 112’nci günündedir. Dersim Dağ, şu anda milletvekili, 65’inci günündedir. Tayip Temel, Murat Sarısaç açlık grevinin 60’ıncı günündedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Oluç.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Bitiriyorum efendim, son bir cümle, izin verirseniz.

BAŞKAN – Toparlayalım lütfen, çok kısa alayım.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Cezaevlerinde yüz kırk dört günü geçmiştir açlık grevleri.

Şimdi, dolayısıyla, bu sorunun çözülebilmesi için hukuki olan bir durumun işlemesinin devam etmesi gerekiyor. Buna işaret etmek istiyordum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Akçay, buyurun lütfen.

21.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Süreyya Sadi Bilgiç’i Meclis başkan vekilliği görevinden dolayı tebrik ettiğine, YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararını saygıyla karşıladıklarına ve Türkiye’yi kaosa, kargaşaya, krize sürüklemeye yeltenecek adımlara geçit verilmemesi gerektiğine, 23 Haziranda yapılacak seçiminin hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, üstlenmiş olduğunuz Meclis başkan vekilliği göreviniz münasebetiyle sizi tebrik ediyor ve başarılar diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul seçimlerine yapılan itirazlara ilişkin Yüksek Seçim Kurulu kararı dün açıklandı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesine karar verildi. İtirazların başladığı ilk günden itibaren vurguladığımız üzere, Yüksek Seçim Kurulu kararını saygıyla karşılıyoruz.

Demokratik bir hukuk devleti olmanın ilk adımı, tüm hukuki süreçlerin, tüm idari işlemlerin, tüm demokratik yarışların ve rekabetin Anayasa ve kanunların çizdiği çerçevede gerçekleşmesidir. Yüksek Seçim Kurulu kararında da hukuk işlemiş ve yargı süreci sona ermiştir. Yüksek Seçim Kurulu kararında sandık kurullarının oluşumundaki usulsüzlüklere ve kanuna aykırılıklara dikkat çekilmiş ve bu durumun seçim sonuçlarına etkili olduğu belirtilmiştir.

Seçimler demokratik bir rekabet ve yarıştır ve bu yarışta kabul edilmesi gereken birinci ilke seçmen iradesinin sandığa tam olarak yansıması, seçimlerin hukuk kurallarına, kanunlara uygun bir şekilde gerçekleştirilmesidir.

Yüksek Seçim Kurulu kararından hemen sonra yurt dışından gelen açıklamalar dikkatimizi çekmektedir. Bunların içinde Türkiye’de Türk kamuoyunca da bilinen meşhur isimler de vardır. Bir Alman Meclis Başkan Vekili Claudia Roth seçimlerin yenilenmesini bir savaş ilanı olarak görüyor. Avrupa Parlamentosu Raportörü Kati Piri’nin yine olumsuz açıklamaları var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Akçay.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu ve yargı kurullarının aldığı kararlara tüm muhatapların saygı duyması gereğinden hareketle, söz konusu açıklama ve tepkileri Türkiye'nin iç işlerine bir karışma girişimi olarak görüyor ve kınıyoruz. Yüksek Seçim Kurulu Türkiye'nin en önemli kurumlarından biridir. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, İstanbul seçimleri tartışmaları bağlamında ve defaatle, Yüksek Seçim Kurulu kararına saygı duyacağımızı, son sözün YSK’de olduğunu ve tüm muhataplar için de bu kararın bağlayıcı olduğunu ifade ettik. Bundan sonrası için YSK kararına saygı duyulması ilk adımdır, demokrasi ve hukukun üstünlüğü bunu gerektirir. 23 Haziran İstanbul seçiminin de suhuletle gerçekleştirilmesine, hiçbir provokasyona meydan verilmemesine özen gösterilmelidir. YSK kararı karşısında Türkiye’yi kaosa, kargaşaya, krize sürüklemeye yeltenecek adımlara da geçit verilmemelidir. YSK’nin aldığı kararla, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin yenilenmesi sayesinde sandığa düşen gölge kalkacak, her türlü itiraz ve tartışmalar bitecek, şaibe ve şüpheler giderilecektir, buna inanıyoruz.

Bu vesileyle, Yüksek Seçim Kurulu kararının ve 23 Haziran İstanbul seçiminin ülkemize, milletimize ve İstanbul’umuza hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Özkoç, buyurun lütfen.

22.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, 6 Mayıs 2019 Pazartesi gününün ülkemizin demokrasi tarihine kara gün olarak geçtiğine, yönetimde meşruiyet krizinin aşılabilmesi ve sandığın namusunun bihakkın korunabilmesi için atılması gereken adımlara, demokrasiye inanan, hak, hukuk, adalet duygusunu içinde taşıyan, siyasi düşüncesi ve parti aidiyeti ne olursa olsun tüm yurttaşlara ellerini uzattıklarına ilişkin açıklaması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – 6 Mayıs 2019 ülkemizin demokrasi tarihine kara bir gün olarak geçmiştir. Bu tarihi hiç kimse unutmayacaktır. 6 Mayıs darbesinin azmettiricisi, yargısız infazcısı ve şakşakçısı alenen ortadadır; isimlerini de lanetle anacağız.

Ülkemizde tuz artık kokmuştur. Demokrasinin temelini oluşturan hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, seçme ve seçilme hakkı bu kararlarla açıkça ortadan kaldırılmıştır. Ülkemizin rotasını çağdaş uygarlıktan Orta Doğu’nun başarısız diktatörlükleri düzeyine düşüren bu kararın azmettirici ve sorumluları elbette tarih huzurunda ve millet vicdanında hak ettikleri sonu bulacaklardır. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran, ülkemize çok partili demokratik yaşamı getiren Cumhuriyet Halk Partisinin üyeleri olarak ülkemize dayatılan bu rota değişikliğini reddediyoruz. Ülkemizin yüz seksen yıllık çağdaşlaşma, yetmiş üç yıllık demokrasi yürüyüşüne ve kurucu Genel Başkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün çizdiği "çağdaş uygarlığı yakalama ve geçme" hedefine bir kez daha kuvvetle sahip çıkıyoruz.

Yönetimde meşruiyet krizinin aşılabilmesi ve sandığın namusunun bihakkın korunması için Cumhuriyet Halk Partisinin Parti Meclisi üyeleri ve milletvekilleri olarak aşağıdaki adımların atılmasını gerekli görüyoruz:

1) Eğer sandık kurullarında şaibe varsa 16 Nisan Anayasa referandumu, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı, milletvekili seçimleri ve 31 Martta büyükşehir belediye başkanlığı seçimleriyle aynı sandıkta ve aynı zarflarla yapılan ilçe belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği seçimleri de aynı gerekçelerle yenilenmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Açalım arkadaşlar.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – 2) Seçim kurullarında bir hata varsa sorumlusu sadece ve sadece YSK'dir. YSK üyeleri seçmene karşı işledikleri suç sebebiyle topluca istifa etmelidir.

3) İçişleri ve Adalet Bakanlarının seçim dönemlerinde tarafsızlığını sağlayacak düzenlemeler mutlaka yapılmalıdır.

Biz Cumhuriyet Halk Partililer olarak demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, seçme ve seçilme hakkının tam güvence altına alınmasından yana olduğumuzu, milletimiz ve tarih huzurunda ilan ediyoruz.

Türkiye'nin karşılaştığı bu yol ayrımında demokrasiye inanan, hak, hukuk ve adalet duygusunu içinde taşıyan, siyasi düşüncesi ve parti aidiyeti ne olursa olsun tüm yurttaşlarımıza elimizi uzatıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özkoç…

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Bu uzatılan elin 23 Haziranda kuvvetli bir şekilde tutulacağına, demokratik mücadelemize güç katacağına ve 31 Marttan çok daha büyük bir zafere ulaşacağımıza yürekten inanıyoruz. Kazananımız er geç milletimiz olacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Özkan, buyurun lütfen.

23.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Süreyya Sadi Bilgiç’e Meclis başkan vekilliği görevinde başarılar dilediklerine, Çankırı’da toprağa verilen şehit ile tüm şehitlere Allah’tan rahmet dilediğine, YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi kararına saygı duyduklarına ve milletin iradesine güvendiklerine ilişkin açıklaması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Öncelikle, yeni göreviniz vesilesiyle tebrik ediyorum. Bugüne kadar Parlamento tarihimizde, özellikle Plan ve Bütçe Komisyonunda çok başarılı çalışmalar yaptınız, başarılı hizmetlere vesile oldunuz. İnşallah bu görevinizi de başarıyla yapacağınız konusunda inancımız tamdır. Hayırlı başarılar diliyoruz.

Şehitlerimiz var, şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bugün Çankırı’da toprağa verilen şehidimize ve bu hafta içinde Rahmetirahman’a uğurladığımız bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı diliyorum.

Tabii, Türk devleti olarak şanlı geçmişimizde gerek demokrasinin gerekse kadim geleneğimizde var olan meşveret kültürünün en güzel örnekleriyle devletimizi ve milletimizi bu topraklarda adaletin, barışın, refahın ve huzurun merkezi hâline getirdik.

Ben konuşmamda Avrupa Birliği, Avrupa Konseyine atıf yapmak istemiyorum. Oradaki pek çok gelişmenin Türkiye’deki demokratik gelişmelerden çok sonra Avrupa’ya kazandırıldığının da bilincindeyiz. Ancak özellikle yüz kırk beş yıllık seçim tarihimize baktığımızda, demokratik meşruiyet açısından “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” anlayışıyla milletin vicdanına, milletin iradesine saygıyla bugünlere geldik. Yine yolumuza millî iradeyle, “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” anlayışıyla yol alacağımız ortadadır.

Tabii, eğer seçimleri konuşuyorsak bir meseleye iki açıdan bakmamız lazım. Demokrasinin egemenliği, millî iradenin hâkimiyeti dediğimizde siyasi ve hukuki meşruiyeti aramamız lazım. Evet, millî irade önemlidir, vatandaşlarımızın vicdanından geçen, vatandaşlarımızın sandığa koyduğu iradesine saygı duyacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özkan, devam edin lütfen.

Buyurun.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Siyasi meşruiyete sahip çıkarken diğer açıdan da anayasal hukuk düzenimize ve mevzuatımıza uygun şekilde siyasi meşruiyetin egemen olup olmadığına da bakmak zorundayız. İşte 31 Martta vatandaşlarımız sandığa iradesini koydu ve biz Cumhur İttifakı olarak inanıyoruz ki sandıktan bizler çıktık ve bu iradenin nasıl tecelli ettiğini de özellikle sadece yüzde 10 oy oranının yeniden sayılması durumunda 16 bin oyun tekrar geriye nasıl avdet ettiğini de hep beraber gördük. Yani sandıklar tamamen hür, serbest, demokratik şekilde gerçekleştirilmiş, sandık başkanlarıyla aynı şekilde teşkil edilmiş olsaydı ve oyların dökülüp sayılması aşamasında gerçekten Anayasa’nın belirtmiş olduğu usuller çerçevesinde gerçekleştirilmiş olsaydı, biz inanıyoruz ki İstanbul’da Cumhur İttifakı ipi göğüslemişti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Toparlıyorum.

BAŞKAN – Buyurun lütfen.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Evet, işte bu çerçevede, seçim mevzuatımızın bize vermiş olduğu yetkiye dayanarak gerekli müracaatlarımızı yaptık. Bu müracaatlarımızın Türkiye genelinde bir kısmı kabul edildi, bir kısmı reddedildi ve bu müracaatların her hâlde hakkımız olduğu, anayasal hukuk düzeni tarafından tarafımıza tanındığı bir vakıadır, buna kimse itiraz edemez. Ancak bu hakkı kullanırken eğer lehinize verilirse “Eyvallah, tamam.” ancak aleyhinize verilirse “Biz Yüksek Seçim Kurulunu, il, ilçe seçim kurullarını tanımıyoruz.” diye bir anlayışı kabul etmemiz asla mümkün değildir.

Evet, 23 Haziranda gerçekleştirilecek seçim, İstanbul gibi Türkiye'nin marka şehrinin şaibesiz bir şekilde yoluna devam etmesinin mecburiyetiyle ortaya çıkmıştır. Yüksek Seçim Kurulunun vermiş olduğu karar ilk değil, son da olacak değildir.

Bakınız, şu elimdeki mevcut kararlar, son seçimde, şu anda Mecliste grubu bulunan siyasi partiler tarafından Yüksek Seçim Kuruluna ve ilçe seçim kuruluna yapılan müracaatları ihtiva ediyor.

BAŞKAN – Toparlayın lütfen.

Buyurunuz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bu müracaatların pek çoğunda AK PARTİ’nin talepleri, Milliyetçi Hareket Partisinin, Cumhur İttifakı’nın talepleri reddedilirken başka başka partilerin talepleri de kabul görmüştür. Demek oluyor ki ortada Anayasa’nın belirtmiş olduğu usuller çerçevesinde karar veren Yüksek Seçim Kurulu vardır ve bu Kurul, kararlarını yine milletin vicdanında karşılık bulacak şekilde vermiştir ve 23 Haziranda İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararı da hukuk ve demokrasimiz çerçevesinde siyasi ve hukuki meşruiyeti sağlamaya dönük verilmiş karardır; saygı duyuyoruz ve milletin iradesine de güveniyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, müsaade eder misiniz?

BAŞKAN – Evet, Sayın Özkoç, buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Kayıtlara geçmesi açısından söylemek istiyorum: Sayın Başkan, Yüksek Seçim Kuruluna Adalet ve Kalkınma Partisinin usulsüzlüklerle ilgili yaptığı bütün başvurular reddedilmiştir; kabul edilen –eğer doğruysa- Yüksek Seçim Kurulunun kendisine ait görevleri hukuken yerine getirmemiş olmasıdır. O, İçişleri Bakanlığına bağlıdır.

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Gerekçeli kararı…

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Eğer bunu kabul ederse Yüksek Seçim Kurulu, o sandıkta o zarfın içerisinde bulunan belediye meclis üyelerini de reddetmesi gerekir, oradaki muhtarları da reddetmesi gerekir.

SERAP YAŞAR (İstanbul) – Başvurulmadı ona.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Eğer bunları yapmıyorsa işte bu hukuksuzluktur, siyasi iradeye karşı gelmektir, millet iradesini hiçe saymaktır.

Kayıtlara geçsin diye söylüyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Gerekçeli kararı beklemek gerektiği anlaşılıyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının üç tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin 5-9 Mayıs 2019 tarihlerinde Kore Cumhuriyeti’ne resmî ziyaret gerçekleştirmesine ilişkin tezkeresi (3/646)

3/5/2019

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu Heyetinin 5-9 Mayıs 2019 tarihlerinde Kore Cumhuriyeti’ne resmî ziyaret gerçekleştirmesi öngörülmektedir.

Anılan heyetin söz konusu Kore Cumhuriyeti ziyareti, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 6’ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                      Mustafa Şentop

                                                                    Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                           Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır ve beraberindeki heyetin Polonya Senatosu Dış ve Avrupa Birliği İşleri Komisyonu Başkanı Marek Rocki'nin davetine icabetle 28-31 Mayıs 2019 tarihlerinde Polonya'nın başkenti Varşova'da gerçekleştirilecek “Türkiye-Romanya-Polonya Parlamentoları Dışişleri Komisyonları Üçlü Toplantısı”na katılımına ilişkin tezkeresi (3/647)

3/5/2019

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır ve beraberindeki heyetin Polonya Senatosu Dış ve Avrupa Birliği İşleri Komisyonu Başkanı Marek Rocki'nin davetine icabetle 28-31 Mayıs 2019 tarihlerinde Polonya'nın başkenti Varşova'da gerçekleştirilecek Türkiye-Romanya-Polonya Parlamentoları Dışişleri Komisyonları Üçlü Toplantısı'na katılımı öngörülmektedir.

Adı geçen heyetin söz konusu toplantıya katılımı, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9’uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                      Mustafa Şentop

                                                                    Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                           Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Son tezkereyi okutuyorum:

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının; Romanya Parlamentosu ile İnternet Yönetişimi Güneydoğu Avrupa Diyaloğu tarafından 7-8 Mayıs 2019 tarihlerinde Romanya'nın başkenti Bükreş'te düzenlenecek olan "Herkes İçin Güvenli Bir İnternetin Biçimlendirilmesi” konulu toplantıya Kayseri Milletvekili, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabi Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mustafa Elitaş'ın katılması hususuna ilişkin tezkeresi (3/648)

6/5/2019

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Romanya Parlamentosu ile İnternet Yönetişimi Güneydoğu Avrupa Diyaloğu tarafından 7-8 Mayıs 2019 tarihlerinde Romanya'nın başkenti Bükreş'te düzenlenecek olan "Herkes İçin Güvenli Bir İnternetin Biçimlendirilmesi” konulu toplantıya Kayseri Milletvekili, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabi Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Sayın Mustafa Elitaş'ın katılması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                      Mustafa Şentop

                                                                    Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                           Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İYİ PARTİ Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- İYİ PARTİ Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu tarafından, YSK tarafından 6 Mayıs 2019'da alınan kararın doğuracağı sonuçların ve 24 Haziran 2018'de gerçekleşen genel seçimler ile 16 Nisan 2017'de gerçekleşen referandumda görev yapan sandık kurulları listelerinin incelenmesi ve listelerdeki benzerliğin araştırılarak kamuoyunun aydınlatılması amacıyla 7/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

7/5/2019

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 7/5/2019 Salı günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                  Yavuz Ağıralioğlu

                                                                                          İstanbul

                                                                                 Grup Başkan Vekili

Öneri:

İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu tarafından YSK tarafından 6 Mayıs 2019'da alınan kararın doğuracağı sonuçların ve 24 Haziran 2018'de gerçekleşen genel seçimler ile 16 Nisan 2017'de gerçekleşen referandumda görev yapan sandık kurulları listelerinin incelenmesi ve listelerdeki benzerliğin araştırılarak kamuoyunun aydınlatılması amacıyla 7/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 7/5/2019 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Yavuz Ağıralioğlu.

Buyurunuz lütfen. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüksek Seçim Kurulunun kararı üzerinden mevzuyu alabildiğince tartışmalı hâle getirmeye çalışmıyorum, verilen karar bu şekilde. Gerekçesi açıklanmazdan evvel, hepsi, 1 zarfın içerisine 4 tane evrakı koyup, şeffaf bir sandığa atıp, çıkan neticeleri saymaktan ibaret bir şeyi beceremiyor olmanın bizi ilzam ettiğine cümle kurarak geçirdim bir ayı. Yani dedim ki: 4 tane evrak, 1 tane zarf, şeffaf bir sandık, atacağız, çıkanı da sayacağız. Bundan ibaret bir ameliyeyi yapamıyor olmanın mahcubiyetiyle dedim ki: Bundan daha feci bir şey olamaz. Bundan daha fecisi oldu, bundan daha fecisini başardı Yüksek Seçim Kurulu, yüksek sadakat kurumu gibi davrandı, dünya hukuk literatürüne geçti, aynı zarfın içinden çıkmış, sonuç doğurmuş 4 tane pusulanın 3’ünü makbul, 1’ini gayrimakbul saydı, 4 tane netice çıkarmış pusulanın 3’üne itibar etti. Nasıl bir organizasyonsa, bu üçünü millet iradesine pusu kurmayacak şekilde yönlendirmiş, büyükşehir oylarını millet iradesine pusu kuracak şekilde neticelendirmiş bir hassasiyetle karar verdi. Dünya hukuk tarihine 4 tane evrakın 3’ünü makbul, 1’ini gayrimakbul ayırıp seçim yenileyen bir kurul olarak geçti.

Mevzuyu şöyle gördük: Seçim başladığı andan itibaren kullanılan dili “Seçim sathındadır, nabız biraz yükselmiştir, tolere etmemiz lazımdır.” diye onca cümlenin gayrimakul olanlarını da sineye çektik. Seçim bitti, itirazları makbul saydık. Cahit Bey’in söylemiş olduğu şeye katılıyorum. İtiraz etme hakkının, anayasal haklarının partiler tarafından kullanılmasını meşru gördük. Dolayısıyla bu itirazların içerisinde gerek muhalefetin gerek iktidarın YSK’yi etkileyecek cümlelerine de sitem ettik. Gerek Cumhurbaşkanımızın gerek CHP Grubunun “Yüce Divan” dâhil, “Sokakta yürüyemezsiniz.” dâhil, “Üstünüzdeki şaibeyi kaldırın.” cümleleri dâhil, bütün bunları YSK’yi etkileyecek cümleler gibi gördük, gerekçeyi görelim, ona göre konuşalım dedik. Bu gerekçelerin içerisinde 13.760 farkı kapatacak bir suistimal olabilir diye gerçekten dikkat kesildik. Bu 13.760 fark kapanabilir belki mükerrer oy vardır, kısıtlılar -gerçi bu sayıda olmayabilir ama- gözden kaçmıştır, olabilir dedik. Belki oy kullanmaması gereken, ölmüş, öldüğü hâlde oy kullanma hakkı olmayanların yerine oy kullanarak bu kadar fark kapatılabilir diye bir parantezi açık tuttuk. Olur ki millet iradesi bir oyla bile örselenmesin, kazanan kazandığından emin olsun, kaybeden kaybettiğinden emin olsun dedik. Bu gerekçelerin en sakat olanı sandık kurullarıyla ilgili olanıydı. YSK’den böyle bir karar beklemiyorduk. Bekliyorduk ki bavul bavul itirazlara konu olan onca evrakın arasından bize şöyle bir şey densin: “Sayılan, suistimale konu olmuş, millet iradesinin gasbına sebep olmuş bu suistimallerin seçim sonucunu değiştirme sayısı tespit edilmiştir, dolayısıyla seçimlerin yenilenmesi...” Buna kimse itiraz edemezdi. Bu açıklanan gerekçeden daha itibarlı olan gerekçe şuydu: “Cumhurbaşkanlığı makamı partisi adına verilmiş oyların gadre uğradığını düşünüyor, Sayın Cumhurbaşkanımız seçimin yenilenmesini istiyor.” Bu gerekçe, sadece bu gerekçe daha hatırı sayılır bir gerekçedir. Yani Cumhurbaşkanlığının hatırını böyle münasebetsiz bir gerekçeden daha çok sayarım ben. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Böyle bir münasebetsiz gerekçenin arkasından, sandığa küstürülmesin seçmen diye, sandığa seçmen küsmesin diye, demokrasiye olan itimat sarsılmasın diye, seçime hiçbir şey olmamış gibi giriyor olmayı da istişare ettik arkadaşlar. 24 Haziran seçimlerini de, Cumhurbaşkanlığı seçimini de aslında ifsat edecek bir karardır bu. O yüzden biz şimdi hassasiyeti ve dikkatleri buraya çevireceğiz. Madem öyle, sandık kurulları milletin iradesinin tecellisini etkileyecek bir neticedir, sebeptir, bu sebep üzerinden 24 Haziran da, 16 Nisan Cumhurbaşkanlığı referandumu da yeniden gözden geçirilmelidir. Eğer öyleyse, bu gerekçeyle, aynı sandık kurullarında kimlerin görevli olduğu tespit edilmeli. Bu anlamda zaten süre, zaman aşımı olmadığı için, bu anlamda bir ihlal var ise şayet yenilenmesini talep edeceğiz, dillendireceğiz. Dolayısıyla arkadaşlar, siz Cumhurbaşkanlığı makamından “YSK üstündeki şaibeleri kaldırsın.” tonlamasını yaparken YSK’yi etkilemiş olmuyor musunuz? Cumhuriyet Halk Partisinden de benzer cümleler geldi, onları da meşru gördüğüm için söylemiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Toparlayın lütfen Sayın Ağıralioğlu.

Buyurun.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) – Toparlıyorum efendim.

“Biz millet iradesinin iftarı ölüm olan sevdaya oruçluyuz.” cümlelerini kuran bir kadroyu bugün şöyle ikaz etmek zorundayız: Güzel cümleydi. “Biz iftarı ölüm olan bir sevdaya oruçluyuz.” diye diye siyaset yaptı bu kadro. Bugün, iftarı ölüm olan sevdaya oruçlu kadroyu millet iradesini yerken, orucunu bozarken gördük. Şimdi bu seçimin sonuçları üzerinden bir sürü komplikasyon yaşayacağız. Bunun idari sonuçları olacak, bunun bürokratik sonuçları olacak, bunun siyasi sonuçları olacak, ekonomik sonuçları olacak. Bu sonuçları hep beraber göğüsleyeceğiz. Sadece “Biz gerekçe oluşturduk.” diye başlayan sürecin vicdanlarda makes bulmadığını bilmenizi istirham ederim, bilin. Bu, vicdanlarımızı kanatır bir gerekçedir. Bu gerekçe üzerinden tartışmalar hiç bitmeyecektir. Mağlubu olmayan bir tartışma sürecidir bu. Siz alsaydınız itiraz etmeyecektiniz, biz alsaydık itiraz ediyorsunuz. Biz alsaydık siz YSK’yi FETÖ’cü ilan edecektiniz, biz alsaydık, bizim irademiz lehine tecelli etseydi; daha önce benzer refleksler gösterdiğiniz için söylüyorum...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen son cümlenizi alayım.

Buyurun.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) – Tamamlıyorum Başkanım.

...Anayasa Mahkemesinin sizin siyasi vizyonunuzun hilafına verdiği bir karardan sonra “Anayasa Mahkemesinin durumunu gözden geçireceğiz.” cümlelerini kurduğunuz zamanları hatırlayın lütfen. Anayasa Mahkemesinin kararlarına Cumhurbaşkanımızın “Uymuyorum, saygı da duymuyorum.” kafiyesini yaptığı zamanları hatırlayın. Bugün bu karar millet iradesinin gasbı anlamına geliyor bizce. Sandığa küsmesin millet, sandıktan milletin ümidi kesilmesin diye milletle beraber tekrar sandığa gidiyor olmamız, bugün bu yaptığınız, gerekçesini kendinize bile izahta zorlandığınızı düşündüğüm gerekçeyi seçime payanda etmenizi doğru bulmuyoruz. Bu tartışmalar etrafında zannediyorum bir iki ay geçireceğiz seçim sonucu alınana kadar, alındıktan sonra bile. Neticede biz bu işi tartışmaya devam edeceğiz.

Genel Kurulumuza saygılarımızla. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Rıdvan Turan.

HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) – Değerli milletvekilleri, öncelikle bir milletvekili olarak böyle bir konunun Meclis çatısı altında konuşuluyor ve tartışılıyor olmasından dolayı utanç duyduğumu ifade ederek sözlerime başlamak istiyorum. Utanç duyuyorum çünkü ülke tarihinin gördüğü en büyük hukuk ve adalet katliamlarından bir tanesiyle karşı karşıyayız. 367 mevzusundan mağduriyet devşirenler şu anda 367’nin ruhuna rahmet okutacak bir siyasi kararın arkasında kümelenmişler ve bizden de bunun adil koşullar altında, YSK’nin özgür iradesiyle verilmiş bir karar olduğuna inanmamızı istiyorlar.

Arkadaşlar, demokrasiyi zaten on yedi yıldan beri kuşa çevirdiniz, demokrasiye ilişkin pek çok şey ortadan kalktı, plebisiter bir demokrasi anlayışıyla karşı karşıya kaldık; yalnızca seçimlere indirgenmiş, seçimlerde verilen oyun her şey olduğu bir demokrasi anlayışıyla ülkeyi yönettiniz. Oysa yalnızca sandık değildi demokrasi, demokrasi aynı zamanda basın açıklaması yapma özgürlüğüydü, özgürce fikirleri ifade etme özgürlüğüydü, yetmez, aynı zamanda o fikirleri örgütleme özgürlüğüydü. Bunların hepsini kuşa çevirdiğiniz Türkiye siyasasında şimdi kendi meşruiyet temellerinizi ortadan kaldırıyorsunuz, bilmem farkında mısınız.

Bu Meclis çatısı altında anlaşamadığımız her konuda “Eğer doğru olsaydı o sandıktan siz çıkardınız.” efelenmesiyle bizim üzerimize gelen iktidar işte sandıktan çıkamadı şimdi, hadi buyurun; çıkamadığı sandığıysa önce gayrimeşru ilan edip ardından da ısmarlama bir üslupla Yüksek Seçim Kuruluna yeni bir seçim ısmarlamış durumda. Aslında sadece seçimler iptal edilmedi, bugün, halkımızın demokrasiyle kurduğu, halkın siyasetle kurduğu ilişkiler dinamitlenmiş oldu.

Ortalama bir insan açısından, bir muhalif açısından ya da bu ülkede yaşayan herhangi bir insan açısından düşünün, insanları sisteme bağlayan şey, esasen, verdiği reyle o sistemi değiştirebilme umudunun zarar görmemesidir, buna olan inancının kaim olmasıdır. Buna olan inancının kaim olmasını bir kenara bırakın, işte kayyumla iki ay boyunca yönetilecek bir İstanbul gerçekliği karşımızda ve insanların artık seçimlerle iktidarın değişeceğine ilişkin inancı ve güvenci sayenizde yerle yeksan olmuş durumda. Bu, açıkça, değerli arkadaşlar, seçilmiş iktidara darbedir. Darbe kalkışmasına karşı demokrasiyi savunan insanların bunu da ayrı biçimde mütalaa edeceğine dair umarım kuşkumuz olmayacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen toparlayın.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Umarım, o darbe nasıl bir darbe idi ise nasıl bir kalkışma idi ise YSK eliyle yapılan bunun da aynı kalibrede bir darbe olduğunu hep beraber göreceğiz, göreceksiniz.

Arkadaşlar, bu konuda iktidarın adım atamıyor olması, kaybetmeyi dahi beceremiyor olması onların, iktidarın gücünden değildir, tam tersine, artık esneyemeyecek kadar güçsüz olmalarından kaynaklanmıştır. Bir süreç başlamıştır ve bu süreç artık ağır çekimde başlamış olan iktidarın güç ve etki kaybetme hızını giderek hızlandırmıştır. Artık açıkça görülen ve hızlanmış bir erozyon vardır. YSK’ye müdahale ederek, yargı kurumlarına müdahale ederek, onu kendi mücavir alanınız ilan ederek bu süreci engellemeniz mümkün değildir değerli arkadaşlar.

Tabii, en önemlisi de 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki kaosun seçimi kazanmak adına, oyları manipüle etmek adına tekrarlanmamasıdır. Bu konuda atılacak yanlış adımlar ülkede gerçekten işin içinden çıkılmayacak düzeyde ciddi bir kaosu tetikleyebilir. Bu konuda herkesi uyarmak istiyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Sayın Özkan, buyurun lütfen.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Kayıtlara geçmesi için söylüyorum. Yüksek Seçim Kuruluna talimat verildiği şeklindeki ifadeye açıklık getirmek istiyorum. Bu asla kabul etmediğimiz bir yaklaşımdır. Her şeyden önce bir yargı kuruluşu olan Yüksek Seçim Kurulu…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Eskidendi o, eskiden yargı kuruluşuydu, şimdi değil artık.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – …bütün tartışmalarımızı karara bağlayan mercidir. Anayasa’mızın ilgili maddelerine göre, 138’inci maddesine göre kimse yargısal makamlara emir ve talimat veremez, yönlendirmede bulunamaz.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Siz veriyorsunuz.

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) – Her şey gözümüzün önünde oluyor.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Evet, Yüksek Seçim Kurulu bu ülkedeki seçimlerin demokratik, hür, serbest, eşit…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Oruçluyken yalan söylemek günahtır. Su içmek nasıl orucu bozarsa yalan da orucu bozar arkadaşlar.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – …dürüst şekilde yapılıp yapılmadığına karar verecek mercidir. Evet, sandık bir yönetim değişikliğinin önünü açabilmelidir ancak hür, serbest şekilde kullanılmış bir seçim midir değil midir, ona bakmamız lazım.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Orucunuzu sakatlamayın yalan söyleyerek.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – …367 kararını veren vesayetçi yargı milletin temsilcilerinden sandığı kaçırırken bugün demokratikleşmiş yargı sandığı milletin önüne götürmek için karar vermiştir. Yine son tahlilde karar verecek merci millettir…

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Geç bunları. Bırak bu işleri.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – …milletin iradesinin üzerinde hiçbir iradeyi tanımıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Yalan yanlış şeylerle oyalamayın milleti.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - İşinize gelmedi mi?

BAŞKAN – Arkadaşlar… Değerli milletvekilleri, lütfen grup başkan vekillerimizi dinleyelim, beğeniriz ya da beğenmeyiz ama dinlemek durumundayız.

Sayın Türkkan, size de söz verebilirim yani.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ben ikaz ettim, bütün gün boşuna aç kalmasın. “Yalan söylemek orucu bozar.” diye ikaz ettim.

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Sen bir grup başkan vekilisin, ayıptır ya!

BAŞKAN – Sayın Özkoç, buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Ben sadece kayıtlara geçsin diye ifade etmek istiyorum.

Biz burada Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun defalarca “Biz millet iradesiyle geldik, çoğunluğumuz var.” derkenki böbürlenmelerini hatırlıyoruz. Şimdi onlara hatırlatıyoruz, millet iradesiyle ne zaman gelirsek sizin saraydan verilen talimatla bunun engellenmesine millet artık tahammül etmeyecektir. Milletin hakkını ve hukukunu artık millet kendisi yedirmeyecektir, bunun not düşülmesini talep ediyoruz.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Turan Aydoğan. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – Efendim, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” Sayın Özkan’a katılıyorum. Ama millet iradesi tasallut altında, millet iradesini kullanmaya çalışanlar da tasallut altında. Ortada bir cinayet var, hukuk cinayeti var. Bugün ramazan, rica ediyorum, benden sonra çıkıp inanmadığınız şeyleri söylemeye kalkmayın, orucunuzu morucunuzu da sakatlamayın. Ortada bir hukuk cinayeti var, ortada bir hukuk darbesi var. Bu darbe gözümüzün önünde gerçekleşti. Nasıl gerçekleşti? Asli maddi failleri var, asli manevi failleri var. Yüksek Seçim Kurulunun üyeleridir asli maddi failleri, Yüksek Seçim Kurulu değildir. Yüksek Seçim Kurulu, demokrasiye inananların, gerçekten yüksek yargı kurumu olarak olması ve kalmasını istediği bir kurumdur. Ama bu Mecliste -bir seneyi geçmedi- sizin oylarınızla, bu YSK üyelerinin, yaş haddine rağmen, süreleri uzatıldı. Memlekette hukukçu mu yoktu? Niye uzattınız? Zaten oradan şaibe altındalar. Söyledik yapmayın diye. Şimdi burada La Fontaine’den masallar okuyorsunuz, diyorsunuz ki: “Hukuk işledi. Olur mu canım? Bağımsız yargı karar verdi.” Peki, aynı bağımsız yargı Pasinler’de ve Kemalpaşa’da niye İstanbul gibi karar vermedi? 4’üncü ayın 16’sında ve 20’sinde Kemalpaşa ve Pasinler’le ilgili karar verirken, “Orada sandık kurulları oluşmuştur, kesinleşmiştir.” diyen o yüce yargınız İstanbul’a gelince rant çetelerinin telkini altına mı indi? Korktunuz mu Ekrem İmamoğlu’ndan? Korkun, vallahi korkun, adam gibi adam. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) İstanbul sokaklarını karış karış gezdi, yanında şerefle ben de gezdim. İstanbul halkının elini sıktı, gözünün içine baktı, hayır duasını aldı, adamlığı hatırlattı, sevgiyi gösterdi, hoşgörüyü gösterdi, unutturduğunuz her şeyi gösterdi. (CHP sıralarından alkışlar) Sizin neyiniz vardı İstanbul sokaklarında biliyor musunuz? 20 lira olmuş patlıcanınız vardı, hakkınızda arkanızdan söylenmiş bir dünya hakaret vardı. Sokağa çıkamadınız, adayınız gelip o pazarlara bizimle beraber giremedi. Kaybettiniz kardeşim, düşün milletin yakasından, düşün! Bu millet uyandı artık. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Bu millet uyandı. Bu millet uyandığı için İstanbul’da bir İstanbul ittifakı yaptı, o İstanbul ittifakı bu seçimi aldı. Darbe yaptınız, darbe yaparken de o süresini uzattığınız hâkimleri kullandınız. Bu ayıp onlara da yeter, bu ayıp onlara çok fazlasıyla yeter çünkü hukuk ajandasına işlendiler; Dreyfus davası gibi, Sokrates davası gibi, rahmetli Menderes’i asanlar gibi, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını asanlar gibi kara lekeyle işlendiler; yanlarına siz de işlendiniz, yandan işi tetikleyenler, siz de işlendiniz. Tehditçiler, “YSK şu kararı vermezse ülkede kaos olur, o olur, bu olur.” diye her gün tehdit edenler… Sağdan soldan bu tehdidi kimlerin yaptığını biliyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin lütfen.

TURAN AYDOĞAN (Devamla) – “Puzzle”ın parçalarını birleştirin, ben söylemeyeceğim. Zeki arkadaşlarsınız, bulursunuz bu tehditçileri. Yargıya tasallut eden tehditçileri bulursanız sonuç itibarıyla doğru yolu bulacaksınız. Ama bulmanıza gerek yok, sizin başınızda Ekrem İmamoğlu gibi bir dert var.

O çok eski ağabeylerinizden biri iki gün önce uyardı sizi, dedi ki: “Saldırıyorsunuz, büyüyor; saldırıyorsunuz, büyüyor.” Tetikçi kanallarınız saldırdı, büyüdü; siz saldırıyorsunuz, araya koyduğunuz hukuksal kurumlar saldırıyor, daha büyüyecek, daha büyüyecek. “Ekrem abi” diyenler var ya sokakta, onlar sizi gönderecek kardeşim; 23 Haziranda, geldiğiniz gibi gideceksiniz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Evet, son konuşmacı, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Öztürk.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Adaleti kalmadı onun.

AK PARTİ GRUBU ADINA SABRİ ÖZTÜRK (Giresun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ PARTİ Grup Başkanlığının YSK’nin İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinin yenilenmesi kararı üzerine 24 Haziran seçimleri ile 16 Nisan referandumunun sandık kurullarının listelerinin incelenmesi konusunda bir Meclis araştırması komisyonu kurulması önergesi vardır; bunun üzerine, grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Milletvekillerimizi ve aziz milletimizi selamlıyorum.

Bilindiği gibi, Yüksek Seçim Kurulu bir kısım sandık kurullarının, ilçe seçim kurullarınca kanuna aykırı oluşturulması ve bu hususun da seçim sonucuna müessir olması nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerini iptal etmiş ve yenilenmesine karar vermiştir. Meclis araştırması isteyen İYİ PARTİ grup önerisinde gerek 16 Nisan referandumunda gerekse 24 Haziran 2018 genel seçimlerinde görev yapan sandık kurulları listelerinin de incelenip İstanbul seçimleri listeleriyle benzerliği var mıdır, bunun araştırılması talep ediliyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde görev yapan 62.560 sandık başkanı ve memur üyenin 19.623’ünün kamu görevlisi olmayan kişiler arasından belirlendiği tespit edilmiştir.

ÖZGÜR KARABAT (İstanbul) - Hayır hayır.

SABRİ ÖZTÜRK (Devamla) - Partimizce yapılan itiraz üzerine Yüksek Seçim Kurulu bu hususun doğruluğunu tespit etmiş ve bu durumun seçimin sonucuna tesir etmesi nedeniyle seçimlerin yenilenmesine karar vermiştir. Bilindiği gibi, seçim hukuku şeklî bir hukuktur. Yüksek Seçim Kurulu itiraz üzerine taleple bağlı olarak inceleme yapmaktadır. Gerek 24 Haziran seçimlerinde gerekse Anayasa referandumunda bu konuda YSK’ye yapılmış bir başvuruyu hatırlamıyorum. Kaldı ki 16 Nisan referandumunda Anayasa değişikliğini 24 milyon 325 bin 633 seçmen “evet” oyuyla yani oyların toplam yüzde 51,18’nin kabulüyle kabul etmiştir. “Hayır” oyu verenlerin “evet” oyu verenlere farkı 1 milyon 122 bin 312 gibi ciddi bir farktır. Yine, 24 Haziranda yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 52,59 oy oranıyla seçilen Cumhurbaşkanımız en yakın adaya 10 milyon 990 bin 502 fark atarak seçilmiştir.

MURAT EMİR (Ankara) – Hani 1 fark yetiyordu?

SABRİ ÖZTÜRK (Devamla) - İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde seçim akşamı önce 28 bin civarında farkla millet ittifakının adayı, Cumhuriyet Halk Partisinin adayının kazandığı ifade edilmiş ancak yapılan itirazlar ve iptal edilen oyların yeniden sayılması üzerine bu fark 14.170’e düşmüştür. AK PARTİ’nin yaklaşık 14 bin oyunun, gayrimeşru şekilde, sayılmadığı yahut geçersiz sayıldığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla 14 bin seçmenin iradesi gasbedilmiştir. Üstelik 14 bin geçersiz sayılan oy, yalnızca geçersiz oylar yeniden sayıldığında yahut birleştirme tutanaklarındaki yanlışlar düzeltildiğinde ortaya çıkmıştır. İstanbul’da kullanılan tüm oylar sayıldığında AK PARTİ’ye oy veren çok daha fazla seçmenin iradesinin sonuçlara yansımadığı ortaya çıkabilirdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TUMA ÇELİK (Mardin) – Malazgirt 3 oyla kaybetti.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, toparlayın lütfen.

Buyurun.

SABRİ ÖZTÜRK (Devamla) – Hâl böyleyken bu kadar tartışmalı, kamu vicdanını bu kadar rahatsız edecek bir seçimden sonra, farkı milyonları bulan bir başka seçimle mukayese edilerek bunun araştırılması bence pek doğru gözükmemektedir.

Yüksek Seçim Kurulunun sandık kurullarının yenilenmesiyle ilgili vermiş olduğu karar neticede seçimlerin yenilenmesine ilişkin, aslolan milletin iradesidir. Bu kadar tartışmadan, bu kadar usulsüzlükten, bu kadar oyların yok yere geçersiz sayılmasından sonra kamu vicdanında oluşan rahatsızlığın giderilmesi ve hukuki dayanaklarıyla sabit olan seçimin iptaliyle yenilenmesi doğru olmuştur. 23 Haziranda yapılacak büyükşehir seçimlerinde son sözü İstanbul halkı söyleyecektir. Gerek 16 Nisan referandumu gerekse 24 Haziran seçimleri hukuk kuralları içinde yapılmış, varsa itirazlar değerlendirilmiş, millî irade tecelli etmiştir. Dolayısıyla, bu seçimlerle ilgili hiçbir zaman gündeme getirilmemiş, itiraz da yapılmamış sandık kurullarıyla ilgili bir Meclis araştırması önergesini yerinde bulmuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkoç.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Efendim, kayıtlara geçmesi için söylüyorum, siyaset ciddi bir iştir. Siyasilerin kürsüden konuşurken gerçekten sözlerinin arkasında samimiyetle durmaları gerekiyor. Yüksek Seçim Kurulunun usulsüzlüklerle ilgili, oyu etkileyecek kararlarla ilgili aldığı tek bir madde var mıdır, burada açıklanması gerekir. Yüksek Seçim Kurulu bizzat kendisi o sandık başkanlarının atanmasından sorumludur. Bir tek suçlu varsa bu konuda, seçime giren ve kazanan Ekrem İmamoğlu değil, bizzat Yüksek Seçim Kurulunun kendisidir.

BAŞKAN – Sayın Özkoç, Sayın Öztürk rakamlarla birtakım açıklamalar verdi elindeki verilere göre.

TURAN AYDOĞDU (İstanbul) – O rakamlar da yanlış zaten.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Kendi iddiaları onlar, Yüksek Seçim Kurulunun değil.

TURAN AYDOĞDU (İstanbul) – AKP’nin dilekçesindeki rakamlar, YSK’nin rakamları değil ki.

BAŞKAN – Ama gerekçeli kararı, az önce de ifade ettim, bekledikten sonra bunlar geniş çerçevede konuşulacaktır.

Buyurunuz.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, göreve yeni başladığınızı biliyorum ve saygıyla karşılıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Konuşmacıyı savunma vazifesi sizin vazifeleriniz arasında değildir.

BAŞKAN – Savunma anlamında söylemiyorum.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Öyle öyle.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sizin, Meclisi, kendi iç hukuk kurallarına uygun olarak yönetmeniz gerekiyor.

BAŞKAN – Savunma anlamında değil Sayın Özkoç.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Burası Bütçe Komisyonu değil Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Öztürk’ün savunmaya da ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum.

Teşekkür ediyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Burası Bütçe Komisyonu değil, Meclis. Meclisin ciddiyetine uyun!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) – Bu uyarıya ihtiyacınız olduğunu düşünüyoruz grup olarak Sayın Başkan. Bu uyarıyı dikkate alınız. Önemli... Daha sonra Mehmet Sağlam’ın durumuna düşebilirsiniz. Mehmet Sağlam’ın durumuna düşmemek için bu uyarıyı dikkate alınız.

BAŞKAN – Evet, İYİ PARTİ’nin grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Evet, Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

2.- HDP Grubunun, Batman Milletvekili Mehmet Ruştu Tiryaki ve 20 milletvekili tarafından, seçim sürecinde yaşandığı iddia edilen usulsüzlüklerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 17/4/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/1066) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 7/5/2019 Salı günü toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                Hakkı Saruhan Oluç

                                                                                          İstanbul

                                                                                 Grup Başkan Vekili

Öneri:

17 Nisan 2019 tarihinde Batman Milletvekili Sayın Mehmet Ruştu Tiryaki ve arkadaşları tarafından verilen 1968 sıra numaralı seçim sonuçlarındaki şaibe ve usulsüzlüklerin incelenerek seçimlerin ve seçim sonrası itiraz sürecinin adil bir biçimde yürütülüp yürütülmediğinin tespit edilmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerin 7/5/2019 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önerinin gerekçesini açıklamak üzere, öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Mehmet Ruştu Tiryaki.

Buyurun lütfen. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17 Nisan tarihinde biz bir araştırma komisyonu kurulması için önerge vermiştik. Önergemizin özü şuydu: “Türkiye’de seçimlerle ilgili ciddi şaibe iddiaları var. Biz bu şaibe iddialarını araştıralım.” demiştik 17 Nisan tarihinde. 17 Nisan tarihinde bu önergeyi sunduğumuzda birkaç rakam vermiştik, bir tanesi şu, dedik ki: “Yüksek oy aldığımız 44 ilçede 30.606 yanlış seçmen kaydı var, hatalı seçmen kaydı var, sahte seçmen kaydı var.” Yine “Yüksek oy aldığımız yerlerde sandık başına düşen güvenlik görevlisi sayısı Türkiye ortalamasının 200 katı.” dedik. “Örneğin Türkiye’de 3 sandık başına 1 tane güvenlik görevlisi düşerken Silvan’da sandık başına düşen güvenlik görevlisi sayısı 85.” demiştik.

Yine, bizim itirazlarımızın tamamı reddedilirken… Bakın, 3 oy farkla kaybettiğimiz Malazgirt, yine 46 oy farkla kaybettiğimiz Batman Gercüş, yine 290 farkla kaybettiğimizin söylendiği Tatvan, yine 500 civarında fark olan Muş, bunların tamamı reddedildi. Peki, bizim itirazlarımız reddedilirken sizin itirazlarınız hakkında ne karar verildi? Bir tane örnek vereceğim çarpıcı olsun diye. Erciş seçimlerine itiraz ettiniz, dediniz ki: “80 sandıktaki seçimler hatalıdır.” İlçe Seçim Kurulu ne dedi biliyor musunuz? “Elimiz değmişken 330 tane sandığı da sayalım.” dedi. Bakın, yeniden sayılmasını istemediğiniz sandıklar hakkında bile yeniden sayım kararı verdi ilçe seçim kurulları. Baykan’da yeniden sayım kararları verildi, Van’da yeniden sayım kararları verildi, Iğdır’da yeniden sayım kararları verildi. İsteklerinizin hepsini ilçe seçim kurulları bir emir gibi telakki ettiler. Peki, bizim itirazlarımız ne oldu? Tamamı belgeli olduğu hâlde reddedildi ve hiçbir tanesi araştırılmadı. Bundan sonra iki önemli şey oldu. Bir tanesi, OHAL KHK’leriyle ihraç edilen belediye başkan adaylarımızın mazbatalarının verilmemesine karar verildi. Yine, 70’e yakın belediye meclisi, il genel meclisi üyesi arkadaşımız OHAL KHK’leriyle ihraç edildikleri gerekçesiyle mazbatalarını alamadılar, alanların da mazbatası iptal edildi. Son olarak dün itibarıyla İstanbul seçimleri de iptal edildi.

İstanbul seçimlerini daha çok konuşacağız ama ben OHAL KHK’leriyle ihraç edilen belediye başkanlarımızla ilgili birkaç önemli şey söylemek istiyorum. Bakın, bu başvurunun kendisi 298 sayılı Kanun’un 130’uncu maddesine açıkça aykırıydı. Seçimler bittikten sonra OHAL KHK’leriyle ihraç edilmiş olmaları gerekçesiyle seçim kurullarına başvuru yapamazdınız. Yüksek Seçim Kurulu veya ilçe seçim kurulları bu başvuruları incelememeliydi ama Yüksek Seçim Kurulu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama yetkisini gasbetti, kendisini Türkiye Büyük Millet Meclisinin yerine koyarak 298 sayılı Kanun’un 130’uncu maddesine bir ek yaptı “OHAL KHK’leriyle ihraç da olağanüstü itiraz gerekçesidir.” dedi. Anayasa’nın 67’nci maddesinde seçilme yeterliliğine ilişkin hükümler açıkça düzenlenmiş, 2839 sayılı Kanun’un 11’inci maddesinde açıkça düzenlenmiş, bunun içerisinde “OHAL KHK’leriyle ihraç edilmiş olmak.” diye bir koşul yok ama YSK, Anayasa’yı yok saydı, 2839 sayılı Yasa’yı yok saydı, 298 sayılı Kanun’un 130’uncu maddesini yok saydı ve belediye başkanlarımızın, seçilmiş belediye başkanlarımızın bu haklarının gasbına karar verdi. Ama suçlu YSK değil biliyor musunuz, asıl suçlu, seçilmiş belediye başkanlarının makamına göz diken, itiraz eden Adalet ve Kalkınma Partisidir. Eğer siz bu itirazı yapmasaydınız Yüksek Seçim Kurulu bu kararı vermeyecekti. “Karar yargınındır, karar Yüksek Seçim Kurulunundur.” diyerek bundan sıyrılamazsınız. İstanbul seçimleri için de aynı şey geçerli. Eğer başvurmasaydınız Yüksek Seçim Kurulu bu kararı vermeyecekti. Bütün itirazlarınızın haksız olduğu ortaya çıktı; kısıtlara ilişkin itirazlarınızın haksız olduğu ortaya çıktı, zihinsel engellilerle ilgili itirazlarınızın haksız olduğu ortaya çıktı, “Ölüler oy kullanmış.” dediniz, haksız olduğu ortaya çıktı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Tiryaki, toparlayınız.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) – Toparlıyorum Sayın Başkan.

İki önemli konuda da Yüksek Seçim Kurulu aslında talebinizi reddetti. Dediniz ki: “Hayali seçmenler var Büyükçekmece’de.” Yüksek Seçim Kurulu onu da reddetti. Çok insafsız bir başvuruda bulundunuz, dediniz ki: “OHAL KHK’leriyle ihraç edilmiş olanlar oy kullanmasın.” Bakın, tarihe geçecek şey budur, insanlar oy kullanamasın dediniz, ihraç ettiğiniz insanlar, suçlu olup olmadığı belli olmayan insanlar oy kullanmasın dediniz, YSK bunu da reddetti. Kala kala hiçbir seçmenin günahı olmayan, hiçbir partinin günahı olmayan sandık kurullarının teşekkülüne kaldınız. İstanbul seçimleri hileli olduğu için değil, haksız olduğu için değil; seçim kurulları ve sizin görevlileriniz olan kamu otoritesinin belirlediği isimler arasından seçilen görevliler nedeniyle yanlış oluştu. Seçmenin suçu yoktur, siyasi partilerin suçu yoktur; seçim kurullarının ve kamu otoritesinin suçu vardır. Emin olun, tarihe geçecek bir haksızlıkla karşı karşıyayız. Bunu hiç kimse unutmayacak. Seçmen bunun yanıtını hepimize verecektir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Normalde tamamen grubumuza sataşarak bitirdiği bir konuşma izledik ancak sadece kayıtlara geçmesi için ifade ediyorum: Sayın hatip konuşmasında sürekli surette AK PARTİ'nin Yüksek Seçim Kuruluna yaptığı müracaatların tek tek nasıl reddedildiğini anlattı. Demek oluyor ki Yüksek Seçim Kurulu bizim taleplerimizle karar vermiyor, hukuk çerçevesinde karar veriyor. Bizim bunun dışında pek çok talebimize de ret kararı verilmiştir.

Bakın, biz de rahatsızız, bizim de taleplerimiz vardı. Maltepe ve Büyükçekmece seçimlerinin de iptal edilmesi gereğini Yüksek Seçim Kuruluna ifade ettik, delillerimizi de koyduk ve Yüksek Seçim Kurulu bir karar verdi, 3 talebimizden 2’sini reddetti. Ciğerimiz yanıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinin de 23 Haziranda yenilenmesine karar vermiştir. Eğer ciğeriniz çok yanıyorsa ittifak olarak beraber meydanlara iner, propagandanızı yapar, seçimlerde milletten desteğinizi alırsınız.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan…

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) – Başkanım, sataşmadan…

BAŞKAN – Sırayla vereceğim.

Sayın Özkoç, buyurunuz.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Efendim, kayıtlara geçsin diye söylüyorum: Bir grup başkan vekilinin elleriyle böyle “ittifak olarak” deyip diğer grupları bu şekilde gösteriyor olması bir kere Meclis adabına yakışmıyor, bunu ifade edeyim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Başkanım, niye mikrofonu açmıyorsunuz? Niye istifade etmiyoruz?

BAŞKAN – Sayın Bekaroğlu, hoş geldiniz.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – İkincisi: Sayın Başkan, çok açık olan bir şey var, komik olan bir şey var. 3 bavulla gittiler. 3 bavulun yanında grand tuvalet adamlar, kravatlarını takmışlar, hepsi “O 3 bavulda adaletsizlik var, belgeler var.” dediler. Bu belgelerin ne kadar düzmece, ne kadar sahte belgeler olduğu ortaya çıktı. Bundan utanması gerekenler bunun reddedilmesini bir hukukun saygınlığı olarak görüyorlar. Bu şekildeki yaklaşım tarihe ve hukuka, “ayıp” olarak geçti. (CHP sıralarından alkışlar)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkanım, orada 9 talebimizden sadece 2’si reddedilmiştir, onun da kayda geçmesini istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Özkan, lütfen…

Sayın Oluç, buyurun.

HAKKI SARUHAN OLUÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, kayıtlara geçmesi için söylüyorum.

Hukukun, evrensel hukukun bir mantığı vardır. Bu evrensel hukukun mantığında -her ne kadar Yüksek Seçim Kurulundaki hâkimler buna uygun davranmasalar da- anlamsızlığın da bir sınırı vardır. Adalet ve Kalkınma Partisinin, maalesef, itirazlarının önemli bir kısmı o kadar anlamsız, o kadar mesnetsiz, hukukun hiçbir yerine sığmayan, yani halkın deyimiyle “mızrağın çuvala sığmadığı” şeklindeki itirazlar olmuştur ki Yüksek Seçim Kurulundaki hâkimler bile o itirazların bir kısmını reddetmek zorunda kalmışlardır. Ama esas önemli olan şey, Yüksek Seçim Kurulu üzerinde özellikle Cumhurbaşkanı sıfatıyla konuşurken Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı olan Erdoğan’ın söylediği sözlerin tamamı Anayasa’nın 138’inci maddesini çiğnemiştir. Yüksek Seçim Kurulu üzerinde, hâkimler üzerinde tehditkâr bir baskı kurmuştur. Özellikle son hafta yaptığı konuşma, “Bugüne kadar sustum ama bundan sonra susmayacağım.” konuşması esas itibarıyla tehdit konuşmasıdır ve bu baskı sonucunda da Yüksek Seçim Kurulunun 7’ye 4 bu kararı vermesi beklenen bir şeydi. Bizim için sürpriz olmadı. Neden? Son bir cümlede onu da söyleyeyim. Çünkü Yüksek Seçim Kurulundaki o 7’ye 4 oranı, Halkların Demokratik Partisinin bütün itirazlarını reddeden 7’ye 4 oranıdır. Yeni bir şey eklenmemiştir sonuçta.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Aydın Adnan Sezgin, buyurun lütfen. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) – Sayın Başkan, iyi dileklerimi ifade ediyorum şahsınıza.

Sayın milletvekilleri, “Hâlâ demokraside miyiz?” Bu sual önemli. İktidarın açık dayatmasıyla YSK tarafından alınan karar, millet iradesinin açık bir şekilde gasbedilmesidir. Uzun süredir demokrasiden ve hukuktan uzaklaşmamız, tek adam iktidarını perçinlemek için girişilen hamleler, bizi itibarlı ülkeler âleminin dışına çıkarmıştı. Son karar vahameti artırıyor.

Ülkemizde demokrasi iğdiş edilmiş, hukuk ve adalet çiğnenmiş, totaliterleşme süreci ciddi şekilde hızlandırılmıştır. İktidar ise, muhalefetin eleştirilerinin ülke dışından seslendirilen tenkitlerin bir kopyası olduğunu iddia edecek kadar müfteri bir üslup kullanabilmiştir.

Muhalefet idraksiz değildir. Demokrasi ve hukuk devletinin ne olduğunu, bunların ihlalinin nelere mal olabileceğini gayet iyi biliyoruz. Biz millî iradeyi hiçe saymayı eleştirebilecek millî şuura sahibiz.

YSK kararına muhalefetin verdiği tepkileri “taklitçilik” olarak nitelendiren iktidar, taklitçilik yapan asıl taraftır hem de totaliterliği taklit etmektedir. Çin Diktatörü Xi Jinping 4 Mayıs günü yaptığı bir konuşmada vatanseverliğin erdemlerinden söz ederken vatanseverliğin Çin Komünist Partisi aşkından bağımsız olamayacağını ifade etmiştir. Bu, iktidara mutlak itaatin şart koşulması demektir. Türkiye’de de iktidar, farklı düşüneni, farklı hissedeni, kendisini eleştireni hain, taklitçi, illet, zillet ilan etmektedir. Bu, Çin’i demir pençe altında tutan, Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine zulüm yapan diktatörün yöntemidir.

Değerli arkadaşlar, hukuk, tercihli, alakart bir kurallar manzumesi değildir. Dün, YSK iktidarın vasıtası olma görevini ifa etmiştir. Ne derseniz deyin milletin bu yöndeki kanaati değişmeyecektir. İYİ PARTİ seçimin iptali kararının yeniden değerlendirilmesi için YSK’ye bugün bir müracaatta bulunmuştu, hatadan dönülmesi için kapı aralanmıştı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) – Sayın Başkan, bir dakika rica edeceğim.

BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın lütfen.

AYDIN ADNAN SEZGİN (Devamla) – 1946 yılında çok partili hayata geçen, 1949 yılında Avrupa’nın hukuk ve demokrasi normlarının belirleyicisi ve bekçisi olan Avrupa Konseyinin kurucu üyesi hâline gelmiş ülkemize yakışan, Türkiye’nin büyüklüğüne yakışan, demokrasiyi savunmak ve geliştirmek olmalıdır. Oysa, iktidar baskısıyla YSK’nin aldığı karar seçmen iradesinin gasbı, bir daha söylüyorum, totaliterlik yönünde atılmış ilave bir adımdır. Hiç şüpheniz olmasın, bu kararın hesabını önce 23 Haziranda millet, daha sonra tarih soracaktır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Murat Emir. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MURAT EMİR (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

YSK’nin hukuku katlederek İstanbul seçimlerinin iptali yönündeki verdiği karar, aslında kendisi açısından da, ülkemiz açısından da, ülkemizin hukuk tarihi açısından da kara bir lekedir. Bu, aynı zamanda saraydan talimat alarak karar veren hâkimlerin çocuklarına ve torunlarına bırakacakları ağır ve yüz kızartıcı bir miras olmuştur.

Değerli arkadaşlar, şu hâliyle bu karar aslında ayrıntılı bir hukuki değerlendirmeye dahi gerek duyulmayacak bir pespayeliktir. Sonuç olarak, hukuk askıdadır, demokrasi askıdadır, millet iradesi katledilmiştir. Seçimler bilerek, isteyerek, kasten cinayete tabi tutulmuştur, hukuk cinayeti işlenmiştir.

Değerli arkadaşlar, bu süreç nasıl başladı, hatırlayın. “Bir şeyler oldu ama bilmiyoruz.” diye başlayan, sandık başında verilen somut itirazlar üzerinden, somut deliller üzerinden değil, kanılardan, sanılardan, kaygılardan ama “Ne yapın edin İstanbul seçimlerini iptal edin.” talimatlarından gelmiştir. Ve sonuçta gelinen noktada da millet iradesi maalesef ağır bir darbe almıştır.

Değerli arkadaşlar, millet iradesinin yok sayıldığı, Sayın Ekrem İmamoğlu’nun başkanlığının ve mazbatasının gasbedildiği bir ortamda aslında buna rahatlıkla bir “6 Mayıs YSK darbesi” diyebiliriz. Evet, bu bir darbedir; millet iradesine karşı, 16 milyon İstanbullunun iradesine karşı yapılmış bir darbedir.

Şimdi, sonuç olarak, biz, liderinizin, zamanında demokrasiyi gelinen son durakta inilen bir tramvay olarak gördüğünü anımsıyoruz. Bazıları bunun değişmiş olabileceğini sandı ama biz bunun böyle olduğunu biliyorduk, bu adım adım döşediğiniz tek adam rejiminden zaten hep beraber de yaşadık. Ama bugün zannediyor ki kendisi “Son durağa geldik, artık inebiliriz; artık bizim göstermelik bir sandık demokrasisine bile ihtiyacımız yok.” demek istiyor çünkü gelinen noktada Cumhuriyet Halk Partisinin, Millet İttifakı’nın yükselişi karşısında aslında başka da kendisi açısından seçeneği yok. Ama hesap etmediğiniz bir şey var: Bu halkın, bu milletin feraseti, sağduyusu ve vicdanını hesap etmediniz. Vicdanlar kanamaktadır İstanbul’da, Türkiye’de vicdanlar kanamaktadır, size oy veren vatandaşlarımızın da vicdanı kanamaktadır. Sonuç olarak milletimiz size ağır bir tokat vurmaya hazırlanmaktadır, siz de buna hazır olun.

Bakınız, İstanbul’u kaybetme kaygısı, İstanbul’un rantından, İstanbul’un gelirinden mahrum olma kaygısı sizi böylesine ağır bir tercihe itmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen toparlayın Sayın Emir.

Buyurun.

MURAT EMİR (Devamla) – Ama şunu bilin: Sayın İmamoğlu artık 16 milyon İstanbullunun adayıdır ve Sayın İmamoğlu adalete, hukuka, demokrasiye susamış milyonların adayıdır. Bu millet, sandığını çalanların, iradesini çalanların, demokrasisini katledenlerin asla arkasından gitmeyecektir, bu ihaneti asla affetmeyecektir ve bu ihanet 23 Haziranda hak ettiği karşılığı bulacaktır.

Çekin o kirli ellerinizi milletin sandığının üstünden, çekin o kirli ellerinizi demokrasimizden ve çekin o kirli ellerinizi yargımızın üzerinden diyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Yılmaz Tunç.

Sayın Tunç, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi hakkında AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

HDP grup önerisinin konusu, 31 Mart seçim sonuçlarına yapılan itirazların ve bu itirazlar sonucu verilen kararların ve kararların yol açtığı sonuçların araştırılması için bir Meclis araştırması açılması istenmektedir.

Değerli milletvekilleri, Anayasa’nın 79’uncu maddesine göre “Seçimler, yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır.” Seçimlerin başlamasından bitimine kadar seçimin düzen içinde yönetilmesi ve bütün işlemleri yapma yetkisi, yaptırma yetkisi, Danıştay ve Yargıtaydan seçilen üyelerin oluşturduğu, yüksek hâkimlerden oluşan Yüksek Seçim Kurulu tarafından yürütülmektedir. İl ve ilçelerde de yine en kıdemli hâkimlerin başkanlığında bu işlemler yürütülmektedir. Ülkemizde seçim sonuçlarına itirazlar sadece 31 Mart seçimlerinde olmamıştır. Bundan önceki bütün seçimlerde de seçim sonuçlarına belki bundan daha fazla itirazlar olmuş ancak büyükşehirlerdeki ve İstanbul’daki sonuçlar nedeniyle 31 Mart seçimlerindeki itirazlar daha fazla gündem oluşturmuştur.

Yüksek Seçim Kuruluna baskı yapıldığı yönündeki iddialara katılmak mümkün değildir. Son bir aydır kamuoyu, milletimiz gördü. Yüksek Seçim Kurulu üyelerine yönelik, Sayın Cumhurbaşkanımızdan, AK PARTİ yetkililerinden herhangi bir ifade kullanıldığını hiç kimse görmemiştir ama maalesef Yüksek Seçim Kurulu üyeleri hakkında tehdide varan, hakarete varan ifadelerin kimler tarafından kullanıldığını milletimiz net bir şekilde görmüştür.

31 Mart seçim sonuçlarına yüzlerce itiraz yapılmıştır. Bu itirazlar sadece AK PARTİ veya MHP tarafından da yapılmamıştır, seçime katılan tüm partiler itiraz yetkilerini kullanmışlardır. İtiraz sonuçlarına baktığımızda da AK PARTİ ve MHP’nin itirazlarının kabul edildiği, diğer partilerin itirazlarının reddedildiği şeklindeki iddiaların hiçbiri doğru değildir. Örneğin, Yusufeli’de seçimi AK PARTİ kazanmıştır, CHP’nin itirazı üzerine seçimin yenilenmesine karar verilmiştir. Ankara Büyükşehirde, Çorum Sungurlu’da, Aydın Çine’de, Eskişehir Tepebaşı’da, İstanbul Büyükçekmece’de, Antalya’nın ilçelerinde AK PARTİ’nin itirazları hep reddedilmiştir. MHP’nin Maltepe itirazı reddedilmiştir. Bitlis Tatvan ve Hizan’da belediye meclisi sonuçlarına yapılan AK PARTİ’nin itirazı reddedilmiştir. Benim seçim bölgem Bartın’da 39 bin geçerli oyun kullanıldığı, 148 farkın olduğu bir sonuçta yeniden sayım talebimiz reddedilmiştir. Buna benzer yüzlerce itiraz vardır. Bu itirazlar içerisinde AK PARTİ’nin ve MHP’nin reddedilen yüzlerce itirazı olduğu gibi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Tunç, toparlayın lütfen.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – …diğer partilerin kabul edilen itirazları da vardır. Bunlardan da hiç kimse bahsetmemektedir.

Önergede bahsedilen Diyarbakır Silvan’daki durum, bir sandıkta 85 görevli… Bunlar güvenlik görevlisi, seçimin düzen ve intizamını bozanlara karşı bir önlem. Bunlar sandık mahalline giremeyen kişiler. Sandık mahallinde olacak kişiler belli. Her sandıkta en fazla 7 kişi görevlendirilebilir ama bu görevlendirmeler güvenlik güçleridir. Tabii ki güvenlik güçlerinin, orada görevlendirildikleri için de o sandıkta oy kullanma gibi bir, kanundan doğan hakları vardır. Bu hakkı da görmezden gelemeyiz.

Seçimlerde usulsüzlük yapan, seçimin düzen ve intizamını bozan, seçimin dürüstlüğünü engelleyen, ihmal ya da kusuruyla bunu yapan kişiler hakkında, eğer somut deliller varsa seçim süreci boyunca seçim kurullarına, Yüksek Seçim Kuruluna itiraz mümkün. Eğer suç unsuru ihtiva ediyorsa elbette ki cumhuriyet savcılıklarına her zaman itiraz mümkündür. Yani bu iş yasamanın değil, bu iş seçim kurulunun, Yüksek Seçim Kurulunun.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Tamamlıyorum Başkanım.

BAŞKAN – Toparlayın lütfen.

Buyurun.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Bu husus Yüksek Seçim Kurulunun ve yargının görevidir. Nitekim hakkında suç duyurusunda bulunulup da soruşturma açılan seçim görevlileri vardır.

Bu duygu ve düşüncelerle grup önerisinin aleyhinde olduğumu belirtiyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

3.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve arkadaşları tarafından, seçimlerin güven ve huzur ortamı içerisinde, şeffaf, adil, şaibeden uzak, aleniyet kuralları çerçevesinde geçmesinin sağlanması, hukuk düzeni içerisinde denetlenebilir olmasının gerçekleştirilebilmesi, seçim sonuçlarının denetlenmesi, kamuoyu ve siyasi partiler tarafından ölçülebilir hâle getirilmesinin sağlanması amacıyla 7/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 7/5/2019 Salı günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                        Engin Özkoç

                                                                                           Sakarya

                                                                                 Grup Başkan Vekili

Öneri:

İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve arkadaşları tarafından seçimlerin güven ve huzur ortamı içerisinde, şeffaf, adil, şaibeden uzak, aleniyet kuralları çerçevesinde geçmesinin sağlanması, hukuk düzeni içerisinde denetlenebilir olmasının gerçekleştirilebilmesi, seçim sonuçlarının denetlenmesi, kamuoyu ve siyasi partiler tarafından ölçülebilir hâle getirilmesinin sağlanması amacıyla 7/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis Araştırma Önergesinin (899 sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 7/5/2019 Salı günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Tanrıkulu konuşacak.

Buyurun lütfen. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

6 Mayıs bizim demokrasi tarihimiz bakımından kara bir gündür. Bundan tam kırk yedi yıl önce 6 Mayısta 3 devrimci Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edilmişlerdi ve bu Parlamentoda kalkan ellerle idamlarına karar verilmişti. Şimdi ona başka bir kara tarih daha eklendi, Yüksek Seçim Kurulu, seçimli demokrasimiz konusunda bir idam kararı verdi dün. Bu da bir kara gün olarak demokrasi tarihimize maalesef işlenecek.

Birçok şey konuşuldu şimdiye kadar yani ben tekrar etmek istemiyorum ancak şunu söyleyebilirim değerli arkadaşlar: Evet, İstanbul seçimleri bizim için İstanbul seçimleriydi ve yerel seçimlerdi sadece ama sizin açınızdan bu yerel seçimler bir beka meselesiydi ve İstanbul seçimleri sadece İstanbul seçimleri değildi. Neden değildi? Sonuçta çeyrek yüzyıl önce, yirmi beş yıl önce İstanbul’da temelleri atılan bir yerel iktidar ve oradan Türkiye’ye geliş vardı. Oradan inşa edilen yeni bir sınıf vardı, yeni bir rant sınıfı vardı, yeni bir tabaka vardı ve onun üzerine de inşa edilen bir siyasal iktidar vardı ve Sayın Cumhurbaşkanı da “İstanbul’dan Türkiye’de iktidar olduk, İstanbul’dan gidersek Türkiye’den gideriz.” demişti.

Tabii, sadece Türkiye’yle ilgili bir mesele değil İstanbul. İstanbul sizin iktidarınız döneminde aynı zamanda Kafkasya bakımından, Afrika bakımından ve Orta Doğu bakımından İhvan’ın, El Kaide’nin lojistik merkezi hâline geldi ve bunları besleyen güçler de Büyükşehir üzerinden örgütlendiler. O nedenle, İstanbul sadece İstanbul seçimleri değildi. Ve bunun üzerine inşa ettiğiniz bir kurgu vardı, o kurgu üzerine de bu seçimleri maalesef ama maalesef 36 gün boyunca askıda bıraktınız ve sizin güncel ihtiyaçlarınıza göre, yerel ihtiyaçlarınıza göre karar verme organına dönüşen Yüksek Seçim Kurulu tarafından da bu karar maalesef dün alındı. Evet, Yüksek Seçim Kurulu maalesef Adalet ve Kalkınma Partisinin bir aparatına dönüşmüş durumda.

Bakın, burada hukukçu milletvekilleri var. Yüksek yargıçlık çok onurlu bir meslektir; yüksek vicdan sahipliği gerekir, yüksek onur gerekir, hukuk bilgisi gerekir ve bunlar hiçbir biçimde kendi hayatları bakımından, kendi yakınları tarafından bir rüşvet, bir kariyer falan beklemezler. Ama sizler ne yaptınız? Daha bu seçimden çok önce yüksek yargıçlara, onların ihtiyaçlarına, onların taleplerine rüşvet vererek bu Parlamentoda yasayla onları bir şekilde etkisiz hâle getirdiniz. Neydi mesela o rüşvet? İlki, işte sağlık bakımından onları bu Parlamento üyeleriyle aynı hâle getirdiniz. Bakın, hiçbir yüksek yargıcın bu durumu kabul etmemesi lazımdı. Sonra ne yaptınız? Seçimden çok önce, üç-dört ay önce bu yüksek yargıçlara -5’i Danıştaydan, 6’sı Yargıtaydan gelen üyelere- “Biz seçim yaptırmayacağız, bizim size YSK’de ihtiyacımız var, sürenizi uzatıyoruz.” dediniz. Onurlu YSK üyelerinin, onurlu yargıçların bunu ellerinin tersiyle itmesi lazımdı. Ama ne yaptılar? Bunu da kabul ettiler. Aslında o yasanın ne anlama geldiği 6 Mayısta ortaya çıktı değerli arkadaşlar ve bunu bu Parlamento grubu yaptı. Bakın, ben faili meçhul cinayetlerle, zorla kaybedilmelerle falan çok ilgilenen, takip eden bir arkadaşınızım, bir avukatım. Şimdi bu seçim sonuçlarını zorla kaybettirmek istiyorsunuz, zorla. Dün bu kararı aldırtmaya çalıştınız. Zorla kaybetmelerin faili meçhulleri var ama biz o faillerin kim olduğunu biliyoruz, tek tek biliyoruz. Onlar bizim gözlerimize bakamıyorlar. Bakın, o zorla kaybedilenlerin failleri bizim gözlerimize bakamıyorlar. Şu anda hiç kimse ama hiç kimse onların isimlerini anamıyor. Bu da bir zorla kaybettirme vakasıdır ama failleri bellidir, failleri belli. Onlara bu talimatı verenler ve o kararı verenler bellidir. Onlar çocuklarına en ağır mirası bıraktılar; torunlarına, yakınlarına en ağır mirası bıraktılar, en ağır mirası.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, toparlayın lütfen.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Bu sabıka kayıtları onları ölünceye kadar takip edecek. Bu, demokrasinin sabıka kaydıdır. Darbe mutlaka silahla yapılmaz ama dün yapılan, demokrasiye darbe idi.

Burada son söz olarak şunu söylüyorum arkadaşlar: İstanbul’da bir seçim yapıldı. Yüreğiniz varsa -bakın size söylüyorum, MHP Grubu size de söylüyorum- gelin…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Var, var.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - …Anayasa’yı değiştirelim, yerel seçimleri Türkiye’de tümüyle yapalım. Varsa yüreğiniz değiştirelim, varsa... (CHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Anayasa’yı değiştirdik zaten biz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Size de söylüyorum: Eğer varsa yüreğiniz, Anayasa’yı değiştirelim, 39 ilçede, bakın, 39 ilçede belediye başkanlıklarını yenileyelim; yüreğiniz varsa. (CHP sıralarından alkışlar) Eğer yüreğiniz varsa İstanbul’da belediye meclislerinin tümünü yenileyelim; yüreğiniz varsa.

Son olarak şunu söylüyorum: Her şey çok güzel olacak. (CHP sıralarından alkışlar)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkanım… Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Evet Sayın Özkan, buyurun.

TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) – Türk milliyetçilerinde mangal gibi yürek vardır, bizim yüreklerimizi sorgulayamazsınız.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Varsa, Anayasa değişikliğini verelim, şimdi yapalım.

TAMER OSMANAĞAOĞLU (İzmir) – Bizim yüreğimizi kimse sorgulayamaz.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Yüreği anlatacağım ben sana.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Sen aklını kendine sakla.

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın hatip konuşmasında “İstanbul’u ‘İhvan, El Kaide’ gibi terör örgütlerinin kaynak merkezi hâline getirdiniz.” diyerek grubumuza sataşmıştır, söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine ve AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Tabii, sayın hatip bir hukukçudur, avukattır. “Nizalı kaza, çekişmeli yargı” dediğimiz yargı sisteminde bir mahkeme kararının taraflardan ikisini de tam anlamıyla mutmain, tatmin ettiği vaki değildir. Bir tane örneğini ben bugüne kadar görmedim.

MURAT EMİR (Ankara) – Mahkeme mi YSK?

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Elbette bir yargı makamı olan Yüksek Seçim Kurulunun verdiği karar birisini memnun edebilir, birisini de memnun etmeyebilir ancak Yüksek Seçim Kurulunu itibarsızlaştırmak bu ülkenin barışına, huzuruna ve adaletine gölge düşürür. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından gürültüler)

MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) – Yüksek Seçim Kurulunu itibarsızlaştıran sizsiniz!

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen…

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Bakınız, Yüksek Seçim Kurulunun üyeleri nasıl seçiliyor? (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Lütfen…

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Süremden alınıyor bu arada Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Özkan, buyurun.

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Yüksek Seçim Kurulu üyelerinin Anayasa’mıza göre 6’sı Yargıtay üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulunca, 5’i de Danıştay üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca…

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Neden süreyi uzattınız, neden?

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Şimdi, böylesi bir sistem. Fransa’ya bakıyorsunuz, Almanya’ya, İtalya’ya, aynı sistem.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Neden süreyi uzattınız, neden?

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Oralardan Kati Piri’ler gelip buranın hukuk sistemini, demokrasisini ayaklar altına alıyor, ses çıkarmıyoruz ama orada hukuk ve demokrasi oluyor.

MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) – Çete var çete Yüksek Seçim Kurulunda, çete.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Hukuk yok, hukuk yok!

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Neden süreyi uzattınız, neden?

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – Yandaş Seçim Kurulu (!)

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Bakınız, biz bugüne kadar Adalet ve Kalkınma Partisi, AK PARTİ olarak, Cumhur İttifakı olarak bu ülkenin barışını istedik. Terör örgütleriyle bizi ilişkilendirmeyi asla kabul etmiyoruz. Acaba bu ilişkilendirme gayreti bir karın ağrısının tezahürü müdür, onu da Genel Kurulumuzun ve aziz milletimizin dikkatine sunuyorum.

ERKAN AYDIN (Bursa) – Demokrasi, demokrasi...

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – Bu ülkede, dünyada ilk kez El Kaide terör örgütünü terör örgütleri listesine alan ve onunla sözde değil, özde mücadele yapan yine devletimizdir, yine bu mücadeleyi bugün sınırlarımız ötesinde devam ettiren de aynı iradedir.

MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) – Ne alakası var? Ne alakası var İstanbul seçimiyle?

CAHİT ÖZKAN (Devamla) – İlelebet bu topraklarda devletimizi payidar kılmak için, milletimizin selameti için terör örgütleriyle mücadelemize devam edeceğiz diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) – İstanbul seçimiyle ne alakası var onun?

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Vicdanını kiraya verenden hâkim olmaz.

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – YSK üyelerinden hangisinin eşi AK PARTİ’den milletvekili aday adayı olmuştur?

BAŞKAN – Sayın Tanal, lütfen.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akçay.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

24.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, ajitasyonla provokasyon yapılmak istendiğine ve 31 Mart seçimlerini şaibeden kurtarmanın yolunun 23 Haziranda yapılacak İstanbul seçimleri olduğuna ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, deminden beri konuşan konuşmacıların bazı ifadelerine ve kullandıkları kelimelere bakıyorum ve not ediyorum. “Tasallut” “hukuk cinayeti” “gasp” “darbe” “kara leke” ”yüz kızartıcı” “pespayelik” “ihanet” “millî irade katliamı” “kirli eller” ve en sonunda “yüreğiniz yetiyorsa” filan… (CHP sıralarından “Aynen, aynen” sesleri) Yani bir ajitasyonla provokasyon yapılmak isteniyor herhâlde. Ondan sonra, YSK üyelerini çete olarak tanımlamalar “Kızılay’da yürüyemez, yüzünüze tükürürler...” Bunlar hangi üslubun… Bunlar hukuka saygısızlık ve demokrasiye inançsızlığın ifadeleridir, başka bir şey değildir. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Özkoç, buyurun.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim, Grup Başkan Vekili Sayın Özkoç konuşuyor Sayın Tanrıkulu.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Bana da sataşma var efendim.

BAŞKAN – Size sataşmadılar efendim.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sataştılar efendim.

BAŞKAN – İsminizi anmadılar, sataşma yok.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan… Sayın Başkan, efendim, ben sözümü tamamlamamıştım.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akçay, bitirdiniz zannettik.

Sayın Akçay, buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – 29 binden 13 bine inen bir fark söz konusu, bunu hiç kimse konuşmuyor. İtirazı olan da yok.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) – 13 binde sorun var mı?

BAŞKAN – Sayın Aydoğan, soru-cevap işlemi yapmıyoruz, lütfen.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – 13 binde sorun var, onun için itiraz ettik. Hazımsızlığınız da bu nedenle. İtiraza itiraz da ederiz. Evet, sorun var.

Onun için, bu seçimleri şaibeden, gölgeden, tartışmadan, mugalatadan, polemikten, demagojiden kurtarmanın yolu da 23 Haziranda yapılacak olan İstanbul seçimleridir. Bütün partiler, hepimiz bu seçimlere hazırlanalım; sakin, soğukkanlı, saygılı bir şekilde ve uhuletle bu seçimleri gerçekleştirelim arkadaşlar.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Yani bu sözler doğru sözler değil; kışkırtıcı, tahrik edici sözlerdir ve vatandaşlardaki yansımaları da maalesef daha fazla olur. O nedenle, hukuka saygı, demokrasiye inanç.

Yani öncelikle 16 bin oyun Binali Yıldırım’a yazılması gerekirken yazılmadığı ortaya çıktı. (CHP sıralarından gürültüler)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – O nereden çıktı ya, nereden çıktı?

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Öyle değil, öyle değil. Sandık başkanıydık biz. Bilip bilmeden konuşmayın. Ne alakası var?

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen…

Devam edin lütfen Sayın Akçay, buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Değerli arkadaşlar, Yüksek Seçim Kurulu mazbatayı şimdiki İmamoğlu’ndan alıp Binali Yıldırım’a vermedi ki. Bu feveran ne, bu feryat niye? (CHP sıralarından gürültüler)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Geçersiz oyları geçerli saydılar.

BAŞKAN – Sayın Aydoğan, Sayın Gürer, lütfen arkadaşlar…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Milletin, halkın iradesine inanıyorsanız buna saygı göstereceksiniz. Lütfen sakin olalım.

Teşekkür ederim.

MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) – Siz de halkın kararına saygı gösterin.

BAŞKAN – Arkadaşlar, rica ediyorum, bakın, sayın grup başkan vekilleri konuşurken, milletvekillerimiz, lütfen dinleyelim.

Buyurun Sayın Özkoç.

25.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Çok teşekkür ediyorum.

Şimdi, Sayın Başkan, biz çok açık ve net olarak, Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye’de teröre bulaşmış, yardım ve yataklık yapan siyasi partilerin tek tek ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Kim Türkiye Cumhuriyeti’nin Genelkurmay Başkanını PKK’lı Şemdin Sakık’ın gizli tanıklığıyla müebbet hapse mahkûm ettirip, “O Fetullahçı savcının arkasında ben duruyorum.” diyerek Fetullahçı generalleri göreve getirip darbe kalkışmasına neden olduysa; kimse bu, açığa çıksın. Kim onun şakşakçılığını yapıyorsa o da bu millete hesabını versin. Kim PKK terör örgütünü Habur Sınır Kapısı’ndan içeriye alıp da kaymakamlara “Onlara dokunmayın.” deyip tünel kazılmasına izin veriyorsa o ortaya çıksın.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Fetullahçı terör örgütü mensubu Zekeriya Öz’ü kim savunup ondan sonra, terör örgütü ilan edildikten sonra elini kolunu sallayarak bu ülkeden çıkmasına izin verdiyse, hangi siyasi parti izin verdiyse; kim Adil Öksüz’ü çırılçıplak soyduktan sonra giydirip, evraklarını verip, elini kolunu sallayarak yok olmasına neden olduysa burada çıksın. “Türkiye Cumhuriyeti” sözünü tabelalardan indirten siyasi parti hangi siyasi partiyse millete hesabını versin. Kim o siyasi partiyi kucaklıyorsa o da millete hesabını versin.

Saygılar sunuyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Özkan, buyurun.

26.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkanım, son ifadeden başlayarak bazı hususlara açıklık getirmek gerekiyor.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Açıklama getirmek söz alma nedeni değil Sayın Başkan.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Dinle, dinle!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Öncelikle, bundan tam çeyrek asır, yirmi beş yıl önce, Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda Nurettin Sözen’den devraldığı belediyede “Büyükşehir Belediyesi” nasıl yazıyorsa aynı şekilde devraldık, bugüne kadar İstanbullulara hizmet ettik. Onun için, şimdi, tribünlere oynayarak, oraya başka başka yazılar yazarak başka iltisakları gizlemeye kimsenin gücü yetmez, buna da müsaade etmeyiz; bu bir. (CHP sıralarından gürültüler)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Neyi gizliyorsunuz, onu söyle.

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen… Sayın Akar, Sayın Şahin, Sayın Aydoğan, lütfen…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – İkinci olarak, bakınız, defalarca ifade ettik, Descartes diyor ki: “Düşünüyorum, o hâlde varım.” Yani benlik şuurunu ortaya koyan anlayış budur.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bir de siz düşünseniz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Şimdi, diyoruz ki: On yedi yıldan beri bu ülkede vesayetle, terör örgütleriyle, Türkiye düşmanlarıyla mücadele ederken en büyük zararı…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan “Türkiye Cumhuriyeti” tabelasıyla Descartes’in ne alakası var?

BAŞKAN – Sayın Tanal, lütfen…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Bu ülkede Hükûmetimiz en büyük mücadelesini terör örgütlerine karşı verdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Ve bugün eğer FETÖ terör örgütü 15 Temmuzda başarıya ulaşmamışsa, 17-25’te, Gezi kalkışmasında destekleriyle bu ülkenin millî iradesine engel olamamışsa verdiğimiz mücadeleyle ortaya çıkmıştır.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Az savunmuyordun sen onları.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) – FETÖ’cüleri belediye başkanı yaptınız.

BAŞKAN – Sayın Öztunç, lütfen…

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Onun için, bugün bu ülkede varlığımızdan rahatsız olanlar… Terör örgütleri, FETÖ terör örgütü rahatsız, biliyoruz; PKK’sı, PYD’si, YPG’si, Türkiye düşmanları, Kati Piri’si, Claudia Roth’u rahatsız. Biz istiklalimiz için “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” anlayışıyla bu mücadelemizi kuruluş ve kurtuluş mücadelesinde nasıl başlatmışsak ilelebet sürdürmeye devam edeceğiz.

Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – İYİ PARTİ Grubu adına Sayın Yavuz Ağıralioğlu, buyurun lütfen…

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Ama önce -Sayın Ağıralioğlu, bekleteceğim- Sayın Özkoç bir şey söyleyecek galiba.

Buyurun Sayın Özkoç.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Özür dilerim.

BAŞKAN - Kusura bakmayınız.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Estağfurullah.

BAŞKAN – Buyurunuz.

27.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Birincisi, ben Adalet ve Kalkınma Partisinden hiç bahsetmedim yani ben “Kimse…” dedim. Birincisi bu. (CHP sıralarından alkışlar)

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Tribüne oynama, tribüne!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Yani bu kadar feveran edip de “biz” diye anlatmasını ben de şaşkınlıkla karşıladım ama hani söylüyorlar ya… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Bir tek şeyi söyleyip kapatayım: “PKK’yla görüşen arkadaşı ben gönderdim, sıkıntısı olan varsa bana söylesin. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.”

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, Descartes’la bekanın ne ilgisi var, ben anlamadım.

BAŞKAN - Sayın Tanal, size sonra bir dakika söz vereyim de anlaşalım, olur mu?

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Olur Sayın Başkan.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve arkadaşları tarafından, seçimlerin güven ve huzur ortamı içerisinde, şeffaf, adil, şaibeden uzak, aleniyet kuralları çerçevesinde geçmesinin sağlanması, hukuk düzeni içerisinde denetlenebilir olmasının gerçekleştirilebilmesi, seçim sonuçlarının denetlenmesi, kamuoyu ve siyasi partiler tarafından ölçülebilir hâle getirilmesinin sağlanması amacıyla 7/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Sayın Ağıralioğlu, buyurun lütfen.

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütün süre haklarımızı size sitem etmek için kullanacağız.

Önümde Mustafakemalpaşa ilçesinin müracaatı var, bu müracaata YSK’nİn verdiği 20 Nisan tarihli karar var. Karar: “Sandık kurullarının teşkiline ilişkin itirazların Yüksek Seçim Kurulunun 13/12/2018 tarih 2018/1105 sayılı Kararı’yla kabul edilen seçim takvimine göre 2 Mart 2019 tarihinde kesin olarak karara bağlanması nedeniyle tam kanunsuzluk iddiasına ilişkin talebin reddine…” 2 Mart 2019 tarihini istinat ederek “talebin reddine…” Aynı talep. talebin gerekçesinin, İstanbul’un gerekçesiyle aynı olduğunu bildiğiniz için tekrarlamıyorum yani kurullarla ilgili bugün İstanbul seçiminin yenilenmesine gerekçe oluşturulan kararın aynısı Mustafakemalpaşa’da da var, itiraza tarih verilerek “Talebin bu zaman içerisinde yapılmadığından reddine…” denmiş. Aynı gerekçelerle şimdi İstanbul kararının böyle çıkmış olması hem YSK’ye olan itibara -itibar kaybına- hem de demokrasiye olan itimada zarar vermiştir.

Biz, bugün seçimin sonuçlarını, hem muhalefet olarak aldıklarımızı hem iktidar olarak kaybettiklerinizi Türk demokrasisi açısından konuşmak isterken yeni bir hukuksuzluğu konuşmak mecburiyetinde kaldık. Demokrasiye olan itimat sarsılmasın diye hassasiyet gösteriyoruz ama bu hukuksuzluğu unutturmamamız lazım. Karşı karşıya olduğumuz şey şudur: Örselenen bir siyasal irade, kapatılan bir siyasal gelenek, 28 Şubatta töhmet altına alınmaya çalışılan bir siyasal ekol, 27 Nisanda önü kesilmeye çalışılan bir siyasi irade, 367 kriziyle aslında hassasiyetleri hukuk tarafından gadre uğratılan bir topluluk; onun buraya gelmiş olması iddianızdan vuruluyor olmanız anlamına geliyor, Allah sizi iddialarınızdan vurdu. Eğer 13.700 farkı kapatacak hakikatli bir gerekçe bulsaydınız, buna itiraz eden Millet İttifakı’nın unsurlarından CHP olsaydı ona da itiraz edecektik; diyecektik ki: “13.700 farkı kapatacak meşru gerekçe varken bu itirazınız ahlaki değildir.” Ama bunu deme imkânından bizi mahrum bırakan bir hukuksuzlukla karşı karşıyayız. Bugün alınan karar, öyle ya da böyle -kayıtlara geçsin diye söylüyorum- âdeta Türk demokrasisinin Kerbelâ’sını oluşturmuştur, bu karar millet iradesinin başını almıştır. Bunun aksülameli olacak ne kadar bedel varsa onları sonra konuşacağız; Türk ekonomisine, Türk demokrasisine kaybettirdiklerini konuşacağız. Yani “Sandıktan kim çıkarsa çıksın Hükûmet razı olmaz.” diye bir kabul vardı, propaganda kabulü, onun hilafına davranma imkânı elimize geçmişti şimdi. “Sandıktan ne çıkarsa çıksın Hükûmet razı olmaz.” diye bir kara propagandaya -hukuki gerekçeler müstesna olarak söylüyorum- cevap verme imkânı doğmuştu, o cevabı hovardaca harcamış olduk.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) – Tamamlıyorum Başkanım.

BAŞKAN – Lütfen.

Buyurun.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) – Türk ekonomisinin borçlanma maliyetlerini yükseltmiş olduk. Biz bugün doların beş yıllık borçlanma oranlarını yüzde 8,5’lara, 9’lara taşımış bir ülkeyiz; IMF anlaşmalarında 3,5-4 olan borçlanma limitlerimizi 8,5-9’lara çıkarmış durumdayız. Devletin bu yıl ödeyeceği 126 milyar dolar para var, borç; özelinki hariç, 186 milyar dolara geliyor, 190 milyar dolar toplam. Türk demokrasisinde şu anda karşı karşıya kaldığımız iş sadece İstanbul seçimlerinin sonuçları değildir arkadaşlar, göreceğiz bunun ekonomiye etkilerini. Borçlanma maliyetlerimizi yükseltecek bu. Bunun, Türk ekonomisine olan itimadı sarstığı gibi, ekonomiyi, istikrar bekleyen, faizlerde, enflasyon artışında ve dolar hareketliliğinde istikrar bekleyen Türk ekonomisini vuracağı bir zafiyet alanına dönüştüğünü de göreceksiniz hep beraber. Bu kararın iktisadi, siyasi sonuçlarını hep beraber ödeyeceğiz ama tarihe gadre uğramış bir topluluk olarak, siyasi itibar bulmuş, siyasi kuvvet devşirmiş bir topluluk olarak geçmek hissenize düşmüşken millet iradesini gasbetmek gibi bir sicili kendi sicilinize yazdırmış oldunuz. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Meral Danış Beştaş. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, bugün naif konuşmayacağım, doğrudan söylemeyi tercih ediyorum gerçekten çünkü bir kararı ya da bir durumu tartışmak için eğer varsa hukuki bir zemin, varsa bir etik, varsa bir anlayış, onu tartışabiliriz ama bunların hiçbiri yoksa bunu doğrudan değerlendirmek gerektiğine inanıyorum.

“Darbe” deniyor, “6 Mayıs darbesi”. “Darbe” demişken 1 Kasıma bakmanızı öneririm. 7 Hazirandan sonra 1 Kasım seçimlerine giderken AKP ülkeyi kan gölüne çeviren IŞİD katliamlarının verdiği güçle 1 Kasım seçimlerini yaptı ve iktidarı devraldı. Asıl darbe o zaman dedik ve o darbe bugüne kadar devam ediyor. Nasıl devam ediyor? 16 Nisan, 24 Haziran, 10 Nisan… 10 Nisanı biliyor musunuz bilmiyorum ama kanun hükmünde kararnameyle atılanların, ihraç edilenlerin mazbataları 2’nciye verildi. 2’nci yüzde kaç oy almıştı? Yüzde 20. 1’inci kaç almıştı? Yüzde 70. Demin Sayın Akçay dedi ya “Ya, 2’nciye mi verdiler mazbatayı?” Evet, onu da yaptılar, 2’nciye de verdiler. Bu seçim sonucunda 10 Nisanda YSK’nin itibarı falan yoktu zaten, YSK’nin itibarı çoktan bitmişti. Bunu, tarihini anlatacak kadar bir zamanım olmadığı için geçiyorum.

Şimdi, ne oluyor? Gerçekten, bu KHK’lere ilişkin 6 belediye eş başkanımızın başkanlığı düşürüldü -onlarca belediye meclisi üyemiz- ve bu darbe maalesef görünmez kılındı, görünür olamadı ama şu anda aynı şey İstanbul için yapılıyor. Evet, bir darbeye karşı çıkmadık, yeterince çıkılmadı, şimdi diğer darbe oldu.

Nedir? İstanbul seçiminde AKP’nin itirazının meali şu, ben şöyle düşünüyorum: “Ya, biz yeterince usulsüzlük yapamadık. Daha fazla zamana ihtiyacımız var. Yenileyin, şu organize usulsüzlüğü tamamlayalım.” diyor. Çünkü biz burada günlerce size matbu evraklar, resmî belgeler sunduk. 760 kişi bir evde oturuyor dedik, AKP grup başkan vekili “Doğrudur, İçişleri Bakanıyla görüştüm.” dedi. Kürdistan coğrafyasında onlarca merkezde sahte seçmenlerle seçim kazanıldı, kazandırıldı ve bunun adı işte tam da darbedir. Bir de ne diyor AKP Genel Başkan Yardımcısı, başka bir itiraz sebebi: “Ya, ne olduğunu bilmiyorum ama bir şeyler oldu.” Doğru, YSK’ye diyor ki: “Bu benim görevim değil, ben sana diyorum ki bir şeyler oldu, sen gereğini yap ve bu seçimi yenile.”

Ayrıntıları birçok arkadaş söyledi, şimdi ben onlara girmeyeceğim ama bu seçim AKP-MHP ve YSK iş birliğiyle bu hâle geldi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Beştaş, tamamlayın lütfen.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Toparlıyorum.

Bu bir ittifak demiyorum, ben AKP YSK’ye talimat verdi hiç demiyorum; birlikte yaptılar diyorum, birlikte kurdular, hukuk dışı yöntemlerle yaptılar ve aslında bu bir suç örgütüdür. İkisi bir suç örgütü olarak çalıştı çünkü yasada bu seçimin yenilenmesinin yeri olmadığı gibi, 2’nci sıradakine mazbata verilmesinin de kesinlikle yeri yoktur.

Evet, biz de şunu söylüyoruz: Halktan daha büyük güç yoktur. Bütün hilelerinize rağmen istediğinizi elde edemediniz. Evet, gerçekten “Burada bir şeyler oldu.” dediler, seçim yenileniyor ama biz yüzlerce evrakla ispatladığımız hâlde YSK yapılan tahkikatları bile durdurdu. YSK’nin itibarını tartışmayın çünkü YSK’nin içinden hukuk çıkmış, bir çete kalmıştır. YSK hukuka bağlılığını yitirmiştir. YSK üyeleri bu kararı yenilemekle halk iradesine asıl darbeyi, yeni bir darbeyi daha vurmuştur ama şunu biliyorum: Halkın taleplerinin önünde duramayacaksınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Bitiriyorum.

BAŞKAN – Toparlayın lütfen.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Halkın taleplerinin önünde duramayacaksınız. Halkların direnişi, adalete, demokrasiye olan özlemi sel gibi akıyor ve durduramayacaksınız.

Halktan daha büyük güç yoktur diyorum, teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Son konuşmacı Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Abdullah Güler…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan… Sayın Başkan, sataşma var.

BAŞKAN – Peki.

Sayın Güler, bekleteceğim sizi.

Sayın Akçay, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

28.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın CHP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, sayın konuşmacı AK PARTİ-MHP-YSK iş birliğinden bahsediyor, “İkisi suç örgütü olarak çalıştı.” diyor.

Şimdi, bu nasıl bir hukuk anlayışıdır ki, nasıl bir demokrasi anlayışıdır ki kendisinde her şeyi hak görecek fakat demokratik bir rekabet ve yarış içerisinde olan siyasi partilerin yine bu hukuk kuralları çerçevesinde seçim kurullarına yaptığı itirazları bir iş birliği olarak, hatta suç örgütü olmakla itham edecek? Yani komik ötesi bir durum.

Ayrıca, bu nasıl bir suç örgütüdür ki… Kars’ta ve Iğdır’da HDP’nin kazandığı belediyelere Milliyetçi Hareket Partisinin itirazlarını reddeden YSK.

İSMET YILMAZ (Sivas) – Kozan, Kozan...

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Ayrıca, Sayın Başkan, bir Kozan hadisesi var, 2’nci sıradaki adaya verildi. O ayrıntılı bir bahis ve biz bunu bir haksızlık olarak da değerlendirdik, onun tartışmasına girmeye vaktimiz de yok, zamanı da değil ama…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Akçay.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Yani söz söyleyince kulağın da duyması lazım, muhakemenin de biraz çalışması gerekiyor. Yani ölçülü konuşmakta fayda var.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Evet Sayın Güler, buyurun lütfen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, özür diliyorum yani bir sataşma…

BAŞKAN – Bir sataşma yok Sayın Beştaş.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Ama “Ölçüsüz konuşmak ve muhakeme yapmamak” dedi, daha açık bir sataşma nasıl olur?

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) – “Suç örgütü” dedikten sonra “Muhakeme yapmadı.” demek kadar…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) – Sayın Başkan, açık bir sataşma var.

BAŞKAN – Tutanakları isteyeceğim.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve arkadaşları tarafından, seçimlerin güven ve huzur ortamı içerisinde, şeffaf, adil, şaibeden uzak, aleniyet kuralları çerçevesinde geçmesinin sağlanması, hukuk düzeni içerisinde denetlenebilir olmasının gerçekleştirilebilmesi, seçim sonuçlarının denetlenmesi, kamuoyu ve siyasi partiler tarafından ölçülebilir hâle getirilmesinin sağlanması amacıyla 7/5/2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Mayıs 2019 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Sayın Güler, buyurun lütfen.

AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin “Yüksek Seçim Kurulunun almış olduğu seçimi iptal kararıyla güvenilirlik, doğruluk, şeffaflık kriterleri ortadan kalkmıştır.” kapsamı içerisindeki grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulumuzu saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

Biraz önce değerli hatipler birkaç hususa atıf yaptılar, özellikle Yüksek Seçim Kurulunun bu kararı üzerine, geçmişte vermiş olduğu Bursa Mustafakemalpaşa kararını ifade ettiler ve bazı atıflarla yine bazı kararları örnek gösterdiler ama ya, bu 6 Mayısta Yüksek Seçim Kurulu ne karar verdi? Bundan hiç kimse bahsetmedi, bunu kimse de dile getirmedi, sadece “6 Mayıs Yüksek Seçim Kurulu kararı” dendi. Ya, bu kararın içerisinde ne var acaba? Bunu kimse burada okumadı. Bakın ben okumak istiyorum, Yüksek Seçim Kurulu 6 Mayısta ne karar verdi?

“a) Bir kısım sandık kurullarının, ilçe seçim kurullarınca kanuna aykırı oluşturulması ve bu hususun da…” (Gürültüler)

BAŞKAN – Arkadaşlar, çok uğultu var, lütfen…

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) – Hukuk yok!

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Bakın, arkadaşlar, dinleyin de ben bir yere atıf yapacağım.

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen…

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – İYİ PARTİ’nin de bu konularda bilgilenmesi hususunda Mustafakemalpaşa’ya atıf yapacağım.

Bakın “Bir kısım sandık kurullarının, ilçe seçim kurullarınca kanuna aykırı oluşturulması ve bu hususun da seçim sonucuna müessir olması nedeniyle…”

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Nasıl oldu?

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Nasıl oldu?

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Yani 298 sayılı Seçim Kanunu’nun 130’uncu maddesi kapsamında…

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Onların hepsinde sizin oyunuz daha fazla, inceledin mi? İncelendin mi, sizin oyunuz daha fazla.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Ya, bir dinleyin arkadaşlar. Öğrenmek istiyorsanız dinleyeceksiniz ya, bir dakika…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Abdullah, bize konuş, biz biliyoruz işi ya, sen bize konuş.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Peki, atıf yaptığı seçime müessir olaylar nedir? Bakın, Mustafakemalpaşa’da öyle bir karar yok.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Yüksek Seçim Kurulu karar verdi, bitti.

BAŞKAN – Sayın Bak, lütfen…

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – “Sandık kurullarında 5 sandık kurulu başkanı belediyede çalışmaktadır.” diye bir itiraz var. Bu, memur da olabilir, başka bir şey de olabilir. Başka bir gerekçe var mı? Yok.

Bakın, burada, Yüksek Seçim Kurulunun atıf yaptığı seçime müessir olaylar var. Mesela nedir? Bakın, Ataşehir, Beykoz, Beylikdüzü, Esenyurt, Gaziosmanpaşa, Kadıköy, Sancaktepe, Ümraniye, Zeytinburnu ilçelerinde yer alan 22 sandıkta, oy sayımlarının temeli olan, kıyaslamak için, denetlemek için bir belge olan oy sayım döküm cetvelleri yok, boş.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Çalmışlar mı, ne olmuş?

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Bakın, yok.

İki: Aralarında Kartal, Küçükçekmece... (CHP sıralarından gürültüler)

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) – Kim çalmış, kim çalmış? CHP’yle ilgisi yok onun.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Dinleyin arkadaşlar... Bir önerge verdiniz, cevabını dinleyin. Bir dakika...

Bakın, Küçükçekmece, Sancaktepe, Ümraniye, Arnavutköy, Ataşehir, Bağcılar, Beşiktaş, Beylikdüzü ilçelerinde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, devam edin.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – ...tam 101 sandıkta oy sayım döküm cetvelleri imzasız, boş. Sandığın temeli olan, denetleme aracı olan belgeler boş.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Gelin, beraber sayalım!

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Bakın, bir husus daha var. (CHP sıralarından gürültüler)

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) – Oy çalınmış, bunları kim çalmış! Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış!

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen... Lütfen hatibi dinleyelim, lütfen...

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Ya, bir dinleyin.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Senin şahidin yok mu?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Konuşma!

BAŞKAN – Sayın Tutdere, Sayın Akar, Sayın Tiryaki, lütfen...

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Sizi sakinlikle dinledik, öğrenmek istiyorsanız dinleyin.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Konuşacak bir şey yok bunda Başkan.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Bakın, bir husus daha var.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ne olmuş, ne olmuş?

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen...

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Yüksek Seçim Kurulu ara kararında 22 ilçede, 57 sandıkta oy sayım kararı verdi değil mi? Örnek verdiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Aziz milletim, konuşmak istiyorum, sizleri bilgilendirmek istiyorum ama Cumhuriyet Halk Partililer izin vermiyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Şirretlik bu, şirretlik!

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Bakın, İYİ PARTİ dinliyor. İYİ PARTİ Grubu dinliyor, siz niye dinlemiyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin Sayın Güler, buyurun.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Abdullah Bey, hırsızlığı ispat edersen konuşturmazlar tabii.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Bakın, Yüksek Seçim Kurulu 22 ilçede, 57 sandıkta oy sayım kararı verdiği anda sizin ilçe seçim kurulu üyelerinizin, Cumhuriyet Halk Partili ilçe seçim kurulu üyelerinin imzasının da olduğu 4 tane sandıkta seçmen listesi yok, oy sayım döküm cetveli yok, sandık tutanağı yok.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - YSK bile bulamadı, sen buldun be! Helal olsun!

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Bu sandıkları var mı sayacaksınız? (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler) Doğru, siz alıştınız tabii.

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen…

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Bakın, bir dakika…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Akar, lütfen... Sayın Tutdere, Sayın Kayışoğlu, lütfen…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Anlat gerçekleri, anlat.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Bakın, Maltepe’de AK PARTİ’li üye olmadan, Milliyetçi Hareket Partisi üyesi olmadan, ilçe seçim kurulu denetimi olmadan 400 tane sandığa sizler müdahale ettiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yalan söylüyorsun!

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Yalan!

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) – Yalan söylüyorsun!

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – Yüksek Seçim Kurulu karar alamadı.

BAŞKAN – Evet, Sayın Güler, teşekkür ediyoruz.

ABDULLAH GÜLER (Devamla) – İlçe seçim kurullarının denetimi olmadan sayımlara müdahale ettiniz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Evet, değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

BAŞKAN – Sayın Özkoç, buyurun. (CHP sıralarından gürültüler)

Cumhuriyet Halk Partili milletvekili arkadaşlarım, bakın, grup başkan vekilinize söz verdim. Lütfen…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

29.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Abdullah Güler’in CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, kendisine bir soru soruyorum: Bu, hani sırayla saydığı ilçelerde ve sandıklarda Adalet ve Kalkınma Partisinin üyesi var mıydı, yok muydu? Cevabını versin. Üyesi varsa…

BAŞKAN – Sayın Güler, buyurun. Açayım mı mikrofonunuzu?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Evet, hatta karşılıklı bile konuşabiliriz.

BAŞKAN – Yok, onu yapamam.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Yaparız, yaparız.

BAŞKAN – Sataşma vardı, soru sordunuz, o yüzden söz veriyorum. Evet…

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Ama sataşma için kendisi söz istemeden sizin söz vermeniz doğru değil.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Evet, kaldırdım.

BAŞKAN – Sayın Özkoç, tamam mıdır?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Şimdi, Sayın Başkan, burada hatip konuşuyor, hatibin konuşması bitmeden sataşma için bir başkasına söz veriyorsunuz.

BAŞKAN – Acemilik, acemilik… Olacak o kadar.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Ben gönlünüzün Adalet ve Kalkınma Partisinde olduğunu biliyorum ama… Siz biliyorsunuz, burada başka bir göreviniz var, bir.

BAŞKAN – Biliyorum, biliyorum Sayın Özkoç.

Teşekkür ediyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Tamam.

İki: Şimdi, burada açık açık söylesin. O sandık kurullarının oluşmasından kim sorumlu? Yüksek Seçim Kurulu değil mi?

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – İlçe seçim kurulu.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – İlçe seçim kurulu.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Peki, Yüksek Seçim Kurulunun bir hatasını, kazanan Ekrem İmamoğlu’na ödetmek hangi adalete sığar? Hangi vicdana sığar? 31 Ocağa kadar yapılması gereken itirazların hiçbirini yapmamış olmak… AKP’nin seçimle ilgili kurulları uykudaysa Ekrem İmamoğlu’nun kabahati ne? Burada bir sandık başkanının kamu görevlisi olup olmadığına Ekrem İmamoğlu mu karar veriyor, Yüksek Seçim Kurulu mu karar veriyor? Eğer Yüksek Seçim Kurulu karar veriyorsa yargılanması ve suçlanması gereken Yüksek Seçim Kurulu iken Ekrem İmamoğlu neden yargılanıyor ve suçlanıyor?

Arkadaşlar, hatibe bir kere daha söylüyorum: Kaldırdığı evrakın ne olduğunu bilmeden alkışlayanlar, kendisi kadar bu işten bihaberler ama az önce sayın grup başkan vekilleri “Düşünüyoruz ama yoksunuz.” diyorlardı ya, hepimiz düşünüyoruz ama gerçekten, Adalet ve Kalkınma Partisinin vicdanı maalesef, yok. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Çok ayıp ya! Çok ayıp ya!

BAŞKAN – Sayın Güler, size sataşmadan söz vereceğim, bihaber olduğunuzu söylediler her şeyden.

30.- İstanbul Milletvekili Abdullah Güler’in, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Maalesef, grup başkan vekilimiz -yani ben yadırgamıyorum- kendisi İstanbul Milletvekili değil, İstanbul’u da bilme imkânı yok ama bilsin ki... (CHP sıralarından gürültüler)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Anayasa 80’e göre her yerin milletvekili. Böyle bir şey olur mu? Böyle hukukçu mu olur arkadaşlar? Seçilen bir milletvekili Türkiye milletvekilidir.

BAŞKAN – Sayın Güler, kayıtlara geçmesi için mi konuşuyorsunuz?

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Evet, kayıtlara geçmesi için.

BAŞKAN – Sadece kayıtlar...

Buyurun.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Ve sorduğu sorulara cevap için.

BAŞKAN – Mikrofonunuzu açabilirim, onun için soruyorum Sayın Güler.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Sancaktepe’de ve Silivri’de itirazlar üzerine ilçe belediye başkanlığı sayımı yapıldı. Sancaktepe’de itiraz üzerine oy sayıldı.

BAŞKAN – Sayın Güler, mikrofonunuzu açtım, oradan konuşursanız tutanaklara daha rahat geçer.

Buyurun, ayakta konuşun yine.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Evet, Sancaktepe’de 115 bin oy sayıldı. Buradaki seçmenleri gasp mı etmiştiniz siz? Böyle bir şey mi vardır?

Yasal, meşru haklarımızı kullandık. Anayasa’nın 79’uncu maddesi çok açık; bakın, burada okumak istiyorum sizlere: “Seçimler yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır. Seçimlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları inceleme mercisi Yüksek Seçim Kuruludur.” Burada yolsuzluklar var. (CHP sıralarından gürültüler)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Hangi yolsuzluklar?

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Oy sayım döküm cetvelleri imzasız, mühürsüz, kayıp, yok, 4 tane sandıkta seçmen listesi yok. Bunlar tespitli.

BAŞKAN – Sayın Güler, teşekkür ediyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Özkoç, böyle karşılıklı…

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Yok, yok...

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sadece kayıtlara geçsin diye söylüyorum: Hatip şu anda bir bunalım içerisinde, ne söylediğini bilmiyor. O yüzden, kendisini saygıyla karşılıyorum. (CHP, HDP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ne alakası var seçimle! Seçim İşleri Başkanlığı yaptı on sene ya. İstanbul’un her karışını bilir, her sandığını bilir ya.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Güler.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Değerli Başkanım, ben 27’nci Dönemde, bu dönemde yeni bir milletvekiliyim. İç Tüzük’ü okuduğumda -siz tecrübeli bir grup başkan vekilisiniz- milletvekillerine saygın bir üslupla, temiz bir dille hitap edilir diye… Bana büyüklerim böyle öğretti. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ben de Engin Bey’e Saygıdeğer Grup Başkan Vekili diye hitap ediyorum; lütfen, o da nezaket kuralları içerisinde, temiz bir dille, üslupla yaklaşırsa seviniriz.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Ama Sayın Özkoç, burada bir sataşma yok “sayın grup başkan vekili” dedi.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sadece kayıtlara geçsin diye söyleyeceğim.

BAŞKAN – Peki, buyurun.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, hatip bana nasıl hitap ediyorsa ben de kendisine öyle hitap ediyorum.

Bakın, Anayasa’nın 80’inci maddesini okuyorum: “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün milleti temsil ederler.” “İstanbul’u bilmiyorsun.” dediği zaman da… O daha bebekken ben İstanbul’a dolaşıyordum. (CHP sıralarından alkışlar)

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Temiz bir üslupla, nezaketle…

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Önergeler

1.- Elazığ Milletvekili Gürsel Erol’un (2/1300) esas numaralı Emniyet Teşkilat Kanunu ile Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/26)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

İç Tüzük madde 37’ye göre (2/1300) esas numaralı Kanun Teklifi’min değerlendirilmek üzere gündeme alınması hususunda gereğini arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                        Gürsel Erol

                                                                                            Elâzığ

BAŞKAN – Sayın Erol’a teklif sahibi olarak söz vereceğim.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

GÜRSEL EROL (Elâzığ) – Sayın Başkanım, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkanım, yeni görevinizde başarılar dilerim, hayırlı olsun.

Aynı zamanda, geçtiğimiz günlerde terör örgütlerince yaşam hakları elinden alınan şehitlerimizi saygıyla anıyorum, Allah’tan rahmet diliyorum ve ailelerine başsağlığı diliyorum.

Bugün, aslında Emniyet mensuplarımızın 3600 ek göstergesiyle ilgili verdiğim kanun teklifi üzerinde konuşma yapmayı planlarken dün Yüksek Seçim Kurulunun İstanbul seçimlerinin iptaliyle ilgili vermiş olduğu karardan sonra konunun içeriğini değiştirerek Yüksek Seçim Kurulunun vermiş olduğu karar doğrultusunda bir konuşma yapacağım. Emniyet mensubu arkadaşlarımdan özür dilerim, beklentileri vardı ama yine bu 3600 ek göstergeyle ilgili, ilerleyen süreçte Meclis gündemine getirerek bir konuşma yapmaya onlara kendi adıma buradan söz veriyorum.

Değerli milletvekilleri, önce şunu belirtmek isterim ki tabii, benden önceki konuşmacılar sürecin hukuki boyutunu anlattılar. Ben bir hukukçu değilim, onlar gibi hukuki boyutunu anlatamam ama siyaseten değerlendirebilirim çünkü ülkemizde hukuka dayalı olmayan, hukukun siyasallaştığı dönemlerin ve sonuçlarının ne olduğu konusunda değişik örnekler var. Mesela, Ergenekon, Balyoz sürecini herkes hatırlar. O dönemlerde hainlikle suçlanan Ergenekon ve Balyoz sanıkları daha sonraki süreçte kahraman olarak görevlerine iade edildiler ama hatırlayın, o dönem Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarının savcıları, Zekeriya Öz kahraman olarak gezerken ve dönemimizin Cumhurbaşkanı, o dönemin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan kendi makam arabasını bile tahsis etme sorumluluğu hissettiği dönemde Zekeriya Öz, Türkiye'nin neresine giderse gitsin siyasetüstü, bürokrasiüstü bir kimlikle, kendisini her şeyin üstünde gören bir kimlikle kahraman gibi görürdü. Ama işin aslı ortaya çıkınca o kahraman Zekeriya Öz, vatan haini olarak şu anda yurt dışında ve o Zekeriya Öz’ün yargıladığı o zamanki hainler, şu anda vatanın gerçek evlatları ve kahraman olarak görevlerinin başında. (CHP sıralarından alkışlar)

Ben buradan, Yüksek Seçim Kuruluna şunu özellikle belirtmek isterim. Bugün verdiğiniz karardan dolayı sizi kahraman ilan edebilirler, kahraman diye tanımlayabilirler, kendinizi kahraman diye görebilirsiniz ama Türkiye’de ne zaman kimin kahraman olacağı, hain olacağı belli değildir. Bugün kahramanlık taslayanların yarın neyle suçlanacağı, Zekeriya Öz örneğinde görüldüğü gibi, öyle bir riskin olduğunu da söylemek isterim.

Ayrıca, size bir örnek daha vermek isterim. Bütün adliye binalarında hâkimin arkasında “Adalet mülkün temelidir.” yazar yani adalet devletin temelidir. Eğer devleti kurumlarıyla, kurallarıyla çalıştırmazsak, devleti siyasallaştırırsak o zaman, bir gün hepimiz mutlaka o beklediğimiz, özlem duyduğumuz adalete ihtiyaç duyduğumuzda farklı tabloyla karşı karşıya kalırız.

Bununla ilgili size bir örnek vereceğim. AKP hükûmetleri döneminde AKP’nin bana göre bugüne kadar en başarılı ve takdir ettiğim işi nedir? 12 Eylül darbecilerinin ve Kenan Evren’in yargılanma sürecini başlatmasıdır. Ama 12 Eylül dönemine geri dönün, Kenan Evren’in adı meydanlara verilirken, caddelere verilirken, okullara verilirken gittiği yerde on binler karşılarken Kenan Evren’in cenazesini hatırlayın, eğer resmî devlet töreniyle defnedilmeseydi, cenaze töreni yapılmasaydı cenaze töreninde 4 sivil yoktu. Onun içindir ki devleti siyasallaştırmak yerine, devleti parti politikalarına dâhil edip yargıyı siyasallaştırmak yerine, devletin gelenekleriyle oynamamalıyız ve devletin liyakatini korumalıyız.

Bizlerin tabii ki siyasetçiler olarak genel başkanlarımıza ve partilerimize karşı sorumluluğumuzun olması gayet doğaldır ama biatimiz ve itaatimiz devletin devamlılığına, devletin birliğine, devletin liyakatine olmalıdır. Bu Parlamentoda geçmişte görev yapan, bu ülkede Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yapan birçok insan; Süleyman Demirel, Alparslan Türkeş –gerçi MHP’yi örnek vermek doğru değil- Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Bülent Ecevit -Allah rahmet eylesin- bunlar dönem dönem Başbakanlık yaptılar, dönem dönem Cumhurbaşkanlığı yaptılar, peki bugün Parlamentoda grupları var mı? Yok ama devlet var ama Parlamento var. Onun içindir ki birinci önceliğimiz devleti korumak, devlet liyakatini korumak. Bugün siyasetin gücü elimizde olduğu için siyasi sonuçları kendimize yorumlayarak İstanbul seçimlerini iptal edip...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen Sayın Erol.

GÜRSEL EROL (Devamla) – ...sonuçtan siyasi bir rant elde etmeye çalışırsanız o zaman siz, başta Merve Kavakcı’ya bu kürsüde yemin ettirilmemesi dâhil bütün geçmişinizi inkâr edersiniz. Çünkü geçmişte size yapılan bütün haksızlıkları kat kat üstüne koyarak bugün sanki bir intikam duygusuyla demokrasiyle çatışan, yarışır bir hâliniz var.

Ben buradan sizi, içinizdeki devlet geleneğinden gelen ve devlet geleneğini bilen siyasetçileri uyarmak istiyorum: Yapmayın, etmeyin. 14 Temmuzda 15 Temmuzun olacağını tahmin etmediğiniz, iddia etmediğiniz, mümkün kılmadığınız bir süreci bu ülke yaşamışsa bu mantıkla, bu anlayışla yeni risklere açık bir ülke hâline bu ülkeyi getirmeyelim. Parlamentonun saygınlığını koruyalım, devletin liyakatini, birliğini ve beraberliğini koruyalım.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Evet, Sayın Gürsel Erol’un önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

IX.- SEÇİMLER

A) Başkanlık Divanında Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Başkanlık Divanında boş bulunan kâtip üyeliğe seçim

BAŞKAN – Başkanlık Divanında boş bulunan ve İYİ PARTİ Grubuna düşen Türkiye Büyük Millet Meclisi kâtip üyeliği için Balıkesir Milletvekili İsmail Ok aday gösterilmiştir.

Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

B) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- İçişleri Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Komisyonlarda boş bulunan ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna düşen üyelikler için seçim yapacağız.

İçişleri Komisyonunda boş bulunan 1 üyelik için Bursa Milletvekili Erkan Aydın aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.- Anayasa Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Anayasa Komisyonunda boş bulunan 1 üyelik için Aydın Milletvekili Bülent Tezcan aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Gündemin “Oylaması Yapılacak İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Nijer Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nijer-Türkiye Dostluk Hastanesinin Açılması, Ortak İşletilmesi ve Devredilmesi ile İlgili Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun açık oylamasına başlıyoruz.

X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Teklifleri

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Nijer Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nijer-Türkiye Dostluk Hastanesinin Açılması, Ortak İşletilmesi ve Devredilmesi ile İlgili Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1188) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 18) (x)

BAŞKAN – Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için beş dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Nijer Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nijer-Türkiye Dostluk Hastanesinin Açılması, Ortak İşletilmesi ve Devredilmesi ile İlgili Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı:                           280

Kabul:                                                275

Ret:                                                    4

Çekimser:                                          1 (x)

             Kâtip Üye                                    Kâtip Üye

         Şeyhmus Dinçel                             Burcu Köksal

               Mardin                                 Afyonkarahisar”

 

Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

2’nci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı Arasında Temel Anlaşma’ya Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun açık oylamasına başlıyoruz.

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı Arasında Temel Anlaşma'ya Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1243) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 35) (XX)

BAŞKAN – Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre veriyor ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı Arasında Temel Anlaşma’ya Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı:                           309

Kabul:                                                302

Ret:                                                    5

Çekimser:                                           2 (x)

             Kâtip Üye                                    Kâtip Üye

         Şeyhmus Dinçel                             Burcu Köksal

               Mardin                                 Afyonkarahisar”

 

Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

3’üncü sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sosyal Güvenlik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun açık oylamasına başlıyoruz.

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sosyal Güvenlik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1581) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 44) (X)

BAŞKAN – Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sosyal Güvenlik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı:                           316

Kabul:                                                311

Ret:                                                    3

Çekimser:                                            2 (x)

               Kâtip Üye                                             Kâtip Üye

           Şeyhmus Dinçel                                       Burcu Köksal

                 Mardin                                           Afyonkarahisar”

Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

İç Tüzük 60’a göre bir söz vereceğim.

Sayın Tanal, buyurun lütfen.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

31.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Düzce otoban gişelerinin kapalı olması nedeniyle yaşanan mağduriyetin ve Düzce ili Çilimli ilçesinin doktor ihtiyacının giderilmesi için Ulaştırma ve Altyapı Bakanı ile Sağlık Bakanını görevlerini yapmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.

İstanbul’dan Ankara’ya gelirken otobanda yani daha doğrusu Düzce Kavşağı Çilimli Gişeleri, uzun süreden beri Düzce’ye giriş otoban gişeleri kapalı; Düzce halkı mağdur.

Belediye başkanlığını istediniz AK PARTİ’ye verildi, bakanlık verildi yani tüm belediyeleri kazandılar. Neden bu Düzce halkı mağdur? Yazık, günah değil mi? Bir yıldan beri Düzce’nin otoban gişeleri kapalı yani Çilimli Gişeleri. Hatta Çilimli’de saat beşten sonra doktor yok. Bu anlamda gerek Sağlık Bakanını gerek Ulaştırma Bakanını görevlerini yapmaya davet ediyorum. Düzce’yi bu kadar da artık yeter, fazla mağdur etmesinler.

Teşekkür ediyorum.

Saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Kayıtlara geçmiştir.

Teşekkür ediyorum.

Alınan karar gereğince denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, 33 sıra sayılı Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

X.- KANUN TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Teklifleri (Devam)

4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan Ortak Komite'nin Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması'nın ‘Menşeli Ürünler’ Kavramının Tanımı ve İdari İşbirliği Yöntemleri Hakkında Protokol II'sini Değiştiren 1/2016 Sayılı Kararınının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına Dair Yetki Verilmesine İlişkin Kanun Teklifi (2/1364) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 33)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, 29 sıra sayılı Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

5.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'ın Türkiye Cumhuriyeti ile Karadağ Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması Tarafından Kurulan Ortak Komite'nin Serbest Ticaret Anlaşması'nın `Menşeli Ürünler' Kavramının Tanımı ve İdari İşbirliği Yöntemlerine İlişkin Protokol II'sini Değiştiren 1/2017 Sayılı Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna ve Anlaşmanın Protokoller ve Eklerine İlişkin Değişikliklerin Cumhurbaşkanınca Doğrudan Onaylanmasına İlişkin Yetki Verilmesine Dair Kanun Teklifi (2/1362) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 29)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, 17 sıra sayılı Kanun Teklifi ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

6.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'ın Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti, Gürcistan Hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Alanında İşbirliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/1187) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 17)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra da komisyonların bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, kanun teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 8 Mayıs 2019 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 18.02



(x) 18 S. Sayılı Basmayazı 30/04/2019 tarihli 72’nci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(XX) 35 S. Sayılı Basmayazı 30/4/2019 tarihli 72’nci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(X) 44 S. Sayılı Basmayazı 30/4/2019 tarihli 72’nci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.