TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                           TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                           76’ncı Birleşim

                                                                                   1 Mart 2017 Çarşamba

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                          İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul milletvekili Ekrem Erdem’in, Türkiye’nin klavyesinin “F klavye” olduğuna ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın, Bursa ilinde yaşanan çevre ve işsizlik sorunları ile diğer sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

3.- İstanbul Milletvekili Hüda Kaya’nın, 28 Şubat kararlarının 20’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

 

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, İstanbul Milletvekili Hüda Kaya’nın yaptığı gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

2.- İstanbul Milletvekili Didem Engin’in, Müberra Çeçen’in 2017 Türkiye’sinde yaşadığı sağlık dramına ve vatandaşların hastanelerde yer bulmak için çektikleri sıkıntılara ilişkin açıklaması

3.- Hatay Milletvekili Serkan Topal’ın, Yayladağı Sınır Kapısı’nın kapalı olmasının yarattığı sorunlara ilişkin açıklaması

4.- Adana Milletvekili İbrahim Özdiş’in, emekçilerin referandumdan “evet” çıktığı takdirde sendikal faaliyetlerin sonunun getirileceği ve buna da kimsenin karşı çıkamayacağı çekinceleri olduğuna ilişkin açıklaması

 

5.- Konya Milletvekili Hüsnüye Erdoğan’ın, millete darbe sökmeyince ekonomik kumpasla, o da olmayınca manşetlerden ayar vermeye kalkanlar olduğuna ilişkin açıklaması

6.- İzmir Milletvekili Kerem Ali Sürekli’nin, 1 Mart Bosna-Hersek’in bağımsızlığının 25’inci yıl dönümüne ve Millî Eğitim Bakanlığının Yaşayan Diller ve Lehçeler Programı kapsamında Arnavutça ve Boşnakçayı seçmeli dil kapsamına aldığına ilişkin açıklaması

7.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet’in, Kocaeli’de pazarcı esnafına verilen sözlerin tutulmadığına ve bu konunun takipçisi olacaklarına ilişkin açıklaması

8.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, Uşak’ın Paşacıoğlu köyü Akkaya Mahallesi’ndeki sağlık ocağında altı aydır ebe bulunmadığına ve ilçelerdeki devlet hastanelerinde çok fazla doktor eksiği olduğuna ilişkin açıklaması

9.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in, Eskişehir Şeker Fabrikasında 121 geçici işçinin çıkışının verileceğine ve bir an evvel geçici işçilerin çalışma süreleriyle ilgili düzenlemenin yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

10.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, işsizliğin rekor düzeye geldiğine ve referandum öncesi geçici çözümler üretilmeye çalışıldığına ilişkin açıklaması

11.- Kütahya Milletvekili Mustafa Şükrü Nazlı’nın, 1 Mart Bosna-Hersek’in bağımsızlığının 25’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

12.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, 28 Şubat sürecinin 20’nci ve 27 Şubat Necmettin Erbakan’ın ölümünün 6’ncı yıl dönümlerine ilişkin açıklaması

13.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak’ın, 72’nci Devlet Hizmeti Yükümlülüğü Kurası’na katılan hekimlerin atamalarının neden gerçekleştirilmediğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

14.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, Allah’ın yarattığı evrene hikmet, rahmet ve sevgi nazarıyla bakmak, tabiatın korunmasına büyük önem vermek gerektiğine ilişkin açıklaması

15.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım’ın, Cumhurbaşkanının Adıyaman’da katıldığı bir toplu açılış töreninde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

16.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, 28 Şubat darbesinin 20’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

17.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, 1 Mart Adana Erkek Öğrenci Yurduna yapılan bombalı saldırıda şehit olan Mustafa Erol’un ölümünün 38’inci yıl dönümüne ve 1-7 Mart Yeşilay Haftası ile Deprem Haftası’na ilişkin açıklaması

18.- Mardin Milletvekili Erol Dora’nın, referandum sürecinde HDP’li 13 milletvekilinin tutuklu olduğuna, Demokratik Bölgeler Partisinin belediye başkanlarının, eş başkanlarının çoğunun yerine kayyum atandığına ve bu siyasi ve idari kararların ülkeye yakışmadığına ilişkin açıklaması

19.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, 1 Mart tezkeresinin 14’üncü yıl dönümüne ve Ege Üniversitesi Rektörünün açığa alınmasına ilişkin açıklaması

20.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, 1 Mart tezkeresinin 14’üncü yıl dönümüne ve yurt dışına asker gönderme tezkerelerinin tek başına Hükûmetin değil Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisinde olan bir konu olduğuna ilişkin açıklaması

21.- Muş Milletvekili Burcu Çelik’in, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle 5 Mart Pazar günü kadınlar tarafından İstanbul’da düzenlenmek istenen mitingin güvenlik gerekçesiyle iptal edildiğine ilişkin açıklaması

22.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle 5 Mart Pazar günü kadınlar tarafından İstanbul’da düzenlenmek istenen mitingin güvenlik gerekçesiyle iptal edildiğine ilişkin açıklaması

23.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Cumhuriyet Halk Partisi olarak siyasette ön seçimi ve partilerin Parlamentoya taşıdıkları kadın sayısına göre alacakları Hazine yardımının belirlenmesini düzenleyen 5 kanundan oluşan bir paket teklif ettiklerine ilişkin açıklaması

24.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, Ankara Maltepe’de bulunan eski hava gazı fabrikasının yıkımı için yürütmeyi durdurma kararı verildiğine ilişkin açıklaması

25.- Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukara’nın, Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım’ın 310 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

26.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, çok güzel bir çalışma sergileyen Türkiye Büyük Millet Meclisine teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması

27.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Meclis çalışmasında emeği geçen herkese teşekkür ettiğine ve Parlamentoyu güçlendiren her şeye “evet” Parlamentonun yetkilerinin devrine “hayır” demeye devam edeceklerine ilişkin açıklaması

28.- Mardin Milletvekili Erol Dora’nın, kabul edilen 41 uluslararası sözleşmenin hayırlı olmasını temenni ettiğine ve Türkiye’nin demokratikleşmesi, gerçek anlamda bir hukuk devleti olması bağlamında bütün partileri aynı duyarlılığı göstermeye davet ettiğine ilişkin açıklaması

29.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Milliyetçi Hareket Partisi olarak ülkenin menfaatine olan her işe destek olacaklarına ve geçmişte ismi bile duyulmamış ülkelerle anlaşmalar yapılmış olmasına ilişkin açıklaması

30.- İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kan’ın, toplam 397 uluslararası anlaşmanın Dışişleri Komisyonundan geçtiğine ve bugün itibarıyla 199 tanesinin onaylandığına ilişkin açıklaması

 

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu Katılım Öncesi Eylem Birimi tarafından 2-3 Mart 2017 tarihlerinde Kosova Parlamentosunun ev sahipliğinde Kosova’nın başkenti Priştine’de AB aday ülkelerinden milletvekillerinin katılımıyla düzenlenecek olan "Trans-Avrupa Ağları Politikası ve Bağlantılılık Gündemi" başlıklı parlamentolar arası konferansa Genel Kurulun 21/2/2017 tarihli 72’nci birleşiminde kabul edilen heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimlere ilişkin tezkeresi (3/920)

 

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve 19 milletvekilinin, genel tarım sayımının 2001 yılından sonra bir daha yapılmamış olmasının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/483)

2.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve 19 milletvekilinin, Balıkesir yöresindeki termal turizm sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/484)

3.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve 19 milletvekilinin, atanamayan öğretmenlerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/485)

 

 

 

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- HDP Grubunun, Muş Milletvekili Burcu Çelik ve arkadaşları tarafından, erkek egemen sistemin Türkiye’de kadınların hayatlarında yarattığı sorunların araştırılarak kadın erkek eşitliğinin sağlanması için gerekli ekonomik ve sosyal politikaların tespit edilmesi amacıyla 1/3/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 1 Mart 2017 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Murat Emir ve arkadaşları tarafından, Ankara Maltepe’de bulunan eski hava gazı fabrikasının yıkılması ve asbestli kalıntıların mahkeme kararı beklenmeksizin kaldırılmasına ilişkin araştırmanın yapılması amacıyla 1/3/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 1 Mart 2017 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, 5 Mart Pazar günü İstanbul’da yapılacak mitinge izin verilmediğine ve sorunun çözümü için girişimde bulunacağına ilişkin konuşması

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, Mecliste sergilenen uzlaşma ortamının çok önemli olduğuna, bu uzlaşmanın bundan sonraki süreçlerde, tüm yasalarda da olması gerektiğine ve emeği geçen herkese teşekkür ettiğine ilişkin konuşması

 

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Muş Milletvekili Burcu Çelik’in, Düzce Milletvekili Ayşe Keşir’in HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

 

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/357) ile Milli Savunma ve Dışişleri Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 139)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cibuti Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayi İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/368) ile Milli Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 140)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Namibya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/580) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 284)

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/642) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 310)

5.- Türkiye Cumhuriyeti ile Nijer Cumhuriyeti Arasında Savunma Sanayi İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/661) ile Milli Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 325)

6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kongo Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/668) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 329)

7.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Fildişi Sahili Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/674) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 330)

8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uganda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/686) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 331)

9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Madagaskar Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Askerî Alanlarda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/669) ile Milli Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 334)

10.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gine-Bissau Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/660) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 326)

11.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/662) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327)

12.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ruanda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayi İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/664) ile Milli Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 332)

13.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Yolcu ve Eşyanın Karayoluyla Uluslararası Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/495) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 155)

14.- Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile Karadağ Dışişleri Bakanlığı Arasında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/512) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 135)

15.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Brunei Sultanlığı Hükümeti Arasında Ekonomik, Ticaret ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/573) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 263)

16.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ekvator Ginesi Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/663) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 328)

17.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Nijerya Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Göç Konularına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/620) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 187)

18.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Diplomatik Misyon ve Konsolosluk Mensuplarının Bakmakla Yükümlü Oldukları Kişilerin Kazanç Getirici Bir İşte Çalışmaları Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/351) Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 69)

19.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Uruguay Doğu Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/378) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 55)

20.- Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı ile Cibuti Cumhuriyeti Milli Eğitim ve Yükseköğretim Bakanlığı Arasında Teknik İşbirliği Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına Dair Protokolun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/360) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 48)

21.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kosta Rika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/376) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 54)

22.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/419) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 87)

23.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ruanda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askeri Alanlarda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/308) ile Milli Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 5)

24.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Nijer Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/316) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 10)

25.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Endonezya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Deniz Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/332) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 26)

26.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ekvator Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/330) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 31)

27.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ekvator Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültürel ve Eğitsel İşbirliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/333) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 32)

28.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/335) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 34)

29.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan Cumhuriyeti Hükümeti Gençlik Faaliyetleri ve Spor Alanlarında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/338) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 36)

30.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Kültür ve Sanat Alanında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/340) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 37)

31.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/341) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 38)

32.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gana Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür, Eğitim, Bilim, Basın-Yayın, Gençlik ve Spor Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/343) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 40)

33.- Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı ile Cibuti Cumhuriyeti Milli Eğitim ve Yükseköğretim Bakanlığı Arasında Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/346) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41)

34.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/348) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 43)

35.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/349) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 44)

36.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve El Salvador Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/379) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 56)

37.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Belize Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/380) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 57)

38.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Peru Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/381) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 58)

39.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Panama Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/382) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 59)

40.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Diplomatik Temsilcilik veya Konsolosluk Mensuplarının Aile Fertlerinin Gelir Getirici İşlerde Çalışmaları Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/352) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 70)

41.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/362) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 71)

42.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cibuti Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Tasarısı (1/364) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 72)

43.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/366) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 73)

44.- Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/372) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 77)

45.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Meksika Devletleri Hükümeti Arasında Örgütlü Suçlar ve Terörizmle Mücadelede İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/383) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 78)

46.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Meksika Devletleri Hükümeti Arasında Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Yasadışı Uluslararası Ticaretiyle Mücadele Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/385) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 80)

47.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Guyana Kooperatif Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/389) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 81)

48.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/394) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 82)

49.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Karayoluyla Uluslararası Yolcu ve Yük Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/410) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 84)

50.- Denizcilik Çalışma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/456) ve Dışişleri Komisyonu Raporu ( S. Sayısı: 89)

51.- Uluslararası Sivil Havacılığa İlişkin Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Hakkında Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/457) ve Dışişleri Komisyonu Raporu ( S. Sayısı: 90)

 

X.- OYLAMALAR

1.- (S. Sayısı: 310) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

2.- (S. Sayısı: 329) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kongo Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

3.- (S. Sayısı: 330) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Fildişi Sahili Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

4.- (S. Sayısı: 331) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uganda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

5.- (S. Sayısı: 326) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gine-Bissau Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

6.- (S. Sayısı: 327) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

7.- (S. Sayısı: 155) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Yolcu ve Eşyanın Karayoluyla Uluslararası Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

8.- (S. Sayısı: 135) Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile Karadağ Dışişleri Bakanlığı Arasında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

9.- (S. Sayısı: 263) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Brunei Sultanlığı Hükümeti Arasında Ekonomik, Ticaret ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

10.- (S. Sayısı: 328) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ekvator Ginesi Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

11.- (S. Sayısı: 187) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Nijerya Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Göç Konularına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı’nın oylaması

12.- (S. Sayısı: 69) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Diplomatik Misyon ve Konsolosluk Mensuplarının Bakmakla Yükümlü Oldukları Kişilerin Kazanç Getirici Bir İşte Çalışmaları Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

13.- (S. Sayısı: 55) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Uruguay Doğu Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

14.- (S. Sayısı: 48) Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı ile Cibuti Cumhuriyeti Milli Eğitim ve Yükseköğretim Bakanlığı Arasında Teknik İşbirliği Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına Dair Protokolun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

15.- (S. Sayısı: 54) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kosta Rika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

16.- (S. Sayısı: 87) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

17.- (S. Sayısı: 26) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Endonezya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Deniz Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

18.- (S. Sayısı: 31) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ekvator Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

19.- (S. Sayısı: 32) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ekvator Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültürel ve Eğitsel İşbirliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

20.- (S. Sayısı: 34) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

21.- (S. Sayısı: 36) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan Cumhuriyeti Hükümeti Gençlik Faaliyetleri ve Spor Alanlarında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

22.- (S. Sayısı: 37) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Kültür ve Sanat Alanında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

23.- (S. Sayısı: 38) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

24.- (S. Sayısı: 40) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gana Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür, Eğitim, Bilim, Basın-Yayın, Gençlik ve Spor Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

25.- (S. Sayısı: 41) Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı ile Cibuti Cumhuriyeti Milli Eğitim ve Yükseköğretim Bakanlığı Arasında Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

26.- (S. Sayısı: 43) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

27.- (S. Sayısı: 44) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

28.- (S. Sayısı: 56) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve El Salvador Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

29.- (S. Sayısı: 57) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Belize Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

30.- (S. Sayısı: 58) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Peru Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

31.- (S. Sayısı: 59) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Panama Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

32.- (S. Sayısı: 70) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Diplomatik Temsilcilik veya Konsolosluk Mensuplarının Aile Fertlerinin Gelir Getirici İşlerde Çalışmaları Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

33.- (S. Sayısı: 71) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

34.- (S. Sayısı: 72) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cibuti Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Tasarısı’nın oylaması

35.- (S. Sayısı: 73) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

36.- (S. Sayısı: 77) Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

37.- (S. Sayısı: 78) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Meksika Devletleri Hükümeti Arasında Örgütlü Suçlar ve Terörizmle Mücadelede İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

38.- (S. Sayısı: 80) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Meksika Devletleri Hükümeti Arasında Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Yasadışı Uluslararası Ticaretiyle Mücadele Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

39.- (S. Sayısı: 81) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Guyana Kooperatif Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

40.- (S. Sayısı: 82) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

41.- (S. Sayısı: 84) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Karayoluyla Uluslararası Yolcu ve Yük Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

 

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 2015-2017 yılları arasında bağlı kurum ve kuruluşların taraf olduğu adli ve idari davalara, icra işlemlerine ve satın aldıkları hukuk ve danışmanlık hizmetlerine ilişkin sorusu ve Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik’in cevabı (7/10993)

2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, İstanbul’da Bakanlığa ait arsa ve arazilere ve bunların satış ve kiralama işlemlerine ilişkin sorusu ve Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik’in cevabı (7/11108)

3.- Antalya Milletvekili Ahmet Selim Yurdakul’un, kurum içi gelir uzmanlığı sınavı açılmasına, insan kaynağı politikasına ve kariyer geliştirme imkanlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın cevabı (7/11216)

1 Mart 2017 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.02

BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN

KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara), Ömer SERDAR (Elâzığ)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 76’ncı Birleşimini açıyorum.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.03

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.17

BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN

KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara), Ömer SERDAR (Elâzığ)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 76’ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır.

Görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, “Türkiye’nin Klavyesi F” hakkında söz isteyen İstanbul milletvekili Sayın Ekrem Erdem’e aittir.

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul milletvekili Ekrem Erdem’in, Türkiye’nin klavyesinin “F klavye” olduğuna ilişkin gündem dışı konuşması

EKREM ERDEM (İstanbul) – Değerli Başkan, çok kıymetli milletvekillerim; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlarken öncelikle 28 Şubat sürecinin en büyük mağduru, dava, gönül insanı merhum Necmettin Erbakan Hocamızı 6’ncı ölüm yıl dönümünde rahmetle, minnetle anıyor, Allah’tan mekânının cennet olmasını diliyorum.

Türkiye Belediyeler Birliği tarafından bastırılan ve bütün kamu kurum ve kuruluşlarına gönderilen “Türkiye'nin Klavyesi F” broşürü hakkında yüce heyetinizi ve milletimizi bilgilendirmek istiyorum.

Çeşitli vesilelerle F klavye ile Q klavyenin kıyaslamalarını yaptım, çeşitli konuşmalarda neden böyle bir şeye ihtiyaç olduğu üzerinde durdum. Özellikle 10 Aralık 2013’te yayınlanan Başbakanlık genelgesiyle kamuda sizlerin de bildiği gibi F klavye mecburi hâle getirildi, bu yıl sonu itibarıyla da bütün kamudaki klavyeler değişecek. Onun için bu konuda özellikle sizlerin de tabii ki çok büyük desteğinize ihtiyacımız var, kamunun da bu noktada duyarlı olması gerekiyor. Nedendir? Biz milletçe daima işlerimizi son güne bırakırız ve yoğunluk olur, netice almakta da zorlanırız. Bu konuşmayı yapmaktaki önemli amaçlarımdan bir tanesi buna dikkat çekmek.

Değerli vekillerim, bir kere, F klavye ile Q’yu kıyaslayacak olursak her şeyden önce F klavye Türkçe açısından oldukça özellikli ve verimli bir klavye. Q klavye 1850’lerde daktilo ilk icat edildiğinde yapılmış, düzenlenmiş bir klavye. O günden bugüne değişiklik yapılmamış. Bu klavyenin en önemli özelliği, özellikle daktiloların ilk icat edildiğinde kolay bozuluyor olması, teknolojinin yetersizliği nedeniyle zorlaştırmışlar yani “İngilizce en zor nasıl yazılır?” diye düzenlenmiş. Sonra da yaygınlık vesilesiyle bir daha da başka bir klavyeye geçilmemiş. Yani Batı’da da zaman zaman klavye arayışları olmuş. Kaldı ki dünyanın klavyesi Q değil, böyle bir algı var. Birçok ülkenin klavyesi farklı; Fransızlarınki bildiğim kadarıyla A’dır. Yani her ülkenin kendi dilinin karakterine uygun klavyeler üretmiş. Şimdi, Q klavye İngilizce için bile zor yazılan bir klavye; F ise, bunun tam tersi, yüz yıl sonra, teknolojinin oldukça geliştiği bir noktada “En hızlı nasıl yazılır?” diye düzenlenmiş.

1965’te F klavyeyle Türk takımı Uluslararası İntersteno Yarışması’na gittiğinde tartışmasız, açık ara şampiyon olmuş. O gün bugün F klavyeyle bizim takım ne zaman yarışmaya girdiyse hep birinci olmuş. Kamuoyu çok fazla bilmiyor ama bugüne kadar Türkiye’ye en çok madalya getiren takım bizim klavyeyle yarışmaya giren takımımız. 80 tane madalya getirmiş, bunun 34 tanesi rekor. Bu bile hızın ne kadar işe yaradığını göstermesi açısından önemli.

Şuraya vurgu yapmak istiyorum: Çocuklarımızı seviyorsak, gençleri seviyorsak özellikle F klavye. Neden özellikle? Zaman zaman televizyonlarda da rastlıyoruz, bugün yeni nesli bekleyen, bilgisayar kullanımından kaynaklanan birtakım sağlık sorunları. Bunlardan bir tanesi ortopedik sorunlar. Siz eğer bakmadan on parmak yazarsanız vücut bilgisayarın karşısında rahat edeceği için ortopedik problemler oldukça azalıyor. Geçen de bir televizyonda izledim, tavsiyesi, mümkün mertebe az bilgisayar kullanmak ya da F klavyeli bir bilgisayarı kullanmak; sağlık açısından önemli, göz sağlığı açısından önemli.

Vakit dar, benim vaktim de bitti. Umuyorum ki Başkan bir dakikalık nezaketi de gösterecektir başlangıçta, şimdiden peşinen teşekkür ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, lütfen tamamlayın.

EKREM ERDEM (Devamla) – Çok teşekkür ederim.

Bir kere, benim bugün söz almaktaki sebebim, sizin odalarınıza da gönderdiğimiz “Türkiye’nin Klavyesi F” broşürü. Bunu eğer dikkatle okursanız, her şeyden önce kendi çocuklarınız için ne kadar önemli olduğunu göreceksiniz. Yani, bu mücadeleyi niye yapıyoruz? Bir heves olsun diye değil, bunun birçok şeyleri var, bir tanesi sağlık. E, tabii, Türkiye’nin klavyesi F; üzerindeki kelimeleri Türkçeleştirdik, bilgisayarlarda TL’nin amblemi yoktu, o konuldu, inceltme işaretleri görünmüyordu, inceltme işaretleri görünür hâle geldi. Evet, benim sizden arzum, çocuklarımız için, geleceğimiz için bu broşürlerin mutlaka okunarak gereğinin yapılmasıdır.

Söylenecek söz çok ama dediğim gibi, broşürü zaten sizlere dağıttım. Ben teşekkür ediyor, hepinize F klavyeli günler diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Erdem.

Gündem dışı ikinci söz, Bursa’da işsizlik hakkında söz isteyen Bursa Milletvekili Sayın Erkan Aydın’a aittir.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın, Bursa ilinde yaşanan çevre ve işsizlik sorunları ile diğer sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

ERKAN AYDIN (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bursa’daki çevre sorunları, işsizlik ve diğer sorunlarla ilgili gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Evet, seçim bölgem Bursa, ürettiği istihdama, ürettiği katma değere, iş imkânına rağmen, devlete ödediği vergilere rağmen devletten aynı oranda maalesef hem yatırım olarak hem de kaynak olarak hak ettiğini alamamıştır ve alamıyor da. Hem yoğun göçün olması, iş dolayısıyla insanların doğudan, güneydoğudan, Anadolu’nun çeşitli yerlerinden Bursa’ya gelmiş olması ama aynı oranda istihdam oranının artmamasından dolayı da bu sıkıntılar her geçen gün biraz daha büyüyor.

Tabii, bunlar büyürken asıl sıkıntıların başında da özellikle kendi seçim bölgem ve kendi memleketim olan dağ yöresi ilçelerinden Orhaneli-Keles-Büyükorhan-Harmancık yolunda on beş yıldır âdeta bir türlü çivi çakılamaması, 1 kilometre yol alamaması da ayrı bir çelişki olarak karşımıza çıkıyor. Daha geçen hafta 2 hemşehrimiz, vatandaşımız burada hayatını kaybetti. “18 Şubatta ihale yapılacak.” dendi ama on beş yıldır olduğu gibi, maalesef, gene ihale iptal edildi, üç gün sonrasında da ölümlü kazalar daha önce olduğu gibi devam ediyor. Bu konuda ben Hükûmetin samimi olmasını ve verdiği sözü tutmasını istiyorum.

Gene Bursa’mızda hastanenin yetersizliği dolayısıyla acillere, yoğun bakımlara olan ihtiyaç anormal derecede artmıştır. Hani diyor ya Hükûmet: “Sağlıkta devrim yaptık.”

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Yaptık, sağlıkta devrim yaptık, doğru.

ERKAN AYDIN (Devamla) - Bugün Şevket Yılmaz Hastanesine, Bursa Çekirge Hastanesine ya da Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesine bir gelsin devrimin hâlini bir görsün, en erken randevu üç ay. Acil için biz 10 tane telefon alıyorsak 9 tanesi yoğun bakım yatağı, acilde ölmek üzere olan vatandaşın yatak bulamama sıkıntısından dolayı. 3 milyonluk şehirde maalesef tek bir tane devlet hastanesi yapılmadı, tek bir tane, merkezde. Özel hastaneler, onlar çoğaldı ama malumunuz, orada da fiyat farkı, hasta katılım payı, muayene ücreti farkından dolayı dar gelirli vatandaşımız buralara gidemiyor. Bu konuda büyük bir sıkıntı var, onu da buradan dile getirmek benim de başlıca görevim.

Bursa aynı zamanda bir esnaf şehri. O çıkan sanayilerin birçoğu daha önce baktığınızda kırk yıl, elli yıl önce de Kapalıçarşı’da esnafken, Atatürk Caddesi’nde esnafken bugün onlarca işçi çalıştıran sanayiye geldi. Ancak esnafın sıkıntıları hâlâ bitmiş değil; birçoğu kredi batağında, birçoğu yanlış planlamadan dolayı, büyük marketlerden dolayı, AVM’lerden dolayı siftah bile yapamadan dükkânını kapatmak zorunda kalıyor. Bu konuda da önlemlerin alınması son derece önemli. En azından, daha önce görüşülen, bu AVM’ler, bu marketler biraz daha şehir dışına alınırsa, esnafı, küçük esnafı etkilemeyecek şekilde düzenlenirse oradaki vatandaş da yıllardır sürdürdüğü geleneğini, evine, işini, aşını götürmeye devam edecek.

Gene, bir başka sıkıntımız kentsel dönüşüm. Tam Bursa’nın göbeğinde başlayan, Osmangazi ilçesinde, Soğanlı bölgesindeki kentsel dönüşüm de âdeta bir rantsal dönüşüme dönmüş durumda. Üç hafta önce orada olduğumuzda, vatandaşın hak ettiği değerin çok çok altında bedeller ödenerek âdeta müteahhide bir rant yaratılarak oradaki insanımız, hemşehrimiz mağdur edilmekte. Bu bir kentsel dönüşümden çok birilerinin kayrılması durumuna dönüşmüş durumda. Bunun da ivedilikle çözülmesi gerekiyor. Oradaki vatandaşın isteği çok basit: “Biz hakkımızı istiyoruz, daha fazlasını değil.” Bu hakkın da verilmesi için takipçisi olacağımızı söylüyorum.

Bütünşehir Yasası’yla da özellikle köylerdeki sıkıntıların katbekat arttığını söyleyebiliriz. Aslında “Yerelden yönetim yapacağız, bu şekilde yönetimi daha kolaylaştıracağız.” derken tek elden yönetime geçerek Bütünşehir Yasası’yla bütün işleri büyükşehir belediyesi eliyle yapmanın sıkıntılarını bugün Bursa çok fazla yaşıyor. Beldelerde, köylerde il özel idaresiyle, belde belediyeleriyle çok kolay çözebildiği işlerini bugün ta büyükşehir merkezine gelip çözememenin sıkıntısını yaşıyor.

Bugün 1 Martı tezkeresinin yıl dönümü. O gün yabancı askerlerin topraklarımızdan geçişine izin vermeyen iradenin bugün de 16 Nisanda aynı duruma düşmemek için “hayır” diyeceğine olan inancımı söylüyor, hepinize hayırlı günler diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aydın.

Gündem dışı üçüncü söz, 28 Şubat kararlarının yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Hüda Kaya’ya aittir.

Buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

3.- İstanbul Milletvekili Hüda Kaya’nın, 28 Şubat kararlarının 20’nci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

HÜDA KAYA (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, normalde bu gündem dışını tabii daha önceden talep etmiştim ve dün için istemiştim fakat bugüne aksayınca… Dün de 28 Şubat üzerine yoğun görüşmeler, konuşmalar yaptık fakat bugün gündem dışımı yine farklı bir perspektifle beş dakika da olsa değerlendirmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, AKP iktidarının üzerinden geçen on beş yılın sonunda bugün başörtülü kadın kamu çalışanlarımız var, başörtülü polisimiz var, askerimiz var ama kendimize bir soralım: Mutlu muyuz? Kazananlar başörtülüler mi oldu, Müslümanlar mı oldu? Maalesef koca bir “hayır” diyebiliriz ancak buna. Başörtüsü özgürlüğü gerçekleşti, evet ama vicdanımızı, erdemliliğimizi, adaletimizi ve buna benzer pek çok insani değerlerimizi kaybetmekle karşı karşıya kaldık. Peki, biz nerede hata yaptık değerli arkadaşlar, nerede kaybettik? Oysa biz diyorduk ki: Herkes için adalet, başörtüye özgürlük. İlkelerimize sahip çıkamadık değerli arkadaşlar. Başörtüsü özgür oldu ama “herkes için adalet” ilkesi unutuldu. Bugün başörtülü polis, asker var ama biz başörtüsü özgürlüğü tüm kamu çalışanları tarafından yaşanabilsin diye isterken başörtülü polisler masum sivil insanlara saldırsın, haksızca muamelede bulunsun, ellerine kelepçe vursun diye istememiştik. Bir Müslüman kadın olarak “herkes için adalet”ten vazgeçen kardeşlerim adına kahredici ve büyük bir üzüntü duyuyorum. Hani bizler rahmetli Rachel Corrie’nin dediği gibi şunu diyorduk yıllardır “Zalim bizdense ben bizden değilim.” diyorduk, bunu profillerimizde paylaşıyorduk. Hani biz şehadet yıl dönümünü 23 Şubatta geçirdiğimiz sevgili şehidimiz Metin Yüksel’in dediği gibi “Hakkı savunmak en büyük adalettir, ibadettir.” diyorduk ama bu sene onun şehadet yıldönümünü bile kutlayamadınız, farkında mısınız? Çünkü sebeplerini biliyorsunuz.

28 Şubat Parlamentosunda Merve Kavakcı olayı nasıl bir utanç sayfası olarak yerini aldıysa, bugün, bu Parlamentoda Figen Yüksekdağ olayı da bir utanç olarak yerini almıştır değerli arkadaşlar.

SAİT YÜCE (Isparta) – Alakası yok.

HÜDA KAYA (Devamla) - Merve Kavakcı vatandaşlıktan çıkarılmıştı, Figen Yüksekdağ önce hapsedildi, sonra vekilliği elinden alındı. “Merve Kavakcı’nın adını ağzınıza almayın.” dedi dün değerli arkadaşımız ama hiç hoş olmadı bu söz. O günlerde Değerli Kavakcı arkadaşımızın da bizlerin de yanında bulunan, bizim mücadelemizi destekleyenler arasında çok farklı inançlardan, ideolojilerden pek çok insan vardı. Bugün, o insanların bir kısmı farklı kulvarlarda diye biz vefasız olamayız. Bu desteği, bu geçmişi, bu hukuku unutmamalıyız değerli arkadaşlar.

PYD’nin adını ağzına alanlar teröristmiş. Sevgili arkadaşlar, AKP iktidarında -daha çok yeni, hafızalarımızda- Türk Silahlı Kuvvetleriyle iş birliği yaparak Süleyman Şah’ın türbesini Eşme’ye taşırken, bu iktidarın en tepesindekiler ve pek çok bürokrat PYD’ye teşekkür etmişti.

Değerli arkadaşlar, bizlerin buram buram özgürlüğe ihtiyacımız olduğu günlerde bizim düşüncemizde, inancımızda olmasalar bile pek çok insan yanımızda oldu, hatta, şöyle ki: Kendi camiamızdan nice bildiklerimiz vardı ki onların engellemelerine rağmen, biz kadınlar mücadelemizi gerçekleştirmiştik. Üniversitelerde hatta imam-hatiplerde abdestli namazlı bildiğimiz nice hocalarımız vardı ki, başörtülü kadınlarımız en fazla…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜDA KAYA (Devamla) – …kraldan fazla kralcı olan bu insanlardan zulüm gördüler ve sınıflardan atıldılar.

Bir dakika...

BAŞKAN – Sayın Kaya, lütfen tamamlayın.

Buyurun.

HÜDA KAYA (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

Evet, işte, dün başörtülülere kan kusturan bu sahtekâr insanlar bugün hem iktidarın, üniversitelerin her çeşit yönetimin köşebaşlarına yerleşmişler, en fazla 28 Şubat mağduriyeti yapanlar, ahkâm kesenlerin bunlar olduğunu görüyoruz. Aynen, dün Merve Kavakcı bu Meclisten kovulurken onu yalnız bırakan, bugün siyasette veya başka alanlarda 28 Şubat rantını devşiren erkekler gibi.

2005’te Sayın Merve Kavakcı ile Cenevre’de Birleşmiş Milletlerde Türkiye'de yaşanan inanç ve yaşam tarzına yönelik yapılan ihlallerle ilgili bir konuşma yapmıştık. O günkü zihniyet de bize demişti ki: “Türkiye'yi siz gâvurlara şikâyet ediyorsunuz. Siz Türkiye'ye düşmanlık yapıyorsunuz.” Aynı zihniyet bugün de devam ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜDA KAYA (Devamla) – Bugünkü ihlalleri de anlattığımızda yine “Bizi dışarıya şikâyet ediyorsunuz.” diyorlar.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Herkes için adaletin gerçekleşmesini bütün kalbimle diliyorum.

Sağ olun. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kaya.

Buyurunuz.

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, İstanbul Milletvekili Hüda Kaya’nın yaptığı gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, Meclisin gündemi yoğun, polemik olsun istemiyorum, ancak söz konusu ifadeler kabul edilir ifadeler değil. Dün çok uzun şekliyle Merve Kavakcı’yla Figen Yüksekdağ’ın meselesi tartışıldı, onlara atıfta bulunmak isterim. Ayrıca, Merve Kavakcı’nın kürsüden, “Dışarı!”, “Dışarı!” diye bağıran birçok erkek tarafından atıldığına hepimiz şahit olduk, biliyoruz. Figen Yüksekdağ’la ilgili mahkeme kararı vardır, Meclis bu mahkeme kararının okunmasına aracılık etmiştir. Dolayısıyla bu karar bizim kararımız değildir.

Teşekkür ederim.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Merve Kavakcı için de mahkemeler karar vermişti. Biraz utanmamız lazım.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sensin utanmaz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

HÜDA KAYA (İstanbul) – Utanmamız lazım.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Utanmaz sensin. Bak ben “sayın” konuştum, “utanmaz” diyorsun.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Çok ayıp konuşuyorsunuz.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Biraz…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Oraya söyleyin, oraya söyleyin.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – “Biraz utanmamız lazım.”la “Utanmaz sensin.” aynı şey değil.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Hayır, eğer mahkeme kararı...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Utanmaz sensin.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Demedi Bülent, “Utanmamız lazım.” dedi.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Hayır, dedi. Oraya söyle. Sayın Başkan, oraya söyleyin.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Ben sizin şahsınızı kastetmedim.

MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) – Şahsınıza bir şey söylemedi ki ya, şahsınıza bir şey söylemedi.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – “Utanmamız lazım”la, “Utanmaz sensin” aynı şey değil, ona göre davranın.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Bak…

Sayın Başkan, uyarın arkadaşınızı…

HÜDA KAYA (İstanbul) – Siz hiç hoş konuşmuyorsunuz, ben sizin şahsınıza hitap etmedim, “O gün de mahkeme kararları vardı.” dedim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, ben kanaatimi zaman kaybı olmasın diye aktardım. Bir sembolün nasıl kahrolduğunu görüyoruz, üzülüyoruz yani, yapacak bir şey yok; o günün sembolüydü tabii.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Ya, vah vah, vah vah!

HÜDA KAYA (İstanbul) – Ya, adaleti kaybedenlerin biz yüzünü görüyoruz burada.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.38

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 14.53

BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN

KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara), Ömer SERDAR (Elâzığ)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 76’ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Gündeme geçmeden önce, sisteme giren ilk on beş milletvekiline yerlerinden kısa söz vereceğim.

İlk söz Sayın Engin’in.

Buyurun.

2.- İstanbul Milletvekili Didem Engin’in, Müberra Çeçen’in 2017 Türkiye’sinde yaşadığı sağlık dramına ve vatandaşların hastanelerde yer bulmak için çektikleri sıkıntılara ilişkin açıklaması

DİDEM ENGİN (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2017 Türkiye’sinde yaşanan bir sağlık dramını dile getirmek istiyorum.

Kastamonu’da yaşayan Müberra Çeçen 58 yaşındaydı, 6 Şubat tarihinde rahatsızlandı, sevk edildiği 3’üncü hastanede, yoğun bakım ünitesinde yer olmadığı gerekçesiyle Kastamonu’dan tam 470 kilometre uzaktaki Konya’ya sevk edildi. Vücudu yüzlerce kilometrelik bu yola dayanamadı, ne yazık ki 8 Şubat tarihinde hayatını kaybetti.

Bu acı olay, on beş yıllık AKP hükûmetlerinin hep övündükleri sağlık politikalarının bugün geldiği noktayı, insan hayatına verilen değeri, acil servis ve yoğun bakım ünitelerinin içler acısı durumunu göstermesi açısından tipik bir örnektir. Konuyla ilgili yazılı bir soru önergesi de hazırladım. Vatandaşlarımızın hastanelerde, yoğun bakımda yer bulmak için çektikleri çileyi, kaybettiğimiz hayatları AKP hükûmetlerinin ve Meclisteki tüm milletvekillerinin vicdanlarına sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Topal…

3.- Hatay Milletvekili Serkan Topal’ın, Yayladağı Sınır Kapısı’nın kapalı olmasının yarattığı sorunlara ilişkin açıklaması

SERKAN TOPAL (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Hükûmet yetkilileri, Hatay’ın en önemli meselelerinden biri, Orta Doğu ülkelerine açılan ticaret yollarının başında gelen Yayladağı Sınır Kapısı’nın kapalı olmasıdır. Mecliste talebimizi defaatle gündeme getirmiş olmama rağmen bir mesafe katetmedik ve bu ticaret kapısı hâlâ kapalıdır. Hatay’ın sahip olduğu taşımacılık filosu atıl bir durumdadır. Uluslararası nakliyecilikle uğraşan yurttaşlarımızın sermayesi garajlarda çürümeye terk edilmiştir. Yayladağı Sınır Kapısı açılıncaya ve Hatay’a bu müjdeli haber verilinceye kadar bu konuyu gündeme taşımaya devam edeceğim. Buradan Hatay halkına kapının açılacağı müjdesini verecek misiniz? Hataylı vatandaşlarımız onuruyla, namusuyla ticaret yapabilmek için kapının açılmasını istiyor. Bu konuda gerekli adımları atacak mısınız?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Özdiş…

4.- Adana Milletvekili İbrahim Özdiş’in, emekçilerin referandumdan “evet” çıktığı takdirde sendikal faaliyetlerin sonunun getirileceği ve buna da kimsenin karşı çıkamayacağı çekinceleri olduğuna ilişkin açıklaması

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sorum Sayın Başbakana: Getirmeye çalıştığınız partili Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı işçilerin, emekçilerin çok önemli bir çekincesi var. Referandumdan “evet” çıktığı takdirde başkan olacak kişinin, kıdem tazminatı, toplu iş sözleşmeleri, grev gibi emek mücadelesinin örgütlü yapısının yani sendikal faaliyetlerinin sonunu getireceğini, buna da kimsenin karşı çıkamayacağını dile getiriyorlar. Bu konuda bizler de aynı fikri taşıyoruz, o nedenle “hayır” diyoruz. Peki, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Kıdem tazminatı gibi, çalışanların en temel hakkını ellerinden alacak mısınız?

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Erdoğan…

5.- Konya Milletvekili Hüsnüye Erdoğan’ın, millete darbe sökmeyince ekonomik kumpasla, o da olmayınca manşetlerden ayar vermeye kalkanlar olduğuna ilişkin açıklaması

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – Millete darbe sökmeyince, ekonomik kumpasla o da olmayınca manşetlerden ayar vermeye kalkanlar var. DAEŞ olmadı; PYD, PKK, YPG, PDY/FETÖ, tüm kurguları deneyenler ellerindeki son silahları hadsizce, haince, milletin seçtiklerine, dolayısıyla millete çevirmeye yelteniyorlar ama milletimiz, feraseti ve basiretiyle artık manşeti atanları değil, attıranları da seziyor; kuklayı değil, kuklaları oynatanların da farkında. O yüzden, bu millet vesayete “dur” demek için 16 Nisanda “evet” diyecek ve bu haklılığını bir kez daha haykıracak.

BAŞKAN – Sayın Sürekli…

6.- İzmir Milletvekili Kerem Ali Sürekli’nin, 1 Mart Bosna-Hersek’in bağımsızlığının 25’inci yıl dönümüne ve Millî Eğitim Bakanlığının Yaşayan Diller ve Lehçeler Programı kapsamında Arnavutça ve Boşnakçayı seçmeli dil kapsamına aldığına ilişkin açıklaması

KEREM ALİ SÜREKLİ (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

1 Mart 1992 tarihinde yapılan referandumla eski Yugoslavya’dan ayrılarak bağımsız bir devlet olan Bosna-Hersek’in bağımsızlığının 25’inci yıl dönümünü kutluyorum. Bağımsızlığa ilişkin referandum kararı öncesinde Sırpların ülkedeki Müslüman halkı yok etme tehditlerine rağmen büyük bir cesaretle referanduma gidilmiş, referandumda oy kullananların yüzde 94,44’ünün bağımsızlık için “evet” oyu kullanmasıyla Bosna-Hersek bağımsızlığını ilan etmişti. Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç “Aslına bakarsanız, içinde yaşadığımız mekân ve çağdan dolayı bir katliam beklemiyorduk. Yaşadığımız mekân Avrupa, içinde bulunduğumuz çağ 20’nci Yüzyılın sonuydu.” diyerek Avrupa’nın ve zamanın ikiyüzlülüğünü tüm dünyaya ilan etmiştir.

Bu vesileyle, Millî Eğitim Bakanlığımızın Yaşayan Diller ve Lehçeler Programı kapsamında Arnavutça ve Boşnakça seçmeli dil kapsamına alınmıştır. 7 Marta kadar başvurular yapılabilir, bunu da duyurmak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Hürriyet…

7.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet’in, Kocaeli’de pazarcı esnafına verilen sözlerin tutulmadığına ve bu konunun takipçisi olacaklarına ilişkin açıklaması

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Kocaeli’de pazarcı kardeşlerimiz 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimleri öncesinde olduğu gibi yine “kapalı pazar” vaadiyle kandırılmaya çalışılıyor. 7 Hazirandan önce de İzmit Doğu Kışla’ya kapalı pazar sözü verilen pazarcı esnafımıza 1 Kasımda da yine aynı söz verildi. Hatta, Bakan Fikri Işık dahi kapalı pazar için pazarcı kardeşlerimize söz verdi. Ne var ki bu sözlerin üzerinden altı yüz dokuz gün geçti, seçimler bitti ve bu sözler hep unutuldu. Şimdi ise pazarcılarımız tramvay çalışmasına kurban gitmiş, yerlerinden yurtlarından olmuş durumdadır. Bitmek bilmeyen tramvay çalışması İzmit’i felç etti, ne yazık ki pazar tezgâhları da bundan nasibini aldı. Bu sorun bir an önce çözülmeli, verilen sözler tutulmalı.

Bizim de Cumhuriyet Halk Partisi Kocaeli milletvekilleri olarak, pazarcı arkadaşlarımıza her seçim öncesi verilen bu sözlerin tutulup tutulmayacağının takipçisi olacağımızı da buradan ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Yalım…

8.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, Uşak’ın Paşacıoğlu köyü Akkaya Mahallesi’ndeki sağlık ocağında altı aydır ebe bulunmadığına ve ilçelerdeki devlet hastanelerinde çok fazla doktor eksiği olduğuna ilişkin açıklaması

ÖZKAN YALIM (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Uşak merkez Paşacıoğlu köyü Akkaya Mahallesindeki sağlık ocağında maalesef altı aydır ebe bulunmamaktadır. Ebe bulunmadığından dolayı, köydeki doğumlar… Merkeze yaklaşık 65-70 kilometre uzak olduğundan -yol da oldukça virajlı- hamile bayanların, kadınlarımızın ciddi derecede sıkıntılar yaşadığına, hatta ölümlere sebep olduğuna şahit olunmaktadır. Çok değerli muhtarlarımızın da verdiği bilgiler ışığında, bir an önce bu sağlık ocağına ebe tayin edilmesi, ebenin atanması gerekmektedir. Buradan bu bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu arada, ilçelerimizdeki devlet hastanelerinde çeşitli dallarda oldukça fazla doktor eksiği vardır. Bu eksiklerin de bir an önce giderilmesi için Sağlık Bakanlığı tarafından atamaların yapılmasını rica ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Çarıközer…

9.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in, Eskişehir Şeker Fabrikasında 121 geçici işçinin çıkışının verileceğine ve bir an evvel geçici işçilerin çalışma süreleriyle ilgili düzenlemenin yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Eskişehir Şeker Fabrikamızda 121 geçici işçi kardeşimizin bugün ve yarın çıkışları verilmektedir. Diğer şeker fabrikalarımızdakilerle birlikte toplam 2.850 emekçimiz işsiz kalacak. Devlet Demiryolları, Köy Hizmetleri, ÇAYKUR, Tarım ve Orman İşletmeleri de katıldığında 23 bin yurttaşımız altı ay boyunca işsiz kalacak. Bunlar arasında otuz-otuz beş yıldır geçici işçi olarak çalışanlar var. Sırf bu yüzden 5.400 iş gününü tamamlayamadıkları için emeklilik hakkı dahi kazanamıyorlar. Öte yandan, fabrikalarımızda yapılacak işler var; bakım, onarım, revizyon devam etmekte. İşin ilginç tarafı, geçici işçilerden boşalacak kadrolara gerekli emek ihtiyacı için taşeron hizmet alımı yapılmaktadır. Bu yüzden bir an evvel 5620 sayılı Yasa’nın Mecliste düzenlenerek bu geçici işçi kardeşlerimizin çalışma sürelerinin önünün açılması gerekmektedir. Hükûmetin bu konuda bir çalışması var mıdır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Gürer…

10.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in, işsizliğin rekor düzeye geldiğine ve referandum öncesi geçici çözümler üretilmeye çalışıldığına ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Ülkemizde, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerinin beceriksizliği ve yetersizliği işsizliği rekor düzeye taşımıştır; 6,5 milyon işsiz vardır. Referandum öncesi geçici çözümler üretilmeye çalışılmaktadır. Son yıllarda her seçim öncesi İŞKUR eliyle kamuya geçici işçi alımları yapılmaktadır. “Toplum Yararına Program” adı altında alınan bu geçici işçilerin nüfusuna göre dağıtımlarının yapılacağı belirtilmesine rağmen, ne yazık ki Cumhuriyet Halk Partili belediyelere daha düşük uygulama gerçekleştirilmekte ve burada da açık bir partizanlık yapılmaktadır. Cumhuriyet Halk Partili kasaba belediyelerinde en düşük sayıda işçi görevlendirilirken Adalet ve Kalkınma Partili belediyelere daha çok işçinin görevlendirilmesi bu noktada partizanlığın geldiği son noktadır. Bu anlamda, işsizliğin arttığı bir süreçte işçilere sağlanan bu geçici çalışma olanağının dahi ayrımcılığa tabi tutulması kabul edilemez. Bu anlamda gerekli düzenlemelerin yapılmasını talep ediyoruz.

BAŞKAN – Sayın Nazlı…

11.- Kütahya Milletvekili Mustafa Şükrü Nazlı’nın, 1 Mart Bosna-Hersek’in bağımsızlığının 25’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

MUSTAFA ŞÜKRÜ NAZLI (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, gönül coğrafyamızın bir parçası, dost ve kardeş ülke Bosna Hersek’in bağımsızlık yıl dönümü vesilesiyle söz aldım. Bundan yirmi beş yıl önce bağımsızlığını kazanan Bosna, gerçekleşen savaşta dünyanın gözü önünde 250 bin insanı katledilen mazlum bir ülke. Buradan, Boşnakları katleden katil Sırp ve Hırvatları da lanetliyorum.

“Savaşta büyük zulme uğradınız, zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın ama soykırımı asla unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır. Onların daha çok tank ve topları vardı, bizim ise daha çok ruh ve cesaretimiz vardı, Bosna için atan kalbimizden başka hiçbir şeyimiz yoktu. Her şeye kadir olan Allah’a hamdolsun ki köle olmayacağız.” diyen Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç’i de buradan rahmetle anıyorum.

BAŞKAN – Sayın Şeker…

12.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker’in, 28 Şubat sürecinin 20’nci ve 27 Şubat Necmettin Erbakan’ın ölümünün 6’ncı yıl dönümlerine ilişkin açıklaması

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Teşekkürler Başkan.

Türkiye tarihine postmodern darbe olarak geçen ve toplum ile siyaset üzerinde derin izler bırakan 28 Şubatın üzerinden yirmi yıl geçti. 28 Şubat sürecinde dönemin basını tarafından atılan utanç manşetleri unutulmadı. 15 Temmuzda ülkeyi işgale kalkışan, darbe girişiminde bulunan FETÖ terör örgütünün güçlenmesine neden olan 28 Şubat postmodern darbenin bin yıl süreceği iddia edilmişti ama milletin ferasetiyle on yıl bile sürmedi. Demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat süreci, AK PARTİ’nin yaptığı yasal değişikliklerle yirmi yıl sonra da olsa sorgulanmaya başlandı.

28 Şubatın mağdurlarından biri de 54’üncü Hükûmetin Başbakanı olan Profesör Doktor Necmettin Erbakan’dı. Gençliğin yetişmesinde ve ülkenin gelişmesinde büyük emeği olan, Savunan Adam, Necmettin Erbakan’ın iki gün önce ölüm yıl dönümüydü. Profesör Doktor Necmettin Erbakan’a Allah’tan rahmet diliyorum, mekânı cennet olsun.

BAŞKAN – Sayın Çamak…

13.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak’ın, 72’nci Devlet Hizmeti Yükümlülüğü Kurası’na katılan hekimlerin atamalarının neden gerçekleştirilmediğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tıp fakültelerinden mezun olduktan sonra devlet hizmeti yükümlülüğü kurası sonucunda ataması yapılan pratisyen tabiplerin atamalarının yapılabilmesi için güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmaktadır. 72’nci Devlet Hizmeti Yükümlülüğü Kurası’na katılarak atanan, atandıkları yerler dahi belli olan hekimlerin atamaları henüz gerçekleştirilmemiştir. Yaklaşık üç ay önce güvenlik soruşturması vermelerine rağmen ne yazık ki atama tebligatı henüz yayımlanmamıştır. Bu uzun ve belirsiz bekleyiş, atama bekleyen yaklaşık 5 bin doktorun maddi, manevi yıpranmalarına neden olmaktadır. Bu hekimlerimizin atamaları neden geciktirilmektedir, ilgililere bilgi verilemez mi?

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kılıç…

14.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç’ın, Allah’ın yarattığı evrene hikmet, rahmet ve sevgi nazarıyla bakmak, tabiatın korunmasına büyük önem vermek gerektiğine ilişkin açıklaması

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Allah’ın yarattığı evrene hikmet, rahmet ve sevgi nazarıyla bakmak, tabiatın korunmasına büyük önem vermek gerekir. Ağaç dikip yeşillendirme faaliyetlerine önem vermeli, onları korumalı ve sahiplenmeliyiz. Ağaçları gereksiz yere kesmemeli, bitkilere zarar vermemeliyiz; mecburi kesilen ağaçlara karşılık daha fazlasını dikmeliyiz. Peygamberimiz (SAV) “Birinizin elinde bir hurma fidanı varken kıyamet kopuyor olsa bile derhâl onu diksin.” buyurmuş, dikilen ağaçların sevabından diken kişiye mükâfat yazılacağını haber vermiştir. Ya biz kirliliği ortadan kaldıracağız ya da kirlilik bizi. Biz dünyayı çocuklarımızdan ve torunlarımızdan ödünç aldık. Tabiat bekçiyle değil, sevgiyle korunur.

BAŞKAN – Sayın Yıldırım...

15.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım’ın, Cumhurbaşkanının Adıyaman’da katıldığı bir toplu açılış töreninde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) – Teşekkürler Başkanım.

Sayın Cumhurbaşkanımız bu aralar HDP’ye gönül verenlerden oy istemeye başlamış. Adıyaman’da katıldığı toplu açılış törenindeki konuşmasında “Şimdi sıra bu partilerin tabanında.” demiş. “AK PARTİ’ye gönül veren kardeşlerim, MHP’ye gönül veren kardeşlerim, CHP’ye gönül veren kardeşlerim size sesleniyorum ve hatta hatta HDP’ye gönül veren kardeşlerim size de sesleniyorum: Bu birlik ve beraberlikte gelin birleşin.” demiş. Birlik ve beraberlik anlayışına bakar mısınız, o kadar ötekileştirici, o kadar dışlayıcı bir dil ki oy isterken bile ayrıştırıyor, dışlıyor ancak oy isterken gerçeğin farkında, HDP’lilerin ona oy vermeyeceğini biliyor. Şunu demeye getiriyor: Hatta iradesini gasbettiğimiz, belediyelerine kayyum atadığımız, eş başkanlarını rehin aldığımız, belediye başkanlarını, milletvekillerini tutukladığımız, dışarıda kimsesini bırakmadığımız HDP’li kardeşlerim siz de bana oy verin. Bu Anayasa değişikliğini Meclise getirirken HDP’li kardeşlerine sordun mu? İradesini rehin al, tutukla, sonra oy iste; bu yüzsüzlüğün, aymazlığın bu kadarı da fazla diyorum.

BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu...

16.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu’nun, 28 Şubat darbesinin 20’nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

28 Şubat darbesinin 20'nci yıl dönümünü idrak ediyoruz. Merhum Erbakan Hocamızın Başbakanlığını yaptığı 54’üncü Hükûmete postmodern bir darbe yapılarak millet ile devlet arasına giren vesayet odakları, milletimizin ve Parlamentonun iradesini hiçe saydı. Aziz milletimiz, kendi değerlerine saldıranlarla en güzel şekilde sabırla ve azimle mücadele etti. Nihayetinde, 28 Şubata ve arkasındaki uluslararası güç odaklarına en gür şekilde cevap verebileceği bir imkân doğdu. Evet, 16 Nisanda cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle bu imkânı yakaladık. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, millet iradesinin hiçbir zaman devre dışı bırakılamayacağı bir sonucu doğuruyor; zira, yeni sistemde hükûmetleri doğrudan milletimiz kendisi kuruyor. 28 Şubata en güzel cevap 16 Nisanda yürekten “evet” demektir diyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz sayın milletvekilleri.

Şimdi gruplar adına sayın grup başkan vekillerine yerlerinden söz vereceğim.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Usta, buyurun.

17.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, 1 Mart Adana Erkek Öğrenci Yurduna yapılan bombalı saldırıda şehit olan Mustafa Erol’un ölümünün 38’inci yıl dönümüne ve 1-7 Mart Yeşilay Haftası ile Deprem Haftası’na ilişkin açıklaması

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

1 Mart 1979 tarihinde Mustafa Erol, Çapa’da bulunan Adana Erkek Öğrenci Yurdunun inşaatında işçi olarak çalışıyordu. Sabahın erken saatlerinde Adana Öğrenci Yurduna yapılan bombalı ve silahlı baskın sonrasında bulunduğu odaya atılan bombanın patlaması sonucu şehit olmuştur. Karlı bir kış gününde dava arkadaşlarının omuzlarında, para bulunamadığı için, battaniyeye sarılı olarak gömülmüştür. Şehadetinin 38’inci yılında ülkücü şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Sayın Başkan, 1-7 Mart Yeşilay Haftası. Maalesef, toplumumuzda aile bağlarında hızlı bir yozlaşma var. Bunun getirdiği belki bir sıkıntı olarak insan ilişkilerinin bozulması, aile bağlarının zayıflaması sonucu çocuklarımız yanlış alışkanlıklara itiliyorlar. Ülkemizde tütün, alkol, uyuşturucu madde, sentetik madde bağımlılığı çok hızlı bir şekilde artıyor, çok küçük yaşlarda bu bağımlılığın pençesine çocuklarımızın düştüğünü görüyoruz. Bu, toplumumuzda giderek büyüyen önemli bir sorundur. Bu anlamda, tabii, Yeşilay’ın çalışmaları son derece önemli. Bunun temelinde de, bu bağımlılıkların temelinde de -en fazla- aile ortamında bulunamayan sevgi sorunu en önemli nedenlerden bir tanesi. Sevginin boşluğunu çocuklar zehirle doldurmak durumunda kalıyor. Tabii, bu, toplumda ciddi bir asayiş sorununa da yol açıyor çünkü mesela sentetik uyuşturucu kullanan çocukların çıkardığı sorunlar var. Gençliğimiz hızlı bir şekilde tahrip oluyor. Bununla çok daha etkili bir şekilde mücadele edilmesi gerekir. Bu vesileyle ben bunu hatırlatmak istedim.

Yeşilay Derneğimizin de çeşitli etkinlikleri var. Bu etkinliklerin de daha etkili bir şekilde yapılmasının bağımlılıkla mücadelede önemli olduğunu düşünüyorum.

Yine, diğer bir husus: Bu hafta deprem haftası.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Usta, ek sürenizi veriyorum.

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Türkiye’nin, maalesef, coğrafi yapısı ve iklim özellikleri itibarıyla doğal afetlere çok açık olduğunu biliyoruz. Ancak, şunu da biliyoruz ki deprem değil, bina öldürmektedir. 1999 yılında yaşadığımız o feci depremden, yüzyılın depreminden sonra aslında yönetmeliklerde, kanunlarda, mevzuatta yapılan ciddi ölçüdeki değişikliklerle depremle mücadelede yapılaşmanın denetimine ilişkin ciddi faaliyetlerin yapıldığını biliyoruz, mevzuatların çıkarıldığını biliyoruz. Ancak, bunlarda da son dönemde yapılaşmada denetimsizliğin hâkim olduğunu, buralarda da bir bozulmanın, yozlaşmanın olduğunu maalesef müşahede ediyoruz. Dolayısıyla, hem yapılaşmada hem de şehirleşmede denetimlerin daha iyi yapılması, imar rantı uğruna şehirlerimizin veya binalarımızın tahrip edilmemesi gerekmektedir. Bu imar rantı meselesi, benim sıklıkla ifade ettiğim bir meseledir. Yani, Türkiye ekonomisini ciddi sıkıntıya soktuğu gibi şehirleşme, kentleşme açısından da ciddi zararlar vermektedir. Bu anlamda da bu hafta vesilesiyle bir farkındalık oluşması gerektiğini düşünüyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlarım.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Usta.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına bugün ve yarın sözcü olarak Sayın Erol Dora belirlenmiştir.

Grubunuz adına Sayın Dora, buyurunuz.

18.- Mardin Milletvekili Erol Dora’nın, referandum sürecinde HDP’li 13 milletvekilinin tutuklu olduğuna, Demokratik Bölgeler Partisinin belediye başkanlarının, eş başkanlarının çoğunun yerine kayyum atandığına ve bu siyasi ve idari kararların ülkeye yakışmadığına ilişkin açıklaması

EROL DORA (Mardin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Bugün, çok önemli bir süreçte olduğumuzu bir kez daha kamuoyunun gündemine getirmek istiyorum. Türkiye bir referanduma gitmektedir ve bu süreçte eş başkanlarımız başta olmak üzere şu anda 13 milletvekilimiz tutuklu bulunmaktadır. Bu yetmezmiş gibi, Anayasa’mıza, uluslararası sözleşmelere ve Meclisin teamüllerine aykırı olarak Eş Başkanımız Sayın Figen Yüksekdağ’ın milletvekilliği düşürülmüş bulunmaktadır. Bunlar aslında halkın iradesinden her zaman bahsedildiği bir dönemde halkın iradesiyle seçilmiş milletvekillerinin -ki Anayasa’mız da bu konuda önemli düzenlemeler yapmıştır başta dokunulmazlıklar olmak üzere- hüküm giymeleri durumunda dahi bunun ancak dönem sonuna bırakılacağına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.

Bir de ayrıca, Demokratik Bölgeler Partisinin belediye başkanlarının, eş başkanlarının hemen hemen çoğu görevden uzaklaştırılmış ve yerlerine kayyum atanmıştır. Bugün de son bir haber duyduk, Ağrı Belediye Başkanımız, Eş Başkanı Sayın Sırrı Sakık’ın görevden uzaklaştırıldığına ilişkin haberler bize ulaştı. Bütün bunları değerlendirdiğimizde, aslında, halkın iradesine iktidar tarafından nasıl bir önem atfedildiğini de kamuoyunun gündemine, bilgisine sunmak istiyorum. Yapılanlar demokrasiyle, halkın iradesiyle bağdaşmamaktadır. Parlamentomuza, ülkemize reva görülen bu davranışlar, bu siyasi ve idari kararlar ülkemize yakışmamaktadır. Türkiye, bugün itibarıyla Avrupa Birliğine tam üyelik için müzakereleri devam ettiren bir ülkedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Ek sürenizi veriyorum Sayın Dora.

Buyurun.

EROL DORA (Mardin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Aynı zamanda, Türkiye, Avrupa Konseyinin kurucu üyesidir. Biz sorunlarımızı şiddetle, halkın iradesiyle seçilmiş milletvekillerini, belediye başkanlarını görevden uzaklaştırmakla asla çözemeyiz. İhtiyacımız olan, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, ifade özgürlüğü.

Buradan bir kez daha Hükûmete de seslenmek istiyorum. Referanduma gittiğimiz bir süreçte bunların yapılması, aslında, yapılacak olan bu referanduma da meşruiyet açısından halel getirmektedir. Yine, Parlamentoya sesleniyorum, bir an önce bu politikalardan vazgeçilerek demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü çerçevesinde bütün siyasi partilerin ve bütün vatandaşlarımızın özgürce kendi iradelerini sandıkta yansıtabilecekleri bir ortamın sağlanması yönünde herkesi görev ve sorumluluğa davet ediyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Dora.

Sayın Özel…

19.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, 1 Mart tezkeresinin 14’üncü yıl dönümüne ve Ege Üniversitesi Rektörünün açığa alınmasına ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün 1 Mart. Bundan tam on dört yıl önce Meclisimiz, 1 Mart tezkeresini, yabancı askerlerin Türkiye limanlarını, topraklarını kullanarak, burada konuşlanarak, Kuzey Irak’tan geçerek Irak’a yapılacak olan kara operasyonunun yapılıp yapılmayacağını, Silahlı Kuvvetlerin buna destek verip vermeyeceğini konuştu. O gün, geçmiş dönem Genel Başkanımız Sayın Deniz Baykal, Parlamentoda parlamenter sistemin verdiği olanaklarla ve Meclisi yöneten Başkanın 3 kez süresini uzatarak bir saate varan son derece etkili, son derece akılcı ve son derece duygusal bir konuşmasıyla Parlamento, iktidar partisinin çoğunluğuna rağmen, doğru bir karar verdi ve tezkere geçmedi. Daha sonra yapılan pek çok hata Irak’ta milyonlarca insanın ölmesine, evinden barkından olmasına, Irak’ta rejimin değişmesine sebebiyet verdi ama hiç değilse Parlamento o gün verdiği kararla kendi topraklarından yabancı askerlerin postallarıyla gidip de Irak operasyonunu yapmasına, limanlarını kullanmasına engel olmuştu. Eğer, 16 Nisanda oylanacak 18 maddelik Anayasa değişikliği 1 Marttan önce görüşülmüş ve kabul edilmiş olsaydı 1 Martta o görüşme burada yapılmayacak, seçilmiş olan başkanın iradesiyle 1 Mart tezkeresine, Meclisin “hayır” dediği her şeye “evet” denecek ve Türkiye ve Silahlı Kuvvetler hem çok sayıda kayıp verecek hem de tarihî bir ayıba, o gün Irak’a giden…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, ek sürenizi veriyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – …İngiliz Başbakanının ve Amerika’da kararı alanların bugün duydukları pişmanlıklara, utanca biz de ortak olmuş olacaktık. O yüzden, yüceltilen “Hızlı karar verecek, tek kişi karar verecek.” denen başkanlık sisteminin ne gibi felaketlere yol açabileceği açısından durumun değerlendirilmesi 1 Martın 14’üncü yıl dönümünde bizce son derece kıymetlidir.

Sayın Başkan, ikinci husus, yine Sayın Cumhurbaşkanı, en yüksek oyu almadığı hâlde, düşüne taşına Ege Üniversitesi Rektörlüğüne Ağustos 2016’da bir tercihte bulundu. Tercihte bulunduğu kişi, dün bir soruşturmadan dolayı açığa alındı, yerine bir başkası atandı. Bugün gelinen noktada, geçmişten FETÖ bağlantısı ama son dönemde saraya yakınlığıyla atanan kişinin FETÖ bağlantısından dolayı…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özel, lütfen tamamlayın.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Geçmişte açık FETÖ ilişkileri, son dönemde saraya yakınlığı ve ağustosta atanan kişi şimdi yeniden FETÖ bağlantısından dolayı açığa alınmış durumda ama bu sürede bir sürü karar verdi. Örneğin, laiklik bildirisine karşı yapılan linç operasyonunu protesto etmek için ders başlamadan amfilerde laiklik bildirisini okuyan öğrencilerden 14 tanesine on günle dört dönem arasında -dört dönem- okuldan uzaklaştırma cezalarının altında rektörün imzası var. O rektör dün açığa alınıyor. Yapılan o bütün idari soruşturmaların, disiplin soruşturmalarının ve hiçbir suçu, günahı olmayan öğrencilere yapılan haksız uygulamaların yok hükmünde sayılacağı ve bir kişinin verdiği yanlış kararın ülkeyi ne noktalara getirebileceğinin görülüp bir kişiye bu kadar çok yetkinin verildiği başkanlık sistemi oylaması için de halkın, bu kişinin hâlen daha nasıl yanıltılabildiğini görmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özel.

Sayın Elitaş, buyurun…

20.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, 1 Mart tezkeresinin 14’üncü yıl dönümüne ve yurt dışına asker gönderme tezkerelerinin tek başına Hükûmetin değil Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisinde olan bir konu olduğuna ilişkin açıklaması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

2003 yılında 1 Mart tezkeresi görüşüldü. AK PARTİ Grubundan bir kısım milletvekili arkadaşlarımız, Irak’taki yapılan operasyonlar çerçevesinde katılmaması yönünde karar verdiler. Evet oyları hayır oylarından fazla olmasına rağmen çekimser milletvekillerinin toplam yeter sayıya ilave edilmesi münasebetiyle, İç Tüzük gereğince, salt çoğunluğu sağlayamadığından dolayı 1 Mart tezkeresi geçmemiş oldu. Konu, tarihte kaldı. Bugün, doğruluğunu veya yanlışlığını tartışmak şu anda mümkün değil. Türkiye, belki 1 Mart tezkeresinde Türk Silahlı Kuvvetlerini o bölgeye göndermiş olsaydı, bugünkü hadiseler olmayabilirdi. Çünkü, olmayan olaylar üzerinden bir değerlendirme yapmak doğru olmayabilir. Belki Irak’ta düzen, huzur daha hızlı bir şekilde gelmiş olabilirdi. Fakat, şu anda bu meseleyi tartışmak zamanla ilgili bir tahminden başka bir şey değil.

Sayın Özel’in söylediği ince nokta, hassas nokta şu: 16 Nisan referandumu süreci içerisinde, tek adam döneminde eğer olsaydı, 16 Nisan tarihinden itibaren bu geçerli olsaydı Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuda karar vermeyecek, doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı verecek diye ifade edildi. Bu, kesinlikle doğru olmayan bir konudur. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelerde bulunması veya yabancı bir ülkenin silahlı kuvvetlerinin Türkiye’de bulunmasıyla ilgili karar Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesidir. Nitekim, birkaç gün önce Aden Körfezi’ne asker göndermeyle ilgili tezkereyi burada onayladık. Suriye’ye asker göndermeyle ilgili tezkereyi, Başbakanlık tezkeresini burada onayladık. Bundan sonraki sürede de Cumhurbaşkanlığı tezkeresi gelecek, Türkiye Büyük Millet Meclisi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Ek sürenizi veriyorum Sayın Elitaş.

Buyurun.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bundan sonraki süreçte Hükûmet, şimdiki Başbakanın gönderdiği gibi o zamanki hükûmet, 16 Nisandan sonraki -inşallah gerçekleşecek- yani 3 Kasım 2019’dan sonra gerçekleşeceğini düşündüğümüz hükûmet, yeni yönetim sistemine göre Cumhurbaşkanı hükûmeti, Türkiye Büyük Millet Meclisine tezkere gönderecek yabancı ülkelerde asker bulundurulup bulundurulmamasıyla ilgili. Yine, Türkiye Büyük Millet Meclisi burada tartışma yapacak. O zaman yine, Sayın Baykal gelir burada bir duygusal konuşma yaparak Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerini etkileyip asker gönderme konusunda Meclis üyelerini etkileyebilir, o konudaki şeyler olabilir. Ama, açıkça söylüyorum, Sayın Özel de bunu herhâlde biliyordur: Asker gönderme tezkereleri, yurt dışına asker gönderme tezkereleri tek başına Hükûmetin işi değil, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisinde olan bir konumdur, mevcut 1982 Anayasasında da, bundan sonraki Anayasada da herhangi bir farklılık, değişiklik yoktur.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Elitaş.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tutanaklara geçmesi açısından…

Sayın Elitaş’ın yapmış olduğu yorumun keşke gerçeklik payı olsaydı. Eğer bir savaş ilanı söz konusuysa kendisinin söylediği doğru ancak Cumhurbaşkanının görev ve yetkilerinin düzenlendiği 104’üncü maddede teklif edilmiş olan değişiklikle 1 Mart tezkeresinde olduğu gibi Türkiye’ye yabancı askerlerin gelmesi, transit olarak geçmesi ya da silahlı kuvvetlerin kullanılması bir savaş ilanı yapılmaksızın doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından… Aslında “hiper başkanlık sistemi” diye nitelendirdiğimiz ama geçmişte bazı partilerin keskin karşıtlıklarını ortadan kaldırmak için Cumhurbaşkanlığı sistemi ambalajına büründürülmüş hiper yetkili başkanlık sisteminde buna gerek olmuyor. 1 Mart tezkeresi durumu, önümüzdeki pratikte Cumhurbaşkanının tek başına aldığı kararlar içindedir. Bu konuda gerekirse kapsamlı olarak konuyu kürsüden tartışabiliriz.

Teşekkür ediyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Tartışalım, doğru söylemiyorsunuz, biz içeride tartışırız sizinle.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özel.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu Katılım Öncesi Eylem Birimi tarafından 2-3 Mart 2017 tarihlerinde Kosova Parlamentosunun ev sahipliğinde Kosova’nın başkenti Priştine’de AB aday ülkelerinden milletvekillerinin katılımıyla düzenlenecek olan "Trans-Avrupa Ağları Politikası ve Bağlantılılık Gündemi" başlıklı parlamentolar arası konferansa Genel Kurulun 21/2/2017 tarihli 72’nci birleşiminde kabul edilen heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimlere ilişkin tezkeresi (3/920)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Avrupa Parlamentosu Katılım Öncesi Eylem Birimi tarafından 2-3 Mart 2017 tarihlerinde Kosova Parlamentosunun ev sahipliğinde Kosova'nın başkenti Priştine'de AB aday ülkelerinden milletvekillerinin katılımıyla düzenlenecek olan "Trans-Avrupa Ağları Politikası ve Bağlantılılık Gündemi" başlıklı parlamentolar arası konferansa Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir heyetin katılması hususu Genel Kurulun 21/2/2017 tarihli ve 72'nci birleşiminde kabul edilmiştir.

28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 2'nci maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                                                                                                   Ahmet Aydın

                                                                                                                       Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                                  Başkanı Vekili

Ad ve Soyad                    Seçim Çevresi

Ali Özcan                        İstanbul

Recep Uncuoğlu                Sakarya

Fuat Köktaş Samsun

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

B) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve 19 milletvekilinin, genel tarım sayımının 2001 yılından sonra bir daha yapılmamış olmasının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/483)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Genel tarım sayımının 2001 yılından sonra bir daha yapılmamış olmasının nedenlerinin araştırılıp ve bu sayımın en sağlıklı şekilde yapılabilmesi için çözüm önerilerinin sunulması amacıyla, Anayasa'nın 98'inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.

1) İsmail Ok                               (Balıkesir)

2) Ahmet Selim Yurdakul               (Antalya)

3) İsmail Faruk Aksu                    (İstanbul)

4) Kadir Koçdemir                         (Bursa)

5) Mehmet Parsak                   (Afyonkarahisar)

6) Ruhi Ersoy                            (Osmaniye)

7) Fahrettin Oğuz Tor             (Kahramanmaraş)

8) Edip Semih Yalçın                    (İstanbul)

9) Emin Haluk Ayhan                    (Denizli)

10) Yusuf Halaçoğlu                     (Kayseri)

11) Arzu Erdem                           (İstanbul)

12) Oktay Öztürk                         (Mersin)

13) Zühal Topcu                           (Ankara)

14) Saffet Sancaklı                      (Kocaeli)

15) Nuri Okutan                           (Isparta)

16) Muharrem Varlı                       (Adana)

17) Atila Kaya                             (İstanbul)

18) Zihni Açba                            (Sakarya)

19) Mevlüt Karakaya                     (Adana)

20) Seyfettin Yılmaz                      (Adana)

Genel Gerekçe:

Tarımsal istatistiklerin derlemesinde özel bir yeri bulunan tarım sayımı, bir ülkenin tamamını ya da herhangi bir bölgesini kapsayacak şekilde tarımsal yapıyla ilgili verilerin toplanması, işlenmesi ve sunulması şeklinde istatistiksel bir işlemdir. Bir tarım sayımında işletme büyüklüğü, arazi kullanım türü, bitkisel üretime ayrılan alan büyüklüğü, sulama verileri, hayvan sayısı ile işgücü vb. tarımsal girdilere yönelik veriler derlenir ve söz konusu veriler genellikle tarımsal işletme düzeyinde toplanır.

Bir ülkede tarımsal politikaların belirlenmesine yönelik olarak kullanılabilir temel tarım verilerini toplamanın başlıca yolu tarım sayımıdır. Tarım sayımı bir ülkede tarımın anlık görüntüsünü ortaya koymakta ve sektöre dair çeşitli müdahale ve yön verme uygulamaları için veri sağlamaktadır. Tarım sayımı verileri, bir referans veya kıyaslama noktası olarak kullanılır. Tarım sayımının önemi hem sektördeki paydaşların hem de istatistiksel ihtiyaçları karşıladığı ölçüde artar. Tarım sayımı vasıtasıyla paydaşlar açısından tarımsal planlama ve politika belirleme, araştırma ve yatırım kararları ile tarım çevre ilişkileri, gıda güvencesi, tarımsal istihdam, tarımda kadının yeri, izleme ve değerlendirme için referans oluşturulması, millî gelire katkı vb. konularda temel veri sağlanır. İstatistiksel açıdan ise tarımsal istatistiklerin tutarlılığının kontrol edilmesi, tarımsal işletme kayıtlarının tutulması vb. konulardaki ihtiyaçlar karşılanır.

Türkiye'de genel tarım sayımı uygulamasının amacı, cari tarım istatistikleriyle derlenemeyen tarımsal işletme büyüklüğü, tarımsal işletme tipi, işletmelerin tasarrufunda bulunan arazi büyüklüğü ve tasarruf şekli, işletme büyüklüğüne göre hayvan sayısı, hane halkı kompozisyonu ve istihdam gibi ülkenin tarımsal yapısına ilişkin detaylı bilgileri derlemek olarak belirtilmiştir.

Türkiye'de tarım sayımı ilk kez 1927 yılında gerçekleştirilmiştir. Daha sonra 1950, 1963, 1970, 1980 yıllarında tarım sayımı uygulanmıştır. 1990 yılından itibaren ise 357 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamesi ile tarım sayımının, sonu (1) ile biten yıllarda uygulanması belirlenmiş; 1991 yılında altıncı ve 2001 yılında da yedinci ve son Genel Tarım Sayımı gerçekleştirilmiştir. 2001 yılından bu güne tarım sayımının yapılmamış olmasının nedenlerinin araştırılıp, Genel Tarım Sayımının en sağlıklı şekilde yapılmasının çözüm önerileri sunulması amacıyla, Anayasa'nın 98'inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılması yerinde olacaktır.

2.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve 19 milletvekilinin, Balıkesir yöresindeki termal turizm sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/484)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Balıkesir yöresinde termal turizm sorunları araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla, Anayasa'nın 98'inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.

1)       İsmail Ok                                    (Balıkesir)

2)       Ahmet Selim Yurdakul                    (Antalya)

3)       İsmail Faruk Aksu                         (İstanbul)

4)       Kadir Koçdemir                             (Bursa)

5)       Mehmet Parsak                             (Afyonkarahisar)

6)       Ruhi Ersoy                                  (Osmaniye)

7)       Fahrettin Oğuz Tor                        (Kahramanmaraş)

8)       Edip Semih Yalçın                         (İstanbul)

9)       Emin Haluk Ayhan                         (Denizli)

10)     Yusuf Halaçoğlu                           (Kayseri)

11)     Arzu Erdem                                  (İstanbul)

12)     Oktay Öztürk                               (Mersin)

13)     Zühal Topcu                                 (Ankara)

14)     Saffet Sancaklı                            (Kocaeli)

15)     Nuri Okutan                                 (Isparta)

16)     Muharrem Varlı                             (Adana)

17)     Atila Kaya                                   (İstanbul)

18)     Zihni Açba                                   (Sakarya)

19)     Mevlüt Karakaya                           (Adana)

20)     Seyfettin Yılmaz                           (Adana)

Genel Gerekçe:

Asırlar boyu önemli bir şehir hüviyetinde bulunan, geçmişinden gelen pek çok kültüre ev sahipliği yapan Balıkesir, ilçeleri ile birlikte sahip olduğu tarihî, sosyal, kültürel ve tabiat zenginliklerinin yanında, şifalı suları ile önemli bir turizm merkezidir.

Balıkesir ve ilçeleri, termal kaynak zenginliğinin yanı sıra fiziksel ve kimyasal bileşimleri açısından ülkemizin üstün nitelikli şifalı sular arasında yer almaktadır. Doğal çıkışlı, suyu bol ve verimlidir. Eriyik ve mineral değerleri yüksek, kükürt radon ve tuz bakımından zengindirler. Sıcaklık değerleri bakımından farklı nitelik gösteren kaplıcalarımızın bir kısmı banyo tedavisine bir kısmı da içme kürlerine elverişlidir. Bir kısmı deniz kıyısında, bir kısmı da çevresindeki yeşil doku özelliğiyle dağlık ve ormanlık alanlarda av ve ekoturizmine de elverişlidir. Kaynak kullanımı açısından çeşitlilik sağlarlar, rekreasyon alanlarıyla dikkat çekerler. Bu özellikleriyle Balıkesir bölgesindeki termal sularımız çok geniş bir tedavi alanı yaratmaktadır. Bölgemizin uygun iklim koşullarıyla da uzun bir kür mevsimi olanağı sunmaktadır.

Bölgede rekabet gücü yüksek ve verimli bir turizm ekonomisi oluşturulması, doğal ve kültürel zenginliklerin geliştirilip sürekliliğin sağlanarak yerel halkın ve termal küristlerin (müşterilerin) beklentilerinin karşılanmasıyla mümkündür. Turistik hareketlerin ve gelirlerin oldukça yoğun ve gelişme potansiyelinin çok yüksek olduğu termal turizm alanında yapılacak araştırmalar istihdam açısından Türkiye turizminin gelişmesine önemli katkılar sağlayacaktır. Bunun için ise öncelikle termal turizm merkezlerinin hangi konularda sorunlar yaşadıklarının belirlenmesi ve bu sorunların çözüm yollarının ortaya konulması gerekmektedir. Yapılacak araştırmayla, termal turizm açısından arz olanakları yeterli olmasına rağmen istenilen düzeylerde turist girişinin sağlanamadığı Balıkesir yöresinde termal turizm sorunlarının belirlenerek çözüm yollarının ortaya konulması gerekmektedir.

Bu nedenle, Anayasa'nın 98'inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Balıkesir yöresinde termal turizm sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi için Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.

3.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve 19 milletvekilinin, atanamayan öğretmenlerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/485)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Atanamayan öğretmenlerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.

1) İsmail Ok                                         (Balıkesir)

2) Ahmet Selim Yurdakul                        (Antalya)

3) İsmail Faruk Aksu                              (İstanbul)

4) Kadir Koçdemir                                 (Bursa)

5) Mehmet Parsak                                 (Afyonkarahisar)

6) Ruhi Ersoy                                       (Osmaniye)

7) Fahrettin Oğuz Tor                             (Kahramanmaraş)

8) Emin Haluk Ayhan                             (Denizli)

9) Yusuf Halaçoğlu                                (Kayseri)

10) Arzu Erdem                                     (İstanbul)

11) Oktay Öztürk                                  (Mersin)

12) Zühal Topcu                                    (Ankara)

13) Saffet Sancaklı                               (Kocaeli)

14) Nuri Okutan                                    (Isparta)

15) Muharrem Varlı                                (Adana)

16) Atila Kaya                                      (İstanbul)

17) Zihni Açba                                      (Sakarya)

18) Mevlüt Karakaya                              (Adana)

19) Mustafa Kalaycı                               (Konya)

20) Seyfettin Yılmaz                              (Adana)

Genel Gerekçe:

Türkiye, öğretmen yetiştirmede; ilköğretmen okulları, köy enstitüleri, eğitim enstitüleri ve yüksek öğretmen okulları gibi özgün öğretmen yetiştirme modellerine sahip bir ülke olmasına rağmen 1980'li yıllara kadar hemen her öğretmenlik alanında öğretmen açığı sorunu yaşanmış ve bunu gidermek üzere, farklı dönemlerde farklı çözümler üretilmiştir.

1981'de yürürlüğe giren 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası’yla, öğretmen yetiştiren tüm kurumlar eğitim fakülteleri çatısı altında üniversite bünyesine alınmıştır. Eğitim fakültelerinin ilk yıllarda daha çok ortaöğretim branş öğretmeni yetiştirecek şekilde yapılanması, temel eğitimde öğretmen açığına, ortaöğretim alanında istihdam fazlalığına yol açtı. Yaşanan istihdam sorununu çözmek için ortaöğretim öğretmenliğine atanacak öğretmenler yeterlilik sınavıyla seçilmeye başlandı, böylece Türkiye'de ilk kez 1980'li yıllarda atanamayan öğretmenler sorunu gündeme geldi.

Eğitim fakültelerinde ikinci öğretim kanalı da açılarak kontenjanların her geçen yıl arttırılması arz ve talep arasındaki dengesizliği daha da büyüttü, bunun üzerine 1990'lı yılların sonlarında kaldırılan yeterlilik sınavı yerine 2001'den itibaren Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) uygulamasına başlandı. Öğretmenlik meslek bilgisi, genel kültür, yetenek ve 2013'ten itibaren alan bilgisi sorularının yer aldığı KPSS, yeterlilik değil, bir sıralama sınavı. Bu nedenle, sınavda tüm soruları yapanların bile atanamadıkları örnekler bulunuyor.

Anayasa'nın 98'inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca, atanamayan öğretmenlerin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi için Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- HDP Grubunun, Muş Milletvekili Burcu Çelik ve arkadaşları tarafından, erkek egemen sistemin Türkiye’de kadınların hayatlarında yarattığı sorunların araştırılarak kadın erkek eşitliğinin sağlanması için gerekli ekonomik ve sosyal politikaların tespit edilmesi amacıyla 1/3/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 1 Mart 2017 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

1/3/2017

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 1/3/2017 Çarşamba günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                          Filiz Kerestecioğlu Demir

                                                                                                                                        İstanbul

                                                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

1 Mart 2017 tarihinde Muş Milletvekili Sayın Burcu Çelik ve arkadaşları tarafından (4001 sıra numaralı) erkek egemen sistemin Türkiye'de kadınların hayatlarında yarattığı sorunların araştırılarak kadın-erkek eşitliğinin sağlanması için gerekli ekonomik ve sosyal politikaların tespit edilmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 1/3/2017 Çarşamba günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin lehinde olmak üzere ilk konuşmacı Muş Milletvekili Sayın Burcu Çelik. (HDP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

Buyurun.

BURCU ÇELİK (Muş) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, sözlerime başlamadan önce, Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ ve Sebahat Tuncel, kadın sözcülerimiz Besime Konca ve Ayla Akat Ata, Grup Başkan Vekilimiz Çağlar Demirel, milletvekillerimiz Nursel Aydoğan, Meral Danış Beştaş, Selma Irmak, Gülser Yıldırım ve Diyarbakır Belediye Eş Başkanı Sayın Gültan Kışanak şahsında tüm belediye eş başkanlarını ve kadın mahpusları saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

Bugün konuşmamı dinlerken politikalarınız ve söylemlerinizle kadın karşıtı bir noktada olup olmadığınızı sorgulamanızı öneriyorum. Kadın tarihi salt katliamlar ve mağduriyetler tarihi değildir, kadın tarihi eşitlik ve özgürlük mücadelesinin kazanımlarıyla taçlandırılan bir tarihtir aynı zamanda. Tarihimizden devraldığımız mirastan güç alarak özgürlük alanlarımızı daha fazla geliştirip büyüteceğimiz bir dönemdeyiz. Açığa çıkan politikalardan ve yaşananlardan anlaşıldığı gibi, erkek egemen sistemdeki krizin ne kadar derinleştiği görülmektedir. Erkek egemen sistemin kendini yeniden inşa girişimleri halklara, kültürlere ve kadınlara şiddet politikaları olarak geri dönüyor.

Elbette açığa çıkan ve esasen hedef olan her zaman olduğu gibi kadınlar ve büyük mücadeleler sonucu elde edilmiş olan kadın kazanımlarıdır. Erkek egemen sistemin kendini var edebilmesi, kadının sosyal, siyasal ve çalışma alanlarındaki kazanımlarının ortadan kaldırılmasıyla, örgütlendiği kurumların hedeflenmesiyle, kadının biat kültürünü kabullenmesiyle mümkündür. Hükûmetin kadına karşı bakış açısı ve politikalarını daha iyi anlayabilmek için sizinle bazı rakamları paylaşmak istiyorum.

2002-2015 yılları arasında 13.928 kadın cinayeti yaşanmıştır. Kadına yönelik şiddet son on dört yılda yüzde 1.400 artmış, kadına yönelik cinsel taciz ise yüzde 449 artmıştır. On beş yılda her 100 kadından sadece 30’u istihdam edilebilmiştir. Sadece 2016 yılında en az 328 kadın katledilmiştir.

Burada iktidarın kadın milletvekillerine sormak istiyorum aslında: Mesela, neden 21 bakandan sadece 1’i kadındır? Bundan AKP kadın milletvekilleri de rahatsız değil midir acaba? Sadece bu rakamlar bile kadının siyasal, sosyal yaşamdan nasıl uzaklaştırılmak istendiğini göstermektedir. Bir yandan tecavüz ve istismar yasalaştırılmaya çalışılırken diğer yandan cezasızlık politikaları ve iktidarın cinsiyetçi nefret söylemleriyle evde, sokakta ve iş yerlerinde kadınların yaşam alanları daraltılıyor. Kadına yönelik her türlü şiddet meşrulaştırılarak teşvik ediliyor.

Korku ve baskı iklimini fırsat bilen Hükûmetin OHAL öncesi ve sonrası hedefi yine kadınlar ve kadın kazanımları olmuştur. Hâlbuki biz kadınlar, tarih boyunca tekliğe dayanan egemenliklere karşı özgürlüğümüz için mücadele ettik, baskıcı bütün yönetim biçimlerine karşı kentlerde, iş yerlerinde, evde, sokakta, yani yaşamın filizlendiği her alanda tüm kadınlarla birlikte el ele mücadele verdik. Biz kadınlara nesne olarak bakan erkek egemen sisteme karşı, kadın özgürlük mücadelesinin tarihsel deneyimleri, birikimleri ve geleneğiyle barış, özgürlük ve eşitlik mücadelesinin birer öznesi olduk.

OHAL sonrası halkın iradesinin temsil edildiği belediyelere memur atanmasının ardından gözaltına alınan veya tutuklanan kadınlar, kadın eş başkanlar olmuştur. Eş başkanlık kurumuyla kadının sosyal ve siyasal alanda etkinliği ve görünürlüğü artmıştır aslında. Ancak bugün eş başkanlık kurumuna bir suçmuş gibi bakılması, Hükûmetin kadın karşıtı politikalarının en açık kanıtıdır.

Kayyum olarak atanan memurların ilk işi kadın çalışmalarını durdurmak, kadın merkezleri ve kadına yönelik şiddet ihbar hatlarını kapatmak, kadın müdürlüklerini lağvetmek olmuştur. Bununla da yetinemeyen Hükûmet ve kayyumlar, kadın çalışanları meslekten ihraç etmişlerdir. OHAL döneminde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle pek çok kadın emekçi mesleğinden, işinden olmuştur. Bununla da yetinilmeyip kadın dernekleri, kadın kooperatifleri ve dünyanın ilk kadın haber ajansı olan JINHA kapatılmıştır. Bunlar, çok açık, kadını siyasi yaşamdan, çalışma yaşamından ve toplumsal yaşamdan tasfiye saldırılarıdır. Hükûmet kadınların yaşam koşullarını zorlaştırdığı gibi, bu koşullara çözüm üretebilen politikalardan çok uzaktadır. Ancak bilinmelidir ki binbir emek ve mücadeleyle elde edilen bu kazanımları hiçbir erkek sisteme teslim etmeye niyetimiz yok. Kadına yönelik cinsiyetçi nefret söylemlerinin normalleştirilmeye çalışıldığı bu dönemde öncelikle, sokağa çıkma yasaklarının yaşandığı bölgelerde duvarlara, yatak odalarına yazılan hakaretler ve hiçbir savaş hukukunda karşılığı olmayacak şekilde kadın bedeninin teşhiri Türkiye tarihine büyük bir utanç vesikası olarak geçmiştir.

Şimdi, karşımızda, her maddesi geleceğimizi ipotek altına alacak, toplumu kutuplaştıracak, savaşı derinleştirecek, yoksulluğu büyütecek, kadınları yaşamın her alanından tasfiye edecek bir anayasa teklifi var. “Cumhurbaşkanlığı teklifi” dediğiniz bu teklifin özünde tek adam rejimi olduğu bilinmelidir, en azından biz kadınlar bunu iyi biliyoruz. Çok açık dille söyleyelim: Bu tasarıyı kapalı kapılar ardında sadece erkekler olarak yazdığınızda ne düşündüğünüzü bilmiyoruz. Biz kadınlar için bu teklif, tekçi ve otoriter bir sistemi, kadın karşıtlığını esas alan baskı ve sömürüyü devam ettirerek olağanüstü hâl ve kanun hükmünde kararnamelerle düzenin kalıcı hâle getirilmeye çalışılmasıdır. Kadınların açığa çıkardığı sağduyulu, eşitlikçi, özgürlükçü yaklaşım bu sisteme kurban edilmek isteniyor. Burada tüm kadınlara şunu sormak istiyoruz: Şiddetin, hiyerarşinin, erkek egemen sistemin, ayrımcılığın, güvensizliğin tırmandırıldığı bir toplum mu istiyoruz; yoksa barışın, özgürlüğün, demokrasinin, birlikteliğin, çoğulculuğun yaşam bulacağı bir toplum mu istiyoruz değerli arkadaşlar? Hiçbir güç tarafından denetlenmeyen, denetleyecek bütün kurumlara prangalar takılan sistem mutlak iktidardır. Mutlak iktidar kimsenin niyetine bırakılacak bir durum değildir. Bir kere, her şeyin tek olduğu yerde demokratik bir sistem beklememiz gerçekçi olamaz. Biz kadınlar, yasamanın, yürütmenin ve yargının, yani bütün yetkilerin ve gücün tek bir kişinin elinde merkezîleşmesine, kurmaya çalıştığımız özgürlükçü ve demokratik yeni yaşamın tehdit edilmesine, siyasetin tamamen erkekleştirilmesine ve kadınların her alandan tasfiyesine izin vermeyeceğiz.

Önemli bir konuya daha değinmek istiyorum değerli arkadaşlar: Kadın mahpuslar. Şu anda ekranları başında bizleri seyrediyorlar. Kadın ve cezaevi olgularının bir araya gelmesiyle, erkek egemen tekçi zihniyetin keskinleştirilmiş uygulama alanı olarak karşımıza çıkıyor kadın cezaevleri. Ceza infaz sisteminde, Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşmelere rağmen, cinsiyete duyarlı ve kadın özgün ihtiyaçlarına ilişkin yasal düzenlemelerin bulunmaması, cezaevinde kadına yönelik rejimin uygulama içinde gelişmesi ve bu uygulamanın idari anlamda hükûmetler ve cezaevi yönetimi tarafından günlük değişebilen tutum ve politikalarla belirlenmesiyle sonuçlanmaktadır. Bu sebeple, gerek mimari, fiziki koşullar gerekse idari yönden erkek egemen tekçi zihniyetin keyfî uygulamaları son derece açık bir şekilde cezaevlerinde yaşanmaktadır. Dışarıda erkek egemen zihniyet tarafından kuşatılan, kamusal alandan izole edilen kadın, izolasyon içerisinde izolasyon yaşatılarak cezaevlerinde de yine erkek egemen sistemle karşı karşıya bırakılmaktadır. Evet, halkları yok sayan, sadece bir avuç yandaş ve sermayenin çıkarlarını gözeten ekonomi politikaları nedeniyle de biz kadınlar esasen yoksullaşıyoruz.

Değerli arkadaşlar, söyleyecek çok şey var ama biz kadınlar yüzümüzü tarihimize çevirdiğimizde göreceğiz ki hakikati giyinen binlerce kadının emeği, bilinci ve mücadelesi bizim asıl gücümüzdür. Bilinmelidir ki kadınların mücadele yaşı, gelmiş geçmiş bütün iktidarların yaşından daha büyük ve tarihîdir. Kadınlar, çoğulculuğun, renkliliğin, farklılıkların eşit haklarda bir arada ve birbirine saygı duyarak yaşamasının güvencesidir.

Kadınların barış, eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesi aynı zamanda yaşamı kurma mücadelesidir. Bu umudun tek bir kişi, zümre ya da sistemle kesintiye uğratılma girişimine izin vermeyeceğiz.

Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz mart ayı direniş ve mücadele ayıdır. Önümüzde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü var. Buradan bütün kadınların Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyorum ve son olarak şunu söylemek istiyorum: OHAL’de de bu hâlde de “kadın, yaşam, özgürlük” yani “…”(x) diyerek hepinizi selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelik.

Grup önerisinin aleyhinde olmak üzere Aydın Milletvekili Sayın Deniz Depboylu.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kadınların yaşadığı şiddet ve eşitsizlikle ilgili olarak sunulan önerge üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Aziz Türk milletini ve sizleri saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyetin 94’üncü yılında, 2017’de hâlâ kadınlarımızın hak ettiği değeri yaşamadığını görerek kadın şiddeti ve eşitsizlik üzerinde konuşuyor olmak çok üzücü. Aslında tarihimize dönüp baktığımızda, çok daha eskiden, şanlı tarihimizde kadınlarımızın nasıl haklara sahip olduğunu, hangi statüde bulunduğunu çoğumuz biliyoruzdur belki. Ama ben yine de biraz hatırlatmak istiyorum çünkü bunu hatırlatırsam, tarihimizde Türk kadınının yeri üzerinde biraz durursam bu, gelecek için bize güç ve umut verecektir diye düşünüyorum.

Biliyorsunuz ki Türk milleti, tarih boyunca, devlet kurma konusunda üstün bir yeteneğe sahip bir uygarlık olmuştur. Toplum içindeki kadının statüsü ve hakları o dönemde yer alan toplumlara göre ise çok daha farklı olmuştur. Kadın sadece ailenin direği değil, siyasi, hukuki alanda erkeğe eş değer bir konuma sahipti. Birlikte at binmeyi, ok atmayı, avlanmayı öğrenirler ve savaşlara bile birlikte katılırlardı. Bu tutum kadını erkekle birlikte siyasette eş değer konuma getirmiş, kadınlar hükümdarlık vekâletine sahip olmuş, devlet meclisine girme yetkisine, diplomatik görevlere sahip olmuş, elçileri kabul etme ve görüşme görevi almış, hukuksal alanda yetki kullanmıştır. Hatta savaş meclisinde bulunup kararlara imza atmıştır ve hatta, o zaman kanun niteliğindeki kararnameler, “Han ve Hatun buyuruyor ki” ifadesi olmadan, altında imzası olmadan çıkmamıştır.

Maalesef, kadına yönelik şiddetin o tarihte en ağır cezayla karşılaştığı dönemden bugüne nasıl gelinmiştir? Kadın, ayrıcalıklı konumunu geçen süreçte kaybetmiştir ki, ta ki Cumhuriyet Dönemi’nde kadının layık olduğu değere ve toplum içindeki hak ettiği konuma ulaşabilmesi noktasında Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği çabaya kadar. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kadının statüsüyle ilgili olarak sarf ettiği sözleri sizlerle paylaşarak bir kez daha hatırlatmak istiyorum: “Bir topluluk, bir ulus erkek ve kadın olmak üzere iki ayrı cinsten oluşur. Bir ulusun bir bölümünü geliştirip diğer bölümünü geliştirmeden toplumun tümünün gelişmesi olanaksızdır. Bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer yarısının göklere yükselmesi mümkün müdür?” Ama, maalesef, bu güzel sözlerle kadınlara sunulan hakların birçok ülkenin önüne geçtiği tarihten itibaren baktığımızda, istatistikler bize çok olumlu sonuçlar göstermemekte.

Dünya Ekonomik Forumu araştırma yapmış, 145 ülke arasında 2015 yılında Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’nu sunmuş. Burada, 2015’te Türkiye 145 ülke arasında 130’uncu sırada yer alıyor maalesef. Ekonomik katılım ve fırsatlar açısından Türkiye 131’inci sırada. Kadınların iş gücüne katılımında da 131’inci sırada. Türkiye ücret eşitliğinde ise 82’nci sırada. İş gücüne kadınların yüzde 32,20’si, erkeklerin yüzde 75,6’sı katılıyor. Eğitimde cinsiyet eşitliğinde 105’inci sırada olmamıza denk geliyor. Kadınların okuryazarlık oranında 105’inci sıradayız. Maalesef ülkemizde, okuryazarlık başta güzel, evet, okula kaydolma var ama kadınlarımızın, kızlarımızın çoğu ilerleyen süreçte eğitimine devam edemeden bir şekilde bırakıyor.

Siyasi güçlenmede 105’inci sıradayız, Mecliste kadın temsiliyetinde 86’ncı sırada, bakanlık pozisyonlarında 139’uncu sıradayız. Eğitim açısından kendi kurumlarımız STK’larımızın açıkladığı raporlar da iç açıcı değil. Bakıyoruz, ülkemizde kız öğrencilerin yüzde 39,9’unun lise ve dolayısıyla yükseköğretim aşamasına geçemeden eğitim sürecini terk ettiğini ya da terk etmek zorunda kaldığını görüyoruz. Bu da, her 100 kızımızdan 40’ı eğitimini tamamlayamıyor, dolayısıyla meslek sahibi olamıyor ve nihayetinde yine istihdamdan mahrum kalıyor demektir.

Hâlâ çocuk yaştaki kızlarımızın evlendirilmesinin önüne de geçmiş, geçebilmiş değiliz. Kadına yönelik şiddette artış bizi oldukça endişelendiriyor. Biliyoruz ki Türkiye’de her gün en az 4 kişi cinayete kurban gidiyor, en fazla artış gösteren kadın cinayetleri de aile içerisinde işleniyor.

Bu istatistikleri aslında çoğunuz biliyorsunuz. Tek tek bu istatistiklerden bahsetmek istemiyorum. Durum değişmiyor, 2015’teki cinayet sayıları ortada, istatistikler ortada, 2016’da ortada; 2017’de de hız kesmedi, devam ediyor.

Kadın şiddetinin görünen kısmının yanı sıra görünmeyen tarafı da var ve oldukça travmatik. Kadınların önemli bir kısmı çoğu zaman cinsel taciz, takip, mobbing, psikolojik şiddet, ekonomik şiddetle karşı karşıya kalıyor. Kadınların toplumsal yaşamdaki statüsünün iyileştirilmesi içinse yapılması gereken çok fazla şey var. Kız çocuklarımızın eğitimine devam ettirilmesinin sağlanması gerekiyor. Kız çocuklarımızın erken yaşta evlendirilmesinin artık son bulması gerekiyor ve yine kız veya erkek –biz burada eşitlikten bahsediyoruz- çocuklarımızın tamamen her türlü istismardan korunması gerekiyor. Bakıyoruz haberlere, her gün bir haberle karşılaşıyoruz çocuklarımızın uğradığı istismarlara yönelik olarak. Aslına bakarsanız bu, bir bakıma bende kaygı yaratırken bir bakıma da bir konuda bir umut veriyor. Neden biliyor musunuz? Artık ortaya çıkıyor, artık çocuklar şikâyet edebiliyor, aileler çocuklarının ne yaşadığını öğrenebiliyor; çocuklar ailelerinin denetiminde, gözetiminde, hakları savunularak o durumdan kurtarılabiliyor. Tabii bu da başka bir yönü.

“Pozitif ayrımcılık” dediğiniz, iktidar partisi olarak kadına ayrıcalık tanındığını öne sürdüğünüz uygulamalarınızın -gelişmelere ve istatistiklere bakıldığında- sonucunun pozitif olmadığını, yetersiz kaldığını ve vadettiği faydanın vuku bulmadığını görüyoruz. Kadın ve erkeğe eşit fırsatların sunulduğu, kadına saygının ön planda olduğu, hem kadına hem de erkeğe eşit desteğin sağlandığı çağdaş bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Bu sorunu çözmenin en değerli adımları sorunu fark etmek ve kabul etmektir, bunu unutmamak gerekir. Bu sebeple, kadınlarımızın sorunlarının görünür kılınması sorunların çözümü için çok önemli bir adımdır.

Yine, kadına saygı duyan siyasi partilerin siyasi temsilcilerinin ve liderlerinin kadın üzerinden siyaset yapmaması gerekiyor. Zira, kullanılan cümleler kadınları hedef hâline getiriyor ve kadına yönelik baskı ve saldırıları da meşrulaştırıyor, özellikle buna dikkat etmemiz gerekiyor.

Aslında kadının yaşadığı şiddetin boyutları o kadar geniş ki bazıları istatistik çalışmalarına da yansımıyor. Mesela terör; terör şiddetinde, terörün aldığı canların analarının yaşadığını direkt kendisine yöneltilen şiddetten nasıl ayırt edebiliriz? Çocuğunun vurulduğunu, bombalı bir saldırıda feci bir şekilde katledildiğini bilmek nasıl bir duygudur? Ya da çocuğunun kendi rızası olmadan, olmadığı hâlde ve siyasi ve ideolojik yönden istismar edilmek üzere alındığını, ölümün önüne konulduğunu bilmek bir kadın için, bir ana için nasıl bir duygudur?

Şiddet, dolaylı veya dolaysız, en çok kadınlarımızın canını yakmaktadır. Kadına saygı duyan, kadının çektiği her türlü acıya duyarlı olduğunu iddia edenlerse önce, başta terör olmak üzere her türlü şiddetin karşısında dik durmayı öğrenmeli, durabilmeyi becerebilmelidirler. Aziz Türk milletinin bekasını garanti altına alan, çocuk, kadın, erkek her ferdin güvenliğini sağlayacak olan Türkiye Cumhuriyeti’nin korunması ve güçlenmesi için çaba sarf etmelidirler. Çocuklarının canını alan teröristlere sahip çıkan peşmergenin başının “bayrak” diye nitelendirdiği şeyin şanlı Türk Bayrağı’nın yanına asılması şehit analarının yüreğini de nasıl acıtmıştır, bu nasıl bir şiddettir, nasıl bir psikolojik şiddettir; bunun da bilinip duyarlı olunmasının sağlanması lazımdır.

Kadınlarımızın yaşadığı acı ve haksızlıklara karşı dik durmak demek Türk kadınının millî ve manevi hassasiyetlerine de saygı duymayı gerektirir ki bu en başta şehitlerimize duyacağınız saygıdır. Şehitlerimizin ruhuna yük getirecek, arkadan analarının da, kadınlarının da yüreğini acıtacak uygulamalara son vermeniz lazım.

Teşekkür ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Depboylu.

Grup önerisinin lehinde olmak üzere ikinci konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Sibel Özdemir.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Halkların Demokratik Partisinin kadın-erkek eşitliğinin sağlanması amacıyla vermiş olduğu grup önerisi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de kadınların karşı karşıya oldukları temel sorunlar ve eşitsizlikleri şu başlıklarla sizlere özetlemeye çalışacağım: Eğitim olanaklarına erişim, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ekonomik bağımsızlık ve istihdam, toplumsal yaşamda temsil, siyasette kadın temsili.

Evet değerli milletvekilleri, eğitim ile kadının toplumsal ve ekonomik yaşama katılımı, ailede söz sahibi olma ve aile içi şiddetle karşılaşma olasılığı arasında kuvvetli bir ilişki tespit edilmektedir. Eğitimin her kademesinde kız ve erkek çocukları arasında eşitsizlikler gözlemlenmektedir. Kız çocuklarının üçte 1’inin eğitim görmesi aileleri tarafından engellenmektedir. Yetişkin nüfusun ortalama eğitim süresi altı buçuk yıl iken kadınlarda beş buçuk yıldır. Kadınların yüzde 20’si lise ve üzeri eğitime sahipken bu oran erkeklerde yüzde 29’dur. Yine, TÜİK verilerine göre Türkiye’de 2014 yılında 25 ve daha yukarı yaşta olan ve okuma yazma bilmeyenlerin oranı erkeklerde yüzde 2 iken bu oran kadınlarda yüzde 9’dur. Lise ve dengi okul mezunu olanların yüzde 23’ü erkeklerden, yüzde 15’i kadınlardan oluşmaktadır. Yüksekokul ve fakülte mezunu olanlarda ise bu orana baktığımızda, erkeklerde yüzde 16, kadınlarda ise yüzde 12’dir.

Değerli milletvekilleri, eğitim sistemimizdeki bu sonuçlar kadının istihdamına da doğrudan yansımaktadır. Kadın iş gücü ve kadın istihdamı konusunda şu çarpıcı verileri sizlerle paylaşmak isterim: Kadın istihdamı oranında Türkiye, 35 OECD ülkesi arasında sonuncu sıradadır. OECD verilerine göre Türkiye’de kadınların iş gücü piyasasına katılımı yaklaşık yüzde 30-33 seviyesinde iken erkeklerin iş gücüne katılım oranı yüzde 70 düzeyinde seyretmektedir. Son açıklanan TÜİK verilerine göre genç kadın işsizlik oranı bir önceki yılın kasım ayına göre neredeyse yüzde 7 oranında artarak yüzde 30’lara yükselmiştir. Kadın istihdamı ile erkek istihdamı arasındaki makas ülkemizde giderek açılmaktadır. Ayrıca son açıklanan verilere göre sigortalı çalışan 40 bin kadın işsiz kalmıştır. Türkiye’de 244 bin kayıtlı kadın esnaf varken kayıtlı esnafların sadece yüzde 14’ü kadınlardan oluşmaktadır Gümrük ve Ticaret Bakanlığının yayınlamış olduğu son resmî verilere göre ve bu eşitsizlik daha da artmaktadır. Hükûmetin övünerek çıkardığı son yasal düzenlemeler de bu sorunun çözümü noktasında maalesef yetersiz ve sonuçsuz kalmıştır.

Değerli milletvekilleri, kadın-erkek eşitsizliği üst düzey yönetim kadrolarında da yaşanmaktadır. TÜSİAD’ın Kadınlar Önemli Türkiye Raporu’na göre 102 dev şirkette kadın temsili yaklaşık yüzde 40’lardadır. En yüksek kadın temsil oranı yüzde 56’yla finans alanında olmaktadır. Üst düzey yöneticilerde kadın temsil oranı yüzde 25, genel müdürlerde ise yüzde 15 düzeyindedir. Yine, Economist dergisinin Cam Tavan Endeksi’nde de, baktığımızda, 100 tam puan verilen ülkeler arasında 29 OECD ülkesi değerlendirilmiştir. Kadın ve Çalışma Endeksi’ne göre Türkiye, 27,2 puan ile sondan 2’nci sırada yer almaktadır. İş Gücüne Katılım Endeksi’nde de Türkiye son sıradadır.

Değerli milletvekilleri, yine benzer şekilde Dünya Ekonomik Forumu’nun ekonomi, eğitim, sağlık ve siyaset alanlarında kadınların durumunu değerlendiren Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde, Türkiye 2016 yılında 115 ülke içinde 105’inci; 2014 yılında 142 ülkeyi değerlendiren endekste Türkiye, 125’inci sıraya gerilemiş; 2015 verilerine baktığımızda ise 145 ülke arasında beş sıra daha gerileyerek 130’uncu sıradadır. Yine, geçen yılın açıklanan verisine baktığımızda ise bu da ilginç, yine 2016 endeksinde 144 ülke arasında 130’uncu sırada yer almıştır. Fark ettiğiniz üzere bu iktidar dönemlerinde yani kadın erkek eşitsizliğinde Türkiye, son on yılda 25 sıra gerilemiştir.

Yine 35 OECD üyesi ülkenin dâhil edildiği bir rapora baktığımızda Türkiye’de kadınlar ile erkekler arasındaki ücret eşitsizliği sürdüğü gibi giderek artmaktadır. Kadınlar ve erkekler arasındaki ücret eşitsizliği ortalaması, OECD genelinde yüzde 8 iken Türkiye’de bu oran neredeyse yüzde 20’lere çıkmaktadır.

Yine, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP’nin Bölgesel İnsanî Gelişme Raporu’na göre farklı etnik kimliklere, engellilere, gençlere karşı yapılan ayrımcılığın yanında en büyük ayrımcılığın ve ciddi boyutlarda ayrımcılığın kadınlara karşı yapıldığı ortaya çıkmıştır. Türkiye’de kadınlar, erkeklere göre yüzde 30 daha az iş bulma imkânına sahipler ve istihdamda da yeterince yer almamaktadırlar. Erkeklere göre daha az ücretle çalıştırılıyorlar, ev işleri gibi karşılığı ödenmemiş işlerde erkeklere göre en az iki buçuk kat daha fazla çalıştırılıyorlar.

Şimdi, siyasette kadın erkek eşitsizliğine geldiğimizde, dünyanın birçok ülkesine göre, birçok Avrupa ülkesinden önce 1934 yılında seçme ve seçilme hakkına sahip olan kadınlarımızın siyasette temsili, dünya ve Avrupa ortalamasının çok çok gerisindedir. Türkiye Büyük Millet Meclisindeki kadın milletvekili sayısı oranı yüzde 14,73’tür. Bu oran, kadınların siyasete katılımında dünya ortalaması olan yüzde 22 ve Birleşmiş Milletlerin yüzde 30 hedefinin çok çok altındadır. Evet, değerli milletvekilleri, son seçimde 43 il, kadın milletvekilleriyle temsil edilememektedir. Bu düşük oranın bile cinsiyet kotaları sayesinde olduğunu söylemek mümkündür maalesef.

Bürokraside kadının yerine bakacak olursak, Türkiye'de 27 kabine üyesinden sadece 1 kadın bakan vardır. Bugün itibarıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan 18 ihtisas komisyonunun sadece 1’inde kadın başkan görev yapmaktadır. 81 il emniyet müdürünün tamamı erkektir. Türkiye'deki kamusal alandaki üst düzey kadın yönetici oranı, kayda değer bir değişme gösteremediği gibi, yüzde 10’lar düzeyinde kalmaktadır. Kadın hâkim oranı yüzde 37 düzeyinde, kadın profesörlerin oranı yüzde 30’u maalesef aşamamaktadır, kadın polis oranı ise yüzde 6 düzeyindedir.

Kadın-erkek eşitsizliğinde kadınlar aleyhine seyreden bu vahim tabloda ortaya çıktığı üzere, on beş yıldır bu ülkeyi yöneten ve bu iktidarın, kadın sorunlarını öncellemediği ve çözüm iradesinden de uzak kaldığı ortadadır. On beş yılda kadınların bu eşitsiz koşullardaki zorlu mücadelesi iyileşmediği gibi, daha da kötüleşmiş durumdadır. (CHP sıralarından alkışlar)

Kadınlar, bugün sadece toplumsal cinsiyet eşitliği talepleri şöyle dursun, bir yaşam mücadelesi içindeler. İşte, kadına yönelik şiddetle ilgili ortaya çıkan tablo ortadadır.

Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri dönemi, en çok da kadın cinayetleriyle anılacaktır. Bakın, 2002-2017 Ocak ayında 14.293 kadın cinayeti işlenmiştir. Hükûmet, 2016 yılında 328 kadın vatandaşımızın yaşam hakkını koruyamamıştır ve sadece geçtiğimiz ocak ayında 37 kadın cinayeti işlenmiştir.

Kadınların bilimde, siyasette, ekonomide, bürokraside çok daha fazla ve eşit koşullarda yer alması ve temsil edilmesiyle ekonomik kalkınma ve büyüme sağlanacaktır. Ayrıca, nitelikli, çağdaş, donanımlı bireyler ve nesiller yetiştirmenin temel koşulu, kadınların ekonomik ve toplumsal yaşamın her alanında güçlendirilmesi, statüsünün yükseltilmesi ve eşit temsiliyle mümkün olacaktır.

Ben buradan bütün kadınlara tekrar seslenmek istiyorum: Yaşamakta olduğumuz bu sorunlarımızın çözüme kavuşturulması noktasında bir önerisi olmayan bir Anayasa değişikliğinin halk oylamasıyla karşı karşıya kalacağız. Cumhuriyetle elde ettiğimiz kazanımlarımızı korumak, demokratik ve özgür bir ülkede eşit yurttaş olarak yaşamak, hepimizin karşı karşıya kaldığı toplumsal eşitsizliklerle mücadele etmek ve on beş yıldır sorunlarımıza kalıcı çözümler üretemeyen bu iktidarın sorunlarımıza dair çözümsüz politikalarına karşı “hayır” diyerek kendimiz ve en önemlisi, çocuklarımız için yeni ve umutlu bir başlangıç yapalım diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özdemir.

Sayın Çelik, sisteme girmişsiniz.

BURCU ÇELİK (Muş) – Evet Sayın Başkan.

Tam bu konuşmaların üzerine, İstanbul’da 5 Martta yapılacak olan 8 Mart mitingi…

BAŞKAN – Mikrofonunuzu açalım, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

21.- Muş Milletvekili Burcu Çelik’in, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle 5 Mart Pazar günü kadınlar tarafından İstanbul’da düzenlenmek istenen mitingin güvenlik gerekçesiyle iptal edildiğine ilişkin açıklaması

BURCU ÇELİK (Muş) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Tam bu konuşmaların üzerine aslında güzel bir haber veremeyeceğim ama şöyle: Hem Parlamentoyu bilgilendirmek istiyoruz hem de yetkililerin bu anlamda tekrardan, yeni baştan düşünerek karar vermesini bekleyeceğiz bütün kadınlar ve bizler.

İstanbul’da 8 Mart Kadınlar Günü için gerçekleştirilecek olan miting güvenlik gerekçesiyle iptal edilmiş. Fakat, kadınlar şöyle söylüyor, bize ulaşan, bize gelen telefonlardan şunu söyleyebiliriz sadece: Nasıl ki günlerdir alanlarda referandum çalışması yürüten Sayın Başbakanın ve Hükûmet temsilcilerinin, iktidar temsilcilerinin güvenliği alınıyorsa, bir gün dahi olsa kadınların güvenliği alınabilmeli ve kadınlar o gün sokaklarda ve alanlarda olmalıdır.

Bu anlamda çağrımız yetkilileredir, temsilcileredir, bu konuda karar verici olanlaradır. Kadınlar, o gün öyle ya da böyle alanlarda ve sokaklarda olacaktır. Esas gerekçemiz, meselemiz aslında kadınların değil bir gün, her gün güvenliğinin alınabileceği politikaların üretilmesidir Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelik.

VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, 5 Mart Pazar günü İstanbul’da yapılacak mitinge izin verilmediğine ve sorunun çözümü için girişimde bulunacağına ilişkin konuşması

BAŞKAN – Ben de bu bilgiyi biraz önce aldım. İstanbul Valiliği tarafından 5 Mart Pazar günü kadınların yapacağı mitinge güvenlik gerekçesiyle izin alınamadığına dair bir bilgi ulaştı bana da. Ben de bir İstanbul Milletvekili olarak hem bu mitinge katılacağım ama aynı zamanda sorunun çözülmesi için de birazdan girişimlerde bulunacağım. Umarım bu sorun çözülür ve kadınlar, pazar günü İstanbul’da bu mitingi gerçekleştirirler, 8 Martı diledikleri şekilde de kutlarlar.

Sayın Özel, buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

22.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle 5 Mart Pazar günü kadınlar tarafından İstanbul’da düzenlenmek istenen mitingin güvenlik gerekçesiyle iptal edildiğine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, aynı konuya yönelik söz talebinde bulunmuştum.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne en yakın gün olan 5 Mart Pazar günü kadınlar tarafından düzenlenmek istenen miting, OHAL gerekçe gösterilerek ve güvenlik gerekçeleriyle iptal edildi.

Bu ülkenin bir Başbakanı var. Hangi partiden olursa olsun bir demokraside bir Başbakanın söylediği sözün kıymeti olur. Binali Yıldırım, OHAL ilan edildiğinde -tüm karşı çıkışlarımıza rağmen- şu ifadeyi kullanmıştı: “Biz OHAL’i devlet için ilan ediyoruz, vatandaşa etmiyoruz. Hiçbir özgürlük kısıtlanmayacak.” Cerattepe’deki köylülerin eylemi, OHAL gerekçesiyle kısıtlandı, yasaklandı. Her ay Soma’da yapılan ölen maden şehitlerini anma yürüyüşleri, OHAL gerekçesiyle engelleniyor. Sayısız örnek varken en son, Dünya Kadınlar Günü’yle ilgili yapılacak miting, OHAL gerekçesiyle engelleniyor. Bu Başbakanın sözünün bir kıymeti var mı?

İktidar partisine soruyorum: Hani siz OHAL’i devlete ilan etmiştiniz? Nasıl oluyor da Dünya Kadınlar Günü kutlamasını OHAL gerekçesiyle, güvenlik gerekçesiyle iptal ediyorsunuz? Eğer güvenlik gerekçesi gerekçeyse 16’sında sandık güvenliğini nasıl sağlayacaksınız? Bizlerin meydanlarda propaganda güvenliğini nasıl sağlayacaksınız? Ülkeyi OHAL’den çıkaramayanlar hangi yüzle hükûmet etmeye devam edecekler?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özel.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- HDP Grubunun, Muş Milletvekili Burcu Çelik ve arkadaşları tarafından, erkek egemen sistemin Türkiye’de kadınların hayatlarında yarattığı sorunların araştırılarak kadın erkek eşitliğinin sağlanması için gerekli ekonomik ve sosyal politikaların tespit edilmesi amacıyla 1/3/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 1 Mart 2017 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin aleyhinde olmak üzere ikinci ve son konuşmacı, Düzce Milletvekili Sayın Ayşe Keşir.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AYŞE KEŞİR (Düzce) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisi grup önerisi hakkında partim adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, yaklaşık otuz beş yıldır bu alanda çalışan biri olarak, 17 yaşından beri sivil toplum kuruluşlarında kadın çalışmaları yapan biri olarak metni dikkatli okudum, bir kez daha okudum. Hatta “Kadın erkek eşitliği politikalarında bugüne kadar hiçbir şey başarılı bir şekilde hayata geçmemiştir.” ifadesini esefle okudum. Dün 28 Şubatı hazin bir şekilde burada yâd ettik. Ben de o dönem çalışma hayatının içinde olan bir kadındım. Yaklaşık on yıllık bir süreçte, çalışma hayatında bu sürece muttali olan bir kadındım.

Özellikle şunu ifade etmem lazım, parti kurucu liderimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan kadınla ilgili pek çok konuşmasında şu düsturu söylerken biz de onun arkasından ilerledik: “Kadına karşı ayrımcılık, ırkçılıktan beterdir.” Partimizin bugüne kadar yaptığı tüm çalışmalardaki en önemli düsturlarından birisi de budur.

Aynı zamanda, az önce bazı veriler verildi. Benim de elimde var bazı veriler, onları da paylaşacağım şimdi sizinle. Eğitim, cinsler arası, cinsiyetler arası ve sosyoekonomik yapılar arası en önemli fırsat eşitliği araçlarından birisidir. Eğitimde fırsat eşitliği sağlamak en önemli görevlerimizdendir.

Bakın, burada bir rakam paylaşacağım sizinle. 2002’de kız çocuklarının üniversitelileşme oranı –Sayın Vekil, az önce verdiğiniz rakam 2002 yılına aitti- yüzde 13,5. Bugün 81 ilde açılan üniversitelerle ve bundan önce de, tabii, akabinde ortaöğretimin on iki yılla zorunlu hâle getirilmesiyle kız çocuklarının yükseköğrenime katılım oranı yüzde 43’tür, 2016 rakamını veriyorum. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamadığımız süre içinde biz ne istihdamdaki ne de karar alma mekanizmalarındaki eşitlikten çok fazla bahsedemiyoruz çünkü hayatın bir gerçeği. Özellikle, karar alma mekanizmalarını ve istihdamı besleyen en önemli alan eğitimdeki fırsat eşitliğidir.

Diğer yandan, 2005 ile 2015 yılları arasında yaklaşık 3 milyon kadın, istihdam piyasasına yeni katılmıştır ve bu oran, o anlamda yükselmiştir.

Aynı zamanda, şu an içinde bulunduğumuz Parlamentoya, biliyorsunuz, 1935’te, o yıl yapılan seçimlerle kadınlar, bu Parlamentoya ilk defa girdiler, o dönemdeki oran, yüzde 4 civarındaydı. Ne yazık ki ve ne yazık ki 2002 yılına kadar bu oran hiç aşılamadı. 2002 yılına kadar AK PARTİ mi iktidardaydı? Hatta ve hatta öyle dönemler oldu ki yüzde 1,5’un altına dahi düştüğü dönemler oldu. Bugün Parlamentodaki kadın oranımız yüzde 14. Tabii ki kabul edilebilir eşiği henüz yakalamış değiliz ama geçmiş dönemlere, son üç-dört seçime baktığınızda oranın tatmin edici oranda arttığını göreceksiniz.

Diğer yandan, tabii, 6284 sayılı Yasa’mız var biliyorsunuz, kadına yönelik şiddetle mücadele için çıkardığımız bir yasa. O yasanın yapım sürecinde Bakanlık personeli olarak yasada emek vermiş bir kardeşinizim. Özellikle, sivil toplum kuruluşlarının yasa yapım sürecine katılım ve katkısının sağlanması ve katılımcı bir perspektifle hazırlanmış bir yasadır. Hatta, İstanbul Sözleşmesi’ni çekincesiz olarak ilk imzaladıktan sonra Parlamentodan geçirdiğimiz bu yasadan dolayı… Avrupa ülkelerinin pek çoğunda İstanbul Sözleşmesi’nin uyum yasası çıkartılamamıştır, gerekçe de ekonomik gerekçelerdir. Çünkü çıkardığınız her yasanın ekonomik bir karşılığı vardır, oluşturduğunuz her kurumun ekonomik bir karşılığı vardır. Pek çok Avrupa ülkesi, İstanbul Sözleşmesi’nin uyum yasası olan bu yasayı ne yazık ki çıkartamamıştır.

Tabii, az önceki konuşmacılar Anayasa değişiklik paketinden de bahsettiler kadınlarla ilgili, ben de onlara şunu sormak isterim: 2012 yılında kadınlara pozitif ayrımcılığı içeren bir Anayasa değişiklik paketimiz vardı, o pakete de, bugün “hayır” diyenlerden yeterince destek görmediğimizi buradan kayda geçirmek istiyorum.

Diğer taraftan, önerge metnine baktığımda… Uluslararası siyasette şöyle bir kavram var değerli milletvekilleri: Kadın ve çocuk konuları için uluslararası siyaset “soft topic” der yani yumuşak konular, siyaset üstü olmaya çok müsait kavramlar ve ortak dil geliştirilebilen kavramlar. Ama ne yazık ki okuduğumda, metnin sonuna doğru şunu gördüm: Kadın hakları ve kız çocukları hakları için başlatılan bir iddianın, sonunda, gelip parti politikalarına ve kayyumlara atfedilmesinin, kayyum sürecine atfedilmesinin bu “soft topic” alanın istismarı olduğunu düşünüyorum.

Tabii, şunu da sormak isterim: Keşke bu önerge metni hazırlanırken birkaç kalem daha konu içinde olsaydı. Bugün kız çocuklarının eğitime erişimini, evet, önemsiyoruz, bu konuda ittifak hâlindeyiz ama bugün, doğu ve güneydoğuda yakılan okullarla kaç kız çocuğunun eğitimi engellendi? Bu soruyu soruyor muyuz kendimize ya da dağa kaçırılan 18 yaş altı kız çocuklarının bugün bir meslek sahibi olmasının engeli bu önergede niçin yok?

Size birkaç fotoğraf göstereceğim. Buradaki ve buradaki kız çocuklarının cinsel istismarı niçin bu önergede yok? Dağa kaçırılan 18 yaş altı kız çocuklarının burada ne işi var? Bu çocukların bugün okulda olması, meslek öğrenmesi gerekirken bu çocukların burada ne işi var? Buna itiraz etmeyenler, kadın hakları mücadelesinden nasıl bahsediyorlar diye sormak istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Aynı zamanda, biliyorsunuz, yapılan araştırmalar şunu söylüyor: Dağa devşirilenlerin yüzde 80’i çocuk. Bu çocukların aileleri, biliyorsunuz, 2014 yılında çocuklarını istemek için eylemler yaptılar. O günlerde, daha sonra, HDP’nin de yöneticisi olan Sayın Demirtaş, acaba ne demişti annelere, o eylemi yapan ailelere ne demişti? Nasıl hakaret etmişti? “Ücret alıyorsunuz, para karşılığı bu eylemleri yapıyorsunuz.” demişti. Hatta o aileler, örgüt tarafından ölüm tehditleri almışlardı ve eylemlerini bırakmak zorunda kalmışlardı. Niçin o çocukların hakkı bu önergede yok?

Aynı zamanda, şunu da ifade etmek istiyorum ki, sadece ve sadece… Az önce konuşmacı, “kadın hakları tarihi” diye bir tabir kullandı. Biz siyaseti kadın-erkek omuz omuza yapmaya inanıyoruz, ne önde ne arkada, biz, AK PARTİ olarak kadın-erkek omuz omuza siyaset yapmaya inanıyoruz. Bu anlamda, partimiz yaklaşık on beş yıllık siyasi tarihinde, hem meclis üyeleri listelerinin belirlenmesinde hem milletvekilleri listelerinde bu omuz omuza güce inanmıştır. Aynı zamanda, kadınların siyasette kalıcı olması son derece önemlidir. Biz, sivil toplum kuruluşlarından, parti örgütlerinden yetişen kadınların parti listelerinde yer alması konusunda kararlıyız. O anlamda, atfedilenlerin hiçbirinin, hiçbir iddianın doğru olmadığını düşünüyorum.

Diğer yandan, dağa kaçırılan kız çocuklarının tecavüzleri, intiharları ve infazları niçin konuşulmuyor bu önergeyi verenler tarafından? Bakın, üniversite öğrencisi olup kandırılarak dağa kaçırılan gençlerin büyük bir kısmına -örgüt infazıyla- infaz yapıldığı biliniyor ve bununla ilgili, ailelerine de “Devletle çatışırken öldü.” denerek bir de cenaze törenleri yapılıyor. Üniversite öğrencisi çocuklar niçin dağda olduğunu sorguluyor çünkü. Sorgulayan, soran bir gençlik istenmediğini de buradan görüyoruz.

Aynı zamanda, elimde bir araştırma daha var, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün yaptığı bir araştırma. PKK’daki 15 yaş altı çocukların varlığından bu araştırma da bahsediyor. Bunları sadece şifahen söylemiyorum, gazete haberlerine dayandırarak söylemiyorum. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün… 15 yaş altı çocukların, kız ve erkek çocuklarının PKK’da varlığı niçin sorgulanmıyor diye sormak isterim.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Keşir.

Sayın Çelik…

BURCU ÇELİK (Muş) – Sayın Başkan, bütünü itibarıyla zaten yaptığımız konuşmaya karşılık, içeriğinde şahsımı da hedef alan ifadeleri oldu. Sataşmadan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Çelik, iki dakika size sataşmadan söz veriyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Muş Milletvekili Burcu Çelik’in, Düzce Milletvekili Ayşe Keşir’in HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

BURCU ÇELİK (Muş) – Evet, değerli milletvekilleri, şimdi, öncelikle, sayın hatibin konuşmasında kendi politikalarıyla ilgili, kendi çalışmalarıyla ilgili gerçekten kamuoyunu, bizleri ikna edecek olan bir tek cümlenin dahi geçmemesi zaten aslında her şeyi açığa çıkarıyor; bu bir.

İkincisi, Parlamentodaki oran meselesi. İyi ki Halkların Demokratik Partisi var, iyi ki gerçekten sistemimiz o kadar çok kadın temelinde devam ediyor ki iyi ki varız ki, iyi ki bu oranı yükseltmişiz diye buradan tekrardan hatırlatmak isterim Sayın Hatip.

Onun dışında, şimdi, bu kürsüde gerçekten bazı şeyleri konuşabilmek için bir kere duruşunuzun ve sözlerinizin de gerçekten buna uyması gerekir; şöyle: Bu toplumda, şu anda bu ülkede, şu koşullarda biz barışı konuşabiliyor muyuz? Barışı konuşan onlarca akademisyenin, avukatın, muhalif olan herkesin sesi kesilmişken, hepsi cezaevindeyken, bu kadar hızlı bir şekilde tutuklanıyorken sizin bahsettiğiniz bu konuşmaların gerçekten karşılığı var mı?

Dördüncüsü, Sayın Demirtaş’la ilgili olarak söylediğiniz konuşmanın… Burada zikrettiğiniz -bir kadın olarak aslında cevap vermek istemedim ama- hiçbir tutarlılığı, hiçbir şekilde doğruluğu olmayan sözlerin bu kürsüden kamuoyunu yanıltarak, kamuoyunda bir algı yaratma hissiyatıyla söylenmiş olması gerçekten çok üzücü.

Meselemiz, kadındır, kadın politikalarıdır; on beş yıllık iktidarınızda gerçekten, kadınlara yönelik ne yapıldığıdır, ne yapılmadığıdır. Eğer araştırılmasını istediğiniz ya da tespit edilmesini istediğiniz bir durum varsa önergemiz zaten bu yüzdendir. Buyurun gelin komisyonu kabul edin, hep birlikte oy verelim, başlayalım araştırmaya; gerçekten, kadınlar bu ülkede neden ölüyor, neden katlediliyor, istihdam neden bu kadar düşük, neden bu kadar sosyal, siyasal ve toplumsal alanda kadınlar yok, açığa çıksın.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Çelik.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Özel…

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

23.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Cumhuriyet Halk Partisi olarak siyasette ön seçimi ve partilerin Parlamentoya taşıdıkları kadın sayısına göre alacakları Hazine yardımının belirlenmesini düzenleyen 5 kanundan oluşan bir paket teklif ettiklerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak geçtiğimiz hafta Genel Başkanımız ve tüm milletvekillerimizin imzasıyla 5 kanundan oluşan bir paket teklif ettik. Bu teklifimizde parlamenter sistemin güçlendirilmesi, siyasetin ve seçimlerin finansmanı ve şeffaflaşmasıyla ilgili çok ciddi düzenlemeler var.

Bunun yanında, içindeki maddelerden bir tanesinde partilere yapılan Hazine yardımı 2 katına çıkarılırken, Parlamentoda, partilerin Parlamentoya taşıdıkları kadın sayısına göre alacakları Hazine yardımının belirlenmesi de düzenleniyor.

Ayrıca, Cumhuriyet Halk Partisi olarak yine verdiğimiz aynı teklifte, Parlamentonun 550 milletvekilinden oluşmasını, bunun 440’ının ön seçimle belirlenmesini öneriyoruz. Bu durumda, Cumhuriyet Halk Partisinde olduğu gibi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Müsaade ederseniz…

BAŞKAN – Açıyorum, tabii ki tamamlayın.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – …eğer kararı tek bir seçici vermiyor, tüm üyeleriniz veriyorsa, kadınlar siyasette kendilerine daha fazla yer, hak ettikleri daha fazla alanı bulabiliyorlar.

Bu konuda Komisyonda görüşme yapıldığı sırada, kadın kotası ya da cinsiyet kotası da konuşulabilir ama kotaların değil, kafaların değiştiği bir siyaset için ön seçimi ve Meclise ne kadar çok kadın gelirse o kadar çok Hazine yardımını öneriyoruz. Bu konuyu da kamuoyunun ve Parlamentonun dikkatine sunduğumuzu ifade etmek isterim.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özel.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- HDP Grubunun, Muş Milletvekili Burcu Çelik ve arkadaşları tarafından, erkek egemen sistemin Türkiye’de kadınların hayatlarında yarattığı sorunların araştırılarak kadın erkek eşitliğinin sağlanması için gerekli ekonomik ve sosyal politikaların tespit edilmesi amacıyla 1/3/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 1 Mart 2017 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

2.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Murat Emir ve arkadaşları tarafından, Ankara Maltepe’de bulunan eski hava gazı fabrikasının yıkılması ve asbestli kalıntıların mahkeme kararı beklenmeksizin kaldırılmasına ilişkin araştırmanın yapılması amacıyla 1/3/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 1 Mart 2017 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

01/03/2017

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun, 01/03/2017 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                     Özgür Özel

                                                                                                                                        Manisa

                                                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

Ankara Milletvekili Murat Emir ve arkadaşları tarafından, Ankara Maltepe’de bulunan eski havagazı fabrikasının yıkılması ve asbestli kalıntıların mahkeme kararı beklenmeksizin kaldırılmasına ilişkin araştırmanın yapılması amacıyla, 01/03/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin (1108 sıra no.lu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 01/03/2017 Çarşamba günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin lehinde olmak üzere ilk konuşmacı, Ankara Milletvekili Sayın Murat Emir. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika, buyurun.

MURAT EMİR (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, bu konuşmayı bir siyasetçi olmaktan öte, bir hekim duyarlılığıyla yaptığımı belirtiyor ve sizin de vicdanlarınızla dinlemenizi diliyorum, umuyorum.

Sevgili arkadaşlar, Ankara’da dört gündür çok önemli bir çevre faciası yaşanıyor. Bu, sadece çevre faciası değil, asbesti soluyan insanlar açısından da son derece tehlikeli hastalıkların başlangıcı anlamına geliyor. Asbest son derece güçlü bir zehirdir, akciğer kanseri yapar, mezotelyoma yapar ve “asbestozis” dediğimiz akciğer hastalığını yapar ve bunların hepsi de ölümcüldür.

Şimdi, “Sigara sağlığa zararlı.” diyoruz. Evet, çok sigara içerseniz akciğerleriniz hastalanır ancak asbest bambaşka bir şey. Asbesti solursanız eninde sonunda akciğer kanseri olursunuz. Bu nedenle “asbest” duyduğunuz yerde hemen irkilmeniz gerekiyor ama tabii, bakıyorum, kimsenin irkildiği yok, Melih Gökçek gibi.

Değerli arkadaşlar, öncelikle, bu arazi, bu arsa niye bu kadar hızla yıkılıyor, bu gözü dönmüşlük niye diye bakıyoruz. Burada bir bina var, bu bina kültür varlığı olarak kabul edilmiş ve koruma altına alınmış. 2010 yılında kentsel dönüşüm alanı ilan edilmiş belediye tarafından, yetmemiş, 2016’da da emsal artışları yapılmış. 40 bin dönümü belediyeye ait, 10 bin dönümü özelleştirmelerden dolayı bir başka firmaya ait olan 50 dönümlük arazinin firmaya ait kısmına 2,5 emsal, belediyeye ait kısmına da 4 emsal verilmiş, yükseklik sınırı da konmamış. Yani Ankara’nın ortasında Melih Gökçek için 40 dönümlük, 4 emsalli, 300 metre gökdelenler dikebileceği bir alan, çok çok çekici. Buraya kadar anlıyoruz, bildiğimiz Gökçek, her zamanki gibi arsa rantı peşinde. Burada sorun var ama burada duruyoruz. Ancak, bu arsa üzerinde bir başka durum var: Buranın içerisinde 350 ton asbest var. Hava gazı fabrikası yapılırken, eski teknoloji olduğu için yalıtım malzemesi olarak asbest kullanılmış ve o 350 ton asbestin usule uygun olarak sökülmesi gerekiyor.

Öncelikle, biz bu konunun üzerine gittik, bir soru önergesi verdik İçişleri Bakanlığına, Belediyeye sorduk, burayı ne yapacaksınız, ne yapmayı planlıyorsunuz, bu asbesti ne yapacaksınız dedik. Belediye bize dedi ki… Bakınız, Belediyenin yazısını gösteriyorum size, diyor ki: “Bu tarih itibarıyla, eski hava gazı fabrikasının kalıntılarının yıkım işlemleri mahkeme kararıyla durdurulmuş olduğundan, belediyemizce herhangi bir söküm ve yıkım çalışması yapılmamakta olup mahkeme sürecinin sonucu beklenmektedir.” Belediyenin yazısı. Oysa Sayın Melih Gökçek bu yazıyı yazdıktan sekiz gün sonra, iş ayyuka çıktıktan sonra kameraların karşısına geçiyor, soruya karşılık olarak -bakın, burada da cevabı var Sayın Gökçek’in- diyor ki: “Mahkeme kararı yok. Çıkmayan bir mahkeme kararından dolayı bir şey durdurulur mu? Böyle bir mantık var mı? Tescil yapılmasıyla ilgili karar da bu bölge için geçerli değil.” Yani Melih Gökçek, kendi kendini yalanlayan bir duruma düşmüş durumda.

Şimdi, apar topar, orayı yıkmaması gerekiyorken hukuku çiğneyerek ve kendi yönetmeliklerimizi çiğneyerek -çünkü bizim, asbestin nasıl söküleceğini gösteren yönetmeliğimiz de var, onu da çiğneyerek- greyderle, dozerle, baltayla, balyozla oraya işçiler giriyorlar.

Biz yerinde tespit ettik, gittik, gördük; hiçbir önlem alınmamıştı. Oysa alınması gereken önlemler vardı. Şimdi, belediyeye biz sorduğumuzda, siz burayı nasıl yıkacaksınız diye sorduğumuzda belediye gayet güzel bize cevap verdi. Bakın, oradan okuyorum, diyor ki: “Biz orayı yıkacağımız zaman, uzman kontrolünde, üç gözlü hijyen odası, HEPA filtreli antibasınç makineleri, H tipi HEPA filtreli süpürgeler, kişisel koruyucu donanımlar kullanacağız, tamamını brandayla kapatacağız; yetmeyecek, belli bölgelere karantina uygulayacağız; o da yetmeyecek, hem iş esnasında hem bitirdikten sonra akredite laboratuvarlardan sonuçlar alacağız.” Peki, yaptı mı? Bunların hiçbirini yapmadı. Biz oraya gittik, görüntüledik, paylaştık görüntüleri. Bakın, ben burada da sizinle paylaşayım. Üstte gördüğünüz, olması gereken. Bunu yurt dışındaki bir siteden aldık, asbestle ilgili bir siteden aldık; bu, olması gereken. İşte bu da Melih Gökçek’in yaptığı. Arkadaşlar, “Ben kurallara uyuyorum.” dediği bu, bunu görmenizi istiyorum.

Peki, buradaki işçiler… Neredeyse büyük kısmı maskesiz, tulumsuzdu ama birkaçında öylesine, uyduruk, koruyucu olmayan, standart dışı maskeler vardı.

Peki, bunlar kamuoyuna yansıdığı zaman Melih Gökçek ne yaptı dersiniz? Yine kameraların karşısına geçti, dedi ki: “İşte, bakın, biz böyle yapıyoruz bu işi.” Oysa, bizim gerçekte görüntülediğimiz görüntüler buradadır. Bakın, insanların hayatıyla nasıl oynanıyor. Ve kendi basın toplantısında bile olayın göstermelik olduğu apaçık ortada. Önde standarda uygun 3 kişi ama arkasında, yine çıplak teneffüs yapan ve asbestle muhatap olan, asbeste maruz kalan zavallı, gariban insanlar.

Şimdi, şunların açığa kavuşturulması gerekiyor arkadaşlar: Buradaki asbeste kim maruz kalıyor? İşçiler maruz kalıyorlar. Bunlar, beş ila on yıl içerisinde çok büyük bir ihtimalle akciğer kanseriyle yüz yüze gelecekler. Bununla da kalmayacak, etrafa ne kadar yayıldığını bilmiyoruz.

Şimdi, Gökçek’in çapraşık ifadeleri var; bir ifadesinde “Biz orada asbestli bölüme henüz girmedik.” diyor, bir ifadesinde de “Merak etmeyin, asbesti tekniğe uygun söküyoruz.” diyor. Oysaki, bunların hepsinin yanlış, saptırmaca olduğu ortada.

Bunun ötesinde, buradaki asbest ne yapılıyor belli değil. Onun da yönetmeliğe uygun giderilmesi gerekiyor.

Bunun ötesinde, değerli arkadaşlar, orada düzenli olarak ölçüm alınmış olması gerekiyor. Şimdi, Mimarlar Odası oradan ölçüm aldırdı ve tehlikeli oranda asbest olduğu ortaya konuldu. Siz bunlara inanmayabilirsiniz, biz inanıyoruz ama biz daha çok, gözümüzle gördüğümüze inanıyoruz. Yani, orada gözümüzle gördüğümüz bir vakıa var, 350 ton asbest hiçbir kurala uyulmaksızın sökülüyor. Dolayısıyla, atmosfere yayıldığını kabul etmek zorundayız. Eğer Melih Gökçek, bizi asbest olmadığına dönük ikna etmek istiyorsa oradan akredite laboratuvarlar eliyle alınmış ölçümleri göstermek zorunda, bizi bu konuda tatmin etmek zorunda.

Bakın, işçilerden esirgenen maskeyi kullanmak için, şöyle takıyorsunuz, böyle. Sağ olsun, Melih Gökçek bizi, tüm Ankaralıları eninde sonunda bu maskelere mahkûm etmiş durumda.

Tabii, su içmişken şu da aklıma geldi: Ankara’nın suyu polemiği söz konusu olduğunda Sayın Gökçek kameraların karşısına geçmişti ve “Ben bunu içiyorum, bunda hiçbir şey yok.” demişti.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Göstersene, nasıl yapmıştı?

MURAT EMİR (Devamla) – Şöyle almıştı ve içmişti Sayın Gökçek.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hadi, bu sefer de gitsin, solusun onu.

MURAT EMİR (Devamla) – Şimdi de “Merak etmeyin, orada asbest yok.” diyor, bizim de inanmamızı istiyor. Eğer öyleyse kendisi gitsin, kendisi yaşlıdır çünkü… Allah ömür versin ama ne zaman öleceğimizi kimse bilmiyor, oğlu Osman’ı da alsın, gitsin orada bir saat beklesin, biz de orada asbest olmadığına ikna olalım.

Değerli arkadaşlar, asbest olan yerde ciddi olmak zorundayız. Bakın, Sağlık Bakanını uyarıyorum buradan. Sağlık Bakanı doktordur. Çalışma Bakanına üç gündür ulaşamıyorum. Buradan sesleniyorum, bu görev sizin göreviniz. Bakanlığınızın dibinde 350 ton asbest balyozla, greyderle sökülmeye çalışılıyor ve nereyi etkilediğini bilemiyoruz, atmosfere yayılıyor, her yere gelmiş olabilir. Ama, asbesti bir geleneksel yaklaşımla “Canım, bize bir şey olmaz.” gibi düşünüyorsanız eğer, büyük bir yanılgı içerisindesiniz. Asbestten korkmakta yarar var arkadaşlar. Bir hekim olarak, asbeste maruz kalmış hastaları bol miktarda gördüm. Nerede asbest varsa orada akciğer kanseri emin olun ki vardır.

Yine, Türk Toraks Derneğinden ciddi akademisyenler açıklama yaptılar, bu liflerin kişilerin üstüne geleceğini, bulaşacağını, o yüzden bu kişilerin evlerine gittiğinde çocuklarını dahi kontamine edebileceğini, orada bile bu riski taşıyabileceğini ifade ettiler.

Değerli arkadaşlar, bu anlayışlarla sizleri bir göreve davet ediyorum. Bunu siyasi düşünmeyin, bir vebalin altına giriyorsunuz. Biz bu sorunu on günde çözebiliriz; bir komisyon oluştururuz, laboratuvarları çağırırız. Olması gerekenleri ben de biliyorum, siz de biliyorsunuz, belediye başkanı da biliyor, olması gerekenler yapılır ve artık bugüne kadarki -en azından bu dört günlük şey- zehirlenme bertaraf edilmeye çalışılır.

Ayrıca şunu da söyleyeyim: Melih Gökçek kasten çevreyi kirletmek suçundan bugün olmasa bile yarın, eninde sonunda TCK 181, 182 kapsamında cezalandırılacaktır, bunu da şimdiden bilmesinde fayda var.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Emir.

Grup önerisinin aleyhinde olmak üzere Ankara Milletvekili Sayın Erkan Haberal. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN HABERAL (Ankara) – Lehinde…

BAŞKAN – Bir şey mi dediniz Sayın Haberal?

ERKAN HABERAL (Ankara) – Sayın Başkan, “Aleyhinde.” dediniz, lehinde bir konuşma yapacağım bu konuda.

BAŞKAN – Usulen aleyhinde.

ERKAN HABERAL (Devamla) – Peki. Usulen aleyhinde olan bir konuda lehinde bir konuşma yapacağım.

Ankara Havagazı Fabrikası Ankara’nın kanayan yaralarından biri, aslında kangren olmuş kanayan yaralarından bir tanesi. Bunun için bu sürece gelmeden önce bir tarihsel gelişimini vermek lazım.

1929 yılında inşa edilen Havagazı Fabrikası, gazometreler, elektrik santrali, su kulesi, hava gazı ocak dairesi, yakıt tankları ve depoları, silolar, atölyeler, daha benzeri birçok yapılarla bir bütünün parçaları olarak tasarlanmış, eskimiş ancak bileşeninden kopamamış endüstriyel yapı tasarımlarının bir örneği olması nedeniyle mimarlık tarihi açısından yeri son derece önemli, tasarımı ve mühendislik tekniği ve teknolojisi açısından bir daha yerine konulamayacak bir değerdir. Ankara Havagazı Fabrikası başkentimize altmış altı yıl hizmet etmiştir. 1990 yılında iş merkezi yapılması amacıyla yıkım kararı alınmıştır. Ankaralılar, demin saydığım sebeplerden dolayı ve tarihsel teknolojik eserlerden bir tanesi olması sebebiyle bu yıkıma şiddetle karşı çıkmışlardır.

Ulusal ve uluslararası belgelerde “sanayi arkeolojisi” olarak tanımlanan Havagazı Fabrikası tesislerinin yıkılmasıyla Ankara Garı ve çevresiyle birlikte düşünülerek tasarlanmış olan ve birbirini bütünleyen kentin bir dönem kültürünün belgesi yok olmuştur. Geçmişin değerlerinin gelecek nesillere aktarılması sorumluluğu olan bu dönemin kurum ve kuruluşları kamusal görevlerini yerine getirmemişlerdir. Kentteki tüm dolu, boş ve yeşil alanlar sürekli tüketilmekte, yıkılarak rant tesislerine dönüşmektedir.

Havagazı Fabrikası ve destekleyici birimleri 1990’lı yıllarda yıkılmak üzere gündeme getirilmiş, yapı ve içinde bulunduğu parsel Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 19/3/1991 gün ve 1679 sayılı Kararı’yla kültür varlığı olarak tescil edilmiştir. Alınan tescil kararından sonra, mülk sahiplerinden birisi olan EGO Genel Müdürlüğü tescilin iptali için idare mahkemesine dava açmış ve açmış olduğu tescilin iptali davasını kaybetmiştir. Hukuki süreç devam etmiş ve karar son olarak Danıştay 6. Dairesinin 5342 sayılı Kararı’yla kesinleşmiştir. Kesinleşen kararda, Havagazı Fabrikası üstün kamu yararı adına hukuksal koruma altına alınmıştır. Ancak, 1991 yılında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu üyeleri tarafından kültür varlığı olarak tescil edilen, 1996 yılında Danıştay kararıyla üstün kamu yararı adına hukuksal olarak da koruma altına alınan Havagazı Fabrikası, tescil kararından günümüze ilgili yönetimler tarafından korunması, yeni işlemler ve yeni tasarımlarla yaşatılması gerekli kültür varlığı olarak ele alınamamış, kaderine terk edilmiştir. On yıl aradan sonra tescil kararını alan aynı kurumun Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu yeni üyeleri tarafından 26 Mayıs 2006 tarihinde tescil kararının kaldırılması bilime, hukuka, üstün kamu yararına aykırıdır. Danıştay kararına ve hâlâ var olan bu değerlere rağmen, Havagazı alanı içindeki yapılar EGO Genel Müdürlüğü tarafından bir gece operasyonuyla yok edilmiştir.

Bugün, dünyanın pek çok ülkesinde endüstri yapıları korunarak kamu yararına değişik kullanımlarla ve işlevin gerektirdiği ek yapılarla dönüştürülürken, hatta ülkemizde İstanbul’da, İzmir’de gazhane binaları da bu yolla dönüştürülmeye çalışılırken Ankara Maltepe’deki Havagazı Fabrikası gibi kültürel ve tarihsel özgünlüğü bulunan bir endüstri yapısı yerle bir edilmiştir. Ender özgün değerlere sahip, gelecek nesiller için belge değeri olan bir kültürel miras alanı, ne olacağı bile tasarlanmamış bir alana dönüştürülmüştür. Önce bakımsızlıkla çökertilen, arkasından da niteliklerini yitirmiş olarak tanımlanan alanlar, bireysel beğeniler ve isteklere göre şekillenmektedir. Kent ve çevresine yönelik üst ölçekli planlar, stratejiler belirlenmeden yapılan tüm uygulamalar bir sonraki süreçte yeniden ele alınmakta, kent sürekli yıkılarak tekrarlanan şantiye alanlarına dönüşmektedir. Son günlerde Eskişehir yolunda yapılmakta olan uygulamalar plansız bir çalışmanın ürünü olup ekonomik olarak da ülkemiz millî gelirlerinin programsız bir şekilde kullanılmasının bir örneğidir. Eskişehir yolu üzerinde tek parsel ölçeğinde yapılaşma yoğunluğunun artırılması, belediye encümen kararlarıyla gerçekleştirilmesi nasıl bir planlama bütününün parçası olduğu anlaşılmayan kentsel uygulamalardan bir tanesidir ve Eskişehir yolu bölgesinde yapılan Ankara Şehir Hastanesi de aynı şekilde hiç düşünülmeden, planlanmadan, etrafın ve yolların bir bütünlüğü ele alınmadan yapılmış bir projedir.

Bir taraftan kentin belli akslarında oluşturulan yoğunluk artışları, diğer taraftan da kent merkezinde Havagazı Fabrikası’nın yıkımıyla başlayan AOÇ, AKM alanı, Güvenpark, Ulus Kent Merkezi, kent vadileri gibi alanlar, Ankara’nın Büyükşehir Belediyesi tarafından göz dikilen potansiyel rant alanlarını ve aynı zamanda risk alanlarını oluşturmaktadır. Maltepe Havagazı Fabrikası da böylesi yaklaşımlarla yıkılmış, enkaz hâline getirilmiş ve sonuç olarak bir rant alanına dönüştürülmüştür. Kentlilik bilinci ve kent kültürü politikası olmayan bu tür yaklaşımlar ve uygulamalar bir yandan kentin kültürel değerlerinin yok olmasına neden olurken diğer taraftan da kent topraklarının kullanım biçimi ve ekonomik kayıplarla ülke millî gelirinin pervasızca harcanmasıdır. 2683 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nda “Kültür varlıkları; tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi ya da tarihi devirlerde sosyal yaşama konu olmuş bilimsel ve kültürel açıdan özgün değer taşıyan yer üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınır ve taşınmaz varlıklardır.” denilmektedir. Aynı yasada devletin bu konudaki sorumluluğu şöyle tarif edilmiş: “Devlete, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar ile özel hukuk hükümlerine tabi gerçek ve tüzelkişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmazlarda varlığı bilinen veya ileride meydana çıkacak olan korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları Devlet malı niteliğindedir.” Ankara Büyükşehir Belediyesi ve EGO Genel Müdürlüğü, Havagazı Fabrikası yıkımına başlamakla devletin malına zarar vermiş ve suç işlemiştir. Koruma Yasası’na göre kültür ve tabiat varlıklarının korunmasından birinci derecede sorumlu olan Kültür ve Turizm Bakanlığı, cumhuriyetin başkentinde, Ankara’nın orta yerinde bir kültür varlığının tescilinin kaldırılarak ve gece yarısı operasyonuyla kültür varlığının ortadan kaldırılmasına göz yummakla suça ortak olmaktadır. Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun parsel üzerindeki tescil kararını kaldırmamış olmasına rağmen, Kuruldan hiçbir izin alınmadan, gizlice, yangından mal kaçırırcasına, hangi amaçla, ne uğruna yapıldığı anlaşılmayan, yıkımdan sonra yeri doldurulamayacak bir cumhuriyet değeri, endüstri arkeolojisi bakımından değerli bir kültür mirası yok edilmiş bulunmaktadır. Diğer yandan, alanın korunmasına dair yargı kararları ve Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun almış olduğu 2006 tarihli yıkımın durdurulması kararına rağmen, EGO’nun, dolayısıyla Ankara Büyükşehir Belediyesinin Maltepe Havagazı Fabrikası’nın yıkımına devam etmesi yalnızca Cumhuriyet Dönemi’nin özgün bir yapısının yerle bir olmasına sebep vererek cumhuriyet değerlerine zarar vermemiş, aynı zamanda yargıyı hiçe sayarak hukuk düzenine de bir darbe indirmiştir.

Başkenti yoksullaştıran ve yoksunlaştıran çağ dışı anlayış cumhuriyetin kültürel, sosyal değerlerine karşı yürüttüğü operasyonlara bir yenisini daha ekleyerek, Maltepe Havagazı Fabrikası’nı kent belleğinden ve kent kimliğinden silerek kamu yararı yapıları, alanları yok etmekte ve kamusal alanlar belli çıkarlar doğrultusunda kültürel, sosyal, ekonomik olarak ranta dönüştürülmektedir ve gelinen süreçte, Havagazı Fabrikası yıkılmış, meslek odalarının çeşitli noktalardan aldıkları numunelerle yapılan ölçümlerde çok yoğun asbeste rastlanmıştır. Büyükşehir Belediyesi profesyonel ekiplerle çalışıldığını, asbestin yetkili firmaya ihale edildiğini, uzman ekiplerle taşınıp bertaraf edildiğini söylemiştir. Buradaki en önemli sorun, vatandaşlara yeterince bilgi verilmemiş olmasıdır...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, tamamlayan lütfen.

ERKAN HABERAL (Devamla) – …belediyenin çevrede oturan semt sakinlerine ve sırf bu yüzden çevredeki okullardan çocuklarını alan velilere yeterince bilgi vermeden, 1 tane firmaya ihale etmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Belediye ile meslek odasının karşılıklı çatışmalarından etkilenen, arada kalan ve orada oturan vatandaşlarımız olmuştur. Aceleyle yapılan bu çalışmalar çevreye olumsuz etkiler vermiştir ve bunlar belediye tarafından göz ardı edilmiştir.

Bütün bu sebeplerle, Cumhuriyet Halk Partisinin önerisinin lehine olduğumuzu belirtir, hepinizi saygıyla selamlarım. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Haberal.

Grup önerisinin lehinde ikinci konuşmacı, İzmir Milletvekili Sayın Ertuğrul Kürkcü.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakikadır.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; Cumhuriyet Halk Partisinin Ankara Belediyesinin asbestle yapılmış eski Havagazı Fabrikası’na ilişkin belediye etkinlikleri hakkında verdiği, gerekçesi de izah edilen önergesini benimsiyoruz, lehindeyiz. Bu önerge doğrultusunda Meclis karar vermelidir. Tabii, eminim, hiç şüphem yok, AKP’li arkadaşlarımız bu önergeyi reddedeceklerdir ama olsun; nihayet, burada konuşulanları halk dinliyor, bunlar hakkında bir kararı olacaktır.

Doğrusu, sadece Cumhuriyet Halk Partisinin bir önerge vermesi gerekmiyordu bunun için. Türkiye'nin üyesi olduğu uluslararası kuruluşların, Dünya Sağlık Örgütünün, Uluslararası Çalışma Örgütünün bu konuda, hükûmetlere yönelik çok açık direktifleri var. Asbestosun hiçbir zaman inşaatlarda ve başka bir yerde, insanlar ile doğanın ilişkide olduğu hiçbir noktada kullanılmaması gerektiği, kent yaşamında, sanayide kullanılmaması gerektiği konusunda ya da belli tedbirler olmadan kullanılmaması konusunda çok açık tedbirler önerilmiştir. Hükûmet mevzuatı, belediye mevzuatı zaten bu tedbirleri otomatik olarak içermeliydi ancak önerge, bunların hiçe sayıldığı noktada bunun zorunlu olduğunu ortaya çıkarıyor.

Ankara Belediyesinin genel olarak belediye hizmetlerini gerçekleştirirken gözettiği temel ilkenin halka hizmet ve halkın yararı değil, esasen, kârlılık ve gelir gibi, doğrudan doğruya halk yararını, kamu yararını ilgilendirmeyen, hatta, çoğu kez bunlarla çatışma hâlinde olan ilkelere dayandırıldığını biliyoruz. O nedenle, Havagazı Fabrikası’nın bu kadar palas pandıras yıkıma girişilmesinin nedeni çok açıktır. Yeni bir rant alanı açılması, bunun bir an önce ve en düşük maliyetle gerçekleştirilmesi için işçi sağlığı, halk sağlığı hiçe sayılarak bu adımlar atılmıştır. Bu bakımdan, önerge zaten kendisini yeterince anlatıyor.

Bunun yalnızca o gün orada çalışmakta olan işçiler için bir risk kaynağı olduğuyla da yetinmememiz gerekir çünkü daha önce de burada açıklandığı gibi, hem genel olarak o çevrede yaşayanların hem orada çalışanların toplumla, kendi aileleriyle, yakınlarıyla, yakın çevreleriyle kurdukları ilişkide asbest liflerinin büyük bir hızla yayılma ve kaynağından çok daha uzağa gitme kabiliyeti dolayısıyla çok daha geniş bir çevreyi etki altına alacağı çok ortadadır. Bütün bunlarla ilgili hiç değilse bu önergenin -kabul edilmese de AKP çoğunluğu tarafından- bir uyarı kabul edilerek belediyeye yönelik çeşitli tedbir ve uyarıların yönlendirilmesi bakımından hem grup hem İçişleri Bakanlığı tarafından değerlendirilmesini de beklemek icap eder çünkü asbest lifleri dağılırken üzerine konduğu, nefes borularına girdiği insanları partilerine, sınıflarına göre ayırt etmiyor, AKP’li yurttaşlarımız da bunun tehdidi altındadır, Cumhuriyet Halk Partili yurttaşlarımız da tehdidi altındadır, biz Ankara’da yaşayan, Ankara’da bulunan herkes bunun tehdidi altındayız. O yüzden hafife alınmaması gerekir çünkü bütün meslek kuruluşları asbestle temasın kasıtlı bir biçimde gerçekleştirilmesini taammüden cinayet olarak değerlendiriyorlar, bunda da haksız sayılmazlar çünkü sonuçları otomatiktir. Yani, asbestin buna yol açmadığına, kansere yol açmadığına, başka iyileşmesi güç ve hatta imkânsız hastalıklara yol açmadığına dair hiçbir karine yoktur; tam tersine, karsinojen olduğu, kansere yol açtığı Dünya Sağlık Örgütü tarafından apaçık ortaya konuldu, işçi sağlığıyla doğrudan doğruya ilgili olan birinci derecedeki uluslararası kuruluş, Birleşmiş Milletlere bağlı Uluslararası Çalışma Örgütü de bunu kayıt altına aldı. Dolayısıyla, bu tedbirlerin mutlaka ve mutlaka alınması gerektiği apaçık.

Şimdi, Ankara Belediyesinin çevreye ilişkin, insan sağlığına ilişkin, halk sağlığına ilişkin bütün konulardaki ihmallerinin veya da kasıtlı ihmallerinin bir yeni örneği; ilk defa bununla karşı karşıya gelmiyoruz, aslında Melih Gökçek Başkanlığındaki Ankara Belediyesinin oluşturduğu böylesine geniş bir deneyim alanı var yani Melih Gökçek’in belediyesine baktığımız zaman insan sağlığına, kamu yararına aykırı bir faaliyetten şüphelenmek için her türlü sebebimiz var. Tabii ki sadece belediye hizmetleri alanında değil, aslında üstüne hiç vazife olmayan alanlarda, çeşitli sivil silahlanma girişimleri bakımından da öncü bir rol oynadığını biliyoruz, dün bunu tartıştık, konuştuk. Özetle, nerede hayatı tehdit eden, nerede sağlığı tehdit eden bir şey varsa onun arkasında bir belediye faaliyeti görmek son derece tuhaf çünkü bu bir oksimoron gibi yani birinci terimi ikinci terimini dıştalayan bir tamlama gibi; halk sağlığına karşı çalışan bir belediye, belediyenin biricik işi tam tersini gerçekleştirmekken ne yazık ki bunlara tanık oluyoruz. O nedenle, ben Cumhuriyet Halk Partisinin önerisinin, aslında Melih Gökçek’in halk sağlığına karşı faaliyetler portföyünün içerisinde sadece bir anı ifade ettiğini yoksa belki de Ankara Belediyesi hakkında daha genel bir görüşmeye ihtiyacımız olduğunu söylemek istiyorum. O nedenle, biz buna olumlu oy vereceğiz.

Sözümü bitirmeden önce, kalan zamanda da bugünün 1 Mart olduğunu hatırlatarak birkaç noktaya değinmek istiyorum. Biliyorsunuz, 1 Mart 2003’te Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye Cumhuriyeti’nin Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak’ı istilasına ortak olmayı son tahlilde reddetmişti. Meclisteki oylamada gerçi çoğunluk bu yöndeki hükûmet tezkeresinden yana oy kullandı ama gerekli olan sayıda oy kullanılamadığı için bu tezkere düştü, akim kaldı. Hükûmet Başkanı olan, Başbakan olan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı olan Hilmi Özkök’ün çabalarına rağmen, o zaman bu tezkere Meclisten geçmedi. Böylelikle, Hükûmetin iradesine ve Hükûmetin “üst akıl” dediği gücün, Amerika Birleşik Devletleri’nin, Pentagon’un iradesine rağmen, Türkiye Büyük Millet Meclisi belki de Parlamentonun haysiyetini en yukarı çıkartan bir adımı atarak dünyanın bütün mazlum milletleri nezdinde Türkiye Parlamentosuna ve Türkiye Cumhuriyeti’ne çok yüksek bir itibar kazandırdı. Ancak, bu itibarın, bu kazandırılan itibarın değerinin bilinmediğini ve bilinmemeye devam ettiğini o zaman Başbakan şimdi Cumhurbaşkanı olan Tayyip Erdoğan’ın aslında 1 Mart tezkeresi geçmeliydi, aslında biz de Irak’ı istila eden kuvvetler arasında olmalıydık diye büyük bir pişmanlıkla 1 Mart tezkeresinin reddini hatırlamasını not etmeliyiz. Bunun Adalet ve Kalkınma Partisinin geleceği bakımından da tayin edici bir rolü oldu. Aslında, Adalet ve Kalkınma Partisi belki de parti azınlığının yol açtığı bu tarihsel rolü bir siyaset olarak içselleştirmiş olsaydı tamamen başka bir yerde olabilecekken ne yazık ki bu yolda devam etmedi. Aslında, o gün 1 Mart tezkeresinin reddi yönünde oy kullanan hemen hemen bütün önde gelen AKP’liler bugün AKP’den tasfiye edilmiş durumdalar; Beşir Atalay, Mehmet Aydın, Ertuğrul Yalçınbayır, Bülent Arınç, Zeki Ergezen, Azmi Ateş, Kemalettin Göktaş, Hüseyin Çelik ve en uzun dayanan Ahmet Davutoğlu idi ama o da kenara çekilmek zorunda kaldı. O nedenle, 1 Mart tezkeresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından reddini Türkiye için önemli, büyük bir adım ama Adalet ve Kalkınma Partisi açısından trajik bir son olarak gördüğümüzü ve...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kürkcü, lütfen tamamlayın.

Buyurun.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) – …Türkiye Büyük Millet Meclisinin açtığı yoldan aslında bütün politik partilerimizin uluslararası ilişkilerini bir kere daha düşünmesi için bugünün öneminin altını çizmek istiyorum. Dünyanın mazlum milletlerinin istediği şeyi değil, “üst akıl” dediğiniz şeyin istediğini yaptıkça aslında, ister Trump olsun ister bir başkası olsun, sonuçta dünyanın mazlum milletleriyle bugün olduğu gibi karşı karşıya kalırsınız, “Sıfır sorun.” diye girdiğiniz dış siyasetten sıfır komşuyla çıkarsınız. Bu da 1 Mart tezkeresi de Meclisimize ve buradaki partilerimize ibret olsun. Biz, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1 Martta olduğu yerde durmaya devam edeceğiz Halkların Demokratik Partisi olarak.

Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kürkcü.

Grup önerisinin aleyhinde olmak üzere ikinci ve son konuşmacı Ankara Milletvekili Sayın Nevzat Ceylan.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

NEVZAT CEYLAN (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin Ankara’da bulunan Havagazı Fabrikası’yla ilgili vermiş olduğu grup önerisi hakkında aleyhte söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği gibi, Ankara Havagazı Fabrikası, 1928 yılında cumhuriyetin ilk döneminde kurulmuş modern bir fabrikayken tabii çağın gereği Ankara’da doğal gaza geçilmesiyle beraber işlevini tamamen yitirmiş, yaklaşık otuz yıldan bu yana da o Havagazı Fabrikası’nın görüntüsüyle Ankaralılar karşı karşıya kalmıştır ve o günden bugüne kadar da yaklaşık 350 ton asbestin bulunduğu bu fabrikanın etrafa tehlike saçmasıyla karşı karşıya olunduğu da bilinmektedir. Bunun için geçmişten günümüze kadar değişik dönemlerde yasal çalışmalar yapılmış ama son dönemdeki yapılan çalışmalar neticesinde buranın ortadan kaldırılmasının insan sağlığı yönünden de, Ankara’nın sağlığı yönünden de son derece önemli olduğuna karar verilmiş ve bu doğrultuda da çalışmalara başlanmıştır.

Ankara Büyükşehir Belediyesi Kent Estetiği Dairesi Başkanlığının 5 Nisan 2016 tarihli yazısında, Maltepe Havagazı Fabrikasının bacalarının ve eklentilerinin yıkılma tehlikesi olması, yıkılması hâlinde etrafında can ve mal güvenliği tehlikesi olması ve asbest sızıntısı olma tehlikesine karşı ve başka amaçlarla kullanılmasının söz konusu olmaması nedeniyle yıkılarak bu tehlikenin ortadan kaldırılması amacıyla Koruma Kurulundan yıkım kararı talep edilmiştir. Nitekim, 11/4/2016 tarihli yazısıyla talep Koruma Kuruluna da iletilmiştir.

Koruma Kurulunun 13/4 yani 13 Nisan 2016 tarihli yazısında, Maltepe Havagazı Fabrikasının Çankaya ilçesi 29228 ada 3 parselde yer aldığı, 29228 ada 4 parselde yer alan yapının tescilli yapı olduğu ancak koruma alanının 29228 ada 4 parsel olarak belirlendiği, 29228 ada 3 parselin koruma alanı sınırı dışında olması nedeniyle Koruma Kurulu Müdürlüğünce yapılacak herhangi bir işlem bulunmadığı hususları net bir şekilde belirtilmiştir.

Büyükşehir Belediyesi tarafından 20/1 yani 20 Ocak 2017 tarihinde hazırlanan teknik rapor ve ekleri ile MTA’dan gelen teknik rapor Koruma Kuruluna gönderilmiş, Koruma Kurulunun 27 Ocak 2017 tarihli yazısında ilgili Maltepe Havagazı Fabrikasının yıkımının kurul gündeminde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda hukuk müşavirliği görüşüne ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir.

24 Şubat 2017 tarihli yazısıyla ilgili daire başkanlığı ve MTA teknik raporları can ve mal güvenliği açısından tehlike arz etmesi nedeniyle bir kez daha Koruma Kuruluna gönderilmiş ve Maltepe Havagazı Fabrikasının güncel tescil durumu hakkında bilgi talep edilmiştir. Koruma Kurulunun 24 Şubat 2017 tarihli yazısında, Maltepe Havagazı Fabrikasının hiçbir zaman tescil edilmediği, söz konusu yapının tescilsiz parselde yer alan tescilsiz bir yapı olduğu, 2863 sayılı Kanun’a tabi olmadığı hususu net bir şekilde belirtilmiştir.

Koruma Bölge Kurulunun 24 Şubat 2017 tarihli yazısından anlaşılacağı üzere Havagazı Fabrikasının tescilsiz bir yapı olduğu ve yıkılmasında sakınca bulunmadığı anlaşılmıştır. Söz konusu binaya ilişkin Havagazı Fabrikasının kalıntılarının söküm işi şartnamesi Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik ve konuyla ilgili yönetmelik hükümlerine göre 24/11/2016 tarihinde hazırlanmış. Fabrika kalıntıları ve asbest sökümüne ait tüm bilgi ve belgeler ile çalışma programı İŞKUR İl Müdürlüğüne bildirilmiştir. Asbest sökümü yüklenicinin asbest uzmanı, belediyenin uzmanları ve İŞKUR uzmanları kontrolünde gerçekleştirilecektir. Şu anda zaten yıkılan kısmın ambar kısmı ve hafriyat kalıntılarına ait olduğu biliniyor, asbestle ilgili yıkım henüz başlamış da değildir. Dolayısıyla şu anda bir tehlikesinin söz konusu olmadığını da kamuoyunun bilmesi gerekir. Asbest sökümü sırasında çalışanların ve yakın çevrenin asbestten zarar görmemesi için uluslararası platformda ve gelişmiş ülkelerde uygulanıp kullanılan bütün ekipmanlar -üç gözlü hijyen odası, HEPA filtreli antibasınç makineleri, H tipi HEPA filtreli elektrik süpürgeleri, özel kişisel koruyucu donanımlar- kullanılacaktır. Eski Havagazı Fabrikası kalıntıları ve asbestli malzemelerin yüklenici tarafından sökümüne başlanılmadan fabrikanın dış yüzeyinin tamamı brandayla kapatılmıştır ve devam etmektedir.

MURAT EMİR (Ankara) - Resimleri gördünüz Sayın Ceylan.

NEVZAT CEYLAN (Devamla) - Ayrıca bina içinde gerekli görülen yerlere gerektiği kadar karantina uygulanmaktadır. İlgili yönetmelikler gereği hem çalışma esnasında hem de iş bitirildikten sonra ortamdaki asbest mevcudiyeti bağımsız ve TÜRKAK’tan akredite laboratuvarlarda hava ölçümü yaptırılacaktır. Mevcut asbest kaçağının bir an önce ortadan kaldırılmasıyla ilgili Koruma Kurulu kararı alınmış, Kurul kararı doğrultusunda yapının teknik özellikleri dikkate alınarak ihale işlemleri de yürütülmüş. Söz konusu ihaleye bu konuda deneyimli firmalar katılmış, anılan firmalardan yapının özelliğine uygun kıyafet ve gerekli güvenlik tedbirleri alınarak işe başlanması bir taraftan da sağlanmıştır. Yapının özelliği dikkate alınarak bina dışı özel bir filtre ve brandayla kapatılarak herhangi bir kaçak oluşmaması sağlanmıştır. Bina içerisindeki borular kesildikten sonra önü ve arkası tamamen özel naylonla hava almayacak şekilde kapatılarak işlem tesis edilecektir. İzmit Büyükşehir Belediyesinin bu konuda deneyimli şirketi olan İZAYDAŞ’a buradan çıkacak malzemeler özel donanımlı kamyonlarla götürülerek bertaraf edilecektir. Çevre sağlığını asbest maddesiyle tehdit etmemesi amacıyla bu önlemler alınmaktadır ve alınacaktır. Ankara’dan İzmit’e nakledecek tankerler son derece özel imal edilen, hava kaçırmayan özel araçlar; bu nedenle, nakliye esnasında da herhangi bir tehlike yaşanmaması için gerekli tedbirler alınacaktır.

Değerli milletvekilleri, bu ucube binadan ve içinde 350 ton asbest barındıran bu yıkıntıdan bir an evvel Ankara’nın, başkentin kurtulması gerekirdi. Bu çalışmaların da titizlikle yapıldığı ortadadır.

Tekrar ediyorum: Şu anda yıkılan yer asbestli kısım değildir. Yıkılan yer sadece şu andaki müştemilat kısmıdır, ambar kısmıdır ve enkazın bulunduğu kısımdır, geçmiş dönemlerdeki yığınlardan ibaret kısımdır.

Diğer taraftan, henüz asbestli kısım yıkılmaya başlanmamıştır, önümüzdeki günlerde başlanacaktır ki bu konuda da gerekli tedbirler alınmıştır, herkese açıktır. Zaten açık bir alandır, herkes gidip görebilir ne tür çalışmalar yapıldığını. Asbestli kısmın yıkımına başlandıktan sonra o tedbirlerin alındığı da net bir şekilde görülecektir.

Her türlü tedbir alınmıştır, gerek binanın giydirilmesi gerek asbestli boruların ortadan kaldırılmasıyla ortaya çıkabilecek sızıntıların bertaraf edilmesi için her türlü teknik tedbir şartnameye uydurulmuş bir şekilde alınmıştır ve alınacaktır. Taşınmada hiçbir sızıntı olmayacaktır. Nitekim bu konuda da zaten kamuoyuna açık bir şekilde, dünyaca bilinen akreditasyon laboratuvarları tarafından da hiçbir sızıntının olmaması konusunda tedbir alınmıştır ve alınacaktır. Dolayısıyla, vatandaşlarımızda bu konuda tedirginliğe sebebiyet verilmemesinin son derece önemli olduğunu belirtmek istiyorum. Ankara Büyükşehir Belediyesi bu konularda son derece hassas çalışmalar yürütmektedir. Düne kadar Mamak çöplüğünün etrafına insanlar kokudan yaklaşamazken bugün büyük bir şehir kurulmaktadır. Geçmiş dönemlerde Ankara sadece batıya doğru yol alırken şimdi doğu tarafında da, Mamak çöplüğünün tamamen son teknolojiyle yapılandırılması sayesinde Ankara şehri oraya doğru kaymaya başlamıştır, bu da son derece önemlidir. Gerek Çadırtepe çöplüğünde gerek Mamak çöplüğünde alınan tedbirleri gerçekten takdirle karşılamak gerekir.

Diğer taraftan, tıbbi atıklar konusunda Ankara Büyükşehir Belediyesinin yaptığı çalışmalar takdire değerdir. Bu konuda da dünyadaki en son teknolojiler kullanılmak suretiyle Ankara halkının sağlığına son derece önem verildiğini belirtmek istiyor, bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyor ve bu önerinin aleyhinde oy vereceğimizi saygıyla sayın vekillerimize duyuruyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ceylan.

MURAT EMİR (Ankara) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Sayın Emir…

MURAT EMİR (Ankara) – …birkaç dakika önce çok önemli bir gelişme oldu, mahkeme kararı açıklandı. İzin verirseniz, birkaç dakikayla bunu Meclisle paylaşmak isterim.

BAŞKAN – Yerinizden lütfen buyurun, mikrofonunuzu açayım.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

24.- Ankara Milletvekili Murat Emir’in, Ankara Maltepe’de bulunan eski hava gazı fabrikasının yıkımı için yürütmeyi durdurma kararı verildiğine ilişkin açıklaması

MURAT EMİR (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi elime ulaştı. Sabah saatlerinde, Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Ankara Tabip Odası ve ben buradaki yapılan işlem için yürütmeyi durdurması talebiyle idare mahkemesine başvurmuştuk. İdare mahkemesi bu kararıyla, yürütmeyi durdurma kararıyla aslında orada telafisi imkânsız sonuçlara yol açabilecek bir çevre katliamı yapıldığını da bir şekliyle tespit etmiş oldu, Ankara’da hâkimler olduğunu ortaya koymuş oldu.

Diğer bir nokta, orada şu anda sızıntı var mı yok mu? Çünkü “Sızıntı var diye girdik.” deniyor, sayın hatip de söyledi. Sızıntı var ise ne kadardır, bunun resmî sonuçları nerededir? Bu işlemler yapılırken asbestli bölgeye girilmediği söyleniyor. Oysaki binanın her yeri asbestlidir. Oradan alınan ölçümler nerededir, niye gizlenmektedir? Eninde sonunda Melih Gökçek bunu mahkemeye göstermek zorundadır. Bu nedenle şimdiden şeffaf bir şekilde kamuoyuyla paylaşması gerekiyor. Yoksa Meclis 4 kilometre ötesindeki bu çöplüğe, bu zehirli asbest odağına el koymak zorundadır.

Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Peki, teşekkür ederiz Sayın Emir.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- CHP Grubunun, Ankara Milletvekili Murat Emir ve arkadaşları tarafından, Ankara Maltepe’de bulunan eski hava gazı fabrikasının yıkılması ve asbestli kalıntıların mahkeme kararı beklenmeksizin kaldırılmasına ilişkin araştırmanın yapılması amacıyla 1/3/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 1 Mart 2017 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.09

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.30

BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN

KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara), Ömer SERDAR (Elâzığ)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 76’ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/357) ile Milli Savunma ve Dışişleri Komisyonu Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askeri Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/357) ile Milli Savunma ve Dışişleri Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 139)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cibuti Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayi İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/368) ile Milli Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cibuti Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayi İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/368) ile Milli Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 140)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Namibya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/580) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Namibya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/580) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 284)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/642) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelere başlayacağız.

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/642) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 310) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Hükümet? Yerinde.

Komisyon Raporu 310 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE GAMBİYA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GÜVENLİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 11 Şubat 2014 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Tokat Milletvekili Sayın Kadim Durmaz; buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

CHP GRUBU ADINA KADİM DURMAZ (Tokat) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Tokat’ın çok önemli, acil bir sorununu sizinle paylaşarak sözlerime başlayacağım. 8 Ağustos 2013 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla risk alanı ilan edilen Tokat Kalesi ve eteklerindeki -afetle iç içe olan- Erenler, Kabe-i Mescid, Cami-i Kebir ve Semerkant Mahallerinde bulunan afet alanı, proje bedeli 45 milyon lira ayrılıp acilen ihale edilmeyi beklemektedir. 493 konut ve konutta yaşayan 3 bine yakın nüfusun, her gün yağan yağmurda düşen taşlardan can güvenliği tehlikeye girmektedir. Boşaltılacağı için tamir ve tadilat da yapılamamaktır. Bir can kaybı bu paralarla, siz de takdir edersiniz ki ölçülemez. Tokatlı, felaket gelmeden bu acil önlemin alınmasını bekliyor. Uygun yerlerde bulunan hazine arazisine bu konutlar nakledilip bir an önce bu ailelerin ve mahalle sakinlerinin mağduriyeti giderilmelidir.

Yine Tokat’ın her geçen gün göç veren Alipaşa, Cemalettin, Seyitnecmettin, Erenler, Kabe-i Mescid, Cami-i Kebir Mahalleleri, yani Sulusokak ve Kışla perişan durumdadır. Tarihî Sultan Hamamı, Paşa Hamamı bir an önce restore edilip istimlak sorunları çözülerek turizme kazandırılmalı, yöre canlandırılmalıdır. Mustafa Hamamı, Türkiye’de en az bir ya da iki hamamda bulunan özel keçehaneye sahip hamamdır; istimlaki acilen yapılıp turizme kazandırılmalıdır. Bu bölgeyi geliştirmek, eski günlerine döndürmek için Tokat’ta Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Kültür, Turizm İl Müdürlüğü gibi resmî kurumlar Sulusokak’a nakledilmelidir.

Değerli milletvekilleri, bugün Sayın Başbakanımız Tokat’ta. Daha önce Ulaştırma Bakanıyken yaptığı ziyareti şimdi Başbakan olarak yapıyor. O günden bugüne ne sözler verildi, Tokat’ta neler değişti?

Değerli milletvekilleri, Başbakanın ziyareti sebebiyle bugün Tokat’ta okullar tatil edildi. Ama Sayın Başbakan, boşa tatil edilen okullar hiç işe yaramadığı gibi, daha Tokat’ta konuşmasına ancak başlayabildi. Ailelerden çok sayıda şikâyet aldık. Bu çocukların eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi devlet eliyle yapılmış bir skandaldır, buna imza atanlar da tarih önünde hesabını vermelidir. (CHP sıralarından alkışlar)

Ve Ulaştırma Bakanıyken Tokat seyahatinde “Bu havaalanı Tokat’a yakışmıyor. Tokat’a mutlak bir havaalanı uluslararası normda yapılıp kazandırılmalıdır.” diyen Başbakanın sözünün üzerinden dört yıl geçti. 2017 yılında programa alındı ancak bugüne kadar sadece yüzde 43’ünün istimlaki gerçekleştirilebildi. 2.100 dönümlük bir alan üzerine yapılacak bu havaalanının 2017 içinde bitmeyeceği aşikârdır.

Karadeniz’i Tokat’tan geçip Sivas ve Kayseri’ye bağlayacak 1.600 rakımlı Kızıleniş ve Çamlıbel’de bulunan tünellerin bir an önce yapılması ve ihale edilmesi gerekmektedir. 4.200 metrelik bu tünel, Çamlıbel tüneli etüdü, projesi yapılmış, sadece ihale edilmeyi beklemektedir.

Yine, D-100 kara yolu üzerinde bulunan, Türkiye-İran transit yolu üzerindeki Reşadiye ilçemizde yapılmayan bir kavşak yüzünden ÇEDAŞ’ta çalışan 2 genç evladımızı kaybettik. Geriye doğru da çok üzücü kazalar bu bölgede yaşandı. Acilen yapılacak bir alt geçit bundan sonraki olası acıları, ölümleri de mutlaka önleyecektir. Reşadiye halkı bunu bekliyor. Bunu da Sayın Başbakana soracaktır.

On beş yıldır yol yapmakla övünen AKP iktidarının, bir ilçesine bölünmüş yolla gidilmeyen Türkiye’de ender vilayetlerden biri de Tokat’tır. Türkiye ortalamasının da üzerinde, iktidar partisine oy vermiştir ama Tokatlı bunu soracaktır. Ve bitmemiş bir Niksar-Tokat yolu. Yine, Karadeniz’i İç Anadolu’ya bağlayan, artık adından bile söz etmediğiniz Ünye-Akkuş-Niksar yolunu on beş yıldır unutturdunuz. Görüyorsunuz ki AKP iktidarının sürekli övündüğü duble yollar Tokat’a uğramamış. Tokatlının oyunu alıp unutmuşsunuz ama Tokat halkı bunların hesabını soracak. Zile-Amasya yolu, Tokat-Almus yolu, Tufantepe Köprüsü, Niksar-Başçiftlik yolu, Çamlıbel-Yeşilyurt-Sulusaray yolu, Tokat-Artova-Yeşilyut yolu, yine Kervansaray-Güzelce-Günçalı-Aydoğdu-Aşağıfırındere yollarının kesiştiği Yatmış köyünde, yöre halkının beklediği, birçok kazaya sebebiyet veren Yatmış kavşağı acilen beklenmektedir.

Sayın Başbakan bugün Tokat Cumhuriyet Meydanı’nda tabii ki konuşacak, bazı şeyler de söyleyecektir. “Ey Tokatlı, sizin sigara fabrikanızı biz kapatmadık.” diyecektir, “Turhal Şeker Fabrikasını özelleştirme kapsamına biz almadık mı?” diyecektir.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Kim almış peki?

KADİM DURMAZ (Devamla) – Yine, “Hızlı treni Tokat’tan geçirmedik mi?” diyecektir, “Tokat’ı son on yılın göç şampiyonu biz yapmadık mı?” diyecektir. Şeker fabrikasını gezsin, kapasitesinin Hükûmet eliyle küçültülmeye çalıştırıldığını, işleyen çarkımızı, şeker fabrikasının son hâlini görsün. Şeker fabrikası özelleşirse neler olacak; kaç aile işsiz kalacak, aşsız kalacak görsün; PANKO’ya, ŞEKER-İŞ Sendikasına, ziraat odalarına sorsun. Biz söylüyoruz duymuyorsunuz, hiç değilse oraya kadar gitmişken kendi gözünüzle görün.

100 bin nüfuslu, il olmaya aday Turhal’ı köye dönüştürdünüz. Sayın Başbakan, 78 bin şeker pancarı ekicisi çiftçi ailesini hüsrana uğrattınız, geçen yılın da altında verdiğiniz fiyatı gördü. Bunu siz de teyit edin.

Tokat, DOKAP kapsamına alındı; umutla göçün duracağını, projelerden bütçe ayrılacağını bekliyor. Bu beklentiler SODES’le beslenerek yöre halkı mutlaka hak ettiği değerleri almalıdır diyorum.

Tokat’ta işsizlik oranı 7,6’ya yükselmişken, Tokat’ın, ülkemizin gençleri iş ararken, işsizken Suriyelilere iş sözü vermenin de anlamını ne Tokatlı ne de Türkiyeli anlayamıyor. Öğretmenler atama beklerken, ziraat mühendislerini umutsuzluğa iten köylünün danışmanı tarım danışmanlığını yok etmişken, bu arada üreticiye, köylüye verecek başka bir sözünüz de yok.

Tokat halkı yaşadığı zorlukları biliyor, tutmadığınız sözlerinizi de takip ediyor, bu yüzden geleceğine sahip çıkıyor. Hepimiz gelecekle ilgilenmeliyiz çünkü sadece kendimizden değil çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğinden söz ediyoruz.

O yüzdendir ki bizler geleceğimize ant içtiğimiz değerlere sahip çıkacağız. Aziz milletimiz millî değerlerine sahip çıkmaya, bu yüzden “hayır” demeye hazır. Buna inancımız tamdır. Hayır diyoruz çünkü çocuklarımızın geleceğine sahip çıkıyoruz. Hayır diyoruz çünkü ülkemizi seviyoruz. Hayır diyoruz çünkü bölünme tehlikesini görüyoruz. Hayır diyoruz çünkü aziz milletin birlik ve beraberliğini önemsiyoruz. Hayır diyoruz çünkü bir yıl önceki fiyatın altında ödediğiniz şeker pancarı fiyatını gördük. Hayır diyoruz çünkü dumanı tütmeyen fabrikalarımızın artık kapanmasını istemiyoruz. Hayır diyoruz çünkü köylerimizin bir bir boşalmasını istemiyoruz. Hayır diyoruz çünkü bu değişiklik sonu bilinmeyen bir yol olduğu için. Hayır diyoruz çünkü en yüksek yetkinin halkın yüzde yüzünü temsil eden Parlamentoda olmasını istiyoruz. (CHP sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar) Hayır diyoruz çünkü tek adam yönetimine ve rejim değişikliğine karşıyız. Ülkemiz insanları için değil tek bir kişi için yapılan Anayasa değişikliğine hayır diyor, aziz milletimizi ve yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Durmaz.

1’inci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Baki Şimşek konuşacak.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

MHP GRUBU ADINA BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Gambiya Hükûmeti arasında yapılacak olan güvenlik anlaşması üzerinde söz almış bulunmaktayım ama tabii, Türkiye Cumhuriyeti’nin Gambiya Hükûmetinden önce Suriye’yle, Irak’la, Amerika Birleşik Devletleri’yle, İngiltere’yle, İsrail’le ve Orta Doğu’yu kan gölüne çeviren emperyalist ülkelerle oturup bir güvenlik anlaşması imzalamasını temenni ederdim.

El Bab’da 2’si Türk askeri olmak üzere, 60’a yakın insan patlayan bombalarla şehit oluyor ama maalesef, dünya kamuoyunda hiç kimsenin bundan haberi olmuyor. Amerika’da herhâlde 50 tane kedi ölse dünya kamuoyu bununla daha çok ilgilenir, bunların derdini çeker. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin de Türkiye'nin gerçek sorunlarıyla ilgilenmesini, böyle suni gündemlerle uğraşmamasını temenni ediyorum.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Bravo.

BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) – 15 Temmuzda Türkiye en kanlı darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı ama darbeden bu tarafa, darbeyle hiç ilgisi alakası olmayanlar suçlanırken darbenin gerçek sorumlularının tamamı Türkiye’yi terk ettiler.

Tutuklu erlerin, erbaşların, askerî okul öğrencilerinin aileleri her gün Türkiye Büyük Millet Meclisini ziyaret ediyor. Bire bir görüştüğümüz zaman bütün siyasi partilerdeki milletvekili arkadaşlarımız şunu söylüyor: “Hakikaten erlerin bir kabahati yok, erlerin tutuklu olmaması lazım.” Ama maalesef, defalarca gündeme getirmemize rağmen sekiz aydır erlerin aileleri perişan; Silivri’de, Mamak’ta, Sarıkamış’ta tutuklu olan erlerin aileleri perişan ve bunlar Ankara’ya mahkemeye geldikleri zaman ya otogarda ya tren istasyonunda yatıyorlar. Dün benim yanıma gelen bir er annesi şunu söyledi: “Ben oğlumu vatana, millete –Kars’tan gelmiş, Kars şivesiyle konuşuyor- toprağa feda olsun diye askere gönderdim. Askere gittiği yeri ben seçmedim, komutanını ben seçmedim; ben gönderdim, bu yerleri devlet seçti. Çocuğumun okumuşluğu yok. Devletin bankasında da, FETÖ’nün bankasında da param yok; olsaydı zaten bedelli yaptırırdım. Askere gönderdiğim evladım komutanı tarafından dışarıya çıkarıldı, orada öldürüldü, ‘hain’ damgası yedi, ambulans bile verilmedi; hocalara talimat verildi, gömülecek mezar yeri gösterilmedi.” Daha sonra yapılan otopside bu çocuğun silahının hiç mermi atmadığı, suçsuz olduğu anlaşılıyor ama insanlar bu dramlarla karşı karşıya kalıyor.

Askerî okul öğrencileri Yalova’ya kampa alınıyor. Sayın Bakanım, bunu Bakanlar Kurulunda dile getirmenizi istiyorum. Kamptan -gece haber geliyor- bunlar otobüslere dolduruluyorlar, İstanbul’a doğru yola çıkarılıyorlar. Önden giden 1’inci otobüs Boğaz Köprüsü’ne varıyor; 2’nci otobüs trafikte takılıyor, Köprü’ye ulaşamıyor; diğer arkada kalan 2-3 otobüs Yalova’dan hiç çıkmıyor. Yaklaşık 16 bin askerî okul öğrencisi var. Köprü’ye çıkan askerî öğrencilere de komutan talimat veriyor, “Halka ateş açın.” diyor. Öğrencilerin hiçbiri halka ateş açmıyor, hiçbirinin silahından vatandaşa sıkılan 1 tane mermi yok. Komutan “Niye ateş açmıyorsunuz?” diye otobüsün içerisinde silahını çekiyor -hain- o askerlerin 2’sini yaralıyor ama bugün bu askerî okul öğrencileri darbecilikten cezaevinde yatıyor.

Elinizi vicdanınıza koyun. İçinizde birçoğunuz anne-babasınız, evlat sevgisinin, evlattan ayrı kalmanın ne olduğunu anlayabilecek düzeydesiniz. Bunların içerisinde şu anda psikolojisi bozulanlar var, çok mağdur olanlar var.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Hâlâ iddianameleri hazırlanmamış, hâlâ iddianame yok.

BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) – Yedi aydır ortada bir iddianame yok. Savcıya gidiyorlar, savcı diyor ki: “Ben de inanıyorum, bunlar suçsuz ama ben bırakamıyorum.” Hâkime çıkıyorlar, benzer şeyler.

Sayın Cumhurbaşkanına, Sayın Başbakana, Adalet Bakanına ve Millî Savunma Bakanına buradan sesleniyorum: Bu sorunu bir an önce çözün. Yüzlerce er tutuklu, bunlar mağdur. Erlerin FETÖ’cü olma ihtimali yok. Bunlar askerlik yaptıkları yerleri kendileri tercih etmediler. Silahından mermi çıkmayan bütün erlerin, hiç sorgusuz sualsiz, derhâl tahliye edilmesi lazım. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar) Hepimiz askerlik yaptık arkadaşlar, hepimiz askerlik yaptık, hepimiz komutanın verdiği talimatı uygulamak zorundayız. Oradaki erin bunu sorgulayacak durumu yok. Yüzbaşıysa, binbaşıysa, yarbaysa, albaysa, darbeciyse en ağır cezayı çeksin. Getirin, Genel Başkanımızın dediği gibi, idam cezasını getirelim, darbecileri asalım değerli arkadaşlar ama maalesef hep alt kadroyla uğraşıyoruz.

Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayında yüzlerce uzman çavuş ve astsubay aynı şekilde, aileleri perişan hâlde. Hepsi kredi çekmiş, borca girmişler. Bugün itibarıyla birçoğunun sosyal güvencesi de kesilmiş, sosyal güvence de yok. Kanser hastası olan var, hastaneye gidip muayene olamıyorlar, maalesef kanser hastaları hastanede muayene olamıyorlar. Bu konuyla ilgili, bütün milletvekillerinin -Sayın eski İçişleri Bakanımız da burada- bu konuya eğilmesini temenni ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan nezdinde bu hemen gündeme alınarak… Öncelikle erlerin, askerî okul öğrencilerinin -15-16 yaşında çocuklar- eğer sınavlarında, girişlerinde bir usulsüzlük varsa ayrıca yargılansınlar, bu süreç devam etsin ama biz bunların yüzde 90’ının suçsuz olduğuna inanıyoruz. Bu sorunu çözelim değerli milletvekilleri.

Değerli milletvekilleri, bir diğer sorun da özellikle tarımla ilgili yaşanıyor. Artık FETÖ davalarıyla uğraşmaktan, gerçekten, Emniyet, savcılık, herkesin başı dönmüş durumda. Mersin’de çiftçilerimize tarımsal destek verilecek ÇATAK projesi kapsamında. Tarım Müdürlüğünü arıyoruz, diyoruz ki: “Mahsul ekilecek, buğday ekilecek, tohum atılacak; bu paraları niye ödemiyorsunuz?” Tarım Müdürlüğü diyor ki: “Emniyet Müdürlüğüne yazı yazdık, bu projeden destek alacak firmaların, şahısların FETÖ’cü olup olmadığını araştırıyoruz.” Tabii liste kabarık, binlerce çiftçi var. Köylüden Apocu da FETÖ’cü de çıkmaz. Toros Dağlarının etrafında hep, yıllardır Çukurova’nın bekçiliğini yapan kahramanlar yaşıyor; bunlardan FETÖ’cü de çıkmaz, Apocu da çıkmaz. Ama bu incelemeler bir türlü… Emniyet hangi birini inceleyecek şu anda? Yüzlerce açığa alınan var, ihraç olan var, bunları mı inceleyecek; tarımsal destek alacak, mazot desteği alacak, gübre desteği alacak, tohum desteği alacak çiftçinin FETÖ’cü olup olmadığını mı inceleyecek değerli milletvekilleri?

Ayrıca, bir diğer sorun da… Yine, amonyum nitrat gübresi atacak olan çiftçilerimiz mağdur durumdalar. Bu çiftçilerimiz de gidiyorlar, ilçe tarım müdürlüğüne müracaat ediyorlar, e-reçete yazdırıyorlar ilçe tarım müdürlüğüne, ilçe tarım müdürlüğünden yazılan e-reçeteyle gidip gübrelerini alıyorlar. Tarım müdürlüğü diyor ki: “Bu gübreyi ekmeden önce başında ziraat mühendisi olacak.” Şimdi, Çukurova’da yüzbinlerce çiftçi var, 100 binin üzerinde rakam. 100 binin üzerindeki çiftçinin yüzde 90’ı amonyum nitrat gübresini kullanıyor. Bu gübre de öyle bir şey ki -çiftçilik yapanlar bilirler- yağmur yağarken atılır; gübreyi önce atarsan ürünü yakar, buğdayı yakar, mısırı yakar. Yağmur yağarken… Meteorolojiden hava durumunu çiftçi takip eder, yağmur yağacağı anda, hatta yağmur başlarken gider, tarlaya gübresini atar. Şimdi, çiftçi tarlaya gübresini atacak, ilçe tarım müdürlüğüne gidip müracaat edecek, “Bana mühendis verin, ben amonyum nitrat gübresi atacağım.” diyecek. Nasıl olacak bu iş? İlçe tarım müdürlüğünde kaç tane mühendis var, kaç tane çiftçinin talebine karşılık verebileceğiz?

Gerçekten, Tarım Bakanlığını buradan uyarıyorum: Masa başında, hayatında tohum ekmemiş, gübre atmamış olanlar bir mevzuat çıkarıyorlar; il tarım müdürlüklerine, ilçe tarım müdürlüklerine gönderiyorlar. Bir çiftçinin 2 ayrı ilçede veya 2 ayrı ilde tarlası var, bir tanesinde ÇKS yaptırabiliyor, ÇKS kaydı orada oluyor. Gübre atacak, gidip diğer ilçedeki ilçe tarım müdürlüğüyle muhatap olması lazım, oradan da mühendis alması lazım. Bu yanlışlığın da acilen telafi edilmesi lazım.

Amonyum nitrat gübresini belki birilerin art niyetli kullanıyorlar ama devlet tedbirini alacak, güvenlik önlemini alacak, bununla başka türlü mücadele edecek.

Ayrıca, bir diğer sıkıntı da memur alımlarıyla ilgili. Her gün yüzlerce genç memur alınacak bir kurum için kapımızı çalıyor, “Aman bize bir şey yapabilir misin? Bize torpil yapabilir misin?” diyor. Polis alınacak, her gün yüzlerce genç kapımızı çalıyor. Artık bunu bir kurala bağlayalım değerli milletvekilleri. Madem KPSS yapıyoruz, polislerle ilgili spor yaptırıyoruz, hazırlık yaptırıyoruz, mülakat yapıyoruz… Bu mülakatların birçoğu… Artık, mülakat dediğimiz zaman… Vatandaş diyor ki: “Benim KPSS puanım 90, mülakattan 60 aldım.” Diğeri geliyor, “Benim mülakatım 90, KPSS’den 60 aldım.” diyor. “Mülakat.” denildiği zaman vatandaş direkt “Torpil.” diyor, direk “Torpil.” diyor değerli milletvekilleri.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Doğruyu da söylüyor.

BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) – Mülakat şu anda torpilden başka bir manaya gelmiyor.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Aynen.

BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) – Onun için, memur alımlarının tamamen şeffaflaştırılması, eğer mülakat yapılması zorunlu olan meslek grupları varsa da burada mülakatta sorulacak olan soruların sabit sorular olması lazım; belirli, torbadan çekilen, herkesin bildiği sabit sorular olması lazım ve bu mülakatların kamera kaydı altında yapılması lazım, mutlaka mülakat yapılan yerde de kamera kaydının olması lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Bravo!

BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Şimşek, buyurun, tamamlayın lütfen.

BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) – Türkiye Cumhuriyeti devleti 80 milyonun devleti; 80 milyonu kucaklaması lazım, ayrım yapmaması lazım, bütün vatandaşları kucaklaması lazım, herkese adil davranması lazım.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum, iyi günler diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şimşek.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Sayın Baki kardeş, güzel konuştun; ah, bir de “evet” demeseniz.

BAŞKAN – 1’inci madde üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili Sayın Celadet Gaydalı konuşacak.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

HDP GRUBU ADINA MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum adına görüşülmekte olan uluslararası anlaşmalar hakkında söz almış bulunmaktayım. Sizleri, kamuoyunu, tutuklu, hükümlü ve rehin alınmış bütün vatandaşlarımızı ve ailelerini saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, işsizlik, hukuksuzluk sürekli olarak artarken, toplumsal tansiyon her geçen gün yükselirken, ekonomi bilinmezliğini korurken, yanı başımızda acımasız bir savaş sürerken Türkiye OHAL koşullarında referanduma gidiyor. Bu referandumun amacı ne artan işsizliği düşürmek ne ülkeyi demokratikleştirmek ne de barışı sağlamaktır, tek bir amacı var, o da tek adamı padişahların bile sahip olmadığı güç ve yetkilerle donatmaktır. Bu kadar güç ve yetkinin bir elde tekelleşmesi durumunda tarih, bize diktatörlükten başka bir sonuç çıkmayacağını açıkça göstermektedir. Hükûmet sözcüleri, Anayasa değişikliğine ilişkin insan aklına zarar savlar ileri sürüyorlar, Cumhurbaşkanlığı makamına yönelik yargılama yolu açıldığından bahsediyorlar. Peki, kim yargılayacak; Cumhurbaşkanının yarısını doğrudan, yarısını da dolaylı yoldan kendisinin atadığı yargıçlar mı? Yargılanma için kimden onay şart; Cumhurbaşkanının, çoğunluğunu oluşturduğu grubun belirlediği Meclisten mi?

Değerli milletvekilleri, Hükûmet sözcülerinin diğer bir savı ise bu sistemle vesayetin tamamen kalkacağı görüşü. Bugüne kadar sizler askerî vesayeti kaldırdığınızdan bahsettiniz. Denge denetim mekanizmalarını tamamen ortadan kaldırıp bir kişiye sınırsız bir yetkiyi verdiğiniz zaman ortaya çıkacak vesayet ne olacak? Vesayet vesayettir, ha askerî ha sivil, hiçbir farkı yoktur.

İstikrardan bahsediliyor. Bugün; işinden bir gece yarısı ihraç edilme kaygısı taşımayan tek bir kamu çalışanı var mı, işten çıkarılma kaygısı duymayan tek bir emekçi var mı, kepengini kapatınca “Yarın açabilecek miyim?” kaygısı duymayan esnaf var mı?

AKP diyor ki: “Bu değişiklikle seçim beyannamesi ve hükûmet programı arasındaki fark ortadan kalkacak.” Hakikaten, sormazlar mı on beş yıldır iktidardasınız, parti programınızdan aynen aktarıyorum: “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na uygun olarak anayasal sistemimize yerel yönetim hakkının dâhil edilmesini sağlayacaktır. Yerel yönetimlerin yargı yoluna gidebilme hakkı dâhil ilgili tüm düzenlemeleri gerçekleştirecektir.” Siz halka verdiğiniz sözün ne kadarını hayata geçirebildiniz? Bırakın Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı, kayyum atamadığınız tek bir DBP’li belediye bırakmadınız. Seçim hukukundan kıyım hukukuna, kayyum hukukuna geçtiniz.

Hükûmetin en trajikomik argümanı ise “Siyasal kutuplaşma azalacak.” Bu kutuplaşma zeminini yaratan “hayır” diyenler midir yoksa “hayır” diyenlere hedef gösterenler midir?

Cumhurbaşkanının şimdi bilinen 36 danışmanı var; Allah bilir, yarın kaç Cumhurbaşkanı yardımcısı, kaç bakan, kaç Cumhurbaşkanı danışmanı olacak? Sınır var mı? Yok. Seçilme şartı var mı? Yok. İşte, doğrudan siyasal alanı dizayn edebileceğiniz bir rant alanı daha.

Değerli milletvekilleri, hepimiz sağduyulu olmalıyız, bir kez daha düşünmeliyiz: Darbe ve OHAL koşullarında anayasa yapılmaz, gensoru gibi yasamanın yürütme üzerindeki denetim mekanizmaları kaldırılamaz, partili bir cumhurbaşkanından tarafsız olması beklenemez; Meclis, bir kişi tarafından, hiçbir gerekçe gösterilmeden feshedilemez; sivil toplum dışarıda bırakılarak anayasa değişikliği hazırlanamaz.

Değerli milletvekilleri, Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım, dünkü grup toplantısında parlamenter sistemin zaman ve para kaybından bahsediyor. Mühim olan, acele karar vermek değil, makul ve aklıselim, doğru karar vermektir. Gönül isterdi ki mühendis kökenli bir başbakanın başkanlık denkleminde bilinmeyenleri yerli yerine koyarak denklemi çözüp halka anlatmasıydı. Ne yazık ki denklem çok bilinmeyenli ve çok karmaşık olduğundan çözümü bulamamış olsa gerek, bunun yerine, futbol tribünlerindeki gibi yandaşlarına amigoluk yapıp coşturmaya çalışmıştır.

Türkiye'de hasta yatak sayısının Amerika’nın 4 misli, Avrupa’nın 3 misli olduğunu söylemiştir. Buna sevinelim mi, üzülelim mi; onu çıkaramadık. Nereden nereye... Bakın, 1990’lı yılların sonlarında Sağlık Bakanı olan Sayın Osman Durmuş, Körfez depreminden sonra yabancı yardım kuruluşlarının ilaç yardım teklifine “Türkiye'de hasta yoktur, bize parasal yardım yapın.” demişti. Yabancı değil, yeni partneriniz olan bir partinin üyesi olan biri. Sıfır hastadan, 2000’li yıllarda hasta yatak sayımızla övünür hâle geldik, sanki turistik tesislerimizin yatak sayısıyla övünüyor gibiyiz. Bir de bunların doluluk oranlarını mukayese edersek gerçekler ortaya çıkacak. Sağlık Bakanlığının 2015 yılı verilerine göre, üniversite hastaneleri doluluk oranı yüzde 79,9; Sağlık Bakanlığına bağlı hastaneler yüzde 70,1; özel hastaneler yüzde 63,8. Bir de benim tezim var; ekonomisi sağlam, refah içindeki ülkelerde turistik tesis doluluk oranı yüzde 50’nin üzeridir, hasta yatak doluluk oranı azdır, biz de ise bu tam tersine işlemektedir, turistik tesis yatakları boş, hastane yatakları dolu. Burada yanlış bir gidişat olduğunu göremiyor musunuz? Bu da son on beş yılda ya bir hasta toplum yarattınız veya toplumu hasta ettiniz anlamına gelir.

Bir de İçişleri Bakanı Sayın Soylu Erzurum’da gene esip gürlemiş. Ben de geçen hafta ilim olan Bitlis’teydim. Merakım oluşmuştu, vali, kaymakam ve jandarmanın kimden cüret alarak halkı ve muhtarları tehdit ettiklerini düşünüyordum; kaynak belli. Sayın Bakanın kendisi mi bu atmosferi oluşturuyor yoksa talimatları bir üst akıldan mı alıyor, bilemiyorum. Kendileri konuşmalarında, çok küçük yaşta politika tozu yuttuğunu, tiyatro sanatçıları gibi ve bu işte yoğrulduğunu ima etmeye çalışıyor. Bu tozlar zatıalilerini geliştirmemişe benziyor. Bu tozları yutmanız sizi usta bir siyasetçi değil, yapsa yapsa astım hastası yapar.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) – Kendisi burada değil ama.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) – Cevap verir geldiği zaman; o, bahsettiği zaman da biz orada değildik.

Bitlis ilinde de üçüncü sınıf politikacı ilan etmiş bizleri. Bizler birinci ligin üçüncü sınıf politikacısı olabiliriz, zaten 3’üncü partiyiz, evet ama kendileri de üçüncü kümenin birinci sınıf siyasetçileri herhâlde. (HDP sıralarından alkışlar) Hâlâ siyaset fuayelerinde zatıalilerinin “Hesap sormazsam namerdim.” sözleri yankılanıyor.

Değerli milletvekilleri, on binlerce insan işinden, ekmeğinden ediliyor, hiçbiri suçunun ne olduğunu bilmiyor, hukuk işletilmiyor. Buradan sizleri bir kez daha uyarmak istiyorum: Adaletin terazisiyle oynayan hiçbir iktidar uzun süre ayakta kalamamıştır. Hukuksuz ve demokrasiyi hedef alan bu muameleye karşı durmak gerekiyor.

Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere, cezaevlerinde rehin tutulan tüm milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, partili yönetici ve arkadaşlarımız nezdinde halkımızı saygıyla selamlıyorum. Bizler, halkımızın bize verdiği yetkiyle bu çatı altında siyaset yapıyoruz. Halkımız bu yetkiyi geri almadığı sürece yapılan tüm işlemler gayrihukukidir, gayrimeşrudur. Bizler bildiğimiz doğruları söylemeye devam edeceğiz.

Geri kalan vaktimde de şöyle bir istatistiği arz edeyim: Çevremizde aynı ligde olduğumuz bazı seçim ve referandum neticelerini vermek istiyorum. Türkiye, Kenan Evren, 1982’de aldığı oy oranı yüzde 91; İlham Aliyev, Azerbaycan, 2003’te yüzde 77, 2008’de yüzde 89, 2013’de yüzde 85; Saddam Hüseyin 1995 ve 2002’de kemiksiz, net yüzde 100; Beşar Esad, 2000’de yüzde 97, 2007’de yüzde 98, 2014’te yüzde 89. Bunları bize uyarlarsak, bir de geri tepme payını hesap edersek -yüzde 50 geri tepme payı- Kenan Evren’le…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) – …sizin alacağınız “evet” oyu yüzde 45,5.

BAŞKAN – Sayın Gaydalı, lütfen tamamlayın.

MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) – Bunlar benim kendi istatistiki değerlerim. Kenan Evren metoduyla yüzde 45,5, İlham Aliyev’le alacağınız “evet” yüzde 42,5, Saddam Hüseyin kemiksizdi, ona yüzde 50 veriyorum, Beşar Esad’da yüzde 44,5 “evet” çıkar.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Gaydalı.

Sayın milletvekilleri, 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Hilmi Yarayıcı.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA HİLMİ YARAYICI (Hatay) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Ülkemizin lehine olan ve olacak olan her uluslararası anlaşmada elbette partimizin lehte oyu olacaktır. Bu sözü almışken dünün tarihine ve dünün siyasal anlamdaki tarihî sürecine ilişkin birkaç şey söylemek isterim elbette.

Uzun yıllarını cezaevlerinde geçirmiş bir dostum yazısına şöyle başlamıştı: “12 Eylül zindanlarının Diyarbakır Hapishanesinde yatmış bir Kürt köylüsü yanında biz konuşurken utanırız. Onlar vahşet yaşadı, biz zulüm. Acıları yarıştırmak edebimiz değil ama sormadan geçemeyeceğiz: Hele anlatın bize, 12 Martta ne yaşadınız? Denizler idam edilirken kime dua ettiniz mesela? 12 Eylülde kaçınız işkence gördü, ömrünün en güzel yıllarını hapishanede geçirdi? Kaçınız bir kuytuda yargısız, sorgusuz katledildi? Biz direnirken, ölürken, sahi, siz hangi kariyer planlamasını yapıyordunuz? Öyle bir hava yarattınız ki sanki zulmün tarihi 28 Şubatta başlıyor ve bitiyor.”

Ben biraz daha açayım: Zulmün bittiği falan yok. Hatta öyle bir hâl aldı ki 12 Marta, 12 Eylüle rahmet okutuyor. (CHP sıralarından alkışlar) “28 Şubat” denince, ikna odalarını “zulüm” diye anlatıyorsunuz ya, merak ediyorum, özgürlük talebiyle meydanlara indiğinizde, Ethem gibi kafanızdan polis kurşunuyla vurulup öldürüldünüz mü? Peki, Ali İsmail gibi gece yarısı polis gözetiminde sokaklarda tekmelenerek öldürüldünüz mü? Polise “Galoş giy” dediğiniz için, hayatınızın baharında Dilek gibi öldürüldünüz mü? Yarbay Ali Tatar gibi Ergenekon kumpaslarında haysiyet cellatlığına uğrayıp intihar etmek zorunda kaldınız mı? Siz hiç, Taybet ananın evlatlarının yaşadıklarını yaşadınız mı? 5 metre ötenizden vurulmuş annenizin cenazesini alamadığınız oldu mu hiç? Annenizin cenazesi köpeklere yem olmasın diye sabahlara kadar nöbet tuttuğunuz oldu mu? Ceylan gibi küçücük yaşınızda kırlarda oynarken ya da bir lokma ekmeğin peşinde koşan, koşturan Roboskili Kürt gibi bombalarla parçalandınız mı?

Kürt oldunuz mu hiç? Şehirleriniz, köyleriniz yerle bir edilirken iradeniz kayyumlarca gasbedildi mi hiç? Veya eş başkanlarınız cezaevlerinde olmalarına rağmen bakanlarca hemen her gün hakarete uğrayıp aşağılandınız mı? Barış istediniz diye tutuklandınız mı, işkence gördünüz mü, işinizi, aşınızı kaybettiniz mi? Mehmet Fatih Traş gibi bilim basamaklarının daha başındayken mahkûm edildiğiniz çaresizlikte ölümü tek kurtuluş yolu olarak gördünüz mü? (CHP sıralarından alkışlar) Hamile hâlinizle parkta tekme tokat dövüldünüz mü hiç? Otobüslerde sebepsiz yere tekmelendiniz mi? Üstelik, sizi dövenlerin, sizi korumakla yükümlü yargı tarafından ertesi gün serbest bırakıldığına tanık oldunuz mu? Sadece gazeteci olduğunuz için, sadece haber yaptığı için terörist ilan edilerek hapishanelere dolduruldunuz mu? Siz hiç Alevi oldunuz mu? İbadetinizin şeklini devlet belirledi mi? Ders kitaplarından tutun iktidar katına varana kadar sürekli olarak hakarete uğradınız mı? İnancınız yüzünden devletin tüm kapıları yüzünüze kapandı mı hiç? Bunları yaşamadıysanız zulmün ne olduğunu da bilemezsiniz.

Evet, o süreçte başörtüsü yüzünden eğitim hakları elinden alınan, gasbedilen genç kızlarımız mağdur edildi ancak onlar eğitim hakları için direnirken siz iktidar uğruna hocanıza darbe peşindeydiniz. Sahi, 28 Şubat olmasa hocanızı devirebilir miydiniz? Tarafından zulüm gördüğünüzü iddia ettiğiniz ordunun yirmi yıl sonra dinci darbe girişiminde bulunmasına baktığımızda, tüm senaryonun sizi var etmek için hazırlandığını düşünmemek elde değil.

Şimdi, Hürriyet gazetesinin “Karargâh rahatsız” manşeti üzerinden yine bir mağduriyet yaratma peşindesiniz. Umrede bile sizi yalnız bırakmayan, attığı her adımda iktidarın bir bakanı gibi davranan Genelkurmay Başkanınız var artık. (CHP sıralarından alkışlar) Ne yapmış bu karargâh? Muhalefetin eleştirilerine kendince yanıtlar vermeye çalışmış. Siz de bu yanıtlarından darbe ihtimali çıkarıyorsunuz. Yapmayın, aklımızla alay etmeyin. Tam da 28 Şubatın yıl dönümüne yakın bir zamanda verilen mesajın kime yönelik olduğu ortada değil mi? O açıklamada iktidara yönelik tek bir eleştiri var mı? Yok. Amaç, açıklamada, her vatanseverin yaptığı ordunun iktidarın dümen suyunda hareket etmesine yönelik eleştirilerine, mahcubiyetle hareket etmesine yönelik eleştirilerine, duygu ve düşüncelerine yanıttan başka bir şey yok. Bu zorlama oyuna ne biz ne de halkımız itibar etmeyecektir. Askerinden polisine, yargısından yürütmesine, tüm gücü elinde bulunduran, fiilen tek adam diktasıyla iktidar olduğunuz bu sürecin mağduru siz olamazsınız. Bu gerçeği hepimizden iyi biliyorsunuz tabii ki. Buna rağmen mağdur edebiyatına sığındığınız, ancak mizahın konusu olabilecek şeyleri yaşıyor ve yaşatıyorsunuz. Bir mağduriyetten söz edilecekse bunlar sivil darbenizin mağdur ettiği, işinden, aşından olan yüz binler, hapse doldurduğunuz gazeteciler, akademisyenler, aydınlar, sanatçılar, öğretmenler, öğrenciler, kısacası sizden olmadığı için yok sayılan, ötekileştirilen milyonlardır. (CHP sıralarından alkışlar) Üstelik milyonlar bu mağduriyeti yaşarken öyle ikna odaları türünden konuşmayla, iknaya dayalı yöntemlerle mağdur edilmiyorlardı. Bir gece yarısı kararnamesiyle işini, aşını, onlarca yıllık birikimlerini bir anda kaybediyorlar. “Terörle iltisaklı olmak” gibi son derece muğlak kavramlarla hukuku ayaklar altına almakta, muhalif olan herkes bir anda terörist ilan edilmekte ve bunu siz yapıyorsunuz.

O dönem rektörlere brifingler veriliyordu, gereğini yapan yapıyordu, yapmayan çok çok yükselemiyordu. Oysa siz öyle misiniz? Sadece kin ve intikam duygularıyla hareket ediyorsunuz. Lideriniz dün barış bildirisine imza atanlara hesabının sorulacağını söylemişti ya, bugün hiçbirini unutmadınız, hukuksuz bir şekilde hepsini kapının önüne koydunuz; hem de çoğunun 28 Şubat sürecinde mağduriyetler karşısında dik durduğunu, sizin yanınızda olduğunu, sizin için bedel ödediğini unutarak.

O dönemde gazeteciler en çok andıçlarla hedef gösterilirdi. Şimdi hoşa gitmeyen haber yapan gazeteci sayenizde aynı dakika işini kaybediyor. Basının neredeyse tamamını kamu kaynaklarından ihaleler verdiğiniz iş insanlarına devrettiniz. Ele geçirdiğiniz havuz medyası aracılığıyla da konuşan, muhalefet eden herkesi tehdit ve hakaretlerinizle hedef gösterip ses çıkaramaz hâle getirdiniz. Diş geçiremediğinizi ise yalan ve iftiralarla tutuklayıp hapse dolduruyor, iddianameleri bile aylarca hazırlamıyorsunuz. Gerçekten mazlum olsaydınız bu kadar zalim olmazdınız. Dünün sözde mağdurları, bugünün muktedirleri olarak gerçek darbeci olduğunuzu attığınız her adımda gösteriyorsunuz. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) İktidarınız yeryüzündeki tüm darbecileri kıskandıracak ölçüde zulme sahiptir. Yaşadığımız referandum süreci dahi demokrasi konusundaki çifte standardınızı net bir şekilde ortaya koyuyor. Lafa gelince “millî irade” kavramını dilinizden düşürmezsiniz ama neredeyse “hayır” kelimesini sözlükten çıkaracaksınız. Kamu kurumlarının il müdürleri personelini zorla toplayıp birbirlerine “evet” çağrısı yaparken “hayır” çalışmasını yapan gençlerimiz hemen her gün saldırıya uğramakta. Rektörleriniz “evet” kampanyasının emir eri rolüne soyunurken “hayır” çalışması yapan Haziran Hareketi üyelerine siyasi parti olmadıkları için izin vermiyorsunuz. Yüksek Seçim Kurulu mevzuatlarını bir kenara atıp basında eşit temsiliyet ilkesini “evet” lehine değiştirirken anket yayınlama yasağını da havuz medyanızın istediği şekilde değiştiriyorsunuz. Üsküdar Belediyesi “evet” kampanyasına müdahil olurken sorun yok ama Mezitli Belediyemizin hayırseverlik çağrısında siyasi mesaj arıyor, billboardlardan kaldırılmasını istiyorsunuz. Biliyoruz, halkımızın, kaderini bir kişiye teslim etmemek için “hayır” diyecek olması uykularınızı kaçırıyor. “Hayır”larımızın çoğalması sizi korkuttukça daha bir artıyor zulmünüz. Bıçaklanıyoruz, dövülüyoruz, tehdit ediliyoruz, tutuklanıyoruz. “Hayır” dediğimiz için devlet katında terörist oluyoruz ama yılmıyoruz, yılmayacağız. Canımızla, kanımızla direnmekten zerrece vazgeçmiyoruz. (CHP sıralarından alkışlar) Vazgeçmediğimiz içindir ki hâlen ölmeye, işkence görmeye, tutuklanmaya devam ediyoruz ve bunu göze alıyoruz. 16 Nisanda “hayır”larımız zulüm saltanatınıza son verecek ve birlikte güzel, yaşanası bir Türkiye’nin kapısını aralayacaktır.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yarayıcı.

2’nci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Fahrettin Oğuz Tor.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu uluslararası sözleşmeler vesilesiyle bir konuya temas etmek istiyorum. Konuşmama başlamadan önce aktüel bir konu olması münasebetiyle buradan başlamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Kuzey Irak peşmergebaşının ziyareti nedeniyle bağımsız bir devletmiş gibi yöresel bayrağının yüce Türk bayrağımızla birlikte göndere çekilmesi, Genel Başkanımızın deyimiyle skandaldır, aymazlıktır. Bu skandalın geçiştirilmesi asla kabul edilemez bir durumdur. Emperyalist güçlerin maşalığını yaparak hâkim olduğu mıntıkada Kürt düşmanlarını, Türk düşmanlarını, kısaca Türkiye düşmanlarını yıllarca besleyip büyüten, koruyup kollayan Barzani’ye yapılan bu muamele, bayrağının göndere çekilmesi Türk milletini fevkalade rahatsız etmiştir. Sayın Başbakanın deyimiyle Barzani’nin dünyada nasıl bilindiğinin, nasıl tanındığının Türkiye için bir belirleyici olmaması gerekir. Barzani Alman düşmanlarını, İngiliz düşmanlarını bölgesinde korusaydı, kollasaydı, besleseydi, değil bayrağını göndere çektirmek, sınırlarından bile bakamazlardı, baktırmazlardı. Gerçek budur.

Değerli milletvekilleri, dün bizler açılıma “safsata” dedik, haklı çıktık; çadır mahkemelerine, Oslo’ya “hayır” dedik, haklı çıktık; bugün “Akil adamım” deseniz milletten sopa yersiniz. Bunların yanlışlığının milletimize maddi, manevi büyük maliyetleri görülmüştür. Bizler Suriye’de tampon bölge kurulmasını ısrarla talep ettik, haklı çıktık. Barzani konusunda da haklı çıkacağımızdan asla kuşkumuz yoktur. Teröristleri şımartanların yarın aynı duruma düşeceklerinden de kuşkumuz yoktur. Bu sebeple, Sayın Genel Başkanımızın konuyla ilgili söylemlerinin gereğinin yerine getirilmesini, özerk yönetimin bayrağını hür ve bağımsız bir ülke bayrağıymış gibi al bayrağımızla eşit tutanlar hakkında işlem yapılmasını yüce Türk milleti beklemektedir.

Değerli milletvekilleri, iki hafta önce ihraç edilen 227 hâkim, savcıyla birlikte, ihraç edilen toplam hâkim, savcı sayısı 4 bine yaklaşmıştır. Sebepleri bir tarafa, bir gerçek var ki adalet teşkilatında görev yapan toplam yargıç sayısının dörtte 1’inin ihraç edilmesi önemli bir vakıadır. Bu vesileyle, dün 30 civarında kabul edilen, bugün de bir o kadar görüşülecek uluslararası sözleşmeler vesilesiyle, ülkemizin en önemli konusu hâline gelen adalet ve hukuk, hâkimlik mesleğine giriş ve yükselme konusuna değinmek istiyorum. Zira, hepimizin bildiği üzere gök kubbenin direği, mülkün temeli adalettir.

Değerli milletvekilleri, hâkimlik ve savcılık mesleği bütün dünyada, özellikle de gelişmiş ülkelerde oldukça saygın kabul edilen bir meslektir. Bu yüzden birçok ülke daha işin başında yani hukuk fakültelerinin verdiği eğitimi, mesleki giriş sınavlarını, adaylık eğitimlerini, stajyer hâkimlik ve savcılık dönemlerini içeren süreçleri ciddiyetle ele almış, bu önemli mesleği icra edecek kişilerin hem mesleki hem de diğer yönlerden yeterli seviyeye ulaşması için yoğun çalışmalar yapıldığı görülmüştür. Tarafımızca yapılan ülke incelemelerinde her ülkeye özgü tarihî ve kültürel faktörlerden kaynaklanan farklı değerler ve unsurlar bulunmakla birlikte tüm ülkelerde karşımıza çıkan en önemli husus, bu saygın mesleğe giriş sisteminin mümkün olduğunca rekabetçi, adil, şeffaf, politik etkilerden uzak, bağımsız ve tarafsız bir anlayışla, kamuoyuna güven verecek şekilde yürütülüyor olması ile mesleğe kabul edilenlerin aldıkları eğitim sonunda bilgili, yetişmiş ve göreve hazır bir noktaya getirilmiş olmalarıdır. Birçok ülkede adaylık ve eğitim sürecinin oldukça uzun öngörülmüş olması, bu mesleğe olan güven ve itibarı da artıran başka bir unsur olarak göze çarpmaktadır.

Değerli milletvekilleri, örnekleyeceğim birinci ülke Amerika Birleşik Devletleri’dir. Aktüel olması sebebiyle belirtmek isterim ki Amerika Birleşik Devletleri’nde adalet sistemi yeni seçilmiş başkanı bile frenleyebilmiştir. ABD’de hukuk fakültelerine girebilmek için öncelikle dört yıllık bir lisans diploması sahibi olmak gerekmektedir. Hangi fakülte, bölümden mezun olduğu hususunda bir sınıflama olmamakla beraber ekonomi, kamu yönetimi, siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler, tarih, sosyoloji gibi bölümlerden mezun olanların daha fazla kabul aldığı tespit edilmiştir. ABD’de hukuk eğitimi genel olarak üç yıl öngörülmüş, ilk yıl genel hukuk eğitiminin ardından ikinci yıl ihtisaslaşma başlatılmış ve üçüncü yıl yoğun bir stajyerlik programıyla öğrencilerin işe hazır hâle getirilmesi hedeflenmiştir. Fakülteden mezun olanlar avukat olabilmek veya savcılık ofisinde işe başlayabilmek için kendi eyaletlerinin barolar birliği tarafından düzenlenen bir yeterlilik sınavını kazanmak mecburiyetindedirler. Oldukça kapsamlı, zor ve özel bir hazırlık gerektiren bu sınav, aslında bu mesleğin ne kadar ciddiye alındığının da bir göstergesidir. Bu sınavda başarılı olanlar bir avukat, bir hukuk firması veya savcılık ofisinde ise başlayabilmekte, bölge savcıları ve hâkimlerin bir kısmı seçimle gelmektedir. Öte yandan, federal düzeyde görev yapan savcı ve hâkimler ile yüksek mahkeme üyeleri senatonun tavsiyesi ve onayı ile başkan tarafından atanmaktadır. Değişik düzey ve ağırlıkta mahkemeler için farklı koşullar olmakla birlikte ABD'de hâkim olabilmek için çok iyi bir hukuk bilgisi ve başarılı bir mesleki kariyer neredeyse ön koşuldur. Hâkimler ortalama beş on yıl avukatlık veya savcılık ofisinde çalışmış kişiler arasında seçiliyor veya atanıyor. Öyle ki bazı atamalar yapılırken öğrencilik döneminde aldığınız notlar, yayınladığınız makaleler, katıldığınız eğitim programları bile belirleyici olabiliyor. Burada mesleki ve ahlaki durumunuz da oldukça önemlidir. Temyiz mahkemelerine atanacak veya seçilecek hâkimlerin en az 35 yaşında olması ve minimum on yıllık mesleki tecrübeye sahip olması gerekir. Böyle olunca da toplumun büyük bir kesimi adalete, hukuka ve yargıca güvenmektedir.

Değerli milletvekilleri, Fransa'da sistem biraz daha bizim sistemimize benzemekle beraber daha sert ve profesyoneldir. Dört yıllık hukuk fakültelerini bitirmiş, 31 yaşını doldurmamış kişiler ile 48 yaşını doldurmamış ve en az dört yıllık devlet memuru tecrübesi olanlar veya yine 40 yaşını doldurmamış ve en az sekiz yıl hukuk alanında çalışmış kişiler merkezî hâkim ve savcılık adaylık sınavına müracaat edebiliyor. Söz konusu sınav oldukça kapsamlı, bilgiye dayalı ve rekabetçi bir şekilde düzenlenmektedir. Adaylar önce yazılı sınava, ardından da sözlü sınava tabi tutuluyorlar. Sınavı yapan heyetin başkanı bir yargıtay üyesi ve diğer üyeler de hâkim kökenlidir. Başarılı olanlar ulusal adalet akademisinde üç yıl sürecek çok yoğun bir eğitim programına başlıyorlar. Teorik ve pratik hukuk eğitiminin yanı sıra tarih, sosyoloji, psikoloji, psikiyatri, adli tıp, adli muhasebe gibi alanlarda da eğitimler veriliyor. Ayrıca, adaylar eğitim döneminde savcılık ofislerinde, emniyet soruşturmalarında, cezaevlerinde ve çeşitli mahkemelerde stajyer olarak çalışıyorlar. Eğitim sonunda yapılan sınavda aldıkları başarılı sonuçlara göre görev yapacakları yerleri kendileri seçebilmektedir.

Değerli milletvekilleri, kısaca İngiltere’den de bahsetmek istiyorum. İngiliz hukuk sistemini iyi anlayabilmek için tarihin arka planını, yaşanan olayları, şahısları ve kurumları iyi bilmek gerekmekle birlikte bu ülkede hâkim olabilmek gerçekten kolay değildir. Hâkimlik, çok üst düzey ve saygı duyulan bir meslektir. Hatta hâkimlerin toplumun üst sınıflarından seçildiği, genelde Oxford ve Cambridge mezunu oldukları yönünde eleştiriler de mevcuttur. En çok para kazanan meslek grubunun “barristers” denen peruklu hukukçular olduğu da bilinmektedir.

Değerli milletvekilleri, özellikle belirtmek isterim ki hâkimlik, savcılık mesleği tanıdığına bile fazla söz hakkı verilemeyecek kadar tarafsız, adil olunması gereken, kutsal bir meslektir. Birçok alanda Türkiye'mizde darboğazları aşmanın yegâne yolu savcıya, hâkime, adalete, hukuka her yönden gereken önemin verilmesindedir. Gelecekte muhannete muhtaç olmamak istiyorsak bugün her şeyden önce yapılması gereken, hukuku sürünmekten kurtarmak, gök kubbenin direğinin adalet, mülkün temelinin adalet olduğunu tesis etmektir.

Özellikle, belirtmek istediğim husus, son günlerde sizlere de, bizlere de çok sayıda müracaatlar oluyor. Herkes, bugün avukatlıktan geçişlerde, yeni mezunlar için yapılan sınavlarda bir torpil peşindedir.

Değerli arkadaşlar, torpili adalet sistemine sokmayalım. Torpili adalet sistemine sokarsak Allah muhafaza bu memleketin geleceğini bundan sonra daha da karartmış oluruz diyorum.

Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tor.

2’nci madde üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Adıyaman Milletvekili Sayın Behçet Yıldırım.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Gambiya Cumhuriyeti Hükûmeti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti arasındaki anlaşmanın 2’nci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve bizi ekranları başında izleyen değerli halkımı, tutsak olan eş genel başkanlarımı, milletvekili arkadaşlarımı buradan saygıyla selamlıyorum.

Uluslararası anlaşmalara asla karşı değiliz. Hep söyledik, tekrar söylüyorum ve iktidara sesleniyorum: Öncellikle iç barışı sağlayalım, Kürt yurttaşlarımızla barış sağlayalım, anlaşalım diyorum; defalarca bunu dile getirdik.

AKP sıralarında oturan bazı vekil arkadaşlarım da bu işin bilincinde. “Kürtlerle anlaşırsak, birlik olursak Orta Doğu’nun en güçlü sesi oluruz.” mealinde cümleler duyduk iktidar cenahından ama bu sesler hep cılız kaldı ya da gereken yapılmadı.

Gerçekten biz içerde güçlü olmak istiyorsak bunun yolu iç barıştan geçer, hem Orta Doğu'da hem de dünyada çok güçlü bir konuma sahip olabiliriz. Bunu görmemek için ya kör olmak ya da art niyetli olmak lazım.

Hamaset devri geçti arkadaşlar, terör, PKK diye olaylardan sıyrılmaya kalkmayın. Kürt sorunu Türkiye'nin bugün en büyük sorunudur; sağlığıyla, ekonomisiyle, iç işleriyle, dış işleriyle, turizmiyle, ticaretiyle ilişkili bir durumdur. Çözüm yeri de Meclistir ama siz ne yapıyorsunuz? Sizin gibi düşünmeyen tüm Kürtleri tutuklamakla, cezalandırmakla meşgulsünüz.

Değerli milletvekilleri, Selahattin Demirtaş, İçişleri Bakanı ve iktidar için âdeta taş olmuş midesine oturmuştur. O kadar korkuyorlar ki Demirtaş'tan, demokratik siyasette yarışamayınca cezaevine aldılar, cezaevindeyken bile korkuyorlar. İçişleri Bakanının afralarından tafralarından öğreneceğimiz tek şey, bu büyük korkunun gizlenmeye, örtülmeye çalışılmasıdır. Demirtaş'ın şahsında iktidara alternatif olan HDP korkusudur bu. Milyonların iradesi HDP, demokratik, özgür ve onurlu siyasetin dinamosu olmuş ve olmaya da devam edecektir. Bu korkuya kapılarak her tarafı baskı altına almaya çalışmaktan ziyade bu korkuyla yüzleşip gerçeğe dönmeniz hem sizin hem toplumun sağlığı için daha faydalı olacağı kanaatindeyim.

İçişleri Bakanı konuşmasına “Edepli olun” diye başlıyor ama kelimenin ağırlığını taşıyamadığı için Eş Genel Başkanımıza “adam müsveddesi” diyebiliyor. Çok yazık, koskoca Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı, bu ülkenin 3’üncü büyük partisinin tutsak durumdaki Eş Genel Başkanına nasıl böyle bir cümle sarf eder? Nerede millîliğin, nerde yerliliğin? Kınıyor, onu insanlıktan nasibini almaya davet ediyorum. Tam da her iki laftan birinde “halkın iradesi, halkın iradesi” diyenlere halkın iradesine saygıya davet ediyorum.

Gerçeği gizlemek adına ne kadar bağırırsanız bağırın, ne kadar hakaret ederseniz edin gerçekler değişmez. Gerçeklerin, nihayetinde ortaya çıkma gibi kötü bir huyları vardır. Bu nedenle, bağırış çağırışlarınızla, yaptığınız hukuksuzlukları, haksız tutuklamalarınızı meşrulaştıramazsınız, üstünü örtemezsiniz. Gerçekler nasıl ortaya çıkacaksa Selahattin Başkan da o cezaevinden çıkacak ve gene bu Mecliste olacak ama siz burada olur musunuz, olmaz mısınız; onu bilemiyorum.

İçişleri Bakanı, iç işlerini yatıştırmaktan ziyade, huzur ve sükûn tesisinden ziyade her şeyi yapıyor; İçişleri değil, iç işlerini karıştırma bakanı mübarek! Adıyaman hep huzur kenti diye anılır. Geçenlerde kürsüden ifade ettim, yine ifade ediyorum: İçişleri Bakanımızın özellikle Adıyaman için çok kıymetli olan kıyılmış sarmalık tütüne ilişkin haberleri Adıyaman'ın huzurunu değil, Adıyaman'ın kimyasını bozdu. O gün söylemiştim, bugün yine tekrarlıyorum: Karadeniz için fındık, çay ne ise Adıyaman için de tütün o demektir. Adıyaman halkı “Tütünden elinizi çekin” diyor Sayın Bakana. Adıyaman tütünü için -hani geçenlerde basında çıktı- 4 bakan, İçişleri, Maliye, Gümrük, Sağlık Bakanı, Adıyaman'ın 4 milletvekiliyle toplantı yapmıştı. “Tarihte ilk” diye manşetler atıldı. Sahi, ne oldu o toplantının sonucu? Tütünüyle ilgili tek bir cümle duyamadık.

Adıyaman vekilleri sizlere soruyorum: Ne yaptınız, çözüm bulabildiniz mi? “Bırakın çözümü, durumu daha da kötüleştirmeyin yeter” diyor halkımız. Sayın Cumhurbaşkanı Adıyaman'a geldi, referandum için rekor düzeyde oy istediğini söyledi ama Adıyaman'ın sorunlarına yönelik bir şey söylemedi, daha önce açılışları yapılan birkaç tesisin açılışını tekrar yaptı, “tütün” kelimesi ağzından bile çıkmadı. Sizlere düşen -Adıyaman vekilleri için söylüyorum- Adıyaman halkına söz verin, deyin ki: “Adıyaman’da tütünün yasak edilmesine asla izin vermeyeceğiz.”

Değerli milletvekili arkadaşlar, yine benzer bir olay yine Adıyaman’da geçti bu Ocağın 20’sinde. Heronların tespit ettiği söylenen Adıyaman'ın dağ köyleri Azikan ve Akçalı köylerinde sözüm ona PKK’lilerin dolaştığı iddia ediliyordu. Heronlar bunu tespit etti sözüm ona. Savaş uçakları Diyarbakır'dan havalanıyor, Adana'dan özel kuvvetler getiriliyor, dağ, taş bombalanıyor, ormanlar yakılıyor. Sonuç ise 5-6 tane yaban hayvanı dağ keçisi, domuz öldürülüyor. Yakın köylere operasyon yapılıyor, 2-3 tane av tüfeği dışında hiçbir şey ele geçirilmiyor. Sosyal medya ve basında “Dağ köylerinde PKK'lilere darbe” şeklinde haberler çıkıyor. Ama heronların tespit ettiği yaban hayvanlar telef oluyor, ormanlar yakılıyor, o kadar. Daha sonra Adıyaman valisi o köyleri ziyaret ediyor, gönül alma kabilinden. Birlik ve beraberlik mesajları veriliyor. Yaşanmış bu olayı yalanlayacak olan biriniz varsa buyurun o köylere gidelim. Tabii yüreğiniz, cesaretiniz varsa köylülerle, muhtarlarla görüşelim. Bire bir yaşandı bu olay arkadaşlar.

Değerli milletvekilleri, bir devlet kendini hukuka bağlı hissederse, hukuk sınırları içinde hareket ederse devlet olur. Meşruluğunu da buradan alır. Kendini hukukla bağlı saymazsa devletin bir cemaatten, bir örgütten hiçbir farkı kalmaz. Devletin görevi suç isnadıyla yakalanan herkesi bağımsız, tarafsız bir yargının önüne çıkarmaktır. Yargısız infaz yapmak değildir. Eğer işkence yapılan yaşlı bir adamın resmine bakıp “Zaten teröre yardım yataklık ediyordu, bu muameleyi hak etmiş.” derseniz, siz devlet olmaktan çıkar mafyaya dönüşürsünüz. Hakkında suç isnatlarına bakarak herkesi yargısız mahkûm edeceksek adliyenin kapısına kilit vursak daha iyi olur.

Masumiyet ilkesi açıkça ihlal ediliyor. “İşkenceye sıfır tolerans” diye iktidara gelmiş bir partinin işkenceyi meşrulaştırması yaşanan bir durum. Bu durumu kendisine soran bir muhalefet vekiline seslenirken çok rahat muhalefetin vekilini genel başkanının adamı yapıyor. Herhâlde kendisiyle karıştırdı, kendisi kimin adamı, hangi ittifakın ürünü. Muhalefet vekilleri kimsenin adamı değildir. Bir partileri, genel başkanları, bir parti disiplinleri tabiî ki vardır. Ancak ve ancak kimsenin adamı değiller, sizde olmayan bir iradeleri var. Bu iradeleriyle, yaptığınız hukuksuzlukları açığa çıkartmak da onların toplumsal görevi ve ödevidir. “Terörle mücadele” adı altında, “beka sorunu” gibi bir motivasyonla her şeyi kapatabileceklerini, istedikleri zulmü yapabileceklerini sanıyorlar. “Terörle mücadele” adı altında bütün hukuksuzluklarınıza kimse göz yummak zorunda değil ve unutmayın, işlediğiniz bütün bu suçlardan yargılanacaksınız. “Bu ülkenin bir beka sorunu vardır.” deniliyor -ki ben buna inanmıyorum- bu ülkenin değil, bazı siyasetçilerin, liderlerin beka sorunu var ve kendi bekalarını devletin bekasına eş tutmaktadırlar. Kendi bekalarını korumak adına 80 milyonluk bir toplumun bekasını uçuruma doğru el birliğiyle sürüklüyorlar. Kaldı ki, varsayalım bu devletin bir beka sorunu var. Kardeşim, biraz tarihten ders alalım, bu toplum ne zaman bir beka sorunu yaşamışsa, halkların kardeşliğiyle, dayanışmasıyla aşmıştır. Beka sorunu, farklı tüm toplumsal kesimlerle birlikte, dayanışmayla aşılır; tarihte de hep böyle olmuştur. Kürt sorunundaki baskı, sindirme politikalarıyla bu ülkenin beka sorununun çözülmesi mümkün değildir. İç çatışmayı, kaosu besleyen güvenlikçi bir yaklaşımla, evet, bir beka sorunu vardır. Ama evrensel kriterlerde, özgürlükçü, birlikte yaşama dair bir anlayışla bu sorunun üzerinden gelinecektir. Yoksa, eski yapılarla, eski uygulamalarla “yeni Türkiye”yi yaratamazsınız; İçişlerinde Mehmet Ağar'ın kötü taklidiyle “yeni Türkiye”yi yaratamazsınız. Eğer “yeni Türkiye”den kastınız hukuksuzluğun ülkesi hâline getirmekse, evet, orada başarılısınız. Ama bu hukuksuzluğu ilelebet sürdürebileceğinizi, bu hukuksuzluk üzerinden ayakta kalacağınızı sanıyorsanız çok kötü yanılıyorsunuz. 16 Nisan günü bu halk ödettiğiniz bu ağır bedeller karşısında size “dur” diyecektir. 7 Haziranda verdiğimiz uyarının aynısını 16 Nisan akşamı alacaksınız. Umarım bu sefer bu dersi dikkate alır, daha makul, daha barışçıl politikalarla ülkeyi yönetmeye çalışırsınız. Yoksa hep birlikte uçuruma doğru sürükleneceğiz ve bunun sebebi de siz olacaksınız.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım.

Sayın Boynukara, sisteme girmişsiniz, Adıyaman Milletvekili, buyurunuz.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

25.- Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukara’nın, Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım’ın 310 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 2’nci maddesi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) – Sayın Başkan, Adıyaman’ın sorunlarını, biz milletvekilleri olarak hep birlikte takip ediyoruz; Behçet Bey’in de yapılanlardan, edilenlerden haberi vardır.

Tütün konusunu gündeme getirdiler. Tütün konusunda Maliye Bakanlığı, Gümrük Ticaret Bakanı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı, Sağlık Bakanı ve İçişleri Bakanının katılımıyla bir toplantı yapıldı. O toplantıya ilgili kamu kuruluşlarının temsilcileri de katıldı. Şu an onlar bir değerlendirme yapıyorlar, bir çözüm bulunmaya çalışılıyor; bunu kendileri de biliyorlar. Bugün yarın yakın zamanda bunun sonucu ortaya çıkacak.

Terörle mücadele konusunda ise, Adıyaman’da, bahsettiği bölgede 1 korucu şehit edildi ve geçmiş, ondan önceki dönemde de 1 asker şehit edildi, 1 asker yaralandı. Adıyaman’a terörün girmesine hiç kimsenin izin vermemesi lazım. Bizim görevimiz olduğu kadar Behçet Bey’in de görevi.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Boynukara.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/642) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 310) (Devam)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Sayın Veli Ağbaba.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, gündemimiz, hepimizin bildiği gibi referandum yani rejim değişikliği. Bu konuyla ilgili birkaç düşüncemi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bir tarafta “hayır”ı savunanlar, diğer tarafta “evet”i savunanlar. “Evet”i savunanlarla, kampanyayla ilgili iki önemli konuyu Meclisin ve milletin dikkatine sunmak istiyorum:

Biri “evet” kampanyasını yapan AKP’nin devletin, milletin her türlü imkânını kullanarak yaptığı haksızlıklardan oluşuyor; bir diğer konu ise “hayır” diyenlere yapılan suçlamalar.

Cumhurbaşkanı, onaylar onaylamaz meydanlara çıktı, ardından Başbakan çıktı meydanlara, dediler ki: “Hayır oyu verenler teröristtir.” Ardından her zamanki gibi bir koro; havuz medyası, gazeteciler, komiserler, hayasızca yalan söyleyen TV ekranlarındaki sözcüler, aldıkları talimatlarla, “hayır” oyu verenleri teröristlikle suçladılar ama bir baktılar ki bu tutmuyor, geri dönmeye başladılar. Öyle büyük bir koro ki bu “hayır”a “terörist” diyenler, içinde siyasetçisi var, gazeteci kılıklısı var, yanaşma var, yandaş var, her daim kıblesi iktidar olan gazeteciler var, unvanı “profesör” yazanlar var. Ne diyorlar? “Hayır” verenleri FETÖ’yle birlikte olmakla suçluyorlar. Diyorlar ki: “FETÖ ‘hayır’ diyor; dolayısıyla, ‘hayır’ diyenler de FETÖ’cüdür.”

Bir şey sormak istiyorum değerli milletvekilleri, AKP milletvekilleri: Ben Fetullah Gülen’in, FETÖ’nün “hayır” açıklaması yaptığını duymadım. Acaba sizlerin hâlâ o ilişkisi devam mı ediyor? Arada konuşuyor musunuz ki Fetullah Gülen’in “hayır” dediğini söylüyorsunuz? Mutlaka, geçmişten kalan bir ilişkiniz var herhâlde. (CHP sıralarından alkışlar) Bakın arkadaşlar, Fetullah’tan “evet” diyeni duyduk; örneğin Emre Uslu açıklama yaptı “‘evet’ diyorum.” diye. Ben bu cepheden “hayır” diyen kimseyi duymadım.

Değerli arkadaşlar, bu o kadar büyük bir suçlama ki, o kadar büyük bir yalan ki insanın aklı almıyor. Nasıl büyük bir iftira, nasıl büyük yalan arkadaşlar? CHP’yi, Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekillerini FETÖ’yle yan yana getirmeye çalışıyorlar. Bakın değerli arkadaşlar, insanda, bunu söyleyen insanlarda biraz utanma olur, biraz yüzü kızarır.

Ben birkaç fotoğrafı sizlerle paylaşmak istiyorum, birkaç fotoğrafı sizlere hatırlamak istiyorum. Değerli arkadaşlar, bakın, AKP milletvekillerinin bir resmi, bir fotoğrafı. Bakın, normalde bizim başını örten türbanlı kadınlarımıza saygımız var ama normalde türban takmayan kadınlar burada türban takmışlar. Allah aşkına, burası neresi? Türban nerede takılır? Kutsal mekânlarda. Ya bu kim? Burası cami mi, mescit mi? Bu adam kim, şıh mı? Bakın, neredeyse AKP’nin MYK’sı var. Kimler yok ki? AKP’nin genel başkan yardımcıları -bakın şu resimlere arkadaşlar, bakın şu fotoğraflara- AKP’nin sözcüleri var, şu anki sözcüsü var. İşte, hatırlarsınız, bu görüntüyü de hatırlarsınız, bunu da hatırlarsınız. Burhan Hoca nerede, Burhan Hoca? Burhan Hoca var, gayet samimi bir şekilde Burhan Kuzu var.

Değerli arkadaşlar, bakın, buna benzer fotoğraf çok. Muhtemelen sizin de vardır. Olmayan fotoğraf var mı, bilmiyorum.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) – Nereye varacaksınız? Ne var?

VELİ AĞBABA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bir de FETÖ’yle suçladığınız CHP’li vekillerin fotoğraflarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakın, CHP’li vekillerin fotoğraflarını göstereyim. Bu, CHP’li Vekil Dursun Çiçek, bir askerî cemsede cezaevine getiriliyor. Bakın, bu Dursun Çiçek.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Kim götürüyor?

VELİ AĞBABA (Devamla) – Söyleyeceğim.

Şu gördüğünüz şahıs Mustafa Balbay, bakın polislerin arasında. Şu gördüğünüz, Türkiye tarihinde, hukuk tarihinde yaşanmamış bir olay, bir Başsavcı İlhan Cihaner zorla makamından alınıyor.

Bakın, parmaklıkların arkasında iki fotoğraf daha var. Kim bu? Tuncay Özkan, Mustafa Balbay. Mehmet Ali Çelebi’leri mi… Burada bulunan birçok arkadaşımız bunlarla suçlandı. Peki, bunları cezaevine kim götürdü? Bu polisleri, bu savcıları kim görevlendirdi? Savcı kimdi Ergenekon davasında, Balyoz davasında, askerî casusluk davasında kimdi, savcı kimdi? Savcı şu anda sizin “reis” dediğinizdi. Burada bulunan arkadaşlar bu operasyonları alkışlarla desteklediler.

Değerli arkadaşlar, bakın, bu insanların hiçbiri… Şimdi bu fotoğraf karesine girenlerin hepsi utanıyor. Örneğin şu fotoğraf -sataşarak söylüyorum- İlknur İnceöz AKP Aksaray Milletvekili, Grup Başkan Vekili, sataşıyorum, gel, bunun cevabını ver.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Şahsiyatla uğraşma, sözleşmeye gel.

VELİ AĞBABA (Devamla) – Bu resme girenlerin hepsi utanıyor, kimse açıklayamıyor ama şu fotoğrafta olanların hepsi onurlu şekilde sokaklarda, meydanlarda halkın içerisinde gezmeye devam ediyor. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, değerli arkadaşlar, şimdi yine televizyon kanalı gezip gezip, CHP’yle ilgili, suçlayan birisi var, bir şahıs var; nasıl büyüdüğü, nasıl zenginleştiği şaibeli. Ne diyor? CHP ile FETÖ’nün kitabını yazacakmış. Adam suçluluğun telaşı içerisinde. Ne diyor, bakın, arkadaşlar. Ankara’da FETÖ okulunun ismi kendi karısının ismi, oğlu o okulda okumuş, kendi sıkı fıkı. Sayın Bülent Arınç ne diyordu: “Parsel parsel verdi.” Ne demiş geçmişte: “Hocam ile Başbakanımın arasını kim açmaya çalışıyorsa ya haindir ya ajandır. En azından nefsine kapılan bir gafildir.”

Başka, bugün hedef gösterdiğiniz, sizin “Heykeli dikilecek adam.” dediğiniz “Savcı Öz, ülkesine hizmet eden bir savcı, tayin konusu yargı işi, yorum yapmam...” Başka? “Terbiyeni takın, terbiyeni.” diyor. “Fetullah Gülen’e ‘FETÖ’ diyemezsin. Ben sana lakap taksam hoşuna gider mi? Lütfen özür dile.” diyor.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Kim diyor, kim?

VELİ AĞBABA (Devamla) – Ne yapıyor şimdi? Kanal kanal geziyor, CHP’yle ilgili suçlamada bulunuyor. Ben, değerli arkadaşlar, bakın, bir şey daha söyleyeceğim. Ne diyor burada? “Sizler sırtınızı devlete dayamadan kendi imkânlarınızı kullanarak helal parayla bugünlere geldiniz.” diyor.

Değerli arkadaşlar, bir de para var para. Parayı bilir misiniz? Parayı tabii ki bilirsiniz, parayı AKP’den daha iyi bilecek bir parti yok. (CHP sıralarından alkışlar) Ama bu para başka para. Bu para -bundan da utanacaksınız- bakın, arkadaşlar, hani her toplantıda çıkıp meydan okuyorsunuz ya, nutuk atıyorsunuz ya, Hoca Efendi hazretlerine saygılarınızı sunuyorsunuz ya, o para. Türkiye Cumhuriyeti Türkçe Olimpiyatları parası. Bunu hatırlıyor musunuz?

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Hatırlamazlar, hatırlamazlar.

VELİ AĞBABA (Devamla) – Merkez Bankası kimdeydi? CHP mi iktidardaydı? Sayın Ramazan Can, Sayın Doğan Kubat bunu kim bastı? Bunu da siz bastınız.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) – Ne zaman, ne zaman, onu söyleyin.

VELİ AĞBABA (Devamla) – Bakın, şimdi çıkın cevap verin. Kim FETÖ’cü? Kim büyüttü? Kim vali yaptı? Kim kaymakam yaptı? Kim kol kola yürüdü? Kim seçimlerde, hangi seçimlerde, kaç koalisyon yaptı; 2002’sinden 12 Eylül 2010 referandumuna kadar koalisyon yaptı?

Şimdi buradan grubum adına, partim adına açık bir çağrı yapıyorum, hodri meydan diyorum. Gelin, hep birlikte siyasi partileri, milletvekili gruplarını araştıralım. Bugün, geçmişte bu cemaatle, bu organizasyonla, bu örgütle kimin ilişkisi varsa, hodri meydan, gelin araştıralım diyorum. Değerli arkadaşlar, her yerde var, olmayan yok. Yüz binlerce insan cezaevinde. Yüz binlerce insan o okulun önünden geçtiği için meslekten atıldı. Bakın, hâkimde var, savcıda var, gazetecide var, memurda var, işçide var. Olmayan yer neresi? Siyaset. Allah aşkına, siz buna inanıyor musunuz ya? Siyasette, milletvekillerinde, belediye başkanlarında bu örgütün olmaması mümkün mü? Sızmadığı yer kalmamış; Cumhurbaşkanının 7 yaverinden 5’i FETÖ’cü çıkmış, diyorlar ki: “Bizde yok.” Olacak iş mi? Hodri meydan diyorum. Gelin, araştıralım, hangi grupta hangi milletvekilinin bu işle ilgisi varsa hodri meydan diyoruz arkadaşlar.

Bakın, bir diğer konu ise yapılan haksızlıklar. “Evet” resmen bir devlet kampanyası gibi. Devletin her türlü imkânı kullanılıyor. TRT’si var, sağlığı var, bakanı var, savcısı var, herkes var değerli arkadaşlar bu cephede ve bu cephe öyle bir kampanya yürütüyor ki, her türlü haksızlığı yapıyor. Bizim AKP’li, MHP’li, CHP’li, HDP’li insanların vermiş olduğu vergilerle “evet” kampanyası yapıyorlar. Geçtiğimiz gün benim kendi şehrime Cumhurbaşkanı geldi. Malatya Büyükşehir Belediyesi, Battalgazi Belediyesi, Yeşilyurt Belediyesi, bütün belediyeler devletin bütün imkânını kullanarak kampanya yaptılar. Bugün Tokat’ta, dün Manisa’da bütün yerel yönetimlerin imkânlarını kullanarak AKP bir kampanya yapıyor. Benim vergimle yapıyorsunuz, ben “hayır” diyorum, siz “evet” diyorsunuz. Benim vergimle kampanya yapıyorsunuz. Benim vergimle kampanya yapanların gözüne dizine dursun, haram olsun diyorum hepinize. (CHP sıralarından alkışlar) Haram olsun! Benim kampanyalarımla böyle haksızlık yapılır mı değerli arkadaşlar?

Bakın, bir kişiyi unuttum. Dünyanın en ünlü cerrahlarından Mehmet Haberal’ı unuttum, Mehmet Haberal’ı. Mehmet Haberal, bu ülkeye karaciğer naklini, böbrek naklini getiren adam. Onu da “darbeci” diye, “terörist” diye cezaevine attınız.

Değerli arkadaşlar, o kadar ilginç şeyler var ki “hayır”la ilgili. “Hayır” diyen herkes suçlu. Adam mafya babası, destekliyor, “tweet” atıyor, “‘hayır’ verenleri bilmem ne yaparım.” diyor. “Hayır” kampanyası yapan bir kadın bıçaklanıyor. “Hayır” diyen insanlar gözaltına alınıyor, cezaevine atılıyor. Ama şunu bilin: Bugün herkesin vicdanı var, herkes Türkiye Büyük Millet Meclisinin ne olduğunu biliyor, herkesin bir vicdanı var, herkes bu vebal içerisinde oyunu kullanacak. Siz ne yaparsanız yapın, bu kampanyada başarılı olamayacaksınız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ağbaba.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Can…

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Başkanım sataşmadan söz almak niyetinde değilim, sadece tutanaklara geçmesi açısından…

VELİ AĞBABA (Malatya) – Al al, vallahi sataştım.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Şu an Meclis Genel Kurulunda olumlu bir hava var.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Ben sataştım vallahi.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Sataştı ya.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – İnşallah bu birkaç sözleşmeyi yasalaştıracağız. Ancak ben şunu söylemek istiyorum: Hatip şahsiyetle uğraştı, burada olmayan şahıslara kaba ve yaralayıcı sözlerde bulundu ama şunu söylemek istiyorum özellikle: Biz bunların hiçbirini kabul etmiyoruz.

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Bunları reddediyoruz.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Aleyhe söylemiş olduğu sözleri de aynen kendisine iade ediyoruz.

Genel Kurulu bu şekilde bilgilendirmek istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Can.

VELİ AĞBABA (Malatya) – Efendim, ben hepsine sataştım.

BAŞKAN - 3’üncü madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Arzu Erdem. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurun.

MHP GRUBU ADINA ARZU ERDEM (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, uluslararası sözleşmelerle ilgili 3’üncü madde üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Ekranları başında bizleri izleyen aziz Türk milletini ve Gazi Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bundan tam yirmi beş yıl önce Ruslar tarafından kışkırtılan Ermeniler, stratejik önem taşıyan Hocalı’yı ele geçirmek istemişlerdir. Ancak, kasabayı sadece işgal etmekle yetinmeyen Ermeniler, hafızalardan silinmeyecek bir katliama imza atmışlardır. Hocalı katliamında 106’sı kadın, 70’i yaşlı, 63’ü çocuk olmak üzere toplam 613 soydaşımız acımasızca katledilmiş, 1 milyondan fazla soydaşımız ise yerinden yurdundan edilmiştir. İnsanlık tarihine kara bir leke olarak geçen bu olayın hiçbir zaman unutulmayacağını bir kez daha huzurunuzda dile getirmek istiyorum. Bugün kardeş Azerbaycan’ın topraklarının yüzde 20’si hâlen Ermenilerin işgali altındadır. Bu işgalin bitmesi ve işgal altındaki topraklarına Azerbaycan’ın kavuşmasını buradan istiyoruz, temenni ediyoruz; unutmayacağız, unutturmayacağız. Ermeni saldırılarında hayatını kaybetmiş bütün soydaşlarımızı ve ecdadımızı hürmetle yâd ediyorum. Hepsine Cenab-ı Hakk’tan rahmet diliyorum, ruhları şad, mekânları cennet olsun.

Değerli milletvekilleri, hepimizin de şahit olduğu gibi, her zaman söylediğimiz gibi var oluş ile yok oluş arasındaki ince çizgiyi yaşadığımız 15 Temmuz akşamının sancıları hâlâ bugün milletimizde devam etmektedir. Hepimizin huzursuzluğu ziyadesiyle sürmektedir. Her gün kapımıza, sizlerin de kapısına haksız yere mağdur edildiğini söyleyen insanlar gelmektedir. Bu insanları dinlediğimizde -bizim için yani gerçekten itikat sahibi insanlar için beyan esastır- onlar çocuklarının, örneğin erlerin, örneğin eşleri olan erbaşların, örneğin askerî okuldan hâlâ tutuklu bulunan öğrencilerin suçsuz olduğunu söylüyorlar, emir komutayla hareket ettiklerini söylüyorlar. Çocukların uyandırılış şeklini anlatıyor anne, diyor ki: “Çocuğumu dinledim, bana dedi ki: “Anne, bize dediler ki ‘Ülke işgal ediliyor. Ülkede darbe olacak. Haydi gideceğiz, mücadele edeceğiz.’ Gittik gördük ki bizi işgalci olarak götürmüşler ve birçoğu geri gitti.”

Şimdi, bu konuda özellikle benim sizlerden ricam şudur: Sizler belki bunlarla bire bir görüşmüyorsunuz, özellikle iktidar milletvekillerimizin bu konuya hassasiyetle eğilmesini gerçekten buradan belirtmek istiyorum. Bu er, erbaşlar ve gerçekten emirle hareket eden çocuklarla alakalı atılması gereken adımların aciliyetle atılması için, hukukun ve adaletin üstünlüğünün hızlı bir şekilde çalıştırılması için, ne olur gelin bizler de bunu dile getirelim. Buradaki mesele şu: Darbeye adı geçmiş, karışmış olan, byLock kullanan, gerçekten ülkenin yok oluşu için mücadele etmiş olan herkesle Milliyetçi Hareket Partisi herkesten önce mücadele etmekte ve edecektir. Hepimiz özellikle bu konuda gövdemizi siper ederiz vatanımızın, milletimizin önüne. Lakin, eğer adalet mekanizması yavaş işliyorsa -ben buna da inanıyorum, tabii ki deliller toplanacak, dosyalar hazırlanacak ama- orada her geçen gün o küçücük çocuklar için; 18 yaşında, 19 yaşında, 20 yaşındaki çocuklar için yarın öbür gün travması atlatılmayacak birer süreç hâline gelecek. Her biri hastalığa kapılmış çocuklar olarak çıkacak, her birinin belki psikolojik desteğe ihtiyacı olacak. Ne olur adalet mekanizmasının işletilmesi için, çalıştırılması için gelin daha hızlı bir gayret sarf edelim. Bizler de bunu buradan dile getirirken, özellikle, dediğim gibi, belirtmek istediğim şudur: Evet, suça bulaşmış olan herkes yaşı ne olursa olsun, durumu konumu ne olursa olsun mutlaka cezasını bulmalı çünkü vatana ihanettir 15 Temmuz darbe girişimine karışmış olmak, desteklemiş olmak ve bundan sonra da o konuyu destekliyor olmak. Ancak, onun dışında, hakikaten haksız yere cezaevinde olanlar, haksız yere ihraç edilmiş olanlar ya da sadece sendika üyeliği ya da banka hesabı olduğu için veya o okula gittiği için bu manada mağduriyet içerisinde olanları dinlediğimde ben şu kanaate varıyorum: Suç kişiye özgü, ihraç edilen bir öğretmenin aynı zamanda eşi öğretmense onun da görevden açığa alındığını biliyoruz. Burada, evet, devlet refleksini biz zaten destekliyoruz, terörle mücadeleyi de destekliyoruz; bunun bir terör girişimi olduğunu, Milliyetçi Hareket Partisi, bu okyanus ötesindeki hain imamın gelip hesap vermesi gerektiğini sayın liderimiz senelerdir dile getirmişken bugün biz zaten bu konuyla ilgili kaygılarımızı ve endişelerimizi, devlet refleksini desteklediğimizi de söylüyoruz, lakin, burada kişinin suça özgü olarak cezalandırılması hususuna da hassasiyet gösterilmesi gerektiğini tekrar vurgulamak istiyorum.

Mağdur ailelerle ilgili… Annelerin gözleri yaşlı. En azından ben gelenlere şunu da söylüyorum, diyorum ki: “Sizin bilmediğiniz şeyler de olabilir. Bırakın, adaletin üstünlüğü bunun üstesinden gelecektir. Devlet refleksine güvenin.” Diyorlar ki: “Önemli değil. Biz ileride zaten hiçbir şeyde bulunmayacağız, yeter ki adalet, hukuk hızlı işlesin, bütün derdimiz bu.” Bunu dile getirmek istiyorum.

İkinci konu şu: Uluslararası sözleşmeleri görüyoruz. Uluslararası sözleşmelerle ilgili bizler Milliyetçi Hareket Partisi olarak dünyaya açılmanın o anlamda tabii ki ülkemiz için faydalı olduğunu düşünüyoruz, uluslararası sözleşmeleri de bu anlamda destekliyoruz. Ancak, isteriz ki bizim millî projelerimiz yani bizim millî olarak meydana getirdiğimiz ürünler ve hizmetler yurt dışına gitsin. Yapılan uluslararası sözleşmelerle o insanlar gelsin, bizim ülkemize yatırım yapsın, bizler onların ülkelerine yatırım yapıp oraya parayı taşımayalım. Yani, buradan sürekli dile getirdiğimiz, senelerden beri de Milliyetçi Hareket Partisi olarak mücadelesini verdiğimiz “Millî projeler ülkelerinin ekonomilerini kalkındırır.” söylemi, savı ve teorisini mutlaka harekete geçirmemiz gerekiyor.

Ülkemiz zorlu günlerden geçiyor. Bu zorlu günleri ekonomik olarak da yaşıyoruz, manevi olarak da yaşıyoruz, maddi olarak da yaşıyoruz. Ekonomi güçlendiği zaman milletimiz de güçlenecektir. Bugün kimin cebine bakarsanız bakın mutlaka cebi borçla dolu; parayla dolu değil. Gelin, üç tarafı denizlerle çevrili olan bir ülke olmanın keyfini şu anlamda çıkaralım: Millî denizcilik projeleri yapalım. İşte o zaman istihdam sorununu da çözeriz hep birlikte. Özellikle iki yıllık ön lisans mezunu olan çocukların, onların istihdamını da işte sağlayabiliriz bu şekilde. Denizcilikle ilgili projeler yapıldığı zaman, yurt dışına gittiğinizde bizim ürünlerimizin satılması neden söz konusu olmasın? Gelin, yine tarımla ilgili, ziraatla ilgili, hayvancılıkla ilgili hem burada çiftçimizin derdini çözelim hem burada gerçekten hayvancılık yapanların derdini çözelim; gelin, ziraatçının derdini çözelim ve aynı zamanda bu okullardan mezun olmuş olan ön lisans mezunu çocukların da derdini çözelim çünkü onların da istihdama ihtiyacı var; gelin, millî ziraat projeleri yapalım; gelin, millî tarım projeleri yapalım; gelin, millî hayvancılıkla ilgili projeler yapalım. Bunlar, uluslararası sözleşmelerle evrensin bu projeler ve bizler ürünlerimizi yurt dışına gönderelim. Gelin, zeytinimizi tüm ülkelere gönderelim. İşte, bu anlamda salt uluslararası projeleri yapmak yeterli değil, burada bunların kanunlarını çıkarmak yeterli değil; bizim, aynı zamanda, bununla ilgili yapılması gereken millî projeleri de mutlaka hayata geçirmemiz gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, polis özel harekât alımıyla alakalı Milliyetçi Hareket Partisinin söyleyecek sözleri çok, bugüne kadar da söyledik. Bir kere, polisimiz de askerimiz de bizim başımızın tacı. Asla ve asla, 15 Temmuz darbe girişimi akşamı askeriyenin içine sızmış olan asker kılığındaki insanları biz asker olarak görmüyoruz. Bizim askerimiz, Türk Silahlı Kuvvetler bizim başımızın tacı.

Polis özel harekât alımıyla ilgili yine bir çift sözümüz var. Nedir bu? Genç kızlar geliyor, hakikaten vatan aşkıyla kavruluyor. Bu ülkede kimler var? Kahraman Türk kadınları var. Ve diyorlar ki “Polis özel harekât alımında -10 bin polis özel harekât alımı yaptınız- neden 1 kadın yok, neden 2 kadın yok? Hadi, gelin, bari yüzde 10 olsaydı da bin kadın olmuş olsaydı.” Ve hepsi şununla kavruluyor: “Bir seferberlik ilan edilse önce kadınlar cepheye gidiyoruz. Bizler yeri geldiği zaman sırtımızda taşıdık mühimmatı, bizler tarihte mücadele ettik erkeklerimizle birlikte. Biz vatanı müdafaa söz konusu olduğu zaman yüreğimizi ortaya koyarız, bedenimizi, canımızı ortaya koyarız.” Bu hatayı gidermenin bir metodu var. Martta tekrar alım yapılacağı söyleniyor, buradan duyurmuş olayım. Polis özel harekât alımında 3 tane konu var: Yaşın esnetilmesi... Burada önemli olan, zaten spor mülakatı yapılıyor, ardından bir mülakat daha yapılıyor; gelin, orada şans tanıyalım, insanlar gelsin, mülakatlara girsin ama kadınlarımız, kızlarımız bu konuda hakikaten “İktidar partisi kadınları sevmiyor mu?” diyor. Size de geliyorlardır. Bu konuyu tekrar buradan dile getirmek suretiyle beklenti içerisinde olduklarını, özellikle polis özel harekât alımında eşitlik ilkesine uygun olarak erkeklere nasıl hak tanınıyorsa kadınlara da hak tanınması gerektiğini buradan tekrar duyurmuş olayım.

Tekrar Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Erdem.

3’üncü madde üzerinde şahıslar adına, Hatay Milletvekili Sayın Serkan Topal. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

SERKAN TOPAL (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Anketler birilerinin uykularını kaçırıyor olmalı ki gazete manşetleri üstünden bu milletin karşısında yeniden mağduru oynamanın hazırlığı yapılıyor. Bu millet artık mağdur edebiyatı, aldatıldık, kandırıldık masalları dinlemek istemiyor. Günlerdir millete anlattığımız aile içi atamanın örneğini, Anayasa değişikliğinin nelere yol açabileceğini en çarpıcı şekliyle Azerbaycan gösterdi. Anayasa değişikliğiyle isterse partili Cumhurbaşkanı eşini, oğlunu, damadını, torununu Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atayabilir mi? Atayabilir. Herhangi bir engel var mı? Yok. Bu atamalara engel olabilecek herhangi bir madde de yok. Anayasa Mahkemesi üyelerinin on beşte 12’sine istediğini atayabilir mi? Atayabilir. Engel var mı? Hayır. Valileri, rektörleri, genel müdürleri, daire başkanlarını, kaymakamları, okul müdürlerini istediği kişileri atayabilir mi? Atayabilir. Bakın, mesele Sayın Recep Tayyip Erdoğan ya da Sayın Kemal Kılıçdaroğlu değil, bakın Anayasa değişikliğini savunanlar “Paket geçerse terör biter, ekonomi yükselir, büyür." diyor. Peki, dolar rekor kırmış, genç işsizlik yüzde 23’lere tırmanmış, tarım çökmüş, terör artmış, on beş yıldır iktidardasınız, neden engelleyemediniz? Madem bu Anayasa yürürlüğüyle terör bitecek, ekonomi büyüyecek, neden 2019’u bekliyoruz? (CHP sıralarından alkışlar)

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Bravo!

SERKAN TOPAL (Devamla) – Türk milleti, ülkenin temelini dinamitleyecek bu Anayasa değişikliği girişiminizden maalesef rahatsız. Türk milleti, insanlarımızın kutuplaşmasından maalesef rahatsız. Türk milleti, terörden rahatsız. Biz, ülkemizi, milletimizi, bayrağımızı, askerimizi seviyoruz. Biz, hiç kimsenin dizinin dibinde çökerek fotoğraf çektirmedik, hiç kimseden icazet almadık. (CHP sıralarından alkışlar) Biz icazetimizi, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerinden, bu vatana canını feda eden Mehmetçik’ten alırız. (CHP sıralarından alkışlar) Biz diyoruz ki, gelin, dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin, bu güzelim ülkemizin parçalanmasına izin vermeyelim. Ülkemizin birliğini yıkma projesinde figüran olmayalım. Gelin, tek adamlığa, dikta rejimine “hayır” diyelim.

Bakın, değerli vatandaşlarım, değerli Türk gençliği, önümüzde büyük bir görev var ve bu görevi size cüzdanlarınızda taşıdığınız Türkiye Cumhuriyeti kimliği, işte bu kimlik veriyor. (CHP sıralarından alkışlar) Türkiye Cumhuriyeti devletini payidar kılma görevi veriyor. Cesaretimizi, ışığımızı, sorumluluğumuzu, Kurtuluş Savaşı’nın kahramanları, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının bize emanet ettiği Gençliğe Hitabe’den alırız ve hep birlikte diyoruz ki:

“Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir…”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.

SERKAN TOPAL (Devamla) – “Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Topal.

Sayın milletvekilleri, 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.04

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 19.35

BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN

KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara), İshak GAZEL (Kütahya)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 76’ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Bir önceki oturumda 310 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bundan sonraki uluslararası anlaşmaların oylamalarının tamamının da ayrı ayrı, elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Açık oylamaya ilişkin genel kuralları her seferinde tekrar etmeyeceğim. Şu anda okuyacağım, bilginize sunacağım kurallar bütün açık oylamalar için geçerlidir.

Oylama için verilen süre içinde sisteme giremeyen üyelerin, teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını oylama için öngörülen süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını yine oylama için öngörülen süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Şimdi bu anlaşmanın oylaması için üç dakika süre veriyorum, oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      219

Kabul                                   :      217

Çekimser                               :         2  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı, kabul edilmiş ver kanunlaşmıştır.

5’inci sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti ile Nijer Cumhuriyeti Arasında Savunma Sanayii İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Milli Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

5.- Türkiye Cumhuriyeti ile Nijer Cumhuriyeti Arasında Savunma Sanayi İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/661) ile Milli Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 325)

BAŞKAN – Komisyon yok.

Ertelenmiştir.

6’ncı sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kongo Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kongo Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/668) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 329) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 329 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen yok.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KONGO DEMOKRATİK CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GÜVENLİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 15 Ekim 2014 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kongo Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Murat Bakan konuşacak.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MURAT BAKAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulda 220 milletvekilini bir arada bulmak ve konuşmak her milletvekiline nasip olmaz. Beni dinlemeye geldiğiniz için teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, uluslararası anlaşmalar üzerine grubum adına söz aldım. Ancak konuşulması gerekenin, uluslararası anlaşmalar değil, uluslararası ilişkiler olduğu kanaatindeyim. Zira bugün en temel sorun, ülkenin en temel sorunu dış politikadan kaynaklanan ulusal güvenlik sorunumuzdur.

Değerli arkadaşlar, bu noktaya nasıl geldiğimizi ideolojik önyargılarımızdan arınarak sorgulamamız gerekir. Her ülkenin dış politikası, anayasal sistemi kendi tarihsel deneyimleriyle şekillenir. Bizim dış politikamızı şekillendiren de Osmanlı’nın dağılma dönemiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş hikâyesidir. Bir ülke düşünün, Kırım Harbi’ni yaşamış, ardından Trablusgarp, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve o savaşta Hicaz’da, Yemen Çöllerinde, Irak’ta, Suriye’de savaşmış, her cephede evlatlarını yitirmiş, Sarıkamış’ta Allahuekber Dağlarında on binlerce evladı donarak ölmüş. Ve tüm bunların neticesinde elinde kalan son toprağı Anadolu’yu savunmuş, tüm olanaksızlıklara rağmen bağımsızlık için seferber olmuş ve Kurtuluş Savaşı’nı kazanmış. Anadolu’da analar evlatsız, çocuklar babasız kalmış.

İşte o tecrübelerin üzerine kurulan bu devlet, dış politikasını bölgesel barış, istikrar, ihtiyat ve denge üzerine kurmuştur. Bu anlayış, dış politikanın her alanına yansımış, tüm sorunlar diplomasi yoluyla karşılıklı çıkarlar gözetilerek çözülmeye çalışılmıştır. Türkiye’nin bütün anlaşmazlıkların barışla çözüleceğini taahhüt eden Kellogg Paktı’na katılımı da bu anlayışın doğal bir yansımasıdır. Keza Türk-Yunan sorunlarından Musul meselesine, Hatay’dan boğazlar konusuna kadar birçok meselenin diplomasi yoluyla barışçı bir şekilde çözüme kavuşturulması; Türk dış politikasının barışa verdiği önem kadar dönemin şartları ışığında uygulanan gerçekçi diplomasinin de en çarpıcı örneklerini teşkil etmiştir.

Milletler Cemiyeti üyeliğine kendi başvurusu olmadan davet edilen tek ülke Türkiye’dir. Türkiye, Milletler Cemiyetine İspanya tarafından önerilmiş, destekleyen ülke ise Yunanistan olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’na giden süreçte Türkiye, Batı’da Balkan Antantı, Doğu’da Sadabat Paktı’nı imzalamıştır. Böylelikle, dünyanın savaşa sürüklenmekte olduğu bir dönemde Türkiye gerek doğusunda gerek batısında güvenlik ve iş birliğini sağlamaya yönelik önemli adımlar atmış, İkinci Dünya Savaşı’nda izlediği tarafsızlık politikasının zeminini hazırlamıştır.

Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’na girmemiş, halkını bu büyük boğazlaşmadan korumuştur. O dönemde “Bizi aç bıraktın.” dövizi olan çocuğa İsmet İnönü’nün tarihe geçen sözü hâlâ akıllarımızdadır: “Ben sizi aç bıraktım ama babasız bırakmadım.” (CHP sıralarından alkışlar)

Soğuk savaş yılları yaşanmıştır bu ülkede, Kıbrıs yaşanmıştır. Bir başka Genel Başkanımızın, Bülent Ecevit’in tarihe geçen sözünü hatırlatmak istiyorum: “Biz aslında savaş için değil, barış için, yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için gidiyoruz. Bu nedenle harekâtın adı ‘Barış Harekâtı’ olarak konmuştur.”

Değerli arkadaşlar, Allah aşkına, bugün Türkiye'nin dış politikada geldiği duruma da bir bakalım. Kuzey Afrika’da yaşananlara bir bakın. Arap Baharı, Kuzey Afrika’ya ne getirdi ve biz nerede durduk? Bugün Libya’da kan gövdeyi götürüyor, Libya aşiret devletine döndü. İnşaat sektörümüzün baş tacı edildiği Libya’da bugün ABD, Fransa, tüm Batı ülkeleri var, biz yokuz. En üzücü olanı, Kıbrıs Barış Harekâtı’nda bize ambargo uygulamayan tek ülkeydi. Batı tavır aldığında gelip bizimle petrol anlaşması imzaladılar. ABD bu yapılanı unutmadı ancak biz unuttuk. Bugün Libya’da petrol kuyuları Amerikalıların elinde, hakeza Irak’ta da öyle. Irak’ın, Libya’nın zenginliklerinden o ülkelerin vatandaşları hak ettikleri payı, refahı alabiliyorlar mı? Hayır. Peki, bu ülkelere demokrasi geldi mi? Elbette hayır.

Sevgili AKP’li arkadaşlarım, size soruyorum: Sıfır sorundan sıfır dosta geldiğimiz bugünlerde Suriye’de, Kıbrıs’ta, Rusya’da, İsrail’de, Mısır’da, Avrupa Birliği ülkelerinde, Azerbaycan ve Bangladeş gibi kadim dostlarımızla, Kafkasya’da, Türki cumhuriyetlerde, Kuzey Afrika’da, Amerika’da itibarımız nasıldır, hiç düşünüyor musunuz? Yeni Osmanlı hayalleri üzerine kurulan dış politika, ülkemizi saygın, bölgeye demokrasi ve barış ihraç eden bir ülke konumundan komşularına karşı genişlemeci emeller güden, dış dünyaya hasmane tutumlar sergileyen, ne yazık ki demokratik dünyadan kopmuş, totaliter bir tek adam rejimine doğru savuruyor.

Suriye’de yaşanan insanlık dramına bakın. Yanı başımızda milyonlarca insan öldü, kadınlar, çocuklar, tacize, tecavüze uğradı, esir pazarlarında satıldı, milyonlarcası da bizim ülkemizde. Bölgede bir insanlık dramı yaşanıyor. Peki, biz ne yaptık, ne yapıyoruz? Bölgesel barışı savunmak, komşumuzda tetiklenen iç savaşa engel olmak yerine Esad’ı devirmek amacıyla on binlerce cihatçı selefinin Suriye’ye, Irak’a girmesine göz yumduk, hatta internette görüntüleri de bulunan haberlerden anladığımız üzere bizzat bu cihatçı akışına açık sınır politikasıyla destek olduk. MİT tırları konusu hâlâ gizemini koruyor.

Hayaller, Emevi Camisi’nde namaz kılmaktı, gerçekler ise El Bab’ı IŞİD’den temizleyebilmek için 72 evladımızın şehit olmasıdır. O şehitler ki bu ülkenin yoksul halk çocuklarıdır. Subayı, astsubayı, uzman erbaşı anası babası Yörük çadırında, gecekondu semtlerinde, sıvasız, boyasız evlerde oturan bu ülkenin gariban çocuklarıdır. Kimimizin oğludur, kimimizin yeğenidir, kimimizin kardeşidir. Bizim evlatlarımız hiç şüphesiz ki vatan için şehit olurlar, bir emirle ölüme giderler, üniformaları da kefenleridir. Ancak kimsenin politik hırslarının, maceraperestliğinin kurbanı olamazlar. Şimdiyse bu vatan evlatlarıyla Münbiç’e girmekten, Rakka’yı almaktan bahsediyorsunuz. Hakikaten tam bir çıldırmışlık hâli. Hiç, Suriye’de sahada kimlerin hâkim olduğuna ilişkin haritaya baktınız mı? Münbiç’e girebilmek için bir Putin’in bir Trump’ın gözünün içine bakıyoruz. Onay çıkmıyor elbette, Trump’a neredeyse yalvaracak duruma düştük.

Arkadaşlar, bir Şangay Beşlisi’ne giriyoruz bir Trump’ın başkan olmasına seviniyoruz. Öyle hızlı yer değiştiriyoruz ki küresel güçler bile şaşırıyor. Daha dün en iyi belgesel dalında “Beyaz Miğferler” filmiyle Oscar ödülü alan film ekibi, üç gün İstanbul’da havalimanında bekledi ama Müslüman olduğu için ABD’ye gidip Oscar ödülünü alamadılar. Her tarafa “Ey!” diyerek gürleyen Sayın Cumhurbaşkanı, o gelişine çok sevindiğiniz Trump’ın, Müslümanlığa vize yasağı uygulamasına ne dediniz merak ediyorum.

O kadar çok hata yapıyorsunuz ki yetişemiyoruz hatalarınızı saymaya. Birkaç örnek daha vereyim: Avrupalı siyasetçilere diplomasi terminolojisini aşarak “terbiyesiz” dediniz. Kime mi? Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’a, Yeşiller Partisi Başkanı Cem Özdemir’e. Değerli arkadaşlar, hakaret, diplomasinin bir enstrümanı değildir. Schulz, Almanya Sosyal Demokrat Partisinin başına geldi, ilk seçimlerde büyük ihtimalle iki parti iktidar olacaklar, durum, vahim ki ne vahim.

Mülteciler konusu, ahlaki olarak bize saygınlık kazandıran bir konuyken “Otobüslere doldurur, gönderirim.” denilerek ülkemizin mülteciler konusunda insani duruşuna halel getirilmiştir. Mavi Marmara’da İsrail’e teslim oluşunuz, Rusya’yla uçak krizinde önce sahiplenip böbürlenişiniz, sonra çark edişiniz; “Emevi Camisi’nde namaz kılacağız.” deyişiniz, IŞİD’e “Birkaç öfkeli genç.” deyişiniz, vatan toprağı Süleyman Şah Türbesi’ni terk ederek kaçışınız, Barzani’yle olan dansınız; bizim başımız döndü.

Şimdi size soruyorum: 16 Nisanda başkanlık sistemi gelirse ülkenin dış politikasında ne değişecek? Ülkenin ulusal güvenlik politikasında nasıl bir değişiklik olacak? Bugün alamadığınız hangi kararı alacaksınız? On beş yıldır çözemediğiniz hangi sorunu nasıl çözeceksiniz?

Bu rejim değişikliği yani yargının, yürütmenin, yasamanın bir tek kişinin güdümüne girmesi, bize nasıl bir saygınlık kazandıracak? Ben yanıtlayayım: Hiçbir şey. Zira, Türkiye'nin dış politika ve ulusal güvenlik sorunları, rejim değişikliğiyle çözülemez. Bu sorunlar, rejimin ürettiği sorunlar değil, bizzat iktidarınızın yarattığı sorunlardır. Bu sebeple, ülkenin hayrı için Anayasa değişikliğine “hayır” diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için iki dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kongo Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      220

Kabul                                   :      219

Çekimser                               :         1    (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı, kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

7’nci sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Fildişi Sahili Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

7.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Fildişi Sahili Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/674) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 330) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 330 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE FİLDİŞİ SAHİLİ CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GÜVENLİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 26 Mart 2015 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Fildişi Sahili Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Fildişi Sahili Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      213

Kabul                                   :      211

Çekimser                               :         2    (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı, kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

8’inci sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uganda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/686) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uganda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/686) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 331) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

Komisyon Raporu 331 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE UGANDA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GÜVENLİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 21 Ocak 2014 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uganda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uganda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      215

Kabul                                   :      214

Çekimser                               :         1    (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

9’uncu sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Madagaskar Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Askerî Alanlarda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Milli Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

9.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Madagaskar Cumhuriyeti Hükûmeti Arasında Askerî Alanlarda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/669) ile Milli Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 334)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

10’uncu sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gine-Bissau Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

10.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gine-Bissau Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/660) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 326) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 326 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE GİNE-BİSSAU CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GÜVENLİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 22 Şubat 2014 tarihinde Bissau’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gine-Bissau Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gine-Bissau Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      224

Kabul                                   :      223

Çekimser                               :         1    (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

11’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

11.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/662) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 327) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 327 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE GABON CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GÜVENLİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 12 Mayıs 2015 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gabon Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               : 220

Kabul                                   :      219

Çekimser                               :         1  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

12’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ruanda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayi İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/664) ile Milli Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

12.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ruanda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayi İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/664) ile Milli Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 332)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

13’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Yolcu ve Eşyanın Karayoluyla Uluslararası Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

13.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Yolcu ve Eşyanın Karayoluyla Uluslararası Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/495) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 155) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 155 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KARADAĞ HÜKÜMETİ ARASINDA YOLCU VE EŞYANIN KARAYOLUYLA ULUSLARARASI TAŞINMASINA İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 11 Aralık 2009 tarihinde Podgorica’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Yolcu ve Eşyanın Karayoluyla Uluslararası Taşınmasına İlişkin Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)

ÖZKAN YALIM (Uşak) – Başkanım, tutanaklara geçmesi açısından, hem de Sayın Gümrük Bakanımız buradayken… Uzlaşma sağlandığından herhangi bir konuşma yapılmıyor ancak -Karadağ Hükûmetiyle yapılan anlaşmaya tabii ki biz de “okey” veriyoruz, gönüllüyüz, sıkıntı yok, kabul ettik ancak- Sayın Bakanım, özellikle sizlerin dikkatini çekmek istiyorum. Bir nakliyeci olarak, uluslararası bir nakliyeci olarak çektiğimiz sıkıntılarda -bütün nakliyeci firmalar için de aynı, bu kelimeleri kullanmak istiyorum- Karadağ’a giderken özellikle Yugoslavya üzerinden giden araçlarda -çok sıkı- gümrüklerde çekilen eziyetler ve de haksız yere alınan harçlar var biliyorsunuz. Bulgaristan’ın, yukarıdan giderse Macaristan’ın aldığı fazlalık harçlar var. Burada, bu sebepten dolayı da Türk firmalarının rekabet gücünün düştüğünü özellikle belirtmek istiyorum. Sayın Bakanın Bulgaristan’ın, Romanya’nın, Macaristan’ın ve de Sırbistan’ın aldığı harçların düşürülmesi veya kaldırılmasıyla ilgili gerekli atılımı yapması gerektiğinin özellikle altını çizmek istiyorum.

Uluslararası Taşımacılar Derneği adına teşekkür ederim.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ederiz Sayın Yalım.

(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Yolcu ve Eşyanın Karayoluyla Uluslararası Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      220

Kabul                                   :      218

Ret                                       :         1

Çekimser                               :         1  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

14’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile Karadağ Dışişleri Bakanlığı Arasında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

14.- Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile Karadağ Dışişleri Bakanlığı Arasında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/512) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 135) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 135 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI İLE KARADAĞ DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI ARASINDA İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜNÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 18 Ocak 2008 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile Karadağ Dışişleri Bakanlığı Arasında İşbirliği Protokolü”nün onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile Karadağ Dışişleri Bakanlığı Arasında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      218

Kabul                                   :      217

Çekimser                               :         1    (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

15’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Brunei Sultanlığı Hükümeti Arasında Ekonomik, Ticaret ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

15.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Brunei Sultanlığı Hükümeti Arasında Ekonomik, Ticaret ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/573) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 263) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 263 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BRUNEİ SULTANLIĞI HÜKÜMETİ ARASINDA EKONOMİK, TİCARET VE TEKNİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 10 Nisan 2012 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Brunei Sultanlığı Hükümeti Arasında Ekonomik, Ticaret ve Teknik İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Brunei Sultanlığı Hükümeti Arasında Ekonomik, Ticaret ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      219

Kabul                                   :      219  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

16’ncı sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ekvator Ginesi Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

16.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ekvator Ginesi Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/663) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 328) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 328 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE EKVATOR GİNESİ CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TİCARİ, EKONOMİK VE TEKNİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 21 Kasım 2014 tarihinde Malabo’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ekvator Ginesi Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ekvator Ginesi Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      220

Kabul                                   :      219

Çekimser                               :         1  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

17’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Nijerya Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Göç Konularına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

17.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Nijerya Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Göç Konularına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/620) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 187) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 187 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE NİJERYA FEDERAL CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GÖÇ KONULARINA DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 2 Şubat 2011 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Nijerya Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Göç Konularına Dair Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Nijerya Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Göç Konularına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      219

Kabul                                   :      219  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

18’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Diplomatik Misyon ve Konsolosluk Mensuplarının Bakmakla Yükümlü Oldukları Kişilerin Kazanç Getirici Bir İşte Çalışmaları Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

18.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Diplomatik Misyon ve Konsolosluk Mensuplarının Bakmakla Yükümlü Oldukları Kişilerin Kazanç Getirici Bir İşte Çalışmaları Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/351) Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 69) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 69 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KOSOVA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA DİPLOMATİK MİSYON VE KONSOLOSLUK MENSUPLARININ BAKMAKLA YÜKÜMLÜ OLDUKLARI KİŞİLERİN KAZANÇ GETİRİCİ BİR İŞTE ÇALIŞMALARI HAKKINDA ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 2 Mayıs 2014 tarihinde Priştine’de imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Diplomatik Misyon ve Konsolosluk Mensuplarının Bakmakla Yükümlü Oldukları Kişilerin Kazanç Getirici Bir İşte Çalışmaları Hakkında Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Diplomatik Misyon ve Konsolosluk Mensuplarının Bakmakla Yükümlü Oldukları Kişilerin Kazanç Getirici Bir İşte Çalışmaları Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      217

Kabul                                   :      217  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

19’uncu sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Uruguay Doğu Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

19.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Uruguay Doğu Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/378) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 55) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 55 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE URUGUAY DOĞU CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA ULAŞTIRMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 1 Mayıs 2013 tarihinde İzmir’de imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Uruguay Doğu Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Uruguay Doğu Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      221

Kabul                                   :      221  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

20’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı ile Cibuti Cumhuriyeti Milli Eğitim ve Yükseköğretim Bakanlığı Arasında Teknik İşbirliği Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına Dair Protokolun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/360) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

20.- Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı ile Cibuti Cumhuriyeti Milli Eğitim ve Yükseköğretim Bakanlığı Arasında Teknik İşbirliği Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına Dair Protokolun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/360) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 48) (x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 48 sıra sayısı ile bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI İLE CİBUTİ CUMHURİYETİ MİLLİ EĞİTİM VE YÜKSEKÖĞRETİM BAKANLIĞI ARASINDA TEKNİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASINDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR PROTOKOLUN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 6 Mayıs 2013 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı ile Cibuti Cumhuriyeti Milli Eğitim ve Yükseköğretim Bakanlığı Arasında Teknik İşbirliği Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına Dair Protokol”un onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı ile Cibuti Cumhuriyeti Milli Eğitim ve Yükseköğretim Bakanlığı Arasında Teknik İşbirliği Anlaşmasında Değişiklik Yapılmasına Dair Protokolun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      221

Kabul                                   :      221  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

21’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kosta Rika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

21.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kosta Rika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/376) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 54) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 54 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’nci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE KOSTA RİKA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA ULAŞTIRMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 1 Mayıs 2013 tarihinde İzmir’de imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kosta Rika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kosta Rika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      215

Kabul                                   :      215  (*)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

22’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

22.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/419) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 87) (**)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 87 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE YEMEN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GÜMRÜK KONULARINDA İŞBİRLİĞİ VE KARŞILIKLI YARDIM ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 13 Mayıs 2013 tarihinde imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      218

Kabul                                   :      218  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

23’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ruanda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askeri Alanlarda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Milli Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.

23.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ruanda Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Askeri Alanlarda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/308) ile Milli Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 5)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

24’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Nijer Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

24.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Nijer Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/316) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 10)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

25’inci sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Endonezya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Deniz Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

25.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Endonezya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Deniz Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/332) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 26) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 26 sıra sayısı ile bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE ENDONEZYA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA DENİZ TAŞIMACILIĞI ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 29 Haziran 2010 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Endonezya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Deniz Taşımacılığı Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Endonezya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Deniz Taşımacılığı Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      217

Kabul                                   :      217  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

26’ncı sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Ekvator Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

26.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ekvator Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/330) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 31) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 31 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE EKVATOR CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TURİZM ALANINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 15 Mart 2012 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ekvator Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ekvator Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Turizm Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      214

Kabul                                   :      214  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

27’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ekvator Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültürel ve Eğitsel İşbirliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

27.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ekvator Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültürel ve Eğitsel İşbirliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/333) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 32) (X)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 32 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE EKVATOR CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA KÜLTÜREL VE EĞİTSEL İŞBİRLİĞİ ÇERÇEVE ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 15 Mart 2012 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ekvator Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültürel ve Eğitsel İşbirliği Çerçeve Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti İle Ekvator Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültürel ve Eğitsel İşbirliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      216

Kabul                                   :      216  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

28’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

28.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/335) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 34) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 34 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE SUUDİ ARABİSTAN KRALLIĞI HÜKÜMETİ ARASINDA GENÇLİK VE SPOR ALANINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 3 Şubat 2009 tarihinde Riyad’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      217

Kabul                                   :      217  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.49

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 21.05

BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN

KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara), İshak GAZEL (Kütahya)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 76’ncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

29’uncu sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan Cumhuriyeti Hükümeti Gençlik Faaliyetleri ve Spor Alanlarında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

29.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan Cumhuriyeti Hükümeti Gençlik Faaliyetleri ve Spor Alanlarında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/338) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 36) (x)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon Raporu 36 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE HİNDİSTAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ GENÇLİK FAALİYETLERİ VE SPOR ALANLARINDA İŞBİRLİĞİ MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 5 Haziran 2012 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan Cumhuriyeti Hükümeti Gençlik Faaliyetleri ve Spor Alanlarında İşbirliği Mutabakat Zaptı”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için iki dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan Cumhuriyeti Hükümeti Gençlik Faaliyetleri ve Spor Alanlarında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      198

Kabul                                   :      198  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

30’uncu sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Kültür ve Sanat Alanında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

30.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Kültür ve Sanat Alanında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/340) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 37) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 37 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KUVEYT DEVLETİ HÜKÜMETİ ARASINDA KÜLTÜR VE SANAT ALANINDA ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 29 Nisan 2013 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Kültür ve Sanat Alanında Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Kültür ve Sanat Alanında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      196

Kabul                                   :      196  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

31’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

31.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/341) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 38) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 38 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE SIRBİSTAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GENÇLİK VE SPOR ALANINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 4 Şubat 2013 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 38 sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      205

Kabul                                   :      205  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

32’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gana Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür, Eğitim, Bilim, Basın-Yayın, Gençlik ve Spor Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

32.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gana Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür, Eğitim, Bilim, Basın-Yayın, Gençlik ve Spor Alanlarında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/343) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 40) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 40 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE GANA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA KÜLTÜR, EĞİTİM, BİLİM, BASIN-YAYIN, GENÇLİK VE SPOR ALANLARINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 22 Ocak 2013 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gana Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür, Eğitim, Bilim, Basın-Yayın, Gençlik ve Spor Alanlarında İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 40 sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      211

Kabul                                   :      211  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

33’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı ile Cibuti Cumhuriyeti Milli Eğitim ve Yükseköğretim Bakanlığı Arasında Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

33.- Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı ile Cibuti Cumhuriyeti Milli Eğitim ve Yükseköğretim Bakanlığı Arasında Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/346) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 41) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 41 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI İLE CİBUTİ CUMHURİYETİ MİLLİ EĞİTİM VE YÜKSEKÖĞRETİM BAKANLIĞI ARASINDA TEKNİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 16 Ocak 2009 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı ile Cibuti Cumhuriyeti Milli Eğitim ve Yükseköğretim Bakanlığı Arasında Teknik İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 41 sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      209

Kabul                                   :      209  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

34’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

34.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/348) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 43) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 43 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE MOLDOVA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA EĞİTİM ALANINDA İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜNÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 1 Kasım 2012 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Moldova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Protokolü”nün onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 43 sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      207

Kabul                                   :      206

Çekimser                               :         1  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

35’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

35.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/349) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 44) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 44 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE PAKİSTAN İSLAM CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA EĞİTİM ALANINDA İŞBİRLİĞİ MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 17 Eylül 2013 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 44 sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      210

Kabul                                   :      209

Çekimser                               :         1  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

36’ncı sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve El Salvador Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

36.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve El Salvador Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/379) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 56) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 56 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE EL SALVADOR CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA ULAŞTIRMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 2 Mayıs 2013 tarihinde İzmir’de imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve El Salvador Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 56 sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      208

Kabul                                   :      208  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

37’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Belize Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

37.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Belize Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/380) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 57) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 57 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE BELİZE HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA ULAŞTIRMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 1 Mayıs 2013 tarihinde İzmir’de imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Belize Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 57 sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      209

Kabul                                   :      208

Çekimser                               :         1  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

38’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Peru Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

38.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Peru Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/381) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 58) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 58 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE PERU CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA ULAŞTIRMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 1 Mayıs 2013 tarihinde İzmir’de imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Peru Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşması’nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 58 sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      209

Kabul                                   :      209  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

39’uncu sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Panama Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

39.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Panama Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/382) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 59) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 59 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE PANAMA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA ULAŞTIRMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 14 Nisan 2014 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Panama Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 59 sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      217

Kabul                                   :      217  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

40’ıncı sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Diplomatik Temsilcilik veya Konsolosluk Mensuplarının Aile Fertlerinin Gelir Getirici İşlerde Çalışmaları Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

40.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Diplomatik Temsilcilik veya Konsolosluk Mensuplarının Aile Fertlerinin Gelir Getirici İşlerde Çalışmaları Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/352) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 70) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 70 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE ALMANYA FEDERAL CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA DİPLOMATİK TEMSİLCİLİK VEYA KONSOLOSLUK MENSUPLARININ AİLE FERTLERİNİN GELİR GETİRİCİ İŞLERDE ÇALIŞMALARI HAKKINDA ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 20 Haziran 2014 tarihinde İstanbul’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Diplomatik Temsilcilik veya Konsolosluk Mensuplarının Aile Fertlerinin Gelir Getirici İşlerde Çalışmaları Hakkında Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 70 sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      211

Kabul                                   :      211  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

41’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

41.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/362) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 71) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 71 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE TANZANYA BİRLEŞİK CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GÜVENLİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 2 Ağustos 2013 tarihinde Darüsselam’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 71 sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      211

Kabul                                   :      210

Çekimser                               :         1  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

42’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cibuti Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

42.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cibuti Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Tasarısı (1/364) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 72) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 72 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE CİBUTİ CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA KAPSAMLI İŞBİRLİĞİNE DAİR MUTABAKAT MUHTIRASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA İLİŞKİN KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 15 Kasım 2012 tarihinde Cibuti’de imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cibuti Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kapsamlı İşbirliğine Dair Mutabakat Muhtırası”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 72 sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      216

Kabul                                   :      214

Çekimser                               :         2  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

43’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

43.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/366) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 73) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 73 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE SOMALİ FEDERAL CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GÜVENLİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 12 Şubat 2013 tarihinde Mogadişu’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Somali Federal Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Güvenlik İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 73 sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      216

Kabul                                   :      212

Çekimser                               :         4  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

44’üncü sırada yer alan, Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

44.- Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/372) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 77) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 77 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

KÜLTÜREL İFADELERİN ÇEŞİTLİLİĞİNİN KORUNMASI VE GELİŞTİRİLMESİ SÖZLEŞMESİNİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) “Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi”nin çekinceler ve beyanlar ile birlikte onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 77 sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      217

Kabul                                   :      217  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

45’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Meksika Devletleri Hükümeti Arasında Örgütlü Suçlar ve Terörizmle Mücadelede İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

45.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Meksika Devletleri Hükümeti Arasında Örgütlü Suçlar ve Terörizmle Mücadelede İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/383) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 78) (XX)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 78 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BİRLEŞİK MEKSİKA DEVLETLERİ HÜKÜMETİ ARASINDA ÖRGÜTLÜ SUÇLAR VE TERÖRİZMLE MÜCADELEDE İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 17 Aralık 2013 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Meksika Devletleri Hükümeti Arasında Örgütlü Suçlar ve Terörizmle Mücadelede İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum.

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 78 sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      214

Kabul                                   :      213

Çekimser                               :         1  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

46’ncı sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Meksika Devletleri Hükümeti Arasında Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Yasadışı Uluslararası Ticaretiyle Mücadele Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

46.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Meksika Devletleri Hükümeti Arasında Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Yasadışı Uluslararası Ticaretiyle Mücadele Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/385) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 80) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükmet yerinde.

Komisyon Raporu 80 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BİRLEŞİK MEKSİKA DEVLETLERİ HÜKÜMETİ ARASINDA UYUŞTURUCU VE PSİKOTROP MADDELERİN YASADIŞI ULUSLARARASI TİCARETİYLE MÜCADELE ALANINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 17 Aralık 2013 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Meksika Devletleri Hükümeti Arasında Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Yasadışı Uluslararası Ticaretiyle Mücadele Alanında İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 80 sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      220

Kabul                                   :      220  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

47’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Guyana Kooperatif Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

47.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Guyana Kooperatif Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/389) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 81) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 81 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE GUYANA KOOPERATİF CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA ULAŞTIRMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 18 Temmuz 2014 tarihinde İstanbul’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Guyana Kooperatif Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşması”nın Notalarla onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 81 sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      227

Kabul                                   :      225

Çekimser                               :         2  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

48’inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

48.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/394) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 82) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 82 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE TANZANYA BİRLEŞİK CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA ULAŞTIRMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 18 Şubat 2010 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşması’nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 82 sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      221

Kabul                                   :      220

Çekimser                               :         1  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

49’uncu sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Karayoluyla Uluslararası Yolcu ve Yük Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

49.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Karayoluyla Uluslararası Yolcu ve Yük Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/410) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 84) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon Raporu 84 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE FAS KRALLIĞI HÜKÜMETİ ARASINDA KARAYOLUYLA ULUSLARARASI YOLCU VE YÜK TAŞINMASINA İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 19 Mart 2012 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Karayoluyla Uluslararası Yolcu ve Yük Taşınmasına İlişkin Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın Elitaş’ın bir söz talebi vardır.

Buyurunuz Sayın Elitaş.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

26.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş’ın, çok güzel bir çalışma sergileyen Türkiye Büyük Millet Meclisine teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bugün gerçekten çok güzel bir çalışma sergileyen Türkiye Büyük Millet Meclisine teşekkür ediyorum. Öncelikle Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Erhan Usta’ya, Halkların Demokratik Partisi Grup Temsilcisi Sayın Erol Dora’ya, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Özgür Özel’e, Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Pervin Buldan’a ve Kâtip Üyeler Sayın İshak Gazel’e, Ali Haydar Hakverdi’ye, tüm değerli milletvekillerimize teşekkür ediyorum. Bugün herhâlde kırk bir uluslararası sözleşmeyi onaylayarak tarihî bir rekor kırdık, kırk bir kere maşallah, tebrik ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Değerli milletvekillerimize, Sayın Bakanımıza ve özellikle Komisyon Başkan Vekili, Komisyon Sözcüsü üyelerimize, stenograflara, çalışanlara, hepinize çok çok teşekkür ediyorum. Hayırlı akşamlar diliyorum. Darısı yarına inşallah. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Özel, buyurunuz.

27.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Meclis çalışmasında emeği geçen herkese teşekkür ettiğine ve Parlamentoyu güçlendiren her şeye “evet” Parlamentonun yetkilerinin devrine “hayır” demeye devam edeceklerine ilişkin açıklaması

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, biz de Sayın Elitaş’ın teşekkür ettiği herkese, ayrıca yasama uzmanlarımıza, stenograflarımıza, Meclis emekçisi kavaslarımıza, güvenliğimizi sağlayan herkese teşekkür ediyoruz. Ve şunu söylemek lazım: Bugün parlamenter demokraside uzlaşmanın, ortak hareket etmenin mümkün olduğu zaman ve iktidar partisi bir uzlaşı ararsa Parlamentoyu güçlendiren, Türkiye’nin itibarını yükselten her konuda muhalefetin nasıl olumlu katkı verebildiği görülmüştür. Biz Parlamentoyu güçlendiren her şeye “evet”, Parlamentonun yetkilerinin devrine “hayır” demeye devam edeceğiz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özel.

Sayın Dora…

28.- Mardin Milletvekili Erol Dora’nın, kabul edilen 41 uluslararası sözleşmenin hayırlı olmasını temenni ettiğine ve Türkiye’nin demokratikleşmesi, gerçek anlamda bir hukuk devleti olması bağlamında bütün partileri aynı duyarlılığı göstermeye davet ettiğine ilişkin açıklaması

EROL DORA (Mardin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Tabii ki bugün çok önemli bir uzlaşma çerçevesinde bu kadar, kırk bir tane uluslararası sözleşmeyi geçirdik. Bunun ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Tabii, bütün dileğimiz yalnız bu konuda değil Türkiye’nin demokratikleşmesi, gerçek anlamda bir hukuk devleti olması bağlamında bütün partilerin bu şekilde yine iş birliği yaparak ülkemizi gerçek anlamda hukuk üstünlüğünün geçerli olduğu, ifade özgürlüğünün ve bütün vatandaşlarımızın huzurunu gerçekleştirecek yasal düzenlemeler yapması konusunda da bütün partileri aynı duyarlılığı göstermeye davet ediyorum.

Hepinize iyi akşamlar diliyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Dora.

Sayın Usta, buyurunuz.

29.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Milliyetçi Hareket Partisi olarak ülkenin menfaatine olan her işe destek olacaklarına ve geçmişte ismi bile duyulmamış ülkelerle anlaşmalar yapılmış olmasına ilişkin açıklaması

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Gerçekten uzlaşmanın ne kadar önemli olduğunu, beraber çalışmanın, beraber aynı hedefe kilitlenmenin ne kadar önemli olduğunu bu akşam görmüş olduk. Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ülkenin menfaatine olan her işte varız. Yalnız bu vesileyle bir konuda eleştirimi yapmak istiyorum. Bu anlaşmaların bir çoğu aslında gereksiz anlaşmalar, onu da görmek lazım. Ancak kurumlar, zamanında, önemli önemsiz demeden bunları yapmış ve bir taahhüde girilmiş. Bugün önümüze geldi, temizlemek gerekiyor. Yalnız bundan sonrası için de Meclis olarak bence, bu hakikaten ülke için gerekli olan, ihtiyaç olan… İsmini duymadığımız ülkelerle her türlü alanda anlaşma yapılmış. Böyle bir şey yok. Yani bunlar seyahat olsun diye zamanında bürokratların yaptığı anlaşmalardır. Bu konulara da dikkat etmek lazım.

Ben yine bu vesileyle emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. İyi akşamlar diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Usta.

VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, Mecliste sergilenen uzlaşma ortamının çok önemli olduğuna, bu uzlaşmanın bundan sonraki süreçlerde, tüm yasalarda da olması gerektiğine ve emeği geçen herkese teşekkür ettiğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Aynı eleştiriyi aslında biz de Divan olarak yaptık, hiç duymadığımız ülkelerle anlaşmalar yapıldığının farkına vardık. Örneğin ben Cibuti’nin nerede olduğunu gerçekten merak ediyorum.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Kooperatif var.

BAŞKAN – Bir kooperatif hükûmeti var Sayın Elitaş, bu kooperatif hükûmetiyle bizim anlaşmamız nedir?

Bazı devletlerin nerede olduğunu bile gerçekten merak edip biraz önce “Google”dan baktık ve öğrenmeye çalıştık.

Ancak şunu ifade etmek isterim ki: Elbette ki bu akşam burada sergilenen bu uzlaşma ortamı hepimiz açısından çok önemli ve çok değerli, çok kıymetli. Bu uzlaşmanın bundan sonraki süreçlerde de tüm yasalarda olması gerektiğini ben de ifade etmek istiyorum ve emeği geçen tüm arkadaşlarıma, herkese bir kez daha teşekkür ediyorum.

Komisyona söz veriyoruz. Belki Hükûmet de söz alır.

Buyurunuz.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

30.- İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kan’ın, toplam 397 uluslararası anlaşmanın Dışişleri Komisyonundan geçtiğine ve bugün itibarıyla 199 tanesinin onaylandığına ilişkin açıklaması

DIŞİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Sayın Başkanım, kıymetli milletvekilleri; şimdiye kadar Dışişleri Komisyonunda biz önceki dönemden kalan birçok kanunu da tekrar Dışişleri Komisyonundan geçirerek onayla, bütün milletvekillerinin desteğiyle, partilerin desteğiyle Meclisimize sunmuş bulunuyoruz. Toplam 397 tane uluslararası anlaşma Dışişleri Komisyonundan geçmiş, bugün itibarıyla 199 tanesini onaylamış bulunuyoruz; darısı geride kalanların başına.

Teşekkür ediyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

49.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında Karayoluyla Uluslararası Yolcu ve Yük Taşınmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/410) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 84) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – 84 sıra sayılı Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı               :      220

Kabul                                   :      220  (x)

                 Kâtip Üye                              Kâtip Üye

          Ali Haydar Hakverdi                     İshak Gazel

                   Ankara                                Kütahya”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Sayın milletvekilleri, 50’nci sırada bulunan, 89 sıra sayılı Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.

50.- Denizcilik Çalışma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/456) ve Dışişleri Komisyonu Raporu ( S. Sayısı: 89)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

51’inci sırada bulunan, 90 sıra sayılı Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.

51.- Uluslararası Sivil Havacılığa İlişkin Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Hakkında Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/457) ve Dışişleri Komisyonu Raporu ( S. Sayısı: 90)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra da komisyonların bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 2 Mart 2017 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 22.08



(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(x) 310 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 329 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 330 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 331 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 326 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 327 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 155 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 135 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 263 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 328 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx)187 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 69 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 55 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 48 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 54 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(*) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(**) 87 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 26 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 31 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(X) 32 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonucunu gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 34 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 36 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 37 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 38 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 40 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 41 S.Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 43 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 44 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 56 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 57 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 58 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 59 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 70. S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 71 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 72 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 73 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 77 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(XX) 78 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 80 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 81 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 82 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx)84 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.