TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                                 40’ıncı Birleşim

                                                                                       14 Aralık 2016 Çarşamba

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 433)

2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434)

A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI

1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

 

B) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI

1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) REKABET KURUMU

1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) MALİYE BAKANLIĞI

1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) KAMU İHALE KURUMU

1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) GELİR BÜTÇESİ

 

IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, Bursa Milletvekili Bennur Karaburun’un 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

2.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, İstanbul Milletvekili Hüda Kaya’nın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

3.- İstanbul Milletvekili Hüda Kaya’nın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

4.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, İstanbul Milletvekili Garo Paylan’ın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

5.- İstanbul Milletvekili Garo Paylan’ın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

6.- Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgül’ün, Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak’ın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

7.- Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak’ın, Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgül’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

8.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş’ın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

9.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

10.- Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy’un, İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması

11.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

12.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Kütahya Milletvekili Ahmet Tan’ın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

2.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Meclisin öncelikli görevinin Türkiye’nin ayrışmasına vesile olacak değil, birleşip güçlenmesine vesile olacak söz ve eylemler olduğuna ve tüm milletvekillerini sağduyuya davet ettiğine ilişkin açıklaması

3.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, İstanbul Milletvekili Garo Paylan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

4.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, Mecliste hiçbir parti grup başkan vekilinin bir parti logosunun bombalarla donatılmış olarak yapılmış fotoğrafını beğenmemesi gerektiğine ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın cinsiyetçi söylemini kınadığına ilişkin açıklaması

5.- Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgül’ün, Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

6.- Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu’nun, Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

7.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

8.- İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya’nın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

9.- Aydın Milletvekili Deniz Depboylu’nun, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

10.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, Tunceli Milletvekili Alican Önlü’nün kötü bir muameleyle gözaltına alınmasına ve bütün sorunların çözümünü HDP’ye dönük antidemokratik yönelimlerle çözmeye çalışan bir iktidar zihniyetiyle karşı karşıya olunduğuna ilişkin açıklaması

11.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel’in tutuklanma gerekçesinin kaçma şüphesi olduğuna ve Tunceli Milletvekili Alican Önlü’nün akıbetini öğrenmek, bu hukuk dışı işleme karşı bir netice almak üzere bugünkü Genel Kurul konuşmalarından feragat ettiklerine ilişkin açıklaması

12.- Düzce Milletvekili Ayşe Keşir’in, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı’nın 3’üncü maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

13.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Düzce Milletvekili Ayşe Keşir’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

14.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, geçiş ücretlerinin yüksekliği nedeniyle Osmangazi Köprüsü’nün kullanılamadığına ve bununla ilgili bir çalışma yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

15.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Mersin’in Anamur, Bozyazı ve Aydıncık ilçelerinde meydana gelen fırtına nedeniyle seraların büyük bir kısmının hasar gördüğüne ve bir kız yurdunda başkanlık sistemi propagandası yapılmasına karşı çıkan CHP gençlik kolları üyelerinin gözaltına alınmaya çalışıldığına ilişkin açıklaması

 

VI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın, KHK’lar ile kamudan ihraç edilenlere ve ihraç kararlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli’nin cevabı (7/9072)

14 Aralık 2016 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 11.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

----0----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40’ıncı Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, gündemimize göre 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.

Program uyarınca bugün dokuzuncu turdaki görüşmeleri yapacağız.

Dokuzuncu turda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Rekabet Kurumu, Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu bütçe ve kesin hesapları ile gelir bütçesi yer almaktadır.

 

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 433) (x)

2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (x)

A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI

1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI

1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) REKABET KURUMU

1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) MALİYE BAKANLIĞI

1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) KAMU İHALE KURUMU

1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) GELİR BÜTÇESİ

BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere, turda yer alan bütçelerle ilgili olarak soru sormak isteyen sayın milletvekillerinin sisteme girmeleri gerekmektedir.

Şimdi, dokuzuncu turda söz isteyen konuşmacıların listesini okuyorum:

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına; Bursa Milletvekili Sayın Bennur Karaburun, Düzce Milletvekili Sayın Ayşe Keşir, Ankara Milletvekili Sayın Lütfiye Selva Çam, Samsun Milletvekili Sayın Hasan Basri Kurt, Eskişehir Milletvekili Sayın Emine Nur Günay, İstanbul Milletvekili Sayın Hasan Sert, İzmir Milletvekili Sayın Necip Kalkan, Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Tan, Tekirdağ Milletvekili Sayın Mustafa Yel, Ordu Milletvekili Sayın Ergün Taşcı, Kırklareli Milletvekili Sayın Selahattin Minsolmaz ve Muş Milletvekili Sayın Mehmet Emin Şimşek konuşacaklardır.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına; İstanbul Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu Demir, Siirt Milletvekili Sayın Besime Konca, Mardin Milletvekili Sayın Erol Dora, Tunceli Milletvekili Sayın Alican Önlü, Muş Milletvekili Sayın Burcu Çelik Özkan, İstanbul Milletvekili Sayın Garo Paylan konuşacaklardır.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına; Aydın Milletvekili Sayın Deniz Depboylu, Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk Ayhan, Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı, İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Faruk Aksu konuşacaklardır.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına; Kocaeli Milletvekili Sayın Fatma Kaplan Hürriyet, Tekirdağ Milletvekili Sayın Candan Yüceer, Antalya Milletvekili Sayın Çetin Osman Budak, Denizli Milletvekili Sayın Kazım Arslan, Uşak Milletvekili Sayın Özkan Yalım, Zonguldak Milletvekili Sayın Ünal Demirtaş ve İstanbul Milletvekili Sayın Bihlun Tamaylıgil konuşacaklardır.

Şahsı adına; Rize Milletvekili Sayın Hasan Karal ve İstanbul Milletvekili Sayın Arzu Erdem konuşacaklardır.

Sayın milletvekilleri, şimdi, 2017 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın “Gelir ve finansman” başlıklı 2’nci maddesini okutuyorum:

Gelir ve finansman

MADDE 2 - (1) Gelirler: Bu Kanuna bağlı (B) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri 586.696.152.000 Türk Lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin gelirleri 9.777.075.350 Türk Lirası öz gelir, 70.286.212.900 Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 80.063.288.250 Türk Lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri 4.186.853.000 Türk Lirası öz gelir, 30.000.000 Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 4.216.853.000 Türk Lirası, olarak tahmin edilmiştir.

(2) Finansman: Bu Kanuna bağlı (F) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net finansmanı 49.222.000 Türk Lirası olarak tahmin edilmiştir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara veriyorum ve grup başkan vekillerini toplantıya davet ediyorum.

Kapanma Saati: 11.06

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 11.40

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40’ıncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına ilk olarak Bursa Milletvekili Sayın Bennur Karaburun konuşacaktır.

Buyurun Sayın Karaburun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Adalet ve Kalkınma Partisinin konuşmacılarının konuşma süresi beşer dakikadır.

AK PARTİ GRUBU ADINA BENNUR KARABURUN (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 bütçe tasarısının Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı üzerinde grup adına söz almış bulunmaktayım.

Öncelikle, geçtiğimiz günlerde yapılan hain terör saldırısında şehit olan polis ve sivil vatandaşlarımıza Allah-ü Teala’dan rahmet, yaralı kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum.

Esasen, bugün Genel Kurula Bakanlığımızın engelliler, yaşlılar, şehit ve gazilerimiz için yapmış olduğu çalışmalardan bahsedecektim ancak içinde bulunduğumuz süreç ve Genel Kurulda yapılan bazı konuşmalardan dolayı yalnızca şehit ve gazilerimizle ilgili birkaç kelam etmek istiyorum.

Büyük bir şeref olarak kabul ettiğimiz şehit yakınları ve gazilere hizmet kapsamında 2014 yılında tamamlanan mevzuat düzenlemeleriyle sağlanan haklarda iyileştirmeler yapıldı. Şehitlerimizin mirasçılarına çeşitli başlıklar adı altında ciddi miktarda nakdî tazminat ödeniyor. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kendilerine hak ettikleri emekli aylığı veya emsal aylık bağlanıyor, otuz yıl üzerinden ikramiye ödeniyor. Okul çağındaki çocuklara öğrenim yardımı yapılıyor, özel okullarda kontenjan ayrılıyor. Kredi Yurtlar Kurumunda burs veriliyor. Yurtlardan öncelikli olarak faydalanmaları sağlanıyor. Sağlık hizmetlerinden katılım payı onlardan alınmıyor. İhtiyaç duyan ailelere faizsiz konut kredisi verilerek uygun şartlarda ev sahibi olmaları temin ediliyor. Türkiye genelinde yaşlılar ve engellilerle birlikte gaziler, şehit yakınları ve vazife malullerini de kapsayacak şekilde ücretsiz seyahat uygulaması başlatıldı. Şehit yakınlarının bir olan istihdam hakkı ikiye çıkarıldı. Vazife malulleri ile terör olaylarında hayatını kaybeden sivil vatandaşlara da bir istihdam hakkı sağlandı.

Tüm bunların ötesinde belirtmek istediğim birkaç husus daha var. Türkiye, tüm etnik kökenli vatandaşlarıyla birlikte çok büyük bir devlettir. Bu ülkeyi bölmeye hiçbir terör örgütünün, hiçbir dış mihrakın gücü yetmeyecektir. Bunun en büyük ispatı da 15 Temmuz gecesi şanlı milletimizin direnişidir. Bugün burada bir kez daha belirtiyorum. Terörle mücadelemiz son teröristi, son haini cehennem çukuruna tıkana kadar devam edecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ayetikerimede de buyurulduğu gibi: “De ki, ey kâfirler, yenileceksiniz ve toplanıp cehennemin dibine sürüleceksiniz.” Yüce milletimizin önünde soruyorum: “Sırtımızı terör örgütlerine yasladık.” söylemiyle milletin vekili olduğunu iddia edenler bir gün olsun hain PKK örgütünün ismini vererek bu terör örgütünün saldırılarını kınamışlar mı? Mecliste grubu bulunan partilerin yayınladıkları ortak bildiriye imza atmışlar mı? Bir gün olsun bu vatanın şehitlerinin cenazelerine katılmışlar mı? Bir damla gözyaşı dökmüşler mi? Varsa yoksa terör örgütü propagandası ve sözde demokrasi havariliği yaparlar. İktidarı faşist ve baskıcı, Sayın Cumhurbaşkanımızı da diktatör olarak suçlarlar. Hiç merak etmeyin, bu millet her şeyi görüyor ve yaptıklarının hesabını da devlet eliyle soruyor.

Geçenlerde Mecliste bu malum partinin sözde vekillerinden biri koridorda kendi söylemiyle volta atıyor ve bana şöyle söylüyor: “Siz bizi hapishaneye atıyorsunuz ya, biz de alıştırma yapıyoruz, volta atıyoruz.” Şu pişkinliğe bakar mısınız. Şu hadsizliğe bakar mısınız. Siz bu milletin iradesine, vatanın bölünmez bütünlüğüne kastedeceksiniz, sonuçlarına gelince de mağdur edebiyatı oynayacaksınız. Siz katillik yapacaksınız, faturasını da birçok konuda olduğu gibi terör hususunda kendisini ispatlamış meşru iktidara çıkaracaksınız. Yok öyle bir şey. Hayal dünyasında yaşıyorsunuz. Bu terör örgütleriyle bağlantılı olanlara, destekleyenlere, siyasi uzantıları ve bizzat mensuplarına bir kez daha sesleniyorum: Dünyayı başınıza yıkacağız ve hesabını vereceksiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) PKK, PYD, TAK, DEAŞ, DHKP-C, FETÖ ismi her ne olursa olsun bu terör örgütleri yerle bir olacak. Ülkemizde, bu hapis urla canla başla mücadele eden, başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, Başbakanımız Binali Yıldırım’a, bakanlarımız ve tüm güvenlik güçlerimize şahsım ve milletim adına bir kez daha teşekkür ediyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle, daha aydınlık yarınlara ve adil bir düzene kavuşmak ümidiyle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Karaburun.

Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kerestecioğlu.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Grubumuza açık bir sataşmada bulunulmuştur.

BAŞKAN – Nedir? Ne dedi?

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Hakaret daha doğrusu…

BAŞKAN – Açıklayıcı biraz bilgi verir misiniz, ne dedi hakaret ederek, ona göre karar vereceğim.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – “Sırtını yaslayan milletvekilleri”…

AHMET YILDIRIM (Muş) – “Kınamayan, sözde vekiller…”

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – …”kınamayan sözde vekiller”, “Volta atarak bizi ceza evine koyuyorsunuz.” dediler. “Fütursuzluğa, hadsizliğe bakar mısınız.”, “Katiller…” Daha sayayım mı?

BAŞKAN – Buyurun iki dakika…

IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, Bursa Milletvekili Bennur Karaburun’un 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Grup Başkan Vekilimiz İdris Baluken, burada defalarca bazı şeyleri tekrar ederdi, ben de bakardım, derdim ki: Acaba niye tekrar tekrar söylüyor? Her seferinde gelirdi, “Bakın size tekrar söylüyorum.”, “Bakın, size tekrar söylüyorum.” diye.

Biz defalarca, eğer burada siyaset yapıyorsak herkes kendi dilini kullanma özgürlüğüne sahiptir. Ama siz “Yok, bunun adı demokrasi değil, sadece bizim çizdiğimiz çerçevede bir dili kullanmak gerekiyor.” diyorsanız tamam o başka. Ama bizim kendi dilimiz var. Yıllardır, biz, olan her şiddeti kınadığımızı ve bu ülkede barışın, demokrasinin olmasını arzu ettiğimizi ifade ettik. Ama şunu istiyorsanız bilemiyoruz: Şimdi, on dört yıldır biz iktidarda değiliz, on dört yıldır istihbarat örgütleri bizim elimizde değil, on dört yıldır polis teşkilatı bizim elimizde değil, on dört yıldır askerle biz ilişki içerisinde değiliz. E, o zaman, kusura bakmayın da birazcık izan, yani hakikaten… Eğer şunu istiyorsanız: “HDP istihbarat örgütünü kursun, hani, o önlesin bu saldırıları, son bir yılda yapılan 20 patlamayı mesela HDP önleyebilirdi, gerçekten o yapabilirdi.” diyorsanız, tamam.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Bunu istemiyoruz Başkan, sadece “İmza atın anlaşmaya.” diyoruz.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – Ama şimdi kalkıp da hakikaten bunca yıl iktidarda olup yani iktidarda olmayan, muhalefet eden ve kendine uygun bir siyaset diliyle muhalefet eden bir partiye her şeyi havale etmeye kalkıp, onu kriminalize edip daha şu anda burada konuştuğumuz anda televizyonlarda “Bütün HDP milletvekilleri tutuklansın.” diyenlere yol açıp siyaset yapacaksınız. Biz bunu asla kabul etmeyeceğiz.

Saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 433) (Devam)

2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)

A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI (Devam)

1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)

1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) REKABET KURUMU (Devam)

1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına ikinci olarak Düzce Milletvekili Ayşe Keşir konuşacaktır.

Buyurun Sayın Keşir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA AYŞE KEŞİR (Düzce) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017 bütçesi üzerine söz almış bulunuyorum.

Öncelikle, 10 Aralık günü İstanbul’da yiğit vatan evlatlarını ailelerinden, sevdiklerinden koparan kalleş saldırıyı lanetliyorum. Şehrim Düzce’nin damadı, komşumuz Ereğli’nin evladı Özel Kuvvetler Şube Müdürü Vefa Karakurdu kardeşimizi toprağa verdik. Vefa Müdürümüz şahsında tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Aziz milletimizin başı sağ olsun.

Millî marşı “Korkma” diye başlayan milleti ölümle korkutmayı başaramayacaklar. İster tek tek ister 40 ister 240, bu aziz Türk milletinin evlatları şehit olmakla bitmeyecek, yılmayacak, vazgeçmeyecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, 2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulduğunda, sosyal yardım ve sosyal hizmetlerde bütüncül politikalar üretmek anlayışıyla, farklı bakanlıklar bünyesinde bulunan kurumlar tek çatı altında toplandı. Anayasa’nın sosyal devlet ilkesini çağdaş formlarda yerine getirmek için 2017 yılı bütçesinde Aile Bakanlığı yüzde 4 payla altıncı sırada yer almaktadır.

Sayın milletvekilleri, zamanın ruhuna uygun olarak aile yapımız da değişim, dönüşüm göstermektedir. Göç ve şehirleşme bu değişimi sağlayan başlıca unsurlardandır. Aile politikalarımızda temel yaklaşımımız, kadim doğrulara sıkı sıkı sarılarak yeni gerçekleri göz önünde bulunduran politikalar üretmektir. Sosyal politikalar alanlarına ilişkin sorunları birbirinden ayrı düşünemeyiz. Aileye ait sorunlar ve üretilecek politikalar kadın, engelli, yaşlı, yoksulluk, bağımlılıkla mücadele, eğitim, sağlık ve benzeri ilişkin konuların dışında değildir; ondan dolayıdır ki bütüncül yaklaşımları önemli bir paradigma değişikliği olarak görmekteyiz.

Kadın hakları savunuculuğuyla aile bütünlüğü savunuculuğu birbirinin hasmı, alternatifi, rakibi değildir; birini diğerine tercih etmek zorunda değiliz. Ailenin her bireyini güçlendirirken aynı zamanda aile yapısını da güçlendirebiliriz. Ailenin sağlıklı şartlarda kurulması, sağlıklı yapısının devamının desteklenmesi, çözüm üretme kapasitesinin artırılması, çocuğun yüksek yararını gözeten politikaların oluşturulması temel hedeflerimizdendir. Boşanma sürecinde ise sosyal destek verilerek sürecin sağlıklı geçirilmesinin sağlanması, boşanma sonrası çocuk ile sağlıklı ebeveyn ilişkilerinin devamı aile politikalarımızın temelini oluşturmaktadır.

Bu çerçevede, Evlilik Öncesi Eğitim Programı kapsamında yaklaşık 500 bin aileye, Aile Eğitim Programı kapsamında ise 539 bin vatandaşımıza eğitim verilmiştir. Boşanma öncesinde, esnasında ve sonrasında olmak üzere üç aşamada aile ve boşanma süreci danışmanlığı verilmektedir. Bu kapsamda, bu hizmeti talep eden 8 bin çifte danışmanlık hizmeti verilmiştir. Ülkemizin sahip olduğu dinamik nüfus yapısının korunması ve ailenin güçlendirilmesi amacıyla Doğum Yardımı Programı, öksüz ve yetim çocuklarımız için Öksüz ve Yetim Yardımı Programı hayata geçirilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Roman vatandaşlarımızın toplumsal hayata katılımını desteklemek için hazırlanan ve 2016-2021 yıllarını kapsayan Strateji Belgesi uygulamaya geçirilmiştir. Bu vesileyle, Düzceli Roman hemşehrilerime de buradan selamlarımı iletiyorum.

Aile Bakanlığı, ayrıca, terör olaylarından etkilenen ailelere ve terör saldırısı mağdurlarına ulaşarak psikososyal destek sunmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni kabul etmiş bir ülke olarak, çocuk haklarının etkin uygulanması ve koordinasyonunun sağlanması için 2013-2017 yıllarını kapsayan Çocuk Hakları Strateji Belgesi hâlen uygulanmaktadır.

Yoksulluk nedeniyle tek bir çocuğumuzun dahi ailesinden ayrı kalmasına müsaade edemeyiz. Bunun için, Sosyo-Ekonomik Destek kapsamında, çocuklarımızın ailelerinin yanında kalması sağlanmaktadır. Son on iki yılda 11.181 çocuğumuz Kuruluş bakımından ailesinin yanına döndürülmüştür.

Sayın Cumhurbaşkanımızın değerli eşlerinin himayesinde yürütülen Gönül Elçileri Projesi’nin ilk etabı koruyucu aileleri kapsamaktadır ve bu anlamda, koruyucu aile sayımız geçen yıllar itibarıyla yaklaşık 10 kat artırılmıştır.

Çocuk hizmetlerinde temel hedefimiz, kurum bakımından ziyade ev tipi bakıma geçmektir. Bu anlamda, yüzde 92 oranında kurumlarımız dönüştürülmüştür.

Daha çok anlatacak şeyimiz var bu anlamda çünkü on dört yılda hayli hizmet yaptık ama sürem yetmediğinden dolayı hepinizi saygıyla selamlıyorum, bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum. Sayın Bakana, Komisyon üyelerine, yüce heyetinize teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Keşir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına şimdi de Ankara Milletvekili Sayın Lütfiye Selva Çam konuşacak.

Buyurun Sayın Çam. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA LÜTFİYE SELVA ÇAM (Ankara) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının 2017 bütçesini konuşmak üzere AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında bugün burada Aile Bakanlığımızın birbirinden önemli ve kıymetli faaliyetleri ile bütçesi hakkında konuşmayı planlamıştım ancak cumartesi akşamı o menfur, hain bombalı saldırıyla hepimizin yürekleri dağlandı.

15 Temmuz FETÖ’nün alçak darbe girişimiyle Ankara’mızda şehit olan 53 Özel Harekât polisimizin ardından çoğu hayatının baharında Çevik Kuvvet polislerimizi de ebediyete uğurladık. Dillerin tutulduğu, gözlerin dolduğu, sözlerin tükendiği bugünlerde başta yiğit polislerimize yönelik yapılan saldırıları kınıyor, bu vatan uğruna canlarını ortaya koyan tüm görevlilere şükranlarımı sunuyorum.

Yüce Meclisin değerli üyeleri, terör, vahşet ve katliamla hiçbir siyasi hareket sonuç alamaz. Terörle mücadele, öncelikli olarak bu çatının altında başlamalı ve bu mücadelede samimi ve ahlaklı olmalı; çift karakterli olmamalı; kapalı kapılar ardında başka, ekran karşısında başka olmamalı. Sözde kadın siyasetini yaptığını iddia edenler, en büyük zulmü bu toprakların kadınlarına yapmaktadır. Yaradılıştan gelen kadınlarımıza ait merhamet, asalet, cesaret, ahlak, sabır gibi pek çok özellikleri bir tarafa bırakıp dağ siyasetine alet olmamalı. İnsan Hakları Günü’nün güya kutlandığı bu dönemde ne çocukların ne de kadınların kan ve gözyaşları diniyor. Bombalar, kimyasal gazlar altında Halep’in sokaklarında katliamlar yaşandı, yanı başımızda çocuklar kurşuna dizildi. Türkiye'nin devreye girmesiyle ateşkes sağlandı. Maalesef dünya tüm bu katliamlara seyirci kaldı. Başta gönül coğrafyamız olmak üzere dünyadaki mazlumlara Ankara’nın dışında sahip çıkabilecek başka bir başkent yoktur. Halep’in, Musul’un, Telafer’in, Şam’ın, Bağdat’ın, Kırım’ın, Ahıska’nın, Filistin’in, Kerkük’ün, Arakan’ın ve daha pek çok beldenin kadınları, çocukları ve mazlumları yüreğimizde. Onların derdi, derdimiz. Biz gözleri görmeyen, kulakları duymayanlardan olmadık, bundan sonra da olmayacağız. Adı ne olursa olsun, FETÖ, DAİŞ, PKK ve uzantıları YPG, PYD, TAK ve bilumum terör örgütlerine karşı azimle, kararlı mücadele bu çatı altında, bu Gazi Mecliste, bir ve diri olduğumuz sürece hem topraklarımızın hem de gönül coğrafyamızın kadın ve ailelerine sahip çıkma imkânı olacak.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ kurulduğu günden bu yana, on dört yıllık iktidarı boyunca kadını, aileyi ve çocuğu hayatın merkezine koydu. Bu bağlamda, 2011 yılında ayrı bir icracı Bakanlık olarak hizmet üretmek üzere Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını kurdu. Bakanlığımız Anayasa’da belirtildiği gibi, sosyal bir hukuk devleti olma yükümlülüğünü ciddi oranda yerine getiriyor. Nitekim, AK PARTİ hükûmetlerinin sosyal politikalar tarihindeki yeri hepinizin malumu. Öyle ki bizim sosyal politikalarımızı ve sosyal devlet anlayışımızı eleştirenlerin, özellikle stratejilerini sosyal politikalar üzerine kurmakta olduklarını gördük.

Bakanlığımız, kadınlarımızın yanındadır, her türlü ihmal ve istismar riskine karşı açık durumda kalan çocuklarımızın yanındadır. İnanıyorum ki bundan sonra aile, kadının statüsü, engelli, yaşlı, şehit yakınları, gazi ve korumaya muhtaç kesimler için hayırlı hizmetler üretmeye devam edecektir. Bizler de partimizin kadın kolları teşkilatı ve 4,5 milyon kadın üyesiyle 7/24 çalışan Bakanlık personelinin ve Sayın Bakanımızın yanındayız.

Bu duygularla tüm şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle anıyor, kederli ailelerine sabır, gazilerimize acil şifalar diliyorum. Bilmelidirler ki şehitlerimizin yakınları asla yalnız değildir. Onlar bu vefalı millete ve milletimizin adına da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımıza emanettir.

Bu vesileyle başta Sayın Bakanımız olmak üzere tüm çalışanlara teşekkürlerimi ifade ediyor, bütçenin Bakanlığımıza ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyor ve Yüce Meclisimizi ve Sayın Başkanımızı saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çam.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına dördüncü olarak Samsun Milletvekili Hasan Basri Kurt konuşacaktır.

Buyurun Sayın Kurt. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; konuşmamın başında, geçtiğimiz cumartesi günü Beşiktaş'ta hain bir pusuda şehit düşen polislerimizi ve vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum. Geride bıraktıkları kederli ailelerine Allah’tan sabrıcemil niyaz ediyorum. Ağır yaralı durumda olan kardeşlerimize de buradan acil şifalar diliyorum. İki gün önce Samsun Çarşamba ilçesinde bu yiğit kardeşlerimizden Mustafa Öztürk'ü ellerimizle toprağa verdik.

Terör örgütü PKK ve onun destekçileri, bu milleti korkutamayacak, yıldıramayacaktır. Bu hain saldırının hesabını sormak hepimizin boynunun borcudur. Terörle mücadele konusunda ülkemiz, bütün güvenlik birimleriyle kararlı bir şekilde çalışmalarını sürdürmektedir. Türkiye, NATO üyesi bir ülke olarak PKK, DAEŞ ve FETÖ başta olmak üzere DHKP-C, PYD gibi birçok terör örgütüyle etkin bir mücadele vermektedir. Bu şekilde aynı anda içeriden ve dışarıdan saldırıya geçmiş terör örgütleriyle mücadele eden başka bir NATO üyesi söz konusu değildir. FETÖ örgütünün 15 Temmuz darbe girişiminden sonra özellikle devletin farklı birimlerine yuvalanmış olan hücrelerinin temizlenmesi konusundaki mücadelemiz de kararlı bir şekilde devam etmektedir.

Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; belki de insanlık tarihinin en acımasız dönemlerinden birini bugün Halep’te yaşıyoruz. Rejim ve destekçileri bunun en büyük sorumlusudur. Halep’in doğusunda yaralı insanların dışarı çıkmasına izin dahi verilmiyor. İnsanlık dışı ne varsa bugün Halep'te yaşanıyor ama biz gayretlerimize devam edeceğiz. Herkes sussa, biz Türkiye olarak susmayacağız. Bir taraftan açıklamalarımızla diğer taraftan da çözüm için uluslararası toplum nezdindeki diplomatik gayretlerimize devam edeceğiz.

Halep'te yaşanan katliam, bu Meclis çatısı altında bulunan herkesin ortak acısıdır. Rejim, Halep'te açıkça bir insanlık suçu ve savaş suçu işlemektedir. Bu da aslında Halep'te ve diğer bölgelerde rejimin asıl niyetinin ne olduğunu açık bir şekilde ortaya koymuştur. Bu insanlık dramına bir dur denmesi için bütün uluslararası toplumun da harekete geçmesi gerekiyor.

Cumhurbaşkanımız ve Hükûmetimiz, Halep'te bir ateşkes sağlanması ve insani yardımların ulaştırılması noktasında bildiğiniz gibi özellikle Rusya Federasyonu’yla yoğun bir diplomasi trafiği yürüttü. Sayın Cumhurbaşkanımız, bu konuyla ilgili defalarca telefon görüşmeleri yaptı. Geçen hafta da Rusya’yı ziyaret eden Sayın Başbakanımız burada özellikle Halep konusunda insani yardımların ulaştırılması ve koridorun açılması konusunda çok ciddi bir diplomasi gerçekleştirdi.

Dün akşam neticesini aldığına inandığımız şey, maalesef bölgede bulunan rejim güçleri ve Şii güçler tarafından bugün sabah saatlerinde tekrar bombalarla ateşkes sona erdirildi. Bizim bugün yine çağrımız, çatışmaların, saldırıların bir an önce sona ermesi, insani yardımların ulaştırılması ve daha geniş kapsamda siyasi bir geçiş süreci için gerekli adımların atılmasıdır. Bu çerçevede Türkiye olarak biz, insani yardım noktasında üzerimize düşen görevi yerine getirmeye devam ediyoruz. Uluslararası toplum, bölgesel aktörler bu konuda adım atsalar da atmasalar da Türkiye, bu konudaki insani, vicdani sorumluluğunu yerine getirmeye devam edecektir.

Halep’te zulmeden de bu zulme sessiz kalan da aynı şekilde sorumludur. Biz, bugün ve yarın, tüm dünyayla, Halep’in çığlığını tüm dünyaya duyurmak için var gücümüzle çalışacağız ve bu konuda, insani yardımların ulaştırılması konusunda girişimlerimizi sürdüreceğiz.

Sözlerimi bitirirken Erdem Bayazıt’ın bir şiiriyle Halep’e buradan seslenmek istiyorum. “Ahh! diyorduk/ Kanıyordu içimizdeki yara/ Bir bıçakla sökülüp alınıyordu sanki yüreğimiz/ Bedenimizden/ Ahh! diyorduk/ Bir başka şey gelmiyordu elimizden./ Ama sen şair/ Tekrar bir sayfa aralamalısın/ Sure sure/ Ayet ayet/ Fevc fevc gelen Fetihten!/ Ki kulaklarda çınlasın/ Yüreklerde tutuşsun/ Damarlara yürüsün dalga dalga/ Bir çağdan bir çağa gelip/(…)(x) (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına beşinci olarak Eskişehir Milletvekili Sayın Emine Nur Günay konuşacak.

Buyurun Sayın Günay. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA EMİNE NUR GÜNAY (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı kapsamında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve yüce Divanı saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, yakınlarına ve tüm milletimize de başsağlığı diliyorum.

Evet, biz terörün ne olduğunu bilen, terör politikasını net anlatan ve milletin seçilmiş vekilleri olarak da bu kürsüden her tür terör örgütünü net olarak ifade eden ve mücadelesini sürdüren bir grubuz.

Ne yaşadığımıza şöyle bir bakalım ve bazı verileri o kapsamda değerlendirelim.

15 Temmuz hain darbe girişimi. Hedef: Tüm Türk milleti. Yöntem: Askerî, siyasi, ekonomik, psikolojik ve sosyolojik bir çöküntü yaratmak. Birincil ekonomi etkisi 18-22 Temmuz haftası görüldü. Borsa endeksi yüzde 13,4 değer kaybederken yüzde 8,5 olan gösterge tahvil faiz oranı yüzde 9,4 düzeyine yükseldi. 2,89 olan dolar/TL kuru, 22 Temmuzda 3,07’yle kapandı. Aynı haftada, yabancıların portföy yatırımlarında 523 milyon dolar çıkış yaşandı. 18-22 Temmuz arasında birçok piyasada yaşanan kayıplar sonraki haftalarda telafi edildi. Toparlanma sürecinde Türk halkının hain darbe girişimine karşı kenetlenmesi ve birlik içinde hareket etmesi tüm oyunları bozdu.

İstediklerini elde edemeyen iç ve dış odaklar ekonomi üzerinde ikinci dalga saldırıları kredi derecelendirme kuruluşları üzerinden yaptı. S&P, başarısız darbe girişimi sonrası, alelacele, artan riskleri gerekçe göstererek Türkiye’nin kredi notunu 1 basamak düşürerek yatırım yapılabilir seviyenin 2 basamak altına indirdi; üstelik Hazine Müsteşarlığı ile S&P arasında yapılan resmî bir sözleşme olmamasına rağmen. 21 Eylülde yaptığı açıklamada 15 Temmuzda yaşanan başarısız darbe girişiminin Türk ekonomisinde yarattığı şokun büyük ölçüde dağıtılmakta olduğunu belirttikten sonra ne oldu da 23 Eylülde Moody’s açıkladığı süreyi beklemeden Türkiye’yi yatırım yapılabilir seviyenin en alt düzeyine indirdi?

Evet, ekonomimizde hassas olan ve sürekli gündemde olan iki konuya ve bu alanda alınan tedbirlere bugün açıklık getirmek istiyorum. Bunlardan ilki cari açık, ikincisi dış borçlar. Ancak, bu değerleri yine gayrisafi yurt içi hasıla içindeki oran olarak gözlemlememiz gerektiğini vurguluyorum. Cari açığın gayrisafi yurt içi hasıla içindeki oranı 2011 yılında yüzde 9 iken 2015 yılında yüzde 4,5 olarak gerçekleşti yani uluslararası kabul edilebilir eşik olan yüzde 5’in altında. Dış borcu incelerken de vade yapısını dikkate almamız gerektiğini düşünüyorum.

Ekonomide bir söz vardır “Bir grafik, bin kelimeye bedel.” diye. Evet, belki bu grafikler biraz daha zihnimizde yer eder. Burada çok net görüldüğü gibi, kısa vadeli dış borçlar toplamında belli bir oranda trend devam ederken uzun vadeli dış borçlanmaya doğru bir eğilim var. Ama, bunlara hem vade açısından hem de kamu ve özel sektör açısından baktığımızda; kamu sektörünün toplam borcu 2004’te yüzde 19’ken yüzde 17’ye düşmüştür 2016 yılının ilk iki çeyreğinde, özel sektörün kısa vadeli borçları ise yüzde 7’den 2016’da yüzde 13’e çıkmıştır, uzun vadeli özel sektör dış borçları ise yüzde 9,5’ten gördüğünüz gibi burada yüzde 29’a çıkmıştır. Yani, burada çok net olarak şunu görüyoruz: Gayrisafi yurt içi hasıla içindeki oranlarda özel sektörün kısa vadeli dış borçları çok net kontrol ediliyor ve tüm gerekli önlemler alınıyor. Tabii ki biz bunlarla yetinmiyoruz, diğer önlemleri de politikaları da gündeme getiriyoruz. Özel sektörün yüzde 36’sı döviz üzerinden borçlu, ihracat yapan firmaların yüzde 23’ü döviz üzerinden borçlu; ihracat yapmayan firmalarda yüzde 13’tür.

Peki, biz bu arada ne yapıyoruz? Bu tür küresel dalgalanmalara karşı birçok ülkede olan Varlık Fonu, 19 Ağustos 2016 tarihinde burada yasalaştı. İç tasarrufu artırmak için de BES uygulamasına geçiyoruz. Kısacası, yapmamız gereken, sağlam makroekonomik temeller üzerine mikro odaklı yapısal reformlarımızı devam ettirmek, güçlü demokrasiyle yolumuza devam etmektir.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığının 2017 bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına altıncı olarak İstanbul Milletvekili Sayın Hasan Sert konuşacaktır.

Buyurun Sayın Sert. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN SERT (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Meclisi saygıyla selamlıyor, tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum.

2017 mali yılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bütçesi hakkında konuşma yapmak üzere AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, yapmış olduğu çalışmalarla girişimcisine, esnafına, tüccarına, sanayicisine, kooperatifçisine, ihracatçısına, ithalatçısına yenilikler getirmiş, katma değer sağlamıştır.

Bakanlığımız, Türkiye'nin uluslararası arenada etkin bir ülke olmasını sağlamak üzere iş adamlarımızı güçlendirmeyi hedeflemektedir. Ayrıca, ticaretin her alanının daha kolay ve daha güvenli yapılması için yenilikçi düşünce yapısıyla ihtiyaç olan yeni ve kapsamlı çalışmalar geliştirerek ticari sistemlerin işleyişini düzenleyip yaşanabilecek problemleri de ortadan kaldırarak minimum bürokrasi için yeni projeler geliştirip hizmetlerine devam etmektedir.

Bütün bu çalışmaları gerçekleştirirken de dünyadaki en doğru ve en verimli uygulamaların ülkemizde olması gerektiği düşüncesiyle Türkiye'nin gümrük ve ticaret işlemlerini yürütmektedir. Ülkemizde 3 milyon 668 bin ticari işletme bulunmaktadır. 2016 yılının ilk 10 ayında ülkemiz gümrük kapılarından 280 milyar dolar dış ticaret gerçekleşmiş ve 78 milyon tüketici de bu hizmetten istifade etmiştir. Ayrıca, milyonlarca insan ve araç, gümrük kapılarından giriş çıkış yapmıştır.

Böyle önemli bir noktada faaliyetlerini gerçekleştiren Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, hem Hükûmetimizin ekonomik hedefleri kapsamında önemli çalışmalar yaparken hem de yapmış olduğu çalışmalarla iş dünyamızın dünya ticaretinde aktif rol almasını sağlayıp onların küresel piyasalardaki rekabet gücünü de artırmaktadır.

Ülkelerin büyümesinde ve gelişmesinde önemli rol oynayan dış ticaret, ülkemiz için de önemli büyüme yollarından biridir. Firmalarımızın dünya arenasında var olması ve küresel pazarlarda ticari faaliyetler gerçekleştirmesi, ülkemizin ekonomik açıdan büyümesine ve gelişmesine de önemli katkılar yapmaktadır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin dış ticaret rakamlarını inceleyecek olursak 2015 yılında 69 bin firmamız ihracat, 77 bin firmamız da ithalat yapmıştır. Bunun karşılığında 351 milyar dolarlık dış ticaret hacmi gerçekleşmiştir. 2002 yılında 1 milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ürün sayımız 9 iken bu rakam son yıllarda 29’a yükselmiştir. 2002 yılında 1 milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ülke sayısı 8 iken bu rakam 2015 yılında 30 olmuştur. 2002 yılında 1 milyar doların üzerinde ihracat yapan 5 şehrimiz varken bu rakam 2015 yılında 15’e yükselmiştir.

Tüm bu artış gösteren dış ticaret rakamlarının yanı sıra bu ticaretlerin gerçekleştiği gümrük kapılarımız, Avrupa’nın en büyük gümrük kapılarından biri olan Kapıkule Gümrük Kapısı başta olmak üzere, Habur, Cilvegözü, Gürbulak, Hamzabeyli, İpsala, Nusaybin, Dilucu, Çıldır ve Esendere Gümrük Kapıları, değişen ve gelişen dünya ticaretine ayak uyduracak şekilde modernize edilmiş olarak hizmetine devam etmektedir. Dolayısıyla, Bakanlığımız bu hizmetlerine, faaliyetlerine 2017 mali yılı içerisinde 1 milyar 131 milyon 320 bin Türk lirası bütçesiyle devam etmektedir.

Konuşmamın bu bölümünde de Mecliste izlediğim ve olumsuz gördüğüm bazı konulara değinmek istiyorum. Genel Kurulda bazı milletvekili arkadaşlarımızın tavrını ve kullandığı dili doğru bulmadığımı tekrar bildirmek istiyorum. “Katil asker”, “katil polis”, “Devlet katliam yapıyor.”, “saray darbesi” gibi söylemleri; “Hesap soracağız.”, “Bu bütçe savaş bütçesi.”, “Devlet zulme soyundu.”, “Devlet katliam yapıyor.” gibi söylemleri kınıyorum, kendilerini bizzat bizzat kınıyorum.

Teröre destek vermeyen ve bölücülük yapmayan tüm milletvekilleri bizim için değerlidir ve önemlidir. Ayrıca, Türkiye’de terörün beli kırılana kadar olağanüstü hâlin devam etmesi gereğine inanıyorum. “Kürdistan Kürdistan” diyenlerin, bölücülük yaptığını ve Kürt kardeşlerimize zulmettiğini düşünüyorum. “Özgürlük özgürlük” diyenlerin, özgürlük isteyenleri nasıl tehdit ettiğini ve masum vatan evlatlarını nasıl katlettiğini hep birlikte görmekteyiz. Güneydoğu illerinde dağıtılan “Demokratik Halk İnisiyatifi” imzalı “…”(x) bildirilerini dağıtanları ve destekleyenleri kınıyorum.

2017 bütçesinin hayırlı olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sert.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına yedinci olarak İzmir Milletvekili Sayın Necip Kalkan konuşacak.

Buyurun Sayın Kalkan. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA NECİP KALKAN (İzmir) – Muhterem Başkanım, değerli, kıymetli milletvekilleri; Gümrük ve Ticaret Bakanlığımıza bağlı Rekabet Kurumunun 2017 yılı bütçesi için AK PARTİ Grubum adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, biz kürsüde söz aldığımız zaman mümkün olduğu kadar gündemin dışına çıkmamaya gayret edip konuyla ilgili görüşlerimizi bildiriyorduk ama acımız büyük, birkaç cümleyle gündem dışına çıkacağım.

Geçtiğimiz günlerde, birkaç gün evvel İstanbul’da güvenlik güçlerimiz hedef alınarak gerçekleştirilen hain terör saldırısını kınıyorum, lanetliyorum. Alçaklara, katillere de sesleniyorum: Hepinizin boynu devrilsin! (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

Değerli üyeler, bütün bu olaylara rağmen, her şeye rağmen ülkemiz 2023 hedefine hızla ilerliyor. Bu yoldaki rakiplerimiz güçlü ama biz gücümüzü milletten alıyoruz. Milletimizin güveni devam ettikçe hiçbir engel, Türkiye Cumhuriyeti’nin önünde duramayacaktır. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) İsmi FETÖ, PKK, DEAŞ ne olursa olsun hiçbir alçaklığa, kalleşliğe hele de 15 Temmuz gibi milletin iradesine kastedecek hainliğe müsaade etmedik, bundan sonra da müsaade etmeyeceğiz, yedi dünya bunu böyle bilsin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Saygıdeğer milletvekilleri, Anayasa’mızın 167’nci maddesi devlete piyasaların sağlıklı, güvenli işlemeleri için gerekli tedbirleri alma, tekelleşme ve kartelleşmeyi önleme görevini vermiştir. Bu doğrultuda, 1994 yılında 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun yüce Meclisimizde kabul edilmiştir. Buna bağlı olarak Rekabet Kurumu ise 1997 yılı sonunda faaliyete geçmiştir.

Rekabet Kurumu, yaklaşık yirmi yıldır ülkemizdeki tüm mal ve hizmet piyasalarında rekabetin sağlanması, korunması ve geliştirilmesi amacıyla faaliyet göstermektedir. Bu durum, firmaları varlıklarının devam etmesine, rakiplerine göre daha etkin, daha verimli olmaya, bu amaçla da maliyetlerini azaltmaya ve AR-GE yapmaya teşvik eder. Dolayısıyla, bu zaman dilimi, firmaların tüketicilere daha düşük fiyatlarla daha yüksek kalitede, daha çeşitli ürün ve hizmet sunmalarına yol açar.

Öte yandan, rekabet politikasının faydaları bunlarla sınırlı değildir. İktisadi anlamda rekabet olgusu, sosyal adaleti ve ekonomik etkinliği sağlar. Rekabet politikasının sağlıklı bir şekilde işlediği ülkelerde ortaya çıkan düşük fiyatlar, enflasyonda düşüşü beraberinde getirir. Buna bağlı olarak artan tüketici talebi, firmaları üretim kapasitesini artırmaya veya daha ileri teknoloji kullanmaya, bu konuda yatırım yapmaya teşvik eder. Bu durum, iş gücü verimliliğinin yanı sıra istihdam artışı getirir, ekonomik büyümeyle uluslararası alanda rekabette başarılı olmaya yol açar. Türkiye ekonomisinde son on yılda yaşanan olumlu sonuçlar ortadadır. Rekabet Kurumu, kurulduğu günden bugüne kadar rekabet koşullarının bozulduğu vakalarda verdiği kararlarla etkin uygulama göstermiştir.

Benim sözlerimin daha devamı var, beş dakikada ancak bu kadar konuşuluyor. Ben, bu Kurumun bütçesinin geçen yıla göre yüzde 10,2 arttığını, takribî 78 milyara ulaştığını söylüyorum, eski parayla tabii, eski-yeni artık onu şey etmedim.

Ben, bu Kurumun, başarılı, Türkiye ekonomisine, Türk ticaretine faydalı olduğuna inanıyor, Kurumdaki arkadaşlarımıza, Bakanlığımıza, herkese şükranlarımı sunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kalkan.

İzmir milletvekillerinin bu dayanışması da gözlerden kaçmıyor yani Sayın Çam.

MUSA ÇAM (İzmir) – İzmir dayanışması efendim.

BAŞKAN – Güzel, çok güzel.

ÖZKAN YALIM (Uşak) – Başkanım biz de alkışladık.

BAŞKAN – Güzel, Sayın Kalkan, muhalefet de alkışlamış sizi, teşekkür edersiniz sanıyorum.

KADİM DURMAZ (Tokat) – İsmiyle müsemmadır.

BAŞKAN – Evet.

Peki, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına sekizinci olarak Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Tan konuşacak.

Buyurun Sayın Tan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET TAN (Kütahya) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye Bakanlığının 2017 yılı bütçesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Bütçe, genel olarak milletten toplanıp yine millete hizmet olarak harcanan gelirler-giderler manzumesidir. On beş yıldır AK PARTİ hükûmetlerinin bütçedeki temel mantığı, bu anlayışla süregelmiş ve milletimiz tarafından her defasında da tescillenmiştir. Günümüzde ve yaşadığımız coğrafyada hem ekonomik hem de siyasal gelişmeler çerçevesinde para ve maliye politikalarının önemi bir kez daha artmıştır.

Gezi olayları, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe kalkışmalarının devamında uluslararası birtakım güçlerin darbecilerle ve teröristlerle birlikte bölgemiz ve ülkemiz üzerindeki operasyonların olduğu bu dönemde devletimizin bekasının güvencesi olan milletimiz, vatanına, bayrağına, ezanına sahip çıktığı gibi seçilmiş Cumhurbaşkanına, Meclisine ve Hükûmetine de sahip çıkmaktadır. Şimdi de, dövizlerini bozdurarak parasına da sahip çıktığını göstermektedir. Böyle bir millete sahip olduğumuz için Yüce Rabb’imize ne kadar şükretsek azdır.

Bu gönül coğrafyamızın kan ve gözyaşı içinde boğulmaya çalışılmasının sebeplerini de biliyoruz. Hemen yanı başımızda Halep’te tüm dünyanın gözlerinin önünde yüz karası bir katliam ve yıkım gerçekleşiyor. Halep’te masum insanlar, dünyada insanlık ölüyor. Yıllardır kapitalist anlayışın sömürüsüne maruz kalan bu coğrafyanın elleri, kolları budanarak bir insanlık dramı oluşturulmakta, bütün mazlum milletlerin birbirleriyle dayanışmasının, kenetlenmesinin önüne geçilmek, yalnızlaştırılmak, sömürü ve tahakkümün devam etmesi istenmektedir.

Sayın milletvekilleri, geçenlerde CHP Sakarya Milletvekili Sayın Engin Özkoç’un Genel Kurulda “Bir gün dünyanın emperyalist ülkeleri, ABD gibi, tıpkı Orta Doğu’da yaptıkları gibi Türkiye’ye demokrasi getirmek için, bu ülkeyi dörde-beşe bölmek için o kaçak saraya girerlerse ve Türkiye’ye girerlerse ve Suriyeli vatandaşlar gibi bizler de Akdeniz’in karanlık sularında kendimize vatan aramaya başlarsak yazık değil mi Türkiye’ye?” şeklindeki açıklamalarına da değinmeden geçemeyeceğim.

Bu ifadeler üzerine şimdi soruyorum: Emperyalistlerin hep birlikte üzerimize geldiği Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’mızda Mustafa Kemal Atatürk kaçtı mı ki kaçacaksınız, Mustafa Kemal Atatürk yeni vatan aradı mı ki vatan arayacaksınız? Dost, düşman şunu herkes bilsin ki biz, vatanımızı hiç kimseye bırakıp yeni vatan aramaya kesinlikle kalkmayız çünkü biz biliyoruz ve inanıyoruz ki: “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bizler, hamiyetperver bir anlayışla, adaleti ön plana çıkararak bir imparatorluk kurmuş ecdadın nesilleriyiz. Zaman zaman izlerini gördüğümüz müstemleke zihniyetlerin yenilenme vaktinin geldiğini, hatta geçiyor olduğunu ifade etmek, hatırlatmak istiyorum. Bu aziz milletimizle birlikte yeniden güçlü bir Türkiye oluşturma yolunda iktidar ve muhalefet olarak birlikte yürümemiz gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, 2017 yılı bütçemiz, ülkemizin ekonomik, siyasal yapısı göz önüne alınarak büyümeyi önceleyen “büyüme dostu” parolasıyla düzenlenmiştir. Bu manada, bütçemiz, gelir dağılımındaki adaleti sağlayan, bölgesel ve sektörel dengeleri içine alan, milletimiz için hazırlanmış bir bütçedir.

Devletimizin mali bünyesinde dikkate alınması gereken bir çalışma daha var ki daha sistemli, daha ciddi ve daha profesyonel bir çalışma alanı oluşturmak için Maliye Bakanlığının iş yükünü alan, çok yoğun ve risk ortamında faaliyet gösteren, aynı zamanda tahakkuk görevlisi gibi çalışan, devletin gelirlerinin büyük kısmının inceleme, kayıt ve denetimini yapan mali müşavirlerin tahsilat ve KDV problemlerinin giderilmesiyle inanıyorum ki Bakanlık ve mükellef arasında köprü vazifesi olan bu mesleğin itibarı daha da artacak, dolayısıyla bütün muhasebe sistemi ve beyanlar çok daha sağlıklı hâle gelecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 yılı bütçemizin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, bu vesileyle vatan uğrunda canını feda eden tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tan.

Sayın Altay sizi dinliyorum.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Kütahya Milletvekili Ahmet Tan’ın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın hatibin, Sakarya Milletvekilimizin dün söylediği sözlerle ilgili iddiası milletvekilimizin kastının dışında bir değerlendirme olarak buraya yansıdı. Milletvekilimizin kastı, bu bölge üzerinde, bu topraklar üzerinde emperyal güçlerin tarih boyunca sürdürdükleri kimi hesapları, kimi senaryoları, kimi paylaşım anlayış ve yaklaşımlarına yönelik olarak Hükûmete, Hükûmetin özellikle de Orta Doğu politikasına, bölge politikasında gördüğü eksikliklere dayalı bir samimi uyarıdan ibarettir. Bu toprakları kimsenin terk etmeye niyeti yoktur. Biz hep birlikte öyle bir milletin torunlarıyız ki bir kişi kalana kadar bu topraklarda kimse Türk milletinin hâkimiyetine son veremez.

Genel Kurula arz ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Altay.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 433) (Devam)

2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)

A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI (Devam)

1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)

1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) REKABET KURUMU (Devam)

1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına dokuzuncu olarak Tekirdağ Milletvekili Sayın Mustafa Yel konuşacak.

Buyurun Sayın Yel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA YEL (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, saygıdeğer vatandaşlarımız; 2017 mali yılı Gelir İdaresi Başkanlığı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Grubum ve şahsım adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, 10 Aralık Cumartesi günü eli kanlı terör örgütünün İstanbul’daki terör saldırısı neticesinde yaşamını yitiren polislerimize ve sivil vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Şehitlerimizin aileleriyle Emniyet teşkilatımıza, 2 mensubunu saldırılarda kaybeden Beşiktaş Kulübümüze ve milletimize başsağlığı diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; küreselleşen ekonomide ülkelerin katma değerli üretim yapması, istihdamın artması, rekabet gücünün yükselmesi daha da önem arz etmektedir. Bunun için iki temel politika, para ve maliye politikalarıdır. Maliye politikası içinde de vergiler önemli bir paya sahiptir.

Vergiler, bir taraftan ekonomiyi yönlendirme aracı olarak kullanılmakta, diğer taraftan devlet harcamalarının en önemli kaynağını teşkil etmektedir. Gelir idareleri, kamu hizmetlerinin finansmanının en önemli kaynağı olan vergilerin toplanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Bu kapsamda, faaliyetlerini ve örgütlenmelerini, gelişen ekonomiyi kavrayacak ve teknolojik gelişmelere uyum sağlayacak bir biçimde sürekli olarak geliştirmek durumundadır.

Nitekim, 2005 yılında, 5345 sayılı Kanun’la, gelir politikasını adalet ve tarafsızlık içinde uygulamak, vergi ve diğer gelirleri en az maliyetle toplamak, mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunu sağlamak, mükellef haklarını gözeterek yüksek kalitede hizmet sunmak suretiyle yükümlülüklerini kolayca yerine getirmeleri için gerekli tedbirleri almak, saydamlık, hesap verilebilirlik, katılımcılık, verimlilik, etkinlik ve mükellef odaklılık temel ilkelerine göre görev yapmak üzere, Maliye Bakanlığına bağlı Gelir İdaresi Başkanlığı kurulmuştur. Vergi uygulamalarından sorumlu olan Başkanlık, doğrudan merkeze bağlı taşra teşkilatına da sahiptir.

Gelir İdaresi, 2005 yılında yenilenen yüzüyle, sorumlu olduğu alanlarda etkin, verimli, uzmanlaşmış, adil, şeffaf, hesap verebilen bir yönetim anlayışı çerçevesinde önemli işlere imza atmıştır. Özellikle gönüllü uyumu artırma alanında birçok uygulama hayata geçirilmiş, mükellef hakları gözetilmiş ve güçlendirilmiş, mükelleflerimizin uyum maliyetleri azaltılmış ve kayıt dışı ekonomiyle mücadelede etkinlik sağlanmıştır. Mükelleflerimizin büyük zaman kaybettikleri beyanname verme, borç ödeme gibi işlemlerini vergi dairelerine gitmeden, elektronik ortamlarda gerçekleştirmeleri sağlanmıştır. Artık, vergi borçları, banka ve internet yoluyla rahatlıkla ödenebilmekte, mükellefler beyannamelerini internet üzerinden verebilmektedir. Vergi kimlik numarası sorgulama, e-vergi levhası sorgulama, gecikme zammı ve faizi hesaplama, motorlu taşıt vergisi sorgulama, hesaplama ve kredi kartıyla ödeme ve daha birçok işlemi “on-line” olarak gerçekleştirebilmektedir. Bunun yanında, yasal olarak tutulması zorunlu olan defterlerin elektronik ortamda tutulması ve faturaların elektronik ortamda düzenlenmesine imkân tanınmıştır. Bu kapsamda, 2016 yılında e-fatura ve e-defter uygulamasında kullanıcı sayısının 52 bine, düzenlenen e-fatura sayısının ise 330 milyona ulaşması mükellef hizmetleri alanında yapılan işlemlere çok güzel bir örnek teşkil etmektedir.

E-bilet uygulamasıyla, kara, deniz ve hava yolu yolcu taşımacılığında düzenlenen yolcu biletleri ile sinema, konser, tiyatro, spor müsabakaları ve benzeri etkinliklere ait giriş biletlerinin elektronik ortamda oluşturulmasına, iletilmesine, muhafaza ve ibraz edilmesine olanak sağlanarak mükelleflerin kâğıt bilet kullanımından kaynaklanan maliyetlerinde tasarruf sağlanmaktadır.

E-ticarette vergiye gönüllü uyumun sağlanması ihtiyacı dikkate alınarak mükelleflere vergisel yükümlülükleri konusunda bilgi vermek amacıyla geliştirilen “egirişimci.gov.tr” web portalında bu alanda gerekli bilgilendirme yapılmaktadır. Mükelleflerimizin vergisel sorunlarını rahatlıkla iletebilecekleri ve danışmanlık hizmeti alabilecekleri Vergi İletişim Merkezi (VİMER) telefonla ve internet ortamında ihbar bildirimlerini de almaya başlamıştır.

Yeni eylem planı 5 bileşen ve 62 eylemden oluşmaktadır. Planın hayata geçirilmesinde 15 sorumlu kuruluş ve 51 iş birliği yapılacak kuruluş görev almaktadır. Eylem planının uygulanmasıyla, 2018 yılı sonunda kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdamın büyüklüğünün daha düşük seviyelere inmesi hedeflenmektedir.

Yaptığı çalışmaların bir kısmından bahsettiğim Gelir İdaresi Başkanlığı, bu yıl, 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun’un kendi alanına giren hükümlerini de başarıyla uygulamış, olumlu sonuçlar alınmasına büyük katkı sağlamıştır.

Bu duygu ve düşüncelerle, bu tasarıda emeği geçen herkese teşekkür ediyor, Gelir İdaresi Başkanlığımızın 2017 mali yılı bütçesinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yel.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına onuncu olarak Ordu Milletvekili Sayın Ergün Taşcı konuşacaklardır.

Buyurun Sayın Taşcı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ERGÜN TAŞCI (Ordu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu İhale Kurumu bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, İstanbul Beşiktaş’ta meydana gelen hain terör saldırısında hayatlarını kaybeden 44 evladımıza Allah’tan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyorum.

Yine, yanımızda, başucumuzda yaşanan bir vahşete, bir insanlık dramına ses vermek isterim. Halep, kan ağlıyor. Sadece son on beş gün içerisinde bine yakın masum, kadın, çocuk, yaşlı demeden katledildi. Dünya sessiz, dünya ilgisiz. Dünya, bu mazlumların, bu masumların çığlıklarına sağır olmuş. İnsanlık sadece bu drama sessiz kalmadı; Ruanda’da da 1994’te ölen 800 bin kişiye sessiz kaldı; Avrupa’nın göbeğinde, Bosna’da 100 bin kişinin canice katledilmesine, soykırım uygulanmasına sessiz kaldı; Myanmar’da, Filistin’de ve dünyanın birçok yerinde mazlumların, masumların, çocukların katledilmesine gözler kapandı. Bu hususun altını yüce Meclisin huzurunda çizmek isterim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz almış bulunduğum Kamu İhale Kurumuyla ilgili birkaç hususun altını çizmek isterim.

Kamu kaynaklarının en çok kullanıldığı alanlardan birisi olan kamu ihalelerinin rekabetçi ve şeffaf bir ortamda gerçekleştirilmesi, kamu kaynaklarının etkin kullanılması çok önemlidir. Bu bakımdan, ihale mevzuatımızın doğru bir şekilde düzenlenmesi, ihalelerde rekabeti sağlayarak kamu ihtiyaçlarının uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasının teminini sağlayacak bir şekilde oluşturulması elzemdir.

Kamu kaynaklarıyla kamu alımlarında rekabeti, verimliliği, hesap verilebilirliği, kamuoyu denetimini ve eşit muamelenin sağlanmasını temel ilke olarak kabul eden 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, ihale sürecini sıkı kurallara bağlamış ve akabinde ihale süreci sonucunda 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu da aynı amaçla yürürlüğe konulmuştur.

Kamu İhale Kanunu’yla birlikte kamu alımları alanında uygulama birliğinin sağlanması, ihale sürecinde ortaya çıkan uyuşmazlıkların sözleşme öncesinde hızlı bir şekilde çözümlenmesi, karara bağlanması için düzenleme ve inceleme ağırlıklı olmak üzere Kamu İhale Kurumu kurulmuş. 2002 yılında kurulan bu kurum, bu gelinen süreç itibarıyla, uzman kadrosuyla profesyonel bir şekilde bu süreci düzenleyen, denetleyen bir kurum olarak görevini devam ettirmektedir. Kurulduğu günden itibaren etkin ve rekabetçi bir kamu alımları sisteminin oluşturulması yönündeki çalışmaları, özverili gayretleri faaliyet olarak devam etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamu kaynaklarının etkin kullanılması, kamu alımları sisteminin daha etkin hâle getirilmesi temel amaçtır. Söz konusu kanunun yürürlüğü tarihinden itibaren yeni ihtiyaçların ortaya çıkması, Avrupa Birliğiyle müktesebat uyumunun sağlanması, kamu alımlarını gerçekleştiren idarelerin, isteklilerinin ve diğer paydaşların talepleri ve yargı kararları neticesinde bu süreç devam etmektedir. Dolayısıyla, büyük yatırımların hız kazandığı, dünya ölçeğinde büyük projeler gerçekleştiren ülkemizde de hızlı bir değişim kendini hissettirmektedir. Dolayısıyla, kurumun ve diğer yargı kararlarının uygulamadaki farklılıkları nedeniyle yasada, kamu ihale mevzuatında da değişiklik ihtiyacı sık sık, her zaman önümüze gelmektedir. Bunlara örnek vermek gerekirse, aşırı düşük teklif değerlendirme süreci itiraza ve itirazen şikâyete konu olmakta ve bunun sonucunda yargı kararları beklenen hizmeti ve yatırımları geciktirmektedir.

Yine, örnek olarak vermek gerekirse, yabancı belgelerle ilgili ihtilafa konu olan ve yargıda çözülmesini uzun süre engelleyen bir sorunun da, ihale mevzuatımızdaki bu ihtiyacın temel çözümü, muhalefetle beraber uzlaşı içerisinde, dinamik alanı çok sağlıklı bir şekilde düzenleme noktasında, regülasyon konusunda hep beraber, paydaş bir şekilde bu konuya eğilmekten geçmektedir.

Yine, itirazen şikâyet sürecindeki iddia sahibinin, isteklilerin iddialarının korunması yanında kamu kaynaklarının da ötelenmesini engelleyecek şekilde bir yaklaşımın kamu ihale mevzuatında birlikte, adil bir şekilde bir yerde buluşması elzem durum olarak karşımıza çıkmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERGÜN TAŞCI (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vakit çok sınırlı olduğu için, özverili bir şekilde çalışmalar yürüten bu kurumumuzun bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyorum ve bu kurumda çalışan gayretli kardeşlerimizin çalışmalarının devamını diliyorum. Bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum.

Sağ olun, var olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Taşcı.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına on birinci olarak Kırklareli Milletvekili Sayın Selahattin Minsolmaz konuşacaklar.

Buyurun Sayın Minsolmaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA SELAHATTİN MİNSOLMAZ (Kırklareli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özelleştirme İdaresi Başkanlığımızın 2017 bütçesi hakkında AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi, Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, sözlerime başlarken, 15 Temmuzda millî irade hırsızlığına kalkışan hain darbeciler ile birlikte yaşama irademizi, kardeşliğimizi ve barışı hedef alan İstanbul Beşiktaş’taki hain saldırıyı lanetle kınıyorum. Milletimizin geleceğine, huzuruna, barış ortamına kasteden tüm terör eylemcilerinin ve destekçilerinin yapmış oldukları bu eylemlerle milletimizin geleceğine kastetme imkânları bulunmadığını buradan, yüce Meclisin kürsüsünden tekrar haykırmak istiyorum. Hayatını kaybeden sivil vatandaşlarımıza, polislerimize ve şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özelleştirme İdaresi Başkanlığımızın 2017 yılı gider bütçesinde toplam 31,2 milyon lira seviyesinde ödenek teklif edilmiştir. Bilindiği üzere, özelleştirme, liberal ekonomi politikalarının başladığı 1980’li yıllarda ülkemizin gündemine girmiş, bununla birlikte ithal ikameci kalkınma amacıyla ekonomik faaliyet yürüten devletin rolünde bir değişim olmuş, özelleştirme fikri ve uygulamalarıyla devletimiz asli görevi olan halkın refahı ve güvenliğine odaklanabilmiştir.

Değerli arkadaşlar, AK PARTİ hükûmetlerimizin gerçekleştirdiği reformlar sayesinde tüm kurum ve kuruluşlarımız gibi Özelleştirme İdaresi Başkanlığı da kamu kaynaklarının etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak kullanılmasında azami hassasiyet göstermektedir. Bu çerçevede, idare, gerçekleştirdiği özelleştirme ihalelerinde rekabet ortamının sağlanmasını, özelleştirme ihalelerinde en yüksek değerin bulunmasını ve çalışanların mağdur edilmemesini ön koşul olarak belirlemiştir. Hükûmet olarak özelleştirme uygulamalarının her adımında hesap verebilir olmayı önemsiyor ve gerçekleştirdiğimiz tüm özelleştirme ihalelerinde kamuoyuna açık ve şeffaf bir şekilde bilgi veriyoruz. Bu kapsamda özelleştirme uygulamalarında sağlanan şeffaflık ve açık rekabet ortamı yerli ve yabancı yatırımcıların güvenini artıran önemli unsurlardan birisi olmuştur.

İktidara geldiğimiz 2002 yılına kadar gerçekleştirilen özelleştirme uygulamaları yaklaşık 8 milyar dolarla sınırlı iken hükûmetlerimiz döneminde gerçekleştirilen ve sözleşmeye bağlanan uygulamaların toplamı 60 milyar doların üzerine çıkmıştır. Toplam özelleştirme gelirlerinin yüzde 88’i hükûmetlerimiz döneminde elde edilmiştir. Gerçekleştirilen bu özelleştirmeler sonucunda kamu iktisadi teşebbüslerinin devlet bütçesi üzerindeki finansman yükü hafiflemiş, rekabete dayalı piyasa ekonomisi gerçekleştirilmiş, atıl tasarruflar ekonomiye kazandırılarak sermaye piyasamız geliştirilmiş ve özelleştirmelerden elde edilen kaynaklarla devletimiz eğitim, sağlık, ulaştırma gibi önemli altyapı hizmetlerini gerçekleştirebilmiştir.

Değerli arkadaşlar, tüm bu uygulamalar hayata geçirilirken çalışanların mağdur edilmemesine azami gayret gösterilmiş, özelleştirme sonrasında özelleştirilen kuruluşlarda çalışan işçilerin büyük bir kısmının diğer kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamı ve bu kuruluşlara atanması sağlanmıştır. Bu esaslar çerçevesinde bugüne kadar toplam 37.910 kişiye çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında 4/C statüsünde çalışma imkânı sağlanmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ayrıca enerji sektörüne yönelik özelleştirmelerin kararlı bir şekilde yürütülmesi sonucunda 2001 yılında 28 bin megavat olan kurulu gücümüz 2016 yılı Ekim ayı itibarıyla yaklaşık 78.500 megavat düzeyinin üzerine çıkarılmıştır. Bu konuda çok ciddi bir hizmetin özel sektör tarafından sağlanması bu imkânlar neticesinde elde edilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletçe sahip olduğumuz tüm kaynakların etkin ve verimli kullanılması dileklerimle 2017 bütçemizin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Tüm Maliye Bakanlığı çalışanları ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığımızın çalışanlarına teşekkür ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Minsolmaz.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına son olarak Muş Milletvekili Sayın Mehmet Emin Şimşek konuşacak.

Buyurun Sayın Şimşek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET EMİN ŞİMŞEK (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun ve Gelir İdaresinin 2017 yılı bütçesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimize başlarken 10 Aralıkta İstanbul Beşiktaş'ta meydana gelen hain terör saldırısını şiddetle kınıyorum; şehitlerimize Allah’tan rahmet, yüce milletimize başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Ve yine, Halep’teki katliamları kınıyor, duyarsız kalan bütün dünyayı bu katliamlara karşı duyarlı olmaya davet ediyorum.

Değerli arkadaşlar, bilindiği üzere, 2000'li yılların başından itibaren gelişmiş ülke ekonomilerinde karşılaşılan büyük şirket iflasları ve muhasebe skandalları, finansal tabloları hazırlayan ve denetleyenlerin güvenilirliklerini büyük ölçüde zayıflatmış, etkin bir denetim ve kamu gözetimi sisteminin önemini gündeme getirmiştir. Yaşanan bu skandallar neticesinde, 2011 yılı sonunda 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu kurularak, bu alan da bütüncül bir hukuki yapıya kavuşturulmuştur.

Bağımsız denetim kuruluşlarında bugüne kadar 16.243 meslek mensubu yetkilendirilmiş, bunların 14.276'sı Bağımsız Denetçi Resmî Sicili’ne kaydedilmiştir. Öte yandan, 26 üniversiteyle iş birliği yapılarak 20 bin meslek mensubuna bulundukları illerde eğitim alma imkânı sağlanmıştır. Tarafsız, doğru ve güvenilir bir finansal raporlama ve bunun teminatı olan güçlü ve bağımsız bir denetim sistemi Türkiye ekonomisinin gelişmesi bakımından çok önemlidir. Bu kapsamda, kuruma 2014 yılı faaliyet dönemine ilişkin 4.605, 2015 yılı faaliyet dönemine ilişkin 5.549 denetim sözleşmesi bildirilmiştir. 2016 faaliyet dönemine ilişkin ise şu ana kadar sözleşmeler bildirilmiştir, 2016 yılı için söz konusu rakamın 5.900'e ulaşması hedeflenmektedir.

Bu bilinçle önümüzdeki yıllarda kamu gözetimi denetimi faaliyetlerinin önemiyle birlikte bir taraftan büyük projeler üretilirken bir taraftan hesap verebilir olmak; örneğin, bir taraftan üçüncü havaalanı yapılırken diğer taraftan kamu gözetimi sağlamak; bir taraftan üçüncü köprü inşa edilirken diğer taraftan yapı tekniği ve yapı kalitesi tanımını geliştirmek; bir taraftan Boğaz’ı tüp geçitlerle geçerken diğer taraftan zemin mekaniğinde ve tanımında sınıf atlamak; bir taraftan bin günde bin gölet yaparken ve yine, Muş Ovası’nda yaklaşık olarak 1 milyon dönüm araziyi ıslah edip sulamaya açarken diğer taraftan vatandaşlarımıza karşı bize verilen vekâlet hesabını verebilir olmak; bir taraftan 15’inci bütçeyi yaparken diğer taraftan her bütçede bir önceki bütçeye göre daha güçlü ve daha büyüyen bir bütçe yapabilmek; bir taraftan sürekli büyümeyi ve istihdamı hedefleyen bir bütçe sergilerken bir taraftan da bütçesinin en büyük payını, yaklaşık olarak yüzde 20’sini, yani 122 milyarını eğitime ve yine bütçedeki en büyük ikinci payı, yaklaşık olarak yüzde 17’sini yani 111 milyarını sağlık hizmetlerine ayıran bir bütçe yapabilmek ve yine, 2017 yılı bütçesinde sosyal güvenlik işveren prim desteği, BAĞ-KUR prim desteği, yatırım teşvikleri, ihracat destekleri, turizm sektörü destekleri, KOBİ destekleri, esnaf kredileri faiz desteği ve tarımsal kredi faiz desteği gibi teşvik ve desteklerle, toplam 32,4 milyar lira tutarında kaynakla reel sektörü destekleyebilmek; ödeme gücü olmayan 9 milyon vatandaşımızın prim gideri için 7,2 milyar, 508 bin engelli vatandaşımızın ev bakımına destek amacıyla 5,8 milyar lira, 65 yaş üstü ve engelli aylıkları için yaklaşık 1 milyon 220 bin kişiye bağlanan aylıklar yapabilmek… Evet, bizlere bunları yapabilme şansı verdiği için Yüce Allah’ımıza hamdediyoruz.

Konuşmamıza son verirken, 2017 yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyor, emeği geçen tüm kesimlere teşekkür ediyoruz.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şimşek.

Sayın milletvekilleri, böylelikle Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun konuşmaları sona ermiştir.

Şimdi, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına konuşma yapacak olan sayın milletvekillerini dinleyeceğiz.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına ilk olarak İstanbul Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu Demir konuşacaktır.

Buyurun Sayın Kerestecioğlu Demir.

Süreniz on dakika.

HDP GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesi üzerine söz almış bulunuyorum.

Öncelikle, aslında birçok kez değişik mecralarda ve bu kürsüden de ifade etmiş olduğum gibi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yerine ülkede bir kadın bakanlığının kurulması gerekmektedir. Çünkü, kadın sadece ailede var olan ve ailenin içerisine hapsedilebilecek bir birey değil ve kadınlar aslında yıllardır dile getirdikleri birçok sorunla, kendilerinin mücadeleleriyle olması gerekeni ifade ediyorlar.

Şimdi, on bir ayda 71 kadına tecavüz edilmiş, 368 kız çocuğuna yönelik de cinsel istismar vakası tespit edilmiş. Bunlara baktığımız zaman, kadın cinayetlerinin büyüklüğüne ve yoğunluğuna baktığımız zaman, zaten aslında buna karşı çok sistemli ve ciddi bir mücadele yürütülmesi gerektiğini görüyoruz.

Şimdi, esas olarak yukarıdan kurulan söylemlere; kadınları düşmanlaştıran, onları erkeklerin şiddet hedefi hâline getiren söylemlere de birçok kez değindik, vurgu yaptık, dedik ki: Söylenmesi gerekenin, kadının erkekle eşit olduğunun daha yüksek mercilerden, siyasilerden, kanaat önderlerinden, her alanda her insan tarafından ifade edilmesi gerekir ki gündelik hayatımızda biz bunu metrobüste bir tekme, başka bir yerde “Sen benden boşanmak istiyorsun, bunun için ben seni öldürme hakkına sahibim.” ya da yargıda “Evet, kısa etek mi giymiş? Yan mı bakmış? Facebook’a, sosyal medyaya şu fotoğrafı mı koymuş? O zaman indirim nedeni olur.” gibi uygulamalarla karşı karşıya kalmayalım. Bunun nedeni, gerçekten, aslında yıllardır hükûmetlerin sürdürdüğü politikalardır. Bu politikalar, bakanların söylemleri, zaman zaman Cumhurbaşkanının söylemleri maalesef bu noktaya getirmiştir kadına yönelik şiddeti. Oysa, kadın mücadelesinin çok önemli bir tarihi vardır. Kadınlar da -en son 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde de gördüğümüz gibi, 8 Martta da gördüğümüz gibi- hiçbir zaman, tarihleri boyunca bu ülkede geri adım atmadılar ve bunlara karşı da yine adım atmayacaklar. Buna hiçbir kuşkum yok ama önemli olan, eğer ortada bununla sorumlu bir Bakanlık varsa bu Bakanlığın üstüne düşen görevleri yerine getirmesidir.

Şimdi, bu Bakanlıkta en fazla bütçe sosyal yardımlara ayrıldığında, aslında vatandaşların hak bilincine de bir darbedir bu. İnsanların hak ettiği şeyler vardır. Evet, sosyal yardım, destekler yapılması gereken şeylerdir ama öncelikle bu ülkede geliştirilmesi gereken şey, herkesin hakları olduğu bilincidir. Yardım alması gerektiği ya da bununla yaşaması gerektiği gerçeği başka bir şey ama “Hak mı, inayet mi?” sorusuyla insanları, kendimizi karşı karşıya bırakmamamız gerekiyor.

Şimdi, kadın cinayetleri, evet… Seçilmiş kadınlar… Bu ülkede seçilmiş kadınlar var, seçilmiş belediye başkanları var ve seçilmiş belediye başkanları özellikle, şu anda birçoğu görevinden alınmış olan ya da tutuklu olan belediye başkanları, özellikle kadın cinayetlerine karşı mücadele eden kadınlardı. Eş başkanlık sistemi zaten sadece bizim partimiz için ya da bizlerin oy aldığı belediyelerde, o bölgelerde gereken ve o bölgeler için iyi uygulamalar değil; aynı zamanda Türkiye için, Türkiye'nin demokrasi tarihi için önemli bir nokta, geleceği için önemli bir nokta. Çünkü kadınların ve erkeklerin eşitliğini sadece söylemde değil, aynı zamanda fiiliyatta da ortaya koyan ve bunu gösteren bir noktadır eş başkanlık ve bir kadın partisi olduğunu defaaten söyleyen partimiz de aslında yüzde 40’a ulaşan ama yüzde 50’ye ulaşmadığı için kadın sayısı, bundan üzüntü duyan bir partidir. Bu da çok önemli bir noktadır ve bu partimizden dün gözaltına alınıp sonra tutuklanan Sayın Grup Başkan Vekilimiz Çağlar Demirel ve Kadın Meclisi sözcümüz Besime Konca’nın da aralarına katılımıyla 7 kadın milletvekilimiz tutukludur şu anda. Yani biz kadın sayısını artırmaya çalışırken bazıları kadın sayısını, siyasette temsili azaltmaya çalışıyorlar. Bu, bu ülke açısından, bu ülkenin geleceği açısından yazıklanması gereken bir durumdur ve aslında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının da bu konuda bir tepki vermesi, en azından kadın milletvekilleriyle ilgili sesini yükseltmesi gerekirdi diye düşünüyoruz. Hele ki kendisi Genel Kurulda birçok kez cezaevlerindeki, gözaltılardaki işkenceye ve kötü muameleye karşı konuşmalar yapmış olan Sevgili Besime Konca’nın -Kadın Meclisi sözcümüz- kendisinin işkenceye uğramış olması, kendi sözleriyle de ifade edersek, gerçekten korkunç bir durumdur. Besime Konca Diyarbakır’dan Batman’a götürüldüğü yol boyunca Emniyet görevlileri tarafından işkenceye tabi tutulmuş, kendisine sürekli marşlar dinletilmiş, “Yerin ya musalla taşı ya da cezaevi.” gibi sözlerle tahrik edilmiş ve bu muameleye maruz kalmıştır.

Şimdi, Besime Konca bu Parlamentonun bir milletvekilidir ve bu Parlamentonun itibarıdır söz konusu olan, Halkların Demokratik Partisinin itibarı değildir. Biz bu baskıları biliyoruz, biz bu baskıları hayatımız boyunca gördük. Hepimiz farklı kesimlerden geliyoruz, hiçbirimiz birbirimize benzemiyoruz aslında bu partinin içerisinde. Hele ki 7 Hazirandaki durumumuza baktığınızda, daha da renkli, daha da çeşitliydik ve hiçbirimiz birbirimize benzemememize rağmen o kadar benziyordu ki aslında geçmişimiz; bu zulüm, baskı ve gördüğümüz muameleler anlamında gerçekten çok benzer bir geçmişi yaşamıştık ve bugün yine aynı şey, aynı baskı bu kadın arkadaşlarımıza uygulanmaktadır.

O nedenle, dediğim gibi, bu bizim partimize yönelik bir baskı değildir. Bu Meclis gerçekten kendi itibarı için bir şeyler yapmak istiyorsa, aynı zamanda Meclis Başkanının da buna tepki göstermesi, hiçbir milletvekiline işkence yapılamayacağını, hiçbir insana işkence ve kötü muamele yapılamayacağını da çok net olarak ifade etmesi gerekir diye düşünüyoruz.

Çocuk hakları daimî komisyonunun bu Mecliste artık derhâl kurulması ve faaliyete başlaması gerekmektedir. Biz Çocuk İstismarını Önleme ve Araştırma Komisyonunda çalıştık. Bir rapor hazırlandı, hâlâ bu rapor Meclise sunulmadı. Bu Meclisin her zaman kadınlardan ve çocuklardan daha önemli işleri oluyor maalesef. Tabii ki o “önemli”yi tırnak içerisinde söylüyorum. Ama aynı şekilde, az önce kadın cinayetleriyle ilgili ifade ettiğim şeyler çocuklar için de geçerli. Çocuklar ciddi biçimde istismara uğruyorlar ve bunu Karaman’da gördük, Adıyaman’da gördük. En son olarak, bugün bir soru önergesi verdim mesela, 11 Aralık 2016 tarihinde Bursa’da devlete bağlı bir koruma yurdunda kalan 4 kız çocuğu toplu intihar girişiminde bulunmuş. 4 kız çocuğundan bahsediyorum, bileklerini keserek intihar etmeye kalkışmışlar, böyle bir iddia var basında. Evet, bunu Sayın Bakana sormak istiyorum. Bugün soru önergesiyle bunu yönelttim zaten kendisine.

Evet, en son olarak aslında şunu ifade ederek bitireyim: Kaç gündür bu Meclis çatısı altında, fotoğraflarımızın görülmesini engellemek için kameramanlar herhâlde talimatla uğraşırken, diğer tarafta, bu Genel Kurulda bakanlarımızın arkasındaki manzarayı da görmediler. Sadece erkekler oturuyor orada. Uzmanlar, gerçekten, bürokratlar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) – …maalesef sadece erkeklerden oluşuyor. Aslında kameramanların ve Meclisin bunu da göstermesi gerekiyordu halkımıza.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kerestecioğlu Demir.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına şimdi de İstanbul Milletvekili Sayın Hüda Kaya konuşacak.

Buyurun Sayın Kaya.

HDP GRUBU ADINA HÜDA KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; saygıyla selamlıyorum sizleri.

Öncelikle, içinde bulunduğumuz, Türkiye ve halkımızın karşı karşıya kaldığı demokratik katliam ve Beşiktaş gibi, halkımızın canına kastedilen katliamlar, halkımızın iradesinin ortaya konulduğu, milyonlarca insanımızın iradesini temsilen Parlamentoya gönderdiği tüm vekilleri hak ettikleri, konuşması ve vazifelerini yapmaları gereken koltuklarda bulunamamalarından dolayı, bütün bu acılarla ilgili üzüntülerimi paylaşıyorum ve bütün kalbimle tüm bu kıyımları, linçleri, katliamları yürekten kınıyorum.

Sevgili milletvekilleri, geçtiğimiz günlerde İstanbul’da “Kudüs İçin Parlamenterler Birliği” diye bir uluslararası toplantıya katıldık. HDP adına 2 milletvekili -Mehmet Ali Aslan Vekilimiz ile ben- temsilen orada bulunduk. Sayın Cumhurbaşkanının orada yaptığı bir konuşma vardı. O konuşmanın tamamına, Filistin ve Filistinliler üzerine yapılan konuşmaya, İsrail zindanlarında bulunan Filistinli milletvekilleri, başkanlar, Filistinli halkın iradesini temsilen seçip gönderdiği vekiller, iradeleri linç edilip İsrail’in zindanlarında aylardır, yıllardır hapis kalan milletvekilleri üzerinden yaptığı konuşmaya ben de katıldım. Katıldığım nokta… Orada, “İsrail” kelimelerini yerinden çıkarıp, “Filistin halkı” kelimelerini yerinden çıkarıp oraya “Türkiye”yi yerleştirdiğimizde Cumhurbaşkanı bizi anlatıyor dedim.

Konuşmalarına bakınız arkadaşlar, katılmamak mümkün mü? “Buradan Filistin’in kahraman gençlerini, Ramallah’ın ve Gazze’nin her biri cesaret abidesi vakur insanlarını, Kudüs namusumuzdur diyerek canı pahasına Kudüs’e sahip çıkan kadınları, genç kızları, hanım kardeşlerimi selamlıyorum. Bu salondan, Filistin’den koparılmanın acısını on yıllardır gönüllerinde bir kor gibi taşıyan tüm Filistinli mültecileri selamlıyorum.”

Bugün “Şırnak” diye bildiğimiz bir şehir yok oldu ve içinde yaşayan halkın tamamı mülteci durumunda.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Kim yaptı onu?

HÜDA KAYA (Devamla) – Türkiye uçakları yaptı, Türkiye uçakları yaptı, kimin yaptığını çok iyi biliyorsunuz.

Devam ediyor konuşma: “Bir çocuk düşünün…” Evet, tam bizi anlatan bölüm. “Her gün namlusu kendisine çevrilmiş silahların gölgesinde okula gidiyor. Bir genç düşünün, geleceğe dair hayalleri beton duvarların soğukluğunda, dikenli tellerin vahşiliğinde kayboluyor. Bir kadın düşünün, yıllarca gözü gibi baktığı, el emeği çeyizleriyle içini donattığı evi bir anda buldozerlerle üzerine yıkılıyor.”

Bu buldozerlerin kimlerin olduğunu çok iyi biliyoruz.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Belediyelerin buldozerleri onlar, sizin elinizdeki belediyelerin buldozerleri, PKK’nın.

HÜDA KAYA (Devamla) – Onlara siz zaten el koymuştunuz, siz el koymuştunuz zaten.

“Bir baba düşünün, sudan sebeplerle çocukları hapse atılıyor, evlatların geleceği çalınıyor. Ve bir millet düşünün, yüz yıllardır meskûn oldukları topraklarda, kendi öz yurtlarında horlanıyor, parya muamelesi görüyor. Filistinli çocukların, gençlerin, kadınların, babaların hemen her gün yaşadıkları hayat işte budur.”

Çok duygulu, çok güzel bir konuşma. Keşke bunu bir de Türkiye toprağında, kendi ülkemizde devlet terörüyle gerçekleştirilen, katliamlarla kıyım edilen halkımız için de kullanabilseydik.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Yazıklar olsun!

BAŞKAN – Sayın Kaya, lütfen temiz bir dille konuşunuz.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ne devlet terörü be! Nerede devlet terörü var ya? PKK terörü var, onu söyle sen.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – “Devlet terörü.” diyemezsiniz siz.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Devlet terör uygulamaz ama senin gibi sözcüler gelir, bunları burada konuşur.

HÜDA KAYA (Devamla) – Filistin’de her gün kendini tekrar eden bir zulüm, bir baskı düzeni olduğunu, bu adaletsizliğin bütün dünyanın…

BAŞKAN – Sayın Kaya, sözlerinize lütfen dikkat ediniz.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Sen “PKK terörü.” desene, “PKK terörü.”, onu söyle.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, ikazı ben yapıyorum, lütfen.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Bak, milletin kürsüsüne geliyor, bu hak veriliyor, “Devlet terörü.” diyor burada.

HÜDA KAYA (Devamla) – Vaktimi çalıyorlar.

İki dakikamı çaldınız.

BAŞKAN – Ne kadar çabuk akıyor sizin zamanınız.

HÜDA KAYA (Devamla) – Filistin’de her gün kendini tekrar eden bir zulüm ve baskı düzeni olduğunu, bu adaletsizliğin bütün dünyanın gözünün önünde sayısız Birleşmiş Milletler kararlarına rağmen yarım asırdır katmerlenerek devam ettiğini vurguladı Sayın Cumhurbaşkanı ama Birleşmiş Milletler, aynı Birleşmiş Milletler, buradaki, ülkemizde yaşanan insan haklarına, iradeye yapılan linç ve saygısızlıklarla ilgili bir karar açıkladığında “Siz kim oluyorsunuz ey Birleşmiş Milletler!” diyebiliyorsunuz.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – PKK’nın öldürdükleri insan değil mi? Onların çocukları insan değil mi? Bir de onu söyleyin bakalım.

HÜDA KAYA (Devamla) – Gene devam ediyor konuşma. Evet, İsrail de Filistinlilere aynı sizin dediğinizi diyor ve onlara “Terörist.” diyor.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – PKK’nın öldürdükleri insan değil mi, askerlerimiz insan değil mi, polisimiz insan değil mi?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – PKK teröristlerine de bir şey söyle, PKK’ya bir şey söyle.

HÜDA KAYA (Devamla) – Aynen Mavi Marmara davasını harcadığınız gibi bizim kendi halkımızı da harcıyorsunuz.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Teröristlere de bir şey söyle, PKK’ya bir şey söyle.

BAŞKAN – Sayın Tamer, lütfen…

HÜDA KAYA (Devamla) – İkiyüzlü bir politikayla Mavi Marmara davasını, Filistinlileri siz sattınız.

“Çünkü hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin hukukunun geçerli olduğu mevcut küresel sistemde bu kararların hiçbiri uygulanamıyor.” diyor Sayın Cumhurbaşkanı.

Evet, iç politikaya döndüğümüzde aynen kendi içimizde yaşadığımız paradoksları tekrar tekrar önümüze getiriyoruz arkadaşlar. Halep’i Halepliler yönetsin evet, Gazze’yi Gazzeliler yönetsin evet; peki, 6 milyondan fazla insanımızın iradesini nasıl terörize eden bir politikaya, bir pratiğe, bir zihniyete sahip olabiliyorsunuz?

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Bu bayrağın altında herkes aynı, eşittir; Kürt de eşittir, Türk de eşittir. Bunu unutma.

HÜDA KAYA (Devamla) – Sizin zihniyetiniz, iradeyi terörize etmektir. Tarih bunu yazıyor. Tarih bunu yazıyor.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Terörü yapan PKK. Bir kere onu söyle bakalım. Bir sefer de oradan söyle bakalım PKK’nın terörünü.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Söyleyemez, nerede söyleyecek?

HÜDA KAYA (Devamla) – Siz eğer… Gerçekten bir kez daha söylüyorum, bakın, ülkemizde çok büyük acılar yaşanıyor. Biz bu acıların yaşanması…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ya Kürt, Türk kardeştir, PKK kalleştir. Onu söyle! PKK teröristtir, söyle!

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Kürt kardeşlerimizi PKK’nın elinden kurtaracağız, kurtaracağız PKK’nın elinden.

HÜDA KAYA (Devamla) – Sesinizi kesin, dinleyin. Sesinizi kesin dinleyin önce.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karşılıklı konuşmayın lütfen.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – PKK teröristtir, onu söyle.

HÜDA KAYA (Devamla) – Siz gerçekten barış için samimiyseniz, o şehitler için yüreğiniz yanıyorsa…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – PKK’ya da bir şey söyle!

HÜDA KAYA (Devamla) – …asker, polis, genç, kadın, erkek ölmesin diyorsanız, kardeşim, ülkeyi siz yönetiyorsunuz, ülkeyi siz yönetiyorsunuz…

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Kırk senedir öldürüyor orada PKK, bir de onu söyle.

HÜDA KAYA (Devamla) – …bütün güç elinizde, bir adım atalım hep birlikte. Barışı gerçekleştirmenin önünde hiçbir engel yok.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Hendekleri, çukurları kazın.

HÜDA KAYA (Devamla) – Bunu başaramayacak hiçbir güç yok. Amerika mı bize engel olacak?

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Çözüm sürecini bitiren çukurları kazın o zaman, onlardan da bahset.

HÜDA KAYA (Devamla) – Amerika mı bizim barışı gerçekleştirmemize engel olacak? İsrail mi bizim barışı gerçekleştirmemize engel olacak? Kimden akıl alacağız biz?

İSMAİL TAMER (Kayseri) – PKK onların maşası, siz de onlara su taşıyorsunuz.

HÜDA KAYA (Devamla) – Bu ülkede tek bir irade vardır, burada bize karşı yükselttiğiniz sesi, eleştiriyi, terörize dillerinizi biraz da barışa bir adım atın diye sayın üst yöneticilere söylemeniz, iletmeniz lazım, düşüncelerinizi.

Teşekkür ediyorum.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Sen bir kere PKK’ya söyle bakayım aynı kelimeleri. Diyemiyorsun PKK’ya karşı bir şey.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Bir kelime söyle bakalım PKK’ya.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Diyemiyorsun PKK’ya karşı bir şey.

BAŞKAN – Sayın Kaya, Türkiye Cumhuriyeti devleti terörle mücadele ediyor, katliam yapmıyor. İfadenizi bu şekilde tekrar ederseniz daha gerçekçi ve daha anlamlı ve bu kürsüye yakışır bir ifade sarf etmiş olursunuz.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – “Devlet terörü.” diyor utanmadan sıkılmadan.

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) – Biraz sakin.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Ne diyorsun sen ya!

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) – Gerçekler seni incitmesin!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Turan.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, Hükûmete ve grubumuza yönelik sataşma var. Söz almak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun, iki dakika... (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, İstanbul Milletvekili Hüda Kaya’nın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün söylemiştim, bütçe görüşmelerinin kendine has teamülleri gereği elimizden geldiğince suhuletle süreci götürmek istiyoruz ancak bazen Meclise uğrayan, Meclisteki teamüllerin ne olduğunu bilmeyen, hatta kendi partisinin de duruşunu muhtemelen takip edemeyen bazı vekillerin çıkıp buraya hadsizce ne idiği belirsiz bir yaklaşım içerisinde Meclisi, devleti, Parlamentoyu, Hükûmeti aşağılamasını lanetle kınıyorum bir defa öncelikle. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Burada, daha üç gün önce 44 şehidimizin olduğu bir atmosferde bir kez lanet olsun, aşağılık PKK bu işi yaptı demeyen bir insanın çıkıp burada “Devlet terörü.” demesi aşağılık bir yaklaşımdır; bu Meclise, bu kültüre, Parlamentoya yakışmamaktadır öncelikle. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Onun ötesinde, değerli arkadaşlar, Filistin-İsrail örneğinden, ikileminden çıkıp da sözüm ona terörle arasına mesafe koyamayan, her gün teröre sırtını yasladığından dolayı gurur duyan vekillerin Filistinli kahramanlara benzetilmesi acayip bir yanlıştır, farklı bir yanlıştır, izahı yoktur. Sadece geçmişinden dolayı size yazıklar olsun diyebiliyorum Sayın Vekil.

Değerli arkadaşlar, Filistin ile İsrail meselesinde HDP ile Hükûmet arasında ilişki kurulacaksa PKK’yı kınamayanlar İsrail’in askerleri olabilir ancak, onu söylemek isterim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Onun dışında, değerli arkadaşlar, sizler dokunulmazlık kaldırılırken burada ısrarla “Kaldıralım, hodri meydan!” dediniz. Kaldırdık, şimdi faturaya, ektiğinizin biçilmesine karşı çıkıyorsunuz. Sadece temsil görevi vekillerin değildir, bizim Gençlik Kolları Başkanımız Diyarbakır’da şehit edilirken neredeydi aklınız, ağzınızı açtınız mı? Siz, 44 şehidin Beşiktaş’taki katliamından sonra 3 partinin burada ortak olarak imzaladığı metne imza atma inceliğini de gösteremediniz. Utanmadan “Devlet terörü.” diyorsunuz. Aynaya bakın, şu an ektiğinizi biçiyorsunuz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

HÜDA KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, söz hakkımı talep ediyorum, cevap hakkımı.

BAŞKAN – Niçin?

HÜDA KAYA (İstanbul) – Çünkü, bana bir sataşma ve ithamda bulundu.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Hak ettiğinin yarısını verdik Sayın Başkan.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – İki dakika da yarısına bile yetmedi.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Ve “aşağılık” diye ağır ifadeler kullandı.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – “Devlet terörü” diyen herkese aynı kelime kullanılır.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, sizin şahsınızla ilgili bir şey söylemedi.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Olur mu Sayın Başkan?

BAŞKAN – Sadece konuşmanızla ve ifadenizle ilgili bazı şeyler söyledi ki ben de size yeteri kadar…

HÜDA KAYA (İstanbul) – Haddini aşan ifadeler kullanmıştır.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ya, siz hiç haddinizi aşmadınız mı? Devlete “terörist” diyorsunuz ya, “Devlet terörü yaptınız.” diyorsunuz ya. Bir de PKK’ya bir şey söyleyin.

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – “Filistin’i sattınız.” diyorsunuz, yapmayın Hüda Hanım.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Haddini aşan ifadeler kullanmıştır Sayın Başkan.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Kerestecioğlu, oturur musunuz, ben Sayın Kaya’yla konuşuyorum.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, haddini aşan ifadeler kullanmıştır.

BAŞKAN – Ben de size yeterli ikazda bulundum. Lütfen, bu kürsüye yakışan konuşmalar yapmak zorundasınız.

HÜDA KAYA (İstanbul) – Söz hakkımı kullanmak istiyorum.

BAŞKAN – Bu açıklamayı yapmak istiyorsanız iki dakika size söz vereceğim, aksi takdirde sözünüzü keseceğim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Hangi sataşma Sayın Başkan, ona göre cevap versinler.

BAŞKAN – Sataşma konusu neyse ona cevap verelim lütfen.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Meclise gelmeyen, partisi içindeki duruşu bile belli olmayan…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Gelmiyor, grubunun farkında değil.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Kaç defa geldi ya?

AHMET YILDIRIM (Muş) – Siz ne kadar geliyorsunuz Bülent Bey? Bir arkanıza dönün bakın, bir arkanıza dönün bakın ya.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kaya.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Kerestecioğlu, ben Sayın Kaya’yla konuşuyorum şu anda.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Kaç sefer geliyorsunuz?

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ya, kaç defa geldi?

AHMET YILDIRIM (Muş) – Bir arkanıza dönün bakın, ne kadarı gelmiş ya, ne kadarı gelmiş?

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Üç aydır yoktunuz be.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

3.- İstanbul Milletvekili Hüda Kaya’nın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

HÜDA KAYA (İstanbul) – Sayın milletvekilleri, çok ayıp ifadeler kullanıyorsunuz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Hak ettiğinizin yarısını vermedik.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Senin kadar değil, senin kadar değil.

HÜDA KAYA (Devamla) – Çok ayıp ifadeler kullanıyorsunuz.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – “Devlet terörü yapıyorsunuz.” diyorsunuz ya, PKK’ya da bir şey söyle.

HÜDA KAYA (Devamla) – Bakın, benim konuşmamın içinde istediğinizi anlıyorsunuz, istediğiniz…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Teröristlere bir şey söyle. Bu ülkenin evlatlarına saldıranlara bir şey söyleyin ya.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – “Devlet terörü” diyemezsiniz. Bu şart altında hiçbir zaman diyemezsiniz “devlet terörü”.

HÜDA KAYA (Devamla) – Vaktimi kullanmasınlar lütfen.

BAŞKAN – Ben vaktinizi takip ediyorum Sayın Kaya, siz devam edin konuşmanıza.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Ama Sayın Başkan, konuşturmuyorlar ki.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Lütfen ya, nasıl bir şey bu iş? Lütfen…

HÜDA KAYA (Devamla) – Sussunlar, vaktimi…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, siz de lütfen müdahale etmeyin.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Efendim, Türkiye Cumhuriyeti’ne, devletine laf söylenir mi bu kürsüden ya?

İSMAİL TAMER (Kayseri) – “Devlet terörü” diyemez kimse.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Terörle mücadele ediyoruz.

BAŞKAN – Sayın Bak, şu anda kürsüde Sayın Kaya var.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Aslanlar gibi mücadele ediyorlar. Böyle bir şey olur mu?

HÜDA KAYA (Devamla) – Sesinizi keserseniz konuşacağım.

BAŞKAN – Sayın Kaya, siz devam edin lütfen.

HÜDA KAYA (Devamla) – Konuşmamın arasında istediğinizi cımbızlayıp seçmeyin. Bunu her yerde yapıyorsunuz.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ne alakası var?

HÜDA KAYA (Devamla) – Bunu her yerde yapıyorsunuz.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – PKK, Kürtleri katlediyor, Kürt genç kızlarını katlediyor, onları dağa çıkartıyor.

HÜDA KAYA (Devamla) – Konuşmamın içinde hem iradeyi…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Onlara da bir şey söyle.

HÜDA KAYA (Devamla) – Başkan, lütfen sussunlar.

BAŞKAN – Sayın Kaya, siz devam edin lütfen.

HÜDA KAYA (Devamla) – Hayır, ben kendi konuştuğumu anlamıyorum.

BAŞKAN – Lütfen, devam edebilir misiniz.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Nasıl devam edecek Sayın Başkan?

HÜDA KAYA (Devamla) – Provokatörlük yapmasınlar.

BAŞKAN – Sayın Bak, siz de lütfen müdahale etmeyin.

Dinliyorum, buyurun.

HÜDA KAYA (Devamla) – Konuşmaları cımbızlama âdetiniz olduğundan dolayı hâlâ buna devam ediyorsunuz sayın arkadaşlar. Konuşmamın içinde, bakın, yüreğim yanarak hem siyasi lince hem Beşiktaş gibi tüm katliamlara…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Kim yaptı Beşiktaş’ı?

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Kim yaptı? Adını da söyleyin, yapanın adını.

HÜDA KAYA (Devamla) – …Kobani’den tutun hepsini yürekten kınadığımı ve üzüldüğümü ifade ediyorum.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – PKK’yı bir lanetleyin “Beşiktaş’ı yaptınız.” diye.

HÜDA KAYA (Devamla) – Bu sonuçları biz yaşamamalıyız, ülkemizi daha iyi günlere hep birlikte götürmeliyiz.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Ya, bir sefer lanetleyin, bir sefer.

HÜDA KAYA (Devamla) – Biz bunun için dayanışma içinde olmak zorundayız.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – PKK’yla aranıza mesafe koyun. Siyaset yapın, burada siyaset yapın.

HÜDA KAYA (Devamla) – Bu ülkeye başkaları gökten ordularla gelmeyecek. Bu ülkeye dışarıdan…

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – PKK’yla aranıza mesafe koyun ya!

HÜDA KAYA (Devamla) – Susar mısınız.

Bu ülkeye dışarıdan insanlar gelmeyecek. Bunu ne yapıp edip yine de bizler gerçekleştirmek zorundayız. Halkımızı bu acılara mahkûm etmeyelim.

Bakın, Kobani olayları araştırılsın diyoruz, reddediyorsunuz.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – Bırak Kobani’yi de Beşiktaş’a gel, Beşiktaş’a.

HÜDA KAYA (Devamla) – Cinayetler araştırılsın diyoruz, reddediyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaya.

HÜDA KAYA (Devamla) – Ondan sonra “Devlet eleştirilmez.” diyorsunuz.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Devlete “Terör yapıyor.” diyorsunuz ama.

HÜDA KAYA (Devamla) – İşte, ortaya çıksın.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Demeyeceksiniz.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Yıldırım…

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Devlete bu kürsüden söyleyemezsiniz ama.

BAŞKAN – Sayın Kaya… Sayın Tamer… Lütfen…

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Bir gözünü kapatıp da bir taraftan bakarak konuşuyorlar.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Ben kayıtlara geçsin diye söylüyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Sayın Turan ifade etti, sadece yanlış biliyor; Diyarbakır Gençlik Kolları Başkanı falan öldürülmedi, bir ilçe başkanı öldü.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Ne alakası var?

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Eski gençlik kolları başkanı canım, niye?

AHMET YILDIRIM (Muş) – O veya herhangi bir sivil siyasetçi, hangi partiden olursa olsun ilk kınayan partilerden biriyiz; kimden gelirse gelsin, bugün yine kınıyoruz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Ya, yapmayın bunu Allah aşkına ya!

İSMAİL TAMER (Kayseri) – PKK’yı kınayın, PKK’yı.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

AHMET YILDIRIM (Muş) – Ancak, hani bunu kınama yürekliliğini göstermekten söz edenler…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Dürümlü’ye kim gitti Sayın Başkan?

AHMET YILDIRIM (Muş) - …önceki gün kendi açıklamaları sonrasında harekete geçen bazı çetelerin önceki gün Balıkesir il binamızı silahlarla taramasına, dün Konya il binamızı yerle bir eden vandallara dair bir kınama mesajı yayınlayabilecek mi, biz merak ediyoruz.

Bir de arkadaşımızın Meclise gelip gelmeme çetelesini nereden tuttu, bilmiyoruz. Eğer öyleyse, Mecliste bulunmak sadece oy kullanma esnasında burada bulunmak değildir; bir geriye dönüp baksın, ne kadar buradalar, görülür.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Biz hep buradayız, yoklamalar belli.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Bir geriye dönüp bakın, görürsünüz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Turan…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Mesele çetele tutmak falan değil. Mesele şu: Her partinin bir duruşu vardır. Bu duruşun da en güzel temsilcisi vekillerdir. Sabahtan beri HDP’lileri dinliyoruz, belli bir dengede konuşuyorlar, dünden beri daha itidalli konuşuyorlar. Çıkıp buraya -ilk defa geldiğini ondan söylüyorum- “devlet terörü” demek, askeri aşağılamak, İsrail askerine benzetmek kabul edilir bir şey değil. Bunu ben HDP’nin de kabul etmediğini düşünmek istiyorum. O yüzden bir daha söylüyorum devamsızlıkla ilgili meseleyi.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.

Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 13.17

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 13.46

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40’ıncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 13.47

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 13.50

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40’ıncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 433) (Devam)

2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)

A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI (Devam)

1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)

1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) REKABET KURUMU (Devam)

1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN – Komisyon yerinde.

Hükûmet yerinde.

Şimdi, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Ağrı Milletvekili Sayın Dirayet Taşdemir konuşacak.

Buyurun Sayın Taşdemir. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) – Sayın Başkan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesi üzerine, aslında, partimizin politikalarını Siirt Milletvekilimiz Sayın Besime Konca ifade edecekti ama maalesef -dün de bu kürsüde ifade ettim- Besime arkadaşımız önceki gece Grup Başkan Vekilimiz Çağlar Demirel’le birlikte gece yarısı araçlarının önü kesilerek gözaltına alındı. Besime arkadaşımız araçtan zorla indirildi, elleri kelepçelenerek gece yarısı Batman’a götürüldü. Batman’da, ne hikmetse, tahliye eden, daha doğrusu tutuklama kararı vermeyen mahkemenin birkaç saat sonra ne değişti kararlarında ya da en azından, Besime arkadaşımızı sorumlu olarak gördükleri fiillerde ne değişti de tekrardan Besime arkadaşımız Diyarbakır’da gözaltına alındı ve yine tutuklama kararı verildi? İki arkadaşımız da bugün Kandıra Cezaevine götürüldü. Elbette ki partimize, bize, kadınlara yönelik bu politikalar bizler açısından yeni değil. Aslında, açıkçası, 4 Aralıktan beri partimize yönelik, kadınlara yönelik ciddi bir linç kampanyası başlatılmış bulunmakta. Bizler teker teker hedef hâline getiriliyoruz. Ülkeyi açıkçası troller yönetiyor. Kimin tutuklanacağını, kime hangi cezayla cezai yaptırım uygulanacağını, kimin hedef hâline getirileceğini, kimin hangi söyleminden kaynaklı ne dediğini troller çarşaf çarşaf sosyal medyada paylaşıyor. Bu troller maalesef bazen gazeteci oluyor, bazen siyasetçi oluyor, bazen de ismini cismini bilmediğimiz onlarca kişi oluyor. Bu trollerin hedef göstererek, aslında siyasetini oluşturarak, konseptini oluşturarak başlattıkları bu linç kampanyasından sonra zorunlu bir şekilde mahkemeler devreye giriyor, ya tutukluyor ya gözdağı veriyor ya da farklı yöntemlerle insanlar sindirilmeye çalışılıyor. Burada özellikle trollerin günlerdir sosyal medyada kullandığı cinsiyetçi dili, küfürleri, hakaretleri bir kez daha bu kürsüden kınadığımı, kadın özgürlük mücadelesi önündeki bu tutumu da kınadığımı ifade etmek istiyorum.

Açıkçası, bu politikalar, bu söylem ve bugün ülkenin içerisine sokulduğu psikolojik durum bizler açısından, kadınlar açısından hiç de tesadüfi değildir. Çünkü, kadın-erkek eşitliğine inanmadığını açıkça beyan eden bir Hükûmet, bir Cumhurbaşkanı tarafından yönetiliyoruz. Bizler, kadınlar, kadın mücadelesini yürütenler yıllardır eşit haklar, eşit muamele ve eşit ve özgür bir yaşam için mücadele ettiğimiz hâlde özellikle “aile reisliği” kavramını bizler Anayasa’da, yasalarda, yürütmede kaldırmak için verdiğimiz mücadeleyi maalesef bir gün, Hükûmet politikalarıyla “reislik” kavramıyla siyasetin en tepesine oturtmuş durumda.

Dolayısıyla, bütün bu politikalar kadınlar açısından yüz yıllardır bir OHAL sürecidir. Kadınlar hiçbir zaman olağan bir durum, olağan bir hâl yaşamadı. Bugün istatistiklere baktığımızda evde, iş yerinde, sokakta, cezaevlerinde, siyasi partilerde kadınların yıllardır bir OHAL süreci yaşadığını bizler biliyoruz. Ama özellikle on dört yıllık AKP iktidarı döneminde kadınların bu OHAL durumu gittikçe ağırlaşmış bulunmakta. Politikalarınızla, cinsiyetçi söylemlerinizle gittikçe kadınların yaşamı çekilmez duruma gelmiştir.

Bakın, kadınlar, sadece şort giydiği için ya da sokakta, parkta spor yaptığı için şiddete maruz kalıyor. Bu şiddeti uygulayanlar önce mahkemeler tarafından serbest bırakılıyor, sonra kadınların itirazları ve mücadelesi sonucunda -bu da ayrıca garip bir durum- bunlara yaptırım uygulanıyor ya da tutuklanmalarına karar veriliyor. Açıkçası, kadınlar bir cins kırımı yaşıyor. Bu politikalarınız da açıkçası bu kırımı gittikçe derinleştiriyor.

Kadınların yüz yıllık mücadelesiyle kendi yaşamlarına, özgürleşme perspektiflerine ket vuracak politikalarla bütün bunları geri almaya çalışıyorsunuz. Bakın, sadece OHAL sürecinde eş başkanlığa yaklaşımınız, açıkçası kadınların bu tarihsel kazanımları karşısındaki duruşunuzu açık ve net gösteriyor. Neden eş başkanlıktan bu kadar korkuluyor? Çünkü, sizler kadınların özgürleşme fikrinden korkuyorsunuz. Kadınların özgürleştiği bir toplum özgür bir toplumdur, politikanın özgürce yapıldığı bir toplumdur, eşitliğin açık ve net bir şekilde toplumsallaştırıldığı bir toplum gerçekliğidir. Bu toplum gerçekliğinde sizin bugün açıkçası yaşamsallaştırmaya çalıştığınız politikaların bir karşılığı olmayacaktır. Onun içindir ki kadınlar bu kadar hedefte, eş başkanlık sistemimiz bu kadar hedefte. Bunun içindir ki günlerdir, hatta aylardır eş başkanlarımız cezaevlerinde ya da görevlerinden uzaklaştırılmış bulunmakta.

Bakın, AKP’li 18 büyükşehir belediyesi, 49 il, 558 ilçe belediye başkanının içinde sadece 7’si kadın. HDP’de ise yani Demokratik Bölgeler Partisinde ise 101 belediye eş başkanı var. Bu 101 belediyenin yarısı eş başkanlar yani kadın iradesinin temsil edildiği belediyelerdir. Dolayısıyla, bu özgürleşme, toplumu dönüştürme ve eşitliği yaratma fikrine karşı duyduğunuz antipati, açıkçası cinsiyetçi söylemler kadınları hedef hâline getiriyor. Eş başkanlık sistemimizi, eşitlikçi sistemimizi bir şekilde saldırılarınıza açık hedef hâline getirmiş bulunuyorsunuz.

Bakın, bu, cinsiyetçi, kadın düşmanı siyasete sadece gazetelerde, toplumsal yaşamda değil, açıkçası çokça bu Mecliste, çıkarılan yasalarda, tartışılan konularda da, açık ve net ifade edebilirim ki, çokça bizler tanıklık ettik. Daha geçen gün bu kürsüde bakanlar düzeyinden tutalım da milletvekillerine kadar çokça cinsiyetçi söylemler kullanıldı. Kadınları aşağılayan ifadeler kullanıldı. Bizlerin bir kez daha burada tüm bu siyaseti kınadığımızı da ifade etmek istiyorum.

Yine, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının savaş gündemine entegre edildiğini açıkça ifade edebilirim. ASDEP aracılığıyla Savunma Bakanlığının taşeronu bir bakanlık gibi çalışmalarını yürütüyor. Dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun Aile Bütünlüğünün Sağlanması Komisyonu toplantısında, Aile Sosyal Destek Projesi’yle ilgili olarak verdiği bilgiler bunun kanıtıdır. Ramazanoğlu, ASDEP Projesi’nin Cizre, Şırnak, Silopi ve Mardin olmak üzere terör mağduru 4 ilde ve ilçelerde ve 11’i doğu illerinde hayata geçirildiğini vatandaşların sorunlarının aile odaklı çözülmesinin hedeflendiğini ifade etmiştir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesinin yüzde 84’ünün sosyal yardımlara ayrılmasının ardında bu politika yatmaktadır.

Bakanlığın çalışmalarında ailede dinî değerlerin ve Türk kültür yapısının aktarımı üzerinden tekçi bir yaklaşım ortaya konuluyor. Türkiye’de Sünni İslam dışındaki dinî değerler, Türk gelenek, görenekleri dışındaki kültürel değerler açıkçası göz ardı ediliyor. Yani açıkça ifade etmek gerekir ki, on dört yıllık AKP iktidarının kafasında bir kadın prototipi var. Bu makul kadın prototipi, açıkçası evde oturan, 3 çocuk doğuran bir prototiptir. Kadınların özgürleşme mücadelesine ket vurmak isteyen, geriye itmek isteyen, kazanımlarını elinden almak isteyen bir siyasetle kadınlar karşı karşıyadır ama şunu ifade edeyim ki: Biz kadınlar yüz yıldır eril, cinsiyetçi, tahakkümcü bu siyasete karşı yaşamın her alanında mücadele verdik, bundan sonra da bu politikalar karşısında tekrardan mücadelemizi yükselteceğiz ve mutlaka kadınlara eşit, özgür bir yaşam armağan edeceğimizi de bir kez daha buradan ifade edeyim.

Sözlerimi bitirmeden önce, tutuklu bulunan eş genel başkanlarımıza buradan selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Yine milletvekillerimize ve başta kadın eş başkanlarımıza da buradan bir kez daha selamlarımı, sevgilerimi iletiyorum.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu adına şimdi de Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman konuşacak.

Buyurun Sayın Adıyaman.

HDP GRUBU ADINA MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, günlerdir 2017 bütçe görüşmeleri üzerine bir tartışma yürütüyoruz, onlarca milletvekili arkadaşımız görüşlerini dile getirdiler. Hakikat şu ki: 2017 bütçesi gerçekten bu ülkenin yoksullarına, emekçilerine, kadınlarına, özcesi halklarımıza özgürlüğü, barışı, mutluluğu getiren bir bütçe olarak düzenlenmemiştir. Dolayısıyla, 2017 bütçesinin 2017 yılı içerisinde asgari ücretlileri, çalışanları, emekçileri, köylüleri, esnafımızı daha da yoksullaştıracağı, ekonomik krizin daha da büyüyeceği, dolayısıyla, doların daha çok artacağı, devalüasyonun bir miktar daha artacağı gerçeğiyle bizi yüz yüze bırakmış gözükmektedir.

Değerli arkadaşlar, bütçe görüşmelerinin sadece rakamsal ifadelerle, kâğıt üzerinde veya Hükûmetin önümüze getirdiği matematiksel hesaplarla, gerçek anlamda sonuç elde eden, ülkenin refahına, sosyal yaşamına, ülkenin barışına bir katkı sunması mümkün değildir. Hiç şüphesiz, bütçelerin ve doğal olarak Hükûmetin bütçe üzerinden uygulamaya koyduğu siyaset ve politikaların ülkemiz gerçekliğinde sonuç elde edebilmesinin, barışın, kardeşliğin ve ortak yaşam duygusunun pekişmesinin biricik yolu, öncelikle ülkede kronik sorunların, yapısal sorunların çözümüne bağlı olarak gerçekleşecektir. Siz ne kadar mükemmel bütçe yaparsanız yapın, ama ülkede çatışmanın, ülkede ayrışmanın, ötekileştirmenin, dışlamanın mevcut olduğu koşullarda, hiç şüphesiz, barış olmadığı sürece bir sonuç elde edilemez.

Değerli arkadaşlar, bu Meclis kürsüsünde, aslında pek çok arkadaşımız pek çok sorunu dile getirdi, ama bu Meclis kürsüsünde ülkenin içinde bulunduğu süreç, çatışmalı süreç, toplumsal yaşamın paramparça olması gibi temel sorunlar üzerine beyin yorulacağına, çözüm üretileceğine, çözüm dili geliştirileceğine, aksine hamaset siyaseti üzerinden, aksine sloganvari söylemlerle, belki geldiği yörenin duygularını okşayacak tarzda kahramanlık ifade eden sözlerle, bu ülkede, maalesef, bir çözüm üretemeyiz.

Bu ülkede, bugün temel kronik sorunların başında, hiç şüphesiz, yüz yıllık olan Kürt sorunu var. Yine, inanç bakımından yüz yıldır devam eden Alevi inancına ilişkin sorunlar var. Diğer inanç birimleri ve diğer kültürel yapılara ilişkin temel sorunlar var. Bu sorunları ortak bir paydada, ortak yaşam iradesi etrafında çözmek yerine, buna yönelik çözümler üretmek yerine sürekli bir biçimde, çoğunluk olan inancın, çoğunluk olan etnik yapının üzerinden bir siyaset üretmek, bunun üzerinden söylemler geliştirmek elbette bu ülkeye barışı getiremeyeceği gibi, günlük yaşamda biz siyasetçilerin, biz bu kürsüye çıkıp konuşanların ötesinde, sokakta ortaklık yapan, örneğin, bir Kürt’le bir Türk arasındaki ortaklığın bozulmasına; örneğin, büyük şehirlerde giderek etnik temelde ya da inanç temelinde gettolaşmaya, ayrışmış mahallelerin kurulmasına, günübirlik, aynı apartmanda yaşayan insanlar arasındaki duygu kırılmasına neden olmaktadır.

Bir gerçeğin altını çizmek zorundayız. Burada inkâr etsek de, gözlerimizi kapatsak, kulaklarımız duymasa dahi güneşin gerçekliği kadar, bu ülkede bir Kürt gerçekliği vardır ve doksan yıldır Kürt halkının doğuştan gelen temel hakları yok farz ediliyor. Bu yok farz edilmenin belki de doruk noktası 12 Eylül 1980 darbesidir. Bugün her çıkan hatibin “terör”, “terörizm”, “teröristler” kavramıyla ifade ettiği PKK bir sonuçtur, bir sebep değil. Elbette biz “AKP’yle birlikte bu sorun doğdu.” demiyoruz, AKP’den önce de vardı bu sorun. Özellikle doksan yıllık politika ama özel olarak 12 Eylül askerî darbesinin uygulamaları PKK’yi ortaya çıkardı, doğurdu.

O hâlde, bizim burada sloganlar üzerinden, tehdit diliyle, kibir diliyle ya da demokratik meşru zeminde seçilmiş HDP’ye -ki Türkiye’nin üçüncü büyük partisi- bunun demokratik siyaset zeminindeki meşruiyetine zede getirecek tarzda kriminalize ederek, eş genel başkanları ve 10 milletvekilini içeri tıkarak muhatapsızlık, bu Mecliste tartışma zeminini, bu Mecliste çözüm zeminini yok etmek demek, ülkemizde ortak yaşam iradesine sahip halklarımız arasında düşmanlığı, ayrışmayı, çatışmayı teşvik etmek demektir. Daha yanı başımızda Suriye gerçeğiyle yüz yüzeyiz. Suriye kendi mezhepsel sorunlarını, etnik temelden kaynaklı sorunlarını Esad-Baas milliyetçiliği temelinde bastırmamış olsaydı, yıllardır Baas diktatörlüğü bu meselelere demokratik meşru zeminde çözüm üretmiş olabilseydi, bugün Suriye’de yaşanan sorunlar yaşanmamış olacaktı. Ama, ne yazık ki on dört yıllık AKP iktidarı, Kürt sorununu çözmek yerine, Kürt sorununu demokratik zeminde çözmek yerine merkeziyetçi otoriter yapıyı ademimerkeziyetçileştirecek, yerel yönetimleri güçlendirici, yetkileri yerel yönetimlerle paylaşan bir sistem getirmek yerine, bu temelde bir çözüm üretmek yerine, tam tersine, daha diktatöryal, daha otoriter, daha merkezî bir devlet örgütlenmesine, devlet yapılanmasına gittiği gibi, “terör sorunu” diye tarif ettiği Kürt sorununu on dört yıl içinde çözemediği gibi, maalesef karşımıza daha bağnaz, daha barbar iki yeni sorun daha çıkarmış oldu.

Çözümsüzlüğün doğası budur zaten. Nedir bu? On dört yıl içinde kendi bağrında beslediği, koalisyon yaptığı, bütün devlet imkânlarını sunduğu, “hazretler” düzeyine çıkardığı FETÖ örgütlenmesi kendi karşısına yepyeni bir şiddet sarmalı olarak, bir darbe girişimi olarak çıkmış oldu. Bunu üreten, sistem içinde buna fırsat veren, bu darbeyi tetikleyen, aslında on dört yıllık AKP iktidarının ta kendisi.

Yine, bütün yabancı IŞİD militanlarının ya da teröristlerinin, elini kolunu sallayarak Suriye’ye geçen bu yabancı unsurlu teröristlerin neredeyse yüzde 80, 90’ı Türkiye sınırları üzerinden geçmiştir. Bugün Halep düştü. Baas rejimi bir şekilde kuzeye doğru, Türkiye sınırlarına doğru bu terörist grupları sürüklemektedir ve Türkiye üzerinden giden bu teröristler tekrar Türkiye’nin içine dönmeye başlayacaktır. Yani, başımıza bir FETÖ terörünü de, bir IŞİD terörünü de son on dört yıl içinde yaratan AKP iktidarı oldu.

Şimdi, değerli arkadaşlar, burada yapmamız gereken şey şudur: Bu Meclisin üzerine düşen tarihsel görev… Anayasa Mahkemesinin yasamaya ilişkin, yasama hakkına ilişkin mahkeme kararı ortada dururken, yine milletvekillerimizin konumuyla benzer durumda olan birtakım milletvekillerinin geçmişte cezaevinden tahliyelerine ilişkin içtihadı ortada olduğu hâlde, bu içtihat görmezden gelinerek -tıpkı Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesinin kararlarını tanımaması gibi- hiyerarşik en alt sırada olan sulh ceza mahkemelerinin dahi Anayasa Mahkemesinin içtihadını tanımayarak yasama faaliyetlerinden men edilen milletvekillerimizin bugün cezaevinde tutuklu olmaları -yargılanmalarından bahsetmiyorum- Anayasa Mahkemesinin içtihadına açık bir aykırılıktır. Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesinin içtihatlarının tanınmadığı bir ülkede yargı bağımsızlığından, yargı tarafsızlığından bahsetmek, siyasetin etkisinden kurtulduğundan söz etmek mümkün değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) – Dilerim, bu Meclis tarihsel misyonunu yerine getirir, demokrasi dilini, barış dilini tekrar oluşturur.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Adıyaman.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına, beşinci olarak, Muş Milletvekili Sayın Burcu Çelik Özkan konuşacaklardır.

Buyurunuz Sayın Çelik Özkan. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son zamanlarda eş başkanlarımız ve milletvekillerimize yönelik tutuklamalar hepinizin malumudur. Ne yazık ki toplum üzerindeki baskılar Türkiye Büyük Millet Meclisine kadar uzanmıştır. 100 binlerce oyla seçilen milletvekillerimiz hiçbir hukuk devletinde tutuklama sebebi olamayacak gerekçelerle cezaevinde tutulmaktadırlar. Daha dün, Siirt Milletvekilimiz Sayın Besime Konca ve Grup Başkan Vekilimiz Çağlar Demirel yine tutuklama sebebi olamayacak suçlamalarla, keyfî bir şekilde tutsak edilmişlerdir.

Bu baskılar, aslında, tarihten ne kadar ders almadığımızı göz önüne sermektedir. Bundan yıllar önce de aynı zulüm ve baskılarla üzerimize gelinmiş ancak, hepinizin çok iyi bildiği üzere, bizi daha güçlü bir hâle getirmiştir. Bugün de bilinmelidir ki biz bu karanlık günlerden aydınlık yarınlara er geç çıkacağız.

Değerli milletvekilleri, bugün sizinle konuşmak istediğim konulardan biri, Meclisimizin tek kadın Eş Başkanı Sayın Yüksekdağ’ın cezaevi koşullarıdır. Kendisi Kandıra 1 No.lu F tipi cezaevinde tek kişilik bir hücrede tutulmaktadır. Ancak, Eş Başkanımıza özel bir tecrit uygulanmakta. 16 Kasımdan beri, avukat görüşlerinde ne Sayın Yüksekdağ’ın ne de avukatların yazılı olarak not almalarına izin verilmemektedir. Ayrıca, ziyarete giden avukatlar Genel Başkanımıza davalarla ilgili belge ve dosya dahi verememektedir. Bunlar hem tecrit hem de en temel savunma hakkının ve müvekkil-avukat ilişkisinin dokunulmazlığının açık ihlalidir, öte yandan da açık bir işkencedir.

Değerli arkadaşlar, cezaevi idaresi özellikle bilgi ve belge alışverişi için kendince bir çözüm bulmuş ve şunu söylemiş avukatlara: “Eğer not alamıyorsanız, eğer belge alışverişi yapamıyorsanız aklınızda tutun.”

Değerli arkadaşlar, sayısız cezaevi ziyaret eden biri olarak, cezaevi idarelerinin keyfî ve hukuksuz muamelelerinin Kandıra Cezaevinde de devam ettiğini görmekteyiz. Eş Başkanımızın kaldığı hücrenin bulunduğu blok tamamen boşaltılmıştır. Cezaevinde hiç kimseyle iletişim kurmasına izin verilmemekte, var olan sohbet, ortak alana çıkmak gibi hakların kullanılması da engellenmektedir. Tüm bu yaşananlar sadece HDP şahsında Eş Başkanlarımızın cezalandırılması değil, kadınlar şahsında bir kadın lidere yönelik tahammülsüzlüğün yansımalarıdır. Oysaki Sayın Yüksekdağ Adana’da doğup Van’da milletvekili seçilerek köklü bir barış köprüsü oluşturmuştur. Birlikte yaşamdan ve barıştan bahseden Eş Başkanımızın tutuklanması aslında savunduğu görüşlere yönelik bir engellemedir. Yaşananlar, ülkede birlikte yaşama azmine yönelik bir saldırıdır.

Şimdi size Başkanımızın bir mesajını okumak istiyorum: “Hayatı, dünyası ve kaygıları kendi bedeni ve ihtiraslarıyla sınırlı olanların, halkıyla bütünleşmiş bir fikrin mücadelesini vermemiş olanların bizim bedenimizi rehin alınca HDP’yi rehin aldıklarını zannetmeleri çok normaldir. Tıpkı baharı engellemek için çiçekleri koparmaya çalışmak gibi bir şeydir bu. Oysa, daha önce de belirttiğimiz gibi, bizim cismimiz içeride olsa da fikirlerimiz, halkımız ve mücadelemiz dışarıdadır. Bizler yaklaşmakta olan adalet ve özgürlüğün bir bedende vücut bulmuş hâliyiz sadece. Bizi tutsak edenler baharı teslim alamayacaklardır.”

Değerli arkadaşlar, hep söyledik, yine söylüyoruz: Demokratik siyaset ve diyalog alanı daraldıkça şiddetin, silahların, savaşların alanı genişler; ilki sebep, ikincisi ise sonuçtur. Azıcık aklı ve mantığı olan biri sonucu değiştirerek sebebi değiştiremeyeceğini, tersini yapması gerektiğini çok iyi bilir.

Dayandığınız tek bir kavram var, millet. Devamlı bir millet kavramından bahsediyorsunuz, analizinizin başladığı ve bittiği yer bu kavram. Peki, nedir millet? Size sorsak ortak tarih, ortak kültür diye sıralamaya başlarsınız. Peki, bizim neyimiz ortak, farklı olan ne? Servetimiz mi, gelirimiz mi, haklarımız mı, özgürlüklerimiz mi; neyimiz? Sizin “millet” diye adlandırdığınız şey kendi içinde bir bütün değil, ezenler ile ezilenler arasında cereyan eden bir iç çatışma toplamıdır. “Millet” dediğiniz bütün patronlar ile işçiler arasında, Türk ve Kürt halkları arasında, erkek egemen zihniyet ile kadın arasında, tüm inançlar arasında cereyan eden ve siyasi iktidarın bu kutuplaşmalardan beslenerek hükmünü sürdüğü bir coğrafyadır burası.

Dolayısıyla geriye tek soru kalıyor: İktidarın “millet” diyerek var olan kutuplaşmaları daha da derinleştirmesine mi izin vereceğiz yoksa Türkiye halklarının inancıyla, düşüncesiyle, kültürüyle, tarihiyle bütün olan çoğulcu yapısına sahip mi çıkacağız değerli arkadaşlar?

Bizim yolumuz başından bellidir; Türkiye siyasi tarihinin çok görmediği bir biçimde farklılıkların bir arada yaşamasını arzuladık. “Asla bir araya gelemez.” denilen farklı grupları bir araya getirerek birleştirici bir güç olduk. Biz artık çatışmak değil, birlikte, emekten yana, kadından yana barış içinde yeni bir yaşam kurmak istiyoruz dedik. HDP 7 Haziranda bu gücü ortaya koyarak var olan gidişata dur dedi. İşte, tam da bu başarıdır HDP’yi hedef tahtasına oturtan sebep.

İktidar için bunun üstesinden gelmenin yolu da bellidir değerli arkadaşlar. Bu ortak mücadele hattını, halklar arası bu köprüyü güçlendirenleri, ülkede kalıcı barışı tesis etmek isteyenleri, özgürlük ve demokrasi mücadelesi verenleri baskı altında tutmak, tutuklamak ve bir şekilde aslında Türkiye halklarının sesini kısmaktır.

Değerli milletvekilleri, üzerinde konuşmak istediğim diğer bir konu da anayasa yapım sürecidir. Herhâlde bütün parti gruplarının var olan Anayasa’yı değiştirmek, Türkiye’nin çoğulcu yapısına uygun bir anayasayı açığa çıkarmak noktasında hemfikir olduğunu düşünüyorum. Mevcut Anayasa’nın bir darbe ürünü olması, temel insan hak ve özgürlüklerinin olmadığı bir süreçte kabul edilmiş olması birçok eksikliği beraberinde getirmiştir. Bu sebeple yıllar içerisinde Anayasa yamalı bohçaya dönmüştür. Bugünlerde benzer koşullarda Anayasa değişikliğinin konuşulması da tesadüf değildir. Ülkenin geleceğini belirleyecek olan Anayasa değişikliğinin var olan OHAL koşullarında tartışılması bile, ortaya çıkacak anayasanın kapsayıcı, çoğulcu ve temel insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir anayasa olmayacağını açık bir şekilde bize göstermektedir. Anayasa tartışmalarına geçmeden önce yapılması gereken, demokratik tartışma zeminini ortadan kaldıran OHAL’in kaldırılmasıdır değerli arkadaşlar. Anayasa’nın toplumsal sözleşme olması nedeniyle mevcut ekonomik, sosyal, siyasal kutuplaşma ortamında anayasa yapılma koşullarının olmadığı açıktır. Anayasa değişikliği sırasında atlanmaması gereken en temel husus, toplumun tüm kesimlerinin sürece dâhil edilmesidir. Kapalı kapılar ardında siyasi hesaplar çerçevesinde bir ülkenin geleceğinden ziyade dar bir çerçevenin geleceğini kurgulayan bir anayasa kabul edilemez.

Değerli milletvekilleri, Anayasa değişiklik teklifini madde madde inceledim. Parlamentonun denetim yetkisinin elinden alınacağı, bu kapsamda gensoru ve Meclis soruşturma mekanizmalarının kaldırılacağı, denetim ve karar mekanizmalarının tek elde toplanılacağı, istenildiğinde her konuda kanun hükmünde kararnameyle karar verilebileceği bir teklifle karşı karşıyayız. Bu teklif, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki kuvvetler ayrılığını “kuvvetler birliği ve uyumu” adıyla tek kişinin iradesi altında toplama çalışmasıdır. Bu hâliyle Türkiye’de uzun yıllardır sürdürülen mücadelenin demokratik kazanımları yok edilmek istenmektedir. Toplumun tüm sorunlarını daha da derinleştiren politikaların izlenmesi, içeride ve dışarıda savaş, çatışmacı politikaların uygulanması, demokratik muhalefete yönelik siyasi operasyonların gerçekleştirilmesi, demokratik siyasetin ve demokratik muhalefetin her türlü kurumsal, hukuksal hak kazanımının tasfiyesinin hedeflenmesi bu teklifle paralel yürümektedir. Yangından mal kaçırır gibi şeklinde hazırlanan bu teklifin ilk hâliyle Mecliste, Meclis sitesinde yayınlanan hâlinin farklı olması da sürecin ciddiyetten ve şeffaflıktan uzak olduğunu bizlere göstermektedir, bu durumu alenen ortaya koymaktadır. İlk hâlinde Anayasa’dan tamamen çıkarılan 67’nci maddenin hiçbir değişiklik önergesi, konuya ilişkin dilekçe olmaksızın 2’nci metinde yer alması yasa yapma teamüllerine açık aykırılık teşkil etmektedir. 67’nci madde nedir diye baktığımızda kamuoyunun bilmesi açısından bunu dile getirmek lazım ki madde, seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma haklarını düzenlemektedir. Böylesi önemli bir maddenin üzerinde sehven hata yapılmış olduğunu düşünmek çok iyi niyetli bir yaklaşım olacaktır değerli arkadaşlar.

Bunca olumsuz duruma, iyi gitmeyen sürece, hesapsız yaklaşıma rağmen hiçbir şey için geç değildir. Bugün uzun zamandır göremediğimiz uzlaşı ve bir aradalık içerisinde kötü gidişata dur demek zorundayız. Mevcut gittiğimiz yol bizi daha iyi günlere götürmez. Başta Hükûmet olmak üzere hepimizin bunu çok iyi bilmesi ve çok iyi görmesi gerekiyor. Daha fazla geç olmadan halklarımızın arzuladığı kalıcı barışı tesis etmek, Türkiye’yi insan hak ve özgürlükleri temelinde yeniden geleceğimiz için inşa etmek dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına şimdi İstanbul Milletvekili Sayın Garo Paylan konuşacak.

Buyurun Sayın Paylan.

HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Maalesef kötülüğün sıradanlaştığı günlerden geçiyoruz. Kan, gözyaşı, ölümler, katliamlar toplumda ciddi bir umutsuzluğa doğru toplumumuzu sevk ediyor ve siyaset kurumu bununla ilgili bir çözüm üreteceğine, şu anda birbirimize bağırdığımız, birbirimizi tahkir ettiğimiz bir yoldan başka bir çözüm ortaya koyamıyor. Türkiye tarihinde defalarca bu karanlık dehlizlere girdik çıktık, elimizde kan, gözyaşı ve acılar kaldı ve şu anda siyaset kurumunda olan hiçbir parti o karanlık dönemleri olumlayamıyor. İnanın, vakanüvis her şeyi yazıyor ve bu karanlık dehlizden geçtikten sonra, bugün uygulanan politikaları da hiç kimse savunamayacak ve bu politikayı yürütenler mahcup olacaklar arkadaşlar.

Şimdi, bu politikalara onay verilmesi için Türkiye siyasi tarihinde hep bir propaganda mekanizması olmuştur. Topluma bu politikalara onay verdirmek için o propaganda makinesi devreye geçer ve toplumdan rıza alır o politikalarından. Önce hakikati öldürür, basın susturulur; sonra toplumun bununla ilgili rızası alınır, “Oh olsun.” dedirtilir topluma, uygulanan politikalarla ilgili. Kutuplaşma, kamplaşma devreye sokulur. Devlet, güvenlik politikalarının esiri olur. Siyaset kurumu devre dışı kalır. “Çözüm” diyenler “hain” diye yaftalanır. Güvenlikçi politikalar kutsanır.

Bu algılar nasıl yaratılıyor peki, arkadaşlar? Türkiye siyasi tarihinde hep öyle olmuştur. Siz kurmadınız bu mekanizmayı, siz yalnızca aynı politikayı devam ettiriyorsunuz. Bu algı bir propaganda makinesi tarafından oluşturulur.

Bakın, bu sabah bir Nevşehirli taksiciyle buraya geldim. “Dün akşam A Haber’i izledim ağabey. Kürtlere karşı benim bir ön yargım yoktu ama dün gece A Haber’i izledikten sonra bir Kürt görsem dövesim geliyor.” dedi. Aman kardeşim, bu oyuna düşme dedim. Yaratılmak istenen algı bu. Sizi bu algıyla bu şekilde manipüle edip Türk’ü Kürt’e, Kürt’ü Türk’e, diğer halkları birbirine düşürmek için yapılıyor bu propagandalar, aman bu oyuna düşme kardeşim dedim. Ama, bu makine Türkiye’de var, dünyada da vardı. Hitler’in bir propaganda bakanı vardı, Goebbels, 1933’te göreve gelmişti ve toplumu kutuplaştırma, kamplaştırma, belli toplumsal kesimleri hain olarak göstermek için vardı ve becerdi, Yahudileri hain olarak gösterdi, diğer kesimleri, solcuları, sosyalistleri ve nihayetinde, Hitler bu propaganda mekanizmasıyla toplumsal kesimleri ezdi, soykırımı gerçekleştirdi ve bütün Avrupa’yla beraber bütün dünyayı bir yangına doğru sürükledi. Suikastler, Mecliste tutuklamalar, basını susturmalar Goebbels’in propagandaları sayesinde oldu arkadaşlar, bütün o tutuklamalar, katliamlar, suikastler ve toplumun bir kötülüğe onay vermesi, soykırıma dahi onay vermesi için Goebbels’in o mekanizması devredeydi.

Bizim de bir propaganda mekanizmamız var. Bir havuz medyası var, troller var; troller sizler tarafından yönetiliyor, var. Yazılı basın sizlerin emrinde; internet siteleri, medya tetikçileri devrede.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – En büyük trol sensin.

GARO PAYLAN (Devamla) – Bütün medya kuruluşlarında komiserleriniz var; her kanalda, her gazetede komiserleriniz var bir algı yönetmek için. Doğan medya kuruluşunda, mesela Mehmet Ali Yalçındağ ile Berat Albayrak’ın yazışmaları sızdı, “Alo Fatih”ler devrede; çok fazla örnek vermeme gerek yok.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Onlara kadar düştünüz ya!

GARO PAYLAN (Devamla) – Bu mekanizma devrede ve bu algı yönetiliyor.

Dün akşam bir taksiye daha bindim, Çankırılı bir taksiciydi.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Ayıp ayıp, bunlara kadar düştünüz!

GARO PAYLAN (Devamla) – “Ağabey, sen o Beşiktaş’taki menfur katliamla ilgili ‘Oh olsun!’ mu dedin.” dedi. Çünkü, iki gündür o makine, bütün troller, binlerce trol, onlarca televizyon, gazeteler benim “Oh olsun!” dediğimle ilgili bir algı yaratmaya çalışıyor ve kişilik suikastine beni tabi tutmayı devreye koyuyor.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – “’Oh olsun!’ diyen iyi yapmamış.” dedin sadece ama…

GARO PAYLAN (Devamla) – Kim yapıyor bunu? Ben birini grup başkan vekili zannediyordum ama meğerse baştrolmüş, kendisi itiraf etti Twitter’da yazışmalarımızda.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Hadi oradan!

GARO PAYLAN (Devamla) – Şöyle bir şey paylaştı…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Evet, göster göster.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Göster bakayım!

GARO PAYLAN (Devamla) – Efendim, burada 16 yaşında bir genç kadın…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – 18.

GARO PAYLAN (Devamla) – …“Oh olsun!” diye söylemiş ve bu algıyı bütün medya benim “Oh olsun!” diye söylediğimi ortaya koyuyor.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Senin ifaden var orada, yalan atma!

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Bülent Bey, böyle yapacaksanız bırakalım.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Fotoğrafımı gösteriyor.

“Bülent Bey.”miş.

GARO PAYLAN (Devamla) – Arkadaşlar, bakın, siyaset kurumu şunu yapmalı: Biz ne yaptık da bu 16 yaşındaki bir genç kadına “Oh olsun.” dedirttik.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – “Tanımıyorum.” desene.

BAŞKAN – Lütfen…

GARO PAYLAN (Devamla) – “Ne yaptık da bu kadar nefretle, öfkeyle doldurduk?” diye düşüneceğimize bir kişilik suikastına tabi tutmaya yol açıyoruz.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ya, siz yaptınız onu kardeşim. Türkler, Kürtler kardeştir, Türk ve Kürt kardeştir.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, müdahale etmeyelim lütfen.

GARO PAYLAN (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bakın, o genç arkadaşımız gözaltına alındı ve içeriden aldığımız haberlere göre, kötü muamelelere tabi tutuluyor.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Hangi genç arkadaş?

GARO PAYLAN (Devamla) – Şu anda “Oh olsun!” diyebilirsiniz o kötü muamelelerde ama bebeklerden katil yaratan bir mekanizmamız var, bebeklerden “Oh olsun!” dedirten bir mekanizmamız var.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – O mekanizma size ait, size ait o mekanizma.

GARO PAYLAN (Devamla) – O mekanizmayı biz sorgulamadığımız sürece arkadaşlar, bunları daha çok yaşayacağız.

Bakın, bebeklerden katil yaratan bir mekanizma da burada. Bir öğretmen, 10 yaşındaki çocukların ellerine idam urganını tutturabiliyor. Budur bebeklerden katil yaratan mekanizma.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Dün Bakan söyledi, yanlış olduğunu söyledi, soruşturma açıldığını söyledi. Sen kendin söyle.

GARO PAYLAN (Devamla) – Bir mekanizma daha şu: Mesela, Sayın Bülent Turan, “Dört partiden üçü imza attılar bildiriye.” diye söylüyor, “Peki, saldırının faili konusunda şüphesi olan var mı? Yazık bunlara parti muamelesi yapanlara!” diyebiliyor. Budur işte bebeklerden katil yaratan mekanizma. Kendiniz bildiriyi yazıyorsunuz, sonra HDP’ye dayatmaya çalışıyorsunuz. Biz sizinle aynı şekilde düşünüyor olsak çözüm olmaz arkadaşlar, o yüzden ayrı partilerdeyiz. Siz çözüm bulamıyorsunuz, biz çözüm üretiyoruz.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Terörle mi üretiyorsun çözümü, terörle mi!

GARO PAYLAN (Devamla) – Çözüm yalnızca kınamak değildir, “Lanet olsun.” demek değildir, bunu zaten söylüyoruz ama bir sonraki adımımızı da söylemek durumundayız.

Sayın Bülent Turan bir şeyi daha paylaşmış, HDP logosunu bombalarla gösteren bir logo paylaşmış.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Ne yapmış, ne yapmış? Yalancı senin gibi olsun be!

BAŞKAN – Sayın Turan, lütfen… Söz alıp cevap verirsiniz.

GARO PAYLAN (Devamla) – “Beğenen: Bülent Turan”, bakın, burada belgesi.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – “Paylaşmış.” deme o zaman, çok yanıltıcı bir ifade.

GARO PAYLAN (Devamla) – Paylaşmışsın, bütün takipçilerin görüyor bunu.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Hayır, paylaşmadım. Yalancı şerefsizdir, yalancı şerefsizdir!

BAŞKAN – Sayın Turan, söz alıp açıklama yaparsınız, lütfen…

GARO PAYLAN (Devamla) – Beğenmişsin, beğenmişsin.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Paylaşmadım.

GARO PAYLAN (Devamla) – Beğenmişsin.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Çok da beğendim, evet, çok güzel yapmışlar.

GARO PAYLAN (Devamla) – Bir şeyi daha söylemişsin, “Kravatlı cinslerine etek giydirdi.” demişsin, burada kadın arkadaşlarına da söyle etek giydirme lafını. Bak, burada, paylaşmışsınız.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Kimse gaza gelmez.

BAŞKAN – Sayın Paylan, siz de şahıslarla uğraşmayın lütfen, Genel Kurula hitap edin.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Kravatlı teröristlerden bahsediyorum.

GARO PAYLAN (Devamla) – Arkadaşlar, biz siyasetçiyiz, çözüm üretme makamında, mevkisinde olanlarız. Çözümü konuşmalıyız. Kınamak, lanetlemek, eyvallah ama çözüm nerede?

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ya, PKK’ya da bir şey söyle, teröristlere bir şey söyle, TAK’a söyle.

GARO PAYLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, HDP’lileri karakter suikastına uğratarak bizlere toplum içinde, başka 16 yaşındaki gençlere linççi güruhlar yaratabilirsiniz, suikastlara maruz bırakabilirsiniz, katliamlara maruz bırakabilirsiniz. Türkiye tarihinde de bunlar oldu, 12 Eylül öncesi solcular sağcılara, sağcılar solculara vurduruldu ama bir baktık ki altında bir aygıt varmış, bizi karanlığa doğru yürüten bir aygıt varmış. Biz o mekanizmayı sorgulamadığımız sürece, grup başkan vekili zannettiğimiz ama “baştrol” olduğunu öğrendiğimiz, itiraf ettiği kişilere ülkeyi teslim ettiğimiz takdirde daha çok karanlıklar yaşarız. Bu karanlığı sorgulamalıyız arkadaşlar. 16 yaşındaki gençlerin nasıl bu hâle geldiğini, nasıl birbirinden nefret ettiğini, katliamlara bile “Oh olsun!” dedirtilebildiklerini, bunları sorgulamalıyız arkadaşlar.

KASIM BOSTAN (Balıkesir) – Siz bu hâle getirdiniz onları dağa çıkara çıkara.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – O sizin propagandanız işte.

GARO PAYLAN (Devamla) - Bunları sorgulamadığımız sürece daha çok karanlıklara maruz kalabiliriz.

Sayın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katliamdan sonra “İntikam!” dedi ve 500’ün üzerinde HDP’li il, ilçe yöneticisi tutuklandı, gözaltına alındı ve milletvekillerimize siyasi operasyonlar yapıldı. Bunları yapabilirsiniz, gücünüz de var ama mesele şu, gücü nasıl kullandığındır. Gücü hayra mı kullanıyorsun, şerre mi kullanıyorsun?

KASIM BOSTAN (Balıkesir) – PKK’ya söyle.

GARO PAYLAN (Devamla) - Yaptığın politikalar darbecilerin mi işine yarıyor yoksa siyaset kurumunu devreye sokmanın mı işine yarıyor? Bunları sorgulamadığımız sürece daha başımıza çok çorap örerler arkadaşlar.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Turan…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, az önceki konuşmacı ismimi de zikrederek çok ağır bir şekilde sataştılar.

BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İki dakika…

IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

4.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, İstanbul Milletvekili Garo Paylan’ın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yalanın da bir sınırı vardır diye biliyorduk ama sınırının olmadığını görmüş olduk; iftiranın da bir sınırı vardır diye biliyorduk, olmadığını görmüş olduk; utanmanın da bir sınırı vardır diye düşünüyorduk, onun da olmadığını görmüş olduk.

Değerli arkadaşlar, bakın, sosyal medyada bir kız –isim vermeyeceğim- “Çevik Kuvvet ölmüş, oh olmuş!” diyor. Bu kızın az önceki sözüm ona barışçı olan vekille fotoğrafları var.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Barışı anlatmış kıza.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Diyorum ki: “Bunu tanıyor musun? Hakaret yok, tehdit yok, küfür yok, trollük yok. Açığım, benim ne trolü? Trol, gizli olandır, benim ben; Ben Bülent Turan, diyorum ki: Ey Vekil, çevik kuvvet öldürüldüğünde “oh olsun” diyen kişiyi tanıyor musun? Tanımıyorum diyebilirsin, yanlış oldu diyebilirsin, kabul. Sayın trol olmayan vekilden cevap geliyor: “16 yaşındaki genç kız yanlış yazmış.” Ayıp be, “16 yaşındaki genç kız yanlış yazmış.” Neymiş yanlış yazdığı? “Çevik kuvvet ölmüş, oh olsun.” Bunu buraya taşımanız bile aslında geldiğiniz yeri gösteriyor. Barış dediniz barışı kirlettiniz, anlaşma dediniz anlaşmayı kirlettiniz.

Değerli arkadaşlar, sürem az diye kısaca değineceğim.

GARO PAYLAN (İstanbul) – Devamını da oku.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Bir de dedi ki sayın çok bilen, sayın çok barışçı olan, sözüm ona çok demokrasiden yana olan vekil, “etekli teröristler” diyerek kadınlara hakaret etmişim. Sözümün arkasındayım, söylediğim, cinsiyetçi falan değil, söylediğim, etek giyen, kaçan erkek teröristler. Etek giyerek kaçan erkek teröristlere şerefsiz dedim, onlar…

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

GARO PAYLAN (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Paylan…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Trol, gizli olan, ben trol değilim, burada açığım.

GARO PAYLAN (İstanbul) – Yalancı olduğumu söyledi efendim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Yalancı, Sayın Başkan, ifade aynen o.

BAŞKAN – İki dakika…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – “Hesap benim değil.” de, söyle hadi.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Sen ne diyorsun ya?

DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) - Sen niye bağırıyorsun ya!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Hayır, trol ne demek? Gizli demek… Ben söyledim, gizli falan değilim.

BAŞKAN – Buyurun…

5.- İstanbul Milletvekili Garo Paylan’ın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

GARO PAYLAN (İstanbul) – Değerli arkadaşlar, hepimiz siyasetçiyiz ve her gün ben nereye gidersem yüzlerce insanla fotoğraf çektiriyorum, eminim sizler de öyle…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Öyle söyleyebilirdin.

GARO PAYLAN (Devamla) - …eminim Bülent Turan, siz de fotoğraf çektiriyorsunuz, yüzlerce insanla fotoğraf çektiriyoruz ve o yüzlerce insanın yaptıklarından sorumlu değiliz ama hata olduğunu, büyük bir hata olduğunu…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – “Yanlış yazmış.” dedin.

GARO PAYLAN (Devamla) - …büyük bir yanlış olduğunu söyledim ama devamında bir şey daha söyledim. Biz ne yaptık da arkadaşlar dedim, bu 16 yaşındaki bir çocuğumuza bir katliam sonrası “Oh olsun.” dedirtebildik. O, bir çocuk, nasıl 16 yaşında bir çocuğa “Oh olsun.” dedirtebildik? …

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Aynaya bak.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ne anlattın o kıza?

GARO PAYLAN (Devamla) – Tersi de var bakın, Cizre’de, Sur’da katliamlar olurken sizin 16 yaşındaki çocuklarınız oraya “Oh olsun.” diyordu.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Öyle bir şey demiyorlardı, teröristlere tabii, söyleyecek.

GARO PAYLAN (Devamla) - Bunu sorgulamadığımız sürece arkadaşlar daha çok karanlıklar yaşarız. Yalan olduğunu söylüyorsun; bu, yalan mı? “Etek giydirdim kravatlı tiplerine…”, “cinslerine etek giydirdi.” demek, yalan mı bunu paylaşman? Bombaları beğenmen, bombalı HDP logosunu beğenmen yalan mı?

MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) – “Paylaştı.” dedin, “Paylaştı.”

GARO PAYLAN (Devamla) – Yalan mı, yalan mı?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Çok kreatif, çok kreatif!

GARO PAYLAN (Devamla) – Biz, 16 yaşındaki çocuklarımızı nasıl bu hâle getirdik, bunu sorgulayalım, var mısınız?

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ya etek giyip kaçanlara ne deniyor? Teröristleri mi savunuyorsun ya, teröristleri mi savunuyorsun?

MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) – Siz eğitiyorsunuz, siz eğitiyorsunuz onları. Kendini sorgulayacaksın; onları eğiten sensin, ideolojiyi veren sensin.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan...

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın Turan...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Cevap vermek istiyorum izin verirseniz.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bülent Bey’den önce ben konuşsam olur mu?

BAŞKAN – Öyle mi? Peki Sayın Altay, buyurun, önce sizi dinleyeyim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Ayaktayım Sayın Başkanım!

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bülent Bey, ben rica ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Turan, size de söz vereceğim.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

2.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Meclisin öncelikli görevinin Türkiye’nin ayrışmasına vesile olacak değil, birleşip güçlenmesine vesile olacak söz ve eylemler olduğuna ve tüm milletvekillerini sağduyuya davet ettiğine ilişkin açıklaması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, Türkiye’nin yaşadığı bu zor günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisinin Türkiye’ye nefes aldırması gerekiyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Türkiye’de böyle “siz-biz” noktasındaki bir tartışmanın Türkiye’ye bir yararı yoktur; ulusal birliğimize, barışımıza, Türkiye’nin bütünlüğüne bir yararı olmaz. Ben bütün sayın milletvekillerini buradan bir parça sağduyuya davet ediyorum. Türkiye’nin gözü, her şeye rağmen Meclistedir. Bu Meclisin öncelikli görevi, Türkiye’nin ayrışmasına vesile olacak değil, birleşip güçlenmesine vesile olacak söz ve eylemlerdir. Bu vesileyle, haddim olmayarak belki her iki gruba da sağduyu çağrısı yapmayı bir görev addettim.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim Sayın Altay. Aynı ikazı ben de yapacaktım, hislerime tercüman oldunuz, ayrıca teşekkür ederim.

BAŞKAN – Evet Sayın Turan...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sataşmadan cevap vermek istiyorum Sayın Başkan.

AKİF EKİCİ (Gaziantep) – “Sizin çocuklar-bizim çocuklar” ne ya, Türkiye’nin çocukları bunlar, ülkenin çocukları. Bir taraf diyor “bizim çocuklar”, bir taraf diyor “sizin çocuklar”, kim “sizin-bizim” çocuklar? Hepsi bizim çocuklarımız, hepsi bizim ülkemizin çocukları.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bakın Sayın Altay güzel bir açıklama yaptı ve bütün milletvekillerini sağduyulu davranmaya çağırdı.

AKİF EKİCİ (Gaziantep) – “Sizin-bizim” diye çocukları ayırdınız, bu ülkeyi bu hâle getirdiniz ya. “Siz-biz” diye bu hâle getirdiniz bu ülkeyi. Hepsi bizim çocuklarımız.

BAŞKAN – Elbette hepsi bizim çocuklarımız.

MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) – “Bizim çocuklar” demeyen mi var, öyle demeyen mi var?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hepsi bizim, hepsi bizim, “siz-biz” yok, “siz-biz”i kabul etmiyoruz.

BAŞKAN – Size de Sayın Turan yerinizden bir dakika söz vereceğim.

Sayın Kerestecioğlu, size de yerinizden bir dakika söz vereceğim. Lütfen çocuklarımızı siyasete konu etmeyelim, hepsi bizim çocuğumuz diyorum.

Sayın Turan, size bir dakika söz veriyorum yerinizden.

Buyurun…

AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Ayıp ediyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz.

MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) – Kendine malzeme çıkarma buradan.

AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Malzeme olmuşsunuz zaten, daha ne olacaksınız!

MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) – Sensin malzeme!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen!

3.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, İstanbul Milletvekili Garo Paylan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; sağduyu çağrısına aynen iştirak ediyorum ancak kürsüye çıkıp da her türlü yalanı, iftirayı, hakareti yapacaklar, biz de cevap vermeyeceğiz, bu da sağduyu olacak, biz cevap verince “Kamplaşma var.” denecek. Cevabını vereceğiz, hak ettikleri gibi cevap vereceğiz.

Sayın Başkan, eğer diyorlarsa ki “Çocukları nasıl bu hâle getirdik?” önce aynaya bakmaları lazım. Diyarbakır’da belediyenin önünde çocukları dağa kaçırıldığı için ağlayan, üzülen anneler eylem yaptığında destek olmak yerine “Bunlar MİT’in işi.” dediler, “devletin işi” dediler, çocuklara sahip çıkmadılar. Çocuksa hepsi çocuk. Eğer çocuklara karşı “Dağa çıkma.” diyeceklerse, “’Oh olsun.’ demeyin.” diyeceklerse biz zaten bunu diyoruz. Ama, siyasi olarak kullanılacak çocuklar yetiştirmek için adım atıyorlar da sadece karşı taraftan hassasiyet bekliyorlarsa bu, uygun değil diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Kerestecioğlu…

Başka kimseye söz vermeyeceğim bu konuda.

4.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, Mecliste hiçbir parti grup başkan vekilinin bir parti logosunun bombalarla donatılmış olarak yapılmış fotoğrafını beğenmemesi gerektiğine ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın cinsiyetçi söylemini kınadığına ilişkin açıklaması

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Vekilimiz Garo Paylan, kendisinin iki gündür nasıl hedef hâline getirildiğini anlattı sadece ve “Yüzlerce insanla fotoğraf çektiriyoruz.”, “Bir çocuk bu hâle nasıl geliyor, bizim bunu sorgulamamız lazım.” dedi, burada kimseyi ayırt ederek konuşmadı.

AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) – Kürsüde onu mu anlattı sadece?

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Hiçbir grup başkan vekilinin bu Mecliste bir parti logosunun bombalarla donatılmış olarak yapılmış fotoğrafını beğenmemesi gerektiğini düşünüyoruz, herhâlde siz de böyle düşünüyorsunuzdur çünkü…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Kendi beğenilerinize bakın o zaman.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Bakın, hâlâ “Kendi beğeninize bakın.” diyerek buradan laf atan bir grup başkan vekili var!

Yani, burada gerçekten, örnek olunacaksa ya da başka bir yol alınacaksa bunu hep birlikte yapmamız lazım, milletvekilimizin ifade ettiği de buydu.

Son olarak da etek giymek aşağılayıcı bir şey değildir, kadınlar etek giyerler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kerestecioğlu.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – “Etek giyen erkek” diyoruz Sayın Başkan. Yapmayın ya!

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Bunu tamamlamak istiyorum.

Sayın Başkan, siz de bir kadınsınız, sadece bunu tamamlamak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şu anda grup başkan vekillerine birer dakika yerlerinden söz verdim, size de aynı şekilde birer dakika söz verdim.

Lütfen…

Teşekkür ediyorum.

Başka bir söz almanızda bunu söylersiniz.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – O zaman kayıtlara geçsin diye, bu cinsiyetçi söylemi kınadığımızı, bu Parlamentodaki bütün kadınların kınaması gerektiğini de ifade etmek istiyorum, başta siz olmak üzere.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 433) (Devam)

2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)

A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI (Devam)

1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)

1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) REKABET KURUMU (Devam)

1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Halkların Demokratik Partisi Grubunun konuşmaları sona erdi.

Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşmalar yapılacaktır.

İlk konuşmacı, Aydın Milletvekili Sayın Deniz Depboylu olacak.

Milliyetçi Hareket Partisi konuşmacılarının da konuşma süresi on beşer dakikadır.

Buyurun Sayın Depboylu. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA DENİZ DEPBOYLU (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesi üzerinde konuşmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Aziz Türk milletini ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, 10 Aralık Cumartesi günü İstanbul’da yaşanan hain terör saldırısı sonucunda şehit olan kahraman polislerimize ve masum vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına, Emniyet teşkilatımıza ve milletimize başsağlığı ve sabır diliyorum. Terörü ve vatanımızın, milletimizin birliğine bütünlüğüne kasteden tüm terör örgütlerini lanetliyorum.

Yine, Halep’te yaşanan dramı, kadınların çocukların öldürülmesine yönelik yapılmış saldırılara göz yuman, görmezden gelenleri kınıyor, yaşanan acıların bir an önce son bulmasını diliyorum.

Değerli milletvekilleri, bir sosyal sözleşme olarak bütçenin önemi, kamu kaynaklarının nasıl toplandığı ile nereye ve nasıl harcandığıyla ilgilidir. Bütçeyi sadece devletin bir yıllık gelir ve gider tahmin ve hedeflerini gösteren bir belge olarak görmek, değerlendirmek noksan olacaktır. Bütçe ve hesap görüşmelerini yine, Hükûmetin bir yıllık politika ve uygulamalarını değerlendiren, denetleyen bir belge olarak görmekle birlikte bugüne kadar neler yapıldığının da dikkate alınmasının gerekliliğini size hatırlatmak istiyorum. Zira, bu, bize gelecekte yapılacaklar için de öngörü sağlayacaktır.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının yetki alanına giren çalışmaları da ayrı ayrı değerlendirmek istiyorum.

Sosyal yardımlarla başlayalım. Bildiğimiz kadarıyla sosyal yardımların gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 1,25 oranındadır. Maalesef, sosyal yardım ve hizmetler sistemi sağlıklı bir şekilde işlememektedir. Sistemde “Kimlere, hangi şartlarla, ne miktarda, ne zamana kadar sosyal yardım ve sosyal hizmet yapılacaktır?” sorusunun cevabını bulmak mümkün değildir. Sistem, bir hak olarak değil, bir lütuf olarak yardımları düzenlemektedir. Sağlanan yardımların standardı düşüktür. Yaşlılık ve muhtaçlık maaşları yanında engelli maaşları gibi konularda da şartlara uyan, ancak sadece talep edenlere yardım ulaşmaktadır. Talep edilmedikçe söz konusu yardımlardan, haklardan yararlanmak mümkün olmamaktadır. Yardımlar daha ziyade siyasi iktidarın takdirlerine göre yapılır gibi bir görüntüyle karşı karşıyayız. Sistem, keyfîliklere ve siyasi kullanıma müsait durumdadır. Sistem, AKP tarafından fütursuzca istismar edilmekte, siyasi rant aracı olarak görülmektedir.

Engellilerle ilgili sorumluluklarını değerlendirirsek Bakanlığın, özel durumu olan vatandaşlarımızın da sorunlarının maalesef çözülemediğini görüyoruz. Engelli bireylerin haklarını geliştirmek, eşit fırsatlara sahip olmalarını güvence altına almak, engellilerin yetenekleri ve potansiyelleri doğrultusunda gelişmelerini, onların ekonomik ve sosyal refahını sağlamak devletin görevidir. 8,5 milyona yakın bir engelli nüfusumuz mevcut ancak sorunları çözülemedi; istihdamdan ulaşıma, sağlığa kadar birçok sorunları var. Bu sorunlar giderilmeli, engelli vatandaşlarımızın önündeki engeller kaldırılmalıdır. Yine, kendi yetenekleri de dikkate alınarak iş sahibi olmaları sağlanmalı, engellilere yönelik boş kontenjanların da süratle doldurulması gerekmektedir.

Şehit aileleri ve gazilerle ilgili yapılan çalışmalar da maalesef yetersiz ve hatalarla doludur. Gazilerimize ve şehitlerimizin emanetlerine sahip çıkmak ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlamak devlet ve millet olarak hepimizin sorumluluğu, görevidir ancak gazilerimize ve şehit ailelerine sağlanan imkân ve haklarda onları ayrıma tabi tutan, mağdur eden birçok uygulama söz konusudur.

667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle yapılan düzenleme sonucu 15 Temmuz melun darbe girişiminde şehit düşen ve malul olanlar ile yıllardır terörle mücadele eden, şehit düşen ya da malul olanlar için bağlanan aylıklar ve ödenen tazminatlar arasında çok ciddi farklar mevcuttur. Şehitler ve gaziler arasında ayrım yapılması gönülleri yaralamıştır. Onlar arasında ayrımcılık yapılmasını kabul etmek mümkün değildir. Bu yanlışlık düzeltilmeli, derhâl düzeltilmeli, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle yapılan düzenlemeden terörle mücadele kapsamında şehit ve gazilerimiz de yararlanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, size iki tane fotoğraf göstereceğim. Bu, 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle, bir gazimize verilmiş, 15 Temmuzda gazi olmuş bir vatandaşımıza verilmiş bir kart. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı… Keşke Bakanımız da burada olsaydı, görseydi, yine iletirim kendisine. Bakın üzerinde “gazi” yazıyor, gayet düzgünce hazırlanmış bir kart. Peki, farklı statü 3713’le gazimize verilen kartta ne yazıyor biliyor musunuz? “Şehit yakını, gazi yakını, malul yakını.” Arkadaşlar, değerli milletvekilleri; bu kişi, gazi; bu kişi, bir uzvunu kaybetmiş, terörle mücadele ederken yaralanmış, belki de çalışamıyor, sıkıntılı, sorunlu bir yaşamı var ama kendine reva gördüğünüz bu. Değerli AKP’li milletvekili arkadaşlarımız -eğer telefonlarınızı bırakıp şöyle bir fotoğrafa bakarsanız belki göreceksiniz- maalesef haksızlık yapıyorsunuz gazi ve maluller arasında, şehitler arasında ayrımcılık yapıyorsunuz.

Kore ve Kıbrıs gazilerimizin yıllardır çözüm bekleyen soruları vardır. 1005 sayılı Kanun’a göre muharip gazilerimizden sosyal güvencesi olmayanlara net asgari ücret, sosyal güvencesi olanlara 6503 gösterge rakamı üzerinde aylık bağlanmaktadır. Muharip gazilerimize Şeref Aylığı ödenmesinde aylık bağlama gerekçesi olan “vatana hizmet” kriteri dışında bir kriterin esas alınması suretiyle “şeref” kriterinin farklılaştırılması kabul edilemez.

Muharip gazilerin gelir ve iş durumuna bakılmaksızın hepsine aynı tutarda Şeref Aylığı bağlanmalıdır. Muharip gazilerimizin çoğuna Devlet Övünç Madalyası verilmemiştir. Kore gazilerine Kore tarafından verilmiştir ama ne acıdır ki bizim devletimiz tarafından verilmemiştir. Ayrıca muharip gaziler, faizsiz konut kredisinden ve diğer bazı haklardan yararlanamamaktadır. Muharip gazilerden madalya için para istenmesi ayıbı ortadan kaldırılmalı ve tümüne onurla, gururla taşıyacakları madalyaları teslim edilmelidir. Muharip gazilerimiz de faizsiz konut kredilerinden yararlanabilmelidir.

Terörle mücadelede malul sayılmayacak derecede yaralanan ve malul sayılmayan gaziler hiçbir haktan yararlanamıyor. Özellikle de kendilerine gazilik unvanının verilmemesinden dolayı büyük üzüntü duyuyorlar. Maluliyetlerinden dolayı çalışma ortamında sıkıntı çeken gazilerimizin 3600 günde emekli olabilme hakkını almaları gerekiyor. Şehitlerin ve vefat eden gazilerin ana ve babalarına bağlanan aylık, her biri için asgari ücretin net tutarından az olmamak üzere artırılmalıdır. Şehit çocuklarımızın hepsine iş hakkı verilmelidir. Şehit ailelerine sağlanan ÖTV’siz araç alma imkânından terörle mücadelede gazi olanlar da yararlanmalıdır.

Değerli milletvekillerimiz, gaziler için söyleyebileceğimiz daha çok söz var. Ne şehitlerimizin ne gazilerin ne de onların geride bıraktığı çocuklarının, ailelerinin, anne babalarının haklarını ödeyebiliriz.

Ama, bunun dışında, kadın ve çocukla ilgili çalışmalara da ben değinmek istiyorum. Bu konuda da maalesef çok eksik, hata var.

Aile, biliyorsunuz, toplumun en küçük temel taşı. Ailede bir sorun varsa devletin bütünlüğüne de bu sorunlar yansır. “Neler yapılıyor?” diye baktığımızda, bir ASDEP projesi var. Bu, 61’inci Hükûmetten bu yana her hükûmet programında önümüze getirilmiş ama maalesef pilot çalışmalar dışında yapılan kayda değer herhangi bir çalışma yok. Yine, aileyi ve sosyal fonksiyonlarını zayıflatıcı unsurlar da ortadan kaldırılamamış. Ailelerimizi en çok rahatsız eden, en çok sıkıntıya sokan, ailelerimizi dağıtan, bölen, maalesef ekonomik sorunlar. Ekonomik sorunların çözülmesi için de yapılan kayda değer bir çalışma yok.

Yine, son zamanlarda artan intihar olayları bizi endişeye sürüklüyor. Bakın, benim kendi seçim bölgem Aydın’da neredeyse haftanın her günü birer intihar olayı gerçekleşiyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımıza bir yazılı soru önergesi ilettim, inşallah cevabını alırım. Ailelerimizin, insanlarımızın intihar etmesinin önüne geçmek zorundayız.

Kadına yönelik şiddetin artışı bizi yine ayrıca endişelendiriyor. Maalesef hükûmetleriniz boyunca kadına yönelik şiddet yüzde 1.400 arttı. 2013 yılında 237, 2014 yılında 294, 2015 yılında 303 ve 2016 yılında ise -Kasım ayına kadar- 272 kadın öldürüldü. İstismar edilenlerin sayısını isterseniz istatistiklerde de bulabilirsiniz, bunu geçeceğim ama kadın şiddetinin görünen tarafının yanı sıra bir de görünmeyen tarafı var ki, bu, ısrarlı takip, mobbing, yine, psikolojik şiddet, ekonomik şiddet… Bütün bunların üzerinde ciddiyetle durulması ve çalışılması gerekiyor.

Kadınların toplumsal yaşamdaki statüsünün iyileştirilmesi için yapılması gereken çok şey var, maalesef yaptığınız ya da yaptığınızı iddia ettiğiniz çalışmalar kadınlarımızı korumaya yetmiyor. Kadın ve erkeğe eşit fırsatların sunulduğu, kadına saygının ön planda olduğu, hem kadına hem de erkeğe eşit desteğin sağlandığı çağdaş bir yaklaşıma ihtiyacımız var.

Çocuklarımıza gelince, çocuklarımız için söyleyeceğimiz çok söz var. Çocukların çalıştırılması ve her türlü çocuk istismarı maalesef devam etmektedir. Sayın Bakan, çocuk istismarlarını engellemek üzere kurduğumuz Komisyonda bulunmanızı ben çok arzu ederdim. Orada olmanız gerekirdi; ya çağrılmadınız ya da bilemiyorum, gelemediniz ama keşke olsaydınız.

Özellikle, 18 yaş altındaki evlilikleri engelleme yolunda yapılması gereken çok fazla çalışma var. TÜİK, çalışma yapıyor ama maalesef istatistik çalışmalarını 16-17 yaş grubunun araştırmalarıyla sınırlandırıyor ama çok daha erken yaşta çocuklarımız yasal olmayan yollarla evlendiriliyor, bunun bilgisine sahibiz.

Yine, son on yılda kız çocuklarının okullaştırılması oranında ciddi bir artış söz konusu olduğu iddia ediliyor ama önemli olan, çocukları okula yazdırmak değil, onların devamını sağlamak. Okullaşma güzel ama gerisi çok daha önemli. Millî Eğitim Bakanlığının sunduğu bilgilere göre, 2013 yılında 174.625 öğrenci, ilköğretim okullarını, ilkokulu, ortaokulu terk etmiş: Yine, 2014 yılında bu sayı 234.932 olmuş. Maalesef, Millî Eğitim Bakanlığı bunların cinsiyetini vermiyor, açıklanan bilgilerde yine terk sebepleri de yazmıyor.

Eğitim Reformu girişiminin bir çalışması var, 2014-2015 Eğitim İzleme Raporu’nda: Türkiye’de çocukların yüzde 38’i okulu terk ediyor. Yine, kız çocuklarımızda bu oran, kız çocukları için de yüzde 39,9. Bu, ne demek? 100 çocuktan 40’ı, 10 kız çocuğundan 4’ü okulunu devam ettiremiyor, okulunu bırakıyor, terk ediyor. Dolayısıyla hem eğitimin ilerleyen süreçlerinden hem de istihdamdan mahrum kalıyor.

Yine, temel hizmetlere erişim problemleri ve yoksulluk, çocuğun çocuk işçi olma ihtimalini yükseltiyor. Bu okuldan ayrılmış, terk etmiş çocuklarımız ne alemde? Evlendirildiler mi, çocuk işçi olarak mı çalıştırılıyorlar bunları bilmek istiyoruz.

On beş yıllık AKP iktidarı boyunca Hükûmetin, çocuk haklarıyla ilgili olarak yeterli çalışmadığı, millî bir çocuk politikası geliştiremediği, çocukları ihmal ettiği ortada.

Ulusal risk haritası oluşturulmalıdır. Okula devam edemeyen çocukların sayısının ve sebeplerinin araştırılması, erken yaşta evliliklerin 16-17 yaş kriteri konmaksızın saha çalışmalarıyla tespiti, aile içinde her türlü ihmal ve istismarın araştırılması ve çocuk iş gücünün belirlenmesi amacıyla risk haritalarının oluşturulması önem arz etmektedir ama lütfen, bunu yaparken Bakanlığınızdaki mevcut birimin yaptığı gibi yapmaya devam etmeyin çünkü yaptığı çalışmalar da bizim kültürümüze göre yanlış cevapları alması söz konusu olduğundan başarıya ulaşması mümkün değil. Yapılacak çalışmaların yapılandırılmasında Türkiye Çocuk ve Ergen Psikiyatristleri Derneği, Türk PDR, Türk Psikologlar Derneği, Sosyal Pediatri Derneği yöneticileri ve akademisyenlerden oluşturulacak danışma kurulunun desteği alınarak çalışmalara bilimsel nitelik kazandırılması gerekiyor. Gerçekten -ben, Çocuk İstismarı Komisyonundan biliyorum- çok hatalı anketler, uygulamalar yapıyorlar; sonuçlar doğru çıkmıyor. Böyle ne yaparsak ne olur, akademisyenlerden, derneklerden yararlanırsak? Böylece kayda değer ölçüde maddi manevi emek harcanarak gerçekleştirilecek çalışmaların sunduğu bilgi ve verilerin geçerliliği, güvenilirliğini yüksek olacaktır.

Yine, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzaladık. “18 yaşın altındaki her birey, çocuktur.” diyor. Lütfen, Türk Ceza Kanunu ve Türk Medeni Kanunu’nu -buna uyma yükümlülüğümüz olduğu, imzaladığımız için Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni- buna göre düzenlememiz gerekiyor. Bu konuda hassasiyetinizi rica ediyorum. Biz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak 18 yaş altının “çocuk” olarak kabul edilmesi yönünde Türk Medeni Kanunu’nda, Türk Ceza Kanunu’nda gerekli kanun teklifini verdik. Bu konudaki desteğinizi rica ediyorum.

Yine, bununla birlikte, bütün bu çocuklarımızla ilgili sorunları burada dile getirmek mümkün değil, zaman yeterli değil, zaman bitiyor. Çocuk hakları daimi komisyonu kurulması çok önemli. Bununla ilgili de biz kanun teklifimizi sunduk. Bu konuda da sizlerin desteğini bekliyoruz. Tüm çocuklarımızın, kadınlarımızın, ailelerin ve özellikle gazilerimizin, şehitlerimizin ve ailelerinin haklarını, engelli vatandaşlarımızın haklarını savunarak onları en iyi noktaya getirebilecek kararların alınmasını diliyorum.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Depboylu.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına ikinci olarak Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk Ayhan konuşacak.

Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2017 yılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Rekabet Kurumu bütçeleri ve 2015 Yılı Kesin Hesap Kanun Tasarıları üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Tabii ki, şimdi, ben Sayın Bakanın burada olmasını dilerdim, yok. Bizim tenkitlerimiz… Dün de söyledim -gerçi dünkü Sayın Bakan biraz alınganlık gösterdi ama- Yenikapı ruhuyla tenkit ediyoruz dedik, biraz o açıdan bakacağız ama durumun iyi olmadığını da Sayın Bakanım, özelikle ifade etmek istiyorum.

Hakikaten, bu gümrük, ticaret politikalarının ana unsuru, ticaretin daha kolay, daha güvenli bir şekilde, aynı zamanda hızlı ve kaliteli yapılmasını sağlamak. Dolayısıyla dünya ticaretinde değişen şartlara ülkemizin de uyumunu teminen ilgili kurumların hukuki, idari, fiziki, teknik ve mali kapasitesinin dünyadaki gelişmelere uyumlu hâle getirilmesini gerektirmektedir.

Şimdi, gümrük, esasen dış ticaretin bir bileşeni. AKP hükûmetleri ise Gümrük Bakanlığını iç ticaretle ilişkilendirdi. Bu, işe göre kurumsal yapıyı oluşturma değil, Bakana göre kurumları bölme, yapıyı ona göre ne yapmaktır; uyarlamaktır. Bu, doğru bir yaklaşım değildir. Bakanlığın kuruluşunda bizatihi defo vardır.

Şimdi, tabii, bu bütçe görüşmeleri esnasında genel konulara değiniyoruz ama özellikle de bütçenin rakamlarıyla ilgili -dün de bahsettim- bir şeyleri söylemek gerekir. Burada neyi söyleyeceğiz? 2016 yılı Bakanlığın bütçesinin başlangıç ödeneği 2015 başlangıç ödeneğine göre yüzde 37 artmış. Bu yüzde 37 artış, önemli bir olay. Fakat ne getirdiği ne götürdüğü üzerinde ben bir açıklama göremedim. 2017’de 2016’ya göre başlangıç ödeneği yüzde 75 artmış. Buna muhafazakâr bir gelişme falan da diyemeyiz. “İddiasız bir bütçe” olarak bu olayı nitelemek mümkün. Dış ticarette esnafa, KOBİ’ye bu bütçeden ilave bir şey yok. Bu artış zaten bunu gösteriyor, öngördüğünüz enflasyonu da dikkate alırsanız.

Rekabet Kurumu 2015 yılı kesin harcaması başlangıç ödeneğinin yüzde 22 altında, 2016 bütçesi 2015 harcamasının yüzde 36 üzerinde. Bu bütçede kurumun faaliyeti üzerinde müspet bir gelişme görülmüyor. Yani kurumun ciddi bir faaliyet geliştireceği, yapacağı anlamında bir şey yok. Oturmuş bir kurum olarak değerlendirmek mümkün mü? O da değil.

Şimdi, bize göre, gümrüklerde iyileştirilmesi gereken pek çok problemli alan mevcut. Bunlardan bir tanesi, gümrük işlemlerinin yarattığı bekleme ve maddi kayıplar; akaryakıt, sigara ve alkol kaçakçılığı denetim yetersizliği. Özellikle -Sayın Bakanım, Maliye Bakanı olarak sizin burada olmanız iyi- ÖTV artışları sonucunda kaçak ve sahteciliğe karşı tedbirlerin devreye sokulması şart. Bunu millet de görsün, şimdi elimde rapordan alınmış, yapılmış bir tane grafik var. Menşesi, fabrikasından 1 liraya çıkıyor sigara, piyasaya geldiğiniz zaman satışı 5 lira ile 8 lira arasında değişiyor. Şimdi, “Bunun menşesi fabrikası, 1 lirasını alıyor.” diyorlar, diğerinden kimler faydalanıyor? Kaçakçı networkleri, PKK, taşıyıcılar, depocular, perakendeciler ve tüketiciler. Bunun detayını göstermek mümkün ama siz ÖTV’yi oradan bastırdıkça bu kaçakçılara doğru gidiyor.

Geçen sene burada, Erkan Bey, bizim Grup Başkan Vekilimiz “Kızılay’da kaçak sigara şu fiyata satılıyor.” dedi -belki sizdiniz, belki başka sayın bakan- “Hayır.” dediler. Gitti öğle arası Kızılay’dan aldı geldi, birer tane de oraya bıraktı hatırladığım kadarıyla.

Şimdi, bu olaya baktığınız zaman, sıkıntıların arttığını görüyoruz. Bir kere, Gümrük Bakanlığı yerine oturmamış, dış ticaretle ilişkilendirilmiş, kaçakçılıkla ilgili vazifelerini yeterince ifa edemediği ortada. Bu, sadece Bakanlığın bünyesinden kaynaklanmıyor, uyguladığınız genel ekonomik politikalarda, ÖTV artışlarından vesaire buraya doğru geliyor.

Şimdi, özellikle, Sayın Bakan burada olsaydı söyleyeceğim bir şey vardı, dahilde işleme rejimiyle ilgili Sayıştay raporu epey şey koymuş buraya. Hakikaten ben Ekonomi Bakanlığından dış ticaretle ilgili, dahilde işleme rejimiyle ilgili bilgi almakta sıkıntı çekiyorum. Ben bunu Gümrük Bakanlığıyla ilgili mutlaka öğrenmek istiyorum, Bakan Bey’le de sohbet etmek istiyorum, Sayıştay raporlarına bile girmiş. Ya, ihracatın yüzde 45’i dahilde işleme rejimiyle ilgili olur mu? Bazı sektörlerde, dün söyledim, yüzde 70’lere kadar varmış. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey olmaz, görülmez, bu çok sıkıntılı bir alan.

Diğer taraftan, bakın, 5.012 adet yatırım, teşvik belgeleri kapsamında sağlanan destek unsurlarının geri alınmasına ilişkin mevzuat hükümlerini Bakanlık uygulamamış. Bunlar hakikaten problemli bir alan olarak devam ediyor.

Şimdi, esnaf ve KOBİ’lerin sıkıntıları meydanda. Zaten AKP Hükûmeti esnaf, sanatkârların… TOBB’un Başkanını meslek mensuplarının işleriyle, problemleriyle ilgilensin diye bir teşvik vermedi. PKK’ya karşı milletin yüreği yufkalaşsın diye alana sürdünüz o zaman. İş değişti ama gerçekten onların problemi bitmiş değil, devam ediyor.

Gelelim AVM’ye. Kiraların TL’ye çevrilmesi rahatlatır mı? Zor. AVM’lerin artması tüketimi körüklüyor, esnafı AVM tasallutuna karşı koruyamıyorsunuz. Şehir içinde AVM’ler, küçük esnafa verdiği zararın ötesinde ithal ürünlerin satışını artırıyor. Hangi tedbirleri almaya çalışıyorsunuz? AVM’de dövizle kira kontratları var mı? Var. Buna kim müsaade etti? AKP. Şimdi, dövizle kira kontratları toplulaştırılmış, menkulleştirilmiş, yüksek iskontolarla kırılmış; yüzde 7-8 gibi. Bankalar döviz aktifi ve geliri yaratacak, ihracatçı döviz getirmezse ne olacak, dolarla kaynak bulan, borçlanan bankalar ne yapacaklar? Ya, turizme ya da AVM’ye dönecek. Sistem böyle kurulmuş, böyle dönmüş. 53 milyar dolar yatırımdan bahsediyorsunuz. AVM yatırımcısı peşin almış, toplu para almış. Kiracılar “İş yok.” diyor; onların işi hepten rezillik, ya çıktı ya çıkacak. Esasen problem, önümüzdeki ay kontratlar yenilenecek. İstanbul birbirine girmiş vaziyette. Bunların çoğu kur 1,8’ken kiralamış, şimdi kur 3,5 lira. Adam “10-20 yılda yatırımı finanse edeceğim.” diyor, şimdi 20-40 yıla çıkacak finansmanı. Adam riski almış, çekecek. “Batsın.” diyorsanız batsın. Geçen başkanlarıyla görüştüm kiracıların, diyor ki: “Dünyada AVM kiraları cironun yüzde 15’ine kadar olur, bizde bu yüzde 30’a kadar çıktı. Biz bu yükün altından kalkamayız.” Haddizatında, bu işi bu kadar genişletip büyüteceğinize ne yapacaktınız? Pazar yerleri gibi bölgelerde ofis kuracaktınız -bin iş yeri, vesaire- bu problemi çözecektiniz.

Yeri gelmişken -Sayın Bakan, bunu vallahi bir dinle- benim evin önüne -on beş sene oturdum, Allah nasip etti, yeşil alandı- bir gün baktım kazık çakılıyor, kazıyor. Diktiler alışveriş merkezini, buradan şurası kadar. Şimdi, ben de bir süt alacağım, ekmek alacağım; misafir gelecek, gazete alacağım; yok, alamıyorum. Ne yapacağım? Gideceğim birkaç kilometre, alıp geleceğim. Çok dua ettim: Ya Rabb’im, şuraya bir büfe açılsın da şunları alayım. Ya makbul bir zamanda dua ettik ya da ayarını kaçırdık Allah affetsin. Böyle bir şey olabilir mi? Orada şimdi otopark derdi var, orada trafik derdi var, her türlü sıkıntı orada. Etrafı rahatsız eden bir çevre. Böyle bir şey olabilir mi? Gerçekten, mesela, Denizli bu yönden çok iyi ha. Bin kişiye düşen metrekare alanı itibarıyla Türkiye de Avrupa'nın AVM şampiyonu. Ne diyorsunuz? 274 metrekare bin kişiye. Şimdi, perakende pazar payı 1998’de yüzde 15’miş bunların, yüzde 73’e ulaşmış 2016’da.

Şimdi, son on yılda 1,3 milyon esnaf AVM’ler yüzünden iş yerini kapatmış, kepenk indirmiş. Denizli, İstanbul ve Eskişehir’in arkasından 3’üncü. Bir sürü mahkemelik oldular. İmar değişti, yerine girdi, çıktı; millet birbirine girdi, mahkemelik oldu; bu kadar rezillik, kepazelik de bir tarafa.

Şimdi, sicil affı olayı var, herkes lafını ediyor fakat bu işte tecrübeli bakanlar bu işe girmiyor. Onlar birkaç kere bu sicil affını denediler, demarş yaptılar ama geri geliyor. Ya, bu adamlar, bankalar da bir ticari işletme, siz esnafın hâlini kötülediyseniz, adam bilançosuna bakıp da veriyor. Bu esnafı niye bu hâle soktunuz? Hadi bunu düzeltelim. Düzeltebiliyor musunuz? Düzeltmiyorsunuz. Geçen bu son kararları açıklarken siz, gördüm, hepiniz pas etti -eski bakanlar- kaldı kimin üstüne? Gümrük Bakanının üstüne kaldı. O da hâlâ çalışıyor. Ondan önce çalışanlar bu işin altından kalkamadılar zaten. Şimdi, kalkamadıkları için orada da çok büyük sıkıntı var. Bu sicil affı, bir temizleyin de millet rahatlasın bakalım bankalar kredi veriyor mu, vermiyor mu? Bunun dışında, gerçekten bu sicil affı hususunda vatandaşlar bizar olmuş vaziyetteler.

Diğer taraftan, bakın, bu birlikler falan artık bu piyasayı regüle edemez hâlde. İşin mali büyüklüğü birliklerin gücünü aşmış vaziyette. Çiftçimiz ve ziraat odalarımız bundan çok rahatsız. Sorunun bir an önce çözülmesi gerekiyor. Fındıkta, üzümde, kayısıda, incirde fiyatlar düşüyor. Geçen yılın aynı dönemine göre kilogramda kabuklu fındık 2 lira düştü 10 liraya, kuru kayısı 3 lira düştü 6 liraya, kuru üzüm 1 lira 70 kuruş daha düşerek 3 lira 80 kuruşa, kuru incir 50 kuruş düştü 6,5 liraya. Hani bunlar garantörlük yapacaktı, destekleyecektiniz, özel sektörle beraber iş birliği yapacaklardı? Bunlarla ilgili yaptığınız hiçbir şey de yok. Şimdi onlar sıkıntıda.

Gerçekten, bir de Sayın Bakan, siz buradayken notlarımın arasında sorayım: 2017’de gümrük vergilerini yüzde 37 oranında artırıyorsunuz, ithalden alınan KDV’yi yüzde 11 artırıyorsunuz, diğer dış ticaret vergilerini yüzde 15,5 artırıyorsunuz. Birini hangi dolar kuruyla artırıyorsunuz, ötekini hangi dolar kuruyla artırıyorsunuz? Gerekçelere baktım gerekçeler aynı. Gerekçede bir farklılık olsa diyeceğim ki ne oldu ya hakikaten gerekçesi farklı, bir yerden bu iş patlayacak bu vergi de artacak falan diye. Bunların bir gerekçelerinin anlatılması lazım.

Şimdi, bu kredi kartı taksitlendirilmesi yetmiş iki ay ya, siz bunu yetmiş iki ay yaptınız ya, şöyle bir eşinizin dostunuzun, samimi olduğunuzun bir tanesini bir banka şubesine gönderin bakalım garip gurebanın, fakir fukaranın bu kredi kartı taksitlendirmesi yetmiş iki ay oluyor mu, olmuyor mu? Buna bakmak lazım. Yaptığınız işin, aldığınız kararın bir neticesi olması lazım. Dolayısıyla, bu işlere bakmak lazım.

Rekabet Kurumuna gelince, onun da çok iyi çalıştığını söylemem mümkün değil. Oraya da bu ilave edilen ne var; başkan yardımcısı ve bir başkan yardımcılığı seviyesinde görev ve yetkilere sahip olduğu iddia edilen, üç ayrı makam işgal eden kıdemli koordinatör atamışsınız. Hatta bazılarına da teşekkür yazısı falan gitmiş. Hepsi 15 Temmuzda gitmiş arkasından. Bunlara da dikkat etmek lazım, bir bakmak lazım. Eğer bunlar doğruysa, doğru değilse, bizim de yanlışımız, eksiğimiz varsa lütfen bize söyleyin.

Süre yetmiyor. Ben yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. Bütçenin de hayırlı olmasını diliyorum. Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayhan.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına 3’üncü olarak Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı konuşacak.

Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığının bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sözlerimin başında bana iletilen bir konuyu Maliye Bakanımıza aktarmak istiyorum. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, döner sermayede çalıştırmak üzere 1.500 kişi için başvuruda bulunmuş. Hâlen meslek yüksekokullarından bu alanda en fazla mezunun emlak ve emlak yönetimi bölümünde olduğundan bahisle verilecek izinde mezun sayıları dikkate alınarak dağılım yapılması yönünde talep var. Umarım dikkate alırsınız.

Uzun süredir ekonomide reform niteliğinde yapısal önlemler alınmaması sebebiyle ülkemizin ekonomik sorunları yıldan yıla artmıştır. Son dönemde yapısal sorunlar, adaletsizlikler ve dar boğazlar daha da ağırlaşmıştır. Çiftçisi, esnafı, sanayicisi, hane halkıyla toplumun bütün kesimleri ağır ekonomik şartlar ve borç altında ezilmektedir. Milletimiz zam ve vergi artışlarına direne direne güçlükle ayakta durmaktadır.

Hükûmete soruyorum: Hani tüm dünya bizi kıskanıyor, herkes bize gıptayla bakıyordu? Hani on dört yılda üç Türkiye olmuş, güven ve istikrar adasına dönmüştük? Türk milleti ne zaman huzura ve refaha kavuşacaktır? Türkiye, ekonomi alanında hızla reform gündemi oluşturmalı ve bunu uygulamalıdır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak, yıllardır yapısal reformlar konusunda Hükûmeti hep uyardık ve son seçim beyannamemizde de ekonomide önemli gördüğümüz, üretim, tasarruflar, yatırımlar, tarım, gelir, harcama ve vergiyle ilgili olmak üzere yedi alanda hızlı ve kararlı bir şekilde reformların başlatılması gerektiğini söyledik ve uygulanması gereken politikaları belirledik ama Hükûmet hep duyarsız kalmıştır. Nihayet geçen hafta Sayın Başbakan ekonomiye yönelik alacakları tedbirleri açıklamış ve 2017 yılı için yapısal reformların takvimlendirildiğinden ve yıl boyunca vergi, araştırma-geliştirme, çalışma hayatı, eğitim, sağlık, adalet gibi alanlarda yapısal reformlar yapmaktan söz etmiştir. Türkiye ekonomisinde sorunlar ağırdır; saklamaya, gizlemeye gerek yoktur ve ekonomideki sorunlar hepimizi ilgilendirmektedir. Türkiye ekonomisinin kırılgan bünyesini tedavi etmek, hep birlikte fedakârlık şemsiyesi altına girmek önümüzdeki tek seçenektir.

Hükûmet Türk lirasının güçlenmesi maksadıyla aldığı karar ve tedbirleri daha da derinleştirmelidir. Bu konuda çiftçilerimizin talebi var, çiftçilerimiz de rahatlatılmalıdır. Çiftçimiz, dövizle biçerdöver, traktör aldığından bugün borcu 2 katına çıkmıştır. Çiftçi zor günler yaşamaktadır. Çiftçimiz gırtlağına kadar borçludur. Bankaların ve tefecilerin kıskacında bunalmış; faiz, kredi batağında nefes alamaz hâle gelmiştir. Çiftçimizin tarlası, bahçesi, neyi varsa ipoteklidir. Çiftçimizin kredi borçları 2016 Eylül ayı itibarıyla 68,5 milyar liraya ulaşmıştır. Borç tuzağına düşen ve borçlarını ödeyemez hâle gelen, ihtiyaçlarını karşılamak için banka kredi kuyruklarında bekleyen çiftçilerimiz, alın teriyle ekmeklerini kazandıkları arazilerini haraç mezat satmak zorunda kalmaktadır. Çiftçilerimiz çaresiz kalmış, devletinden bir yardım eli uzanmasını beklemektedir. Çiftçilerimiz için acilen bir tedbir paketi açıklanmalı, tarımsal kredi ve elektrik borçları uygun şartlarda, hatta faizsiz yeniden yapılandırılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’de üretim ve istihdam üzerindeki vergi yükü ağırdır. Üretimin başta elektrik gibi temel girdileri üzerinden çok yüksek düzeylerde vergi, fon ve benzerleri alınmaktadır. Üretim üzerindeki vergi yükünün azaltılmasının istihdam ve büyümeye sağlayacağı olumlu katkı ve belli bir süre sonra bu kesimden sağlanan toplam vergi gelirlerinin artacağı hesaba katılmalıdır. Yapısal reformlar kapsamında vergi reformu hemen gündeme alınmalıdır. Bu çerçevede, herkesin mali gücüne göre vergi ödediği adaletli bir vergi sistemi tesis edilmelidir. Vergi sistemi, ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısını dikkate alan dinamik bir yapıya kavuşturulmalıdır.

AKP iktidarında, vergi alacaklarının yapılandırılması konusunda 6'ncı düzenlemeye bu yıl gidilmiştir. Başlı başına bu durum bile yıllardır ekonomide işlerin iyi gitmediğini, Türkiye'nin iyi yönetilmediğini açıkça göstermektedir. Özellikle 2008 yılından bu tarafa peş peşe çıkarılan kanunlar ve Bakanlar Kurulunun süre uzatım kararlarıyla uygulama süreklilik kazanmıştır. 2014 yılında getirilen yapılandırmanın daha süresi dolmadan yapılandırmanın bile yapılandırılması düzenlenmiştir.

Yapılandırılan vergi tutarının 77,6 milyar TL olduğunu açıklayan Maliye Bakanının “Eskiden ekmek kuyruğu vardı, şimdi vergi dairesinde borç ödeme kuyruğu var dolayısıyla bu bizi mutlu ediyor.” sözleri basına yansımıştır. Bu, basit ve çok sığ bir değerlendirme olmuştur. Sayın Maliye Bakanı vatandaşın borçluluğunu, vergi borçlarını niye ödeyemediğini, vergi borçlarına uyguladığı yüksek gecikme zammını görmüyor, göremiyor.

Sayın Cumhurbaşkanı, "Faiz meselesini çözmemiz gerekiyor. Yalnızlığımı biliyorum ama mücadelemi sürdüreceğim, kararlıyım." diyor ya, ne yazık ki başta Hükûmet yalnız bırakıyor.

Bakınız, hâlen enflasyon yüzde 7, yeniden değerleme oranı yüzde 3,83, kanuni temerrüt faiz oranı yüzde 9, ticari temerrüt faiz oranı yüzde 10,5, hazine ihaleleri bileşik faiz oranı yüzde 10,6, bankalarca TL ticari kredilere uygulanan ağırlıklı ortalama faiz oranı ise yüzde 14,7 düzeyindedir. Buna karşılık, Hükûmetin uyguladığı vergi gecikme zammı oranı yüzde 16,80; tecil faiz oranı yüzde 12’dir. Hükûmet tefeci gibi faiz uygulamakta olup, Cumhurbaşkanının çağrılarını hiç dikkate almamış ve 2010 Ekim ayından beri oranları düşürmemiştir.

Gecikme zammı, vergileme tekniği açısından bir ceza değil, amme alacağını enflasyona karşı korumak ve zamanında ödenmesini sağlamak için getirilen müeyyidedir. Gerek gecikme zammı ve gerekse tecil faiz oranları günümüz ekonomik koşulları dikkate alındığında fahiş denilebilecek kadar yüksektir. Enflasyonun 2 katından fazla olan gecikme zammı oranı, vergisini zamanında ödeyemeyen, ödeme güçlüğü çeken herkesi etkilemekte ve vergi borçlarını katlayıp, idarenin tahsilat, vergi mükelleflerinin ödeme kabiliyetini azaltmaktadır.

Hükûmet bankalarla ilgili denetim görevini de yapmamaktadır. Bankalar kredi kartlarına ve kredili mevduat hesaplarına çok yüksek faiz uygulamaktadır. Bankaların kredi kartlarına uyguladığı akdi faiz yıllık yüzde 24'ü, gecikme faizi ise yüzde 30’u aşmaktadır. Ücret ve komisyonlar faize eklendiğinde ise ortaya korkunç bir tablo çıkmaktadır. Peki, BDDK ne yapıyor? Hükûmet ne yapıyor? Seyrediyor.

Bakınız, 2016 yılının on ayında bankaların kredilerden aldığı ücret ve komisyonlar 5,8 milyar liraya, "dosya parası" diye adlandırılan bankacılık hizmet gelirleri 18,9 milyar liraya varmıştır. Bankaların toplam faiz dışı gelirleri 2015 yılında 42,1 milyar lira, 2016 yılının on ayında 38,4 milyar liradır. Bankalar kredi borcunu erken ödemek isteyene dahi ceza kesiyor, bir dünya para istiyor.

Kredi kullanıp borçlanan çaresiz vatandaş “ücret”, “komisyon”, “dosya parası” diye soyuluyor. Peki, BDDK ne yapıyor? Hükûmet ne yapıyor? Seyrediyor. Sayın Cumhurbaşkanı sitem etmekte sonuna kadar haklıdır. Cumhurbaşkanı sürekli “Faizi düşürün.” diyor, Hükûmet ya anlamıyor ya dinlemiyor ya da faize “Düş.” deyince düşeceğini sanıyor ki hiçbir şey yapmıyor.

Yine, Sayın Cumhurbaşkanı "Türkiye'de en yüksek parayı kazanan, reel yatırımcı değildir. En yüksek parayı kazanan, finans sektöründe olanlardır." demiştir, böylelikle bir gerçeğin altını çizmiştir.

Evet, ülkemizde en fazla büyüyen, finans sektörüdür. Yine ülkemizde en fazla kâr eden, finans sektörüdür. Bu yıl kurumlar vergisi rekortmenleri listesinin ilk 10'u arasında 7, ilk 100'ü arasında 18 banka yer almıştır. Reel sektörün zor günler yaşadığı, işletmelerin iflasa sürüklendiği şu dönemde, finans sektörünün 2016 yılı on aylık net kârı 32 milyar liradır, 10 ayda 2015’deki yıllık net kârın yüzde 23 üzerine çıkılmıştır. Milletimiz gece gündüz bankalara çalışmakta, emeğini, alın terini, gelirini, kazancını bankalara faiz olarak aktarmaktadır. AKP İktidarı faiz lobisini abat etmiştir. Faiz lobisi, AKP'nin ekonomi politikalarından beslenmiştir. Aslında AKP'nin on dört yıllık icraatının özü ve özeti de budur.

Değerli milletvekilleri, vergilerin toplanmasında ve bütçenin her kademesinde görev yapan, bu işin asıl yükünü çeken maliye çalışanlarının sorunları yıllardır çözüme kavuşturulmamıştır. Maliye çalışanları kendileri için de yeniden yapılanma ve adalet istemektedir. Maliye teşkilatında personel yetersizliği had safhadadır. Boş kadrolara atama yapılmadığı için çalışanların iş yükü taşınamayacak boyuta gelmiştir. Personel ihtiyacı acilen giderilerek çalışanların iş yükü normal ve eşit hâle getirilmelidir. Personelin fazla çalışmalarının karşılığı da ücret olarak ödenmelidir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda “mali hizmetler sınıfı” oluşturulmalı, gelir ve gider idareleri arasında uygulama birliği sağlanmalıdır. Personelin görev tanımları yeniden yapılarak görevi dışında çalıştırılmamalıdır.

Sayın Bakan, Komisyonda yönelttiğim soru üzerine hışımla “Merkez ve taşra uzmanlıkları devam edecek. ‘Gelir uzmanlarının sınavı’ diye bir çalışmamız bulunmamaktadır.” dediniz. Bu katı tutumunuza rağmen biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak dile getirmeye devam edeceğiz.

Devlet memurlarına, yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkânını sağlamak 657 sayılı Kanun’un temel ilkeleri arasında yer almaktadır.

Gelir İdaresi Başkanlığı son kez 18 Şubat 2012 tarihinde kurum içi gelir uzmanlığı sınavı açmıştır. Gelir İdaresi bünyesinde yaklaşık 5 bin çalışan sınav hakkı beklemektedir. Gelir İdaresi Başkanlığı, uzman yardımcısı alımı yapmakta, bununla birlikte görevde yükselme sınavı açmamaktadır. Aynı işleri yapan, aynı sorumluluğa sahip ve aynı derecede bulunan personel arasında ciddi miktarda maaş farkı bulunup bu fark artmaya devam etmektedir. Bu durum çalışma barışını olumsuz yönde etkilemekte, personel arasında huzursuzluğa sebep olmaktadır. Açılacak kurum içi gelir uzmanlığı özel sınavıyla kurum çalışanları kendilerini geliştirme imkânı bulacaklardır. Bunun katma değeri gözden uzak tutulmamalıdır.

Bir başka konu, Vergi Denetim Kurulu Başkanlığınca 2014 yılında yapılan yeterlilik sınavında 119 vergi müfettiş yardımcısı mağdur edilmiştir. Sınavın usulsüzlüğü Danıştay ve idare mahkemeleri kararlarıyla ortaya konulmasına rağmen bir yıldır yargı kararı uygulanmıyor. Söz konusu vergi müfettiş yardımcılarının mağduriyeti mutlaka giderilmeli ve ayrıca bu sınavla ilgili soruşturma açılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, yapılandırmanın gizli kahramanları muhasebeci ve mali müşavirlerdir. Düzenli bir muhasebe ve denetim sisteminin oluşması adına yüklenilen tüm görevlerin yanında, muhasebeci ve mali müşavirlerin sorumlulukları sürekli çoğalmakta ve iş yükleri gün geçtikçe artmaktadır. Bu mesleğin en büyük problemi olan muhasebe ücretlerinin mükelleflerden tahsili sorununa yıllardır geçerli bir çözüm üretilebilmiş değildir. Haksız rekabet, yetki karmaşası, tahsilat gibi öncelikli sorunların ortadan kaldırılması mesleğin geleceği için bir zorunluluktur.

Mali müşavirler ücretlerini alamadığı gibi, bunun katma değer vergisini ödemek zorunda kalmaktadırlar. Katma değer vergisinden dolayı Maliyeden sürekli alacaklı görünmektedirler. Serbest meslek faaliyetlerinde KDV yüzde 8’e indirilmeli, KDV’yi doğuran olay tahsilata bağlanmalıdır. Ücret tarifesi zamana endeksli bir ücret tarifesine dönüştürülmeli ve bağımsız denetim ücretlerini de kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Meslek mensuplarına yıpranma indirimi hakkı verilmelidir. Meslek mensuplarının iş sahipleriyle yaptıkları sözleşmeler damga vergisinden istisna edilmelidir. Bilgisayar ve yazılım giderleri iki yıl içerisinde amorti edilmelidir. Serbest meslek giderleri yeniden belirlenmelidir. Stajyerler için ücret istisnası öngörülmelidir.

Ben Maliye Bakanlığımızın ve Gelir İdaresi Başkanlığımızın bütçelerinin hayırlara vesile olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına son olarak İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Faruk Aksu konuşacaklardır.

Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2017 yılı Bütçe Kanunu Tasarısı’nın Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizi izleyen muhterem vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün İstiklal Savaşı’mızın ardından “Askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsun iktisadi zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılan zaferler yaşayamaz.” sözü istikbal ve istiklalimiz için ekonominin ne kadar önemli olduğunu ifade etmektedir.

Cumhuriyetimizin ilk yıllarında hâkim olan iktisat politikasının temel hedefi güçlü bir yerli ekonominin kurulması olmuştur. Özel sektörün sermaye birikiminin yok denilecek seviyede olması sebebiyle birçok sanayi tesisi ancak devlet tarafından kurulabilmiş, devlet kalkınmanın ve ekonomik büyümenin motoru işlevini görmüştür. Nitekim, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ardından geçen kısa zaman zarfında çok sayıda fabrika, banka, kurum ve kuruluşla ülkemizin hızla büyümesi ve sağlam temeller üzerine oturması sağlanmıştır. Devletin ekonomideki ağırlığı neoliberal akımın ve küreselleşmenin etkisini hissettirdiği yakın döneme kadar da devam etmiştir.

1980’li yıllarda Batı ülkelerinde başlayan özelleştirme akımı ülkemizde etkisini 1994 yılı sonrasında göstermiş ve aziz milletimizin alın teriyle inşa edilen kamu işletmelerinin özelleştirmeler yoluyla elden çıkarılması süreci başlamıştır. Özelleştirme uygulamalarında asli amaç kamuya ait kuruluşların sermaye piyasalarında halka arz yoluyla satılması suretiyle sermayenin tabana yayılmasıdır. Oysa Türkiye’de özellikle de 2003 sonrasında yapılan özelleştirmelerde sadece kamu varlıklarının büyük kişi ve şirketlere devredilmesi sonucunu doğuran ve yeni iş alanlarının oluşmasını sağlamayan blok satış yöntemi yoğun bir şekilde kullanılmıştır. Son on dört yıllık özelleştirme sürecinde blok satışların toplam satışlar içerisindeki payı yüzde 52,4; tesis ve varlık satışlarının oranı yüzde 29,5 olmuştur. Halka arz yoluyla yapılan satışlar ise toplam satışlar içerisinde yüzde 14,3’lük paya ulaşabilmiş, borsada yapılan satışlar da sadece yüzde 1,9 seviyesinde kalmıştır. Bu durum özelleştirmeler yoluyla kamu kaynaklarının tabana yayılmadığı, aksine millî birikimin büyük ölçekli özel sermaye gruplarına aktarıldığı anlamına gelmektedir. Bu tablo özelleştirmelerin esas hedefinden saptırıldığını da açıkça ortaya koymaktadır. Sermayenin tabana yayılmasını sağlamayan özelleştirmeler rekabetçi bir serbest piyasanın oluşmasına mani olmanın yanı sıra büyük sermayeye sahip küresel çapta faaliyet gösteren çok uluslu yabancı şirketlerin tekel oluşturmasına da yol açmaktadır.

Değerli milletvekilleri, rekabetçi özel sektörün kamu sektöründen daha iyi işleyeceği felsefesine dayanan özelleştirmelerden beklenen en önemli fayda üretimin ve istihdamın artarak devam etmesiyle beraber söz konusu kuruluşların daha verimli çalışacak hâle getirilmesidir.

Ancak biliyoruz ki birçok kuruluş, özelleştikten sonra kapatılmış, üretimin devamı sağlanmamış, çalışma alanının dışında, farklı maksatla kullanılmış, kuruluşun mal varlıkları, arazi ve diğer gayrimenkulleri satılmıştır. Özelleştirilen birçok tesisin kapatılması, kamu kaynaklarının elden çıkarılmasının yanı sıra işsizlik ve büyük kentlere göçü artıran temel unsur olmuştur. Yanlış özelleştirme politikası sonucu ortaya çıkan işsizlik sorununun çözümüne yönelik kalıcı tedbirler alınmamıştır. Pek çok piyasada çarpık bir düzen meydana gelmiş, piyasalar ya devlet eliyle özel tekellere terk edilmiş ya da dışa bağımlı hâle gelmiştir. Kritik sektörlerdeki özelleştirmelerde millî, stratejik tercih ve öncelikler göz önünde bulundurulmamıştır. Tekel konumundaki KİT’lerin özelleştirilmesinde rekabetin tesis edilmesi ve tüketicinin korunmasına yönelik herhangi bir tedbir alınmamıştır.

Özellikle, tarımsal özelleştirmelerde kırsal kalkınma göz ardı edilmiş ve çiftçilerimizin durumu dikkate alınmamıştır. Nitekim, Sayın Başbakanın açıkladığı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Cazibe Merkezleri Programı, tarım alanındaki özelleştirmelerin yanlışlığını açıkça ortaya koymuş; yıllardır dile getirdiğimiz eleştirilerimizde haklı olduğumuz teyit edilmiştir. 20 Eylül 2016 tarihinde Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin açıkladığı Milliyetçi Hareket Partisinin “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni Kalkındırma Programı” ise, tarım-sanayi entegrasyonu ile kırsal kalkınmayı sağlamak üzere oluşturulan ve yıllardır partimizin kırsal kalkınma politikasının önemli bir unsuru olan “Tarım Kentleri” ve “Merkez Köyler” projelerinin günümüze uyarlanmış hâlidir. Program, bölgede yaşayan vatandaşlarımız tarafından devletin müşfik ve güçlü elinin hissedileceği, PKK’nın tasallutuna son verileceği, kamu hizmetlerine erişimin tam olarak sağlanacağı, sonuçta ekonomik büyümenin, sosyal gelişmenin, toplumsal uzlaşmanın ve millî birlik ve bütünleşmenin temin edileceği bir programdır.

Değerli milletvekilleri, özelleştirmelerde ve diğer kamu ihalelerinde temel kıstas, millî kaynaklarımızın korunması, yetim hakkının ve kamu yararının gözetilmesidir. Bu sebeple, söz konusu işlemlerin mutlaka yolsuzluklarla mücadele anlayışı içinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

AKP dönemindeki özelleştirme uygulamaları ve kamu ihaleleri, maalesef kamudaki çürümüşlüğün, siyasetçi-iş adamı-bürokrat üçgeninde gelişen yolsuzluk ve usulsüzlüklerin kendini gösterdiği önemli bir alan olmuştur. Özelleştirmeler, millî menfaatleri esas alan, milletimizin alın terini aziz bilen, devlet yönetimini kayıt dışına taşımayan ve özel ilişkilere indirgemeyen bir yaklaşımla anlamlı olabilecektir. Ne var ki, son yıllarda gerçekleştirilen bazı uygulamalar, özelleştirme adına atılan adımların arkasında özel ilişkilerle oluşturulmuş bir altyapının olduğunu ortaya koymaktadır.

2005 yılında 3,2 milyar kâr edip 1 milyar liradan fazla kurumlar vergisi ödemiş olan TÜRK TELEKOM’un yüzde 55’i blok olarak iki yıllık kârına 6,5 milyar dolara satılmış, 6 milyar dolar değerindeki Avea da satışın yanında hediye edilmiştir. Dahası, kurumlar vergisi oranı 10 puan düşürülerek TÜRK TELEKOM’a yaklaşık 4 milyar dolarlık vergi avantajı sağlanırken kamunun vergi hasılatı da bir o kadar zarara uğratılmıştır.

TMSF portföyünde bulunan bazı kuruluşların satışında kamu bankaları kullanılmıştır. TÜPRAŞ’ın yaklaşık yüzde 15 hissesi el altından bir gecede satılmış, idare mahkemesi satışı iptal etmiş olsa da bu satıştan dolayı alıcı birkaç ay içinde yaklaşık 500 milyon dolar kazanç sağlamıştır.

Tapu Kanunu’nda ve Sermaye Piyasası Kanunu’nda yapılan değişikliklerle, herhangi bir şarta bağlı olmaksızın mütekabiliyeti de esas almayan bir yaklaşımla yabancılara mülk satışına imkân verilmiş, ülkemizin millî güvenliği ve stratejik öncelikleri göz ardı edilmiştir.

Gerçekleştirilen özelleştirmelerde, içerik bakımından sağlam bir hukuki zemine dayanan ve suistimalleri ortadan kaldıran bir yapı oluşturulamamış, hukuki boşluklar, özel yasal düzenlemeler ve idari yetki aşımı suretiyle şahsi ilişkilere dayalı bir yapı tercih edilmiştir. Devletin sahip olduğu imtiyazlar ve varlıklar yabancıların lehine el değiştirmiş, satışlarda şeffaflık, kamusal fayda ve adalet gibi özelleştirme ilkeleri yeterince dikkate alınmamıştır.

Türkiye, 1985-2016 döneminde toplam 67,5 milyar dolar tutarında özelleştirme yapmıştır. Bunun 59,4 milyar doları yani yüzde 88’i AKP döneminde gerçekleştirilmiştir. Cumhuriyetimizin kazanımları, Türk milletinin kıt kanaat tasarrufuyla yapılan yatırımlar bir bir elden çıkartılarak yapılan yaklaşık 60 milyar dolarlık özelleştirmeye rağmen, 2002’de 129,5 milyar dolar olan dış borcumuz, 2016’nın ikinci çeyreği itibarıyla 421,4 milyar dolara çıkmıştır.

Değerli milletvekilleri, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı büyük bir kurumsal yapı ve aynı zamanda önemli yetişmiş insan kaynağına sahip olmasına rağmen, uygulamada kurumun asli görevini danışmanlık firmaları aracılığıyla yaptırdığı görülmektedir. Eğer işler danışmanlık şirketleriyle yapılabiliyorsa bu denli büyük bir kurumsal yapıya ihtiyaç yoktur.

Bu danışmanlık meselesi Sayıştayın da dikkatini çekmiştir. Sayıştay, 4046 Sayılı Kanun Kapsamında Danışmanlık Hizmetleri İhalelerinde Uygulanacak Esas ve Usullere İlişkin Yönetmelik’te yer alan “İdare’den Kaynaklanan Sebepler; işin sözleşme süresi içinde bitirilmesinin mümkün olmaması hâlinde, taraflarca mutabakata varılarak sözleşmenin uzatılabileceği” şeklindeki hükmün mevzuata aykırı olarak devam eden sözleşmelere de uygulandığını tespit etmiştir. Yine Sayıştay, raporunda, Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla, kamu yararına kullanılması kaydıyla kamu idarelerine devredilen bazı taşınmazların amacı dışında kullanıldığı ve bu varlıkların kullanım şeklinin idare tarafından denetlenmediğini belirtmiştir. Kuşkusuz ki bu tespitler kamunun zarara uğratıldığının ispatı niteliğindedir ve sorumluları derhâl tespit edilmelidir.

Denetimin bir amacı da idarenin geliştirilmesine katkı sağlamaktır. Bu sebeple, denetim sonuçları Hükûmet tarafından mutlaka ciddiye alınmalıdır. Bize göre, özelleştirmeyle, ekonomide rekabet ortamının tesis edilmesi, kamu maliyesi üzerindeki yükün hafifletilerek kaynakların etkin kullanılması, üretim ve istihdam artışı sağlanması, teknoloji transferi ve ihracat kapasitesinin geliştirilmesi amaçlanmalıdır. Öncelikli olarak, halka arz yoluyla özelleştirme yöntemi uygulanmalı, sermayenin tabana yayılması sağlanmalı, uluslararası rekabet şartlarında üretim devam etmelidir. Devlet tekellerinin yerini özel sektör tekellerinin alması önlenmeli ve rekabetçi piyasaların oluşması temin edilmelidir. İşlemlerde şeffaflık ilkesi tam anlamıyla uygulanmalı, kamu vicdanını rahatsız edecek hiçbir uygulamaya izin verilmemelidir.

Değerli milletvekilleri, yakın tarihimizde gerçekleştirilen yapısal reformlardan biri de kamu ihale alanındadır. 57’nci Hükûmet döneminde bankacılık, mali disiplin, sosyal güvenlik reformları gibi bu alanda da çok önemli bir adım atılmıştır. Türkiye’nin kamu ihale sisteminde yolsuzluklarla mücadelenin önemli bir parçası olan Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu düzenlemeleriyle yolsuzluklara zemin hazırlayan unsurların ortadan kaldırılması amaçlanmıştır. Ancak, AKP hükûmetlerince önce ihale mevzuatında, sonra da imar mevzuatında değişiklikler yapılarak istismara açık alanlar oluşturulmuştur.

2003 yılında açık ihale usulüyle yapılan kamu alımlarının oranı yüzde 82 ve pazarlık usulüyle yapılan kamu alımlarının oranı yüzde 17 olarak gerçekleşmişken, 2015 yılında açık ihale usulüyle yapılan alımların oranı yüzde 73’e düşmüş, pazarlık usulüyle yapılan alımların oranı ise yüzde 26’ya çıkmıştır. Bu dönemde doğrudan temin yoluyla yapılan alımlar da 8 kat artmıştır.

Kamu alımlarının genel ihale usulleri yerine doğrudan temin suretiyle yapılması ve bazı kurum ve kuruluşların kanundan istisna tutulması yolsuzluk ve usulsüzlüklere açık bir ortam oluşturmakta, yolsuzluk iddialarını da beraberinde getirmektedir. Yolsuzlukla etkin mücadele için buna zemin hazırlayan hukuki, idari ve kurumsal eksikliklerin giderilmesi, caydırıcı müeyyidelerin getirilmesi, etkin bir denetim mekanizmasının oluşturulması ve insan gücü kalitesinin geliştirilmesi gerekir. Kontrolsüz istisna uygulamalarına derhâl son verilmeli, yatırımcı kuruluşların tamamı kanun kapsamına alınmalıdır. Oysa, hizmetlerin doğru ve eksiksiz yürütülmesinde denetim vazgeçilmez bir yere sahiptir.

Kamu İhale Kurumu verilerine göre, 2015 yılında ihalelerin sadece yüzde 2,2’si denetlenmiştir. Denetimin yapılmadığı ihalelerde nelerin eksik ya da yanlış olduğu bilinmeyecek, ihale sürecinin iyileştirilmesi mümkün olmayacaktır. Kamu İhale Kurumu, ihale sistemine yönelik olumsuz müdahaleleri önleme ve sistemi geliştirmede etkin değildir. Kurum, icra bağımsızlığı içinde hareket edememekte, kuruluş gayesine hizmet eden bir yönetim sergileyememektedir.

Değerli milletvekilleri, finansal piyasalardaki derinlik ve ekonomik yapılardaki karmaşıklık güvenilir bilginin önemini artırmış, mali bilgilerin uluslararası seviyede karşılanabilir olmasını zorunlu hâle getirmiştir. Spekülasyonlara açık finansal piyasalarda özellikle küçük yatırımcının hakkının korunması ve güvenliğinin sağlanması, bu alandaki kurumlar aracılığıyla gerekli tedbirlerin alınmasını zorunlu kılmaktadır.

Bu bakımdan, Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun, finansal bilgilerin ölçülmesinde bağımsız bir güvence olması sağlanmalıdır. Kurumun, görevlerini yerine getirirken sektörün ilgilileriyle istişare etmesi katılımcılığı artıracak ve kamuoyunun bu konudaki kaygılarını da giderecektir.

Bu düşüncelerle konuşmamı bitirirken kurumların 2017 yılı bütçelerinin hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Böylelikle Milliyetçi Hareket Partisinin grup konuşmaları sona ermiştir.

Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.41

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.54

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40’ıncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.

Komisyon yerinde, Hükûmet yerinde.

Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yapılacak olan konuşmaları dinleyeceğiz.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ilk olarak Kocaeli Milletvekili Sayın Fatma Kaplan Hürriyet konuşacak.

Buyurun Sayın Kaplan Hürriyet. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz yedi dakika.

CHP GRUBU ADINA FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce, İstanbul Beşiktaş’taki patlamada şehit olan vatandaşlarımıza ve polislerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

“Eğer bir yerlerde bilime, demokrasiye, barışa, aydınlığa aç bir çocuk senin ışığını bekliyorsa sönmeye hakkın yoktur, ışıyacaksın, ölüme saniyeler kalmış olsa bile.” İşte bu sözlerin sahibi ve ömrünü cehaletle savaşa adamış sevgili Türkan Saylan -dün doğum günüydü- ışığıyla binlerce çocuğun hayatını aydınlatmaya devam ediyor. Kendisini buradan bir kez daha şükranla anmak istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, AKP, 2011 yılında “kadın” adını Bakanlıktan sadece isim olarak değil, bütün yönleriyle çıkardığından beri, kadının güçlenmesine yönelik politikaların hayata geçirilmesi yerine, aileyi güçlendirdiği varsayılan ancak aile içerisindeki kadını alçaltan politikalar dayatılmaya başlanmıştır. “Kadına şiddete sıfır tolerans” gibi laflara karşılık, maalesef, tolerans gösterilen tek şey kadına şiddet olmuştur. 2016 yılında, on bir aylık süreçte 236 kadın katledildi, 368 çocuğa yönelik cinsel istismar vakası medyaya yansıdı. Kasım ayında, otuz günde 35 kadın şiddete uğradı. Artık kadınlar aile bireyleriyle birlikte katledilir hâle geldi. en son 8 aile yakınıyla birlikte katledilen Gaziantep’teki Tuğba gibi.

Peki, ya, gözümüzden bile sakındığımız, eline diken batsa kalbimizin tam ortasına kurşun yemiş gibi hissettiğimiz çocuklarımız: Türkiye’de çocuk istismarıyla ilgili dava sayısı son on yılda 3 kat arttı. TÜİK verilerine göre, son on yılda 482.908 kız çocuğu evlendirildi. 2015’te 17 bin kız çocuğu doğum yaptı. Bu zihniyetin sorumlusu, gece yarısı önümüze koyduğunuz, çocuk evliliklerinin önünü açan, tecavüzü aklayan önerge sahibi sizin zihniyetinizdir.

Ne yazık ki bu önergeye karşı Sayın Bakanım, Aile Bakanı olarak sesiniz bile çıkmadı ama bakıyorum, Aile Bakanı burada yok maalesef ve ne yazık ki yine bu önergeye karşı bu Meclisin bir komisyonu olan Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonundan da bir çıt dahi çıkmadı. Daha da kötüsü, bu önerge nedeniyle UNICEF’in bizi kınadığı gün yurt dışında bu önergeyi savunan, propagandasını yapan üyeler vardı maalesef.

Manisa’da dört aylık hamile kadının spor yaptığı sırada saldırıya uğramasıyla ilgili olarak “Milletimizin içi rahat olsun, müdahil olduk, bu kişinin en ağır cezayı alması için biz de gerekeni yapacağız.” cümlesi bile müdahil olmadan gerçek cezanın verilemeyeceğini, bazı şeylerin üstünün örtülebileceğini düşündüren sebepler olduğunu gösteriyor bize. Her anlamda sömürülen, şort giydiği için tekmelenen kadınlarımızın, renkli dünyaları taciz, tecavüzle kararan çocuklarımızın yaşadıkları ortadayken, Ensar Vakfıyla ilgili davada Bakanlığın vakıf avukatlarıyla aynı safta yer almasını da tarihe not düştük, bilesiniz istiyorum.

Bakanlığın 2017 bütçesinin 20 milyar lirasının sosyal yardım harcamalarına ayrıldığını görüyoruz. Ancak, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğüne ise genel bütçenin sadece yüzde 3’ü kadar pay ayrıldı. Bu rakam Bakanlığın isminde bulunan “politika” geliştirmeye yetecek bir bütçe değildir maalesef. Oysa, kadın ve çocukları korumak evrensel bir davadır. İktidar bu konuyu ne kadar önemsediğini bütçe dağılımıyla bir kez daha göstermiş bulunuyor.

3 Aralıkta Otizm Eylem Planı kabul edildi, çeşitli açıklamalar yapıldı ama bu plan için tam üç yıl geç kalındı. Üç yıl önce de aynı plan açıklanmıştı ama şimdi, yine, aynı planı ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyorsunuz. Bütçeye bakıyoruz, otizmle ilgili maalesef yine bir bütçe ayrılmamış değerli arkadaşlar.

Statüleri gereği algıları yönlendirme olanaklarına sahip zihniyet sahipleri de maalesef “Kadın-erkek fıtratı gereği eşit değildir. Topluluk içinde kahkahayla gülmek iffetsizliktir. Hamile kadının sokakta dolaşması uygun değildir.” gibi söylemleri toplumun önünde sarf ediyor ve maalesef bu, kadının hayatına şiddet olarak yansıyor. Ayrıca, bu tür söylemler eşitsizliği normalleştirmekte ve kadınların kamusal hayata katılımını engellemektedir.

Bu kapsamda, sizin, AKP belediyesinin, Kütahya Belediyesinin evlilik yapan, yeni evlenen çiftlere dağıttığı bir kitaptan bahsetmek istiyorum değerli arkadaşlar: “Evlilik ve Aile Hayatı” Neden bahsediyor biliyor musunuz? Erkeğin cinsel fantezilerini kutsayan, kadının nasıl işve yapması gerektiğini anlatan -çok özür dileyerek söylüyorum ama, bu sizin dağıttırdığınız kitap söylüyor bunu- maalesef kadına davar muamelesinin yapılması gerektiğini söyleyen, hatta “Erkek ailenin çobanıdır.” denilen, ahlak ve vicdan dışı bir kitaptır bu arkadaşlar. Okudukça tüylerim diken diken oldu.

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) – Kitabı göster.

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) - Ne anlatıyor biliyor musunuz? Detayını okusam hepiniz domates gibi kızarırsınız. Sadece başlıklarından bahsetmek istiyorum. Gerdek gecesi detaylarından bahsediyor bu kitap. Cinsî münasebet adabından, cinsel faydalanma hakkından, bekâret hususiyetlerinden, kocaya itaatten, kocadan habersiz kadının dışarı çıkamamasından, kocası dövdüğünde işveli kıyafetler giyip, kadının kocasına kahve götürüp gönlünü almasından… “Çocuk doğuran sevimli kadınları alın ama bakire olsun.” diyen cümleleri içeriyor. Bu kitaba göre kadın fazla şikâyet etmemeli, kocasının hizmetini görmede maharetli olmalı. “Kocası arzuladığında kadınlık görevini yapmayan kadın, suçlu ve günahkârdır.” diyor, sizin bu kitabınız söylüyor. Çok özür dileyerek buradan bunları ifade etmek zorundayım. “Erkek kıskanç olmalıdır.” diyor.

Kadın itaatsizlik ettiğinde müeyyidelerden bahsediyor. “Bu müeyyidelerden bir tanesi de kadını dövmek.” diyor. Hangi hâllerde kadın dövülebilir, biliyor musunuz? “Erkeğin reisliğine isyan eden kadın dövülebilir. Kocası arzuladığı hâlde süslenmeyen kadın dövülebilir. Kocasının cinsî arzularını tatmin etmek istemeyen kadın -çok özür dileyerek söylüyorum ama söylemek zorundayım- dövülebilir.” diyor. “Bazen bir iki dayak işe yarar, kadına evin hâkimini hatırlatır, ilaç gibidir.” diyor.

Siz sığınma evlerini övüyorsunuz ya, maalesef diyor ki: “Evinden kaçan kadınlar için bir de belediye ve feminist dernekler İsveç modeli sığınma evleri açıyor.”

“Kadının çalışması faydasızdır. Kadın çalışma hayatına girerse kocasına karşı cinsel görevini yapamaz.” diyor. Hatta diyor ki: “İş yerinde mutlaka 2 kadından 1’i tacize uğrar, o yüzden, kırsın bacağını evinde otursun.” diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) – Daha neler söylüyor, neler söylüyor arkadaşlar.

Bu kitabı size bir okusam var ya, hiçbiriniz birbirinizin yüzüne bakamazsınız.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) - Tam ahlaksızlık, tam sapkın düşüncelerin yer aldığı bir kitap ve burada Sayın Bakana ve siz değerli milletvekillerine sesleniyorum: Belediyeniz hakkında mutlaka işlem başlatmak zorundasınız. Aksi takdirde, kadına karşı şiddetten bahsettiğinizde bu kitabı sizin önünüze atacağım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kaplan Hürriyet.

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) – Çocuk evliliklerinden bahsettiğinizde bu kitabı sizin gözünüzün içine sokacağım, bunu bilesiniz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu durumu takip edeceğiz, bilginiz olsun.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Kaplan Hürriyet, bahsettiğiniz kitabı görmedim, gerçekten doğruysa rahatsızlık verici bir şey. (CHP sıralarından gürültüler)

ERKAN AYDIN (Bursa) – Başkana ver Başkana.

ALİ YİĞİT (İzmir) – Başkana ver.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bir dakika, bir şey söylüyorum. Bunu birlikte takip etmeyi teklif ediyorum size.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) – Kesinlikle.

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ikinci olarak Tekirdağ Milletvekili Sayın Candan Yüceer konuşacak.

Buyurun Sayın Yüceer. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de İstanbul’daki hain terör saldırısında hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa dileyerek konuşmama başlamak isterim.

2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen değerli yurttaşlarımızı saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Kısa bir hatırlatma yapmakta fayda var diye düşünüyorum. Gerçi Sayın Bakan yok ve Genel Kurul şu an bomboş, Sayın Bakanın koltuğu da boş ama biz bunları konuşmaya devam etmek zorundayız. Bütçesi üzerine konuştuğumuz Aile ve Sosyal Politika Bakanlığı, 2011 yılında kararnameyle kurulmuş bir bakanlık. Sorumluluğunun ve sorunlarının büyük bir kısmını kadınlar oluşturmasına rağmen, adında “kadın” olmayan bir bakanlık. Hizmet verdiği binanın aylık kirası yaklaşık olarak 1 milyon civarında olan kiracı bir bakanlık. Yani sonuç olarak ne yasası ne binası ne de adında “kadın” olan bir bakanlık.

Tabii, Sayın Bakanın bu ilk bütçesi, ben öncelikle hayırlı olsun diyorum Sayın Bakana. Ama bir sitemimi de iletmek istiyorum. 65’inci Hükûmet kurulduktan sonra, Genel Kurulda Sayın Bakanın aldığı ilk söz, Cumhurbaşkanının “adam gibi ölmek, madam gibi ölmek” lafını hararetle savunmak içindi. Biliyoruz ki, iktidarıyla, muhalefetiyle Parlamentodaki tüm gruplar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına pozitif ayrımcılık uygularlar; Sayın Bakanı erkek egemen Kabinenin içinde ayrı bir yere koyarlar; bu alandaki sorunların çözümü için samimiyetle mücadele ettiğine, katkı verdiğine inanmak isterler. Toplumun, Parlamentonun ve özellikle bu ülke kadınlarının Sayın Bakandan beklentisi, Cumhurbaşkanının ayrımcı ifadelerine sahip çıkması değil, kadın haklarını savunmasıdır. Beklenti, Binali Yıldırım’ın, şort giydiği için saldırıya uğrayan, şiddete uğrayan bir kadının uğradığı şiddetle ilişkili olarak, saldırganı kastederek “mırıldanabilir” sözüne karşı “Hayır, isteyen dilediği gibi giyinebilir, kadınlar tercihlerinde özgürdür ve kimse de mırıldanamaz, homurdanamaz, saldıramaz.” demesidir. Beklenti, Manisa’da saldırıya uğrayan hamile kadının “Her yerim kapalıydı.” açıklaması yapmak zorunda kalmasını engellemektir. Şiddet mağduru bir kadının böyle bir açıklama yapmak zorunda hissetmesinin utancı sizlere aittir. Aladağ’da 11 kız çocuğu göz göre göre katlediliyorken yalnızca başsağlığı dilemekle, “Acımız çok büyük.” demekle olmuyor. Beklenti, bu canlar yitirilmeden, iş işten geçmeden “Biz bu çocukları yanlış ellere emanet ediyoruz, bu yanlışlığı ortadan kaldıralım. Bu sorumluluk bize aittir.” denmesidir. Beklenti, çocukken zorla evlendirilen, istismar edilen, sokağa, uyuşturucuya, çalışma hayatına itilen çocuklara sahip çıkılmasıdır.

Değerli milletvekilleri, vatana hizmet kriteri göz ardı edilerek, farklı şeref dereceleri uygulayarak muharip gazilerimiz arasında ayrım yapan, maluliyet oranı yüzde 60’ın altında kaldı diye gazilerimizi malul saymayan, şehitlerimiz, gazilerimiz arasında ayrım yapan iktidar, soruyorum, kimin iktidarıdır? Dirileri ayırdınız, ölüleri ayırdınız, sıra şehitlere ve gazilere mi geldi? Tüm gazilerimiz ve şehitlerimiz, vatan, millet uğruna aynı fedakârlıkla, aynı cesaretle canını ortaya koyandır. Bugünün, o günün, buranın, oranın şehidi, gazisi diyerek onları ayıramazsınız.

Hâlâ, maalesef, kamuya ait alanlarda olsun, eğitimde, kentsel planlamada olsun engelliler yok sayılıyor. Eğer engellilere insan onuruna yaraşan bir yaşam sunamıyorsak, onların çalışma hayatının içinde yer almalarını sağlayacak şartları sağlayamıyorsak, sosyal devlet kavramını sadece yapılan yardımlara indirgediysek, bu devlet sosyal devlet değildir ve sosyal adaleti sağlayamıyordur. (CHP sıralarından alkışlar)

Engelli vatandaşlarımızın iradesini sandığa yansıtmasının önündeki engellerini kaldırmayan devlet, soruyorum buradan: Kimin iktidarıdır bu? Vallahi, kimin iktidarı olduğunu bilmiyorum ama halkın iktidarı olmadığını da biliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakanın bakanlık koltuğuna oturmasından bu yana, mayıs ayında 22, haziranda 15, temmuzda 17, ağustosta 33, eylülde 35, ekimde 35, kasımda 28 kadın öldürüldü. Sayın Bakan o koltuğa oturduğundan bu yana 185 kadın gencecik yaşlarda hayattan koparıldı.

Çocuk istismarının yalnızca yüzde 10’unun adli mercilere intikal ettiği bir Türkiye'de, ağustos ayında 23, eylül ayında 15, ekim ayında 29, kasım ayında 100 çocuk istismara uğradı. Bunlar sadece birer rakam değil, hepsinin birer adı, birer yaşamı ve hayalleri vardı. Bunlar nasıl ki birer rakam değilse, birer yaşamsa, bütçeler, kamu bütçeleri de sadece rakamlardan oluşmazlar; her bir kalem iktidarın politikalarını, tercihlerini, hedeflerini, neyi öncelediğini, neye değer verdiğini neye vermediğini gösterir.

Kadının Statüsü Genel Müdürlüğüne ayrılan bütçe, maalesef, en az bütçe. Tabii, bu tesadüf değil, bu bir zihniyetin yansıması. Biz hâlâ aileyi güçlendirecek politikalar yapıyorsak, kadını narin, zayıf, güçsüz olarak görmeye, aile içinde tarif etmeye devam ediyorsak, maalesef, olacağı bu; iktidar da kadını evin süsü olarak görüyor ve çalışma hayatından uzaklaştırıyor. Kadınları yoksullaştırıyorsunuz, toplumu yoksullaştırıyorsunuz, sonra da “2002’de 1,4 milyar olan sosyal yardım 2016’da 35 milyara çıktı.” diye övünüyorsunuz. Aslında yoksulluğun ne kadar yaygınlaştığının ve kalıcı hâle geldiğinin de itirafı bu.

Son olarak, Victor Hugo’nun bir sözü var, bizim aramızdaki zihniyet farkını çok net ortaya koyuyor, “Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, bizse ortadan kaldırılmış yoksulluk.” diyor.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yüceer.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına üçüncü olarak Antalya Milletvekili Sayın Çetin Osman Budak konuşacaklardır. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Budak, süreniz dokuz dakika.

CHP GRUBU ADINA ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; Gümrük ve Ticaret Bakanlığının 2017 bütçesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, 10 Aralık Beşiktaş şehitlerini burada saygıyla anmak istiyorum. Gencecik fidanlarımızı, 20 yaşında, 22 yaşında, 18 yaşında fidanlarımızı orada inanılmaz bir patlama ve pis bir terör örgütünün yaptığı bir tuzakla toprağa gönderdik, genç yaşta, genç yaşta toprağa gönderdik ve şöyle bir bakıyorum: 7 Hazirandan sonra -hatta 5 Hazirana da gidebilirsiniz- bombalı patlama sayısı 24 olmuş. Burada kaybedilen gepegenç fidanlarımızın sayısı da 424’e yükselmiş ve böylesine büyük bir yara; aynı zamanda ve yine 7 Hazirandan sonra 800’e yakın şehit vermişiz; hepsi batıya gelmiş. Ben buradan hepsine Allah’tan rahmet diliyorum.

Şimdi, böylesine bir kaosun içinde ekonomi konuşmanın ne kadar zor olduğunu takdir edersiniz ama aslında bütün sorunların başında ekonomiyle ilgili, yoksullukla ilgili çok ciddi sıkıntıların olduğunu da burada ifade etmek istiyorum. Hepsi birbiriyle ilintili. Eğer ekonomi çok kötü bir şekilde idare edilirse sonuçta açlık sınırında, yoksulluk sınırında yaşayan birçok insan yapacak bir şey bulamaz; ya gidiyor intihar ediyor ya çıkıyor dağa. O yüzden, burada, özellikle ekonomiyle ilgili söyleyeceğim rakamlara dikkatle bakmanızı rica ediyorum.

Şimdi, geçtiğimiz günlerde şu söylendi: “15 Temmuzdan sonra ekonomimizin bütün temelleri son derece sağlam. Zaten döviz rakamlarına, ekonomi rakamlarına bu yansıyor.” dendi. O zaman dolar 2,90’dı; şimdi, bugün, şu anda 3,50-3,60’ı gördü arkadaşlar. E peki, hangisi doğru? “Ekonominin temelleri sağlamdı.” açıklaması yapan bugünkü bakanlarımızdı; ekonominin bugünkü geldiği noktada, rakamların bu seviyede olmasını söyleyen yine sayın bakanlar. Hangisi doğru? Acaba bu ekonomi doğru yönetiliyor mu?

Şimdi, esnafla ilgili de şunu söylemek istiyorum: Paket arkasından paket açılıyor. Nedir? İlk önce söylenen, kendi seçim bildirgelerinde de olan, esnafla ilgili 30 bin liralık faizsiz kredi meselesi. Net olarak burada şunu ifade etmek istiyorum: 2 milyona yakın esnaf var arkadaşlar. 2 milyona yakın esnafın sadece 48 bini bu krediden faydalanmış ve bu 48 bin kişiye şunları da ilave etmek lazım: Daha yeni şirketini açmış, riski, daha doğrusu, sicili hiçbir şekilde zedelenmemiş olanlar aldı. Bunlar kim? Bunlara da baktık. Bunlar, yeni firma açan yandaşlar olarak gözüküyor; 48 bin kişi sadece ve 30 bin liradan faydalanan kesim bunlar.

Peki, bir şey daha: Adalet ve Kalkınma Partisinin milletvekili bir arkadaşımız -burada- TESKOMB’un Başkanı ve üç kurumdan; Mamak’tan, Ankara ilden ve TESKOMB’tan maaş alıyor arkadaş. Bunu Genel Başkanımız ifade etmişti, grupta bunu ifade etmişti. Ben soru önergesi verdim, rakam istedik. 70-75 bin lira gibi bir rakama ulaşıyoruz ama maalesef soru önergesine cevap verilmedi.

Bakın arkadaşlar, şimdi, milletvekili arkadaşımız bir de buradan maaş alıyor; bir de emekli, oradan maaş alıyor. Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birliklerinin başında; burada karşımızda tebessüm eden arkadaşımız var, tebessümle beni dinliyor. Şimdi, düşünün esnafı. Esnaf, kredi kefalet kooperatifine giderken “Ben siyasi tavrımdan dolayı kredi alabilir miyim, alamaz mıyım?” düşüncesinde olsa bile bu büyük bir sıkıntıdır ama maalesef böyle oluyor. Burada adaleti nasıl dağıtıyorsunuz, ben onu merak ediyorum. Burada, kapıya gelmiş 2 milyona yakın esnaf var ve 48 bin kişiye kredi vermişsiniz. Bakın, açıklama şöyle yapılıyor Sayın Bakanım, bu kredi açıklaması 16 Aralıkta yapılıyor arkadaşlar, 16 Aralıkta “Bu sıfır faizli krediyi serbest bırakıyoruz.” diyorlar. Fakat, orada bir madde var, “1 Aralık öncesinde kredi borcu olmaması gerekir.” diyorsunuz. Ama, esnafın tamamının kredi borcu var, tamamının. Esnaf, kredi kooperatiflerinden kredi almış ya da bankadan kredi almış. E zaten buraya kadar, gırtlağına kadar borç içinde. Bu esnafın, esnaf kredi kooperatiflerinden kredi alabilmesi mümkün mü? O zaman, sicil affını hızla yerine getirmeniz gerekiyor.

Aslında, bu son paketle birlikte… Son bir paketiniz daha var, “sıfır faizli kredi”, “sıfır faizli 50 bin liralık kredi” diyorsunuz ama esnafın sicili bozuk. Bankaya gidiyor, kapı duvar; kredi kefalet kooperatifine gidiyor, kapı duvar. E nasıl kredi alacak? Yani, öyle bir noktaya gelmiş ki Kocaeli’den geçen gün bir taksici esnafı arkadaşımız aradı, durumunu anlattı. “Benim bir taksim var, evim kira. Kredi kefalet kooperatifine gittim, kredi istedim çünkü bankalar vermiyor, sebep olarak da ‘Senin senedin protesto olmuş, ödemelerini yapmıyorsun, çekin karşılıksız çıkmış.’ diyorlar. Gittim kredi kefalet kooperatifine, benden teminat istedi yani ipotek, kefalet istedi. E yok ki; ne vereyim? O yüzden, ben sizden benim ne yapacağımla ilgili bir yaklaşım bekliyorum.” dedi. E tabii, diyecek lafımız yok, biz iktidar değiliz, iktidar burada. On dört yıldır Türkiye’yi idare eden, yöneten sizlersiniz; oraya cevap verecek olan sizsiniz, mekanizmalar sizin elinizde. Dedi ki: “Benim son çarem, arabayı götüreceğim Kocaeli’nin meydanına, kendimle birlikte arabayı yakacağım.” Bunun neresinde adalet var? Bunun neresinde kalkınma var arkadaşlar? Adalet ve Kalkınma Partisi burada. On dört yıldır ülkeyi yönetiyorsunuz.

Bakın, arkadaşlar, şimdi, burada -hızlıca söyleyeyim, sürem de kalmadı- KOBİ’ler, esnaf borç batağında diyoruz ya bunu da dayanak gösteriyorum: Karşılıksız çek ve protestolu senet tutarı 2009 yılından bu yana en kötü seviyesinde. Protestolu senet tutarı Ocak 2015’te 7,9 milyarmış, bu yıl 9,6 milyar. Karşılıksız çek Ocak-Kasım 2015’te 24,6 milyar, bu yıl 25,5 milyar TL’ye çıkmış. 2011’de 5,2 milyarlık borç için 167.358 KOBİ takibe düşerken Ekim 2016 itibarıyla takibe düşen borç 20,5 milyara, takibe düşen KOBİ sayısı ise 323.725’e çıkmış, takibe düşen kredi oranı da yüzde 3,1’den yüzde 5’e çıkmış.

Şimdi, değerli arkadaşlar, tablo bu. Bu tablo bugün olmadı. Bakın, AVM meselesiyle ilgili 7 kanun teklifi dönemin başbakanının önünde sümen altında kaldı, 7’ncisi çıkarıldı. Şimdi şuradan, Farabi’den örnek vereyim: Zincir marketler… 500 metre uzunluğundaki sokakta 3 zincir market var; büfenin sağına bir zincir market, bakkalın soluna bir zincir market, adamı boğuyorlar. E şimdi esnafın işsizliğinden bahsediyoruz. Esnafa işsizlik sigortasını getirin demiştik, inşallah getireceksiniz, Sayın Bakan da burada. Bir yığın sorun.

Zaman dar, elli bir saniye kalmış.

Sadece, Maliye Bakanımız da buradayken, 2014 affında -ki bu 6’ncı, 7’nci af- 67 milyar lirası vergi, 32 milyar lirası SGK primi olmak üzere vatandaşın toplam borcu 99 milyar efendim; 2016 Ağustosunda yeni af kanunu yapılırken -Sayın Bakanın resmî açıklaması- 90 milyarı vergi, 67,7’si SGK primi olmak üzere 157 milyar. Affın sonuçları ne? 77,6 milyar lira borç yapılandırılmış, yaklaşık yarısı, 90 milyar liralık vergi alacağının yüzde 51’i olan 46 milyar lira yapılandırılmış, bu kapsamda 4,1 milyar tahsil edilmiş. Eğer -ki zaten 6 defa vergi affı yapılmıştı- esnafın, tüccarın, iş dünyasının durumu iyi olmuş olsaydı bu yaptığınız -son derece de doğru aslında- yapılandırmaya herkes koşarak giderdi ama şu anda yarısı bile gitmemiş, öbür yarısı zaten evine ekmek götüremiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) – Mevcut yarısı zar zor yapılandırdı, o taksitleri nasıl ödeyeceği belli değil.

Hepinize çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Budak, sağ olun.

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – İsmimle hitap etti, yanlış beyanda bulundu, iki dakika cevap vermek istiyorum.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) – İsim söylemedim Başkanım.

BAŞKAN – Sizin hakkınızda mı?

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Evet.

BAŞKAN – Sataşmadan mı söz istiyorsunuz?

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Sataşmadan efendim.

MUSA ÇAM (İzmir) – Düzeltme yapmak istiyor.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Düzeltme yapmak istiyor Sayın Başkan, yerinden, 60’dan verebilirsiniz; bir hakarette bulunmadı.

BAŞKAN – Sayın Milletvekili, açıklama yapacaksanız yerinizden yapmanız gerekiyor.

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Hayır efendim. Yani tebessüm ederek, beni göstererek söyledi.

BAŞKAN – Siz yerinizden bir dakika bir açıklama yapın lütfen. Adınız geçmedi çünkü o yüzden…

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – “TESKOMB Başkanı” dedi Başkanım.

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Sayın Başkanım, benim burada gülümsediğimi söyledi ve beni göstererek işaret etti, yanlış bilgiler verdi.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – “TESKOMB Başkanı maaş alıyor, milletvekili maaş alıyor.” dedi. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Benim hakkımda yanıltıcı bilgiler verdi.

BAŞKAN – Adınızı söyledi mi?

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Beni gösterdi efendim.

BAŞKAN – Peki, buyurun.

IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

6.- Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgül’ün, Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak’ın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; tabii, değerli arkadaşım keşke bunları daha önceden bana sorarak konuşsaydı Genel Başkanına yanlış bilgiler vermezdi. Ben Grup Başkanımız Sayın Engin Bey’le bunları çok konuşuyorum. İçinizdeki bütün arkadaşlar da tanır.

Benim maaşlarımla ilgili bir şey öğrenmek istiyorsanız… Geçen sene sizin bir arkadaşınız burada oturuyordu, milletvekili; 3 dönem milletvekilliği yaptı, Mehmet Ali Susam, İzmir Milletvekili. O ne alıyorsa ben de onu alıyorum. O da başkanken burada milletvekiliydi. Ama öbür kredilere gelince… Benim maaşımı 1 milyon 300 bin kişi belirliyor, genel kurullarında belirliyor. Onun ismini de… Pek o kadar değil ama dedikleriniz yanlış. Ben çıkıp da “Genel Başkanım şunları şunları dedi.” diye de bir polemik konusu yapmadım bunları hiçbir yerde -grup başkanımıza da söyledim bunu- yapmam da. Ama esnaf… 30 bin liralık kredinin toplam parası 1,5 milyar liraydı ve hepsi dağıldı. “Kime verdin?” diyorsanız Cumhuriyet Halk Partisinden 100 kooperatif başkanı var, 1 de Buca Kooperatif Başkanımız, milletvekiliniz; ona sorun, kime veriyorsa biz de onlara verdik. Bir kere kredi veren kuruluş biz değiliz. Nasıl bileceğim bu karşıdan gelenin hangi partili olduğunu? Biz on sene içerisinde 1 milyon 100 bin kişiye kredi verdik. Bizim sayemizde gerçekten de esnaf en iyi günlerini yaşadı. Bakın, son verdiğimiz kredi miktarı 20 milyar lira yani 20 katrilyon lira. Bu 20 katrilyon lira ne biliyor musunuz sayın milletvekilim? 2000 yılının Türkiye bütçesi.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Toplam maaşı söylemediniz.

ABDULKADİR AKGÜL (Devamla) - Bugün biz sadece esnafa veriyoruz, inanın.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – 75 bin lira maaş aldığınızı söyledi, doğru mu bu?

ABDULKADİR AKGÜL (Devamla) - Ben yalan dedim.

ERDİN BİRCAN (Edirne) – Sizin esnaf ile bizim esnaf farklı mı?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ne kadar alıyorsunuz, onu söyleyin.

ABDULKADİR AKGÜL (Devamla) - Ben onlara olmadığını söyledim. Milletvekiliniz ne kadar alıyorsa onu söyledim.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Mehmet Ali Susam’ın aldığı kadar alıyormuş.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Almıyor Susam.

Merak ediyoruz ne kadar aldığınızı.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – “Üç dönem almış.” diyor, o da almıyor o zaman.

ERDİN BİRCAN (Edirne) – Sizin esnaf farklı mı? Bizimkiler battı, sizinkiler battı mı?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

ABDULKADİR AKGÜL (Devamla) - Onun için beni 1 milyon 100 bin kişi seçiyor. 1 milyon 100 bin kişinin benimsediği…

Evet, saygılar sunarım efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Budak…

ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) – Efendim, burada yalnız bir açıklama yapmam gerekiyor. “Sizin milletvekiliniz de…” dedi, burada bir sataşma var, arkadaş yok ama konuyu açan benim, ben bu konuyla ilgili bilgi vermek istiyorum.

BAŞKAN - Şimdi, sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partili bir milletvekilinin adını sarf etti ama hakaret edici bir şey söylemedi.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) – Efendim, ayrıca bana da, beni de işaret ederek…

BAŞKAN - Eğer söylediyse zaten grup başkan vekiliniz buna cevap verir.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) – Efendim, siz söz verdiniz, “yerinizden” dediniz.

BAŞKAN - Sayın Budak, sizinle ilgili olarak adınızı geçirerek…

ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) – Bana bakarak dedi ki: “Ben böyle bir rakam almıyorum.” Sordu arkadaşlarım, rakamı da ifade etmedi. Yani, benim yalan söylediğimi ifade etti, ben onun için iki dakika söz hakkımı kullanmak istiyorum.

BAŞKAN – Sizin yalan söylediğinizi iddia etmedi, sadece kendi durumundan bahsetti.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) – Efendim, başka nasıl söylenir? Kibarca bu.

BAŞKAN – Ama, Sayın Budak…

Buyurun, lütfen iki dakika. (CHP sıralarından alkışlar)

7.- Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak’ın, Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgül’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) – Efendim, şimdi, benim söylediğim net, anlaşılır bir şey. 1 milyon 507 bin yanılmıyorsam son rakamlar, esnaf kredi kooperatiflerine ya da esnaf odalarına kayıtlı olan sayı, 48 bin kişiye vermişsiniz; birincisi bu. Seçim bildirgenizde bir kere “tüm esnaflara 30 bin lira faizsiz kredi” diyorsunuz. Önce bunu bir anlayalım. Esnaf 48 bin kişi ve sicil affı da çıkmadığı için herkesin sicili bozuk, önce bunun çıkması gerekir dedik, Sayın Bakana söyledik, herkesin sicili bozuk. Şurada esnaflar da bizi seyrediyor. Adam “Kendimi yakacağım.” diyor. Nerede? Kocaeli’de. O orada duruyor arkadaş, ismi bende saklı, “Ben kendimi, arabamı yakacağım.” diyor; bir.

İki: Size buradan arkadaşlar da sordu. Ben soru önergesiyle sizin aldığınız, 3 kurumdan aldığınız maaşı sordum. Siz cevap vermediniz ama ben bir araştırma yaptım. Nereden yaptım? İzmir’den yaptım. Nereden yaptım? Ege’den yaptım, Karadeniz’den yaptım. Ortalama maaş 10 bin lira, oradaki ilçe beldelerinde bile ortalama maaş 10 bin lira.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Toplam?

ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - Şimdi, bakıyorsunuz, sizin aldığınız 70-75 bin lira –her neyse siz ifade edin doğrusunu ki gelmedi cevap, 70-75 bin lira değilse verin doğrusunu- bir de buradan maaş alıyorsunuz, bir de oradan yani esnafın durumu ortada, esnaf kendini yakıyor; bir. (CHP sıralarından alkışlar)

İki: İzmir’deki arkadaşımızdan bahsettiniz, geçen dönem milletvekili olan, o onursal başkan olarak o görevi bıraktı ve milletvekilliğini yaptı.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Maaş almadı.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - Burada arkadaşlarım, İzmir milletvekillerimiz burada.

ALİ YİĞİT (İzmir) – Onursal başkan olarak kaldı, maaş almadı.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - Maaş da almadı, siz alıyorsunuz, çevrenizde esnaftan...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şahsiyatla uğraşmayın lütfen.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - ...gelen aldığınız paylarla altınızda lüks araba, bütün personel emrinizde, milletvekili maaşınız var, emekli maaşınız var, esnafın durumu da ortada.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, burada söz alıp konuşan sayın milletvekilleri genellikle 2 maddeye dayanarak söz taleplerinde bulunuyor. Bunlardan bir tanesi kısa açıklama talebini içeren 60’ıncı madde, diğeri de şahsına sataşılmış olan bir durum söz konusuysa 69’uncu madde.

Şimdi, şöyle bir uygulama yerleşmeye başladı: İstediğimiz kadar milletvekiline, talepleri doğrultusunda hepsine söz vermek isteriz ama sataşma olmadığı hâlde sadece iki dakikalık konuşmayı kürsüden yapma anlamında “Şahsıma sataşma var.” diye 69’uncu maddeye dayanarak söz isteyen sayın milletvekilleri oluyor. Lütfen, İç Tüzük’ü yeniden okuyalım, açıklama yapmanız gerekiyorsa bunu tabii ki yerinizden yapmanız doğrudur. Örneğin son konuşmacımız olan Budak, sataşmadan dolayı iddia ettiği fikirlere cevap vermedi, sadece açıklama yaptı yani 60’a göre bir açıklama yaptı. Lütfen, bu 2 madde arasındaki ayrıma dikkat edelim ve ayrımı gözetelim lütfen.

Siz ne diyeceksiniz Sayın Akgül?

Buyurun.

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Şu andaki konuşmaları tam bir sataşmaydı Sayın Başkan.

BAŞKAN – Şimdi, bakın, ne dedi şahsınızla ilgili olarak?

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Bir kere söylediği maaşın yarısı...

BAŞKAN - Şahsınızla ilgili olarak şahsınıza ne sataşmasında bulundu?

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Bir kere maaşımı konuştu, maaşımı ben Genel Kurula hesap veririm; bir.

ERDİN BİRCAN (Edirne) – Maaşını açıklasın, doğru diyor, maaşını açıklasın.

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Söylediğinin yarısının yarısı değil.

ERDİN BİRCAN (Edirne) – Maaşı da söylüyor.

BAŞKAN – Tamam, bunu mu söyleyeceksiniz?

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Söylediğinin yarısının yarısı değil.

BAŞKAN – Bir dakika yerinizden söz veriyorum, açıklama yapın lütfen.

Sisteme girin.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ama, Sayın Başkan, demin de bunun için söz almıştı, söylemedi.

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Ne demek söylemedi?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

ERDİN BİRCAN (Edirne) – 5 maaşı birden! 5 maaş!

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Toplam!

BAŞKAN – Hiç duymuyorum sizi, duymayacağım da…

ERDİN BİRCAN (Edirne) – 5 maaşını birden açıklasın.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Toplam maaşı istiyorum, toplam maaş.

BAŞKAN – Buyurun, yerinizden bir dakika.

Bundan sonra böyle olacak arkadaşlar, sayın milletvekilleri. Lütfen dikkatli olalım.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

5.- Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgül’ün, Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Sayın Başkanım, şimdi, tabii, ben 2007’de milletvekili oldum, TESKOMB’u olduğu gibi bıraktım 2011’e kadar. Mehmet Ali Susam benim başkanımdır, bana bağlı bir başkandır, milletvekilidir. Çok iyi biliyorum, kendisini de iyi biliyorum. İyi de bir arkadaşımızdır, çalışkan da bir arkadaşımızdır. Ben ona karşı herhangi bir şey söylemedim.

ERDİN BİRCAN (Edirne) – Maaş, maaş!

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Maaşı da alacak çünkü komşusunu dahi icraya verip devletin parasını tahsil eden insanlar bunlar.

Şimdi, Antalya’dan o kadar çok telefon geliyor ki bu arkadaş için “Bizim maaşımıza mı göz dikti?” diye. Değil, öyle bir şeyler değil, orada belki bir hesabı vardır Antalya’da.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Var, var, ben biliyorum.

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Başkanım, biz son on sene içerisinde 1 milyon 300 bin esnafa kredi vermişiz yüzde 5’le.

ALİ YİĞİT (İzmir) – Maaşı söyle, maaşı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Bu kooperatif başkanları bin tane…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Maaşı söyleyin!

ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) - Bakın, hiçbir yerde…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, teşekkür ediyorum, konuyu kapatıyorum. Maaş tartışmanız gündemimiz değildir, asla söz vermeyeceğim. Lütfen dışarıda halledin konuşmanızı.

MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) – Başkanım, burada olmayan bir milletvekili arkadaşımızla ilgili töhmet altında bırakıyor. Kendisi aldığı maaşı bıraksın.

ALİ YİĞİT (İzmir) – Başkanım…

ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Hayır, hiç töhmet altında bırakmadı, “Son derece saygım var.” dedi ismini söyleyerek, “Benim ağabeyimdir.” dedi. Son derece saygılı bir açıklama yaptı.

ALİ YİĞİT (İzmir) – Ama, orada yanlış bir şey söyledi Başkanım.

ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) – Sayın Başkanım, “Antalya’dan telefonlar geliyor.” deniyor yani “Bizim maaşımıza mı göz dikti?” deniliyor. Bu konu açıklamaya muhtaçtır efendim.

BAŞKAN - Asla söz vermeyeceğim, lütfen… Bu bağış tartışmasını kulislerde devam ettirebilirsiniz. Bizim gündemimiz bu değil, lütfen…

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 433) (Devam)

2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)

A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI (Devam)

1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)

1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) REKABET KURUMU (Devam)

1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Kazım Arslan konuşacak.

Buyurun Sayın Arslan. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz yedi dakika.

CHP GRUBU ADINA KAZIM ARSLAN (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bütçesi üzerine söz aldım. Hepinizi öncelikle sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Ayrıca, 10 Aralıkta canice Beşiktaş’ta şehit edilen polislerimizi ve şimdiye kadar vatan uğruna canını siper etmiş olan askerlerimizi ve bütün şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum. Ulusumuza başsağlığı diliyorum. Artık bu tür olayların yaşanmaması için siyasi iktidarın daha temkinli, daha dikkatli güvenlik önlemlerini almasını ve bu olayların cereyan etmemesini diliyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün, sanayicimizin, esnafımızın, ihracatçımızın en büyük kaygı kaynağı terördür ve bu nedenle ortaya çıkan güvensizlik ortamıdır. Piyasalarda tam bir güvensizlik hâkimdir. Bu güvenin bir an önce sağlanmasına ihtiyaç vardır, iş dünyası da bunu sabırla beklemektedir.

Siyasi iktidar, PKK’yla başlattığı çözüm sürecini tam bir çözümsüzlük içine sokmuş, terör örgütünü muhatap alarak affedilmez siyasi hataların gölgesinde ülkemizi derin bir ekonomik ve siyasi krizin içine sokmuştur. İktidara geldiğinizde yalnızca PKK terör örgütü vardı, sayenizde ve sizin beslediğiniz FETÖ ve IŞİD gibi örgütlerle, devletimizin başına, milletimizin başına 2 tane daha terör örgütü baş belası olmuştur. (CHP sıralarından alkışlar)

Ülkemizin doğusundan batısına kadar her bir dükkân, her bir işletme istisnasız her tüccar ve sanayici yüreği ağzında, yarınından kaygılı bir şekilde yaşamını ve işini sürdürmeye çalışmaktadır. Her bir esnaf, tüccar ve sanayicimiz bugün gelinen noktada terörün maliyetine, bu duruma en ağır şekilde katlanmaktadır; maalesef, böyle bir ortamda da yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Devleti yönetenlerin vurdumduymaz açıklamaları, hesap vermekten uzak ve terörü olağan sayan sözleri iş dünyasının sabrını da zorlamaktadır. Her şeyi normalmiş gibi sayıp hiçbir siyasi sorumluluk taşımayan bakanlarımız, bu kadar olup bitenden sonra sessiz kalmayı, maalesef, tercih etmişlerdir. AB ülkelerindeki terör saldırılarından sonra Fransa’da, Belçika’da, Londra’da bakanlar istifa etmiş ama maalesef, ülkemizde hiçbir bakan istifa etmemiştir.

Değerli milletvekilleri, iktidarın her bir hatasının, bugün, FETÖ’yü, PKK’yı, IŞİD’i ülkemizin ekonomisinin ve can ve mal güvenliğinin başına bela ettiği bir gerçektir. Ülkemizin itibarını ve imajını da zedelemiş, turistlerin gelmesine de engel olmuştur. Bugün turizm alanında, gerçekten. Türkiye'nin kaybı önemli bir rakam noktasına gelmiştir. Hatalı dış politika yüzünden tarımdan sanayiye, ticaretten turizme kadar geçimini barışa, üretime, saygın bir ülke olmaya borçlu olan tüm iş dünyamız açıkça sıfırı tüketme durumundadır. Ticaretle uğraşanlar, bugün artık iktidarın hatalarının maliyetini daha fazla taşıyamayacak duruma gelmiştir. Yapılan ağır hataların ve ihmallerin bedeli ülkemizde çok ağır bir şekilde hissedilmekte, ekonomik krizle birlikte toplumsal bir kaos da yaşanmaktadır; Türkiye gerçekten, bugünkü bu durumdan bir an önce kurtarılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; gümrüklerin şeffaf olması gerekmektedir. Çıkarılan yönetmeliklerle ve genelgelerle her değişiklik mutlaka ve mutlaka Resmî Gazete’de yayımlandığı gibi, özellikle, gümrükle iş yapanların da e-maillerine iletilmek suretiyle, hangi konuda hangi değişiklikler yapıldığı konusunda mutlaka bildirimde bulunulmalıdır; böylelikle, vatandaşın ve gümrükte işi olan arkadaşlarımızın, vatandaşlarımızın işlerini daha iyi takip etme olanağı sağlanmalıdır. Tek Pencere uygulamasına önem verilmelidir. Gümrüğe gelen her bir vatandaşı kapı kapı dolaştırmak yerine gümrükte bitebilecek bir şekilde işlerin takip edilmesi, ihracatçıya ve ithalatçıya gerçek anlamda bir kolaylığın sağlanmasına ihtiyaç vardır Sayın Bakan.

Yap-işlet-devret modeliyle limanlarımızı özelleştirdiniz, bu özelleştirmeyle birlikte belki Bakanlığınızın yükü hafifledi ama ihracatçının ve ithalatçının yükü maalesef hafiflemedi. İhracatta ve ithalatta istenilen fiziki kontrol sebebiyle bu limanlarda özellikle 250 ila 400 dolar arasında ek ücret istendiği görülmektedir. Bunun bir an önce en aza indirilmesi, hatta kaldırılması gerekmektedir.

Tatil günleri ve mesai dışı ihracatlardaki işlerde yavaş bir işleyiş vardır. Bunun yeniden gözden geçirilmesine ihtiyaç vardır. Bunu bu şekilde sürdürdüğümüz takdirde birçok ihracatçımızın ve ithalatçımızın gerçekten zor şartlar altında bu işleri yapacağı açıklıkla ortadadır.

Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakan; gümrükte yaşanan ihtilaflarda objektif değerlendirmeler mutlaka öne çıkarılmalıdır. Mahkemelerden birçok örnek kararlar çıkarılmasına rağmen, hâlen birçok ihtilafın yaratılmasına olanak sağlayacak bir yapı vardır. Bu yapının bozulması için bir kurul oluşturulmalı, bu kurul hem müfettişler hem avukatlar vasıtasıyla değerlendirmeli artık bu ihtilaflara son verilmelidir diyorum; hepinizi tekrar saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Arslan.

Şimdi de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Uşak Milletvekili Sayın Özkan Yalım konuşacak.

Buyurun Sayın Yalım. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz yedi dakika.

CHP GRUBU ADINA ÖZKAN YALIM (Uşak) – Sayın Başkan, Değerli Divan, çok değerli çalışma arkadaşlarım ve de ekranları başında bizi izleyen bütün vatandaşlarımıza saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Sözlerimize başlamadan önce, ilk önce, başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün şehitlerimize ve 10 Aralıktan önceki şehitlerimize ama en son 10 Aralıktaki polis şehitlerimize buradan Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve de yaralılara da acil şifalar diliyorum.

Değerli arkadaşlar, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bütün terör örgütlerinin karşısındayız; başta PKK, TAK, IŞİD, DEAŞ, aklınıza hangi terör örgütü gelirse gelsin. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim, Türkiye Cumhuriyeti’ni sonuna kadar savunacağımızı ve de bütün terör örgütlerinin karşısında olduğumuzu tekrar beyan etmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Evet, sözlerime başlamadan önce bir mesajı okumak istiyorum, gerçi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız şu anda burada değil. Biraz önce Kütahya Emet ilçesinden birkaç tane vatandaşımız aradı. Emet ilçesinde, yaklaşık 50 bin kişinin yaşadığı ilçenin sınırları içerisinde, devlet hastanesinde uzman doktor olmadığından dolayı ciddi derecede sıkıntı çekmektedirler çünkü bütün doktorların malum neden alındığını biliyorsunuz. Buradan hem Sayın Sağlık Bakanımıza hem de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanına, bir an önce, Emet ilçesine uzman doktor atamaları gerektiğini özellikle belirtmek istiyoruz.

Sayın Gümrük Bakanımız, gümrüklerde çalışan değerli arkadaşlarımızın birkaç tane özellikle beyan etmek istedikleri mesajı var, onu da size geçmek istiyorum:

Bir kere, yaklaşık 5-6 tane gümrükte çalışan arkadaşlarımızla ve yetkililerle görüştüm, ciddi derecede personel eksikliği var ve de yöneticiler, tek tip personel olsalar daha verimli olacaklarını özellikle belirtiyorlar.

Devlet kurumları içinde sosyal tesisleri olmayan tek kurumun Gümrük Bakanlığı olduğunu özellikle belirtiyorum, çalışan kişiler bu tip bir mesaj geçtiler.

Ve de polis arkadaşlarımıza uygulanan 3000 ek göstergenin -gümrükteki arkadaşlarımızda şu anda 2200- onlara da verilmesi gerektiğini özellikle belirtiyorlar.

Son olarak da özellikle narkotik vesaire takipçiliği yaptıklarından, görevleri boyunca taşıma ruhsatlı silahları var ama bundan sonra da, emekli olduktan sonra da aynı silahlarıyla devam etmek istiyorlar; bu mesajı da geçmek istedim.

Evet, değerli arkadaşlarım, ülkemiz maalesef ekonomik ve sosyal bir kriz döneminden geçiyor. On dört yıllık yönetiminde vatandaşlarımıza pembe tablolar çizerek vatandaşlarımızı ülkemizin her alanda güçlendiğine inandırdığını düşünen AKP iktidarı, bunun bir boş rüyadan ibaret olduğunu elbette anlayacaksınız.

AKP iktidarı “sınır komşularımızla sıfır sorun” politikasıyla yola çıkmış ancak yapılan yanlış politikalar sonucu neredeyse problem yaşamadığımız sınır komşumuz kalmamıştır.

Değerli arkadaşlarımız, özellikle biraz önce Sayın Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Budak Beyefendi gerekli bilgiler verdi, ben de katkı olarak bir iki bilgi vereceğim.

Maalesef, 2015’e göre 2016’da ülkemiz batıyor arkadaşlar. Ben boşuna konuşmam, istatistiklerle konuşuyorum.

Sayın Bakan, 2015’e göre ihracatımız yüzde 3 düştü -istatistikler söylüyor bakın, isterseniz size verebilirim- dış ticaret açığımız yüzde 13,2 arttı yani bu da 4 milyar 164 milyon dolara yükseldi.

Değerli arkadaşlar, batıyoruz. 2015’te yaklaşık 2.734 firma kapattı, 2016’da şu ana kadar 2.178 şirket kapattı; küçük esnafların sayısı on binlerce, belki daha fazla. Onun için, ekonomiyi doğru yönlendirdiğiniz kanaatinde değiliz, kesinlikle de bu hatalardan bir an önce vazgeçiniz.

Avrupa Birliğiyle yapılan... Biliyorsunuz, geçen ay Avrupa Birliği bir uyarı mesajı verdi, umarım yarınki yapılacak olan oylamada askıya alınmaz Türkiye’nin üyelik görüşmeleri. Eğer -Allah korusun- olur da bir askıya alınırsa Sayın Bakan, ne biz bu koltuklarda oturabiliriz ne siz orada oturabilirsiniz. Çünkü, gümrük birliği askıya alınırsa, gümrük birliğinden çıkarılırsak, OHAL kalkmadığından dolayı gümrük birliğinden dışlanırsak 5 milyon kişi işsiz kalır Sayın Bakan. Onun için, yaptığımız görüşmelerde, Avrupa Birliğinin istekleri karşısında insan hakları, özgürlük konularında daha dikkatli hareket etmemiz gerektiğini özellikle belirtmek istiyorum. Çünkü, 5 milyon ailenin işsizlikle karşı karşıya kalması söz konusu.

Gelelim ulaştırma sektörüne. Evet, biliyorsunuz, ne zaman bütçede bir açık olsa yükleniyorsunuz kamyoncunun, ulaştırma sektörünün sırtına. Dolar yükseliyor, şu anda 3,5 TL’ye geldi, akaryakıt 5 TL’yi geçti. Bekleyin, bir hafta sonra doların yükselişi akaryakıtı 5,5 TL’ye getirecek. Yükleniyorsunuz sigortaya, MTV’ye, otobana, köprüye. Bir köprüden, Osmangazi’den 260 TL’ye bir tırı geçirmeye kalkıyorsunuz. Nasıl geçsin bu vatandaş?

Evet, ulaştırma sektöründeki nakliyecinin, kamyoncunun artık dayanacak gücü kalmadı. Vatandaşı artık kamyonunu kullanamaz hâle getirdiniz. Her 9 kişiden 1 kişi ulaştırma sektöründen yemek yiyor, ekmek yiyor, ailesine bakıyor. Ancak, bu kadar masrafın üzerinden kalkamadı ve de kamyoncunun elinde kamyonun nesi kaldı biliyor musunuz Değerli Bakan? Sadece direksiyonu kaldı, direksiyonu! (CHP sıralarından alkışlar) Yani, bugün kamyoncunun elinde sadece direksiyonu kaldı.

BAŞKAN – Sayın milletvekili, biliyorsunuz, kürsüde konuşurken bir ürün getirme yasağımız var. Lütfen…

ÖZKAN YALIM (Devamla) – Onun için, ben de bir an önce nakliye sektörünün, ulaştırma sektörünün, otobüsçünün, kamyoncunun, taksicinin ve minibüsçünün sırtından ininiz diyorum.

Hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına altıncı olarak…

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Sayın Başkanım, bir açıklama yapmak istiyorum. Konuşmacının verdiği bir söz var Kütahya’nın Emet ilçesiyle alakalı, bu bilgi doğru değildir. Onunla ilgili söz almak istiyorum.

BAŞKAN – Yerinizden bir dakika…

Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

6.- Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu’nun, Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Sayın Başkanım, biraz evvel değerli konuşmacımız Kütahya’nın Emet ilçesinde bir tane bile uzman doktorun kalmadığı yönünde bilgi verdi. Bu bilgi doğru değildir. Kütahya’nın Emet ilçesinde şu anda 1 dahiliye uzmanı ve 1 aile hekimi uzmanıyla birlikte 5 pratisyen hekim görev yapmaktadır. Yalnız, Emet ilçemizde “Hiç yok.” dediniz. Bakın, ama eksik olduğunu kabul ediyoruz, bazı branşlarda eksiklik var.

Fakat, biraz evvel direksiyon getirdiği gibi, Cumhuriyet Halk Partililer genellikle şov yapmayı çok seviyorlar. İlimize de hoş geliyorlar, sefa getiriyorlar. Zaman zaman gezip burada bunları kürsüden dile getirerek sanki bununla ilgilenilmediği ve kendilerinin bununla ilgilendiği yönünde burada bir algı oluşturmaya çalışıyorlar.

Ben Sayın Vekilimize şunu tavsiye ediyorum, kendisi Uşak Sivaslı ilçesinden: Sivaslı ilçenizde şu anda 1 uzman doktorunuz var; genel cerrahınız, kadın doğum, anestezi ve çocuk uzmanınız yok; belki onları dile getirirseniz daha iyi olur.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.

ÖZKAN YALIM (Uşak) – Sayın Başkan, galiba, sayın hatip dün burada, Mecliste olmadığından Sivaslı Hastanesiyle ilgili dünkü yaptığım konuşmayı dinlememiş; ondan dolayı buradan da onun eksikliğini, bu Meclise az geldiğini belirtmek istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yalım.

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – 4 doktorunuz yok, 1 uzmanınız var Sivaslı Hastanesinde; onunla ilgilenin, ilinize bakın.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Her zaman geliyor, her zaman; en çalışkan vekillerimizden bir tanesi.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Sayın milletvekilleri, bakın, konuşmacı ayakta bekliyor.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 433) (Devam)

2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)

A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI (Devam)

1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)

1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) REKABET KURUMU (Devam)

1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına altıncı sırada Zonguldak Milletvekili Sayın Ünal Demirtaş konuşacak.

Buyurun Sayın Demirtaş. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Konuşmacı görebilir miyim, oraya ne koyduğunuzu görebilir miyim Sayın Konuşmacı?

CHP GRUBU ADINA ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) – Şehit olan polisimizin evladının resmini koydum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, görsel materyalleri denetlemek gibi yeni bir usul mü çıktı?

BAŞKAN – Ona bir şey demiyorum, öğrenmek istedim sadece.

Buyurun.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Rekabet Kurumu bütçesiyle ilgili grubumuzun görüşlerini sunmak üzere söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve halkımızı saygıyla selamlıyorum.

Beşiktaş’ta terör saldırısı sonucu şehit olan 44 polis ve vatandaşımıza Allah’tan rahmet diliyorum, 155 yaralıya da Allah’tan acil şifalar diliyorum. Tüm Türkiye'nin başı sağ olsun. Acımız büyük, sözün bittiği yerdeyiz. Beşiktaş’taki terör saldırısında şehit olan polislerimizden 2’si Zonguldaklıydı: Kozlu ilçesinden polis memurumuz Hasan Bilgin ve Ereğli ilçesinden Emniyet Müdürü Vefa Karakurdu. Her iki şehidimiz de çevrelerinde sevilen insanlardı. Ereğli’den, benim ilçemden olan şehidimiz Vefa Karakurdu, adı gibi vefalı, çok sevilen bir insandı. Vefa Müdürün 6 yaşındaki çocuğu, babasının tabutunun başında, Duru, küçük Duru “Babam neden bu kutunun içinde?” diye sorunca hepimizin yüreği bir kez daha burkuldu. Kimse küçük Duru’ya cevap veremedi. Bir kez daha terörü, terörün arkasındaki karanlık güçleri ve Türkiye’yi bu noktaya sürükleyenleri lanetliyorum.

Değerli milletvekilleri, 2002 yılında 7 şehidimiz vardı ama maalesef şu anda, iktidarın yanlış politikaları sonucu ülkemiz kan gölüne döndü. Her gün yeni bir terör saldırısıyla sarsılıyoruz. Terör hepimizin sorunu, 79 milyonun sorunu. Acı hepimizin acısı, 79 milyonun acısı. Her terör saldırısından sonra hepimiz bu kürsüden rahmet okuyoruz; terörü kınıyoruz, lanetliyoruz. Biz terörü kınıyoruz, iktidar olarak siz de kınıyorsunuz ama değerli arkadaşlar, bizler milletvekilleriyiz, bizleri vatandaşlarımız terörü kınayın diye mi seçti? Bizim terörü kınama dışında başka bir görevimiz yok mu arkadaşlar?

Değerli milletvekilleri, terörü önleyebileceğimiz yegâne yer burasıdır, Meclistir. Eğer terör hepimizin sorunu ise neden bu soruna Mecliste hep beraber çözüm aramıyoruz? Eğer teröre burada çözüm bulamayacaksak biz niye milletvekili olduk? Cumhuriyet Halk Partisi olarak defalarca terörü önlemek için Meclis araştırması önergesi verdik. Neden bu önergelerimizi kabul etmiyorsunuz?

Değerli iktidar milletvekilleri, sayın bakanlar; siz iktidarsınız, terörü önlemek birinci olarak sizin göreviniz, elbette biz de destek olacağız ama hiç üzerinize alınmıyorsunuz. Milletimiz sizi terörü kınayın diye mi iktidar yaptı? Neden bir çözüm üretmiyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, bakın, saraydan, üst akıldan gelen talimatla hazırlanan bir Anayasa taslağı Meclise sunuldu, iktidar partisi sundu. 1982 Anayasası’nın birçok maddesi değişti ama Cumhurbaşkanının yetkileri hiç değişmedi. Kim hazırladı 1982 Anayasası’nı? Darbeci Kenan Evren hazırladı. Şu an Cumhurbaşkanı hangi yetkileri kullanıyor? Darbeci Kenan Evren’in kendisi için çıkardığı yetkileri kullanıyor.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Değiştirelim diyoruz.

ŞAHİN TİN (Denizli) – Değiştireceğiz işte, karşı çıkıyorsunuz.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) – Cumhurbaşkanı ne yapıyor? Darbeci Kenan Evren’in yetkilerini bile beğenmiyor. Bakın, her gün o yetkileri aşıyor, çiğniyor ve sonra da diyorsunuz ki: “Fiilî durum var.” Bu da kendisine yetmiyor. Şimdi darbeci Kenan Evren’in yetkilerini fersah fersah aşacak yetkiler istiyor, rejimi değiştirmek istiyor arkadaşlar.

EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Rejim değil, rejim değil; rejim değişmiyor.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) – Bakın, Türkiye demokrasisinin Osmanlı’dan gelen yüz elli yıllık bir parlamenter rejim geleneği vardır.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Hangi rejimi getireceğiz, onu söyle.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - Mustafa Kemal Atatürk isteseydi başkanlık rejimi kurabilirdi arkadaşlar ama dünyada Hitler’in, Mussolini’nin, Franco’nun olduğu bir dönemde başkanlık rejimini değil, parlamenter rejimi kurdu. Daha sonra, bakın, Türkiye’nin demokrasisinin kesintiye uğradığı dönemlerde darbeciler bile parlamenter rejimden vazgeçmediler, hiçbir darbecinin aklına başkanlık yani dikta yönetimi gelmedi.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Parlamenter sistemden kim vazgeçiyor ya?

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) – Peki değerli milletvekilleri, niçin Sayın Cumhurbaşkanı darbecilerin bile aklına gelmeyen tek adam yetkilerini ısrarla istiyor, niçin? Çünkü çağdaş dünyanın tüm değerlerini, kuvvetler ayrılığını…

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Milletten korkmayın, milletle barışın; milletten korkmayın, barışın milletle.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - …hukuk devletini, basın özgürlüğünü, demokrasiyi tamamen rafa kaldırmak istiyor. Çünkü Türkiye’deki rejimi değiştirip Türkiye’yi geri kalmış bir Orta Doğu devletine…

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Yoksa sittin sene iktidara gelemezsiniz; gelemediniz, gelemezsiniz.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - …geri kalmış bir Afrika ülkesine döndürmeye çalışıyor. Çünkü Türkiye’yi saraylardan tek adam olarak yönetmek istiyor. (CHP sıralarından alkışlar)

ŞAHİN TİN (Denizli) - Demokrasi demek terörizmi desteklemek değil. Önce bunu bil.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - Çünkü demokrasi hedefe giderken gerektiğinde inilecek bir tramvaydı. Çünkü tramvaydan inme zamanı geldi.

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Sizi göndermeyen millet bizi gönderiyor; milletle barışın, barışın, barışın.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bakın, Türkiye saraylardan yönetilmeyi doksan üç yıl önce Mustafa Kemal önder liderliğinde tarihe gömdü. (CHP sıralarından alkışlar)

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Sittin sene iktidara gelemediniz, gelemezsiniz bu akılla.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - Türkiye bir kez daha yüz yıl öncesine geri gitmeyecektir, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak buna müsaade etmeyeceğiz. Yol yakınken bu arayışlarınızdan vazgeçin değerli milletvekilleri.

ŞAHİN TİN (Denizli) – Vazgeçmiyoruz.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) – Evet, Rekabet Kurumu şeffaf kriterlerle oluşmamıştır. Bağımsız olması gereken kurumun bugün için bağımsız olduğunu söylemek mümkün değildir. Maalesef Rekabet Kurumu diğer kurumlar gibi iktidarın sopası olarak kullanılmaktadır. Muhalif şirketlere her türlü soruşturma yapılmakta ve ceza kesilmekte, yandaş şirketler ise maalesef korunmaktadır.

ŞAHİN TİN (Denizli) – Son bir dakika kaldı, bütçeye geç.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) – İşte, Rekabet Kurumu tarafından korunan bir şirket daha: Fındık alım tekeli oluşturan İtalyan Ferrero şirketi.

Rekabet Kurumu bu şirketle ilgili bilgi ve belgeye ulaşılamadığı gerekçesiyle soruşturma açılmasına yer olmadığına karar verdi Sayın Bakan. Buradan Sayın Bakana sesleniyorum: Sayın Bakan, geçen yıl fındık rekoltesi 646 bin tondu, fındık fiyatı rekolte yüksek olduğunda ortalama 14 liraydı ama bu sene rekolte düşük, 2016 yılında rekolte düşük, 400 ton bile değil ama fiyat 20 liraya çıkacağı yerde, tam tersi, düşmüş durumda. Dünyanın fındık üretiminin yüzde 75’ini Türkiye tek başına sağlıyor. Fındık ihracatından 3 milyar dolar gelir sağlıyoruz ama fındık fiyatını biz belirlemiyoruz. Kim belirliyor? İtalyan Ferrero şirketi belirliyor. Bu nasıl iş Sayın Bakan?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) – Karadenizli fındıkçının emeğini İtalyan Ferrero şirketine niye yediriyorsunuz?

BAŞKAN – Sayın Demirtaş, teşekkür ederim.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) – Bitirmek üzereyim efendim.

ŞAHİN TİN (Denizli) – Son bir dakikada bütçeye geçersen olacağı bu. Şimdiye kadar boş boş konuşuyorsun, bütçeyi konuşsaydın ya madem.

BAŞKAN – Ek süre veremeyeceğim Sayın Demirtaş, diğer arkadaşlara adaletsizlik olur.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) – Niye Karadeniz köylüsünü korumuyorsunuz da Ferrero şirketini koruyorsunuz? Yoksa İtalyan Ferrero şirketini tepelerden koruyan bir meleği mi var?

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) – Sensin meleği, sen!

ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) – Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına son olarak…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, az önceki konuşmacı saraydan gelen talimatla teklifi hazırladığımızı ifade ettiler. Cevap vermek istiyorum.

AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Yalan mı söylüyor canım, yalan mı söylüyor? İşte, oradan geliyor. Talimat nereden geliyor? Yalan mı söylüyor?

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Yalan söylüyor, yalan! Talimat halktan geliyor, halktan, milletten!

AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Doğru söylüyor. Talimatı nereden alıyorsunuz? Bir de itiraz ediyorsunuz ya, hayret bir şey! Bari itiraz etmeyin. Her şey için talimat geliyor, nereden geldiğini hepimiz biliyoruz, bütün dünya biliyor.

ŞAHİN TİN (Denizli) – Milletten geliyor, milletten!

AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Bütün dünya biliyor, siz konuşuyorsunuz!

BAŞKAN – Sayın Ekici, rica ediyorum gelin buraya, buradan kontrol edin Genel Kurulu, lütfen rica edeyim, mümkünse sizce.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Çok demokrat beyefendiler Sayın Başkan, o yüzden.

AKİF EKİCİ (Gaziantep) – Senin gibi!

BAŞKAN – Sayın Turan, sizi dinliyorum.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Duyamadım ne demek istediğinizi?

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bülent, 60’a göre söz isterim, bak sarayla aranı açarım, ona göre.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - 60’ncı maddeye göre… Az önceki konuşmacı ifadesinde “Saraydan gelen talimatla.” dedi.

ŞAHİN TİN (Denizli) - Yarın siz de oturacaksınız orada, eğer olursa, halk seçerse; o yüzden bence şikayet edip durmayın.

BAŞKAN – Buyurun iki dakika.

IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

8.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş’ın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kıymetli CHP vekillerini bugün keyifle dinliyoruz. Konuşuyorduk “Acaba, ne zaman ‘saray’ diyecekler, ne zaman ‘kaçak’ diyecekler, ne zaman ‘başkan’ diyecekler?” diyorduk. Çünkü çok az da olsa toplumun genel sorunlarıyla ilgilendikleri zaman biz şaşırıyoruz. Çünkü ellerinde üç tane, beş tane mesele var, ana başlık var; sadece bunları dile getiriyorlar. Şaşırmadık, tekrar döndük meseleye, başkanlıkla ilgili değerlendirmeye. 40 defa değil, 400 değil, 4 bin defa anlattık; kuruluşundan beri biz başkanlığı savunuyoruz arkadaşlar. Yok “sarayın talimatı” falan filan. “saray” dediğiniz bizim Cumhurbaşkanımız, liderimiz, kurucumuz. Onun talimatından gurur duyarız ve utanmayız ama bir şey söyleyeyim; komisyon kurduk, çalışma yaptık, MYK’da değerlendirdik. AK PARTİ Grubu olarak biz başkanlığa tarafız, isteyin istemeyin.

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Ne alakası var?

BÜLENT TURAN (Devamla) – Onun ötesinde bir şey daha söyleyeyim: Bunu Meclise getirdik, tartışacağız, konuşacağız, teklifleriniz varsa değerlendireceğiz ama daha ortada usul olarak Komisyona gelmeyen bir teklifle ilgili en ağır ifadelerle gruba tahkirde bulunmak yakışmaz diye düşünüyorum, bırakın tartışalım.

Ayrıca, bir şey daha: Değerli arkadaşlar, bu teklif, yasamayla ilgili, yürütmeyle ilgili ve yargıyla ilgili bir sorun içermiyor, sadece yürütmeyle ilgili düzenleme var. (CHP sıralarından “Ne içeriyor?” sesi) Yasama ve yargı zaten yerinde, yürütmeyle ilgili düzenleme var.

CEYHUN İRGİL (Bursa) – Tasarıyı oku, okumamışsın.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) – Boş kâğıda imza attınız.

CEYHUN İRGİL (Bursa) – Tasarıyı oku da öyle gel!

BÜLENT TURAN (Devamla) – Bağırınca anlayamazsınız ama, düşünmek için dinlemek lazım.

CEYHUN İRGİL (Bursa) – Başmüfettiş, başöğretmen, başsavcı, başkâtip var; Başbakan yok.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Matruşka gibisin bağırdıkça küçülüyorsun, sakin ol ya! Sakin ol! Gerek yok. Konuşursak anlaşırız. Hep sizi dinliyoruz. Sakin…

Bir daha söylüyorum: Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk, partili Cumhurbaşkanıydı.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Başbakanı vardı Mustafa Kemal Atatürk’ün, başbakanı vardı.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Bunları tartışırız konuşuruz ama ilk defa gelen bir şey var, olağanüstü bir şey varmış gibi düşünmeyin.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Burada başbakan yok, yok olmuş!

BÜLENT TURAN (Devamla) – Bir daha söylüyorum: Başkanlık sistemini AK PARTİ Grubu getirdi, imzaladı, beraber tartışıyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Bence bunlara tavsiye etmek lazım, Anayasa’ya çalışsınlar, görüşmelerinde konuşsunlar. Şimdi bütçeyi konuşalım.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Altay…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hiç sataşmadım Sayın Başkan.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın grup başkan vekili, partimizin toplumun genel sorunlarıyla çok az ilgilendiğini itham etmek suretiyle çok ağır bir sataşmada bulunmuştur.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Altay.

İki dakika.

Engin Bey ilk defa konuşuyor bugün kürsüden.

9.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ben özellikle Beşiktaş’taki hain saldırıdan sonra Parlamento ikliminin “soft” olmasını düşündüğüm için kendi nöbetlerimde olabildiği kadar polemikten -arkadaşlarım da öyle- uzak durmaya çalışıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Bir kere, siyaset bir vefa işidir Sayın Turan. Kurucu liderinize yaptığınız bu vefasızlık bence, yani, çok yakışık almadı. İktidar partisine mensup çok sayıda sayın milletvekilinin, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a “Bizim kurucu liderimizdir…” Hatta onu Peygamber’e benzetenler oldu, “Ona dokunmak sünnet…” Bir sürü şey oldu ama…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Yapma ya!

ENGİN ALTAY (Devamla) - Milletvekilimiz dedi ki: “İktidar partisi, saraydan talimat alıyor.” Siyasi partiler kurucu liderlerinden de, genel başkanlarından da talimat alırlar; siz bundan niye rahatsız oldunuz?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Dinlememişsin ki sen.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna direktif vermesinden…

EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Zaten onu söyledi, onu söyledi Sayın Engin Altay.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Şimdi, Anayasa’yı değiştirirseniz Meclise de direktif verecek, güya(!) Değişmeyecek tabii, inşallah. Bundan niye rahatsız oldunuz, anlamadım. Bu tavrınızı Sayın Cumhurbaşkanına yönelik bir siyasi vefasızlık olarak gördüğümü belirtmek isterim.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Rahatsız olmadık.

ENGİN ALTAY (Devamla) - İkincisi: Cumhuriyet Halk Partisi… Bana birisi, bir vatandaş, bir gazeteci “Türkiye’de şöyle bir sorun yaşandı da Cumhuriyet Halk Partisi bu konuyla ilgilenmedi; bu konuyla ilgili, Parlamento zemininde, ilgili sivil toplum kuruluşu örgütleri zemininde, ilgili yerle -il, ilçe olur, köy olur-…” Ya, bana bir köyde akmayan sudan tutun da İstanbul’un en temel sorunlarına kadar Cumhuriyet Halk Partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde gündeme getirmediği bir mesele gösterin, bugün milletvekilliğinden istifa ederim.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Altay.

Sayın milletvekilleri…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, zabıtlara geçsin diye söylüyorum: Az önceki konuşmamda “Sayın kurucu genel başkanımızın bizimle olan istişaresi bizim için onurdur.” diye ifade etmiştim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, 3’üncü defadır başlıyorum, lütfen…

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 433) (Devam)

2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)

A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI (Devam)

1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)

1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) REKABET KURUMU (Devam)

1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına son olarak İstanbul Milletvekili Sayın Bihlun Tamaylıgil konuşacak.

Buyurun Sayın Tamaylıgil. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on altı dakika.

CHP GRUBU ADINA BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer Meclisimizin üyeleri; biraz önce sayın grup başkan vekilinin yanından geçerken dedim ki… Biraz önce çünkü kendisi dedi ki: “Türkiye'nin gündemiyle ilgili olan konular içerisinde Cumhuriyet Halk Partisinin bekliyorduk farklılaşan söylemlerini.” Ben, şimdi, Türkiye'nin gerçeklerini anlatacağım.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Bunu istiyoruz, teşekkür ederiz.

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – İnşallah, bunları anlarsınız ama cevabını internet, sosyal medya üzerinden istemiyorum. Burada eğer aykırı bir şeyim varsa onu o şekilde verirsin. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Hiç yakışmadı, hiç yakışmadı! Hangi cevabı vermedik şimdiye kadar?

VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Milletin de anlayacağı şekilde anlatırsanız iyi olur.

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, acının, hüznün, kahpece yaratılan terörün acısının tarifi mümkün değil. O acılara hepimiz hep beraber ortak oluyoruz, acıları paylaşıyoruz. Olmaması için milletvekilleri olarak üstümüze düşen vazifelerin bilinci ve idrakinde, yapmamız gerekenleri de hep beraber burada, bu çatı altında paylaşmamız gerektiğine de yürekten inanıyorum. Toplumumuzun toplumsal uzlaşı, birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularıyla, yaşatılan bu ayrıştırıcı, birbirimizden koparmaya çalışan anlayışın ve onların, yönlendirici güçlerin Türkiye üzerine kurduğu senaryoların karşısında dimdik ayakta duracağına yürekten inanıyorum. Acılar hepimizin; acıların bir daha yaşanmamasını yürekten diliyorum.

Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, biz bütçe yaparken, burada bütçeleri konuşurken geçmiş yılların kesin hesaplarıyla ve o kesin hesaplarıyla ilgili olarak bizim bütçe hakkından doğan inceleme ve denetim hakkımızı da ortaya koyuyoruz. Bu, zaten, Türkiye Büyük Millet Meclisine hem vergilerin toplanması, toplanan gelirlerin harcanması ve bu denetimi yaparken de -Sayıştaya vermiş olduğu yetkilerle- bu bütçe hakkının kullanılmasında bizi görevlendirdiği kanunlarla da, tanımlarla da açıklanmış bir gerçek. Ancak baktığımızda, biz bugün burada bütçeleri, geleceği konuşurken geçmiş 2015 yılının kesin hesabının ne kadar değerlendirildiğini, kesin hesapla ilgili bir komisyon kurulmasını defalarca dile getirmemize rağmen bu kesin hesap komisyonunun kurulmaması noktasındaki direnci çok net anlamak istiyorum. Neden hesap vermekten, detayıyla hesap vermekten kaçınıldığının açıklaması gerçekten önemli ve gerekli. İşte, burada konuşmamız gereken en önemli başlıklardan biri de bu.

Allah’tan Sayıştay yetkilerini kırptınız, biçtiniz ama yine de bu sene açısından baktığınızda önemli tespitlerle Plan ve Bütçe Komisyonuna ilettiği raporlarda; tabii, bu raporların içinde de yargısal denetime gidecek olan başlıklarla ilgili maalesef kararlar bulunmamakla birlikte, önemli başlıkların altını çizerek bizlere ışık tuttu. Bunlar neydi? Yine diyorum, denetimden, hesap vermekten uzaklaşan anlayışın kurumlar bazındaki yansıması. İç denetim, iç kontrol, mekanizmaların kurulmaması, iç denetçilerin olmaması, raporların hazırlanmaması, birçok kurumda taşınmazların mali kayıtlar içerisinde yer bulmaması, yine, cinsler ve tarihler açısından muhasebe kayıtlarının olmaması, hazineye ait taşınmazların genel bütçeli idareler adına tescil edilmesine karşın burada oluşan yanlışlıklar, yine, yurt dışındaki taşınmazlarımız, yine kamu idarelerinin yönetim ve kullanımında bulunan ancak mülkiyeti hazineye ait bazı taşınmazlarının devirleri ve bunların yanlış kullanımı ve birçok, birçok, birçok tespit… Bu tespitlerin hepsini zaten Plan ve Bütçe Komisyonunda söyledik. Ancak bunlarla ilgili 2013-2014’ten itibaren daha önceki yıllardan da gelen tespitlere rağmen yine kamu iradesi tarafından ortaya konulan işi savsaklama, işi uzatma ve doğru bir çözümün ortaya konulmaması olarak kendini gösteriyor.

Peki, bütçe yapma mantığı açısından baktığınızda; örtülü bütçe yapmak, bütçe disiplini, saydamlığı veya hesaplılığı açısından var mı? Peki, “Nedir bu örtülü bütçe?” dediğinizde isterseniz şöyle bir bütçe tasarısına bakın, bir özel hesaplar kalemimiz var. Bu özel hesaplar kalemimizin içerisinde hesap vermeyle ilgili 5018 sayılı Yasa’ya aykırılıklar teşkil eden, Anayasa’ya aykırılıklar teşkil eden pek çok konu var. Anayasa Mahkemesinin uyguladığı veya aldığı kararlara istinaden gerek 5018’de gerekse -bütçe kanununa bağlı olarak- ihale kanununda bile değişiklik yapma yönünde tercihler gösterildi ancak yine Anayasa’ya aykırı, yine Anayasa’ya aykırı. Yani Anayasa’yı değiştireceğiz mantığının altında, yasamada Anayasa’ya aykırı olarak ortaya koyduğunuz düzenlemelerin herhâlde sizi rahatsız edip kendinize uygun bir zemine oturtma telaşının da var olduğunu görmekten öte gidemiyoruz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, biz burada bir yasa çıkarttık ve yasanın içerisindeki neydi? Bazı varlıkların Türkiye’ye getirilmesi ve bu varlıklarla ilgili olarak uygulanacak olan sistematik sürecin tanımlanması. O zaman gerek Bakanlığa gerek Meclis çatısı altında sizlere “Bu tehlikeli bir düzenlemedir. Türkiye’yi kara para aklama, terör finansmanı noktasında baktığınızda önemli olarak şaibe altına alır aman çok dikkat edin.” dedik. Peki, karşımıza çıkan tablo ne oldu? İşte, sonra buradan bir torba yasa içerisinden geçirdik ve arkasından sevgili bakanımız dedi ki: “Ya, siz bu kadar laf söylediniz; arkasından biz OECD’ye de gösterdik, bakın ne kadar uygun, bazen devletler vergi toplamaktan vazgeçebilirler, o yüzden de sizin bu noktada ortaya koydunuz tepki doğru değilmiş.” O bitti, 2 Aralık tarihine geldik, bir tebliğ çıktı. Bu tebliğ, o maddeyle, yani daha doğrusu o kanunla ilgili öyle bir genişletilmiş haklar, öyle bir yetkiler ve öyle uygulamalar veriyor ki, bundan sonra bu tebliğle ortaya çıkacak riskin çok fazla olduğunun altını özellikle çizmek isterim. “Peki, nedir bunlar?” diye de başlıklarını söylemek gerekirse:

Menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasa araçları bakımından kanundan yararlanmak için Türkiye’ye getirilmiş olma şartı kalkıyor. Doğru mu? Türkiye’ye getirmeyip kayıt da yaptırsanız bu tebliğle artık Türkiye’ye varlık getirmiş oluyorsunuz.

İki: Bildirimlere dayanak teşkil edecek belgelerin teyit edilmemesi isteniyor ve o zaman bu belgelerin sahte mi, değil mi noktasındaki sorgulamasının kapısını çok geniş bir şekilde açık bırakıyor.

Üçüncü olarak, baktığınız da, siz diyorsunuz ki: “Bütün aracı kurumlar, bütün bankalar bu işlemi, bu şekilde, bu tebliğle yapın.” Ya, karşılarına bir risk çıktığı zaman, onların sigortası veya bunlarla ilgili hukuki süreçteki düzenlemeleri nasıl yapacaksınız, bir de onu değerlendirseniz.

Dört: Banka ve aracı kurumlarla gümrük idaresiyle ilgili diğer kurum ve kuruluşların kara paranın aklanmasının ve terör finansmanının önlenmesine yönelik şüpheli işlem bildirim yükümlülüğü yine bu tebliğle kaldırılıyor.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Yanlış.

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - Şimdi -yanlış değil Sevgili Bakanım- şöyle bir baktığınız için…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Tebliğde yazmadığımız şeyi söylüyorsunuz.

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - Düzenlemenin içerisinde belge, bilgi istemeden böyle bir düzenleme yaptığınızda olası risklerin altını biz burada çizmek ve sizi uyarmak zorundayız.

Geçenlerde bir köşe yazısı okudum ve bu köşe yazısı o kadar aslında bugünü anlatan birtakım özellikler taşıyordu ki bakın, 1994 yılında Baltık Denizi’nde bir gemi, bir büyük “cruise” gemi battı ve 900’e yakın kişi, 850 kişi de orada hayatını kaybetti. Şimdi bu gemi hem karaya çok yakın batıyor hem de su almaya başlıyor. İlk 50 santime geldiği zaman kimse dikkate almıyor çünkü bir de kaza sonrası yapılan incelemelerde, gemideki hayatını kaybeden bu yolcuların yüzde 98’inin yüzme bildiği sonucu ortaya çıkıyor. Karşımıza çıkan tabloda o gün oradaki kaptan “Aman, bir şey olmaz. Karaya doğru gidiyoruz, panik yapmayın. Dünyanın en güçlü feribotundasınız.” diyor ama feribot yaklaşık iki saat sonra su alması hızlanarak batıyor. O yüzden, burada yapılan her türlü düzenlemede riski, olasılıkları çok iyi görmek de gerekiyor diye de düşünüyorum.

Şimdi, iktisatçılar için -genelde bir huyu varmış- derlermiş ki: Dün öngördüğünün bugün gerçekleşmediğini yarın açıklayabilen kişiymiş.

Şimdi, bu amaçla baktığınızda, biliyorsunuz iki gün önce bir düzenleme yaptık. Biz küçülürken zenginleşen, çok farklı ve bunu gerçekleştirebilen çok önemli bir değişimi sergileyen ülke hâline geldik. Şimdi, baktık, bir anda millî gelirimiz artmış, yatırım oranımız artmış, harcamalarımız düşmüş, tasarruf olarak… Ya, biz bireysel emeklilik sistemiyle ilgili yeni uygulamaya girecek olan, ekonomiden sorumlu bakanımızın “Tasarrufumuz açık, tasarrufumuz açık, bir an önce başlayalım.” dediği bireysel emekliliği uyguluyoruz, kanun çıkarıyoruz, meğer onun da farkında değilmişiz, bizim tasarruflarımız yüzde 25’lere gelmiş. Bu eski rakamlara göre de orta vadeli planlar yapmışız, bütçeler yapmışız, bugün de gelip onu tartışıyoruz. Aslında boşuna tartışıyoruz yani bunların hepsi artık yok hükmündedir; yok hükmünde olduğu için de tartışmamız, işte bugünün içerisindeki rakamlarla… Eskiden elimizde bu vardı, bunun hangisi doğru, hangisi yanlış bunu da önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ancak burada yapılan düzenlemede önemli başlıkların yanlışların önünü açabileceğini sizlerle paylaşmak isterim.

Bir: Biz baz yıl olarak 2009 yılını aldık bu düzenlemelerde. Genelde ekonomik açıdan baktığınızda, bu tür… 2009 neydi? Krizlerin sonrasında, özellikle Batı’dan gelen krizlerin sonrasında en çok etkilendiğimiz yılın içinde olan rakamlar. Biz 2009 yılındaki baz aldığımız rakamlara göre bugün büyüme, bugün yatırım, bugün millî gelir tartışmalarını koyuyoruz. Bu, önemli bir yanlışlıktır, buradaki iyi niyeti sorgulamamızı beraberinde getirir ve çıkan istatistiksel sonuçların sağlıklılığını sorgulamamızı beraberinde getirir. Çünkü, bakıyorsunuz, geçen sene büyümemiz bir anda yüzde 6’ya çıkıyor, hatta yüzde 6,1’e çıkıyor ama bir anda işsizlik artıyor; bu işsizlik artışıyla beraber baktığımızda sanayi üretimimiz düşüyor, bu düşerken enflasyondaki dalgalanmalar büyüyor ama biz zenginleşiyoruz. Nerede? Kâğıt üzerinde. O yüzden, bu rakamların çok iyi değerlendirilip bu rakamlarla ilgili olası sorguların ötesindeki bizden bilgilenme ihtiyaçlarının da doğru bir şekilde karşılanması gerektiğine inanıyorum.

Şimdi, bakın, biz on aylık bir bütçe yaptık, önümüze bütçe hedefleri koyduk ama yaşanmışlıktan ders alarak gelecekte olabilecek riskleri iyi görmemiz gerektiğine inandığım günlerdeyiz. Çünkü, bugün ekonomiyle ilgilenen çoğu kişi “Acaba FED’ten ne haber gelecek? Yarın ne çıkacak? Önümüzdeki süreçle ilgili hangi tablo çizilecek?” diye merakla bekliyor. Kur sürekli hareketlenirken buradan gelecek olan haberlere kulağını dikmiş beklerken… Peki, “Önümüzdeki sene neler olacak, hangi risklerle karşılaşabiliriz?” diye baktığınızda, bakın, 1990’lara kadar bizim ülkemizdeki ekonomi modelinde iç açık yaratarak, bu iç açığın getirmiş olduğu kolaylaştırıcı ortamdan büyümeler sağlanarak bir ekonomi yönetimi kendini ortaya koydu. 1990’ların ilk yıllarında -1992, 1993, 1994’lerde- bu dış açık çiftleşmeye başladı, iç açık dış açıkla birleşmeye başladı ve Türkiye önemli bir krizle karşılaştı. Daha sonra, 1990’lı yılların sonrasında dedik ki: Biz dışarıdan kendimizi finanse ederek, açık oluşturarak büyümeyi sağlayalım. Ama, büyüme arenasını da veya tablosunu da öyle bir oluşturduk ki üreten, verimlilik artıran ve bu verimlilik artışıyla beraber, dünya rekabetinde öne çıkartacak bir gelişme yapmadan tamamen taşa toprağa yatırarak küreselleşme hegemonyasının, popülizminin esiri olan bir ülke hâline geldik. 1990’dan sonra karşımıza çıkan dış açık finansmanı ve dış açıklı bütçelemenin karşısında bugün iki riskle karşı karşıyayız. Önceden iç açık, sonra dış açık, ona bağlı büyüme derken bugün çifte açıkla karşı karşıyayız. Bu açıkla önümüze gelecek 2017’nin risklerine karşı acilen tedbirlerin alınması gerekmektedir Sayın Bakan. Çünkü, TÜRMOB verilerine de baktım, genel istatistiklere de baktım; en yüksek oranda aldığınız KDV reel artışı da dâhil olmak üzere, vergi gelirinde erime var. Türkiye'nin, OPEC’in almış olduğu petrol üretimi kısma kararı sonrası karşılaşacağı dış açığı körükleyecek faktörlerle baş başa olduğunu unutmamak gerekiyor. Bir yıl içinde ödemesi gereken 160 milyar borç 35 milyar da cari açıktan kaynaklı nakde ihtiyacının olduğu unutulmaması gerekiyor ve yine baktığınızda biz, biliyorsunuz, aflar çıkardık, son bir af düzenlemesi yaptık, bu düzenleme içerisinde de karşımıza çıkan tabloda neden bu kadar birikim oldu dedik, herhâlde ekonomimiz çok iyiydi, onun için bu hâle geldik.

Bir de, benim özellikle istememle vergi harcamaları raporu geldi. Arkadaşlar, lütfen vergi harcamaları raporuna bir bakın, 102 milyar liralık bir istisna ve vergi toplamaktan vazgeçtiğimiz dönemde açığa doğru giden ekonomimizin katma değeri nasıl yaratacağının sorgusunu hep beraber soralım.

Yine, size söylemek istediğim, ortalaması 1,5 milyon-1 milyon 800 bin arasında geçen KDV, gelir vergisi ve gayrimenkul sermaye iradı mükelleflerinin sayısının…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – …50 milyonu aşan seçmeni olan bir ülkede ne kadar yeterli olduğunu tekrar sorgulayalım diyorum.

BAŞKAN – Sayın Tamaylıgil, teşekkür ederim.

BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Aslında Türkiye'nin gerçeğiyle ilgili daha çok anlatacağımız şey var, onları da inşallah hep beraber paylaşacak ortamlarımız olur.

Yüce Meclisi sayıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, böylelikle grup adına yapılan konuşmalar bitmiş oldu.

Şimdi, şahsı adına, lehinde olmak üzere Rize Milletvekili Sayın Hasan Karal konuşacak.

Buyurun Sayın Karal. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

HASAN KARAL (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 yılı bütçesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.

2017 yılı bütçesi AK PARTİ Hükûmetimiz tarafından hazırlanan 15’inci bütçedir. Bu, cumhuriyet hükûmetlerinde hiçbir iktidara nasip olmamış rekor niteliğinde bir başarıdır ve hiçbir başarı da tesadüfen ortaya çıkmaz. Ben, sizleri rakamların içinde boğmadan, kısa konuşmam içerisinde istikrardan ve bu başarının belli başlı bazı noktalarından söz etmek istiyorum. Elbette devletler ve onları yöneten hükûmetler, maddi refahı sağlamak, halklarının huzurunu artırmak durumundalar. Hiçbir hükûmet, halkının maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamadan uzun süre iktidarda kalamaz. Bu durum demokrasinin yapısına da ters bir duruştur. Bütçenizi günün şartlarına göre en verimli ve uygulanabilir durumda hazırlamak iktidarda kalmanızı da sağlar. (Gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen sessiz olalım.

HASAN KARAL (Devamla) – Hayatın her safhasında olduğu gibi burada da dengeyi yakalamak başarılı olmanın sırrı olsa gerek. İbn-i Haldun “İnsanları açlık öldürmez, daha önce alışmış oldukları tokluk onları öldürür.” derken bu dengeye vurgu yapıyordu. Hazırlamış olduğunuz bütçeyi dengeli ve adil bir biçimde dağıtmazsanız bir dahaki dönemde bütçe yapmaya da fırsat bulamazsınız. Ünlü sosyolog İbn-i Haldun “Coğrafya kaderdir.” der. Tarih de bunu göstermiştir ki asırlar boyu kaldığımız coğrafyalar gerçekten bizim kaderimiz olmuştur.

Türkiye bugün olağanüstü şartlarda yaşıyorsa bundan gocunmak yerine sevinmek gerekir çünkü coğrafyamız yani kaderimiz bizi zorlamaktadır. Bu zorlukları aştığımız zaman görülecektir ki ülkemiz ihtişamına ihtişam katacaktır. Dünyanın merkezinde insanlığın umudu konumunda olan ülkemiz, Orta Doğu, Balkanlar, Kuzey Afrika ve Kafkaslardan ayrıldıktan sonra bu umut oralarda tükenme durumuna gelmiş ve bugün de gördüğümüz gibi buralar kan revan içinde kalmıştır. Demem odur ki bizler bir kadim medeniyetin varisleriyiz. Biz istemesek de bu medeniyet hepimizi zorlamakta ve kurumaya yüz tutmuş bahçesinin sulanmasını bizden istemektedir. Bizler bu medeniyet bahçemizi teknolojiyle, mimarisiyle, sanatıyla, edebiyatıyla ve her türlü bilim ve sanat yapılarıyla yeniden diriltmek ve nefes alamaz duruma gelmiş çağın insanlarına sunmak zorundayız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sizlere çok kısa bir soru sormak istiyorum: Dünyayı kana bulayanlar, haksız bir biçimde savaşları çıkarıp ülkelerin doğal kaynaklarını sömürenler, o güzelim çobanlar mıdır, yoksa üniversite mezunları mıdır? Yunus Emre ne güzel söyler: “Okumaktan mana ne?/ Kişi Hakk’ı bilmektir.” Hak ve hukukun egemen olmadığı bir dünyada, hazırlanan bütçeler de insanın refahı için değil, aksine, onun imhası için kullanılır. İnsan amaç olmaktan çıkarsa bir yerde, oranın kıyameti kopmuş demektir. Dünya bu kıyametin eşiğine gelmişse bizim burada sen-ben kavgasına girişmemiz hayırlı sonuç vermez değerli arkadaşlarım.

Bütçemizi hazırlarken sadece ülkemizin hayrını değil, bu bütçenin evrensel boyutlarını da düşünmek zorundayız. Birkaç yıl önce 5 milyon Suriyeli ve Iraklı mültecinin ülkemize gelmesi düşünülmezken bugün bu gerçekle karşı karşıyayız. Her ne kadar Avrupa Birliği ülkeleri vermiş oldukları sözlerinde durmasalar da bu kardeşlerimize maddi ve manevi yardımda bulunmak bizim ortak medeniyetten gelen görevimizdir. Coğrafyanın kader olması da işte böyle bir şeydir. Bir vücutta denge bozulursa sağlık gider, bir ülkede de denge sarsıntı geçiriyorsa orada refahtan, huzurdan söz edilemez. Hele dünyanın dengesi güçlüden ve zenginden yana ağır basmışsa işte o dünyanın kıyameti kopuyor demektir. Bizler kendi ülkemizin dengesini korumaya çalışırken dünya dengesine de katkı sağlamak gibi bir görevin içinde olduğumuzu unutmamalıyız çünkü her şeyden önce insanız. Bütçe arı ve bal ilişkisine benzer. Arı bal yapar fakat balın yapısını bilmez. Yaptığı balın üzerine konar ve onu yemeye çalışırsa balın içine düşer ve boğulur. Bütçe yapanlar sadece işin maddi tarafına bakarlarsa yaptıkları bütçede kaybolabilirler. 15 kez bütçe yapıp bundan başarılı çıkıyorsak bütçe yapmakta usta olduğumuzun ve halk yararına kullandığımızın da bir delilidir.

Değerli arkadaşlarım, bizim medeniyetimiz insana ümit aşılayan bir medeniyettir. Her gecenin sabahı olduğu gibi ümidini yitirmeyen her insan için de sıkıntılı günlerin bir sabahı vardır. 15 Temmuz milletimizin ufkunu karartmaya çalışırken sabırla direnen milletimiz kutlu sabaha ulaştı. İnançlı, dirayetli, sabırlı ve istikrarlı liderlere sahip olunduğunda milletin de heyecanı artar ve başarı ortaya çıkar. 15 Temmuz, lideriyle bütünleşen milletin yazdığı bir destandır.

Bu duygularla 2017 bütçemizin hayırlar getirmesini Allah’tan diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Karal.

Şimdi Hükûmet adına olan konuşmalar bölümünü dinleyeceğiz sayın bakanlardan. İlk olarak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Fatma Betül Sayan Kaya konuşacak.

Süreniz yirmi dakika, buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA BETÜL SAYAN KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının 2017 yılı bütçesi hakkında konuşma yapmak üzere huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

10 Aralıkta İstanbul Beşiktaş’ta yaşanan hain terör saldırısını şiddetle, nefretle kınıyor; tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.

Mazlum milletlerin umudu olan Türkiye iki asırdır bu topraklarda oynanan her türlü oyunu bozmuştur. Gezi olayları ile 17-25 Aralık ve son olarak da 15 Temmuzda hain darbe girişimiyle bu oyunlar yeniden sahnelenmek istenmiştir. Gazi milletimiz çelik gibi iradesiyle bu işgal girişimine “Dur.” diyerek Cumhurbaşkanına, Hükûmetine, demokrasisine sahip çıkmıştır. Bu millet büyüklüğünü, tanklara, silahlara canını siper ederek, direnerek göstermiştir. 15 Temmuz gecesi Türkiye için bir milattır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bölgemizde din, dil, ırk ve mezhep farklılıklarını kullanarak birliğimizi bozmaya çalışan terör odaklarına karşı mücadelemiz kararlılıkla sürecektir 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi çünkü 15 Temmuz, Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi milletimizin yeniden diriliş çağrısıdır. Yaşadığımız Anadolu coğrafyasını bizlere vatan kılan tüm şehitlerimizi, ahirete göç eden gazilerimizi bir kez daha rahmetle, minnetle anıyor, şehit yakınları ve gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şehitlerimizin aziz hatırasına layık olmak için gece gündüz demeden çalışıyoruz. Onların bize emanet ettiği eş ve evlatlarına, anne ve babalarına sahip çıkmak bizlerin boynunun borcu. Şehit yakını ve gazilerimizin yaralarını sarmak, acılarını hafifletmek için sürekli onlarla beraberiz. Bu bizim için büyük bir onur.

Yaptığımız yeni düzenlemelerle, şehit yakınlarının 1 olan istihdam hakkını 2’ye çıkardık. Vazife malullüğü kapsamında bulunan diğer kamu görevlilerinden hayatını kaybedenlerin yakınlarına ve malul olanlara 1 istihdam hakkı getirdik. Emlak alımında faizsiz kredi desteği, ÖTV ve vergi muafiyetleri sağladık. (Gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen sohbetinizi dışarıda tamamlayın.

Buyurun Sayın Bakanım.

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sosyal politikalarda on dört yılda büyük başarılara imza attık. Kalkınma politikalarının merkezine insanı alarak attığımız her adım daha müreffeh, daha güçlü Türkiye yolunda bize güç katmıştır.

Bu süreçte, Türkiye ekonomik büyümesini sürdürürken toplumun tüm kesimlerini gözeten politikalar uygulamıştır. Hükûmet programlarımızda yer alan ve ardından ilan edilen acil eylem planlarıyla sosyal politika uygulamaları, hak sahipliği esasında, güçlü, dinamik ve kurumsal bir yapıya kavuşmuştur. Aile ve bireyler ihtiyaçlarına uygun çözüm seçenekleriyle tanışmıştır. Cumhuriyet yönetiminin temel özelliklerinden biri olan sosyal devlet ilkesi bu dönemde kurumsal bir zemin kazanmıştır.

2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının kurulmasıyla sosyal politika alanında sürdürülen çalışmalar daha dinamik bir yapıya kavuşmuştur. Son beş yıllık hizmet dönemi, sosyal politika tarihimizde bir dönüm noktası olmuştur. Sosyal değişimin, terörün ve göçün yol açtığı sorunları bu vizyonla aştık. Medeniyet birikimimizin en bariz vasfı olan yardımlaşma ve dayanışma ruhunu daha yükseklere taşıdık. Sosyal politikalarda elde ettiğimiz başarı, Türkiye'nin ortak başarısıdır. Bu başarı ekonomide, sağlıkta, eğitimde, ulaşımda kaydedilen mesafelerin karşılık bulduğu ortak bir alandır.

Bakanlığımız, güçlü teşkilat yapısıyla, ihtiyaç duyan her ailenin, her ferdin çağrısına cevap verecek bir sisteme kavuşmuştur. Geliştirdiğimiz insan odaklı hizmet anlayışını bilgi iletişim teknolojilerinden yararlanarak, dinamik ve şeffaf bir hâle getirdik. Hiçbir ayrım gözetmeden, hiçbir ihmale fırsat vermeden herkesin hizmet ve yardımlardan eşit ve adil bir şekilde yararlanmasını teminat altına aldık. 2023 yılı hedeflerine ulaşmak için hizmetlerimizi iyileştirmeye, yeni politikalar geliştirmeye, ortaya çıkan sosyal sorunlara çözümler üretmeye devam ediyoruz. Sosyal yardımlara ayrılan kaynaklarda sağlanan büyük artışla yoksullukla mücadelede büyük başarılar sağladık. 2002 yılında sosyal yardımlara ayrılan bütçe 1,3 milyar iken bu rakam 2016 yılında yaklaşık 33,7 milyara yükseldi. Bu başarı dünyada yaşanan ekonomik krizlere, bölgemizdeki terör ve savaşlara rağmen Hükûmetimizin başarılı ekonomi politikaları sayesinde elde edilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yoksullukla mücadele politikamızın başlıca hedeflerinden biri, yoksulluk zincirini kırmaktır. Yoksulluk riski altındaki ailelerin eğitim çağındaki çocuklarını düzenli okula göndermelerini teşvik amacıyla verdiğimiz şartlı eğitim yardımından bugün yaklaşık 2 milyon hane yararlanmakta. Ayrıca, şartlı nakit transferi ve açtığımız yurtlarla kız çocuklarımızın ortaöğretime devam etmesi için pozitif ayrımcılık yapmaktayız.

Doğum yardımı programı kapsamında 1 milyon 540 bin anneye yaklaşık 670 milyon lira ödeme yaptık. 2016 yılında genel sağlık sigortası kapsamında yaklaşık 6,3 milyon kişi için 7,3 milyar lira destek sağladık. Sosyal yardım uygulamaları kapsamında, eşi vefat eden 292 bin kadına ayda 250 lira, 100 bin muhtaç asker ailesine aylık 250 lira ve muhtaç asker çocuklarına ise ayda 100 lira düzenli nakdî yardım yapıyoruz. Vatandaşlarımıza ödemelerin sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi için PTT’yle Sosyal Yardım Kartı Projesi’ni başlattık, 2 milyon 100 bin kişiye kartlarını teslim ettik.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, büyük bir dram yaşayan Suriyeli kardeşlerine de sahip çıktı. Yanı başımızda cereyan eden savaşta 600 bin masum sivil hayatını kaybetti, 12 milyon insan mülteci konumunda. Olup bitenlere dünya seyirci kalırken Türkiye 3 milyon Suriyeli kardeşine kapılarını açtı. Bugün Halep’te insanlık büyük bir sınavdan geçiyor. Dünyanın gözü önünde bir şehir halkıyla birlikte yok ediliyor. Masum siviller, kadınlar, çocuklar insanlık onurunu hiçe sayan bir kıyamla yok ediliyor. Halep’te masum çocuklarla birlikte can veren insanlıktır. Halep yok olurken, dünyaya nizam vermeye çalışanlar sadece seyirci kalmakta.

Yıllardır Suriyeli kardeşlerine ensar olmaya çalışan Türkiye, Halep’te yaşananlar karşısında da sessiz kalmamıştır. Türkiye’nin öncülüğünde devam eden görüşmeler sonucunda dün gece ateşkes sağlandı ve Halep’te sıkışan insanların tahliyesinin önü açıldı. Tüm devlet kurumlarımız, AFAD ve Kızılay hazırlıklarını tamamladı. Tahliye aşamasında yaşanan bazı sıkıntıları duymaktayız, ateşkesin ihlal edildiğine yönelik haberler geliyor. Dilerim tüm taraflar bu çabalara destek verir ve sivilleri sağ salim Halep’ten çıkarabiliriz. Bir kez daha mazlumun yanında duran ve zor durumda kalana elini uzatan milletimle ve devletimle gurur duyuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaptığımız hizmetlerin en önemlilerinden biri Sosyal Uyum Yardımı Programı’yla kamp dışında yaşayan Suriyelilere ulaşmak. Bu kapsamda, 1 milyon mülteciye kişi başı aylık 100 lira tutarında yardım vermeyi hedefledik.

Bakanlık olarak, sosyal yardımların vatandaşlarımıza daha çabuk ve verimli bir şekilde ulaştırılması için altyapımızı güçlendirdik. Bütünleşik Sosyal Yardım Bilgi Sistemi’yle, yoksul vatandaşlarımıza yapılan sosyal yardımlara ilişkin tüm işlemler elektronik ortamda yapılmakta.

Vaka Yönetim Sistemi, hanedeki sorunların kamu hizmet birimleri tarafından koordineli bir şekilde takibini kolaylaştıracak. Ülkemizde ilk defa yapılan ve sosyal riskleri mahalle düzeyinde ve alt boyutlarıyla birlikte ölçen Sosyal Uyum Endeksi çalışmalarımızı 2017 yılı sonuna kadar tamamlamış olacağız inşallah.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aile, toplumu geleceğe taşıyan, neslimizin devamını sağlayan en önemli değer. Sosyal politika uygulamalarında aileyi merkez alan yeni hizmet modellerini hayata geçiriyoruz. Medeniyetimizin kurucu gücü olan aile, yaşattığı insani değerlerle sevgi, merhamet, adalet, birlik ve kardeşliğin ortak çatısıdır. Tarihî sürekliliğimizin en önemli güvencesi aile ocağında hayat bulan değerlerdir. Bu anlayışla, Türkiye’nin 2023’e doğru tarihsel yürüyüşünde mutlu birey ve güçlü ailelerden oluşan müreffeh bir toplum oluşturmak için çalışıyoruz. Aile yapısını güçlendirmek, ailenin sorun çözme kapasitesini artırmak için araştırma, eğitim, danışma ve yönlendirme faaliyetlerine özel bir önem veriyoruz.

Ailelerin farkındalığını artırmak için yürüttüğümüz Aile Eğitim Programı bu amaçla yürütülen faaliyetlerden yalnızca bir tanesi. Bugüne kadar 550 bin vatandaşımız Aile Eğitim Programı’ndan, 460 bin vatandaşımız da Evlilik Öncesi Eğitim Programı’ndan faydalanmıştır. Bakanlık olarak aile odaklı hizmet anlayışını esas alan Aile Sosyal Destek Programı’nı hayata geçirdik. Bu projeyle ailelerin sorun ve ihtiyaçları yerinde tespit edilerek çözüme kavuşturulmakta. Aile ve toplum yapımızı tehdit eden en önemli sorunların başında gelen madde bağımlılığıyla mücadele etmek için Sosyal Uyum Programı’nı başlattık. Bakanlığımızın yürüttüğü bir diğer projeyle ise Roman vatandaşlarımızın toplumsal hayata katılımını destekleyen sosyal politika uygulamalarını hataya geçiriyoruz.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki 11 ilimizde terör olaylarından etkilenen ailelere çok yönlü destek hizmetlerimiz devam ediyor. Bu kapsamda, ulaştığımız 50 bin hanede yaklaşık 290 bin vatandaşımıza psikososyal destek hizmeti verirken sosyal yardım ve sosyal hizmetlerimizi de ulaştırıyoruz. Benzer şekilde, 26 geçici barınma merkezinde yaşayan Suriyeli misafirlerimize de psikososyal destek hizmeti vermekteyiz. Bu kapsamda yaklaşık 104 bin Suriyeliye psikososyal destek hizmeti vermiş bulunmaktayız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çocuklar milletimizin geleceği. Çocuklar için en iyi bakım ortamının aile olduğu gerçeğinden hareketle çocuk politikamızın temel eksenini aile yanında bakım olarak belirledik. Bakanlığımızın çocuk politikası her çocuğa bireyselleştirilmiş bakım ve koruma hizmeti anlayışıyla devam etmekte. Aile yanında destek, koruyucu aile ve evlat edindirme uygulamalarıyla çocukların aile ortamında bakımını teşvik ediyoruz. Bugün yaklaşık 86.500 çocuğumuza aile yanında destek oluyoruz. Son on iki yılda kuruluş bakımındaki yaklaşık 11.200 çocuk ailesinin yanına döndürülmüştür. 2002 yılında 520 olan koruyucu aile sayımızsa bugün yaklaşık 5 bini bulmuş durumda. Aile odaklı çocuk politikamızın önemli sonuçlarından biri de 15 bin çocuğumuzun evlat edindirilmesi. Bu gayretlerimizle kurum bakımı altındaki çocuklarımızın yüzde 92’si ev bakımına geçmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; güçlü toplumların, güçlü medeniyetlerin öznesi kadındır. Aile ve toplumu güçlü kılan, geleceğe hazırlayan kadındır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak kadının toplumsal statüsünün güçlendirilmesine özel önem veriyoruz. Anayasa’mızın 10’uncu maddesinde yapılan değişikliklerle kadın erkek fırsat eşitliği ilkesini güçlendirdik. Kadını ötekileştiren her türlü ayrımcılığı, şiddet ve istismarı reddediyoruz. Kadına yönelik şiddetle çok yönlü mücadelemiz bütün alanlarda devam ediyor. Şiddete uğramış veya tehdit altında olan kadınlarımız için başlattığımız önemli bir hizmet şiddet önleme ve izleme merkezlerimiz. Hâlen 49 ilimizdeki şiddet önleme ve izleme merkezlerimizi yurt geneline yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.

Kadınların değişen ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlediğimiz kadın konukevlerimizi, hizmet verdiğimiz profillere göre ihtisaslaştırmayı planlıyoruz. “Şiddete karşı sıfır tolerans” anlayışı içinde yürüttüğümüz tüm çalışmalarımıza bundan sonra da kararlılıkla devam edeceğimizi özellikle vurgulamak istiyorum. Kadının eş ve anne olarak aile içinde üstlendiği rolü göz ardı ederek kadınlara yönelik sosyal politika geliştirmek mümkün değildir. Bunun için, kadının iş hayatına katılmasını desteklerken bir taraftan da aile ve iş hayatı arasındaki uyumu güçlendiriyoruz. Şiddet mağduru kadınların iş hayatına katılımları için her türlü tedbiri alıyor, kurumlar arası iş birliğini gerçekleştiriyoruz. Kadın istihdamını, 10’uncu Kalkınma Planı’nda yüzde 31’e çıkarmayı hedefledik. Bunu, 2023’te yüzde 41’e yükseltmeyi hedefliyoruz. Kadınların, toplumsal hayatın her alanında daha aktif, daha üretken ve güçlü şekilde yer almaları için çalışmalarımıza kararlılıkla devam ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, kadınlarımızın güçlenmesi ve hayatın her alanında daha etkin olmaları için birçok anayasal ve yasal düzenlemeler yaptık. Anayasa’nın 10’uncu maddesinde yapılan değişiklikle pozitif ayrımcılığın getirilmesi, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve daha birçok reform gerçekleştirdik. Bunların ötesinde, aslında bir zihniyet devrimi gerçekleştirdik. Bütün bu reform ve değişimlerin mimarı Sayın Cumhurbaşkanımızdır. AK PARTİ iktidarları, kadınlarımızın senelerce maruz kaldığı ayrımcılığı ortadan kaldırdı. Bu devrim niteliğindeki köklü değişiklikler neticesinde, ülkemizdeki kadınların tamamı, ilk kez kılık kıyafetlerinden dolayı hiçbir ayrımcılığa maruz kalmadan, bakan, milletvekili, belediye başkanı ve belediye meclis üyesi olarak seçilme hakkına kavuşmuştur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ülkemin kadınları adına teşekkürü bir borç biliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlık olarak hizmet verdiğimiz kesimlerden biri de engellilerimiz. Engelli vatandaşlarımızın hak ettikleri hayat şartlarına kavuşturulması hem sosyal devlet anlayışımızın hem de vicdani sorumluluğumuzun bir gereği. Engellilerimizin spordan sanata, yönetimden ticarete sosyal hayatın bütün alanlarında etkin bir biçimde yer almaları için çalışıyoruz.

2010 yılında engelliler için pozitif ayrımcılığı anayasal düzeyde güvence altında alarak hukuki altyapımızı güçlendirdik. 2016-2019 yıllarını kapsayan Otizm Spektrum Bozukluğu Ulusal Eylem Planı’mızı açıkladık. Eğitim, sağlık, istihdam, erişilebilirlik konusunda ilgili kamu kurumlarıyla birlikte her türlü desteği sağladık ve sağlamaya devam ediyoruz. Farklı engel gruplarına göre politika çalışmalarına özel önem veriyoruz. Bu amaçla, kamuda ve özel sektörde ihtisaslaşmaya gidiyoruz. Engellilerin çalışma hayatına katılımını desteklemek amacıyla kamuda ve özel sektörde engelli istihdamını teşvik ettik. Bugün, sadece kamuda istihdam edilen engelli sayısı yaklaşık 49 bin, özel sektörde bu rakam 100 binlere yaklaşmış durumda.

Engelli ve yaşlılarımızın öncelikli olarak ailelerinin yanında ve bulundukları sosyal ortamda desteklenmesi temel hedefimiz. Bunun yanında, bakım hizmetlerinin kalitesinin artırılması ve aktif yaşlanmanın sağlanması için gerekli tedbirleri alıyoruz. Bakım hizmetlerinde tıbbi yaklaşımla birlikte sosyal yaklaşım modelini ve insan odaklı anlayışı esas alıyoruz. Engelli vatandaşlarımıza yönelik çalışmalardan aldığımız sonuçlar şevkimizi daha da artırmakta. İnancım odur ki, Bakanlığımızın başlattığı bu hizmet seferberliği kısa sürede dalga dalga yayılarak toplumun tüm kesimlerine yayılacaktır. Kamu ve özelde bütün kurumların, bütün toplum kesimlerinin katılımıyla engelsiz bir toplum olma yolunda hızlı adımlarla ilerliyoruz. Bu başarı Türkiye'nin başarısıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değişen hizmet anlayışımızın önemli adımlarından biri de yurt genelinde yaygınlaştırmaya çalıştığımız sosyal hizmet merkezlerimiz. Sosyal hizmet merkezleriyle vatandaşlarımız Bakanlığımızın tüm hizmetlerine tek kapı sistemiyle ulaşabilmekte…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, süreniz bitti…

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) – Biraz uzatabilir miyiz Sayın Başkanım?

BAŞKAN – …ancak Maliye Bakanımızın süresinden üç dakikayı sizin konuşma sürenize ekliyorum.

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) – Hâlen 209 noktada hizmet veren sosyal hizmet merkezlerimizin sayısını yıl sonuna kadar 215’e tamamlamış olacağız.

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir dakika, sistemi açalım.

Buyurun Sayın Bakan.

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) – Sosyal hizmet merkezlerimiz ASDEP projemizin uygulanması için önemli bir adım. (Gürültüler)

BAŞKAN – Arkadaşlar, sinema salonu değil burası, biz de duyuyoruz, seste bir problem var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Gösteri merkezi de değil. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın Bakan, üç dakika.

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) – Hâlen 209 noktada hizmet veren sosyal hizmet merkezlerimizin sayısını yıl sonuna kadar 215’e tamamlamış olacağız. Sosyal hizmet merkezlerimiz ASDEP projemizin uygulanması için önemli bir adım.

Bakanlığımız, yurt içinde olduğu gibi, yurt dışındaki vatandaşlarımıza da daha etkin hizmet sunmak için çalışmalar başlatmıştır. İlk ataşeliğimizi geçtiğimiz yıl mayıs ayında Düsseldorf’da açtık. Türk vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı 20 ayrı noktada teşkilatlanma çalışmalarımız devam etmekte.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının 2017 yılı için tasarıda öngörülen bütçe tutarı 24 milyar 303 milyon 358 bin lira. Ayrıca, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu’ndan yaklaşık 6 milyar lirayı yine sosyal yardım harcamalarında kullanmayı planlamaktayız. 2017 yılı bütçemizin yaklaşık yüzde 84’ü yani 20 milyar 519 milyon 581 bin lirası sosyal yardım harcamalarına tahsis edilmiştir. Bakanlığımıza tahsis edilen kaynakların yüzde 95’i sosyal yardım ve sosyal hizmetlerde kullanılacaktır.

2017 yılı yatırımlarıyla hizmetlerimizi yurt geneline yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda yapacağımız 6 adet çocuk evleri sitesi, 7 adet ÇODEM ve 80 çocuk eviyle çocuk hizmetlerinde önemli bir ilerleme sağlamış olacağız. 2017 yılında 41 sosyal hizmet merkezi, 6 engelsiz yaşam merkezi, 10 umut evi ve 11 huzurevi açmayı planladık.

Kadınlarımızın sosyal hayata entegrasyonu ve meslek sahibi olmalarını amaçlayan aile destek merkezlerimiz hâlen 62 il ve ilçemizde, 84 kuruluşla hizmet vermekte. 2017 yılında özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ihtiyaç duyulan tüm il ve ilçelerde bu merkezlerimizi yaygınlaştıracağız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sosyal politikalarda kısa zamanda aldığımız büyük mesafenin bize sağlanan bütçe imkânlarıyla doğrudan orantılı olduğunu burada belirtmek istiyorum. Sosyal politikaya ayrılan imkân, bir ülkenin refah düzeyinin de açık bir göstergesidir. Ülke olarak ekonomik alanda ve diğer alanlarda elde ettiğimiz başarı, burada doğrudan toplum refahına yansımakta. Bu başarı, ekonomik kalkınmayla birlikte insani kalkınmanın da bir ölçüsüdür.

Sosyal politikalarda elde ettiğimiz her başarı bizi yeniden ihya ettiğimiz medeniyet geleneğimize daha da yaklaştırmakta. Elde ettiğimiz her başarı mutlu, müreffeh Türkiye yolundaki hizmet aşkımızı daha da artırıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) – Sayın Başkanım, bir dakika daha lütfen.

BAŞKAN – Maliye Bakanımız Sayın Naci Ağbal, iki dakika daha vereyim mi acaba?

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) – O veriyor.

BAŞKAN – Vermişler.

İki dakika daha, peki.

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) – Geçtiğimiz bu zorlu dönemde hiçbir vatandaşımızı yalnız bırakmamak adına elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Sahip olduğumuz maddi imkânlar, bu toprakların manevi değerleriyle daha da zenginleşmekte. Bu millet kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, genciyle her türlü hizmetin en iyisine layıktır. Yaptığımız her hizmetle devlet-millet beraberliği daha da güç kazanmakta, bu aziz millete yapılan her hizmetle bayrağımız daha da gür dalgalanmakta. Hangi cepheden gelirse gelsin hiçbir güç, hiçbir oyun bizi bu millete aşkla hizmet etmekten alıkoyamayacaktır.

Bu duygularla, sosyal yardım ve hizmetlerin vatandaşlarımıza ulaşmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

2017 yılı mali bütçemizin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyor, Plan Bütçe Komisyonunda ve Genel Kurulda katkı sağlayan siz değerli milletvekillerimize milletimiz adına şükranlarımı arz ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Kerestecioğlu…

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Yerinizden söz talebiniz mi var?

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun.

Bir dakika.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Grup adına söz talebimiz var Bakanın açıklamalarıyla ilgili.

BAŞKAN – Açıklama mı yapacaksınız?

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Evet, açıklama.

BAŞKAN – Yerinizden, bir dakika vereceğiz.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Bir dakika mı?

BAŞKAN – Evet.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – İki dakika değil mi Sayın Başkan?

BAŞKAN – Artı bir dakika, bitiremezseniz vereceğim.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Tamam, peki; teşekkürler.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

7.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Şimdi, ben aslında hakikaten kadınlarla ilgili soru sormak isterdim Sayın Bakana ama nasıl soracağımı bilemedim çünkü bütün konuşma boyunca aile ve sosyal yardımlardan bahsetti, sadece bir iki paragraftı belki “kadın” lafının geçtiği konuşma içerisinde.

Kadınların, şiddet başta olmak üzere temel sorun alanlarına dair bir bütçe ayrılmadığı, aslında bir şekilde deklare ediliyor çünkü bu bir sosyal yardım bütçesi. 137 konukevi var Bakanlığa bağlı ve 2.443 kapasiteyle çalışıyor. Yani Türkiye 78 milyon ve bu kapasiteden söz ediyoruz koskoca bir ülkede.

Bir de 4320 sayılı, şimdi 6284…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Kerestecioğlu.

Buyurun.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Soru-cevaba geçmedik Sayın Başkan.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Grup adına açıklama yapıyorum Bülent Bey.

BAŞKAN – Sayın Kerestecioğlu, lütfen bana söyler misiniz söyleyeceğiniz şeyi.

Buyurun, bir dakika.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Oradan da bana söylemesinler o zaman. Siz de bir oraya söyleyin.

BAŞKAN – Dinlemeyeceksiniz, bazı şeyleri duymamazlığa geleceksiniz.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Ben bunu öğrenemedim…

BAŞKAN – Evet, haklısınız, yavaş yavaş…

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - … çünkü, evet, böyle bir siyasetçi olmak niyetinde de değilim.

BAŞKAN – Tabii, yavaş yavaş öğreneceksiniz. Hepimiz aynı süreçlerden geçtik.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Yok, öğrenmeyeceğim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Bir dakika.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Teşekkürler.

Önceki 4320, şimdi 6284 sayılı Kanun, Medeni Kanun, Türk Ceza Kanunu, İstanbul Sözleşmesi, bütün bunlar için aslında yıllardır sürdürülen kadın mücadelesine teşekkür etmek yerine sadece Sayın Cumhurbaşkanına teşekkür etmeniz de aslında gerçekten anlamlıydı herhâlde tüm Türkiye’deki kadınlar için.

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA BETÜL SAYAN KAYA (İstanbul) – Cumhurbaşkanına ve Meclise teşekkür ettim.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Ben kadınlara şiddeti önlemek, çocuklara tacizi önlemek, bunun için nasıl kampanyalar yürüteceksiniz, eğitim, medya projeleri nedir…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Soru-cevap var Sayın Başkanım.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – …cinsiyete duyarlı bütçe kalemleri nedir, bütün bütçeye baktığınızda cinsiyete duyarlı bir bütçe görebiliyor musunuz, bunları gerçekten duymak isterdim.

Aynı zamanda yıllardır bu alanda mücadele eden biri olarak bunları ifade etmek istedim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Akkaya, siz bir şey söyleyecek miydiniz? Nedir talebiniz?

8.- İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya’nın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Bakan konuşmasında belki de farkında olmadan ayrımcı bir dil kullandı şehit ve gazilerimizle ilgili. Ben bilinçli olarak kullandığını düşünmüyorum…

BAŞKAN – Elbette.

YAKUP AKKAYA (İstanbul) - …ama izin verirseniz onu hatırlatmak istiyorum kendisine belki düzeltir diye.

BAŞKAN – Bir tutanaklara baksın, farklı bir şey varsa... Belki siz yanlış duymuş olabilirsiniz Sayın Akkaya.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hayır, söylesin efendim, söylesin.

YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, şimdi, Sayın Bakan şehit ve gazilerin hak ve hukukundan bahsederken…

BAŞKAN – Anladım, talebinizi anladım.

YAKUP AKKAYA (İstanbul) - …15 Temmuzu baz aldığını söyledi, 15 Temmuzu milat olarak aldığını söyledi. Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin bir Bakanlık koltuğunda oturan bir Sayın Bakanın 15 Temmuzu baz alması, 15 Temmuzdan önce bu kara toprak altında yatan binlerce şehit ve gazinin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA BETÜL SAYAN KAYA (İstanbul) – Hayır, öyle bir şey söylemedim asla.

BAŞKAN – Öyle bir şey söylemediğini söylüyor, ben buradan duyuyorum Sayın Akkaya. Çünkü, konu hassas olduğu için lütfen devam etmeyin. “Öyle bir şey söylemedim.” diyor, tutanaklara baksın, eğer öyle bir şey söylediyse kasten yapılmadığı muhakkaktır, söz veririz düzeltir.

YAKUP AKKAYA (İstanbul) - Tutanaklara bakılmasını istiyorum.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, Sayın Deniz Depboylu da bir dakika yerinden açıklama yapmak istiyor.

BAŞKAN – Sayın Depboylu, buyurun.

9.- Aydın Milletvekili Deniz Depboylu’nun, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan konuşması sırasında şehit ve gazilere, ayrıca yakınlarına da eşit davranıldığıyla ilgili bir bildiride bulundu ancak biz biliyoruz ki 15 Temmuzda gazi olanlarla, şehit olanlarla terörle mücadelede şehit ve gazi olanlar arasında çok fark var, bunları da dile getirmiştik, tekrar hatırlatmak istiyorum. İkisi arasında, gazilerimiz ve şehitlerimiz arasında ayrımcılık söz konusu.

Yine, kız çocuklarının eğitimi konusunda çalışmalar yapıldığı ve başarılı olduğu söylendi burada ama ben, bu, 2014’te, en yakın zamanda ayrılan, Millî Eğitim Bakanlığından, 234.932 öğrencinin akıbetini özellikle merak ediyorum, öğrenmek istiyorum.

Yine, her 10 kızdan 4’ü okuyamıyor. Bu konuda nasıl bir başarı öngördüklerini merak ediyorum. Nasıl başarılı olduklarını düşünüyorlar?

Yine, mültecilerle ilgili yaptıkları çalışmalardan bahsettiler. Biliyorum, Suriye’den gelen mültecilerle ilgili çalışmalar var ancak bu çalışmalar tabii ki faydalı ve yerinde. Neden Ahıska Türkleri için yapılmıyor?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen Sayın Depboylu.

DENİZ DEPBOYLU (Aydın) – 2010 yılından sonra hükûmetlerinizce alınan kararla Ahıska Türkleri birçok hakkını kaybetti, sağlıktan eğitime birçok konuda sorun yaşıyorlar. Ahıska Türkleri, sadece, Suriyelilere verilen hakların kendilerine de tanınmasını istiyorlar. Ahıska Türkleri için neler yapılması gerekiyor? Bu konuda da çalışılmasını özellikle rica ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim ben de.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 433) (Devam)

2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)

A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI (Devam)

1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

B) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)

1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

C) REKABET KURUMU (Devam)

1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ç) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)

1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

D) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

E) KAMU İHALE KURUMU (Devam)

1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

F) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

G) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

Ğ) GELİR BÜTÇESİ (Devam)

BAŞKAN – Şimdi, Gümrük ve Ticaret Bakanımız Sayın Bülent Tüfenkci konuşacak.

Sayın Tüfenkci, süreniz yirmi dakika, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 2017 Mali Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı kapsamında Gümrük ve Ticaret Bakanlığının bütçesini sunmak üzere huzurlarınızda bulunuyorum.

Sözlerime başlamadan önce, ben de Beşiktaş’taki hain saldırıda şehit olan ve 15 Temmuzda ve bütün terörle mücadelede şehit olan bütün şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

2016 yılı Ocak-Ekim aylarını kapsayan dönemde ülkemiz merkezî yönetim vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 18,7’sine tekabül eden 68 milyar 207 milyon TL’yi gümrüklerimiz aracılığıyla tahsil ettik.

Gümrük kapılarımız artan dış ticaret hacmine cevap verecek biçimde teknolojinin imkânlarıyla donatılıyor ve yenileniyor. Dilucu ve Çıldır-Aktaş Gümrük Kapılarını yenileyerek 2015 yılı sonunda hizmete açtık. İran’a açılan Esendere Gümrük Kapımızın yeniden inşasını bu yıl içerisinde tamamladık, yakın zamanda da inşallah hep beraber açılış törenini de yapacağız. Halkalı Gümrük Müdürlüğü, Çatalca’daki modern tesislerine Mart 2016 tarihi itibarıyla kavuştu ve faaliyetlerini orada sürdürüyor. Halkalı’nın açılmasıyla hem şehir içi trafiğinin rahatlatılması hem de dış ticaretteki sıkışıklığın azaltılması yönünde önemli bir adım atmış olduk. Van Kapıköy Gümrük Kapısı’nın 24 Ağustos 2016’da temelini attık, yenileme işlemlerini inşallah 2017 sonu itibarıyla bitirmiş olacağız. Sarp’ı Tek Durak’a uygun biçimde yeniden inşa ediyoruz ve yeniliyoruz. 2018 yılı içerisinde de Sarp Sınır Kapımızın tamamen yenilenmiş vaziyette inşaatını bitirmiş olacağız. Habur ve Hamzabeyli’yi de Tek Durak Projesi’ne uygun olarak yeniden yapılandırıyoruz. Üzümlü’yü yeniden açtık. Böylece, Hakkâri ilimizin sadece İran’la değil Irak’la da geliş gidişini sağladık. Karkamış’ta Fırat Kalkanı Operasyonu’na destek olacak biçimde öncelikle insani yardım olmak üzere ülkemizden gidenlere de gümrük hizmeti veriyoruz.

Değerli arkadaşlar, Tek Pencere Sistemi’nde ciddi mesafe katettik ve bitirmek üzereyiz. Bu projeyle dış ticarete ilişkin gümrük hizmetlerinin tamamı tek bir noktadan gerçekleşecek ve tüm işlemler buradan yürütülecektir.

Sistem, e-belge ve e-başvuru olarak ikiye ayrılıyor. E-belgeyi tamamladık. Şu anda, 116 belge Tek Pencere Sistemi üzerinden işlem görmektedir. 2017’nin ilk yarısında da e-başvuru aşamasını tamamlamış olacağız. Tek Pencere çalışmalarımız ilgili tüm kesimlerin takdirlerini aldı. Kamu kurum ve kuruluşlarıyla bilgi ve belge paylaşımına Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak büyük önem veriyoruz. İsteyen pek çok kurumla anlık bilgi paylaşımları dâhil olmak üzere paylaşım yönünde protokoller imzaladık.

Turistik kolaylıklar kapsamında getirilen kişisel kullanıma mahsus taşıtlar için ön beyan uygulamasını hayata geçirdik. Bu ne demek? Kapılarda sıkışıklık olduğu zamanlarda özellikle yolcularımızın önceden beyanda bulunma kolaylığını getirmiş olduk.

Yurt dışında emekli olan vatandaşlarımızın ilk defa ülkemize getirecekleri taşıtlar için yüz seksen beş gün yurt dışında bulunma şartını kaldırdık. Böylece, vatandaşlarımızın sınır kapılarından geri gönderilmelerinin önüne geçtik, mağduriyetlerini önledik. Hatta daha da ileri giderek yurt dışında gurbetçilerimiz gümrük kapılarına araçlarıyla geldikleri zaman hiçbir hakları olmasa dahi bir ay süreyle araçlarıyla giriş izni veriyoruz.

Mikro ihracatta hava yolu yanına kara yolunu da ekledik. Bu yolla yapılan ticaretin sadece hava yoluyla olması maliyetli oluyordu. Genel istek üzerine yanına kara yolunu da ekleyerek faaliyete geçirdik.

Konteyner Liman Takip Sistemini başlattık. Limandaki tüm eşya hareketleri böylelikle elektronik ortamda takip edilir hâle geldi.

E-tır projelerine tüm dünyada öncülük yapıyoruz değerli arkadaşlar. En çok tır karnesi kullanan ülkeyiz. Hani arkadaşlarımız diyorlar ya “Ulaştırmada geriye gidiyoruz.” diye, esasında, e-tır karneleri ile lojistik firmalarına baktığımızda sürekli gelişme içerisindeyiz ve dünyayla rekabet edebilir durumdayız.

Tır sisteminin coğrafi kullanım alanının genişlemesine ek olarak otomasyonunun sağlanması da ülkemiz açısından özel önem taşımaktadır.

Sınır ticaretlerini daha da geliştirmek üzere çalışıyoruz. Gümrüklerdeki tahlillerin tek merkezden yapılması, insanların gümrüklerdeki işlemlerinde konuya göre farklı kurumlarla muhatap olması yerine, tüm işlemlerin tek merkezde olması için de çalışmalar yapıyoruz. Kara sınır kapılarımız 7/24 esası üzerine çalışıyor. Bunun için de gümrüklerde hizmet veren diğer kamu hizmetlerini de kurumlarını da bu anlayış içerisinde çalışacak biçimde koordine etmeye çalışıyoruz. Laboratuvar hizmetlerinde bu sisteme 2017’de geçeceğiz inşallah.

Kara kapılarımızın Master Planı’nı hazırlıyoruz yani ticaret akışını inceliyor, iş akışlarını belirliyoruz. Bütün gümrük kapılarımızı ortak bir standardizasyona getiriyoruz.

Kaçakçılıkla mücadele bizim için gerçekten önemli. Bu konudaki kararlılığımız ve başarımız 2016 yılında da artarak devam ediyor. 2016 yılı Kasım sonu itibarıyla 1 milyar 893 milyon değerinde kaçak eşya yakalaması gerçekleştirdik. Terör örgütleri ve organize suç şebekelerine finansman sağlaması nedeniyle, uyuşturucu ve sigara kaçakçılığıyla mücadeleye ayrı önem veriyoruz. Kaçak sigara oranını iki yılda yüzde 21’den, değerli arkadaşlar, yüzde 7,5’a düşürdük. Bu, önemli bir başarı. Gerek gümrüklü sahalarda gerekse piyasada yapılan yoğun denetimler sonucu ele geçirilen kaçak sigara miktarı 11 milyon 216 bin pakete ulaşmıştır. Örneğin geçtiğimiz aylarda Marmara Denizi’nde 100 ton ağırlığında 3 milyon 450 bin paket kaçak sigara ele geçirilmiştir. Bu operasyonla denizlerde tek seferde en fazla miktarda kaçak sigaraya el konulmuştur. Yapılan yoğun çalışma ve operasyonlar sonucunda, gümrüklerimizde 2016 yılında 2.400 kilogram uyuşturucu ele geçirilmiştir. Sınır kapılarımızdaki fiziki, teknik altyapımızı güçlendirdik; personel sayımızı ve niteliğimizi artırdık. Aldığımız yoğun tedbirler sonrasında ülkemizdeki uyuşturucu trafiğinde doğu ve batı arasında transit ülke olma konumundan Türkiye artık çıkmıştır. Afyon türevlerinin yasa dışı ticaretinde kuzeyde Kafkasya, güneyde ise Akdeniz’in daha fazla kullanılmaya başlandığı uluslararası raporlarda da yer almıştır.

Akaryakıt kaçakçılığıyla mücadelede Bakanlığımız koordinasyonunda yürütülen çalışmalar etkin ve kesintisiz bir biçimde devam etmektedir. Akaryakıt kaçakçılığıyla mücadele için oluşturulan özel ekibin etkin çalışmalarıyla 1 milyar 368 milyon TL’lik usulsüzlük tespit edilerek gerekli işlemler yapılmıştır. Kaçakçılıkla mücadelede otomasyonun ve ileri teknolojinin bütün imkânlarını kullanıyoruz. 2016 yılında, Komuta Kontrol Merkezimizi gümrük kapılarımızı 7/24 izler hâle getirdik. Ayrıca, kara sularımızda seyreden gemileri de anbean takip eder duruma geldik. Teknik kapasitemizi sürekli artırıyoruz ve yeniliyoruz. X-ray sistemlerini tüm kapılarımızda yaygınlaştırıyoruz, eskiyen teknolojiyi yeniliyoruz. Bu noktada, kaçakçılıkla mücadele amacıyla kullanılan teknik cihazlar ve fiziki altyapımız gelişmiş ülke gümrük idareleriyle aynı seviyelerdedir. Bakanlığımızca bu yıl içerisinde, 16 bin farklı maddenin tespitini yapabilen ve dünyada da yeni kullanılmaya başlanan uyuşturucu ve kimyasal madde tespit cihazları temin edilerek personelimizin kullanımına verilmiştir.

Değerli arkadaşlar, tabii, iç ticaretten bahsetmek gerekir. Özellikle iç ticareti canlandırmak, iç ticareti geliştirmek ve iç ticarette rekabet gücünü, finansmana ulaşma imkânlarını artırmak, uluslararası pazarlara açılmasını sağlamak amacıyla, birçok projeyi ve e-devlet uygulamalarını bürokrasiyi azaltacak şekilde hızla hayata geçiriyoruz. Öncelikle ticari işlemleri kolaylaştırdık.

Yatırım ortamının iyileştirilmesi amacıyla, bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunları hayata geçirdik ve böylelikle yatırım ortamını iyileştirmenin önünü açtık. Şirket kurmayı kolaylaştırdık, maliyetleri azalttık, ayrıca elektronik ticaret ve perakende ticareti yasal zeminlere kavuşturmuş olduk. Bakanlık olarak yaptığımız çalışmalarda ticarette güveni artırdık.

Çeke olan güvenin artırılması ve karşılıksız çekin engellenmesi amacıyla Türk Ticaret Kanunu ve Çek Kanunu’nda önemli değişiklikler yaptık. Bu kapsamda, karşılıksız çekte adli para cezası öngördük ve çeke itibar kazandıracak Karekodlu Çek Sistemi’ni zorunlu kıldık.

KOBİ’lerimizin yanı sıra tacir, esnaf, çiftçi, çiftçi örgütü ve serbest meslek erbabımızın taşınır rehni karşılığında kredi kullanılmasına imkân sağlayan Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu’nu sizlerin de desteğiyle Meclisten geçirdik ve inşallah, 1 Ocak 2017’de yürürlüğe girmiş olacak. Kanunla, ticari aktörlerin finansmana erişimi kolaylaşacak ve böylece daha fazla üretim ve yatırım yapabilecekler.

Ülkemizde dört temel veri tabanından biri olan merkezî sicil kayıt sistemi olan MERSİS’i de uygulamaya aldık. Bu sistemle, ticari işletmeler ile şirketlerin kuruluş, değişiklik ve kapanış işlemleri elektronik ortama taşınmış oldu. Yine, özellikle Kredi Garanti Fonu desteğiyle de gerek küçük işletmelerimize gerekse KOBİ’lerimize kredi imkânlarını da ticareti geliştirme ve yatırımı artırma adına artırmış olduk.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak İRİS’i hayata geçirdik. Tüketici ürünlerine yönelik olarak, Bakanlığımızca ithal aşamasında gerçekleştirilen ürün güvenliği denetimlerinin risk analizine dayalı olarak elektronik ortamda çağdaş kamu hizmeti anlayışıyla gerçekleştirilmesi amacıyla İthalatta Risk Esaslı Denetim Sistemi’ni hayata geçirdik. Bu önemli çünkü iç ticaretle ithalatın bağlantı noktasını oluşturuyor. İthal edilen ürünler Türkiye’ye girerken risk esaslı denetim yapıyoruz. Ürün güvenliğini sağlamak için laboratuvarlarımıza gönderiyoruz. Böylece, güvensiz ürünlerin, daha sınır kapılarımızdan, yurda girmesini engelliyoruz.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; Esnaf ve Sanatkârları Teşvik ve Destek Sistemi ESDES hız kesmeden devam etmektedir. Esnaf ve sanatkârlarımıza sıfır faizli kredi verdik. 2015 yılında, ilk defa, ustalık belgesi sahibi girişimci esnaf ve sanatkârlar ile kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerde faaliyet gösteren esnaf ve sanatkârlar için sıfır faizli kredi imkânı getirdik. 2015’in sonunda, önceki yıllardan farklı olarak, iki yeni kredi imkânı daha getirdik.

Değerli arkadaşlar, bazı arkadaşlarımız, özellikle, buradan, kapanan esnaf sayısından bahsediyorlar. Esasında Bakanlığımızca yasal mevzuatlarda yapılan iyileştirmelerle esnaf ve sanatkârlarımızın iş yapma kapasitesi artırılmış ve yıllar itibarıyla da bakıldığında esnaf ve sanatkârlarımızın açmış olduğu işletme sayılarının ülkemiz ekonomik durumunun iyileşmesiyle paralel olarak arttığı gözlemlenmiştir. Bu bağlamda 2016 yılında 209.078 tane yeni esnafımız kaydolmuştur, dükkân açmıştır; 91 bin esnafımız da dükkânını kapatmıştır. Bu, şu demektir: Her kapanan iş yerine karşılık 2 yeni iş yeri açılmıştır.

Yine, baktığımız zaman, değerli arkadaşlar, ticari şirketler bakımından da, kasım ayına kadar, toplam 111.921 ticari işletme açılmış; kapanan sayısı da 38.526. Yani her kapanan 1 işletmeye karşı 3 işletme ticari faaliyetine başlamış oldu.

Esnaflarımıza yine destek kapsamında, Sur esnafımıza özellikle terörden zarar gören esnaflarımıza vermiş olduğumuz desteklerin yanında ayrıca ve özel olarak Sur esnafımıza da Başbakanımızın talimatıyla 50 bin TL’lik faizsiz kredi uygulamasını da başlattık.

Değerli arkadaşlar, tarım satış kooperatifleri ve birliklerin idari ve mali yapılarını güçlendirerek yeni düzenlemeleri uygulamaya soktuk. Birliklerin kullandıkları geçmiş kredilerini yeniden yapılandırdık. Esnaf ve Sanatkârlar Şûrası’nı Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımıyla gerçekleştirdik, 13 yeni karar aldık. Esnafımız için işsizlik sigortası fonu kuruyoruz. Yine burada bir müjdeyi verelim, burada arkadaşlarımız da zikrettiler, inşallah muhalefetin de desteğiyle, sizlerin de katkılarıyla sicil affını da biz Komisyona, Başbakanlıktan Hükümet olarak gönderdik, Komisyona havale ettik. İnşallah sizlerin desteğiyle bunu çıkarıp. esnafımıza beyaz sayfayı hep birlikte açacağız. Ayrıca, yine biraz önce de ifade ettiğim gibi, esnafımız için de işsizlik fonu için çalışmalarımız Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla beraber devam ediyor ve yeniden Hal Kanunu’nu çalışıyoruz. Burada birtakım şikâyetler vardı. Bunu daha da kapsamlı çalışmak üzere saha çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah bunu da en kısa zamanda bitireceğiz. Özellikle burada üretici örgütlerimizin pazarlama ve kapasitelerini artırıcı teşvik mekanizmalarını hayata geçireceğiz. Üreticilerimiz mallarını doğrudan üretici örgütleri üzerinden kendileri satabilecek. Sebze ve meyvelerin üreticiden perakende satış noktalarına daha az maliyetle ulaşması noktasında pazarlama zincirinin kısaltılmasına yönelik bir çalışmayı da başlattık.

Değerli arkadaşlar, burada tabii bizim için önemli olan, lisanslı depoculuğu da özellikle yaygınlaştırıyoruz ve burada teşvik mekanizmalarını da devreye soktuk. Lisanslı depolarda muhafaza edilecek ürünlere yeni ürünleri eklemekteyiz. Kısa süre önce Antep fıstığını kapsama aldık, kuru kayısının da lisanslı depo yatırım maliyetlerini burada düşürdük. Çok yakın bir zamanda kuru üzümü de bu kapsama dâhil edeceğiz. Böylelikle hem kapasiteyi hem de ürün çeşidini artırıyoruz. Mudilerin lisanslı depolara ödediği depolama ücretinin yarısının devletçe karşılanması uygulamasını başlattık ve buna ilave olarak da Türkiye ürün ihtisas borsasını da kuruyoruz.

Perakendecilerin, esnafların bir noktada müracaat edip bir noktada işlemlerini bitirmesi için de PERBİS’in kuruluş çalışmalarını başlatmış bulunuyoruz.

Değerli arkadaşlar, ayrıca, biz kooperatiflerimizi de tekrardan ekonominin unsurları hâline getirmek istiyoruz. Özellikle küçük girişimcileri ve küçük çiftçilerimizi bir araya getiren kooperatifçilikteki denetim eksikliklerini gidererek kooperatifçileri ekonominin unsurları hâline getirmek istiyoruz ve bununla ilgili olarak da kooperatiflerde çeşitlenmeye gidiyoruz.

Değerli arkadaşlar, özellikle Rekabet Kurumumuz, bu noktada, gerek piyasa düzenleme bakımından gerekse kendine ulaşan ve resen baktıkları, inceledikleri şirketler noktasında gerekli girişimleri ve çalışmaları yapmakta. Özellikle önümüzdeki dönem içerisinde Rekabet Kurumuyla ilgili birkaç maddeyi de tekrar huzurlarınıza getireceğiz ve burada da sizlerin desteğini istiyoruz. İstiyoruz ki Rekabet Kurumu daha çağdaş bir anlayışla piyasa düzenlemelerinde etkin olsun, denetimlerde etkin olsun.

Ben 2017 bütçemizin hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Şimdi Maliye Bakanımız Sayın Naci Ağbal konuşacak.

Sayın Bakanım, süreniz on yedi dakika.

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Maliye Bakanlığı ve bağlı kuruluşların 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’yla ilgili görüşlerimi ifade etmek üzere huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum. Sözlerimin başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini Rabb’imden niyaz ediyorum.

Yoğun bir bütçe dönemi geçiriyoruz, son günlere geldik. Gerek global ekonomide gerekse Türkiye ekonomisinde doğal olarak önemli gelişmelerin de yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Özellikle küresel ekonomideki son dönemde ortaya çıkan oynaklıklar bütün gelişmekte olan ülkeler üzerinde etkide bulunduğu gibi Türkiye ekonomisi üzerinde de tabii ki doğal olarak etkide bulunmaktadır. Tabii, hükûmet olarak bugüne kadar, gerek global ekonomide meydana gelen gelişmelere karşı gerekse kendi ekonomimizde ortaya çıkan ihtiyaçları karşılamak üzere çok sayıda düzenleme yaptık, tedbirler aldık, reform niteliğinde düzenlemeleri Meclisimizden tek tek geçirdik.

Bugün yapılan görüşmelerde, özellikle son dönemde bir reform yapılmadığı, bir yasal düzenleme yapılmadığı şeklinde birtakım değerlendirmelerde bulunuldu. Ben kısaca, gerek 64’üncü Hükûmet döneminde gerekse 65’inci Hükûmet döneminde ekonomiyle ilgili hem yatırımı hem üretimi hem ihracatı hem de istihdamı artırmak ve ülkemizin 2023 vizyonu çerçevesinde hedeflerine ulaşması için hangi düzenlemeleri yaptık, başlıkları itibarıyla sizlerle paylaşmayı da elzem görüyorum, bunu da başta ifade edeyim.

Özellikle ekonomik ortamda, ekonomik ortamın iyileştirilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi, hukuk devletinin güçlendirilmesi ve kalkınmanın bileşenlerini oluşturan temel ekonomik faktörlere ilişkin kapsamlı düzenlemelerin yapılması bu dönemin temel özelliği olmuştur. Yapmış olduğumuz düzenlemeleri kısa kısa sizlerle paylaşmak istiyorum.

Makine ve teçhizat yatırımlarının finansmanında kullanılan kredilere banka sigorta muameleleri istisnasını bu dönemde getirdik, son bir yılda.

Yeni iş kuran gençlerimizin üç yıl boyunca 75 bin liraya kadar oluşan kazançlarına gelir vergisi istisnası getirdik.

Tarım kesiminde üretim maliyetlerini aşağıya çekmek amacıyla hem yemde hem de gübrede KDV’yi yine bu dönemde kaldırdık.

Biliyorsunuz, son bir yıl içerisinde yapmış olduğumuz yasal düzenlemelerle AR-GE teşvikleri konusunda âdeta “ikinci nesil AR-GE reformları” diyebileceğimiz düzenlemeleri tek tek hayata geçirdik. Bu kapsamda, özellikle tasarım faaliyetlerini AR-GE teşviklerinin kapsamına almış olmamız son derece önemli. Tasarım faaliyetlerini de aynen AR-GE faaliyetleri gibi teşvik sisteminin içerisine dâhil ettik. Nitelikli AR-GE ve tasarım yapan AR-GE şirketlerine yüzde 50 daha fazla istisna imkânı getirdik.

AR-GE merkezlerinde çalışacak asgari personel sayısını bu dönemde 30’dan 15’e düşürdük.

AR-GE ve tasarım projeleri için ithal edilen eşyaya gümrük vergisi, fon, damga vergisi ve harç istisnasını yine bu dönemde getirdik.

Türkiye özellikle 2002 yılından bu tarafa başlamış olduğu temel reformlarla bölgesinde gerçekten bir cazibe merkezi ülke konumuna geldi. Bu konuda Türkiye’yi özellikle bölgesinde global şirketlerin yönetim merkezlerini kurduğu bir merkez üssü hâline getirmek istiyoruz. Bu amaçla, bölgesel yönetim merkezlerine ilişkin kazanç istisnası getirdik. Bölgesel yönetim merkezlerinde çalışan personele ücret kazancı istisnasını yine bu dönemde sağladık.

Yine, ülkemizin sahip olduğu nitelikli insan kaynağı, hizmet sektöründe sahip olduğumuz avantajları kullanmak suretiyle, gerek bilişim sektöründe gerek sağlık sektöründe gerekse özellikle servis sektöründe olmak üzere Türkiye’de hizmet ihracatının kapsamını genişlettik ve hizmet ihracatına sağlanan yüzde 50 kazanç istisnasını bu dönemde daha da genişlettik.

Yine bu dönemde yaptığımız düzenlemelerden bir kısmı da finans sektörüne ilişkin düzenlemelerdi. Özellikle finans sektörünün üzerindeki dolaylı vergi yükünün azaltılmasını, işlem maliyetlerinin aşağıya çekilmesini ve bu arada, özellikle finans sektöründe faaliyette bulunan bütün işletmelerin, bütün finans kurumlarının vergi kanunları karşısında eşit muameleye sahip olabilmelerini sağlayacak düzenlemeleri hayata geçirdik. Özellikle finans kurumları ve finansal ürünler üzerindeki vergi yüklerini eşitledik, önemli sadeleştirmeleri bu dönemde hayata geçirdik.

Yine, çok sıklıkla ifade edilen damga vergisi ve Harç Kanunu’nda da bu dönemde önemli değişiklikler yaptık. Biliyorsunuz damga vergisi hayatımızın her alanında var, özellikle sözleşmeler üzerinde yaygın bir şekilde damga vergisi uygulaması var. Yine, bu dönemde yapmış olduğumuz düzenlemelerle damga vergisinde belki de en önemli olan her nüshadan vergi alma hususunu kaldırdık. Birçok konuda; yatırımın, üretimin, ihracatın ve istihdamın üzerinde yük oluşturan damga vergisi uygulamalarını yine bu dönemde kaldırdık.

Yine, tasarrufların teşvik edilmesi için bu dönemde önemli vergisel düzenlemeler yaptık. Gerek bireysel emeklilik sistemi gerekse birikimli hayat sigortalarında daha uzun vadeli tasarrufu teşvik edecek şekilde vergisel düzenlemeler yaptık.

Isı yalıtımı ve enerji tasarrufuna yönelik harcamaları doğrudan doğruya ticari kazançtan gider olarak indirme imkânını bu dönemde getirdik.

Yine, vatandaşlarımızın sıklıkla ifade ettiği vergi dairesine ayrı beyanname, Sosyal Güvenlik Kurumuna ayrı beyanname verme uygulamasını -inşallah- ortadan kaldıracak yasal düzenlemeyi hayata geçirdik. İşverenlerimiz çalışanlarımız için vergi dairelerine ve Sosyal Güvenlik Kurumuna verecekleri beyannameleri birleştirecekler, bunu sadece Gelir İdaresi Başkanlığına verme imkânına kavuşacaklar.

Yine, bu dönemde, özellikle 15 Temmuz alçak darbe girişimi sonrasında ekonominin ihtiyaçlarını dikkate alarak hızla –biliyorsunuz- vergi borçlarının yeniden yapılandırılması, varlık barışı ve matrah artırımı kanununu getirdik. Bugün uygulamada uygulama sonuçlarına baktığımız zaman, yapmış olduğumuz düzenlemenin vatandaşlarımız nezdindeki kabulünü de görmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

Yine, bu dönemde Bilirkişilik Kanunu’nu çıkardık. En son, biliyorsunuz Sayın Başbakanımız açıklamasını yaptı, inşallah 2017 yılında asgari ücret prim desteği uygulamasına devam edeceğiz. Asgari ücret prim desteğine tekabül eden sosyal güvenlik primlerini ocak, şubat ve mart aylarında erteleyeceğiz. Bunlar son derece önemli düzenlemelerdir.

Yine, 2017 yılında imalat sanayisinde, imalat sanayisinde yatırım yapan işletmelerimizin üzerindeki vergi yüklerini azaltıyoruz, KDV iade imkânı getiriyoruz, kurumlar vergisinde getirmiş olduğumuz istisnaların da oranlarını yukarıya çekiyoruz.

Dolayısıyla, son bir yılda yapmış olduğumuz yasal düzenlemeler neticesinde yatırımı, üretimi, istihdamı ve ihracatı yukarıya çekecek, işletmelerimizin yatırım kararlarında hukuk güvenliğini sağlayacak çok sayıda reform niteliğindeki düzenlemeleri de teker teker hayata geçirmiş olduk.

Bu süreçte özellikle Varlık Barışı Kanunu’na da değinmek istiyorum. Öncelikle açık yüreklilikle şunu ifade edeyim, baştan beri bu kürsüde aynı şeyi söylüyorum: Türkiye olarak, Meclisten geçen, sizin yüksek kabullerinizden geçen Varlık Barışı Kanunu uluslararası normlara uygun bir kanundur. Uluslararası normlar bir yapılandırma kanununda ne istiyorsa bütün şartları taşıyan bir kanundur. Bu kürsüden bu düzenlemenin bütün normlara uygun olduğunu söylediğim zaman bazı arkadaşlarımız, bunun, birtakım normlara aykırı olduğunu söyledi. Doğru, ben de daha sonra OECD’nin, FATF’nin yapmış olduğu değerlendirmeyi kendileriyle paylaştım. Yani en azından bu noktada, Hükûmet olarak yaptığımız değerlendirmelerin uluslararası kuruluşlar tarafından da kabul edilmiş olması ve aynı şekilde düşünülmüş olmasının takdirle karşılanmasını açıkçası bekliyorum. En azından böyle bir hüsnükabulü bekleme hakkımız olduğunu düşünüyorum.

Diğer taraftan, Varlık Barışı Kanunu yürürlüğe girmekle birlikte uygulanması noktasında yatırımcılarımızdan, finans kurumlarımızdan uygulamanın yönlendirilmesine ilişkin değişik talepler var ve o konuda piyasada yatırımcı kuruluşlar, bankalar finans kuruluşlarıyla bir araya geldik ve bütün bu yapılan görüşmelerden hareketle uygulamaya yön vermek, kanunun söylediklerini daha açık bir şekilde düzenlemek üzere bir tebliğ düzenlemesi yaptık. Bugün yine söylüyorum, yapmış olduğumuz tebliğ düzenlemesindeki bütün hususlar uluslararası normlara uygun hususlardır. Kanunun getirdiği hükümlerden farklı bir hüküm ortaya koymamaktadır. Vatandaşlarımız gönül rahatlığıyla yurt dışında sahip oldukları varlıkları; para, döviz, altın menkul kıymet, ülkemize getirebilirler.

Bakın, 2018’den itibaren bütün ülkeler artık birbirleriyle bilgi paylaşımına başlıyorlar. Bugün her ülke ardı ardına bu tür düzenlemeleri yapıyor. Türkiye olarak da böyle bir düzenleme yapmış olmamız zaman olarak doğru bir düzenlemedir. Vatandaşlarımıza şu imkânı veriyoruz: Siz de çok iyi biliyorsunuz ki, vatandaşlarımız farklı nedenlerle yurt içinde kazandıkları birtakım varlıkları yurt dışında farklı alanlarda değerlendiriyorlar. Bu sadece Türk vatandaşlarına mahsus bir şey mi? Amerika Birleşik Devletleri vatandaşları da yapıyor, İngiltere vatandaşları da yapıyor, Fransa vatandaşları da yapıyor. Dolayısıyla, ülkeler kendi vatandaşlarının varlıklarını ülkelerine çekmek için bu tür düzenlemeler yapıyorlar.

Tebliğde ne demişiz: Varlıklarınızı getirebilirsiniz, istediğiniz gibi tasarruf edebilirsiniz. Bankalara ne demişiz, finans kurumlarına ne demişiz: Vatandaşın bu taleplerini yerine getirin demişiz. Yerine getirirken de belgeye boğmayın. Herhangi bir şekilde bir bildirimin gerçeğe uygun olmaması hâlinde kişinin zaten kanunun sonuçlarından yararlanması mümkün değil.

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Bu kadar basit değil ya.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Menkul kıymetlerle ilgili olarak tebliğde yapılan düzenleme menkul kıymetler bakımından sadece bildirim yöntemini tek seçenek olarak ortaya koymuyor. Vatandaşımız dilerse yurt dışındaki hisse senedini, tahvilini fiziken de Türkiye’ye getirebilir. Buradaki bir aracı kuruma depo edebilir, bir hesap açabilir. Sadece burada seçeneklerden bir tanesi olarak bildirimi getiriyoruz. Peki, bunu niye getiriyoruz? Piyasada bankalarla, finans kurumlarıyla, yatırımcılarla oturup konuştuğunuzda ister istemez haklı olarak şu tür talepler gündeme geliyor: Herhangi bir şekilde o ülkedeki saklama kuruluşunda kayıtlı olarak saklı bir varlık var, dolayısıyla kayıt altında olan bir varlık. Zaman zaman gündeme getiriliyor: “Türkiye’ye getirilecek bu varlıklar nereden getirilecek?” Nereden getirilecek? Yurt dışında kayıtlı olan menkul kıymetlerin Türkiye’deki bankalara ve finans kurumlarıyla getirilmesi şeklinde olacak. Dolayısıyla, vatandaşımız müsterih olsun, her türlü varlığını getirsin; hiçbir soruşturma açılmayacak, hiçbir araştırma yapılmayacak, hiçbir inceleme yapılmayacak. Çünkü, biz inanıyoruz ki vatandaş buraya getirip parasını beyan ettiğinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kayıtlı sistemine bunu dâhil ediyor. O andan itibaren sisteme kayıtlı bir para oluyor. Nereden getirecek bunu? Yurt dışındaki bir bankadaki hesaptan getirecek. Yurt dışındaki o bankada, çoğunlukla da coğrafyanın batı tarafında yer alan coğrafyada yani nasıl oluyorsa, orada o para durduğu zaman meşru oluyor, o bankada, o finans kuruluşunda meşru oluyor –bana göre meşrudur, sorun yok- ama o para buraya getirilince ona çok farklı saiklerle, farklı adlarla birtakım isnatlarda bulunuyoruz. Dolayısıyla, ben inanıyorum ki vatandaşlarımızın finans sisteminde hâlihazırda kayıtlı olan, var olan varlıkları bu kanundan yararlanmak suretiyle Türkiye’ye getirilmiş olacak. O açıdan, tebliğ düzenlememiz son derece doğru düzenlemedir. Kanunun geneline ilişkin, kanunun içinde mündemiç olan bütün hususlar açık bir şekilde tebliğde ifade edilmiştir. Ayrıca, bundan önceki çıkan varlık barışı kanunlarındaki düzenlemeler de tek tek dikkate alınmıştır. Onu da özellikle ifade edeyim.

Dolayısıyla, burada Varlık Barışı Kanunu’na –bunu daha önce de ifade ettim- inşallah altı ay süreyle süre uzatımı yapıyoruz. Bu arada, Bakanlık olarak Varlık Barışı Kanunu’yla ilgili de vatandaşlarımıza kanunun getirdiği imkânları tanıtacak şekilde yoğun bir kampanya yürüteceğimizi de buradan ifade edeyim.

Biliyorsunuz, bu arada Yeniden Yapılandırma Kanunu’nun başvuru süreleri bitti, ilk taksit ödemeleri yapıldı. Yaklaşık 12 milyar lira vatandaşlarımız ilk takside karşılık olmak üzere, kasım ayı sonuna kadar ödeme yaptılar, ödemeler devam ediyor, günbegün rakam daha da büyüyor. Bu kanun kapsamında yaklaşık 8 milyon 541 bin 577 başvuru aldık. Ben bunu söylediğim zaman, bir ekmek meselesiyle karşılaştırma yapılıyor, buna da hayret ediyorum. Söylediğimiz şey şudur: Vatandaşımız devletinin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Vatandaşımız, devlet olarak getirmiş olduğumuz Yeniden Yapılandırma Kanunu’na büyük bir teveccüh gösterdi, büyük bir ilgi ve alaka gösterdi. Gerçekten, kasım sonu itibarıyla yoğun bir başvuru aldık. Yani, bunu neye dayanarak söylüyorum? Önceki yeniden yapılandırma kanunlarına baktığımız zaman, sayıları karşılaştırdığımız zaman, bu defa vatandaşımız gerçekten büyük bir ilgi gösterdi. İkinci olarak: Başvurularını yapmanın ötesinde, yoğun bir şekilde de geldi, ilk ödemesini yaptı.

Son gün, tabii ki, tabiatıyla bir yoğunluk oldu; bankalarda yoğunluk oldu, vergi dairelerinde yoğunluk oldu. Vatandaşımız son gün de yeniden yapılandırma ödemesini yapmak üzere, gerçekten, vergi dairelerine akın etti. Biz de gün boyunca, gece geç saatlere kadar vergi dairelerimizi açık tuttuk. “Son bir vatandaşımızın işi bitene kadar hiçbir vergi dairesi kapanmayacak.” dedik ve çok memnuniyetle ifade ediyorum ki gece geç saatlere kadar Maliye Bakanlığı personelimiz, gerçekten, büyük, özverili bir çalışma göstererek bu tahsilatları yaptı. Ben huzurlarınızda Bakanlığımın personeline de teşekkür ediyorum. Vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Gerçekten, o gün yoğun bir ilgi ve alaka gösterdiler ve bu başarılı uygulama devam etti.

İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – O gece internette sorun vardı, giremediler efendim.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Dolayısıyla, burada Yeniden Yapılandırma Kanunu’na vatandaşımızın yoğun ilgisini göstermek üzere ifade ettiğim bir cümlenin maksadından farklı bir noktaya da çekilmemesi gerektiğini özellikle ifade ediyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sonrası gelmiyor, birinci taksitleri ödüyorlar da sonrasını ödeyemiyorlar.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Bakanlık olarak, kayıt dışı ekonomiyle mücadele konusunda yoğun bir çaba içerisindeyiz. Elektronik devlet uygulamalarını, e-devlet uygulamalarını yoğun bir şekilde kullanıyoruz. Özellikle, tahsilat işlemlerinin verimliliğinin artırılması konusunda, etkinliğinin artırılması konusunda yoğun gayretlerimiz var.

Bakanlığımızın taşınmaz yönetimiyle ilgili genel müdürlüğü olarak Millî Emlak Genel Müdürlüğünde, 2/B arazilerinin satışıyla ilgili çok yoğun bir çalışma devam ediyor. İkinci defa başvuru hakkı verdiğimiz vatandaşların başvurularını tek tek alıyoruz. Dolayısıyla, Bakanlık olarak bir bütün hâlinde kayıt dışı ekonomiyle mücadele ediyoruz. Bütçe disiplinine kararlı bir şekilde, özel önem vererek… İnşallah, 2016 yılında da -yıl sonunda göreceksiniz- bütçeyle ilgili ortaya çıkan dengelerimiz gerçekten Hükûmet olarak bütçe disiplinine karalılıkla devam ettiğimizi açık bir şekilde gösterecek. Bir taraftan bütçe disiplinine dikkat ediyoruz, diğer taraftan da vatandaşımızın ihtiyacı olan aşa, işe, yatırıma, istihdama, üretime ve ihracata her türlü katkıyı veriyoruz; eğitimi daha güzel yapıyoruz, sağlığı daha güzel yapıyoruz. Bütün bu hizmetler yapılırken sonuçta bir taraftan faize ayırdığımız bütçeyi aşağı çekiyoruz, diğer taraftan vatandaşa verdiğimiz bütçeyi de artıyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

Şimdi şahsı adına aleyhte olmak üzere İstanbul Milletvekili Sayın Arzu Erdem konuşacak.

Buyurun Sayın Erdem. (MHP sıralarından alkışlar)

ARZU ERDEM (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisi saygılarımla selamlıyorum, aziz Türk milletimizi de buradan selamlamak istiyorum.

Hazır yeri gelmişken sicil affı konusunda –Sayın Bakanımız şu an yerinde değiller ama- bir uyarıda bulunmak istiyorum. 28 Ocak 2009 tarihinde biliyorsunuz ki bir sicil affı geldi. Esnaf ve kredi kartı mağduru olan vatandaş belki bir nebze psikolojik olarak rahatlamış oldu ama bankalara gittikleri zaman memzuç kayıtları bankalarda tekrar kopya olarak mevcut olduğu için onlar psikolojik olarak da şu reflekse girdiler: O gelenlere, memzuç kayıtları yani kara listedeki kayıtlar silinmiş olmasına rağmen, maalesef, krediyi vermeyle ilgili “Biz bankamızın düzenini değiştiremeyiz. Bu manada da siz silmiş olsanız da bu konuyla alakalı biz vatandaşa kredi veremeyiz.” diye özellikle uyarıda bulundular. O dönemde sicil affı konusu sonucuna çok ulaşamadı. Bunu buradan belirtmek isterim.

Değerli milletvekilleri, hazır Maliye Bakanımız buradayken yine turizmle alakalı ve terörün turizmi ne kadar etkilediğiyle alakalı, yapılan düzenlemelere ilave nelerin yapılması gerektiğiyle alakalı da birtakım tespitlerde bulunmak istiyorum.

Terör, özellikle 2015 senesinin Kasım ayı itibarıyla İstiklal Caddesi’ndeki esnafı vurmaya başladı, kepenkler bir bir inmeye başladı, daha sonrasında Kapalıçarşı esnafı ağır bir kriz içerisine girmeye başladı. Kapalıçarşı dünyanın en eski alışveriş merkezlerinden biridir ve bilindiği gibi özellikle son senede ülkemizi kasıp kavuran terör turizmi olumsuz yönde etkilemiş olmasına rağmen her yerde, Kapalıçarşı’da daha derin bir krize sebebiyet vermiştir. İstanbul Kapalıçarşı esnafının en önemli kaynağı biliyorsunuz ki kruvaziyer gemileriyle gelen turistlerdi. Bu noktada belirleyici olan, bu gemilerle gelen turist sayısını tekrar etmektir. 2012 senesinde 382 tane gemi gelmiş, 46.920 turistimiz gelmiş; 2013 senesinde 381 gemi gelmiş, 78.505; 2014 senesinde 317 gemi gelmiş, 74.941; 2015 senesinde ise 345 gemi gelmiş, 100.734… Bu, İstanbul için geçerli. 2016’nın ilk dokuz ayında ise 45 gemiye düşmüş bu yani yüzde 60 oranında bir düşüş olmuş turist sayısında.

Tabii ki terörün önlenmesiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi her tür desteği vermeye devam edecektir ve etkin mücadeleye de mutlaka devam etmemiz gerekiyor. Belki burada turistin gelmesini kısa vadede sağlamak mümkün değil ama yapılması gereken… Özellikle Kapalıçarşı özelinde bakıldığı zaman, özellikle işlerin iyi olduğu dönemlerde 500 bin ziyaretçi alan Kapalıçarşı artık siftah yapamaz duruma gelmiştir. 3.600 dükkânın sekizinci aya kadar 600’ü kapanmıştır, yıl sonuna kadar 1.500’e çıkması öngörülüyor oradaki esnafla yaptığımız görüşmelerde ve tespitlerimizde. 2016 yılının ilk sekiz ayında turist sayısında genel anlamda yüzde 30 civarında bir azalma olmuştur. Kuyumcu sayısı mesela, Kapalıçarşı içerisinde 1.000’den 600’e düşmüştür. Kapalıçarşı esnafımız yaşanan bu zor günleri aşabilir ancak burada özellikle Hükûmetin alacağı tedbirler önemli.

Önemli bir tespitimi de iletmek istiyorum. Kapalıçarşı’nın üzerindeki yollar ana yol olarak ve ara yol olarak esnafın önündeki yerler. Buraya belediye tarafından işgaliye talep edilmektedir. İki günde bir gelen belediye memurları “İşgaliye verilmezse yerinizi kapatırız ya da toplayın eşyalarınızı.” demekteler, bunu da Sayın Bakanımıza buradan iletmiş olayım. Bu bizim için çok önemli, özellikle üzerinde durulursa göz bebeğimiz olan Kapalıçarşı’nın yaşatılmasına katkı sağlamış oluruz.

Bu arada, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımıza da iki konuda bilgi aktarımında bulunmak istiyorum ve soru da sormak istiyorum.

16/12/2015 tarihinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanına -bir önceki Bakana- bir soru önergesi vermiştim “Bakanlığınıza bağlı çocuk bakımevlerinde çalışanlar ne kadar denetim altında ve bunlar ne kadar eğitilmekte?” diye. Gelen cevapta, çocuk bakım kuruluşları ve çocukevlerinde hizmet yapan bakım elemanlarının, sağlık meslek liselerinin hemşirelik ve acil tıp teknisyenliği, kız meslek liselerinin çocuk gelişimi bölümünden, mezun olduklarını söylediler yazılı cevapta ancak yuvalarda hâlâ az sayıda bu bölümlerden insan bulunmakta, hatta ve hatta ilkokul mezunu, işin ehli olmayan insanlar bulunmakta. Enteresan metotlar kullanılmakta. Bunun da mutlaka tespitinin yapılması şart.

Zamanım bittiği için diğer konuyu bir sonraki konuşmama bırakacağım.

Tekrar Gazi Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Erdem.

Sayın milletvekilleri, dokuzuncu turdaki konuşmalar tamamlanmıştır.

Şimdi, soru-cevap bölümüne geçiyoruz.

Süremiz yirmi dakika. Bildiğiniz gibi, bu sürenin on dakikası sorulara, diğer, geri kalan on dakikası da cevaplara aittir.

Daha önce sisteme giren milletvekillerini sırasıyla okuyacağım ve söz vereceğim.

Sayın Şimşek, buyurun.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sorum Maliye Bakanına olacak.

Mersin’de bugün rüzgâr afeti yaşanmıştır. Mersin’in birçok ilçesinde ve özellikle Bozyazı’da seralar yerle bir olmuştur. Bu gece de don beklenmektedir. Çiftçi ciddi bir mağduriyetle karşı karşıya kalmıştır. Bununla ilgili, Bakanlığınız nezdinde ilçe tarım müdürlüklerinin ve İl Tarım Müdürlüğünün faaliyete geçirilerek acilen çiftçilerimizin sorununa el atmanızı ve çiftçilerimizin bundan sonraki ödemelerini ertelemenizi bekliyorum.

İkincisi: Yine, Mersin genelinde hazine arazilerinde ve 2/B arazilerinin satışında ciddi gecikmeler söz konusudur. Fiyatlar yüksektir, bu fiyatların yüksekliğinden dolayı Tarsus Gülek, Erdemli Sarıkaya, Silifke Narlıkuyu ve Yeşilovacık gibi beldelerde insanların çoğunluğu başvuru yapmasına rağmen fiyatların yüksekliğinden satın alamamaktadır. Burada yeniden bir güncelleme yapmanızı bekliyoruz.

Ayrıca, Gülek’te Karboğazı turizm bölgesinden dolayı buradaki insanların hak sahipliğine son verilmiş, burası turizm bölgesi ilan edilerek insanların malına el konulmuştur. Buradaki mağduriyetin de giderilmesini bekliyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Aydın yerine Sayın Ertem…

BİROL ERTEM (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sorum Gümrük ve Ticaret Bakanına: Türkiye’nin en büyük filtre üreticisi konumunda olan Hatay’dır. Filtre sektöründe en büyük gider yurt dışından temin edilen ham maddedir. Ham maddedeki gümrük vergisinde herhangi bir indirim ve muafiyet yapmayı düşünüyor musunuz? Ayrıca, yerli firmalara ham madde üretimi yapmak amacıyla teşvik vermeyi ve desteklemeyi düşünüyor musunuz?

Yine, Hatay’da bulunan Cilvegözü ve Yayladağı Sınır Kapıları kapalıdır. Nakliye ve ihracat sektörünü canlandırmak amacıyla güvenlik problemi olmayan Yayladağı Sınır Kapısı’nın açılmasıyla ilgili bir çalışmanız olacak mı?

Sayın Maliye Bakanına sormak istiyorum: Hatay’ın sınır bölgesi olması sebebiyle ve Suriye savaşından dolayı, işletmeler ve iş adamları banka kredilerine ulaşmakta son derece zorluk yaşamaktadır. Kredi alımlarında yaşatılan zorlukların ticari sicili bozuk olan işletmeleri de kapsayacak şekilde giderilmesi amacıyla herhangi bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?

BAŞKAN – Sayın Özdemir…

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanına sormak istiyorum: Roman Strateji Belgesi kapsamında eylem planı yürürlüğe girmiş olmasına rağmen 2017 yılı bütçesinden bu konuya hiçbir kaynak ayrılmamıştır. Avrupa Birliği destekli proje ve fonlar dışında hiçbir kaynak ayrılmamış olması Hükûmetin bu bütçeyle Roman vatandaşlarımızın ve tüm vatandaşlarımızın beklenti ve sorunlarına çözüm noktasında bakışını bir kez daha ortaya koymuştur. Sayın Bakan, Roman vatandaşlarımızın sorunlarına yönelik eylem planını bütçesiz nasıl gerçekleştireceksiniz?

Yine, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanına soracağım: Kadına yönelik cinsiyetçi, ayrımcı söylem ve uygulamaların artması, kız çocuklarının eğitimi ve erken yaş evliliklerdeki ciddi sorunlar, çocuk istismarındaki artış, OECD verilerine göre ülkemizdeki kadınların yüzde 70’inin hâlâ istihdam dışında olması konusunda gündeminizde, bütçenizde bu sorunlara daha kapsamlı, kısa vadede kalıcı çözüm üretecek, acil, somut stratejiler var mıdır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Tarhan…

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sorum Gümrük ve Ticaret Bakanına.

Birinci sorum: Mayıs 2015 tarihinden itibaren yasaklanmasına karşın birçok firma tüketiciye reklam içerikli iletiler göndermeye devam ediyor. Bu firmalar hakkında cezai işlem yapıyor musunuz?

İkinci sorum: AVM’lerle ilgili olarak verdiğiniz yanıtta, 2018 yılı sonuna kadar yaklaşık 40 adet alışveriş merkezinin açılacağını belirtmektesiniz. Esnaf perişan ama hâlâ AVM açılıyor. Bu AVM’lere gerçekten ihtiyaç var mı?

Üçüncü sorum: Kars, Ardahan, Iğdır bölgesinde zorda olan esnaflar adına ekonomiyi canlandırmak için Ermenistan Sınır Kapısı’nı açmayı düşünüyor musunuz, gündeminizde var mı?

BAŞKAN – Sayın Erdoğan…

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Maliye Bakanı, vatandaşlarımızın 2/B mağduriyetleri sürüyor. Yüksek rayiç bedeller yüzünden vatandaşlarımız arazilerini satın alamadılar. Satın almak için daha önce başvuranlar da 1’inci taksitlerini ödeseler bile ondan sonraki taksitleri ödeyemez hâle geldiler.

Yine, “Belediye ve mücavir alan sınırları içerisindeki hazine arazileri 2/B kapsamında satılmaz.” dediniz, vatandaşlarımız bu sebeple çok yüksek ecrimisil ücretleriyle karşı karşıyadırlar.

Bu yıl bölgemizde turizm sezonu çok kötü geçti, çiftçilerimizin durumu da içler acısı. Çiftçilerimizin ve turizmcilerin ecrimisillerini makul bir seviyeye indirmeyi düşünüyor musunuz?

Sayın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, kamuoyunda, 15 Temmuz şehit ve gazileri ile terörle mücadele şehit ve gazilerine ödenen tazminatlar, maaşlar ve sağlanan haklar arasında farklılıklar olduğuna dair dedikodular var. Böyle bir farklılık var mıdır? Varsa bu durumu içinize sindirebiliyor musunuz? Bu farklılığı gidermeyi düşünüyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Çam…

MUSA ÇAM (İzmir) – Bihlun Hanım soracak.

BAŞKAN – Biz önceden sisteme girenlere göre söz veriyoruz. Bendeki listeye göre yani birleşimi açtığım zaman hazırlanan listeye göre söz veriyorum.

Siz söz hakkınızı Tamaylıgil’e veriyorsanız sorun yok.

MUSA ÇAM (İzmir) – Tabii, verdim, verdim.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Tamaylıgil.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Benim sorum da Sayın Gümrük ve Ticaret Bakanımıza. Ben bu yıl başında, sizden, yaklaşık on beş yıl önce iflas süreci işleyen İhlas Finans firmasıyla ilgili bazı bilgiler istemiştim ve 21.294 hesabın, 114 bin dolar, aşağı yukarı 54 milyon euroluk da bir borcun kaldığını söylemiştiniz. Yaklaşık on beş yıldır bir tasfiye süreci işliyor ve hâlihazırda 20 bini aşkın vatandaş mağdur. Kaldı ki bir temlik süreci işletilmişti yine tasfiye kurulu tarafından ve burada da 50 bin kişi “Belki paramızı alırız.” diye çeşitli temliklerle alacaklarının temlikini kabul etmişlerdi ama hiçbiri de şu ana kadar doğru dürüst alacaklarını tahsil etmedi. Gerçekten önemli bir konudur. Bu konu hakkında bugün gelinen İhlas Finansın tasfiye süreciyle ilgili son rakamlar ve borç ne kadardır, onu öğrenmek istemiştim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Öz…

BÜLENT ÖZ (Çanakkale) – Sorum Sayın Maliye Bakanına: ÇAYKUR, orman işletmeleri, Karayolları, Tarım Bakanlığı gibi çeşitli kurumlarda çalışan mevsimlik işçilerin sorunları orta yerde duruyor. 5620 sayılı Yasa’daki altı ay sınırına takılıyor ve 179 gün çalıştıkları için çalıştıkları kurumda kadro alamıyorlar.

Sayın Bakanım, bu işçilerimiz 25 yaşında çalışmaya başlasalar emekli olabilmek için kaç yıl çalışmaları gerekir, hiç hesapladınız mı? Yılda 179 gün çalıştıkları gerçeğini göz önüne alırsak 7.200 prim gününü doldurmak için altmış iki sene çalışmaları gerekir. Dört ay çalışan mevsimlik işçilerin kadroya geçebilecek statüye alınmasına yönelik bir çalışma yapılıyor mu? Kamuda bu şekilde istihdam edilen mevsimlik işçilerin toplamı ne kadardır? Bu emekçilerin sorununun çözümü için bir düzenleme yapacak mısınız?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Tor…

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) – Sayın Bakan, Maliye Bakanlığınca çıkarılan genelgelerde “4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında bulunan idarelerce; elektronik haberleşme hizmetleri ile serbest tüketici olmaları hâlinde elektrik ve doğal gaz ihtiyaçlarının ihale yolu ile temin edilmesi esastır.” denilmektedir.

Buna göre, birinci sorum: Bakanlığınızın merkez ve taşra teşkilatları ile bağlı ve ilgili kurum ve kuruluşlarında elektronik haberleşme hizmetleri, elektrik ve doğal gaz alımları için son üç yılda yapılan harcamaların parasal karşılığı nedir?

Bu hizmetler için yapılan harcamaların ne kadarı ihaleyle, ne kadarı doğrudan alımla yapılmıştır?

Üçüncü sorum: Bakanlığınızca söz konusu genelgede yer alan hususların yerine getirilip getirilmediği yönünde düzenli denetim yapılmakta mıdır? Bu genelgenin gereğini yerine getirmeyen görevliler hakkında bugüne kadar yapılmış bir işlem var mıdır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Hürriyet…

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) – Sayın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, ben konuşurken siz yoktunuz. Kürsüde özellikle şu kitabı gösterdim Sayın Bakanım. Kütahya Belediyesinin yeni evlenen çiftlere dağıttığı bir kitap. Sizin de haberiniz olsun istiyorum. Tabii söyleyemediğimiz çok şey var ama bu kitap baştan sona bir sürü cinsel fanteziyle dolu. Kadını ikinci sınıf gören, aşağılayan, hatta “Bu usullere uyulmazsa doğacak çocuk ahmak olur.” diyen, “Çalışma hayatında kadın iş yerinde kocasından daha yakışıklı erkeği görürse gönlü ona kayabilir, kırsın dizini otursun.” diyen… Ve şimdi böyle etrafımıza bakıyorum, bir sürü erkeğin arasında oturuyoruz renkli renkli. Dolayısıyla, bu kitap, eve gittiğimizde kocamızdan dayağı hak ettiğimizi söyleyen bir kitap. Daha neler neler. Kürsüde çok şey anlattım ama siz yoktunuz. Bununla ilgili Sayın Meclis Başkanımız “Ben de takip edeceğim.” dedi ama lütfen, sizden ricam, çok ahlaksız bir kitap. Hatta Hazreti Ali ve Hazreti Fatma’nın gerdek gecesini anlatan bir kitap Sayın Bakanım ne yazık ki. Lütfen bununla ilgili gereğini yapınız.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hürriyet.

Son olarak Sayın Arslan…

KAZIM ARSLAN (Denizli) – Sayın Bakanlara soruyorum:

1) 2017 bütçesini yönetirken esnaf ve tüccarımız için sicil affını getirmeyi düşünüyor musunuz?

2) SSK ile BAĞ-KUR esnafı arasındaki prim günü sayısı bakımdan 4 bin güne varan farkı giderecek misiniz?

3) Yeni iş yeri açacak esnafa beş yıl vergi indirimi getirecek misiniz?

4) Esnafın, tıpkı şirketler gibi, kira, araç gibi giderlerini vergiden düşmesini sağlayacak mısınız?

5) İşletmelerin açılması ve kapanması sırasındaki işlemlerde bürokrasinin azaltılması için bir çare düşünüyor musunuz?

6) Esnafımız şu anda tam 22 kalem vergi ve harç ödemektir. Bu yükün hafifletilmesini, muhasebeleştirilmesini, işlemlerin basitleştirilmesini düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Ağbal, önce siz mi başlayacaksınız cevap vermeye?

Buyurun.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Öncelikle, tabii, Mersin’de meydana gelen afetten dolayı çiftçilerimiz zarar görmüş durumda. Ben her birisi için öncelikle geçmiş olsun diliyorum ve devlet olarak yaraların sarılması konusunda, siz bilgilendirdiniz ama mutlaka Valiliğimiz de bu konuda gereken çabaları gösteriyordur. Ben de yine, ilgili arkadaşlarla görüşmek suretiyle, elimizden ne geliyorsa bu konuda azami derecede katkı vereceğiz. Bundan emin olabilirsiniz. Tekrar bütün çiftçilerimize geçmiş olsun diyorum.

İkinci olarak: Mersin’de 2/B uygulamalarına ilişkin olarak sayın vekilimiz birtakım tereddütlü hususlara değindiler. O konuda, öncelikle, tabii, 2/B uygulamalarına ilişkin genel bir bilgilendirme yapmaksızın Mersin’deki uygulamayı tek başına değerlendirmek doğru olmayacaktır. Biliyorsunuz, yıllardır kangren hâline gelen ve kamuoyunda 2/B arazisi olarak bilinen bu yerlerle ilgili olmak üzere Hükûmetimiz tarafından kapsamlı bir yasa çıkarıldı ve bu yapılan yasal düzenlemede, hak sahibi olarak belirlenen kişilerle ilgili öncelikle Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün tespit yapması, ardından da Maliye Bakanlığının hak sahibi olarak belirlenen kişilere ait yerlerdeki taşınmazların kıymetlerini tespit etmesi şeklinde düzenleme yapıldı. Maliye Bakanlığı olarak bu kanun kapsamında, ilk çıktığı andan itibaren, 800 bini aşkın taşınmazla ilgili rayiç bedel değerlendirmesi yaptık.

Biliyorsunuz, 2/B kanunu satışa imkân sağlarken önemli indirimleri de beraberinde getirdi. Her ne kadar hak sahiplerinin sahip oldukları taşınmazlarla ilgili bir rayiç bedel tespiti yapılmış olsa da devlet olarak biz bunda yüzde 50, hatta peşin ödeme hâlinde sanıyorum yüzde 36’ya kadar indirim, yani, yüzde 100 yerine 36 lira ödeyecek şekilde önemli indirimler de yaptık. Rayiç bedel tespitleri sırasında da her ilde özel çalışma grupları oluşturduk, defterdarlıklar bünyesinde özel ekipler kurduk ve burada oluşturulan rayiç bedel tespitlerinde en çok tutarlılığa önem verdik. Yani mahalleler arasında fiyat tutarlılığı mutlaka olmalı, köyler arasında fiyat tutarlılığı mutlaka olmalı. Hatta şuna bile dikkat ettik: Sınır olan iki ildeki sınır olan iki köyün bile -ayrı ayrı defterdarlıklara bağlı olduğu için- bedellerinin tespitinde doğru bir yaklaşım belirleyebilmek için il komisyonlarını da birlikte çalıştırdık ve bakın, bugüne kadar yaklaşık 608 bin vatandaşımıza 2/B kanunu kapsamında 450 bin taşınmaz sattık. Yani bu ifade ettiğim bedel tespit sistemi dâhilinde bütün bunları yaptık. Zaman zaman itirazlar geldi, zaman zaman bedellerin tutarsız olduğu yönünde duyumlar aldık, şikâyetler aldık ve her defasında da bu duyumları ve bu şikâyetleri titiz bir şekilde yerinde inceledik. O açıdan gönlünüz rahat olsun, yani sizin bu söylediğiniz…

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Bu bölgelerde müracaat ve satış rakamlarına bir baktırın.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Olur. Yani şöyle, bütün illerde bu…

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Çoğunluk satılmadı. Sarıkaya’nın hepsi duruyor, satılmadı.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Burada, bütün illerde herhangi bir şekilde bedel tespitiyle ilgili bir şikâyet olduğunda titiz bir şekilde inceliyoruz. Şunu biliyorum ki uygulama dönemi içerisinde zaman zaman bu tür talepler geldiğinde gerçekten bazen bilgi eksikliğinden kaynaklı olarak bu tür değerlendirmelerin yapıldığını da gördük ama her şikâyet, her bir şikâyet bizim için önemlidir. Bu konuda mutlaka arkadaşlarıma da talimatı vereceğim ve bu 2/B’yle ilgili düzenlemeyi, yani bu çalışmaları Mersin’de ve diğer illerde tamamlayacağız.

Biliyorsunuz 2/B kanunu ilk çıktığında çok yoğun bir şekilde hâlihazır stokta olan taşınmazlarla ilgili bu işlemleri yaptık ama orman kadastronun ve Tapu Kadastronun çalışmaları devam ettiği için illerimizde kısım kısım bu çalışmalar devam ediyor. Onun için 2/B’yle ilgili Bakanlık olarak önemli bir tecrübeye sahibiz, bedel tespiti konusunda da gerçekten hassasız. Nitekim, 2/B kanununa müracaat etmeyen vatandaşlarımız oldu, bunlara yeni hak getirdik. Müracaat eden vatandaşlarımızdan peşinatını veya taksitini ödemeyen vatandaşlarımız oldu, bu vatandaşlarımıza da yeniden ödemeleri hâlinde sisteme dönme imkânı verdik. Burada da Mersin’le ilgili olan bu konuyu mutlaka bu çerçevede değerlendireceğiz ve orada sorunlar varsa onun üzerine de gideceğiz.

Mersin’de meydana gelen afet nedeniyle vatandaşlarımızın uğradığı zarar ziyanın karşılanması konusunda da, tekraren söylemek gerekirse, gerekli, adımları atacağız.

İkinci olarak, Yeniden Yapılandırma Kanunu’yla ilgili değerlendirmelerde bulunuldu. Demin kürsüde de ifade ettim, gerçekten 6736 sayılı Kanun vatandaşlarımıza mevcut borçlarını çok önemli imkânlarla yeniden yapılandırma imkânı getirdi. Vatandaşlarımız kanuna büyük bir teveccüh gösterdiler ve hiçbir dönem olmayacak kadar başvuru aldık, yaklaşık 8,5 milyon civarında başvuru aldık. Bunların içerisinde vergi borçları var, trafik para cezası borçları var, diğer amme alacakları borçları var. Ve 30 Kasım tarihine uzattığımız başvuru süresi, bu süre de tamamlandı, ardından da yine bu süre içerisinde peşinatları aldık.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bütün zamanı Maliye Bakanı kullandı ya.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu kapsamda da şu ana kadar 12 milyar lirayı aşan bir tahsilat yaptık.

Vatandaşlarımızı özellikle şu konuda uyarmak istiyorum…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Bakanım, diğer bakanlar da cevap versin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ama soruları eksik bırakmamam lazım.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ama diğer bakanlar cevap veremeyecek.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ama Sayın Başkanımız bana söz verdi, ben de sayın vekillerimizin bana soruduğu soruları tamamen cevaplayacağım.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Hayır, hayır, onu kabul ediyorum ama diğerleri vermeyecek mi?

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sayın Başkan, süre kalmadı.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Şimdi, vatandaşlarımızın bir kısmı kasım ayı içerisinde peşinatlarını ödeyemediler. Yani, bir kısım vatandaşımız dedi ki: “Doğru, son ana kaldı, ben ödeyemedim. Acaba ‘peşin ödeme’ seçeneğini seçmiş olmama rağmen kasım ayında ödeyememiş olmam beni yeniden yapılandırma hakkından mahrum etti mi?”

Özellikle ifade ediyorum vatandaşlarımıza: Vatandaşlarımız aralık ayı içerisinde eğer -peşin ödeme seçeneğini seçmiş bir vatandaştan bahsediyorum- Yeniden Yapılandırma Kanunu’na göre hesaplanmış faiz indirimli ödemeyi yapacak olurlarsa yeniden yapılandırmadan yararlanma imkânına kavuşacaklar, özellikle onu da ifade edeyim.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, cevap için ayrılan süre konusunda bakanların tasarruf etmeleri kendi inisiyatifindedir, benim bu konuda bir müdahalem söz konusu değil.

Şimdi kim konuşacak?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, iki dakika kaldı, 2 bakan var. Bakanlara ilave ikişer dakika verirseniz en azından arkadaşlarımızın soruları cevaplanır diye düşünüyorum.

BAŞKAN - Eğer yeteri kadar cevap veremezlerse ve talep ederlerse elbette veririm.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Gerçi Maliye Bakanımız bir şey bırakmadı ama onlara…

BAŞKAN - Sayın Tüfenkci, buyurun.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Kısa veririm, hemen cevap veririm.

ERHAN USTA (Samsun) – Trilyonları veriyoruz bakanlarımıza, iki dakikayı mı vermeyeceğiz? Sayın Bakanım, buyurun.

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) – Canın sağ olsun, dükkân senin.

Şimdi, “Mayıs 2015’te yasaklanmasına rağmen istenmeyen iletilerle ilgili ne yapıyorsunuz?” dediler. Onunla ilgili 16/11/2016 tarihi itibarıyla şikâyet sayısı 225.972’tir. Bu şikâyetlere karşılık 7 milyar 109 milyon 422 TL’lik ceza kesilmiş. Bu kapsamda, 200 bini aşkın şikâyetin yaklaşık yüzde 25’i sonuçlandırılmış durumdadır ama daha da hızlanmamız lazım. Onu ifade edeyim.

Yine, Kars Iğdır noktasında esnaflarımızın durumlarının iyi olmadığını ifade edip “Özellikle kapının açılması noktasında bir şey yapılabilir mi?”… Bizim Iğdır’la da ilgili, Kars’la da ilgili oralarda ticaret merkezleri, sınır ticaret merkezleri oluşturma noktasında bir çalışmamız var. Eğer olumlu netice alırsak bu sınır ticaret merkezlerini oluşturacağız.

AVM’ler dünyanın da bir gerçeği, Türkiye'nin de bir gerçeği. AVM’ler karşısında biz esnafı ezdirmeme noktasında, ezici rekabetten korunması noktasında gerekli adımları atıyoruz ama AVM’ler biliyorsunuz taleple… Şimdi, AVM’ler cadde AVM’lere dönüşüyor ve bir kısmı da kendiliğinden kapanıyor. Bu, piyasa dengeleri içerisinde çözülecek bir şey. Sizler de bizim o işe müdahil olmamızı zaten istemezsiniz.

Bir arkadaşımız Cilvegözü Sınır Kapısı kapsamında Hatay’la ilgili sordu. Yayladağı Kapımızın açık olup olmadığını veya “Açmayı düşünüyor musunuz?”… Yayladağı Kapısı’nın karşı tarafı Suriye rejiminin egemenlik sahası içerisinde, kontrolündedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ (Malatya) – Süre bitti, yazılı olarak cevap vereceğim.

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA BETÜL SAYAN KAYA (İstanbul) – Sayın Başkanım, ben de…

BAŞKAN – Sayın Kaya, size de iki dakika süre verelim, sorular var çünkü.

Buyurun Sayın Kaya.

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA BETÜL SAYAN KAYA (İstanbul) – Roman Strateji Eylem Planı’na bütçeden pay ayrılıp ayrılmadığını sordu Sayın Vekilimiz Özdemir. Bu eylem planı Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğümüz tarafından yürütülmekte, hâliyle bütçesi de bu genel müdürlüğün bütçesinin altında. Aynı zamanda bu, AB projesiyle ortak yürüttüğümüz bir proje. Burada 10,5 milyon euroluk AB projesi var. Bizim bütçemizden de -2017 yılı bütçemizden- ayrılan ödenek de 1 milyon 591 bin lira, Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğümüzün bütçesinin altındadır. Eylem planımızda birçok bakanlığın da ayrı ayrı sorumlulukları vardır aynı zamanda.

Sayın Özdemir kadına yönelik ayrımcılıkla ilgili bir soru sordu. Bizim kadın hizmetlerine yönelik bütçemiz 187,5 milyon liradan yaklaşık 204 milyon liraya yükselmiştir ve oransal olarak da yüzde 9 artış görülmektedir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak kadına yeterince değer vermediğimiz, kadının yok sayıldığı, statüsünün geliştirilmediği gibi eleştirileri kesinlikle reddediyoruz. Bizim anlayışımıza göre güçlü medeniyetlerin en güçlü öznesi kadındır ve kadınsız bir toplumun kalkınması da gelişmesi de mümkün değildir. AK PARTİ iktidarları döneminde yaptığımız birçok mevzuat çalışmasının yanında uygulamada da çok önemli mesafeler alınmıştır. Kadına karşı ayrımcılığı, kadına karşı şiddeti kesin bir dille reddediyoruz ve bu konuda da şiddete karşı sıfır tolerans ilkesiyle hareket ediyoruz; bunun da altını çizmek istiyorum. Ama aynı zamanda kadın bir annedir, eştir. Bu anlamda da kadının desteklenmesi… Ailenin desteklenmesiyle kadını da zaten desteklemiş oluyoruz. Buradaki eleştirilerin de haksız olduğunu belirtmek istiyorum. Çocuğumuzu desteklerken de kadınımızı desteklemiş oluyoruz. Biz özellikle şartlı nakit transferi yaparken kadınlara veriyoruz bu paraları, kız çocuklarına daha fazla veriyoruz ve kadınlara veriyoruz; bunun da altını çizmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI FATMA BETÜL SAYAN KAYA (İstanbul) – Ayrıca diğer sorulara yazılı olarak cevap vereceğim.

BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim.

Şimdi, sırasıyla dokuzuncu turda yer alan bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

24) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI

1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                     Genel Kamu Hizmetleri                                                                                                  489.179.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      03                                     Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                                                                           147.999.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

      10                                     Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri                                                         23.666.180.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                          24.303.358.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                               18.108.968.048,34

Bütçe Gideri                                                                                                                                                    18.047.190.163,75

Ödenek Üstü Gider                                                                                                                                                     167.242,50

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                                61.641.242,90

Ertesi Yıla Devredilen Ödenek                                                                                                                                    303.884,19

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

31) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI

1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                     Genel Kamu Hizmetleri                                                                                                  932.075.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      03                                     Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                                                                             77.264.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      04                                     Ekonomik İşler ve Hizmetler                                                                                         121.981.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                            1.131.320.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                                    909.936.566,00

Bütçe Gideri                                                                                                                                                         821.482.469,29

Ödenek Üstü Gider                                                                                                                                                       14.547,10

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                                88.468.643,81

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Rekabet Kurumu 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

42.07) REKABET KURUMU

1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                     Genel Kamu Hizmetleri                                                                                                    41.096.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      04                                     Ekonomik İşler ve Hizmetler                                                                                           36.904.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                                 78.000.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

GELİR CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      03                                     Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                                                                                          2.016.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      05                                     Diğer Gelirler                                                                                                                   75.984.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                           TOPLAM                            78.000.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Rekabet Kurumu 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Rekabet Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                                      71.350.000,00

Bütçe Gideri                                                                                                                                                           50.929.869,09

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                                20.420.130,91

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:

(B) CETVELİ

 

(TL)

Bütçe Geliri Tahmini                                                                                                                                                  65.500.000,00

Tahsilat                                                                                                                                                                      62.091.254,72

Ret ve İadeler                                                                                                                                                                  240.083,35

Net Tahsilat                                                                                                                                                                61.851.171,37

BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler … Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Rekabet Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Maliye Bakanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

12) MALİYE BAKANLIĞI

1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                     Genel Kamu Hizmetleri                                                                                           104.463.169.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      03                                     Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                                                                           203.534.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

      06                                     İskân ve Toplum Refahı Hizmetleri                                                                            2.472.808.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

      09                                     Eğitim Hizmetleri                                                                                                               2.352.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

      10                                     Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri                                                         64.549.874.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                        171.691.737.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Maliye Bakanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Maliye Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                             133.618.894.707,77

Bütçe Gideri                                                                                                                                                  133.341.152.133,99

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                              277.742.573,78

Ertesi Yıla Devredilen Ödenek                                                                                                                                 7.251.100,00

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Maliye Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Gelir İdaresi Başkanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

12.76) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

ÖDENEK CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                     Genel Kamu Hizmetleri                                                                                               3.039.826.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      03                                     Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                                                                               4.800.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                            3.044.626.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gelir İdaresi Başkanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Gelir İdaresi Başkanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                                 2.542.208.631,00

Bütçe Gideri                                                                                                                                                      2.471.875.339,74

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                                70.333.291,26

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Gelir İdaresi Başkanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Kamu İhale Kurumu 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

42.06) KAMU İHALE KURUMU

1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                     Genel Kamu Hizmetleri                                                                                                    15.003.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      04                                     Ekonomik İşler ve Hizmetler                                                                                         124.997.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                               140.000.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

GELİR CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      03                                     Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                                                                                        80.049.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      05                                     Diğer Gelirler                                                                                                                   59.950.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      06                                     Sermaye Gelirleri                                                                                                                      1.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                           TOPLAM                          140.000.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kamu İhale Kurumu 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Kamu İhale Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                                    130.000.000,00

Bütçe Gideri                                                                                                                                                         120.967.787,12

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                                  9.032.212,88

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:

(B) CETVELİ

 

(TL)

Bütçe Geliri Tahmini                                                                                                                                                130.000.000,00

Tahsilat                                                                                                                                                                    145.334.514,05

BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kamu İhale Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

40.35) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI

1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

Kodu

Açıklama

(TL)

      01                                     Genel Kamu Hizmetleri                                                                                                    16.292.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      03                                     Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                                                                                  656.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      04                                     Ekonomik İşler ve Hizmetler                                                                                           14.236.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                                 31.184.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

GELİR CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      03                                     Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                                                                                             430.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      05                                     Diğer Gelirler                                                                                                                   30.754.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                                           TOPLAM                            31.184.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                                      26.305.100,00

Bütçe Gideri                                                                                                                                                           24.713.357,67

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                                  1.591.742,33

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:

(B) CETVELİ

 

(TL)

Bütçe Geliri Tahmini                                                                                                                                                  24.587.000,00

Tahsilat                                                                                                                                                                      26.424.995,62

BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

42.10) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU

1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi

Kodu

Açıklama

(TL)

      03                                     Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri                                                                                  540.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      04                                     Ekonomik İşler ve Hizmetler                                                                                           38.185.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        GENEL TOPLAM                                 38.725.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

GELİR CETVELİ

Kodu

Açıklama

(TL)

      03                                     Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                                                                                          4.250.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      04                                     Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler                                                                    30.000.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

      05                                     Diğer Gelirler                                                                                                                     4.475.000

BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

                                                                                                                        TOPLAM                                               38.725.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

(A) CETVELİ

 

(TL)

Toplam Ödenek                                                                                                                                                      33.560.000,00

Bütçe Gideri                                                                                                                                                           20.976.174,75

İptal Edilen Ödenek                                                                                                                                                12.583.825,25

BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:

(B) CETVELİ

 

(TL)

Bütçe Geliri Tahmini                                                                                                                                                  33.560.000,00

Tahsilat                                                                                                                                                                      23.907.569,12

Ret ve İadeler                                                                                                                                                                    17.308,60

Net Tahsilat                                                                                                                                                                23.890.260,52

BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, böylece, 9’uncu turda yer alan kuruluşların bütçeleri ve kesin hesapları kabul edilmiştir. Hayırlı olmalarını temenni ediyorum.

Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.18

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 19.56

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40’ıncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Sayın milletvekilleri, dokuzuncu turdaki görüşmelerin tamamlanmasıyla birlikte, 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın 1’inci maddeleri kapsamına giren bakanlık ve ilgili kuruluşların bütçeleri ve kesin hesapları ile gelir ve finansmanla ilgili 2’nci maddenin görüşmeleri tamamlanmış bulunmaktadır.

Şimdi program uyarınca sırasıyla 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın maddelerini görüşüp oylamalarını yapacağız.

2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın gider bütçesiyle ilgili 1’inci maddesini tekrar okuttuktan sonra oylarınıza sunacağım.

1’inci maddeyi okutuyorum:

2017 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU TASARISI

BİRİNCİ BÖLÜM

Gider, Gelir, Finansman ve Denge

Gider

MADDE 1 - (1) Bu Kanuna bağlı (A) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine 634.176.488.900 Türk Lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelere 79.433.539.000 Türk Lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlara 4.216.853.000 Türk Lirası,

ödenek verilmiştir.

BAŞKAN – Şimdi, 1’inci maddeyi daha evvel kabul edilmiş bulunan cetvelleriyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Gelir bütçesine ilişkin 2’nci maddeyi tekrar okutuyorum:

Gelir ve finansman

MADDE 2 - (1) Gelirler: Bu Kanuna bağlı (B) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;

a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri 586.696.152.000 Türk Lirası,

b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin gelirleri 9.777.075.350 Türk Lirası öz gelir, 70.286.212.900 Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 80.063.288.250 Türk Lirası,

c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri 4.186.853.000 Türk Lirası öz gelir, 30.000.000 Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 4.216.853.000 Türk Lirası,

olarak tahmin edilmiştir.

(2) Finansman: Bu Kanuna bağlı (F) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net finansmanı 49.222.000 Türk Lirası olarak tahmin edilmiştir.

BAŞKAN – Şimdi, 2’nci maddeye bağlı cetvelin bölümlerini okutup ayrı ayrı oylarınıza sunacağım:

B – CETVELİ

 

KODLAR                                                   AÇIKLAMA                                                       2017 YILI BÜTÇE GELİRİ

01                   Vergi Gelirleri                                                                                                                        564.746.658.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                   Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri                                                                                             17.190.016.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

04                   Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler                                                                          1.490.238.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

05                   Diğer Gelirler                                                                                                                           41.348.911.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

06                   Sermaye Gelirleri                                                                                                                    15.409.493.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

08                   Alacaklardan Tahsilat                                                                                                               1.660.409.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                TOPLAM BÜTÇE GELİRİ                                                                                                     641.845.725.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

09                   Ret ve İadeler ( - )                                                                                                                    55.149.573.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                                NET BÜTÇE GELİRİ                                                                                                             586.696.152.000

BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi kabul edilen ekli cetveliyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

10.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, Tunceli Milletvekili Alican Önlü’nün kötü bir muameleyle gözaltına alınmasına ve bütün sorunların çözümünü HDP’ye dönük antidemokratik yönelimlerle çözmeye çalışan bir iktidar zihniyetiyle karşı karşıya olunduğuna ilişkin açıklaması

AHMET YILDIRIM (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; şimdi, her gün yeni bir hukuk garabetiyle karşı karşıya geliyoruz. Bugün öğlen saatlerinde Ankara uçağıyla Elâzığ’a gitmek üzere yola çıkan Tunceli Milletvekilimiz Alican Önlü Elâzığ’a kadar gidiyor, kötü hava koşullarından ötürü uçak Elâzığ’a inmeyince tekrar Ankara’ya dönüş yapıyor ve dönüşte Ankara Havalimanında anlamsız ve kötü bir polis muamelesiyle gözaltına alınıyor. Şu anda gözaltına alınan arkadaşımızla, telefonuna el konulmadan önce… Ki zorla getirmede bir hukukçu olarak siz de iyi bilirsiniz ki nasıl bir milletvekilinin özel eşyalarına el konur ayrı bir şey. Milletvekilimiz kendisinin alıkonulmasıyla ilgili belge istiyor, çünkü kendisiyle ilgili birden fazla fezlekenin olduğunu söylüyor, “Hiçbir belge ibraz etmeyeceğiz, biz sadece sizi alacağız.” gibi bir muameleyle karşılaşıyor. Şu anda milletvekilimiz Alican Önlü gözaltında.

Şunu ifade edelim ki memleketteki bütün sorunların çözümünü getirip HDP’ye dönük antidemokratik yönelimlerle çözmeye çalışan bir iktidar zihniyetiyle karşı karşıyayız. Defalarca söyledik, tekrar söylüyoruz, her ne kadar “bağımsız yargı” gibi söylemlerle bu iş açıklanmaya çalışılsa da şunu bilmeliyiz ki düşünün, bu ülkede yargının, adaletin, hukukun dağıtımının zorbalıkla işlem yapan kolluğa bırakıldığı bir ülke gerçekliği yaşıyoruz ve şunu ifade edelim: Eğer memlekette ekonomik göstergeler düzelecek, döviz düşecek, ülke demokratikleşecekse, bütün arkadaşlarla buradayız, hiçbir milletvekilimiz bırakılmaksızın alınmaya hazırız.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Gelip alsınlar.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Gelsinler buradan da alsınlar ve…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

Bir dakika daha veriyorum.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Ve şunu ifade edeyim ki artık bunlara en azından sessiz kalarak, bu ölçüyü bu iktidar koyuyor. Ölçü bu, uygulama bu ve bu, bir sistematik hâle dönüşüyor.

Ben de ifade etmek isterim ki artık, bu ülkede yargının, hukukun, güvenliğin, kamu güvenliğinin kantarının topuzu bozuldu ve ayarı da bu iktidar tarafından bozuldu, siyasallaştırıldı.

Şimdi, kantar bozuldu; bir gün gelir bu kantarın ayarını bozanları da bu ayarı bozulan aynı kantarda yargılar.

Şiddetle kınıyoruz ve bu uygulamayı reddediyoruz. Hiçbir şekilde… Eğer, bunlar, partimize dönük bir geri adım attırma uygulamaları olarak geliştiriliyorsa, çok büyük yanılınıyor diyorum.

Bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, Önlü’nün hangi fezlekeden dolayı gözaltına alındığına ilişkin bir bilgilendirme yapılmadı mı kendisine?

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Hayır.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Hiçbir belge gösterilmedi.

BAŞKAN – Bir ara verdiğimizde ben konuyla ilgileneceğim.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 433) (Devam)

2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi okutuyorum:

Denge

MADDE 3- (1) 1 inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen ödenekler toplamı ile 2 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan tahmini gelirler toplamı arasındaki fark, net borçlanma ile karşılanır.

BAŞKAN – 3’üncü madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta konuşacak.

Sayın Usta, süreniz on dakika.

Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Aralık 2016 günü Türkiye İstatistik Kurumu, millî gelir serisinde, ulusal hesaplarda bir revizyon yaptı. Ben bu maddede bu konuyu bir değerlendirmeye çalışacağım. Aslında, 9 Aralıkta ben Kalkınma Bakanlığı bütçesinde konuşmuştum, orada yapılması belki daha uygun olacaktı ama o vakit böyle bir revizyon olmadığı için ancak şimdi yapma imkânımız olacak.

Şimdi, tabii ki ara ara millî gelir hesaplarında revizyon yapılması doğrudur, yerindedir ve hatta ihtiyaçtır. Bir rutin güncellemeler vardır, bunlar küçük güncellemelerdir ve hemen veri açıklandıktan sonra gelecek veride yapılır. Bir de böyle daha kapsamlı revizyonlar yapılır. Bu revizyonda TÜİK, Birleşmiş Milletler Ulusal Hesaplar Sistemi’ne ve Avrupa Hesaplar Sistemi’ne uygunluk açısından bu revizyonu yaptığını ifade etti.

Bu revizyonda 2012 yılı arz ve kullanım tabloları da revize edildi. Bu gayet yerinde oldu çünkü bir ihtiyaçtı hakikaten, çok da geç kalmıştı. 2002 yılı input-output’a göre birtakım hesaplamalar yapılıyordu, şimdi 2012 olarak güncellendi. “Bir kısım idari kayıtların entegrasyonu” dediler, bir de hesapları güncelleme şeklinde bunların yapıldığı ifade edildi.

Burada, gelir yöntemiyle millî gelir serisi en son 2006’da kalmıştı. Bunun güncellenmiş olması da yerinde bir durum. Bunu da takdirle karşılıyoruz. Tabii, detaylarına ilişkin yapacağımız değerlendirmeler ve eleştiriler ayrı.

Onun haricinde, bir de tasarrufların Türkiye’de detayı çok fazla yoktu. Bu detaylar da bu seriyle yapılmış oldu. Bu da yine işin iyi tarafı.

Şimdi, ne yapıldı? Yapılan şey şu: Millî gelir rakamları, hem toplam Türkiye millî gelirinde hem de bununla paralel olarak kişi başı gelirde bir değişiklik yapıldı, bir artış yapıldı. 2015 yılı rakamları yıllık bazda yüzde 19,7 artırıldı yani önceki serideki millî gelir her neyse o yüzde 19,7 artırıldı 2015 yılı için. 2015 yılında buradaki artış 335 milyar TL civarında yani eski parayla söylersek 335 katrilyon lira 2015 yılı millî geliri -hani bazen derler ya, tırnak içerisinde, bir gecede- bir gecede 335 katrilyon lira artırılmış oldu. Tabii, burada şöyle bir tuhaflık var: Millî gelir revizyonunun yapıldığı ilk yıl 1998. Yani 1998 ve 2015 yıllık bazda, 2016’nın da ilk iki çeyreğini revize etti, çeyreklik olduğu için onları söylemiyorum; 1998’den 2015’e kadar revize edildi. 1998 yılındaki revizyon yüzde 2,4 yani 1998 yılı millî gelir, eski millî gelir her neyse o yüzde 2,4 artırıldı. Ondan sonra uzun bir süre hep böyle 2-3 civarında bir artış var ama bir anda, 2010’dan sonra yüzde 10’ların üzerinde bir artışa geçildi, tabii burada bir tuhaflık var.

Şimdi, bununla paralel olarak kişi başı gelir de 2015 yılında bir gecede -öyle ifade edelim biz de- yaklaşık 2 bin dolar civarında artırıldı. Buradaki tuhaflık da şu: Mesela, 1998 yılındaki millî gelir sadece 104 dolar artırılırken 2015’te veya 2016’da 2 bin dolar civarında -2015 için 1.750 dolar- bir artış var.

Şimdi diğer bir husus, burada sadece millî gelir düzey olarak… Hani millî gelirin mutlak rakamları veya kişi başına gelirin mutlak rakamları değil, büyümelerde, yıllık bazda daha önce açıklanmış olan büyümelerde de çok astronomik değişimler var, çok farklılıklar var. Mesela burası da çok enteresan, nasıl diye bakacak olursak: 1998’den 2010’a kadar olan dönemde yıllık ortalama büyümedeki yani eski açıklanan veriler ile yeni açıklanan veriler arasındaki fark sadece 0,1. Yani 0,1 ortalamada, on yılın ortalamasında yıllık bazda bir değişim oldu. Bunlar son derece makul değişiklikler ama 2010 sonrasında, 2011 sonrasında yıllık bazda büyüme rakamlarındaki artış 2,7. Burada bazı yıllar var, hatta yüzde 100’ün üzerinde artış var. Şimdi, 2012 yılında önceki açıklanan büyüme rakamımız yüzde 2,1’di; bu, şimdi yeni seride yüzde 4,8 olarak açıklandı. Örneğin, 2013 yılı millî gelir büyümesi önceki seride yüzde 4,2’ydi; bu, yüzde 8,5’a revize edildi. Yani, şimdi, tabii, hemen sormak istiyorum… 2013 yılı hepimizin hafızasında çok taze. Yani, açın, internete bakın, 2013 yılı büyümesi için yüzde 4,2 bile piyasa tahminlerinin çok üzerinde bir büyümeyken şimdi bu yüzde 4,2 yüzde 8,5’a revize edildi. Bunlar hiçbir şekilde anlaşılabilir türden revizyonlar değil. Özellikle tabii ki burada yani bu 1998’den 2015’e kadar olan dönemin ilk on yılında çok düşük revizyonlar yapılıp sonradan astronomik bir şekilde revizyonların artmış olması çok ilgi çekici ve teknik olarak bunun çok fazla izahı yok. Şimdi, bir defa geçmişle seri kırıldı. Bundan sonra artık geçmişe bakarken burada ciddi revizyon olduğu için mesela seriyi 1998 öncesiyle mukayese edemeyeceğiz. Ama, bu serinin kendi içerisinde dahi kırılma var, seri koptu yani bu yönüyle bunun çok eleştirilecek bir yanı var. Bakın, geçmiş revizyonlardan çok farklı. Mesela, en son 2007’de revizyon yapılmıştı. Orada serinin başı ile sonu yıllar arasındaki değişim çok sınırlıydı, ortalama hep yüzde 30 civarında millî gelir artırılmıştı ama serinin başı ile sonu arasında bir kırılma yoktu. Yani, mesela ilk yılda yüzde 34 artırılmıştı, 1998’di onun ilk yılı da, 2006 son yılıydı, orada yüzde 31,6 artırılmıştı yani 30’lu rakamlarda. Ama, burada yüzde 2’den yüzde 18’e, yüzde 19,7’ye, yüzde 20’ye giden yani 10 katlık bir farklılaşma var; bu, anlaşılabilir değil.

Şimdi, burada Ulusal Hesaplar Sistemi’ne geçilmesi en temel şey. Ben bakanların açıklamalarına baktım, mesela Sayın Şimşek diyor ki: “Ulusal Hesaplar Sistemi revize edildi, yeni sisteme geçildi.” Şimdi, TÜİK bir basın toplantısı yapıyor, o basın toplantısında bir açıklama yapılıyor, o açıklamaya bakıyorsunuz yani bu ESA ve SNA’ye geçişten kaynaklanan 2012 yılı için büyüme artışı sadece yüzde 0,7. Yani, o yılda yüzde 10,8’lik, yaklaşık yüzde 11 puanlık millî gelirde bir büyüme var, bunun sadece yüzde 0,7’si, bakın 1 puanı dahi değil, 11’in 1’i dahi değil, ulusal hesaplara uygunluk açısından revizyon gerekçesi olarak söylenen şey. Dolayısıyla, hiç kimsenin “Bu revizyonu uluslararası hesaplara biz uydurduk, yeni hesap sistemine geçtiğimiz için oldu.” şeklinde takdim etme imkânı maalesef yok.

Şimdi, bir defa burada baz yılı 2009 gibi bir kriz yılı seçiliyor. Bu son derece yanlış, 2009 yılı yüzde 4,7 daralmanın olduğu bir kriz yılı, bu nedenle bir defa revizyon var. 2009, 2010’dan sonraki o ani sıçramaların temel nedenlerinden bir tanesi de baz yılı olarak 2009 kriz yılının alınmış olmasıdır. Her ne kadar “Biz 2012 arz kullanım tablolarını kullanıyoruz.” deseler de bunun teknik olarak çok fazla bir geçerliliği yok.

Şimdi, deniliyor ki: “İşte, genel devlet hesaplarında da entegrasyon yaptık yani devletin hesaplarını da buraya yeni hesaplar entegre ettik.” Devlet hesaplarında arkadaşlar, son on yılda yapılmış bir revizyon yok. Yani bugünkü devlet hesapları temel olarak neyse 2006, 2007’den sonraki olan işlerdir, orada ciddi bir revizyon yok, küçük revizyonlar her zaman yapılabilir. Dolayısıyla, bu argüman da düşüyor.

Şimdi, genel devlet verileri bir yandan düzeltiliyor ama şu anda hâlâ, bakın hâlâ orta vadeli programda ve Hükûmetin bütün belgelerinde, bütçe gerekçelerinde olan rakam mesela genel devlet rakamı ile şu anda TÜİK’in verdiği genel devlet rakamı arasında da 2015 için harcamalar açısından bakarsak 27 milyar lira gibi de bir fark var. Dolayısıyla devletin hesapları arasında, bu revizyondan sonra dahi aslında bir uyumsuzluk yine var.

Şimdi, bu bir defa çok net bir şekilde ortada ki aceleye getirilmiş bir revizyondur. Aceleye getirilmiş derken bundan önce yapılmalıydı belki ama paldır küldür alelacele yapılarak... İşin taraflarıyla hiç konuşulmamış mesela. Mesela konuşulması gereken yerlerden bir tanesi Merkez Bankası, bir tanesi Hazine Müsteşarlığı, bir tanesi Devlet Planlama Teşkilatı, bir tanesi Kalkınma Bakanlığı, özellikle Kalkınma Bakanlığı burada konunun bir tarafı. İstişare etme anlamında yoksa TÜİK özerktir, özerk bir kurumun işine müdahale anlamında değil, burada yanlış anlaşılmasın ama istişare anlamında buralarla hiç istişare edilmemiş. Örneğin, 1948-1972 yıllarındaki millî gelir serisini TÜİK ile DPT birlikte yapıyor. Yani benim bu söylediğim gayet normal ve olması gereken bir şeydi. Sadece onlarla değil, mesela sektör komiteleri kurulup sektör komiteleriyle de görüşülmüyor. Dolayısıyla, ilgili taraflarla görüşülmeden böyle paldır küldür bir şey yapılmış durumda.

Dolayısıyla, sonuçlarına bakılmış mı diye bakıyorsunuz. Bu sonuçların ben konunun taraflarıyla değerlendirildiğini veya mesela iktisadi olarak bunun ne anlama geleceği yönünde hiçbir değerlendirmenin yapıldığını düşünmüyorum.

Şimdi, diğer taraftan, bakıyorsunuz, mesela 2012’nin diğer farklılıklarına bakalım: Yüzde 11’lik farklılığın -yüzde 11’lik bir artış vardı- yüzde 75’lik kısmı “diğer” diye bir maddede. Yani, 9 maddede yüzde 25’lik kısmını açıklıyorlar, yüzde 75’lik kısmını “diğer” anlamında bir maddede açıklamaya çalışıyorlar. Bu da son derece açıklaması tatmin edici olmayan bir şekildedir.

Buna ilişkin değerlendirmelerime daha sonra devam edeceğim.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Usta.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Aydın Uslupehlivan konuşacak.

Buyurun Sayın Uslupehlivan. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA AYDIN USLUPEHLİVAN (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın 3’üncü maddesi üzerine CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Ülkemizde 2003-2016 yılları arasında kamu ve özel sektör borcu sürekli artmıştır. Günümüzde Türkiye'nin kısa vadeli ödemesi gereken borcu 167 milyar dolar, dış finansman ihtiyacı da yıllık 200 milyar doların üzerindedir. 2003 yılında toplam hane halkı borçları 13 milyar lirayken 2016 yılının ilk çeyreğinde 441 milyar doları bulmuştur. Türkiye'nin cari açık vererek ve borçlanarak finanse ettiği büyüme istihdam yaratmamakta ve bu nedenle de işsizlik artmaktadır. 2002 yılında işsizlik oranı 10,3’ken 2016’nın sekizinci ayı itibarıyla 11,3’e yükselmiştir. İşsizlik artmış, giderek üretmeyen, tüketen bir toplum hâline gelinmiştir. Bugüne kadar ekonomiyi rahat yönetebilmek için ve sıcak parayı elde edebilmek için bir sürü kurum ve kuruluş satılmıştır. Zaten satılmayan aşağı yukarı hiçbir şey kalmamıştır. Sanırım, sıra da havaalanları ve köprülere gelmiştir.

Değerli milletvekilleri, tabii ki hepsi rakam ama ben bu rakamları bir kenara bırakacağım, güncel konulara değinmek istiyorum. Türkiye’de bırakın ekonomiyi, hiçbir şeyin dengesi kalmadı. Ülkede ekonomi gittikçe kötüleşiyor, çökme derecesinde. Yurdun birçok yerinde bombalı saldırılar devam ediyor, halkımız tedirgin, insanlar umutsuz, işsiz, aç, kadınlarımız ve çocuklarımız korunamıyor. Özellikle, kadınlarımıza yapılan saldırılar artık vahşet boyutuna ulaşmıştır. Günümüz Türkiyesi’nde bir kadın şort giydiği gerekçesiyle tekmelenmekte, hamile bir kadın parkta spor yaptığı için bir erkeğin saldırısına uğrayabilmektedir. Çünkü, bu ülkede kadınların yaptığı her şey birileri tarafından tahrik sebebi olarak gösterilmektedir. Ülkemizde insanların ne olduğuna, ne hâle geldiğine bir bakalım.

Değerli milletvekilleri, şimdi, ülkemizde büyük bir sorun hâline gelen eğitim konusuna değinmek istiyorum. Bu iktidarın 15’inci yılı, on dört yıldır tek başına bu ülkeyi yöneten bir iktidar var ve 6 Millî Eğitim Bakanı değişti. Ancak, hâlen çok ciddi sıkıntılar var. Mesela, atanamayan 400 binin üzerinde öğretmenimiz var. Çocuklarımız uzun yıllar öğretmen olabilmek için okuyorlar, öğretmen okulunu bitiriyorlar, daha sonra da formasyon belgesi alıyorlar ve bundan sonra da tekrar öğretmenlik yapabilmek için yazılı sınava tabi tutuluyorlar, bunun sonucunda da alınan puanlara göre yerleştiriliyorlardı. Şu anda bunun da önü kesildi, mülakat gibi bir şey konuldu. Puanı istediği kadar yüksek olsun, mülakatta art niyetli kişiler varsa puanları kırılarak ataması engelleniyor, çok ciddi haksızlık yapılıyor. Bunların acilen giderilmesi gerekiyor. Bu sistem yanlıştır, mülakat kaldırılmalıdır. O arkadaşlarımız öğretmenliği hak etmiştir. Aldıkları puanlara göre yerleştirilmeleri gerekmektedir. (CHP sıralarından alkışlar) Neredeyse, yandaş olmayan çocuklar öğretmen olmasın diye mevcut iktidar elinden geleni yapmaktadır, değişik formüller uygulamaktadır.

Ayrıca, anaokullarında rehber öğretmenlerin kadrolarını neden alıyorsunuz? Kişiliğin oluştuğu o yaşlardaki çocukların rehber öğretmene ihtiyacı yok mudur?

“Taşımalı eğitim sistemi” dediniz, beş altı köyü birleştirdiniz, bir araya getirdiniz, “Çocuklar bir okulda okuyacaklar, daha iyi eğitim alırlar.” dediniz; eyvallah, doğrudur. Ancak, bu yıl taşımalı eğitimin taşıması yoktu. Çocuklar okula başladılar ama okula gidecek araç bulamadılar arkadaşlar.

Şimdi, yurtlarla ilgili, yatak sayısından, bir sürü yurttan bahsediliyor, çok az öğrencinin yurtların dışında kaldığı söyleniyor ama gerçek şu: Öğrencilerimizin sadece yüzde 14’ü devlet yurtlarında kalabiliyor, asıl gerçek budur. Devlet yurt sorununu çözemediği için çocuklar göz göre göre özel yurtlara ve özel yurtları yöneten cemaatlerin kucağına atılıyor ve bunun sonunda da o çocukların bir bölümü, terör örgütünün birer üyesi hâline gelebiliyor. Nitekim, çok yakın zamanda bunu acı bir şekilde yaşadık. Yurtlar kesinlikle devlet eliyle yapılmalı, devlet tarafından yönetilmeli ve veliler, çocuklarını gönül rahatlığıyla bu yurtlara yerleştirmelidir.

Geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul’da, Beşiktaş maçı sonrasında polislerimize ve vatandaşlarımıza yapılan hain saldırıda terörün çirkin yüzünü ülke olarak bir kez daha gördük. Buradan, terör saldırısında şehit olan polislerimize ve vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.

İstanbul’daki patlamadan sonra vatandaşların terörle ilgili çok ciddi sıkıntıları oldu ve bizleri bu konularda aradılar. Ben bir vatandaşın mesajını sizinle paylaşmak istiyorum, aynen söylediği şu: “Sayın Vekilim, otu çöpü jet hızıyla Meclise getiriyorsunuz, kanunlaştırıyorsunuz. Terörle ilgili, yardım ve yataklık yapanlarla ilgili tekliflerinizi yineleyin, daha sert, caydırıcı yasalar çıkarın ve bunu engelleyin.” Biraz geriye gidelim, 2002 yılında ülkemizde terör neredeyse sıfır seviyesindeydi, maalesef, o yıl 7 şehidimiz vardı ancak sonraki yıllarda şehit sayısı hep artış gösterdi, 2003’te 94’le başladık, 2008’de 222 şehit verdik. Yani altı yılda şehit sayımız 966’ya yükseldi. Sözde çözüm sürecinin olduğu 2009 yılında da çözüm süreci konuşulurken 80 şehit verdik, buna da o dönem “Az şehit veriyoruz.” dendi. 2009’da çözüm süreci bahanesiyle bir örgüt silahlarıyla ve bayraklarıyla beraber yurt dışından Türkiye’ye davet edildi, konvoy hâlinde yurda giriş yaptı, çadır mahkemeleri kuruldu, aklandılar, serbest bırakıldılar, onda sonra o bölgeye yerleştiler. Yalnız, bu örgütün büyümesi, gelişmesi ve yapmış olduğu olaylar görmezden gelindi, müdahale etmek isteyen komutanlar ve valililer engellendi, “Dokunmayın.” dendi. Şimdi, bu terör örgütü bu ülkenin başına bir bela olmuştur.

İkinci bir örgütten bahsetmek istiyorum. 2014 yılında günün Dışişleri Bakanı olan ve sonradan Başbakanlık yapan Sayın Ahmet Davutoğlu tarafından “birkaç öfkeli Sünni genç” diye nitelendirilen yapı, şimdi maalesef, Suriye’de ve Irak’ta çok ciddi toprakları ele geçirmiş ve bizim Suriye’deki askerlerimize saldırılar düzenleyip onları şehit etmeye başlamışlardır.

Bir diğer örgüt, bir zamanlar mevcut iktidarın el ele, kol kola bu ülkeyi yönettiği, beraber yol yürüdükleri ve şimdi “hain terör örgütü” ilan edilen örgüt. Yani valisi, Emniyet müdürü, kaymakamı, hâkimi, savcısı, yargıcı, generali, albayı, binbaşısı olan ve darbe yapacak gücü kendinde bulup kalkışan bir grup. Şimdi, bunların hepsinde mevcut iktidar neredeyse topu diğer partilere atıyor. Arkadaşlar, Hükûmet sizsiniz, iktidar sizsiniz, bu örgütlere bu şekilde müsamaha göstererek ya da yanında taşınarak eğer bir yere götürmeye çalışırsanız işte sonuç şu an geldiğimiz durumdur. Hepinizin, hepinizin bu konularda vebali vardır. Maalesef mevcut iktidar görevini tam anlamıyla yapamadığı için bu şehitleri vermekteyiz.

Önümüzdeki hafta 17-25 Aralığın yıl dönümü, biz bugünü unutturmayacağımızı daha önce söylemiştik. 17-25 Aralık bütün belgeleriyle, ses kayıtlarıyla, dokümanlarıyla ülkenin soyulduğunu ve bakanların hırsızlık ve yolsuzluğa bulaştığını ifşa eder niteliktedir. Bu işin kumpas olduğu, polis tarafından konulduğu iddia edildi, ancak bir süre sonra bu paralar mevcut bakanların avukatları tarafından faiziyle tahsil edildi. Bu tescil edilen hırsızlığı ve yolsuzluğu o gün verdiğiniz oylarla reddettiniz ve bu arkadaşların yargılanmalarını engellediniz.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Uslupehlivan.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Mardin Milletvekili Sayın Mithat Sancar ama göremiyorum…

Bir açıklama mı yapacaksınız Sayın Yıldırım?

AHMET YILDIRIM (Muş) – Sayın Başkan, ben kısa bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

11.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım’ın, Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel’in tutuklanma gerekçesinin kaçma şüphesi olduğuna ve Tunceli Milletvekili Alican Önlü’nün akıbetini öğrenmek, bu hukuk dışı işleme karşı bir netice almak üzere bugünkü Genel Kurul konuşmalarından feragat ettiklerine ilişkin açıklaması

AHMET YILDIRIM (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, az önce ifade ettim, bir belge dahi gösterilmeden, gerekçe dahi ifade edilmeden bir milletvekili arkadaşımızın havaalanında gözaltına alındığını söylemiştim. Bir hukuk devletinde, az biraz hukukun hâkim olduğu bir devlette bile yolda geçen sıradan bir yurttaşa dair işlem yapmak isteyen polis kendi kimliği ve işlem gerekçesini belgelemek zorundadır, az biraz hukukun hâkim olduğu bir yerde.

Yine, aylardır birlikte mesai yaptığınız Çağlar Demirel arkadaşımız dün tutuklanırken tutuklanma gerekçesini bütün Genel Kurulun bilgisine sunayım.

Bakın, normalde hukuk devletlerinde yargı emniyete talimat verir ama burada polisin yazdığı bir yazı üzerine, polisin yazısının içeriğinde de “Bu milletvekilinin kaçma şüphesi var.” Yirmi dört saat Mecliste çalışma yapan bir milletvekilinin kaçma şüphesi gerekçesiyle tutuklandığını da bütün Meclisin bilgisine sunmak isterim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen, bir dakika daha süre veriyorum size.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Sayın Başkan, zaten konuşmayacağımız için lütfen konuşmamı tamamlamama müsaade edin.

BAŞKAN – Onu söylüyorum zaten Sayın Yıldırım.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Bu hukuk dışı yöntemlerin artık bu ülkede günlük işleyiş hâline geldiğini ayan beyan biz izliyoruz, iktidar da herhâlde bu uygulamalardan refah düzeyi yüksek, yaşanabilir demokratik bir ülke oluşturabileceği gibi yanlış bir yola sapmış durumda. Biz şunu ifade edelim: Dört gündür, 44 canın alınmasına sebep olan bir saldırının bakın, ayrıntılarını, arka planını, faillerini ve failiyle ilgili kimliği açığa çıkaramamış bir iktidar, buradan bir muhalefete yönelerek kendi siyasi sorumluluğundan kurtarmaya çalışıyor kendini. Biz de şunu ifade edelim: Arkadaşımızla ilgili görüştüğümüz Esenboğa Havaalanı Emniyet Amirliği TEM’e götürüldüğünü söylüyor, avukat ve vekil arkadaşlarımız TEM’de, orada olmadığını söylüyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET YILDIRIM (Muş) – Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Buyurun, bir dakika daha.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Biz de bu arkadaşımızın akıbetini öğrenmek, bu hukuk dışı, korsanvari, haydutvari işleme karşı bir netice almak üzere bugünkü Genel Kurul konuşmalarımızdan feragat ediyoruz. Sizin de, Meclis Başkan Vekilliğinizi bir yana bırakarak, bir hukuk insanı olarak eğer bir hassasiyetiniz varsa Genel Kurula ara verip bununla ilgili sağlıklı bir bilgi almanızı öneriyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, ben size söz verecektim; itiraz ettiniz ama ben zaten size söz verecektim birinci süreden sonra.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Tamam, teşekkür ederim Sayın Başkan.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Buyurun Sayın Turan.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, polemik olsun istemiyorum ancak şunu ifade etmek durumundayım: Meseleyi tam bilmiyoruz, yargı hangi gerekçeyle aldı, hangi gerekçeyle emniyete davet etti bilmiyoruz.

BAŞKAN – Kimse bilmiyor, evet.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Bilmiyoruz, tek bir taraflı iddia var. Fakat onun ötesinde Sayın Vekil dedi ki az önce: “44 tane şehidimizin olduğu, canımızın olduğu terör eyleminin kimin tarafından yapıldığını bilmeyen iktidar.” Oysa daha bir gün sonra, TAK diye bir örgüt, şehirde TAK, dağda PKK, Mecliste başkası olan bir yapı… Bununla ilgili ifade etmiştik zaten. Konunun bilindiğini ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 433) (Devam)

2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)

BAŞKAN – Evet, şahsı adına Uşak Milletvekili Sayın Alim Tunç konuşacak.

Süreniz beş dakika. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİM TUNÇ (Uşak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 yılı merkezi yönetim bütçesinin 3’üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, bu bütçe, mali disiplinden taviz vermeden 2023 ve 2053 hedeflerini gerçekleştirmede kilometre taşlarından biri olarak hizmet odaklı, millet odaklı hazırlanan bir bütçedir. Avrupa’daki küresel dalgalanmalara, Amerika’daki piyasaların belirsizliğine rağmen 2016 yılının ilk yarısında Türkiye ekonomisi büyümekteydi. Bilindiği gibi, hain FETÖ terör örgütünün 15 Temmuz darbe girişimi, millî birlik ve beraberliğimize kasteden terör örgütlerinin eylemleri bu seyri yavaşlattı. Ancak, ardından alınan kesin kararlar ve uygulanan reformlarla eylül ayından itibaren ekonomi tekrar hareketlenmeye başladı. Yapılan reformlar, varlık barışı ve vergi yapılandırılmasıyla sağlanan imkânlar sayesinde 2017 yılı Türkiye için bir önceki yıla göre büyümenin fazla olacağı, istihdamın artacağı, cari açığın ve borç yükünün azalacağı bir yıl olacaktır.

2002’den beri yapılan bütçelerle birçok reformlara imza attık. İktidarımız döneminde bu reformların en önemlilerinden birisi de hiç kuşkusuz sosyal güvenlik reformu olmuştur. Sosyal güvenlik alanında farklı adlar altında çalışmalar yürüten kurumlar tek bir çatı altına toplandı ve genel sağlık sigortası uygulaması hayata geçirilerek tüm vatandaşlarımızı sosyal güvenlik korumasına aldık.

Sağlıkta yine, yapılan reformlarla hastanelerimizi tek çatı altına aldık ve genel sağlık sigortasıyla birlikte aile hekimliği uygulamalarıyla sağlıkta büyük reformlar meydana getirdik. Hastanelerimizi beş yıldızlı otel konforuna dönüştürdük. Vatandaşımızın ve halkımızın sağlıkta çok kolay ulaşımını ve en iyi hizmeti almasını sağladık. Hükûmetimiz yine, işçi sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili önemli hizmetlerde bulundu, düzenlemeleri hayata geçirdi. Asgari ücrette tek seferde yüzde 20 artışla dünya ekonomilerinde örneği olmayan bir artışı gerçekleştirdi.

Yine, ailenin korunması ve güçlendirilmesi amacıyla, doğum yapan annelerimizin hem çocuklarına daha fazla vakit ayırabilmesi, onlarla daha fazla ilgilenebilmesi adına hem de ekonomik açıdan, birinci çocuğa 300 lira, ikinci çocuğa 400 lira ve üçüncü çocuk için de 600 lira tutarında yardımlar gerçekleştirildi.

Unutulan engellilerimiz için bu süreçte birçok yasa ve yönetmelik çıkarılmış ve 2010 yılında engellilerimizin pozitif ayrımcılığı anayasal düzeyde güvence altına alınarak erişilebilirliğin her alanda uygulanabilmesi için gerekli çalışmalar uygulamaya sokulmuştur. 2017 bütçemizde de engellilerimizin evde bakımıyla ilgili 5,8 milyar TL kaynak ayrılmıştır. Cumhuriyetimizin 100’üncü kuruluş yıl dönümü olan 2023 yılı hedeflerine ulaşmak için kapasitemizi ve hizmetlerimizi iyileştirmeye ve ortaya çıkan yeni sosyal sorunlara ve risklere yönelik çözümler üretmeye devam edeceğiz. Bölgemizde yaşanan savaşlara, göç ve terör olaylarına rağmen Türkiye, gelişmeye, büyümeye devam ederek uluslararası platformda güven kazanmaya devam edecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şehit yakınları ve gazilerimize hizmeti büyük bir şeref kabul ediyor, şehitlerimizin emanetine sahip çıkıyoruz. Bu topraklarda özgürce aldığımız her nefeste, canı ve kanıyla bedel ödeyen şehit ve gazilerimizin hakkı vardır. Bu millet yaşadıkça hiçbir şehit ve gazimizin hakkı da, kanı da yerde kalmayacaktır.

Değerli arkadaşlar, bu topraklar çok hainler gördü ama bilinmeli ki Türk milleti hepsini tarihe gömdü. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dost düşman şunu bilsin: Bağımsızlığımız, vatanımız acılarımızdan daha büyüktür. Onlar sinsilikten hiç yorulmadı. Bizler de huzurumuzu bozanlara karşı direnmekten, karşı koymaktan asla vazgeçmeyeceğiz, asla yorulmayacağız.

Bu vesileyle, 10 Aralık akşamı İstanbul’da meydana gelen bombalı saldırı eylemlerini şiddetle lanetliyorum. Acılarını hâlen yüreğimizde hissettiğimiz şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, aziz milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum.

Bir kez daha bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tunç.

Ayrıca Sayın Küpçü de çok teşekkür ettiğini iletmemi istedi.

Şahsı adına ikinci konuşmacı Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksal. (CHP sıralarından alkışlar)

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nda 3’üncü madde üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

10 Aralıktaki hain saldırıda şehit olan polis kardeşlerimize ve yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Evet, bütçeyi görüşüyoruz burada ama esas olan halkın bütçesi. İsterseniz ona bakalım: İlk olarak polislerimizin bütçesiyle başlayalım. Öyle hamaset dolu sözlerle, tribüne oynamakla olmaz bu işler. Umurunuzda mı bilmiyorum ama polislerimiz haftada 60 ila 84 saat arasında, deyim yerindeyse, ülkeyi getirdiğiniz kaos ortamında kelle koltukta çalışıyorlar ve onlara 3600 ek göstergeyi bile çok görüyorsunuz. Hakkaniyetle ve sosyal hukuk devletiyle bağdaşmayan bu ayrımcılığa son verin artık. Verin onlara da 3600 ek göstergeyi. (CHP sıralarından alkışlar)

İşsiz yurttaşlarımızın bütçesini düşünüyor musunuz? Cumhuriyet tarihimizin en yüksek işsizlik oranına ulaştık, yüzde 11,3. İş bulmaktan ümidini yitirip müracaat etmeyenlerle beraber bu ülkede 8 milyon işsizimiz var. 15-29 yaş arasında genç nüfusta ne eğitimde ne de çalışma hayatında olanların sayısı 5 milyon 339 bindir ve ne yazık ki bunların yüzde 72’lik bölümünü yani 3 milyon 800 binini kadınlarımız ve genç kızlarımız oluşturmaktadır. Her gün sahada, gittiğim her yerde, çalan telefonda günde onlarca kişi işsiz olduğunu söylüyor, iş istiyor. Ülkeyi bu hâle siz getirdiniz, onları işsizliğe siz mahkûm ettiniz, vicdanınız rahat mı?

Başka bir konu da Anadolu’dan, çiftçilerimizin geçim kaynaklarından olan şekerpancarı. Pancar üreticilerinin bütçesine bakalım: Mazota zam, gübreye zam. Her türlü üretim maliyeti artarken pancar üreticisinin iki yıl üst üste aynı fiyattan pancarı satması hak mıdır adalet midir? El insaf!

Patates üreticisi zarar etti. Patatesten kâr etmeyi beklerken ne yazık ki işçi masrafını karşılamadığı için tarlada mahsulünü bırakmak zorunda kaldı. Geçtiğimiz yaz döneminde patatesin kilosu 15 ila 20 kuruş arasında satıldı tarladan. Düşünebilir musunuz, bakkalda bir tane sakız 50 kuruş ama 1 kilo patatesi üretici 15-20 kuruştan sattı. Sayenizde bu ülkede patates üreticisinin 1 kilo patatesi bakkaldaki sakızdan daha ucuza satıldı. (CHP sıralarından alkışlar)

Süt üreticilerinin sorunlarını yaklaşık bir yıldır bu kürsülerden haykırıyoruz ama kulaklarınızı tıkadınız, duymuyorsunuz. 1 çuval yemin fiyatı 51 liradan 53 liraya yükseldi ama sütün fiyatı olduğu yerde kalıyor.

Esnaf ve üreticiler zarar ediyor. Sonra ne oluyor? Esnaf dükkânını kapatıyor; patates, pancar üreticisi pancar ekmiyor, patates ekmiyor; süt üreticisi süt ineğini kesiyor ve sonra şaka gibi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı çıkıyor ortaya ve üstü kapalı, vatandaşın yoksullaştığını açıklıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ne diyor? “2002 yılında sosyal yardım ve hizmetlere 1 milyar 376 milyon lira kaynak ayrılmışken, 2016 yılında 35 milyar lira kaynak ayırdık.” diyor. Yani bunun açılımı “Biz halkı yoksullaştırdık.” diyor, yani bunun açılımı “Biz ülkeyi perişan hâle getirdik, insanları muhtaç hâle getirdik.” demektir. Herhâlde ülkesini yoksullaştırdığı için övünen ilk iktidar olarak tarihe geçeceksiniz. Ülkede uyguladığınız ekonomik politikalar yüzünden artık vatandaş ne borcunu ödeyebiliyor ne de alacağını tahsil edebiliyor. Bakın, geçen yıl ocak-eylül döneminde 7 milyar lira düzeyinde olan protestolu senet tutarı 2016 yılının dokuz aylık döneminde 8,5 milyar liraya, karşılıksız çek tutarı ocak-ekim döneminde o 21,9 milyardan bu yılki dokuz aylık süreçte 23,1 milyar liraya çıktı. Millet borçlu. Söz verdiğiniz hâlde kadro vermediğiniz taşeron işçilerin ve 4/C’li personelin, görmezden geldiğiniz geçici işçilerin, yıllardır atama bekleyen öğretmenlerin, sağlıkçıların, mühendislerin, emeklilikte yaşa takılan, mağdur olanların hakkı var bu bütçede.

Nereden tutsak kopacak politikalarınızın tek çözümü, bu ülkenin tek çözümü Cumhuriyet Halk Partisidir.

Saygılarımla. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Bütçe ne kadardı, bütçenin toplamı ne kadardı?

BAŞKAN – Sayın Köksal teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, şimdi soru-cevap işlemini yapacağız.

AYŞE KEŞİR (Düzce) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Keşir, bir şey mi söyleyecektiniz?

AYŞE KEŞİR (Düzce) – Evet, 60’a göre yerimden bir dakika söz istiyorum sayın hatibin söylediğiyle ilgili olarak.

BAŞKAN – Buyurun, bir dakika.

Lütfen tamamlayın bir dakikada.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

12.- Düzce Milletvekili Ayşe Keşir’in, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı’nın 3’üncü maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

AYŞE KEŞİR (Düzce) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hatip az önce 2002-2016 rakamlarını verirken yoksullaştığımızla ilgili bir iddiada bulundu. Açıklamamın özellikle kayda geçmesini istediğim için söz istiyorum. Rakamların artması yoksulluk sınırlarımızın artmasıyla ilgili değildir. 1 doların, 2 doların altında olan yoksul sayısı son on dört yılda sıfırlanmıştır, 4 doların altında olan yüzde 30’dan binde 29’a düşmüştür. Bütçenin artması sosyal devlet ilkesinin gereğinden dolayıdır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulduktan sonraki paradigma değişikliğinden dolayı, sosyal devlet ilkesinin gereğinden dolayı, hizmet kalemlerindeki çeşitlilikten ve kalemlerin artması ve çeşitliğin artmasından dolayı, sosyal devlet ilkesinden dolayı sosyal yardımların bütçesi artmıştır; bunun kayda geçmesini istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Köksal…

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sataşma var, ben söz hakkı istiyorum.

BAŞKAN – Sataşma yok.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Hayır, hayır, benim konuşmamla ilgili olarak…

BAŞKAN – Sayın Köksal, bir açıklama var.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Benim konuşmamla ilgili olarak açıklama yapmalıyım.

BAŞKAN - Bakın, bir açıklama var.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Hayır, açıklama…

BAŞKAN – Sayın Köksal, müsaade edin ben takdir edeyim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hükûmet üyesi mi Sayın Başkan?

BAŞKAN – Lütfen yerinize geçin, sataşma yok.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hükûmetin üyesi mi?

BAŞKAN – Size bir dakika süre vereceğim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hükûmet cevap verir, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı cevap verir.

BAŞKAN - Lütfen bir dakika içinde söyleyeceklerinizi toparlayıp söyleyin.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – O zaman her konuşmacıya cevap hakkı diye isteyelim.

BAŞKAN – Önce bir sisteme girin lütfen.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Muhalefetin sesini kısmayın!

BAŞKAN – Muhalefet yapabilse sisteme girmeyi, görevini yapabilse biz de sesini kısmayacağız.

Buyurun.

13.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal’ın, Düzce Milletvekili Ayşe Keşir’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, şimdi, bu rakamlar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı tarafından bizzat söylenen rakamlardır. Artı, bu ülkede 17 milyon yoksul insanın yaşadığını düşündüğümüzde, yine kişi başına düşen millî gelir geçen yıl 9.265 dolar iken bu sene 7.676 dolara düşmüşken, halk yoksullaşmışken hâlâ daha işi dolara bağlamak, şuraya buraya bağlamak ne kadar hakkaniyetlidir bunu bütün hemşehrilerimizin, bütün yurttaşlarımızın takdirine bırakıyorum.

Bu ülkenin ekonomik açıdan ne hâle geldiği ortadadır. Ülke çöküşe geçmiştir, ekonomik olarak dibe vurmuştur; ülke yoksullaşmıştır. Bu ülkede yaşayan yoksul insanları yok saymak, yok efendim, kendi açıkladıkları bütçede yoksulluk için ayırdıkları kaynağı öyle ya da böyle başka yöntemlerle değiştirmeye, açıklamaya çalışmak tamamen her zamanki AKP politikasıdır.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 433) (Devam)

2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi soru-cevap işlemini yapacağız.

Süremiz on dakika.

Beş dakikada soruları alacağız, diğer beş dakikada da Sayın Bakan sorulara cevap verecek.

Birinci olarak, Sayın Özdemir -her zamanki gibi- buyurun.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakanımıza sormak istiyorum: Devlet kadrolarında istihdam edilebilecek, alanında uzman ve liyakat sahibi mezunların kadroya alımı maalesef yapılamamaktadır. Emlak ve emlak yönetimi mezunlarının istihdam alanlarından sadece biri olan Tapu Kadastroya alım yapılmaktadır. Oysa Millî Emlak Müdürlüğü, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, belediye emlak müdürlüğü ve ayrıca bünyesinde emlak kalemi bulundurulan tüm resmî kurumlarda istihdam edilme imkânları varken bu hak tanınmamaktadır. Sayısı 8 bini geçen emlak ve emlak yönetimi mezunlarının da bu istihdam alanlarında personel alımı yapılması taleplerini…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Tüm…

MEHMET TÜM (Balıkesir) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Hükûmete sormak istiyorum: 2016 bütçesinde yatırımlarla ilgili ayrılan bütçede kullanılmayan miktar ne kadar? Balıkesir ilimiz yatırımlarıyla ilgili ayrılan tutar ne kadardır? Diğer illere göre oranı ne kadardır?

Büyükşehir Yasası’nda doğan ilçe belediyelerinin gelirleriyle ilgili ek bir bütçe ayırdınız mı, ayırdıysanız toplam tutar ne kadardır? İlçelere göre dağılımı nasıldır?

BAŞKAN - Sayın Hürriyet…

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Maliye Bakanına sormak istiyorum: Terörle mücadele sırasında yaralanıp “gazi” sayılmayan vatandaşlarımız vardı, bunu sık sık burada ve Komisyonda dile getirmiştik. Başbakan “Bununla ilgili, birçok bakanlığa talimat verdik ve çalışıyoruz.” demişti. Sizin Bakanlığınız bünyesinde bununla ilgili bir bütçe hazırlığınız var mıdır Sayın Bakan?

İkinci soru: Emekli olmak isteyen engelli vatandaşlarımız vergi dairesine gidiyor. Vergi dairesi eski raporu kabul etmiyor ve “Yeniden rapor alın.” diye hastaneye gönderiyor. Yüzde 40 ve üzeri rapor Ankara’ya gönderiliyor ama merkez sağlık kurulu bu rapor oranını düşürüyor. Bakanlık neye dayanarak bu raporu düşürüyor, bunu sormak istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Akar…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan, hepimizin bildiği gibi 65 yaşı çıkarttınız bir seçim öncesinde bir seçim rüşveti olarak. Daha sonra da gelen toplumsal tepki üzerine bu taşımacılık sektöründe çalışan insanlara bir yardım, katkıda bulundunuz bir kanunla -Aile ve Sosyal Yardım Bakanlığı- ve onu da belediyelere aktardınız. Yalnız, ilk ödemeyi bir buçuk yıl sonra yaptınız, sonraki ödemeleri de dört ay aralıklarla, beş ay aralıklarla, periyotlarla yapıyorsunuz.

Buradaki mevzu şu: Kocaeli’de 600 bin kişiyi taşıyorlar günde ve 140 bin kişiyi ya indirimli ya da ücretsiz taşıyorlar. Gerçekten “sosyal devlet” sözü gereği bir milletvekili emeklisinin bile bedava yararlandırıldığı otobüste zaman zaman emeklilerin yoğun olduğu yerde bir yolcu otobüsü tamamen emeklilerle doluyor veya 65 yaş üstüyle doluyor. Bu giderlerini karşılama şansları yok. Her birinin kayıtları mevcuttur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kartını basan bir vatandaşın şehit mi, şehit yakını mı olduğu, engelli mi olduğu ya da emekli mi olduğu bellidir. Bu ücretleri aylık periyotlarla niçin ödemiyorsunuz? Bununla ilgili bir düzenleme yapacak mısınız?

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akar.

Sayın Tor…

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) – Sayın Maliye Bakanı, 18/8/2016 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanan vergi ve prim affı, diğer bazı cezalarla ilgili 6736 sayılı Yasa’dan faydalanmak için uzatılan müracaat süresi 25/11/2016 tarihinde sona ermiştir. Sorularım 6736 sayılı Yasa’yla ilgilidir.

Birinci sorum: Vergi borcu yapılandırma işleminden toplam kaç kişi yararlanmıştır? Yapılandırma işleminin sonucunda taksit veya peşin ödeme yoluyla toplamda ne kadar para elde edilmiştir ilk taksit olarak, ne kadar edilecektir taksit olarak?

İkinci sorum da, yapılandırmayla birlikte söz konusu olan borçlarla ilgili geçmişten gelen gecikme faizi ve gecikme zamlarından affedilen miktar ne kadardır? Detaylı bilgi istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Son olarak Sayın Ahrazoğlu, buyurun.

MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, Hatay’da yabancılara ne kadar mülk satışı yapılmıştır, bu satıştan ne kadar gelir elde edilmiştir? Ayrıca, mülk alanlara Türk vatandaşlığı verilmiş midir? Bu satışlar hangi ülke vatandaşlarına yapılmıştır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.

Süreniz beş dakika.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Özdemir özellikle emlak konusunda eğitim alan öğrencilerimizin mezun olduktan sonra Tapu ve Kadastroda istihdam edildiğini fakat diğer bakanlıklarda aynı imkânın sağlanmadığını, bu konuyla ilgili talepler olduğunu ifade ettiler. Biz de açıkçası Maliye Bakanlığında özellikle emlak konusunda eğitim sahibi olan gerek değerleme noktasında eğitim alan gerekse emlak yönetimi konusunda eğitim alan arkadaşlarımızı Bakanlık olarak istihdam etmek istiyoruz. Fakat arkadaşlarımız anladığım kadarıyla iki yıllık ön lisans programında eğitim gören arkadaşlarımız. Ama her şeye rağmen bu arkadaşlarımızın Maliye Bakanlığında da çalışabilmeleri noktasında özel bir gayretim olacak. İnanıyorum ki bu arkadaşlarımız gerçekten eğitimlerine paralel bir şekilde de devlete, Bakanlığa önemli katkılar sunacaktır. Aynı şekilde yaklaşıyoruz ama bir miktar teknik olarak da konuyu çalışmakta fayda var.

Sayın Tüm “2016 yılında kullanılmayan ödeneklerle ilgili bir rakam var mıdır?” diye sordular ama tabii, yıl devam ediyor, şu anda aralık ayı içerisindeyiz. Yatırım ödeneklerinde genel olarak ödenek kullanma oranı yüzde 95 oranındadır. Bazı kurumların tabii, ihaleyi gerçekleştirememe nedeniyle ödenekleri kullanmaması doğaldır fakat burada herhangi bir şekilde kurumların elinde kalan bu ödeneğin elinde kalmış olmasının da bir sorun olarak gözükmemesi gerekir, bunu da özellikle ifade edeyim.

Balıkesir’le ilgili özelde sorduğunuz sorular konusunda da elimde şu anda bilgi yok; uygun görürseniz ilgili arkadaşlardan bilgi aldığımda sizlerle bunu paylaşırım.

Sayın Hürriyet, bu terör olayları sırasında yaralanan vatandaşlarımızla ilgili gazi olmaları hususunda bir soru sordunuz ama bu konuyu da araştırmaya ihtiyacım var. Bu konuda da bilgi alınca sizlerle paylaşayım olur mu? Şu anda elimde bilgi yok.

Diğer taraftan…

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) – Engellilerle ilgili Sayın Bakanım…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Şimdi, önemli bir konuya temas ettiniz. Gerçekten, özellikle sahip oldukları engellilikleri nedeniyle yetkili sağlık kurullarından rapor alan kişilerin mevzuata uygun olarak emeklilik hakkını elde edeceğini düşünüyoruz. Uygulamada, ikincil mevzuatta yetkili sağlık kurullarına ilişkin düzenlemeler yapılmış. Emeklilikle ilişkili olduğunu düşünmüyorum ama asgari geçim indirimi uygulamasında vatandaşlarımız sağlık kurullarından rapor alsalar bile Maliye Bakanlığındaki bir merkez kurula bu raporlar geliyor. Maliye Bakanlığındaki merkez kurulunda bu konuda uzman doktorlarımız var, hastaneler tarafından verilmiş olan raporlar konusunda tetkik yapıyorlar. Raporların mevzuatla uyumuna bakıyorlar, zaman zaman da, olabilir, yani mevzuatın yanlış uygulanmasından, tetkikin yanlış yapılmasından kaynaklı puan farklılıkları tespit edilip defterdarlıklara geri gönderilebiliyor. Burada Sağlık Bakanlığıyla yakın zamanda görüştüm. Yani mutlaka ve mutlaka, bizim bir vatandaşımız eğer hastaneden rapor almışsa ilaveten bir başka komisyon tekrar ona bakmaması gerekiyor. Dolayısıyla, burada yapılması gereken, vatandaşın bu raporuyla ilgili eğer bir doğruluk denetimi yapılacaksa onun da o mahalde yapılması lazım. Onun için ben de açıkçası Maliye Bakanlığı merkezine bu tür konuların gelmesini doğru bulmuyorum. Tabii, çok eski yıllardan gelen bir uygulama, çok eski yıllardan beri devam eden bir uygulama ama geldiğimiz noktada bunu kaldırmamız gerektiğine ben de inanıyorum.

65 yaş üstü vatandaşlarımızla ilgili… Biliyorsunuz, hep beraber Meclisimizin kabulüyle ücretsiz taşınmalarına ilişkin bir düzenleme yaptık. Sanıyorum buna bütün parti grupları da destek verdi. Sosyal devlet uygulamaları bakımından son derece doğru bir uygulama. Fakat, tabii, uygulamada vatandaşlarımızın da bazı talepleri var, uygulamanın yürütülmesi konusunda bazı sıkıntılar var. Uygulama devam ederken haklı olarak özel halk otobüsü sahiplerimiz burada bir kısım maliyetlerinin oluştuğunu veya gelir kayıplarına uğradıklarını ifade ettiler. Bunun üzerine biz Maliye Bakanlığı olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıyla İçişleri Bakanlığını da bu çalışmaya katmak suretiyle çalışmalar yaptık. Belediyelerimizden, özel halk otobüsü derneklerimizden bilgiler aldık ve il il kategorik olarak hangi tutarda bir destek verilmesinin uygun olacağına dair değerlendirmeler de yaptık.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, süre veriyorum size, tamamlayın lütfen.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Bu değerlendirmeleri yaparken de özel halk otobüsü sahiplerimizin dernekleriyle de istişareler yaptık. Doğrudur, aslında bu süreçte Maliye Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kanun çıktıktan sonra epey süre bu yönetmeliği çıkaramadı. Burada biraz çalışmanın detayında farklı illerden farklı rakamlar gelmesinin etkisi de oldu ama sonuçta devlet olarak bizim ne yapmamız lazım, onu süratle tamamlamamız lazım; o açıdan, buna bir bahane bulacak değilim, bu süreç yavaş işledi. Ama, düzenleme çıktı, çıktıktan sonra geriye dönük…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ama, hâlen devam ediyor.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Değerli Vekilim, Değerli Başkanım; çıktıktan sonra geriye dönük olarak ödedik. Ondan sonra da düzenli olarak şu anda her ay, Bakanlık olarak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına veriyoruz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – İşte, bu doğru değil.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Ama, genel olarak, ücretsiz taşımayla ilgili konuyu tabii ki hep beraber tekrar bir değerlendirmekte fayda var. Bir taraftan yaşlı vatandaşlarımızın ücretsiz taşıma imkânını sağlamamız gerekir, Hükûmet olarak burada bir inisiyatif aldık, hepiniz de destek oldunuz.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.57

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 21.15

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40’ıncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon? Yerinde.

Hükûmet? Yerinde.

4’üncü maddeyi okutuyorum:

 

İKİNCİ BÖLÜM

Bütçe Düzenine ve Uygulamasına İlişkin Hükümler

Bağlı cetveller

MADDE 4- (1) Bu Kanuna bağlı cetveller aşağıda gösterilmiştir:

a) 1 inci madde ile verilen ödeneklerin dağılımı (A)

b) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri tarafından ilgili mevzuata göre tahsiline devam olunacak gelirler (B)

c) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin gelirlerine dayanak teşkil eden temel hükümler (C)

ç) Bazı ödeneklerin kullanımına ve harcamalara ilişkin esaslar (E)

d) 5018 sayılı Kanuna ekli (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan idare ve kurumların nakit imkânları ile bu imkânlardan harcanması öngörülen tutarlar (F)

e) 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümleri uyarınca verilecek gündelik ve tazminat tutarları (H)

f) Çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnamelere göre bütçe kanununda gösterilmesi gereken parasal ve diğer sınırlar (İ)

g) Ek ders, konferans ve fazla çalışma ücretleri ile diğer ücret ödemelerinin tutarları (K)

ğ) 11/8/1982 tarihli ve 2698 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Okul Pansiyonları Kanununun 3’üncü maddesi gereğince Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yönetilen okul pansiyonlarının öğrencilerinden alınacak pansiyon ücretleri (M)

h) 7/6/1939 tarihli ve 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu uyarınca millî müdafaa mükellefiyeti yoluyla alınacak hayvanların alım değerleri (O)

ı) 3634 sayılı Kanun uyarınca milli müdafaa mükellefiyeti yoluyla alınacak motorlu taşıtların ortalama alım değerleri ile günlük kira bedelleri (P)

i) 5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin yıl içinde edinebilecekleri taşıtların cinsi, adedi, hangi hizmette kullanılacağı ve kaynağı ile 5/1/1961 tarihli ve 237 sayılı Taşıt Kanununa tabi kurumların yıl içinde satın alacakları taşıtların azami satın alma bedelleri (T)

j) Kanunlar ve kararnamelerle bağlanmış vatani hizmet aylıkları (V)

BAŞKAN – 4’üncü madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı konuşacak.

Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 yılı bütçe tasarısının ekli cetvelleri içeren 4’üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle sizleri ve aziz milletimizi saygılarımla selamlıyorum.

5018 sayılı Kanun, Bütçe Kanunu’nda bağlı cetvellere yer verilmesini öngörmüştür. Ancak, (E) cetveli gizli bir torba kanun niteliğindedir. 90 maddeden oluşan cetveldeki konuların birçoğu bütçenin uygulanmasını açıklayıcı ve kolaylaştırıcı hükümler olmaktan ziyade, ayrı bir yasal düzenlemeyi gerektiren hükümlerdir. Böyle bir uygulamanın Anayasa'nın 88, 89 ve 161’inci maddeleriyle bağdaşmadığı açıktır ve Anayasa’ya aykırıdır.

Bütçenin (İ) cetveline göre, 2017 yılında 4 bini öğretim elemanı, 5 bini de memur kadrolarına olmak üzere toplam atama sayısı sınırı 9 bin adettir. Engelliler, hâkim ve savcılar, hekim ve eczacılar, Emniyet ve askerî personel gibi bazı özellikli kadrolar atama sınırlamasına tabi olmamakla birlikte, Hükûmet, bunlar dâhil yapılacak toplam atama sayısını da 60 bin olarak açıklamıştır.

Öğretmen atamaları için ayrı bir sayı verilmemiştir. Bu nedenle, okulların öğretmen ihtiyacı ve atanamayan öğretmenlerin umutları bu bütçede karşılık bulmamıştır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak şubat ayında en az 20 bin öğretmen ataması yapılabilmesi için önerge verdik. Mevcut ödenek ancak bu kadar sayıyı karşılayabildiği için 20 bin önerebildik. Biraz sonra oylanacak, atanamayan öğretmenler adına desteklerinizi bekliyoruz.

Yine, birçok kamu idaresinde personel sıkıntısı had safhada olup öngörülen atama sayısı çok yetersiz kalacaktır. Diğer taraftan, kamuda iş umuduyla 2016 yılında ortaöğretim, ön lisans ve lisans mezunlarına yönelik 3 ayrı KPSS sınavına yaklaşık 6 milyon kişi girmiştir yani memur olmak için sınava giren 6 milyon kişi, buna karşılık Hükûmetin atayacağı memur sayısı sadece 5 bin kişidir. Milyonlarca gencimiz iş aramakta, kimseye muhtaç olmadan insanca bir iş ve gelir imkânına sahip olmayı talep etmektedir. Bugün öğretmen adayları işsiz, iktisatçılar, işletmeciler işsiz, mühendisler, veteriner hekimler, teknikerler işsiz durumdadır. Hükûmet, aslında stratejik üstünlüğümüz olan işsiz gençleri umursamamaktadır. Gerçi Sayın Başbakan, İŞKUR’un aktif iş gücü programları kapsamında 500 bin kişiyi özel sektörde, 100 bin kişiyi kamuda çalıştırmak üzere iş ve istihdamı artırmaya yönelik tedbirleri olduğunu açıklamıştır. Aslında bu tedbir istihdamdan ziyade istismar içermektedir. Hükûmet âdeta maden bulmuştur. Zira, 2015 yılında 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinden önce 400 binin üzerinde kişi “Toplum Yararına Program” adıyla ve AKP kanalıyla geçici süreli işe alınmıştır. Toplum yararından ziyade devlet imkânlarının parti yararına kullanıldığı görülmüştür. İnsanların işsizliği ve çaresizliği istismar edilmiştir. Yine, gençlerin hakkını yemeyin, KPSS’ye girip atanmayı bekleyen, bir türlü sıra gelmeyen ve sıra gelmeden de kadroları başka yollarla doldurulan milyonlarca işsiz gencimizin hakkını nasıl ödeyeceksiniz? Taşeron elemanı, İŞKUR elemanı diye iş vermek yerine niye kadrolara alım yapmıyorsunuz?

Hükûmet öncelikle taşeron işçilere verdiği sözü bir tutsun. Sürekli “Çalışıyoruz, sona gelindi.” gibi laflar ediliyor. Hükûmet, sıra vergi koymaya gelince anında görüntü veriyor, jet hızıyla ve acımasızca vergileri artırıp peş peşe vergi zamlarını yapıştırıyor. Aylardır ne çalışmasıdır bu? Yeter artık, taşeron işçilerle alay etmeyi bırakın. Taşeron işçiler, hacı yolu gözler gibi bekliyor. Ne yapacaksanız artık getirin şu düzenlemeyi. Sakın onda da şeytanca planlar yapmayın, adaletli olun, hakkaniyetli olun. Hâlen ya da bir süre önce çalışan tüm taşeron işçiler verilecek imkândan yararlandırılmalıdır.

AKP pek çok kamu çalışanını mağdur etmiştir. Geçici ve mevsimlik işçilerin çalışma sürelerinin uzatılacağına dair protokol imzalayan, söz veren ama yerine getirmeyen AKP’dir. 4/C mağdurlarını, vekil imam ve fahri Kur’an kursu öğreticileri ile vekil ebe/hemşireleri, aile sağlığı çalışanlarını, usta öğreticileri kadroya geçirmeyen ve ayrımcılık yapan AKP’dir. Öğretmen ihtiyacı kadar kadro ihdas etmeyen, atanmayı bekleyen öğretmen adaylarını bunalıma sokan AKP’dir. Bu arkadaşlarımız kadro beklerken Suriyelilere bile kadro veren, parti referansıyla sözleşmeli, taşeron işçisi ve İŞKUR elemanı alımları yapan AKP’dir.

Değerli milletvekilleri, bütçenin K cetvelinde muhtaç engelliler, güvenlik korucuları, muharip gaziler gibi bazı kesimlere ödenen ücret ve aylıkların belirlenmesine dair ilgili kanunlarında yer alan göstergeler yerine bu cetvelde belirlenen göstergelerin esas alınması düzenlenmektedir. Anayasa’ya uygun ve doğru olanı, ilgili kanunlardaki göstergeleri ayrı bir yasal düzenlemeyle değiştirmektir. Ayrıca, cetvelde yer alan göstergeler üzerinden yapılan ödemeler çok yetersiz olup, bu kesimlerin çözüm bekleyen sorunları da bulunmaktadır.

Hükûmet 2017 Ocak ayında 65 yaş aylığına 6,5 lira, muhtaç engelli aylığına 10 lira, muharip gazilere 19 lira, güvenlik korucularına 32 lira gibi bir zam yapmayı öngörmektedir. Hükûmet övünebilir ama ben söylerken bile sıkılıyorum. Bu paraları harçlık diye çocuklarınıza verseniz almazlar. Bu kesimlerin maaş ve haklarının iyileştirilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, ailesinin geliri esas alınarak “Muhtaç değilsin.” diye aylığı kesilen engelliler, yasal olarak muhtaç olmasalar da bu defa ailelerine muhtaç bırakılmışlardır. Engelli aylığı bağlanmasında kendi gelirinin esas alınmasına yönelik düzenleme yapılmalıdır. Ayrıca, doğuştan ya da işe girmeden önce engelli olanların malul sayılabilmesi sağlanmalıdır. Engellilerin en önemli sorunlarından biri işsizliktir. Engellilerin işe yerleştirilmeleri, üretime katılmaları ve topluma kazandırılmaları temin edilmelidir. Bu amaçla, kamuda engelli kotaları artırılmalı ve münhal engelli kontenjanlarına süratle atama yapılmalıdır.

Güvenlik korucuları, görevdeyken ve ayrıldıklarında belirli tutarda maaş ödenmekle birlikte, yıllardır sosyal güvenlik haklarından yoksun bir şekilde âdeta kaçak çalıştırılmaktadır, sağlık hizmetlerinden yeşil kartlılar gibi yararlandırılmaktadır. Güvenlik korucuları sosyal güvenlik sistemine alınarak sigortalılara verilen hak ve imkânlardan yararlanmaları sağlanmalıdır.

Muharip gazilerden bir kısmına net asgari ücret, bir kısmına 6503 gösterge rakamı üzerinden aylık ödenmektedir. Şeref aylığında aylık bağlama gerekçesi olan “vatana hizmet” kriterinin farklılaştırılması asla kabul edilemez. Gelir ve iş durumuna bakılmaksızın muharip gazilerimize aynı tutarda şeref aylığı bağlanmalıdır. Ayrıca, muharip gazilerden madalya parası istenmesi ayıbı ortadan kaldırılmalı ve hepsine gururla taşıyacakları madalyaları verilmelidir. Muharip gazilerimiz de istihdam hakkından ve faizsiz konut kredisinden yararlanabilmelidir.

Hükûmetin şehitler ve gaziler arasında ayrım yapması gönülleri incitmiş, vicdanları sızlatmıştır. Şehitleri “görevi olmadan” ya da “görevli olup şehit olanlar” diye ayrıma tabi tutmak hangi kitapta yazıyor? Daha yeni toprağa verdiğimiz 44 şehidimize nasıl farklı bakılabilir? Bu, her şeyden önce şehit ve gazilerimize saygısızlıktır. Bu itibarla, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle düzenlenen aylık ve tazminatlardan terörle mücadele kapsamındaki şehit ve gaziler de yararlandırılmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konuda hazırladığımız kanun teklifini geçen hafta Meclis Başkanlığına sunduk. Eşitsizlik ve ayrımcılığın giderilmesi için kanun teklifimiz bir an önce gündeme alınmalıdır.

Ayrıca, güvenlik güçlerimizle “kahramanlarımız” diye haklı olarak övünüyoruz. Güvenlik güçlerimizin huzurlu, itibarlı, güvenli ve insanca bir hayat sürdürebilmeleri sağlanmalıdır. Özellikle emekli polislerimizin ekonomik ve sosyal sorunlarına artık çözüm getirelim. Milliyetçi Hareket Partisi olarak Hükûmetten isteğimiz, Emniyet çalışanlarının ek göstergelerinin yükseltilerek polislerimize 3600 ek gösterge verilmesi, emeklilikte bir nebze olsun rahatlamalarının sağlanmasıdır.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu konuşacak.

Buyurun Sayın Tanrıkulu. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye bir yas evine dönüştü. 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde İstanbul’da gerçekleştirilen terörist saldırıyı kınıyorum, lanetliyorum. Hayatını kaybeden tüm yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, acılı ailelerine başsağlığı diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum. Aynı şifa dileklerimi bu tür saldırılardan dolayı kalbi yaralanmış tüm yurttaşlarımız için de diliyorum.

Günlerdir Türkiye Büyük Millet Meclisinde bütçeyi tartışıyoruz. Neden bütçeler günlerce tartışılır, neden ülkenin bütçesinin ortaya konması Meclisin en temel işlevlerinden biri olarak görülür? Çünkü, bütçe, yalnızca ekonomik bir plan olmanın ötesinde, bir iktidarın öncelikleri, tercihleri, ülkeyi götürmek istediği nokta konusunda çok temel bir göstergedir. Bir başka deyişle, bütçe ülkenin pusulasıdır. Ancak, sizin pusulanız şaşmış durumda.

Değerli arkadaşlar, ömrünü demokrasi ve insan hakları mücadelesine adamış bir arkadaşınız olarak bir şeyi çok iyi biliyorum: İnsana insan olduğu için, vatandaşa kim olduğundan, nerede yaşadığından bağımsız olarak yalnızca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu için değer vermeyen; ayrımcılığı, ötekileştirmeyi, kutuplaştırmayı bir siyasi taktik olarak kullanan bir siyasi zihniyetin ülkeye ne ekonomik ne de siyasi olarak verebileceği hiçbir şey kalmamıştır. Bugün, AKP’nin taşıyacak bir bütçe yapamayacağını bilmek için bütçe uzmanı olmaya, ekonomist olmaya gerek yok. Çünkü biliyoruz ki, artık günümüz dünyasında ekonomik refahın ve ilerlemenin ilk şartı toplumsal barış, özgürlükler, hukuk devleti ve demokrasidir.

Değerli arkadaşlar, hem sorun çözme kapasitesini yitirmiş hem de sorun yaratan iktidara mecbur yapılar ne yapar? Dünya siyasi tarihi bunun örnekleriyle dolu. Giderek daha fazla otoriterleşir, bu otoriterliği kabul ettirmek için toplumu ayrıştırır, kutuplaştırır, birbirine düşman eder, herkesi hain, herkesi terörist ilan eder, hatta daha da ileri gider ve hem içeride hem de dışarıda savaş politikaları uygular. Bugün Türkiye’nin karşı karşıya olduğu manzara budur. 7 Haziran sonrasında “Ya kaos ya istiklal.” denilerek yaratılan ortamı gördük. Ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak için ülkeyi ateşe atmayı göze almış bir iktidar anlayışıyla karşı karşıyayız. Bu nedenle, otoriter başkanlık rejimini inşa etmek için yüzlerce insan yaşamını yitirdi, askerler, polisler şehit oldu, görülmemiş insan hakları ihlalleri sistematik olarak uygulandı, gazeteciler hapsedildi, gazetelere el konuldu.

Değerli arkadaşlar, bu gerçekle başta iktidarın, hepimizin yüzleşmesi gerek ve ona göre de siyasi tavır almamız gerekiyor. Bugün hiçbir saygın uluslararası kuruluşun raporunda Türkiye artık bir demokrasi olarak görülmüyor. Bakın, dikkatinizi çekiyorum: İleri demokrasi, liberal demokrasi falan demiyorum, Türkiye bir demokrasi olarak görülmüyor. İnsan hakları raporlarında, görülmemiş ihlallerden, bu ihlalleri yapan görevlilerin cezasız bırakılmasının bir Hükûmet politikası olduğundan söz ediliyor.

Peki, bütün bu durum ne uğruna yaratılıyor, ne uğruna? “Terör”, “hendek”, “Rusya, “hainler”, “dış güçler”, “iç düşmanlar” komplo teorileri bunlar için yapılanları kabul ettirme kısmı. Hiç birbirimizi kandırmayalım, bu politikaların asıl nedeninin ne olduğunu, meselenin Türkiye Büyük Millet Meclisini, AKP’yi, Hükûmeti, yargıyı vesayet altına almaya kalkan otoriter bir rejimi inşa etmek olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak lütfen artık şunu görelim: Bu otoriter rejimin bedeli artık bütün Türkiye için taşınamaz bir noktaya geldi. Yapmayın, 78 milyonu sizin iktidar hırsınıza feda etmeyin.

Kürt meselesine bakalım değerli arkadaşlar: “Çatışma bitti, her şey güllük gülistanlık olacak.” dediğiniz yerlere Allah için gidin bir bakın. Şehirlerden, hayatlardan, insanlarımızın umutlarından geriye nasıl bir enkaz kalmış, lütfen gidin bir bakın. En baştan itibaren söyledik: “Kürt meselesini siyasi yöntemle çözme yaklaşımı doğrudur ancak bu yaklaşımda samimi olunmalıdır. Kişi odaklı süreçle bu mesele çözülemez. Türkiye Büyük Millet Meclisi, siyaset ve toplum dışlanarak, tek bir kişinin siyasi hesaplarına odaklanarak, Türkiye'nin temel meselesi çözülemez.” dedik. Bizi dinlemediniz. Sonra, siyasi hesabınız şaşınca görülmemiş sertlikte bir çatışma politikasıyla beraber yaşama kültürümüze, toplumsal barışımıza onarılmaz bir zarar verdiniz.

Değerli arkadaşlar, peki, Kürt meselesi böyle de diğer demokrasi ve insan hakları alanlarında sanki durum farklı mı? Bugün, medya ortamında özgür kalmaya çalışan gazetecilerin payına iyi ihtimalle kovulma, işsizlik, kötü ihtimalle hapislik düşüyor. Birçok gazeteci ve yazar hapiste. Bugün yayımlanan iki rapor var. Türkiye dünya istatistiklerini artırmış durumda. Cumhuriyet gazetesi çalışanları sırf iktidarın istemediği gerçekleri ortaya koydu diye bir aydan fazladır tutuklu. Mahkemeler iktidarın özel aracına dönüştürülmüş, hukuk dağıtmak yerine AKP’ye hizmet veriyor. “Tut.” dediğini tutuyor, “Bırak.” dediğini bırakıyor.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – HDP söylüyor bunu, yapmayın Sayın Tanrıkulu.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Öte yandan, size çalışan kamu görevlilerini suçlarına rağmen, hukuk dışına çıksalar da korumayı bir gelenek hâline getirdiniz, cezasızlık geleneği aynen devam ediyor. Faili meçhul konusunda yeni bir devir açılıyor. Tahir Elçi katledileli bir yıldan fazla oldu, hâlen bir tek şüpheli yok.

AKP’nin demokrasisinden geriye bir tek sandıktan çıkma ve seçilme meselesi kalmıştı, çok şükür onu da bitirdiniz. Bugün, seçilmiş belediyelere kayyum atanıyor, bu Meclisin bizler gibi halkın oyuyla seçilmiş vekilleri, parti genel başkanları hapiste. Bunun adı çok açık bir biçimde “faşizm”dir. Bugün Türkiye, kalabalık yerlerde bomba korkusuyla, tenha yerlerde tecavüze uğrama tehlikesi arasında sıkışmış durumda. Binlerce insanımız aslında önlenebilecek nedenlerle öldü ama bir kişi bile istifa etmiyor. Peki, sorumlu kim? Halkı korumakla, güvenliği ve huzur ortamını sağlamakla yükümlü olan kim? Ama her terör saldırısını başkanlık sisteminin faziletlerine bağlamayı çok iyi biliyorsunuz. Unutmayın, terör olsun, ekonomi olsun sorunları “başkanlık” diye “fıtrat” diye, “dış mihrak” diye bağırarak, yayın yasağı getirerek çözemezsiniz, sadece çok ses çıkarmış olursunuz. Diyaloğa, karşılıklı konuşup anlaşmaya bu kadar kapalı olursanız, kendinizi tek doğru zannettiğiniz sürece hiçbir sorunu çözemezsiniz.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi ülkemizde yaşanan her olaya karşı çözüm üretmekle mükelleftir, biz bunun için buradayız. Bu Meclis tarihin en büyük sorumluluğuyla karşı karşıyadır. Şiddete, teröre, ölümlere karşı çözümü geliştirmek zorundayız. Her gün gencecik çocuklarımızın toprağa düşmesine daha fazla müsaade etmemeliyiz. 2017’ye girmeye hazırlanırken şapkamızı önümüze koyup içinde bulunduğumuz vaziyetin muhasebesini yapmak durumundayız. Bu Meclisteki tüm milletvekilleri kendine sormalıdır, bu gidişatı durdurmak için ne yapmalıyız”

Ömrünü –tekrar söylüyorum- insan hakları için, temel haklar için, demokrasi ve özgürlük için mücadeleye adamış, 12 Eylül darbesini de 1990’ları da görmüş biri olarak söylüyorum: Bu korkunç kıskaçtan çıkmamızın tek bir yolu vardır: Daha fazla demokrasi, daha fazla adalet, daha fazla özgürlük. Bizi bu girdaptan çıkaracak tek şey otokrasi değil, demokrasidir.

Size son olarak bir konuyu daha ifade etmek istiyorum. Beşiktaş’taki terör saldırısından sonra sanki acı ve elem bile kendi tekelindeymiş gibi davranan troller şahsıma yönelik açıkça iftiralarda bulundular. Mecliste şu hususun altını çize çize söylüyorum: Hakkımda yayınlanan iftiraların tek bir sebebi var, o da, demokrat, insan haklarını, özgürlüklerini ve barışı savunan Kürt siyasetçi kimliğim.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adını kullanmakta olan birtakım sosyal medya hesapları benim hakkımda sürekli şu haberi paylaştılar: “CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve CHP avukatları İstanbul saldırısında gözaltına alınanları araştırmak için Çağlayan Adliyesine gidiyorlar.”

Bu iftiraya maruz kaldığım sırada rahmetli babamın taziyesindeydim Bağcılar’da.

Son olarak şunu söylemeliyim ki bu alçakça tehdit, iftira ve hakaretlere boyun eğmedim ve bundan sonra da boyun eğmeyeceğim. “Demokrasi, barış, hukuk, adalet, özgürlük ve insan hakları” demeye her ortamda devam edeceğim.

Bu nedenlerle, bu bütçeye CHP olarak ret oyu vereceğiz.

Türkiye'yi toplumsal barışa ve özgürlükçü demokrasiye taşımak için mücadelemizi tüm gücümüzle sürdüreceğiz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tanrıkulu.

Şahsı adına Şanlıurfa Milletvekili Sayın Kemalettin Yılmaztekin konuşacak.

Buyurun Sayın Yılmaztekin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı görüşmelerinde 4’üncü madde üzerinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi hürmetle selamlıyorum.

Öncelikle, İstanbul’da 10 Aralık akşamı emperyalist uşağı hain PKK’nın alçak saldırısıyla şehit olan kahraman polis ve sivillerimize, 15 Temmuz gecesi kukla ve şarlatan FETÖ’nün işgal teşebbüsüne karşı gelirken dağlar gibi dimdik duran şehitlerimize, Halep’te namusları ve izzetleri için ahlaksız ve hain ittifaka karşı canlarını feda eden aziz şehitlerimize ve daha nice coğrafyada zulme karşı anıt gibi yükselen bir direniş sergileyen İslam’ın şerefli evlatlarına hürmeti, selamı ve rahmeti borç biliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, Türkiye çok önemli ve hayati bir süreçten geçiyor. Türkiye'nin her zaman ve her şeye sorgusuz ve sualsiz itaat etmesine alışkın vahşi Batı bize son dönemlerde bu yüzden şiddetli şekilde saldırıyor. Millî duruş ve refleksiyle hem kendi özüne dönen hem de kendisine umut bağlamış geniş coğrafyalara umut olan Türkiye, her gün daha da güçlenerek tarih sahnesinde hak ettiği yere doğru yol almaktadır.

Ben, Şanlıurfalı bir Arap olarak ve aynı zamanda kadim Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir vatandaşı ve bu şerefli milletin bir ferdi olarak, bu mücadelenin neferi olmaktan gurur duyuyorum. Bu şerefli mücadelemi her yerde sürdüreceğime ahdettim, yemin ettim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Milletin partisinin iktidara geldiği günden beri çeşitli darbe girişimleri, e-muhtıralar, parti kapatma davaları, Gezi zırvaları, 17-25 Aralık yargı darbesi girişimi, 6-7 Ekim hain girişimiyle şiddetini artıran, son olarak 15 Temmuz işgal girişimiyle taçlandırmak istenilen ülkemizin kuşatılması girişimi son dönemde ekonomik temelli olarak sürdürülmeye çalışılmaktadır. Türk halkı akın akın döviz bozdurup ekonomisine katkı sunmaya çalışırken piyasadan dolarlarını çekenleri, Türkiye'nin menfaatine olmayan her türlü icraat içerisine girenleri görüyor ve takip ediyoruz. Darbeden üç dört gün sonra kredi notumuzu düşürenleri, Türkiye’yi “yatırım yapılması tehlikeli ülke” statüsüne geçirenleri not aldığımız gibi, bu kötü niyetli söylemlerin arkasına sığınarak ülkenin beka mücadelesini ucuz siyasi emellerine kurban verenleri de, Türkiye düşmanlarının ağzıyla siyaset güdenleri de not aldık, almaya devam ediyoruz.

Türkiye bugün artık geri dönülemez bir muasır yeniden yapılanma dönemine girmiştir. Çağa uygun bu yeniden yapılanma dönemi Türk halkının bizzat kendi iradesiyle tesis edilecek ve meşruiyetini doğrudan milletimizden alacaktır.

“Başkanlık”, “partili Cumhurbaşkanlığı” veya adına ne derseniz deyin, bu sistemin hayata geçirilmesiyle ülkemizde ve bölgemizde yaşanan gelişmelere ayak uyduran, geride kalmayan bir Türkiye'nin yeniden tarih sahnesine çıkışına hepimiz şahitlik edeceğiz. Biz her türlü önlemi almakla birlikte, sömürgecilerin, onların uşaklarının ve onlara sırtını dayamış gayri millî odakların karalama kampanyalarına, itibarsızlaştırma çabalarına, demokrasiden uzak söylemlerine hiç kulak asmayacak, onların tüm sistemi kilitlemeye yönelik gösterdikleri çabayı kararlılığımızın ardında bırakacak ve onları tarihte ileride okunmasından bile imtina edilecek bir zillete terk edip yolumuza devam edeceğiz. Bunu büyük ve güçlü Türkiye için yapacağız. Bunu büyük ve güçlü Türkiye’ye umudunu bağlamış nice mazlumlar için yapacağız, yapmak zorundayız.

Kıymetli milletvekilleri, Halep’te yaşananlar hepimizin malumudur. Bir televizyon kanalında oradaki yerli halka “terörist”, oradaki işgalcilere ise “kurtarıcı” diyen ahlaksızlar da hepimizin malumudur. Bugün Halep’te 6 kilometrekareye sıkışan 100 binlerce insanı Türkiye’den başka hiçbir ülke dert etmemektedir. Ne o sırtımızı dayamamız istenilen, anlata anlata bitirilemeyen modern Batı demokrasisi ne de Batı demokrasisinin insan hakları beyannameleri Halep’i görmeyi, Halep’ten yükselen çığlığı, arşı titreten o çığlığı dinlemeye yetecek kadar kadim ve üstün değildir kesinlikle. Üstün olan bu ülkenin medeniyetidir ve bu Gazi Mecliste temsil edilen milletin değerleridir, öyle ya da böyle galip gelecek olan da tam olarak bu değerlerdir, bizim kendi medeniyetimiz ve şahsiyetimizdir.

Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: Rabb’im Halep’in intikamını muhakkak suretle alacaktır, dünya buna hazır olsun. Halep’teki çocuklar artık Allah’ındır ve onlar Allah katındadırlar. Fakat bu çocukların gözyaşları ve kanları dünyayı yakacak ama dünya bunun farkında değil. Allah (CC) Halep’in intikamını alırken herkes hassasiyetine göre nasibini alacak, yalnızca Halep’teki, Arakan’daki, Afrika’daki çocuklar kurtulacak. Ve de diyorum ki: Ey insanlık yani sözde insanlık, kaybettiniz, çocuklar kazandı. Allah nezdinde çocuklar kazanacak ve sözde insanlık kaybedecek, kaybetmeye mahkûmdur.

Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son veriyor, 2017 merkezî bütçe düzenlemelerinin devletimize hayırlar getirmesini temenni ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yılmaztekin.

Şahsı adına diğer konuşmacı Amasya Milletvekili Sayın Mustafa Tuncer olacak.

Buyurun Sayın Tuncer. (CHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA TUNCER (Amasya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 yılı bütçe görüşmeleri kapsamında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

10 Aralık Cumartesi günü Beşiktaş’ta Emniyet güçlerimizi ve halkımızı hedef alan terör saldırısını lanetliyor, şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Beşiktaş’ta yapılan terör saldırısını, şehit babasının da dediği gibi, çiçek bırakıp unutmamamız gerekiyor. Suruç, Gar, Merasim Sokak, Kızılay ve Sultanahmet saldırıları gibi Beşiktaş saldırısını da tarihin tozlu raflarına koymamak ve unutturmamak yenilerinin önlenmesi için bir fırsattır.

Değerli milletvekilleri, 2017 yılı bütçesi görüşmelerinde bugün muhtarlarımızla ilgili konuşacağım. Türk idare sisteminde varlıkları ile yoklukları belli olmayan, tabiri caizse “yetkisiz yetkili” diye adlandırdığımız muhtarlarımızın hâli vakti nasıl, ondan söz edeceğim.

Değerli milletvekilleri, muhtarlıklar kuruluşundan bu yana ikili bir temsil rolü üstlenmişlerdir. Bir yandan yerel halkın, diğer yandan da bulundukları yerde devletin temsilcisi rolünü üstlenerek kamusal görevlerini yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Muhtarlarımız köyde sadece temsil görevini yapmamakta, köy halkının sağlık, adalet, eğitim ve ailesel sorunları gibi meselelerinde yerine göre doktoru, hâkimi, öğretmeni barıştırıcı olmaktadırlar.

Önemli bir birim olan muhtarlarımızın maalesef önemli sorunları da bulunmaktadır. Öncelikle, sorunları: Biraz önce de bahsettim. Seçilmiş ve yetkileri olan temsilciler olmasına rağmen siyaset ve devlet kurumları karşısında yetkisiz kişilermiş gibi muamele görmeleridir. Hakları olan hizmetleri ilgili yerlerden talep ettiklerinde en küçük birim amiri, memuru tarafından dahi dikkate alınmamalarıdır. Hak ettikleri hizmetlerin kendilerine âdeta bir lütuf gibi sunulmasıdır. Atanan yetkilinin seçilmiş muhtarı tanımamasıdır. Oysa muhtarlarımız “Seçilmişleri atanmışlara ezdirmem.” sözünün tutulmasını beklemektedir. Köy muhtarlarının köy tüzel kişiliğini temsil yetkisi varken mahalle muhtarlarının ne bir tüzel kişiliği ne bütçesi ne de personeli bulunmamaktadır, mahalle halkı ile yerel yöneticiler arasında sıkışıp kalmışlardır. Bir an önce mahalle muhtarlarımıza da kamu tüzel kişiliği verilmeli, mahalle muhtarlığı kanunu çıkarılmalı ve mahalle muhtarlığı güçlü bir statüye kavuşturulmalıdır.

Yine, muhtarlarımızın ciddi mali kısıtları ve özlük hakları sorunları ve bu sorunların çözümlerine ilişkin talepleri bulunmaktadır. Bunlar kısaca: 1977’de uygulanmaya başlayan ve bugün yetersiz miktarda olan aylık devlet ödeneklerinin artırılması talebidir. Çok eski olan ve bugünün ihtiyaçlarına cevap vermeyen 442 sayılı Köy Kanunu’nun değiştirilmesi ve muhtar yetkilerinin genişletilmesi talebidir. Yine, muhtarlarımız kent konseylerindeki temsil rollerinin güçlendirilmesini, konseylerin yürütme organlarında anlamlı bir oranda temsil edilmelerini beklemektedirler. Bilindiği üzere muhtarlarımız görevleri süresince SGK kapsamına alınmakta ancak SGK primlerini kendileri ödemektedirler. Oysa seçilmiş belediye başkanının, milletvekilinin primi ise ilgili kurumca ödenmektedir. Yapılacak bir değişiklikle muhtarlarımızın SGK primlerinin de görev süresince İçişleri Bakanlığı tarafından ödenmesi sağlanmalıdır. Görevleri süresince muhtarlarımızdan alınmayan silah ruhsatı harçlarının görev sonrasında da alınmamasını ve bir dönemden fazla muhtarlık yapan muhtarlara hususi pasaport verilmesini talep etmektedirler.

Değerli milletvekilleri, muhtarlarımıza dair bu ve buna benzer sorunların tespiti ve çözümü için önümüzde 2017 yılı gibi uzun bir yıl vardır ve bu sorunları hep birlikte yüce Meclis çatısı altında çözmek mümkündür.

Son olarak, Aydın’ın Çine ilçesi Karpuzlu bucağından 1933 sonrasındaki ilk seçimde 500 oy alarak seçilen cumhuriyet döneminin ilk kadın muhtarı Gül Esin’i hürmetle anıyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tuncer.

Sayın milletvekilleri, şimdi soru-cevap bölümüne geldik.

Süremiz on dakika yine.

Beş dakika içinde soru soran milletvekillerine söz vereceğim.

Sayın Varlı...

MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan konuşmanızda 2/B’yle ilgili bir açıklama yaptınız. Kangren hâline gelmişti, kanunlaştırdınız. Doğru, kanunlaştırdık burada hep beraber, biz de destek verdik o yasaya. Ormanla alakalı kısmı çözüldü yani ormandan dışarıya çıkarılmış arazilerin satışı tamamlandı ancak tarım arazileriyle alakalı problem hâlâ devam ediyor birçok yerde ve bu arazilerin bir an önce, toplulaştırma gelmeden önce satılmasında fayda var. Adana’da Ceyhan’da bu konuda çok büyük sıkıntılar var. Ben bürokrat arkadaşlarla da bu konuyu paylaştım. Eğer bir an önce bu konunun çözümünde yardımcı olursanız çok iyi olacak çünkü hem ülke ekonomisine çok büyük katkı sağlayacak hem de çiftçilerimizin bu arazileri alması temin edilmiş olacak.

Bir de rayiç bedelleri çok yüksek tutuyorlar Sayın Bakan. Bu rayiç bedeller...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Akar...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Osmangazi Köprüsü 1 milyar 200 milyon dolara mal oldu, günlük 40 bin araç garantisi verildi. Bunun sonucunda, ilgili firmaya, o köprüyü yapan firmaya her gün için günlük 3,5 milyon TL -eski parayla 3,5 trilyon- para ödüyoruz geçen ve geçmeyen araçlar için. Bu köprü Kocaeli’de yapıldı. Kocaeli’de oturan bir vatandaşın her gün bu köprüyü kullanabilmesi için ayda yaklaşık 4.400 TL para ödemesi gerekiyor yani Kocaeli’nin, Körfez’in bir yakasından diğer yakasına geçtiğinde -eğer orada çalışıyorsa- ayda 4.400 lira para ödemesi gerekiyor.

Birinci soru: Kocaeli’deki bu vatandaşa bu köprüyü kullanabilmesi için bir sosyal yardım yapmayı düşünüyor musunuz?

İkinci soru: OHAL kapsamında bu köprüye devlet olarak el koyup hazinenin zararının önüne geçmeyi planlıyor musunuz?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Hürriyet…

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben yine engellilerle ilgili Sayın Bakana bir soru sormak istiyorum. Engellilere sadece Türk Hava Yolları uçaklarında yapılan yüzde 25 indirim ekonomik ve internetten bilet alanlara maalesef yapılmıyor. Sonuçta bu insanlar engelli ve gidemediği için internetten bilet alıyor ama internetten alındığında yapılmıyor. Bu aynı zamanda hızlı trenin yataklı vagonları için de geçerli. Bununla ilgili sizden bir destek istiyoruz, bilginiz olsun.

Yine, bazı şirketlerde engellilerin indirim hakkı olmasına rağmen, mesela TTNET gibi, işte “Bizim zaten kampanyalı ücretlerimiz, dolayısıyla böyle bir indirim yapmamıza da gerek yok.” diye cevap veriliyor. Bu da önemli bir konu.

Aile Bakanımız gitti ama belki bürokratları buradadır ya da sonradan yazılı olarak verebilirsiniz. Sosyologlar atamayı bekliyorlar. Özellikle bu ASDEP Projesi çerçevesinde yakın zamanda sosyolog ataması düşünülüyor mudur? Bunu sormak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Arslan…

KAZIM ARSLAN (Denizli) – Maliye Bakanına soruyorum.

Bir: Bakanlığınızda FETÖ soruşturması sonucunda kaç personeli açığa aldınız? Kaç personeli ihraç ettiniz?

İki: Bütün kamu personelinden FETÖ soruşturması nedeniyle ihraç edilen toplam personel sayısı kaçtır? Bunların yerine ne kadar personel alınacaktır? Alınma şekli KPSS’yle mi, yoksa sözlü sınav da yapılacak mı?

Üç: Atanamayan öğretmenler ve atanamayan ziraat mühendisleri, veteriner hekimler için Bakanlığınızca belirlenen bir kadro sayısı var mıdır?

Dört: Emeklilere verileceği söylenen promosyonların bu ayın sonuna kadar verilmesi sağlanacak mıdır? Sağlanamayacaksa sebebini açıklar mısınız.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Özdemir…

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

PISA raporunun yayımlandığı, eğitim sisteminde nitelik ve kalitesindeki gerileyişimizi tartıştığımız şu günlerde eğitimin kalitesini etkileyen en önemli faktörlerden biri de öğretmen maaşları Sayın Bakan. OECD verilerine göre, Türkiye’de öğretmen maaşlarında başlangıç seviyesinde 35 ülke arasında 24’üncü sıradayız ve öğretmenlerin aldıkları en yüksek maaş sıralamasında dahi 35 ülke arasında 31’inci sıradayız. Eğitimin kalitesi ve niteliğinin artırılması noktasında öğretmenlerin maaşlarının OECD ülkeleri ortalamasıyla uyumlaştırılması konusunda bir düzenlemeyi düşünüyor musunuz?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Torun…

SEYİT TORUN (Ordu) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Bakan, 15 Temmuzda yaşanılan darbe girişimi sonrasında kamuda binlerce kişi FETÖ soruşturması kapsamında işten atılmıştır. Bu bağlamda, 2017 yılında kamuya memur, sözleşmeli ve işçi kadrosunda ne kadar personel alımı yapılacaktır? Bu personelin alımında yazılı sınav yapmayı düşünüyor musunuz? Yoksa, belirli KPSS puanını mı baz alıp sadece mülakat sınavıyla mı yetineceksiniz?

15 Temmuzdan, kamuya nasıl personel alındığını, hangi kriterlerin göz önüne alındığını hepimiz yaşadığımız acı olaylarla öğrendik. Artık bundan sonra personel alımlarında liyakati göz önünde bulunduracak mısınız?

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Bakan, buyurun.

Süreniz beş dakika.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Varlı 2/B arazileriyle ilgili satışın yanında, çok doğru bir şekilde, tarım arazilerinin de kullanıcısı olan çiftçilere satılması konusuna temas etti. 2/B düzenlemesini yaparken, gerçekten, çiftçi vatandaşlarımızın kullandıkları tarım arazilerinin kendilerine doğrudan satılmasına imkân veren bir yasal düzenlemeyi de Meclisimizden geçirmiştik. Böylelikle, çiftçilerimiz yıllardır kullandıkları bu arazilere sahip olabilecekler, kendi toprakları olarak işleyebilecekler, buradan aş ve iş üretebilecekler. Bu düşünceyle bu projeye başladık. Şu ana kadar bu kapsamda 225 bin vatandaşımız başvuruda bulundu ve bunlardan 218 bin kişiye taşınmaz satışı yapabileceğimizi tespit ettik. Yine, çalışmalar sonucunda satışa hazır hâle getirilen 34 ilde satış işlemlerine başlandı. Bugüne kadar 6.600 kişiye toplam 8 bin adet taşınmaz yaklaşık 85 milyon lira bedelle satıldı. Bu bedelin de 41,5 milyonu tahsil edildi. Biliyorsunuz, 2/B arazilerinde olduğu gibi, tarım arazilerinin satışında da tespit edilen rayiç bedelin yüzde 50’si oranında vatandaştan tahsilat yapıyoruz. Hatta, peşin ödeme yapması hâlinde bu rakam yüzde 35’e, yüzde 36’ya kadar da düşebiliyor. Hatta, başvuru süresi dolmuş olduğu hâlde, daha sonra yapmış olduğumuz yasal bir düzenlemeyle de bu durumda olan vatandaşlarımıza yeni bir başvuru hakkı daha getirdik. Bu başvuru süresi de 7 Eylül 2017 tarihinde sona erecek. Burada rayiç bedel tespiti Bakanlığımızın taşra teşkilatındaki defterdarlıklar tarafından yapılıyor. Sizin belirttiğiniz şekilde, rayiç bedelde bir yanlışlık, eksiklik varsa o konulara da bakarız. Ama bu konuda Bakanlık olarak her zaman itirazları değerlendiriyoruz, onu da açıkça ifade edeyim.

Sayın Akar çok doğru bir tespitle, Osmangazi Köprüsü’nün bu memleket için ne kadar önemli bir proje olduğunu kabul etmiş oldu. Gerçekten, Türkiye için bir vizyon projesidir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Evet. Ama soyuyor memleketi.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Sayın Akar yine çok doğru bir şekilde tespit etti ki bu sadece Kocaelili vatandaşlarımız için değil o bölgede seyahat etmek isteyen bütün vatandaşlarımız için çok konforlu, çok rahat bir seyahat yöntemidir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Biz kullanamıyoruz Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Bugün vatandaşlarımız bu projeden her geçen gün daha artan ölçüde yararlanıyor ve köprüyü kullanıyor, merak etmeyin.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Onu sormadım, onu sormadım Sayın Bakan.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Bakın, Türkiye’de AK PARTİ hükûmetleri döneminde ardı ardına vizyon projeleri hayata geçirdik, Osmangazi Köprüsü de bunlardan bir tanesi.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sorduğum soruya cevap verin.

DİDEM ENGİN (İstanbul) – Maliyetini sordu Sayın Bakan, maliyetini.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Kamu-özel iş birliği projeleri çerçevesinde yapılan bir proje. Biliyorsunuz, bu proje, Osmangazi Köprüsü Projesi aslında İstanbul-İzmir Otoyolu Projesi’nin bir parçası. Dolayısıyla, önümüzdeki aylarda…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Biz kullanamayacak mıyız?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Siz kullanmayacaksınız da vatandaş kullanıyor. Vatandaş hâlinden memnun, vatandaş daha fazla kullanmak istiyor.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kullanamıyor vatandaş, onu soruyorum Sayın Bakan, Kocaeli kullanamıyor.

BAŞKAN – Sayın Akar, müsaade eder misiniz, Sayın Bakan cevaplarını versin.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sorduğum soruya cevap vermiyor Sayın Başkan.

BAŞKAN – Cevap veriyor kendine göre.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Dolayısıyla, Osmangazi Köprüsü gerçekten Türkiye’ye kazandırılan vizyon projelerden bir tanesidir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Günde kaç para ödüyorsunuz?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Merak etmeyin, bugün, bu projenin, göreceksiniz, toplam maliyeti kesinlikle çok rantabl, çok verimli de olacak, bunu da açıkça ifade edeyim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Var mısınız iddiaya?

BAŞKAN – Sayın Akar…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Varım iddiaya. On yıl sonra görüşürüz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Var mısınız iddiaya?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – On yıl sonra görüşeceğiz.

Arkadaşlar, endişe etmeyin. Bakın, orada tamamen rasyonel, fizibiliteye uygun bir proje hayata geçti. Her geçen gün o köprüyü kullanan, Osmangazi Köprüsü’nü kullanan vatandaşlarımızın sayısı artıyor, artmaya da devam edecek, herhangi bir endişeniz olmasın.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Yapma gözünü seveyim! Bakanlık cevap verdi. Sayın Bakan, Ulaştırma Bakanlığı cevap verdi, baş aşağı gidiyor.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Sayın Hürriyet, engelli vatandaşlarımıza Türk Havayollarından internet üzerinden yapılan satışlarda bir indirim uygulanmadığını söyledi. Ben bunu bir inceleyeyim yani çok önemli, çok doğru bir husus. Eğer böyle bir yöntem kullanılmıyorsa gerçekten o zaman engelli vatandaşlarımız bakımından bu çalışmayı da ben arkadaşlarla konuşurum.

Sayın Arslan, FETÖ kapsamında Maliye Bakanlığından ihraç edilen personel sayılarıyla ilgili bilgi şu anda… Birazdan onu da…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir dakika ek süre veriyorum size, lütfen tamamlayın.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Peki.

Görevden uzaklaştırılan memur sayısı 431.

Öğretmen atamaları konusunda, AK PARTİ hükûmetleri döneminde, 2003-2015 döneminde 512 bin atama yapıldı değerli arkadaşlar. Yani bugüne kadar AK PARTİ hükûmetleri döneminde on dört yılda -AK PARTİ hükûmeti geldiği anda yaklaşık, benim hatırladığım, 450 bin civarındaydı- 512 bin öğretmen ataması yapıldı. Merak etmeyin, öğretmen atamalarını her zaman yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.

Öğretmenlerimizin özlük hakları da AK PARTİ hükûmetleri döneminde sürekli olarak enflasyonun üzerinde artmıştır, refahları bu dönemde artmıştır. Bir örnek vermek gerekirse 1’in 4’ündeki bir öğretmenimizin 2002 yılında maaşı 659 liraymış, bakın şu anda öğretmenimizin maaşı 3.310 liraya çıkmış yani yüzde 458 oranında artmış. Aynı dönemde ne kadar enflasyon olmuş? Yüzde 227 olmuş. Dolayısıyla öğretmen maaşları bu dönemde reel olarak enflasyonun çok üstünde arttı. Her zaman öğretmenlerimizin yanında olduk, özlük haklarını artırdık. Bütün memurlarımıza, çalışanlarımıza, emeklilerimize, asgari ücretlilerimize her zaman devletin sağladığı refahtan pay verdik, vermeye de devam edeceğiz.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, İç Tüzük 60’a göre söz istiyorum, bir düzeltme yapmam gerekiyor.

BAŞKAN – Peki, bir dakika…

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

14.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, geçiş ücretlerinin yüksekliği nedeniyle Osmangazi Köprüsü’nün kullanılamadığına ve bununla ilgili bir çalışma yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan, on yıl sonra 40 bin araç garantisine göre şirkete ödeyeceğiniz para 5 milyar 110 milyon dolardır. Bu köprü 1 milyar 200 milyon dolara mal oldu. On yıl sonra ödeyeceğiniz para 5 milyar 110 milyon dolardır 35 dolar, artı KDV ve 40 bin geçişe göre. Sizin dediğiniz gibi yükselmiyor. O bölgede yaşayan bir insan olarak Kocaeli halkı da kullanamıyor -eğer siz bunu Kocaeli halkı kullanmasın diyorsanız o ayrı konu- vatandaş da kullanamıyor ve her geçen gün aşağıya düşüyor. Ulaştırma Bakanlığının resmî verileri elimde, her ay soruyorum ve o “selfie” çektirildiği dönem gibi, bedava olduğu dönem gibi değil, gerçekten de geçemiyor vatandaş. Bununla ilgili çalışma yapılmalı, vatandaşın kullanımına açılmalı; bu para nasıl olsa ödeniyor, bir şekilde bu şirketlerle tekrar oturup bu sözleşme bir kez daha gözden geçirilmeli diyorum. Yani köprüyü vatandaşın kullanımına açalım.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Sayın Bakanım, fiyatı ucuzlatıp sürümden kazanın, birazcık da onu deneyin bakalım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 433) (Devam)

2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 4’üncü madde üzerinde dört adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın ekli “E Cetveli”nin 66’ncı maddesinin birinci cümlesinde yer alan “özel hesaba aktarılır” ibaresi ile ikinci ve üçüncü cümlelerinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                  Zekeriya Temizel                                               Musa Çam                                                 Kadim Durmaz

                           İzmir                                                             İzmir                                                            Tokat

                       Akif Ekici                                              Mehmet Bekaroğlu                                               Ali Yiğit

                        Gaziantep                                                       İstanbul                                                           İzmir

                       Çetin Arık                                                  Kazım Arslan                                                         

                         Kayseri                                                          Denizli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın ekli "E Cetveli"nin 23’üncü maddesinin birinci cümlesindeki "...Yüksek Planlama Kurulunca uygun görülmesi halinde" ibaresi ile ikinci cümlesindeki "...Yüksek Planlama Kurulu tarafından” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                  Zekeriya Temizel                                               Musa Çam                                                 Kadim Durmaz

                           İzmir                                                             İzmir                                                             Tokat

                 Bihlun Tamaylıgil                                               Akif Ekici                                                     Çetin Arık

                         İstanbul                                                       Gaziantep                                                       Kayseri

                        Ali Yiğit                                               Mehmet Bekaroğlu

                           İzmir                                                           İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'na ekli “E Cetveli”nin 77’nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                  Zekeriya Temizel                                               Musa Çam                                                 Kadim Durmaz

                           İzmir                                                             İzmir                                                             Tokat

                 Bihlun Tamaylıgil                                               Akif Ekici                                                     Çetin Arık

                         İstanbul                                                       Gaziantep                                                       Kayseri

                        Ali Yiğit                                               Mehmet Bekaroğlu                                           Kazım Arslan

                           İzmir                                                           İstanbul                                                         Denizli

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 433 sıra sayılı 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın 4’üncü maddesine bağlı (İ) cetvelinin “II. Kamu Görevlilerine İlişkin Toplam Atama Sayısı Sınırları” kısmında yer alan “5000” ibaresinin “20 bini öğretmen olmak üzere 25 bin” şeklinde değiştirilmesini ve bu değişikliğe bağlı gider artışının personel giderlerini karşılama ödeneğinden karşılanmasını arz ve teklif ederiz.

                   Mustafa Kalaycı                                          İsmail Faruk Aksu                                              Erhan Usta

                          Konya                                                          İstanbul                                                         Samsun

                  Mehmet Erdoğan                                            Saffet Sancaklı

                          Muğla                                                          Kocaeli

BAŞKAN – Okunan son önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALİ CEVHERİ (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Anayasa’nın bütçe görüşmelerini düzenleyen 162’nci maddesinin “...değişiklik önergeleri, üzerinde ayrıca görüşme yapılmaksınız okunur ve oylanır.” hükmü gereğince önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Şubat ayında 20 bin öğretmen ataması yapılabilmesi öngörülmektedir. Mevcut ödeneğin ancak 20 bin öğretmen atamasına imkân vermesi sebebiyle bu sayıyla sınırlı sayıda öğretmen ataması teklif edilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'na ekli “E Cetveli”nin 77’nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Zekeriya Temizel (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALİ CEVHERİ (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Anayasa’nın 161'inci maddesine aykırı olarak (E) cetvelinin 77’nci maddesine konulan bu hükümle, 5449 sayılı Kanun’a göre merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin kalkınma ajansları tarafından desteklenmeye hak kazanan projelerine tahsis edilen kaynakların proje yürütücüsü idarelerin bütçelerine gelir kaydedilmeksizin özel hesaplarda izleneceği belirtilmekte, söz konusu projeler için bütçe dışı imkânlarla karşılanamayan eş finansman tutarını, bu amaçla idarelerin bütçelerinde (06) ve (07) ekonomik kodlarını içeren tertiplerde yer alan ödeneklerden tahakkuka bağlamak suretiyle söz konusu projeler için açılan özel hesaplara ödemeye proje yürütücüsü idareler yetkili kılınmaktadır. Kalkınma ajansı ve yararlanıcı kamu idaresi tarafından projeye tahsis edilen kaynakların kullanımı, proje kapsamında ve proje süresiyle sınırlı olmak üzere 6/6/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı hükümleri çerçevesinde personel çalıştırılması, özel hesabın işleyişi ve muhasebeleştirilmesi ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasların belirlenmesinde Kalkınma Bakanlığı yetkilendirilmektedir.

Söz konusu maddedeki hükümle, özel hesaplara aktarılarak kullanılan bütçe ödeneklerinin harcanması, muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esaslarda mevcut bütçeleme, kamu mali yönetim ve denetim sisteminin dışına çıkılmakta, yeni bir harcama hukuku yaratılmaktadır.

Bu hükümle bütçede yer alan ödenek tutarı bütçe sistemi dışına çıkarılmakta ve mevcut mali yönetim ve denetim sisteminin belirlediği kurallara bağlı olmadan kullanılmasının yolu açılmaktadır. Ayrıca, özel hesaptan yapılan harcamaların denetimi, muhasebesi ve dış denetim ve TBMM’ye karşı hesabının nasıl verileceği konusunda net bir düzenleme de bulunmamaktadır.

Merkezî yönetime dâhil idarenin bütçesinde bütçe gideri, transferi alan diğer idarelerin bütçelerinde bütçe geliri olarak muhasebeleştirilmesi gerekir. Özel hesap yönteminin kullanılması durumunda transferi yapan kamu idaresi bütçesine bütçe gideri yazılan tutarların, kaynak transferi yapılan idarelerin bütçeleriyle tam anlamıyla iişkilendirilmeyerek yanlış raporlama yapılmasına da neden olunma riski bulunmaktadır.

Aslında, 5018 sayılı Kanun’un ve daha önce uygulamada olan 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu sistematiğinde bazı özel şart ve durumları kapsayan; özel gelir kaydı, özel gelirlerin ödenek kaydı, ertesi yıla devri, bağış ve yardımların gelir kaydı ve bunların ödenekleştirilerek kullanımı ve ertesi yıla devri gibi kamu harcama disiplinini bozmayan ve saydamlık ilkesine aykırı olmadan bütçeleştirilen ve muhasebeleştirilen uygulamalar bulunmaktadır.

Ancak son dönemde kamu mali sistemine Anayasa'ya ve yasalara aykırı bir şekilde yerleştirilmeye çalışılan "özel hesap uygulaması”nın bu tür çözümlemelerle ilişkisi bulunmamaktadır.

Bütçe kanunlarını diğer kanunlardan ayrı tutan anayasal kurallar karşısında yasayla düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasasıyla düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasalarıyla değiştirilmesi, kaldırılması, uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.

Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarına göre, yasa koyucunun, temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vererek sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakması yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadır.

2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'na ekli “E Cetveli”nin 77’nci maddesi, Anayasa’nın 7’nci, 87’nci, 88’inci, 89’uncu, 124’üncü ve 161’inci maddelerine aykırı olduğundan söz konusu maddenin tasarı metninden çıkarılması için bu önerge verilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın ekli "E Cetveli"nin 23’üncü maddesinin birinci cümlesindeki "...Yüksek Planlama Kurulunca uygun görülmesi hâlinde" ibaresi ile ikinci cümlesindeki "...Yüksek Planlama Kurulu tarafından” ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Zekeriya Temizel (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALİ CEVHERİ (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Anayasa’nın 161'inci maddesi hükmüne aykırı olarak 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’na ekli “E Cetveli”ne konulan 23’üncü maddedeki hükümle, Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.34.00-01.3.2.04-1-07.1 tertibinde yer alan ödenekten Yüksek Planlama Kurulunca uygun görülecek miktardaki kısmı hibe mahiyetinde olmak üzere, bölgesel girişim sermayesi uygulamaları için Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketine aktarılacaktır. Söz konusu ödeneğin tahsisi, aktarımı, kullanımı, saklanması, izlenmesi, denetlenmesi ve gereğinde bakiyenin geri dönüşüne dair usul ve esaslar Yüksek Planlama Kurulu tarafından tespit olunacaktır.

3/6/2011 tarihli ve 641 sayılı Kalkınma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de yer alan ve Yüksek Planlama Kurulunun görev ve yetkilerini düzenleyen 22'nci maddede, Yüksek Planlama Kuruluna, Kalkınma Bakanlığı bütçesinde bulunan bir tertipteki ödenek tutarını, hiçbir sınırlamaya tabi tutmadan hibe olarak dağıtılması için Kalkınma Bankası Anonim Şirketine aktarma yapılması için karar verme yetkisinde olduğuna dair herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu görev bütçe kanununa eklenen bir madde veya ibareyle Yüksek Planlama Kuruluna verilemez.

E cetveline Anayasa’nın 161'inci maddesine aykırı bir şekilde konulan söz konusu hükümle, Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.34.00-01.3.2.04-1-07.1 tertibinde yer alan ödeneğin bölgesel girişim sermayesi uygulamaları kapsamında hibe olarak dağıtılmak üzere Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketine aktarılması, bu ödeneğin tahsisi, aktarımı, kullanımı, saklanması, izlenmesi, denetlenmesi ve gereğinde bakiyenin geri dönüşüne dair usul ve esasların belirlenme yetkisinin, hiçbir çerçeve çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı olmaksızın Yüksek Planlama Kuruluna verilmesi, bir nevi yasama yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan, Anayasa'nın 7'nci maddesine aykırı bulunmaktadır.

Yasalarda kendisine herhangi bir görev ve yetki verilmemişken, Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.34.00-01.3.2.04-1-07.1 tertibinde yer alan ödenekten Yüksek Planlama Kurulunca belirlenecek miktardaki kısmı hibe mahiyetinde olmak üzere, bölgesel girişim sermayesi uygulamaları için Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketine aktarılacak miktarın tahsisi, aktarımı, kullanımı, saklanması, izlenmesi, denetlenmesi ve gereğinde bakiyenin geri dönüşüne dair usul ve esasları idari düzenlemelerle Yüksek Planlama Kurulunun düzenleyecek olması, merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamakla Anayasa'nın 160’ıncı maddesi gereği görevli ve yetkili bulunan Sayıştayın yetki ve görevlerini de kısıtlayıcı bir nitelik taşımakta olup söz konusu maddede yer alan anayasal kurala aykırılık taşımaktadır.

Sayıştayın denetim yetkisi, Anayasa'nın 161’inci maddesi hükmüne aykırı bir biçimde Bütçe Kanununa ekli E cetveline ilave edilen bir hükümle kısıtlanamaz.

Bu bağlamda söz konusu ödenek tertibini bütçesinde barındıran Kalkınma Bakanlığı, 5018 sayılı Kanun’a ekli (I) Sayılı Cetvelde yer alan merkezî yönetim kapsamındaki kamu idaresidir. Bakanlığa tahsis edilen kaynakların mali yönetim ve kontrolü 5018 sayılı Kanun’a tabidir. Dolayısıyla bütçeyle tahsis edilen kaynakları kamu harcama hukuku içinde kullanması ve hesabını da TBMM'ye vermesi gerekir.

Söz konusu ibareler Anayasa’nın 7, 87, 88, 89, 124, 160 ve 161’inci maddelerine aykırı olduğundan madde metninden çıkarılması amacıyla bu önerge verilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Son önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın ekli "E Cetveli"nin 66’ncı maddesinin birinci cümlesinde yer alan "özel hesaba aktarılır" ibaresi ile ikinci ve üçüncü cümlelerinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Zekeriya Temizel (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALİ CEVHERİ (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Anayasa’nın 161'inci maddesi hükmüne aykırı olarak 2017 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın E Cetveline konulan söz konusu hükümle, Başbakanlık bütçesine 100’üncü yıl anma etkinlikleri kapsamında çalışmalar yapmak maksadıyla 07.00.00.02-01.1.1.00-1-05.2 tertibinde tefrik edilen ödenekler Başbakanlık bütçesine gider kaydedilmek suretiyle özel hesaba aktarılacak, bu özel hesaptan yapılan harcamalar 5018 sayılı Kanun ile 4734 sayılı Kanun’da müstesna tutulacak, özel hesaba aktarılan tutarların kullanımına ilişkin usul ve esaslar da Başbakan onayıyla belirlenecektir.

Bu düzenlemeyle, bu tertipteki ödenek tutarları bütçe sistemi dışına çıkarılarak özel hesaplara aktarılacak ve özel usullerle harcanacaktır.

Özel hesaba aktarılan tutarların kullanımına ilişkin usul ve esasların belirlenmesinde Başbakana yetki verilmektedir. Aynı zamanda, açılacak özel hesaptan yapılacak ödemeler Kamu İhale Kanunu ve Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu uygulamaları dışına çıkarılmaktadır. Özel hesabın Sayıştay denetimine tabi olup olmayacağı da belirsizdir.

"Özel hesap" uygulamasının aktarılan ödeneklerin takibine ve aktarma amacına uygun kullanılmasını sağlamaya yönelik olduğu ileri sürülebilir ise de iptali istenen Başbakanlık bütçesi açısından aktarılan ödeneklerin takibi ve amacına uygun kullanımının kontrolünün "bütçede açılacak bir tertibe gelir ve şart kılındığı amaca harcanmak üzere açılacak bir tertibe ödenek kaydedilmesi" suretiyle de mümkün olması ve 5018 sayılı Kanun’a tabi olan kamu idareleri için yasal olanın da bu usul olması (Madde 40/3) karşısında, özel hesap uygulamasının başka amaçlara hizmet ettiği sonucu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Bütçe kaynaklarının özel hesaplar kullanılarak temel mali mevzuat hükümlerine tabi olmadan harcanması bütçe disiplininden kaçışları ve harcamalarda keyfîliği teşvik etmekte ve bütçe uygulamalarının saydam, açık ve hesap verebilir olmasını önlemektedir.

Bütçe kanunlarını diğer kanunlardan ayrı tutan anayasal kurallar karşısında, yasayla düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasasıyla düzenlenmesi veya yürürlükte bulunan herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasalarıyla değiştirilmesi, kaldırılması, uygulanmaması veya aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.

2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’na Ekli "E Cetveli"nin 66’ncı maddesinin birinci cümlesinde yer alan "özel hesaba aktarılır" ibaresi ile ikinci ve üçüncü cümleleri Anayasa’nın 2, 7, 87, 88, 89, 124 ve 161’inci maddelerine aykırı olduğundan, söz konusu ibarelerin madde metninden çıkarılmasını sağlamak amacıyla bu önerge verilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

4’üncü maddeyi oylarınızı sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 4’üncü madde kabul edilmiştir.

5’inci maddeyi okutuyorum:

Gerektiğinde Kullanılabilecek Ödenekler

MADDE 5- (1) Personel Giderlerini Karşılama Ödeneği:

Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine konulan ödeneklerin yetmeyeceği anlaşıldığı takdirde, ilgili mevzuatının gerektirdiği giderler için “Personel Giderleri” ve “Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri” ile ilgili mevcut veya yeni açılacak tertiplere, Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.1 tertibinde yer alan ödenekten aktarma yapmaya,

(2) Yedek Ödenek:

Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.6 tertibinde yer alan ödenekten, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinde mevcut veya yeni açılacak (01), (02), (03), (05) ve (08) ekonomik kodlarını içeren tertipler ile çok acil ve zorunlu hâllerde (06) ve (07) ekonomik kodlarını içeren tertiplere aktarma yapmaya,

(3) Yatırımları Hızlandırma Ödeneği:

Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.3 tertibinde yer alan ödenekten, 2017 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karar esaslarına uyularak 2017 Yılı Yatırım Programının uygulama durumuna göre gerektiğinde öncelikli sektörlerde yer alan yatırımların hızlandırılması veya yılı içinde gelişen şartlara göre öncelikli sektör ve alt sektörlerde yer alan ve programa yeni alınması gereken projelere ödenek tahsisi veya ödeneklerinin artırılmasında kullanılmak üzere genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin projelerine ilişkin mevcut veya yeni açılacak tertiplere aktarma yapmaya,

(4) Doğal Afet Giderlerini Karşılama Ödeneği:

Maliye Bakanlığı bütçesinin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.5 tertibinde yer alan ödeneği, yatırım nitelikli giderler açısından yılı yatırım programı ile ilişkilendirilmek kaydıyla genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin her türlü doğal afet giderlerini karşılamak amacıyla mevcut veya yeni açılacak tertiplerine aktarmaya,

Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN - 5’inci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Faruk Aksu konuşacak.

Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 5’inci maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye ekonomisi bugün, istikrarsız büyümenin devam ettiği, makroekonomik hedeflerin tutturulamadığı, Türk lirasının aşırı değer kaybettiği, işsizliğin yeniden çift hanelere yükseldiği ve borçlanmada yüksek artışların yaşandığı bir durumdadır. Bu şartlar, hazırlanan 2017 yılı bütçe tasarısında öngörülen hedeflerin gerçekleştirilmesini de zora sokmaktadır.

581 milyar lira düzeyinde gerçekleşecek olan 2016 bütçe harcamalarının 2017 yılında yüzde 11 oranında artışla 645 milyar liraya çıkması öngörülmektedir. Bütçe harcamaları, ana kalemler itibarıyla, faiz dışı harcamalar ve faiz harcamalarından oluşmaktadır.

2015 yılında 23,5 milyar lira olarak gerçekleşen bütçe açığının 2016 yılında yüzde 46,9 artışla 34,6 milyar liraya yükselmesi beklenmektedir. Yine, 2017 yılı bütçe açığının da 2016 gerçekleşme tahminine göre yüzde 35,6'lık bir artışla 46,9 milyar lira olacağı tahmin edilmektedir.

Diğer taraftan, Türkiye ekonomisinin en güçlü yanı olan kamu maliyesinde bozulma dikkati çekmektedir. 2016 yılına ilişkin revize veriler, kamu açığının hem 2015 yılına göre arttığını hem de hedeflerin çok üstünde gerçekleşeceğini göstermektedir.

Faiz ve özelleştirme hariç genel devlet dengesi 2015 yılına göre millî gelirin yüzde 2'si oranında bozulmaktadır. Bu veri, kamu maliyesinin sağlığı konusundaki kaygıları, maalesef, desteklemektedir.

2017 yılında ise, ekonomik programların başlangıç tarihi olan 2000 yılından beri, 2009 kriz yılı haricinde, ilk kez program tanımlı faiz dışı kamu dengesinde açık öngörülmektedir. Bu olumsuz gelişme kamu maliyesi üzerinde hassasiyetle durulması gerektiğini göstermektedir.

Önümüzdeki yıl, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri bekleyen küresel mali fırtına öncesinde ekonominin dayanmakta olduğu tek temel çıpa olan mali disiplinin sağlamlaştırılması elzemdir. Ancak, görülmektedir ki 2017 yılı bütçe açığı hedefi hem gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1,9'u gibi bir seviyeye dayanmış durumda hem de uzun yıllardır reforme edilmesi beklenen harcama kalitesinin sağlanmasından uzak bulunmaktadır.

2017 yılında özelleştirme gelirlerinin de içinde olduğu yaklaşık 15 milyar lira sermaye geliri hedeflenmektedir. Bu hedef, taşıdığı riskler nedeniyle Hükûmetin tahmini bütçe açığının da aslında daha fazla olacağı izlenimini vermektedir.

Bütçe gelirlerinin esası olan vergi gelirlerinin 2017 yılında bir önceki yıla göre yüzde 13,9 oranında artarak 511,1 milyar liraya ulaşması beklenmektedir. Bu rakamın 354 milyar lirası dolaylı vergilerden oluşmaktadır ve bu durum hedeflerin tutmasının vatandaşlar üzerindeki vergi yükünü artırmakla mümkün olabileceğini göstermektedir.

Bilindiği gibi, büyümek için yatırıma, yatırımların artırılabilmesi için yurt içi tasarrufların artırılmasına ihtiyaç vardır. Zira, rekabet ettiğimiz ülkelerdeki tasarruf oranları yüzde 30'lar düzeyindedir. Oysa 2016 yılı için hedeflenen yüzde 16,5 yurt içi tasarruf oranı yüzde 13,5 olarak revize edilmiştir. Unutulmamalı ki yüzde 20'lerdeki tasarruf seviyesi AKP iktidarları eliyle bu seviyelere gerilemiştir. Bu tasarruf oranıyla da beklenen yatırımları gerçekleştirmek kolay olmayacaktır.

Değerli milletvekilleri, 2016 yılının 3’üncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre ekonomi yüzde 1,8 oranında daralmıştır. Aynı dönemde kamu harcamaları önceki döneme göre yüzde 23,8 artmıştır. Esasen kamu harcamalarındaki bu artış büyüme oranının daha da düşük olmasını önlemiştir. Zira son yıllarda ekonomik büyümenin en önemli sebeplerinden olan hane halkı harcamalarında 2016 yılı 3’üncü çeyrek itibarıyla yüzde 3,2'lik bir azalma olmuştur. Diğer yandan, mal ve hizmet ihracatı 2016 yılının 3’üncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7 azalırken, ithalat yüzde 4,3 oranında artmıştır.

Anlaşılan önümüzdeki günler çiftçi, esnaf, işçi, memur, emekli, sanayici ve hane halkıyla toplumun bütün kesimleri için zor geçecektir, toplumsal kaygı bu yöndedir. Nitekim Tüketici Güven Endeksi kasım ayında bir önceki aya göre yüzde 6,9 oranında azalarak 68,93 olmuştur. Aynı endeks içinde, gelecek on iki aylık dönemde genel ekonomik durumun daha iyi olacağı yönündeki beklentinin yüzde 6,5 oranında; hanenin maddi durumunun daha iyi olacağı beklentisinin yüzde 5,4 oranında; işsizliğin azalacağı beklentisinin ise yüzde 7,6 oranında azaldığı görülmektedir. İşsizlik oranı 2016 yılı Ağustos döneminde yüzde 11,3'e, genç nüfustaki işsizlik ise yüzde 19,9'a yükselmiştir. Geçen yılın aynı dönemine göre genç istihdamdaki azalma endişe vericidir. Diğer yandan ne eğitimde ne istihdamda olan yani çalışmayan ve eğitim görmeyen gençlerimizin oranı da yüzde 27,2'ye çıkmıştır.

Değerli milletvekilleri, ekonominin sıhhatine yönelik en önemli çıpalardan birisi hatta en önemlisi döviz kurundaki istikrardır. Türk lirası değer kaybederken halkımız her gün fakirleşmektedir. Kurdaki şiddetli dalgalanma dünyanın her yerinde bir olumsuzluk göstergesidir. Bu gelişmeler dikkate alınarak Hükûmetin orta vadedeki büyüme, istihdam ve enflasyona yönelik hedefler başta olmak üzere pek çok hedefini gözden geçirmesi gerekmektedir. 2016 yılının tamamlanmasına kısa bir süre kaldığı göz önüne alındığında, alınacak önlemler bu yıla dair göstergeleri değiştirmeyecekse de 2017 için gerekli tedbirlerin alınması bakımından önem arz etmektedir.

Tedavi için teşhisin doğru konulması ve yaranın derinleşmeden sarılması önemlidir. Esasen, Türkiye'nin bütçe açıklarının da cari açığının da arkasındaki temel unsur dış ticaret açığıdır. Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin cari açık ve bütçe açığından meydana gelen bir ikiz açık riskiyle karşı karşıya kalmaması için gerekli tedbirler süratle alınmalıdır.

2016 Ekim ayı cari açığı 1,6 milyar dolar olurken, on iki aylık cari açık 33,7 milyar dolara çıkmıştır. Bu rakam 2016 yılı hedefi olan 31,3 milyar doların şimdiden üzerindedir. Kuşkusuz cari açık vererek gelirimizi ve refah seviyemizi artırmamız mümkün değildir.

Ülkemizin borç düzeyi de sürekli olarak artmaktadır. Temelde özel sektör kaynaklı olmak üzere, Türkiye'nin dış borcu 2016 2’nci çeyrek itibarıyla 421,4 milyar dolara çıkmıştır. On dört yılda dış borçlarımız yüzde 225,2 oranında artmıştır. Vatandaşlarımızın borçları da aynı dönemde yüksek oranlarda artmıştır.

Değerli milletvekilleri, belirsizlikler yatırımcıların önünü görememesine sebep olmaktadır. Kurlardaki oynaklık ve belirsiz faiz, girdi maliyetlerini yükseltmekte, istikrarsızlık ve güven kaybı, yatırımcıyı caydırmaktadır. Türkiye, her geçen gün rekabet gücü kaybetmektedir; Dünya Bankasının iş yapma kolaylığı endeksinde yer aldığı 63'üncü sıradan 69'uncu sıraya gerilemiştir. Nitekim, Türkiye'nin uluslararası doğrudan yatırımlardan aldığı pay hâlâ yüzde 1’in altında, 0,90 oranındadır. Oysa emsalimiz gelişen ülkelerde bu oran daha yüksektir ve Brezilya'da 3,7, Hindistan'da 2,5, Meksika'da 1,7, Şili'de ise 1,1'dir. Türkiye'nin sıkışıp kaldığı bu kısır döngüden çıkması için, makroekonomik tedbirlerle birlikte hukuk ve adalet, kamu yönetimi ve eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi sosyal sektörlere ilişkin adımları da acilen atması, yeni bir hikâye ortaya koyması zorunludur. Bunların yapılmadığı ve makroekonomik göstergelerin bozulduğu bir durumda, istihdam daha da daralacak, yoksulluk derinleşecektir. Bu sebeple ekonomik güveni tesis ederek yatırımların artırılması, üreten bir ekonominin oluşturulması kaçınılmaz bir zorunluluktur.

Değerli milletvekilleri, tüm bunlara rağmen inanıyoruz ki Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti devleti yaşanan siyasi ve ekonomik sıkıntıyı aşacak, terör belasını defedecek ve toplumsal huzur ve refahı tesis edecek kudrettedir. Milliyetçi Hareket Partisi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da milletimizin hayrına olan işlere destek olmaya devam edecektir.

Bu düşüncelerle konuşmamı bitirirken 2017 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aksu.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ordu Milletvekili Sayın Seyit Torun konuşacak.

Buyurun Sayın Torun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA SEYİT TORUN (Ordu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 Bütçe Kanunu Tasarısı’nın 5’inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle 10 Aralıkta Beşiktaş’ta şehit olan polis ve sivil vatandaşlarımız için Allah’tan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun; yaralılara da acil şifalar diliyorum, umarım böyle acıyı bir kere daha yaşamayız.

Bu maddeyle kamu idarelerinin, özel bütçeli idarelerin bütçelerine koyulan ödenekler yeterli olmaz personel giderleri, SGK primleri ödenemeyecek olursa, öncelikli sektörlerde yatırımların hızlandırılması gerekirse, çok acil ve zorunlu hâller olursa, ödenek aktarmak için Sayın Maliye Bakanını yetkilendiriyoruz. Tamam, yetkilendirelim, elbette devlet “Ben ödeme yapamıyorum.” diyemez. Ancak, Sayın Maliye Bakanı nereden nereye aktarma yapıyor, ödenekler niçin yeterli olmuyor da aktarma yapma zorunluluğu doğuyor, hangi öncelikli sektörlere ve projelere kaynak aktarılıyor bilmiyoruz ya da kimin önceliğine göre ödenek aktarmaları yapılacak bilemiyoruz.

Değerli milletvekilleri, on dört yıldır milletin verdiği yetkiyle ülkeyi yönetenlerin Türkiye’yi getirdiği noktada tablo vahimdir. Seksen yılda kazanıp on dört yılda kaybettiklerimiz bir daha geri gelmeyecektir değerli arkadaşlar. On dört yıl boyunca yabancı ve yerli sermayeye yok pahasına satılan TELEKOM, TÜPRAŞ, TEKEL, SEKA ve PETKİM gibi sanayi tesislerimiz, madenlerimiz, sularımız, neredeyse limanlarımızın hepsi, kamu tesislerimiz, arsalarımız, elimizde ne varsa kaybettik. Biz bunları ne için kaybettik arkadaşlar? Türkiye’de gelir adaleti mi sağlandı? İşsizlik mi azaldı? Memur, işçi, esnaf refaha mı kavuştu? Gençler artık geleceğe güvenle mi bakıyor? Hayır, tam tersi; tarım bitti, üreticimiz kan ağlıyor, uygulanan yanlış ekonomik politikalarla vatandaş açlık ve yoksulluk sınırının da gerisinde bırakıldı; 78 milyonun yarısı icralık; her yönden dışa bağımlıyız, ihracat yerine ithalat teşvik ediliyor; terör her gün ocaklara ateş düşürüyor, hiç kimsenin can güvenliği kalmadı; dış politika tükenmiş, dostumuz kalmamış, dış dünya bizimle alay eder hâle gelmiş, itibarı sıfırlanmış bir ülke olmuşuz. Daha neler yapmadınız ki: Kumpaslarla, sahte delillerle hayatı karartılan, itibarları yerle bir edilen Türk askeri, Emniyet güçleri, intiharlarına sebep olduğunuz akademisyenler, yüzlerce onurlu insanımız; yıllarca birlikte el ele devletin, hukukun altını oyduğunuz, Türk milletinin başına musallat ettiğiniz FETÖ belası ve kandırıldık deyip hiçbir siyasi sorumluluğu üstlenmeden, hesap vermeden yola devam edişiniz. Yola devam ediyorsunuz ve on gündür bakanlarınız, milletvekilleriniz burada pembe tablolar çiziyor, çiziyor ama eğitimde, sağlıkta, bilim ve teknolojide ve ne de sanayide anlattığınız pembe tabloların hiçbiri yok. Çarşının, pazarın, vatandaşın durumu başka, vatandaş inim inim inliyor değerli arkadaşlar. Şimdiye kadar yaptığınız bütçelerde enflasyon, işsizlik, büyümeyle ilgili hangi hedefi tutturdunuz sormak gerekir. Büyüme 2,9; açlık sınırı 1.417 lira; 6 milyon işsiz, 20 milyon yoksulumuz var; kadınlarımız intihara zorlanıyor, çocuklarımız yurtlarda cinsel istismarla boğuşuyor, saçları tutuşarak yanıyor; insanımız korku, terör ve ölümle sınanıyor. Yıllarca çiftçinin, köylünün yanında olduğunuzu söylediniz ki bu kocaman bir yalan. Tarımda ithalatçı olduk; çiftçi perişan, üretemiyor, ürettiğini de maliyetinin altında satıyor, yetmiyor traktörünü satıyor, esnaf ise her gün kepenk kapatıyor. Kısaca, bu topraklarda yaşayan birçok insan mutsuzken, işsiz, aşsız ve eğitimsizken, en temel insani hakları hiçe sayılırken sizler evlerinizin köşelerinde daha ne kadar mutluluk düşleri görmeye devam edeceksiniz? Neden bu hâldeyiz değerli milletvekilleri? Niye biliyor musunuz? Çünkü, on dört yıl boyunca sıcak parayla yanlış ilişkiler kurup yarattığınız rant ekonomisi yüzünden. Geldiğimiz noktada sonuçlar tüm endekslere yansıyor. İnsani gelişmişlik sıralamasında 188 ülke arasında 72’nciyiz. Demokrasi ekseninde 92’nci sıradayız değerli arkadaşlar, Nikaragua ve Uganda’nın da gerisindeyiz. Eğitimde on dört yılda 13 kez sistem değiştirdiniz. PISA sonuçları açıklandı, tablo içler acısı. Millî Eğitim Bakanı suçluyu buldu: Mesleki ve teknik liseler.

Bu arada sizlere bir yazı göstermek istiyorum değerli milletvekilleri. Bu yazı, Keçiören’de bir ortaokulun 2’nci katının koridorunun duvarlarına fen bilgisi öğretmeni tarafından asılmış bir yazıdır. Bakınız ne yazıyor: “Kimyasal bağ oluşumu ametal metal arasında farzdır, ametal amatel arasında caizdir, metal metal arasında zinhar haramdır.” Şimdi, soruyorum Sayın Millî Eğitim Bakanına: Sizin fen bilgisi öğretmeniniz böyle diyor, siz kalkmış suçlu arıyorsunuz. PISA sonuçlarının suçlusunu aramasın Sayın Bakan çünkü suçlu sizlersiniz.

Devam edelim. Yoksulun yanında, haramın karşısında olduğunuzu dilinizden düşürmediniz. Sonunda Türkiye'yi dünya yolsuzluk endeksinde neredeyse zirveye oturttunuz. OECD ülkeleri arasında 2’nci sıradayız. Hukukun Üstünlüğü Endeksi ve Basın Özgürlüğü Endeksi’nde tablo ürkütücü, son sıralardayız.

Değerli milletvekilleri, Türkiye on dört yıldır gerçekten iyi yönetilmiyor. Bu bütçeyi de pek çok açıdan eleştirebiliriz ancak bütün bunlardan daha önemli bir konumuz var. Bugün ülkemizin birliği, bütünlüğü, ekonomik geleceği ağır bir tehlike ve tehdit altındadır. Ülkemizin öncelikli gündemi terördür, çöküşe sürüklenmiş ekonomimizdir. Daha üç gün önce Beşiktaş’ta teröre kurban verdiğimiz polislerimizin, gencecik insanlarımızın, Orta Doğu’da bölge liderliği hevesiyle çıktığımız yolda yitirdiğimiz fidanlarımızın sizlere emanet edilen bedenlerini toprağa gömmenin sorumluluğu var omuzlarınızda.

Değerli arkadaşlar, şunu lütfen anlayalım: Tek bir kişinin rejimi değiştirme çılgınlığında her alanda felakete sürüklenen bir Türkiye gerçeğiyle baş başayız ve şimdi bu kişi 30 olan büyükşehir sayısını 60’a çıkarmaktan bahsediyor. Hükûmetin, Başbakanın, İçişleri ve Şehircilik Bakanının bu durumdan haberi var mı onu da bilmiyoruz. Ancak biz bir şeyi iyi biliyoruz: Bu bir kandırmacadır.

6360 sayılı ucube bir yasa çıkardınız. İl sınırları büyükşehir sınırı yapıldı; il özel idareleri kapatıldı; belediyelerde, kırsalda yaşayan vatandaşlarımız da mağdur edildi. Köylerin tüzel kişiliklerine son verildi. Ortak malları ellerinden alındı ve meralar imara açıldı, belde belediyeleri mahalleye dönüştü. Vatandaş belediye olmanın hizmet avantajını da yaşayamıyor ve bunun en yakın örneği, geçenlerde Sayın Cumhurbaşkanı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanını ulaşımla ilgili bir konuda azarlayarak ifade etmiştir.

Değerli milletvekilleri, “millî irade, millî irade” deniyor ya bu kocaman bir yalan. Millî iradenin millî gelire, gelirin nasıl dağıldığına bir bakalım. Bakın, bu harita da bize bir gerçeği gösteriyor. Batıdan doğuya baktığımızda maviyle taranan kısım 10 bin dolar ama doğuya gittiğimizde bu 10 bin dolar 2.500 dolarlara doğru gidiyor. Yani görülüyor ki Anadolu sahipsiz kalmıştır arkadaşlar. Sanmayın ki bunlar Anadolu’yu unuttu.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) – Teşvik paketleri var.

SEYİT TORUN (Devamla) – O teşvik paketleri de sadece pakette kalıyor Sayın Milletvekilim.

Sanmayın ki bunlar sadece Anadolu’yu unuttu da İstanbul’u seviyor, Marmara’yı seviyor; hayır, rantı seviyor. Size buradan bir kez daha niçin “Merkez Türkiye” dediğimizi de hatırlatmak istiyorum. Vatandaşın bir feryadı da 3’üncü köprüden geçerken yükseliyor. Dolara endekslenmiş büyük paralar ödüyor. Niye? Çünkü bu ihaleleri verdikleri firmalar ancak öyle kâr ediyor.

Değerli milletvekilleri, bu iktidarın zarar vermediği hiçbir şey kalmamıştır. Dünyanın en güzel şehirlerinden olan gözbebeğimiz İstanbul’umuz Uluslararası Kongre ve Konvansiyonlar Birliği’nin 2015 yılı verilerine göre dünya kongre şehirleri sıralamasında 8’inciydi. 2016 yılı itibarıyla yapılan iptaller sonucunda 50’nci sıraya geriledi. Şimdi alın bu resmi hangi sektöre uygularsanız uygulayın. Diğer taraftan, memleketin dört bir tarafından feryatlar yükselirken Cumhurbaşkanımız “Avrupa bizim başarımızı kıskanıyor.” diyor. O zaman, ben de sizlere buradan sözde bir Avrupa başarısı anlatayım: Bir süredir belediye başkanlarımız, maalesef, yurt dışına çıkamıyor. 190 belediye başkanının başvurusunun 170 tanesi Bakanlıkça reddedildi. Bu belediye başkanlarımız hibe anlaşmaları yapmak, Brüksel ve diğer Avrupa şehirlerinde toplantılara bir görüşme yapmak için gidiyor ama Avrupalı bir bakıyor ki muhatap yok. Gerekçe açıklanıyor: Tasarruf tedbirleri. Bu doğru değildir. Başka hesaplarınız varsa onu başka mecralarda, kendi belediye başkanlarınızla yapınız. Tasarrufa gelince, nereden başlayacağınızı siz çok daha iyi biliyorsunuz. Türkiye’yi bu biçimde küçük düşürmeye hiçbirinizin hakkı yok.

Değerli milletvekilleri, bir önemli konuyu daha dikkatlerinize sunmak istiyorum. Bugün geldiğimiz noktada, gerçekten, sit konusu çok önemli. Birinci ve ikinci derecede sit alanları yok edilmeye çalışılıyor. Görülüyor ki sit alanları da yapılaşmaya açılacak ve bu alanlardan turizm adına, konut adına yine birileri faydalanacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEYİT TORUN (Devamla) – 2,5 milyon hektarlık büyük bir doğal alan rezervi maalesef elimizden kaybolacak.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Torun.

SEYİT TORUN (Devamla) – Son olarak şunu ifade etmek istiyorum: Değerli milletvekilleri, bu ülke bizim, gerçekten bu ülke için barış içinde, huzur içinde yaşamalıyız ve işçinin, yoksulun, emekçinin hakkını da gözetmek durumundayız.

2017 bütçesinin ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Torun.

Şahsı adına Mersin Milletvekili Sayın Baki Şimşek konuşacak.

Buyurun Sayın Şimşek. (MHP sıralarından alkışlar)

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 yılı merkezî bütçesi hakkında şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce, 10 Aralıkta İstanbul Beşiktaş’ta yaşanan kahpe saldırıda hayatını kaybeden kahramanlarımızı rahmetle anarak sözlerime başlıyorum.

İstanbul saldırısıyla ilgili bir Çevik Kuvvet amirinin yazmış olduğu makaleyi sizlerle paylaşmak istiyorum.

“Dayanamadım, göğsüm daraldı. Ben anlatayım sana Çevikçi polisleri: 20-25 yaş arasındadır. Çoğu filinta gibi çocuklardır, boylu poslu ve babayiğit. İzin günleri azdır. İzinli olduklarında hele bir de sivil elbiseler içerisinde görsen onları, değme mankene taş çıkartırlar. Fakir çocuklarıdır çoğu, Anadolu’nun bir köyünden, kasabasından, ilçesinden gelmişlerdir. Hepsi memleketini öve öve anlatır, hepsi memleket ve vatan sevdalısı, milliyetçi çocuklardır. İstanbul’u yaşamak isterler. Süt gibi beyaz ve lekesiz çocuklardır, belki sigara içmek pırıl pırıl hayatlarındaki en kötü alışkanlıklarıdır. Hayatları boyunca serserilik yapmamışlardır, suç nedir bilmezler, polis olmadan önce karakolun önünden bile geçmemişlerdir.

2-3 kişi rutubetli bir ev tutarlar, her birinin odası ayrı ayrı ve evlere şenlik. Az görebildikleri uyku onlar için büyük velinimet; hele uyurken biri ses çıkarsın! Her evde mutlaka bir çiğ köfte yapan olur; en büyük zevkleri bütün timin toplanıp aynı evde çiğ köfte yemesi.

Anacıkları durmadan telefon açar: ‘Oğlum, yavrum, iyi misin? Bugün ne yedin?’ Çoğu yalan söyler annesine, ‘Burada bir şey yok, rahatımız iyi, güvenlik sorunumuz yok.’ der. Evli olanları çok azdır. Bazıları nişanlı, bazıları sözlüdür; para biriktirirler düğün için.

Soğukta konserve yiyerek görev yaparlar. Bazen yirmi saati bulur görevleri ama otobüslerde birbirleriyle şakalaşırlar. Çoğunun lakabı vardır. O konserveyle hiç alakaları olmayan o angarya görevleri… Hiç ücret almadan futbol maçlarında, basketbol maçlarında, konser salonlarında görev yaparlar. Tek dertleri vatana, millete bir şey olmasın.

İşte o fidanları katlettiler, bugün parça parça ettiler analarının kuzularını. Anacıklarının telefonunu açamadılar bu sefer. Kanımız kurusun unutursak. Ne istediniz hayatı yaşamamış, gencecik, pırıl pırıl bu çocuklardan? Ne istediniz?”

24 yaşında Polis Memuru Adem Serin; Beşiktaş’taki saldırıda şehit oldu. Şehidimiz saldırının düzenlendiği gece görevinden sonra kız istemeye gidecekti.

Şehit Polis Memuru Adem Oğuz; ailenin tek erkek çocuğuydu, henüz iki yıllık evliydi, 6 aylık bir oğlu vardı. Ne istediniz?

Yine, Ankara Elmadağlı, iki gün önce cenazesine benim bizzat katıldığım Çetin Sarıkaya. Konya’da beden eğitim öğretmenliği okuyor. 5 yaşından bu tarafa yetim büyümüş, anacığı onu yetim büyütmüş. Atanamıyor, atanamadıktan sonra polis oluyor ve yine İstanbul’da kahpe saldırıda şehit oluyor.

Oğuzhan Duyar henüz 22 yaşındaydı ama alçaklar bu 22 yaşındaki fidanı hiç acımadan katlettiler. 28 Aralık Oğuzhan’ın doğum günüydü. Ailesi ona bir sürpriz yapacak, İstanbul’da Oğuzhan’ı ziyaret edecekti ama ancak tabutuna ulaşabildiler.

Sayın Bakanım, aslında, bugün Bakanlıkla ilgili konuşacağımız çok şey vardı ama saldırıyla ilgili, bu şehitlerimizle ilgili konuşmak istedim. Şehitlerimize sahip çıkmamız gerekiyor. Mersin Tarsus Belediyesi Tarsus’ta yaşayan bütün şehit ailelerine, 68 tane şehit ailesine birer tane konut verdi. Bunun bütün Türkiye’ye örnek olmasını bekliyorum. Belediyelerimizin ve TOKİ’nin sıvasız evlerde oturan şehit analarına, şehit babalarına sahip çıkmasını, bu utançtan bütün Türkiye’yi kurtarmasını ve bu şehitlerimize karşı olan vefa borcumuzu ödemelerini bekliyorum.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şimşek.

Bir kez daha şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz, kendilerini sevgiyle, saygıyla selamlıyoruz.

Şimdi, soru-cevap işlemi var.

Sayın Hürriyet, buyurun.

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) – Sayın Bakanım, il ambulans servisi komuta kontrol merkezi ve A1, A2 ve C tipi 112 acil sağlık hizmetleri istasyonlarında görev yapan sağlık çalışanlarının Ocak 2016’dan itibaren alması gereken nakdî iaşe bedelleri için yasal düzenleme dokuz ay sonra yapıldı. Bu sebeple sağlık çalışanlarının iaşe bedellerinde, yaklaşık, dokuz aylık, toplam 1.728 TL kayıpları olduğu tespit edildi. Bu iaşe bedelleri toplu mu ödenecektir, ödenecek iaşe bedelleri faiziyle birlikte mi ödenecektir, bu konuda Maliye Bakanlığının mı, Sağlık Bakanlığının mı bir eksikliği olmuştur, bunu sormak istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Özdemir…

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

TÜİK’e göre, 2016 Ekim ayında 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı yani gıda ile birlikte giyim, konut, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri zorunlu aylık harcama toplam tutarı 4.577 TL’yken, az önce -hükûmetlerinizin övünç kaynağı olarak- öğretmenlerimizin maaşını 3.310 TL olarak sağladığınızı söylediniz, peki Sayın Bakan, bu durumda bu maaşla öğretmenlerimize nasıl bir refah artışı sağladınız, lütfen açıklar mısınız?

BAŞKAN – Sayın Arslan…

KAZIM ARSLAN (Denizli) – Maliye Bakanına soruyorum, cevaplarını da net olarak Sayın Bakandan istiyorum:

1) Denizli ilimize 2017 bütçesinden yatırıma ayrılan pay ne kadardır?

2) 2017 bütçesinin ne kadarı yatırıma, ne kadarı personele harcanacaktır?

3) Şimdiye kadar 2016 yılı içinde Cumhurbaşkanının ve Başbakanın örtülü ödenek harcamaları ne kadar olmuştur?

4) Saraya şimdiye kadar harcanan miktar TL bazında kaç lira olmuştur? Bundan sonra da harcama yapılacak mıdır, yapılacaksa daha ne kadar harcama olacaktır?

5) Muhtarların sosyal güvenlik primlerinin hazine tarafından karşılanmasını düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Şimşek…

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, ÖTV zammı yapıldı, zamdan sonra şu açıklamayı yaptınız: “3 milyar TL gelir bekliyoruz ama biz bunu gelir için yapmadık.” dediniz. ÖTV zammını ne için yaptığınızı açıklamanızı bekliyorum.

Çiftçiye ucuz mazot ve ucuz gübre hangi tarihten itibaren verilecek? Şu anda ürünler ekildi, artık gübre ekilme zamanı geldi, yağışlar da başladı Çukurova’da, çiftçi bunun acil cevabını bekliyor.

Türkiye’de faiz lobisi olduğundan bahsediyorsunuz. Bu faiz lobisi kimdir? Faiz lobisini, elinizde devletin bütün imkânları var, kim dolarda, euroda, faizde manipülasyon yapıyor, bunları açıklamanızı… Bize göre faiz lobisi bankalar. Gerek kredi kartları aidatlarıyla, gerek kredi kartı faizleriyle insanları mağdur eden, kredi masraflarıyla insanları mağdur eden Türkiye’deki en büyük faiz lobisi bankalar. Bununla ilgili de bir önlem almanızı bekliyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Usta…

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim.

Sayın Bakanım, bu Samsun Çarşamba Havalimanı’nın pist onarım işi var. Bununla ilgili bir ihale var. ihale yapıldı. Kamu İhale Kurumu size bağlı olduğu için özellikle bu soruyu size sormak istiyorum. İhale şu şekilde: 1 Ekim 2016’dan başlayacak iş, Ekim 2017’de bitecek, bir yıl sürecek ve bir yıl içerisinde de bu pist kapatılmayacak, pist kapatılmadan, trafik aksamadan iş yapılacak.

Ulaştırma Bakanı diyor ki şimdi: “Biz bunu 1 Martta başlatalım, üç ayda yapalım ve pisti kapatalım.” Tabii, Samsun ayağa kalktı. Ben işin Samsun tarafını şimdi sormuyorum. Hukuken böyle bir imkân var mı? Yani ihalenin temel şartlarında temel değişiklik oluyor. Bir yıl içerisinde işin aksatılmaması lazım. Burada bir kamu zararı da doğabilir çünkü bir yıla göre ihale yapılmış. Bir yıl orada işçi tutacak, bir yıl orada makine parkını tutacak. Şimdi, onu üç aya indiriyorsunuz yani şirkete ciddi bir kıyak var aslında. Bunu hukuki olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Bizi aydınlatır mısınız?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Akar…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan, yine, toplumda en sıkıntılı meslek gruplarından biri de lojistik işleriyle uğraşan kamyoncular, maliyetlerin yani mazotun, K belgelerinin, araç yenileme bedellerinin yüksekliği nedeniyle büyük sıkıntı yaşamaktadırlar. Aynı zamanda, yeni yaptığınız köprülerden geçiş ücretleri de yine onların sırtına yeni bir mali yük olarak yansıdı, maliyetleri arttı. Bunun sonucunda da kamyoncularımız sizlerden birtakım şeyler beklemektedirler, onlara vereceğiniz müjdeler beklemektedir. Örneğin, K belgelerinin devri konusunda bir çalışmanız var mı? Çünkü taksiciler gibi onlar da K belgelerini devretmek istiyorlar.

Yine, bu K belgelerinde K1, K2 -ben onları “kazık1”, “kazık2”, “kazık3” diye adlandırıyorum- belgelerinde indirim yapılması konusunda bir çalışmanız var mı? Ya da bu lojistik işiyle uğraştıkları için ekmeklerini buradan kazandıkları için bunlara mazotla ilgili bir sübvansiyon uygulama durumunuz var mı? Yani, normal mazotlu araç kullananlardan bahsetmiyorum, bu işle uğraşıp ekmeğini çıkaranlardan bahsediyorum.

BAŞKAN – Sayın Akar, teşekkür ederim.

Sayın Bakan, buyurun.

Süreniz beş dakika.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Hürriyet, Sağlık Bakanlığında, anladığım kadarıyla, 112 acil serviste çalışan arkadaşlarımızla ilgili, belki toplu sözleşmeden gelen, düzenlemeyle ilgili bir zaman gecikmesinden bahsettiler ama konunun detaylarına vakıf değilim.

Uygun görürseniz, Sağlık Bakanlığındaki arkadaşlarımızdan bilgi alalım.

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) – Yazılı olur, tamam.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Yani bir gecikme olmaması noktasında özel gayret gösterdiğini biliyorum Sağlık Bakanlığının ama meseleyi bir anlayalım, gerekli yardımları ve katkıları veririz. Ayrıca bilgi de ben size vereceğim.

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) – Sevinirim.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Sayın Özdemir hayat pahalılığından bahsettiler. Ben de öğretmen maaşlarından bahsettim. Yani benim kullandığım bütün rakamlar hem Maliye Bakanlığının açıkladığı resmî rakamlardır hem de TÜİK’in açıkladığı resmî rakamlardır. Dolayısıyla gerçekten öğretmenlerimiz de dâhil olmak üzere bütün kamu çalışanları 2002-2016 Aralık ayı itibarıyla gerçekten gerçekleşen enflasyonun çok üzerinde ücret artışları almıştır. TÜİK bakımından da bugün arkadaşlardan özellikle rica ettim, 2002 yılında mesela en düşük memur maaşıyla alınabilecek bir tüketim sepetini bugünle karşılaştıralım diye rakamlar istedim, geldi rakamlar. O rakamlar da gerçekten olumlu şeyler söylüyor. Ben şimdi oturup da Meclislerimizde bugüne kadar bütçe görüşmelerinde çok renkli tartışmalara sebep olan çay-simit hesabı yapmayacağım ama yani bu dönemde gerçekten kamu çalışanlarımızın, işçilerimizin, emeklilerimizin refahını artıracak şekilde ücret politikası uyguladığımızı da tekraren ifade etmek istiyorum. Ama hep beraber hepimizin arzusu ne? Çalışanlarımız daha fazla gelir elde etsinler, refahtan daha fazla pay alsınlar. Sizinle bizim aynı ortak amacımız var. Bu açıdan meseleye farklı yaklaşabiliriz ama varmak istediğimiz nokta netice itibarıyla vatandaşın refahının artması, burada bir tereddüt yok.

Sayın Arslan, “Yatırıma 2017 yılı bütçesinden ne kadar bütçe ayırdınız?” şeklinde bir soru sordular.

KAZIM ARSLAN (Denizli) – Denizli için?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Denizli’yi bilmem ama Türkiye'yi biliyorum. Yani Denizli’ye ayırdığımız rakamı değil ama bütün Türkiye'ye ayrılan yatırım ödenekleri 78 milyar lira. 2016 yılı bütçesinde ayrılan ödenek 60 milyar lira. Bunu Genel Kurul konuşmamda da ifade ettim, Plan ve Bütçe Komisyonunda da söyledim, gerçekten 2017 yılında bütçeden yatırım harcamalarına ayrılan kaynağı yüzde 30 oranında artırdık; özellikle ulaştırma, altyapı, sulama projeleri başta olmak üzere, birçok alanda gerçekten bütçeden daha fazla kaynak ayırdık.

Diğer konularla ilgili, tabii, kamudan yapılan bir kuruşun dahi hesabı Meclise veriliyor. Plan ve Bütçe Komisyonunda, bütün kesin hesap kanunu tasarılarında kurumların kuruşuna kadar hesapları ortaya konuluyor, Meclisin bütçe hakkına uygun denetimi de sizler tarafından yapılıyor.

Onun için, her bir ödeneğin tutarı nedir, ilgili kurumlar geldi, burada açıklamalarını yaptı, hep beraber bu açıklamaları dinledik, bu açıklamalar çerçevesinde tabii ki bunlara toplum, millet karar verecek.

Muhtarlarımızla ilgili, biliyorsunuz, özlük haklarında, ücretlerinde önemli iyileştirmeler yaptık. En son 2016 Ocak ayında da bin lira olan muhtar ödeneklerini 1.300 liraya çıkardık, onu da ifade edeyim.

Sayın Şimşek ÖTV zammını söyledi. Doğru, biz “ÖTV zammı” derken, araçlarda ÖTV’yle ilgili bir düzenleme yaptık; şu ana kadar motor silindir hacmine dayalı vergileme sistemini değiştirdik, burada yeni vergileme parametreleri getirdik. Gerek aracın fiyatı gerek aracın özelliklerine göre yeni vergi parametreleri oluşturduk ve buna uygun olarak da piyasanın “Bir an önce yapın.” beklentisini dikkate almak üzere bir düzenleme yaptık. Fiyat grupları oluşturmak suretiyle, yüksek fiyat gruplarında olan araçlarda ÖTV artışı yaptık, ama iki şeyi söyleyeyim: Yapmış olduğumuz ÖTV düzenlemesinde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakan, bir dakika daha vereyim size.

Buyurun.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – …piyasada satılan araçların yüzde 40’ı, yani düşük ve orta fiyat grubundaki araçlarda hiçbir artış yapılmadı, orta ve yüksek fiyat düzeyindeki araçlara yapılan artışlar da, özellikle orta segmenttekiler de yaklaşık 2.300 lira ile 4.200 lira arasındaydı, belki rakamları tam olarak hatırlamıyor olabilirim.

Onun için, bizim buradaki düzenlemede amacımız, aslında piyasanın uzun süre beklediği fiyat gruplarına göre vergileme sistemini hayata geçirmekti, bu konuda da zaten sektörle istişare hâlinde bu düzenlemeleri yaptık. Onu da ifade edeyim.

Çiftçilerimize yapılacak mazot ödemeleriyle ilgili Tarım Bakanlığımız bir program yapıp onu açıklayacak. Normalde -benim genel olarak hatırladığım- şubat, mart veya nisan aylarında bu tür ödemeler yapılıyor.

Sayın Usta’nın bu Samsun pist onarımı projesiyle ilgili olarak sormuş olduğu konu, tabii, ihale mevzuatına ilişkin bir konu. Açıkçası, vâkıf olmadığım bir konuda, sözleşmesini bilmediğim bir konuda, şartnamesini bilmediğim bir konuda hukuki bir mütalaa vermem doğru olmaz. Zaten bu makam da burada mütalaa verme makamı değil.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Şartname net Sayın Bakan.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kamyoncular kaldı Sayın Bakan, kamyoncular; sizden müjde bekliyorlar.

ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Bakanım, talimat verseniz de yarın o bilgileri bir getirse arkadaşlar. Samsun bekliyor bunu.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Tamam, baktıracağım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

5’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

6’ncı maddeyi okutuyorum:

Aktarma, ekleme, devir ve iptal işlemleri

MADDE 6- (1) a) Bu Kanunla verilen ödeneklerin etkin ve verimli bir şekilde kullanılması amacıyla, kamu idarelerinin yıl içinde ortaya çıkabilecek ihtiyaç fazlası ödeneklerinin diğer kamu idarelerinin ödenek ihtiyacının karşılanmasında kullanılmasını temin etmek veya ödeneklerin öncelikli hizmetlerde kullanılmasını sağlamak üzere genel bütçe ödeneklerinin yüzde onunu aşmamak kaydıyla; genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine konulan (01), (02), (03), (05), (06), (07), (08) ve (09) ekonomik kodlarındaki ödenekleri kamu idareleri bütçeleri arasında veya Maliye Bakanlığı bütçesinin “Yedek Ödenek” tertibine aktarmaya,

b) Kamu idarelerinin yeniden teşkilatlanması sonucu, bütçe kanunlarının uygulanması ve kesin hesapların hazırlanması ile ilgili olarak gerekli görülen her türlü bütçe ve muhasebe işlemleri için gerekli düzenlemeleri yapmaya,

Maliye Bakanı yetkilidir.

(2) Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinden hizmeti yaptıracak olan kamu idaresi, yıl içinde hizmeti yürütecek olan idarenin bütçesine, fonksiyonel sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın ödenek aktarmaya yetkilidir.

(3) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, 29/6/2011 tarihli ve 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yaptıracağı işlere ilişkin ödeneklerini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütçesine aktarmaya yetkilidir.

(4) Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçelerinde yer alan ve tek merkezden yönetilmesi gereken ikmal ve tedarik hizmetleri ile bir fonksiyona ait bir hizmetin diğer bir fonksiyon tarafından yürütülmesi hâlinde ilgili ödeneği, fonksiyonlar arasında karşılıklı olarak aktarmaya ilgili kurumlar yetkilidir.

(5) Özel bütçeli idareler ile düzenleyici ve denetleyici kurumların (B) işaretli cetvellerinde belirtilen tahmini tutarlar üzerinde gerçekleşen gelirler ile (F) işaretli cetvellerinde belirtilen net finansman tutarlarını aşan finansman gerçekleşme karşılıklarını, idare ve kurumların bütçelerinin mevcut veya yeni açılacak tertiplerine ödenek olarak eklemeye Maliye Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde kamu idareleri yetkilidir. Hazine yardımı alan özel bütçeli idarelerin 2016 yılında “06- Sermaye Giderleri” ve “07- Sermaye Transferleri” giderlerine finansman sağlamak üzere genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri bütçelerinden tahakkuka bağlanan Hazine yardımlarının bu idarelerce kullanılmayan kısımları, 2017 Yılı Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak mevcut veya yeni projelerin ödenek ihtiyacının karşılanmasında kullanılır.

(6) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri arasındaki kaynak transferleri ödenek aktarma suretiyle yapılır. Merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki idareler ve kurumlar arasındaki diğer kaynak transferleri tahakkuk işlemleriyle gerçekleştirilir. Bu işlemler karşılığı tahsil edilen tutarlar, ilgili kamu idaresince bir yandan (B) işaretli cetvellere gelir, diğer yandan (A) işaretli cetvellere ödenek kaydedilir.

(7) a) Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü bütçelerinin (özel ödenekler ve “03.9 Tedavi ve Cenaze Giderleri” ekonomik kodu ile “03.1.1.01 Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Hizmetleri Yatırımları” fonksiyonunu içeren tertipler hariç) mal ve hizmet alım giderleri ve sermaye giderleri ile ilgili tertiplerinde yer alan ödeneklerden yılı içinde harcanmayan kısımları, hizmetin devamlılığını sağlamak amacıyla bu tertiplere bütçe ile tahsis edilen ödeneklerin toplamının yüzde 30’unu aşmamak üzere ertesi yıl bütçesine devren ödenek kaydetmeye,

b) 12/3/1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 21 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinin 21.01.36.00 ve 21.01.36.63 kurumsal kodu altında bulunan (03) ekonomik kodunu içeren tertiplerinde yer alan tanıtma amaçlı ödeneklerden harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçesinin aynı tertiplerine devren ödenek kaydetmeye,

c) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu bütçesinin 40.08.33.00-01.4.1.00-2-07.1 tertibinde yer alan ödenekten harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçesinin aynı tertibine devren ödenek kaydetmeye,

ç) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesinin 26.01.31.00-04.8.1.02-1-07.1, 26.01.31.00-04.8.1.04-1-05.4, 26.01.31.00-04.8.1.06-1-05.4, 26.01.31.00-04.8.1.07-1-05.4, 26.01.31.00-04.8.1.08-1-05.4 ve 26.01.31.00-04.8.1.09-1-05.4 tertiplerinde yer alan ödeneklerden harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçesinin aynı tertiplerine devren ödenek kaydetmeye,

d) Hazine Müsteşarlığı bütçesinin 07.82.32.00-04.1.1.00-1-07.2, 07.82.32.00-04.1.1.00-1-05.6 ve 07.82.32.00-01.2.1.00-1-08.2 tertiplerinde yer alan ödeneklerden harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçesinin aynı tertiplerine devren ödenek kaydetmeye,

e) Emniyet Genel Müdürlüğü bütçesinin “03.1.1.01 Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Hizmetleri Yatırımları” fonksiyonu altında yer alan yatırım ödeneklerinden harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçesinin aynı tertibine devren ödenek kaydetmeye,

f) İlgili mevzuatı gereğince özel gelir kaydedilmek üzere tahsil edilen tutarları, idare bütçelerinde söz konusu mevzuatta belirtilen amaçlar için tertiplenen ödenekten kullandırmak üzere genel bütçenin (B) işaretli cetveline gelir kaydetmeye ve bütçelenen ödenekten gelir gerçekleşmesine göre ilgili tertiplere aktarma yapmaya, yılı içinde harcanmayan ödenekleri (2016 yılından devredenler de dâhil) ertesi yıl bütçesine devren gelir ve ödenek kaydetmeye, bu hükümler çerçevesinde yapılacak işlemlere ilişkin usul ve esaslar belirlemeye,

Maliye Bakanı yetkilidir.

BAŞKAN – 6’ncı madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Fahrettin Oğuz Tor konuşacaklardır.

Buyurun Sayın Tor. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on dakika.

MHP GRUBU ADINA FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum.

Tasarının 6’ncı maddesi, bütçe kanunuyla verilen ödeneklerin aktarma, ekleme, devir ve iptal işlemleriyle ilgilidir. Konu, her yıl olduğu gibi bu yıl da Plan ve Bütçe Komisyonunda yeterince tartışılmıştır. Gelirlerimizi artırmak gayet tabii sevinilecek bir durumdur. Ben, binbir güçlükle toplanan, vatandaşın ödemede zorlandığı vergilerin yani işin gelir boyutundan çok gider boyutuna değinmek istiyorum çünkü Hükûmetin emanetine verilen paralar kutsaldır, Hükûmet harcama yaparken eli titremelidir. Bu sebeple somut bir örneği değerli milletvekillerimizin vicdanlarına sunmak istiyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.

Örneğimiz Zafer Bölgesel Havaalanıyla ilgilidir; Kütahya, Afyon, Uşak... Adı geçen havaalanı yap-işlet-devret yöntemiyle 1’inci defa 2010 tarihinde ihaleye çıkarılmış ise de ihaleye teklif verilmemiştir. Proje üzerinde yapılan revizyonlar sonrasında yeniden ihaleye çıkarılmış, ihaleye tek bir teklif verilmesine rağmen -burada rekabet sağlanıp sağlanmadığı ayrı bir konudur- ihale yirmi dokuz yıl on bir ay işletme süresi karşılığında onaylanmıştır. Projenin yatırım maliyeti 50 milyon avrodur. Havaalanı 24/11/2012 tarihinde hizmete girmiş olup işletme süresi 21/02/2044 tarihinde sona erecektir. İdare, işletme süresince görevli şirkete iç hat yolcu servis ücreti olarak 2 avroyu, dış hat giden yolcu servis ücreti olarak da 10 avroyu garanti vermiştir.

Değerli arkadaşlar, işletme süresince görevli şirkete, giden yolcu ve yurt dışı yolcu başına sabit servis ücreti dışında, ayrıca işletme süresince belli sayılarda yolcu garantisi verilmiştir. İşletilecek ilk yıl için garanti edilen yolcu sayıları iç hatlar için 500 bin, dış hatlar için 350 bindir. Gelen ve giden yolcu sayısı garantisi her yıl artacaktır. Onuncu yılda sabitlenmiştir, onuncu yıldan sonra aynı sayıda yolcu garanti edilmiştir. Onuncu yılda garanti edilen yolcu sayısı ise iç hatlarda 775.137, dış hatlarda 542.596’ya yükselmiştir. Bunun anlamı, havalimanında bu kadar yolcu talebi olmadığı durumlarda garanti edilen sayı kadar servis ücreti ödenecek olmasıdır.

Değerli milletvekilleri, Zafer Bölgesel Havaalanı için işletmeye alınan, ilk yıl garanti edilen dış hat yolcu sayısı 350 bindir, dış hat yolcu sayısı 350 bin. Basit bir hesap yaparsak; 350 bin dış hat yolcusunu üç yüz altmış beş güne böldüğümüzde bir günde havaalanına inecek dış hat yolcu sayısı ortalaması 959’dur. Hiç uzatmaya, hiç uzman olmaya, Devlet Hava Meydanları İşletmesinde çalışmaya gerek yok. Çubuk ilçesinin bir köyü, Sirkeli köyündeki bir vatandaşa sorsanız, bu havaalanına ortalama olarak bir günde 950 yolcu inmeyeceğini bilir, yabancı yolcu. Ne gariptir ki 1933 yılında kurulan, işi bu olan, seksen üç yıllık Devlet Hava Meydanları İşletmesi bunu bilmiyor. Bu havaalanına Boeing 747-400 Big Top inmeyeceğine göre, günde 959 dış yolcu demek her uçakta 150 yolcu üzerinden 6 uçak, 200 yolcu üzerinden 5 uçak demektir. Zafer Havaalanı’na günde turist dolu 5-6 uçağın ineceğine kim inanır? Uzun uzun anlatmayacağım, iç hatlarda da durum farklı değildir. Havaalanına günde ortalama 1.370 yolcu sayısı garanti edilmiştir. Bu, bir günde havaalanına dolu dolu 8-9 uçak inecek demektir. Olabilir mi? Bence vallahi de olmaz, billahi de olmaz, zaten olmamıştır. Nerede olur? Anca Türkiye’de olur.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bir tek AKP’liler inanır buna.

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla) – İster inansın, ister inanmasın.

Değerli milletvekilleri, özetlersek; Zafer Havaalanı’na bir günde dolu dolu 8-9 iç hat yolcu uçağı, turist dolu 5-6 uçak yani toplamda 14-15 uçak iniş kalkış yapabilir mi? Soruyorum, “Yapabilir.” diyen varsa burada söylesin. 1993’te kurulan bir kurumda -hadi buna acemilik diyelim, acemilik yaptılar- bu kadar acemilik olur mu? Tabii ki olmaz, olmamalıdır.

Sizleri rakamlara boğmak istemiyorum ama birkaç istatistik daha vermek gerekir diye düşünüyorum. Havaalanında 2013 yılında iç hatlarda 32 bin küsur yolcuya servis hizmeti verilmiştir. Garanti edilen yolcu sayısı 550 bindir. Gerçekleşme oranı yüzde 6’dır, yanılma yüzde 94’tür.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Birinci yıl için.

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla) - Dış hatlarda birinci yıl için garanti edilen yolcu sayısı 374.500’dür, gerçekleşme 11.325’tir; gerçekleşme oranı yüzde 3’tür, yanılma yüzde 97’dir. İcra makamında olanlar yanılabilir mi? Bilinçli olmamak kaydıyla eksik, noksan yapabilir mi? Esasa taalluk etmemek şartıyla bunlara “evet” diyorum; olabilir, insan olan yerde eksik de olabilir, yanlış da olabilir. Ancak, eksiğin de, yanılmanın da bir sınırı vardır. Yüzde 3-5, yüzde 10 yanıldınız diyelim, kabul edelim; daha da ileriye giderek yüzde 15 yanıldınız diyelim, hatta torpil yaparak yüzde 30-yüzde 40 yanılmayı da kabul edelim; olmaz ya. Allah aşkına, iç hatlarda yüzde 94, dış hatlarda yüzde 97 yanılma olabilir mi? Olabilir mi, soruyorum; burada açıkça söyleyelim, cevap istiyorum kısaca? Sayın Bakan da burada cevabını versin ama cevabını ben vereyim çünkü veremezler. Hiç kimse “olabilir” diyemez, hiç kimse. Böyle bir yanılma değerli arkadaşlar… Çok yazıktır Türkiye’ye. Yanılma demek paradır, hem de çok büyük para demektir. Adına yanılma da diyelim, öyle olsun. İşte, böyle bir yanılma sonucunda 2013 yılında iç ve dış hat olarak işleten firmaya ortalama olarak bir günde 12.704 avro ödeme yapılmıştır, bugün itibarıyla Türk lirası olarak karşılığı 45.734 Türk lirasıdır. Yani, biz firmaya günde ortalama 45.730 TL ödemişiz, Turkish lira. Ödenen bu meblağ senin benim, primini ödeyemeyen esnafın, memurun, işçinin cebinden çıkmıştır. Ciddi karşılığı var mıdır? Maalesef yoktur, yolcu olarak.

Değerli arkadaşlar, diyelim ki havaalanı yeni işletmeye açıldı, vatandaş uçağa binmeyi bilmiyor, böyle bir alışkanlığı yok. Bir yıl sonra, 2014 yılında durum ne olmuştur? Rakamları veriyorum: İç hatlarda yolcu sayısı 2013’e göre gerilemiştir. Garanti edilen sayılar nedeniyle –atlayarak geçiyorum zaman sebebiyle- bir günde ortalama 13.525 avro ödeme yapılmıştır 2014 yılında, Türk lirası olarak karşılığı 48.690 TL’dir.

Değerli arkadaşlar, Ankara-İzmir yüksek hızlı tren hattı inşası hızla devam etmektedir. Bakınız, yüksek hızlı tren işletmeye açıldığında Zafer Havaalanı’na inecek iç hat yolcu sayısı daha da azalacaktır yani günde ödeyeceğimiz miktar 50 bin TL’nin de üzerine çıkacaktır.

Bu havaalanı için işletmeci firmaya onuncu yılda, iç hatlarda 775 bin küsur, dış hatlarda 542 bin küsur yolcu garanti edilmiştir, trendin böyle devam etmesi hâlinde günde 66-70 bin lira civarında para ödenecektir. Firma, havaalanını otuz yıla yakın işletecektir, yirmi dokuz yıl on bir ay. Ben oturdum, mevcut verilere göre bir hesap yaptım, siz de çıkarabilirsiniz; benim hesabıma göre işletme süresince firmaya 190 milyon avro ödeme yapılacaktır, 190 milyon avro. Havaalanının proje maliyeti 50 milyon avrodur, diğer gelirleri de hesaba katarsak firma en az sekiz dokuz yılda yatırım maliyetini finanse edecektir. Böyle ballı bir yap-işlet-devret dünyanın hiçbir yerinde yoktur, olamaz da. Yaklaşık otuz yıl sonra firma devretse ne olur, devretmese ne olur, zaten eskimiş olacak.

Yap-işlet-devret modelinin amacı, firma yapacak, işletecek, para kazanacak ve devredecektir. Bu modelin sebebi devletin finansman sıkıntısıdır, “Devlet yapmıyor, özel kesim yapsın, işletsin, sonra da devretsin.” diyoruz. Zafer Havaalanı’na yolcu talebi yok denecek kadar azdır. Yüzde 3-5’lik talep bir havaalanı için yeterli değildir, attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değmeliydi. Bu havaalanını devletimiz yapsaydı 140 milyon avro -bakınız, tekrar söylüyorum, 50 milyon avro proje maliyeti hariç- yani bugünkü parayla 504 milyon Türk lirası devletin cebinde kalacaktı.

Burada söylemim firmaya değildir, böyle ballı bir işe kim olsa atlar. Vatandaş uçağa güle güle binsin, mutlu olsun. Sözüm, işsizliğin rekor kırdığı günümüzde, genç işsizlerin yüzde 20’lere vurduğu günümüzde yani yiğidin kuru soğana muhtaç olduğu, edildiği günümüzde kamu kaynaklarının kullanılmasında gerekli hassasiyetin gösterilmemesinedir. Firma da tabii kazanacak ama kazancın da bir ölçüsü konulmalıdır. Ölçü kaçırılmış ise yapanın yanına kâr kalmamalıdır. Ancak, acı gerçek şudur: Yapanın yanına kâr kalmıştır.

Değerli milletvekilleri, gerçek anlattığım gibidir. Söyledim, vebalden kurtuldum; bakalım, sorumluluk mevkisindekiler bu vebalden nasıl kurtulacaktır diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Aytun Çıray konuşacak.

Buyurun Sayın Çıray. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Sayın Başkan, Gazi Meclisin değerli üyeleri; bütçe çalışmaları muhalefete iktidarın bir bütün olarak bilançosunu çıkarma fırsatı sunar. Örneğin, on dört yıl önce devraldığınız Türkiye’de terör bitme noktasına gelmişti, tarihin en büyük depreminin yaraları sarılmış, alınan ekonomik kararlar sonuçlarını vermeye başlamış, dünyada likidite artmış, yüzde 34 oy oranıyla, yüzde 65 milletvekiliyle tek başına iktidar olmuştunuz. 57’nci Hükûmetin şahsiyetli duruşuyla Kıbrıs, Avrupa Birliğinin ön dayatması olmaktan çıkarılmış, komşularıyla barış içinde bir Türkiye, Orta Doğu’da taraf olan değil, akil bir Türkiye’yi devralmıştınız. Peki, bugün Türkiye’yi nereye getirdiniz? Tam bir dehşet bilançosuna. Ortalama büyüme hızı yüzde 4’lerde. Bu, Menderes döneminde yüzde 6,3, Demirel döneminde ortalama yüzde 6’ydı, Cumhuriyet Dönemi’nin tamamının ortalaması da yüzde 5,2’ydi. İşsizlik çift haneli rakamlarda. Fert başına düşen millî geliri düşürdünüz ve bir yılda 24 büyük patlama oldu, bunun için de dış güçleri suçluyorsunuz ancak Oslo’da dış güçleri yanınıza alıp PKK’yla masaya oturan da sizsiniz MI6’in elemanıyla. Hiç olmayan çözüm süreciyle PKK’yı önce güneydoğuya yerleştirdiniz, sonra “Çıkaracağım.” diye Kürt vatandaşlarımızın evini barkını başına yıktınız. Davutoğlu-Erdoğan ikilisinin İhvancı ideallerini gerçekleştirmek adına millî davamız olmayan Suriye işine bulaştınız. Barzanilerle gizli petrol anlaşmaları yaptınız. Bölgesinin dev ülkesi Türkiye’yi ÖSO zibidilerinin arkasına takıp Suriye’ye girdiniz, şimdi onlar kaçtılar, orada evlatlarımız ve Türkmenler şehit oluyorlar. Aynı menzile yürürken FETÖ’ye ne istedilerse verdiniz, sonunda 15 Temmuz felaketine geldik. Tarihimizde yaşadığımız bir ihanet, bir fetret tablosu işte böyle ortaya çıktı. Dinimizin en korkunç düşmanı olan dinbazların Müslümanları şehit ettiği bir hesaplaşmadır 15 Temmuz yani 246 vatandaşımız karanlık kumpaslara kurban oldu. Ortak menzil için her türlü kumpası mübah sayan bu kötülük ittifakı Peygamber ocağımızın ocağına âdeta incir dikti. Neyse ki 15 Temmuz hıyanet şebekesi kahraman Türk askerleri, kahraman polisler ve ferasetli Türk evlatlarının asil iş birliğiyle bertaraf edildi.

Yüce Meclisin değerli üyeleri, aslında 15 Temmuz, AKP’yi yönetenlere tövbe edecek laik demokrasiye ve anayasal düzene dönme imkânı tanımıştı. Doğrusu 7 Haziran seçimleri sonrasında olduğu gibi, Sayın Cumhurbaşkanında bir sessizlik ve anayasal sınırlara dönüş işareti de vardı, hatta 15 Temmuz darbe girişimini araştırma komisyonunun kurulmasına bile katkı verdiler. Ta ki Sayın Bahçeli ortaya çıkıp “Gelin, fiilî duruma uygun anayasayı yapalım.” deyinceye kadar. İşte, o anda Darbe Komisyonu battal hâle geldi, sonra da Cumhurbaşkanı fıtratına geri döndü. Birkaç gün önce de ortaya çıkmaya başlayan gerçeklerden rahatsız olduğu için güya kendine yapıldığı iddia ettiği darbe girişiminin araştırılmasını durdurun talimatı verdi. Şimdi de Türkiye dört yerde savaşırken adil propaganda imkânı ve milletin haber alma hakkı yokken referandum yapılmak isteniyor. Başarılırsa 12 Eylül darbe anayasası kadar bile meşruiyeti olmayan bir anayasa ortaya çıkacak. Bunun için 21 maddelik anayasa değişikliğinin bize çok pahalıya patlayacak gerçekleriyle yüzleşmeye mecburuz.

Birincisi, bu anayasa değişikliğiyle birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihsel anlamını tamamen kaybedecektir. Bakın, bu yüce Meclis hem Kurtuluş Savaşı’nın hem de müstakbel Türkiye’nin var edip yönetildiği yerdir. Yani bizim ilk hükûmetimiz Meclistir, hükûmet başkanı da bu nedenle Meclis Başkanı olan Atatürk’tür. Dolayısıyla Meclisin alnındaki “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” sözü ne bir temenni ne de bir fikirdir, siyasi yapılanmanın ta kendisidir. Ancak, 21 maddelik anayasal değişiklik Türk milletinin bu yüce çatısını tamamen tek adam devletinin bir organı hâline getirecek.

Değerli milletvekilleri, bu, devlet biçimimizin Meclis eliyle ortadan kaldırılmasıdır. Kurulacak böyle bir sistemi kamufle etmek adına, başa geçecek bir partinin genel başkanına cumhurbaşkanı denilmesi ise göreceksiniz, felaketi katmerli hâle getirecektir. Şimdi özellikle buna olumlu bakan varsa eğer, MHP’li dostlarıma seslenmek istiyorum: Bunun inandığınız Türk milliyetçiliği değerleri açısından anlamını hiç düşündünüz mü?

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Çok.

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir tek adam devleti hâline gelmesine hangi gerekçelerle rıza göstereceksiniz?

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Bizim aklımız bize yeter, aklınızı kendinize saklayın.

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Hem de kime rıza göstereceksiniz, 5 Mayıs 2013’te ağzını doldura doldura “Türk milliyetçiliğini ayağımızın altına alıyoruz.” diyen ve ülkücüleri “Fatiha bilmezler.” diye suçlayan birine mi?

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – MHP’nin aklı kendine yeter, sen akıl verecek durumda değilsin.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Sen HDP’ye birkaç kelam et, MHP ne yaptığını biliyor.

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Değerli dostlar, bir an Türk milliyetçiliğine ve milliyetçilere yaptığı sayısız hakareti bağışladığınızı farz edelim, peki bu iktidarın Türkiye’de PKK’ya yeniden can verdiğini unutacak mısınız?

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Otuz beş gün koalisyon görüşmesini MHP yapmadı, sen yaptın onu.

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Sırf bu uyduruk, bölücü, yanlış siyasetler yüzünden hiç vermememiz gerektiği hâlde verdiğimiz şehitlerin ruzumahşerdeki şahitliği ne olacak?

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – PKK’lıların cenazesine gidenlere söyleyeceksin onu.

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Türk milletinin adını “bu millet” yaptığını hafızalarınızdan silseniz de vicdanınızdan silebilecek misiniz? Sayın Bahçeli değil miydi “Başkanlık isteyen Öcalan’dır.” diyen? Peki, bu süreçler sırasında Sayın Bahçeli’ye ve MHP’ye yönelik kabalıklar bunlardan ibaret mi? Ne gezer. Sayın Cumhurbaşkanının danışmanı ve metin yazarının söylediği sözleri, attığı “tweet”i burada söylemeye hicap ederim; hicap ederim, saygımdan ötürü.

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) – Ya, siz işinize bakın kardeşim.

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ya, fitneciliği yapıyorsun hicap etmiyorsun da söylemekten hicap ediyorsun! Fitneyi atıyorsun hicap yok, arkasından “Şunu yaparım, hicap ederim.” diyorsun!

MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) – Demagoji yapma, biz önce ülkem, sonra milletim diyoruz.

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Değerli MHP’li dostlarım, değerli ülkücüler; beni bilirsiniz, beni tanırsınız, sizi kırmak gibi bir niyetim olmaz.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Nereden tanıyoruz, nereden biliyoruz? Özelliğin ne senin?

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri...

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Ama bütün bunlar için ülkücülerden...

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Arkadaşlar, herkes klasmanına göre konuşsun. MHP liderini bu kürsüde ağzına alacak adam bir kere düşünerek alsın lütfen.

BAŞKAN – Sayın Çıray, siz de lütfen konudan ayrılmadan söz aldığınız konu hakkında konuşun, sataşmada bulunmayın lütfen, gecenin bu saatinde.

Lütfen devam edin.

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Bu millet sizi tanıyor. Ebediyen iktidar yolunuzun kapanacağının hesabını yapıyorsunuz.

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Değerli milletvekilleri, yeni bir fiilî durumla Türkiye karşı karşıya kalacak. Tayyip Bey’in 3 Kasım 2019 seçimlerine Türksüz ve baştan aşağı yeni bir anayasa vaadiyle girdiğini göreceğiz.

MEHMET METİNER (İstanbul) – Külliyen yalan söylüyorsunuz, külliyen.

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Şimdi, biz bugüne kadar öngörülerde bulunduk, çıktı, temenni ederiz, çıkmaz; memnun oluruz çıkmazsa, bundan hiç üzülmeyiz.

MEHMET METİNER (İstanbul) – İşiniz gücünüz yalan sizin.

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Beyler, gençlerimiz dinbaz, ideolojik eğitimin çarkları arasında öğütülüp telef olacaklar. Dünyanın ve bilimin uzağında kaldığımız için ayakta kalamayacağız. Bizi modern millet kılan ne özelliğimiz varsa kaybedeceğiz.

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Dindarlar sizden çok çağdaş.

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Değerli milletvekilleri, fiilî durumu kabul etmemiz demek, biz bu Anayasa’yı korumaktan âciziz demektir. Buradan hangi karar çıkarsa çıksın biliniz ki “Ne mutlu Türk’üm diyene!” diyenler Atatürk’ün temsil ettiği değerleri ölümüne kadar savunacaklardır.

Bu millet, büyük millettir, Türkiye’de tek adamdan ve onun yardakçılarından daha büyüktür. Neleri aştık, Türk milleti bunu da aşacaktır. Türk insanı Yahudilerin Almanya’yı terk ettikleri gibi Türkiye’yi terk etmek zorunda kalmayacak. Tapuyu delmeye çalışıyorlar, tapu delinmeyecek. Hukuku üstün kılacağız.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) – Tam provokatör, tam.

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Tekrar yabancı sermaye gelecek. Türk milleti Yunanlılar Sakarya’ya geldiğinde nasıl “Fiilî durum oluştu.” dememişse gene demeyecek. Başaracağız ve tek adam devletini kurulmadan inşallah tarihe gömeceğiz. Gelin, bu demokrasi ve medenilik mücadelesini siyasetüstü bir anlayışla yapalım. Yalana karşı doğruya, sahteye karşı gerçeğe…

MEHMET METİNER (İstanbul) – Yalan söylemeyeceksin, yalan söylemeyeceksin.

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – …nankörlüğe karşı vefaya el verin. Büyük Türkiye için yeni umutlar, yeni hedefler koyalım; Türk milleti bizden bunu bekliyor.

Teşekkür ederim.

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Siyaseti milletle yapın, millete göre yapın.

MEHMET METİNER (İstanbul) – İşiniz gücünüz yalan ya.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Sayın Başkan…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Ersoy, buyurun.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Parti grubumuz adına sataşmadan dolayı söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)

İki dakika süreniz.

IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

10.- Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy’un, İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Saygıdeğer milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisinin durduğu yeri kırk yedi yıllık hafızasına kısacık bakanlar net bir şekilde görürler. Bu yüce Meclis, fiilî durumun hukuki duruma dönüşmesiyle ilgili büyük bir kriz yaşıyor MC Hükûmeti ve 1980 öncesi. Turlar, turlar, saatler, günler, aylar geçiyor ve dört buçuk ay Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı seçilemiyor. Neden? Hükûmet kurma yetkisi seçimden sonra hemen verilerek Başbakana, Genel Başkana Hükûmet kuruldu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı seçilmediği için. Bu fiilî durum fark ediliyor, daha sonra “Önce Meclis Başkanlığı teşekkül etsin, ondan sonraki süreçte gerekli atamalar yapılarak Hükûmet kurulsun.” diye karar veriliyor. Ve sokaklar kutuplaşmışken, sağ sol birbiriyle ciddi anlamda mücadele ederken, öldürürken Cumhuriyet Halk Partili Cahit Karakaş’a, Milliyetçi ülkücü hareketin lideri Başbuğ Alparslan Türkeş, oy veriyor ve krizi çözüyor. Milliyetçi Hareket Partisi, krizlerin, kaosların önünde, milletin, devletin bekası için ön açabilen bir partidir.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Anlamazlar, anlamazlar.

RUHİ ERSOY (Devamla) – Ve tercihlerini belirlemiştir. (MHP sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

ORHAN SARIBAL (Bursa) – Sorumlu sizsiniz.

RUHİ ERSOY (Devamla) – Parlamenter sistem muhafaza ediliyor. Buradaki tartışmaları net olarak bilmeden insanlar oturup yerli yersiz tartışmalarla haddini aşmasın. Herkes kendi özeline baksın. İçerisine HDP kaçmış (MHP ve AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; CHP sıralarından gürültüler) cumhuriyetin kuruluş ilkeleriyle mütenasip davranmayan, körün fil tarifi gibi bir CHP karşısında çok saygı duyduğumuz milletvekili olmasına rağmen bu tartışmayı açarak, meseleyi başka noktalara çekerek ölçüyü kaçırmasınlar.

ORHAN SARIBAL (Bursa) – Bu ülkenin başına…

RUHİ ERSOY (Devamla) – Meselesi olan varsa plan bütçe görüşmeleri kürsüsüne değil, basın toplantısı odasına gelsin, yüreği yetiyorsa ekran karşısında bizimle tartışmaya çıksın. Polemiklerle milliyetçi ülkücü hareketin geçireceği vakit yok. Memleket, millet sevdası için doğru olan neyse onu yapacaktır ve henüz son sözünü söylememiştir. Son sözünü söyleyecek olan hareketin lideri kırk yedi yıllık MHP hafızasının içerisinden gelen bir şahsiyettir.

TACETTİN BAYIR (İzmir) – Bize HDP kaçmadı ama sana Tayyip kaçmış, öyle gözüküyor.

RUHİ ERSOY (Devamla) – Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Turan daha önce kalkmıştı. Sayın Turan sizi dinliyorum.

ORHAN SARIBAL (Bursa) – Mareşal yaptınız…

BAŞKAN – Sayın Sarıbal…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, CHP’li vekilin konuşmasına cevap vermek istiyorum izin verirseniz.

BAŞKAN – Sataşmadan dolayı, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

11.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; saat gecenin on bir buçuğu, bütçenin son bölümündeyiz. Çok daha sorumlu davranarak, çok daha vizyonumuzu ortaya koyarak bu ülke adına iddialarımızı ortaya koyabilmemiz imkânı varken ucuz polemikler, sığ yaklaşımlar, fitne çıkarma –tırnak içerisinde- yaklaşımları, 2 partinin makul görüşmelerini farklı değerlendirmeler... Aslında bunların aynaya bakıldığı zaman insanı mahcup eden tarzlar olduğunu hepimiz biliyoruz. Keşke daha sağduyulu, bütçeyle ilgili konuşma izlemiş olsaydık ancak bizi mahcup eden fakat maalesef sahibini mahcup etmeyen bir konuşma görmüş olduk.

Seçimlerden sonra “HDP’yle beraber sizi biz nasıl salladık?” diyen anlayışın, bugün 2 tane partinin bir araya gelip Türkiye’nin bir problemini çözme iddiasını anlaması mümkün değil. Hep bize “uzlaşmıyorsunuz” diyenlerin bugün bizim uzlaşma iddiamızı, beraber masaya oturup anlaşma iddiamızı anlamaları mümkün değil, bunu beklemiyoruz.

KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) – Derdimiz memleket bizim, memleket.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Ancak, biz, bırakın tek adam diktasını, başkanlığı sadece bu memleketin geleceği adına istiyoruz. Her zaman bize “Neyi yapamadınız?” diyorsunuz. Evet, biz uyumluyuz Cumhurbaşkanıyla, her şeyi yapıyoruz. Sorun bu değil, sorun bizden sonraki yıllarda bu ülkenin muhtemel riskleri olmasın diye uğraşıyoruz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sorun yolsuzluk!

BÜLENT TURAN (Devamla) – Bir daha diyorum, biz rahatız arkadaşlar, biz Cumhurbaşkanımızla beraber uyumlu bir Hükûmetiz. Sorun bizim sorunumuz değil ama bizden sonraki yıllarda, az önceki sayın hatibin anlattığı gibi, muhtemel riskler geçmiş tecrübelerle beraber bakarak bir daha olmasın istiyoruz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – O zaman işsizliği çözün, yolsuzluğu çözün.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Buna katılmayabilirsiniz, destek olmayabilirsiniz ama aşağılama iddiaları, sokak ağzıyla ifade etmeleri…

ERDİN BİRCAN (Edirne) – “Hep aldatıldık.” diyen adamdan başkan olur mu?

BÜLENT TURAN (Devamla) – Böyle bağırmalar… Hiç bunlar doğru değil.

ERDİN BİRCAN (Edirne) – “Hep aldatıldım.” diyen adam. “Hep aldatıldık.” diyor.

BÜLENT TURAN (Devamla) – Siz bağırabilirsiniz, siz söyleyebilirsiniz…

ERDİN BİRCAN (Edirne) – O aldatsın, o aldatsın.

BÜLENT TURAN (Devamla) – ..biz konuşacağız, adım atacağız.

ERDİN BİRCAN (Edirne) – Hep aldatıldı.

BÜLENT TURAN (Devamla) – “Ne olmadı?” dediyseniz hep oldu, bu da olacak inşallah.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Altay…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – İki ayrı sataşma var, ayrı ayrı söz talep ediyorum.

BAŞKAN – Öyle bir şey yok Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Nasıl yok? Milliyetçi Hareket Partisi hatibinin bir sataşması var çok bariz, onun için söz istiyorum.

BAŞKAN – Evet.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bilahare Bülent Turan’ın sataşması için de söz talep edeceğimi beyan ederek…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Ben cevap verdim Sayın Başkan, az bile cevap verdim.

BAŞKAN – Onu daha sonra düşünelim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Herkesin söyleyecek bir sözü var bu Mecliste.

BAŞKAN – Sayın Ersoy’un söylediklerine karşılık olarak sataşmadan size söz veriyorum.

Buyurun iki dakika…

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bülent Turan’la ilgili konuya sonra bakacağız.

BAŞKAN – Sonra bakacağız ona, değerlendireceğiz.

12.- İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın, Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy’un sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Şimdi, Sayın Ersoy, size bu “İçerisine HDP kaçmış.” sözünü yakıştıramadım, önce onu söyleyeyim.

NURETTİN YAŞAR (Malatya) – “DYP” dedi “HDP” demedi ya.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

ENGİN ALTAY (Devamla) – Bu Parlamentonun bu ülkede her hafta bir bomba patlarken 1, 2, 3 şehit haberi geldiği zaman günlük, aleladeymiş gibi yok hükmünde sayıldığı bir dönemde Parlamentoda Milliyetçi Hareket Partisinin de, Adalet ve Kalkınma Partisinin de, HDP’nin de, Cumhuriyet Halk Partisinin de Türkiye’de yaşananlara tavrı bellidir, tutumu bellidir.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Konuşmayı gördük ama Sayın Başkan.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Ben muhalefet partilerinin kendi aralarında tartışmasını doğru bulmam. Orta yerde kavga edecek bir iktidar var, önce onu söyleyeyim, bir.

İkincisi: Partilerin tutumlarına dayalı olarak böyle benzetme yapmaya kalkarsak bu işin sonu gelmez. Biz de yaparız, biz kekeme değiliz.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Kim başlattı konuşmayı?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Kekeme değiliz, yapmıyoruz.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Çıray başlatmadı mı?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Ayrı… Bir şey demiyorum, bir dinle. Bir dinle ya! Bir dinle!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Çıray başlattı.

BAŞKAN - Grup Başkan Vekili konuşuyor, lütfen…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Ama siz ona söyleyin.

BAŞKAN - Sayın Tunç…

ENGİN ALTAY (Devamla) – Sen avukatı mısın onların?

BAŞKAN - Sayın Tunç…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Çıray, Sayın Çıray…

ENGİN ALTAY (Devamla) – Sen MHP’nin avukatı mısın?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - …o başlattı.

BAŞKAN – Sayın Tunç…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Onlar da sataştılar bize Sayın Başkan.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Sayın Başkan, süremi yeniden başlatın, insicamım bozuldu.

BAŞKAN – Tamam, ben size ekleyeceğim süre.

Buyurun, devam edin siz.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Ayıp ya! Şu Parlamentoya ayıp! Daha iki gün önce 44 şehit vardı bu ülkede. Bu polemiklerle mi biz terörün üstesinden geleceğiz?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Kime söylüyorsun?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Kim yaptı polemiği?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Daha bugün…

BAŞKAN – Sayın Tunç…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Polemiği kim başlattı?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Biz gereğini söylerdik, biz gereğini söylerdik.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Kim başlattı polemiği?

ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Başkan, İç Tüzük’e göre buna ceza vermeniz lazım.

BAŞKAN – Sayın Tunç, lütfen.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Biz gereğini söylerdik. Arkadaşımızın bir sürçülisanı olmuşsa biz gereğini söylerdik.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Onu söyleyin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ENGİN ALTAY (Devamla) - Biz gereğini söylerdik. Kaldı ki arkadaşımız iyi niyetle bir değerlendirme yapmıştır.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Nasıl ya?

ENGİN ALTAY (Devamla) - Ve ben arkadaşımın değerlendirmesine şu noktada katılmıyorum: Sayın Çıray, için rahat olsun. Bu Parlamentonun da, bu asil milletin de demokrasiden vazgeçeceğine inanmıyorum. İçin rahat olsun. Yok böyle bir şey. (CHP sıralarından alkışlar) Bu Parlamentonun kendi eliyle demokrasiden vazgeçeceğine beni kimse inandıramaz. Bunu, günü geldiğinde, bu sandık buraya koyulduğunda göreceğiz.

Milliyetçi Hareket Partisinin tutumu kendisini ilgilendirir, bu konuda söyleyecek bir lafım olmaz benim.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Teşekkür ederiz.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Ben, Milliyetçi Hareket Partisinin bu süreçteki tutumunun takdirinin Milliyetçi Hareket Partisi tabanına ait olduğunu düşünüyorum ve Milliyetçi Hareket Partisi tabanının da eğer es kaza bu mesele bu Parlamentodan geçerse, referanduma giderse orada şekilleneceğine ve demokrasiden yana şekilleneceğine yürekten inanıyorum.

Parlamentoyu tekrar uyarıyorum: Bugün bir zirve yapıldı. Bugün Başbakan ve partimizin ve Milliyetçi Hareket Partisinin liderleri bir araya geldi. Kabak çekirdeği yemek için gelmediler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ENGİN ALTAY (Devamla) – Başkanım, bir dakika…

BAŞKAN – Bir dakika verdim size Sayın Altay, dört dakika konuşmuş olacaksınız.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Bir daha verin. Önemli bir konu. Tekrar Bülent Turan için sataşmadan söz istemeyeyim, burada konuşayım.

BAŞKAN – Peki, bir dakika daha vereyim.

Buyurun.

ENGİN ALTAY (Devamla) – Böyle bir tablo içinde bu tartışmaları bu Parlamentoya yakıştırmam. Bu, orta yerde. 1950-2016; altmış altı yıl… Sayın milletvekilleri, altmış altı yıldır Türkiye’de hâlâ biz demokrasi arıyoruz, demokrasi tartışıyoruz. Böyle bir tablo içinde, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmediği, içselleşmediği, benimsemeye benimsenir de oturmadığı sistemlerde kimi başkan yaparsanız yapın, beni de yaparsanız benden de diktatör olur, başka bir şey olmaz. Demokrasinin olmadığı yerlerde bu sistemler büyük bir toplumsal felakete dönüşür. Bunu vakti zamanı gelince millete anlatacağız.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – 60’da ihtilal yapılırken niye ses çıkarmadınız?

ENGİN ALTAY (Devamla) – Milliyetçi Hareket Partisinin bu tutumunun takdirini de kendi tabanları verecektir deyip tartışmayı bitirmek istiyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Ben de birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 23.34

SEKİZİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 23.54

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU (İzmir)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40’ıncı Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.

2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 433) (Devam)

2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon yerinde, Hükûmet yerinde.

6’ncı madde üzerinde, şahsı adına İzmir Milletvekili Zeynep Altıok konuşacaktır.

Buyurun Sayın Altıok. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

ZEYNEP ALTIOK (İzmir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ülkemiz, ekonomiyi de etkiler şekilde, toplumsal barış, huzur ve refahın ağır tehdit altında olduğu zor günlerden geçiyor. Bu gündemde ortak akıl oluşturarak Parlamentoda çare üretme çağrılarımıza kulak vermek yerine çözümsüzlüğü kalıcı bir fırsat olarak gören iktidarın tutumuyla ülkenin yakıcı sorunları yerine bütçe üzerine konuşuyoruz. Zaten son derece kötü giden ülke ekonomisi, demokrasiye yönelik saldırı niteliğinde bir OHAL fırsatçılığıyla en temel hak ve hürriyetler hiçe sayılarak, “terörle mücadele” adı altında yürütülen Hükûmet politikalarının da etkisiyle çöküş aşamasına gelmiştir. Çözüm üretemeyen, daima millî ve dinî duyguları suistimal ederek çözümü de yurttaştan bekleyen bir akıl ve o akıl tek akıl, tek güç olsun diye uğraşmaktan başka hiçbir duyarlığı, önceliği ve işi olmayan bir Hükûmet var. Darbe girişimi karşısında vatandaşını koruyacağına can güvenliği sağlayamadığı sokaklara kendisini korumaya çağıran, ekonomiyi batırıp çözüm için vatandaşın 3-5 dolarına göz diken, günlük grafik yükselişten öte kalıcı bir çözümü olmayan, dolar bozdurma seferberliklerinden medet uman bir iktidar var. Dahası, bakanlıklara, başkanlıklara, kurumlara ayrılan bütçeleri nitelik ve ihtiyaçlardan bağımsız, sadece “yeni Türkiye” ülküsüne hizmet edecek düzenlemelerle planlayan bir zihniyetle karşı karşıyayız.

Bazı rakamlara dikkat çekerek açıklayalım: 2017 bütçe tasarısında en fazla pay 171 milyar 962 milyon lirayla Maliye Bakanlığına ayrılırken 1 milyonun üzerinde eğitim emekçisi öğretmen ve 18 milyona yakın öğrenciye hizmet veren Millî Eğitim Bakanlığına 85 milyar 49 milyon lira bütçe ayrılmış. Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Sınavı yani PISA’da aldığımız sonuçları işte bu bütçeleme mantığına ve eğitimin sistemli dönüşüm politikalarına borçluyuz.

Türkiye’de dini devlet tekeline alan ve kuruluşundan itibaren “tek din, tek mezhep” anlayışının resmî temsilcisi olarak hareket eden Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi ise 2017’de 6 milyar 867 milyon liraya çıkarılarak yine çok sayıda bakanlığı geride bırakıyor. Bu Başkanlığın -dikkat, Başkanlığın- bütçesi Sağlık Bakanlığından, Kültür ve Turizm Bakanlığından, İçişleri Bakanlığından, Dışişleri Bakanlığından, Çevre ve Şehircilik Bakanlığından, uzatmayalım, toplamda 11 bakanlığın bütçesinden fazla. Asıl düşündürücü olan şu: Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi bütçe sıralamasında ilk 8’i oluşturan İstanbul Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Hacettepe, ODTÜ gibi 16 üniversitenin toplam bütçesinden fazla. 67 bin okul, 7.520 hastane ve sağlık ocağı varken 85 bin cami var. 77 bin doktor varken 90 bin imam var. 60 kişiye 1 hastane, 900 kişiye 1 doktor düşerken 350 kişiye 1 cami, 780 kişiye 1 din görevlisi düşüyor. Öğretmen maaşı 2.980 lirayken imam maaşı 3.156 lira.

Eğitim sistemi sağlam değilse, bilime, düşünceye, kültüre, sanata yatırım yapılmıyorsa bu ülkenin şimdisinden ve geleceğinden ne beklenebilir? Özenle ve bilinçle eğitimsizleştirilen, sorgulamayan, biat eden bir halk isteniyor. Sarayın saltanatına, eril ve paraya dayalı güce kurban edilerek yoksul ve yoksunlaştırılan bir halk bu. Bilimsel eğitimle gelişen, ilerleyen ve üreten bir toplum yerine üretmeyen, tüm kaynakları tüketilen bir ülkede ekonomi nasıl gelişir, büyüme nasıl sağlanır, gelecek nasıl güvence altına alınır? Cumhuriyetin aydınlık Türkiyesi’nde köy enstitülerinin yetiştirdiği aydınlar, öğretmenler, sanatçılar, toplum önderleri bir bir katledildiği, faili meçhul siyasi cinayetlere kurban edildiği için, çocuklarımız anadolu liselerinin bilimsel eğitime dayalı müfredatından imam-hatiplere, Ensar Vakıflarına, Süleymancıların yurtlarına, cemaatlere emanet edildiği için bugünün karanlığında boğuluyoruz. Çocuklar örgün eğitimden çekilerek hafız okullarına, medreselere gönderiliyor. Çocuklarımızın hayatlarına, bedenlerine, akıllarına göz diken tecavüzcüleri aklayacak yasalar da bu bütçeleri yapan akıllardan çıkıyor. Üstelik “Bir kereden bir şey olmaz.” diyen bakanlarla savunulup korunuyor. Bütçeleme zihniyeti değişmiyor, çıkar odaklı sistem içinde yerini daha da sağlamlaştırmak için kendisine vatandaşın cebinden kaynak sağlayarak yola devam ediyor. Gericilik ve karanlık teşvik ediliyor.

Ben bugün ilkokullarda ellerine idam ipi verilen, tekbir getirtilen, medreselerde 4 yaşında tesettürle şeriat propagandası yaptırılan küçücük çocuklara eğitim verenlerin sınırsız özgürlüğü…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZEYNEP ALTIOK (Devamla) – …karşısında bir yanda katliam çağrısı yapan akademisyen Abdülkadir Şen gibiler, diğer yanda barış istediği için cezalandırılan akademisyenler varken bu konuşmayı yapmaktan utanıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

SALİH CORA (Trabzon) – Din düşmanı gibi konuştun.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Altıok.

Sayın milletvekilleri, şimdi soru-cevap bölümündeyiz.

Sayın Tüm, sizden başlayalım.

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, 2017 yılı bütçesini görüşüyoruz. Bütçe sadece ekonomik değerleri ifade etmez, aynı zamanda toplumsal değerleri de ifade eder. Bütçe yurttaşların tamamını ilgilendiren bir kavramdır çünkü tüm yurttaşlardan alınan vergilerden oluşur. Hükûmete sormak istiyorum: Bu bütçede vergi alırken Alevileri yurttaş olarak görüyorsunuz ancak harcama yaparken bütçeden Alevilere bir tek kuruş vermeyerek yurttaş olarak görmüyorsunuz. Alevileri ne zaman eşit yurttaş olarak göreceksiniz? Diyanet bütçesiyle 6 milyar 867 bin lirayı tek bir inanç grubuna ayırıyorsunuz. Bu sizce vicdan mı, adalet mi? Alevilere ve diğer inanç gruplarına ödenek ayırarak bu haksızlığı neden gidermiyorsunuz? Ülkede yaşayan tüm insanları ne zaman eşit yurttaş olarak göreceksiniz, bunu açıklar mısınız?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Çam…

MUSA ÇAM (İzmir) – Teşekkür ederim.

Sayın Bakan, şu anda ekranları başında bizi izlemekte olan vatandaşlar soruyorlar: 2017 yılında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına gıda, veteriner, ziraat mühendisi kadroları tahsis edilecek midir? Yine, ekranlarda bütçe görüşmelerini izleyen öğretmenler; “2017 yılında öğretmen atamalarına kadro verilecek mi?”, yine, emeklilikte yaşa takılanlar, “Bizim hâlimiz ne olacak?” ve “Emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili bir düzenleme yapılacak mı?” diye soruyorlar.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Çamak…

HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Maliye Bakanına vatandaşlarımız adına iki soru soracağım.

1) Laborant ve veteriner sağlık bölümünden mezun olan gençlerimizin istihdam sorunu var. Neredeyse tamamı işsiz ve çaresiz. Bu bölüm mezunları istihdam edilmeyecekse neden bu okullar açıldı veyahut bundan sonra kapatılması düşünülemez mi?

İkinci sorum: Milyonlarca işsizin mağdur olduğu genel sağlık sigortası borçlarının önemli bir kısmı olduğu gibi duruyor. Vatandaşlar zaten işsiz ve böylesi keyfî bir vergiyi ödeyemiyorlar. Defalarca faiz aflarına gidilmesine karşın işsiz vatandaşların bu borçları ödeyemediği ortada. Bu borçları silip sadece sağlık hizmetinden yararlanmaları için bir yol düşünülemez mi? Yani sadece…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Kayan…

TURABİ KAYAN (Kırklareli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sorum Maliye Bakanına: Sayın Bakan, Kırklareli Devlet Hastanesinin inşaatı bitirilip donanımı tamamlanalı iki yıl oldu. İki yıldan bu yana hastane açılmıyor. Tıbbi cihazların elektrik donanımına mevcut elektrik tesisatın cevap vermediği söyleniyor. Yeniden tesisat projesi yapılıp tadilat yapılacağı söyleniyor. Bu durum nedir? Hastane ne zaman hizmete girecektir?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim ben de.

Sayın Akar…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan, bugün şeker pancarı ve üretiminin tatlandırıcıya peşkeş çekildiği bir dönemde yıllardır şeker fabrikalarında çalışan, ihtiyaç olmasına rağmen bir türlü kadroya geçemeyen on yıllık, yirmi yıllık, otuz yıllık geçici işçilere kadro vermeyi düşünüyor musunuz?

Yine, Sayın Bakan, yap-işlet-devret modelleriyle ihale edilen ve biten projelerin tümüne yolcu, araç ve hasta gibi garantiler verilmiştir. Bu garantilerin devlete riski yaklaşık 113 milyar dolardır. 1 kuruşluk kur farkı yaklaşık 340 milyon TL’ye mal olmaktadır. Bu durumdaki kaybı nasıl önleyeceğinizi düşünüyor musunuz veya bunlarla ilgili bir önleminiz var mıdır?

BAŞKAN – Sayın Hürriyet…

FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) – Sayın Bakan, Kütahya’nın Emet ilçesinde vatandaş diyor ki: “Çoğumuz Maliyeye borçluyuz ve bu borçlar belimizi büküyor. Kamyoncuların ihaleleri ve alımları artık Ankara’dan yapılıyor. Bu alımların Emet’ten yapılmasını ve Emet esnafı ve çiftçisinin kalkınmasını istiyoruz.” diyorlar. Bunu bilgi olarak size iletiyorum.

Bu bor yataklarının yüzde 50’si Emet’te ve bu yataklar dünya için çok önemli ama Eti Bor, Emet’ten götürmüş, ne yazık ki Emet’e bir getirisi olmamış. Bor organize sanayi bölgesi kurulması gibi bir planlama var mıdır? Gediz-Emet yolu çok kötü, bu yolun projesinin ihalesi yapılmış mıdır? Belediye borçları için yapılan kesintiler çok yüksek, bazen işçi maaşları bile ödenmekte zorlanılıyor. Emet’e bu konularda yatırım yapılacak mıdır?

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.

Süreniz beş dakika.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Tüm, bütçe harcamalarının toplum nezdinde çok önemli bir anlam ifade ettiğini ve bütçenin bir rakamlar manzumesi olmaktan ziyade, topluma bir hizmet bütçesi olması gerektiğini de vurguladı.

Şunu açıkça ifade edeyim ki: 2017 yılı bütçesi, bundan önceki 14 bütçede olduğu gibi, halka hizmeti esas alan bir bütçe olmuştur ve hiçbir ayrım yapmadan bütün vatandaşlarımıza, düşüncesi ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, milliyeti ne olursa olsun, hiçbir ayrım yapmadan; daha fazla eğitim, daha fazla sağlık hizmeti, daha fazla yatırım yapmayı da her şeyin üstüne koymuştur. Bakın, 2017 yılı bütçesinde eğitim için 122 milyar lira kaynak ayırıyoruz; hiçbir ayrım yapmadan, bütün vatandaşlarımız bu eğitim hizmetinden yararlanıyor. Yine, sağlık hizmetleri için bütçeden 111 milyar lira kaynak ayırdık, hiçbir ayrım yapmadan bütün vatandaşlarımız bu hizmetlerden yararlanıyor.

Reel sektör için 2017 yılı bütçesinde gerçekten önemli artışlar yaptık. Yaklaşık 32 milyar lira reel sektöre 2017 bütçesinde destek veriyoruz. Özellikle işverenlerimizin iş gücü maliyetlerini azaltmak için 2017 yılı bütçesinde asgari ücret destek primi uygulamasına devam ediyoruz. Yine, bu kapsamda, işverenlerimizin ocak, şubat ve mart ayında ödeyecekleri sosyal güvenlik prim ödemelerini ekim, kasım ve aralık aylarına erteliyoruz. Bunlar toplumun bütün kesimlerine ortak, aynı anlayışta, eşit bir şekilde yansıyan hizmetler.

Bakın, 2017 yılı bütçesinde tarım sektörüne, çiftçilerimize önemli destekler veriyoruz. Burada yıldan yıla artan ve yeni getirilen desteklerle beraber gerçekten çiftçimiz bundan önemli ölçüde yararlanmıştır. Ben sizleri tekrar teker teker rakamlara boğmak istemiyorum ama burada 2017 yılı bütçesinin toplumsal refahı esas alan, vatandaşımızın ihtiyaç duyduğu eğitimi, sağlığı, sosyal devlet uygulamalarını bir bir hayata geçiren bir bütçe olduğunu özellikle de ifade edeyim.

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Sayın Bakan, sorduğumun cevabı o değil, Diyanetin bütçesini sordum ben.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Bu bütçe aynı zamanda vatandaşlarımızın ihtiyacı olan sosyal alanlarda, kültürde, sanatta, eğitimde, kültürel hayatın zenginleştirilmesinde, sivil toplumun geliştirilmesinde önemli katkılar veren bir bütçe olmuştur.

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Sayın Bakan, Diyanetin bütçesini sordum size.

BAŞKAN – Sayın Tüm, lütfen!

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – 2017 yılı bütçesi gerçekten, yatırıma, üretime, ihracata, istihdama destek veren bir bütçe olmuştur ve bütçeden bu anlamda gerçekten önemli kaynakları da ayırdığımızı ifade edeyim.

Sayın Çam, özellikle veteriner, gıda mühendisliği ve öğretmenlerle ilgili bir değerlendirme yaptı. Biliyorsunuz, her sene bütçe kanunlarında açıktan atama sayıları belirlenir. Bu, 2017 yılı bütçe kanunuyla da 2017 yılında açıktan atanacak personel sayısı belirlendi. Dolayısıyla, ilgili mevzuatına göre bütçe kanunu yürürlüğe girdikten sonra Devlet Personel Başkanlığının bağlı olduğu Bakan, Maliye Bakanının ortak çalışmasına dayalı olarak Bakanlar Kurulumuz burada ihtiyaç duyulan alanlarda hangi unvanda kamu personeli istihdamı için açıktan atama yapılacağını belirleyecek. Tabii ki burada talepler önemlidir, toplumun ihtiyaçları ve beklentileri önemlidir. Biz de, bugüne kadar olduğu gibi, 2017 yılında personel politikasını oluştururken bu beklentileri de dikkate alan bir yaklaşım sergileyeceğiz.

Diğer taraftan, bütçe disiplininin de hepimiz için ne kadar önemli olduğunu hep beraber biliyoruz.

Sosyal Güvenlik Kurumu ve Sosyal Güvenlik politikalarında da gerçekten aktüeryal dengeleri dikkate alan, Sosyal Güvenlik sisteminde de disiplin alan bir yaklaşımı benimsediğimizi özellikle ifade edeyim.

Sayın Kayan, Kırklareli’ndeki bir hastaneyle ilgili değerlendirmede bulundular ama müsaade ederseniz -şu anda hazırda bir bilgim yok- Sağlık Bakanlığından gerekli araştırmaları yaptıktan sonra sizin de ifade ettiğiniz hususlarla ilgili durum nedir ayrıca size bilgi arz edelim, olur mu?

Sayın Akar, gerçekten şeker fabrikaları bizim için son derece önemli. Şeker fabrikaları bir tarafıyla şeker pancarı üretimi yapan çiftçilerimiz açısından önemli ve gerçekten şeker pancarı üreticimizi korumak, refahını artırmak, bu sektörde kazancını artırmak için her türlü tedbiri alıyoruz.

Yine, şeker fabrikaları bizim için önemli, önemli bir istihdam kaynağı. Bugün Anadolu’nun dört bir tarafında fabrikalarımızda gerek geçici personel gerek kadrolu personel istihdam ediyoruz. Şeker fabrikalarımız piyasa açısından önemli, tüketici için de önemli. Orada da özellikle vatandaşımızın…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bakanım, tamamlayın lütfen.

Bir dakika…

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Sayın Bakan, soruma cevap vermediniz. Cevap bekliyorum ben.

BAŞKAN – Sayın Tüm, lütfen. Sayın Tüm…

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – …uygun fiyatlarla şeker teminine de imkân sağlamaya çalıştığımızı özellikle ifade edeyim.

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Ama, ben milletvekili olarak soruma cevap bekliyorum, bundan doğal ne olabilir ki yani şu anda?

BAŞKAN – Sayın Tüm, şu anda Bakanı dinliyorum; kusura bakmayın, sizi dinleyemiyorum.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Sayın Hürriyet, bor yataklarıyla ilgili, tahmin edeceğiniz gibi, elimde hazır bilgi yok. Ama, gerek yol yapımıyla ilgili gerekse burada organize sanayi bölgeleriyle ilgili gerekli bilgileri alalım. Ama, şunu ifade edeyim: Eğer ülke olarak kalkınacaksak, sanayiyi büyüteceksek organize sanayi bölgeleri çok önemli. Organize sanayi bölgelerinin hem sayısını artırıyoruz hem de organize sanayi bölgelerindeki kullanılabilir arsa miktarlarını artırıp özellikle de yatırım yapıyoruz. Bu bölgede de ihtiyaç varsa her zaman için tabii ki bu konularda da gerekli çalışmalar yapılır.

Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Sayın Bakan, soruma cevap vermenizi istiyorum.

BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

(Kâtip Üye Bolu Milletvekili Fehmi Küpçü tarafından önergenin okunmasına başlandı)

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi Kanun Tasarısı’nın 6’ncı maddesinin (2) numaralı fıkrasındaki…”

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Sayın Bakan, neden duymuyorsunuz? Konu Aleviler olunca Sayın Bakanım, rotayı başka yere çevirdiniz. Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesinden söz ettim, Alevilerden söz ettim Sayın Bakan, duymadınız mı bunu Allah aşkına? Hiç duymadınız mı?

BAŞKAN – Sayın Tüm, şu anda gündemi yerine getiriyorum, lütfen. Düzeni bozmayın lütfen Sayın Tüm.

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Ben burada 15-20 milyon insan adına konuşuyorum. Sayın Bakana soruyorum, onlar bu ülkenin yurttaşları, vergi veriyorlar bu ülkede.

BAŞKAN – Lütfen, ben gündeme hâkimim ve gündeme devam ediyorum Sayın Tüm. Lütfen, çalışma düzenini bozmayın.

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Efendim, vergi veriyorlar. Sayın Bakandan bu cevabı bekliyorum. Sadece bir kesime kaynak ayıracaksınız, peki Alevilerden vergi almıyor musunuz? Bu vicdan mı, bu adalet mi? Soruma cevap vermiyorsunuz. Ayıp yani ya, olur mu böyle bir şey? Bir bakan duymamazlıktan gelir mi?

BAŞKAN – Önergeyi okumaya devam ediniz.

(Kâtip Üye Bolu Milletvekili Fehmi Küpçü tarafından önergenin okunmasına devam edildi)

“…‘fonksiyonel sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın’ ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.”

                  Zekeriya Temizel                                               Musa Çam                                              Mehmet Bekaroğlu

                           İzmir                                                             İzmir                                                           İstanbul

                     Kazım Arslan                                                   Ali Yiğit                                                  Kadim Durmaz

                          Denizli                                                            İzmir                                                             Tokat

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekle olan 2017 Yılı Merkezi Yönetim…”

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Bununla mı demokrasiyi kuracağız, insanlarımızı kucaklayacağız, 78 milyonu? Bu mu? Samimi olun. Ayıp yani ya!

(Kâtip Üye Bolu Milletvekili Fehmi küpçü tarafından önergenin okunmasına devam edildi)

“…Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 6’ncı maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin madde metninden çıkarılmasını ve bent sıralamasının ona göre düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

                  Zekeriya Temizel                                                 Ali Yiğit                                                      Musa Çam

                           İzmir                                                             İzmir                                                             İzmir

                       Çetin Arık                                                 Kadim Durmaz                                           Bihlun Tamaylıgil

                         Kayseri                                                           Tokat                                                          İstanbul

                        Ali Ekici                                                    Kazım Arslan                                           Mehmet Bekaroğlu

                        Gaziantep                                                        Denizli                                                         İstanbul

BAŞKAN – Okunan son önergeye Komisyon katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALİ CEVHERİ (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

6761 sayılı Kanun’un 1'inci maddesiyle değişik 5018 sayılı Kamu Mali Kontrol Kanununun 21’inci maddesinin (1)’inci fıkrası “Merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmaları kanunla yapılır. Ancak, harcamalarda tasarrufu sağlamak, dengeli ve etkili bir bütçe politikasını gerçekleştirmek üzere genel bütçe ödeneklerinin yüzde 10’unu geçmemek kaydıyla, merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmalarına ilişkin yetki ve işlemler ile usul ve esaslar merkezî yönetim bütçe kanununda belirlenir" hükmünü taşımaktadır.

2017 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun 6’ncı maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle Maliye Bakanına 5018 sayılı Kanun’un temel ilkeleri ve kurduğu mali sistemle bağdaşmayan yetkiler tanınmakta; genel bütçe ödeneklerinin yüzde 10’unu aşmamak kaydıyla genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinin (01), (02), (03), (05), (06), (07), (08) ve (09) ekonomik kodlarındaki ödenekleri, kamu idareleri bütçeleri arasında veya Maliye Bakanlığı bütçesinin "Yedek Ödenek" tertibine aktarmaya; Maliye Bakanı yetkili kılınmaktadır.

Söz konusu düzenleme 5018 sayılı Kanun’un değişik 21’inci maddesinin son fıkrasında yer alan "Kamu idarelerinin bütçeleri içinde; personel giderleri tertiplerinden, aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden diğer tertiplere ödenek aktarılamaz" sınırlılığını da zımnen göz ardı etmektedir.

Maliye Bakanına aynı yetkiler, daha geniş kapsamlı olarak daha önceki yıllar merkezî yönetim bütçe kanunlarında da verilmiştir.

2012 ila 2015 yılları Sayıştay genel uygunluk bildirimlerindeki ödenek üstü harcama tabloları incelendiğinde, kamu idarelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri tertiplerinde yer alan ödeneklerin, 5018 sayılı Kanun’un “Ödenek aktarmaları" başlıklı 21’inci maddesinin 3’üncü fıkrasındaki "Personel giderleri tertiplerinden, aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden, diğer tertiplere aktarma yapılamaz." kuralına aykırı olarak Maliye Bakanı tarafından Maliye Bakanlığının "Yedek Ödenek" tertibine aktarıldıktan sonra buradan kamu idarelerinin hizmet alımı ve sermaye giderleri tertiplerine aktarıldığı ve böylece sanki personel giderleri tertiplerinde ödenek üstü harcama yapılmasına cevaz veren yasal kurallar varmış gibi kamu idarelerinin personel giderleri tertiplerinde ödenek üstü harcama yapmaya mecbur bırakıldıkları, daha açık deyişle Maliye Bakanının kamu idarelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi gideri tertiplerini kamu idarelerinin iradesi dışında ödenek üstü harcama kaynağı olarak kullandığı anlaşılmaktadır.

Maliye Bakanlığı bu yöntemi kullanarak "ek ödenek kanun tasarısı" düzenleme yükümlülüğünden de kaçınarak TBMM'nin "bütçe yapma hakkını" düzenleyen Anayasa’nın 87’nci maddesini de ihlal etmektedir.

Ayrıca yapılan bu düzenleme 2015 Yılı Merkezi Bütçe Kanunu’nun 6/1-a maddesinin iptali konusunda yapılan başvuruyu değerlendirip söz konusu düzenlemeyi iptal eden Anayasa Mahkemesinin 26/05/2016 tarih ve E:2015/7, K:2016/47 sayılı Kararı’nda belirtilen tespit ve açıklamalara da aykırı bulunmaktadır.

Maliye Bakanına çerçevesi çizilmemiş, esasları belirlenmemiş bir alanda hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın geniş yetkiler tanınarak yasama yetkisinin devri yapılamaz. Söz konusu aktarma toplamı için genel bütçe ödeneklerinin yüzde 10'u gibi bir limitin konulması çerçeve çizme, sınır getirme anlamında bulunmamaktadır. Bütçe kanununa Anayasa’ya aykırı olarak bütçe dışı hükümler konularak mevcut kanun hükümlerinin değiştirilmesi veya bütçe yılı itibarıyla zımnen kaldırılması Anayasa’nın 2, 7, 87 ve 161’inci maddelerine aykırı olduğundan bu önerge verilmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum…

MUSA ÇAM (İzmir) – Çekiyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Önerge geri çekilmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın Atıcı, bir afet olmuş galiba, bilgi alalım sizden.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

15.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Mersin’in Anamur, Bozyazı ve Aydıncık ilçelerinde meydana gelen fırtına nedeniyle seraların büyük bir kısmının hasar gördüğüne ve bir kız yurdunda başkanlık sistemi propagandası yapılmasına karşı çıkan CHP gençlik kolları üyelerinin gözaltına alınmaya çalışıldığına ilişkin açıklaması

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, bugün Mersin’de 2 tane afet oldu. Bir tanesi Anamur, Bozyazı ve Aydıncık ilçelerimizde meydana geldi. Şiddetli bir fırtına ortaya çıktı ve seraların büyük bir kısmı hasar gördü. Gerekli tespitlerin yapılıp çiftçilerimize acilen el uzatılmasını istiyoruz.

Değerli arkadaşlar, bugünkü ikinci afet ise merkezde oldu. Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı kız öğrenci yurdunda bugün bir profesöre başkanlık sisteminin propaganda çalışması yaptırıldı. Cumhuriyet Halk Partisi gençlik kolları buna karşı çıktığı için de gözaltına alınmaya çalışıldı. Bunları doğru bulmuyoruz ve AKP’ye açıkça “Yiğitseniz OHAL’i kaldırın, eşit şartlarda mücadele edelim. OHAL’in arkasına sığınmayın. Halk, CHP ve herkesten korkuyorsunuz. Gelin, eşit şartlarda mücadele edelim. Halk diktatörlüğün yolunu açmayacak.” diyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – “Doğal afet oldu.” diye söz talebiniz oldu zannetmiştim.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Doğal afeti de söyledi ya Sayın Başkan.

BAŞKAN – Neyse, peki Sayın Altay, sizi kırmak istemediğim için bu durum yaşandı. Yine söz talep etseniz yine de veririm Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, nasıl bir şey yaşandı?

BAŞKAN – Yine talep etseniz yine de veririm Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Hayır, arkadaşımız doğal afeti de söyledi, Kredi ve Yurtlar Kurumundaki bir kepazeliği de söyledi.

BAŞKAN – E tamam, o kepazeliği açıkça söyleseydi Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Yani 60’a göre bütün milletvekillerine söz veriyorsunuz ama sanki büyük bir şey bahşetmiş gibi de bunu sunmayın yani. Doğal afeti de söyledi.

BAŞKAN – Hayır Sayın Altay, onu da söyleseydi gerekçesinde zaten söz verecektim.

III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 433) (Devam)

2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)

BAŞKAN – 7’nci maddeyi okutuyorum:

Diğer bütçe işlemleri

MADDE 7- (1) Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı bütçesinin 38.01.02.00-09.4.2.20-2-05.2 (Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı) tertibinde yer alan ödenek, bu Program kapsamında lisansüstü eğitim veren yükseköğretim kurumlarına, mal ve hizmet alımlarında kullanılmak üzere görevlendirilen öğrencilerin sayıları ve öğrenim alanları dikkate alınarak tahakkuk ettirilmek suretiyle ödenir. Ödenen bu tutar karşılığını bir yandan ilgili yükseköğretim kurumunun (B) işaretli cetveline öz gelir, diğer yandan (A) işaretli cetveline ödenek kaydetmeye ilgili yükseköğretim kurumu yetkilidir.

(2) 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 43 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 44 üncü, 46 ncı, 58 inci, ek 25 inci, ek 26 ncı ve ek 27 nci maddeleri ile 19/11/1992 tarihli ve 3843 sayılı Kanunun 7 nci maddesi uyarınca tahsil edilen tutarlar ve diğer gelirler, yükseköğretim kurumları bütçelerine özel gelir ve özel ödenek olarak kaydedilmez. Tahsil edilen bu tutar ve gelirler, ilgili yükseköğretim kurumu bütçesine öz gelir olarak kaydedilir. Kaydedilen bu tutarlar karşılığı olarak ilgili yükseköğretim kurumu bütçesine konulan ödenekler, gelir gerçekleşmelerine göre kullandırılır.

(3) Öz gelir karşılığı olarak ilgili yükseköğretim kurumu bütçesinin (A) işaretli cetvelinde fonksiyonel sınıflandırmanın dördüncü düzeyinde tertiplenen ödenekler arasında (09.6.0-Eğitime Yardımcı Hizmetler fonksiyonu altında öz gelir karşılığı tefrik edilen ödenekler arasında yapılacak aktarmalar hariç) aktarma yapılamaz.

(4) Maliye Bakanı;

a) Emniyet Genel Müdürlüğünün öğrenim ve eğitim müesseselerinde okutulan ve eğitim gören yabancı uyruklu öğrenci ve personele yapılan giderler karşılığında ilgili devletler veya uluslararası kuruluşlar tarafından ödenen tutarları,

b) NATO makamlarınca yapılan anlaşma gereğince yedek havaalanlarının bakım ve onarımları İçin ödenecek tutarları,

c) Gümrük idarelerince tahsil edilerek Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna intikal ettirilen bandrol ücretlerinin yüzde 2'si oranında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı hizmetleri için söz konusu Kurumca ödenecek tutarları,

aynı amaçla kullanılmak üzere bir yandan genel bütçeye gelir, diğer yandan ilgili idare bütçelerinde açılacak özel tertiplere ödenek kaydetmeye ve bu suretle ödenek kaydedilen tutarlardan yılı içinde harcanmayan kısımları ertesi yıla devretmeye yetkilidir.

BAŞKAN – 7’nci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Necmettin Ahrazoğlu konuşacaklar.

Buyurun Sayın Ahrazoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın 7’nci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Suriye Türkmen Meclisinin dünya kamuoyuna duyurusu: “Dünyanın gözleri önünde yok oldu Halep, bitti. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, göz göre göre önce açlığa, sonra ölüme terk edildiler. Rejim ve tüm müttefikler topyekûn birleşip her karışını kana buladılar Halep’in. Tüm dünya Suriye’nin mazlumlarının acı çığlıklarını, haykırışlarını görmezden, duymazdan geldi. Halep’in yerle bir oluşunu, yok oluşunu sadece seyrettiler. Batı medeniyetinin övdüğü kanlı geçmişinin temize çıktığı, bir anlamda ellerindeki kanın temizlendiği Nürnberg mahkemeleri, Lahey sözleşmeleri, Adalet divanları, Roma statüleri ve daha niceleri Halep için, Suriye için yok hükmünde sayıldı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve BM kurumları yine bir katliam karşısında yine hiçbir şey yapamadı. Batı’nın ‘uluslararası hukuk’ deyip kendi elleriyle koyduğu kurallar, kaideler, kanunlar yine mazluma değil zalime göre işletildi. ‘Halep’ dediğiniz dipsiz, kör bir vicdan çukurudur artık. Büyük güçlerin, büyük güç olmaya meyleden bölgesel güçlerin kirli egemenlik oyunlarına kurban gitti Halep. Amma ve lakin tüm dünya bilsin ki bugün el birliğiyle yok edilen Halep değildir; insanlığın ta kendisidir. Halep’le birlikte bir kez daha tükenmiştir medeni dünyanın tüm sahte ideolojileri, bir kez daha yerle yeksan olmuştur sözde medeniyetin değerler silsilesi. Halep artık sadece Halep değildir. Halep artık Vietnam’dır, Hiroşima’dır, Kırım’dır. Halep; Ahıska’dır, Srebrenitsa’dır, Gazze’dir, Ruanda’dır, Doğu Türkistan’dır. Halep artık insanlığın yüz karasıdır.

Biliyoruz ki ne bir çağrıya ne bir haykırışa ne de bir serzenişe hacet yoktur artık. Söz bitti ama bu vahşete gözlerini kapayan dünya bilsin ki -Allah’a şimdiki gibi hamdolsun ki- bugün düşsek de elbet bir gün yeniden ayağa kalkacağız; sürülsek de elbet bir gün geri döneceğiz toprağımıza, vatanımıza. Zira bu bir yenilgi, bu bir hezimet değildir. ‘Kazandım’ zannettiğiniz şey asla zafer değildir. Mazlumun ahıyla, masumun kanıyla ancak zulmün tarihine kara bir çizik daha attınız. Unutmayınız ki biz bu coğrafyanın insanları, bu toprakların asıl sahipleriyiz. Elbet gün gelecek hakkımız olanı geri alacağız. Kirli oyunlarınıza, yüz yıllık planlarınıza boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Onurumuz ve özgürlüğümüz için son nefesimize kadar mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz.” Bu sözler Suriye Türkmenlerinin dünyaya sözüdür.

Değerli milletvekilleri, temmuz ayından bu yana kuşatma ve yoğun bombardıman altında bulunan doğu Halep’te rejim ve müttefikler dört gündür aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda sivili katletmiştir. Ağır hava bombardımanlarına eş zamanlı olarak sivillere yönelik âdeta toplu infazlar yaşanmaktadır. Bu süreçte, Halep’ten ayrılmak isteyen sivillere de izin verilmemektedir. İçlerinde Türkmenlerin de bulunduğu muhtelif gruplar ve on binlerce sivil Halep’te iki mahalleye sığınmış durumdadır. Şu anda Halep’te yaşanan zulüm uluslararası savaş suçudur. Maalesef uluslararası camia Halep konusunda hâlen net bir irade ortaya koyamamıştır. Süreç, her an sivillerin aleyhine işlemektedir. Halep’te on binlerce sivil irtibat kurabildikleri ölçüde yakınlarıyla helalleşmekte ve âdeta ölümü beklemektedir. Ancak “Ateşkes sağlandı.” denmesine rağmen, şu anda Halep’te hâlâ katliam devam etmekte, İran güçleri Halep’i kuşatmaya çalışmaktadır. Halep’te yaşanan insanlık dramını ve katliamını kınıyor ve lanetliyorum.

Değerli milletvekilleri, bütçe üzerine konuşacak olursak 2017 bütçe kanunun 7’nci maddesi, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı bütçesine Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı’nın öz gelir kaydedilmesi hususunda kuruma yetki verilmesini, 2547 sayılı Kanun’un bazı maddeleri ile 3843 sayılı Kanun uyarınca tahsil edilen tutarlar ve diğer gelirlerin öz gelir olarak kaydedilebileceğini, Emniyet Genel Müdürlüğünün eğitim gören yabancı uyruklu öğrenciler ve personele yapılan giderler karşılığında ilgili devletler veya uluslararası kuruluşlar tarafından ödenen tutarların, NATO makamlarınca yapılan anlaşma gereğince ödenecek tutarların, gümrük idarelerince TRT kurumuna intikal ettirilen bandrol ücretlerinin genel bütçeye gelir, ilgili daire bütçesine ödenek kaydedilmesini, harcanmayan kısımların ise ertesi yıl Maliye Bakanlığına devredilmesine yetkili kılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, olağanüstü hâl kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnameyle üniversitelerdeki öğrencilerle ilgili olarak YÖK yetkili kılınmıştı ancak YÖK kararlarıyla kapatılan okullardaki 65 bin öğrenci için mağduriyetler had safhaya ulaşmıştır. Bu öğrenciler, gittikleri okullarda daha önce almış oldukları derslerin sayılmaması ihtimaliyle, eğitimlerinin uzaması tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ayrıca YÖK, öğrencilerin diplomalarında kapatılan okulların da yer alacağına karar vermiştir. Bu karar hukuk devleti ilkesine aykırı bir karardır. Suç şahsidir, suç cezası da sadece failini bağlar.

Ayrıca Kara Kuvvetleri Komutanlığınca astsubay olmak üzere üniversite mezunlarından temin edilen Kara Kuvvetleri Astsubay Meslek Yüksekokuluna altı aylık eğitimi başarıyla tamamlayarak ön lisans diploması almaya hak kazananlara rütbe ve nasıpları verilmemiş, önce izinli sayılmışlar ancak daha sonra da uzaklaştırılmışlardır. Burada da birçok genç mağdur edilmiş ve akıbetleri hâlâ belli değildir.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türk devletine ve Türk milletine kasteden hainlerin bertaraf edilmesini istiyor, en son terörist yok edilene kadar mücadele edilmesini bekliyor, bunun için de mücadeleyi destekliyoruz. Ancak yine de suçluyla suçsuzun birbirine karıştığına yönelik yoğun rahatsızlık ve çağrılara iktidarın da kulak vermesini, dikkate almasını bekliyoruz.

YÖK tarafından 2010 yılında başlatılan Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı’yla az gelişmiş veya yeni kurulan üniversitelere akademisyen yetiştirmek amacıyla gelişmiş üniversitelerde yüksek lisans ve doktora yapılması sağlanıyordu. 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı kapsamındaki araştırma görevlilerinin 2547 sayılı Kanun’un 33/a maddesinden 50/d maddesi kapsamına geçirilmiş, yani bir nevi kadroları, işleri ellerinden alınmıştır. Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı kapsamında atanmış araştırma görevlilerinin doktora sonrası konumları belirsizliğe terk edilmiştir.

Bilindiği gibi, Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı alımlarında not ortalaması, yabancı dil, ALES puanları aranmaktadır. Bir kişinin bu kadroya hileyle girebilmesi için bu 3 puanın ortalamasının yüksek olması gerekmektedir. Ancak herkesin aynı kefeye konulduğu bu kararla suçlu suçsuz ayrımı yapılmamış, tüm ÖYP’li akademisyenler mağdur edilmiştir.

10 Kasım 2016 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki görüşmelerde, akademisyenlerin mağduriyetinin giderilmesi için 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 49’uncu maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz önerge, maalesef, AKP milletvekilleri tarafından kabul edilmemiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mazlumun ahını almadan, Anayasa ve yasalara aykırı davranmadan ülkemizin bir an önce huzura kavuşmasını ve bütçenin, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum, ancak buradan şu sözleri de söylemeden ayrılmak istemiyorum.

Tüm dünya duysun ki Türk milliyetçilerinin, özellikle Milliyetçi Hareket Partisi ve ülkücülerinin milliyetçilik anlayışını kimsenin yargılamasına müsaade etmeyiz. (MHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ahrazoğlu.

MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) – Bizim milliyetçilik anlayışımızı burada tartacak kimse de yoktur. Biz, bedel ödeyerek, elli yıla yakın bir zamandır bunun bedelini, diyetini ödeyerek geldik.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ahrazoğlu.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer konuşacaktır.

Buyurun Sayın Tümer. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul’daki hain bombalı saldırılarda şehit olan polislerimize, vatandaşlarımıza ve teröre kurban verdiğimiz tüm şehitlerimize, tüm insanlarımıza rahmet, ailelerine ve Türkiye'ye başsağlığı dilerim.

Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldığım “Diğer bütçe işlemleri” adı altındaki 7’nci madde, bütçenin ödeneklerinin kullanılmasında teknik düzenlemeler yapmakta ve Maliye Bakanına bazı ödeneklerin kullanılması ve harcanamayan kısımların ertesi yıla devredilmesi için yetki vermektedir.

Bütçeyi yürütmekle görevli olan Maliye Bakanına bu yetkilerin verilmesini, bazı zorunluluklar nedeniyle normal karşılamak gerekmektedir, ancak bir yandan bütçede bazı kurumların ödenekleri kullanılamazken bazı kurumlar da ödeneksizlikten yeterli hizmeti üretememektedir. Örneğin, TRT’ye her türlü gelirden kaynak aktarılırken başta eğitim, sağlık, kültür ya da yerel yönetimler için yeterli ödenek bulunamamaktadır. Bu şekilde kullanılamayan ödenekler, gelecek seneye devredilmek yerine, örneğin öğrenci yurtları yapımında kullanılabilir. Bilindiği gibi, daha iki hafta önce Aladağ ilçemizde yüreklerimizi dağlayan bir yangınla sarsıldık. 11’i çocuk olmak üzere 12 insanımızın yanarak can verdiği yurt yangını gerçeklerle yüzleşmemiz gerektiğini açıkça ortaya koymuştur. İlköğretim çağındaki çocukların ailelerinden uzakta, çeşitli kesimlerin idaresindeki yurtlarda barınmak zorunda bırakılması korkunç sonuçlar doğurmaktadır. Aladağ’ın ulaşım, eğitim, sağlık ve sosyal imkânlardan yoksun yaşayan Köprücük, Karahan ve Kışlak dağ köylerinde olduğu gibi, Türkiye'nin birçok köyünde ilkokul dahi bulunmaması hiçbir haklı gerekçeye dayandırılamaz. Okul ve öğretmen yetersizliği nedeniyle küçük çocuklarımızın çeşitli yurtlara mahkûm edilmesinin önüne geçmek zorundayız. Söz konusu yerlerde kapatılan okullar yeniden açılmalıdır. Millî eğitim çağındaki çocuklarımız yurtlarda barınmaya zorlanmamalıdır. Ülkemizin çeşitli kentlerindeki yurtlarda ve Aladağ’da hayatını kaybeden çocuklarımıza rahmet; ailelerine, yakınlarına ve ülkemize başsağlığı dilerim.

Değerli milletvekilleri, bütçeyle ilgili genel hususların dışında biraz da seçim bölgemden söz etmek istiyorum.

Sahip olduğu tarihî, doğal, kültürel güzellikleri, coğrafi yapısı, iklimi, verimli topraklarıyla birçok uygarlığın geçiş ve kesişme noktasında bulunan Adana, günümüzde de ekonomik ve stratejik açıdan cazibesini koruyan önemli bir ilimizdir. Yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip, yüz yıllar öncesinden gelen ticaret kültürüne ek olarak belli bir sanayi kültürü de kazanmış olan Adana, ülke ekonomisine önemli katkılarda bulunan ve gelişme potansiyeli olan illerimizden biridir ama, maalesef, kentimiz bu potansiyellerini değerlendiremediği gibi, çok sayıda sorunla da boğuşmaktadır.

Tamamlanması yılan hikâyesine dönen Adana hafif raylı sistem tüm eksiklerine karşın hizmete girmiş ama söz verilmesine rağmen işletilmesi ve henüz başlamayan ikinci etabı Ulaştırma Bakanlığına devredilememiştir, dolayısıyla kentimizin kamburu olmayı sürdürmektedir. Raylı sistemin borçları nedeniyle Adana’nın geleceği ipotek altına alınmış durumdadır. En kısa sürede bu konuyla ilgili gereğinin yapılmasını tekrar tekrar talep ediyoruz.

Yine aynı şekilde büyük bir belirsizlik yaşayan Ceyhan enerji ihtisas sanayi bölgesi ve Ceyhan organize sanayi bölgesi yatırımlarından söz etmek istiyorum. Yıllarca büyük umutlarla beklediğimiz bu yatırımlar için de henüz yer tahsisi yapılamamıştır. Yatırımların gerçekleştirilmesi için yer tahsislerinin bir an önce yapılması gerekmektedir. “Yer seçimi yapıldı ve çalışmalar sürüyor.” şeklindeki açıklamalara karşılık somut bir adım atılmamıştır. Üstelik geçen bunca yıla rağmen yatırımların önünün kapatıldığına dair kanaatler çok yaygındır.

Değerli milletvekilleri, yılda 3 ürün alınabilen Adana dünyanın en bereketli topraklarına sahip olmasına karşın, uygulanan yanlış tarım politikaları nedeniyle tarım potansiyelini yeteri kadar değerlendirememektedir. Tarım, bölge ekonomisinin içinde bulunduğu açmazdan çıkışını sağlayabilecek belki de yegâne sektördür. Bunun için de bölgesel teşvik sistemiyle bu potansiyelin ihracata yönelik olarak kullanımının sağlanması gerekmektedir.

Hâl böyleyken son açıklanan havza bazlı tarımsal destek teşvik sistemi Çukurovalı üreticide hayal kırıklığı yaratmıştır. Bu teşvik sisteminin narenciye ve yaş sebze, meyvenin yoğun olarak üretildiği Adana’da bölgenin gerçekliğiyle örtüşmediği ortadadır. Bölgede üreticilerin beklentilerini karşılayacak bir yapılanmaya gidilmeli, ulusal tarım planlaması yapılırken çiftçilerin sesine de kulak verilmelidir.

Adana’da 539 bin hektar tarım arazisinin yüzde 46’sı yani 250 bin hektarı sulanmaktadır. Adana’da sulamaya elverişli tarım alanlarının yüzde 65’inin sulanmasıyla birlikte Yedigöze Barajı’nın sulama projesinin bir an önce faaliyete geçmesi gerekmektedir. Zira, söz konusu barajın faaliyete geçmesiyle sulanabilen tarım arazisinin oranının yüzde 85’e ulaşması beklenmektedir. Aynı zamanda Aşağı Seyhan Ovası Kapalı Sistem Sulama Projesi de Adanalı üretici için hayati önem taşımaktadır. Barajlarımızdaki suların azaldığı göz önüne alınarak toprağın ve suyun verimli kullanılması, üretimde verimin artması adına kapalı sistem projelerin aciliyeti net olarak ortaya çıkmıştır.

Sayın milletvekilleri, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Adana’nın kültür, doğa ve deniz turizmi açısından yüksek bir potansiyeli de var ancak bu potansiyel de ne yazık ki değerlendirilemiyor. İlimizde turizm alanında bugüne kadar kayda değer bir yatırım olmaması bir dezavantaj olmasına karşın geleceğe yönelik bir turizm planlaması yapılması durumunda avantaja dönüştürülebilecektir. İlin turizm değerlerinin belirlenip bu değerlerin tanıtımı ve turizme kazandırılması, konaklama tesisleri gibi yatırımların yapılması için hazırlanacak bir planla hem kent hem de ülke ekonomisine önemli katkılar sağlanabilir.

Ülkelerindeki iç savaştan kaçıp ülkemize sığınan Suriyelilerin yaşadığı sorunlar da kentin sosyoekonomik yaşamını doğrudan etkilemektedir; kayıt dışı açtıkları, vergi, prim ödemedikleri iş yerleri Adanalı esnafa da ciddi sorunlar yaşatmaktadır. Suriyeli sığınmacıların yaşadığı insanlık sorunları ise hayli fazladır. En temel barınma, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi haklardan yoksun olan sığınmacıların ciddi biçimde sorunlarına eğilip çözüm üretilmesi gerekmektedir. Ayrıca, en fazla Suriyelilerin bulunduğu 5 ilden 1’i olan Adana’da önümüzdeki süreçte çok farklı sorunların yaşanması da muhtemeldir. Bu gerçeklerin göz ardı edilmesi hâlinde telafisi güç sorunların ortaya çıkacağı da malumunuzdur.

Saygıdeğer milletvekilleri, Adana’nın işsizlik ve eğitim gibi ne yazık ki çözüm bekleyen çok sayıda sorunu bulunmaktadır. Adana hem göç alıp hem göç vermekle birlikte net göç veren iller arasında bulunmakta, özellikle alınan göç ilde altyapı sorunlarına, ekonomik ve sosyal sorunlara neden olmaktadır. Adana, Türkiye ortalamasına göre daha yüksek bir işsizlik oranına sahiptir, iş gücüne katılma oranı ve istihdam oranı bakımından da Türkiye'nin gerisindedir. İlin iş gücü piyasası krizlere oldukça duyarlıdır. Kriz yıllarında işsizlik oranı hızla yukarı tırmanmış, 81 il içindeki en yüksek işsizlik oranına ulaşmıştır.

Turizmdeki sorunlar ayrı bir üzüntü kaynağıdır. Ne yazık ki ilimizdeki otellerin doluluk oranları bile oldukça düşük bir seyir izlemekte ve otel yatırımcıları kara kara düşünmektedir.

Adana, üretim çeşitliliği, tarımsal potansiyeli, limanı, serbest bölgesi ve dışa açık ekonomik yapısıyla dış ticaret hacmi giderek artan, gelişmeye açık bir ildir ancak sahip olduğu kaynaklar ve jeopolitik konumu dikkate alındığında ihracatının yeterli düzeyde olduğu söylenemez. 2015 sonu itibarıyla 1,7 milyar dolar olan Adana ihracatının Türkiye toplam ihracatı içindeki payı oldukça düşüktür. Adana’nın 2016 Ekim ayında hem ihracatı hem de ithalatı düşmüştür; geçen yıla göre ihracatı yüzde 8,5 ithalatı ise 13,4 oranında düşmüştür. Son üç yılda Adana iline verilen yatırım teşvik belgeleri sabit yatırım tutarları bakımından incelendiğinde vahim bir tabloyla karşı karşıya kalınmaktadır. Öyle ki 2014 yılında yüzde 97,8 olan yerli sermaye oranının 2015 yılında Ekim ayı sonunda yüzde 35,7’ye düştüğü görülmektedir.

Değerli dostlar, tüm bu verilerden hareketle bölgemizin çok acil biçimde merkezî bütçeden hak ettiği payı alması ve sorunlarına çözüm üretilmesi gerekmektedir. Biz de verilen sözlerin takipçisi olduğumuz kadar yapılması gereken işlerin de bir an önce hayata geçilmesi için çaba göstereceğiz. Sorunları hep birlikte yaşıyoruz, sorunların çözümü için de el birliğiyle zaman geçirmeden adım atmamız gerektiğine inanıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Devamla) – Bu duygu ve düşüncelerle bütçenin Türkiye için hayırlı olmasını diler, tüm vatandaşlarımıza sağlıklı ve huzurlu günler dilerim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tümer.

Şahsı adına Konya Milletvekili Sayın Leyla Şahin Usta konuşacaktır.

Buyurun Sayın Usta. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın 7’nci maddesi üzerinde konuşma yapmak için söz almış bulunmaktayım.

Öncelikle, İstanbul’da meydana gelen hain terör saldırısını nefretle kınıyor, Konyalı şehitlerimiz Emre Horoz, Metin Düzgün, Oğuzhan Duyar şahsında daha hayatlarının baharında şehit olan kahramanlarımıza Allah’tan rahmet, gazilerimize acil şifalar ve ailelerimize sabrıcemiller diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün dünyanın geldiği noktayı hepimiz görmekteyiz. Bir yanda sorunlarını çözemeyen, gittikçe kendini tüketen bir Avrupa, diğer yanda savaşların, zulümlerin hüküm sürdüğü Orta Doğu coğrafyasında Türkiye güçlü olmak zorunda. Elbette bu güçten rahatsız olup bizi bölme, parçalama ve topraklarımızı işgal etme hayali kuranlar bulunmaktadır. Buna bugüne kadar fırsat vermedik, bundan sonra da fırsat vermeyeceğiz. Terör örgütleri çok iyi bilmelidir ki ne yaparlarsa yapsınlar bu ülkenin, bu milletin birliğini ve bütünlüğünü asla bozamayacaklar. Nereden gelirlerse gelsinler emellerine, amaçlarına ulaşamayacaklar. Bugün hâlâ üstenci bir üslupla, sözde demokrasi söylemleriyle kendini aydın, ilerici, başkalarını gerici ve karanlık olarak görüp bu toplumu ötekileştirmeye çalışanlara da başaramayacaksınız diyorum. AK PARTİ olarak milletimizin takdiriyle -bakın burası çok önemli- vesayet odaklarının engelleme çabalarına rağmen milletimizin takdiriyle işbaşına gelerek Türkiye’yi yönetme irademizi beyan ettiğimizde “Bize nereden kaynak bulacaksınız?” diyenlere cevaben kurucu Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan milletimize tam bir güvenle “Kaynak Türkiye, kaynak bu millet.” demiştir. Bu idealle ülkemiz kaynaklarını yine ülkemiz için kullanarak büyük bir kriz içerisinde devraldığımız Türkiye’yi dünyada iddia sahibi ve güçlü bir konuma yükselttik ve yükseltmeye de devam ediyoruz. Garip gurebanın, kimsesizlerin, yoksulların, yetimlerin ve mazlumların sahibi olmuş ve sosyal devlet anlayışını tüm Türkiye’ye, hatta sınırlarımız dışındaki mazlumlara kadar genişletmiş bir başarı hikâyesidir bu. Yeri gelmiş ufacık bir eli tutup onun yüreğini kazanmış, yeri gelmiş büyüklerimizin elini öpüp hayır dualarını alıp yoluna bu güçle devam eden bir hareketiz. AK PARTİ’yi farklı kılan budur işte.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; on dört yılda tesis ettiğimiz büyük dönüşüm sayesinde ülkemizin birikmiş sorunlarını çözmekle kalmayarak ülkemizin gücünü sağladığımız demokratik istikrar ve inşa ettiğimiz eserlerimizle bütün dünyaya gösterdik.

Tüm dünyanın görmezden gelerek sessiz kaldığı, kılını dahi kıpırdatmadığı Halep için dünyayı ayağa kaldıran, bu katliama “Dur.” diyen Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde yine Türkiye olmuştur. Önemli olan, Suriye’de acilen çözüme ulaşmak için tüm uluslararası kuruluşları sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyorum. 20’nci yüzyılın ortasında bir film izlemiyoruz; canlı canlı insanların savaştan, bombalardan, açlıktan, soğuktan ölümlerini gözlüyoruz.

Kendini insan hakları ve demokrasinin beşiği olarak gören ey Avrupa, savaşın tarafları olan ey Amerika, ey Rusya, ey İran, daha ne kadar çocuk, kadın, masum ve sivillerin ölmesini izleyeceksiniz? Srebrenitsa’da yaptığınız gibi on yıllar sonra bu katliamı anmak ve kınamak için mi bekliyorsunuz?

Biz barışın ve mazlumun tarafı olarak hiçbir zaman susmayacağız. Suskun olan dünyayı, yapmadıkları kadar yaptıkları için de sorumlu tutuyorum. Halep kurtulmadıkça, Suriye’de savaş bitmedikçe dünya rahat etmeyecektir. Biz Türkiye olarak, yine sorumluluğumuzu bilerek bugün Halep’te hayat mücadelesi veren bütün insanlara yardım elimizi uzatıp seferber olan bu yüce millete sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Sadece Konya’dan 60 tır ve tüm Türkiye’den 300 tırla oradaki insanlara can olmaya çabalayan herkesi tebrik ediyorum. Millete hizmet yolunda birlik ve beraberliğimizi koruyarak aynı kararlılıkla çalışmaya ve mazlumlara umut olmaya devam edeceğiz.

Bütçemizin ülkemize, milletimize, ekonomimize hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz ederken, medeniyetin beşiği, hoşgörünün şehri Konya’mızda her yıl yapılmakta olan Hazreti Mevlâna’nın 743’üncü Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri’ne de 17 Aralıkta tüm halkımızın ve sizlerin teşriflerinizi bekleyerek saygılarımı yüce heyetinize arz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şahin.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

8’inci maddeyi okutuyorum:

Mali kontrole ilişkin hükümler

MADDE 8- (1) 5018 sayılı Kanuna ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri;

a) Arızi nitelikteki işleriyle sınırlı kalmak koşuluyla yıl içinde bir ayı aşmayan sürelerle hizmet satın alınacak veya çalıştırılacak kişilere yapılacak ödemeleri,

b) İlgili mevzuatı uyarınca kısmi zamanlı hizmet satın alınan kişilere yapılacak ödemeleri,

c) 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanununun 25 inci maddesi gereğince aday, çırak ve işletmelerde meslek eğitimi gören öğrencilere yapılacak ödemeleri,

ç) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) fıkrası gereğince çalıştırılan geçici personele yapılacak ödemeleri,

bütçelerinin (01.4) ekonomik kodunda yer alan ödenekleri aşmayacak şekilde yaparlar ve söz konusu ekonomik kodu içeren tertiplere ödenek eklenemez, bütçelerin başka tertiplerinden (bu ekonomik kodu içeren tertiplerin kendi arasındaki aktarmalar ile 6 ncı maddenin ikinci fıkrası kapsamında yapılan aktarmalar hariç) ödenek aktarılamaz ve ödenek üstü harcama yapılamaz. Ancak, özelleştirme uygulamaları nedeniyle iş akitleri feshedilenlerden 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (C) fıkrası hükmü çerçevesinde anılan kamu idarelerinde istihdam edilecek personel ile bu ekonomik kodu içeren tertiplerden yapılması gereken akademik jüri ücreti ödemeleri için gerekli olan tutarları ilgili tertiplere aktarmaya Maliye Bakanı yetkilidir.

(2) Bu Kanuna bağlı (T) işaretli cetvelde yer alan taşıtlar, ancak çok acil ve zorunlu hâllere münhasır olmak kaydıyla ilgili bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile edinilebilir.

(3) 5018 sayılı Kanuna ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri, sürekli işçileri ile 4/4/2007 tarihli ve 5620 sayılı Kanuna göre çalıştıracakları geçici işçileri, bütçelerinin (01.3) ile (02.3) ekonomik kodlarını içeren tertiplerde yer alan ödenekleri aşmayacak sayı ve/veya süreyle istihdam edebilirler. Bu işçilerle ilgili toplu iş sözleşmelerinden doğacak yükümlülükler, ihbar ve kıdem tazminatı ödemeleri, asgari ücret ve sigorta prim artışı nedeniyle meydana gelecek ödenek ihtiyaçlarını ödenek aktarmak suretiyle karşılamaya Maliye Bakanı yetkilidir. Bu fıkrada belirtilen ekonomik kodlara bu durumlar dışında (söz konusu ekonomik kodlar arasındaki aktarmalar ile bu kodlar için birimler arası aktarmalar hariç) hiçbir şekilde ödenek aktarması yapılamayacağı gibi bütçenin başka tertiplerinden işçi ücreti ve fazla süreli çalışma ve/veya fazla çalışma ücreti de ödenemez. Bu fıkradaki ödenek aktarmasına ilişkin kısıtlamalar, kendi bütçe tertiplerinden aktarma yapılması koşuluyla TÜBİTAK için uygulanmaz.

(4) 5018 sayılı Kanuna ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin harcama yetkilileri, sürekli işçiler ile 5620 sayılı Kanuna göre çalıştıracakları geçici işçilerin fazla çalışmaları karşılığı öngörülen ödeneğe göre iş programlarını yapmak, bu ödeneği aşacak şekilde fazla süreli çalışma ve/veya fazla çalışma yaptırmamak ve ertesi yıla fazla süreli çalışma ve/veya fazla çalışmadan dolayı borç bıraktırmamakla yükümlüdürler. Deprem, yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ ve benzeri afetler nedeniyle yürürlüğe konulacak Bakanlar Kurulu kararları uyarınca yaptırılacak fazla çalışmalar ile fazla çalışma ücret ödemelerine ilişkin ilama bağlı borçlar için yapılacak aktarmalar hariç fazla süreli çalışma ve/veya fazla çalışma ücret ödemeleri için hiçbir şekilde ödenek aktarması yapılamaz.

(5) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler tarafından uluslararası anlaşma, kanun ve kararnameler gereği üye olunan uluslararası kuruluşlar dışındaki uluslararası kuruluşlara, gerekli ödeneğin temini hususunda Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınmadan üye olunamaz ve katılma payı ile üyelik aidatı adı altında herhangi bir ödeme yapılamaz.

(6) Ekonomi Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığının uluslararası anlaşma, kanun ve kararnamelerle Türkiye Cumhuriyeti adına üye olduğu uluslararası kuruluşlara ilişkin işlemlerine (katılma payı ödemeleri dâhil) beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.

(7) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerince işletilen eğitim ve dinlenme tesisi, misafirhane, çocuk bakımevi, kreş, spor tesisi ve benzeri sosyal tesislerin giderleri, münhasıran bu tesislerin işletilmesinden elde edilen gelirlerden karşılanır. Bu yerlerde, merkezi yönetim bütçesi ile döner sermaye ve fonlardan ücret ödenmek üzere 2017 yılında ilk defa istihdam edilecek yeni personel görevlendirilmez.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı konuşacak.

Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 yılı Bütçe Tasarısı’nın 8’inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım, bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Maddenin (1)’inci fıkrasında kamu idarelerinin geçici hizmet karşılığı yapacakları ödemelere ilişkin esaslar hükme bağlanmaktadır. Bunlar arasında 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu gereğince aday, çırak ve işletmelerde meslek eğitimi gören öğrencilere yapılacak ödemelerin ödenekleri aşmayacak şekilde yapılması da düzenlenmektedir. Ülkemizde milyonlarca işsiz bulunmasına karşın bugün işverenlerimiz aradığı vasıflı elemanları bulmakta güçlük çekmekte, hatta bazı mesleklerde bulamamaktadır. Bu itibarla mesleki eğitim ve çıraklık eğitimi çeşitli araçlarla teşvik edilmeli, nitelikli insan gücüne dönük eğitim-sanayi iş birliği politikaları desteklenmelidir. Bunun için çıraklık ve staj süreleri özellikle sigortalılık yönünden anlamlı hâle getirilmelidir. Çıraklık ve staj sürelerinin emeklilik hizmetine sayılması konusunda çok yoğun ve haklı talep bulunmaktadır, zira çıraklık ve staj süreleri emeklilik yönünden bir anlam taşımamakta, boşa gitmektedir. Çırak ve stajyer olarak çalışanların ellerine sigorta kartı ve sigorta numarası verilerek “sigortalısın” denilmekle birlikte çalıştıkları süreler emeklilikte hiç sayılmamakta, borçlanma imkânı da verilmemektedir. Hâlbuki 5510 sayılı Kanun’un 41’inci maddesinde sayılan sigortalıların borçlanabileceği süreler arasında bir çalışma ya da sigortalılık olmaksızın geçen bazı süreler yer almaktadır ama fiilen çalışılan çıraklık ve stajyerlikte geçen süreler dikkate alınmamaktadır. Sayın Bakan, sigortalı olmaksızın askerlikte geçen sürelere, sigortalı olmaksızın doktora veya uzmanlık sürelerine, sigortalı olmaksızın yurt dışında resmî öğrenci olarak geçirilmiş sürelere, hekimlerin fahri asistanlıkta geçen sürelerine, sigortalı olmaksızın geçen avukatlık staj sürelerine borçlanma imkânı verip emeklilik hizmetine sayarken çıraklık ve staj sürelerinin hizmetten sayılmaması açıkça haksızlıktır, eşitlik ve hakkaniyetle bağdaşmamaktadır. Anayasa’nın eşitlik ve adalet ilkeleri dikkate alınarak uygulamada yaşanan mağduriyetinin giderilmesinin yanında, mesleki eğitimin ve çıraklık eğitiminin özendirilmesine de katkıda bulunmak amacıyla çıraklık veya staj süreleri hizmete sayılmalı, geçmiş süreler için borçlanma hakkı verilmeli ve bu çalışmalar sigortalılık başlangıç tarihinde dikkate alınmalıdır. Hükûmet bu konuda çelişkili bir uygulama da yapmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu hem çıraklık ve staj sürelerini hizmetten saymayıp hem de kadınlara sigortalılık öncesi doğumlarını borçlanma imkânı vermez iken çıraklık ve staj döneminde yapılan doğumlara borçlanma imkânı vermektedir. Bu uygulama kurumun çelişkisini ve tutarsızlığını ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, staj ve çıraklık sürelerinin hizmete sayılmasına ve kadınlara sigortalılık öncesi doğumları için borçlanma imkânı verilmesine yönelik yasal düzenleme bir an önce yapılmalıdır. Erkeklere, çalışma hayatından uzak kaldığı gerekçesiyle askerlik borçlanması imkânı verildiği gibi kadınlara da aynı gerekçeyle sigortalılık öncesi doğumlar için borçlanma hakkı verilmesi gerekliliği de mutlaka dikkate alınmalıdır.

Değerli milletvekilleri, maddede, kamu idarelerinin 657 sayılı Kanun’un 4’üncü maddesinin (c) fıkrası gereğince çalıştırılan geçici personele yapılacak ödemelerin ödenekleri aşmayacak şekilde yapılması hususu da düzenlenmektedir. 4/C’lilerin çalıştıkları hizmetler süreklilik arz eden kamu görevleridir. Öyle ki “geçici” diye tanımlanmakla birlikte uzun yıllar çalıştırıldıkları ve buradan emekli oldukları yaşanan bir gerçektir. O nedenle, mevcut uygulama kanunun lafzına ve ruhuna aykırıdır. 4/C’liler mağdur edilmekte, üvey evlat muamelesine maruz kalmaktadır. 4/C’liler kendileriyle aynı işi yapan emsallerinin aldığı mali ve sosyal hakları alamamaktadır. Geçtiğimiz yıllarda çıkarılan kanunlarla sözleşmeliler ve bazı vekil statüde çalışanlar memur kadrolarına alınmış, 4/C mağdurları ise boynu bükük bırakılmıştır. Kamu çalışanları arasında ayrımcılık yapılmamalı, çalışanların emeği sömürülmemelidir. Yıllardır mağdur edilen 4/C’lilere hakları muhakkak verilmelidir.

Din görevlileri arasında bile ayrımcılık bulunmaktadır. Vekil imamlar aynı şartlarda çalışan kadroluların aldığı maaşın yarısını alabilmektedir. Fahri öğreticiler ise aylık 600-700 liraya çalışmakta ve sigorta primleri on-on beş gün üzerinden yatırılmaktadır. Aldıkları maaşın yarısı yol parasına giden fahri öğreticilerin yanlarında çalışan İŞKUR elemanları kadar hakları bulunmamaktadır. İş güvenceleri olmayan ve sosyal imkânları kısıtlı olan vekil imamlar ve fahri Kur’an kursu öğreticileri kendi kurumlarında ötekileştirilen ve sahip çıkılmayan Diyanetin yetimleridir. Ya ön lisans ilahiyat mezunu ya lisans ilahiyat mezunu veya hafız olan bu kardeşlerimize reva görülen uygulama adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı olup hakkaniyetle bağdaşmıyor. Görev almadan önce liyakat süzgecinden geçen, Diyanet İşleri Başkanlığının bütün yeterlilik sınavlarını ve her sene müftülük mülakatlarını hakkıyla geçerek vazifelerini yapan vekil imam ve fahri öğreticiler Hükûmetin kendilerine sahip çıkacağı günü ümitle beklemektedir.

Değerli milletvekilleri, maddenin (3)’üncü fıkrasında, kamu idarelerince sürekli işçilerin ve 5620 sayılı Kanuna tabi geçici işçilerin ödenekleri aşmayacak sayı ve süreyle istihdam edilmeleri düzenlenmektedir. Belediyeler, şeker fabrikaları, çay fabrikaları, orman idaresi, tarım işletmeleri ve demir yolları gibi çeşitli kamu idarelerinde geçici işçi, muvakkat işçi, kampanya işçisi ve mevsimlik işçi olarak yıllardır çalışan işçiler bir türlü kadroya alınmamışlardır. Geçici ve mevsimlik işçiler çalışamadıkları dönemde iş bulamamaktadır, çalışmadıkları aylarda işsizlik ödeneği de verilmeyen bu arkadaşlarımız ailelerini nasıl geçindirirler hiç düşünülüyor mu?

Aslında, geçici ve mevsimlik işçilerin çoğu kamunun asil işlerinde çalışmaktadır. Şu garipliğe bakın ki kamu kurumları bu işçileri çalıştırmadıkları dönemde personel ihtiyacını taşeron işçilerle ve İŞKUR elemanlarıyla gidermektedir. Geçici ve mevsimlik işçilerin daimî çalıştırılmaları hâlinde bir taraftan hizmet alımı ihalesine gidilmesine ihtiyaç kalmayacak, bir taraftan da kadro sorunu çözüleceği için iş yerlerindeki verim artacaktır. Yıllardır başarılı olarak çalışan, bilgi, beceri ve deneyimleriyle iş yerine faydalı olan bu işçilerin daimî çalışmaları mutlaka sağlanmalıdır.

30 Mayıs 2015 tarihinde dönemin Başbakan ve Çalışma Bakanı, işçilerin huzurunda geçici işçilerin çalışma sınırının kalkacağını müjdelemiştir. Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü’nün 9’uncu maddesine de bu amaçla hüküm konulmuştur. Bu konunun Parlamentoya sunulacağı ve hızlı bir şekilde yasalaştırılacağı açıklanmıştır. Seçimler öncesi müjde verilmiş, söz verilmiş ama seçimler geçince geçici işçiler görmezden gelinmiştir. Geçici ve mevsimlik işçiler sürekli arıyor, “Bizi unuttular.” diye dert yanıyor ve hayal kırıklığına uğradıklarını söylüyorlar. Hükûmeti geçici ve mevsimlik işçilere verdiği sözün arkasında durmaya davet ediyorum.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Ayşe Gülsün Bilgehan konuşacaklardır.

Buyurun Sayın Bilgehan. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA AYŞE GÜLSÜN BİLGEHAN (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, sizleri saygıyla selamlıyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisi iktidar döneminin Türkiye Büyük Millet Meclisinde 15’inci bütçe görüşmelerini yapıyoruz. Hiçbir zaman bu koşullarda bütçe tartışılmadı. 2002’de partiyi iktidara getiren milletvekillerinin artık pek azı bu sıralarda, Sayın Ilıcalı’yı karşımda görüyorum.

Bugün Genel Kurulda olmayan 22’nci Dönem iktidar milletvekillerinin ne düşündüğünü gerçekten merak ediyorum. Aralarından bazılarının ülkenin içine getirildiği bu durumdan kaygılı ve üzgün olduklarını biliyorum. Herhâlde hedefleri bu değildi. Geçen yıl terör saldırılarında 300’den fazla kurban veren Türkiye, dünyada terörizmden en çok zarar gören ülkeler arasında. Yerimiz bazı Orta Doğu ve Afrika devletleri grubunda. İstanbul Beşiktaş’taki İnönü Stadı’nın yakınlarında hain saldırının olduğu gece Mısır, Somali, Nijerya ve Yemen’de de katliamlar yaşandı. Nijerya’da Boko Haram’ın şüpheli göründüğü saldırıda intihar eylemcileri 7 ve 8 yaşlarında iki kız çocuğuydu. Bizim yüreğimiz ise “Babam neden o kutunun içinde?” diye soran şehidin küçük çocuğu için parçalandı. Hayatını kaybeden gençlerin bir bölümü atanamadığı için Çevik Kuvvete katılan öğretmenlerdi yani bu şu demek: Belki güvenlik konusunda eğitimleri bile yoktu.

Doğrusu, kimse kendini, çocuklarını artık güven içinde hissetmiyor. Her gün çeşitli saldırı ihtimalleri gündeme getiriliyor ve ne kadar korkunçtur ki bazıları gerçekleşiyor. Evet, terör, dünyanın başındaki en büyük dert ama çağdaş ülkelerde, bazı ülkelerde vatandaşların gördüğü zararların sorumluları aranıyor ve gereğini yapıyorlar.

Nasıl bu hâle geldik? Bütün İslam dünyası içinde Avrupa Birliğine girme şansı bulunan tek ülkeydik. Bugün bırakın adaylık sürecini, zaten müzakereler son on yılda donmuştu, 60 ülkenin yararlandığı serbest dolaşımdan dahi mahrumuz. Daha da ötesi, 1949’dan beri kurucu üyesi olduğumuz ve insan hakları ile demokrasinin kalesi olarak bilinen Avrupa Konseyinde bile on yıl öncesine göre itibar kaybına uğradık. Oysa Avrupa kurumları, Adalet ve Kalkınma Partisinin Türkiye’deki atılımlarını ne kadar çok desteklemişlerdi; reform paketleri, işkenceye sıfır tolerans, DGM’lerin kaldırılması, OHAL’in sona ermesi, Ceza Kanunu, Medeni Kanun’da değişiklikler. Gerçi o zaman da laikliğin ve cumhuriyet değerlerinin aşındırılmasından endişe edenlerde bir gizli gündem kuşkusu vardı ama en önemlisi, arkadaşlar, darbeler dönemi kapanmıştı. 15 Temmuzda dehşetle gördük ki cumhuriyetin artık hayatta olmayan kurucularıyla uğraşırken ülkenin bugünkü yöneticileri en yakınındakilerin ihanetine uğramışlar. Cumhuriyetin bütün kurumları, başta Türk Silahlı Kuvvetleri, bakanlıklar, yargı, üniversiteler yıllardır bir gizli örgütün varlığından kaygı duyanların uyarılarına rağmen işgal altına alınmıştır. Geçenlerde Dışişleri Bakanı Sayın Çavuşoğlu Avrupa Konseyinde kendi Bakanlığında 500’ten fazla çalışanın FETÖ şüphelisi olarak açığa alındığını açıkladı. Dışişleri gibi önemli bir bakanlığın bu hâle gelmesine orada bulunanlar hayret ettiler. E, böyle olunca tabii dış politikada hata üstüne hata yapılması olağandır.

Değerli arkadaşlar, Orta Doğu’da hem İsrail hem de Filistin’le görüşebilen, sözü dinlenen, saygın bir ülkeydik. Cumhuriyetin kurulmasıyla bir zamanlar egemenliğimiz altındaki ülkelere kendi kaderlerini tayin etmek için başarılar dilemiştik. Bu yolda egemenliğini Kurtuluş Savaşı’yla kazanan Türkiye bölgede model ülke konumundaydı. Komşularımızın içişlerine karışmıyorduk, yayılmacı emeller beslemiyorduk. Birinci Dünya Savaşı’ndaki macera heveslilerinin yıkıcı sonuçlarını Sevr’i silerek Lozan’da temizleyebilmiştik. Aynen bu sözleri bugün Sayın Cumhurbaşkanı söyledi. Ne güzel. Evet, Lozan her şeyden önce bir barış anlaşmasıydı. Hedefimiz yurtta barış dünyada barıştı ve son yıllara kadar bu çizgiden sapmamıştık. Oysa son yıllarda bir onunla, bir bununla kavga edip sonra barışıyoruz. Olan bu değişken politikanın kurbanı olan vatandaşlarımıza oluyor. Rusya krizinin faturası 10 milyar dolar. Evet, bir zamanlar ekonomide yapısal ve kurumsal düzenlemelerle büyüme hızımız yüzde 6’ya çıkmıştı. Müteahhitlerimiz, Türk Hava Yolları gibi kuruluşlarımız hatta dizi filmlerimiz dünyadaki en iyi temsilcilerimiz olmuştu. Ekonomideki gerilemeyi arkadaşlarımız rakamlarla ortaya koydular. Ama böyle önemli bir alanda bile yetkililerin açıklamaları hayret vericidir.

Türkiye İstatistik Kurumu Başkan Vekili büyüme verileriyle ilgili yeni hesaplamada uluslararası standartlarda bir çalışma yaptıklarını belirtirken Avrupa İstatistik Kurumu EUROSTAT’la teknik düzeyde yakın ilişkilerinin kanıtı olarak EUROSTAT uzmanlarının bizden kız aldığını söylemiş. Yani bunun bir bilimsel açıklaması var mı bilemiyorum. Ayrıca bence pek iyi bir haber de değil, “Çalışan Annelerin Bin Günü” araştırmasına göre, Türkiye’de çalışan her 4 kadından 1’i evlendikten ve çocuk sahibi olduktan sonra işten ayrılıyor.

Kadın istihdamı son yıllarda artış gösterse de hâlâ yüzde 30 civarında, AB ortalaması yüzde 66. OECD ülkelerinin arasında sonuncuyuz.

Geçenlerde kıl payıyla atlattığımız utanç önergesi eğer CHP milletvekilleri olmasaydı gece yarısı geçecekti.

Bütçe görüşmeleri sırasında Bakanlar Kurulu ve bürokratların arasında neredeyse hiç kadın olmaması gerçeği zaten yansıtıyor.

Değerli milletvekilleri, gönül isterdi ki, herhangi bir parlamenter sistemde olduğu gibi, burada sorunlarımızı tartışalım ve çözüm bulalım. Bütçenin son gününde muhalefet milletvekillerinin haklı eleştirilerinin dikkate alındığını gördük mü? Oysa cumhuriyet tarihinde bazı bakanlık bütçelerinin Meclisteki milletvekilleri tarafından reddedildiği olmuştu. Bakın, özellikle arkadaşlarımız ülkenin geldiği eğitim düzeyi konusunda kaygılarını gündeme getirdiler. PISA sonuçları açıklandığında Avrupa Konseyi toplantısı için Paris’teydim. Fransa OECD ortalamasını ancak tutturduğu için iktidar da, muhalefet de sistemi sorguladı. Mardin’de, yıllar öncesinde ilköğretim ve lise eğitimi gören bir Aziz Sancar’ın en önemli bilim ödüllerinden Nobel’i kazanması dün ile bugünü kıyaslamak için iyi bir örnek değil midir? Bugün çocuklarımızın mahallelerindeki okullara gitme olanağı kalmadı. 4+4+4’ü ikinci yarıda terk eden ve açık eğitime yönlendirilen yüz binlerce öğrenci var.

Gelelim demokrasinin dördüncü gücü basın özgürlüğüne: Son yayınlanan uluslararası medya izleme kuruluşlarına göre Türkiye dünyada en çok gazetecinin hapiste olduğu ülke. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesi ifade özgürlüğü ve gazetecilerin haklarını belirlemiş. Birinci bölümde, halkı bilgilendirme görevi ve gazetecilerin her türlü baskıdan korunması gerektiği yazıyor. Ama ikinci bölümde gazetecilerin sorumlulukları ve sınırları da vurgulanıyor. Bu konuda en önemli nokta gerçeği yazmak. AİHM içtihatlarına göre, özellikle siyasetçilerin başka kişilere göre eleştiriye daha hoşgörülü olmaları, kendilerini rahatsız eden haberlerin de ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu kabul etmeleri gerekiyor. Bu arada, Avrupa Konseyi ülkelerinin pek çoğunda gazetecilik en tehlikeli mesleklerden görülüyor. Bazı ülkelerde muhalif gazeteciler doğrudan öldürülüyor, çatışma alanlarında hedef oluyor, iş güvenliği yok, otosansür son derece yaygın. Terörle mücadele konusunda da basının rolü önemli ama halkın haber alma özgürlüğünün kısıtlanmaması gerekiyor, hele yolsuzluk mücadelesinde gazetecilerin engellenmesi kabul edilemez.

Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu (GRECO) Türkiye değerlendirme raporlarında, ifade edilen aksaklıkların düzeltilmesi gerektiğini vurguladı. GRECO, özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, yargıç ve savcılar konusunda etik ilkeler, davranış kuralları oluşturulması, hukuk dışı faaliyetlerin engellenmesi, mal ve gelir beyanlarında bulunulması gibi konulara işaret ediyor.

Tabii, bizdeki esas sorun yargı bağımsızlığı konusundadır. Bir hukuk devleti miyiz değil miyiz? Bundan birkaç yıl önce başka gazeteciler ve milletvekilleri hapisteydi, yıllarca özgürlüklerinden mahrum kalan bu kişilerden “Yanlışlık yapıldı.” diye özür dilendi; bugünkü uygulamaların ileride nasıl değerlendirileceğini de bilmiyoruz.

Değerli arkadaşlar, sonuç olarak, hepimiz bu ülkede kardeşçe yaşamının yollarını bulmalıyız. Bugünkü teröre karşı liderler buluşmasının olumlu sonuç vermesini diliyor, saygılar sunuyorum.

En son konuşmacıydım, iyi akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

İyi geceler, iyi akşamlar.

Sayın milletvekilleri, 8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 8’inci madde kabul edilmiştir.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 01.12

DOKUZUNCU OTURUM

Açılma Saati: 01.16

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU (İzmir)

----0----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40’ıncı Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.

2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Gündemimizde başka bir iş bulunmadığından, programa göre 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın oylanmamış maddeleri ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın maddelerini görüşerek oylamalarını yapmak için, 15 Aralık 2016 Perşembe günü saat 11.00’de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Teşekkür ediyorum, iyi geceler diliyorum.

Kapanma Saati: 01.17



(x) 433, 434 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 05.12.2016 tarihli 31’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.

(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.