TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                                  5’inci Birleşim

                                                                                              10 Ekim 2017 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, orta vadeli programa ilişkin gündem dışı konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi’nin, kadına yönelik şiddete ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Çorum Milletvekili Lütfiye İlksen Ceritoğlu Kurt’un, Uluslararası Kadeş Barış, Eşitlik ve Kardeşlik Sempozyumu’na ilişkin gündem dışı konuşması

 

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Avrupa’da yabancı karşıtlığı, İslamofobi ve ırkçılığın gittikçe tırmandığına ilişkin açıklaması

2.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

3.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, dış politikanın AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından belirlendiğine ve dış politika konusunda Hükûmetin Meclisi ve diğer partileri düzenli bilgilendirmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

4.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Amerika Birleşik Devletleri’nin vize engeli kararının 15 Temmuz ihanetindeki ortaklığın açıkça kabulü anlamına geldiğine ilişkin açıklaması

5.- Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan’ın, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

6.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne, iktidarı ve tüm kurumları makam aracı sevdasından vazgeçmeye davet ettiğine ilişkin açıklaması

7.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, Mersin’de balık çiftlikleri kurma kararına ilişkin açıklaması

8.- İstanbul Milletvekili Selina Doğan’ın, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne, dış politikadaki istikrarsızlık ve iç politikada muhalefete tahammülsüzlükle güvenli bir ülke inşa edilemeyeceğine ilişkin açıklaması

9.- İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel’in,10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

10.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne, Avrupa Şampiyonu olan Ampute Futbol Millî Takımı’nı kutladığına ve engellilerin ÖTV’siz araç alımı haklarına kısıtlama getirilmesine ilişkin açıklaması

11.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm’ün, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

12.- İstanbul Milletvekili Fatma Benli’nin, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

13.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi’nin, Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’ye yönelik vizeleri durdurma kararının dış politikadaki büyük çöküşün göstergesi olduğuna ilişkin açıklaması

14.- Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek’in, İstanbul Milletvekili Kadri Enis Berberoğlu hakkında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin bozma kararına ilişkin açıklaması

15.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

16.- Çanakkale Milletvekili Bülent Öz’ün, Çanakkale’de son günlerde yaşanan üzücü olaylara ve gerekli tedbirlerin alınması için ne gibi çalışmalar yapıldığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

17.- Hatay Milletvekili Hilmi Yarayıcı’nın, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

18.- Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer’in, Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda değişiklik yapılarak müftülüklere nikâh kıyma yetkisinin verilmesiyle medeni hukukun yerini din referanslı düzenlemelere bırakmış olacağına ilişkin açıklaması

19.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ün önceki gün Giresun’da verdiği konferansta sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

20.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım’ın, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

21.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne, Hükûmetin bu olayı anmak isteyenlere neden izin vermediğini açıklaması gerektiğine ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10 üyesinin cezaevinde olmasının Üçüncü Yasama Yılının ayıplı açıldığı anlamına geldiğine ilişkin açıklaması

 

 

 

22.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne, Avrupa Şampiyonu olan Ampute Futbol Millî Takımı’nı tebrik ettiğine, sınırlarımızın hemen dibindeki İdlib’de huzuru sağlamanın ancak buradan terörün sökülüp atılmasıyla mümkün olacağına ve Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’deki tüm diplomatik misyonlardaki vize hizmetlerini askıya almasına ilişkin açıklaması

23.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, İçişleri Bakanının 7 kişiye işkence yapılmasıyla ilgili konuda ve Deniz Bahçeci isimli gencin gözaltına alınması olayıyla ilgili bilgilendirme yapması gerektiğine ve 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ve bugünkü anma etkinliklerinin engellenmesine ilişkin açıklaması

24.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Amerika Birleşik Devletleri’nin Türk vatandaşlarına yönelik mesnetsiz vize kısıtlaması kararı almasına, meselenin çözülmesini, Türkiye-ABD ilişkilerinin güçlü bir şekilde devam etmesini temenni ettiğine ve bu konudan siyasi çıkar devşirmeye çalışmanın ucuz bir siyaset anlayışı olduğuna; Avrupa Şampiyonu olan Ampute Futbol Millî Takımı’nı tebrik ettiğine; 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

25.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Mardin Milletvekili Mithat Sancar’ın HDP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

26.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

27.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Hükûmete söylenen her lafın AK PARTİ grup başkan vekiline söz hakkı doğurmayacağına ve terörün, acıların siyasete alet edilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması

28.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

29.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

30.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran’ın 491 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 12’nci maddesiyle ilgili önerge üzerine yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

31.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

 

V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydın’ın, 26’ncı Dönemin Üçüncü Yasama Yılının hayırlar getirmesini temenni ettiğine, Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Yüksel’e Allah’tan rahmet dilediğine, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ve Avrupa Şampiyonu olan Ampute Futbol Millî Takımı’nı tebrik ettiğine ilişkin konuşması

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydın’ın, terör örgütleri ve terör eylemlerinin tamamının aynı derecede olduğuna ve bütün terör eylemlerinden şehit olanlara Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin konuşması

 

 

 

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Gensoru

1.- CHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ve Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, kamu ihaleleriyle ilgili kanuni sorumluluğunu yerine getirmediği ve kamunun zarara uğratılmasına sebebiyet verdiği iddiasıyla Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/17)

 

B) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, eş başkanlığını Türkiye ile ABD’nin yürüttüğü Terörizmle Mücadele Küresel Forumu (TMKF) çerçevesinde 24-25 Ekim 2017 tarihlerinde Mısır’ın başkenti Kahire’de düzenlenecek olan "Hukukun Üstünlüğü Çerçevesinde Terörizmle Mücadele Sistemleri İnşa Edilmesinde Parlamenterlerin Rolünün Geliştirilmesi” konulu çalıştaya katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/1196)

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Dışişleri Komisyonu Başkanı ve Malatya Milletvekili Taha Özhan’ın, ABD’nin başkenti Washington’da 9-12 Ekim 2017 tarihlerinde düzenlenecek olan “Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonunun Parlamenterler Ağı” yıllık toplantısına katılmasına ilişkin tezkeresi (3/1197)

 

C) Önergeler

1.- Aydın Milletvekili Deniz Depboylu’nun, (2/1432) esas numaralı Çocuk Hakları Koruma Komisyonu Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/106)

 

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Adana ilinin işsizlik sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/547) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 10 Ekim 2017 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım ve Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir tarafından, Türkiye tarihinin en fazla can kaybının da yaşandığı 10 Ekim 2015 Gar patlamasının tüm boyutlarıyla araştırılması amacıyla 10/10/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Ekim 2017 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, terörle mücadele sürecindeki yanlış politikaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/1219) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 10 Ekim 2017 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; (11/17) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin 16 Ekim 2017 Pazartesi günkü gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının 1’inci sırasına alınarak bu birleşimde (11/17) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin gündeme alınıp alınmayacağına ilişkin görüşmelerinin yapılmasına, görüşmelerinin tamamlanmasını müteakip RTÜK’te boş bulunan 3 üyelik için seçim yapılmasına ve Genel Kurulun bu seçimin tamamlanmasına kadar çalışmalarına devam etmesine; 26’ncı Dönem Üçüncü Yasama Yılı sonuna kadar salı günleri bir saat sözlü soruların görüşülmesini müteakip diğer denetim konularının, çarşamba günleri ise sözlü soruların görüşülmemesine ve 497 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

 

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Mardin Milletvekili Mithat Sancar’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklaması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Mardin Milletvekili Mithat Sancar’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

3.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

4.- Mardin Milletvekili Mithat Sancar’ın, Ankara Milletvekili Murat Alparslan’ın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

5.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Kasım Gülpınar’ın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

 

IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, ülkeye kaçak yollarla çay sokulmasına ve engellenmesi için yapılan çalışmalara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/60) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

2.- Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak’ın, son dönemde Türkiye’nin dış politikasında yaşanan gelişmelerin turizme etkisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/121) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

3.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Çiftlik ilçesine bağlı Kitreli köyünün tarihi yapısına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/235) (Cevaplanmadı)

4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Kavlaktepe Yeraltı Şehri’nin turizme kazandırılması adına yürütülen çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/241) (Cevaplanmadı)

5.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Kavlaktepe Yeraltı Şehri’nin turizme kazandırılması adına yürütülen çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/242) (Cevaplanmadı)

6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Kavlaktepe Yeraltı Şehri’nin turizme kazandırılması adına yürütülen çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/243) (Cevaplanmadı)

7.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesindeki Avören Antik Kenti ile ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/252) (Cevaplanmadı)

8.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Trabzon’un turizm bakımından desteklenen iller kapsamına alınmamasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/260) (Cevaplanmadı)

9.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Akkaya Barajı yanındaki tarihî bir alanın turizme kazandırılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/358) (Cevaplanmadı)

10.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesinde çok sayıda tarihî eser barındıran bir bölgeye yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/518) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

11.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesinde çok sayıda tarihî eser barındıran bir bölgeye yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/519) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

12.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Tepeköy bölgesindeki tarihî yapılarla ilgili çalışma yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/520) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

13.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Bor ilçesine bağlı Karamahmutlu köyündeki mağaralarla ilgili bilimsel çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/521) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

14.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, bilimsel kazı çalışmaları ile ilgili verilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/522) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

15.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Bolkar Dağları üzerinde kayak tesisi kurulmasına yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/523) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

16.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yaylayolu köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/524) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yaylayolu köyündeki tarihî Hasan Paşa Konağı’nın onarılmasına yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/525) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

18.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Ballı köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/526) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

19.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Ballı köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/527) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

20.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’deki Hasaköy Kilisesi’nin onarılmasına yönelik çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/528) (Cevaplanmadı)

21.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, görme engelliler için kütüphanelerde kitap okuyan gönüllülere ilişkin sözlü soru önergesi (6/529) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

22.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, 2014-2015 yıllarında Bakanlık tarafından basılan kitaplara ve abone olunan süreli yayınlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/530) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

23.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde ilinde tespit ve tescil edilmiş taşınmaz kültür varlıklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/531) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

24.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin tarihî ve kültürel değerlerinin tanıtılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/532) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

25.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de halıcılığın korunması için yapılan çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/533) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

26.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Dündarlı Kasabası’ndaki tarihî alanlar ile ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/534) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

27.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’deki Damlataş Mağarası’nın turizme kazandırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/535) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

28.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’deki Kiçiağaç ve Çamardı Kiliselerinin onarılmasına yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/536) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

29.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Dündarlı kasabasında bulunan bir taşla ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/537) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

30.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan tarihî bir bedesten ile konağa ilişkin sözlü soru önergesi (6/538) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

31.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde Kalesi ile ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/539) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

32.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde ilindeki bir tarihî yapının restore edilerek müzeye dönüştürülmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/540) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

33.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Murtandı Kalesi’nin onarılmasına yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/542) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

34.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Darboğaz Sıdıran Kalesi’nin tanıtımına yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/543) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

35.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Ballı köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/545) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

36.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan H. Prodromos Manastırı’na ait kilise binasının onarılarak müzeye dönüştürülmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/546) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

37.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Tepeköy bölgesindeki tarihî yapılarla ilgili çalışma yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/547) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

38.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Tepeköy bölgesindeki tarihî yapılarla ilgili çalışma yapılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/549) (Cevaplanmadı)

39.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan tarihî Yeraltı Karız Su Kanalları ile ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/550) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

40.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Osmanlı Dönemi’ne ait cami ve kiliselere ilişkin sözlü soru önergesi (6/551) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

41.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’deki Alaaddin Camii ile ilgili yürütülen çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/552) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

42.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Ulukışla ilçesinde bulunan tarihî yapı ve alanlarla ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/554) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

43.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’deki Alaaddin Camii’nin tanıtılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/555) (Cevaplanmadı)

44.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Tepeköy köyünde yapılan kaçak kazılara ve alınan önlemlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/557) (Cevaplanmadı)

45.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde Kalesi’nin bulunduğu alanda bilimsel kazı çalışması yapılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/558) (Cevaplanmadı)

46.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yaylayolu köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/559) (Cevaplanmadı)

47.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yaylayolu köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/561) (Cevaplanmadı)

48.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yaylayolu köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/562) (Cevaplanmadı)

49.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yaylayolu köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/563) (Cevaplanmadı)

50.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Gösterli köyünde bilimsel kazı çalışmaları yapılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/565) (Cevaplanmadı)

51.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’deki Gösterli yerleşmeleri ile ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/567) (Cevaplanmadı)

52.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Hamamlı köyündeki tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/568) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

53.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan bazı tümülüslerle ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/569) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

54.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Hamamlı ile Kumluca arasında kalan bölgesindeki tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/570) (Cevaplanmadı)

55.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yaylayolu köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/571) (Cevaplanmadı)

56.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesinde çok sayıda tarihî eser barındıran bir bölgeye yönelik çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/572) (Cevaplanmadı)

57.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan bazı mezar ve tümülüslerle ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/573) (Cevaplanmadı)

58.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yaylayolu köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/574) (Cevaplanmadı)

59.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesinde çok sayıda tarihî eser barındıran bir bölgeye yönelik çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/575) (Cevaplanmadı)

60.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yaylayolu köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/576) (Cevaplanmadı)

61.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesinde çok sayıda tarihî eser barındıran bir bölgeye yönelik çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/577) (Cevaplanmadı)

62.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Çavdarlı köyündeki tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/578) (Cevaplanmadı)

63.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan bazı tümülüslerle ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/579) (Cevaplanmadı)

64.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yeşilgölcük beldesindeki tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/580) (Cevaplanmadı)

65.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Bor ilçesinin Sokubaşı Mahallesi’nde bulunan yer altı şehrine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/581) (Cevaplanmadı)

66.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Bor ilçesinde bulunan bir yer altı şehri ile ilgili çalışma yapılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/582) (Cevaplanmadı)

67.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde ilindeki yer altı şehirleri ile ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/583) (Cevaplanmadı)

68.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yeşilgölcük beldesindeki tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/584) (Cevaplanmadı)

69.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Aladağlar ve Bolkarlar’ın Niğde ili sınırları içinde kalan kısımlarındaki mağaralara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/585) (Cevaplanmadı)

70.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Aladağlar ve Bolkarlar’ın Niğde ili sınırları içinde kalan kısımlarındaki antik dönem yerleşmeleri ile ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/586) (Cevaplanmadı)

71.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Uluağaç köyündeki tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/587) (Cevaplanmadı)

72.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesinde çok sayıda tarihî eser barındıran bir bölgeye yönelik çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/588) (Cevaplanmadı)

73.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesinde çok sayıda tarihî eser barındıran bir bölgeye yönelik çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/589) (Cevaplanmadı)

74.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Uluağaç köyündeki tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/590) (Cevaplanmadı)

75.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Bağlama Yeraltı Şehri ile ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/591) (Cevaplanmadı)

76.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin İçmeli yerleşmesinde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/592) (Cevaplanmadı)

77.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Orhanlı kasabasında bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/593) (Cevaplanmadı)

78.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Kiçiağaç köyündeki tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/594) (Cevaplanmadı)

79.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Çınara yerleşmesi ile ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/595) (Cevaplanmadı)

80.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Değirmenli kasabasında bulunan mağara ile ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/596) (Cevaplanmadı)

81.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Bor ilçesine bağlı Balcı köyündeki tarihî eserlerle ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/597) (Cevaplanmadı)

82.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Edikli beldesinde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışma yapılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/598) (Cevaplanmadı)

83.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, özel şahıslara ait tarihî ve kültürel taşınmaz varlıkların korunmasına ve yaşatılmasına yönelik bir düzenleme yapılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/683) (Cevaplanmadı)

84.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, 2015 ve 2016 yıllarında sit alanı olmaktan çıkarılan yerlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/694) (Cevaplanmadı)

85.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de Kültür ve Tabiat Varlıkları Bölge Kurulunun bulunmamasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/702) (Cevaplanmadı)

86.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde Hasköy’de bulunan bir yer altı şehrine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/737) (Cevaplanmadı)

87.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesine bağlı Yeşilyurt köyünde çok sayıda tarihî eser bulunan bir vadiye yönelik çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/738) (Cevaplanmadı)

88.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Osmanlı Dönemi’ne ait kiliselere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/739) (Cevaplanmadı)

89.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesine bağlı Yeşilyurt köyünde bulunan tarihî yapıların onarılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/743) (Cevaplanmadı)

90.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Nevşehir’de son iki yılda kapanan otel sayısına ve son üç yılda Nevşehir’e gelen yabancı turist sayısına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/808) (Cevaplanmadı)

91.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Eski Saray Mahallesi’ndeki Ermeni Kilisesi’nin restorasyon sonrası Kütüphaneler ve Yayınlar Genel Müdürlüğüne çocuk kütüphanesi olması için tahsis edildiği iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/864) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

92.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, 2017 yılında bilimsel kazılara ayrılan bütçeye ilişkin sözlü soru önergesi (6/865) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

93.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Bakanlık personeli ile ilgili çeşitli verilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/866) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

94.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Bakanlık bünyesindeki kütüphaneci, arkeolog, sanat tarihçisi, folklor araştırmacısı, kimyager ve sosyologların ek göstergelerinin 3600’e yükseltilmesi konusunda bir çalışma olup olmadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/867) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

95.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, ülke genelindeki kütüphane sayısı ile kütüphanelerde görev yapan kadrolu personel sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/868) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

96.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, 15 Temmuz sonrası kütüphanelerden kaldırılan kitap olup olmadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/869) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

 

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı (1/850) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 491) (x) 491 S. Sayılı Basmayazı 04/10/2017 tarihli 3’üncü Birleşim Tutanağı’na eklidir.

 

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan’ın, Katar ortaklı şirketlere, Katar’ın Türkiye’deki yatırımlarına ve Katar’da bulunması planlanan Türk askeri sayısına ilişkin Başbakandan sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/14775)

2.- Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer’in, Türkiye’den Katar’a yapılan gıda yardımına ilişkin Başbakandan sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/15112)

3.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok’un, Balıkesir’de son bir yıl içinde kapanan ve açılan iş yerlerine ve işsizlik verilerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci’nin cevabı (7/15786) (EK CEVAP)

4.- İzmir Milletvekili Atila Sertel’in, CHP Genel Başkanı tarafından İstanbul’da gerçekleştirilen Adalet mitinginin TRT tarafından haberleştirilmemesine ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/15925)

10 Ekim 2017 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN

KÂTİP ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Özcan PURÇU (İzmir)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5’inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, orta vadeli program hakkında söz isteyen Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’a aittir.

Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, orta vadeli programa ilişkin gündem dışı konuşması

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) –Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün sizlere orta vadeli program hakkında değerlendirmelerimi sunacaktım; sonunda, ülkemiz ekonomisinin içinde bulunduğu kırılganlığı ve riskleri yeterince dikkate almayan pembe bir tablo çizildiğini söyleyecektim. Maalesef pembe tablo bir gecede renk değiştirdi. Piyasalar sıkıntılı. Esasen, eylül ayından bu yana TL’nin değer kaybı yüzde 7-8 civarında, gösterge faizler yüzde 12,5’e kadar yükseldi, 100 bin puanın üzerinde kalmak için borsa uğraşıyor, Türk tahvil ve senetlerinin yabancı satışları hızlanıyor. Deyim yerindeyse ekonomide sıkıntılar baş gösteriyor. Sayın bakanlar hâlâ ekonominin dış şoklara dayanaklı olduğunu savunuyor ancak hazırladıkları orta vadeli program, daha bütçe Meclise gelmeden, bir günde, maalesef kadük oldu. Şayet ekonomideki mevcut gelişmeler geçici olmaz ise kur, enflasyon, faiz, borçlanma başta olmak üzere, orta vadeli programdaki pek çok büyüklük hedefi geçerliliğini yitirecektir.

Hedeflere revizyon yapılması gerekiyor. Bu durumda, OVP’yle yapılacak bütçede evdeki hesap çarşıya uymaz, devletin iki yakası bir araya gelmez, gelemez. OVP, zaten hedefleri ve büyüklükleri itibarıyla gerçekçi olmaktan uzaktı, varsayımları da dünya ekonomisinde beklenen gelişmelere uygun değildi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet, Cumhurbaşkanlığı danışmanlarına bu programı, orta vadeli programı beğendiremiyor. Eskiden “dandik” olduğunu söylüyorlardı, şimdi “utangaç” diyorlar. Neyi kastettiğini, Hükûmetin eski bakanları köşe yazılarında orta vadeli programlarını beğenmediklerini farklı şekillerde ifade ederek söylüyorlar.

Bu program, daha önce de olduğu gibi, ekonomiye bir yol haritası olma vasfını, maalesef, taşımıyor. Orta vadeli programda belirlenen öncelikli politika alanlarını dengeli bulmakla birlikte, makro büyüklük tahminlerinin ve hedeflerinin tutarsızlık ve ölçüsüzlük barındırdığını ifade etmeden geçmek mümkün değil. Esasen bu program, makro hedefleri ile öngörülen tedbirler arasında çelişki de barındırıyor. Bu yönüyle OVP’nin iç tutarlılığının ve inandırıcılığının çok sorunlu olduğunu değerlendirmek yanlış olmaz diye düşünüyorum.

Bilindiği gibi, yılın ilk yarısında alınan mali tedbirler büyümeyi destekledi. OVP’nin büyüme ve enflasyon hedefleriyle çeliştiğini söyleyebiliriz. OVP hedeflerinin tutturulması konusunda kamuoyu ve ekonomi çevrelerinde gerçekten ciddi endişeler var. Piyasalara güven bu programla verilemedi, piyasalar hakikaten sıkıntı içinde. Hükûmetin yaptıklarını değil, ABD’de olan biteni millet takip etmeye başladı. En küçük siyasi olayda piyasalar benzer ülkelerden ayrışarak panik tepkiler verebilmektedir.

Değerli milletvekilleri, cari işlem açığını düşürmeyi, büyümeyi artırmayı, enflasyonu azaltmayı öngören bir program olarak düşünülmekle beraber, üretim ve ihracata bağımlılığın kısa vadede değişmeyeceği varsayıldığında, büyümenin ithalat ve cari işlemler açığını yükseltmemesi nasıl sağlanacak? Bu programa göre dolar kuru bu yılı 3,58 ortalamayla tamamlayacak. Yıllık ortalama kur 2018’de 3,73 TL. Şimdi baktığınız zaman dün itibarıyla bu seviye açılmış vaziyetteydi. OVP’de kur artışının enflasyonun altında kalacağı öngörülürken düşük kur, düşük enflasyon ile yüksek reel faiz sayesinde zımni olarak sıcak paraya dayalı bir büyüme hedefleniyor.

Sayın milletvekilleri, geçmişte olduğu gibi bu program döneminde de büyümenin istihdama yansımayacağı gözüküyor. Bunun anlamı, geçmişte AKP hükûmetlerinde olduğu gibi istihdamsız, dış kaynağa ve ucuz ithalata dayalı bir dönemin hedeflendiğidir. Dengeli bir makro politikalar manzumesinin listelenmiş olduğunu bu programda görüyoruz ancak sıkı para politikasının devam edeceği, buna mukabil maliye politikasının bir miktar gevşetilmesi hedefleniyor. Yüksek büyüme hedeflenirken yine de mali disiplinden çok fazla uzaklaşılmaması hedefleniyor. Bütçe açığındaki hızlı artış vergi gelirlerindeki kalıcı artışla telafi edilmek ya da dizginlenmek isteniyor. Hükûmetin vergi afları, yapılandırmalar, vergi istisnaları, hesapsız verilen teşvikler, önceliği tartışmalı mega yatırımlarla kamu maliyesinde açtığı gediği harcama ve vergi reformuyla kalıcı bir biçimde zamana yayarak iyileştirmek daha da yerinde ve sürdürülebilir bir yaklaşım olacaktır diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.

Gündem dışı ikinci söz, kadına yönelik şiddet hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi’ye aittir.

Lütfen süresinde tamamlayalım.

Buyurun Sayın Akkuş İlgezdi. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi’nin, kadına yönelik şiddete ilişkin gündem dışı konuşması

GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul) – Sayın Başkan, iki yıl önce bugün Ankara’da cumhuriyet tarihinin en kanlı terör saldırısı gerçekleşti. En küçüğü 9 yaşında olan yüzlerce candan geriye parçalanmış bedenleri kaldı. O günkü acı ve çaresizliği, Gar Meydanı’nı inleten çığlıkları unutmak mümkün değil. Ne acı ki hâlâ adaleti bekliyoruz. Bu vesileyle bugüne kadar hain teröre kurban verdiğimiz bütün canlarımızın anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

Değerli vekiller, kadına yönelik kurumsallaşan şiddete dikkat çekmek ve sesimizi duyurabilmek için bugün bu kürsüdeyim. Toplumun her kesiminden, kuşatılan, fiziksel ve duygusal şiddetin mağduru olan, istismara uğrayan yüz binlerce kadın var. Hikâyeleri, kültürleri, dilleri, giyimleri farklı ancak sonları aynı olan bu kadınların varlıklarını ancak ölü rakamlara dönüştüklerinde fark ediyoruz. Biz kadınlar “Bu hayatta biz de varız.” dedikçe eril şiddetinin yeniden yeniden kurbanı oluyoruz.

Geçtiğimiz hafta kendi seçim bölgemde bir erkek terörü yaşandı. İnsanların ötekileştirilmediği, huzur içinde yaşamı bir arada paylaştığı Ataşehir’de başörtülü bir kadın, canı öyle isteyen bir erkek tarafından, sokakta yürüdüğü için darbedildi. Öncelikle kendisine buradan geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum ama ne yazık ki geçmiyor işte. Bu saldırı, Türkiye'nin hemen hemen her tarafında her gün gerçekleşen onlarca saldırıdan yalnızca bir tanesi.

Biliyor musunuz, son dokuz ayda öldürülen kadın sayısı 285’e ulaştı. Yani kadınlarımızı koruyamadık. Günde 2 kadın cinayetinin yaşandığı bu ülkede aldığımız nefesi bizlere haram etmeye çalışan erkek şiddetine karşı yaşam hakkımızı savunuyoruz. Bizler, Ataşehir’de yumruklanan başörtülü kadın ile Maltepe’de tekme tokat dövülen şortlu kızın uğradığı şiddet arasında bir fark görmüyoruz çünkü öznesi kadın, yüklemi şiddet olan bir anlayışla mücadele ediyoruz. Bizler, kadınların kimlikleri, inançları ve kıyafetleri üzerinden ötekileştirilmesini istemiyoruz çünkü biliyoruz ki şiddetin doğusu batısı, köylüsü kentlisi, okumuşu okumamışı yok; kadına şiddetin kapalısı açığı, iyisi kötüsü yok. Kadına yönelik şiddeti bir virüs gibi doğrudan topluma yayan eril bataklığını kurutamazsak cinayetlerin, şiddetin, ayrımcılığın, istismarın önüne geçemeyiz. Biz böyle diliyoruz ve istiyoruz ama iktidarın dünyası ile sokağın gerçeğinin de birbirine uymadığını hep birlikte görüyoruz.

Değerli vekiller, kadınları ötekileştiren siyasi irade bugünlerde yeni bir düzenlemeyi getiriyor, müftü nikâhlarını. Uyarıyoruz, bu topraklar ötekileştirilen kadınların hikâyeleriyle doluyken böylesi bir yetki, yeni mahallelerde yeni ötekiler yaratır ancak, toplumsal baskıyı arttırır. Eril şiddetle mücadele etmek yerine kadınlarımızı bir de nikâh üzerinden ayrıştırmaya çalışmak vicdana ve akla ihanettir, yeni cinayetlere davetiyedir.

Öte taraftan, unutulmasın ki müftülük dinî bir makamdır. Bu makama verilecek böylesi bir yetki Anayasa’nın çok yönlü ihlalidir. Bu yetki “Müftü evlendirebiliyorsa neden boşamasın?” demenin de ilk adımıdır, laik Medenî Kanunu açıkça yok saymaktır.

Değerli vekiller, kadın örgütleri günlerdir sokakta, görüyoruz. “Nikâh memurları müftülük yapabiliyor mu ki müftü nikâh kıysın?” diyerek itiraz ediyorlar. Bir müftünün yılda ortalama 300 bin nikâh kıyamayacağını bildikleri için yetkinin imamlara devredileceğini görüyorlar. Tasarıyla imam nikâhının resmîleşerek çok eşliliğin kurumsallaşacağına, kuma ve berdelin yasallaşacağına inanıyorlar. Bütün bunları görmezden gelemeyiz.

Bu tasarı aynı zamanda çocuklarımızın geleceği için de büyük bir tehdit. Bakın, doğum bildirimlerini sözlü beyana bağlamak istismarın en acı yüzü olan çocuk yaştaki evliliklerin yasallaşması demektir, cinsel istismarın üzerini örterek yavrularımızı çaresiz ve savunmasız bırakmaktır.

Ben bir anne olarak böylesine kahreden bir düzenlemeyi içime sindiremiyorum. Sizlerin de bu düzenlemeye “hayır” diyeceğinize inanıyorum.

Değerli vekiller, bu yasa bu şekliyle şiddet karşısında kadınlarımızı güçsüzleştirir. Erkeklere “Boş ol.” deme hakkını vererek “Müftü huzurunda evlendim, mahkeme önünde hesap vermem.” dedirtir. Bizler tıpkı çocuk istismarındaki gibi bu yasaya da “hayır” diyoruz. Unutmayalım ki Orta Çağ’ın karanlığında bile Hacı Bektaş Veli “Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde. / Hakk’ın yarattığı her şey yerli yerinde. / Bizim nazarımızda kadın erkek farkı yok. / Noksanlık, eksiklik senin görüşlerinde.” demiştir. İşte bu yüzden bizler de “Varmadan 8’ine gelin olmasın Ünzile’ler.” diyoruz. Susmayacağız, mücadele edeceğiz diyoruz. Çünkü kadınız ve haklıyız. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şimdi, gündem dışı üçüncü söz, Uluslararası Kadeş Barış, Eşitlik ve Kardeşlik Sempozyumu hakkında söz isteyen Çorum Milletvekili Lütfiye İlksen Ceritoğlu Kurt’a aittir.

Buyurun Sayın Ceritoğlu Kurt. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Çorum Milletvekili Lütfiye İlksen Ceritoğlu Kurt’un, Uluslararası Kadeş Barış, Eşitlik ve Kardeşlik Sempozyumu’na ilişkin gündem dışı konuşması

LÜTFİYE İLKSEN CERİTOĞLU KURT (Çorum) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; sözlerime başlamadan önce dün gece bizlere millî gurur ve sevinç yaşatarak Avrupa Şampiyonu olan Ampute Millî Takımı’mızı tebrik etmek istiyorum.

27-29 Eylül 2017 tarihlerinde Cumhurbaşkanlığımızın himayelerinde ve Başbakanımızın katılımlarıyla gerçekleştirmiş olduğumuz Uluslararası Kadeş Barış, Eşitlik ve Kardeşlik Sempozyumu ve ödül töreni hakkında söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

21’inci yüzyılda “modern çağ” diye tabir ettiğimiz, teknolojinin, ulaşımın ve iletişimin en hızlı yaşandığı, bilgi teknolojilerinin neredeyse tüm bireyler tarafından etkin biçimde kullanıldığı zaman dilimi içerisinde bulunuyoruz. İnsanlık maddi olarak ileriye doğru koşmaya devam ediyor ancak manen tam tersi istikamette bir ilerleyiş, aslında bir çöküş dönemi yaşanıyor. Dünya zulme alkış tutarken barış için mücadele eden ve mazlumlara kol kanat geren bir milletin mensubu olmaktan onur duyuyorum. Biz kadim bir medeniyetin temsilcileriyiz. Bu topraklar asırlardır mazlum milletlere umut aşılamıştır, insanlığa, insanca yaşamaya mihmandarlık yapmıştır.

Barış, kardeşlik ve eşitliğe ev sahipliği yapmış coğrafyamızda milattan önce 1274 tarihinde Mısır medeniyeti kralı II. Ramses ile Hitit medeniyeti Kralı Muvattalli arasında Kadeş önünde büyük bir meydan savaşı yapılmış ve bu savaş Kadeş Barış Anlaşması’yla sonuçlanmıştır. Kadeş, kralın ve kraliçenin aynı metne mühür bastığı dünya tarihinde ilk yazılı barış anlaşması olmasının yanında, kadın ve erkek eşitliği ilkesinin bundan tam üç bin beş yüz yıl önce onaylandığının göstergesidir. Bir kadın olarak ve kadın milletvekili olarak Kadeş Anlaşması’nın dünya tarihindeki önemine işaret ederek ilimiz Çorum’un tanıtımı ve ülkemizin barışa verdiği destekleri anlatmak bizim asli görevimizdir.

Hâlen New York’ta Birleşmiş Milletler binasında Kadeş Anlaşması metninin büyütülmüş hâli salonun girişinde asılmış vaziyettedir. UNESCO Dünya Miras Alanı Listesi’nde olan Hattuşa, kültür turizmi açısından bulunmaz bir kıymete sahip bölgemizin kendi değerlerindendir. Tüm insanlığa hitap eden Kadeş barış metnini doğduğu bölgede yeniden yaşatabilmek için desteklerinizle çaba sarf etmeye devam edeceğiz.

Barıştan, kardeşlikten, eşitlikten bahsedilecekse bu hak yüce milletimize aittir. Gazi Mustafa Kemal barış ilkeleriyle temelleri atılan bu devlet bugün yine dünya barışına katkı sağlamakta ve insanlığın vicdanı olarak milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapmaktadır. Muhacirlere ensar olabilmek mücadelesindeyiz. Kadınların ve çocukların öldürüldüğü, genç-yaşlı ayrımı yapılmaksızın insanların kıyıma uğradığı, bir balinanın sahile vurduğu kadar Aylan bebeklerin gündem olmadığı, Arakan’da göz göre göre Müslümanların katledildiği, hakikaten kahrolduğumuz bu zor zamanlarda yine tüm dünyaya insanlık dersi veren bir milletiz biz. Bu sebeple, “barış” sözcüğünü konuşmak, “kardeşlik” sözcüğünü konuşmak her ağza değil, bu işin bedelini ödeyen bu milletin fertlerine yakışmaktadır.

Değerli milletvekilleri, 27 Eylülde Çorum’da “Barış için pedal çevir” diyerek başlattık programımızı. Bisiklet turu devamında oturumlar eşliğinde Kadeş Barışı’nı ve günümüze yansımalarını tartışma fırsatı bulduk. Uluslararası düzeyde olan bu sempozyumda, kadının toplumdaki yeri ve dünya örneklerini inceledik. Barış ödülleri kapsamında ilkini verdiğimiz ödül, Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı rahmetli bilge lider Aliya İzzetbegoviç’e verildi. Sayın büyükelçiye ödül takdimi gerçekleştirildi. Ülkemizde bulunan çok sayıda büyükelçi sempozyuma katıldı ve Kadeş’in kardeşlik ruhunu misafirlerimizle paylaştık.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; milattan önce 13’üncü yüzyılda çivi yazısıyla tabletlere işlenmiş Kadeş Barış Metni’nin günümüze de örnek teşkil etmesi açısından son maddesini sizlerle paylaşmak isterim: “Eğer bir adam veya üç adam Hatti memleketinden kaçarsa, Mısır memleketi kralı Büyük Kral Amana’ya gelirse Mısır memleketi kralı büyük kral onları yakalayacak ve kardeşi Hattuşili’ye iade edecekler.” Tam üç bin beş yüz yıl önce devletler arasında imzalanan bu metin, kardeşliğin, verilen sözlere riayet etmenin gerekliliğini tarihe bir not olarak düşmüştür.

Milletimize hasmane tutum sergilemek ve vatanına ihanet edip ülkemizi parçalamaya çalışanlara kol kanat germek dostluk nişanesi olamaz. Aziz milletimiz barışa ve kardeşliğe tarihin her safhasında hizmet etmiştir.

Sözlerime son verirken, Ankara Garı’nda meydana gelen hain terör saldırısında ölenlere Allah’tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum, terörü ve terörden beslenenleri lanetliyorum.

Ayrıca, hepinizi Uluslararası Kadeş Barış, Eşitlik ve Kardeşlik Sempozyumu Ödül Töreni’nin ikincisine, şehrim Çorum’a davet ediyorum.

Hepinizi saygılarla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme giren sayın milletvekillerine İç Tüzük 60 gereği bir dakika süreyle söz vereceğim.

Sayın Taşkın…

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın, Avrupa’da yabancı karşıtlığı, İslamofobi ve ırkçılığın gittikçe tırmandığına ilişkin açıklaması

ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Avrupa'da yükselen aşırı sağla birlikte yabancı karşıtlığı, İslamofobi, ırkçılık gittikçe tırmanmaktadır. Bu eğilimler fiziksel şiddet, sözlü saldırı, hakaret ve tehdit şeklinde ortaya çıkmakta, özellikle Avrupa'da yaşayan vatandaşlarımızı olumsuz etkilemektedir.

2011-2016 arasında yaklaşık 800 vatandaşımız bu saldırılara uğramıştır. Son olarak da geçen günlerde Fransa’da Türk nüfusunun yoğun olarak yaşadığı bir bölgede meydana gelen kundaklama olayında 3 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Her fırsatta insan hakları ve demokrasi söylemine başvuran Avrupa ülkeleri, kendi içlerinde yükselen aşırı sağ ve ırkçılığa göz yummaktadır, bu suçlara caydırıcı cezalar getirmemektedir; aksine, toplumdaki yabancı düşmanlığını özellikle medya üzerinden körüklemektedir.

Avrupa’yı, başta hükûmetleri olmak üzere, şiddet ve ırkçı söylemlerden vazgeçip barışın ve adaletin dilini kullanmaya davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Atıcı...

2.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, iki yıl önce bugün Ankara Gar Meydanı’nda Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi için bir araya gelenleri hedef alan kalleş saldırıda en küçüğü 8 yaşında olan 102 canımızı yitirmiştik. Dönemin Başbakanı “Ankara olayından sonra oylarımız arttı.” diyebilmişti. Yeterli güvenlik önlemi alınmamış ve bombalı eylem yapılacağına dair istihbarat bilgisi görmezden gelinmişti. İki yılda gerçek faillerin bulunması konusunda AKP sınıfta kalmıştır. Bu yetmezmiş gibi AKP bu katliamda yitirilenlerin anmasını da engellemeye çalışmış ve katılanlara saygısızca şiddet uygulamıştır.

O günün acısını hâlâ yüreklerimizde hissediyoruz. Yaşamını yitiren canlarımızı bir kez daha anıyor, hain terör saldırısını ve terörün önlenmesinde ihmali bulunanları lanetliyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Gürer...

3.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, dış politikanın AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından belirlendiğine ve dış politika konusunda Hükûmetin Meclisi ve diğer partileri düzenli bilgilendirmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkürler Başkan.

Dış politika da AKP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından belirlenmektedir. Ülkemize karşı yapılan hiçbir yanlış kabul edilemez ancak yaşanan süreçler Türkiye Büyük Millet Meclisine taşınmalı ve Suriye’de yaşananlar, AB ilişkileri, Barzani, Rusya-İran ilişkileri, ABD vize uygulaması gibi konularda Hükûmet bilgilendirme yapmalıdır. Ülkemizin dış politikada yaşadığı sorunları aşmanın yolu ortak akıldır. AKP hükûmetlerinin “Ben bilirim.” yaklaşımı, “Dış politikada sıfır sorun.” derken sorunsuz olduğumuz ülke bırakmaması bu anlamda tek başına karar almanın yarattığı olumsuzluklardır. Süreçteki yanlışların “Yanıldık.” diyerek geçiştirilmesi olası değildir. Bu yanlışların ülkemize ciddi bedelleri olmaktadır. Dış politika konusunda Hükûmet, Meclisi ve diğer partileri düzenli bilgilendirmelidir. Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafya ve sorunlar nedeniyle Meclisin bu konuda daha fazla bilgilendirilmesi gerekliliği açık ve ortadadır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Özkan…

4.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan’ın, Amerika Birleşik Devletleri’nin vize engeli kararının 15 Temmuz ihanetindeki ortaklığın açıkça kabulü anlamına geldiğine ilişkin açıklaması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – John Bass’a açık mektup: Milletimizin dostluğunu kaybetmeyi göze alarak bir FETÖ şüphelisini koruma pahasına aldığınız vize engeli kararı, 15 Temmuz ihanetindeki ortaklığınızın açıkça kabulü anlamına gelmektedir. Aziz milletimiz cana kast niteliğindeki tüm teşebbüslerinizin farkındadır. Şöyle ki: 11 Eylül bahanesiyle tek bir Türk vatandaşımızı bile ülkenizde takip ederken FETÖ’ye Pensilvanya’da sözde devleti niçin kurdurdunuz? Milletimize karşı, 15 Temmuz hain FETÖ darbe ve işgal girişimi karşısında neden üç maymunu oynadınız? FETÖ elebaşısını ve Haşhaşileri niçin iade etmiyorsunuz? Biz tüm terör örgütleriyle mücadele ederken PKK, PYD, YPG ve DEAŞ’a ABD silahlarını niçin verdiniz? Ülkemizin güneyinde neden terör koridoru oluşturmaya çalışıyorsunuz? Ne o, tüm bunlar karşısında senden cevap beklediğimizi mi sandın? Hayır, hepsini biliyoruz.

BAŞKAN – Sayın Yalım’ın yerine Sayın Sarıhan…

5.- Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan’ın, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ŞENAL SARIHAN (Ankara) – Bildiğiniz gibi, ölüleri, onların anılarını yâd etmek, onların acılarını paylaşmak için anarız. Her ölüm yıl dönümü bizim için büyük bir sancıdır, hele bu ölümler katliamlar olmuşsa ve ülkemizin toprakları üzerinde sayısız insan bir katliamın mağduru olmuş iseler. Üç gündür 10 Ekim katliamı yakınları anılarını birlikte paylaşıyorlar. Dün akşam, bu katliamdan sağ kurtulmuş olan bir babanın sözlerine tanık oldum. Büyük bir acıyla, Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde, iki yıldır çocuklarını sağaltmak için nasıl uğraştıklarını anlattıktan sonra şu cümleyi kurdu: “Umut en politik duygudur.” dedi. Umut en politik duygudur, eğer politikacılar gerçekten halkın yaşam hakkına sahip çıkabilirlerse.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Akın…

6.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne, iktidarı ve tüm kurumları makam aracı sevdasından vazgeçmeye davet ettiğine ilişkin açıklaması

AHMET AKIN (Balıkesir) – Öncelikle, iki yıl önce bugün, güvercinlerin bile kana bulandığı, Türkiye’nin en acı katliamlarından olan 10 Ekim Ankara Gar katliamında yitirdiğimiz canlarımızı saygıyla anıyorum.

Türkiye şeffaf olmayan bir Hükûmet tarafından yönetiliyor. Gizlemeye çalıştıkları Sayıştay raporları ortaya çıktıkça AKP’nin karanlık tarafları da ortaya çıkıyor. Savunma Sanayii Müsteşarlığının hesaplarını inceleyen Sayıştay, kurumun mevzuata aykırı olarak lüks araç alıp özel kalem, daire başkanları, bakan ve müsteşar yardımcıları gibi makamlara tahsis ettiğini belirledi. “Şehit ailelerine verilecek.” diyerek aldıkları paraların başka yerlere harcanması bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak beni derinden üzmüştür.

Bu ülkenin her karış toprağı şehit kanıyla sulanmıştır. Şehitlerimize ve şehit ailelerine sahip çıkmak devletin en baş görevidir. Bu paraların lüks için harcanması kabul edilemez. İktidar ve tüm kurumları, makam aracı sevdasından vazgeçmeye davet ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Şimşek…

7.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, Mersin’de balık çiftlikleri kurma kararına ilişkin açıklaması

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sorum Çevre Bakanına olacak. Muğla ve yöresinde yoğunlaşan balık çiftlikleri geçtiğimiz yıllarda deniz kirliliğine neden olduğu ve turizme zarar verdiği iddialarıyla kapatılmıştır. Denizi kirletilecek yeni mekân olarak da Mersin seçilmiştir. Ben buradan Sayın Bakana soruyorum: Mersin’in sahilleri Muğla’dan daha mı değersizdir? Akkuyu’ya nükleer santral yapma kararı aldınız, yetmedi mi? Yeşilovacık’a, denizin içerisine çimento fabrikası kurdunuz, yetmedi mi? Şu anda Silifke-Aydıncık arasına balık çiftlikleri kurma kararı alıyorsunuz. Mersin’i gözden mi çıkardınız? Muğla’dan Mersin’e gelinceye kadar çok uzun bir sahil şeridi var. Neden Mersin? Mersin, Muğla’dan daha mı değersiz?

Saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Aydın’ın yerine Sayın Doğan…

8.- İstanbul Milletvekili Selina Doğan’ın, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne, dış politikadaki istikrarsızlık ve iç politikada muhalefete tahammülsüzlükle güvenli bir ülke inşa edilemeyeceğine ilişkin açıklaması

SELİNA DOĞAN (İstanbul) – Sayın Başkan, bundan iki yıl önce Ankara Garı’nda gerçekleşen alçak saldırıda hayatını kaybeden 102 kişiyi rahmetle anıyorum. Olayı gerçekleştirenleri, gerekli güvenlik önlemini almayanları, “Bu olaydan sonra oyumuz arttı.” diyenleri ve ihmali olanları lanetliyorum.

Bugün yapılan anmaya da polis yine müdahale etti ve o bildik görüntüler bir kere daha yaşandı. Böylesine büyük bir acının anmasına bile tahammül edemeyen bir zihniyeti anlatacak kelime bulamıyorum.

Biz “Türkiye güvenli bir ülke değil.” derken iktidar bize tepki gösteriyor. Güvenli bir ülke için daha fazla demokrasi ve barışçıl bir dış politika kurmak yerine sadece bu söyleme tepki göstererek maalesef güvenli bir ülke inşa edilmiyor. Dış politikadaki bu istikrarsızlık ve iç politikada muhalefete tahammülsüzlükle güvenli bir ülke inşa edilemez, nitekim de edilemiyor.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Adıgüzel…

9.- İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel’in, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.

İki yıl önce bugün başkentin göbeğinde Türkiye tarihinin en kanlı terör eylemi gerçekleşti. Dönemin Başbakanının tabiriyle birkaç öfkeli gencin 10 Ekim sabahı patlattığı bombalar, aralarında 8 yaşındaki Veysel’in de bulunduğu 100’ü aşkın insanımızı katletti. Barış güvercinlerinden geriye mahkeme kapılarında adalet arayan acılı aileler kaldı.

Buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum ki tüm uyarılarımıza rağmen kanlı terör örgütü IŞİD’i “bir grup öfkeli genç” diye görmezden gelenleri, IŞİD’in yanında saf tutanları unutmadık, unutturmayacağız. İstihbarata rağmen kanlı terör örgütü üyelerine karşı önlem almayanlar her gün ve her yerde 15 Temmuzu istismar ediyorsunuz, bırakın insanlar acılarını yaşasınlar, yakınlarını ansınlar.

Katillerin değil, vicdanın yanında saf tutanların mücadelesi barış ve adalet tesis edilinceye kadar devam edecek.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Kayışoğlu…

10.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne, Avrupa Şampiyonu olan Ampute Futbol Millî Takımı’nı kutladığına ve engellilerin ÖTV’siz araç alımı haklarına kısıtlama getirilmesine ilişkin açıklaması

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Öncelikle 10 Ekim katliamını unutturmayacağımızı ve sorumluların er ya da geç mutlaka hesap vereceğini belirtiyor, hayatını kaybedenleri saygıyla anıyorum.

Dün gece bizi gururlandıran Ampute Futbol Millî Takımı’mızı yürekten kutluyorum.

Değerli milletvekilleri, bu hafta Bursa’da engellilerimizi ziyaret ettim, ÖTV’siz araç alımı haklarının Plan ve Bütçe Komisyonundaki zam paketiyle kısıtlanmasına çok içerlemişler. Ben muhalefette de olsam bir milletvekili olarak utandım, “Sarayın itibarını korumamız lazım, bu yüzden israftan kısamayız.” anlayışıyla, “Silah almak için borç alamayız, bu yüzden zam yapmamız lazım.” anlayışıyla engellilerin haklarından kısıntıya gidilmesinden utandım ama siz ne engelli vatandaşlarımıza karşı utanıyor ne de söylediğiniz yalanların ortaya çıkmasından utanıyorsunuz.

Hani IMF’ye borcumuz bitmişti, borç verecek hâle gelmiştik? Beceriksiz yönetiminiz sayesinde görüyoruz ki silah almak için borçlanma ya da engellilerin haklarını kısıtlama noktasına gelmişsiniz.

BAŞKAN – Sayın Tüm…

11.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm’ün, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

10 Ekim Ankara katliamının 2’nci yıl dönümü anmasında polis saldırısı gerçekleşmiş, katliamda yaşamlarını yitirenlerin ailelerine gaz sıkılmış ve plastik mermiyle saldırılmıştır. Saldırı sonrasında İnşaat Mühendisleri Odasında anma yapmak isteyen ailelere de saldırı gerçekleşmiştir.

İçişleri Bakanına soruyorum: Dünyanın hangi ülkesinde bir katliamın anması yasaklanmıştır? Hayatını kaybedenlerin yakınlarına saldırının gerekçesi nedir? Bu saldırılarla ailelere aynı acı tekrar yaşatılmak mı istenmektedir? Bugün Ankara Garı önünde aldığınız güvenlik önlemini 10 Ekim 2015’te neden almadınız? Kamuoyu bunun cevabını sizden acilen beklemektedir.

BAŞKAN – Sayın Kılıç’ın yerine Sayın Benli…

12.- İstanbul Milletvekili Fatma Benli’nin, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

FATMA BENLİ (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.

İki yıl önce bugün Ankara Garı’nda gerçekleşen hain terör saldırısında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına da sabır diliyorum.

Aslında, Ankara Garı patlamasına ilişkin hayatım boyunca unutamayacağım en önemli söz, ağabeyini kaybettiği için evinde ziyaret ettiğimiz bir hanımefendinin “Ağabeyimi bulmak için morga gittik ve cesedini tek parça bulduğumuzda şükrettik.” sözleriydi. Ben bu sözün ne kadar değerli ve önemli olduğunu, oğlunu 15 Temmuzda kaybeden bir annenin “Son kez olsun çocuğumu görmek için yalvardım, göstermediler. Meğerse başı kopmuş.” dediğinde anlamıştım. FETÖ, PKK, DAEŞ, hiç fark etmiyor. Bu ülkede tek bir kişi kalana kadar bütün terör örgütleriyle mücadelemizi sürdüreceğiz.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın İlgezdi…

13.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi’nin, Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’ye yönelik vizeleri durdurma kararının dış politikadaki büyük çöküşün göstergesi olduğuna ilişkin açıklaması

GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul) – Sayın Başkan, Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’ye yönelik vizeleri durdurma kararı dış politikadaki büyük çöküşün göstergesidir, “komşularla sıfır sorun” sloganıyla yola çıkan iktidarın “dünyayla sıfır diyalog” noktasına geldiğinin son örneğidir. “Yurtta barış, dünyada barış.” ilkesiyle özgür dünyadaki saygın yerini alan Türkiye’mizin üçüncü dünya ülkeleriyle aynı muameleyi görmesi vicdanlarımızı sızlatmaktadır. Türkiye’nin uluslararası saygınlığına gölge düşüren bu yasak ve siyasal hesaplaşmaların vatandaşa fatura edilmesi de bizi rahatsız etmektedir. Zira ticaretten turizme, sağlıktan eğitime yüz binlerce yurttaşımız mağdur olacaktır. Buradan soruyoruz:

1) Hükûmetin doğacak mağduriyeti gidermek için bir acil eylem planı var mıdır?

2) İş adamlarının, öğrencilerin ve şirketlerin olası maddi zararları karşılanacak mıdır?

3) Tedavisine başlanamayan hastalar için neler yapılacaktır?

4) Ortaya çıkacak maddi kayıplar yurttaşa yeni zamlar olarak mı yansıyacaktır?

5) Varlık Fonu zararın tazmini için kullanılacak mıdır?

6) İşsizlik Fonu doğacak bütçe açığını kapatmak için devreye sokulacak mıdır?

BAŞKAN – Sayın Erkek…

14.- Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek’in, İstanbul Milletvekili Kadri Enis Berberoğlu hakkında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin bozma kararına ilişkin açıklaması

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enis Berberoğlu’na ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin bozma kararı Parlamentonun tüm üyeleri tarafından dikkatle okunmalı çünkü bir milletvekili, suçsuz bir insan hâlâ cezaevinde. Bozma kararından birkaç cümleyi, okumayanlar için paylaşmak istiyorum: “‘En iyi ihtimalle’ denilmek suretiyle suçun unsurları yönünden net bir belirleme yapılmadığı gibi, bir siyasi partinin yurt içindeki seçimleri kazanmasını engellemeye yönelik eylemin hangi gerekçelerle casusluk suçunun unsuru olduğunun gösterilmediği…” diyor. Ayrıca diyor ki: “Suça konu bilgi ve belgeler devlet sırrı niteliğinde değildir çünkü daha önce yayınlanmıştır.” Yine “Bunlar gizli kalması gereken belgeler niteliğinde değildir.” diyor ve başka dosyalarla birleştirme talep ediyor. Tam bir trajikomik davayla karşı karşıyayız. Kurguya dayalı bu iddialar her zaman olduğu gibi temelinden çökmüş durumdadır.

BAŞKAN – Sayın Emir…

15.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

MURAT EMİR (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iki yıl önce Ankara’nın ortasında, Ankara Garı’nda yüzden fazla vatandaşımızın ölümüne neden olan hain terör saldırısını lanetliyorum. O sırada görevini ihmal eden polisi, istihbaratı da kınıyorum ve bu sırada görevini yapmayan emniyet güçlerinin bugün acılı aileleri dahi alana almamak konusundaki kararlılığına da şaşıyorum. Bu aileler sadece adalet istiyorlar ve yaslarını tutmak istiyorlar. Onların en temel hakları olan o meydanda, o saatte bulunma hakları dahi ellerinden alındı. Oraya girmek isteyen, sadece yüzlerce olan insanlara da gaz sıkılarak, aslında, 10 Ekimde yapılan faşist yaklaşım bir nevi aynıyla gösterilmiş oldu. Emniyeti de bugünkü davranışından, tavrından dolayı kınıyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Öz…

16.- Çanakkale Milletvekili Bülent Öz’ün, Çanakkale’de son günlerde yaşanan üzücü olaylara ve gerekli tedbirlerin alınması için ne gibi çalışmalar yapıldığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

BÜLENT ÖZ (Çanakkale) – Sayın Başkan, sorum İçişleri Bakanlığına: Dünyaya barışı kazandıran, huzurun ve barışın kenti Çanakkale’de son günlerde üzücü olaylar yaşanmaktadır. Elbette tüm Türkiye’de olduğu gibi Çanakkale’de de GBT kontrolleri ve uygulama noktalarında denetimler yapılarak şehrin giriş-çıkışları kontrol altında tutuluyor. Fakat nasıl oluyor da mekânlar basılıyor, büfeler kurşunlanıyor, insanlar öldürülüyor, sokak ortasında gasplar yaşanıyor? Çanakkale’nin emniyet tedbirlerini artırmak yerine Emniyet Müdürlüğünün ve uygulama noktalarının etrafına beton barikatlar örülerek Emniyet kendi tedbirlerini artırıyor. Geçtiğimiz cumartesi Çanakkale’de bir eğlence mekânına bir grubun saldırmasıyla şehirdeki tedirginlik had safhaya ulaşmıştır ve vatandaşlar “Çanakkale Emniyetinin kendi emniyet tedbirlerinden Çanakkale’mizin emniyet tedbirlerine sıra ne zaman gelecek?” diye sormaktadır. Bu bağlamda gerekli tedbirlerin alınması için ne gibi çalışmalar yapılmaktadır? Çanakkale’de bir kriz masası kurulması düşünülüyor mu?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Yarayıcı…

17.- Hatay Milletvekili Hilmi Yarayıcı’nın, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

HİLMİ YARAYICI (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bugün, bundan tam iki yıl önce yaşanan Ankara Garı katliamının 2’nci yıl dönümü. Bugün 102 kez öldürüldük, 102 kez canımızdan can koparıldı. Acısı kalbimizi kanatmaya devam ediyor. Sorumlulardan hesap sorulmadıkça kalbimizin yarası da kapanmayacaktır. İktidarın bir anmaya dahi tahammülsüzlüğü sonucu polisin uyguladığı şiddet içimizi daha da acıttı, acılarımızı katmerleştirdi. Bugün anmaya karşı alınan güvenlik önlemlerinin onda 1’i iki yıl önce alınsaydı, emin olun yitirdiğimiz canların tamamı bugün aramızda olacaktı. Suriye’den girişten itibaren takip altında olan katillerin Ankara’ya kadar elini kolunu sallayarak gelmesine seyirci kalan polis, bugün ölen canlarımızın ailelerini dahi coplamakta bir an bile tereddüt göstermedi. Bu tablo karşısında söyleyebileceğim tek bir söz var: Zulmün artsın ki tez zeval bulasın.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Yıldız Biçer…

18.- Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer’in, Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda değişiklik yapılarak müftülüklere nikâh kıyma yetkisinin verilmesiyle medeni hukukun yerini din referanslı düzenlemelere bırakmış olacağına ilişkin açıklaması

TUR YILDIZ BİÇER (Manisa) – Sayın Başkan, karanlığa bırakmayacağımız bir geleceğimiz, mücadeleyle kazandığımız haklarımız var. Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda değişiklik yapılarak müftülüklere nikâh kıyma yetkisinin verilmesiyle medeni hukuk yerini şeri hukuk gibi din referanslı düzenlemelere bırakmış olacaktır. Müftülere verilen nikâh yetkisi laiklikten vazgeçilmesidir. Hayır, vazgeçmeyeceğiz, laikliği kazanacağız. Kimi fetvayla kimi Meclise getirilen kanun tasarısıyla konu aslında hep aynı: Kadın düşmanlığı.

Mücadeleyle elde ettiğimiz kazanımlardan geri adım atmayacak, yaşamlarımızı hiç kimsenin inisiyatifine bırakmayacağız. Kazandığımız haklara saldırı niteliğindeki bu yasa tasarısı derhâl geri çekilmelidir.

Karanlığa bırakmayacağımız bir geleceğimiz, mücadeleyle kazandığımız haklarımız var.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Bektaşoğlu...

19.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu’nun, İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ün önceki gün Giresun’da verdiği konferansta sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

AKP İstanbul Milletvekili Metin Külünk, önceki gün Giresun’da verdiği konferansta Giresun’un FETÖ’nün üssü olduğunu ilan etmiştir. Sayın Külünk, ayrıca, Giresun’da FETÖ’nün kripto yapılanmasının sürdüğünü ve bu örgütle ilişkisi olanların “ak saçlı” diye bahsettiği üst düzey birisi tarafından korunduğunu belirtmiştir.

Giresun’da FETÖ gibi demokrasimizi, cumhuriyetimizi, Parlamentoyu hedef alan bir örgütün üssünün bulunduğu ve varlığını sürdürdüğü iddiası mutlaka araştırılmalıdır. Bu sözler ve iddialar üzerine hâlâ bir işlem yapılmamış olmasını yadırgıyorum.

Sayın İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanını göreve davet ediyorum. Buradan, Giresun Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuyorum: Kim ya da kimlerdir FETÖ’nün Giresun üssünün elemanları? Kimdir onları koruyanlar? Sayın Külünk de bu sözleri net ve somut bilgi ve belgelerle açıklamalıdır, yoksa iki gönüllü alayla Kurtuluş Savaşı’na katılan, cumhuriyetimizin kurulmasında etkin olan kahraman atalara sahip Giresun’u kimsenin bu şekilde karalamaması gerekmektedir.

FETÖ’yle samimi bir şekilde mücadele edilmiyor. İddialarımızın bir AKP’li vekil tarafından dile getirilmesini de AKP Grubunun takdirine bırakıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Son olarak, Sayın Yıldırım…

20.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım’ın, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) – Teşekkürler Başkanım.

Bundan tam iki yıl önce başkent Ankara’da barış için toplanan ve en küçüğü 8 yaşında olan 102 canı kalleşçe düzenlenen bir saldırıya kurban verdik. Üç saniye arayla iki bomba patlatıldı, meydan kana bulandı, gökyüzüne duman ve haykırışlar yükseldi. O günkü acı ve çaresizliği, kulakları sağır eden çığlıkları unutmak mümkün değil.

Kaybettiğimiz arkadaşlarımızın her biri birer barış şehididir. Bugün onları anmak için alana girmek istedik ama akıl tutulması yaşayan iktidarın, Ankara Valiliğinin emriyle milletvekili, kurum başkanları, şehit ve yaralı yakınlarına müdahale edildi. Kapalı bir alana girdik, orada bile gaza maruz kaldık. Bizlere bu katliamı unutturmak mı istiyorsunuz? Bu katliamı unutanın, unutturanın vicdanı ve kalbi kurusun. Bugünü anmamızı engelleyen zihniyeti ve güçleri buradan şiddetle kınıyor ve lanetliyorum.

V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydın’ın, 26’ncı Dönemin Üçüncü Yasama Yılının hayırlar getirmesini temenni ettiğine, Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Yüksel’e Allah’tan rahmet dilediğine, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ve Avrupa Şampiyonu olan Ampute Futbol Millî Takımı’nı tebrik ettiğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 26’ncı Dönemin Üçüncü Yasama Yılına başladık. Ben, bu vesileyle, öncelikle bu yasama yılının ülkemize, milletimize, demokrasimize ve Parlamentomuza hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

Yine, bu yasama yılına bir arkadaşımız eksik başladık, buruk başladık. Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Abdulkadir Yüksel’i de bu vesileyle bir kez daha rahmetle, minnetle, şükranla yâd ediyoruz. Rabb’im mekânını cennet eylesin. Ailesine, camiaya ve bütün AK PARTİ Grubuna da başsağlığı diliyorum.

Yine, iki sene önce bugün hakikaten çok hain bir patlamayla sarsıldık, hepimiz sarsıldık, yürekler burkuldu. Ankara Garı’ndaki patlamadan, bu alçak patlamadan dolayı hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza, tüm insanlara bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum ve bu vesileyle de terörün dili, dini, cinsi, rengi ne olursa olsun tamamını lanetliyoruz.

Yine, dün gece de, tabii ki, bizi gururlandıran bir olaya şahitlik ettik. Tüm engelleri aşarak şampiyon olan, Avrupa şampiyonu olan Ampute Futbol Millî Takımı’mızı da tebrik ediyorum.

Şimdi, sisteme giren sayın grup başkan vekillerinden Sayın Altay’ı görüyorum.

Buyurun Sayın Altay, süreniz iki dakika.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

21.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne, Hükûmetin bu olayı anmak isteyenlere neden izin vermediğini açıklaması gerektiğine ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10 üyesinin cezaevinde olmasının Üçüncü Yasama Yılının ayıplı açıldığı anlamına geldiğine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Garı’nda meydana gelen hain terör saldırısının 2’nci yıl dönümünde terörü kınamak için, terörizmi kınamak için, bu saldırıyı telin etmek için saldırının bulunduğu mahalle giden o terör saldırısında ölen insanlarımızın yakınlarına, sivil toplum örgütlerine, milletvekillerimize Ankara Emniyetinin gösterdiği yüksek refleksli şiddeti anlamamız mümkün değildir. Bir ülkede, Hükûmet, terörün kınanmasına izin vermemek suretiyle teröre yol ve izin verir. Hükûmetin, terörün kınanmasını neden kabul etmediğini, kabul edemediğini Genel Kurula açıklamasını bekliyoruz. Elbette sadece Ankara Garı değil, Cilvegözü’nden Reyhanlı’ya, Diyarbakır’dan Suruç’a, Merasim Sokak’a, Kızılay’a, İstiklal Caddesi’ne, Vezneciler’e, Atatürk Havalimanı’na kadar toplumumuza yönelik, ulusal birliğimize, bekamıza yönelik her türlü terör saldırısını şiddetle ve nefretle kınıyoruz ama terörü kınama işi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluyla sınırlandırılmak isteniyorsa ben Hükûmetin bu konudaki anlayışının sorgulanmaya muhtaç olduğunu düşünürüm. Sayın bakanlar var Genel Kurulda, lütfetsinler bugün Ankara’da yaşananlarla ilgili Genel Kurula ve aziz milletimize bilgi versinler.

Öte yandan, Sayın Başkan, sizin de buyurduğunuz gibi Üçüncü Yasama Yılına başladık…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - …ancak an itibarıyla cezası kesinleşmediği, hükmü sabitlenmediği hâlde Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10 üyesi cezaevinde alıkonulmaktadır. Bu da Üçüncü Yasama Yılının ayıplı, defolu ve özürlü açıldığı anlamına gelir. Bizim milletvekilimiz Sayın Enis Berberoğlu dâhil… Kaldı ki hakkında istinaf mahkemesinin verdiği önemli de bir karar var iken, Anayasa Mahkemesinin bu konuya hukuk normları çerçevesinde yeniden dikkatle bakmasını ve kendisinden beklenen, hukukun üstünlüğünü egemen kılacak çerçevede değerlendirmeler yapmasını bekliyoruz. Lakin bu yaşadıklarımız, yürütmenin yargı ve yasamaya bir üstünlük sağlamış ortam hâline Türkiye’nin getirildiğini de gösteriyor. Milletvekillerinin, parti ayrımı yapmıyorum, tamamının bir an önce özgür kalmasını talep ediyoruz buradan. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Usta, buyurun.

22.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne, Avrupa Şampiyonu olan Ampute Futbol Millî Takımı’nı tebrik ettiğine, sınırlarımızın hemen dibindeki İdlib’de huzuru sağlamanın ancak buradan terörün sökülüp atılmasıyla mümkün olacağına ve Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’deki tüm diplomatik misyonlardaki vize hizmetlerini askıya almasına ilişkin açıklaması

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

10 Ekim 2015’te, Ankara Garı önündeki terör olayında hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine de başsağlığı diliyorum. Terörü ve doğrudan veya dolaylı olarak teröre destek verenleri de kınıyorum.

Dün akşam, Avrupa Ampute Futbol Şampiyonası final maçında Millî Takımımız İngiltere’yi yenerek büyük bir zafere imza atmıştır, Avrupa şampiyonu olmuştur. Futbolun sadece ayakla değil yürekle oynandığını tüm dünyaya kanıtlayan futbolcularımızı, teknik heyeti ve futbola gönül vermiş tüm taraftarlarımızı tebrik ediyorum.

Sayın Başkan, Suriye’nin İdlib bölgesi, farklı terör örgütlerinin bir araya gelerek oluşturduğu Heyet Tahrir el-Şam’ın kontrolündedir. Gerginliği Azaltma Kontrol Gücü’nde yer alan Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları, İdlib bölgesinde icra edeceği hareket kapsamında gözlem noktaları tesis etmek üzere, 8 Ekim 2017 tarihinden itibaren keşif faaliyetlerine başlamıştır. Bu, stratejik ve siyasi bir hamledir. İdlib meselesi, millî güvenliğimizi temin ve tahkim etmek amacıyla gündeme gelmiştir. Ülke olarak amacımızın, çatışmaları tamamen önlemek ve de Cenevre sürecini canlandırmak olduğunu unutmamak gerekir. Sınırlarımızın hemen dibindeki İdlib’de huzuru sağlamak, ancak ve ancak terörün buradan sökülüp atılmasıyla mümkün olacaktır. El Nusra uzantısı terör örgütlerinin provokasyonlarına karşı da çok dikkatli olunması gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkan, diğer bir husus, biliyorsunuz Amerika Birleşik Devletleri, 8 Ekim 2017 tarihinden itibaren Türkiye'deki tüm diplomatik misyonlardaki vize hizmetlerini askıya almıştır. Türkiye de buna, mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde anında misilleme yapmıştır. Bir süredir Amerika Birleşik Devletleri’yle terör merkezli konularda anlaşamıyoruz. Müttefikimiz olan Amerika Birleşik Devletleri’nden talebimiz, Türkiye'nin terörle mücadelesine destek vermesidir, hiç olmazsa terörle mücadeleyi sekteye uğratacak davranışlardan kaçınmasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) – Amerika Birleşik Devletleri vizeleri durdurmakla neyi amaçlamaktadır? FETÖ soruşturmaları kapsamında birtakım kirli ilişkilerin ortaya çıkmasından mı endişe duymaktadır? Amerika’nın aldığı bu karar, iki ülkeden de birçok insanı ayrıca mağdur etmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’ne tavsiyemiz, acilen bu hatadan dönmesi, gerilimi daha fazla tırmandırmaması ve güçlü bir müttefikini kaybetmemesidir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Yıldırım, buyurun.

23.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, İçişleri Bakanının 7 kişiye işkence yapılmasıyla ilgili konuda ve Deniz Bahçeci isimli gencin gözaltına alınması olayıyla ilgili bilgilendirme yapması gerektiğine ve 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ve bugünkü anma etkinliklerinin engellenmesine ilişkin açıklaması

AHMET YILDIRIM (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, geçen hafta sizin yerinizde oturup Genel Kurulu yöneten Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı’yla belli işkence iddiaları üzerine bir konuşma yapmıştım, ara verilmişti. Bütün partilerin grup başkan vekilleriyle arkada toplantı yapılmış, İçişleri Bakan Yardımcısıyla görüşülmüştü ve bu görüntülerin gerçekliğini, kabul edilemez olduğunu ifade etmişti İçişleri Bakan Yardımcısı ve bütün grupların grup başkan vekilleri de bu görüntülerin -çırılçıplak soyulmuş 7 kişinin görüntülerinin- kabul edilemez olduğunu söylemişti. O günden bugüne herhangi bir soruşturma yapılması bir yana, bir defa, kendileriyle görüşen avukatlarca ifade edilen o ki işkence gözaltında devam ediyor. İşkence bir insanlık suçudur. Özellikle bu konuda İçişleri Bakanını Genel Kurulu bilgilendirmeye davet ediyorum.

Yine, Sayın Başkan, dün, İzmir’den gelerek Ankara’da üniversite kazanan ve Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde 1’inci sınıfta okumaya başlayan “Deniz Bahçeci” adında bir gencimizin -İzmirli, buraya okumaya gelmiş- Kazım Karabekir’den yurda giderken -yürürken- bir ışıkta polisler tarafından durdurulup gözaltına alındığı ve böyle bir kararın olduğu polis kimliği gösterilerek ifade ediliyor. Araca bindirildikten sonra TEM’e götürüleceğini söylüyorlar ve yirmi-yirmi beş dakika gidildikten sonra bir başka siyah araç tarafından önü kesiliyor, o araca teslim ediliyor, bir saat bir yola götürülüp toprak-çamur mekânda bu gencimize işkence yapılıyor ve “ESP Gençlikle bir ilişkin var mı?” diye sorular soruluyor. Kendilerinin de Kamu Güvenliği teşkilatından olduğunu ifade ediyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

AHMET YILDIRIM (Muş) – İvedi olarak buradaki güvenlik kameralarının incelenerek bu gözaltına alan, başka ekibe teslim eden ve işkence yapanların ortaya çıkarılmasını yine İçişleri Bakanından talep ediyoruz. Bu konuda bütün kamuoyunu bilgilendirmesi gerekir. İşkence, zaman aşımı olmayan bir insanlık suçudur.

Yine, bugün 10 Ekim. 11 milletvekilimiz ve Eş Genel Başkanımızla birlikte, hayatını kaybedenlerin aileleriyle birlikte tren garına gitmek istedik ama akıllara zarar bir uygulamayla Ankara Valiliğinin emrini yerine getirdiğini söyleyen güvenlik güçlerinin orantısız şiddetiyle karşılaştık. Evet, bu olayın failleri belli olabilir ama unutulmamalıdır ki o dönem mülga Başbakan, dönemin Başbakanı bu patlama sonrası oylarının arttığını söyleyebilecek kadar kendi adını ve söylemlerini tarihin utanç sayfalarına yazdırmıştır. Bu konuda bugünkü uygulama ile o günkü sözlerin eşitlenerek ele alınması gerektiğini…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET YILDIRIM (Muş) – …bugün anmayı engelleyenlerin siyasi iktidarın talimatlarını yerine getiren kişiler ve zihniyet olduğunu ifade ediyor, bunu da şiddetle kınıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Muş, buyurun.

24.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Amerika Birleşik Devletleri’nin Türk vatandaşlarına yönelik mesnetsiz vize kısıtlaması kararı almasına, meselenin çözülmesini, Türkiye-ABD ilişkilerinin güçlü bir şekilde devam etmesini temenni ettiğine ve bu konudan siyasi çıkar devşirmeye çalışmanın ucuz bir siyaset anlayışı olduğuna; Avrupa Şampiyonu olan Ampute Futbol Millî Takımı’nı tebrik ettiğine; 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Gar Meydanı’nda yaşanan terör saldırısının yıl dönümüne ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyunun malumu olduğu üzere geçtiğimiz gün Amerika Birleşik Devletleri, Türk vatandaşlarına yönelik mesnetsiz ve hiçbir temele dayanmayan bir vize kısıtlaması kararı almıştır. ABD’nin bu kararına karşılık Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti mütekabiliyet esası çerçevesinde ABD vatandaşlarına yönelik vize kısıtlaması uygulamaya başlamıştır.

Evvela şu husus bilinmelidir ki muhatap hangi ülke olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yönelik her türlü kısıtlamaya karşı Türkiye hiç beklemeden aynı yaptırımlarla karşılık verir. Vatandaşlarımızın hakkı, hukuku, ülkemizin şeref ve onuru her şeyin üzerindedir. Türkiye bu anlamda ABD’ye karşı aynı tedbirleri uygulamıştır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve hiçbir diplomatik dokunulmazlığı bulunmayan bir elçilik çalışanının yargılandığı davayı gerekçe göstererek vize kısıtlamasına gitmek, en hafif tabiriyle, hukuku tanımamaktır. Yürütülmekte olan bir soruşturmayı, görülmekte olan bir davayı etkilemek için bu tip kararları almak uluslararası ilişkiler açısından fevkalade yanlıştır.

Unutulmasın ki Türkiye bir hukuk devletidir. Nasıl ki Amerika’da mahkemeler varsa Türkiye’de de mahkemeler vardır. Kendi ülkelerinde hukuka riayet edilmesini bekleyenler, yargının azizliğinden bahsedenler, Türkiye’de de hukuka ve yargıya saygı göstermelidir. Tarihe karışmış adli kapitülasyonların bugün de devam ettiğini zannedenler yanılmaktadır. Hiçbir güç, Türkiye’de hukuki süreçlere müdahale edemez, yargıyı akamete uğratamaz. Esasen Türkiye, her zaman olduğu gibi bugün de sağduyudan yanadır; sorunların diyalog ve uzlaşıyla çözülmesini istemektedir; gerilimin düşürülmesi ve meselelerin en kısa sürede müzakere yoluyla çözülmesi için çaba harcamaktadır. Bu anlamda, meselenin çözülmesi ve Türkiye-ABD ilişkilerinin güçlü bir şekilde devam etmesi temennimizdir.

ABD’yle vize meselesi devam ederken bazı siyasilerin “Cumhurbaşkanı ile Türkiye’yi ayırın, Hükûmet ile milleti ayırın, Cumhurbaşkanı ve Hükûmeti cezalandırın.” gibi söylemlerini de esefle kınadığımı belirtmek isterim. Evvela Hükûmet, Türkiye Cumhuriyeti’nin Hükûmetidir; Cumhurbaşkanı, cumhurun yani milletin Cumhurbaşkanıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bunlar, milletin verdiği yetkiyle Türkiye’yi temsil eder. Hiçbir güç Türkiye Cumhuriyeti devleti ile milletini birbirinden ayrı tutamaz. Sırf siyasi menfaatleri için Türkiye’yi haksız, muhatap devleti haklı göstermeye çalışmak, siyasi fırsatçılıktan da öte Türkiye’ye zarar verme çabasıdır. Türkiye'nin haklı olduğu bir meselede kendi ülkesinin değil, karşı ülkenin safına geçmek, karşı ülkenin temelsiz gerekçelerini savunmak, buradan siyasi çıkar devşirmeye çalışmak ucuz bir siyaset anlayışıdır. Bu anlayış Türkiye’ye zarar verir. Bu anlamda herkesi sağduyulu davranmaya davet ediyorum.

Sözlerimin sonunda… Ampute Türk Millî Takımı’mız dün İngiltere’yi 2-1 yenerek Avrupa şampiyonu olmuştur. Millîlerimizi tebrik ediyorum.

Aynı şekilde, bundan iki yıl önce, Ankara gar patlamasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza da Cenab-ı Hak’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şimdi gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Sayın milletvekilleri, Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Numan Kurtulmuş gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 1, 18, 63, 69, 70, 71, 80, 85, 130, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192, 193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 216, 217, 218, 219, 220, 221, 222, 223, 225, 226, 227, 228, 229, 230, 231, 232, 233, 234, 235, 236, 237, 238, 239, 240, 241, 242, 243, 244, 245, 246, 247, 248, 249, 250, 251, 252, 253, 254, 255, 256, 257, 293, 299, 301, 311, 312, 313, 317, 364, 418, 419, 420, 421, 422 ve 423’üncü sıralarında yer alan önergeleri birlikte cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Şimdi bir gensoru önergesi vardır, önerge daha önce bastırıp sayın üyelere dağıtılmıştır.

Şimdi önergeyi okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Gensoru

1.- CHP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İstanbul Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ve Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, kamu ihaleleriyle ilgili kanuni sorumluluğunu yerine getirmediği ve kamunun zarara uğratılmasına sebebiyet verdiği iddiasıyla Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan hakkında bir gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/17)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun 10’uncu maddesine göre bakanlar, kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanılması ile hukuki ve mali konularda Başbakana ve Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı sorumludurlar.

Önemli altyapı yatırımları ve yapım işlerinde ilgili ihalelerin, istisnai yöntemler istismar edilerek gerekli rekabet koşulları sağlanmadan yapıldığı ve ihalelerin belirli firmalara verildiği görülmektedir.

Kanuni sorumluluğunu yerine getirmemesi ve kamunun zarara uğratılmasına göz yumması nedenleriyle Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Ahmet Arslan hakkında Anayasa’nın 98’inci ve 99’uncu, TBMM İçtüzüğü’nün 106’ncı maddesi uyarınca gensoru açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

           Engin Altay                                Levent Gök                                Özgür Özel

             İstanbul                                     Ankara                                      Manisa

     Grup Başkan Vekili                     Grup Başkan Vekili                     Grup Başkan Vekili

Gerekçe:

Kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerde uygulayacağı usuller 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 18’inci maddesiyle belirlenmiştir. İdarelerce mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin ihalelerinde (i) Açık ihale usulü, (ii) Belli istekliler arasında ihale usulü ve (iii) Pazarlık usulü uygulanabilmektedir. Aynı Kanunun 5’inci maddesi açık ihale ve belli istekliler arasında ihale usullerinin temel usuller olduğunu, diğer ihale usullerinin kanunda belirtilen özel hâllerde uygulanabileceğini belirtmiştir.

Özel hâllerde uygulanması gereken pazarlık usulünün istismar edildiği, bu şekilde gerçekleştirilen ihalelerin tutarında son dönemde olağanüstü artış olduğu dikkati çekmektedir. Nitekim bu şekilde yapılan ihalelerin tutarı, 2016'da yüzde 86,1 artarak 21,7 milyar TL'ye ulaşmıştır, 2017'nin ilk altı ayında pazarlık usulüyle yapılan ihalelerin tutarı ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 175 artarak 16,8 milyar TL'ye sıçramıştır.

2017’nin ilk altı ayında pazarlık usulüyle yapılan ihalelerin yüzde 81'i, 4734 sayılı Kanun’un 21’inci maddesinin (b) fıkrasındaki özel koşula dayanarak yapılmıştır. Bu fıkraya göre, doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması durumunda pazarlık usulüyle ihale yapılabileceği belirtilmektedir. Türkiye'de son bir yılda büyük deprem, afet veya salgın hastalıklar gibi olağanüstü bir durumla karşılaşılmamıştır. Kamu ihalelerinin bu istisnaya dayanarak temel usullerin dışına çıkarılması, idarenin görevini kötüye kullanmasıdır. Yine bu yöntemle yapılan ihalelerde idarenin ilana çıkma zorunluluğu olmadan sadece belirli firmaları davet etmesi, ihalelerde rekabet koşullarının sağlanmaması ve kamu kaynaklarının etkin ve verimli olarak kullanılmaması anlamına gelmektedir.

T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının görev ve sorumluluk alanına giren kurumlarda da önemli altyapı yatırımları ve yapım işlerinde gerekli rekabet koşulları sağlanmadan ihalelerin pazarlık usulüyle belirli firmalara verildiği görülmektedir. Sadece 2017'nin ilk altı ayında Bakanın sorumluluğundaki kuruluşların bir firmanın içinde olduğu bazı ortaklıklara pazarlık usulüyle 2,8 milyar TL'lik iş verdiği görülmektedir. 2013 ortasından bugüne bu firmanın da içinde olduğu iş ortaklıklarına pazarlık usulüyle verilen ihalelerin toplam tutarının 3,8 milyar TL olduğu düşünüldüğünde, son dönemde bu ihale yönteminin belirli firmalar lehine açıkça istismar edildiği dikkati çekmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına bağlı kurumların açtığı ihalelere katılan bazı firmaların iş bitirme belgelerinde birtakım usulsüzlükler yaptığına yönelik haberler basında yer almıştır. Buna rağmen söz konusu firmaların kamu ihalelerine girebildiği ve hatta bu ihaleleri kazandığı bilgisi de kamuoyuna yansımıştır.

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun 10’uncu maddesine göre bakanlar, kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli kullanılması ile hukuki ve mali konularda Başbakana ve Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı sorumludurlar.

Özetlediğimiz nedenlerle Bakanın kanuni sorumluluğunu yerine getirmediği ve kamunun zarara uğratılmasına göz yumduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Ahmet Arslan hakkında Anayasanın 98 ve 99, TBMM İçtüzüğü'nün 106’ıncı maddesi uyarınca gensoru açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Gensorunun gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmenin gününü kapsayan Danışma Kurulu veya grup önerisi daha sonra oylarınıza sunulacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

B) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, eş başkanlığını Türkiye ile ABD’nin yürüttüğü Terörizmle Mücadele Küresel Forumu (TMKF) çerçevesinde 24-25 Ekim 2017 tarihlerinde Mısır’ın başkenti Kahire’de düzenlenecek olan "Hukukun Üstünlüğü Çerçevesinde Terörizmle Mücadele Sistemleri İnşa Edilmesinde Parlamenterlerin Rolünün Geliştirilmesi” konulu çalıştaya katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/1196)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Eş başkanlığını Türkiye ile ABD'nin yürüttüğü Terörizmle Mücadele Küresel Forumu (TMKF) çerçevesinde, 24-25 Ekim 2017 tarihlerinde Mısır'ın başkenti Kahire'de "Hukukun Üstünlüğü Çerçevesinde Terörizmle Mücadele Sistemleri İnşa Edilmesinde Parlamenterlerin Rolünün Geliştirilmesi” konulu çalıştay düzenlenecektir.

Söz konusu çalıştaya katılım sağlanması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                İsmail Kahraman

                                                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                      Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Dışişleri Komisyonu Başkanı ve Malatya Milletvekili Taha Özhan’ın, ABD’nin başkenti Washington’da 9-12 Ekim 2017 tarihlerinde düzenlenecek olan “Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonunun Parlamenterler Ağı” yıllık toplantısına katılmasına ilişkin tezkeresi (3/1197)

4/10/2017

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

ABD'nin başkenti Washington’da 9-12 Ekim 2017 tarihlerinde düzenlenecek olan Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonunun Parlamenterler Ağı yıllık toplantısına Dışişleri Komisyonu Başkanı ve Malatya Milletvekili Taha Özhan'ın katılması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                İsmail Kahraman

                                                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                      Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.01

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.18

BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN

KÂTİP ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Emre Köprülü (Tekirdağ)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Adana ilinin işsizlik sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/547) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 10 Ekim 2017 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

10/10/2017

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 10/10/2017 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                    Erhan Usta

                                                                                                      Samsun

                                                                                          MHP Grup Başkan Vekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya ve arkadaşlarının, (10/547) esas numaralı Adana ilinin işsizlik sorunlarının araştırılarak yapılacak yasal düzenlemeler de dâhil olmak üzere alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına dair önergemizin görüşmelerinin 10/10/2017 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Önerinin gerekçesini açıklamak üzere öneri sahibi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya konuşacaktır.

Sayın Karakaya, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz Adana ilimizin sorunlarıyla alakalı Meclis araştırması önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’nin millî güvenlik, devlet ve millet bekası konularında çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldığı bir vakıadır. Bir taraftan, bölücü terör örgütüyle mücadele ederken diğer taraftan, devlete sızmış, işgalci bir terör örgütünün de fiilî saldırısına muhatap kaldık. Millet olarak, devlet olarak büyük bir felaketin eşiğinden döndük. Bu süreçte, içeride ve dışarıdaki Türk ve Türkiye düşmanlarının nasıl birlik olup cephe aldıklarına da hep birlikte şahit olduk.

Elbette zor günler geçiriyoruz, elbette bütün bunların ekonomik ve sosyal zorluk ve güçlükleri de olacak. Kamu harcamaları üzerinde bir artış etkisi de elbette söz konusu. Buna kimsenin itirazı yok. İtirazımız, ekonomi yönetiminde yapılan yanlışlara, uygulanan üretim karşıtı politikalara yani hasat döneminde buğdayın gümrük vergisinin düşürülmesine, ithalatın açılmasına. İtirazımız, kıt olan kamu kaynaklarının yanlış tahsisine; itirazımız, kaynak dağılımında adil ve doğru olmayan bir biçimde tahsisat yapılmasına.

Değerli milletvekilleri, bugün ülkemizin millî güvenlikten sonraki en önemli sorunu, ekonomideki kaynak dağılımındaki yanlı ve yanlış davranışlardır. Bunun en bariz örneklerinden birisi de Adana ilimizdir. 2016 Şubat ayında Adana ilimizin, başta işsizlik olmak üzere yaşadığı ekonomik sıkıntılarla ilgili Meclis araştırması açılması konusunda bir talebimiz olmuştu. Bugün açıklanan veriler talep ve isteğimizde ne kadar haklı olduğumuzu teyit etmiştir. TÜİK tarafından yapılan en son bir araştırmaya göre gelire dayalı göreli yoksullukta yüzde 15,9’la Adana en yoksul iller arasında 1’inci sırayı almıştır. Adana son yıllarda işsizlikte, kredi kartı borcunda, yoksullukta şampiyonluğuyla konuşulan bir il hâline gelmiştir. Türkiye Bankalar Birliğinin yapmış olduğu 2017 Mayıs ayı raporuna göre Adana yüzde 17,8 bireysel kredi kartı risk oranlarıyla da en yüksek risk grubunda olan 10 il içerisinde 1’inci sırada yer almıştır. İhtiyaç ve diğer kredilerde de durum çok farklı değildir. Nüfus bakımından bir zamanlar Türkiye’nin 4’üncü büyük nüfusuna sahipken bugün 6’ncı sıraya gerilemiştir, bunun en büyük nedeni de bölgeden işsizlik nedeniyle verilen göçlerdir.

Adanalı figürü eskiden -hepiniz de biliyorsunuz- Türk filmlerinde bir zenginlik timsaliyken Adana bugün bu hâle nasıl geldi? Bunun özeti, üretim karşıtı politikalar; bunun özeti, teşvikler konusunda yapılan hakkaniyetli olmayan uygulamalar ve yanlışlar.

Değerli milletvekilleri, Adana, maalesef kamu yatırımlarından gerekli payı, hak ettiği payı almamıştır. 2002 yılındaki aldığı paya tekrar ulaşabilmesi 2015 yılını bulmuştur. 2002 yılında 551 milyon olan kamu yatırımı, 2003 yılında 63 milyona düşürülmüştür.

Değerli milletvekilleri, bugün Adana Büyükşehir Belediyesinin gelirlerinin yüzde 40’ı metro borcuna kesilmektedir. Tüm benzer, muadil büyükşehirlerin metro borcu merkezî Hükûmet tarafından üstlenilmişken Adana’nınki maalesef üstlenilmemiştir.

Değerli milletvekilleri, bu araştırma önergesine “evet” oyu vererek sadece Adana’nın değil, Türkiye’deki kaynakların israfını da önlemeye yönelik bir çalışmanın yapılacağı ümidiyle hepinizi, yüce heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Öneri üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş.

Sayın Danış Beştaş, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

Süreniz üç dakikadır.

HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Adana’nın işsizlik sorunu üzerine verilen önerge konusunda söz almış bulunmaktayım.

Doğrusu, Adanalılar işsizlikle ciddi bir süredir, uzun bir süredir boğuşuyor ve en temel sorunlardan biri olacak. Ben de Adana’yla son üç yıldır hemhâl olmuş Adanalı biri olarak gerçekten bu sorunun çözülmesi gerektiği noktasında ve en sonunda söyleyeceğimi başta söyleyerek araştırma önergesine olumlu oy vereceğimizi baştan ifade etmek istiyorum.

Şimdi “Çukurova’nın incisi” diye bilinen Adana, adı üzerinde ova; her türlü ürünün yetiştiği, sanayinin olduğu, Türkiye’nin en büyük şehirlerinden birinden söz ediyoruz. Adana ve Mersin, açıkçası, gerçekten eski parlak günlerini mumla arayacak hâle geldi. AKP iktidarında gelinen aşamada işte Çukurovalıların iktidara öfkesi temelde de buna yöneliktir. Örneğin 2008-2012 döneminin nüfus ve göç hareketleri şöyle tanımlanıyordu: Adana’nın, Mersin’in hem göç alıp hem göç verdiği bilinirken şimdi burada çok net olarak göç veren bir il ve bölge konumuna düşmüştür. Son beş yılın ortalamasını alırsak bölge her yıl on iki bine yakın net göç vermektedir. Neden göç ediyorlar? Çünkü işsizlik temel problem. İşsizlik olunca aş da azalıyor ve insanlar karnını doyurmak için başka illere, büyük bir şehir olduğu hâlde iş bulabileceği başka şehirlere göç ediyor.

TÜİK’in 2014 yılı verilerine göre işsizlik oranının en yüksek olduğu il Adana, yüzde 19,1’le Adana’yı gösteriyor. Adanalı sermayedarlar yavaş yavaş Adana’yı terk ederek başka yerlere, İstanbul gibi illere eklemleniyorlar ve burada sanayi gerçekten gerilediği gibi işsizlik de artan bir eğri olarak önümüzde duruyor. Çukurova’nın kalbi olan bu kentin bu hâle gelmesini ciddi bir şekilde sorgulamak, sebeplerini ortaya çıkarmak ve buna çare üretmek zorundayız.

Bununla birlikte uyuşturucu da yine Adana’da işsizliğin bir neticesi olarak ciddi bir sorun olarak önümüzde duruyor.

Şiddet, kadın cinayetleri bir sarmal olarak Adana’yı yine sarmış durumda ve sahtekârlıklar… Zaman olmadığı için anlatamayacağım ama işsizliğin olması sebebiyle bunu kötüye kullanan birçok çetenin de ortaya çıktığını ve işsizleri dolandırdığını da yakından, hem bize aktarımlarla hem de yapılan başvurularla öğrenmiş bulunuyoruz. Yoksulluğun, gerçekten, Adanalıları içten içe kemirmesine sessiz kalmamalıyız. İşsizliğin Adana’yı sarıp sarmalamasına sessiz kalmamalıyız. En bereketli toprakların olduğu ilimizde işsizlik, şu anda ciddi bir şekilde insanları başka illere göç etmeye zorlamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Süre veriyor musunuz?

BAŞKAN – Tamamlayın, bu seferlik böyle olsun. Tamamlayın ama arkadaşlar, lütfen sürelere riayet edelim, süre uzatımı yapmayacağım.

Siz tamamlayın, buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Toparlıyorum.

Yani neticede şunu söylüyorum: Önergeyi destekleyeceğiz, olumlu yönde oy vereceğiz ve hepinizden de Adana’nın işsizlik problemine çözüm bulmak, burada çareleri araştırmak için olumlu yönde destek vermenizi talep ediyorum aynı zamanda Halkların Demokratik Partisi adı altında. Adanalıların maruz kaldığı açlığı, yoksulluğu defalarca yine buradan dile getirmeye çalıştık. Ama bu tabii ki burada kalmamalı, bu konuda hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız. Adana bunu hak etmiyor. Hep birlikte Adana’mıza sahip çıkalım diyorum.

Teşekkür ediyorum, sağ olun. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Türkmen.

CHP GRUBU ADINA ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle bizi ekran başında izleyen Adanalı hemşehrilerime ve tüm vatandaşlarıma selam ve sevgilerimi sunuyorum.

10 Ekim katliamı ve tüm katliamlarda yaşamını yitiren sevgili vatandaşlarımı burada saygıyla anıyorum ve şunu söylemek istiyorum: Onların ve ailelerinin acıları dinene kadar, adalet yerini bulana kadar takipçisi olacağız.

Değerli milletvekilleri, 1970, 80 ve 90’ların Adana’sından bahsetmek istiyorum. Her mahallesinden onlarca servisin çıktığı, binlerce işçinin çalıştığı ve PAKTAŞ’ı, Güney Sanayi’si, Akdeniz Fabrikası, ÇUKOBİRLİK’i olan, emekli olan işçinin kendisine ev, araba, yayla ya da yazlık evi aldığı bir Adana.

Günümüzdeki Adana’da ise sadece işsizlik var ve işsizlikten dolayı intihar eden hemşehrilerimiz var. Daha dün bir hemşehrimiz intihar girişiminde bulundu, 13 bin lira borcunu ödeyemediği için.

Yine, ondan önce, eşine “Hakkını helal et.” deyip yan odada, borcundan dolayı, işsizlikten dolayı bir hemşehrimiz intihar etti.

Yine, ondan önce, bir kadın, çocuklarına odun alacak parası bile olmayan bir kadın, çocuklarının yanaklarından öptü, helallik aldı ve yine öbür odada intihar etti.

İşte, 70’li yıllarda Türkiye’nin Paris’i olan Adana’dan bugün geldiğimiz noktada işsizlikten intihar eden Adanalılara. Neden? Sanayinin başkenti Adana’da elektrik tüketimini okumak istiyorum. Sanayi sektöründe enerji tüketimi 2014’te 2 milyon 723 bin 184 kilovatsaat, 2015’te 2 milyon 623 bin 410 kilovatsaat. İşte, enerji tüketimi Adana’nın sanayide nasıl gerilere düştüğünün göstergesi.

Bir veri daha okumak istiyorum, o da şu: Sektörlerin gayrisafi katma değer paylarına baktığımızda, güya tarım kenti, güya dünyanın en önemli üç ovasından biri olan Adana’da tarımda yüzde 14,7, sanayide 21, hizmette 64,2; bu da TÜİK’in resmî verileri. Bütün bu verilerde görüyoruz ki son 15 yılda her seçimde Adana’ya vaatlerde bulunan Hükûmet, seçim bittiğinde Adana’ya sırtını dönüyor ve hiçbir vaadini yerine getirmiyor. Teşvikte sürünüyoruz, tarımda sürünüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Devamla) – Başkanım, bir dakikanızı rica edeceğim.

BAŞKAN – Lütfen tamamlayalım.

ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Devamla) – Televizyonda konuşacağıma ve izlemelerine dair mesaj çektiğimde, vatandaşlar mesaj çekmiş, biri diyor ki: “41,5 yaşındayım, işsizim, evlenemiyorum.” Diğeri diyor ki: “Hayvan besiciliği yapıyorum. Artık, saman alamıyorum, hayvanlarıma yem alamıyorum. Ben ne yapacağım?” İşte, böyle bir Adana...

Bu nedenle bu araştırma önergesini destekliyoruz. Zaten biz de Cumhuriyet Halk Partisinin Adana milletvekilleri olarak bu konuda birçok önerge verdik, soru önergesi verdik. Adana’nın ve Türkiye’nin işsizliğine çözüm üretmek, Meclisin ve Hükûmetin görevidir. Müftülere fazla mesai yaptırma sevdanızdan vazgeçin, işsizliğe çözüm bulun.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Şimdi öneri üzerinde son konuşmacı, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Mehmet Şükrü Erdinç.

Buyurun Sayın Erdinç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun vermiş olduğu önerge üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, kuruluşundan bugüne Adana, çok değişik kültürleri bünyesinde barındıran kadim bir medeniyete sahip bir şehir. Bu şehrin daha ileriye gidebilmesi, daha güzel olabilmesi adına AK PARTİ hükûmetleri eliyle son on beş yılda yapılan yatırımlar 20 milyar liranın üzerinde, kamu yatırımları 20 milyar liranın üzerinde.

Bu çerçevede baktığımızda, daha 18 Eylül tarihinde hasta kabulüne başlayan Adana Şehir Hastanesi, 1.550 yatak kapasitesiyle Türkiye'de faaliyete geçen çok nadir, çok güzel hastanelerden birisi. Yine, bunun yanında Adana’mızla birlikte Mersin, Hatay, Osmaniye, Niğde gibi illere hizmet veren oradaki ilk derece mahkemelerinin verdiği kararlarının küçük Yargıtay olarak değerlendirildiği bölge adliye mahkememiz, eylül ayında faaliyete geçti, vatandaşlarımıza hizmet veriyor.

Yine adalet sarayımız bitmek üzere, ulaşımla ilgili yapılan çalışmalar, Güney Çevre Yolu Projesi, Kozan bağlantıları, Mansurlu yolu çalışmaları ciddi şekilde devam etmekte.

Eğitimle ilgili, Adana’nın özellikle bugün “varoş” diye tabir ettiğimiz mahallelerinde eğitim sorunu bina anlamında yüzde 99 oranında çözülmüş durumda. Bunun yanında Adana’nın birçok bölgesinde de eğitim alanında yapılan yatırımlar eğitim kalitesini daha da yukarılara taşımakta.

Sulamayla ilgili yapılan projeler Adana tarımını daha da ileriye taşımakta.

Tabii, özellikle istihdamla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın şubat ayında başlatmış olduğu proje çerçevesinde de Adana’mızın, Adana sanayisinin, kendisine verdiği söz 15 bindi ama bugün itibarıyla, altı aylık süre itibarıyla 35.500 insanımız, vatandaşımız sanayi sektöründe, hizmet sektöründe istihdam edilerek çok ciddi bir ivme yakalanmıştır.

Tabii, burada aslında başka bir problemle de karşı karşıyayız. Muhakkak iş arayan vatandaşlarımızın yanında sanayicilerimiz de işçi arama noktasında çok ciddi gayret gösteriyorlar. Bu da Adana’nın maalesef görünen yüzlerinden birisi. İnşallah her iki tarafın da bir araya geldiği bir sistemin, bir çalışmanın hayata geçmesi temennisiyle bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkanım, özür dilerim.

BAŞKAN – Halkların…

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok özür dilerim sizden.

Şimdi, ben dün Kozan’daydım, Aladağ davası için gittim. İnanın o Kozan’ın yolu perişan. Saat yedi buçuğa kadar Kozan’da açık olan tuvalet yok ya, ne kadını ne erkeği… Gerçekten çok medeni, uygar vaziyette söylüyorum.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Kozan’a hakaret etmeyin, Kozan’a hakaret etmeyin lütfen.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Üçüncüsü, bakın, Sayın Başkan, çok özür diliyorum. Şimdi, bakın, Sayın Başkanım…

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Camilere uğrasaydınız bulurdunuz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Camiye uğrayıp uğrayamadığımı siz mi biliyorsunuz?

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Tuvalet ihtiyacını orada giderebilirdin.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Allah yerine siz mi geçiyorsunuz, Muhammed yerine siz mi geçiyorsunuz! Allah’tan korkun ya! Bu ülkenin dini imanı sizde midir ya! (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, Sayın Başkanım, bakın, Adana’ya çalışan tüm otobüs firmalarının hepsinde o muavinlerin...

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Böyle bir usul yok Sayın Başkan, böyle bir usul yok; söz alsaydı.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – ...hepsi sigortasız çalışıyor, sigortasız; yazık günah o insanlara.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Adana’ya sahip çıkalım.

BAŞKAN – Sayın Tanal, tutanaklara geçmiştir.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım, oylarınıza sunacağım.

2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım ve Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir tarafından, Türkiye tarihinin en fazla can kaybının da yaşandığı 10 Ekim 2015 Gar patlamasının tüm boyutlarıyla araştırılması amacıyla 10/10/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Ekim 2017 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 10/10/2017 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                 Ahmet Yıldırım

                                                                                                        Muş

                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

10 Ekim 2017 tarihinde Muş Milletvekili Grup Başkan Vekili Ahmet Yıldırım ve Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir tarafından verilen 5556 sıra numaralı "Türkiye tarihinin en fazla can kaybının da yaşandığı 10 Ekim 2015 Gar patlamasının tüm boyutlarıyla araştırılması amacıyla” Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 10/10/2017 Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Mardin Milletvekili Mithat Sancar konuşacaktır.

Sayın Sancar, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

HDP GRUBU ADINA MİTHAT SANCAR (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bundan tam iki yıl önce Ankara Garı’nda peş peşe 2 canlı bomba kendini patlattı, meydan kana bulandı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük, en vahşi, en barbar katliamı gerçekleşti. Hangi şartlarda gerçekleşmişti bu katliam, hangi ortamda bu canlı bombalar patlatmıştı kendilerini; hatırlatmakta fayda var çok kısa bir şekilde.

7 Haziran seçimleri yapılmış, AKP tek başına iktidar olma çoğunluğunu kaybetmiş ve bu seçimlerin geçersiz kılınması gerektiği yönünde artık hazırlıklar tamamlanmıştı. 7 Haziranı geçersiz kılmak için önemli bir yöntem benimsenmişti, kendilerince önemli bir yöntem benimsemişlerdi. Ortam korku dolacaktı, Türkiye dehşete esir düşürülecekti, böylece toplum rehin alınacaktı ve çoğunluk böylece sağlanacaktı. Art arda bombalar patlamaya başladı. Suruç’ta patladı bomba önce ve orada 34 canımızı yitirdik. Ardından, Ankara Garı patlaması geldi. Ankara Garı patlamasına giden yolda ne tür ihmaller olduğunu artık anlatmaya gerek yok. Sadece ihmal mi? Asıl sorulması gereken soru bu. Acaba iktidarın bu katliamdan bilgisi var mıydı? Göz mü yumdu? Bunların gerçekleşmesinden fayda mı umuyordu?

Şimdi, bu yönde, bu şüpheleri kuvvetlendiren açıklamalar yapıldı katliamdan sonra. Dönemin Başbakanı Sayın Davutoğlu “Ankara saldırısından sonra oylarımızda artış trendi görüldü.” dedi. Bunun için mi bu katliamlara zemin hazırlandı, yol verildi? 2 canlı bomba yüzlerce, belki bin kilometreyi aşkın bir yolu katedip Ankara’ya giriyorlar. O gün yol kontrollerine ara verilmiş, bunu ben söylemiyorum, müfettiş raporları söylüyor.

Peki, bunlarla ilgili herhangi bir soruşturma yapıldı mı? Hayır. Yargılanan tek bir kamu görevlisi yok. O gün basının karşısına geçen 3 bakanın görüntüleri hafızalardadır. “İhmal yok, güvenlik açığı yok.” diyorlar. Eğer ihmal yoksa, güvenlik açığı yoksa, bu canlı bombalar bu kadar yolu katedip alana bu kadar serbest nasıl girebildiler? Bugün anma için alana girmek isteyenleri dört bir yanı kuşatarak engelleyen Emniyet, o gün o canlı bombaları neden engellemedi? Nasıl engellemedi?

Ardından, Başbakanın “kokteyl örgüt” iddiası ortaya çıktı. Neyi örtmeye çalışıyordu iktidar?

Ardından, nefret dili başka yerlerde kendini gösterdi; Konya’da millî maç oynanırken, üç gün sonra, katledilenler yuhalandı.

Dün akşam Konur Sokak’taki 10 Ekim kurbanları anıtı yıkıldı. Kim yıkıyor? Kim bu katliama sahip çıkıyor? Kim katliam mağdurlarına saldırmaya böylesine bir cüret bulabiliyor, kimden alıyor bu cüreti?

O zamanın Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu “HDP’yi mağdur duruma düşürmek için yapılmış provokatif bir eylem.” demişti. Bakın, arkadaşlar, dünyanın hiçbir yerinde bu tür kanlı, barbar saldırıların anılmasını engelleyen tek bir örnek yok. Neden engelliyorsunuz; anmayı, yası protestoyu neden engelliyorsunuz? Bu iktidar, katilleri korumak mı istiyor? Niye bugün o meydana girmeye izin vermediniz? Neyi saklamaya çalıyorsunuz? Orada bu iddialar tekrar dile getirilecek ve sorumluluğunuz tekrar yüzünüze vurulacak diye korkuyor musunuz?

Evet, bunları yapmaya devam edebilirsiniz ama bu kadar barbar, bu kadar kanlı bir katliamı ne vicdanlardan silebilirsiniz ne hafızalardan çıkarabilirsiniz ne de hukuken ve siyaseten sorumluluktan kurtulabilirsiniz. Asla unutturmayacağız, hesabı mutlaka sorulacak. (HDP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Yerimden söz talep ediyorum.

BAŞKAN – 60’a göre bir dakika süreyle söz vereceğim.

Buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

25.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Mardin Milletvekili Mithat Sancar’ın HDP grup önerisi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan; hatip, konuşmasında partimize -bu iktidar, AK PARTİ’nin Hükûmetidir- ağır ithamlarda bulunmuştur. Bunlardan hiçbir tanesini kabul etmediğimizi ifade etmek isterim. Hiçbir hükûmet, hiçbir insan, olan bir saldırıdan acı duymamazlık yapmaz, yapamaz; bizim için de aynısı geçerlidir. Eğer, bir insan, hayatını kaybetmişse bunun nerede, ne şekilde olduğu değil, her insanımız için aynı duygu ve hissi taşırız. Buradan ne katilleri korur AK PARTİ iktidarları ne de teröristlere göz yumar, aslında onların üzerine çok sert şekilde gitmektedir.

Sayın Hatip, insan hakları dersi verir üniversitelerde, yıllarca verdi, veriyordur da. Şu an ne yapıyor bilmiyorum ama bu insan hakları dersini verirken öğrettiği o doktrinlerde bu kürsüye çıktığı zaman bu kadar detaylı şekilde oradaki patlamayla alakalı konuşurken Kızılay’da PKK'nın patlattığı bombayla alakalı bu kürsüden bu denli bir konuşma yapmamıştır. O açıdan, söylediklerinin bir kıymetiharbiyesi yoktur, olamaz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Yıldırım…

AHMET YILDIRIM (Muş) – Sayın Başkan; konuşmasının sonunda partimizi ilgili ilgisiz akla zarar bir şekilde patlamalarla ilişkilendirerek açık sataşmada bulundu. İç Tüzük 69’a göre sataşmadan söz istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun, iki dakika süre veriyorum.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Sayın Mithat Sancar konuşacak.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Sancar.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Mardin Milletvekili Mithat Sancar’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklaması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

MİTHAT SANCAR (Mardin) – Keşke Sayın Grup Başkan Vekili iddialarımıza cevap verseydi, burada başka meseleleri araya katarak konuyu muğlaklaştırma gibi ucuz bir yönteme başvurmasaydı.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Sancar, dediğime gelin, dediğimi söyleyin, sorularıma cevap verin.

MİTHAT SANCAR (Devamla) – Burada 10 Ekim katliamı konuşuluyor, lanetliyoruz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Biz de lanetliyoruz.

MİTHAT SANCAR (Devamla) – Bütün katliamları lanetledik. Böyle bir kıyas yapmak, sorumluluk ve suçluluk telaşının bir dışa vurumudur.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Hiç öyle değil. Sizde var o.

MİTHAT SANCAR (Devamla) – Size tekrar soruyorum: O gün neden tedbirler alınmadı? Sizin Başbakanınızın bu açıklamaları ne anlama geliyor? Neden bunu oy artışıyla açıklıyorsunuz? Neden müfettiş raporlarının gereği yerine getirilmedi? Anmayı neden yasaklıyorsunuz? Bir katliamı protesto etmeyi neden yasaklıyorsunuz? Neden insanların, kayıplarını anmasını engelliyorsunuz? Yakınlarını kaybetmiş; evladını, eşini, babasını kaybetmiş insanlara gaz sıkılıyor. İçlerindeydim, iki senedir 10 Ekim anmasına gidiyorum, her ikisinde de o insanlara acımasızca gaz sıkılıyor. O protestodan mı korkuyorsunuz? O insanların gözlerine baktığınızda “Siz sorumlusunuz, siyaseten, hukuken, ahlaken, vicdanen sorumlusunuz.” ifadelerini görmekten mi korkuyorsunuz? Cesaret edin, oraya bakın, araştırın, ortaya çıkarın, aydınlatın. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar) Bu tür demagojilerle, bu tür suçlamalarla bir yere varamazsınız. Bu katliamın sorumluları da, failleri yargılanmayan, organizatörleri bulunmayan bütün katliamların sorumluları -ben yıllarca anlattığım derslerde söyledim, size de söylüyorum- siyasi iktidardır. Eğer aydınlatmamışsanız biz bu dersi ikinci sınıfta da birinci sınıfta da anlatıyoruz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Eksik anlatmışsınız.

MİTHAT SANCAR (Devamla) – Aydınlatılmayan, faili bulunmayan, kamu görevlilerinin ihmallerinin örtüldüğü bütün katliamlarda en başta siyasi sorumluluk iktidardadır. Bunu öyle bilin. (HDP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Suçluluk psikolojisi içerisinde bazı şeyleri sakladığımı iddia etmektedir. Bu, bana açıkça bir sataşmadır. 69’a göre söz istiyorum.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Hükûmet değil, bakan değil neye cevap veriyor? Partili olarak cevap veriyor, bakan değil ki.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sataşmadan size de iki dakika süreyle söz vereceğim. Lütfen yeni bir sataşmaya mahal vermeyelim.

2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Mardin Milletvekili Mithat Sancar’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok açık bir şey söyledim. Yapılan saldırıların her türlüsünü lanetlediğimizi, Ankara Garı patlamasında hayatını kaybedenlere Cenab-ı Hak’tan rahmet dilediğimi ifade ettim, açılışta.

Şunu ifade etmek isterim: AK PARTİ iktidarları terör ve teröristlerle mücadele ederek bugünlere geldi. Bundan sonra da hiç şüpheniz olmasın bu mücadeleyi yapacağız. “Efendim iktidar bunlara göz mü yumdu?” Hayır, böyle bir şey olmadı. Biz ne katillere göz yumarız ne de onların insanımızın hayatına zarar vermesine müsaade ederiz. Buna yeltenenlerin de şu an hâlini görüyorsunuz, hangi durumlarda olduklarını görmektesiniz.

Sayın Başbakanın yaptığı geniş bir konuşma var, oradan bir şey yakalamış, oy artışıyla bunu ilişkilendiriyor. Değerli dostlar, PKK’nın oy topladığı iktidar biz değiliz, sizsiniz, siz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) “Yüzde 5 oy alamaz.” diyenler, PKK sizin için söylüyor.

AHMET YILDIRIM (Muş) – IŞİD’in ve Fetullah’ın da sizsiniz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – IŞİD’i niye destekliyorsunuz?

MEHMET MUŞ (Devamla) – Şimdi, Sayın Sancar yıllarca insan hakları dersi verdi üniversitelerde fakat hiçbir zaman katil PKK terör örgütüne, Sayın Sancar’ın…

MİTHAT SANCAR (Mardin) – Neden, kaosu isteyenlerdir.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – Kaosu siz istediniz.

MEHMET MUŞ (Devamla) – …bunun yaptığı insan hakları ihlallerinden dolayı en küçük bir eleştirisini duyan var mı? Onun için, Sayın Sancar’a şunu söyledim: Sizin anlattığınız dersin de söylediklerinizin de hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Çarpılacaksın… Çarpılacaksın vallahi.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – Sizinkinin de yok.

MEHMET MUŞ (Devamla) – İnsan hakları, PKK’nın öldürdükleri için yok, öyle mi? Bunu görmeyeceksiniz.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – IŞİD’e mi sahip çıkıyorsunuz?

MEHMET MUŞ (Devamla) – Bunu yok sayacaksınız. PKK’yı ayrı bir örgüt olarak göreceksiniz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – Ya başka bir şey söyle.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Onu terör örgütü olarak ifade edemeyeceksiniz Sayın Sancar…

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Sorulara cevap ver, sorulara!

MİTHAT SANCAR (Mardin) – Sorulara cevap ver!

AHMET YILDIRIM (Muş) – Bayatladı… Bayatladı…

MEHMET MUŞ (Devamla) – PKK terör örgütünü terör örgütü olarak göremeyeceksiniz sonra çıkıp bize burada AK PARTİ iktidarı katilleri mi saklıyor…

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Sorulara cevap ver, somut sorular var.

MEHMET MUŞ (Devamla) – …AK PARTİ iktidarı katillerin ortaya çıkmasını istemiyor mu gibi ucuz, altı olmayan, bizim dikkate almayacağımız…(HDP sıralarından gürültüler)

HÜDA KAYA (İstanbul) – IŞİD’in avukatlığını yapmayın.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Nasıl oldu Antep’ten buraya kadar, nasıl?

MEHMET MUŞ (Devamla) – …siz söylediğiniz için bizim için hiçbir kıymetiharbiyesi olmayan sözleri bu kürsüde söyleyeceksiniz.

Değerli dostlar, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – 10 Ekimde yapma bunu ya!

HÜDA KAYA (İstanbul) – Ya bombadan sonra gaz atan insanlardan ne beklenebilir ki! Bombadan sonra yaralılara gaz sıkmışlar!

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – Cenazelere gaz sıkan bir iktidarın temsilcisi.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Yıldırım.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Sayın Başkan, hatibimizin hiç ağzına almadığı ve bugün gündeme gelmeyen tekrar patlamalar ve örgütlerle partimizi ilişkilendirdi. Açık sataşma ve İç Tüzük 69’a göre sataşmadan söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Yıldırım.

Lütfen bitirelim artık bu polemiği.

3.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

AHMET YILDIRIM (Muş) – Şimdi şu Meclis artık şu bayat sözlerden bıktı.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bayatı geçin...

AHMET YILDIRIM (Devamla) - Konu ne olursa olsun eğer cevaben kalkıp Mehmet Muş konuşuyorsa üç cümlelik bir terminolojiyi döndüre döndüre aynı şeyi ısıtarak gündeme sunuyor.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Zorunuza mı gidiyor? Canınız sıkılıyor değil mi PKK’yla ilişkinizden bahsedince? PKK’nın kontrolünden çıkamadınız.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – IŞİD’den senin mi canın sıkılıyor?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Gerçeklerle yüzleşeceksiniz.

AHMET YILDIRIM (Devamla) - Biz çok açık bir şey söylüyoruz: Bakın, 10 Ekim patlamasından sonra sizin İçişleri Bakanınızın görevlendirdiği mülkiye müfettişleri araştırma yaptı, yol kontrollerinin o gün kaldırıldığını söyledi, açık güvenlik zafiyetlerinin, istihbarat zafiyetlerinin var olduğunu söyledi. Bunların hiçbiri neden işlem konusu yapılmıyor diye soruyor sayın hocamız, bir de soruyor ki: İki yıldır neyin hezeyanıyla ailelerin kendi acılarını dindirmek ve anılarını yaşatmak üzere anmalarını yasaklıyorsunuz? Bu yasakçı zihniyet neyi gizlemenin telaşına hizmet ediyor?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Hiçbir şeyin.

AHMET YILDIRIM (Devamla) - Yasaklıyorsunuz.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Yıldırım, sayın hocaya söyleyin bakayım ifade ettiklerinin cevabını versin, siz de verin.

AHMET YILDIRIM (Devamla) - Bugün hâlâ acılarını yaşamaya devam edenler, aileler, neden sizin emriniz, talimatınızla hareket edenlerin gazlı saldırısına maruz kalıyorlar?

AKP’liler biliyor musunuz bundan on ay önce, görüntülere yansıdığı için, 2 askerimizin diri diri yakılması görüntülerini biz burada dile getirirken hop oturup hop kalkıyor ve sataşmadan söz alıp aynen bozuk bant gibi tekrarladığınız cümleleri burada tekrarlıyordunuz. İki gün önce utana sıkıla, neymiş, Genelkurmaydan birileri, Sefter Taş’ın Iğdırlı ailesinin yanına gidip maalesef yakılanlardan birinin kendi çocukları olduğunu söylemiş. Çıkın, on ay önceki gibi esip gürleyin bakayım.

Bir de, bu mesele, öyle Genelkurmay ile Sefter Taş arasındaki bir mesele değildir; Türkiye toplumu ile siyasi iktidar arasında kurulan çarpık bağın meselesidir. Peşini bırakmayacağız.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, bir dakikalık söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

26.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Bir kere bozuk bant gibi sürekli aynı şeyleri tekrarlayan Sayın Yıldırım’ın kendisidir.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Tutanaklara bakalım mı? Gerçekten tutanakları çıkaralım.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Burada realitelerle yüzleşmek zorundalar. Zorlarına gidiyor PKK’yla ilişkileri, zorlarına gidiyor bizim bunları söylememiz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – Katliamın yıl dönümünde katliamcıları savunuyorsunuz.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – IŞİD’le yüzleş! Ankara Garı’yla yüzleş!

MİTHAT SANCAR (Mardin) - Böyle kaçamazsın!

MEHMET MUŞ (İstanbul) – O zaman aranıza mesafe koyacaksınız. Ben çok açık sorular yönelttim, Sayın Başkan, çok açık sorular yönelttim. Bu sorular kayıtlarda mevcuttur.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – IŞİD’le aranıza mesafe koyun!

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Tutanakları çıkartacağız Sayın Muş, tutanakları.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Altay, siz bir araya girin.

Buyurun.

NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) – Girmesin, o sorulara cevap versin bir kere.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Yok ki! O cevaplar onda yok, onlara hazırlanmamış.

BAŞKAN – Efendim, Sayın Altay’a söz verdim.

Buyurun.

27.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Hükûmete söylenen her lafın AK PARTİ grup başkan vekiline söz hakkı doğurmayacağına ve terörün, acıların siyasete alet edilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkanım, takdiri, tasarrufu size ait olmak üzere, aslında bu tartışmaların nedeni biraz da sizin tutumunuzla ilgilidir. Sayın Sancar Hükûmete yönelik iddialarda bulundu. 69’a göre Hükûmet buna cevap verir, açıklama yapar falan. Şimdi, AK PARTİ’nin içinden çıkması Hükûmetin, Hükûmete söylenecek her laf için AK PARTİ grup başkan vekiline 69’a göre söz hakkı doğurmaz. Burada bir anlaşmak lazım.

İkincisi, şunu yadırgadığımı da belirtmek isterim: Ankara Gar katliamı ile Merasim Sokak katliamı, Kızılay katliamı birdir ve aynıdır. Hepsi, bu ülkeye yönelik adi, hain terör saldırısıdır. Bizim milletvekillerimiz de bugün 10 Ekim olduğu için 10 Ekim katliamı öncelemiştir. Kaldı ki ben de konuşmamda bu katliamların tümünü sayarak, 7 Haziran seçimlerinden 1 Kasıma kadar ortalığı kan gölüne çevirerek siyasetin şeklini değiştiren anlayışı kamuoyunun dikkatine sundum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Son söz: Terör siyasete, acılar siyasete alet edilmemeli. İşin “O katliam senin, bu katliam benim.”e dönüştürülmesi yanlıştır. Bunu söylemek istedim.

Teşekkür ederim.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Böyle bir niyetimiz yok.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Altay.

V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydın’ın, terör örgütleri ve terör eylemlerinin tamamının aynı derecede olduğuna ve bütün terör eylemlerinden şehit olanlara Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Terör eylemleri ve bu eylemlere yol açan terör örgütlerinin tamamı, bütün siyasi partiler ve bütün milletvekilleri ve halkımız tarafından kınanır, lanetlenir; aslolan budur. Dolayısıyla, burada hiçbir siyasi parti bu anlamda farklı polemiğe yol açacak bir söylemin içinde olmaz, olmaması gerekir. Bütün bu eylemler aynı derecededir, bütün eylemlere karşı Meclis olarak da bu mücadeleyi ortak ve samimi bir şekilde vermek zorundayız, terörle mücadelemizi.

Bu vesileyle ben de bir kez daha bütün bu katliamlarda hayatını kaybeden, bu terör örgütleri sonucu şehit olan tüm vatan evlatlarına rahmet diliyorum.

Sayın Yıldırım, size de söz vereceğim.

Buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

28.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

AHMET YILDIRIM (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, açık söylemek gerekirse, Sayın Altay’ın yapmış olduğu, “O terör senin, bu terör benim.” ayrışması üzerinden iki partiyi eşitleyen…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Size söylemedim ben ya.

AHMET YILDIRIM (Muş) – …ve bugün de 10 Ekim patlamasında hayatını kaybedenlerle ilgili olarak siyasi iktidarın sorumluluğunu ortadan kaldıran konuşmasını talihsizce buluyorum, kabul etmem de mümkün değildir.

Biz, açık, sarih bir şey söylüyoruz: Neden korkuyorsunuz da iki yıldır insanların acısını dindirebilecek, çocuklarının anısını, hatırasını, anmasını yapabilecek etkinlikleri yasaklıyorsunuz? Biz bunu soruyoruz.

Bir de HDP’nin sivil, siyasal, toplumsal, kamusal yaşamı hedef alan patlamalara ilişkin, bütün partilerden önce, bütün saldırılara ilişkin açıklamaları orta yerde durmaktadır diyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım ve Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir tarafından, Türkiye tarihinin en fazla can kaybının da yaşandığı 10 Ekim 2015 Gar patlamasının tüm boyutlarıyla araştırılması amacıyla 10/10/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Ekim 2017 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Şimdi önerinin üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan konuşacak.

Buyurun Sayın Erdoğan. (MHP sıralarından alkışlar)

Üç dakikada tamamlayalım lütfen.

MHP GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz PKK, FETÖ, DEAŞ, PYD gibi birçok terör örgütüyle aynı anda mücadele etmektedir. Şükürler olsun ki güvenlik güçlerimiz eli kanlı terör örgütlerine göz açtırmamakta, alan vermemektedir. Tabii, bu durum, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ayağının tökezlemesini bekleyen içerideki ve dışarıdaki hainleri rahatsız etmektedir. Ancak bilinmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti, değil bu terör örgütleriyle, bunların ağababalarıyla da mücadele edecek güçtedir.

Son günlerde, seçim bölgem, güzel ilimiz Muğla’da da bölgeye yuvalanmak isteyen PKK’lı hainlere hak ettikleri darbe vurulmuştur. Önce Seydikemer ilçemizde, arkasından da Köyceğiz ilçemizde, bir kısmı canlı olmak üzere, bir kısmı da ölü olarak ele geçirilmişlerdir. En son aldığımız bilgilere göre, 1 terörist hâlihazırda kayıptır, o da inşallah en kısa zamanda yakalanacaktır.

Acaba Muğla’da PKK-FETÖ iş birliğinin yeni bir versiyonuyla mı karşı karşıyayız? Eğer bunlar yakalanmasaydı, hedefleri sadece Cumhurbaşkanına suikast davasını karara bağlayacak olan mahkeme heyeti miydi, yoksa bu davada yargılanan sanıklardan susturulması gerekenler mi vardı? Tüm bu ve benzeri sorular üzerinde ciddi bir şekilde düşünülmesi ve çalışılması gerekmektedir.

Bu vesileyle, Ege ve Akdeniz’de kendilerine alan açmak isteyen PKK’lı hainleri bertaraf eden güvenlik güçlerimize, Valiliğimize, kaymakamlarımıza ve ferasetiyle güvenlik güçlerimizin işlerini kolaylaştıran aziz hemşehrilerime sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Muğla’yı kirletemeyecekler, güzel ülkemizi asla bölemeyeceklerdir.

Bugün terörden beslenen, teröristin sırtını sıvazlayanlar da iyi bilmelidir ki terör örgütlerinin yakmaya çalıştığı ateşe odun taşıyan herkes, o ateşin yakacağı ilk kişi olacaktır. Bu sebeple, Milliyetçi Hareket Partisi, Genel Başkanı liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin de ifade ettiği gibi, terörle mücadeleyi sekteye uğratmamak için bu hususlarda her zaman olması gerektiği yerde, devletinin ve güvenlik güçlerinin yanında olacaktır.

Yine, bundan sonra, Muğla’da çeşitli spekülasyonlar yapmak suretiyle sosyal medya üzerinden ve dedikodu cenahından terör örgütlerine destek sayılabilecek davranışlardan bütün hemşehrilerimizin uzak durması çok önem arz etmektedir. Değerli hemşehrilerimizin herhangi bir bilgiye veya belgeye ulaştıklarında bunu dedikodu cenahında kullanmak yerine işin muhataplarına yani güvenlik güçlerimize en hızlı şekilde ulaştıracaklarına inancım tamdır. Sosyal medyanın Muğla’daki terör olayları hakkında lüzumsuz kullanımı terör örgütlerine yeni bir propaganda alanı açmamalıdır. Çünkü dedikoduların Muğla’mıza ve milletimize hiçbir hayrı olmayacaktır, bu ancak hainleri sevindirecektir. Hemşehrilerimizin hainleri sevindirmeyecek bilince ve sağduyuya sahip olduğuna canıgönülden inanıyorum.

Bu vesileyle, terörle mücadele konusunda gecesini gündüzüne katan kahraman güvenlik güçlerimize başarılar diliyorum. Aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyor, gazilerimize de hayırlı ömürler diliyorum.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi.

Buyurun Sayın Hakverdi. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) – Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bundan tam iki yıl önceydi, bugün 101 canımızı katletti IŞİD ve 500’den fazla da yaralımız vardı o gün. O gün birkaç dakika geç kaldığım için patlamadan ben de kurtulabildim. Ben de oraya gidiyordum ama biraz geç kalmıştım. Patlama sesini duydum, iki kez üst üste oldu, yer yerinden oynadı. Çok ciddi bir kargaşa, telaş içerisinde insanlar bir tarafa kaçışıyordu. Ben de patlama yerine doğru yardıma koştum. Her yer kan içindeydi ve vücutlar parçalanmıştı. Biz, onlara basmadan, dikkat ede ede insanlara yardım etmeye çalışıyorduk o gün, o an. O yardım sırasında kolluk güçleri gaz attı ölülerin, yaralıların ve yardım edenlerin üzerine. Nefes almaya çalışıyorduk bir taraftan, bir taraftan da yardım etmeye çalışıyorduk.

Bugün, iki yıl sonra, aileler çocuklarını anmaya gittiklerinde onlara da gaz atıldı. Acılarını yaşayamadılar, izin vermediler. O gün AKP iktidardaydı, bugün de AKP iktidarda. O gün MİT Başkanı aynıydı, bugün de aynı. Ve o gün “IŞİD” diyemediniz bu işi yapanlara, “kokteyl terör örgütü” dediniz çünkü o gün “öfkeli çocuklarımız” diyordunuz, “öfkeli çocuklarımız” diyordunuz. Bugün geldiğimiz noktada da çok bir şey değişti mi, halkımızın takdirine sunuyorum.

Sonrasında adli tıbba gittim çünkü ne yapacağımızı bilemiyorduk. Adli tıbba gittik, bekleyiş başladı. Adli tıp ilk zamanlarda çok kalabalık değildi çünkü insanlar yaralılarını önce hastanelerde arıyordu, yaralısını bulamayan en son çare adli tıbba geliyordu ve adli tıbbın önü her geçen dakika daha da kalabalıklaştı. 1, 5, 10, 100 kişiyi getirdiler sonra, istif ettiler, tek tek teslim ettiler. Orada ben Veysel’in annesini gördüm mesela; eşini de kaybetmişti, çocuğunu da. Veysel’in annesi diyordu ki: “Evladımı yarmayın, açmayın, ona otopsi yapmayın, o daha çok küçük.” 9 yaşındaki Veysel ve babası orada ölmüştü. Tek tek teslim ettim, her bir acıyı hâlâ buramda hissederim. Sizler de evlatlarınıza baktığınızda, evlatlarınızın gözlerine baktığınızda o 9 yaşındaki Veysel’in koca koca gözlerini hiç unutmayın; size ders olsun, dert olsun! (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Öneri üzerinde son söz Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Murat Alparslan’a aittir.

Buyurun Sayın Alparslan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MURAT ALPARSLAN (Ankara) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bundan iki yıl kadar önce, zamanları aşan, millet hafızamızda derin izler bırakan bir acıyı hep beraber yaşadık. O gün hayatını kaybeden 102 vatandaşımızı rahmetle anıyoruz. Aynı zamanda 417 vatandaşımız da o hain ve melun terör saldırısında yaralanmıştı, kendilerine de acil şifalar diledik ve diliyoruz.

Değerli milletvekilleri, bizler, terörün adı ne olursa olsun, mağdurları kim olursa olsun, aynı noktadan meseleye bakmak ve tavrımızı ona göre belirlemek durumundayız. Acılarımızı kutuplaştıramayız, kamplaştıramayız. O şekilde meseleyi ele almak ve duruşumuzu da o şekilde yerli ve millî yapmak durumundayız. Olay sonrası, hatırlarsanız, Sayın Başbakanımızca, bu saldırının topyekûn milletimize yapıldığı, vatanımıza, ülkemize kastedildiği, birlik ve beraberliğimizin hedef alındığı ifade edilmişti. Ve sonrasında, hemen adli ve idari soruşturmalar başlatılmış, Ankara İl Emniyet Müdürlüğünde görevli Güvenlik Şube ve İstihbarat Şube Müdürleri görevden alınmış, gözaltılar olmuş, 24 gözaltı, 11 tutuklama yapılmış, olayın faillerinden biri de Gaziantep’te ölü olarak ele geçirilmişti. O sebeple, birtakım istifhamlarla, birtakım imalarla, AK PARTİ Hükûmetinin bir siyasi mühendislik peşinde ve özellikle bazı hususları örtbas eder tavrının var olduğu iddiası kesinlikle reddedilmelidir ve hiçbir şekilde kabul edilemez.

Onun ötesinde, bu şekilde bir önerge veren kişilerin, bir şekilde durup samimi soruları, sualleri kendilerine sorması lazımdır. O saldırıyı da belki Diyarbakır’da, Suruç’ta, Bursa’da, Kayseri’de, İstanbul’da, Güvenpark’ta, Karanfil Sokak’ta, Merasim Sokak’taki tüm saldırıları da aynı şekilde düşünmek, aynı acıları hissetmek, aynı duruşu göstermek lazımdır. Oysa olay sonrasında hemen “Hesap soracağız devletten, intikamımızı alacağız.” diyenlerin ve sonrasında yine Mecliste okunan deklarasyona imza atmayanların, yine, 1996 yılında Tunceli’de ilk canlı bomba eylemini yapan “Zilan” kod adlı terörist adına anma programı yapanların, yurt dışında bu olayların faillerini övenlerin ve yine, taziye çadırları kurup oraya gidenlerin kim olduğu da açıktır.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve AK PARTİ Hükûmetinin, terörün her türüyle, yurt içi ve yurt dışındaki her türlü iş birlikçileriyle yaptığı mücadeleye laf söylemek hiç kimsenin hakkı da değildir, haddi de değildir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AHMET YILDIRIM (Muş) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, buyurun.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Sayın Başkan, sanki hatibin elinde samimiyet ölçer var da belli bir samimiyet ölçüsü sonrasında, o testten geçilerek grup önerisi veriliyormuş gibi, bu grup önerisini verenlerin, belli patlamaları sayarak samimiyetimizi sorgulayan cümleler sarf etti. Oysaki bütün patlamalarla ilgili bizim grup önerimiz gelmiş, söz konusu hatibin partisi tarafından reddedilmiştir. Bu açık bir sataşmadır, bizi samimiyetsizlikle suçlamak kabul edilebilir bir şey değildir. İç Tüzük 69’a göre sataşmadan söz istiyoruz.

BAŞKAN – Sayın Sancar, buyurun.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

4.- Mardin Milletvekili Mithat Sancar’ın, Ankara Milletvekili Murat Alparslan’ın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

MİTHAT SANCAR (Mardin) – Hem sayın grup başkan vekilini hem de biraz önce konuşan hatibi dinleyince gerçekten insan şaşırıyor.

Bakın, Ankara Garı katliamını konuşuyoruz ve bununla ilgili sorular soruyoruz, bunlara cevap bekliyoruz. Çok somut cevap beklediğimiz bir soru da şudur: Bu anmaları neden engelliyorsunuz? Dünyada tek bir ülke gösterin, devlet bu anmaları yasaklamış olsun; tam tersine, devlet o günlerde resmî anma yapıyor. Neden yasaklıyor? Neyin telaşı var?

İkincisi: Bizi bu ucuz suçlamalarla susturabileceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Saydığınız bütün katliamlarla ilgili -biraz önce grup başkan vekilimiz de söyledi- araştırma önergesi verdik. Araştırma önergelerinin tamamı çoğunluk partisinin oylarıyla reddedildi. Tamamını kınadık ve araştırılmasını istedik, bağlantıların ortaya çıkarılmasını istedik. “Bunlar münferit cinayetler, münferit katliamlar değildir.” dedik, “Arkasındaki siyasi hesapları ortaya çıkaralım.” dedik. Her siyasi iktidar, kendi döneminde işlenen cinayetler eğer aydınlatılmıyorsa bundan sorumludur. Bunu ben söylemiyorum sadece, Sayın Cumhurbaşkanının Obama’ya cevap verdiği konuşmayı hatırlayın, “Ülkenizde gerçekleşen saldırılardan Başkan olarak, iktidar olarak sorumlusunuz.” dedi. Neden bu söz size söylenince dönüp “Efendim, işte, şu katliamı siz kınamadınız...” Hayır, biz hepsini kınadık. Biz bu katliamların aydınlatılması için önerge verdik. Bunları reddeden, başka katliamlarla ilgili kafa karışıklığı yaratma hevesinde olanlar sorumluluk ve suçluluk telaşıyla hareket ediyorlar; bu, o kadar açık ve nettir. (HDP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – “Teröristlerin cenazesine gitmeyenlere disiplin işlemi yaparım.” diyen Demirtaş’a sorun onu. Demirtaş’a sorun ziyarete gidince. “Teröristlerin cenazesine gitmeyen, ziyaret etmeyen milletvekillerine işlem yaparım.” diyen Demirtaş, Genel Başkanınız.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım ve Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir tarafından, Türkiye tarihinin en fazla can kaybının da yaşandığı 10 Ekim 2015 Gar patlamasının tüm boyutlarıyla araştırılması amacıyla 10/10/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 10 Ekim 2017 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum…

AHMET YILDIRIM (Muş) – Karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Oylayacağım, karar yeter sayısı arayacağım.

Öneriyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.11

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.27

BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN

KÂTİP ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Özcan PURÇU (İzmir)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, terörle mücadele sürecindeki yanlış politikaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/1219) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 10 Ekim 2017 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

10/10/2017

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 10/10/2017 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                   Engin Altay

                                                                                                      İstanbul

                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, terörle mücadele sürecindeki yanlış politikaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/1219) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin görüşmesinin Genel Kurulun 10/10/2017 Salı günlü (bugün) birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Necati Yılmaz konuşacaktır.

Sayın Yılmaz, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, lütfen sürelere riayet edelim, uzatma yapmayacağız.

Buyurun Sayın Yılmaz.

CHP GRUBU ADINA NECATİ YILMAZ (Ankara) – Sayın Başkan, Sayın Divan, sayın milletvekilleri; on yıllardır yaşadığımız, güvenlik görevlisi, asker, sivil yüzlerce, binlerce yurttaşımızın yaşamını yitirmesine neden olan bir büyük sorunumuz var. Zaman zaman küllenen, zaman zaman alevlenen, dalgalanıp büyüyen bir terör sorunumuz var. Bu sorunun Meclis tarafından araştırılması için verilen bu önerge hazırlanırken o metne sığmayan katliam listesine bugün daha fazlası eklenmiş durumda. Tek tek bu katliamları burada saymaya konuşma süremiz yetmez.

Sayın milletvekilleri, bu dönemde yüzlerce, binlerce yurttaşımız terör eylemlerinde yaşamını yitirirken bu sorunu çözmekle yükümlü olan Başbakan “Canlı bombaların listesi elimizde ama gerçek bir eyleme dönüşmedikçe bu kişileri tutuklayamıyoruz.” diyerek bu eylemlere göz yumduğunu ve seyirci kaldığını itiraf etmiştir. Aynı Başbakan “Bombalar patladıkça oylarımız artıyor.” diyerek durumdan memnuniyetini ifade etmiştir. Bu sözlerden, ifade bulunduğu üzere, yakın tarihimizde terör ve şiddet belirgin şekilde siyasetin bir aracı, argümanı olarak görülmüş ve değerlendirilmiştir. Terör eylemlerinin yarattığı toplumsal tepki üzerinden siyasal sonuçlar aranmış ve bulunmuştur. Parlamentonun yapısı ve iktidar bu sonuçlar üzerinden şekillendirilmiştir. Bugün terör örgütlerinin eylem ve katliamlarının yanı sıra, iktidar da ülkede şiddeti aynı terör eylemlerinde olduğu gibi bir korku iklimi yaratmak ve bundan siyasi sonuçlar elde etmek üzere kullanmaktadır.

Bugün, sayın milletvekilleri, yine Ankara sokaklarında iktidarın uyguladığı şiddet ve terör iklimi vardı. 10 Ekimde iktidarın izleyip görmezden geldiği o kahpe katliamda yitirdiğimiz 102 barış güvercininin yakınları ve katliamda yaralanmış olanlar Ankara Garı’nın önünde yakınlarını anmak ve o kahpe katliamı zihinlerde diri tutmak için bir araya geldiler ancak Ankara’nın dört tarafını abluka altına almış, âdeta harekât için seferber olmuş bir ordu görüntüsündeki binlerce polis, 60-70 kişilik acılı insanlara vahşice saldırıp gaza boğarak, plastik mermi sıkarak onları dağıttılar. Bir sürek avı yapar gibi, bu müdahaleden kaçan insanların sığındıkları İnşaat Mühendisleri Odasının binasını gaza boğdular. Sonuçta kimseyi patlamanın gerçekleştiği anma noktasına sokmadılar. Özetle, iktidar bu katliamda kimin yanındaydı, net bir şekilde bugün Ankara sokaklarında bunu gösterdi.

Sayın milletvekilleri, katillerin Kilis’ten Antep’e bilgisi dâhilinde gelip bu katliamı gerçekleştirmesine seyirci kalan iktidara sesleniyorum: O gün meydanda bir tek güvenlik görevlisi yokken şimdi binlerce kişiyle o alanı abluka altına almaya utanmıyor musunuz? Bu anlamda ne yapmak istiyorsunuz? İnsanların acısını yaşamaya neden tahammül etmiyorsunuz? Ben bu arada 102 barış gönüllüsünü anarken bu hukuksuz, bu vicdansız şiddeti burada kınıyorum.

Sayın milletvekilleri, hukuk dışı her türlü zorlama suçtur. Bunu ister terör örgütü ister devletin güvenlik görevlileri yapsın, bunun hesabını vermelidir. Terörün ve şiddetin her türlüsünden vatandaş bıkmıştır, usanmıştır. Gar katliamında kız kardeşini ve kızını kaybeden baba İzzettin Çevik diye bir yurttaşımız var. Onu hatırlıyor musunuz bilmiyorum ama duruşma salonunda sanıklara şöyle sesleniyor: “Benimle helalleşeceksiniz. Benimle nasıl helalleşeceksiniz biliyor musunuz? Mahkemeye, adalete yardımcı olacaksınız, bu işte kimin parmağı varsa bunların ismini vereceksiniz.”

Sayın milletvekilleri, bu ülkede yüzlerce, binlerce katliam yaşandı, cinayet işlendi. Tüm bunlar ya zaman aşımına uğradı ya da faili meçhul kaldı. İşte bu yüzden yeni katliamlar birbirini izledi. Bunları açığa çıkarma yükü bu Meclisin sırtındadır. Tüm bu yaşananlara ilgisiz ve sorumsuz kalamazsınız, davranamazsınız. Yoksa, İzzettin hocayla nasıl helalleşirsiniz, bunu sormak istiyorum. Değilse, bu katliamda canlarını yitiren yurttaşlarımızın vebalinin ağır yüküyle sonuna kadar yaşarsınız sayın milletvekilleri.

Son olarak şunları söylemek isterim: “Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir, barıştır.” Bu sözlerin, bu dizelerin sahibi, bu toprakların çağdaş Homeros’u büyük çınar Yaşar Kemal’in sözleriyle o barış güvercinlerini ben bir kere daha burada anıyorum. Sizleri bu önergeye destek vermeye davet ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Yılmaz.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili Erhan Usta konuşacaklardır.

Buyurun Sayın Erhan Usta. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan grup önerisi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Türkiye, hepimizin bildiği gibi, 1984 yılından beri hain, kalleş PKK terörü altında bulunmaktadır. Ayrıca, Temmuz 2015’ten bu yana da tam bir terör kıskacı altındadır. Bir yandan IŞİD, bir yandan PKK, bir yandan YPG ve en son FETÖ terör örgütü. Aslında, baktığımızda, bütün terör örgütlerinin tek bir hedefi vardır; Türkiye’yi bölmek, parçalamaktır. Şunu da son zamanlarda özellikle gördük ki FETÖ… PKK, PYD dediğimiz şey veya YPG dediğimiz şey zaten aynı, birisinin Suriye uzantısı. Bu, bugün artık çok net bir şekilde ortada. Ama terör örgütleri arasında ciddi bir iş birliği ve koordinasyon olduğunu, beraber çalıştıklarını, hatta aynı merkezden yönetildiklerini de görmekteyiz. Dolayısıyla, terörle mücadele son derece önemli. Terörle mücadelede en önemli unsur siyasi kararlılık. Geçmişte maalesef bunu bu denli görmemiştik ama bugün Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Hükûmetinin terörle mücadelede bir siyasi kararlılığı vardır, bu çok önemlidir.

Diğer bir husus, güvenlik güçlerinin moral ve motivasyonu meselesidir. Atacağımız adımlarda, yapacağımız işlerde güvenlik güçlerimizin moral ve motivasyonunu bozucu adımlardan kaçınmamız lazım.

Diğer önemli bir unsur da, istihbarat meselesidir. Maalesef FETÖ’nün istihbarat birimlerimizin içine nasıl sızdığını, onu nasıl tahrip ettiğini acı acı yaşadık. Bugün bunları çok daha iyi görüyoruz. Bu anlamda, istihbarat birimlerimizin yeniden yapılandırılması, yeniden örgütlendirilmesi lazım. Biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak burada atılacak adımların hepsini destekleyeceğimizi ifade etmek istiyorum.

Diğer bir husus, aslında bütün terör örgütlerine karşı da mücadelemizi aynı etkinlikle sürdürmek durumundayız. Yani FETÖ’ye karşı da, PKK’ya karşı da, diğer uzantılarına karşı da, tamamına aynı şiddetle mücadele etmek durumundayız.

Geçmişte hatalar yapılmış olabilir, biz bunları en fazla eleştiren siyasi partiyiz. Bizim Genel Başkanımızın konuşmalarına bakılsın, geçmişte yapılan hataları hep söyledik. Hatta, geçmişte yapılan yanlışları destekleyenler bugün feryat ediyorlar terörden. Yani bunları geçmişte biz gören bir siyasi partiyiz. Ancak bugün bunları konuşmanın “Şu hatalar yapıldı, bu hatalar yapıldı; şöyle oldu, böyle oldu.” diye konuşmanın da bir faydası yok. Bugün mücadele yapılıyor mu? Yapılıyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, Parlamento olarak bizim yapmamız gereken şey bu mücadeleye destek vermektir. Hiçbir şekilde, hiçbir terör örgütüne ayrım yapmaksızın hepsini aynı şekilde kınayarak, lanetleyerek bu mücadelenin sürdürülmesi lazım. Hükûmet de bu mücadeleyi sürdürüyor. Jeopolitik risklerin arttığı böyle bir ortamda sorumlu hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Güvenlik güçlerimizin moral ve motivasyonunu bozmaktan kaçınmamız lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Devamla) - İçeriden, dışarıdan Türkiye’ye saldırıldığı bir ortamda da böyle bir araştırma komisyonu kurulmasının zamanlamasının uygun olmadığını düşünüyorum, faydasız bir şey olarak görüyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Usta.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul.

Buyurun Sayın Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 10 Ekim, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kanlı eyleminin 2’nci yılı. Ve bugün biz ailelerle Gar Meydanı’na girmek istediğimizde polisin saldırısı hakikaten anlaşılır değildi. Oradan ailelerle birlikte İnşaat Mühendisleri Odasına geldiğimizde, içeriye bile, o yaralı ailelerin bulunduğu salona bile gaz atacak derecede, kendilerinden geçmiş, vahşeti yaşattılar. Orada Halkların Demokratik Partisi dışında, burada kınayan hiçbir siyasi partinin olmaması da üzüntü vericiydi.

Değerli arkadaşlar, 10 Ekime giden süreç nasıldı, hepimizin bunları bilmesi gerekiyor. 10 Ekime giden süreç birbirini tamamlayan -eğer gerçekten dikkat ederseniz- veya birbirine zemin hazırlayan bir süreçti.

İlk önce Adana, Mersin il binalarımızın bombalanmasıyla süreç başladı. Daha sonra, 5 Haziranda Diyarbakır İstasyon Meydanı’ndaki mitingimiz bombalandı. Daha sonra, 20 Temmuz 2016’da Suruç yaşandı, 33 güvercinimizi orada kaybettik. Devamında, 10 Ekim Gar Meydanı. Devamında, Antep Emniyet binasına yönelik 1 Mayıs saldırısı ve en son 20 Ağustos 2016’da Antep’te bir Kürt düğününe, kına gecesine yapılan saldırı.

Hepsinin ortaklığı var değerli arkadaşlar, üç isim üzerinde bütünleşiyor. Bu üç isim: Halil İbrahim Durgun, Yunus Durmaz, Kadir Cabael. Bu üç isim takip edilmiş, zamanında gözaltına alınmış ama ne hikmetse bırakılmış. Dönemin Başbakanını haklı çıkaran bir süreç, listeleri elindeymiş gerçekten, müdahale etmedikleri anlaşılıyor. Eğer İstasyon Meydanı’nın sorumlusu veya onun üzerine gidilmiş olsaydı Suruç olmayacaktı, Suruç’un üzerine gidilmiş olsaydı Gar olmayacaktı, eğer Gar Meydanı patlamasının üzerine gidilmiş olsaydı Antep’te 40’ın üzerinde çocuk 56 yurttaşımızı kaybetmeyecektik. Hepsinin ortak noktası bu üç isim. Biliniyor ama peki, bu üç isme ne oldu değerli arkadaşlar? Bu üç isim sağ yakalanması mümkünken maalesef infaz edildi. 6 Ekim Cuma günü Kayseri’de Antep kına gecesi patlamasının davası görüldü. Kadir Cabael’in eşi Kadir Cabael’in infaz edildiğini iddia etti. Neden bunlar araştırılmıyor, bunların üzerine gidilmiyor? Bu üç isim acaba gerçekten neyi saklamak üzere katledildi, konuşturulmadı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) – Sayın Başkan, son bir dakika, rica ediyorum.

BAŞKAN – Ama tamamlayın, lütfen dikkat edin süreye.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) – Bu üç isim eğer gerçekten araştırılmış olsaydı şu anda biz bu kadar acıyı yaşamayacaktık.

Değerli arkadaşlar, aslında bu olaylar yaşanırken bilinmeyen bir şey yok. Bu, dünyanın cihadist gruplarının hepsi gelip Antep’ten Suriye’ye geçmiş, oradan tekrar Antep topraklarına gelmiş ve hem ülke içinde hem Brüksel’deki patlamalarda hep aynı isimler. Eğer, dediğim gibi, bu isimler araştırılmış olsaydı… Bunların nereye geldikleri, nerede konakladıkları, hangi taksiye binecekleri, kim tarafından karşılanacakları Antep 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yürüyen IŞİD davasında somut olarak var. Biliniyordu ama önlem alınmadı. Neden peki? “400 verilmedi, millet kaosu seçti.” diyenler aslında bunun ipucunu veriyor.

Teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın hatip konuşmasında bugün sabahki 10 Ekim Gar katliamının anma yerinde kendi partilerinin dışında başka partinin olmadığını söyledi ben yanlış anlamadıysam.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Yok, çok doğru, doğrudur Sayın Başkan, yoktun çünkü.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Siz yoktunuz demek ki orada, 20 milletvekilimiz oradaydılar.

Tutanaklara geçsin istedim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Kasım Gülpınar konuşacaktır.

Buyurun Sayın Gülpınar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET KASIM GÜLPINAR (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin gerekçesini okuyunca, tabii, ülkenin iç ve dış meselelerine ne kadar yabancı bir anlayışla kaleme alındığını müşahede ettim, bunu da ilk başta hemen vurgulamam lazım, kusura bakmayın.

Terörün tek başına bir gerekçe olmadığını, onun altında çok derin sebepler ve etkenler olduğunu ve bunun da çok çeşitli faktörlerle desteklendiğini ve arkasında maddi, manevi her türlü lojistik desteğin olmadığı bir terör organizasyonunun başarılı olmasının mümkün olmadığını sizlerin bilmiyor olması mümkün değil. Fakat hepinizin malumu olduğu üzere terör bugün uluslararası bir sorun ve Türkiye’nin terör örgütleriyle mücadelesi de bilinen bir vakıa; PKK, DHKP-C, DEAŞ ve en son, nihayetinde FETÖ’yle olan mücadele. Bugün bu örgütler moda tabirle “in” ama yarın tabii ki bunlar “out” olacak, tıpkı geçmişte “out” olan diğer örgütler gibi, sahiplerinin kullanıp son kullanma tarihi geldiğinde rafa kaldırttırdıkları, fişini çektikleri terör örgütleri gibi bugün de bunlar zamanı geldiğinde kullanılıp yerine yenisi ikame edilmek üzere yeni terör örgütleriyle Türkiye terörle mücadelesine maalesef devam etmek zorunda kalıyor.

Tabii, burada esas, benim üzerinde durmak istediğim bir ifade var ki gerekçede vurgulanan, ben bunu özellikle yadırgadığımı belirtmek istiyorum değerli Cumhuriyet Halk Partisi temsilcilerine. Şimdi, bakın, ifade aynen şunu söylüyor: “Sokaklarında terör korkusundan insanların dolaşamadığı bir ülke.” Acaba hangi ülkeden bahsediyoruz, ben gerçekten çok merak ediyorum.

Şimdi, geçenlerde ben İngiltere’de, Londra’da bir hafta boyunca bulundum ve inanın Londra’da bir hafta içinde dört tane bomba patladı ve metroda oldu bunlar ama belki çoğunuz duymadınız bile. Tabii, buna rağmen orada hayat devam ediyor. Sokaklarda turistler, otellerde yer bulmak mümkün değil, müzeler önünde kuyruklar ve ben döndükten sonra da yine bir müze kuyruğuna bu sefer aracını süren bir vatandaş, topluluğun üzerine araçlarını süren meczuplar -artık “teröristler” diyelim- fakat buna rağmen İngiltere’de o hayat aynı şekilde devam ediyor, hiç kimse sokakta dolaşmaya korkmuyor.

Şimdi ben bunu, tabii, kendim izah etmeye çalıştım. Bizler aslında terörle iç içe yaşayan bir ülkeyiz, biz tabii aşinayız, biz biliyoruz, çok endişe duymuyoruz ama bu teröre alışkın olmayan vatandaşlar nasıl bu kadar rahat bir şekilde İngiltere sokaklarında, Londra sokaklarında hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor? Ve bugün nihayetinde vardığım kanı, dedim ki herhâlde orada Cumhuriyet Halk Partisi gibi bir ana muhalefet partisi yok ki bu insanlar bunun farkında değil ve hayatları aynı şekilde devam ediyor.

Şimdi, burada bir ifade de yine aynı şekilde, yanlış politikaların tespit edilmesi, terör saldırılarına zemin oluşturan… Şimdi, hangi yanlış politikayı İngiltere izledi ki bu terör örgütleriyle karşı karşıya kalıyor? Veya aynı durum Fransa’da mevcut. Acaba İsviçre’yle olan mı, Avusturya’yla olan mı veya Lüksemburg’la olan mı, Almanya’yla olan politikalarında mı yanlış bir yol izledi de Fransa bu terör…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET KASIM GÜLPINAR (Devamla) – Bir dakikayı ben de rica edeceğim çünkü biraz önce…

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

MEHMET KASIM GÜLPINAR (Devamla) – Fransa mı acaba komşularıyla izlediği yanlış politika neticesinde terör örgütlerinin saldırılarına maruz kalıyor, bunu gerçekten ben merak ediyorum. Tabii, bu tip ifadeler, terör örgütlerinin oluşturmak istedikleri psikolojik ortama hizmet etmekten başka bir işe yaramıyor maalesef.

Ben Sayın Altay’ın biraz önce söylediği “Terör siyasete alet edilmemeli.” ifadesinin altına sonuna kadar imza atıyorum. Ve bakın, burada da 15 Temmuzda çok güzel bir dayanışma örneğini gösterdiniz. FETÖ terör örgütüne karşı burada hep birlikte, Meclisin çatısı altında bombalara sizlerle birlikte maruz kaldık. Allah korusun, eğer o gece bir şey olsaydı, bugün hepimiz terör mağduru olarak, terör kurbanı olarak anılacaktık burada. Fakat ben bu düşüncenizin sonuna kadar devam etmesi taraftarıyım. Yani sizin her seferinde böyle bir dayanışma göstermeniz için her gece kafamıza bomba mı atılması gerek, gerçekten ben burada merak ediyorum Sayın Altay. Ben Cumhuriyet Halk Partisini bu konuda daha duyarlı olmaya ve bu tür ifadelerden uzak durmaya davet ediyorum.

Ve bu arada yeri gelmişken gerek gar saldırılarında gerek bütün terör saldırılarında ve en son FETÖ terör örgütünün şehit ettiği, demokrasiyi savunmak adına sokağa çıkan bütün o vatandaşlarımızı hayırla şu anda yâd ediyorum ve hepsine Allah’tan rahmet diliyorum…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET KASIM GÜLPINAR (Devamla) – …geride kalanlara da sabırlar diliyorum ve önergenin aleyhinde olduğumuzu belirtmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Altay, buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Önergemizi mesnetsiz olmakla, içinde çelişkiler barındırmakla itham ederek -ki bu benim imzamla verilmiş bir önergedir- sataşmada bulunmuştur. Söz talep ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)

İki dakikada tamamlayın lütfen.

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

5.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Kasım Gülpınar’ın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Milletvekilim, şimdi, çok güzel, söyledikleriniz doğru da bir yeri atlamışsınız. Bizim bu önergemizin tarihine bakarsanız, 18/8/2016’dır ve o tarihte, evet, bu memlekette insanlar terör korkusuna sokağa çıkamıyordu. Hemen sizin okuduğunuz bölümün altında spor müsabakalarının ertelendiği yazar, orayı atladınız Genel Kurula bilgi verirken. Evet, o tarihte terör nedeniyle spor müsabakaları erteleniyordu Sayın Vekilim.

MEHMET KASIM GÜLPINAR (Şanlıurfa) – Ya, üç dakikada o kadar.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Bugün 10 Ekim olması sebebiyle, bizim 2016’da verdiğimiz, hatta Diyarbakır saldırısından sonra verdiğimiz ama bütün terör saldırılarıyla, özellikle de 7 Haziran seçimleri ile 1 Kasım seçimleri arasında ülkeyi yangın yerine çeviren bu saldırılarla ilgili önergedir. 10 Ekime dikkat çekmek ve terörün… Daha önce de biz bunu verdik, çoğunluk partisinin oylarıyla böyle bir araştırma komisyonu kurulmadı, buna dikkat çektik.

Önergede bir çelişki yok, çelişki olsa olsa sizde var. Şuna katılıyorum elbette: Türkiye’ye yönelik tehdit olan terör örgütlerinin tamamının uluslararası güç merkezlerince aynı masadan sevk ve idare edildiği konusunda hemfikirim. Ama “Teröre karşı refleks için bu Meclisin bombalanmasına mı gerek var?” dediniz. Hayır, yok ama Meclisin bombalanmasını bahane ederek, 15 Temmuz hain, adi kalkışmasını bahane ederek 20 Temmuzda OHAL ilan etmek suretiyle ülkede demokrasiyi askıya alan bir partiyle terörle mücadelede olsun, demokrasi konusunda olsun çok yan yana durma hakkı bize vermediniz. Keşke partinizin Genel Başkanı 16 Temmuz ayarlarında kalsaydı, 14 Temmuz ayarlarına yeniden dönmeseydi, 16 Temmuzda olduğu gibi “birlik” deseydi -şimdi “ikilik” diyor- 16 Temmuzda olduğu gibi “huzur, barış” deseydi, Cumhuriyet Halk Partisi her konuda Hükûmete yardımcı olmaya hazırdı.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bostancı, size de 60’a göre söz veriyorum, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

29.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkanım, 15 Temmuzun bir bahane olmadığını Sayın Engin Altay’ın kendisi de herhâlde takdir eder. 15 Temmuzu gerçekleştirenler hiç kimse için bahane olarak değerlendirilemeyecek çok kapsamlı bir toplumsal temele sahip, ordunun içinde örgütlenmiş bir çeteydi ve Türkiye çok ciddi bir tehditle karşı karşıya kaldı. Elbette bununla mücadele ederken, Anayasa’nın, yasaların sınırları içerisinde verilmiş bir hak olarak olağanüstü hâl uygulamasına geçilmesi mevcut şartların kaçınılmaz bir gereğidir.

İkincisi: Cumhuriyet Halk Partisi bir grup önerisi çerçevesinde iddiada bulunuyor. Bu iddiaya karşı iktidar partisinin sözcüsünün eleştiri getirmesi… Ki o eleştiri bence, buradan bakıldığında son derece makul düzeyde bir eleştiridir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Ben burada bütün partilerin kıymetli temsilcilerini kürsüde konuşurlarken dinledim. Emin olun, her türlü parti asabiyesinden bağımsız olarak söylüyorum, en hafif eleştiriyi burada dile getiren -herkes birbirine bir laf söylüyor- bizim sözcümüzdü. Cumhuriyet Halk Partisinin sayın sözcüsü, esasen mukayese edilirse, çok daha ağır laflar etti ve biz buradan herhangi bir cevap vermeyi gerekli görmedik. Kendi mantığı içinde herkes kendi sözünü söylüyor, halk takdir eder dedik.

Dolayısıyla, bu değerlendirmeleri yaparken yapılan konuşmaları mukayeseli bir şekilde okumak, her kim ne söyledi, biraz bu parti asabiyesinin dışında değerlendirmek uygun olur diye düşünüyorum.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Gülpınar.

MEHMET KASIM GÜLPINAR (Şanlıurfa) – Başkanım, sadece tutanaklara geçmesi açısından bir şey ilave etmek istiyorum.

Sayın grup başkan vekilinin söyledikleri benim söylediklerimle hemen hemen paralel yani neredeyse aynı noktaya geldik. Ben bu açıdan kendisine teşekkür etmek istiyorum.

Benim söylemek istediğim, kendisi de beni tasdik etti, bugün sokaklarında insanların dolaşamadığı bir ülke mevcut değildir. Geçmişteki mülahazalardan bahsetti, bence onları hiç gündeme getirmemek lazım çünkü geçmişi açtığımızda çok daha farklı konularla karşı karşıya kalırız.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Açalım canım, açalım.

MEHMET KASIM GÜLPINAR (Şanlıurfa) – Bugün Türkiye'nin olduğu durum sizin de beni tasdik ettiğiniz durumdur.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmında yer alan, terörle mücadele sürecindeki yanlış politikaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/1219) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 10 Ekim 2017 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına son konuşma da tamamlandı.

Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine; (11/17) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin 16 Ekim 2017 Pazartesi günkü gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının 1’inci sırasına alınarak bu birleşimde (11/17) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin gündeme alınıp alınmayacağına ilişkin görüşmelerinin yapılmasına, görüşmelerinin tamamlanmasını müteakip RTÜK’te boş bulunan 3 üyelik için seçim yapılmasına ve Genel Kurulun bu seçimin tamamlanmasına kadar çalışmalarına devam etmesine; 26’ncı Dönem Üçüncü Yasama Yılı sonuna kadar salı günleri bir saat sözlü soruların görüşülmesini müteakip diğer denetim konularının, çarşamba günleri ise sözlü soruların görüşülmemesine ve 497 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi

10/10/2017

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 10/10/2017 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                   Mehmet Muş

                                                                                                      İstanbul

                                                                                      AK PARTİ Grubu Başkan Vekili

Öneri:

Bastırılarak dağıtılan 497 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın kırk sekiz saat geçmeden gündemin “Kanun Tasarısı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 2’nci sırasına alınması; yine bu kısımda bulunan 143 ve 472 sıra sayılı Kanun Tasarılarının ise yine bu kısmın 3’üncü ve 4’üncü sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun;

Haftalık çalışma günlerinin dışında 16 Ekim 2017 Pazartesi günü saat 14.00'te toplanması ve (11/17) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin 16 Ekim 2017 Pazartesi günkü gündemin “Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmının 1’inci sırasına alınarak bu birleşimde (11/17) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin gündeme alınıp alınmayacağına ilişkin görüşmelerinin yapılması, görüşmelerinin tamamlanmasını müteakip RTÜK'te boş bulunan 3 üyelik için seçim yapılması ve Genel Kurulun bu seçimin tamamlanmasına kadar çalışmalarına devam etmesi,

12 Ekim 2017 Perşembe günkü birleşiminde 461 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi;

26'ncı Dönem Üçüncü Yasama Yılı sonuna kadar salı günleri bir saat sözlü soruların görüşülmesini müteakip diğer denetim konularının, çarşamba günleri ise sözlü soruların görüşülmemesi,

497 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın İç Tüzük’ün 91'inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle olması ve bu günlerde gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmındaki işlerin görüşülmesi,

önerilmiştir.

497 Sıra sayılı

Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı

(1/868)

Bölümler

Bölüm Maddeleri

Bölümdeki Madde Sayısı

1. Bölüm

1 ila 20’nci maddeler arası

20

2. Bölüm

21 ila 39 uncu maddeler arası

(25 inci maddeye bağlı ek madde 2; ek madde 3 ve ek madde 4 ile 26’ncı maddeye bağlı geçici madde 7; geçici madde 8; geçici madde 9 ile geçici madde 10 dâhil)

24

Toplam Madde Sayısı

44

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisi üzerinde öneri sahibi olarak Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can konuşacaktır.

Yalnız, sayın milletvekilleri, lütfen, konuşmalar zaten üç dakika, üç dakikanın bir dakika uzatımı olmaz; arkadaşlarımız, burada olanlara söylüyorum, olmayanlara da iletsinler. Konuşmalarımızı yaparken bu süreyi dikkate alarak yapalım. Süre uzatımı noktasında hem kendilerini hem de bizi zor durumda bırakmamalarını istirham ediyorum.

Sayın Can, size beş dakika veriyorum.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AHMET YILDIRIM (Muş) – Başkan, haklısınız ama intibak sorunu var ilk haftalarda. Biz eskiye alışığız.

AK PARTİ GRUBU ADINA RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Grup önerimize geçmeden evvel, Ampute Millî Futbol Takımı’mızın dün İngiltere’yi 2-1 yenerek Avrupa şampiyonu olmasından dolayı tebrik ediyorum, başarılarının devamını diliyorum.

Yine, Ankara Garı’nda menfur saldırıda, patlamada ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum, bu saldırıyı yapanları da lanetliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grup önerimizle 497 sıra sayılı Nüfus Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın gündemin 2’nci sırasına alınmasını öneriyoruz.

Yine, grup önerimizle 143 sıra sayılı ve 472 sıra sayılı İspanya Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti arasındaki sözleşmelerin gündemin 3 ve 4’üncü sıralarına alınmasını öneriyoruz.

Genel Kurulun 16 Ekim Pazartesi saat 14.00’te açılmasını ve Genel Kurulda, Ulaştırma Bakanımız aleyhinde Cumhuriyet Halk Partisinin (11/17) esas numaralı Gensoru Önergesi’nin görüşülüp görüşülmeyeceğine dair önergenin gündeme alınmasını ve gensoru önergesi tartışıldıktan sonra RTÜK’te boş bulunan 3 üyelik için seçim yapılmasını ve gündemin o seçimin tamamlanmasına kadar devamını;

Ayrıca, 12 Ekim 2017 Perşembe günkü birleşimde 461 sıra sayılı uluslararası sözleşmelere kadar gündemin tamamlanması hâlinde Genel Kurulun kapanmasını; ayrıca 497 sıra sayılı Nüfus Kanunu’nun iki bölüm hâlinde, birinci bölüm 20 madde, ikinci bölüm 24 madde olmak üzere iki bölümden oluşmasını ve temel yasa şeklinde görüşülmesini; 26’ncı Dönem Üçüncü Yasama Yılı sonuna kadar salı günleri sözlü soruların bir saat süreyle görüşülmesini, çarşamba günleri ise üçüncü yasama yılı sonuna kadar sözlü soruların görüşülmemesini öneriyoruz.

Grup önerimizin kabulü temennisiyle Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Can.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili Erhan Usta konuşacaktır.

Buyurun Sayın Usta. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gündemi belirleyen bir grup önerisini konuşuyoruz. Şimdi, az önce de terör konusunu görüşürken de aslında son dönemde konuştuğumuz hususlara bakarsak Türkiye ciddi siyasi risklerle karşı karşıya. Bölgede riskler çok fazlalaştı, bir yandan Irak’ta, bir yandan Suriye’de, işin nereye varacağı belli değil, Türkiye’nin nasıl bir meselenin içerisine gireceğini kestirmek de son derece zor. Şimdi, böyle bir ortamda ekonomiyi güçlü tutmamız lazım. Dün yaşanan vize krizinden sonra dolar ve euronun yani döviz kurunun nasıl hareket ettiğini hep beraber gördük. Yani en ufak bir tedirginlik ekonomide, makro dengeler üzerinde ciddi olumsuz etkiler yapıyor. Şimdi, bir yandan zaten siyasi dış politika riskleriyle karşı karşıyayken hiç olmazsa ekonomimizi güçlü tutmamız gerektiğini o yüzden ifade etmeye çalışıyorum. Makro değişkenlerde, özellikle kur ve faize karşı ekonominin hassasiyeti çok fazla arttı. Bakın, önümüzdeki bir yıl içerisinde Türkiye’nin finansman ihtiyacı yani yurt dışından bulması gereken para 205 milyar dolar, 170 milyar dolar civarında bir ödememiz var önümüzdeki bir yıl içerisinde. Bunlar Merkez Bankası rakamlarıdır. Kabaca 35 milyar dolar civarında bir cari açık verileceğini varsayarsak 205 milyar dolarlık bir finansman ihtiyacı olan bir ekonomiyiz biz. Dolayısıyla, bu finansman ihtiyacını azaltmadığımız sürece ortaya çıkabilecek siyasi risklerin makroekonomi üzerinde çok olumsuz etkileri olacaktır; o, işi daha da içinden çıkılmaz hâle getirecektir.

Örneğin diğer bir husus -mesela hani kura ve faize karşı hassasiyet arttı diyoruz ya- firmalarımızın açık pozisyonları. Temmuz ayı sonu itibarıyla bankalar dışındaki firmaların, reel sektörün net açık pozisyonu 211,4 milyar dolar. Kurdaki artışın bu firmalar üzerinde yapacağı etkiyi, onları nasıl bir finansman sıkıntısı içerisine düşüreceğini, fiyatlar üzerinde yapacağı etkiyi siz hesap edin. Ülkenin açık pozisyonu ise 450 milyar dolar, net açık pozisyonu. Yani, yurt dışındaki varlıklarımız ve yurt içindeki yabancıların varlıklarının netleştirilmesi durumunda 450 milyar dolar açık pozisyonu olan bir ekonomiyiz ve cari açık verdiğimiz sürede bu açık pozisyonumuz artıyor. Dolayısıyla ben şunu demeye çalışıyorum: Şimdi, terörle mücadele, tamam, destekliyoruz; Hükûmetin dış politikasını destekliyoruz, var gücümüzle yanındayız ancak buralarda elimizin güçlü olabilmesi için ekonomiye ağırlık vermemiz lazım ve bu Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde ekonomik reformlar ağırlıklı bir gündem oluşturmamız lazım. Böyle torba yasalarla vergiyi artırarak değil, vergi reformu yaparak ancak bu işin içerisinden çıkılabilir. Mali disiplin olmalı ama bu mali disiplini işte bilmem bütün kesimlere bir vergi getirerek değil, harcamaları, lüzumsuz harcamaları kısarak sağlamamız lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERHAN USTA (Devamla) – Ben bu çerçevede, hiç olmazsa bundan sonraki atacağımız adımlarda ekonomi ağırlıklı, yapısal reform ağırlıklı bir gündem oluşturulması tavsiyesiyle sözlerimi bitirmek istiyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım konuşacaktır.

Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA AHMET YILDIRIM (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, tabii konu Meclisin çalışma takvimi olunca Meclisin ne kadar tam toplandığı konusunda, Meclis Başkanlığının ve Başkanlık Divanının üzerine düşen görevleri ve sorumlulukları ne kadar yerine getirdiği hususunda bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Şu Parlamentonun 10 üyesi, 2’si eş genel başkan ve diğerleri milletvekili 10 üyesi, çoğunluğu üç yüz kırk gündür yani on bir ay altı gündür tutuklular. Bugüne kadar bu Parlamentonun 15 üyesi tutuklandı, 10’u hâlâ tutuklu, 23 milletvekili ise şimdiye kadar gözaltına alınıp bırakıldı. Bizim Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş’ın bir gece senkronize bir şekilde 5 ayrı ildeki savcılıklarla birlikte gözaltına alınıp sonra tutuklanmasından sonra kendi dava dosyalarının görüldüğü mahkeme illerine en uzak cezaevine nakledildi, ondan sonra o günden bugüne bu duruşmalara çıkarılma garabeti yaşanıyor.

Şimdi, tutuklu olduğu dosyadan bugüne kadar hâlâ yargı önüne çıkarılmamış, eğer herhangi bir engel olmaz ve yeni bir garabet ertelemeyi siyasi iktidar bu ülkeye ve bu Meclise yaşatmazsa tutukluluğundan üç yüz doksan dokuz gün sonra yani 7 Aralık günü mahkeme karşısına çıkacak. Sayın Demirtaş’ın tutuksuz olarak yargılanması mümkün değil miydi? Tabii ki mümkündü. Çünkü, üç yüz doksan dokuz gündür mahkeme karşısına çıkarmayan bir mahkeme demek ki acele sahibi değildir. Ama, acelesi olan, yargıyı siyasallaştırmış olan siyasi iktidardır. Ve Sayın Demirtaş’ın onların, siyasi iktidarın yanlış politikalarını teşhir eden en etkili siyasetçi olması hasebiyle bugün tutuklanmış olması ve bir siyasi rehine olarak tutulması söz konusudur. Ama, şimdi, onu tutuklayanlar, dört yüz gün boyunca mahkeme karşısına çıkarmayanlar yaşlı bir annenin, Hatun Tuğluk annenin cenazesini mezardan çıkarmaya yeltenecek kadar gözü dönmüşlerin iddianamesini yirmi günde hazırlıyor; kamuoyu baskısından ötürü göz boyamak ve kamuoyunun gazını almak üzere tutuklanmış olan birinin yirmi gün içerisinde iddianamesi tamamlanıyor, mahkeme önüne çıkarıyor ve tahliyesini sağlıyor. Göstermelik tutuklayan da siyasi iktidardır, bıraktıran da siyasi iktidardır. Yine, Adalet Bakanlığı Anayasa Mahkemesinin görüş istemesi üzerine şunu yazıyor, diyor ki Anayasa Mahkemesine: “Milletvekili olmaktan kaynaklanan tüm hakları tutuklu vekiller kullanmaktadır ve yasama faaliyetlerine katılımlarının engellenmesinde herhangi bir hak kaybı yoktur.” Bu ne anlama gelir? Tutuklu milletvekilleri bütün yasama faaliyetlerine katılabiliyorlar anlamına gelir.

Şimdi bunun neresinden tutacağız? Buna dair şunu ifade etmek isterim ki…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET YILDIRIM (Devamla) – Sayın Başkan, yeni sürece intibak adına bir dakika, bir dakika…

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, diğer arkadaşlara da vermedim haksızlık olmasın diye.

Tamamlayın bu seferlik ama dikkat edelim bundan sonra lütfen.

AHMET YILDIRIM (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, hak kaybı olmayan milletvekilleri tutuklandığından beri bu Parlamento 107 birleşim, 614 oturum yapmış, 271 kanun çıkarmış, rejimi değiştiren bir anayasa paketini buradan geçirmiş, 22 grup toplantısı yapılmış; bunların hiçbiri buna katılamamışlar ama yasama faaliyetleri konusunda bir hak kaybının olmadığı konusunda akla zarar bir yanılsamayı Anayasa Mahkemesine Adalet Bakanlığı yaşatabiliyor. En hafif deyimle bu, Adalet Bakanlığının Anayasa Mahkemesini yanıltması ve toplumla alay etmesinden başka bir şey değildir. Bu konuda eksik toplanan ve eş genel başkanımızın, tutuklu vekillerimizin dilekçelerine cevap vermeyen Meclis Başkanlığı töhmet altındadır bu Meclisin yasama faaliyetlerini tam işletemediği hususunda.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal konuşacaktır.

Buyurun Sayın Tanal. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

AK PARTİ’nin Meclisin çalışma takvimi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Tabii burada bu çalışma takvimine baktığımız zaman öncelikle neyin öne alınmasını talep etmişler arkadaşlarımız? Müftülere verilecek olan nikâh izninin, o kanunun öne alınmasını talep ediyorlar. Neye dayalı olarak talep ediyorlar? Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 52’nci maddesine göre, bakanlık veya komisyon, ivedilikle görüşülmesi gereken, çok ihtiyaç olan, elzem olan bir konunun tüm diğer konulardan öne alınmasını talep ediyorlar. Esasen, işin özü bu.

Şimdi, değerli arkadaşlar, şu anda Türkiye’de atanamayan öğretmenlerin sorununu bir tarafa atacağız, taşeronların sorununu bir tarafa atacağız, emeklilerin sorununu bir tarafa atacağız, Pozantı’daki çocuk öğrenci yurtlarını bir tarafa atacağız ve öğrencilerin yurt sorunlarını, öğrencilerin geçinme sorunlarını, işsizlik sorunlarını bir tarafa atacağız, Türkiye’de tek bir sorun var, öncelikle ve ivedilikle görüşülmesi gereken konu, müftülere evlenmek için nikâh yetkisinin verilmesi hususunu ivedilikle, öncelikle görüşülmesi gereken konular arasına getirmişsiniz ve önce bunu görüşelim diyorsunuz.

İkinci bir öneri nedir? Efendim, Ulaştırma Bakanı hakkında verilen gensoruyu, pazartesi günü televizyonlarda ekranlar kapalı olduğu için, Türkiye Büyük Millet Meclisi Televizyonu kapalı olduğu için, aman vatandaş bu bakan ne yaptı, ne etti kimse görmesin, duymasın diye pazartesi günü görüşelim diyorsunuz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, vatandaşın Parlamentoda öğrenme, bilgilenme hakkı var. Bu çalışma takvimi açısından sizin getirmiş olduğunuz bu önerge… Hani, Sayın Muş biraz önce “Devlet, hukuk devletidir.”, Değerli Naci Hocamız “Efendim, hukuk devleti, hiçbir sorunumuz yok.” dediler. Ya, arkadaşlar, madem hukuk devleti, korkmuyoruz biz bu işte, bu İç Tüzük’ün ilgili amir hükmü, Anayasa’nın hükmü uyarınca siz bu Ulaştırma Bakanıyla ilgili gensoruyu gayet rahat niçin televizyonların açık olduğu saatte getirmiyorsunuz da pazartesiye denk getiriyorsunuz?

İkincisi: Türkiye’nin bu kadar biriken sorunu var, hepsinin önünde, en önceliklisi, en ivedisi evlenirken müftü tarafından nikâh kıyılması yetkisi bu kadar mı önemli ya?

Bakın, arkadaşlar, Türkiye’de 100 bin insan kanun hükmünde kararnamelerle işten atılmış. Bu 100 bin insanı… OHAL komisyonu kuruldu, bu komisyon günde sekiz saat çalışsa her bir dosyaya bir saat baksa…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Niye atılmış onlar?

MAHMUT TANAL (Devamla) – Siz, onlarla birlikte… Geçmişte terör örgütüyle iş birliği yaptığı için atılmış.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Araştırma yaptınız mı?

MAHMUT TANAL (Devamla) - Onlar sizin yoldaşlarınızdı, onlar sizin arkadaşlarınızdı. “Niçin atılmış?” Sizin arkadaşlarınız, gidin onlara sorun niçin atıldığını? Suç ortaklarınız sizin.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Kimmiş bizim arkadaşlarımız?

MAHMUT TANAL (Devamla) - Siz onların suç ortağısınız.

HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Ortaklık yapan sizsiniz, savunan sensin.

MAHMUT TANAL (Devamla) – Evet, AK PARTİ onların suç ortağıdır.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tanal.

Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmiştir.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) Önergeler

1.- Aydın Milletvekili Deniz Depboylu’nun, (2/1432) esas numaralı Çocuk Hakları Koruma Komisyonu Kurulmasına İlişkin Kanun Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/106)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/1432) esas no.lu Çocuk Hakları Koruma Komisyonu Kurulmasına Dair Kanun Teklifimizin İç Tüzük’ün 37’nci maddesi uyarınca doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                 Deniz Depboylu

                                                                                                       Aydın

BAŞKAN – Önerge üzerinde teklif sahibi Aydın Milletvekili Deniz Depboylu konuşacaktır.

Buyurun Sayın Depboylu. (MHP sıralarından alkışlar)

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi ihtisas komisyonları arasında yer almak üzere çocuk hakları koruma komisyonunun kurulması amacıyla verdiğimiz kanun teklifiyle ilgili konuşmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Konuşmama başlamadan önce aziz Türk milletini ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, çocukluk dönemi insanın kişilik gelişiminin tamamlandığı, gelecekteki yaşamının temellerinin atıldığı çok özel ve hassas bir dönemdir. Başta devlet olmak üzere aile ve yakın çevresi, çocuğun güven içinde büyüyerek sağlıklı ve eğitimli bireyler olarak gelişmesi için de her türlü tedbiri almak zorundadır. Ancak çocuklarımızın günümüzde yaşadığı sorunlara baktığımızda onların bu sorunlarla başa çıkmakta ne kadar yorulduğu, zorlandığı ve çocuklarımızı da yeterince koruyamadığımız aşikârdır. Bugün hâlâ eğitim hakkı gasbedilmiş, eğitimine devam edemeyen çocuklar mevcuttur. Çocuk yaştaki kızların erken yaşta evlendirilmesinin önüne geçememiş bulunmaktayız. Maalesef ülkemizde hâlâ küçük yaşta kız çocukları yasal olmayan yollarla evlilik birliğine adım attırılmaktadır. Çocuk işçiliği son bulmamış, yasal boşluklardan yararlanan yetişkinler tarafından çocuklar bu konuda istismar edilmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına 6 Aralık 2015 tarihinde kayıp çocuklarla ilgili olarak verdiğimiz araştırma önergemizi de hatırlatmak istiyorum. O zaman için bu gündem de kabul edilmemişti ama bu kabul edilmemiş olsa da kayıp çocuklarımızın sorunlarının çözülmesi veya yeni çocukların kaybolmasının önüne geçilmesini sağlamamıştı ve ne yazık ki çocuklara yönelik gerçekleşen kötü muamele, başta cinsel istismar olmak üzere gerçekleşen diğer istismar olaylarını da sonlandırabilmiş değiliz.

Çocuklarımızı her türlü istismardan korumak, disiplinli, iyi planlanmış ve iyi organize olmuş çalışmaların yapılmasıyla mümkündür ki bunun için de çocuklarımızı koruyan kanunların oluşturulması, mevcut kanunların bir bir gözden geçirilmesi gerekmektedir.

Çocuklarımızın karşı karşıya kaldıkları sorunlardan birisi de suç örgütlerince kullanılmaları ve suça ortak edilmeleridir. Çocuklarımızı başta PKK olmak üzere tüm terör örgütlerinin istismarından da korumak, kurtarmak zorundayız.

Bütün bu sorunlara ek olarak, Suriye’de yaşanan kriz sonrası oluşan göç dalgasıyla sorun ve sorumluluklarımız biraz daha artmış çünkü ülkemize sığınan ailelerin yanında 0-19 yaş arasındaki çocuk sayısı 1 milyon 500 bin civarına ulaşmıştır.

Değerli milletvekilleri, çocuklarımızın yaşadığı her sorun ve karşı karşıya kalabilecekleri tehditlerle ilgili olarak her türlü sorunun çözümü ve engellenmesi siyasetüstü bir yaklaşımdır. Bu sebeple çocuklarımızın iyiliği için gündeme alınmış, getirilmiş olan her türlü önerge Meclisimiz içerisinde hassasiyetle ele alınmalı, siyasi çekişmelerden uzak tutulmalıdır.

Bir devletin gücü, himayesindeki çocukların güven, huzur içinde, eşit haklara sahip olarak, eğitim haklarını sonuna kadar kullanarak ruhsal ve bedensel açıdan sağlıklı büyümesiyle ölçülür. Zira, çocuklar milletin ve devletin geleceğidir, teminatıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin en büyük sorumluluğu, çocuklarımızı ve onların geleceğini teminat altına almaktır. Üretilen günlük politikalarla çocuklarımızın yaşadığı sorunların çözülmesi mümkün değildir.

26’ncı Dönemde 2 araştırma komisyonu kurulmuştur, 2’si de çocuklarımızla direkt ilgilidir; 2 komisyonun da raporundaki ortak öneri, acilen çocuk hakları koruma komisyonunun kurulmasıyla ilgilidir. Verilen her önerge değerlidir ama tabii ki sadece kurulmuş araştırma komisyonlarıyla sorunların çözülmesi mümkün değildir. Çocuklarımızın güven altına alınması için daimi bir komisyonun kurulması şarttır.

Yarın 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü. Geliniz, hep birlikte, bu özel günün arifesinde, tüm çocuklarımıza bir hediye olarak, çocuk hakları komisyonunun kurulmasına dair kanun teklifimize destek veriniz ve böylece hem demokrasiyi güçlendirmiş hem de bu kurulacak komisyonun kabulünün onurunu Gazi Meclis olarak, tüm siyasi partiler olarak ve tüm milletvekilleri olarak ortak paydada buluşarak birlikte yaşayalım diyorum ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.16

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.39

BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN

KÂTİP ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI (X)

1.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, ülkeye kaçak yollarla çay sokulmasına ve engellenmesi için yapılan çalışmalara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/60) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

2.- Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak’ın, son dönemde Türkiye’nin dış politikasında yaşanan gelişmelerin turizme etkisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/121) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

3.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Çiftlik ilçesine bağlı Kitreli köyünün tarihi yapısına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/235) (Cevaplanmadı)

4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Kavlaktepe Yeraltı Şehri’nin turizme kazandırılması adına yürütülen çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/241) (Cevaplanmadı)

5.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Kavlaktepe Yeraltı Şehri’nin turizme kazandırılması adına yürütülen çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/242) (Cevaplanmadı)

6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Kavlaktepe Yeraltı Şehri’nin turizme kazandırılması adına yürütülen çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/243) (Cevaplanmadı)

7.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesindeki Avören Antik Kenti ile ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/252) (Cevaplanmadı)

8.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Trabzon’un turizm bakımından desteklenen iller kapsamına alınmamasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/260) (Cevaplanmadı)

9.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Akkaya Barajı yanındaki tarihî bir alanın turizme kazandırılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/358) (Cevaplanmadı)

10.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesinde çok sayıda tarihî eser barındıran bir bölgeye yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/518) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

11.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesinde çok sayıda tarihî eser barındıran bir bölgeye yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/519) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

12.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Tepeköy bölgesindeki tarihî yapılarla ilgili çalışma yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/520) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

13.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Bor ilçesine bağlı Karamahmutlu köyündeki mağaralarla ilgili bilimsel çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/521) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

14.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, bilimsel kazı çalışmaları ile ilgili verilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/522) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

15.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Bolkar Dağları üzerinde kayak tesisi kurulmasına yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/523) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

16.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yaylayolu köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/524) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yaylayolu köyündeki tarihî Hasan Paşa Konağı’nın onarılmasına yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/525) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

18.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Ballı köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/526) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

19.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Ballı köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/527) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

20.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’deki Hasaköy Kilisesi’nin onarılmasına yönelik çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/528) (Cevaplanmadı)

21.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, görme engelliler için kütüphanelerde kitap okuyan gönüllülere ilişkin sözlü soru önergesi (6/529) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

22.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, 2014-2015 yıllarında Bakanlık tarafından basılan kitaplara ve abone olunan süreli yayınlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/530) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

23.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde ilinde tespit ve tescil edilmiş taşınmaz kültür varlıklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/531) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

24.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin tarihî ve kültürel değerlerinin tanıtılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/532) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

25.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de halıcılığın korunması için yapılan çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/533) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

26.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Dündarlı Kasabası’ndaki tarihî alanlar ile ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/534) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

27.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’deki Damlataş Mağarası’nın turizme kazandırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/535) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

28.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’deki Kiçiağaç ve Çamardı Kiliselerinin onarılmasına yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/536) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

29.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Dündarlı kasabasında bulunan bir taşla ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/537) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

30.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan tarihî bir bedesten ile konağa ilişkin sözlü soru önergesi (6/538) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

31.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde Kalesi ile ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/539) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

32.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde ilindeki bir tarihî yapının restore edilerek müzeye dönüştürülmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/540) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

33.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Murtandı Kalesi’nin onarılmasına yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/542) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

34.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Darboğaz Sıdıran Kalesi’nin tanıtımına yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/543) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

35.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Ballı köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/545) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

36.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan H. Prodromos Manastırı’na ait kilise binasının onarılarak müzeye dönüştürülmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/546) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

37.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Tepeköy bölgesindeki tarihî yapılarla ilgili çalışma yapılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/547) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

38.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Tepeköy bölgesindeki tarihî yapılarla ilgili çalışma yapılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/549) (Cevaplanmadı)

39.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan tarihî Yeraltı Karız Su Kanalları ile ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/550) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

40.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Osmanlı Dönemi’ne ait cami ve kiliselere ilişkin sözlü soru önergesi (6/551) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

41.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’deki Alaaddin Camii ile ilgili yürütülen çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/552) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

42.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Ulukışla ilçesinde bulunan tarihî yapı ve alanlarla ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/554) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

43.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’deki Alaaddin Camii’nin tanıtılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/555) (Cevaplanmadı)

44.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Tepeköy köyünde yapılan kaçak kazılara ve alınan önlemlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/557) (Cevaplanmadı)

45.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde Kalesi’nin bulunduğu alanda bilimsel kazı çalışması yapılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/558) (Cevaplanmadı)

46.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yaylayolu köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/559) (Cevaplanmadı)

47.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yaylayolu köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/561) (Cevaplanmadı)

48.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yaylayolu köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/562) (Cevaplanmadı)

49.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yaylayolu köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/563) (Cevaplanmadı)

50.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Gösterli köyünde bilimsel kazı çalışmaları yapılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/565) (Cevaplanmadı)

51.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’deki Gösterli yerleşmeleri ile ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/567) (Cevaplanmadı)

52.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Hamamlı köyündeki tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/568) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

53.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan bazı tümülüslerle ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/569) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

54.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Hamamlı ile Kumluca arasında kalan bölgesindeki tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/570) (Cevaplanmadı)

55.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yaylayolu köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/571) (Cevaplanmadı)

56.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesinde çok sayıda tarihî eser barındıran bir bölgeye yönelik çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/572) (Cevaplanmadı)

57.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan bazı mezar ve tümülüslerle ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/573) (Cevaplanmadı)

58.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yaylayolu köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/574) (Cevaplanmadı)

59.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesinde çok sayıda tarihî eser barındıran bir bölgeye yönelik çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/575) (Cevaplanmadı)

60.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yaylayolu köyünde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/576) (Cevaplanmadı)

61.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesinde çok sayıda tarihî eser barındıran bir bölgeye yönelik çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/577) (Cevaplanmadı)

62.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Çavdarlı köyündeki tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/578) (Cevaplanmadı)

63.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan bazı tümülüslerle ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/579) (Cevaplanmadı)

64.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yeşilgölcük beldesindeki tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/580) (Cevaplanmadı)

65.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Bor ilçesinin Sokubaşı Mahallesi’nde bulunan yer altı şehrine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/581) (Cevaplanmadı)

66.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Bor ilçesinde bulunan bir yer altı şehri ile ilgili çalışma yapılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/582) (Cevaplanmadı)

67.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde ilindeki yer altı şehirleri ile ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/583) (Cevaplanmadı)

68.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Yeşilgölcük beldesindeki tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/584) (Cevaplanmadı)

69.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Aladağlar ve Bolkarlar’ın Niğde ili sınırları içinde kalan kısımlarındaki mağaralara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/585) (Cevaplanmadı)

70.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Aladağlar ve Bolkarlar’ın Niğde ili sınırları içinde kalan kısımlarındaki antik dönem yerleşmeleri ile ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/586) (Cevaplanmadı)

71.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Uluağaç köyündeki tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/587) (Cevaplanmadı)

72.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesinde çok sayıda tarihî eser barındıran bir bölgeye yönelik çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/588) (Cevaplanmadı)

73.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesinde çok sayıda tarihî eser barındıran bir bölgeye yönelik çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/589) (Cevaplanmadı)

74.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Uluağaç köyündeki tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/590) (Cevaplanmadı)

75.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Bağlama Yeraltı Şehri ile ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/591) (Cevaplanmadı)

76.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin İçmeli yerleşmesinde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/592) (Cevaplanmadı)

77.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Orhanlı kasabasında bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/593) (Cevaplanmadı)

78.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Kiçiağaç köyündeki tarihî yapılarla ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/594) (Cevaplanmadı)

79.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Çınara yerleşmesi ile ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/595) (Cevaplanmadı)

80.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Değirmenli kasabasında bulunan mağara ile ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/596) (Cevaplanmadı)

81.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Bor ilçesine bağlı Balcı köyündeki tarihî eserlerle ilgili çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/597) (Cevaplanmadı)

82.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Edikli beldesinde bulunan tarihî yapılarla ilgili çalışma yapılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/598) (Cevaplanmadı)

83.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, özel şahıslara ait tarihî ve kültürel taşınmaz varlıkların korunmasına ve yaşatılmasına yönelik bir düzenleme yapılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/683) (Cevaplanmadı)

84.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, 2015 ve 2016 yıllarında sit alanı olmaktan çıkarılan yerlere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/694) (Cevaplanmadı)

85.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de Kültür ve Tabiat Varlıkları Bölge Kurulunun bulunmamasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/702) (Cevaplanmadı)

86.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde Hasköy’de bulunan bir yer altı şehrine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/737) (Cevaplanmadı)

87.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesine bağlı Yeşilyurt köyünde çok sayıda tarihî eser bulunan bir vadiye yönelik çalışmalara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/738) (Cevaplanmadı)

88.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de bulunan Osmanlı Dönemi’ne ait kiliselere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/739) (Cevaplanmadı)

89.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Altunhisar ilçesine bağlı Yeşilyurt köyünde bulunan tarihî yapıların onarılmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/743) (Cevaplanmadı)

90.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Nevşehir’de son iki yılda kapanan otel sayısına ve son üç yılda Nevşehir’e gelen yabancı turist sayısına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/808) (Cevaplanmadı)

91.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Eski Saray Mahallesi’ndeki Ermeni Kilisesi’nin restorasyon sonrası Kütüphaneler ve Yayınlar Genel Müdürlüğüne çocuk kütüphanesi olması için tahsis edildiği iddiasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/864) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

92.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, 2017 yılında bilimsel kazılara ayrılan bütçeye ilişkin sözlü soru önergesi (6/865) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

93.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Bakanlık personeli ile ilgili çeşitli verilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/866) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

94.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Bakanlık bünyesindeki kütüphaneci, arkeolog, sanat tarihçisi, folklor araştırmacısı, kimyager ve sosyologların ek göstergelerinin 3600’e yükseltilmesi konusunda bir çalışma olup olmadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/867) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

95.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, ülke genelindeki kütüphane sayısı ile kütüphanelerde görev yapan kadrolu personel sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/868) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

96.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, 15 Temmuz sonrası kütüphanelerden kaldırılan kitap olup olmadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/869) ve Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un cevabı

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri soru-cevap işlemine ayrılan süreyi daha verimli kullanmak için önergelerin okunması işlemi yapılmayacaktır. Önergeler tam metin halinde Tutanak Dergisi’nde bastırılmaktadır.

Ayrıca, cevaplanacağı önceden bildirilen soru önergelerinin özet bilgilerini içeren liste gruplara dağıtılmıştır.

Sunuşlar bölümünde belirttiğim üzere birlikte cevaplandırmak istediği sözlü soru önergelerini cevaplandırması için Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Numan Kurtulmuş Bey’i kürsüye davet ediyorum.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTI sıralarından alkışlar)

Süreniz bir saattir.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Ordu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize iyi akşamlar diliyorum, hepinize en içten sevgilerimi sunuyorum.

Benden önce Gümrük ve Ticaret Bakanlığıyla ilgili bir soru kalmış, onu müsade ederseniz cevaplandırarak başlayayım.

Trabzon Milletvekili Sayın Avukat Haluk Pekşen’e ait (6/60) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne ilişkin cevaplar: Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın temel görevlerinden birisi olan kaçakçılıkla mücadele görevi kapsamında gerek insan ve çevre sağlığı gerekse ülke ekonomisine zarar veren çay kaçaklığıyla ilgili de yoğun ve etkin bir şekilde mücadele edilmekte, çayın yasa dışı ticarete konu olan gümrük kapıları kullanılarak ülkemize girişini ve piyasada satışını önlemeye yönelik olarak ciddi gayretler sarf edilmektedir.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızca hazırlanan özellikli bazı kaçakçılık türleriyle mücadele eylem planı, çay kaçakçılığıyla mücadeleyi de kapsamakta olup ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının da katılımlarıyla bu kaçakçılık türüyle mücadelemiz aralıksız sürmektedir. Yine bu kapsamda özellikle teknik ve idari yapı, insan kaynağı ve mevzuat altyapısının güçlendirilmesi adına çok önemli yatırımlar yapılmış ve yapılmaya devam edilmektedir. Personel sayısının artırılmasına ve mevcut personelin eğitimler yoluyla niteliklerinin geliştirilmesine özel özen gösterilmektedir.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı personelinin çay kaçakçılığıyla mücadelede bilgi seviyesi ve farkındalığının artırılması amacıyla Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğüyle Sahte ve Kaçak Çay Ticaretiyle Mücadelede İş Birliği Protokolü imzalanmış olup Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü temsilcilerine toplamda 48 muhafaza memuruna Rize ve Antalya illerimizde, çay kaçakçılığının önlenmesi konulu iki ayrı eğitim faaliyeti düzenlenmiştir.

Teknolojik gelişmeler yakinen takip edilerek gümrük kapılarımızda kaçakçılıkla mücadelede kullanılan araç gereç sayısı ve teknik teçhizat, nitelik ve kapasite bakımından araç kargo ve bagaj tarama sistemleri de içerecek şekilde sürekli artırılmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bendeniz Kültür ve Turizm Bakanı olduktan sonra sorulan soruları müsaade ederseniz önce onlara cevap vererek Bakanlığımızla ilgili konulara girmek istiyorum.

Niğde Milletvekilimiz Sayın Ömer Fethi Gürer’in (6/864) esas numaralı sözlü sorusuna ilişkin cevabımız şu şekildedir: Niğde ili merkez Eski Saray Mahallesi 33 pafta 646 ada 39 parselde kayıtlı mülkiyeti Niğde İl Özel İdaresine ait Ermeni kilisesinin çocuk kütüphanesi olarak kullanılmak üzere on beş yıl süreyle Bakanlığımız Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü adına Niğde İl Özel İdaresinin 1/3/2017 tarihli ve 28 sayılı İl Genel Meclisi kararıyla tahsis edildiği Niğde Valiliğinin ilgili yazısıyla Bakanlığımıza iletilmiştir. Dışişleri Bakanlığının 2/3/2003 tarih ve 48161 sayılı yazısında yabancılara ait tarihî binalarda fonksiyon değişikliği öneren konularda bakanlıklardan görüş istenmesinin uygun olacağı belirtilmiştir. Bu çerçevede, Ermeni kilisesinin çocuk kütüphanesi olarak kullanılmasına ilişkin fonksiyon değişikliğiyle ilgili Dışişleri Bakanlığımızın görüşü alınması gerekmektedir. Konuyla ilgili olarak ilgili tarih ve sayıyla Niğde Valiliğinden bilgi istenilmiş ve bakanlıkla irtibata geçilmiştir. Bu bağlamda, ikinci sorunuzun cevabı: Niğde ilinde ihtiyaç duyulan tam donanımlı bir kütüphane binasının yapılması Bakanlığımızca da düşünülmekte olup öncelikli olarak bütçe imkânları çerçevesinde depreme karşı dayanıklı olmayan kütüphane binalarının onarıma alınarak güçlendirilmesi veya yıkılarak yeniden yapılmasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir.

Yine, Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer’in (6/865) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı -birkaç konuyu içeriyor- şu şekildedir: 2017 yılında bilimsel kazılar için Bakanlığımızca DSİ’den 37 milyon 773 bin TL’lik ödenek aktarılmıştır. Bakanlığımız bütçesinden 14/8/2017 tarihi itibarıyla 17 milyon 970 bin 540 lira ödenek kullanılmıştır. 2016 yılında tamamlanan kurtarma kazısı ise 192’dir.

Yine, Niğde Milletvekilimiz Sayın Ömer Fethi Gürer’in (6/866) sayılı sorusuna cevabımız şu şekildedir: Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’muzun 4/A maddesine göre memur statüsünde 12.783 personel, 4/B maddesine göre 768 sözleşmeli, 4/C maddesine göre 418 geçici personel; 4857 sayılı İş Kanunu’na göre 2.760 işçi, 657’nin 2595 sayılı Kanun’un Ek Geçici 16’ncı maddesine göre 1.224 sanatçı, 1309 sayılı Kanun’a tabi 1.704 personel, 5441 sayılı Kanun’a tabi 966 sözleşmeli personel olmak üzere, toplam 20.573 personel çalışmaktadır.

Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatında yabancı dil bilen 719 personel bulunmaktadır. Yurt dışında kültür ve tanıtma müşaviri, kültür ve tanıtma ataşesi olarak 16 personel görev yapmaktadır. Bu personellerin isimleri ve mezun oldukları okullar, bunların teferruatına girmiyorum.

Ayrıca, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/B maddesine göre 29 sözleşmeli sekreter, mahallî kâtip sekreter görev yapmaktadır. Söz konusu personelin 2’si ortaokul, 3’ü lise, 21’i yüksek okul, 3’ü ise yüksek lisans mezunudur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Niğde Milletvekilimiz Sayın Ömer Fethi Gürer’in (6/867) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Bakanlığımız teknik hizmetler sınıfında yer alan kütüphaneci, arkeolog, sanat tarihçisi, folklor araştırmacısı, kimyager ve sosyologların ek gösterge puanlarında yapılacak değişiklikler 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun ekli 1 sayılı Ek Gösterge Cetveli’nde yapılacak değişikliğe bağlı olarak gerçekleşebilmektedir.

Yine, Sayın Gürer’in (6/868) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Bakanlığımız merkez ve taşra teşkilatında 657 sayılı Yasa’mızın 4/A maddesine göre 435 personel, 657’nin 4/B maddesine göre 183 personel, idari kadroda da 2.244 personel olmak üzere, toplam 2.862 personel görev yapmaktadır.

Bakanlığımıza bağlı olarak Türkiye genelinde 1.136 halk, çocuk, gençlik ve 6 adet müze kütüphanesi olmak üzere toplam 1.142 kütüphanemiz bulunmaktadır. Yerleşik kütüphane hizmetlerinden yararlanamayan vatandaşlarımıza yönelik ülke genelinde 45 gezici kütüphane aracıyla hizmet verilmektedir.

Bakanlığımız kütüphanelerinde değişik unvanlarda toplam 725 adet boş kadro bulunmaktadır. Bakanlığımızca Çocuk ve Halk Kütüphanelerinin İyileştirilmesi Projesi kapsamında 2012-2017 yılları arasında 66 kütüphane yeniden yapılandırılmıştır. 37 kütüphanede yeniden yapılandırma çalışmaları devam etmekte olup ayrıca Kamu Eliyle Yapılan Kültür Yatırımlarına Destek Projesi kapsamında 11 kütüphane yapımı desteklenmiştir.

Sayın Gürer’in bu dönemde sorduğu son soru (6/869) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Bakanlığımıza bağlı 1.142 kütüphaneye yıllar içerisinde devir, hibe, bağış, değerleme ve satın alma yoluyla koleksiyona dâhil edilmiş bulunan FETÖ/PDY, Fetullah Gülen ve müstear isimlerine ait yayınlar ile ilgili kanun hükmünde kararnameler kapsamında kapatılan yayınevlerine ait olduğu tespit edilen yayınlar ivedi olarak okuyucu hizmetlerinden çekilmiştir. Kütüphanelerimizde mevcut olan ve okuyucu hizmetinden çekilip tahkikat süreci devam eden yayın sayısı şu an itibarıyla 139.141’dir. Bunlar farklı farklı yayınlar değil, mükerrer adetler olarak söylüyorum.

Bakanlığımızca kütüphanelerimizde okuyucularının kullanımına sunulmak üzere yayınlar Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayın Seçme Yönetmeliği kapsamında Yayın Seçme Kurulu kararıyla satın alma yöntemiyle ve bunun yanı sıra şahıs veya özel kurumlardan hibe, devir ve benzeri yollarla 1982-2014 yılları arasında alım işlemleri gerçekleştirilmiştir. 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında doğrudan temin yoluyla kitap alımları da yapılmıştır.

Bunlar bu döneme ilişkin, bendenizin Bakanlığa geldikten sonra sorulan sorulardır. Geçen dönemden kalma soruların da ne kadarını cevaplandıracağım bilemiyorum. Soruların cevapları burada, onları da vakit elverdiği ölçüde sizlerle paylaşacağım.

Niğde Milletvekilimiz Ömer Fethi Gürer’in (6/518) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Söz konusu alanda Bakanlığımızda yürütülen bir çalışma bulunmamaktadır. Üniversitelerin ilgili bölümlerinden akademisyenlerin söz konusu bölgeyle ilgili kazı ve araştırma talepleri olduğu takdirde Bakanlığımızca gerekli değerlendirmeler yapılacaktır. Arkeoloji, sanat tarihi veya antropoloji dallarında bir üniversite veya yüksekokulun öğretim üyesi ya da bu konuyla ilgili bir bilimsel kuruluşun mensubu olan bilim adamlarınca bölgede bilimsel yüzey araştırması ya da kazı talebinde bulunulması durumunda Bakanlığımızca gerekli değerlendirmeler yapılmaktadır.

Sayın Gürer’in (6/519) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Üniversitelerin ilgili bölümlerinden akademisyenlerin söz konusu bölgeyle ilgili kazı araştırma talepleri olduğu takdirde Bakanlığımız gerekli değerlendirmeleri yapmaktadır.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Altunhisar’la ilgili söylüyorsunuz değil mi Sayın Bakanım?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) – Evet, aynı şeyi söylüyoruz. Burada da aynı şey geçerlidir yani ilgili talep, üniversitelerden hocalar ya da bilimsel araştırma kurumlarından talep geldiği takdirde Bakanlığımız bunu değerlendirecektir.

Yine Sayın Gürer’in (6/520) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Niğde Müzesi Müdürlüğü kayıtlarında “Kelenia” ya da “Kileni” olarak bilinen tarihî kent kalıntılarıyla ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Niğde Müzesi Müdürlüğü uzmanlarınca en kısa sürede bu yerlerle ilgili tespit çalışması yapılacaktır.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Benim kitaptan okuyabilirler Sayın Bakanım.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) – Niğde genelinde bulunan ve 2863 sayılı Yasa kapsamında korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak değerlendirilip tescillenen taşınmazlara ait güvenlik ve denetim, bölge karakol komutanlıkları, yerel yönetimler ve Niğde Müze Müdürlüğü iş birliğiyle yapılmaktadır. Söz konusu alanlarda meydana gelen kültür varlığı kaçakçılığı veya kaçak kazı olaylarına ilişkin hazırlanan detaylı ve fotoğraflı raporlar, eserlerin akıbeti, şahıslar hakkında yapılan adli işlemler Bakanlığımızca takip edilmektedir.

Sayın Gürer’in (6/521) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Söz konusu mağaralar 9/12/2010 tarih ve 2758 sayılı Karar’la birinci derecede arkeolojik sit alanı içerisine alınmıştır. Karamahmutlu köyünde bulunan kaya mezarları, kilisesi ve kaya oyma yerleşim alanları, Karamahmutlu köyü sınırları içerisinde, köyün yaklaşık 250-300 metre kuzeyindeki Çakıl Tepe’nin kuzey ve kuzeybatı yamaçları boyunca uzanmaktadır. Bu alan Nevşehir Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun ilgili tarih ve sayılı kararıyla tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Niğde Müzesi Müdürlüğü bilgisi dâhilinde bilinen ve halk tarafından kullanılan kaya oyma mekân bulunmamaktadır. Karamahmutlu köyüyle ilgili olarak, 2 ilgili araştırmacı tarafından 1994 ve 1997 yılları arasında yapılan ve 2000 yılında basılan iki ciltlik “Tyana” adlı yayının birinci cildinde araştırmada elde edilen sonuçlarla ilgili bilgilere yer verilmiştir. Roma ve Bizans dönemine ait yerleşimlerdir bu yerleşimler. Barınma ve savunma amaçlı yapılan yapıların içerisinde dinî amaçlı kilise de vardır.

Değerli milletvekilleri, yine, Sayın Gürer’in (6/522) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Ülkemizde 2015 yılında gerçekleştirilen, Bakanlar Kurulu kararıyla yapılan Türk kazı sayısı 120, yabancı kazı sayısı ise 36’dır. İller ve illerde kaç kazının olduğuyla ilgili detaylara burada müsaadenizle geçelim.

Ege Bölgesi’ndeki Efes kazılarıdır. Efes’teki ilk arkeolojik kazılara British Museum adına J. T. Wood tarafından 1869 yılında başlanmıştır. Wood’un ünlü Artemis Tapınağı’nı bulmaya yönelik bu çalışmalarına 1904 yılında Hogarth devam etmiştir. Bugün de çalışmalarını sürdüren Avusturyalıların Efes’teki kazıları ilk olarak 1895 yılında Bendorf tarafından başlatılmıştır. Avusturya Arkeoloji Enstitüsünün Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sırasında kesintiye uğrayan çalışmaları 1954 yılından sonra aralıksız devam etmiştir. Efes’te Başkanlığımız ve Avusturya Arkeoloji Enstitüsü adına kazılar sürdürülmüş, restorasyon ve düzenleme çalışmaları da devam etmektedir.

Yabancı bilim adamlarınca yapılan kazılarla ilgili de burada çok detaylı bir tablo var, bunun da müsaade ederseniz sadece rakamını söyleyeyim: 36 kazı yabancılar tarafından şu anda Türkiye’nin farklı yerlerinde devam ettirilmektedir.

Yine, belediyelerin sponsorluğunda devam eden kazılar var. Bunlar da Adana’dan, Muğla’dan, Mersin’den, İzmir’den çok sayıda belediyenin ortaya koymuş olduğu sponsorluklar çerçevesinde kazılar devam etmektedir.

Sayın Gürer’in (6/523) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Niğde ilinde 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca ilan edilen bir turizm merkezi bulunmamakta olup Ulukışla ilçesi Bolkar Dağları üzerinde bulunan Meydan Yaylası mevkisinde telesiyej hattı ve kayak tesisi kurulmasına ilişkin Bakanlığımız 2016 yılı yatırım programı çerçevesinde yürütülen bir çalışma mevcuttur.

Yine Gürer’in (6/524) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Bölgede Bakanlığımızın izinleriyle Profesör Erhan Bıçakçı, Yardımcı Doçent Doktor Semra Balcı Başkanlığında yürütülen Niğde ili tarih öncesi yüzey araştırmaları ile Niğde Üniversitesinden Doçent Doktor Mehmet Ekiz Başkanlığınca yürütülen Niğde ili ve ilçeleri yüzey araştırmaları bulunmaktadır. Niğde Valiliği İl Kültür Müdürlüğü 2015-2019 stratejik planında da belirtilen yıllarda Niğde ili sınırları içerisindeki tescilsiz taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları, ilgili tespitler tamamlanarak bunların tesciliyle ilgili dosyalar Nevşehir Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna gönderilecektir. Tespit ve tescil işlemleri tamamlandıktan sonra arkeoloji, sanat tarihi veya antropoloji dallarında bir üniversite yüksekokulunun öğretim üyesi ya da bu konuyla ilgili bir bilimsel kuruluşun mensubu olan bilim adamlarınca bölgede bilimsel kazı ve araştırma taleplerinde bulunulması durumunda Bakanlığımız konuyu değerlendirecek ve gerekli izinleri verecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine Sayın Gürer’in (6/525) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Niğde ili merkez Yaylayolu Hasan Paşa Konağı olarak bilinen yapıya ilişkin tescil kaydı bulunmamaktadır. Konu kapsamında Bakanlığımız koordinasyonunda tespit çalışmaları yapılacaktır. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 12’nci maddesinde “Özel hukuka tabi gerçek ve tüzelkişilerin mülkiyetinde bulunan korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının; korunması, bakım ve onarımı için Kültür ve Turizm Bakanlığınca ayni, nakdi ve teknik yardım yapılır.” hükmü yer almaktadır. Bu kapsamda hazırlanan taşınmaz kültür varlıklarına yardım sağlanmasına ilişkin yönetmelik gereğince gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmaz kültür varlıklarının rölöve restorasyon projelerinin hazırlanması ve onarımlarının yapılması için Bakanlığımızca maddi destek sağlanmaktadır. Bahse konu taşınmaz, kültür varlığı olarak tescil edildiği takdirde, mülk sahiplerince proje yardımı için yapılan yönetmeliğin 8’inci maddesinde, uygulama yardımı içinse 9’uncu maddesinde belirlenen belgelerle Niğde Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü aracılığıyla Bakanlığımıza yapılan yardım talebinin iletilmesi hâlinde önümüzdeki yıllarda proje veya uygulama yardımı sağlanması mümkün olabilecektir.

Sayın Gürer’in (6/526) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Niğde ili merkez ilçe Ballı köyünde bulunan Ballı Kilisesi’nin mülkiyeti Maliye hazinesine ait olup Bakanlığımıza tahsisi bulunmamaktadır. Niğde ilinde Bakanlığımıza bağlı Niğde Müzesi ile Gümüşler Manastırı ve Yeraltı Şehri hâlen ziyarete açık olup Aya Vasilios Kilisesi’nin Bakanlığımıza bağlı bir müze olarak düzenlenmesi şu aşamada planlanmamaktadır. Söz konusu yapıyla ilgili Bakanlığımızca yürütülen herhangi bir çalışma bulunmamaktadır.

Yine Sayın Gürer’in (6/527) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Söz konusu yer altı mekânlarıyla ilgili bilimsel bir araştırma yapılmamıştır. Arkeoloji, sanat tarihi veya antropoloji dallarında bir üniversiteden ya da ilgili kuruluşlardan talep olduğu takdirde bilimsel kazı ve araştırmalar talebi izin prosedürü tamamlanarak yerine getirilebilecek, Bakanlığımızca bu konudaki izinler verilecektir.

Yine, benzer bir soru geldi, bunu geçiyorum.

Sayın Gürer’in (6/529) sayılı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Millî Kütüphane Konuşan Kitaplık Görme Engelliler Merkezinde üyelerimiz için düzenli olarak seslendirmeye gelen 80 gönüllü okuyucumuz bulunmaktadır. Bakanlığımız bünyesinde bulunan Konuşan Kitaplık Görme Engelliler Merkezinde kitaplar, gönüllü okurlar aracılığıyla görme engelli üyelerin talepleri doğrultusunda profesyonel formatta oluşturulmuş toplam 11 seslendirme kabininde seslendirilmektedir. Görme engelliler için İstanbul Beyazıt Devlet Kütüphanesinde 6, İstanbul Bakırköy Rıfat Ilgaz İlçe Halk Kütüphanesi ve Antalya Tekelioğlu İl Halk Kütüphanesindeyse birer adet seslendirme stüdyosu bulunmakta olup yine seslendirmeler gönüllü okuyucular tarafından gerçekleştirilmektedir.

En çok hangi gönüllü okurumuzun dinlendiğine, en çok hangi okurumuzun kitap okuduğuna ilişkin istatistik, gönüllü okurlarımızı yıl sonunda bir araya getirmeye çalıştığımız toplantılarda açıklanmaktadır. Ayrıca, düzenli olarak web sayfamızda en çok dinlenen kitaplara ilişkin istatistikleri de yayınlıyoruz.

Tüm gönüllü okurlarımıza verdikleri emekleri dolayısıyla plaket verilmektedir, bunun yanı sıra Bakanlığımızın ya da Başkanlığımızın yayınları kendilerine dağıtılmaktadır.

Ayrıca, üyelerimizin sınavlarda elde ettikleri başarılar, mail ya da telefonla gelen teşekkür mesajları gönüllü okurlarımıza iletilmektedir. Belirtilen kütüphanelerde gönüllü okuyuculara çeşitli ödüller ayrıca verilmektedir.

Sayın Gürer’in (6/530) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Bakanlığımızca, 2014 yılında 5.045 çeşit kitaptan 1 milyon 185 bin 200 adet, 2015 yılında 5.421 çeşit kitaptan 1 milyon 220 bin 889 adet satın alınmıştır. Bakanlığımızca satın alınmasına karar verilen kitap listeleri Bakanlığımızın internet sayfasında yayınlanmaktadır.

2014-2015 yılları arasında, Bakanlığın Yayın Seçme Kurulu kararı doğrultusunda satın alınmasına karar verilen süreli yayın ve CD’ler ekteki listede sunulmuştur, onlar da ek olarak size takdim edilecektir.

Sayın Gürer’in (6/531) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Niğde ili sınırları içerisinde, Bakanlığımız kayıtlarına göre 145 adet sit alanı, 366 adet taşınmaz kültür varlığı bulunmaktadır. Taşınmaz kültür varlıklarına ilişkin restitüsyon projeleri, Yüksek Kurulun ilgili tarih ve sayılı ilke kararı doğrultusunda Koruma Kurulunda değerlendirilmektedir.

Söz konusu restitüsyon projelerinin sayısına ilişkin bilgi ayrıntılı bir arşiv taraması yapılmasını gerektirdiğinden, bu cevabı sonra sizlerle paylaşacağız.

Taşınmazların mülkiyetlerine ilişkin güncel bilginin ise Niğde Tapu Müdürlüğünden istenilmesi hâlinde alınabileceğini ifade etmek isterim.

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 12’nci maddesinde, özel hukuka tabi gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde bulunan korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının korunması, bakım ve onarımı için Kültür ve Turizm Bakanlığının ayni, nakdî ve teknik yardım yapması hükmü vardır. Eğer ilgili süreçler tamamlanırsa her üç alanda da Kültür Bakanlığı desteklerini sunuyor birçok projeye sunduğu gibi. Bu kapsamda hazırlanan Taşınmaz Kültür Varlıklarına Yardım Sağlanmasına Dair Yönetmelik de rölöve, restorasyon projelerinin hazırlanması ve onarımlarının yapılması konusunda destek oluyor.

Söz konusu yönetmelik doğrultusunda, Niğde ilinde, 2012 yılında, merkez ilçe Saray Mahallesi, 292 ada ve ilgili parselde Ali Coşkun adına kayıtlı taşınmaza 15.049 lira proje yardımı yapılmıştır. 2016 yılında, Niğde ilinde yapılan herhangi bir başvuru bulunmamaktadır.

Niğde Milletvekili Sayın Gürer’in (6/532) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Niğde’yle ilgili bir tanıtım çalışması Bakanlığımız faaliyet programına alınmış olup bu çerçevede Türkiye Turizm Stratejisi’ndeki kavramsal eylem planı da göz önünde bulundurularak çalışma planlanmaktadır.

Yine Sayın Gürer’in (6/533) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Bakanlığımızca her yıl gerçekleştirilen planlı halk kültürü alan araştırmaları kapsamında, Niğde ili, ilçeleri ve köylerinde 1982, 1992 ve 2012 yıllarında yapılan çalışmalarda halıcılığa ilişkin 10 adet ses kaydı, 100 adet slayt, 75 adet fotoğraf, 5 adet yazılı belgeden oluşan veriler, tasnifi yapılarak Halk Kültürü Bilgi ve Belge Merkezimizde kayıt altına alınmış ve bu alanda çalışmalar yapan araştırmacılara sunulmuştur. Bakanlığımızca halı üretim miktarına ilişkin istatistiki bilgi tutulmamaktadır. Bakanlığımız bünyesinde açılan kurslar, ilgili tarih ve sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak Türk Süsleme Sanatları ve Geleneksel El Sanatları Yönetmeliği kapsamında düzenlenmekte olup Niğde ilinden halıcılık kursu açılmasına yönelik resmî bir talep olmadığından bu alanda da bir kurs açılmamıştır.

Sayın Gürer’in (6/534) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Niğde ili merkez ilçesi Dündarlı kasabası Tıras mevkisi yer altı şehrinde Samanlık Keleri, Ayı Keleri’ne ilişkin herhangi bir tescil kaydı bulunmamakta olup herhangi bir temizlik çalışması veya bilimsel inceleme yapılmamıştır. Konu kapsamında Bakanlığımız koordinasyonunda tespit çalışmaları yapılacaktır. Söz konusu alanlarda Niğde Müze Müdürlüğü uzmanlarınca yapılacak tespit çalışması sonrasında 2863 sayılı Kanun kapsamında kalan yerlerden olmaları hâlinde alanların tescili için hazırlanan belgeler Nevşehir Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna iletilecektir. Dündarlı Belediyesince Nevşehir Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Müdürlüğüne iletilmiş herhangi bir talep bulunmamaktadır, talep olması hâlinde de bu, ilgili kurullara iletilecektir.

Sayın Gürer’in (6/535) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Niğde Değirmenli kasabasındaki Damlataş Mağarası’nın turizm amaçlı incelenmesi ve değerlendirilmesine ilişkin Bakanlığımıza iletilmiş herhangi bir talep bulunmamaktadır. Ancak mağaraların turizme açılmasına ilişkin Bakanlığımıza iletilen talepler Bakanlığımızca aşağıdaki kriterler çerçevesinde değerlendirilecektir.

Mağaranın turizm açısından önem arz eden ve turizme hizmet veren yerleşim merkezlerine yakın olması.

Mağaranın sahip olduğu morfolojik ve diğer oluşum özelliklerinin farklı ve ilgi çekici birtakım hususları taşıması.

Doğal etkenlerle oluşan mağaraların yanı sıra insanların barınak, sığınak, ibadet yeri veya depolama amacıyla yaptıkları, kazdıkları ve oydukları yapay mağaralar da bulunmaktadır. Bu özellikteki mağaraların arkeolojik ve kültürel değer taşıması, mağaraya ulaşımın kolay olması ve rahat sağlanabilmesi gibi kriterlerle de araştırmalar yapılacaktır. Ayrıca, 645 sayılı Orman ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’yle, uygulama yönetmeliği uyarınca, mağaraların korunması, kullanımı ve yönetimi hususunda yetkili birim Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü olup bu kapsamda ilgili genel müdürlüğün uygun görüşü alınmaksızın hiçbir mağarada turizm, depolama, yarasa gübresi alımı, arkeolojik kazı gibi faaliyetlerin gerçekleştirilmemesi, mağaralar kiraya verilmeden ve kullanım tahsisi yapmadan Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünden uygun görüş alınması, ilgili Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren mağaralara ilişkin koruma, kullanma koşullarıyla ilgili kararlara uyulması, sakınca bulunmaması hâlinde mağaranın içinde gezi amaçlı yolların açılımına uygun bir yapı olmasına ve bu kapsamda yapılacak düzenlemelerin ziyaretçilerin güvenle gezebileceği standartları sunabilecek kapasitede ve durumda olması, bu özellikleri taşıdığının belirlenmesinden sonra, içinde mimari ve elektrifikasyon uygulamalarının sağlanabileceği bir ortamın oluşturulmasının ve bu işlemlerin mağara doğasını bozmayacağının teknik raporlarla kanıtlanmasının, bu doğrultuda hazırlanan mağara ve elektrifikasyon projelerine ilişkin ilgili idareden yani turizm merkezi sınırları içindeyse Kültür ve Turizm Bakanlığından, belediye mücavir alanındaysa Belediye Başkanlığından, belediye mücavir alanı dışındaysa Çevre ve Şehircilik Bakanlığından uygun görüşlerin alınması gerekmektedir.

Mağara ekolojisi açısından mağaranın ziyarete açılmasının sakıncalı olması durumunda ise sadece bilimsel amaçlı araştırmalar için mağaraya girilmesine izin verilmektedir. Bu doğrultuda, mağaralara ilişkin yapılan tespit ve iletilen taleplerin bu kriterlere uygunluğunun belirlenmesinden sonra Bakanlığımız, bütçe imkânları dâhilinde, mağaraların turizme kazandırılmasına yönelik mali destekler vermektedir.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Bu bilgi yetersiz Sayın Bakan çünkü oranın tabelası bile var yolun üzerinde “Damlataş Değirmenli Mağarası” diye, çalışma da yapıldı, verilen bilgi yanlış, yanlış bilgi vermişler.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Sayın Fethi Gürer’in (6/536) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Niğde ili Kiçiağaç köyünde bulunan tarihî yapıların ve konakların korunması, gerekli taşınmaz kültür varlığı özelliği gösteren yapılar olup olmadığının belirlenmesi amacıyla Bakanlığımız koordinasyonunda tespit çalışmaları yapılacaktır. Bu soruyu da geçiyorum.

Çamardı Kilisesi’nin ve Uluağaç köyündeki azınlıklardan kalan okulun restorasyonu hususunda Bakanlığımızca yürütülen bir çalışma bulunmamaktadır.

Sayın Fethi Gürer’in (6/537) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Gerekli incelemeler yapılmış olup söz konusu taş, Niğde yöresinde bulanan, tarihî özelliği olmayan, yöresel bir taş olarak konumlandırılmıştır.

Sayın Fethi Gürer’in (6/538) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 10’uncu maddesi kapsamında Vakıflar Genel Müdürlüğünün idaresinde veya denetiminde bulunan mazbut ve mülhak vakıflara ait taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde bulunan cami, türbe, kervansaray, medrese, han, hamam, mescit, zaviye, Mevlevihane, çeşme ve benzeri kültür varlıklarının korunması ve değerlendirilmesi koruma kurulu kararı alındıktan sonra bilindiği gibi Vakıflar Genel Müdürlüğünce yürütülmektedir.

Niğde ili Merkez ilçede yer alan Sokullu Mehmet Paşa Bedesteni Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun ilgili tarih ve sayılı kararıyla tescil edilmiştir. Şu anda kullanılmayan taşınmazın mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne aittir. Koruma Bölge Kurulunca onaylanmış her hangi bir onarım projesi bulunmamaktadır.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Belediye tarafından kullanılıyor.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) – Vakıf eseri olması sebebiyle Kayseri Vakıflar Bölge Müdürlüğünün yetki ve denetiminde olduğundan, esere ilişkin öneri, kullanım talebi, Nevşehir Koruma Bölge Kuruluna iletilmesi hâlinde konu değerlendirilecektir.

Rasih Özbek Konağı, Konya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun ilgili kararıyla taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilmiştir. Özel mülkiyete ait olan konağa ilişkin röle, restitüsyon ve restorasyon projeleri, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun ilgili kararı doğrultusunda, mülk sahibince hazırlanarak Nevşehir Koruma Bölge Kurulunda görüşülmek üzere iletilmesi gerekmektedir. Kullanım önerileri de projeler kapsamında değerlendirilecektir.

Yine, Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren taşınmaz kültür varlıklarına yardım sağlanmasına dair yönetmelik gereğince özel hukuka tabi gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmazların nasıl değerlendirileceğini daha evvel ifade etmiştim. Bu doğrultuda, yönetmelik doğrultusunda yardımlar yapılmaktadır.

Yine, ilgili yerlerde –isterseniz bunu da söyleyeyim- Niğde iline bu doğrultuda 2005-2015 yılları arasında 2 adet taşınmaza 26 milyon 59 bin proje yardımı, 1 adet taşınmaza 45 milyon onarım yardımı yapılmış. Bu kapsamda mülkiyet sahibi tarafından bahsi geçen taşınmazla ilgili proje, proje yardım talebi için anılan yönetmeliğin 8’inci maddesinde yer alan belgeler tamamlandıktan sonra değerlendirilecektir.

Sayın Ömer Fethi Gürer’in (6/539) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Alaaddin Tepesi’nde Arkeolog Mahmut Akok tarafından yapılan sondajlarda tepenin kayalıkları üzerinde geç Hitit dönemi bir yerleşim varlığı ile Bizans devri kışla ve mağaraların, daha üstte ise Anadolu Selçuklu devri yapı ve seramiğinin kalıntıları tespit edilmiştir. Söz konusu dehlizlere yönelik Bakanlığımızca planlanan bir çalışma bulunmamaktadır.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Keşke olsaydı Sayın Bakanım.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) – E, imkânlar meselesi; şeye alırız, imkânlar olursa olur.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Belediyeler yapsın, başka yerde belediyeler yapıyor, Niğde’de de yapsın.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) – Ömer Fethi Gürer’in (6/540) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Niğde ilinde Bakanlığımıza bağlı Niğde Müzesi ile Gümüşler Manastarı ve yer altı şehri hâlen ziyarete açıktır ve Bakanlığımızca teknik, idari, mali ve ilmî anlamda çağdaş müzecilik anlayışıyla örtüşebilecek bir müze olgusunun yerine getirilebilmesinin hedeflenmesi ve sınırlı düzeydeki kaynaklarımızın mevcut müzelerimiz ile inşai faaliyeti başlamış bulunan yeni müzelerin desteklenmesi yönünde kullanılmasına yönelik öncelik arz ettiğinden Hakkı Eroğlu’na ait tarihî yapının “Yazar ve Şairler Kültür Müzesi” adı altında Bakanlığımıza bağlı bir müze olarak düzenlenmesi şu aşamada planlanmamaktadır. Ancak yerel idarelerce -valilik, kaymakamlık, belediye- özel müze açılabilmektedir. Bu kapsamda, ilgili yasa ve yönetmelikler çerçevesinde bunlardan istifade edilebilir.

Sayın Gürer’in (6/542) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Murtandı Kalesi’nin restorasyonuna yönelik Bakanlığımız tarafından yürütülen bir çalışma şu aşamada yoktur. Bakanlığımız izinleriyle İstanbul Üniversitesinde Yardımcı Doçent Sayın Semra Balcı ve Profesör Erhan Bıçakçı tarafından bölgede yüzey araştırması yapılmıştır. Murtandı Kalesi’nde Niğde Müzesi uzmanlarınca 2016 yılında yüzey araştırması yapılmıştır.

Yine, Gürer’in (6/543) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Niğde ili Ulukışla ilçesi Darboğaz köyünde yer alan Sıdıran Kalesi, Nevşehir Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunca, ilgili kararla, birinci derecede arkeolojik sit alanı olarak tescil edilmiştir. Ayrıca, arkeoloji, sanat tarihi ve antropoloji dallarında bulanan hocalardan herhangi bir şekilde bir heyet oluşursa bu konuda Bakanlığımız gerekli değerlendirmeleri yapacak, çalışmaları sürdürecektir.

Bakanlığımızca tanıtıcı yayın olarak ülke genelinde ve yurt dışına yönelik tanıtım çalışmalarında altı dilde baskıları gerçekleştirilen –İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca ve Rusça- Kapadokya broşürümüzde Niğde iline de yer verilmiştir.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – İki satır.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) – Sayın Gürer’in (6/545) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Niğde ili merkez ilçesi Ballı köyünde bulunan Ballı köyü kilisesinin restorasyonu konusunda şu anda bir çalışmamız yok. Kalkınma Bakanlığının, 2016-2018 Dönemi Yatırım Programı Hazırlama Rehberi’nde yer alan “Zorunlu haller dışında, yeni kültür merkezi projesi tekliflerinin, Kamu Eliyle Yapılan Kültür Yatırımlarına Destek projesi kapsamında yapılması esastır.” ifadesi gereği, Kamu Eliyle Yapılan Kültür Yatırımlarına Destek Projesi kapsamında Bakanlığımızca, destek kriterlerinde belirtilen hususların yerine getirilerek Bakanlığımıza müracaat edilmesi durumunda ilgili yerle ilgili destek sağlanabilecektir.

Sayın Ömer Fethi Gürer’in (6/546) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Niğde merkez ilçe Eskisaray Mahallesi Sungurlu Camisi yanında bulunan, tapuda ilgili yerlerde kayıtlı Prodromos Manastırı - Rum Kilisesi olarak bilinen- “kültür varlığı” olarak tescillenmiş olup mülkiyeti Niğde Belediyesi Başkanlığına aittir. Şu aşamada yapıya ilişkin bir müze yapılması planlanmamaktadır.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Hayır, onarımı var, onarılıyor, bitmek üzere.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) – Bunlar bundan sonra tekrar gözden geçirilir yani eğer gerekiyorsa müze hâline getirilebilir.

Niğde ili merkez Sungurbey Camisi yanında 1861 yılında inşa edilmiş olan Rum kilisesi içinde veya çevresinde herhangi bir bilimsel kazı çalışması yapılmamıştır. Söz konusu yapının Kapadokya bölgesi içerisinde kalması nedeniyle bu bölgenin genel özelliği olarak kilise veya çevresinde yer altı kaya oyma mekânlarının bulunması da kuvvetle tahmin edilmektedir. Bahsi geçen yapı ve çevresinde araştırma, kazı ve sondaj çalışması yapılmasına yönelik bir talepte bulunulması hâlinde konu, yürürlükteki mevzuat çerçevesinde Bakanlığımızca değerlendirilecektir.

Sayın Gürer’in (6/547) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Niğde ili merkez ilçesi Tepeköy köyünün güneydoğusunda, ortalama 3 kilometre uzaklıkta, Roma ve Bizans dönemlerine ait bir yaşamın olduğu görülen bir höyük yapısıdır. Tepeköy sınırları içerisinde Höyük Müdürlüğümüz uzmanlarınca tespit edilmiş, tescil işlemlerine yönelik çalışmalar yapılmıştır. Nevşehir Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünün ilgili kararıyla korunması gerekli taşınmaz kültür varlıkları olarak da tescil edilmiştir. İleride yapılacak kazı çalışması sonrasında alanla ilgili arkeolojik projeler ilgili kurumlar tarafından değerlendirilecektir.

Sayın Gürer’in (6/550) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Yer altı su kanallarının varlığı bilinmekte olup bunlarla ilgili yapılan bilimsel bir araştırma ve yürütülen bir çalışma şu anda bulunmamaktadır. Mülkiyet durumları göz önünde bulundurularak önümüzdeki yıllarda bütçe çalışmalarında değerlendirilecektir. Söz konusu su kanallarına ilişkin tescil kaydı bulunmamakta olup konuyla alakalı, Bakanlığımız kapsamında, Bakanlığımız koordinasyonunda tespit çalışmaları yapılacaktır.

Ayrıca, Niğde’nin tarihî anıtları 2012 yılında UNESCO dünya tarihi geçici mirası listemize kaydedilmiştir. Bakanlığımızca, tanıtıcı yayın olarak ülke genelinde, yurt dışındaki yayınlarda yine Niğde’ye yer verildiğini ifade etmek isterim.

Sayın Gürer’in (6/551) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Niğde il sınırları içerisinde yer alan Osmanlı Dönemi’ne ait cami sayısı 16’dır. Niğde il sınırları içerisinde Osmanlı Dönemi’ne ait kilise sayısı 13’tür.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – 40’ın üzerinde.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) – Bunların detaylarını...

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Bu da yanlış bilgi Sayın Bakan, 40...

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) – Burada var, isterseniz sonra bunları teferruatlı olarak sizinle paylaşabiliriz.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Benim kitapta var 40 tanesinin resmi.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) – Ben size tescilli olanlarını söylüyorum. Burada –istediğiniz- varsa memnun oluruz, fazla çıkarsa bu bizim, Türkiye’nin kültürel değerini artırır, bundan da memnun oluruz.

Sayın Gürer’in (6/552) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Alaaddin Cami vakıf eseri olduğundan Bakanlığımızda ilgili bir bilgi ve belge bulunmamaktadır.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Gülen kadın yüzü var Sayın Bakanım, çok ilginçtir.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) – Sayın Gürer’in (6/554) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Bakanlığımızın izinleriyle bölgede Niğde Üniversitesinden Doçent Doktor Sayın Mehmet Ekiz Başkanlığında yürütülen Niğde ili ve ilçeleri yüzey çalışmaları Bakanlığımız koordinasyonunda tespit çalışmaları çerçevesinde yürüyor. Ayrıca, Niğde Valiliğinin 2015-2019 Stratejik Planı’nda belirtilen, Niğde ili sınırları içerisindeki tescilsiz taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarıyla ilgili tespitler de tamamlanarak bunların tespiti için bölge koruma kuruluna gidecektir. Ulukışla’nın Cehri Dağı tepesinde bulunan Sansar Höyüğü’nde Bakanlığımız izinleriyle gerçekleştirilen bilimsel kazı çalışması sonucunda edinilen bilgiler aşağıdadır: Sansartepe ve çevresine yayılmış ören yerinde belirgin bir höyükleşme yoktur. Tepe üstündeki düzlükler yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Sansartepe’nin kuzeyindeki düz alanda ise plan verecek tarzda taş duvar izleri görülmektedir. Bu alanda yoğun olarak Roma Dönemi özelliği gösteren çanak çömlek parçaları da bulunmaktadır. Sansartepe’nin güney yamacından başlayarak güneydoğuya doğru uzanan, yerleşime olanak veren düzlük alanda da plan verecek tarzda taş duvar izleri görülmektedir. Bu alanda Kalkolitik Dönem özelliği gösteren çanak çömlek parçaları, ağırşak ve ezgi taşlarının yanı sıra Demir Çağı ve Roma Dönemi özelliği gösteren parçalara da rastlanmıştır.

Müsaade ederseniz biraz hızlı geçeyim çünkü…

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Sayın Bakan, arada bir yayla evlerine de dokunun, Karadeniz’de ne var ne yok…

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Vallahi Niğde’den Karadeniz’e çıkamadık yani Niğde’deyiz hep. Ömer Fethi Gürer’i de hakikaten tebrik ediyorum yani Niğdeliler herhâlde sizinle gurur duyuyordur, hakikaten burada 130 soru var, hepsini siz sormuşsunuz. Onun için, kusura bakmayın, biz Karadeniz’e gelemedik.

Ben, biraz böyle hızlıca geçerek… Bir kısmını bunların size yazılı olarak da iletiriz.

Sayın Gürer’in yine (6/568) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Niğde ili Merkez ilçesi Hamamlı Mahallesi’nde bulunan, mülkiyeti hazineye ait ve Bakanlığımıza tahsisli 2 pafta 88 no.lu parselde yer alan kilise vasıflı taşınmaz Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun ilgili kararıyla korunması gereken taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilmiş olup şu aşamada bir müze olarak kullanılması planlanmamaktadır.

Profesör Doktor Ebru Parman’ın “Niğde Çevresi Araştırmaları” -ilgili dergide yayınlanmış- makalesinde zengin işlemeler anlatılmaktadır. Ayrıca, Niğde Müzesi Müdürlüğünde Niğde ili kültür envanterinde de anlatılmaktadır bu alan, ayrıca başka yerlerde de yer alıyor dolayısıyla bu yapı da ortaya çıkarılmış görünüyor.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Çok güzel bir yapı Sayın Bakan, orayı mutlaka görün.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - İnşallah olur, inşallah gezeriz.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Ömer soruları bitir de biz de Karadeniz’den bahsedelim.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Vallahi, Karadeniz’den bir şey yok onu söyleyeyim.

Evet, Sayın Fethi Gürer’in (6/569) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı: Göbekli Tümülüsü, Adana-Kayseri kara yolunun Sazlıca kasabasına giden yolun doğusundaki doğal tepe üzerinde yer almakta. Karagöbekli Tümülüsü ise Göbekli Tümülüsün yaklaşık 2 kilometre güneydoğusundadır. Söz konusu tümülüslerin korunması ve kaçak kazıların engellenmesi için Niğde Valiliğince gerekli güvenlik önlemlerinin alınması ve düzenli olarak kontrol edilmelerinin sağlanması istenmiştir. Tümülüs irili ufaklı moloz taşlar ve toprak dolguyla oluşturulmuştur. Tümülüsün Niğde iline bakan kuzeybatı yönünde, hemen yanında verici direkleri ve istasyonlar bulunmaktadır. Tümülüste daha önceki yıllarda yapılan kaçak kazılar sonucu maalesef tahribatlar vardır ancak genel yapısı iyi olup tepe üzerinde nirengi noktası bulunmaktadır.

Karagöbekli Tümülüsü, Adana- Kayseri kara yolu bölgesinde Göbekli Tepenin yaklaşık 2 kilometre güneydoğusunda, sağlam bir yapı olduğu anlaşılıyor. Bazı tahribatlar burada da olmuş ancak tümülüsler Niğde kültür envanterinde yayımlanmıştır. Gerekli şartları taşıyanlar süresi içerisinde Bakanlığımıza kazı çalışması için müracaat ettikleri takdirde Bakanlığımız ilgili birimleri bunları değerlendirecek ve sonuçlandıracaktır.

Fethi Bey, müsaade ederseniz, bunların hepsi sizin sorularınızın cevapları, bunları yazılı olarak sizlere takdim ederiz, biraz da başka arkadaşlarımızın sorduğu sorulara geçelim.

Antalya Milletvekilimiz Sayın Çetin Osman Budak Bey’in (6/121) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin cevabı.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Ömer Bey’in haricinde 3 tane soru var Sayın Bakanım.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) – 2016 yılı ve Ocak-Ağustos 2017 yılı Rusya Federasyonu’nda yürütülen tanıtım faaliyetlerini sormuş Osman Bey.

Tanıtım kampanyası olarak MITT Moskova 2017 Fuarı döneminde 1-31 Mart 2017 tarihleri arasında Moskova’nın merkezî yerlerinde açık hava tanıtım kampanyası yapılmıştır.

Yine aynı yıl bazı turizm şirketlerimizle birlikte reklam kampanyaları yapılmış, outdoor reklamlarında yer alınmış, TV mecralarında birlikte reklam faaliyetleri gerçekleştirilmiştir.

2016-2017 yılında turizm fuarlarına katılım sağlamıştır. 2016 Leisure Turizm Fuarı Moskova'da 21-24 Eylülde yapılmış, CIS Travel Market Uluslararası Seyahat ve Turizm Fuarı 13-15 Ekimde St. Petersburg’da yapılmış, yine Moskova Uluslararası Turizm Fuarı’nda yer alınmış, Moskova Uluslararası Seyahat ve Turizm Fuarı’nda yer alınmıştır. Bu anlamda Moskova’da ciddi bir şekilde turizm alanında faaliyetler, fuar ve tanıtım faaliyetlerinde bulunulmuş. Özel etkinlikler kapsamında, Bakanlığımız ve özel sektör iş birliğinde 16-18 Haziran 2017 tarihlerinde Rusya’nın başkenti Moskova’da sanat, kültür, turizm, gastronomi, alışveriş, spor gibi alanlarda çeşitli etkinlikleri barındıran Türkiye Festivali düzenlenmiştir. Moskova’nın en ünlü parklarından birisi olan Krasnaya Presnya’da gerçekleştirilen festival Rus halkı tarafından büyük ilgi görmüş ve üç gün süren festivali yaklaşık 153 bin kişi ziyaret etmiştir. Festival, Türk ve Rus basınında geniş ölçüde yer almıştır. Festival boyunca Antalya, İzmir ve Nevşehir başta olmak üzere birçok destinasyonumuzun tanıtımı yapılmış, gastronomiden Türk sanatlarına, Karagöz-Hacivat oyunlarından mehteran bölüğü konserine değin uzanan çeşitli kültürel ve sanatsal faaliyetler gerçekleştirilmiştir. Ünlü Rus ve Türk sanatçılarının çeşitli gösterilerle sahne aldığı festivalde özellikle Türk perküsyon ustası Hamdi Akatay tarafından sergilenen özel darbuka şovu binlerce Rus tarafından ilgiyle izlenmiştir. Söz konusu bu festival basında yer almıştır.

Festival süresince gerçekleştirilen etkinlikler: Topkapı, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü maketleri ve Kapadokya, Bodrum Kalesi, Hadrianus Kapısı’nın kumdan heykellerine, Kapadokya balonu ve İstanbul tramvayına yer verilmiştir. Cam üfleme, ebru, seramik gibi Türk el sanatları gösterileri düzenlenmiştir. Golf ve yelkencilik gibi konseptli ürünler sunulmuştur. Osmanlı kıyafetleri sergisi ve defilesi yapılmıştır. Halk dansları gösterileri, mehteran takımı gösterisi, çeşitli müzik dinletileri gerçekleştirilmiştir. Türk mutfağından örnekler sergilenmiştir. Karagöz-Hacivat gösterisi yapılmış, çocuklarla Türk yöresel interaktif oyunları oynanmıştır. Alanya, İstanbul, Kapadokya gibi destinasyonların çadırları kurulmuş ve mini kapalı çarşıda alışveriş imkânları sunulmuştur. Yağlı güreş temsilleri de yapılmıştır.

İdil Biret konseri: 15 Temmuz 2017’de Rusya’nın Tambov kentinde konser vermek için Moskova’ya gelen ünlü piyanistimiz İdil Biret’in katılımlarıyla, Moskova’nın önde gelen kültür adamları ve kanaat önderlerine yönelik olarak 12 Temmuz 2017’de konser düzenlenmiştir.

Moskova Kültür ve Tanıtma Müşavirliğimizce 2017 yılının sonuna kadar gerçekleştirilmesi planlanan etkinlikler:

Dünyaca ünlü flüt sanatçımız Şefika Kutluer’le Rus orkestrası eşliğinde bir konser gerçekleştirilmesi. Moskova’da uygun bir sanat galerisinde resim sergisinin gerçekleştirilmesi. 2018 yılı içerisinde ise mart ayında, Moskova’nın prestijli bir kapalı mekânında özel Türkiye fuarı düzenlenmesi, fuar esnasında geleneksel Türk musikisi, halk oyunları, ebru, kaligrafi ve mümkün olduğu takdirde cam üfleme sanatı gibi etkinliklerle tanıtım faaliyetlerinin sürdürülmesi. 2018 Haziran ayında, National Geographic dergisiyle birlikte Kızıl Meydan yanındaki yaya yolu üzerinde kültürel ve turistik yönlerimizi gösterecek “Bilinmeyen Türkiye” isimli bir fotoğraf sergisinin açılması. 2018 Ekim ayında, oldukça beğeni toplayan Türkiye Festivalinin ikincisinin planlanması.

Ülkemizin Rusya Federasyonuyla turizm ilişkisi 1990’lı yılların başıyla başlamış ve Türk özel sektörünün yatırımlarıyla Rusya Federasyonu’ndan turist gelişleri özellikle Antalya ilimize gerçekleşmiştir. Bu durum Rusya vatandaşlarının tatil alışkanlığının gelişmesiyle birlikte sayısal anlamda da yıllar içerisinde artış göstermiştir. Rusya Federasyonu’nda ilk turizm acente ve tur operatörleri de Türk girişimcilerinin öncülüğünde kurulmaya başlanmış ve 2000’li yıllarla birlikte Rusya’dan ülkemize gelen turist sayıları artmıştır.

2014 yılı sonu itibarıyla 4,5 milyon Rus turist rakamına ulaşıldı. Maalesef 2015 yılındaki Rus uçağının düşürülmesi olayından sonra bu sayıda ciddi bir şekilde azalış oldu. 2016 yılında rakam 866.256’ya kadar düştü. Ama çok şükür bu yıl itibarıyla yeniden rakamlarda yükseliş ortaya çıktı. Ümit ediyorum ki sadece Rus turistlerinin yeniden gelmesi değil Türkiye’de turizm sektörünün yeniden 2014 rakamlarına yükselmesi inşallah 2019 yılı sonu itibarıyla gerçekleşecektir.

Türkiye-Rusya arasındaki ilişkilerin normalleşmesi yolunda ilk olarak Dışişleri Bakanlığı heyetince yapılan… İsterseniz bunların teferruatına girmeyeyim ama çok şükür aradaki sıkıntıların aşıldığını görüyoruz. Turizm alanında da tekrar, ciddi bir şekilde yükselişe geçtiğimizi hepiniz -rakamları da- biliyorsunuz.

Ayrıca, bu süre içerisinde Turizm Acil Eylem Planı ve bu eylem planındaki bazı maddeler 2017 yılına kadar güncellenerek sektörümüzün yararına sunulmuştur. Bunun yanı sıra, sektöre sağlanan istihdam destekleri ve kruvaziyer turizmine yönelik destekler hâlen devam eden çalışmalarımızdır.

Eylem planında yer alan maddeler ile diğer destekler başlıklar hâlinde aşağıda gösterilmektedir.

Türkiye’ye gelen turist A grubu seyahat acentelerine uçuş başına destek verilmesi; Türkiye’ye turist getiren A grubu seyahat acentelerine Kredi Garanti Fonu teminatıyla kredi kullanımına imkân sağlanması; Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından Karşılıklar Yönetmeliği uygulamasına ilişkin kurul kararı alınması; Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli deniz turizmi tesislerinin Ekonomi Bakanlığının teşviklerinden yararlandırılması; Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli konaklama ve deniz turizmi tesislerinin ihracatçı sayılması, bu da önemli bir teşvik; Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli konaklama tesislerinden alınan ecrimisil bedellerinin 2016 yılı ödemelerinin ertelenmesi ve 3 eşit taksitle ödenmesi; Kültür ve Turizm Bakanlığından tahsisli konaklama tesislerinden alınan kira bedellerinin 2016 yılındaki ödemelerinin tehir edilmesi ve 3 eşit takside bölünmesi; turizm sektörüne yönelik istihdam paketlerinin desteklenmesi; kruvaziyer gemiyle turist getiren A grubu seyahat acentelerine destek sağlanması hakkındaki gelişmeler bu sektörde hakikaten sektörün yeniden uçabilmesi için alınan önemli tedbirlerdir.

Bakanlığımızın görev, yetki ve sorumluluk kapsamında hem 2016 hem de 2017 yılında ülke turizminin canlanması, pazarlanması ve cazip hâle getirilmesine yönelik tur operatörleriyle birlikte reklam, yurt dışından önemli konukların ülkemizde ağırlanması, turizm fuarlarına katılım sağlanarak ülkemizin tanıtımına yönelik faaliyetler gerçekleştirilmiştir.

Ana pazarlarda yaşanan düşüş ve ülkemizin yakın coğrafyasında sürmekte olan savaş durumu nedeniyle kırılgan bir yapı arz eden ve önemli oranda düşüşler kaydettiğimiz Avrupa pazarında tematik tanıtımlara ağırlık verilerek düşüşün önüne geçilmeye çalışılmıştır. Böylelikle 2017 yılının ilk sekiz ayı sonunda ülkemize gelen Avrupalı turist sayısı bir önceki yıla göre kayda değer oranda artmıştır.

Burada, müsaade ederseniz, şunu da söylemek isterim. Evet, bu 2016 bizim için turizm açısından kötü bir yıldı. Avrupalı turistlerin ve özellikle Avrupa’da ortaya çıkan Türkiye karşıtı bazı ön yargıların çok ciddi bir şekilde taban bulması sonunda turizm sektöründe de ciddi daralmalar yaşadık. Bunu ortadan kaldırmak için hem Avrupa pazarlarında, o bildiğimiz geleneksel pazarlarda ciddi bir tanıtım faaliyetini, etkinliğini sürdüreceğiz. Ama özellikle önümüzdeki dönemde iki alanda stratejimizi yoğunlaştırıyoruz. Bunlardan birisi yeni pazarlara açılmak gereğidir. Türkiye'nin yeni pazarları, yeni kapıları tıklaması lazım. Özellikle dört ülkenin Çin, Hindistan, Güney Kore ve Japonya’nın Türkiye turizmi bakımından çok önemli ülkeler olduğunun altını çizmek isterim. Bu dört ülkenin yaklaşık nüfusu dünya nüfusunun yarısı ediyor. Ayrıca bu dört ülkede de son derece genç, dinamik, yeni bir orta sınıf var, zengin bir orta sınıf var. Bu orta sınıfların ilgisinin Türkiye'ye doğru yöneltilmesi bakımından, tabiri caizse, tam manasıyla bir seferberlik hâlindeyiz. Önümüzdeki yıl, 2018 yılı Çin’de Türkiye yılı olacak. Bununla ilgili olarak Çin’de yaklaşık 50 etkinlik düzenliyoruz ve Çin’in bütün ilgisini yoğunlaştırmak için gayret ediyoruz. Aynı şekilde Hindistan, Güney Kore ve Japonya’yla ilgili de çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Bir başka alanda, tabii, Türkiye'nin ürün çeşitlendirmesine de gitmesi gerekiyor, pazar çeşitlendirmesinin yanında. İkinci önemli strateji olarak bunu gündemimize almış durumdayız. Sadece deniz turizmi, sadece güneşlenme değil, çok geniş bir coğrafya, çok büyük imkânları olan bir ülkeyiz. Dağ turizmi, sağlık turizmi, spor turizmi, inanç turizmi gibi çeşitli alanlardaki turizm ürünlerimizi çeşitlendirebiliriz. Ayrıca, bölge ülkelerimizle ortak paketler oluşturarak, bu ortak paketler üzerinden de ürünlerimizi zenginleştirme imkânımızın olduğunu görüyoruz.

Sadece bir örnek vereyim bizim kültürel zenginliğimiz bakımından: Geçtiğimiz günlerde Burdur Gölhisar Kibyra antik kentinde bir senfoni orkestrası dinletisi oldu. Herhâlde dünyada bu kadar zengin başka bir ülke yoktur. Kent Roma döneminden, Helenistik dönemden kalmış, Anadolu’nun en eski antik kentlerinden birisi. Sadece 11 bin oturma kapasiteli bir hipodromu olan bir antik kent. Bir kısmı çok şükür ortaya çıkarılmış vaziyette, bir kısmının kazıları devam ediyor. Senfoni orkestrası ve senfoni orkestrasının icra ettiği şey Anadolu’nun sesi türküler dinletisi. Ankara’da görev yapan büyükelçileri, medya mensubu arkadaşlarımızı götürdük; herkesin hayran kaldığı bir konser, hep beraber izledik. Şunu ifade etmek istiyorum: Antik bir amfiteatrın üstünde, senfoni orkestrası formunda Anadolu ezgileri gibi bir otantik ezgileri dinletebilecek başka bir kültürün yeryüzünde olduğunu zannetmiyorum. Dolayısıyla, bu kültürel zenginliğimizi de turizmin önemli bir gücü olarak kullanacağız ve özellikle Türkiye’ye karşı oluşturulmaya çalışılan bu kara propagandanın da aşılması için hem kültür alanındaki hem turizm alanındaki zenginliğimizi yumuşak gücümüzün önemli bir unsuru olarak kullanacağız.

Burada yine Fethi Bey’in soruları var ama müsaade ederseniz onları da yazılı olarak size ifade edelim. Ayrıca, Milletvekili Sayın Ali Özcan’a ait (6/148); yine Fethi Gürer’e ait (6/158), (6/199), (6/236), (6/237), (6/238), (6/395)’e kadar; yine Altan Tan’a ait (6/314), (6/382), (6/384), (6/389) ve (6/399) esas numaralı soru önergelerine 4/10/2016 tarih ve 175446 sayılı 15/11/2016 tarih ve 203372 sayılı ve 29/11/2016 tarih 212781 sayılı yazılarımızla yazılı olarak cevap verilmiştir. (6/895) numaralı sözlü soru önergesi ise henüz işlemdedir.

Ben, müsaade ederseniz, burada sözlerimi toparlayayım. Hakikaten samimiyetle söylüyorum, Ömer Fethi Bey’e çok teşekkür ediyorum. Yani, böyle bir ilin bütün kültür ve turizm varlıklarını ortaya getirecek soru önergelerini sormuş olması bizi de Bakanlığımızı da çalıştırıyor. Ben bu bakımdan olumlu katkıları dolayısıyla teşekkür ediyorum. İnşallah, Niğde’ye burada “Yapamadık.” dediğimiz şeyleri yapabilecek imkânımız olur. Burada -yine bir dost meclisi samimiyeti içerisinde söyleyeyim- inşallah, Kültür ve Turizm Bakanlığına bütçeden çok fazla kaynak ayırabildiğimiz dönemler gelir, el birliğiyle o kadar güçlü, büyük bir Türkiye hep beraber oluştururuz ve o zaman da bugün maalesef benim de söylerken çok hazzetmediğim, “Henüz o işi yapamadık.” dediğimiz işleri de en kısa zamanda yapmamız mümkün olur.

Hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum, Meclisimizin çalışmalarında başarılar diliyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Sayın Gürer, bir söz talebiniz var ama yetmedi mi sorular?

Buyurun.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Bakan, öncelikle çok teşekkür ediyorum.

Niğde ili gerçekten unutulmuş ama antik kalıntıları çok olan, kültür ve tarih derinliği çok önemli bir ilimiz. Toroslar’ın Anadolu’ya açılan geliş gidiş kapısı. 130 köyümüzün hepsinde tarih, kültür, bilgi, folklor, hepsi var. Ne yazık ki yeterince ilgili bulmuyor, bu yüzden turizmden çok az pay alıyor. Nevşehir yanımızda, Nevşehir’e 3,5 milyon turist geliyor, Niğde’ye 100 binlerde geliyor. Bu bağlamda, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın bölgede yapacağı çalışmaları önemsiyorum.

Ayrıca iki konuyu da belirtmekte fayda görüyorum. Bölgedeki belediyelerin de bilimsel kazılarda üniversiteyle iş birliği yaparak yer alması gerektiğinin önemine inanıyorum. Çünkü, define avcıları talan ediyor bölgeyi. Bu konuda verdiğiniz cevaplar için de teşekkür ediyorum.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Ordu) – Peki, çok teşekkür ediyorum, sağ olun.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.39

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 19.58

BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN

KÂTİP ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Özcan PURÇU (İzmir)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 5’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan İş Mahkemeleri Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı (1/850) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 491) (X)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

5/10/2017 tarihli 4’üncü Birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 491 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 1’inci bölümünde yer alan 10’uncu madde kabul edilmişti.

Şimdi 11’inci maddeden görüşmelere devam ediyorum.

11’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri aykırılık sırasına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 491 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 11’inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

        Ahmet Yıldırım                           Mahmut Toğrul                       Bedia Özgökçe Ertan

                Muş                                      Gaziantep                                      Van

       Saadet Becerekli                          Behçet Yıldırım

              Batman                                    Adıyaman

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım.

Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP sıralarından alkışlar)

AHMET YILDIRIM (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu 491 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 11’inci maddesi iş akdi feshedilen işçilerin arabuluculuğuyla ilgili itiraz süresini düzenleyen bir madde. Ama eğer müsaadeniz olursa hazır Sayın Bakanımız buradayken neredeyse seçilmişlerin atanmışlara kurban edildiği ve Parlamentonun üçüncü büyük partisinin eş genel başkanının deyim yerindeyse yetkisinin, seçilmişlik yetkisinin gasbıyla ilgili bugün değindiğim konunun devamını getirmek istiyorum.

Şimdi, Sayın Bakan, sizden bir önceki bakanımız Anayasa Mahkemesinin Bakanlığınızdan tutuklu vekillerle ilgili istemiş olduğu görüşe binaen şunu söylüyor: “Milletvekili olmaktan kaynaklanan tüm hakları devam etmektedir.” Ve devamında “Yasama faaliyetlerine katılımının engellenmesinde herhangi bir hak kaybı yoktur." diyor. Bu ne anlama gelir? Yasama faaliyetine katılmasında herhangi bir hak kaybı yoksa buradaki Genel Kurul faaliyetlerine, grup toplantılarına, komisyon toplantılarına bu Parlamentonun üyelerinin tamamının katılmasını içerir. Ancak, bugüne kadar, bizim arkadaşlarımız tutuklandıktan sonra şu Meclis 107 birleşim yapmış, 614 oturum, 291 kanun geçmiş, 22 grup toplantısı yapmışız, bunlara katılamamış. Hak kaybı nasıl olmaz, bunu anlamakta güçlük çekiyoruz. Buradan bakıldığında Adalet Bakanlığınızın Anayasa Mahkemesine göndermiş olduğu görüş açıkçası Anayasa Mahkemesini yanıltmakta veya toplumun zekâsıyla alay etmektedir. Hak kaybı nasıl olmaz? Yasama faaliyetlerine katılımla ilgili hak kaybı nasıl olmaz?

Yine, Sayın Bakan, bugün Meclis Başkanlığına -bugün itibarıyla, bugünkü tarihle- eş genel başkanımız bu durumla, bu hususla alakalı bir dilekçe verdi. Ve açıkça, söz konusu durumun, Anayasa’nın 7’nci, 80’inci ve 95’inci maddelerinin ihlal edildiğini, bu üç madde açısından Anayasa’nın çiğnenmesinin, Meclis Başkanlığı tarafından bu ihlalin geliştirildiğini ve Bakanlığınızın da bildirilen görüşle buna açıkçası sahiplik yaptığını, zemin sunduğu ifade etmek isterim çünkü Anayasa’nın “Yasama yetkisi” başlıklı 7’nci maddesi “Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki hiç kimseye devredilemez.” der. Bu Parlamentonun üyelerinin yetkilerini kullanırken yürütme ya da yargı tarafından bu yetkilerinin derdest edilmesi anayasal bir suçtur Anayasa’nın 7’nci maddesine göre.

Yine Sayın Bakan, 95’inci maddede denir ki: “Türkiye Büyük Millet Meclisi, çalışmalarını, kendi yaptığı İçtüzük hükümlerine göre yürütür.” Yani Genel Kurul, grup toplantıları, komisyon çalışmalarında şu Meclisin anayasası İç Tüzük’tür. Bunu yürütme ya da siyasallaştırmış olduğu yargı gasbedemez. Buna göre de Meclis Başkanlığının susarak ve iktidarın da siyasallaştırdığı yargı marifetiyle bu Anayasa’nın 95’inci maddesini çiğneyerek suç işlediğini ifade etmek isterim.

Yine Anayasa’nın 80’inci maddesi “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün milleti temsil ederler.” der. Yani “Türkiye milletvekili” sıfatıyla çalışırlar.

Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda gerçekten izaha muhtaç bir konu vardır ki bakanlığınızın -siz bakanlığa gelmeden önce- Anayasa Mahkemesine göndermiş olduğu görüşte belirtmiş olduğu: “Milletvekili olmaktan kaynaklanan tüm hakları devam etmektedir ve yasama faaliyetlerine katılımının engellenmesinde herhangi bir hak kaybı yoktur.…” Basit bir şey söylüyorum: Meclis Başkanlığı günlük gündemleri bütün milletvekillerine bildirmek zorundayken cezaevindeki milletvekillerine bu gündem bildirilmiyor. Bu bile başlı başına Anayasa’nın ve İç Tüzük’ün ihlali anlamına gelmektedir ki bu garabetin bu ülkenin ve bu Meclisin üzerinden kaldırılması için gerekli çabanın gösterilmesi gerektiği hususunu Meclisin bilgisine sunuyorum.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı’nın 11’inci maddesinde öngörülen değişikliğin aşağıdaki şekilde düzeltilmesini arz ve teklif ederiz.

MADDE 11- 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 20 nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği ya da gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde işe iade talebiyle, İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca arabulucuya başvurmak zorundadır. Arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması hâlinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren, iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir. Taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebilir. Arabulucuya başvurmaksızın doğrudan dava açılması sebebiyle davanın usulden reddi hâlinde ret kararı taraflara resen tebliğ edilir. Kesinleşen ret kararının da resen tebliğinden itibaren iki hafta içinde arabulucuya başvurulabilir.”

"Dava ivedilikle sonuçlandırılır. Mahkemece verilen karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde, bölge adliye mahkemesi ivedilikle ve kesin olarak karar verir.”

         Necati Yılmaz                           Mehmet Gökdağ                           Yakup Akkaya

              Ankara                                    Gaziantep                                   İstanbul

          Zeynel Emre                             Namık Havutça                            Kemal Zeybek

             İstanbul                                    Balıkesir                                    Samsun

         Gülay Yedekci                             Kazım Arslan                                Bülent Öz

             İstanbul                                     Denizli                                    Çanakkale

         Mahmut Tanal

             İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya konuşacaktır.

Buyurun Sayın Akkaya. (CHP sıralarından alkışlar)

YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, iki yıl önce bugün Ankara’da 103 barış gönüllüsü katledildi, terörün her türlüsünü lanetliyoruz. “Hak, hukuk, adalet” sloganlarıyla barış, dostluk, kardeşlik isterken katledilen bütün terör mağdurlarını bir kez daha saygıyla selamlıyorum, saygıyla anıyorum onları.

Değerli arkadaşlar, görüştüğümüz, üzerinde konuştuğumuz madde iş akdi sonlandırılmış işçinin hakkını aramak için mahkemeye gitmeden önce ara bulucuya gitmesi önerisidir. Bu doğru bir yaklaşım değildir. Diyorsunuz ki: “Ey işçi, sen işveren tarafından işten atıldın ama hakkını hukukunu aramak için mahkemeye gitme, önce ara bulucuya git.” Bu, adil değildir. Niçin adil değildir? Zorunlu ara buluculuk taraf eşitsizliğinin en açık görüldüğü iş hukukunun özüne de aykırıdır değerli arkadaşlar. Yani şöyle ki: Birisi diğerine göre ekonomik ve sosyal olarak üstündür; burada üstün olan taraf işverendir, işçi burada mağdurdur ve ara buluculuk konusunda elbette ki üstün olan taraf hakkını daha kolay alma konusunda mağdur olan tarafı etki altına alabilecektir yani bir baskı aracına döndürülebilecektir bu süreç.

Bu durumda ortaya şu sonuç çıkmaktadır: Yani “Sonuç adil midir, değil midir?” diye… Değerli arkadaşlar, ara buluculuğun özü bir pazarlıktır. Doğal olarak pazarlık yani bir işçinin alacağının, ücretinin bir pazarlık konusu yapılması benimsenmeli midir? Sizin anlayışınızla işçinin emeğinin, alın terinin, haklarının pazarlık konusu yapılmasında bir sakınca yok. Zorunlu ara buluculuk… Buradan bir kez daha söylüyorum: AKP’de bu işi hazırlayanlar derslerini de iyi çalışmamışlar çünkü Anayasa Mahkemesinin bu konuda vermiş olduğu bir karar var. 9/10/2005 tarihinde vermiş olduğu kararda “İşçinin iradesi dışı zorlayıcı sözleşme hükmü ve dolayısıyla zorunluluğu Anayasa’ya aykırıdır.” demektedir. Yani burada her zaman AKP’nin yaptığı gibi, toplumsal tarafların görüşlerine değer vermeden bu yasa tasarısı hazırlanıyor. Kimdir buradaki toplumsal taraflar? Elbette ki sendikalardır. Türkiye'de 3 tane işçi sendikaları konfederasyonu var ve hiçbir sendika bu tasarıya onay vermiyor. “Nasıl olur da sendikalar işçinin lehine bir yasa tasarısına karşı çıkarlar?” diye düşünebilir misiniz? Çünkü bu getirilen düzenleme işçinin lehine değildir. Önerilen sistem sorunları çözmeyeceği gibi daha da karmaşık hâle getirecektir.

Şimdi size soruyorum buradan: Örneğin, bir taşeron işçi işten çıkartıldığında, mahkemeye hak aramak için gittiğinde karşısında kimi bulacaktır? Yani bir A belediyesinden çıkartıldı, belediye başkanı mı, yoksa taşeron işçinin patronu mu olacaktır? Yani bu düzenlemeyle muvazaayı bile ortadan kaldırıyorsunuz. Aynı soruyu kiralık işçilik için de söyleyebilirim. Yani orada da kiralayan işveren mi masaya oturacak, yoksa işçi simsarları mı masaya oturacak?

Bir başka soru, daha ciddi bir soru: İşe iadelerde ara buluculuğun buradaki görevi ne olacak, ne anlayacak? Yani bir işçi işten çıkartılmış, işten çıkartan, işçi onun karşısında muhatap, ara bulucu var, ara bulucu işvereni ilk kez görüyor ve diyor ki işverene: “Hadi, sen bunu işe al.” Yani bu, eşyanın tabiatına aykırı olan bir olay. Yani burada AKP’nin getirmiş olduğu bu sistem bana göre çok sürpriz değil çünkü on beş yılda yaptıklarına baktığımız zaman, Allah rızası için tek bir kez, bir madde işçinin lehine yapılan bir düzenleme yok. Bunun ispatı da şudur: Bakın, AKP Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bir işveren toplantısında -onun ağzından söylüyorum- söylediği şu: “Biz göreve geldiğimizde Türkiye’de OHAL vardı ama bütün fabrikalar grev tehdidi altındaydı, hatırlayın o günleri. Ama şimdi grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifade ederek anında müdahale ediyoruz, grevleri erteliyoruz.” Yani işte bu anlayışla işçinin hakkının korunmadığı ortada. Yasanın gerekçesinde -örnek almışlar doğru örnek diye- diyorlar ki: “İtalya’da da, Avrupa’da da bu örneklerden var.” Gene, AKP’nin bu yasayı hazırlayan milletvekilleri, uzmanları yanlış örnek almışlar. Doğrudur, 2010 yılına kadar İtalya’da zorunlu ara buluculuk vardı ama 2010 yılında İtalya’da bir yasa değişikliğiyle zorunlu ara buluculuk kaldırıldı. Gerekçesi de mahkemelerin iş yükünü azaltmadığı yönündeydi.

Değerli milletvekilleri, burada yapılması gereken, işçiyi, emekçiyi düşünüyorsanız bu yasa tasarısını çekin. İşçinin, emekçinin hakkını hukukunu gasbedecek çalışmalardan uzak durun diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

11’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

12’nci madde üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak üzere üç adet önerge vardır. İlk okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir, önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 491 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 12’nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

        Ahmet Yıldırım                           Mahmut Toğrul                       Bedia Özgökçe Ertan

                Muş                                      Gaziantep                                      Van

       Saadet Becerekli                          Behçet Yıldırım                        Ayşe Acar Başaran

              Batman                                    Adıyaman                                    Batman

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

      İsmail Faruk Aksu                           Zühal Topcu                             Deniz Depboylu

             İstanbul                                     Ankara                                       Aydın

          Mustafa Mit                               Baki Şimşek                                Ruhi Ersoy

              Ankara                                      Mersin                                    Osmaniye

           Erhan Usta                                                                               Arzu Erdem

             Samsun                                                                                    İstanbul

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki ilk önerge üzerinde söz isteyen Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de sözlerime başlamadan önce -bugün 10 Ekim- 10 Ekimde hayatını kaybedenlerin hepsini saygı ve minnetle anıyorum. Bugün kendilerine yaşatılanlara söylenecek sözümüzü zaten Mithat Hocam söyledi, sadece, onun söylediklerinin altına imza atıyoruz. Bugün bu ülkede maalesef insanların yas hakkı elinden alınıyor ama artık bu uygulamalara şaşırmıyoruz, bu ülke cenazenin mezardan çıkarıldığını gördü, zaten orası da sözün tükendiği yerdi.

Değerli arkadaşlar, ben de bu İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum. Baştan en sonda söyleyeceğimi söyleyerek başlayayım: Bu kanunun tamamının geri çekilmesi gerekiyor, her defasında söylüyoruz. Nedenini sorarsanız, evet, Sayın Bakan da bilir, hukuk fakültelerinde iş kanunu okutulurken ilk söylenen şey “Kanunlar işçi lehine uygulanır.” ilkesidir. Bu çok bilinen bir ilkedir ve mutlak geçerli bir ilke olarak kabul edilir ama biz bugün burada, Mecliste işçilerin nasıl daha fazla sömürüleceğini ya da nasıl sömürüleceğini konuşuyoruz çünkü bakarsanız bir ara buluculuk sistemi getiriliyor, zorunlu bir ara buluculuk sistemi getiriliyor ve bu ara buluculuk sistemiyle işçiyi bir şekilde işverenin bütün tekliflerini kabule zorlayacak bir sistemin şu anda kabulü ya da geçirilmesi üzerine konuşuyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu da bizi şaşırtmıyor çünkü AKP iktidarının on yedi yıllık politikalarına bakalım, tamamı aslında aynı mahiyette yani iktidara geldiği gün ilk sözleriyle şu anda bizi, ülkeyi getirdiği durum arasındaki büyük makası çok net olarak görüyoruz. Bu, hem işçi hakları açısından böyleydi hem de insan hakları açısından böyle. Hazır yine Sayın Bakan buradayken… Çünkü “sıfır işkence, işkenceye sıfır tolerans”la başlayan AKP iktidarı bugün ülkeyi sokak ortasında insanların çıplak vaziyette soyularak işkenceye maruz bırakıldığı bir ülke hâline getirdi. İşçiler konusunda da aynı gelişmelerin olduğunu görüyoruz.

2012’den bu yana 18.400 işçi, bakın 18.400 işçi -yani bu büyüklükte, bu nüfusta dünyada ülkelerin olduğunu biliyoruz- iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiş.

Bugün Türkiye’de yaklaşık 2 milyon taşeron işçi var ve AKP ilk iktidara geldiğinden bugüne kadar her defasında aynı cümleleri tekrarlıyor: “Taşeron işçilere kadro sözü…” “Taşeron işçilere kadro sözü…”

Zaten 15 Temmuzdan sonra bir OHAL ilan edildi, devlete karşı ilan edilen OHAL’in, ilan edildiğinden bugüne işçilere karşı kullanıldığını görüyoruz çünkü AKP Genel Başkanı çıkıp bir konuşmasında bunu çok net söyledi: “Eskiden işçiler çıkıp istedikleri zaman grev yapabiliyorlardı ama Allah’ın bir lütfu ki biz OHAL ilan ettik, kanun hükmünde kararname çıkardık, işçiler artık grev yapamıyor.” Yani biz, eskiden mazlumlardan yanaydık, şimdi güçlülerin yanındayız, güçlülere güç veriyoruz, mazlumları daha çok eziyoruz diyor, bunun başka bir açıklaması yoktur işçiler açısından.

Birkaç gün önce Tarım Bakanı bir açıklama yaptı, gerçekten şok edici bir açıklamaydı, çünkü şunu söylüyordu: “Suriyeli işçiler şu anda ucuz iş gücü olarak kullanılıyor.” Meali buydu ve tam da şu cümleyi söyledi: “İsteseler bile ülkeden gitmelerine izin vermeyiz.”

Hayır, Türkiye Cumhuriyeti kölelik sistemine mi geçti? Eğer ona geçtiysek bunu burada konuşalım: “Biz kölelik sistemine geçtik, insanları ucuz iş gücü olarak kullanıyoruz. İnsanların, işçilerin hayatını her defasında tehlikeye atıyoruz.” Zaten işçilerin hayatını kaybetmesinin Türkiye'de haber değeri bile yok. Çünkü işçiler hayatını kaybettiğinde gazetelerin manşetleri şu şekilde oluyor: “Bir iş makinası göçük altında kaldı.” İşte, bu, Türkiye'nin gerçekliğidir.

Dediğim gibi, eğer bir kölelik sistemine geçtiysek, eğer işçilerin kendi iradeleri yoksa, buyurun, açıklayın. İşte, getirdiğiniz bu sistem de tam bunun önünü açan bir sistem. Diyorsunuz ki: “Ey işverenler, siz zaten bütün güce sahipsiniz, parasal güce sahipsiniz, belli bir nüfuzunuz var. Ama eğer sizin karşınızda bir işçi ufacık sesini yükseltirse biz arkanızdayız.” Mazlumların yanındayken, işte, bugün, dediğim gibi, “Biz daha çok güçlünün yanında, daha çok zalimin yanında, daha çok mazlumu ezmek için varız.” diyorsunuz. Ee, bu yolda devam edin, en nihayetinde yine kazananlar mazlumlar olacak diyorum.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde Osmaniye Milletvekili…

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkanım, bir söz talebim vardı yerimden.

BAŞKAN – Sayın Muş, söz talebiniz mi oldu?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Evet, pek kısa söz talebim var.

BAŞKAN – Buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

30.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran’ın 491 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 12’nci maddesiyle ilgili önerge üzerine yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız iktidara ilk geldiğimiz günden itibaren çalışanlar konusunda önemli düzenlemelere imza atmış bir partinin Genel Başkanıdır. “İşçinin hakkını alın teri soğumadan ödeyiniz.” Böyle bir anlayışla hep meseleye yaklaştık. Burada, sanki, Genel Başkanımızın, işçinin hakkını yok sayan, onların hakkını baltalayan, onların hakkını almasını engellediği gibi bir söylemin, bir çabanın içerisinde olduğu gibi bir ifade kullanıldı, bunu kabul etmiyoruz. Anlayışımız, her zaman işçinin hak ettiğini almasını en uygun şekilde sağlamaktır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Yıldırım…

Sayın Ersoy, sizi beklettik, kusura bakmayın.

Buyurun.

31.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

AHMET YILDIRIM (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, sayın hatibimiz herhangi bir yorum yapmamıştır, Cumhurbaşkanının bir işveren örgütünde yaptığı konuşmadan alıntı yapmıştır. Bu rahatsızlık veya alıp başka yere çekme… İşverenlere şunu demedi mi? “İlan ettiğimiz OHAL sayesinde bu ülkede size karşı grev yapılmıyor işte. Size karşı yürütülecek bir grev hakkını biz OHAL sayesinde yasaklayabiliyoruz.” Bunun herhangi bir değerlendirme, yoruma açık bir tarafı yok ki. Sayın hatibimiz de kalkmış bunu söylemiştir.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Ya, siz fikirlerinizi ifade edin, biz fikirlerimizi ifade edelim.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Anlamakta güçlük çekiyoruz.

Ve OHAL, doğrudur, birileri tarafından Allah’ın lütfu olarak kullanılıyor, kullanılmaya devam ediliyor emekçilere karşı, yoksul halk kesimlerine karşı.

Teşekkürler.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – OHAL teröristlere karşı kullanılıyor.

BAŞKAN – Evet, teşekkür ediyoruz.

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı (1/850) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 491) (Devam)

BAŞKAN – Sayın Ersoy, buyurun, aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde söz sizde şimdi. (MHP sıralarından alkışlar)

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

İşin işverenle arasındaki münasebetin, hukukunun düzenlenmesi için öncelikle bir işin olması gerekiyor, ekmeğin üretilmesi, büyütülmesi gerekiyor.

Öncelikli olarak, biz, elbette ki iş ve işçi arasındaki, üreten ile tüketen arasındaki, emekçi ile sermaye arasındaki hukukun düzenlenmesindeki yasal konularda prensip olarak aracılık kurumunu destekliyoruz, desteklediğimiz bu aracılık kurumunun yanı sıra da yargı yolunun açık olmasını istiyoruz. Parti grubu olarak temel görüşlerimiz bu ama ben, bu süre içerisindeki değerlendirmelerimde ekmeğin büyütülmesi, istihdamın genişletilmesi hususunda geçici tedbirlerden çok, genel anlamda üretim ekonomisini teşvik eden, emek ve alın terinin kutsaliyeti üzerinden yürüyen bir ekonomik programın kanaatimizce bu memlekette daha sağlıklı sonuçlar vereceğidir.

İşin ve ekmeğin kutsallığını hesaba kattığımızda aklımıza şu geliyor: İnsan sadece üreten bir varlık mıdır? Yoksa insan değerleriyle birlikte yaşayan bir varlık mıdır? Bunun ikisinin arasında tercih yapmak zorunda olmadığımızı… Rahmetli Peyami Safa “Ekmek ve ideal bir arada olur.” diyor, “İnsandan ideali çıkarırsan da geride çamur kalır.” diyor Ahmet Arvasi. Bütün bunları toparladığımızda, sefaletin de asaleti öldürmemesi adına, büyük Türk milletinin asil evlatlarının sefalete düşmemesi adına da istihdamın genişletilmesi gerekiyor. Devlet elinden geleni yapmaya çalışıyor olabilir ama bu konularda daha da dikkatli olması ve ekmeği büyütmesi hususunda da üreten ekonomi programına geçmesi gerekiyor.

Bu değerlendirmelerin akabinde parti grubumuza gelen bazı problemleri, parti grubumuzdaki bazı sayın milletvekilleri tarafından soru önergesi olarak Hükûmete verilmiş birkaç problemi kürsüde de dillendirmek istiyorum.

Bunlardan bir tanesi, PTT alımlarında PTT’nin 1.750 kişiye “kazandı” ibaresiyle tebligatta bulunması ama arkasından Danıştayın yürütmeyi durdurmasından sonra bu vatandaşlara “Ne yapalım, olmadı, hadi kapıya…” İstanbul Milletvekilimiz Sayın İzzet Ulvi Yönter Bey “Bu ne olacak?” diye Ulaştırma Bakanlığına soru önergesi verdi. Bununla ilgili cevabın bir an önce verilmesi… Cevabın ne olduğunun verilmesinden çok, bu 1.750 PTT çalışanının kazandıkları hakları verildiği hâlde yürütmenin durdurulması probleminin bir an önce aşılmasını ve bu insanlara bu güzel haberlerin verilmesini, boğazlarında düğümlenen bu ekmeklerini bir an önce bir yudum suyla rahatlıkla geçirmelerini Hükûmetten talep ediyoruz.

Bir başka husus yine grubumuza gelen problemlerden bir tanesi. Sağlık Bakanlığının 12.500 sağlık personeli alması söz konusu. Bununla ilgili gerekli sınavlar yapılıyor. 9.267 kişi göreve başlıyor. Allah bu ekmeği veren ve büyüten Türk devletine zeval vermesin. Bizim insanımız devletiyle, milletiyle barışıktır, maaşını aldıktan sonra Allah’a şükreder “Allah devlete, millete zeval vermesin.” der. Bu kültürün sürekliliği çok önemlidir. İşte bu 12.500 sağlık personelinin arasında 3.233 gencimiz şu an herhangi bir işlem yapılmaksızın bekletiliyor. Gerekçesi her ne ise bunun izah edilmesi gerekiyor, güvenlik soruşturması mı, bilinmeyen başka şeyler mi, yoksa sıra mı?

Ben buradan Hükûmeti bir konuda eleştirmek istiyorum. Eleştirdiğim konu, kamu diplomasisini sağlıklı yapamıyorsunuz Sayın Bakanım. Haklı olduğunuz ve pek çok konuda millete hizmet ettiğiniz alanda milletle kurabileceğiniz münasebetlerde, aşamalar hakkında bilgiler vererek sağlıklı bir iletişim stratejisi yönetilemediği için vatandaş bilgiye erişimde sorun yaşıyor, kendisiyle ilgili bilgiye erişimde sorun yaşıyor, yaptığınız iyi işlerin bile yerine ulaşması bu nedenle gecikiyor.

Şimdi iki tane somut örneği verdik. Hükûmet sözcüsünün, parti sözcüsünün, her kimse ilgili bakanlığın çıkıp bunların gerekçesini tek tek vatandaşa anlatmasını bekliyoruz ve çözümü varsa da çözümünü bekliyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önergeler kabul edilmemiştir.

12’nci madde üzerindeki son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı’nın 12’nci maddesinde öngörülen değişikliğin aşağıdaki şekilde düzeltilmesini arz ve teklif ederiz.

MADDE 12 – 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesine üçüncü ve mevcut beşinci fıkralarından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“Mahkeme ya da özel hakem, ikinci fıkrada düzenlenen tazminat ile üçüncü fıkrada düzenlenen ücret ve diğer hakları, kararın kesinleştiği tarihteki ücreti esas alarak parasal olarak belirler.”

“Arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların, işçinin işe başlatılması konusunda anlaşmaları hâlinde; a) İşe başlatma tarihini,

b) Üçüncü fıkrada düzenlenen ücret ve diğer hakların parasal miktarını,

c) İşçinin işe başlatılmaması durumunda ikinci fıkrada düzenlenen tazminatın parasal miktarını,

belirlemeleri zorunludur. Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılır ve son tutanak buna göre düzenlenir. İşçinin kararlaştırılan tarihte işe başlamaması hâlinde fesih geçerli hâle gelir ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.”

         Necati Yılmaz                           Mehmet Gökdağ                             Zeynel Emre

              Ankara                                    Gaziantep                                   İstanbul

        Namık Havutça                            Kemal Zeybek                             Gülay Yedekci

            Balıkesir                                    Samsun                                     İstanbul

          Kazım Arslan                             Mahmut Tanal                               Bülent Öz

              Denizli                                     İstanbul                                   Çanakkale

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Gaziantep Milletvekili Mehmet Gökdağ.

Buyurun Sayın Gökdağ. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, 10 Ekim katliamında yaşamını yitiren bütün canları saygıyla anıyorum. Türkiye tarihine, cumhuriyet tarihine kara bir leke olarak geçen bu katliamın perde arkasındaki ilişkilerin açığa çıkartılmasını diliyorum.

Değerli arkadaşlar, 12’nci maddede yine bu kanunun özünde, ruhunda olduğu gibi işçi aleyhine bir düzenleme var. Bu çerçeve tasarıda işe iade davalarında mahkeme işçinin işe başlatılmaması hâlinde ödenecek tazminat, çalıştırılmadığı süre için dört aylık ücret ve diğer hakları belirliyor mevcut düzenlemeyle. Dolayısıyla bu parasal hakların hesaplanmasında işçinin emsallerinin davanın kesinleştiği tarihte aldıkları ücretler esas alınarak hesaplanıyordu.

Değerli arkadaşlar, getirilen bu düzenlemeyle söz konusu tazminat, ücret ve diğer hakların dava tarihindeki ücret esas alınarak belirlenmesi hükmü getiriliyor. Örneğin, işe iade davasında taraflar ara bulucu aşamasında anlaşamayıp mahkemeye giderse ve karar da yıllar sonra kesinleşirse işçiler parasal haklarını yıllar önceki ücreti üzerinden alacaklar; yine işçi aleyhine bir düzenleme.

Değerli arkadaşlar, yasalar yapılırken referanslar alınır ve gerekçelerinde de bu referanslar belirtilir, gösterilir. Şimdi, bu kanun tasarısında bu tasarıyı hazırlayanların gerekçe olarak gösterdiği birkaç yasadan söz edeceğim, birkaç ülkeden söz edeceğim; bakın, özellikle bu zorunlu ara buluculuk konusunda. Şimdi, bu okuyacağım ülkeler tasarıda gerekçe olarak Hükûmetin gösterdiği referanslar. Şimdi, İngiltere’de ara bulucuya başvurulması bir dava şartı olarak öngörülmemiş olmakla birlikte Fransa’da iş mahkemesine başvuru yapıldıktan sonra uyuşmazlık ara bulucuya yönlendirilmekte, Avusturya’da iş hukukunda ara bulucuya başvurulması kural olarak zorunlu olmamakla birlikte özendirilmekte, Hollanda’da ara buluculuğa başvuru zorunluluğu olmamakla birlikte bir yöntem olarak işçi açısından teşvik edilmekte.

Bakın, bunları gerekçe olarak siz gösteriyorsunuz ve hiçbirinde de ara buluculuk zorunlu ve dava şartı değil. Hele, bakın, İtalya’da referans olarak şunu göstermişsiniz, İtalya’da diyor ki: Bankacılık, finans ve sigortacılık, iş yeri kirası, kredi sözleşmeleri, kat mülkiyeti, kamusal yollarla yapılan hakaret, aile arasındaki sözleşmeler, tıbbi uygulama hatası ve doktorların sorumluluğundan doğan tazminat, miras, ortak mülkiyet, gayrimenkul, mal paylaşımı, kira sözleşmeleri bunların tamamında ara buluculuk şart ama işçi haklarıyla ilgili, iş davalarıyla ilgili ara buluculuk olayı isteğe bağlı. Neden? Çünkü o bahsettiğim bütün o hukuk alanı özel hukuk alanı. İş hukuku bir anlamda sosyal hukuk alanı, İtalya’da bunu ayırmışlar. Bütün hemen hemen her konuda ara bulucular zorunlu getirilmiş ancak iş uyuşmazlıkları yönünden ihtiyari getirilmiş.

Peki, değerli arkadaşlar, bu kadar gözüne batıra batıra işçi aleyhine bir düzenleme yapmanın ne gereği var? Bunu neden yapıyorsunuz? Sadece işverenlerin isteğine dayalı iş hukuku alanındaki bir düzelme iş yaşamında barışı sağlayabilir mi?

Değerli arkadaşlarım, gerçekten ivedilikle bunun tekrar çekilmesi, -her iki tarafı da, işçiyi ve işvereni de- Komisyonda çalışma yaşamında barış sağlayacak şekilde yeni bir düzenlemenin yapılması şarttır.

Artık, gözünüzü, kulağınızı işçiye, emekçiye verin derim, hepinizi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

12’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 12’nci madde kabul edilmiştir.

Şimdi, 13’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 491 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 13’üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

        Ahmet Yıldırım                           Mahmut Toğrul                        Meral Danış Beştaş

                Muş                                      Gaziantep                                     Adana

     Bedia Özgökçe Ertan                      Saadet Becerekli                          Behçet Yıldırım

                Van                                        Batman                                    Adıyaman

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım.

Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP sıralarından alkışlar)

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) – Teşekkürler Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konu adalet olunca ve 10 Ekim olunca o 10 Ekim anmasını konuşmadan geçmek olmaz. Onun için konuşmamı tamamen değiştirdim. Bugün sosyal medyada paylaşılan, bir meslektaşımın duygularını, olayın içerisinde olan bir arkadaşımın duygularını kısaltarak sizlerle paylaşmak istiyorum.

“Üzerinden belki iki yıl geçti ama 10 Ekim travması hepimizi derinden sarstı. Kimimiz bu sarsıntının kısmen farkına vardık ve durumu kavramaya, yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz.

Hâlâ bugün gibi anımsıyorum, bombalar patladığında TTB’nin yani Türk Tabipleri Birliğinin kortejinde, patlamanın yaklaşık 50 metre ilerisindeydim. Saat 10.04’te, bombaların patlamasından yaklaşık bir dakika sonra, ikinci bombanın patladığı alandaydım ve son yaralıyı da hastaneye taşıyıncaya kadar alanı terk etmedim. Yaklaşık 10 yaralıya müdahale etme şansım oldu. Bunlardan 3’ünün yaşamsal tehlikesi yoktu, özel araçlarla hastaneye gönderilmelerini sağladım, ağır yaralılardan da sadece 2’sini ambulansa kadar yaşamda tutabildim.

Ağır yaralılardan birine müdahale sırasında polis ortamı gaza boğdu ve ben nefes almak için yaralıyı bırakıp beş altı dakika gazın dağılmasını beklemek üzere, gazın yoğun olmadığı bir bölgeye sığındım. Döndüğümde hastaya doktor olmayan birileri müdahale ediyorlardı ancak hasta “ex” olmuştu.

Bu olayı üç gün boyunca ayrıntılı olarak kimseye anlatamadım, yaklaşık bir ay boyunca da kâbuslarla bölünen kısacık uykularım dışında başımı yastığa koyamadım. Nefes alamadım, her uykuya daldığımda gazdan nefes alamayacak durumda uyandım. Uyandım ama rüyamda müdahale ettiğim hasta, gazdan boğulsam da orada kalmamı, kendisine yardım etmemi istiyordu; kalamadım, bırakıp gittim ve o öldü. Yapabildiğim tek şey, onun yolun ortasında bulunan cansız bedenini kaldırımın kenarına çekmek ve yüzünü örtmek oldu.

Üç gün sonra psikiyatrist ve psikologlardan oluşan bir heyetle Ankara’ya giden 5 doktor arkadaş bir görüşme yaptık. Konuşma sırası bana geldiğinde bombadan çok daha korkuncunun polisin sıktığı gaz olduğunu anlatmaya çalıştım ama ağlamaktan doğru dürüst cümle kuramadım. Hastamın yardım isteyen yüzü aklımdan hiç çıkmıyordu, hele de döndükten sonra yardımdan umudunu kesmiş bir şekilde sessiz sedasız, nefessiz bir şekilde yatan cansız bedenini unutmak mümkün değildi.

Patlamadan iki dakika sonra yaklaşık 40 kişilik TTB heyeti ve sayısını kestiremediğim çoklukta SES heyeti alanda tam bir ekip hizmeti veriyorlardı. Kimisi triyaj yapmaya çalışıyordu, kimisi kimin canlı, kimin ölü olduğunu anlamaya çalışıyordu, kimisi hayati tehlikesi olmayan yaralılara -ki bunların ya bacağı ya kolları kırıktı ya da ölümcül olmayan yaraları vardı- tampon ya da turnike yapıyordu, kimisi en ağır yaralılardan başlayarak ambulanslarla hastaneye taşıma işlemini yürütüyordu. Herkes oradaydı, herkesin sırtında TTB ve SES önlükleri vardı. Bugün ölenlerin sayısı 102 olarak dillendiriliyorsa, bunun 202 olmamasının tek nedeni alanda yapılan ekip çalışmasıydı. 40 kişilik TTB ekibinin, onlarca SES üyesinin ne yapacağını bilerek birlikte yaptıkları müdahaleydi.

Müdahale bittikten sonra gittiğimiz TTB’de de hummalı bir çalışma başlatılmış ve devletin “30” diye lanse ettiği ölü sayısının 100 civarında olduğunu saat 15.00’te TTB isim isim çıkarmıştı. Ankaralı sağlıkçılar hastanelerde yaralılara ve ölenlerin yakınlarına sahip çıkma konusunda her türlü imkânı sonuna dek kullanıyorlardı.

Kısaca, barış için, emek, demokrasi ve özgürlükler için, insanların ölmesinin önünü kesmek için türküler söyleyip halaylar çekmek için Ankara’ya giden on binlerce insanın ortasında patlatılan bombalar, bizleri yıldırmaya, karanlığa hapsetmeye, umutsuzluğa düşürmeye, birbirimizi eleştirmek, birbirimizi suçlamak için gerekçeler üretmemize, ölümü gösterip sıtmaya razı olmamıza yönelikti. Ancak biz, emek ve demokrasi güçleri, gerek sendikalarımızda gerek meslek odalarımızda gerek siyasal oluşumlarımızda bu süreci bıkmadan usanmadan tartışmaya ve bu karanlıktan çıkış yollarını aramaya, bulmaya ve bütün insanlığa kabul ettirmeye yönelik bir mücadele programını önümüze koymak zorundayız. Egemenlerin canlı bombaları, silahları, tankları, tüfekleri varsa bizim de bu karanlıktan çıkmaya, özgür ve demokratik bir Türkiye’de birlikte yaşamaya yönelik inancımız, umudumuz vardır, ‘Kararmasın yeter ki sol memenin altındaki cevahir.’” Bu sözleri söyleyen, bu duygularını söyleyen, bunlara yardım eden doktor arkadaşım bu iktidar tarafından ihraç edildi ve bugün anmaya giden doktor Behçet de bugün gaza maruz kaldı. Ben şimdi buradan soruyorum: Bu mudur adaletiniz? Bu mudur hukuk?

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı’nın 13’üncü maddesinde öngörülen değişikliğin aşağıdaki şekilde düzeltilmesini arz ve teklif ederiz.

Madde 13- 4857 sayılı Kanun’un 91’inci maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“İşçilerin kanundan, iş ve toplu iş sözleşmesinden doğan bireysel alacaklarına ilişkin başvuruları üzerine, iş sözleşmesinin devam etmesi koşuluyla birinci fıkra hükmü uyarınca işlem yapılabilir.”

         Necati Yılmaz                           Mehmet Gökdağ                             Zeynel Emre

              Ankara                                    Gaziantep                                   İstanbul

        Namık Havutça                            Kemal Zeybek                             Gülay Yedekci

            Balıkesir                                    Samsun                                     İstanbul

          Kazım Arslan                             Yakup Akkaya

              Denizli                                     İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya.

Buyurun Sayın Akkaya. (CHP sıralarından alkışlar)

YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Tabii, Adalet Komisyonu olduğu için Adalet Bakanı burada, aslında bu yasa tamamen Çalışma Bakanlığını ilgilendiren bir düzenleme. Onun için de Sayın Mehmet Muş biraz önce, Hükûmet yerine kendisi Grup Başkan Vekili olarak, kuralları da hiçe sayarak burada cevap verdi ama bilmediği bir şey var. Sonuçta da Sayın Muş’a sataştığımı şimdiden söylüyorum, burada gelip cevap vermesini istiyorum -ben maddeyle ilgili konuşmama bağlı kalmayacağım, onu hazırlamıştım- çünkü konuşmasında, çıktı “On beş yıldır biz, Adalet ve Kalkınma Partisi, işçi lehine çok şeyler yaptık.” dedi.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Yapmadı mı?

YAKUP AKKAYA (Devamla) – Yani “Acaba, biz farklı bir ülkede mi yaşıyoruz?” diye böyle bir notlarımı gözden geçirdim ama öyle değil.

Değerli arkadaşlar, şuradan iddia ediyorum, AKP on beş yıldır işçi lehine tek bir madde yapmamıştır, geçirmemiştir. Bu konuşmamdan sonra Mehmet Muş buraya çıkar “Şu maddeyi geçirdik.” der, burada siz de şahit olursunuz. Söyleyeyim: 2002’de ilk geldiklerinde ilk değiştirdikleri kanun İş Güvenliği Yasası oldu. 10 kişi ve üzerinde çalışanlar yararlanıyordu, “30 kişi ve üzerinde çalışanlar” olarak getirdiler. İki: İş Kanunu’nu değiştirdiler, esnek çalışmayı, part-time çalışmayı işçilere dayattılar. Üç: İşçileri mezarda emekliliğe sevk ettiler, emekli yaşını 65’e çıkarttılar. Dört: Bu süreç içinde grevleri yasakladılar. Tam 13 tane grevi yasakladılar, işçinin, emekçinin hakkını gasbettiler. İş cinayetleri katlanarak arttı. Bu süreç içinde 19 bin işçi öldü. İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası çıkarttınız “Avrupa normları” diye, İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nı çıktığı günden bugüne kadar ertelediniz; daha geçen sene ertelediniz, yürürlük süresini ertelediniz işverenlerin istemi doğrultusunda. Sadece bu beş ayda ölen işçi sayısı 734, ilk beş ayda, geri kalan ayları saymıyorum. Modern kölelik olan kiralık işçilik kanununu çıkarttınız, işçi simsarlığını yeniden hortlattınız. Kamuda ve özel sektörde siz geldiğinizde yaklaşık 350 bin kişi vardı -belediyeler de dâhil- taşeron çalışan işçi sayısı 2 milyonu geçti, taşeron cumhuriyetine çevirdiniz. İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nu -biraz önce söyledim- ertelediniz.

Sayın Adalet Bakanı, bir şeyi daha buradan söylemek istiyorum, hazır buradasınız. Biliyorsunuz, 301 kişi Soma’da katledildi, öldü ve o dava sürüyor ama trajikomik bir olay yaşandı ve dava dosyasında hâkim görevden alındı, değiştirildi. Yeni gelen hâkim o dosyaya tekrar bakacak, tekrar süreci uzatacak, bunu anlamakta güçlük çekiyoruz. Davutpaşa’daki havai fişek patlaması ve OSTİM’deki kaçak tüp patlamasının davaları hâlâ devam ediyor, bu süreç içinde devam ediyor.

Bakın, 12 Eylül cuntacıları bile 4.300 kişiyi işten çıkartmıştı ama bu işten çıkartılan işçilere dava yolu açıktı ama siz, bu 20 Temmuz OHAL uygulamasından sonra aşağı yukarı 136 bin kişiyi işten çıkarttınız ve dava yollarını kapattınız. Bunların hepsi sizin zamanınızda oluyor.

İşçiler için kurulmuş olan İşsizlik Sigorta Fonu’nu yağmaladınız, işverenlere peşkeş çektiniz. Zorunlu bireysel emeklilik adı altında işçilerden, emekçilerden haraç toplanmasına rıza gösterdiniz. İşçilerin seksen yıllık hakkı olan Kıdem Tazminatı Fonu’na şimdi göz diktiniz, en kısa süreç içinde de onu bu Meclise getirme konusunda çalışmalarınızın olduğunu biliyoruz.

İşçinin mahkemeye gitme hakkını işte bu yeni düzenlemeyle ortadan kaldırıyorsunuz. Zorunlu ara buluculuk sistemini getirerek güçlü işveren karşısında işçiyi mağdur bir duruma sokacak bir düzenlemeye işverenlerin istediği doğrultuda yol veriyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi de işçinin şikâyet etme hakkını elinden alıyorsunuz bu yasa tasarısıyla, 13’üncü maddeyle. “Ey işçi, sen ancak çalıştığın sürece işvereni şikâyet edebilirsin, işten ayrıldığın süre içinde işvereni şikâyet edemezsiniz.” diyorsunuz. Bu çok doğru değil değerli arkadaşlar. Çünkü işçi işten ayrıldıktan sonra ancak şikâyet edebiliyor. Çalışırken şikâyet ettiği zaman, iş müfettişleri o fabrikaya geldiklerinde ilk işten çıkartılacak işçi o olduğu için, işinden olma korkusuyla, işverenin yapmış olduğu haksız uygulamaları görmezden geliyor. 2011 yılında bu düzenlemeyi getirdiniz, çok iyi de oldu. 2011’den günümüze kadar sadece 125 bin şikâyet oldu. 125 bin şikâyet Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından denetlendi ve birçok işten atılan işçi olsa bile içeride çalışanlara fayda getirdi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAKUP AKKAYA (Devamla) – Onun için, bu düzenlemeyi de çekin.

Bir de Sayın Muş, merak ediyoruz, Allah aşkına, AKP bu on beş yılda şu işçi için ne yapmış, gelin, eğer Başkan söz veriyorsa söz sizindir, anlatın.

Çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Başkan, bir şey söyleyeceğim, özür dilerim.

BAŞKAN – Kabul etmeyenler...

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, lütfen devam edin, böyle bir usul yok.

BAŞKAN – Önerge kabul edilmemiştir.

Buyurun Sayın Tanal.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Şimdi, Değerli Başkanım, Anayasa’mızın 36’ncı maddesi uyarınca herkes meşru yollarla, meşru vasıtalarla hak arama hürriyetine sahiptir. Yani, burada 13’üncü maddeye göre, uzlaşmaya gidilmişse biri dava edemez, dava açamaz, herhangi bir merciye gidemez hükmü buna aykırı. Bu açıdan, Meclis Başkan Vekili sıfatıyla, Meclis Başkanını temsilen bunun Anayasa’ya aykırılığını göz önünde bulundurarak geri çekilmesini istirham ediyoruz, sizden ricamız bu.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz

Şimdi diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 491 sıra sayılı İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı’nın 13’üncü maddesinde geçen “ilişkin” ibaresinin “dair” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

      İsmail Faruk Aksu                           Mustafa Mit                               Zühal Topcu

             İstanbul                                     Ankara                                      Ankara

        Deniz Depboylu                         İzzet Ulvi Yönter                            Baki Şimşek

              Aydın                                      İstanbul                                     Mersin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İstanbul Milletvekili İzzet Ulvi Yönter.

Buyurun Sayın Yönter. (MHP sıralarından alkışlar)

İZZET ULVİ YÖNTER (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 491 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 13’üncü maddesi üzerine parti grubum adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Tasarının bu maddesiyle bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi alacak ve tazminatları için ara bulucuya başvurulmuş olması bir dava şartı hâline getirilmektedir.

Değerli milletvekilleri, gerek bu görüştüğümüz maddede gerekse tasarının tamamında işçi ve işveren alacak ve tazminatı ile işe iade taleplerinde dava açılmadan ara bulucuya başvurulmuş olması zorunlu hâle getirilmektedir. Bu yolla yargının iş yükünün azaltılacağı öngörülmektedir. Yargının hızlı işlemesi kesinlikle çok önemlidir ve bizim de görüşlerimiz arasındadır. Önemli olan yargının hızlı işlemesinin yanında aynı zamanda adil olması, adil işlemesidir. Milliyetçi Hareket Partisinin seçim beyannamesinde, parti programında yargılama sürecinin hızlı, güvenli, etkin, adil, süratli bir şekilde yapılması, temin edilmesi hedeflenmiştir.

Tasarıyla zorunlu hâle getirilen ara buluculuk mekanizmasının yargıdaki iş yükünü hafifleteceği, davaları hızlandıracağı açıktır fakat yeni sistemde işçi ve işveren arasında adaletsizliği ortadan kaldıracak tedbirler maalesef yetersizdir. Bilindiği üzere, işverenler mevzuata ve uygulamaya hâkim olmalarına karşı çoğu işçimiz bu teknik bilgilere maalesef sahip değildir. İşçiler hem sosyal hem ekonomik anlamda işverenler karşısında dezavantajlı pozisyondadır. Bu nedenle, bu süreç, tasarıda getirilen uzlaşma yöntemi ve ara buluculuk sistemi işçinin aleyhine riskler taşımaktadır. Ara buluculuk mekanizması doğası gereği karşılıklı fedakârlığa dayanıyor. İşçi alacakları miktar olarak mahkeme önünde elde edilenlerden doğal olarak yine az olacak. Kısaca işçiler, hakları olan alacaklarının bir kısmından vazgeçecekler ya da vazgeçmek zorunda kalacaklar.

Değerli arkadaşlarım, tasarıda eksik olan bir diğer husus ise ara buluculukların hâkimlik teminatlarının veya güvencelerinin olmamasıdır. Ayrıca ara buluculuk büroları, adliye sarayları gibi koruma altında olmayacaktır. Bu güvenceler olmadığı için ara bulucuların güçlü işverenler karşısında nasıl adil olacağı, nasıl ayakta duracağı bizler için muammadır ve düşündürücüdür. Aynı şekilde ara buluculuk bürolarının tekelleşmesi ve ara bulucuların ticarileşmesi de kimse için sürpriz olmayacaktır. Etkin bir denetim mekanizması kurulmadığı sürece kaş yapayım derken göz çıkarılması da kaçınılmaz olacaktır.

Değerli arkadaşlarım, bugün işçi ve işveren arkadaşlarımızın, kardeşlerimizin sorunlarına çözüm olmak için çalışıyor, bir şeyleri ortaya koymaya uğraşıyoruz. Yargıdaki iş yükünü hafifletmek için alternatif yaklaşımları masaya yatırıyoruz fakat iş hayatındaki asıl sorunları konuşmuyoruz, gündeme taşımıyoruz. Kayıt dışı çalışmanın, taşeronlaşmanın, asgari iş güvenliği uygulamalarının, yetersiz sendikalaşmanın önüne geçemediğimiz sürece ne işçiyi ne işvereni ne de ekonomimizi kurtarabiliriz. Her dönem söz verilmesine rağmen atanamayan öğretmenlerimiz sorunludur, atama beklemektedir, taşeron firmalarda çalışan kardeşlerimiz kadro beklemektedir, polislerimiz uzanacak el beklemektedir. Uzman çavuşlarımız, uzman jandarmalarımız, ön lisans mezunu kardeşlerimiz, lisans mezunu kardeşlerimiz hayatın her alanında haklarına ulaşmak istemektedir. Bu nedenle iş dünyasını düzene sokmadan, iş mahkemeleriyle ilgili bir hukuki düzenleme yapmadan önce aslında biz yaşadığımız sorunları tüm boyutlarıyla gözden geçirmek ve konuşmak durumundayız.

Ben bu duygularla hepinize saygılar sunuyorum, kanun tasarısının milletimize, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

13’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

14’üncü madde üzerinde üç adet aynı mahiyette önerge vardır, önergeleri okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 491 sıra sayılı İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı’nın 14’üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

      İsmail Faruk Aksu                           Ruhi Ersoy                                 Erhan Usta

             İstanbul                                   Osmaniye                                    Samsun

           Arzu Erdem                             Muharrem Varlı                             Baki Şimşek

             İstanbul                                      Adana                                       Mersin

        Deniz Depboylu                             Mustafa Mit                               Zühal Topcu

              Aydın                                       Ankara                                      Ankara

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

        Ahmet Yıldırım                           Mahmut Toğrul                       Bedia Özgökçe Ertan

                Muş                                      Gaziantep                                      Van

       Saadet Becerekli                       Meral Danış Beştaş

              Batman                                      Adana

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

         Necati Yılmaz                           Mehmet Gökdağ                             Zeynel Emre

              Ankara                                    Gaziantep                                   İstanbul

        Namık Havutça                            Kemal Zeybek                             Gülay Yedekci

            Balıkesir                                    Samsun                                     İstanbul

          Kazım Arslan

              Denizli

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki ilk önerge üzerinde Adana Milletvekili Muharrem Varlı konuşacaktır.

Buyurun Sayın Varlı. (MHP sıralarından alkışlar)

MUHARREM VARLI (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 491 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 14’üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında konuşacağım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu yasada ara buluculuk sistemi getirilerek işçinin mahkemeye gitmesinin belki de önü kesiliyor. Burada şunu söylemek istiyorum: Bu tasarıyı uygulayacak olan insanlar öncelikle Peygamber Efendimiz’in buyurduğu gibi “İşçinin alın teri kurumadan hakkını teslim edin.” ilkesine, hadisişerifine uygun hareket ederlerse bir sıkıntı olmayacağı ama buna uygun hareket etmez de işçinin hakkını gasbetmeye kalkarlarsa işçinin almış olduğu tazminat hakkını belki de yüzde 50, belki de yüzde 30 kırparak, mahkeme yolunu da engelleyerek işçi kardeşlerimizi mağdur etme söz konusu olacaktır. Onun için uygulayıcıların bu konuda çok dikkatli davranmaları ve vicdan sahibi olarak hareket etmeleri gerekmektedir.

Yine, burada şunun da altını çizmek istiyorum: Özellikle son dönemde FETÖ terör örgütüyle alakalı getirilen sistemde mülakatla müdür yardımcılıkları, mülakatla devlet memurları tespiti yapılıyor. Burada da “şu sendika benim, bu sendika senin” ayrımı yapılmadan, hak edenin hakkını vererek, insanların liyakatine bakarak görevlendirme yapılması doğru olacaktır. Geçmişte bunları çok yaşadık. FETÖ terör örgütünün bu ülkede özellikle emniyet içerisindeki yapılanmasını, kimleri nasıl komiser yaptıklarını, kimleri nasıl müdür yaptıklarını, kimleri hangi istihbarat örgütünün başına getirdiklerini ve bu istihbaratçıların da kimlerle iş birliği yaptığını hep birlikte gördük, yaşadık. Onun için gerçekten bu ülkede vatanını, milletini seven, bayrağına sadık, devletine sadık insanlara, eğer liyakat sahibiyse hak ettiğini vermek gerekir. Burada sendika ayrımcılığına giderek, “şu sendika senin, bu sendika benim” diyerek ayrımcılık yapmak doğru bir yöntem olmayacaktır. Burada da vicdan ölçüsünde hareket edilirse liyakat sahibi insanlar görev başına geleceklerdir ve devletini korumak adına, milletini korumak adına da her türlü görevi layıkıyla yerine getireceklerdir.

Yine, bugünlerde görüşülen torba yasada tütünle alakalı bir madde var. Gerçi iktidar milletvekillerinin bir kısmı bu maddenin düzeltileceğini söylediler ama yine de uyarmak istiyorum. Tütün çok zor şartlarda yetiştirilen, çok kıraç arazilerde, insanların belki de başka bir geçim kaynağının olmadığı şartlarda yetiştirilen bir üründür. Keşke tütünün tamamını yasak etsek, keşke insanlar sigarayı hiç içmeseler, keşke tütünden tamamen uzaklaşsalar ama ne yazık ki içenler var. Yani burada bize hem Yahudilerin hem de emperyalist güçlerin bugünlerde, son günlerde uygulamış olduğu yaptırımları göz önünde bulundurarak Philip Morris’i mi zengin edeceğiz yoksa kendi tütüncümüzü mü koruyacağız? Bu ayrımı yetkililerin iyi düşünüp iyi ayarlaması lazım. Yani eğer Philip Morris’i, Yahudileri zengin edeceksek, eğer global jandarmayı zengin edeceksek o zaman tütün yasasını çıkartalım ve Philip Morris’in önünü açmış olalım. Ben bu manada çiftçilerimizin, tütün üreticilerimizin korunması gerektiği kanaatindeyim. Onun için de bunun altını çizerek söylüyorum: Tekrar ve tekrar, lütfen bu konuda hassasiyetimizi ortaya koyalım.

Yine, bu taşeron işçilerle ilgili verilen bir söz vardı. Bu konuda çok fazla soru soruluyor. Gittiğimiz zaman, karşılaştığımız her yerde, işçiler “Ne olacak taşeron işçilerin hâli?” diyor. Bu konuyu da bir an önce düzenlemek ve taşeron işçilerimizin lehine, onların kazanımları lehine bir yasa düzenlemesi yapmamız gerektiği kanaatindeyim. Bunları bir an önce başarmamız lazım.

Yine son günlerde Türkiye’nin İdlip’le ilgili bir askerî harekâtı var. Oradaki harekâta katılan tüm askerlerimize başarılar diliyorum; Allah onların yardımcısı olsun.

10 bin kilometreden gelip de burada hak sahipliği iddia ediliyorsa, bin kilometre öteden İsrail burada hak sahipliği iddia ediyorsa elbette ki Türkiye’nin de burada hak sahipliği vardır. Sonuna kadar arkasındayız; askerlerimizin de ve o harekâtı düzenleyenlerin de sonuna kadar arkasındayız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Aynı mahiyetteki diğer önergeler…

BAŞKAN - Evet, sayın milletvekilleri, aynı mahiyette diğer önergeler var.

Bu arada, çalışma süremizin sonuna yaklaşmış bulunmaktayız.

Siyasi parti gruplarımızın da mutabakatıyla İç Tüzük’ün 55’inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, çalışma süremizin görüşülmekte olan 491 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın birinci bölümünün tamamlanmasına kadar uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde söz isteyen Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İş Kanunu’na ilişkin görüşlerimizi söylemeye tekrar devam edeceğiz ileride, ikinci bölümde ama ben öncelikle, 10 Ekim katliamında yaşamını yitiren 102 canı saygıyla, sevgiyle anarak başlamak istiyorum.

Birçok ilimizden barış şehitleri olduğu gibi Adana’dan da 12 canımızı kaybettik. Bugün Adana’da olamadım ama onların definlerinde o acıyı birlikte yaşadık ve Ankara’da, maalesef, yasaklanması sebebiyle burada da 102 canı anamadık. Sadece bu konuya ilişkin şunu söyleyeyim: Dünyanın hiçbir yerinde IŞİD katliamlarının kınanması yasaklanmamaktadır. IŞİD’in yaptığı kesin olan bir katliamın neden yasaklandığını bir kez daha sormak istiyorum.

Burcu Çelik, değerli milletvekilleri, bu Parlamentonun bir üyesi; size biraz ondan söz edeyim. En genç vekillerimizden. 3 yaşında bir kızı var, Asmin. İnsan Hakları Komisyonu üyesi. İki gün önce altı yıl hapis cezası aldı, duydunuz mu? Eğer ilgi alanınızda değilse duymamışsınızdır ama ben size duyurayım. Sizin, bu sıralarda oturan arkadaşlarınızdan, en azından milletvekillerinden bir tanesi.

Peki, Burcu Çelik niye ceza aldı? Bunu çok kısaca anlatmak istiyorum. Burcu Çelik hakkında yandaş medyada -ben çokça izledim- A Haber, Kanal 24 olmak üzere aylarca fragmanlar yayınlandı. Söylediği iddia edilen bir söz çarpıtılarak aylarca “teaser” denilen fragman olarak yayınlandı; basında hedef gösterildi, ısrarla ve inatla Burcu Çelik hedef gösterildi. Neydi? Propaganda yaptığı iddia ediliyordu. Ne gariptir ki Muş Vekili 4 Kasımda alınmadı. Sonra 18 Nisanda savcı ifade vermeye yönelik yakalama kararı aldı, hukukçular bunu çok iyi bilirler. Kendisi götürüldü, savcı tahliyesini istedi; tutuklamaya yönelik değildi yakalama kararı ama huzurda hâkim onu tutukladı. 18 Nisandan beri Burcu Çelik cezaevinde, hâlâ Sincan Cezaevinde. Peki, sonra ne oldu? Burcu Çelik hakkında iddia neydi, biliyor musunuz? Yapmış olduğu bir konuşmadan dolayı propaganda ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek. Ama dava nasıl açıldı? Örgüt üyeliğinden. Savcı, yasama Meclisinin iradesini çiğnedi, hiçe saydı; bir hukuksuzluk yaptı, Anayasa’ya aykırı bir şekilde örgüt üyeliğinden dava açtı.

20 Mayısta burada “evet” diyenlere seslenmek istiyorum, hepinize: Biz burada dedik ki: “Siz kuzuyu kurda teslim ediyorsunuz. Bu yargı tarafsız ve bağımsız değil. Siz gönderirseniz onlar hukuk dinlemez. Yargı önüne gelen fezlekeyle bağlıdır.” Ama bağlı kalmadı, örgüt üyeliğinden yargılandı.

Daha da ilginç bir şey var: Propaganda fiili örgüt üyeliğine dönüştürüldü -halkın iradesi, buranın aldığı kararı doğru bile kabul etsek yani dokunulmazlıkların askıya alınması- dava örgüt üyeliğinden açıldı. Peki, savcı son duruşmada ne istedi biliyor musunuz? Örgüt üyeliğinden, propagandadan ve halkı kin ve düşmanlığa tahrikten beraat kararı istedi. Neden ceza verdiler? Yardım yataklıktan. Yine fezlekede olmayan bir fiilden, yine Anayasa’ya ve Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırı bir şekilde altı yıl hapis cezası aldı en genç milletvekillerimizden biri. Peki, kim verdi bu cezayı? Yargı vermedi. Bu cezayı Hükûmet, basın, Cumhurbaşkanlığı ve yargı aynılaşarak aynı kararı verdi. Basın aynını yazdı, Cumhurbaşkanlığı makamı aynısını söyledi, Hükûmet yetkilileri aynısını söyledi, yargı bunların aynısını karara dönüştürdü. İşte, burada kuvvetler birleşmiştir, burada artık demokrasi yoktur, burada, yargının bağımsız ve tarafsız olmadığı bir ülkede hiçbirimizin güvencesi yoktur. Bugün bize geliyor gibi görünüyor ama yarın bu sizin de karşınıza çıkacak. O mahkemeler hepinize ceza verebilir. Bunun önünde hiçbir engel kalmamıştır. Gerçekten korkuyorsunuz, Hükûmet büyük bir korkuyla hareket ediyor, korktukça batıyor, korktukça daha kötü adımlar atıyor ve ülkeyi adım adım felakete doğru sürüklüyor. Yalnız o felakette hepimiz olacağız, hepimizin başına gelecek. Yargının bu hâlde olduğu, milletvekilinin bu kadar keyfî cezalandırıldığı bir ülkede, 3 yaşındaki kızını göremediği bir ülkede…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Asmin şu anda iki gündür ağlıyor annesini göremediği için. Bunun vebali hepimizin, hepinizin üzerindedir diyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Aynı mahiyetteki son önergenin gerekçesini okutuyoruz.

Gerekçe:

Tasarının bütününe bakıldığında böyle bir değişikliğe gerek görülmemektedir.

BAŞKAN - Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

14’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

15’inci madde üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak üzere üç adet önerge vardır, önergeleri okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 491 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 15’inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

        Ahmet Yıldırım                           Mahmut Toğrul                         Mehmet Ali Aslan

                Muş                                      Gaziantep                                    Batman

     Bedia Özgökçe Ertan                      Saadet Becerekli                          Behçet Yıldırım

                Van                                        Batman                                    Adıyaman

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 15’inci maddesi ile 4857 sayılı Kanun’a eklenen Ek 3. MADDE ile işçi alacaklarının tamamında zaman aşımı süresi beş yıl olarak belirlenmiştir. Özellikle bu madde ile tasarının işçiyi korumadığı yönündeki niyeti net olarak ortaya çıkmaktadır. Tasarının gerekçesinde düzenlemenin 4857 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinde geçen "ücret alacaklarının zaman aşımı süresinin beş yıl olduğu” hükmüne paralel şekilde düzenleme yapıldığı iddia olunmaktaysa da ücret alacakları ile tazminat alacakları nitelikleri gereği farklı haklar olup aynı şartlara tabi olması kabul edilemez. Ayrıca Borçlar Kanunu’n 146’ncı maddesinde genel alacaklara ilişkin zaman aşımı süresinin on yıl olduğuna dair hüküm varken, işçi alacaklarına ilişkin dava açma sürenin azaltılması kabul edilemez. Bu durum hak arama hakkının kısıtlanması anlamına geleceği gibi işçi aleyhine olan bu düzenleme ile eşitlik ilkesi de ihlal edilmiş olacaktır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Şimdi, aynı mahiyetteki iki önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 491 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 15’inci maddesinde geçen “beş” ibaresinin “on” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

      İsmail Faruk Aksu                           Mustafa Mit                               Zühal Topcu

             İstanbul                                     Ankara                                      Ankara

        Deniz Depboylu                            Baki Şimşek

              Aydın                                       Mersin

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

        Muharrem Erkek                           Necati Yılmaz                           Mehmet Gökdağ

            Çanakkale                                    Ankara                                    Gaziantep

          Zeynel Emre                              Kemal Zeybek                            Namık Havutça

             İstanbul                                     Samsun                                    Balıkesir

     Cemal Okan Yüksel                         Gülay Yedekci                          Ömer Süha Aldan

            Eskişehir                                    İstanbul                                      Muğla

          Kazım Arslan

              Denizli

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki ilk önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 15'inci maddesiyle İş Kanunu’na "zamanaşımı süresi” başlıklı bir ek madde ilave edilmektedir. Buna göre, iş sözleşmesinden kaynaklanmak kaydıyla hangi kanuna tabi olursa olsun, yıllık izin ücreti, kıdem tazminatı, iş sözleşmesinin bildirim şartına uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat, kötü niyet tazminatı, iş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminatların zaman aşımı süresi "beş” yıl olarak düzenlenmektedir.

Tasarının gerekçesinde bu düzenlemenin İş Kanunu’nun 32'nci maddesinde geçen "Ücret alacaklarında zamanaşımı süresi 5 yıldır.” hükmüne paralel bir şekilde hazırlandığı belirtilmekteyse de ücret alacağı ile tazminat alacağının aynı olmadığı ve dolayısıyla aynı kurallara tabi kılınmasının gerekmediği açıktır. Üstelik Borçlar Kanunu’nun 146'ncı maddesinde yer alan hüküm uyarınca genel alacaklara ilişkin zaman aşımı süresi on yıl olarak belirlenmişken işçinin dava açma zaman aşımı süresinin beş yıl olarak belirlenmesi, işçilerin hak arama hakkının kısıtlanması anlamına gelmektedir.

Tasarının Borçlar Kanunu’ndaki genel hüküm varken İş Kanunu’ndaki ücret alacaklarına ilişkin düzenlemeyi esas alarak işçilerin aleyhine sonuç verecek bir düzenleme yapması kanaatimizce yerinde olmamıştır. Bu yöndeki bir düzenlemenin mevcutlar arasında bir hak kaybına yol açmayacak şekilde ve mevzuat arasında bütünlük sağlayan bir yaklaşımla yapılması yerinde olacaktır. Bu gerekçeye istinaden, bu değişiklik önergesiyle zaman aşımı süresinin beş yıldan on yıla uzatılması öngörülmektedir.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde söz isteyen Muharrem Erkek, Çanakkale Milletvekili konuşacaktır.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 491 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 15’inci maddesi üzerinde grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle iki yıl önce 103 insanımızı kaybettiğimiz, tarihimizin en kanlı terör saldırısını lanetleyerek sözlerime başlamak istiyorum.

Evet, iki yıl önce 103 insanımızı kaybettik, içlerinde çocuklar vardı. Bugün, geçen yıl olduğu gibi, sevdiklerini anmak, bu kanlı terör saldırısını protesto etmek için aileler, yakınlarını kaybedenler bir araya geldi fakat Ankara Valiliğinin Emniyet Müdürlüğüne verdiği talimat sebebiyle, maalesef, sevdiklerini dahi, çocuklarını dahi anamadılar.

Ankara Valiliği bu yetkiyi nereden alıyor? OHAL düzenindeyiz, belki farkında değiliz ama OHAL düzeninde demokrasi ve hukuk tamamen askıya alınmış durumda. 12 Eylül darbe hukukunun tipik bir uygulaması olan OHAL düzenini iktidar olarak çok sevdiniz, sevdiniz ama ülkeyi de adım adım bir felakete götürdüğünüzün farkında değilsiniz, çok kötü yönetiyorsunuz. OHAL düzeninde terörle hiçbir ilişkisi olmayan İbrahim Kaboğlu gibi birçok akademisyen üniversitelerden ihraç edildi; gazeteciler, milletvekilleri cezaevinde. Çok kötü yönetiyorsunuz, OHAL düzenindeyiz, demokrasi ve hukuk askıda. Adalet vicdanlardadır, onun için vicdanınızın sesini dinleyerek hareket etmek zorundasınız, hepimiz zorundayız.

Değerli milletvekilleri, 15’inci maddeyle ilgili de birkaç şey söylemek istiyorum. 15’inci maddeyle işçinin aleyhine bir düzenleme getiriyorsunuz. İşçinin lehine olan işçi alacakları için on yıllık dava açma süresini beş yıla indiriyorsunuz yani on yıllık zaman aşımı yerine beş yıl. Neden? Neden işçinin aleyhine bir düzenleme? İşçinin kıdem tazminatı alacağı, ücret alacağı, ihbar tazminatı alacağı, bütün alacakları kutsaldır ve iş hukukunda korunur, önceliklidir. Niçin bu aleyhe düzenleme geliyor? Genel alacaklarda, adi alacaklarda dahi borçlar kanununda on yıllık bir zaman aşımı varken, işçinin alacaklarında neden beş yıl? İşçinin lehine değil, aleyhine bir düzenlemeyle karşı karşıyayız, onun için bu maddenin tasarıdan çıkartılması için önerge verdik.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Adalet Bakanımız da buradayken, Milletvekilimiz Enis Berberoğlu’yla ilgili verilen bozma kararına da değinmek istiyorum. İstinaf mahkemesinin İstanbul bölge adliye mahkemesi olan 2. Ceza Dairesinin beş sayfadan ibaret bu bozma kararını bütün milletvekilleri dikkatlice okumalı; özellikle hukukçu milletvekillerimiz okumalı ama tüm milletvekilleri de okumalı çünkü bir Parlamentomuzun bir üyesi, suçsuz bir insan cazaevinde. Bir hukukçu olarak -Sayın Adalet Bakanımız da bir hukukçu- bu karar dikkatlice okunduğunda Milletvekilimiz Enis Berberoğlu’na isnat edilen suçların maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı açıkça görülüyor. Bakın, bozma kararından bir cümle okuyacağım ve bu cümleyi takdirlerinize sunacağım. Diyor ki bozma kararında: “Sırrın daha önce ifşa edildiğinin kabulü hâlinde, gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama suçunun unsurlarının oluşmayacağı” diyor. Suçun unsurları oluşmayınca ne olur değerli milletvekilleri? Beraat kararı verilir ve yukarıda da daha önce bunun ifşa edildiğinin, suça konu edilen görüntü ve bilgilerin yayınlandığından bahsediyor, başka soruşturmalara ve Yargıtay incelemesinde olan Can Dündar davasına atıfta bulunuyor. Yani, diyor ki bir belirsizlik var, başka dosyalarla birleştir ama suçun unsurları bu aşamada oluşmamıştır. Mevcut dosya içeriğine göre suçun unsurları oluşmadıysa Enis Berberoğlu’nun derhâl, ivedilikle tahliye edilmesi hukuken, vicdanen bir sorumluluktur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enis Berberoğlu suçsuzdur; bu, bozma kararıyla da sabit olmuştur ve bir adaletsizlik varsa bu adaletsizliği bizler bir yangından çok daha çabuk söndürmeliyiz ve suçsuz bir insanı, bir milletvekilini daha fazla cezaevinde tutmamalıyız, bu ağır ve haksız tutukluluğa bir son vermeliyiz diyorum. (CHP sıralarından alkışlar).

Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

15’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

16’ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Mahkemeleri Kanun Tasarısı’nın 16’ncı maddesinin tasarıdan çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

         Necati Yılmaz                           Mehmet Gökdağ                           Namık Havutça

              Ankara                                    Gaziantep                                   Balıkesir

         Kemal Zeybek                            Gülay Yedekci                         Cemal Okan Yüksel

             Samsun                                     İstanbul                                    Eskişehir

          Kazım Arslan                           Ömer Süha Aldan                             Bülent Öz

              Denizli                                      Muğla                                     Çanakkale

         Mahmut Tanal                              Zeynel Emre

             İstanbul                                    İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 15’inci maddesiyle genel zaman aşımı süresinin on yıl olması önerildiğinden böyle bir düzenlemeye gerek yoktur.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

16’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 16’ncı madde kabul edilmiştir.

Böylece birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Şimdi çalışma süremizin sonuna gelindiğinden kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 11 Ekim 2017 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyor, hayırlı akşamlar diliyorum.

Kapanma Saati: 21.16



(X) Sözlü soru önergeleri Genel Kurulda okunmamış olup tutanağa eklidir.

(X) 491 S.Sayılı Basmayazı 04/10/2017 tarihli 3’üncü Birleşim Tutanağı’na eklidir.