TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                           TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                          49’uncu Birleşim

                                                                                        16 Ocak 2018 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                          İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Antalya Milletvekili Ahmet Selim Yurdakul’un, aile hekimliğinde sağlık raporlarına ilişkin usul ve esaslara dair gündem dışı konuşması

2.- Uşak milletvekili Özkan Yalım’ın, Uşak ve Kütahya illerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Konya Milletvekili Halil Etyemez’in, Konya’daki yatırımlar ile Konya’nın cumhuriyet tarihinin ihracat rekorunu kırmasına ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Didem Engin’in, ülkenin bir buçuk yıldır olağanüstü hâl kapsamında yönetildiğine ve taşeronlarla ilgili yapılan düzenlemeye ilişkin açıklaması

2.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın, artan grip vakalarının araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması konusunda Sağlık Bakanlığını bir an önce göreve çağırdığına ilişkin açıklaması

3.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlu’nun, Orta Doğu’da başlatılan kanlı oyunun asıl hedefinin ülkemiz olduğuna ilişkin açıklaması

4.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, 15 Temmuz hain darbe girişiminde görevleri icabı er olarak askerlik yapan, askerî okullarda okuyan, silahından mermi çıkmayan bütün mahkûmların tutuksuz olarak yargılanmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması

5.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet’in, Gebze ilçesinin Hürriyet ve Yavuz Selim Mahallesi sakinlerinin tapu sorunlarına ilişkin açıklaması

6.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak’ın, Anayasa Mahkemesinin 2 tutuklu gazetecinin hak ihlaline uğradığı tespitine rağmen alt mahkemenin söz konusu karara uymamasının ülkede hukukun bittiğinin somut göstergesi olduğuna ilişkin açıklaması

7.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, on beş yıllık AKP iktidarında işsizlikte cumhuriyet tarihinin rekorlarının kırıldığına ilişkin açıklaması

8.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’ye havaalanı ve yerli uçak fabrikası yapılmasını istediklerine ilişkin açıklaması

9.- Kütahya Milletvekili İshak Gazel’in, 16 Ocak Refah Partisinin kapatılmasının 20’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

10.- İstanbul Milletvekili Selina Doğan’ın, Cağaloğlu Anadolu Lisesi Müdürünün icraatlarına ve konuyu gündeme getirdiği için İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş’ın yandaş medya tarafından hedef alınmasını kınadığına ilişkin açıklaması

11.- Hatay Milletvekili Serkan Topal’ın, yapılacak alımlarda anestezi tekniker veya teknisyenlerinin göz ardı edilmemesi için gerekli çalışmaların yapılmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması

12.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, iyi vatandaş olmanın ilk önemli görevimiz olduğuna ve toplumun gücünün fertlerin gücünden kaynaklandığına ilişkin açıklaması

13.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım’ın, halkı HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Sincan Cezaevi kampüsünde görülecek duruşmasına davet ettiğine ilişkin açıklaması

14.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan’ın, üniversitelerden yardımcı doçentliğin kaldırılması, doktora süresinin kısaltılması ve yabancı dil sınavının her üniversitenin kendisine verilmesine ilişkin açıklaması

15.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Bandırma Pertevniyal Hastanesi binasının restorasyonu için gerekli girişimlerde bulunulmasını bölge halkı adına talep ettiğine ilişkin açıklaması

16.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı’nın, öğrenci, plancı ve mühendislerle beraber Özbekistan’a yaptığı ziyarete ilişkin açıklaması

17.- Trabzon Milletvekili Ayşe Sula Köseoğlu’nun, Gençlik ve Spor Bakanlığının Kredi ve Yurtlar Kurumuyla beraber organize ettiği Tematik Kış Kamplarına ilişkin açıklaması

18.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul’un Beykoz ilçesi Kavacık Borsa İstanbul İlkokulu içinde başlatılan inşaat projesine ve bu hukuksuz işlemden vazgeçilmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması

19.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbay’ın, yardımcı doçentlerle ilgili yapılan çalışmaya ilişkin açıklaması

20.- Burdur Milletvekili Mehmet Göker’in, TOKİ tarafından 2018 yılında satışa sunulacak olan konutların ne kadarının dar gelirli vatandaşlar için yapılacağını ve Bozkurt Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi’ne ne zaman başlanacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

21.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu’nun, Çoruh Aksa Giresun İl Müdürlüğünün, abonelerin aralık ayı faturalarını ocak ayında düzenleyerek elektrik zammını yansıtmasına ve enerji şirketlerinin sayaç okuma ve faturalandırma işlemlerinin bir yönetmelikle düzenlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

22.- Denizli Milletvekili Kazım Arslan’ın, Denizli’nin Tavas, Kale, Beyağaç, Güney ve Bekilli ilçelerinde yetiştirilen tütünlerin teslim ve tesellüm işlemlerine ve besicilik yapılan bölgelere hibe desteği verilmesinin düşünülüp düşünülmediğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

23.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, 14 Ocak 2018’de Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde şehit olan Bülent Alp’a Allah’tan rahmet dilediğine, taşeron işçilere kadro verilmesiyle ilgili düzenlemedeki bazı sıkıntılara ve Afrin’e müdahaleyi desteklediklerine ilişkin açıklaması

24.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, Afrin’de halkların, kültürlerin, inançların birlikte yaşam sürdüğü bir gerçeklik olduğuna ve Freedom House’un 2018 yılına dair raporda Türkiye’nin “Özgür Olmayan Ülkeler” kategorisine düşürüldüğüne ilişkin açıklaması

25.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun masum olduğuna ve dava sürecine ilişkin açıklaması

26.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Türkiye’nin terör örgütlerine karşı mücadelesine kararlı bir şekilde devam ettiğine ve gerek Afrin’de gerek Irak’ın kuzeyinde PKK/PYD unsurlarını yok etmekten asla geri durmayacağına ilişkin açıklaması

27.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın, 31 Aralıkta yapılacak olan AK PARTİ Bolu İl Kongresinin iki gün kala AK PARTİ Genel Başkanı tarafından hukuksuz bir şekilde ertelendiğine ilişkin açıklaması

28.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

29.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

30.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

31.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

32.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

33.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Türkiye Cumhuriyeti devletinin DEAŞ’la mücadelesindeki kararlılığının tartışmaya açılacak bir konu olmadığına ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Başkanlıkça, esas komisyon olarak Dışişleri Komisyonuna, tali komisyon olarak da Çevre Komisyonu ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonuna havale edilen (1/792) esas numaralı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi Sekreteryası Arasında Ankara Girişiminin Uygulanmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın Hükûmetçe geri alındığına ilişkin tezkeresi (3/1391)

2.- Yurt Dışına Kaçırılan Kültür Varlıklarımızın Belirlenerek İadelerinin Sağlanması ve Mevcut Kültür Varlıklarımızın Korunması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Maksadıyla Kurulan (10/601) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, çalışma süresinin 25/1/2018 tarihinden geçerli olmak üzere bir ay uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1387)

 

 

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin, Azerbaycan Cumhuriyeti Millî Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Samed Seyidov’un vaki davetine icabetle Azerbaycan’a resmî bir ziyaret yapmasına ilişkin tezkeresi (3/1388)

4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin, 15-17 Şubat 2018 tarihlerinde Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da gerçekleştirilecek olan Parlamentolararası Ortak Dış ve Güvenlik Politikası (ODGP) ve Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (OGSP) Konferansı’na katılmasına ilişkin tezkeresi (3/1389)

5.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî Savunma Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin, Ukrayna Parlamentosu Millî Güvenlik ve Savunma Komitesinin vaki davetine icabetle 23-26 Ocak 2018 tarihlerinde Ukrayna’ya resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/1390)

 

B) Önergeler

1.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, (2/308) esas numaralı Ankara’da Barış Meydanı Kurulması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/126)

 

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Ankara Milletvekili Mustafa Mit ve arkadaşları tarafından işsizliğin sosyoekonomik boyutlarının tespiti ile ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/2214) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16 Ocak 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından, Türkiye’de 6284 no.lu Kanun ve İstanbul Sözleşmesi’nin etkin biçimde hayata geçirilmesi ve kadınlara yönelik şiddete karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 10/1/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16 Ocak 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Genel Diğer İşler” kısmında yer alan 420, 423, 424, 436, 437, 444, 445, 448, 449, 450, 452, 453, 454, 455, 467, 468, 470, 483, 484, 496, 498, 499 ve 500 sıra sayılı Kanun Tasarılarının yine bu kısmın 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22 ve 23’üncü sıralarına alınmasına ve diğer işlerin buna göre teselsül ettirilmesine ilişkin önerisi

 

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in HDP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Genel Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

3.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

4.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta’nın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

5.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

6.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

7.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

9.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

10.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

11.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

12.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

13.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

14.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, ceza ve tevkifevleriyle ilgili sorunlara ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/63) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, asansörler ve yürüyen merdivenlerle ilgili çeşitli hususlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/165) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

3.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, yenilenebilir enerjiyle ilgili yürütülen çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/212) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

4.- İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş’ın, Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığına ve coğrafi işaret çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/216) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

5.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı Projesi’ne ve Proje kapsamında TÜBİTAK’ın geliştirdiği Ulusal Akıllı Kart Çipi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/261) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

6.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Vakfıkebir Organize Sanayi Bölgesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/264) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

7.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, KOSGEB’den hibe veya teşvik alan işletmelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/322) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

8.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Şanlıurfa’daki organize sanayi bölgelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/324) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

9.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, yurt dışına satış gibi gösterilerek yurt içine yapılan şeker satışına ve alınan önlemlere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/424) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

10.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, yüksek yoğunluklu tatlandırıcı ithalatına sınırlama getirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/425) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

11.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, şeker üreten şirketlerin denetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/426) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

12.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Şeker Enstitüsünün bütçesine ve yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/427) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

13.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Şeker Kurumunun idari giderleri için tahsil edilen katılım paylarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/428) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

14.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’ye bağlı fabrikalarda rafineri kısmında şekerle temas eden makine ve aksamların krom nikel malzeme ile değiştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/429) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

15.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’nin personel ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/430) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

16.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’nin üretim maliyetlerinin düşürülmesine yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/431) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, kamu kurum ve kuruluşlarının yazılım projelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/472) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

18.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Bor Şeker Fabrikasının teknolojik bakımdan yenilenmesine yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/637) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

19.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, KOSGEB kredilerinden kahvecilerin yararlandırılmadığı iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/675) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

20.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde Demirciler ve Oto Tamircileri Odası üyelerinin KOSGEB kredisinden yararlanamadığı iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/676) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

21.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Bor ilçesindeki Karma Organize Sanayi Bölgesinde “Teknoloji Park” kurulması ile ilgili yürütülen çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/677) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

22.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, imalat sanayinde son beş yılda açılan ve kapanan iş yerlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/794) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

23.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir’in, TÜBİTAK projelerinde yer alan akademisyenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/890) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

24.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, 2016 ve 2017 yıllarında imalat sanayinde işe başlayan ve işten çıkarılan kişi sayısı ile aynı dönemde açılan ve kapanan iş yeri sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/917) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

25.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan bir raporda özelleştirilmesi öngörülen Zonguldak’taki bir maden sahasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/958) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

26.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan bir raporda özelleştirilmesi öngörülen maden sahaları arasında redevans marifetiyle işletilen saha olup olmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/959) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

27.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan bir raporda özelleştirilmesi öngörülen maden sahaları arasında gösterilen Zonguldak’taki bir maden sahasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/962) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

28.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan bir raporda yer alan Zonguldak’taki bir maden sahasına termik santral kurulup kurulmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/963) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

 

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Arasında Afet ve Acil Durum Halinde Yardım Sevkiyatının ve Yardım Personeline Ait Eşyanın İthalat, İhracat ve Transitini Hızlandırmaya Yönelik Önlemlerin Alınmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/764) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 460)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Gümrük Konularında Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/763) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 465)

 

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, müftülere nikâh kıyma yetkisi verilmesini öngören kanun tasarısına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/18988)

2.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Başbakanlığa ait olan veya kiralanan ulaşım araçlarına ve bunların yakıt giderlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/19251)

3.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Başbakanlık Osmanlı Arşivlerindeki bazı kayıtlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/19350)

4.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2016-2017 yılları arasında bağlı kurum ve kuruluşların taraf olduğu dava ve takiplere,

Sorumluluk alanındaki kurum ve kuruluşların taraf olduğu adli ve idari davalara,

Sorumluluk alanındaki kurum ve kuruluşların taraf olduğu icra işlemlerine,

2016-2017 yılları arasında bağlı kurum ve kuruluşlarca dışarıdan satın alınan hukuk ve danışmanlık hizmetlerine,

İlişkin soruları ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/19066), (7/19385) (7/19386)), (7/19387)

5.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, 2002 yılından bu yana Diyanet İşleri Başkanlığında göreve başlayıp başka kurumlara atanan kişi sayısına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/19388)

6.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşların taraf olduğu adli ve idari davalara,

Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşların taraf olduğu icra işlemlerine,

2014-2017 yılları arasında bağlı kurum ve kuruluşlarca dışarıdan satın alınan hukuk ve danışmanlık hizmetlerine,

İlişkin soruları ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı (7/19474), (7/19475), (7/19476)

7.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Hamzabey sınır kapısındaki giriş çıkış işlemlerine,

Ardahan Çıldır/Aktaş Kara Hudut Kapısından yapılan yıllık araç ve şahıs giriş çıkış sayılarına,

Kapıkule sınır kapısından geçen araç ve şahıs istatistiklerine,

İlişkin soruları ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci’nin cevabı (7/19579), (7/20294), (7/20296)

8.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar’ın, Cumhurbaşkanlığına ait olan veya kiralanan ulaşım araçlarına ve bunların yakıt giderlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/19714)

9.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TRT Diyanet ve Diyanet Radyo ile ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/19786)

10.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Cumhurbaşkanınca örtülü ödenekten yapılan harcamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/19844)

11.- Denizli Milletvekili Melike Basmacı’nın, Denizli’de KOSGEB desteği ile kurulan işletmelere ilişkin sorusu ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı (7/20794)

16 Ocak 2018 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.04

BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN

KÂTİP ÜYELER: Vecdi GÜNDOĞDU (Kırklareli), Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49’uncu Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.07

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.28

BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN

KÂTİP ÜYELER: Vecdi GÜNDOĞDU (Kırklareli), Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49’uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Açılışta yapılan yoklama sırasında toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, hayırlı bir çalışma haftası dileklerimle görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Yalnız, sayın milletvekilleri, gündem dışı söz vermeden önce sayın milletvekillerimizden derin bir uğultu duyuyoruz, görüyoruz, lütfen yerlerimizi alırsak, bir sessizlik lütfederseniz konuşmacı arkadaşlarımı davet edeceğim.

Gündem dışı ilk söz, aile hekimlerinin sağlık raporu yönetmeliğiyle ilgili söz isteyen Antalya Milletvekili Ahmet Selim Yurdakul’a aittir.

Sayın Yurdakul, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

Sürelere riayet edelim sayın vekillerimiz, uzatmayacağım.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Antalya Milletvekili Ahmet Selim Yurdakul’un, aile hekimliğinde sağlık raporlarına ilişkin usul ve esaslara dair gündem dışı konuşması

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir kez daha aile hekimlerinin esas görevlerinin önüne geçecek olan bir mevzuat değişikliği hakkında ve aile hekimlerimizin bu mevzuat değişikliğiyle yaşayacağı sorunları dile getirmek üzere Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım.

Sevgili vatandaşlar, Milliyetçi Hareket Partisi olarak en başından beri aile hekimliği uygulamasını doğru bulduk ve destekledik. Zaten Milliyetçi Hareket Partisi olarak sağlık politikalarımızın temelinde koruyucu tıp anlayışı bulunmaktadır. Uzun ve meşakkatli çalışmalardan sonra ortaya çıkan ve yüzlerce sayfadan oluşan sağlık yol haritamızın ilk basamağında, tedavi edici sağlık uygulamalarından ziyade vatandaşlarımızı hasta olmadan önce o hastalıktan koruma anlayışı yer almaktadır.

Saygıdeğer milletvekilleri, içinde bulunduğumuz çağda sağlık birimi ve teknolojisindeki gelişmeler sayesinde birçok hastalığın meydana gelmeden engellenmesi mümkün olmaktadır. İşte, bizim koruyucu sağlık hizmetlerini tedavi edici sağlık hizmetlerinin önünde tutmamızı sağlayan unsurlar da -sözünü ettiğim gibi- sağlık teknolojisi ve ilgili istatistiklerin yorumlanması sonucunda geldiğimiz noktadır. Birçok hastalığın meydana gelmesine günümüz teknolojisi ve imkânları çerçevesinde müsaade etmek, vatandaşlarımız ve ülkemiz açısından çok vahim bir durumdur. Ayrıca, birçok hastalığın koruyucu tıp anlayışıyla erken teşhis ve tedavi edilmemesi sosyal güvenlik sistemimize de zarar vermektedir. Kabaca bir hesap ortaya koymak istiyorum: Bir hastalığın tedavi edilme maliyeti 100 birim ise bu hastalığı meydana gelmeden engelleme maliyeti 50 birim ya da daha az olacaktır. Velhasıl koruyucu tıbbı ve bunun en önemli uygulayıcısı olan aile hekimlerimizi el üstünde tutmak mecburiyetindeyiz. Eğer birazdan bahsedeceğim gibi aile hekimlerini bir nevi yük vagonu gibi görüp her akla gelen işi üstlerine yüklemeye kalkarsanız bu sistemin meyvelerini toplama fırsatını kaçırırsınız.

Bakın, sayın milletvekilleri, aile hekimleri, artık esas işlerini yapamaz noktaya geldiler. Adli ve kriminolojik vakalara kadar aile hekimlerini meşgul etme gayretinizden dolayı zarar gören yine bizzat Türk milleti oluyor. Geçtiğimiz günlerde hem Anayasa’ya hem Aile Hekimliği Kanunu’na aykırı bir yönetmelik kaleme alındı. Yönetmelikte aile hekimlerinin okul servisi şoförlerini muayene edip “Servis şoförü olması sağlık açısından uygundur.” demesi hem hakkaniyet ve yasa açısından hem de tıbbi açıdan uygun değildir.

Sayın milletvekilleri, muhterem vatandaşlar; aile hekimlerinin psikoteknik veya psikolojik muayenelerde yer almasını istemek ve beklemek gerçekten anlamsız bir beklentidir. Devletimizin ve milletimizin yani geleceğimizin teminatı çocuklarımızı okullara taşıyan servis şoförlerinin gerektiği şekilde denetlenememesinin ve hem sağlık hem de adli çerçevede tahlil edilememesinin sonuçlarının ne kadar acı olduğunu millet olarak yakından biliyoruz. Bu uygulamadan vazgeçilmemesi hâlinde doğacak olan kayıplardan ve zararlardan Sağlık Bakanlığı ve Hükûmet sorumludur.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak önerimiz ise en kısa sürede bu hatadan dönülmeli, okul servis şoförlerinin aile hekimlerince değil, psikolog ve psikoteknik uzmanları gibi ilgili branş uzmanları tarafından muayene edilerek karar verilmesi doğru bir yaklaşım olacaktır.

Genel Kurula saygılarımı sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler ediyorum Sayın Yurdakul.

Gündem dışı ikinci söz, Uşak ve Kütahya illerinin sorunları hakkında söz isteyen Uşak milletvekili Özkan Yalım’a aittir.

Buyurun Sayın Yalım. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Uşak milletvekili Özkan Yalım’ın, Uşak ve Kütahya illerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

ÖZKAN YALIM (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Çok değerli çalışma arkadaşlarıma ve de bizi izleyen bütün vatandaşlarıma sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Biraz önce Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da belirttiği gibi Artvin Cerattepe’yi unutmadık, Cerattepeliler yalnız değildir, Artvinlileri kesinlikle unutmadık, “Cerattepe de geçilmez.” diyoruz. Buradan Artvin Vekilimiz Uğur Bayraktutan’a da emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum.

Özellikle Sayın Çevre Bakanının da burada olmasından dolayı oldukça mutluyum. Neden? Çünkü onunla ilgili sorularım vardı ve konuşmam onunla da ilgili. Sorunu çözecek olan da o kişidir, inşallah yardımlarını da bekliyoruz Sayın Bakanın. Gerçi Sayın Bakan, dinlemiyorsunuz ama umarım dinleyeceksiniz birazdan. Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Değerli arkadaşlar, Uşak ili ve Kütahya ili arasında Murat Dağı’mız bulunmaktadır. Murat Dağı hem Uşak’ın hem de Kütahya ilinin hava kaynağı, oksijen deposu, ormanlarımızın çok sık olduğu bir bölgedir; milyonlarca ağacın barındığı, milyonlarca ağacın bulunduğu, çam ormanının bulunduğu bir dağdır; bunun yanında da çok güzel suyu çıkar bütün Uşak ilimizin ve de Kütahya ilimizin su ihtiyacını da orada karşılamaktayız. Maalesef Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık İletişim Merkezi BİMER’e yapmış olduğumuz 1701709599 sayılı başvurumuz 20/11/2017 tarihinde Kütahya Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından cevaplandı. 13/11/2017 tarihli 58003700-1701709599 sayılı yazıyla başvurumuzda Murat Dağı’nda siyanürlü altın çıkarılacağı duyumları alındığı belirtilerek bu duyumların doğru olup olmadığı hakkında bilgi istemekteyiz. İlgili yazıda bahsedilen konu incelenmiş olup Kütahya ili Gediz ilçesi Karaağaç Köyü Mevki, Uşak ili Banaz ilçesi Baltalı Köyü Mevki sınırlarında Anadolu Eksport –dikkatinizi çekerim- Maden Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi tarafından açık ocak işletme yöntemi ile altın cevherinin üretilmesi ve yığın liç yöntemi kullanılarak cevher zenginleştirme tesisinde cevherin işlenmesi ile nihai ürün olarak dore, altın, gümüş elde edilmesi planlanmaktadır. Bu faaliyetle ilgili olarak 25/11/2014 tarih ve 29186 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak ÇED raporu İR:64871 ve İR:64793 No.lu ruhsatlı sahaların 877 hektarlık kısmında Yıldız Altın-Gümüş Madeni Kapasite Artırımı, Cevher Zenginleştirme ve Kırma-Eleme Tesisi Projesi için ÇED Raporu’nun hazırlıkları başlamaktadır ve de bundan yaklaşık yirmi gün önce bütçe görüşmelerinde Orman Bakanımız Sayın Eroğlu’na ben bu soruyu sorduğumda, karşı karşıya burada kendisine sorduğumda, maalesef bunun onaylandığını ve de doğruluğunu bana teyit etti.

Ben buradan Orman Bakanı Sayın Eroğlu’na, Çevre Bakanı Sayın Özhaseki’ye ve de Enerji Bakanı Sayın Albayrak’a tekrar sesleniyorum: Gelin, Murat Dağı’mıza dokunmayın, Murat Dağı’mızı kıydırmayın. Murat Dağı’mız bizim enerji kaynağımız, Murat Dağı, bizim ciğerlerimizi besleyen hava kaynağımız, yaşam kaynağımız; en önemlisi, Uşak’ta ve Kütahya’da yaşayan yüz binlerce insanın su ihtiyacını karşıladığı özellikli bir alanımızdır ve onun için dokunmayınız diyoruz.

Bakın, Murat Dağı’ndan çıkan su nerelere gidiyor? Gediz Nehri’ne, Büyük Menderes’e, Banaz Çayı’na, Susurluk Çayı’na, Porsuk Çayı’na, Sakarya’ya ve bu bölgede sulama yapan bütün çiftçilerimizin tarımına faydalar getiriyor. Bundan önce, tabii ki yaşam kaynağımız.

Bunun yanında, tarıma balta vuracaksınız. Sayın Bakanım, gelin, Murat Dağı’nda altın madeni açılmasına izin vermeyin; tekrar bunu sizden rica ediyorum. Bunun yanında –burada bir tanesi de karşımda- Uşak Milletvekilimiz Sayın Mehmet Altay kardeşim, Sayın Alim Tunç kardeşim, Kütahya milletvekillerimiz Ahmet Tan, İshak Gazel, Mustafa Şükrü Nazlı, Vural Kavuncu; gelin siz de bana destek verin, Murat Dağı’ndaki hiçbir ormanın kesilmesine izin vermeyelim, Murat Dağı’nda siyanürle altın kazı çalışmasına izin vermeyelim diyorum ve de biz hepimiz, toplumu, bize oy veren binlerce kişiyi temsil etmek için bu Mecliste bulunuyorsak, onların içeceği suya zehir karıştırtmayalım, onların içeceği suya siyanür karıştırtmayalım diyorum ve ciğerlerimizi de kesinlikle zehirlettirmeyelim.

Ben tekrar burada bütün vekil arkadaşlarımdan destek istiyorum ve de “Uşak’ın üstü altından daha değerlidir.” aynı şekilde “Kütahya’nın üstü altından daha değerlidir.” diyorum (CHP sıralarından alkışlar) ve de Sayın Bakan, bunu ben size de gösteriyorum, sizden destek bekliyorum. Murat Dağı’nda altın madeni açılmasını istemiyoruz, eğer böyle bir niyetiniz olursa da Uşak ve Kütahya halkı olarak topyekûn aynı Cerattepe’deki gibi sizlere karşı koyacağımızı da şimdiden belirtiyorum.

Sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yalım.

Gündem dışı üçüncü söz, Konya’daki yatırımlar ile Konya’nın, cumhuriyet tarihinin ihracat rekorunu kırması hakkında söz isteyen Konya Milletvekili Halil Etyemez’e aittir.

Buyurun Sayın Etyemez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Konya Milletvekili Halil Etyemez’in, Konya’daki yatırımlar ile Konya’nın cumhuriyet tarihinin ihracat rekorunu kırmasına ilişkin gündem dışı konuşması

HALİL ETYEMEZ (Konya) - Sayın başkan, değerli milletvekilleri; Konya’mızın ülke ekonomisi ve kalkınmasına yönelik katkısını değerlendirmek üzere söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dünya ekonomisinin durgunluk yaşadığı bir ortamda büyüme ve istihdam rekorları kıran bir Türkiye var. 2017’nin dokuz aylık döneminde ortalama 7,4 büyüyen, üçüncü çeyrekte ise 11,1 büyüme oranıyla dünya rekoru kıran bir ekonomiye sahibiz. Ekonomideki bu büyüme ihracat ve istihdama da olumlu yansımaktadır. İhracat rakamımız 157,1 milyar doları aşarken, bir yılda 1,5 milyon vatandaşımızı istihdam ettik.

Ekonomideki bu olumlu gelişme ve rekorların kırılmasında Konya ilimizin payı ve katkısı çok büyük. Konya’nın iş dünyası yüz binlerce insana iş ve aş sağlamaya devam etmektedir.

Büyük ilim adamı Mevlâna’nın “Dünle beraber gitti cancağızım/ Ne kadar söz varsa düne ait/ Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.” sözü Konya halkımızın manevi motivasyonunda, inovatif düşünmesinde, yenilikçiliğinde, değişim ve dönüşümü yönetmesinde anahtar olmuştur.

Konya halkımız bu girişimci ruh ve inovatif akılla bir çok alanda yenilikler geliştirdi. Üretimde Endüstri 4.0 seviyesine ulaşmak için yoğun bir gayret başlattı; sanayi üretiminde şehrimizi önemli merkezlerden biri hâline getirdi.

Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkentliğini yapan Konya’mız kadim medeniyetimizin derin tecrübesini ve kodlarını taşımaktadır. Teknoloji, yetenek ve hoşgörüyü birleştiren Konyalı iş adamlarımız dünyaya açılarak 181 ülkeye ihracat yapıp 2017 yılında Konya’nın “ihracatta en çok artış sağlayan il” unvanını almasını sağladılar.

Konya’mız, ihracatını yüzde 17,35’le Türkiye ortalamasının 7 puan üzerinde artırarak cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracatı olan 1 milyar 564 milyon 646 bin dolar rakamına ulaştırdı. 2017’de Konya’mız sanayi sektörlerinin tamamında ihracatını artırmayı başarırken ilk sırada yer alan makine ve aksamları sektörümüz ihracatını yüzde 20,5 artırarak liderliğini korudu. 2’nci sırada yer alan otomotiv endüstrimiz ise yüzde 17,17’lik artış gerçekleştirdi. Ayrıca yüzde 6,6’lık ihracatıyla savunma sanayisi ihracatında “Bende varım.” dedi. Konya’nın en fazla ihracat yaptığı ülkelerin başında Polonya, İtalya, Almanya ile Birleşik Krallık gelmektedir. Konya ilimizin ihracatını artırdığı ülkelerin başında gelişmiş Batı ülkeleri olması rekabet edilebilirlik açısından ayrıca önem taşımaktadır.

Değerli milletvekilleri, Ağustos 2017 verilerine göre Konya ilimizde 44 bin iş yeri var, geçen yıl 2 binin üzerinde yeni iş yeri açıldı. SGK’nin iyileştirilmiş verilerine göre Ağustos 2017’de sigortalı çalışanların sayısı Konya’da 304 bin oldu. Konya, hep birlikte güçlü Türkiye için çalışma hayatında millî seferlik kampanyasına en önemli katkı veren şehirlerin başında gelmektedir.

Konya ilimiz, üç beyaz olarak bilinen un, tuz ve şeker üretiminde Türkiye 1’incisidir; süt üretimi ve tarımsal üretimde Türkiye’nin lider şehirlerinden. İlçeler bazında günlük bin ton süt üretimiyle Ereğli’miz, küçükbaş hayvancılıkta ise 380 bin küçükbaşla Karapınar’ımız Türkiye 1’incisidir.

Birincil alüminyum madeninin Türkiye’de çıkarıldığı tek il Konya’dır. Önde gelen gelişmiş sektörlerimiz makine imalatı, otomotiv yan sanayisi, ana metal, tarım alet ve makineleri imalatı, gıda sanayisi ve ayakkabıcılıktır.

Değerli milletvekilleri, uluslararası pazarlarda rekabet eden firmalarımız, 9 tane organize sanayi bölgemiz, 1 teknoloji geliştirme bölgesi ile gelişmiş bir sanayi altyapımız var. Marka tescilinde, patent tescilinde, faydalı model tescilinde, endüstriyel tasarımda ülke genelinde ya ilk 10’da ya da ilk 5’te yer almaktadır. Tarımsal üretim gücünde Türkiye’ye en önemli merkez olan Konya’mız aynı zamanda sanayi şehri de olmuştur. Otomobille ilgili her türlü yedek parçayı en kaliteli olarak global markalara üretmektedir. 181 ülkeye ihracat yapan Konya, kadimden gelen birikimiyle 4 üniversitesi, 2 teknoloji geliştirme merkezi, uygun arazi yapısı, yetişmiş insan potansiyeli, üretim kültürü, limanlara demir yolu ve kara yolu bağlantıları, 2019 yılında bitecek olan Kayacık Lojistik Merkezi’yle yerli ve millî otomobil üretmeye en uygun şehirdir. Gündeme gelmesiyle birlikte millî otomobili en çok isteyen il olarak, bu yatırımın Konya’da yapılması, Marmara Bölgesi’nin yükünü hafifleteceği gibi, bölgemizin ve Türkiye’nin kalkınmasına önemli katkı yapacaktır. Konyalılar olarak millî otomobil üretimi için en uygun adres Konya diyoruz ve bu projeye talibiz.

Bu düşüncelerle, Türkiye ekonomisine önemli katkı yapan, 2017 yılında ihracat rekoru kıran Konya’mızın yenilikçi girişimcilerine, üretken çalışanlarına ve güzel insanlarımıza buradan milletim adına teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

“Gez dünyayı, gör Konya’yı.” İnşallah yerinde görmek nasip olur. Tebrik ediyoruz.

Evet, sayın milletvekilleri…

TANJU ÖZCAN (Bolu) – Sayın Başkan, yalnız bu gündem dışı konuşmalar önemli bir olayı gündeme getirmek veya bir eksikliği gündeme getirmek için İç Tüzük’e konulmuş. Bu tür konuşmaların gündem dışı konuşmalarla alakası da yok, lütfen…

BAŞKAN – Aslında hiç vermemek lazım, bütün gruplara vermemek lazım ama ne yapalım, bir kere usul geliştirdik veriyoruz.

TANJU ÖZCAN (Bolu) – Yani Hükûmeti övmek açısından konulmuş değildir.

BAŞKAN – Sayın Özcan, kimin ne konuşacağını siz takdir edemezsiniz.

Sayın milletvekilleri, şimdi sisteme giren on beş sayın milletvekiline İç Tüzük 60’a göre söz vereceğim.

İlk söz, Sayın Engin’e aittir.

Buyurun Sayın Engin.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Didem Engin’in, ülkenin bir buçuk yıldır olağanüstü hâl kapsamında yönetildiğine ve taşeronlarla ilgili yapılan düzenlemeye ilişkin açıklaması

DİDEM ENGİN (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Ülkemiz, bir buçuk yıldır olağanüstü hâl kapsamında yönetiliyor, olağanüstü hâl sınırlarını aşan kanun hükmünde kararnamelerle Meclis saf dışı bırakılıyor. Anayasa’mızda yazan “Kanun hükmünde kararnameler Meclis komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür.” hükmüne rağmen kanun hükmünde kararnamelerin Mecliste görüşülmesi engelleniyor, hukuk askıya alınıyor.

Son olarak, taşeron emekçilerimizle ilgili bir düzenleme bile Meclisten kaçırıldı. Çalışma ısrarımıza rağmen, AKP, yılbaşı gerekçesiyle Meclisi kapattı ve taşeron konusunda gece yarısı KHK’si yayınladı. Taşeron emekçilerimizle ilgili bu kararname hakkaniyet içermeyen, çok sayıda kuruluşu örneğin KİT’leri kapsam dışı bırakan, tüm taşeron emekçileri kapsamak yerine sınav adı altında kayırmacılığa yol açabilecek bir düzenlemedir. İnanıyorum ki hakkı yenen tüm vatandaşlarımız 2019 seçimlerinde sandık başına gittiklerinde bu haksızlıkları hatırlayarak oylarını kullanacaklardır.

BAŞKAN – Sayın Aydın…

2.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın, artan grip vakalarının araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması konusunda Sağlık Bakanlığını bir an önce göreve çağırdığına ilişkin açıklaması

ERKAN AYDIN (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Seçim bölgem Bursa’da neredeyse bütün evler revire dönmüş durumda. Hastanelerin acilleri, enfeksiyon hastalıkları poliklinikleri grip vakalarıyla dolup taşmakta. Üstelik depolarda da antiviral ilaçlar neredeyse bulunamamakta. Bunlarla ilgili defalarca girişimde bulunmamıza rağmen ne sağlık müdürlüğünden ne de yetkililerden bu, şu andaki salgının domuz gribi mi, kuş gribi mi olduğuyla ilgili de herhangi bir cevap alamadık. Herhangi bir istatistiğin tutulduğunu da söylemediler. Ancak daha dün, yirmi gün önce hastaneye grip şüphesiyle kaldırılan bir vatandaşımız hayatını kaybetti ve bu sayılar maalesef gittikçe artmakta. Lütfen, bunların kan örnekleri alınarak ve istatistikleri tutularak ne olduğunun tespit edilmesi ve önlemlerin alınması gerektiği konusunda da Sağlık Bakanlığını bir an önce göreve çağırıyor ve kamuoyunun aydınlatılmasını talep ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Yılmaztekin’in yerine Sayın Dedeoğlu…

3.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlu’nun, Orta Doğu’da başlatılan kanlı oyunun asıl hedefinin ülkemiz olduğuna ilişkin açıklaması

SAMİ DEDEOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Yeni dünya düzeninin kurulması adına savaş ortamının hazırlığını yapan ABD, İngiltere, İsrail gibi ülkelerdir. Geniş çapta bir savaş çıkması için Orta Doğu’da kaybettiği kontrolü İslam dünyası üzerinden kanlı ve alçakça oynadığı oyunlarla çıkarmak istiyor. Orta Doğu’da başlattığı kanlı oyunun asıl hedefi ülkemizdir. Demokrasi ve insan hakları bayrağının altına sığınan bu sinsi ülkeler Türkiye'nin büyüklüğünü hâlâ anlayamamışlardır. Bugün İdlip’te, Afrin’de yaptığımız misak, milletimize sahip çıkmaktır. Gereğini gerektiği şekilde yapma zorunluluğumuz vardır. Başta FETÖ, PKK, YPG gibi dış kaynaklı ne kadar terör örgütü varsa birer birer dağıtacağız. Bizler milletimizin her ferdini ayırt etmeden muhtarından valisine, çaycısından genel müdürüne her birine güzel ülkemiz için 7/24 saat çalışmaktayız. Açtığımız hizmetler, yapılan projeler tüm dünyanın dilinde olup bu duygularla yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Şimşek…

4.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, 15 Temmuz hain darbe girişiminde görevleri icabı er olarak askerlik yapan, askerî okullarda okuyan, silahından mermi çıkmayan bütün mahkûmların tutuksuz olarak yargılanmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, 15 Temmuz hain darbe girişiminden bu tarafa yaklaşık bir buçuk yıl gibi bir süre geçmiştir. Yalnız hâlâ hain darbe girişiminde görevleri icabı er olarak askerlik yapanlardan yüzlerce tutuklu vardır. Silahından mermi çıkmayan, er olarak askerlik yapan, askerî okul öğrencisi olarak görev yapan ya da askerî liselerde, astsubay okullarında okuyan, silahından mermi çıkmayan bütün mahkûmların tutuksuz olarak yargılanmasını talep ediyorum.

Şimdi, düşünün, Yalova’daki kamptan 3 otobüs asker İstanbul’a gönderiliyor. 1’incisi Yalova’da durduruluyor, bunlar serbest. 2’nci otobüs İstanbul’un girişinde durduruluyor, bunlar da serbest. 3’üncü otobüs köprüye çıkıyor; köprüye çıkanların, aynı okulun öğrencilerinin, 3’üncü otobüsün tamamı tutuklu. Bunların hepsi hasbelkader yani o otobüs durdurulmamış olsa bunlar da köprüye çıkacaklar ve bunlar da tutuklu olacaklardı. Bu şekilde bir yargılama süreci gerçekten mağduriyete sebep oluyor. Bu mağduriyetlere son verilmesi, yargı sürecinin hızlandırılması ve bunun bir drama dönüşmemesini temenni ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Hürriyet...

5.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet’in, Gebze ilçesinin Hürriyet ve Yavuz Selim Mahallesi sakinlerinin tapu sorunlarına ilişkin açıklaması

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) – Gebze, Hürriyet ve Yavuz Selim Mahallesi sakinleri halktan değil, ranttan yana idareciler yüzünden tapularını alamıyorlar. Koltuğa gelene kadar “Tapularınız çekmecede.” diyenler, o koltuğa oturunca ne yazık ki halkı unuttular. Başbakan bile mübarek ramazan ayında söz vermişti, “Siz oy verin, tapu sorunu çözülecek." demişti ama yine insanlar çaresizliğe terk edildi. Rantçılar söz konusu olduğunda tankerlerle değirmenlerine su taşıyanlar, söz konusu halk olduğunda bin dereden su getiriyorlar. Halka ait değerli araziler yandaşlara peşkeş çekilmek isteniyor. Defalarca söyledik, söylemeye ve canımız pahasına mücadele etmeye devam edeceğiz. O tapular çekmeceden ya çıkacak ya çıkacak. Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz yöneticilerin haksızlığına ve zulmüne karşı direnmek haktır. Kim ki milletin hakkına, ekmeğine el uzatıyorsa o elleri kırmasını da biliriz evelallah. Buradan uyarıyorum, ahdim olsun ki Kocaeli halkını rantçılara, fırsatçılara ve zalimlere asla ezdirmeyeceğim.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Çamak...

6.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak’ın, Anayasa Mahkemesinin 2 tutuklu gazetecinin hak ihlaline uğradığı tespitine rağmen alt mahkemenin söz konusu karara uymamasının ülkede hukukun bittiğinin somut göstergesi olduğuna ilişkin açıklaması

HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesi 2 tutuklu gazetecinin hak ihlaline uğradığını tespit etti. Buna rağmen, alt mahkeme söz konusu karara uymayarak bir skandala imza attı. Yasalar gayet açık olmasına rağmen, alt mahkemenin Anayasa Mahkemesi kararını dikkate almaması ülkede hukukun bittiğinin somut göstergesidir. Artık, Türkiye’de Anayasa Mahkemesi yok hükmündedir. Bu eser, ülkeyi OHAL ve KHK’lerle yönetenlerin eseridir. Kuşkusuz OHAL KHK’lerini denetlemeyerek, geçmiş kararlarını inkâr eden Anayasa Mahkemesinin bu süreçte payı büyüktür. Suçluluk ve masumiyetin siyasi erkin isteğine göre tayin edildiği yerde artık adalet bitmiştir. Böylesi çarpık bir hukuk zihniyetinin topluma adalet ve huzur vermesi mümkün değildir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Gaytancıoğlu…

7.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, on beş yıllık AKP iktidarında işsizlikte cumhuriyet tarihinin rekorlarının kırıldığına ilişkin açıklaması

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Geçtiğimiz günlerde TÜİK işsizlik rakamlarını açıkladı. On beş yıllık AKP iktidarında işsizlikte cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırıyoruz. Staj yapan ve bir yerlerden burs alan 1,5 milyon işsizin bu rakamlara dâhil edilmemesine rağmen işsizlik azalmıyor. Hani Türkiye büyüyordu? Yüzde 11,1 büyümeye, büyüme rakamlarını makyajlamanıza rağmen işsizlik düşmüyor, artıyor. Özellikle üniversite mezunu olanlarda işsizlik çok fazla. Öğretmenler işsiz, ziraat mühendisleri işsiz, sağlık personeli işsiz, iktisat, işletme mezunları, veterinerler, kısacası her meslek mezununda ciddi işsizlik var. Mevsimlik çalışanlar da işsizlik rakamlarına dâhil edilmemiş. Kısacası, bu yalanlarla artık ülkeyi yönetemiyorsunuz. Acaba sizin çocuklarınız da işsiz mi?

BAŞKAN – Sayın Gürer…

8.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’ye havaalanı ve yerli uçak fabrikası yapılmasını istediklerine ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Salı günü burada, Mecliste Ulaştırma Bakanımız Ahmet Arslan Niğde’ye öngörülebilir süre içinde havaalanı yapılmayacağını söylemişti. Ancak hafta sonu Başbakan Niğde’ye geldiğinde, Sayın Yıldırım Niğde havaalanı sözünü verdi. On altı yıldır Niğde’ye havaalanı sözü veriliyor. Sayın Başbakana hatırlatmak istiyorum: Bütçede Niğde’ye havaalanı için ayrılan bir ödenek yok ayrıca planlamada da yok. Ama söz verdiklerine göre ek ödenek çıkarmaları mümkün. Niğde havaalanı için ek ödenek çıkarılır da bu yıl havaalanı yapımına başlanırsa, biz de kendilerini hem kutlayacağız hem tebrik edeceğiz.

Ayrıca, uçağın maketini getirdik ki hem havaalanı anımsansın hem de “Yerli uçak göklerde.” diyorlardı, bir türlü o yerli uçak yapılmadı. Onun fabrikasını da Niğde’ye yapsınlar hem fabrikamız olsun hem havaalanımız olsun istiyoruz.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Eyvallah.

Sayın Gazel…

9.- Kütahya Milletvekili İshak Gazel’in, 16 Ocak Refah Partisinin kapatılmasının 20’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

İSHAK GAZEL (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Bugün 16 Ocak. 16 Ocak 1998 tarihinde, bundan tam yirmi yıl önce, bu ülkede 4 milyon üyeye sahip ve 6 milyon oy almış bir siyasi parti, Refah Partisi kapatıldı.

Refah Partisi kapatıldığında partinin Genel Başkanı Profesör Doktor Necmettin Erbakan bu olayın tarih önünde bir nokta mesabesinde bile bir önemi haiz olmadığını söyleyerek toplumu bir sükûnete davet etmişti.

Erbakan Hoca’nın siyaset ve devlet adamlığının bugün özellikle CHP İstanbul İl Başkanı ve CHP Genel Başkanı tarafından örnek alınması gerektiği kanaatindeyim.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Doğan…

10.- İstanbul Milletvekili Selina Doğan’ın, Cağaloğlu Anadolu Lisesi Müdürünün icraatlarına ve konuyu gündeme getirdiği için İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş’ın yandaş medya tarafından hedef alınmasını kınadığına ilişkin açıklaması

SELİNA DOĞAN (İstanbul) – Sayın Başkan, günlerdir, proje okulu hâline getirilen Cağaloğlu Anadolu Lisesi’ni ve lisenin müdürünün icraatlarını konuşuyoruz. Öğrencilerle sorun yaşadıktan sonra gönderildiği okula müdür olarak dönen Necati Yener, öğrencilerden âdeta intikam alır gibi uygulamalarına devam ediyor. Sınıfları dolaşarak öğrencilere “Soytarılar! Şerefsizler! Buranın Allah’ı benim!” gibi cümleler kuran Necati Yener, bu cesareti nereden almakta? Son olarak, terörist olmakla suçladığı velilerin, hakkında suç duyurusunda bulunduğu bu müdürün dokunulmazlığı mı var? Olaya siyasi bir boyut kazandırmaya çalışmakla Necati Yener haklı bir duruma getirilemez. Konuyu gündeme getirdiği için İstanbul Milletvekilimiz Barış Yarkadaş’ın da yandaş medya tarafından hedef alınmasını kınıyoruz. Millî Eğitim Bakanlığı bu gerilimi izlemek yerine, Necati Yener’le ilgili yasal süreci bir an önce başlatmalıdır.

BAŞKAN – Sayın Topal…

11.- Hatay Milletvekili Serkan Topal’ın, yapılacak alımlarda anestezi tekniker veya teknisyenlerinin göz ardı edilmemesi için gerekli çalışmaların yapılmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması

SERKAN TOPAL (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Sağlık Bakanına sorum. Anestezi teknikeri veya teknisyenleri, her yıl katlanan mezun sayısı ve buna paralel olarak azalan kamuya alımlar sebebiyle mağdur edilmektedirler. Bir ameliyatın sağ salim devam edebilmesi için anestezi tekniker veya teknisyenleri sağlık kurumlarının olmazsa olmazlarındandır. Acillerde, servislerde, yoğun bakımlarda, mavi kodlarda ve tabii ki ameliyathanelerde anesteziye ihtiyaç duyulması bunun en büyük kanıtıdır. Ülkemizde 73 bin anestezi mezunu olmasına rağmen, 2017 yılında 257 anestezi teknikeri, 45 anestezi teknisyeni kamuda istihdam edilmiştir. Yapılacak alımlarda anestezi tekniker veya teknisyenlerinin göz ardı edilmemesi için gerekli çalışmaların yapılmasını ivedilikle talep ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Ünal’ın yerine Sayın Kılıç…

12.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, iyi vatandaş olmanın ilk önemli görevimiz olduğuna ve toplumun gücünün fertlerin gücünden kaynaklandığına ilişkin açıklaması

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

İyi vatandaş olmak ilk önemli görevimizdir, bunun da göstergesi olumlu ve yapıcı davranışlardır. Diğer insanların ve toplumun da üzerimizde hakları olduğunu unutmamalı, kul ve kamu hakkına dikkat etmeliyiz. Hakk’ın rızasından sonra halkın rızası gelir. Büyük insan, toplumun ızdırabını kalbinde duyandır. Halkı, bir tek insan, bir tek insanı da bütün halk gibi görmeliyiz. Toplumun gücü, fertlerin gücünden kaynaklanır. Yöneticiler ve toplum birbirlerinin aynasıdır, birbirlerini yansıtırlar. İcra ettiğimiz görevlerimizin de kul ve kamu haklarıyla ilişkisi vardır.

BAŞKAN – Sayın Yıldırım…

13.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım’ın, halkı HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Sincan Cezaevi kampüsünde görülecek duruşmasına davet ettiğine ilişkin açıklaması

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) – Teşekkürler Başkanım.

Tam dört yüz otuz beş gün sonra ilk olarak geçtiğimiz hafta İstanbul’da yapılan bir duruşmaya katılan Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş yarın yani çarşamba günü Ankara'ya geliyor. Sayın Demirtaş yarın saat 14.00’te Sincan Cezaevi kampüsünde görülecek duruşmaya bizzat katılacak.

Değerli Eş Genel Başkanımız Demirtaş’ı İstanbul’da görebildik ama özlemimiz dinmedi. Bu Mecliste HDP’li olmayan pek çok milletvekilinin ve taraflı tarafsız tüm yurttaşların Demirtaş’ın siyasete kattığı rengi özlediğini biliyoruz. Yarın işte bu özlemi bir parça daha dindirecek, Demirtaş’ı dinleyeceğiz.

Başta Ankara ve çevre illerde yaşayanlar olmak üzere tüm halklarımızı, çaldıklarından değil, söylediklerinden dolayı cezaevinde tutulan Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’la buluşmaya çağırıyorum. Ayrıca, özellikle hukuk öğrencilerini de duruşmayı takip etmeye, Demirtaş’ın vereceği hukuk dersinden yararlanmaya davet ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Kayan…

14.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan’ın, üniversitelerden yardımcı doçentliğin kaldırılması, doktora süresinin kısaltılması ve yabancı dil sınavının her üniversitenin kendisine verilmesine ilişkin açıklaması

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Üniversitelerden yardımcı doçentliğin kaldırılması, doktora süresinin kısaltılması, yabancı dil sınavının her üniversitenin kendisine verilmesi gösteriyor ki eğitimi daha da geriye götürüp profesörlüğü babadan oğula geçirecek fırsatları kollar hâle geldiniz; yakında onu da getirirsiniz. 1846’da medresenin yerine darülfünunu kurduk, 1933’te üniversiteyi kurduk, 1940’lı yıllarda Almanya’daki diktatörden kaçan profesörlere üniversitelerimizin kapısını açıp dünya çapında üniversite eğitimine kavuştuk. Şimdi yaptığınıza bakın -şimdiki durum- bırakın dünya çapında eğitim vermeyi, darülfünundan da geriye gidiyoruz. Adını yazmasını bilmeyen, babadan oğula profesörlüğün geçtiği medrese düzenine geçiyor Türkiye. Batılıların önceden söylediği gibi, Etrâkı biidrâk yaratmak istiyorsunuz yani “Türk idrakten yoksundur.” diyorsunuz. Türk insanını getirmek istediğiniz nokta bu. Sizlere helal olsun diyorum! (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Havutça…

15.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Bandırma Pertevniyal Hastanesi binasının restorasyonu için gerekli girişimlerde bulunulmasını bölge halkı adına talep ettiğine ilişkin açıklaması

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben buradan Sayın Sağlık Bakanı Ahmet Demircan’a sesleniyorum: Bandırma Pertevniyal Hastanesi olarak 1928 yılında inşaatı başlayan ve 1932 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün yakın arkadaşı Operatör Doktor Necati Bey Başhekimliğinde seksen beş yıl Bandırma, Erdek, Gönen, Manyas ve Susurluk ilçelerine ve bölge halkına sağlık hizmeti vermiş bir yapıdan bahsediyorum. Bu yapı Cumhuriyet Dönemi tescilli yapılarındandır. Bu tescilli yapının restorasyonu için defalarca Sağlık Bakanlığına başvurulmasına rağmen ne yazık ki şu anda mezbele ve yıkıma yüz tutmuştur. Sayın Sağlık Bakanından buradan, bu binanın bir an önce restorasyonu için gerekli girişimlerde bulunmasını ve Pertevniyal Hastanesinin yeniden sağlıklı bir şekle getirilmesini bölge halkı adına talep ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Kılıç’ın yerine Sayın Ilıcalı…

16.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı’nın, öğrenci, plancı ve mühendislerle beraber Özbekistan’a yaptığı ziyarete ilişkin açıklaması

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) – Teşekkür ederim Değerli Başkanım.

Hafta sonu öğrenci, plancı ve mühendislerle beraber Özbekistan’a yaptığım ziyareti burada paylaşmak istedim. Özbekistan’dan sizlere selam getirdim Türkiye Büyük Millet Meclisine. Bu girişimleri burada paylaşacağıma söz verdim. Turizm Bakanıyla görüşmelerde, Taşkent İl Valisiyle yaptığımız görüşmelerde ve son zamanlarda da iki Cumhurbaşkanımızın karşılıklı ziyaretleriyle ilişkilerimizde muazzam gelişmeler olacak. Özbekistan’ın muazzam bir potansiyeli var; tarihî, kültürel yerleri, Taşkent, Semerkant… Ve en önemli ilişki de seçim bölgem olan Erzurum’la, 2026 Kış Olimpiyatları adayı Erzurum’la Erzurum’da şubat ayında bir toplantı yapmasını Turizm Bakanına teklif ettim. Teklifim çok olumlu bulundu. Kendi Turizm Bakanımızla da konuyu görüştük.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) – İnşallah birikimimizi, tecrübemizi değerli Özbek halkıyla paylaşmak için şubat ayında yapacağımız toplantıya tüm yatırımcıları davet ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Köseoğlu…

17.- Trabzon Milletvekili Ayşe Sula Köseoğlu’nun, Gençlik ve Spor Bakanlığının Kredi ve Yurtlar Kurumuyla beraber organize ettiği Tematik Kış Kamplarına ilişkin açıklaması

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kayıtlara geçmesi anlamında Gençlik ve Spor Bakanlığımızın Kredi ve Yurtlar Kurumuyla beraber organize ettiği çok başarılı bir çalışmadan bahsetmek istiyorum. 12 farklı ilde gerçekleştirilen Tematik Kış Kamplarıyla gençlerimizin, Kredi ve Yurtlar Kurumunda kalan gençlerimizin edebiyattan hukuka, spordan sinemaya, iletişimden AR-GE’ye, sanattan tarihe pek çok ayrı alanda 12 farklı ilde uzmanlar eşliğinde kış kampına alınarak hem bilgi ve görgülerini hem de deneyimlerini artırmak anlamında çok başarılı bir kamp çalışmasına imza attı Kredi Yurtlar Kurumu. Ben dün, Trabzon’da yapılan Hukuk Kampına katıldım. Burada Eskişehir, İzmir, Muğla, Kilis, Karaman ve Antalya’dan katılan 150 kız öğrencimizle bir arada bulunduk. Türkiye’nin her tarafında, 12 ayrı ilde her biri farklı 6 ilden gelen 150’şer öğrenci aynı şekilde kampta hem birbirlerini tanımış oldular hem de katıldıkları kampın temasına göre bilgi ve görgülerini artırmış oldular.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYŞE SULA KÖSEOĞUL (Trabzon) – Çok başarılı bir organizasyon için hem daha önceki Gençlik ve Spor Bakanımız Akif Çağatay Kılıç’a hem bu organizasyona destek veren şimdiki Bakanımız Osman Aşkın Bak’a ve tüm KYK yetkililerine tebrik ve teşekkürlerimi sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Tanal…

18.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul’un Beykoz ilçesi Kavacık Borsa İstanbul İlkokulu içinde başlatılan inşaat projesine ve bu hukuksuz işlemden vazgeçilmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) –Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri; İstanbul ili Beykoz ilçemizde Kavacık Borsa İstanbul İlkokulu içinde bir inşaat projesi başlatılmıştır. Okul arazisi içerisinde eğitim döneminin ortasında planlanan inşaat ise eğitimi, öğretimi ve öğrencileri etkileyecek, ayrıca öğrencilerin can güvenliğini riske uğratacaktır. Okul binasının arazisinin bir başka kuruma tahsis edilmesi hâlinde arazisi zaten yetersiz olan okulun fiziki ortamını daraltacak, eğitim ve öğretimin niteliğini düşürmüş olacaktır. Bu, âdeta bir gasptır, hukuksuz bir işlemdir. Millî Eğitim Bakanlığının amacı eğitimin niteliğini, verimliliğini sağlamak, kalitesini artırmak iken okulun arazisinin daraltılması eğitimin niteliğini, vasfını düşürecektir. Hukuksuz bu işlemden vazgeçmelerini talep ediyorum.

Saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Balbay…

19.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbay’ın, yardımcı doçentlerle ilgili yapılan çalışmaya ilişkin açıklaması

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şu anda Türkiye’de 36 bin yardımcı doçent var. Son yapılan değerlendirmelere göre bunların doçent olabilmesi için bir çalışma söz konusu. Ancak YÖK’ten sızan bilgilere göre yardımcı doçentlerin önemli bir bölümünün doktor öğretim görevlisi olarak kalacağı, yani pozisyonunun daha geriye düşeceği ama bir kısmının da doçent olacağı söylenmekte. Bu, büyük bir haksızlık. Yapılan düzenlemede mülakatın kaldırılması olumludur, güzel bir gelişmedir ancak bunu yaparken yardımcı doçentlerin önemli bir bölümünü tenzilirütbeyle güvencesiz bir şekilde öğretim üyeliğinden geriye almak büyük bir haksızlıktır. Bir haksızlığı giderelim derken büyük bir kesimin bundan mağdur olacağı sonucu doğmaktadır. YÖK’ü, bu konuda çalışma yapanları daha şimdiden sağlıklı bir düzenleme yapmaya çağırıyorum. Yardımcı doçentlerin haklarının verilmesini talep ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Yalım’ın yerine Sayın Göker…

20.- Burdur Milletvekili Mehmet Göker’in, TOKİ tarafından 2018 yılında satışa sunulacak olan konutların ne kadarının dar gelirli vatandaşlar için yapılacağını ve Bozkurt Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi’ne ne zaman başlanacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

MEHMET GÖKER (Burdur) – Sayın Başkanım, öncelikle nezaketiniz için teşekkür ediyorum.

TOKİ’den yapılan resmî açıklamaya göre 2018 yılında 33 ilde toplam 45.456 konut satışa sunulacaktır. Vatandaşlarımıza ev yaparak sosyal adaleti ve sosyal eşitliği sağlamanın TOKİ’nin görevi olduğu aşikârdır. Bu kapsamda, 2018 yılında satışa sunulacak olan 45.456 konutun ne kadarı dar gelirli vatandaşlar için yapılacaktır?

Burdur Belediyesi ve Toplu Konut İdaresi iş birliğinde hazırlanan Bozkurt Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi’ne ne zaman başlanacaktır? Bu proje kapsamında belediyenin bedelsiz olarak verdiği 9.500 metrekare arsaya karşılık Maliye Bakanlığı 5.500 metrekare arsa için neden bedel talep etmektedir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bektaşoğlu…

21.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu’nun, Çoruh Aksa Giresun İl Müdürlüğünün, abonelerin aralık ayı faturalarını ocak ayında düzenleyerek elektrik zammını yansıtmasına ve enerji şirketlerinin sayaç okuma ve faturalandırma işlemlerinin bir yönetmelikle düzenlenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu konuda geçen hafta önerge de vermiştim, bir kez daha buradan dile getirerek Sayın Enerji Bakanının dikkatini çekmek istiyorum: Bütün Türkiye’de olduğu gibi Çoruh Aksa Giresun İl Müdürlüğü, abonelerinin aralık ayı için kullandıkları elektrik oranını ve ödeme bilgilerini gösteren faturayı ocak ayında düzenleyerek buna yüzde 8 elektrik zammı yansıtmıştır. Böylece abonelerden zamlı tarifeyle haksız kazanç elde edilmiştir. Bunun adı soygundur. Alınan bu farkların geri iade edilmesini bekliyoruz.

Enerji şirketleri sayaç okuma ve faturalandırma işlemlerini tam bir keyfiyetle yapmaktadır. Oysa tüm bu konular ve ödeme tarihleri bir yönetmelikle düzenlenmeli, kurumların ve personelinin inisiyatif kullanma hakları ortadan kaldırılmalıdır. Bu bakımdan, Sayın Bakanın açıklama yapmasını bekliyorum.

Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Son olarak Sayın Arslan…

TANJU ÖZCAN (Bolu) – Benim de fevkalade önemli bir sözüm olacak ama Genel Kurula…

22.- Denizli Milletvekili Kazım Arslan’ın, Denizli’nin Tavas, Kale, Beyağaç, Güney ve Bekilli ilçelerinde yetiştirilen tütünlerin teslim ve tesellüm işlemlerine ve besicilik yapılan bölgelere hibe desteği verilmesinin düşünülüp düşünülmediğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

KAZIM ARSLAN (Denizli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanına soruyorum: Denizli Tavas, Kale, Beyağaç, Güney, Bekilli ilçelerimizde yetiştirilen tütünlerin teslim ve tesellüm işlemleri yapılmaktadır. Tütün üreticileri, tütün alıcısı tüccarla yaptıkları sözleşmede kilogramı 19 Türk lirasından anlaşmış oldukları hâlde tütün bedelleri 17 Türk lirasından ödenmek istenmektedir. Tütün üreticisini zor durumda bırakan bu konuya Bakanlık olarak müdahale etmenizi bekliyoruz, sözleşmede kararlaştırılan bedeller ödensin.

İki: Ülkemiz et besiciliği ihtiyacımızı karşılayamayacak bir duruma gelmiştir, bu nedenle birçok ülkeden et ithal etmek zorunda kalıyoruz. Mevcut durumumuz dikkate alınarak, et ihtiyacımızın karşılanması açısından ülkemizin besicilik yapılan bütün bölgelerine hibe desteğini vermeyi düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

TANJU ÖZCAN (Bolu) – O kadar önemli ki Sayın Başkan, 60’a göre…

BAŞKAN – Şimdi, sisteme giren sayın grup başkan vekillerine iki dakika süreyle söz vereceğim.

Sayın Usta, buyurun.

23.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, 14 Ocak 2018’de Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde şehit olan Bülent Alp’a Allah’tan rahmet dilediğine, taşeron işçilere kadro verilmesiyle ilgili düzenlemedeki bazı sıkıntılara ve Afrin’e müdahaleyi desteklediklerine ilişkin açıklaması

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

14 Ocak 2018’de Pazar günü Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde, PKK’lı teröristlerce üs bölgesine sınırın diğer tarafından yapılan saldırıda Piyade Sözleşmeli Er Bülent Alp şehit olmuştur, 3 askerimiz de yaralanmıştır. Ben şehidimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.

Sayın Başkan, bildiğiniz gibi, taşeron üzerinden çalışan bir kısım işçilerimize kadro verilmesi olayı gerçekleşmektedir. Ancak, daha önce konuşmacılarımızın da dile getirdiği, benim de burada vurgulamak istediğim birkaç tane sıkıntı var. Ben bu konunun çok önemli olduğunu düşünüyorum çünkü neredeyse 1 milyona yakın insana bu kadroyu verirken, bunu mutlak suretle hak etmiş olan ancak KHK’deki belki ufak bir maddeden dolayı bu hakkı alamayan bir kısım insanlar var. Şöyle ki: KHK’de 4 tane şart ileri sürülüyordu kadro alınabilmesi için; ihale konusu işte çalışacak personel sayısının ihale dokümanında belirlenmesi, çalışma saatlerinin tamamının idare için kullanılması, işlerin süreklilik arz etmesi ve son madde olarak da yaklaşık maliyetin yüzde 70’lik kısmının asgari işçilik maliyetinden oluşması. Şimdi, bazı yerlerde, bazı iş kollarında veya farklı şehirlerde aynı işi yapanlar arasında farklı uygulamalar var. Ben seçim bölgem Samsun’dan örnek vererek hareket etmek istiyorum. Örneğin, SASKİ’de sayaç okuma personelinde veya Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesinde, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Hastalıkları Hastanesinde bir kısım aksaklıklar var.

SASKİ’de şöyle: İhale bu dört şarttan üç tanesini taşımasına rağmen tamamen… Yani normal bir taşeron işçisi nasıl çalışıyorsa bunlar da o şekilde çalışıyor fakat sayaç okuma personeline araçlarla birlikte ihale yapıldığı için yüzde 70’in altına düşüyor. Dolayısıyla bu kişilere şimdi kadro verilmemesi durumu söz konusu. Veya eğitim ve araştırma hastanelerinde bilgi işlem personelleri var. Burada da farklı uygulamalar var ama bir kısmında ihaleler yazılımla birlikte yapıldığı için…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ERHAN USTA (Samsun) – Yazılım bedelleri de yüksek tabiatıyla. Dolayısıyla bu yüzde 70 şartını yerine getiremediği için bu insanlara kadro verilmemesi gibi bir durum söz konusu.

Yine Türkiye'nin her tarafında Karayollarında aynı şey söz konusu. Bakım onarım işlerinde, trafik işlerinde, tünel işletmelerinde, bunların hepsinde, kullanılan tuzun, orada kullanılan bir kısım malzemelerin ihale kapsamında yer almasından dolayı işçilik giderleri düşük kalıyor ve burada çalışan kişiler, bu taşeron işçileri kadro alamama gibi bir sorunla karşılaşıyorlar.

Şimdi, işin daha garip yanı, aynı iş, mesela sayaç okuma işi Samsun’daki başka yerlerde sorun olmuyor, aynı kişilere kadro veriliyor çünkü onların ihale türü farklı olduğu için böyle.

Şimdi, dolayısıyla burada yapılması gereken şey, adaletli olmamız lazım, bir düzeltme ihtiyacı var. Tabii burada idarelerin yapacağı şey kısıtlı; bu düzeltmenin, tekrar bir KHK olur, kanun olur -her ne olacaksa artık- veya idarelere bu konuyla ilgili bir onay vererek, daha üstten yapılacak bir işlemle…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bitirin lütfen.

ERHAN USTA (Samsun) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

Bu mağduriyetin önüne geçilmesi lazım. Güzel bir iş yapıldı, bu işi biz de destekliyoruz ancak işi yarım bırakmamak lazım. En önemli şey de adalettir, bu adaletten ayrılmamak lazım.

Son olarak da Sayın Başkan, biliyorsunuz, şu anda devletimizin Afrin’e, oradaki terör unsurlarını yok etmeye yönelik veya onu etkisiz hâle getirmeye yönelik bir müdahalesi, girişimi söz konusudur. Biz bu müdahaleyi destekliyoruz. Destekten de öte, bu bir zorunluluktur Türkiye'nin selameti açısından.

Burada da Amerika Birleşik Devletleri’nin tavrının da son derece yanlış olduğunu ifade etmek isterim. Özellikle o terör koridorunu daha da böyle belirgin hâle getirmek için sınırda 30 bin kişilik bir ordu oluşturması Türkiye tarafından hiçbir şekilde kabul edilemez. Biz canımız pahasına böyle bir oluşuma izin vermeyeceğiz. Biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak bunun yanlış bir hareket olacağını ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir an evvel Afrin’e müdahale ederek bu tür girişimleri sonuçsuz bırakması gerektiğini ifade etmek istiyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Yıldırım, buyurun.

24.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, Afrin’de halkların, kültürlerin, inançların birlikte yaşam sürdüğü bir gerçeklik olduğuna ve Freedom House’un 2018 yılına dair raporda Türkiye’nin “Özgür Olmayan Ülkeler” kategorisine düşürüldüğüne ilişkin açıklaması

AHMET YILDIRIM (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; maalesef ülkede ve bölgesel olarak Orta Doğu’da yeniden savaş tamtamları çalmakta. Ülkeyi yönetenler, özellikle totaliter rejimlerin birçoğunda olduğu üzere, kendi yanlış politikalarını, ülkede cereyan eden sosyal, siyasal, ekonomik bütün sorunların üstünü kapatmanın aracı olarak kaosu, çatışmayı, kan ve can politikalarını ve savaşı evla görürler. Her zaman için totaliter rejimlerde savaşlar iktidarların yanlışlarının ve affedilmez günahlarının üzerini örtmenin aracı hâline getirilmiştir.

Afrin’de de cereyan eden budur. Afrin’e dair, Hükûmetin ve siyasal iktidar aklının Afrin’le ilgili açıklamalarının temel sebebinin bu olduğunu iyi biliyoruz. Yoksa, Afrin Suriye’de savaş patlak verdikten sonra, Afrinli olmayan 500 bin kişinin sığındığı ve sorunsuz yaşam akışını sürdürdüğü, toplumsal yaşamın en istikrarlı olduğu yerlerden biridir. Afrin’de bir sorun değil, halkların, kültürlerin, inançların birlikte bir yaşam sürdüğü kent gerçekliği, bir yerleşim birimi gerçekliği vardır.

Bu ülkenin daha fazla savaşla kaybedecek canı da yoktur, bir tek kuruşu da yoktur. Eğer bu ülkeyi yöneten siyasal iktidar bunlara rağmen sudan gerekçelerle bir savaşın içerisine ülkemizi sürüklemiş olurlarsa yitirilen her candan, kaybedilen her kuruştan sorumlu olurlar çünkü bu ülkenin savaşta kaybedecek bir evladının bir tek canı, kaybedecek bir tek kuruşu yoktur.

Sayın Başkan, diğer bir konuysa bakın, özellikle savaş tartışmalarının ülkenin suni gündemi hâline getirildiği…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Teşekkür ederim.

…böyle bir dönemde, küresel ölçekte çalışma gösteren düşünce kuruluşu olan Freedom House’un 2018 yılına dair bir raporu açıklandı ve cumhuriyet tarihi boyunca veya bu düşünce kuruluşunun etkinlik gösterdiği, faaliyet gösterdiği kırk yıl boyunca ilk kez Türkiye, “Özgür Olmayan Ülkeler” kategorisine düşürüldü. Şöyle ki: Dünya Özgürlükler Raporu’nda Türkiye’nin özgürlük notu, geçen yıla kıyasla 6 puan düşürülerek bütünlüklü puanı 100 üzerinden 32’ye düşürüldü. Oysa bu ülkede 80 darbesinde bile Türkiye, “Özgür Olmayan Ülkeler” kategorisinde değil maalesef, o zaman bile “Kısmen Özgür Olan Ülkeler” kategorisindeydi. Peki, Türkiye’nin içerisine düşürülmüş olduğu “Özgür Olmayan Ülkeler” kategorisinde hangi ülkeler var? Savaşın devam ettiği Suriye var, Irak var, Afganistan var ve kraliyetle yönetilen Arabistan var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen tamamlayalım artık.

Buyurun.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Yani Türkiye, hasılı, ya savaşan ya da kraliyetle yönetilen ülkeler kategorisine bizzat bu iktidarın yanlış politikaları neticesinde düşürülmüştür. Peki, bu kategoriye alan Freedom House’un gerekçeleri neler? Bir: Seçilmiş belediye başkanlarının yerine hükûmetin atadığı kişilerin iş başına getirilmiş olması. İki: Hak savunucularının ve muhalif olan kişilerin rastgele gözaltına alınması. Üç: Devlet memurlarının tasfiye edilme hâlinin sürmesi. Dört: İktidarı başkanlıkta toplayan, derinden sorunlu bir anayasa referandumunun ülkeye dayatılmış olması. Türkiye’ye bu utancı yaşatanların er geç Türkiye halkları vicdanında mahkûm olacağını ifade etmek isterim.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Özkoç, buyurun.

25.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun masum olduğuna ve dava sürecine ilişkin açıklaması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Teşekkür ederim efendim.

Enis Berberoğlu masumdur. Bugün, hâkim karşısında dava uzatıldı. Tam sekiz aydan beri mahkûm. Kardeşimiz, yol arkadaşımız Enis Berberoğlu’nun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde duruşması gerçekleştirildi ama mahkûmiyeti devam ediyor.

Davaya konu olay 19 Ocak 2014’te meydana geldi, casuslukla ilgili. Adana Ceyhan ilçesinde otoban üzerinde 3 tır durduruldu. Savcı Aziz Takçı ve görevli jandarmalar tırlarda arama yaptı ve konteynerlerin içindeki malzeme tutanakla tespit edildi; içinde silah vardı. Bundan iki gün sonra, 21 Ocak 2014’te Aydınlık gazetesi olayı fotoğraflarıyla birlikte haberleştirdi. Ayrıca, mahkeme kayıtlarına göre belgeler 18 ayrı sosyal medya hesabında yayımlandı. Yani Cumhuriyet gazetesindeki haberlere gelinceye kadar ortada zaten bir devlet sırrı falan kalmamıştı.

Ancak, devam edeyim, 29 Mayıs 2015 ve 12 Haziran 2015 tarihlerinde MİT tırları Cumhuriyet gazetesinde haber oldu. Haberlerde olay yeri tespit ve görgü tutanağı ile jandarma kriminal laboratuvarları raporu yer aldı. Dava dosyasında yer alan bu belgelerin birer örneğini, o dönemki yasal düzenlemelere göre şüpheli durumdaki MİT görevlileri, tır şoförleri ve avukatlar hiçbir kısıtlama olmadan alabildiler. Yani devlet sırrı ifşası suçunun teknik olarak oluşması da artık mümkün değildi. Dahası ve esası, bu belgeleri Enis Berberoğlu’nun Can Dündar’a vermesi de teknik olarak mümkün değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle, Can Dündar “Tutuklandık” adlı kitabında belgelerin 27 Mayısta flaş disk içinde solcu bir milletvekili tarafından verildiğini söyledi. Oysaki Enis Berberoğlu o tarihte milletvekili değildi. Bu durumda Can Dündar ve Enis Berberoğlu’nun buluşması, flaş disk alışverişi yapması mümkün değildi. Dosyada Enis Berberoğlu’nun Can Dündar’a belge verdiği iddiasını destekleyecek hiçbir somut, inandırıcı ve hukuki kanıt yok. Hele ki müebbet hapis cezasına mahkûm edildiği casusluk iddiası, Yargıtayın 1942’den bu yana yerleşmiş kararlarına göre anlaşmaya bağlı olarak bir başka ülkeye belge aktarılmasını gerektiriyordu; ortada ne bir anlaşma ne de başka bir ülke var.

İstanbul İstinaf Mahkemesi tüm bu gerçekleri göz önüne alarak Enis Berberoğlu’nun mahkûmiyet kararını bozdu, casuslukla ilgili somut kanıt bulunamadığına ve mahkûmiyet kararının gerekçesiz olduğuna hükmetti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayalım lütfen.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Teşekkür ederim.

“Devlet sırrı daha önce açıklanmışsa suç olamaz.” dedi. Ceza Muhakemesi Kanunu açık; yerel mahkeme, istinaf mahkemesine karşı direnemezken yerel mahkeme direndi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi direnerek açıkça yasayı çiğnedi ve suç işledi. Dosya tekrar istinafa gitti, istinaf mahkemesi bozma kararı verdiği dosyada yasayı çiğneyerek yeniden yargılama başlattı. Rezalet bununla bitmedi. Mahkûmiyet kararını bozan mahkeme heyeti bir gece yarısı operasyonuyla değiştirildi.

Yargı bütünüyle siyaset güdümü altında; ortada devlet sırrı yok, casus yok, suç yok, suçlu yok. Cevap istiyoruz: Enis Berberoğlu neden hapiste? Berberoğlu masumdur, yeri cezaevi değil, Türkiye Büyük Millet Meclisidir. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Muş, buyurun.

26.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Türkiye’nin terör örgütlerine karşı mücadelesine kararlı bir şekilde devam ettiğine ve gerek Afrin’de gerek Irak’ın kuzeyinde PKK/PYD unsurlarını yok etmekten asla geri durmayacağına ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğiniz üzere, Türkiye terör örgütlerine karşı mücadelesine kararlı bir şekilde devam etmektedir. Devletimiz her türlü imkânı seferber ederek terör unsurlarına karşı operasyonlarını sürdürmektedir. Bu minvalde, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’ye karşı tehdit unsuru olan terör örgütlerine yönelik atılacak her türlü adım devletimizin bekası açısından önem arz etmektedir.

Şu husus bilinmelidir ki sınırımızın hemen dibinde terör şeridi kurmak isteyenlere devletimiz asla müsaade etmeyecektir. İçeride ya da dışarıda birileri ne derse desin Türkiye kendi güvenliğini tehdit eden terör yuvalarını yok edecektir, ne PKK/PYD’ye ne de DAEŞ’e asla göz açtırılmayacaktır. Zira bizim için vatandaşlarımızın güvenliği her şeyin üzerindedir.

Üzülerek belirtmek isterim ki Meclis çatısı altında bulunan bazı siyasiler sınır ötesine yapılacak operasyon üzerinden Türkiye’yi iç savaşla ya da darbeyle tehdit etmektedir. Şu husus iyi bilinmelidir ki bu devletin arkasında koca bir millet ve güçlü bir siyasi irade bulunmaktadır. Bu devlet ne terör örgütlerinin ne de onların sözcülerinin tehditlerine asla pabuç bırakmaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Türkiye’de iç savaş çığırtkanlığı yaparak terör örgütlerini kollamaya çalışanlar art niyetli çevrelerdir. Gayeleri, algı operasyonları yürüterek Türkiye’nin terörle mücadelesini akamete uğratmaya çalışmaktır. Terörün borazanlığını yaparak akıllarınca Türkiye’yi tehdit edenler bilmedir ki Türkiye gerek Afrin’de gerekse Irak’ın kuzeyinde PKK/PYD unsurlarını yok etmeden asla geri durmayacaktır. Bizler milletin vekilleri olarak Türkiye’nin güvenliği için, vatandaşlarımızın huzuru için, devletimizin bekası için terörle mücadeleye destek vermeliyiz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Özcan, sizi geçmişiz, buyurun, 60’a göre size de bir dakika süre veriyorum.

27.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan’ın, 31 Aralıkta yapılacak olan AK PARTİ Bolu İl Kongresinin iki gün kala AK PARTİ Genel Başkanı tarafından hukuksuz bir şekilde ertelendiğine ilişkin açıklaması

TANJU ÖZCAN (Bolu) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, AK PARTİ Grubunun saygın simalarından Sayın Ahmet İyimaya yazdığı kitabında siyasi partilerin demokrasinin vazgeçilmez unsurları olduğunu ve yine siyasi parti kongrelerinin o partinin bayram günü olduğunu ifade eder. Siyasi parti kongreleri on beş gün önceden ilan edilir ve mahkeme kararı olmaksızın ertelenemez ancak Sayın Başkan -ben hayatım boyunca hep mağdurdan yana oldum siyasi duruşum sebebiyle, söylemek zorundayım- AK PARTİ Bolu İl Kongresi 31 Aralıkta yapılacaktı, iki gün kala AK PARTİ Genel Başkanı tarafından hukuksuz bir şekilde kongre ertelendi. Bolu’daki AK PARTİ’li arkadaşlarım mağdur oldu bu durumdan. AK PARTİ kongre gününün bir an önce verilmesini, ilan edilmesini ben sizden Bolu’daki AK PARTİ’li yönetici arkadaşlarım adına talep ediyorum.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, AK PARTİ olarak kongrelerimizi ne zaman yapacağımızı CHP Milletvekiline soracak değiliz, biz karar veririz zamanına, yerine.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.

Şimdi gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Sayın milletvekilleri, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü gündemin sözlü sorular kısmının 1, 26, 45, 47, 72, 74, 98, 99, 131, 132, 133, 134, 135, 136, 137 ,144, 206, 217, 218, 219, 273, 353, 380, 418, 419, 422 ve 423’üncü sıralarında yer alan önergeleri birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Başkanlıkça, esas komisyon olarak Dışişleri Komisyonuna, tali komisyon olarak da Çevre Komisyonu ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonuna havale edilen (1/792) esas numaralı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi Sekreteryası Arasında Ankara Girişiminin Uygulanmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın Hükûmetçe geri alındığına ilişkin tezkeresi (3/1391)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, esas komisyon olarak Dışişleri Komisyonuna, tali komisyon olarak da Çevre Komisyonu ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonuna havale edilen (1/792) esas numaralı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi Sekreteryası Arasında Ankara Girişiminin Uygulanmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı Hükûmetçe geri alınmıştır.

Bilgilerinize sunulur.

Yurt Dışına Kaçırılan Kültür Varlıklarımızın Belirlenerek İadelerinin Sağlanması ve Mevcut Kültür Varlıklarımızın Korunması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Maksadıyla Kurulan (10/601) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının Komisyonun görev süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

2.- Yurt Dışına Kaçırılan Kültür Varlıklarımızın Belirlenerek İadelerinin Sağlanması ve Mevcut Kültür Varlıklarımızın Korunması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Maksadıyla Kurulan (10/601) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, çalışma süresinin 25/1/2018 tarihinden geçerli olmak üzere bir ay uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1387)

11/1/2018

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

16/10/2017 tarihinde çalışmalarına başlayan Yurt Dışına Kaçırılan Kültür Varlıklarımızın Belirlenerek İadelerinin Sağlanması ve Mevcut Kültür Varlıklarımızın Korunması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Maksadıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonunun 11 Ocak 2018 tarihli toplantısında aldığı karar gereğince çalışma süresinin, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 105'inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, 25/1/2018 tarihinden geçerli olmak üzere bir ay uzatılması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                    Mustafa İsen

                                                                                                                                        Sakarya

                                                                                                                               Komisyon Başkanı

BAŞKAN – İç Tüzük’ün 105’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilir.” hükmü gereğince Komisyona bir aylık ek süre verilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının üç adet tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin, Azerbaycan Cumhuriyeti Millî Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Samed Seyidov’un vaki davetine icabetle Azerbaycan’a resmî bir ziyaret yapmasına ilişkin tezkeresi (3/1388)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin Azerbaycan Cumhuriyeti Milli Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Samed Seyidov'un vaki davetine icabetle Azerbaycan'a resmî ziyaret yapması öngörülmektedir.

Anılan heyetin söz konusu Azerbaycan ziyareti, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 6’ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                                                 İsmail Kahraman

                                                                                                                       Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                                        Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

4.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin, 15-17 Şubat 2018 tarihlerinde Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da gerçekleştirilecek olan Parlamentolararası Ortak Dış ve Güvenlik Politikası (ODGP) ve Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (OGSP) Konferansı’na katılmasına ilişkin tezkeresi (3/1389)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin 15-17 Şubat 2018 tarihlerinde Bulgaristan'ın başkenti Sofya'da gerçekleştirilecek olan Parlamentolararası Ortak Dış ve Güvenlik Politikası (ODGP) ve Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (OGSP) Konferansı'na katılması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                                                 İsmail Kahraman

                                                                                                                       Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                                        Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

5.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî Savunma Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin, Ukrayna Parlamentosu Millî Güvenlik ve Savunma Komitesinin vaki davetine icabetle 23-26 Ocak 2018 tarihlerinde Ukrayna’ya resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/1390)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Ukrayna Parlamentosu Millî Güvenlik ve Savunma Komitesinin vaki davetine icabetle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Millî Savunma Komisyonunun 23-26 Ocak 2018 tarihlerinde Ukrayna'ya resmî bir ziyarette bulunması öngörülmektedir.

Anılan toplantıya Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen Millî Savunma Komisyonu üyelerinden oluşan bir heyetin katılması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 6'ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                                                 İsmail Kahraman

                                                                                                                       Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                                        Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup işleme alacağım, oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Ankara Milletvekili Mustafa Mit ve arkadaşları tarafından işsizliğin sosyoekonomik boyutlarının tespiti ile ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/2214) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16 Ocak 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 16/1/2018 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                                     Erhan Usta

                                                                                                                                        Samsun

                                                                                                                          MHP Grup Başkan Vekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Ankara Milletvekili Mustafa Mit ve arkadaşlarının (10/2214) esas numaralı işsizliğin sosyoekonomik boyutlarının tespiti ile ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verdiği Meclis araştırması açılmasına dair önergemizin görüşmelerinin 16/1/2018 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi üzerinde öneri sahibi adına Ankara Milletvekili Mustafa Mit konuşacaktır.

Sayın Mit, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

Lütfen, beş dakikada tamamlayalım.

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA MİT (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; işsizliğin sosyoekonomik boyutlarının tespitiyle işsizliğin ortadan kaldırılması için gereken tedbirlerin araştırılması hakkında vermiş olduğumuz önerge dolayısıyla söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Anayasa'mızın 5’inci maddesi, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamayı, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için şartları hazırlamayı devletin görevleri arasında saymaktadır. Eğitilmiş insan ve iş gücü sağlayan yükseköğrenim mezunlarında ise 24 yaş grubunda yüzde 42, genel olarak üniversite mezunlarında ise yüzde 25 oranında işsizlik mevcuttur. Bugün itibarıyla resmî rakamlara göre 15 ile 24 yaş arasında işsizlik oranı yüzde 19,3, istihdamda ve eğitimde olmayanların oranı ise yüzde 24,1, toplam istihdam piyasası itibarıyla ise işsizlik oranı yüzde 10,3 seviyesindedir. İş gücüne katılım yaşına gelmemiş olan 7,5 milyon civarındaki yükseköğrenim kurumlarında okuyan gençlerimiz bu oranlara dâhil değildir; keza 2017’deki 1 milyon 150 bin stajyer, kursiyer öğrenci sayısı da bu oranlara dâhil değildir.

Değerli milletvekilleri, işsizliğin toplum yapımızda meydana getirdiği sosyal, ekonomik ve psikolojik sorunlar her gün her yerde karşılaştığımız normal olaylar hâline gelmiştir. Bu durum sürdürülemez bir hâldedir. Gençlerimizde millete ve devlete olan inanç sarsılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, 2017 yılı Ekim ayında yayınlanan 2018-2020 Orta Vadeli Program’da 2020 yılı için gayrisafi yurt içi hasılada yüzde 27 artış hesap edilmesine rağmen, işsizlik oranının yüzde 10,8’den yüzde 9,6’ya düşeceği gösterilmektedir. Yaş ve nüfus itibarıyla yılda yaklaşık 1,5 milyon kişinin katıldığı istihdam piyasası, ancak piyasaya yeni katılacakları kabul edecek seviyededir. 2018-2020 Orta Vadeli Program’da, 2020 yılı için gayrisafi yurt içi hasılada öngörülen yüzde 27 oranındaki artışa karşılık, istihdam piyasasında yüzde 11 civarındaki artış, sosyoekonomik politikada politikasızlık, işleri kendi hâline bırakma halidir.

Kamu personel alımlarında uygulanan KPSS, tatbikata konuluş amacından sapmıştır. Puanlama esasına göre yapılacak atamalar yerine, bir kesime aidiyet araştırmasına dönen mülakat uygulamaları, gençlerin millete ve devlete olan inançlarını da sarsmaya başlamıştır. Bundan daha önemlisi ise, asırlar boyu yerleştirmeye çalıştığımız fertlerdeki adalet duygusu neredeyse tamamen yok olma durumuna gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, yanlış ekonomi ve eğitim politikaları sonucunda özendirilen şehre göç de tarımda iş gücü eksikliğine yol açmıştır. Şehirde mesleki vasfı olmayan nüfus yığılması, ihtiyaç duyulan kalifiye eleman açığına karşı, diğer yandan işsizlik gibi bir garabete yol açmaktadır. Devlet, ekonomideki düzenleyici etkisiyle istihdamı artırıcı yönde başarılı olamamıştır. Ekonomi politikalarına bağlı olarak kendi dengeleri içinde gelişecek bir istihdam piyasasının oluşması için devletin düzenleyici etkisinin bu yöne kanalize edilmesi, sosyal devlet anlayışına uygun olacaktır. Ekonomideki dengesizlik sebebiyle reel kâr oranlarındaki düşüşü, yüksek işçilik maliyetine bağlamak doğru değildir. Düşük ücretle kaçak göçmen ve yabancı istihdamına müsamaha göstermek, ileride yaşanacak sosyal patlamanın sebebi olabilecektir. Firma bilançolarına bakıldığında, esas maliyet unsurunun işçilik değil, faiz olduğu çok açık bir şekilde görülecektir.

Değerli milletvekilleri, büyük sosyal meselelere yol açma potansiyeline sahip olan işsizliğin ortadan kaldırılması, yapılması gereken iş ve işlemler ile alınması gereken tedbirlerin tespiti ancak geniş kapsamlı ve geniş tabanlı Meclis araştırmasıyla mümkün olacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA MİT (Devamla) – Vermiş olduğumuz önergemizi diğer grupların da destekleyip bir komisyon kurulmasına yardımcı olmanızı diler, hepinizi saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Mit.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Garo Paylan konuşacaktır.

Buyurun Sayın Paylan. (HDP sıralarından alkışlar)

Süreniz üç dakikadır.

HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Geçen yıl “Ekonomimiz büyüyor, büyüyor.” dedi Hükûmet. Biz de dedik ki: “Arkadaş, kim büyüyor? Kimi büyütüyorsun?” Sokakta işçiye soruyoruz: “Benim ekonomim büyümüyor.” diyor. Esnafa soruyoruz: “Benim ekonomim küçülüyor.” diyor. “Kimi büyütüyorsun?” dedik, cevabını biz söyledik: Bir avuç müteahhidi, yandaşı, o yüzde 1’i büyüttüler ve sonuçlarını da, bakın, bugün görüyoruz. İşsizlik rakamı yine çift hanede arkadaşlar, yüzde 10,3, o da görünen, açıklayacağım biraz sonra. Genç işsizlik yüzde 19,3 arkadaşlar. Ya, kimi büyütmüşsünüz? Bir avuç yandaşı büyütmüşsünüz. İşçi, memur, çalışan, esnaf cebine dokunmamış. Gerçek ayan beyan ortaya çıktı arkadaşlar.

Bakın, AKP’nin yanlış ekonomi ve eğitim politikalarının bir sonucudur bu. AKP döneminde yurt dışından 450 milyar dolar kaynak buraya transfer edildi cari açıkla. Ne yaptık? Tüketim ekonomisi, tükettik yalnızca. Rant ekonomisine harcadık bu paraları ama üretim ekonomisine dönüşmedi ve çalışan, üreten bir Türkiye değil, tüketen, borçlanan, rant ekonomisinin yedeğine düşmüş bir Türkiye’yle karşı karşıyayız.

Bakın, işsizlik rakamı yüzde 10,3. AKP döneminin ortalaması ne, 2002-2017? Yüzde 10,6 ortalamanız var, karneniz bu, çift hane ortalama. Hani 90’lı yıllar çok kötüydü ya, 1990-2000 arası işsizlik oranı ortalaması yüzde 7,2 arkadaşlar, çok kötüydü 90’lar. AKP dönemi yüzde 10,6; 90’lar, hem de koalisyon, her şey çok kötüydü, yüzde 7,2; 80’ler yüzde 7,8; 70’ler yüzde 7,8. E, ne oluyor? AKP şahane ekonomi yönetiyor. Hayır, AKP rantı yönetiyor çok güzel, tüketim ekonomisini çok güzel yönetiyor, milleti borçlandırıyor, o borçlanan halkımız da gelip Meclisin önünde kendini maalesef yakıyor arkadaşlar. Sıtkı Aydın arkadaşımız hafta sonu -bu bizim, hepimizin utancıdır, öncelikle Hükûmetin utancıdır- gelip Meclisin önünde kendisini yaktı arkadaşlar.

Bakın, aklımızı başımıza toplamalıyız. Savaş tamtamlarının çaldığı bir ülkede işsizlik asla düşmez. Önce iç barışımızı sağlayacağız, komşularımızla barışımızı sağlayacağız, demokrasimizi yükselteceğiz, üretim ekonomisine döneceğiz; o zaman tekrar 90’larda olduğu gibi işsizlik rakamlarımızı yüzde 7 ve altına düşürürüz bir üretim ekonomisiyle.

Hepinizi saygıyla selamlarım. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya.

Buyurun Sayın Akkaya. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizin en önemli sorunlarından bir tanesi işsizlik. Bugün, sabahleyin evinden kalkıp “Ben işe gidiyorum.” demenin lüks olduğu bir dönemi yaşıyoruz ne yazık ki. Bakmayın siz “İşsizlik düştü.” laflarına. İşte, Mecliste kendini yakan bir vatandaşımızın durumunu hep beraber gördük ve bugün de İzmir’de, İŞKUR’un önünde, sadece iç çamaşırlarıyla kalan, işsizlikten dolayı isyan eden vatandaşların durumunu görüyoruz. Yani rakam oyunlarıyla, ne yazık ki bu ülkede işsizliğin çözülmeyeceğini hepimizin bilmesi lazım. Yani prim teşvikleriyle, bir senden, bir benden uygulamalarıyla on altı yıldır hâlâ işsizliğin çözülemeyeceğini bilmeyen bir iktidarla karşı karşıyayız.

İşsizliği azaltmanın elbette ki yolları var. Nedir bu yollar değerli arkadaşlar? Rantiyeden yana değil, halktan yana politikalar uygulanarak ancak işsizlik çözülebilir. Yani, kısacası, bize bacası tüten fabrikalar lazım değerli arkadaşlar. Çırak, stajyer ve kursiyerlerin sayılarıyla, “İstihdamı artırdık.” yalanlarıyla, kandırmacalarıyla işsizliğin azalmayacağını hepimiz biliyoruz.

Her şeyden önce, işsizliğin azalması için bir güven unsurunun olması lazım bu ülkede; yani, kısaca, her şeyden önce bu ülkede hak, hukuk, adalet olması lazım ve herkesin, her kişinin adalete inanması ve güvenmesi lazım değerli arkadaşlar. Ne yazık ki AKP iktidarı bu anlamda bu ülkenin dibine dinamit koydu. Geç gelen adalet, adalet değildir. Bakın, 140 binden fazla insan kamudan ihraç edildi, haksız hukuksuz, yargılanmadan, kendi savunmalarını yapmadan ama dayısı olanların, AKP’ye yakın olanların sorunları çözüldü, onlar görevlerine iade edildi. Ama hâlâ bu konuda masum olduğuna… Ki yargı karar vermedi, insanlar yargılanmadan ve savunma hakkı olmadan şu anda aç bir şekilde geçimlerini sağlamaya çalışıyorlar.

Geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesi bir karar verdi. Hükûmet hemen bu konuda talimat verir gibi kararlar aldı, açıklamalar yaptı ve mahkemeler birbirine düştü. Birbirine düşen mahkemelerde bir güven olmazsa elbette ki bu ülkede yatırım olmaz değerli arkadaşlar. Bize bacası tüten fabrikalar gerekli ve bu iktidar bunu yapamaz. Dolayısıyla işsizliği çözmesi mümkün değildir. Çünkü iktidar kamuya yeni yatırım yapmıyor, çünkü özel sektör yatırımları askıya aldı.

Sonuç olarak AKP işsizlik sorununu çözmek istiyorsa önce demokratik hukuk devletini yeniden inşa etmek için OHAL’den kurtulmak zorundadır. OHAL’in olağan hâle geldiği bir durumda işsizlik azalmaz, kimseye güven gelmez. OHAL, demokrasi ve cumhuriyete yönelik bir operasyondur değerli arkadaşlar. Bizim, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, OHAL’in demokrasiye ve cumhuriyete yönelik bu operasyonuna sonuna kadar, demokratik kurallar çerçevesi içinde, karşı çıkacağımızı bir kez daha buradan ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Öneri üzerinde son konuşmacı Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Çorum Milletvekili Salim Uslu.

Buyurun Sayın Uslu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA SALİM USLU (Çorum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna, Türkiye'nin ve dünyanın en başat konularından biri hakkında araştırma önergesi verdiği için de ayrıca teşekkür ediyorum. Bu vesileyle görüşlerimizi açıklama fırsatı bulmuş oluyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bildiğiniz gibi, Türkiye'nin en başat sorunlarından bir tanesidir dedim; bu sorun dünyada da çözülmüş değil, dünyanın birçok ülkesinde farklı oranlarda devam etmektedir. Özellikle bunu bilen iktidarımız nüfusumuzun yüzde 98’ini sosyal güvenlik şemsiyesi altına almıştır. Bu da özellikle sosyal devletin gereklerinden bir tanesidir.

Yine, sosyal devlet ön plana çıkarılarak her bireyin mutlaka faydalanması sağlanmıştır. Tabii ki istihdamın artırılmasına ve işsizliğin azaltılmasına yönelik aktif politikaların, pasif politikaların birlikte uygulanması gerektiğini düşünmekteyim.

Yine, İŞKUR’un yaptığı iş gücü piyasa analizleri, iş ve meslek danışmanlarının yaptığı hizmetler ve aynı zamanda toplum yararına çalışma (TYP) projesinin uygulanıyor olması; eğitimli, nitelikli gençlerin sektörler ve firmalar hakkında bilgi sahibi olması, iş bulmasına aracılık edilmesi, kariyer planlaması, kariyer fuarları söz konusu olunca elbette önemli gelişmeler oluyor.

Ayrıca, işsizliği önlemek amacıyla istihdam paketlerinin açılmış olması da son derece önemlidir. Millî istihdam seferberliği kapsamında çeşitli adımlar atılmıştır, birinci, ikinci faz başlamıştır. Son olarak İstihdam Şûrası da gerçekleşmiş ve alınan kararlardan bir tanesi çok önemlidir; özellikle teşviklerin mevcut hâliyle devamı konusunda önemli müjdeler ortaya çıkmıştır.

Bilhassa özel sektör iş yerlerinde imalat ve bilişim sektörü başta olmak üzere birçok sektörde bazı teşviklerden yararlanabilmelerin devam ediyor olmasını, bilhassa özel politika gerektiren engelliler, gençler ve kadınlara yönelik bazı çalışmaların sürelerinin uzatılmış olmasını da son derece önemli görmekteyim.

Her ne kadar az önceki değerli konuşmacı hafife almış olsa bile “Bir senden bir benden” teşvikiyle 1 ve 3 çalışanı olan, imalat sektöründe faaliyet gösteren ve ustalık belgesi olan özel sektör iş yerlerinde 2018 yılında mevcut çalışan sayılarına ek olarak ilave istihdam sağlanmıştır. Bundan da maksat şudur: Bizler gençlerin, genç iş gücünün ağırlığını hissetmek yerine genç iş gücünün keyfini sürmek istiyoruz ve bu amaçla gençleri istihdam eden işletmelere özel katkılar sunmak istiyoruz.

Bu vesileyle ben MHP grup önerisinin aleyhinde olduğumu belirtmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Öneri…

YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan…

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Bir saniye…

Sayın Akkaya…

YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Sayın konuşmacı, benim konuşmamda bu durumu hafife aldığımı söyledi.

BAŞKAN – İsminizi zikretmedi ama.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Ağır bir sataşma var ama Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Akkaya, hiç şey yapmayalım, bunu böyle güzel bir espri olarak kabul edelim. Böyle sataşılan bir durum değil bu.

YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Şimdi, Sayın Başkanım yani ben en azından kayıtlara geçmesi için söylüyorum.

BAŞKAN – Söyleyin, kayıtlara geçiyor şu hâliyle.

YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Şimdi, buradaki olay -ki bu, TÜİK’in kayıtlarında var, Sosyal Güvenlik Kurumunun kayıtlarında da var- 2016 yılında Sosyal Güvenlik Kurumuna kayıtlı işçi ile 2017 Temmuz ayında Sosyal Güvenlik Kurumuna kayıtlı işçi arasında 147 bin kişi fazlalık var. Geri kalan bu stajyer, kursiyerleri 4/A yani SSK’li sınıfına aldıkları için sanki bir istihdam yaratıyormuş gibi, 1 milyon 450 bin ayrı ek bir istihdam olmuş havası, algısı yaratılmaya çalışılıyor; bu, doğru bir yaklaşım değil, bunu ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN – Kayıtlara geçti.

Teşekkür ediyorum.

Şimdi Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunacağım.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN - Karar yeter sayısı arayacağım.

Öneriyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.49

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati:17.13

BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN

KÂTİP ÜYELER: Vecdi GÜNDOĞDU (Kırklareli), Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49’uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, öneri kabul edilmemiştir.

Şimdi Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından, Türkiye’de 6284 no.lu Kanun ve İstanbul Sözleşmesi’nin etkin biçimde hayata geçirilmesi ve kadınlara yönelik şiddete karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 10/1/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16 Ocak 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

16/1/2018

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 16/1/2018 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                  Ahmet Yıldırım

                                                                                                                                           Muş

                                                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

10 Ocak 2018 tarihinde İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Filiz Kerestecioğlu tarafından verilen 6440 sıra numaralı Türkiye’de 6284 no.lu Kanun ve İstanbul Sözleşmesi’nin etkin biçimde hayata geçirilmesi ve kadınlara yönelik şiddete karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 16/1/2018 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneri üzerinde ilk söz, öneri sahibi adına İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu’na aittir.

Sayın Kerestecioğlu, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’de savaş ve öfke siyaseti insanların yaşadıkları gerçek acıları, gerçek dertleri gizliyor. Geçtiğimiz haftalarda daha 4 yaşındaki Elif Mina ve 2 yaşındaki Miray Hira, babaları Ali Yardım tarafından öldürüldü. Belki bu acı olay bu kadar da gündemde yer bulamazdı ama anneleri Dilek Çakır’ın güçlü duruşu, isyanı ve başta yönetenler olmak üzere tüm toplumdan sorduğu hesap, yaşanan bu acıyı birkaç gün daha fazla gündemde tuttu.

Kadına yönelik şiddete karşı bütünlüklü bir politika oluşturmak, kolluk güçlerinden hâkime, savcıya, tüm yargı makamlarına, sosyal çalışmacılara kadar her birimin kadına yönelik şiddet konusunda uzmanlaşmalarını sağlamak anlamına gelir; siyasetçilerin, hükûmet temsilcilerinin bu şiddete karşı net bir tutum takınması demektir. Öfke yerine eşitlik, uzlaşı ve barışı büyütmezsek, her gün bir bakan, bir genel başkan çıkıp da birilerine karşı kabadayılar gibi konuşursa, kadın-erkek eşitliğine inanmadığını da söylerse şiddetin esas nedeni olan erkek egemenliği gitgide güçlenir.

Sadece dün ve bugün söylenenleri değerlendirin, bunlar fevri sözler değil arkadaşlar. Grup toplantılarında, elleri patlayıncaya kadar, bakanlar alkışlıyorlar bu sözleri. Örneğin, Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanı seçilen Canan Kaftancıoğlu’na dünden beri çok çirkin bir saldırı yürütülüyor. Kendisine ait olmadığı çok net olmasına rağmen bir genç kadının, bir eylemden, üstelik fotoğrafı da servis ediliyor ve o genç kadın da aslında mağdur ediliyor bir yandan ve buna AKP Genel Başkanı da itibar ediyor. İtibar mı ediyor yoksa bu tip yalanlar nerelerden üretiliyor, gerçekten, insan tereddüde düşüyor.

Siyasetin içinde sürekli şiddet var, hele kadınlar söz konusu olduğunda. Hele kadınlar bir adım öne çıktığında o şiddet fark edilmeyen biçimlerde de -sadece fiziksel şiddet olarak değil aynı zamanda psikolojik şiddet olarak, mobbing yaparak, farklı algılar yaratarak da- çok daha fazla körükleniyor ve kadınların ayağı kaydırılmaya çalışılıyor. Çünkü deniliyor ki: “Buraların hâkimi bizleriz, sizin ne haddinize? Sizin ne haddinize, öyle kadın partisi olmak ya da kadın il başkanı olmak, kadın eş başkan olmak ya da çok sayıda milletvekiliyle Mecliste temsil ediliyor olmak?” Evet, bunlar, kadınlar söz konusu olduğunda maalesef böyle olabiliyor.

Siyasetin içinde sürekli şiddet var. Orta Doğu’da savaş sürekli kışkırtılıyor ve dün, yine Suriye’ye girmekten bahsedildi. Orada kaybedeceklerimiz kimin çocukları arkadaşlar? Ne için verilecek bu kayıplar biliyor musunuz gerçekten? Ya da bilen var mı gerçekten? Yani, Afrin’e giriliyorsa niye giriliyor? Orada kimin çocukları ölecek ve bunlar buradaki milletvekillerinin çocukları mı, parti başkanlarının çocukları mı olacak? Türkiye’ye neler getirecek, hiç bunları hesap ediyor musunuz? Bugün, bakmayın yine aynı şekilde bir öfkeyle bir algıyı yönetmeye çalışıyorsunuz ama bunun sonu, hakikaten, orada çok sayıda insanın, çok sayıda askerin kaybı olabilir ve bunun hesabını verecek olan da yine sizlersiniz. Bugün, barış için inisiyatifler yeterince güçlü olmayabilir -Irak savaşında tezkereyi reddeden de aynı zamanda bu Meclisti- belki bunlar o denli güçlü olmayabilir ama başka şeyler iktidarların sonunu getirir.

Şimdi arkadaşlar “Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa.” diye bir sloganımız var ya, kadınlar özgür olsa gerçekten ne reise ne şuna buna, kimseye itaat etmezler. Kadınlar özgür olsalar gerçekten, sadece aslında, dünyada eşitliği, özgürlüğü daha fazla yaygınlaştırırlar. Artık hamaseti, savaşı, hırslarınızı bırakın, kadınlara şiddeti önlemek için uğraşın ve bizim “Böyle yaşamak istemiyoruz.” diyen sesimize kulak verin, bu önergeyi bu Mecliste kabul edin. Etmezseniz kadınlar size kabul ettirmeyi bilirler.

Teşekkür eder, saygılar sunarım. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Hatip, Cumhuriyet Halk Partisine bir İstanbul il başkanı atanmış…

ALİ ÖZCAN (İstanbul) – Atanma değil, seçilmiş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Seçilmiş.

Bugün Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkanımızın Mecliste yaptığı bir konuşmaya atıf yaparak, üretilmiş yalanlardan hareket ederek bir linç kampanyası başlatıldığı, Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkanımızın bu işe destek verdiği, bunu desteklediği minvalinde açıklamalarda bulunmuştur. Bu açık bir sataşmadır, bundan dolayı söz talep ediyorum.

BAŞKAN – Lütfen yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.

Buyurun Sayın Muş.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in HDP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ Genel Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisinin il başkanını savunmak herhâlde HDP’ye kalmaz, kendileri bununla alakalı açıklama yapılacaksa yaparlar. Kaldı ki Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız bazı değerlendirmelerde bulunmuştur, doğru; yapılan beyanatlar üzerinden, atılan beyanatlar üzerinden, burada kendisinin şahsına atfen söylenen ifadeler de vardır. Dolayısıyla, ortada vahim bir tablo vardır. Zaten bununla alakalı söylemi, kararı verecek olan Cumhuriyet Halk Partisidir, ne yapacaklarsa yapsınlar, bu bizimle ilgili bir mesele değil. Ama biz burada ortaya konulanları, millete söylenenleri -kusura bakmasınlar- Meclis kürsüsünden de, farklı platformlardan da, medyadan da dile getireceğiz, bundan geri durmayacağımızı ifade etmek isterim. Bakın, burada bir paylaşım var, ağzıma alamayacağım bir ifade millete dair kullanılmış. Yan tarafa saman konulmuş ama daha ötesi “Rahmetli Dedem ‘Parayla .ok satılsa bir şey sanır, alır yer bu millet.’ derdi. Ne doğruymuş saman terapi odası.” Değerli milletvekilleri, bunun ne anlama geldiğini herkes biliyor herhâlde.

ALİ ÖZCAN (İstanbul) – Hangi tarihte yazmış bunu?

MEHMET MUŞ (Devamla) - Dolayısıyla biz bunları dile getireceğiz ama bunun savunması HDP’ye düşmez.

Bir diğeri, Suriye’yle alakalı madem siz askerimizi, polisimizi bu kadar düşünüyorsunuz, bir gün çıkın da bu askeri, polisi şehit eden PKK teröristlerine laf edin bu kürsüden, bir gün çıkın da bunu ortaya koyun. Ne kadar da askerimizi, polisimizi düşünüyorlarmış! İnanın burada şaşkınlıkla, hayretle izledim. Değerli milletvekilleri, yapılan operasyon orada yaşayan insanlara değil, orada Türkiye’yi tehdit eden PKK’nın Suriye uzantısı PYD’li teröristleredir, iki şeyi birbirinden ayırt edelim.

Teşekkür ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Sayın Başkan…

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Önce dilerseniz Filiz Hanımı dinleyeyim, sonra sizi Sayın Özkoç.

Buyurun Sayın Kerestecioğlu…

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Şimdi, kalkıp da işte “İstanbul İl Başkanını savunmak HDP’ye düşmez.” falan diyerek basbayağı sataşmada bulunmuştur.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kerestecioğlu, size de iki dakika süre veriyorum.

Lütfen yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.

2.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Sayın Başkan, ben sataşmaya meydan vermeyecek şekilde konuşabilirim ama maalesef algılar öyle olmuyor, işte, yani daha önceki konuşmamda da öyle bir şey yoktu ama… Ben burada kadın dayanışmasından bahsediyorum ve özellikle kadın siyasetçilere yapılanlardan bahsediyorum. Canan Kaftancıoğlu, zaten kendisi yıllardır siyasetin içinde olan bir kadın, onu savunmak bana düşmez, o kendi yaptıklarını zaten kendisi savunur, böyle bir şeyden bahsetmiyorum, bunu anlayan anlamıştır. Bugün Meral Akşener’e de ya da AK PARTİ’li herhangi bir kadına da kalkıp siyasette öne çıkmaya kalktığında laflar edilecek olsa buradan gene, bu kürsüden laf edecek olan bizlerizdir, erkeklere özellikle, onun önünü kesmemesi için işaret edecek olan ve uyaracak olan bizleriz.

İnsanların burada otururken gerçekten buradan ölenleri düşünmesi ya da onlar için sözler söylemesi kolay. İşte biz bunu yapmayın diyoruz. Gerçekten neden savaşa girilmeye kalkılıyor, oradan ne tehdidi geldi? Orada IŞİD bitirildi, herkes bunu söylüyor. Oradan Türkiye’ye daha önce IŞİD’den dolayı tehdit geliyordu, bugün ise gelen tehdit, bir şey yok ama kalkıp da siz eğer ülke içerisinde siyaseti bu öfkeyle yürütmeye devam etmek istiyorsanız ve bunun için malzemeniz yeterli değilse o zaman biraz da başka yerlere yönelmek durumunda kalırsınız. Aslında bugün güdülen siyasetin temel nedeni budur.

Şimdi, koskoca bir yere gelmişsiniz, iktidarsınız, yıllardır buradasınız; ya Allah aşkına, artık şu insanlar mutlu olsunlar, öfke duymasınlar birbirine diye bir çaba göstersenize. Gerçekten ona buna savaş açmak yerine Kürtlerle dost olmayı denesenize. En kolayı budur aslında, diğeri çok zor.

Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Kürtler bizim kardeşimiz, dostumuz, merak etmeyin siz; teröristler düşmanımız.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Hiç öyle gözükmüyor.

BAŞKAN – Sayın Özkoç...

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Hatip Cumhuriyet Halk Partisini hedef alarak sataşmada bulunmuştur efendim.

BAŞKAN – Size de iki dakika süre veriyorum.

Buyurun Sayın Özkoç.

3.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye Büyük Millet Meclisinde kürsüden defalarca şöyle seslendik, dedik ki: “Konuşmalarımıza dikkat edelim. Özellikle grup başkan vekili arkadaşlarımız konuşurlarken sarf ettikleri, örnek verdikleri şeylere dikkat etsinler.” Bizi izleyen insanlar da izledikleri yerlerde, cevap verdiğimiz zaman, aynı üslupla cevap verdiğimiz zaman rahatsız oluyorlar; evlerinde rahatsız oluyorlar, izledikleri yerlerde rahatsız oluyorlar, “Meclis bu duruma gelmemelidir.” diyorlar.

Size ne kardeşim Cumhuriyet Halk Partisinin il başkanından? Size ne Cumhuriyet Halk Partisinin politikalarından? Siz kendi içine düştüğünüz çirkefliğe baksanıza. Sizin AKP Genel Başkanının muteber iş arkadaşı, yol arkadaşı, binlerce ihaleyi verdiği, Cerattepe’de orayı peşkeş çektiği Mehmet Cengiz -demedi mi de çok kıymetli o da- “Milleti bilmem ne yaparım.” diyen kişi o kişi değil midir? Sizin arkadaşınız, sizin Genel Başkanınızın yol arkadaşı bu kişi değil midir? Siz hangi yüzle Cumhuriyet Halk Partisine, hangi yüzle Cumhuriyet Halk Partisinin il başkanına dil uzatıyorsunuz?

Biraz sonra, sizin yaptıklarınızı ve sizin Genel Başkanınızın, burada, hangi yol arkadaşları olduğunu, kimlerle yol yürüdüğünü de açıklayacağım.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bekliyoruz.

Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – 60’a göre bir söz talebim var.

BAŞKAN – Lütfen… 60’a göre bir dakika süreyle buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

28.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın hatibin bahsettiği konuyla ilgili, partimizle, bizimle bir yol arkadaşlığı yoktur, bizimle bir yol arkadaşlığı olamaz. Burada ben bir partinin il başkanından bahsettim, aslında bahsetmek istemezdim zaten olanlar milletin gözü önünde. Ama, çıkıp da birisini bizim partimizle ilişkilendirmeye, kusura bakmasın, hiç kimse çalışmasın, o, bizim partimizde ne bir yöneticidir ne bir idarecidir ne bir görevi vardır, partimizle uzaktan yakından bir ilişkisi yoktur.

TUFAN KÖSE (Çorum) – İhale alıyor ya efendim, yetmez mi ihale?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Söylemiş olduğu her ne varsa bu millete dair de tamamen reddederiz, kesinlikli kabul etmemiz mümkün değildir.

TUFAN KÖSE (Çorum) – Ağır top, ağır.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bunu biz, altını çizerek, özellikle ifade etmek isteriz. Partimizde hiçbir görevi olmayanı partimizle kimse bağdaştırmaya çalışmasın.

Bakalım kimleri ifade edecekler, ifade ettikçe biz de bu yeni il başkanıyla ilgili bizim söylediğimiz değil, kendisinin söylediklerini Meclis kürsüsünden ifade etmeye devam edeceğiz.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – 60’a göre söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun 60’a göre Sayın Özkoç, size de söz veriyorum.

29.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu kadar işin arasında bunu uzatmak istemiyorum ama bu işi çirkinleştiren taraf karşı taraf olunca yapacak da başka bir şey kalmıyor. Kendisi burada olmayan, bunları yapıp yapmadığı kesinleşmemiş bir kadın il başkanı hakkında burada konuşulanlar çok çirkindir ve edebe aykırıdır.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Herkes konuşuyor.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Kadın-erkek fark etmez ya, biz kadın diye suçlamıyoruz ki.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Eğer gerçekten biz birilerini suçlamak istiyorsak ve yol arkadaşlığıyla ilgili suçlamak istiyorsak bakın, sizin AKP Genel Başkanınızın yol arkadaşı Fetullah Gülen’dir. (CHP sıralarından alkışlar) Sizin AKP Genel Başkanınızın yol arkadaşı, altına kırmızı halı serdiği Salih Müslim’dir, Barzani’dir, Rıza Sarraf’dır, Mehmet Cengiz’dir, Ensar Vakfıdır. O yüzden, siz önce başınızı kaldırmaya çalışın. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkanım… Sayın Başkanım, kusura bakmasın da sayın hatip neyin ne olduğunu, biraz işleri karıştırıyor sanırım.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Karıştırıyor, karıştırıyor.

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Siz o fotoğrafları karıştırıyorsunuz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Hâlâ o il başkanının şokundan çıkamamış. Bir kere burada sürekli, her kürsüye çıkan “Kadın-erkek eşittir.” diyor. Doğru, eşittir. Şimdi, bir kadın il başkanına böyle böyle şeyler söylüyorlar, biz bir şey söylemiyoruz.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Kendi kullandığı şeyler.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sadece kendisinin söylediklerini, kendisinin yazdıklarını burada ifade ediyoruz. Bunlar saklı gizli de değil, çarşaf çarşaf internette de var.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Kayıtlara geçmiştir Sayın Muş.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, kayıtlara geçmesi için söylüyorum: “Milletin …” diyen bir kişiye bu devletin ihalelerini açan, bu devletin imkânlarını veren, Cerattepe’yi o kişiye peşkeş çeken bir anlayışın bunları söylemeye hakkı yoktur, yoktur. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, hukuk devleti neyse gereğini yapsın, o dediği şahsa da yapsın, bundan sonra kim ne diyecekse onlara da yapsın. Savcıları göreve çağırıyoruz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen, bu tartışmayı bitirelim.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından, Türkiye’de 6284 no.lu Kanun ve İstanbul Sözleşmesi’nin etkin biçimde hayata geçirilmesi ve kadınlara yönelik şiddete karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 10/1/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16 Ocak 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN - Söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan’a aittir.

Sayın Sarıhan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ŞENAL SARIHAN (Ankara) – Değerli Başkan, değerli Divan, salonda bulunan bütün arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şu anda bir araştırma önergesi üzerinde konuşmaya çalışıyoruz. Verilen Meclis araştırması istemi iki ana noktaya dayanıyor. Birisi 6284 sayılı Yasa’nın uygulanması konusunda gerekli önlemlerin alınması istemi, diğeri de İstanbul Sözleşmesi’nin etkin bir biçimde uygulanması istemi. Aslında ikisi birbirini besleyen, birbirine dayanak olan iki yasal düzenleme. Biri uluslararası bir sözleşme, diğeri ise Türkiye iç hukukunda kabul edilmiş olan bir yasa.

Şimdi, bu iki yasanın da asıl amacının ne olduğu meselesi üzerinde kısaca durmak istiyorum. İstanbul Sözleşmesi şöyle der: Kadınlara yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesi için ve bunlarla mücadeleye ilişkin, Avrupa Konseyi Sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasına atıf yapar ve de kadına yönelik her türlü şiddetin -aynı zamanda ev içi şiddetin- önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması, kadına karşı şiddetle mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili bir iş birliği içeren politikalara hayat verilmesi.

6284 sayılı Yasa ne diyor, o yasanın temeli ne? “Bu Kanunun amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” Şimdi, bu usul ve esasların İstanbul Sözleşmesi ışığında nasıl düzenlenmesi gerekiyor? Etkin bir biçimde ve süratli bir biçimde düzenlenmesi gerekiyor.

Biraz önce bu konuya ilişkin konuşma yapacağımı bilen Selina Doğan arkadaşım, bana, kendisine şu anda bildirilmiş olan bir kadın fotoğrafını gösterdi, daha doğrusu bir kadına ilişkin çeşitli fotoğrafları gösterdi. Bu fotoğrafta, vücudunun hemen her yerinde şiddet izleri bulunuyordu ve kendisinden yardım istendiğini ifade etti. Ben İstanbul zannederek “İstanbul Barosuna başvursun.” gibi şeyler söyledim. Meğerse Ankara’ymış, Ankara’da bir polis görevlisiymiş ve polis görevlisi kendi karısına bu şiddeti uygulamış. Şimdi, demek ki bir güvenlik görevlisi olmak da şiddetin önlenmesi konusunda herhangi bir olumlu adımı getirmiyor. Aynen onun gibi bizim parlamenter olmamız, Türkiye Büyük Millet Meclisine seçilerek gelmiş olmamız da şiddet karşısındaki duruşumuzu çok fazla etkilemiyor, bunu görüyorum. Burada gördüğüm tablo budur. Neden? Deminden bu yana il başkanımıza ilişkin söylemler geliştiriliyor ve karşılıklı olarak bu konuda birtakım açıklamalar yapılıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ŞENAL SARIHAN (Devamla) – Bir dakika lütfen.

BAŞKAN – Peki, buyurun, size pozitif ayrımcılık yapmış olayım.

ŞENAL SARIHAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bir kadın kendisine yapılan saldırı karşısında boyun eğmez, o saldırıların nedenini bilir. Hele bir siyasetçi kadınsa, o siyasetçi öne çıkışının ve duruşunun kendisine bir saldırı getirdiğini bilir ve yanıtını mutlaka ve mutlaka kendisi verir. Ama yeter ki biz burada milletvekilleri olarak kadınlara şiddet uygulamayalım.

Teşekkür ediyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Söz sırası, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Deniz Depboylu’ya aittir.

Sayın Depboylu, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA DENİZ DEPBOYLU (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kadına yönelik şiddetin araştırılması amacıyla verilmiş olan grup önergesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Konuşmama başlamadan önce aziz Türk milletini ve sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yaralanma, ölüm, psikolojik zarar veya kayıpla sonuçlanan veya bunlarla sonuçlanması muhtemel olan; kişinin kendisine, başka bir kişiye, bir gruba veya topluluğa karşı fiziksel şiddet ve gücün tehdit veya fiilî olarak kasıtlı kullanımı şeklinde tanımlayabileceğimiz şiddet olaylarının maalesef arttığı ve yaşanmaya devam ettiği bir gerçeklik. Zira, her gün haberlerde, gazetede, basında karşımıza çıkan bilgiler bu yönde ve nihayetinde kadın cinayetlerinin de çok fazla arttığını biliyoruz. Ama asıl üzücü olay, çocukların da bu cinayetlere kurban gidiyor olması.

2017 yılında 20 çocuğumuzu kaybettik, çok çok üzücüdür; 10’unun babası tarafından öldürüldüğünü biliyoruz. 2 Ocak 2018 tarihinde 2 küçük kızımız daha yine maalesef babası tarafından katledildi. Tabii ki bunlar çok üzücü olaylar, üzerinde durulması gereken sorunlar.

Peki, şiddetten sadece kadınlar ve çocuklar mı etkilenmektedir? Hayır, yaşamımızı paylaştığımız canlılar, hayvanlar da bu şiddetten nasibini almaktalar. Gerçi bununla ilgili güzel düzenlemeler yapıldığını biliyorum. Cezaların arttırıldığı, hayvanların mal değil de can gözüyle değerlendirildiği yeni bir yasa hazırlığı içerisinde olunması gayet güzel. Ama sadece cezaya yönelik işlemlerle bu sorunun üstesinden gelinebilir mi, maalesef gelinemez.

Yine, şiddetin tek boyutu, sadece çevremize verilen, çevredekilere verilen zarar da değildir. Şiddetin başka bir boyutu vardır ki bu da kendine yönelik uygulanan şiddettir yani “self mutilasyon” da dediğimiz uygulamalar veya intihar girişimi. Baktığımızda, gerçekten, 2016 yılında 3.064 kişinin de intihar ettiğini görüyoruz. Şiddeti her boyutuyla ele almak zorundayız. Kızgınlık, öfke bir duygudur, aynı mutluluk, üzüntü ve korku gibi. Ancak şiddet bir davranış türüdür. Davranış, hissedilen duygular ve zihinde beliren düşüncelerle tercih edilmiş, ortaya konulmuş olan hareketlerdir. Demek ki bizim sorunu sadece cezalarla çözmemiz değil, aynı zamanda sorunun kaynağına inerek de çözmemiz gerekiyor ve üzerinde durmamız gereken bir konu. Ancak bütün bunları değerlendirirken tabii ki şiddeti önlemek için her şeyi yapmak durumundayız, çocuklarımızı, kadınlarımızı da korumak zorundayız ama kadına, çocuğa yönelik şiddeti önlemek başlığı ile devletin terörle mücadelesinin, kadın, erkek, çocuk milletin bekasının müdafaasının yani buradaki mücadelenin aynı çerçeveye sokulması mevcut sorunun çözülmesi açısından olumsuz bir yaklaşım. Bu, sonucun mevcut çözümden, yoldan çıkarılması demektir. Bizim de bu konuda genel anlamda bir araştırma önergemiz mevcut, ilerideki günlerde getireceğiz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Grup önerisi üzerinde son söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta’ya aittir.

Buyurun Sayın Şahin Usta. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP’nin vermiş olduğu grup önerisi üzerine söz aldım.

Kadına yönelik şiddet aslında bütün dünyaca ve evrensel boyutta düşünülmesi gereken bir sorun. Ancak “kadın” ve “şiddet” gibi yan yana olmaması gereken iki kelimeyi bir önerge olarak yine önümüzde görüyoruz. Aslında, önergeyi veren sayın vekilin konuşmasına baktığımız zaman iş farklı boyutlara gitti. Kadına yönelik şiddet diye önerge verildi, oradan CHP’nin seçilen bir il başkanıyla ilgili bir savunmaya geçildi, sanki bir senaryo kuruldu. Bakın, burada, seçimle gelmiş olan kişi bir il başkanı, kadınlığına bir saldırı yok, onun kadın olduğu için ekstra bir saldırıya uğramadığını görmeniz gerekir. Burada cinsiyetçi yaklaşım yaparak asıl ayrımı yapan sizlersiniz. Burada kadın olsun, erkek olsun, kim olursa olsun, bu millete, bu vatana, bu bayrağa küfrediyorsa, hakaret ediyorsa hesabını verecektir, teröristlere destek oluyorsa elbette ki hesabını verecektir.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Millete, vatana küfreden kim var? Nerede küfür?

ALİ AKYILDIZ (Sivas) – Öyle bir küfür var mı?

LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) – Bu noktada eğer parti kendi içerisinde buna çözüm getiremiyorsa bunun araştırması da yapılır.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) – Çarpıtmayalım lütfen, çarpıtmayalım.

LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) – Soruyorum ben: Aylin Nazlıaka’yı hiç eleştirmediniz, kendiniz attınız bir kadın vekil olmasına rağmen. Belki de cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir şeyi CHP yaptı. Neden çıkıp HDP bunun hesabını sormuyor?

TUFAN KÖSE (Çorum) – Siz kürsüden attınız ya, kürsüden. Kürsüden söküp attınız ya kürsüdeki kadın milletvekilini, kafasını gözünü kırarak.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) – Çarpıtmayalım, yalan söylemeyelim lütfen.

LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) – Var mı Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde bir kadın milletvekilinin milletvekilliği… Kadın olduğu için pozitif ayrımcılık yapabilirdiniz, yapmadınız. Bu işi, eylemi yapan erkeğe hiçbir şey söylemediniz. Siz Aylin Nazlıaka’yı kendiniz partinizden attınız. Niye bununla ilgili bir şey söylemiyor HDP? İşi dönüp dolaştırıp… Bu ülkenin sınırlarına bir ordu kurmaya, terör ordusu kurmaya çalışanlara laf söylemiyorsunuz.

LEZGİN BOTAN (Van) – Suriye'ye millî ordu kuran sizsiniz. Suriye’ye millî orduyu siz kuruyorsunuz. Çetelerden millî ordu olur mu?

LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) – Biz vatanımızı, bayrağımızı, sınırımızı koruyacağız diye, kendi hakkımızı koruyacağız diye, bu işin sonuna kadar sınırlarımızın güvenliği bize aittir ve biz korumakla yükümlüyüz diye orada harekât yapacağız diyoruz, siz bunu da getirip kadına şiddete bağlıyorsunuz.

LEZGİN BOTAN (Van) – Suriye'de millî orduyu kuran sizsiniz. Çetelerden millî ordu kuruyorsunuz.

LEYLA ŞAHİN USTA (Devamla) – Bu kadar planlı bir senaryoyla burada, bu milletin kürsüsünde yine bunu yapıyorsunuz. Bunu takdire sunuyoruz elbette ki.

Kadın ve şiddet noktasında asla bir araya gelinmeyecek bir dönemdeyiz ve bu konuyla ilgili de en iyi çalışmaları… En iddialı şekilde söylüyorum: Bu ülkenin barışı, huzuru için kadın olsun, erkek olsun, çocuk olsun, kim olursa olsun; Türk olsun, Kürt olsun, Alevi olsun, Sünni olsun, kim olursa olsun, hepsi için en iyi ve en çok yapan bizden başkası da görülmemiştir ve olmamıştır. Bunu çok iddialı şekilde söylüyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Varsa yaptığınız, aksini ispat etmek sizin takdirinize sunulmaktadır.

Ben, yüce heyeti ve saygıdeğer milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Sayın Başkan…

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Kerestecioğlu, önce sizi dinleyeyim.

Buyurun.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Planlı bir senaryoymuş bizim önergemiz, kadın ile şiddet yan yana gelmezmiş.

BAŞKAN – Sataşmadan iki dakika konuşalım lütfen.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Sataşacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

4.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, Konya Milletvekili Leyla Şahin Usta’nın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Evet, yani gerçekten bazen ilginç oluyor burada işitilen bazı sözler. Hani öyle çok alışmışsınız ki algıyla yönetmeye ülkeyi, zannediyorsunuz ki… Önergeyi de okumadan çıkmışsınız maalesef yani önergede çok net ve açık bir şekilde yazıyor neler olduğu kadına yönelik şiddetin.

LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) – Ben sizin konuşmanızdan bahsediyorum. Önergeyi okudum ama siz konuşmanızda… Ne konuştuğunuzu bilmiyorsunuz o zaman.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – Onu okumuşsunuz, o zaman niye böyle söylüyorsunuz “planlı bir senaryo” diye? Ben burada dedim ki: AK PARTİ’den bir kadın da olsa, başka bir yerden bir kadın da olsa, Meral Akşener dahi olsa -yani 1990’larda bütün siyasi kimliğimle karşı durduğum bir kadın olarak- gene bir kadın siyasetçiye çelme takılmaya çalışıldığında savunuruz.

“Aylin Nazlıaka” dediniz. Aylin Nazlıaka burada geldi, kendini ifade etmek için buraya kelepçeledi. Bizim arkadaşlarımızın saçı başı yolundu neredeyse yani. Burada biz Aylin Nazlıaka’ya aynı dayanışmayı göstermek için buraya geldik. Yani bunu görüyorsunuz, bunu biliyorsunuz; gözümüzün içine baka baka –haydi sataşmıyorum Sayın Başkan, anlayan anladı- ama gözümüzün içine baka baka oluyor bütün bunlar.

Kadın ile şiddet yan yana gelmezmiş. Ya, kadın ile şiddet keşke yan yana gelmese, keşke yan yana gelmese. Hakikaten mümkün olsa keşke onlarca kadın öldürülmese, keşke önergemize konu olan Dilek Çakır gerçekten şiddeti önlemek için -kendisine yapılan, çocuklarına yapılma ihtimali olan- savcılığa, karakola başvurmamış olsa, keşke hayatta böyle bir olay olmamış olsa ya da olduğunda keşke emniyet görevlileri onu korumuş olsa, keşke mahkemeler bu adamın şiddet eğilimini göre göre çocukları görme hakkını vermese, en azından bunun için bir eğitim uygulasa ve keşke o 2 çocuk ölmese. Ya, kadın ile şiddet işte o zaman yan yana gelmez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – Ama keşke kadınlar hakikaten dayanışsa, dayanışma içinde olsa, söylediğimiz şuradaki lafları “algı” diye almasa. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Özkoç…

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Efendim, Aylin Nazlıaka konusunda ve diğer konularda partimizin tutumuyla ilgili sataşmada bulunmuşlardır.

BAŞKAN - Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

5.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; üzücü olan, AKP’nin erkekleri ile kadınları aynı söylem içerisinde, birbirlerinden farkları yok. Aynı söylemi… Maalesef, kadına şiddet Türkiye’de almış başını gidiyorken burada bir kadın milletvekilimizin sanki böyle bir şey yokmuş imalarında bulunması gerçekten çok üzücüdür; birincisi bu.

İkincisi, ya, siz bir il başkanı kadın arkadaşımızdan bahsediyorsunuz ve bununla bağlantılı olarak Aylin Nazlıaka’yı burada bizim görevden aldığımızı söylüyorsunuz. Aylin Nazlıaka’ya burada uçan tekme atan sizin kadın arkadaşınızdır. (CHP sıralarından alkışlar)

HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Sizin partinize tekrar girebilmek için kadın kendini oraya…

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Burada engelli bir milletvekili arkadaşımızı yerlerde süründüren sizin kadın milletvekili arkadaşlarınızdır. (CHP sıralarından alkışlar) Birazcık olsun yüzünüzün kızarıyor olması gerekir.

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Ne alakası var ya!

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Siz, şimdi bir de başka şeylerden bahsediyorsunuz, diyorsunuz ki: “Ya, siz görev aldınız, cumhuriyet tarihinde ilk defa oldu bu.” Cumhuriyet tarihinde ilk defa olan bir şey, millet iradesiyle gelen bir başbakanı görevden almaktır. Cumhuriyet iradesinde ilk defa olan şeylerden bir tanesi, bir iktidar partisinin kendi belediye başkanlarını millet iradesiyle göreve geldiği hâlde görevden almasıdır.

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) – Kadına şiddeti konuşuyoruz.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Kongreyle gelen Genel Başkanınızı kasetle gönderdiniz.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Eğer başbakanın bir suçu varsa hukukun karşısına çıkartırsınız. Belediye başkanlarınız eğer hırsızlık, arsızlık yaptılarsa onları hukuk karşısına çıkartırsınız ama siz, millet iradesine saygı duymadığınız için onları ağlayarak istifa ettiren bir partinin mensubu olarak buradan bu sözleri söyleme hakkına sahip değilsiniz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, Engin Bey hızını alamıyor bugün, her çıkışında partimize yeni yeni ithamlarla sataşıyor. Efendim, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa bir başbakan alınmış da, işte genel başkan böyle değiştirilmiş de… Dolayısıyla bu sataşmadır, bunların cevabını mutlaka almak zorundalar.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) – Gerçekleri söylüyor, öyle olmadı mı? MEHMET MUŞ (İstanbul) - Söz talep ediyoruz efendim.

BAŞKAN – Buyurun lütfen, siz de sataşmadan konuşursanız memnun oluruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan, sen de “kaset” falan deyip yeni bir sataşmaya yol açma.

6.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, mesele -az önce Leyla Hanım da ifade etti- birisinin kadın olması meselesi falan değil. Burada siyasi bir pozisyon var, bunu Cumhuriyet Halk Partisi delegeleri böyle takdir etmişlerdir, biz de söylediklerini konuşacağız.

Bakın, söylediği bir laf var, yenilir yutulur değil: “‘Tayyip Erdoğan neredesin, Allah belanı versin.’ Şimdiki sloganımız bu.” Bunu yazan bu kadın ve bunun gibi pek çok hakaretlerde bulundu. Bunların tamamını bu şahsa iade ediyoruz.

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) – Hepsi de şiddet içeriyor.

MEHMET MUŞ (Devamla) - “Devlet katil değil, seri katil.” diyor.

ALİ ÖZCAN (İstanbul) – Ne zaman söylemiş bunları? Kaç sene önce söylemiş bunları?

MEHMET MUŞ (Devamla) - Şimdi, Sayın Özkoç ne diyor bununla alakalı, Cumhuriyet Halk Partisi ne diyor? İl başkanları diyor ki: “Devlet katil değil, seri katil.” Ne diyor? Çıksın bir söylesin bize.

ALİ ÖZCAN (İstanbul) – Neredeydiniz altı senedir?

MEHMET MUŞ (Devamla) - Bakın, Türkiye'nin mücadele ettiği… 24 Nisan 2012: “Tarihte bugün: Ermeni soykırımı başladı.” Bunu Cumhuriyet Halk Partisinin il başkanı söylüyor.

Arkadaşlar, hangi soykırım, hangi soykırım? Bunu Cumhuriyet Halk Partisi izah etsin, çıksın, anlatsın bize. Bir diğeri…

Sayın Başkan, daha çok var. Konuştukça ben buradan okuyacağım bunları, daha çok çok var.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) – Korkmayın il başkanımızdan, korkmayın! Kadın diye korkmayın!

MEHMET MUŞ (Devamla) – Şimdi, bir diğeri şu: Efendim, tarihte ilk defa başbakan alınmış da…

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ’yi diğer partilerden ayıran bir özellik vardır.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Biat!

MEHMET MUŞ (Devamla) - AK PARTİ hem genel başkan hem başbakan çıkarır ya da Cumhurbaşkanı çıkarır. Böyle bir farkı var AK PARTİ’nin. Dolayısıyla Ahmet Davutoğlu bizim Genel Başkanlığımızı yaptı, Başbakanlığımızı yaptı, hâlen bizim milletvekilimizdir, partilimizdir. Delegelerle geldi, kongrede coşkulu bir programla, coşkulu bir kongreyle beraber görevini Binali Yıldırım’a devretti. Peki, sizin genel başkan değişiminiz nasıl oldu? Rahatsız oluyorsunuz, “Adama kumpas kuruldu.” diyorsunuz. Peki, bu kumpas kurulan genel başkanın arkasında dimdik neden durmadınız?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET MUŞ (Devamla) - Neden adamı yemek için bir gün sonra fikrinizi, kararınızı değiştirdiniz? Neden hiç tasvip etmeyeceğimiz yollara başvuruldu ve siz bunun üzerine akladınız? Ben oradaki enstrümanı söylemek istemiyorum.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Özkoç…

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Uzatmak istemiyoruz ama sataşmaları siz de alenen görüyorsunuz Sayın Başkan, sataşmadan söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Lütfen, arkadaşlar, bu polemiği keselim.

7.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sizin partinize mensup birisinin -şu anda Twitter’da dolaşıyor- söyledikleri yenilir, içilir lokmalar değil ama o, Twitter’da dolaşanı doğrulatmadan hemen buraya getirip söylemiyorum ve dikkat ediyorum. Ama sizin daha önceden söylediklerinizi sizin yüzünüze karşı bir kere daha söyleyeyim.

Saray sofrasının başında oturup da Atatürk’ün annesine, namusuna dil uzatan sizler değil misiniz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Hayır.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Hayır, hayır.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Öyle bir şey kesinlikle yok.

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) – Hayır, hayır.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Söyle, neymiş?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Atatürk’ün manevi kızına “Çankaya’nın nikâhsız first leydisi” diyen sizler değil misiniz? (AK PARTİ sıralarından “Değiliz” sesleri, gürültüler)

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) – Değiliz.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Sarayın resmî tarihçisi olup…

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Söyle, neymiş? Hadi oradan be! Özkoç, geç bu işleri, geç bu işleri!

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Ne oldu, heyecanlandınız değil mi?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Geç bu işleri, geç!

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) – Kanıtlaman lazım.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Nasılmış arkadaşlar gerçekleri söyleyince?

HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Ya, Atatürk’ü niye kullanıyorsun ya?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – “Atatürk heykellerini köpek leşi gibi sürükleyeceğiz.” diyen sizler değil misiniz?

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) – Değiliz.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Atatürk’ü niye kullanıyorsun kendi rezilliğine?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Ne oldu, sinirleriniz mi bozuldu? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Yo, bozulmadı.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Resmî fetvacı olup da “Müziği dinlemesi, icrası doğru değildir.” diyenler sizler değil misiniz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Külliyen yalan!

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) – Değiliz, değiliz.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – “Kahkaha atan kadın iffetsizdir.” diyen sizler değil misiniz?

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Külliyen yalan söylüyorsunuz.

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) – Değiliz.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Şortlu kadına tekme atan, salıveren, Kadıköy vapurunda onu taciz edenlere katkı sunan sizler değil misiniz?

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) – Biz değiliz, biz değiliz.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Hayır, yalan söylüyorsunuz.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Değiliz. Sen kendini öyle mi kandırıyorsun?

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – “Her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alıyorum.” diyen sizin Genel Başkanınız değil mi?

IŞİD’e “öfkeli gençler” diyen, “Yoksa ‘İslam düşmanı DEAŞ’ mı diyelim?” diyen sizler değil misiniz?

HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Değiliz.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Teröristlere “arkadaşım” diyen kim, teröristlere?

HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Öyle bir kayıt yok.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, onun için, sizin bu milletin yüzüne bakacak hâliniz yok. Siz Cumhuriyet Halk Partisini bırakın, kendi ağzınıza bakın. (CHP sıralarından alkışlar)

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – DHKP-C marşıyla yürüyenler kimler?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, söz almak istemiyorum, sadece yerimden 60’a göre bir açıklamada bulunmak istiyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Söz almak istemiyorsa almasın Sayın Başkan, o zaman ben de 60’a göre söz alacağım.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen, bakın, bu tartışmayı bitirelim. Devlet, ortak devletimiz; Atatürk, ortak bir değerimiz. Farklı birtakım söylemlerle onları yüceltmiyoruz. Lütfen, ne olursa olsun bunlar üzerinde siyaset yapmayalım, ortak değerlerimiz, ortak paydamız ve hep birlikte yüceltelim diyorum. Yani yanlış yapanlar olabilir mi? Bu ülkede elbette vardır.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkanım, kadınlar bizim ortak değerlerimiz değil mi?

HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Senin il başkanınla ne alakası var şimdi? Kadınları niye sömürüyorsun? Senin il başkanın.

BAŞKAN – “İnsanlık değerleri” diye bir değer var, kadın da erkek de hepimizin ortak değerleri.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – İnsanlar ortak değerimiz.

BAŞKAN – Ve özellikle kadına yönelik şiddeti konuşurken bu tür söylemler hiç yakışmıyor, hiçbirimize yakışmıyor.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Kadını sömüren zihniyet bu.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Onlara karşı burada iftira atılırken neden uyarı görevinizi yapmıyorsunuz Sayın Başkan?

BAŞKAN – Herkesi uyarıyorum Sayın Özkoç.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Lütfen…

BAŞKAN – Yani bütün uyarım herkes içindir, lütfen bu tartışmaları bitirelim.

Sayın Muş, konuşacak mısınız 60’a göre?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Evet Sayın Başkan, eğer uygun görürseniz.

BAŞKAN – Lütfen yeni bir tartışmaya meydan vermeyelim.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Mutlaka.

BAŞKAN – Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

30.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Şöyle: Ben daha söze başlamadan Sayın Özkoç “Ben de 60’a göre söz isterim.” dedi de daha ne dediğimi bilmiyor, bir konuşayım, ondan sonra isterseniz yine söz alabilirsiniz.

Bakın sayın milletvekilleri, CHP ne zaman sıkışsa bir yerde köşeye, hemen Atatürk’ü önüne koyup onun arkasına sığınıp Atatürk’ü bu sıkışıklıktan çıkmak için kullanmaya çalışıyor. Bırakın, düşün Atatürk’ün yakasından. Her sıkıştığınız yerde Atatürk’ü kullanmaya çalışmayın. Bir kere, bizim, Atatürk’ün annesine, vesaire, böyle bir şey söylememiz kesinlikle söz konusu olamaz, böyle bir şeyi reddederiz.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Sizin tarihçileriniz… Fesli, fesli soytarı var ya tarihçi… “Atatürk’ün annesi bilmem nerede çalışıyor.” diyen var ya…

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bakın, DEAŞ teröristtir. Ne diyor, biliyor musunuz?

VELİ AĞBABA (Malatya) – “Atatürk’ün annesi bilmem nerede çalışıyor.” diyen sizin resmî tarihçiniz.

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) – AK PARTİ mi söyledi?

VELİ AĞBABA (Malatya) – Resmî tarihçiniz o, resmî tarihçiniz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bakın, genel başkanları bir kadın bakanımıza, bir önceki Aile Bakanımıza ağza alınmayacak laflar söyledi. Ya Sayın Özkoç milletvekiliydi, ne çıkıp söyledi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Madem bu kadar kadınlarla alakalı hassasiyetleri var, bu kadar, kadınlarla alakalı “ortak değerimiz” diyorlar; Aile Bakanımıza ağza alınmayacak o lafları söylerken Kılıçdaroğlu’na karşı bir şey söyleyebildi mi?

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Ayıp ayıp! Çok ayıp!

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Kaldı ki belediyelerle alakalı genel başkan yardımcılarının söyledikleri ortada, kendi belediyeleriyle ilgili.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Özkoç, 60’a göre size de söz veriyorum ama lütfen, rica ediyorum bitirelim artık bu tartışmayı.

Buyurun.

31.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, ne yapmamı istiyorsunuz? Hiç alakası yokken, Mecliste yasaları, kanunları ve önergeleri tartışıyorken AKP’nin Grup Başkan Vekili Cumhuriyet Halk Partisinin seçilmiş il başkanını delili olmadan burada çamur atarak lekelemeye çalışıyor.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Çamur değil, söylemiş hepsini ya.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Ne yapmamız gerekiyor? Nasıl davranmamız gerekiyor?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Aynı hesaptan yapmadı mı? Aynı hesaptan açıklama yapıyor.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Bakın, şu anda Abdurrahim Boynukalın, Bakan Yardımcısı. Şimdi, ne diyor, biliyor musunuz -kendi “tweet”ini söylüyorum- “Bir de TSK'nin ve örgütün şehitliği kullanması var ya, öldürüyor beni! Bırakın kardeşim, biriniz laik, diğeriniz Marksist Leninisttiniz hani?” diyor, “Allah El Nusra'nın yardımcısı olsun.” diyor. Şimdi neyi tartışmamızı istiyorsunuz? İşte “tweet”leri, işte sizin Bakan Yardımcınız, işte sizin partiliniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Yani, bunları burada birbirimize söyleyerek bu konuda varmak istediğiniz bir yer varsa o zaman burada görüşme açalım Sayın Başkan, birbirimize söylemek istediğimiz her şeyi uzun uzun konuşalım ve söyleyelim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, kimse layüsel değildir. Eleştirilerimizi yapacağız.

TUFAN KÖSE (Çorum) – Efendim, ben de 60’a göre…

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından, Türkiye’de 6284 no.lu Kanun ve İstanbul Sözleşmesi’nin etkin biçimde hayata geçirilmesi ve kadınlara yönelik şiddete karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 10/1/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 16 Ocak 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Meclisin bir gündemi var, Meclis gündemine devam ediyoruz.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

TUFAN KÖSE (Çorum) – Benim bir talebim vardı Sayın Başkan, 60’a göre ben de söz istemiştim. Normal milletvekillerinin söz hakkı yok mu efendim?

BAŞKAN – Şimdi oylamaya geçtim.

Karar yeter sayısı arayacağım.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Karar yeter sayısını ne kadar çok oyla reddedildiğini görmek için istedim.

BAŞKAN – Arayacağım.

Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.56

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati:18.11

BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN

KÂTİP ÜYELER: Vecdi GÜNDOĞDU (Kırklareli), Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49’uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

Elektronik oylama cihazıyla yapacağız oylamamızı.

Üç dakika süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.14

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati:18.26

BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN

KÂTİP ÜYELER: Vecdi GÜNDOĞDU (Kırklareli), Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49’uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin ikinci oylamasında da karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Elektronik oylama cihazıyla öneriyi oylarınıza sunuyorum ve üç dakika süre veriyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, öneri kabul edilmemiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım, oylarınıza sunacağım.

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Genel Diğer İşler” kısmında yer alan 420, 423, 424, 436, 437, 444, 445, 448, 449, 450, 452, 453, 454, 455, 467, 468, 470, 483, 484, 496, 498, 499 ve 500 sıra sayılı Kanun Tasarılarının yine bu kısmın 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22 ve 23’üncü sıralarına alınmasına ve diğer işlerin buna göre teselsül ettirilmesine ilişkin önerisi

16/1/2018

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 16/1/2018 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

Engin Özkoç

Sakarya

Grup Başkan Vekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan 420, 423, 424, 436, 437, 444, 445, 448, 449, 450, 452, 453, 454, 455, 467, 468, 470, 483, 484, 496, 498, 499 ve 500 sıra sayılı Kanun Tasarılarının yine bu kısmın 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22 ve 23’üncü sıralarına alınması ve diğer işlerin buna göre teselsül ettirilmesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerinde ilk söz, öneri sahibi CHP Grubu adına Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’a aittir.

Buyurun Sayın Özkoç. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, lütfen, sessizlik bekliyoruz.

CHP GRUBU ADINA ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden soruyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak diyoruz ki: Adalet ve Kalkınma Partisi olarak millete verdiğiniz sözleri neden yerine getirmiyorsunuz?

Evet, bir olağanüstü hâl artık olağan hâle gelmiştir. Türkiye’de bir kalkışma olmuş mudur? Olmuştur. Bu kalkışmayla ilgili olağanüstü hâl ilan edilmiş midir? Edilmiştir. Bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi varken bütün yetkiler bir kişinin iki dudağı arasına terk edilmiş midir? Edilmiştir. Ama sizin söylediğiniz, bunun ötesinde sözler var, diyorsunuz ki: “Hayır, biz Meclisi devre dışı bırakmadık.”

Eğer Meclisi devre dışı bırakmadıysanız 31 tane kanun hükmünde kararnameden neden sadece 5 tanesi Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmiştir? Türkiye Büyük Millet Meclisine kanun hükmünde kararnamelerin gelip Meclis tarafından oylanması gerekiyorken ve bu konuda sizin çoğunluğunuz varken, çıkardığınız kanun hükmünde kararnamelerin yasal olmadığını bilmek, olağanüstü hâl kurallarına uygun olmadığını bilmek sizi engelliyor mu?

Biliyorsunuz ki Anayasa’nın ilgili maddesinde “Olağanüstü hâl süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü hâlin gerekli kıldığı konularda kanun hükmünde kararname çıkarır.” diyor. Siz, kurbağa adamlarla ilgili kanun hükmünde kararname çıkarıyorsunuz, taşeronlarla ilgili kanun hükmünde kararname çıkarıyorsunuz, bankalarla ilgili kanun hükmünde kararname çıkarıyorsunuz. Bizim izlememiz gereken, takip etmemiz gereken kanun hükmünde kararnameleri Meclisin gündemine getirip de diğer maddelerin önceliğine koyup İç Tüzük gereği…

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı bu kanun hükmünde kararnamelerin görüşülmesini engelliyor. Buradan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının bu konuda görevini kötüye kullandığını milletime şikâyet ediyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı kanun hükmünde kararnameleri Türkiye Büyük Millet Meclisine getirmeyip onlar üzerinde Meclisin iradesini yok saymaktadır. (CHP sıralarından alkışlar) Meclis Başkanı, milletin Meclis Başkanı olmaktan çıkmış, sarayın Meclis Başkanı konumuna gelmiştir. (CHP sıralarından alkışlar) Bunların hiçbir tanesi doğru değildir.

Değerli arkadaşlarım, bugün genel başkanlar grup toplantılarında konuştular. Grup toplantılarında konuşurken Türkiye Büyük Millet Meclisinde her zaman söylediğimiz, milletimize de verdiğimiz bir söz var “Bir adap içerisinde konuşun ve millete karşı saygılı olun.” diyoruz. AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Genel Başkanımızla ilgili “Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı karikatür gibi adam.” diyor. Şimdi, bu söz bir Cumhurbaşkanına…

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Doğru.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Doğru olup olmadığının sana cevabını veririm ama sana yakışmaz, bana da sana vereceğim cevap yakışmaz. (CHP sıralarından alkışlar) Haddini bil, öyle otur!

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Sen haddini bil!

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Sen haddini bil, öyle otur!

BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri, lütfen…

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Sen haddini bil!

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Terbiyesizlik yapmayın oradan!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Adam ol, haddini bil! Siz daha fazlasını söylüyorsunuz Cumhurbaşkanına, haddinizi bilin!

BAŞKAN - Sayın Özkaya, istirham ediyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Sen bir Genel Başkana bu şekilde davranamazsın, haddini bil!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

Sayın Özkoç, Genel Kurula hitap edin.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Saygısızlık yapmayın.

Cumhurbaşkanı eğer bir Genel Başkana “Karikatürsün.” diyorsa “Ekonomi büyüyor.” diyen Cumhurbaşkanına Türkiye gülüyor “İleri demokrasi var.” diyen Cumhurbaşkanına dünya gülüyor.

KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) – Sana da biz gülüyoruz.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - “Hukuk devleti” diyorsunuz, adalet mensupları gülüyor.

KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) – Sana da biz gülüyoruz.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) - Bir karikatür mü arıyorsunuz, aynaya bakın, eminim siz de güleceksiniz, hem de kahkahalarla.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Size gülüyorlar, size gülüyorlar.

FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) - Milletin dediğine bakıyoruz biz, milletin dediğine bakıyoruz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bir saniye Sayın Muş, size söz vereceğim ama bir konuyla ilgili, özellikle Meclis Başkanlığıyla ilgili… Meclis Başkanlığını temsilen biz de burada oturumu yönetiyoruz.

Şimdi, gelen kanun tasarı ve teklifleri -özellikle olağanüstü hâllerle ilgili siz ifade ettiniz- Meclis Başkanlığı olarak geldiği andan itibaren gündemin son sırasına koyuluyor ve gündeme yazılıyor, gündemde var.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Anayasa öyle demiyor.

BAŞKAN – Ama bu gündemdeki işlerin görüşülme sırası İç Tüzük’ün 19’uncu ve 49’uncu maddeleri gereğince Genel Kurulun takdiriyle belirlenir; ya ortak Danışma Kurulu ya da grup önerisiyle gündem belirleniyor.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Anayasa “öncelikle ve ivedilikle” diyor Başkanım, yapma.

BAŞKAN – Dolayısıyla Meclis Başkanlığı, geldiği andan, Meclise sevk edildiği andan itibaren gündemin son sırasına bunları koyuyor ve gündemde de var; arkaya da bakarsanız, şu kırmızı gündem kitapçığında.

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) – Anayasa’da “ivedilikle” diyor Başkanım.

BAŞKAN – Ama görüşülme sırasını belirlemek Genel Kurulun elinde, ben bunu özellikle ifade etmek istedim.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Genel Kurulun elinde değil.

BAŞKAN – Dolayısıyla Meclis Başkanlığının bu noktada yapacağı gündeme almaktı, gündemin son sırasında bunu işleme almaktı. Onu da gelir gelmez yapıyor zaten, onda bir sıkıntı yok.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Anayasa’da -bizim İç Tüzük de öyle diyor- OHAL kararnameleri kanun tasarı ve tekliflerinden önce, otuz gün içinde görüşülüp karara bağlanır.

BAŞKAN – Anladım.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Komisyonlarda en geç yirmi gün içerisinde görüşmeleri tamamlanan KHK’ler Meclis Başkanlığınca doğrudan Genel Kurulun gündemine alınır…

BAŞKAN – Tamam.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – …ve doğrudan Genel Kurul gündemine alınan bu KHK’ler diğer maddelerin önüne geçirilir.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – İç Tüzük’ün 128’inci maddesi.

BAŞKAN – Meclis Başkanlığı bunu gündeme almış, gündeminde var. Bunu gündemin ön sırasına alıp görüşme işlemi de Genel Kurulun elinde. Aynı şeyi ifade ediyoruz.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Aynı şeyleri söylemiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Kürsüden söz talebim olacak.

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın hatip partimize, Genel Başkanımıza sataşmada bulunmuştur.

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) – Ne diye sataşmada bulundu?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Ne dedim?

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) – Ne dediğini söylesin, ne diye sataşmış?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Dolayısıyla İç Tüzük 69’a göre, sataşmadan doğan hakkımızı kullanmak istiyoruz.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş.

Lütfen yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sayın hatip buradan “Milletin huzurunda millete karşı düzgün bir dil kullanacağız.” dedi. Kendisinin bu sözünü biz kabul ediyoruz ama gel gör ki Cumhuriyet Halk Partisinde işler böyle olmuyor.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın, İstanbul İl Başkanları öyle bir paylaşım yapıyor ki galiz bir küfür, galiz, galiz; galiz yani, galiz küfür.

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) – Ona yakışır!

MEHMET MUŞ (Devamla) – Şimdi, fikrinizde ne varsa zikriniz de o olur, kafanızın arka planında ne varsa dilinize de o yansır. Demek ki o yazdıklarıyla alakalı bazı sorunlar var ortada. Hani temiz dil, hani temiz dil? Nerede temiz dil? Demek ki öyle bir şey yok.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Afyon AKP İl Başkanı “terörist arkadaşlar” demişti Sayın Muş, sizin İl Başkanınız “terörist arkadaşlar” demişti PKK’lılara.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Bakın, “En büyük cami, en büyük adalet sarayı, en büyük bayrak, en büyük kortej…” Devamını söyleyemiyorum, bu kürsüye ayıp olur; isteyenler bu “tweet”lere, bu paylaşımlara baksınlar. Hani temiz dil? Bu, sıradan birisi değil ya, İstanbul İl Başkanı.

TUFAN KÖSE (Çorum) – Abdurrahim boynu eğri ne yapmış? Boynu eğri ne yapmış, boynu eğri? Bakan Yardımcısı ya.

CEYHUN İRGİL (Bursa) – Sizin milletvekilleriniz neler söylüyor.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Afyon İl Başkanınız “terörist arkadaşlar” diyor. 24’üncü Dönem milletvekiliniz “Dağdan inenleri, tövbe edenleri affedelim.” diyor.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Efendim, AK PARTİ Genel Başkanı “karikatür” demiş. Ya, siz siyasi eleştiriye açıktınız hani? Hani siz bütün bu söylediklerinizi siyasi eleştiri kapsamında söylüyordunuz? Kürsüden her gün, bileğini bükemediğiniz, sandıkta yenemediğiniz Tayyip Erdoğan’a “diktatör” diyordunuz; bunlar siyasi eleştiri, ağzınıza gelen her şeyi sayıyorsunuz, bunlar siyasi eleştiri ama size biraz bir şey söylenince “Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanına böyle bir şey söyleyemezsin.” Öyle bir söyleriz ki, öyle bir söyleriz ki…

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Söyleyemezsin!

MEHMET MUŞ (Devamla) – Öyle bir söyleriz ki sen bile hayret edersin Sayın Özkoç.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sen söyleyemezsin, senin cirmin yetmez!

MEHMET MUŞ (Devamla) – Eğer bir şey işitmek istemiyorsanız siz de ona göre konuşacaksınız. Konuşursanız çok daha ağırını bizden işiteceksiniz, bunu hiçbir zaman unutmayın.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) – Ne demek o “konuşma”, tehdit mi var yani, ne? Tehdit mi ediyorsun?

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Tehdit mi ediyorsunuz?

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Uyarı, uyarı.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Açık açık tehdit ediyor efendim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkoç.

Lütfen siz de iki dakika içerisinde meramınızı ifade edin.

9.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye Cumhuriyeti’nin onurlu bir siyasi partisidir. Söyleyecek sözünüz varsa söylemezseniz namertsiniz; söyleyeceksiniz.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Namert sensin, namert; senden iyi namert mi var!

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Buraya, bu kürsüye çıkacaksınız, Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili ne sözünüz varsa söyleyeceksiniz.

Sizin Genel Başkanınız bugün “Yol arkadaşlarına dikkat et.” diyor Sayın Genel Başkanımıza. Ben sizin yol arkadaşlarınızı söyleyeyim: “Sayın Fetullah Gülen” diyorsunuz ya siz “Sayın Fetullah Gülen” dediğiniz o kişi sizin yol arkadaşınız, her istediğini verdiğiniz “Bitsin bu hasret.” dediğiniz.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Bugün koluna girmişsiniz, bugün! Bugün kol kolasınız.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Bakın, yol arkadaşları böyle resimler veriyor, görüyor musunuz? Nasıl yol arkadaşınız? Beraber, el ele yürüdüğünüz yol arkadaşınız bu.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Sözcülüğünü yapıyorsunuz şu anda.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Onun için, bu resimlere bakın. Sizin yol arkadaşınız Zekeriya Öz’dür. Sizin yol arkadaşlarınız PYD Lideri Salih Müslim’dir.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Sizin Genel Başkanınız diyor “Terörist değil.” diye. “Terörist değil.” diyen sizin Genel Başkanınız.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Siz PYD Lideri Salih Müslim’i kırmızı halılar sererek Türkiye’de ağırladınız. Sizin yol arkadaşınız Barzani’dir.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Sizin Genel Başkanınız söylüyor.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Sizin yol arkadaşınız Reza Zarrab’dır. Sizin yol arkadaşınız, hani işaretle gösteriyorsunuz ya, soygun yapan, talan yapan, bu milleti soyan bakanlarınızdır.

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) – Millet, millet bizim yol arkadaşlarımız.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Sizin yol arkadaşınız, millete ağır küfreden Mehmet Cengiz’dir. Sizin yol arkadaşınız, milletin ırzıyla, namusuyla uğraşan Ensar Vakfıdır. Siz kendi yol arkadaşlarınızı seçmişsiniz, yolunuz açık olsun! (CHP sıralarından alkışlar)

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Genel Diğer İşler” kısmında yer alan 420, 423, 424, 436, 437, 444, 445, 448, 449, 450, 452, 453, 454, 455, 467, 468, 470, 483, 484, 496, 498, 499 ve 500 sıra sayılı Kanun Tasarılarının yine bu kısmın 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22 ve 23’üncü sıralarına alınmasına ve diğer işlerin buna göre teselsül ettirilmesine ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerinde gruplar adına ilk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili Erhan Usta’ya aittir.

Sayın Usta, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bu grup önerisi, Temmuz 2016 sonrasında çıkartılan bir kısım KHK’lerin Meclis gündemine alınmasına ilişkin bir grup önerisidir. Biraz geriye gidecek olursak gerek bu OHAL kapsamında çıkartılanlar olsun gerekse Anayasa’nın 91’inci maddesi çerçevesinde çıkartılan normal KHK’ler olsun, bunların aslında zamanında Meclise getirilmemesi önemli bir sorundur. Bir defa, onu tespit etmek lazım.

Bu dönemde, bu son OHAL kapsamında 31 adet KHK çıktı, bunun 5 tanesi Mecliste görüşüldü. Geçen hafta da bu konu gündeme gelmişti. Grup Başkan Vekili arkadaşımız Erkan Akçay bir kısım istatistikler verdi, ben onları yine tekrarlamak istiyorum. Daha önce, bu son OHAL’den önce çıkmış 268 tane KHK var aslında ve bunlar şu anda KHK olarak yürürlükte yani kanunlaşmamış maalesef. Bunun 252 tanesi Anayasa’nın 91’inci maddesi çerçevesinde çıkartılmış ki ben bu kürsüde bunu defalarca eleştirdim, özellikle son, 2011 yılında çıkartılan KHK’ler son derece sıkıntılı KHK’ler olmuştur. Bütün kamu bürokrasisini veya bakanlıkları organize eden KHK’lerdi, Mecliste görüşülmemesinden kaynaklanan da ciddi sıkıntılar olmuştur, onu ifade ettik. Yalnız, dikkatinizi çekmek istiyorum, 16 tane de daha önceden, yine bugün olduğu gibi, Anayasa’nın 121’inci maddesi kapsamında, OHAL kapsamında çıkartılan KHK’ler vardı.

Dolayısıyla, ortada böyle bir sorun var. Şimdi, bu sorunun çözümüne yönelik olarak biz geçen hafta burada, bununla ilgili bir planlama yapılması gerektiğini vurguladık. Yani bunları oturup, aslında bütün siyasi partiler, gruplar bir yan yana gelip… Tabii, hepsini madde madde görüşelim dediğimiz zaman bunu görüşmek mümkün değil ama bunların görüşülmesi lazım, bunların da sistem açısından kanunlaştırılması lazım yani kanun hâline getirilmesi lazım veya reddedecekse Meclis, onun reddedilmesi lazım.

Dolayısıyla, hakikaten ortak bir anlayışla, bir komisyonla, gruplar arasında bir mutabakatla bir planlama yaparak, öncelikleri tespit ederek bunları Meclis gündemine taşımanın biz de faydalı olacağını düşünüyoruz ama tamamıyla ilgili bu söylediğimiz. Ta 83’ten itibaren, şu anda yürürlükte olan kanun hükmünde kararnameler var.

Tabii, esas olan da bu sorunu kalıcı olarak çözmektir. Aslında bu sorun, inşallah, bu yeni sistemin, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ilk seçimlerde gündeme gelmesiyle, yürürlüğe girmesiyle çözülecektir. Biliyorsunuz, Anayasa’da yapılan değişiklikle, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerin -o zaman Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hâline dönüşüyor bunlar- üç ay içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmemesi, karara bağlanmaması durumunda bu kararnamelerin kendiliğinden düşeceği, yürürlükten kalkacağına ilişkin hüküm var. Bu hakikaten son derece yerinde bir hükümdür Meclisin yetkilerinin korunması açısından da. O anlamda, Anayasa değişikliği esnasında bunlara yapılan eleştirilerin ne kadar haksız olduğunu da burada tespit etmemiz lazım. Çünkü bu yapılan değişiklikle Meclisin itibarı da korunmaktadır, yetkisi korunmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Devamla) – Orada kalıcı olarak çözülecektir. Geçmiştekilerin de, söylediğimiz şekilde, bir komisyon marifetiyle görüşülmesinin bizim açımızdan da uygun olacağını düşünüyoruz.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul konuşacaktır.

Sayın Toğrul, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Teşekkürler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 15 Temmuz 2016’da bu ülke bir darbeyle karşı karşıya kaldı ancak 20 Temmuzda OHAL ilan ederek, tüm siyasi partilerin 15 Temmuzdaki darbeye karşı açıkça, beraberce karşı durulması konusunda irade beyan etmesine rağmen 20 Temmuzda OHAL ilan ederek ve sonrasında 31 tane KHK çıkararak aslında darbeyi bu sefer halk üzerine bir karşı darbeye dönüştürmüş durumdadır. Hükûmet OHAL’i ilan ettiğinde “Bu OHAL, devlete karşı.” demişti ama görüyorsunuz ki, yaşıyoruz ki bu darbe doğrudan halka, halkın iradesine, yoksula, emekçiye, işçiye yapılıyor. 31 tane KHK çıkarıldı. Açık bir şekilde OHAL KHK’lerinin OHAL alanıyla ilgili olması gerekirken, baktığınızda, kış lastiğinden tutun da tüm alanlar KHK marifetiyle dizayn edilmeye çalışılıyor. Maalesef, OHAL KHK’leri bir taraftan Meclisten kaçırılırken bir taraftan da OHAL’le ilgili olmadığı Anayasa Mahkemesine götürüldüğünde Anayasa Mahkemesi “Ben bu işi görüşmem.” diyerek topu maalesef, milletin iradesi dışında, iktidara, iktidarın eline veriyor.

Aslında, hepiniz biliyorsunuz değerli arkadaşlar, Anayasa Mahkemesi niye var? Diyelim ki Hükûmet -yapmaz mı dersiniz, yapar- örneğin “‘Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik bir hukuk devletidir.’ ilkesini bir KHK’yle kaldırdım.” derse Anayasa Mahkemesi bunu incelemeyecek mi? İncelemelidir ama Anayasa Mahkemesi “Ben incelemem.” diyor.

Peki, değerli arkadaşlar, bu KHK’lerle bugüne kadar ne yapıldı? Bu KHK’lerle bugüne kadar 150 bin insan haksız, hukuksuz, haklarında en ufak bir işlem dahi yapılmadan kapı önüne konuldu. Sadece bu insanlar mağdur edilmedi, bu insanların aileleri, çevreleri, çocukları dahi mağdur edildi. Ailesinin bilmem kaçıncı göbekten bir akrabası gerekçe gösterilerek insanlar ihraç ediliyor. Bakın, bu ülkede “Barış istiyorum.” diyen akademisyenler bu ülkede “Çocuklar ölmesin.” diyen Ayşe öğretmenler bu KHK’ler marifetiyle ne yapıldı? Kapı önüne konuldu, “Çocuklar ölmesin.” diyen Ayşe öğretmen ceza aldı. Bakın, ertelenmeseydi nisana kadar, Ayşe öğretmen çocuğuyla beraber cezaevine gönderilecekti. Bu, bir zulüm cumhuriyetidir değerli arkadaşlar. Artık Türkiye Cumhuriyeti bir zulüm cumhuriyetine dönüşmüş durumdadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) – Tüm belediyelere el koyacaksınız, siyasetin alanını daraltacaksınız, en etkili muhalefet liderlerini içeriye tıkacaksınız ve bunu KHK marifetiyle bu ülkeye yedirmeye çalışacaksınız. Bu OHAL’e karşı da, KHK’lere karşı da sonuna kadar direneceğiz diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Grup önerisi üzerinde son söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’a aittir.

Sayın Muş, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tabii, burada, KHK’lerle alakalı, bunların belli bir kısmı biliyorsunuz Parlamentodan geçmiştir, bir kısmı da buraya intikal etmiştir; süreç içerisinde bunlarla alakalı seyri hep beraber göreceğiz. Parlamento, Genel Kurul programına göre zaten hareket ediyor, programını belirleyip burada yasama faaliyetlerini gerçekleştiriyor; geçirdikleri var, bekleyenler var.

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) – 5 tane geldi Sayın Muş, 5 tane.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Önümüzdeki günlerde Parlamento programına göre nasıl hareket edildiğini göreceğiz. Bununla alakalı bunu söyleyeyim.

Değerli milletvekilleri, OHAL sanki bizim durup dururken ilan ettiğimiz bir şey.

TUFAN KÖSE (Çorum) – Kaç tanesi geldi Sayın Muş?

MEHMET MUŞ (Devamla) - OHAL bir keyfîlik değil değerli arkadaşlar; OHAL bir zorunluluktan dolayı ilan edildi ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin kendi varlığını korumak için, mücadele etmek maksadıyla…

TUFAN KÖSE (Çorum) – Kış lastiğinin OHAL’le ne alakası var, kış lastiğinin?

MEHMET MUŞ (Devamla) - …kullanılan, Anayasa’dan ve yasalardan alınan bir haktır.

Şimdi, bunları söyledikten sonra, bizi 15 Temmuz darbe girişiminde…

TUFAN KÖSE (Çorum) – Rektör atamasının ne alakası var OHAL’le? Yargıtay üyelerinin özlük haklarının ne alakası var OHAL’le Sayın Muş?

MEHMET MUŞ (Devamla) – Bakın, 15 Temmuz darbe girişiminde Türkiye Cumhuriyeti devletini kurtaran, meşru Hükûmeti ayakta tutan millete karşı, bakın Sayın Özkoç, milletvekiliniz ne diyor biliyor musunuz: “İt” diyor, “it.”

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Hangi milletvekili?

MEHMET MUŞ (Devamla) – Milletvekiliniz. Bakarsınız milletvekilinize.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Yahu, kime diyor, nerede diyor? Öyle “bakarsın” falan yok, tamam mı? Nerede diyor?

MEHMET MUŞ (Devamla) – Milletvekili bu lafı söylüyor. Kime söylüyor? Darbeyi durduran millete söylüyor.

CEYHUN İRGİL (Bursa) – Ayıp ya, ayıp, ayıp! Yapmayın arkadaşlar.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Çok ayıp ediyorsunuz.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Kimin yol arkadaşı? E, Kılıçdaroğlu’nun yol arkadaşı.

CEYHUN İRGİL (Bursa) – Bu kadar olmaz yani.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Kendisi ne diyor: Sokağa çıkıp darbeyi durduranlara “militan” diyor, “militan.”

CEYHUN İRGİL (Bursa) – Yapmayın, toplumu karşı karşıya getirmeyin ya!

MEHMET MUŞ (Devamla) – Arkadaşlar, sokağa çıkıp darbelere, darbecilere karşı direnmek ne zamandan beri militanlık oluyor, ne zamandan beri militanlık oluyor?

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Asalettir o, kahramanlıktır.

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) – Burada mermilerin altında CHP’li milletvekilleri vardı. O mermilerin altında CHP’li milletvekilleri de vardı.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – İspatla onları, ispatla.

TUFAN KÖSE (Çorum) – İftira ya, vallahi iftira!

MEHMET MUŞ (Devamla) – Bakın, değerli milletvekilleri, Kılıçdaroğlu ne diyor biliyor musunuz? “YPG, terör örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur.”

Şimdi çıkmış buradan bize laf atıyorsunuz, önce Genel Başkanınızın ne söylediklerini bir takip edin.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Yahu, PYD’ye kırmızı halı serdiniz ya!

MEHMET MUŞ (Devamla) – Bir takip edin önce bunları.

CEYHUN İRGİL (Bursa) – 15 Temmuz gecesi buraya kurşunlar atılırken sırf sizin kafanıza mı sıkıldı? Bizim kafamıza da bomba atıldı, bize de kurşun sıkıldı, biz de sizin kadar direndik. Ayıptır yani, o gece birlikte direndik.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Bakın, bir başka örnek değerli milletvekilleri, şu an meşhur olanları İstanbul İl Başkanları ya, diyor ki: “Tarihte bugün: Ermeni soykırımı başladı.” Kimin yol arkadaşı? Kılıçdaroğlu’nun yol arkadaşı. Bakın, millete “Bok yer.” diyen kim? İl başkanları. Kimin yol arkadaşı? Kılıçdaroğlu’nun yol arkadaşı olacak.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) – Kim o milletvekili, kim? Kim o milletvekili, millete küfreden milletvekili kim? Kim, Cumhuriyet Halk Partisinde kim küfrediyor?

MEHMET MUŞ (Devamla) – Bakın, il başkanınız il, il başkanınız.

Bakın, burada fotoğraf paylaşıyor ya. Bak, burada ne var Sayın Özkoç, unuttun.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) – Adını söyle, adını. Meçhule mektup yazma, adını söyle, adını. Kim o, kim? Kim o, kim?

MEHMET MUŞ (Devamla) – Sayın Özkoç, hatırlatayım sana, bak, bu ne?

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) – O milletvekili kim? Kim o ya? Kim o, kim, adını söyle. Adını söyle, adını, kim o milletvekili? Millete “it” diyen milletvekili kim?

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – İsim, isim ver, isim. İsim vereceksin.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Bu ne biliyor musunuz? 30 Mart 2014 seçimlerinden önce, 21 Martta bu programa çıkıp…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) – Kim, kim? Adını söyle. Adres söyle, öyle isimsiz mektup yazılmaz, kim?

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Öyle havada bırakmayacaksın, isim vereceksin.

AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) – Kim, kim söylüyor, hangi milletvekili söylüyor?

MEHMET MUŞ (Devamla) – …“İddia ediyorum, Tayyip Erdoğan kaçacak.” diyen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanıdır.

CEYHUN İRGİL (Bursa) – Arkadaşım, bir tane fotoğraf bulmuşsun. Sizin bütün milletvekillerinin ansiklopedi olur, külliyat olur fotoğrafları, FETÖ’yle iş birliği. Bir tane bulmuşsun, dönüp dolaşıp o.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Kimin kanalı bu? FETÖ’nün. Hükûmet ile devlet ne yapıyor o zaman? FETÖ’yle mücadele ediyor.

Şimdi çıkıp, çok önceden çıkmış bir fotoğrafı gösterip de burada yol arkadaşlığı kuramazsınız.

TUFAN KÖSE (Çorum) – “Allah için beraberiz.” diyordunuz FETÖ’ye ya!

MEHMET MUŞ (Devamla) - Bak, senin yol arkadaşın; bak, Genel Başkanının yol arkadaşı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Muş.

CEYHUN İRGİL (Bursa) – Bütün arkadaşlarınız başını örtüyordu, önünde başınızı örtüyordunuz arkadaşlar, önünde secde ediyordunuz be!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Direkt Cumhuriyet Halk Partisini hedef alarak sataşmada bulundu.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özkoç.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

10.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; biz, burada gerçekleri söylüyoruz. Gerçeklerden bir tanesini çok net şekilde ifade ediyorum: Fetullah Gülen cemaatiyle birlikte, kol kola olan siyasi parti AKP’dir. (CHP sıralarından alkışlar) Fetullah Gülen cemaatini Türkiye’de büyüten, Bank Asyanın kurdelesini kesen AKP’nin Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) – “Ne istediler de vermedik?” diyen.

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Fetullah terör örgütünü, Türkçe Olimpiyatları’nda, belediyeleriniz eliyle, milletvekilleriniz eliyle geliştirerek, örgütlendirerek, millî insanlarımızın ruhuna sokarak… Bir, askeriyede; iki, Millî Eğitimde; üç, kamuda…

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) – Yargıda…

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – …her yere FETÖ terör örgütünü sokan siyasi partinin adı AKP’dir.

CEYHUN İRGİL (Bursa) – Yargı, Emniyet…

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir şekilde bir terör örgütünün liderine “Sen ne istedin de ben vermedim?” diyen kişi Cumhurbaşkanı, şu anda da AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Sizin, AKP’nin, savcı Zekeriya Öz’le birlikte, onun arkasında durarak getirdiğiniz subay ve astsubaylar kalkışma yapmış ve 250 şehit vermişizdir. Bunun sorumlusu bir tek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve sizsiniz. (CHP sıralarından alkışlar)

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Yazıklar olsun, yazıklar olsun sana!

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Tamam mı? Sonuna kadar söylemeye devam edeceğim.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Yazıklar olsun!

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, bu bir sataşmadır. Yani hangisini söyleyeyim?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Hangisini istersen onu söyle!

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Baştan sona sataşmadır. İç Tüzük 69’a göre söz talebimiz var.

BAŞKAN - Söz vereyim de yalnız bunun da bir sonu gelsin.

Buyurun Sayın Muş lütfen.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkanım, bunlara cevap vermemiz gerekiyor.

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) – Gelmez çünkü cilt cilt resimler var ya!

CEYHUN İRGİL (Bursa) – Ağabeyciğim, sizin FETÖ’yle olan ilişkiniz, aşkınız bitecek gibi değil ki!

BAŞKAN – Buyurun.

11.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada hepimiz milletvekilliği yapıyoruz, Sayın Özkoç da milletvekili. Bugün burada ama yarın öbür herhangi birimiz bir suç işlediği zaman hukuk devreye girer. O zaman bizim o suç işlenen ana kadar olan yaşantımız ve ondan sonraki yaşantımız…

Bakın, Cumhuriyet Halk Partisinin farkı nedir?

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Tehdit ediyorsun yani?

MEHMET MUŞ (Devamla) – Şimdi, bu örgüt, devlet bununla mücadele ediyor.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Tehdit mi ediyorsun beni? Beni tehdit mi ediyorsun?

MEHMET MUŞ (Devamla) – Devlet bununla mücadele ediyor, Hükûmet bununla mücadele ediyor.

TUFAN KÖSE (Çorum) – Devlet 2004’te mücadeleye başlıyor, 2004’te. 2004’te Milli Güvenlik Kurulu kararı var, 2004’te.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Kılıçdaroğlu kanalına çıkıyor, diyor ki: “İddia ediyorum, Tayyip Erdoğan seçimleri beklemeyecek, kaçacak.”

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Bir yerden haber mi almış?

MEHMET MUŞ (Devamla) - Nerede Tayyip Erdoğan? Dimdik burada ve Cumhurbaşkanı seçildi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Darbenin haberini mi almışlar?

TUFAN KÖSE (Çorum) – 2004’te devlet mücadeleye başlamış, 2004’te.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Bakın, biz mücadele ediyoruz FETÖ’yle, bak, Bank Asyanın önünde kimler var? Sayın Özkoç, görüyorsunuz değil mi? Bak, bunlar sizin milletvekilleriniz.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Kim açtı orayı?

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) – Siz açmadınız mı? Bank Asyayı siz açmadınız mı?

MEHMET MUŞ (Devamla) – Kapanmasın diye uğraşıyorlar, bak, görüyor musun?

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) – O kurdeleyi kim kesti, kurdeleyi?

MEHMET MUŞ (Devamla) – Bak, milletvekilleriniz, gazetecileriniz.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Ben sana göstereceğim biraz sonra, biraz sonra göstereceğim.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Bak, milletvekilleriniz kanallarının önünde kapanmasın diye bekliyor; bak, görüyor musunuz?

Arkadaşlar, suç örgütü olduğu ortaya çıkmış, devlet de Hükûmet de bununla mücadele ediyor, ondan sonra, bakın, suç işlediği artık kamuda, kamuoyunda alenileşmiş bir yapı olduğu ortaya çıktıktan sonra Cumhuriyet Halk Partisi buna sahip çıkıyor.

CEYHUN İRGİL (Bursa) – Suç örgütü olduktan sonra siz bunların okullarına para verdiniz mi? Okullarına teşvik parası verdiniz mi? Suç örgütü olduğunu öğrendikten sonra milletvekilleriniz çocuklarını okullarına gönderdiler mi, göndermediler mi?

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Daha 15 Temmuza kadar okullarına teşvik veriyordunuz siz!

MEHMET MUŞ (Devamla) - Bakın, burada makamında ağırlıyor makamında, makamında ağırlıyor. Bakın, şu fotoğraf.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Kaçınızın çocukları FETÖ okullarında okudu, hepsini biliyoruz.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, görüyor musunuz…

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – 15 Temmuza kadar siz daha teşvikler veriyordunuz okullara, FETÖ okullarına!

MEHMET MUŞ (Devamla) - …Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı kendi makamında ağırlıyor.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Bu kadar pişkinlik olmaz! Tamamınız FETÖ’yle iş birliği yaptınız, şimdi kalkmış kendinizden başka herkesi FETÖ’cü ilan ediyorsunuz.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Ne zaman? Bu yapının bir suç örgütü olduğu ortaya çıktıktan sonra bunları yapıyor.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Bu kadar pişkinlik olmaz! Hepiniz FETÖ’yle iş birliği yaptınız!

MEHMET MUŞ (Devamla) - Yine, bakın, Cumhuriyet Halk Partisinin genel başkan yardımcısı diyor ki, İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler: “Her ne kadar parti yönetimimiz inkâr etse de 30 Mart seçimlerinde bir ittifak yaptı, FETÖ’yle ittifak yaptı.” Ben söylemiyorum, Cumhuriyet Halk Partisinin genel başkan yardımcısı bu itirafta bulunuyor.

CEYHUN İRGİL (Bursa) – Çocukların listesini çıkaralım, koyalım önlerine, görsünler bakalım. Ben biliyorum, Bursa’da hepinizin çocukları o okullara gidiyordu. Hem de 17-25 Aralıktan sonra da almadılar çocuklarını o okullardan.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Değerli dostlar, yol arkadaşı diyor ki…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET MUŞ (Devamla) - Suç örgütü olduktan sonra kimseyi yol arkadaşı edinmeyin, benden size tavsiye. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Genel Başkanımıza sataşmada bulunmuştur.

BAŞKAN – Sayın Özkoç, sabaha kadar buradayız, karşılıklı dinleriz, problem yok, zamanımız da var.

Buyurun.

12.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’un, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; televizyonunun başında bizi izleyen, gerçekten vicdanı bu ülke için sızlayan vatandaşlarımıza buradan sesleniyorum: Az önce, AKP Grup Başkan Vekili, bizzat Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekilini konuşmalarından dolayı tehdit etmiştir bu kürsüden. Kendisi aynen şöyle ifadede bulunmuştur: “Sayın Özkoç şu anda milletvekilidir.” Daha sonra “Burası hukuk devleti; bu milletvekilliği de bitecek, ondan sonra bunun hesabını verecek.” demiştir.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Özkoç, gülüyorum buna ya! Yapma ya!

ENGİN ÖZKOÇ (Devamla) – Şimdi, bu söylediği, açık açık Sayın AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Siz hesabını vereceksiniz.” diyen -hukukla değil, yasalarla değil- sanki bir kabadayı edasıyla “Hesabını vereceksiniz.” diyen ağzıyla aynı ağızdır.

Değerli arkadaşlarım, şimdi buradan resimler gösteriyor “Çok önceleri” diyor. Sizin “Çok önceleri” dediğiniz kişinin tam darbe olmadan önce, üç gün önce çekilen resimleri bakın burada. Burada, üç gün önce çekilen resimleri. Sizin İçişleri Bakanınızın söylediği sözler burada. Sizin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanınızın söylediği sözler burada. Sakarya Milletvekili Şaban Dişli’yi, kardeşi general olarak bizzat bu darbenin başında olduğu hâlde, başdanışman ilan eden sizin Cumhurbaşkanınızdır. (CHP sıralarından alkışlar) İşte burada, resmi burada, kendisi burada.

Onun için, siz CHP’ye akıl vermeyi bırakın, bizim aklımız bize yeter; siz kendinizi nasıl savunacaksınız ileride, onu düşünün. (CHP sıralarından alkışlar)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Tanal…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Hatip biraz önce, Bank Asyanın önündeki resimleri göstererek –o giden kişi benim- beni ima ederek sataşmada bulunmuştur; 69’a göre söz istiyorum.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Adını vermedi efendim.

BAŞKAN – Sizin isminizi vermedi Sayın Tanal.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Vermedi, resmimi gösterdi.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Resmi gösterdi, resmi; Mahmut ağabeyin resmi var orada.

BAŞKAN - Yani “Bank Asyanın kapanmaması için uğraş veren vekiller.” dedi. Eğer uğraş verdiyseniz kapanmaması için, buyurun, buyurun.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Fotoğrafımı gösterdi benim.

BAŞKAN – Siz kendiniz üzerinize alıyorsanız, buyurun.

Lütfen yeni bir sataşmaya meydan vermeyin.

13.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biz bugüne kadar hep girişimci özgürlüğünü savunduk, hep basın özgürlüğünü savunduk. Eğer kim FETÖ’nün okullarına çocuğunu, torununu göndermişse Allah belasını versin! İçinizde kaç kişinin çocuğu var? Bizde gönderen hiç kimse yok.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Hesap açan var, hesap açan.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Bakın, CHP ne diyor? CHP “Gülen’i bitirin.” diyor.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Bankada hesap açan kim?

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Sen de FETÖ gibi bela okuyorsun ha? İyi öğrenmişsin.

MAHMUT TANAL (Devamla) - AKP ne diyor? “Kurtardı.” diyor.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Terör örgütü ilan edildikten sonra hesap açan kim?

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - Bela okumayı FETÖ’den öğrendiniz.

MAHMUT TANAL (Devamla) – İki…

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Bankada hesap açan kim?

MAHMUT TANAL (Devamla) – İki: Siz…

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Bankada hesap açan kim, söyle bakalım?

MAHMUT TANAL (Devamla) - İki: FETÖ’nün tüm okullarına 15 Temmuz 2016’ya kadar Millî Eğitim Bakanı destek verdi mi, vermedi mi? FETÖ’nün tüm okullarına finansmanı sağlayan iktidar AKP iktidarı.

Üç: O kadar kamu görevlisini FETÖ’nün sendikalarına üye oldu diye attınız cezaevine ve açığa aldınız. 15 Temmuza kadar o kamu kurumlarındaki o sendikaların aidatını kesen kim? Sizin iktidarınız. Sizin kardeşleriniz FETÖ’den içeri alındı. Sizin amcalarınız, dünürünüz…

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Kendinle ilgili suçlamalara cevap ver.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Senin hangi akraban alındı? Senin hangi akraban alındı, bana onu söyle?

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Kendinle ilgili suçlamalara cevap ver.

MAHMUT TANAL (Devamla) – Elâzığ’dan hangi akraban alındı FETÖ’den, onu gel bana anlat? (CHP sıralarından alkışlar)

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Kendinle ilgili suçlamalara cevap ver. Bank Asyaya gel.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Bakın, AKP içinde ne kadar çok bağıran varsa o kadar FETÖ’cü.

Sen FETÖ’nün okullarında okudun mu? Okudun Muşlu. Söyler misin bana, sen onların yurtlarında kaldın mı, kalmadın mı?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Güngören Ticaret Meslek Lisesi...

MAHMUT TANAL (Devamla) - Onların bursunu aldın mı almadın mı? Gel, bana bunları anlat!

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Güngören Ticaret Meslek Lisesi lisem.

MAHMUT TANAL (Devamla) – Gel, bana bunları anlat Muşlu!

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Üniversitem Doğu Akdeniz Üniversitesi.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Şu anda FETÖ’nün sözcüsü gibi konuşmayın.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Sen FETÖ’nün hangi okullarında, hangi yurdunda kaldığını, hangi bursu aldığını da gel, burada anlat.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Çok kızardın ya, çok kızardın.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Elâzığ’da anlattıklarını gel, anlat.

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Anlatırız.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Gel, gel.

BAŞKAN – Evet, Sayın Tanal…

EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Anlatırız.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Sen niye hesap açtın, gidip?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, ismimi vererek Sayın Tanal sataşıyor.

BAŞKAN – Tamam, buyurun, siz de anlatın.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - İlla benden o hatırlatmayı yapmamı istiyor, onun için yapıyor bunu. Ben de hatırlatacağım Genel Kurula. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Biliyorsunuz, Mahmut Bey’in ünlü bir tarafı var.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Okulunu anlat da aldığın bursları anlat da ondan sonra.

MUSA ÇAM (İzmir) – Okul hayatını bir anlat bakalım.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Muş.

14.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, Sayın Özkoç’u bir düzeltelim.

Sayın Özkoç, sizi ben tehdit etmem. Size birisi bir şey yapmaya kalksa önce ben itiraz ederim. Biz burada fikirlerimizi yarıştırıyoruz.

CEYHUN İRGİL (Bursa) – Enis Berberoğlu gibi mi?

MEHMET MUŞ (Devamla) - Söylediğim şudur…

CEYHUN İRGİL (Bursa) – Enis Berberoğlu gibi mi?

MEHMET MUŞ (Devamla) – Söylediğim şu: Sizin yerinize beni koyun. Şimdi, ben milletvekiliyim, değil mi? Bugün benimle dostluk kurdunuz ama ben yarın öbür gün bir suç işlediğim zaman o suç anına kadar ben başka birisiyim, suç işledikten sonra artık ben suçlu birisiyim.

ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Hangi suçu işledim?

MEHMET MUŞ (Devamla) - FETÖ terör örgütü… Bir de sadece sizi değil, bütün milletvekillerini kastettim veya herhangi bir bireyi kastedelim.

CEYHUN İRGİL (Bursa) – Enis Berberoğlu ne yapmış, bir söyle bakalım?

MEHMET MUŞ (Devamla) – “Suç işledikten önceki ve sonraki” diye hukukta bir terminoloji, bir tanım vardır. Şimdi, siz peşinen herkesi burada suçlu ilan edemezsiniz ama suç işlenmeye başladığı andan itibaren orada hukuk devreye girer.

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) – Kim belirliyor bunu, kim belirliyor?

MEHMET MUŞ (Devamla) - Bizim Cumhuriyet Halk Partisini eleştirdiğimiz nokta değerli milletvekilleri burasıdır. Devlet üzerine gidiyor, Hükûmet üzerine gidiyor ama Cumhuriyet Halk Partisi o dönemde mesafe koymuyor.

CEYHUN İRGİL (Bursa) – Peki, suçu sizden on yıl önce fark ettiysek, beş yıl önce fark ettiysek, önerge verdiysek, siz uyanmamışsanız bu kimin suçu? Bu millete bu kadar zarar verdiniz.

MEHMET MUŞ (Devamla) – İkincisi: Bakın, Sayın Tanal iddialarda bulunuyor. Hangi okulda okudum? Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisi sitesine giriyorsunuz; orada hangi okullarda okuduğum var. Genç Osman ilkokulu, Genç Osman Ortaokulu, Güngören Ticaret Meslek Lisesi, katsayılardan dolayı Doğu Akdeniz Üniversitesi, okullarım bunlar. Washington State Üniversitesinde yüksek lisans, Marmara Üniversitesinde de doktora yaptım. Kimseden de tek kuruş burs almadım. Tamam mı? Ama Mahmut Tanal ne yaptı biliyor musunuz? FETÖ’nün kanalları kapanmasın diye kendisini ortaya attı, polislerle mücadele etti, mücadele etti arkadaşlar.

ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) – Bank Asyaya para da yatırmış.

MEHMET MUŞ (Devamla) - Tarık Toros’un odasına gidiyor, diyor ki: “Bütün mücadelemi verdim ama kanalların kapanmasını engelleyemedim.” Tarık Toros anlatıyor, ben söylemiyorum. Mahmut Tanal hüngür hüngür ağlamış orada. Sanırsınız gazete kendisinin, kapanıyor da hüngür hüngür ağlıyor. Mahmut Tanal böyle birisidir. Bunun bilinmesi lazım.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Yufka yürekli mi yani?

MEHMET MUŞ (Devamla) - FETÖ kanalı kapatıldığı için hüngür hüngür ağlayan bir arkadaşımızdır.

BAŞKAN – Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.04

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati:19.24

BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN

KÂTİP ÜYELER: Vecdi GÜNDOĞDU (Kırklareli), Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49’uncu Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerinde konuşmalar tamamlanmıştı…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Tanal.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, Sayın Muşlu konuşmasında…

BAŞKAN – Muş…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Evet, özür dilerim, Sayın Muş’un konuşmasında beni ismimi zikrederek terör örgütüyle ilişkilendirmesi nedeniyle sataşmadan dolayı 69’a göre söz istiyorum.

BAŞKAN – Sataşmadan söz veremiyorum ara verdiğim için. İç Tüzük 60’a göre size söz vereyim.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkanım, bakın, siz bilerek ve isteyerek arayı o amaçla verdiniz. Anayasa’mızın 14’üncü maddesi derki: Hakkın kötüye kullanılması yasaktır. Sizden istirham ediyorum. Siz bunu bilerek yaptınız.

BAŞKAN – Hakkın kötüye kullanması değil, en az 10 defa karşılıklı sataşmalar oldu.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Ama değil.

BAŞKAN - İç Tüzük’ten doğan hakkımı kullandım, ara verdim doğal olarak.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Ama bakın, bunu siz iyiye kullanmadınız, kötüye kullandınız. Şimdi, ben de diyorum ki: Gayet rahat, karşılıklı, hukukçu olduğumuz için birbirimizin derdini iyi anlıyoruz.

BAŞKAN – Evet.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yani bunu birbirimize anlatmaya gerek yok. Benim sizden istirhamım şu: Yani burada açık ve net sataştı, sataşmadan dolayı… Eğer vicdanen, hukuken “Sataşma yoktur.” diyebiliyorsanız ben bu dediklerimi geri çekerim ama açık ve net sataşmada bulunmuştur.

BAŞKAN – Ben hukuken ara verdiğim için sataşmadan söz veremiyorum ama İç Tüzük 60’a göre söz verebilirim. Benden İç Tüzük’ü ihlal etmemi mi istiyorsunuz bir hukukçu olarak, değerli bir hukukçu olarak? Ben İç Tüzük’ü nasıl ihlal edeyim?

Buyurun, 60’a göre…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Anayasa’yı ihlal ediyorsunuz Başkanım, bırakın İç Tüzük’ü ya! Allah’tan korkun ya!

BAŞKAN – Ben ihlal etmiyorum. Ben İç Tüzük’e ve Anayasa’ya uygun bir şekilde yönetiyorum.

Sayın Tanal, 60’a göre size söz vereyim.

Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

32.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanı, AKP’nin Genel Başkanı ne demişti? “Bizim menzilimiz ile Fetullah Gülen’in menzili aynıdır. Ne istedin de vermedik?” Bunu ne zaman söylemişti? 15 Temmuz darbesinden sonra söylemişti. Peki, menzilleri neydi? AKP’nin menzili: 2008 yılında, laik hukuk devletinin eylemsel anlamda yıkım odağı hâline geldiği için hazine yardımından mahrum edilmişti.

O dönem, yine 17-25 Aralıktan sonra ne olmuştu? Kalkmıştı o dönem Sayın Cumhurbaşkanı -aracı bularak- Fetullah Gülen’e arayı bulmak için insanları göndermişti.

Yine aynı şekilde, KHK’yle kapatılan 15 tane üniversiteyi açan, özel kanununu yapan AKP iktidarı değil midir?

Aynı zamanda, şu anda kamudan ihraç edilen, tüm kamu…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Özür dilerim.

BAŞKAN – Tamamlandı efendim.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Selamlamak için bir söz verebilir misiniz Sayın Başkanım?

BAŞKAN – Tamam, selamlama tutanağa geçiyor.

Sayın Tanal, teşekkür ediyoruz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Başkanım, sizden rica ediyorum.

BAŞKAN – Tamam Sayın Tanal, tutanaklara geçmiştir.

Teşekkür ediyoruz.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Genel Diğer İşler” kısmında yer alan 420, 423, 424, 436, 437, 444, 445, 448, 449, 450, 452, 453, 454, 455, 467, 468, 470, 483, 484, 496, 498, 499 ve 500 sıra sayılı Kanun Tasarılarının yine bu kısmın 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22 ve 23’üncü sıralarına alınmasına ve diğer işlerin buna göre teselsül ettirilmesine ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Şimdi, öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Önergeler

1.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, (2/308) esas numaralı Ankara’da Barış Meydanı Kurulması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/126)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/308) esas numaralı Ankara’da barış meydanı kurulması hakkında kanun teklifimin İç Tüzük’ün 37’nci maddesi uyarınca doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ve talep ederim.

                                                                                                                                    Veli Ağbaba

                                                                                                                                        Malatya

BAŞKAN – Önerge üzerinde teklif sahibi olarak Malatya Milletvekili Veli Ağbaba konuşacaktır.

Sayın Ağbaba, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hepinizin bildiği gibi, 10 Ekim 2015’te Türkiye tarihinin en büyük katliamı Ankara’nın göbeğinde gerçekleşti. Aslında, adım adım gelen, herkesin gördüğü, izlediği bir katliamdı. Aynen Marquez’in “Kırmızı Pazartesi”de anlattığı cinayetin hikâyesine benziyordu. Herkes gördü ama maalesef müdahale edilmedi. 5 Haziranda Diyarbakır mitinginde atılan bomba, ardından 20 Temmuz’da Suruç’ta patlatılan canlı bomba, 10 Ekim’de yapılacak katliamın aslında işaret fişeği gibiydi. Sadece 10 Ekim mi? Hayır tabii ki. Atatürk Havalimanı’nda yapılan alçakça saldırının, Reina saldırısının, Urfa düğününde patlayan bombaların habercisi aslında bu atılan bombalardı.

Peki, Türkiye nasıl geldi buraya? Değerli arkadaşlar, Ankara, İstanbul neden Bağdat’a, Kabil’e benzedi? Bunun cevabını da Hükûmetin izlediği Suriye politikasında görebilirsiniz. Öngörüsü olmayan, yanlış politika maalesef yüzlerce yurttaşımızın katledilmesine, öldürülmesine sebep oldu. Hükûmeti defalarca uyardık, “Suriye politikanız yanlış.” dedik “Türkiye’yi ateşe atıyorsunuz.” dedik ama gözü kararmış bir siyasetle Türkiye maalesef, ateşin tam ortasına atıldı. Türkiye sınırı yol geçen hanına döndü, maalesef, dünyadaki eli kanlı teröristler Türkiye sınırlarından geçerek Suriye’ye gitti. Hükûmet bu gruplara her türlü desteği, şefkati verdi. Sadece Suriye rejimine düşman olduğu için terör gruplarına hem sınırlarımız açıldı hem de Türkiye’nin birçok ilinden bu örgüte eleman kazandırıldı ve bunların sonunda ismi bilinen eli kanlı katiller özel arabalarıyla mola vererek, çay içerek geldiler, Türkiye’nin göbeğinde katliamı gerçekleştirdiler. Bu katillerin ismini MİT biliyordu, Emniyet biliyordu ama hiç kimse engellemedi. Öyle ihmaller var ki normal bir ülkede olsa hükûmet istifa eder. Ama maalesef, 10 Ekim katliamını organize etmekle suçlanan firari IŞİD yöneticisi Edremit Türe polis takibindeyken hastanede tedavi gördü. IŞİD’in Türkiye sorumlusu olarak bilinen İlhami Balı, polis takibindeyken IŞİD militanlarını hastanede ziyaret etti, onları sevk ettirdi.

Bu ihmallerin çok daha fazlası vardı katliam öncesinde. Hele, katliam esnasında yaşananlar çok daha üzüntü verici değerli milletvekilleri. Akrep tipi zırhlı araçlar insan parçalarının üzerinden geçti. Polis yaralılara ve onlara yardım etmek isteyenlere biber gazı sıktı. İhmali, hatta kastı aşan bir durum var. Ne oldu peki? Bu kadar ihmal var, kasıt var, bir tek kişi bile bedelini ödemedi. Ne oldu? “Anket yaptık, oylarımız arttı.” diyen bir Başbakan, sırıtan müsteşarlar… Devletin hazırladığı raporlarda bunlar var ama ne Hükûmet ne Emniyet, hatta bir tek bekçi bile bu katliamdan sorumlu tutulup yargılanmadı. Değerli arkadaşlar, ne yapıldı? Acılarını yaşamak isteyen, evlatlarını anmak isteyen ailelerin üzerine her 10 Ekim günü gaz sıkıldı, polis şiddeti uygulandı; hatta, sendika binalarına kadar girilerek bu insanlara şiddet uygulandı.

Değerli arkadaşlar, şimdi, cumhuriyet tarihinin en kanlı katliamının hafızalardan silinmemesi gerekiyor. Bakın, 1993’te Almanya’da Türk kökenli Genç ailesinin oturduğu evi Neonaziler yaktı. O binanın yerine gökdelen dikilmedi, anıt yapıldı. Almanya, Nazi katliamının unutulmaması için elinden geleni yapıyor.

Daha dün 15 Temmuzu yaşadık, 15 Temmuzda ağır bir darbe girişimi yaşadık. Oradaki, şehit olan insanlarımızın adına anıtlar dikiliyor. Yine, IŞİD katillerinin yapmış olduğu Atatürk Havalimanı katliamından sonra Atatürk Havalimanı’nın önüne anıtlar dikildi.

Değerli arkadaşlar, insanlar arasında ayrım yapıyorsunuz, yaşayan insanlar arasında ayrım yapıyorsunuz ama katledilen, şehit olan insanlar arasında lütfen ayrım yapmayın. Nasıl ki Atatürk Havalimanı’nda IŞİD katilleri tarafından katledilen insanlar için anıt dikiyorsanız, 10 Ekimde çocuklarını kaybedenlerin, barış güvercinlerinin adına da lütfen anıt dikin ve buradaki meydanın barış meydanı yapılmasını sağlayın. (CHP sıralarından alkışlar) Bu konuda desteklerinizi bekliyorum.

Bir de biraz önce yapılan tartışmaya değinmek istiyorum. Biraz önce, sayın grup başkan vekili, Ermeni soykırımıyla ilgili bir şey söyledi. Değerli arkadaşlar, bizim tarihimizde Türk Bayrağı, Azeri Bayrağı yasaklandığında Hükûmet AKP’ydi. Bursa’da Türkiye-Ermenistan maçında Türk Bayrağı’nı, Azerbaycan Bayrağı’nı yasaklayan sizsiniz.

“PYD” diyor, “PYD.” PYD’nin Eş Başkanı Salih Müslim’i Ankara’nın devlet koridorlarında ağırlayan, özel uçakla getirip götüren de sizsiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisine ne Fetullahçı ne de terör damgası yapışamaz. Bilin ki Fetullah varsa sizin sayenizde. Fetullah, devlete falan sızmamıştır, AKP tarafından devlete yerleştirilmiştir. 249 şehit varsa o da sizin sayenizdedir. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Muş, 60’a göre bir söz talebiniz var.

Buyurun bir dakika lütfen.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

33.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Türkiye Cumhuriyeti devletinin DEAŞ’la mücadelesindeki kararlılığının tartışmaya açılacak bir konu olmadığına ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Burada ortaya atılan bazı iddialarla alakalı bazı paylaşımlarda bulunmak istiyorum.

Türkiye Cumhuriyeti devleti, DEAŞ terör örgütüne karşı en kararlı ve en büyük mücadeleyi veren devlettir. Bakın, binlercesi sınır dışı edildi, binlercesi hapishanelerde; yetmedi, sınır ötesinde sınır ötesi operasyonu yapıldı ve DEAŞ terör örgütü sınırlarımızdan uzaklaştırıldı. Bunu yapan Türkiye Cumhuriyeti devletidir ve AK PARTİ iktidarıdır. Bakın, DEAŞ’ın içerisinde olan teröristleri, dünyanın farklı yerlerinden gelmiş, geçmek üzere olduğu pek çok noktada Türkiye Cumhuriyeti devleti yakalamış, sınır dışı etmiştir. Dolayısıyla burada, Türkiye Cumhuriyeti devletinin DEAŞ’la mücadelesindeki kararlılığı tartışılacak veya tartışmaya açılacak bir konu değildir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Önergeler (Devam)

1.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, (2/308) esas numaralı Ankara’da Barış Meydanı Kurulması Hakkında Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/126) (Devam)

BAŞKAN - İç Tüzük 37 önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI(x)

1.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, ceza ve tevkifevleriyle ilgili sorunlara ilişkin Adalet Bakanından sözlü soru önergesi (6/63) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, asansörler ve yürüyen merdivenlerle ilgili çeşitli hususlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/165) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

3.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, yenilenebilir enerjiyle ilgili yürütülen çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/212) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

4.- İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş’ın, Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığına ve coğrafi işaret çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/216) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

5.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı Projesi’ne ve Proje kapsamında TÜBİTAK’ın geliştirdiği Ulusal Akıllı Kart Çipi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/261) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

6.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Vakfıkebir Organize Sanayi Bölgesi’ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/264) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

7.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, KOSGEB’den hibe veya teşvik alan işletmelere ilişkin sözlü soru önergesi (6/322) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

8.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Şanlıurfa’daki organize sanayi bölgelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/324) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

9.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, yurt dışına satış gibi gösterilerek yurt içine yapılan şeker satışına ve alınan önlemlere ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/424) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

10.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, yüksek yoğunluklu tatlandırıcı ithalatına sınırlama getirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/425) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

11.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, şeker üreten şirketlerin denetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/426) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

12.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Şeker Enstitüsünün bütçesine ve yeniden yapılandırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/427) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

13.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Şeker Kurumunun idari giderleri için tahsil edilen katılım paylarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/428) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

14.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’ye bağlı fabrikalarda rafineri kısmında şekerle temas eden makine ve aksamların krom nikel malzeme ile değiştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/429) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

15.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’nin personel ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/430) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

16.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’nin üretim maliyetlerinin düşürülmesine yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/431) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, kamu kurum ve kuruluşlarının yazılım projelerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/472) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

18.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Bor Şeker Fabrikasının teknolojik bakımdan yenilenmesine yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/637) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

19.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, KOSGEB kredilerinden kahvecilerin yararlandırılmadığı iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/675) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

20.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde Demirciler ve Oto Tamircileri Odası üyelerinin KOSGEB kredisinden yararlanamadığı iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/676) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

21.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Bor ilçesindeki Karma Organize Sanayi Bölgesinde “Teknoloji Park” kurulması ile ilgili yürütülen çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/677) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

22.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, imalat sanayinde son beş yılda açılan ve kapanan iş yerlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/794) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

23.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir’in, TÜBİTAK projelerinde yer alan akademisyenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/890) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

24.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, 2016 ve 2017 yıllarında imalat sanayinde işe başlayan ve işten çıkarılan kişi sayısı ile aynı dönemde açılan ve kapanan iş yeri sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/917) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

25.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan bir raporda özelleştirilmesi öngörülen Zonguldak’taki bir maden sahasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/958) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

26.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan bir raporda özelleştirilmesi öngörülen maden sahaları arasında redevans marifetiyle işletilen saha olup olmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/959) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

27.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan bir raporda özelleştirilmesi öngörülen maden sahaları arasında gösterilen Zonguldak’taki bir maden sahasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/962) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

28.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan bir raporda yer alan Zonguldak’taki bir maden sahasına termik santral kurulup kurulmayacağına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/963) ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemine ayrılan süreyi daha verimli kullanmak için öngörülen önergelerin okunması işlemi yapılmayacaktır. Önergeler tam metin hâlinde tutanak dergisinde bastırılmaktadır. Ayrıca, cevaplanacağı önceden bildirilen soru önergelerinin özet bilgilerini içeren liste gruplara dağıtılmıştır.

Sözlü soru önergelerini cevaplandırmak üzere Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Faruk Özlü’yü kürsüye davet ediyorum.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımıza yöneltilen sözlü soru önergelerini cevaplandırmak üzere söz almış bulunuyorum. Sözlerimin başında yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak araştırma geliştirmeye, inovasyona, tasarıma verdiğimiz büyük desteğe bu yıl da devam edeceğiz. Geçmiş yıllarda bu alanlara yaptığımız yatırımların meyvelerini almaya başladık. 2017 yılının Temmuz ayında hayata geçirdiğimiz üretim reform paketi, Türk sanayimiz için, tüm sanayimiz için olumlu sonuçlar vermeye başlamıştır. Aynı şekilde, Sınai Mülkiyet Kanunu’yla da önemli bir aşama kaydettik. 2017 yılı, araştırma geliştirme ve tasarımda bir sıçrama yılı oldu. 2017 yılında 437 adet AR-GE merkezi ve 136 adet tasarım merkezi kurduk. Böylece 773 AR-GE merkezi, 142 tasarım merkezi sayısına ulaştık. Yine, 2017’de 5 yeni teknoloji geliştirme bölgesi kurduk. Teknoparklarımızın sayısı 69’a ulaştı. Bu sene AR-GE merkezi sayımızı en az bine, tasarım merkezi sayımızı da en az 250’ye yükseltmeyi planlıyoruz. Teknopark sayımızı da inşallah 80’e çıkaracağız.

Araştırma geliştirmeye, tasarıma ve teknolojiye yaptığımız yatırımlar sonucunda patent ve marka sayımız da hızlı bir şekilde artmıştır. Toplam patent sayımız 65 bine, toplam marka sayımız 925 bine, toplam coğrafi işaret sayımız ise 303’e ulaşmıştır.

2017’de organize sanayi bölgeleri içinde teknik kolejler kurmaya başladık. Millî Eğitim Bakanlığımızla bir protokol imzaladık; 300 OSB’ye 300 teknik kolej çalışması kapsamında 2018 yılında 10 adet teknik kolej kurmayı planlıyoruz. Üretim reform paketi kapsamında 10 ilde 11 sanayi sitesinin taşınması çalışmaları devam ediyor. 2018 yılında da bu sürece devam edeceğiz.

Değerli milletvekilleri, 2017 yılında 274 bin KOBİ’ye 6,7 milyar lira kredi verdik. Ayrıca, genç girişimcilerin desteklenmesi, KOBİ’lerimizin markalaşması, AR-GE faaliyetlerinin geliştirilmesi amacıyla KOSGEB bütçesine ayırdığımız kaynağı geçen yıla göre yüzde 60 oranında artırdık ve 1,7 milyar liraya çıkardık.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Bakanımız sorulara cevap vermiyor, Bakanlık çalışmalarını anlatıyor.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; Ocak 2016 ile Ocak 2018 tarihleri arasında Bakanlığımıza toplam 30 adet sözlü soru önergesi tevcih edilmiştir. Bunlardan 16 tanesi Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer, 4 tanesi Bartın Milletvekili Sayın Rıza Yalçınkaya ve 3 tanesi Trabzon Milletvekili Sayın Haluk Pekşen tarafından sorulmuştur. Sözlü soru önergelerinin 4 tanesi Başbakanlık, 1 tanesi Adalet Bakanlığından intikal ederken 25 önerge de doğrudan Bakanlığımıza gönderilmiştir.

Değerli milletvekilleri, bu önergelerin 10 adedi şeker fabrikaları ve üreticileri, nişasta bazlı şeker ve Şeker Kurumuyla ilgilidir. Geri kalan 19 adet önergenin konuları ise ağırlıklı olarak KOSGEB destekleri, imalat sanayisinde açılan ve kapatılan işletmeler, OSB’ler, coğrafi işaret başvuruları, asansör denetimleri ve AR-GE merkezleriyle ilgilidir. Şimdi, izninizle bu önergelerle ilgili tek tek sorulan soruları cevaplandıracağız.

Bartın Milletvekili Sayın Rıza Yalçınkaya’nın, Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın cevaplamaları için sorduğu (6/958), (6/959), (6/962), (6/963) esas numaralı Sözlü Soru Önergelerine cevaplarımıza geçiyorum. Özelleştirme İdaresi bünyesinde Türkiye Taşkömürü Kurumuna yani TTK’ye ait maden sahalarının özelleştirilmesine ilişkin bir çalışma bulunmamaktadır. Aynı şekilde, Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumunun ruhsat sahibi olduğu 600 milyon ton rezervin bulunduğu sahada santral kurulmasına ilişkin bir çalışma veya hazırlığı da yoktur.

Değerli milletvekilleri, Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer’in (6/424), (6/425), (6/426), (6/427), (6/428), (6/429), (6/430), (6/431), (6/436) ve (6/637) esas numaralı 10 adet sözlü soru önergesine ilişkin cevaplarımı arz ediyorum.

Değerli milletvekilleri, CHP Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer’in, nişasta bazlı şeker, şeker fabrikaları, TÜRKŞEKER ve Şeker Kurumuyla ilgili olarak Bakanlığımıza 2016 yılı başından bu yana tevcih etmiş olduğu 10 adet sözlü soru önergesini topluca cevaplandırmak istiyorum. Ancak biliyorsunuz ki Türkiye Şeker Kurumu, Bakanlar Kurulumuzca 24/12/2017 tarihli ve 30280 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan 696 sayılı KHK’yle kapatıldı. Şeker Kurumuna ve Şeker Kuruluna yapılmış olan atıflar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına yapılmış sayıldı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bundan böyle kotaların tespiti, denetim, iç fiyat, arz-talep dengesi ve spekülatif etkileri dikkate alarak şeker ticaretine ilişkin kuralları belirleyecek. Dolayısıyla Bakanlığımızın, Şeker Kurumuyla herhangi bir ilişkisi kalmamıştır.

Bununla beraber, Şeker Kurumunun, Bakanlığımızın ilişkili kuruluşu statüsünde olduğu dönemlerde bu kurumun görev, yetki ve sorumluluklarının şeker piyasasındaki diğer aktörlerle sıklıkla karıştırıldığını üzülerek belirtmek istiyorum. Öyle ki Şeker Kurumunun görev tanımı ve faaliyetleri içerisinde bulunmayan hususlarla ilgili olarak bugüne kadar sayın milletvekillerimizden çok sayıda soru önergesi gelmiştir. Hâlbuki Şeker Kurumu 4634 sayılı Şeker Kanunu’yla kurulmuş olup bu Kanun’un amacı, yurt içi talebin yurt içi üretimle karşılanmasından ve gerektiğinde ihracata yönelik olarak Türkiye’de şeker rejimini, şeker üretimindeki usul ve esaslar ile fiyatlandırma, pazarlama şart ve yöntemlerini düzenlemekten ibaret idi. Diğer taraftan TÜRKŞEKER -yani Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi- ise 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’a tabi bir iktisadi devlet teşekkülüdür. Şeker pancarı üretimini, Şeker Kanunu gereğince, Şeker Kurulu tarafından tahsis edilen kota çerçevesinde, mevcut stoklarını ve bünyesinde bulunan fabrikaların kapasitelerini göz önünde bulundurarak gerçekleştirir. Üretim planlamasını Bakanlar Kurulu kararıyla yayımlanan usul ve esaslar çerçevesinde yapar ve bünyesinde 25 adet şeker fabrikası yer alır.

TÜRKŞEKER’in Bakanlığımızla herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Bundan dolayıdır ki sözlü önergeler arasında TÜRKŞEKER ve bünyesindeki şeker fabrikalarıyla ilgili olan 4 tanesini, yani (6/429), (6/430), (6/431) ve (6/637) esas numaralı Sözlü Soru Önergelerini bugün burada cevaplandırmayacağım. Bahse konu soruların muhatabı Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketidir.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Onlar KİT olarak kime bağlı, hangi bakanlığa bağlı Sayın Bakan?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) - Benzer şekilde, Şeker Enstitüsü de Ankara Şeker Fabrikası kampüsü içinde 1967 yılında kurulan bir kurum olarak Bakanlığımın yetki alanı dışındadır. Dolayısıyla (6/427) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ni de geçiyorum.

Değerli arkadaşlar kalan sorulara gelince, (6/428) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevap olarak: “C şekerini Kurul kararı dışında iç piyasada satan veya bedelsiz devredenler hakkında birinci fıkrada öngörülen cezalar uygulanır.” hükmüne istinaden gerekli idari para cezaları uygulanmıştır. Ancak, Kabahatler Kanunu’na göre, idari para cezalarının tahsil edilebilmesi için bunların kesinleşmiş olması gerekmektedir. Öte yandan, yüksek yoğunluklu tatlandırıcıların nihai tüketiciye ulaşmalarına kadarki süreç, mülga Şeker Kurumunca yakinen takip edilerek ithalatla ilgili uygunluk belgeleri de yine bu minvalde verilmiştir.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Faydalı bir kurumdu ama kaldırdınız.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) - Bu arada, şeker üreten şirketlerin kota dışı satış veya başka ürün adıyla satış yapıp yapmadıkları ve ilgili mevzuata göre pancar temin edip etmediklerinin denetimi, mülga Şeker Kurumu bünyesinde oluşturulan İzleme ve Denetleme Grup Başkanlığınca yürütülmüştür. Bahse konu denetim faaliyetlerinde Şeker Kurumu personelinin -ki bunlar 52 kişidir- neredeyse tamamı görev almıştır.

(6/428) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nde ise, Şeker Kurumunun idari giderleri için tahsil edilen katılım paylarının tüm şeker üreten firmalardan alınması için mevzuat değişikliğinin düşünülüp düşünülmediği sorulmaktadır. Şeker Kurumu kapatıldığı için sanırım artık bu soruyu da cevaplama gereği ortadan kalkmış bulunuyor.

Mülga Şeker Kurumunun geçmiş faaliyetleriyle ilgili 1/6/2016 tarihli son bir önergedeyse Avrupa Birliğinde yüzde 5 olduğu iddia edilen nişasta bazlı şeker kotalarının ülkemizde niçin Bakanlar Kurulu kararıyla artırıldığı sorulmaktadır.

Esasen ülkelerarası karşılaştırma yapılırken verilerin aynı temelde olması önemlidir. Avrupa Birliği nişasta bazlı şeker türlerinin toplamı için değil sadece nişasta bazlı şekerin bir türü olan izoglikoz için kuru madde bazında kota tahsis etmektedir. Türkiye’de ise glikoz, izoglikoz ve kristal fruktoz dâhil tüm nişasta bazlı şeker türleri için kota tahsis edilmektedir.

Ayrıca, mülga 4634 sayılı Şeker Kanunu bu şeker türlerini kanun kapsamına dâhil ederek ülke toplam kotasından alacağı payı belirli bir seviyede sınırlamıştır. Kanunla yeni nişasta bazlı şeker fabrikası kurulması için Şeker Kurumundan kota temini zorunluluğu getirilmiştir. Ancak Şeker Kurumu görüşünün icrai bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Bakanlar Kurulunun yasal artırım oranı ile kurum görüşü arasında farklılıklar olabilmektedir. Zaten Bakanlar Kurulumuz nişasta bazlı şeker kotalarını her yıl ihtiyaçlar çerçevesinde değişen oranlarda artırmasına karşın nişasta bazlı şekerin pazar payı yükselmemiş tam tersine azalmıştır.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – O bilgi yanlış Bakanım. Yalnız bu yıl, 2017’de nişasta bazlı giriş arttı.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer’in (6/165) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ni cevaplandırıyorum.

1) Ülkemizde yaklaşık 477 bin adet asansör vardır. 2017 yılında 356 bin asansörün periyodik kontrol faaliyetleri yapılmış ve 87 bin asansöre kırmızı etiket iliştirilmiştir.

2) Asansörlere, asansör montaj firmalarına ve bakım firmalarına yönelik piyasa gözetim ve denetim faaliyeti yürütüyoruz. 2017’de 7.120 adet asansör ve asansör firması denetlendi. 2.358 adedinde uygunsuzluk bulundu ve 7 milyon Türk lirası idari para cezası uygulandı.

3) PGD işini toplam 139 denetim personelimizle yürütüyoruz. Ayrıca, 31 tane A tipi muayene kuruluşumuzda 847 personel istihdam edilmektedir.

4) Ara eleman yetiştirmek için meslek liselerinde asansör bölümleri açıyoruz -Bursa, İstanbul ve Ankara gibi- ve eğitim alanı asansör olan yeni meslek liseleri kuruyoruz.

Değerli milletvekilleri, Muş Milletvekili Sayın Ahmet Yıldırım’ın (6/212) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ni cevaplandırıyorum. Bakanlığımız ilgili kuruluşlarından TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığıyla birlikte birçok AR-GE projesi yürütüyor. Örneğin, Enerji Bakanlığıyla güneş enerjisi konusunda, Fotovoltaik Temelli Güneş Enerjisi Santral Teknolojilerinin Geliştirilmesi -kısa adı MİLGES- Projesi kapsamında çalışıyoruz. Pilot uygulama olarak Şanlıurfa Ceylânpınar TİGEM işletmelerinde 10 megavat kapasiteli bir güneş enerjisi santrali kuracağız. Ayrıca, rüzgâr enerjisi üretimi konusunda, Millî Rüzgâr Enerji Sistemleri Geliştirilmesi ve Prototip Türbin Üretimi -MİLRES- kapsamında da çalışıyoruz. Bu projenin toplam bütçesi 10 milyon Türk lirasıdır. Hidroelektrik Santral Bileşenlerinin Yerli Olarak Tasarımı ve Üretimi yani MİLHES Projesi ise bir diğer ortak projemizdir. Bu projenin bütçesi 22 milyon Türk lirasıdır. Kısacası, yenilenebilir enerji, Bakanlık olarak üzerinde hassasiyetle durduğumuz, iş birliği yaptığımız ve desteklediğimiz konulardandır.

Değerli milletvekilleri, İstanbul Milletvekili Sayın Barış Yarkadaş’ın (6/216) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ni cevaplandırıyorum. Cevap 1, 2, 3, 4 için ifade ediyorum. Ülkemizde 15 Ocak 2018 tarihi itibarıyla 315 tescilli coğrafi işaret mevcuttur.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Bakanım, bu, Ömür Eylem Muş’un sizdeki görevi ne?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’yla Türk Patent ve Marka Kurumu bünyesinde Coğrafi İşaretler Dairesi Başkanlığını kurduk. Böylece, coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı başvurularının incelenmesi, tescil edilmesi, korunması, bunlarla ilgili bilgilendirme ve farkındalık çalışmalarının yürütülmesi görevleri artık daha iyi bir şekilde yerine getiriliyor. Öte yandan, AB’ye başvurusu yapılan coğrafi işaretlerin tescil işlemleri AB Komisyonu nezdinde yürütülüyor. Burada diğer ülkelerle ikili müzakereler söz konusu değildir. Ayrıca, ülkemizden Komisyona yapılan coğrafi işaret başvurularının tescil işlemlerinin hızlandırılması için Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından, başvuru yapan kuruluşlara teknik destek sağlıyoruz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Bakanım, bu, Ömür Eylem Muş sizde hangi birimde çalışıyor, uzmanlığı ne?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Sonra konuşalım.

Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar’ın (6/261) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ni cevaplandırıyorum. Değerli milletvekilleri, TÜBİTAK Marmara Teknokentin 1071 TARAL destekli Kimlik Kartı Projesi’yle herhangi bir bağlantısı bulunmamaktadır. Ayrıca, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğüyle birlikte sürdürülen E-kimlik Projesi kapsamında sürücü belgelerinin entegrasyonu hususu da hiçbir zaman gündeme gelmemiştir. Çip tabanlı Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ile TÜBİTAK Bilişim ve Bilgi Güvenliği İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi arasında imzalanan sözleşme kapsamında geliştirilmiş ve Bolu’da pilot uygulama yapılarak gerekli denemeler ve iyileştirmeler yapılmıştır. Çipli Türkiye kimlik kartları hâlihazırda 15 milyon vatandaşımıza teslim edilmiş bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Trabzon Milletvekili Avukat Sayın Haluk Pekşen’in (6/264) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ni cevaplandırıyorum. Cevap 1, 2, 3, 4, 5: Vakfıkebir Organize Sanayi Bölgesi 1998-2002 yıllarında etüt karakteristiği, 2004-2010 yıllarında 100 hektar karakteristiği ve 2014 yılında 93 hektar karakteristiğiyle yeni proje olarak Bakanlığımız yatırım programına dâhil edilmiştir. Daha yenilerde Bakanlığımız 2017 Yılı Yatırım Programı’nda 93 hektar karakteristiği ve 5 bin TL ödenekle yer almış olan Vakfıkebir OSB’nin kamulaştırma işlemleri tamamlanmış, 6/11/2017 tarihinde ise imar planına esas jeolojik etüt raporu revize edilmiştir.

Şimdi, Bakanlığımız 2018 Yılı Yatırım Programı teklifinde yer alan bu önemli projenin bundan sonraki süreçte altyapı projeleri ve keşif bedellerinin onaylanmasını müteakip altyapı inşaat ihalesinin yapılmasını planlıyoruz. Bu proje için bugüne kadar kullandırılan kredi 2018 yılı fiyatlarıyla 20 milyon 294 bin 912 Türk lirası gibi bir değerdir. Öte yandan, bölgedeki diğer OSB’ler de tıpkı Vakfıkebir OSB gibi kendi doğal mecralarında ilerliyor. Örneğin, Bakanlığımız yatırım programına 2014 yılında dâhil olan 41 hektar büyüklüğündeki Trabzon Beşikdüzü OSB’de projenin altyapı yapım işi fiziki gerçekleşmesi yüzde 2 seviyesinde bulunuyor. Yatırım programına 2017 yılında dâhil edilen Trabzon Arsin OSB Projesi’nin enerji nakil hattının -4,3 kilometrelik hattın- yapım işinin ise 2018 yılı içerisinde ihalesinin yapılmasını planlıyoruz. Bu noktada göz ardı edilmemesi gereken husus, Bakanlığımızın yalnızca kredi veren kuruluş statüsünde olup söz konusu projelere ait inşaatların OSB yönetimlerinin sorumluluğu altında yürütülmekte olduğu gerçeğidir. Bunlar, Bakanlığımızca kredilendirme açısından denetlenmektedir. Dolayısıyla projelerin tamamlanma sürelerinde değişiklikler olması normaldir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Muş Milletvekili Sayın Ahmet Yıldırım’ın (6/322) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne ilişkin cevapları veriyorum. Bakanlığımız ilgili kuruluşlarından KOSGEB’ten girişimcilik desteği alan işletme sayısı 46.927’dir. Bu desteği alan işletmelerden yalnızca 1.625 tanesi işletmesini kapatmıştır, destek alanlar içerisinde yüzde 3,5’luk bir kesimi oluşturmaktadır. Diğer taraftan, geri ödemeli olarak destek alan 7/1/2018 tarihi itibarıyla 3.682 işletme vardır. Bu işletmelerden ise yalnızca 90 tanesinin vadesi geçmiş borcu bulunmaktadır. Bu, destek alanlar içinde yüzde 2,4’lük bir kesimi oluşturuyor.

Son olarak, ifade etmek isterim ki KOSGEB Hukuk Müşavirliğince haciz yoluyla tahsil edilen dosya sayısı 55’tir.

Değerli milletvekilleri, tüm bu istatistiki veriler, KOSGEB’den hibe veya teşvik alan işletmelerin hayatta kalma ve borçlarını geri ödeme oranlarının son derece yüksek olduğunu göstermektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de Trabzon Milletvekili Avukat Sayın Haluk Pekşen’in (6/324) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ni cevaplandırıyorum. Cevap 1, 2, 3: Bakanlığımızca Şanlıurfa ilimizde sicil verilerek tüzel kişilik kazanan 5 adet OSB bulunmaktadır. Bunlar; Şanlıurfa OSB, Şanlıurfa Viranşehir OSB, Şanlıurfa Birecik OSB, Şanlıurfa Siverek OSB ve Şanlıurfa Gıda İhtisas Organize Sanayi Bölgesi’dir.

Bakanlığımız burada yalnızca kredi veren kuruluş statüsündedir, söz konusu projelere ait inşaatlar OSB yönetimlerinin sorumluluğu altında yürütülüyor. Kredilendirme işlemleri bölgelerden Bakanlığımıza intikal eden hak edişler çerçevesinde gerçekleştiriliyor ve projeler kredilendirme açısından denetleniyor.

Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesi 1.713 hektardır, 96 hektarlık ikinci kısım altyapı inşaatı 2010 yılı itibarıyla Bakanlığımız kredi desteğiyle tamamlanarak hizmete sunulmuştur. 572 adet sanayi parselinin 405 adedi tahsis edildi, 15.350 kişi burada istihdam ediliyor. Bölgenin tevsi alanı da Bakanlığımız 2017 Yılı Yatırım Programı’nda 1.239 hektar karakteristiğiyle yer almıştır.

Yine, Şanlıurfa Viranşehir OSB 183 hektardır. 133 adet sanayi parselinin 53 adedi tahsis edildi. Üretime geçen parsellerde 510 kişi istihdam ediliyor.

Şanlıurfa Birecik OSB 116 hektardır. Bu projenin ise imar planı onaylandı, altyapı yapım işi inşaatı hâlen yüzde 17 seviyesinde bulunuyor. Projenin altyapı inşaatının 2019 yılında tamamlanmasını öngörüyoruz. İstihdam hedefi ise yaklaşık 3 bin kişidir.

Şanlıurfa Siverek OSB 100 hektardır. Bu projenin imar planı onaylandı. Altyapı projelerinin ve keşiflerinin OSB tarafından hazırlanarak Bakanlığımız onaylamasını müteakip 2018 yılında altyapı inşaat ihalesinin yapılmasını öngörüyoruz.

Değerli milletvekilleri, son olarak Şanlıurfa Gıda İhtisas OSB 235 hektardır. 28/12/2017 tarihinde tüzel kişilik kazanmıştır. 2018 Yılı Yatırım Programı teklifimizde yeni proje olarak Kalkınma Bakanlığına teklif edildi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer’in (6/472) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ni cevaplandırıyorum: Kamuda yürütülen yazılım projeleri, bütçesine ve süresine uyularak tamamlanmaktadır. Ancak, kamu veya özel tüm alanlarda olduğu gibi, bütçe ve takvim planından az bir sapmayla tamamlanan projeler de muhakkak mevcuttur.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Az değil, çok sapmış Sayın Bakan.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Başarılı ya da başarısız projelerin toplam bütçesi Bakanlığımızca denetlenmemekle beraber örnek teşkil etmesi bakımından 2010-2015 yılları arasında Bakanlığımızda yürütülen yazılım projelerinin toplam bütçesi 8 milyon 461 bin 718 Türk lirasıdır. Bu çerçevede yürütülen projelerin tamamı başarıyla sonuçlanmıştır.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Diğer kurumlara da bakın, diğer kurumlarda sorun var.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer’in (6/672) esas numaralı Sözlü Önergesi’ni cevaplandırıyorum: Bilindiği gibi, organize sanayi bölgeleri (OSB) tüzel kişiliği haiz olup elektrik tedarikçisini arzu ettiği kaynaklardan seçme hakkına sahiptir. Bu bağlamda, organize sanayi bölgelerinin elektrik tedarikçilerinde yaşanan sıkıntılardan kaynaklanan üretim kaybıyla ilgili olarak Bakanlığımızın müdahil olma yetki ve görevi bulunmamaktadır ve ayrıca, OSB’lerde gerçekleşen üretim miktarıyla ilgili istatistiki bilgiler de Bakanlığımızca tutulmamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer’in (6/675) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ni cevaplandırıyorum: 18/9/2009 tarih ve 27353 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan KOSGEB Tarafından Verilecek Hizmetler ve Desteklerden Yararlanacak Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelere İlişkin Sektörel ve Bölgesel Önceliklerin Belirlenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı’yla hangi sektörlerdeki işletmelerin KOSGEB desteklerinden yararlanabilecekleri belirlenmiştir. NACE Rev. 2’ye göre 56.30 kodunda faaliyet gösteren kıraathaneler, kahvehaneler bu kapsama dâhil olmadığından KOSGEB desteklerinden istifade edememektedirler.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Dâhil edelim Sayın Bakanım, çok talep ediyorlar. Bir kanun hükmünde kararnameyle bu işi hallederiz.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Siz KHK’ye karşı değil misiniz, niye KHK’ye gönderiyorsunuz?

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Size söylüyorum, size öneriyorum. Şeker Kurumunu bile kanun hükmünde kararnameyle kaldırdınız.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Hayır, hani karşısınız da o yüzden; hani, karşı olduğunuz bir şeyi tavsiye etmemeniz gerekir.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Yok, olağanlaştırdınız diye ben…

KAZIM ARSLAN (Denizli) – Sayın Bakan, çıkmayacak değil mi efendim bundan sonra kanun hükmünde kararname?

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Esnaf için filan da çıksın.

KAZIM ARSLAN (Denizli) – Bir defa da düzgün bir şey için kullanın.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Değerli milletvekilleri…

Kazım Bey, gerekirse çıkar yani “Çıkmaz.” diye bir şey yok, gerekirse çıkar.

KAZIM ARSLAN (Denizli) – Ama “Karşı çıktı.” diyorsunuz ya, biz karşı olsak da niye çıkarıyorsunuz?

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Hayır, siz karşısınız diye söyledim.

KAZIM ARSLAN (Denizli) – Efendim, çıkarmayın o zaman. Meclise de getirmiyorsunuz.

BAŞKAN – Sayın Bakanım, siz Genel Kurula hitap edin.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer’in (6/676) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ni cevaplandırıyorum: Niğde ilimizde 2016 Yılı KOSGEB Sıfır Faizli İşletme Kredisi Programı’ndan 22, 2017 Yılı KOSGEB Sıfır Faizli İşletme Kredisi Faiz Desteği Programı’ndan 978 olmak üzere, toplamda 1.000 esnaf ve sanatkârımız kredi programlarından yararlanmıştır. 2018’de yeni kredi faiz destek programları uygulamaya alınacağı zaman bunları kamuoyuyla paylaşacağız. Bu çerçevede, Niğde Demirciler ve Oto Tamircileri Odası üyesi esnafımızın da KOSGEB desteklerinden yararlanmak için gerekli şartları yerine getirip yeni desteklerimizden faydalanmalarını arzu ediyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer’in (6/677) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ni cevaplandırıyorum: Önergede yer alan konuya ilişkin olarak Niğde Bor Karma ve Deri İhtisas Organize Sanayi Bölgesi yönetiminden alınan 3/2/2017 tarihli elektronik posta iletisinde özetle; 2012 yılında başlayan Türk-Çin endüstriyel parkı görüşmelerinin devam ettiği, bugüne kadar Çin Halk Cumhuriyeti’nden çok sayıda büyük sanayicinin bölgelerine gelerek karşılıklı görüş alışverişinde bulunulduğu, konuya ilişkin olarak 6 adet Çin sermayeli şirketin kurulduğu ve bunlardan hâlihazırda bölgede 1 adet Çin sermayeli firmanın faaliyette olduğu ifade edilmiştir. Diğer taraftan, Niğde Bor Karma ve Deri İhtisas OSB’de yatırım yapmak isteyen Çinli sanayiciler için 400 hektar OSB genişleme alanının yatırıma hazır hâle gelmesinden sonra Türk-Çin İş Adamları Derneğiyle görüşmelerin devam edeceği bildirilmektedir.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Bakanım, beş yılda 200 fabrika açılacağını söylediklerinde yıl 2011’di, şimdi 2018’deyiz, daha fabrika mabrika yok. Gazetelerde manşet atıldı “200 fabrika açılıyor.” diye, ne fabrika var ne bir şey; o bilgi de doğru değil.

BAŞKAN – Sayın Gürer, Sayın Bakan bitirsin, ondan sonra size söz vereceğim.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Bir dakikamız az ya, burada kullanalım.

BAŞKAN – Bir şey olmaz. Burada korsan tebliğde bulunuyorsun yani.

Sayın Bakanım, siz devam edin lütfen.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ağrı Milletvekili Sayın Dirayet Taşdemir’in (6/890) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ni cevaplandırıyorum: Bakanlığımız ilgili kuruluşlarından Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) programlanan kapsamda desteklenen projelerde görev yapan akademisyenlerimize soru önergesinde belirtildiği şekilde herhangi bir baskı veya bildirim yapmamaktadır. TÜBİTAK projelerinde görev alan proje yürütücüsü ve araştırmacılar sadece bilimsel yeterlilik açısından değerlendirilmekte olup burada başka herhangi bir değerlendirme kriteri söz konusu değildir. Bununla birlikte, proje ekiplerinin 15/7/2016 tarihinden sonra yayımlanan Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamelerde yer alan hususlar çerçevesinde değerlendirilmesiyse işin doğası gereğidir. Nitekim bu çerçevede zaman zaman, OHAL kapsamında, çalıştığı kurum-kuruluştaki görevine son verilen ya da görevinden uzaklaştırılan akademisyenlerin görev aldıkları projelerin yürütülebilmesi ve tamamlanabilmesini sağlayabilmek amacıyla proje yürütücüsü ya da araştırmacı/danışman değişikliği yapılması gibi önlemlere başvurulmak durumunda kalındığı olmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer’in (6/794) ve (6/917) esas numaralı Sözlü Soru Önergelerini cevaplandırıyorum: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği verilerine göre, kurulan kapanan şirket istatistikleri, 2013-2017 Ocak-Kasım dönemi C-İmalat sanayisinde kurulan ve kapanan şirketlere ait veriler şu şekildedir: Kurulan şirket sayısı 2013 yılında 7.208, 2014 yılında 8.229, 2015 yılında 8.465, 2016 yılında 8.636, 2017 Ocak-Kasım ayında 9.316’dır. Yine, 2013-2017 yılları arasında kapanan şirket sayıları ise şöyledir: Kapanan şirket sayısı 2013’te 2.601, 2014’te 2.309, 2015’te 1.871, 2016’da 1.551, 2017 Ocak-Kasım dönemi verileri 1.606.

Özetlersek, bakın, 2013 yılında 7.208 şirket kurulmuş, 2.601 şirket kapanmış. 2014 yılında 8.229 şirket kurulmuş, 2.309 şirket kapanmış. 2015 yılında 8.465 şirket kurulmuş, 1.871 şirket kapanmış. 2016’da 8.636 şirket kurulmuş, 1.551 şirket kapanmış. Geçen yıl ocak-kasım döneminde ise kurulan şirket sayısı 9.316, kapanan şirket sayısı 1.606 yani kapanan şirket sayısı, kurulan şirket sayısının beşte 1’i, hatta beş buçukta 1’i.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – O da olmasa daha iyiymiş, hiç kapanmasa.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, yine, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından yayımlanan verilere göre, TOBB’un kayıtlarına göre 2016 Ocak-Aralık tüm yıl ve 2017 Ocak-Kasım dönemi C-İmalat sanayisinde kurulan ve kapanan şirket ve gerçek kişi ticari işletmelerine ait veriler ise şöyledir… Burada iktisadi faaliyet koluna NACE Rev.2 C-İmalat’a göre bakıyoruz. İmalat sanayisinde kurulan ve kapanan şirket sayısı… Buradaki ayrımda şirket- gerçek kişi ayrımı yapıyoruz. Bakın, ocak-aralık dönemi yani 2016’nın tamamında şirket olarak kurulan şirket sayısı 8.636, kapanan şirket sayısı 1.551. Yine şirket bazında, Ocak ve Kasım 2017’de kurulan şirket sayısı 9.316, kapanan şirket sayısı 1.606. Gerçek kişi ticari işletme anlamında baktığımızda, Ocak-Aralık 2016’da kurulan şirket sayısı 4.714, kapanan şirket sayısı 2.011. Ocak-Kasım 2017’ye baktığımızda, kurulan şirket sayısı 4.843, kapanan şirket sayısı 1.612.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son olarak Trabzon Milletvekili Sayın Haluk Pekşen’in ceza ve tevkifevlerinin mevcut kapasitelerinin yetersizliği ve mahkûmların barınma, sağlık ve güvenlik şartlarının kötü olduğu hususuna ilişkin (6/63) esas numaralı sözlü soru önergesine cevaplarımı arz ediyorum: Hükümlü ve tutuklu sayısındaki artışın karşılanması ve fiziki şartların iyileştirilmesi amacıyla planlanan ceza infaz kurumlarından 22’sinin ihale, 55’inin proje ve 12’sinin plan aşamasında olduğu, 136’sının ise ihalesi yapılarak inşaatının devam ettiğini ifade etmek isterim. Ayrıca, inşaat süresinin uzunluğu göz önüne alınarak kamuya ait atıl binaların küçük onarımlarla açık ceza ve infaz kurumuna dönüştürülmesi yönünde Bakanlık çalışmaları hızla devam etmektedir.

Değerli milletvekilleri, diğer yandan, mevcut ceza infaz kurumlarında yoğunluğun giderilmesi amacıyla her türlü ihtiyaç derhâl karşılanmaktadır. Ülkemiz genelinde bulunan tüm ceza infaz kurumlarında deprem, yangın, isyan gibi konularda hazırlanan planlar bulunmakta, ayrıca bu planlara istinaden belirli zamanlarda tatbikatlar yapılmaktadır. Öte yandan, 21/6/2012 tarihinde Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından tüm ceza infaz kurumu müdürlüklerine yazı yazılarak;

1) Yangın hortumlarının boylarının her odaya yetişecek şekilde olduğunun kontrol edilmesi ve gereğinin yapılması,

2) Yangın tüplerinin her an hazır tutulması için dolumlarının yenilenmesi ile kontrollerinin yapılması,

3) Ceza infaz kurumlarının konuşlandırıldıkları yer itfaiye müdürlükleriyle görüşülmek suretiyle yangın tüpü ve hortumlarının uygunluğu konusunda rapor alınmış, eksikliklerinin tespit edilip gerekli görüldüğü takdirde ödenek talebinde bulunulması istenmiştir.

Söz konusu eksiklikleri belirleyen ceza infaz kurumlarının ödenek talepleri Adalet Bakanlığı tarafından karşılanmaktadır. Ceza infaz kurumlarının yangın güvenliğine yönelik tedbirleri almaları sağlanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımıza yöneltilen soru önergeleriyle ilgili cevaplarımı arz ettim, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Gürer’e bir söz verelim sorularla alakalı, en son Sayın Usta size söz vereceğim.

Sayın Gürer, buyurun.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) –Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Bakana yanıtları için teşekkür ediyoruz ama bizleri tatmin etmedi yanıtları.

Öncelikle, Şeker Kurumunun ortadan kaldırılması büyük bir risk. OHAL kapsamında kanun hükmünde kararnameyle Şeker Kurumu kaldırıldı. 2004 yılında çıkarılan bir yasayla bu kurumda düzenleme yapılıyordu ancak Anayasa Mahkemesi ve Danıştay bunu iptal etmişti çünkü Şeker Kurumu piyasa düzenleyicisiydi.

Şimdi, bu durumda Şeker Kurumu ortadan kalktığı için Bakanlığın ne kadar konuyu denetleyeceği ve takip edeceği bizler için şüpheli. Nişasta bazlı şekerin ülkemizde yaygınlaşmasının önünü açan, aynı zamanda yoğun tatlandırıcıların da ülkemize girmesine neden olacak bu uygulamadan vazgeçilmesinin gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, bu, şeker pancarının ve şeker fabrikalarının sonu olur. Şeker fabrikalarında çalışan mevsimlik işçiler kadroya alınmadı ama fabrikalara hiç bakım yapılmıyor, özelleştirme kapsamında olan fabrikalar dökülüyor. Bu anlamda, şeker fabrikaları fabrika üreten fabrikalardı. Hükûmetin şeker fabrikalarını bir an önce revizyona alıp, bakımlarını yapıp verimli kılmasını da öneriyorum çünkü çok arıza yapıyor, büyük risk var. Bu anlamda yapılacak çalışmaların Hükûmet tarafından gerçekleştirilmesi gerekiyor. Şeker pancarı çiftçisinin korunması, şeker fabrikasında çalışan işçilerin de kadroya alınmasını ayrıca talep ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bakan, süremiz var, cevaplayabilirsiniz.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Evet.

Şimdi, konuşmamda Türkiye Şeker Kurumu ile Türkiye Şeker Fabrikalarının ayrı yapılar olduğunu ifade etmeye çalıştım. Bunu, sanıyorum, değerli milletvekilimiz de biliyor.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Bakanım, ben KİT Komisyonundayım, ikisini de çok iyi biliyorum.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Evet. Ama sorularınızı sormanız gereken bakanlığın bizim Bakanlığımız olmadığını da ifade ettim.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Hükûmete iletirsiniz diye söyledim.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Şimdi, 25 şeker fabrikası Özelleştirme İdaresi bünyesinde, özelleştirme kapsamında; bununla ilgili çalışmalar yürütülüyor. Türkiye Şeker Kurumu, kurum olarak kapatıldı. Kurumun bütün görevleri Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına verildi. Dolayısıyla Şeker Kurumu bugüne kadar hangi görevleri yapıyorsa Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesindeki yapı -yeni daire başkanlığı veya genel müdürlük- aynı görevleri yerine getirecek. Dolayısıyla değerli arkadaşlarım, yapılan ve yapılacak olan görevlerde bir aksaklık söz konusu değildir, endişe edecek bir durum söz konusu değildir.

Bakın, aslında Türkiye Şeker Kurumu…

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Bakanım, üye atanmadığı için iki yıldır Şeker Kurumu faaliyetine devam edemediğinden yüzde 17 nişasta bazlı şeker Türkiye pazarında arttı.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Hayır, yok yok. Nişasta bazlı…

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Arttı, veriler var.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Bakın, nişasta bazlı şeker kotasını…

KADİM DURMAZ (Tokat) – Değerli Bakanım, ayrıca iki yıl önce 120 ton şeker ithal eden bir ülkeydik, bu sene 450 bin ton şeker stokumuz var. Ömer Fethi Gürel Bey’in dediği doğru.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Konuşabilir miyim?

BAŞKAN – Tamamlasın Sayın Bakan. Lütfen, sayın milletvekilleri…

Buyurun Sayın Bakan.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Nişasta bazlı şeker kotasını ne geçen sene ne bu sene artırdık.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Yüzde 17 artış Türkiye’deki üretiminde var Sayın Bakanım.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Bakın artırmadık, normalde, geçerli olan kanunda yüzde 10 hakkı vardır.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Hayır, yüzde 17 bu yıl pazarı genişledi.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Bunun yüzde 50’ye kadar artırılması yetkisi Şeker Kurumunun değil, Bakanlar Kurulunundur. Son iki yılda da nişasta bazlı şeker üretiminin kotasında bir artış olmadı, artış yapılmadı, mevcut durum neyse o.

Bu bakımdan…

KADİM DURMAZ (Tokat) – Ama ithalat girişiyle ne kadar üretildiği denetlenmedi Saygıdeğer Bakanım.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Bakın, denetim…

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Gerçi kurum size bağlı olmadığı için sorular…

BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri, sordunuz, Sayın Bakan cevabını verdi, uzatmayalım.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) –Kapatılmış bir kurumdan bahsediyoruz.

BAŞKAN – Uzatmayalım.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sizin çocuğunuz için de önemli Sayın Başkan. Nişasta bazlı şeker ve yoğun tatlandırıcının kansere neden olduğu artık bilimsel gerçek. Şeker pancarını onun için sahiplenelim.

BAŞKAN – Çok teşekkür ediyorum Sayın Gürer, bütün çocukları düşündüğünüz için tebrik ediyoruz, teşekkür ediyoruz. Sayın Bakan da aynı şekilde düşünüyor, hepimiz düşünüyoruz.

Sayın Bakan, çok teşekkür ediyorum, soruları cevaplandırdınız ancak Sayın Usta’nın bir söz talebi var.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Süreyi kullanalım, süremiz var.

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de Sayın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımızın dikkatine bir konuyu sunmak istiyorum: Bundan birkaç gün önce Çorum Organize Sanayi Bölgesi’ni ziyaret etmiştim, orada sanayicilerin birtakım meselelerini dinledik, birçok konuyu dile getirdiler. Bir tanesi, Sayın Bakanım, önemli ve bence de hemen yapılması gereken bir şey. Biliyorsunuz, KOBİ tanımı için iki kriter var. Kriterlerden bir tanesi işçi sayısının 50’nin altında olması, diğeri de bilanço büyüklüğünün veya işte cirosunun –diyelim kabaca- 40 milyon TL’nin altında olması. Bu 40 milyon TL -biliyorsunuz- daha doğrusu bu ciro büyüklüğü ilk kez 2005 yılında konulmuş, 25 milyon TL imiş, 2012’de bu 40 milyon TL’ye çıkartılmış, o günden beri de hiçbir artış yapılmadı yani yaklaşık beş yıl geçti, beş yılın üzerinde bir vakit geçti. Tabii, enflasyon ortamında reel olarak bu paranın değeri düştü yani o gün diyelim ki 100 gömlek üreten firma KOBİ ise bugün 100 gömlek üretmese bile KOBİ kapsamının dışına çıkmış oluyor. Örnek olsun diye söylüyorum. Miktar olarak aynı kalmış olsa veya düşmüş olsa bile enflasyon nedeniyle KOBİ kapsamının dışına çıkıyor. Bu da tabii firmaları çok sıkıntıya sokuyor yani özellikle böyle Anadolu’da yeni yeni KOBİ, işte bu sınırlarda olan, yeni yeni ihracata başlamış firmaların önünde hem bir belirsizlik oluyor hem de devletimizin, Hükûmetin KOBİ’lere verdiği destekten faydalanamama durumu ortaya çıkıyor.

Şimdi, ben şöyle kabaca bir baktım yani o 2012’yi TÜFE’yle veya ÜFE’yle güncellemiş olsak bugün için o günkü reel değeri korumak için yani 40 milyon TL değerini bugün koruyacak rakam 62 milyon TL. Hatta ilk kez 25 milyon TL konulanı o günden bugüne 40 milyonu hiç görmeden getirmiş olsak da Tüketici Fiyat Endeksi’ne göre 68 milyon TL, Üretici Fiyat Endeksi’ne göre de 64 milyon TL yani nereden bakarsak bakalım bu 40 milyon TL’nin hemen ve ivedilikle bir 60-65 milyon TL’ye yükseltilmesinin KOBİ’lerimiz açısından, hele hele ekonominin sıkıştığı şu ortamda çok faydalı olacağını düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Samsun) – Çok kısa…

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

ERHAN USTA (Samsun) – Dolayısıyla bu, Bakanlar Kurulumuzun yetkisinde olan bir şey. Bu güncellemenin de yapılması lazım. Hatta benim önerim de şu: Bunu böyle hani tutup tutup üç, beş yılda bir güncellemek yerine, buraya mesela birçok vergilerde olduğu gibi veya birçok bu tür maktu tutarların yeniden değerleme oranında her yıl otomatik olarak artırıyoruz, belki öyle bir mekanizma getirmenin de faydası olacağını da düşünüyorum.

Çok teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Gürer’e de son bir soru hakkı daha verelim.

Buyurun. Tamamlayalım.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu KOSGEB kredilerinden kahvehanelerin de, kıraathanelerin de yararlanması konusunda bir düzenlemeyi talep ediyor kahvehaneler, kıraathane sahipleri ve odalar. Ayrıca Niğde Demirciler ve Oto Tamircileri Odası beni aradığında bu kredilerden yeterli ölçüde yararlanamadıkları için talepleri vardı.

Sayın Bakan, biraz evvel de belirttiğim gibi, 2011 yılında Niğde’ye Çinlilerin 200 fabrika kuracağı gazete manşetlerinde yer aldı. O günden bu yana ne Çinliler geldi o 200 fabrikayı kurdu ne de bunun yönünde bir girişim var. Ama biraz evvel siz yine veriler olarak söylediniz, onlar kamuoyunda şöyle algılanıyor, sanki bunlarla ilgili bir çalışma varmış gibi görülüyor. Niğde’ye havaalanı yapılmazsa Çinliler gelmiyor. Onun için Niğde’ye mutlaka bir havaalanı yapılması gerekiyor. Ayrıca bunun dışında Niğde’deki bazı kurumlar bu dönemde kapandı. Örneğin BİRKO Niğde’nin lokomotif fabrikalarından biriydi ve halı sanayisinde, iplik sanayisinde çok önemli bir kuruluştu, ne yazık ki arsası şimdi inşaat alanına dönüşüyor. Bu konularda Hükûmetin Niğde’ye yeterli destek verdiğini düşünmüyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Gürer.

Tamamlayalım Sayın Bakan.

Buyurun.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önce Sayın Usta’nın sorusunu cevaplandırayım. Evet, KOBİ tanımında bir çalışma yaptık. Bu 40 milyonu artıracağız ama bunun ne olacağını biliyorsunuz Bakanlar Kurulu karar verecek.

ERHAN USTA (Samsun) - 65 milyon olsun Sayın Bakanım.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Biz Bakanlar Kuruluna arz edeceğiz. Bir çalışma yaptık, çalışmamız hazır, bunu ifade edeyim.

İkinci konu; Sayın Gürer’in soruları, Niğde’yle ilgili sorular.

Şimdi, bakın yatırımı biz yapmıyoruz yani devlet yatırımı yapmıyor. Biz altyapıyı hazırlıyoruz, yatırımı özel sektör yapıyor. Bu özel sektör… Daha çok Çinli firmaların, şirketlerin ilgi duyduğu Niğde’deki bölgeye ben de gittim, ben de görüşmeler yaptım. Buradaki sürecin hızlandırılması mümkün ama neticede yatırım yapacak olan yabancı sermaye daha uygun şartlar, birtakım etütler yapıyor. Bunu biz takip edeceğiz, hızlandırmak için elimizden geleni yapacağız. İnşallah bir an önce Niğde’de bir büyük endüstri bölgesini hayata geçirmiş oluruz.

Sayın Başkan, teşekkür ediyorum, saygılarımı arz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Çok teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Soru önergeleri böylece cevaplandırılmıştır.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’nci sırada yer alan, 460 sıra sayılı Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Arasında Afet ve Acil Durum Halinde Yardım Sevkiyatının ve Yardım Personeline Ait Eşyanın İthalat, İhracat ve Transitini Hızlandırmaya Yönelik Önlemlerin Alınmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/764) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 460)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, 465 sıra sayılı Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Gümrük Konularında Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/763) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 465)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra da komisyonların bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 17 Ocak 2018 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyor, hayırlı akşamlar diliyorum.

Kapanma Saati: 20.31



(x) Sözlü soru önergeleri Genel Kurulda okunmamış olup tutanağa eklidir.