TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                                 65’inci Birleşim

                                                                                             22 Ocak 2017 Pazar

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Artvin Milletvekili Uğur Bayrakutan ve 23 milletvekilinin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde ek ders karşılığı çalışan personelin özlük haklarında ve çalışma koşullarında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/450)

2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 30 milletvekilinin, kâğıt toplayıcılığında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/451)

3.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen ve 22 milletvekilinin, fındık sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/452)

 

V.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun 22, 23, 24, 25, 26 ve 31 Ocak 2017 ile 1 ve 2 Şubat 2017 günleri toplanmamasına, İkinci Yasama Yılı sonuna kadarki birleşimlerinde saat 24.00’e kadar çalışmalarına devam etmesine ilişkin önerisi

 

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Türkiye Büyük Millet Meclisi eski Başkan Vekili Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in ölümünün 1’inci yıl dönümüne ve hayatını kaybeden Gençlerbirliği Spor Kulübünün eski Başkanı İlhan Cavcav’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

2.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi eski Başkan Vekili Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in ölümünün 1’inci yıl dönümüne ve AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun Anayasa değişikliğiyle ilgili bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

3.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Gökdağ’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi eski Başkan Vekili Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in ölümünün 1’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

4.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbay’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi eski Başkan Vekili Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in ölümünün 1’inci yıl dönümüne ve hayatını kaybeden Gençlerbirliği Spor Kulübünün eski Başkanı İlhan Cavcav’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

5.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, Türkiye Büyük Millet Meclisi eski Başkan Vekili Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in ölümünün 1’inci yıl dönümüne, hayatını kaybeden Gençlerbirliği Spor Kulübünün eski  Başkanı İlhan Cavcav’a Allah’tan rahmet dilediğine ve sosyal medyada yapılan paylaşımları Mecliste dile getirmeyi uygun görmediğine ilişkin açıklaması

6.- Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukara’nın, bir milletvekilinin Anayasa’ya “evet” oyu veren 339 milletvekilini hain olarak ilan ettiğine ve bu ifadesini düzeltmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Türkiye Büyük Millet Meclisi eski Başkan Vekili Kamer Genç ile Gençlerbirliği eski Başkanı İlhan Cavcav’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin konuşması

22 Ocak 2017 Pazar

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.01

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Emre KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), Sema KIRCI (Balıkesir)

----- 0 -----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 65’inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge bulunmaktadır, önergeleri ayrı ayrı okutacağım.

Üçüncü sırada okutacağım Meclis araştırması önergesi beş yüz kelimeden fazla olduğu için önerge özeti okutulacaktır ancak önergenin tam metni tutanak dergisinde yer alacaktır.

Buyurun.

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Artvin Milletvekili Uğur Bayrakutan ve 23 milletvekilinin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde ek ders karşılığı çalışan personelin özlük haklarında ve çalışma koşullarında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/450)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde ek ders karşılığı çalışan öğretmen, sosyolog, sağlık memuru, hemşire ve benzeri personellerin özlük haklarında ve çalışma koşullarında yaşanan sorunların araştırılarak gerekli incelemelerin yapılması amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve İç Tüzük’ümüzün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması komisyonu açılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz.

1)   Uğur Bayraktutan                          (Artvin)

2)   Kadim Durmaz                                                     (Tokat)

3)   Orhan Sarıbal                                                      (Bursa)

4)   Ahmet Akın                                                          (Balıkesir)

5)   Tekin Bingöl                                                        (Ankara)

6)   Utku Çakırözer                                                     (Eskişehir)

7)   Veli Ağbaba                                                        (Malatya)

8)   Nihat Yeşil                                                          (Ankara)

9)   Onursal Adıgüzel                          (İstanbul)

10)        Vecdi Gündoğdu                                            (Kırklareli)

11)        Ünal Demirtaş                        (Zonguldak)

12)        Mehmet Göker                        (Burdur)

13)        Candan Yüceer                       (Tekirdağ)

14)        İrfan Bakır                                                    (Isparta)

15)        Mahmut Tanal                         (İstanbul)

16)        Tur Yıldız Biçer                                             (Manisa)

17)        Muharrem Erkek                                            (Çanakkale)

18)        Hüseyin Çamak                                             (Mersin)

19)        Mevlüt Dudu                                                  (Hatay)

20)        Yakup Akkaya                         (İstanbul)

21)        Kemal Zeybek                         (Samsun)

22)        Elif Doğan Türkmen                                       (Adana)

23)        Nurhayat Altaca Kayışoğlu      (Bursa)

24)        Bülent Öz                                                      (Çanakkale)

Gerekçe:

Türkiye’nin her bölgesinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı il müdürlüklerine bağlı olarak ek ders karşılığı çalışan öğretmen, sosyolog, sağlık memuru, hemşire ve benzeri personelin özlük haklarında ve çalışma koşullarında birçok sorun mevcuttur. Çalıştıkları kurumlarda kadrolu meslek elemanlarıyla aynı görev ve işlemleri sürdürmekle birlikte (asıl iş) herhangi bir özlük hakları bulunmamaktadır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından istihdam edilen personel çalıştığı iş yerlerinde hizmet alımı kapsamında çalışan temizlik görevlisi, kalorifer görevlisi, çaycı ve benzeri personelden daha düşük ücretle çalıştırılmaktadır.

Türkiye genelinde ek ders ücreti karşılığında görev yapan meslek elemanlarının özlük haklarının iyileştirilmesine yönelik bir çalışma bugüne kadar yapılmamıştır. İl dışı ve ilçe görevlendirilmelerinde kadrolu personele ödenen yolluk ücretinden, yıllık izinden, süt izninden, kıdem ve ihbar tazminatından, sendikal haklardan, işsizlik maaşından ve benzerlerinden yararlanamadıkları gibi sağlık özrü durumunda alınan raporları da maaşlarından, sigorta günü ve primlerimden düşürülmektedir. Resmî tatillerde, idari izinlerde ve özel izinlerde maaşlarının çalıştıkları saat üzerinden hesaplanması ve izin günlerinde çalışmadıkları gerekçesiyle ders ücretleri daha da düşmektedir. Bu nedenle sigorta primleri dahi eksik yatmaktadır. Bu koşullarda çalışan personel ücret kesintileri nedeniyle tatil bile olsun istememekte, hasta oldukları vakit hastaneye gitmeyerek işe gelmeye çalışmaktadır.

Toplumsal sorunlar, toplumun tamamını ilgilendiren sorunlardır. Toplumsal sorunlar daha çok siyasi kararlarla çözüme kavuşur. Bu sorunların çözümü için toplumun ilgili kesimi toplu hâlde çözüm araması durumunda sonuca daha çabuk aşacaktır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında ek ders ücreti karşılığı çalışan personelin sorununun toplumsal bir sorun olduğu görülmektedir. Zaman zaman bu konu gündeme geldiğinde Bakanlık yetkilileri Millî Eğitim Bakanlığını örnek göstermektedirler. Oysaki Millî Eğitim Bakanlığında ek ders ücreti karşılığı çalışan personeli 439 sayılı Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Yüksek ve Orta Dereceli Okullar Öğretmenleri ile İlkokul Öğretmenlerinin Haftalık Ders Saatleri ile Ek Ders Ücretleri Hakkında Kanun’un 8’inci maddesinde belirtildiği üzere, çeşitli nedenlerle öğretmen ihtiyacının karşılanmadığı durumlarda eğitim öğretim hizmetlerinin yürütülebilmesi için bu yönde bir uygulama yapılmasının kamu yararı ve hizmet gereği olduğu için görevlendirilmektedir. 439 sayılı Kanun’un ilgili maddesini incelendiğimizde şöyle bir sonuç ortaya çıkmaktadır: Eğitim hizmetleri zorunlu olduğu ve bu hizmetlerin aksamaması için geçici olarak ek ders ücreti karşılığı öğretmen görevlendirilmektedir.

Ek ders karşılığı çalışan personel ile aynı işi yapan kadrolu meslek elemanlarının hakları arasındaki farkı karşılaştırmayı bırakın, ek ders karşılığı çalışan personel ile taşeron işçiler arasındaki fark karşılaştırılamayacak kadar büyüktür. Bu şartlarda çalışmak, büyük hakkaniyetsizlik olmakla beraber, maddi ve manevi olarak da büyük sıkıntılar yaşatmaktadır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 1 Şubat 2016 tarihinden itibaren ders saatlerini haftalık otuz beş saate çıkarmıştır. Ancak, bu ve benzeri geçici çözümler pek fayda sağlamamaktadır.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında ek ders karşılığı çalışanlar, şartları ve aldıkları ücretlerden dolayı yuva kuramamaktadır. Bu durum Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının adına yakışmamaktadır. Bakanlık bünyesinde ek ders karşılığı çalışanlar aile kuramazken işleri gereği diğer ailelere nasıl destek olmaları beklenmektedir. Ek ders karşılığı çalışan personelle ilgili yeni bir düzenlemeye acilen ihtiyaç vardır.

Yukarıda belirtilen hususlar ışığında, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde ek ders karşılığı çalışan öğretmen, sosyolog, sağlık memuru, hemşire ve benzeri personelin özlük haklarında ve çalışma koşullarında yaşanan sorunların araştırılarak gerekli incelemelerin yapılması için Anayasa'nın 98’inci ve İç Tüzük’ümüzün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması komisyonu açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 30 milletvekilinin, kâğıt toplayıcılığında yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/451)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kâğıt toplayıcılığında yaşanan sorunların tüm boyutlarıyla ele alınarak belirlenmesi ile etkili ve sürekli tedbirlerin alınması amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzük’ün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması için gereğini saygılarımızla arz ve teklif ederiz.

1) Mustafa Sezgin Tanrıkulu                              (İstanbul)

2) Mahmut Tanal                                               (İstanbul)

3) Kadim Durmaz                                              (Tokat)

4) Orhan Sarıbal                                               (Bursa)

5) Kazım Arslan                                                (Denizli)

6) Muşa Çam                                                    (İzmir)

7) Ali Akyıldız                                                   (Sivas)

8) Tur Yıldız Biçer                                             (Manisa)

9) Gülay Yedekci                                               (İstanbul)

10) Vecdi Gündoğdu                                          (Kırklareli)

11) Turabi Kayan                                              (Kırklareli)

12) Nihat Yeşil                                                  (Ankara)

13) Hüseyin Yıldız                                             (Aydın)

14) Candan Yüceer                                           (Tekirdağ)

15) Veli Ağbaba                                                (Malatya)

16) Ceyhun İrgil                                                (Bursa)

17) Ahmet Akın                                                 (Balıkesir)

18) Uğur Bayraktutan                                        (Artvin)

19) Tekin Bingöl                                               (Ankara)

20) Onursal Adıgüzel                                        (İstanbul)

21) Ünal Demirtaş                                             (Zonguldak)

22) Mehmet Göker                                             (Burdur)

23) İrfan Bakır                                                  (Isparta)

24) Muharrem Erkek                                          (Çanakkale)

25) Mevlüt Dudu                                               (Hatay)

26) Yakup Akkaya                                             (İstanbul)

27) Kemal Zeybek                                             (Samsun)

28) Bülent Öz                                                   (Çanakkale)

29) Elif Doğan Türkmen                                    (Adana)

30) Nurhayat Altaca Kayışoğlu                           (Bursa)

31) Hüseyin Çamak                                           (Mersin)

Gerekçe:

Türkiye'de bugün yaklaşık 500 bin kişinin geçimini kâğıt toplayarak sağladığı tahminleri mevcuttur. Kâğıt toplayarak geçimini sağlayan yurttaşlar, zor ve güvencesiz çalışma şartlarına rağmen kâğıtların geri dönüşümünü mümkün kılarak hem ülke ekonomisine hem de çevreye olumlu bir katkıda bulunmaktadırlar. Geçtiğimiz günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2011 yılında çıkarılan ancak bugüne dek fiilen işletilmediği anlaşılan Ambalaj Atıkları Yönetmeliği’ni dayanak göstererek kâğıt işçilerinden kâğıt alan lisanslı firmalara yolladığı tebligat ve denetleme memurlarıyla toplayıcıdan kâğıt almaları durumunda yasal çerçevede 140 bin Türk lirası ceza uygulayacağını belirtmiştir. Bu tebligatın sonucunda firmalar toplayıcılardan kâğıt almayı büyük ölçüde durdurmuştur. Yönetmeliğin amacı, yalnızca lisanslı firmaların kâğıt toplama işini üstlenmesidir. Söz konusu sektörde çalışma lisansı bulunan yaklaşık 950 firma bulunmaktadır. Bu firmaların istihdam kapasitesinin, şu an Türkiye'de kâğıt toplayarak geçimini sürdüren insanları istihdam edebilmekten çok uzak olduğu düşünüldüğünde, söz konusu yönetmeliğin bir anda uygulanmasının, sektörden geçimini sağlayan binlerce yurttaş için yıkım anlamına geleceği açıktır.

Türkiye'de bugün kâğıt toplayarak yaşamını sürdüren insanların tamamının sosyal güvenceden yoksun olduğu, çoğunun kendi doğdukları kentlerden göç etmek durumunda kalan kişiler olduğu ve Suriyeli sığınmacıların da son zamanlarda bu sektöre dâhil olduğu düşünüldüğünde, sektördeki, kırılganlık ve olası ani değişikliklerin ekonomik ve insani faturasının büyüklüğü ortaya çıkmaktadır. Öte yandan sektörün mevcut hâliyle korunması da güvencesiz çalışmanın devamı anlamına gelecektir.

22 Ekim 2013 tarihinde vermiş olduğum yazılı soru önergesinde, kâğıt toplayıcılarına getirilen engelleme ile maddi imkansızlık yaşayan ve hayatını zor koşullarda kimseye zarar vermeden idame ettirmeye çalışan bu insanlar için Ankara Valiliğinin iş imkânı sağlayıp sağlamayacağına, çöp, kâğıt ve benzeri maddelerin toplanması işinde yetkilendirilecek kişilere ne kadar ücret ödeneceğine ve bu ödemenin hangi kaynaklardan sağlanacağına 5 Mayıs 2014 tarihinde İçişleri Bakanı tarafından verilen yanıtta, "Ankara ilinde ambalaj atıklarının geri dönüşüm çalışmaları Çevre ve Şehircilik Bakanlığının gözetiminde ilgili yönetmelikler ve Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünce belirlenen usul ve esaslar dâhilinde lisanslı geri dönüşüm firmalarına yaptırılmaktadır. Çöp, kâğıt ve benzeri maddelerin toplanması işinde yetkilendirilen kişilerin ücretleri firmalar tarafından ödenmekte, toplanan çöpler ve geri dönüşüm materyalleri Ankara Büyükşehir Belediyesince belirlenen çöp depolama yerlerinde ayrıştırılmaktadır." ifadeleri yer almıştır.

Binlerce insan kâğıt toplayıcılığıyla yoksulluğu sübvanse edebilmektedir. İş bulamayan hükümlülerden, diğer ülkelerden gelenlerden, son zamanlarda özellikle Suriyelilerden ve riskli grup olarak adlandırılan köyü boşaltılan vatandaşlara kadar birçok insan bu yolla yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır.

Kâğıt toplayıcılarının çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerekirken lisanlı şirketlere toplayıcılardan kâğıt almaları durumunda yasal çerçevede 140 bin TL ceza uygulanacak olması kâğıt toplayıcılarını mağdur edecektir. Üretici firmalardan başlanarak bu sistemde yer alanları gözetecek bir stratejik plan oluşturulmalıdır.

Kâğıt toplayıcılığında yaşanan sorunların tüm boyutlarıyla ele alınarak belirlenmesi ile etkili ve sürekli tedbirlerin alınması amacıyla Meclis araştırması açılması elzemdir.

3.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen ve 22 milletvekilinin, fındık sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/452)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına(x)

Türkiye'de yaklaşık 700 bin hektar arazide aile işletmeciliği biçiminde 400 bin kadar çiftçi fındık üretimiyle uğraşmaktadır. Son beş yıllık (2010-2014) ortalamalara baktığımızda, 778 bin tonluk dünya fındık üretiminin yaklaşık yüzde 68'ini (530 bin ton), 675 bin ton kabuklu fındık karşılığı dünya ihracatının yüzde 76'sını Türkiye gerçekleştirmektedir. Türkiye, fındık üretiminin ortalama yüzde 85’ini ihraç etmektedir. Üretim ve ticaretinde dünya lideri olduğumuz bir ürünle ilgili devlet politikasının olmayışı sürdürülebilir bir anlayış değildir. Fındık sektöründe, katma değer kazandırılmış ürün yelpazesinin oluşturulması, bölgesel .ve ürün bazlı yatırım teşviklerinin belirlenmesi, yüksek marka değerli ürün yelpazesinin oluşturulması, yabancı yatırımcılarla iş birliğinin geliştirilmesi; kooperatifçilik kültürünün geliştirilmesi, optimal büyüklükte işletme tesisinin oluşturulması, tam rekabetçi piyasa şartlarının tahsis edilmesi, kalite ve verimliliğin artırılması, sektöre yön verecek kurumsal yapının (lisanslı depoculuk, fındık ihtisas borsası, üretici birlikleri ve benzeri) oluşturulması, fındık ticaretiyle iştigal eden tacirler için bir standart belirlenmesi, sektörün sorunlarının tüm yönleriyle ele alınıp incelenmesi ve gerekli politikaların üretilmesi amacıyla Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereği Meclis araştırması açılmasını arz ederiz. 02.02.2016

Saygılarımızla.

1)    Haluk Pekşen                                                (Trabzon)

2)    Kemal Zeybek                                               (Samsun)

3)    Tanju Özcan                                                  (Bolu)

4)    Ünal Demirtaş                                               (Zonguldak)

5)    Mustafa Tuncer                                             (Amasya)

6)    Kadim Durmaz                                               (Tokat)

7)    Uğur Bayraktutan                                           (Artvin)

8)    Bülent Yener Bektaşoğlu                                (Giresun)

9)    Barış Karadeniz                                             (Sinop)

10) Engin Özkoç                                                  (Sakarya)

11) İrfan Bakır                                                    (Isparta)

12) Seyit Torun                                                   (Ordu)

13) Candan Yüceer                                              (Tekirdağ)

14) Mahmut Tanal                                               (İstanbul)

15) Tur Yıldız Biçer                                             (Manisa)

16) Muharrem Erkek                                            (Çanakkale)

17) Hüseyin Çamak                                             (Mersin)

18) Mevlüt Dudu                                                  (Hatay)

19) Yakup Akkaya                                                (İstanbul)

20) Bülent Öz                                                      (Çanakkale)

21) Elif Doğan Türkmen                                       (Adana)

22) Nurhayat Altaca Kayışoğlu                             (Bursa)

23) Musa Çam                                                     (İzmir)

Gerekçe:

Türkiye'de yaklaşık 700 bin hektar arazide aile işletmeciliği biçiminde 400 bin kadar çiftçi fındık üretimiyle uğraşmaktadır. Son beş yıllık (2010-2014) ortalamalara baktığımızda, 778 bin tonluk dünya fındık üretiminin yaklaşık yüzde 68'ini (530 bin ton), 675 bin ton kabuklu fındık karşılığı dünya ihracatının yüzde 76'sını Türkiye gerçekleştirmektedir. Türkiye fındık üretiminin ortalama yüzde 85'ini ihraç etmektedir. Türkiye, 2015 yılında 240 milyon 137 bin 287 kilogram fındık ihracatı karşılığında 2 miyar 827 milyon 316 bin418 dolar ihracat geliri elde etmiştir.

Dünya fındık tüketiminin yüzde 91'ini gerçekleştiren Avrupa ülkeleri, fındığın yüzde 80'ini çikolata ve şekerleme sanayinde ham madde olarak kullanmaktadır. Fabrikalarında kullandığı fındığın yüzde 80'ini Türkiye'den ithal eden Ferrero, 2014 yılında 24.836 kişi çalışanıyla, 8,4 milyar euro ciro elde etmiştir. 400 bin üreticisiyle Türkiye'nin 2015 sezonu fındık ihracat gelirinin sadece 2,8 milyar dolar olması, fındığa dayalı sanayinin neden hâlen geliştirilmediğinin ve fındığın katma değerinin Türkiye'de kalması için neden hâlen bir planlama yapılmadığının sorgulanması gerektiğini göstermektedir.

Fındık dünyanın en önemli tarıma dayalı endüstriyel ürünüdür. Fındık sektöründe yapılacak planlamayla dünya markası yaratılması sağlanabilir. Dünyanın en çok fındık üreten ülkesi Türkiye iken dünyanın en büyük çikolata üreten ülkesi değildir.

Fındık sanayisinin devletin tam teşvik kapsamına alınması, bu teşvikin Karadeniz Bölgesi’nin tamamına yayılması, finansmanı için de Kalkınma Bankasının devreye sokulması, Türkiye'de atılım yapan diğer sektörlere uygulanan üç ayaklı gelişme planının fındık sanayisine de uygulanması gerekirken fındığın çok fazla satıcının, az miktarda alıcının olduğu homojen olmayan bir piyasada arz ve talep dengesine bırakılması fındık sektöründeki sorunları ağırlaştırmaktadır.

Fındık üretiminde ve ticaretinde dünya lideri olan Türkiye'de fındık sektöründe katma değeri yüksek üretime geçilmesi, markalaşmaya yönelik planlama yapılması zorunludur. İç ve dış pazara uygun, piyasaların talep ettiği fındık üretiminin gerçekleştirilmesi; pazar odaklı üretim ve ürün çeşitlendirilmesi çalışmalarına ağırlık verilerek işlenmiş ürün ihracatını artırmaya yönelik bölgesel bazda sektörel destekleme araçlarının geliştirilmesi için araştırma ve incelemelerin yapılması gerekmektedir.

Ürünün mülkiyetine sahip olan üretici, ürün satış işlemlerini üretici birlikleri veya kooperatifler üzerinden gerçekleştiremediğinden dolayı piyasa fiyatlarının belirlenmesinde etkin bir rol oynayamamaktadır. 2015 yılında fındığın  yüzde 55,4'ünü 9 firma ihraç etmiştir; bu 9 şirket arasında yer alan Ferrero şirketinin satın aldığı tek bir firma, fındığın sadece yüzde 29,3'ünü ihraç etmiştir. Rakamlar ortadayken “Fındık fiyatı arz-talep dengesiyle oluşuyor.” söyleminin arkasına saklanmak fındık üreticisinin sorunlarını görmezden gelmek demektir.

Çikolata sanayisinde faaliyet gösteren firmaların ham madde giderlerini azaltmak amacıyla Azerbaycan ve Gürcistan'da fındık yetiştiriciliğini teşvik ederek Türkiye'nin pazardaki etkinliğini azaltmaya yönelik faaliyetlerinin incelenmesi gerekmektedir. Üretim ve ticaretinde dünya lideri olduğumuz bir ürünle ilgili devlet politikasının olmayışı sürdürülebilir bir anlayış değildir. Fındık sektöründe, katma değer kazandırılmış ürün yelpazesinin oluşturulması, bölgesel ve ürün bazlı yatırım teşviklerinin belirlenmesi, yüksek marka değerli ürün yelpazesinin oluşturulması, yabancı yatırımcılarla iş birliğinin geliştirilmesi, kooperatifçilik kültürünün geliştirilmesi, optimal büyüklükte işletme tesisinin oluşturulması, tam rekabetçi piyasa şartlarının tahsis edilmesi, kalite ve verimliliğin artırılması, sektöre yön verecek kurumsal yapının (lisanslı depoculuk, fındık ihtisas borsası, üretici birlikleri ve benzeri) oluşturulması, fındık ticaretiyle iştigal eden tacirler için bir standart belirlenmesi, sektörün sorunlarının tüm yönleriyle ele alınıp incelenmesi ve gerekli politikaların üretilmesi amacıyla bir Meclis araştırmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

V.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun 22, 23, 24, 25, 26 ve 31 Ocak 2017 ile 1 ve 2 Şubat 2017 günleri toplanmamasına, İkinci Yasama Yılı sonuna kadarki birleşimlerinde saat 24.00’e kadar çalışmalarına devam etmesine ilişkin önerisi

22/1/2017

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 22/1/2017 Pazar günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                 Mustafa Elitaş

                                                                                                      Kayseri

                                                                                     AK PARTİ Grubu Başkan Vekili

Öneri:

Genel Kurulun;

23, 24, 25, 26 ve 31 Ocak 2017 ile 01 ve 02 Şubat 2017 günleri toplanmaması; İkinci Yasama Yılı sonuna kadarki birleşimlerinde saat 24.00’e kadar çalışmalarına devam etmesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Grup önerisinin görüşmelerine geçmeden önce Sayın Gök’ün bir söz talebi var.

Buyurun Sayın Gök.

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Türkiye Büyük Millet Meclisi eski Başkan Vekili Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in ölümünün 1’inci yıl dönümüne ve hayatını kaybeden Gençlerbirliği Spor Kulübünün eski Başkanı İlhan Cavcav’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Bugün, çok uzun yıllar Türk siyasetinin duayeni olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapmış, partimizin milletvekili, siyasetin efsane ismi Kamer Genç’in ölümünün 1’inci yıl dönümü. Kamer Genç, bugün, memleketi Nazımiye ilçesinde, Tunceli’nin Nazımiye ilçesinde yapılan bir anma töreniyle anılıyor.

Kamer Genç, herkesin tartışmasız üzerinde birleştiği bir şekilde dürüstlüğü, namusluluğundan taviz vermeden, Türk siyasetinin yakışmayan her türlü tablosuna sesini en yüksek ve en diri şekilde yükselten bir siyasetçiydi. Kendisinin bugüne kadar yapmış olduğu bütün siyasi faaliyetlerinde ki çabaları, özellikle Fetullah Gülen konusundaki iddiaları ve bunun tehlikesine dikkat çeken yaklaşımlarıyla ne kadar haklı olduğunu gördüğümüz bir sürecin içerisinden geçiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen Sayın Gök.

Buyurun.

LEVENT GÖK (Ankara) – Elbette Kamer Genç’e bu yönüyle kızanlar vardı; o, bu sözleri söylediği zaman eleştirenler vardı ama herkesin şu anda hemfikir olduğu bir konu: “Kamer Genç ne kadar haklıydı.” deniliyor. Kamer Genç’i bugün rahmetle, minnetle ve özlemle bir kez daha anıyorum; ruhu şad olsun.

Sayın Başkan, bugün, aynı zamanda, Türk futbolunun duayenlerinden, Ankara’mızın güzide kulüplerinden Gençlerbirliği’mizin efsane başkanlarından, çok uzun yıllar başkanlık yapmış Sayın İlhan Cavcav’ı da kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Tüm ailesine, sevenlerine ve spor camiasına başsağlığı diliyor, İlhan Cavcav’a Allah’tan rahmet diliyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Aynı içerikte, Sayın Tanal söz talebinde bulundu.

2.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi eski Başkan Vekili Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in ölümünün 1’inci yıl dönümüne ve AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun Anayasa değişikliğiyle ilgili bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; cumhuriyetin kurucu değerlerine bağlı, yiğit bir Tunceli evladı Sayın Kamer Genç’i ölüm yıl dönümünde saygı ve özlemle anıyorum.

AKP Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu, Anayasa değişikliği için “Yüz yıldan fazladır bu topraklarda vurulan prangaları kurtarmayı Rabbülalemin bize nasip eyledi…” Bu yüz yıllık prangadan laik cumhuriyet rejimi mi kastedilmektedir? Bu vekil Anayasa değişikliğinin gerçek amacını itiraf etmiştir. Kadınlardan prangaları çıkaran cumhuriyet rejimi sayesinde vekil olan Zehra Taşkesenlioğlu asıl pranganın Meclise, demokrasiye ve bunun sonucunda kadınlara vurulduğunun farkında değil midir? Bu vekil, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağına dair yemin etmesine rağmen bunları hangi hakla söylemektedir? AKP Grubu bu konuyla ilgili özür dileyecek midir?

Sayın Başkan, bir kadın olarak Meclisi yönetiyorsunuz, bunu cumhuriyete borçlusunuz. Siz bir şeyler söyleyecek misiniz?

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

FATMA BENLİ (İstanbul) - Vekillerin konuşması üzerinden böyle bir usul var mı? Böyle bir açıklamanın tartışılmasının bir anlamı var mı?

BAŞKAN - Sayın Gökdağ…

3.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Gökdağ’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi eski Başkan Vekili Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in ölümünün 1’inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması

MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) - Sayın Başkan, sadece partimiz Cumhuriyet Halk Partisinin değil Türk siyasetinin önemli isimlerinden, duayenlerinden Kamer Genç’in 1’inci ölüm yıl dönümü.

Kamer Genç, cumhuriyet değerlerine sonuna kadar bağlı ve halkçı siyaset anlayışını yaşamının ve siyaset alanının her alanında göstermiş çok değerli bir siyaset adamı idi. Kendisini, ölümünün 1’inci yıl dönümünde saygıyla, özlemle anıyor; toprağı bol olsun, devridaim olsun diyorum.

BAŞKAN – Sayın Balbay, son olarak…

4.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbay’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisi eski Başkan Vekili Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in ölümünün 1’inci yıl dönümüne ve hayatını kaybeden Gençlerbirliği Spor Kulübünün eski Başkanı İlhan Cavcav’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) – Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; Kamer Genç’in ölümünün 1’inci yılında biz de kendisine sevgiyle anıyoruz. Kamer Genç, gerçekten mücadelenin insanıydı; yerine göre kendini de muhalefet edebilen, doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilen çok önemli bir arkadaşımızdı. 12 Eylülün hemen sonrasında Danışma Kuruluna seçildi. O, en zor günde bile muhalefet etmesini bildi. Danışma Kuruluna seçildi, sonra o Danışma Kurulu Kamer Genç’in milletvekili adaylığını veto etti ama Kamer Genç yılmadı, yine siyasi tarihimizdeki yerini aldı. Hep soyadı gibi yaşayacak diyorum.

İlhan Cavca’a da Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. İlhan Cavcav, şehir kulüplerinin başarılı olabileceğini, ülke çapında sadece sermayeyle bu işin olmayacağını, yürekle de olacağını göstermiş önemli bir futbol insanıdır. Ona da Allah’tan rahmet diliyoruz, bütün yakınlarına ve spor camiasına başsağlığı diliyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Bostancı…

5.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, Türkiye Büyük Millet Meclisi eski Başkan Vekili Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in ölümünün 1’inci yıl dönümüne, hayatını kaybeden Gençlerbirliği Spor Kulübünün eski  Başkanı İlhan Cavcav’a Allah’tan rahmet dilediğine ve sosyal medyada yapılan paylaşımları Mecliste dile getirmeyi uygun görmediğine ilişkin açıklaması

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkanım, teşekkürler.

İlhan Cavcav’a Allah’tan rahmet diliyorum.

Kamer Genç, ilginç bir insandı; fikirleri, tarzı bizim kabul ettiğimiz, onayladığımız fikirler ve tarz değildi. Kendine has bir üslubu vardı. AK PARTİ Grubuyla da çok polemiğe girerdi, biz de cevaplarını verirdik. Şimdi, ebedî dünyada. Millet iradesinin bir parçasını temsil ediyordu. Kendisini rahmetle anıyoruz.

Diğer taraftan, sosyal medyada yazılanları, çizilenleri Mecliste dile getirmeyi uygun görmem. Sosyal medya ayrı bir mecra. Oranın kendine has kuralları, şartları, aklı, mantığı var. Şimdi, burada hangi vekil ne yazmış, hangi insan neler söylemiş bunlara ilişkin konuşmalar yapmaya kalkarsak Meclisin gündemini lüzumsuz yere bağlamı, dili, üslubu…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen Sayın Bostancı.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Esasen Meclisteki müzakerelerin mantığına uygun olmayan, farklı bir yer olan, kendine has mecrada nasıl konuşuluyor ve tartışılıyorsa o hâle bırakmak gereken, eğer ikaz edilecekse de bunu kişisel ilişkilerle yapmamız gereken bir alan olarak görürüm sosyal medyayı. Yani bir rahatsızlığımız varsa, bir itirazımız varsa, bir cevabımız varsa, çok aykırı gördüysek buraya taşımayı doğru görmem çünkü bütün siyasi partilerin sosyal medyada verilen mesajlara ilişkin rahatsızlıkları var, bu doğru bir tavır olmaz. Sadece sosyal medya değil, dışarıda yapılan açıklamaları da buraya taşımayı uygun görmem. Burada farklı bir bağlamda hep beraber, bütün parti gruplarıyla bir çalışma gerçekleştiriyoruz. Buranın nezaketine, buranın diline uygun bir tarzda konuşmaları yapmak gerekir.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Son olarak Sayın Boynukara…

6.- Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukara’nın, bir milletvekilinin Anayasa’ya “evet” oyu veren 339 milletvekilini hain olarak ilan ettiğine ve bu ifadesini düzeltmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Anayasa değişikliği sırasında 339 milletvekili bu değişikliğe “evet” oyu verdi. Bir milletvekili Anayasa’ya “evet” oyu veren 339 milletvekilini hain olarak ilan etmiş. Onu düzeltmesini talep ediyorum. Bu ülkede Anayasa değişikliğine “evet” oyu veren hiç kimse hain değildir. Hiç kimse bizim hainliğimizi ölçecek kalibreye, değere sahip değildir. Lütfen düzeltsin bunu.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Türkiye Büyük Millet Meclisi eski Başkan Vekili Kamer Genç ile Gençlerbirliği eski Başkanı İlhan Cavcav’a Allah’tan rahmet dilediğine konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın Kamer Genç ve Sayın İlhan Cavcav iki renkli kişilik; ikisine de Allah’tan rahmet diliyorum.

V.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun 22, 23, 24, 25, 26 ve 31 Ocak 2017 ile 1 ve 2 Şubat 2017 günleri toplanmamasına, İkinci Yasama Yılı sonuna kadarki birleşimlerinde saat 24.00’e kadar çalışmalarına devam etmesine ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Adalet ve  Kalkınma Partisi Grup önerisinin lehinde ilk olarak Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan Can konuşacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Grup önerimizle -yedi gün- 23, 24, 25, 26, 31 Ocak ile 1, 2 Şubat 2017 günleri Meclisin toplanmamasını ve ikinci yasama yılı sonuna kadar da saat 24.00’e kadar çalışmasını öneriyoruz.

Meclis tarihî günlerini yaşıyor. İki gün önce, 339 milletvekili, Cumhurbaşkanlığı sistemine ilişkin Anayasa değişikliğini Meclis kararıyla millete götürme kararı aldı; hayırlı uğurlu olsun. Milletimiz asli kararını verecektir. Meclis bu manada tarihe not düştü.

Enteresandır, bugün de tarihe not düşülüyor. Meclis fiilen toplanamadığı hâlde Cumhuriyet Halk Partisinin inatçı direnişi sayesinde buralara geldik. Bu, ikinci günümüz. Bugün burada bir yasama faaliyetine geçilecek mi? Yok.

MURAT EMİR (Ankara) – Geçelim, niye geçmiyoruz?

RAMAZAN CAN (Devamla) – Tamamen kapristen kaynaklanan ve emeğe, millî servete halel getiren bir uygulama. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bugün Meclis lokantasında yemek çıktı; stenograflar, kavaslar… Elektriği, suyu, millî servet heba oluyor diyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Gereksiz zaman kayıpları ile enerji kayıplarıyla uğraşmayalım diyorum.

Grup önerimizi Genel Kurulun takdirine sunuyor, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın  Can.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, Hükûmet sıralarında Hükûmet üyesi olmayan arkadaşlarımız var. Başka işleri varsa sonra yapsınlar lütfen. Ciddi bir iş yapıyoruz. Bir uyarırsanız bu arkadaşlarımızı, seviniriz.

BAŞKAN – Kendi takdirlerinde.

Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin aleyhinde ilk olarak Manisa Milletvekili Sayın  Erkan Akçay konuşacak.

Buyurun Sayın  Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) – Yani, oranın bir mahremiyeti var, bir şeyi var.

Sayın Grup Başkan Vekili, lütfen, milletvekillerinizi Hükûmet sıralarından kaldırınız. Yani, böyle bir laubali anlayışa da gerek yok.

BAŞKAN – Buyurun Sayın  Akçay.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, lütfen, milletvekillerini kaldırınız o Hükûmet sıralarından.

BAŞKAN – Sayın  milletvekillerinin nerede oturacağına ben karar veremem, kendi takdirleri.

LEVENT GÖK (Ankara) – Ama, efendim, işin bir ciddiyeti var. Yani, şimdi, ben gelip Başkanlık kürsüsüne oturabilir miyim? Herkesin bir oturacağı yer var. Yani, böyle bir laubali anlayışa gerek yok ki.

BAŞKAN – Sayın  milletvekillerinin kendi sıralarına geçmelerini rica edeyim kendilerinden. Ancak, bunu yapabilirim.

Buyurun Sayın  Akçay.

LEVENT GÖK (Ankara) – Yani, iş takibini başka zamana bıraksınlar.

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) – Ağabey, çok kıskanıyorsun beni ya.

LEVENT GÖK (Ankara) – İş takibini başka zamana bıraksınlar.

MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – O koltukları milletvekillerine layık görmüyor musunuz?

BAŞKAN – Sayın  Akçay kürsüde, lütfen.

Buyurun Sayın  Akçay.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Ama, Sayın Başkan, karşılıklı muhavereler içerisinde konuşmak biraz müşkül oluyor.

BAŞKAN – Haklısınız.

Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün Adalet ve Kalkınma Partisinin vermiş olduğu grup önerisi hakkında söz aldım.

Öncelikle, ifade etmek isterim ki siyasetimizin önemli simalarından ve uzun yıllar Türkiye Büyük Millet Meclisinde aktif olarak görev yapmış, ayakları bu topraklara basan, değerli vatan evladı, bayrağına, cumhuriyetine katıksız bağlılık içerisinde, hatta tek başına bazen sivri çıkışlarıyla muhalefet ettiğine de hep birlikte tanık olduğumuz merhum Kamer Genç’in vefatının 1’inci yıl dönümü. Merhum Kamer Genç’e bu vesileyle tekrar Allah’tan rahmet diliyorum ve ailesine, bütün milletvekili arkadaşlarımıza, Cumhuriyet Halk Partisine de başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

Yine, yıllarca Dışişleri Bakanlığı yapmış, Anavatan Partisi Hükûmetleri döneminde, merhum Vahit Halefoğlu’nun da 98 yaşında hayatını kaybettiğini de bugün üzülerek öğrendik. Vahit Halefoğlu’na Allah’tan rahmet dilerken ailesine ve milletimize başsağlığı dileklerimi iletiyorum.

Yine, spor camiasının duayen isimlerinden İlhan Cavcav’ın da vefatını üzüntüyle öğrendik. İlhan Cavcav’a da rahmet dileklerimizi ve Gençlerbirliği camiasına ve ailesine de başsağlığı dileklerimizi iletiyorum.

Bu vesileyle şu ifadeleri kullanmakta bir beis görmüyorum: Özellikle, Türkiye’de spor tartışılırken en fazla futbol tartışılıyor, futbol tartışılırken de en çok hakem, futbolcu veya teknik adamlar tartışılıyor. Aslında bu tartışma yanlış mecra üzerinden yürüyor. Türkiye’de spor bakımından birinci öncelikli tartışılması gereken de spor yönetimi ve kulüplerin yönetim tarzıdır bana göre değerli arkadaşlar. Çünkü, gerek futbolcular -sporcu- gerek teknik adamlar ve hakemler bakımından sorunları sıralayacak olursak baş sırayı, maalesef, spor yönetimine vermek gerekir ve sporda şiddet hadisesinin önlenmesi için de spor yönetimine büyük görevler düşmektedir. “Sporda şiddet” deyince akla seyirci geliyor. Burada en masum olan da seyircidir. Bunu geçmiş yıllarda gözlemlerimiz ve tecrübelerimizle de çok açık bir şekilde gördük.

Değerli arkadaşlar, dün itibarıyla bir Anayasa değişiklik sürecini hep birlikte yaşadık ve gerçekleştirdik. Bu Anayasa değişikliğinde milletimizin oyuna müracaat edilecek ve bir referandum sonucunda aziz milletimiz kararını verecek. Tabii, bu süreç içerisinde -belirtmeden geçemeyeceğim- maalesef bizi üzen hususları da yaşadık. (Gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

Buyurun sayın Akçay.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Kişilik haklarımızı ihlal eden, tacize varan muamelelere maruz kaldık özellikle Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri olarak. Telefon numaralarımız kamuoyuna, sosyal medya vasıtasıyla açıkça servis edilmek suretiyle bir kampanya yürütülmeye çalışıldı.

Değerli arkadaşlar, benim bu cep telefonumda 5 bine yakın telefon kayıtlı isimleriyle ve bunun önemli bir kısmı, diyebilirim ki yarıdan fazlası Milliyetçi Hareket Partili parti yöneticilerimizin, parti tabanımızın, arkadaşlarımızın, partililerimizin numaraları. Onun dışında da, iddia edebilirim ki belki de bine yakın Cumhuriyet Halk Partili veya başka partili, Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarımızın, dostlarımızın, tanıdıklarımızın, hısmımızın, akrabalarımızın, bir vesileyle, meslektaşlarımızın telefonları kayıtlıdır. 2 bin civarında SMS, birkaç yüz Facebook’tan, 40-50 Twitter’dan mesajlar aldık ve gördüm ki benim telefon numaralarımda kayıtlı, ismi kayıtlı olanlardan gelen mesajlar yüzde 1’i dahi bulmuyor değerli arkadaşlar ve bütün Milliyetçi Hareket Partili milletvekili arkadaşlarıma sorduğumda da ve bir istatistik yaptığımızda da aynı neticeye ulaştık ve sanki partilimizmiş gibi mesaj gönderen belki de 100’e yakın insanı aradığımda bunun çok büyük çoğunluğunun başka partili kişiler olarak Milliyetçi Hareket Partili kisvesinde bizlere mesajlar ilettiğini gördük.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – Aynen öyle, aynen, bize de.

HAMZA DAĞ (İzmir) – Kim paylaştı onları? Mahmut Tanal mı paylaştı?

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Şimdi, bu 8-10 yerden yayınlandı.

Ayrıca, Genel Kurulda bundan sonraki görüşmelerde de tekrarlanmamasını dilediğim iki husus var.

Birincisi: Televizyon veya internetten, cep telefonlarından veya tablet bilgisayarlardan yayınlar yapıldı ve bunları kürsü konuşmalarını yayınlamayı belli ölçüde normal veya demokratik bulmakla birlikte -çünkü televizyon yayınlarının, Meclis televizyonunun da çalışmaması gerekçesiyle makul bulmak mümkün ama- grupların sıralarına veya kulislere kadar milletvekillerinin kendi özel diyaloglarının, oturuşunun kalkışının dahi çekilmesi tam bir taciz olmuştur değerli arkadaşlar ve bu. yakışıksız bir durumdur. Bundan böyle tekrarlanmamasını dileriz.

Bir önemli husus da: Bir sayın milletvekili bu kürsüyü işgal etmek suretiyle ve kendini de kelepçelemek suretiyle bir kürsü gasbı ve işgali yaşanmıştır. İki defa tekrarladım, tekraren bir daha ifade etmek istiyorum: “Kürsü masuniyeti” kavramı kürsünün dokunulmazlığı ve korunmasını içerir. Kürsüde konuşmacı olsun olmasın, bu kürsünün korunması ve dokunulmazlığına hassasiyet gösterilmesi gerekir çünkü aziz milletimizin en özel makamı, en yüce makamı Türkiye Büyük Millet Meclisidir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin en özel, kutsal mahfili de bu kürsüdür. Bu kürsüye, hepimizin, hassasiyetle gereken saygıyı, özeni göstermek mecburiyeti vardır fakat bu özen gösterilmedi. Anlamsız bir şekilde, demokratik bulamayacağımız -çünkü demokrasi burada tecelli edecek, burada yaptığımız konuşmalarla göstereceğiz- bu kürsüyü devirerek, yıkarak, işgal ederek, konuşmaları engelleyerek demokratik bir eylem değil, antidemokratik bir gasp yapılmış olur. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Maalesef, bir eski siyasetçinin de kendi parti içi birtakım tutum ve davranışları nedeniyle bu eylemi yönlendirdiğine de bizzat ben tanık oldum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Evet. Ben 55 yaşındayım değerli arkadaşlar. “Siyaset” kavramını, hepiniz gibi 12, 13, 14 yaşlarında tanırken “hizip” kavramıyla tanıştık ve bu “hizip” kavramının Türk siyasetindeki yegâne temsilcisi olan duayen siyasetçinin maalesef bu kürsü eyleminde dahli vardır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Üzülerek bunu da ifade etmeyi buradan bir borç biliyorum ve kendi partisinin de bunu tasvip etmediğine de inanıyorum. Bu…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Akçay, teşekkür ederim.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Sayın Başkan, sözlerimi tamamlayabilir miyim?

BAŞKAN – Bir dakika daha vereyim.

Peki, buyurun.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, değerli Ramazan Can arkadaşımız, Cumhuriyet Halk Partisinin inadından bahsetti. İnat da bir murattır değerli arkadaşlar. O bakımdan, Ramazan Can “Millî servet heba olmasın, elektrik yanıyor filan…” bunu kabul etmiyoruz. Çalışacaksak çalışalım değerli arkadaşlar. Sırada hangi kanun varsa icabında onu da görüşebiliriz. Eğer, Genel Kuruldan böyle bir karar çıkarsa biz buna da varız fakat Adalet Kalkınma Partisi Grubunun bu Danışma Kurulu talebini de oylamaya sunulduğunda destekleyeceğimizi de ifade ederek hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akçay.

Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin lehinde son olarak Amasya Milletvekili Sayın Mehmet Naci Bostancı konuşacak.

Buyurun Sayın Bostancı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; Meclis uzun bir müzakere neticesinde Anayasa değişiklik teklifinin halka gitmesine karar verdi. Öncelikle hayırlı olsun.

Bu müzakere sürecinde Mecliste diğer kanun görüşmelerinden biraz daha farklı bir atmosferin teşekkül ettiğini söyleyebiliriz. Protesto eylemleri, kürsüye yönelik iki girişim ve çeşitli stratejiler ama temelde gerek Komisyon aşamasında gerek Meclisteki çalışmalarda meşruiyetin sınırlarını koruma konusunda herkesin nihai noktada bir dikkatinin ve ihtimamının olduğunu gördük. Esasen başlangıçta da ortak kanaat bu istikametteydi.

Şunu belirtmeliyim: Meşru mecralarda, sadece Türkiye için değil dünyanın her yerinde meşru mecralarda, işin usulüne uygun bir tarzda yapılması konusunda iktidar daha dikkatlidir. Niçin? Çünkü zaten meşruiyet içerisinde kendi tasavvur ettiği neticeyi elde edebileceği, bu sonucu sağlayabileceği imkânlara ve araçlara sahiptir. İtiraz edenler, muhalefet ise, elbette yine itirazlarını meşru mecralar içinde yaparlar ama aynı zamanda, daha etkin olmak, iktidar üzerinde, iktidarın kararı üzerinde mümkünse bir baskı oluşturmak ve bu kararı değiştirme yolu olarak başka yol ve yöntemleri de denemek için biraz gerilime, stratejik birtakım yöntemlere başvururlar. Dünyanın her yerinde, aşağı yukarı, iktidar ile muhalefet arasında meşru mecralardaki müzakerelerde, tartışmalarda bu şekilde bir karşı pozisyonun ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Anayasa değişiklik teklifine ilişkin de Mecliste yaşanan tablolar -muhalefet derken Cumhuriyet Halk Partisi ve Halkların Demokratik Partisi bakımından- bu söylediğim şablona uygun bir şekilde cereyan etmiştir diyebilirim.

Bu teklife nihai olarak millet karar verecek ve millete gitmesi, milletin nihai olarak kararı vermesi konusunda da ilke düzeyinde sanıyorum Mecliste kimsenin itirazı yok. Herkes gidip milletimize, kendi kanaati istikametinde görüşlerini beyan edecek, sonucu etkilemeye çalışacak, bütün bunları demokratik usullere uygun bir şekilde yapacak. Bunların hepsi haktır. Bu değişiklik teklifinin kazananı, inşallah, bütün millettir, bütün partilerdir; kaybedeni yoktur. Buradaki müzakerelerde farklı pozisyonlar olabilir, itirazlar olabilir ama unutmayalım ki itirazlar ve “evet” diyenler sonuçta kurallar çerçevesinde aynı mecraya akarlar, millet iradesinin teşekkül ettiği mecraya. Hepimizin dedikleri olmaz elbette ama nihai olarak ortaya çıkan karar, oyunun kuralları gereği, demokratik teorinin kuralları gereği herkesin iradesi olarak cereyan eder, o şekilde ortaya çıkar.

Burada bir hususa atıf yapmam gerekiyor. Özgürlük, demokrasi, haklar meselesine ilişkin bu değişiklik teklifine yönelik birçok itirazdan bahsedildi. Bunlar dile getirilebilir, söylenebilir ama zaman zaman abartılı bir dille buradaki muhalefetin anlatımını dinlerken âdeta Fransız İhtilali döneminde Saint Just’ün ruhunun yeniden uyandığı gibi bir intibaya kapıldığım da oldu. Saint Just’ün -Robespierre’in de arkadaşıdır, fikir babasıdır- çok meşhur bir sözü vardır “Özgürlüğün düşmanlarına karşı özgürlüğün tiranlığını kuracağız.” demişti. Bu özgürlük meselesinde özgürlüğün tiranlığına varabilecek tarzda değerlendirmelerden, yol ve yöntemlerden kaçınmak esasen özgürlüğe karşı saygımızın gereği olmalı diye düşünürüm.

Kanunların ruhu üzerine Montesquieu’ya çok atıf yapıldı. Montesquieu, Fransız İhtilali öncesi onu hazırlayan düşünürlerden birisidir, kendisi de bir soyludur. “Kanunların Ruhu Üzerine” kitabı başlığından da anlaşılabileceği gibi, evet, kuvvetler ayrımından bahseder, yasaların nedenlerinden bahseder, Romalılardan bahseder, Montesquieu hayrandır ama sonuç olarak şunu söyler özü olarak: “Kanunlara ruhunu veren o ülkelerin ekonomik durumları, sosyal durumları, iklimleri, halkının karakteridir.” Türk halkının karakteri nedir muhalefetteki değerli arkadaşlarımız? Atatürk ne diyordu? “Türk halkının karakteri, Türk milletinin karakteri özgürlüktür.” Türk milleti bu karakterini en son 15 Temmuzda hep birlikte gösterdi mi? Gösterdi.

Dolayısıyla, buradaki her tür yasaya itirazlarınız olabilir, biz farklı kanaatteyiz… Ona ruhunu verecek olan, sizin de çok atıf yaptığınız Montesquieu üzerine söyleyecek olursak, Türk halkının özgürlük karakteridir, hiçbir endişeye kapılmanıza gerek yok.

Milletimiz nihai olarak hayırlı bir karar verecektir, bu da hepimizin başı üstünde olacaktır.

Bugünkü grup önerimizi Ramazan Bey mahiyeti itibarıyla anlattı. Genel Kurul takdir eder ve olumlu kararla bunu onaylarsa, inşallah, 7 Şubattan itibaren yeni çalışma dönemini başlatacağız.

Çok teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bostancı.

Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin aleyhinde son olarak Ankara Milletvekili Sayın Levent Gök konuşacak.

Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Az önce ifade ettim ama bu kürsüden tekrar ifade edeceğim. Öncelikle, Gençlerbirliği Spor Kulübünün çok uzun yıllar başkanlığını yapan mümtaz spor adamı İlhan Cavcav’ın kaybından dolayı Cumhuriyet Halk Partisi ailesi olarak duyduğumuz derin üzüntüyü ifade ediyoruz. Bir Ankara Milletvekili olarak Ankara’mızın güzide kulübünün başkanı Sayın İlhan Cavcav’ın hayatını kaybetmesinden dolayı duyduğumuz üzüntüyü bütün sevenleriyle paylaşıyoruz. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum, sevenlerine ve spor camiasına başsağlığı diliyorum.

Yine, Dışişleri eski bakanlarından, Anavatan Partisi milletvekillerinden Sayın Vahit Halefoğlu’nun da vefatını üzüntüyle öğrendik. Kendisi değerli bir siyasetçi ve Dışişleri Bakanlığı görevini yürütürken çok ciddi bir konumda yürüttü. Ben de kendisini yakından tanıyordum. Kendisine de Allah’tan rahmet, sevenlerine ve ailesine başsağlığı diliyorum.

Yine, bugün Kamer Genç’imizin ölümünün 1’inci yıl dönümü. Türk siyasetinin duayeni ve efsane ismi Kamer Genç’i unutmak mümkün değil, unutturmak mümkün değil. İktidar çevrelerince ne kadar karşı olunursa olunsun, Kamer Genç’in söylediğinin ne denli değerli ve altın değerinde olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. 2011 yılında Kamer Genç bu kürsüden haykırdığı zaman iktidar partisi grubu kendisine çok ağır saldırılarda bulundu ve Kamer Genç o gün haykırıyordu “Fetullah Gülen hareketi bir çetedir.” diye. “Buna dikkat edin, ülkemizi mahvedecek.” dediği zaman üzerine saldırılırken 24 Mart 2011’de Adalet Bakanı bu kürsüye çıktı ve konuşma yaptı bu ifadelere karşı. Ne demişti Kamer Genç ve o zamanki Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri? “Fetullah Gülen hareketi bir çetedir, dikkat edin.” Adalet Bakanının açıklamasını okuyorum ve Kamer Genç’i bir kez daha saygıyla yâd ediyorum uyarılarında ne kadar haklı çıktığı konusunda. (CHP sıralarından alkışlar) Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ 24 Mart 2011’de bu kürsüde yapıyor o açıklamayı: “Fetullah Gülen bu ülkemizin yetiştirdiği değerli bir kıymettir. Seversiniz sevmezsiniz ama değerli bir insandır, bilge bir insandır. Hizmetlerine baktığınızda, hakkında herhangi bir savcının iddiası, mahkûmiyet kararı olmayan birini ‘çete’ diye itham ederseniz ona karşı büyük haksızlık edersiniz. Temiz insanları ‘çete’ diye suçlamak kabul edilemez.” Kamer Genç’in “çete” diye suçladığı o sözleri iktidar partisi grubuna ve Adalet Bakanına kapak olsun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamer Genç’i bir kez daha rahmetle andıktan sonra… İktidar partisinin vermiş olduğu çalışma önerisinde bu Meclis iki hafta tatile giriyor, tatile sokulmak isteniyor.

Şimdi, çok önemli bir Anayasa değişiklik teklifini görüştük. Bu Anayasa değişiklik teklifinin verildiği gün, 10 Aralıkta İstanbul’da Beşiktaş’ta stadın yanında bir bomba patladı, çoğu polis olmak üzere 45 vatandaşımız hayatını kaybetti, yüzlerce yaralı oldu. O zaman da söyledik: “Gelin, terörle ilgili toplanalım, Türkiye'nin öncelikli meselesi bu getirdiğiniz Anayasa teklifi değil, terördür.” Elinin tersiyle itildi iktidar çevrelerince. Bir müddet sonra Kayseri’de 14 askerimizin hayatını kaybettiği patlama oldu, aynı öneriyi getirdik; elinizin tersiyle reddettiniz. Ardından Rus Büyükelçisi öldürüldü, Türkiye dış dünyada büyük bir itibar kaybıyla, itibarını sarsan bir olayla karşılaştı ama ne gam? İktidar çevreleri için bir an önce Anayasa teklifi geçsin de ne olursa olsun. Ardından Reina saldırısı oldu, gene onlarca vatandaşımız hayatını kaybetti. Bu arada, bu saldırılar olurken Fırat Kalkanı’ndan, El Bab’dan onlarca şehit haberi geliyor. “Bırakın bu toplantıları, şehitlerimiz adına, onlara olan saygımızdan dolayı toplanalım, terörü konuşalım. Hiç olmazsa bunları insani ve ahlaki boyutlarıyla tartışarak Türkiye’de bütün partilerin birlik olduğu mesajını verelim.” dediğimiz zaman elinizin tersiyle ittiniz, “Meclis çalışacak. Bu Meclis Kurtuluş Savaşı’nda çalıştı, şimdi de çalışacak. Bu Anayasa değişiklik teklifini geçireceğiz.” dediniz. Saatlerce, angarya yasağına rağmen, on beş saat, on altı saat bu Meclisi çalıştırdınız. Bu Meclisin gece ışıkları yandı, o zaman israf demediniz, gece personel çalıştı, israf demediniz; şimdi kalkmış diyorsunuz ki: “Meclis tatile girmezse Meclis israfa uğrar.” Hadi canım siz de! Bu ne samimiyetsizliktir böyle? (CHP sıralarından alkışlar)

Bu arada, Anayasa değişiklik teklifi görüşülürken Milliyetçi Hareket Partisinden Sayın Saffet Sancaklı’nın üzücü bir hadiseyle karşılaşması üzerine, “Hiç olmazsa bu konuda ahlaki ve insani görevimizi yapalım. En az bir gün, Saffet Sancaklı’ya olan insani ve ahlaki dayanışmamızdan dolayı Meclisi bir gün dahi kapatalım, Anayasa değişiklik teklifini görüşmeyelim.” dediğimizde yine reddettiniz, Saffet Sancaklı’yı acısıyla tek başına bıraktınız. Bugün kalkmışsınız, diyorsunuz ki: “Meclis kapansın, çalışmasın.”

FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) – Keşke bu kadar samimi olsan, keşke.

LEVENT GÖK (Devamla) – Niye, niye? Niye çalışmasın Meclis? Siz sadece Anayasa değişikliği geçince mi Meclis görevini yapmış zannediyorsunuz? Ne oldu yüzde 10 barajı, ne oldu emeklilerin hakları, taşeron işçilerin hakları nerede? Milyonlarca vatandaşımızı ilgilendiren, bütün Türkiye’yi ilgilendiren yasalar nerede? Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak buradayız, getirin o yasaları, onları çıkartalım. (CHP sıralarından alkışlar)

HALİL ETYEMEZ (Konya) – Kaç kişisiniz, kaç? Kaç kişisiniz burada? Kaç kişiyle geldiniz? Sadece yoklama için adam getiriyorsunuz.

LEVENT GÖK (Devamla) – Şimdi, Anayasa değişiklik teklifi görüşülüyor, Milliyetçi Hareket Partisi de buna destek veriyor. Uyarıyoruz “Bu bir rejim değişikliğidir.” diye. İktidar partisi ısrarla “başkanlık” diyor, Milliyetçi Hareket Partisi ısrarla “cumhurbaşkanlığı sistemi” diyor ama Cumhurbaşkanının Başdanışmanı Şükrü Karatepe, AKP ile MHP’nin sunduğu teklifle, gönüllerinde yatanın ilk 4 maddenin kaldırılması olduğunu açıklıyor. Buna bir cevap gelmiyor bu yasayı destekleyenlerden.

HALİL ELDEMİR (Bilecik) – Çarpıtma, çarpıtma.

LEVENT GÖK (Devamla) – Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum “Bu teklif daha bir başlangıç. Şimdilik MHP’yle, daha sonra başka siyasi aktörlerle yolumuza devam edeceğiz.” diyor, bundan da bir ders alınmıyor. Ondan sonra bir AKP milletvekili “Başkanlık sistemiyle iki yüz yılın hesabı sorulacaktır.” diyor, bundan da ders alınmıyor. Ama ben burada, iktidar partisinin, AKP’nin Anayasa Komisyonu üyesi ve Bursa Milletvekili Sayın İsmail Aydın’a huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Geldi bu kürsüye, iktidar partisi içerisinde en net ve en mert açıklamayı yaptı.

HALİL ELDEMİR (Bilecik) – Çarpıtıyorsun, çarpıtıyorsun. Sığınacak bir liman kalmadı, çarpıtıyorsunuz.

LEVENT GÖK (Devamla) – “Arkadaşlar, bizim iddiamız ilk 4 maddenin değiştirilemez olduğu değildir, bu maddeler de değiştirilebilir.” demek suretiyle iktidar partisinin anlayışını çok net bir şekilde ortaya koydu. Ben bu arkadaşımı yürekten kutluyorum.

HALİL ELDEMİR (Bilecik) – Millete gidemiyorsunuz, çarpıtıyorsunuz.

LEVENT GÖK (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, şimdi gelinen tabloda Meclis kapanacak, öyle mi? Meclis niye kapanacak? İsraf olmasın diye kapanacak. Peki, bu Meclis kamu araçlarının israfını tartışıyor mu? Kamu araçlarının israfını tartışıyor muyuz? Bu Mecliste ne zamandan beri çalışmak bir israf oldu değerli arkadaşlarım? Hep demiyor muyuz Gazi Meclis Kurtuluş Savaşı’nda da çalıştı, FETÖ darbesinde de çalıştı? Niye çekiniyorsunuz? Çünkü bu Anayasa değişikliği teklifi bir an önce geçsin de 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarının üzeri örtülsün diye uğraşıyorsunuz.

FATMA BENLİ (İstanbul) – Sadece 20 milletvekilinizle mi çalışacaksınız? Kaç kişisiniz şu anda Mecliste?

LEVENT GÖK (Devamla) – Halkımız bunları bilmiyor mu? Bir an önce kapatalım, bir an önce herkes sussun. Meclis televizyonu yok, havuz medyası iktidardan yana yayınlar yapsın. Cumhurbaşkanı da sahaya inecekmiş. Dört koldan cumhuriyet rejimini değiştirmeye dönük bu hareketlerinizi, bizim, bırakın 80 milyon insanımızı, yurt dışından, bakın, yayın yapan bir gazete nasıl değerlendiriyor değerli arkadaşlarım; İngiliz kaynaklı, Londra merkezli Suudi gazetesi El-Hayat gazetesinin verdiği yorum bugünkü gazetesinde “Bu Anayasa taslağıyla Erdoğan, demokrasinin temelleri olan Meclis denetimini ve güçler ayrılığını yok etmiş olacak ve Türkiye’yi yüz yıl öncesine, Abdülhamit dönemine geri götürmüş olacak. Türkiye Erdoğan’la beraber demokrasinin geliştirilmesi yerine Meclis-i Mebusan dönemine dönecek.” Kim söylüyor bunu? Yabancı gazeteciler söylüyor.

HALİL ETYEMEZ (Konya) – Bana ne yabancıdan ya, bana ne? Millete bak, millete. Millet ne diyorsa ona bak.

LEVENT GÖK (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bu Meclis çalışmalıdır, halkın yararına yasalar bu Mecliste tartışılmalı ve geçirilmelidir. Meclisi kapkaç yöntemleriyle kapatarak halktan kaçıramazsınız. Siz kaçırdığınız zaman biz de hodri meydan diyoruz. Halkımızla bütünleşeceğiz ve az önce iktidar partisinin grup başkan vekilinin söylediği gibi bu teklifte “hayır”da hayır vardır diyeceğiz ve halkımızla buna geçit vermeyeceğiz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Grup önerisini…

LEVENT GÖK (Ankara) – Yoklama istiyoruz efendim.

BAŞKAN – …oylarınıza sunuyorum…

III.-YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

LEVENT GÖK (Ankara) – Yoklama istiyoruz.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Geç kaldılar.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Kalkmadılar, kalkmadılar Başkanım.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Geç kaldılar Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hayır, geç kalmadılar. Sayın milletvekilleri, lütfen…

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Kalkmadılar Başkanım.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Geç kaldılar Başkanım.

LEVENT GÖK (Ankara) – Nerede geç aldık? Daha oradayken söylüyorum ben…

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Kalkmadılar, Başkanım kalkmadılar, lütfen…

LEVENT GÖK (Ankara) – Hepsi ayakta, olur mu öyle sey?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Sonradan kalktı, Murat Emir en son kalktı burada.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, ben daha sözüm bittiği anda söyledim orada.

BAŞKAN - Buradayken Sayın Levent Gök yoklama talebinde bulundu, lütfen.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Aynı anda ayağa kalkmadılar Başkanım.

BAŞKAN - Aynı anda ayağa kalktılar, ben buradan görüyorum, lütfen.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Görüntüleri inceleyin Başkanım, 19 kişi kalktı.

BAŞKAN - Sayın Gök, Sayın Köse, Sayın Tanal, Sayın Akkaya, Sayın Bekaroğlu, Sayın Tüzün, Sayın Gökdağ, Sayın Emir, Sayın Sarıhan, Sayın Pekşen, Sayın Karadeniz, Sayın Yarkadaş, Sayın Balbay, Sayın Özdemir, Sayın Gündoğdu, Sayın Böke, Sayın Altıok, Sayın Özkoç, Sayın Bayraktutan, Sayın Yeşil.

Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlandı)

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, pusula gönderenler ayrılmasınlar, hepsini tek tek okutup buraya çağıracağım ona göre.

BAŞKAN – Sayın Gök, müsaade ederseniz ona ben karar vereyim, lütfen.

LEVENT GÖK (Ankara) – Haklısınız.

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN – Pusula verenler lütfen otursun.

Salih Cora? Burada.

Fuat Köktaş? Burada.

Hasan Karal? Burada.

Bennur Karaburun? Burada.

Selçuk Özdağ? Burada.

Vedat Bilgin? Burada.

Ahmet İyimaya? Burada.

Toplantı yeter sayısı vardır. (AK PARTİ sıralarından ayakta alkışlar)

V.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun 22, 23, 24, 25, 26 ve 31 Ocak 2017 ile 1 ve 2 Şubat 2017 günleri toplanmamasına, İkinci Yasama Yılı sonuna kadarki birleşimlerinde saat 24.00’e kadar çalışmalarına devam etmesine ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 7 Şubat 2017 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 15.04



(x) (10/452) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin tam metni tutanağa eklidir.