TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

97’nci Birleşim

25 Mayıs 2017 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

 

İÇİNDEKİLER

 

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, 27 Mayıs Cumartesi günü ramazan ayının başlayacak olmasına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbay’ın, İzmir Kuş Cenneti’ne ilişkin gündem dışı konuşması ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

3.- Diyarbakır Milletvekili Nimetullah Erdoğmuş’un, kayıp çocuklara ilişkin gündem dışı konuşması

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbay’ın, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun gündem dışı konuşmaya cevaben yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

2.- Mersin Milletvekili Yılmaz Tezcan’ın, Necip Fazıl Kısakürek’i vefatının 34’üncü yıl dönümünde rahmetle andığına, Fırat Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Profesör Doktor Muhammed Said Berilgen’e yapılan saldırıyı nefretle kınadığına ve kendisine Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

3.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm’ün, Balıkesir Göğüs Hastalıkları Hastanesinin neden taşınmak istendiğine ve Anıtlar Kurulu tarafından tescilli olan binasının sağlık müzesi olarak düzenlenmesiyle ilgili bir çalışma olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

4.- Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeç’in, Necip Fazıl Kısakürek’i vefatının 34’üncü yıl dönümünde rahmetle andığına ilişkin açıklaması

5.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir’in, Birinci Lig’e yükselen Erzurumspor’a başarılar dilediğine ve Süper Lig final maçının bu yıl Erzurum’da oynanmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması

6.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, FETÖ nedeniyle el konulan yurtlardan ne kadarının TÜRGEV’e devredildiğini ve Balıkesir’de özel yurtların denetimlerini ve sonuçlarını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

7.- Çanakkale Milletvekili Bülent Öz’ün, iktidarın FETÖ’yle mücadele ettiğini söylemesine rağmen siyasi ayağına dokunulmadığına ilişkin açıklaması

8.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in, AKP Hükûmetinin Türkiye’nin taraf olduğu tüm uluslararası sözleşmelere, Anayasa ve yasalara aykırı biçimde işçi sınıfının en demokratik hakkı olan grev hakkını elinden aldığına ilişkin açıklaması

9.- İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, İzmir’in su ihtiyacının karşılanmasıyla ilgili yapılanlara ve Gördes Barajı’ndaki sorunun ne zaman çözüleceğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

10.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün kuruluşunun 170’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

11.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, Hükümetin Şişecama bağlı 7 fabrikada alınan grev kararını ertelemesine ilişkin açıklaması

12.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak’ın, makamında katledilen Fırat Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Profesör Doktor Muhammed Sait Berilgen’e Allah’tan rahmet dilediğine ve iktidarın sağlıkta şiddet eğilimlerinin vebalini üstlenmek durumunda olduğuna ilişkin açıklaması

13.- Denizli Milletvekili Kazım Arslan’ın, özel hastane raporuyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Kavurmacı tahliye edilirken Cumhuriyet gazetesi yazarlarının neden tahliye edilmediğini ve yargıda bu ayrımcılığın neden yapıldığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

14.- Samsun Milletvekili Kemal Zeybek’in, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a çıktıktan sonra 25 Mayıs 1919 tarihinde Havza’ya geldiklerine ve Havzalıların 25 Mayıs bayramını en içten dilekleriyle kutladığına ilişkin açıklaması

15.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, ramazan ayının hayırlara vesile olmasını dilediğine ve ilaç parası toplanmadığı için ölen Eymen bebeğin ölümünün Bakanlığın harekete geçmesine vesile olmasının ibret verici olduğuna ilişkin açıklaması

16.- Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu’nun, Tarım Bakanının verdiği veriler ile TÜİK ve SGK’nın verdiği verilerin çeliştiğine ilişkin açıklaması

17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, İslam âleminin ramazan ayının hayırlara vesile olmasını niyaz ettiğine, Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesi Tendürek kırsalında ve Beytüşşebap Kato Dağı’nda şehit olanlara Allah’tan rahmet dilediğine ve Gün Sazak’ın şehadetinin 36’ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması

18.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul’un, İslam âleminin ramazan ayını tebrik ettiğine, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun KHK’yla atılmış açlık grevindeki 2 eğitimciyle ilgili yargısız infaz niteliğindeki birtakım söylemlerine ve Meclis Başkanının işinden edilen 150 bini aşkın kamu çalışanıyla ilgili soru önergelerini iade ederek gerçeklerin ortaya çıkarılmasını engellemek istediğine ilişkin açıklaması

19.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Ağrı Doğubeyazıt’ta şehit düşen 2 askeri rahmetle andığına, ramazan ayının Müslüman âlemine ve tüm vatandaşlara hayırlı olmasını dilediğine ve Meclis Başkanlığının iftar yemeği davetine ilişkin açıklaması

20.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Ağrı Doğubeyazıt’ta şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dilediğine, Necip Fazıl Kısakürek’i vefatının 34’üncü yıl dönümünde rahmetle andığına ve tüm milletin ve İslam dünyasının ramazan ayını tebrik ettiğine ilişkin açıklaması

21.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Meclis Başkanının iftar davetinde “hanım milletvekilleri” ifadesinin kullanılmasına ilişkin açıklaması

22.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, bir iktidarın Meclisi çalıştıramadığı her gün yıprandığına ve bu Meclisten çözüm, adalet bekleyen herkese Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarını şikâyet ettiklerine ilişkin açıklaması

23.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, İç Tüzük’ün açık olduğuna ve AK PARTİ Grubuna yönelik ifade edilen görüşleri kabul etmediklerine ilişkin açıklaması

V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, ramazan ayının ülkemize barış, huzur ve kardeşlik getirmesi temennisinde bulunduğuna ve 10 milletvekilinin cezaevinde olduğu bir Parlamentonun siyasi faaliyetlerini tam anlamıyla yerine getirdiğinin söylenemeyeceğine ilişkin konuşması

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ve 22 milletvekilinin, zorunlu askerlik görevi sırasında yaşanan şüpheli intihar olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/538)

2.- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ve 22 milletvekilinin, Kürt dilinin geliştirilmesi için yapılması gerekenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/539)

3.- Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı ve 23 milletvekilinin, Artvin Cerattepe ilçesinde yürütülmek istenen maden faaliyetlerinin toplumsal ve doğal yaşama vereceği zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/540)

B) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Ankara Milletvekili ve Çevre Komisyonu Üyesi Nevzat Ceylan’ın, Rusya Federal Meclisi Federasyon Konseyi Başkanı Valentina Ivanovna Matvienko’nun vaki davetine icabetle 25-26 Mayıs 2017 tarihlerinde Rusya’nın St. Petersburg şehrinde düzenlenecek olan VIII. Nevskiy Uluslararası Ekoloji Kongresi’ne katılmasına ilişkin tezkeresi (3/1024)

VII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, TBMM Genel Kurulunun 23 Nisan 2017 tarihli 85’inci Birleşimi’ni izleyen bazı diplomatların görevliler tarafından uyarılmasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Başkan Vekili Ahmet Aydın’ın cevabı (7/13162)

2.- Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer’in milletvekillerine dağıtılan bir kitaba ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Başkan Vekili Ahmet Aydın’ın cevabı (7/13329)

25 Mayıs 2017 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN

KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya), Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97’nci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, kayıp çocuklar hakkında söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Sayın Nimetullah Erdoğmuş’a aittir ama Sayın Erdoğmuş şu anda Genel Kurulda yok.

İkinci konuşmacıyı çağıralım, Sayın Erdoğmuş gelince hakkını tekrar kullanır.

Gündem dışı ikinci söz, 27 Mayıs Cumartesi gününün ramazan ayının başlangıcı olması münasebetiyle söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Sayın İmran Kılıç’a aittir.

Buyurunuz Sayın Kılıç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, 27 Mayıs Cumartesi günü ramazan ayının başlayacak olmasına ilişkin gündem dışı konuşması

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok büyük ve mübarek bir ay gölgesini üzerimize salmıştır. İslam, kamerî yılın 9’uncu ayı olan ramazanda oruç tutmayı emreder. Bu ayın tamamında Müslümanlar fecir vaktinden akşama kadar yemekten, içmekten ve nefsani ilişkilerden uzak durur. Yarının orucunu tutacağına dair kendisini daha akşamdan ciddi olarak hazırlar. Sahurla ve imsakle başlayan oruç güneşin batışında açılır. İftar bütün aile ve bazen de komşular için bir davete dönüşerek, Müslümanlar gün boyunca kazandıkları zaferi kutlarlar. Oruç, insan faaliyetleri açısından günlük hayatın ritmini değiştirir. Yerleşim birimlerinde şafağın yaklaşması ve güneşin batması davul çalınarak, ilahi söylenerek ve ezanla ya da büyük kasaba, ilçe ve illerde bütün bunlarla ve merkezî alanlarda top ateşlenerek duyurulur. Gazeteler, radyolar, dergiler, televizyonlar özel iftar ve sahur programları yaparlar. Mahyalar, minarelerin ışıklandırılması, iftar çadırları ve oradaki organize programlar, her türlü dinî amaçlı, sosyal ve kültürel etkinlikler halkın bilgilenmesine ve duygulanmasına vesile olur. Ramazan gecelerinde yatsı namazından sonra teravih namazı cemaat hâlinde kılınır. Bu namazda çoğu defa, Kur’an-ı Kerim’in cüz cüz ramazan boyunca okunarak hatim indirildiğine şahit olunur.

Ramazanın sonuna doğru Kur’an’ın “Kadir Gecesi” olarak adlandırdığı, ilk ayetlerin vahyolunmaya başladığı bir geceyi Müslümanlar Allah’a dua ve ibadet içinde geçirirler. Hayatlarını ona kulluğa ve itaate adaklarını hulusikalp ve azimle tekrar ederler. Ramazanın her gününde, ihtiyacı olanlara yardımseverlik ve misafirperverliklerini gösterir, sadaka verir ve salih ameller işlerler. Ayın sonu gelmeden fakirlere, ev halkının tümü yahut bakmakla yükümlü olduğu her kişi adına, yetişkin bir insanın bir günlük beslenmesini sağlayacak bir miktarı sadakayıfıtr, fitre olarak verir, dağıtırlar. Müslümanlar ramazanı mübarek bir ay, rahmet ve mağfiret ayı olarak adlandırırlar. Bu ay, bütünüyle kendini tezkiye ve itaat için ahdini yenileme ayıdır, mazlum, mağdur, mahrum ve muhtaç insanlığı hatırlama, acıma ve teselli verme ayıdır. Hepsinin üstünde, nefsin birçok ihtiras ve arzularının bastırılmasıyla kendini idare etme ve disiplin ayıdır. Sahur ve iftar arası bir düzen ve disiplin tekerrürüdür. Ramazan ayında İslam âleminin yaşadığı iktisadi iklim, İslamiyet’in iktisat anlayışının mahyalaşmış önemli yansımasıdır. Tüketimin kanaatle ve dizgin altına alındığı, üretimin en verimli şekilde tüketildiği bir ekonomi modelinin oluştuğu ramazanda işin ilginci servet dolaşımı artar, zekât ve sadakalar sosyal güvenliğe sigorta olur. Fertlerin her birinin bu işi yüklenmesiyle bu müessese verimli ve güvenli bir şekilde çalışır, suistimal olmaz, darlık önlenir, manevi ortak kazanç artar. Ramazan, Müslümanlar için kendini hesaba çekme ayıdır; ahlaki ve ruhi değer ve sorumlulukların birikimini temin eden tek aydır.

Oruçlu bir günün iftarla son bulması gibi ramazan da o manada bayramla son bulur. Bu bitiş Müslümanların hep beraber cemaat hâlinde kıldıkları 2 rekâtlık bayram namazıyla kutlanır. Müslümanlar o gün temiz ve en güzel elbiselerini giyerler, coşku içinde tebriklerle namazlarını eda ederler. Bayram namazından sonra Müslümanlar birbirlerini tebrik ederler, iyi dilek ve temennilerini ifadeyle hayırhahlık dilerler; aynı niyet ve hislerle çocuklara ve fakirlere hediyeler dağıtırlar ve birbirlerine çok ihtimamlı davranırlar. Ramazan içinde verilen zekâtlar da bayramı idrak eden fakir ve yoksulların yardımına yetişir, günlük sıkıntılarına bir ferahlama getirir.

İnsanların bu ayda üç tavır içinde olduklarını görüyoruz. Müminler ramazanda maddeten ve manen neşe alırlar, mazeretleri sebebiyle oruç tutamayanlar da bu neşeye dâhildir. Yahya Kemal’in dediği gibi “Mademki böyle duygularım kaldı, çok şükür.” diyen, bu neşeyi kıskanmayan, ona imrenen ve gıpta edenler ikinci gruptur. Bir kısmı da bu neşeden rahatsız olurlar ve müminlerin neşelerini bozmak için uğraşırlar; bir kısım marjinal konuları gündeme taşırlar, böylece rahatladıklarını sanırlar.

Bu duygularla ramazan ayınızı tebrik ediyor, bu ayın hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinize saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kılıç.

Gündem dışı ikinci konuşmacı, İzmir Kuş Cenneti’yle ilgili söz isteyen İzmir Milletvekili Sayın Mustafa Ali Balbay.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

2.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbay’ın, İzmir Kuş Cenneti’ne ilişkin gündem dışı konuşması ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) – Teşekkür ediyorum Başkan.

Sayın Bakanın burada olması da önemli bir şans diyorum. Sayın Bakana yönelteceğim sorular var, yanıtlamasını diliyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ülkemizin gündemi gerçekten çok yoğun. AKP iktidarı döneminde 70 bin kişi cezaevindeydi, bugün 220 bin kişi cezaevinde. Biz “Turizmde doluluk patlar mı?” diyorduk ama cezaevlerindeki doluluğu patlatmış durumdasınız. 150 bin kamu görevlisi gerçekten işinden olmuş ve her gün başka suçlamayla karşı karşıya.

Bunlar belki de ortak çabalarımızla telafi edilebilecek konular ama çocuklarımızdan miras aldığımız, daha doğrusu çocuklarımızdan ödünç aldığımız, atalarımızdan miras aldığımız değil, çocuklarımızdan ödünç aldığımız doğa hepimizin ortak sorumluluğundadır.

Arkadaşlar, İzmir Kuş Cenneti. Ben, bugün, belki de bu görüntü hepinizin hoşuna gidebilir diye düşünüyorum. Burada İzmir milletvekili arkadaşlarımız da var. İzmir Kuş Cenneti, Konak’tan yirmi beş dakika uzaklıkta. Yani Konak’tan, merkezden çıktığınızda yirmi beş dakika sonra bu cennete geliyorsunuz. Burası 20 kilometrelik bir turla tanıyabileceğiniz -öteki bölümlere ulaşmanız zor olabilir- çok güzel bir cennet ve Türkiye’deki 500’e yakın kuş türünden 300’ü burada yuva kurmakta ve yaşamakta. İZKUŞ yani İzmir’deki yerel yönetimin ortak bir kurumu ile Hükûmet arasında yapılan bir mutabakat, bir protokolle buradaki kuşlar yaşamını sürdürmekteydi ve her geçen gün de nüfusları artmaktaydı. Örneğin, burada şu anda 60 bin flamingo yaşamakta. Ancak Bakanlık, Sayın Eroğlu, bir ay protokolü yenilemeyip “Zaten çok da yatırım yapmadınız.” gibi gerçekçi olmayan bir eleştiriyle bu sözleşmeyi, bu protokolü imzalamayacağını açıkladı. İzmir Kuş Cenneti’yle ilgili bizler tepkimizi ortaya koyunca ikinci bir açıklamayla “Biz daha iyisini yapacağız. Güzel projelerimiz var. Önümüzdeki dönem göreceksiniz daha güzel olacak.” gibi içi boş, sadece hoş sözlerle dolu bir açıklama yaptı. Şimdi buradan Sayın Bakana da sesleniyorum: İzmir Kuş Cenneti’yle ilgili yapacağınız çalışmanın ayrıntısı nedir? Yerel yönetimin yatırım yapmadığını söylediniz, ben kalem kalem buraya yapılan yatırımları sayabilirim. İzmir Büyükşehir Belediyesi, sadece flamingolar için 3-4 milyon lira harcayarak bir ada yaptı ve oranın İzmir’e ve Türkiye’ye kazandırılması için her türlü yatırımı yaptı. Zaten Aziz Kocaoğlu, eğer doğadaki canlılar da oy verse yüzde 90’la seçilir. Kırsal kesime çok ciddi yatırımlar yapan bir Belediye Başkanımız Aziz Kocaoğlu.

Şimdi, İzmir Kuş Cenneti’nin Sayın Bakan -ben kalanını Bakana göstereyim, belki etkilenir bu görüntüden diyorum, kalanı da Sayın Bakan görsün diyorum- önümüzdeki dönem nasıl bir kaderle karşı karşıya kalacağı yönünde bizim endişelerimiz var.

Bugünkü iktidar, yakın geçmişte on beş yılda 6 kez zeytin alanlarını sanayiye, değişik alanlara açmak için girişimde bulundu. Hem kendi tabanından hem de kendi milletvekillerinden gelen tepki nedeniyle de geri adım attı, bugün 7’ncisine hazırlanıyor, biraz önce o komisyondaydık.

Ama sayın milletvekilleri, lütfen bu görüntüye bir kez daha bakın. Doğadan öğreneceğimiz çok şey var, örneğin bu gördüğünüz flamingolarda dişi ve erkekler kuluçkaya nöbetleşe yatıyorlar. Böyle herhangi bir ayrıcalık yok, on beş gün biri, on beş gün biri yatıyor, dışarı giden yiyeceği getiriyor, çok güzel bir bölüşümleri var. Vaktim yetse buradaki canlılarla ilgili başka örnekleri de sizlerle paylaşmak isterdim.

Ancak Bakanlığın, Hükûmetin, özellikle İzmir’le ilgili yatırımlarında, örneğin... Bilmiyorum Manisa milletvekillerimiz burada mı? Sabuncubeli Geçidi 2017’de açılacaktı, açılışa biz de katılmak isteriz, henüz ne zaman açılacağı belli değil. Sayın Bakan İzmir’i, sağ olsun, yatırım çöplüğüne, proje çöplüğüne çevirdi, çoğunu hayata geçirmedi;  “İzmir’e hizmet ibadet gibidir.” demişti ama galiba biraz ihanet gibi oluyor bu yaptıklarınız. Bizim en azından şu anda içinde yaşadığımız endişe, kuşku budur. Ben Sayın Bakanlığı sorumluluklarını yerine getirmeye ve İzmir’e, Türkiye'nin, Akdeniz havzasının en önemli 3 flamingo merkezinden, yuvasından birisi olan İzmir Kuş Cenneti’ne saygı göstermeye çağırıyorum. 

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Balbay.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Bakan…

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Gündem dışı konuşmaya cevap vermek üzere söz istiyorum efendim.

BAŞKAN – Tabii ki.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum öncelikle.

Tabii, Sayın Balbay’ın bahsettiği İzmir Kuş Cenneti’yle alakalı olarak şunu ifade etmek istiyorum: İzmir Büyükşehir Belediyesiyle bir protokol vardı, süresi doldu dolayısıyla biz, bütün korunan alanlar için bir yönetim planı ve bir master planı hazırladık. Sadece İzmir için değil; aynı zamanda, mesela Kayseri’de Sultansazlığı yönetimi gibi, bütün bu alanları artık biz yönetiyoruz. Süresi bitti yani süresi biten protokolü yenilemedik ve Bakanlığımız bu konuda özel bir ekip oluşturdu ve gerçekten, hiç endişe etmenize gerek yok; Kuş Cenneti’ni gözümüz gibi koruyacağız. Kaldı ki biliyorsunuz, daha önce kuraklık dolayısıyla su sıkıntısı vardı. Ben de DSİ’ye talimat verdim, çok özel bir tesis, bir pompa istasyonu, iletim hatlarıyla başka noktalardan o bölgeye su taşıdık ve bütün, ne gerekiyorsa yaptık. Şimdi, Gediz havzasıyla alakalı master plan çalışmaları yürüyor. Tabii, bölgede su ihtiyaçları çok fazla olduğu için hatta yeni bir iletim hattının da ihalesi talimatını verdim, o da mayıs ayının sonunda ihale edilecek. Bir kere bunu söyleyeyim. Yani yok ranta açılacakmış falan… İzmir Kuş Cenneti hiçbir şekilde ranta açılamaz, bunu burada açıkça söylüyorum; gözümüz gibi koruyacağız.

Ayrıca, şunu da ifade edeyim: “İzmir, yatırım çöplüğü.” diyorsunuz. Kusura bakmayın, İzmir’e en büyük yatırımları biz yaptık. Bakın, İzmir susuzdu. Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanken talimat verdi, “Sen de o bölgenin evladısın, İzmir’e su getir.” dedi. Biz baktık ki en uygunu Gördes Barajı, oradan…

TACETTİN BAYIR (İzmir) – Çalışmıyor Bakanım, çalışmıyor.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - …107 kilometre, artı, tünellerle beraber 115 kilometre mesafeden 2 metre çapında isale hattı hatta Buca Tüneli’ni açarak dev tünellerle İzmir’e su getirdik.

TACETTİN BAYIR (İzmir) – Yedi yılda 28 milyon metreküp verdiniz Sayın Bakan.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – …59 milyon metreküp.

TACETTİN BAYIR (İzmir) – 58 milyon metreküp yılda verecektiniz, yedi yılda 28 milyon metreküp verdiniz. 48 milyon da para istiyorsunuz şu anda!

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Efendim, kusura bakmayın, biz ihtiyaca göre veriyoruz; orada pompa istasyonu var. Şu anda bizim yaptığımız barajlardan yeteri kadar su temin ediliyor, orası kurak dönemlerde ihtiyacı karşılamak için.

Şu anda İzmir’de su sıkıntısı var mı? Yok. Türkiye’de su sıkıntısı var mı? Yok.

HALUK PEKŞEN (Trabzon) – Var!

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Biz nelerle karşılaştık. Yoktur su sıkıntısı.

TACETTİN BAYIR (İzmir) – Arıtmayı biz yaptık, DSİ yapmadı!

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Bununla ilgili, hatta dün akşam ben bizzat ekibi toplayarak “Bütün şehirlerde acaba yaz aylarında herhangi bir risk var mı?” diye toplantı yaptım, alınacak tedbirler varsa gerekli talimatları verdik; bu bir.

İkincisi, diyorsunuz ki… Bakın, kusura bakmayın, İzmir’e yaptıklarımızı İzmirli takdir eder. Neden? Küçük Menderes havzasında bizden önce herhangi bir baraj, gölet, sulama tesisi var mıydı, dere ıslahı var mıydı? Yoktu. İlk defa, Küçük Menderes havzasına barajları, göletleri, sulama tesislerini biz yaptık. Seferihisar, Bergama, Kınık ovaları sulamasını kim yaptı? Özellikle Çaltıkoru Barajı, Yortanlı Barajı vesaire, oradan şu anda Bergama, Kınık ovaları sulanıyor; muazzam o topraklar. Özellikle, ben de bölgenin bir evladı olarak, “Adam eksen biter.” denilen topraklara su yoktu, vatandaş Ödemiş ve Küçük Menderes havzasından, 200 metreden su çekiyordu. Değerli dostlar, bir dere ıslahı dahi yoktu. Bakın, Torbalı’daki dere şu anda muhteşem, örnek bir dere ıslahı oluyor. Kaldı ki bunun dışında ormancılık faaliyetlerinde…

Değerli dostlar, bakın, İzmir’de ilk defa, biz, İzmirliler yaz aylarında, sıcaklıkta çoluğuyla çocuğuyla rahatça, mesirelik alanlarda hoşça vakit geçirsin diye 35-40 tane mesirelik alan kurduk, hatta terapi ormanları bile. Bakın, Narlıdere’de terapi ormanları bile inşa ettik. Yani, bunu, bu yapılan çalışmaları görmemek mümkün değil. Ayrıca, şunu ifade edeyim: İzmir’in bilhassa Çeşme ve Karaburun yarımadasındaki su ihtiyacını ta 2060 yılına kadar karşılayacak olan barajın temelini attık mı? 2 tane baraj yapıyoruz. Ayrıca, Ödemiş ve civarında su ihtiyacı var. Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı zamanın İZSU Genel Müdürüyle geldiler. Biz “Ne talep ediyorsanız yapmaya hazırız.” diye söyledik. Kendisine sorun. Neticede şu anda, o bölgenin, Ödemiş civarının su ihtiyacını karşılayacak olan Aktaş Barajı hemen hemen bitti, oradan su vereceğiz. Öbür tarafta, Dikili tarafındaki su ihtiyaçlarını karşılayacak bütün tedbirler alındı, bütün planlamalar yapıldı. Bunları da yapan biziz değerli kardeşler.

Bunun dışında, tamam da İzmir’de -ben de İzmir’de askerlik yaptım, akrabalarımın bir kısmı orada- bir yerden bir yere gidemezdik. Konak’tan Karşıyaka’ya gidebiliyor muyduk? Çevre yollarını yapan kim? Konak Tüneli’ni yapan kim? Belkahve Tüneli’ni yapan kim? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

DİDEM ENGİN (İstanbul) – Bunlar yapmak zorunda olduğunuz şeyler, vatandaşlarımıza bunu yapmak zorundasınız.

TACETTİN BAYIR (İzmir) – Benim ödediğim vergiyle yaptınız, kendi paranızla değil.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bunlar hayaldi, hayal.

Geçenlerde, hatta, hatırlarsanız, Bornova’daki bu İstanbul-İzmir otoyoluyla alakalı, o kısmın açılışında ben de vardım ama aşırı kuvvetli yağmura rağmen, vatandaş ıslandı ve “Beraber ıslandık bu yağan yağmurda.” diyerek bu tesislerin açılışını yaptık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yani bunları özellikle vurgulamak istiyorum, Sayın Bakanım da bilir. Yani biz İzmir’e yapılması gereken ne varsa yapacağız. Şu anda İzmir’le alakalı olarak, Selçuk’taki antik liman ve kanal var ya, özellikle onu yapıyoruz. Teleferik için ihale yaptık, onu yapacağız. Yani netice itibarıyla, bakın, burada İzmir vekillerimiz var.

NECİP KALKAN (İzmir) – Sayın Bakanım, Yiğitler Barajı, daha yeni temelini attık.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Ayrıca, İzmir’i dünyanın en muhteşem ticaret, sanayi merkezi yapıyoruz. Bakın, Çandarlı Limanı bittiği zaman, arka planda dünyanın en önemli, Rotterdam Limanı’ndan daha büyük, muhteşem bir ihracat üssü olacak. Çünkü İzmir’i seviyoruz, güzel İzmir, bizim de sevdiğimiz. Dolayısıyla, biz İzmir’i layık olduğu yere taşıyacağız, merak etmeyin; hem tabiatı koruyacağız hem İzmir’i bir ticaret, sanayi, ziraat merkezi hâline getireceğiz.

Bir de zeytinlerden bahsediyorsunuz. Bakın, zeytinlerle ilgili bahsettiniz, açmayacaktım ama ben şunu ifade edeyim: Efendim, geçmişte bir sivil toplum kuruluşu “Zeytin ağacı orman ağacı değildir.” diye yargıdan karar almış. Neticede bir baktım, arkadaşlar, ormancılar diyor ki: “Efendim, ormanlardaki bütün deliceleri keseceğiz.” Niye? “Yahu bu deliceler o iklime uygun, hastalıklardan ari, çok muhteşem zeytin verecek bir ağaç türü, delice tabiriyle.”  Baktık yargı kararına yani yüzde 100 zeytin olursa olmuyor ama yüzde 80’i zeytin, yüzde 20 diğer ağaçlar olursa olabilir. Dedik ki: Bundan sonra eşit ve adil bir şekilde Ege ve İzmir’deki bütün ormanlardaki zeytinleri en yakın mahalledeki vatandaşlara kura çekerek aşılayarak bunları dağıtalım dedik ve bazı kura çekimlerine ben de katıldım. Urla’da hatırlıyorum, o zeytinliklere en yakın mahalleye biz hane başına 360 adet zeytin fidanı verdik, bunların sertifikasını verdik, herkesin önünde de kura çektik. İşte adalet bu, eşitlik bu işte, bunu da özellikle vurgulamak istiyorum.

Bunun dışında, İzmir’deki bütün dereleri ıslah ediyoruz. Bakın, değerli dostlar, köprü yapmak bizim işimiz değil ama Beydağ’da bir mahallenin köprüsü yıkıldı, kimse yapmadı. Tabii, bana söylediler Beydağlılar, gittik hatta talimat verdim “Bu köprü on gün içinde bitecek.” diye, dokuz gün sekiz saat falanca dakikada o bitti, açılışı yapıldı. Ayrıca rahmetli Adnan Menderes’in Kınık’ta bir dere üzerinde inşa ettiği köprü yıkıldı, kimse sahiplenmiyor. Neticede biz de İzmir’in bir evladı olarak “Bu köprüyü de derhâl yapın.” dedik ve çok kısa sürede muhteşem bir köprü yapıldı. Biz orada dereleri ıslah ediyoruz, köprüleri yapıyoruz, ayrıca eski sulama tesislerini yeniden ihya ediyoruz. Sulamaya açtığımız alanların haddi hesabı yok ve diğer bütün sahalarda İzmir’e ne gerekiyorsa yaptık, yapıyoruz. Kuş Cenneti de korunacaktır. Bakın, burada Büyük Millet Meclisinden söz veriyorum, bunu çok iyi şekilde koruyacağız. Yatırımları da yapıyoruz. Yaptığımız yatırımların listesini de size göndereceğim.

Ben bu duygularla tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun. Şimdiden ramazanışerifinizi de tebrik ediyorum. Allah’ın rahmeti, bereketi üzerinize olsun efendim. Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) – Sayın Başkanım...

BAŞKAN – Sayın Balbay...

SALİH CORA (Trabzon) – Sataşma yok ki Sayın Başkan.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) – Sayın Başkanım, ben brüt beş dakika konuştum, Bakan on dakika cevap verdi.

BAŞKAN – Usul böyle Sayın Balbay.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) – Tabii, doğru, doğru ama çok yanlış bilgiler var. Bu bana ağır bir sataşma yani.

BAŞKAN – İç Tüzük böyle daha doğrusu.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) – Tabii, tabii, anlıyorum ama verdiği bilgiler yanlış, bu bana ağır bir sataşma efendim.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkanım...

SALİH CORA (Trabzon) – Bilgi verdi efendim, İzmir’e yaptığımız yatırımları söyledi.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) – Bakan çok yanlış bir bilgi verdi.

BAŞKAN – Sayın Balbay, gündem dışı konuşmalarda milletvekiline verilen süre beş dakika, cevap için bakana verilen süre yirmi dakikadır yani İç Tüzük böyle belirlemiş.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) – Bu çok negatif bir ayrımcılıktır Sayın Başkan.

BAŞKAN – Size herhangi bir sataşma olduğunu görmedim ancak yanlış bir bilgilendirme diyorsanız yerinizden size söz veririm konuşursunuz.

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) – “Süre dolmuştu.” dedi. Yani çok yanlış bir bilgi, bizim verdiğimiz bilgiyi...

BAŞKAN – Sayın Balbay, buyurun yerinize oturun, açayım mikrofonunuzu, yanlış bilgi varsa düzeltirsiniz.

Buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbay’ın, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun gündem dışı konuşmaya cevaben yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bir defa “Süre dolmuştu.” dedi. İki yılda bir bu süre yenileniyor. Daha önce Bakanlık demek ki en az -kabaca baktığımızda- beş kez yenilemiş, en az. Bu kez de yenileyebilirdi, yenilemediler. Yani, bir defa “Süre dolmuştu.” gerçekçi bir şey değil, doğal süreçte devam eden bir şey.

Onun dışında, bu yılki, İzmir Ticaret Odasının rakamlarıyla söylüyorum Sayın Başkan, geçen yıl İzmir’den toplanan vergi 52 milyar lira, İzmir’e yapılan yatırım 13 milyar lira. Yani şimdi, İzmir’den 5 alıyorsunuz, 1 veriyorsunuz. Yani, Bakanın bu kadar yaptığı yatırım da herhâlde olacak o kadar, durmuş saat bile günde 2 defa doğruyu gösteriyor. Yani, onun için Sayın Bakanın…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) - …”İzmir’e yatırımlar yaptık.” demesi hiç gerçekçi değil. İzmir’den 5 almaktalar ama İzmir’e 1 vermekteler.

Şimdi, Çandarlı Limanı’ndan övgülerle söz etti. Çandarlı Limanı’nın bitiş tarihi Sayın Başkan, 2013’tü. Sayın Başkan, Bakan saymayı bilmiyorsa yirmi dakika süre verelim, bir daha konuşsun; beş yıl geçti üzerinden. Sabuncubeli bu yıl bitecekti, yanlış ihale etmişler, o da bitmedi. İzmir’deki 35 temel projenin sadece 2’sini yaptılar, devamını yapmadılar.

Biz İzmir’in hakkını istiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Peki.

Teşekkür ederiz Sayın Balbay.

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları (Devam)

3.- Diyarbakır Milletvekili Nimetullah Erdoğmuş’un, kayıp çocuklara ilişkin gündem dışı konuşması

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gündem dışı üçüncü söz, kayıp çocuklar hakkında söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Sayın Nimetullah Erdoğmuş’a aittir.

Sayın Erdoğmuş, süreniz beş dakika.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dün partimizin sizlere bir teklifi vardı, özet neydi? “Haksızlıkları giderelim birlikte.” şeklinde bir teklifti. Fakat, maalesef iktidar cenahı başta olmak üzere bu teklifimiz reddedildi.

Süremiz beş dakika, bu kayıp mevzusuyla ilgili hem dün CHP’den Sezgin Bey hem partimizden Meral Hanım detaylarıyla güzel bir sunum yaptılar. Ben, izninizle Kur’an-ı Kerim’in en uzun süresi olan Bakara suresiyle ilgili bu mevzuya ışık tutacak kısa bir izahat vermek istiyorum; ismini de oradan alır aslında. Konu bir kayıpla ilgidir. Yani, İsrailoğulları döneminde bir kayıp var, bir cinayet var ve profesyonelce o kayıp örtbas edilmiş, belli güçler tarafından da himaye altına alınmış cani. Fakat, öylesine önem atfediliyor ki Kur’an-ı Kerim’de bununla ilgili, bu mucizeyle ilgili ayetler iniyor ve o kaybın bulunmasıyla ilgili mucizevi bir şekilde onun hikâyesi anlatılıyor, ben ona girmek istemiyorum. Onun için şimdi bu haksızlıkları gidermek konusunda bir defa hakkı kabul etmek durumundayız.

Şimdi bakınız, yarın ramazanışerif için hepimiz ramazan orucuna, ramazan ayına adım atmış olacağız. Ben bir itirafta bulunmak istiyorum: Sizler için kabul görmeyebilir ama kanaatim odur ki, biz bazı konularda Cahiliye Araplarının çok çok gerisinde kalabiliyoruz. Örnek derseniz, bakınız, şu konuda ben öneriyorum: Gelin, eğer biz İslam’dan önceki Cahiliye Araplarının bir çeyreği olabiliyorsak o bizim için bir başarıdır. Nedir o?

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – Cahiliye Dönemi’ne cahiller döner.

NİMETULLAH ERDOĞMUŞ (Devamla) – İzninizle sözümü tamamlayabilir miyim?

Şimdi, Cahiliye Dönemi’nde haram aylar vardı, bunlar dört aylardı, bunlara “Eşhür-ül Hurum” deniliyordu. Bu aylarda o günün dünyası Arap Yarımadası eğer bir savaş varsa, eğer bir çatışma varsa anında hemen o savaştan vazgeçerdi ve dört ay boyunca artık savaşlara, çatışmalara, düşmanlıklara ara verilirdi. Ben diyorum ki, dört ay yerine biz bir ayda, bu ramazanışerifte, Kur'an’ın doğduğu ay, Kur'an’ın doğum ayı içerisinde bir ömre bedel Kadir Gecesi’nin bulunduğu, bin aydan hayırlı dediğimiz ve on bir ayın sultanı olarak da örfümüzde mahyalarla vesaire sürekli olarak canlı tutulan bu ayda geliniz Cahiliye Araplarının çeyreği olalım ve Meclisimiz bir çağrıda bulunsun, bu ayda ülkemizde çatışmalar dursun. Ne var yani şimdi bu Meclis bu konuda böyle bir ittifak ederse nasıl bir yanlış içerisine düşmüş oluruz? Dolayısıyla bizim bazı konularda bazı fırsatları, bazı önemli takvimleri, zamanları, mekânları bu şekilde eğer fırsata, eğer iyiliğe hizmet konusuna dönüştüremezsek bu memlekette artık kaybı olan bile kaybını arayamayacak duruma düşecek diyorum.

Bütün Meclisi saygıyla selamlarken ramazanışerifinizi tebrik ediyorum.  (HDP sıralarından akışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Erdoğmuş.

Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 15 sayın milletvekiline yerlerinden kısa söz vereceğim.

Sayın Tezcan, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

2.- Mersin Milletvekili Yılmaz Tezcan’ın, Necip Fazıl Kısakürek’i vefatının 34’üncü yıl dönümünde rahmetle andığına, Fırat Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Profesör Doktor Muhammed Said Berilgen’e yapılan saldırıyı nefretle kınadığına ve kendisine Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

YILMAZ TEZCAN (Mersin) – Teşekkür ediyorum.

“Bana, yakan gözlerle bir kerecik baktınız/Ruhuma büyük temel çivisini çaktınız.” diyen bu milletin ve gençliğin manevi kalkınmasında en büyük pay sahibi, şairlerin sultanı üstat Necip Fazıl Kısakürek’i vefatının 34’üncü yıl dönümünde rahmetle, minnetle ve özlemle yâd ediyorum. “Zaman bendedir ve mekân bana emanettir.” şuurunda bir gençliğin yetişmesinde emeği çok büyük olan bu güzel insana Allah rahmet eylesin.

Ayrıca acımız büyük, dün Elâzığ Fırat Üniversitesi Hastanesi Başhekimi meslektaşımız Profesör Doktor Muhammed Said Berilgen’e yapılan saldırıyı bir kez daha nefretle kınıyorum. Kendisine Allah’tan rahmet, yakınlarına, sevenlerine başsağlığı ve sabırlar diliyorum. Her meslek kutsaldır ama hekimlik daha kutsaldır. Sağlık camiamıza yapılan şiddete yazıklar olsun. Son olması dileklerimle…

Ayrıca milletimizin ve tüm İslam âleminin de ramazanışerifini tebrik ediyorum.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Tüm…

3.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm’ün, Balıkesir Göğüs Hastalıkları Hastanesinin neden taşınmak istendiğine ve Anıtlar Kurulu tarafından tescilli olan binasının sağlık müzesi olarak düzenlenmesiyle ilgili bir çalışma olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Balıkesir Göğüs Hastalıkları Hastanesi 1915 yılından beri hizmet vermektedir. 1954 yılında göğüs hastalıkları için özel olarak düzenlenen hastaneyi şimdi yeni yapılan şehir hastanesinin içine taşımak istiyorlar. Burası merkezî konumu ve özel alanlarıyla tüberküloz gibi ağır ve bulaşıcı hastalıkların tedavisi için özel alanlara sahiptir.

Sayın Bakana soruyorum: Bu hastaneyi neden taşımak istiyorsunuz? Hastane yönetiminin böyle bir talebi var mıdır? Bu hastaneyi özel sektör/kamu ortaklığıyla şehir hastanesi olarak işleteceğiz, doğru mudur? Anıtlar Kurulu tarafından tescilli olan binayı Balıkesir sağlık kurumlarının havzası olarak, sağlık müzesi olarak düzenlemeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda bir çalışmanız var mıdır?

BAŞKAN – Sayın Gözgeç…

4.- Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeç’in, Necip Fazıl Kısakürek’i vefatının 34’üncü yıl dönümünde rahmetle andığına ilişkin açıklaması

EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) – Türk edebiyatının sultanü'şşuara, şairler sultanı üstat Necip Fazıl Kısakürek’i vefatının 34’üncü yılında rahmet ve minnetle anıyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yıllar önce bize “Dört kıta, yedi iklim hâkim kılan ruhun mimarı.” diye takdim ettiği üstat Necip Fazıl büyük doğu düşünce hareketiyle siyaset ve düşünce dünyamızda derin izler bırakmıştır. 1949 yılında kaleme aldığı Sakarya Türküsü inancın, umudun, dirilişin türküsüdür. “Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur. / Sırtına Sakarya’nın Türk tarihi vurulur.” Üstadın çağırdığı bu yeni dirilişe, daha güçlü bir Türkiye hedefine yine dizelerinde belirttiği “Zaman bendedir ve mekân bana emanettir.” şuurunda bir gençlikle ulaşacağımıza yürekten inanıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Aydemir…

5.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir’in, Birinci Lig’e yükselen Erzurumspor’a başarılar dilediğine ve Süper Lig final maçının bu yıl Erzurum’da oynanmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Başkanım, sporu, kaynaşmanın zihni ve bedeni, ortak heyecan ve coşkularda buluşmanın ifadesi olarak görüyoruz; birlik ve beraberlik enerjisinin bir yarışma heyecan ve ahengi içinde kaydedilmesi olarak algılıyoruz. Spor, bize göre seyircisi ve faaliyet vereniyle bütünleşen bir ortaklık kültürüdür. Bunun son fotoğrafı dün İstanbul’da Erzurumspor’umuzla Gümüşhanespor arasında oynanan karşılaşmada görüldü. Ülkemizin iki güzide kulübü Birinci Lig’e çıkabilmek için final oynadılar. Şampiyonluğu hak eden her iki takım oyuncularını ve centilmence takımlarını destekledikleri için taraftarlarını tebrik ediyorum. Şampiyonluğu kucaklayan Erzurumspor’umuza Birinci Lig’de de başarı diliyor, önümüzdeki yıl buradan Süper Lig’e çıktığı için yeniden tebrik konuşması yapmayı diliyorum. Ve bir talepte bulunuyorum: Süper Lig final maçı bu yıl Erzurum’da oynansın ki sporu kaynaştıran, barıştıran iklimi ülkemizi sarıp sarmalasın.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Akın…

6.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, FETÖ nedeniyle el konulan yurtlardan ne kadarının TÜRGEV’e devredildiğini ve Balıkesir’de özel yurtların denetimlerini ve sonuçlarını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

AHMET AKIN (Balıkesir) – Sayın Başkan, Millî Eğitim Bakanına verdiğim soru önergesinde Balıkesir’de FETÖ nedeniyle el konulan yurtlardan ne kadarının TÜRGEV’e devredildiğini sordum cevap gelmedi, yeniden sordum yine cevap gelmedi. Besleyip büyüttüğünüz FETÖ, paralel devlet kurup darbe yaptı, şimdi partinizin Genel Başkanının aile bireylerinin vakıflarına devlet olanaklarını yağdırıyorsunuz. Millî Eğitim Bakanı neden çekiniyor veya bu soruya neden cevap vermiyor? Bunun cevabı bu kadar zor mu? Ben bir tanesini biliyorum. Başka hangi yurtlar TÜRGEV’e verilmiştir, derhâl bunu açıklasınlar.

Yine Balıkesir’de özel yurtların denetimlerini ve sonuçlarını soruyorum, Bakan bana ilgili yönetmelik çerçevesinde denetimlerin yapıldığını söylüyor. Adana Aladağ’da yavrularımız yurtta yanarken de bu yönetmelik vardı, gereği yapılmadığı için bir anlamı olmadı. Onun için Millî Eğitim Bakanını derhâl ama derhâl göreve çağırıyorum.

BAŞKAN – Sayın Öz…

7.- Çanakkale Milletvekili Bülent Öz’ün, iktidarın FETÖ’yle mücadele ettiğini söylemesine rağmen siyasi ayağına dokunulmadığına ilişkin açıklaması

BÜLENT ÖZ (Çanakkale) – Sayın Başkan, iktidar FETÖ’yle mücadele ettiğini söylüyor, oysa Bank Asyanın kurdelesini kesenler aramızda dolaşıyor, bankanın önünden geçenler FETÖ’yle suçlanıyor ama FETÖ’nün siyasi ayağına dokunulmuyor. 15 yaşındaki askerî öğrenciler bir yıldır hapiste tutuluyor, darbecilerle on iki saat içeride kalan Hulusi Akar ifade vermeye çağırılmıyor. 15 Temmuz günü MİT’e gelen darbe ihbarı önemsenmiyor, asılsız ihbarlarla binlerce vatandaşımız “darbeci” ilan ediliyor. Aynı şekilde Hakan Fidan da Darbe Komisyonuna ifade vermeye çağırılmıyor. KHK’yla binlerce akademisyen görevinden atılıyor, darbeyi yöneten sözde akademisyen Adil Öksüz serbest bırakılıyor. “Ergenekon kasası” iddiasıyla Kuddusi Okkır hastalıktan ölüme terk ediliyor, Kadir Topbaş’ın damadı hastalıktan serbest bırakılıyor. Ensar’a kulaklar tıkanıyor, gerçek FETÖ’cülere gözler kapanıyor, sapla saman ayrılmıyor. İddianame bile hazırlanmadan insanlar hapislerde yatıyor, aileler mağdur bırakılıyor, vatandaşımız bir an önce yargı yolunun sonuçlanmasını bekliyor.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Çakırözer…

8.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in, AKP Hükûmetinin Türkiye’nin taraf olduğu tüm uluslararası sözleşmelere, Anayasa ve yasalara aykırı biçimde işçi sınıfının en demokratik hakkı olan grev hakkını elinden aldığına ilişkin açıklaması

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

AKP Hükûmeti başta Uluslararası Çalışma Örgütü olmak üzere Türkiye’nin taraf olduğu tüm uluslararası sözleşmelere, Anayasa’mıza ve yasalarımıza aykırı biçimde işçi sınıfımızın en demokratik hakkı olan grev hakkını elinden almaktadır. Son olarak 5 ilde 9 fabrikada KRİSTAL İŞ Sendikası üyesi toplam 6 bin cam emekçisi işçimizin 24 Mayısta başlatacağı grev Bakanlar Kurulu kararıyla ertelendi. Bu, cam emekçilerine yönelik, AKP döneminde, üçüncü grev yasaklamasıdır. Anayasa Mahkemesi 2015’te sendikanın başvurusu üzerine Hükûmetin hak ihlalinde bulunduğuna hükmederek “Grevi yasaklayamazsın.” demişti. Buna rağmen AKP Hükûmeti şimdi bir kez daha grev yasağı getirerek hukukun üstünlüğü ilkesini çiğnemiştir, hukuku hiçe saymıştır. Bu karar demokrasiye ve temel insan haklarına aykırıdır. Binlerce cam emekçisi şu anda seslerini duyurmaya çalışıyor. Cam emekçileri, ülkemizi cam üretiminde Avrupa’da 1’inci, dünyada 3’üncü yaptılar. Bunun neresi ulusal güvenliği tehlikeye sokmaktadır?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bayır…

9.- İzmir Milletvekili Tacettin Bayır, İzmir’in su ihtiyacının karşılanmasıyla ilgili yapılanlara ve Gördes Barajı’ndaki sorunun ne zaman çözüleceğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

TACETTİN BAYIR (İzmir) – Az önce, Sayın Bakan “İzmir’e su verdik.” dediler. Öncelikle şunu ifade etmeliyim: İzmirlilerin ödediği vergilerle İzmir’e yaptığınız yatırımlar için teşekkür ederiz ancak sizin yanıltıldığınızı düşünüyoruz; şöyle ki: Yılda 58 milyon metreküp suyun İzmir’e Gördes Barajı’ndan verileceği sekiz yıl önce söylenmişti. DSİ’nin yapması gereken arıtmayı İzmir Büyükşehir Belediyesi yapsın dediler Belkahve’ye, Büyükşehir Belediyemiz yaptı.

Geçen gün İZSU’ya “2010 yılından bu yana borcunuz 48 milyon TL.” diye yazı gönderdiniz. Delik olduğu için su tutmayan, üç yıl önce boşaltılan bu barajdan bugüne kadar 27 milyon metreküp suyu yedi yılda aldı İzmirliler. Bu miktar bir yılda verilecek suyun sadece yarısıdır, bu duruma istenen bedel ise 1 metreküp suya yaklaşık olarak 2 liradır. İstenilen bu para hangi amaçlı kullanılacak, barajdaki sorun ne zaman çözülecektir bunların cevaplanmasını talep ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Şeker…

10.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün kuruluşunun 170’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Teşekkürler Sayın Başkan.

1847 yılında kurulan tapu teşkilatının 170’inci kuruluş yıl dönümü. Ana görevi kadastro ve tapu işlemleri olan Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü 2003’e kadar yılda ortalama 350 birimin kadastrosunu yaparken AK PARTİ iktidarıyla birlikte bu sayı 1.750’ye çıkmıştır.

Bugün itibarıyla Türkiye’nin yüzde 99,8’inin kadastro çalışmaları tamamlanmış olup kullanıma sunulmuştur. Son yıllarda yapılan yasal değişikliklerle, orman kadastrosu 2/B çalışmaları ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kadastro çalışmalarını da yapmaktadır. Vatandaşa daha etkili, güvenilir, güncel ve hızlı bir şekilde hizmet vermek için e-devlet projesini en iyi kullanan kurumlardandır. Bunun için vatandaşımız tapu işlemlerini sadece kayıtlı bulundukları tapu müdürlüklerinde değil diledikleri tapu müdürlüklerinde hatta yurtdışında da yapabilmektedirler.

Sayın Cumhurbaşkanımızı, Başbakanımızı ve bu hizmetlerin sunumuna katkı sağlayan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünü ve taşra teşkilatlarını kutluyor, kendilerine teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Gaytancıoğlu…

11.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu’nun, Hükümetin Şişecama bağlı 7 fabrikada alınan grev kararını ertelemesine ilişkin açıklaması

OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

AKP Hükûmeti işçi düşmanı tavrını her zaman olduğu gibi yine sürdürmekte, özgür toplu pazarlık hakkını engellemekte ve işçi sınıfının yasal grev hakkını gasbetmektedir. Bunun bir örneğini dün yeniden yaşadık ve hâlen yaşıyoruz. Şişecama bağlı 7 fabrikada işçiler en doğal hakları olarak ücret artışı talep etmişler ve buna göre sözleşme yapmak istemişlerdir; bu talep yerine getirilmeyince grev kararı almışlardır ancak bu grev kararı Hükûmetçe grev ertelemesi kararı alınarak reddedilmiştir. En büyük rezillik ise Kırklareli milletvekilimize yapılmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi Kırklareli Milletvekilimiz Türabi Kayan işçilerle beraber olmak istemiş ancak fabrikadan içeri dahi alınmamıştır. Tek adam rejiminin ülkeyi getirdiği durum işte budur.

BAŞKAN – Sayın Çamak…

12.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak’ın, makamında katledilen Fırat Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Profesör Doktor Muhammed Sait Berilgen’e Allah’tan rahmet dilediğine ve iktidarın sağlıkta şiddet eğilimlerinin vebalini üstlenmek durumunda olduğuna ilişkin açıklaması

HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) – Sayın Başkan, Fırat Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Profesör Doktor Muhammed Sait Berilgen makamında katledildi.

Üniversite hastaneleri, maalesef, yaklaşık 5 milyar civarı devasa bir borç batağındadır. Aslında bir borç krizinin patlaması olarak karşımıza çıkan bu cinayet, başhekim nezdinde devlete yapılan bir saldırıdır. Hükûmet, yıllardır bir çözüm bulamadığı bu borçların muhatapları olarak kabul edilen hastane yetkililerinin de hayatlarını ve itibarlarını riske atmaktadır. Bu borç batağından sorumlu olan iktidar çözüm bulmazsa tekrarlanabilecek tüm olası şiddet eğilimlerinin vebalini üstlenmek durumundadır.

Meslektaşıma Allah’tan rahmet, sevenlerine başsağlığı diliyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Arslan…

13.- Denizli Milletvekili Kazım Arslan’ın, özel hastane raporuyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı Ömer Kavurmacı tahliye edilirken Cumhuriyet gazetesi yazarlarının neden tahliye edilmediğini ve yargıda bu ayrımcılığın neden yapıldığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

KAZIM ARSLAN (Denizli) – Adalet Bakanına soruyorum: FETÖ terör örgütünün en önde gelen isimlerinden, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı olan Ömer Kavurmacı özel hastaneden aldığı doktor raporuyla tahliye edilmiştir. Aynı düzeyde hasta olan, ağır hasta olup da rapor alan, FETÖ terör örgütüyle yıllardan beri mücadele eden, hiçbir şekilde ilgisi ve irtibatı olmayan Cumhuriyet yazarlarının tutuklu kalmalarının nedeni nedir? Yargıda bu ayrımcılık neden yapılıyor? Yargıda yapılan bu kayırma nedeniyle savcılar ve hâkimler hakkında bir soruşturma açtıracak mısınız? Sürekli, yargının bağımlı olmadığını, tarafsız karar verdiğini söylüyorsunuz; peki, özel hastane raporuyla Ömer Kavurmacı tahliye ediliyorsa Cumhuriyet gazetesi yazarları neden tahliye edilmiyor? Bu kararlar yargının kişiye göre hareket ettiğini göstermiyor mu?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Zeybek…

14.- Samsun Milletvekili Kemal Zeybek’in, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a çıktıktan sonra 25 Mayıs 1919 tarihinde Havza’ya geldiklerine ve Havzalıların 25 Mayıs bayramını en içten dilekleriyle kutladığına ilişkin açıklaması

KEMAL ZEYBEK (Samsun) – Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a çıktıktan sonra yolda Gençlik Marşı’nı söyleyerek 25 Mayıs 1919 tarihinde Havza’ya gelirler. On sekiz gün Havza’da kalarak Kurtuluş Savaşı’nın planlamasını yaparlar. Kurtuluş Savaşı’nın planlamasının yapıldığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı Havza ilçesinde işgal hareketlerini protesto etmek amacıyla ilk mitingde yapılmıştır. Atatürk, ilk genelgesini Havza’da yazmış ilk telgrafını Havza’da çekmiştir. Havza ve yöre halkı Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına büyük destek olup moral kaynağı olmuşlardır. Cumhuriyet tarihimizde büyük görev üstlenmiş kahraman Havza’nın ve Havzalıların 25 Mayıs bayramını en içten dileklerimle kutlar, saygılarımı sunarım.

BAŞKAN – Sayın Gürer…

15.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, ramazan ayının hayırlara vesile olmasını dilediğine ve ilaç parası toplanmadığı için ölen Eymen bebeğin ölümünün Bakanlığın harekete geçmesine vesile olmasının ibret verici olduğuna ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Üç aylar içindeyiz. Ramazan ayı başlıyor. Halkımızın ibadetlerinin kabulünü ve hayırlara vesile olmasını diliyorum. Dinimiz kul hakkı yenmemesi, abartı ve gösterişten uzak durulmasını öğütler. Komşusu açken tok yatan bizden değildir. Ne var ki ülkemde Eymen bebek ilaç parası toplanmadığı için ölürken AKP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı gittiği ülkelere uçakla makam aracı götürmektedir. O ülkelerde büyükelçiliklerde zırhlı araç varken bu israfı yapanlar bebek ölümünü seyretmiştir. Büyük devlet lüks araçlarla değil, Eymen bebekleri yaşatarak olunur. Valiliğin mart ayında açtığı kampanya Eymen bebeğin ölümü sonrası bakanlığın harekete geçmesine ancak vesile olmuştur. Acı tablo ibret vericidir. Vicdanlara havale ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Kuyucuoğlu…

16.- Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu’nun, Tarım Bakanının verdiği veriler ile TÜİK ve SGK’nın verdiği verilerin çeliştiğine ilişkin açıklaması

SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Tarım Bakanımızın verdiği veriler ile TÜİK’in ve SGK’nın verdiği veriler çelişmektedir. AKP iktidarı döneminde 2 milyon dolayındaki çiftçinin tarım yapmaktan vazgeçtiği ve tarım sektörünün ulusal gelire katkısının yüzde 10,3’lerden yüzde 7’lere indiği görülmektedir.

Yine, tarım sektörünün istihdama katkısı da yüzde 34,9’dan yüzde 20,4’lere kadar gerilemiştir. SGK verilerine göre tarım kapsamında çalışan kayıtlı çiftçi sayısı da 2016 yılında Türkiye genelinde 79.307, Mersin ilimizde ise 3.548 azalarak neredeyse rekor seviyelere ulaşmıştır. Tarım Bakanı olarak bunun nedenlerini nasıl açıklıyor?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz sayın milletvekilleri.

Sayın milletvekilleri, şimdi sırasıyla sayın grup başkan vekillerine söz vereceğim.

Sayın Akçay, sizden başlayalım.

Buyurun.

17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, İslam âleminin ramazan ayının hayırlara vesile olmasını niyaz ettiğine, Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesi Tendürek kırsalında ve Beytüşşebap Kato Dağı’nda şehit olanlara Allah’tan rahmet dilediğine ve Gün Sazak’ın şehadetinin 36’ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bu hafta yani yarın, cumayı cumartesiye bağlayan geceden itibaren maddi ve manevi sayısız hayır ve güzelliklerin yaşandığı bir mübarek ramazan ayına daha erişmenin mutluluğunu yaşayacağız. On bir ayın sultanı olan ramazan ayının aramızdaki sevgi, saygı ve muhabbeti güçlendiren, birlik, beraberlik, kardeşlik, yardımlaşma, dayanışma ve hoşgörü duygularını canlandıran atmosferini hep birlikte yeniden idrak etmeyi ümit ediyoruz. Bu mübarek ayı inşallah zalimlerin planlarına ve saldırılarına karşı uyanık olarak ülkemize ve milletimize kastetmeye çalışanlara fırsat vermeden, ibadet, kaynaşma ve yardımlarla geçireceğimize inanıyorum. Millî şuur ve iman içinde iftar sofralarımızda bereketle ve dualarla buluşmak dileğiyle milletimizin ve bütün İslam âleminin ramazan ayının hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum.

Bugün Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesi Tendürek kırsalında bölücü terör örgütü PKK’lı teröristlerin saldırısı sonucu 2 askerimiz şehit olmuş, 4 askerimiz de yaralanmıştır. Aynı şekilde dün Beytüşşebap Kato Dağı’nda bir Özel Harekât polisimiz şehit olmuş, 2 polisimiz yaralanmıştır. Hain saldırıda hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum.

Yarın aynı zamanda büyük siyaset ve devlet adamı Gün Sazak’ın şehadetinin 36’ncı yıl dönümüdür. Gün Sazak, çileli dönemlerde vicdan ve sorumluluk sahibi bir ülkü insanı olarak  devlet ve siyaset dünyasında iz bırakmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun devam edin Sayın Akçay.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Merhum Gün Sazak, Türk milletinin menfaatleri için bugünlere örnek olacak yürekli ve bilge bir tavırla hareket etmiştir. Bugünün siyaset adamlarının Gün Sazak’ın millet ve devlet şuurunu anlaması ve benimsemesi gereken bir dönemden geçiyoruz. 1977’de kurulan hükûmette Gümrük ve Tekel  Bakanı olarak görev yapan Gün Sazak, kısa sürede yolsuzluk ve rüşveti ortadan kaldırarak siyaset, bürokrasi ve devlet tarihine damga vurmuştur. Siyasetin, yolsuzluk, rüşvet, rant, vurgun ve kupon gibi kavramlarla anılamayacağını gösteren merhum Gün Sazak Bey’in tüm kamu yöneticileri ve siyasetçiler için bir kutup yıldızı olmasını temenni ediyorum.

Gün Sazak öncü bir şahsiyettir. Bu vesileyle Gün Sazak’ı bir kez daha rahmet, minnet ve dualarla anıyor, onun gönül ve zihin dünyamızda yaşamaya devam edeceğini ifade etmek istiyorum. Bu vesileyle, bütün şehitlerimize, millete hizmet edip ebediyete intikal eden bütün mümtaz şahsiyetlere rahmet diliyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akçay.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Mahmut Toğrul’a söz vereceğim.

Buyurunuz.

18.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul’un, İslam âleminin ramazan ayını tebrik ettiğine, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun KHK’yla atılmış açlık grevindeki 2 eğitimciyle ilgili yargısız infaz niteliğindeki birtakım söylemlerine ve Meclis Başkanının işinden edilen 150 bini aşkın kamu çalışanıyla ilgili soru önergelerini iade ederek gerçeklerin ortaya çıkarılmasını engellemek istediğine ilişkin açıklaması

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Teşekkürler Başkanım.

Yarın ilk sahura kalkılacak, ben de İslam âleminin ramazanışerifini şimdiden tebrik ediyorum, tüm Müslümanların dualarının kabulünü diliyorum.

Sayın Başkanım, bugün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yargısız infaz niteliğindeki birtakım söylemlerini duyduk. Yetmiş dört gündür işinden KHK’yla atılmış iki eğitimcinin işimizi istiyoruz diyerek bedenini açlığa yatırdığı… Çünkü Hükûmetin buradaki asıl amacı onları açlığa terk etmekti, işsizliğe, yoksulluğa terk etmekti. Onlar da “Biz bedenimizi kendimiz açlığa yatırıyoruz.” dediler ve yetmiş dört gündür açlık grevindeydiler. Devamında evlerine hukuksuzca baskın düzenlendi ve gözaltına alındılar. Savcılığa çıkarıldığında Ankara TEM Şube Müdürü karar aşamasında savcının odasındaydı, ben de oradaydım Sayın Başkan. Süleyman Soylu bu insanları bugün hiçbir yargı kararı olmadan örgüt üyesi ilan etti. Bu, açıkça bir yargısız infazdır. Bu saatten sonra hangi hâkim İçişleri Bakanının bu tavrına rağmen gerçeği ortaya çıkarabilecektir, İçişleri Bakanının bu tavrına karşı gerçek bir tavır ortaya koyabilecektir? Bunu anlamak mümkün değildir. En azından masumiyet karinesi ihlal edilmiştir Sayın Başkan.

Yine, Sayın Başkan, “Çocuklarımızı bunlara mı teslim edelim?” demiştir. Sayın Bakan, çocuklarımızı bu eğitimcilere değil de öğrencilerinin eline idam ipi tutturarak fotoğraf çeken öğretmenlere mi teslim edelim?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin Sayın Toğrul.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, biliyorsunuz, KHK’larla 150 bini aşkın kamu çalışanı işlerinden edildi. Biz bunların hiçbir gerekçe sunulmadan işinden, aşından edilmiş olmasını defaatle sayın bakanlara soru önergesi şeklinde veriyoruz. Maalesef, Meclis Başkanı çok basit gerekçelerle bu soru önergelerimizi tarafımıza iade etmekte -bakanların en azından sorduğumuz sorular ve bunlarla ilgili, bu hukuksuzlukların kamuoyuyla paylaşılmasına vesile olması için- verdiğimiz soru önergelerini kapatarak tarafımıza iade etmektedir. Sayın Meclis Başkanına ben buradan sesleniyorum: Bu Meclisin 10 milletvekili şu anda cezaevinde. Sayın Başkan eğer gerçekten...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Teşekkür ediyorum.

...bu Meclise halkın oylarıyla gelmiş ve kendi üyeleri olan milletvekillerinin yasama faaliyetlerini yürütmesi konusunda duyarlılık göstermiş olsaydı, soru önergelerine karşı gösterdiği duyarlılığı buna karşı göstermiş olsaydı takdir edilirdi. Ama maalesef, Sayın Başkan gerçeklerin ortaya çıkarılmasını engellemek istiyor, soru önergelerimizin cevap bulmasını engelliyor. Ben buradan kamuoyuna bildirmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Toğrul.

Sayın Özel, buyurun.

19.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Ağrı Doğubeyazıt’ta şehit düşen 2 askeri rahmetle andığına, ramazan ayının Müslüman âlemine ve tüm vatandaşlara hayırlı olmasını dilediğine ve Meclis Başkanlığının iftar yemeği davetine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün Ağrı Doğubayazıt’ta şehit düşen 2 askerimizi rahmetle anıyoruz. Her gün söylediğimiz gibi bu son şehidimiz olsun diyoruz ama maalesef ne anaların gözyaşı ne gençlerin kanı durmuyor. Terörü de terörün tüm destekçilerini de bir kez daha buradan lanetliyoruz.

Yarın ramazan ayının başlangıcı. Bu kutlu ayın hem Müslüman âlemine hem ülkemizdeki tüm vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyoruz.

Tabii ramazan ayı sadece aç kalmak ve bunun karşısında sevap kazanmak değil, ramazan ayı esas açın hâlinden anlamak demek. Daha önce de defalarca konuştuk, bu ülkede her geçen gün artan bir gelir adaletsizliği var. Yoksulluk sınırının, açlık sınırının altında yaşayan insanlar var. Dünya Sağlık Örgütünün uygun gördüğü sağlıklı beslenme biçimine uygun olarak beslenemeyen milyonlar var. Ama israf var, ama kendisi değil yedi sülalesinin yetmiş yılda değil, yedi yüz yılda tüketemeyeceği servetlerini bir yerlerde değerlendirenlerle bir öğünlük yemeğin parasını bulamayanlar var.

Bu Mecliste oruç tutacak, iftar yapacak, ramazanın kıymetini anlayacak herkesin, açın hâlinden de anlayarak ve kendi siyasetleri için de bu konuda bir şeyler yapmakla ilgili sorumluluklarını hatırlatmak istiyoruz.

Ramazan ayının Meclise dürüst ve doğru siyaset ve yalandan, iftiradan, karalamadan uzak dil; nefret söylemi yerine, anlayış dilini geliştirecek bir katkı sağlamasını da son derece önemsiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, devam edin.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Dün bahsetmiştik aldığımız iftar davetinden. Adalet ve Kalkınma Partisinin yeni Genel Başkanı, geçmiş dönem tarafsız Cumhurbaşkanı, şimdi Adalet ve Kalkınma Partisinin Sayın Genel Başkanının katılacağı, tasfiye hâlindeki Başbakanlık makamının da temsil edileceği bir iftar yemeği var. İftar yemeği davetinde ve devamında söylenenlerin en rahatsızlık verici hususlarından bir tanesi de zımnen kadın milletvekillerine bu iftarın ilkine katılmayın, size ayrı iftar vereceğiz yaklaşımıdır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak orada niyet okuma niyetinde değiliz ama kimse de -Sayın Meclis Başkanı kusura bakmasın- saf değil. “Bir iftar veriyorum, buna şunlar, bunlar gelecek, sonra hanım arkadaşlara da ayrı iftar vereceğim.” demek bu iftar yemeğinde bulunmayın demektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Müsaadenizle tamamlayayım.

BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ben, Meclisin o iftar yemeğine katılması gereken, orada iftar yapabilecek tüm kadın milletvekillerini Meclis Başkanının bu tavrına direnmeye, ona karşı haddini bildirmeye davet ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Ramazan gibi kutsal bir ayın daha başlamadan Meclis Başkanının köhne, örümcek kafasına alet edilmiş olmasından da büyük hicap duyuyorum.

Çok teşekkür ederim.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Bir de kadınların toplantısına Meclis Başkanı ne sıfatla katılıyor? Erkek değil mi ya? 

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özel.

Şimdi ben bu konuda Meclis Başkan Vekili olarak bir düzeltme yapma gereği duyuyorum.

Açıkçası dün Başkanlık Divanında bu ramazan ayında verilecek olan davetler konuşuldu. Meclis Başkanı iki ayrı davet veriyor, doğru. Birinci davet sadece kadın milletvekillerine, ikinci davet tüm milletvekillerine. Burada kadın-erkek ayrımı yok Sayın Özel.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Her zamanki gibi istismar var, başka bir şey yok. Boş muhalefet. İleriye götürsün Türkiye’yi, öyle muhalefet yap, ileriye götürsün. Geriye götürmek için muhalefet olmaz. Yazık!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, siz bir iftar yaparsanız, “Buna sadece kadın milletvekilleri gelir.” derseniz kadın milletvekillerine öbür iftarla ilgili bir mesaj vermiş olursunuz, biz bunun altını çizmek istiyoruz. Yoksa, bugüne kadar yapılmayan… Sonra, nerede var, dinin neresinde var sadece kadınlara iftar?

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Ya, sana ne? Başkanın takdiri ya, sana ne?

BAŞKAN – Geçen sene de böyle bir yemek daveti vardı Sayın Özel. 

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Kafa aynı kafa. Geçen sene de eleştirdik.

BAŞKAN – Sadece kadın milletvekillerine verilen bir iftar daveti vardı.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Golü yedin, otur.

BAŞKAN – İkinci iftar daveti de tüm milletvekillerine kadın-erkek ayrımı yapılmadan. Yani ben bunda bir art niyet görmüyorum Sayın Özel. Kadınlara ayrıca pozitif bir ayrımcılık yapıldığını düşünüyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, siz böyle düşünebilirsiniz.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Bir kadın olarak öyle düşünüyor. Sizin bir erkek olarak ne düşündüğünüz önemli değil.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Batıyor, batıyor.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sizin böyle düşünüyor olmanız iktidar partisini de rahatlatır.

BAŞKAN – Ben onları rahatlatmak adına söylemiyorum, sadece kendi düşüncelerimi ifade ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Biliyorum, biliyorum.

Bu alkış da benim neyi kastettiğimi anlatır Sayın Başkan.

Ben size şunu söyleyeyim: Kimsenin çocuğundan ayrı düşürmek için yapmıyorlar ama Burcu Vekilimizi hapiste tutuyorlar, çocuğundan da ayrı. O zihniyet neyi ne amaçla yapıyor, kime nasıl had bildiriyor, kime nasıl istikamet veriyor, bunu hâlâ daha anlayamadıysak ben payıma anladığımı anlıyorum, takdiri de kamuoyuna bırakıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özel, o çok ayrı bir şey. Sayın Burcu Çelik’in cezaevinde olması elbette ki kabul edilir bir şey değil. Çocuğundan ayrı olmasını elbette ki kabul etmiyoruz. Burcu Çelik’in yeri cezaevi değil, Burcu Çelik’in yeri burasıdır, Parlamentodur; siyasi faaliyetlerini yürütmek adına buradır.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Niyeti, çocuktan ayrı tutmak değil.

BAŞKAN – Bu tartışma ayrı bir tartışmadır Sayın Özel.

Peki, teşekkür ediyoruz.

Sayın Muş, buyurun.

20.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, Ağrı Doğubeyazıt’ta şehit olan askerlere Allah’tan rahmet dilediğine, Necip Fazıl Kısakürek’i vefatının 34’üncü yıl dönümünde rahmetle andığına ve tüm milletin ve İslam dünyasının ramazan ayını tebrik ettiğine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, bugün Ağrı’da şehit olan askerlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum, milletimizin başı sağ olsun. Terörü ve onu destekleyenleri lanetliyorum.

Büyük şair, yazar, dava adamı ve mütefekkir Necip Fazıl Kısakürek’i ölümünün 34’üncü yıl dönümünde rahmetle, minnetle anıyorum. Tüm hayatını inandığı davaya vakfeden ve vatansever bir neslin öncü isimlerinden olan Necip Fazıl, bizim edebiyat ve fikir dünyamızda çok müstesna bir yere sahiptir. Ahlaklı, faziletli, ilim ve irfan sahibi bir gençlik tasavvurunu ön plana çıkaran ve yazdığı dev eserlerle sadece Türkiye'de değil, tüm İslam dünyasında takdir toplayan Necip Fazıl Kısakürek bu ülkenin yetiştirdiği önemli değerlerden birisidir.

Özellikle 1940’lı yıllar sonrası yazdığı eserlerinde yerlilik ve millîlik vurgusunu ön plana çıkaran Necip Fazıl’ı bugün daha iyi anlamakta ve idrak etmekteyiz.

“Anadolu, İslam dünyasının kalbidir ve İslam coğrafyasının gözü kulağı Anadolu’dadır.” anlayışıyla yazılar yazan Necip Fazıl’ın haklı çıktığı bugün Orta Doğu’da yaşanan gelişmelerle ortaya çıkmıştır. Orta Doğu’daki mazlum halkların, ölümden kaçan kadın ve çocukların tek sığınacağı güvenli liman Türkiye’dir yani Türkiye kendisinden emin olunan ülkedir. Tıpkı Necip Fazıl’ın işaret ettiği gibi, Türkiye bugün dünyadaki mazlum milletlerin umudu, insani değerlerin sözcüsü, adalet ve hakikatin en büyük savunucusu olmuştur. Batı dünyası Suriye’de ölen çocuklara kör, sağır, dilsiz kalarak çürümüş bir zihniyeti gösterirken Türkiye büyük bir ensar bilinci sergileyerek bu coğrafyanın mazlum çocuklarına kucak açmıştır. Bu anlamda, öncü düşüncelerini bizlere aktaran, fikir dünyamıza önemli katkılarda bulunan büyük şair ve düşünce adamı Necip Fazıl’a Cenab-ı Allah’tan bir kez daha rahmet diliyorum.

Aynı şekilde, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtulmak olan ramazan cuma günü başlıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, devam edin.

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Tüm milletimizin ve İslam dünyasının ramazan ayını tebrik ediyorum. İnşallah bu ramazanı tüm dünyaya çok daha fazla huzurun geldiği bir ay olarak hepimiz idrak etmiş oluruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Muş.

V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, ramazan ayının ülkemize barış, huzur ve kardeşlik getirmesi temennisinde bulunduğuna ve 10 milletvekilinin cezaevinde olduğu bir Parlamentonun siyasi faaliyetlerini tam anlamıyla yerine getirdiğinin söylenemeyeceğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, yarın akşam ramazanın ilk sahuru gerçekleşecek, yarın akşam tüm İslam âleminde sahurlara kalkılacak ve cumartesi günü ilk oruç tutulacak. Elbette ki ramazan ayı on bir ayın sultanı, en bereketli, en verimli bir ay ve bu ay en çok duaların edildiği, en fazla ellerin havaya kalktığı bir ay. Ramazan ayı küskünlerin barıştığı, özellikle dargınlıkların giderildiği bir ay olarak bilinir. Biz de ramazan ayının ülkemize bir an önce huzuru, barışı, adaleti, kardeşliği ve özgürlükleri getirmesi temennisinde bulunuyoruz ve bu Parlamentonun şu anda yaşamış olduğu eksikliği bir an önce gidermesi temennisinde bulunmak istiyoruz çünkü şu anda Parlamento eksik bir Parlamento. 10 milletvekilinin tutuklu olduğu bir Parlamentoya biz ne yazık ki “eksik Parlamento” demek durumunda kalıyoruz. 10 tane milletvekilinin cezaevinde olduğu bir Parlamentonun siyasi faaliyetlerini tam anlamıyla yerine getirdiğini elbette ki söyleyemeyiz. Milletvekillerinin yeri cezaevi değildir, milletvekillerinin yeri elbette ki Parlamentodur; siyasi faaliyetlerini yürütmektir, seçmenleriyle, halkıyla birlikte olmaktır. Bu hukuksuzluğun bir an önce giderilmesi temennisinde bulunmak istiyorum.

Ramazan ayının bir kez daha ülkemize barış, huzur ve kardeşlik getirmesi temennisinde bulunuyor ve tebrik ediyorum.

Şimdi gündeme geçiyoruz sayın milletvekilleri…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, söz talebim var.

BAŞKAN – Sayın Özel, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

21.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Meclis Başkanının iftar davetinde “hanım milletvekilleri” ifadesinin kullanılmasına ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, biraz önce Sayın Meclis Başkanının yapmış olduğu çağrı ve o iradenin arkasında durdunuz. Grubumuza ait kadın milletvekilleri Meclis Başkanına bugün bir cevap ve açık mektup yollamışlardı. Orada ısrarla milletvekillerine “hanım milletvekilleri” denilmesi ifadesi var. O konudaki tavrınız da yine Meclis Başkanının kadın milletvekillerine “hanım” demesi noktasıyla örtüşüyor mu? O konuda kadın milletvekillerimizin sizden bir açıklama talebi var.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Ben kadın milletvekilleri diyorum değerli arkadaşlar. Sizin yanınızdayım yani bu konuda.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ve 22 milletvekilinin, zorunlu askerlik görevi sırasında yaşanan şüpheli intihar olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/538)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Zorunlu askerlik görevi sırasında yaşanan şüpheli intihar olaylarının tüm boyutlarıyla araştırılarak bu konuda alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve İç Tüzük’ün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.

1) Nursel Aydoğan                              (Diyarbakır)

2) İdris Baluken                                 (Diyarbakır)

3) Filiz Kerestecioğlu Demir                 (İstanbul)

4) Garo Paylan                                  (İstanbul)

5) Hüda Kaya                                    (İstanbul)

6) Müslüm Doğan                               (İzmir)

7) Ali Atalan                                      (Mardin)

8) Erol Dora                                      (Mardin)

9) Mithat Sancar                                (Mardin))

10) Ahmet Yıldırım                              (Muş)

11) Burcu Çelik                                  (Muş)

12) Besime Konca                              (Siirt)

13) Kadri Yıldırım                               (Siirt)

14) Aycan İrmez                                 (Şırnak)

15) Faysal Sarıyıldız                           (Şırnak)

16) Ferhat Encu                                 (Şırnak)

17) Leyla Birlik                                  (Şırnak)

18) Dilek Öcalan                                (Şanlıurfa)

19) İbrahim Ayhan                              (Şanlıurfa)

20) Osman Baydemir   (Şanlıurfa)

21) Alican Önlü                              (Tunceli)

22) Nadir Yıldırım       (Van)

23) Tuğba Hezer Öztürk                   (Van)

Gerekçe:

Türkiye zorunlu askerlik görevi sırasındaki hak ihlallerinin en yoğun olduğu ve yine zorunlu askerlik görevi sırasında şüpheli asker intiharlarının en fazla yaşandığı ülkelerin başında gelmektedir. Buna karşılık gerek TSK ve gerekse geçmiş AKP hükûmetlerince yaşanan şüpheli intihar vakalarının incelenmesine ve aydınlatılmasına dair yeterli bir çaba gösterilmediği görülmektedir.

Türkiye'de her ay en az 3 zorunlu askerin şüpheli biçimde intihar ettiği kamuoyuna yansımaktadır. Zorunlu askerlerin haklarını savunmak amacıyla kurulan Zorunlu Asker Hakları Platformunun kendilerine gelen bilgilerden yola çıkarak hazırlamış oldukları raporda, yalnızca 2015 yılında 31 zorunlu asker şüpheli bir şekilde intihar ettiği yer almıştır. Yine, Platformun 2016 yılı için yapmış olduğu açıklamada 2 zorunlu askerin şüpheli biçimde intihar ettiği yer almıştır. Platform, bu sayıya kendilerine gelen bilgilerden yola çıkarak ulaştıklarını ve zorunlu askerlerin intiharı konusunda resmî bir açıklamaya da ulaşamadıklarını belirterek gerçek sayının basına yansıyanın çok daha üzerinde olduğunu belirtmiştir.

Şüpheli biçimde gerçekleşen zorunlu asker intiharlarının önündeki en önemli engel faillere yönelik cezasızlık uygulamasının varlığıdır. Yaşanan intihar olayları askerî savcılıklar aracılığıyla soruşturulmakta ancak askerî savcılıklar tarafından gerçekleştirilen bu soruşturmaların takipsizlikle neticelenmesi zorunlu askerlik görevi sırasında yaşanan intiharların esas nedenlerinin belirlenmesinin önünde de önemli bir engel olarak karşımıza çıkmaktadır. Adil ve tarafsız bir soruşturma süreci için ancak bu şüpheli asker intiharlarına ilişkin adli sürecin bir bütün olarak askerî yargıdan alınarak sivil yargıya devredilmesi ve tüm kötü muamele, intihar ve şüpheli ölüm iddialarının zamanına ve failine bakılmaksızın sivil mahkemelerce soruşturulması gerekmektedir.

Kamuoyunun da bildiği üzere Anayasa Mahkemesi, kışlada intihar ederek hayatını kaybettiği ileri sürülen zorunlu asker Mazlum Karabulut hakkında yaşam hakkının ihlal edildiği ve etkin soruşturma yürütülmediği yönünde bir karar vermiş ve bu kararı 2015 yılında bir basın açıklamasıyla duyurmuştur. Mahkeme, yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğine karar vermiş ve yeniden soruşturma açılmak üzere dosyayı askerî savcılığa göndermiştir.

İntihar ettiği iddia edilen zorunlu asker Mazlum Karabulut hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararı, zorunlu askerlik görevi sırasında meydana geldiği iddia edilen intiharlar ve şüpheli ölümler konusunda da bir emsal niteliği taşımıştır. Bu çerçevede "yaşam hakkı” konusunda ayrıntılı bir içtihat oluşturulan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yaşam hakkıyla devletin etkin soruşturma yürütme yükümlülüğüne ilişkin kararlarına atıfta bulunulan Anayasa Mahkemesi kararından hareketle zorunlu askerlik görevi sırasında intihar ettiği iddia edilen şüpheli tüm asker ölümlerinin nedenlerinin araştırılması ve alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırma komisyonu kurulmasını talep ediyoruz.

2.- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ve 22 milletvekilinin, Kürt dilinin geliştirilmesi için yapılması gerekenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/539)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Binlerce yıldır başta Türkiye, İran, Irak ve Suriye'de nüfusu milyonları bulan Kürt halkının konuşmakta olduğu Kürt dilinin araştırılması ve bu konuda yapılacak yasal düzenlemeler ile ana dil eğitiminin önündeki engellerin kaldırılması amacıyla Anayasa'nın 98’inci ve İç Tüzük’ün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılması için gereğini arz ederiz. 

1) Nursel Aydoğan                          (Diyarbakır)

2) İdris Baluken                                                  (Diyarbakır)

3) Filiz Kerestecioğlu Demir                                  (İstanbul)

4) Garo Paylan                                                   (İstanbul)

5) Hüda Kaya                                                     (İstanbul)

6) Müslüm Doğan                                                (İzmir)

7) Ali Atalan                                                      (Mardin)

8) Erol Dora                                                       (Mardin)

9) Mithat Sancar                                                 (Mardin)

10) Ahmet Yıldırım                          (Muş)

11) Burcu Çelik                                                  (Muş)

12) Besime Konca                                               (Siirt)

13) Kadri Yıldırım                                               (Siirt)

14) Aycan İrmez                                                 (Şırnak)

15) Faysal Sarıyıldız                       (Şırnak)

16) Ferhat Encu                                                  (Şırnak)

17) Leyla Birlik                                                  (Şırnak)

18) Dilek Öcalan                                                 (Şanlıurfa)

19) İbrahim Ayhan                                               (Şanlıurfa)

20) Osman Baydemir                       (Şanlıurfa)

21) Alican Önlü                                                  (Tunceli)

22) Nadir Yıldırım                                               (Van)

23) Tuğba Hezer Öztürk                                       (Van) 

Gerekçe:

Bangladeş'in Pakistan'ın sömürgesi olduğu yıllarda, Urdu dili, millî dil olarak her alanda kullanılmış, bunun aksine Bengalce yok sayılmış ve Bengalce’nin de Arap alfabesiyle yazılması istenmiştir. Bangladeş'te milyonlarca insanın konuştuğu dilin yok sayılması üzerine bir grup aktivist/ reformist Bengal Dil Hareketi’ni başlatmışlardır. Bu bağlamda Bengal dilinin ve alfabesinin yazımını sürdürmek amacıyla 21 Şubat 1952’de demokratik gösteriler düzenlenmiş ancak bu gösterilere yönelik bir katliam girişiminde bulunulmuş, birçok insan yaşamını yitirmiştir. Bu olayın ardından 21 Şubat tarihi Bangladeş'te Dil Hareketi Günü olarak anılmıştır. Daha sonra UNESCO tarafından 17 Kasım 1999 yılında alınan bir kararla 21 Şubat tarihi Uluslararası Anadil Günü ilan edilmiştir. Bangladeşlilerin bu direnişi ezilen tüm halklara ve yasaklanan dilleri için ilham kaynağı olmaktadır.

Binlerce yıldır kullanılagelen Kürt dili, Mezopotamya coğrafyasının en eski dillerinden biri olmuş, karşılaştığı baskılara rağmen geçmişten bu yana varlığını toplumsal alanın her alanında yaşatabilmiştir. Bugün Türkiye'de yaşayan halklar için ana dil nasıl derin bir anlam taşıyorsa, bu durum Mezopotamya'nın en eski kadim halklarından olan Kürtler için de eş değerdir. Ana dil, bir toplumun hem tarihsel hem de kültürel gelişiminin en önemli taşıyıcılarından biridir. Bu taşıyıcılık görevi aynı zamanda kültürel asimilasyonun etkilerini kırabilecek güçte bir duvardır. Ana dil kavramının içerisindeki kutsallık hem bireye kişilik kazandıran bir olgu olmuş hem de toplumlara halk olma özelliğini vermiştir. Bugün dünyanın birçok ülkesinde yaşayan halklar adil ve demokratik bir yönetim gereği kendi ana dillerinde eğitim alabilmekte, tarihsel ve kültürel geçmişlerini bu sayede daha ileriye taşıyabilmektedirler. Ana dilin kendi içerisinde barındırdığı değer, hem toplumsal bir yapı olarak halkları etkilemekte hem de bilişsel gelişimin yoğun olarak hızlandığı çocukluk dönemlerinde ortaya çıkmaktadır.

Türkiye'nin kadim halklarından olan Kürt halkının kullanmış olduğu dil Kürtçe'nin maruz kaldığı bu baskılar kendisini dönem dönem sansür yoluyla da göstermiş ve kimi dönemler Kürtçe yayın yapan gazete, kitap her türlü bilgi kaynağına erişim engellenmiş, gazete binaları bombalanmış ve onlarca basın emekçisi faili meçhul cinayetlere kurban gitmiştir. Bu durumun en somut örneği 22 Şubat 1992 tarihinden bu yana yayın yapan Azadiya Welat gazetesinin birçok kez kapatılmış olmasıdır. Ana dil eğitimi başta olmak üzere, Kürtçe yayına yakın zamana kadar izin verilmeyen Türkiye'de antidemokratik uygulamalar bir halkın kendi dilini geliştirmesinin önündeki en büyük engel olmuştur.

Halkların Demokratik Partisi Grubu olarak 40 milyona yakın kişinin ana dili olarak konuşulan Kürt dilinin gelişimi önündeki engellerin kaldırılarak bu kadim dilin araştırılması ve geliştirilmesi yönünde bir Meclis araştırma komisyonu kurulmasını talep ediyoruz.

3.- Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalı ve 23 milletvekilinin, Artvin Cerattepe ilçesinde yürütülmek istenen maden faaliyetlerinin toplumsal ve doğal yaşama vereceği zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/540)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Artvin Cerattepe ilçesinde yürütülmek istenen maden faaliyetlerinin toplumsal ve doğal yaşama vereceği zararların, Artvin halkının doğasına sahip çıkma mücadelesinin ve karşılarında buldukları polis müdahalesinin ortaya çıkardığı zarar ve hukuksuzlukların tüm boyutlarıyla araştırılması amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzük’ün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.

1)       Mahmut Celadet Gaydalı        (Bitlis)

2)       Ertuğrul Kürkcü                                        (İzmir)

3)       Erdal Ataş                                               (İstanbul)

4)       Meral Danış Beştaş                                   (Adana)

5)       Behçet Yıldırım                                        (Adıyaman)

6)       Berdan Öztürk                                          (Ağrı)

7)       Dirayet Taşdemir                                      (Ağrı)

8)       Sırrı Süreyya Önder                                  (Ankara)

9)       Ayşe Acar Başaran                                    (Batman )

10)      Mehmet Ali Aslan                                      (Batman )

11)      Saadet Becerekli                                      (Batman)

12)      Hişyar Özsoy                       (Bingöl)

13)      Mizgin Irgat                         (Bitlis)

14)      Altan Tan                                                (Diyarbakır)

15)      Çağlar Demirel                                         (Diyarbakır)

16)      Feleknas Uca                       (Diyarbakır)

17)      İmam Taşçıer                       (Diyarbakır)

18)      Nimetullah Erdoğmuş                                 (Diyarbakır)

19)      Nursel Aydoğan                                        (Diyarbakır)

20)      Sibel Yiğitalp                       (Diyarbakır)

21)      Ziya Pir                                                  (Diyarbakır)

22)      Mahmut Toğrul                                         (Gaziantep)

23)      Abdullah Zeydan                                       (Hakkâri)

24)      Mehmet Emin Adıyaman                             (Iğdır)

Gerekçe:

Doğal yaşamın tahribatı ve buna bağlı olarak ağaç ve orman yıkımları akabinde gelişen karbondioksit salımındaki hız küresel ısınmanın en büyük etkenlerinden biridir. Dünya ülkeleri, Paris İklim Zirvesi’yle birlikte yeni bir yaklaşım geliştirmek ve çevresel mahvoluşları önlemek üzere bir araya geldiğinde, küresel ısınmanın öncelikli olarak yavaşlatılması, daha sonra durdurulmasına yönelik önemli kararlar aldı. Küresel ısınmayla mücadelede ülkelerle, karbon salımının azaltılması başta olmak üzere, doğal yaşamı ve ekolojik dengeyi koruyup geliştirme noktasındaki görevler konusunda ortaklaşıldı.

Bugün Türkiye'de özellikle AKP hükûmetleri döneminde belli sermaye çevrelerini güçlendirmek amacıyla, toplumsal ve doğal yaşama büyük zararlar veren, ekolojik dengeyi bozan sayısız HES, termik santral ve maden faaliyeti hayata geçirilmektedir. Bu konuda Bakanlar Kurulu çok sayıda acele kamulaştırma kararı almış, dava konusu olan usulsüz ÇED raporları hazırlanmıştır. Özellikle belli sermaye gruplarına bu faaliyetlerin ihaleleri verilmekte, bu firmalara yönelik denetimler Soma ve Ermenek maden faciaları öncesinde yapılanlara benzer bir şekilde sadece kâğıt üzerinde kalmaktadır. Yırca'da olduğu gibi gece yarısı operasyonuyla binlerce zeytin ağacı yasal süreçler tamamlanmadan iş makineleriyle yerinden sökülmekte, yerli halkın buna karşı yürüttüğü protesto eylemleri ise şiddetle bastırılmaya çalışılmaktadır. Bu durumun son ve en güncel örneği, Artvin Cerattepe ilçesinde yürütülmek istenen maden faaliyetleri, ilçelerinde maden faaliyetleri istemeyen halkın yürüttüğü protesto eylemleri ve bu eylemlere yönelik polis müdahalesidir.

Artvin'in Cerattepe ilçesinde yapılmaya çalışılan maden faaliyetiyle birçok ağaç yok edilme tehdidiyle karşı karşıyadır. Bu tehdit sadece çevreyi değil, aynı zamanda ilçede yaşayan insanların da yaşam alanlarını kapsamaktadır. Artvin'de yapılması düşünülen maden çalışması, Hükûmete yakınlığıyla bilinen Cengiz İnşaat tarafından üstlenilmiştir. 2014 yılında 7 bilim insanı hazırladıkları raporda "Artvin halkının bir tercihle karşı karşıya olduğunu, ruhsat alanının ve şehir merkezinin ya bu hâliyle korunacağını ya da madenciliğe açılacağını, ikisinin bir arada olamayacağını, alınması düşünülen tedbirlerin esasen riski ortadan kaldırmasının mümkün olmadığını” açık bir şekilde belirtmiştir.

Artvin halkı tercihini doğadan ve çevreden yana kullanmış olmasına rağmen mevcut kolluk güçleri günlerce halkın üzerine gaz ve copla müdahalede bulunmuş, sayısız gözaltı işlemi yapmıştır. Tarihsel, kültürel ve doğal yaşamına sahip çıkmak isteyen Artvin halkına yönelik polis müdahalesiyle ilgili olarak İçişleri Bakanının "Vurun geçin.” talimatı sonrasında polis müdahalesinin yaşandığı, protesto eylemine katılan halkın Hükûmete yakın medya kuruluşlarında "terörist” olarak kriminalize edildiği bir durumla karşı karşıyayız.

Jeofizik Mühendisleri Odası yaptığı açıklamayla, yapılacak maden işletme faaliyetleri sonucu Çoruh Vadisi’nin etrafındaki botanik bahçelerinin yok edileceğini, doğa koruma alanlarının tahrip edileceğini, binlerce ağacın kesileceğini, yörenin morfolojik özelliklerinden kaynaklı olarak heyelan riskinin artacağını, maden faaliyetlerinin içme suyunun sağlandığı kaynaklara çok yakın olduğunu açıklamıştır.

Ankara'dan merkezî olarak, yerel halkın iradesi, tarihi, kültürü, doğası yok sayılarak alınan kararların yarattığı yıkımın, Artvin Cerattepe örneği üzerinden, ihale süreci başta olmak üzere verilen idari izinlerle ilgili yolsuzluk ve usulsüzlüklerin tüm boyutlarıyla araştırılması hem demokrasinin hem de toplumsal ve doğal yaşam ile ekolojik dengenin korunup geliştirilmesi açısından Meclisin önünde duran hayati bir sorumluluktur.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.

B) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Ankara Milletvekili ve Çevre Komisyonu Üyesi Nevzat Ceylan’ın, Rusya Federal Meclisi Federasyon Konseyi Başkanı Valentina Ivanovna Matvienko’nun vaki davetine icabetle 25-26 Mayıs 2017 tarihlerinde Rusya’nın St. Petersburg şehrinde düzenlenecek olan VIII. Nevskiy Uluslararası Ekoloji Kongresi’ne katılmasına ilişkin tezkeresi (3/1024)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Rusya Federal Meclisi Federasyon Konseyi Başkanı Valentina Ivanovna Matvienko'nun vaki davetine icabetle, 25-26 Mayıs 2017 tarihlerinde Rusya'nın St. Petersburg şehrinde düzenlenecek olan VIII. Nevskiy Uluslararası Ekoloji Kongresi’ne Ankara Milletvekili ve Çevre Komisyonu Üyesi Nevzat Ceylan'ın katılması hususu 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                           İsmail Kahraman

                                               Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Başkanım, karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Tezkereyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.16

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.23

BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN

KÂTİP ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), İshak GAZEL (Kütahya)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.24

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 15.29

BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN

KÂTİP ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), İshak GAZEL (Kütahya)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 97’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin ikinci oylamasında da karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Sayın Özel, sisteme girmişsiniz.

Buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

22.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, bir iktidarın Meclisi çalıştıramadığı her gün yıprandığına ve bu Meclisten çözüm, adalet bekleyen herkese Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarını şikâyet ettiklerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, bugün Milliyetçi Hareket Partisi bir meslek grubunun beklentisini –uzun süredir bekliyor gündemde yer almayı- itfaiyecilerin sorunlarını dile getirecekti; Halkların Demokratik Partisi DAEŞ terörünü, bağlantılarını, Amerika’daki yansımalarını; milletvekilimiz Bekaroğlu’nun Rize’ye, memleketine sözü vardı, tam zamanıdır, çay üreticisinin sorunları var, onlar konuşulsun istedi.

Bu Meclisten taşeron kadro bekler, atanamayan öğretmen atama bekler, KHK mağduru adalet bekler, işsizler iş bekler, aşsızlar aş bekler, çiftçiler destekleme bekler ama talimat gelse saraydan sabaha kadar burada hepsi bekler ama bugün kendi kendilerine milletvekillerini dışarıda tutup, toplantı yeter sayısı isteyip Meclisi kapatıp kaçıyorlar. Bir iktidar Meclisi çalıştıramadığı her gün yıpranır, her gün yönetememe durumunu tesciller. Bu ayıpla kendilerini baş başa bırakıyoruz ve bu Meclisten çözüm, çare, adalet bekleyen herkese tükenmekte olan Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarını şikâyet ediyoruz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özel.

Sayın Muş, buyurun.

23.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muş’un, İç Tüzük’ün açık olduğuna ve AK PARTİ Grubuna yönelik ifade edilen görüşleri kabul etmediklerine ilişkin açıklaması

MEHMET MUŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, İç Tüzük açıktır, AK PARTİ Grubunun bir yere kaçtığı yoktur. Sayı, çalışma usulleri, esasları İç Tüzük’te belirlendiği şekilde devam eder. Burada grubumuza yönelik ifade edilen görüşlerin hiçbirisini kabul etmediğimizi ifade etmek isterim, dikkate almayacağız.

Teşekkür ederim ifadelerine.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Muş.

Yapılan üçüncü oylamada da karar yeter sayısı bulunamadığından sözlü soru önergeleri ile alınan karar gereğinde kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 30 Mayıs 2017 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 15.33