TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

77’nci Birleşim

2 Mart 2017 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

 

İÇİNDEKİLER

 

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Ağrı Milletvekili Berdan Öztürk’ün, cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’deki tarihî eserlerin durumuna ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Rize Milletvekili Hikmet Ayar’ın, 2 Mart Rize’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 99’uncu yıl dönümüne ve 1-7 Mart Muhasebeciler Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Hatay Milletvekili Serkan Topal’ın, emekli vatandaşların aldıkları maaşın ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğine ve gelirlerinin artırılmasını sağlayacak ne gibi tedbirler alınacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

2.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, 1-7 Mart Muhasebeciler Haftası’na ve Uşak Esnaf Odaları Birliği Başkanı Ahmet Kırmaz’ın sigara yasağı uygulamasıyla ilgili gönderdiği bir mektubu okumak istediğine ilişkin açıklaması

3.- İstanbul Milletvekili Didem Engin’in, dolarda yaşanan artışın mazot fiyatlarına anında yansıtılırken düşüşün aynı oranda yansıtılmadığına ilişkin açıklaması

4.- İstanbul Milletvekili Fatma Benli’nin, 1 Mart Bosna-Hersek’in bağımsızlığının 25’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, 1-7 Mart Deprem Hakkında Farkındalık Oluşturma Haftası’na ilişkin açıklaması

6.- Adana Milletvekili İbrahim Özdiş’in, tutuklu gazeteciler ile 15 Temmuz darbesi nedeniyle hâlen tutuklu bulunan askerî okul öğrencileri, er ve erbaşların neden mahkeme önüne çıkartılmadıklarını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

7.- İzmir Milletvekili Murat Bakan’ın, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve çalışma arkadaşlarının davasının hukuk tarihine kara bir leke olarak geçtiğine ilişkin açıklaması

8.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, Mersin’de sel nedeniyle zarar gören çiftçilere acil yardım gönderilmesini beklediğine ilişkin açıklaması

9.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu’nun, Türk Bayrağı’nın yanına Kürdistan bayrağı asılmasına ve bu görüntüyü içine sindiremediğine ilişkin açıklaması

10.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan’ın, Devlet Bahçeli’nin gazeteci Abdülkadir Selvi’yi eleştirirken “kılıç artığı” deyimini kullanmasının şanssızlık olduğuna ve düzeltmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

11.- İzmir Milletvekili Müslüm Doğan’ın, 13/5/2014 tarihinde Soma’da yaşanan maden kazasında hayatını kaybedenlerin şehit muamelesi göreceği belirtilmesine rağmen herhangi bir işlem yapılmadığına ve kamu sorumluluğundan kurtulmak için gizli bir çalışma yapıldığı iddialarına ilişkin açıklaması

12.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak’ın, yapılan duble yollarla ilgili bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması

13.- Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar’ın, 3 Mart Zonguldak Kozlu’da yaşanan maden kazasının 25’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

14.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım’ın, Adıyaman Gölbaşı Belediye Başkanının oğlunun cinsel istismar suçundan tutuklanması olayına ilişkin açıklaması

15.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, 3 Mart Diyanet İşleri Başkanlığının kuruluşunun 93’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

16.- Hatay Milletvekili Mehmet Necmettin Ahrazoğlu’nun, 2016 yılı mısır destekleme primlerinin ödenmediğine, bir radyo yayınında Türk askerlerinin nasıl şehit edildiğine dair hakaret dolu sözler söylendiğine ve yetkilileri bu radyonun susturulması için göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması

17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Çiftlik ilçesi Bozköy kasabası Ülke Deresi (Tıraz) mevkisindeki peribacalarıyla ilgili temizlik kararı çıkarılmasına rağmen bugüne kadar herhangi bir çalışma yapılmadığına ve Niğde’nin merkezindeki bedestenin Osmanlı çarşı kültürüne uygun olarak değerlendirilmesinin beklendiğine ilişkin açıklaması

18.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm’ün, Balıkesir’de çok sayıda bakıma muhtaç yaşlı olduğuna ve Balıkesir’de yaşlı bakımevi veya huzurevi olarak planlanan yeni bir yatırım olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

19.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Adıyaman’ın Samsat ilçesi Akdamar köyünde 5,8 büyüklüğünde meydana gelen depreme, 2 Mart Rize’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 99’uncu, Emir Sultan Hazretleri’nin ölümünün 587’inci, 4 Mart Selahaddin Eyyubi Hazretleri’nin ölümünün 824’üncü yıl dönümlerine, FETÖ’yle ilgili mücadeleyi desteklediklerine ancak ortaya çıkan yanlış uygulamalar ve mağduriyetlerin giderilmesini istediklerine, byLock meselesinde de ciddi hatalar ortaya çıktığına ilişkin açıklaması

20.- Mardin Milletvekili Erol Dora’nın, tutuklu bulunan Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in sağlık durumu ve doktor raporu da gözetilerek tedavisinin dışarıda sürdürülmesi noktasında bütün siyasi partilerin, milletvekillerinin ve Meclis Başkanlığının gerekli duyarlılığı göstermesini talep ettiğine ilişkin açıklaması

21.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Adıyaman’ın Samsat ilçesi Akdamar köyünde 5,8 büyüklüğünde meydana gelen depreme, 2 Mart Rize’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 99’uncu yıl dönümüne, FETÖ’yle mücadele nedeniyle yaşanan mağduriyetler konusunda hassas olduklarına, milletvekillerinin tutuklu olarak yargılanmasının Meclisin ayıbı olduğuna ve Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in hak ettiği muameleyi görmesi için üzerlerine düşeni yapacaklarına ilişkin açıklaması

22.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Adıyaman’ın Samsat ilçesi Akdamar köyünde 5,8 büyüklüğünde meydana gelen depreme, 2 Mart Rize’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 99’uncu yıl dönümüne, 15 Temmuz darbe girişiminde suçluların cezasını çekmesi ama suçsuz olanların da mağdur edilmemelerinin herkesin ortak dileği olduğuna, hasta tutuklu ve hükümlülere hastaneye götürüldüklerinde kelepçe takılmadığına ve tutukluları “tutsak” diye ifade etmenin doğru olmadığına ilişkin açıklaması

23.- İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner’in, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Cezaevi Alt Komisyon Başkanı olarak gezmiş olduğu cezaevlerinin hiçbirisinde işkence ve kötü muameleye rastlamadığına ilişkin açıklaması

24.- Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukara’nın, Adıyaman’ın Samsat ilçesi Akdamar köyünde meydana gelen deprem nedeniyle geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ve Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in kelepçe takılmadan hastaneye götürülerek tedavi programına başladığına ilişkin açıklaması

25.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım’ın, Adıyaman’ın Samsat ilçesi Akdamar köyünde meydana gelen deprem nedeniyle geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması

26.- Mardin Milletvekili Erol Dora’nın, HDP Grubu adına Adıyaman’ın Samsat ilçesi Akdamar köyünde meydana gelen deprem nedeniyle geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması

27.- Tokat Milletvekili Kadim Durmaz’ın, şehit ve gazi ailelerinin Hükûmetten hac farizalarını yerine getirmek noktasında indirim beklediklerine ilişkin açıklaması

28.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

29.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

30.- Mardin Milletvekili Erol Dora’nın, Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

31.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Mardin Milletvekili Erol Dora’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

32.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması ile yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

33.- Ardahan Milletvekili Orhan Atalay’ın, Irak Anayasası’nda Kürdistan bölgesinin özel bir bayrağa sahip olacağı hükmü bulunduğuna ve Barzani’nin bölge barışına katkı sağlamak için çabaladığına ilişkin açıklaması

34.- Mardin Milletvekili Erol Dora’nın, belediye başkanlarının idari ve siyasi kararlarla görevlerinden alınmalarının demokratik bir hukuk devletine yakışmadığına ilişkin açıklaması

35.- Tokat Milletvekili Kadim Durmaz’ın, Niksar Devlet Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Doktor Serpil Özdemir ile hastane personeline yapılan saldırıyı kınadığına ilişkin açıklaması

36.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Avrupa Türk Demokratlar Birliği tarafından Almanya’nın Gaggenau kentinde düzenlenecek toplantının iptal edilerek Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın konuşma yapması engellendiğine ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanına yapmış oldukları fiilî sansür uygulamasını Cumhuriyet Halk Partisi olarak kabul edilemez bulduklarına ilişkin açıklaması

V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken ve tüm hasta tutuklular açısından kelepçe vurularak hastaneye götürülmelerinin rencide edici bir durum olduğuna ve tutuklu milletvekillerinin bir an önce serbest kalması gerektiğine ilişkin konuşması

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, Başkanlık Divanı olarak Adıyaman’ın Samsat ilçesi Akdamar köyünde meydana gelen deprem nedeniyle geçmiş olsun dileğinde bulunduklarına ilişkin konuşması

VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan’ın yaptığı açıklaması sırasında MHP Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

2.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

3.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması

4.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

5.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, tekraren, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu (AP) Demokrasi Desteği ve Seçim Koordinasyon Grubunun desteğiyle AP Kadın Hakları ve Cinsiyet Eşitliği Komisyonu tarafından Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle 8-9 Mart 2017 tarihlerinde Brüksel’de düzenlenecek olan “kadınların ekonomik açıdan güçlendirilmesi” temalı, "Kadınların Ekonomik Olarak Güçlendirilmesi: Birlikte Hareket Edelim" başlıklı parlamentolar arası komite toplantısına katılması Genel Kurulun 21 Şubat 2017 tarihli 72’nci Birleşiminde kabul edilen heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimlere ilişkin tezkeresi (3/921)

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve 19 milletvekilinin, öğretmenlerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/486)

2.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve 19 milletvekilinin, Balıkesir’in Erdek ilçesinde nüfus oranlarının bir yıl öncesine nazaran düşmesinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/487)

3.- CHP Grubu adına Grup Başkan Vekili Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, ekmek israfını önlemek için yapılması gerekenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/488)

 

 

C) Çeşitli İşler

1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden 50 ülkeden sendikacı, medya mensubu, akademisyen, fikir ve siyaset adamlarından oluşan heyete “Hoş geldiniz.” denilmesi

2.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından gerçekleştirilecek 4’üncü Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu için 52 farklı ülkeden gelen ombudsman ve yardımcıları heyetine “Hoş geldiniz.” denilmesi

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- MHP Grubunun, 24/5/2016 tarih ve 1687 sayıyla Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya ve arkadaşları tarafından, gıda fiyatlarındaki istikrarsızlığın araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 2 Mart 2017 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- HDP Grubunun, 2/3/2017 tarihinde Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından, Ağustos 2015 tarihinden bugüne kadar DBP’den 83 belediye eş başkanının hukuksuzca tutuklanması, Eylül 2016 tarihinden itibaren ise 85 DBP’li belediyeye kayyum atanması ve belediyelere atanan kayyumların göreve başladıkları günden bugüne kadar tamamıyla keyfiyete dayanan uygulamalarının araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 2 Mart 2017 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

B) Danışma Kurulu Önerisi

1.- Danışma Kurulunun, gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin önerisi

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Denizcilik Çalışma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/456) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 89)

2.- Uluslararası Sivil Havacılığa İlişkin Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Hakkında Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/457) ve Dışişleri Komisyonu Raporu ( S. Sayısı: 90)

3.- Uçakların Kanundışı Yollarla Ele Geçirilmesinin Önlenmesi Hakkında Sözleşmeye Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/458) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 91)

4.- Akdeniz ve Karadeniz İçin Sanal Bölgesel Deniz Trafik Merkezi Kurulmasına Dair Operasyonel Düzenlemenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/463) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 92)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/464) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 96)

6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/416) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 99)

7.- Gemilerin İhtiyati Haczine İlişkin Milletlerarası Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/443) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 106)

8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Değiştirilmiş Şekliyle 1978 Tarihli Gemi Adamlarının Eğitim, Belgelendirilme ve Vardiya Standartları Uluslararası Sözleşmesi Kural 1/10 Uyarınca Belgelerin Karşılıklı Tanınması Hakkında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/444) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 107)

9.- Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Portekiz Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/485) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 126)

10.- Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Yunanistan Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/486) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 127)

11.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nüfus İşleri Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/488) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128)

12.- Türkiye Cumhuriyeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/489) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 129)

13.- Kıta Sahanlığında Bulunan Sabit Platformların Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Protokole Ait 2005 Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/459) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 131)

14.- Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında İade Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/500) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 132)

15.- Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında Cezai Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/501) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 133)

16.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nüfus İşleri Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/490) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 153)

17.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kamerun Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/477) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 158)

18.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/473) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 159)

19.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kamboçya Krallığı Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/467) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 160)

20.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Hayvancılık ve Hayvan Sağlığı Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/423) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 172)

21.- Türkiye Cumhuriyeti ile Fas Krallığı Arasında Deniz Balıkçılığı ve Kültür Balıkçılığı İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/442) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 173)

22.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/497) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 174)

23.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/392) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı:177)

24.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/409) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 179)

25.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn Krallığı Hükümeti Arasında Tarım Alanında İşbirliği Konusunda Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/400) ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 151)

26.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sürücü Belgelerinin Karşılıklı Kullanımı ve Değişimi Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/503) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 154)

27.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Arasında Hükümetlerarası Tahıl Grubu 31 inci Oturumu ve Hükümetlerarası Pirinç Grubu 42 nci Oturumu Ortak Toplantısına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/524) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 182)

28.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Makedonya Cumhuriyetinin Kazakistan Cumhuriyetindeki Temsilinin Türkiye Cumhuriyeti Astana Büyükelçiliği İmkânlarından Yararlanılarak Gerçekleştirilmesine İlişkin Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/519) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 146)

X.- OYLAMALAR

1.- (S. Sayısı: 89) Denizcilik Çalışma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

2.- (S. Sayısı: 90) Uluslararası Sivil Havacılığa İlişkin Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Hakkında Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

3.- (S. Sayısı: 91) Uçakların Kanundışı Yollarla Ele Geçirilmesinin Önlenmesi Hakkında Sözleşmeye Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

4.- (S. Sayısı: 92) Akdeniz ve Karadeniz İçin Sanal Bölgesel Deniz Trafik Merkezi Kurulmasına Dair Operasyonel Düzenlemenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

5.- (S. Sayısı: 96) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

6.- (S. Sayısı: 99) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

7.- (S. Sayısı: 106) Gemilerin İhtiyati Haczine İlişkin Milletlerarası Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

8.- (S. Sayısı: 107) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Değiştirilmiş Şekliyle 1978 Tarihli Gemi Adamlarının Eğitim, Belgelendirilme ve Vardiya Standartları Uluslararası Sözleşmesi Kural 1/10 Uyarınca Belgelerin Karşılıklı Tanınması Hakkında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oyalaması

9.- (S. Sayısı: 126) Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Portekiz Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

10.- (S. Sayısı: 127) Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Yunanistan Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oyalaması

11.- (S. Sayısı: 128) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nüfus İşleri Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

12.- (S. Sayısı: 129) Türkiye Cumhuriyeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

13.- (S. Sayısı: 131) Kıta Sahanlığında Bulunan Sabit Platformların Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Protokole Ait 2005 Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

14.- (S. Sayısı: 132) Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında İade Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

15.- (S. Sayısı: 133) Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında Cezai Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

16.- (S. Sayısı: 153) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nüfus İşleri Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

17.- (S. Sayısı: 158) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kamerun Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

18.- (S. Sayısı: 159) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

19.- (S. Sayısı: 160) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kamboçya Krallığı Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

20.- (S. Sayısı: 172) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Hayvancılık ve Hayvan Sağlığı Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

21.- (S. Sayısı: 173) Türkiye Cumhuriyeti ile Fas Krallığı Arasında Deniz Balıkçılığı ve Kültür Balıkçılığı İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

22.- (S. Sayısı: 174) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Kanun Tasarısı’nın oylaması

23.- (S. Sayısı: 177) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı’nın oylaması

24.- (S. Sayısı: 179) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı’nın oylaması

25.- (S. Sayısı: 151) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn Krallığı Hükümeti Arasında Tarım Alanında İşbirliği Konusunda Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

26.- (S. Sayısı: 154) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sürücü Belgelerinin Karşılıklı Kullanımı ve Değişimi Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, KOSGEB tarafından KOBİ’lere faizsiz kredi verilmesi yönündeki uygulamaya ilişkin sorusu ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün cevabı (7/10517)

2.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, 2014-2016 yılları arasında mevcut araç sayısına ve sigorta primlerine ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/11189)

2 Mart 2017 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.01

BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN

KÂTİP ÜYELER: Ömer SERDAR (Elâzığ), Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77’nci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, cezaevlerindeki hak ihlalleri hakkında söz isteyen Ağrı Milletvekili Sayın Berdan Öztürk’e aittir.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Ağrı Milletvekili Berdan Öztürk’ün, cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin gündem dışı konuşması

BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hapishaneler ve hapishanelerde tutulan tutsaklara uygulanan hak ihlalleriyle ilgili gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Hak ihlallerini genel çerçevede anlatmaya başlamadan önce, özel bir durumu siz değerli milletvekilleriyle paylaşmak istiyorum. Bildiğiniz gibi, bu Meclisin bir üyesi, Grup Başkan Vekilimiz İdris Baluken devletin bir kanadı tarafından tahliye edilirken; cezaevinde rehin tutulurken oradaki koşullardan dolayı ayağında geçici bir felç oluşmuştu, bundan dolayı cerrahi bir müdahale geçirdi ama yatağından zorla çıkarılarak tekrar, devletin bir diğer kanadı tarafından rehin alındı. Şimdi paylaşmak istediğim nokta şu: Yarın öbür gün tutuldukları zor koşullarda, rehin alındıkları zor koşullarda bu geçici felcin tam felce dönüşmesi durumunda şundan emin olun ki bunun bütün sorumluluğu bu Meclise ait olacak, bütün utancı da bu Meclise ait olacaktır, bunu özellikle belirtmek istedim.

Değerli milletvekilleri, bugün hapishanelere baktığımız zaman, etkin bir kapatılma yöntemi olarak hapishaneler bu ülkenin kanayan en büyük yaralarından bir tanesidir ve konuyla ilgili Adalet Bakanlığının tavrı suç işleyen bir merhaleye gelmiştir. Egemenlerin varlığını tehdit eden devrimci ve toplumsal mücadeleler devletin büyük gazabıyla karşılaşmış, okullarda, kışlalarda ve kapitalist işletmelerde terbiye edilemeyen, ıslah edilemeyen devrimciler hapishanelere kapatılarak devrimci mücadelelerin önü alınmaya çalışılmıştır. Bu haseble hapishaneler devlet aygıtı ile devrimcilerin en önemli hesaplaşma alanları olagelmiştir. Türkiye ve kürdistan hapishaneleri de cumhuriyet tarihi boyunca devrimcilerin devletle karşılaştığı en önemli mücadele ve direniş mercilerinden biri olmuştur. Bu anlamda devletin inceltilmiş hapishane politikası her dönem gündemde olmuş ve cezanın infazının tecrit, izolasyon ve her türlü işkence yöntemleriyle yeniden üretildiği mekânlara dönüştürülmüştür. En yüksek ifadesini İmralı özel infaz rejiminde bulan tecrit ve izolasyon politikaları bugün bütün cezaevlerinin sathına yayılmış durumdadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 20 Temmuzda alınan üç aylık olağanüstü hâl uygulamalarının 20 Ekimde bir kere daha uzatılmasının sonucunun en olumsuz yansımaları ne yazık ki yine cezaevlerinde olmuştur. Bu oldukça güç koşullarda yaşayan siyasi mahpuslar çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin etkisiyle durumları daha da güçleştirilmiştir. Söz konusu uygulamalar özellikle hasta mahpuslar üzerinde daha derin etkiler bırakmıştır. OHAL’in ilan edilmesi ve bir kez daha uzatılması zaten erişim ve iletişim sorunları hat safhada olan hapishanelere erişimi çok daha güç bir seviyeye getirmiştir. Hapishanelerde, yöneticilerden gardiyanlara varıncaya kadar olağanüstü hâli kendi olağanüstü yetkileri sanarak keyfî tutumlar sergilemektedirler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tarafı olduğumuz uluslararası hukuk sözleşmelerinde işkence, gayriinsani ve onur kırıcı bir muamele olarak tanımlanmış ve yasaklanmıştır. Aynı şekilde işkence ve kötü muamele iç hukukumuzda tanımlanmış ve yasaklanmış bir fiildir. 15 Temmuz sonrası Meclis grubumuza, sivil toplum örgütlerine, barolara ve ailelerin aktarımlarına göre hapishanelerde söz konusu işkence ve kötü muamele uygulamalarının arttığına ve süreklilik kazandığına dair iddialar güç kazanmıştır. Bazı ihlalleri maddeler hâlinde sıralamak istiyorum, sürem da az kaldı: Haftada 1 olan telefon görüşme hakkı on beş günde 1’e indirilmiştir. 3 görüşçü yazdırma hakkı kaldırılmıştır. Birinci derecede yakınlar dışında hiç kimseyle görüş yapılmasına izin verilmiyor. Avukatların müvekkillerle görüşmesine gün ve saat sınırlandırması getirildi. OHAL öncesi zaten mevcut olan ancak OHAL sonrasında özellikle darbecileri sığdırmak için sevk ve sürgünler endişe verici duruma gelmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BERDAN ÖZTÜRK (Devamla) – Başkanım, bir dakika…

BAŞKAN – Tabii, buyurun tamamlayın.

BERDAN ÖZTÜRK (Devamla) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

OHAL’le yayımlanan kararnamelerde savcı izniyle avukat-müvekkil görüşmelerinde sesli ve görüntülü kayıt almanın önü açılmıştır. Gazete, dergi, kitap sayısına sınırlama ve kimi durumlarda yasak getirilmiştir. Koğuşlarda bulunan ve daha önce sorun olmayan birçok temizlik araç gerecine el konulmuştur, hatta kantinden alınabilen eşyalar dahi mahpusların elinden alınmıştır. Keyfî disiplin cezalarında ciddi bir artış ve rutinleşme söz konusudur. Kimi cezaevlerinde tutsaklara asker selamı vermek gibi dayatmalarda bulunuluyor, kabul etmeyen tutsaklar ya darbediliyor ya da hastane sevkleri gerçekleştirilemiyor.

Sokağa çıkma yasağının uygulandığı il ve ilçelerde bulunan tutsakların, özellikle Şırnak Cezaevinde bulunanların aileleriyle iletişimleri yok derecesinde azalmıştır. Yine, hastane sevklerinde kelepçeli ve asker eşliğinde muayene dayatılmakta, reddedilmesi durumunda mahpus muayene edilmeden cezaevine geri götürülmektedir. Daha bir sürü ihlali burada sayabilirim, zaman yeterli olmadığı için…

Bizim söylemek istediğimiz şu: Özellikle, 300 hasta tutsağın şu anda tedavi edilmesi gerekiyor, dışarıda tedavi edilmesi gerekiyor ama bu zor koşullarda, bu ihlallerin arttığı koşullarda hâlâ cezaevinde tutuluyorlar. O yüzden, hasta tutsakların karşı karşıya kaldığı muamele, Hükûmetin insan hakları politikasının turnusol kâğıdı olmaya devam etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BERDAN ÖZTÜRK (Devamla) – Hükûmet, insanların canını bir siyaset malzemesi olarak kullanmaktan vazgeçerek kendisine tanrısallık atfetme riyakârlığına bir son vermelidir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öztürk.

Gündem dışı ikinci söz, Niğde’deki tarihî eserlerin durumu hakkında söz isteyen Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer’e aittir. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun.

2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’deki tarihî eserlerin durumuna ilişkin gündem dışı konuşması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Niğde ilimizin sorunları çok ama bunların yanında bugün tarihî dokusuyla ve yapılmayan yatırımlarla ilgili birkaç cümle edeceğim çünkü süre çok sınırlı, saatlerce Niğde’yi anlatabilirim.

Niğde’de kale çevresiyle ilgili proje yıllardır dillendiriliyor. Ne yazık ki bu proje yaşama geçmediği gibi, kalenin altında mevcutta bulunan yer altı şehriyle ilgili de bir çalışma yürümüyor.

Bunların yanı sıra, bölgenin en önemli eserlerinden biri olan, İlhanlılardan kalan Sungur Bey Cami var. Bu Sungur Bey Camisi, kapı girişinin bir tarafında 37, diğerinde 42 hayvan motifinin olduğu, bitkisel motiflerin yer aldığı muhteşem bir cami. On yıldır bu caminin onarılacağı ve kurtarılacağı söylenir ama ne yazık ki bununla ilgili çalışmalara geçilmedi. Bunun yanında, yanındaki 2 tane kilise onarıldı ama nedense, vakit bulup da caminin onarımıyla ilgili çalışmalar gerçekleştirilemedi.

Bunun yanı sıra, Niğde’de konaklar harap oluyor. Rasih Özbek Niğde’nin Belediye Başkanıydı. Onun oturduğu konağa gidip görenler bilir, görür, anlarlar ki Niğde’de ne yazık ki bu tür yapılar önce boşaltılıyor, sonra harap ediliyor ve bir kısmı “kentsel dönüşüm” adı altında da yok edildi.

Niğde’nin Bor ilçesinde Osmanlılardan kalma bir hamamımız var. 2015 yılında onarıma alındı; dört yüz günde tamamlanacağı söylenen hamam şu anda müteahhidinin gitmesi nedeniyle ortada kaldı, kentin ortasında bir utanç abidesi gibi duruyor. Hükûmeti bu konuda bir an önce girişimde bulunup bu hamamı tamamlamaya davet ediyorum.

Keza, Cığızoğlu Konağı var. Konak onarıldı, bir an önce kültür evi olarak açılacağını düşünüyorduk, ne yazık ki daha açılmadan yapılan yapılar tahribata uğramaya başladı.

Bunun yanı sıra, Kavlaktepe Yer Altı Şehri -Turizm Bakanımıza da ilettim- harap durumda, buranın kurtarılması gerekiyor. “Çalışma yapılacak.” dediler, altı ay sonra gittim, bölgeye baktım ki yapılan hiçbir çalışma yok.

Keza, bunun yanında Keçikalesi’nde, Yeşilyurt’ta, Kurra’da, Bademdere’de kalelerimiz var, bunların onarılmasını istiyoruz ve gündeme getiriyoruz, ne yazık ki sahip çıkılmıyor.

Niğde’nin her köyünde tarihin izleri var. 494 taşınmazın yanı sıra; köylere, kasabalara gittiğinizde bine yakın bu anda Türkiye’nin diğer bölgelerinde görülebilen değerler Niğde’de sahipsiz. Bu anlamda yapılan çalışmalar eksik ve yetersiz.

Niğde’nin tarihsel derinliği, kültürel zenginliği, turizmden pay almasını da gerektirecek kadar önemli. Gümüşler Manastırımız var, Kemerhisar’da Tyana Antik Kenti’nin kalıntıları var, Bahçeli’de Köşk var. Buralar bilinen yerler ama Çukurkuyu’da, Ulukışla Avören’de, Yeşilyurt’ta, Yeşilburç’ta, Hasaköy’de, Tırhan’da, buralarda, Konaklı’da var olan tarihî yapılar ne yazık ki kurtarılmıyor. Doğal olarak da bölgenin yapısı itibarıyla halkımız bu yerlerin değer bulmasını istiyor. Yapılan çalışmalar bu anlamda yetersiz.

Peki, Niğde’nin diğer sorunlarıyla ilgili ne yapılıyor? O konularda da Niğde sahipsiz durumda. Niğde’de havaalanı için söz verildi, on beş yıldır yapılmadı.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Adana’da da öyle, Adana’da da öyle.

ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) – Sayın Başbakan bölgeye gittiği zaman Niğde’yle ilgili havaalanı için bakalım ne diyecek. Keza “Niğde’de petrol çıktı.” dediler, o da çıkmadı. Bu seçimde petrol olmadığına göre hangi vaatlerde bulunulacak? “200 Çinli Niğde’de fabrika kuruyor.” diye 2011’de seçim öncesi söylendi, beş yıl içinde kurulacak fabrikaların hiçbirinden ses çıkmadı. Tabii, Sayın Başbakan gittiğinde üreticiler soracak “Patates depoda çürüyor, bununla ilgili ne yapıyorsunuz?” diyecekler, herhâlde Sayın Başbakan orada Niğde’nin Avrupa Birliği Kırsal Kalkınma Projesi’ne dahi alınmadığının nedenlerini anlatacak. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar) Bunun yanında, Niğde’de Sayın Başbakana yine soracaklar “Niğde’nin Bor fizik tedavi merkezindeki başhekim bir buçuk yıldır yok, müdür yok. Bu sağlık birimlerine niye yönetici atamıyorsunuz? Niye hastanenin başhekim yardımcıları yok? Bunların eksiklikleri neden, niye yapılmaz?” diye herhâlde bunları soracaklar. Sahipsiz Niğde için tıp fakültesi 2015’te başladı ama daha 1 öğretim üyesi var. “Bu kaç yılda bitecek?” diye sanırım soracaklar. Bunun yanında, Niğde’nin tarihsel dokusuyla ilgili çok bilinmeyenlerden biri, 40’a yakın kilisemiz var ama bu kiliselerin olduğu yerde ne yazık ki camilerimiz olmadığı için zamanında kiliselerin bir kısmı camiye çevrilmiş. Bu dönemde artık oralardaki kiliselerin cami özelliği yanında camilerin yapılarak buraların da kültür anlamında değerlendirilmesi beklenen ve istenen.

Niğde’ye gittiğinizde şunu görürsünüz: Ne varsa cumhuriyetten sonra oluşmuştur. O nedenle Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü başta olmak üzere Niğde’ye demir yolunu getiren, Niğde’ye Gebere Barajı’nı yapan, Niğde’ye hizmet verenlere teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Gürer.

Gündem dışı üçüncü söz, Rize’nin düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümü ile Muhasebeciler Günü münasebetiyle söz isteyen Rize Milletvekili Sayın Hikmet Ayar’a aittir.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Rize Milletvekili Hikmet Ayar’ın, 2 Mart Rize’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 99’uncu yıl dönümüne ve 1-7 Mart Muhasebeciler Haftası’na ilişkin gündem dışı konuşması

HİKMET AYAR (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2 Mart Rize’nin Düşman İşgalinden Kurtuluşu ve 1-7 Mart Muhasebeciler Haftası münasebetiyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Sizleri, tüm Rizeli hemşehrilerimi, tüm meslektaşlarımı ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Ruslar Rize’yi işgal etmişlerdir, iki yıl boyunca bu işgal devam etmiştir. Bu süre içerisinde dedelerimiz çok çile ve ızdırap çekmiştir. Bu çile ve ızdıraplar ağıtlara, türkülere konu olmuştur. Allah (CC) bir daha milletimize işgal yaşatmasın.

İşgalin devam ettiği iki yıl içerisinde çok dramatik olaylar yaşanmış, bununla birlikte halkımızın ortaya koyduğu çok kahramanlıklar da sergilenmiştir.

Rusya'da gerçekleşen Bolşevik İhtilali’yle Rusya kendi iç meselelerine dönmüş, yapılan bir anlaşmayla da Ruslar geri çekilmişlerdir. Önce Trabzon’dan, 2 Mart 1918’de de Rize’den, sonraki tarihlerde de Rize’nin ilçeleri ve Artvin’den geri çekilmiştir.

Rize’mizin çok kısa işgal hikâyesi ve kurtuluş hikâyesi budur. O gün Rize Rusların işgalinden kurtulmuştu ama daha yapacak çok iş vardı. Tüm diğer Anadolu illerinde olduğu gibi yoksullukla mücadele başlamıştı. Çok sıkıntılar çekti Rize’m. 1950’lerden sonra 1960, 1970’lerde zirve yapan çay, Rize’mizin tek geçim kaynağı, her bir Rizelinin başının tacı, yoksullukla mücadelemizin en önemli mihenk taşı olmuştur.

Çayın her bir Rizelinin hayatında çok önemli yeri olduğu gibi, benim de hayatımda çok çok önemli bir yeri vardır. Çay bizim ekmek teknemizdir. Çay, bugünkü gibi çay makaslarıyla değil, tek tek elle toplanırdı. Sabah gün ağarırken çay bahçesine girerdik, çay toplama işi akşam gün kararıncaya kadar devam ederdi.

Çayın Rize’mize gelişinde çok büyük katkıları olan Zihni Derin ve arkadaşlarını buradan rahmetle anıyorum.

Yine, Rize’mize hizmeti dokunan siyasi büyüklerimiz olmuştur. İsimlerini zikrederek kendilerini anmak istiyorum. Rize için, ülkem için hizmet veren her bir ferde teşekkür etmek boynumuzun borcudur. Demokrat Parti döneminde İzzet Akçal, Adalet Partisi döneminde Erol Yılmaz Akçal; kendilerine Allah’tan rahmet diliyorum. Anavatan döneminde eski Başbakanlarımızdan Mesut Yılmaz, Refah Partisi döneminde Şevki Yılmaz; kendilerine Rize’mizdeki hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyor, uzun ömürler diliyorum ve nihayet AK PARTİ döneminde AK PARTİ’mizin kurucusu Başbakanımız, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 81 ilimize olduğu gibi Rize’mize ve çayımıza yaptığı hizmetlerden ve katkılarından dolayı tüm Rize ve Rizeliler adına teşekkür ediyorum, şükranlarımı sunuyorum. Bugünlerde temeli atılacak olan Rize-Artvin havaalanıyla alakalı da ayrıca teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1984 yılından beri serbest muhasebeci mali müşavirlik mesleğini aktif olarak bilfiil yapan bir kardeşiniz olarak 1-7 Mart Muhasebeciler Haftası’yla ilgili de birkaç kelime etmek istiyorum. Değerli arkadaşlar, muhasebecilik mesleği Türkiye'de 3568 sayılı Yasa’yla 1989 yılında yasal altyapıya kavuşmuş bir meslektir. Önceleri üçlü bir yapı vardı, daha sonra serbest muhasebecilik kaldırılarak serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirlik unvanlarıyla bu meslek icra edilmektedir. Ülkemizde 100 bin dolayında meslek mensubu vardır. İllerde meslek odalarımız bulunmaktadır. Üst kuruluşumuz TÜRMOB’dur. Devletle tüccarın, devletle esnafın, devletle iş adamının arasında kelimenin tam manasıyla bir köprü vazifesi görmekteyiz. Ancak bazen ne mükellefe ne de devlete yaranamayabiliyoruz, böyle bir çıkmazımız, açmazımız var. Çok ciddi mesleki sorunlarımız var, ayrıntısına girmiyorum. Her gün değişen mevzuat… Elbette bu değişen mevzuatı takip etmek bizim görevimizdir ancak o kadar çok iş yükü altında meslektaşlarımız eziliyor ki bu tarif edilemez ancak yaşanır. Son bir iki ay içerisinde vergi affı, borçların yapılandırılması, KOSGEB destekli krediler, altyapı güncellemeleri, veri girişleri, serbest muhasebeci mali müşavirlerimizi âdeta kilitlemiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HİKMET AYAR (Devamla) – Bir dakika Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurun, lütfen tamamlayın.

HİKMET AYAR (Devamla)- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Bir muhasebeci fıkrasıyla konuşmamı sonlandırmak istiyorum. Mali müşavire sormuşlar: “Bir daha dünyaya gelirsen hangi işi yapmak istersin?” “İmamlık.” demiş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Niye?

HİKMET AYAR (Devamla) – Nedenini sorduklarında “Mevzuatı hiç değişmiyor, hep aynı kalıyor.” demiş.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Hemşehrim bu güzel oldu.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Çok güzel.

HİKMET AYAR (Devamla) - Ben böyle demiyorum. Bütün zorluklarına rağmen ben bir daha dünyaya gelsem yine serbest muhasebeci, mali müşavir olurdum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Demek ki senin işler iyi.

HİKMET AYAR (Devamla) – Yine bir daha dünyaya gelsem Rize’de dünyaya gelmek isterdim.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla tekrar selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Rize kısmı doğru.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ayar.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, sisteme giren ilk on beş milletvekiline yerlerinden söz vereceğim.

Sayın Engin, ilk sırayı kaptırmışsınız.

Sayın Topal, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Hatay Milletvekili Serkan Topal’ın, emekli vatandaşların aldıkları maaşın ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğine ve gelirlerinin artırılmasını sağlayacak ne gibi tedbirler alınacağını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

SERKAN TOPAL (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Türkiye’de yaklaşık 11 milyon 750 bin emekli bulunmaktadır. Yoksulluk sınırının altında yaşam süren emeklilerimizin aldıkları maaş ihtiyaçlarını karşılamamaktadır. Maaşlarının ev kirasının yanında sağlık giderleri, elektrik, su, doğal gaz faturası gibi zorunlu kalemleri ödemeye yetmediğini, birçok emeklinin çocuklarının yardımıyla yaşamını idame ettirdiğini biliyoruz.

Emeklilerimizin, tedavi giderlerine yönelik muayene ücreti, ilaç katkı bedeli ve ilave ücret adı altında alınan sağlık ödemelerinden muaf tutulması yönünde bir çalışmayı hayata geçirecek misiniz?

Emekli vatandaşlarımızın gelirlerinin artırılmasını sağlayacak ne gibi tedbirler almayı planlıyorsunuz?

Emeklilerimizin dört gözle beklediği promosyon konusunu daha uzattıkça uzattınız. Neden bütün emeklilerin promosyon ödemelerini hesaplarına tek seferde yatırmayıp üç aya yayıyorsunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Yalım…

2.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, 1-7 Mart Muhasebeciler Haftası’na ve Uşak Esnaf Odaları Birliği Başkanı Ahmet Kırmaz’ın sigara yasağı uygulamasıyla ilgili gönderdiği bir mektubu okumak istediğine ilişkin açıklaması

ÖZKAN YALIM (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

1-7 Mart Muhasebeciler Haftası kapsamında serbest muhasebecilerin ve de mali müşavirlerin haftasını buradan kutluyorum.

Değerli Başkan, Uşak Esnaf Odaları Başkanlığının bana gönderdiği bir mektup var. Bunu paylaşmak istiyorum çünkü kamuoyunda şu anda Sayın Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın açıklamasından sonra Oda Başkanı Sayın Ahmet Kırmaz bu mektubu göndermiş.

“Sigara yasağına kesinlikle karşı olduğumuzu biz de belirtiyoruz. Ancak ülkenin şu anda içinde bulunduğu ekonomik krizden dolayı çok sayıda esnafın da ekonomik krizle karşı karşıya olduğunu da belirtmek istiyorum. Kapalı alanlarda, üstü açılıp kapanan kapalı alanlarda sigara yasağı getirilmek istenmektedir. Ancak esnafın içinde bulunduğu bu zor durumdan, bunca yapılan yatırımdan dolayı da, bu geçişin çok kısa bir zaman içerisinde olması dâhilinde birçok esnaf kepenk kapatmakla karşı karşıya kalacağından dolayı bu kanunun bir an önce ertelenmesi gerektiğini belirtmek istiyorum.”

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Engin…

3.- İstanbul Milletvekili Didem Engin’in, dolarda yaşanan artışın mazot fiyatlarına anında yansıtılırken düşüşün aynı oranda yansıtılmadığına ilişkin açıklaması

DİDEM ENGİN (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2016 yılının sonlarından itibaren dövizde yukarı doğru yaşanan hızlı artış mazot fiyatlarını da önemli ölçüde etkilemişti. Aralık ayının başında ortalama 4 lira 30 kuruş olan motorin, şubat ayı sonunda 4 lira 70 kuruşa kadar yükseldi. Ancak aradan geçen sürede dolar kuru 3,90 seviyelerinden 3,60 seviyelerine gerilediği hâlde bu gerileme mazot fiyatlarına aynı ölçüde yansıtılmadı. Mazot fiyatında sadece 7 kuruşluk bir indirime gidildi.

Çiftçilerimizden esnaflarımıza, memurlarımızdan dar gelirli vatandaşlarımıza, toplumumuzun tüm kesimleri için önemli bir gider kalemi olan mazot fiyatlarına dolarda yaşanan artış anında yansıtılırken kurlardaki düşüşün aynı oranda yansıtılmıyor olmasının vatandaşlarımızın sırtına yüklediği yükü Hükûmete hatırlatmak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Benli…

4.- İstanbul Milletvekili Fatma Benli’nin, 1 Mart Bosna-Hersek’in bağımsızlığının 25’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

FATMA BENLİ (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Dün, dost ve kardeş ülke Bosna-Hersek’in bağımsızlık günüydü. Bu çok önemli çünkü hâlen yüreğimiz burkularak hatırladığımız üzere 1992 yılında elde edilen bağımsızlığın ardından ülkede etnik temizlik başlatılmıştı. Avrupa’nın orta yerinde üç buçuk yıl süren toplu katliam ve tecavüzlerin tanıkları şu an hâlen hayattalar. Bosnalılar, Birleşmiş Milletlerin güvenli bölge ilan ettiği coğrafyada gerçekleştirilen katliamın muhatabı olan uzak coğrafyadaki kardeşlerimiz. Bugün bağımsızlık mücadelelerini hatırlarken Bilge Kral Aliya’nın “Barışı adalete tercih ettim. Unutmayın, eğer unutursanız tekrarlanır.” ifadeleri hâlen aklımızda. Bugün bu ifadelerin önemini, sadece Bosna için değil tüm coğrafyalarda akan kan ve gözyaşının akmaması için mücadele ederken daha iyi anlıyoruz. Bu yüzden, bir daha başka katliamların yaşanmaması umuduyla kutluyorum bağımsızlık günlerini.

BAŞKAN – Sayın Şeker…

5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, 1-7 Mart Deprem Hakkında Farkındalık Oluşturma Haftası’na ilişkin açıklaması

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

İçinde bulunduğumuz hafta Deprem Hakkında Farkındalık Oluşturma Haftası’dır. Ülkemizin yüzde 66’sı birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde olup aktif fay zonları içerisinde bulunmaktadır. Nüfusun yüzde 71’i de bu bölge içinde yaşamaktadır. Ülkemiz birinci derece deprem kuşağında olmasına rağmen, ne yazık ki biz depremi 1999 Kocaeli-Gölcük depremiyle öğrendik. İstatistiklere göre son yüz yılda, depremlerden 80 binin üzerinde kişi hayatını kaybetmiş ve 490 binin üzerinde yapı kullanılmaz hâle gelmiş olup ekonomik kayıplar ise gayrisafi millî hasılanın yüzde 3’ü kadardır. Maalesef ülkemizde plansız kentler ve mühendislik hizmetinden yoksun depreme dayanaksız yapılar çoğunlukta mevcuttur. Olası depremde ve diğer afetlerde artık bir vatandaşımızın dahi burnu kanamamalıdır. Bunun için, can güvenliği sağlanmış, hayat kalitesi artırılmış, tarihe, doğaya ve çevreye duyarlı şehirlerin oluşturulması için kentsel dönüşümü desteklemek hepimizin görevidir. Kentsel dönüşüm kentteki hastalıklı alanların teşhis ve tedavisidir, aynı zamanda koruyucu hekimliktir.

BAŞKAN – Sayın Özdiş…

6.- Adana Milletvekili İbrahim Özdiş’in, tutuklu gazeteciler ile 15 Temmuz darbesi nedeniyle hâlen tutuklu bulunan askerî okul öğrencileri, er ve erbaşların neden mahkeme önüne çıkartılmadıklarını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sorum Sayın Adalet Bakanına. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası, 30 bini aşkın öğretmenin, 5 bin akademisyenin, 25 bin emniyet mensubunun görevine son verildi. 150’yi aşkın gazetecinin hapishanelerde tutuklu olduğunu da biliyoruz. Hukuk devleti olduğumuzu, hatta referandumda “evet” verilirse hukuk sistemimizin daha da sağlamlaşacağını iddia ediyorsunuz ya, peki, neden çoğu gazeteci mahkeme önüne çıkamıyor? İçeride kalsınlar diye bu işi bilerek bekletiyor musunuz?

15 Temmuzda rütbeliler tarafından kandırılmış, darbeden haberi bile olmayan yüzlerce askerî okul öğrencisi ve er, erbaşlar hâlen tutuklu. Birisi suçlu terörist olarak ilan ediliyorsa neden bir an önce iddianamesi hazırlanıp mahkeme önüne çıkartılmıyor?

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan…

7.- İzmir Milletvekili Murat Bakan’ın, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve çalışma arkadaşlarının davasının hukuk tarihine kara bir leke olarak geçtiğine ilişkin açıklaması

MURAT BAKAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’de bir yerel yönetime karşı yapılan, 129 masum insanın gözaltına alındığı, haksız yere tutuklandığı, bir arkadaşımızın cezaevi koşullarında yeterli tedavi alamadığı için hayatını kaybettiği en büyük kumpas davası pazartesi günü sona erdi. Operasyonun yapıldığı andan itibaren sürecin içinde hem avukat hem de tanık olarak onurla yer aldığım bu davada beş yıl meclis üyesi olarak birlikte çalıştığım, her birinin vatanseverliğini, dürüstlüğünü, çalışma azmini bildiğim arkadaşlarım altı yıl süren bir yargılama sonucu beraat etti fakat bu kumpası kuranların tamamı cezaevinde.

Bu dava Türkiye’de hukuk tarihine bir kara leke olarak geçmiştir fakat aynı zamanda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Aziz Kocaoğlu ve çalışma arkadaşlarının da onur belgesi olarak toplumsal belleğimizde yerini almıştır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Şimşek…

8.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek’in, Mersin’de sel nedeniyle zarar gören çiftçilere acil yardım gönderilmesini beklediğine ilişkin açıklaması

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sorum Tarım Bakanına olacak: Mersin Tarsus Bahşiş beldesinde seraları sular altında kalan 30 yaşındaki Hanifi Akpınar borçlarından dolayı bunalıma girerek Kazım Koyuncu’nun “İşte gidiyorum, bir şey demeden, arkamı dönmeden, şikâyet etmeden, hiçbir şey almadan…” diyerek yaşamına son vermiştir.

Tarım Bakanlığının selzedelerle ilgili acil önlem almasını, çiftçilerin gerçekten bunalımda olduğunu, çıkmazda olduğunu, 30 yaşında bir çiftçinin evinde silahla kendini öldürerek dün intihar ettiğini belirtiyorum. Çiftçilere verilen para sadaka niyetindedir. 200 lira ile 1.500 lira arasında bir para vermiştir. Bu, çiftçilerin hiçbir derdine derman olmayacaktır. İvedilikle Bakanlar Kurulunun toplanarak selden afet gören bölgeye acil ve yüklü miktarda yardım göndermesini bekliyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Bektaşoğlu…

9.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu’nun, Türk Bayrağı’nın yanına Kürdistan bayrağı asılmasına ve bu görüntüyü içine sindiremediğine ilişkin açıklaması

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

“Evet” demek için tek bir nedeniniz olmayan Anayasa tasarısına “hayır” deme nedenlerimiz her geçen gün biraz daha artıyor. Bunlardan sonuncusu Türk Bayrağı’nın yanına “Kürdistan bayrağı” diye bir bez parçasının asılmasıdır. Saygın devlet adamı merhum Bülent Ecevit’in “Onbaşımla dahi görüşemezsin.” dediği Barzani’ye itibar, PKK ve PYD’yle yürüttükleri doğu ve güneydoğudaki illerimizi de kapsayan Kürt devleti kurma mücadelesi meşruiyeti kazandırılmıştır. Bu görüntüler Anayasa tasarısında başkana verilecek özerk yönetimleri kurma yetkisini hatırlatmıştır. Bir Türk vatandaşı, bir Karadenizli, Atatürk’le birlikte cumhuriyeti kuranların yanında yer alan Osman Ağa’nın kenti Giresun’un temsilcisi olarak bu görüntüyü içime sindiremiyorum.

Sayın Başbakanın “Bir bayrak hikâyesi tutturdular gidiyorlar.” sözüyle birlikte bu görüntüleri özellikle AKP’ye, MHP’ye ve diğer partilere oy vermiş, gönül vermiş, vatanını seven, ülkesinin bölünmez bütünlüğünden yana olan bütün yurttaşlarımın takdirine bırakıyorum. İnşallah, 16 Nisanda Sayın Binali Yıldırım ve Sayın Devlet Bahçeli, Barzani’nin bayrağının gölgesinde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Tarhan…

10.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan’ın, Devlet Bahçeli’nin gazeteci Abdülkadir Selvi’yi eleştirirken “kılıç artığı” deyimini kullanmasının şanssızlık olduğuna ve düzeltmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bahçeli gazeteci Selvi’yi eleştirirken Alevi kökenine atıfta bulunarak “kılıç artığı” deyimini kullanmıştır. “Kılıç artığı” deyimi, kılıç zoruyla Müslüman yapılan ve Türkiye’de özellikle Alevi katliamından sağ kurtulan Aleviler ve ötekileştirilenler için kullanılan, ırkçı, faşist, gayriinsani bir deyimdir. Sayın Bahçeli gibi entelektüel bir liderin bu deyimi kullanması şanssızlıktır, düzeltmesi gerekir. Alevi toplumu gibi, Türkiye'nin diğer renkleri de incinmiştir. Pirler piri Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli “İncinsen de incitme.” diyor ama başka bir şey daha diyor Hünkâr: “Yetmiş iki millete bir nazarla bakmayan, halka müderris olsa da Hakk’a asidir.”

Eyvallah.

BAŞKAN – Sayın Doğan…

11.- İzmir Milletvekili Müslüm Doğan’ın, 13/5/2014 tarihinde Soma’da yaşanan maden kazasında hayatını kaybedenlerin şehit muamelesi göreceği belirtilmesine rağmen herhangi bir işlem yapılmadığına ve kamu sorumluluğundan kurtulmak için gizli bir çalışma yapıldığı iddialarına ilişkin açıklaması

MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) – Sorum Adalet Bakanına: 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma’da bir maden ocağında bir katliam yaşandı, biliyorsunuz. Katliam sonucu 301 madenci, maalesef, yaşamını yitirdi. Yaşanan, bir kazadan çok, bir katliam olarak görülmektedir. Bu katliamın nedeni, iş güvenliğinin sağlanmadığı maden ocaklarında, işçilerin, daha çok kazanma adına… Yaşanan bu katliamda yaşamını yitirenlerin şehit muamelesi göreceği, Hükûmet tarafından, o dönem belirtilmişti. Ancak henüz hiçbir işlemin yapılmadığını, ailelerin bugün grubumuz ve diğer parti gruplarına da giderek durumu anlattığını biliyoruz.

Ayrıca, kamu sorumluluğundan kurtulmak amacıyla, 6331 sayılı Yasa’dan kaynaklı kamu sorumluluğundan kurtulmak üzere Hükûmetin… Hukuk anlamında gizli bir çalışmanın yargı eliyle yapıldığı tarafımıza bildirilmiştir. Adalet Bakanının bizi bilgilendirmesini bekliyoruz.

BAŞKAN – Sayın Çamak…

12.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak’ın, yapılan duble yollarla ilgili bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması

HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her siyasi partinin amacı iktidar olmaktır. İktidarlar milletten topladığı vergileri yine millete hizmet olarak sunar.

Ulaştırma Bakanına soruyorum:

1) Gururla, sık sık dile getirdiğiniz 18 bin kilometrelik duble yolun kaç kilometresi daha önce mevcut olup yanına ikinci yol ilave edilerek bölünmüş yol hâline getirildi? Çünkü biliyoruz ki bu yolların çoğu zaten mevcuttu.

2) Bu yolların kaç kilometresi hiç yokken sıfırdan bölünmüş yol olarak iktidarınız döneminde yapıldı?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Ulupınar…

13.- Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar’ın, 3 Mart Zonguldak Kozlu’da yaşanan maden kazasının 25’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ÖZCAN ULUPINAR (Zonguldak) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bundan yirmi beş yıl önce Zonguldak Kozlu’da madende 263 kardeşimiz grizu patlaması neticesinde şehit olmuştur. Bu zamana kadar, bu kömürü çıkartmak için, Türkiye ekonomisine kazandırmak için Zonguldak madenlerinde 5 bin kardeşimiz şehit olmuştur. İnşallah son olur.

Ben bu vesileyle bütün çalışan madenci kardeşlerimize sağlık, huzur diliyorum. Allah kaza bela vermesin. Hayatını kaybeden madencilerimize de Allah’tan rahmet, kederli yakınlarına sabır ve başsağlığı temenni ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Yıldırım…

14.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım’ın, Adıyaman Gölbaşı Belediye Başkanının oğlunun cinsel istismar suçundan tutuklanması olayına ilişkin açıklaması

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) – Teşekkürler Başkanım.

Adıyaman Gölbaşı Belediye Başkanının oğlu, Yavuz Ortaokulunda fen bilgisi öğretmeni olarak görev yapan evli ve 2 çocuk babası bir öğretmenin lise öğrencisi bir kız çocuğuna cinsel istismar suçundan tutuklandığı haberleri basında yer almıştı. Zanlı, savcılık ve mahkeme ifadesinde suçunu kabul etmiş ve ardından tutuklanmıştır. Ancak öğretmenin avukatı Gökhan Çağlayan “Şüpheli, Belediye Başkanımızın oğludur. Tutuklanması hâlinde telafisi imkânsız zararlar doğacaktır.” diyerek savunma yapmıştır. Ardından, öğretmenin “çocuğun nitelikli cinsel istismarı” suçlamasıyla tutuklanmasına ilişkin Cumhuriyet gazetesinde çıkan haberler üzerine, bir yurttaşın Adıyaman’ın merkez ve birçok ilçesindeki bayileri dolaşarak tüm Cumhuriyet gazetelerini satın aldığı söylenmiştir.

Adıyaman Gerger’de cinsel istismar olayının üstü kapatılmaya çalışıldığı gibi, bu olayın da üstü kapatılmak mı isteniyor? Bu, ahlak dışı bir olaydır. Değil Belediye Başkanının oğlu, kim olursa olsun, bu olay mutlaka aydınlatılmalı, zanlılar cezalarını çekmelidir.

BAŞKAN – Sayın Kılıç…

15.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, 3 Mart Diyanet İşleri Başkanlığının kuruluşunun 93’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Kuruluşunun 93’üncü yılında… Anayasa’nın 136’ncı maddesine göre, genel idare içerisinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek özel kanununda gösterilen görevleri yerine getirir. Diyanet İşleri Başkanlığı, kuruluş tarihi olan 3 Mart 1924’ten itibaren yürüttüğü hizmetlerde doğru bilgiyi, güzel ahlakı ve İslam’ın 2 sahih kaynağı olan Kur’an ve sünneti esas almıştır. Bunun yanında, tarihin imbiğinden süzülüp gelen geleneğini, Müslümanların on beş asırlık tecrübesini, günün gelişen ve değişen şartları çerçevesinde çağın ihtiyaç ve beklentilerini göz ardı etmeyen bir anlayışı benimsemiştir. Toplumu din konusunda aydınlatmak, inanç, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili işleri yürütmek ve ibadet yerlerini yönetmekle görevli olan Diyanet İşleri Başkanlığı, yurt dışında da 100’ü aşkın ülkede teşkilatlarıyla barışın ve huzurun artmasına çalışmaktadır.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

Sayın milletvekilleri, sisteme giren ilk 15 milletvekiline söz verdim ancak 3 milletvekili daha sisteme girmişler. Bugüne mahsus olmak üzere bu 3 milletvekiline de söz vereceğim.

Sayın Ahrazoğlu, buyurun.

16.- Hatay Milletvekili Mehmet Necmettin Ahrazoğlu’nun, 2016 yılı mısır destekleme primlerinin ödenmediğine, bir radyo yayınında Türk askerlerinin nasıl şehit edildiğine dair hakaret dolu sözler söylendiğine ve yetkilileri bu radyonun susturulması için göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması

MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

İlk sorum Tarım Bakanına. Bitkisel Üretim Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğ’le Hatay’da Hassa, Kırıkhan, Kumlu, Reyhanlı ilçelerinde yer altı sularının yetersizliği ve seviye düşüklüğü nedeniyle mısır ekim alanlarında daraltılmaya gidilmiştir ve bu yüzden 2016 yılı mısır destekleme primleri ödenmemiştir. Birincil ve ikincil ürün olarak ekilen mısırın ekicileri mağdur edilmiştir. Tahtaköprü Barajı on beş yıldır iktidarda olan AKP tarafından tamamlanmayıp bu eksiklik giderilmemiştir. Acaba AKP bunu çiftçilere nasıl izah edecektir?

İkinci sorum: Suriye’deki iç savaş nedeniyle Afrin ve çevresi PYD’nin kontrolü altındadır şu anda. Hatay sınırları içerisinde kalan Köroğlu Dağı’nın arka tarafındaki Kırıkhan ve Hassa’dan net bir şekilde görülen Gümüt Dağı’nda yer alan…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – BAŞKAN – Devam edin, kayıtlara geçiyor.

MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) - …analog yayın yapan radyo vericisinden, sürekli, Türk askerlerinin nasıl şehit edildiğine dair hakaret dolu sözler söylenmektedir. Yetkilileri bu radyonun susturulması için göreve davet ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Gürer…

17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, Niğde’nin Çiftlik ilçesi Bozköy kasabası Ülke Deresi (Tıraz) mevkisindeki peribacalarıyla ilgili temizlik kararı çıkarılmasına rağmen bugüne kadar herhangi bir çalışma yapılmadığına ve Niğde’nin merkezindeki bedestenin Osmanlı çarşı kültürüne uygun olarak değerlendirilmesinin beklendiğine ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Niğde ili Çiftlik ilçesi Bozköy kasabası Ülke Deresi (Tıraz) mevkisindeki yerleşim alanında peribacalarıyla ilgili temizlik kararı çıkarılmasına rağmen bugüne kadar herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Bölgedeki peribacalarının değerlendirilmesi adına burada temizlik yapılması belediyenin de isteği ve beklentisidir. Ulukışla ilçesindeki Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı onarılmasına rağmen gerekli tanıtım yapılmadığı için gerekli ilgiyi görememektedir. Ayrıca Niğde’nin merkezindeki bedestenin Osmanlı çarşı kültürüne uygun olarak değerlendirilmesi ve buranın da açılarak tekrar faydalı kılınması beklenmektedir.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Son olarak Sayın Tüm…

18.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm’ün, Balıkesir’de çok sayıda bakıma muhtaç yaşlı olduğuna ve Balıkesir’de yaşlı bakımevi veya huzurevi olarak planlanan yeni bir yatırım olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Balıkesir ilimizde, ne yazık ki çok sayıda, bakıma muhtaç yaşlı yurttaşlarımız var. İlde bulunan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına ait bakımevlerinin kapasitesi 174 olduğu hâlde şu an 214 kişi barınmaktadır, yüzlerce yurttaşımız sıra beklemektedir. Dün sıra bekleyen bir yurttaşımız sıkıntılar içinde yaşamını yitirdi. Hükûmete soruyorum: Balıkesir’de yaşlı bakımevi veya huzurevi olarak planlanan yeni bir yatırım var mı, varsa kaç kişi kapasiteli olarak planlandı? İhalesi ne zaman yapılacak? Kiralama yoluyla yeni bakımevi açmayı düşünüyor musunuz? Özellikle turizm bölgelerinde, boş bulunan, donanımlı birçok uygun bina mevcut. Bunları değerlendirmeyi düşünüyor musunuz? Balıkesir halkı ivedilikle Hükûmetten bu soruna çözüm beklemektedir.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz sayın milletvekilleri.

Şimdi sırasıyla sayın grup başkan vekillerine söz vereceğim.

Sayın Usta, buyurun.

19.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Adıyaman’ın Samsat ilçesi Akdamar köyünde 5,8 büyüklüğünde meydana gelen depreme, 2 Mart Rize’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 99’uncu, Emir Sultan Hazretleri’nin ölümünün 587’inci, 4 Mart Selahaddin Eyyubi Hazretleri’nin ölümünün 824’üncü yıl dönümlerine, FETÖ’yle ilgili mücadeleyi desteklediklerine ancak ortaya çıkan yanlış uygulamalar ve mağduriyetlerin giderilmesini istediklerine, byLock meselesinde de ciddi hatalar ortaya çıktığına ilişkin açıklaması

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Az önce Adıyaman Samsat’ta 5.8 şiddetinde deprem olduğu haberi ajanslara düştü, umarım bir can kaybı yoktur. Şimdiden geçmiş olsun diyorum.

Bugün Rize’nin kurtuluşunun 99’uncu yıl dönümü, bu kurtuluş gününün de kutlu olmasını temenni ediyoruz.

Ayrıca, bugün, yine, Emir Sultan hazretlerinin ölüm yıl dönümü. İslam fetihlerine katılarak Anadolu’nun şekillenmesinde ve Osmanlı Devleti’nin güçlenmesinde önemli rol oynayan derviş ve mutasavvıf Seyyid Emir Sultan hazretlerinin ruhu şad olsun.

Yine, bugün Selahaddin Eyyubi hazretlerinin de ölüm yıl dönümü. Mücahit Sultan da 4 Mart 1193 Çarşamba günü Şam’da vefat etmiştir, onun da ruhu şad olsun.

Şimdi, Sayın Başkanım, biliyorsunuz biz zaman zaman, bu FETÖ’yle ilgili mücadeleyi desteklediğimizi, sonuna kadar desteklediğimizi ifade ediyoruz. Ancak ortaya çıkan yanlış uygulamalar veya mağduriyetler konusunda da sürekli kamuoyunun dikkatini çekiyoruz, Parlamentoya da bunu getiriyoruz. Şimdi, bunlardan bir tanesi, aslında geçmişte de çok sık -mesela şu ifadeyi kendimin kullandığını hatırlıyorum- “İşte olur olmaz şeylerden, bir sendikadır veya ne bileyim işte bir yere küçük bir bağış yapmıştır, bundan dolayı insanları işinden etmeyelim ama byLock’u varsa atın kardeşim.” şeklinde ifadeler kullandık. Ama o zaman byLock’un, hakikaten, ciddi bir terör örgütü üyeliği konusunda bir delil niteliği vardı, en azından öyle biliniyordu. Ancak şu anda, zaman geçtikçe, bu byLock’la ilgili iddialarda da, byLock kullanıcısı olduğu ifade edilen insanlarda da ciddi hatalar olduğu ortaya çıktı. Özellikle, Avea’nın bu 2014 Ağustos, Eylül, Ekim aylarında verdiği kayıtlarda ciddi problemler var. Bunu sayın bakanlar da söyledi, işte “40 bin tane hata var.” denildi. Şimdi, bunlardan dolayı -bakın, çok yakından tanıdığımız, bildiğimiz insanlar veya tanımadığımız fakat sağlam referanslarla gelen insanlar var, hiçbir şekilde bu örgütle alakası olmayan, hiçbir somut kriter taşımayan, ancak haklarında “byLock kullanmış.” şeklinde- işinden atılan insanlar var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Usta, ek sürenizi veriyorum.

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün beni, Türkiye genelinde, sadece sanal ortamda bir platform oluşturup… Nitelikleri tamamen birbirine çok benziyor, hepsi 686 sayılı KHK’yla atılmış öğretmenler, hiçbir somut kriter yok, hepsiyle ilgili olan iddia da byLock. Şimdi, mesela bunların içerisinde ülkü ocaklarından yetişmiş öğretmenler var, zamanında, gençliğinde gitmiş gelmiş veya illaki öyle olması da gerekmiyor, TÜRK EĞİTİM-SEN’Lİ, EĞİTİM BİR-SEN’li zaten önemli kısmı, hiçbiri AKTİF-SEN’li değil, hiçbir somut kriter yok ancak bunlarla ilgili… Mesela, her birisi diyor ki: “Biz savcılığa gittik, ‘Kardeşim bende byLock varsa bu bir terör örgütü üyeliğidir, beni o zaman tutuklayın, hakkımızda işlem yapın.’” Savcılık “Sizinle ilgili bizim yapacağımız bir şey yok.” diyor. Fakat biz bu insanları işlerinden atıyoruz. Buralarda daha dikkatli olmamız lazım. Belli ki bu byLock meselesinde de ciddi hatalar var. Devletin bir an evvel, bu her neyse -özellikle MİT kayıtlarıyla ilgili ciddi hatalar olduğunu, Emniyetin kayıtlarının daha güvenilir olduğunu da artık bu araştırmaların sonucunda biliyoruz- bu işi bir an evvel düzeltip...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen tamamlayın Sayın Usta.

ERHAN USTA (Samsun) – Çok teşekkür ederim müsamahanız için.

...gençlerimizin, öğretmenlerimizin veya her kimse, insanımızın mağdur olmasının önüne geçmemiz lazım. Yani, böyle gencecik yaşta mesleklerinden soğutmak, ülkeden soğutmak, devletten soğutmak yanlıştır ama şunu da tekrar vurguluyoruz yani byLock yine çok önemli bir kriterdir, bunun gerçek kullanıcılarının hepsi en ağır şekilde kanunlar içerisinde cezalandırılsın ancak bu mağduriyetleri de dikkate almamız lazım, bu konuda hassas olmamız gerekiyor. Bunları ifade etmek istedim.

Çok teşekkür ederim efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Usta.

Sayın Dora...

20.- Mardin Milletvekili Erol Dora’nın, tutuklu bulunan Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in sağlık durumu ve doktor raporu da gözetilerek tedavisinin dışarıda sürdürülmesi noktasında bütün siyasi partilerin, milletvekillerinin ve Meclis Başkanlığının gerekli duyarlılığı göstermesini talep ettiğine ilişkin açıklaması

EROL DORA (Mardin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, bugün çok önemli bir konuyu Parlamentomuzun gündemine getirmek istiyorum: Grup Başkan Vekilimiz Sayın İdris Baluken 4 Kasım 2016 tarihinde parti genel merkezimizde gözaltına alınarak tutuklanmıştır. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinde 30 Ocak 2017 tarihinde yapılan ilk duruşmasında, kendi mahkemesi, sanığın savunmasının alınmış olması, toplanması gereken ve sanığın elde edebileceği delil bulunmaması, sanığın milletvekili olması ve Anayasa Mahkemesinin Balbay ve Haberal davalarını da emsal göstererek, milletvekillerinin tutukluluk hâllerinin incelenmesinde gözetilmesi gerektiğini ortaya koyduğu kriterler birlikte değerlendirildiğinde, tutuklama tedbirinden elde edilmek istenen sonucun adli kontrol tedbirleriyle elde edilebileceği kanaatine varılmakla Sayın İdris Baluken’in tahliyesine karar vermiştir.

Çıktıktan kısa bir süre sonra sinir sistemi sorunlarından kaynaklı olarak ameliyat olmuştur. Sayın Baluken’in, ameliyat sonrası bakım ve rehabilitasyon için yatarak tedavisinin devamı gerektiğine ilişkin doktor raporu da mevcuttur. Bu durum da gözetilerek tutukluluğunun hukuki olmadığı ve sağlık durumu da gözetilerek tahliye edilmesi hukuken ve vicdanen gerekmektedir. Adli kontrol sistemi gereğince de kendisine zaten yurt dışı yasağı konmuş bulunmaktadır. Bu anlamda, Meclis Başkanlığını ve bütün parti gruplarını, Grup Başkan Vekilimiz olan İdris Baluken’in tahliye edilerek dışarıda tedavisinin sürdürülmesi noktasında gerekli duyarlılığın gösterilmesi noktasında…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Dora.

EROL DORA (Mardin) – Grup Başkan Vekilimiz Sayın İdris Baluken’in sağlık durumu ve doktor raporu da gözetilerek tedavisinin dışarıda sürdürülmesi noktasında bütün siyasi partilerimizin, milletvekillerimizin ve Meclis Başkanlığının bu konuda gerekli duyarlılığı göstermesini talep ediyor, bir kez daha Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Dora.

Sayın Özel, buyurun.

21.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Adıyaman’ın Samsat ilçesi Akdamar köyünde 5,8 büyüklüğünde meydana gelen depreme, 2 Mart Rize’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 99’uncu yıl dönümüne, FETÖ’yle mücadele nedeniyle yaşanan mağduriyetler konusunda hassas olduklarına, milletvekillerinin tutuklu olarak yargılanmasının Meclisin ayıbı olduğuna ve Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in hak ettiği muameleyi görmesi için üzerlerine düşeni yapacaklarına ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Adıyaman’daki deprem haberi yüreğimizi ağzımıza getirdi. Ölüm olmamasını ve yaralıların hızlı şekilde şifa bulmalarını diliyoruz. Hükûmetin, iktidar partisi grubunun, Adıyaman’la ilgili sağlıklı bilgiler elde edildikçe Parlamentoyu gün içinde bilgilendirmesini ümit ediyoruz.

Rize’nin kurtuluşunu Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak kutluyoruz. Rize’de bir milletvekilimiz yok, Rizeli milletvekillerimiz var ama tüm Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri aynı zamanda Rize milletvekilidir, Rize’nin bu güzel gününde yanındayız.

Milliyetçi Hareket Partisinin sayın grup başkan vekilinin ifade ettiği mağduriyetler Cumhuriyet Halk Partisi tarafından uzun süredir dile getiriliyor ve o zaman hep söyledik, sendikasına göre, hangi siyasi görüşten olduğuna göre pozisyon almak doğru değil, sonra sıra birilerine de geliyor. Son iki gündür Milliyetçi Hareket Partisinin konuyla ilgili kürsüde gösterdiği hassasiyet ve biraz önce Sayın Erhan Usta’nın yerinden ifade ettiği konuların tamamı doğru. Kuru ile yaşın birbirinden ayrılması lazım, “Ne yapalım, kurunun yanında yaş da yanıyor.” anlayışı doğru değil ama kendi siyasi görüşümüzden olanlara mağduriyetler gelene kadar beklemek de hiçbir zaman doğru değildir.

Biraz önce Halkların Demokratik Partisinin sayın sözcüsü tarafından ifade edilen konu son derece önemli. Hem bir grup başkan vekili olarak hem uzun yıllardır birlikte siyaset yaptığımız ve şiddete karşı tavrını bildiğimiz, doktor kimliğiyle özellikle hasta, tutuklu ve hükümlüler konusunda Cumhuriyet Halk Partisinin yapmış olduğu -geçen dönem- çalışmalara gösterdiği hassasiyeti de bildiğimiz, tutuklandığında kınadığımız, serbest kaldığında arkada tüm partilerin grup başkan vekilleri bir arada toplanıp…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – …İdris Bey’e üzüntülerimizi dile getirdiğimiz bir süreçten sonra, kendisi ameliyat olmuş, tedavi edilmek üzere hastaneden evine giderken yeniden tutuklanmıştır.

Birincisi, biz “tutuklu milletvekili” kavramına karşıyız, zaten Anayasa Mahkemesinin ilgili kararları da Balbay, Haberal kararları ve Sayın Baluken’in tahliyesinde yapılan atıflar açıkça ortada. Milletvekillerinin tutuklu olarak yargılanması bu Meclisin ayıbıdır. Bunu geçen dönem Cemil Çiçek 100 kere söyledi. Bu dönem, Meclis Başkanımız, yasama faaliyetlerine katılmalarıyla ilgili bir çaba göstereceğini söyledi; kendi sağlık durumundan dolayı o konunun ilerlememesi kabul edilebilir bir şey değil, kim vekâlet ediyorsa bu Meclise verilmiş o sözü tutuyor olması lazım.

Hasta tutuklu ve hükümlülerle ilgili kelepçelenerek muayeneye götürülme, kelepçeli muayene, ameliyatta kelepçe, hasta yatağında kelepçe insan haklarına açıkça aykırı bir durumdur. Böyle bir şeyin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Müsaade ederseniz tamamlayayım.

BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Böyle bir durumun bir grup başkan vekiline, bir milletvekiline de dayatılıyor oluşu, tedavisinin aksatılıyor oluşu, onun “Tedavisinin yatarak hastanede yapılması gerekir.” raporuna rağmen bu duyarsızlık kimin, neyin kinidir, anlaşılabilir bir şey değil. Ama, açıkça şunu söyleyelim: Adalet ve Kalkınma Partisinin sayın grup başkan vekillerinin ve tüm partilerin grup başkan vekillerinin arkada İdris Bey’in yüzüne söylediklerini hepimiz duyduk, hepimiz biliyoruz. Kimse İdris Bey’in o içeride bizim ifade ettiğimiz, bütün partilerin teker teker ifade ettiği muamelenin dışında bir muameleyi hak ettiğini düşünmüyor. Bu konuda siz nasıl takdir ederseniz, siyasi parti grupları nasıl takdir ederse Meclis inisiyatif almalıdır, biz de üzerimize düşeni burada yapacağız.

Ben burada iktidar partisinin değerlendirmelerine son derece önem veriyorum ve dikkatle dinleyeceğim.

Ayrıca, Sayın Erhan Usta konuştuktan sonra bu dile gelmişti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Kendi takdirlerinde olmak üzere eğer Erhan Bey de bu konuda bir şeyler söylerse 4 parti de bir tutum almış olur.

Çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özel.

Sayın Elitaş, buyurun.

22.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Adıyaman’ın Samsat ilçesi Akdamar köyünde 5,8 büyüklüğünde meydana gelen depreme, 2 Mart Rize’nin düşman işgalinden kurtuluşunun 99’uncu yıl dönümüne, 15 Temmuz darbe girişiminde suçluların cezasını çekmesi ama suçsuz olanların da mağdur edilmemelerinin herkesin ortak dileği olduğuna, hasta tutuklu ve hükümlülere hastaneye götürüldüklerinde kelepçe takılmadığına ve tutukluları “tutsak” diye ifade etmenin doğru olmadığına ilişkin açıklaması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Biraz önce aldığımız bilgi çerçevesinde, Adıyaman’ın Samsat ilçesi Akdamar köyünde -merkez üssü olduğu ifade edilen- bir deprem meydana geldi, büyüklüğü 5,8. Aldığımız bilgi çerçevesinde, şu anda, hamdolsun, ölüm hadisesine rastlanmamış. Akdamar köyünde 30 hane var, 15 hane yıkılmış. Ümit ediyoruz ki yaralıların da olmamasını diliyoruz.

Öte yandan, Rize’nin kurtuluşunun 99’uncu yılını, tüm Rizeliler gibi, biz de Türk milletinin bir ferdi olarak kutladığımızı ifade etmek istiyoruz.

Biraz önce arkadaşlarımızın ifade ettiği, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili, darbeye iltisakı olan veya ilgili olan, bu örgütle bağlantısı tespit edilen kişilerle ilgili uyarılar muhakkak ki dikkate alınmakta ve onlar da dikkatle değerlendirilmekte. Bizlere de, iktidar partisi milletvekillerine de, bu konuyla ilgili, kendileri hakkında yanlış değerlendirmelerin olduğu konusunda istek ve dileklerde bulunulmakta. Biz de bu anılan konuları inceliyoruz, irdeliyoruz ve derhâl ilgililere, kendilerinin verdikleri beyanatı gönderip, varsa bir haksızlık, bir an önce düzeltilmesi konusundaki tavsiyelerimizi, dileklerimizi intikal ettirmiş oluyoruz. Nitekim, biliyorsunuz, en son kanun hükmünde kararnamelerde, bu itirazları, bu haksızlıkları -varsa haksızlıkları- düzeltmek üzere 7 kişilik bir ön komisyon kurulmuştu.

Umarım, dilerim ki, böyle bir, 15 Temmuzda hepimize karşı yapılan, bütün milletimize karşı yapılan üniformalı darbe girişimi sonucunda kim suçluysa cezasını çekmeli ama suçsuz olanların da bu durumda mağdur edilmemeleri hepimizin ortak dileğidir diye düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Öte yandan, bazı arkadaşlarımız ifade etti, az önce aldığım bilgi çerçevesinde doğruluğunu teyit etmeye çalıştım, doğru olmadığını duyunca da mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Hasta tutuklu ve hükümlüler cezaevinden herhangi bir şekilde hastaneye muayeneye götürüldükleri takdirde kelepçe takılmadığı hakkında bilgi geldi.

Yalnız, buradan bazı arkadaşlarımız tutukluları “tutsak” diye ifade etmeye çalışıyorlar. Tutsak, savaş esiri demektir. Savaşta ortaya çıkan, iki ülke arasındaki yapılan mücadelede esir alınan kişilere, esir olan kişilere “tutsak” denilir. Burada hem “tutsak” diyeceksiniz, “tutsaklarımız” diyeceksiniz, bu ülkede milletvekilliği yapacaksınız, düşman saflarında bulunuyor gibi bir tavırla cümleleri ifade ederek burada Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekilliği yapıp…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – İzin verirseniz…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Elitaş.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - …adalette yargılaması devam eden kişileri “tutsak” diye ifade etmenin doğru olmadığını altını çizerek söylemek istiyorum ve bunun da Türkiye Büyük Millet Meclisi kayıtlarından çıkarılması gerektiğini ifade ediyorum. Çünkü, tekrar altını çizerek söylüyorum, bazı arkadaşlarımızın bilerek veya bilmeyerek -umarım ki bilmeyerektir- “tutsak” ifadesini, “bizim tutsaklarımız” ifadelerini kullanması Türkiye’ye düşman saflarında bulunduklarının altını çizmek anlamına gelir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tutanaklara geçmesi açısından şunu ifade edeyim: Cumhuriyet Halk Partisinin, geçen dönem, Cezaevleri İnceleme ve İzleme Komisyonundaydım. Komisyonumuzun Başkanı, aynı zamanda Meclisin de Cezaevleri İnceleme ve İzleme Komisyonundaki temsilcimiz Veli Ağbaba’dır. Kendisiyle ve Muğla Milletvekilimiz Nurettin Demir’le birlikte bu konuda yazdığımız bir rapor da vardır. Türkiye’de cezaevinden hastaların hastaneye götürülüşünde kendilerine kelepçe vurulduğu ve eğer doktor kelepçesiz muayeneyi talep etmezse kelepçeli muayeneye zorlandıkları bir gerçektir. Bu konuda iyiye doğru bir gidişi hep beraber zorlamış idik ancak burada sayın grup başkan vekilinin atladığını tahmin ettiğim ve üzerinde durması gereken esas konu, İdris Baluken ameliyat olduğunda, tedavi edilmek için -eve giderken yeniden tutuklandı- hastaneye gitmesi gerekiyor, kendisine kelepçe vurularak hastaneye götürülme dayatıldığı için de hastaneye gidemiyor. Ben böyle anladım, bu anladığım üzerinden de “Bu konuda hassasiyet gösterelim.” dedim. Sayın Elitaş bunu duymadı mı ya da duydu da önemsemiyor mu bilmiyorum ama ben bir milletvekilinin tutuklu olmasının doğru olmadığını zaten söylüyorum ama hastaneye giderken kendisine kelepçe dayatılmasını duyar duymaz iktidar partisinin bir şey yapması gerektiğini düşünüyordum. O, bunu, sadece “Böyle bir şey yoktur.” diyerek geçiştiremez. Bunu ifade eden bir grup sözcüsü ve Sayın Baluken’in bu konudaki kendi açık ifadesi, beyanı varken biz “Sen hem hapistesin hem hastasın, bir de sözüne itibar etmiyoruz.” mu diyeceğiz? “Bu konuyu hızla araştırıp çözüyoruz.” cevabını beklerken bu yaklaşımı da yadırgadığımı ifade etmek isterim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, cezaevi komisyonu üyesi arkadaşımız var burada.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ederiz Sayın Özel.

V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken ve tüm hasta tutuklular açısından kelepçe vurularak hastaneye götürülmelerinin rencide edici bir durum olduğuna ve tutuklu milletvekillerinin bir an önce serbest kalması gerektiğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Ben cezaevi komisyonu üyesi Sayın Metiner’e, aynı zamanda Adıyaman milletvekilleri Sayın Boynukara ve Sayın Yıldırım’a da söz vereceğim ancak bir konuya ben de dikkat çekmek istiyorum sayın milletvekilleri. Biraz önce iki grup başkan vekilinin ifade ettiği konuyu gerçekten önemsediğimi ben de belirtmek istiyorum. Sayın İdris Baluken, Halkların Demokratik Partisi Grubunun Grup Başkan Vekiliydi. Üç ay süreyle Kandıra Cezaevinde kaldı ancak Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi kendisini oy birliğiyle tahliye etti. Tahliye olduktan sonraki süreç içerisinde ayağından bir rahatsızlık geçirdi ve bu rahatsızlığı nedeniyle Sayın Baluken hastanede ameliyat olmak durumunda kaldı. Tedavisi devam ettiği süreç içerisinde hastaneden taburcu edildi ancak tedavisinin devam edilmesine karar verildi, doktor raporları da var. Kapıdan çıkarken, hastanenin önünde bir kez daha alındı ve cezaevine konuldu. Bu sürece ben tanıklık ettim, kendisiyle birlikteydim hem hastane sürecinde, tedavi olurken, ameliyat olurken.

Aynı zamanda, taburcu olduktan sonra da kapının önünde, benim yanımda gözaltına alındı, bir kez daha cezaevine gönderildi. Daha sonra, cezaevindeyken de tedavisinin devam etmesi açısından birçok girişimde bulunduk ancak kendisine bir kelepçe takılarak tedavisinin devam edeceği ifade edilmişti. Sayın Baluken kelepçeli tedaviye gitmeyeceğini söylemiş ve tedaviyi kabul etmemişti. Dolayısıyla, başta Sayın İdris Baluken ama aynı zamanda cezaevinde bulunan tüm hasta tutuklular açısından bu konunun çok rencide edici bir durum olduğunu özellikle belirtmek istiyorum.

Ayrıca, tutuklu milletvekillerinin özellikle bir an önce serbest kalması gerektiğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum sayın milletvekilleri yani bu durumun, özellikle Türkiye demokrasisi açısından kabul edilir bir durum olmadığını her seferinde ifade ettik, bugün, buna bir kez daha vurgu yapmanın gerekli ve önemli olduğunu düşünüyorum. Belki birazdan, ara verdiğim zaman, arkada bir kez daha bu konuyu değerlendirebiliriz sayın grup başkan vekilleriyle birlikte ancak elbette ki bu sadece sayın grup başkan vekillerinin vereceği bir karar değildir. Dolayısıyla, tüm Parlamentonun, tüm milletvekillerinin gündeminde olması gereken bu duruma karşı, herkesin, özellikle düşüncelerini, fikirlerini ifade etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu durumun, ülkemize, Parlamentoya hiçbir faydasının olmadığını, hele hele bir referandum sürecinde, 16 Nisan tarihinde yapılacak olan bir referandum sürecinde böylesi bir durumun yaşanmaması gerektiğini ben de özellikle belirtmek istiyorum ve bu konuda Parlamentonun üzerine düşen görev ve sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini belirtmek istiyorum.

Sayın Metiner, buyurun, şimdi sizi dinleyelim.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

23.- İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner’in, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Cezaevi Alt Komisyon Başkanı olarak gezmiş olduğu cezaevlerinin hiçbirisinde işkence ve kötü muameleye rastlamadığına ilişkin açıklaması

MEHMET METİNER (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Meclis Cezaevi Komisyonu Başkanı olarak bütün içtenliğimle şunu vurgulamak isterim ki gezmiş olduğumuz cezaevlerinin hiçbirisinde işkence ve kötü muameleye rastlamadık. Bu iddialar asılsızdır, doğru değildir. Ayrıca, hele hele sistematik bir işkence ve kötü muamele politikasının olduğunu söylemek tamamen yanlıştır, bühtandır. Doğru oturup doğru konuşmamız lazım.

Hasta…

BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) - Cezaevi Komisyonu olarak en son ne zaman gittiniz cezaevlerini ziyaret ettiniz Sayın Metiner?

BAŞKAN – Sayın Öztürk, bir dinleyelim isterseniz, daha sonra…

MEHMET METİNER (İstanbul) – Önce dinlemesini öğreneceksiniz Sayın Öztürk.

BAŞKAN – Sayın Metiner, siz devam edin, buyurun.

MEHMET METİNER (İstanbul) – Parmağını sallama, saygısızlık yapma; parmağınla korkutacağın insanlardan biri değilim. Saygısızlık yapma!

BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) – Sensin saygısız!

BAŞKAN – Sayın Metiner, lütfen hitap edin, lütfen…

BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) – Doğru söyle, doğru söyle.

MEHMET METİNER (İstanbul) – Saygısızlık yapmayacaksın! Saygıyı öğreneceksiniz!

BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) – Asıl senin öğrenmen lazım.

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım sayın milletvekilleri.

MEHMET METİNER (İstanbul) – Cezaevlerinde işkence ve kötü muamele yoktur. Tutuklular hasta da olsa kelepçeyle götürülüyorlar. Doktorların takdir yetkisi, doktor “Kelepçeyi çözün.” derse çözüyorlar. Bu, cezaevinden kaynaklı bir işlem değildir; bu, mevzuata uygun olarak yürütülen bir işlemdir. Doktorlar “Açın.” dediğinde de açılıyor. Ayrıca, başka türlü yorumların hiçbiri doğru değildir. Meclis tutanaklarına geçsin diye bunları söylüyorum. Gerçek bundan ibarettir.

Teşekkür ediyorum.

V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, Başkanlık Divanı olarak Adıyaman’ın Samsat ilçesi Akdamar köyünde meydana gelen deprem nedeniyle geçmiş olsun dileğinde bulunduklarına ilişkin konuşması

BAŞKAN – Peki.

Şimdi, Adıyaman’da yaşanan depremden dolayı hem Sayın Boynukara’ya hem de Sayın Yıldırım’a söz vereceğim.

Merkez üssü Adıyaman’ın Samsat ilçesi Akdamar köyü olmak üzere 5,8 şiddetinde bir deprem yaşandığı bilgisini aldık. Biz de Divan olarak yaşanan depremde kaybı olan… Biz de umut ediyoruz ki yaralı ve ölü olmaması konusunda bir gelişme olmaz ancak yaralı insanlarımız varsa kendilerine şimdiden acil şifalar diliyoruz. Daha detaylı bilgi almak için Adıyaman milletvekillerine söz vereceğim şimdi.

Sayın Boynukara, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

24.- Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukara’nın, Adıyaman’ın Samsat ilçesi Akdamar köyünde meydana gelen deprem nedeniyle geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ve Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in kelepçe takılmadan hastaneye götürülerek tedavi programına başladığına ilişkin açıklaması

ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Deprem, dediğiniz gibi, Adıyaman Samsat ilçesi merkezinde meydana gelmiş. Saat 14.07 civarında olay meydana geliyor. Herhangi bir can kaybı yok, biraz önce Vali Bey ve AFAD yetkilileriyle konuştum, şu anki verilere göre herhangi bir yaralı da yok. Bazı köy evlerinde yıkılmalar olmuş, onun dışında, şu an itibarıyla herhangi bir sıkıntılı durum yok. Herkese çok geçmiş olsun diyorum. Allah beterinden korusun inşallah.

İdris Bey’le ilgili konuya da izniniz olursa bir cümleyle açıklık getirmek istiyorum. Tutuklu veya hükümlüleri hastaneye götürmek jandarmanın görevi, cezaevi yönetimiyle ilgili bir vazife değil. Jandarma ilk gün kelepçe takmak istemiş, İdris Bey buna itiraz etmiş fakat bugün kelepçe falan takılmadan kendisi hastaneye götürülmüş, 12 seanslık bir fizik tedavi programı hazırlanıp kendisine önerilmiş ve şu an o tedavi süreci başlatılmış. Bu bilgiyi de paylaşmak istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, buyurun.

25.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım’ın, Adıyaman’ın Samsat ilçesi Akdamar köyünde meydana gelen deprem nedeniyle geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) – Teşekkürler Başkanım.

Evet, arkadaşlardan bilgi aldık. Saat 14.07 sularında Samsat ilçesi merkezli 5,8 şiddetinde bir deprem oluyor. İlk önce yüreğimiz burkuldu. Çok şükür ki ölüm yok, yaralılar var, toprak evlerin yıkıldığına dair haberler var. Bu yaralı arkadaşlara acil şifalar diliyorum, en kısa zamanda, bu gece oraya gideceğimi söylüyorum. Yetkililerin ivedilikle olaya müdahil olmalarını rica ettim. Bir vekil olarak, bir hekim olarak bunun takipçisi olacağım ve Parlamentoya, duyarlılık gösteren tüm parti gruplarına da buradan ayrıca teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Dora, buyurun.

26.- Mardin Milletvekili Erol Dora’nın, HDP Grubu adına Adıyaman’ın Samsat ilçesi Akdamar köyünde meydana gelen deprem nedeniyle geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması

EROL DORA (Mardin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Ben de grubum adına, Adıyaman’da, Samsat merkezli saat 14.07’de gerçekleşmiş olan depremle ilgili partimiz adına konuşmak istiyorum bu anlamda. Tabii, şu anda, Akdamar köyündeki muhtarın vermiş olduğu bilgilere göre, 30 haneli köyde 15 hanenin yıkılmış olduğu söylenmektedir. Muhtar tarafından 3 kişinin de yaralı olduğu belirtilmiş.

Öncelikle, ölüm gerçekleşmemiş olduğundan dolayı burada Allah’a şükretmek gerektiğini ifade etmek istiyorum ve ölüm olmaması noktasında da bu temennimi tekrar ifade etmek istiyorum.

Bu anlamda, başta Samsat ilçesi ve Akdamar köylülerine acil şifalar diliyorum. Yaralılara da acil şifalar dilerken bütün Adıyaman, Samsat ve Akdamar köylülerine de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. İnşallah, bunun neticesinde de herhangi bir ölüm gerçekleşmez diye tekrar niyazlarımı belirtiyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Dora.

Sayın Durmaz, sisteme girmişsiniz, buyurun.

27.- Tokat Milletvekili Kadim Durmaz’ın, şehit ve gazi ailelerinin Hükûmetten hac farizalarını yerine getirmek noktasında indirim beklediklerine ilişkin açıklaması

KADİM DURMAZ (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

4.500 şehit ve gazi ailesi 2008’den 2017’ye kadar hac başvurusunda bulundu. Hacca gitme, kişi başı, ikinci sınıf olduğunda, 14 bin lira ile 19 bin lira arasındadır. Birinci sınıf hac yapacağı zaman da 23 bin lirayla 25 bin lira arasında ücret ödemektedir. Bu şehit ve gazi ailelerinin Hükûmetten talepleri: Bunlar diğer birçok alanda olduğu gibi hac farizalarını yerine getirme noktasında da Hükûmetten özel indirim beklemektedir.

Bunu arz ediyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Durmaz.

Sayın Usta, Sayın Öztürk…

Sayın Usta, buyurun.

ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan, az önce o bir dakikalık konuşmalarda CHP Kocaeli Milletvekilinin Sayın Genel Başkanımızın Alevilere “kılıç artığı” dediği şeklinde bir açıklaması oldu. Ona ilişkin, izniniz olursa sataşmadan söz almak istiyorum.

BAŞKAN – Kim söylemişti Sayın Usta?

ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Tahsin Tarhan.

BAŞKAN – Peki, buyurun Sayın Usta.

VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan’ın yaptığı açıklaması sırasında MHP Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim, Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Şimdi konu şu: Birkaç gündür bu Hürriyet gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi Milliyetçi Hareket Partisiyle ilgili bazı değerlendirmelerde bulunuyor. Mesela bunlardan bir tanesi, diyor ki: “AK PARTİ açısından MHP iki ucu keskin bıçak çünkü AK PARTİ’nin çok önemli bir Kürt seçmeni var. Kürtlerden oy alan iki parti var, biri HDP, biri AK PARTİ.” Daha sonra da çıtayı biraz daha yükselterek “AK PARTİ önemli oranda Kürt seçmene sahip olduğu için MHP’yle mesafesinde dikkatli olması lazım.” gibi, böyle tamamen ayrıştırmaya yönelik, bin yıllık kardeşliği bozmaya yönelik ve Milliyetçi Hareket Partisini Kürt düşmanı göstermeye yönelik değerlendirmeler de bulunuyor. Buna ilişkin bir eleştiride bulunuyor Sayın Genel Başkan grup konuşmasında.

Şimdi burada ifade edilen şey, hani “kılıç artığı” ifadesi… Bir defa, “kılıç artığı” nedir diye ben de baktım. “Kılıç artığı” ifadesi, Türk tarihinde savaş ve fetihlerden sonra geride kalan zevata verilen bir isim, bir tanımlama. Bunu bazen de böyle bir soykırım şeklinde de kullanıyorlar. Hiç öyle bir şey değil. Savaş ve fetihten sonra geride kalanlar için bir tanımlama, sosyolojik bir ifade. Hiçbir zaman bu ifade Alevilere karşı da kullanılmış değildir.

Bakın, burası çok önemli: Aleviler bu toprakların sahibidir, asıl sahibidir, bu vatanın sahibidir. Bunlar için Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanının hiçbir şekilde böyle bir ifade kullanması söz konusu olamaz. Bizim buradaki kastımız yani ayrıştırmak, birilerini dışlamak, birilerine bir şeyler ifade etmek değil, tam tersine, kardeşliği pekiştirmeye yönelik olarak söylenmiştir ve Milliyetçi Hareket Partisini herhangi bir etnik kökenli vatandaşımızın düşmanı gibi göstermeye yönelik yapılan şiddetli bir eleştiridir. Dolayısıyla, bu bağlamından koparılmıştır. Bunu düzeltmek lazım.

Tekrar söylüyorum: Aleviler bizim kardeşlerimizdir, Aleviler bu toprakların sahipleridir. Onlara “kılıç artığı” ifadesi kullanılması hiçbir şekilde doğru değildir ve bu ifade onlara karşı da kullanılmış bir ifade değildir.

Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Usta.

Sayın Öztürk, buyurun.

BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) – Sadece tutanaklara geçmesi için söylüyorum, bir beyanda bulunmam gerekiyor Başkanım.

Komisyon Başkanı bizim ortaya koyduğumuz iddiaların tamamıyla asılsız, yalan olduğunu söyledi. Madem yalansa bu iddiaların araştırılması lazım. En son hangi cezaevine gitmişler, ne zaman gitmişler bilemiyorum ama bildiğim kadarıyla bir Van Cezaevi, bir Elâzığ Cezaevi, bir Erzurum Cezaevine gidilip görülüp ona göre bir rapor düzenlenir. Eğer iddialarımız…

MEHMET METİNER (İstanbul) – En son Balıkesir ve Bursa cezaevlerindeydik Sayın Başkan.

BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) – Bakın, eğer iddialarımız yalansa, doğru değilse çıkar buradan özür dilemesini de biz biliriz.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Peki, teşekkürler Sayın Öztürk.

Sayın Metiner…

MEHMET METİNER (İstanbul) – Tutanaklara geçsin: En son Balıkesir ve Bursa cezaevlerindeydik.

BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) – Van, Erzurum…

BAŞKAN – Sayın Metiner, evet, ben de cezaevi komisyonunun en son Bursa ve Balıkesir’e gittiğini biliyorum ancak Sayın Öztürk’ün iddia ettiği farklı cezaevleri var. Örneğin “Elâzığ” diyor, örneğin “Erzurum” diyor. Böyle bir bilgiye sahipler.

MEHMET METİNER (İstanbul) – Yani, bildiğim hiçbir cezaevinde bugüne kadar kötü muamele, işkenceye tanık olmadığımızı söylüyorum.

BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) – Nereden biliyorsunuz Sayın Metiner?

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, bu konu İnsan Hakları Komisyonunda tartışılır, burada…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Özel, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

28.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, milletvekilimiz Sayın Tahsin Tarhan’ın ortaya koyduğu duyarlılık karşısında Sayın Grup Başkan Vekilinin yapmış olduğu açıklama kendisi açısından son derece tatminkâr bir açıklama. Zaten biz Erhan Bey’i tanırız, bu konuyu böyle değerlendirdiğini ve değerlendirmesi gerekliliğini elbette beklerdik kendisinden ama Sayın Bahçeli’nin bir basın mensubuna, bir köşe yazarına “kılıç artığı” ifadesini kullanması, içinde bulunduğumuz siyaset düzlemi içerisinde… Bir fetihten sonra geride kalanlar, kılıçtan geçirilmemiş olanlar ve kaçmış, kurtulmuş olanlar için kullanılan ve çoğu zaman soykırımlar, çoğu zaman bir yerdeki bir etnik grubu ya da bir mezhebi ortadan kaldırma iradesinin başaramadığı, geride bıraktıkları için kullanılan sosyolojik ve kırıcı bir terim.

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) – Öyle dedi o da zaten.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – “Geride kalan” denildi zaten.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bunun bu şekilde söylenmesi önemli ancak bizim ifade ettiğimiz şu…

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) – Karşı çıkılan fitne, fitne! Bin yıllık kardeşliği bozan…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – …Herhâlde Abdülkadir Selvi Milliyetçi Hareket Partisini bizi rahatsız ettiğinin onda 1’i kadar rahatsız edecek yazı bugüne kadar yazmamıştır ama ne kadar şok edici olursa olsun, ne kadar rahatsız edici olursa olsun bir köşe yazarına…

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Selvi’yi savunmaya başladı.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bakın, Abdülkadir Selvi’yi savunmak burada bana düşüyorsa ben bir şey demeyeceğim…

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Bravo! Sana düştü herhâlde.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – …ama elbette bir yurtsever olarak da, bir sosyal demokrat olarak da görüşü ne olursa olsun hiçbir köşe yazarına bu ifadeler kullanılmamalıdır.

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) – Görüşle alakası yok, resmen fitne.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Abdülkadir Selvi’nin özellikle kendi öz benliği üzerinden bir çağrışım yapabilecek bu ifade rahatsızlık yaratmıştır.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Vay, Cumhuriyet Halk Partisi Abdülkadir Selvi’nin görüşlerini savunuyor, bravo!

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) – Devlet Bahçeli “Bin yıllık kardeşliği bozanın, değil bu dünyada, öbür dünyada da elim yakasında olacak.” diyor.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Grup Başkan Vekilinin ifadeleri doğrudur ama bir köşe yazarına tehdit ve onu hedef göstermeye varacak bu ifadelerin bir lider tarafından kullanılması yanlıştır.

Bunları kayda geçirmek istedim.

BAŞKAN – Peki Sayın Özel.

ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Usta, son kez size de söz vereceğim, daha sonra ara vereceğim.

Buyurun.

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) – Bu bir çarpıtma, bir fitne…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bize neler yapıyor, neler yapıyor.

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) – Bu hassas dönemde fitneyi de gör o zaman.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bize neler yapıyor onlar.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Ha, onun için savunuyorsun!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Grup Başkan Vekiliniz konuşuyor.

Buyurun Sayın Usta.

29.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ERHAN USTA (Samsun) – Bakın “kılıç artığı”nın tanımını yaparken de buna “savaş ve fetihlerden sonra kalanlar” dedik. Bir defa şunu kabul etmek asla mümkün değil: Soykırım ayrı bir şeydir, savaş ve fetih ayrı bir şeydir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Elbette ayrıdır.

ERHAN USTA (Samsun) – Savaş ve fetih zaruret olduğu zaman yapılır ve bu ülke için hepimiz canımızı veririz. Yani bu mesele…

Şimdi, soykırım meselesi ayrı Özgür Bey, bir defa onu karıştırmamak lazım.

İkincisi, şimdi tabii burada çok acayip bir durum var. Yani bir yazar ciddi bir şekilde bir ülke içerisinde bir fitne saçıyor ve buna karşı en sert eleştirinin yapılması da çok normaldir, bunu normal karşılamak lazım. Tam tersine, burada ayrıştırmak değil yani bizim ayrıştırmamız değil, ayrıştırmaya, bin yıllık kardeşliği bozmaya çalışanlara… Bu konuda birisi bir fitne ortaya koyuyor, diyor ki… MHP’yi tamamen Kürt seçmeninin karşısına koyuyor. Burada buna karşı verilmiş şiddetli bir cevap vardır.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bize neler diyorlar ya!

ERHAN USTA (Samsun) – Bunu başka bir şekilde değerlendirmek son derece yanlış olur.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Şimdi sizin çıktığınız televizyon kanalları bizi savunmuyor.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – CHP bu fitneyi savunuyor o zaman.

BAŞKAN – Sayın Özel…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, tutanağa geçsin, uzatmayayım. Çünkü şunu ifade edeyim: Birçok arkadaş…

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) – Önce onu bir eleştir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Çok net bir şey söylüyorum, çok net.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Çok net söylemiyorsun, net söylemiyorsun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bizi her gün onlarca kanaldan… Şimdi, sizin akşam temsilciler yollayıp konuşma yaptırdığınız iktidar yanlısı o kanallar her gün bizi linç ediyorlar, dünya kadar hakarette bulunuyorlar.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Cevabını ver.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ama biz cevabını doğru bir üslup içinde ve bu ülkenin…

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Cevabını ver.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – “Yandaş”, “yalaka” diyerek doğru bir üslupla veriyorsunuz!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - …bu atmosferini kaldıracak şekilde söylüyoruz.

“Kılıç artığı” da bu açıdan doğru olmamıştır. Çok net söylüyorum.

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) – Telefon numaralarımızı vererek hedef göstermediniz mi?

ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.14

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.39

BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN

KÂTİP ÜYELER: Ömer SERDAR (Elâzığ), Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu (AP) Demokrasi Desteği ve Seçim Koordinasyon Grubunun desteğiyle AP Kadın Hakları ve Cinsiyet Eşitliği Komisyonu tarafından Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle 8-9 Mart 2017 tarihlerinde Brüksel’de düzenlenecek olan “kadınların ekonomik açıdan güçlendirilmesi” temalı, "Kadınların Ekonomik Olarak Güçlendirilmesi: Birlikte Hareket Edelim" başlıklı parlamentolar arası komite toplantısına katılması Genel Kurulun 21 Şubat 2017 tarihli 72’nci Birleşiminde kabul edilen heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimlere ilişkin tezkeresi (3/921)

28/2/2017

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Avrupa Parlamentosu (AP) Demokrasi Desteği ve Seçim Koordinasyon Grubunun desteğiyle AP Kadın Hakları ve Cinsiyet Eşitliği Komisyonu tarafından Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle 8-9 Mart 2017 tarihlerinde, Brüksel'de “kadınların ekonomik açıdan güçlendirilmesi” temalı, "Kadınların Ekonomik olarak Güçlendirilmesi: Birlikte Hareket Edelim" başlıklı parlamentolar arası komite toplantısına katılım sağlanması hususu, Genel Kurulun 21 Şubat 2017 tarihli 72'nci Birleşiminde kabul edilmiştir.

28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 2'nci maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                                              Ahmet Aydın

                                                          Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                             Başkanı Vekili

Ayşe Keşir                                                         Düzce Milletvekili

Canan Candemir Çelik                     Gaziantep Milletvekili

Gamze Akkuş İlgezdi                       İstanbul Milletvekili

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve 19 milletvekilinin, öğretmenlerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/486)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Öğretmenlerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) İsmail Ok                                      (Balıkesir)

2) Ahmet Selim Yurdakul                     (Antalya)

3) İsmail Faruk Aksu                          (İstanbul)

4) Kadir Koçdemir                              (Bursa)

5) Mehmet Parsak                              (Afyonkarahisar)

6) Ruhi Ersoy                                    (Osmaniye)

7) Fahrettin Oğuz Tor                         (Kahramanmaraş)

8) Edip Semih Yalçın                          (İstanbul)

9) Emin Haluk Ayhan                          (Denizli)

10) Yusuf Halaçoğlu                           (Kayseri)

11) Arzu Erdem                                 (İstanbul)

12) Oktay Öztürk                               (Mersin)

13) Zühal Topcu                                (Ankara)

14) Saffet Sancaklı                            (Kocaeli)

15) Nuri Okutan                                 (Isparta)

16) Muharrem Varlı                            (Adana)

17) Atila Kaya                                   (İstanbul)

18) Zihni Açba                                   (Sakarya)

19) Mevlüt Karakaya                          (Adana)

20) Seyfettin Yılmaz                           (Adana)

Genel gerekçe:

Bir ülkenin gelişmesinde eğitimin payı büyüktür. Eğitime yatırım yapan ülkeler her açıdan gelişmektedir. Eğitimi etkileyen birçok unsur vardır ama bunlardan en önemli olanı öğretmendir çünkü eğitimi etkileyen diğer unsurlar öğretmen olmadan bir anlam ifade etmez. Doktoru, bilim adamını, siyasetçiyi, mimarı, işçiyi, memuru yetiştiren öğretmendir. Öğretmenler okulda sadece öğretim görevini yerine getirmez, bunun yanında eğitim görevini de yerine getirir. Yani, öğretmenler öğrencileri bilgiyle donatarak meslek sahibi olması konusunda yardımcı olurken bir taraftan da düşünceleriyle, davranışlarıyla öğrencilere model olarak öğrencilerin kişiliklerinin şekillenmesinde önemli rol alırlar. Öğretmenler, öğrencileri şekillendirirken aynı zamanda toplumu ve ülkeyi de şekillendirmiş olurlar. Ülkelerin gelecekleri yani genç kuşaklar öğretmenlerin elinde şekillenir. Genç kuşak ne kadar iyi yetiştirilirse toplumun refahı, mutluluğu ve kalkınması bir o kadar artar. Bunun gerçekleşmesi için öncelikle öğretmenlerin kendine güvenmesi, alan bilgisinin iyi olması, pedagojik formasyonunun yeterli olması yani iyi yetiştirilmesi, belki de daha da önemlisi öğretmen olacak kişinin bu mesleğin ne kadar önemli olduğunun farkında olması gerekir. Öğretmenler ne kadar iyi yetiştirilirse, ne kadar çalışma şartları uygun hâle getirilirse eğitimin kalitesi artar, dolayısıyla çağdaş, huzurlu bir ülkenin kurulması sağlanmış olur. Ülkelerin kaderlerinde doğrudan etkili olan öğretmenlerin işlerini iyi yapabilmeleri için öncelikle iyi yetiştirilmeleri, sonra da çalışma şartlarının uygun hâle getirilmesi lazımdır.

Bu nedenle, öğretmenlerimizin sorunlarının araştırılarak yaşanan sorunlara gerekli önlemlerin alınması için Anayasa'nın 98'inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

2.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve 19 milletvekilinin, Balıkesir’in Erdek ilçesinde nüfus oranlarının bir yıl öncesine nazaran düşmesinin nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/487)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Balıkesir ilinin ilçesi olan Erdek'te nüfus oranlarının bir yıl öncesine nazaran düşmesi nedeniyle Anayasa’nın 98’inci ve İç Tüzük’ün 104’üncü ve 105’inci maddeleri uyarınca nedenlerinin araştırılıp gerekli önlemlerin alınması için Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1) İsmail Ok                                                   (Balıkesir)

2) Oktay Öztürk                                              (Mersin)

3) Ahmet Selim Yurdakul                                  (Antalya)

4) İsmail Faruk Aksu                                        (İstanbul)

5) Kadir Koçdemir                                           (Bursa)

6) Mehmet Parsak                                           (Afyonkarahisar)

7) Atila Kaya                                                  (İstanbul)

8) Mevlüt Karakaya                                         (Adana)

9) Ruhi Ersoy                                                 (Osmaniye)

10) Zihni Açba                                                (Sakarya)

11) Fahrettin Oğuz Tor                                     (Kahramanmaraş)

12) Edip Semih Yalçın                                      (İstanbul)

13) Emin Haluk Ayhan                                      (Denizli)

14) Arzu Erdem                                               (İstanbul)

15) Seyfettin Yılmaz                                        (Adana)

16) Yusuf Halaçoğlu                                        (Kayseri)

17) Zühal Topcu                                              (Ankara)

18) Nuri Okutan                                              (Isparta)

19) Muharrem Varlı                                          (Adana)

20) Saffet Sancaklı                                         (Kocaeli)

Genel gerekçe:

Balıkesir ilinin ilçesi olan Erdek, Marmara Bölgesi'nin Marmara Denizi'ne doğru uzanan Kapıdağ Yarımadası'nda, Erdek Körfezi'nde yer almaktadır. Türkiye'nin ilk sayfiye yerlerinden biri olmasıyla beraber Balıkesir ilinin en kuzeyinde, Marmara Denizi kıyısında bulunmaktadır.

Erdek, antik kentleri, açık hava müzesi, temiz denizi ve kumsalıyla bir turizm merkezidir. Turizmle beraber ilçenin en önemli tarımsal faaliyeti zeytinciliktir. Erdek ilçesinde iklim ve arazi yapısının uygunluğu ölçüsünde geniş bir ürün çeşitliliği söz konusudur. İlçenin 30.630 hektarlık yüz ölçümünün 7.840 hektarı tarım arazisidir. Tarım arazisi dışında kalan arazinin 17.686 hektarı da orman arazisidir. İlçede buğday, arpa, bakla, kuru fasulye, kırmızıbiber, kırmızı soğan ve zeytin gibi temel tarımsal ürünlerin yanında elma, armut, kayısı, kiraz, şeftali, ceviz ve kestane gibi meyve ürünleri de yetiştirilmektedir.

İlçede Mart 2000 tarihi itibarıyla ticaret sektöründe yaklaşık 301 iş yeri mevcuttur. Toplam iş yeri sayısı içinde ağırlık taşıyan alt sektörlere baktığımızda iş yerlerinin yüzde 19,3'ünün gıda, yüzde 18,9'unun restoran-kahvehane, yüzde 14,3'ünün giyim, yüzde 13,9'unun kişisel hizmetler ve yüzde 13,7'sinin mobilya ve ev eşyası alanlarında olduğu görülmektedir.

Erdek, kış mevsimlerinde büyük bir kasaba nüfusuna sahip olmakla birlikte yaz mevsimlerinde turizmin de etkisiyle nüfusu bazı küçük illerin nüfusunu aşmaktadır. Erdek ilçesi TÜİK 2015 yılı raporlarına göre 32.899 nüfusa sahiptir. Bu rakam 2014 yılı raporlarında 34.676 iken bu yıl yaşanan 1.777 kişilik nüfus kaybı Erdek'te yaşayan halkı ve esnafı kaygılandırmaktadır. Bu nüfus kaybının her geçen gün artmasından korkan ilçe halkı durumun bir an evvel incelenmesini istemektedirler.

Bu nedenle, Anayasa’nın 98’inci ve İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca, nedenlerinin araştırılıp gerekli önlemlerin alınması için Meclis araştırması açılmasında fayda görmekteyiz.

3.- CHP Grubu adına Grup Başkan Vekili Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, ekmek israfını önlemek için yapılması gerekenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/488)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Ülkemizde ekmeğin üretilmesi ve tüketilmesi aşamalarında yaşanan büyük israfın açlık ve yoksulluk karşısında hayatta kalmaya çalışan vatandaşlarımız için yarattığı sorunların ve etkin çözüm yollarının araştırılarak bulunması amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ve teklif ederim.

                                                                              Levent Gök

                                                                                 Ankara

                                                                CHP Grup Başkan Vekili

Gerekçe:

Ülkemizde açlık ve yoksulluk sınırları altında hayatta kalma mücadelesi veren milyonlarca yurttaşımız varken temel besleyici özelliği tartışmasız olan besinlerin başında gelen ekmek israfının önlenmesi kaçınılmazdır.

Ekmeğin üretilmesi, tüketilmesi aşamalarında yapılan büyük israfların önlenmesi geçmiş yıllarda çok konuşulmuş olmasına, kimi önlemler saptanmış olmasına karşın gerekli önlemlerin alınmasında ciddi ve kararlı davranılmadığı için israfın daha da büyüdüğü, büyük bir bölümünü ruhsatsız fırınların ürettiği ihtiyaç fazlası ekmeklerin değerlendirilmesi konusunda dahi gereken önlemlerin alınmadığı, düzenlemelerin yapılmadığı tüm tarafların yaşadığı acı bir gerçektir.

Ekmek israfının bir nedeni olarak satın alınan ekmeklerin tamamının tüketilemeyişi öne çıkmış, bu nedenle ekmeklerde gramaj çeşitliliğini sağlamak üzere öngörülen düzenlemeler gerçekleştirilmiş olmasına karşın ekmek israfı rahatsız edici boyutlarda devam etmiştir.

Buğday öğütülürken tamamının kullanılmayıp bir kısmının kepek olarak ayrılması yerine tam buğday ununa geçişin sağlanması gerektiği işaret edilmişse de israf sürmüştür.

Tüketicilerin de, esnaf ve sanatkârların da korunmalarını sağlayarak ekmek israfını önleyecek yolların bulunması gerekir. Bu görev devletindir. Devlet bu görevini yerine getirirken kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları da düzenlemelidir.

Ülkemizde yıllık 19 ila 22 milyon ton arası buğday üretimi olduğu, üretimimiz tüketimimizi karşıladığından stok devri yapıldığı ve bu konuda TMO'nun sigorta işlevi gördüğü, geçmiş yıllarda buğdayda süne emgi oranı fazla olduğu için dışarıdan una katkı sağlayacak kaliteli buğday ihtiyacı olduğu ancak son yıllarda yapılan etkili çalışmalarla emgi oranlarının çok düşük seviyelere indirildiği ve kaliteli buğday elde edildiği için un yapmaya yönelik buğday ithalatına ihtiyaç kalmadığı yolunda açıklamalar yapılmıştır. Ancak, ekmek üretiminin ihtiyaca yönelik yapılmadığı, üretimde arz fazlası oluştuğu, bir günde israf edilen ekmek miktarının tüm Türkiye çapında 12 ila 12,5 milyon arasında olduğu, bu israfın büyük kısmının toplu tüketim yerlerinde, öğrenci yurtlarında, turistik otel işletmelerinde ve iş yerlerinde oluştuğu bilinmektedir.

Uzmanlarca, toplu tüketim yerlerinde ekmeğin dilimlenmiş veya küçük miktarlarda paketlenmiş olarak sunulmasının israfın azaltılmasına yardımcı olacağı; okullarda eğitim verilerek ve gazete, radyo ve televizyonlar aracılığıyla kampanyalar düzenlenerek sonuçlar alınabileceği; günlük enerjinin yüzde 44'ünün sadece ekmekten karşılanmasına karşın ekmek üretiminin sağlıksız olduğu; Dünya Sağlık Örgütünce Türkiye'nin ekmek sorununu çözmesi hâlinde sağlık sorununun yüzde 30 oranında çözüleceği; tam buğday ekmeğin sağlıklı olduğu; belediyelere yönelik bir idari düzenlemeyle çöp toplama hizmetleri sırasında ekmeklerin ayrı bir şekilde toplanarak, ekmek küflenmemişse hayvan barınaklarına gönderilmesi gerektiği; büyük tüketim yerlerinde artan ekmek ve yemeklerin yardım kuruluşlarına gönderilmesinin israfı önleyeceği; fırınlarda istihdam edilen kişilerin eğitilmesi için meslek odalarıyla iş birliği yapılması gerektiği ifade edilmiştir.

Bütün bu nedenlerle ekmek israfını önlemek için fırınlarda, ekmek fabrikalarında, hastanelerde, okul ve yurtlarda, bakanlıklarda, belediyelerde ekmek israfının devlet ve sivil inisiyatif gruplarının katkısını sağlamak üzere bir Meclis araştırması açılması zorunludur.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VIII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- MHP Grubunun, 24/5/2016 tarih ve 1687 sayıyla Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya ve arkadaşları tarafından, gıda fiyatlarındaki istikrarsızlığın araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 2 Mart 2017 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2/3/2017

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 2/3/2017 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

 

                                                                               Erhan Usta

                                                                                 Samsun

                                                                MHP Grup Başkan Vekili

Öneri:

24 Mayıs 2016 tarih, 1687 sayıyla TBMM Başkanlığına verilen, Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya ve arkadaşlarının, gıda fiyatlarındaki istikrarsızlığın araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amaçlı Meclis araştırması açılmasına dair önergemizin 2/3/2017 Perşembe günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin lehinde olmak üzere ilk konuşmacı Adana Milletvekili Sayın Mevlüt Karakaya.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz gıda fiyatlarında yaşanan istikrarsızlıklarla alakalı Meclis araştırması önergesi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’de gıda enflasyonu, tüketici fiyat endeksindeki diğer mal ve hizmet gruplarına kıyasla yüksek bir seyir izlemektedir. Hane halklarının zorunlu tüketim ihtiyaçları içerisinde gıda ürünleri birinci önemde olduğundan gıda fiyatları sosyal ve ekonomik açıdan önem taşımaktadır. Türkiye’de gıda ürünleri 2016 yılı itibarıyla tüketim sepetinde yaklaşık yüzde 24 ağırlığa sahip. Bu durum başta enflasyon olmak üzere alım gücü, refah düzeyi ve gelir dağılımı gibi önemli makroekonomik değişkenleri etkilemektedir. Gıda fiyatlarının bu derece önemli oluşu gıda fiyatlarına dair daha fazla analiz yapılması ihtiyacını ortaya koymaktadır. Gıda fiyatlarındaki artışı kısmen tarımsal girdi maliyetlerindeki artışa bağlamak mümkün olsa da önemli bir kısmının sebepleri başkadır. Bu durumun araştırılması, gerekli öneri ve tespitlerin yapılması için bir araştırma yapılması şart ve zaruridir.

Genel olarak baktığımızda, ülkemizde 2006-2016 yılları arasında ÜFE yüzde 103 oranında artmış, buna karşılık tarımsal üretici fiyatları endeksi yüzde 113 olarak genel ortalamadan ayrılmıştır. Gıda fiyatlarındaki artışa baktığımızda ise yine 2006-2016 yılları arasında fiyatlar genel düzeyinde yüzde 118’lik bir artış yaşanmışken gıda fiyatlarındaki artış yüzde 143 olarak gerçekleşmiştir. Gıda fiyatları da aynı tarımsal üretici fiyatlarında olduğu gibi genel ortalamadan ayrışmaktadır. Bu durum her ne kadar çeşitli sebeplere bağlanarak açıklanabilse de sorunun tespiti için bilimsel çalışmaların yapılması ve araştırmaların bir çözüm sonucuna varacak şekilde nihayetlendirilmesi gerekir.

Gıda, insan hayatı için vazgeçilmez bir gerekliliktir. İnsan hayatının devamı için gıda şart ve herkes gıdaya ulaşabilmelidir. Ülkemizde hane halkı gelirinin gıdaya ayrılan kısmı son on iki yılda yüzde 26,7’den yüzde 20,2’ye gerilemiş. Hane halkının gıdaya ayırdığı bütçenin yıllar itibarıyla azalmasının en büyük sebebi gıda fiyatlarındaki artış yanında diğer harcama kalemlerindeki artışlar ve zaruretlerdir. En temel besin kaynağımız olan et, süt ve ekmek fiyatlarında da ciddi artışlar görülmektedir. Son on beş yılda et yüzde 360, süt yüzde 135, ekmek ise yüzde 215 oranında artmıştır.

Sağlıklı ve zeki nesillerin yetişmesi için yeterli ve düzenli beslenmek gerekmektedir. Özellikle zekâ gelişimi için protein tüketimi son derece önemlidir. Ancak ne yazık ki ülkemizde hayvansal protein tüketimi yeterli düzeyde değildir. Ülkemizdeki kişi başına kırmızı et tüketimi 12 kilogram civarında olup bu miktar Avrupa Birliği ve Rusya’da 18 kilogram, ABD’de 38 kilogram, Brezilya’da 42 kilogramdır. Piliç eti dâhil kişi başına toplam et tüketimimiz 35 kilogram civarında seyrederken, bu miktar Rusya’da 63 kilogram, AB’de 77 kilogram, Brezilya’da 100 kilogram, Amerika Birleşik Devletleri’nde 108 kilogramdır. Türkiye’de günlük 32,8 gram hayvansal protein tüketilirken, bu, ABD’de 70, Avrupa Birliği ülkelerinde günlük 60 gram hayvansal proteine denk gelmektedir. İnsanlarımız sofralarına ortalama günlük olarak 2,11 gram yumurta, 12,56 gram et, 15,47 gram süt koyabilmektedir. Hayvancılığa gerekli önemin verilmesi bu istatistiki rakamlardan da belli.

Değerli milletvekilleri, şimdi gıda fiyatlarında özellikle son yıllarda çok ciddi istikrarsızlıklar yaşıyoruz. Aslında gıda fiyatlarındaki artışı tarım ürünlerinin fiyatlarındaki artıştan, tarım politikalarından ayrı olarak incelemek ve bir sonuca varmak mümkün değildir, varılsa da bir çözüm, sağlıklı çözüm üretmek mümkün değildir. Gıda fiyatlarındaki yaşanan anormallikleri 3 temel alanda göstermemiz ya da analiz etmemiz mümkündür. Bir konjonktürel olanlar var, konjonktürel sebeplerin yanında yapısal sorunlar var, bir de yönetsel sorunlar. Aslında bunları tam anlamıyla birbirinden ayırmak, birbirinden kopararak analiz etmek de mümkün değil. Bunlar, aynı zamanda, birbirini etkileyen, birbirini tetikleyen önemli sorun alanları. Konjonktürel sorunlar içinde bulunan ve çoğu zaman da dış faktörlere bağlı olarak kontrol edilemeyen bazı sorunlar var ama bu sorunların önemli bir kısmı da yapısal sorunların aşılamamasından dolayı konjonktürel sorun hâline gelmektedir, yönetsel olarak iyi yönetilemediğinden dolayı konjonktürel sorunlar hâline gelmektedir.

Tarımsal üretimimiz sorunludur. Bizim üzerinde durmamız gereken en önemli hususlardan biri bu. Gerçekten sağlıklı ve ulaşılabilir, ucuz gıdaya ulaşmak istiyorsak öncelikle tarımdaki sorunlarımızı, tarımsal üretimdeki sorunlarımızı halletmek zorundayız. Bugün biz hâlen tarımsal kaynaklarımızın tarımsal üretime dağıtılmasında etkili bir yol izleyemiyoruz, politika geliştiremiyoruz. “Planlama” diyoruz, her yıl buradan patatesçilerin, narenciyecilerin ve sebze üretiminde aşağı yukarı hiç sorun yaşamayan… Ki bugün Mersin milletvekilimiz Mersin’de yaşanan intihar olayından bahsetti; daha 30 yaşındaki bir evladımız düştüğü ekonomik sıkıntıyı gerekçe göstererek ama kimseye de küsmediğini söyleyerek intihar ediyor. Dolayısıyla bizim bu sorunlarımızı bir an önce çözmemiz gerekiyor. “Planlama” diyoruz, ee, planlama yapmak için öncelikle neyiniz var, neyiniz yok, hangi potansiyele sahipsiniz, kaynaklarınız nedir bunu ortaya koymanız lazım ama maalesef on dört yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri bir tarımsal envanteri dahi yapıp ortaya koyamadı. Bir tarımsal envanterimiz yok. Tarımsal envanterini bilmeden, kaynakları bilmeden nasıl dağıtılacağını, neyi, nasıl üreteceğimizi tespit etmek mümkün olabilir mi?

Tarımsal girdi maliyetlerimiz son derece yüksek. Tarımsal girdi maliyetlerinin yüksekliğine baktığımızda, unsurlarına baktığımızda burada bir elin olduğunu görüyoruz. Bu elin devlet eli olduğu tarımsal girdi maliyetleri üzerinden alınan aşırı vergilerle ortada. Evet, “Mazotta yüzde 50’si karşılanacak ya da teşvik olarak verilecek.” denildi ama diyeli altı ay oldu, daha altı ay sonra yapılacak mı belli değil.

Değerli milletvekilleri, hayvansal üretimde keza aynı şekilde teşvikler yanlış uygulandı, süt inekçiliği desteklenmedi. Geçmişte hatırlıyorsunuz, süt ineklerinin tamamı kasaba gitti. Anadolu’da bir söz vardır: “Anası olmayanın danası olmaz.” Süt inekleri kasaba gidince bu memlekette et sıkıntısı çektik, et fiyatları aldı başını gitti. Biz bunu palyatif birtakım tedbirlerle, ithalatlarla çözmeye çalıştık. Türkiye'nin eğer tarım ürünlerinde bir istikrar yakalaması söz konusu olmayacaksa gıdada da bunu gerçekleştirmesi mümkün olmayacak. Biz bir araştırma komisyonu kurulmasını, bu konuların bir bütünlük içerisinde enine boyuna tartışılmasını istiyoruz. Burada 80 milyonun menfaati var, 80 milyonun faydası var diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Karakaya.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin aleyhinde olmak üzere, Antalya Milletvekili Sayın Hüseyin Samani.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

HÜSEYİN SAMANİ (Antalya) - Milliyetçi Hareket Partisinin gıda fiyatlarındaki istikrarsızlık hakkında vermiş olduğu grup önerisi hakkında söz almış bulunmaktayım. Herkesi saygıyla selamlıyorum.

“Gıda” dediğimiz zaman, hiç şüphesiz herkesi ilgilendiren, dünyada yaşayan tüm insanlığı ilgilendiren bir kavramdan bahsetmiş oluyoruz. Bir kere, herkes tüketici olarak gıdaya ihtiyaç duyuyor ama bazıları da gıda konusunda üretici olarak katkıda bulunuyor. Yani, “gıda” dediğimiz zaman, üreticiler ve tüketiciler var. Üreticiler, aslında aynı zamanda birer tüketici. Çünkü “gıda” dediğimiz zaman, insanoğlunun hayatiyetini devam ettirebilmesi için ihtiyaç duyduğu her türlü besine “gıda” diyoruz; yani, “gıda” dediğimiz zaman açlık ve tokluk meselesinden bahsediyoruz; “gıda” dediğimiz zaman belki yeryüzünün en stratejik meselesinden bahsetmiş oluyoruz. Onun için, gıdayı konuşurken de son derece dikkatli konuşmamız gerekiyor genel manada baktığımız zaman. Çünkü bugün insanoğlu elindeki bütün imkânları kullansa gıda olarak 1 kilo eti, 1 bardak sütü, 1 tane portakalı, limonu, mandalinayı, domatesi üretme imkânına sahip değil. Gıda, teknolojik olarak, fabrikasyon olarak üretilen gıdaların dışında, tarımsal ürün olarak teknoloji katarak üretilmesi mümkün olmayan bir mesele. Elbette ki tarımsal üretim, bitkisel ve hayvansal üretim değişik teknoloji kullanılarak da farklı gıda türlerine evrilebiliyor, dönüşebiliyor, ambalajlanmış, paketlenmiş gıdalar grubuna girebiliyor.

BAŞKAN – Sayın Samani, bir dakikanızı alacağım, daha sonra ek olarak size sürenizi vereceğim.

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) Çeşitli İşler

1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden 50 ülkeden sendikacı, medya mensubu, akademisyen, fikir ve siyaset adamlarından oluşan heyete “Hoş geldiniz.” denilmesi

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 50 ülkeden sendikacı, medya mensubu, akademisyen, fikir ve siyaset adamlarından oluşan 200 kişilik bir heyet Türkiye'de bulunmakta ve bir kısmı şu anda -Meclisi ziyaret ettiler- locada oturuyorlar. Biz de kendilerine hoş geldiniz diyoruz, teşekkür ediyoruz. (Alkışlar)

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- MHP Grubunun, 24/5/2016 tarih ve 1687 sayıyla Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya ve arkadaşları tarafından, gıda fiyatlarındaki istikrarsızlığın araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 2 Mart 2017 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN - Sayın Samani, buyurun, devam edin lütfen.

HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) – Evet, gıdanın üretici kesimine baktığımız zaman yani TÜİK verileri var, biz hep onlar üzerinde genelde değerlendirme yapıyoruz ama işte köyde yaşayanların, tarımsal, bitkisel ve hayvansal üretimi yapanların nüfusları orada belli oluyor. Aslında, üretici kesim, gıdayla uğraşan kesim sadece bu TÜİK verilerinden de ibaret değil yani sadece köyde yaşayan insanlar gıda sektörüyle, bitkisel üretimle, hayvansal üretimle uğraşan insanlar değil. Bunun yanında, mesela örnek verecek olursak bitkisel üretimde bizatihi bitkisel üretimi icra eden çiftçilerin yanında, bitkisel üretime katkı koyan diğer yan sektörler de söz konusu. Mesela tohum üreticileri bunlardan bir tanesi, fide üreticileri bir diğeri, paketleme yapanlar bunlardan birisi, halciler, ihracatçılar, ithalatçılar, hepsi bunların içerisinde, gıda sektörüyle aslında geçiniyorlar. Ama verilere baktığımız zaman sadece köyde yaşayan insanların tarımsal üretime katkı koyduğu gibi bir algı söz konusu oluyor. Oysa üretici kesim de çok geniş. Tüketici kesim tüm halkı kapsarken üretici kesim de bir o kadar geniş bir tabanı kapsamakta.

Şimdi, gıda fiyatlarındaki istikrarsızlık denince aslında gıdaya erişim nasıl oluyor, insanlar, örnek veriyorum, hayvansal ve bitkisel üretime erişirken hangi yollardan geçiyor, buna şöyle kısaca bir bakmamız gerekiyor değerli arkadaşlar. Bitkisel üretimi yapan her şey öncelikle çiftçiden başlıyor, üretim safhasından başlıyor. Üretim safhası dediğimiz zaman, bu, tohum, fide veya fidan döneminden başlıyor. Hayvansal üretimse bu, yine hayvansal üretimin çoğalması, buzağı büyümesi, gelişmesi vesaireden başlayarak tüketiciye kadar ulaşan bir zincirden bahsediyoruz.

Çiftçiyi baz aldığımız zaman burada değerli arkadaşlar, çiftçi ürünü üretiyor, en yakın olan tedarikçiye yani bu, hallerde halciler olabilir, toptancılar olabilir, depo sahipleri olabilir, onlara ulaştırıyor. Oradan tüketim hallerine, tüketim depolarına gidiyor bu ürünler. Tüketim depolarından veya hallerinden, tüketici hallerinden pazarlara veya marketlere çıkıyor. Hayvansal üretim ise o yine kasaplara veya marketlere gidiyor. İşte, bu zincire baktığımız zaman, aslında bu zincir çok meşakkatli bir zincir. Üreticinin çektiği meşakkatler ayrı bir şey burada. Çünkü bitkisel ve tarımsal üretim dediğimiz zaman her türlü meteorolojik verilerden etkilenen bir üretimden bahsediyoruz. Yani soğuktan etkilenen, sıcaktan etkilenen, rüzgârdan etkilenen, dondan etkilenen, doludan etkilenen, her türlü meteorolojik veriden etkilenen bir uğraş alanından bahsediyoruz. Tarımsal üretimden bahsettiğimiz zaman, aslında en kadim uğraş alanından ve meslekten bahsetmiş oluyoruz. Yani Anadolu’da söylenildiği gibi, işte, tarımla uğraşan kişinin karnını yarmışlar, 40 defa gelecek yıl çıkmış. Hiç şüphesiz ki bu, çekilen meşakkati anlatıyor. Onun için tarımsal üretim hakkında konuşurken de son derece dikkatli konuşmamız gerektiğini düşünüyorum çünkü bu meşakkatin de bir karşılığı var. İşte, burada bir sıkıntı olduğu zaman… Çoğu zaman bu ürünlerin fiyatı arz talep dengesine göre oluşuyor, istikrarsızlık da buna göre bahsediliyor. Sıcak dönemlerde ürün arzı fazla oluyor, fiyatlar çok düşük. Örnek veriyorum, 10 kuruş olan bir ürünün fiyatı ürün azaldığı zaman kış aylarında 2 TL’ye, 3 TL’ye kadar çıkabiliyor ama tüketiciye gittiğiniz zaman 5 TL’ye, 6 TL’ye, 7 TL’ye, 8 TL’ye kadar çıkan ürünler var. Ben ürün bazında teker teker bu örneklere girmeyeceğim.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Tarım politikası yok, ondan.

HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) - Fakat burada üretimdeki arz ve talebi ortaya koymak gerekiyor. Bu, eşyanın tabiatında var. Bu, tarımsal üretimin tabiatında var. Bu, üretimde var. Hiç şüphesiz ki sıcak aylarda çok üretiliyor, soğuk kış aylarında ise ısıtmak gerekiyor, belli yere kadar üretebiliyorsunuz. Ürün azlığından dolayı fiyatlar otomatikman yükselebiliyor veya çokluğundan dolayı da fiyatlar düşebiliyor genel manada baktığımız zaman.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Olmaz olmaz, pazarlamada sorun var.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Üreteceksin, üreteceksin.

HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) – Ama burada bir husus daha var, o da işte, bu konuya yeteri kadar vâkıf olmayan insanların, masa başından konuşan insanların bu konu hakkındaki ahkam kesmeleri de çok önemli. Neden önemli? Diyelim ki, üretici ürünü üretiyor, pazara çıkacak ama konuyla hiç alakası olmayan bir adam çıkıyor, diyor ki: Bunda hormon var. Örnek veriyorum, hıyar bitkisinde hormon var diyor. Çok eski bir kabzımal televizyonlara çıktı. Benim şehrim Antalya Kumluca’dan gelen hıyarlar… Salatalık bitkisinden yolda kasalarda çatır çatır ses gelmiş, hormonlu salatalık bitkileri ahşap kasaları kırıyormuş. Bu kadar konuya vâkıf olmayan insanlar konuşuyor. Oysa hıyar bitkisi hiç hormon kullanılmayan partenokarpik bir bitki.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hangi bitki, ne bitkisi?

HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) - Yine, hormon iddiası var burada. Oysa bugün çiftçilerin serasında hormon var demek çiftçisinin zekâsıyla alay etmektir değerli arkadaşlar. Neden? Çünkü bugün çiftçiler tamamen Bombus arılarıyla biyolojik olarak dölleyerek…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ah! Çiftçi bırakmadınız memlekette, çiftçi! Çiftçi kan ağlıyor!

HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) – …ürün üretmekte ve o ürünleri satmakta ama dışarıdan ahkam kesenler buna hormon damgası vurabilmekte, buna kimyasal ilaç damgası vurabilmekte. İşte, asıl, üretici kısmını rahatsız eden tavır ve davranışlar da burası değerli arkadaşlar.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hıyarların tohumunu İsrail’den alıyormuşsunuz, doğru mu?

HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) – Oysa kimyasal ilaç kalıntısı dediğimiz “rezidü” bundan belki on yıl önce yüzde 24’ler civarındaydı ama şu anda yüzde 1’in altında ve Avrupa’dan daha iyi durumdayız, Avrupa’dan daha iyi durumda. Daha güvenli gıdaya insanların ulaşmasını bu dedikodular ne yapıyor? Engelliyor.

İşte, değerli arkadaşlar, bütün bunlardan dolayı, bu istikrarsızlıktan dolayı 2014 yılında, malumunuz, Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi diye bir komite kuruldu. Tarım Bakanlığının içerisinde olduğu, Ekonomi Bakanlığının içerisinde olduğu, Kalkınma Bakanlığının, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının ve Maliye Bakanlığının içerisinde olduğu bugünkü bu istikrarsızlık konularını da incelemek üzere şu anda Ekonomi Koordinasyon Kurulu tarafından kurulan bir komite var, o da çalışmalarına devam ediyor diyor, ben hepinizi tekraren saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Samani.

Grup önerisinin lehinde olmak üzere ikinci konuşmacı Bursa Milletvekili Sayın Orhan Sarıbal. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun.

ORHAN SARIBAL (Bursa) – Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, konuklara “merhaba” diyecektim ama konuklar ayrılmışlar, yine de sağ olsunlar, ayaklarına sağlık.

Tabii, Adıyaman’ı unutmayacağız, 5,8 deprem, 30 evden 15’i yıkılmış. Hani sözüm ona “Deprem öldürmez, binalar ve sistem öldürür.” derler, işte, bu, AKP’nin gerçek yüzü. Eğer kazara deprem biraz daha fazla olsaydı demek ki Akdamar’da 30 binanın 30’u da gidecekti. Elbette büyük bir şans eseri yitirmediğimiz insanlardan yitirdiğimiz olacaktı.

Evet, aradan yıllar geçmesine rağmen deprem konusu bu ülkenin en önemli gündemidir. Eğer 30 evden 15’i yıkılıyorsa, burada insan ölmediğini, bunu hâlâ bir başarı öyküsü olarak söylüyorsak, evet, işimizin ne kadar da şansa kaldığını bir kez daha görmek zorundayız.

Yine, serbest mali müşavirler odalarının, serbest mali müşavirlerin de haftasını kutluyoruz, onlar da bizim meslektaşlarımız, kıymetli buluyoruz, değer veriyoruz.

Değerli milletvekilleri, gıda fiyatlarındaki artış ve istikrarsızlık… Gıda insanlığın temel hakkıdır. Dünyada tarım alanları sürekli daralırken ürüne ulaşmak, gıda ürünlerini ekmek ve büyütmek zorlaşırken bir taraftan nüfus artmaktadır. Bu, şu demektir: Nüfus sürekli artıyor, gıdaya sürekli ihtiyaç var ve daha fazla üretmek zorundayız. Ama dünyanın bir başka özelliği var: Şu anda dünyada gıda, enerji ve su, 3’ü de dünyanın en stratejik 3 sektörüdür ve silahtır. Egemenler gıdayı artık az gelişmiş toplumlar üzerinde bir silah olarak kullanmaktadırlar, insanlarını tüketici olarak kullanmaktadırlar, topraklarını üretimde sömürü aracı olarak kullanmaktadırlar. Elbette Türkiye de bundan nasibini alacaktır.

FAO’nun yaptığı açıklamalara göre, son beş yıldır dünyada gıda fiyatları ortalama yüzde 25 oranında azalırken Türkiye’de ortalama gıda fiyatları son beş yılda yüzde 76 oranında artmıştır. Tabii, neden böyledir, bu soruyu sormak lazım.

Değerli milletvekilleri, ben üreticiyim. 2002 yılında yani Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiğinde, ben 1 kilo armutla 1 litre mazot alıyordum. Yine, 4 kilogram buğdayla 1 litre mazot alıyordum. Bugün 5 kilogram armut satarsam 1 litre mazot alabilirim. Ya da benim üreticim 7-8 kilo buğday satarsa 1 kilogram mazot alır. Ama siyasal iktidar bunun çözümünü bulmuştu, nasıl olsa ithal edecektik. Bir çıpa denen, dünyada eşi benzeri az görülmüş bir sistemi uyguladı, dövizi uzun bir süre baskıladı, döviz ucuzlayınca ithalat da ucuz olmaya başladı ve hızlıca ithalata döndü. Yani, bu ülke üreticisinin üretmesi yerine, çiftçinin üretmesi yerine, ithalatı gerekli gördü, ithalat gündeme geldi. Ama ne yazık ki tüketici fiyatları yine azalmadı, bir tarafta üretici yoksullaştı, bir tarafta tüketici sömürü aracı olarak kullanıldı. Bir defa, perakende sistemini yönetemedi. Manav, kasap, bakkal çıktı, bunun yerine ulusal ve uluslararası marketler girdi sistemin içerisine. Bu marketler dünyanın neresine girerlerse girsinler, sömürmek için girdiler. Bir Hal Yasası çıkardılar, Hal Yasası’yla, çiftçinin ürününü artık -hale göndermek yerine- süpermarketler direkt çiftçiden aldı, götürüp üzerine 5 kat, 10 kat koyarak marketlerinde sattılar. Yani, neresinden bakarsanız bakın bir sömürü zinciri ve sömürü halkasının içerisine üreticiyi ve tüketiciyi soktular. Peki ne yapmak lazımdı, ne olması lazımdı? Çok açık, yıllardır söylüyoruz, gıda ve tarım stratejik bir alandır; biraz önce milletvekili arkadaşımız söyledi. Stratejik alan demek, gıda egemenliği ve gıda güvenliği açısından siz gerçekten yurtsever bir tarım politikası uygulamalısınız. Ne demek bu? Kendi insanınızın karnını doyuracaksınız; yetmez, toprak, iklim, insan gücünüz ve mekanizmanız buna olanak sağlıyorsa dünyanın öbür ülkelerini de besleyeceksiniz. Gıda güvenliği ne demektir? İnsanınızın karnını yeterli, dengeli ve kaliteli gıdalarla doyurmak zorundasınız. Bu, bir devletin olmazsa olmaz sorumluluğudur, bir siyasal iktidarın olmazsa olmaz sorumluluğudur. Çünkü, gıda, su gibi, ekmek gibi haktır. Kaliteli olmalıdır, yeterli olmalıdır, besin değeri güçlü olmalıdır ve en kolay bir şekilde ulaşılabilir olmalıdır.

Peki, bunun için ne gerekli? Bizim topraklarımız var mı? Var. 24 milyon hektar çalışılabilir, sürülebilir tarım alanımızdan ne yazık ki 19 milyon hektarını işleyebiliyoruz, ne yazık ki. 1980, 2002, 2016, bütün verileri inceleyin, bütün verilerde karşınıza şu çıkacak: 3 tane ürünün dışında bütün ürünlerde gerileme var. Ama özellikle 2002-2016 yıllarında, AKP’li dönemde 160 milyar dolar ithalata para vermişiz, 160 milyar dolar. Biraz önce söyledim, o düşük kur yüksek faiz meselesinde ithalat kolaydı. Bir örnek vereceğim, yakın tarih, pirinç meselesi. “Pirince 2 lira fiyat verin.” dedik. Ne yazık ki böyle bir şey olmadı, pirinç piyasada 1,6, 1,7 liraya satıldı; bundan üretici kâr edemedi ama tüketici pahalı almaya başladı. Şimdi ne durumdayız biliyor musunuz? 3,2 liraya çıktı pirinç. Niye? Şunun için çıktı: Döviz arttı, döviz artınca siz her istediğiniz malı en ucuz fiyata alamadınız. Hani -samana da burada gönderme yapalım, hakkı kalmasın- saman aldığımızda da döviz düşüktü, her şeyi rahat rahat alıyorduk. Bir arkadaşımız yine söyledi kırmızı et meselesini, protein meselesine girmeyeceğim ama AKP'nin karnesi bilinsin diye söyleyeyim: Son beş yılda ithal et meselesi ve canlı hayvan meselesi üzerinden 4 milyar dolar 2016’ya kadar -2016 rakamları açıklanmadı ama muhtemelen en az 1 milyar dolara yakın- 2016 yılı ithalatını da üstüne koyduğumuzda tam 5 milyar dolarlık sadece kırmızı et lop olarak alındı ve buna istinaden canlı hayvan alındı. Yani, geldiğimiz nokta tam da bu. Bunun karşısında ne var? Mesela -tarımı desteklemek gerekiyor tabii- kendi çıkardıkları bir yasa var, gayrisafi millî hasılanın yüzde 1’inin altında olmayacak şekilde tarımın desteklenmesi gerekiyor. Peki, yapıyorlar mı? Elbette yapmıyorlar. Ne söylediler de yaptılar ki? Onu da yapmıyorlar. Bugün çiftçiye tam bu rakam üzerinden 68 milyar lira borçları var, 68 milyar lira. Gayrisafi millî hasılanın yüzde 1’inden aşağı olmayacak şekilde tarımı desteklemeleri gerekiyor ama ne yazık ki bunu yapmadılar. Zaten böyle bir şeye ihtiyaçları da yok, dinledikleri falan da yok; onlar için Türkiye çiftçisinin büyümesinin, kalkınmasının çok fazla bir önemi de yok. Onlar için önemli olan, dövizden ve gelen ürünlerden aldıkları vergiler.

İki tane örnek vermek isterim… Mazottan çok bahsediliyor. Evet, değerli dostlar, mazot şu anda yüzde 62’nin üzerinde vergiye tabi, yüzde 62; çiftçinin kullandığı elektrik yüzde 50 vergi içeriyor değerli dostlar, yüzde 50. Şimdi, böyle bir ortamda siz hangi çiftçiyle, hangi ülkenin çiftçisiyle rekabet edebileceksiniz? Hangi koşulda üretim yapabileceksiniz? Böyle bir imkân var mı, böyle bir olanak var mı? Bu mümkün mü? Elbette değil. Bunun karşısında elle tutulur tek silah sadece ve sadece ithalat yapmak, ithalat üzerinden bir durumu göndermek.

Bir başka mesele: Şu anda Türkiye'de çiftçi ürününü üretiyor, oradan hale geliyor, halden manav alıyor, manavdan pazara geliyor ya da market giriyor, market alıyor. Değerli arkadaşlar, çiftçiden pazara gelene kadar ortalama yüzde 50 maliyet var, ortalama yüzde 50 ama bu normal koşullarda, yaş meyve sebzede. Eğer siz bunu stokluyorsanız, depoluyorsanız depodan da pazara sunuyorsanız bunun aşağı yukarı maliyeti bir ürün maliyeti kadar yani yüzde 100 maliyet giriyor ama bakalım, örneğin elma değerli arkadaşlar, kilosu tarlada 30 kuruşla 70 kuruş arasında satıldı. Bugün marketlerde bu ürünün fiyatını bilen var mı değerli arkadaşlarım? 2 lirayla 4 lira arasında değişiyor ama eğer bu ithal elmaysa 6 lira, 7 lira, 8 liraya kadar çıkıyor. Peki, bizim üreticimizin deposunda ne var? Binlerce ton elma var, binlerce ton orada duruyor. En basitinden dün ahudududa bir açıklama yaptım. Ahududunun maliyeti Türkiye'de 6 lira, şu anda 1.000 ton ahududu çiftçinin deposunda duruyor ama ne yazık ki biz söz verdik ya, gümrüksüz Bosna’dan, Sırbistan’dan ahududu alıyoruz. Geldiğimiz nokta bu.

Bu tarımda yaşanan sorun ekonomik değildir, bilimsel değildir, teknik değildir; tarımda yaşadığımız sorun politikadır. Üretimin sağlıklı bir planlamayla yapılmamasıdır, tamamen Adalet ve Kalkınma Partisinin şirket ve ithalata dönük politikalarıdır. O yüzden Türkiye'de tarımın yeniden ayağa kalkması için Adalet ve Kalkınma Partisinin bir an önce bu ülkenin yönetiminden gitmesi gerekiyor yoksa ne topraklarımız kalacak ne de köylümüz kalacak. (CHP sıralarından alkışlar) Türkiye'de tarımın bir tek düşmanı var, bir tek karşıtı var, o da son on beş yıldır uygulanan, Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından uygulanan, gerçekten dünyada…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ORHAN SARIBAL (Devamla) – …karşılığı olmayan, üretimden yana olmayan, yabancı şirketlerden, ithalattan yana olan Adalet ve Kalkınma Partisi politikalarıdır.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Sarıbal.

Grup önerisinin aleyhinde olmak üzere ikinci ve son konuşmacı Yozgat Milletvekili Sayın Ertuğrul Soysal. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurun.

ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MHP grup önerisi aleyhinde konuşmak üzere AK PARTİ Grubu adına söz aldım, bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.

Sözlerimin başında -bugün Dünya Mali Müşavirler Günü- bütün mali müşavir olan kardeşlerimin gününü kutluyorum.

Yine bugün, ciğerimizi sızlatan, Adıyaman’da 5,8 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Allah’a hamdolsun ki ölümüz yok, şehidimiz yok. Birkaç evin yıkıldığını öğrendik, az miktarda yaralılarımızın olduğunu öğrendik. Ben geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum bütün yaralanan kardeşlerime ve evi yıkılan kardeşlerime.

Evet, değerli kardeşlerimiz, gündemimiz yoğun. Benden önceki konuşmacı Antalya Milletvekili olan kardeşim, gıda fiyatlarıyla ilgili güzel tespitler yaptı, güzel konuşmalar yaptı, izah etti, anlattı ve netice itibarıyla da epey miktarda bizi bekleyen uluslararası sözleşmelerimiz var.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Tarım çok önemli, lütfen…

ERTUĞRUL SOYSAL (Devamla) – Ben gündemin yoğunluğundan dolayı sözlerimi uzatmak istemiyorum, sözlerimi burada kesiyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ertuğrul Bey, dinleriz, dinleriz. Lütfen, rica ediyoruz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Dinlemek istiyoruz.

ERTUĞRUL SOYSAL (Devamla) – Gıda, tarım ve hayvancılıkla ilgili de AK PARTİ iktidara geldiği andan itibaren on altı yıldır, on beş yıldır neler yaptığını ben burada sizlerin engin görüşlerine sunuyorum.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Niğde’ye bir şey yok.

ERTUĞRUL SOYSAL (Devamla) – Köylülerimiz, çiftçilerimiz, yöneticilerimiz bunu çok iyi biliyor. Nerelerde, hangi konuda, nelere hangi destekleri verdiğimizi çiftçilerimiz, köylülerimiz çok iyi biliyor. Eğer iyi bilmese, memnun etmesek, desteklerimizi artırarak sürdürmesek biz bugün iktidarda olmazdık herhâlde, sizler olurdunuz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Az kaldı, gidiyorsunuz, az kaldı.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Gidiyorsunuz, gidiyorsunuz.

ERTUĞRUL SOYSAL (Devamla) – Onun için, tarımla ilgili, gıdayla ilgili, hayvancılıkla ilgili çok şeyler yaptık, yapmaya da devam edeceğiz diyor; MHP grup önerisinin aleyhinde olduğumu belirtiyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Çiftçi perişan.

ERKAN HABERAL (Ankara) – Tarım, aleyhinde olunacak bir şey mi?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.27

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.43

BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN

KÂTİP ÜYELER: Ömer SERDAR (Elâzığ), Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin oylamasında kalmıştık.

Grup önerisini şimdi oylarınıza sunacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

2.- HDP Grubunun, 2/3/2017 tarihinde Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından, Ağustos 2015 tarihinden bugüne kadar DBP’den 83 belediye eş başkanının hukuksuzca tutuklanması, Eylül 2016 tarihinden itibaren ise 85 DBP’li belediyeye kayyum atanması ve belediyelere atanan kayyumların göreve başladıkları günden bugüne kadar tamamıyla keyfiyete dayanan uygulamalarının araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 2 Mart 2017 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2/3/2017

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 2/3/2017 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

 

                                                               Filiz Kerestecioğlu Demir

                                                                                 İstanbul

                                                                       Grup Başkan Vekili

Öneri:

2 Mart 2017 tarihinde İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Filiz Kerestecioğlu tarafından verilen 4041 sıra numaralı, Ağustos 2015 tarihinden bugüne kadar DBP’den 83 belediye eş başkanı hukuksuzca tutuklanmış, Eylül 2016 tarihinden itibaren ise 85 DBP’li belediyeye kayyum atanmıştır. Belediyelere atanan kayyumların göreve başladıkları günden bugüne kadar tamamıyla keyfiyete dayanan uygulamalarının araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere, bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 2/3/2017 Perşembe günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin lehinde olmak üzere ilk konuşmacı, Ağrı Milletvekili Sayın Berdan Öztürk. (HDP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika, buyurun.

BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grubum adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Vekili bulunduğum Ağrı Belediyesine, hepinizin bildiği gibi, dün kayyum atandı. Belediye Eş Başkanımız Sırrı Sakık, siyasi bir darbeyle görevinden alınarak yerine AKP’nin bürokratı olan atanmış bir vali görevlendirdiler. Adını bile ağzıma almaktan imtina ettiğim bu zatımuhterem, Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarda, Ağrı belediye başkanlığı görevini halkımızın teveccühüne mazhar olacak şekilde yapacağını beyan ettikten sonra “Halkımızın layık olduğu hizmetleri yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Hemen yarın Ağrı'nın sokakları buna şahit olacak.” diyerek, pişkinliğin nadide örneklerinden birini sergileyerek hem ahlaki hem de demokratik düzeyini de orta yere koymuş oldu. Şimdi bu zata şunu sormak gerekmiyor mu: Halkın tek bir oyunu bile almadan nasıl oluyor da Ağrılıların teveccühüne mazhar olacaksın? Halkın layık olduğu hizmetleri devletin bütün imkânları elindeyken niye yapmadın? Kayyum olarak atanan zatın valisi olduğu kent, yaşam kalitesi açısından 81 il arasında 79’uncu sırada yer almaktadır. Halkın yarısından fazlasının işsiz olarak tespit edildiği, sosyoekonomik düzeyin en düşük olduğu 16 ilden biriyken bu hizmetleri neden yapmadı da şimdi hizmet maşuku kesilmiş? Bir de Ağrı’nın sokaklarını kendine şahit kılmaya çalışıyor…

Siyasi bir darbeyle görevden uzaklaştırdığınız, gasbettiğiniz belediye başkanlarımız göreve geldiklerinden bu yana bakın neler yapmış:

Ağrı Belediyesi sadece 2016 yılı içerisinde toplam 7.330 metre yeni su hattı çekmiş, 650 su şebekesini değiştirmiş, 740 adet su şebekesi arızasını gidermiştir. Çimlendirme, ağaçlandırma ve çiçek ekimiyle Ağrı’nın çehresini değiştirmiştir. 45 bin metrekare sıcak asfalt yol çalışması yapılmış, üst geçitler inşa etmiş, Tahir Elçi Meydanı’yla kentin demokrasi tarihini simgeleştirmiştir. Hava kirliliğiyle bilinen Ağrı’da 6.500 baca temizliği yapılmıştır. Belediyede kentte bir ilk olarak oluşturulan Kadın Politikaları Merkezi ile kadınların kamusal hayata katılımı için önemli çalışmalara başlanmış; kadın semt pazarı ve tekstil atölyesi kurulmuştur. Halkın en önemli besin kaynağı olan ekmeği en ucuz maliyetle halka ulaştırmış, kentin toplu taşıma sorununu çözmüştür.

Burada ancak bir kısmı belirtilebilen bu hizmetler halkın takdirini kazanmış, sosyal belediyecilik anlayışını Ağrı’ya getiren belediyelerden memnuniyet düzeyi AKP’li belediyelerle kıyaslanamayacak düzeyde artmıştır. Tutuklama ve kayyum uygulamalarıyla HDP, DBP yöneticileri üzerinden, bu hizmetlerden memnuniyetini açıkça ifade eden halka hangi yüzle hizmetten söz ediyorsunuz? Düzeysizlikte sınır tanımayan yaranmacı, yanaşmacı elit bürokratlardan medet uman devlet aklına ne demeli? Göreve geldiği günde yüzde 75’i bitmiş hastanesini bile şu an bitiremeyen bir bürokratın eline kalmış AKP’nin vay hâline!

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Parlamentoya girdiğimiz günden bu yana siyasi anlayışımızın temel ilkesi olan demokratik siyaset ilkesini her zaman ve her yerde savunageldik. Demokratik siyasetteki ısrarımız nedeniyledir ki halkımız gerek yerel seçimlerde gerekse de merkezî seçimlerde teveccüh göstermiş, bizlere olan inancını ve güvenini bizleri seçerek göstermiştir.

Kendini devletin sahibi olarak gören egemen anlayış seçimler yoluyla kazanılmış haklarımızı devletin bütün baskı ve zor aygıtlarını harekete geçirerek gasbetme yoluna tevessül etmiştir. Seçildikleri yerlerde halkın kahir ekseriyetinin oylarıyla seçilmiş 13 milletvekili arkadaşımız zindanlara tıkıldı. Binlerce parti yöneticimiz ve üyemiz tutuklandı. Parti binalarımız basıldı, saldırılara uğradı. Çukur medya eliyle algı operasyonları yürütüldü. Seçimlerden, millî iradeden, sandıktan bu kadar söz eden bir siyasi partinin darbeci bir anlayışla sandığı tekmeleyerek, seçilmiş olmayı hiçe sayarak, demokrasi katliamı yaparak Türkiye’deki darbeler tarihine rahmet okutan bir yerde durması AKP’nin alametifarikasıdır.

Somut örnek mi istiyorsunuz? 2015 Ağustos tarihinden bugüne kadar DBP’den seçilmiş 83 belediye eş başkanı garabet bir hukuk anlayışıyla rehin alınmış, Eylül 2016 tarihinden itibaren ise 85 DBP’li belediyeye kayyum atanarak seçme ve seçilme iradesine devlet ipoteği konulmuştur. Alın size şahane bir millî irade örneği, muhteşem bir demokrasi deneyimi! Şimdi de utanmadan, sıkılmadan bu deneyimi dışarıya ihraç etmeye çalışıyorsunuz. Kayyum atamalarında “Halka hizmet etmiyorlardı, oraya buraya para aktarıyorlardı.” diyerek kurduğunuz komployu basitleştirmeye çalışıyorsunuz o kadar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kayyum atamalarını basit ve sıradan bir el değiştirme olarak terör retoriğiyle topluma sunan anlayışı ifşa etmek bizim boynumuzun borcudur. Kayyum atamaları AKP’nin hem Kürt halkıyla hem de demokrasiyle kurduğu bağı göstermesi açısından turnusol kâğıdı niteliğindedir. Atamaların arka planına gizlenen tarihsellik ve kolonyalist zihniyet anlaşılmadan AKP’nin geçirdiği derin ideolojik dönüşüm de anlaşılamaz. Resmî ideolojinin sahibi olan devlet aygıtıyla Hükûmeti elinde tutan siyasal iktidarın özellikle Kürt halkının kazanımlarının gasbedilmesi noktasındaki uzlaşmacılığı ve bunun üzerinden geliştirdiği ittifaklar bir bütünsellik içerisinde resmî ideolojinin yeniden revizyonudur. Bu revizyon, toplumsal bir dönüşüme tabi tutularak muhafazakâr bir ton tutturulmaya çalışılmaktadır. Devlet aygıtının Kürt halkıyla kurduğu kolonyalist bağ, millî iradenin yılmaz savunucusu ve bekçisi olan AKP’nin de Kürtlerle kurmak istediği bağın ta kendisidir. Öyle olmasaydı resmî ve merkezî vesayetin gerekliliğini yerine getirme noktasında bu kadar heveskâr davranılmazdı, bu heveskârlığı da millî iradenin tecellisi adına görevden alıp kayyum atamaya kadar vardırılmazdı.

AKP Hükûmetinin, millî irade üzerinden gerçekleştirdiği demokrasi gasbına meşruluk kazandırmaya çalıştığını bu şekilde görebiliriz. AKP’nin, Kürt halkının kazanımlarına dönük her saldırısı tarihsel devlet aklının bir yansımasıdır. Kayyum atamaları da devletin kolonyalist aklının AKP eliyle yeniden güncellendiği ve yeni resmî ideolojinin birebir yansımasıdır.

AKP’li yetkililere ve kurmaylara bir çift lafım daha olacak: Devleti ele geçirmek başka bir şeydir, yönetmek daha başka bir şey. İktidar şu anda devleti yönetemez bir hâldedir. Yaşadığınız bu yönetememe krizi en çok sizlerin başını ağrıtacaktır. Biz yine de burada olacağız ve yine demokratik siyaseti savunmaya devam edeceğiz.

Kayyum uygulamaları konusunda da birkaç örnek verip konuşmamı bu şekilde sonlandırmak istiyorum. Bu uygulamalar da aslında kayyumların anlayışını, bakış açısını, zihniyetini açıkça ortaya koyacaktır.

Bakın, atandıkları günden beri kadın düşmanlıklarını açık, net bir şekilde bizlere göstermişlerdir. Neyle göstermişlerdir? Kadın merkezleri, eğitimevleri ve kadın merkezleri bünyesindeki yaşam merkezlerini Van’da, Şırnak’ta, Batman’da ve Diyarbakır’da kapatarak bize göstermişlerdir.

Kürt diline karşı düşmanlıklarını nasıl göstermişlerdir? Diyarbakır’daki kreşleri kapatarak, “Zarokistan” adındaki kreşi kapatarak aslında Kürt diline karşı tahammülsüzlüklerini bir kez daha bizlere göstermişlerdir. Bununla da yetinmemişler, olayı kültür sanat kurumlarını kapatmaya kadar götürmüşlerdir. Bununla da yetinmemiş, anıtlara saldırılar düzenlenmiş, anıtlar yıkılmıştır. Roboski anıtını yerle bir etmişlerdir; daha acısı yüreğimizde tazeyken. Bununla da yetinilmemiş, barışı, demokrasiyi, özgürlüğü, eşitliği hayatı boyunca savunan Orhan Doğan gibi bir siyasetçinin anıtına bile tahammül gösterilmeyerek anıt yerle bir edilmiştir. Yerine ne konulacak?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BERDAN ÖZTÜRK (Devamla) – Yerine MOBESE konulacak.

Bu anlayış, bu düşünce faşist bir anlayıştır, kadın düşmanlığını gösteren bir anlayıştır. Size bir kez daha tarihsel uyarıda bulunmak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Öztürk, bir dakika veriyorum, lütfen tamamlayın.

BERDAN ÖZTÜRK (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bu uygulamalar da bize göstermektedir ki bu anlayış sorunları çözmek yerine daha çok derinleştirmektedir. Bu açıdan da bunların önüne geçebilmemiz, önleyebilmemiz, engelleyebilmemiz gerekmektedir. Aksi takdirde, kayyum atamaları daha çok kutuplaşmaya yol açacak ve hepimizin başı daha çok ağrımaya devam edecektir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öztürk.

Grup önerisinin aleyhinde Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi vesilesiyle söz aldım Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına. Bu vesileyle, ülke meselelerine ilişkin birkaç konuyu değerlendirmek istiyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Şimdi, her defasında söylüyoruz, ülkemiz zor günlerden geçiyor, ciddi bir terör kuşatması altında. Sadece içeride değil, dışarıda da terörle mücadele ediliyor. Büyük küresel sömürgeci güçlerin bölgeye ilişkin ciddi planları var. Bu ciddi planlara karşı koymaya çalışan ve bağımsızlığını bir anlamda korumaya çalışan ve beka düzeyinde sorunlarla karşı karşıya olan bir Türkiye manzarası var maalesef. Dolayısıyla, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman ifade ettiğimiz gibi bu tür durumlarda önce ülkem, önce milletim diyen bir siyasi partiyiz. Hiçbir şekilde bu görüşümüzden taviz vermedik, siyasi meseleleri, küçük siyasi çekişmeleri, parti çıkarlarını hiçbir zaman öncelemedik. 20 Temmuz 2015’ten itibaren terörle mücadeleye destek verirken de aynı anlayış içerisindeydik, 15 Temmuz 2016 akşamı yapılan hain darbe girişimi karşısında ilk cesareti gösteren, ilk refleksi ortaya koyan parti olarak da aynı çerçevede hareket ettik.

15 Temmuz hain darbe girişimi gecesinde ilk beyanatı Sayın Genel Başkanımız vererek bu darbe girişiminin hiçbir şekilde desteklenemeyeceğini ve bunun bir hain girişim olduğunu kamuoyuna duyurmuştur ve Sayın Başbakanı bu anlamda uyarmıştır. Ülkücü, milliyetçi gençler sokaklara inmiştir, ülkücü subaylar bulundukları yerlerde bu darbeye karşı gelmişlerdir. Dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye'nin hiçbir şekilde sıkıntıya girmesine, zora girmesine rıza gösterecek bir siyasi hareket değildir. Bu nedenle Türkiye üzerinde planı olanlar, bu ülkeyi bölmek isteyenler karşılarında Milliyetçi Hareket Partisini bulacaklardır. Biz hiçbir şekilde bu ülkeyi böldürmeyiz, bu ülkeyi işgal ettirmeyiz, bunu yaparken yüreğimiz kadar da aklımızı kullanırız. Terörle mücadeleye desteğimizi, Anayasa değişikliğine desteğimizi, Anayasa değişikliğine “Evet.” dememizi de bu çerçevede değerlendirmek gerekir.

Milliyetçi Hareket Partisi hiçbir zaman ülke meselelerine kayıtsız kalmamıştır, hep de inisiyatif kullanmıştır. Şu anda ülkede bir yönetim sorunu var, ülke bir kaos ortamına doğru sürükleniyor. Buna seyirci kalamayacağımızı defalarca ifade ettik ve bu anlamda da inisiyatif kullanmaktan çekinmeyeceğimizi hep söyledik, geçmişte bununla ilgili de Türkiye’yi bunalımdan kurtaran birçok tecrübe vardır bizim yaptığımız. Ancak bütün bunları yaparken tabii ki ekonomik politikalarda, sosyal politikalarda, dış politikalarda eğer yanlış gördüğümüz bir şey varsa bunları dile getirmekten, bunları eleştirmekten, buralarda çözüme ilişkin önerilerimizi paylaşmaktan da hiçbir şekilde geri kalamayız. Bunları bazıları bir çelişki gibi görüyor, hiçbir şekilde burada bir çelişki yok; tam tersine, burada ilkeli bir duruş var. Ne olursa olsun, bir siyasi harekete veya bir siyasi partiye veya hükûmete destek vermek değil veya ne olursa olsun karşısına çıkmak da değil; iyi yaptığı işlerde destek vermek, yanlış yaptığı işlerde de onu eleştirmek ve doğrusunu söylemek Milliyetçi Hareket Partisinin asli görevidir.

Pazar günü peşmerge başı Barzani’nin Türkiye’ye gelişinde yaşanan skandala ilişkin de tepkimizi bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Maalesef, Türk semalarında sözde Kürdistan bayrağı dalgalandırılmıştır ve Milliyetçi Hareket Partisi buna karşı hem Genel Başkanımız hem de parti temsilcilerimiz en sert bir şekilde cevap vermişlerdir. Henüz daha cevap verilmemişken Cumhuriyet Halk Partisi sözcüsü de aklı sıra bizi köşeye sıkıştırdığını zannederek “Bakalım her konuda bir sözü olan Sayın Bahçeli bu konuda ne diyecek.” diye merakını ifade etmiştir, bir soru yöneltmiştir. Aslında Milliyetçi Hareket Partisinin ve onun Sayın Genel Başkanının geçmişte söylediklerini birazcık incelemiş olsalardı, bu konuda Devlet Bahçeli’nin ve Milliyetçi Hareket Partisi refleksinin ne olacağını tahmin edebilirlerdi. Sözde Kürdistan bayrağının asılmasının, Türk Bayrağı’na eş tutulmasının bir skandal olduğunu, bir aymazlık olduğunu, bir rezalet olduğunu en net bir şekilde ortaya koyan siyasi hareket Milliyetçi Hareket Partisi olmuştur. Bunu hiçbir zaman söylemekten de çekinmemiştir. Ve şu soruları sormuştur: “Bu izni kim verdi? Sayın Cumhurbaşkanının, Sayın Başbakanın bunlardan haberi var mıdır?” diye bu soruları sormuştur. Türk milletine kefen biçenlerin, PKK’yı destekleyenlerin, Irak’ın kuzeyinde bağımsızlık için referandumdan bahsedenlerin sözde bayraklarının vatan semalarında dalgalanmasına, Başbakanlık odalarında görülmesine hiçbir şekilde tahammül edemeyeceğimiz çok net bir şekilde ifade edilmiştir.

Aslında dış politikayı da ilgilendiren bir hususla da burada karşı karşıyayız. Yine Sayın Genel Başkanımız sosyal medyadan son paylaşımlarında hangi bölgesel ve küresel politikanın yörüngelerine girildiği sorusunu sormuştur. Bu çok önemli bir sorudur ve bu konuda Hükûmetin bir açıklama yapmasını da beklemek gerekir. Çünkü, durup dururken bu kadar hassas bir dönemde, yani PYD ile YPG’yle Suriye’de bu kadar sorunumuz varken Rusya ve Amerika’yla, onlarla YPG konusunda karşı karşıya gelinmişken Barzani’nin Türkiye'de ağırlanması, kırmızı halılarla karşılanması ve onların paçavralarının Türk semalarında dalgalandırılması ne anlama gelir? Ne tür bir bölgesel ve küresel politikasının yörüngesine girilmiştir? Bu soruların da cevabı beklenmektedir.

Tabii, bütün bunlar olurken burada CHP sözcüsüne yine biz de bir soru soralım, daha doğrusu onun sorduğu gibi biz de soralım: Sayın Kılıçdaroğlu’nun buradaki bu konulara ilişkin değerlendirmesi ne olmuştur, -tırnak içerisinde- her şeye bir sözü olan Sayın Kılıçdaroğlu niye bu konuda bir açıklama yapmamaktadır? Acaba, bize bu soru sorulurken bizi köşeye sıkıştırdığını düşünenler, 7 Haziran sonrasında Hükûmet kurma çalışmaları esnasında hiçbir şart ileri sürmeden otuz üç gün istikşafi görüşmeleri sürdüren CHP mi zannetti Milliyetçi Hareket Partisini?

Yeri gelmişken, Tunceli’de “federasyon” diyeceksiniz, bir televizyon kanalında Anayasa'nın 2’nci, 3’üncü maddelerinin değişebileceğini söyleyeceksiniz, ondan sonra da bu Anayasa'nın, Milliyetçi Hareket Partisinin desteklediği bu Anayasa değişikliğinin de ülkeyi federasyona götüreceği edebiyatını yapacaksınız; buna hiç kimse inanmaz. O zaman şu soruyu sorarım ben Cumhuriyet Halk Partisine: İyi ya, madem federasyonla ilgili sizin beklentileriniz vardı geçmişte, Anayasa'nın 2’nci ve 3’üncü maddeleri konusunun değişebileceğini söylüyordunuz, o zaman madem bu Anayasa değişikliği ülkeyi federasyona götürecektir, destek verin o zaman bu Anayasa değişikliğine. Tabii böyle değil. Milliyetçi Hareket Partisinin olduğu hiçbir yerde, Milliyetçi Hareket Partisinin desteklediği bir yerde asla bu ülkede bölünmeden, bu ülkede federasyondan bahsedilemez. Böyle bir oyuna da Milliyetçi Hareket Partisi hiçbir şekilde gelmeyecektir, bunu çok net bir şekilde görmek lazım.

Belki bazılarının rahatsızlığı, bu Anayasa değişikliğinde millî devletin, üniter devletin korunması mıdır acaba? Bu soru insanın aklına geliyor çünkü 2011-2012 yıllarında Anayasa değişikliği çalışmaları yapılırken Milliyetçi Hareket Partisinin dışındaki bütün siyasi partiler aslında federasyon konusunda, Anayasa'nın ilk 4 maddesinin değişmesi konusunda ittifak hâlindelerdi neredeyse. Şimdi, bir Anayasa değişikliği yapılıyor ve bu Anayasa değişikliğinde millî yapı, millî devlet, üniter yapı korunuyor; bundan mı rahatsızlık duyuluyor, insanın aklına bu soru geliyor.

Bu arada, yeri gelmişken, Sayın Başbakan bu Barzani paçavrasını gündeme getirmenin iyi niyetlilik olmadığını ifade etti. Kötüye kötü demenin neresi iyi niyetlilik değildir, bunu anlamak mümkün değil. Ortada bir kötülük varsa, bir yanlışlık varsa, hele hele hayati bir konuda bir yanlışlık yapılıyorsa buna elbette Milliyetçi Hareket Partisi tepki gösterecektir.

Burada, Sayın Başbakanın üslubuyla ilgili bir konuyu da belki bir değerlendirmekte fayda var. Şimdi, bazı konuları basitçe ifade etmeye çalışıyor, bu anlaşılabilir ama basitçe ifade etme ile konuları basit görme arasında bir farklılık olduğunu da görmek lazım. Bu konuda ben Sayın Başbakanın üslubunda da zaman zaman hayati konularda sorun olduğunu ifade etmek istiyorum.

Dolayısıyla, değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi, Anayasa değişikliği konusunda da, ülkenin temel meseleleri konusunda da ne yaptığını çok iyi şekilde bilen, tahlil eden, analiz eden ve yeri geldiğinde bunlarla ilgili değerlendirmeler yapmaktan çekinmeyen bir siyasi partidir. Ben, burada, bunun mutlaka bu şekilde bilinmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum ve bu vesileyle de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Usta.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Usta konuşmasında açıkça grubumuzu hedef alıp, hatta “Bazı soruları yöneltiyorum.” diyerek sataşmasını da gizlemeden cevap beklediğini söylemişti.

BAŞKAN – Buyurun.

VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, öncelikle, tabii, bir konuşma dinledik, konuşmanın bir stratejisi var; Adalet ve Kalkınma Partisiyle birlikte yola çıkılan, içeriğin savunulamadığı, kendi örgütünden, kendi seçmeninden tepki alan, izah edilemeyen bir tavır ve davranışın karşısında çareyi CHP’yle kavga etmekte bulan bir strateji. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Hiç alakası yok.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Bu oyuna gelmeyiz çünkü biz Milliyetçi Hareket Partisinin sözcüleriyle kavga etsek de Milliyetçi Hareket Partisine gönül verenlerle kavga etmiyoruz. Onlar diyorlar ki: “Bizimkilerin ne yaptığını anlamıyoruz ama sizin tutarlı tavrınız bize güven veriyor.”

Ben yarın Afyon’un ve Eskişehir’in ilçelerindeyim. Programımı takip etme şansınız olursa hangi Milliyetçi Hareket Partili örgütlerin, belediyelerin nasıl bir “hayır” yaklaşımında olduklarını ve bunun sizi niye bu kadar rahatsız ettiğini daha iyi anlarsınız. Biz sizi o açıdan anlıyoruz ama bazı netleşmelere ihtiyaç var.

Bir: Cumhuriyet Halk Partisi ilk 4 maddenin değişimiyle ilgili hiçbir Anayasa değişikliği görüşmesinde olmayacağını söylemiş, sizin oturduğunuz masa bize dar gelmiştir. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Kılıçdaroğlu televizyonda söylemişti Özel, bunlara cevap ver.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – İkincisi: Kılıçdaroğlu’nun Tunceli’de “federasyon” diye bir sözü olduğunu söylemek hakaretten ve bühtandan başka bir şey değildir.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına cevap ver. Meclis tutanaklarında var.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Ayrıca, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bir televizyon programında “Anayasa değişikliği, ilk 4 madde değişebilir mi?” sorusuna, sorunun başında bağlaç niteliğinde “Tabii, şöyle…” derkenki o “tabii”yi kesecek kadar ve sırf o “tabii”yi yayınlayıp içeriğe bakmadan CHP’nin bu konudaki net tavrını çarpıtacak kadar acze düşmüş olan bir siyasetin burada, bunu kürsüde defalarca tekrar etmesi sadece ve sadece içinde bulunduğu sıkıntıya üretemediği siyasi çözümdendir. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Meclis kayıtlarında da var Özel.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özel.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Kılıçdaroğlu’nun açıklamasına cevap vermediniz.

ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Usta…

ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan, Sayın Özel de bize açıkça sataşmada bulunmuştur, partimize sataşmıştır.

BAŞKAN – Buyurun, size de iki dakika söz veriyorum.

3.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ERHAN USTA (Samsun) – Tabii, bizim sorduğumuz soru “Bu paçavraya Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın CHP ne diyor?”du. Sayın Özgür Özel buraya çıktı, herhangi bir şey söylemedi. Buna lütfen bir şey söyleyin arkadaşlar, hayati bir konudur; kısır siyasi çekişmelerin arkasında olmayın.

ÖZKAN YALIM (Uşak) – Ortağınıza sorun, ortağınıza sorun!

ERHAN USTA (Devamla) – Sizin oradan söylemeniz bir şey ifade etmiyor; Sayın Kılıçdaroğlu söyleyecek, grup sözcüsü söyleyecek.

ÖZKAN YALIM (Uşak) – Siz ortağınıza sorun, bize değil.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Söyler, söyler, merak etmeyin.

ERHAN USTA (Devamla) – Sonra, Milliyetçi Hareket Partisinin tabanı, tavanı falan yoktur, Milliyetçi Hareket Partisinde dava arkadaşlığı vardır. Milliyetçi Hareket Partisinin de dava arkadaşlarıyla bir sorunu yoktur. Siz Milliyetçi Hareket Partisiyle ilgili bir kaygı duymayın. Yani, bu zaten siyaseten de yanlış, mantıksız bir şey.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Niye rahatsız oluyorsunuz o zaman?

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Yo, hiç rahatsız olmuyor, hayır.

ERHAN USTA (Devamla) – Milliyetçi Hareket Partisinin seçmenleri Milliyetçi Hareket Partisinden kopuyorsa belki oradan siz de bir miktar oy alabilirsiniz, siz bundan niye rahatsız oluyorsunuz? Rahatsız olduğunuz şey farklı.

“Tutarlılık” diyorsunuz, tutarsızlığın daniskasını yapıyor Cumhuriyet Halk Partisi. Yani, öbür tarafta “federasyon” diyeceksin, buraya geleceksin “Bu Anayasa değişikliği federasyona götürür.” diyeceksin; böyle bir siyaset olmaz. Lütfen, burada dikkatli olalım.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Nerede dedik federasyonu?

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Şırnak’ta…

ERHAN USTA (Devamla) – Hayır, hiçbir şekilde…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Nerede dedik federasyonu, nerede?

ERHAN USTA (Devamla) – “Nerede dedik?” Tunceli’de, Tunceli’de.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kim söyledi?

ERHAN USTA (Devamla) - Sayın Kılıçdaroğlu’nun konuşmaları var.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Yok öyle bir şey.

ERHAN USTA (Devamla) - “Yerel yönetim özerklik şartını tamamen kabul ediyoruz.” diyorsunuz.

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Yalan söylüyorsun.

ERHAN USTA (Devamla) - Bunun anlamı nedir, bunu birisi bize söylesin.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hadi ya!

ERHAN USTA (Devamla) - Bunun anlamı federasyon.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi…

ERHAN USTA (Devamla) - “Bunu kabul edeceğiz.” diyeceksiniz…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – E, ortağınız da söylüyor onu; ortağınız da söylüyor.

ERHAN USTA (Devamla) - …ondan sonra, Milliyetçi Hareket Partisinin millî devleti, üniter devleti korumak için ortaya koyduğu, desteklediği Anayasa paketinde de “Federasyona götürür.” diye siyaset yapacaksınız. Tutarsızlığın dik âlâsı budur, bunu görmek lazım.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ortağınız söylüyor onu ya.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.

Sayın Özel, zaten konuşmanız var şimdi on dakika.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hayır, ben konuşmayacağım efendim.

BAŞKAN – Öyle mi? Tamam o zaman.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Onu devrettim de, bildirmemişim.

BAŞKAN – Peki.

Buyurun.

4.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisinin dış politikasını eleştirdiği her noktada, devlet dışı unsurlarla teması, o unsurların ciddiye alınmasını, yüreklendirmesini, bunları açıkça eleştirdi, bu konuda söylemediği hiçbir tavır yok.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Ya, Kılıçdaroğlu niye açıklama yapmıyor Sayın Grup Başkan Vekili?

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Ama bakın: “Başkanlık federasyondur, bu da Türkiye’yi bölünmeye götürecektir.” 26 Nisan 2015, Devlet Bahçeli.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Ya, bak hâlâ cevap vermiyorsun.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – “17-25 Aralık dosyalarının bir daha açılmamak üzere kapatılması…”

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Sayın Kılıçdaroğlu niye açıklama yapmıyor, cevap vermiyorsun.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Nasıl rahatsız oluyorsun.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Hayır, rahatsız olmuyorum. Sorumuza cevap vermiyorsun.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - “…rüşvet ve hırsızlık çarkının döndürülmesi, Erdoğan’ın bütün yetkileri elinde toplayarak diktatörlüğünü ilan etmesine bağlıdır. Yeni anayasayla başkanlık sistemine geçilmesi, bunun için istenmektedir.” 26 Nisan 2015, Devlet Bahçeli.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Hâlâ sorumuza cevap vermiyorsun ya!

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – “Erdoğan’ın başkanlık isteği, başkanlık hırsı, parlamenter sisteme yani mevcut devlet nizamına taban tabana zıttır.”

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Sorumuza cevap…

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - “PKK ve bölücü çevrelere ‘Al özerkliği, ver başkanlığı.’ mutabakatını sağladığı anlaşılan Erdoğan’ın, bundan sonra ısrarla, açıktan siyaset yapacağı ve 7 Haziran öncesi siyasi kampanya yürüteceği güçlü ihtimaldir. Erdoğan tek adam olmak için bastırmakta, son kozlarını oynamaktadır.” 20 Ocak 2015, Devlet Bahçeli.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Bir de sorumuza cevap versen.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – E, bunları dinlersin o zaman, bunları söylersen.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Bir de sorumuza cevap ver. Barzani… Paçavra… Kılıçdaroğlu…

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Ve bakın, “seçilmiş vali” sorusuna cevap: “Bunlar 2023 konusu. Öyle bir sistemin içerisinde belediyeyi kabul ediyorsun da seçilmiş valiyi niye kabul etmiyorsun? Ama bu 2023’ün konusu.” Bunu söyleyen Recep Tayyip Erdoğan. “Osmanlı ‘Kürdistan, Lazistan’ demiş, bizim ‘Kürdistan, Lazistan’ dememize gerek yok. Bizim nasılsa coğrafi bölgelerimiz var, bu bölgeler sistemi içinde olayı değerlendirebiliriz. Amerika ‘Teksas eyaleti’ diyor, biz de benzerini söyleyebiliriz. Bunda ne sakınca var?”, Recep Tayyip Erdoğan.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Kılıçdaroğlu… Kılıçdaroğlu… Bak, bitti, gördün mü, süre bitti.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Sayın Başkanım, cümlemi toparlayayım.

BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Tunceli’de yapmış olduğu konuşmada “Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki çekinceyi kaldıracağız.” demesini federasyon olarak yorumlamak akılla izah edilemez. Bugünkü koalisyon ortağınızın seçim bildirgesinin 26’ncı maddesinde bunun kaldırılacağı yazıyor. Siz bu yetkileri verdiğinizde sizin esameniz 16’sından sonra okunmazken aldıkları yetkilerle bunları teker teker yapacaklar, altında kalacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Cevap veremiyorsun.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Daha neye cevap verecek? Veriyor işte.

ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak hiçbir devlet dışı unsurun devlet muamelesi görmesini, onun bayrağının göndere çekilmesini doğru bulmuyoruz, bu kadar net söylüyoruz.

Sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özel.

Sayın Usta…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ben kendi sözlerini okudum, bir tane sataşmam yok, bir tane sataşmam yok.

ERHAN USTA (Samsun) – Hayır, hayır, bağlamından kopartıldı.

BAŞKAN – Sayın Usta, çok uzadı bu tartışma, yeni bir sataşmaya mahal vermeyin lütfen. Son kez size söz veriyorum. Uzayacaksa da ara vereceğim.

ÖZKAN YALIM (Uşak) – Ortaklarına cevap versin, bize değil.

5.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, tekraren, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bir defa, Sayın Özgür Özel’in okuduğu, Sayın Genel Başkanımızın ifade ettiği o hususların hepsinde Genel Başkanımız açıklamasını yaptı, “Arkasındayız.” dedi. Biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak o sözlerin hepsinin arkasındayız.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Oy verdiniz burada, oy.

ERHAN USTA (Devamla) - Yalnız, sizin anlayamadığınız bir şey var, belki onu ifade etmek lazım: Arkadaşlar, bizim karşı olduğumuz, 2011 yılında, 2012 yılında sizlerin de destek verdiği, tartışılan, Türkiye’yi federasyona götüren, Türkiye’de Anayasa’nın ilk 4 maddesinin tartışıldığı başkanlık sistemidir. “Şu anda bunlar var.” diyebilir misiniz? Bunu insafla nasıl izah ediyorsunuz? Şu andaki hükûmet sistemi, konuşulan sistem, yapılan Anayasa değişikliği 2011-2012’de konuşulanlardan tamamen farklıdır. Üzerinde ısrarla söylediğimiz şey, millî devlet, üniter devlet korunuyor bu Anayasa değişikliğinde. Mevcut sistemin adı… Adının ne olduğunun da bir önemi yok, zaten “başkanlık” dediği cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi.

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Bir adama teslim ediyorsunuz, bir adama.

ERHAN USTA (Devamla) – Dolayısıyla, karşı olduğumuza biz yine karşıyız, onu söylüyoruz ve bunların, tamamen ne söylediysek hepsinin arkasında olduğumuzu her defasında da ifade ediyoruz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hepiniz karşısında olduğunuza eminsiniz aslında ama Genel Başkanınızı geçemiyorsunuz. Hepiniz “hayır”cısınız, hepiniz.

ERHAN USTA (Devamla) – Yalnız, burada, 5 Eylül 2016’da Sayın Kılıçdaroğlu’nun kurultayda söylediği sözler çok açıktır. Hatta 7 Ocak 2016’da yine özerklik tartışmaları konusunda Sayın Kılıçdaroğlu şöyle bir cümle söylüyor: “‘Özerklik’ deyince hemen ülkenin bölündüğü şeklinde bir algı çıkıyor.” diye bir ifadesi var. Böyle bir şey olabilir mi? “Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı kabul ediyoruz.” diyor, ondan sonra da bunu söylüyor. Yani “Özerklik tamam ama bölünmesin.” Böyle bir şey olmaz. Burada yapılan şey bellidir. Belki o yüzden mi konuşamıyorsunuz? Barzani diyor ki: “Kuzey Kürdistan’da bağımsızlık için referandum zamanı gelmiştir.” Onun için mi eleştirmiyorsunuz yoksa Barzani’nin bu gelişini ve paçavranın Türk semalarında dalgalanmasını?

Teşekkür ederim.

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Barzani’yi çağıran kim, getiren kim, söyler misin!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, cevap vermek durumundayım.

BAŞKAN – Sayın Özel…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Usta başlattı Sayın Başkanım ve devam ediyor.

BAŞKAN – Sayın Erol Dora söz istedi.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Sizden önce istedi Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ha, tamam, önce istediyse elbette alacak.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Dora.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

30.- Mardin Milletvekili Erol Dora’nın, Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

EROL DORA (Mardin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Milliyetçi Hareket Partisinin Grup Başkan Vekilinin yapmış olduğu konuşmaya ilişkin bir değerlendirmede bulunmak istiyorum.

Özellikle, Irak Anayasası’na göre, Irak Kürdistan federal bölgesi, Irak Anayasası’na bağlı, anayasal düzeyde varlığı olan özerk bir bölgedir. Dolayısıyla, bu bayrak da bu özerk bölgeye aittir ve Irak Anayasası’na göre de tanınmış olan bir bayraktır. Özellikle, Türk ve Kürt ilişkilerini değerlendirdiğimizde, bütün Orta Doğu’daki Kürtler ve her zaman Türkiye’de özellikle yöneticilerin ısrarla vurguladıkları Kürt ve Türk kardeşliği bağlamında olayı değerlendirdiğimizde, bin yıllık bir kardeşlikten bahsedilmektedir.

Tabii, Irak şu anda bir federasyondur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EROL DORA (Mardin) – Kürdistan bölgesi de bu bölgelerden birisidir.

BAŞKAN – Sayın Dora, açıyorum, tamamlayın lütfen.

Buyurun.

EROL DORA (Mardin) – Dolayısıyla, biraz önce de vurguladığımız gibi zikredilen tabir yani “paçavra” aslında siyasi bir üsluba bana göre uygun değildir.

ERHAN USTA (Samsun) – Paçavradır, paçavra.

EROL DORA (Mardin) – Biz Kürtlerle daima komşu olarak yaşamak durumundayız ve Sayın Barzani de Türkiye Cumhuriyeti’ni resmî anlamda ziyarette bulunmuştur, Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan tarafından resmî anlamda kabul edilmiştir. Türklerin ve Kürtlerin gelecekte de birlikte yaşayacakları bir gerçektir. Bu anlamda, daha diplomatik bir dil kullanılması bağlamında özellikle siyasilere görev ve sorumluluk düştüğünü belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Dora.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.19

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.34

BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN

KÂTİP ÜYELER: Ömer SERDAR (Elâzığ), Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Sayın Usta ve Sayın Özel’in söz talepleri var, yerlerinden kendilerine söz vereceğim.

Sayın Usta, açıyorum mikrofonunuzu.

31.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Mardin Milletvekili Erol Dora’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, böyle kritik bir dönemde Barzani’nin Türkiye’de ağırlanmasının yanlış olduğunu söylüyoruz; bu, bir.

İkincisi: Orada ayrı bir devlet değil, Kuzey Irak’ta “Kürdistan devleti” diye bir şey yok; dolayısıyla, Barzani’ye özgü bir bayrak tanımı da yok Irak Anayasası’nda. Diyelim ki buraya Amerika Birleşik Devletleri’nin bir tane eyaletinden birisi geldiği zaman Amerika Bayrağı’nın yanı sıra onun eyalet bayrağını filan da asmıyoruz. Eğer burada bir şey asılacaksa da Irak Bayrağı asılması gerekir. Bu konuda uyarmak istedim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Özel, buyurun.

32.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması ile yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, aslında kürsüden ifade etmeye çalıştığım şeyi şimdi Erhan Bey söyledi. O bayrağın oraya asılması talimatını verenlerin, onun asılmasını gerçekleştirenlerin bu konuda bir cevap vermesi lazım. Onu bekliyorlar, o cevap gelmiyor ama soruyorlar. Biz, devletlerle olan ilişkilerde karşıdaki devlet kimse onun bayrağı, Irak’sa Irak’ın Bayrağı asılır, onun dışında bir ilave bayrak asılmasının doğru olmadığını defalarca söyledik ama bunu bir kez daha buradan ifade edelim.

Bir de biraz önce yaptığı konuşmasında Sayın Usta -sonra söz talebim vardı ama ara verildiği için sizi de anlıyorum, yerimizden verdiniz sözü- diyor ki: “Biz o başkanlık sistemini değil bu başkanlık sistemini…” Oysa “Başkanlık sisteminin veya fiilen uygulansa da partili Cumhurbaşkanlığının ileride aşırı bedellere mal olacağı bilinmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Türk milletinin eseridir, milletin ise ‘Başkanlık gelsin.’ dediğine aklı başında kimse şahitlik etmemiştir.”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Açıyorum, buyurun tamamlayın.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Başkanlık sistemi ve partili Cumhurbaşkanlığı konusunda vereceğimiz destek, sunacağımız herhangi bir katkı zamanın ve şartların ruhuna uygun olacak şekilde asla mümkün değildir.” diyen -26 Mayıs 2016’da, daha bir yıl geçmeden- Sayın Devlet Bahçeli’dir. Benim söylediğim bu ve partili Cumhurbaşkanlığına “Felaket getirir.” diyen kendileri; bugün de partili Cumhurbaşkanlığı bu yasada var, bu teklifte var, ona destek veriyorlar, ben sadece onu ifade etmek istedim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Peki.

Teşekkürler sayın milletvekilleri.

Sayın Atalay, sisteme girmişsiniz ama söz talebiniz niçin? Niye istiyorsunuz?

ORHAN ATALAY (Ardahan) – Konuyla ilgili açıklama yapmak istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hangi konu?

ORHAN ATALAY (Ardahan) – Bayrak meselesi.

BAŞKAN – Buyurun.

33.- Ardahan Milletvekili Orhan Atalay’ın, Irak Anayasası’nda Kürdistan bölgesinin özel bir bayrağa sahip olacağı hükmü bulunduğuna ve Barzani’nin bölge barışına katkı sağlamak için çabaladığına ilişkin açıklaması

ORHAN ATALAY (Ardahan) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Irak Anayasası’nın 6’ncı maddesi, “Irak Federal Cumhuriyeti’nin bayrağına ek olarak Kürdistan bölgesi özel bir bayrağa sahip olacak ve durum yasayla düzenlenecektir.” diye bir madde.

Şimdi, burada, bir başka ülkenin kendi anayasasını âdeta ilzam edercesine, “Niye böyle bir madde koydunuz?” dercesine, özellikle de kullanılan dilin, tercih edilen kelimenin, bir bölgeyi, bir bölgede yaşayan bir halkı aşağılayacak şekilde kullanılmasını, ben, gerçekten burada kınıyorum ki Barzani’nin, hem bölgenin hem Türkiye'nin barışına katkı sağlamak için çırpınışlarını ve çabasını da bütün âlem biliyor. O yüzden, hem Türkiye'nin barışına hem bölgenin barışına çaba gösteren, katkıda bulunan bir insanı, bir…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Peki, teşekkür ederiz Sayın Atalay.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – O zaman her birimiz 60’tan söz alalım Sayın Başkan, fikirlerimizi söyleyelim.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Duyamadık ki yani anlamadık, AKP Hükûmeti olarak Barzani’yi mi savunuyorsunuz?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Evet, evet, size söylüyor.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Evet, evet.

ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan, sadece tutanaklara geçmesi açısından söylüyorum.

Sayın Vekilin bu konuşması, bilmiyorum Adalet ve Kalkınma Partisinin parti görüşü müdür değil midir, o konuda belki bir açıklama yapılması faydalı olacaktır, bir.

İkincisi, Barzani öyle sıradan bir adam değil, Barzani’nin elinde Türk kanı var kardeşim, tamam mı? Barzani’nin elinde Türk kanı varsa eğer, ona hiç kimse, burada böyle birinci sınıf bir ağırlama filan yapamaz, bizim söylemeye çalıştığımız şey odur.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Grup başkan vekillerinden cevap bekliyoruz bu konuda özellikle.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, 2/3/2017 tarihinde Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından, Ağustos 2015 tarihinden bugüne kadar DBP’den 83 belediye eş başkanının hukuksuzca tutuklanması, Eylül 2016 tarihinden itibaren ise 85 DBP’li belediyeye kayyum atanması ve belediyelere atanan kayyumların göreve başladıkları günden bugüne kadar tamamıyla keyfiyete dayanan uygulamalarının araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 2 Mart 2017 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin lehinde olmak üzere Antalya Milletvekili Sayın Niyazi Nefi Kara.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

NİYAZİ NEFİ KARA (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

674 sayılı KHK’yla belediye başkanlığının boşalması hâlinde yapılacak işlemler için yaptığınız düzenlemede “Belediye başkanı veya başkan vekili seçilinceye kadar belediye başkanlığı görevi, meclis birinci başkan vekili, bulunmaması durumunda ikinci başkan vekili, onun da bulunmaması durumunda vali tarafından görevlendirilecek bir kamu görevlisi tarafından yürütülür.” denmiş ve ucu açık bir keyfiyet yaratılmıştır. Bir belediye başkanı terörle ilişkisi nedeniyle görevden alındığında belediyenin meclisi tarafından seçilmesi gereken yeni belediye başkanı, maalesef İçişleri Bakanlığının keyfine bırakılmıştır. Bu da ne yazık ki dilinizden düşürmediğiniz millî iradenin o bölgede temsil edilmesinin önüne geçmektedir.

Demokrasilerde boşalan belediye başkanlığı makamı, yine demokratik teamüller ve seçimle yenilenirken getirdiğiniz uygulamayla İçişleri Bakanlığına çok geniş bir hareket alanı sağlanmış ve vatandaşın kendisini yerelde temsil etmesi için görevlendirdiği belediye meclis üyelerinin temsil hakları gasbedilmiş, vatandaşın iradesi de hiçe sayılmıştır. Böyle bir durumda belediye meclis üyelerini de mi terör örgütü üyesi olarak görüyorsunuz? O zaman işlem yapıyor musunuz? Tamamı mı bir terör örgütü üyesi? Onların seçilme hakkını niye gasbediyorsunuz? Öyle ise o bölgede yeniden bir seçime gidilip milletin iradesinin temsil hakkının önünü açın. Bu tavrınızla da birçok ilimizi ve vatandaşlarımızı ötekileştirdiğinizin farkında mısınız? Eğer siz demokrasiyi uygulamazsanız, o zaman demokrasi dışı güçlerle karşı karşıya bırakırsınız insanlarımızı. Bu da ülkenin ve milletin millî birlik ve beraberliğini zedeleyecektir.

Değerli arkadaşlar, sözlerime 1 Mart tezkeresini on dört yıl önce reddederek vatan topraklarımızın işgal edilmesinin önüne geçen bu yüce Meclisin bir üyesi olarak, bu tezkerenin reddedilmesinde büyük rol oynayan o dönemin milletvekillerine saygılarımı sunarak devam etmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar) O gün bu tezkereyi reddeden millî ruhun, bugün yine aynı güçlerin dayatması, FETÖ ve PKK’nın hayali olan Anayasa değişikliğini 16 Nisanda reddederek Türkiye Büyük Millet Meclisinin onurunu ve varlık sebebinin kurtarılacağına olan inancımı bu kürsüden vurgulamak isterim.

İktidarınızın gerek içeride gerekse dışarıda uyguladığı tutarsız politikalar yüzünden ülkemiz, maalesef, sıkıntılı bir sürece girmiş bulunmaktadır. AKP iktidarları politikalarını Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu zamandan beri izlenen “Yurtta barış, dünyada barış.” anlayışından uzaklaştırarak başka ülkelerin iç işlerine karışmayı, liderleri devirmek için öfkeli çocukların terör örgütüne dönüşmesini desteklemeyi, istemedikleri iktidarları devirmek için başka partiler kurulmasına destek olmayı ve başka ülkeleri dizayn etmeyi tercih etmiştir. Hâlbuki, Cumhuriyet Dönemi’nden önce dahi çevre ülkelerde yaşanan krizlerin ülkemize her daim yansımaları olduğu görmezden gelinmiştir. Tarihten ders çıkarmayarak ve hatta tarihi yanlış okuyarak, dış politikanın esas belirleyicisi olan ulusal çıkarları yok sayarak kişisel duygusallıklar ve hırslar üzerine kurgulanmıştır.

2005 yılında başlattığınız ve parti olarak her zaman desteklediğimiz Avrupa Birliği sürecinin tıkanmasını salt Avrupa kanadına atarak sorumluluğu üzerinizden atamazsınız.

Kıbrıs müzakerelerinde, Annan Planı’nda olduğu gibi, tavizler vererek Kıbrıs halkını kaderine terk edemezsiniz.

Ege Denizi’nde, kendi karasularımızda 18 tane adamız işgal altında. Kardak’a Genelkurmay Başkanımız yaklaştırılmamış. Bundan sıkılmıyor, bir de üstüne boş tehditlerle “Çıkmak istersek çıkarız.” diyorsunuz. Çıkamadığınız kayalık zaten bizim ama 4 mil kala sizi uzaklaştırmışlar. Kaldı ki Yunan Savunma Bakanı Kardak kayalıklarını yukarıdan teftiş edip krizin 21’inci yılında ziyaret ediyor diye küplere biniyor, haddini bildirmeye çalışıyorsunuz. Ancak, bilmeyen milletvekili arkadaşlarım ile kendilerinden gerçekler gizlenen vatandaşlarıma söyleyeyim: Yunan Savunma Bakanı göreve geldiği 2015 yılından beri Kardak kayalıklarını her yıl ziyaret edip kayalıklara çelenk bırakıyor. Bizim Dışişleri Bakanlığımız ya da Genelkurmay Başkanlığımızdan ise bu yıla kadar herhangi bir tepki gelmemiş. Hatta, 19 Şubat günü yeni göreve gelen Yunan Kara Kuvvetleri Komutanı ilk ziyaretini İzmir’e bağlı Koyun Adası’na yapıyor. Ama, bunu sakın ilk yurt dışı ziyareti olarak algılamayın, Koyun Adası Yunan işgali altında, oradaki Yunan askerlerini ziyaret ediyor.

Hatırlatmakta da fayda var, bu ziyaretin gerçekleştiği Koyun Adası Sayın Başbakanın Milletvekili olduğu ile ait olduğu hâlde pasaportla giriş yapabildiği bir ada.

Biz size, egemenliği Lozan’la devredilmemiş 18 tane Türk adası işgal altında diyoruz, siz bize çıkışıyorsunuz, Osmanlı döneminde Balkan Savaşlarında kaybedilen 12 adayı anlatıyorsunuz. Sayın Bakana soru önergesi veriyoruz, Türk-İtalyan Sözleşmesi’yle Türkiye’ye bırakılmış adada Yunanistan’ın hâkimiyeti var diyoruz. Bakan imzasıyla yanıt geliyor: “O sözleşme Ege Denizi’yle ilgili değil Akdeniz’le ilgili.” Sayın Bakan herhâlde Dışişleri geleneğinden gelmediği için olsa gerek bilmiyor olabilir de anlaşmada sayılan adaların isimlerini internete yazın, adalar Bodrum’da, Turgutreis’te.

Bir sabah uyanıyoruz, PYD’yle birlikte, yurt dışındaki tek toprağımız olan Süleyman Şah Türbesi’ni taşımışsınız, Salih Müslim kırmızı halılarla devlet protokolünde en üst seviyede ağırlanıyor. Ertesi sabah, PYD terör örgütü, Salih Müslim için kırmızı bülten çıkarılıyor. Önergeye Bakan yanıt veriyor “PYD konusunda tutumumuz belli” diye. Sayın Bakan, maalesef, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde AKP iktidarlarının tutumunun belli olduğu tek şey tutarsızlık tutumunuzdur.

Rusya askerlerimizi vuruyor, “kaza” deyip üstünü örtüyorsunuz.

Suriye’de askerlerimiz yakıldı, Hükûmetten ses yok.

Moskova’da bir deklarasyona imza attınız, bugüne kadar El Nusra’nın terör örgütü ilan edilmesine karşı çıkan, PYD’yi terör örgütü ilan eden Hükûmet, bu deklarasyonda, El Nusra ve IŞİD’le mücadele edileceğini açıkladı.

Geçtiğimiz haftalarda Suriye için yeni hazırlanan anayasa basına sızdı. Burada, açıkça, PYD’nin elinde olan bölgelere özerkliğin tanınacağı ifade ediliyor. Türkiye’yi temsil edenler buna ne dedi bilemiyoruz da bu anayasa taslağının Esad’a çok geniş yetkiler verdiğine dair itirazların Rusya tarafından Türkiye’nin kendi gündemindeki başkanlık anayasasındaki tek adama verilen geniş yetkilere bakması gerektiğine dair bir cevapla reddedildiğini biliyoruz.

Kıbrıs konusunda izlenen yanlış politikalar, bu millî davamızı büyük tehlikelerle karşı karşıya bıraktı. Sayın Denktaş’ın her zaman kaygı duyduğu Kıbrıs’ın Girit gibi elden çıkma tehlikesi, maalesef, ciddi bir tehlike olarak karşımızda durmaktadır.

AB’yi ve ABD’yi ve hatta Rusya’yı PYD’nin terör örgütü olduğuna ikna etmeye çalışıyorsunuz, terör örgütlerinin akrep gibi olduğunu söylüyorsunuz.

FETÖ deseniz ayrı bir konu; yıllarca desteklediniz; orduyu, yargıyı, eğitimi birlikte ele geçirdiniz. Sonra bir akşam bir baktık, kafamıza bombalar atılıyor, vatandaşlarımız şehit oluyor. Daha önce turlar attınız, tüm dünyada okullar açılmasına izin verilsin diye. Şimdi tekrar tura çıktınız, bu okullar kapatılsın diye.

Bu tablonun ardından Türkiye Büyük Millet Meclisine… Bizim uyarılarımıza rağmen Türk dış politikasını kişisel hırs ve hayallerinize göre şekillendirip içinden çıkılmaz bir hâle getirirken, bunca yıldır milleti inançları ve yaşam tarzları üzerinden ayrıştırıp ötekileştirirken, insanlarımızı yoksullaştırırken, zengin yandaşlar yaratırken yaptığınız tek açıklama “Kandırıldık.” oldu. Bu uğurda binlerce şehit verirken ve hatta ülkenin Cumhurbaşkanından en sade vatandaşına kadar herkesin hayatını tehlikeye atarken tek ifadeniz “Kandırıldık.”

Oysa güçlü Türkiye, güçlü bir parlamenter sistem. Millet iradesinin daima Parlamentoya yansıtılması ve en üstün irade milletimizken şimdi kandırılıp duran sizler, bu iradeyi tek bir kişiye bırakmamızı istiyorsunuz. Dış politikada güçlü olabilmeniz için sizin politikalarınızın millî iradeye dayanması gerekir. O da güçlü bir parlamentodur, Türkiye Büyük Millet Meclisidir.

Sözlerimi, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün millet egemenliğine verdiği önemi vurguladığı bir sözüyle bitirmek istiyorum: “Türk milleti yeni bir iman ve kesin bir millî azimle yeni bir devlet kurmuştur. Bu devletin dayandığı esaslar, tam bağımsızlık ve kayıtsız şartsız millî egemenlikten ibarettir. Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu millî egemenliktir. Milletin kayıtsız şartsız egemenliğidir.” Konuşmamın başında da atıfta bulunduğumuz gibi, 1 Mart 2003’te tezkereyi reddeden bu millî ruh ve irade, 16 Nisanda da tüm kalelerin zapt edilmesine hayır diyecektir.

Saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kara.

Grup önerisinin aleyhinde olmak üzere ikinci ve son konuşmacı Kocaeli Milletvekili Sayın İlyas Şeker.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisinin belediyelere atanan kayyumlarla ilgili verdiği araştırma önergesinin aleyhinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu nedenle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, bugün Adıyaman’da meydana gelen deprem nedeniyle, Adıyaman’da yaşayan vatandaşlarımız başta olmak üzere, tüm ülkemize geçmiş olsun diyorum. Sevindirici tarafı ölümlerin olmaması, can kaybının yerine gelmesi mümkün olmuyor ama mal kayıpları zaman içerisinde gideriliyor.

Bugün yerimden de -1-7 Mart Deprem Haftası- deprem bilincinin oluşturulması, vatandaşlara bu bilincin aktarılması konusunda Deprem Haftası nedeniyle söz almıştım, orada da ifade ettim. Arkadaşlar, ülke olarak gerçekten yoğun deprem bölgesi içerisinde bulunuyoruz. Birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde olan alanımız neredeyse yüzde 60’ların üzerinde ve dolayısıyla bu alan üzerinde yaşayan nüfusumuz da yüzde 60-70’ler civarında. Ne üzücüdür ki Türkiye ekonomisinin büyük bir bölümü de yine, maalesef, bu birinci derece ve ikinci derece deprem bölgesi üzerinde bulunmaktadır. Dolayısıyla, depremle ilgili çok çalışma yapmamız lazım, bu konuda Meclisin üzerine düşen görevleri de yerine getirmesi gerekir diye düşünüyorum.

Depremde ölen canları geri almak mümkün değil ama az önce söylediğim gibi, kayıpları telafi etmek mümkün. Can kaybını önlemek için, en aza indirmek için daha önceki dönemde çıkarılan, Meclisimizin oyuyla çıkarılan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, kamuoyundaki ifadesiyle “Kentsel Dönüşüm Yasası”na destek olmamız lazım. Şeyh Edebali’nin çok güzel bir sözü var: “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” Bizlerin görevi insanı sağlıklı bir şekilde yaşatmaktır.

Saygıdeğer milletvekilleri, bugün verilen önergeyle ilgili, kayyum atanan belediyelerle ilgili birkaç konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu kayyum atanması 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle gerçekleşti. Burada, teröre veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları kapsamında haklarında yürütülen soruşturma veya kovuşturma nedeniyle görevden uzaklaştırılan belediye başkanı, başkan vekili, meclis üyeleri yerine İçişleri Bakanı veya valiler tarafından atamalar yapılıyor. Bugüne kadar 84 belediye başkanının yerine kayyum ataması yapılmış; bunların 43’ü tutuklu, 4’ü firar durumda, 5’i adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış, 32’si de tutuksuz olarak yargılanmaktadır.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Şeker, Kocaeli Büyükşehire niye atamıyorsunuz

İLYAS ŞEKER (Devamla) – Sevgili arkadaşlar, araştırma önergesinde bahsedilen “Belediyelere neden kayyum atandı?” Görevlerini yasalara göre yaptılar da mı kayyum atandı, yoksa ülkeyi bölmek isteyen ve dış güçlerin piyonu olan PKK terör örgütüne destek oldukları için mi kayyum atandı?

Sayın milletvekilleri, 5393 sayılı Belediye Kanunu’na göre, belediyelerin ve belediye başkanlarının görevleri sıralanmış orada. Evet, Belediye Kanunu’nun 14’üncü maddesinde, belediyenin mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla; imar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel altyapı hizmetleri; coğrafî ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans hizmetleri; şehir içi trafik; defin, mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar gibi hizmetler sayılmaktadır belediyenin görevleri arasında.

Yine, bu kanunun 37’nci maddesinde de belediye başkanının görevleri sıralanmakta. Belediye başkanı, belediye idaresinin başı ve belediyenin tüzel kişiliğini temsil eder ve belediye teşkilatının en üst amiri olarak belediye teşkilatını sevk ve idare etmek, belediyenin hak ve menfaatlerini korumak şeklinde sıralanıyor burada.

Peki, arkadaşlar, bu görevleri yapmak için AK PARTİ olarak yerel yönetimlere bugüne kadar ne kadar yardım yapmışız, onu da sizlerle bu vesileyle paylaşmak istiyorum. 2004 tarihinden bugüne kadar AK PARTİ hükûmetleri olarak yerel yönetimlere… Daha doğrusu, 2002’de yerel yönetimlere 4,7 milyar TL para aktarılırken 2016 itibarıyla -kesinleşmiş rakam olarak söylüyorum- 50 milyar 593 milyon TL para aktarılmış. Nereden bakarsanız, en az 12-13 kata, 15 kata yakın, imkânlar geliştirilmiştir. Bunların tabii, büyükşehir ve diğer belediyelere taksimatları var.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Yani, başka hükûmet olsaydı aktarılmayacak mıydı bu para?

İLYAS ŞEKER (Devamla) – Peki, bu aktarılan paralarla neler yapılmış? Hangi belediye, hangi hizmetleri yapmış? Konu, kayyum atanan belediyeler olunca onların yaptığı hizmetlere bakıyoruz, bu gönderilen paralarla. Belediye bünyesinde terör örgütü mensuplarının veya yandaşlarının ya da operasyonlarda ölen terörist yakınlarının istihdam edilmesi, belediyelerce, operasyonda etkisiz hâle getirilen örgüt mensuplarına ait cenazelerin defnedilmesi amacıyla mevcut mezarlıklarda sözde şehitlikler oluşturulması, terörist cenazelerine belediye başkanlarının katılması, belediyelerin ve kiralık araçlarının içerisinde terör örgütlerine ait silahların bulunması ve bu olaylarda kullanılması, belediyelere ait araçların ve iş makinelerinin çukur ve hendek kazma faaliyetlerine katılmış olması, terör örgütünce yollarda açılan hendek ve barikatların kaldırılması, cadde ve sokakların temizliğinin yapılması, bu konuda iş makineleri istenmiş olmasına rağmen maalesef, belediyelerce bu çukurların kapatılması için iş makineleri verilmemiş.

Yine, terör olaylarında zarar gören devlet kurumları ve vatandaşın mülkünde çıkan yangınların söndürülmesi konusunda itfaiye talebinde bulunulmuş, maalesef, yine yardımcı olmamışlar. Terör örgütü tarafından çeşitli bahaneler ileri sürülerek yapılan eylem çağrıları nedeniyle, belediyelerin muhtelif günlerde toplaması gereken, temizlik yapması gereken konularda hizmetini yapmamış, belediyeler maalesef çöp yığını hâline dönüşmüş. Bölücü terör örgütü mensuplarınca bomba yüklü araç, roketatar ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlendiği, patlamalarda kullanılan araçların, maalesef, belediyelerin kendi, direkt mülkü veya da kiralık araçları olduğu ve bu araçları -kamuoyuna açıkladıkları gibi- çalıntı olarak değil de bizzat o araçları kullanan ve yakalanan kişilerin ifadesiyle, belediyle başkanlarının bu konuda kendilerini görevlendirdiği ve bu araçları verdiği konusundaki uygulamaları. Belediyelerin yapımı tamamlanan parklarına canlı bombaların isimlerinin verilmesi. Yine, kanun hükmünde kararnameyle kapatılan dernekler vasıtasıyla “yoksullara yardım” adıyla dağ kadrosuna eleman veren ailelere yardım gönderilmesi. İş makineleri örgüt amaçlarına yönelik olarak kullandırılmış ancak zorla el konulduğuna veya kaçırıldığına ilişkin tutanak tutulmuş. Terörist cenazeleri için nakil araçları tahsis edilmiş, örgütlerin sembolleri kullanılmıştır. Bunun gibi birçok nedenlerden dolayı bu belediye başkanlarının yerine hizmet yapmak üzere kayyumlar atanmıştır.

Tabii, bu arada kayyumu kendileri, terör örgütü daha önceden atamış. Burada bir başka milletvekilimiz bu kürsüde ifade etmişti, kendi bölgesinde belediye başkanlarının yerine terör örgütü tarafından kayyum atandığı, bu kayyumların kadrolu olarak ifade edildiği, dağ kadrosundan olduğu, belediye personeli olarak bilindiği ve bunlara ücretler ödendiği konusunda burada açıklamalar daha önceden de yapılmıştı.

Peki, kayyum atanan belediyelerde bugüne kadar hangi hizmetler yapıldı? Şöyle bir bakıyoruz, önceden çöp yığını olan, temizlik yapılmayan, suyu akmayan, kanalizasyonu çalışmayan belediyelerde kayyum atamasıyla birlikte hizmet yapılmaya başladı. Artık bu belediyelerimiz bir Ankara gibi, bir Kocaeli gibi, bir İstanbul gibi, bir İzmir gibi, bir Tekirdağ gibi, bir Mersin gibi hizmet almaya başladı. Örnek olarak, Batman’da kayyum geldikten sonra şu ana kadar 169 kilometre asfalt planlanıyor, yüzde 62’si gerçekleşmiş oluyor. Yine, 21 kilometre parke planlanıyor, bunun yüzde 104’ü gerçekleşmiş oluyor. Bununla birlikte yine arıtma tesisleriyle ilgili, içme sularıyla ilgili ve depo alanlarıyla, depo yapımıyla ilgili birçok hizmetler kayyumlar tarafından yapılmaktadır ve o bölgede yaşayan insanlarımız gerçekten o bölgeye devlet tarafından, Hükûmetimiz tarafından gönderilen paraların hizmet olarak kendilerine…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İLYAS ŞEKER (Devamla) - …döndüklerine şahit oldular.

Bu uygulamanın doğru olduğunu düşünüyor ve verilen araştırma önergesinin aleyhinde olduğumu ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Şeker.

Halkların Demokratik Partisi…

Sayın Dora, söz talebiniz var oylamadan önce.

Buyurun…

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

34.- Mardin Milletvekili Erol Dora’nın, belediye başkanlarının idari ve siyasi kararlarla görevlerinden alınmalarının demokratik bir hukuk devletine yakışmadığına ilişkin açıklaması

EROL DORA (Mardin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Bizim siyasi görüşümüze göre halkın iradesi çok önemlidir. Dolayısıyla Anayasa’mızın 2’nci maddesinde de Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır ve dolayısıyla bütün belediye başkanlarımız halkın iradesiyle seçilmişlerdir. Eğer bir belediye başkanının suçu varsa da Türkiye’de eğer gerçek anlamda yargı bağımsızlığı varsa yargının vereceği kararlar doğrultusunda ancak görevinden alınabilir. Bu şekilde idari ve siyasi kararlarla görevlerinden alınması, demokratik bir hukuk devletine yakışmamaktadır. Dolayısıyla bu anlamda hatibin vurgulamış olduğu görüşlere katılmıyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Dora.

VIII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- HDP Grubunun, 2/3/2017 tarihinde Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından, Ağustos 2015 tarihinden bugüne kadar DBP’den 83 belediye eş başkanının hukuksuzca tutuklanması, Eylül 2016 tarihinden itibaren ise 85 DBP’li belediyeye kayyum atanması ve belediyelere atanan kayyumların göreve başladıkları günden bugüne kadar tamamıyla keyfiyete dayanan uygulamalarının araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 2 Mart 2017 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

B) Danışma Kurulu Önerisi

1.- Danışma Kurulunun, gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

Tarih: 02/03/2017

Danışma Kurulunun 02.03.2017 Perşembe günü (bugün) yaptığı toplantıda, Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan 139,140, 284, 325, 334, 332, 5, 10, 98, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 108, 110, 112, 111, 113, 114, 115, 121, 122, 124, 125, 143, 147, 134, 156, 144, 150, 24, 361, 142, 50, 167, 363, 275, 262, 207, 324, 408, 386, 289 ve 307 sıra sayılı kanun tasarıları ve teklifleri ile Karma Komisyon Raporunun bu kısmın sırasıyla 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192,193, 194, 195, 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212, 213 ve 214’üncü sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesinin Genel Kurulun onayına sunulması önerilmiştir.

                                                                          İsmail Kahraman

                                                          Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                 Başkanı

 

          Mehmet Naci Bostancı                                         Özgür Özel

        Adalet ve Kalkınma Partisi                     Cumhuriyet Halk Partisi

            Grubu Başkan Vekili                              Grubu Başkan Vekili

 

                   Erol Dora                                                  Erhan Usta

      Halkların Demokratik Partisi                   Milliyetçi Hareket Partisi

              Grubu Temsilcisi                                 Grubu Başkan Vekili

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan Denizcilik Çalışma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Denizcilik Çalışma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/456) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 89) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

Komisyon Raporu 89 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

DENİZCİLİK ÇALIŞMA SÖZLEŞMESİNİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) Uluslararası Çalışma Örgütü Genel Konferansının 7 Şubat 2006 tarihinde Cenevre’de yapılan doksan dördüncü oturumunda kabul edilen “Denizcilik Çalışma Sözleşmesi, 2006”nın beyanda bulunmak suretiyle onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Eskişehir Milletvekili Sayın Gaye Usluer.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

CHP GRUBU ADINA GAYE USLUER (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

“Vatan, onu parsel parsel satanların değil, uğrunda darağacına gidenlerin vatanıdır.” Bu söz, 28 Şubatta, iyi ki doğdun ve bize ışık oldun diyerek onurla andığımız Deniz Gezmiş’in sözüdür. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar) İki gündür içli içli mağduriyetlerinizi anlattığınız 28 Şubat, aynı zamanda Deniz’in doğum günüydü.

Mağduriyetlerden bahsettiniz değerli milletvekilleri. Ben de diyorum ki: Denizleri hatırlayın. Gencecik, vatanını seven, pırıl pırıl insanları astılar bu ülkede.

Şimdi, sözlerimi, lütfen, hiç sinirlenmeden, sakin sakin dinleyin diyorum. Ben inanıyorum ki dinlediğinizde beni anlayacaksınız ve onaylayacaksınız değerli milletvekili arkadaşlarım. Bir kere, hepimiz öz eleştiri yapmalıyız. 28 Şubat, bu ülkenin yüzleşmesi gereken bir süreçtir; evet. 28 Şubat mimarları hesap vermelidir; buna da evet. Bunu bu salonda inkâr edecek biri ya da birileri olduğunu düşünmüyorum ama gelin, değerli milletvekilleri, sizler de şunu inkâr etmeyin: Adalet ve Kalkınma Partisi, siyaset meydanına çıktığında 3Y formülünü anlattı vatandaşa; yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele edecektiniz. “Şimdi, bugün lanetle andığınız, hâlâ unutamadığınız 28 Şubatçılardan ne farkınız var Allah aşkına?” diyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Bakınız olup bitenlere: Baskıcı politikalardan şikâyet edip “Sistemi değiştireceğim.” diyen sizler, sistemi değiştirmediğiniz gibi, daha da güçlendirip kendiniz kullanmaya başladınız. Bugün, o andığınız 28 Şubattan daha demokratik bir ülke değil Türkiye. 28 Şubatçı generallerin yapmayı hayal bile edemediklerini yaptınız ve onaylıyorsunuz.

Bakın, salı günü Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da konuşmalarında söz ettiler. 28 Şubatta görevinden alınanları, 28 Şubatta tutuklananları gözümüzün önüne getirelim, bir de bugüne bakalım: 20 Temmuz darbesinden sonra kimler görevden alındı, kimler tutuklandı? Kıyaslanamayacak kadar büyük rakamlar 20 Temmuz darbesi sonrası. Mağduriyetse, buyurun size 20 Temmuz mağduriyeti. Ne oldu da darbecilerin sayısı bu ülkede arttı? Biz, darbeci mi yetiştirmeye başladık? Ama tüm bunları görmezden gelip mağduriyetlerimizi mi yarıştıracağız “Hangi mağduriyet, hangisi daha güçlü?” diye?

Sonucu tartışmalıyız değerli milletvekili arkadaşlarım. Bugün geldiğimiz noktada sonuçların neler olduğunu açıkça ve çekinmeden tartışmalıyız. Esas olarak istediğimiz, elbette ki, 28 Şubatların bir daha yaşanmayacağı, 15 Temmuzların bir daha yaşanmayacağı, huzurlu, güvenli ve şeffaf bir ülkeyi var edebilmektir. Ancak bu söylediklerimi dinlerken ya da dinlemediğinizde bile bunları inkâr edecek hiç kimsenin de olmadığını düşünüyorum. Ancak, bakın, bir hatırlatma yapacağım. 2012’de Sayın Numan Kurtulmuş, 28 Şubat için ne demiş, sizlere bunu okumak istiyorum. Numan Kurtulmuş, bugün Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin Grup Sözcüsü olan Numan Kurtulmuş şöyle diyor: “Nasıl 12 Eylül olmasaydı, Anavatan Partisi kurulamaz idiyse, 28 Şubat olmasaydı da Adalet ve Kalkınma Partisi olmazdı. O dönemde hatırlıyorum ben, birçok insan, birçok ev kadını televizyonlarda o sahneleri izliyordu. Başörtülü, yeşil gözlü bir kadın ağlıyor, onunla birlikte birçok ev hanımının da samimi olarak ağladığını biliyoruz. Ne oldu da bunlar birden bıçakla kesildi? 28 Şubat, hakikaten, hem kurgusu itibarıyla hem sonuçları itibarıyla fevkalade ciddi hazırlanmış bir süreçti. Türkiye’nin sadece sosyolojisine değil, sadece siyasetine değil, Türkiye'nin hamuruna ciddi bir şekilde müdahale edildi. Daha önemlisi, Türkiye’nin ekonomi politiğine müdahale edilen bir süreç oldu.”

Tekrarlıyorum dinlemeseniz de Adalet ve Kalkınma Partili değerli milletvekili arkadaşlarım; bu söylediğim sözleri, bu okuduğum sözleri sizin sözcünüz Sayın Numan Kurtulmuş söylemişti.

Eskiden Osmanlı sarayında devşirmeler olurdu -sözüm Meclisten dışarı- bugün de kaçak sarayda devşirmeler mevcut. (CHP sıralarından alkışlar) Sayın Numan Kurtulmuş’un söylediklerine tamamıyla katılıyoruz, eksiği var, fazlası yok.

Sizin mağduriyetleriniz, dediğim gibi, bitmez ama ben istiyorum ki artık biraz da sizin mağdur ettiklerinizi konuşalım. Bakınız, 20 Temmuz sonrasında Harp Okulu öğrencileri tutuklandılar. Bu çocuklar yoksul ailelerin çocukları, bu çocukların aileleri, bütün ümitlerini subay olacak bu çocukların geleceğine bağlamışlar, hâlâ mahkemeye çıkarılmadılar. Bu çocukların aileleri çocuklarını görmekte güçlük çektikleri gibi, bu çocukların aileleri perişan ve siz ki mağduriyetten bahseden, siz ki bu Meclis kürsüsünde âdeta gözü yaşlı, mağduriyetlerini anlatanlar, bu çocuklar sizin canınızı acıtmıyor mu? Bu çocukların aileleri sizin ilginizi hiç çekmiyor mu? Buradan sormak istiyorum.

Millî Eğitim Bakanı Müsteşarı, zaman zaman açıklama yapacağında diyor ki: “İlgili arkadaşlar rahat olsunlar, bir mağduriyet yaşamayacaklar.” Aslında kendini zorunlu hissediyor bunları söylemek için çünkü öğretmenlerin tamamı diken üstünde, “Sosyal medyada paylaştığım bir konuyla ilgili görevden alınabilir miyim, ihraç edilebilir miyim, tutuklanabilir miyim?” Gerçekten, 20 Temmuz sonrasında eğitim alanına vurulan darbe belki de darbelerin en büyüğü oldu. Öğretmenler huzursuz, yöneticiler huzurlu; okul müdürleri yukarıdan verilen emirleri yerine getirmekle meşguller, öğretmenler kimsesiz. Bu kadar kutsal bir meslek, bu kadar kısa bir sürede ancak bu kadar ayaklar altına alınabilirdi.

Sayın Bakanım, en son mülakat mağduriyetini siz buradayken de paylaşmak istiyorum. 100 öğretmen adayı aynı puanı aldılar ama içlerinden bazıları atandı. KPSS sonuçları var, sözlü mülakat sonuçları var ama sanırım bizlerin bilmediği, bizlere açıklanmayan başka kriterler de var, atamalar bu kriterlere göre yapıldı.

İhraç edilen akademisyenlerin çığlığını yedi cihan duydu, siz kulaklarınızı tıkadınız. Akademiye emek veren insanlar, ömürlerini akademi için geçiren insanlar ihraç edildiler, tutuklandılar. İhraç edilenler nasıl döneceklerini bilemezken, tutuklu olanlar hâlâ yargıç önüne çıkarılacakları günü bekliyorlar. Mağdur kim? Mağdur, hâlâ 28 Şubat günlerini yaşayan, bu kürsüden hâlâ 28 Şubat mağduriyetini ifade eden mi; yoksa, mağdur, bugün ihraç ettiğiniz öğretmen; mağdur, ihraç ettiğiniz hukukçu; mağdur, ihraç ettiğiniz akademisyen mi? Elinizi vicdanınıza koyun, gerçek mağdurun artık sizler olmadığını, bugün mağdur değil, mağdur eden pozisyonunda olduğunuzu unutmayın. (CHP sıralarından alkışlar)

VELİ AĞBABA (Malatya) – Zalim, zalim!

GAYE USLUER (Devamla) – Bakınız, eğitimi yamalı bohçaya çevirdiniz. Bugün “eğitim” deyince aklımıza bilim, teknoloji, sanat gelmiyor; “eğitim” deyince aklımıza aidat paraları geliyor, servis parası geliyor, atanamayan öğretmenler geliyor ve çalınan sınav soruları geliyor. Bu mağduriyetleri sizler yarattınız. Ve şimdi diyorum ki ben buradan: Mağduriyetleri biz gidereceğiz. Ve sözlerimi bitirirken diyorum ki: “Vatan için uykular kaçıyorsa eğer devrim başlamış demektir.” (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GAYE USLUER (Devamla) – Başkanım, bitirebilir miyim sözlerimi?

BAŞKAN – Sayın Usluer, diğer sayın milletvekillerinin haklarından alacaksınız, televizyon açıkken herkes konuşmak istiyor. Lütfen tamamlayın.

GAYE USLUER (Devamla) – Tamam, peki.

BAŞKAN – Buyurun.

GAYE USLUER (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sözlerime Deniz’in sözleriyle başlamıştım, yine Deniz’in sözleriyle bitirmek istedim. Gerçekten bu sözler, hepimizin hatırlaması gereken ve hatırladığımızda da güç almamız gereken sözler. Hep söyledim, bir kez daha söylüyorum: Bahar yakındır, 17 Nisanda baharı hep birlikte yaşayacağız, 17 Nisanda baharı hep birlikte gülerek karşılayacağız. Ve soruyorum ki sizlere: Hanginizin uykusu kaçmıyor bugünlerde vatan için?

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Usluer.

1’inci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Sayın Deniz Depboylu.

Buyurun Sayın Depboylu. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

MHP GRUBU ADINA DENİZ DEPBOYLU (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde görüştüğümüz, özellikle son zamanlarda görüştüğümüz uluslararası antlaşmalarla ilgili olarak da Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Konuşmama başlamadan önce, aziz Türk milletini ve Gazi Meclisini saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, uluslararası ilişkiler, antlaşmalar, karşılıklı güven ilişkileri üzerine kurulmuş, güveni teminat altına alan sözleşmelerle teyit edilir. Güven, toplumsal açıdan bir düzenin ortaya çıkması ve korunması açısından çok önemlidir. Aynı toplumsal sistem içinde yer alan bireylerin diğer kişilere ya da kurumlara karşı olan tutumlarının oluşmasında güven çok fazla önemlidir. Güveni toplumsal ilişkilerin yapı taşı olarak da kabul ediyoruz diyebiliriz. Güven, karmaşıklığı azaltma, belirsizlik ve riskleri ortadan kaldırma, işlevlerini yerine getirme yoluyla ortak bir yaşam alanı paylaşılabilmesinde ve toplumsal düzenin korunabilmesinde kritik bir rol oynamaktadır. Güven, başkalarının bize karşı, gelecekte, destekleyici bir tarzda davranacağına ilişkin güçlü bir beklentiyi de kapsamaktadır. İnsanların diğer bireylerle ya da kurumlarla olan ilişkilerinin ve iletişim süreçlerinin sağlıklı biçimde sürdürülebilmesinde etkili olan güven unsuru, insanları bir arada tutma gücüne sahiptir.

Siyasi bağlamda bir parti, diğerlerine göre daha fazla oy almış olabilir. Bu da o siyasi kurumun güvenilirliğiyle ilgili yorumlanmış olabilir. Hani, çoğu zaman dile getiriyorsunuz ya “Biz sandıkta şu kadar oy aldık. Biz toplumun yüzde şu kadarının oyunu aldık.” Aslına bakarsanız, bunca oyu almak demek, sadece siyasi bir güvenilirliği kazanmış olmanın gururunu vermez, bunun yanı sıra, çok büyük bir sorumluluğu da üzerinizde bırakır demek.

Ancak siyasi güven de tek başına sağlıklı ve güçlü bir devlet yönetimi için yeterli değildir. Bunun yanında, toplumu oluşturan bireylerin birbirine güvenerek karşılıklı iyi ilişkilerin var olduğu toplumsal dayanışmayı ifade eden sosyal güvenin tesis edilmesi gerekir. Sosyal güvenin tesisi, o toplumun eğitimi, sorun çözme becerileri ve karşılaştıkları sorunların niteliği ve niceliğiyle de ilişkilidir. Bu sorunlar çok zorlayıcı olabilir. Ki yaşadığımız süreçte ne tür sorunlarla karşı karşıya kaldığımız, özellikle Türkiye Cumhuriyeti devletinin var olduğundan beri üzerinde oynanan oyunlar, düşürülmeye çalışıldığı durumlar, hakkında yürütülen planlar da ortada olunca ne kadar büyük sorunlarla mücadele etmek zorunda kaldığımız hepimizin de anıları ve buna dâhil bilgileri, yaşantıları içerisindedir.

Güvenlik sorunu bir toplumun yaşayabileceği en önemli, en ciddi sorunlardan biridir. Son dönemlerde yaşadığımız, art arda yaşanan terör olayları, özellikle 15 Temmuzda yaşadığımız darbe girişimi sonucu meydana gelen güvenlik sorunları toplumumuzu yeterince zorlamaktadır. Bunun yanı sıra, ekonomik sıkıntılar, yine, toplumdaki sosyal güvenin çöküşüne sebep olmaktadır, daha doğrusu, çöküşü demesek de zedelenmesine sebep olmaktadır.

Maslow’un bir ihtiyaçlar hiyerarşisi vardır. Bunu özellikle eğitimci olan birçok milletvekili arkadaşımız bilir. En altta, kişinin varlığını sürdürebilmesi için ihtiyaç duyduğu beslenme, barınma gibi ihtiyaçları vardır. En üstte de kendini gerçekleştirme, kendini ispat etme dediğimiz nokta vardır. Eğer güvenlik oluşmadıysa, güvenlik zedeleniyorsa, güvenlik duygusu zedeleniyorsa tabii ki bir toplumun kendini gerçekleştirmesi, birçok alanda atılım yapması, ekonomik açıdan büyümesi, güçlü bir devlet olması, demokrasiyi güçlü temeller üzerinde sağlam tutması da sorun hâline gelecektir. Bu nedenle güvenlik sorunu belki de yaşadığımız en büyük sorun olmakla birlikte, ekonomik açıdan yaşadığımız sorunlar da toplumumuzun güvenliğiyle birlikte yaşadığı sorunları artırmaktadır.

Kurumlara karşı güvensizlik, özellikle sosyal anlamda veya siyasi anlamda bizim toplumumuzun güven duygusunu en çok etkileyecek olan unsurlardan biridir çünkü Türkiye Cumhuriyeti devleti, her zaman milletin gözünde üst konumda ve devlet, her zaman güvenilir ve çoğu zaman da “baba” adıyla nitelendirilen bir pozisyondadır.

Sorunlar karşısında yaşanan başarısızlık, umutsuzluk, çaresizlik yaratır. “Öğrenilmiş çaresizlik” denilen yaşantılar sonucunda kendine güvenini kaybeden bir toplumda da “toplumsal güvensizlik” denilen bir tutum yerleşir. Bugün yaşadığımız onca sorunun ardında perdelenmiş olan sosyal güven kaybını dikkatimizden kaçırırsak sorun git gide büyüyecek, çözümü zor hâle gelecektir.

Peki, toplumun güven sorunu olduğunu nasıl anlıyoruz, nereden anlıyoruz? Bunu bugün ben neden gündeme getirdim? En çok yakındığımız şey ne? Şiddet -kadına şiddet, çocuğa şiddet, hayvanlara şiddet- bugün sosyal medyada, bakıyoruz, en çok paylaşılanlar arasında veya hâlâ Meclis gündemine getirdiğimiz sorunlardan biri. Şiddetin sebepleri zaten malum, şiddetin sebeplerini az çok bilirsiniz. Çaresizlik duygusu insanı şiddete sürükler, yine, sorun çözme becerisinin eksikliği, öfke kontrol problemleri şiddete doğru sürükler ama bir toplumda bu, zincirleme bir reaksiyondur: Güven kayboldukça şiddet artar, şiddet arttıkça güven de kayba devam eder ve nihayetinde bir depresyon gelişir.

Depresyonun tanımı aslında nedir biliyor musunuz, kısaca? Bir kişinin kendine, çevresine ve geleceğine duyduğu güvenin kaybolması demektir. Peki, bunun sonunda oluşan bir başka sonuç nedir? Öz kıyım, “suicide” girişimi ya da “intihar” halk diliyle. Hiç dikkatinizi çekiyor mu, bugün gazetelerde, yerel basında, ulusal basında her gün intihar haberleri var? Eğer insanlar şiddeti kendisine yöneltiyorsa -ki bu intihardır; kendi varlığını sonlandırıyor- bu, noktada alarm zilleri çalıyor demektir. Eğer bu arttıysa gerçekten bir sorunumuz var ve bu sorun üzerinde çalışmamız gerekiyor demektir.

Yine, bu güveni oluşturmak zor, tabii ki devlet olarak da birey olarak da karşınızdaki kişilerde güven oluşturmak zor ancak yıkılması, çok kolay. Zaten zor bir dönemden geçiyoruz. Kurumlarla ilgili kaygılarımız arttı. Bakıyoruz, askerler açığa alındı, kimisi tutuklu, görevinde değil; kaymakamlar aynı, valiler, savcılar, hâkimler, emniyetteki kayıplarımız ortada. Bu kadar zor bir dönemden geçerken, bu zor dönemin üstesinden nasıl geleceğiz? Millî bir şuurla hareket etmek, birlik ve beraberlik duygusuyla yol almak milleti ve devleti güçlendirmekle mümkün olacak.

Karşılıklı bir anlaşma sonucu oluşan ilişkide güven, zor durumlarda veya taşın altına elini koymak durumlarında ortaya çıkar. Riskli dönemlerde güven ilişkisi kurmayı hedeflediğiniz taraf, üzerine düşeni yapmıyorsa, fedakâr ve özverili bir tavır sergilemiyorsa bu durumu üç şekilde yorumlamamız gerekir: Birincisi, kendisinden ne beklendiğinin farkında değildir. İkincisi, kendisinden ne beklenildiğini biliyordur ama üzerine düşeni yapmak istemiyordur ya da kendisinden ne beklenildiğini biliyordur ama çözüm için yeterli gücü yoktur. Bu durum teknik anlamda böyle yorumlanır.

Türkler, tarih boyunca devlet kurma konusunda üstün bir yeteneğe sahiptir ve Milliyetçi Hareket Partisinin de bu konudaki hassasiyetleri bellidir. Türkiye Cumhuriyeti ve Türklüğün bekası bizim için çok önemlidir. Türk milletinin güvenliği ve refahı çok önemlidir. Vatanın bölünmezliği, bizim nezdimizde, üzerinde tartışılacak bir husus bile değildir. Ancak vatanımızı bölmek üzerine bunca çaba sarf edenler varken ve güven duymayı tercih ettiğimiz siyasi kurumlarımız ve bu kurumlardan sorumlu diğer kişiler, üstlerine düşeni yapmazlarsa o zaman bu güven ilişkisi de tabii ki sekteye uğruyor, zedeleniyor.

Tüm hassasiyetlerimizde ortak bir tavır sergileyebileceğimize inandığım, tüm bu konularda hassas olduğuna inanmak istediğim yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Depboylu.

1’inci madde üzerinde, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Adıyaman Milletvekili Sayın Behçet Yıldırım, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

HDP GRUBU ADINA BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) – Teşekkürler Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; bugün saat 14.00 sıralarında Adıyaman’da maalesef bir deprem oldu. Çok şükür can kaybı yok, 20’nin üzerinde vatandaş hafif yaralı. 30 haneli köyün yarısı yıkık hâlde ama çok şükür can kaybı olmadığı için bunu da kolayca atlatacağımıza inanıyorum. Herkes duyarlılık gösterdi; sosyal medya üzerinden olsun, telefonla olsun, Parlamentoda olsun bütün gruplar ilgi gösterdi. Sözlerime başlamadan önce, Adıyaman adına bütün halklara, bütün gruplara teşekkür ediyorum.

Evet, bir referandum sürecine giriyoruz. Bu referanduma nasıl gidileceği gözlenirse referandumdan sonra da ülkenin nereye doğru istikamet alacağı, nereye sürükleneceği açıktır.

Anayasalar, toplumsal mutabakat, uzlaşma metinleridir. Anayasalar, açık tartışma ortamında yapılır; sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri, aydınlar, yazarlar, akademisyenler bu tartışmalara katılır, herkes fikrini ileri sürer, buna göre bir çalışma yapılır. Bu çalışma öyle gizli, kapalı kapılar ardında değil, halkın gözü önünde yapılır ancak bunların yaptığı gizli metin, açık oylamadır.

Mecliste Anayasa değişikliği oylamasının nasıl yapıldığını hepimiz gördük, hepimiz şahit olduk. Anayasa'da, açık oylama yapılamayacağı, oylamanın gizli yapılacağı açıkça belirtilmesine rağmen, Anayasa'ya aykırı bir şekilde milletvekilleri 80 milyonun gözü önünde açık oy kullandılar, başta Sağlık Bakanı olmak üzere bakanlar bile açık oy kullandı arkadaşlar.

Normal koşullarda, demokratik ülkelerde, bu batıl, yok hükmünde bir referandum taslağıdır, bu şekilde hükümsüzdür. Bu nedenle, bu şekilde halk oylamasına götürmek de açıkça Anayasa’ya aykırıdır. Anayasa’ya uygun bir şekilde, gizli şekilde oylama yapılsaydı Mecliste bu metin, bu Anayasa değişikliği reddedilirdi ancak bunu kendileri de bildikleri için binbir türlü hile, pazarlık, baskıyla Anayasa değişikliğini Meclisten geçirdiler.

Şu an yapılan anketlere baktığımızda, halkın yüzde 50’den fazlasının bu Anayasa değişikliğini bilmediği, içeriğinden haberdar olmadığı söylenmektedir. Bunu bilmemek halkın suçu değil. Halk ekmeğinin, işinin, aşının derdinde. Varsa bir suç, bu iktidarın suçudur. İktidar kapalı kapılar ardında Anayasa değişikliği yaparsa doğal olarak halk bundan haberdar olmaz. Bunda iktidarın, muhalefetin, medyanın suçu vardır ama asla halkın suçu yoktur.

Yangından mal kaçırır gibi Anayasa değişikliği sürecine gidildi, halk bu bilgilenmeyi muhalefetin ağzından, medyadan duyamıyor. Kimse propaganda yapamasın diye partimizi -fiilen kapatma- çalışamaz duruma getirdiler. Eş genel başkanlarımızı, milletvekili arkadaşlarımızı, belediye başkanlarımızı, parti meclisi üyemizi, hatta sosyal medya üzerinden bize gönül veren, HDP’ye gönül veren insanları bile tutuklamakla meşgul bu iktidar.

Basına sansür uygula, Meclisin 3’üncü partisinin eş başkanlarını, milletvekillerini, çalışanlarını tutukla, tüm muhaliflere baskı yap, sindir, sonra “Sandıktan kaçmıyoruz.” de. Bu, tamamen bir aldatmacadır. Siz sandıktan kaçmıyorsunuz, açıkça sandığı kaçırıyorsunuz. Sandık sonucunu belirleyecek bu duruma kanunsuz, nizamsız, hatta ahlaksız bir şekilde müdahale et, sonra “Sandık sonucuna saygılıyız.” de: Burada bir gram samimiyetleri varsa, halkın iradesine bir gram saygıları varsa sandığa giden yolu, tüm seçim sürecini demokratikleştirirler. Ama, asgari demokratik koşullarda bu Anayasa metninin geçemeyeceğini bildikleri için, elli bin katakulliyle, hileyle, baskıyla bu Anayasa değişikliğini geçirmeye çalışıyorlar.

Sayın Başbakan Binali Yıldırım, çok değil, birkaç ay önce “OHAL şartlarında referanduma gittiler.” dedirtmem dedi ama bu sözü, her sözü gibi yalan oldu. Bunu soran tek bir gazeteci bulamazsınız. Soranları da cezaevine atıyorlar. Bir valinin bir şehrin tümünde referandum sürecinde bütün toplantıları, basın açıklamalarını yasaklayabileceği, özgür bir propagandanın yapılamayacağı bir ortamda bu ülkenin kaderi belirleniyor. Bu koşulların, bu şartların darbeden ne farkı var? Bu nedenle, içeriği, hazırlanma şekli, Meclisten geçirilme usulü ve halkın onayı süreçleri bir bütün olarak bir darbe süreci ve bu Anayasa değişikliğinin bir darbe anayasası olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

AKP’nin terör, terörist manipülasyonları dışında, “Bürokrasi devleti hantallaştırıyor.” gibi bir söylemi var. “Biz bununla daha hızlı, daha seri hareket edeceğiz.” diyorlar. Ancak Cumhurbaşkanına verilen yetkilere bakıldığında, yönetimin yerelleşeceği değil, tam tersi istikamette merkezîleşeceği anlaşılıyor. Bu nedenle “Bu devlet hızlanacak, halka daha hızlı hizmet götüreceğiz.” iddiası koca bir yalandır. Bu söylemin tek doğru olduğu yer ise, devlet antidemokratik uygulamaları daha genişletecek ve daha hızlandıracaktır. Hızlanacak, ancak halka hizmet için değil, daha çok baskı yapmak için hızlanacak. Hızlanacak olan barış, demokrasi, özgürlükler, huzur değil; hızlanacak olan baskı, sindirme ve savaş politikalarıdır. İçişleri Bakanının “Hele şu referandum geçsin, bakın neler olacak.” şeklindeki, Kürtleri resmen tehdit eden söylemleri de başlı başına bir garabettir. Baskı politikalarının alanı HDP’li gençliktir. İşte, bu savaş politikalarını durdurmak için “hayır” diyeceğiz.

Diğer bir konu, seçilme yaşını öngören düzenlemelerle ilgiliydi. Gençler… Gençlerden 18 yaş altı düzenlemeye beklenen düzeyde bir ilgi olmadığını AKP itiraf etmiş. Bunu da kendi içerisinde sorgulaması gerekir. Ben niye olumlu bir etki yapmadığını söyleyeyim size: “Seni mebus yapacağım.” diyorsunuz ama gençler mebus olmak değil, önce yaşamak istiyor, iş güvencesi istiyor, geleceğinden kaygı duymak istemiyor. Önce genç ölümleri durduralım, sonra bakan da olurlar, vekil de. Gençler tabii ki vekil olsun, bakan olsun, iyi güzel de gençler işsiz, gençler aç, gençler geleceksiz bırakılıyor. Gençler ölüyor sayın vekiller, gençler toprağa düşüyor. Gençlere önce bir iş bulun, sonra vekil yaparsınız. Buradan da gençlere sesleniyorum: Bütün Meclisin kadrosu, vallahi 600 milletvekili, hepsi gençlerden olsa ne olacak? 600 kişiden garibana kaç tane düşer, varın siz düşünün. Peki, geriye kalan milyonlarca genç ne yapacak? Milyonlarca genç, hepsi vekil mi olacak, yoksa işsiz mi? Yoksa atamasını mı bekleyecek, yoksa El Bab’da el için toprağa düşen fidanlar mı olacak? Gençler geleceğimizi “Aramızdan 2 kişi vekil olacak.” diye karartmayacaklar. O 2 kişi fakir fukaranın çocuğu olmayacak, Mehmet ağanın ya da para babalarının çocukları olacak. Geçen Adıyaman’da köy hizmetlerine 22 şoför alımı vardı, köy hizmetlerine alınan bu 22 şoför içinde 1 tane fakir çocuğu yoktu; falan ağanın oğlu, falan beyin oğlu, falan aşiretin oğlu şeklinde insanlar alındı. Bırakın şoför almayı, bir temizlik firmasına bile 1 kişiyi almak için partiden referans istiyorlar. KPSS ayaklar altında, liyakat ayaklar altında; ne varsa torpil, torpil, torpil şeklinde gelişiyor.

Bakın, daha dün basına yansıdı -sadece bir örnek, bunun için binlerce örnek var- Samsun’da üniversite mezunu işsiz genç intihar etti. Bunun sorumluluğu hepimizde değil mi? Aydın İmam-Hatip Lisesinde kendi ana dillerinde müzik dinleyen gençlere savcılık adres gösteriliyor. Gençler atama bekliyor, gençler iş güvencesi bekliyor, gençler eğitimini, emeğini çöpe atmak istemiyor. Gençler sıraya geçmiş, size “Bizi vekil yapın.” demiyor; “Atamamı yap.” diyor, “İş ver, aş ver.” diyor. Gençler, bence, bu referandum geçerse zaten vekil olmayın, bir cazibesi de kalmayacak çünkü bildiğiniz kamu görevlisi olacaksınız, iş güvenceniz bile olmayacak, başkan ne zaman isterse sizi feshedecek. Gençler her şeyi görüyor, bizzat yaşıyor bunları. Öyle “Sizi mebus yapacağım.” diye… Atama bekleyen, iş bekleyen, yaşam garantisi bile vermediğiniz gençler bu boş laflarınıza artık itimat etmiyor.

Bu yaşananlar bir süreç. Bir Anayasa değişikliği, bu şekilde bir olayla gelişiyor. Bu bir darbe sürecidir arkadaşlar. Doğal olarak, her darbe süreci kendi yasal statüsünü, formatını yapmaya çalışacaktır. Her darbe kendi anayasasını üretir. 7 Haziranla başlayan darbe süreciyle devlet yeniden formatlanıyor ve bu değişikliği geçirebilirlerse kendisini uzun yıllar bunun üzerinden yaşatmaya çalışacak faşist bir yapılanmanın oluşacağı muhakkaktır.

Kürt, Alevi, muhalif olduğumuz için değil, bu ülkede ortak vatanda birlikte yaşayabilmek adına, daha özgür, daha çoğulcu bir anayasaya kapı aralamak için “hayır” diyeceğiz. İnşallah sonucu da hayırlı olur diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım.

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) Çeşitli İşler (Devam)

2.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından gerçekleştirilecek 4’üncü Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu için 52 farklı ülkeden gelen ombudsman ve yardımcıları heyetine “Hoş geldiniz.” denilmesi

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından gerçekleştirilecek 4’üncü Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu için 52 farklı ülkeden gelen ombudsman ve yardımcıları heyeti şu anda Meclisi teşrif etmiş bulunuyorlar.

Kendilerine Meclisimiz adına “Hoş geldiniz.” diyoruz. (Alkışlar)

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- Denizcilik Çalışma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/456) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 89) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 1’inci madde üzerinde şahsı adına Isparta Milletvekili Sayın İrfan Bakır konuşacak.

Buyurunuz Sayın Bakır. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

İRFAN BAKIR (Isparta) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Adıyaman’da meydana gelen depremde yaralılarımıza acil şifalar, bölgede yaşayan vatandaşlarımıza da geçmiş olsun diyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamda görüşmekte olduğumuz kanun tasarısından ziyade yeşil pembe rengiyle güller, göller ve gönüller diyarı olan Isparta’mızdan bahsetmek istiyorum.

Gazi Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen değerli vatandaşlarımı saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Her zaman demokrasinin yanında yer alan, demokrasinin ve cumhuriyetin bize sunduklarıyla ülkesinin hayrına hizmetler yapan Süleyman Demirel’in memleketi Isparta. Ancak son zamanlarda ihmal edilmiştir. Hasretin, sevdanın, acının, sevincin, gözyaşının ilmek ilmek dokunduğu Isparta'nın simgesi halılar artık dokunmaz olmuştur. Teşviki verilmeyen gülün, elmanın ve kayısının özel bir yeri olduğu, dünyanın en kaliteli kirazının yetiştiği Uluborlu'nun; sanayi kenti olan ve daha fazla fabrika kurulması gerekirken kaldırılan kükürt fabrikasının bulunduğu Keçiborlu'nun ülkemizdeki yeri önemlidir.

Isparta göller bölgesi, dünyanın en güzel renklerine sahip. Suları hiçbir zaman bulanmayan, pompalarla Senirkent, Atabey, Kumdanlı, Gelendost, Yalvaç, Gönen, yavaş şehir Eğirdir, Boğazova'ya hayat veren fakat hâlâ kapalı sisteme geçemeyen, enerji üreten, içme suyu veren ekmek teknesi olan Eğirdir Gölü; Konya Ovası’nı hâlâ su verilemeyen Şarkikaraağaç Ovası ve Yenişarbademli ovalarını sulayan Beyşehir Gölü; yatırım, sevgi, zenginlik, tasarruf, güvenlikle eşitlenen Aksu, Yenişarbademli ve Sütçüler ormanları; çok zengin bitki örtüsüyle, endemik bitki olarak bilinen, türü kaybolan kasnak meşesiyle floranın çeşitliliğini yansıtan Kovada Gölü, Gölcük Gölü, Burdur Gölü; Sultan Dağları, Karakuş, Söğüt, Dedegöl Dağları, Kapıdağ, Kuyucak, Akdağ, Davraz, Barla Dağları, Toroslar, hayvancılığı bitirilen fakat doğa turizmi yönünden önemli yerler; ülkemizde inanç turizminin başkenti Yalvaç.

Tarım: Isparta’da suya hasretin karşılığı kara saban, kara öküz, kara kağnı, kara çarık kalkmıştır, orak kalkmıştır. Orak şudur: İnsanın başından giren ağustos güneşi ayağından çıkar. İnsan bundan hiç şikâyetçi değildir; esas işkence olan, yoksulluk, işsizlik, huzursuzluktur. Bunlar aslında, yeşilin bozkırla savaşı, aydınlığın karanlıkla savaşı, zenginliğin fakirlikle savaşı, okumanın cahillikle savaşı, çarenin çaresizlikle savaşı; budur uygarlık savaşı, uygarlık mücadelesi.

17, 18 ve 19’uncu yüzyıllarda 4 Ispartalı paşa sadrazamlık yapmıştır. Isparta, 7 kez başbakanlık ve 9’uncu Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenen, demokratik rejimin tüm kurum ve kuruluşlarıyla yerleşmesi ve halkın vatandaşlık bilincinin gelişmesi için yılmadan, engel tanımadan mücadele veren, ülkesine ve milletine hep daha iyiyi ve daha fazlasını, daha kalitelisini sunmayı hedef alan, Türkiye Cumhuriyeti’nin erdemi olan fırsat eşitliği ve Türk demokrasisinin faziletine inanan Süleyman Demirel’in memleketi.

Anayasa değişiklik teklifiyle Başbakanlık makamının kaldırılması Türk geleneğine aykırı bir uygulamadır. Türk tarihinde hiçbir hükümdar bütün gücü kendi sarayında toplamamış, başveziri kaldırmamış, padişahlar tepede bütün sistemi temsil ederken sadrazama mühürle yürütme yetkisi vermiştir. Padişah Fatih Sultan Mehmet bile sadrazamlık makamını kaldırmamış, hükûmet işlerini sadrazamın başında olduğu heyete vermiş, Millî Mücadele dönemlerinde de bu böyle devam etmiştir. Bu yetki, ülkemizin kurucusu olan Atatürk’e bile verilmemiş çünkü millet iradesi asla bir kişiye devredilemez. Atatürk, aklı kullanarak iki hedef göstermiştir; birincisi hâkimiyetin kayıtsız şartsız milletin olması, ikincisi muasır medeniyetler seviyesine ulaşmaktır. Bu hedef cumhuriyetin temelidir. “Cumhuriyet” demek yetmiyor, demokrasinin var olduğu bir cumhuriyet gerekli. Kalkınmanın kalbi millettir, milletin iradesidir. Türk milleti pek çok Batı ülkesinden daha çabuk ve daha anlamlı bir şekilde demokrasiye intibak etmiştir.

Süleyman Demirel’in dediği gibi: “Yollar yürümekle eskimez. Tabanı kuvvetli olan yürüsün, sokaklar yürümekle aşınmaz.” Bu sözler çok eleştirildi; bu sözü niçin, nerede, hangi şartlarda söylediği düşünülmedi. Aslında bu sözleriyle gösteri ve yürüyüş hakkının temel hak ve özgürlükler içerisinde olduğunu göstermiş; demokrasiyi, laikliği, sosyal hukuk devletini savunmuştur.

Ben buradan vatanını seven, ülkesinin geleceğini düşünen, siyasi görüşü ne olursa olsun…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İRFAN BAKIR (Devamla) - ...tüm vatandaşlarımın vicdanlarına sesleniyorum: Millet iradesinin yine millete kalması için iyi düşünmek gerektiğini söylüyor, herkese sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakır.

1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Sözleşmede yer alan Kurallar ve Kod ile Eklerde yapılacak değişiklikleri onaylamaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

BAŞKAN – 2’nci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili Sayın Mehmet Tüm.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET TÜM (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi referanduma kırk beş gün kaldı. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, AKP, devletin tüm olanaklarını arkasına alarak büyük bir medya desteğiyle “evet” kampanyası yürütüyor ancak biliyoruz ki halkımız kararını çoktan verdi, bu tek adam diktatörlüğüne “hayır” diyecektir.

Bakınız, bugüne kadar AKP’ye oy verdiğini açıklayan, hatta bundan sonra da AKP’ye oy vereceğini söyleyen bazı çevreler, Sayın Cumhurbaşkanının iyiliği için “hayır” oyu kullanacağını söylüyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı bunları çok iyi biliyor, bu nedenle yine gergin siyaseti sürdürmeye devam ediyor, halkımızı yeniden kutuplaştırıyor, halkımıza 1 Kasım sürecinde olduğu gibi yine korku vermek istiyor ancak bu sefer bunu başaramayacak, hiç kimse korkuya yenik düşmeyecek ve boyun eğmeyecektir.

Peki, bu Anayasa’ya “evet” diyenler yok mu? Elbette vardır.

Değerli arkadaşlar, bakınız bu “evet”çiler kimlerdir, size söyleyeyim: Madenciye tekme atan danışman “evet” diyecek. Madenleri yağmalayan iş adamı “evet” diyecek. Milletin anasına küfreden patron “evet” diyecek. ByLock korkusu yaşayan siyasetçi “evet” diyecek. TRT’de yüksek ücretle çalışan yandaş sunucu ve sanatçılar “evet” diyecek. Şirketlere atadığınız yüksek maaşlı kayyumlarınız “evet” diyecek. Haksız yere göreve gelen liyakatsiz bürokratlar “evet” diyecek. Sayısı belli olmayan başdanışmanlarınız “evet” diyecek.

“Evet” diyenlerin ne kadar kudretli olduğunu biliyoruz çünkü bu ülkenin kaynaklarını sizler bölüşüyorsunuz. Fabrikalar, maden ocakları, ihaleler, havaalanları, hepsi sizin. Bunları gizlemek için bir yandaş medyanız var. Şimdi, hepsi logolarını değiştirerek “evet” için gün saymaya başladı. Elbette ki bizler de gün sayıyoruz. Halkımızsa gerekli cevabı kırk beş gün sonra “hayır” diyerek en iyi şekilde verecektir. Buna inancımız tamdır. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, AKP’li yetkililer büyük bir yanılgı içindedir. 15 Temmuzda hep beraber darbeye karşı duran halkımızın AKP’yi korumak adına can verdiğini sanıyor. Oysa, 15 Temmuz gecesi halkımız, cumhuriyetimize, demokrasimize ve kendi egemenlik kurumu olan Türkiye Büyük Millet Meclisine sahip çıkmak adına ve devletimizi korumak adına can verdi. Halkımız, şimdi, sizin OHAL darbenize “hayır” diyor, sizin hukuksuzluğunuza “hayır”  diyor, sizin adaletsizliğinize “hayır” diyor, sizin diktatörlüğünüze “hayır” diyor, tek adam yaratmanıza “hayır” diyor, sizin ayrımcı anlayışınıza “hayır” diyor.

Değerli arkadaşlar, 16 Nisanda ülkemizin rejimini değiştirmek istediğinizi herkes görüyor. Yasama, yürütme, yargı ve diğer tüm yetkiler tek bir kişide toplanıyor. Bunu, artık, Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan da saklamıyor, meydanlarda açıkça söylüyorlar. Halkımız bunu gördüğü için de bu Anayasa değişikliğine sonuna kadar “hayır” diyor.

Bakınız bu Anayasa’ya kimler “hayır” diyecek, saymaya devam edeyim: Soma’da, Ermenek’te ölüme terk ettiğiniz, katillerden hâlâ hesabını sormadığınız için, madenci aileleri “hayır” diyecek. Karaman’da, Çorum’da Ensar yurtlarında tacize uğrayan çocukların aileleri “hayır” diyecek. Sadece doğruları yazdıkları için içeri attığınız gazeteciler “hayır” diyecek. Çağdaş ve laik eğitimden ödün vermedikleri için görevden aldığınız öğretim görevlileri “hayır” diyecek. Size yandaşlık yapmadıkları için üniversitelerden kovduğunuz akademisyenler “hayır” diyecek. Söz verdiğiniz hâlde kadroya almadığınız taşeron işçileri “hayır” diyecek. Ürettikleri sütü sudan daha ucuza satmak zorunda kalan köylüler “hayır” diyecek. Dinî inancı, kutsal değerleri referanduma alet ettiğiniz için dindarlar “hayır” diyecek. İşsiz gençler, şiddete uğrayan kadınlar sizlere “hayır” diyecek. Suriye çöllerinde ne olduğunu bilmediğimiz bir savaşta evlatlarını şehit veren şehit aileleri “hayır” diyecek.

MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Türkiye “hayır” diyecek.

MEHMET TÜM (Devamla) – Artvin’de, Cerattepe’de, Sinop’ta, Mersin’de, Akkuyu’da, Bolu’da, Sakarya’da, Edirne’de, Balıkesir Kazdağları’nda yağmaladığınız doğaya sahip çıkan duyarlı çevreciler, insanlar “hayır” diyecek. (CHP sıralarından alkışlar) Darbeyi fırsata çevirerek mağdur ettiğiniz, açlığa terk ettiğiniz milyonlarca mağdur ailesi “hayır” diyecek.

Değerli arkadaşlar, bahar geliyor memleketimizin dağlarına, ovalarına, köylerine, kentlerine ama bu sefer çok hayırlı geliyor.

Hepinize hayırlı baharlar diliyorum, Nazım’dan kısa, hayırlı bir şiir okumak istiyorum:

“O duvar, o duvarınız,

vız gelir bize vız...!”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET TÜM (Devamla) – Şu şiiri bitireyim Başkanım, yazık olur ya! Nazım’a karşı ayıp olur.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Bitirsin, bitirsin. Okusun, bence de okusun.

BAŞKAN – Sayın Günal konuşacak, onun da yetişmesi lazım.

MEHMET TÜM (Devamla) – Hemen bitiriyorum.

BAŞKAN – Buyurun, buyurun, hemen tamamlayın; yarım dakika.

MEHMET TÜM (Devamla) – “O duvar, o duvarınız,

vız gelir bize vız!

Bizim kuvvetimizdeki hız,

ne din adamının dumanlı vaadinden,

ne de bir hülyanın gönlü yakışındandır.

O yalnız tarihin o durdurulmaz akışındandır.

Bize karşı koyanlar karşı koymuş demektir

maddede hareketin, yürüyen cemiyetin ezeli kanunlarına.

Sükûn yok, hareket var.

Bugün yarına çıkar

yarın bugünü yıkar

ve durmadan akar akar akar.

Biz bugünün kahramanı, yarının münadisiyiz.

Biz, adımlarını tarihin akışına uyduran,

temelleri çöken emperyalizme vuran, yarını kuranlarız.

O duvar, o duvarınız,

vız gelir bize vız!” (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tüm.

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Dindarlar CHP’yi çok iyi tanır, dindarlar CHP’yi çok iyi tanır, unutmadık.

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Bizim dindarlara saygımız vardır.

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Dindarlar CHP’yi çok iyi tanır.

BAŞKAN – 2’nci madde üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

KAMİL AYDIN (Erzurum) – “Sakarya”yı oku “Sakarya”yı!

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Bence de hiç mahzuru yok “Sakarya”nın, okusun.

MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) – Değerli milletvekili arkadaşlarım, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, akşamın bu saatinde arkadaşlarımızın karşılıklı esprileri var ama bir taraftan da sınırlarımızda yaşanan olaylarla ilgili haberler geliyor. Bugün Sayın Dışişleri Bakanı da bizi Dışişleri Komisyonu üyeleri olarak bilgilendirdi ama hâlâ bir taraftan da bazı haberleri, kimisi dezenformasyon amaçlı kimisi de bölgeden aldıkları haberleri bize aktarıyorlar. Dolayısıyla, bu konularla ilgili, son dönemde bölgemizdeki gelişmelerle ilgili, komşularımızla ilgili gelişmelerle ilgili bazı konulardaki görüşlerimizi bu vesileyle sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Değerli arkadaşlar, öncelikle, sıcak konu olan, az önce de bahsetmiş olduğum, Suriye’de, sınırımızın hemen öbür tarafında yaşanan gelişmeler var. An itibarıyla Menbic’teki gelişmelerle ilgili bazı haberler var. Sayın Dışişleri Bakanının da toplantı sonrası açıklaması var. Dün yine Sayın Cumhurbaşkanının seyahat dönüşü açıklamaları var. Anlaşılıyor ki burada henüz tam bir anlaşma sağlanmamış. Her ne kadar, Amerika Birleşik Devletleri’nden birtakım yetkililer, CIA Direktörü başta olmak üzere askerî yetkililer geldiler gittiler, biz de duruşumuzu anlattık Türkiye olarak. Yetkililerin açıklamalarına göre, Türkiye’nin ne yapmak istediğini, oradaki ne tür bir destekle beraber bu alanda iş birliği yapılabileceğini de anlattıklarını söylüyorlar. Ama gelişmelere baktığımız zaman da henüz Amerika Birleşik Devletleri tarafında da, Rusya’da da tam kafaların netleşmediği görülüyor. Türkiye’nin pozisyonu açıklanmış olmakla beraber burası ciddi gelişmelere gebe. Nasıl diyeceksiniz? Şimdi, biz bir taraftan burada iki tarafa da, hem Rusya’ya hem Amerika Birleşik Devletleri’ne söylüyoruz. Ama, netice itibarıyla hâlâ gelip gidiyorlar ve dün bakıyoruz, işte “YPG tarafını filancalar bombalamış.” diye haber geliyor, bir taraftan taciz ateşi geliyor. Yani nedense böyle herkes “YPG’yle iş birliğine devam edelim, PYD’yle iş birliğine devam edelim.” Herkes derken Rusyası da aynı, Amerikası da. Biz ne diyoruz? “Onlarla yapmayın, biz de destek sağlayalım, diğer muhalif gruplarla, ılımlı gruplarla yapın.” diyoruz. Ama burada eğer daha fazla dikkat göstermezsek ciddi tehlikeyle de karşılaşabilme durumumuz var. Her zaman söylediğimiz bir şey var: Eğer bu iki güç birbiriyle anlaşırsa, Kuzey Irak’ta olduğu gibi aynı oldubittilerle yeniden bu bölgede de karşılaşma ihtimalimiz var. Biz sürekli olarak buna dikkat çekiyoruz. Bu hususun net bir şekilde irdelenmesi ve taraflarla bu kararlılığımızın net bir şekilde paylaşılması gerekiyor. Aksi takdirde, 1990 yılından itibaren başlayan, 1990’ların başındaki Keşif Güç’le, Çekiç Güç’le devam eden ve bugün tartışmasını yaptığımız Irak bölgesel yönetimiyle ilgili fiilî durumun yine Suriye’nin kuzeyinde de yaşanması kaçınılmaz olabilir.

Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak en başından beri -sürekli olarak burada da belirttik, hâlâ da söylemeye devam ediyoruz- Sayın Genel Başkanımızın -Ağustos 2012’de- bu konudaki görüşünü çok net bir şekilde sizlere defalarca ifade ettik. Ta o zamandan -bu süreç başladığı anda- şimdiki gibi Fırat’ın doğusu, batısı şeklinde tartışılarak değil, Kandil’den Afrin’e kadar bu terör bölgesinin temizlenmesi gerektiğini ve orada güvenli bir bölge kurulması gerektiğini söyledik. Tekraren, yine söylüyorum: Evet, bugün belki stratejik bir planın ürünü olarak “Fırat’ın doğusuna gidilsin, Menbic terk edilsin.” deniyor. Peki, terk edildiği zaman bitecek mi? Fırat’ın doğusu ne toprağı? Buraların da terörden temizlenmesi, arındırılması gerekiyor. Oralardan da Türkiye’ye göçmüş insanlar var; sadece Fırat’ın batısından değil, sadece Halep’ten değil, sadece El Bab’dan değil, öbür bölgelerden de gelenler var. Dolayısıyla, burada topyekûn bir çözüm olmaz ise, “güvenli bölge, güvenlikli bölge” derken herkes kendi işine geldiği şekilde kendi desteklediği veya kendi adına vesayet savaşı yapan grubu eğer orada desteklemek için yaparsa bizim Türkiye olarak aleyhimize bir durum olur. Bu konuda çok daha dikkatli adımlar atılması gerekir. Çünkü, her ne kadar resmî açıklamalarda olmasa da görüşmelerin arkasından Rusya’dan kaynaklanan, kültürel özerklik benzeri bir anayasa taslağı sızdırılıyor. O zaman arka planda bizim dışımızda bazı şeylerin çalışıldığı anlaşılıyor. Bu konularda daha duyarlı ve daha kararlı olmak gerektiğini bir defa daha hatırlatıyoruz. Bizim burada yine Irak’ın kuzeyinde olduğu gibi bir oldubittiyi kabul etmemiz asla mümkün değildir; bir kez daha bunun altını çizmek istedim.

Diğer bir husus ise -bugün yine açıklamalar devam ediyor- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı’nın önceki süreçte de yaptığı açıklamalar vardı. Rum kesimi masadan kalktıktan sonra… Biliyorsunuz, Enosis’in okullarda okutulmasıyla ilgili bir açıklamayla, bu iş bahane edilerek görüşmeler kesildi. Burada da hassas noktalar var. Tabii, şu anda “Kim kalktı, kim oturdu, kim tekrar geri döner? Eğer bunu geri alırlarsa biz görüşmeye döneriz.” tartışması yaşanıyor ama aslolan, o yaşanan tartışmalardan önce de gelinen noktada önemli tavizler verildiğini basına yansıyan açıklamalardan görüyoruz. Burada, Kıbrıs’ta, bir şekliyle, efendim, anlaşalım da nasıl olursa olsun; toprak vermeden burada anlaşamayız diyen yaklaşımı kabul etmiyoruz. Ki önceki hafta da kısaca size arz etmiştim, tekrarında, bugün, bu açıklamalardan sonra fayda görüyorum. Sayın Akıncı’nın Cumhurbaşkanlığının web sitesinde önceki yaptığı açıklamada, neredeyse Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükûmetiyle farklı farklı görüşler içerisinde olduğu ve bir nevi iç polemik, siyasi polemik içerisine girdiği görülüyor. Burada garantör devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinin yetkililerinin bu meseleye el koyması ve buradaki tavizlerin bu şekliyle sulandırılmasına izin vermemesi gerekiyor. Diyor ki, efendim, işte “Toprak vermeden bu işi çözemeyiz.” Ama öbür tarafta, yayınlanan haritalara baktığımız zaman, bizim yukarı burunda vereceğimiz, Kardak’ta, Dipkarpaz’da vereceğimiz tavizler, ileride bütün millî güvenliğimizi tehdit edecek, kıta sahanlığımızı daraltacak, neredeyse Doğu Akdeniz’de hareket edemez hâle getirecek tavizler içeriyor. Onun için, bu meselelerin tekrar üzerinde durulması, müzakerelere dönülüyorsa bu şartlarda dönülmesi... Aksi takdirde de Rum kesiminin kendi bileceği iştir.

Sayın Genel Başkanımız da salı günü grup toplantısında belirtti, bu kadar tahrik yapmaya gerek yok. Sayın Dışişleri Bakanı da açıklamasında zaten kendilerine gerekli cevabı vermiş ama o cevap yeterli değildir. Bundan sonraki sürecin dikkatle takip edilmesi, hem Kıbrıs’taki müzakerelere tekrar dönülmesi hâlinde bu müzakere sürecinin yeniden gözden geçirilmesi hem de taviz verilmeden, Türkiye'nin kırmızı çizgilerini ortadan kaldırmadan, Kıbrıs Türklüğünü de azınlık statüsüne indirmeden bu meselenin çözümü için çalışılması gerekiyor. Aksi takdirde, bu “iki kesimli, iki toplumlu, iki devletli” anlayışı biraz zedeleyecek tarzda ve zafiyet getirecek tarzda bir oldubittinin kabul edilmesi doğru değildir.

Öte yandan, yine, bununla ilgili, Yunanistan’ın son dönemde yapmış olduğu tahrikleri bizler de yakinen izliyoruz. Bu adacıklarla ve kayalıklarla ilgili tahrikler devam ediyor. Burada da geçmişten bugüne olduğu söylenen ama fiilî durumların sonucu olan birtakım yerleşmelerin bu adalarda uluslararası hukuka aykırı olarak yapıldığı görülüyor.

Değerli arkadaşlar, her ne kadar “İstikşafi görüşmeler, karşılıklı heyetler yapılıyor.” dense de bu konuda da taviz verilmemesi gerekiyor. Burada -bu yüce Meclisin bugün onayladığı bu anlaşma gibi- 1923 Lozan’daki haklardan kaynaklanan ve yine 14 Ocak 1933’te TBMM’de onaylamış olduğumuz ve 25 Ocak 1933 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan sözleşmede yine bunlarla ilgili statüler, İtalya’yla yapmış olduğumuz anlaşma ve bunun devamı, yine Paris Anlaşması’nın 14’üncü maddesinde bizim bu adalarla ilgili haklarımız, Lozan Anlaşması’yla beraber, tamamı bu 3 anlaşmada belirlenmiş durumdadır. Bunlara sahip çıkmak devlet olarak -sadece Hükûmet olarak değil- ve yüce Meclis olarak bizim görevimizdir.

Değerli arkadaşlar, biz o anlaşmayı burada onaylamışız 1933 yılında. Orada da bizim bu adalarla ilgili haklarımız ve uluslararası hukuka uygun şekilde neyi savunmamız gerektiği açıkça yazılıdır. Dolayısıyla, bu kapsamda da hassasiyet gösterilmesi gerektiğini, gerekirse yüce Meclisin de -bugün Sayın Bakan Komisyonumuzu bilgilendirdi- kapalı oturumla bu konularla ilgili bilgilendirilmesi gerektiğini düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Günal.

Sayın Durmaz sisteme girmiş.

Buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

35.- Tokat Milletvekili Kadim Durmaz’ın, Niksar Devlet Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Doktor Serpil Özdemir ile hastane personeline yapılan saldırıyı kınadığına ilişkin açıklaması

KADİM DURMAZ (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Niksar Devlet Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Doktor Serpil Özdemir ve Niksar Devlet Hastanesi personeline dün akşam çirkin bir saldırı olmuştur. Bunların şahsında tüm sağlık çalışanlarına yapılan bu tür saldırıları nefretle kınıyoruz.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Durmaz.

Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.02

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 19.16

BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN

KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara), Ömer SERDAR (Elâzığ)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77’nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

89 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- Denizcilik Çalışma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/456) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 89) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.

2’nci madde üzerinde gruplar adına üçüncü konuşmacı Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Mardin Milletvekili Sayın Erol Dora.

Buyurun.

HDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 89 sıra sayılı Uluslararası Sözleşme üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, coğrafyamızın bir geçmişi var. İki gün önce, 28 Şubat postmodern askerî darbesinin yıl dönümüydü. Ancak geldiğimiz noktada, ülkemizde, maalesef darbeci zihniyetin ürünü darbeler tekerrür etmektedir. Elbette, darbeci zihniyeti tarihin çöplüğüne atmanın en gerçekçi yolu demokratik siyasi bir atmosferi tesis edebilmekten geçmektedir. Sivil siyasetin önü açıldıkça şiddetin önü kesilebileceği gibi darbeci zihniyetin de önü kesilmiş olacaktır.

Tam da bu atmosfer içinde 28 Şubat zihniyeti tekerrür ettirilmek suretiyle, içinde bulunduğumuz zaman diliminde özgürlüğün sesi, halkların eşit ve özgür birlikteliğinin adresi olan HDP’nin sesi kısılmaya çalışılıyor. Bu yakın süreçte, bildiğiniz gibi, 18 maddelik Anayasa değişikliği için bir referanduma gidiyoruz. Türkiye'nin kaderini belirleyecek böyle önemli bir süreçte, maalesef, başta eş başkanlarımız olmak üzere, grup başkan vekillerimiz, toplamda…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda uğultu var; lütfen, kendi aramızda konuşmayalım.

EROL DORA (Devamla) - …13 milletvekilimiz şu anda tutuklu bulunmaktadır. Bu durum, tabii ki yapılacak referandumun meşruiyetine de gölge düşürmektedir ve aynı zamanda, bugün başta Avrupa Konseyi olmak üzere, Avrupa Birliği kurumları ve uluslararası camia önünde de Türkiye'nin itibarını zedeleyen bir durumdur. Bizim buradaki kaygımız Türkiye’dir, biz yalnız kendimiz için kaygılanmıyoruz. Gerçekten, bu durum, demokratik bir ülkede olmaması gereken bir durumdur, üzüntümüz bundan yanadır. Dolayısıyla, demokratik olmayan bu uygulamaların Türkiye’de bir an önce bitmesiyle, başta eş başkanlarımız olmak üzere 13 milletvekilimizin Parlamentoya dönmesi yönünde Parlamentomuzun ve bütün siyasi partilerin bu anlamda bir tavır geliştirmesini beklemekteyiz.

Ayrıca, bu yetmiyormuş gibi, bildiğiniz gibi, çok kısa bir süre önce Eş Genel Başkanımız Sayın Figen Yüksekdağ’ın, başta Anayasa’mız olmak üzere uluslararası sözleşmeler ve Meclisin yerleşmiş teamüllerine aykırı olarak milletvekilliği düşürülmüştür, bu da Parlamentomuzun tarihine kara bir leke olarak geçecektir.

Değerli milletvekilleri, 12 Eylül darbesinin ilk icraatlarından biri belediye başkanlarını görevden alıp yerlerine emekli ve muvazzaf albayları atamasıydı. Otuz altı sene sonra yine belediye başkanları görevden alınıp yerlerine vali veya kaymakam yardımcıları atanıyor. 12 Eylül rejiminin demokrasi ve hukuk devleti iddiası olmadığı için darbecilerin belediyelerle ilgili tasarrufunu hukuken eleştirmek de çok mümkün değildir fakat AKP Hükûmeti kendisini yıllarca darbeye karşı demokrasinin bekçisi ve hukukun savunucusu olarak lanse etmiştir, bütün dünyaya da demokrasi dersi verme iddiasını gütmüştür ancak bunun hiçbir karşılığının olmadığının en büyük kanıtlarından birisi de halkımızın iradesini temsil eden belediyelerimizin hukuksuzca gasbedilmiş olmasıdır.

Değerli milletvekilleri, herhangi bir belediye başkanı bir suç işlemişse yargılanır, belediye başkanı yargılama sonunda mahkûm olursa veya aldığı ceza belediye başkanı olmasına engel ise o zaman belediye başkanlığı düşer ve belediye meclisinin kendisinden sonra gelen üyesi yerine geçer. Adil olan budur, yerleşik mevzuatımız da bunu gerektirmektedir. Bugün itibarıyla 109 il ve ilçe eş başkanımız tutuklu bulunuyor. En son, Ağrı Belediye Başkanımız Sayın Sırrı Sakık’ın da görevden alınıp yerine kayyum atanmasıyla toplamda 80 belediyemize kayyum atanmış bulunmaktadır. 83 belediye eş başkanımız bugün itibarıyla tutuklu durumdadır. Sadece Diyarbakır’da 969 belediye personelinin işine son verilmiştir. Belediye çalışanlarımıza yönelik yürütülen bu ceberut politika ekmeğe muhtaç edip açlıkla terbiye etme politikasıdır. İşinden edilen 10’u aşkın emekçi intihar etmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin yarınlarını, hukuk düzenini ve demokrasinin geleceğini belirleyecek hayati önemde bir Anayasa referandumuna OHAL altında gidiyoruz. Muhalefetin ifade özgürlüğü ve propaganda olanakları kanun hükmündeki kararnamelerle kısıtlanmaktadır. Medya üzerindeki sansür ve baskılar yoğunlaşmaktadır. On binlerce kişi tutuklanıyor, yüz binler işlerinden, mesleklerinden atılıyor. Partimiz, eş başkanlarından milletvekillerine, seçilmiş yerel yöneticilerden belediye başkanlarına ve üyelerine uzanan haksız tutuklama, baskı ve engellemelerle kampanya örgütleyemez, çalışamaz hâle getirilmek istenmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; günümüzde demokratik ülkeler temsili demokrasiyi yetersiz bulup katılımcı demokrasiyi hatta doğrudan demokrasiyi geliştirmeye çalışmaktadırlar. Türkiye’de şu anda uygulanan politikalar temsili demokrasinin dahi temel kurumlarını yok etmektedir. İlan edilen OHAL sonucunda çıkarılan kanun hükmündeki kararnameler sonucunda toplumsal kutuplaşma, manevi bunalım, yurt içine ve yurt dışına göçler, yüz binlerce insanın görevine son verilmesi ve tutuklanması fikir özgürlüğünü ve medya üzerindeki baskılar ülkemizin uluslararası bağlamda itibarını zedelemektedir.

Bildiğiniz gibi Türkiye aynı zamanda Avrupa Konseyinin kurucu bir üyesidir. Avrupa Konseyine bağlı görev yapan Venedik Komisyonu üye 57 ülkede planlanan anayasa reformlarını mercek altına almaktadır. Komisyon Türkiye’de devletin yeniden yapılandırılması planlarını ve bu yapılanmayla hedeflenen yeni anayasayı son derece eleştirel bir biçimde değerlendirmektedir. Komisyon Türkiye’de planlanan yeni başkanlık sisteminde Cumhurbaşkanının hiçbir denetim olmaksızın bakanları atayabileceği ya da görevden alabileceği saptamasına yer vermektedir. Cumhurbaşkanının şimdiye kadar olduğundan daha yoğun olarak ülkeyi kanun hükmünde kararnamelerle yöneteceği ve olağanüstü durumu kendi isteği doğrultusunda uzatabileceğine de komisyon raporunda açıkça değinmektedir. Komisyon son olarak da Türkiye’de zaten gücü azaltılmış olan yargının yeni başkanlık sistemiyle bağımsızlığını tamamen kaybedeceği görüşünü de açıkça dile getirmiş bulunmaktadır. Venedik Komisyonu, hedeflenen anayasal değişikliklerin 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hâl ortamında yapılacak olmasını da eleştirmektedir. Komisyon, raporunun sonuç bölümünde şunları dile getirmektedir: “Siyasi özgürlüklerin yoğun bir biçimde sınırlandırılmış olması, anayasa referandumu için gerekli olan demokratik çerçevenin olmasını kesinlikle engellemiş bulunmaktadır.” Komisyon, bu gerekçelerle, Ankara’nın yani iktidarın, referandumu olağanüstü hâl uygulaması kaldırılıncaya kadar ertelemesini ya da siyasi özgürlüklerin budanmasına son vermesini dile getirmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın başında 28 Şubatın, postmodern bir askerî darbenin yıl dönümü olduğuna değinmiştim. 28 Şubat, aynı zamanda, Türkiye’nin aydınlık bir geleceğe taşınabileceği tarihî Dolmabahçe mutabakatınının da yıl dönümüdür. Bu bağlamda, bir kez daha, 2015’in müzakere ruhuna geri dönmenin gerekliliğini ve önemini vurgulamak durumundayız. Kürt sorununu, sadece bir terör meselesi olarak görmekte ısrar etmek, sadece asayiş tedbirleriyle ele almak, bugün gelinen çözümsüz durumun temel nedenidir. Dolayısıyla asayişçi, güvenlikçi yaklaşımlar, bırakın bu sorunu dindirmeyi, tersine, şiddeti daha da derinleştirmekten başka bir işe yaramayacaktır ama çözüm reçetesi için izlenecek yol bellidir. Siyaseti canlı tutmak, siyaseti şiddetin panzehri olarak kullanmak ve her koşulda sivil siyasetin dozunu artırmaktır. Belki de en önemlisi, siyasetin, siyasi tartışmanın, siyasi farklılaşmanın ve çoğulculaşmanın ancak demokratik bir ortamda mümkün olabileceğini vurguluyor, tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Dora.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Özel, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

36.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Avrupa Türk Demokratlar Birliği tarafından Almanya’nın Gaggenau kentinde düzenlenecek toplantının iptal edilerek Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın konuşma yapması engellendiğine ve Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanına yapmış oldukları fiilî sansür uygulamasını Cumhuriyet Halk Partisi olarak kabul edilemez bulduklarına ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, bugün Almanya’nın Gaggenau kentinde Avrupa Türk Demokratlar Birliği tarafından bir toplantı düzenlenmiş ve o toplantıya Adalet Bakanımız Sayın Bekir Bozdağ konuşmacı olarak davetliydi. Anılan kentin belediyesi, toplantıya kısa bir süre kala, salonun küçük olması, otoparkın yetersiz olması gibi sudan gerekçelerle toplantıyı iptal etmiş, Sayın Bekir Bozdağ’ın, orada, Türk Demokratlar Birliğinin daveti üzerine, ağırlıklı olarak da Anayasa değişikliğini savunacağı bir konuşma yapması engellenmiştir.

Hangi fikir savunuluyor olursa olsun, Türkiye adına yurt dışında bulunan bir sayın bakanın özellikle veya Türkiye’den giden herhangi bir siyasinin ifade özgürlüğünün Alman makamları tarafından keyfî bir şekilde kısıtlanmasını kabul edilemez buluyoruz.

Bu konuda, Almanya’nın Türkiye’deki fikir özgürlüğüyle ilgili yapmış olduğu pek çok değerlendirmeyi onlara hatırlatıp, kendi ülkelerinde Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanına yapmış oldukları fiilî sansür uygulamasını Cumhuriyet Halk Partisi olarak kabul edilemez bulduğumuzu açıkça ifade ediyoruz.

Çok teşekkür ederim. (CHP, AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özel.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- Denizcilik Çalışma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/456) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 89) (Devam)

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Maddeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

4’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bundan sonraki uluslararası anlaşmaların oylamalarının tamamının da ayrı ayrı elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Açık oylamaya ilişkin genel kuralları her seferinde tekrar etmeyeceğim. Şu anda okuyacağım, bilginize sunacağım kurallar bütün açık oylamalar için geçerlidir.

Oylama için verilen süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını yine oylama için öngörülen süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Şimdi bu anlaşmanın oylaması için üç dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 89 sıra sayılı Denizcilik Çalışma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı             : 199

 Kabul                                : 196

 Çekimser                           : 3 (x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

2’nci sıraya alınan, Uluslararası Sivil Havacılığa İlişkin Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Hakkında Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

2.- Uluslararası Sivil Havacılığa İlişkin Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Hakkında Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/457) ve Dışişleri Komisyonu Raporu ( S. Sayısı: 90) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 90 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere tasarının başlığı 1’inci maddeyle birlikte okunmakta ve işlem görmektedir. Bugünkü birleşimde tasarıların görüşmelerine başlanırken tarafımca tasarıların başlıklarının okunmasından sonra, parti gruplarında uzlaşı olması ve arada işlem bulunmaması nedeniyle, emsal teşkil etmemek üzere 1’inci madde işlemleri sırasında ayrıca tasarının başlığı okunmayacaktır. Bununla birlikte, tutanakta 1’inci madde işlemleri sırasında da tasarının başlığına yer verilecektir.

Bilgilerinize sunulur.

Şimdi 1’inci maddeyi okutuyorum:

ULUSLARARASI SİVİL HAVACILIĞA İLİŞKİN YASADIŞI EYLEMLERİN ÖNLENMESİ HAKKINDA SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) Ülkemiz tarafından 18 Eylül 2013 tarihinde imzalanan “Uluslararası Sivil Havacılığa İlişkin Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Hakkında Sözleşme”nin beyan ve çekince ile birlikte onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 90 sıra sayılı Uluslararası Sivil Havacılığa İlişkin Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Hakkında Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı         : 196

Kabul                            : 194

Çekimser                       : 2 (x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

3’üncü sıraya alınan Uçakların Kanundışı Yollarla Ele Geçirilmesinin Önlenmesi Hakkında Sözleşmeye Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

3.- Uçakların Kanundışı Yollarla Ele Geçirilmesinin Önlenmesi Hakkında Sözleşmeye Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/458) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 91) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 91 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

UÇAKLARIN KANUNDIŞI YOLLARLA ELE GEÇİRİLMESİNİN ÖNLENMESİ HAKKINDA SÖZLEŞMEYE EK PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

 

MADDE 1- (1) Hükümetimiz tarafından 18 Eylül 2013 tarihinde imzalanan “Uçakların Kanundışı Yollarla Ele Geçirilmesinin Önlenmesi Hakkında Sözleşmeye Ek Protokol”ün beyan ile birlikte onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

 

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

 

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 91 sıra sayılı Uçakların Kanundışı Yollarla Ele Geçirilmesinin Önlenmesi Hakkında Sözleşmeye Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Oy sayısı                                            :                       204

Kabul                                                   :                       202

Çekimser                                             :                          2 (x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

4’üncü sıraya alınan Akdeniz ve Karadeniz İçin Sanal Bölgesel Deniz Trafik Merkezi Kurulmasına Dair Operasyonel Düzenlemenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

4.- Akdeniz ve Karadeniz İçin Sanal Bölgesel Deniz Trafik Merkezi Kurulmasına Dair Operasyonel Düzenlemenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/463) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 92) (xx)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 92 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

AKDENİZ VE KARADENİZ İÇİN SANAL BÖLGESEL DENİZ TRAFİK MERKEZİ KURULMASINA DAİR OPERASYONEL DÜZENLEMENİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) Arnavutluk, Hırvatistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Fransa, Ürdün, Yunanistan, İsrail, İtalya, Malta, Karadağ, Portekiz, Romanya, Slovenya, İspanya, Türkiye, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri arasında 12 Ekim 2006 tarihinde Venedik’te imzalanan “ Akdeniz ve Karadeniz İçin Sanal Bölgesel Deniz Trafik Merkezi Kurulmasına Dair Operasyonel Düzenleme”nin çekince ile onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 92 sıra sayılı Akdeniz ve Karadeniz İçin Sanal Bölgesel Deniz Trafik Merkezi Kurulmasına Dair Operasyonel Düzenlemenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı          : 196

Kabul                              : 192

Çekimser                         : 4(x)      

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

5’inci sıraya alınan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/464) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 96) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 96 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE FAS KRALLIĞI HÜKÜMETİ ARASINDA DENİZCİLİK ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 3 Haziran 2013 tarihinde Rabat’ta imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 96 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Fas Krallığı Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı             : 198

Kabul                                 : 194

Ret                                    :2

Çekimser                            :2(x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

6’ncı sıraya alınan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/416) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 99) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 99 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE YEMEN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TEKNİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 20 Ekim 2012 tarihinde Sana’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Teknik İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

 

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

 

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 99 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı         : 201

Kabul                            : 198

Ret                               : 2

Çekimser                       : 1 (x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

7’nci sıraya alınan, Gemilerin İhtiyati Haczine İlişkin Milletlerarası Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

7.- Gemilerin İhtiyati Haczine İlişkin Milletlerarası Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/443) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 106) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 106 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

GEMİLERİN İHTİYATİ HACZİNE İLİŞKİN MİLLETLERARASI SÖZLEŞMEYE KATILMAMIZIN UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 12 Mart 1999 tarihli “Gemilerin İhtiyati Haczine İlişkin Milletlerarası Sözleşme”ye beyanla katılmamız uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

 

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

 

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 106 sıra sayılı Gemilerin İhtiyati Haczine İlişkin Milletlerarası Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı         : 206

Kabul                            : 204

Çekimser                       : 2 (x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

8’inci sıraya alınan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Değiştirilmiş Şekliyle 1978 Tarihli Gemi Adamlarının Eğitim, Belgelendirilme ve Vardiya Standartları Uluslararası Sözleşmesi Kural 1/10 Uyarınca Belgelerin Karşılıklı Tanınması Hakkında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/444) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Değiştirilmiş Şekliyle 1978 Tarihli Gemi Adamlarının Eğitim, Belgelendirilme ve Vardiya Standartları Uluslararası Sözleşmesi Kural 1/10 Uyarınca Belgelerin Karşılıklı Tanınması Hakkında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/444) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 107) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 107 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE LÜBNAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA DEĞİŞTİRİLMİŞ ŞEKLİYLE 1978 TARİHLİ GEMİ ADAMLARININ EĞİTİM, BELGELENDİRİLME VE VARDİYA STANDARTLARI ULUSLARARASI SÖZLEŞMESİ KURAL 1/10 UYARINCA BELGELERİN KARŞILIKLI TANINMASI HAKKINDA MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

 

MADDE 1- (1) 11 Ocak 2010 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Değiştirilmiş Şekliyle 1978 Tarihli Gemi Adamlarının Eğitim, Belgelendirilme ve Vardiya Standartları Uluslararası Sözleşmesi Kural 1/10 Uyarınca Belgelerin Karşılıklı Tanınması Hakkında Mutabakat Zaptı”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’inci maddeyi okutuyorum:

 

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 107 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Değiştirilmiş Şekliyle 1978 Tarihli Gemi Adamlarının Eğitim, Belgelendirilme Ve Vardiya Standartları Uluslararası Sözleşmesi Kural 1/10 Uyarınca Belgelerin Karşılıklı Tanınması Hakkında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı         : 212

Kabul                            : 212 (x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

9’uncu sıraya alınan Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Portekiz Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

9.- Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Portekiz Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/485) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 126) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 126 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ADALET BAKANLIĞI

İLE PORTEKİZ CUMHURİYETİ ADALET BAKANLIĞI ARASINDA MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

 

MADDE 1- (1) 8 Eylül 2006 tarihinde Lizbon’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Portekiz Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında Mutabakat Zaptı”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

 

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

 

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 126 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Portekiz Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Oy sayısı                 : 210

Kabul   : 209

Çekimser                  : 1 (x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

10’uncu sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Yunanistan Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

10.- Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Yunanistan Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/486) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 127) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 127 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ADALET BAKANLIĞI İLE YUNANİSTAN CUMHURİYETİ ADALET BAKANLIĞI ARASINDA İŞBİRLİĞİ KONUSUNDA PROTOKOLUN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 8 Haziran 2005 tarihinde Atina’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Yunanistan Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda Protokol”un onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN –Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 127 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Yunanistan Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda Protokolun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı                           : 207

Kabul                                                : 206

Çekimser                                           : 1(x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

11’inci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nüfus İşleri Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

11.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nüfus İşleri Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/488) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

Komisyon Raporu 128 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE YUNANİSTAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA NÜFUS İŞLERİ ALANINDA İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜNÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 4 Mart 2013 tarihinde İstanbul’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nüfus İşleri Alanında İşbirliği Protokolü’nün onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 128 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nüfus İşleri Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı             :209

Kabul                                 :208

Çekimser                            : 1(x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

12’nci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

12.- Türkiye Cumhuriyeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/489) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 129) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 129 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE SIRBİSTAN CUMHURİYETİ ARASINDA HUKUKİ VE TİCARİ KONULARDA KARŞILIKLI ADLİ YARDIMLAŞMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

 

MADDE 1- (1) 5 Haziran 2013 tarihinde Belgrad’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 129 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı             : 205

Kabul                                 : 204

Çekimser                            : 1(x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

13’üncü sıraya alınan, Kıta Sahanlığında Bulunan Sabit Platformların Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Protokole Ait 2005 Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

13.- Kıta Sahanlığında Bulunan Sabit Platformların Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Protokole Ait 2005 Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/459) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 131) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 131 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

KITA SAHANLIĞINDA BULUNAN SABİT PLATFORMLARIN GÜVENLİĞİNE KARŞI YASADIŞI EYLEMLERİN ÖNLENMESİNE DAİR PROTOKOLE AİT 2005 PROTOKOLÜNÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

 

MADDE 1- Türkiye Cumhuriyeti tarafından 14 Ağustos 2006 tarihinde Londra'da imzalanan "Kıta Sahanlığında Bulunan Sabit Platformların Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Protokole Ait 2005 Protokolü"nün onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 131 sıra sayılı Kıta Sahanlığında Bulunan Sabit Platformların Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Protokole Ait 2005 Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı         : 207

Kabul                            : 206

Çekimser                       : 1 (x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

14’üncü sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında İade Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

14.- Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında İade Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/500) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 132) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 132 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE BOSNA HERSEK ARASINDA İADE ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

Madde 1- (1) 28 Kasım 2013 tarihinde Saraybosna’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında İade Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

Madde 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

Madde 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 132 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında İade Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı         : 209

Kabul                            : 208

Çekimser                       : 1 (x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

15’inci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında Cezai Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

15.- Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında Cezai Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/501) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 133) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 133 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE BOSNA HERSEK ARASINDA CEZAİ KONULARDA KARŞILIKLI ADLİ YARDIMLAŞMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

 

MADDE 1- (1) 28 Kasım 2013 tarihinde Saraybosna’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında Cezai Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - 133 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında Cezai Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı             : 209

Kabul                                 : 207

Çekimser                            : 2 (x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

16’ncı sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nüfus İşleri Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/490) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

16.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nüfus İşleri Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/490) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 153) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 153 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE TUNUS CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA NUFÜS İŞLERİ ALANINDA İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜNÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 6/6/2013 tarihinde Tunus’ta imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nüfus İşleri Alanında İşbirliği Protokolü”nün onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 153 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nufüs İşleri Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı                 : 212

Kabul                                    : 211

Çekimser                               :     1(x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

 

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

17’nci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kamerun Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

17.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kamerun Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/477) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 158) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 158 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KAMERUN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA DENİZCİLİK ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 26 Mart 2013 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kamerun Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 158 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kamerun Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı                 : 215

Kabul                                    : 215 (x)

           

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

18’inci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

18.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/473) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 159) (X)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 159 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE YEMEN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA ULAŞTIRMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

 

MADDE 1- (1) 24 Kasım 2012 tarihinde Sana’da imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşması’nın onaylanması uygun bulunmuştur.

 

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 159 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı   : 213

Kabul                                           : 213(x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

 

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

19’uncu sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kamboçya Krallığı Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

19.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kamboçya Krallığı Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/467) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 160) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 160 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE KAMBOÇYA KRALLIĞI HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA ULAŞTIRMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

 

MADDE 1- (1) 12 Aralık 2013 tarihinde Durban’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kamboçya Krallığı Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 160 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kamboçya Krallığı Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı   : 206

Kabul                       : 206 (x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

20’nci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Hayvancılık ve Hayvan Sağlığı Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

20.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Hayvancılık ve Hayvan Sağlığı Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/423) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 172) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 172 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KUVEYT DEVLETİ HÜKÜMETİ ARASINDA HAYVANCILIK VE HAYVAN SAĞLIĞI ALANINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

 

MADDE 1- (1) 29 Nisan 2013 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Hayvancılık ve Hayvan Sağlığı Alanında İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

 

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 172 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Hayvancılık ve Hayvan Sağlığı Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı         : 204

Kabul                            : 204 (x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

21’inci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti ile Fas Krallığı Arasında Deniz Balıkçılığı ve Kültür Balıkçılığı İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

21.- Türkiye Cumhuriyeti ile Fas Krallığı Arasında Deniz Balıkçılığı ve Kültür Balıkçılığı İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/442) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 173) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 173 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE FAS KRALLIĞI ARASINDA DENİZ BALIKÇILIĞI VE KÜLTÜR BALIKÇILIĞI İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 15 Kasım 2011 tarihinde Rabat’ta imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Fas Krallığı Arasında Deniz Balıkçılığı ve Kültür Balıkçılığı İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

 

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

 

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 173 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti ile Fas Krallığı Arasında Deniz Balıkçılığı ve Kültür Balıkçılığı İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı: 201

 Kabul:                                         201(x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

22’nci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/497) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

22.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/497) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 174) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 174 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE YUNANİSTAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TARIM ALANINDA İŞBİRLİĞİ MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 4 Mart 2013 tarihinde İstanbul’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

 

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

 

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 174 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı          : 196

Kabul                              : 195

Ret                                 :1(x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

23’üncü sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

23.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/392) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı:177) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 177 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KENYA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA SAĞLIK ALANINDA İŞBİRLİĞİNE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 20 Şubat 2009 tarihinde Nairobi’de imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 177 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı:  200

Kabul   :                                        199

Ret      :                                        1(x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

24’üncü sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

24.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/409) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 179) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 179 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BANGLADEŞ HALK CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA SAĞLIK VE TIP BİLİMLERİ ALANLARINDA İŞBİRLİĞİNE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 14 Kasım 2010 tarihinde Dakka’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İşbirliğine Dair Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 179 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı            : 196

Kabul                               : 195

Ret                                  : 1(x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

25’inci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn Krallığı Hükümeti Arasında Tarım Alanında İşbirliği Konusunda Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

25.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn Krallığı Hükümeti Arasında Tarım Alanında İşbirliği Konusunda Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/400) ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 151) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

Komisyon Raporu 151 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BAHREYN KRALLIĞI HÜKÜMETİ ARASINDA TARIM ALANINDA İŞBİRLİĞİ KONUSUNDA MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 14 Nisan 2009 tarihinde Manama’da imzalanan“Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn Krallığı Hükümeti Arasında Tarım Alanında İşbirliği Konusunda Mutabakat Zaptı”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 151 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn Krallığı Hükümeti Arasında Tarım Alanında İşbirliği Konusunda Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı             : 198

Kabul                                 : 198(x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

BAŞKAN – 26’ncı sıraya alınan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sürücü Belgelerinin Karşılıklı Kullanımı ve Değişimi Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

26.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sürücü Belgelerinin Karşılıklı Kullanımı ve Değişimi Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/503) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 154) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

Komisyon Raporu 154 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE TUNUS CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA SÜRÜCÜ BELGELERİNİN KARŞILIKLI KULLANIMI VE DEĞİŞİMİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 6 Haziran 2013 tarihinde Tunus’ta imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sürücü Belgelerinin Karşılıklı Kullanımı ve Değişimi Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum.

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 154 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sürücü Belgelerinin Karşılıklı Kullanımı ve Değişimi Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı         : 187

Kabul                            : 187 (x)

 

                        Kâtip Üye                                      Kâtip Üye

                 Ali Haydar Hakverdi                             Ömer Serdar

                         Ankara                                         Elâzığ”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

27’nci sıraya alınan 182 sıra sayılı Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.

27.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Arasında Hükümetlerarası Tahıl Grubu 31 inci Oturumu ve Hükümetlerarası Pirinç Grubu 42 nci Oturumu Ortak Toplantısına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/524) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 182)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

28’inci sıraya alınan 146 sıra sayılı Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.

28.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Makedonya Cumhuriyetinin Kazakistan Cumhuriyetindeki Temsilinin Türkiye Cumhuriyeti Astana Büyükelçiliği İmkânlarından Yararlanılarak Gerçekleştirilmesine İlişkin Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/519) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 146)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra da komisyonların bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 7 Mart 2017 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 20.41



(x) 89 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 90 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

 

(xx) 91 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 92 S. Sayılı Basmayazı Tutağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) ) 96 S.Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 99 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 106 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

 

(xx) 107 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

 

(x) 126 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 127 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 128 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 129 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 131 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

 

(x) 132 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

 

(x) 133 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 153 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 158 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(X) 159 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 160 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

 

(xx) 172 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 173 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonucunu gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 174 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

 

(xx) 177 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

 

(xx) 179 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 151 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 154 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.