TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                           TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                          89’uncu Birleşim

                                                                                      20 Nisan 2018 Cuma

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                          İÇİNDEKİLER

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, seçim kararı alınarak 81 milyonun huzuru ve refahı için bir fırsat yaratılacağına ilişkin açıklaması

2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, sağlık çalışanlarının sorunlarına ilişkin açıklaması

3.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım’ın, Türk Tabipleri Birliğinin Ankara ve İstanbul başta olmak üzere büyükşehirlerde oda seçimlerini kazanan Etkin Demokratik Toplum Partisi TTB Grubunu kutladığına ilişkin açıklaması

4.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, 24 Haziran seçimlerinin ülkemize hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

5.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu’nun, üniversite öğrencilerinin af beklentisi olduğuna ilişkin açıklaması

6.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbay’ın, 24 Haziran seçimlerinin ülkemize hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

7.- Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan’ın, OHAL koşullarında yapılacak seçimlerin nasıl bir sorun yaratacağının herkesin aklında olması ve meşru, demokratik bir seçim için çaba gösterilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

8.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, üç dönemlik milletvekilliği süresince söylediği sorunların hiçbirine çözüm getirilmediğine ilişkin açıklaması

9.- Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp’in, Hükûmetin, OHAL şartlarında nasıl bir seçim yapmayı ve bu seçimi nasıl meşru göstermeyi düşündüğünü öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

10.- İzmir Milletvekili Musa Çam’ın, 24 Haziran seçimlerinin ülkemize hayırlı olmasını dilediğine ve bu seçim kararından önce demokratik bir seçimin zemininin hazırlanması gerektiğine ilişkin açıklaması

11.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker’in, Hükûmetin OHAL’siz seçime gidemediğine, sürekli OHAL vadettiğine ve aşılamanın artırılması için Sağlık Bakanlığını göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması

12.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlu’nun, 24 Haziran seçimlerinin ülkemize hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

13.- Ankara Milletvekili Nihat Yeşil’in, 24 Haziran seçimlerinin ülkemize hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

14.- Burdur Milletvekili Reşat Petek’in, 24 Haziran seçimlerinin ülkemize hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

15.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinde yaşanan spor terörünü kınadığına, Şenol Güneş’e geçmiş olsun dilediğinde bulunduğuna, Yunanistan’da Türkiye’den kaçan 8 darbeci askerden birisinin serbest bırakılmasının üzüntü verici olduğuna, Avusturya Başbakanının hasmane beyanatlarını yanlış bulduklarına ve 24 Haziran seçimlerinin ülkemize hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

16.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, HDP’li milletvekilleri ile binlerce seçilmiş rehin iken seçime gitmenin ahlaki yozlaşmanın ve eşit, adil bir seçime gitmekten korkunun ifadesi olduğuna, erken seçimin aslında bir kumpas olduğuna, vatandaşlar yoksullukla mücadele ederken ülkeye baskın seçimin dayatılmasının gayrimeşru olduğuna, Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinde çıkan olaylarda yaralanan Şenol Güneş’e geçmiş olsun dilediğinde bulunduğuna ve 24 Haziranda ülkenin bu şiddet sarmalından her alanda çıkacağını düşündüklerine ilişkin açıklaması

17.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Fenerbahçe- Beşiktaş derbisinde yaşanan olayların tasvibinin mümkün olmadığına, Şenol Güneş’e geçmiş olsun dileğinde bulunduklarına, bu olaylarda Hükûmetin alması gerekip de almadığı tedbirler varsa bunun araştırılmasını talep ettiklerine ve milletin içinde bulunduğu gerilim hâlinin 24 Haziranda son bulacağına inandıklarına ilişkin açıklaması

18.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Fenerbahçe- Beşiktaş derbisinde yaşanan olayları tasvip etmediklerine, Şenol Güneş’e AK PARTİ Grubu olarak geçmiş olsun dileğinde bulunduklarına, Cumhurbaşkanının ülkesinin menfaatleri ile Türkiye'nin geleceğini canı pahasına savunduğuna, 81 milyon yurttaşın can güvenliği ile ülkenin bölünmez bütünlüğüne kasteden teröristleri kazdıkları çukurların içerisine gömmekten başka çarenin kalmadığına ve AK PARTİ’nin Türkiye'nin en büyük siyasi partisi olduğuna ilişkin açıklaması

19.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

20.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Başbakan Binali Yıldırım’ın 552 sıra sayılı Önerge üzerinde Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

21.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, her koşulda seçime hazır olduklarına ancak seçimi dayatma anlayışına karşı çıktıkları için bugün oy kullanmayacaklarına ve 24 Haziranda tüm demokrasi güçlerini oy kullanmaya çağırdıklarına ilişkin açıklaması

22.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

23.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

24.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

IV.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- AK PARTİ Grubunun, bastırılarak dağıtılan 552 sıra sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 7 Milletvekilinin Milletvekili Genel Seçiminin Yenilenmesi ve Seçimin 24 Haziran 2018 Tarihinde Yapılması Hakkındaki Önergesi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun kırk sekiz saat geçmeden gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına alınmasına; Genel Kurulun, 20 Nisan 2018 Cuma günkü birleşiminde 552 sıra sayılı Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesine, 552 sıra sayılı Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerinin 20 Nisan 2018 Cuma günkü birleşiminde tamamlanması hâlinde Genel Kurulun 23 Nisan 2018 Pazartesi günkü özel birleşiminde konuşmaların tamamlanmasından sonra “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmındaki işlerin görüşülmeyerek çalışmaların tamamlanmasına ilişkin önerisi

 

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 7 Milletvekilinin Milletvekili Genel Seçiminin Yenilenmesi ve Seçimin 24 Haziran 2018 Tarihinde Yapılması Hakkındaki Önergesi (4/147) ve Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 552)

 

VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in 552 sıra sayılı Önerge üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grup Başkanına ve Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın 552 sıra sayılı Önerge üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

3.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un 552 sıra sayılı Önerge üzerinde şahsı adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

 

VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın, seçim kararının hayırlı olmasını dilediğine, 26’ncı Dönemin herkesin iftihar edeceği ve siyasi tarihe altın harflerle yazılacak bir dönem olduğuna, yeni döneme başarılar dilediğine ve şehitleri rahmetle andığına ilişkin konuşması

 

VIII.- OYLAMALAR

1.- (S. Sayısı: 552) Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 7 Milletvekilinin Milletvekili Genel Seçiminin Yenilenmesi ve Seçimin 24 Haziran 2018 Tarihinde Yapılması Hakkındaki Önergesi (4/147) ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun oylaması

 

IX.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Helal Akreditasyon Kurumunun 2014-2017 arası temsil, tanıtma ve ağırlama giderlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/25452)

2.- Denizli Milletvekili Melike Basmacı'nın, Bakanlık bünyesindeki kreş ve anaokullarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/25581)

3.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Japonya'dan ithal edilen gıdalarda radyasyon denetiminin kaldırılmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/25706)

20 Nisan 2018 Cuma

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.02

BAŞKAN: İsmail KAHRAMAN

KÂTİP ÜYELER: Vecdi GÜNDOĞDU (Kırklareli), Sema KIRCI (Balıkesir)

----- 0 -----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 89’uncu Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır.

Gündeme geçmeden önce İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesine göre 15 milletvekiline yerlerinden birer dakika söz vereceğim. Grup başkan vekillerine de yine yerlerinden ikişer dakika söz verilecektir.

İlk söz Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sayın Sibel Özdemir’in.

Buyurun efendim.

III.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, seçim kararı alınarak 81 milyonun huzuru ve refahı için bir fırsat yaratılacağına ilişkin açıklaması

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kurulan ittifakın ortaklarından biri, tek başına iktidarda olan siyasi partinin ve liderinin ülkeyi iyi yönetemediğini, bu yönetim krizinin faturasının yakın bir tarihte ülkemize çok ağır olacağı öngörüsünde bulunarak erken seçimin bir millî mecburiyet olduğunu, ülkenin bir belirsizlik ortamına sürüklendiğini ve bu yönetim anlayışının mutlaka değişmesi gerektiğini erken seçim talebiyle ortaya koydu. İşte, tam da bizim söylediğimiz istikrarsızlık, belirsizlik, ekonomik darboğaz ve bölgesel güvensizlik ortamına sürüklenmemizin tek sorumlusunun bu iktidar ve lideri olduğunu da teyit etmiş oldu. Ve bugün Genel Kurulda seçim kararı alarak 81 milyonun, hepimizin huzuru ve refahı için bir fırsat yaratacağız ve 24 Haziranda bu panik ve korku ittifakına demokrasiden ve istikrardan yana olan herkesle bir araya gelecek…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

İkinci söz hakkı Cumhuriyet Halk Partisi Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer’in.

2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, sağlık çalışanlarının sorunlarına ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sağlık çalışanlarına AKP hükûmetlerinde vaat çok ama icraat yok. AKP Genel Başkanı Erdoğan 2014 yılından beri her Tıp Bayramı’nda beş yıla bir yıl yıpranma sözü verdi ancak gerçekleşmedi. Seçim öncesi de bu sözlerini tekrarlayacaklardır.

Sağlıkçılar içinde ilk ve acil yardım bölümü paramedikler, acil tıp teknisyeni ve teknikerleri, hastane öncesi acil sağlık hizmetleri görevlileri Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışırlar. Acil tıp teknisyenleri Millî Eğitim Bakanlığının, dört yıllık mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarından mezun oluyorlar. Ambulans ve acil bakım teknikerleri üniversitelerin iki yıllık ilk ve acil yardım ön lisans mezunlarıdır. Görev yerleri hastane öncesi acil bakım olan bu kişiler Sağlık Bakanlığının atama kadrosu içinde yer almamaktadır. En az 4 bin kişinin bu kadrolarda atama beklediklerini belirtiyor, Sağlık Bakanının bunlar için kadro tahsisine yardımcı olmasını temenni ediyorum.

Sağ olun Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

Halkların Demokratik Partisi Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım…

Buyurun Behçet Bey.

3.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım’ın, Türk Tabipleri Birliğinin Ankara ve İstanbul başta olmak üzere büyükşehirlerde oda seçimlerini kazanan Etkin Demokratik Toplum Partisi TTB Grubunu kutladığına ilişkin açıklaması

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) – Teşekkürler Başkanım.

Nisan ayında Türk Tabipleri Birliğinin seçimli kongre süreci başlamıştır. Geçen hafta ve bu hafta sonu yapılan seçimlerde barış ve özgürlük yanlısı hekimler büyük başarı elde etmiştir. Başta Ankara ve İstanbul olmak üzere büyük şehirlerin oda seçimlerini kazanan Etkin Demokratik TTB Grubunu buradan kutluyorum. İktidarın ve sarayın desteklediği listeler resmen hüsran yaşamışlardır. Her türlü baskı ve iktidarın vaatlerine rağmen hekimler barışa ve özgürlüğe sahip çıkmışlardır. Anketlere meraklı olan sarayın dikkatine bu durumu sunuyoruz.

Yaşasın halkların kardeşliği diyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

Cumhuriyet Halk Partisi Ankara Milletvekili Sayın Nihat Yeşil…

AK PARTİ Kahramanmaraş Milletvekili Sayın İmran Kılıç…

4.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, 24 Haziran seçimlerinin ülkemize hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, alınan genel seçim kararı hayırlı olsun. Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Hiç kimse, hiçbir kurum kendisini milletin, milletin Meclisinin, özellikle de siyaset kurumunun üzerinde göremez. Hukuk da her şeyin üzerindedir. Hem milletin temsilcileri hem de milletin kendisi evrensel hukuk kurallarına uymak durumundadır. Mesela ABD vatandaşları istese de köleliği geri getiremezler, köleliğe son veren 1863 tarihli yasayı yok hükmünde sayamazlar. Herhangi bir ülkede hırsızlığı, yolsuzluğu, namussuzluğu kanun çıkararak meşrulaştırmak mümkün değildir. İrade aklın, kalp ve vicdanın eğilimi, arzusu anlamındadır. Nasıl bir insanın iradesi varsa insanlardan oluşan bir toplumun da iradesi vardır. Millî irade işte budur. Millî irade, bütün millet fertlerinin arzu ve emellerinin bileşkesidir. Millet her türlü iradesini gerçekleştirmeye muktedirdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Girişimlerin önüne geçebilecek hiçbir kuvvet yoktur, zorla önlense de kalıcı olmaz, er ve geç millî irade galip gelir, millî irade sandıktan çıkar. Bu anlamda hem iktidarın hem de muhalefetin temsil ettiği millî irade meşru iradedir ve millet adınadır.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Söz sırası Cumhuriyet Halk Partisi Giresun Milletvekili Sayın Bülent Yener Bektaşoğlu’ndadır.

5.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu’nun, üniversite öğrencilerinin af beklentisi olduğuna ilişkin açıklaması

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Üniversiteler sadece akademik ve idari yapılardan ibaret değildir. Eğitimin ana eksenine o üniversitelerin öğrencilerini de koymanın, onları da düşünmenin, onlarla ilgili düzenlemeleri yapmanın zamanı geldi, hatta geçiyor. Öncelikle, öğrencilerin bir af beklentisi var. Sayın Başkan, bu beklentileri dile getirildiğinde “Asla yok, düşünmüyoruz.” diye cevap veriliyor. Ama bu ısrardan sadece ekonomik ya da özel nedenlerden dolayı eğitimleri yarım kalan, üniversiteyi bırakmak zorunda kalan eski öğrenciler için vazgeçmeli. Mağduriyeti ortadan kaldırmak için kapsamı daraltılmış, sınırları çizilmiş bir af veya sınav hakkı tanınması yönünde bir çalışma yapılmasını bekliyoruz. Seçim kararı alınan bugünde bu müjdeyi öğrencilere ve ailelerine lütfen veriniz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

Mustafa Ali Balbay, İzmir, CHP…

Buyurun.

6.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbay’ın, 24 Haziran seçimlerinin ülkemize hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 24 Haziran seçimlerinin ülkemize hayırlı olmasını diliyoruz.

AKP iktidarı ilk geldiği günlerde Türkiye’yi AB’ye sokacaktı, birbirine soktu. İlk günlerde AB “Türkiye, AB’ye sürekli yaklaşıyor.” demişti, bugün son raporda “Türkiye sürekli uzaklaşıyor.” diyor. Batı’dan uzaklaştık. AKP geldiğinde Suriye’yle beraber ortak basın toplantısı düzenleyecek kadar yakındık, şimdi Miraç Gecesi Suriye vurulacak kadar oradan uzaklaştık. Ve şu anda iktidar gençlikten de uzaklaşmış görünüyor. 25 Haziranda 2,5 milyon öğrencinin kaderiyle oynayıp onların sınav tarihini değiştirdi. Gençler 24 Haziranda sınava gireceklerdi, şimdi oy kullanma kabinine girecekler.

Bu iktidara ders vermeye ve aileleri de “Recep Tayyip Erdoğan mı, çocuklarımız mı?” ikileminde çocuklarının geleceğini tercih etmeye çağırıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

Söz sırası, Sayın Şenal Sarıhan, Ankara, Cumhuriyet Halk Partisi…

Buyurun.

7.- Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan’ın, OHAL koşullarında yapılacak seçimlerin nasıl bir sorun yaratacağının herkesin aklında olması ve meşru, demokratik bir seçim için çaba gösterilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ŞENAL SARIHAN (Ankara) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Şunu belirtmek istiyorum ki Yenikapı ruhuna atıf yapmış olmasına rağmen diğer partilerle uzlaşmaksızın iki partinin önergesiyle verilmiş olan bu erken seçim kararı istemi, esas olarak halkımızın da istemidir. Çünkü halk bu yönetimden artık herhangi bir yarar, bu iktidardan herhangi bir yarar beklememektedir. Ancak OHAL koşullarında yaratılan, yapılacak olan seçimlerin nasıl bir sorun yaratacağının hepimizin aklında olması ve hepimizin meşru, demokratik bir seçim için çaba göstermesi gerektiği inancındayım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

Sayın Mahmut Tanal, İstanbul, Cumhuriyet Halk Partisi…

Buyurun Beyefendi.

8.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, üç dönemlik milletvekilliği süresince söylediği sorunların hiçbirine çözüm getirilmediğine ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, değerli bakanlar; sizleri saygıyla selamlıyorum.

24, 25 ve 26’ncı Dönem, 3 dönemdir milletvekiliyim. Bu 3 dönemlik milletvekilliğimde şu anda bakanlık sıralarında bulunan sayın bakanlara İstanbul ilimizin Şile Devlet Hastanesinin uzman doktoru olmadığını hep söyledim. “Tamamlanacak, tamamlanacak.” dediniz, tamamlanmadı. Aynı şekilde, Üsküdar ilçemizdeki gerek Güzeltepe’nin gerek Kirazlıtepe’nin imar sorununu, tapu sorununu hep söyledim, çözümlemediniz. Aynı şekilde, Şanlıurfa’nın otopark sorunu, okul sorunu, hastane sorunu, öğretmen sorunu, yol sorunu, su sorunu, elektrik sorunu… 3 dönemdir milletvekiliyim, sekiz yıla tekabül ediyor. “Bugün yapacağız, bugün yapacağız…” Sekiz yıl oldu, yapmadınız. Sizin daha kaç yıla ihtiyacınız var da siz bunu yapmadınız? Ve geldik, erken seçim kararı alındı. Burada, Şanlıurfalıların, Üsküdarlıların, Beykozluların, Şilelilerin artık bu AKP iktidarına bir zayıf karne vermelerini rica ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Sibel Yiğitalp, Diyarbakır, Halkların Demokratik Partisi…

9.- Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp’in, Hükûmetin, OHAL şartlarında nasıl bir seçim yapmayı ve bu seçimi nasıl meşru göstermeyi düşündüğünü öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

SİBEL YİĞİTALAP (Diyarbakır) – Şimdi, dün, 24 Haziran 2018’de bir seçim kararı alındı, baskın seçim kararı alındı. Biz 1 Kasımda en eşitsiz şartlarda seçime girdik, buna rağmen halk iradesiyle bugün Meclise geldik ve bu Mecliste her gün ama her gün her türlü baskıya maruz kalmış olmamıza rağmen demokratik siyasetten vazgeçmedik.

Şimdi sormak istiyorum: OHAL şartlarında hiçbir basın aracının bize açılmadığı, hiçbir yerde kendimizi ifade edeceğimiz bir ortamın yaratılmadığı ve bir bütün olarak sizin tahakkümünüzde olan bir siyasi seçim konjonktüründe nasıl bir seçim yapmayı planlıyorsunuz? Öyle ki 100 kanal varsa bunun 85’inde mutlaka sizlerden birisi vardır; bakan vardır, Başbakan vardır ya da Cumhurbaşkanı vardır. Eğer orada yoksanız dizilerde varsınız. Böylesi asimetrik koşullarda nasıl bir seçim yapmayı ve bu seçimi nasıl meşru göstermeyi düşünüyorsunuz? Bunu vicdanınıza ve adalet duygunuza gerçekten yakıştırıyor musunuz? Önce onu soracağım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) – Şunu da sorarak kapatmak istiyorum: Bizim arkadaşlarımız cezaevlerinde, kayyumlar atanmış belediye başkanlarımızın yerine. Bu kadar asimetrik koşulları hangi meşru temelde anlatmayı düşünüyorsunuz?

BAŞKAN - Teşekkür ederim efendim.

Söz sırası Kerem Ali Sürekli’de, İzmir, Adalet ve Kalkınma Partisi…

Buyurun beyefendi… Kerem Ali Bey yok.

Sayın Musa Çam, İzmir, CHP…

10.- İzmir Milletvekili Musa Çam’ın, 24 Haziran seçimlerinin ülkemize hayırlı olmasını dilediğine ve bu seçim kararından önce demokratik bir seçimin zemininin hazırlanması gerektiğine ilişkin açıklaması

MUSA ÇAM (İzmir) – Teşekkür ederim.

Dün akşam Anayasa Komisyonunda 24 Haziranda erken genel seçim yapılmasıyla ilgili teklifle Komisyonda bulunan siyasi partiler tarafından -Cumhuriyet Halk Partisi de dâhil olmak üzere- hepimizin oy birliğiyle erken seçim kararı alındı. Öncelikle bu seçimin ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasını, başarı getirmesini diliyoruz. Bu seçim kararından önce, özellikle Siyasi Partiler Kanunu’nun, Seçim Kanunu’nun, yüzde 10 barajıyla ilgili kanunların ve uyum yasalarının getirilip Mecliste görüşülmesi ve demokratik bir seçimin zemininin hazırlanması gerekiyor idi ancak bu yapılmadı, âdeta yangından mal kaçırır gibi bir seçimle karşı karşıyayız. Biz 24 Haziranda sandıkta güllerin açılacağına ve on altı yıllık iktidarın sona ereceğine inanıyoruz ve buradan halkımıza bir kez daha sevgiler ve saygılar sunuyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Ali Şeker, İstanbul, CHP…

11.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker’in, Hükûmetin OHAL’siz seçime gidemediğine, sürekli OHAL vadettiğine ve aşılamanın artırılması için Sağlık Bakanlığını göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması

ALİ ŞEKER (İstanbul) – “Tekrar seçim” dediniz, şimdi de bir panik seçime gidiyorsunuz. Ülke önümüzdeki bir yıl içerisinde 235 milyar dolar borç ödeyecek. Getirdiğiniz ülkenin ekonomisi bu borçları ödeyemeyecek duruma geldi ve krizin ucu göründüğünde iktidarınızı ileriye taşıyabilmek için bu kriz daha yaşanmadan kendinizi ileri taşımaya çalışıyorsunuz ama bugün sahada herkes bu krizi yaşıyor. OHAL’siz seçime gidemiyorsunuz ve sürekli OHAL vadediyorsunuz. İnsanlar OHAL’den yana mı, demokrasiden yana mı tercihini kullanacak hep beraber göreceğiz, özgürlüklerine ve demokrasiye sahip çıkacak. Daha önce “Erken seçim vatana ihanettir.” diyordunuz, şu anda aldığınız kararla siz de mi ihanet ediyorsunuz?

Aşı konusunda… Sadece saman ithal etmediniz AKP iktidarında, kızamık ithal ettiniz, çocuk felci ithal ettiniz ve Türkiye salgın hastalıklarla boğuşuyor. Aşı candır, aşılamanın artırılması için Sağlık Bakanlığını göreve davet ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

Sayın Sami Dedeoğlu, Kayseri, AK PARTİ...

12.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlu’nun, 24 Haziran seçimlerinin ülkemize hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

SAMİ DEDEOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, bugüne kadar, cumhuriyet tarihi boyunca çok seçimler yaşadık ama bazı zamanlarda seçimler gerçekten çok önem arz eder. Özellikle 24 Haziranda yapılacak erken genel seçimin ülkemize, Cumhurbaşkanımıza ve milletvekillerimize hayırlı olmasını diliyorum.

Tarihî bir dönemden geçiyoruz, bugünlerde bir kez daha milletimizin huzuruna gidiyoruz, milletimizin en doğru kararı vereceğine inanıyoruz. AK PARTİ siyaset anlayışı, millete güvenmek, milletle beraber yürümek, millet için var olmaktır. Devletin gerçek sahibi millet olacaktır, Hükûmet icraat, Meclis kanun yapacak, millet denetleyecek. Gelişen uzlaşma kültürüyle Hükûmet kurulmasında sorun kalmayacak. Milletimiz huzur, güven içinde yaşarken terörle mücadelemiz daha da etkin olacak. Bu seçim sonucunun tüm Türkiye’ye hayırlar getirmesini diliyorum, Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

Sayın Nihat Yeşil Bey, lütfen buyurun.

13.- Ankara Milletvekili Nihat Yeşil’in, 24 Haziran seçimlerinin ülkemize hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

NİHAT YEŞİL (Ankara) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

24 Haziranda yapılacak seçime Cumhuriyet Halk Partisi olarak hazırız. Sorunlarla yaşayan, işçinin, çiftçinin, esnafın, emeklinin, gencin ve işsizin, oylarıyla AK PARTİ’yi göndereceğine kararlı olduğunu görüyoruz. Olağanüstü hâl sürecinde seçime gitme kararınız olağan bir öz güven eksikliğinden mi kaynaklıdır? Baskın seçim yaparak CHP’yi hazırlıksız yakaladık diyorsanız, biz hazırız, hodri meydan. Erken seçime giden yol, erken çöküşünüzün taşlarıyla döşelidir.

OHAL’in defalarca uzatılması FETÖ’yle mücadelenin başarısızlığı anlamına gelmiyor mu?

Hâlen bu kadar işsiz, aç, sefil, perişan insanımız varken, sizin halkın sorunlarını dile getirmeniz gerekirken bu kararı aldınız. İnşallah ülkemize, milletimize hayırlı olur.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

Kerem Ali Bey var mı?

Sayın Reşat Petek, AK PARTİ, Burdur...

Buyurun efendim.

14.- Burdur Milletvekili Reşat Petek’in, 24 Haziran seçimlerinin ülkemize hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

REŞAT PETEK (Burdur) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, millet de egemenliğini seçimler yoluyla belirler. 24 Haziran seçimlerinde ilk defa Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi hayata geçecek ve halkımız yürütme erkinin başı cumhurbaşkanını doğrudan doğruya belirleyecektir. Bu yönüyle 24 Haziran seçimleri fevkalade önemli. Bu seçimlerin milletimiz, halkımız, ülkemiz için hayırlı olmasını Cenab-ı Allah’tan diliyor, Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Efendim, grup başkan vekilleri yerlerinde.

Sayın Erhan Usta, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili.

Buyurun Beyefendi.

15.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinde yaşanan spor terörünü kınadığına, Şenol Güneş’e geçmiş olsun dilediğinde bulunduğuna, Yunanistan’da Türkiye’den kaçan 8 darbeci askerden birisinin serbest bırakılmasının üzüntü verici olduğuna, Avusturya Başbakanının hasmane beyanatlarını yanlış bulduklarına ve 24 Haziran seçimlerinin ülkemize hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, dün gece Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinde yaşanan spor terörünü kınadığımı ifade etmek isterim. Sorumluların bir an evvel bulunarak gerekli cezaların verilmesi gerekmektedir ve bu tür, benzer olayların bir daha yaşanmamasını da temenni ediyoruz. Bu vesileyle Şenol Güneş Bey’e de geçmiş olsun demek istiyorum.

Sayın Başkan, Yunanistan, biliyorsunuz, hem komşumuz hem de müttefikimiz. Yunanistan’da dün alınan bir kararla Türkiye’den kaçan 8 darbeci askerden birisi adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştır. Bu üzüntü verici bir tutumdur, ben bunu bir siyasi karar olarak değerlendiriyorum. Dolayısıyla komşumuzun da bu FETÖ’cüleri kollamaktan vazgeçmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, Avusturya Başbakanının -geçen yıl da sorun olmuştu bu- Türkiye’ye karşı bir kısım beyanatları son derece hasmanedir. Seçim kampanyası yapılmasına, Türk siyasi partilerinin seçim kampanyası yapmasına izin vermeyeceklerini ifade etmişlerdir. Bunu da yanlış bulduğumuzu ifade etmek isteriz.

Sayın Başkan, bugün 24 Haziranda bir erken seçim yapılmasına ilişkin kararı Genel Kurulda görüşeceğiz ve karar oylanacak. Erken seçimin Türkiye'nin önünü açacağını, dört bir yandan kuşatılmış olan Türkiye'nin, boğulmak istenen Türkiye'nin önünü açacağını düşünüyoruz. İnşallah, Türkiye yeni sistemle yoluna güçlü bir şekilde devam edecektir.

Ben burada yapacağımız görüşmelerin ve alınacak kararın şimdiden hayırlı olmasını, memleketimize, milletimize hayırlı olmasını Cenab-ı Allah’tan temenni ediyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Efendim, söz sırası Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Filiz Kerestecioğlu’nda.

16.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, HDP’li milletvekilleri ile binlerce seçilmiş rehin iken seçime gitmenin ahlaki yozlaşmanın ve eşit, adil bir seçime gitmekten korkunun ifadesi olduğuna, erken seçimin aslında bir kumpas olduğuna, vatandaşlar yoksullukla mücadele ederken ülkeye baskın seçimin dayatılmasının gayrimeşru olduğuna, Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinde çıkan olaylarda yaralanan Şenol Güneş’e geçmiş olsun dilediğinde bulunduğuna ve 24 Haziranda ülkenin bu şiddet sarmalından her alanda çıkacağını düşündüklerine ilişkin açıklaması

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Seçim kararı verildiği anda Osman Baydemir ve Selma Irmak vekillerimizin milletvekillikleri düşürüldü, daha dün burada. Aynı gün Mardin Milletvekilimiz Gülser Yıldırım’a yedi yıl altı ay hapis cezası verildi.

Bugün basına yansıdı, Erdoğan seçimle ilgili kendi örgütlerine yolladığı ilk mesaja HDP’yi hedefleştirerek başlamış; il başkanları ve milletvekillerini toplantıya çağırıyor ve sonra “HDP’yi sandığa gömeceksiniz.” diyor. Neden? Çünkü HDP’nin sesinden, sözünden korkuyor. HDP’nin yeni yaşam, barış, özgürlük ve demokrasi taleplerinden korkuyor.

2015 yılından beri Cumhurbaşkanı her konuşmasında ölümden, gömmekten bahsediyor. Yerel demokrasiyi kayyumlarla, demokratik siyaseti tutuklamalar ve cezalarla yok etmeye çalıştı ancak başaramadı. HDP’li milletvekilleri Demirtaş, Yüksekdağ, Baluken ve binlerce seçilmiş rehin iken seçime gitmek aslında ahlaki bir yozlaşmadır, korkunun da göstergesidir, eşit, adil bir seçime gitmekten korkunun ifadesidir.

“Erken seçim” denilen aslında bir kumpas. Erdoğan ve AKP’li yetkililer halkın gözüne baka baka “Erken seçim yok.” dediler. Öte yandan, bugün basına yansıyanlardan öğreniyoruz ki hazırlıklar tamammış; AKP’nin seçim programı, müziği, beyannamesi, her şeyi hazırmış. Halka yalan söyleyerek seçime hazırlanılmış.

Değerli arkadaşlar, Denizli’nin Pamukkale ilçesinde dün bir vatandaş daha intihar etti ve iğde ağacına asılı hâlde bulunan 43 yaşındaki vatandaşın…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ekliyorum efendim.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – …Süleyman K.’nin cebinden borç ihtarnamesi çıktı. İşte, vatandaşlar yoksullukla mücadele ederken bu koşullarda ülkeye baskın seçim dayatıldı.

Seçim, gerçek, adil bir seçim hepimiz için kabuldür, hepimizin kabulüdür ama dayatma gayrimeşrudur. Yani biz çok net olarak seçime değil ama dayatmaya hayır diyoruz.

Dün de aynı şekilde, ülkenin şiddet sarmalından etkilenerek Beşiktaş-Fenerbahçe derbisinde olaylar çıktı. Şenol Güneş’e geçmiş olsun diyoruz ve 24 Haziranda ülkenin bu şiddet sarmalından her alanda çıkacağını düşünüyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Engin Altay, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili, İstanbul Milletvekili...

17.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Fenerbahçe- Beşiktaş derbisinde yaşanan olayların tasvibinin mümkün olmadığına, Şenol Güneş’e geçmiş olsun dileğinde bulunduklarına, bu olaylarda Hükûmetin alması gerekip de almadığı tedbirler varsa bunun araştırılmasını talep ettiklerine ve milletin içinde bulunduğu gerilim hâlinin 24 Haziranda son bulacağına inandıklarına ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Dün Fenerbahçe-Beşiktaş maçında yaşanan olaylar, tasvibi mümkün olmayan ve hele hele spor faaliyetlerinde, spor müsabakalarında asla olmaması gereken görüntüler bütün milletimizi üzmüştür. Bununla beraber, bu tarz olayların sıklaşması, toplumdaki gerilimin, kutuplaşmanın, ötekileşmenin bir sonucu, ekonomik sorunların dışa vurumu diye de değerlendirilebilir. Milletin cinnet getirir hâle geldiğini üzülerek görüyoruz. Ben bu tarz olaylarla ilgili olarak, sporun her şeyden önce bir centilmenlik mantığı içinde yapılması ve izlenmesi gereken bir etkinlik olduğu düşünüldüğünde, bütün taraftarların, bütün taraftar gruplarının daha sağduyu içerisinde, daha hoşgörüyle, daha empatiyle bu alanlarda spor etkinliklerini icra etme ve izleme şeklinde değerlendirmelerinin önemini belirtmek istiyorum. Her yerde kavga olabilir ama sporda kavga olmaz, şiddet olmaz. Spor, centilmenlik ve hoşgörünün temel alındığı bir unsurdur. Bu vesileyle Sayın Şenol Güneş’e geçmiş olsun diyoruz. Bu tarz olayların ülkede bundan böyle yaşanmaması için biz de niyetimizi ve irademizi ortaya koyuyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Şüphesiz, Hükûmetin alması gerekip de almadığı tedbirler var ise de bunun araştırılmasını talep ediyoruz.

Milletin içinde bulunduğu gerilim hâlinin, inşallah bugün alacağımız bir kararla, 24 Haziranda son bulacağına olan tam inancımla Genel Kurulu ve Başkanlığınızı saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Sayın Mehmet Muş, AK PARTİ Meclis Grubu Başkan Vekili, İstanbul Milletvekili.

Buyurun Beyefendi.

18.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Fenerbahçe- Beşiktaş derbisinde yaşanan olayları tasvip etmediklerine, Şenol Güneş’e AK PARTİ Grubu olarak geçmiş olsun dileğinde bulunduklarına, Cumhurbaşkanının ülkesinin menfaatleri ile Türkiye'nin geleceğini canı pahasına savunduğuna, 81 milyon yurttaşın can güvenliği ile ülkenin bölünmez bütünlüğüne kasteden teröristleri kazdıkları çukurların içerisine gömmekten başka çarenin kalmadığına ve AK PARTİ’nin Türkiye'nin en büyük siyasi partisi olduğuna ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Dünkü müsabakadaki yaşanan olayları tasvip etmiyoruz ve orada başından yaralanan Şenol Güneş’e AK PARTİ Grubu olarak biz de geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Orada birkaç kişinin ortaya çıkardığı bu olaylar ne Beşiktaş ne de Fenerbahçe camiasının tamamına mal edilemez. Dolayısıyla mutlaka olayla alakalı gerekli tahkikatlar, soruşturmalar yapılacaktır ve orada bu olayları çıkarmaya çalışanlar, ilgili birimler tarafından gerekli çalışmalar yapılarak tespit edilecektir diye düşünüyorum.

Bu arada şunu ifade etmekte fayda görüyorum: Sayın Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız şimdiye kadar ne bir kurumsal yapıdan ne bir örgütten ne de başka bir mihraktan ne çekinmiştir ne de korkmuştur; şimdiye kadar ülkesinin menfaatlerini, Türkiye’nin geleceğini canı pahasına savunmuştur ve savunmaya da devam edecektir.

Burada gömmekten bahsediliyor. Doğru, 81 milyon yurttaşımızın can güvenliğine, ülkemizin bölünmez bütünlüğüne kasteden teröristleri çiçekler vererek karşılamayacağız onları hak ettikleri şekilde kazdıkları çukurların içerisine gömmekten başka bir çare kalmıyor. Dolayısıyla hangi ifadenin hangi bağlamda kullanıldığını iyi bilmek gerekiyor.

“Efendim, bizden çekiniyorlar, sesimizden çekiniyorlar.” Kimseden çekindiğimiz falan yok, AK PARTİ on altı yıldır ülkeyi yöneten Türkiye’nin en büyük siyasi partisidir ve inşallah 24 Haziranda da göğüsleyecek bir partidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Dolayısıyla herkes kendi değerlendirmelerini kendi adına yapsın, bizim adımıza kimse bir değerlendirmede bulunmasın.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum efendim.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Buyurun efendim.

IV.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- AK PARTİ Grubunun, bastırılarak dağıtılan 552 sıra sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 7 Milletvekilinin Milletvekili Genel Seçiminin Yenilenmesi ve Seçimin 24 Haziran 2018 Tarihinde Yapılması Hakkındaki Önergesi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun kırk sekiz saat geçmeden gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına alınmasına; Genel Kurulun, 20 Nisan 2018 Cuma günkü birleşiminde 552 sıra sayılı Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesine, 552 sıra sayılı Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerinin 20 Nisan 2018 Cuma günkü birleşiminde tamamlanması hâlinde Genel Kurulun 23 Nisan 2018 Pazartesi günkü özel birleşiminde konuşmaların tamamlanmasından sonra “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmındaki işlerin görüşülmeyerek çalışmaların tamamlanmasına ilişkin önerisi

20/4/2018

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 20/4/2018 Cuma günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince, grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                       Mehmet Muş

                                                                                          İstanbul

                                                                    AK Parti Grup Başkan Vekili

Öneri:

Bastırılarak dağıtılan 552 sıra sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 7 milletvekilinin Milletvekili Genel Seçiminin Yenilenmesi ve Seçimin 24 Haziran 2018 Tarihinde Yapılması Hakkındaki Önergesi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun kırk sekiz saat geçmeden gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer işler” kısmına alınması;

Genel Kurulun; 20 Nisan 2018 Cuma günkü (bugün) birleşiminde 552 sıra sayılı Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi, 552 sıra sayılı Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerinin 20 Nisan 2018 Cuma günkü (bugün) birleşiminde tamamlanması hâlinde Genel Kurulun 23 Nisan 2018 Pazartesi günkü özel birleşiminde konuşmaların tamamlanmasından sonra “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer işler” kısmındaki işlerin görüşülmeyerek çalışmaların tamamlanması;

Önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneri üzerinde konuşma talebi yok.

Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

İç Tüzük’ün 95’inci maddesinde seçimlerin yenilenmesine dair Anayasa Komisyonu raporunun Genel Kurulda gündemdeki bütün konulardan önce görüşüleceğine dair hüküm bulunmaktadır. Bu hüküm sebebiyle 1’inci sıraya alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 7 Milletvekilinin Milletvekili Genel Seçiminin Yenilenmesi ve Seçimin 24 Haziran 2018 Tarihinde Yapılması Hakkındaki Önergesi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 7 Milletvekilinin Milletvekili Genel Seçiminin Yenilenmesi ve Seçimin 24 Haziran 2018 Tarihinde Yapılması Hakkındaki Önergesi (4/147) ve Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 552) (X)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Komisyon Raporu 552 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Komisyon raporu üzerinde İç Tüzük’ün 72’nci maddesi uyarınca görüşme açıyorum.

Gruplar adına ilk konuşmacı Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay’dır.

Buyurunuz Sayın Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz yirmi dakikadır.

MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 27’nci dönem genel seçimlerinin 24 Haziran 2018 Pazar günü yapılmasına ilişkin önerge hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere, Sayın Genel Başkanımız 17 Nisan Salı günkü grup konuşmasında, Türkiye’nin 3 Kasım 2019 tarihini beklemeden Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin bütün unsurlarıyla bir an önce hayata geçmesinin ülkemiz için daha faydalı olacağını ifade ederek erken seçim yapılması teklifinde bulunmuştur. Akabinde iki sayın liderin görüşmelerini takiben Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan 18 Nisan Çarşamba günü yaptığı açıklamayla erken seçim zaruretini yaşanan gelişmeler ışığında değerlendirdiklerini ifade ederek 24 Haziran 2018 tarihinde Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin yapılmasına karar verdiklerini açıklamıştır.

Peki, erken seçim kararı neden alındı? Değerli milletvekilleri, siyaset bir bakıma gerçekleri görmek, geleceği öngörmek ve tutum almaktır. Önce ülkem ve milletim diyerek hareket ettiğimizi defalarca vurguluyoruz. Bugün de aynı ilkelerle 24 Haziran seçimlerinde kurulacak sandığın Türkiye’nin önünü açacağına inanıyoruz. Erken seçim kararının odağında Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini bir an önce hayata geçirmek vardır.

Türkiye hedeftedir, iç ve dış güvenlik sorunları karmaşık bir hâl almakta, vatanımızı içine alan husumet çemberi daralmaktadır. Ülkemizin huzuru ve güvenliğine kastedenlere cevap vermek, ülkemizin geleceğini planlamak zorundayız, geleceğe daha güçlü adımlarla yürümek zorundayız. Türkiye’nin bekasının sarsılmak istendiği bu dönemde gündemi sürekli seçim tartışmalarıyla meşgul edemeyiz. Bu seçim ülkemizin temel konularını demokrasi içinde çözme gayretidir. Yurt içinde ve yurt dışında terörle mücadelede önemli bir dönemdeyiz. Terörle mücadele millî bir meseledir. Millî meseleler konuşulurken diğer konular tali kalır. İşte bu nedenle seçim tartışmalarıyla geçirecek beş yüz altmış iki günümüz yoktur. 16 Nisan Anayasa referandumuyla kabul edilen Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine herhangi bir tavsama ve gecikme olmaksızın geçilmelidir. Milletimizin talep ve beklentisi de bu yöndedir.

Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi Türkiye’nin demokrasi yolunda ilerleyişinin doğal bir neticesidir. Demokrasinin gereği olarak her siyasi partinin 16 Nisan Anayasa referandumuna saygı göstermesi gerekmektedir. Sistemin ana omurgası güçlü devlet, güçlü yönetim ve demokratik istikrardır. Bu gerçek karşısında Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi üzerinde kriz ve kaos lobisi faaldir, fitne odaklarına karşı harekete geçilmelidir.

Değerli milletvekilleri, Türk siyaseti, keskin mücadelelerin tarihidir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman “Önce ülkem ve milletim.” düsturuyla hareket ettik. Siyasetimizin amacı milletin birliği, devletin dirliği, vatanın bütünlüğü içinde Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet yükselmesi, muhafaza ve müdafaasıdır. Hafızamızı tazeleyecek olursak 15 Temmuz hain darbe girişimini unutmadık. Öncesinde, yönetim sisteminde 2007 yılından beri var olan, 2014 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimiyle gün yüzüne çıkan anayasal sorunlarla karşılaştık. Mesele kişiler değildir. 2007 yılında Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine karar verilmesi sonrasında çift başlılığa ve yönetim sorunlarına yol açacak bir tablo ortaya çıkacağını zamanında öngörmüş ve uyarmıştık. 2014 yılında da bu durum gerçekleşti ve haklı çıktık. 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında siyasi kilitlenmeye ve krize sürüklenmek istenen ülkemizde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle yönetim sorunlarına son veriyoruz. Bundan sonra esas olan, Türk siyasetinin bu mecrada yol almasını sağlamaktır.

Yaklaşık bir yıldır devam eden ve son iki aydır yoğunlaşan erken seçim tartışmalarını biz başlatmadık, ne Milliyetçi Hareket Partisi ne de Adalet ve Kalkınma Partisi bu tartışmalara hiç girmedik. Bazı çevrelerin gündeminde 16 Nisan Anayasa referandumundan beri sürekli erken seçim vardır. Her fırsatta erken seçim çağrılarıyla “hodri meydan” deniliyordu. Bütün bu çevrelere ve kaos çıkarma gayretlerine rağmen Cumhur İttifakı seçimlerin zamanında yapılması gerektiği kanaatini çeşitli vesilelerle dile getirmiştir. Sayın Genel Başkanımızın ve Sayın Cumhurbaşkanının 3 Kasım 2019’u defalarca işaret etmesine rağmen malum çevreler seçim tartışmalarıyla kamuoyunu meşgul etmeye devam etmiştir. Bugün itibarıyla 3 Kasım 2019’a 563 gün gibi uzun bir süre vardır. Fitne, dedikodu ve kriz mekanizması kaosa kapı aralamak için faaliyetlerini hızlandırırken, bölgesel risk ve tehlikelere zamanında önlem alınması gerekirken, emperyalistler sınırlarımızın hemen ötesinde işgal ve savaş planları yaparken, ülkemiz aleyhine siyasi ve ekonomik operasyonlar derinlik kazanırken, Türkiye döviz -faiz- sıcak para sarmalında ekonomik ambargoya alınmak istenirken, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi daha fiilen hayata geçmeden karalanmak istenirken bütün bu olanları görüp de seyirci kalamazdık.

Terörle mücadele, ekonomik canlanma, sosyal huzur ve topyekûn kalkınma hamlesi yapmak zorundayız. İç ve dış tehditlerin yoğunlaştığı bir dönemde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçiş tamamlanarak taşlar yerine oturtulmalıdır. Sorumlu siyasetin temsilcileri olarak bu işin daha fazla uzatılmaması gerektiği yönündeki görüşümüzü ortaya koyduk. “Seçim var mı, yok mu, erken mi, zamanında olacak mı?” gibi tartışmaların, polemiklerin sona erdirilmesi gerekiyordu. Bir kısım zevat yine memnun değil. “Baskın seçim”, “acele seçim”, “yangından mal kaçırmak” gibi birtakım ifadelerle bu kararı yine eleştiriyorlar. Kendi sanrılarını millete mal etmek için erken seçim kararı hakkında akla hayale gelmeyecek spekülasyonlar, komplo teorileri üretmekte yine çok mahirler. “Baskın seçim” deniliyor. Allah aşkına, kime baskın bu seçim? Tüm partiler “hazırız, hodri meydan” diyor. Hatta erken seçim çağrısını da neredeyse bir yıldır onların başlattığını tekrar hatırlatmak isterim. Sık sık erken seçim çağrısı yapanlara “Madem öyle, buyurun sandığa.” denilmiştir. Öte yandan Yüksek Seçim Kurulu “Hazırız” diyor. Cumhur İttifakı da hazır. O hâlde bu seçim kime baskın? Söyleyelim: Bu seçim Türkiye üzerinde operasyon yapmak isteyenlere, proje örgütlerle birleşik cephe hâlinde Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alanlara baskın seçim olabilir. Bu karar Türkiye’nin Zeytindalı’ndan, Fırat Kalkanı ve El Bab Operasyonu’ndan rahatsız olanlara baskındır. Bu karar FETÖ’yle, PKK’yla mücadeleden rahatsız olanlara baskındır. Bu karar turuncu devrimcilere, etnik bölücülere, 15 Temmuzculara, PKK muhiplerine, Sevr sevdalılarına, sokak sevdalılarına baskındır. Bu karar küresel emperyalizmin sözcülerine baskındır. Daha dün ABD sözcüsü “Kaygılarımız var.” diyor, İngiliz gazeteleri hazımsızlıklarını yansıtıyor. Neticede Türkiye düşmanları hazırlıksız yakalanmış, onların 2019’a ayarlı bütün müdahale senaryoları ellerinde kalmıştır.

Değerli milletvekilleri, seçimler tıkanan veya tehdit altında olan siyasi, sosyal, ekonomik ve dış politika meselelerine çözüm için atılacak bir adımdır, bir nefestir. Demokrasiye bağlıysanız millete gitmekte sakınca görülmemelidir. Erken seçim çağrısı karşı karşıya bulunduğumuz durumlara karşı Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçiş suretiyle milletin hakemliğine başvurma çağrısıdır. Biz millî iradeye sadakatle bağlıyız. Milletimizin kararını duymaktan rahatsız olmayız. 16 Nisanda milletimiz hukuki çerçeveyi çizmiştir, 24 Haziranda da millî devlet-güçlü iktidar istikametinde yürütmeyi ve yasamayı belirleyecektir.

Değerli milletvekilleri, erken seçim kararı doğru ve zaruri bir karar olmuştur. “OHAL’de seçim mi olur?” bahanesine sığınanlar da var. Bu bir gerekçe değil bir bakıma bahanedir. Türkiye’nin belli bölgelerinde bugüne kadar pek çok defa OHAL’le, hatta sıkıyönetim altında seçime gidilmiştir.

Sonuç olarak, değerli milletvekilleri, Türkiye hepimizindir, hepimizin vatanıdır. Bir an önce ülkemizin temel konularına odaklanmalıyız; yönümüzü, istikametimizi belirlemeli, ülkemizi bir an önce her türlü risk ve krizden uzak tutmalıyız. Sözü ve iradeyi asıl sahibi olan millete vermenin zamanı gelmiştir. İstikbal ve istiklal Türk milletinindir. Millî devlet, güçlü iktidar için istikametimiz millî iradedir. Milletimiz, bu seçimi demokratik olgunluk içinde gerçekleştirecek, demokrasi şölenine dönüştürecektir; milletimiz, ihanete göz açtırmayacak, iradesini cumhurun yükseltilmesi istikametinde ortaya koyacaktır. 24 Haziran 2018 Pazar günü, cumhurun dirilişine, Türkiye Cumhuriyeti’nin şahlanışına sahne olacaktır. Millet iradesi 24 Haziranda tecelli edecek, milletsiz siyaset yapanlar gereken dersi alacaklardır.

Konuşmama son verirken 24 Haziran seçimlerinin ülkemize ve milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyor, muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Akçay.

Gruplar adına ikinci konuşmacı Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu’dur.

Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)

Süreniz yirmi dakikadır.

HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, sevgili halkımız; algı operasyonları ve yalan bombardımanlarından neredeyse hafızanız uzun bir süredir silinmek istendi ya, gelin, biraz hafıza tazeleyelim diyorum, bir geçmişe yolculuk yapalım, bugüne nasıl geldik. Nasıl bu ülkede nihayet herkes kucaklaşacak, barış gelecek derken barışın adı dahi yasak oldu? Nasıl “Çocuklar ölmesin.” diyen Ayşe öğretmen 6 aylık bebeğiyle tam da bugün hapse girmekle yüz yüze kaldı? Nasıl televizyonlarda yalnızca savaştan bahsedenler konuşur oldu? Yeni bir yaşam umudu Türkiye’de yeşermiş iken nasıl bunca zora, baskıya, düşmanlığa sürüklendi Türkiye? Neler yaşadık, nasıl bugüne geldik, son birkaç yıla bir bakalım.

Geçtiğimiz son birkaç yıl içinde bu ülkenin hiç hak etmediği olaylar yaşadık. İkbalini barışta değil savaşta ve herkesi birbirine düşman etmekte görenler, birden söylem değiştirdiler. 2011’deki Diyarbakır mitinginde “Kürt sorunu benim sorunumdur.” diyen Erdoğan 2015’te “Kürt sorunu yoktur, ne Kürt sorunu?” demeye başladı. Fakat fayda etmedi. 7 Haziran seçim sonuçlarına göre AKP iktidarı yüzde 40 oyla 258 milletvekili alarak büyük bir oy düşüşü yaşadı. Partimiz ise yüzde 13,1 oy ve 80 milletvekiliyle önemli bir başarı sağladı. 7 Haziran seçim sonuçlarına göre AKP iktidarı hükûmet kurma çoğunluğunu kaybetti; Erdoğan, iktidarı kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Erdoğan, kırk beş günlük hükûmet kurma süresini uzatmak amacıyla Davutoğlu’na 9 Temmuza kadar hükûmet kurma görevini vermedi. Teamüller gereği bir hafta-on günde tamamlanması gereken koalisyon görüşmeleri, CHP markaja alınarak, 18 Ağustosa kadar devam ettirildi; böylelikle, kırk beş günlük yasal sürenin kırk günü boyunca hükûmet kurma görevi AKP’de kaldı.

Sonrasında çok acı birçok olay yaşadık. Değerli arkadaşlar, bazı insanlar idealleri için yaşarlar; yanı başındaki insanların yaşadıkları acılara duyarsız kalamazlar. İşte, böylesi inanç dolu gençler, Kobane’de savaşın izlerini çocukların hafızalarından silmek için, kütüphaneler, oyun parkları inşa etmek istediler fakat ne yazık ki Kobane’ye gitmeden önce Suruç’ta, gençlerin basın açıklaması sırasında IŞİD canlı bomba patlattı ve 32 kişi hayatını kaybetti. Bu acı olaydan yalnızca iki gün sonra, yine Ceylânpınar’da 2 polis memuru evlerinde uyurken başlarından vurularak öldürüldü. Bu cinayet, barış sürecinin bitmesine bahane edildi. Bugün, biliyorsunuz -ya da bilmiyorsunuz, emin değilim ama- bu dava beraatle sonuçlandı ve faili meçhuller hanesine yazıldı. Bu konuda verdiğimiz birçok araştırma önergesi reddedildi. Birbiri ardına sokağa çıkma yasakları ilan edildi daha sonra. Türkiye İnsan Hakları Vakfı Dokümantasyon Merkezi verilerine göre sokağa çıkma yasaklarının uygulanmaya başlandığı ilk tarih olan 16 Ağustos 2015 ile 1 Haziran 2017 tarihleri arasında başta Diyarbakır -Diyarbakır’da 127 kez- olmak üzere toplam 10 il ve en az 43 ilçede, en az 218 kez süresiz sokağa çıkma yasağı ilanı gerçekleşti. Söz konusu sokağa çıkma yasakları ve ablukalar boyunca başta Cizre’de 291 kişi olmak üzere toplam 861 kişi yaşamını yitirdi. İnsan hakları örgütleri yaşamını yitirenlerin 79’unun çocuk, 30’u 60 yaş üstü olmak üzere 71’inin kadın olduğunu bildirdi. Taybet anayı, henüz 10 yaşındaki Cemile Çağırga’yı bizler unutmadık. Söz konusu dönem boyunca yaklaşık 1 milyon 809 bin kişi başta en temel yaşam ve sağlık hakları ihlal edilerek bu yasaklardan etkilendi, yaklaşık 500 bin insan yerlerinden göç etti.

Savaşı bir seçim çalışmasıymışçasına büyüten Hükûmet ve 24 Ağustos 2015 tarihinde sarayında Meclis Başkanı İsmet Yılmaz’la görüşen Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimlerin yenilenmesine karar verdi. Seçim tarihi olarak 1 Kasım 2015 belirlendi. Çatışmaların başlaması ve seçim takvimiyle birlikte HDP’ye medya sansürü de devreye sokuldu ve o tarihten beri zaten bu sansür hiçbir zaman kalkmadı. HDP sözcülerinin ana akım medyaya çıkması yasaklandı. Muhalif, demokrat onlarca internet sitesine erişim yasağı getirildi, medya araçları başta HDP olmak üzere bütün partilere aslında kapatıldı. Medya kuruluşlarına kayyum atandı. İMC TV, TÜRKSAT’tan yasaya aykırı biçimde çıkartıldı. Hayat TV, TV 10 ve daha birçok televizyon kanalı ve yayın organı kapatıldı ve yine yanı başımızda Türkiye'nin en kanlı saldırılarından birini yaşadık, 10 Ekim Ankara Gar katliamı. 10 Ekimde KESK, TMMOB, TTB, DİSK'in tertiplediği emek, barış ve demokrasi mitinginde isimleri önceden basında yer alan ve istihbaratın da sözde izlediği IŞİD militanlarının Gar Meydanı'nda gerçekleştirdiği canlı bomba saldırısı sonucu 102 kişi yaşamını yitirdi, 400’ün üzerinde yurttaş da yaralandı. Bu saldırının arkasındaki güçleri açığa çıkarmak yerine hapishaneler muhalifler, gazeteciler, akademisyenler, öğrencilerle dolduruldu. Savaşın başladığı günden bugüne DBP ve HDP başta olmak üzere, demokrasi mücadelesi yürüten tüm kesimlere karşı hemen her gün siyasi operasyonlar yapıldı. Bu siyasi operasyonlarda 13 bin civarında HDP ve DBP üyesi gözaltına alındı, 13 bin kişiden söz ediyoruz değerli arkadaşlar.

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi Sur ilçesinde Dört Ayaklı Minare’nin çatışmalarda gördüğü zarar üzerine yapılan basın açıklaması sırasında vurularak öldürüldü, hâlâ ölüm nedeni açıklığa kavuşturulamadı.

29 Nisan 2016’da Davutoğlu'nun AKP teşkilatlarını görevden alma ve atama yetkisi elinden alındı, daha sonra 2 Mayısta gerçekleştirilen Erdoğan-Davutoğlu görüşmesinde ise Davutoğlu'nun partiyi olağanüstü kongreye götürerek görevini bırakması istendi. Bunun üzerine Davutoğlu 3 Mayısta MKYK’yı toplayarak 22 Mayıs 2016’da partinin olağanüstü kongreye gideceğini ve kendisinin aday olmayacağını açıkladı. Bu olay Cumhurbaşkanının Hükûmete ve Davutoğlu'na darbesi olarak adlandırıldı.

Geldik 20 Mayıs 2016’ya, HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için yoğun bir kampanya yürütüldü. Anayasa'ya aykırı bir şekilde vekillerimizin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin yasa tasarısı Komisyondan ve ardından Genel Kuruldan AKP, MHP ve CHP’nin desteğiyle geçti. 15 Temmuz 2016’da askerî darbe girişimi yaşandı. 20 Temmuz 2016’da OHAL ilan edildi. Sonuncusu panik seçimin açıklandığı gün olmak üzere, şimdiye kadar OHAL 7’nci kez uzatıldı, OHAL neredeyse iki yıldır devam ediyor.

İki eş başkanımız, iki grup başkan vekilimiz ve parti sözcümüzün de aralarında bulunduğu toplam 11 milletvekilimiz tutuklandı, hâlen 9 milletvekilimiz tutuklu, 11’inin milletvekilliği düşürüldü. Seçimin açıklandığı günün ertesinde yani daha dün 2 milletvekilimizin daha vekilliği halkın iradesini yansıtmaktan bütünüyle uzaklaşmış bu Mecliste düşürüldü.

Demokratik Bölgeler Partisinin yüksek oylarla kazandığı belediyelere kayyum atanırken bugüne kadar 95 belediye eş başkanımız tutuklandı, 56’sı hâlen cezaevinde.

16 Nisan 2017’de, OHAL koşullarında hiçbir bakımdan adil olmayan bir şekilde Anayasa değişiklik referandumu yapıldı. Sonuçları tartışmalı, şaibeli seçim sonucu yüzde 1 farkla yüzde 51 “evet” oldu. Referandumun hemen ardından 21 Mayıs 2017’de Erdoğan AKP Genel Başkanı oldu fakat bu acımasız yol, Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçildiği tarihte de bitmedi. Cumhurbaşkanını eleştiren binlerce yurttaş, dünya üzerinde görülmemiş biçimde Cumhurbaşkanına hakaret davalarında yargılandı ve yargılanmaya devam ediyor. Davaların hiçbiri Cumhurbaşkanlığı kurumuna yönelik ifadeler aleyhine olmadı, doğrudan Cumhurbaşkanının şahsiyetini korumaya yönelikti. Siyasi eleştiriler hakaret kabul edildi, TCK’nin 299’uncu maddesi sansür yasası hâline geldi. Cumhurbaşkanına “padişah bozuntusu” dediği gerekçesiyle Grup Başkan Vekilimiz Ahmet Yıldırım’ın milletvekilliği düşürüldü. Buna karşın Erdoğan, istediğine “terörist” istediğine “çapulcu” “vandal” “kemirgen” “barbar” “ajan” “hain” diyebildi. Kendisinin bu sözleriyse savcılar tarafından ifade özgürlüğü olarak değerlendirildi.

Bugün bebeğiyle birlikte hapse girecek olan Ayşe öğretmenle başlayarak, barış için 2015’ten beri binlerce insan cezaevine girdi. KHK’lerle yalnızca muhalif oldukları gerekçesiyle akademisyenler, öğretmenler, kamu personeli işten atıldı. Ülkenin en değerli gazetecilerinin neredeyse tamamı işsiz kaldı. AKP iktidara geldiği gün hapisteki kişi sayısından fazla öğrenci, bugün hapiste bulunuyor.

Ziraat Bankası medya patronuna 700 milyon dolar kredi verirken, çiftçi, borcunu ödeyemediği için sütünü yerlere dökerek protesto edecek hâle geldi. Man Adası, Panama gibi dünya üzerindeki birçok kişinin yolsuzluklarını ortaya çıkaran belgelerde, yurttaşlardan kuruşu kuruşuna vergi alanların bütün mal varlıklarını vergi cennetlerine taşıdıkları, bizzat bu ülkenin Başbakanının oğullarının, Cumhurbaşkanının akrabalarının vergi ödemediği, hatta IŞİD’le petrol ticaretleri ortaya çıktı.

Referandumdan bugüne, yalnızca bir yıl içinde, dolar 3,65 liradan 4,1 liraya; benzin 5,38’den 6,09’a yükseldi.

Bugün, özel sektörün bu sene ödemesi gereken yaklaşık 180 milyar dolar dış borcu var arkadaşlar.

Türkiye’de bugün 5 milyon 981 bin işsiz var. Yalnızca 2017 yılında, evet, yalnızca 2017 yılında en az 2006 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. OECD’nin Daha İyi Yaşam Endeksi’nde Türkiye, 38 ülke içinde son sırada yer alıyor. Yine OECD rakamlarına göre, en mutsuz öğrenciler Türkiye'de. İşte bu nedenle ülkeyi bir yıl daha yönetemeyecek duruma düşen Hükûmet, beş yıl, on yıl, hatta bir kez Başkan olduktan sonra gitmemecesine ülkeyi yönetmek istiyor. Panik seçime gidilmesinin nedeni ülkedeki bütün bu saydığımız gidişattır ve bu ekonomik tablo devam ederse Erdoğan’ın asla o koltuğa oturamayacağını da biliyor olmasıdır.

Bakın, bu karanlık tablodan sonra biraz gençlerin sözüyle ferahlayalım çünkü onlar her durumda gülmeyi biliyorlar. Gülmek devrimci bir eylemdir, yaşatır ama öfke ise yaşamı öldürür. Seçim kararına ilişkin gençler diyorlar ki arkadaşlar: “Olumlu düşünelim ‘Seçimi geçen hafta yaptım ben.’ de diyebilirdi.” Evet, böyle diyorlar. Yani der miydiniz? Derdiniz vallahi “Seçimi geçen hafta yaptık biz, haberiniz olmadı mı?” diyebilirdiniz çünkü bütün bu tablo, bugüne gelen süreçte, sürekli yaptığınız dayatmalarla dolu.

Bir komik anekdot daha var bugünden. Fransa’da bir televizyon yayınında TRT editörü olan şahıs demiş ki: “HDP’lileri yayına çağırıyoruz, çağırıyoruz, korkuyorlar, gelmiyorlar.” Evet, aynen böyle demiş. Yani buna söylenecek ne söz var bilemiyorum ama yarın toplanıp gidelim diyoruz TRT’ye, el mi yaman bey mi yaman görelim. Neyse, TRT de sizin olsun biz kendi sözümüze, kendi gücümüze bakalım.

Peki, biz bu ülke için ne istiyoruz, nasıl bir ülke istiyoruz? Bunun kararını verme zamanı arkadaşlar. Biz, seçime karşı değiliz, dayatmalara karşıyız. Ama 24 Haziran şimdi bunun kararını da vermenin zamanıdır. Bu, tek başına Tayyip Erdoğan meselesi de değil. Biz, bir tek adam rejimi mi istiyoruz yoksa herkesin hukuk kurallarına uyduğu parlamenter bir sistem mi istiyoruz?

Tek adam mı istiyoruz yoksa “Heyt!” “Hoyt!” “Er meydanı!” laflarını etmeyecek siyasetçilerin, daha çok sayıda kadın ve gencin olduğu bir Parlamento mu istiyoruz?

Vekiller sizin yerel sorunlarınızla ilgilenebiliyor mu? Bizleri bir daha seçmek istemezseniz hangi demokratik usullere başvuracaksınız? İddialarınız, idealleriniz var ve aday olmak istiyorsunuz ama nasıl olacak bu köşe başlarını tutmuş olanların arasında, bunu nasıl açacaksınız? Hangi demokratik usuller olsa eşit şartlar sağlanır ve sizin yolunuz açılır? Bu yolları açacak bir demokratik siyaset mi istiyorsunuz, bir kişinin sözünden çıkmayanların yürüttüğü bir siyaset mi istiyorsunuz?

Hâlâ, 12 Eylülden beri orasından burasından delinmekle kalıp tam anlamıyla demokratikleşememiş bir Anayasa’yla devam etmek mi istiyorsunuz yoksa demokratik, özgürlükçü, bütün yurttaşların haklarını güvenceye alan bir anayasa mı istiyorsunuz?

Kuvvetler ayrılığını ve yargı bağımsızlığını mı istiyoruz yoksa kimsenin adalete inancının kalmadığı, yargının tek elde toplandığı bir sistem mi istiyoruz?

Bütün vergi muafiyetleri zenginlere tanınsın ve yoksulların, orta gelirlilerin sırtına her türlü vergi yüklensin mi istiyoruz yoksa vergi adaleti mi istiyoruz?

Ormanlar, mera alanları şirketlerin olsun, bütün sahiller AKP'yle iyi geçinenlere peşkeş çekilsin; ormanlar, parklar, bahçeler yerine betonlara boğulalım mı istiyoruz yoksa daha az beton, daha çok nefes mi istiyoruz?

Bir tarım ülkesi olan Türkiye'de bu bereketi artıracak, doğayla uyum içinde bize de çocuklarımıza da yetecek bir gıda ve tarım politikası mı istiyoruz, Rusya'nın, ABD'nin GDO’lu tohumunu, ithal etini mi istiyoruz? Nohudu bile başka ülkeden mi satın almak istiyoruz?

Yurttaşlar kendi yaşam alanları üzerinde kendileri mi karar versin istiyoruz yoksa bir günde evimiz kamulaştırılsın, sahiller, ormanlar, dereler bizlere hiç sorulmadan zenginlere mi ait olsun istiyoruz? Çocuklarımız, her gün değişen sınav sistemine ve üniversite sınavı gününe seçim koyacak kadar öğrencileri önemsemeyen bir Hükûmete mi mahkûm olsun, yoksa stressiz, eşit ve kaliteli bir eğitim mi görsün istiyoruz? Evet, kendi ikbali için kendi getirdiği, aslında bizim karşı olduğumuz istismar yasasını bile bir kenara atan ve sadece kendi ikbalini düşünen bir iktidar mı istiyoruz, yoksa çocuk hakları bakanlığını kuran ve onları her türlü istismardan korumak için canla başla çalışan bir yönetim mi istiyoruz? Kadınlar olarak kaç çocuk doğuracağımızdan nerede gezeceğimize kadar karışan, “Kadın-erkek eşit değildir.” diyen bir siyasetçi mi istiyoruz; kadınlar olarak eşit ve özgür olmak mı istiyoruz?

Evet, değerli halkımız, yapılanlar karşısında umutsuzluğa kapılmış olanlarınız olabilir ama bunu bir kez daha ifade etmek isterim ki bu ülke Orta Doğu’da barışın öncüsü olabilir, bu ülke içeride kendi sınırları içinde tüm yurttaşlarına ekonomik ve kültürel eşitlik sağlayabilir; herkesin düşüncesini özgürce ifade ettiği, birbirine öfkeyle değil saygı duyarak yaşayabildiği bir ülke olabilir. Mutlu olacağımız bir ülke mümkün. Bunun anahtarı elimizde. “Kapısı kapalı” diyenlere sadece o kapı kolunu çevirerek biz o kapıyı açıp ulaşabiliriz. Gelin canlar, 24 Haziranda bir olalım diyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Hatip konuşmasında Genel Başkanımıza atfen “Akrabalarının IŞİD’le petrol ticareti ortaya çıkmış.” gibi bir iddiada ve ithamda bulunmuştur. Bu, Genel Başkanımıza ve partimize bir sataşmadır. İç Tüzük 69’a göre söz talep ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim lütfen.

VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in 552 sıra sayılı Önerge üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Grup Başkanına ve Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önce hatibi burada dinledik fakat öyle şeyler ifade etti ki şimdi “Sayın Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkanımızın akrabalarının DEAŞ terör örgütüyle petrol ticareti varmış…” Bunu çıkacaksınız, Sayın Kerestecioğlu, ispat edeceksiniz. Öyle yalan konuşarak, Meclis kürsüsünden atarak bu işler olmuyor. Bunu ispatlamadığınız müddetçe siz bir müfterisiniz; bunu unutmayın.

Bir diğeri: Bu Man Adası tartışmaları, biliyorsunuz, birilerinin canını bayağı sıktı. Bu ortaya atıldı. İşte yurt dışına şu kadar para gönderdiler… Sonra baktı ki, ortaya çıktı, para falan gitmedi. Ama hâlâ bu Man etrafında dönüp dolaşıyorlar.

Bir diğeri: Değerli arkadaşlar, bakın, sanki Türkiye’de legal siyaset yapanlara karşı bir tavır, bir tutum var. Türkiye’de siz hukuk içinde kaldığınız müddetçe siyaset yapabiliyorsunuz, herkes yapabiliyor. Bu noktada kimseye bir kısıtlama yok. Şu an yargılananlar sütten çıkmış ak kaşık gibi! Bir yargılama sürecini görelim, ortaya çıksın.

Birkaç tane örnek hatırlatacağım size. Diyor ki: “PKK'nın öyle bir gücü var ki sizi tükürüğüyle boğar.” Bunu diyen bir milletvekili. Şimdi, hukuk devreye girip yargılandığı zaman “Efendim, o rehin alındı.” O demokratik siyaset yapacaktı, öyle mi? Bölücü terör örgütünün propagandasını yapacaksınız, “Öyle bir gücü var ki sizi tükürüğüyle boğar.” diyeceksiniz, tehditler savuracaksınız, ondan sonra hapishaneyi boyladığınız zaman “Rehin alındı. Siyaset yapacaktı, yapamadı.” diyeceksiniz. Yok öyle bir dünya.

“O Keleşleri size çevirmesini biliriz.” diyeceksiniz. Bunun karşılığını hukukta gördüğünüz zaman “Biz masumduk, bir şey yapmadık.” diyeceksiniz.

Devlet baraj yapar, yol yapar. “O yollar PKK ya gidiyordu, o yollar PKK’yı etkisiz hâle getirmek için yapılıyordu.” O barajlar niye yapılıyordu biliyor musunuz? Teröriste de “terörist” diyemiyor, “gerilla” diyorlar. “Gerillanın geçiş yollarını engellemek için yapıldı.” diyor. Velev ki onun için yapıldı. Onun için de yapabilir bunu devlet. Siz niye bundan rahatsız oluyorsunuz? Rahat geçip gelsin de burada insanları katletsin, onu mu istiyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET MUŞ (Devamla) – Fakat konuştukları zaman demokrasi ve insan haklarından burada dem vuruyorlar.

Kızılay Meydanı’nda, bakın, onlarca vatandaşımızı katleden teröristin cenazesinde boy gösteren milletvekilleri, anne karnında altı aylık bebek o bombalı saldırıda şehit düştü.

Bunlar hiç yokmuş gibi, bunlar hiç olmamış gibi “Biz siyaset yapamıyoruz. Bizim alanımız daraltılıyor.” gibi konuşmalar, kusura bakmayın, kimseye bunları inandıramazsınız.

Bunların istediği ne biliyor musunuz? PKK’lı teröristler millete kan kustursun, baskı yapsın, haraç kessin, yargılasın, bunlar da istedikleri gibi oralarda cirit atsınlar. Bunların demokrasi anlayışı budur. Buna müsaade etmeyeceğiz. Böyle bir şeyi hayal ediyor ve düşünüyorsanız asla bunları göremeyeceksiniz.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Muş.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kerestecioğlu.

III.- AÇIKLAMALAR (Devam)

19.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Sayın Muş’a çok fazla cevap vermeyi aslında gerekli görmüyorum ama sadece şunu söyleyeceğim: Ben bir siyasi süreç anlattım ve o siyasi süreç içerisinde yargının da ne kadar iktidarın tekelinde olduğunu, siyasetçilerin sadece sözler nedeniyle yargılandığını, eylemler veya yaptıkları herhangi bir başka şey nedeniyle değil, Anayasa’ya aykırı olarak bunların kaldırıldığını anlattım ama verileri soruyorlarsa herhâlde Rusya’ya da sormak lazım çünkü esas olarak, öncelikle, tüm dosyalar onlardaymış. “Erdoğan ve ailesi IŞİD’le petrol ticareti yapıyor.” sözleri şimdi daha yakın oldukları o ortaktan çıkmıştı ve bunun dışında da, Ekonomi Bakanlığı yaptığı süreçte Sayın Elitaş’ın, IŞİD sınır komşusuyken yapılan ticaret TÜİK verilerine yansımıştı. Yani biz bunu, bir yargı mekanizması yerine geçerek söylemiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Bitireceğim.

BAŞKAN – Hanımefendi lütfen tamamlayınız.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Ama hakikaten, burada siyaset yapması her türlü, her anlamda, her koşul altında engellenmek istenen ve zaten 2015 7 Haziranından bugünün seçimine geldiğimiz süreçte de, barajı geçtiği için ve halklara umut verdiği için bu Meclise gelen bir partinin buradan gönderilmesi, halkların iradesinin tanınmaması için de yine yeni bir seçime gidildiğini ifade etmek isterim.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, kayıtlara geçmesi için…

BAŞKAN – Buyurun Mehmet Bey.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Biz gazeteci değiliz, biz siyasetçiyiz. Ağzımızdan çıkan lafı ona göre…

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – “Man Adası belgeleri yok.” dediniz burada, savcı “Var.” dedi. Yırttınız burada.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – “Böyle haberler çıktı, ben onları söyledim.” Haberleri söylemeyeceksiniz. Siz siyasetçisiniz, söylediğiniz sözü ispat edeceksiniz, etmediğiniz müddetçe de müfterisiniz.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Savcılık “Gerçek.” dedi, siz “Gerçek değil.” dediniz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 7 Milletvekilinin Milletvekili Genel Seçiminin Yenilenmesi ve Seçimin 24 Haziran 2018 Tarihinde Yapılması Hakkındaki Önergesi (4/147) ve Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 552) (Devam)

BAŞKAN - Evet efendim, şimdi gruplar adına üçüncü konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Sayın Engin Altay’a aittir.

Buyurun Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz yirmi dakikadır.

CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Son söyleyeceğimi ilk söyleyeyim, hayırlı uğurlu olsun.

Sayın Genel Başkanımız üç hafta önce “Düşün bu milletin yakasından.” dedi. Buradan ne çıkar? Yani “Ya istifa edin ya seçime gidin.” dedi. Bu milletin sizi yakasından düşürmesine fırsat verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum, Allah razı olsun. (CHP sıralarından alkışlar)

Bu vesileyle bir hayırlı iş daha yapmış olacağız. Sayın Canikli açıklamıştı “3 bin kripto FETÖ’cüyü bir KHK'yle ihraç edeceğiz.” diye. Aziz milletimiz de siyasetin kripto FETÖ’cülerini, siyasetteki kripto FETÖ’cüleri 24 Haziranda inşallah tasfiye edecek. Bu da güzel bir haber. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, sözlerime Recep Tayyip Erdoğan’ın bir sözüyle başlamak istiyorum: “OHAL’e ‘evet’ diyenler için söylüyorum -Recep Tayyip Erdoğan söylüyor- demek ki terörün diline teslim oluyorsunuz, teröre hizmet ediyorsunuz.” Şimdi, OHAL’e “evet” diyen AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisine soruyorum: Bu OHAL’e “evet” diyenlerin teröre teslim olduğunu, terörün diline teslim olduğunu, teröre hizmet ettiğini söyleyen Recep Tayyip Erdoğan doğru mudur yanlış mıdır? Çıkın “Recep Tayyip Erdoğan doğrudur.” deyin ya da “Recep Tayyip Erdoğan yanlıştır.” deyin. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, OHAL şartları içinde seçime gitmek etik değildir. OHAL değil dünyanın en katı sıkıyönetimini de ilan edip seçime gitseniz akıbet kaçınılmazdır. Çok bilinen bir terim vardır: Etki tepki doğurur. Siz 80 milyonun anayasal haklarını yani yerleşme ve seyahat hakkını, düşünce ve vicdan hakkını, düşünce ve kanaat hakkını, düşünceyi açıklama ve yayma hakkını, bilim ve sanat hakkını, basın ve iletişim hakkını, toplantı ve gösteri hakkını, mülkiyet hakkını, çalışma hakkını, grev hakkını gasbederseniz, o, çuvala sığmaz; milletin isyanı, milletin temel hak ve özgürlük aşkı, milletin demokrasi sevdası sizi buradan indirmeye yeter. Bu bakımdan OHAL şartlarındaki bir seçimi etik, ahlaki bulmamakla beraber; dünya milletler ailesine Türkiye için bir kara leke, bir olumsuzlama olarak da geçmesine rağmen Cumhuriyet Halk Partisi bu seçimlerden -çok şükür- 1’inci parti olarak çıkacaktır. Bunu bir gönül rahatlığıyla Meclisten ilan etmekten mutluluk duyuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Adayınız kim Sayın Başkan, Öztürk Bey mi?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Türkiye altmış sekiz yıldır demokrasi mücadelesi veriyor, milletçe veriyoruz. 27 Mayıslar, 12 Martlar, 12 Eylüller, 28 Şubatlar, 15 Temmuzlar milletin demokrasiye olan sadakatini ve aşkını kıramadı. Hiç şüpheniz olmasın, 27 Mayıstan, 12 Marttan, 12 Eylülden, 28 Şubattan ve 15 Temmuzdan daha vahim sonuçlar doğuran, demokrasimizi daha fazla tahrip eden 20 Temmuz sivil darbesi ve OHAL’le Türkiye’ye verilen zarar, demin saydığım 5 darbeyle verilen zarardan fazladır. Türkiye’de tahrip edilen bir demokrasi var. Kutuplaşan bir toplum, dünya milletler ailesi nezdinde itibarsız bir ülke yarattınız. Kamplaştırdınız toplumu, demokrasiyi tahrip ettiniz ve Türkiye’yi itibarsızlaştırdınız.

Geldiğimiz noktada, 24 Hazirana giderken Türkiye’de 5 çok temel sorun can yakıcı hâle geldi. Türkiye’nin bu 5 temel sorunu kabul edilebilir sınırların çok ama çok üstünde. Demokrasimiz, ekonomimiz, eğitim politikalarımız, dış politikamız ve toplumsal barış ve huzur ortamı noktasında Türkiye taşınabilir noktada değil artık; ekonomi pert, demokrasi komada, eğitim kanser, dış politikamız felç; toplumsal barış ve huzur ortamını da zaten yok ettiniz.

Bunu yaparken, ekonomide çok büyük bir tahribat yarattınız; devletin iç ve dış borcu 243 milyardan 896 milyara çıktı; toplam dış borcumuz 129 milyardı, 453 milyar oldu; vatandaşın banka borcu 6 milyardan 500 milyara çıktı ve cari açık 1 milyar dolardan 53 milyar dolara çıktı. Ekonomideki olumsuzlukları saymakla bitiremeyiz. Gerçek işsiz sayısı bugün 6 milyonu aştı, 15-29 yaş arasındaki genç nüfusta 4 milyon 800 bin işsiz var. Hep söyleriz, işsiz insan sudan çıkmış balık gibidir ve onları siz bu hâle getirdiniz, sizin politikalarınız onları bu hâle getirdi. (CHP sıralarından alkışlar) 2002 yılında 1,6 olan, 2013 yılında hazırlanan beş yıllık kalkınma planında bu yıl için, 2018 için “1,9 olacak.” dediğiniz dolar 4 lira oldu. Bunlar millete söylediğiniz yanlışlardır. “Yalan” dersem dava açarsınız.

Şurada çok büyük bir hata yaptınız: Yaşam tarzı üzerinden, etnik aidiyet üzerinden, inanç farklılıkları üzerinden önce insanları, sonra toplumu böldünüz ve insanların etek boyuyla uğraştınız, insanların başlarının açık olup kapalı olmasıyla uğraştınız.

BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Yapmayın ya.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Onunla siz uğraşıyorsunuz, siz. Kendinizi anlatıyorsunuz.

AHMET BERAT ÇONKAR (İstanbul) – Aynaya bak, aynaya.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Yalanlar söylediniz. “Camide içki içtiler.” dediniz, ispatlayamadınız. Müfterilik arıyorsun ya müfterilik…

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Kendinizi anlatıyorsunuz, kendinizi.

ENGİN ALTAY (Devamla) – “Başörtülü kadını tekmelediler.” dediniz, ispatlayamadınız. İnsanların dinî duygularını ve hassasiyetlerini çok kirli bir şekilde kullandınız. İnsanların mezheplerini sorguladınız. İnsanlar için “Affedersiniz, Ermeni.” diyebildiniz. Bunlar toplumu bölen konular. Biz Türkiye'de Kürt’üyle Türk’üyle Ermeni’siyle, Alevi’siyle Sünni’siyle, başı açığıyla başı kapalısıyla bin yıllık kardeşliğin devamını istedik, siz toplumu böldünüz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Ya, onu yapan sizsiniz.

ENGİN ALTAY (Devamla) – İşkence yaptınız, işkencelere göz yumdunuz. Gazetecileri ve milletvekillerini hapse attınız.

TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) – Ya, nereyi anlatıyorsunuz?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – CHP’yi anlatıyor, CHP’yi.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Sanatı yasakladınız, sanatı sansürlediniz. Sanatçıları fişlediniz.

Belediye başkanlarını hukuksuz yere görevden uzaklaştırdınız, kayyumlar atadınız. Nüfusun yüzde 51’ini halkın seçmediği belediye başkanları yönetiyor bugün. (CHP sıralarından alkışlar)

Sarayın avukatları hâkimlere ve savcılara talimat verir oldu, emir verir oldu, keseceği cezayı resmen söyler oldu.

Başlı başına bir konu ama eğitimi bilimsellikten kopardınız. Afrika’daki en az gelişmiş kabile devletlerinde bile Türkiye'den daha bilimsel, daha laik ve daha parasız eğitim yapılıyor bugün. (CHP sıralarından alkışlar)

Türkiye'yi meczuplar ve sapkınların kol gezdiği bir ülke hâline getirdiniz. Atatürk’e küfrün ve hakaretin özendirildiği bir ortama Türkiye'yi taşıdınız.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bak, yine kaybettiniz.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Yüce dinimizi, kutsal dinimizi tartışmaların göbeğine oturttunuz bu meczuplar, bu sapkınlar aracılığıyla.

Türkiye'yi Avrupa Birliğinin siyasi denetimine yıllar sonra yeniden maruz bıraktınız.

Kürt sorununu salt siyasi malzeme olarak gördünüz.

Türkiye'yi ve 80 milyon yurttaşımızı muhtelif terör örgütlerinin açık hedefi hâline getirdiniz. FETÖ başta olmak üzere, PKK, DAEŞ gibi örgütlere yardım ve yataklık yapıldı devlet yöneticileri tarafından ve hâlâ…

TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) – Böyle bir şey söyleyemezsiniz.

ENGİN ALTAY (Devamla) – …ve hâlâ…

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Ha, söyle, ne?

ENGİN ALTAY (Devamla) – … ve hâlâ Sayın Recep Tayyip Erdoğan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu hakkında “FETÖ’ye, PKK-PYD’ye, DAEŞ’e yardım ve yataklık yaptı.” iddiası için bir tane ceza davası açmadı.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Açtı, açtı.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Açmadı, açmadı.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Açamaz!

ENGİN ALTAY (Devamla) – Vali ve kaymakamlara âdeta şantiye şefliği gibi nezaret ettirerek Türkiye’nin bir bölgesinde önce hendek kazdırdınız valilerin ve kaymakamların nezaretinde, kontrolünde. [CHP sıralarından alkışlar(!)] Sonra o hendekler için kasabaları, köyleri, şehirleri bombaladınız, insanları bombaladınız.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Ya, o hendeklerde kim var?

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Terör örgütü yok mu orada, terör örgütü?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Türkiye Büyük Millet Meclisi yerine soruna Oslo’da, Kandil’de, Dolmabahçe’de, İmralı’da güya çözüm aradınız. Sizin sorumsuzluğunuzun, basiretsizliğinizin, tutarsızlığınızın bedelini askerimiz, polisimiz ve vatandaşımız canıyla, kanıyla ödedi.

Değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri; dış politikada Türkiye’nin itibarını yerle yeksan ettiniz. Birleşmiş Milletler kararıyla Türkiye Cumhuriyeti’ne ait adalara ve aidiyeti belirsiz coğrafi formasyonlara Yunan bayrağı çektirmeyi başardınız, sizi tebrik ediyorum(!) [CHP sıralarından “Bravo(!)” sesleri, alkışlar(!)]

Kendi topraklarımızdan, kutsal ve kıymetli sayılan topraklarımızdan şanlı bayrağımızın direğiyle birlikte, bayrak direkteyken bayrağı söküp yere yatay çevirip bayrağımızı yerlerde süründüre süründüre Türkiye’nin sınırına yakın bir bölgeye kutsal emanetleri taşıdınız. Bu da sizin Türkiye’yi getirdiğiniz ayıp ve acı bir noktadır. [CHP sıralarından alkışlar(!)]

Müslümanlara bomba yağdıran emperyalistleri alkışladınız.

HAYATİ TEKİN (Samsun) – Miraç Gecesi hem de.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Türkiye’yi Orta Doğu bataklığında aciz ve itibarsız bir aktör hâline getirdiniz. Danışılan Türkiye’yi didişilen Türkiye’ye çevirdiniz. Bu da Orta Doğu coğrafyasında ve dünyada Türkiye’yi soktuğunuz durumun acı bir gerçeğidir. Orta Doğu’da kardeş ve akrabalarımız olan Türkmen, Kürt ve Arapların cihatçılaştırılmasına, kriminalize olmalarına ve birbirlerini boğazlamalarına çanak tuttunuz. Bu da Hükûmetin, AK PARTİ’nin en büyük günahlarından biridir.

Bugün dünyada daha şimdiden Türkiye’deki seçimlerle ilgili olarak olumsuz demeçler birinci günden seslendirilmeye başlandı.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Onlardan önce siz yaptınız.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Dünya bize ayar veremez, ne Amerika ne Rusya. Sizin zaman zaman “Ey Amerika!” deyip sonra “dostum” dediğiniz Amerika, “Aklını başına al.” dediğiniz Rusya Devlet Başkanı Putin; hiç kimseden alacak ayarımız yok ama Türkiye’yi 189 ülke arasında, ülke nezdinde bu kadar itibarsızlaştırmaya, Türkiye’yi beşinci sınıf bir ülke gibi göstermeye ne hakkınız var? (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Bugün Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Türkiye’deki seçimlerle ilgili endişesini dile getiriyor. Ey sözcü, hiç endişelenme, Cumhuriyet Halk Partisi var, Türkiye’de demokrasiye aşık 70 milyon insan var.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – 81, 81…

ENGİN ALTAY (Devamla) - Hiç şüpheniz olmasın, Türkiye 24 Haziranda yeniden demokrasi standartlarını çok geliştirmiş bir ülke olarak dünya milletler ailesi içindeki yerini alacaktır. Almanya diyor ki: “Türkiye’deki gerilim ortamı, AK PARTİ’nin yarattığı gerilim ortamı Almanya’daki Türklerin kendi arasındaki gerilimlerinden kaynaklı olarak Almanya’nın huzurunu bozuyor.”

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Öyle mi? Almanya’ya bir bakalım, PKK çadırları ne arıyor orada?

ENGİN ALTAY (Devamla) - Türkiye’yi bu hâle düşürmeye ne hakkınız var? Size değil sözüm tabii, bütün söylediklerim Hükûmetedir.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Yönetemiyorlar Sayın Grup Başkan Vekili, yönetemiyorlar.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Türkiye’yi bu hâle düşürmeye ne hakkınız var? (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Almanya’ya söyle bakalım, PKK çadırları ne arıyorlar orada?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, taşeron…

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Onu da söyle.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Çiftçi, işçi, memur, işveren, öğrenci, ev kadını, küçük esnaf ve iş arayan insan sizden müştekiydi, sizden şikâyetçiydi, sizden dertliydi. Onların hayatını allak bullak ettiniz. Yetmedi, son bir yıldır Türkiye’nin irili ufaklı bütün holdingleri, bütün sanayicileri, bütün tüccarları da sizden müşteki oldu. Sizden artık kurtulmak lazım. Türkiye’nin fikir birliği ettiği bir konu var, Türkiye bir felakete sürükleniyor. Türkiye’de bu konuda bir fikir birliği var. Onun için, son söyleyeceğimi baştan söyledim. Bu kararı alanlardan Allah razı olsun. (CHP sıralarından alkışlar) Kararda bizim de oyumuz var ama bu kararı Meclise getirme noktasında ilk girişimi yapanlara teşekkür ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, görmediğiniz bir şey var, gözünüzü kapattığınız bir şey var. Keşke AK PARTİ 2002-2008 ayarlarına geri dönebilseydi. AK PARTİ 2002-2008 ayarlarına geri dönmüş olsaydı belki –belki o da- bu seçimde bir şansınız vardı.

NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) – Sandıkta göreceğiz onu.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Ya göreceğiz zaten merak etme, acele etme, etten önce çömleğe atlama. (CHP sıralarından alkışlar)

2002-2008’de hakikaten bir şeyler yaptınız. Yiğidi öldür hakkını ver denmiştir. 2002-2008 arasında dişe dokunur bir şeyler yaptınız. Keşke hep mağdur kalsaydınız, çünkü 2002-2008 arasında mağdurdunuz. Kendinizi millete öyle yutturdunuz ama bir yandan da ekonomik olarak palazlandınız ve palazlandıkça mağrurlaştınız. Palazlandıkça, bir AK PARTİ’li sayın milletvekilimizin dediği gibi şımarıp, yoksuldan, fakir fukaradan uzak düşer oldunuz. Sırtınızı zengine dayadınız.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Hiç öyle bir şey yok.

ENGİN ALTAY (Devamla) – AK PARTİ milletvekili söylüyor ben söylemiyorum.

Onun için bu milletin yakasından, bu millet sizi Taşköprü kebabını sallar gibi sallayıp düşürecek. (CHP sıralarından alkışlar) Türkiye’yi güvene, ahlaka, adalete, saygıya, huzura, eşitliğe ve özgürlüğe susattınız. Türkiye’nin adalete, güvene, ahlaka, saygıya, huzura, eşitliğe ve özgürlüğe olan susamışlığını Fırat Nehri dindiremez, Türkiye’yi bu hâle getirdiniz. Bu millet sizden kurtulmasın da ne yapsın?

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) – Kılıçdaroğlu’nu aday yapın o zaman.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Tahammül edin.

Değerli arkadaşlar, gelinen noktada “Vatana ihanet olur.” dediğiniz erken seçimi yapmak zorunda kaldınız. Sayın Erdoğan “Erken seçim vatana ihanet.” diyordu. Ne oldu? Ya, seçim gerekçenize bakın, çok ayıp ya! “Avrupa Birliği ilişkileri.” diyorsunuz ya. Daha iki gün önce Avrupa Birliği Türkiye’yle ilgili sert bir rapor yayınladı. Böylece Avrupa Birliğinin yayınladığı raporu da haklı ve meşru gösteriyorsunuz ya. Gerekçenize bari düzgün bir şey yazsaydınız ya, ne ayıp ya! (CHP sıralarından alkışlar) Biz Türkiye’nin dışarıya yönelik itibarını korumaya çalışırken siz bu itibarı yerle yeksan etmek için yapmadık bir şey bırakmadınız.

Değerli arkadaşlar, neyse, erken seçim yapıyoruz, tekrar Allah razı olsun. Şu sözümü unutmayın, şimdi söyleyeceğimi unutmayın: Bence Sayın Erdoğan ve -kendisi burada, kızmasın ama- Sayın Bahçeli siyasi ötenazi hakkını kullandı, hayırlısı olsun. (CHP sıralarından alkışlar) Hayırlısı olsun.

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) – Kılıçdaroğlu mu aday şimdi?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Recep Tayyip Erdoğan’ın kini, öfkesi, hırsı ve ihtirası, AK PARTİ’li kardeşlerimiz için de kabul edilebilir sınırların çok üstünde. Gidin sahanıza, seçim bölgelerinize, bunu size söyleyecekler.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Oradan geliyoruz zaten.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Tıpkı Cumhuriyet Halk Partili, İYİ PARTİ’li, Saadet Partili, HDP’li, MHP’li seçmenler gibi AK PARTİ’li seçmenler de 24 Haziranda felakete “Dur.” diyecek. Tıpkı bizim gibi, İYİ PARTİ, HDP, MHP’li gibi, Saadet Partili gibi, Vatan Partili gibi, ÖDP’li gibi AK PARTİ’li seçmenler de 24 Haziranda günahlarınıza daha fazla ortak olmayacak ve seçimleri kaybedeceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)

Efendim, hazırlıkmış, çok hızlıymış… Bu seçim erken seçim değil, çok acele erken seçim; iyi ki de öyle, iyi ki de öyle.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (Devamla) – Başkanım, toparlamama müsaade eder misiniz?

BAŞKAN – İki dakikada tamamlayın lütfen.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Cumhuriyet Halk Partisi üyeleriyle, gençlik ve kadın kollarıyla, ilçe ve il başkanlarıyla, sandık kurulu üyeleriyle, müşahitleriyle, milletvekilleriyle, Parti Meclis Üyeleriyle, Merkez Yönetim Kuruluyla ve Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’yla 24 Hazirandaki demokrasi, huzur ve adalet bayramına hazırdır.

Gidişiniz güle güle olsun efendim, güle güle gidin efendim.

Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – 25’inde görüşeceğiz.

BAŞKAN – Sayın Altay, teşekkür ediyorum.

Efendim, gruplar adına dördüncü konuşmacı, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Çanakkale Milletvekili Sayın Bülent Turan’dır.

Buyurun Sayın Turan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Müddetiniz yirmi dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan AK PARTİ ve MHP gruplarınca verilmiş olan 27’nci Dönem milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin erkene alınması hakkında önergemiz üzerinde AK PARTİ adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Çatısı altında bulunmaktan büyük onur duyduğum Gazi Meclisimiz hiçbir parlamentoya nasip olmayacak şanlı bir geçmişe sahip. Üç gün sonra 98’inci yıl dönümünü kutlayacağımız Gazi Meclisimiz, ülkesi işgale uğrayan bir milletin direnişinin en özel sembolü.

1920 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olan İstanbul’un işgal edilip Meclis-i Mebusan vekilleri tutuklanmaya başlayınca vatanın istiklalini ve istikbalini milletimizin iradesinde gören vekillerimiz, Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere, büyük bir harekete başlayarak, Anadolu’ya çıkarak, sonuç olarak Ankara’da Büyük Millet Meclisini kurdular. En yaşlı üye sıfatıyla Sinop Mebusu Şerif Bey Başkanlık koltuğuna oturarak şu konuşmayı yaptı...

HAYATİ TEKİN (Samsun) – O zaman Vahdettinciydin!

BÜLENT TURAN (Devamla) – “Bu yüksek Meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla, Allah’ın yardımıyla, milletimizin iç ve dış tam bağımsızlık içinde alın yazısının sorumluluğunu doğrudan doğruya yüklenip kendi kendisini yönetmeye başladığını bütün dünyaya ilan ederek Büyük Millet Meclisini açıyorum.” demişti. Bu sözlerle Şerif Bey’in bahsettiği doğrultuda Meclisimiz bu yıllara kadar geldi ve biz bir anlamda bu kararla, bu önergeyle yeniden bismillah diyerek 24 Haziranda tekrar Meclisimizin görevini tazeliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu Meclis, destansı bir mücadeleye öncülük etti, Kurtuluş Savaşı’nı bizzat buradan idare etti, bir asır önce savaş ortamında bile millî iradeden asla taviz vermedi. Yokluk ve yoksulluk içerisinde olan bir milletin öncülüğünü yapmak, bütün dünyaya örnek olmak her millete nasip olmazdı. Bugün Van’dan Çanakkale’ye, Trabzon’dan Mersin’e, Kars’tan İzmir’e kadar birsek, yüreğimiz bir atıyorsa, aynı dertte birleşiyorsak, aynı kıvancı paylaşıyorsak bundaki en büyük irade milletin iradesinin Meclise yansımasıdır. Bu Meclisin şahsiyetli duruşu sayesinde cumhuriyet ilan edildi ve bugünlere geldik.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her dönemin kendi kıymeti oldu ancak baktığımızda, kapatmaya hazırlandığımız 26’ncı Dönemde de çok büyük işleri geride bıraktık. 15 Temmuz darbesi gibi demokrasi tarihimizde çok farklı anılacak olan ve dik duruşla sergilenen o günü beraber yaşadık. Dokunulmazlıkların kaldırılması, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin hayata geçirilmesi, İç Tüzük değişikliği, ekonomiden vesayet kavgamıza kadar, demokrasinin büyütülmesinden güvenliğimize kadar birçok alanda vekillerimizle çok büyük işler yaptık.

Bu demokrasi tarihinde zaman zaman farklı dönemler yaşadık. 1950’de deyim yerindeyse bir beyaz devrimle demokrasimiz çocukluk hastalıklarından bir anlamda olgunluk dönemine geçmiş oldu. Darbelerle kapanan Meclisler oldu, bunları alkışlayan partiler oldu, askerî darbelerden sonra üniformayla bu Mecliste oturan vekillerle beraber olmaktan gurur duyan vekiller oldu ama ne olursa olsun hep sivil irade galip çıktı, hep millet iradesi meseleye el koyup bir anlamda, Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi, mabedimizin eline namahrem elini asla değdirmedi. Demokrasimiz düştü kalktı ama geldiğimiz yerlerde büyük işleri hep beraber yaşadık. 15 Temmuz akşamı üniforma giymiş teröristler, maalesef, ülkemize büyük bedeller ödettiler. Parlamento tarihine bu Meclis, bu vekiller adını altın harflerle yazdırdılar. Yirmi altı gün boyunca milletimiz meydanlarda âdeta demokrasi tarihi yazdı. Cumhurbaşkanımızın dirayetli duruşu bütün milletimize aşk verdi, umut verdi. Lider milletine, millet liderine güvendi ve tarihî döneme hep beraber şahitlik ettik.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son birkaç yıl devletimiz, milletimiz uluslararası sebeplerle hepinizin bildiği sıkıntılı dönemler yaşamaya başladı. Bir yandan PKK’nın uluslararası güçlerin desteğiyle yaptığı operasyonlar, DEAŞ’ın canlı bomba girişimleri, FETÖ’nün ülkemizi istikrarsız hâle getirmek için yaptığı girişimler ve benzer örgütlerin operasyonları bizi zaman zaman inkıtaya uğratmaya çalıştı ancak milletimizin desteğiyle tüm bu tehlikeleri aşmayı, milletimize güvenerek bütün bu sorunları aşmayı hep beraber başarma imkânı bulduk. Buna rağmen, bu tabloya rağmen Afrin gibi önemli bir zaferi milletimizin desteğiyle kazanma imkânı bulduk.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuzdan sonra siyaset kurumunun yaşadığı kriz, AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisine tekrar bu siyasi tabloyu sağlıklı bir şekilde okuma imkânı verdi ve bunun sonunda da Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçiş imkânımızı milletimize götürme imkânı bulduk. 7 Ağustosta Yenikapı’da bir destan yazdık. Milletimiz, orada, biz siyasilere çok özel bir görev verdi. Bu verilen özel görevin gereği olarak referandumdan sonra ortaya çıkan tablonun bir an önce hayata geçmesi için de bu seçimi erkene alma kararı almış olduk.

Zaman zaman, yok “Yönetemiyorlar.” yok “Neden böyle oldu?” diyenler var. Bakınız, AK PARTİ kurulduğu günden bugüne kadar, biz, hep seçimleri zamanında yapmayı, milletin emanetini son gün sandığa götürmeyi bir görev bildik ancak altını çiziyorum, referandumda bir sistem değişikliği oldu, halkımız bize bir görev verdi; uyum yasaları, yeni sistem, Cumhurbaşkanlığı sistemi gibi önemli ödevler verdi. Gördük ki bu önemli ödevlerin bir an önce hayata geçmesi Türkiye'nin daha güçlü demokrasisi için, daha güçlü güvenliği için, daha güçlü ekonomisi için bir gereklilikmiş. Yok efendim, daha düne kadar biz erken seçime “Hayı.” diyormuşuz; evet, yine söylüyorum: Biz, erken seçimin olmamasını, hep zamanında olmasını on altı yıl boyunca istedik ancak önümüzde farklı bir tablo var. Bu tabloya göre hareket etmek, buna göre karar almak yani bir anlamda, okun yaydan çıkmasından sonraki tavrımızı ortaya koymak bizim stratejimizin gereğidir. O yüzden, seçimin erkene alınması herkesin kabul edeceği bir gereklilikti.

Gördüğünüz gibi, seçimin erkene alınması kararının hemen ardından ekonomi dengelerinin rahatlaması, toplumun tüm kesimlerinin, farklı kesimlerinin de bu konuya olumlu yaklaşması bu kararın isabetli olduğunu gösterdi. Bakınız, bu kadar yönetilmeyen bir Türkiye olsaydı -dediklerinize inanan yok Allah’tan ama- dedikleriniz doğru olsaydı nasıl olurdu da yüzde 52 oy almış Cumhurbaşkanı, yüzde 50 oy almış AK PARTİ’yle bugüne kadar dünyanın en büyük ekonomik büyümesine sahip olabilirdi? Tarımda, sanayide, millî güvenlikte, enerjide, her alanda iddiamızı çok net ortaya koyduk. Hangi alanda olağanüstü krizimiz var? Hani bir zamanlar bir partinin genel başkanına Cumhurbaşkanı bir kitapçık attıktan sonra bir gecede 3 kat borçlanan Türkiye? Enflasyonu ve döviz kuru artan, faizleri patlayan Türkiye nerede, bu kadar uluslararası krize rağmen hâlâ istikrarını, büyümesini, yatırımını her alanda devam ettiren Türkiye nerede? O yüzden yönetilememeyi bırakın, dünyaya örnek bir yönetim tarzını hep beraber ortaya koyduk. Bakınız, AB ülkelerinden 3 kat fazla büyüyen Türkiye; Çin’den, Hindistan’dan daha çok büyüme rakamı yakalayan Türkiye; yatırımlarını çok fazla artırma iradesini hâlâ gösteren Türkiye.

Değerli arkadaşlar, AK PARTİ on altı yıl önce bütçeyi devraldığında, ilk iktidarında 120 milyardı; altını çiziyorum, yıl 2002, AK PARTİ ilk bütçesini yapıyor, 120 milyar bu ülkenin bütçesi var. Bu sene, sadece eğitim bütçemiz 134 milyar. Bakınız, nasıl bir yönetilememezlik ki on altı sene önce 120 milyar olan bütçemiz, bugün sadece eğitim başlığında daha fazla rakama ulaşmış. Sağlık, tek başına 120 milyar. O yüzden, yönetilememe iddiasına sizden başka inanan yok. Göreceksiniz. Az önce sayın grup başkan vekili heyecanla “Güle güle.” dedi, kayıtlar var, 24 Haziran akşamı o kayıtları bir daha inceleyeceğiz. Benzer konuşmaları on altı yılda on altı defa yaptınız; yok, “siyasi ötenazi”ymiş, yok “son günleriniz”miş. Biz, millete rağmen bir iş yapmadık; biz, sırtımızı hep millete dayadık. Vesayetçilere, darbecilere, basın mensuplarına, yanlış yapmalara asla bu konuda prim vermedik. Biz, milletimizle beraber yol yürümenin karşılığını on altı yılda tüm referandumlarda, yerel seçimlerde, genel seçimlerde yaşamış olduk. O yüzden 24 Haziran akşamı aynı konuşmayı tekrar bu kürsüden inşallah yapma imkânı bulacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bakınız, değerli milletvekilleri, ben Çanakkale Milletvekiliyim. Sadece Çanakkale’de yapılan yatırımları alsak, bütün Türkiye'de seçimlerde anlatsak bu bile bir partiye seçimlerini kazanma imkânı verir. Köprüsünü mü, hastanesini mi, hükûmet binalarını mı, okullarını mı, tünellerini mi, Troya’sını mı, Assos’unu mu, Ezine OSB’sini mi; hangisini anlatayım?

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sattıklarınızı da anlat ama.

BÜLENT TURAN (Devamla) - Çanakkale’nin dönüşümünü, tüm Türkiye’nin dönüşümünü herkes görüyor ve yaşıyor. Kim laf üretiyor, kim iş; bu millet artık bunları çok iyi biliyor.

Sayın Başkan, Türkiye AK PARTİ’li yıllarda sadece yatırım yapan bir ülke olmaktan öte evrensel vicdanın, mazlumların sesi olmanın da onurunu yaşadı. Dünyanın neresinde bir mazlum varsa, neresinde sıkıntı yaşayan varsa “Türkiye bize el uzatsın.” demeye başladı. Türkiye’yi artık Edirne-Kars sınırlarının çok ötesinde bir ruhla beraber tanıma imkânı bulduk.

Bakınız, bugünlere kolay gelmedik; gün geldi, partimize kapatma davası açıldı; gün geldi, liderimiz cezaevine girdi; gün geldi, muhtıra verildi; gün geldi, darbe girişimleri oldu ama grubumuz asla sarsılmadı, milletimize olan inancımız asla yitirilmedi. O yüzden bütün bu imkânları bulma ve aşma erdemine ermiş olduk. Eğer bu olmamış olsaydı, bu kadar yönetilemezlik iddiası geçerli olsaydı Fırat Kalkanı olabilir miydi, Afrin olabilir miydi, yatırımlar devam edebilir miydi? Ne yönetilemezliği! Biz, yönetilemezlikten dolayı değil; sadece, bu geçiş dönemi daha çabuk olsun, ülkemize daha fazla güven olsun, ekonomide, demokraside, siyasette, güvenlikte daha çabuk büyüyelim diye bu adımı atıyoruz. O yüzden her seçimden sonra milletimizi aşağılayan aynı anlayış, makarna, kömür edebiyatı yapan aynı anlayış aynı ifadelere başladı; siz devam edin. Ben buradan izninizle, bırakın 24 Haziranı, bu anlayış devam ettiği müddetçe 2023 seçimlerini de alacağımızı şimdiden ilan etmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sizin adayınız var mı, yok mu belli değil; kimin ne yaptığı belli değil. Televizyonlarda duyduğumuzda güldüğümüz adaylarınız bir tarafa, bu ülkenin on altı yıldan beri liderliğini yapan, tüm uluslararası toplantılarda “Acaba ne diyecek?” diye bakılan, mazlumun sesi, demokrasinin öncüsü Tayyip Erdoğan’ın adaylığında göreceksiniz hem 24 Haziranı alacağız hem de sonrasını planlayacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çünkü bu millet bizim ruhumuzu biliyor; yaklaşımımızı, niyetimizi biliyor.

Bakınız, ısrarla sayın grup başkan vekili “Olağanüstü hâlde seçim olmaz.” dedi.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ya “İstersen sıkıyönetim yap.” dedim, ne alakası var ya?

BÜLENT TURAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, biz bu ülkede CHP’nin çelişkilerini anlatmaktan yorulduk ama siz çelişkilerinizi anlatmaya imkân vermekten yorulmadınız.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Siz kendi çelişkilerinizi açıklayın; erken seçim ihanet mi, değil mi, onu açıklayın.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Bakınız değerli arkadaşlar, bu ülkede ilk defa olağanüstü hâlde seçim olmayacak.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Ülkenin tamamında olağanüstü hâl olduğunda olmadı seçim.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Olağanüstü hâl bambaşka bir konu, seçim bambaşka bir konu.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Ülkenin bir kısmında vardı o zaman.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, olağanüstü hâl, hâlâ FETÖ’yle, diğer örgütlerle olan mücadelemizde bazı kurumlarımıza ekstra haklar veren anayasal bir kurum. Seçim bambaşka bir mesele. Bu ülkede 12 defa olağanüstü hâl döneminde seçim olmuş ama daha ötesi, olağanüstü hâlde seçim kararı alan 1995’te CHP’nin kendisi olmuş.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Olağan yönetemiyor musunuz ülkeyi?

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – 1 Mayısı yasaklıyorsunuz, 1 Mayısı.

BÜLENT TURAN (Devamla) – CHP 1995 yılında erken seçim kararını olağanüstü hâlde alırken yanlış değil, AK PARTİ alırken yanlış!

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Ülkenin hangi yerinde vardı, hangi yerinde?

BÜLENT TURAN (Devamla) – Bu çifte standart ile bu haksız ithamlara izin vermeyeceğiz. Olağanüstü hâlden bu millet rahatsız değil; esnafımız, akşam çay içmeye giden emeklimiz, okula giden öğrencimiz, hiç kimse rahatsız değil.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Perişan, perişan, hepsi perişan.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Kim rahatsız? Bir: FETÖ’cüler rahatsız. İki: Kim olduğunu biliyorsunuz.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Tarihi öğren, tarihi.

GAYE USLUER (Eskişehir) – Tarihi öğren.

BÜLENT TURAN (Devamla) – O yüzden, diyorum ki olağanüstü hâl ile seçimin bambaşka gündemler olduğunu, “Yerim dar.” diyen gelin misali şimdiden seçimlerden sonra yenilgisine mazeret üretmeye çalışanların bir oyunu olduğunu söylemek isterim.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Mazot kaç lira, mazot?

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Boynuz kulağı geçti, 12 Eylül...

GAYE USLUER (Eskişehir) – Tarihi öğrenin.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Yer dar değil, yer geniş. Önümüzde altmış altı gün var.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Altmış altı gün yok, altmış dört kaldı.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Olağanüstü hâl seçimle ilgili değil. O yüzden altmış altı güne de…

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Altmış dört, altmış dört.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Altmış dört, altmış dört. Siz yerinizde sayın.

BÜLENT TURAN (Devamla) – …yok efendim baskınmış, çok aceleymiş diyenlere şunu demek istiyorum değerli arkadaşlar…

BAŞKAN – Bülent Bey, bir dakika efendim… Bülent Bey, bir dakika…

Sayın Şeker, müteaddit defalar müdahale ediyorsunuz.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Altmış dört gün.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Altmış dört gün kaldı.

BAŞKAN – Lütfen müdahale etmeyiniz, lütfen insicamı bozmayınız efendim.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Yanlış söylüyor, bilgilendiriyorum.

BAŞKAN - Hatip kendi fikirlerini söyleyecek ve siz tahammül edeceksiniz.

Buyurun efendim.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Sayın Başkan, siz rahat olun. O sürekli bağırır, üç yıldan beri bağırıyor. Ne kadar az bilirsen o kadar çok bağırırsın. O yüzden az bilenler çok bağıracaklar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Biz doğru biliyoruz, günü bile doğru bilmiyorsun.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Biz yolumuza devam edeceğiz. Sen bağırmaya devam et, iki ay daha bağır.

Değerli arkadaşlar, yıl 1995. Hani altmış altı gün azmış ya, onun cevabını veriyorum. Fuat Çay kim? CHP’nin o tarihteki grup başkan vekili. Önerge veriyor, seçim kararı alınıyor. Kaç gün sonra?

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Elli sekiz gün sonra.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Elli sekiz gün sonra. CHP elli sekiz gün sonra seçim kararı alınca bu yanlış değil, AK PARTİ altmış altı gün sonra alınca bu yanlış. Bu çifte standardı, bu hatalı eleştirileri bütün milletimiz görmeye devam ediyor. Hepinizin bildiği gibi, dün Anayasa Komisyonunda kırk sekiz saatlik görüşmeyi kısaltarak hemen gündeme geçtik. “Yok, olmaz; yok, yanlış.” dediler. Aynı önergenin devamında, CHP’nin aynı grup başkan vekilinin kırk sekiz saati kaldıran önergesi var.

Bir daha söylüyorum: Hukuk içerisinde yapılan her türlü girişimin başımızın üzerinde yeri var. Ben bunu eleştirmiyorum ama “CHP yapınca doğru, AK PARTİ yapınca yanlış” yaklaşımı doğru bir yaklaşım değil. Biz on altı yıldan beri hukukun dışına çıkmadık, İç Tüzük ne demişse onu yaptık. Seçim kararında iki parti, iki Anadolu partisi, kökleri bu topraklar olan parti bu kararı aldı ve seçime gitmeye karar verdi. Şimdiye kadar sürekli “Hadi, hodri meydan!” diyen, “Seçime gidelim.” diyen, “Sandık nerede?” diyenler, bugün, yok “Süre az.” yok “Kırk sekiz saat yetmez.” demeye başladılar. Biz tekrar milletimizin hakemliğine gideceğiz ve milletimize yaptıklarımızı anlatmaya çalışacağız. Bu yaptıklarımızın karşılığında milletimiz ne derse baş tacı diyeceğiz, milletin sözü üzerine söz söylemeyeceğiz. Ancak 24 Haziran akşamı millet sizi -8 defa gittiniz- 9’uncu defa bir daha gönderirse buna saygı duyacaksınız.

Şimdiden uyarıyorum: Yok “olağanüstü hâldi” yok “mühürsüz zarftı” yok “şöyleydi” yok “böyleydi” demeyin. Her sandıkta her partinin 5 temsilcisi var. Şeffaf, demokratik, kanuna uygun seçimleri dün 4 parti ortak karara bağladık, Komisyonda beraber geçirdik. O yüzden diyorum ki bu evraklarda olduğu gibi, eski yaptıklarınızı şu an biz yapmaya çalışıyoruz. Bu ülkenin büyümesine, gelişmesine hep beraber katkı sağlayacağız. Ne olur, bir defa aynaya bakın; ne olur, bir defa farklı davranın. Millete gidiyoruz, alkışlayın, beraber yürümeye çalışalım. Bu millet zamanın ruhunda “Cumhur İttifakı” dedi, bu millet zamanın ruhunda “Tayyip Erdoğan liderliğinde güçlü bir Türkiye’yi beraber inşa edelim.” dedi.

Bakınız, Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; aslında gündemimiz çok ancak grup başkan vekilinin iddia etmiş olduğu bir hususa cevap vermek isterim; dedi ki: “FETÖ’yle mücadelede Kılıçdaroğlu’nun iddialarına Tayyip Erdoğan ceza davası açmadı.”

Sayın Altay, siz hukukçu değilsiniz, kandırılmış olabilirsiniz; ben size söyleyeyim: Sayın Kılıçdaroğlu’nun bütün iddialarına Cumhurbaşkanımız avukatları aracılığıyla tazminat davası açtı.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ceza diyorum, ceza!

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Ceza davasını soruyor.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Ceza davasını neden açmadığını söyleyeyim sizlere.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hah, söyle.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bilmiyorsanız Tüzük’e bakın, Anayasa’ya bakın; grup başkanlarının, milletvekillerinin grup konuşmaları dokunulmazlık kapsamındadır, ceza davası açılmaz.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – HDP’lileri niye hapse attınız o zaman?

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Bravo!

BÜLENT TURAN (Devamla) – Bir şey söyleyeyim, Meclis dışındaki bütün konuşmaları için ceza davası açıldı ancak birine bile ifade vermeye gitmedi Sayın Kılıçdaroğlu. Davet ediyorum.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Bırak onları sen, son söylediğine gel.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Bütün konuşmalarına, Meclis dışındaki konuşmalarına dava açıldı, savunmaya gitmedi. Savunmaya giderse dava devam edecek. Yalanla, numarayla, üçkâğıtla bu işler olmaz.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – “Açamadık.” de, “Açamadık.” de!

BÜLENT TURAN (Devamla) – Hep böyle yaptınız şimdiye kadar, hep böyle yaptınız; bunlar yanlış. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – “Açamadık, gerçekleri söylüyor.” de!

BÜLENT TURAN (Devamla) – Bu millet kimin doğru olduğunu, kimin yanlış olduğunu gördü.

Bakınız, FETÖ’yle mücadelede en büyük argüman, Türkiye’yi kurtaran en büyük yaklaşım Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğidir. FETÖ’nün karşısında, basın mensuplarının karşısında, bankaların karşısında sizin gibi sıraya geçenler olsaydı bugün, bugünlere gelmezdik ama Allah’tanki Cumhurbaşkanımızın liderliği var, dik duruşu var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – İki dakikada tamamlar mısınız.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Siz aynı söylemleri devam ettirin, siz aynı ifadeleri kullanıp farklı sonuç beklemeye devam edin. Aynı ifadeyi kullanıp da farklı sonuç bulmak hukuken, kanunen, tıbben asla mümkün değil. Farklı söylemeye başlayın, CHP’yi tekrar Mustafa Kemal’in partisi yapın…

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Mustafa Kemal’in partisi CHP.

BÜLENT TURAN (Devamla) – …başka partilerin karikatürü olmaktan çıkarın. O zaman belki halk size “evet” der.

Ben söylüyorum, en istikrarlı parti -25,25,25- CHP. Bu sefer 25’i de bulamayacaksınız. Seçim geldi, her gün “seçim” diyen insanlar aday bulmakta âciz hâle geldiler. O yüzden biz yürümeye…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Aday çok, niye âciz hâle gelelim?

BÜLENT TURAN (Devamla) – İktidara gelmemek için her türlü adımı atan insanlarsınız. Biz yolumuza devam edeceğiz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Herkes Tayyip Erdoğan kadar adaydır bizim partimizde.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kaldı iki ay. Zalime karşı mazlumun hakkını savunmak için, egemenlerin karşısında diz çökmeden mağdurun yanında olmak için, evrensel sesin vicdanı olmak için, “Dünya 5’ten büyüktür.” demeye devam etmek için, iki yüz yıldır bu topraklar üzerinde oynanan oyunları bozmak için, 24 Haziranda hep beraber tarih yazmak için buyurun, hep beraber bu önergeye “evet” diyelim. Gelin, cumhuriyetimizin 100’üncü yılında ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinin içerisine katmaya çalışalım.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Öyle diye diye batırdınız ya! On beş yıldır aynı hikâye.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Gelin, 2023, 2053, 2071’in hedeflerini hep beraber yakalamaya çalışalım. Tarih bizi çağırıyor, tarih bağıra bağıra bizi çağırıyor; gelin, bu çağrıya hep beraber kulak verelim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – On altı yıldır yapamadınız, şimdi mi yapacaksınız?

BÜLENT TURAN (Devamla) – Şimdiden 24 Haziranın hayırlı olmasını, önergemizin kabulünü diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) – 16 Nisanda da aynı şeyi söylediniz; aynı yalanlar.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, hatip konuşmasında, bizi, yalan, numara ve üçkâğıtçılıkla itham ederek ağır ve bugün yapılmaması gereken bir sataşmada bulunmuştur efendim, hep birlikte seçime gittiğimiz bugünlerde.

BAŞKAN – Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Yeni bir sataşmaya meydan vermeyin lütfen.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Ben sataşmaya meydan vermedim ama…

VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın 552 sıra sayılı Önerge üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Siyaset şüphesiz, müzakere ve münakaşadır ama siyaset laf cambazlığı değildir, yalan söylemek hiç değildir, yalan söylemek hiç değildir. (AK PARTİ sıralarından “Oooo” sesleri) Sakin olun.

Nerede Sayın Turan, su içmeye mi gitti? Allah aşkına, şu seçime kim “hayır” dedi ya? Çıkmışsın burada “‘Seçime evet.’ deyin, ‘Seçime hayır.’ dediniz.” diyorsun. Allah aşkına, Cumhuriyet Halk Partisi bu seçimin neresine... Daha dün, bırakın 24 Haziranı, 17 Haziranda yapalım seçimi dedim. Nereden çıkarıyorsun, işte “CHP yaparsa elli sekiz günde normal de AK PARTİ yaparsa CHP hopluyor.” diye? Bizim böyle bir tavrımız yok. Komisyonda bütün üyelerimiz “evet” oyu kullandı. Burada da Cumhuriyet Halk Partisinin bütün milletvekilleri bu seçime “evet” oyu verecek. Yalandan yere, gelin… Sanki Cumhuriyet Halk Partisi “Hayır.” diyor da Sayın Turan aklı sıra televizyonlarda millete seçimi çok istedikleri arzunu söylüyor. Vallahi de billahi de iç dünyanızda yarınız bu seçimi istemezsiniz; ben biliyorum. (CHP sıralarından alkışlar). Bir şey daha söyleyeyim, seçimden sonra üçte 2’niz burada yoksunuz ama biz yine burada olacağız hem de orada oturarak, hem de orada oturarak olacağız. (CHP sıralarından alkışlar)

Ya, iyi ki Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü bir liderliği varmış da bu FETÖ’den bizi kurtarmış, ya olmasaymış… FETÖ’nün bu memleketin başına bela edilmesinde geçmiş siyasilerin de AK PARTİ öncesindekilerin de günahı ve kusuru vardır ama kusurun büyüğü sizindir, bunu kabul edeceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Öyle olmasaydı Recep Tayyip Erdoğan şu lafı etmezdi: “Allah’ım beni affet! Ey milletim, özür diliyorum!” Babam der ki: “Özür dileme, özür dilenecek iş yapma.” Niye diledin ey Erdoğan?

Saygılar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sataşma yok.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sataşma yok.

BAŞKAN – Bülent Bey…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, usul ekonomisi gereği kürsüden söz talep etmiyorum, zabıtlara geçsin diye söylemek istiyorum.

BAŞKAN – Ben açayım mikrofonunuzu.

Dinliyorum efendim, buyurun lütfen.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, usul ekonomisi gereği sataşmadan söz almak istemiyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Al.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Ancak sayın grup başkan vekilinin ısrarla “CHP seçime ‘Hayır.’ demedi.” demesiyle ilgili eleştirimi yalancılıkla itham etti.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Evet.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Bunu reddediyorum, şundan dolayı: Eski uygulamalarda defaatle CHP’nin de kırk sekiz saati kaldırmaya ilişkin önerisi olmasına rağmen, dün biz grubumuz olarak 4 partiye bunu teklif ettik, buna imza atmadı ancak yukarıda “Evet.” dedi yani aşağıda “Hayır.” dedi, yukarıda “Evet.” dedi. Bu kafa karışıklığına ilişkin bir beyanda bulunmak istedim.

Tekrar teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Tutanaklara geçti efendim.

Teşekkür ediyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın Başkan...

BAŞKAN – Engin Bey...

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Müsaade ederseniz ben de tutanaklara bir şey geçirmek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Evet, söylediğimin arkasındayım, 1 CHP’linin -Genel Başkanımız dâhil, sayın milletvekillerimiz dâhil- bu seçimlere yönelik “Hayır, doğru değil, olmaz.” dediğini ispatlasın, bugün milletvekilliğinden istifa ederim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – “Baskın.” dediler Sayın Başkan.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hayır, öyle şey olur mu?

Kırk sekiz saate gelince, ben hep söylüyorum: Kanunlar, Anayasa, İç Tüzük her yerde çiğnenebilir; bu yüce çatı altında kanun, Anayasa, İç Tüzük çiğnenmez. Biz, işi kuralına, hukukuna uygun yapın dedik; bunda ne var? Yani dün görüşüleceğine bugün görüşülse seçim geri mi gidecekti? Sizin derdiniz başka, onu da biliyoruz, merak etmeyin ama dersinizi alacaksınız.

Teşekkür ederim efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Efendim, bu ikili konuşmaları burada keselim isterseniz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Son Sayın Başkan.

BAŞKAN – Herkes kendi meramını ifade etti.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Etti efendim, etti.

BAŞKAN - Tutanaklar ortada, hadiseler ortada.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, ısrarla “Baskın seçim.” dediler.

BAŞKAN - Bülent Bey...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Israrla “Baskın seçim.” demişlerdi, bu seçimin eski uygulamalardan daha uzun sürede yapıldığını ifade etmek istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Efendim, teşekkür ediyorum.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 7 Milletvekilinin Milletvekili Genel Seçiminin Yenilenmesi ve Seçimin 24 Haziran 2018 Tarihinde Yapılması Hakkındaki Önergesi (4/147) ve Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 552) (Devam)

BAŞKAN – Şimdi şahıslar adına konuşmalara geçiyoruz.

Şahsi adına ilk konuşmacı, Çanakkale Milletvekili Sayın Muharrem Erkek’tir.

Buyurunuz Sayın Erkek. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakikadır.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

552 sıra sayılı erken seçim önergesi burada. Dün Anayasa Komisyonunda görüştük; bütün milletvekillerimizin, Anayasa Komisyonu üyelerimizin “evet” oyu da burada, muhalefet şerhi de yazmadık ama tarihe not düştük, Anayasa Komisyonu tutanaklarında tarihe not düştük ama “evet” oyunu verdik çünkü 24 Haziran 2018, özgürlükler cumhuriyeti olacak, umut yılı olacak 2018, demokrasi yılı olacak, buna inandığımız için.

FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) – Hayal bu, hayal!

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Evet, hayaller de güzeldir.

İki gün sonra, 23 Nisan Pazartesi günü 23 Nisanın 98’inci yılını kutlayacağız. Doksan sekiz yıl önce vatan işgal altındayken dahi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları önce Meclisi açtılar ve biz, bağımsızlık, özgürlük, kurtuluş mücadelemizi Meclisle birlikte yürüttük, tüm kararlar Mecliste alındı. Ama siz ne yaptınız? Meclisi, Parlamentoyu devre dışı bıraktınız OHAL düzeninde. Vatan işgal altındayken bile bu Meclis devre dışı kalmadı ama maalesef, yirmi aydır demokrasi ve hukuk askıda, Parlamento devre dışı ve siz, kararnamelerle, OHAL KHK’leriyle her şeyi yaptınız yetkiniz olmadığı hâlde, terörle mücadele dışında da her şeyi yaptınız ve millî iradeye, Parlamentoya aslında çok da büyük bir saygısızlık yapıldı.

24 Haziran erken seçim tarihi nerede açıklandı? Sarayda. Saray rejimi her geçen gün tahkim edilmek, siyasi güç merkezi Meclis değil, saray yapılmak isteniyor. Sarayda seçimlerin 24 Haziranda yapılacağı ilan edildi. O zaman biz burada neyi görüşüyoruz? Bu Parlamentoya, bu Türkiye Büyük Millet Meclisine hiç saygı yok mu? Bari bırakın da Meclis Genel Kurulunda kabul edildikten sonra bazı açıklamalar yapılsaydı. İşte, bu, saray rejiminin vesayetini ve baskısını açıkça gösteriyor. İşte, 24 Haziranda bu saray rejimine, bu tek adam rejimine millet “Dur.” diyecek, millet size demokrasi dersini verecek.

Bakın, 16 Nisan 2017’de kötü niyetli bir Anayasa değişikliğiyle kuvvetler ayrılığını yıktınız ve dediniz ki: “Altı ay içerisinde uyum yasalarını Meclisten geçireceğiz.” Evet, altı ay içerisinde Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine göre ve Anayasa değişikliklerine göre uyum yasalarının Meclisten geçmesi gerekiyordu. Nerede uyum yasaları? Madem erken seçim planlıyordunuz, uyum yasaları nerede? Siz, şu anda biliyor musunuz hukuki sorunları?

Bakın, Anayasa’dan bir cümleyi kaldırdık Anayasa değişikliğiyle. “Siyasi partiyle ilişkisi kesilir.” cümlesi vardı Cumhurbaşkanının, değil mi? Anayasa’dan bunu kaldırdınız, Anayasa’da bir düzenleme de yapmadınız bu konuda ama şu anda Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu’nda hüküm var. “Cumhurbaşkanının varsa partisiyle ilişiği kesilir.” diyor, hâlâ var, çıkarmadınız. Şu anda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın durumu tamamen Seçim Kanunu’na ve hukuka aykırı çünkü Anayasa’da bir düzenleme yok. Niye yapmadınız? Yarın 24 Haziranda seçilecek olan Cumhurbaşkanı Millî Güvenlik Kurulunu topladığında Cumhurbaşkanı yardımcıları o toplantıya katılabilecek mi? Millî Güvenlik Kurulu Kanunu’nda uyum yasalarını hallettiniz mi? Sıkıyönetimi kaldırdık, Sıkıyönetim Kanunu duruyor. Bu kadar basiretsiz, öngörüsüz bir siyasetle karşı karşıyayız. Bunu kabul edin. İşte, yönetemiyorsunuz, yönetemediğinizin göstergesi bunlar. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Panik seçim, panik.

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Bırakın, biz yapalım, size yardımcı olalım, bunları halledelim.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Siz partinizi yönetin önce, siz partinizi yönetin.

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Uyum yasalarını söyleseydiniz biz hallederdik. Bakın, “Altı ay.” dediniz altı ay, altı ay.

Gelelim yalanlara, çelişkilere: Sayın Başbakan burada, 20 Temmuz sivil darbesiyle OHAL ilan ettiniz Parlamentonun o onurlu, dik duruşuna yakışmayan bir şekilde, darbeye karşı ve ne dedi Sayın Başbakan? “Bir ay içerisinde, kırk beş gün içerisinde halledeceğiz bunu. Soruşturmaya ilişkin etkin tedbirler alacağız ve OHAL kalkacak.” dedi. Yirmi ay geçti, yirmi ay. “OHAL’de Anayasa değişikliğini bu memlekette biz yaptırmayız.” dedi Sayın Başbakan ama yapıldı, ama yapıldı.

Sayın Başbakan doğru söylüyordu, iyi niyetliydi ama onun üzerinde bir irade var; tek adam. Tek adam müsaade etmedi, tek adam OHAL düzeninde Anayasa değişikliği yapılsın, referandum yapılsın istedi çünkü sarayda bir korku hâkim. Egemenlik şahsileşmiş “Acaba iktidar gider mi?” İşte birileri şahsi ikbal için siyaset yapıyor, birileri de Türkiye için, demokrasi için siyaset yapıyor. Bizim mücadelemiz demokrasi mücadelesi, bizim mücadelemiz hak hukuk, adalet mücadelesi.

Sayın Bekir Bozdağ da burada, Hükûmet Sözcüsü, en yetkili isim, bir ay önce ne dedi? Madem Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin yürürlüğe girmesi çok önemli, bir ay önce Hükûmet sözcünüz çıktı “Erken seçim olmayacak.” dedi. “Erken seçim yok, bunu nereden çıkarıyorsunuz. Seçimler zamanında yapılacak, herkes planını buna göre yapsın.” dedi. Siyaset, topluma, millete yalan söylemek değildir. Siyaset, hile yapmak değildir. Siyaset, diğer partilere tuzak kurmak değildir. Siyaset, iktidarda kalabilmek uğruna her yolu meşru görmek değildir. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, bu kötülükleri Türkiye’ye yapmayın. Biz hazırız, hiç sorun değil ama ben size bir şey söyleyeyim, sizin vicdanlarınıza soruyorum, adalet duygunuza soruyorum… İşte, demokraside iktidarda çok uzun süre kalmanın mahzurları da var. Hani diyor ya bir düşünür “İktidar yozlaştırır, mutlak iktidar mutlak yozlaştırır.” Maalesef, saray rejimi bazı değerleri kaybetmiş, onun için bu seçimi yaşıyoruz.

Evet, yalanlar, çelişkiler böyle devam ediyor. Uyum yasaları da çıkmadı. Daha bugün bile, yüz bin imzayla cumhurbaşkanı adayının nasıl tespit edileceğini biz biliyoruz ama millet bilmiyor, daha gelmedi, görüşeceğiz. Bunlar çıkarılıp erken seçim yapılamaz mıydı? Ben sizin vicdanlarınıza, adalet duygunuza soruyorum: Bu Parlamentoda, bu Genel Kurulda, bu Gazi Mecliste OHAL’i üç ay uzatıp aynı gün erken seçim kararı almak siyasi etikle bağdaşır mı?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – CHP döneminde de aynı şey oldu.

MUHARREM ERKEK (Devamla) – CHP’nin o döneminde Türkiye'nin tamamında OHAL yoktu, belli illerinde OHAL vardı. Türkiye ilk kez böyle bir düzende bir genel seçime ve Cumhurbaşkanlığı seçimine gidiyor ve Türkiye bunu hak etmiyor.

OHAL nedir biliyor musunuz sayın milletvekilleri? İşte, masum öğrenciler cezaevinde, askerî öğrenciler cezaevinde, erler cezaevinde, terörle, FETÖ’yle ilgisi, iltisakı olmayan binlerce insan mesleklerinden ihraç edildi, yargılanmadan, bir soruşturma olmadan aileleriyle birlikte sivil olarak ölüme terk edildi.

OHAL ne demektir, biliyor musunuz? Hani bir Ayşe öğretmen vardı, Beyaz Show’a bağlandı, duygularını paylaştı “Çocuklar ölmesin.” dedi -demek ki “Çocuklar ölsün.” demesi gerekiyormuş- bugün, bu akşamüstü altı aylık bebeğiyle birlikte cezaevine girecek. Terör propagandası yapmaktan bir yıl üç ay hapis cezası aldı ve bugün, altı aylık bebeğiyle cezaevine girecek, on bir ay yatacak. İşte, OHAL budur sayın milletvekilleri. (CHP sıralarından alkışlar) OHAL’dir bunu yaratan, bu adaletsizlikleri yaratan. Voltaire’in çok güzel bir sözü var: “Fikirlerinize katılmıyorum ama onları ifade edebilmeniz için canımı veririm.” diyor. Nerede kaldı düşünce özgürlüğü? Nerede kaldı ifade özgürlüğü? Bir kadın, bir öğretmen, bir anne “Çocuklar ölmesin.” dediği için cezaevine giriyorsa bu memlekette işte onun için adaleti, hakkı, hukuku yok ettiniz.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Sarayda, sarayda, fikir özgürlüğü sarayda!

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Anayasa Mahkemesinin önünde dosya. Bu adaletsizliği, bu vicdansızlığa ancak Anayasa Mahkemesi, vereceği bir tedbiren infazı durdurma kararıyla durdurabilir, başka bir yol yok ama onu yapacak cesareti olduğunu düşünmüyoruz. Lütfen takip edin, nasıl dramlara, nasıl haksızlıklara, hukuksuzluklara imza attığınızı lütfen görün. Böyle adaletsiz bir düzende Türkiye’yi tarihî bir seçime götürüyorsunuz.

Evet, 24 Haziran 2018’de inanın, demokrasi kazanacak, inanın. Siz, 16 Nisan 2017 referandumuyla, o Anayasa değişiklikleriyle hukuk devletini yıktınız; yasamayı, yürütmeyi, yargıyı tek elde topladınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakikada toparlar mısınız lütfen.

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Şu anda, sarayda maalesef “Devlet benim.” diyen bir Cumhurbaşkanı var ve aynı zamanda da bir siyasi partinin Genel Başkanı. Anayasa’ya göre, hukuka göre mecbur olmadığı hâlde Sayın Cumhurbaşkanı aynı zamanda siyasi partisinde Genel Başkan olmayı tercih etti; keşke etmeseydi çünkü Cumhurbaşkanlığı yüce bir makam. Türkiye Cumhuriyeti devletini ve milletini temsil ediyorsa 81 milyonu kucaklayan bir cumhurbaşkanına ihtiyacımız var. İşte biz gerçekten tarafsız ve 81 milyonu, Türkiye’yi kucaklayan cumhurbaşkanını 24 Haziranda seçeceğiz, bundan emin olun. (CHP sıralarından alkışlar) Bundan emin olun çünkü millet artık adaletsizlikleri, yaşananları görüyor. Şu anda Sayın Cumhurbaşkanı, Genel Başkanınız tarafsız değil, 81 milyonu kucaklamıyor, onun için 24 Haziran 2018 özgürlükler cumhuriyeti olacak diyorum.

Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Erkek.

Efendim, Hükûmet adına Başbakan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İzmir Milletvekili Muhterem Binali Yıldırım Bey konuşacaklar.

Buyurun Sayın Yıldırım. (Bakanlar Kurulu ve AK PARTİ sıralarından ayakta alkışlar)

Süreniz yirmi dakikadır.

BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM (İzmir) – Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin değerli milletvekilleri, yüce Meclisi, sizleri; sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Bugün tarihî bir gün, bir dönüm noktasındayız. 24 Haziran 2018’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel seçimler için yüce Meclis karar alacak. Yapılacak seçimlerin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı, uğurlu olmasını Mevla’mdan bu mübarek cuma gününde niyaz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, 16 Nisan halk oylamasıyla milletimiz mevcut siyasal sistemde bir değişikliğe gitti, bu yönde bir karar verdi; halkın doğrudan iradesiyle oluşan, demokratik ve hukuk devletine bağlı, denge denetleme mekanizmasıyla donatılmış, daha güçlü bir Meclis ve istikrarlı bir yürütme için Cumhurbaşkanlığı sistemine 16 Nisanda “evet” dedi.

Parlamenter sistemde, geçen yıllara baktığımızda, vesayet odakları sürekli olarak millî iradeyi baskı altına almaya gayret etmiş, zaman zaman doğrudan, zaman zaman da dolaylı müdahalelerle, darbelerle demokratik işleyiş kesintiye uğramıştır. Ülke olarak, millet olarak bu müdahalelerden çok çektik, büyük bedeller ödedik. Milletimizin, sanayicimizin, esnafımızın, çiftçimizin alın teri dökerek oluşturduğu birikimler maalesef bu müdahalelerle yok olup gitti. Ülkemiz her seferinde ekonomik krize ve istikrarsızlığa sürüklendi. Vesayet odakları sürekli olarak siyaseti itibarsızlaştırma ve devleti işlemez hâle getirmeye çalıştılar. Vatandaşlar arasına ayrılık tohumları atarak birliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi bozmaya, milleti zayıf düşürerek mevzi kazanmaya, güç devşirmeye çalıştılar. Türkiye’nin itibarını, onurunu hiç düşünmediler. 15 Temmuz hain darbe girişimi ve arkasından yaşanan gelişmeler Türkiye Cumhuriyeti’nin hem üniter devlet yapısını hem de millî birlik ve kardeşliğini muhafaza edebileceği sağlam bir anayasal yapıyı mecburi hâle getirmiştir. 16 Nisan halk oylamasında milletimiz Anayasa değişikliğine “evet” diyerek vesayeti bertaraf etmiş, demokrasiyi, ülkenin geleceğini güvence altına almıştır. Kesintisiz bir demokrasi, millî iradenin mutlak iktidarı, güçlü ve istikrarlı siyasal yönetime geçiş süreci başlamıştır. Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle bundan böyle daha hızlı karar alma ve kararları etkin bir şekilde uygulama kabiliyetine sahip olacaktır. Sistemin tam olarak uygulamaya geçmesi şüphesiz önümüzde yapılacak seçimlerle mümkün hâle gelecektir. 24 Haziranda yapılacak bu seçim Türkiye’nin 100’üncü yıl hedefleri açısından da son derece önemlidir. Bu seçimde Türkiye geleceğini, istikrarını ve istikbalini de onaylamış olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 16 Nisan Anayasa değişiklikleriyle birlikte yürütme görevi tamamen halkın oylarıyla seçilen Cumhurbaşkanına ait olacak şekilde karar çıkmıştır. Yönetim sistemi değişikliği bürokrasinin iş yapış şeklinden ticari hayatın döngüsüne kadar hayatın her alanında yüksek bir beklenti oluşturmuştur. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin bir an önce hayata geçmesi yönünde toplumda beklentiler günden güne artmıştır. “Madem sistem değişti, o hâlde neden bekliyoruz?” sorusu ciddi olarak sorulmaya başlanmıştır. Vatandaşlarımız 2019 Kasımına kadar beklemeyi kayıp zaman olarak görmeye başlamıştır. Sadece vatandaşlarımız değil, siyasi partilerin bazıları da zaman zaman erken seçimin yapılması yönünde geçmişte beyanatlar vermiştir. Sürekli “Erken seçim olacak mı, olmayacak mı?” gibi değerlendirmeler toplumda geleceğin planlanması, vatandaşlarımızın öngörüsünü de olumsuz etkilemeye başlamıştır. Bunun yanı sıra, coğrafyamızda devam eden jeopolitik riskler ve ortaya çıkan gelişmeler Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin bütün kurum ve yapılarıyla uygulamaya geçmesini zorunlu hâle getirmiştir. Bu durumu görmezden gelemeyiz, bu riskleri görmezden gelemeyiz.

AK PARTİ, bildiğiniz gibi, 3 Kasım 2002’den bu yana 5 genel seçim, 3 yerel seçim, 3 halk oylaması, 1 de Cumhurbaşkanlığı seçiminden milletimizin teveccühüyle açık ara birinci olarak çıkmayı başarmıştır. Bütün milletimiz bilir ki her zaman ülkemizin, milletin menfaatlerini öne alarak buna göre hareket ettik, buna göre kararlar verdik. Bu seçim kararını da yine ülkemin ve milletin yüksek menfaatlerini gözeterek aldık.

Şunu samimi olarak ifade etmek istiyorum: Türkiye üzerine plan yapan odaklar, Cumhurbaşkanımızın seçim tarihini açıklamasıyla birlikte büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar. Demokratik siyaset refleksimiz, Türkiye’ye yönelik karanlık hesap ve söylemlerin önünü tıkamıştır.

Sayın milletvekilleri, Türkiye'nin son iki yılında demokrasimiz çok çetin sınavlardan geçti. Hamdolsun bu süreci Cumhurbaşkanımızın liderliğiyle başarıyla ve yüz akıyla yönetebildik. Millet iradesinin tecelli ettiği bu Gazi Meclis tarihte görülmeyen bir saldırıya uğradı. 15 Temmuz hain darbe saldırısı karşısında millete yakışır yiğitlikte ve cesaretle bu Meclis durmasını bilmiş, alçak FETÖ örgütü mensuplarına gereken dersi vermiştir. Bayrağımıza, ezanımıza, demokrasimize, millî iradeye uzanan eller millet iradesiyle kırılmıştır. Gazi Meclisi ve Gazi Meclisin değerli milletvekillerini bu asil duruşları dolayısıyla bir kez daha tebrik ediyorum, kutluyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ortaya koyduğumuz bu mücadele demokrasi tarihinde altın harflerle yazılacaktır.

Değerli milletvekilleri, bazen insanlar yaşadığı tarihin önemini bilemez. Olayları yaşarız, bize çok sıradan gelir ama gelecek kuşaklar bu olayları incelerken ne kadar anlamlı olduğunu, ülkeler için ne kadar önemli olduğunu çok daha iyi fark edeceklerdir. Biz tarihi yaşayanlardanız, tarihi yazacaklar bu yaşananları en güzel şekilde anlatacaklar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu mücadeleye 65’inci Hükûmetin Başbakanı olarak katkı veren bir arkadaşınız olmaktan dolayı da büyük bir mutluluk duyduğumu ifade etmek isterim. Bugün karşınızda 65’inci Hükûmetin Başbakanı olmanın yanında Türkiye Cumhuriyetinin son Başbakanı olarak da hitap etme onurunu yaşıyorum. (Bakanlar Kurulu ve AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, ayakta alkışlar) Sağ olun, sağ olun, arkadaşlar sağ olun.

Aslında her şey, bu Anayasa değişikliği, sistem değişikliği Türkiye’nin yakın tarihinde hep gündemde olmuş bir meseledir. Ben hatırlıyorum, 70’ten 80’e kadar siyasetteki bölünmüşlük, siyasetteki boşluk hep sistem tartışmalarını ön plana çıkarmıştır ve Türkiye’de hatta 1921 Teşkilat-ı Esasiye’den sonra yeni bir anayasa yapılması da gündeme gelmiş, Gazi Mustafa Kemal Atatürk Ziya Gökalp’e, Diyarbakır Mebusuna, Ağaoğlu Ahmet Bey’e görev vermiştir ve onların hazırladığı anayasa çalışması hâlâ Cumhuriyet Müzesi’nde mevcuttur. Oraya baktığımızda şunu görüyoruz: Önerilen model başkanlık modelidir. Ancak Türkiye’nin İstiklal Harbi’nden çıkmış olması ve içinde bulunduğu şartların çetinliği dolayısıyla bu modelden vazgeçilmiş ve parlamenter sistemin devamında karar kılınmıştır.

Değerli milletvekilleri, ülkenin gündemini yıllarca işgal eden bu hükûmet sistemi değişikliğinin, esasında, 15 Temmuz alçak darbe girişiminden sonra ülkemiz için, milletimiz için ne kadar hayati bir mesele olduğu toplumda tam anlamıyla olgunlaşmış, algı yerleşmiş ve bize düşen görev, siyasetçiler olarak, ülkenin, milletin beklentisini bir an önce hayata geçirmek olmuştur, 15 Temmuzdan sonra başlayan Yenikapı ruhu, ondan sonra da devam etmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu ve AK PARTİ Yenikapı ruhunu esas alarak Cumhur İttifakı’nın ilk adımlarını aslında Anayasa değişikliği noktasında başlatmıştır. (Bakanlar Kurulu ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ve Anayasa'da yönetim sistemine yönelik değişiklikler gündeme gelmiş, 10 Kasımda Sayın Bahçeli'yle ilk görüşme yapılmış ve nihayet 10 Aralıkta yüce Meclise iki partinin mutabakatı olan bu teklif sunulmuştur. Komisyon görüşmeleri ve nihayet 21 Ocak tarihinde de yüce Meclis bu Anayasa değişikliğini kabul etmiş, halk oylaması kampanya süreci başlamıştır. 16 Nisan da -malumunuz- teklifin halkımız tarafından onaylanma tarihidir. Evet, Türkiye, 16 Nisandan sonra artık yönetim sistemi açısından farklı bir noktaya gelmiştir; bazı maddeler hemen yürürlüğe girmiş, bazı maddeler de yapılacak seçime ertelenmiştir.

Bir kez erken seçim konuşulmaya başlandığı zaman, artık bunu ısrar ederek ertelemenin toplum için, ülke için, gelecek için hiç ama hiç kimseye faydası yoktur. O yüzden de bu yönde yine Sayın Bahçeli'nin erken seçim ihtiyacını dile getirmesi ve ülkemizin baş başa kaldığı jeopolitik riskleri de dikkate alarak bu yönde kararı Sayın Cumhurbaşkanımız, 18 Nisan tarihinde, 24 Haziran Pazar günü seçimin yapılması yönünde prensip kararımızı halkımıza, milletimize bildirmiştir. Burada bize düşen, hepimize düşen, milletin önüne gitmek ve millete hesabımızı vermektir. Biz zaten 2002’den bu tarafa hesap vere vere geliyoruz ve seçimlere de gidiyoruz. (Bakanlar Kurulu ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, bu seçimin zamansız olduğu, baskın olduğu vesaire gibi söylemlerin bir altyapısı yoktur, gerekçesi yoktur. Siyasi partiler -ister muhalefet olsun ister iktidar olsun- her an seçime hazır olmak mecburiyetindedir. (Bakanlar Kurulu ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Gördüğümüz kadarıyla, böyle de bir hazırlık var. Seçim tarihi açıklanır açıklanmaz Cumhuriyet Halk Partisinde adaylık açıklayanlar ardı ardına devam ediyor. (Bakanlar Kurulu ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Değerli Kemal Bey’e benim tavsiyem: Elini çabuk tutsun, sonra sıra kalmayacak. (Bakanlar Kurulu ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bu seçimlerde ilk defa, geçmiş seçimlerde gizli saklı, kapalı kapılar arkasında yapılan ittifakları da sona erdirdik. Artık isteyen istediğiyle birlikte seçime kendi kurumsal kimliğini, amblemini, rozetini muhafaza ederek girebilir dedik; bu yönde de yasal değişikliği yaptık. Bunun sonucu olarak da bizim ittifakımız millet ittifakıdır, Cumhur İttifakı’dır. (Bakanlar Kurulu, AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar) Milliyetçi Hareket Partisi, AK PARTİ olarak ülkemizin geleceği için, bekası için, her türlü iç-dış tehdidi bertaraf etmek için güçlerimizi birleştirerek sandığa gidiyoruz; hayırlı uğurlu olsun! (Bakanlar Kurulu, AK PARTİ ve MHP sıralarından “Bravo!” sesleri, ayakta alkışlar)

Evet, değerli arkadaşlar, tabii, 65’inci Hükûmetin son Başbakanı olarak belki gidip gelmemek gelip de görmemek var. Birbirimize hakkımız geçmiştir, hakkınızı helal edin. (AK PARTİ sıralarından “Helal olsun.” sesleri) Gerçi Engin Bey burada taksimatı yaptı “Siz gideceksiniz, yüzde 60’ınız geri gelmeyecek, ben geleceğim.” dedi. Kimin geleceğini, kimin gelmeyeceğini Mevla’m bilir, görelim. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Millet de bilir.

BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Mevla’m neyler, neylerse güzel eyler diyorum, hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun.

Bizim adayımız Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır, milletin adamıdır. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından “Bravo!” sesleri, ayakta alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Başbakan.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Engin Bey…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Efendim, şimdi müsaade ederseniz 60’a göre pek kısa bir meramımı arz etmek istiyorum.

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Adaylık başvurusunda mı bulunacaksın Engin Bey?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Adaylığı açıklıyor Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun lütfen.

III.- AÇIKLAMALAR (Devam)

20.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Başbakan Binali Yıldırım’ın 552 sıra sayılı Önerge üzerinde Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Çok teşekkür ederim.

Sayın Başbakan Hükûmetin plaka numarasını mı karıştırdı, ben mi karıştırdım, bu Hükûmet 65’inci Hükûmet mi?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Kendi farkında değil.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Evet, Sayın Başkan, partilerde, siyasi partilerde demokratik mekanizmaların çalışmasından Sayın Başbakanın rahatsız olmasını ve yadırgamasını ben demokrasimiz adına üzüntüyle karşıladığımı belirtmek istiyorum. Ben de adayımızı açıklıyorum.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Mahmut Tanal.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Bizim adayımız demokrasidir, özgür ve bağımsız Türkiye’dir. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hayırlı olsun Engin Bey.

BAŞKAN – Sayın Altay, zannediyorum, kurumlar değil, kavramlar değil de kişiler aday olur; esprinizi anlaşılmıştır.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Demokrasi kazanacak.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 7 Milletvekilinin Milletvekili Genel Seçiminin Yenilenmesi ve Seçimin 24 Haziran 2018 Tarihinde Yapılması Hakkındaki Önergesi (4/147) ve Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 552) (Devam)

BAŞKAN – Efendim, şahsı adına ikinci konuşmacı Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Muş Bey’dir.

Buyurun Sayın Muş.

Süreniz on dakikadır.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu ve heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Anılan, birazdan Mecliste oylanacak olan 24 Haziranla ilgili seçim kararının şimdiden milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

Bildiğimiz üzere 16 Nisan referandumuyla birlikte Türkiye’de hükûmet sistemi değişmiştir ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmiştir. Gerek Türkiye’nin bölgesinde yaşanan dış gelişmelerden gerekse eski sistemin yol açabileceği bazı açmazlardan dolayı bir an önce belirsizliğin ortadan kaldırılması maksadıyla böyle bir tartışma yapılmıştır, böyle bir karar verilmiştir. Birazdan da Parlamentonun onayına gelecektir bu.

Şimdi, bu seçim kararıyla ilgili ana muhalefet partisinden hatiplerin dile getirdikleri bir şey var; az önce konuşan hatiplerden biri diyor ki: “Bu karar Külliye’de alınmıştır, sizlere dayatılmıştır ve sizlere burada ‘evet’ oyu kullandırılacaktır.”

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Biz de kullanacağız.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Fakat aynı hatip ve sayın grup başkan vekili de diyor ki: “Biz de buna ‘evet’ diyeceğiz.”

Şimdi, bize hadi baskı yapıldı, size ne oluyor?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Biz seçim istiyoruz, seçim istiyoruz, hemen seçim istiyoruz.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Biz isteyemez miyiz?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sizin istediğinizden şüphem var.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Biz istediğimiz zaman baskı oluyor, onlar istedikleri zaman demokrasi oluyor. CHP budur, CHP bu.

ALİ ÖZCAN (İstanbul) – Kardeşim, siz istemediniz ki Bahçeli istedi, Bahçeli.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; “Türkiye’yi yönetemiyorlar, o yüzden seçime gittiler.”

Böyle bir iddiada bulunuyorlar. Bu iddia yersizdir, temeli yoktur.

ALİ ÖZCAN (İstanbul) – Siz istemediniz, Bahçeli istedi. Sizin adayınızı da Bahçeli belirledi. Allah Allah, ne konuşuyorsun sen!

MEHMET MUŞ (Devamla) - Çünkü on altı yıldır Türkiye’yi AK PARTİ yönetmektedir ve on altı yıldır da milletimizden bu yetkiyi alabiliyoruz.

ALİ ÖZCAN (İstanbul) - Sen kim, aday belirlemek kim? Bahçeli belirledi senin adayını.

MEHMET MUŞ (Devamla) - “Acaba erken seçim olacak mı, olmayacak mı?” gibi bir tedirginlik de bu vesileyle ortadan kalkmış olacak. Zaten karar açıklandıktan sonra, böyle bir açıklama yapıldıktan sonra gerek piyasaların gerek toplumun gerek milletimizin buna tepkileri pozitif yönde olmuştur. 24 Hazirandan sonra beş yıl boyunca seçim böylece milletimizin gündeminden çıkmış olacaktır.

Aynı şekilde, bakın, değerli milletvekilleri “Eğer yüreğin yetiyorsa erken seçim yap.” “Er meydanına çık.” Bunlar Sayın Cumhurbaşkanımıza, Genel Başkanımıza atfen Sayın Kılıçdaroğlu tarafından yapılan konuşmalar.

MEHMET METİNER (İstanbul) – 2017...

MEHMET MUŞ (Devamla) – Şimdi, iki boyutu var olayın: “Erken seçim yapın.” Yaptık, karar alacağız “Baskın seçim...” Peki “baskın”ın anlamı nedir? “Baskın” köken itibarıyla, kelime itibarıyla “Beklenmedik.” “Hazırlığımız yok.” “Aniden” demek, aslında şuur altında “Nereden çıktı bu, nereden çıktı bu karar?” demektir.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) – Siz baskın yaptığınızı zannediyorsunuz.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Bunu direkt söyleyemedikleri için –dün de söyledim- delikanlılığa da halel gelmesin diye “baskın seçim” “OHAL’de seçim olmaz.” gibi ifadeler kullanıyorlar.

Şimdi, Kılıçdaroğlu diyor ki: “Er meydanına çık, ben hazırım.”

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) – Siz istemediniz ki Sayın Bahçeli istedi. Yoksa danışıklı dövüş müydü?

MEHMET MUŞ (Devamla) – Şimdi, sanırım, Kılıçdaroğlu’nun bu çağrısı, kendisi pehlivan olmadığına göre güreş meydanına bir çağrı değil; bir sandık çağrısı, bir yarış çağrısı.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Televizyon, televizyon...

MEHMET MUŞ (Devamla) – Doğru mu anlıyorum?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Doğru anlıyorsun.

MEHMET MUŞ (Devamla) –Peki, Sayın Cumhurbaşkanımızın adaylığı açıklandı. Bekliyoruz, Kılıçdaroğlu ne zaman çıkacak? Hâlen bekliyoruz. Bakın, Öztürk Yılmaz’ın, Didem Engin’in gösterdiği cesaret kadar Kılıçdaroğlu cesaret gösteremedi, şu saate kadar adaylığını hâlen açıklayamadı.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) – Sana ne bundan? Sen kendi adayına bak!

MEHMET MUŞ (Devamla) – Az önce basına yansıdı, Muharrem İnce diyor ki: “Görüştük. Kendisine ‘Aday olmalısın, Cumhuriyet Halk Partisinin adayı sen olmalısın.’ dedim fakat kendisi bana anketlerdeki adayları araştıracağını söyledi. ‘Elimde bir anket var, çeşitli adaylar var, onları araştırıyorum.’ dedi.”

Şimdi, Sayın Kılıçdaroğlu da aday olursa kaybedeceğini ve kaybettikten sonra da Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığından olacağını çok iyi biliyor yani Abbas yolcu olacağını çok iyi bildiği için aday olamıyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Onu Allah bilir, Allah bilir.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Şimdi, değerli milletvekilleri, bu kadar açıklama yaptıktan sonra, bu kadar meydan okuduktan sonra mert bir siyasetçi ne yapar? Sözünün arkasında durur.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Ne kadar çok seviyorsunuz bizim Genel Başkanı, hep onu anlatıyorsunuz her yerde.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Seçim meydanı açılmış, iktidara talipsiniz ve bunları İktidar Partisinin Genel Başkanına ana muhalefet partisinin lideri olarak söylemişsiniz. Ne yaparsınız? Gereğini yerine getirirsiniz. Eğer gereğini yapmazsanız sizi siyasette şöyle tanımlarlar: “Aciz bir siyasetçi.” “Dikkate alınmayan bir siyasetçi.” Millet nezdinde de “Sözünün itibarı olmayan bir siyasetçi.” etiketini yersiniz. Dolayısıyla bunları yerine getirmeniz gerekiyor.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – O size, size; o saraya karşı, saraya.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – “Erken seçim yok.” diye 40 kere yalan söylediniz halka ya!

MEHMET MUŞ (Devamla) - Şimdi, Türkiye’de seçimler yapılacak, “gizli oy, açık tasnif” ilkesiyle yapılacak, hâkim gözetiminde yapılacak, propaganda serbestliğiyle yapılacak.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Olağanüstü hâl ne olacak? Olağanüstü hâl ne olacak Beyefendi?

MEHMET MUŞ (Devamla) - Bakın, Türkiye’de Cumhuriyet Halk Partisinin karıştırdığı bir şey var.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Olağanüstü hâl ne olacak?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Bağır bağır, duymuyoruz!

MEHMET MUŞ (Devamla) - Sanki bütün seçimleri 1946’daki seçimler gibi sanıyor. 1946’daki seçimleri biliyorsunuz. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra demokrasi yanlıları kazanmış, bütün dünya demokrasiye geçiş yapmıştı.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Olağanüstü hâl ne olacak, olağanüstü hâl?

MEHMET MUŞ (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisi -tek parti dönemi- daha fazla dayanamayarak 1946’da seçimleri yapmak zorunda kaldı.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Tek parti döneminde sen de içindeydin, sen de vardın onun içinde.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Ama “mış” gibi yaptı, gerçek anlamda 1950’de oldu seçimler ve 1950’den sonra bir daha zaten tek başına iktidar yüzü görmediler.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Doğru okumamışsın, doğru oku.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Tek parti döneminde sen de vardın onun içinde.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Şimdi, bakın, 1946 seçimleriyle alakalı birkaç şeyi paylaşmak istiyorum.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – 1978’de de biz iktidardaydık, yanlış biliyorsun.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Bakın, şu, 1946 seçimlerinde oy kullanılıyorken ki sandık, sandık alanı. Görüyorsunuz değil mi? Cumhuriyet Halk Partisinin flamaları, altı oku her tarafta, sandık sarılmış. Böyle bir ortamda 1946’da oy kullandırılıyor.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Ya, eleştirdiğini şimdi siz yapıyorsunuz işte.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Oy açık kullanılacak. Fakat oylar kullanıldıktan sonra CHP’liler bir odaya giriyorlar.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Aynısını yapıyorsunuz. Onu örnek almayın, demokrasiyi örnek alın.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Odada sadece CHP’liler var, oyları sayıyorlar ve çıkıyorlar; “Biz kazandık.” diyorlar.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – 16 Nisanda ne yaptınız?

MEHMET MUŞ (Devamla) - Öyle saymışlar ki bazı illerde yaşayan insanlardan daha fazla CHP’lilere oy çıkmış.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – YSK ne yaptı, ne yaptı?

BAŞKAN- Sayın Muş, bir dakika, bir dakika…

İbrahim Bey, rica ediyorum, rica ediyorum… Israrla müdahale ediyorsunuz, lütfen…

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Doğruları söylemiyor Sayın Başkan.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Öyle saymışlar ki bir ilde yaşayan insanlardan daha fazla Cumhuriyet Halk Partisine oy çıkmış. Ne zaman oldu bu? 1946. Cumhuriyet Halk Partisi, kendisi 1946 seçimlerini organize ettiği için her seçimin böyle olduğunu düşünüyor. Öyle değil; uyanın, kendinize gelin.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – 16 Nisanda ne yaptınız?

MEHMET MUŞ (Devamla) – Her seçim sonrası “Şaibe vardı, hile vardı.” tantanasını yapar Cumhuriyet Halk Partisi ve buradan, demokrasiden dem vurur.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Şimdi sen de yapıyorsun aynısını.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi demokrat bir parti değildir. Ellerine imkân geçse, hasbelkader ülkeyi yönetmeye kalksalar bütün seçimleri 1946’daki gibi yaparlar, hiç şüpheniz olmasın...

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Yuh! Yuh!

MEHMET MUŞ (Devamla) – … bakın, hiç şüpheniz olmasın.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sen de inanmıyorsun söylediğine ama söylemek zorundasın, söyle.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) – Yat kalk, CHP’ye dua et.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Şimdi, burada her çıkan konuşmacı tek adamdan bahsediyor; tek adam, tek adam, tek adam… Arkadaşlar, bizde tek adam olmaz, bizde meydan okumalara karşı dik duran adam olur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Şimdi “Seçimi kazanacağım.” diyor Cumhuriyet Halk Partisi, “Biz kazanacağız.” diyor. Bakın, Cumhur İttifakı’nın adayı son iki ay içerisinde -49 il, onlarca ilçe- onlarca programa katılmış, onlarca devlet başkanıyla görüşmüş, onlarca ülkeyi ziyaret etmiş, yerinde durmuyor. AK PARTİ teşkilatları, ittifak teşkilatları gece gündüz uğraşıyor, gece gündüz çalışıyor, koşturuyor, sokak sokak dolaşıyor ama Cumhuriyet Halk Partisi ne yapıyor? Oturma eylemi yapıyor değerli arkadaşlar, oturma eylemi yapıyor.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Olağanüstü hâl için yapıyor, olağanüstü hâl.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Bakın, seçimi oturarak kazanamazsınız, seçimi çalışarak kazanırsınız.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Hadi ya!

MEHMET MUŞ (Devamla) – Sayın Engin Altay, 1950’den itibaren millet size oturma görevi veriyor. 1950’den beri oturuyorsunuz, korkarım ki böyle giderse bir elli sene daha oturacaksınız ama oturarak kimse bir şey elde etmiyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Kalkacağız, merak etmeyin.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, son duyduklarımıza göre Cumhuriyet Halk Partisi… Adayla ilgili anketlerden az önce bahsetmiştim. Bakın, bu anket işi şuna benziyor: Siz 2017’de açıklama yapmışsınız: “Seçim istiyoruz.” geldi “Hodrimeydan!” demişsiniz, adayı anketlerle arıyorsunuz. Yani aslında bu, samanlıkta iğne aramaya benzer. Bazen dışarısını aydınlık sanıp dışarıda da arıyorlar bir aday fakat hâlen bulunabilmiş değil. Aynı zamanda buna “mikroskobik arama” da diyorlar. Arkadaşlar, aday bu şekilde bulunmaz; aday vardır, gider aday gösterirsiniz. Eğer siz hakikaten Türkiye'yi yönetmeye niyetliyseniz, böyle bir iddianız varsa böyle anketlerle samanlıkta iğne arar gibi aday aramazsınız, böyle işlerle zaman kaybetmezsiniz.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Bu hiç olmadı.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Dolayısıyla bakın, bir şeyi daha ifade etmek istiyorum: CHP’nin millete bakış açısı nedir? 26 Şubat 2016 tarihinde bir milletvekilleri diyor ki: “Memlekette her 4 kişiden 1’i sosyal demokrat yapıya sahip, diğer 3’ü yobaz ve bağnazdır.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Kim diyor bunu?

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) – Kim diyor, kim?

BAŞKAN – Sayın Muş, bir dakikalık süre uzatımı veriyorum, lütfen tamamlayınız.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Şimdi bu “yobaz ve bağnaz” dediklerinizden yüzde 50’yi geçmek için oy istiyorsunuz. O insanlar size oy vermez.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Kim diyor bunu, kim diyor ya?

MEHMET MUŞ (Devamla) – O insanlardan oy alamazsınız.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Yalan söylüyorsun!

MEHMET MUŞ (Devamla) – Milletvekillerinize sorun. Bizde yalan olmaz, o sizde olur.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) – Doğruyu söyle! İsim ver, isim.

MEHMET MUŞ (Devamla) – 26 Şubat 2016 tarihinde Hatay Milletvekiliniz Hilmi Yarayıcı -isim de verdim- yurt dışında bir programda söylüyor.

Dörtte 3’ü yobaz ha! Şimdi o dörtte 3’ten oy istiyorsunuz, sizi iktidar yapacaklar; sizi iktidar yapmazlar.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Söylemez böyle bir şey, söylemez.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Siz bu kafayla iktidar olamazsınız, millet size ülkeyi yönetme görevi vermedi, vermeyecek.

Bir şeyi daha hatırlatmak isterim, bakın, değerli arkadaşlar, Kılıçdaroğlu’nun seçim tahminleri: 2011 yılında diyor ki: “Genel Başkan olduğum zaman kendime hedef koymuştum, hedefimiz yüzde 40.” Seçim sonucu: CHP yüzde 25,98.

7 Haziran 2015 genel seçimleri öncesi “Başarısız olursam, oyum düşerse ‘İlla ben koltuğumda kalacağım.’ diye bir düşüncem yok.” diyor. CHP’nin aldığı oy: 24,88.

Arkadaşlar, kalktı mı? Sayın Altay, kalktı mı koltuktan?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Duymadım sizi.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Öyle söyledi de… Soruyorum size.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Seni ilgilendirir mi?

MEHMET MUŞ (Devamla) – 1 Kasım 2015 öncesi “Hedefimiz yüzde 35, bunu tutturacağız, aşabiliriz de. Eğer CHP’nin oyu düşerse ‘Biz bu işi beceremedik.’ deriz.” CHP’nin aldığı oy: 25,2.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Ne kadar korkuyorsunuz Kılıçdaroğlu’ndan, başka konuştuğunuz konu yok. Cumhurbaşkanını konuşun, siz onu konuşursunuz.

MEHMET MUŞ (Devamla) – 16 Nisan referandumu öncesi “Kesinlikle ‘hayır’ oyu çıkacak.” diyor, “evet” çıktı.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – İşçiye, köylüye, esnafa, çiftçiye yaptıklarınızı anlat, mazot kaç kere zam gördü onu anlat, elektriğe gelen zammı anlat, doğal gaza gelen zammı anlat, onları anlat az da.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Şimdi, önümüzdeki seçimle ilgili söyledikleri: “Hedefimiz en az yüzde 60; 51 falan değil ha, 60. Yüzde 60 diyorum ama yüzde 70 de alabilirim.”

Şimdi, geçmiş tahminleri ortada. Kendisi koyduğu hedefe inanmadığı için aday olamıyor. CHP, tarihinin en büyük tokadını milletten yiyecektir, unutmayın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Göreceğiz.

BAŞKAN – Sayın Muş, teşekkür ediyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Engin Altay.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – “Milletin tokadı” sataşma değil.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Bir milletvekilimizin toplumla ilgili yaptığı bir tespitin doğru olmadığını düşünüyor. Bu konuda bir açıklamaya da zaten gerek var, teyide muhtaç ama bu konuda benim bir değerlendirme yapmam ve cevap hakkı kullanmam gerekir diye düşünüyorum efendim.

BAŞKAN – İki dakika için buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

3.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un 552 sıra sayılı Önerge üzerinde şahsı adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Teşekkür ederim Başkanım.

Önce şunu söyleyeyim: Sandık çağrısını biz yaptık, bu kesin.

İkincisi: Ben Cumhuriyet Halk Partisinin adayını toplumun merak ettiğini biliyorum, bundan büyük bir memnuniyet duyuyorum da sizin bu kadar merak etmeniz, bizim bir seçim zaferiyle bu sonuca ulaşacağımızı teyit ediyor. Eksik olmayın, merak etmeyin. (CHP sıralarından alkışlar) Demin söylediğimi gene söylüyorum: Bu seçimin kazananı demokrasidir. Demokrasi kazanacak, şüpheniz olmasın.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Kesinlikle gene demokrasi kazanacak.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Şimdi gelelim… Müflis tüccar, iflas eden tüccar eski defterleri karıştırır. Mehmet Muş kardeşim 1946’ya kadar gittiğine göre sizin durumunuz hakikaten zor, hakikaten zor. (CHP sıralarından alkışlar)

Ama tabii şu iddia vahimdir: Bir milletvekilimizin…

…Toplumun yüzde 75’i mi?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Evet, öyle söyledi.

ENGİN ALTAY (Devamla) – …toplumun yüzde 75’inin yobaz ve cahil olduğunu söylediğini iddia ediyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir, tasvip etmemiz mümkün değildir.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Gereğini yapın o zaman.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Böyle bir söz söylenmişse gereği yapılır.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Yapın, yapın. Ezanlara ve şehitlere laf edenlere de gereğini yapın.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Biz aziz milletimizin her ferdinin, köylüsü kentlisi, iskarpinlisi cizlavetlisi, kravatlısı feslisi, tümünün birinci sınıf vatandaş olduğunu düşünüyoruz.

Ve Mehmet Muş’a da bir soru sormak istiyorum... Mehmet Muş, Mustafa Kemal Atatürk sade bizim değil kardeşim, senin de Mustafa Kemal Atatürk’ün, bunu unutma!

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Kerestecioğlu, buyurun efendim.

III.- AÇIKLAMALAR (Devam)

21.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, her koşulda seçime hazır olduklarına ancak seçimi dayatma anlayışına karşı çıktıkları için bugün oy kullanmayacaklarına ve 24 Haziranda tüm demokrasi güçlerini oy kullanmaya çağırdıklarına ilişkin açıklaması

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Sayın Başkan, tutumumuzu belli etmek için söz aldım.

Bizler her koşulda seçime hazır olan bir partiyiz. Hatta ifade etmeliyim ki bizler kadar bütün zorluklarla mücadele eden ve bunların üstesinden gelme becerisi, geleneği olan, halk iradesine başvurmaya daha hazır bir parti de yoktur; bu bizim için net. Ancak daha dün “Erken seçim vatana ihanettir.” deyip şimdi “Ben istedim oldu. Gelin, burada oy verin.” demek bir dayatmadır. Biz bu dayatma anlayışına karşı çıkıyoruz ve “Ben ekonomiyi, ülkeyi batırdım ama şimdi seçime gidelim kendi ikbalim için.” diyen anlayışa karşı çıkıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Tamamlayacağım.

BAŞKAN – Lütfen tamamlayın efendim.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Bu bizim için şaşırtıcı değil tabii. Ama seçime değil bu dayatmaya karşı olduğumuz için, bu er ve yalanla dolu olan meydanda bugün oy kullanmayacağız. 24 Haziranda ise tüm demokrasi güçlerini, güçlerini birleştirmeye ve bu zulüm ittifakına son vermek ve demokrasinin kapılarını açmak için oy kullanmaya çağırıyoruz.

Teşekkür ederim.

(HDP milletvekillerinin Genel Kurul salonunu terk etmesi)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Sayın Elitaş, buyurun efendim.

22.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Sayın Altay biraz önce kürsüden sataşmadan yaptığı konuşmada cevap verirken “AK PARTİ’liler bizim adayımızı merak ediyor.” dediler. Aslında normal, şöyle; televizyonlarda alt yazılarda, genel başkan yardımcısı diyor ki: “Bizde 4-5 aday olabilir.” Şu anda parti sözcüsü “Sayın Kılıçdaroğlu en yakın adaydır.” diyor. 6 falan aday var. Kamuoyunun merak ettiği “Daha fazla kaç tane olacak ve bunlardan hangisi yarışı kazanacak?” Bütün merak bundandır.

İkincisi: Sayın Altay “Demokrasi aday olacak.” diyor.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – “Demokrasi kazanacak.” dedim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bir düzeltme yapayım: Demokrasi aday olmaz. Demokrasi adayların yarıştığı er meydanıdır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, söz talebim var, 60’a göre söz istiyorum.

BAŞKAN – Mehmet Bey, buyurun.

23.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben az önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e yönelik herhangi bir ifade kullanmadım. Kullandığım ifade “1946 seçimleri”dir. Gazi, 1938 yılında vefat etmiştir. Şimdi, geçtiğimiz bir Meclis çalışmasında diğer bir grup başkan vekilleri Cumhuriyet Halk Partisinin kuruluş tarihini bilmiyordu, şimdi Sayın Altay da maalesef 1946 ile 1938’i karıştırmış durumda. Bunu Genel Kurulun takdirine sunuyorum. Gazi Mustafa Kemal hepimizin ortak değeridir.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkanım, beni bilgisizlikle itham etti efendim.

BAŞKAN – Sayın Altay, bu böyle sürmesin yalnız, bir sataşma daha olmasın.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Konuşmamı buradan yapayım o zaman.

BAŞKAN – Lütfen buyurun efendim.

24.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Şimdi, Sayın Başkanım, ben Mehmet Muş’a “Atatürk sizin değil mi?” derken 1946 seçimleriyle ilgili değildi. Mehmet Muş bize “Siz Mustafa Kemal’in partisisiniz, partisi olun.” falan deyince “Sanki siz başka bir şey misiniz, Mustafa Kemal’i içselleştiremiyor musunuz?” mealinde söyledim.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Onu ben demedim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Onu ben demiştim, ben.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Mehmet Muş öyle bir şey söylemedi Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Merak etmesin, biz, Türkiye’nin cumhuriyet tarihini, bu cumhuriyet için bedel ödeyenlerin durumunu çok iyi biliriz. 1946 seçimleriyle ilgili değil söylediğim. Mehmet Muş “Mustafa Kemal’in partisisiniz.” deyince “Sen kimin partisisin yani sen bu cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal’in kurduğu cumhuriyetle burada değil misin?” demek için bunu söyledim.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Ben öyle bir şey demedim ya!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Engin Altay, onu ben demiştim.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli ile 7 Milletvekilinin Milletvekili Genel Seçiminin Yenilenmesi ve Seçimin 24 Haziran 2018 Tarihinde Yapılması Hakkındaki Önergesi (4/147) ve Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 552) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Anayasa Komisyonunun, Milletvekili Genel Seçimlerinin Yenilenmesi ve Seçimin 24 Haziran 2018 Pazar Günü Yapılmasına Dair 552 sıra sayılı Raporu’nun görüşmeleri tamamlanmıştır.

İç Tüzük’ün 95’inci maddesi gereğince komisyon raporu açık oya sunulacaktır. Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararına müracaat edeceğim.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için üç dakika süre vereceğim.

Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için verilen süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Pusula veren milletvekillerinin Genel Kuruldan ayrılmamaları gerekmektedir. Bunu ikazen hatırlatıyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini, kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını yine oylama için verilen süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Efendim, neticeyi ıttılanıza sunacağım.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı İzmir Milletvekili Sayın Binali Yıldırım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanı Osmaniye Milletvekili Sayın Devlet Bahçeli ile 7 Milletvekilinin Milletvekilliği Genel Seçiminin Yenilenmesi ve Seçimin 24 Haziran 2018 Tarihinde Yapılması Hakkında Önergesi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun açık oylama sonucunu sunuyorum:

“Kullanılan oy sayısı       :                       386

Kabul                                                   :                       386 (x)

                    Kâtip Üye                               Kâtip Üye

                Vecdi Gündoğdu                          Sema Kırcı

                    Kırklareli                               Balıkesir”

(AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın, seçim kararının hayırlı olmasını dilediğine, 26’ncı Dönemin herkesin iftihar edeceği ve siyasi tarihe altın harflerle yazılacak bir dönem olduğuna, yeni döneme başarılar dilediğine ve şehitleri rahmetle andığına ilişkin konuşması

BAŞKAN – Efendim, böylelikle, çok önemli, çok mühim bir kararı almış bulunuyoruz; bir dönemin, yerini yeni bir döneme bırakması kararı bu. Hayırlı olsun, uğurlu olsun milletimiz için, memleketimiz için.

Seçim, malumunuz, çok önemli; seçim, demokrasinin kalbi; sandık, demokrasinin kalbidir. Sandık ne derse o ve demokratik hayatın devamı, ülkemizin gelişmesi için şarttır. Biz, cumhuriyetten yanayız, demokrasiden yanayız ve demokratik cumhuriyetle, inşallah, ilelebet devam edeceğiz. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, bir tek biz dinliyoruz.

BAŞKAN – Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet; bizim hepimizin iştirak ettiği topyekûn bir Anayasa’mız, “demos kratos” halkın hakimiyeti; bu, devam edecek inşallah.

Birbirimizi bazen kırıyoruz, bazen kırıcı durumlar oluyor ama nasıl 15 Temmuzda burada idiysek ve hep beraber idiysek yine hep beraberiz. Bunlar geçici hadiseler. Hepimizin hedefi, ülkemizin gelişmesi ve ileri gitmesidir.

Biraz evvel Sayın Başbakanımız “Burada parlamenter sistemin son Başbakanı olarak konuşuyorum.” dedi. Olabilir ama demokrasi devam ediyor. Bizim 26’ncı Dönemdeki büyük başarılarımızı tarih yazacak. İnanıyorum ki siyasi tarihimize bu, altın harflerle geçecektir. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

Bir kere, öncelikle, biz, emanetin müdafisi olduk ve 15 Temmuz günü burada bütün partiler bir araya gelerek burayı biiznillah terk etmedik.

Bitiriyoruz, acele etmeyin, bitiriyoruz.

Arkadaşlar, 26’ncı Dönem, hepimizin iftihar edeceği, siyasi tarihe altın harflerle yazılacak bir dönemdir. Bunun ispatı kesindir, inceleyince bunu herkes görecektir. Bir bütün hâline geldik. Buradan 7 Ağustos doğdu. O ruh hep devam etmelidir, Yenikapı ruhu hep devam edecek. Millî menfaatlerde biz bir aradayız. Seçimlerde birbirimizi inşallah kırmayacağız. Beni bağışlarsanız, hepinize gelmiş olduğunu zannettiğim, edebiyattan güzel bir şiir var; onunla tamamlayalım, bence rehber bir şiir:

“Gülü İncitme Gönül

 

Çiçeklerle hoş geçin,

Balı incitme gönül.

Bir küçük meyve için

Dalı incitme gönül.

 

Konuşmak bize mahsus,

Olsa da bir güzel süs,

Ya ‘hayır’ de, yahut sus.

Dili incitme gönül.

 

Sevmekten geri kalma,

Yapan ol, yıkan olma,

Sevene diken olma,

Gülü incitme gönül.

 

Başın olsa da yüksek,

Gözün enginde gerek,

Kibirle yürüyerek

Yolu incitme gönül.

 

Mevlâ verince azma,

Geri alınca kızma,

Tüten ocağı bozma,

Külü incitme gönül.

 

Dokunur gayretine,

Karışma hikmetine.

Sahibi hürmetine

Kulu incitme gönül.”

Güzel değil mi? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu, bizim zaten kültürümüzün gereğidir ve buna göre hareket edeceğiz.

METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Sayın Başkanım, veda konuşması gibi oldu, biz sizi bir daha görmek istiyoruz.

BAŞKAN – Ben şunu da eklemek istiyorum arkadaşlar: Elimden geldiğince adil olarak davranmak istedim. Beşeriz, hepimizin hatası olur. Helallik istiyorum; ben, topyekûn helal ediyorum. (AK PARTİ sıralarından “Helal olsun.” sesleri, alkışlar) Allah utandırmasın.

Yeni döneme başarılar diliyorum. Arkadaşlarımızın bazısı gelmeyebilir ama yapılan hizmetler hep kalıcıdır. Hepinizin eskiden yaptıklarınızın iyi tarafı anlatılacaktır. Sağlık, afiyet dileklerimle şükranlarımı sunuyorum, şehitlerimizi rahmetle anıyorum, Türkiye’mizin çok daha ötelere gitmesini niyaz ediyorum.

Alınan karar gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun 98’inci yıl dönümü ile Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın kutlanması, günün anlam ve öneminin belirtilmesi maksadıyla yapılacak görüşmeler için 23 Nisan 2018 Pazartesi günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Teşekkürler ediyorum, sağlık, afiyet diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Kapanma Saati: 17.07



(X) 552 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.