TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                           TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                         100’üncü Birleşim

                                                                                  1 Haziran 2017 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                          İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Başkanlık Divanı olarak, Şırnak Şenoba’da şehit olan, Tümgeneral Aydoğan Aydın, Albay Oğuzhan Küçükdemirkol, Albay Gökhan Peker, Yarbay Songül Yakut, Binbaşı Koray Onay, Yüzbaşı Nuri Şener, Yüzbaşı İlker Acar, Başçavuş Mehmet Erdoğan, Uzman Çavuş Zeki Koç, Yüzbaşı Serhat Sığnak, Üsteğmen Abdulmuttalip Kesikbaş, Başçavuş Fevzi Kıral ve Uzman Çavuş Hakan İncekar’a Allah’tan rahmet dilediklerine ilişkin konuşması

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca’nın yaptığı gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve ayrımcı dili kullanmanın doğru olmadığına ilişkin konuşması

 

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca’nın, Diyarbakır’da yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, zeytincilik sektörünün sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Afyonkarahisar Milletvekili Hatice Dudu Özkal’ın, ramazan ayının gelişine ilişkin gündem dışı konuşması

 

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın yaptığı gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

2.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

3.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Diyarbakır Lice’de terör örgütüne yönelik saldırıda Mersinli Jandarma Uzman Çavuş Mustafa Sarı’yla birlikte şehit olan 2 asker ile Şırnak’taki helikopter kazasında şehit olan 13 askere Allah’tan rahmet dilediğine ve helikopter kazasıyla ilgili soruşturmanın titizlikle yapılmasını temenni ettiğine ilişkin açıklaması

4.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, Diyarbakır Lice’deki terör saldırısında şehit olan askerler ile Şırnak’ta helikopter kazasında şehit olan Bigadiçli İlker Acar ve tüm askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

5.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, Şırnak ile Diyarbakır’da şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ve tarımsal kredi borçlarını yapılandırmaya yönelik çalışmalar olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

6.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

7.- Mersin Milletvekili Yılmaz Tezcan’ın, Diyarbakır Lice’de terör örgütüyle çıkan çatışmada Mersinli Jandarma Uzman Çavuş Mustafa Sarı’yla birlikte şehit olan 2 asker ile Şırnak’taki helikopter kazasında şehit olan 13 askere Allah’tan rahmet dilediğine ve Şehit Tümgeneral Aydoğan Aydın’ın bir şiirini okumak istediğine ilişkin açıklaması

8.- İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç’ın, Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan 13 asker ile Diyarbakır Lice’de PKK’yla çıkan silahlı çatışmada şehit olan 3 askere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

9.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Diyarbakır ile Şırnak’ta şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

10.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Şırnak ve Diyarbakır Lice’de şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ve Şişecam işçilerinin onurlu mücadelesini selamladığına ilişkin açıklaması

11.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer’in, Şırnak’ta şehit olan 13, Diyarbakır Lice’de şehit olan 3 askere Allah’tan rahmet dilediğine ve yeni sezonda Bilyoner.com Kadınlar Basketbol Ligi’nde mücadele eden BOTAŞ Spor Kulübünün maçlarının Ankara’da yapılması kararına ilişkin açıklaması

12.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, 1 Haziran 1453’te Ayasofya’da ilk cuma namazının kılındığı günün 564’üncü yıl dönümüne ve bütün şehitlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

13.- Mardin Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı’nın, Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan 13 askere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

14.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan 13 askere Allah’tan rahmet dilediğine ve terörle mücadele sırasında vücutlarında kalıcı hasarlar oluşan binlerce gazinin haklarının verilmesi çağrısında bulunduğuna ilişkin açıklaması

15.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan 13 asker ile Diyarbakır Lice’de teröristlere yönelik operasyonda şehit olan 3 askere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

16.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu’nun, Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan 13 askere Allah’tan rahmet dilediğine ve bu kazanın titizlikle, kapsamlı bir şekilde araştırılması gerektiğine ilişkin açıklaması

17.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık’ın, Şırnak’taki helikopter kazasında şehit olan Kayserili Mehmet Erdoğan ile tüm şehitlere Allah’tan rahmet dilediğine ve Artvin Çoruh Üniversitesi Rektörlüğünün Eğitim Fakültesinde zihinsel engellilere ders vermek üzere ilan verdiği yardımcı doçent kadrosu için aradığı şartlara ilişkin açıklaması

18.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım’ın, kalıcı ve onurlu bir barış dilediğine ve bini aşkın aydın, yazar, gazeteci ve siyasetçinin ortak bir metinle barış ve demokrasi için çağrıda bulunduklarına ve toplumsal duyarlılığı olan sanatçı ve aydınların bu sesine kulak verilmesini temenni ettiğine ilişkin açıklaması

19.- Çanakkale Milletvekili Bülent Öz’ün, Diyarbakır Lice’de şehit olan 3 asker ile Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinden Binbaşı Koray Onay’a ve tüm askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

20.- Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek’in, Diyarbakır Lice’de şehit olan 3 asker ile Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinden Binbaşı Koray Onay’a ve tüm askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

21.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan’ın, Şırnak’ta şehit olan 13 askere Allah’tan rahmet dilediğine ve Şişecam işçilerinin grev kararına karşı erteleme kararı alan Hükûmetin toplumsal barışı istemediğine ilişkin açıklaması

22.- Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın’ın, Şırnak ve Diyarbakır Lice’de şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ve Sanayi Komisyonunda görüşmeleri devam eden kanun tasarısında zeytincilik alanlarıyla ilgili düzenlemeye Cumhuriyet Halk Partisinin direncinin devam edeceğine ilişkin açıklaması

23.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdem’in, Diyarbakır Lice’de şehit olan 3 asker ile Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan hemşerisi ve ilk kadın Jandarma İlçe Komutanı Malatyalı Songül Yakut ve tüm askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

24.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Diyarbakır Lice’de terör saldırısında şehit olan 3 asker ile Şırnak’ta helikopter kazasında şehit olan 13 askere Allah’tan rahmet dilediğine ve kaza kırımın en ufak ayrıntısına kadar incelenerek aydınlatılmasını beklediğine, terörle mücadeledeki başarıların asla yarım kalmayacağına ve Açlıkla Mücadele Haftası’na ilişkin açıklaması

25.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, Lice’de ve Şırnak’ta hayatını kaybeden 16 güvenlik görevlisi ile Zonguldak’ın Kilimli ilçesinde bir maden ocağında meydana gelen göçükte hayatını kaybeden 2 maden emekçisine Allah’tan rahmet dilediğine, kırk üç gündür tutuklu olan Muş Milletvekili Burcu Çelik’in 3 yaşındaki çocuğunun annesinin yanına gönderilecek olmasının bir utanç olduğuna, bütün ilgililerin harekete geçmesini talep ettiğine ve Şişecam işçileriyle sonuna kadar dayanışma içerisinde olacaklarına ilişkin açıklaması

26.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Diyarbakır Lice’de şehit olan 3 asker ile Şırnak’ta helikopter kazasında şehit olan başta Tümgeneral Aydoğan Aydın olmak üzere tüm askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ve bu kazanın oluş nedenlerinin kamuoyunda tam bir vicdani berraklıkla açıklanacağına inandığına ilişkin açıklaması

27.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Diyarbakır Lice’de şehit olan askerler ile helikopter kazasında şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dilediğine, kazanın tüm boyutlarıyla araştırılması sürecinin başlatıldığına ve terörle mücadeledeki kararlılığın büyük olduğuna ilişkin açıklaması

28.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca’nın yaptığı gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında hiçbir milletvekilinin PKK terör örgütünü aklayacak bir açıklama yapamayacağına ilişkin açıklaması

29.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

30.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Anayasa’da yapılan değişiklikle kaldırılan sözlü sorular uygulamasının yararlı ve verimli bir uygulama olduğuna ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya ve 19 milletvekilinin, Adana ilindeki işsizlik sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/547)

2.- Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya ve 20 milletvekilinin, mera alanlarının artırılması ile sağlıklı ve kaliteli hayvansal üretimin sağlanması için yapılması gerekenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/548)

3.- Erzurum Milletvekili Kamil Aydın ve 20 milletvekilinin, yüksek miktardaki su faturalarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/549)

 

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- HDP Grubunun, Van Milletvekili Lezgin Botan ve arkadaşları tarafından, engelli yurttaşların sorunlarının tespiti amacıyla 10/5/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 1 Haziran 2017 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmındaki sıralamanın değiştirilmesi ile Genel Kurulun 1 Haziran 2017 Perşembe günlü birleşiminde sözlü soruların görüşülmesinden sonra saat 24.00’e kadar çalışmalara devam edilmesi ve “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmındaki işlerin görüşülmesine ilişkin önerisi

 

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

2.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

 

IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/24) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

2.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, son yıllarda yapılan petrol ve doğal gaz sondajlarının miktarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/25) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

3.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, Akkuyu ve Sinop nükleer santrallerinden elde edilmesi planlanan elektrik üretimine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/26) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

4.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, son on üç yılda elektrik üretimindeki artış düzeyine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/27) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

5.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, TANAP Projesi’ne ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/28) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

6.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Karadeniz Bölgesi’nde yapılması planlanan HES’lere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/65) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

7.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Yeşil Yol Projesi’ne ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/70) (Cevaplanmadı)

8.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Trabzon’dan yoğun olarak gerçekleşen göçe ve yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/71) (Cevaplanmadı)

9.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, TİKA’nın faaliyetlerine ilişkin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’dan sözlü soru önergesi (6/78) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

10.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, kamuda işe alım, terfi ve meslekten çıkarma uygulamaları ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/94) (Cevaplanmadı)

11.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok’un, Balıkesir’de kurulan bir tesiste fosil yakıtlar kullanılarak enerji elde edilmesine ve çevreye olası etkilerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/105) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

12.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, yüksek gerilim hatlarının yer altına alınmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/129) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

13.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de AVM’lerin şehir dışına alınması ve şehir içinde parklar yapılması ile ilgili çalışmalar olup olmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/175) (Cevaplanmadı)

14.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, akaryakıt fiyatlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/181) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

15.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, insansız hava araçları ile ilgili yasal mevzuata ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/182) (Cevaplanmadı)

16.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Rusya’dan alınan doğal gaz miktarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/215) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Osmaniye’nin Kadirli ilçesine bağlı bir köyde yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/219) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

18.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen’in, Adana Metrosu ve Adana’ya hızlı tren hattının getirilmesi ile ilgili çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/276) (Cevaplanmadı)

19.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen’in, Adana’nın Karaisalı ilçesindeki orman kadastrosu çalışmalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/277) (Cevaplanmadı)

20.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen’in, Adana’nın merkez ve ilçelerindeki elektrik dağıtım şebekeleri ile ilgili sorunlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/280) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

21.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen’in, elektrik faturalarına yansıtılan ek bedellere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/281) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

22.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde madencilik faaliyetleri için verilen ruhsatlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/292) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

23.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde kurulması planlanan küçük hidroelektrik santrallerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/294) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

24.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşların hizmet binalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/316) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

25.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Başbakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşların hizmet binalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/319) (Cevaplanmadı)

26.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok’un, tarımda enerji kullanımına ve enerji verimliliğini sağlamaya yönelik çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/338) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

27.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, CNG sisteminin yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/343) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

28.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Türkiye Taş Kömürü Kurumu ile bir madencilik şirketi arasındaki redevans sözleşmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/346) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

29.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Türkiye Taşkömürü Kurumunun personel ihtiyacına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/347) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

30.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de Vakıflar Genel Müdürlüğünce bakım ve onarımı yapılan tarihi eserlere ilişkin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’dan sözlü soru önergesi (6/364) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

31.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde Çiftehan’da jeotermal su potansiyelini artırmak için yapılan çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/390) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

32.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Türkiye’nin elektrik ihtiyacına ve hidroelektrik santralleri ile üretilen elektrik miktarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/400) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

33.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, bir elektrik dağıtım şirketinin almış olduğu güvence bedellerini zamanında iade etmediği iddiasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/414) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

34.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, elektrik kesintileri nedeniyle dağıtım şirketleri tarafından ödenmesi gereken tazminatlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/415) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

35.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu ve Enerji Kaynaklarının ve Enerjinin Kullanılmasında Verimliliğin Artırılmasına Dair Yönetmelik kapsamında yapılan verimlilik artırıcı proje başvurularına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/418) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

36.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, bir elektrik dağıtım şirketinin uygulamalarıyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/419) (Cevaplanmadı)

37.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, bir elektrik dağıtım şirketinin uygulamalarıyla ilgili iddialara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/420) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

38.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, bir elektrik dağıtım şirketinin uygulamalarıyla ilgili iddialara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/421) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

39.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, elektrik dağıtım şebekesinden kaynaklanan hasar bedellerinin dağıtım şirketleri tarafından ödenmediği iddiasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/422) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

40.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, madencilik politikasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/432) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

41.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, madencilikle ilgili kurumlarda istihdam edilen mühendislerin işten ayrılmalarının önlenmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/433) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

42.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, nişasta bazlı şeker üretim kotasının artırılmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/436) (Cevaplanmadı)

43.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, MTA Mağara Araştırmaları Projesi kapsamında Niğde’de incelenen ve açığa çıkarılan mağaralara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/447) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

44.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de İl Özel İdaresi ve belediyelerin MTA ile birlikte yürüttüğü çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/448) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

45.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Doğu Akdeniz’deki jeotermal enerji aramalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/449) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

46.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Melendiz ve Hasan Dağı’nın jeotermal potansiyelinin araştırılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/450) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

47.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Nevşehir’in Acıgöl, Derinkuyu ve Gülşehir ilçelerindeki jeotermal sahalarda yürütülen çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/452) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

48.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Kitreli beldesinde MTA tarafından yapılan su sondajlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/457) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

 

49.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, şans oyunlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/495) (Cevaplanmadı)

50.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, sivil memurların özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/501) (Cevaplanmadı)

51.- İzmir Milletvekili Atila Sertel’in, Türkiye’de yabancıların işlettiği maden ocaklarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/624) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

52.- Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu’nun, FETÖ ile bağlantılı kuruluşlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/629) (Cevaplanmadı)

53.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, Balıkesir’in Burhaniye ilçesine bağlı Kırtık Yaylası’na elektrik hizmeti götürülmemesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/634) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

54.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de tarımsal sulama için kullanılan elektriğin üretim maliyetlerini artırdığı gerekçesiyle elektrik fiyatlarında indirim yapılması ve mevcut elektrik borçlarının faizlerinin silinmesi talebine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/668) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

55.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, kış saati uygulamasına geçilmemesi nedeniyle konutlarda elektrik ve doğal gaz tüketiminde meydana gelen artışa ve 2017 yılında kış saati uygulamasına geçilip geçilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/669) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

56.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, elektrik arz sıkıntısı nedeniyle organize sanayi bölgelerinde meydana gelen üretim kaybına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/672) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

57.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, özelleştirilmesinin ardından faaliyetleri sonlandırılan kamu kuruluşlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/713) (Cevaplanmadı)

58.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, kamu kurum ve kuruluşlarının özelleştirilmesi kapsamında yapılan taşınmaz satışlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/714) (Cevaplanmadı)

59.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de taşra teşkilatı bulunmayan kamu kurum ve kuruluşlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/715) (Cevaplanmadı)

60.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili MİT’te bulunan belgelere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/732) (Cevaplanmadı)

61.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, 3 Aralık 1994 tarihinde bir gazetenin bombalanmasıyla ilgili MİT’te bulunan bilgi ve belgelere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/733) (Cevaplanmadı)

62.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, KİT’lerin üretim tesislerinde kullanılan enerji türlerine ve kullanılan enerjinin üretim maliyetlerine yansımasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/750) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

63.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Eti Maden Kırka Bor İşletme Müdürlüğünde 2010 yılında yapımı tamamlanan buhar kazanı ve türbinine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/751) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

64.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, 2000 yılından itibaren özelleştirilen şeker fabrikalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/754) (Cevaplanmadı)

65.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Eti Maden İşletmelerinde görev yapan mühendislerin işten ayrılmalarının önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/762) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

66.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, borik asit için uygulanan gümrük vergilerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/763) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

67.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, HES inşaatları kapsamında yapılması gereken peyzaj çalışmalarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/59) (Cevaplanmadı)

68.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, ülkeye kaçak yollarla çay sokulmasına ve engellenmesi için yapılan çalışmalara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/60) (Cevaplanmadı)

69.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Karadeniz Bölgesi’ndeki HES’lere ve doğaya etkilerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/95) (Cevaplanmadı)

70.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok’un, Balıkesir’de kurulan bir tesisin çevreye olası etkilerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/104) (Cevaplanmadı)

71.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, floresan lambaların insan sağlığına etkilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/111) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

72.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok’un, nadir görülen bir hastalığın tedavi olanaklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/115) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

73.- Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak’ın, Antalya’da kış aylarında yaşanan hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/122) (Cevaplanmadı)

74.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, dizüstü bilgisayarların insan sağlığına etkisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/130) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

75.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Trabzon’un Ortahisar ilçesinde burun estetiği olan bir vatandaşın hayatını kaybetmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/131) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

76.- İstanbul Milletvekili Ali Özcan’ın, bebek ölüm oranlarına ve bebek ölümlerinin engellenmesi için yapılan çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/136) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

77.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’ye bağlı bir köyün sağlık hizmetleri ile ilgili sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/143) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

78.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’ye bağlı bir mahalledeki kentsel dönüşüm çalışmalarına ve tarihi yapılar ile ilgili incelemelere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/144) (Cevaplanmadı)

79.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Tuz Gölü’nün dip temizliği ile atıklardan arındırılmasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/166) (Cevaplanmadı)

80.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, tapu çalışanlarının sorunlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/173) (Cevaplanmadı)

81.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Çiftlik ilçesindeki Uyuz Göleti ile ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/220) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

82.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Çiftlik ilçesindeki Uyuz Göleti’nin bazı hastalıkların tedavisinde kullanılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/221) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

83.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de kapanan sağlık ocaklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/222) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

84.- Isparta Milletvekili Nuri Okutan’ın, sigara kullanımını önlemek için yapılan çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/258) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

85.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Trabzon’un Sürmene ilçesindeki katı atık arıtma tesisine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/265) (Cevaplanmadı)

86.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Trabzon’un Sürmene ilçesindeki katı atık arıtma tesisine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/266) (Cevaplanmadı)

87.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Trabzon’un Sürmene ilçesindeki katı atık depolama sahasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/267) (Cevaplanmadı)

88.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki ÇED uygulamalarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/272) (Cevaplanmadı)

89.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen’in, Adana’nın Yüreğir ilçesindeki hastane ihtiyacına ve Kozan Devlet Hastanesinin hizmete girmemesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/278) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

90.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen’in, Adana’nın Tufanbeyli ilçesindeki devlet hastanesinin sağlık personeli ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/279) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

91.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşların hizmet binalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/315) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

92.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşların hizmet binalarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/317) (Cevaplanmadı)

93.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Trabzon’un Uzungöl bölgesi ile ilgili imar çalışmalarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/325) (Cevaplanmadı)

94.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, Balıkesir Devlet Hastanesi Onkoloji bölümünün doktor ve sağlık personeli ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/340) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

95.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, küresel ısınmanın etkilerine ve alınacak önlemlere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/348) (Cevaplanmadı)

96.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen’in, Adana’nın Ceyhan ilçesindeki atık su arıtma tesisinin yaydığı kokuya ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/351) (Cevaplanmadı)

97.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen’in, Adıyaman’ın Kahta ilçesindeki atık su arıtma tesisinin çalışmamasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/352) (Cevaplanmadı)

98.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Bakanlığın Niğde Üniversitesine tıp fakültesi açılması ile ilgili kararına ilişkin sözlü soru önergesi (6/355) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

99.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, alternatif tıp uygulamalarının denetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/376) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

100.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde Üniversitesine tıp fakültesi açılması çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/386) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

 

 

101.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Sürmene Çamburnu Kutlular Düzenli Katı Atık Depolama Sahası’na ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/393) (Cevaplanmadı)

102.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, mısır şurubunun sağlığa zararlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/412) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

103.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, fırınlarda çalışanların sağlık kontrollerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/437) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

104.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Çiftlik ilçesinde bulunan Uyuz Göleti’nin suyunun tedavi amaçlı kullanılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/458) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

105.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, kentsel dönüşüm alanlarında yer alan tarihi yapılara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/476) (Cevaplanmadı)

106.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, koruma altına alınan alanlara ve denetimlerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/484) (Cevaplanmadı)

107.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde ilindeki Kızılca Deresi’ne dökülen atığa ve alınan önlemlere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/504) (Cevaplanmadı)

108.- Konya Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurt’un, son on yılda meslek hastalığı sebebiyle yaşamını yitiren ve tedavi gören kişilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/556) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

109.- Konya Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurt’un, otizmli çocukların eğitimi için sağlanan devlet desteğinin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/566) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

110.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, engellilerin erişebilirliklerinin sağlanmasına yönelik kamu kuruluşları ve belediyeler tarafından yapılan çalışmalara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/608) (Cevaplanmadı)

111.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, KPSS-2016/1 Yerleştirme İşlemleri kapsamında Bakanlığa yerleştirilen mimar ve mühendislerin atamalarının yapılmamasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/665) (Cevaplanmadı)

112.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, optisyenlerin kamuda istihdamına ilişkin sözlü soru önergesi (6/680) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

113.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, 2015 ve 2016 yıllarında suda boğulma sonucu hayatını kaybeden kişilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/690) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

114.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda yürütülen çalışmalara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/693) (Cevaplanmadı)

115.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, salgın hastalığa yakalanan Suriyeli sığınmacılara ve sağlık sorunları nedeniyle hayatını kaybedenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/699) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

116.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Zoonotik ve Vektörel Hastalıklar Daire Başkanlığında daire başkanı olarak veteriner hekimlerin görev alıp almadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/708) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

117.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, kişi başına tüketilen hayvansal besin miktarının günlük protein ihtiyacını karşılayıp karşılamadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/716) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

118.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer’in, kentsel dönüşüm çalışmalarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/722) (Cevaplanmadı)

119.- İstanbul Milletvekili Erkan Kandemir’in, telekomünikasyon, internet ve bilişim sektöründe kaydedilen gelişmelere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/47) (Cevaplanmadı)

 

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İzmir Milletvekili Murat Bakan’ın, enflasyona ve döviz kurundaki yükselişe karşı alınan önlemlere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/12950)

2.- İzmir Milletvekili Ali Yiğit’in, 2016 yılı sonu itibarıyla belediyelerin borç tutarlarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/13065)

1 Haziran 2017 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Özcan PURÇU (İzmir)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100’üncü Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Başkanlık Divanı olarak, Şırnak Şenoba’da şehit olan, Tümgeneral Aydoğan Aydın, Albay Oğuzhan Küçükdemirkol, Albay Gökhan Peker, Yarbay Songül Yakut, Binbaşı Koray Onay, Yüzbaşı Nuri Şener, Yüzbaşı İlker Acar, Başçavuş Mehmet Erdoğan, Uzman Çavuş Zeki Koç, Yüzbaşı Serhat Sığnak, Üsteğmen Abdulmuttalip Kesikbaş, Başçavuş Fevzi Kıral ve Uzman Çavuş Hakan İncekar’a Allah’tan rahmet dilediklerine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, dün üzücü bir olay yaşadık. Divan olarak, Şırnak Şenoba’da hayatını kaybeden kahraman şehitlerimiz Tümgeneral Aydoğan Aydın, Albay Oğuzhan Küçükdemirkol, Albay Gökhan Peker, Yarbay Songül Yakut, Binbaşı Koray Onay, Yüzbaşı Nuri Şener, Yüzbaşı İlker Acar, Başçavuş Mehmet Erdoğan, Uzman Çavuş Zeki Koç, Yüzbaşı Serhat Sığnak, Üsteğmen Abdulmuttalip Kesikbaş, Başçavuş Fevzi Kıral ve Uzman Çavuş Hakan İncekar’ı saygıyla, sevgiyle, minnetle hatırlayacağız. Allah rahmet eylesin, ruhları şad olsun, mekânları cennet olsun. Onlar isimlerini altın harflerle tarihimize kaydettiler, onur duyuyoruz onlarla. Ailelerimizin ve milletimizin başı sağ olsun.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Diyarbakır’da yaşanan sorunlar hakkında söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca’ya aittir.

Buyurun Sayın Uca.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca’nın, Diyarbakır’da yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

FELEKNAS UCA (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün akşam saatlerinde 3 askerimizin yaşamını yitirdiği olayla ilgili üzüntülü olduğumuzu ve hayatını kaybeden askerlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.

Bildiğiniz gibi, Diyarbakır’ın Sur ilçesinin Lalebey ve Alipaşa Mahallelerine 23 Mayıs günü iş makineleri polis eşliğinde girmiş, yıkım başlatmıştır. Sur’da kendi topraklarını, evlerini terk etmeyen halk kutsal ramazan ayında elektriksiz ve susuz bırakılmıştır.

Kürt halkının hiçbir şekilde rızası olmadan evlerinin yıkılarak zorla göç ettirilmeleri yeni bir uygulama değildir. Bugün Sur’da yaşanan yıkım kürdistanda son yüz yılda sistematikleşmiş zorunlu iskân politikalarının devamıdır. Kürtlerin demografik yapısıyla oynanması Osmanlı Dönemi’nde başlamış, farklı biçimlerle hâlâ devam etmektedir. Daha 1916’da İttihat ve Terakki yüz binlerce Kürt'ü göç ettirerek Türklerin yoğun yaşadığı bölgelere sevk etmiştir. Kürtlerin batı illerine dağıtılması talimatını bizzat Talat Paşa vermiştir. Amacın, Kürtlerin asimilasyonunu gerçekleştirmek olduğunu belgeler de açık şekilde dile getirmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Şeyh Sait İsyanı’ndan sonra, 1925’te Şark Islahat Planı çıkarılmıştır. Planda “Bütün memlekette Türk nüfusunu hâkim kılmak farzdır.” ifadesi yer almıştır. Kürtlerin Anadolu’nun batısına göç ettirilip Kürt kentlerine Türk nüfusun iskân edilmesi ve Kürtçenin yasaklanması açık şekilde ifade edilmiştir.

Yine bildiğiniz gibi, 1934’te İskân Kanunu çıkarılmıştır. İskân Kanunu’na göre Türkiye üç bölgeye ayrılmıştır. Türk kültürünün yoğunlaşması istenilen bölge doğu ve güneydoğudur. Türklüğe asimile edileceklerin sevk ve iskân edileceği bölge iç ve batıdır. Ayrıca, kanunla yerleşime yasaklanan bölgelerin başında Dersim gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, 1990’lar boyunca da Kürt kentlerinin demografik yapısı tamamen değiştirilmiştir. 1990 yılının Aralık ayında KHK çıkarıldı; Hakkâri, Şırnak ve Diyarbakır başta olmak üzere, onlarca Kürt kentinden binlerce köy ve mezra bu yasaya dayandırılarak boşaltıldı. Bu dönem, Hizbulkontra çetelerin merkezi olan Silvan ve Lice yıkıma ve göçe maruz kalan yerlerin başında gelmektedir. Bu yıllarda Kürt kentlerinde yaklaşık 4 bin köy boşaltılarak yakılmıştır.

Bugün Sur’da gerçekleşen yıkım, gerek Şark Islahat Planı’yla gerek İskân Kanunu’yla gerekse de 1990’larda çıkarılan yasalarla yapılmak istenenin aynısıdır çünkü zorunlu iskân politikası, asimilasyon ve askerî tedbirler eş zamanlı olarak Sur’da uygulanmaktadır. Hakikat şudur ki AKP Hükûmeti gözünü Sur’a dikmiş, dönüştürmeye âdeta yemin etmiştir. Sur’da zorla yeni bir kent, yeni bir yaşam ve asimile olmuş kentli bir “persona” inşasına soyunmuştur.

Devletin tarih boyunca sistematik bir politika şeklinde süregelen zorunlu iskân politikalarıyla AKP de Kürtlerin evlerine, toprağına el koymaya devam ediyor. Ancak ne İttihat ve Terakki’nin iskân politikaları ne cumhuriyetin Şark Islahat Planı ne köy yakmalar ne de bugün AKP’nin yürüttüğü iskân politikaları Kürt meselesini çözer.

Asıl mesele şudur: Cumhuriyet kurulduğundan beri Kürt iradesinin ne merkezde demokratik temsiliyetine ne de Kürtlerin yerelde kendi yönetim mekanizmalarının inşasına tahammül edilmiştir. Öyle olmasaydı bugün 11 HDP vekili rehin alınmış olmaz, onlarca belediyeye kayyum atanıp eş başkanlar tutuklanmazdı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ne yazık ki yüzyıl önce olduğu gibi AKP Hükûmeti hâlâ Kürt meselesini askerî tedbirler, iskân politikaları ve Türkleştirme politikalarıyla çözmeye çalışıyor. Ancak Kürt meselesinin çözüm yolu bu değildir. Zira devletin kürdistanda şiddet yoluyla egemenlik tesisine ve asimilasyona karşılık Kürtler direnişle cevap vermeye devam ediyor. Bu tekrardan çıkmanın tek yolu barıştır, müzakerelere dönmektir.

Öncelikle, devlet, Kürtlerin kendi topraklarında dilleri ve kültürleriyle yaşaması önünde engel olmaktan vazgeçmelidir, Kürtlerin kendi kendilerini yönetme arzularına saygı duymalıdır. Kürtlerin iradesini temsil eden rehin alınmış seçilmişlerin bir an önce bırakılması gerekmektedir. Ayrıca Sayın Öcalan’ın koşullarının yeniden düzeltilerek üzerindeki tecridin kaldırılması, barış sürecine katkı sağlaması için gerekli imkânların yaratılması hayatidir.

Ülkemizde barışın en kısa zamanda tesis edilmesi umuduyla hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Gündem dışı ikinci söz zeytincilik sektörünün sorunları hakkında söz isteyen Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’ya aittir.

Buyurun Sayın Havutça. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, zeytincilik sektörünün sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan Şırnak’ta yaşanan helikopter kazasında yaşamını yitiren, şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet diliyorum; yakınlarına, ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetlerine ve yüce Türk milletine başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii, bugün çok üzüntülüyüz ama bunun yanı sıra hayat devam ediyor. Umuyoruz ve diliyoruz ki Türkiye'de artık ölümler olmasın, şehitler olmasın, ülkemizde barış rüzgârları essin ve bütün evlatlarımız ömürleriyle yaşasın, bu ülkede barış içerisinde, kardeşçe yaşasın.

Ben gündem dışı sözü geçen hafta istemiştim. Balıkesir, biliyorsunuz, zeytinciliğin ana vatanı olan topraklardan. Zeytinciliğin sorunları var. Ancak bununla da ilgili, tesadüfen, geçtiğimiz günlerde Sanayi Komisyonunda zeytin ve zeytincilikle ilgili bir yasa tasarısı var.

Değerli milletvekilleri, şimdi buradan bu Parlamentoya, bu milletvekillerine sormak istiyorum: Zeytin hangi komisyonda görüşülür, zeytin neyin konusudur? Fındık sorunlarını Adalet Komisyonunda mı görüşüyoruz biz? İnsanların eğitimi sorununu Tarım Komisyonunda mı görüşüyoruz? Bakın, zeytin enerjinin konusu mudur? Hayır. Zeytin sanayinin konusu mudur? Hayır. Zeytin neyin konusudur? Zeytin tarımın konusudur.

Bakıyoruz, şimdi bir torba yasa geliyor, değerli milletvekilleri, Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar Komisyonuna, sanayinin geliştirilmesi komisyonuna. Ne alakası var? Bakın, geliyor, tasarının 2’nci maddesinde, 15 ağaçtan daha az olan yerleri zeytin sahasının dışına çıkaralım deniyor. Yani şimdi soruyorum: “Sanayinin geliştirilmesi” deyince sizin aklınıza zeytin alanlarının talanı mı geliyor sadece? Böyle bir şey olabilir mi?

Bakın, değerli milletvekilleri, Türkiye'de sanayinin gelişmesi mutlaktır, sanayinin gelişmesi mutlaka gereklidir. Ülkemizde evlatlarımızın geleceği, çocuklarımızın geleceği, Türkiye'de refahın artması, köylünün zenginleşmesi için mutlaka sanayinin gelişmesi gerekmektedir. Balıkesir Kaz Dağları mıdır sanayinin gelişeceği alan? Niye zeytin alanlarına ısrarla gözünüzü dikiyorsunuz?

Bakın, buradan soruyorum: Türkiye'nin en lezzetli yağları, zeytinleri Balıkesir Kaz Dağlarının eteklerinde, Havran’da, Burhaniye’de, Edremit’te çıkar. İsviçre Alplerinden sonra en güzel, en zengin oksijen deposudur orası. Oradaki zeytin üreticilerinin hepsi bizi arıyor, TARİŞ, zeytinyağı üreticileri, zeytin dernekleri, zeytin üreticileri; Burhaniye, Havran, Ayvalık, Edremit, bütün bölge… Ya, bu zeytin yasası altı defa geldi Meclise, 24’üncü Dönemden arkadaşlarımız hatırlar ve 24’üncü Dönemde buna “Böyle bir şey olmaz.” dedi Komisyondaki AK PARTİ’li milletvekili arkadaşlarımız da, hep birlikte reddettik. Yedinci defa bir daha geliyor. Soruyorum ben şimdi: Üreticiler istemiyor, üretici birlikleri, TARİŞ istemiyor, MARMARABİRLİK istemiyor; kim dayatıyor Meclise bu rant yasasını? Maden talanına açacak olan bu yasayı kim dayatıyor bu Meclise, soruyorum buradan, kim dayatıyor? Vallahi aklıma FETÖ geliyor. Yani biliyorum ki geçen dönem de arkadaşlarımızla hep birlikte biz reddettik bunu, hiç kimse istemiyor. Bu Meclis Balıkesir’deki, Çanakkale’deki zeytin üreticilerinin Meclisi mi, bu Meclis maden lobilerinin Meclisi mi? Kim dayatıyor? Bunun geri çekilmesini istiyoruz. Bizim…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NAMIK HAVUTÇA (Devamla) - Bir saniye Sayın Başkanım, bir dakika rica ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

NAMIK HAVUTÇA (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bu ülkenin evlatları olarak biz zeytinimizin korunmasını istiyoruz. Bizim bölgedeki zeytincimiz diyor ki: “Bu toprağın üstü toprağın altından daha değerlidir.” Onun için, ben buradan size Balıkesir’deki zeytin üreticilerinin sesini ve vicdanını haykırıyorum. Eğer bu yasa çıkarsa bu şekliyle Türkiye’deki zeytinlikler talan edilecektir, onu söyleyeyim ve diyoruz ki biz: Bu yasa tasarısını şu anda görüşülüyor, geri çekilmelidir ve bu ülkenin evlatları nasıl emperyalizmi Kaz Dağlarından denize döktüyse gelecekte bu rant yasalarını da… Bu ülkenin türkülerini yapanlar, yasalarını yapandan her zaman güçlü olmuştur.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Havutça.

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bu konu benim de özel olarak takip ettiğim bir konuydu, sanıyorum bir uzlaşma sağlanmış Komisyonda.

MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) – Sağlanmadı, hayır, kandırmaca.

AHMET AKIN (Balıkesir) – Yok, yok, yok öyle bir şey.

BAŞKAN – Öyle bir şey duydum, bilmiyorum yanlış mı değil mi.

AHMET AKIN (Balıkesir) – Yok, yanlış, yanlış.

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Bir algı operasyonu.

AHMET AKIN (Balıkesir) – 4’üncü maddede takıldı kaldı.

BAŞKAN - Komisyon Başkanıyla konuştum ama yanlış olabilir, bilmiyorum.

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kılıç, bir şey mi söyleyecektiniz?

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Aynı Komisyonda ben de vardım, söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun bir dakika yerinizden.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın yaptığı gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu ve Sanayi Komisyonu beraberce toplandık. Orada sözleri anlamında kullanalım.

AHMET AKIN (Balıkesir) – Zeytine okuma mı öğreteceksiniz?

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Bir taraftan Türkiye’nin sanayisini geliştirirken sanayi alanları kurulduğunda verimli arazileri heder etmeyelim, gelir getirici ağaçları heder etmeyelim. Bunlar içerisinde, zeytin konusu da konuşuldu ve konuşma neticesinde “15 ağaçlık alanlar zeytinlik sayılır.” maddesi de çıkarıldı. Yani “1 ağaç bile olsa zeytinlerin bulunduğu yer zeytinlik alandır. Bir taraftan sanayimizi geliştirirken bir taraftan da verimli arazilerimizi gelir getirici ağaçlarımızı koruyalım.” konusu gündeme geldi. Konuyu gündeminden ve yerinden saptırmamak en uygun olanıdır.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Benim de bilgim bu konudaydı, bu şekildeydi.

AHMET AKIN (Balıkesir) – 4’üncü madde asıl…

BAŞKAN – Sayın Gök…

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, gündem dışı konuşmalar yapılıyor. Tabii, gündem dışı konuşmalara cevap verme hakkı sadece Hükûmete aittir. O bakımdan, gündem dışı konuşmalarda, siz elbette bir nezaket gösterdiniz arkadaşımıza ama gündem dışı konuşmaların muhatabı olarak Hükûmet cevap vermek durumundadır.

BAŞKAN – Sayın Gök, burada söz talebinde bulunan sayın milletvekillerine mümkün olduğu kadar söz verme durumunda hissediyorum kendimi. Aynı şeklide davrandım.

LEVENT GÖK (Ankara) – Ben bir nezaket gösterdiğinizi biliyorum ama gündem dışı konuşmalarda usul bu.

Ayrıca, arkadaşımızın söylediği çerçevede değil. Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak zeytin konusunda hassasiyetimiz devam ediyor.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Hepimizin aynı şekilde. Umarım ki istediğimiz şekilde düzenlenir.

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Sayın Başkan, bir cümle de ben ilave etmek istiyorum müsaade ederseniz.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bir cümle de kayıtlara geçirsin Namık Bey.

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Kayıtlara geçmesi açısından bir cümle, bir dakika söz verirseniz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun yerinizden.

2.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça’nın, Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabii, öncelikle şunu ifade etmek isterim: Komisyonda yaptığımız çalışmalarda, AK PARTİ’li milletvekili arkadaşlarımızın da bizim itirazlarımızı haklı ve yerinde bularak 2’nci maddenin o 15 zeytin ağacıyla ilgili bölümünün geriye çekmesi çok olumlu olmuştur, doğrudur da ancak Sayın Başkanım, yeterli olmamıştır bu çünkü kabul edilen 4’üncü maddede, zeytin sahaları içerisinde ve 3 kilometre mesafede, kamu yararı tespit edildiği takdirde ve komisyonun da olumlu görmesi sonucunda, yine zeytinlik alanlar sanayi gelişimine ve maden aramalarına açık hâle gelmiştir. Üreticilerimizin itirazı buradadır yani burada maden aranmasına kesin karşıdırlar. Bu 4’üncü maddenin de tekrar gözden geçirilmesi bizim, TARİŞ’in, MARMARABİRLİK’in talebidir. Bu noktada da uygun bir şekilde o taraflarla, üreticilerle görüşürlerse uygun bir çözüm olacağını düşünüyoruz.

BAŞKAN – Görüşmeler devam ediyor, inşallah umduğumuz gibi bir sonuç çıkar.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

3.- Afyonkarahisar Milletvekili Hatice Dudu Özkal’ın, ramazan ayının gelişine ilişkin gündem dışı konuşması

BAŞKAN – Evet sayın milletvekilleri, gündem dışı üçüncü söz ramazan ayının gelişi hakkında söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Hatice Dudu Özkal’a aittir.

Buyurun Sayın Özkal.

HATİCE DUDU ÖZKAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Şırnak ve Diyarbakır’da şehit olan 16 askerimize Allah’tan rahmet, kederli ailesi ve aziz milletimize başsağlığı dilerim.

Ramazan ayı Müslümanların kendileriyle yüzleştikleri, kendilerini hesaba çektiği, yenilendiği, rahmet ve bereket, mağfiret ayının adıdır. Bizi böyle bir aya ulaştıran Rabb’imize hamdolsun. Cenab-ı Hak Bakara suresinin 183, 184 ve 185’inci ayetlerinde bize şöyle hitap eder: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Oruç sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta ya da yolculukta olursa tutmadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır. İnsanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği ramazan ayıdır. Öyle ise içinizde kim bu aya ulaşırsa onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.”

Ramazan ayını bizim için değerli kılan en önemli özelliği, Kur’an-ı Kerim’in bu ayda indirilmeye başlanmasıdır. Aynı zamanda, bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi de ramazan ayındadır. Bu ayda her zamankinden daha çok Kur’an okumak, anlayamaya çalışmak gerekir. İlahi vahiyle şereflenmiş insan lütfedilen bu nimetten hakkıyla faydalanmalıdır diye düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, zarafet, kardeşlik, dayanışma ramazanın bize kazandırdığı yüce hasletlerdendir. Ramazan her türlü kötü alışkanlıklara son vermek için her yıl ilahi bir imkân olarak önümüze gelir. İyiden, güzelden yana yeni sayfalar açmak, ahlakı güzelleştirmek; hakkı, hakikati, adaleti, sevgiyi tesis etmek için ramazan büyük bir fırsattır.

Kıymetli milletvekilleri, bu ramazanı da mülteci olarak yaşayan ve kendi ülkelerinde yoksullukla mücadele eden milyonlarca Müslüman hüzünlü geçirmektedir. Pek çok mazlum coğrafyada bombaların altında iftarı bekleyen kardeşlerimizin durumu yüreğimizi yakmaktadır. Türkiye, her zaman olduğu gibi, şefkatli kollarını dünyanın her yerine uzatmakta ve yaralarını sararak kardeşlerimizin ramazanını daha iyi geçirmeleri için gerekli gayreti millet olarak göstermektedir. Bu çerçevede, Türkiye, Küresel İnsani Yardım 2016 Raporu’na göre, 2015 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin ardından en çok uluslararası insani yardım yapan 2’nci ülke konumundadır. Mazlumların hamisi olarak her zaman olduğu gibi bu ramazan ayında da yardımlara devam eden yüce milletimize şükranlarımı sunarım.

Bu düşüncelerle, konuşmamı sonlandırmadan önce ramazanışerif’in, toprağın yüzlerce metre altında iftarını yapan madencilerimiz, vatani görevlerini yapan askerlerimiz ve emniyet mensuplarımız, hastanede görev yapan sağlık personelimiz ve burada bizlerle mesai yapan tüm görevli arkadaşlarımız başta olmak üzere tüm İslam âleminin, Müslümanların felahına vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ederim.

Teşekkürler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, yine, bildiğiniz gibi, şimdi on beş sayın milletvekiline yerinden söz vereceğim. Yalnız, taziyelerini bildirmek isteyen milletvekilleri var. Günün hassasiyetine binaen sistemde olan yirmi milletvekiline söz vereceğim.

Söz vereceğim sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum: Sayın Atıcı, Sayın Akın, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Şeker, Sayın Tezcan, Sayın Dalkılıç, Sayın Tanal, Sayın Gürer, Sayın Tümer, Sayın Kılıç, Sayın Benli’nin yerine Sayın Çankırı, Sayın Özdemir, Sayın Yalçınkaya, Sayın Akyıldız yerin Sayın Bektaşoğlu, Sayın Arık, Sayın Yıldırım, Sayın Öz, Sayın Erkek, Sayın Kayan, Sayın Akaydın.

Sayın Atıcı, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

3.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Diyarbakır Lice’de terör örgütüne yönelik saldırıda Mersinli Jandarma Uzman Çavuş Mustafa Sarı’yla birlikte şehit olan 2 asker ile Şırnak’taki helikopter kazasında şehit olan 13 askere Allah’tan rahmet dilediğine ve helikopter kazasıyla ilgili soruşturmanın titizlikle yapılmasını temenni ettiğine ilişkin açıklaması

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, Diyarbakır-Lice’de terör örgütüne yönelik saldırıda Mersinli Jandarma Uzman Çavuş Mustafa Sarı’yla birlikte 2 askerimizi, Şırnak’taki helikopter kazasında ise 13 askerimizi şehit verdik. Acımız büyük. Sözün bittiği yerdeyiz. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve halkımıza başsağlığı diliyorum.

Şırnak Şenoba’daki helikopter kazasıyla ilgili yürütülecek soruşturmanın titizlikle yapılmasını temenni ediyorum. Terörle mücadelede etkin rol oynayan komutanların tek bir helikopterle taşınması, pilotların yorgunluğuyla ilgili soru işaretleri ve helikopterdeki olası herhangi bir teknik sorunun kafada şüphe bırakmayacak şekilde bir an önce aydınlığa kavuşturulması gerekmektedir.

Şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diliyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Akın…

4.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, Diyarbakır Lice’deki terör saldırısında şehit olan askerler ile Şırnak’ta helikopter kazasında şehit olan Bigadiçli İlker Acar ve tüm askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

AHMET AKIN (Balıkesir) – Sayın Başkanım, hem Balıkesir’de hem tüm Türkiye’de yine içimiz dağlandı, içimiz yandı, askerlerimiz maalesef şehit oldu. Şırnak’ta düşen helikopterde ve Diyarbakır’da şehitlerimiz var. Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ulusumuzun başı sağ olsun.

Helikopter kazası konusunda teknolojik bir eksiklik olup olmadığı yapılan incelemelerden sonra ortaya çıkacaktır. Askerlerimizin kullandığı araç ve gereçlerin eksiklikleri varsa gerekli yatırımları yapmak, bu eksiklikleri gidermek bizim için en önemli görev olmalıdır. Ordumuzu modern, teknolojik olarak gelişmiş araç ve gereçlerle donatmamız için siyaset kurumu olarak hep birlikte gerekeni yapmak zorundayız.

Ben tekrar, Bigadiçli kardeşim İlker Acar ve şehit olan kahraman askerlerimize, vatan evlatlarına Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânları cennet olsun.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Gaytancıoğlu…

5.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, Şırnak ile Diyarbakır’da şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ve tarımsal kredi borçlarını yapılandırmaya yönelik çalışmalar olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şırnak’ta ve Diyarbakır’da şehit düşen askerlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, milletimize baş sağlığı diliyorum.

Tarım Bakanına bir soru yöneltmek istiyorum: AKP’nin uyguladığı yanlış tarım politikaları nedeniyle çiftçimiz her geçen gün borçlanmaktadır. 2002 yılında çiftçilerimizin borcu 1 milyar lira iken bu rakam 2016 yılı sonu itibarıyla 80 milyar lira olmuştur. Bunun yanı sıra, Tarım Bakanlığının “Tarımsal üretim kaynaklı elektrik borcu olan çiftçiler borçlarını kapatana kadar tarımsal desteklerden faydalanamayacak.” düzenlemesiyle de üreticiler âdeta ölüme terk edilmiştir. Bu kararla, elektrik borcu olan birçok üretici bu yıl tarımsal desteklemelerin bloke edilmesi nedeniyle faydalanamayacaktır. Tarımsal desteği bloke edilen çiftçiler ise çareyi bankacılara ve tefecilere borçlanmakta bulmaktadır. Kredi borçları sebebiyle çiftçilerin malına mülküne haciz gelmektedir.

Tüm borçları yapılandırdınız, tarımsal kredi borçlarını da yapılandırmaya yönelik çalışmalarınız var mıdır? Destekleme alamayan çiftçilerimizin mağduriyeti…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Şeker…

6.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Dün akşam Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan askerlerimizin acısını derinden yaşıyoruz. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, şehitlerimizin ailelerine başsağlığı diliyorum. Aziz milletimizin başı sağ olsun.

Tek millet, tek vatan, tek devlet ve tek bayrak için gece gündüz demeden terörle mücadelede son aylarda çok büyük başarılar elde etmemizi sağlayan bu kahraman askerlerimizi ülke ve millet olarak asla unutmayacağız. Mekânları cennet olsun.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Tezcan…

7.- Mersin Milletvekili Yılmaz Tezcan’ın, Diyarbakır Lice’de terör örgütüyle çıkan çatışmada Mersinli Jandarma Uzman Çavuş Mustafa Sarı’yla birlikte şehit olan 2 asker ile Şırnak’taki helikopter kazasında şehit olan 13 askere Allah’tan rahmet dilediğine ve Şehit Tümgeneral Aydoğan Aydın’ın bir şiirini okumak istediğine ilişkin açıklaması

YILMAZ TEZCAN (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Acımız büyük. Diyarbakır Lice kırsalında alçak terör örgütüyle çıkan çatışma sonucu şehadete yürüyen Mersinli hemşehrimiz Jandarma Uzman Onbaşı Mustafa Sarı ve diğer 2 kardeşimize, ayrıca Şırnak İdil’de talihsiz bir helikopter kazası sonucu şehit düşen 13 yiğidimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve bütün sevenlerine başsağlığı diliyorum.

Şehit Tümgeneral Aydoğan Aydın, yıllar önce bize bu dizelerle seslenmişti:

“Doksan kişiydik biz o gün,

Aç, susuz, uykusuz.

Nasır tutmuş ayaklarla

Yürüyorduk kaygusuz.

Sis, çamur, kanla, terle

Üzerindeydik bulutların.

Ayrım Hanke Yaylası'nda

Yeşerirken umutlarım.

Soğuk namlular elimizde,

Yürüyorken dağlara

Şehitlerden selam geldi

Savaşan tüm sağlara.

Uzaklarım yakınlaştı,

İnancımla, davamla

Uyan Hanke geliyorum

Heybetimle, havamla.”

Vatan size minnettardır.

Milletimizin başı sağ olsun.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Dalkılıç…

8.- İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç’ın, Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan 13 asker ile Diyarbakır Lice’de PKK’yla çıkan silahlı çatışmada şehit olan 3 askere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

HALİS DALKILIÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ben de dün akşam saatlerinde Şırnak Şenoba’daki helikopter kazasında şehitlerimiz oldu; 13 şehidimiz gerçekten ciğerimizi, yüreğimizi dağladı. Rabbim onlara rahmet eylesin, milletimizin başı sağ olsun.

Yine, aynı zamanda, Diyarbakır Lice’de, küresel şer odaklarının projelerini gerçekleştirmek üzere kullandıkları PKK terör örgütü gibi, DAEŞ gibi, PYD gibi örgütlerden bir tanesiyle, PKK’yla çıkan silahlı çatışmada hayatını kaybeden 3 değerli vatan evladımız yine şehadete yürümüştür, onlara da Rabbim rahmet eylesin.

Milletimize tekrar başsağlığı diliyorum ve ramazan, bu sıcak iklimde milletimizin birlik beraberliğine inşallah hizmet eder diyorum ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Tanal…

9.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Diyarbakır ile Şırnak’ta şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Diyarbakır’da ve Şırnak’ta dün akşam gerçekleşen elim helikopter faciası sonucu şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet diliyorum; ulusumuza, Türk Silahlı Kuvvetlerine, ailelerine ve sevenlerine sabır diliyorum.

Bu zor günlerde, dünyanın her yerinde vatan uğruna seve seve canını veren, vermeye hazır olan askerlerimizin ve polislerimizin Allah yar ve yardımcısı olsun.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Gürer…

10.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Şırnak ve Diyarbakır Lice’de şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ve Şişecam işçilerinin onurlu mücadelesini selamladığına ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Yüreğimiz yine yandı. Şırnak ve Lice’deki şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, halkımızın ve ailelerinin başı sağ olsun, acılarını paylaşıyorum; ülkemizin sorunlardan arınmasını da temenni ediyorum.

Geçtiğimiz günlerde Lüleburgaz’daydım. Orada KRİSTAL-İŞ Sendikası ile Şişecam arasında yürütülen toplu sözleşmeler sonunda grev kararı alan işçilerin altmış gün süreyle grevleri ertelenmişti. Bu işçilerimizi ziyaret ettiğimizde kendilerinin, dördüncü kez ertelenen ve hakları gasbedilen bu süreçten dolayı başlattıkları bir protesto vardı. Onların bu mücadelelerini saygıyla selamlıyorum. Emekten gelen güçlerini kullanıyorlar. Hükûmetin bu tür engellemeler içinde olmamasını ve işçilerin emekten gelen güçlerini kullanmalarının önünde engel yaratmamasını temenni ediyorum. Şişecam işçilerinin onurlu mücadelesini selamlıyorum. Emek en yüce değerdir, emeğin hakkı mutlaka verilmelidir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Tümer…

11.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer’in, Şırnak’ta şehit olan 13, Diyarbakır Lice’de şehit olan 3 askere Allah’tan rahmet dilediğine ve yeni sezonda Bilyoner.com Kadınlar Basketbol Ligi’nde mücadele eden BOTAŞ Spor Kulübünün maçlarının Ankara’da yapılması kararına ilişkin açıklaması

ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) – Sayın Başkan, öncelikle, Şırnak’ta şehit olan 13, Lice’de şehit verdiğimiz 3 vatan evladımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve ülkemize başsağlığı diliyorum. Terörle yaşamak zorunda kalmadığımız bir ülke oluşturmak adına üzerimize düşen görevi yapmaya hazır olduğumuzu belirtmekte fayda görüyorum.

Sayın Başkan, Bilyoner.com Kadınlar Basketbol Ligi’nde mücadele eden BOTAŞ Spor Kulübü, 1984 yılında, kurum çalışanlarının çocuklarını spora yönlendirmesi amacıyla Adana’da kurulmuştur. Kadınlar Basketbol Ligi’nde başarılarıyla dikkat çeken, Avrupa’da da Adana’mızı ve Türkiye’mizi birçok kez temsil eden BOTAŞ Spor’un maçlarını yeni sezonda Ankara’da yapma kararı Adanalılar tarafından tepkiyle karşılanmaktadır. Bu karar kentimiz için büyük bir kayıptır. Basketbol sporuna büyük emek ve değer veren Adanalı sporseverler bu kararın Millî Takım altyapısı için de büyük kayıp olduğunu değerlendirmektedir. BOTAŞ Spor için Adana’da yeni tesis yapılması gündemdeyken anlaşılmaz bir tutum sonrası alınan bir kararla Ankara’ya taşınması acilen gözden geçirilmelidir.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Kılıç…

12.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, 1 Haziran 1453’te Ayasofya’da ilk cuma namazının kılındığı günün 564’üncü yıl dönümüne ve bütün şehitlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Teşekkürler Sayın Başkan.

1 Haziran 1453, Ayasofya’da ilk cuma namazının kılındığı gündür. Fetih hazırlıkları ve sonra da kuşatma oldukça uzun sürdü. İstanbul’un fethi, Bizans’ın düşüşüyle 29 Mayıs 1453 Salı günü sabaha karşı gerçekleşti. Sonra Fatih Ayasofya’ya doğru ilerledi, orada bekleşen Hristiyanlara ve korkudan yalvaran bir papaza hitaben “Bugünden itibaren hayatınız ve hürriyetiniz konusunda korkmayınız.” deyip kiliseye zarar veren bir Osmanlı askerini cezalandırdı. Sonra Ayasofya’da ilk ikindi namazı kılındı. Ayasofya, Fatih’in emriyle üç gün içinde cami olarak düzenlendi ve 1 Haziran 1453 günü tekbirler eşliğinde Ayasofya’ya gelen Fatih cuma hutbesinin Akşemsettin tarafından okunmasını müteakip cuma namazını bizzat kendisi kıldırdı. Bu namaz İstanbul’da kılınan ilk cuma namazıydı.

Bugünün anısına bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet, milletimize başsağlığı, ülkemize huzur diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Çankırı…

13.- Mardin Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı’nın, Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan 13 askere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (Mardin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Dün, Şırnak Şenoba’da elim bir kaza sonucu düşen helikopterde 13 vatan kahramanımızı şehit verdik; vatan uğruna çıktıkları görevde canlarını dert etmeden ve ölüme gözünü kırpmadan giden 13 kahraman. İçlerinde tümgeneralimiz, yarbayımız, teğmenimiz ve uzman çavuşlarımız vardı. Rütbelerini söküp kefenlerini giyerek dağlarımızı alçaklar sürüsüne dar eden, hainler için zindana çeviren şanlı askerlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Özdemir…

14.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir’in, Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan 13 askere Allah’tan rahmet dilediğine ve terörle mücadele sırasında vücutlarında kalıcı hasarlar oluşan binlerce gazinin haklarının verilmesi çağrısında bulunduğuna ilişkin açıklaması

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dün Şırnak’ta elim kaza sonucu şehit olan 13 askerimize ve tüm şehitlerimize rahmet, ailelerine sabır, ulusumuza başsağlığı diliyorum. Benzer kaza ve acıların bir daha yaşanmaması için gerekli soruşturma ve tüm önlemlerin alınmasını destekliyoruz.

Geçtiğimiz haftalarda, terörle mücadele sırasında vücutlarında kalıcı hasarlar oluşan gazilerimizin haklarını savunan Terörle Mücadele Sırasında Yaralanıp Gazi Sayılmayanlar Derneği, kendilerine verilen sözlerin tutulmadığı şikâyetiyle Meclise ziyaretimize gelmişlerdi. Başbakan Yardımcısı Sayın Numan Kurtulmuş’un “19 bin kişi terörle mücadele sırasında uzuv ya da fonksiyon kaybına uğramışsa gazi sayılacak.” sözünün üzerinden aylar geçti ancak bir adım atılmadı. Terörle mücadele sırasında vücutlarında kalıcı hasarlar oluşan binlerce gazimizin haklarının verilmesi çağrısında bulunuyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Yalçınkaya…

15.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan 13 asker ile Diyarbakır Lice’de teröristlere yönelik operasyonda şehit olan 3 askere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) – Teşekkür ederim Başkanım.

31 Mayıs 2017 Çarşamba günü Şırnak Şenoba Tugay Komutanlığından kalkış yapan helikopterin düşmesi neticesinde 13 askerimiz şehit olmuştur. Aynı gün Diyarbakır’da teröristlere yönelik yürütülen operasyonda da 3 askerimiz şehit olmuş, 2 askerimiz yaralanmıştır. Üst üste gelen şehit haberleri yüreğimizi dağlamaktadır. Şehitlerimizin acısını milletimizle birlikte derinden yaşıyoruz. Acımız tarifsizdir.

Hepimizi derin bir acıya boğan bu elim olaylarda şehit olan kahraman vatan evlatlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Şehitlerimizin kederli aileleri, yakınları ve silah arkadaşlarıyla birlikte tüm vatandaşlarımıza sabır ve başsağlığı diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Bektaşoğlu…

16.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu’nun, Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan 13 askere Allah’tan rahmet dilediğine ve bu kazanın titizlikle, kapsamlı bir şekilde araştırılması gerektiğine ilişkin açıklaması

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ülkemizi, milletimizi, hepimizi acıya boğan Şırnak’taki helikopter kazasında hayatlarını kaybeden 13 askerimize Allah’tan rahmet diliyorum, milletimizin başı sağ olsun. Onları bugün dualarımızla ebediyete, Hakk’ın rahmetine uğurluyoruz.

Böyle bir günde konuşulacak şey değil ama sadece şu kadarını söylemek istiyorum: Aynı tip helikopterlerin ülkemizde karıştığı 3 kazada bugüne kadar toplam 28 askerimiz şehit oldu. Dolayısıyla bu kazaya sadece kaza deyip geçmemek gerekir. Bu tür kazaların sıklıkla sadece bizim ülkemizde olması, insanın aklına “Acaba bu helikopterlerin teknolojisine, yönetimine tam olarak sahip değil miyiz?” diye bir soru getiriyor. Bölgenin durumu ve şehitlerimizin terörle mücadelede elde ettikleri başarı ve diğer kayda değer özellikleri nedeniyle bu kazanın titizlikle, kapsamlı bir şekilde araştırılması gerekmektedir. Kamuoyunda oluşan kuşkuların mutlaka giderilmesi gerekmektedir. Terörle mücadele eden kahraman askerlerimizin ulaşım güvenliği her şeyin başında gelir. Tanrı’dan tekrar rahmet diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Arık…

17.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık’ın, Şırnak’taki helikopter kazasında şehit olan Kayserili Mehmet Erdoğan ile tüm şehitlere Allah’tan rahmet dilediğine ve Artvin Çoruh Üniversitesi Rektörlüğünün Eğitim Fakültesinde zihinsel engellilere ders vermek üzere ilan verdiği yardımcı doçent kadrosu için aradığı şartlara ilişkin açıklaması

ÇETİN ARIK (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle tüm şehitlerimize ve Kayserili şehidimiz Mehmet Erdoğan’a Allah’tan rahmet, milletimize başsağlığı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, Artvin Çoruh Üniversitesi Rektörlüğü -Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Bölümüne- zihinsel engellilere ders verecek yardımcı doçent kadrosu için ilan vermiş. Bu kadro için aradığı şart ise kimya eğitim bilim dalında doktora mezunu olmak ve görme engellilerle fen eğitimi alanında çalışmalarda bulunmak. Allah aşkına, ne alakası var zihinsel engelliler ile kimya eğitim dalında doktora mezunu olmanın? Aslına bakarsanız üniversite yönetimi adrese teslim, işi bitirene vermiş, şimdi kılıfına uyduruyor.

Soruyorum AKP iktidarına: Liyakati değil de yandaşı esas alarak devlet kurumlarını çürüttüğünüzün, ülkeyi uçuruma sürüklediğinizin farkına varmanız için daha kaç tane 15 Temmuz vakasının yaşanması gerekiyor?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim ben de.

Sayın Yıldırım…

18.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım’ın, kalıcı ve onurlu bir barış dilediğine ve bini aşkın aydın, yazar, gazeteci ve siyasetçinin ortak bir metinle barış ve demokrasi için çağrıda bulunduklarına ve toplumsal duyarlılığı olan sanatçı ve aydınların bu sesine kulak verilmesini temenni ettiğine ilişkin açıklaması

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) – Teşekkürler Başkanım.

Ben de dün yaşanan acıları ülkemiz bir daha yaşamasın diyor, bunun için de kalıcı ve onurlu bir barış diliyorum.

Dün bini aşkın aydın, yazar, gazeteci, siyasetçi ortak bir metne imza attılar. AKP, CHP, HDP'li, her ideolojiden, farklı din ve inançlardan aydınlar “Yan yanayız, bir aradayız.” diyerek barış ve demokrasi için çağrıda bulundular. İmzacılar, okudukları ortak metinde tüm yurttaşlara, sivil girişimcilere, siyasi partilere ve farklı kanaat önderlerine seslenerek “Korku, gerilim ve kutuplaştırma siyasetinden güç devşirenlere karşı barışçıl bir siyasetin egemen kılınmasını talep etti. Kendilerini bu toprakların ortak sahibi olarak nitelendiren imzacılar, “İnancımızı, dinimizi, dilimizi, kültürümüzü, hayat tarzımızı kendi seçtiğimiz gibi özgür, eşit, korkusuz, huzur içinde yaşamak, birbirimize güvenmek, dayanışmak istiyoruz.” dediler. Ben de toplumsal duyarlılığı olan sanatçı ve aydınlarımızın bu sesine kulak verin diyorum, bu ülke hepimizin, hepimize yeter diyorum.

BAŞKAN – Sayın Öz…

19.- Çanakkale Milletvekili Bülent Öz’ün, Diyarbakır Lice’de şehit olan 3 asker ile Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinden Binbaşı Koray Onay’a ve tüm askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

BÜLENT ÖZ (Çanakkale) – Sayın Başkan, Diyarbakır Lice’de PKK terör örgütü tarafından şehit edilen 3 askerimizle birlikte, yine dün Şırnak Şenoba beldesinde yüksek gerilim hattına takılarak düşen helikopterdeki 13 şehidimiz yüreklerimizi üzüntüye boğmuştur. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. 13 şehidimizin içerisinde olan Çanakkale Gelibolu ilçemizden Binbaşı Koray Onay’a da Allah’tan rahmet diliyorum, ailesine sabırlar diliyorum. Çanakkale’mizin ve ulusumuzun başı sağ olsun.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Erkek…

20.- Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek’in, Diyarbakır Lice’de şehit olan 3 asker ile Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinden Binbaşı Koray Onay’a ve tüm askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Manevi acımız çok büyük. Milletimizin, ülkemizin başı sağ olsun. 13 şehidimizi ve terör saldırısında yitirdiğimiz 3 şehidimizi rahmetle anıyoruz, yakınlarına sabır diliyoruz. 13 şehit verdik elim bir kazada ve bu kazayla birlikte 80 milyon da manevi açıdan ağır yararlı. O yüzden bize de söz verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Şehitlerimizden biri de Binbaşı Koray Onay, değerli bir hemşehrimizdi Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinden. Gelibolu, Çanakkale Türkiye Cumhuriyeti’nin ön sözünün yazıldığı topraklar ve tarihî Gelibolu Yarımadası yani bir şehitler diyarı 1 şehidini daha bugün bağrına basacak diyorum ve Gelibolu’muzun, Çanakkale’mizin ve tüm Türkiye'nin başı sağ olsun diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim ben de.

Sayın Kayan…

21.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan’ın, Şırnak’ta şehit olan 13 askere Allah’tan rahmet dilediğine ve Şişecam işçilerinin grev kararına karşı erteleme kararı alan Hükûmetin toplumsal barışı istemediğine ilişkin açıklaması

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şırnak’ta şehit olan 13 askerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Şişecam işçileri yapılan toplu iş sözleşmesinden sonuç alamayınca 24 Mayısta greve çıkma kararı almışlardır. Daha 24 Mayıs gelmeden, greve başlamadan 21 Mayıs günü Hükûmet grevi erteleme kararı almıştır. Karanın gerekçesi, ulusal güvenlik. Bir iş kolunda çalışan işçilerin durumlarını iyileştirmek için yapacakları grev ve eylemlerinin ulusal güvenlikle ne alakası vardır? Bu iş yerlerinde çalışanlar FETÖ’cü müdür, terörist midir? Bunun adı hak arayan insanları ezmek, “Patronun ne verirse onunla yetineceksin.” demektir. Bu dayatmalar iş barışını bozar, iş barışını bozacağı gibi gittikçe toplumsal barışı da bozar. İşverenin talebi olmadığı hâlde grev erteleme kararıyla Hükûmetin yapmak istediği nedir? Gözüküyor ki Hükûmet toplumsal barışı istememektedir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Akaydın...

22.- Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın’ın, Şırnak ve Diyarbakır Lice’de şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ve Sanayi Komisyonunda görüşmeleri devam eden kanun tasarısında zeytincilik alanlarıyla ilgili düzenlemeye Cumhuriyet Halk Partisinin direncinin devam edeceğine ilişkin açıklaması

MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Öncelikle Şırnak’ta ve bölgede dün kaybettiğimiz 16 şehidimizi minnetle anıyorum, rahmet diliyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin gündeminde, yeni bir ekolojik facia yaratma tehlikesi yaratan sanayi üretimi yasa tasarısı yer almaktadır. Basına kim tarafından yansıtıldığı bilinmeyen, CHP’li üyelerle uzlaşı varmış mesajı verilmiştir. Bu kesinlikle yalandır, tasarının 2’nci ve 3’üncü madde değişiklikleri uzlaşmayla çıkarken 4’üncü maddenin durumu her türlü iyi niyeti ve iş birliğini yok etmiştir. İlgili maddeyle 1939’dan beri yürürlükte olan zeytincilik alanlarını koruma yasası fiilen yok edilmiştir. Bunun arkasında muhtemelen maden lobisi, hatta altın madeni lobisi vardır yani rant vardır, zeytinin yok edilmesi vardır. Esasen Tarım Bakanımız da bunu zımnen itiraf etmiştir. Genel Kurulda şiddetli direncimizi sergileyeceğimizi ifade ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Son olarak Sayın Erdem...

23.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdem’in, Diyarbakır Lice’de şehit olan 3 asker ile Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan hemşerisi ve ilk kadın Jandarma İlçe Komutanı Malatyalı Songül Yakut ve tüm askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

ARZU ERDEM (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Diyarbakır Lice’de hain terör örgütüyle mücadele esnasında şehit düşen 3 vatan evladımızın acısını henüz yüreğimizde tamamlamadan Şırnak Şenoba’da helikopter düşmesi sonucu 13 askerimiz şehit olmuştur. Bunların içinde yine hemşehrim Malatyalı Songül Yakut Türkiye'nin ilk kadın Jandarma İlçe Komutanı... Kahraman Türk kadınımız ve tüm şehitlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun, yaralı askerlerimize de Allah’tan şifalar diliyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Tekrar, Diyarbakır ve Şırnak Şenoba şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.

Şimdi, sisteme giren sayın grup başkan vekillerine söz vereceğim.

Sayın Akçay, buyurun.

24.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Diyarbakır Lice’de terör saldırısında şehit olan 3 asker ile Şırnak’ta helikopter kazasında şehit olan 13 askere Allah’tan rahmet dilediğine ve kaza kırımın en ufak ayrıntısına kadar incelenerek aydınlatılmasını beklediğine, terörle mücadeledeki başarıların asla yarım kalmayacağına ve Açlıkla Mücadele Haftası’na ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dün art arda aldığımız acı haberlerle yüreğimiz yandı. Önce Diyarbakır Lice’de teröristlere yönelik operasyonda 3 askerimiz şehit oldu ve 2 askerimiz yaralandı. Akşam saatlerinde ise bir başka acı haberi Şırnak Şenoba’dan aldık. Havalandıktan birkaç dakika sonra düşen helikopterde 13 vatan evladı şehadet şerbetini içti. Milletçe acımız büyüktür.

Şırnak Şenoba’da düşen helikopterde Türkiye'nin terörle mücadelesinde ve son olarak Kato Dağı’nda yürütülen terör operasyonlarında büyük başarılara imza atan komutanlar şehit oldu. Vatan kahramanları milletimizin birliği, devletimizin dirliği, vatanımızın varlığı için şehit olmuşlardır.

Kaza kırımın en ufak ayrıntısına kadar incelenerek aydınlatılmasını bekliyoruz. Şehitlerimizin gözü arkada kalmasın. Terörle mücadeledeki başarıları asla yarım kalmayacak; şehadetleri hainleri, bölücüleri sevindiremeyecektir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Türk milletinin kahraman yüreklere sahip her bir mensubu, şehitlerimizin mirasına, hatırasına ve emanetlerine sahip çıkacaktır. Türk milletinin varlığını muhafaza etmek için ödediği ağır bedellerden, çileli ve külfetli mücadeleden asla geri dönüş olmayacaktır. Bu, bahtı şehitlerle büyüyen, büyüdükçe destanlaşan millî bir ruhtur. İnancımızı güçlü bir şekilde vurguluyorum: Şehitler ölmez, vatan bölünmez.

Bu vesileyle şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli yakınlarına, ailelerine, sevenlerine, silah arkadaşlarına ve büyük Türk milletine başsağlığı ve sabırlar niyaz ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akçay, size iki dakika daha ek süre veriyorum.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bu konuyu şehit Tümgeneral Aydoğan Aydın’ın “Hanke’ye Ağıt” şiirinden bir dörtlükle ifade etmek istiyorum:

“Soğuk namlular elimizde,

Yürüyorken dağlara.

Şehitlerden selam geldi,

Savaşan tüm sağlara.”

Sayın Başkan, haziran ayının ilk haftası Açlıkla Mücadele Haftası’dır. Millî kültür yapımızın en önemli özelliklerini anmamıza vesile olacağına inandığım bir haftaya giriyoruz. Bir atasözümüz var: “Biri yer, biri bakar; kıyamet ondan kopar.” Bu söz milletimizin açlık konusundaki duyarlılığını ifade eder. Açlıkla ve yoksullukla mücadele her şeyden önce bir devlet politikasıdır. Peki, açlıkla başarılı bir şekilde mücadele edilebiliyor mu? Açlık ve yoksulluk sınırları, gelir dağılımındaki adaletsizlik, emekli maaşları ve asgari ücret düzeyleri milyonlarca vatandaşımızın açlık ve yoksulluk sınırında bulunduğunu göstermektedir. Bugün açlık sınırı 1.528 lira, yoksulluk sınırı 4.979 lira, asgari ücret 1.404 lira, BAĞ-KUR taban emekli maaşı 882, BAĞ-KUR tarım emekli maaşı 883 lira. 6 milyonun üzerinde asgari ücretli, 11 milyon emeklimizin yaklaşık 2 milyonu mutfak masraflarına yetecek bir gelirden dahi yoksundur.

Açlıkla ve yoksullukla mücadelede bir zihniyet değişimine ihtiyaç vardır. Bu mücadele yiyecek içecek dağıtmakla ve harçlık vermekle başarıya ulaşamaz. İşin aslı dururken faslıyla uğraşılmamalıdır; açlık ve yoksulluğun sonuçlarına değil, kökenlerine ve kaynaklarına odaklanılmalıdır.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim ben de.

Sayın Yıldırım, buyurun.

25.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, Lice’de ve Şırnak’ta hayatını kaybeden 16 güvenlik görevlisi ile Zonguldak’ın Kilimli ilçesinde bir maden ocağında meydana gelen göçükte hayatını kaybeden 2 maden emekçisine Allah’tan rahmet dilediğine, kırk üç gündür tutuklu olan Muş Milletvekili Burcu Çelik’in 3 yaşındaki çocuğunun annesinin yanına gönderilecek olmasının bir utanç olduğuna, bütün ilgililerin harekete geçmesini talep ettiğine ve Şişecam işçileriyle sonuna kadar dayanışma içerisinde olacaklarına ilişkin açıklaması

AHMET YILDIRIM (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün Lice’de ve Şırnak’ta hayatını kaybeden 16 güvenlik görevlisi, yine dün gece saatlerinde Zonguldak’ın Kilimli ilçesinde bir maden ocağında meydana gelen göçükte hayatını kaybeden 2 maden emekçisi olmak üzere toplam 18 kişiye Allah’tan rahmet diliyorum. Ailelerine, yakınlarına başsağlığı diliyorum ve yüce Allah’tan, bu aziz, mübarek günlerde bu ülkede hiç kimseye bir daha zamansız ölüm, evlat acısı, evlatlara da anne-baba acısı göstermemesini Cenab-ı Allah’tan temenni ediyorum.

Sayın Başkan, Parlamentonun üyelerinden biri, İnsan Hakları Komisyonu üyesi ve seçim çevremden, Muş Milletvekili Burcu Çelik 43 gündür tutuklu ve siz bir hukukçu olarak tutukluluğun nasıl ağır bir tedbir olduğunu herhâlde çok iyi bilirsiniz. Bu Parlamentonun İnsan Hakları Komisyonu, kendi üyesinin ağır bir insan hakkı ihlaliyle karşı karşıya kalma hâline bir çözüm üretemiyorsa bu ülkedeki 80 milyon insanın insan haklarını nasıl koruyacak merak ediyorum.

Bir de -önceki gün de ifade etmiştim Sayın Başkan- Sayın Burcu Çelik’in şöyle bir özel durumu var: 3 yaşında çocuğu var ve yapılan başvuru üzerine, çocuğunun cezaevine alınması kabul edildi. Eğer bu hukuksuzluk ortadan kaldırılmazsa 3 yaşındaki çocuk, bu Parlamentonun üyesi olan annesinin yanına gönderilecek. Bu, bu ülke açısından kaldırılamaz bir utançtır, bu utancı bu ülkenin daha fazla kaldırabilme mecali yoktur. Bu hukuksuzluğun ortadan kaldırılması için başta Adalet Bakanı olmak üzere bütün ilgililerin harekete geçmesini talep ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – İki dakika daha ek süre veriyorum size de.

Buyurun.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, yine bugün 170’e yakın tesisi, 9 ayrı ülkeye yayılan faaliyetleriyle bir dünya yatırım devi olan Şişecamla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Aralık ayında 25’inci dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde KRİSTAL-İŞ Sendikası ile işveren arasında yürütülen görüşmelerin onuncu oturumunda sonuç alınamaması üzerine, 24 Mayıs günü 6 bine yakın işçi 9 ayrı fabrikada bir grev kararı aldılar. Ancak, her zaman olduğu gibi, mevcut iktidar da önceki iktidarlar döneminde grevleri yasaklayan millî güvenliği bozma maddesinin veya gerekçesinin arkasına sığındı, henüz başlamadan. Şüphesiz, biz hiçbir emekçinin grevle süresini geçirmesini talep etmeyiz. Her emekçinin alın terinin karşılığını alması, haklarının eksiksiz tesis edilmesi, normal ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ve ülkenin ekonomik koşulları da göz önünde bulundurularak bunların grev yapma gerekçesinin ortadan kaldırılması bu Hükûmetin sorumluluğundadır. Grev hakkı hem Türkiye Cumhuriyeti Anayasası hem de Türkiye'nin taraf olduğu ILO sözleşmelerine göre bir haktır. Bunun basit gerekçelerle yasaklanmış olması kabul edilemez.

Şişecamla ilgili, işverenin üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmesini, Hükûmetin emekçilerden yana tavır takınarak bu işte olumlu aracı olmasını, olmayı başaramıyorsa da grev haklarını tanımalarını istiyoruz ve sonuna kadar Şişecam işçileriyle dayanışma içerisinde olacağımızı belirtmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.

Sayın Gök, buyurun.

26.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Diyarbakır Lice’de şehit olan 3 asker ile Şırnak’ta helikopter kazasında şehit olan başta Tümgeneral Aydoğan Aydın olmak üzere tüm askerlere Allah’tan rahmet dilediğine ve bu kazanın oluş nedenlerinin kamuoyunda tam bir vicdani berraklıkla açıklanacağına inandığına ilişkin açıklaması

LEVENT GÖK (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, bir ulusun yaşaması ve devam etmesi kahramanlarına bağlı. O ulusun pek çok ferdi, pek çok yurttaşı, her biri kendi alanında bir çaba sarf ederek ulus olmanın bilinciyle bir ulusu korurlar, geliştirirler ve devleti yüceltirler. Burada, güvenlik görevlilerinin diğer fertlere nazaran bir başka sorumluluğu ve özelliği var, hayatlarını ortaya koymak. Herkesin, evinde gece uyurken ya da işinde rahatça çalışırken, güvendiği kişilerdir güvenlik görevlileri. Herkes bilir ki işini yaptığı zaman, askerler, polisler onların güvenliğini koruyor ve gerekirse hayatını verecek. Ne zaman verecek? Saati belli değil, gündüz olur, gece olur, belki herkesin derin bir uykuda olduğu saatte olur. Güvenlik görevlileri bir üstün sorumluluk bilinci çerçevesinde görevlerini yerine getirmeye çalışırlar tıpkı dün akşam olduğu gibi.

Bundan birkaç gün önce televizyonlarda izlerken “İyi ki Aydoğan Paşa’mız var -ya da- onun gibileri var.” dedik çünkü Türkiye'nin en zor coğrafi bölgelerinin birinde, Kato Dağı’nda bu paşa, askerlerinin başında bir yurdun muhafazası ve savunması açısından en tepede, en üst yerde görev yapıyordu ve bilgi veriyordu ve huzur içerisinde o akşam uyuduk Aydoğan Paşa ve askerleri orada olduğu için. Ama üç gün sonra, daha dün Diyarbakır Lice’den gelen 3 askerimizin şehit olması ve ardından, akşam saatlerinde gelen o kahredici kaza hepimizi derinden sarstı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – İki dakika daha süre veriyorum size.

Buyurun.

LEVENT GÖK (Ankara) – Şu anda hepimizin duyguları karmakarışık, yoğun duygular yaşıyoruz. Birbirinden değerli subaylarımızı kaybettik, askerlerimizi kaybettik ve vatan uğruna feda olsun diye ortaya koydukları canları bugün aslında bütün toplumumuzu birleştiriyor. Bugün bu kahramanlar sayesinde Türkiye yine ulus olmanın, bir ulus devleti olmanın ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşı olmanın sorumluluğu, özelliği ve dayanışmasını bugün yaşıyor. Ne pahasına? Bu acı ölümler pahasına.

Aydoğan Paşa’mız ve diğer hayatını kaybeden askerlerimiz emin olmalılar, onlar Türkiye’yi bir kez daha birleştirdiler bugün. Bugün Türkiye tüm sorunlarını ikinci plana iterek askerlerimizin hayatlarını kaybettiği bu atmosferde onların yasını tutuyor, onların döktükleri kanların arkasında, onların yanlarında, onların aileleriyle beraber ağlıyor. Bugün Türkiye ağlıyor, Türkiye toprağa vermek üzere olduğu bu askerlerine ağlıyor. İşte böyle bir duygu ve yoğunluk içerisinde Lice’de hayatını kaybeden 3 askerimize ve bir kazada kaybettiğimiz başta Tümgeneral Aydoğan Aydın olmak üzere diğer askerlerimize Allah’tan rahmet, ulusumuza başsağlığı diliyoruz. Ve tekrar diliyoruz ki bu kazanın oluş nedenleri idari ve adli tahkikatla kamuoyuna tam bir vicdani berraklıkla açıklanacaktır ve askerlerimizin kanı asla yerde kalmayacaktır.

Ruhları şad olsun.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gök.

Sayın Muş…

27.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Diyarbakır Lice’de şehit olan askerler ile helikopter kazasında şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dilediğine, kazanın tüm boyutlarıyla araştırılması sürecinin başlatıldığına ve terörle mücadeledeki kararlılığın büyük olduğuna ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Dün Şırnak’ta helikopter kazasında ve Diyarbakır Lice’de terör operasyonlarında şehit düşen kahraman askerlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, şehitlerimizin acılı ailelerine ve tüm milletimize başsağlığı diliyorum, sabırlar diliyorum.

Kahraman askerlerimiz terörle mücadelede büyük başarılar elde ederken, hain terör örgütüne ağır darbeler vururken bu acı kazanın yaşanmış olması bizleri derin bir üzüntüye sevk etmiştir. Ateş düştüğü yeri değil, tüm milletimizin bağrını yakmıştır. Başbakan yardımcımız ve bakanlarımız hemen kaza yerine intikal etmiş ve kazanın tüm boyutlarıyla araştırılması sürecini gözlemlemişlerdir. Acımız büyük fakat terörle mücadeledeki kararlılığımız da büyüktür. Hain teröristler ve onların iş birlikçileri bilmelidir ki terörle mücadelemiz sonuna kadar sürecek ve kahraman vatan evlatlarımız bu mücadeleden asla geri durmayacaktır. Ne vatan nöbeti durur ne de kahraman Türk askeri biter. Nice kahraman askerleri bağrından çıkaran bu millet şehitlerinin kanını yerde bırakmadan terörle mücadelesini sürdürmeye devam edecektir. Teröre karşı başlatılan operasyon süreci sadece kırsalda değil, teröriste yardım ve yataklık eden, lojistik destek sağlayan, sözcülüğünü yapan sınırlarımızın içinde veya dışındaki tüm hainlere karşı yürütülecek ve terör kaynağında kurutulacaktır.

Acılar paylaştıkça azalır. Bizler acılarımızı paylaşacağız. Kahraman Türk ordusunun motivasyonunu artıracağız. Milletin temsilcileri olarak terörle mücadeleye destek vereceğiz. Terörü ve destekçilerini lanetleyeceğiz. Şehitlerimizin bize emaneti olan ailelerine sahip çıkacağız. Terörle mücadele millî meselemiz, şehitlerimiz ve gazilerimiz ortak kutsal değerlerimizdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Size de iki dakika veriyorum Sayın Muş.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – İnşallah devletiyle, milletiyle, ordusuyla, polisiyle ve tüm güvenlik güçleriyle Türkiye bu terör belasını yok edecek ve ülkemiz bu illetten kurtarılacaktır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim ben de.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Sayın milletvekilleri, Başbakan Yardımcısı Sayın Veysi Kaynak gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 1, 2, 3, 4, 5, 12, 13, 14, 19, 21, 24, 38, 60, 63, 64, 80, 84, 129, 130, 133, 134, 140, 141, 154, 157, 168, 172, 173, 174, 188, 201, 207, 212, 213, 214, 215, 216, 217, 218, 228, 229, 230, 232, 233, 234, 235, 236, 237, 257, 261, 354, 356, 358, 374, 375, 377, 401, 402, 403, 407, 408, 423, 424, 427, 431 ve 432’nci sıralarında yer alan önergeleri birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.

Ayrıca, Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ gündemin “Sözlü Sorular” kısmının 7, 8, 22, 23, 26, 28, 34, 39, 40, 43, 47, 48, 57, 59, 85, 86, 87, 115, 120, 121, 122, 126, 131, 132, 153, 155, 162, 170, 175, 178, 179, 181, 190, 197, 202, 211, 231, 238, 250, 253, 263, 301, 310, 345, 371, 385, 391, 394, 397, 399, 404 ve 405’inci sıralarında yer alan önergeleri birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.

Sayın bakanların bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.

Sayın milletvekilleri, Meclis araştırmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya ve 19 milletvekilinin, Adana ilindeki işsizlik sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/547)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Adana ilinin işsizlik sorunlarının araştırılarak yapılacak yasal düzenlemeler de dâhil olmak üzere alınacak önlemlerin tespiti amacıyla Anayasa'nın 98, İç Tüzük’ün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ederiz.

1)     Mevlüt Karakaya                                   (Adana)

2)     Emin Haluk Ayhan                                 (Denizli)

3)     Ahmet Kenan Tanrıkulu                           (İzmir)

4)     Oktay Öztürk                                        (Mersin)

5)     İsmail Faruk Aksu                                 (İstanbul)

6)     Saffet Sancaklı                                     (Kocaeli)

7)     Edip Semih Yalçın                                 (İstanbul)

8)     Arzu Erdem                                          (İstanbul)

9)     Deniz Depboylu                                     (Aydın)

10)   Erkan Haberal                                      (Ankara)

11)   Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu                 (İstanbul)

12)   Zihni Açba                                           (Sakarya)

13)   Ümit Özdağ                                          (Gaziantep)

14)   Kamil Aydın                                          (Erzurum)

15)   Zühal Topcu                                         (Ankara)

16)   Atila Kaya                                            (İstanbul)

17)   Ahmet Selim Yurdakul                            (Antalya)

18)   Yusuf Halaçoğlu                                    (Kayseri)

19)   Şefkat Çetin                                         (Ankara)

20)   Mehmet Necmettin Ahrazoğlu                   (Hatay)

Gerekçe:

Adana ili ülkemizin yüz ölçümü olarak 5’inci, nüfus olarak 6’ncı en büyük şehridir. Akdeniz'in merkezindeki konumu, binlerce yıllık kültür birikimi, sahip oluğu turizm potansiyeli, tarıma elverişli alanları ve sanayi altyapısıyla büyük avantajlara sahip olmasına rağmen şehrimiz son yıllarda gelişememekte, göç vermekte ve işsizlik sıralamalarında en üst basamaklarda yer almaktadır.

Adana ilimiz son yıllarda sürekli olarak göç vermektedir. Sadece son sekiz yılda verilen net göç sayısı 78.298 kişi olarak hesaplanmıştır. 2015 yılında Adana ilimiz Türkiye'de en çok göç veren 6’ncı şehir olmuştur. Şehrimiz her geçen yıl genç, dinamik ve üretken nüfusunu kaybetmektedir.

Yaşanan göçlerin en büyük nedeni Adana'da yaşanan işsizlik sorunudur. İller bazında işsizlik araştırması en son 2013 yılında TÜİK tarafından yapılmış, Adana bu araştırmada yüzde 13,2'Iik işsizlik oranıyla 9’uncu sırada yer almıştır. Resmî rakamlar böyle olmakla birlikte, gerçekte işsizliğin çok daha yüksek seviyelerde olduğunu ifade etmek mümkündür. Tarım ve sanayinin yeterli seviyede desteklenmemesi sonucunda şehrimizde işsizlik daha da artmıştır. Son yıllarda yaşanan göçlerin artıyor olması da bu savımızı kanıtlar niteliktedir.

Ülkemizin en büyük kentlerinden biri olan Adana'mızın sorunu doğrudan ve dolaylı olarak tüm illerimizi ve vatandaşlarımızı etkilemektedir. Adana’nın sorunu tüm Türkiye'nin sorunudur, dolayısıyla sorunun çözümü tüm vatandaşlarımız için birincil derecede önemlidir.

Açıklanan bu sebeplerden dolayı, Adana ilimizde işsizlik sorununun yerinde tespit edilerek, konunun aydınlığa kavuşturulması ve gereken önlemlerin alınması amacıyla bir Meclis araştırması açılması gerekmektedir.

2.- Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya ve 20 milletvekilinin, mera alanlarının artırılması ile sağlıklı ve kaliteli hayvansal üretimin sağlanması için yapılması gerekenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/548)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizin sahip olduğu mera alanlarının giderek yok olması, mevcut mera alanlarının verimsizleşmesi, hazır yem kullanımının artması ve bunlara bağlı olarak hayvan üretiminde yaşanan düşüşlerin önlenmesi hususunda Anayasa'nın 98, İç Tüzük’ün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Mevlüt Karakaya                                            (Adana)

2) Oktay Vural                                                  (İzmir)

3) Emin Haluk Ayhan                                         (Denizli)

4) Ahmet Kenan Tanrıkulu                                   (İzmir)

5) Oktay Öztürk                                                (Mersin)

6) İsmail Faruk Aksu                                          (İstanbul)

7) Saffet Sancaklı                                             (Kocaeli)

8) Edip Semih Yalçın                                          (İstanbul)

9) Arzu Erdem                                                   (İstanbul)

10) Deniz Depboylu                                            (Aydın)

11) Erkan Haberal                                             (Ankara)

12) Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu                       (İstanbul)

13) Zihni Açba                                                   (Sakarya)

14) Ümit Özdağ                                                 (Gaziantep)

15) Kamil Aydın                                                 (Erzurum)

16) Zühal Topcu                                                (Ankara)

17) Atila Kaya                                                   (İstanbul)

18) Ahmet Selim Yurdakul                                  (Antalya)

19) Yusuf Halaçoğlu                                           (Kayseri)

20) Şefkat Çetin                                                (Ankara)

21) Mehmet Necmettin Ahrazoğlu                 (Hatay)

Gerekçe:

Ülkemizin sahip olduğu mera alanları giderek azalmakta, mevcut mera alanlarıysa verimsizleşmektedir. 1990'lı yıllarda 24 milyon hektar olan mera alanımız, bugün 14,6 milyon hektara kadar düşmüştür. Yıllardır denetimsiz, aşırı ve bilinçsiz şekilde yapılan otlatmalar sonucunda meralarımız bozulmaya ve kendini yenilememeye başlamıştır. Özellikle Orta ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizdeki meralarda çölleşme riski hızla artmaktadır.

Mera alanlarının yetersizliğinden dolayı hazır yeme ihtiyaç duyulmakta, dolar üzerinden alınan hazır yem ise üreticimizin giderlerini 2 ila 3 kat artırmaktadır. Kendine ait tapulu arazisi olmayan çiftçimizin durumu ise daha vahimdir. Hazır yeme para yetiştiremeyen ve dışarıya bağımlı hâle gelen üreticimiz ya üretimini azaltmakta ya da hayvan ve arazisini satarak göç etmektedir.

Meralar hayvanların ihtiyacı olan kaba yemin en ucuz karşılandığı alanlar olduğundan, meraların ıslah edilmesi meselesi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından dikkate alınması gereken meselelerin başında gelmektedir. Sağlıklı ve sürdürülebilir tarımsal üretimin sağlanabilmesi için çayır ve meraların yeterli duruma getirilmesi şarttır. Mera alanlarının artışı sağlandığında ise doğrudan hayvansal üretim ve istihdam artacak, fiyatların genel düzeyi aşağı doğru seyir izleyecek, iç tüketim fazlasıyla karşılanacağı gibi, tarımsal ürünlerin ihracatı da artacaktır.

Bunun yanında, çayır ve meraların tek özelliği ucuz kaba yem ihtiyacını karşılamak değildir. Meralar aynı zamanda su ve rüzgâr erozyonunu önleyerek toprak varlığımızı koruyan, toprak verimliliğimizi artıran, çeşitli av ve yaban hayvanlarına yaşam alanı oluşturan, su toplama havzası olarak taban suyu ve akarsularımızı zenginleştiren ve temiz hava kaynağı olan alanlardır. Meralarda beslenen hayvanların et ve sütlerinin daha kaliteli ve besleyici olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Kalitesiz et ve süt ürünleri tüketen bireylerin hastalığa yatkın ve sağlıksız bir yaşam sürmeleri ise kaçınılmazdır. Tüm bu özelliklerinden ötürü meralar kaderlerine terk edilmemelidir.

Açıklanan bu sebeplerden dolayı, ülkemizdeki mera alanlarının artırılması, sağlıklı ve kaliteli hayvansal üretimin sağlanması amacıyla Meclis araştırması yapılmasının ivedilikle yerine getirilmesi gerekmektedir.

3.- Erzurum Milletvekili Kamil Aydın ve 20 milletvekilinin, yüksek miktardaki su faturalarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/549)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

06/12/2012 tarih ve 28489 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6360 sayılı On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Altı İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun sonrası köy mahalle ve beldelerde tahakkuk ettirilen yüksek miktarlı su faturalarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, aşağıda belirtilen gerekçelerle, Anayasa’mızın 98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104'üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Kamil Aydın                                      (Erzurum)

2) Mustafa Kalaycı                                (Konya)

3) Mustafa Mit                                      (Ankara)

4) Baki Şimşek                                     (Mersin)

5) Saffet Sancaklı                                 (Kocaeli)

6) Ahmet Selim Yurdakul                        (Antalya)

7) Mehmet Parsak                                 (Afyonkarahisar)

8) Erkan Haberal                                   (Ankara)

9) Muharrem Varlı                                 (Adana)

10) Fahrettin Oğuz Tor                           (Kahramanmaraş)

11) Ümit Özdağ                                     (Gaziantep)

12) Emin Haluk Ayhan                            (Denizli)

13) Yusuf Halaçoğlu                              (Kayseri)

14) Ruhi Ersoy                                      (Osmaniye)

15) İsmail Ok                                       (Balıkesir)

16) Kadir Koçdemir                                (Bursa)

17) Erhan Usta                                     (Samsun)

18) Arzu Erdem                                     (İstanbul)

19) Mehmet Erdoğan                              (Muğla)

20) Deniz Depboylu                               (Aydın)

21) Nuri Okutan                                    (Isparta)

Gerekçe:

06/12/2012 tarih ve 28489 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun’a göre mahalleler, köyler ve kapatılan eski belde belediyelerinde yeni uygulama sonucu su sayacı takılarak yüklü miktarda su faturaları ödetildiği gibi, bazı yerleşim birimlerine de musluklarından su akmamasına rağmen su faturaları gönderildiği haberleri tazeliğini korumaktadır.

Özellikle büyükşehirlerin hiçbir katkısı olmadığı, yani köylerimizin kendi imkânları veya daha önceden kaymakamlıklar ve il özel idarelerinin katkılarıyla sağladıkları su altyapı çalışmalarından büyükşehir belediyelerinin su parası alması kabul edilemez bir durumdur.

Dolayısıyla tamamen köylerimizin öz kaynakları ve imkânlarıyla tedarik edilmiş suyun ücretlendirilmesiyle zaten gübre, mazot, tohum, elektrik gibi girdi fiyatlarının yüksekliğinden sıkıntı yaşayan köylünün bir de suya ödeyeceği faturayla ayakta kalması zor olacağı gerçeğinden yola çıkarak bu uygulamadan derhâl vazgeçilmelidir.

Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı, birçok köy, mahalle ve eski beldelerde görülen ve vatandaşı ekonomik olarak sıkıntıya sokan yüksek miktarlı su faturalarının nedenlerinin araştırılarak vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesi hususunda alınması gerekli tedbirlerin tespit edilmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılması gerekli görülmektedir.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- HDP Grubunun, Van Milletvekili Lezgin Botan ve arkadaşları tarafından, engelli yurttaşların sorunlarının tespiti amacıyla 10/5/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 1 Haziran 2017 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

01/06/2017

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 01/06/2017 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                  Ahmet Yıldırım

                                                                                                                                           Muş

                                                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

10 Mayıs 2017 tarihinde Van Milletvekili Sayın Lezgin Botan ve arkadaşları tarafından verilen, 4531 sıra numaralı, engelli yurttaşlarımızın sorunlarının tespiti amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 01/06/2017 Perşembe günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin lehinde ilk olarak Van Milletvekili Sayın Lezgin Botan konuşacak.

Buyurun Sayın Botan.

LEZGİN BOTAN (Van) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, bir sivil darbe sonucunda rehin tutulan siyasetçilere değinmek istiyorum çünkü bugün hâlâ Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş ve 10 milletvekili rehin tutuluyor. Onun yanında, halkın belediyeleri hâlen kayyumların gasbı altında ve 92 belediye eş başkanımız tutuklu. Başta Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş olmak üzere milletvekilleri ve belediye eş başkanlarımızın, HDP yöneticilerinin derhâl serbest bırakılmasını talep ediyoruz, aksi takdirde bu utanç ömür boyu AKP’nin boynunda bir leke olarak kalacaktır.

Değerli milletvekilleri, dünyanın her tarafında çözümsüz bırakılan sorunlar ve devam eden savaşlar geride sadece gözyaşı ve ölüm bırakmıyor, aynı zamanda geride milyonlarca engelli insan da bırakıyor. Bu nedenle, ölümlerin yaşanmaması ve hiç kimsenin savaş ve çatışmalara bağlı olarak engelli kalmaması için öncelikle görevin her zaman barış ve adaletin savunulmasında olduğu aşikârdır.

Bugün yapılan araştırmalara göre ülkemizin nüfusunun yüzde 12,39’u yani 9 milyon yurttaşımız engelli durumdadır. Böyle ciddi bir oran karşısında susmak ve sorunları tespit edip çözüm geliştirmemek sosyal devlet ilkesiyle uyuşmamaktadır ama görünen şu ki engelli yurttaşlarımızın sorunları uzun vadeli bir eylem planı çerçevesinde ele alınmak yerine genellikle 3 Aralık Uluslararası Engelliler Günü ve 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’nda göstermelik açıklama ve etkinliklerle geçiştiriliyor. Oysa Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi, 5378 sayılı Engelliler Kanunu da bu konuda net ifadeler içermektedir. Buna karşılık AKP Hükûmeti, zamana bağlı olarak ortaya çıkan istatiksel verilerle engelli yurttaşlarımızın sorunlarının çözüldüğü atmosferini yaratabilir ama ülkenin başkentinde Meclisin kapısından çıkıp Kızılay’a doğru yürüdüğünüzde bile engellilerin tek başına hareket etmelerinin ne kadar zor olduğunu göreceksiniz. Yol boyunca kaldırıma park eden araçlar, sarı yol bantlarının iş göremez hâle gelmiş olması, kaldırımlara kurulan tezgâhlar gibi sorunların yanında bankamatiklerin engellilere göre düzenlenmediğini göreceksiniz. Dolayısıyla engelli yurttaşlarımıza ilişkin birçok düzenleme sadece kâğıt üzerinde kalırken eğitim, barınma, sağlık, istihdam ve sosyal güvenlik gibi konularda yığınla sorunun varlığı hâlen devam etmektedir. Zaten AKP'nin açıkladığı vizyon belgesi de, engellilere ilişkin çokça "Yapılacaktır, olacaktır.” gibi ifadeler de sorunların çözülmediğini aşikâr bir şekilde ortaya koymaktadır.

Değerli milletvekilleri, bugün öyle insafsızlıklar yaşanıyor ki insanlarımız bazen iktidarın gölge etmemesinin yeterli olacağı zannına kapılıyor. Bunu neden mi söylüyorum? Bakın, Şırnak'ta yaşanan çatışmaların ardından ilan edilen sokağa çıkma yasağıyla birlikte Van'a göç eden, iki ayağını da kullanamayan, yüzde 93 oranda engelli yurttaşımız Abdülmecit Külter'e ve birçok engelli yurttaşımıza, rehin tutulan Van Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Bekir Kaya tarafından verilen tekerlekli sandalyelere kayyum tarafından el konulmuş olmasını burada bir kez daha dile getiriyor ve özellikle kınıyorum.

Değerli arkadaşlar, engelli bir yurttaşın sandalyesine kayyumun el koymasını neye bağlayabiliriz? Allah aşkına, bu zalim anlayışın engelli yurttaşlarımızın sorunlarına onların onurunu incitmeden çözüm getirebileceğine ihtimal verebiliyor musunuz? Oysa Türkiye de Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’ni imzalamış ve bu sözleşmenin gerektirdiği adımları atacağını taahhüt etmiştir. Ama ne yazık ki engelli yurttaşlarımızın sorunları bugüne kadar katlanarak devam ettiği için atılan küçük adımlar çözüm olamamıştır. Bunun en önemli nedeni, AKP Hükûmetinin, engellilik durumunu bir ekonomik yardım olarak görmesi ve buna indirgemesidir. Bu anlayışa bağlı olarak, bugün milyonlarca engelli yurttaşımız ancak ekonomik yardımlarla yaşayabilen ve bu yardımlara bağlı hâle getirilmiş durumdadır. Aynı şekilde, toplumsal hayata ve ekonomik üretime katılmaları da bir yönüyle kısıtlanmış durumdadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; engelli yurttaşlarımızın sorunlarını milletvekilleri çoğu zaman dile getirirken bu sorunlar engelliler tarafından da medyada ifade ediliyor. Birkaç hafta önce, engelli yurttaşlarımızın kurduğu derneklerin yaptığı açıklamalar da basına yansıdı. Buna göre, bir: Fiziksel erişim sorununun hâlâ çözülmediği belirtilirken erişimin sadece “fiziksel erişim” olarak algılandığı, bilgi edinme ve hizmetlere erişim konularında sorunlarının aynen devam ettiği ifade edilmiştir.

İki: Engelli yurttaşların eğitim ve özellikle istihdam hakkından yeterince yararlanamadığı ifade edildi. Buna göre, engelli yurttaşlarımızın hâlen yaşamlarını bağımsız idame ettirebilmeleri zor görünüyor. Dolayısıyla yurttaşlara iş olanağı bulamayan bir devletin, insanlık onuruna yakışır şekilde hayatlarını idame ettirmelerini sağlamaları bir anayasal görevdir.

Üç: Her ne kadar toplumsal dayanışma önemli olsa da devlet ile yurttaşlar arasındaki ilişki bir lütuf ve minnet ilişkisi olmamalıyken devletin bu meseleyi bir yardımlaşma ve dayanışma esası üzerine kurduğu görülüyor. Oysa bu konu bir hak ve ödev meselesidir.

Dört: Eşitsizlik ve ayrımcılık. Bugün engellilerin üniversiteli oranı yüzde 3'tür. Aynı şekilde, işsizlik oranının ise yüzde 70 olduğu ifade ediliyor. Ülkemizdeki engellilik oranına karşın bu istatistiki sonuçlar ortada ciddi bir eşitsizliğin, adaletsizliğin ve ayrımcılığın olduğunu göstermiyor mu?

İktidar sürekli olarak istihdam ve diğer konularda yaptıklarından âdeta bir lütufmuş gibi bahsetse de görünen köy kılavuz istemez. Evet, engelli yurttaşlarımızın istihdamı belli oranda sağlanmış olabilir ama bunun hangi anlayış ve yolla yapıldığını test etmemiz lazım. Tamam, engelli istihdamı arttırılıyor ama çoğu zaman bu, sırf kişiyi işe almış olmak için yapılıyor. Bununla birlikte, kişilerin kendine uygun görev ve işlerde yükselmeleri mümkün görünmüyor. Oysa Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nde ve engelli yurttaşlarımızın açıklamalarında üzerinde durulan en temel şey insanlık onurudur.

Yine, eğitim meselesi en önemli konulardandır. Bugün ilk ve ortaöğretimde yer alan engellilerin sayısının 262 bin civarında olduğu ifade ediliyor. Buna karşın engelli öğrencilerimizin eğitim olanaklarından yeterli oranda yararlanabildiğini ve hatta eğitime erişim noktasında iyi bir düzeyde olduğumuzu söyleyebilir miyiz? Engelli yurttaşlarımız arasında okuryazarlığın yüzde 40'lar civarında olması eğitime erişim konusunda sıkıntıların olduğunu gösteren önemli bir veridir. Tabii, sadece engelli yurttaşlarımızın eğitimi değil, bu konuda toplumsal bir eğitimle yeni bir anlayışın sağlanması da gerekiyor. Bunun için de okullarda engellilik üzerine derslerin olması, bu konuda materyallerin sağlanması elzemdir. Bakın, bugün atılan küçük adımlar abartılıyor ama milattan önce, Eski Mısır'da bile -yani üç bin yıl önce- engelliler ders konusu olmuştur.

Değerli arkadaşlar, yine aynı şekilde, OHAL zulmünden engellilerin de çok ciddi bir şekilde payına düşeni aldığını, onlarca engelli insanımızın OHAL kararlarıyla işlerinden alındığını görüyoruz. Yani bu devlette darbenin siyasi ayağı, FETÖ’nün siyasi ayağı açığa çıkarılmazken faturanın burada engellilere de çıkarıldığını ibretle görüyoruz. Sadece bir örnek veriyorum: Türkiye Sakatlar Derneği Ankara Şube Başkanı Mithat Tokur, 6 Ocakta yayımlanan KHK’yla görevinden ihraç edilmiştir. Derhâl bu haksızlığın düzeltilmesini burada talep ediyoruz.

Sonuç olarak, tüm engellilerin insanca bir iş yoluyla toplumsal yaşama aktif ve üretken bireyler olarak katılabilme koşullarının yaratıldığı; nitelikli, işlevsel ve erişilebilir eğitim olanaklarının sağlandığı; toplumsal yaşamda, bilimde, sanatta ve siyasette daha etkin yer alma koşullarının yaratıldığı; engellilerin medikal ihtiyaçlarının tamamen devlet tarafından karşılandığı; işsiz veya çalışamayacak durumda olan tüm engellilere insan onuruna yakışır bir aylık verildiği, tüm yurttaşlara yoksulluk kriterleri gözetilmeksizin ücretsiz bakım hizmetinin sunulduğu; haklara, hizmetlere ve bilgiye erişimin önündeki engellerin kaldırıldığı; her türlü dışlanma ve ayrımcılığın, engellilere yönelik şiddet, taciz ve istismarın sona erdiği; engelliliği yaratan yoksulluk, sefalet, iş ve trafik kazaları ve savaş gibi önlenebilir nedenlerin ortadan kalktığı bir durumun mümkün olduğunu biliyoruz. Bu yolda bütün Meclisi de sorumluluğa davet ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Botan.

Halkların Demokratik Partisi Grup önerisinin aleyhinde ilk olarak Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Fahrettin Oğuz Tor konuşacak.

Buyurun Sayın Tor. (MHP sıralarından alkışlar)

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; engelli yurttaşlarımızın başta eğitim ve sağlık olmak üzere gündelik hayatlarında karşılaştıkları sorunların tespit edilmesi ve bu konuda alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla verilen öneri hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Bir günde şehit verdiğimiz 16 yiğit kardeşimize bu mübarek günde Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve metanet diliyorum; mekânları cennet, kabirleri pürnur içinde olsun.

Değerli milletvekilleri, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyamızda 500 milyon engelli bulunmaktadır. Devlet İstatistik Enstitüsü geçmiş verilerine göre ise Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 13’ü yani 8,5-9 milyon kişi engelli durumdadır. Her bir engelli vatandaşımızın ilgilendirdiği nüfusa baktığımızda, olaya sadece anne ve babası olarak baktığımızda, ilgilendiren nüfus yüzde 30’a karşılık gelmektedir. İlgilileri genişletirsek, engelli ile varsa eşini, çocuklarını, kardeşlerini de hesaba katarsak bu oran yüzde 50’nin de üzerine çıkacaktır. Başka bir ifadeyle, nüfusumuzun büyük bir bölümü engelli vatandaşlarımızla ilgilidir. Netice itibarıyla engellilerin durumu bugün ülkemizin önemli bir sorunudur. Her şeyden önce, engelli kardeşlerimizle ilgili sorumluluk, duyarlılık, bilinç ve farkındalık düzeylerinin yeniden değerlendirilmesine ve yeni baştan gözden geçirilmesine öncelik verilmelidir.

Değerli milletvekilleri, burada rakam, istatistik vermeyeceğim. Engelliliği ortadan kaldırmanın yolu, başta iş kazası olmak üzere sebeplerinin ortadan kaldırılmasından geçmektedir. Ülkemiz iş kazaları bakımından Avrupa’da en ön sıradadır. Bu sebeple, iş kazalarını engellemeden, engelli olmayı, sakatlanmayı önleyemezsiniz. Ne yapıp yapıp iş kazaları en alt seviyelere indirilmelidir.

Engelliliğe yol açan en önemli, belki görülmeyen faktörlerden biri doğum kaynaklı sakatlıklardır. Kadın sağlığı ve doğum olayına çok fazla önem verilmelidir. Trafik kazalarının engellenmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur.

Özel öğretim çok daha yaygın ve etkin hâle getirilmelidir. Engelli veri tabanı oluşturulmalı, tüm kamu kurumlarının kullanımına açılmalıdır. Engelli işsizlik oranı azaltılmalıdır. Bu ve benzeri tedbirler taviz verilmeden uygulanmalıdır.

Engellilerin arzu, istek ve ihtiyaçları mümkün olduğu ölçüde giderilmeye çalışılmalı, hayatları kolaylaştırılmalıdır. Yapılacak küçük bir iyileştirme nüfusun büyük kesimlerinde huzura ve mutluluklara yol açacaktır.

Değerli milletvekilleri, engelliler ve aileleri arasında yapılan bir ankette engellilerin en önemli sorunları şu şekilde sıralanmıştır:

Mimari sorunlar: Bunlar erişebilirlik, kaldırımların uygun olmayışı, merdivenler, rampalar, asansörler gibi.

İşsizlik: Sakatlığı dolayısıyla kendine uygun bir iş bulamamak, bu nedenle ekonomik yoksunluk içinde bulunmak.

Ayrımcılık: Sakatlığı nedeniyle toplumda kendine yer bulamama, ötekileşme durumu.

Ülkemiz ekonomisinin bulunduğu noktadan daha üst seviyelere çıkarılması için nüfusun yaklaşık yüzde 12-13’ünü teşkil eden engellilerin yeterli şekilde eğitilmeleri ve yeteneklerine uygun işlere yerleştirilmeleri şarttır. Mevcut kanunlar daha da geliştirilmelidir ve engellerle boğuşan bu insanlarımızın bir de işsizlik ve ekonomik sıkıntılarla uğraşması ortadan kaldırılmalıdır.

Engelli insanlarımızın ayrımcılığa tabi tutulması, toplumumuzun sürekli eğitimiyle aşılabilecek bir durumdur. Bu insanlarımızın toplumda daha önlerde kabul görebilmesi, eğitim kurumlarında, yazılı ve görsel medyada daha sık yer bulabilmeleriyle çözümlenebilecektir. Her sağlıklı insanın bir gün engelli olabileceği ve toplum dışına itilebileceği çarpıcı olarak vurgulanmalıdır. Yapılan bir anket sonucu en önemli sorun olarak ortaya çıkan mimari engellerin çözümü ise mühendis ve mimarlara, şehir plancılarına, ulaşım sorumlularına düşmektedir.

Bu vesileyle, burada, Ankara’nın cadde ve sokaklarında her gün hepimizin gördüğü bir üzücü durumu belirtmek istiyorum. Gördüğümüz ve bildiğimiz üzere, Ankara Büyükşehir Belediyesi caddeleri, engellilerin kolayca yürümelerini temin bakımından, sanıyorum sert plastikten yapılmış sarı şeritlerle döşedi. Ben bunu bir belediyecilik ve mühendislik garabeti olarak değerlendiriyorum. Döşenen sarı şeritli çizgi yolların bugün maalesef çoğu deforme olmuş, kalkmış, bozulmuş durumdadır. Milyonlarca kamu kaynağı maalesef heba olmuştur. Büyükşehir belediye başkanlarımızın çoğunun bir ayağı Türkiye dışındadır. Gelişmiş ülkeler bu durumu nasıl çözmüştür, doğrusu merak ediyorum. Herhâlde bizim gibi çözmeye çalışmamışlardır diye de düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, yapılan her türlü projenin merkezine engelli vatandaşlarımızın kullanabileceği gerçeği oturtulmalıdır. Engellilerin evlerinde hayatlarını kolaylaştırmanın yolu, çoğunlukla kolay ve az masraflı çözümlerden geçmektedir. Üstelik bunların sadece onlara özel olması da gerekmiyor, engelliler için yapılan her çözümden engelsiz insanlar da yararlanabilecektir; geniş bir tuvalet, merdiven yerine rampa yapılması ya da ulaşılabilir seviyede asansör butonları gibi. Merdivenlerin üzerine konacak bir rampa, bebeğinin ağladığını duymayan ebeveynler için titreşimli uyarı sistemi, asansör butonları üzerinde Braille alfabeli açıklamalar gibi basit çözümlerle engellilerin evlerindeki hayatlarını kolaylaştırmak mümkündür.

Engelsiz konut yapımında, mimarlar, mühendisler ve müteahhitler, binada yaşayan kişilerin ileride bir kaza sonucu engelli hâle gelebileceğini düşünerek, binaların girişlerini basamaksız, düz bir zemin üzerinde, asansöre ulaşabilecek şekilde yapmalıdır. Ayrıca, birkaç tane tuvaletten birinin geniş tuvalet yapılması da bir çözüm olabilecektir.

Engelliler deyince akla gelen en büyük grup, ortopedik engellilerdir. Onların konutlarında rahat yaşayabilmeleri için en önemli şartları, bina girişleri basamaksız ve eşiksiz olmalıdır. Şayet basamak ve eşik var ise, rampalar yapılırken uluslararası standartlara uyulmalı ve rastgele eğim verilmemelidir. Yer döşemeleri kaygan olmayan ve çabuk kuruyabilecek malzemelerden seçilmelidir. Dar ve yüksek merdivenlerden kaçınılmalı, merdiven yanları mutlaka küpeşteli olmalı ve her iki taraftan da elle kavranabilmelidir. Kapı açıklıkları, tekerlekli sandalyenin rahatlıkla geçebileceği gibi, 90 santimetre genişliğinde yapılmalıdır. Odalar arası eşik olmamalı, olsa da düşük ve eğimli olmalıdır. Asansörlerin iç genişlikleri tekerlekli sandalyelerin rahatça girebileceği genişlikte dizayn edilmelidir.

Belediyeler tarafından yapı ruhsatları verilirken engelliler için uygunluğu aranmalıdır. Asansör düğmelerine tekerlekli sandalye üzerinden rahatlıkla ulaşılabilmeli ve düğmeler üzerinde görme engelliler için Braille alfabesiyle yazılar bulunmalıdır. Asansörlerin tam otomatik kapılı, frekans kontrollü, kat seviyesi en uygun seviyede, giriş ve çıkışın kolaylıkla yapılacağı şekilde tasarlanması gerekmektedir.

Bir diğer engelli grubu işitme engellilerdir. Genellikle evlerinde ışıklı ya da titreşimli uyarılar kullanmaktadırlar. Kapı ve telefon zilini duymadıklarından, bunlara bağlanan basit bir ışıklı sistem onlara bu konuda yardımcı olabilmektedir. Evin her bir yerinde kullanılabilen bu göstergeler daha güçlü bir ışık kullanılarak alarm şeklinde de kullanılabilir. Yine, alarm görevi gören yatak titreşim sistemleri de yapılabilir.

2005 yılında yürürlüğe giren 5738 sayılı Kanun’un geçici 2’nci maddesinde, kamu kurum ve kuruluşlarına ait resmî yapıların, mevcut yolların, kaldırımların, açık ve yeşil alanların, her türlü yapıların yedi yıl içinde özürlülerin erişebileceği bir duruma getirilmesi öngörülmüştür. Geçici 3’üncü maddesi de benzer hüküm ihtiva etmektedir. Kanunun açık hükmüne rağmen, gelinen noktada fazla bir ilerleme sağlanamadığını da üzülerek söylemek istiyorum.

Engelli vatandaşlarımızın toplumla iç içe yaşayabilmeleri için tüm kamu binalarının revizyonu gereklidir. Ortak kullanım alanlarının, sosyal ve kültürel merkezlerin, şehir içi yol ve kaldırımların, toplu taşıma araçlarının engellilerin kullanımına uygun hâle getirilmesi de yine kanun gereğidir.

Engellilerin önemli bir kısmı okuma yazma bilmemektedir. 2002 istatistiğine göre bu oran yüzde 36’dır. Bu sebeple engellilerin okuryazar hâle getirilmesi fevkalade önemli ve öncelikli bir konu olarak ele alınmalıdır.

Daha önce de kısaca belirttiğimiz üzere, engellilerin en büyük problemi işsizliktir. Gerek özel sektörde gerekse kamu sektöründe engelli çalıştırma kontenjanı hızla doldurulmalıdır. Özellikle belirtmek istiyorum, özel kesimde engelli çalıştırmadan kaçınma engellenmelidir.

Engelliliğin azaldığı bir Türkiye özlemiyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca’nın yaptığı gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve ayrımcı dili kullanmanın doğru olmadığına ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın Uca’nın konuşmasından sonra konuşma tutanağını aldım. Şunları söylemiş Sayın Uca: “Asıl mesele şudur: Cumhuriyet kurulduğundan beri Kürt iradesinin ne merkezde demokratik temsiliyetine ne de Kürtlerin yerelde kendi yönetim mekanizmalarının inşasına tahammül edilmiştir. Ancak Kürt meselesinin çözüm yolu bu değildir. Zira devletin kürdistanda şiddet yoluyla egemenlik tesisine ve asimilasyonuna karşılık Kürtler direnişle cevap vermeye devam ediyor.”

“Kürt kentleri, kürdistan…” Bu dil ayrımcı bir dil. Özellikle bugün, hassas olduğumuz bugünde böyle bir dili kullanmak hoş değil. Biz burada rahat çalışalım diye bugün dağlarda şehit olan kardeşlerimizin olduğu bir günde bu ayrımcı dili kullanmak doğru değil. Hepimizin “Türkler ve Kürtler kardeştir.” ortak payında buluşmamız gerekiyor. Bunu sizlerle paylaşmak istedim.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AHMET YILDIRIM (Muş) – Sayın Başkan, bir de neresinin ayrımcılık olduğunu söyleseniz, biz de anlasak. Hangisi?

BAŞKAN – Okuduklarım, okuduğum bölümler. Diğerlerini okumuyorum.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Şimdi, cumhuriyet tarihi boyunca çözülmemiş olan Kürt meselesine dikkat çekme ve devamında da… Keşke devamını da okusanız.

BAŞKAN – Kürtler direnişle mi cevap veriyor bugün yapılanlara, bu mudur mesele?

AHMET YILDIRIM (Muş) – Sayın Başkan…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Kürdistan diye bir yer var mı ya! Nerede var kürdistan diye bir yer!

ABDULKADİR YÜKSEL (Gaziantep) – Yani terörü direniş olarak mı addediyorsunuz?

AHMET YILDIRIM (Muş) – Bir dinler misiniz Sayın Başkan, eğer müsaadeniz olursa ben de söyleyeyim.

BAŞKAN – Buyurun.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Peki, daha önce genelkurmay başkanlarının ve cumhurbaşkanlarının ifade etmiş olduğu, açığa çıkmış olan isyanları nereye koyacağız?

BAŞKAN – Ben bugünden bahsediyorum Sayın Yıldırım.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Sayın Başkan, eğer müsaade ederseniz cümlemi bitireyim.

BAŞKAN – Toparlayın lütfen.

AHMET YILDIRIM (Muş) – En sonda da bunların hiçbirinin doğru yol olmadığını; bu işin, Kürt meselesinin bitip geleceği yerin diyalog, müzakere, barış olduğunu ifade etmiştir. Eğer tutanaklardan konuşmanın tamamını okursanız ardışık cümlelerde bunu görürsünüz.

BAŞKAN – Konuşmanın tamamını okudum. Tamamında, bugünkü hassasiyette veya da Türkiye içinde yaşayan ve kardeş olması gerektiğine çağrıda bulunduğumuz; Kürt, Türk, Alevi, Sünni, bütün halkların birlikte yaşamasının çağrısını yaptığımız bir ortamda, bir günde bu ayrımcı dili kabul etmek mümkün değil. Tamamını okudum Sayın Yıldırım, kabul etmek mümkün değil.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Sayın Başkan, o zaman söyleyeyim: Bu hassasiyeti şahsınıza ya da bir gruba; bugünkü hassasiyeti sadece şahsınıza, bir gruba atfen ele alır, değerlendirirseniz doğru yaklaşmamış olursunuz diye ifade etmek isterim.

BAŞKAN – Ben grup adını kullanmadım, sadece konuşmacıdan bahsettim, asla bir grup adından bahsetmedim, lütfen.

AHMET YILDIRIM (Muş) – O zaman, hassasiyet sadece sizin hassasiyetiniz değil.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- HDP Grubunun, Van Milletvekili Lezgin Botan ve arkadaşları tarafından, engelli yurttaşların sorunlarının tespiti amacıyla 10/5/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 1 Haziran 2017 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin lehinde, son olarak İstanbul Milletvekili Sayın Yakup Akkaya konuşacak.

Buyurun Sayın Akkaya. (CHP sıralarından alkışlar)

YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 16 Nisandan günümüze 56 şehit verdik. Bugün 13 şehidimizi Hakk’a uğurlayacağız. Hepsinin ayrı bir hikâyesi var. O kadar saldırıya rağmen onurluca mücadele ettiler. Aydoğan Aydın Paşa’yı, Yarbay Songül Yakut’u manşetlerine taşıyan o medya bozuntularına söylenecek o kadar çok şey var ki ama şu mübarek günde sabrediyoruz. Hani Anadolu’da bir söz vardır ya, kan kusarız ama sorduklarında “Kızılcık şurubu içtik.” deriz, işte o durumdayız. Şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde engellilerin sorunları bitmiyor. Hepimiz engelli adayıyız esasen. Bugün buradan çıktıktan sonra ne olacağımız belli değil. Bugün içimizde de geçmişte çok sağlıklı olup ama geçirdikleri bir trafik kazası ya da bir hastalık sonucu engelli olan milletvekillerimiz de var. Esasen engellilerin ailelerinin en büyük derdi, onlardan sonra çocuklarının ne olacağına ilişkin düşünceleridir, “Hadi biz hayattayken onlara bakabiliyoruz ama biz bu hayattan göçüp gittikten sonra onlar ne olacak?” derdindeler.

Engellilerimizin eğitim, sağlık, ulaşım, istihdam, sosyal destekler ve sosyal yardımlar, kamu hizmetlerinden yararlanma hususunda ciddi sorunları bulunduğu bir gerçek. Engellilerimizin en önemli sorunlarından birisi de istihdam sorunlarıdır. Ne yazık ki istihdam sorunları uzun yıllardır konuşulmasına rağmen, on dört yıldır, on beş yıldır bu kürsüde konuşulmasına rağmen, onca yasa teklifleri verilmesine rağmen ne yazık ki çözüme kavuşturulmuyor.

Biz HDP’nin grup önerisini destekliyoruz çünkü bu engelli sorunu bir siyaset malzemesi yapılmamalı, üzerinde bir siyasi rant hesabı yapılmamalı. Bu, ülkenin kanayan bir yarasıdır; hangi siyasi parti bu konuyla ilgili bir adım atarsa Cumhuriyet Halk Partisi olarak onu desteklemeye hazır olduğumuzu, katkı vermeye hazır olduğumuzu en başından beri söylüyoruz.

Bakın, değerli milletvekilleri, çalışabilir durumda olan engellilerin işe yerleştirilmelerinde bile ayrımcılık yapılıyor. İş Kanunu’muza göre, kamuda çalıştırılması gereken engellilerin sayısı yaklaşık 84 bin ama burada sadece 41 bin engelli çalıştırılıyor, 43 bin engelli açığı var kamuda istihdam edilmesi gereken. 2016 Kasım ayında engelli sınavı yapıldı, 126 bin engelli başvurdu ama bu kadar açık olmasına rağmen, o engelliler kamuda yeterince istihdam edilmediler. Yapılanlar ne? Yapılanlar, her seçim öncesinde engellilerin ağızlarına birer parmak bal çalarak 1.500, 2 bin, 2.500 kişi gibi rakamlarla istihdam yaratıyorlar ve burada da bir ayrımcılık var. Bakın, engelli yurttaşlarımız arasındaki ayrımcılık istihdamda da görülüyor. Kamuda çalışan engellilerin sadece yüzde 25’i kadın, bu doğru bir yaklaşım değil.

Değerli milletvekilleri, bu yüce Meclisten çıkarılan 5378 sayılı bir Kanun’la 2012 yılına kadar bütün kamu kurumlarının binaları ve kamu hizmetleri engellilerin kullanımına uygun hâle getirilecekti. Kanunlarımızı çıkarıyoruz, güzel ama uygulama konusunda ne yazık ki yetersiz kalıyoruz. Bakın, iki kez ertelendi, en son 2015 son olacaktı, 2015 Temmuzu da geçti ama yasa kâğıt üzerinde kaldı.

Ben Sabancı Üniversitesinin bu konuda yapmış olduğu bir araştırmayı bilgilerinize sunmak istiyorum. Türkiye’de 29.735 kamu binasının yüzde 51’inde engelli rampası, yüzde 94’ünde görme engelliler için hissedilebilir zemin, çok katlı binaların yüzde 67’sinde asansör yok. Türkiye’de bulunan 285.871 adet yaya yolunun yüzde 81’inde rampa, yüzde 96’sında da hissedilebilir zemin uygulaması bulunmuyor. Bunu kim yapıyor? Türkiye'nin ve dünyanın çok tanınmış üniversitelerinden birisi olan Sabancı Üniversitesinin araştırmasından okuyorum ben size. Demek ki yasayı çıkarmak yetmiyor. Önemli olan, gelip burada nutuk atmak değil, yasa çıktıktan sonra da iktidarın o yasanın uygulanmasını temin edecek çalışmalar yapmasıdır.

Değerli milletvekilleri, bununla kalıyor mu? Hayır. Engellilerin sağlık sorunları da oldukça ciddi boyuttadır. Örneğin, tekerlekli sandalyeye muhtaç bir engellimiz tekerlekli sandalyeyi aldığında, devletimiz ona yardım yaptım zannediyor ancak eğer siz ona havalı minder veremiyorsanız ona eziyet yaptığınızı bilmemeniz anlamına geliyor. Havalı minder bugün tekerlekli sandalyenin fiyatından bile pahalı. Dün, televizyonda Sanayi Bakanının Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanıyla birlikte yerli otomobil yapma konusuyla ilgili konuşmalarını izledim. Değerli milletvekilleri, biliyor musunuz, Türkiye tekerlekli sandalye üretemiyor. Tekerlekli sandalyeler Almanya’nın ikinci sınıf, ikinci el tekerlekli sandalyeleri ile Çin’den alınıyor ve Türkiye'de tekerlekli sandalye üretemeyen Türkiye yerli otomobil üretme gibi programlar yapıyor. Yani bunun da havada kaldığını ne yazık ki göreceğiz.

Değerli milletvekilleri, engellilerin sağlık sorunları gerçekten ciddi boyutta. MS hastalığı var, zihinsel bir hastalık biliyorsunuz. Bu, farklı bir hastalık. Bu hastalık da uzun bir mücadele gerektiriyor ve bu mücadeleyi de normal hastanelerde, tam teşekküllü devlet hastanelerinde yapmanın mümkün olmadığını bu tedaviyi gören veliler bize anlatıyorlar. Niçin? Çünkü kısa süreli bir tedavi yöntemi değil bu, uzun süreli bir tedavi yöntemi ve Türkiye'de yaklaşık 50 bin MS hastası olduğu söyleniyor. Bunların talebi, uzun tedavi gerektirdiği için, MS hastalığı için tam teşekküllü hastane yapılması yönünde. Bunlar yapılmıyor ve sadece normal, tüm vatandaşların gitmiş olduğu hastanelerde bunların tedavisi yapılmak isteniyor, o da yeterli olmuyor.

Şimdi, zihinsel engelli çocuklar için hizmet veren yeterli sayıda rehabilitasyon merkezi yok. Bir de onların mesleki yeterlilik ya da öğrenmeleri için 23 yaş sınırı getirildi ve ayrıca servisleri de kaldırıldı. Yani kanunlara bakıyorsunuz, işte “Avrupa normlarında kanun çıkardık.” diyorsunuz ama uygulamaya geldiği zaman, engellileri eve kapatan, toplumdan dışlayan, sosyalleşmesini engelleyen ve içine kapanık bir grup yaratıyorsunuz. 8,5 milyon engellimiz var, yaklaşık 2,5-3 milyonu gerçekten bir kişinin bakımına muhtaç bireyler olarak geliyor. Bu ülkenin bu imkânları var; bu ülkenin bu imkânlarını farklı yerlere kullanmak yerine, bir Cumhurbaşkanı, bir Başbakan farklı ülkelere gittiği zaman kargo araçlarıyla kendi makam araçlarını oraya göndermek yerine, oraya harcanan parayı engellilerin en azından bu sorunlarıyla ilgili harcamaya kalksalar daha ahlaki ve daha sorumlu bir iş yapmış olurlar.

Değerli arkadaşlarım, engellilerin en önemli sorunlarından birisi de sağlık raporları konusu. Kayıtlara göre yaklaşık 9 milyon ağır engelliden sadece 1,7 milyon engelliye bakım maaşı verilmektedir. Engelli raporları zaman zaman yenilenerek engelli oranları düşürülmektedir. Niye engelli oranları düşürülüyor? Çünkü engelli maaşı vermemek ya da engelli maaşlarını azaltmak için yapılıyor. “Çağ atladık.” deniyor, “Millî gelirimiz arttı.” deniyor ama ne yazık ki durumumuza bakalım: Yüzde 70 ve üstü bakıma muhtaç engelli aylığı sadece 530 TL, yüzde 40 ila 69 engelli aylığı 353 TL, 65 yaş üstü yaşlılık aylığı 235 TL değerli milletvekilleri. Bu göstermelik. Aslında, engellilerin gelirleri ne olursa olsun, aile gelirleri ne olursa olsun, onlar özel bakıma muhtaç oldukları için, böyle bir kesinti olmadan, insan onuruna yakışır bir ücret vermek, sosyal olma anlayışındaki bir devletin önemli bir görevidir diye düşünüyorum.

Yani, buna benzer o kadar çok sorun var ki değerli arkadaşlar... Açlık sınırının 1.528 TL olduğu ülkemizde engelliye 1.185 TL’den az gelir kriteri koymak hiç de insanlığa yakışmaz. Yani bunu bizim, günün koşullarına göre geliştirmemiz lazım. Gelin, bu sorunu, parti ayrımı yapmaksızın, siyaset malzemesi yapmaksızın engellilerin sorunlarını hep beraber, hep birlikte bu Mecliste çözmek için elimizden gelen çabayı gösterelim diyorum.

Hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum. Çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akkaya.

Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin aleyhinde, son olarak Konya Milletvekili Sayın Hacı Ahmet Özdemir konuşacak.

Buyurun Sayın Özdemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Bizleri televizyonları başında izleyen vatandaşlarımıza da saygılarımızı, sevgilerimizi iletiyorum.

Genelde, ben burada genel konular üzerinde konuştum, engelliler üzerinde konuştum ama az önce üzücü bir konuşmaya ve diyaloğa tanık oldum. Zaman zaman da burada hakikaten, bu tip can sıkıcı konuşmalara tanık olduğum için, izninizle, biraz da alanım olduğu için, bir tarih hocası olduğum için bazı konulara küçük değinmelerde bulunarak sözlerime başlamak istiyorum.

Arkadaşlar, “kürdistan” kelimesi Osmanlılar Dönemi’nde, Selçuklular Dönemi’nde ve Cumhuriyet Dönemi’nde Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgeyi tanımlamak üzere kullanılmış bir isimdir, sadece bir adlandırmadır; ayrı bir devlete işaret etmek için, ayrı bir eyalete işaret etmek için, ayrı bir siyasi oluşuma işaret etmek için kullanılmış bir tabir asla değildir. Onun için, kürdistanda birtakım yanlışlıklar olduysa da…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Ne “kürdistan”ı kardeşim ya!

HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) – …ülkenin doğusunda bazı yanlışlar olduysa, batısında aynı yanlışlar olmadı mı? Sadece Kürtlere karşı mı birtakım yanlışlıklar yapıldı, Türklere karşı olmadı mı, daha başka burada yaşayan uluslara karşı olmadı mı? Bu, isyanı gerektirir mi, terörist olmayı gerektirir mi, dağa çıkmayı gerektirir mi? Şimdi, her haksızlığa uğrayan vatandaş hakkını ihkakıhak gayesiyle, amacıyla almaya kalkacak olursa sıkıntı büyür.

Şimdi, bir başka husus, sosyolojik bir vakadan bahsedelim. İnsanlar ferttirler; evlenirler, aileyi oluştururlar; aileler birleşir, sülaleleri oluştururlar. Sülalelerin adına “sülale” dersiniz, “kabile” dersiniz, “aşiret” dersiniz, vesaire; bütün bunların birleşiminde de devlet oluşur. Bugün burada öyle konuşmalar yapılıyor ki “Biz tekrar âdeta devletten vazgeçelim, milletten vazgeçelim, aşirete dönelim, kabileye dönelim.” Biz o aşamaları geçtik, biz devlet olduk. Devlet olmamız hasebiyle gerisin geri, geriye dönmek çok yanlış bir tutum ve davranış olacaktır. O bakımdan, Kürdistan’ın bombalanması falan diye bir şey söz konusu değildir. Devlete isyan eden gruplarla devlet mücadele etmektedir.

Bir başka yanlış da şu, sürekli barış vurgusu yaparsanız ben buradan şunu anlarım: Savaş var ortada. Aslında, “barış” diyenler savaş çığırtkanlığı yapmış olurlar ve kaldı ki barış veya savaş uluslar arasında olur, devletler arasında olur. Aynı devlette yaşayan fertler arasında veya fertler ile devlet arasında bir barıştan yahut savaştan söz etmek mümkün değildir. Ben, kendimi bunları söylemek zorunda hissettim birtakım konuşmalara tanık olduktan sonra.

Biliyorsunuz, bugün 13 şehit verdik fakat öbür yandan da Konya Milletvekiliyim, dün akşam itibarıyla Konyaspor’un biz Türkiye Ziraat Kupası’nı kaldırdığına tanık olduk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bir arkadaşım telefon açtı, dedi ki: “Tebrik ediyorum.” Ona benim söylediğim cevap şu, Türkçede güzel bir tabir var: “Bir gözümüz ağlıyor, bir gözümüz gülüyor.” Biz yıllardır böyleyiz. Her gün, her an bir gözümüz ağlıyor, bir gözümüz gülüyor çünkü ülke âdeta kan yerine dönmüş, bundan etkilenmemek mümkün değildir. Dolayısıyla biz kolay millet olmadık ve kolay vatan edinmedik; Abdülhamit Han’ın kendisinden Filistin’den az bir yer talep etmek üzere gelenlere söylediği gibi, biz bu ülkeyi eğer gözü olan varsa aldığımız fiyata satarız, başka değil. O bakımdan, aldığımız fiyat bellidir, şehitlerimizin kanı pahasına biz bu ülkeyi vatan edinmişizdir, yine şehitlerimizin kanı pahasına ancak bu ülkeyi biz elimizden çıkartabiliriz. Böyle bir şey de asla söz konusu olmayacaktır, Allah’ın izniyle ilelebet bu ülke bizim elimizde kalacaktır, bizim yurdumuz olacaktır, biz de kıyamete kadar burada huzur içerisinde, refah içerisinde yaşayacağız.

Şimdi gelelim engelli konusuna: Ben bütün konuşmaları dinledim ve bütün konuşanlara teşekkür ediyorum, aleyhte konuşana da teşekkür ediyorum, lehte konuşana da teşekkür ediyorum. Niye? Çünkü engellilik, bizi tıpkı vatan gibi, tıpkı millet gibi, tıpkı bayrak gibi din, dil, ırk, meşrep, mezhep, parti, grup ötesinde birleştiren değerlerimizden bir tanesidir. Dolayısıyla engellilik konusunda, burada gördüğümüz kadarıyla, bütün parti temsilcileri çok güzel şeyler söylediler ve dediler ki: “Gelin, bu engellilik konusuyla baş etmede el ele verelim, iş birliği yapalım ve güzel birtakım gelişmelere sebebiyet verelim.” Ben de bunların, bütün partilerimizin ve temsilcilerimizin bu çağrısına “Hayhay, elbette el ele verelim, elbette omuz omuza verelim ve elbette bu sorunun da üstesinden gelelim.” diye cevap veriyorum.

Fakat engellilikle alakalı bir başka şeyin de altını çizmek lazım. Terörde veya savaşta engelli olmak herhâlde daha zordur ama bundan daha kötüsü nedir, biliyor musunuz? Terör veya savaş sonucu engelli kalmaktır. Maalesef, Türkiye’deki engellilerin sayısında dünya ortalamasının az üstüne çıkan bir rakam söz konusu ise bunun sebebi ülkede meydana gelen terör faaliyetleridir, ülkeye gelen savaş mağduru insanların yükselttiği bu oranlardır. Kısaca, buna da ayrıca dikkat çekmek istiyorum.

İktisatçı değilim, sosyal bilimciyim ama iktisatçılar çok güzel bir şey söylüyorlar, kim söylemişse çok güzel söylemiş, “İhtiyaçlar sonsuzdur, imkânlar kısıtlıdır.” Şu anda ülkeyi yöneten iktidar partisi olarak biz bu ihtiyaçların sonsuzluğuna karşı elimizdeki imkânlarla birtakım hususları iyileştirmeye, engellilerin durumlarını düzeltmeye, olgunlaştırmaya çalışıyoruz. Bu anlamda yapılan pek çok şey var fakat bütün arkadaşlarıma -herhâlde onu ilk söyleyen bendim, basına yaptığım açıklamalarda da bunu ifade etmiştim- ısrarla altını çizdikleri hususta katılıyorum: Kanun çıkarmakla, yasal düzenlemeler yapmakla uygulamaları tam anlamıyla yasaların geldiği, kanunların içerdiği, öngördüğü noktaya getiremiyorsunuz, doğrudur ama bakın, alınan tedbirlerle…

Buraya engellilerle alakalı olarak her çıktığımda bir başka hususta rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. Sadece eğitimde yapılan iyileştirmelerle engellilerin geldiği noktaya dikkat çekmek istiyorum. 2016-2017 eğitim öğretim yılında -2 Mayıs 2017 itibarıyla güncel rakamları veriyorum- özel eğitim okullarında, ilkokul, ortaokul ve meslek lisesinde 45.590 öğrenci eğitim görmektedir. İlkokul ve ortaokulda özel eğitim sınıflarında 40.887 öğrenci eğitim görmektedir. Ana sınıfı, ilkokul, ortaokul ve lisede kaynaştırma eğitimi alan öğrenci sayısı ise 219.728’dir. Toplamda 306.205 engelli öğrenci şu anda bizim resmî, formal eğitim kurumlarımızda eğitim görmektedirler. Dolayısıyla durumlar bir hayli müspete doğru ilerlemektedir, iyiye doğru gitmektedir. Yeterli midir? Asla yeterli değildir. Türk ekonomisi nasıl bugün 500 milyar doları ihracat olarak hedefliyorsa, tarımda biz nasıl 35 milyar dolarlardan 50 milyar dolarların üstüne çıkmayı hedefliyorsak elbette, 306.205 engelli öğrencinin sayısını da daha yüksek rakamlara çıkarmayı düşünüyoruz.

Ben size sadece eğitim alanında yapılan hizmetlerden bir kısmının rakamlarını takdim ettim. Bu ülkenin bir vatandaşı olarak -evet, engelli olarak tanımlanıyorum, kendimi ben öyle tanımlamıyorum- bir engelli milletvekili olarak…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen, bir dakika daha.

HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) –…iyi noktalara doğru gittiğimizi kısaca ifade etmek istiyorum. Bugünümüz dünden daha güzeldi. Allah kısmet ederse yarınımız bugünden çok daha güzel olacak. İstikbalimiz parlaktır.

Bu umutlarla, bu düşüncelerle engellilerin durumunda daha da iyileşmelerin olması dilek ve temennisiyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Halkların Demokratik Partisi grup önerisini…

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, 60’a göre söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Muş.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

28.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca’nın yaptığı gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında hiçbir milletvekilinin PKK terör örgütünü aklayacak bir açıklama yapamayacağına ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, burada, sizin de az önce dile getirdiğiniz, bizim tutanaklarını incelediğimiz konuşmayı kabul etmek mümkün değildir. Bu konuşma baştan aşağı PKK terör örgütünü aklama çabasıdır, bunu lanetliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında hiçbir milletvekili PKK terör örgütünü aklayacak açıklama yapamaz. Hele hele 13 şehidimizi toprağa vereceğimiz bugünde böyle ifadelerin kullanılması asla kabul edilemez. Faşist, ırkçı, ayrımcı bir konuşmadır. Barıştan dem vuranlar, ortak akıldan dem vuranlar, ortak yaşamdan dem vuranlar böyle faşist açıklamalar yapamazlar, yapmamalılar. Bölgede sıkışan PKK, ses HDP Grubundan geliyor. Devletin orada vatandaşın evlerini yapmasından…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen, bir dakika daha süre veriyorum size.

Buyurun.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Devletin evi yıkılan vatandaşın evini yapmasından burada rahatsızlık duyuluyor. Defalarca söyledik, Türkiye’nin idari yapılanmasında kürdistan diye bir yer yok. 81 il vardır Türkiye’de, 7 coğrafi bölge vardır; kanunda da böyledir, Anayasa’sındaki hükümlerde de bu şekilde ifade edilir.

Devlet, egemenlik sınırları içerisinde halka baskı ve terör uygulamaya çalışan terör örgütünü bertaraf etmek için operasyon uygular; kendi egemenlik sınırları içerisinde kendine hükümranlık alanı kurmaya çalışan hiçbir yapıya, örgüte, terör örgütüne müsaade etmez. Şu anda güneydoğuda yapılan odur. PKK kendine bir hükümranlık alanı kurmaya çalışmakta, devlet orada bu işin içerisine giren teröristlerin başını ezmektedir, olay bundan ibarettir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, sisteme girmişsiniz.

Buyurun, bir dakika...

29.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

AHMET YILDIRIM (Muş) – Teşekkür ederim.

Öncelikle, bu Meclisin bu ortamına uymayan, sayın hatibin kullandığı “faşist”, “ırkçı”, “lanetleme” kavramlarını kendisine iade ediyorum. Anlaşılan, sizin dile getirdiğiniz hassasiyetten hâlâ kendisi ders almamış olacak ki buranın bu ortamına ve ruhuna denk düşmeyen konuşmalarla tahrikkâr olmaya devam ediyor. Eğer o kadar hassasiyetse, konuşmalardan önce takdimlerde alkışlar, böyle bir günde kupa kutlamaları hiç kendilerini rahatsız etmiyor anlaşılan. Ya değilse, hem takdim ettiğinizde alkışlayacaklar hem konuşma bittiğinde alkışlayacaklar, ondan sonra kalkacak “ırkçılık”, “faşistlik”, “lanetleme” kelimelerini kullanacak ki bu sözler sahibine aittir, ısrarla belirtmek isterim. Ya değilse…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET YILDIRIM (Muş) – Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tamamlayın, bir dakika daha…

AHMET YILDIRIM (Muş) – Biz, bundan sonra, önce söylediğimiz üzere, tarihsel bağlam içerisinde kullanılmış kavramları kullanırken başkasının aklına ve terminolojisine bakarak kullanmayız. Ülkenin Cumhurbaşkanı kullandığında normal olacak, bunu neden kullandığını çıkıp bir grup toplantısında bir de ayrıyeten savunacak, cumhuriyetin ilk zabıtlarına o kadar atıfta bulunmamıza rağmen ders almayacaklar, kalkıp bağlamından koparıp başka örgütsel bağlamlar kullanmak ancak bir yetmezlik sonucu, herhâlde ortamı germek adına açığa çıkarılmış çabalardır diyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Muş…

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Söylediğim çok açıktır, çok nettir. Dikkatlice kullanılan ifadelere baktım, bir bölge tanımlaması yapılıyor, devletin orayı bombaladığına dair ifadeler kullanılıyor. Bunlar, az önce de söyledim, faşizmdir, faşist ifadelerdir. Toplumu kimsenin ayrıştırmaya hakkı yoktur, burada herkes eşit ve hür vatandaşlık hakkına sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında kesinlikle bir ayrım yapılması söz konusu olamaz. Sandık başında herkes iradesini ortaya koyar ve burada bir temsiliyet oluşur. Olay bu kadar açıktır.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

LEZGİN BOTAN (Van) – YSK’nın kararı belli, tam kanunsuzluk gerçekleşmedi değil mi?

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- HDP Grubunun, Van Milletvekili Lezgin Botan ve arkadaşları tarafından, engelli yurttaşların sorunlarının tespiti amacıyla 10/5/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 1 Haziran 2017 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.56

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.13

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Özcan PURÇU (İzmir)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 100’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

2.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmındaki sıralamanın değiştirilmesi ile Genel Kurulun 1 Haziran 2017 Perşembe günlü birleşiminde sözlü soruların görüşülmesinden sonra saat 24.00’e kadar çalışmalara devam edilmesi ve “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmındaki işlerin görüşülmesine ilişkin önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 1/6/2017 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                     Levent Gök

                                                                                                                                        Ankara

                                                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmında yer alan 420 sıra sayılı 670 Sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/755) ve İçtüzük’ün 128’inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi’nin bu kısmın 1’inci sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi; Genel Kurulun 1 Haziran 2017 Perşembe günlü birleşiminde sözlü soruların görüşülmesinden sonra saat 24.00’e kadar çalışmalara devam edilmesi ve “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmındaki işlerin görüşülmesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin lehinde ilk olarak Çanakkale Milletvekili Sayın Muharrem Erkek konuşacak.

Buyurun Sayın Erkek. (CHP sıralarından alkışlar)

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grubumuzun önerisi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bugün, acımız gerçekten çok büyük. 13 şehit, 80 milyon yaralı var. Tüm şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum; yakınlarına, ailelerine sabır diliyorum.

Gelibolulu şehidimiz, değerli hemşehrimizdi, Binbaşı Koray Onay’ı ve jandarmamızın ilk kadın komutanı Yarbay Songül Yakut’u bir kez daha bu yüce kürsüden anmak istiyorum. Yarbay Songül Yakut, kadına yönelik şiddetle ilgili çok ciddi mücadeleler veren çok başarılı bir komutandı. Ayrıca kumpas davalarında da Balyoz davasının da sanığı idi. Yani kumpas davalarının mağduruydu. Mekânları cennet olsun, milletimizin başı sağ olsun.

Değerli milletvekilleri, OHAL süreci devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK PARTİ Genel Başkanı Erdoğan ve iktidar 12 Eylül darbe hukukunun tipik bir uygulaması olan OHAL dönemini, OHAL uygulamalarını maalesef çok sevdi. Ve toplumu OHAL’le birlikte yaşamaya alıştırmaya çalışıyorlar. 20 Temmuz sivil darbesinden bu yana toplam 24 olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamesi yürürlüğe girdi ve uygulanıyor. Bunlardan yalnızca 5 tanesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülüp karara bağlandı ve yasalaştı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepimizin bildiği gibi, Anayasa ve İç Tüzük uyarınca olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerinin en geç otuz gün içinde ivedilikle ve diğer kanunlardan, tasarılardan önce mutlaka görüşülüp karara bağlanması bir zorunluluk arz ediyor hukuken. Gündemimizdeki 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 17/10/2016 tarihli kararına rağmen, ki bu kararda söz konusu kanun hükmünde kararnamenin komisyonlarda görüşülmesine ilişkin yirmi günlük süre 17 Ekim 2016 tarihi itibarıyla sona erdiğinden kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz içinde görüşülüp karara bağlanması gerektiği vurgulanıyor ama Genel Kurulda görüşülmedi diğer kanun hükmünde kararnameler gibi. Maalesef, Anayasa’ya, hukuka saygı tamamen yitirilmiş durumda. Türkiye bu şekilde kesinlikle devam edemez.

Değerli milletvekilleri, olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerini Anayasa Mahkemesi denetlemiyor. Hâlbuki, Anayasa Mahkemesinin olağanüstü hâl döneminde çıkan kanun hükmünde kararnamelerle ilgili hukuki niteleme yapıp, o kararnamelerin iç yüzünü ortaya çıkartıp, gerçekten olağanüstü hâlin amacına uygun mu yoksa bir olağan dönem KHK’sı mı, bu nitelemeyi yaptıktan sonra bir inceleme yapması aslında bir zorunluluk ama bundan kaçınıyor, görevini yapmıyor Anayasa Mahkemesi. Olağanüstü hâl döneminde KHK’ları denetlemek için tek yetkili organ var, tek denetim yeri var, Türkiye Büyük Millet Meclisi ama Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu da yani çoğunlukçu bir anlayışla iktidar partisi de maalesef bu hukuksal görevini yerine getirmiyor.

OHAL sürecinde demokrasi ve hukuk askıya alındı, KHK’larla ciddi mağduriyetler yaratıldı, yüz binlerce insan aileleriyle birlikte giderilmesi imkânsız mağduriyetlere sürüklendi. Terör örgütleriyle, FETÖ’yle mücadele dışında da muhalefet boğulmak isteniyor. Cezaların şahsiliği ilkesi, masumiyet karinesi, adil yargılanma hakkı gibi konular askıda olduğu için maalesef, hukuk devleti temelinden sarsıldı.

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak demokrasi ve hukuk devleti için mücadele ediyoruz ama maalesef, iktidar çoğunluğunun ve Cumhurbaşkanının, aynı zamanda da Genel Başkanınızın başka dertleri var. Fiilî tek adam rejimini, suistimalci bir Anayasa değişikliğiyle 16 Nisan referandumu sonucunda YSK’nın açıkça kanuna aykırı mühürsüz seçim kararıyla tahkim ettiniz, şeklen yürürlükte bir Anayasa değişikliği yarattınız ama asla meşru olmayan bir değişiklik ve meşruiyeti çok uzun süre tartışılacak, 12 Eylül darbe anayasasının bugün bile tartışıldığı gibi. Türkiye Cumhuriyeti devletinden artık dünyada bahsedilirken “Erdoğan rejimi” deniyor yani tek adamı rejimi. Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhurbaşkanlığı partisi olmuş durumda, maalesef. Partili Cumhurbaşkanı, partili hâkimler, partili savcılar. Yasama, yürütme, yargı erkleri tek elde toplanmış durumda OHAL sürecinde.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra, herhâlde bu darbe girişimi büyük bir nimet olarak görüldü ve bir sivil darbeyle tek adam rejimi, fiilî tek adam rejimi hukuki zeminde yaratıldı.

Bakın, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, OHAL sürecinde çıkan KHK’larla ilgili ve referandumla ilgili raporunu paylaştı.

Avrupa Konseyini Avrupa Birliğiyle karıştırmayalım. Avrupa Konseyinin kurucu üyesiyiz. Onun raporları bizim için çok çok önemli.

Ne dedi Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi? “OHAL sürecinde, demokratik bir ortamda referandum gerçekleşmemiştir.” dedi.

Başka ne dedi? “YSK’nın kararı açıkça kanuna aykırıdır.” dedi.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Fransa’ya niye bir şey söylemedi?

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Bizim söylediklerimizi söyledi.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Fransa’ya niye bir şey söylemedi, Fransa’ya?

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Doğruları söyledi.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Fransa’da da OHAL vardı.

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Bakın, doğrulardan, gerçeklerden kaçamazsınız.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Fransa’da da OHAL varken seçim vardı.

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Kaçamazsınız.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

MUHARREM ERKEK (Devamla) – AİHM ne dedi?

OHAL sürecinde yarattıklarınıza bir bakalım. Gazeteciler cezaevinde, basın özgürlüğü yok olmuş durumda.

Bakın, AİHM…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Fransa’da OHAL yok mu? Seçime gitmedi mi, Cumhurbaşkanlığı seçimine?

BAŞKAN – Sayın Bak…

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Osman Bey, her zaman doğrudan, haktan, adaletten yana olun.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Tamam, doğru söylüyorum işte.

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Bir yerde bir hukuksuzluk, adaletsizlik varsa ve siz ona karşı durmuyorsanız, zalimin yanındasınız demektir.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Biz karşı duruyoruz, merak etme!

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Biz, nasıl Ergenekon, Balyoz, Odatv, Şike, kumpas davaları sürecinde adaletten yana tavır aldıysak, bugün de aynı tavrı alıyoruz.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Yani Avrupa Konseyinin kararı çok doğru, net bir karar mı?

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Rahatsız olmayın…

BAŞKAN – Lütfen karşılıklı konuşmayalım Sayın Aşkın Bak.

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Bakın, AİHM gazetecilerin davalarını öncelikle görüşme kararı aldı. Bu, Türkiye için iyi bir tablo değil.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Muharrem Bey, siz Avrupa Konseyine bir gidin de bir dinleyin bakalım!

MURAT EMİR (Ankara) – Bir dinle ya!

LEVENT GÖK (Ankara) – Muharrem Bey, sen devam et.

MUHARREM ERKEK (Devamla) – 150’nin üzerinde gazeteci cezaevinde.

Bakın, ben şimdi sormak istiyorum: Kadri Gürsel niçin cezaevinde? Musa Kart niçin cezaevinde? Ahmet Şık niçin cezaevinde? Gökmen Ulu, Mediha Olgun niçin cezaevinde? Bu insanlar niçin cezaevinde? Bu insanları kurguya dayalı iddianamelerle terörle ilişkilendirmeniz mümkün değil.

Kumpas süreçlerinde nasıl o davalar çöktüyse, yarın göreceksiniz bu davalar da çökecek. Bu davalar da çökecek çünkü Victor Hugo ne güzel söylemiş: “Bir suçsuz insan cezaevine gireceğine bin suçlu dışarı çıksın.” Bu insanların masum olduğunu, suçsuz olduğunu aslında siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz. İşte OHAL sürecinde yarattığınız tablo bu. Hükûmete göre, iktidara göre en iyi gazeteci yandaş olan gazeteci ya da yandaş değilse tutuklu olan gazeteci, cezaevindeki gazeteci. Basın özgürlüğünü arıyorsanız Silivri Cezaevine bakmanız yeterli.

Bakın, OHAL sürecinde akademisyenleri, gazetecileri, bilim insanlarını, doktorları, bu toplumun nitelikli bütün kesimlerini maalesef sizlere muhalefet ettiği için, terörle hiçbir ilişkileri olmadıkları hâlde mağduriyetlere sürüklediniz. İşte fiilî tek adam rejiminin sonuçları.

Değerli milletvekilleri, 1921 Anayasası, biliyorsunuz, Meclis hükûmeti sistemini getirmişti. Kurtuluş Savaşı yıllarında dahi bütün yetkiler -yasama, yürütme, yargı erkleri- bir kişide değil, Mecliste toplanmıştı. 1924’te de işte parlamenter sistemin temelleri atıldı. Yıl 1921, vatan işgal altında, bütün yetkiler Mecliste toplanıyor; yıl 2017, siz bütün yetkileri bir kişide topluyorsunuz. İşte “evet”in sonuçları. “Evet”in itici gücü devletti, “hayır”ın itici gücü toplumdu ve “evet” sonucunda işte Genel Başkan oldu Cumhurbaşkanı, 316 milletvekili Parlamentoda, HSK’yla yargı da ele geçirildi, yasama, yürütme, yargı tek elde toplandı.

Bir de sosyal ve kültürel iktidar dayatma derdine düştünüz. Bizim derdimiz OHAL’in kalkması, bizim derdimiz demokrasi, bizim derdimiz hukuk; sizin derdiniz kendi yaşam tarzınızı, düşüncelerinizi topluma dayatmak. Toplum mühendisliğini en çok siz eleştirirdiniz. Kültür, sosyal yaşam, yaşam tarzı bireylerin özgürlük alanıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Bir dakika alabilir miyim efendim?

BAŞKAN – Tamamlayın, peki.

MUHARREM ERKEK (Devamla) – Demokrasinin öznesi özgür bireydir değerli milletvekilleri. Kültürlerin, türkülerin, dillerin, dinlerin, mezheplerin kardeşliğini asla unutmayın. Hükûmetlerin görevi bireyin refahını, toplumun refahını sağlamaktır; sosyal ve kültürel iktidarlarını kurmak değil. OHAL KHK’larıyla tüm muhalefeti boğmak istiyorsunuz, sizin gibi düşünmeyen insanları maalesef ezmeye çalışıyorsunuz ama bunu başarmanız mümkün değil.

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun çok güzel ifade ettiği gibi:

“Marifet hiç ezilmemek bu dünyada

Ama biçimine getirip ezerlerse

Güzel kokmak

Kekik misali

Lavanta çiçeği misali

Fesleğen misali

Itır misali

Yunus misali

Tonguç misali

Nazım misali.”

Teşekkür ediyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Erkek.

MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkanım…

BAŞKAN - Sayın Muş…

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Hatip, Genel Başkanımızın referandumu kullanmak suretiyle tek adam rejimi kurmaya çalıştığı gibi asılsız iddialarda bulunmuştur. Bu bir sataşmadır grubumuza. Söz talep ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun, iki dakika. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek’in CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Eylülde darbe olmuştur. 20 Temmuzda Anayasa’ya, yasalara uygun şekilde Parlamentoda olağanüstü hâl ilan edilmiştir yani milletin temsilcilerinin eliyle bir süreç başlatılmıştır. Bu süreç neydi? Bu süreç, ülkenin karşı karşıya kalmış olduğu durumun bertaraf edilmesiyle ilgiliydi. Ha, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditler bertaraf edilir, vatandaşın bu anlamdaki huzuru tesis edilir, bu anlamda olağanüstü hâlle ilgili durum da sonlandırılır.

Bakın, referandumun sonucunun meşru olup olmadığının kararını buradaki hatip veremez. Referandumda herkes gitti, fikirlerini, kanaatlerini anlattı, halk yüzde 51,5’la buna onay verdi, bu iş bitmiştir.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Vermedi, yanlış söylüyorsunuz.

MURAT EMİR (Ankara) – Mühürsüz, mühürsüz diyoruz.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Milletin verdiği karara sizin “Kabul etmiyorum.” demek gibi bir şansınız yoktur. Bunu bir kere hazmedeceksiniz, kabul edeceksiniz. Bu, hazmedemeyişinizin dışa yansımasıdır.

MURAT EMİR (Ankara) – Meşruiyet diyoruz, anlamamışsınız.

BAŞKAN – Sayın Emir, lütfen…

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Doğuda zorbalıkla oy aldınız.

MEHMET MUŞ (Devamla) – Bakın, partili cumhurbaşkanlığı… Geçmiş dönemde partinizde de genel başkanlar hep olmuştur. AK PARTİ kurulduğu günden itibaren zalimin hep karşısında oldu. Zalimlerle mücadele ede ede biz bugünlere geldik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – FETÖ’yle onun için mi hep beraberdiniz? FETÖ mazlum muydu?

MEHMET MUŞ (Devamla) – Tek adam partisi arıyorsanız bir genel başkanın “Yorumu hoşuma gitmeyeni kapının önüne koyarım.” anlayışına bakacaksınız, tek adamı orada arayacaksınız.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Neyi kapının önüne koyuyor?

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Ne alakası var?

MEHMET MUŞ (Devamla) – Millet gelen değişiklik teklifini, Anayasa değişiklik teklifini değerlendirdi, bir karar verdi. “Evet” veren de halktı, “hayır” oyu veren de halktır. Halkın haricinde hiç kimse bu işe etki ve tesir edememiştir, edemez de.

Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Yasamaya aykırı olarak mı, mühürsüz olarak mı?

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sandık sonuç tutanaklarının altında hepinizin imzası var, oraya bakacaksınız.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Doğal olarak, Sayın Gök, buyurun.

2.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iki anekdotu sizlerle paylaşmak üzere söz aldım. Umarım yararlı olur.

1931 seçimlerinden sonra Mustafa Kemal Atatürk Akşam gazetesi muhabirine der ki: “Başvekillik görevini İsmet Paşa’ya vereceğim. Eğer kabul etmezse belki zorunlu olarak ben üstlenirim.” Bu, ertesi gün bütün gazetelerde, çevrede duyulunca herkes şöyle bir tezvirata başlar: “Cumhurbaşkanı Atatürk aynı zamanda Başbakan mı olmak istiyor?” Bu dedikodular alıp yürüyünce Atatürk bundan büyük bir üzüntü duyar ve hemen Akşam gazetesinden o demeç verdiği muhabiri çağırır, İsmet Paşa’yı çağırır, bütün devlet erkânını çağırır ve onlara şunu der: “Benim bu söylediğimden anlaşılmak istenen şudur: Eğer İsmet Paşa kabul etmezse ve memleketin umumi temayülü benim Başbakanlık yapmamı gerektiriyorsa ben Başbakanlığı büyük bir tevazuyla üstlenirim ama bu hâlde de Cumhurbaşkanlığını bırakırım.” Şimdi, seksen yedi yıl önce, 1931 seçimlerinde Atatürk’ün aldığı tavra bakın, bir de şimdiki Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlığı birleştiren modele bakın. (CHP sıralarından alkışlar)

Bundan tam yetmiş yıl önce Cumhuriyet Halk Partisi kurultayı oluyor 30 Kasım 1947’de. İsmet Paşa kendisi “Cumhurbaşkanlığı uhdemde olduğu müddetçe Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığını bir vekile bırakıyorum.” diye bir önerge veriyor, tüzük değişikliğini yaptırıyor ve yetmiş yıl önce İsmet Paşa Cumhurbaşkanı oluyor, Cumhuriyet Halk Partisi kurultayında yapılan değişiklikle Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığına da Hilmi Uran seçiliyor değerli arkadaşlarım. Alın size bir de partili Cumhurbaşkanlığı örneği, partili başbakanlık; yetmiş yıl önce.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Yetmiş yıl sonra gelinen noktaya bak!

LEVENT GÖK (Devamla) – Seksen yedi yıl sonra… Yetmiş yıl sonra geldiğimiz bu tabloyu dikkatlerinize bir kez daha sunmak bizim başlıca görevimizdir.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Gök’ü dikkatle dinledim. Bir konuyu açmamız gerekiyor. Burada sistem yenileniyor yani yeni sistemde Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı değil tek Cumhurbaşkanlığı oluyor. Yani “Cumhurbaşkanı hem Cumhurbaşkanı hem Başbakan” gibi bir tanımlama söz konusu değil. Bunu bir kere karıştırmamamız gerekiyor.

Teşekkür ederim.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkanım, Sayın Muş değerli bir arkadaşımız ama herhâlde, Anayasa değişikliğiyle Başbakanlık makamının kalktığından ve daha sonra Cumhurbaşkanının da yürütme yetkisini tek başına üstleneceğinden haberdar değildir desem kendisine yakışmaz.

BAŞKAN – Onu söyledi ama zaten Sayın Gök. Sistemin değiştiğini söyledi Sayın Muş.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bakın, Mustafa Kemal Atatürk -orada sözlerim tabii zaman sınırı içerisinde olduğu için- şu sözü de söylüyor Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlığın birleştirilmesini kendisine yakıştıranlara, diyor ki: “Arkadaşlar, biz bu zamana kadar bir tek adam rejimine, bir otoriter rejime karşı çıktık. Bundan sonra kim benim tek adam gibi davranmamı bekleyebilir?” Bunu da ayrıca belirtmeyi uygun görüyorum.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmındaki sıralamanın değiştirilmesi ile Genel Kurulun 1 Haziran 2017 Perşembe günlü birleşiminde sözlü soruların görüşülmesinden sonra saat 24.00’e kadar çalışmalara devam edilmesi ve “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmındaki işlerin görüşülmesine ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde ilk olarak Bartın Milletvekili Sayın Yılmaz Tunç konuşacak.

Buyurun Sayın Tunç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Bugün milletçe üzüntü içerisindeyiz. Şırnak’ta düşen helikopterde hayatını kaybeden şehitlerimiz var. Tümgeneral Aydın Aydoğan Tokat Milletvekilimiz Yusuf Beyazıt’ın -Millî Savunma Komisyonu Başkanımız aynı zamanda- dayısının oğlu. Tümgeneral Aydoğan’a ve kazada hayatını kaybeden tüm kahraman askerlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Milletimizin ve ailelerinin başı sağ olsun.

Aynı zamanda, dün Zonguldak’ta da madende bir göçük meydana geldi, 2 madencimiz hayatını kaybetti. Bu madencilerimize de Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine sabır diliyorum, başları sağ olsun.

Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisiyle, gündemde 420 sıra sayısıyla yer alan 670 Sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve İçtüzük’ün 128’inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi’nin, kanun tasarı ve teklifleri kısmının 1’inci sırasına alınması ve diğer işlerin de buna göre teselsül ettirilmesi ve Meclisin çalışma saatinin de bugün 24.00’e kadar devam etmesi öneriliyor.

Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, Millî Güvenlik Kurulunun 20 Temmuzda aldığı tavsiye kararı sonrasında Cumhurbaşkanımızın Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla Anayasa’mızın 120’nci maddesi gereğince ilan edilen olağanüstü hâl kararı 21 Temmuzda da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylandı ve üçer aylık dönemlerle de uzatma kararları alındı. Bu kararlar çerçevesinde de bugüne kadar 24 tane kanun hükmünde kararname yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Öncelikle şunu ifade etmek lazım: 15 Temmuz darbe girişimi FETÖ mensubu teröristlerin cumhuriyetimize yönelik bir saldırısıydı, demokrasimize yönelik bir saldırısıydı, ülkemize, milletimize yönelik bir saldırısıydı, âdeta bir işgal girişimiydi. Millî iradeye, Türkiye Büyük Millet Meclisine, temel hak ve özgürlüklere dünyanın gözü önünde büyük bir saldırı gerçekleştirildi. Milletimiz, 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın ve diğer siyasilerin açıklamaları sonrasında öncesinde büyük bir kahramanlık göstererek hemen bu saldırı girişimini püskürtmeyi başardı. Milletimizin göstermiş olduğu bu insan hakları mücadelesi, demokrasi mücadelesi aslında bütün dünyaya bir mesajdı, bir örnekti. Şimdi milletimizin bu mücadelesini yarım bırakmamak, akim bırakmamak, bu terör girişimini, darbe girişimini gerçekleştirenlerin en ağır cezaya çarptırılmaları ve devletin hangi kurumunda varsa buralardan temizlenmesi, ayıklanması anlamında tedbirler alınıyor. İdari tedbirler var ve kanun hükmünde kararnamelerle de yasal tedbirler alınıyor. Bu kanun hükmünde kararnameler yayımlandıkça, Resmî Gazete’de yayımlandığı gün Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk ediliyor. Tabii, bu usul tamamen Anayasa’mızın ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’müzün öngördüğü çerçeve içerisinde gerçekleştiriliyor. 21 Temmuzdan bu yana 24 tane kanun hükmünde kararname yayımlanarak yürürlüğe girdi. Anayasa’nın 121 ve 122’nci maddeleri gereğince çıkarılan ve Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan bu kanun hükmünde kararnamelerin görüşülme usulü de Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 128’inci maddesinde açıkça belirtilmiş. Buna göre OHAL kanun hükmünde kararnamelerinin Anayasa’nın ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmesi için koyduğu kurallara göre komisyonlarda ve Genel Kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülüp karara bağlanması gerektiği düzenlenmiş. Yine aynı maddenin ikinci fıkrasında da komisyonlarda en geç yirmi gün içerisinde görüşmeleri tamamlanamayan kanun hükmünde kararnamelerin Meclis Başkanlığınca doğrudan doğruya Genel Kurul gündemine alınacağı ifade olunmuş. 17 Ağustos 2016 tarih ve 29804 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 670 sayılı Olağanüstü Hâl Kanun Hükmünde Kararnamesi de aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulmuştur. Söz konusu kanun hükmünde kararname, 18 Ağustos 2016 tarihinde (1/755) esas numarasıyla ilgili komisyona havale edilmiş. Söz konusu kanun hükmünde kararnamenin komisyonlarda görüşülmesine ilişkin yirmi günlük süre 17 Ekim 2016 tarihi itibarıyla sona ermiş. Bu nedenle belirtilen süre içerisinde karara bağlanamadığı için Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü 128’inci madde gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tarafından tezkere yazılmış ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına alınması için gönderilmiş. Genel Kurulun gündeminde şu anda, bugüne kadar gelen kanun hükmünde kararname sayısı 10. Yasalaşan, burada görüşmelerini tamamladığımız kanun hükmünde kararname sayısı ise 5; 5 tanesini tamamladık. Bunlardan 667, 668, 669, 671 ve 674 sayılı kanun hükmünde kararnameleri Türkiye Büyük Millet Meclisi görüştü ve kanunlaştırdı. Kanunlaşan kanun hükmünde kararnamelerin toplam madde sayısına baktığımız zaman 255. Genel Kurulun gündeminde olan 5 tane daha kanun hükmünde kararname var, komisyonlarda olanlar da var ve tabii süreleri dolduğunda Genel Kurula gelecek olan kanun hükmünde kararnameler var; bunları da Genel Kurul olarak bekliyoruz.

Genel Kurulun gündeminde olan tasarı ve tekliflerin bir an önce kanunlaşmasını gerek kanun hükmünde kararnameler gerekse diğer tasarı ve tekliflerin kanunlaşmasını iktidar partisi olarak öncelikle biz elbette ki istiyoruz. Bir an önce kanunlaşması için de elimizden gelen gayreti... Meclis çalışmalarının daha verimli olması anlamında muhalefetten de bu anlamda destek beklediğimizi de her defasında ifade ediyoruz. Tabii grup önerileriyle Meclisin “tasarı ve teklifler” bölümüne geçmesi epey bir zaman alıyor, hepiniz görüyorsunuz. Her gün, her 3-4 siyasi partinin grup önerisi var, bu grup önerileriyle biz akşama kadar gündemi belirlemek için çalışıyoruz. Evet, toplumun çeşitli kesimlerinin sorunları burada dile getiriliyor, grup önerisiyle bunlar gündeme alınmak isteniyor. Evet, bu muhalefetin görevi, bunu takdirle karşılıyoruz ama bu konuları da mazeret yaparak Meclis gündemini akşam saatlerine kadar tasarı ve tekliflere geçmeden, geçmeyi engelleme noktasında muhalefetin de biraz böyle bir taktiği var, İç Tüzük’ten kaynaklanan bu hakkını kullanıyor. Aslında siyasi partiler uzlaşabilir, kanun hükmünde kararnameler Meclis gündemine geldi, bunlar görüşülecek, bunların bir an önce görüşülmesi için tüm siyasi partiler bir araya gelip uzlaşabiliriz. Hangileri önce görüşülsün, hangileri sonra görüşülsün, bu konuda bir uzlaşma zemininin oluşmasının maalesef muhalefetten kaynaklandığını da görüyoruz.

MURAT EMİR (Ankara) – Anayasa hükmü açık, “ivedilikle” diyor, ivedilikle! Anayasa hükmü açık, görüşülecek bir şey yok burada!

BAŞKAN – Sayın Emir, lütfen müdahale etmeyelim.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Muhalefet partileriyle uzlaştığımızda burada 3 bin maddelik 3 tane temel kanunun bir hafta, iki hafta içerisinde nasıl geçtiğini de hepimiz hatırlıyoruz. Demek ki olabilir. Burada özellikle sizlerden olumlu bir tavır bekliyoruz.

Şu anda, 5 tane kanun hükmünde kararname Mecliste görüşüldü. “Meclis denetiminden kanun hükmünde kararnameleri kaçırıyor.” dedi Sayın Erkek.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Evet, aynen öyle.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değil.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ya, bir aydır bir şey yapmıyor Meclis. Getirin kardeşim, konuşalım.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) – Eğer biz bu niyette olsaydık, kaçırma niyeti olsa… 10 tane gelmiş, 5 tanesini burada görüşmüşüz. Bir an önce diğerlerini de görüşelim, kanunlaşsın.

Bu anlamda ne Meclis denetiminden kaçırıyoruz ne de yasalaşırsa yargı denetiminden kaçırmak gibi bir düşüncemiz kesinlikle söz konusu değil. Eğer öyle bir düşüncemiz olsaydı AK PARTİ olarak… 16 Nisanda gerçekleştirmiş olduğumuz Anayasa değişikliğinin maddelerinden bir tanesi de OHAL düzenlemesiydi. Orada OHAL düzenlemesine baktığımız zaman, eski madde-yeni madde arasındaki farkı gördüğümüz zaman yeni maddenin ne kadar demokratik olduğunu görüyoruz. Orada olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisine üç ay içerisinde geleceğine ve üç ay içerisinde görüşüleceğine -aynı gün Meclise gelecek- üç ay içerisinde görüşülme zorunluluğu, görüşülmediği takdirde olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamesinin hükümsüz kalacağına ilişkin bir düzenlemeyi bile biz anayasal düzenleme olarak yaptık. O nedenle, OHAL KHK’larının Meclis denetiminden kaçırıldığına yönelik eleştiriye katılmamız mümkün değildir.

Bu nedenle CHP grup önerisi aleyhinde oy kullanacağımı belirtiyorum. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tunç.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin lehinde son olarak Muş Milletvekili Sayın Ahmet Yıldırım konuşacak.

Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP sıralarından alkışlar)

AHMET YILDIRIM (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin özellikle gündeme alınması ve Meclisin tatile girmeden bugün görüşülmesiyle ilgili grup önerisi lehinde söz almış bulunuyorum. Bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Yine, konuşmama başlarken tekrar, dün Lice’de, Şırnak’ta hayatını kaybeden güvenlik güçleri ile Zonguldak’ta bir göçük kazasında hayatını kaybeden maden emekçilerine Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine içtenlikle başsağlığı diliyorum.

Şimdi, ilan edildiği 20 Temmuz gününden bugüne kadar, hiçbir şekilde yurt içi ve yurt dışında bu kadar uzun süreli gündemde tutulması ve ona bağlı olarak alınan kararların kabulü mümkün olmayan bir olağanüstü hâlin bir defa meşruiyet sorunu vardır. Çünkü, bir iktidar ülkeyi demokratik ve normal koşulların dışında neden tutmak ister? Ülkeyi yönetirken hukuk koşullarından kopmayı, OHAL koşulları içerisinde sürekli olarak tutmayı neden arzular? Aslında bunun cevabı, hemen darbe sonrasında AKP Genel Başkanının, bugünkü Genel Başkanın “Bu darbe bize Allah’ın bir lütfuydu.” sözünde gizlidir. Çünkü, demokratik koşullarda, normal koşullarda, olağan koşullarda hayata geçiremediği ve ulaşamadığı emellerini ancak OHAL koşullarında baskıcı yöntemlerle, siyasallaştırdığı yargıyla ve YSK’yla elde edebileceğine duyduğu inançla o gün o sözü etmiş ve hâlâ OHAL’i uzatmasının temel sebebi de budur. Yoksa, sürekli OHAL koşullarında bir ülkeyi yönetmek, açık söyleyelim, bir ülkeyi normal yönetmeye dair duyulan âcziyetten başka bir şey değildir. Siz bir ülkeyi normal koşullarda müesses nizam içerisinde yönetemiyorsanız ve arzularınıza, emellerinize demokratik yollardan ulaşamıyor, vatandaşları oylarını alma konusunda bu yönlü ikna edemiyorsanız olağanüstü hâl koşullarına başvurursunuz.

Başkaca bir yoldan, AKP Genel Başkanı, başkan olamayacağını bildiği ve bunu tecrübe ettiği için OHAL’e ihtiyaç duydu. OHAL olmasaydı, kendisine ve partisine muhalif olan aydın, yazar, çizer, gazeteci ve siyasetçiyi, siyasallaştırdığı yargı marifetiyle böyle derdest edemez, rehin alamazdı. Uygulanan, hukuk falan değil; karşımızda duran yargı, bağımsız, tarafsız yargı değil, boğazına kadar siyasallaşmış. Mahkemelerin bazen almış olduğu münferit hukuki kararlar sonrasında mahkeme heyetinin başına nelerin geldiğini son bir ayda kaç örnekte tecrübe ettik. Dün ifade ettim, yine ifade ediyorum: YARSAV’ın Başkanı, kendisi bir aile mahkemesi hâkimi, aile konusunda uzman ama bir gece yarısı kararnamesiyle -hiçbir şekilde uzmanlığının olmadığını kendisi de söylüyor- iş mahkemesine atanıyor ve Urfa’ya atanıyor. Eğer OHAL olmasa bunlar bu kadar kolay yapılabilir mi? OHAL, bir iktidarın acziyetinden kaynaklı başvurmuş ve uzatmakta olduğu yöntemden ve rejimden başka bir şey değildir.

Yine, eğer OHAL olmasa muhalif olan gazeteler, TV’ler, radyolar bu kadar kolay kapatılabilir mi? Eğer OHAL olmazsa… OHAL ne bağlamında ilan edildi? Darbeye karşı ilan edildi ve OHAL kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnameler -ki bunlardan biri de bu 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’dir- darbeye tedbir geliştirmek üzere çıkarılan kararnameler olur. Şimdi, soruyorum, değerli halkımızın takdirine sunuyorum: Arabalarda kışın kullanılan kar lastiklerinin darbeyle nasıl bir iltisakı var? İşte, OHAL kararnamesiyle kar lastikleriyle ilgili düzenlemeler yapılıyor.

“Bu darbe bize Allah’ın bir lütfudur.” dedi ey halkımız, emellerine ancak böyle ulaşabileceğini bildi. 7 Haziranda, 1 Kasımda elde edemediği başkanlığı ancak olağan dışı koşullarda, demokrasi dışı koşullarda, meşruiyet dışı koşullarda elde edebileceğini bildiği için bu yönteme başvurdu. Yoksa, düşünün, kendisi bir siyasi partinin genel başkanı Sayın Erdoğan ama 299/1 Cumhurbaşkanına hakaret maddesinin zırhının arkasına sığınmış, bugüne kadar binlerce yurttaşımız Cumhurbaşkanına hakaretten yargılanıyor. Peki, 299/1’in ruhunu az biraz hukuktan anlayan herkes bilir. Devletin ve halkın başının bağımsız ve tarafsız olması hasebiyle kendisine dönük hakaretlerden kaynaklı davalar açılabilir. Şimdi soruyorum: Sayın Erdoğan’a söylenen bir cümle onun gibi Genel Başkan olan Sayın Kılıçdaroğluna, Sayın Bahçeli’ye, Sayın Demirtaş’a söylenmesi durumunda aynı dava açılıyor mu? Hayır. Peki, nasıl 299/1’in arkasına sığınıp bu kadar milletvekili, siyasetçi, yurttaş, gazeteci, akademisyen hakkında Cumhurbaşkanına hakaretten dava açılır? Kendisi söylüyor, “Ben tarafsız ve bağımsız olmayacağım.” dedi, 10 Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanı seçildiğinde söyledi, “Ben bir siyasi kişiliğim.” dedi. O zaman, 299/1 Recep Tayyip Erdoğan için hükümsüzdür. Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret Cumhurbaşkanına hakaret anlamına, eski Cumhurbaşkanı tanımıyla, gelmiyor, bir siyasi partinin Genel Başkanıdır. Öyleyse Kılıçdaroğlu’na, Demirtaş’a, Bahçeli’ye yapılan hakaretlerin de aynı kapsamda değerlendirilmesi lazım. Bunun başkaca bir yolu ve izahı var mıdır?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir diğeri: Bakın, bu OHAL karabasanı adı altında ülke ekolojik olarak talan ediliyor, kültürel olarak talan ediliyor, emekçilerin hakları boğazına kadar gasbediliyor, grev hakkı uluslararası evrensel bir hak olmasına rağmen gasbediliyor ama bunların hepsi OHAL kararnameleriyle özellikle keyfekeder bir şekilde işletiliyor. Düşünün, bu ülkedeki 167 milyon zeytinliğin kesilmesi birkaç fabrikanın ve iktidara yakın olan rantçı iş adamlarının hizmetine sunulmak üzere bir yasa teklifiyle bu cendere altında geçirilmeye çalışıyor. Zeytinciler şundan ötürü isyan ediyor: Siz her şeye yoktan sahip olabilirsiniz, siz bir emek vermeden rantla her şeye sahip olabilirsiniz ama biz çocuklarımızı büyüttüğümüz gibi, gözümüzün nuru gibi o zeytinlikleri büyüttük.” diyorlar. Yetmiyor, bu yasayı geçirmeye çalışan Bakan bu ülkenin yetiştirmiş olduğu sanatçılardan biri Tarkan’ın zeytinliklere ve ekolojik sisteme dair söylemiş olduğu cümleye laf yetiştiriyor. Neymiş? Tarkan kendi işini yapsınmış. Eğer Tarkan sadece yaptığı işle ilgilenirse şarkıcı, türkücü olur ama doğaya, insana dönük saldırılara karşı durur, bu konuda görüş beyan eder, Hükûmetin politikalarını eleştirirse sanatçı olur. Şarkıcılık ve türkücülük ile sanatçılık arasında böyle bir fark vardır. Toplumun acısını, rahatsızlığını hissetmek, ona kulak vermek, onun için bir kelamda bulunmak ve bunlara karşı çözüm üretmekle alakalı bir durumdur. Ama iktidarın sanat tahayyülü şarkıcılık, türkücülükle sınırlıdır, “Herkes kendi işini yapsın.” Herkes insanların hissettiği acıya, tasaya, kedere ortak olacak. Bir insanı aydın yapan, bir insanı insan olmanın erdemine ulaştıran tam da bunlardır.

Değerli milletvekilleri, bakın, biz işte işimizi bu OHAL cenderesi adı altında yürütüyoruz diyerek her şeyi yapabiliriz ama şu OHAL ilan edildi edileli iktidar bu OHAL’i kendi politik çıkarları için en pespaye şekilde kullandığından beri bu ülkenin uluslararası itibarı alabildiğine irtifa kaybetmiş, imajı oldukça zedelenmiştir. Bu ülkenin ciddi bir uluslararası toplum nezdinde imaj ve itibar sorunu vardır. Bunda da 80 milyon insanımızın bir payı yoktur, yanlışı yapan iktidar, faturasını ödeyen bütün ülke. Böyle bir yağma yok ve halkımıza içtenlikle buradan çağrımdır: OHAL denilen melanet haksızca elde edilmiş olan iktidarın haksızca kalıcılaştırılması ve sürdürülmesine hizmet etmektedir ki bunun daha fazla sürdürülebilirliği yoktur diyorum. Bu araştırma önergesinin lehinde oy kullanacağımızı belirtiyorum.

Bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde son olarak İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu konuşacak.

Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından alkışlar)

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 420 sıra sayılı 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin gündemin ilk sırasına alınması yönündeki grup önerisi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım, Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Dün gece millet olarak yüreğimize kor düştü, Şırnak’ta askerî helikopterin düşmesi sonucu 13 kahramanımız şehit oldu, Hakk’a yürüdü. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, Türk Silahlı Kuvvetlerine, ailelerine ve milletimize başsağlığı ve sabır diliyorum, mekânları cennet olsun.

Değerli milletvekilleri, bugüne kadar OHAL kapsamında 24 kanun hükmünde kararname çıkartılmıştır. Bunlardan 670 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hâl kapsamında darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde gerekli bazı tedbirlerin alınması ile bunlara ilişkin usul ve esasları belirlemektedir. Kanun hükmünde kararname, görevden çıkarmalar ve bunların durumu, hakkında inceleme ve soruşturma yürütülen kişiler ve yakınlarına ait bilgilerin temini, devir işlemleri, 2010 KPSS sınavı, mali suçlara ilişkin tedbirler, mağdur olanların tazminat ve istihdam hakları, yeniden ifade alma işlemleri ve önceki kanun hükmünde kararnamelere ilişkin bazı düzeltmelerden ibarettir. Buna göre, millî güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fetullahçı terör örgütüne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı belirlenen 196 kamu görevlisi, 112 askerî personel, 24 Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli, 2.360 Emniyet Genel Müdürlüğü personeli olmak üzere toplam 2.692 kişi başka bir işleme gerek kalmaksızın görevlerinden çıkarılmıştır. Görevine son verilenler, rütbe veya memuriyetleri mahkûmiyet kararı aranmaksızın alınacak ve bu kişiler bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyecek, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemeyecektir. Bunların silah ruhsatları, pasaportları, gemi adamlığına ilişkin belgeleri ve pilot lisansları iptal edilecek ve oturdukları kamu konutlarından veya vakıf lojmanlarından tahliye edileceklerdir. Bu kişiler özel güvenlik şirketlerinin kurucusu, ortağı ve çalışanı da olamayacaktır. Kamu görevinden çıkarılanlar, uhdelerinde taşımış oldukları büyükelçi, vali gibi unvanları ve yüksek mahkeme başkan ve üyeliği, müsteşar, hâkim, savcı, kaymakam ve benzeri meslek adlarını ve sıfatlarını kullanamayacaklar ve bu unvan, sıfat ve meslek adlarına bağlı olarak sağlanan haklardan da yararlanamayacaklardır. Kapatılan ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya hazineye devredilen kurumlara ilişkin işlemleri yapmak amacıyla usul ve esasları belirlemeye vakıflar yönünden Vakıflar Genel Müdürlüğü, diğerleri yönünden Maliye Bakanlığı yetkili olacaktır. 11 Temmuz 2010 tarihinde uygulanan Kamu Personel Seçme Sınavı’nda genel yetenek ve genel kültür test sonuçlarına göre veya bu sonuçlar da esas alınmak suretiyle atanan personelin atama işlemlerinin geçerliliği devam edecek, ancak bu sınav sorularını veya cevaplarını hukuka aykırı bir şekilde sınav öncesinde ya da sınav sırasında elde ettiği tespit edilen kişilerin atamaları iptal edilecektir. Hakkında inceleme ve soruşturma yürütülen kişiler ile bunların eş ve çocuklarına ilişkin ihtiyaç duyulan her türlü bilgi ve belge kamu ve özel tüm kamu kurum ve kuruluşlarınca verilecektir. Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’da işlemleri askıya alma ve gerçekleştirmeme amacıyla “yedi iş günü” olarak belirlenen süre olağanüstü hâlin devamı süresince “otuz iş günü” olarak uygulanacaktır. Aynı olayla ilgili olarak yeniden ifade alınması ihtiyacı ortaya çıktığında bu işlem olağanüstü hâlin devamı süresince cumhuriyet savcısı veya cumhuriyet savcısının yazılı emri üzerine kolluk tarafından yapılabilecektir. Darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bu eylemlerin devamı niteliğindeki eylemlerin ortaya çıkarılması, etkilerinin azaltılması veya bertaraf edilmesinin sağlanmasında yardımcı ve faydalı oldukları sırada yaralandıkları tespit edilenlere ilişkin tazminat ve istihdam imkânı getirilmektedir. Burada gaziler arasındaki ayrımın giderilmesi gerektiğine dikkat çekmek istiyorum. Terörle mücadele sırasında yaralanıp da gazi sayılmayanların mutlaka gazi sayılmalarının temin edilmesi gerekmektedir. Zira gazilik, vatan, millet ve mukaddesat uğruna mücadele sırasında yaralananlara verilen bir şeref payesidir, az ya da çok yaralanması bunu değiştirmeyecektir ve malulen emeklilik kriterleriyle ilişkilendirilmesi de doğru olmayacaktır. Bu nedenle, Hükûmetten Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz bu ayrımın giderilmesine ilişkin kanun teklifine destek olmalarını bekliyoruz.

Değerli milletvekilleri, OHAL kapsamında bugüne kadar 102.374 kamu görevlisi kurumlarından ihraç edilmişlerdir. Bilindiği gibi, OHAL sürecinde mağdur olduğunu iddia edenler için 7 kişilik bir OHAL Komisyonu kuruldu. İlgililer buraya başvuracak, onların kararları üzerine ise idari işleme karşı dava açabilme imkânları ortaya çıkacaktır. Bu komisyonun kurulmasını önemli buluyoruz ve bazı mağduriyetlerin önüne geçileceğini bu vesileyle düşünüyoruz. Ancak, 100 bin üzerinde başvuru olduğu dikkate alındığında Komisyonun bunları sonuçlandırabilmesi çok zaman alacaktır. Bu nedenle, Komisyonun hızlı karar alma adına belirleyeceği ilkeler doğrultusunda bazı konularda karar verme yetkisinin kurumlara bırakılması daha hızlı sonuç alınmasını ve mağduriyetlerin giderilmesini mümkün kılabilecektir. Bu noktada, devam eden olağanüstü hâl uygulaması sırasında vatandaşlarımızın karşılaştığı sorunlar ve taşıdıkları endişelere işaret etmek, dikkatlerinizi çekmek istiyorum, bunlardan bazıları şunlardır: Adaletin tesisine ilişkin kaygılar, hak arama özgürlüğünün kısıtlanması, kamu görevlilerinin somut bulgulara dayanmadan görevine son verilmesi, savunma hakkının göz ardı edilmesi, asılsız ihbar ve şikâyetlere dayalı işlem yapılması, alt düzeydeki görevlilerle uğraşılırken üst düzey görevliler ve siyasiler hakkında bir işlem yapılmaması, iadelerin suçsuzluğa dayalı olmaktan çok kayırmacılığa dayalı yapılıyor algısı, OHAL kapsamına girmediği hâlde kanun hükmünde kararnamelerle farklı konularda da düzenleme yapılması, kripto olarak görevlerine devam eden FETÖ’cülerin bulundukları yerlerde kasıtlı, yanlış yönlendirmesiyle oluşan mağduriyetlerdir.

Olağanüstü hâl kuşkusuz bugün olduğu gibi, şartların gerektirdiği durumlarda başvurulması gereken anayasal bir kurumdur. Bununla birlikte, uygulamanın hukuk ve adalet anlayışını egemen kılarak ve haklı ile haksızı, suçlu ile suçsuzu birbirinden ayıracak adil bir yönetim anlayışı ortaya koyarak sürdürülmesi zorunludur. Bu durumda, ancak, vatandaşlarımızda oluşan soru işareti giderilmiş, topyekûn bir mücadele anlayışı hâkim kılınmış olacaktır.

Bu çerçevede, FETÖ’yle mücadele kapsamında çıkarılan 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin gündemde öne alınarak, daha önce kanunlaşan 5 kanun hükmünde kararname gibi Genel Kurulda görüşülebileceğini değerlendiriyoruz.

Milliyetçi Hareket Partisi her gelişmeyi devlet ve millet yararına, hak, hukuk ve adalet adına titizlikle izleyip, doğru gördüklerini desteklerken, yanlış bulduklarını da eleştirmeyi sürdürecektir.

Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aksu.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

Gündemin “Sözlü Sorular” kısmına geçiyoruz.

IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI(x)

1.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/24) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

2.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, son yıllarda yapılan petrol ve doğal gaz sondajlarının miktarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/25) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

3.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, Akkuyu ve Sinop nükleer santrallerinden elde edilmesi planlanan elektrik üretimine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/26) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

4.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, son on üç yılda elektrik üretimindeki artış düzeyine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/27) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

5.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un, TANAP Projesi’ne ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/28) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

6.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Karadeniz Bölgesi’nde yapılması planlanan HES’lere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/65) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

7.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Yeşil Yol Projesi’ne ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/70) (Cevaplanmadı)

8.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Trabzon’dan yoğun olarak gerçekleşen göçe ve yapılan çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/71) (Cevaplanmadı)

9.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, TİKA’nın faaliyetlerine ilişkin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’dan sözlü soru önergesi (6/78) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

10.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, kamuda işe alım, terfi ve meslekten çıkarma uygulamaları ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/94) (Cevaplanmadı)

11.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok’un, Balıkesir’de kurulan bir tesiste fosil yakıtlar kullanılarak enerji elde edilmesine ve çevreye olası etkilerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/105) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

12.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, yüksek gerilim hatlarının yer altına alınmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/129) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

13.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de AVM’lerin şehir dışına alınması ve şehir içinde parklar yapılması ile ilgili çalışmalar olup olmadığına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/175) (Cevaplanmadı)

14.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, akaryakıt fiyatlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/181) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

15.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, insansız hava araçları ile ilgili yasal mevzuata ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/182) (Cevaplanmadı)

16.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Rusya’dan alınan doğal gaz miktarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/215) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Osmaniye’nin Kadirli ilçesine bağlı bir köyde yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/219) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

18.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen’in, Adana Metrosu ve Adana’ya hızlı tren hattının getirilmesi ile ilgili çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/276) (Cevaplanmadı)

19.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen’in, Adana’nın Karaisalı ilçesindeki orman kadastrosu çalışmalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/277) (Cevaplanmadı)

20.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen’in, Adana’nın merkez ve ilçelerindeki elektrik dağıtım şebekeleri ile ilgili sorunlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/280) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

21.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen’in, elektrik faturalarına yansıtılan ek bedellere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/281) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

22.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde madencilik faaliyetleri için verilen ruhsatlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/292) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

23.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde kurulması planlanan küçük hidroelektrik santrallerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/294) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

24.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşların hizmet binalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/316) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

25.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Başbakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşların hizmet binalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/319) (Cevaplanmadı)

26.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok’un, tarımda enerji kullanımına ve enerji verimliliğini sağlamaya yönelik çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/338) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

27.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, CNG sisteminin yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/343) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

28.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Türkiye Taş Kömürü Kurumu ile bir madencilik şirketi arasındaki redevans sözleşmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/346) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

29.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, Türkiye Taşkömürü Kurumunun personel ihtiyacına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/347) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

30.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de Vakıflar Genel Müdürlüğünce bakım ve onarımı yapılan tarihi eserlere ilişkin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’dan sözlü soru önergesi (6/364) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

31.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde Çiftehan’da jeotermal su potansiyelini artırmak için yapılan çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/390) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

32.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Türkiye’nin elektrik ihtiyacına ve hidroelektrik santralleri ile üretilen elektrik miktarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/400) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

33.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, bir elektrik dağıtım şirketinin almış olduğu güvence bedellerini zamanında iade etmediği iddiasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/414) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

34.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, elektrik kesintileri nedeniyle dağıtım şirketleri tarafından ödenmesi gereken tazminatlara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/415) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

35.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu ve Enerji Kaynaklarının ve Enerjinin Kullanılmasında Verimliliğin Artırılmasına Dair Yönetmelik kapsamında yapılan verimlilik artırıcı proje başvurularına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/418) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

36.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, bir elektrik dağıtım şirketinin uygulamalarıyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/419) (Cevaplanmadı)

37.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, bir elektrik dağıtım şirketinin uygulamalarıyla ilgili iddialara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/420) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

38.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, bir elektrik dağıtım şirketinin uygulamalarıyla ilgili iddialara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/421) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

39.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, elektrik dağıtım şebekesinden kaynaklanan hasar bedellerinin dağıtım şirketleri tarafından ödenmediği iddiasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/422) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

40.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, madencilik politikasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/432) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

41.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, madencilikle ilgili kurumlarda istihdam edilen mühendislerin işten ayrılmalarının önlenmesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/433) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

42.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, nişasta bazlı şeker üretim kotasının artırılmasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/436) (Cevaplanmadı)

43.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, MTA Mağara Araştırmaları Projesi kapsamında Niğde’de incelenen ve açığa çıkarılan mağaralara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/447) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

44.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de İl Özel İdaresi ve belediyelerin MTA ile birlikte yürüttüğü çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/448) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

45.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Doğu Akdeniz’deki jeotermal enerji aramalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/449) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

46.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Melendiz ve Hasan Dağı’nın jeotermal potansiyelinin araştırılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/450) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

47.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Nevşehir’in Acıgöl, Derinkuyu ve Gülşehir ilçelerindeki jeotermal sahalarda yürütülen çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/452) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

48.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Kitreli beldesinde MTA tarafından yapılan su sondajlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/457) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

49.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, şans oyunlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/495) (Cevaplanmadı)

50.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, sivil memurların özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/501) (Cevaplanmadı)

51.- İzmir Milletvekili Atila Sertel’in, Türkiye’de yabancıların işlettiği maden ocaklarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/624) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

52.- Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu’nun, FETÖ ile bağlantılı kuruluşlara ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/629) (Cevaplanmadı)

53.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, Balıkesir’in Burhaniye ilçesine bağlı Kırtık Yaylası’na elektrik hizmeti götürülmemesine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/634) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

54.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de tarımsal sulama için kullanılan elektriğin üretim maliyetlerini artırdığı gerekçesiyle elektrik fiyatlarında indirim yapılması ve mevcut elektrik borçlarının faizlerinin silinmesi talebine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/668) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

55.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, kış saati uygulamasına geçilmemesi nedeniyle konutlarda elektrik ve doğal gaz tüketiminde meydana gelen artışa ve 2017 yılında kış saati uygulamasına geçilip geçilmeyeceğine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/669) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

56.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, elektrik arz sıkıntısı nedeniyle organize sanayi bölgelerinde meydana gelen üretim kaybına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/672) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

57.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, özelleştirilmesinin ardından faaliyetleri sonlandırılan kamu kuruluşlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/713) (Cevaplanmadı)

58.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, kamu kurum ve kuruluşlarının özelleştirilmesi kapsamında yapılan taşınmaz satışlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/714) (Cevaplanmadı)

59.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de taşra teşkilatı bulunmayan kamu kurum ve kuruluşlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/715) (Cevaplanmadı)

60.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, Uğur Mumcu cinayetiyle ilgili MİT’te bulunan belgelere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/732) (Cevaplanmadı)

61.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın, 3 Aralık 1994 tarihinde bir gazetenin bombalanmasıyla ilgili MİT’te bulunan bilgi ve belgelere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/733) (Cevaplanmadı)

62.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, KİT’lerin üretim tesislerinde kullanılan enerji türlerine ve kullanılan enerjinin üretim maliyetlerine yansımasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/750) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

63.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Eti Maden Kırka Bor İşletme Müdürlüğünde 2010 yılında yapımı tamamlanan buhar kazanı ve türbinine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/751) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

64.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, 2000 yılından itibaren özelleştirilen şeker fabrikalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/754) (Cevaplanmadı)

65.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Eti Maden İşletmelerinde görev yapan mühendislerin işten ayrılmalarının önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/762) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

66.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, borik asit için uygulanan gümrük vergilerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/763) ve Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak’ın cevabı

67.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, HES inşaatları kapsamında yapılması gereken peyzaj çalışmalarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/59) (Cevaplanmadı)

68.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, ülkeye kaçak yollarla çay sokulmasına ve engellenmesi için yapılan çalışmalara ilişkin Gümrük ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/60) (Cevaplanmadı)

69.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Karadeniz Bölgesi’ndeki HES’lere ve doğaya etkilerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/95) (Cevaplanmadı)

70.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok’un, Balıkesir’de kurulan bir tesisin çevreye olası etkilerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/104) (Cevaplanmadı)

71.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, floresan lambaların insan sağlığına etkilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/111) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

72.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok’un, nadir görülen bir hastalığın tedavi olanaklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/115) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

73.- Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak’ın, Antalya’da kış aylarında yaşanan hava kirliliğine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/122) (Cevaplanmadı)

74.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, dizüstü bilgisayarların insan sağlığına etkisine ilişkin sözlü soru önergesi (6/130) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

75.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Trabzon’un Ortahisar ilçesinde burun estetiği olan bir vatandaşın hayatını kaybetmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/131) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

76.- İstanbul Milletvekili Ali Özcan’ın, bebek ölüm oranlarına ve bebek ölümlerinin engellenmesi için yapılan çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/136) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

77.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’ye bağlı bir köyün sağlık hizmetleri ile ilgili sorunlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/143) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

78.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’ye bağlı bir mahalledeki kentsel dönüşüm çalışmalarına ve tarihi yapılar ile ilgili incelemelere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/144) (Cevaplanmadı)

79.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Tuz Gölü’nün dip temizliği ile atıklardan arındırılmasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/166) (Cevaplanmadı)

80.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, tapu çalışanlarının sorunlarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/173) (Cevaplanmadı)

81.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Çiftlik ilçesindeki Uyuz Göleti ile ilgili çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/220) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

82.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Çiftlik ilçesindeki Uyuz Göleti’nin bazı hastalıkların tedavisinde kullanılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/221) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

83.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’de kapanan sağlık ocaklarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/222) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

84.- Isparta Milletvekili Nuri Okutan’ın, sigara kullanımını önlemek için yapılan çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/258) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

85.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Trabzon’un Sürmene ilçesindeki katı atık arıtma tesisine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/265) (Cevaplanmadı)

86.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Trabzon’un Sürmene ilçesindeki katı atık arıtma tesisine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/266) (Cevaplanmadı)

87.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Trabzon’un Sürmene ilçesindeki katı atık depolama sahasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/267) (Cevaplanmadı)

88.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki ÇED uygulamalarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/272) (Cevaplanmadı)

89.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen’in, Adana’nın Yüreğir ilçesindeki hastane ihtiyacına ve Kozan Devlet Hastanesinin hizmete girmemesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/278) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

90.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen’in, Adana’nın Tufanbeyli ilçesindeki devlet hastanesinin sağlık personeli ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/279) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

91.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşların hizmet binalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/315) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

92.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşların hizmet binalarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/317) (Cevaplanmadı)

93.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Trabzon’un Uzungöl bölgesi ile ilgili imar çalışmalarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/325) (Cevaplanmadı)

94.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, Balıkesir Devlet Hastanesi Onkoloji bölümünün doktor ve sağlık personeli ihtiyacına ilişkin sözlü soru önergesi (6/340) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

95.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, küresel ısınmanın etkilerine ve alınacak önlemlere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/348) (Cevaplanmadı)

96.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen’in, Adana’nın Ceyhan ilçesindeki atık su arıtma tesisinin yaydığı kokuya ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/351) (Cevaplanmadı)

97.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen’in, Adıyaman’ın Kahta ilçesindeki atık su arıtma tesisinin çalışmamasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/352) (Cevaplanmadı)

98.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Bakanlığın Niğde Üniversitesine tıp fakültesi açılması ile ilgili kararına ilişkin sözlü soru önergesi (6/355) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

99.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, alternatif tıp uygulamalarının denetimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/376) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

100.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde Üniversitesine tıp fakültesi açılması çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/386) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

101.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in, Sürmene Çamburnu Kutlular Düzenli Katı Atık Depolama Sahası’na ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/393) (Cevaplanmadı)

102.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, mısır şurubunun sağlığa zararlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/412) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

103.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, fırınlarda çalışanların sağlık kontrollerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/437) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

104.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Çiftlik ilçesinde bulunan Uyuz Göleti’nin suyunun tedavi amaçlı kullanılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/458) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

105.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, kentsel dönüşüm alanlarında yer alan tarihi yapılara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/476) (Cevaplanmadı)

106.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, koruma altına alınan alanlara ve denetimlerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/484) (Cevaplanmadı)

107.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde ilindeki Kızılca Deresi’ne dökülen atığa ve alınan önlemlere ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/504) (Cevaplanmadı)

108.- Konya Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurt’un, son on yılda meslek hastalığı sebebiyle yaşamını yitiren ve tedavi gören kişilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/556) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

109.- Konya Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurt’un, otizmli çocukların eğitimi için sağlanan devlet desteğinin artırılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/566) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

110.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, engellilerin erişebilirliklerinin sağlanmasına yönelik kamu kuruluşları ve belediyeler tarafından yapılan çalışmalara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/608) (Cevaplanmadı)

111.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, KPSS-2016/1 Yerleştirme İşlemleri kapsamında Bakanlığa yerleştirilen mimar ve mühendislerin atamalarının yapılmamasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/665) (Cevaplanmadı)

112.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, optisyenlerin kamuda istihdamına ilişkin sözlü soru önergesi (6/680) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

113.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, 2015 ve 2016 yıllarında suda boğulma sonucu hayatını kaybeden kişilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/690) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

114.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda yürütülen çalışmalara ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/693) (Cevaplanmadı)

115.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, salgın hastalığa yakalanan Suriyeli sığınmacılara ve sağlık sorunları nedeniyle hayatını kaybedenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/699) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

116.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Zoonotik ve Vektörel Hastalıklar Daire Başkanlığında daire başkanı olarak veteriner hekimlerin görev alıp almadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/708) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

117.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, kişi başına tüketilen hayvansal besin miktarının günlük protein ihtiyacını karşılayıp karşılamadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/716) ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın cevabı

118.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer’in, kentsel dönüşüm çalışmalarına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanından sözlü soru önergesi (6/722) (Cevaplanmadı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemine ayrılan süreyi daha verimli kullanmak için, gruplar arasındaki uzlaşıyı da dikkate alarak önergelerin okunması işlemi yapılmayacaktır. Önergeler tam metin hâlinde Tutanak Dergisi’nde bastırılmaktadır.

Ayrıca, cevaplanacağı önceden bildirilen soru önergelerinin özet bilgilerini içeren liste gruplara dağıtılmıştır.

Şimdi, sözlü soru önergelerini cevaplandırmak üzere Başbakan Yardımcısı Sayın Veysi Kaynak’ı kürsüye davet ediyorum.

Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekilleri; başta Değerli Başkanımız olmak üzere, saygıdeğer milletvekillerimizin, milletimizin, İslam dünyasının ramazanını tebrik ediyorum. Ayrıca, dün Şırnak Şenoba’da helikopter kazasında şehit olan bütün askerlerimize, tümgeneralimize; Dicle’de terörle mücadelede şehit olan askerlerimize, bütün şehitlerimize -polis, asker, korucu- Allah'tan rahmet diliyorum, ailelerine taziyeler diliyorum.

Sayın Başkanım, ben de soruları okumadan cevaplara geçeceğim.

Ömer Fethi Gürer Milletvekilimizin (6/364) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Son beş yıl içerisinde Sıralı Cami, Afife Hanım Cami, Kıyılı Cami, Yahya Baran Cami ve Bor Yeni Hamam olmak üzere toplam 5 yapının restorasyon işleri yapılmıştır. Bugüne kadar harcanan para 1 milyon 207 bin 471,78 kuruştur.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Yeni Hamam’ın müteahhidi gitmişti, daha yeni geldi. İki yıldır yapılmadı, inşaatı bitmedi.

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Devamla) – Evet. Bahsetmiştim Saygıdeğer Milletvekilim, o bizden değil, Kültür Varlıkları Kurulunun projeyi onaylama sürecinin geciktiğinden kaynaklanmıştı.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Yok, yok, müteahhidi kaçtı bunun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Devamla) – Şunlara cevap vereyim, anlatırım efendim.

Trabzon Milletvekilimiz Haluk Pekşen Bey'in (6/78) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: 656 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de Başbakanlığımızla iş birliği yapılması hedeflenen ülkelerle sadece ekonomik, ticari alanda değil, teknik, sosyal, kültürel ve eğitim alanlarında da iş birliğinin geliştirilmesi görevi verilmiştir. Bu kapsamda, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı tarafından gerçekleştirilen projeler, alıcı ülkelerle ikili iş birliğinin ve ilişkilerin çok yönlü olarak geliştirilmesine katkı sağlamaktadır. Bunun da Türkiye'ye yansıması siyasi, diplomatik destek ve dış ticaret hacminin artması gibi farklı şekillerde olabilmektedir. Türkiye'nin Pasifik’ten Orta Asya’ya, Orta Doğu ve Afrika’dan Balkanlara, Kafkasya’dan Latin Amerika’ya kadar birçok ülkeyle ikili sosyoekonomik ilişkileri ve buna bağlı olarak dış ticareti son yıllarda büyük bir ivme kazanmıştır. Türkiye'nin dış ticaretinin arttığı ülkeler aynı zamanda TİKA Başkanlığımızın faaliyet alanı içinde yer almakta olup bu durum Türkiye'nin artan dış ticareti ve TİKA faaliyetleri arasında bir ilişki kurulabileceğini göstermektedir. TİKA Başkanlığımız üstlenmiş olduğu bu önemli görev ve sorumlulukların bilincinde olarak gerçekleştirdiği proje ve faaliyetlere en iyi şekilde katkı sağlayabilecek, gerektiğinde profesyonel ve akademik niteliklere sahip personelle çalışmakta ve yapılan personel alımları tamamen cari mevzuata uygun bir şekilde gerçekleştirilmektedir.

Saygıdeğer milletvekilleri, ayrıca TİKA, yurt dışı yardımlarının koordinasyon görevini de yerine getirmektedir.

Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un (6/27) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Ülkemizin 2002 yılında toplam elektrik üretimi 129.400 gigavat olup bu miktar 2016 yılında 273.388 gigavata ulaşmıştır. Üretimdeki on üç yılık artış miktarı ise yaklaşık yüzde 102,3 olmuştur. Enerji Bakanlığımız 2015-2019 Stratejik Planı’nda elektrik üretiminin artırılması hedefleri doğrultusunda aşağıdaki hedeflere yer vermiştir: Yerli kömürden üretilen elektrik enerjisi miktarının dönem sonunda yıllık 60 milyar kilovat düzeyine çıkartılması sağlanacaktır.

Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun’un (6/24) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevabım: Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı hidroelektrik, rüzgâr, güneş, jeotermal, biyokütle elektrik üretim tesislerinin kurulu gücü 31.117,8 megavata ulaşmıştır.

Son yıllarda yapılan petrol, doğal gaz sondajları ve petrol arama ve üretme faaliyetlerindeki gelişmelere gelince: Son on üç yılda toplam 1.699 adet kuyu açılmış ve 2,8 milyon metre sondaj gerçekleştirilmiştir. Son on üç yılda 89 üretim sahası keşfedilmiştir.

Ham petrol: Mevcut ham petrol rezervimizin yüzde 82’sine karşılık gelen 43,7 milyon ton rezerv ilavesi sağlanmıştır. 19 şirket tarafından 1.329 kuyudan günlük ortalama 48 bin varil ham petrol üretimi gerçekleştirilmektedir.

Doğal gaz: Mevcut doğal gaz rezervimizin yüzde 75’ine tekabül eden 2,7 milyar metreküp rezerv ilavesi sağlanmıştır. 16 şirket tarafından 234 kuyudan günlük ortalama 1,1 milyon metreküp doğal gaz üretimi gerçekleştirilmektedir.

Arama ve üretim yatırımları olarak son on üç yılda toplam 9 milyar Amerikan doları yatırım yapılmış, yüzde 50’si özel sermayeli şirketler tarafından gerçekleştirilmiştir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Türkiye’deki üretimi ne doğal gazın?

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Devamla) – Söyledim az önce, söyledim az önce.

BAŞKAN – Sayın Bakan, devam edin lütfen.

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Devamla) – Doğal gaz rezervimize 2,7 milyar metreküp rezerv ilavesi sağlanmıştır.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Yüzde kaçını karşılıyor?

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Devamla) – 234 kuyudan günlük ortalama 1,1 milyon metreküp doğal gaz sağlanmaktadır.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Tamam, orayı anladık. Doğal gazda Türkiye tüketiminin yüzde kaçını karşılıyor üretim?

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Devamla) – O ayrı bir soru. Ben sadece Türkiye’deki rezervler bakımından söyledim. Onu da ilaveten cevaplandırayım.

(6/26) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Akkuyu Nükleer Santralinden yıllık toplam 35 milyar kilovat, Sinop Nükleer Santralinden yıllık toplam 33 milyar kilovat elektrik enerjisi üretilmesi planlanmaktadır. Bu kapsamda, Akkuyu ve Sinop Nükleer Santralleri işletmeye alındığında şu anki elektrik talebimizin yaklaşık yüzde 26’sı bu santrallerden karşılanacaktır.

Enerji Bakanlığı olarak ülkemiz enerji sektöründe enerji politikalarının sürdürülebilir koşullarda gerçekleştirilmesi ve tüketicilere en ideal şartlarda elektrik enerji arzının sağlanması hedeflenmektedir.

Enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, doğal gaza bağımlılığın azaltılması ve arz güvenliği açısından Akkuyu ve Sinop Nükleer Santralleri büyük önem taşımakta olup söz konusu santrallerden üretilecek olan elektrik enerjisiyle doğal gaz ithalatında yıllık 3 milyar dolarlık tasarruf gerçekleştirilecektir.

Var olan yerli kömür kaynaklarının elektrik enerjisi üretim yatırımlarına dönüştürülmesi ve yeni kaynakların araştırılması sağlanacaktır.

Nükleer enerjinin elektrik enerjisi üretim portföyüne dâhil edilmesi sağlanacaktır.

Ayrıca, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretiminin sağlanması ve bu üretimin desteklenmesi kapsamında, ülkemizde 2023 yılında elektriğin en az yüzde 30’unun yenilenebilir kaynaklardan üretilmesi hedeflenmektedir.

(6/28) esas numaralı soruya cevaben: Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı, 4 Haziran 2006 tarihinde işletmeye alınan 1.769 kilometre uzunluğundaki BTC Ham Petrol Boru Hattı ile başta Azeri petrolü olmak üzere Türkmen ve Kazak petrolleri emniyetli, ekonomik ve çevresel açıdan uygun bir şekilde Ceyhan’a taşınmakta ve buradan da tankerlerle dünya pazarlarına ulaştırılmaktadır.

Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı Taşıma Anlaşması’nın bazı maddelerine yönelik değişiklikleri içeren ve mezkûr anlaşmanın süresinin uzatılmasını amaçlayan değişiklik anlaşması 19 Eylül 2010 tarihinde Bağdat’ta imzalanmış, 2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Uzun süre kullanılamayan hattan Irak petrollerinin sevkiyatına 2014 Mayıs ayında başlanmıştır.

Irak-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı Projesi’nin 2018 yılında Türkiye’ye gelmesi yönünde çalışmalar yürütülmektedir.

Hazar Geçişli Türkmenistan-Türkiye Avrupa Doğal Gaz Boru Hattı Projesi: 29 Ekim 1998 tarihli anlaşma kapsamında 30 milyar metreküp Türkmen gazının taşınması öngörülmüşken Hazar Denizi’nin hukuki statüsündeki belirsizlik ve Türkmenistan’ın 2007’de benimsediği “gazı sınırda satma politikası” gibi nedenlerden Türkmenistan’la gaz ticareti maalesef tesis edilememiştir.

Türkmenistan doğal gazının sevkiyatı: 30 Mayıs 2013 tarihinde Aşkabat’ta Türkmenistan Hükûmeti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Türkmenistan’dan Türkiye’ye Doğal Gaz Sevkine İlişkin Çerçeve Anlaşması imzalanmıştır.

TANAP (Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi): Gürcistan sınırından başlayarak Yunanistan ve/veya Bulgaristan sınırına uzanan, başlangıç olarak Azerbaycan’ın Şahdeniz Sahası’nın ikinci aşamasından üretilecek doğal gazı taşıyabilecek yaklaşık 1.850 kilometre uzunluğundaki boru hattının inşası devam etmektedir. TANAP’tan Şahdeniz Sahası’nın ikinci aşama üretimine paralel olarak 2018 yılı sonunda Türkiye’ye ve 2020 yılı içerisinde Avrupa’ya gaz arzının başlatılması öngörülmektedir.

TANAP projesi temel atma töreni 17 Mart 2015 tarihinde Kars’ta gerçekleştirilmiştir. Projenin temel mühendislik çalışmaları Nisan 2014 tarihi itibarıyla tamamlanmış, çevre ve etüt değerlendirme raporu ise Temmuz 2014’te onaylanmıştır. Proje kapsamında çalışmalar devam etmektedir.

Trabzon Milletvekilimiz Haluk Pekşen Bey’in (6/65) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Sayın Pekşen’in sorusu: “Karadeniz Bölgesi’nde yapılan ve yapılması planlanan HES’lere bölge halkı başta olmak üzere konunun uzmanları, STK’lar karşı çıkarken, son hızla yeni HES’lere izin verilmektedir.” cümlesiyle başlıyor.

Evet, Karadeniz Bölgesi’nde faaliyette, işletme aşamasında olan hâlen 176 HES, inşaat aşamasında olan 47 HES bulunmaktadır. Karadeniz Bölgesi’ndeki HES projeleriyle ülkemiz enerji ihtiyacının yüzde 18’i karşılanabilmektedir. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından fizibilite çalışmaları sırasında suların en verimli şekilde kullanılması maksadıyla ilk önce yöredeki halkın içme suyu ihtiyacı, sulama suyu ve doğal hayat sularının planlanmasından sonra kalan suların boşa gitmemesi için enerji maksatlı HES’ler yapılmaktadır. Yapılması planlanan HES için EPDK tarafından lisans verilmekte olup lisans süresi boyunca enerji maksatlı kullanılacak su tahsisini kapsayacak şekilde lisans sahibi firma ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüz arasında su kullanım hakkı anlaşması düzenlenmektedir. Ayrıca, EPDK tarafından verilen üretim lisansları kurumun internet sitesinde de yayınlanmaktadır.

İsmail Ok Milletvekilimizin (6/105) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği ve ilgili mevzuatla lisans alma koşulları belirlenmiş olup bu koşulları yerine getirmiş şirketlere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından lisans verilmektedir. Ayrıca, üretim lisansı başvurusunda Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği kapsamında gerekli olan kararın alınması ve EPDK’ya sunulması gerekmektedir. Söz konusu projenin ÇED süreciyle ilgili çalışmaları ÇED Yönetmeliği gereği Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülmüş ve sonlandırılmış olup, 9/10/2015 tarihinde ÇED olumlu kararı verilmiştir.

Niğde Milletvekilimiz Ömer Fethi Gürer’in (6/129) esas numaralı sorusuna cevaben: Tüm enerji iletim hatlarının yer altına alınması teknik ve ekonomik olarak mümkün değildir. Özellikle büyük şehirlerimizde altyapısı tamamlanmış alanlarda yeni iletim hatlarımız yer altı kablosu olarak tesis edilmekte ve bu bölgelerdeki mevcut iletim hatlarımız da teknik yapılabilirlik çerçevesinde, belli bir program dâhilinde yer altı kablosu olarak yenilenmektedir.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Yüksek gerilim hatları kanser yapıyormuş Sayın Bakanım.

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Devamla) – Efendim, yüksek gerilim hatları Türkiye Elektrik İletim A.Ş.’nin sorumluluğunda. Türkiye Elektrik İletim A.Ş.’nin sorumluluğunda bulunan 154-380 kilovat yüksek gerilim enerji iletim hatları, Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği’nde belirtilen yatay ve düşey emniyetli yaklaşım mesafelerine uyulacak şekilde tesis edilmektedir. Ancak enerji iletim hatları için kamulaştırılan alanlar, plansız ve çarpık yapılaşma nedeniyle yer yer ihlal edilmektedir.

Balıkesir Milletvekilimiz Ahmet Akın Bey’in (6/181) esas numaralı sorularına cevaben: 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’na göre petrol fiyatları en yakın erişilebilir dünya serbest piyasa oluşumu dikkate alınarak, serbest piyasa koşullarına göre oluşmakta olup, rafineri fiyatlarının endeksle oluşturulması, dağıtıcı ve nakliye paylarının tavanı gibi fiyatların dolaylı veya dolaysız olarak kamu tarafından belirlenmesine ilişkin uygulamalar sona erdirilmiştir. Ayrıca, petrol piyasasında dolaşımda bulunan tüm petrollerin fiyatı ham petrol fiyatındaki değişimlerden etkilenmekle birlikte, fiyatların oluşumuna etki eden birçok faktörün de bu süreçte rol oynadığı bilinmektedir. Bu kapsamda, fiyatlar serbest rekabet ortamında, piyasada belirlenmektedir.

Akaryakıt fiyatları içerisinde en yüksek vergilerin bulunduğu ülkenin Türkiye olduğu iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Doğru, 5’inci sırada!

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Devamla) – 2017 Yılı Mart Ayı Petrol ve LPG Piyasası Fiyatlandırma Raporu’na göre, EPDK’nın raporuna göre 95 oktan kurşunsuz benzinden alınan en yüksek vergi oranı yüzde 67,66’yla Hollanda, motorinden alınan en yüksek vergi oranı ise yüzde 64,16’yla Birleşik Krallık piyasasında görülmektedir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bizde yüzde kaçmış Sayın Bakan?

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Devamla) – Yazılı cevap veririm.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ben söyleyeyim bilmiyorsanız, yüzde 63; 5’inci sıradayız dünyada.

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Devamla) – Yazılı cevap veririm efendim.

CHP Milletvekilimiz Ömer Fethi Gürer’in (6/215) esas numaralı sorusuna cevaben: Doğal gaz alım satım anlaşmaları uluslararası ilişkiler açısından ekonomik ve siyasi etkileri olan ticari akitler olup bu anlaşmaların hükümleri ticari gizlilik içermektedir. Gizli tutulan konuların açıklanması anlaşmaya aykırılık teşkil eder. Bu durum, gerektiğinde anlaşmanın feshi veya bu nedenle doğan zararın tazmini gibi yaptırımlara yol açabilir.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun 2015 yılı sektör raporunda yer alan verilere göre, İstanbul ilinde tüketilen doğal gaz miktarı 8.344,53 milyon santimetreküptür.

Ülkemiz, başta Rusya Federasyonu olmak üzere farklı tedarikçi ülkelerden boru hatlarıyla gaz olarak, deniz yoluyla da LNG ithal etmektedir. İthal edilen doğal gaz ulusal iletim ve dağıtım kanallarıyla tüketicilerin hizmetine karışık olarak sunulmaktadır. Bu nedenle Rusya Federasyonu’ndan ithal edilen doğal gazla çalışan kaç adet doğal gaz yakıtlı termik santral olduğuna ilişkin bir sayı verilebilmesi mümkün değildir.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Toplam rakam yok mu Sayın Bakan? Alınan miktar…

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Devamla) – Ömer Bey, sorular neyse onlara cevap veriyoruz.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Burada Rusya’dan alınan doğal gaz miktarını soruyoruz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen, Sayın Bakan cevaplarını versin, kalan sürede sorunuzu sorarsınız, karşılıklı olmaz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ama soruların cevapları değil.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Devamla) – Ömer Bey, tekrar ediyorum: Cevaplarımdan tatmin olmazsanız o fırsat var İç Tüzük’ümüz gereğince sorarsınız. Ben devam ediyorum şimdi, bakın, belki de vardır devamında cevabın.

2014 yılında ithal edilen gazın yüzde 54,76’sı Rusya’dan karşılanırken, kesin olmayan verilere göre 2015 yılında bu oran yüzde 56 civarında olmuştur.

Silivri Doğal Gaz Depolama Tesisinin depolama kapasitesi 2,661 milyar metreküp olup günlük enjeksiyon kapasitesi 16 milyon metreküp, geri üretim kapasitesi ise 25 milyon metreküptür. Ayrıca, BOTAŞ Genel Müdürlüğü tarafından Tuz Gölü’nde 1 milyar metreküp yer altı doğal gaz depolama projesi yürütülmekte ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı tarafından ise Silivri’deki mevcut depolama tesislerinin kapasite artırma çalışmaları sürdürülmektedir. Kış dönemi olarak değerlendirilen 2014-2015 Ekim-Mart döneminde ülkemiz doğal gaz talep ortalaması 156,26 milyon metreküp olmuştur. Ülkemizin yer altı doğal gaz depolama kapasitesi 2,661 milyar metreküp olup günlük üretim kapasitesi olan 25 milyon metreküp miktar kadar katkı sağlamaktadır.

Yine, Niğde Milletvekilimiz Ömer Fethi Gürer Bey’in (6/219) esas numaralı sorusuna cevaben: Osmaniye ili Kadirli ilçesi Köseli köyünün enerji aldığı hat üzerinde bakımların yapılması, iletkenlere yaklaşan ağaçların budanması, ana dağıtım merkezinde gerekli iyileştirme çalışmalarının yapılması amacıyla Toroslar EDAŞ tarafından 2015 yılı içerisinde planlı kesintiler yapılmış olup şu an itibarıyla Köseli köyünde yaşanan bir elektrik kesintisi bulunmamaktadır. Kullanıcıların enerji almakta olduğu hatlarda oluşan arızalara yirmi dört saat çalışan arıza bakım onarım ekipleri tarafından en kısa sürede müdahale edilmektedir.

Elif Doğan Türkmen Milletvekilimizin (6/280) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Dağıtım şirketlerinin hizmet sahası içerisindeki şebekelerde yeni yatırımlar, bakım onarımlar, üçüncü şahıslara ait hatların bağlantısı nedeniyle planlı elektrik kesintileri yapılabilmektedir. Şirketin hizmet sahası içerisinde yapılan bakım çalışmaları, ilgili mevzuatında belirtilen sürelere uygun olarak planlanmakta ve uygulanmakta olan bakımsızlık nedeniyle yaşanan bir elektrik kesintisi bulunmamaktadır.

Yine, Elif Doğan Türkmen Milletvekilimizin (6/281) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Elektrik enerjisi fon payı, TRT payı ve elektrik ve havagazı tüketim vergisi gibi fon, pay ve vergilerin belirlenmesi, tüketicilerden tahsil edilmesi ve ilgili mercilere aktarılması uygulamaları Enerji Bakanlığımızın görev alanı dışındadır. Enerji Bakanlığımız tarafından düzenlenen tarifeler fonsuz olarak belirlenmekte ve fon, pay ve vergiler elektrik tedarik faaliyetleriyle iştigal eden lisans sahipleri tarafından mevzuatına uygun olarak bu tarifelere eklenerek abonelere yansıtılmaktadır.

Trabzon Milletvekilimiz Haluk Pekşen Bey’in (6/292) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Bu, (6/292) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’nin konusu (7/432) esas numaralı Yazılı Soru Önergesi ve BİMER başvurusunda, Başbakanlık İletişim Merkezi başvurusunda cevaplandırılmıştır.

Enerji Bakanlığımız Maden İşleri Genel Müdürlüğü kayıtlarında yapılan incelemelerde Artvin, Ordu, Giresun, Gümüşhane, Rize ve Trabzon illerimizde 303 şirket uhdesinde kayıtlı 1.012 ruhsat, muhtelif kamu kurum ve kuruluşları adına 175 adet hammadde üretim izni ve bölgede kayıtlı muhtelif ruhsat sahiplerine ait 13 adet jeotermal ruhsat bulunmaktadır. Ayrıca, MİGEM kayıtlarında söz konusu bölgede maden arama ve işletme faaliyetlerinde bulunan ruhsatlar açısından proje değişikliği talebi bulunmamaktadır.

Söz konusu illere ilişkin maden ruhsat sayılarının ve ruhsat alanlarının dağılımları şu şekildedir: Artvin, ruhsat sayısı 153, ruhsat alanı 292.450,25 hektar; Giresun, ruhsat sayısı 230, ruhsat alanı 291.832,09 hektar; Gümüşhane, ruhsat sayısı 241, ruhsat alanı 293.587,50 hektar; Ordu, ruhsat sayısı 201, ruhsat alanı 221.796,17 hektar; Rize, ruhsat sayısı 60, ruhsat alanı 171.221 hektar; Trabzon, ruhsat sayısı 127, ruhsat alanı 101.367 hektar. Bununla birlikte, toplam 1.012 ruhsat ve 1.372.254,96 hektar.

Bununla birlikte, 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun 23’üncü maddesinde yer alan “Kanunlarda ticarî sır olarak nitelenen bilgi veya belgeler ile, kurum ve kuruluşlar tarafından gerçek veya tüzel kişilerden gizli kalması kaydıyla sağlanan ticarî ve malî bilgiler, bu Kanun kapsamı dışındadır.” hükmü gereği şirket isimlerinin ticari sır kapsamında olduğu Bakanlığımızca değerlendirilmektedir.

Trabzon Milletvekilimiz Haluk Pekşen Bey’in (6/294) esas numaralı sorularına cevaben: Doğu Karadeniz Küçük Hidroelektrik Santralleri Kalkınma Projesi 2009 yılında Türkiye Elektromekanik Sanayi A.Ş. (TEMSAN) tarafından planlanmış ve basın yoluyla kamuoyuna duyurulmuştur ancak söz konusu projenin uygulama aşamasına geçilememiş ve proje kapsamında herhangi bir çalışma yapılamamıştır.

Yine, Haluk Pekşen Bey’in (6/316) esas numaralı sorularına cevaben: Enerji Bakanlığımızın kullanmış olduğu binanın mülkiyeti Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi Genel Müdürlüğüne aittir ancak Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğünün hizmet binası hazine adına kayıtlı olup Enerji Bakanlığımız tarafından Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğüne tahsis edilmiştir. Bakanlığımızca hizmet binası olarak kullanılan yerler için herhangi bir kira bedeli ödenmemektedir. Enerji Bakanlığımız bağlı kuruluşlarından Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün Doğu Anadolu Van Bölge Müdürlüğü hizmet binası Feray İnanç’tan ve Orta Anadolu Kızılcahamam İkinci Bölge Müdürlüğü hizmet binası ise Metin Yıldırım’dan kiralanmıştır. Diğer bağlı kuruluş olan Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun ise kiralık hizmet binası bulunmamaktadır.

Balıkesir Milletvekilimiz İsmail Ok Bey’in (6/338) esas numaralı sorularına cevaben: Tarımdaki modern tekniklerin enerji tüketimini sormuş. Enerji Bakanlığımızın revize edilmiş denge tablolarına göre 2015 yılında tarım ve hayvancılık sektöründe 3 milyon 932 bin ton eş değer petrol enerji kullanılmıştır. Toplam birincil enerji arzı içerisindeki oranı da yüzde 3,04 olarak gerçekleşmiştir. Bakanlığımızın doğrudan tarımda enerji verimliliğine ilişkin bir çalışması bulunmamakla birlikte bu hususta Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığıyla birlikte çalışmalar yapılmaktadır.

Kocaeli Milletvekilimiz Haydar Akar Bey’in (6/343) esas numaralı sorularına cevaben: Ülkemizde, sıkıştırılmış doğal gaz formunda doğal gaz satışları, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumundan sıkıştırılmış doğal gaz satış lisansı alan tüzel kişilikler tarafından gerçekleştirilmektedir. Sıkıştırılmış doğal gaz lisansı sahibi şirketler, almış oldukları lisans içeriğine göre doğal gazı yerli üreticilerden, toptan satış şirketlerinden veya şehir içi dağıtım şirketlerinden satın alabilmekte ve satın aldıkları gazı sıkıştırmak suretiyle nihai tüketicilere sunmaktadır. EPDK tarafından yayınlanan sektör raporlarında yer alan verilere göre yurt içi piyasada aktif olarak faaliyet gösteren sıkıştırılmış doğal gaz satış şirketi sayısı 2017 yılı Mart ayı itibarıyla 45’e ulaşmıştır. Ülkemizde, sıkıştırılmış doğal gaz sisteminin kullanılmasının yaygınlaştırılmasına ilişkin gerekli tedbirler alınmaktadır. 2016 yılı sonu itibarıyla, yurt içinde nihai tüketicilere yapılan sıkıştırılmış doğal gaz formunda doğal gaz satışları 191,78 milyon metreküp, toplam yurt içi doğal gaz satışlarının 46.395,06 olup bu da binde 41’ini oluşturmaktadır. Yurt içi piyasada gerçekleşen 191,78 milyon metreküp miktarındaki sıkıştırılmış doğal gaz tüketiminin 15,92 milyon metreküplük kısmı nihai tüketiciler tarafından araç yakıtı olarak kullanılmaktadır.

(6/346) esas numaralı, Bartın Milletvekilimiz Rıza Yalçınkaya Bey’in sorularına cevaben: Redevans karşılığı taş kömürü işletmeciliği yapmak üzere Hattat Enerji ve Maden Ticaret A.Ş.’yle redevans sözleşmesi imzalanan Amasra B sahasında 22/1/2016 tarihinde üçüncü üretim yılı sona ermiş ve dördüncü üretim yılına geçilmiştir. Üçüncü üretim yılı sonu itibarıyla, firmanın Türkiye Taşkömürü Kurumuna gecikme faizleri hariç 155 milyon 910 bin 62 lira 13 kuruş borcu bulunmaktadır. İşletmeci firma olan Hattat Enerji ve Maden Ticaret A.Ş.’nin hazırlık süresini bitirip üretim aşamasına gelinip gelinmediği hususunun tartışmalı ve ihtilaf konusu olduğu ve otuz altı ay ek hazırlık süresi talepli, Zonguldak 2. Asliye Hukuk Mahkemesine dava açmıştır. Yargı süreci devam ederken firma ikinci bir dava daha açmış olup yargı süreçleri devam etmektedir. Bu arada, firmanın hazırlık süresi için üretmeyi taahhüt ettiği 500 bin ton kömüre ait 8.513.700 lira KDV dâhil redevans bedelinin yasal yollardan tahsili için Zonguldak 1. Sulh Hukuk Mahkemesine TTK -Türkiye Taşkömürü Kurumu-tarafından alacak davası açılmıştır.

Yine, Rıza Yalçınkaya Milletvekilimizin (6/347) esas numaralı sorusuna cevaben: Türkiye Taşkömürü Kurumunda işçi açıkları her yıl sonunda yayımlanan bir sonraki yıla ait genel yatırım ve finansman programına istinaden giderilmeye çalışılmaktadır. Ayrıca, TTK tarafından, toplam 3.200 yeraltı işçisine ihtiyaç duyulduğu gerekçesiyle Müsteşarlık nezdinde girişimde bulunulmuş ve Hazine Müsteşarlığının 28/12/2015 tarihli ve (37378) esas sayılı cevabi yazısıyla da 2015 yılı programının 331 numaralı tedbirinde, kuruluşun zarar eden bir yapıdan çıkarılması amacıyla bir eylem planı hazırlanacağı ve kurumun yeniden yapılandırılacağı ifadesinin yer aldığı belirtilerek yüksek sayıdaki personel talebinin kamu üzerinde oluşturabileceği yük, yüksek maliyet dikkate alındığında talebin yeniden yapılandırma çalışmaları kapsamında değerlendirilmesinin daha uygun olacağının düşünüldüğü cevaben iletilmiştir.

Niğde Milletvekilimiz Ömer Fethi Gürer Bey’in (6/390) esas numaralı sorusuna cevaben: Çiftehan jeotermal sahasında yapılan jeoloji ve jeofizik etüt çalışmaları sonucunda sahanın geliştirilmesine yönelik sondaj lokasyonları belirlenmiş olup Niğde İl Özel İdaresi tarafından ihale yoluyla özel sektöre ait sondaj firmasına yaptırılan ve teknik danışmanlık hizmeti kapsamında Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü kontrolünde gerçekleşen sondajda 800 metre derinliğe ulaşılmıştır. Yapılan sondajda kuyu tabanında maksimum 40,07 santigrat derecelik sıcaklık değerine ulaşılmış olup yapılan üretim tesisi çalışmalarında jeotermal akışkan elde edilememiştir.

Yine, Çiftehan jeotermal sahasında, sahada bulunan mevcut üretim kuyularının yedeklenmesi amacıyla 500 metre derinliğinde açılan 3 adet kuyuda 52-54 santigrat derece sıcaklığında ve 12-18 litre/saniye debi değerinde jeotermal akışkan elde edilmiştir.

Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın (6/400) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: 1 Ocak 2015 tarihinden Mart 2016 tarihine kadar Türkiye’nin elektrik ihtiyacı 331.500 gigavat iken aynı tarihler arasında hidroelektrik santrallerinden elde edilen elektrik enerjisi 84.325,9 gigavattır.

Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen Bey’in (6/414) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 37’nci maddesinin (1)’inci fıkrasının (b) bendi “Güncelleme yapılmasını takiben, tüketicinin görevli tedarik şirketine olan tüm borçların ödenmesinden sonra varsa güncellenmiş güvence bedelinin bakiyesi, işletme kayıtları veya bulunması hâlinde tüketicinin güvence alındı belgesi dikkate alınarak talep tarihinden itibaren en geç beş işgünü içerisinde tüketiciye iade edilir. Güvence bedelinin iadesi için borcun ödenmesi dışında herhangi bir koşul ileri sürülemez ve belge istenemez.” hükmü emredici şekilde düzenlenmiştir.

Çoruh Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinden önergede yer alan hususlara ilişkin bilgi talep edilmiştir. Gelen bilgi şu şekildedir: Çoruh Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi, 1/1/2013 tarihinden itibaren Çoruh Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi ve Çoruh Elektrik Perakende Satış Anonim Şirketi yani görevli tedarik şirketi olarak ikiye ayrılmıştır. 1/1/2013 tarihinden itibaren güvence bedellerinin alınması veya iadesi Çoruh Elektrik Perakende Satış Anonim Şirketi tarafından gerçekleştirilmekte olup Çoruh Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinde herhangi bir güvence bedeli alınması veya iade işlemi yapılmamaktadır. İlgili mevzuat hükümlerine göre, görevli tedarik şirketince sözleşmesi sona ermiş abonelerin güvence bedelleri bankacılık kanalıyla abonelerin verdiği IBAN numaralarına mevzuata uygun şekilde ve süresi içerisinde ödenmektedir.

Haluk Pekşen Bey’in (6/415) esas numaralı sorularına cevaben: Elektrik dağıtım şirketlerinin tamamını kapsayan ve şirketlerin tazminat yükümlülüklerinin kontrolüne yönelik çalışma, şirketlere ait yıllık kesin tabloları üzerinde incelemelerle devam etmektedir. Çalışmanın tamamlanmasını müteakip tazminat ödeme yükümlülüğünü yerine getirmeyen ya da eksik yerine getiren şirketlerin tespit edilmesi durumunda gerekli idari denetim süreci başlatılacaktır. Ayrıca, müşteri şikâyetleri, EPDK’ya yapılan bildirimler ve şirketlere yapılan diğer yazışmalar kapsamında gerekli olduğunda EPDK tarafından da inceleme yapılmakta ve mevzuat ihlali tespit edilmesi hâlinde denetim süreci işletilmektedir. Elektrik dağıtım şirketlerinin tazminat ödemesi yükümlülüğünü yerine getirmemesine ya da eksik yerine getirmesine göz yumulması asla mümkün değildir.

Balıkesir Milletvekilimiz Ahmet Akın Bey’in (6/418) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: 2009-2015 yılları arasında toplam 358 adet verimlilik artırıcı proje başvurusu yapılmış, bunlardan 230 adet verimlilik artırıcı proje desteklenmeye hak kazanmıştır. 2016 yılında ise 92 adet verimlilik artırıcı proje başvurusu yapılmıştır, bu projelerin değerlendirilmesi devam etmektedir. Bugüne kadar projelerden 46 tanesi tamamlanmış ve destek ödemesi olarak bu projelere toplam 4 milyon 201 bin 845 lira 90 kuruş tutarında ödeme yapılmıştır. Yıllar bazında ödenen destek miktarı aşağıdaki tabloda gösterilmektedir. 2011, proje sayısı 13. Dolayısıyla toplam proje sayısı 46 olmuştur, rakamı -bir önceki sayfada verdiğim gibi- 4 milyon 201 bin 845 lira 90 kuruştur.

Trabzon Milletvekilimiz Haluk Pekşen Bey’in (6/420) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Çoruh ve Fırat Elektrik Dağıtım Anonim Şirketleri 1/10/2010 tarihinde özel sektöre devredilmiştir. Kamu tarafından ihale edilen arıza bakım onarım işleri 1/6/2013 tarihine kadar yüklenici firmalar tarafından yürütülmüştür. Yüklenici firmaların çalışanlarının ücret ve ücret dışı yan haklarını zamanında ve tam olarak ödemediği, sürekli eleman değişikliği yaptığı ve benzeri çalışan mağduriyeti yaratan uygulamaların olduğuna dair şikâyetlerin çoğalması üzerine ihale bedeli ve şartları aynı kalmak kaydıyla çalışanlar Çoruh ve Fırat Elektrik Dağıtım Anonim Şirketlerinin yüzde 99 hissesine sahip olan Çoruh Aksa Elektrik Hizmetleri Anonim Şirketi ve Fırat Aksa Elektrik Hizmetleri Anonim Şirketinin kadrosuna alınmıştır. Söz konusu kadroların sayıları süreç içerisinde ihtiyaca göre artmış, çalışanların tamamı sendikal haklara da kavuşmuştur. Kamu döneminde yapılan ihale şartları, bedelleri ve satış oranları değişmemek şartıyla, Çoruh Aksa Elektrik Hizmetleri Anonim Şirketi ve Fırat Aksa Elektrik Hizmetleri Anonim Şirketinin kestiği hizmet faturalarının dışında herhangi bir bedel ödenmesi veya para transferi yapılması asla söz konusu değildir.

Yine Haluk Pekşen Bey’in (6/421) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne sorusuna cevaben: Şirket genelinde norm kadroların tamamı… Yani, yine soru Aksa Enerji Şirketinin uygulamalarıyla yani Fırat ve Çoruh Elektrik Dağıtım Şirketleriyle ilgili. Şirket genelinde norm kadroların tamamı dolu olup şirkete norm kadroyla ilgili herhangi bir fatura kesilmesi söz konusu değildir. Arıza bakım ve onarım işleri kamu döneminden devam eden ve özelleştirme sonrası yapılan ihalelerin aynı şart ve bedelleriyle Fırat Aksa ve Çoruh Aksa Elektrik Hizmetleri Anonim Şirketine yaptırılmaktadır. İşçi sözleşmesi personel ve araçlara ait tüm bedelleri kapsamaktadır. Fırat ve Çoruh Aksa Elektrik Dağıtım AŞ’ye bu işler için mükerrer bir fatura ödenmemiştir. Bahse konu holding bünyesinde çalışanlara Fırat ve Çoruh Elektrik Dağıtım AŞ’den ücret ödenmesi söz konusu değildir. Fırat ve Çoruh Elektrik Dağıtım AŞ’nin İstanbul’da kurulu iş yerinde insan kaynakları, muhasebe, finans, yatırım, satın alma, tarife grubu gibi departmanlarda çalışanlar bulunmaktadır. Bu çalışanlar sadece Fırat ve Çoruh Elektrik Dağıtım Anonim Şirketine hizmet vermektedir. Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında çeşitli yardım kampanyaları gerçekleştirilmektedir ancak önergede bahsedildiği şekilde, bugüne kadar hiçbir parti adına veya aracılığıyla herhangi bir yardım yapılmamıştır. Şirkete başkalarına alınan hediye ve/veya yardım kolilerinin ödemesi fatura edilmemiş, böyle bir ödeme de yapılmamıştır.

Trabzon Milletvekilimiz Haluk Pekşen Bey’in (6/422) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Elektrik Dağıtım ve Perakende Satışına İlişkin Hizmet Kalitesi Yönetmeliği’nin 26’ncı maddesi hükümleri doğrultusunda, cihaz hasarıyla ilgili olarak kullanıcı tarafından dağıtım şirketine başvurulur. Dağıtım şirketi tarafından yapılan incelemeler sonucunda, eğer hasar kullanıcının kendi hatasından kaynaklı değil ise cihaz hasarı şirket tarafından karşılanır. Dağıtım şirketi tazmin talebini ancak makul gerekçelere dayalı olarak reddedebilir. Kullanıcı zararının tazmini hususunda dağıtım şirketi tarafından yapılan işlemlere ilişkin şikâyetler EPDK tarafından değerlendirilmektedir. Gerekmesi hâlinde şirketten bilgi ve belge istenmekte veya yeniden inceleme ve değerlendirme yapılması istenmektedir. Dağıtım şirketlerinin reddettiği taleplere ilişkin olarak gerekçe belirtilmemiş veya makul olmayan gerekçeler ileri sürülmüş ise uygulamayı düzeltmesi istenmektedir. Konuya ilişkin mevzuata aykırı uygulamalar 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun “Yaptırımlar ve yaptırımların uygulanmasında usul” başlıklı 16’ncı maddesi kapsamında değerlendirilmektedir. Bununla birlikte, reddedilen tazminat talepleri hakkında kullanıcıların yetkisine göre tüketici hakem heyetleri veya tüketici mahkemelerine başvurma hakkı bulunmaktadır.

Yine, Niğde Milletvekilimiz Ömer Fethi Gürer Bey’in (6/432) esas numaralı sorusuna cevaben: Enerji Bakanlığımızın 2015-2019 Stratejik Planı’nda, madencilik politikaları kapsamında tüm madencilik işletmelerinin E-Devlet Projesi kapsamında elektronik ortamda yürütülmeye başlanması, enerji dışı doğal kaynaklara yönelik arama faaliyetlerinin artırılması, enerji dışı doğal kaynaklar için entegre bilgi bankası alt yapısının oluşturulması, ülkemiz için kritik hammaddeleri de içeren ulusal hammadde strateji belgesi hazırlanması, ülkemiz maden kaynaklarının aranmasının uluslararası standartta yapılması ve raporlandırılmasına ilişkin altyapı çalışmalarının yapılması, işlenmiş ürün üretiminin ve ihracatın artırılması, ithal ve yerli konsantreler ile ikincil ürün dönüşümünden değerli mineraller elde edilmesine yönelik tedbirlerin tasarlanıp hayata geçirilmesi ve ulusal standartlarda etkin, verimli ve güvenli madencilik yapılmasına imkân sağlayacak işletme ve denetim yapısının oluşturulması hedefleri belirlenmiştir. Hedeflerin tamamının 2019 yılı sonuna kadar gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır.

Ülkemizdeki madencilik faaliyetleri 3213 sayılı Maden Kanunu ve ilgili yönetmeliklerle düzenlenmektedir. Mevzuatın güncelliğini ve etkinliğini sağlamak amacıyla gerekli değişiklikler yapılmaktadır. Bu kapsamda, Yetkilendirilmiş Tüzel Kişilikler Yönetmeliği 3 Haziran 2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ayrıca, Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin yayımlanmasına dair çalışmalar da devam etmektedir. Aynı zamanda, sektörün mevcut sorunlarına veya sektöre ait gelişmelere ilişkin yapılan çalışmalara ilgili STK temsilcileri ve üniversite temsilcileri de davet edilmektedir.

Yine, Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer Bey’in (6/433) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Yetişmiş mühendislerin kurumlardan ayrılmaması için gerekli imkânların sağlanması adına Enerji Bakanlığımızda çalışmalar yürütülmektedir. Önergede adı geçen kurumlarda son beş yılda 3.113 mühendis işe alınmış ve ölüm, emeklilik, istifa, kurum dışı nakil ya da özelleştirme gibi sebeplerle 1.522 mühendis ayrılmıştır. Yeni göreve başlayan mühendislere oryantasyon eğitimi verilmekte olup yıllık eğitim programları kapsamında hazırlanan eğitimlere katılmak için başvuruda bulunan personel talep ettiği eğitim programına katılabilmektedir. Son beş yılda işe alınan ve işten ayrılan mühendislerin tablosunu şöyle sunacak olursam: MTA, 214 işe alınan, 201 işten ayrılan; Eti Maden, 266 işe alınan, 49 işten ayrılan; TKİ, 244 işe alınan, 27 ayrılan; Türkiye Taş Kömürü Kurumu, 186 işe alınan, 52 ayrılan; Elektrik Üretim AŞ, 550 işe alınan, 86 ayrılan; Devlet Su İşleri, 871 işe alınan, 940 işten ayrılan; KGM, 782 işe alınan, 167 işten ayrılan. Böylece, toplam 3.113 personelin işe alındığı ve 1.522 personelin de çeşitli nedenlerle, ölüm, istifa, emeklilik, kurum değişikliği gibi nedenlerle ayrıldığı görülmektir.

Yine, Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer Bey’in (6/447) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğümüz tarafından gerçekleştirilen Türkiye Karst ve Mağara Araştırmaları Projesi kapsamında, Niğde ilinde Çamardı ilçesinde Pancarlık, Çavdar Deresi, Vayvay Deliği, Kar Kuyusu, Cinbar 1, 2 ve 3, Karga Deliği ve Han Yazısı mağaraları; Uukışla ilçesinde, Seriyenkaya, Mal Deliği, Mevlüt İni, Kemer ve Dipsiz Deliği mağaraları; merkez ilçede Damlataş, Samanlı Keleri, Tunlu Gözü, İtulumaz 1, 2 ve 3, Çarşak ile Kocaarkaç mağaralarının etüt çalışmaları yapılmıştır.

Ömer Fethi Bey’in (6/448) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Önerge tarihi ile Niğde İl Özel İdaresi ve belediyeleri ile Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü iş birliğiyle uygulanmakta olan bir araştırma çalışması bulunmamaktadır. Son on yıllık dönemde ise sadece Niğde İl Özel İdaresi adına tescilli jeotermal kaynak arama ve işletme ruhsat sahalarında Niğde İl Özel İdaresi adına jeotermal kaynak arama ve geliştirme çalışmaları kapsamında 2013 ve 2014 yıllarında lokasyon yeri belirlemeye yönelik olarak jeotermal etüt, jeolojik etüt, jeofizik etüt ve hidrojeokimyasal inceleme çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Niğde İl Özel İdaresi adına tescilli Niğde merkez jeotermal ruhsat sahası Niğde Acıgöl, Narlıgöl jeotermal ruhsat sahası ve Niğde Çitfehan jeotermal ruhsat sahalarında jeotermal etüt çalışmaları yapılmış olup gerçekleştirilen etüt çalışmalarının birlikte değerlendirilmesi sonucunda söz konusu sahalarda jeotermal araştırma ve üretim sondaj lokasyonları önerisi yapılmıştır.

Ömer Fethi Bey’in (6/449) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Doğu Akdeniz Bölgesinde Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından Hatay merkez ve Kırıkhan, Erzin, Kumlu, Hassa ilçeleri; Gaziantep Araban, Islahiye ilçeleri, Kahramanmaraş, Osmaniye, Şanlıurfa ve Diyarbakır merkez ve Karacadağ bölgesinde yapılan detay jeotermal etüt çalışmaları, jeolojik etüt, jeofizik etüt ve hidrojeokimyasal incelemeler sonucunda jeotermal anomali alanı olabileceği değerlendirilen alanlarda belirlenen lokasyonlarda jeotermal araştırma sondajları Şanlıurfa ilinde 1 adet, Diyarbakır ilinde 1 adet, Gaziantep ilinde 1 adet ve Hatay ilinde 5 adet yapılmıştır. Diğer illerde bulunan jeotermal kaynak arama ruhsat sahaları ise jeotermal kaynak anomalisi anlamında olumlu olarak değerlendirilmediğinden terk edilmiştir. Söz konusu sahalarda yapılan sondajlarda, özellikle Hatay ili ve ilçelerinde yapılan sondajlarda olumlu jeotermal sonuçlar elde edilmiştir. Hatay ilinde yapılan sondajlarda 552 metre ve 2.200 metre derinlikleri arası 37,8 ila 57,5 santigrat derece kuyu taban sıcaklıkları 42 ila 93 santigrat derece arasındadır. Sıcaklık değerinde ve 1 ila 180 litre/saniye debi değerinde jeotermal akışkanlar elde edilmiştir.

Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer Bey’in (6/450) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Melendiz ve Hasandağı bölgelerinde Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından jeotermal enerji aramalarına yönelik yapılan jeotermal enerji aramaları sonucunda jeotermal anomali olarak belirlenen Aksaray, Güzelyurt, Şahin Kalesi ve Niğde Altunhisar Akçaören mevkilerinde birer adet jeotermal kaynak araştırma sondajları yapılmıştır. Aksaray, Güzelyurt, Şahin Kalesi mevkisinde 1.700 metre derinliğinde yapılan sondajda 55 santigrat derece sıcaklığında, kuyu tabanı 130 derece ve 10 litre/saniye debide jeotermal akışkan elde edilmiştir. Niğde Altunhisar, Akçaören sahasında 2.198 metre derinliğinde yapılan sondajda kuyu tabanında 91 santigrat derece sıcaklık değeri ölçülmüştür.

Niğde Milletvekilimiz Ömer Fethi Gürer Bey’in (6/452) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Nevşehir Acıgöl, Derinkuyu ve Gülşehir ilçeleriyle çevresinde MTA tarafından jeotermal anomali olabileceği değerlendirilen Nevşehir Acıgöl Alacaşar, Nevşehir merkez Göre, Nevşehir Ürgüp Mustafa Paşa, Nevşehir merkez Kepez ve Nevşehir Derinkuyu Kuyulutatlar, Suvermez jeotermal kaynak arama ruhsat sahalarında birer adet araştırma sondajı yapılmıştır. Söz konusu sahada yapılan, ruhsat sahasında yapılan sondajlarda, Nevşehir merkez Kepez mevkisinde 2.198 metre derinliğinde yapılan sondajda 82,6 derece sıcaklıkta ve 18 litre/saniye debide jeotermal akışkan elde edilmiştir. Nevşehir merkez Göre’de 2.908 metre derinliğinde yapılan sondajda ise 65 derece sıcaklıkta, kuyu tabanı 183 derece olmak üzere ve 3 litre/saniye debide jeotermal akışkan elde edilmiştir.

Nevşehir Acıgöl Alacaşar’da 2.200 metre derinlikte yapılan sondajda ise, 64 derece sıcaklıkta, kuyu tabanı 107 derece olmak üzere ve 5 litre/saniye debide jeotermal akışkan elde edilmiştir.

Nevşehir Ürgüp Mustafapaşa’da 2.198 metre derinlikte yapılan sondajda ise, 58 derece sıcaklıkta, kuyu tabanı 99,8 santigrat ve 13 litre/saniye debide jeotermal akışkan elde edilmiştir.

Nevşehir Derinkuyu Kuyulutatlar Suvermez’de 2.505 metre derinlikte yapılan sondajda ise, 64 derece sıcaklıkta, kuyu tabanı 133,9 derece ve 33 litre/saniye debide kompresörle, 24 litre/saniye debide artezyenle jeotermal akışkan elde edilmiştir.

Niğde Milletvekilimiz Ömer Fethi Gürer Bey’in (7/457) esas numaralı sorusuna cevaben: Niğde ili Kitreli bölgesinde Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünce yürütülen Niğde ili Jeotermal Enerji Aramaları Projesi kapsamında söz konusu alanda kuvaterner yaşlı volkanik piroklastik jeolojik birimler içerisinde sıcaklığı 30,5 derece ölçülen bir adet sıcak su kaynağı doğal çıkış tespit edilmiştir. Bunun yanında, söz konusu sahada mevcut sıcak su kaynağının yakınında MTA tarafından yapılan maden arama çalışmaları kapsamında sahada 140 metre derinliklerde 17 derece sondaj çamur sıvısı sıcaklığı ölçülmüş olup yapılan maden arama sondajlarında herhangi bir jeotermal anomaliye rastlanmamıştır.

İzmir Milletvekilimiz Atila Sertel Bey’in (6/624) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Türkiye’de yabancı ve/veya yabancı ortaklı 853 adet ruhsat bulunmaktadır; bunların dağılımı şu şekildedir: Akdeniz Bölgesi’nde 2 (b) grubu mermer ruhsat 24 adet ve diğer maden grubu -2 (a) grubu, 2 (c) grubu, 3’üncü grup, 4’üncü grup, 6’ncı grup- ruhsat 42 adet; Doğu Anadolu Bölgesi’nde diğer maden grubu ruhsat 83 adet, Ege Bölgesi’nde 2 (b) grubu ruhsat 20 adet ve diğer maden grubu ruhsat 153 adet, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 2 (b) grubu ruhsat 2 adet ve diğer maden grubu ruhsat 9 adet, İç Anadolu Bölgesi’nde 2 (b) grubu ruhsat 20 adet ve diğer maden grubu ruhsat 200 adet, Karadeniz Bölgesi’nde diğer maden grubu ruhsat 71 adet, Marmara Bölgesi’nde 2 (b) grubu ruhsat 12 adet ve diğer maden grubu ruhsat 217 adettir.

Maden İşleri Genel Müdürlüğünün sistem kayıtlarında, 2/11/2016 tarihi itibarıyla 2002 yılında 434 adet ruhsatta 48 adet, 2016 yılında 853 adet ruhsatta 159 adet yabancı şirket tarafından işletme faaliyetinde bulunulmuştur.

MİGEM tarafından verilen ruhsatlar kapsamında, üretilen madenden 3213 sayılı Maden Kanunu hükümleri çerçevesinde devlet hakkı alınmakta olup, orman ağaçlandırma bedeli, arazi kirası vesaire gibi herhangi bir isim altında başka bir bedel alınmamaktadır ancak işletme faaliyetinde bulunan yerin orman arazisi olması durumunda, Orman ve Su İşleri Bakanlığınca verilen iznin 5 hektarı geçmemesi hâlinde, tahakkuk eden devlet hakkına ilaveten yüzde 30 fazla ek devlet hakkı alınmaktadır.

Balıkesir Milletvekilimiz Ahmet Akın Bey’in (6/634) esas numaralı sorusuna cevaben: Balıkesir Burhaniye Kırtık Mahallesi, bölgede görev yapan özel dağıtım şirketi Uludağ Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinden (Uludağ EDAŞ) önergede yer alan hususlara ilişkin bilgi talep edilmiş ve şirket tarafından iletilen bilgi şu şekildedir: Yaylanın bulunduğu yerde, Uludağ EDAŞ’a, özel kişi veya kuruluşlar ayrımı olmamak üzere hiçbir orta gerilim veya alçak gerilim elektrik şebekesi bulunmadığı, yaylanın iki ayrı yerleşim yerinden oluştuğu ve iki yerleşim yeri arasında yaklaşık 2 kilometre mesafe bulunduğu, Kırtık Mahallesi muhtarıyla yapılan görüşmede, yaylalara havaların durumuna göre her yıl nisan ayı sonu veya mayıs ayı başında çıkıldığı, kasım ayı içerisinde de dönüldüğü ve yaylalarda ortalama altı ay durulduğunun beyan edildiği, yaylalara en yakın mesafedeki orta gerilim şebekesinin birinci yaylaya 5 kilometre, ikinci yaylaya da 7 kilometre mesafede bulunan Kırtık Mahallesi köy trafosu direği olduğu, Kırtık Mahallesi yaylalarına enerji götürülebilmesi için yaklaşık 7 kilometre enerji nakil hattı ve 2 adet direk tipi trafo tesis edilmesi gerekeceği, Burhaniye ilçe sınırları içerisinde Kırtık Mahallesi yaylaları dışında 5 adedi Karadere Mahallesi’nde, 1 adedi Avunduk Mahallesinde, 1 adedi Kurucaoluk Mahallesi’nde, 1 adedi Yaylacık Mahallesi’ne ve 1 adedi de Sübeylidere Mahallesi’ne ait olmak üzere toplam 9 adet daha yayla bulunduğu tespit edilmiştir. Bölgedeki yenilenmeyi veya yeni tesis edilmeyi bekleyen tesis yatırımlarının öncelik sıralaması ve aciliyet durumları göz önüne alınarak yapılan değerlendirmeye göre Burhaniye ilçesi Kırtık Mahallesi Yaylalarına elektrik şebekesi tesis edilmesi işi üçüncü uygulama dönemi 2020 yatırım programında değerlendirilebilecektir.

Niğde Milletvekilimiz Ömer Fethi Gürer Bey’in (6/668) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Niğde ilimizde tarımsal sulama abone grubuna ait elektrik fiyatları mesken, ticarethane ve aydınlatma abone gruplarından daha düşüktür. Ayrıca bölgede görev yapan özel dağıtım şirketi Meram Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinden önergede yer alan hususlara ilişkin bilgi talep edilmiş olup iletilen bilgi şu şekildedir: Şirket kayıtlarında yapılan araştırmada Niğde ilinde son beş yıl içerisinde borçtan dolayı elektriği kesilen abone sayısı 1.370’tir. Elektrik fiyatları düzenlemesinde şirketin herhangi bir tasarruf yetkisi olmayıp bu yetki Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna aittir. Aynı zamanda borç faizi silinmesiyle ilgili olarak dağıtım şirketinin bir çalışması bulunmamaktadır.

Ömer Fethi Gürer Bey’in (6/669) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Ülkemizde yaz saatinin yıl boyunca uygulanmasına geçilmiş olup uygulamanın etkileri Enerji Bakanlığımızca yakından izlenmekle birlikte bu aşamada saat uygulamasının yeniden değerlendirilmesine yönelik alınmış herhangi bir karar veya bu yönde yapılan herhangi bir hazırlık bulunmamaktadır. Kış saati uygulamasına geçilmeyerek yaz saati uygulamasının etkilerinin görüldüğü dönem başlamıştır. Daha detaylı çalışmalara veri miktarı, çeşidi, istatistiksel karşılaştırılabilirlik yöntemleri geliştirilerek devam edilmektedir. Ancak kısa süreli veriler üzerinde yapılan analizlerde tasarruf açısından olumlu sonuç verdiği görülmüştür.

Ömer Fethi Gürer Bey’in (6/672) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Bilindiği üzere ulusal doğal gaz iletim şebekesine doğal gaz arzı İran, Azerbaycan ve Rusya’dan boru hatlarıyla, Cezayir ve Nijerya’dan da sıvılaştırılmış LNG olarak gemilerle sağlanmaktadır. 2016 yılı Kasım ayı sonu itibarıyla başlayan ve Aralık ayında da devam eden ağır kış koşullarına bağlı olarak mevsim normallerinin oldukça altında seyreden hava sıcaklıkları, konutlarda ısınma amaçlı doğal gaz kullanımında ve elektrik üretimi amaçlı doğal gaz tüketiminde maksimum seviyelere ulaşılmasına sebep olmuştur. 2016 yılı Aralık ayı yurt içi doğal gaz talebi, bir önceki yıla göre yüzde 22 artmıştır. Bu kapsamda, elektrik üretimi amaçlı doğal gaz kullanan müşterilerimize yönelik kısıntı-kesinti uygulaması nedeniyle oluşan arz açığı diğer enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki paylarının artırılmasıyla önlenmiştir.

Ömer Fethi Bey’in (6/750) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğüne bağlı işletme müdürlüklerinde enerji kaynağı olarak doğal gaz, kömür ve LNG kullanılmaktadır. 2016 yılında üretim tesislerinde kullanılan doğal gaz, kömür ve LNG maliyetlerinin toplamının toplam üretim giderlerine oranı ise yüzde 22,51’dir.

Elektrik Üretim AŞ termik santrallerinde doğal gaz ve linyit kullanmaktadır. 2016 yılı verilerine göre doğal gaz santralleri yakıt maliyetinin toplam maliyet içerisindeki oranı yüzde 75,04; linyit kömürü santralleri yakıt maliyetinin toplam maliyet içerisindeki oranı ise yüzde 43,86’dır.

Ayrıca hidroelektrik santrallerinde ise baraj, doğal göl ve akarsular kullanılmaktadır.

Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü termik santrallerinin tamamında kömür kullanılmaktadır.

(6/751) esas numaralı Sözlü Soru Önergenize cevaben: Gerçekleştirilen son tadilat sonrasında 160t/h kapasiteli kazan ve 10 megavatlık turbo jeneratör üniteleri 9 Nisan 2016 tarihinde devreye alınmış olup bir yılı aşan süreyle sorunsuz çalışmaktadır. Tesis, bir yıllık sorunsuz çalışması gereken teminat dönemini doldurduğu için işin kesin kabulü 26 Nisan 2017 tarihinde gerçekleşmiştir. Hâlihazırda tesisin verimli ve kapasitesinde çalışmasına engel bir durum bulunmamaktadır.

BAŞKAN – Sayın Bakan, altmış dakika oldu.

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Devamla) – Evet, iki soru kaldı, tamamlayayım isterseniz birer dakikayla.

BAŞKAN – Tamam, peki, tabii ki buyurun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Devamla) – Teşekkür ederim Değerli Başkanım.

Ömer Fethi Gürer Bey’in (6/762) esas numaralı sorusuna cevaben: Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünde kurumsal hafızanın, üretim kültürünün devamlılığına katkı verecek taşra teşkilatından merkez teşkilatına olan talepleri en aza indirecek bir ücret ve terfi sistemi oluşturulmasına ilişkin tedbirlerin alınması gerekmektedir. Ayrıca, faaliyetlerin sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla çalışanların uzmanlaşması, planlı eğitim faaliyetleriyle liyakat ve kariyer planları ise görevde yükselme ve unvan değişikliği mevzuatıyla sağlanmaktadır. Diğer yandan, çalışanların teşkilat içerisindeki dağılımının planlanması, merkez ve taşra birimlerinde çalışma sürelerinin belirlenmesi ve kurum içerisindeki rotasyonların belirli bir sistem içerisinde gerçekleşmesine yönelik çalışmalar yapılmaktadır.

Son soru olarak, yine, Niğde Milletvekilimiz Ömer Fethi Gürer Bey’in (6/763) esas numaralı Sözlü Soru Önergesi’ne cevaben: Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü, bor ürünleri için çok önemli pazarları olan Çin’de Güney Amerika menşeili bor ürünleri lehine uygun alınmakta olan avantajlı gümrük vergisi uygulamasının Türkiye menşeili bor ürünlerine de uygulanmak suretiyle rekabet dezavantajının ortadan kaldırılmasına yönelik olarak gerek bağlı bulunduğu Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı gerekse Ekonomi Bakanlığı ile İstanbul Maden İhracatçıları Birliği nezdinde girişimlerde bulunmuştur.

Arz ederim efendim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Başbakanla ilgili soruları cevaplandırmadınız.

BAŞKAN – Sayın Gürer, sorunuz var mı?

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Var, var.

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Süre bittiği için onu da daha sonra inşallah… Sayın Başbakana olan soruları soruyor.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Başbakanla ilgili sorular yanıtlanmadı.

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Süre bittiği için… Onları biliyorum, yanıtlayacağım.

BAŞKAN – Hayır, hayır, Sayın Bakan, siz lütfen yerinize buyurun.

Bir sorusu varsa, kısa olmak kaydıyla…

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkürler Sayın Bakan.

Yerleşim yerlerinde yüksek gerilim hatları ve kent içi elektrik dağıtımının yer altına alınması yönündeki çalışmalar yetersizdir. Yüksek gerilim hatları altındaki yerleşmeler insan sağlığının riskine neden olmaktadır.

Rusya’dan alınan doğal gaz miktarının ve fiyatın açıklanmamasının anlaşmalara dayandırılması da anlaşılabilir bir durum değildir.

Kamuda mühendislerin yarısının işten ayrıldığı görülmektedir. Bu konuda düzenleme acil ihtiyaçtır.

MTA’nın bölgelerde yaptığı sondaj çalışmalarının sonuçları da yalnızca çalışma olarak kalmaktadır. Altunhisar’da, Nevşehir’de, Niğde’de yapılan bu bağlamdaki çalışmaların da yatırıma dönüşmesi değerlendirilebilecek bir şeyse beklenmektedir.

Niğde’de tarımsal sulamayla ilgili elektrik fiyatlarının yüksekliği üreticileri mağdur etmektedir. Bu konuda da bir düzenleme beklenmektedir.

KİT’lerdeki AR-GE çalışmaları da ne yazık ki mühendislerin sürekli işten ayrılmaları nedeniyle yeterli yürümemektedir. Bu anlamda da çalışma yapılması gerektiğini düşünüyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Cevap verecek misiniz Sayın Bakanım?

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Evet, teşekkür ederim saygıdeğer milletvekillimize.

Aslında jeotermal konularla ilgili çok detaylı bilgiler, personelle ilgili bilgiler var. Söylediğinin bir kısmı benim de katıldığım temenniler yatırıma bir an önce dönüşmesi bakımından. Ancak, biliyorsunuz, jeotermal sahalarda bu süreci yürütecek olan özel idaresi bulunan yerlerde özel idareler. Yüksek gerilim hatları da tekniğin gerektirdiği zorunlulukla o şekilde yapılmaktadır.

Personel hususunu söyledim; ayrılanın 2 mislinden fazla personel alınmış Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın şirketlerine.

Rusya’yla ilgili doğal gaz anlaşması, bildiğiniz gibi, bu Mecliste daha önce Sayın Başbakanlardan Mesut Yılmaz hakkında, diğer Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanları hakkında gensoru konusu bile oldu. Bu anlaşmalar mahiyeti itibarıyla gizlilik derecesi taşıyan anlaşmalardır ve cevap verilmesi asla mümkün değildir.

Biz şuna bakabiliriz: Türkiye, doğal gaz ithal eden bir ülke.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

Buyurun.

BAŞBAKAN YARDIMCISI VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) –Tüketiciye verdiğimiz doğal gaz fiyatlarını kıyasladığımızda diğer benzeri ülkelerden daha pahalı değildir.

Diğer sorulara da tutanaklardan bakıp -Ömer Fethi Bey’in diğer sorularına da- gerekli cevapları ileteceğim.

Sayın Başbakanımızla ilgili sorular vardı, vakit yetmediği için… Sağlık Bakanımız diğer soruları cevaplandıracak. Onları da bilahare yine huzurunuza gelip cevaplandıracağım efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Soru önergeleri cevaplandırılmıştır.

Sayın milletvekilleri, şimdi Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ az önce sizlere bildirdiğim soru önergelerini cevaplandıracaklardır.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Saygıdeğer Başkanım, değerli milletvekilleri; benden önce Sayın Bakanımız Dr. Mehmet Müezzinoğlu’na ve benim dönemimde de tarafıma yöneltilen, Sayın Başkanımızın ifade ettiği soruları cevaplamak üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilimiz, Ömer Fethi Gürer’in floresan lambalarla ilgili bir sorusu var. Floresan lambalarının sağlık üzerine baş ağrısı, görme bozukluğu gibi bazı olumsuz etkileri zaman zaman tartışmalara yol açsa da bunu gösteren güvenilir delile dayalı bir bilgi söz konusu değildir. Floresan lambalarının kullanımını kısıtlayıcı herhangi bir uygulama dünya genelinde olmadığı gibi Dünya Sağlık Örgütü gibi kuruluşların da bu hususta üye ülkelere herhangi bir tavsiyesi bulunmamaktadır.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Profesörlerin açıklaması var Sayın Bakan.

BAŞKAN – Sayın Gürer, lütfen…

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Değerli milletvekilimiz İsmail Ok’un ülkemizde görülen bir hastalıkla ilgili bir sorusu var.

Değerli Başkanım, nörofibromatoz tip 1 von recklinghausen hastalığı olarak da bilinen bir hastalıktır. 1/33 bin ile 1/4 bin canlı doğumda bir görülebilmektedir. Bu hastalıktaki çeşitli sorunlar birbirinden farklı uzmanlık alanlarını ilgilendiriyor. Bunların tedavileri, rehabilitasyonları genellikle tıp fakültelerimizde, uygulama araştırma merkezlerinde, Bakanlığımız eğitim araştırma hastanelerinin tıbbi genetik, çocuk nörolojisi, cildiye, beyin cerrahisi, göz gibi branşlarınca verilmektedir. Ayrıca genel sağlık sigortalıları ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin hastalarıyla ilgili ihtiyaçları Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmaktadır.

Yine Ömer Fethi Gürer milletvekilimizin dizüstü bilgisayar kullanımının sağlığa olumsuz etkileriyle ilgili bir suali var. Dizüstü bilgisayarların erkeklerde kısırlığa yol açtığına dair iddialar, bu cihazların kullanım sürecinde ısınması sebebiyle, ısıl etkilerine bağlı olarak spermatogenezin bozulmasına dayandırılmaktadır. Yapılan kısıtlı sayıdaki çalışmalarda ısıl etkinin çoğunlukla geçici olarak sperm sayısı ya da hareketliliği üzerinde olumsuz etkisi olabileceği yolunda yayınlar vardır, ancak kalıcı bir erkek kısırlığına yol açtığına dair kanıta dayalı bilimsel veri mevcut değildir. Dile getirilen endişeler günümüz itibarıyla teorik düzeydedir. Bununla birlikte Bakanlığımızın ilgili bilimsel danışma kurulları kullanıcıların bu cihazları masa üzerinde ya da bilgisayar altlığıyla kullanmalarını önermektedir.

Haluk Pekşen Milletvekilimizin Ortahisar ilçemizde bulunan bir klinikle ilgili bir sorusu var. Burada bir vatandaşın başına gelen bir problemle ilgili olarak yapılan soruşturmadan bahsedeceğim.

Milletvekilimizin bahsettiği olayla ilgili adli ve idari soruşturma yapılmış durumdadır. İdari soruşturma il sağlık müdürlüğünün başkanlığında plastik cerrahi uzmanı ile anestezi uzmanından oluşan bir komisyon tarafından yapılmıştır. Yapılan iş ve işlemlerde tıbbi açıdan bir kusur bulunmadığı kanaatine varmıştır ilgili soruşturmacılar.

Ayrıca, cumhuriyet savcılığı tarafından yapılan soruşturmada Adli Tıp Kurumunun vermiş olduğu rapor doğrultusunda doktor ve yardımcı sağlık personelinin kusuru bulunmadığından kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararı da verilmiştir.

Bu klinikte daha önce benzer bir durum yaşanmamıştır. Ayrıca, genel anlamda ayakta teşhis ve tedavi yapılan özel sağlık kuruluşları hakkında yönetmelik hükümlerine göre ruhsatlandırılmış bir kliniktir, faaliyetleri il sağlık müdürlüğünce denetlenmektedir.

Bu soru vesilesiyle şu hususa da işaret etmek isterim: Biz gerçekten vatandaşımızın hukukunu korumak için büyük bir çaba sarf ediyoruz. Ancak vatandaş şikâyetlerinde -bunlar basına yansımış olabilir, değerli milletvekillerimize ulaşmış olabilir- sonucun soruşturmalarla, idari soruşturma ya da adli soruşturmalarla tamamlanmasından önce sağlık çalışanları hakkında önyargılı birtakım gazete haberleri, televizyon haberleriyle karşılaşmaktayız, bunun da bir haksızlık olduğunu ifade etmek isterim. Yani herhangi bir hususta soruşturmalar tamamlanmadan, kararlar verilmeden hüküm konulması, başlıklar atılması da sağlık çalışanlarımızı doğrusu rahatsız etmektedir.

Ali Özcan Milletvekilimizin bebek ölümleriyle ilgili soruları var. Ülkemizde bebek ölüm oranları 2014 yılında binde 7,6 olarak tespit edilmiştir. Ülkemiz, OECD ülkelerinin bebek ölümlerinde otuz yılda katettiği mesafeyi sekiz yılda almayı başarmıştır ve Dünya Sağlık Örgütünün raporları bu hususta Türkiye’nin çok büyük bir başarısına da işaret etmektedir.

Bir Bebek Ölümleri İzleme Sistemi’miz var; bebek ölüm hızları bu sistemden alınan verilerle Türkiye İstatistik Kurumunun, Bakanlığımız ve İçişleri Bakanlığımızın ortak kullandığı Ölüm Bildirim Sistemi verileri karşılaştırılarak ve yine TÜİK’in yayınladığı canlı doğum sayıları baz alınarak hesaplanmaktadır. Bu kapsamda; 2014 yılında 7,6 olan bebek ölümü 2015 yılında aynı oranlarda; 2016’da 7,3 olarak gerçekleşmiştir. Burada da şöyle bir gerçeğe işaret etmek isterim: Dünya Sağlık Örgütünün geçmiş yıllardaki tavsiyelerine göre bebek ölümlerini hesaplarken yirmi sekiz haftalık gebelik üzerinde bebek ölümlerini hesaplıyoruz. Ancak Türkiye artık gelişmiş bir ülke; dolayısıyla doğrudan doğruya yirmi sekiz haftanın altında bebekleri de hesaplamaya başladık. O zaman biraz önce bahsettiğim bebek ölüm hızlarına 2-3 puan eklenmektedir. Ancak bebek ölüm hızlarımız sürekli olarak azalıyor. İnşallah içinde bulunduğumuz yıl da bunu daha da azaltmış olacağız.

Yine, Değerli Milletvekilimiz Ömer Fethi Gürer’in Niğde’nin bir köyüyle ilgili sorusu var. Niğde ilinin merkeze bağlı Dikilitaş köyünün TÜİK nüfusu 896’dır; Aile Hekimliğine bağlı kayıtlı nüfusu da 781’dir. Bu nüfuslar her zaman birbirini tutmuyor yani, kaydı köyde olduğu hâlde şehirde yaşayan insanlar var. Dikilitaş köyüne Merkez Karatlı Aile Sağlığı Merkezi, Aile Hekimliği birimi tarafından gezici sağlık hizmeti de verilmektedir. Sağlık hizmeti planlarımıza uygun olarak Dikilitaş köyünde bir ebenin görev yaptığı sağlıkevimiz mevcuttur.

Soruda bulunduğu için ifade ediyorum: Her köye sağlık memuru, hemşire ve ambulans vermek gibi bir uygulamamız yoktur. Fiziken de, finansal olarak da, insan kaynağı olarak da böyle bir uygulamanın zaten imkânı yoktur. Ayrıca dünyada da bu benzeri uygulamalar mevcut değildir ama söylediğim gibi, köylerimizin ihtiyaçlarını gezici sağlık hizmetlerimizle büyük ölçüde görüyoruz, büyük köylerimizde de, bu köyümüzde olduğu gibi, sağlık evleri bulunduruyoruz.

Yine, Ömer Fethi Gürer Milletvekilimizin Uyuz Göleti çevresinde su kaynaklarıyla ilgili bir sorusu: Konu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının görev ve sorumluluğunda olduğu için ilgili Bakanlığımıza tevdi edilmesi gerektiği kanaatindeyim.

Yine, Ömer Fethi Gürer Milletvekilimizin aynı göletle ilgili bir başka sorusu var. Ülkemizde bulunan şifalı suların tıbbi endikasyonları işleticileri tarafından başvuru yapılması hâlinde Bakanlığımızca belirlenmektedir. Yani Sağlık Bakanlığının doğrudan böyle şifalı sularla ilgili bir işletmesi olmadığı için bu belirlemeleri biz yapmıyoruz ancak Niğde’nin Çiftlik ilçesindeki Uyuz Göleti suyu içeriğinin incelenmesi, endikasyonun belirlenmesi için Bakanlığımıza bir başvuru yapılmış değildir. Tabii ki böyle bir başvuru olursa bunu değerlendirip incelemesini yaparız.

Yine, Ömer Fethi Gürer Milletvekilimiz, Niğde ilimizde kapanan sağlık kuruluşlarıyla alakalı sorular sormaktadır. Kapanan bir sağlık ocağımız yoktur Niğde ilimizde. 5 adet sağlık istasyonu eski bir kavram olarak, belki soru bundan dolayı soruluyor.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – 5 tane yıkılmış var, kapanmış değil.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Onu söylüyorum efendim. 5 adet sağlık istasyonu, yapım yılları eski olduğundan ve artık ihtiyaç bulunmadığından kullanılmamaktadır. Bu anlamda yıkılan bir bina yok ama böyle 5 tane istasyon var.

Peki, ne yapmışız biz bunları? Bunların, Millî Emlake devir yapmak üzere, resmî yazışma süreçlerini başlatmış durumdayız. Devir işlemlerinin tamamlanmasını müteakip bu taşınmazlarla ilgili tasarruf hakkı defterdarlık makamında olacaktır. Bahsettiği gibi Değerli Milletvekilimizin köy konağı olarak kullanılması bu kurumlar tarafından değerlendirilebilir. Ben bu sorudan sonra bu yazışma sürecini de hızlandıracağım.

Kapanan sağlık ocağı bulunmamakla birlikte -haklı bir soru olarak- sağlık hizmeti sunan bütün tesislerimizin bakım ve onarım çalışmalarının illerde titizlikle takip edilmesini talimatlandırıyoruz. Bu hususta Niğde’yi özel olarak değerlendirerek bir eksiğin olmamasına gayret edeceğim.

Ayrıca eski bir binamızla ilgili olarak, bu binanın mevcut taşınmazının tahsisi valiliğimize devredilmiştir -doğrudur, eski bir bina çünkü- aynı arazi üzerinde valilik tarafından Hükûmet konağı yapılmak üzere yıkım çalışmaları da başlatılmıştır. İnşallah Niğde ilimize Hükûmet konağı olarak güzel bir hizmet verecek bir alan oluşmuş olur. Bazen kurumlar arasında böyle kurum taassubu oluyor, “Benim arsamın sana tahsisini veremem, yapamam.” diye. Tabii ki, biz bunu hiçbir zaman yapmıyoruz, önemli olan vatandaşlarımızın ihtiyacının görülmesidir. Sonuçta bunların hepsi hazinenin malıdır, Sağlık Bakanlığının bir arsası, binası falan yok aslında. Tahsis edilmiş binayı, yenisini yaptığımız için başka bir amaçla kullanmak üzere geriye vermiş oluyoruz.

Çiftlik İlçe Hastanesi, 2000 yılında hizmete açılmıştır yani biz iktidar olmadan önce. Ancak depremsellik yönünden sağlam olmadığına dair bulgular ortaya çıkınca yeni bir hastane yapılmasına karar verilmiştir. Mevcut deprem yönetmeliklerine uygun, Bakanlığımız hizmet standartlarında, modern mimariye sahip, 30 yataklı yeni bir hastane yapılmış, 2015’in 10’uncu ayda hizmete açılmıştır. Aynı şekilde merkez 3 ve 5 no.lu aile sağlığı merkezlerine ait binalar da bu gaye doğrultusunda yenilenmiştir.

Sayın Nuri Okutan’ın sigarayla ilgili soruları var. Aslında bu soru için teşekkür ediyorum, çok da uygun bir zamana denk geldi, Dünya Sigarasızlık Günü’ydü dün. Biliyorsunuz, Türkiye, ülkemiz, sigarayla mücadelede Dünya Sağlık Örgütü’nün “şampiyon ülke” olarak ilan ettiği ve üst üste ödüller verdiği bir ülkedir çünkü sigara mücadelesinin bütün kavramsal gereklerini imzaladığımız uluslararası anlaşma çerçevesinde yerine getirmiş bir ülkeyiz. Dünya Sağlık Örgütü, bütün ölçütlerin tamamını yerine getiren tek ülke olarak Türkiye’yi ilan etmiştir. 3 temel üzerine kurmuştuk başından beri; öncelikle gençlerimiz sigaraya başlamasın, toplum sigara dumanından pasif maruziyetten kurtulsun, sigara içenler de bırakmaları için kendilerine destek bulsunlar. Bunların hepsini gerçekleştirdik, altı kriterle. Bu arada denetim faaliyetlerimizi yedi gün yirmi dört saat esasına göre sürdürüyoruz. Bu kapalı mekânlarda tütün kullanımıyla alakalı olarak bugüne kadar 16 milyon denetim yaptık, yaklaşık 190 milyon Türk lirası idari para cezası uyguladık. Bir taraftan sigarayı bıraktırma hattımız 171 var, Meclis kürsüsünden bir kere daha ilan etmiş oluyorum. Bu hususta yardım isteyen bütün vatandaşlarımız 171 numaralı hattı aramalılar. Bu 171 numaralı hattan aldıkları desteği bir taraftan da sigarayı bırakma polikliniklerinde devam ettireceklerdir. Danışma hattımıza, kurulduğu 2010 yılından bugüne kadar yaklaşık 25 milyon çağrı girişi olmuştur. Sigara bırakma polikliniklerimizde de 2 milyon civarında vatandaşımıza hizmet ettik.

Şimdi, bütün bunlar aslında 2008 ile 2012 arasında sigara içme oranlarında ciddi bir düşüş sağladı. Maalesef, 2012 ile 2014 arasında sigara içme oranları yine yükseldi. TÜİK’in 2016’da yaptığı yeni araştırmalar şunu gösteriyor: 2014 yılından 2016 yılına kadar geçen iki yıllık süre zarfında yine sigara içme oranlarını düşürmeyi başardık. Yani bu husustaki trend, eğilim olumluya doğru döndü. 2014 yılında 15 yaş ve üzeri tütün kullanım oranı yüzde 32,5 iken 2016 yılında bu yüzde 30,5’e düştü, 2 puan aşağıya indi. Ama şunu söylemek gerekir:

Türkiye, gerçekten sigaranın çok fazla içildiği bir ülke. Bu hususta önümüzdeki günlerde ciddi yeni tedbirlerimiz var. Bir taraftan denetimleri güçlendirirken öbür taraftan düz pakete geçmek için sizlere bir madde getireceğiz. Bunlarla beraber sigara kutularının marketlerde, bakkallarda, raflarda görünmemesini sağlayacak kanun maddeleri de getireceğiz. Bütün bu hususlarda yüce Meclisimizin daha önce olduğu gibi bundan sonra da destek vereceğinden eminim.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Bakanım, tek tek satıyorlar artık. Tek tek satıyorlar, paketle değil, okul önlerinde.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Doğru.

Sayın milletvekilimiz uyarıyorlar, tek tek satılıyor. Aslında bunun çok büyük cezası var, hapis cezası var çocuklara sigara satmanın. İşin üstünde hep birlikte duracağız Değerli Milletvekilim. Bu çok önemli bir mesele gerçekten. Yani geleceğimiz açısından sigara mücadelesini kazanmamız şart. Ben her zaman söylüyorum, eğer Türkiye’de sigara mücadelesini, eğer Türkiye’de şişmanlık ve hareketsizlik mücadelesini kazanamazsak Türkiye’nin bir sağlık geleceği olmaz. Bunları sizlerle birlikte, inşallah, bu gayreti, bu çabaları devam ettireceğiz.

Yüreğir bölgesinde bir hastaneyle ilgili, Elif Doğan Türkmen Sayın Milletvekilimiz, bir soru sormuş. Adana Devlet Hastanesinin Karataş Bulvarı üzerinde içinde hizmet verilmesi doğru olmayan çok eski binaları vardı. Bunların boşaltılan binaları yıkıldı. Yüreğir bölgesi için 200 yataklı hastane Bakanlığımız yatırım programındadır ve ihale aşamasındadır.

Kozan Devlet Hastanemizin 200 yataklı yeni binasını Ekim 2016 tarihinde hizmete soktuk.

2010 yılı sonunda bütün illerimizde aile hekimliği uygulamasına geçmiş durumdayız.

Feke ilçesinde 2 binada, 7 aile hekimliği birimimiz, Kozan’da da 13 aile sağlığı merkezi binasında 37 aile hekimimiz vatandaşlarımıza hizmet vermektedir.

Sayın Elif Doğan Türkmen Tufanbeyli Devlet Hastanesiyle ilgili bir soru sormuştur. Aslında Türkiye’deki nüfuslar dikkate alındığında her 30 bin nüfusa 1 iç hastalıkları uzmanı ancak verebiliyoruz, doktor sayımız bu kadar.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kartepe’de108 bin nüfus var, hastane yok Sayın Bakan, 108 bin nüfus var.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Her 9 bin çocuk nüfusuna 1 çocuk doktoru verebiliyoruz. Tufanbeyli ilçesinin genel nüfusu 17 bin. Mesela, çocuk nüfusu 3 bin, kadın nüfusu 3 bin olmasına rağmen, uzak olduğu için, Tufanbeyli’de bugün iç hastalıkları, çocuk sağlığı hastalıkları konusunda uzman doktorlarımız hizmet veriyor, geçici görevle de cerrah ve kadın doğumuna hizmet vermektedir.

Bakanlığımıza bağlı bütün hastanelerde olduğu gibi, Tufanbeyli Devlet Hastanesinde de hizmet alımı yoluyla çalıştırılan personellerimiz yüklenici firmalar tarafından belirlenmektedir, teknik şartname ve sözleşme hükümlerine uygunluğu hastanelerimizin insan kaynakları birimlerince kontrol edildikten sonra da bunlar göreve gelip hizmet etmektedir.

Bakanlığımızın doğrudan doğruya merkeze ait hizmet binalarıyla ilgili bir soru var: Bilindiği üzere, Kamu İhale Kanunu’na göre gerekli sözleşmelerle kiralamalar yapıyoruz. Maalesef, Sağlık Bakanlığımızın şu anda 14 adedi farklı, gerçek ve tüzel kişilerden olmak üzere kiralanmış binası var ve bu hususta sıkıntı da çekiyoruz. Yeni yapılan bir binamız var, Bilkent bölgesinde. İnşallah, bu yaz oraya taşınmaya çalışacağız. Bu 14 binanın toplam kapalı alanı 84.579 metrekaredir. Aylık ortalama toplam kira bedeli, KDV dahil 1,3 milyon Türk lirasıdır. Metrekare fiyatı da yaklaşık 15 liradır. Ankara’daki rayiç bedellerinin sınırında olduğunu böylece rahatça görebiliyoruz.

Sayın Ahmet Akın’ın, Balıkesir Devlet Hastanesi Onkoloji Bölümüyle ilgili bir sorusu var: 2016 yılında tıbbi onkoloji branşında görev yapan uzman tabibin buradan ayrılması sebebiyle önce geçici görevlendirme yapılmıştır. Şu anda, Mayıs 2017 itibarıyla tıbbi onkoloji branşında 1 uzman tabip, radyasyon onkoloji branşında 5 uzman tabip ve 3 de nükleer tıp uzmanı bu hastanemizde görev yapmaktadır. Günlük toplam hasta sayısı 75-80 civarındadır. Bu bahsettiğimiz medikal onkolog ve radyasyon onkologları, nükleer tıp uzmanları bu hastalarımıza hizmet etmektedir.

Değerli milletvekillerimizin özellikle doktor sayılarıyla, uzman sayılarıyla ilgili sorduğu soruların aslında ortak bir cevabı var sayın milletvekilleri. Türkiye, doktor sayısı itibarıyla Dünya Sağlık Örgütünün Avrupa bölgesi ülkeleri içinde sondan ikincidir; sonuncuyduk, sondan ikinci duruma geldik. Bu Meclis kürsüsünde bundan on sene, on iki sene önce “Türkiye'de doktor sayısı az, doktor sayısı fazlalaşmalı, artırılmalı.” diye ifade ettiğimi hatırlıyorum. Akademiden gelen bir değerli hocamız, doktor milletvekilimiz, bu kürsüye çıkıp beni çok acımasızca eleştirmişti, “Kendisi de bir akademisyen olan Sağlık Bakanı, nasıl olur da Türkiye'de doktor sayısı eksik?” falan diye. Muhtemelen yanlış bir bilgiden kaynaklanıyordu. O günden beri biz Sağlık Bakanı olarak üniversiteler nezdinde, YÖK nezdinde tıp fakültesi öğrencilerinin sayılarının artırılmasını istiyoruz. Buna başlangıçta muvaffak olamadık, neticeten muvaffak olduk. 2003’te tıp fakültelerine yaklaşık olarak yılda 4.500 tıp öğrencisi alınıyordu şu anda 11-12 bin civarında öğrenci alınıyor. Öyle umut ediyoruz ki cumhuriyetimizin 100’üncü yılına doğru giderken Türkiye'de hekim eksikliğini, hekim açığını kapatmış olacağız.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Ama eğitim çok kalitesizleşti Sayın Bakan.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Yok. Oradan “Hekim kalitesizleşti.” diye bir laf atma var, bunu kabul etmem mümkün değildir.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Ama kadavra görmeden mezun olanlar var.

BAŞKAN – Sayın Bektaşoğlu, lütfen…

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Türk hekimleri, kendi çağdaşları gibi modern tıbbı öğrenen ve hizmet eden değerli hekimlerimizdir.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Kadavra yok. Kadavra görmeden mezun oluyorlar.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Ömer Fethi Gürer kardeşimizin, Niğde Üniversitesine tıp fakültesi açılmasına ilişkin bir sorusu var. Bu konu Yükseköğretim Kurumunun faaliyet alanına girmektedir, Sağlık Bakanlığımızın faaliyet alanı içinde değildir.

Yine, Değerli Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in çok önemli bir sorusu var: Ülkemizde, doktor yerine farklı bitkilerle sağlık bulunacağı yönünde televizyonlarda kimi profesörlerin anlattığı tedavi yöntemleri, kitaplar… Bu hususlarda ne dememiz lazım? Önemli bir konu gerçekten. Konuyu iki boyutuyla ele almamız lazım. Birincisi: Eğer tıp doktorları tarafından anlatılıyorsa bitkisel tedavi de bir tedavi biçimidir gerçekten. İçeriğine bakmak lazım. İçeriğinde bilim dışı bir söz, tutum varsa Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’nı ihlalden işlem yapıyoruz. Eğer bu yöntemler yetkisiz, hekim dışı kişilerce anlatılmakta ise durum değişiyor. Yürürlükteki kanunumuza göre bu suçtur, bu fiilî işleyen kişiler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılırlar.

Peki, biz ne yapıyoruz, nasıl mücadele ediyoruz? Bu bağlamda özellikle internet siteleri ve uydu kanalları çok kullanılıyor. Rakamlarla mücadelemizden bahsedeyim. 2016 yılında 5.056 internet sitesini tamamen erişime engellenmesi talebiyle Erişim Sağlayıcıları Birliğine bildirmiş durumdayız. Çok yakın takip ediyoruz bu meseleyi. Ayrıca 4.590 adet internet sitesi de yapılan tanıtımların tüketiciyi yanıltıcı nitelikte olması sebebiyle Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın Piyasa Gözetimi Genel Müdürlüğüne bildirilmiştir. Bu hususta 8 milyon 700 bin lira idari para cezası uygulanmıştır. Tüketicinin bilgi eksikliğini istismar ederek ürün tanıtımı yapan, satışını gerçekleştiren kişiler için de cumhuriyet başsavcılıklarına 138 suç duyurusunda bulunmuş durumdayız. Ama bu çok enteresan bir konu. Gerçekten bu işin şarlatanlığını yapanları kapıdan kovsanız bacadan, bacadan kovsanız pencereden içeri girmeye çalışıyorlar. Hep birlikte bu hususta toplumdaki farkındalığı da artırmak zorundayız. Bunun için de Bakanlığımız kamu spotlarıyla ve diğer çalışmalarla bu farkındalığı da artırmaya çalışmaktadır.

Ayrıca, mesela, RTÜK’e 5 televizyon kanalının kapatılması talebimizi iletmiş bulunmaktayız. 1.115 televizyon ve radyo programı CD’lerini yine incelemiş ve bunlara idari para cezası uygulanması için yazmış durumdayız.

Şimdi bütün hususlarda ben bu soruyu da vesile bilerek hem RTÜK’ü hem cumhuriyet başsavcılıklarını görevlerini hızlı biçimde yerine getirmeleri için buradan, sizin huzurunuzda uyarıyorum. Bu mahkemeler iki sene, üç sene sürdüğü zaman bu işin iki sene, üç sene süreceğini bilen adamlar zaten yapacaklarını yapıyorlar, atı alan Üsküdar’ı geçiyor. Onun için biz üstümüze düşeni yapıyoruz ama bu yetmiyor, gerekli kurumların, RTÜK ve Cumhuriyet Savcılıklarının, mahkemelerin de işlerini, vazifelerini hızla yerine getirmeleri gerekiyor.

Yine, Ömer Fethi Gürer Milletvekilimizin Niğde Üniversitesiyle ilgili sorusu müteaddit olarak sorulmuş. Söylediğim gibi, Yükseköğretim Kurulunun yetki alanı içerisindedir.

Bugün soruları hep Ömer Fethi Bey’le götürüyoruz.

LEVENT GÖK (Ankara) – Efendim, günlerdir böyleyiz.

BAŞKAN – İki gündür böyleyiz Sayın Bakan.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Sağ olsun yani bize de bazı hususları açıklama fırsatı vermiş oldu değerli kardeşim.

BAŞKAN – İki gündür böyleyiz Ömer Fethi Gürer Bey’le.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Şimdi, mısır şurubundan elde edilen yüksek fruktoz içerikli şekerle alakalı bir soru var, bu çok tartışıldı bir zaman kamuoyunda, şimdi biraz sıcaklığını kaybetti ama aslında yüksek fruktozlu mısır şurubu ya da nişasta bazlı şeker olarak gündeme getirilen fruktoz gıdalarda tek başına bulunmuyor. Halk arasında şeker adıyla bilinen glikozla beraber yer alır. Bahsedilen bu şeker cinsleri vatandaşlarımızın günlük olarak kullandığı çay şekerinin içinde de bulunmaktadır. Bilim çevreleri gıda maddelerinde birlikte bulunmalarından dolayı glikoz ve fruktozdan ibaret şekerle nişasta bazlı şeker arasında insülin salgılanması ve tokluk duygusu veren hormonlar üzerindeki etkiler yönünden bir farklılık bulunmadığını ifade etmektedirler. Eğer fruktoz kendi başına bir gıdada kullanılırsa bunun insülin salgısını olumsuz etkileme imkânı var ama birlikte kullanıldığında bu etkisinin ortaya çıkmadığı bilim çevrelerince ifade edilmektedir.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Orada da merdiven altı var.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Mevcut beslenme şeklimizde fruktozun yalnız başına tüketilmesi pek mümkün görülmemektedir. Dolayısıyla, buradaki önemli konu şudur: Kişilerde obezite oluşması, bunun da bir şeker hastalığına zemin hazırlaması aslında vücuda alınan enerji ile harcanan enerji arasındaki dengenin bozulması, harcanandan daha çok enerji alınmasıdır, kalori tüketilmesidir yani. Dolayısıyla, sadece nişasta bazlı şeker değil, şeker olarak adlandırılan bütün maddelerin fazla miktarda tüketimi bu dengeyi bozarak bizde rahatsızlıklara yol açmaktadır.

Yine bu soru vesilesiyle hem sizlere hem kamuoyumuza ifade etmek isterim ki burada önemli olan husus şekeri azaltmak, toplam kaloriyi azaltmak, hareketi artırmaktır.

Bu hususta daha önce de Kanser Danışma Kurullarımızdan, Ulusal Kanser Danışma Kurullarımızdan -ki Türkiye'nin seçkin öğretim üyelerinden oluşan kurullardır- 2011-2014 yıllarında görüşleri istenmiş, uluslararası makaleler değerlendirilmiş, bunlara göre, glikoz şurubunun fazla tüketildiğinde obeziteye yol açması, dolayısıyla dolaylı yoldan kanserojen etki gösterebileceğini söylemek mümkün olmuştur. Yani şekerin adı ne olursa olsun eğer obeziteye yol açıyorsa, şişmanlığın kolon kanseri başta olmak üzere kansere zemin hazırladığını biliyoruz.

Bu konuda daha geniş çaplı çalışmalara muhtemelen ihtiyaç vardır. Bu çalışmalar Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Birliği Kanser Komisyonları ve Dünya Sağlık Örgütüne bağlı Kanser Araştırma Ajansının da konuları arasındadır. Biz de Yönetim ve Bilimsel Kurul üyesiyiz bu kuruluşlarda. Bütün bu çalışmaları yakından takip ediyoruz.

Bakanlığımız, Sağlık Bakanlığımız ve Sağlık Bakanı olarak ben şahsen de bütün sağlık otoriteleri tarafından tavsiye edilen bir hususu tekrarlamak isterim: Düzenli, dengeli, taze sebze ve meyveden zengin, kalorisi ve şeker oranı düşük bir beslenme şekli öneriyoruz bütün vatandaşlarımıza.

Ömer Fethi Gürer’in bir diğer sorusu: Fırınların hijyeni açısından… Geçmişte bu işlere Sağlık Bakanlığı bakıyordu Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yokken. Türkiye'nin en eski bakanlıklarından birisidir Sağlık Bakanlığı biliyorsunuz. “Sıhhat ve İçtimai Muavenet” diye adı geçerdi. Sosyal güvenlik de içindeydi. Çevre Bakanlığının işlerini de yapıyordu. Yani Sağlık Bakanlığı geçmişte bugünkü dört bakanlığın işini birden yapıyordu. 5996 sayılı Kanun ve yönetmeliklerden sonra bu işlemler Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız tarafından yürütülmektedir.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Onlarda da eleman yok, denetim yok Sayın Bakan.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Onlara söylemeliyiz. Onlar bu işleri iyi takip etmeliler.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Çünkü fırınlarda kaçak işçiler de var şimdi.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Yine, Çiftlik ilçesiyle ilgili, bu Kitreli beldesi Uyuz Göleti… Bununla ilgili soruya cevap vermiştim.

Sayın Mustafa Hüsnü Bozkurt’un bir sorusu: Meslek hastalığı sebebiyle hastalananlar, yaşamını yitirenler… Sosyal Güvenlik Kurumu meslek hastalıklarının istatistik yıllığını yayımlamakta ve bu husustaki istatistiki bilgileri onlar derlemektedir. 2007 ve 2015 yılları arasında meslek hastalığı sebebiyle yaşamını yitirenlerin sayısı bu istatistik yıllığına göre 23’tür. Detaylı istatistiki bilgiler Sosyal Güvenlik Kurumundan temin edilebilir ancak şunu söyleyeyim: 2005 ve 2015 yılları arasında meslek hastalığı teşhisi konulan hasta sayısı da 6.249’dur. Bizim meslek hastalıkları hastanelerimiz meslek hastalarıyla birlikte başka hastalara da hizmet verirler. Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesine 2.946 kişi, İstanbul’a 1.216, Zonguldak’a da 7 bin kişi muayene olmak üzere başvuruda bulunmuşlardır.

Biz şöyle bir tespitte bulunduk, bu gerçek bir ihtiyaç: Kayıt sistemlerini de düzeltmek gerekiyor. Dolayısıyla, ülkemizdeki bu 3 meslek hastalıkları hastanesine ilaveten, kayıtlı istihdamın, iş yeri sayısının da artması dikkate alınarak, meslek hastalıkları olmayan illerde farkındalığın artırılması gereğini de dikkate alarak 6 ilimizde, İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Bursa, Antalya’da 14 genel sekreterliğimize bir talimat verdik, buralarda mesleki ve çevresel hastalıklar birimleri kurduk ve bunları hizmete aldık. Öyle umut ediyorum ki bu başlattığımız hizmetten sonra tıbbi kayıt sistemlerimiz biraz daha gerçekçi hâle de gelecektir.

Sayın Mustafa Hüsnü Bozkurt’un otistik çocukların eğitimleriyle alakalı bir sorusu var. Sayın Başkanım, herhâlde bir üç, beş dakika içinde bitiririm inşallah. Şunu ifade etmem lazım: Çocukların psikososyal gelişimiyle alakalı çok dikkatli bir program yürütüyoruz. Aile hekimlerimizin eğitimlerinin bir parçası hâline getirdik bunu ve taramalarının da bir parçası hâline getirdik. Türkiye’de “otizm” denen hastalık –aslında otizm yeni bir hastalık değil, çok eski bir hastalık- benim Bakanlığa başladığım dönemden sonra gün yüzüne çıktı. Bilinmiyordu bu, hekimler de bilmiyordu, aileler de bunu zamanında tespit edemiyorlardı. Dolayısıyla ailelerde farkındalığın artması, aile hekimlerinde bilginin ve eğitim düzeyinin yükselmesi teşhis sayılarını artırmaya başladı. Bir de, Avrupa’da kullanılan, Amerika’da kullanılan tarama testlerini Türkçeye çevirdik, kendi kültürümüze adapte ettik. Bu, zor bir işti, aşağı yukarı bir buçuk yılımızı aldı bilim insanlarıyla beraber ve bunları aile hekimlerimiz, hemşirelerimiz kullanıyorlar.

Burada sayılar gittikçe artınca gerçekten rehabilitasyon işi zorlaşmaya başladı çünkü yetişmiş psikolog yok, yetişmiş elemanımız eksik. Sekiz saatlik bir eğitim imkânı tanıyabiliyor şu anda bunlara kamu kaynakları. Bu kaynakların artırılması gerektiğine ben de inanıyorum ancak şu anda bu sekiz saati artırsak da zaten bunu karşılayabilecek yetişmiş elemanımız da yok. Bir taraftan yetişmiş elemanı artırırken bir taraftan da bu miktarı artırmanın bir yoluna bakmalıyız diye düşünürüm.

Sayın Ömer Fethi Gürer’in optisyen okulu mezunlarıyla ilgili bir sorusu var. Şimdi, aslında optisyen okulu mezunlarını Sağlık Bakanlığında istihdam etmek üzere böyle bir sağlık mesleği tanımlaması yapmadık. Optisyenlik bir meslek. Gözlük verirken size bir optisyenin gözlük vermesi gerekir. Gözlüğü Sağlık Bakanlığı hastanelerinde vermiyoruz biz malum, sadece gözlüğün derecesini belirliyoruz. Bu geçmişte tamamen böyle -işte nasıl diyelim ona- çekirdekten yetişen elemanlar tarafından yapılırdı. Biz, mevcut çalışanlara bundan yıllarca önce -on yılı geçti zannediyorum- şöyle esaslı bir kurs düzenledik; o kursla, sınavla onları optisyen sınıfına aldık ama artık Türkiye'de optisyenler dışında gözlükçülük mesleğine başka kimse başlayamaz.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Hastanelerde istihdamları mümkün olacak mı, olmayacak mı? Bekliyorlar bu soruyu çünkü, hep soruyorlar.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Biliyorum, bana da sosyal medyadan o kadar çok geliyor ki. Şu andaki planlamalarımızda yok. Yani, optisyenlere nasıl bir iş alanı açabiliriz…

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Onlara da bir bakın Sayın Bakan.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Bu kadar soru sormuşsunuz Değerli Milletvekilim, tabii ki bakarız, ne demek.

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Sayın Bakan, Niğde’den mi aday olmak istiyorsunuz? Hep Niğde’nin sorularını cevaplıyorsunuz.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Vallahi, kim sorarsa onlara cevap veriyoruz.

Bak, yine Niğde, Ömer Fethi Gürer. Aslında, Ömer Fethi Gürer’le bizim çalışmamız lazım, yani bu kadar Sağlık Bakanlığına alaka duyan bir arkadaşımızla, bir sayın milletvekiliyle.

BAŞKAN – Sayın Bakanım, bütün bakanlıklarla ilgili, maşallah, Sayın Gürer’in soruları var.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Şimdi, boğulmalarla ilgili bir soru var.

İşte, Değerli Başkanım, biz de fırsat bulup kamuoyunu, değerli milletvekillerimizi aydınlatmış oluyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz, sağ olun.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – 2015 yılında 19, 2016 yılında 16 kişi, TÜİK’in kesinleşmiş ölüm sebebi verilerine göre boğulmayla, maalesef, hayatını kaybetmiştir. Türkiye'de şu anda gerçekten çok esaslı bir ölüm bildirim sistemimiz var. Bunu kurmak için çok uğraştık. Bu bize lazım, politikalarımızı geliştirmek için. Mesela, bu sayıları bilmesek buna yönelik politikaları geliştirmekte zorluk çekeriz. Burada, çok paydaşlı yaklaşımla ele aldığımız konulardan biridir. Boğulma sonucunda, doğrudan Sağlık Bakanlığının önleyebileceği bir şey değil ama, neticeleri itibarıyla vatandaşlarımız, Allah korusun, hayatlarını kaybediyorlar ya da ömür boyu nörolojik sekelli kalabiliyorlar, engelli kalabiliyorlar.

Dolayısıyla, bu hususta, yüzme alanları belirlenirken bölgenin fiziksel özelliklerinin de dikkate alınması, cankurtaranın varlığı, en yakın sağlık tesisi, plajların kumlu, taşlı olması gibi fiziksel özellikleri de içeren bilgileri biz gerekli kurumlarla paylaşıyoruz. Onların, aslında, mevzuatlarına da bu yansıyor. Bundan sonrası işin iyi takip edilmesi, uygulamaların doğru yapılması olmalı.

Ayrıca, yüzme esnasında uyulması gereken kurallara ilişkin bilgilerle ilgili de eğitim çalışmaları yapıyoruz. Bu hususta “web” sitelerimizde de gerekli bilgiler var. Bu vesileyle, ifade etmeliyim ki gerçekten, suya girerken bir kimse, bilmediği bir suya girerken, bu kanal olabilir, deniz olabilir, çok dikkatli olmalı. Allah korusun, hayatın kaybedilmesiyle sonuçlanabiliyor.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Yaz ayı geldi, iyi oldu bu uyarı.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Çok doğru oldu. Teşekkür ederiz.

“Suriyeli -misafirlerimiz- sığınmacılar…” diye sorulmuş. Biz “sığınmacılar” lafının yanına bir “misafir” lafını eklemeyi çok uygun görüyoruz.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Mülteciler…

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Bunlarla ilgili acaba özel bir salgın hastalık oluştu mu? Ya da bunlarda ölüm oranları arttı mı? Bunların anne ve bebek ölümleri arttı mı?

Şu anda elimizdeki bilgiler böyle bir artışın olmadığı yönünde. Biz Türkiye’de, biliyorsunuz, her yıl sağlıkla ilgili araştırmalar yapıyoruz, toplumun sağlık durumuyla ilgili. Özel olarak şimdi Suriyeliler üzerinde de bu araştırmayı yapacağız, sadece Suriyeliler üzerinde. Ama şundan eminiz: Suriyeli misafirlerimizden dolayı Türkiye’de herhangi bir salgın hastalık olmadı çünkü bu hususta çok itinalıyız. Çocuklarını aşılıyoruz, hijyen açısından temiz su kullanmalarına –ki salgınlara daha çok bunlar yol açar- büyük itina gösteriyoruz. Ülkemizde ölüm oranı binde 5’tir, Suriyelilerde on binde 5 olarak gördük. Neden? Çünkü Türkiye’ye gelen Suriyeliler daha genç bir nüfus. Belki bir kısmı Türkiye’de…

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sokaklarda araba camı filan silen bir sürü Suriyeli çocuk var. Sağlık açısından…

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Doğru ama bunlar sağlık açısından çok büyük bir olumsuzluğa yol açmıyor ve bunu özel olarak da, söylediğim gibi, takip ediyoruz, edeceğiz.

“Bulaşıcı Hastalıklar Kontrol Programlarında veteriner…” Böyle bir sorusu var Ömer Fethi Bey’in. Bakanlığımız bağlı kuruluşu olan Türkiye Halk Sağlığı Kurumunda Laboratuvar Hizmetleri Daire Başkanı olarak veteriner bir hekim görev yapmıştır, yapıyor; Zoonotik ve Vektörel Hastalıklar Daire Başkanlığında yapmamıştır. Böyle bir soru sormuşsunuz.

Protein tüketimiyle ilgili, son soru: Dünya Sağlık Örgütü sağlıklı bir insanın vücut ağırlığının her bir kilogramı için günde 1 gram protein tüketilmesini önermektedir, hayvansal ve bitkisel protein olarak. Sadece, biliyorsunuz, proteinler hayvansan protein değil, aynı zamanda bitkisel protein de olabilir.

Yine, yaptığımız Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması 2010, ayrıca da Sağlık Bakanlığı olarak Hacettepeyle birlikte yaptığımız bir başka araştırmadan aldığımız sonuçlar şunlar, örnekler verebilirim size: Mesela erişkiler açısından 19-30 yaş arasında günlük protein alımı 48 gram civarında, aşağı yukarı diğer yaşlarda da buna benziyor kadınlarda, erkeklerde de bu 70 gram civarında. Yani hemen hemen Dünya Sağlık Örgütünün önerdiği miktara yakın bir proteini Türk toplumu da tüketmektedir. Maalesef, bizde ekmek tüketimine ilişkin, hani geliri düşük ailelerin ekmek tüketimiyle ilgili alışkanlıklarının biraz daha yüksek olmasını anlayabiliriz ama geliri yüksek ailelerde de orta gelirli ailelerde de ekmek tüketimi Türkiye’de çok fazla, bu biraz da kültürel bir durum. Bu soru vesilesiyle gerek bitkisel gerek hayvansal protein tüketme açısından da toplumumuzu bir kere daha teşvik etmiş oluyoruz.

Değerli Başkanım, sizi ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Çok teşekkür ederim Sayın Bakan.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Bakan, efendim, sizi burada gören, televizyondan izleyen yurttaşlarımız bana ulaştırdılar, bir 12.500 atama sözü vermişsiniz. Şimdi, defalarca telefon geldi, ben de o soruyu soracağımı ifade ettim. Bu çerçevede, 12.500 atamanın ne zaman yapılacağını bir de ben size sormak isterim.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Teşekkür ederim sorunuz için.

BAŞKAN – Aslında, tabii, Sayın Gök’ün böyle bir soru sorma hakkı yoktu ama tabii ki…

LEVENT GÖK (Ankara) – Tabii, usule aykırı oldu ama…

BAŞKAN – Buyurun.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Bize de takdir edersiniz çok fazla bu hususta şey geliyor. ÖSYM yapıyor alımları yani puanlara göre yerleştirmeleri daha doğrusu. Biz 12.500 kadronun yerleştirilmesiyle alakalı pozisyonları belirledik, ÖSYM’ye de bildirdik. ÖSYM kendi takvimine göre önümüzdeki günlerde bu alımları yapacak, biz de acele ediyoruz, bir an önce lütfen yapın diye ÖSYM’ye de uyarıda bulunuyoruz.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Sayın Bakanım, bu randevu sisteminde çok büyük bir sıkıntı var hastanelerde. Bununla ilgili bir çalışmanız var mı yakında, bunu gidermek için?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Nasıl bir sıkıntı?

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Adam, şimdi, kalp hastası, arıyor, on beş gün sonra, yirmi gün sonra…

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Yok.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, usulümüze göre, soru soran milletvekilleri ancak Sayın Bakana soru sorabilir, usule uyalım lütfen.

Yani bu durumda sadece Sayın Gürer soru sorabilecek, sözü ona bırakalım.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Şöyle efendim: Türkiye’de acil her vaka acil servise gider ve bakılır, bunun siz de farkındasınız. Bu hususta, acil servislerimizin yoğun olması pahasına bu yükü çekiyoruz. Onun dışında da metropol kentlerimizde bazı branşlarda randevu süreleri açısından, evet, kısa sürelerle de olsa sıkıntı çektiğimiz oluyor. Şunu açıkça ifade edeyim: Hiçbir Batı Avrupalı ülkeyle kıyaslanmayacak kadar randevu sürelerimiz kısadır. Bakın, bu iddialı bir laf, hiçbir Batı Avrupa ülkesiyle kıyaslanmayacak kadar randevu sürelerimiz kısadır. Ama bunun çözümü, değerli milletvekilim, neticesinde –takdir edersiniz ki- doktor sayısından geçiyor. Doktor sayısını artırmadığımız müddetçe bu yükü karşılamamız çok kolay değil ve doktorlarımızın üstüne de büyük yük biniyor. Ama bu sayının artmaya başladığını ifade ettim, inşallah önümüzdeki yıllarda daha rahatlayacağız.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Gürer.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Öncelikle teşekkür ediyorum Sayın Bakan, bilgilendirmenizden dolayı.

Hastanelerin acilleriyle ilgili biraz evvel açıklamada bulundunuz ama sorun çok fazla. Doktorlar insanüstü çalışıyorlar ama yığılmalar, “sarı, kırmızı, yeşil” diye de ayrılmış, birikmeler var ve oldukça da tartışmalı, sıkıntılı bir dönem yaşanıyor o konuda, gece yarılarında. Bu sorunla ilgili Bakanlığın daha yoğun çalışması gerekiyor herhâlde.

Ayrıca, Niğde’deki sağlık hizmetlerinde yapılanlar var ama yetersiz, çünkü hastaların bir kısmı Kayseri, bir kısmı Ankara’dan yer için bizlere, milletvekili olarak başvuruyorlar. Bu konuda da Niğde için bir çalışma olursa memnun oluruz.

Floresan konusunda 2014 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Profesör Doktor Tunaya Kalkan, “Baz istasyonları kadar, cep telefonları, floresan lambaları ve dizüstü bilgisayarları insan sağlığı açısından tehlikeli birer unsurdur. En büyük tehlike yüksek gerilim hatlarıdır, İstanbul’un yüzde 50’si…”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – “…yüksek gerilim hattı altında yaşıyor, büyük risk var.” diye açıklamalarda bulunmuştu. Sanırım, Sağlık Bakanlığında da o dönem bir kuruldaydı. Bu floresan sorununu onunla ilgili sormuştum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Gürer.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Değerli milletvekilim şöyle: Şimdi, ben de akademiden geldim, ben de bir bilim insanıyım. Bizim bazı düşüncelerimiz olur; bu düşünceler belli delillere dayanır, dayanmaz. Bu bahsettiğiniz arkadaşımız için söylemiyorum ama bazen bir delile dayanmadan da konuşuluyor.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Efendim, Bakanlık kurulundaydı o zamanlar.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) – Olabilir ama o kuruldaki bir kişinin görüşü hiçbir zaman asıl olmaz, hatta bir kurulun görüşü de kendi başına asıl olamaz bilimde. Hele bilimsel bilgiyle ilgili verilerin çok güzel bir biçimde tasnif edilebildiği ve bunların da kanıta dayalı tıp hâline dönüştürülebildiği bir çağda yaşıyoruz. Bilgiye ulaşmak kolaylaştı, onun için “meta analiz” dediğimiz analizler var. Yapılan çalışmalar toplanıyor, bunların gerçekten delile dayalı olanları bu işin uzmanlarınca değerlendiriliyor ve bir karara varılıyor. Yani bu sorunuz vesilesiyle ifade etmek isterim ki -tekrar söylüyorum, ismini verdiğiniz kişiyi kastetmiyorum- maalesef zaman zaman kamuoyunda indi bazı mütalaalar biraz da popüler olma arzusuyla ön plana çıkarılıyor ve sonuçta buna siz, ben karar veremeyiz, o kişi de karar veremez. İşte, dünyada birçok örgüt var. Dünya Sağlık Örgütü bu meselelerle ilgileniyor, kurulları var. Biz onların yönetim kurullarındayız ayrıca. Yani bilimin toplu olarak ne dediğine bakmak lazım bir kişinin söylediğinden çok ama haklısınız, bu meseleleri takip etmeye de devam etmek gerekiyor.

Çok teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakanım.

Soru önergeleri cevaplandırılmıştır.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Gök.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

30.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Anayasa’da yapılan değişiklikle kaldırılan sözlü sorular uygulamasının yararlı ve verimli bir uygulama olduğuna ilişkin açıklaması

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Bakana teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, tarihe bir not düşmek için söz aldım. Bakın, burada dün de bugün de sözlü sorularla Hükûmetin bakanları soru soran milletvekillerinin sözlü sorularına cevap verdiler ancak hepimiz biliyoruz ki 16 Nisanda yapılan referandumda bu sözlü sorular kaldırıldı değerli arkadaşlarım.

Bakın, bir milletvekilinin yöresinin sorunlarını takip etmek için bakanla karşı karşıya gelerek bir soru alışverişinde bulunmasının yararlarını görüyoruz. Yani yapılan, hatalı bir uygulama olmuştur. Sözlü soruların ne kadar verimli olduğunu iki gündür yaptığımız uygulamayla gördük. Ben bu konuda sadece tarihe bir not düşmek için söz aldım.

Söz verdiğiniz için teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim ben de.

Gündemin 6’ncı sırasında yer alan, İstanbul Milletvekili Erkan Kandemir'in, telekomünikasyon, internet ve bilişim sektöründe kaydedilen gelişmelere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesinin görüşmelerine başlıyoruz.

IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI (Devam)

119.- İstanbul Milletvekili Erkan Kandemir’in, telekomünikasyon, internet ve bilişim sektöründe kaydedilen gelişmelere ilişkin Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanından sözlü soru önergesi (6/47) (Cevaplanmadı)

BAŞKAN – Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra da sayın bakanların bulunamayacağı anlaşıldığından, sözlü soru önergeleri ile kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 6 Haziran 2017 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

İyi akşamlar diliyorum.

Kapanma Saati: 18.54



(x) Sözlü soru önergeleri Genel Kurulda okunmamış olup tutanağa eklidir.