TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
39’uncu Birleşim
13 Aralık 2016 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, 10 Aralık’ta İstanbul Beşiktaş’ta gerçekleştirilen katliamı ve Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel ile Siirt Milletvekili Besime Konca’nın tartaklanarak gözaltına alınmasını kınadığına ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, Siirt Milletvekili Besime Konca’nın adli kontrol talebiyle serbest bırakıldığına ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, Meclis Başkanlığına sunulan Anayasa değişiklik teklifiyle ilgili yapılan işlemlere ve sürece ve bu aşamada teklifte herhangi bir değişiklik olmadığına dair Başkanlık tarafından iletilen bilgiye ilişkin konuşması
4.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, HDP Grup Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel ile Siirt Milletvekili Besime Konca’nın tutuklanmalarını kınadığına ve halkın iradesiyle seçilen temsilcilerin yerinin Parlamento olduğuna ilişkin konuşması
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 433)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 434)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI
1) Ekonomi Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU BAŞKANLIĞI
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ
1) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
1) Devlet Personel Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Personel Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI
1) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Orman Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ
1) Türkiye Su Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy’un, İstanbul Milletvekili Garo Paylan’ın Enver Paşa ve Talat Paşa’yı “faşist” olarak anmasını kınadığına ilişkin açıklaması
2.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul Başakşehir Osmangazi İlköğretim Okulunda Öğretmen Aydın Erekmen’in öğrencilerine yönelik tutumuyla ilgili herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığı ve Adalet ve Kalkınma Partisinin Meclis Başkanlığına sunduğu Anayasa değişikliği teklifinde herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığı konularında bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
4.- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun, İstanbul Başakşehir Osmangazi İlköğretim Okulunda Öğretmen Aydın Erekmen’in açığa alındığına ve hakkında soruşturma başlatıldığına ilişkin açıklaması
5.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, İstanbul’daki patlamayı gerçekleştiren canlı bombaya ait olduğu iddia edilen bir fotoğrafın sosyal medyada paylaşıldığına ve bu fotoğrafın nasıl çekildiği, bir istihbarat zafiyeti olup olmadığı konularında bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
6.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Özel, Adalet ve Kalkınma Partisinin 316 milletvekiliyle vermiş olduğu Anayasa değişiklik teklifi ile kamuoyuyla paylaşılan teklif arasında bir fark olduğuna ilişkin açıklaması
7.- Antalya Milletvekili Mehmet Günal’ın, Halep’te çatışmaların devam ettiğine, bu konuda bir an önce duyarlılık yaratılmasını ve Hükûmetin gerekli girişimlerde bulunmasını temenni ettiğine ilişkin açıklaması
8.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Akyürek’in 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
9.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Akyürek’in, Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
10.- İzmir Milletvekili Zeynep Altıok’un, yaptığı sosyal medya paylaşımıyla Alevileri hedef gösteren, ülkenin barışına kasteden akademisyen Abdülkadir Şen hakkında herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
11.- Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin, provokatif yaklaşımlarla ilgili gereğinin yapılması gerektiğine ve ihanetlerden kurtulmak kaydıyla olağanüstü hâlin sürdürülmemesi gerektiğini tekrar teyit ettiğine ilişkin açıklaması
12.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel ile Siirt Milletvekili Besime Konca hakkında tutuklama kararı verildiğine, şu anda bir darbe hukuku uygulandığına ve hiçbir söze cevap vermeyerek bu durumu protesto ettiklerine ilişkin açıklaması
13.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, HDP Grup Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel’in tutuklanmasına, milletvekillerinin tutuklu olarak yargılanmalarını doğru bulmadıklarına ve OHAL varken, bir partinin tüm seçilmiş milletvekilleri tutuklanma tehdidiyle karşı karşıyayken Anayasa görüşmenin doğru bir yaklaşım olmadığına ilişkin açıklaması
14.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, Anayasa değişikliği teklifini imzalayan 316 milletvekilinin iradesini küçümseyen ifadeleri kabul etmediklerine, dokunulmazlıklar kaldırılarak Parlamentonun üzerine düşeni yaptığına ve bundan sonrasının emniyetin, yargının görevi olduğuna ve yargıya güvenmek gerektiğine ilişkin açıklaması
15.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
16.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
17.- İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya’nın, sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
18.- Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak’ın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
19.- Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor’un, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
20.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Türkiye’deki tüm aydınları, havuz medyasının gazetecileri, bilim insanlarını hedef gösteren çirkin ağızları kınamaya davet ettiğine ilişkin açıklaması
21.- İstanbul Milletvekili Gülay Yedekci’nin, son beş yılda çok fazla ormanlık alanın kaybedildiğine ve ormanları kesip yerine fidan dikerek aynı floranın oluşturulamayacağına ilişkin açıklaması
22.- Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun, İstanbul Milletvekili Gülay Yedekci’nin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
23.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, çeşitli illerde HDP il binalarına saldırı düzenlendiğine, parti yöneticilerine yönelik işkence olduğuna dair haberler aldıklarına ve düşüncelerine katılmasalar da Hüsnü Mahalli’nin evine baskın yapılarak gözaltına alınmasını kınadıklarına ilişkin açıklaması
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan ile Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptıkları konuşmaları sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
5.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, Çanakkale Milletvekili Bülent Öz’ün 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
6.- Çanakkale Milletvekili Bülent Öz’ün, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
7.- İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya’nın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
8.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
9.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
10.- İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ün, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi’nin, iade edilen bir soru önergesine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet Aydın’ın cevabı (7/9517)
13 Aralık 2016 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.09
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Özcan PURÇU (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39’uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, 10 Aralık’ta İstanbul Beşiktaş’ta gerçekleştirilen katliamı ve Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel ile Siirt Milletvekili Besime Konca’nın tartaklanarak gözaltına alınmasını kınadığına ilişkin konuşması
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce, üç gün önce yani 10 Aralık akşamı İstanbul Beşiktaş’ta gerçekleştirilen katliamı kınıyorum. Saldırıda yaşamını yitiren bütün vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yaralanan yurttaşlarımıza acil şifalar temenni ediyorum.
Barış, kardeşlik, demokrasi ve özgürlük umudumuzu hiçbir zaman yitirmememiz gerektiğini özellikle belirtmek istiyorum. Bu dönemi, bu süreci dayanışma ve diyalogla aşarak ülkeyi huzura ve refaha en kısa sürede çıkarmayı başarmalıyız diye temenni ediyorum.
Sayın milletvekilleri, ayrıca, dün akşam saatlerinde 2 milletvekilimizin, biri Grup Başkan Vekilimiz Diyarbakır Milletvekili Sayın Çağlar Demirel, bir diğeri, Kadın Meclisi Sözcümüz Siirt Milletvekili Sayın Besime Konca’nın tartaklanarak gözaltına alınmasını burada şiddetle, nefretle kınadığımı ifade etmek istiyorum.
Elbette ki milletvekillerinin yerinin cezaevi olmadığını, onların halkın iradesiyle seçilen birer milletvekili olarak Parlamento çatısı altında siyasi faaliyetlerini yürütmeleri gerektiğini özellikle belirtmek istiyorum. Milletvekillerinin yeri cezaevi değildir, milletvekillerinin yeri Parlamentodur, yasama faaliyetlerini yürütmek adına seçilmişlerdir.
Dolayısıyla, başta daha önce tutuklanan 10 milletvekili olmak üzere, dün akşam da 2 milletvekilinin gözaltına alınarak şu anda emniyette tutulmalarını bir kez daha kınadığımı ve en kısa süre içerisinde bu 12 milletvekilinin serbest kalarak bu çatı altında faaliyetleri yürütmesi gerektiğini belirterek gündeme geçiyorum sayın milletvekilleri.
Gündeme göre 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.
Program uyarınca bugün sekizinci turdaki görüşmeleri yapacağız.
Sekizinci turda, Ekonomi Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Mesleki Yeterlilik Kurumu, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü, Devlet Personel Başkanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve Türkiye Su Enstitüsünün bütçe ve kesin hesapları yer almaktadır.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 433) (x)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (x)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI
1) Ekonomi Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU BAŞKANLIĞI
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ
1) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
1) Devlet Personel Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Personel Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI
1) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Orman Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ
1) Türkiye Su Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Bilindiği üzere, turda yer alan bütçelerle ilgili soru sormak isteyen milletvekillerinin sisteme girmeleri gerekmektedir.
Sekizinci turda grupları ve şahısları adına söz isteyen sayın üyelerin isimlerini okuyacağım.
Gruplar adına:
İlk grup Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Ağrı Milletvekili Dirayet Taşdemir, Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım, İstanbul Milletvekili Garo Paylan, Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman, Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, Batman Milletvekili Saadet Becerekli, İzmir Milletvekili Müslüm Doğan, Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor, İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu, Adana Milletvekili Muharrem Varlı.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm, Çanakkale Milletvekili Bülent Öz, Isparta Milletvekili İrfan Bakır, Edirne Milletvekili Erdin Bircan, Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili Erdoğan Özegen, Gaziantep Milletvekili Abdullah Nejat Koçer, Çorum Milletvekili Salim Uslu, Rize Milletvekili Hikmet Ayar, Ankara Milletvekili Jülide Sarıeroğlu, Ankara Milletvekili Nevzat Ceylan, Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Kaçar, Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu, Antalya Milletvekili İbrahim Aydın, Kırıkkale Milletvekili Abdullah Öztürk, Sakarya Milletvekili Recep Uncuoğlu, Kastamonu Milletvekili Metin Çelik, Düzce Milletvekili Fevai Arslan, Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Akyürek, Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın ve Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz konuşacaklardır.
Şahıslar adına, lehte olmak üzere Iğdır Milletvekili Nurettin Aras, daha sonra Hükûmet temsilcileri konuştuktan sonra aleyhte olmak üzere, şahsı adına Bursa Milletvekili Erkan Aydın konuşacaktır.
Şimdi sırasıyla Halkların Demokratik Partisi Grubu adına yapılacak olan konuşmalardan başlıyoruz.
İlk konuşmacı Ağrı Milletvekili Sayın Dirayet Taşdemir.
Buyurunuz Sayın Taşdemir.
Süreniz on dakika.
HDP GRUBU ADINA DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında 7 Hazirandan beri partimize, demokratik siyasete bir tasfiye konsepti devrededir. Bu konseptin bir ayağı da 4 Kasımda eş genel başkanlarımıza, 10 vekilimize yönelik gerçekleştirildi. Bir önceki gece de yine farklı illerde eş zamanlı olarak parti binalarımız basıldı, kapıları kırıldı. Bugüne kadar -son aldığımız rakam- 400’e yakın yöneticimiz, içerisinde eş başkanlarımızın da olduğu arkadaşımız gözaltına alındı. Dün gece biz burada, Genel Kurulda aslında çok şey ifade ettik, birçok politikanın, alınan birçok kararın nasıl alındığını, neye hizmet ettiğini çokça ifade ettik. Dün -Genel Kuruldan çıkarken- Grup Başkan Vekilimiz Çağlar Demirel, Kadın Meclis Sözcümüz Besime Konca’yla birlikte Meclisten çıkarken araçlarımızın önü kesildi, içerisinde yüzü kapalı, maskeli polislerin de olduğu bir grup resmen araçlarımızın üzerine atlayarak araçlarımızı durdurdu. Grup Başkan Vekilimizi ve Kadın Meclis Sözcümüzü araçtan zorla indirerek gözaltına aldılar. Arkadaşlarımızı apar topar aynı gece birini yani Grup Başkan Vekilimiz Çağlar Demirel’i Diyarbakır’a, Kadın Meclis Sözcümüz Besime Konca’yı da Batman’a götürdüler. Biz bu işleyişin nasıl olduğunu, bu kararların nasıl verildiğini dün gece burada çokça ifade ettik, ben bir daha tekrar etmeyeceğim. Ama, şunu ifade etmek isterim ki: 1994’ten bugüne yirmi iki yıl geçti, değişen tek şey, demokratik siyasete, milletvekillerimize karşı değişen tek şey nedir biliyor musunuz? 1994’te arkadaşlarımız Meclis içerisinde gözaltına alındılar, yirmi iki yıl sonra ise arkadaşlarımız Meclisten çıkarken gözaltına alındılar, tek fark budur. Onun için de ben çokça şey söylemeyeceğim çünkü biz demokratik siyaset adına çok şey söyledik duymayan kulaklara. Onun için bugün sözün bittiği yerdeyiz.
Ben tekrardan sizleri saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Taşdemir.
İkinci konuşmacı Muş Milletvekili Sayın Ahmet Yıldırım.
HDP GRUBU ADINA AHMET YILDIRIM (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bizim açımızdan bütçe kapanmıştır, bizim açımızdan bu Parlamentoda sözün bittiği yerdeyiz çünkü duyguda ve düşüncede bölünmüşlüğü yaşayan toplumsal bir gerçeklik, artık fiziki olarak iktidar tarafından bölünmeye doğru götürülmektedir. Bu Parlamento 80 milyon insanın iradesinin tecelligâhı olmaktan siyasi iktidar tarafından çıkarılmıştır. Bu temelde bakıldığında, başta partimizin bütün partilerden önce kınadığı her olayın açığa çıkardığı hassasiyetlerin bizim partimize karşı kullanma gerekçesi yapılmasını bizim kabul etmemiz mümkün değildir.
Yine ifade etmeliyiz ki kamu vicdanının yaralanma biçimlerinin ülkeyi farklılaştırdığı ve toplumda herkesin aynı şeye üzülmediği, herkesin aynı şeye sevinmediği iktidar tarafından sunulan bir zeminle bir toplumsal gerçekliğe doğru sürüklenmekteyiz. Yaşanan acıların 80 milyon insanın acısı olması iktidar tarafından engellenmektedir. Özellikle, yaptığımız üzüntü belirtme, kınama gerçeklikleri görmezden gelinerek bunların siyasi iktidarın ve onun yürütme üyeleri tarafından intikam gibi söylemlerin yani bir hükûmet olma, devlet olma gerçekliğine yakışmayan söylemlerin oklarının tümüyle bir partiye yöneltilmesi ve bu partinin daha dünden itibaren il, ilçe teşkilatlarının silahlı saldırılılara uğraması, bir düğmeye basılmış gibi intikam sözcüğünden sonra, aynı gece içerisinde 297 il, ilçe yöneticisinin, il ve ilçe eş başkanlarının gözaltına alınması bir talimat dışında başka bir şeyle açıklanamaz.
Bu temelde şunu ifade etmek isteriz ki isteyen istediği bütçeyi konuşabilir. Bizim açımızdan bu bütçe bu halkın bütçesi değildir; bizim açımızdan, yoksulun, emekçinin, işsizin, kadının, çevrenin dostu olan bir bütçe değildir; olsa olsa bir savaş bütçesidir, olsa olsa aklıselimi yitirmiş olan bir hükûmetin bütçesi olabilir. Bu temelde, bizim özellikle 2 vekilimizin daha gözaltına alınmış olması ve şu dakikalarda birinin tutuklanmaya sevk edilmiş olması, bu Parlamentoda iktidar vekillerinin ve siyasi iktidarın millet iradesine duyduğu saygının düzeyini göstermektedir. Buradan hareketle isteyen istediği bütçeyi hazırlayabilir ama unutulmamalıdır ki bir sonuç olarak ortaya çıkmış olan hassasiyetler ve fotoğraf kullanma biçimimiz bile eğer birileri tarafından bir kışkırtma gerekçesi yapılıyorsa, bizim açımızdan da gerçek sebeplerin gözden kaçırıldığını, yürütülen tartışmaların akan kanın ve ölümlerin durmasına değil, onları kışkırtmaya dönük olan bir dil ve politika olduğunu ifade etmek isterim.
Değerli milletvekilleri, son olarak şunu söyleyeyim: Son üç gündür siyasi iktidarın, Başbakanın, İçişleri Bakanının, Cumhurbaşkanının kullandığı bu savaş dilini, çatışma dilini, biz, otuz yıldır 6 Cumhurbaşkanı değiştirerek, 14 Başbakan değiştirerek, 15 Meclis Başkanı değiştirerek, 29 İçişleri Bakanı ve 11 Genelkurmay Başkanı değiştirerek ve hepsinden de aynı söylemleri duyarak bu sorunun anakronik hâle gelmesinin hazin bir durumunu yaşıyoruz. Eğer çözülmüş olsaydı sizden daha sivri dili, sizden daha şahin dili kullananlar bugüne kadar bu dille, bu akılla, bu ferasetle, daha doğrusu akıldan ve ferasetten yoksunlukla bu işi çözmüş olurdu diyorum, bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Üçüncü konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Garo Paylan.
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Grup Başkan Vekilimiz Sevgili Çağlar Demirel’in ve Milletvekilimiz Besime Konca’nın gözaltına alınmasını nefretle kınıyorum.
Evet, sözün bittiği yerdeyiz arkadaşlar. Demokratik siyasette ısrar eden Halkların Demokratik Partisinin il, ilçe yöneticilerini büyük oranda tutukladınız; milletvekillerini tutukladınız ve tutuklamaya devam ediyorsunuz; eş başkanlarını tutukladınız ancak biz, son neferimize kadar “demokratik siyaset” demeye, “barış siyaseti” demeye devam edeceğiz. Siz çözüm üretemedikçe HDP’ye saldırıyorsunuz ancak uyguladığınız sistemin adı, arkadaşlar, siyaset biliminde bellidir. Uyguladığınız sistemin adı faşizmdir; Hitler faşizmidir, Mussolini faşizmidir, Talat ve Enver Paşa faşizmidir.
ALİ ERCOŞKUN (Bolu) – HDP faşizmi…
RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Enver Paşa faşist değildir sayın Hatip, Enver Paşa faşist değildir; sözünü geri al.
GARO PAYLAN (Devamla) – Bu yolda devam ettiğiniz sürece ülkemiz açık bir cezaevine doğru yürüyecektir arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, Sevgili Mardin Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Türk cezaevinden şu mesajı göndermişti: “Eğer ki bu ülkeye barış gelecekse beni Taksim Meydanı’nda asın.” demişti. Ben de buradan söylüyorum, eğer ki bu ülkeye barış gelecekse şu Meclis bahçesine darağaçlarını kurun, hepimizi burada asın.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ne alakası var ya?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Seni kim ciddiye alır be?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Değmez sana be!
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Paylan.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Sayın Başkan, ben…
BAŞKAN – Iğdır Milletvekili Sayın Mehmet Emin Adıyaman.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Başkanım, ben 60’a göre bir söz istiyorum, sisteme giremedim
BAŞKAN – Konuşmacıyı çağırdım kürsüye Sayın Ersoy, daha sonra sizi dinleyeyim.
HDP GRUBU ADINA MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) – Sayın Başkan, hukukun üstünlüğünün, yargı bağımsızlığının ve yasama faaliyetlerinin yok edildiği, her yetki ve gücün tek elde toplandığı bu yasama döneminde barış adına çok şey konuştuk, çok şey anlatmaya çalıştık ama maalesef, ülkemizin en önemli sorunu olan Kürt sorununun çözümünde, demokratik, barışçıl çözümünde bir adım ilerleyemedik. Bu Parlamentoda gözler kör, kulaklar sağır, diller âdeta lâl gibidir. Dolayısıyla, bu aşamadan sonra aynı sözleri daha fazlasıyla söylesek bile bir anlam ifade etmeyeceğinden bütçe görüşmelerine ilişkin konularda konuşmayı çok anlamlı bulmuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Adıyaman.
Sayın Ersoy, açıyorum mikrofonunuzu.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy’un, İstanbul Milletvekili Garo Paylan’ın Enver Paşa ve Talat Paşa’yı “faşist” olarak anmasını kınadığına ilişkin açıklaması
RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Değerli milletvekilleri, kürsüden, Enver Paşa’nın, Talat Paşa’nın adının “faşist” olarak anılmasını kınıyorum. Türkiye Cumhuriyeti devletinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kurulduğu gerçeğinden hareket edersek Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşunun, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşunun hakiki kahramanlarından olan ve Türk devletinin vereceği millî mücadelenin zeminini hazırlayan Enver Paşa’yı, Talat Paşa’yı, Cemal Paşa’yı ve dahi, onların arkadaşları Mustafa Kemal’i saygıyla anıyor, birliğimizin, beraberliğimizin teminatı olan bu Mecliste onların adının her zaman saygıyla anılmasını istiyorum.
Saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 11.27
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Özcan PURÇU (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39’uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 434) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Personel Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Personel Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına beşinci konuşmacı Kars Milletvekili Sayın Ayhan Bilgen.
Buyurun Sayın Bilgen.
HDP GRUBU ADINA AYHAN BİLGEN (Kars) – Dün akşam Besime Konca ile birlikte alınan Grup Başkan Vekilimizle ilgili yakalama kararı dava dosyasında henüz imzalı ve onaylı değil. Yani onaylanmamış, mahkeme başkanı tarafından imzalanmamış bir kararla dün önce gözaltı yapıldı, muhtemelen bugün yarın da bir şekilde karar onaylanır. Her şeyin ne kadar bağımsız yargıya ve hukuka uygun seyrettiğini bu ifade etmeye yetiyor.
Değerli arkadaşlar, kim, hangi partide, hangi hesapla insan ölümünden siyasi medet umuyorsa, koltuk koruma derdine düşüyorsa, siyasi hesap yapıyorsa Allah belasını versin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Amin.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – “Amin!” Bak, yüksek sesle söylüyoruz.
AYHAN BİLGEN (Devamla) – Kim ölümler karşısında sessiz kalıyorsa, ölümlere çare olacak girişimlerde bulunmuyor, sorumluluk üstlenmiyorsa Allah belasını versin. (AK PARTİ sıralarından “Amin!” sesleri)
AYHAN BİLGEN (Devamla) – Hep birlikte “amin” deyin arkadaşlar, deyin.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Devam et, PKK terör örgütüyle arasına mesafe koymayanların da aynı şekilde Allah belasını versin. Amin! Bunu da biz diyoruz.
(AK PARTİ sıralarından “Amin!” sesleri)
AYHAN BİLGEN (Devamla) – Evet, bugün biz bu koltuklarda oturuyoruz ama geçmişte de bu çatıların altında bulunup suikaste uğrayan milletvekilleri var, başbakanlar idam edildi, Bugün Bakanlar Kurulunda arkadaşlarımız oturuyor, siz bu sıralarda, biz bu sıralardayız, yarın hiçbirimiz bu sıralarda olmayabiliriz, on gün sonra başka bir Hükûmet kurulabilir.
MEHMET DEMİR (Kırıkkale) – Ama Türkiye kalır de, Türkiye, Türkiye.
AYHAN BİLGEN (Devamla) – Birtakım milletvekilleri “byLock”tan tutuklanabilir, gözaltına alınabilir, herkes kendini, kendi pozisyonu zaten biliyor. Tarih herkesi hak ettiği, layık olduğu yere yazacak ve toplumlar da layık olduğu şekilde yönetilecek.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Seni de yazacak, hadi…
MUHAMMET BALTA (Trabzon ) – Otur aşağı, otur!
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bilgen.
Sayın milletvekilleri, lütfen, laf atmayın.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Ne demek ya!
BAŞKAN – Atmayın. Nasıl “Ne demek!”
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Saadet Becerekli.
HDP GRUBU ADINA SAADET BECEREKLİ (Batman) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben de bugün günlerdir tartışılan bütçeyle ilgili burada görüşlerimizi ifade edecektim ama ne yazık ki dün hem Genel Kurulda yaşanan gelişmeler hem sonrasında Grup Başkan Vekilimiz Çağlar Demirel’in ve kadın sözcümüz Besime Konca’nın usulsüz ve hukuksuz bir biçimde gözaltına alınmasından sonra gelişmeler bize göstermiştir ki burada söylediğimiz olumlu da olsa hiçbir sözün sizin gözünüzde bir anlam ifade etmediği, bir hükmü olmadığıdır. Bu nedenle bugün burada bütçeyle ilgili görüşlerimi de ifade etmeyi düşünmüyorum çünkü sizlere bir anlam ifade etmeyeceğini artık çok açık biliyorum. Ama şunu söylemek istiyorum: Bugün içinden geçtiğimiz süreç, yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin köklerini çok ciddi biçimde sarsıyor.
Bu olumsuz gidişata hep birlikte dur diyebilmek için hâlâ zamanımız var, bunu hep birlikte yapabiliriz. Kendimiz için değilse bile Türkiye'nin bütünlüğü, birlik beraberliği ve çocuklarımızın geleceği için bu yanlış gidişata hep birlikte dur demek hepimizin vicdani sorumluluğudur diye söylemek istiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Becerekli.
Sayın milletvekilleri, kürsüde, tutuklu milletvekillerinin resimleri var. Konuşmalar yapılınca, canlı, Meclis TV sanırım yeniden bir yakım çekim yapmaya başlamış. Bu durumun düzeltilmesi gerektiğini özellikle buradan belirtmek istiyorum ve birazdan ara verdiğim zaman Sayın Meclis Başkanıyla bu konuyu konuşacağımı özellikle belirtmek istiyorum değerli arkadaşlar. Bunu daha önce de konuşmuştuk. Birkaç gün önce, yine, Meclis TV’nin, böylesi bir tutum içerisine girerek, yakın çekim yaparak tutuklu milletvekillerinin resimlerini engellediğini iletmişti arkadaşlar ve Meclis Başkanıyla görüşmeler yapılmıştı ve durum düzeltilmişti. Yine aynı hassasiyetin gösterilmesi gerektiğini özellikle belirtmek istiyorum ve Sayın Meclis Başkanı şu anda izliyorsa eğer duruma müdahale etmesi gerektiğini belirtiyorum. Ben de kendisiyle görüşeceğimi ifade etmek istiyorum.
İzmir Milletvekili Sayın Müslüm Doğan’ı davet ediyorum.
Buyurun Sayın Doğan.
HDP GRUBU ADINA MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…
MEHMET DEMİR (Kırıkkale) – Başının üstüne koy, başının üstüne.
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla) – Senden mi öğreneceğim ben ya? Terbiyeli ol!
MEHMET DEMİR (Kırıkkale) – Evet, benden öğreneceksin.
BAŞKAN – Sayın Doğan, laf atmayın lütfen, karşılıklı konuşmayın.
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla) – Sakin olun.
MEHMET DEMİR (Kırıkkale) – Sakinim.
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla) – Ülkenin bu koşullara dönmesinde ne çıkarımız var?
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Sizin var.
MEHMET DEMİR (Kırıkkale) – Sizin çıkarınız var.
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla) – Değerli milletvekilleri…
HİLMİ BİLGİN (Sivas) – 44 şehit var, 44 şehit var.
MEHMET DEMİR (Kırıkkale) – 44 şehidin hakkı var, hukuku var.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Milletin canı yanmış, ne çıkarından bahsediyorsun?
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla) – Bakın, değerli milletvekilleri, çok zor şartları birlikte yaşıyoruz.
MEHMET DEMİR (Kırıkkale) - Şartları siz bu hâle getirdiniz.
YUSUF BAŞER (Yozgat) – Yapan da sizsiniz.
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla) – Bu ülkenin bir an önce normal koşullara dönmesi lazım.
YUSUF BAŞER (Yozgat) – Özgürlükten bahsediyorsun, demokrasiden bahsediyorsun…
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla) – Bu sorunları birlikte aşacağız.
YUSUF BAŞER (Yozgat) – …44 insanı şehit ediyorsunuz, gıkımız çıkmayacak (!)
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla) – Hiç kimse, ama bakın hiç kimse… 12 Eylülleri yaşadı bu ülke, 12 Martları yaşadı, 28 Şubatları yaşadı. Ruh hâlimiz bozuk, katliamlar dizisine dönmüş bu ülke. Bu katliamları aşmamız…
YUSUF BAŞER (Yozgat) – Katliamı yapan sizsiniz ya.
ALİM TUNÇ (Uşak) – Arkasına bile saklanabilirsiniz.
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla) – …bu şiddet sarmalından bu ülkeyi kurtarmamız lazım. Hepimizin katkısı lazım.
Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
YUSUF BAŞER (Yozgat) – Sizin katkınız var, hiç kusura bakmayın.
HİLMİ BİLGİN (Sivas) – Müslüm Bey, TAK’ı kınadınız mı, yapanları kınadınız mı?
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Doğan.
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) – Hepsini kınıyoruz, kınıyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HİLMİ BİLGİN (Sivas) – Kınadınız mı? Oradan söyleyin o zaman. Söyleyin, “Yapanları kınıyoruz.” deyin, “PKK’yı kınıyoruz.” deyin.
ŞAHİN TİN (Denizli) – “PKK terör örgütüdür.” deyin.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) – Orada söyle.
HİLMİ BİLGİN (Sivas) – Öyle çıkıp demagoji yapmayın. 44 tane vatan evladı öldü.
ŞAHİN TİN (Denizli) – “PKK’yı lanetliyorum.” de.
MUHAMMET BALTA (Trabzon) – PKK’yı kınadığını orada söyle.
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) – Bakın, bu ülke…
BAŞKAN – Sayın Doğan… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 11.54
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 12.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Özcan PURÇU (İzmir)
----- 0 -----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39’uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Sayın Mehmet Ali Aslan.
Buyurun.
HDP GRUBU ADINA MEHMET ALİ ASLAN (Batman) – 6 milyon insanın iradesi öldürülmüştür ve aynı şekilde 6 milyonun ailesini de temsil eden yaklaşık 15 milyon nüfus vardır.
YUSUF BAŞER (Yozgat) – 81 milyon Türkiye.
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) – Bunu başarana da yazıklar olsun.
Dönemini aydınlatan, tarif eden bir büyük mütefekkirin sözünü naklediyorum, tam da bugünleri anlatıyormuş, sadece kendi dönemini değil: “Bazı hakikatlerde bir inkılap vardır. Ezdâd, zıtlar isimlerini değiştirip mübadele etmiştir. Zulme adalet, esarete hürriyet namı verilmiştir.”
ALİM TUNÇ (Uşak) – Tam da öyle.
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - Arkadaşlar uyardı söyleme diye ama Hazreti Yakup’un yakarışıyla ben de diyorum ki “..”(x) Ve şu anda zindanlarda haksız yere rehin tutulan seçilmişlerin şahsında bütün insanlarımızı saygı ve sevgiyle anıyorum. İnşallah, bugünler de gelip geçecektir; nasıl ki 12 Eylüller, nasıl ki 28 Şubatlar, 15 Temmuzlar, 20 Mayıslar, 4 Kasımlar geçmişse hiç şüphesiz bugünler de geçecektir. “…”(x) Her gelecek yakındır.
Teşekkür ediyorum.
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) – Teröristler hariç yalnız.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Aslan.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına son konuşmacı Adana milletvekili Sayın Meral Danış Beştaş.
NECİP KALKAN (İzmir) – Bu dayanamaz, on dakika konuşur.
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; merak etmeyin, on dakika konuşmayacağım arkadaşlar, en fazla bir dakika konuşacağım.
Değerli arkadaşlar, sadece elimdeki müzekkereleri paylaşmak için çıktım kürsüye. Demin, avukat arkadaşlardan istedim Grup Başkan Vekilimiz Çağlar Demirel hakkındaki kararın dayanaklarını. Kendisi şu anda Diyarbakır Emniyet Müdürlüğünde gözaltında tutuluyor. Avukat arkadaşlar görüşmüşler. Özetle, kendisi hakkında bir dava açılmış geçen ay, duruşması tensip zaptıyla… Merak eden milletvekili arkadaş varsa paylaşabilirim. Tensip zaptı -hukukçular bilir- duruşmaya hazırlık tutanağıdır. Burada, Ankara Ağır Ceza Mahkemesine ifadesinin tespiti için talimat yazılmasına ve duruşmasının 16 Şubat 2017 tarihine ertelenmesine karar verilmiş. Ama her ne olmuşsa, dün itibarıyla Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü bir yazı yazmış, yazı da şöyle… Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü 12/12 yani dün, gündüz saatlerinde demiş ki: “Kendisinin yurt dışına kaçacağı şüphesi vardır, bu nedenle acilen yakalama kararı verilmesini talep ediyoruz.” İl Emniyet Müdürlüğünün Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdiği yazıya istinaden hemen mahkeme toplanmış dün öğleden sonra ve -yani, burada imza yok tabii, onu en son söyleyeceğim- demiş ki: “Yurt dışına kaçacağı konusunda İl Emniyet Müdürlüğü bize yazı yazdı, bu ciddi bir şeydir, bu nedenle hakkında yakalama müzekkeresi düzenlenmesine…”
Yani, hukukta -ceza dosyalarını bilen avukatlar çok iyi bilirler- değil bir milletvekili hakkında, normal bir vatandaşla ilgili de yargılamada tensip zaptının değişikliği çok çok çok istisnai bir durumdur. Çok olağanüstü bir gelişme olur, hani, gerçekten, suçüstü yurt dışına çıkabilir, çıkarken tespit edilebilir, başka hazırlıklar, veriler olur öyle karar verilir. Buradan -dün karar, talimat verildi- bu kürsüden dün yine söyledim: Artık, kimin tutuklanması işaret ediliyorsa buna ilişkin bir karar tanzim ediliyor ama daha da vahim bir şey var.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, Siirt Milletvekili Besime Konca’nın adli kontrol talebiyle serbest bırakıldığına ilişkin konuşması
BAŞKAN – Sayın Beştaş, bir duyuru yapmak istiyorum, sizin de bilginiz olsun. Şu anda aldığım bir habere göre, Siirt Milletvekili Sayın Besime Konca adli kontrol talebiyle serbest bırakılmış.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Güzel bir haber.
BAŞKAN – Bu, iyi bir gelişme. Ümit ediyor ve diliyoruz ki, diğer milletvekillerimiz de en kısa sürede serbest bırakılırlar.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Umarız.
BAŞKAN – Buyurun, devam edin.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 434) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Personel Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Personel Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Bitiriyorum arkadaşlar.
Demin, üç dakika önce tekrar Diyarbakır’ı aradım, savcılıkla görüşemedim ama oradaki avukat arkadaşla görüştüm. Beş dakika öncesine kadar da hâkimliğin söz konusu yakalama kararında imzası ve onayı yok. Dün akşam Emniyetten bizim arkadaşlara verilen belge de imzasız ve onaysız -sonra size, ilgilenenlere veririm- ve infaz gibi gösteriliyor yani şu anda Grup Başkan Vekilimiz Çağlar Demirel dayanaksız bir yakalama kararıyla gözaltında tutuluyor ve hâlâ adliyeye sevk edilmedi. Değerli milletvekillerinin bilgisine ve ilgisine sunuyorum.
Gerçekten, bu, bir yargı kararı mı? Bütün Türkiye'nin, bütün dünyanın, bütün hukukçuların ve siyasetin bu manzarayı görmesi gerektiği için söz aldım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Beştaş.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) –Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Turan, buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, HDP Grubunun konuşmacılarının sözünü kesmek istemedik, defaten belli konularda ithamlarda bulundular grubumuza ilişkin. İzin verirseniz, buna ilişkin toplu cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Turan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İki dakika.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın, Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan ile Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptıkları konuşmaları sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe görüşmelerinin kendine has teamülleri gereği elimizden geldiği kadar suhuletle, sakinlikle süreci götürmek istiyoruz. Çok yoğun programlarımız var, çok yoğun konuşmalar var, oylamalar var. Az önce HDP Grubunun da konuşmacılarının hepsini dikkatle dinlemeye çalıştık, gayret ettik. Belki defaten söz alıp cevap verme hakkı doğmasına rağmen, sırf bütçe kanunun gereğinden dolayı tabiri caizse, sessiz kalmayı tercih ettik ancak toplu olarak bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Az önce ifade ettiğiniz gibi, dün gözaltına alınan bir milletvekili adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Aslında, bu bile her şeyin cevabını veriyor. Bu kürsüyü mahkeme kürsüsü gibi değerlendirip sanıklar, savcılar, hâkimler varmış gibi değerlendirmek doğru değil diye düşünüyorum.
Biz, dokunulmazlıkları Meclisin kararı gereği kaldırdık, bundan sonra geri yargıya verdik. Kaldırmayabilirdik. Toplumun talebiyle beraber, şartların gereğiyle beraber birçok partinin katılımıyla dokunulmazlıkları kaldırdık. Bundan sonra, gördüğünüz gibi bazısı tutuklandı, bazısı bırakıldı, bazısı adli kontrolle serbest bırakıldı. Bugün öğrendik ki bazısı da kaçarak, Fransa vatandaşı olmak için başvurdu. O yüzden, bir daha diyorum: Bırakın, sakinleşin, yargının bu konudaki kararını beraber izleyelim. Ancak partiler olarak bizim görevlerimiz var. Demokrasinin önünü açmak, insan haklarının önünü açmak bizim görevimiz.
Burada, defaten “faşist yönetim”, “faşist söylem”, “1990’lı yıllarda da hapisler vardı.” gibi ifadeler kullanıldı. Arkadaşlar, o gün Kürtçe konuştuğu için bir milletvekili içeriye alınmıştı. Bugün böyle bir tablo yok. Dünya kadar kanun geçti buradan, hepsi insan hakları açısından önemli, kıymetli kanunlardı. Bugünkü konu terörle araya mesafe koymamaktan kaynaklanan bir meseledir, terörist cenazelerinde sıraya girmekten kaynaklı meseledir, hendek kazmaktan kaynaklı meseledir. O yüzden, bugünkü tabloyu 1990’larla kıyaslamak izandan, insaftan aridir, uzaktır diye düşünüyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Turan.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Kerestecioğlu, söz mü istiyorsunuz?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Evet, yerimden, oralara çıkmaya gerek yok.
BAŞKAN – Açıyorum mikrofonunuzu.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Biz, grup başkan vekillerimizin özellikle olmadığı bugünde -2 grup başkan vekilimizin de- herhangi bir söz söylemek niyetinde değiliz. Sadece bunu bilsin ve kimse bizimle ilgili de konuşmasın rica ediyorum. Fakat bir düzeltme için, kamuoyuna özellikle böyle yansımaması için söz aldık sadece. Herhangi bir Fransız vatandaşlığı başvurusu filan yoktur, Fransa’nın aslında, bu duruma sahip çıkarak kendisinin onursal vatandaşlık verme gibi bir isteği olmuştur, kendisinin başvurusu filan söz konusu değildir. Bunun dışında hiçbir cevap vermeyeceğiz, onun için rahat olsun içiniz.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kerestecioğlu.
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Reddetsin o zaman, reddetsin o zaman.
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) – Hayırlı olsun!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, çok rica ediyorum.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 434) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Personel Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Personel Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına ilk konuşmacı Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Ayhan, süreniz yirmi dakika.
Buyurun.
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Görüşülmekte olan 2017 yılı Ekonomi Bakanlığı bütçesi ile 2015 yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, özellikle, bütçeler, burada rakamsal bazda konuşulmaz ama genel bir değerlendirme yapmak sektörle ilgili, konuyla ilgili daha çok genel temayüldür, fakat bütçelere de biraz dokunmak lazım.
Sayın Bakan, 2015 yılı harcaması başlangıç ödeneğinin yüzde 26,5 üzerinde -yanlışım varsa söyleyin- 2016 yılı başlangıç ödeneği 2015 yılı harcamasının altında. 2016 harcama muhtemelen başlangıç ödeneğinin çok üstünde olacak. 2017 bütçesi, 2016 başlangıç ödeneğinin yüzde 135 üzerinde.
“İhracatçılara para vereceğiz.” falan diyebilirsiniz ama bu da önünüzü görmemek, bu kadar artış bir sıkıntıya delalettir, öncelikle bunu ifade etmek istiyorum.
Sizinle hemşehriyiz Sayın Bakan, bir de hukukumuz var. Sizin bütçeler geldiğinde hakikaten iyi bir şeyler söylemek istiyorum ama, ya işlerin ters gitmesinden ya da dış ticaretin durumundan iyi bir şey söylemek hakikaten mümkün olmuyor, çok zorluyorum, hayırlısı olur inşallah.
Şimdi, bizim o tarafta, durumu iyi olmasa da insanlara bir şey sorarsınız: “Nasılsın? Şükür Allah’a iyiyim amma…” “Ee?” “Dadı yok Emin Abim…” Dış ticaretin tadı yok. Siz geldiğinizden beri böyle. Şimdi bunu bir oturur konuşuruz, ama genel anlamda, genel ekonomiyle ilgili de bir şeyler söylemek istiyorum.
Şimdi, ekonomi üçüncü çeyrekte yüzde 1,8 küçüldü oynanan rakamlara rağmen, makroekonomik hedefler tutturulamıyor, makro büyüklükler hesaplanamıyor, Türk lirası aşırı değer kaybetti, işsizlik yüzde 11,5’a geldi, enflasyon baskısı arttı. Kriz dönemlerinde bile zor görülen bir sürecin içine girdik. 2016 yılında 9.343 dolara gerileyen kişi başına gelir bugünkü kurdan 7.850 dolara düşmüş, Suriyelileri hesaba katarsak 7.500 civarında. Dün açıklanan millî gelir rakamlarına göre, 2015 yılı yurt içi hasılası 720 milyardan 860 milyar dolara, kişi başına gelir 9.250 dolardan 11.400 dolara yükselmiş. Sizin hesaba göre, zaten siz tasarrufların da yüzde 13’lerden yüzde 30’lara geleceği şeklinde izahatta bulunuyorsunuz.
Şimdi, burada, orta vadeli programın ve dolayısıyla bütçenin hiçbir varsayımı reel ekonomideki verilerle örtüşmüyor. 2016 yılı için makro büyüklükler 2,9 dolar kuruyla hesaplanmış, şu anda dolar 3,45-3,50 seviyelerinde. 2017 yılı için baz alınan ortalama kur 3,18. Onu başlangıçta aşmış oldunuz, daha yılı gelmedi. Dün açıklanan millî gelir rakamlarıyla hesaplamalarda yapılan revizyon 2017 bütçesi ve orta vadeli programdaki millî gelir ve buna dayalı hesaplamaları anlamsız hâle getirdi. 2017 bütçesi ve orta vadeli program maalesef kadük oldu. Bu hesapları kaldırın, atın. Bu hesapları kaldırın, atın; bir kıymetiharbiyesi yok. Bu çerçevede, orta vadeli programda verilen makro büyüklüklerin, hedeflerin acilen gözden geçirilmesi, milletin önüne doğru hesapların getirilmesi ihtiyacı var.
Sayın Bakan, gelinen noktada, talimatla faizi, seferberlikle kuru düşürmeye çalışıyorsunuz. Serbest piyasa ekonomisinin kuralları yerine talimat ekonomisine bırakmış, bu kurallar talimat ekonomisinin kuralları. Kamu bankalarının vereceği mevduat faizine narh getirdiniz son açıklamalarla. Korkarız ki faizlerin fiilen Bakanlar Kurulu tarafından belirleneceği günlere yaklaşıyoruz. 2014 yılından bu yana ekonomide dolarizasyon almış başını gitmiş, AKP hükûmetleri de seyretmiş. Bu sizin gözünüzün önünde oldu. Cumhurbaşkanı Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra, 2012 yılından bakın bugüne, 2015 sonuna, ne olmuş, yaklaşık yüzde 25 vatandaşın neyi artmış? Döviz hesaplarındaki artış var. Peki, TL’deki artış mevduatta? Yüzde 50. Bu sizin kabahatiniz, yönetememişsiniz. Vatandaş güvenmiş güvenmemiş, vatandaş götürmüş döviz yatırmış. Ha “Bunu çevirsin vatandaş, TL olsun.” diyorsunuz, doğru, bunu yapalım ama nasıl yapacağız? Güveni ortaya koyacağız, istikrarı ortaya koyacağız, bunlara bakmamız lazım.
AKP faizle uğraşırken bankada döviz mevduatı artmış. Şimdi, 364 tane AVM’de kiralar hâlâ dolarla. Her AVM’nin dolar kuru da farklı. Vallahi, geçen gün bunların başkanı aradı, adam yana yakıla, imanı gevriyor, size de ulaşmış. “Hepimiz çok kötü bir hâldeyiz. Dünyada kira maliyeti yüzde 15’tir, bizde yüzde 30’a çıktı.” diyor. Zaten siz bu alışveriş merkezlerini şehrin içine kurarken vatandaşı perişan ettiniz, esnaf zaten sıkıntılı; yarın onu da konuşacağım.
Şimdi, köprü, otoyol gibi büyük projelerde dolarlarla garantiyi siz vermişsiniz, köprü geçişleri dövize endekslenmiş, polis araçları geçemiyor. Bugünkü şirketlere atanan kayyumlar dolardan TL’ye geçip geçmeme konusunda fiziki, yumruk yumruğa kavgaya girmişler, karakolluk oldular. Şimdi, bunları Yenikapı ruhunda tenkit ediyorum, yoksa çok daha ağır tenkit edecektim hakikaten.
Şimdi, ithal ürünlerde -AVM’lerde- dolar etiketleri yapıştırılmaya başlanmış. Maalesef, vatandaşın birkaç kuruşluk dolarını döviz bürosuna bozdurması için seferberlik ilan ediyorsunuz, edelim ama güveni de sağlayalım. Vatandaş bunu niye artırmış yüzde 125? Bu istikrarı sağlayalım.
Dış ticaretin değerlendirmesine gelelim. Türkiye ihracatı esasen 2013 yılından bu yana kriz içinde, biz bunu her geldiğimizde söylüyoruz. 2013 yılında başlayan gerileme dönemi 2015, 2016 yıllarında hakikaten daha dibe doğru gitmeye başladı, çöküş demeye dilim varmıyor. 2002-2012 arasında çift haneli yüksek hızlarla büyüyordu, neden? Altyapısı vardı. 2013 yılında binde 4, 2015 yılında yüzde 8,7; 2016 yılında -on aylık veriler- yüzde 2,8 ihracatın gerilediğini gösteriyor. İhracat baş aşağı çakılmaya doğru gidiyor, yeni özel sektör yatırımı yok, bilesiniz.
İhracat düşerken ithalat daha fazla geriledi, “Dış açık azalıyor.” şeklindeki beyanlarınızla, kimse alınmasın. İthalat yapılamadığı için üretim ve ihracat yapılamıyor. AKP döneminde yaklaşık 900 milyar dolar dış ticaret açığı, 500 milyar dolar da cari işlemler açığı var. 900 milyar dolar Türkiye’nin bir senelik millî gelirinden fazla.
İhracatın büyümeye katkısı negatif iki yıldır yani ihracata dayalı büyüme gitmiş, dış ticaret âdeta ekonomiye yük olmaya başlamış. İşin kötüsü, TL’deki büyük değer kaybına rağmen ihracatımız artırılamıyor, Ocak 2013’te dolar/TL 1,80; Kasım 2016’da 3,46; son üç yıldır dolar karşısında TL 92,2 devalüe olmuş.
Peki, ihracat ne olmuş? 2013’te 152 milyar dolardan 2016 yılında 143 milyar dolara geliyor yani yüzde 90 devalüe edeceksin ve ihracat düşecek, dünyanın hiçbir yerinde olmaz böyle bir şey.
Son üç yıldır döviz kuru yüzde 92 devalüe olurken ihracat 10 milyar dolar, yüzde 6 gerilemiş. 2017 yılı için koyduğumuz hedef eğer gerçekleşirse 2012 seviyesi ancak yakalanacak. Bu durum maalesef ihracatta ciddi yapısal sorunlar olduğunu gösteriyor. Ben Komisyonda size biraz bu işlere eğilelim, Bakanlıkta mesai harcayalım dedim, siz alınganlık gösterdiniz. Bu kadar hukukumuzda size bunu söyleme hakkını kendimde görüyorum, ben milletvekiliyim.
Şimdi, bakın, dâhilde işlemenin ihracat içindeki payı yüzde 45 yani ihracatın neredeyse yarısı, bazı sektörlerde yüzde 70. Bunu konuşmayacağız, neyi konuşacağız? Araştırma önergesi verdik, bilgisini alamıyoruz sizin Bakanlıktan bunun. Şimdi, ihracatçı firmaların beklenti anketinde ithalatın nedenine bakın size nasıl izah ediyor; yüzde 53 oranında üretim yetersiz, yüzde 43 oranında yurt içi kalite yetersiz, yüzde 40 oranında yurt içi fiyatlar yüksek. Şimdi, sormayalım mı, yanlış nerede, eksik nerede, niye üretemiyoruz, niye hâlen kalite yetersiz? İhracatta 2023’ten falan bahsetmiyorsunuz, arada sokuşturuyorsunuz. Metinlerin içinde var ama iyi ki oradan bahsetmiyorsunuz. Siz koymuşsunuz ihracat rakamını, koyduğunuz ihracat rakamı 2019 için 317 milyar dolar, 193’e koymuşsunuz bu sene; 120 milyar dolar bir senelik ihracata eşit.
Şimdi, bütün bunları söylemek mümkün. Ama, şurada söylemek istediğim bir şey var. 2014 yılı dördüncü çeyreği itibarıyla beklenti anketinizde firmaların yüzde 68’i lojistik maliyetlerinin, yüzde 67’si enerji maliyetlerinin, yüzde 65’i finansman maliyetlerinin yüksekliğini sorun olarak belirtiliyor. Yüzde 60’ı ham madde ve ara malı fiyatlarının yüksekliğinden rahatsız, yüzde 57,1’i döviz kurlarının olumsuz etkilerinden bahsediyor. Bu sorunlar ve yapının altında ezilen iş dünyasından, ihracat dünyasından hangi yetkinliği bekliyorsunuz? İnovasyonda ülkemiz 15 basamak gerilemiş 71’inci sıraya gelmiş. Siz diyorsunuz ki: “Ekonomik aktörlerin yenilikçi araçlarla tanışmadığı, dinamizmin var olmadığı bir ekonomik yaşam mümkün değil.” İnovasyonu 15 basamak gerileyen Türkiye’de hangi yenilikçi araçlardan bahsediyorsunuz Allah’ınızı severseniz? İş dünyasının yetkinliği açısından 15 basamak gerileyen Türkiye’de hangi dinamizmden bahsediyorsunuz? Bakın, Sayın Bakanım, popüler ifadeler kullanmakla Türkiye ne yenilikçi olur ne de ekonomi dinamizm kazanır. İnovasyon kulağa çok iyi geliyor bilmeyen için. Bizim o tarafta “çok acar ağam” diyebilirler ama neticede olan biten meydanda.
Şimdi, tabii ki bunlara baktığımız zaman teşvike de bakacağız. Teşvik sistemini 3 kez değiştirdiniz. Maliye Bakanı ihracata verilen desteklerin 3 katına çıkacağını söyledi. Adamına göre teşvik, adamına göre pasaport, adamına göre vergi, adamına göre af, adamına göre imar, adamına göre yatırım, bundan medet umuyorsanız yanılıyorsunuz.
Sayın Bakanım, Plan ve Bütçe sunuşunda 2016 yılı Ocak-Ekim döneminde sabit yatırım tutarı 72 milyar TL olan toplam 4.192 projeden bahsettiniz. Bu dönemde düzenlenen teşvik belgelerinde bir önceki yılın aynı dönemine göre adet bazında yüzde 16’lık, istihdamda yüzde 4’lük artış olurken sabit yatırım tutarında yüzde 12’lik azalış olduğunu söylüyorsunuz. Yani bunca teşvike rağmen yatırımlar artmıyor, ihracat düşüşe devam ediyor, orta ve yüksek teknolojili ürünlerin ihracattaki payı artırılamıyor. Yatırımlarda teşvike karşı bağışıklık oluşmuş durumda. Yatırım ortamında gerekli iyileştirmeler yapılmadan, ekonomide öngörülebilirlik, hukuk, mülkiyet, rekabet güvencesi oluşmadan, sadece teşvik vererek yatırımları artırmanın maalesef mümkün olmadığı görülüyor.
Teşvik rejiminde sürekli ve panik hâlinde değişikler yapıyorsunuz. 2012’den bu yana rejim 3 defa değişti, daha iki ay önce yeni düzenlemeler geldi. Sonra, geçen hafta Sayın Başbakanın açıkladığı pakette yeni unsurlar var. Son durumun ne olduğu, teşvik verenlerin de ne kadar farkında olduğu konusunda endişelerimiz var.
Yatırımcı, teşviklerin prosedürünün çok uzun, karmaşık ve yıpratıcı olduğunu söylüyor. Danışmanlık firması olmadan bunu halledemiyor. Bugüne kadar verilen teşviklerde hedefler tutturulamamış. Belge kapsamında sabit yatırımların yüzde 60’ı 1, 2, 3’üncü bölgede. Teşvikli yatırımlarla yaratılan istihdamın yüzde 67’si yine bu 3 bölgede. Teşvikli yatırımlarda 4, 5, 6’da giden bir şey yok. Yatırım teşviklerinin yaklaşık yüzde 72’si düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerde. Yatırım teşviklerinin üretime ve ihracata yansımadığını TİM Başkanı kendi söylüyor zaten.
Şimdi Eximbanka gelelim. Eximbankın sermayesini tekrar artırıyorsunuz, tamam. Eylüle girerken 2,5 milyardı, daha sonra bunu çıkardınız 3,5 milyar dolar oldu, şimdi tekrar artıracaksınız. Verdiğiniz kredi 40-45 -o civarda galiba- yani toplam aktifinin yüzde 96’sı. Vade günü doksandı, iki yüz kırk güne çıktı; iki yüz kırktan üç yüz altmışa geliyor. Öyle değil mi? Kolaylık sağlayalım. Peki, bu durumda siz bankanın aktifinin yüzde 90’ının vadesini kontrol edemiyorsunuz sermayeye de, aktife de hâkim değilsiniz. Bu banka nasıl ayakta kalacak Allah’ınızı severseniz? Yani, bunda Adnan’ın işi zor, hakikaten zor. Yani, bir de orada Baklan’daki gibi cuma namazına gitmeyelim. Buna hakikaten bakmak lazım.
Vakit dar olduğu için geçiyorum. İhracatçılara “Son üç yılda yıllık ortalama ihracat tutarı Bakanlar Kurulunun belirleyeceği değerin üzerinde olan ihracatçılara iki yıl süreyle yeşil pasaport verilecek.” diyorsunuz. Ya, bütün vatandaşlarımız alsın, o imkândan yararlansın. Peki, yeşil pasaporta vize zorunluluğu getirirlerse ne yapacaksınız? Önemli ve acil olan, bölgemizdeki ihracat pazarlarının yeniden kazanılması, ihracatın dış girdi bağımlılığının azaltılması, ihracatın ve böylece düşük teknoloji yoğunluğunun aşılması, yüksek katma değerli mal üretebilmek. Aksi hâlde, ihracatta sürdürülebilir bir artışı yakalamak mümkün değil, nitekim yakalayamıyoruz. Bunun hepsini de el âleme bulmanın gereği yok, burada da sıkıntı, özel sektör yatırımları negatif. Biz elimizdekini değerlendiremiyoruz.
Şimdi, belki vakit yetmez diye söyleyeceğim. Denizli Çivril’de elma zibil, 10 kuruş, yerlerde sürünüyor. Şimdi, baktığınız zaman… Ben buradan geçen bunu telaffuz ettiğimde sizin oradan arkadaşlardan biri, söylediğini söylemeyeyim, “Haklı herif.” dedi. Burada grup başkan vekili arkadaşlarla da zaman zaman istişare ediyoruz. Vakıa bu.
Şimdi, bütün bunlara baktığımız zaman, Sayıştay raporlarına da dikkat edin, o TURQUALITY kurulurken, sistem çalışırken bir işlesin istedik. Şimdi, bakıyorum ben, “Bu markaları Japonlar, Belçikalılar satın aldı.” diyorlar; doğru mu yanlış mı bilmiyorum ve “Bu destekleri yabancılara mı veriyoruz?” diye de vatandaş soruyor. Onunla ilgili birçok şey var, söylenilebilecek şey var ama nereden bakarsanız bakın, problem gidiyor.
Şimdi, “Şanghay İşbirliği Örgütü” diyorsunuz, “Gümrük Birliği’nin güncellenmesi.” diyorsunuz, bütün bunları söylüyorsunuz ama sıkıntılı olduğunu söylemek mümkün. Denizli de sıkıntılı, fazla detaya girmeyeceğim. Sayın Bakan, Denizli’de de bakın, üniversitenin, adliye mekanizmasının, iş adamlarının düştüğü durum bu 15 Temmuzdan sonra ortaya çıktı. Şurada iddianamelerin bir kısmını yanıma aldım, dile getirmeyeceğim şimdi, vaktim de yok. Hakikaten, bunda kimin payı varsa bir ortaya çıksın. Böyle bir şey olmaz. Denizli nasıl bu hâle geldi ya? Bir bakalım Denizli’ye. Kim getirdi, niye getirdi, nasıl geldi?
Ben hakikaten bu sıkıntıların Türkiye Cumhuriyeti tarafından aşılacağına inanıyorum. Onun için başlangıçta tenkit yapacağım, Yenikapı ruhuna da uygun olacak dedim. Belki sözlerim ağır gelebilir, söylemediğim birçok şey de var ama bu işin altından hep beraber kalkalım. Getirin tedbirleri, çıkaralım buradan Sayın Bakan. Getirin, ne yapacaksak yapalım, işi bilenlerle yapalım.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ayhan.
Söz sırası Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Fahrettin Oğuz Tor’dadır.
Sayın Tor, süreniz yirmi dakika.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 yılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 645,1 milyar TL büyüklükteki bütçenin, 2017 bütçesinin işsizimize iş, hastalarımıza şifa, borçlularımıza ödeme kolaylığına, darda kalan vatandaşlarımıza geçim kolaylığına vesile olmasını; yine, terörün son bulmasına, milletimizin birlik ve beraberliğine, yolsuzluğun, israfın önlenmesine, atanamayan öğretmenlerimize atama fırsatı vermesine, özürlü vatandaşlarımız için yaşanabilir bir dünyaya vesile olmasını; kısaca, yapılacak harcamaların hayra vesile olmasını gönülden diliyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmama başlamadan önce, başlangıç kısmında biraz gerilere giderek kısa bir hatırlatma yapmak istiyorum. 1999-2002 yani 57’nci Hükûmet döneminde kara deliklerin -fon ve döner sermaye gibi- kapatılması gibi sıkı maliye politikalarıyla, bankacılık sistemiyle, sosyal güvenlik sistemiyle, terörle ilgili yapısal düzenlemeler ülkemizin geleceğinde birçok alanda çok büyük katkılar sağlamıştır. Bu düzenlemeler yapılmamış olsaydı bugün Türkiye'nin ayakları üzerinde durması mümkün olamayacaktı. Bu sebeple, AKP iktidarının bu düzenlemeleri görmesi ve takdir etmesi gerekir.
Burada, hemen hemen sıfırlanan terör konusuna çok detaylı girmeyeceğim ama dünün Türkiye’sinde Sabancı suikastı unutulmamalıdır. Türkiye'nin en korunaklı binasının 25’inci katında Türkiye'nin en önde gelen iş adamı katledildi. Ne zaman? 9 Ocak 1996’da. Emir nereden verildi? Cezaevinden verildi. F tipi cezaevi uygulamasıyla cezaevleri bir eğitim merkezi hâlinden çıkarılmıştır. Bunu 57’nci Hükûmet yapmıştır.
Bankalar batmıyorsa, sebeplerini söylemeyeceğim, sizler biliyorsunuz. Bugün, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Türkiye'nin en önemli kurumlarından biridir.
Toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren, o günün şartlarında büyük siyasi riskler taşıyan, hatırlarsak sosyal tarafların “mezarda emeklilik” diye şiddetle karşı çıktığı sosyal güvenlik sistemiyle ilgili reforma uzun uzun değinmeyeceğim ama hakkın teslim edilmesi gereken bir gerçek var ki toplumun tüm kesimlerini karşısına alarak her türlü siyasi riske rağmen yapılan sosyal güvenlikle ilgili düzenleme yapılmamış olsaydı aktüeryal denge daha da bozulacak, sosyal güvenlik sistemine aktarılan meblağlar katbekat artacak, sistem sürdürülemez hâle gelecekti. SGK 2008 yılında 25,9 milyar finansman açığı vermiştir, 2008 yılında hazine yardımı 35 milyar TL’dir, 2015 yılında finansman açığı 11.9 milyar olarak gerçekleşmiştir, Sayıştay rakamlarına göre aynı yıl hazine tarafından 79 milyar yardım yapılmıştır. 2017’de dar anlamda hazine SGK’ya doğrudan 21,6 milyar TL destek sağlayacaktır, geniş açıdan baktığımızda ise sisteme transfer edilecek meblağ 116,6 milyar TL’dir. Adı ne olursa olsun, doğrudan veya dolaylı olarak sosyal güvenlik sistemine yapılacak transfer miktarı 116 milyar TL’dir. Geçmiş 57’nci Hükûmet zamanında önleyici tedbirler alınmamış olsaydı yapılacak transfer belki de 200-300 milyar liraları bulacaktı. Her şey bir tarafa, saydığım bu sebepler nedeniyle AKP’nin, AKP Hükûmetinin 57’nci Hükûmete birçok yönden minnet borcu vardır, tarih bunlara şahittir. Sizlerin de güzel icraatlarınız gelecekte mutlaka hayırla yâd edilecektir.
Değerli arkadaşlar, 2002 itibarıyla aktif-pasif dengesi 2,04 iken 2005’te 1,92’ye düşmüş, 2008’de 1,87 olmuştur, 2016 yılı Ağustos ayı itibarıyla oran maalesef 1,87’dir yani 2002’nin çok gerisindedir. Az sonra açıklayacağım üzere istihdamdaki azalmalar dikkate alındığında aktif-pasif oranının yıl sonu itibarıyla 1,87’nin de altına düşmesi kuvvetle muhtemeldir. Burada en önemli faktör kayıtlı aktif çalışan sigortalı sayısının yeterince artırılamamasıdır. Aktif sigortalı sayısı 2005 itibarıyla 13 milyon mertebesindeyken 2016 sekizinci ay itibarıyla 20 milyon mertebesine yükselmiştir, artış yüzde 55’tir. Pasif sigortalı sayısı 6,8 milyondan 10,9 milyona yükselmiştir aynı dönemde, pasif sigortalı sayısındaki artış yüzde 60’tır. Buradan çıkarılacak sonuç şudur: Pasif sigortalı sayısını azaltmaya yönelik tedbirler beklenen neticeyi vermemiştir. Makul bir aktüeryal denge için öncelikle yapılması gereken kayıtlı aktif sigortalı sayısını artırmak, prim tabanını genişletmektir, bunun da yolu kayıt dışılıkla etkin mücadeledir.
Değerli milletvekilleri, hiç şüphe yok ki ülkemizin, çalışma hayatımızın, sosyal güvenlik sisteminin çok sayıda önemli problemleri vardır. Bunlardan birincisi bana göre kayıt dışı istihdamdır, kanayan bir yaradır. Hiç sigortalı göstermeme, sigortalı gün ve prime esas kazancı eksik gösterme şeklinde kendini gösteren kayıt dışılık bugün Türkiye ekonomisinin 1/3’ü kadardır. Özellikle vurgulamak isterim ki çalışan kadınlarımızda bu oran yüzde 50’ye yakındır. Diyebilirim ki merdiven altı tabir edilen işlerde çalışanlarda bu oran yüzde 50’lerin de çok çok üstündedir. Geçen süre içerisinde bu alanda da göreli bir başarı sağlanamamıştır. Türkiye bu kronik hastalığı yenmediği müddetçe kim ne derse desin işsizliği yenmemiz, bütçe açıklarını, sosyal güvenliğin finansman açıklarını kapatmamız mümkün değildir, kısaca refaha yolculuğun başlangıcı kayıt dışının azalmasından geçmektedir.
Değerli milletvekilleri, işsizlik kanayan yara olmaya devam etmektedir. Bugün yüzde 11,3’le rekor kıran işsizlik, yeni rekorlara hazırdır. Bakınız, SGK’nın resmî istatistiklerine göre Aralık 2015 tarihi ile Eylül 2016 arasındaki on aylık dönemde aktif sigortalı sayısındaki azalma 316 bindir. 316 bini ortalama olarak 3’le çarparsak bu 1 milyon kişiye karşılık gelir. Şunu söylemek istiyorum: On ay içinde işini kaybedenden dolayı 1 milyon kişi muhtaç hâle gelmiştir. Tablo çok kötüdür.
Değerli arkadaşlar, mayıs-haziran ayları turizmin en canlı olduğu aylardır. Buna rağmen, sigortalı istihdamında, Haziran 2016’dan eylül ayına gelinceye kadar istihdamda yaklaşık 500 bine yakın eksilme olmuştur. Emek yoğun bu sektörde mevsimlik çalışma süreleri ekim sonu itibarıyla sona ermektedir. Kasım istatistikleri, aralık istatistikleri yayımlandığında göreceğiz, sadece turizm sektöründen kaynaklanan istihdamdaki azalma 1 milyondan aşağı olmayacaktır, muhtaç hâle gelen kişi sayısı da 2-3 milyon artacaktır.
Değerli milletvekilleri, önlenemeyen iş kazaları her gün can almaya devam etmektedir. İş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu vefat edenlerin hak sahiplerinin sayısı 2005 yılında 73 bin civarında iken, 2016 Ağustos itibarıyla, yani sekiz aylık dönemde bu 86 bine yükselmiştir. Bir ayda ortalama olarak hak sahibi sayısında 11 bin artış olmaktadır, 2016 sonu itibarıyla bu sayı 130 binleri bulacaktır. Bu 2016 yılında 130 bin kişinin dul, öksüz ve yetim kalacağını göstermektedir. Bu büyük bir toplumsal yaradır. İş kazalarında 11 yıldaki artış yüzde 76’dır. Hükûmetin bu önemli problemde de karnesi maalesef zayıftır.
BAĞ-KUR’lu ciddi ödeme güçlüğü içerisindedir. 2015 Aralık ayından 2016 Eylül ayına gelinceye kadar zorunlu BAĞ-KUR’lu sayısı 140 bin küsur azalmıştır. Olaya 2005 yılı itibarıyla bakarsak, zorunlu BAĞ-KUR’lulardaki azalma 347 bin küsurdur. BAĞ-KUR’lu sayısının son bir yılda 140 bin azalması esnafın durumunun içler acısı hâlini yansıtmaktadır.
Bugün seçim çevrem Elbistan’dan bir esnafımızın talebini iletmek isterim Sayın Bakanım. Kardeşimiz yirmi beş yıl prim ödemiş, vergi ödemiş ama yaş haddi nedeniyle emekli olamıyor. Talebi, bundan sonra prim ödememektir, zaten ödeyememektedir. Ben kendilerine “Devletimizin paraya şiddetle ihtiyacı var.” dediğimde esnafımız aynen şunu söylüyor Sayın Bakanım: “Kapılarında 10’a yakın uçak var, 75 milyon dolara uçak almasınlar.” Yani esnafımız size israfın haram olduğunu hatırlatıyor Sayın Bakanım. Siz esnafın borcunu yapılandırsanız da en fazla bir iki taksit ödeyebilecek, sonra ödeyemeyecektir, dün olduğu gibi, yapılandırması bozulacaktır. Zira, gerçekten, esnafın durumu fevkalade kötüdür.
Başbakan düzeyinde söz verildiği hâlde taşeron işçiler, her gün, verilen sözün ne zaman yerine getirileceğini beklemektedir. Hemen hemen her gün taşeron işçileri telefonla durumlarını sormaktadırlar. Verecek cevap bulamamakla beraber, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının sıradan bir insan olmadığını, verilen sözlerin arkasında duracaklarını, verilen söze güvenmeleri gerektiğini, sabretmelerini tavsiye ediyoruz. Bununla beraber, konunun bir an önce açıklığa kavuşturulması, taşeron işçilere kadro verilmeyecek ise bunun da deklare edilmesi, insanımızın ümitle bekletilmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Önemli bir diğer konu da geçici işçilerdir. Kamuda mevsimlik olarak çalışan bu kardeşlerimiz çalışma süreleri nedeniyle emekli olamamakta veya çok zor emekli olmaktadırlar. Bunların da durumu yeniden ele alınarak ya kadroya geçirilmelidirler, olmayacaksa çalışma süreleri uzatılmalıdır.
Birçok defa söz verildiği hâlde emeklilere ödenecek, yine söz verilen promosyon yılan hikâyesine dönmüştür. Taşeron işçilerde olduğu gibi, promosyon verilecekse verin, verilmeyecekse “Vermeyeceğiz.” deyin.
Yaşa takılan binlerce insan dört gözle düzenleme beklemektedir. Yaşa takılanlar için bir ara formül üzerinde çalışılması, kısmi ödeme şeklinde bir düzenleme yapılması, zorunlu olarak işten ayrılanlar için kısmi bir rahatlama sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, 65’inci Hükûmet Programı’nda Sayın Başbakan aynen “Prim yapılandırmalarını ekonomik kriz ve doğal afet gibi istisnai hâller dışında uygulamayacağız.” diyor. Sayın Başbakan ne oldu, ülkede doğal afet mi oldu? Cevabını ben vereyim: Ülkede doğal afet yok. Doğal afet olmadığına göre, siz ekonomik kriz olduğunu kabul etmiş oluyorsunuz demektir.
En son yapılandırma Aralık 2014 tarihinde uygulamaya girdi. Bu yapılandırmanın süresi otuz altı aydı, yapılandırma 2018 yılının sonunda yani aralıkta sona erecekti. Üzerinden yirmi dört ay bile geçmeden yeni bir yapılandırmayla karşı karşıya kaldık. Tekrar başa dönüyorum. “İstisnai hâller dışında uygulamayacağız.” dediğiniz yapılandırmanın biri bitmeden diğerini getirerek tarihî rekor kırdınız. Yapılandırma bir tarafa, prim tavanını da yükselttiniz. Bunlar hayırlı işler değildir, iyiye gidişi göstermemektedir. Ülkede doğal afet olmadığına göre herhâlde ekonomik kriz var ki, yapılandırmada bu kadar acele ettiniz. Gidin Siteler esnafını, Ulus esnafını, İzmir Caddesi, Kızılay, Yenimahalle esnafını gezin; esnaf siftah yapmadan kepenk kapatmaktadır. Ankara’nın göbeği İzmir Caddesi’nde yılda 3-4 defa el değiştiren dükkânlar vardır, kiralık ilanları bunun ispatıdır. Ne kadar yapılandırırsanız yapılandırın, çare bu değildir. 3’üncü, 4’üncü taksitlerden sonra çare olmadığını da hep birlikte göreceğiz.
Değerli milletvekilleri, prim tavanının 1 puan artırılması yanlış olmuştur. Oradan 1-2 milyar TL gelir elde edebilirsiniz ama siz yapmanız gerekeni yapmıyorsunuz, yapmamanız gerekeni yapıyorsunuz; kayıt altında prime esas kazancını, helalinden, son kuruşuna kadar bildirenlerin üzerine gidiyorsunuz. Bu ne kadar hak, bu ne kadar adaletle bağdaşır? Siz bu şekilde mi kayıt dışıyla mücadele edeceksiniz? Böyle kayıt dışıyla mücadele olmaz. Siz bu şekilde, haksız rekabetin de önünü açıyorsunuz. Bu, korkarım ki, kayıt altındakileri de kayıt dışına iten bir politikadır. Bu ülkede namuslu olmak, dürüst olmak cezalandırılmamalıdır; bu apaçık bir cezadır.
Değerli milletvekilleri, burada uzun uzun anlatmayacağım. Zira, bu soruyu geçen yıl da bu yıl da Plan ve Bütçe Komisyonunda sordum, tartışıldı, konuşuldu. Ona biraz sonra geleceğim ama burada daha önce dile getirmek istediğim bir konu var. Plan ve Bütçe Komisyonunda arkadaşlarımız sordu, Sayın Bakanımızın, özellikle, şehitler arasında ayrım yapılmasıyla ilgili olarak “15 Temmuz şehitleriyle diğer şehitlerimiz arasında bir fark olmalı mı, olmamalı mı? Belki bu, hakikaten, vicdanen tartışılması zor bir konu, zorlandığımı fark ediyorsunuz.” şeklinde beyanı oldu. Gerçekten de 15 Temmuz şehitleriyle terör şehitleri arasında ayrım yapmak çok yanlış olmuştur. 15 Temmuz şehitlerine de Allah’tan rahmet diliyorum. Konuyu açmak istemiyorum, nazik bir konu. Takdiriilahi olmakla beraber, 15 Temmuzda kişiler oralara giderken şehitliği asla akıllarından geçirmemiş olabilirler. Oysa, terörde şehit olan asker ve polislerimizin şehit olabilecekleri hep akıllarında olmuştur. Daha dün 44 polis ve sivil vatandaşımızı şehit verdik. Şimdi size, bu kardeşlerimizin yakınlarını 15 Temmuz şehitlerinden nasıl ayrı tutarsınız diye soruyorum.
Sayın Bakan, bir, terör nedeniyle yaralanan kamu görevlilerinden aylık bağlanamayanlara, terör nedeniyle yaralanan erbaş, er ve koruculardan aylık bağlanamayanlara, terör nedeniyle yaralanan sivil vatandaşlardan aylık bağlanamayanlara istihdam hakkı, eğitim öğretim yardımı ve ek ödeme, faizsiz konut kredisi, ücretsiz seyahat hakkı, elektrik-su indirimi, prim borçlarının silinmesi hakkı var mıdır, yok mudur? Soruları çoğaltabilirim. 15 Temmuz darbe şehitleri de bizim şehitlerimizdir, terör şehitleri de, ayırmak doğru değildir, devletimiz aciz de değildir. Zor şartlarda, dağ tepe demeden, yurt içi yurt dışı demeden yerine göre aç susuz kalarak, canla başla çarpışarak şehit düşenlerin yakınlarını incitmemek gerektiğini söylüyor, yanlıştan dönüleceğini ümit ediyorum.
Sayın Bakan, Anayasa Mahkemesinin kararından sonra, yol yordam bilenler otuz yıldan fazla çalışma süreleri için ikramiyelerini aldılar. Geride kalanlar garip gurebalardır. Yasanın bir an önce Meclis gündemine getirilmesi lazım. Ancak, yasayı komisyondan geldiği şekliyle Genel Kurula getirmeniz emeklilerimizin beklentilerini karşılamayacaktır. Açıkça söylüyorum: Yani, siz bu durumda olan eski tarihte emekli olanlara 10 lira, 20 lira veya 10 kuruş, 20 kuruş emekli ikramiyesi ödeyecekseniz hiç getirmeyin daha iyi diyorum. Bakınız, bir dosya kurumda 4 defa elden geçmektedir, kurumun işini o kadar artırmaktadır. Ayrıca, vekâlet ücreti, dava masrafları… Bu bir an önce Meclis gündemine gelseydi devlet bunca milyonlarca lirayı da tasarruf edecekti diyorum.
Sayın Bakan, işsizlik sigortasında önemli büyüklükte birikim olduğunu biliyorum. Sanıyorum 100-102 milyar civarında bir meblağ var. İşsizlik sigortasından yararlananlar bakımından yararlanma süresinin ve miktarının artırılması hem istifade edenler açısından hem de talep yaratacağı, vergisi tekrar devlete döneceği için kriz ortamında ekonomiye cüzi de olsa bir katkı sağlayacaktır, artırılması uygun olacaktır diyorum.
Bir yanlış husus da, ihraç edilen memurun birleştirilmiş hizmetleri varsa ikramiye ödenmemesidir. Konuyla ilgili 5434 sayılı Yasa’nın 89’uncu maddesi 2012 yılında değişmiştir, keşke değişmesiydi. Zira, önceki uygulama daha adaletliydi. Değişen şekliyle, kırk yıl memurluk yapmış, ihraç olmuş bir memur ikramiye alıyor ama aynı şartlarda ancak bir gün sigortası veya BAĞ-KUR’u varsa ikramiye alamıyor. Aynı durumda olan 2 kişiden 1’inin sigortalı veya BAĞ-KUR’lu olması aleyhine bir durum oluşturmamalıdır, bu kişiyi 2 defa cezalandırmış oluyorsunuz. Hakça olmayan bu düzenlemenin kaldırılması, mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğini, yasanın eski hâline getirilmesinin daha adil olacağını düşünüyorum.
Sayın Bakan, burada, geçen yıl komisyonda dile getirdiğim bir konuyu, şüpheli alacaklar hesabını tekrar dikkatinize sunmak istiyorum. Bakınız, 2011’de -küsuratları söylemiyorum- 11 milyara, 2012’de 16 milyara, 2013 yılında 19 milyara yükselmiş. 2014 yılında bu 1,2 milyara düşmüş. Bana bir cevap verdiler, cevabı sabahleyin elime geçti. Burada, bu paraların prim hesabında olduğu söyleniyor. Bu yanlıştır, bu tamamen yanlıştır. Varsa bilançolarda gözükmesi lazım, bilançolarda gözükmüyor. Oysa yapılması gereken bunun inceletilmesiydi, bir müfettiş marifetiyle bunun sebeplerinin ortaya konmasıydı. O zaman, Sayıştayın söylediği gibi, sizin muhasebe sisteminiz hepten berbattır, bunu açıkça söylüyorum, rezil durumdadır.
Bakınız, zaman aşımına giren alacaklar var, zaman aşımıyla ilgili bilançolarınızda tek kalem gözükmüyor. Oysa, biliyorum ki zaman aşımına girmiş çok ciddi meblağlar var. Üniteler dökülüyor.
Evet sürem bitiyor ama Sayın Başkanım, müsaadenizle, bir dakika ilave ederseniz sevinirim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla) - Arkadaşımız müsaade edecektir.
MUHARREM VARLI (Adana) – Benim süremden verebilirsiniz.
BAŞKAN – Tamam, Sayın Tor, bir dakika ekliyorum sürenize.
Buyurun.
FAHRETTİN OĞUZ TOZ (Devamla) – Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; şimdi size Ankara’da bir taşra teşkilatından örnek vereceğim. Bu taşra teşkilatında 50 bin civarında işveren dosyası var, 50 bin. 2002 yılından günümüze kadar geçen süre içerisinde bu önemli merkeze tayin edilen müdür sayısı 8’dir Sayın Bakan. Vekâletle geçen süreleri çıkardığınız zaman, her müdürün görev süresi ortalama hemen hemen bir yıl sürüyor. Ben, bu müdürlerin ehil olduğunu, kıdemli olduğunu söylemiyorum, onları geçiyorum, Allah rızası için, getiriyorsanız bu teknik ünitede bir müdür üç yıl, dört yıl, beş yıl kalsın.
Bakınız, hakikaten çok kötü durumdadır. Öyle müdürler var ki -bunu Komisyonda da söyledim, Genel Kurulun huzurunda da söylüyorum- getirdiğiniz müdürler arasında işveren hesabıcarisini dahi öğrenemeyen müdürler vardır, işveren hesabıcarisini. İşveren dosyası ile icra dosyasının farklı olduğunu bilmeyen müdürler var Sayın Bakan, acı ama gerçektir. Memurdan daire başkanı olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Tor, Sayın Varlı’nın süresinden bilgisi dahilinde bir dakika daha alıyorum, iki dakika oluyor.
Buyurun.
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla) – Sayın Bakanım, şimdi, hepiniz biliyorsunuz, ben de biliyorum, ben de Bakanlığınızın bir mensubu olarak söylüyorum. Memur, servis dahi yönetmemiş, siz kalkıyorsunuz daire başkanı yapıyorsunuz. Öz geçmişlerini inceleyin, emin olun, samimiyetle söylüyorum, siz çok üzüleceksiniz. Birçok bakan gördük biz, Çalışma Bakanı, hepsi geldi geçti, siz de gelip geçersiniz. Ama ben diyorum ki, iz bırakın Sayın Bakanım, iz bırakın. İşi ehline verin. Bakın, kurumda heyecan dip yapmıştır, bunu açıkça söylüyorum.
Şimdi, başka bir konu. Tabii, çok konu var, çalışma hayatımızın çok büyük problemleri var. Bir de merkezden örnek vermek istiyorum Sayın Bakanım: Acı ama gerçek. Bugün, Hizmet Sunumu Genel Müdürlüğü kurumun hem sigorta hem sağlık hem diğer yazılımlarını yapıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu Türkiye'nin en çok tıklanan bilgisayar sistemine sahiptir. Anlaşmalı eczaneler, hastaneler; işverenler, muhasebeciler, milyonlarca tıklanıyor bir günde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla) – Bakınız, sizin buraya atadığınız daire başkanlarını söylemiyorum. Atadığınızı dışarıdan getiriyorsunuz. İçeriden yetişse yine zararı yok. İyi kötü tozunu yalamıştır, işi öğrenir diyeceğiz ama dışarıdan…
BAŞKAN – Sayın Varlı “Yarım dakika daha verebilirsiniz.” diyor, ben bir dakika veriyorum.
Buyurun.
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla) – Peki, çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şimdi, bu genel müdürlük o kadar önemli bir genel müdürlük ki, siz buraya ilahiyatçı birini genel müdür olarak atadınız Sayın Bakanım.
Bak, biz bu ülkeyi seviyoruz, bu ülkeye yazık ediyorsunuz. Sosyal Güvenlik Kurumunun işlerini bilmeyen… Ben daire başkanlarına geçmiyorum, Allah rızası için tek tek inceleyin bunları. Yazık oluyor.
Bakın, bu kurum 116 milyar hazineden transfer alıyor, 116 milyar çok büyük bir paradır. Buraya ehil kişileri getirin. Yaptığınız atama ne hizmetin gereğiyle ne de kamu yararıyla bağdaşmamaktadır. Ben diyorum ki, bunda vebal vardır, açık ve net. Yüce Mevla buyuruyor: “İşi ehline verin, adaletle hükmedin.” diyor. Burada işi ehline verme yoktur, adaletle hükmetme yoktur, hepimizin hakkını yiyorsunuz. Kıdemli insanlarımızı, sicili temiz insanlarımızı göreve getirmediniz. Göreve getirdiğiniz kişilerde ehliyet, liyakat, sicil aramadınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla) – Şefi il müdürü yaptınız -özür diliyorum- şeflik sınavını kazanamayanı il müdürü yaptınız, binlerce insanın hakkını yediniz, bu insanların hakkıyla ödeşemeyeceksiniz, hakkını asla ödeyemeyeceksiniz.
Daha da önemlisi, beni ilgilendiren konu da kurumda heyecan kalmamıştır, yazık olmuştur.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tor.
Söz sırası, İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Faruk Aksu’da.
Süreniz yirmi dakika.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın, Devlet Personel Başkanlığı, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü ve Mesleki Yeterlilik Kurumu bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
İstanbul Dolmabahçe’de, Türkiye'yi teslim alıp, yıkmak ve yok etmek isteyen bölücü alçaklarca gerçekleştirilen hain saldırı sonucu 44 vatan evladı şehit olmuştur. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar, milletimize başsağlığı ve sabır diliyorum.
Unutulmamalı ki terörizm, Türkiye'nin çözülmesi amacına asla ulaşamayacaktır. Türk milleti, millî birlik ve dayanışma bağlarını daha da sağlamlaştırarak bugünleri aşacak ve bu zulmeti yenecektir.
Teröristlere yataklık eden, arka çıkan ve bölücülerin sırtını sıvazlayan hainler bilmeli ki Türk devleti her türlü iğrenç, kalleş ve namert operasyonları göğüsleyip, ezecek güç ve kudrettedir.
Değerli milletvekilleri, bugün görüştüğümüz kurumlar, çalışma hayatına, kamu çalışanlarının hukuki ve mali statülerine, kamu yönetiminin temel ilkelerine ilişkin düzenleyici rol üstlenen ya da üstlenmesi gereken kurumlardır.
Bunlardan Devlet Personel Başkanlığının kuruluş amacı, kamu yönetiminin teşkilat, görev ve yetkileriyle, memur ve diğer kamu görevlilerinin tabi olacakları personel rejimlerinin düzenlenmesi, personel rejimleri arasında uyum, denge ve koordinasyonun sağlanmasıdır.
Bugün memur, işçi, sözleşmeli personel ve geçici personel statüsünde olmak üzere toplam 3 milyon 292 bin kamu çalışanı bulunmaktadır.
Kamuda istihdam edilenler işlevleri açısından değerlendirildiğinde ise 3 tip kamu çalışanından söz etmek mümkündür. Bunlar, daha ziyade kurumun ve çalışanların sağlıklı hizmet verebilmesine yardımcı olmak üzere hizmet veren görevliler; bürokrasinin kayıt, yazışma gibi karar verici mekanizmaların talimatları doğrultusunda hareket eden ve günlük rutin işleri yürüten görevliler; devletin politika belirleme, planlama, karar alma ve denetim gibi temel belirleyici fonksiyonlarını ifa eden görevlilerdir. Söz konusu görevlilerin her birinin nitelikleri, seçilmeleri, atanmaları ve özlük haklarının da bu işlevleriyle uyumlu olarak tanzim edilmesi gerekmektedir.
Dünya ölçeğinde rekabetçi bir yapının kurulması, diğer şartlarla birlikte, rekabet edebilir nitelikte personel istihdamını gerektirmektedir. Kamu görevlilerinin yürüttükleri hizmet ve hitap ettikleri kitle dikkate alındığında, toplumsal hayattaki etki alanları ve önemleri daha iyi anlaşılmaktadır. Anayasa’nın 128’inci maddesinde devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği hükme bağlanmıştır.
Kamu çalışanlarının işe girme sürecinden başlayarak çalışırken bağlı oldukları hukuki ve mali statüleri ile emekliliğe dair ciddi sorunları bulunmaktadır. Bugün kamu çalışanlarının karşı karşıya bulunduğu en önemli sorunları şu şekilde ifade etmek mümkündür: İşe girişte objektifliğin tesis edilememesi; ilerleme ve yükselmede liyakat yerine kayırmacılığın hâkim olması; istisnai uygulamaların yaygınlık kazanması ve bunun ortaya çıkardığı adaletsizlikler; objektifliği sağlamaya dönük mevcut yasal ve idari düzenlemelerin sulandırılması; memur ve diğer kamu çalışanlarının tanım, statü, unvan ve sınıflandırma karmaşası; genel idari esaslara göre yürütülmesi gereken asli ve sürekli kamu hizmetlerinde taşeron, geçici personel, geçici işçi ve sözleşmeli personel çalıştırılması; ücret adaletsizliği ve ücretlerin yetersizliği; kamu çalışanlarının çoğunun yoksulluk sınırının altında gelir elde ediyor olması; sicilin kaldırılması ve yeni bir değerlendirme sisteminin getirilmemesi; ödüllendirme ve cezalandırma yönteminin motivasyonu ve iş verimini artırıcı olmaması; kamu çalışanlarına uygulanan taciz, tehdit ve yıldırmaya dayalı haksız ve adaletsizlikler, mobbing uygulamaları; devlet memurluğunun parti memurluğu hâline gelmesi; çalışırken alınan maaş ile emekli olduktan sonra alınan aylık arasındaki dengesizlik; her alanda yaşanan ölçüt karmaşası; yolsuzluk ve usulsüzlükler ile bunları önleyecek yasal ve yönetsel düzenlemelerin hayata geçirilememiş olması; başta Devlet Memurları Kanunu olmak üzere personel kanunları ve teşkilat kanunlarıyla yapılan münferit, birbiriyle bağlantısız düzenlemelerin çalışanlar arasında yarattığı eşitsizlikler; genel olarak torba kanunlar ve kanun hükmünde kararnamelerin oluşturduğu mevzuat kirliliği ile özensiz uygulamaların kamu yönetimi disiplininden uzaklaşılmasına yol açılmasıdır.
Teşkilat kanunları ve personel rejimine ilişkin yapılan çoğu düzenleme sistem bütünlüğü içerisinde yapılmadığı için, başta koordinasyon eksikliği olmak üzere ilke, odak ve ölçüt sorununun kronik hâle gelmesine yol açmaktadır. Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri döneminde, hükûmet programlarında ve planlarda, 657 sayılı Kanun’un yamalı bohça hâlini aldığından söz edilerek çağdaş bir personel rejiminin yapılacağı ifade edilegelmiştir. Kamu yönetimindeki ve personel rejimindeki dengesizlik, verimsizlik ve kalitesizlikten, bürokratik oligarşiden şikâyet edilmiştir. Oysa yapılan her düzenleme bunları düzeltmek yerine personel rejimini daha içinden çıkılmaz hâle getirmiştir.
Nitekim, 2017 yılı programında şu sorunlara dikkat çekilmektedir:
“Hizmet-personel-ücret ilişkisinin sağlıklı bir şekilde kurulması ihtiyacının önemini koruduğu, kamuda verimlilik kültürünü geliştirmek için hizmet içi eğitim programlarının kapsamlı ve sistemli bir anlayış doğrultusunda ele alınmasının gerektiği, personel değerlendirme sisteminin gözden geçirilerek personelin performansının ölçülmesinde nesnel ve açık standartların geliştirilmesinin önem arz ettiği, görevde yükselme konusunun mevzuatta açık ve yeterli bir şekilde tanımlanmadığı, kamu personelinin kurum ve kuruluşlar arasında dengesiz dağıldığı, personel ile ücret düzeyinin hizmet gerekliliğiyle uyumsuz olduğu.” Kamu personel sisteminde göze çarpan sorunlar olarak sayılan bu hususlar, bizatihi liyakat, adalet, birlik ve objektiflik gibi temel ilkelerdeki zafiyetlere işaret etmektedir. Bu tespitler Hükûmete aittir ve on dört yılın sonunda hâlâ bu sorunların devam ediyor olması, bu alanda sonuç alıcı, elle tutulur bir çalışmanın yapılmadığını ortaya koymaktadır.
Devlet Personel Başkanlığının, başta 1965 yılındaki Devlet Memurları Kanunu olmak üzere, 1983 yılında çıkarılan kadro kararnamesi, 1999 yılında getirilen merkezî sınav ve görevde yükselme sistemleri ile 2001 yılında çıkarılan kamu görevlileri sendikasına ilişkin düzenlemeler faaliyet alanıyla ilgili olarak tarihinde yaptığı önemli işlerdir. Ancak bugün çalışanların hukuki ve mali statülerine ilişkin birçok konuda içinden çıkılmaz bir hâl alan personel rejiminin görünümü, maalesef 1965 yılındaki durumdan farksız hâle gelmiştir.
Kamu hizmetine girme, yükselme, yer değiştirme ve ücret konusu personel rejiminde objektif ölçütlerin ve adaletin varlığının ya da yokluğunun en çok hissedildiği alanlardır. Kayırmacılığın yaygınlık kazandığı bu alanlar personel rejiminde yol açılan tahribatın da odak noktasını oluşturmaktadır. Hizmete girişte ve terfide liyakatin esas olmaması bürokrasiyi siyasallaştırmakta, kamu görevini parti görevine dönüştürmektedir. Tüm bu düzenlemeler ve gelişmeler sonucunda da kamu yararı odak olmaktan, liyakat ilkesi ise ölçüt olmaktan çıkmaktadır.
Değerli milletvekilleri, hatırlanacağı üzere Hükûmet 1 Kasım seçimlerinde kamudaki taşeron işçilerin kadroya geçirileceği vaadinde bulunmuştu. Seçimlerden bir hafta sonra o dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik, katıldığı bir televizyon programında hangi taşeronların kadroya alınacağına ilişkin listenin yeni Bakanlar Kurulu tarafından altı ay içinde ilan edileceğini ve taşeronların durumunun altı ay içinde netlik kazanacağını söylemişti. Öte yandan, Maliye Bakanı Naci Ağbal da taşeron işçilerle ilgili düzenlemenin 21 Mart 2016 tarihine kadar Meclise sevk edileceğini belirtmiş ve Maliye Bakanlığı koordinasyonunda devam eden çalışmalar sonucunda 150 bin civarında taşeron işçinin kadrolu olacağını söylemişti. Ancak bugüne kadar taşeron işçilere ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Yine, 2015 yılında imzalanan ve kamu çalışanlarının 2016-2017 yıllarına ilişkin hakları konusunda düzenlemeler içeren toplu sözleşmede işçilerin, 4/C’lilerin ve sözleşmelilerin durumlarına göre uygun kadro ve pozisyonlara geçirileceği öngörülmüş ve bu konuda çalışma başlatılması kararlaştırılmıştır. Bununla birlikte toplu sözleşmede çalışma yapılacağı belirtilen konularla ilgili olarak aradan geçen bir buçuk yıllık süre içinde herhangi bir somut adım atılmamış, bir çalışma ortaya konulmamıştır. İlgili bakanlarca bu konuda sorulan sorulara da ikna edici ve inandırıcı cevaplar verilmemektedir.
Buradan bir kez daha soruyorum: Sayın Bakan, taşeronlarla ilgili çalışma devam etmekte midir yoksa rafa mı kaldırılmıştır? Sizden haber bekleyen binlerce taşeron işçisinin kadrolarını ne zaman vereceksiniz? Taşeronlarla birlikte kadro bekleyen 4/C’lileri kadroya geçirecek misiniz? Diğer taraftan, öğretmen ve polislerimizin ek göstergelerini ne zaman 3600’e çıkaracaksınız?
Bize göre, kamu istihdamı gözden geçirilerek aynı ya da benzer işi yapmakla birlikte sözleşmeli, geçici, taşeron elemanı, 4/B’li, 4/C’li, vekil ve benzeri adlar altında istihdam edilenlerin tamamının kadrolu istihdamını sağlayacak düzenlemeler yapılmalı ve bu alandaki karmaşa ve mağduriyetler giderilmelidir. Kamuda ücret adaleti sağlanmalı, görev, yetki ve sorumluluk bakımından eşit değerde iş yapanın eşit ücret alması temin edilmelidir. Kamu çalışanlarının ek gösterge, denge ve hizmet tazminatı, fazla çalışma tazminatı, diğer zam ve tazminatlar ile yan ödeme gibi, kurumlar ve statüler arası farklılıklara yol açan ödeme unsurları gözden geçirilerek tüm kamu çalışanlarını kapsayacak şekilde ve hakkaniyete uygun biçimde yeniden düzenlenmelidir. Kamu çalışanlarına çeşitli adlar altında ödenmekte olan ek ödemeler emekli aylığına da yansıtılmalıdır.
Öğretmenlerin ek göstergeleri 3600’e çıkarılmalı. Ek ders ücretleri ile eğitim öğretim tazminatları yükseltilmeli, eğitime hazırlık ödeneği artırılmalı ve eğitim kurumlarında çalışan tüm personele de yansıtılmalıdır. Öğretmenlerin özür grubu tayinleriyle ilgili sorunları çözüme kavuşturulmalıdır. Öncelikle öğretmen ihtiyacı olan hiçbir okul bırakılmamalı, derslik ihtiyacı giderilmeli ve atanamamış tüm öğretmenlerin atamaları kademeli olarak yapılmalıdır.
Sağlık hizmetlerinin standardının ve kalitesinin yükseltilmesi için yardımcı sağlık personelinin resmî ve özel sağlık kuruluşlarında istihdamı yaygınlaştırılmalıdır. Bu kapsamda atanamamış ebe, acil tıp teknisyeni, anestezi teknisyeni, sağlık memuru ve tıbbi sekreter gibi yardımcı sağlık personelinin istihdam edilmesi için gerekli şartlar oluşturulmalıdır. Sağlık çalışanlarına çalışma sürelerinin her bir yılı için doksan gün fiilî hizmet süresi zammı hakkı verilmelidir.
Emniyet çalışanlarının çalışma süreleri, fazla mesaileri ve emekliliğe yansıyan hakları yeniden düzenlenmeli, çalışma şartları iyileştirilmeli ve polislerimizin ek göstergeleri 3600’e yükseltilmelidir.
Uzman jandarmaların statüsüne uygun olarak mali ve sosyal hakları artırılmalı, uzman erbaşların kamu kurumlarına geçişini sınırlayan kanunun çıktığı tarihte görevinden ayrılmış olanların müktesep hakları korunmalı, yedi yıl uygulamasından kaynaklanan mağduriyetleri giderilmelidir.
TÜRK-İŞ’in araştırmasına göre 2016 Kasım ayında 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 1.416 lira, yoksulluk sınırı ise 4.615 lira olmuştur. Bu rakamlara göre, bugün, kamu çalışanlarının çoğu yoksulluk sınırının altında ücret almaktadır. Bununla birlikte, kamu çalışanlarını, esasen genel ücret seviyesinin düşüklüğünden çok, benzer işler yapmalarına rağmen oluşan ücret farklılığı ve adaletsizliği rahatsız etmektedir.
Değerli milletvekilleri, kamu yönetimi sisteminin en önemli sorunlarından birisini yolsuzluklar ve usulsüzlükler oluşturmaktadır. İş ve işlemlerin yeterince şeffaf olmaması ve hesap verme sorumluluğunun tam olarak işlememesi yolsuzlukların artmasına neden olmaktadır. Kamuda genellikle “yozlaşma”, “iltimas”, “kayırma” ve “rüşvet” kavramlarıyla eş anlamlı olarak kullanılan “yolsuzluk” olgusu çözümü aciliyet kesbeden önemli bir sorundur. Ülkemizde şeffaflığın artırılması ve kamuda etkin yönetimin geliştirilmesi amacıyla 57’nci Hükûmet döneminde Mayıs 2001’de çıkartılan Türkiye’de Şeffaflığın Artırılması ve Kamuda Etkin Yönetimin Geliştirilmesi Eylem Planı, AKP hükûmetlerince uygulanmamış, bu yönde yeni bir düzenleme de uygulamaya konulmamıştır. Bu doğrultuda bir düzenlemeyle İdari Usul Yasası’nın bir an evvel hayata geçirilmesi zorunlu görülmektedir.
Kuşku yok ki kamu yönetiminin karakterini belirleyen en önemli ilke liyakat ilkesidir. Sağlıklı işleyen bir kamu yönetiminin varlığı için liyakat ilkesinin tavizsiz uygulanması son derece önemlidir. Bu açıdan, liyakat ilkesinin teorik olarak varlığı değil, uygulamada liyakate ne derece önem verildiği önemlidir. Liyakat sisteminin temelde varlık nedeni yöneticilerin politik atamalara karşı korunması ve bürokrasinin kalitesinin artırılmasıdır. Zira, adam kayırmacılığı ve politik atamalar bürokrasinin niteliği ve kamu hizmetlerinin kalitesi üzerinde oldukça olumsuz etkiler yapmaktadır. Liyakat sisteminin en önemli özelliği kamu görevlilerinin görevin gerektirdiği vasıflara uygun, vatana ve millete sadakatle bağlı ehil kişilere verilmesi, siyasal nitelikli atamalara karşı hassas olunmasıdır. Ancak, uygulamada siyasi ya da bir grubun menfaatini öne çıkaran anlayışın bürokrasiyi dizayn etmekte olduğu görülmektedir. Bu durum, devlet memurluğunun parti memurluğuna dönüştürülmesine, kamu çalışanlarının kutuplaştırılmasına ve kamu hizmetlerinin kalitesinin düşmesine yol açmaktadır. Türkiye kamu idaresi bugün, maalesef, bu tabloyla karşı karşıyadır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsünün kamu yönetimini geliştirecek çalışmaları yapmak, idari alanda eleman yetiştirmek, memurların hizmet içinde yetişmelerini sağlamak gibi üç temel görevi bulunmaktadır. Kamu idaresinin geliştirilmesine yönelik akademik altyapı oluşturulması ve araştırma yapılması amacıyla kurulan söz konusu kurum, uygulamada bu işlevlerini yeterince yerine getirememektedir. Enstitü, bugüne kadar idari alanda iki önemli projeyi koordine etmiş ve gerçekleştirmiştir. Birincisi, 1963 yılındaki Merkezi Hükûmet Teşkilatı Araştırma Projesi, kısa adıyla MEHTAP; ikincisi, 1991 yılındaki Kamu Yönetimi Araştırma Projesi, kısa adıyla KAYA’dır. Ancak, sonrasında enstitünün bu çapta bir çalışmasının olmadığını görüyoruz. Bugün Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsünün bir koordinasyon görevi üstlenerek ilgili kurumların katılımıyla yeni bir çalışma yapması gereği vardır. Zira, bugün, kamu yönetiminin MEHTAP ve KAYA projelerinin hazırlandığı dönemdeki ölçüde yeniden reforme edilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. 15 Temmuz süreci kamu görevlilerinin ve kamu yöneticilerinin devlete sadakatinin ne kadar önemli olduğunu bizzat göstermiştir. Enstitünün, bu ihtiyacı giderecek bir fonksiyonu da ifa etmesi gerekmektedir. Anayasa’nın 128’inci maddesinin son fıkrasında, üst kademe yöneticilerinin eğitiminin özel olarak ayrı bir kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Bu doğrultuda, enstitünün Devlet Personel Başkanlığıyla bir eş güdüm içerisinde bu meseleye el atması ve bir sisteme bağlaması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, amacı, mesleki yeterlilikleri tanıyan, uluslararası düzeyde kalite güvencesi sağlanmış millî yeterlilik sistemini kurmak ve işletmek olan Mesleki Yeterlilik Kurumu, kurulduğundan bugüne kadar bu amacını sınırlı düzeyde gerçekleştirebilmiştir. Ülkemizdeki çalışan sayısı dikkate alındığında yaklaşık 35 bin kişiye mesleki yeterlilik belgesi verilmiş olması bu yetersizliği ortaya koymaktadır.
Süremin sonuna geldim. Bu konuyla ilgili daha uzun söyleyeceklerim vardı ancak bu düşüncelerle konuşmamı bitirirken kurumların 2017 yılı bütçelerinin devletimizin bekası, milletimizin huzur ve refahı için katkı sağlamasını diliyor, hepinizi, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aksu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına son konuşmacı Adana Milletvekili Sayın Muharrem Varlı.
Süreniz on yedi dakika.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUHARREM VARLI (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman ve Su işleri Bakanlığı bütçe görüşmeleri üzerinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, 2007’de yani 23’üncü Dönemde milletvekili seçildim, o günden bu yana sürekli gündeme getirdiğim ve gündeme getirmekten de yorulmayacağım ama Sayın Bakan ve ondan önceki sayın bakanların da belki çok önemsemediği bir konu var. Yani Çukurova’yı çok ilgilendiren, çiftçimizi çok ilgilendiren, tarım sektörünü çok ilgilendiren ve ülkemizin ekonomisini de çok ilgilendiren bu Yedigöze Barajı’yla alakalı konu. Sayın Bakan her defasında “Bitecek.” dedi burada ama bir türlü bittiği de yok, biteceği de yok, ne zaman biteceğiyle alakalı bir durum da söz konusu değil; aldığımız bilgiler çerçevesinde bunu konuşuyorum. Şu ana kadar İmamoğlu’nun üst tarafında Musulu sulamasıyla 20 bin küsur dönüm arazi sulanabiliyor oradan, önümüzdeki yıl yapılacak çalışmalarla da toplamda 36 bin-37 bin dönüm arazi sulanacak. Benim bahsettiğim arazi 750 bin dönüm ve yine Sarıçam ile Musulu arasında kalan bölgeyi de -eğer oradan sulamayla alakalı bir çalışma yapılabilirse- aşağı yukarı 350 bin dönüm araziyi de buraya ilave ettiğiniz zaman yani 1 milyon dönüm arazinin üzerindeki bir konudan bahsediyoruz. Eğer burası sulanabilse, sulu tarıma açılabilmiş olsa ülke ekonomisine ve orada yaşayan çiftçilerimize ne kadar çok büyük katkı sağlayacağını hep birlikte görmüş olacağız çünkü o topraklar hakikaten çok mümbit arazi ve çok verimli bir arazi. İnşallah bu Yedigöze Barajı’yla alakalı konuyu bir an önce çözüme kavuştururuz çünkü bölge çiftçisi bunu çok aciliyetle bekliyor. Ve sizin siyasetçilerinizin de 3 Kasım 2002 seçimlerinden bu yana “Biz geldiğimiz gün Yedigöze Barajı’nı bitireceğiz.”, “Seneye bitiyor.”, olmadı “Bir sonraki seneye bitiyor.” bir seçim geldi “Seneye vallahi hazır, bitti, Yedigöze Barajı tamam, sulayacaksınız arazilerinizi.” diyerek hep orada siyaset yaptılar ve insanlarımızı kandırdılar ama Yedigöze Barajı’yla alakalı şu ana kadar, daha sulama tesisiyle alakalı ne zaman biteceğine dair elimizde bir belge yok, bilgi yok. Dolayısıyla Sayın Bakan, lütfen yani bunu bir eleştiri olarak algılamayın ama oradaki çiftçilerin bu yöndeki beklentilerine sizler de bizzat şahit olmuş olsanız, bizzat gözünüzle görüp kulağınızla duymuş olsanız Yedigöze Barajı’nın ne kadar önemli olduğunu, bu ülkenin ekonomisine, orada yaşayan insanların ekonomisine, çiftçilerimizin ekonomisine ne kadar önemli katkı sağlayacağını siz de teyit etmiş olurdunuz, dolayısıyla bir an önce de Yedigöze Barajı’nın sulama tesislerini bitirmiş olurdunuz. Onun için buradan size güzel bir öneride bulunuyorum: Lütfen bir an önce Yedigöze Barajı’nı bitirelim ve çiftçilerimizi, oradaki o güzel toprakları, mümbit toprakları suyla buluşturalım.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Yedigöze Barajı’nı bitireli üç yıl oldu Sayın Vekilim.
MUHARREM VARLI (Devamla) – Efendim baraj bitti, enerji kısmı da bitti ama sulama tesisiyle alakalı konuyu söylüyorum.
Ayrıca bunları söylerken de değerli bürokratlarımız alınganlık gösteriyorlar. Bizim muhatabımız siyaset kurumudur, muhatabımız bürokratlar değil, bürokratlar siyaset kurumu neyi söylerse onu yaparlar, onun için bürokratları da bunun dışına koyuyoruz, lütfen bu konuda alınganlık göstermesinler.
Yine, GAP’la alakalı ama diyebilirsiniz ki Kalkınma Bakanlığıyla alakalı ama netice itibarıyla, orada yapılacak barajlar, orada yapılacak sulama tesisleri sizin Bakanlığınızı da ilgilendiriyor. GAP, Türkiye’nin yıllardan beridir hasretle beklediği bir proje, bir an önce sonuçlandırılması lazım. Neden sonuçlandırılması lazım? Eğer o topraklar sulanabilirse bugün Türkiye’nin tarım sektöründe birçok ihtiyacı karşılanmış olacak.
Bakın değerli arkadaşlarım, Türkiye yaklaşık olarak 2 milyar dolarlık pamuk ithal ediyor. Şimdi, bizim bu 2 milyar dolarlık pamuk ithalatını, Urfa’nın sulanabilir arazilerini ve o bölgedeki pamuk üretebileceğimiz sulanabilir arazileri ve Çukurova’daki sulanabilir arazilerin tamamını suladığımız zaman, suyla kavuşturduğumuz zaman -3,5 milyon ton kütlü pamuk üretmemiz gerekiyor- bunu Çukurova ve Urfa’daki ve Güneydoğu’daki diğer pamuk üretebileceğimiz alanlardan karşılama imkânımız var. Yani Türkiye’yi 2 milyar dolarlık ithalattan kurtarmış olacağız 3,5 milyon ton kütlü pamuk üreterek ve bunun maliyeti de belki birkaç yıl sonra Türkiye’nin yapmış olduğu ithalattan vazgeçerek karşılanabilecek bir rakamla ancak yapılabilir. Onun için, GAP’ın da Türkiye’deki pamukçuluğun desteklenmesi, tarım alanlarının desteklenmesi açısından bir an önce tamamlanması lazım ve ülkemiz ekonomisine katkı sağlaması lazım. Orada yaklaşık olarak sulanabilir arazi miktarı 1 milyon 800 bin dönüm iken şu anda çok az bir kısmı sulanabiliyor. İnşallah bir an önce bunları da suyla kavuştururuz.
Yine, 2015 yılı itibarıyla Türkiye’nin enerji tüketimi 264 milyar kilovatsaat. Bizim, Türkiye’de barajlar ve HES’lerle, son yapılan, son dönemde yapılan eklemelerle üretebildiğimiz -yani barajlar ve HES’ler kısmını söylüyorum- 93 milyar kilovatsaat yani enerjinin diğerini doğal gaz çevrimiyle veya kömürle üretiyoruz. Dolayısıyla, doğal gazı da dışarıdan ithal ettiğimiz için ülke ekonomisine çok büyük bir yük bindirmiş oluyoruz. Eğer bu barajlarımızı bir an önce faaliyete geçirirsek, oradaki elektrik üretimini daha da artırırsak doğal gaz ithalatını daha düşürmüş olacağız ve kömürle çalışan termik santrallere de belki ihtiyacımız kalmayacak.
Yine, Sayın Bakan, bu kömürle çalışan termik santralleri ne ilginçtir ki yani getirip -zaten içme suyu çok az Türkiye’nin, içilebilir özellikteki su oranı çok az- içme suyunun en kaliteli olduğu yerlere kuruyorlar. Mesela, Adana’da, o Erzin’in taşlık alanında, hem Yumurtalık’ın hem Erzin’in hem Dörtyol’un hem de Ceyhan’ın köylerinin içme suyunu karşılayan bölgede 6-7 tane kömürle çalışan termik santral kurulacak. Bunlardan birkaç tanesi başladı şu anda çalışmaya. Bunlar oradaki içme sularımızın kalitesini bozacak, belki içme sularımızın hiç içilemeyecek hâle gelmesini sağlayacak. Dolayısıyla, bu kömür santrallerine elbette ki enerji üretimi açısından ihtiyacımız var, kurulması lazım ama bunların yerini tespit ederken Allah rızası için… Yani, çöl olmuş bir sürü toprağımız var bizim ya, oraya götürüp kuralım kardeşim, o birinci sınıf mümbit arazileri bacadan çıkacak gazlarla zehirlemenin, oradaki suları kirletmenin bir manası yok ki. Bunu yapacaksak en güzel tespit edilmesi gereken yerlere kurarız, ne toprağımıza ne suyumuza zarar vermeden yaparız.
Yine, 41’inci sayfada diyorsunuz ki: “Çıkardığımız yasayla kangren hâline dönüşmüş 2/B arazilerini çözdük.” Doğru, orman kısmını çözdünüz, yasa da çıktı buradan. Ancak, hazine arazilerini niye satmıyorsunuz hâlâ, neden satmıyorsunuz? Yani, bu Millî Emlak Genel Müdürlüğü inatla niye satmak istemiyor hâlâ bu hazine arazilerini? Bu yasa çıktı, burada hep birlikte oy vererek bu yasayı çıkardık; doğru da bir yasa. Hatta, büyükşehir yasası çıktıktan sonra, bütünşehir yasası çıktıktan sonra bazı düzenlemeler yapılması gerektiğini de defalarca söyledim burada. Ama, hâlâ Millî Emlak inatla bu arazileri satmakta direniyor, ayak diretiyor. Ya, lütfen, Sayın Bakan, siz Bakanlar Kurulu üyesisiniz…
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Millî Emlak bana bağlı değil.
MUHARREM VARLI (Devamla) - Belki size bağlı değil ama Bakanlar Kurulu üyesisiniz…
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Doğru, tamam.
MUHARREM VARLI (Devamla) - …bu yasayı siz çıkardınız burada. Yani, bu ülkenin çiftçisi sizi ilgilendirmiyor mu? Elbette ki ilgilendiriyor.
Şimdi, o zaman bu arazileri bir an önce satmak lazım. Niye satmak lazım biliyor musunuz? Adana’da toplulaştırma başlıyor. Toplulaştırma başladığı zaman Hazine arazilerinin nereye kayacağı, nereye gideceği belli değil. Dolayısıyla, insanlar bu konuda yarın birbirleriyle husumet sahibi olacaklar. Babadan dededen kalma arazilerini, “Buradan aldım şuraya getirdim.” dediği zaman öbür adam çıkacak “Kardeşim, bu arazi benim diyecek.” Başlayacaklar birbirlerini öldürmeye. Allah rızası için, lütfen, bu arazilerin bir an önce satılmasını temin edin ya da toplulaştırmayla alakalı insanlara 2/B’den dolayı almış oldukları hakkı teslim edelim. Yani Toplulaştırma toplulaştırmayı yapıyor, Hazine arazisi için diyor ki: “Kardeşim şuradan verdim ben sana, git sen oradan al.” Ben gittim, Ahmet’le, Mehmet’le dövüşerek mi alacağım veya birbirimizi öldürerek mi alacağız bu arazileri? Bakın, çiftçinin hakkını korumak, bu toprakları korumak hepimizin görevi.
Yine, bu 2/B Yasası’yla alakalı, yaylalık yerlerde, özellikle bizim Osmaniye’nin Zorkun Yaylası’nda betonarme evler de var, ahşap evler de var. Şimdi bunlara, usulen kiralama yöntemi çıkardılar. Yahu arkadaş, o kadar, böyle, büyük rakamlar koydunuz ki yani insanlar artık buraları kiralayamaz hâle geldiler. Gidip en lüks yaylada ev kiralasa bunun kadar bedel ödemeyecek. Yani Çukurova’da yayla lüks değil Sayın Bakan. Çukurova’da yayla ihtiyaç, insanlar ihtiyaçtan dolayı gidiyorlar. Lütfen, bu konuyu da not alın.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Hayhay, tamam.
MUHARREM VARLI (Devamla) – Sayın bürokratlarınıza da söyleyin, burada insanlarımızı mağdur etmeden cüzi bir rakamla kira çıkartsınlar, insanlarımız da gitsin yaylasını yapsınlar. Yani tekrar söylüyorum, Çukurova’da yayla bir ihtiyaç, lüks değil, bunun altını çiziyorum.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Paraya ihtiyaçları vardı Sayın Varlı.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Babasının evi babasının, dedesinin evi, dedesinin evini kiralıyor.
MUHARREM VARLI (Devamla) – Tabii, dedesinden kalma, babasından kalma evler.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Arsa parası…
MUHARREM VARLI (Devamla) – Şimdi, yine, sulama birlikleri: Bakın, Sayın Bakan sulama birlikleriyle ilgili burada defalarca gündeme getirdim. Adana’da suya en çok ihtiyaç olduğu dönemde, çiftçinin tam mısırını, pamuğunu sulayacağı dönemde bir bakıyorsunuz su kesiliyor. Tarımsal sulamayı diyorum, bir bakıyorsunuz su kesiliyor. Niye kestiniz kardeşim? “Yosunla ilaçlama mücadelesi yapıyoruz.” Haklı, yapması lazım yoksa kanallardan su akmıyor. Peki, bu yosun neden oluşuyor? İşte kanalizasyonların bir kısmı sulama kanallarının su aldığı havzaya dökülüyor. Ya, şimdi, bunu DSİ’nin çözmesi lazım, bunu sizin çözmeniz lazım yani bunu belediyelere bırakırsanız, belediyelerin bu imkânlarla bunu yapma şansı yok. Evvela, yapmış olduğu tesisler çok eski, bu yeterince arıtmıyor, arıtmadığı için de atık sular o suya karışınca yosun oluşuyor. Dolayısıyla, en çok suya ihtiyaç olduğu dönemde birdenbire su kesiliyor, çiftçi -affedersiniz- kurbağa gibi vıraklamaya başlıyor, “Su, su” diye. E, su yok. Yani bunu çözmeniz lazım Sayın Bakan, defalarca gündeme getirdim.
Yine, yer altı kanalizasyon sistemi yani çiftçinin yine en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden bir tanesi. Çukurova’da, bilinçsiz sulamadan kaynaklanan çoraklaşmaya doğru bir gidiş var. Eğer bu yer altı kanalizasyonları olmazsa çok yakın zamanda çiftçimizin toprakları, o Adana’nın, Çukurova’nın en güzel toprakları çoraklaşmaya yüz tutacak. Bunu da bir an önce çözmeniz lazım. Yer altındaki…
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Kapalı sistem…
MUHARREM VARLI (Devamla) – Kapalı sistem, evet, onu kastediyorum Sayın Bakan, daha önce de söylemiştim ben size bunu.
Yine, normal drenaj kanalları: Yani, sulama birliklerinin bu drenaj kanallarını temizleme imkânı yok, ellerinde yeterince makine yok, ancak büyük sallama kepçelerle bunların temizlenmesi lazım, bunu da ancak DSİ yapabilir. Onun için, lütfen, bu drenaj kanallarının, ana hattaki kanalların temizlenmesi konusunda da sulama birliklerine, çiftçiye yardımcı olun çünkü bunlar önemli. Eğer bu drenaj kanalları suları çekmezse o sular tarlada birikiyor, tarlada kalıyor dolayısıyla çiftçinin ürününe de zarar veriyor, toprağımıza da zarar veriyor. Bunları çözmemiz lazım Sayın Bakan.
Yine, şimdi, defalarca burada gündeme getirdim, siz diyeceksiniz ki: “Ya, sulama birlikleriyle ilgili yasa çıkarttık.” Tamam, bu yasayı çıkarttınız ama arkasında ne kadar durduk? Şimdi, enerji maliyeti, sulama birliklerinin enerji maliyeti çok yüksek. Artı, özelleştirdikten sonra, ENERJİSA, sulama birliği bir ay veya iki ay eğer faturasını yatıramamışsa hemen gidiyor elektriğini kesiyor ve ondan sonra dolayısıyla sulama birliği vermesi gereken suyu veremiyor. Şimdi sulama birliklerinin para alma dönemi belli. Ne zaman topluyorlar? Mahsulden mahsule topluyorlar. Çiftçinin ürün yani hasat dönemine göre topluyorlar. Bunu Enerji Bakanlığıyla görüşüp bu konuda da sulama birliklerine bir katkı sağlarsak memnun olurum. Niye? Çiftçiyi ilgilendirdiği için söylüyorum. Yani, doğrudan doğruya sulama birlikleri beni ilgilendirmiyor ama çiftçiyi ilgilendiren bir konu olduğu için söylüyorum.
Yine, sulama ücretleri yani defalarca burada söyledik. Hep diyorsunuz ki: “Çiftçiyi korumak lazım.” “Geleceğin en önemli şeyi enerji değil, petrol değil, gıda olacak.” diyoruz değil mi? Gıdayı kim üretecek kardeşim? Çiftçi üretmeyecek mi? Yani çiftçiye katkı sağlayalım derken afaki laflarla mı nutuk atıyoruz yoksa gerçekten çiftçiyi korumak maksatlı mı söylüyoruz? Yani sulama ücretleri, işte buradan bir rakam gönderiyorsunuz, DSİ diyor ki: “Şu rakam veya şu rakam arasında olmalı.” Ya, size ne kardeşim, niye karışıyorsunuz? Bırakın, o bölgenin sulama birliğindeki meclis üyeleri otursunlar, o bölgenin ihtiyacına göre belirlesinler bunu. Yani bunun gerekçesi nedir, ben bunu bir türlü anlayamadım. Yani pamukta 30 lira, mısırda 30 lira. Allah’tan reva mı ya, çiftçi zaten mazot girdileri, gübre girdileri, diğer maliyetlerle sıkıntı içerisinde, perişan durumda, e bir de sulama birliklerine götürsün… “Peşin öderseniz de bir indirim var.” Doğru, güzel bir uygulama. Ama, çiftçinin peşin ödeme imkânı yok ki, keşke olsa da ödese yani. Şimdi bunlar hepimizin problemleri, lütfen, bu konuları bir an önce çözelim.
Bakın gübreyle alakalı her defasında burada söyledim. Dedim ki: Gübre çiftçiye lazım olmadığı zaman pik yapıyor. Ben örnek vereyim: İki ay önce üre gübresini bir arkadaşım 740 bin liradan satın aldı, eski rakamla yani 74 kuruştan. Şu anda üre 1 TL yani eski rakamla 1 milyon. Tarım Kredi kurumu ne yapıyor? Ne yapıyor Tarım Kredi kurumu? Yani neden piyasaya girip de piyasayı regüle etmiyor? Niye çiftçiye daha ucuz gübre vereyim diye uğraşmıyor? Aksine, Tarım Kredi kurumunda serbest piyasadan daha pahalı gübre ya. Ya, böyle bir şey olur mu yani?
Sayın Bakanım, eğer kabul ediyorsak bunları, hep birlikte çözüm getirmemiz lazım.
Yine, bakın, kuraklık aşırı derecede gidiyor, bununla alakalı bir tedbir almamız lazım. Allah’a çok şükür bugün yağmur yağdı ama sen git de Çukurova’nın çiftçisine bir sor bakalım Sayın Bakan yani bir aydan beridir uyku uyuyamıyor insanlar, ne zaman buğdayımız çıkacak, tarlada mı kaldı, karınca mı çekti diye. Yani, biz, şimdi…
MUSTAFA KALAYCI (Konya) – Konya’da da öyle.
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Manisa da öyle, Manisa da.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Allah’a şükür daha yağış devam edecek.
MUHARREM VARLI (Devamla) - Öyle, tamam, elbette ki Cenab-ı Allah’ın vereceği bir şey ama bizim de Bakanlık olarak bu konuda tedbirler almamız lazım diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Varlı.
Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Sayın Özel’in söz talebi var.
Buyurunuz Sayın Özel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul Başakşehir Osmangazi İlköğretim Okulunda Öğretmen Aydın Erekmen’in öğrencilerine yönelik tutumuyla ilgili herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığı ve Adalet ve Kalkınma Partisinin Meclis Başkanlığına sunduğu Anayasa değişikliği teklifinde herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığı konularında bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, önemli gördüğüm iki hususta hem Hükûmetin dikkatini çekmek istiyorum hem de bir açıklama talep ediyorum, aynı zamanda Meclis Başkanlığından da.
Birincisi: Bugün sosyal medyada bolca yer aldı, İstanbul Başakşehir’de Osmangazi İlköğretim Okulunda devlet memuru bir öğretmen, adı Aydın Erekmen; öğrencilerine bir idam ipi dağıtıp, arabasına idam ipi asıp, 10-12 yaşında olduğu anlaşılan bir öğrencisinin eline silah verip öğrencisini eğittiğini vatan hainlerine karşı… 8 yaşındaki öğrencilerin elinde küçük idam ipleriyle fotoğrafları paylaştı. Bu konuda Hükûmetin aldığı bir tedbir, açılmış bir soruşturma… Aynı zamanda, bu öğretmenin mensubu olduğu bir vakıf ile Başakşehir Millî Eğitim Müdürlüğünün ortak yaptıkları bir sempozyum da söz konusu. Bu sempozyumun iptal edilmesi, bu…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Açıyorum Sayın Özel.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bu konuyla ilgili, Hükûmetin hızlı bir şekilde Meclisi bilgilendirmesi gerektiğini düşünüyoruz.
İkinci bir husus da, hem Adalet ve Kalkınma Partisine soruyoruz hem de Meclis Başkanlığına, yönetimine: Sayın Başkan, bilindiği gibi, 316 milletvekilinin imzasıyla, cumartesi günü yapılan bir basın toplantısının hemen öncesinde, Adalet ve Kalkınma Partisinin Anayasa değişikliğinin yapılması hakkında kanun teklifi Meclis Başkanlığına verildi ve eş zamanlı olarak kamuoyuyla da teklif paylaşıldı. Biz bu teklifin belli bir süre İnternet sitesinde yer almamasından sonra, dün, Meclis Başkanlığına başvurduk ve bu teklifin hâlâ neden dağıtımının yapılmadığını sorduk. Sorumuzla birlikte, internet sitesine konulduğunu, (2/1504) esas numarasını aldığını öğrendik. Meclis Başkanlığından da…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Özel, açıyorum, lütfen tamamlayınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hem internetten hem de bize iletilen nüshadan baktığımızda, iki teklif arasında esaslı bir değişiklik olduğunu gördük, önemli bir değişiklik olduğunu gördük. O değişiklik şu: Teklifin 19’uncu maddesinin (e) fıkrasında, cumartesi günü, Anayasa’nın 67’nci maddesinin kaldırılması vardı ama Meclis Başkanlığının dağıttığında 67’nci maddenin kaldırılmasıyla ilgili kısım tekliften çıkarılmış. 67 manidar bir madde tabii, seçme, seçilme hakkını düzenliyor ve dün, o çıkarılma meselesi olduğunda… Tabii, bir sürü mahzur vardı; tutukluların, hükümlülerin oy kullanması, askerî öğrencilerin oy kullanması... Ama, onun çıkarılması, göze göstermeden son maddenin de çıkması demekti. Şimdi, teklifin mevcut hâlinde ise “Değişiklikten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz.” hükmünün tek başına kaldırıldığı görülüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Son olarak Sayın Başkan…
Yani, zımnen her ne kadar, teklifin bir yerinde bir sonraki seçim tarihiyle ilgili bir şey konulmakla beraber, belki bu fark ettirilmeden toplu çıkarma denenmiş, şimdiki hâliyle de bir yıl içinde Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimiyle ilgili bir irade beyanı manasına da geliyor.
Buradaki teknik mesele, Meclis Başkanlığı kendisine verilen şeyi iki gün tutup, teklifte yeni bir çalışmaya imkân tanıyıp daha sonra onu değiştirdi mi? Kanun teklifleri üzerinde değişiklik yapılmasının usulü belli; çekme dilekçesi var mı, çekilip geri mi verilmiş, imzası olan 316 kişinin veya bu konuda ortak basın toplantısı yapılan partinin bu değişiklikten, bu manipülasyondan haberi var mı? Meclis bu konuda şeffaf davranmayacaksa, bu tip şeylerle karşılaşacaksak, bu, ne manaya geliyor? Özellikle Meclis Başkanlığından bu konuda bir açıklama bekliyoruz.
Teşekkür ederim efendim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Sayın Bakan sanırım bir açıklama yapacak.
Buyurunuz Sayın Müezzinoğlu.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) – Sayın Başkanım, Meclisimizin değerli üyeleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekilimizin ifade ettiği, yanılmıyorsam İstanbul Başakşehir’deki bir okuldaki bir öğretmenin 10-12 yaşlarındaki çocuklara yaptığı uygulama eğer, şayet doğruysa -biz bunu şu anda duyuyoruz- bunu tasvip etmek mümkün değil, kesinlikle kınıyoruz ve bu anlamda gerekli incelemeleri başlatan Millî Eğitim Bakanımızdan ve yetkililerden de gerekli bilgiler alındıktan sonra Meclisimizi tekrar bilgilendiririz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Sayın Özel, diğer konuyla ilgili takdir edersiniz ki bu konuda bizim bir açıklama yapmamız doğru değil. Sayın Meclis Başkanından zaten talep ettiniz; umarım, en kısa zamanda konuyla ilgili açıklama yaparlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, bir ara da verilecek tabii şimdi. Bu sırada, bu teklifin nasıl değiştiğini ve Meclis Başkan Vekili olarak, bize, bu konuda bir geri çekme dilekçesi var mı, geri çekildikten sonra yeni hâli verilmiş mi yoksa o hâlinde bu değişikliği… Çünkü fotokopiler karşılaştırıldığında imza föyleri aynı föy. Yani o zaman, bu nasıl oldu? Milletvekillerinin iradesi dışında bu iş nasıl yapıldı? Kamuoyuna… Yani böyle bir değişiklik elbette komisyon aşamasında yapılabilir ama bu durum, şüphe yaratan ve Meclisin geleneklerine yakışmayan bir meseledir, onu ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Sayın milletvekilleri, birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.47
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.55
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Emre KÖPRÜLÜ (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39’uncu Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, bir söz talebim var.
BAŞKAN – Sayın Bakan, sizden önce Sayın Gök bir talepte bulundu ama…
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) – Kapanıştan önce Sayın Özgür Özel’in konuşmayla ilgili…
BAŞKAN – Tamam, peki, buyurun, o zaman önce size söz verelim.
Buyurun.
4.- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun, İstanbul Başakşehir Osmangazi İlköğretim Okulunda Öğretmen Aydın Erekmen’in açığa alındığına ve hakkında soruşturma başlatıldığına ilişkin açıklaması
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) – Sayın CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel’in az önce Başakşehir TOKİ Osmangazi İlköğretim Okulunda Öğretmen Aydın Erekmen’in bir uygulamasıyla ilgili sorusu olmuştu. Gerçekten, kabul edilebilir görmediğimizi, yadırgadığımızı, bu anlamda da işlem olarak öğretmenin açığa alındığı ve soruşturma başlatıldığı bilgisini yüce Meclise sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Biz teşekkür ederiz Sayın Bakan.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Sayın Gök, sisteme girmişsiniz, buyurun.
5.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, İstanbul’daki patlamayı gerçekleştiren canlı bombaya ait olduğu iddia edilen bir fotoğrafın sosyal medyada paylaşıldığına ve bu fotoğrafın nasıl çekildiği, bir istihbarat zafiyeti olup olmadığı konularında bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanlar, şu dosyanın içinde bir fotoğraf var. Bu fotoğrafı kamuoyuyla paylaşmıyorum, konuşmam bittikten sonra sizlere takdim edeceğim. Sosyal medyadan edindiğimiz bu fotoğrafta İstanbul’daki patlamayı gerçekleştiren canlı bombanın bir otobüs içinde çekildiği iddia edilen bir fotoğraf var. Birazdan size sunacağım bu fotoğraftaki kişi canlı bomba mıdır? Otobüste bu fotoğraf nasıl çekilmiştir? Anlaşılıyor ki bir takip altındadır. Eğer otobüste böyle bir fotoğraf çekilip o kişinin şüpheli bir kişi olduğu saptanmış ise bu bombanın patlatılmasına giden süreçte neler olmuştur da o bombanın patlatılması önlenememiştir? Önemli bir konu, önemli bir soru. Bu fotoğrafı sadece sizlerle paylaşmak üzere hazırladım, sizlere takdim edeceğim. Lütfen, bu sorduğum sorular çerçevesinde bu konuya açıklık getirirseniz kamuoyu açısından da yararlı olacaktır. “Bir istihbarat zafiyeti var mıdır? Eğer otobüste bu kişinin kimliği belirlendiyse niçin bir işlem tesis edilmemiştir?” soruları ne yazık ki açıkta kalıyor, bunlar mutlaka giderilmelidir Sayın Bakanlar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Gök.
Buyurun Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, tabii ki, bu fotoğrafla ilgili gerekli incelemelerin yapılması, sorulan soruların cevabının da bulunabilmesi adına bir sürece ihtiyaç var.
LEVENT GÖK (Ankara) – Şüphesiz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) – Bakanlığımızla, ilgili kurumlarımızla gerekli değerlendirmeler ve incelemeler yapılarak Meclisimizi bilgilendiririz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 434) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Personel Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Personel Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi konuşma sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna gelmiştir.
İlk konuşmacı Tekirdağ Milletvekili Sayın Faik Öztrak’tır.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Öztrak, süreniz on altı dakika.
CHP GRUBU ADINA FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ekonomi Bakanlığı bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu ve bizleri takip eden kıymetli vatandaşlarımızı selamlıyorum.
Sözcükleri seçmenin, konuşmanın çok zor olduğu günlerden geçiyoruz. Hafta sonunda bölücü hainler Beşiktaş’ın göbeğinde eş zamanlı iki bomba patlattı. İstanbul’da yaşanan bu kahpe saldırı yüreklerimize ateş düşürdü. 36’sı polis, çoğu da hayatlarının baharında, 44 vatandaşımız şehit düştü. Şehitlerimize Allah’tan rahmet; ailelerine, milletimize başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi insana değer veren siyaset anlayışıyla terör karşında amasız, fakatsız kararlı bir duruş sergilemektedir. Bu ve buna benzer konularda hep ülke çıkarını, partimizin çıkarının önüne koyduk. Cumhuriyet Halk Partisi, terör ve terör örgütleriyle mücadelede Hükûmete her zaman açık çek verdi. Hükûmet, bu meseleyi tek başına götüremeyeceğini artık görmelidir. Ortak aklın bulunacağı yer de bu Gazi Meclistir. Bugün ortak akla her zamankinden çok ihtiyacımız var. Türkiye’yi başarısız devletler bataklığına sürüklemek isteyen terör karşısında ülkenin yeni yönetim zafiyetlerine artık tahammülü kalmamıştır.
Değerli milletvekilleri, geçen yıl bu kürsüden grubum adına bütçe kapanış konuşmasını yaptım. Konuşmamda toplumsal yaşamımızda, kurumsal yapımızda, komşularımızla ilişkilerimizde ve ekonomimizde biriken kırılganlıklara dikkat çektim. Ülkenin ve ekonominin dayanıklılığını artıracak önlemleri Hükûmetin hızla alması gerektiğini ifade ettim. Aradan geçen bir yılda yaşadıklarımız, maalesef, haklı olduğumu gösterdi, bundan da hiç mutlu değilim. İktidar son bir yılda bırakın gereken tedbirleri almayı siyasi belirsizliği daha da artırdı. Hukukun üstünlüğünü bir kenara itti. İçeride ve dışarıda ters esmeye başlayan rüzgârlara karşı ülkemizi savunmasız bıraktı. On dört yıllık AKP iktidarının sonunda Türkiye, tarihinin en ciddi yönetim kriziyle karşı karşıya kaldı.
Değerli milletvekilleri, dini siyasette kullanma geleneğinden gelen kadroların kurduğu koalisyon on dört yıldır ülkeyi yönetiyor. İktidarın “Aynı menzile yürüyoruz, alnı secde görenden zarar gelmez.” diyerek devleti teslim ettiği ortaklarından biri, bu ülkede askerî darbeye teşebbüs etme cesaretini gösterdi. 246 vatandaşımız canını yitirdi, şehit oldu; yüzlerce insanımız sakat kaldı. İktidarın hatalarının bedelini millet canıyla, kanıyla ödedi; Gazi Meclisimiz bombalandı; iktidarsa “Biz kandırıldık." dedi. İktidar sadece koalisyon ortakları tarafından aldatılmadı. Oslo’da eli silahlı bölücü teröristlerle müzakere masasına oturdu. Habur’da teröristleri törenle karşıladı. Teröristler için özel çadır mahkemeleri kurdu. Bölücü teröristlerin taleplerine göre şehirlerimize, ilçelerimize vali ve kaymakam atadı. Şimdi, o bölücü katiller yüzlerce çocuğu, genci, anayı, babayı, yavukluyu birbirinden ayırdı. Yüzlerce şehit verdik, hâlâ da şehit vermeye devam ediyoruz. İktidarın hatalarının bedelini yine millet canıyla, kanıyla ödüyor; iktidarsa yine “Kandırıldık." diyor.
Değerli milletvekilleri, iktidar bununla da kalmadı; Şam’da Emevi Camisi’nde namaz kılma hevesiyle ülkemizi Suriye bataklığına sürükledi, sınırlarımız Peşaver’e döndü. Bedelini, Hatay’da, Gaziantep’te, Ankara’da, İstanbul’da patlayan bombalarla yaşamını yitiren yüzlerce insanımızla ödedik. Askerlerimiz Suriye topraklarına girmek zorunda kaldı. Anlaşılan yine birileri bu iktidarı kandırdı. Yetmedi, bu iktidar “Cumhurbaşkanı halk tarafından seçildi, bu fiilî durumdur.” diyerek 2014’ten beri Anayasa’yı rafa kaldırdı. Ağzından millet iradesini düşürmeyenler geçen yıl milletin seçimini beğenmediler, ülkeyi tekrar seçime götürdüler. İki seçim arasında terör hortladı, yüzlerce insanımız terör saldırılarında hayatını yitirdi. Ardından seçim kazanan Başbakan, sarayın tercihleriyle görevinden uzaklaştırıldı. On dört yıl “istikrar” türküleriyle Türkiye’yi tek başına yöneten bu iktidar, şimdi ülkeyi ancak OHAL’le yönetebiliyor. Şimdi de iki yıldır devam eden fiilî başkanlık sistemini anayasal hâle getirmek için iktidar, ülkeyi yeni bir belirsizliğe, referanduma sürüklüyor. Kolay aldanan bir iktidarın elinde ülkenin nasıl hızla kaosa sürüklendiğinin hikâyesi budur arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin bazı üyeleri bu durumu Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana karşılaşılan en sıkıntılı dönem olarak tarif ediyor. Bu, Lozan Anlaşması’nı beğenmeyen kadroların güzel ülkemizi bugün yeniden Sevr koşullarına getirdiklerinin bir itirafıdır. Ama, yine on dört yıllık iktidarın bakanları “Memleket büyük sıkıntıda, milletten dua bekliyoruz.” diyerek çözüm sorumluluğunu da yine millete yıkıyorlar.
Değerli milletvekilleri, ekonomi iflas etti. Bunu ben söylemiyorum, Cumhurbaşkanı “Tulumbada su bitti.” diyerek tüm dünyaya ilan etti. Peki, tulumbada su neden bitti değerli arkadaşlar? Yıllarca bu kürsüden “Taşıma suyla değirmen dönmez.” diye iktidarı uyardım. İktidar bu uyarılara kulak tıkadı; el atına binip çalım sattı. Biz “üretelim” dedikçe, iktidar “tüketelim” dedi. Biz “tarım”, “sanayi” dedik, iktidar “AVM” dedi. Biz “İhracatı artıralım.” dedik, iktidar “Cari açık finanse edildikçe sorun değil.” dedi. Biz “Milletin kazancını, gelirini büyütelim.” dedik, iktidar “Borcunu büyütelim.” dedi. Oysa, AKP iktidara geldiğinde içeriye ve dışarıya güven veren, benim de Hazine Müsteşarı olarak katkıda bulunduğum bir ekonomik program ve yılda yüzde 6,2 büyüyen bir ekonomi devraldı. İktidar ne yaptı? Küresel piyasalara sel olup akan dolarları kalıcı sandı. Borç olarak gelen dolarları har vurup harman savurdu. Ne ekonominin döviz ihtiyacını azaltacak ne de sermaye akışını düzenli kılacak tahkimatı yaptı. Ülkeye hazmedebileceğinin üzerinde dolar girmesine göz yumdu. Türk lirası aşırı değerlendi, ihracatçı cezalandırıldı, ithalatçı sevindirildi, cari açık rekorlar kırdı.
2002’de ülkenin her 100 liralık geliri karşılığında devletin, reel sektörün ve ailelerin toplam borcu 97 liraydı. Bugün ülkenin her 100 liralık geliri karşısında toplam borç 118 liraya çıktı. Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısının övündüğü gibi, devletin borcu ülkenin gelirine oranla 39 puan düştü ama vatandaşın ve şirketlerin borcu aynı dönemde 60 puan arttı. Borcu devletin sırtından aldınız, milletin sırtına bıraktınız. Borç yetmedi, tulumbaya su taşımak için 60 milyar dolarlık da devlet malını sattınız. Biz uyardık; siz, “Alınan borçlar, satılan mallar, yatırımları ve geliri artırdığı müddetçe sıkıntı yaratmaz.” dediniz ama sonunda “Tulumbada su bitti.” deme noktasına geldiniz.
Dün bu yılın üçüncü üç ayına ilişkin millî gelir rakamları açıklandı. Ekonomi, piyasa beklentilerinin çok ötesinde, yüzde 1,8 daraldı. Bu, yirmi yedi aydan sonra ekonomide gözüken ilk daralma. Öncü göstergelerden yılın son üç ayında da işlerin parlak olmadığını görüyoruz.
Şimdi, tulumbada su bitince iktidar müflis tüccar gibi eski defterleri karıştırmaya başladı. TÜİK bir kalem oynattı, Türkiye bir gecede yüzde 20 daha zengin oldu; tasarruf sorunumuz falan hiç kalmadı, meğer bugüne kadar yanlış rakamlar üzerinden yanlış politikalar üretip boş yere milleti bunaltmışsınız. Yoksa burada da mı kandırıldınız? Bu revizyona ilişkin çok ciddi teknik çekince ve kuşkularım var ancak burada bunlara girme zamanım yok. Ben, bu yeni rakamların içeride ve dışarıda kolay kabul göreceğini sanmıyorum. Ancak, bir konu önemli, hatırlayın “Tulumbada su bitti.” diyerek iflası itiraf eden Sayın Cumhurbaşkanı birkaç gün sonra muhtarlar toplantısında çıktı -TÜİK verileri açıklandığında- “Ekonominin gayet iyi olduğu görülecek.” deyiverdi. Anlaşılan, bu rakamları millet görmeden saray gördü. Şimdi ben soruyorum: Saray bu rakamlara müdahale etti mi?
Sayın milletvekilleri, sarayın bu açıklaması, rakamların toplanması, işlenmesi ve yayımlanması konusunda TÜİK’in bağımsızlığına büyük bir gölge düşürmüştür. Ben burada bir hatırlatma yapayım: Komşumuz Yunanistan istatistiklerini Avrupa Birliği standartlarına uydururken verilerle oynayan istatistik kurumu yöneticileri bugün hapis cezasıyla yargılanıyorlar. Brezilya’da ise önceki Cumhurbaşkanı Rousseff bütçe açığını gizlemek maksadıyla bütçe istatistiklerine müdahale ettiği için azledildi. Allah etmesin, sizin de başınıza bir şey gelmesin diye uyarıyorum.
Değerli milletvekilleri, yine bu revizyonla şu anda önümüzdeki 2017 bütçe tasarısının dayandığı Millî Bütçe Tahmin Raporu ve Orta Vadeli Program geçerliliğini yitirmiştir. Yapılan, Meclisin bütçe hakkına ciddi bir saygısızlıktır. Diğer taraftan, bu revizyonla ülkedeki 17 milyon vatandaşımız yoksulluktan kurtulmuş mudur? Bu ülkede bir kap et, balık veya tavuk yemeğini iki günde bir sofrasına koyamayan 27 milyon vatandaşımız bir gecede her gün sofrasına et yemeği koyabilir hâle mi gelmiştir? Mesele buradadır.
İşsizlik almış başını gidiyor. Umudunu yitirip iş aramaktan vazgeçmiş ancak “İş bulsam çalışırım.” diyenlerle beraber işsiz sayısı 6 milyonu aşmış. Ülkemizin umudu her 5 gencimizden 1’i işsiz. Millet evladına iş bulmak için bakanların kapılarında azar işitiyor. Aslında, Hükûmetin tavrı da bakanlarından farklı değil. Yiyip içip hesaptan kaçmaya çalışanlara benziyorlar. Bir türlü sorumluluk almıyorlar, hatalarını görmüyorlar. Dolar almış başını giderken ilkin “Dolardan bize ne? Dolsa ne olur, dolmasa ne olur?” dediler. Baktılar dolar durmuyor, sorumluluğu, yeni seçilen ABD Başkanı Trump’a attılar. Bu da tutmayınca doların artışını “Ülkede ekonomik darbe yapıyorlar.” diyerek FETÖ ve dış mihraklara bağladılar. Cumhurbaşkanı da fırsatı kaçırmadı, topa girdi, “Ekonomiye bir tuzak kuruldu. Bu tuzaktan çıkmak için vatandaş dövizini satsın, altın ve Türk lirası alsın.” dedi.
Değerli milletvekilleri, aslında ekonomiye tuzak kurulduğu doğrudur. Peki, bu tuzağı kim kurdu? Bakın, elimde 16 Haziran 2009’da Resmî Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı var. Bu kararnameyle, döviz geliri olmayan şirketlere de dövizle borçlanma imkânı getiriliyor. Bu kararnameden sonra Türkiye'de şirketlerin döviz borcu hızla arttı. 2009’da 67 milyar dolar olan Türk şirketlerinin net döviz borcu, bugün 213 milyar dolara çıktı. Benzer ekonomiler liginde artış hızı olarak Çin’den sonra dünyada 2’nci olduk ve bunun sayesinde de dünyadaki en kırılgan ekonomiler arasına girdik, sıcak paracıların insafına kaldık. Peki, bu kararnamenin altında kimlerin imzası var? Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek. Bu borçlar nedeniyle Başbakanın “Dolardan bize ne? Dolsa ne olur, dolmasa ne olur?” dediği ekim ortasından bugüne kadar şirketlerin kur farkı zararı 80 milyar Türk lirası oldu. Arkadaşlar, bu parayla 10 tane Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılır. Peki, şirketler bu zararı nasıl çıkaracak? Şirketler ya zam yapacak, ya işçi çıkaracak ya da ya da fabrikalarını kapatacaklar. Bu, pahalılık, işsizlik ve yoksulluk demek ama iktidar her zaman yaptığı gibi algı yöneterek sorumluluğu üzerinden atmaya çalışıyor. Kapılarını sıcak paraya sonuna kadar açıp ekonomiyi hasta edenler şimdi tulumbada su bitince vatandaşın yastıkaltındaki kefen parasına göz diktiler. İktidarı uyarıyorum: Millet ülkeye destek olsun diye sizi dinleyip dolar, avro bozdurdu ama siz ekonomiyi güçlendirecek ne yaptınız? Saraydakiler de dâhil, sadece konuşup ortalığı karıştırıyorsunuz, bir de rakamlarla oynuyorsunuz. Dolar da, faiz de alıp başını gidiyor. Milletin parası pul oluyor.
Değerli milletvekilleri, son olarak bu sıkıntılı günlerden kurtulmak için yapılacaklarla ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşayım:
İlk olarak, Sayın Bakan -sizin de şikâyetçi olduğunuzu gördüğüm- OHAL’i bir an önce kaldırın. Türkiye Büyük Millet Meclisinde ortak akılla, mutabakatla yasaları çıkaralım, karşı karşıya kaldığımız vahim sorunları geniş bir uzlaşmayla hukuk çerçevesinde aşalım. Başkanlığın refah ve istikrar getirmekte parlamenter sistemin yanına bile yaklaşamadığı dünyadaki örneklerinden görülmüştür. 2014 yılından bu yana yaşanan fiilî başkanlığın ülkeyi ne hâle getirdiği de ortadadır.
2’nci adım olarak, rejim tartışması ve referandum projesi derhâl rafa kaldırılmalıdır.
3’üncü adım: Avrupa Birliği çıpasını sağlamlaştırmaktır. Bu, Türkiye'nin uygar ve medeni bir mahallede adres sahibi olmasına ve ülkeye duyulan güvenin artmasına hizmet edecektir. Tıpkı 2004-2007 arasında görüldüğü gibi, Türkiye'nin risk primini düşürecektir. Avrupa Birliği tarafının Türkiye'ye karşı elbette hataları vardır ancak sorunlar müzakereler kesilerek değil, konuşarak çözülmelidir.
4’üncü adım olarak, mevcut iktidara artık güven kalmamıştır. Güveni sağlamak için yeni ve tüm ulusun içine sinecek bir uzlaşmaya ihtiyaç vardır. Kısa dönemde bunlar yapılırsa ekonominin ateşi düşer. Orta vadede yüksek büyüme hızlarına erişebilmek içinse ülkemizin önüne yeni bir büyüme ve paylaşım modeli koymalıyız. Önce hukuk devletini ayağa kaldırmalı ve hukukun üstünlüğünü sağlamalıyız. İkinci olarak, ülkenin dünyada yarışma gücünü arttıracak adımları atmalıyız.
Üçüncü olarak, herkesi kucaklayan, kimseyi dışlamayan bir büyüme süreciyle gelir dağılımını düzeltmeliyiz.
Son olarak, bunları yaparken ekonomik ve sosyal istikrarı bozmamalıyız. Torunlarımızın bizlere emaneti olan çevreyi korumalıyız.
Değerli milletvekilleri, eğer bunları bu Mecliste başarabilirsek ülkeyi içine düşürüldüğü Sevr koşullarından hızla çıkarır, milletin de duasını alırız.
Bu düşüncelerle, Genel Kurulu bir kez daha selamlıyor, Ekonomi Bakanlığı bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öztrak.
Sayın Özel…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Söz talebim yok efendim.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, Meclis Başkanlığına sunulan Anayasa değişiklik teklifiyle ilgili yapılan işlemlere ve sürece ve bu aşamada teklifte herhangi bir değişiklik olmadığına dair Başkanlık tarafından iletilen bilgiye ilişkin konuşması
BAŞKAN – Hayır, ben bir açıklama yapacağım.
Sizin bir önceki oturumda Meclis Başkanlığına ilişkin yapmış olduğunuz bir açıklama vardı, daha doğrusu bir talebiniz vardı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Doğru efendim.
BAŞKAN – Yapılan Anayasa değişikliği teklifinde bir maddede yapılan değişiklikle ilgili bir açıklama talep ettiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Doğru.
BAŞKAN – Bununla ilgili Sayın Meclis Başkanının bana yazılı olarak göndermiş olduğu yazıyı paylaşmak istiyorum sizinle.
Meclis Başkanlığından alınan bilgiyi paylaşıyorum sayın milletvekilleri:
“Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, 10 Aralık 2016 Cumartesi günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın İsmail Kahraman’a sunulmuştur. Söz konusu teklif, aynı tarihte gereği için Genel Sekreterliğe havale edilmiş ve Genel Evrakta kayıt altına alınarak bir evrak numarası verilmiştir.
Teklif, her kanun tasarı ve teklifi için gerçekleştirilen rutin inceleme aşamasından geçtikten sonra 12 Aralık Pazartesi günü Sayın Meclis Başkanının imzasıyla Anayasa Komisyonuna havale edilmiştir. Yine her kanun tasarı ve teklifi gibi havale işleminden sonra teklif “tbmm.gov.tr” İnternet sitesinden erişime açılmıştır.
Her aşaması kayıt altında olan bu işlemler sırasında teklifte herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Zaten Başkanlığımızın bu yönde bir yetkisi de bulunmamaktadır.”
Açıklama bu şekilde Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Yeniden bir açıklama yapma gereği duyuyorsunuz sanırım.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Özel, Adalet ve Kalkınma Partisinin 316 milletvekiliyle vermiş olduğu Anayasa değişiklik teklifi ile kamuoyuyla paylaşılan teklif arasında bir fark olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.
Tam da bunu ifade etmek istiyoruz. Zaten Meclis Başkanlığının teklif üzerinde bir değişiklik yapmasını öngörmüyoruz. O gün yapılan basın açıklamasının ardından kamuoyuyla ve bizlerle paylaşılan metinde madde 67’nin çıkarılması öngörülüyordu.
Meclis Başkanlığına sorduğumuz soru şu: 67’nci maddenin çıkarılmasından vazgeçilmiş. Bu sırada teklifin geri çekilmesi oldu mu, olmadı mı? Olmadığı anlaşılıyor. O zaman, Adalet ve Kalkınma Partisinin 316 milletvekiliyle vermiş olduğu teklif ile kamuoyuyla paylaşılan teklif arasında bir fark olduğu anlaşılıyor. Açıklamayı yaptıkları metin ile verilecek metin arasındaki farklılığa da hâkim olmadıkları anlaşılıyor. Zaten görmedikleri bir metne 316 imza toplamaları eleştirilen bir grubun, altına imza attıklarını sandıkları metin ile verilen metin arasında fark var. Adalet ve Kalkınma Partisinin bunu açıklaması lazım.
Ayrıca da, bu metni, Sayın Mehmet Parsak’la birlikte açıklamışlardı. Bu konuda, bu değişiklikten Sayın Mehmet Parsak’ın ve dolayısıyla, Milliyetçi Hareket Partisinin haberdar olup olmadığı da tüm kamuoyu gibi bizi de meraklandırır. Bu, MHP açısından bir eleştiri konusu olamaz. Ama AKP “Biz bu metni verdik.” diye kamuoyuyla paylaşıyor, verdiği sırada ama içeriden başka bir metin çıkıyor. Bunu kamuoyunun dikkatine sunuyoruz.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederiz Sayın Özel.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 434) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Personel Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Personel Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi söz sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu’nda.
Süreniz on dört dakika Sayın Kuşoğlu.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesi üzerindeki görüşlerini açıklamak üzere söz aldım. Bu vesileyle, sizleri ve televizyon başında bizleri izleyen değerli vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, özellikle sunumlarını yapan bakanlar, özellikle de ekonomiyle ilgili bakanlar küresel bir krizden bahsettiler ve bunlarla ilgili rakamlar verdiler, hepiniz biliyorsunuz. “Küresel kriz” dendi, bazı rakamlar verildi dünya ekonomisiyle ilgili olarak ama bu rakamların, küresel krizin, kendi bütçelerine yansıdığını ben görmedim yani geçen yılki, ondan önceki yılki, ondan önceki yılki bütçelere benzer bütçeler, benzer rakamlar konulmuş, orta vadeli programdaki anlayışla aşağı yukarı aynı anlayış devam ettirilmiş bir vaziyetteydi yani küresel krizin bütçeye ve OVP’ye yansıması söz konusu değildi; garip bir durum bu.
Bir garip durum da şöyle oldu değerli arkadaşlarım, çok enteresandır: Geçen hafta perşembe günü -bunu sizinle paylaşmak istiyorum- bütçe görüşmelerini takip ediyoruz Genel Kurulda, akşamüstüydü, saat dört sıraları sanıyorum, arkadaşlar dediler ki: “Sayın Başbakan Ekonomi Koordinasyon Kurulu kararlarını açıklıyor.” Çok da önemliydi, biz de geçtik şuradaki odadan izlemeye başladık; Sayın Başbakan, yanında bütün, ekonomiden sorumlu bakanlar, açıklamalar yapılıyor. Ekonomiyle ilgili tedbirler açıklanıyor ama -bir ara dikkat ettik, hani biz de kendi aramızda konuşuyoruz- televizyon ekranında bir taraftan da döviz yükseliyor, anbean yükseliyor. Başbakan açıklama yapıyor ekonomiyle ilgili, döviz yükseliyor. Hâlbuki o gün dolar 3,34’e kadar, galiba, düşmüştü. Bakın, o gün sabahleyin o rakama kadar düşüyor ama Başbakan, bakanlarıyla beraber ekonomik önlemleri açıklarken anında tepki veriyor piyasa ve yükseliyor. Bu neyin sonucudur değerli arkadaşlarım? Bu, çok önemli bir hadise değil mi? Başbakan açıklama yaparken nasıl piyasalar tepki verir? Çok enteresan bu, bir anormallik var burada. Hiç unutmayacağım bu hadiseyi. Şöyle bir şey: Şimdi, piyasada sorun nedir, biraz önce Sayın Öztrak açıkladı. Piyasada bir talep daralması var, sorun var, sıkıntı var; herkes borçlu, firmalar borçlu, hane halkı borçlu, şahıslar borçlu. Bu borçluluğu gideren, işçiyle, köylüyle, memurla ilgili, esnafla ilgili bir önlem var mıydı? Yoktu aşağı yukarı. Yani bunların borçluluğunu gideren, bunlarda bir talep artışı yaratan bir açıklama söz konusu oldu mu? Yok. İş dünyasıyla ilgili açıklamalar vardı, teşvikler vardı. Peki, onunla ilgili olarak yapılması gereken neydi? Orayla ilgili olarak da güven verilmesi gerekiyordu, güven duyması gerekir. Güven duyulması için ne yapılması lazım? Yapısal önlemlerin alınması lazım, yapısal önlemler. Yapısal önlemlerin başında da hukuk reformu geliyor. Hukuki güvencesi olması lazım. “Adalet mülkün temelidir.” Yatırım yapanın, yatırım yapan iş adamının malına öyle keyfî olarak el konulamaması lazım, yok olmaması lazım malı, mülkü, serveti. Onun için de sağlam bir demokratik anlayış gerekiyor, hukuk reformu gerekiyor ve diğer yapısal reformlar gerekiyor; vergi reformu, sosyal güvenlik reformu. İşte, sosyal güvenlik reformu bugünkü konumuz, özellikle sosyal güvenlik reformu üzerinde duracağım. “Sosyal güvenlik reformu Türkiye’de yapılmıştır.” deniyor.
Değerli arkadaşlarım, sosyal güvenlik reformunun yapıldığı bir şehir efsanesidir, kesinlikle böyle bir şey söz konusu değildir. “Sosyal güvenlik reformu yapıldı.” dendi bundan on yıl önce, o zaman sadece şu yapıldı: SSK, Emekli Sandığı ve BAĞ-KUR lağvedildi ama bugün hepsinin ayrı ayrı mevzuatları var, bir mevzuat birliği yoktur. Bugün bunların ortak bir kurumsal birliği yoktur, ortak bir bütünlüğü yoktur. Sosyal güvenlik açıkları azalmamıştır, tam tersine artmıştır. Sosyal güvenlikte norm ve standart birliği sağlanamamıştır, sosyal güvenlikte sorunlar artmıştır.
Bakın, bu sene Sayıştay raporları daha düzgündü, daha düzenliydi; aralarında da çok iyi raporlar vardı, bir tanesi de Sosyal Güvenlik Kurumuyla ilgili rapor. Burada 82 bulgu var; bunlardan 18’i kurum görüşünü etkileyen, diğerleri de etkilemeyen bulgular. Çok önemli bunlar. Yani burada da çok iyi bir şekilde özetleniyor. Konuya ilgisi olanların özellikle bu raporu okumalarını tavsiye ediyorum, arşive kaldırmalarını tavsiye ediyorum. Çok güzel bir rapor, tekrar tekrar ifade ediyorum. Ve sonuç olarak, sosyal güvenlik reformu yok.
Sayın Bakanla bu konuyu konuştuk. Plan ve Bütçe Komisyonunda kendisine bu konuyu ifade ettiğim zaman faz 2’nin hemen başlatılacağını, sosyal güvenlikte 2’nci fazın, hemen sosyal güvenlik reformunun ikinci ayağının devreye sokulacağını söyledi ama Sayın Bakanım, birinci ayağı yok ki ikinci ayağı olsun. İlk ayağı yapılmamıştır, sadece kurumlar lağvedilmiştir, maalesef mevcut kurumlar yok edilmiştir, reformla ilgili katiyen adım atılmamıştır. Keşke o adımlar atılmasaydı, bugün çok daha kolay bir reform yapılabilirdi, bunu özellikle söyleyeyim.
Şimdi, o tarihlerde, geçmişte, reformdan önce -sözde reform- yüzde 1 olan açıklar bugün yüzde 4-5’lere çıkmış vaziyette, gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 4’üne, 5’ine çıkmış vaziyette. Kendimizi kandırmamamız lazım, bizim bunlarla ilgili bu önlemleri almamız lazım. Yoksa kısa bir süre sonra, mesela on yıl sonra emekli aylıklarını ödeyemeyecek duruma geleceğiz, gerçekten. Devletin merkezî yönetim bütçesi ne kadar? 2017 için 645 milyar lira. Sosyal Güvenlik Kurumunun bütçesi ne kadar? 304 milyar lira, yani yarı yarıya olmuş vaziyette. Devletin personel harcamaları ne kadar? 2017 için 162 milyar lira. Sosyal Güvenlik Kurumunun emekli aylıkları ne kadar? 206 milyar lira. Yani bu vaziyete gelmiş, bugün devletten daha fazla aylık ödüyor Sosyal Güvenlik Kurumu ve bu gittikçe artıyor. 2011 yılında -benim Meclise başladığım yıl- yanlış hatırlamıyorsam 73 milyar liralık devlet personel gideri vardı, devletin personel harcamaları 73 milyar liraydı, Sosyal Güvenlik Kurumunun emekli aylıkları da 91 milyar liraydı, sağlık giderleri hariç. Bugün 162’ye 206 milyar lira olmuş vaziyette. Bu, gittikçe de Sosyal Güvenlik Kurumunun lehine ya da Türkiye'nin aleyhine bir şekilde artıyor. Yani on sene sonra emekli aylığı ödeyemeyecek duruma gelebileceğiz maalesef. Göz göre göre bunu görmezden gelebilir miyiz?
Şimdi, raporlara bakarsanız, Sayın Bakanın sunumuna bakarsanız “2017’de 21 milyar açık var.” deniyor, 21 milyar lira. Ya, 21 milyar lira açıkla kendimizi nasıl kandırıyoruz? 116 milyar lira transfer var devlet bütçesinden Sosyal Güvenlik Kurumuna, 116 milyar lira. Bu, gerçekleşme -geçen yıllarla kıyaslarsam- 125 milyar lirayı yakalayacak demektir, 125 milyar lira. Bunun altından on yıl sonra kalkamayız, kalkmamız mümkün değil ve emekli aylığı ödeyemeyecek duruma geleceğiz. Bu yapısal reformlar yapılmaz mı? Onun için iş adamı Türkiye'ye güvenmiyor, Hükûmete güvenmiyor, onun için yatırım yapmıyor. Ve son senenin istatistiklerine bakın, gerçek anlamda, Türk iş adamları yurt dışındaki ülkelere Türkiye'den daha fazla yatırım yapmıştır. Sebepler de bunlar; güvensizlik, bu reformların olmaması vesaire.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı geleceğimiz değerli arkadaşlarım, geleceğimiz; o kadar önemli, o kadar önemli bir devlet gücünü temsil ediyor. Bugünlerde ben Japon gelecek tarihçisi, gelecekle ilgili bilim adamı Michio Kaku’nun kitaplarını okuyorum. Çok da enteresan, size de tavsiye ederim; özellikle, 2100 yılıyla ilgili bir hikâyesi var, çok enteresan. Yani yakın zamanda robotların devreye gireceğini, ev işlerinde kullanılacaklarını, o robotların insan profilinde, şeklinde olacağını anlatıyor, taksilerin, özellikle otomobillerin insansız kullanılabileceğini -yakın zamanda, 2030’larda- anlatıyor. Çok enteresan. Şimdi, Sayın Bakan, Plan ve Bütçe Komisyonundaki sunumunda diyor ki: “Önümüzdeki yıllarda Almanya mesela iş gücü kaybı yaşayacak ama bizde öyle bir şey söz konusu olmayacak, bizde gençlik var.” Sayın Bakanım, yeni vizyonda eğer robotlar devreye girecekse -ki öyle görünüyor; insan kılığında robotlar bunlar, duygu tepkileri de verebilen, yüzlerinde o ifadeleri de verebilen robotlar olacak bunlar- bu istihdam açıkları, bu açıklar onlarla kapatılacak noktalara gelecek.
Ben bu Michio Kaku’nun kitabını okurken şunu söylemek istedim: Keşke bir sosyal güvenlik meselesini tartışıyorken önümüzdeki günlerde dünya böyle şekillenecek, işte, robotlar devreye girecek, farklı bir dünya söz konusu olacak yirmi otuz yıl sonra, bunun hazırlıklarını şimdiden yapalım; Çalışma Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu bunlarla ilgili çalışmalar yapsınlar, o robotlarla ilgili neler yapılması gerekir, nasıl bir mevzuat düzenlemesi olması gerekir, bunları keşke tartışabilseydik şu Mecliste. Ama bunlardan çok uzağız; biz daha işin temelini, temelindeki taşları maalesef tartışma noktasındayız; yirmi yıl önce, otuz yıl önce neyi tartışıyorsak hâlen o noktadayız maalesef, orayı aşamadık.
Yine, 2010’da Nobel Ekonomi Ödülü’nü almış Peter Diamond sosyal güvenlikle ilgili ödemelerin kamu bütçelerini, kamu harcamalarını nasıl etkilediğini anlatıyor. Mesela, ben bunu tartışmak isterdim şu bütçede. Geleceğe yönelik olarak kamu açıklarını nasıl azalttığını çok güzel anlatıyor, tartışmak isterdim.
Peki, bütün bunlardan sonra “Bunları eleştiriyorsun, güzel de ne yapılması lazım?” Değerli arkadaşlarım, yapılması gereken, hep söylüyorum, devlet için, Maliye Bakanlığı için, Çalışma Bakanlığı için, Sosyal Güvenlik Kurumu için, Çalışma Genel Müdürlüğü için, Ticaret Bakanlığı için ortak bir kamu veri havuzu oluşturmaktır. Bir iş kuracak kişi, bir şirket önce oraya müracaat edecek, ortak bir numara alacak, orada onun bilgileri hıfzedilecek; Maliye Bakanlığıyla ilgisi olan da Sosyal Güvenlik Kurumuyla ilgisi olan da oradan o şahısla ilgili bilgileri alacak ve bunlar karşılaştırılabilecek. Biz, şimdi, Maliye Bakanlığındaki vergi mükellefi sayısı ile Sosyal Güvenlik Kurumundaki işveren sayısını, iş yeri sayısını karşılaştıramıyoruz bile. Numaraları farklı, bu karşılaştırmayı yapamıyoruz. Çalışma Genel Müdürlüğünün farklı, Ticaret Bakanlığının farklı verileri söz konusu. Kamuda ortak bir veri tabanı yok, bunun ortak hâle getirilmesi lazım; en basit konu bu.
Onun haricinde de özellikle bir sosyal güvenlik bilinci yaratılması lazım.
Acele söylüyorum: Ekonomik ve Sosyal Konsey 2009 yılından beri toplanmadı, bir an önce toplanması lazım, tarafların bir araya gelmesi lazım, sorunlarına sahip çıkmaları, anlatmaları ve sahip olmaları lazım; bunlar yapılmıyor.
Sosyal Güvenlik Kurumu gibi bir kurumda af olmaz. Bakın, vergide affedersiniz, devlet der ki: “Ben vergi alacağımı almıyorum.” Ama Sosyal Güvenlik Kurumunun primi vatandaşındır, işçinindir; onlarınkini devlet affedemez, bu yanlışlıktır. Aktüeryal hesaba dayanan, gelir-gider dengesine dayanan bir konuda af çıkmaz. Bu aflar sık sık yapılıyor, büyük bir yanlışlıktır. 2014’te af çıktığı zaman SGK’nın alacağı 32’ydi; bu afta, 2016’da 68 milyar oldu ve şimdi de çok az müracaat var. Biraz önce Sayın Bakandan geldi, 38 milyarlık müracaat yapılmış. Bunlar yanlış işler, bunların olmaması lazım.
Birçok arkadaşım da belirtti, Sayın Tor da belirtti…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – İş yeri sayısı azalıyor, büyük sıkıntılar var ve kayıt dışılıkla ilgili olarak da anlatmam gereken konular vardı. Bütün bunları da önümüzdeki dönemde tekrar tartışmak üzere çok teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, bir dakika, bir teşekkür edecek kadar süre verseniz.
BAŞKAN – Sayın Kuşoğlu, teşekkür etmeniz için mikrofonunuzu açıyorum, teşekkür için sadece.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım size.
Bu vesileyle, değerli arkadaşlarım, 2017 bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını, 2015 kesin hesabının hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kuşoğlu.
Şimdi söz sırası İstanbul Milletvekili Sayın Yakup Akkaya’da.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz sekiz dakika.
CHP GRUBU ADINA YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında bizi izleyen sayın yurttaşlarımız; öncelikle hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Personel Başkanlığı ile Mesleki Yeterlilik Kurumu bütçeleri üzerine söz aldım.
İki kurumu inceledim. Mesleki Yeterlilik Kurumu son dönemlerde meydana çıkmış bir kurum, önemli bir kurum; meslek standartlarının oluşturulmasında görevli bir kurum, iş kazalarının önlenmesine ya da azaltılmasına katkı sağlayacak bir kurum ancak işini ağır yapmaktadır bu kurum. Kadroları yetersiz olabilir, bu kurum bu anlamda desteklenmelidir. Ancak Devlet Personel Başkanlığı için aynı şeyi söyleyemeyeceğim çünkü bu Başkanlığın yasası yok, bu kuruma bütçe ayrılmamalıdır. Yasası olmayan bir kuruma bütçe ayırmak bir yana, bunun görevlerini Mesleki Yeterlilik Kurumuna da verebiliriz, rahatlıkla yapabilir çünkü Devlet Personel Başkanlığı görevini layıkıyla yapamamaktadır. Kamuda cemaat örgütlenmesine göz yummuştur ve AKP’nin, tabiri caizse, arka bahçesi konumuna gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan cemaat, kendi başına, hiç kimseden destek almadan 81 ilin 74 emniyet müdürünü nasıl seçmiştir? Bu cemaat, valileri, kurum başkanlarını, rektörleri hiç kimseden yardım almadan nasıl belirlemiştir?
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz sonrası 93 bin kamu personeli açığa alındı, 60 bin personel kamudan ihraç edildi, 32 bin kişi de tutuklandı. Devlet Personel Başkanlığı 15 Temmuza kadar bu kadar büyük ve bunca yıl devam eden bu örgütlenmeyi, devleti ele geçirmeyi hedefleyen bu örgütü neden tespit edemedi? Sonra bu kişiler nasıl bir gün sonra tespit edilebildi? Burada aklımızla lütfen alay etmeyin. Bu kadroları AKP’yle birlikte bu kurum yaratmıştır. Devlet Personel Başkanlığı devletin bütün hücrelerinin işgal edilmesine aracılık yapmıştır. Çok başarılı çalışmış gibi bir de Devlet Personel Başkanı 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ertesinde 29 Ağustosta Türkiye Büyük Millet Meclisine Genel Sekreter olarak atanmıştır.
Değerli milletvekilleri, KPSS sınav soruları çalındı, yabancı dil sınav soruları çalındı. Devlet Personel Başkanlığının yetki ve yapısına baktığımızda, bu sınav sorularını, sınav sürelerini denetlemekle görevlidir. Peki, o kadar ihbar yapılmasına rağmen Devlet Personel Başkanlığı bu süreç içerisinde niye kayıtsız kalmıştır?
O süreçte, KPSS’yle ilgili, ÖSYM’yle ilgili soruların çalındığı dönemlerde biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu, bu soruların çalınmasını gündeme getirdiğimizde Sayın Cumhurbaşkanı, ÖSYM Başkanı Ali Demir’i korumuş, kollamıştır. Peki, soruyorum size: 18 Ağustostan sonra ÖSYM Başkanı Ali Demir tutuklu mudur, değil midir cemaatten dolayı? (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, iktidarın bunun izahını yapacak cesareti olduğunu sanmıyorum. Çünkü cemaat kadrolaşmasının siyasi ayağı, dibine kadar AKP tarafından yapılmıştır.
Bakın, Devlet Personel Başkanlığının yapması gereken başka bir görevi nasıl yapmadığını da size söyleyeceğim: 2014 yılında bu Meclis bir kanun çıkardı. Taşeron kadrolarında asıl iş, yardımcı iş ayrımı yapılacaktı. Bunu kim yapacaktı? Devlet Personel Başkanlığı. 2015 yılı başına kadar bu ayrım yapılacaktı. Ancak aradan yirmi yedi ay geçmesine rağmen yapıldı mı? Henüz yapılmadı. Değerli milletvekilleri, iki buçuk yılda taşeron kadroları konusunda çalışmayı bitiremeyen Devlet Personel Başkanlığı, açıkça kamuda kölelik koşullarının, emek sömürüsünün, iş cinayetlerinin devam etmesinin sorumlusu olmuştur. Bu kurumun düsturu, liyakat yerine sadakat, bilgi yerine biat olmuştur.
Değerli milletvekilleri, geçen yıl bu kürsüden dile getirmiştim AKP anlayışı taşerona kadro vermeyecek, bir başka seçim arifesinde tekrar vadedecek diye. Sayın Başbakan, geçenlerde beni teyit etti, dedi ki: “Referandum sonrası kadro.” İşte anlayış bu. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, kulislere çıktığınızda size çay servisinde bulunanların, odalarınıza serviste bulunanların yüzüne nasıl bakıyorsunuz? Türkiye Büyük Millet Meclisinde taşeron çalışıyorsa diğer kurumlarda taşeron çalışmaması mümkün mü? (CHP sıralarından alkışlar) Hiç mi bu konuda utanmıyoruz, hiç mi bu konuda sıkılmıyoruz? Göz göre göre, biraz sonra… Bütün milletvekilleri burada bizi seyretmiyorlar, kuliste muhtemelen çay, kahve içiyorlar ama o çayı, kahveyi onlara getirenler de sömürünün kurbanı olan taşeron işçiler. (CHP sıralarından alkışlar) Gelin, kamuda kangren olmuş bu sorunu çözelim. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, size bir yasa teklifi vermiştik. Taşerona, 4/C’ye, 4/B’ye, geçici işçilere kadro teklifimizi siz de destekleyin ve Meclis bu soruna, bu ayıba bir son versin.
Şimdi, bakın “15 Temmuzda AKP ayrımcılık yaptı.” dediğimiz zaman belki bize kızıyorsunuz. Bakın, bu Çalışma Bakanlığının bize gönderdiği bütçe açıklaması. 50’nci sayfayı açın, bakın. 50’nci sayfada “Demokrasi şehit ve gazilerinin yanındayız.” diye…
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz demokrasi şehitleri ve gazileri şehit ve gazi de 15 Temmuzdan önce ya da 15 Temmuzdan sonra, ki iki gün önce Dolmabahçe’deki şehitlerimiz ve gazilerimiz şehit ve gazi değil mi? Bu konuda niye ayrım yapıyorsunuz? Bakın, bir nepotizm var, ayrımcılık var. Yazıktır, günahtır; şehitlerde, gazilerde, madenlerde ölen insanlarımızda ayrımcılık olmamalı. 15 Temmuzda gazi olanlara 3.200 ile 5 bin TL arasında aylık bağlandı. 15 Temmuz gazilerine aylık bağlanırken herhangi bir sakatlık oranı şartı aranmadı; iyi ki yapıldı, helal olsun ancak PKK ya da IŞİD ya da diğer terör örgütleriyle mücadele sırasında gazi olduysanız aylık almaya hemen hak kazanamıyorsunuz, vurulmak yetmiyor, en az yüzde 40 sakat kalmanız gerekiyor. Aylık dışında tazminatlarda da ayrımcılık var: 15 Temmuzda şehit olanların ailelerine 239 bin lira, PKK ya da diğer örgütlerinin şehit ettiği askerlerimize 88 bin lira tazminat; 15 Temmuzda bakıma muhtaç malul gaziye 327 bin TL, PKK’yla çatışmada yaralanan bakıma muhtaç askerlerimize 177 bin lira tazminat. Bu anlayış doğru değildir, adil değildir, ahlaki hiç değildir.
Değerli milletvekilleri, ayrımcılık AKP’nin ruhuna işlemiş, bunu maden kazalarında da görüyoruz. Soma’da, Ermenek’te maden kazalarında ölenlerin, iş kazalarında, iş cinayetlerinde ölenlerin hakları farklı; Zonguldak’ta ve Afşin Elbistan’da ölen diğer madencilerin hakları daha farklı. Madencilerle ilgili de böyle bir ayrımcılık olmasını çok doğru bulmuyoruz.
Ben buradan Sayın Çalışma Bakanına diyorum ki: Ey Sayın Çalışma Bakanı! Sen Cumhurbaşkanının sınıf arkadaşı olduğun için milletvekili oldun, belki Bakan da oldun. (CHP sıralarından alkışlar) Ama, dün yaptığın bir konuşma var taşeron işçiyle ilgili. Diyorsunuz ki…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAKUP AKKAYA (Devamla) – Devlete kapak atmakla onları itham ediyorsunuz. Yani, siz Cumhurbaşkanının imam-hatipten sınıf arkadaşı oldunuz, Bakan oldunuz, milletvekili oldunuz; devlete kapak atmadınız ama yargı kararıyla, taşerondan, hak ettikleri devletin kadrolarına geçmeyi devlete kapak atmak olarak görüyorsunuz. Bu yakışık bir durum değildir. (CHP sıralarından alkışlar)
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Yıllardır siyaset yapıyor.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akkaya.
YAKUP AKKAYA (Devamla) – Değerli milletvekilleri, sonuç olarak…
BAŞKAN – Süreniz bitti.
YAKUP AKKAYA (Devamla) – Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.
YAKUP AKKAYA (Devamla) – Bir teşekkür konuşmasına izin verebilir misiniz?
BAŞKAN – Tabii ki teşekkür edebilirsiniz.
YAKUP AKKAYA (Devamla) – Değerli milletvekilleri, sonuç olarak bu bütçede emeğin hakkı yok, bu bütçede emeklinin hakkı yok, bu bütçede engellinin hakkı yok, bu bütçede üretim yok; esasen, bu bütçede insan yok. İnsan olmayan bir bütçeye de bizim “Evet.” dememiz mümkün değildir.
Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) İçinde insan olan bütçe yaratmak dileğiyle hepinize 2017’nin sağlık, mutluluk, barış, huzur getirmesini diliyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akkaya.
Şimdi söz sırası Malatya Milletvekili Sayın Veli Ağbaba’dadır. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yedi dakika Sayın Ağbaba.
CHP GRUBU ADINA VELİ AĞBABA (Malatya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, geçtiğimiz cumartesi günü gerçekleşen alçak terör saldırısı sonucu hayatını kaybeden polis ve sivil kardeşlerimize rahmet diliyor; bu saldırıyı planlayanları, hoş görenleri ve arkasındaki güçleri nefretle kınadığımı belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bütçe konuşuluyor. Birçok milletvekilimiz bütçeyi mali yönden değerlendirdi. Ben de bir yıllık Hükûmet karnesini, iktidarın siyasi muhasebesini sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, hepinizin bildiği gibi, 1 Kasım seçimlerinden bu yana iki darbe gerçekleşti. Bir zamanlar hoca vardı, “Bir beyin oğlu, zor beyin oğlu.” diyordunuz, yere göğe sığdıramıyordunuz, “Davutoğlu Hoca” diyordunuz; emir geldi, tam yüzde 49,5 oy almış hocayı, bir gecede paketlediniz, kenara attınız Yüzde 49 oy alarak Başbakan olan bir insanın görevden çektirilmesi, dünyanın her yerinde açık bir darbedir.
Değerli arkadaşlar, maalesef, demokrasi nutku atan, “millî irade” diye caka satan AKP’nin, AKP Grubunun gerçek yüzü aslında bu darbeyle bir kez daha ortaya çıktı. 29 Nisan gecesi açık bir darbe yaşandı. “Yolsuzluk yapan kardeşim olsa kolunu koparırım.” diye geldi; 4 bakanı Mecliste Yüce Divana göndermeyi içinden geçirdiği için, bir gece sarayda onun kafası koparılarak bir kenara bırakıldı. Dün “Yaşa, var ol!” diye alkışladığınız, önünde sıraya girdiğiniz seçilmiş Başbakan, bir kişinin darbesiyle yere serildi.
Değerli arkadaşlar, bakın, bu 12 Eylül askerî darbesi tanklarla, toplarla, silahlarla yapıldı; 29 Nisanda Ahmet Davutoğlu’nun görevden alınması bir adamın, bir parmağıyla yapıldı, “İn.” dedi, indirildi. (CHP sıralarından alkışlar) Bu, siyasi tarihimize bir darbe olarak geçti; bu darbeye göz yumanlar olarak da sizler geçeceksiniz.
Değerli arkadaşlar, bir başka hocanız daha vardı; ona yıllarca “Hoca Efendi” dediniz, eteğini öpmek için sıraya girdiniz; gazetelerini okur, televizyonlarını izler, okullarına giderdiniz; olimpiyatlarda birlikte hasretlik nutukları atar, birlikte ağlar, birlikte gülerdiniz; yıllarca kol kola girdiniz, aynı hedefe, aynı menzile farklı yollarla yürüdünüz. Hoca Efendinin müritleri darbeye kalkıştı, uçaklarıyla, bu bina dâhil birçok mekânı bombaladı, 248 insanımız alçakça şehit edildi ama maalesef, o darbelerin sonucunda hâlâ akıllanmadığınızı, hâlâ bundan ders almadığınızı görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, darbelerin panzehri baskı değildir, darbelerin panzehri insanları tutuklamak, cezaevine atmak değildir; darbelerin panzehri demokrasidir, özgürlüktür, eşitliktir. (CHP sıralarından alkışlar)
Yine, bu darbelerden ders almadığınız ortaya çıktı. Bakın, devleti bir cemaate teslim ettiniz, ders aldınız mı? Asla. Fetullah gidiyor, başka cemaatler geliyor. Sağlık Bakanlığında filan cemaat; İçişleri Bakanlığında filan cemaat; Çalışma Bakanlığını bilmiyorum, Orman ve Su İşleri Bakanlığını bilmiyorum, oralarda da muhtemelen farklı farklı cemaatler vardır. Aklınızı başınıza alın. Eğer laiklik ilkesini yok ederseniz darbelere bir kez daha hazırlıklı olun değerli arkadaşlar.
Bakın, değerli arkadaşlar, bu ülkeyi yıllardan beri çoğunlukla yönettiniz, çıkardığınız yasalarda -benim de bulunduğum dönemlerde- uzlaşma aramadınız, “Çoğunluk güçtür, biz çoğunluğumuzla her şeyi yaparız.” dediniz ama tarihte bunun yanlış olduğunun yüzlerce örneği var. Her çoğunluğun dediği doğru olsaydı “Sokrates’in Savunması”nı bilmezdik, Sokrates baldıran zehri içirtilerek öldürülmezdi. Her çoğunluğun dediği doğru olsaydı Hallac-ı Mansur ipe çekilmez, “Dünya yuvarlak.” dediği için Galilei öldürülmezdi. (CHP sıralarından alkışlar) Çoğunluğun her dediği doğru olsaydı yüzde 92 oyla kabul edilen 12 Eylül Anayasası’nı bugün bir tek insan savunabilirdi; HSYK’yı, yargıyı tamamen Fetullah’ın eline teslim ettiğiniz 12 Eylül 2010 referandumu yüzde 58’le kabul edilmezdi.
Değerli arkadaşlar, geçmişinizde sadece darbeler yok, son bir yıl tam anlamıyla bir katliamlar tarihi. Bugün bu kürsüye çıkardığım resim, fotoğraf AKP’nin bütçesinin kısa bir özeti değerli arkadaşlar, bu kısa bir özet. Eskiden Orta Doğu ülkelerinin başkentlerinde, Bağdat’ta, Kabil’de bombalar atılırdı; bugün Türkiye’nin hiçbir kenti güvenli değil. 10 Ekim’de Gar Meydanı’ndaki Barış mitinginde, Merasim Sokak’ta, İstanbul’un kalbi İstiklal Caddesi’nden Ankara’nın kalbi Kızılay’a, oradan Gaziantep’teki düğüne, birçok yerde katliam yapıldı. Mardin’de, Elâzığ’da, Diyarbakır’da, Atatürk Havalimanı’nda yüzlerce insanımız hayatını kaybetti; çocuklar babasız, analar evlatsız kaldı. En son iki gün önce İnönü Stadı’nın önünde 44 polisimizin ve sivilimizin olduğu insanlarımız katledildi. Son bir yılda 450 insan canlı bombadan dolayı hayatını kaybetti.
Değerli arkadaşlar, bütün bunlar olurken MİT, güvenlik güçleri bu bombacıları, teröristleri değil, Hükûmetle ilgili sosyal medyada eleştirisel paylaşım yapan insanları takip etti; MİT, teröristleri takip edeceğine Türkiye’deki muhalif insanları takip etti. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, son bir yılda 18.257 tane iş cinayeti var. Dünyada 3’üncü, Avrupa’da 1’inciyiz iş cinayetinde. Son sekiz yılda tam 1.692 kadınımız cinayete kurban gitti, 238 kadın ise bu yıl cinayete kurban gitti. Hükûmetin resmî yayın organında “Hamile kadın sokağa çıkamaz.” denildi, bir hafta sonra kadına saldırıldı.
Değerli arkadaşlar, bir ülkenin gelişmişliği sadece bütçedeki rakamlarıyla ölçülmez, bir ülkenin gelişmişliği o ülkedeki insanların nasıl öldüğüyle ölçülür. Bakın, bizim ülkemiz farklı ölümler ülkesi, ucuz ölümler ülkesi; dünyada örneği yok bizim ölümlerin değerli arkadaşlar. Her yıl yüzlerce insan soba gazından ölüyor, her yıl yüzlerce insan yüzme bilmediği için ölüyor, her yıl yüzlerce insan mantardan zehirlendiği için ölüyor, her yıl yüzlerce insan farklı sebeplerden ölüyor değerli arkadaşlar.
Sevgili milletvekilleri, terör örgütleri ülkemizde cirit atıyor. Bakın, bugün, PKK, IŞİD güçlüyse Hükûmetin verdiği talimatla güçlüdür. MİT’e “Duyma.”, valiye “Görme.”, askere “Vurma.” dediniz; bütün Türkiye’de oluk oluk kan akmaya başladı değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Bugün, Türkiye’de IŞİD varsa, PKK varsa, IŞİD Türkiye’nin her yanında canlı bombayla insanları katlediyorsa bunun sorumlusu AKP’dir, bunun sorumlusu Hükûmettir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) – Eğer bir de teşekkür edebilirsem bir dakika…
BAŞKAN – Bu yöntemi kullanmaya başladık, bu doğru bir yöntem değil.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Olmaz efendim, öyle bir şey olmaz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Yok artık yani, hele bu dile hiç değil.
BAŞKAN - Sonuçta, herkesin belli bir süresi var.
VELİ AĞBABA (Devamla) – Hemen bitiriyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Yani güzel bir dil kullanılmadı efendim.
BAŞKAN – Herkesin belli bir süresi var.
VELİ AĞBABA (Devamla) – Hemen bitiriyorum sözümü.
Değerli arkadaşlar, bugün IŞİD varsa, PKK insanlarımızı katlediyorsa bunun sorumlusu Hükûmettir, bunun sorumlusu AKP’dir.
Değerli arkadaşlar, ben sözlerime…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ya, sizin hiç sorumluluğunuz yok mu?
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Ülkeyi biz yönetiyoruz(!) Tövbe, tövbe!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Bakın, uzunca yıllar sonra insanlar sizleri yaptığınız köprülerden, çılgın projelerden hatırlamayacak, diyecekler ki: “Ölen çocuklar birbirlerinin fotoğraflarını taşırdı.” Deniz Gezmiş’in fotoğrafını Ali İsmail Korkmaz taşıdı, Ali İsmail’in fotoğrafını dün katledilen Berkay Akbaş taşıdı ve Berkay Akbaş’ın fotoğrafını da bir başka çocuk taşıyacak. Katledilen çocukların isimlerini anmakla geçiyor ömrümüz. Bu ölüm döngüsünün sebebi sizsiniz. Ölen çocukların analarının, babalarının, eşlerinin ahını aldınız; bu topraklara kin ektiniz, öfke ektiniz, düşmanlık ektiniz.
Türkiye’ye aydınlığa çıkaracak tek çözüm değerli arkadaşlar, toplumsal barışı inşa etmek, hoşgörüyü inşa etmek diyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ağbaba.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın İnceöz…
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan, az evvel hatip konuşması içerisinde “IŞİD’in, PKK’nın saldırılarıyla güçlenmesinden Hükûmet sorumludur, AKP sorumludur.” demek suretiyle grubumuzu da ilzam edici, itham edici bir konuşma gerçekleştirmiştir, 69’a göre söz talebi zorunluluğu doğmuştur.
BAŞKAN – Buyurun Sayın İnceöz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, biraz evvelki hatibin konuşmasının dilini reddettiğimizi özellikle belirtmek istiyorum. Konuşmasının başından sonuna kadar Meclisin diline… Hele ki terörle mücadele ettiğimiz, terör örgütlerinin topuyla mücadele ettiğimiz bir ortamda millî birlik ve beraberlik dili hâkim olması gerekirken, temiz bir dil kullanılması gerekirken, milletimize milletvekillerinin örnek olacak şekilde konuşmaları gerekirken bu Parlamentoda terörle mücadele konusundaki dilini özellikle eleştirdiğimi, yakıştıramadığımı; bu ortamda ne şehitlerimize ne gazilerimize ne de geride bıraktıkları emanetlerine yakışmadığını özellikle belirtmek istiyorum.
Bugün, Hükûmetimizi, iktidarı, Türkiye Cumhuriyeti devletini IŞİD’le, DEAŞ’la, PKK terör örgütüyle mücadele etmemekle, onların büyümesinden mesul tutmakla bu ülkeye, bu ülkenin insanına, şehitlerine, gazilerine, millî ve yerli olan herkese yapılabilecek en büyük haksızlığı biraz evvel bu kürsüde hep beraber dinledik. Onun için, bu dili reddediyorum. Terörle mücadele ediyoruz PKK’sıyla, DEAŞ’ıyla. DEAŞ’ı ilk kez dünyada 2013 yılında terör örgütü ilan eden… Birilerinin yaptığı gibi DEAŞ’a gelince lanetleyip, birilerinin yaptığı gibi PKK’ya gelince kınamama, adını görmezden gelme değil; terörle mücadelede “ama”, “fakat”, “lakin” cümleleri kurarak değil…
Sosyal medyadan bahsetti. Evet, o sosyal medyada özellikle teröre destek veren -bugün, hangi meslek erbabı olursa olsun onların arkasına sığınarak gölge dille, birilerinin ipleri elinde olmak suretiyle- konuşmalarla, terörü cüretkâr hâle getirecek bütün eylemlerle, sosyal medya da dâhil, terörle mücadelemizin… Şunu söyledik: Sadece askerî değil, sadece emniyet değil, her alanda bu mücadelenin süreceği… Artık terör örgütü mensupları, terör örgütü üyeleri, terör örgütü sözcüleri hiçbir yerden cüret alamayacak, destek bulamayacak şekilde bu mücadeleyi topyekûn sürdüreceğimizi söyledik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) – O sosyal medya mesajlarını okuduğumda utandım, gözlerim doldu. Yazıklar olsun! Onlarla da mücadele edilecektir.
ALİ ŞEKER (İstanbul) – “IŞİD” bile diyemedin.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Mücadelemiz millî ve yerli bir mücadeledir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın İnceöz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Özel…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, Sayın Grup Başkan Vekili yapmış olduğu konuşmada grubumuz adına konuşan hatibimizi bu ülkenin insanına, gazisine, şehidine haksızlık etmekle suçlamıştır. Cevap hakkımızı kullanmak isteriz.
BAŞKAN – Kim konuşacak?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Veli Ağbaba efendim.
BAŞKAN – Peki.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Yeni bir sataşmaya yol açmak için efendim.
BAŞKAN – Yeni bir sataşmaya mahal vermeden Sayın Ağbaba, buyurun.
3.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VELİ AĞBABA (Malatya) – Değerli arkadaşlar; ben bir durum tespiti yapıyorum, ben kendi kafamdan uydurduklarımı söylemiyorum.
2002’de şehit sayısı kaçtı, şimdi şehit sayısı kaç? Elinizi vicdanınıza koyun söyleyin arkadaşlar.
Bakın, eskiden, PKK…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Konuşmana baksana. “Kafasını kopardılar.” diyorsun, bilmem ne diyorsun. Siz ne yaptınız? Kasetle adamı indirdiniz aşağı be, ne konuşuyorsun?
BAŞKAN – Sayın Bak…
VELİ AĞBABA (Devamla) – Eskiden PKK dağda insanları öldürüyordu, dağda şehit yapıyordu, şimdi sokaklarda, sokak sokak…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Genel Başkanın kasetle değişti. Onu niye söylemiyorsun?
VELİ AĞBABA (Devamla) – Ben seni dinlemem, ben sana uymam. Sen haddini bil, konuşma Osman Bey.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Hadi bakalım.
VELİ AĞBABA (Devamla) – Senin ismini koymuşum, sen laf atma imamısın.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Kafası kopmuştu, bilmem ne… “Kafasını kopardılar.” diyorsun. Ne diyorsun sen?
VELİ AĞBABA (Devamla) – Sen laf atma imamısın. (CHP sıralarından alkışlar)
Bak, söyleyeyim: Dün…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Konuşma!
Sen Malatya’daki oyları söyle; oylar düştü, oylar.
VELİ AĞBABA (Devamla) – Sen laf atma imamısın, konuşma, sus!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Laf atmak sanattır. Sen onu yapamazsın.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlar, dün, PKK dağda bayırda insanları öldürüyordu.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Terörü destekliyorsunuz be, terörün avukatlığını yapıyorsunuz.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Bugün, PKK sokaklarda insanları katlediyor. Sizin Cumhurbaşkanınız ne dedi MİT’e? “Duyma.” Bak, üç maymun ne biliyor musun, üç maymun? Sen laftan anlamazsın, bundan anlarsın. Üç maymun ne? Duyma, görme, konuşma.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Terörün destekçiliğini yapma, reklamını yapma terörün burada; sokaklarda gezemezsin sonra.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Bakın, MİT’e “Duyma.” dedi, valiye “Görme.” dedi, askere “Vurma.” dedi.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Terörün destekçiliğini yapma.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Bugün şehit kanı varsa şehitlerin kanında senin elin var; bugün IŞİD varsa sizin sayenizde var.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Reddediyoruz, reddediyoruz!
VELİ AĞBABA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, IŞİD İstanbul’un göbeğinde bayram namazı kılıyorsa, ben iktidar değilim… IŞİD Suriye’ye gidip geliyorsa sınır kapısından, iktidar ben değilim…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Maymunları al, besle, al; maymunları al, besle onları.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Eğer İstanbul’un göbeğinde yirmi bir günlük polis şehit oluyorsa iktidar ben değilim. Bunun sorumlusu sizsiniz, bu sorumluluktan kaçamazsınız. Türkiye'de kan akıyorsa, terör varsa bunun sorumlusu Hükûmettir. Köprüyü sen yapıyorsun, köprüyü sen yapıyorsun, terörü PKK yapıyor. Bunda, bu kanda sizin payınız var. Bu kanın hesabını vereceksiniz, IŞİD’in hesabını vereceksiniz, PKK’nın hesabını vereceksiniz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ne oldu? Terörle mücadelede ortak tavır nerede, nerede ortak tavır? Terörün reklamını yapıyorsun be, terörün reklamını yapıyorsun.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlar, bir yıl boyunca bağırdık, “Bu çözüm süreci doğru değil.” dedik, “Çözüm süreci doğru değil.” dedik; dediğimiz çıktı. Bugün çocuklar anasız babasız kalıyorsa, şehitlerimiz varsa, ocaklara ateş düşüyorsa sizin sayenizde. Nasıl olsa sizin tuzunuz kuru. Sizin şehit yakınınız yok, evlerinize şehit gelmiyor; fakir fukaraya şehit geliyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
O nedenle, değerli arkadaşlar…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) – O ne demek ya?
VELİ AĞBABA (Devamla) – Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Var, var; hadi oradan!
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Var, var!
BAŞKAN – Sayın Ağbaba…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Buradaki her şehit bizim şehidimiz, hepsi bu vatanın evladı. Al onları götür besle, al onları götür besle, al onları götür, besle.
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Maymunlarınla git, maymunlarında git.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Benim şehit yakınım var, senin var mı? Var mı böyle bir şey? Benim var, senin var mı?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın İnceöz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Kasetle genel başkan değiştiriyorsunuz be. Konuşma!
BAŞKAN – Sayın Bak, Sayın Grup Başkan Vekiliniz konuşuyor.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Benim yakınım şehit. Senin var mı yakınında şehit?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Söyle hadi.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Var tabii, var tabii.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan, kayıtlara girmesi açısından söylüyorum.
BAŞKAN – Hiç duyulmuyor.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Benim yakınım şehit.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – İsmini söyle hadi, ismini söyle. Konuşma!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
BARIŞ KARADENİZ (Sinop) – Benim de var yakınımda şehit, sen ne diyorsun?
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Burada reklam yapma, adını söyle.
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) – Nasıl konuşuyorsun?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan, bu dili reddettiğimizi kabul etmediğimizi… Bunlar haksız ve yersiz ithamlar haksız ithamlardır. Özellikle terörle mücadelede, açıkça söylüyorum, tek tek sayıyorum terör örgütlerini…
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Yeğenim şehit, sizde hiçbir tane var mı böyle? (CHP sıralarından gürültüler)
BARIŞ KARADENİZ (Sinop) – Benim de var be, benim de var be. (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Terbiyesizlik yapmayın!
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Arkadaşlar, bir dakika ya.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) – Hepimizin var.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Sen ona söyle, o söyledi. Bütün şehitler bizim, sen ona söyle, o söyledi, ne dedi, “Sizin içinizde şehit var mı, şehit yakını var mı?” dedi.
BAŞKAN – Sayın Bak…
Sayın İnceöz, Sayın Bak’ı bir uyarır mısınız?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Bak, tutanaklarda geçiyor.
BAŞKAN – Sayın Bak…
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Şehitlerin mesulüsünüz, mesulü.
BAŞKAN - Buyurun Sayın İnceöz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Başkanım, kürsüden cevap vereyim.
BAŞKAN – Tamam, buyurun.
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Şehitlerin sebebisiniz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Tutanaklarda var, ne söylediği orada belli. Ne söyledi?
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sen dinledin mi ki beni? Dinledin mi beni?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Dinledim tabii, dinledim tabii…
BAŞKAN - Sayın Bak, lütfen, Sayın Grup Başkan Vekili cevap verecek Sayın Bak.
4.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz evvelki dili, az evvel de söyledim, reddediyorum, açıkça da kınıyorum, milletim adına kınıyorum. Burada çıkıp da “Senin şehidin, benim şehidim…”
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ne “şehidim” diyor ya? Tutanaklarda var işte, “Senin şehidin, benim şehidim…” diyor.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Daha iki gün önce orada 44 fidan, 44 can; bunun içinde özellikle Çevik Kuvvet, her biri birbirinden vatansever, bu ülkenin toprakları için canını vermek için hakikaten gözünü kırpmayan vatansever. Daha onların toprağı kuramadan burada çıkıp da “Senin tuzun kuru.” demek, bu ithamlar burada, bu Parlamentoda bir milletvekiline yakışıyor mu? Yazıklar olsun! (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
VELİ AĞBABA (Malatya) – Bilmiyorsun, bilmiyorsun.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Konuşuyorsun, söylemedin mi? Hepsi bizim şehidimiz… Söylemedin mi?
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Biliyor musun? Bak, ben sana söyleyeyim: Ben burada bir şehit yakını olarak konuşuyorum. Sana yazıklar olsun! (Gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ya, ya; sen böyle konuş; Malatya’da yüzde 21’den yüzde 15’e indiniz, yüzde 10’a düşeceksiniz.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, tüm milletvekillerine şunu söylemek istiyorum: Bakın, terörle mücadelede, ben her seferinde söylüyorum, bu Parlamentoda, millet iradesiyle bizi buraya gönderen milletimizin iradesine sadakatle özellikle milletvekili arkadaşlarımızın terörle mücadeleyi inkıtaya uğratacak, kesintiye uğratacak herhangi bir açıklama ve beyandan kaçınması gerektiğini her zaman söyledik, her fırsatta söyledik. Bilinmeli ki tüm terör örgütlerinin topu da bir araya gelse -tek tek sayıyorum- PKK’sıyla, DHKP-C’siyle, KCK’sıyla, YPG’siyle, FETÖ terör örgütüyle, adı her ne olursa olsun, bu ülkeden son terörist gidene kadar, son terörist yok edilinceye kadar haklı, meşru, hukuki mücadelemiz sonuna kadar devam edecektir. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) İster yanımızda olun ister olmayın, milletimizle beraber bu mücadeleyi birlik ve beraberliğimiz için sonuna kadar sürdüreceğiz değerli milletvekilleri. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.02
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.21
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Özcan PURÇU (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39’uncu Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 434) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Personel Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Personel Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet burada.
Şimdi konuşma sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına beşinci konuşmacı Balıkesir Milletvekili Sayın Mehmet Tüm’de.
Süreniz yedi dakika Sayın Tüm.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET TÜM (Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman ve Su İşleri Bakanlığı bütçesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bir insanlık suçu olan terörü şiddet ve nefretle kınıyorum. Tüm şehitlerimize ve yaşamını yitiren tüm yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralı yurttaşlarımıza acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Erdal Eren otuz altı yıl önce bugün yaşı büyütülerek idam edildi. Onu bir kez daha burada saygıyla anıyorum. Onu asanları şiddetle, nefretle kınıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Mustafa Kemal Atatürk diyor ki: “Ormansız bir yurt vatan değildir.”, “Yeşili görmeyen gözler renk zevkinden yoksundur.” AKP yeşilden sadece doların yeşilini anlamaktadır. On dört yıllık AKP iktidarının en büyük başarısı, ormanlarımızı, derelerimizi yandaşlarına peşkeş çekmiş olmasıdır. Cumhuriyetimizin temel politikası olan “Ormansız yurt vatan değildir.” anlayışı ne yazık ki AKP döneminde ayaklar altına alınmıştır. AKP “yurt” deyince Karaman’daki Ensar yurtlarını, Aladağ’daki Süleymancı yurdunu ya da TÜRGEV’in yurtlarını anlamaktadır. İşte bu anlayışın sonucu yurt ormanlarımız 2/B yasalarıyla kentleşme bahane edilerek inşaat şirketlerine kurban edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, orman ve su, yaşamın ayrılmaz iki temel kaynağıdır. AKP bu iki temel kaynağı rant uğruna yok saymaktadır. Sürekli, ormanlarla ilgili rant yasaları çıkarmaktadır.
Değerli milletvekilleri, buradan Hükûmete sesleniyorum: Hangi kanunu çıkarırsanız çıkarın, doğanın kanunlarını hiçe sayarak yapacağınız her iş olumsuz bir şekilde size geri dönecektir. Bunun örneklerini her gün yaşayarak görüyoruz. Bakınız, Artvin’de ormanlarla, çevreyle oynadınız, bedelini Artvinliler çok ağır bir şekilde ödediler. Çamur deryaları içinde kaybolan canları asla unutmadık.
Değerli milletvekilleri, bizim halkımız dağı, ormanı, yani doğayı tarihi boyunca bir özgürlük alanı olarak görmüştür. Biz yaylalara türkü yakan, dağlara deyiş söyleyen, daha da önemlisi, sevgisini, öfkesini doğayla paylaşan bir toplumuz. Hiç kimseye söylemediğimiz dertlerimizi doğayla paylaşırız. Yani doğa bizim nefes alacağımız bir özgürlük alanıdır. Şimdi iktidar olarak siz, halkımızın bu değerlerini yok sayıyorsunuz. Termik santraller kurmak adına, rant adına tüm doğamızı, ormanlarımızı yok ediyorsunuz. Dünyanın en büyük oksijen deposu olan Kaz Dağlarını “altın arama” adı altında delik deşik ediyorsunuz. Aslında tüm bunları yaparken özgürlüğümüzü, kardeşliğimizi ve yaşam alanlarımızı yok ediyorsunuz. Dağlarına çıkamadığımız, ovasına inemediğimiz, ormanına giremediğimiz bir ülkede özgürlükten söz edilemez. Dağları, dereleri ve ormanları tutsak edilmiş bir toplum asla özgür olamaz. Eğer toplumsal barışımızı ve kardeşliğimizi istiyorsanız; ayrımsız, tüm insanlarla barışın, onların yaşam alanlarına dokunmayın, saygı gösterin. Kaz Dağlarını, Munzur Çayı’nı, Cerattepe’yi, Sinop’un yeşilini altın için, nükleer için, termik santral için yok etmeyiniz.
Değerli milletvekilleri, bakınız, doğa bize haykırıyor: “Ey insanoğlu, dokunma bana; dokunursan dokunurum sana.” diyor. İşte, Gezi’de koşarak ağaca sarılan gençler, bu haykırışa kulak verenlerdir. Onlara biber gazı sıkmamış olsaydınız, onları coplayıp TOMA’yla ezip öldürmeseydiniz, o genç beyinleri dinleseydiniz, Bergama köylülerinin direnişini çevre politikanız yapmış olsaydınız, Kaz Dağlarının üstünün altından daha zengin olduğunu anlasaydınız, zeytin ağacının beton yapıdan, fındık ağacının asfalt yoldan daha önemli olduğunu bilseydiniz, her savaşın aynı zamanda doğaya karşı açılmış bir savaş olduğunu bilseydiniz, çocuklarımızdan ödünç aldığımız doğayı bu kadar yok etmeseydiniz bugün çevre konusunda ülkemiz çok ileri bir yerde olacaktı. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan; uzun zamandır bu Bakanlıkta görev yapıyorsunuz. Şimdi size sormak istiyorum: Ülkede her gün sulak alanlar yok edilirken sesiniz neden çıkmıyor? Her gün sanayi atıkları, su havzalarına bırakılırken neden önlem almıyorsunuz? Uluslararası Ramsar Sözleşmesi’ne göre, koruma altında olan sulak alanlardan otoyol geçirirken neden hiçbir tepki göstermiyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, ormanlar, doğanın parlamentosu gibidir; içinde her türlü çiçeği, böceği, bitkiyi barındırır tıpkı Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet gibi. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, başkanlığı getirerek ülkeyi tek renkli hâle getirmek istiyorsunuz tıpkı ormanları yok ederek doğayı tek renkli yapmak istediğiniz gibi; tıpkı özgür medyayı susturup tek sesli, yandaş medya yarattığınız gibi; tıpkı bağımsız yargıyı yok ettiğiniz gibi; tıpkı tüm okulları imam hatip okullarına çevirdiğiniz gibi; tıpkı üniversitelerde bilimsel eğitimi yok ettiğiniz gibi; tıpkı Meclisi devre dışı bırakıp ülkeyi kanun hükmünde kararnamelerle idare ettiğiniz gibi; tıpkı ülkede her şeyi tek adam diktatörlüğüne bıraktığınız gibi. Siz bu tekçi ve faşizan anlayışınızla ülkeyi nereye götürdüğünüzün gerçekten farkında mısınız?
Değerli milletvekilleri, gelin, ülkeyi götürdüğünüz bu karanlık anlayıştan bir an önce vazgeçin; içeride ve dışarıda düşmanlık üzerine kurduğunuz politikaları terk edin; ülkemizde yaşayan tüm yurttaşları kucaklayın. Gelin, çağdaş, demokratik, laik, çevreye önem veren bir Türkiye’yi yeniden birlikte kuralım.
Değerli arkadaşlar, bizler dağlarımızın, ovalarımızın, ormanlarımızın rant uğruna yok edilmesini asla istemiyoruz çünkü biz ülkemizi çok seviyoruz. Bırakınız, doğa kendi yasalarıyla yoluna devam etsin. Bakınız, Nazım Hikmet hepimize bir davet gönderiyor, diyor ki:
“Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
Bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
Yok edin insanın insana kulluğunu,
Bu davet bizim.
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine,
Bu hasret bizim.”
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tüm.
Söz sırası Çanakkale Milletvekili Sayın Bülent Öz’de.
Süreniz yedi dakika.
Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT ÖZ (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Arkadaşlar, “orman” deyince Orman Bakanının aklına, dikilen fidanlar geliyor. Orman, dikilen fidanlardan mı ibarettir sadece? Yol, köprü ve havalimanı inşaatlarına, Çanakkale’nin Kaz Dağları ve Biga Yarımadası’nda termik eliyle ormanların yok edilmesine ve bozkırın ortasında Atatürk Orman Çiftliği’ni kurarak tüm Anadolu’ya bir mesaj veren Atatürk’ün mirasının talanına seyirci kalacaksınız, sonra çıkıp “Şu kadar ağaç diktik.” diyeceksiniz.
Konuşmama bütçe ağırlıklı devam edecektim fakat ülkedeki yangına değinmek şart oldu. Beşiktaş’ta şehit olan polislerimize, sivil yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.
Dün Genel Kurulda AKP ve HDP Grupları arasında yaşanan kavgaya tanık olduk. Dün birbirinize iltifat ediyordunuz bugün kavga ediyorsunuz. Milletin gözünün içine bakarak sergilenen bu oyuna seyirci olmayacağımızı, Ana Muhalefet Partisi olarak söyleyecek sözümüzün olduğunu belirtmek isterim. Buradan her iki gruba da sormak istiyorum: Siz sahiden Türk milletini balık hafızalı mı zannediyorsunuz? “Analar ağlamasın.” dediniz, “çözüm süreci” dediniz, adına “açılım” diyerek HDP, AKP, PKK, MİT birlikte hareket ettiniz. (CHP sıralarından alkışlar) O zaman CHP olarak size açık açık söyledik, devlet terör örgütleriyle pazarlık yapmaz dedik, süreci böyle yönetirseniz içinden çıkılmaz bir hâl alır dedik; Parlamentoyu devreden çıkaran, kapalı kapılar ardında kotarılmaya çalışılan bu yaklaşım doğru değil dedik. Siz terör örgütü yöneticileriyle Oslo’da, İmralı’da, Kandil’de münasebet yaşarken bu yol doğru değil dedik, sizi uyardık. Siz duvarlarında “Adalet mülkün temelidir.” yazan Türk mahkemelerinin hâkim ve savcılarını Habur’da teröristlerin ayağına gönderip orada çadır mahkemesi kurduğunuzda, hukuku ayaklar altına almayın dedik. (CHP sıralarından alkışlar) Dağdan inen terörist “Pişman değilim, Öcalan’ın talimatıyla geldim.” dedi, siz “Yok yok, pişmansınızdır.” deyip ellerini kollarını sallayarak gitmelerine izin verdiniz. “Analar ağlamasın.” dediniz, Türk milletinin anasını ağlattınız. (CHP sıralarından alkışlar) Şehirler mühimmat deposuna çevrilip teröristler tahkimat yaparken, valiler kanalıyla askere, polise “Operasyon yapmayın.” dediniz. “Dolmabahçe mutabakatı”, “çözüm süreci”, “barış ve kardeşlik” söylemleriyle başladığınız yolculuğun sonunda bugün fidanlarımız kefenleniyor maalesef.
7 Haziran öncesi tabelalardaki “T.C.” kısaltmalarından rahatsız olanlar şimdi milliyetçilik üstünden siyaset yapmaya başladı. (CHP sıralarından alkışlar) Bu yüz seksen derecelik dönüşün nedenini millet anlamaya çalışırken “PKK bizi kandırmış.” dediniz. Kandırıldığınızı söyleyene kadar HDP ve AKP’nin birbirine yaptığı güzellemeler, iltifatlar Meclis tutanaklarında kayıtlıdır. “Kandırıldık.” dediğiniz andan itibaren HDP’yle sergilediğiniz süreçte ikinci perde başladı. Bu millet “400 sandalye verseydiniz bu patlamalar olmazdı.” demeçlerinizi de unutmadı.
Değerli milletvekilleri, ne güzel söylemiş Nazım: “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine.” ‘(CHP sıralarından alkışlar) Lakin “Hangi şiir şu anda hâlimizi ortaya koyar?” derseniz onu da Orhan Veli söylemiş:
“Cep delik, cepken delik,
Yen delik, kaftan delik,
Don delik, mintan delik,
Kevgir misin be kardeşlik!” (CHP sıralarından alkışlar)
Uyarılarımıza kulak asmayan, ağzımızla kuş tutsak inanmayan kişilere ise Ziya Paşa’dan bir gönderme yapmalı:
“İdrak-i maali bu küçük akla gerekmez,
Zira bu terazi o kadar sıkleti çekmez.” (CHP sıralarından alkışlar)
Sonuçta, ”Tatsız aşa su neylesin, akılsız başa söz neylesin.” demekten başka bir şey insanın aklına gelmiyor.
Mecliste Orman Bakanlığının bütçesi konuşuluyor, Türkiye’nin sokaklarında orman kanunu hüküm sürüyor. Bu ülkede gencecik fidanlar kesiliyor, fidanlarımız kefenleniyor. Ağacı kurt, insanı dert yiyor. Orman Bakanlığının bütçesini konuşuyoruz. Ağaca balta vurmuşlar, “Ah” deyip iç çekmiş ağaç. “Neden ah çektin?” diye sorunca da “Baltanın sapı benden de ona içim yandı.” cevabını vermiş. İçimizi acıtan budur.
O dönem Şivan Perwer’le barış güvercinleri uçuruyordunuz, el ele poz veriyordunuz. PKK tanık, TSK sanık, dönemin Genelkurmay Başkanı da teröristti. Apo Diyarbakır’da ulusa sesleniyor, Barzani parti kongrenizde onur konuğu yapılıyordu. Apo posteri taşıyanlar serbest, arabasının camına Atatürk imzasını, posterini koyanlar ceza alıyordu. (CHP sıralarından alkışlar) Sonuçta “Bugün neden bu kadar şehit veriyoruz?” sorusunun yanıtı bellidir. Ağaca çıkan keçinin dala bakan oğlağı olur da ondan.
Değerli milletvekilleri, bazen bir kuşağın diktiği ağacın gölgesinde gelecek kuşaklar serinlerken bazen de bir kuşağın politikaları sayesinde gelecek nesiller ya hayat bulur ya da kefenlenir. PKK’ya destek verenleri, ön açanları bu millet biliyor. Geldiğimiz nokta ne? Bir yıl içerisinde 17 patlama, kor olan fidanlar, ateş düşen ocaklar, gözleri kan çanağı analar. Hep söyledik, söylüyoruz, Büyük Orta Doğu Projesi’nden uzak durun, emperyalist devletlerin çıkarlarına hizmet etmeyin, yüce Meclisi kuran Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının yaptığı gibi dik duruşu sergileyin dedik. (CHP sıralarından alkışlar) Çam ağacından ağıl olmaz, el çocuğundan oğul olmaz arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Orman ve Su İşleri Bakanlığı bütçesinde suya dair bir şey söylemek gerekir. Bir zamanlar Mecliste aralarından su sızmayanlar vardı; Habur’da tur atanlar, “Analar ağlamasın.” diyenler vardı. Kır atın yanında kalan ya huyundan ya suyundan alırmış, suyu getiren de testiyi kıran da bir zamanlar dosttu, bugün araları açıldı, ortaklık bozuldu, yel üfürdü, sel götürdü.
Bu bütçeyi içimden geçen şu cümleyle tamamlamak isterim: Geçme namert köprüsünden, götürürse sel götürsün seni. Yatma çakal gölgesinde yerse aslan yesin seni.
Teşekkür ederim, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Öz.
Şimdi söz sırası…
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın İnceöz…
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan, az evvel hatip konuşması içerisinde ağır bir sataşmada bulunmuştur, buna cevap verme zorunluluğu doğmuştur.
BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, Çanakkale Milletvekili Bülent Öz’ün 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şu bilinmeli ki, biraz evvel hatibin saydığı konularda şunu çok net söylememiz lazım: Biz dün söylediğimiz konunun çok net arkasındayız. Bu ülkede akan kanın durması konusunda dün başlatılmış olan o süreçte -doğru bir süreçti o süreç; bunu çok net söylüyorum- burada milletimizin karşısında hesabını veremeyeceğimiz, milletimizin vermiş olduğu oya halel getirecek hiçbir adımı atmadık, bundan sonra da atmayacağız; birincisi, bu bilinmeli.
EREN ERDEM (İstanbul) – Şehirlere bombalar yığıldı, bombalar, bombalar. Valilere talimatlar verildi.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) – İkincisi: Bakın, Kurucu Genel Başkanımız kırk yıldır süren bu ülkedeki terörle mücadelede akan kanın durması noktasında şu kararlılığı koydu: “Bizim siyasi hayatımıza bile mal olsa bu mesele çözülsün. Biz bu konuda baldıran zehri içmeye razıyız, yeter ki bu mesele çözülsün.” şeklindeki kararlılığı çok net ortaya koydu.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) - Baldıran zehrini millete içirdiniz, millete.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Dün attığımız adımların da bugün attığımız adımların da terörle mücadele konusunda da sonuna kadar kararlıyız. Bugün geldiğimiz nokta itibarıyla terörle mücadelede, bak, görülmeyen bir nokta daha 15 Temmuzda devletin içerisindeki yapılanma net bir şekilde ortaya çıktı. Allah’ın izniyle 15 Temmuzdan sonra PKK’sıyla, DHKP-C’siyle, FETÖ’süyle mücadelede denizin suyu çekildi ve kimin ne olduğu ay gibi ortaya çıktı. Bu mücadele sonuna kadar sürecek.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Günaydın, günaydın!
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Fakat az evvel konuşan hatip, biraz evvel sanki çok yakın tarihini unutmuş gibi... Çanakkale, Çanakkale ki kahramanlığıyla meşhur, tarihimizde “Çanakkale geçilmez.” şeklindeki direnişiyle şehitlerimizi verdiğimiz Çanakkale’de bir belediye başkanı çıkıyor ve HDP barajı aştığında, (CHP sıralarından “Ne alakası var?” sesleri) aşması gerektiğini düşündüğünde üç gün sonra, seçimlerden üç gün sonra CHP’li bir belediye başkanı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) – Hiçbir ilgisi yok.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) – ...çıkıp burada “HDP barajı geçti.” diye pilav dağıtıyor. Çanakkale ruhuna yanlış bulduğumu özellikle belirtmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın İnceöz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Sayın Özel...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Grup Başkan Vekili yapmış olduğu konuşmasının tümünde grubumuza sataştı ama son kısmında Çanakkale Belediye Başkanımızın bir açıklamasını kastederek ağır bir sataşmada bulundu. Cevap hakkını müsaade ederseniz Çanakkale Milletvekili Bülent Öz verecek.
BAŞKAN – Peki.
Sayın Öz, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
İki dakika söz veriyorum size.
6.- Çanakkale Milletvekili Bülent Öz’ün, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) – Çanakkale Belediye Başkanımız Sayın Ülgür Gökhan’ın 7 Hazirandan sonra dağıtmış olduğu pilav kesinlikle ve kesinlikle HDP barajı aştı diye değildir.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – 9 Haziran.
BÜLENT ÖZ (Devamla) - Çanakkale’de Cumhuriyet Halk Partisi uzun bir aradan sonra 1’inci olmuştur, bu dağıtılan pilav açık, net ifadeyle budur. (CHP sıralarından alkışlar) Bu kesinlikle bir çarpıtmadır.
Şunu da ifade etmek istiyorum ki Çanakkale’nin çocuklarına, cumhuriyetin kurulduğu tarihî topraklarda olan biz Çanakkale’nin çocuklarına hiç kimse milliyetçiliği, cumhuriyetçiliği, Atatürkçülüğü öğretemez.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Öz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 434) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Personel Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Personel Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yedinci konuşmacı Isparta Milletvekili Sayın İrfan Bakır.
Buyurun Sayın Bakır. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yedi dakika.
CHP GRUBU ADINA İRFAN BAKIR (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde söz aldım. Sizleri ve ekranları başında bizleri izleyen değerli vatandaşlarımı saygılarımla selamlıyorum.
Öncelikle, terörle mücadelede şehit olan tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet, aileleri ve sevenlerine sabırlar diliyor, yaralılarımıza da acil şifalar temenni ediyorum. Bilinmelidir ki bizler bir ve beraber olduğumuz sürece hain terör örgütleri emellerine asla ulaşamayacaklardır.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü doğru temeller üzerine kurulmuş, kabiliyeti ve kudretiyle ülke ekonomisinde tarımdan sosyal hayata, doğal hayattan enerji üretimine, sulamadan taşkın korumaya, içme sularından barajlara kadar birçok projeye damgasını vurmuş köklü kurumumuzdur.
Ülkemizde su konularının ele alınışı drenaj şartlarının iyileştirilmesi ve münferit bataklıkların ıslahıyla başlamış, değişen ve artan ihtiyaçlar karşısında çağdaş ülkelerin muadil kuruluşları arasında yer almak için çalışan ancak bu çalışmaların yeterli olup olmaması konusunda çekincelerimin olduğu kurumumuz… Yerli ve yenilenebilir enerji kaynağı olan HES’ler hızlı şekilde ekonomiye kazandırılmalı, artan enerji ihtiyacı daha düşüğe mal edilmeli; çevreye, doğaya uyumlu olmalı; tarımsal sulama, içme, kullanma suyu balıkçılık ve doğal hayatı koruma bilinciyle yapılmalı. HES’ler pompaj depolamalı olarak rüzgâr ve güneş enerjisi santralleriyle birlikte planlanarak inşa edilmelidir.
DSİ uhdesinde bulunan işletme, bakım, yönetim sorumluluğu devredilen tahrip olmuş sulama tesislerinin ekonomiye katkısının sağlanması, fonksiyonlarının yerine getirilmesi, çiftçilerin faydalanması, işletme faaliyetlerinin sürekliliği, su tasarrufunun sağlanması için tesislerin yenileme çalışmalarının DSİ’yle yürütülmesi gerekir. Devredilen tüm sulama tesislerinde yenileme projesi yatırım bedelinin tamamı DSİ tarafından karşılanmalıdır. Yenileme projelerinde özellikle arazi toplulaştırılmasının yapılması, yapılamadığı durumda mevcut toplulaştırmayı DSİ’nin yapması gerekmektedir. Maliyeti nasıl olsa kesin hesap neticesinde belirlenen yatırım bedelinin tamamı 6200 sayılı Kanun’un 24’üncü maddesi gereğince devredilen kuruluştan geri alınacaktır. Devlet eliyle karşılanan maliyetin ise yirmi beş yılda değil, gerekirse altmış, yetmiş yılda geri dönmesi doğru olacak, böylece devralan kuruluşların bu tesisleri yenilemesi kolaylaşacaktır.
Sulama hayati bir konu, direkt vatandaşın işi, aşı, ekmeğiyle ilgili. Bizler çiftçinin kullandığı her türlü girdi maliyetinin minimuma indirilmesinden yanayız. Çiftçilerimizi desteklemeyi başaramazsak tarımın da ülke ekonomisine katkısını sağlayamayız. Tarımın istihdama katkısı her geçen gün azalmaktadır. Bunun sonucunda il merkezleri hızla büyürken bazı köylerimizde neredeyse ikamet eden kalmamıştır. Ülkemizde sulama birlikleri ve kooperatiflerin en büyük sorunu tarımsal elektrik maliyetidir. Devlet mutlaka sulamada kullanılan elektriğin yüzde 30’unu sübvanse, KDV oranını 1’e düşürmeli, kayıp kaçak ve TRT paylarını da kaldırmalıdır. Bu enerji maliyetleriyle kooperatiflerin, birliklerin, vatandaşların sulama yapması mümkün değildir. Tarımı geliştirmeden sanayiyi kalkındıramazsınız. Vatandaşın da, birliklerin de, kooperatifin de gücünün çok üzerinde… Otuz kırk yıllık sulama şebekelerinden verim alınamamaktadır. Bir an önce modern sulama sistemlerine geçilmeli. Birliklerin ve kooperatiflerin enerji dağıtım şirketlerine borcu ödenemez hâle gelmiştir. Bu borçlara çözüm üretilmeden, kurumsal yapıları güçlendirilmeden su yönetiminde yeniden yapılandırılma çalışmaları çok büyük bir eksiklik taşıyacaktır. Öncelikle, birliklerin ve sulama kooperatiflerinin borçlarının faizlerinin silinip taksite bağlanması, tükettikleri enerjiyi kendilerinin üretebilmesi için rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir enerji sistemlerinin devlet tarafından desteklenerek yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Evet, arkadaşlar, suyu az olan bir ülkeyiz. Sınırlı olan su kaynaklarımız hızlı ve çarpık kentleşme, nüfus artışı, endüstriyel faaliyetlerin doğurduğu katı ve sıvı atıklar, katı atık depolama yerlerinin yer altı suyu beslenme alanlarından seçilmesi, su havzalarının imar planlarına açılması, tarım alanlarında bilinçsiz gübreleme ve tarım ilaçlarının kullanılması yer altı ve yer üstü sularının kalitesini tehdit ediyor, su kaynakları kirleniyor.
Şairin dediği gibi “Kâh susar, kâh çırpınır, kâh ürperir, kâh çağlar/Su, eşyayı kemiren küfe ve pasa ağlar.” (CHP sıralarından alkışlar) İşte, bizlere hayat veren suyu ağlatmamak için, havzaların kirlilikten korunması amacıyla atık su tesisi çalışmalarının, havzalarımızdaki kolektör hattı planlama çalışmalarının, evsel kirliliklerden korunması amacıyla başlatılan çalışmaların bir an önce bitirilmesi önem arz etmektedir.
Küresel ısınma ve bilinçsiz tarımsal sulama su potansiyelimizi olumsuz etkilemektedir. Ayrıca, küresel ısınma nedeniyle ülkemiz normal yağış rejiminden uzaklaşmakta, kuraklaşmakta; barajlarımızın su oranı geçen senelere göre yarı yarıya azalmıştır. Tarım arazilerinde kuraklık nedeniyle sorunlar yaşanmakta, ülkemiz son yetmiş yılda böylesine bir kuraklık yaşamamıştır.
Yer altı suları da tehlike altındadır. Yer altı suları potansiyeli araştırılıp izleme sistemi kurularak tüketime açılmalı, Türkiye’de -geç kalınsa da- kuraklık alarmı verilmelidir.
Geçen yıla bakarak tarımda istikrarlı bir fiyat politikası uygulanmadığı için çiftçi tarlasına küskün durumda, kuraklık her şeyi altüst ediyor. Verilen desteklere rağmen çiftçi umudunu yitirmiş, üretim hırsından uzaklaşmış. Bu nedenle, verilen destekler ürünle orantılı olmalı, teşvikler ürün kalitesine ve miktarına bağlı olarak verilmelidir. Teşvikler, ancak üretimi artırıp maliyetleri azaltarak çiftçinin cebine girmiş olacaktır.
Önemli bir konu: DSİ’nin yapmış olduğu yatırımların etkin bir şekilde hizmete dönüştürülmesi yani harcanan paranın, yapılan yatırımların gayrisafi millî ziraat gelirini artırması gerekmektedir; yoksa, yatırımların hiçbir anlamı kalmayacak. DSİ’de, işletmeye açılan sulamalarda sulama oranının yüzde 60’lardan yüzde 80 ve 90’lara çıkarılması için yeni projelere ihtiyaç vardır.
Suyun ve su kaynaklarının daha etkin kullanılabilmesi için çaresizlikten dolayı açılan kaçak kuyuları yasaklamak yerine suyun adaletli bir şekilde dağıtılması için çözüm üretilmelidir.
Değinmeden geçmek istemediğim bir konu da büyük bir özveriyle çalışan, büyük projelere imza atan DSİ personelidir. Personelimizin özlük hakları bir an önce iyileştirilmeli, göstergeleri arasındaki dengesizlikler ortadan kaldırılmalıdır. Tüm kurumlarda olduğu gibi bazı pozisyonlarda taşeron olarak çalışanlar asıl işleri belirlenip kadroya alınmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi, geçmişte olduğu gibi, bugün ve yarın da vatandaşlarımızın yaşamını kolaylaştıracak çözümler üreten, bu çözümleri üretirken de doğaya ve çevreye azami önem gösteren her türlü uygulamanın destekçisi olmaya devam edecektir.
Ben bu düşüncelerle bütçe tasarısının ülkemiz için hayırlı olmasını diliyor, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakır.
Sekizinci konuşmacı Edirne Milletvekili Sayın Erdin Bircan. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yedi dakika.
CHP GRUBU ADINA ERDİN BİRCAN (Edirne) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meteoroloji Genel Müdürlüğü bütçesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Yıllardır her kış hava durumunu dinlerken ülkemizin Balkanlardan gelen soğuk havanın etkisi altına girdiğini duyarız ancak en son İstanbul’da yaşadığımız terör saldırısında kaybettiğimiz şehitlerimizin acısını ve ülkemizin içinde bulunduğu yangını değil Balkanlardan gelen soğuk hava, en kötü buz kütlesi dahi soğutamaz. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve ülkemize başsağlığı diliyorum. Bu yangının sebebi… AKP’lilere soruyorum: Yarın çocuklarınızın “Ülke yanarken siz ne yapıyordunuz?” sorusuna sizler nasıl yanıt vereceksiniz?
Değerli arkadaşlar, benim ilçem Keşan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ölçümlerine göre geçen kış ve bu kış da kirli havada Türkiye 1’incisi. Keşan’daki hava ulusal sınırların 2 katı, ABD sınırlarının tam 9 katıdır. Keşan’daki hava kirliliğinin ana kaynağı kömür kullanımı. Sosyal Yardımlaşmanın dağıttığı kömürler il çevre kurulunun belirlediği kömür standartlarının çok çok altında ve bu kömürü maalesef devlet eliyle dağıtarak havayı kirletiyoruz, insanlarımızı hasta yapıyoruz. Tunus’un devrik liderinin, diktatörünün doyasıya kullanamadığı VIP uçağına milyon dolarlar ödeyen Hükûmetinizin Keşan’daki yoksullara kaliteli kömür vermeye gücü yetmiyor mu? (CHP sıralarından alkışlar) Bu konuda Sayın Valimizin çabasına da ayrıca teşekkür ediyorum, bu sorunu kendisiyle paylaştıktan sonra çözüm aradılar ama maalesef hiçbir çözüm olmadı.
Edirne’mizin yaşadığı en önemli sorunlardan birisi de yağışlı dönemlerde nehir taşkınlarıdır. Devlet Su İşleri bunun önlenmesi için çalışmalar yapmaktadır, köprü ve kanallar yapılmaktadır. Biz önceliğin nehir yataklarının temizlenmesine ve bunun daha doğru olacağını düşünerek… Böylelikle taşkın debi seviyesinin artması sağlanacak ve taşkınlar azalacaktır.
Bölgemizin en yakıcı sorunu ise artarak devam ediyor. Yine Sayın Bakanım, yine Ergene, yine Ergene’yi konuşacağız ve sizin söylediğiniz “Cumhuriyet Halk Partili belediyelere 13 tane arıtma tesisi yaptık, verdik.” dediğinizde hiçbir müteahhit doğru dürüst teslim etmedi, edemedi. Sizler de geldiniz, geçen yıl gördünüz, beraber konuştuk ve Cumhuriyet Halk Partili belediyelere bunlar hibe edilmedi, Cumhuriyet Halk Partili belediyeler borçlandırıldı, o ilçelerdeki halklar borçlandırıldı, onlarla birlikte de… Ama müteahhitleri siz seçtiniz ve hiçbir müteahhit doğru dürüst kendi sözünü yerine getiremedi. (CHP sıralarından alkışlar) Ölçümler: En son 18 Kasımda Ergene Belediyesinin yaptırdığı bir analize göre tam normal suyun, en kirli su standartlarının bile 4 kat şu anda üstünde. Hâlâ “Ergene’yi temizliyoruz.” lafıyla artık nereye kadar gideceğimizi bilmiyorum Sayın Bakanım.
Yaşadığımız tüm çevre felaketleri yetmemiş gibi tarım ve orman arazilerinin planlarını değiştirerek termik santral yapmaya çalışıyorsunuz. Trakya’yı kirletmek için harcadığınız çabayı ülkemiz için eğer harcasaydınız ülke bu hâlde olmazdı. Dünyadaki konunun uzmanlarını getirip nereye termik santral yapılmaz diye sorarsanız eğer burada hukuksuz bir şekilde planları değiştirerek yaptığınız Trakya’yı gösteriyorsunuz. Yani dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey olmaz, tarımsal sit alanı olacak olan bölgelere termik santral, yetmedi, bir de “Nükleer santral yapacağız.” diyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
En son Uzunköprü ilçemizin Saçlımüsellim köyünde AKP zihniyetini gördük arkadaşlar. Altı ay önce tarım arazisi olduğu ve başka bir amaçla kullanılmayacak olan arazi tescil edilmiştir ama AKP’nin maharetiyle üçüncü sınıf marjinal tarım arazisine çevrildi, altı ay gibi bir sürede. Niçin? AKP’li biri ya da birileri buraya patlayıcı deposu yapmak istiyor çünkü. Bir tarım arazisini altı ayda hangi el çabukluğuyla marjinal araziye çevirdiniz? Televizyonlarda “Tarım arazilerimizi koruyalım.” diye kamu spotları yayınlayarak hangi suçlarınızı gizliyorsunuz?
Termik santrallerin yanına bir de nükleer santral yaparak tamamen bizleri öldürmenin peşindesiniz ama buna hiçbir şekilde izin vermeyeceğiz. Bizi bu topraklardan işgalciler atamadı, sizler bizi öldüremeyeceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Uzunköprü’müzün bir diğer yarası da Çakmak Barajı. Sayın Bakanım, maalesef yine bu gölet, onu da geldiniz, gördünüz ve tespit ettiniz ki altı yıldan önce burası sulama kanalları yapılmadığı için şu anda baraj gölet konumunda yani “Yaptık, bitti.” dediğiniz baraj şu an maalesef gölet konumunda.
Hatırlatmadan olmayacak, yine turizm bölgemiz Saros’un taş ocaklarına müsaade ettiniz. Mecidiye, Erikli ve Saros, eğer buraları gelip görseniz arkadaşlar bir tanenizin vicdanı dahi kabul etmez. Maalesef, buraya taş ocakları açılıyor. Burası turizm bölgesidir, burası tarihî kentlerdir ama maalesef yine AKP zihniyeti bunu bu hâle getirdi.
Değerli arkadaşlar, Keşan’ı zehirlemekte olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı şu anda bedava dağıttığı kömürlerle Keşan’da yaşayan çocuklarımızın hastalığına sebep olmaktadır. Sizler gelip bu Keşan’ı... Sosyal İşler Bakanımız gelsin, Çevre Bakanımız gelsin.
Yine, sizler zaten Keşan-Enez yolunu çok iyi biliyorsunuz. Burası kağnı yolundan yapılma bir yoldur. Yani, inşallah kaza geçirmezsiniz, sizlere de temenni etmem.
Yine, Sayın Müezzinoğlu bölgemizde Enez’i çok iyi bilir. Keşan-Enez 60 kilometrelik yol, bir türlü yapılmadı, yapılamadı, böyle bir niyet de olmadığını görüyoruz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) –Geçiyor musunuz oradan? 3 araba bile geçer.
ERDİN BİRCAN (Devamla) – Geçiyorsunuz ama nasıl? 2 araba bir arada, karşı karşıya geçemiyorsunuz değil mi Sayın Bakanım? İnşallah başınıza bir şey gelmez bu konuda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERDİN BİRCAN (Devamla) – Biz Edirneliler olarak taşkınsız bir Meriç, tertemiz bir Ergene, rahat nefes alan bir Keşan, yeşili, mavisi korunmuş bir Saros istiyoruz.
Hepinize teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bircan.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına dokuzuncu ve son konuşmacı Kırklareli Milletvekili Sayın Türabi Kayan.
Süreniz yedi dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, bildiğiniz üzere su fakiri bir ülkedir. Enerjisini termik santrallerden elde etmek en doğru olanıdır. Bu enerji santrallerimizin şu ana kadar sadece yüzde 37’si yapılmıştır. Türkiye’de DSİ’nin tespit ettiği 730 termik santral yapılacak bölge keşfedilmiştir. Bunların sadece 138’i yapılmıştır. 55 tanesi devlet işletmesine ait, 83 tanesi de özel sektörün yaptığı veya özel sektöre satılan termik santrallerdir. Bizim şu anda yaptığımız bu yüzde 37 santralle sadece ihtiyacımızın yüzde 13’ünü, daha doğrusu 13 bin megavat enerjiyi elde ediyoruz. Bizim ülkemizin ihtiyacı olan, şu anda kullanılan enerji 44 bin megavattır. Hâlbuki bu bahsettiğimiz 730 santralin tamamı yapılmış olsa 37 bin megavatlık bir enerji elde edeceğiz. 44 bin megavat ihtiyacın yaklaşık 37 binini sadece elektrik enerjisinden yani hidroelektrik santrallerinden karşılayacağız. Sadece bu santrallerin maliyetinin düşük olmasından da değil, temiz olmasından da değil, bunun yanında bu santrallerden elde ettiğimiz su aynı zamanda tarımsal arazimizi sulayacağından dolayı daha çok verim artışından ve daha çok insan istihdam edeceğinden dolayı ülkemizin ekonomisine büyük bir katkı sağlayacaktır. Ama maalesef biz elektrik enerjisini, bu santrallerden, hidroelektrik santrallerinden karşılayacağımız yerde gidip de kömür santrallerinden ve doğal gaz santrallerinden karşılamaya çalışıyoruz.
Değerli arkadaşlar, doğal gaz santrali hidroelektrik santralinin tam 25 kat daha pahalısıdır, kömür santrali hidroelektrik santralinin tam 20 kat daha pahalısıdır. Böyle pahalı bir enerjiyi kullanıp sanayicimize ve ülkemizin insanına pahalı enerji veriyoruz. Bu kadar pahalı enerjiyi alan sanayicimiz haliyle enerji girdisi pahalı olduğundan dolayı yüksek maliyet elde ediyor. Bu yüksek maliyetle gidip de kiminle rekabet edeceksiniz dünyada? Hiç kimseyle rekabet edemezsiniz. Dolayısıyla biz bu enerjiyi sanayicilerimize ucuz vermeyi taahhüt ediyoruz ve veriyoruz. Peki, ucuz verdiğimiz enerjiyi kimden karşılıyoruz? Halkımızdan karşılıyoruz. Hem kendisi yaktığı enerjiyi pahalıya kullanıyor hem de sanayicimizden elde edilen ucuzlatmayı da yine halkımızın üzerine yüklüyoruz.
Değerli Cumhuriyet Halk Partililer ve Türkiye'nin değerli insanları, bizlerin bu enerjiyi kullanmak için yapmamız gereken sadece ve sadece hidroelektrik santrallerini kullanmaktır, hidroelektrik santralleri yapmaktır. Bugün kömür santralleri kuruluyor. Değerli arkadaşlar, linyitin kalorisi düşük olduğundan dolayı kömürü yıkatmak zorundayız, yıkamak için de su kullanmak zorundayız. Bu kullandığımız su daha sonra atık su ve kirli su olarak ayrıca doğayı kirletmektedir. Bunun yanında, baca gazlarının çıkardığı zehirli partiküller ayrıca doğayı kirletmektedir. 20 kat-25 kat daha masraflı olduğu hâlde çevreye verdiği zararı da ayrıca göz önünde bulundurmanızı istiyorum ve bunun yanında, bu enerji santrallerini soğutmak için de ayrıca su kullanmanız gerekiyor. Ülkemiz su fakiri bir ülkeyken biz suyu gidip de kömürü yıkamakla veyahut da çıkan bu ısıyı soğutmakla harcıyoruz.
Değerli arkadaşlar, şu anda bizim bölgemizde, Trakya’da gerek Vize’de gerekse Çerkezköy’de termik santral kurulmak isteniyor. Burada kurulan santraller Trakya’nın kuzeybatısındadır. Trakya’nın bütün rüzgârı, üç yüz altmış günün üç yüz günü kuzeybatıdan eser. Buradaki partiküllerin hepsi Trakya’nın üzerine gidecek demektir. Sayın Bakan, bunları da size ayrıca arz ediyorum.
Sayın Bakanım, sizlere ayrıca bir öneride bulunmak istiyoruz, bunu not alırsanız bence daha da iyi bir neticeye kavuşacaksınız. Vadiye havza bazlı su birlikleri kurmak zorundayız. Bu su birliklerine özellikle ziraat odalarını, sanayi odalarını, belediye başkanlarını mutlaka üye yapmak zorundayız.
Değerli arkadaşlar, son olarak söylemek istediğim şudur: Türkiye, dağlarına düşen yağışı barajlarında biriktirmekte, hidroelektrik üretmekte ve tarım alanlarını sulamakta geri kalmıştır. Bunu bir an önce yapmalı ve tamamlamalıdır. Bu nedenle enerji üretmek için ithal kömüre ve ithal doğal gaza bağlanmakta mecburi kalınmıştır. İthal yakıtla elde edilen enerji, hem pahalıya mal olmakta hem de döviz kaybına sebep vermektedir. Sanayide yüksek enerji, maliyeti imalat maliyetini yükseltmektedir.
Sanayi enerjisine yapılan indirim halkımızın elinden, cebinden alınmaktadır. Türkiye, baraj programı zamanında gerçekleşmediği için sulu ziraatı ve artan nüfusunun ihtiyacı olan tarımsal üretimi gerçekleştirememiş, bu, millî olmayan tutum ve plansızlık sonucu gerçekleştirilememiştir. Bundan dolayı da otu ve samanı dışarıdan ithal etmek zorunda kaldık.
Bütün bunlar ortadayken su üretim alanlarına, taş ocaklarına izin verilip ormanlar yok edilmekte, yağmur sularının yer altı sularına sızması da engellenmektedir. İç Trakya’da, Karaman’da ve Karapınar gibi suyu az olan kurak bölgelerde kalitesiz kömürle termik santral kurularak yer altı suyunu israf edici şekilde kullanmaktayız.
Değerli arkadaşlar, bir örnek daha vereyim size. Bu Vize bölgesinde, Çerkezköy bölgesinde kurulacak olan santrala harcanacak olan su, Vize bölgesinden ve Karıştıran bölgesinden temin edilecektir. Karıştıran bölgesinde su, toprağın eksi 500 metresindedir, Vize’de de eksi 200 metresindedir. Bu suyu nereden bulacaksınız ve nasıl yıkayacaksınız? Barajlar dururken, su havzalarımız dururken ülkemizi bu kadar zarara itmekle sizler ne kazanacaksınız Sayın Bakanım, merak ediyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kayan.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına yapılacak olan konuşmalara geçeceğiz.
İlk konuşmacı, Niğde Milletvekili Sayın Erdoğan Özegen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ekonomi Bakanlığımız bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle aziz milletimizi ve yüce heyetinizi saygıyla selamlarken tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, yaralılarımıza şifa diliyorum; aziz Türk milletine başsağlığı diliyorum; Emniyet mensuplarıma da özellikle başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, çok şeyler, rakamlar bu kürsüden bütçe üzerinde telaffuz edildi, konuşuldu. “Hafızaibeşer, nisyan ile maluldür.” diye güzel bir sözümüz var. Konuşmamın başında küçük bir hatırlatma yapmak isterim. Bundan tam on dört yıl önce ülke ekonomisiyle ilgili genel manzara şuydu: Yaklaşık 50 milyar dolar mali yükle finans sektörü çökmüş, cumhuriyet tarihinde ilk defa esnaf, tüccar, çiftçi ve toplumun büyük bir kesimi sokağa dökülmüş, sosyal devlet ilkesi yerle yeksan olmuş, hazinesi iflas etmiş, IMF’ye mahkûm olmuş bir Türkiye. Kamu yatırımlarının durduğu, devlet çalışanlarının maaşının bile yüksek faizlerle borçlanılarak karşılanabildiği bir Türkiye.
Bu vahim tablo, 3 Kasım 2002 seçimlerinde partimizin iktidara gelmesiyle değişmiştir, Türkiye'nin güçlenmesinden rahatsız olan kesimlerin gösterdiği dirence rağmen değişmiştir. Hatırlayın, 27 Nisan e-muhtırası, Cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 krizi, partimize açılan kapatma davası ve 15 Temmuzda bir grup FETÖ’cü münafıklar çetesinin giriştiği alçak darbe teşebbüsü, bunlardan sadece birkaç tanesi. On dört yıllık iktidarımızda, peş peşe atılan reform adımlarıyla, Türkiye'de, güçlü ekonomi, kaliteli demokrasi dönemi başlamıştır.
Diğer taraftan, Irak-Suriye sınırında yaşanan savaşlar, ülkemize akın eden milyonlarca kardeşimize ev sahipliği yapmamız, ticaretimizin büyük bir bölümüne muhatap olan Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz, işte tüm bunlar elbette ticaretimizi olumsuz etkilemiştir.
Peki, sadece bizde mi bu? Hayır, yok, tüm dünyada benzer sıkıntılar yaşanmakta. 2012’den bu yana küresel ticaret hacmi yıllık artış oranı yüzde 3-4 gibi gayet vasat bir düzeyde. Petrol fiyatlarındaki düşüş ithal enerji faturalarımıza olumlu yönde yansısa da, petrol ihraç eden ülkelerle olan ihracatımızı olumsuz etkilemiştir. İhracatın büyük bölümü petrole dayanan 28 ülkeyle olan ihracatımızın yaklaşık 60 milyar dolar gibi önemli bir seviyede olması, öte yandan yurt dışı müteahhitlik iş hacmimizin yüzde 85’inin de bu ülkelerden geliyor olması, sonuç olarak baktığımızda 2016 ihracatında yüzde 2’lik bir daralma söz konusu. Çevre ülkelerde yaşanan olumsuzluklar ve yaşadığımız sorunlar ve dolardaki yükseliş kaynaklı parite kaybı, elbette etkili olmuştur.
Peki, başka ülkelere göre durumumuz nedir? 2016’dan şu ana kadar küresel ticaret yüzde 4 azalmıştır. Yani ülkemiz, her şeye rağmen, diğer ülkelere kıyasla daha iyi bir performans ortaya koymaktadır.
Hükûmetimizin önem verdiği diğer bir konu, dış ticarette millî paramızın kullanılması. Son verilere göre, TL kullanımı ihracatta yüzde 5, ithalatta yüzde 7’ye ulaşmış durumdadır. On dört sene önce bu oranın yüzde 1 bile olmadığını düşündüğümüzde, Ekonomi Bakanlığımızın bu ve benzeri çalışmalarındaki başarılarını önemsiyor ve teşekkür ediyoruz. Ekonomi Bakanlığımızın başlattığı proje bazlı yatırım teşvik sistemiyle, artık, daha fazla katma değer üretimi yapacak yatırımlar ön plana çıkmaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, deniz ne kadar dalgalı olursa olsun, bu gemi, kurucu liderimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın kaptanlığında, Başbakanımız ve AK PARTİ kadrolarıyla, rotasından sapmadan, hedefi olan limana varacaktır. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Gelinen bu noktada, tüm kurum ve kurallarıyla ekonomimiz, finans sektörü ve reel sektör bakımından artık daha sağlam bir alt yapıya sahiptir. Bütün bunları yaparken, bir taraftan sosyal adaleti toplumun tüm kesimlerine yayıyor, kamu yatırımlarımızdan taviz vermiyor, altyapı yatırımlarımıza devam ediyoruz.
Diğer taraftan, artık, Türkiye, millî ekonominin gereği olarak orta ve ileri teknolojide dışa bağımlılıktan kurtulacak adımlar atıyor, savunma sanayisi başta olmak üzere birçok alanda, artık, millî üretime sahip bir ülke hâline geliyoruz. Bundan böyle, üretimden istihdama, altyapıdan sosyal devlet ilkesine kadar her alanda yeni reformlar yaparak aziz milletimizle yolumuza devam edeceğiz.
Bu vesileyle ben şunu ifade ediyorum: Bütün şerliklere rağmen ülkemizin geleceği aydınlıktır. Her türlü şer güce rağmen bu zorlukları yeneceğiz.
Şafağın sökme anı yakındır diyor, bütçemizin hayırlı olmasını temenni ederken aziz milletimizi ve yüce heyetimizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özegen.
İkinci konuşmacı, Gaziantep Milletvekili Sayın Abdullah Nejat Koçer.
Süreniz beş dakika.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Ekonomi Bakanlığı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlarken terör saldırılarında hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa diliyorum. Terörü ve terörün destekçilerini lanetliyorum.
Ayrıca, dünyanın gözü önünde Halep’te yaşlı, çocuk demeden yapılan katliamı lanetliyor, bu insanlık dramının son bulmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri, tüm dünyada siyasi ve ekonomik bir değişim yaşanıyor. Avrupa Birliği, son ekonomik krizden sonra hâlâ istediği seviyede toparlanabilmiş değil, Amerika, başkanlık seçimleriyle artan para politikasındaki belirsizliği gideremiyor, Çin’in yaşadığı yapısal sorunlar küresel ticarete doğrudan etki yapıyor, yakın coğrafyamızdaki savaş hâli ve siyasi belirsizlikler devam ediyor, sadece beş ay önce Türkiye’de bir darbe girişimi oldu, kararlılıkla mücadele ettiğimiz, ancak yıllardır süren bir terör sorunumuz var. Bütün bu olumsuz tablolara rağmen, küresel ticaretteki gerileme eğilimine rağmen Türkiye, 2015 yılında yüzde 4; kesintisiz 27 çeyrektir büyüdü. 15 Temmuzun etkisiyle 28’inci çeyrekte bir düşüş olsa da bu rakamı şu anda değerlendirmeye almamız çok doğru değil, bundan sonraki 29’uncu çeyrek bizim için çok önemli.
2015’te yıllık yüzde 26 gerileyerek 32,2 milyar dolara düşen cari açık 2016 yılında yüzde 4,9 gerileyerek 23,5 milyar dolara indi, 2016 yılı sonu hedefimiz yüzde 4,3.
Değerli milletvekilleri, Türkiye ekonomisini küresel gelişmelerden bağımsız düşünmemiz imkânsız. İfade ettiğim verilerle yetinmemiz asla mümkün değil. İthalatta bağımsızlığımızı azaltmaya gayret ediyor, ihracatın büyümeye olan pozitif katkısını sürekli kılmayı hedefliyoruz. Üretimi, ihracatı, yatırımları artırmaya yönelik üretilen politikalarda bunları açıkça görüyoruz. Bu politikaların olumlu neticelerine hep birlikte tanık oluyoruz. Piyasalardaki son dalgalanmalar üzerine Ekonomi Koordinasyon Kurulunun çok güçlü ekonomik tedbirler açıkladığını hep beraber izledik. Eximbank’ın 3,7 milyarlık sermayesinin artırılması, ihracatçıya 250 milyar liralık kredi hacminin Kredi Garanti Fonu tarafından oluşturulması, imalata yönelik yatırım harcamaları için yatırıma katkı oranının yüzde 15 artırılması, 500 bin vatandaşımızın İŞKUR’un aktif iş gücü programından yararlanacak olması, işverenlerimizin 2017 yılı ilk üç aylık primlerinin yılın son üç ayına ötelenmesi, bu tedbirlerden sadece birkaçı.
Değerli milletvekilleri, Türkiye ekonomisinin yapısal bir sorunu yoktur. Türkiye’ye yönelik küresel bir finansal operasyon vardır. Memnuniyetle görüyoruz ki bu finansal operasyona karşı yerli ve millî bir hareket başlamıştır. İçinde bulunduğumuz bu dönem, Türkiye'nin farkındalık dönemidir. Yalnızca silahlı terör örgütüne ve FETÖ’ye karşı verilen mücadeleden ibaret bir farkındalık değildir bu; müttefik ve dost bildiğimiz, küresel aktör konumundaki ülkelerin Türkiye’ye karşı nasıl tehditler oluşturduğuna yönelik bir farkındalıktır.
Türkiye ekonomisi, işleyen bir piyasa ekonomisidir. Ekonomi sağlam temeller üzerinde, tasarrufu artıracak teşvikler ve yapısal reformlar bir bir hayata geçirilmekte. Kredi derecelendirme kuruluşları dilediği kadar sipariş rapor yayınlasın, bankacılık sektörümüz güçlü, vatandaşımız ekonomiye ve ülkesine güveniyor, piyasa ekonomisine bağlılık sürüyor ve Türkiye büyüyor.
G20’nin en hızlı büyüyen ülkesiyiz, Avrupa Birliği ülkelerinden daha hızlı büyüyoruz. Avrupa ülkelerinde büyümede 5’inci sıradayız. Kamu yatırımlarımız reel ekonomiye çeşitli imkânlar ve desteklerle artırılıyor.
2017 yılımız, büyüme esaslı bir bütçe. Bu bütçemizde AR-GE ve inovasyonu güçlü bir şekilde destekleyerek ekonomimizin rekabet gücünü ve verimliliğini artırmaya yönelik kaynakları artırmayı hedefliyoruz.
Yatırımlara daha fazla kaynağın ayrıldığı 2017 bütçesinin Ekonomi Bakanlığımız, ülkemiz ve milletimiz için hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Koçer.
Üçüncü konuşmacı, Çorum Milletvekili Sayın Salim Uslu.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SALİM USLU (Çorum) - Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin saygıdeğer üyeleri; sizleri ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyor, tüm şehitlerimizi rahmetle anarak gazilerimize şifalar diliyorum, milletimizin başı sağ olsun.
Geçmişte darbe ve muhtıralardan, terörden çok çekmiş birisi olarak sivil siyaset ve demokrasi konusunda samimi olanların, terör ve şiddet kimden gelirse ve hangi misyon adına olursa olsun karşı çıkmaları gerektiğini ve daha barışçıl bir dil kullanmaları gerektiğini tarih önünde ifade etmeyi görev sayıyorum.
Halep’te sıkışıp kalmış 80 bin civarında ölümü bekleyen insan var. Sürdürülen katliama göz yuman uluslararası camia, oradaki katliamlardan da bizatihi sorumludur. Son zamanlarda özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde daimi üyelerin reddetmesiyle insani yardımın ulaşmasının engellenmiş olmasını doğru bulmadığımızı ve “Dünya, beşten büyüktür.” iddiasının ne kadar haklı olduğunu bu vesileyle bir kez daha tespit ettiğimizi belirtmek istiyorum. İnsanlık suçu işlenen Halep’te başka ülkelerin havadan, karadan bombalamasıyla kan ve gözyaşı üzerinden zafer ilan edilmesini asla ve kata doğru bulmadığımızı belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, sürdürülebilir bir sosyal güvenlikten sağlık hizmetlerinin finansmanına, çalışma hayatı ve istihdamın artmasına kadar 79 milyon yurttaşımızı doğrudan ilgilendiren bir bakanlık bütçesini görüşüyoruz. Bu alanda Parlamentomuzun da desteğiyle geçmişte reform niteliğinde birçok yeni düzenleme yapılmıştır. Birkaç başlık hâlinde özetlemek gerekirse işsizlik, dünyada ve Türkiye'de en baş sorunlardan birisi olmaya devam etmektedir. Elbette cumhuriyet hükûmetlerinin tümünün çabası vardır ama bilesiniz ki işsizlik, şimdi başka bir evreye geçmiş ve nitelikli iş gücü ortaya çıkmıştır. Nitekim, 2023 vizyonuna ve gerekse YPK kararlarına uygun olarak hazırlanan Ulusal İstihdam Stratejimizde iş gücü piyasalarının beklediği nitelikli iş gücü yetiştirme konusunda önemli çalışmalar yapılmıştır.
Yine, az önce de konuşmada ifade edildi. Sayın Başbakanımız tarafından geçtiğimiz günlerde açıklanan ekonomik önlemler paketinde KOBİ’lere ve iş gücüne yönelik önemli kararlar alınmıştır, bunu da son derece önemli gördüğümü belirtmek istiyorum. Özellikle 500 bin kişilik aktif iş gücünün yararlanacağı yeni düzenlemelerin varlığı, prim ödemelerinin bir kısmının ötelenmiş olması ve KOBİ’lerin güçlendirilmesi burada son derece önem arz etmektedir. Finansal krizlere, savaşlara, daralmalara, piyasalardaki sert rekabete yani tüm olumsuz koşullara rağmen alınan tedbirlerle iş gücü piyasalarında önemli yasal düzenlemeler yapılmış ve istihdamı artıracak sosyal devlet anlayışı olumlu verilere de yansımıştır.
Elbette bu dönemde genel sağlık sigortasına geçilmiş olması son derece önemlidir. İşsizlik sigortasının hayata geçirilmiş olması ve başarılı bir şekilde fonun yönetimi son derece önemli bir yeniliktir. Yine, burada sosyal güvenlik konusunda etkin, verimli, kolay ulaşılabilir ve sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi sayesinde aktif ve pasif sigortalı sayımız artmıştır. Sağlık karnesinin kaldırılmış, e-reçete uygulamasına geçilmiş, eczane ve hastanelerin tüm çalışanlara açılmış olması son derece önemlidir. Yine, SGK’nın burada 530 civarında sosyal güvenlik merkezinin ve 75 adet hâlâ devam eden SAGMER’lerin kuruluş çalışmalarının devam ediyor ve kısa zamanda hizmete geçiyor olmasının, sigortalı sayısında artışa ulaşmada önemli katkıları olmuştur. Engelliler konusunda önemli çalışmalar yapılmıştır ve en önemlisi sendikalar ve toplu iş sözleşmesi konusunda yasa çıkarılmıştır. Bunlar son derece önemlidir.
Tabii, sayın milletvekilleri, konuşmamın burasında kısaca bazı önermelerde bulunmak istiyorum Sayın Bakanımıza ve Çalışma Bakanlığına. İşletmelerin primli katkılarını sağlayacak, sendikal kültürü yaygınlaştırarak sendikayı özgürleştirecek çok ciddi bir kıdem tazminatı fonu çalışmasına ihtiyaç vardır. Elbette yeşil pasaport önemlidir ama sosyal etiketleme sendikalaşmayı teşvik etmekte çok daha önemlidir diye düşünüyorum. Bunun dışında mevzuat boşluğundan ziyade Türkiye'de bir sosyal kabul sorunu vardır, bunun şiddetle, bir an önce aşılması gerekir. İşsizlik sigortasının kapsamının genişletilip erişiminin kolaylaştırılması, özellikle kamudaki statü karmaşasının bir an önce sona erdirilmesi ve bilhassa geçici ve mevsimlik işçilik gibi ayrımların ortadan kaldırılarak onlara…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SALİM USLU (Devamla) - …kesin bir çözüm olarak kadro ihdasının gerçekleştirilmesini, aynı zamanda kamuda ya da özel sektörde “geçici işçi” tarifi yerine “geçici iş” tanımının tadat edilerek getirilmesini, yine İş Sağlığı Yasası’nda getirdiğimiz işçi temsilciliği statüsünün mutlaka örgütsüz iş yerlerinde de olacak şekilde bir sendikal altyapının oluşturulmasını…
BAŞKAN – Sayın Uslu açıyorum, tamamlayın lütfen.
SALİM USLU (Devamla) – Sağ olun efendim.
Çeşitli nedenlerden dolayı kapanan iş yerlerinde işçi alacaklarıyla ilgili yeni bir düzenleme yapılmasını da burada önermek istiyorum.
Bu vesileyle, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesinin Bakanlık çalışanlarına ve tüm emekçilere hayırlı uğurlu olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Uslu.
Dördüncü konuşmacı, Rize Milletvekili Sayın Hikmet Ayar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HİKMET AYAR (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesi üzerine AK PARTİ grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul Beşiktaş’ta meydana gelen hain terör saldırısını lanetliyorum. Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ateş, en çok, düştüğü yeri yakıyor. Şehit yakınlarımıza, polis teşkilatımıza, aziz milletimize sabırlar diliyorum.
Yine başta Halep katliamı olmak üzere dünyanın her yerinde Müslümanlara karşı sürdürülen sistematik vahşeti de lanetliyorum. Tüm dünya Müslümanlarını sen ben kavgasını bırakarak birlik ve beraberliğe davet ediyorum.
Değerli arkadaşlar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının ne kadar geniş bir yelpazede görev yaptığını birçoğumuz farkında olmayabiliriz. Bir işimiz var ve çalışıyorsak memur, işçi, esnaf, tüccar fark etmez, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla alakamız var demektir. İşimiz yoksa ve iş arıyorsak yine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla alakamız var demektir. Şayet emekli olmuşsak yine bu Bakanlığımızla alakalıyız demektir. Bu itibarla, toplumun her kesimine bir şekilde dokunan bir bakanlık olarak milletimizin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından beklentisi o derece yüksektir. AK PARTİ iktidarlarının Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlarının bu beklentileri karşılayacak dinamizm içerisinde görev yaptıklarını biliyoruz ve takdir ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bütçe görüşmeleri vesilesiyle bu kürsüye çıkan bazı milletvekili arkadaşlarımız, rakamları evirip çevirerek bazı demagojik sonuçlara ulaşmak istiyorlar, belki de kendilerini yanıltıyorlar, kandırıyorlar. Şimdi, ben de size bazı rakamlar verebilirim, sizin ortaya koymaya çalıştığınızın tam tersini söyleyebilirim. Mesela, kayıt dışı istihdam oranının yüzde 52’lerden yüzde 34’lere gerilediğini söyleyebilirim; genel sağlık sigortası uygulamalarının dünyaya örnek olacak bir noktaya geldiğini söyleyebilirim; devletteki engelli memur sayısının 5.777’den 49 binlere yükseldiğini ve bunun yüzde 847’lik artışa tekabül ettiğini söyleyebilirim; çok tenkit ettiğimiz emeklilerimizin maaşlarının, nominal olarak yüzde 350 ile yüzde 706 arasında, reel olarak yüzde 50 ile yüzde 200 arasında arttığını söyleyebilirim; tüm vergi gelirlerinin, yüzde 86 faizini karşılayabildiğini, şimdi ise yüzde 11’lere düştüğünü söyleyebilirim. Bunlar sadece birkaç rakam.
Şunu söylemek istiyorum: Rakamları evirip çevirmeyin. AK PARTİ’nin iktidarları her alanda olduğu gibi çalışma ve sosyal güvenlik alanında da başarılıdır. Zaten başarılı olmasaydı, millet, bu kadar uzun süre, AK PARTİ’yi iktidarda tutmazdı.
Tüm bu başarılı çalışmaların yanı sıra çözüm bekleyen sorunlarımızın varlığını Sayın Bakanımız da bilmektedir. Bunlardan bir tanesi de taşeron çalışanlar meselesidir. Bu konuda çalıştığınızı biliyoruz, çalışmalarınızın tamamlanmak üzere olduğunu da biliyoruz. Bir an önce bu çalışmaların bitirilmesini bekliyoruz.
Bir başka çözüm bekleyen sorun ise mevsimlik işçiler meselesidir. Sayın Bakanım, yaklaşık 23 bin çalışanı ilgilendiren bir konu bu. Bu sayının yaklaşık yarısına yakını Rize, Trabzon, Artvin illerinde çalışan ÇAYKUR çalışanlarıdır. Bu konu, zatıalinizle de bizzat konuştuğumuz bir konudur.
Mevsimlik işçilerimiz, bir yılda en fazla yüz yetmiş dokuz gün çalışabilmektedir. ÇAYKUR çalışanlarımız ise yüz kırk, yüz elli gün ancak çalışabilmektedir. Çalışmadıkları sürede iş akitleri askıda olduğu için işsiz de sayılmıyorlar, bu nedenle işsizlik aylığı da alamıyorlar. İşsizlik aylığının diğer şartlarını yerine getirmeleri çok zor ama getirseler bile işsizlik aylığı almaları mümkün değil çünkü işsiz sayılmıyorlar.
Yine Bakanlığınızın bünyesinde İŞKUR Toplum Yararına Çalışma Projelerinden faydalanamıyorlar, dolayısıyla mevsimlik işçilerimiz için bir şeyler yapmanın vakti geldiğini düşünüyorum. Biraz sonra yapacağınız konuşmada bu hususta bir şeyler söylemenizi 23 bin mevsimlik işçi için sizlerden bekliyoruz.
Kısa iki konuya daha değinerek konuşmamı bitireceğim.
ÇAYKUR bünyesinde işçi statüsünde çalışan ziraat mühendislerimiz, çay eksperlerimiz ve diğer üniversite mezunlarımız bulunmaktadır. Önceki yıllarda geçici bir düzenlemeyle isteğe bağlı olarak belli şartlar taşıyanlara memuriyete geçme imkânı verilmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HİKMET AYAR (Devamla) - Benzer bir düzenleme sadece ÇAYKUR’da değil, diğer kurumları da kapsayacak şekilde yapılabilirse çok hayırlı olacağını düşünüyoruz.
Ayrıca, Millî Eğitim Bakanlığı Halk Eğitim Müdürlüklerinde çalışan usta öğreticilerimiz var. Çok önemli bir işlev görmektedirler. Önemli sorunları var, kadro istiyorlar. Kadro olabilse elbette iyi olur ama kadro olmazsa da durumlarında düzenleme yapılması gerekiyor.
Bu vesileyle tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ayar.
Beşinci konuşmacı, Ankara Milletvekili Sayın Jülide Sarıeroğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara) – Değerli milletvekilleri, 2017 bütçe görüşmeleri çerçevesinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Terörün her türlü değeri ve ahlakı çiğneyen en çirkin yüzüne 10 Aralık gecesi İstanbul’da bir kez daha şahit olduk. Ülkemizin birlik ve beraberliğine, geleceğine kastetme gayreti içinde olanlar ve onların destekçileri kirli amaçlarına asla ulaşamayacaklar. Mücadelesini “Ölürsem şehit, kalırsam gazi.” anlayışıyla veren aziz milletimizi yolundan asla döndürmeyecekler. Milletimiz daha çok kenetlenecek. “Tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak” diyerek mücadelemizi kararlı şekilde sürdürmeye devam edeceğiz. Allah’ın yardımıyla ülke ve millet olarak terörün, terör örgütlerinin, teröristlerin ve onların arkalarındaki güçlerin üstesinden geleceğiz.
Gazi Meclisimizden İstanbul’daki hain terör saldırısında şehit olan, bugün Ankara’da Hakk’a uğurladığımız Tugay Can Kızılırmak kardeşime, dün Hakk’a uğurladığımız Elmadağ’dan Çetin Sarıkaya kardeşime, Keçiören’den Yakup Çapan ve Oğuzhan Duyar kardeşlerime, Etimesgut’tan Mehmet Zengin kardeşime ve tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum; yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Bu vesileyle, azimle, inançla, vatan, bayrak sevdasıyla yurt içinde ve yurt dışında görev yapan tüm güvenlik güçlerimize şükranlarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Halep’te aralarında kadın ve çocukların olduğu siviller katlediliyor. Halep’te bir insanlık dramı yaşanıyor, içimiz yanıyor. Halep’te insanlar ölürken, görmeyen, duymayan, konuşmayan dünyada hukuk ölüyor, insan hakları ölüyor, insanlık ölüyor, değerlerimiz yok oluyor. Halep’e yönelik saldırıların bir an önce durdurulması gerekiyor. Sivil halkın gerekli gözetim mekanizmaları eşliğinde güvenli tahliyesi sağlanmalı, insani yardım erişiminin önü açılmalı. Halep, hepimizin vicdanı demek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin istihdam politikaları, adil, kapsayıcı ve bütüncül bir yaklaşımı esas alan Ulusal İstihdam Stratejisi çerçevesinde yürütülmektedir. Katılımcı bir anlayışla hazırlanan Ulusal İstihdam Stratejisi, 2023 yılına kadar işsizlik oranının yüzde 5 düzeylerine indirilmesini, istihdam oranının yüzde 55 düzeylerine yükseltilmesini hedeflemektedir. Bu kapsamda, 2014-2016 döneminde 219 tedbir uygulanmıştır. Yeni eylem planımız da Ocak 2017 tarihinde uygulamaya geçecektir.
Değerli milletvekilleri, kalkınmanın temel unsuru olarak gördüğümüz kadınlar güçlü olursa Türkiye’nin daha güçlü olacağına inanıyoruz. Bu kapsamda Ulusal İstihdam Stratejisi çerçevesinde “kadın istihdamı” temel başlıklardan biridir. Kadınların iş gücüne katılım oranının 2023 yılı itibarıyla yüzde 41’e çıkarılması hedeflenmektedir. Bu kapsamda, kadınların iş gücüne katılma oranı ve istihdamının artırılması, kayıt dışı istihdamla mücadele için farkındalığın geliştirilmesi, aktif ve pasif iş gücü politikalarının, kadınların mesleki becerilerinin geliştirilmesi, girişimciliğin artırılması, iş ve aile yaşamının uyumlaştırılmasına yönelik prim teşvikleri uygulanmıştır.
Yine, İŞKUR tarafından 1 milyon kadın danışanla bireysel görüşmeler gerçekleştirilmiş, aktif iş gücü hizmetlerinden yararlanan kadın sayısı yüzde 55’e ulaşmıştır. Yapılan tüm çalışmalar sonucunda 2002 yılında yüzde 27,9 olan kadının iş gücüne katılma oranı, 2015 yılında yüzde 31,5’e yükselmiş, Ağustos 2016 döneminde ise yüzde 33,1’e yükselmiştir. Son on dört yılda kadın istihdamında yüzde 37, iş gücünde ise yüzde 45 oranında artış gerçekleştirilmiştir.
On dört yılda partimiz, iktidarımız, hayatın her alanında kadınların rol ve statülerinin yükselmesini sağlamıştır, kadınların ayrımcı ve ötekileştirici uygulamalara maruz kalmasına son vermiştir. Yine, çalışma ve analık hakkını, ikisini birden güvence altına almış, iş ve aile yaşamını uyumlaştırmada yaşadıkları sorunları hafifletmiştir. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kadın-erkek, genç-yaşlı, engelli, işçi-işveren, emekli, tüm kesimleri kapsayıcı ve adil bir çalışma hayatı için yaptığımız çalışmaları aynen sürdüreceğiz. Dinamik bir yapıya sahip olan iş gücü piyasası politikalarını belirlerken önceliğimiz her zaman adalet olacak, fırsat eşitliği olacak, insan onuruna yaraşır bir çalışma hayatını oluşturmak olacak.
Sözlerimi bitirirken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesinin ülkemize, milletimize ve çalışma hayatına hayırlı olmasını diliyor; başta Sayın Bakanımız olmak üzere, tüm çalışma arkadaşlarına, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan ve üyelerine şükranlarımı sunuyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Sarıeroğlu.
Altıncı konuşmacı Ankara Milletvekili Sayın Nevzat Ceylan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA NEVZAT CEYLAN (Ankara) – Değerli milletvekilleri, Mesleki Yeterlilik Kurumunun 2017 yılı bütçesi hakkında söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce, Halep’te yaşanan insanlık dramını lanetliyor, tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, çalışma hayatının ihtiyaç ve beklentilerini karşılayan nitelikli iş gücünün eğitim sistemimiz içinde yetiştirilmesinin küresel düzeyde Türkiye'ye rekabet avantajı kazandıracağı hepinizin malumudur. Bu anlamda dünyada uygulanan en yaygın sistemlerden birisi, mesleki yeterliliği şeffaf ve güvenilir bir şekilde ortaya koyan, standartlara ve akreditasyona dayalı, kalite güvencesi sağlanmış ölçme, değerlendirme ve belgelendirme sistemlerinin kurulup işletilmesidir. Ülkemizde de Mesleki Yeterlilik Kurumu, uluslararası norm ve standartlara uygun bir şekilde ulusal meslek standartlarını ve yeterliliklerini oluşturarak akredite sınav ve belgelendirme sistemiyle çalışma hayatına nitelikli eleman kazandırmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu yıl kuruluşunun 10’uncu yılını kutlayan Mesleki Yeterlilik Kurumu önemli çalışmaları da geride bırakmıştır. Bu kapsamda ulusal meslek standartlarının hazırlanması için sektörlere ve mesleklere ilişkin yetkinliği ve temsil gücü olan işçi-işveren meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütleriyle toplam 874 meslek standardının hazırlanmasına ilişkin iş birliği ortamı oluşturulmuş ve yapılan çalışmalar neticesinde 686 ulusal meslek standardı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Mesleki Yeterlilik Kurumunun eğitim ve istihdam dünyasının tüm aktörleriyle uyum içinde oluşturduğu, yürürlüğe koyduğu ulusal meslek standartları ülkemizdeki mesleki ve teknik eğitimin müfredatlarının temelini oluşturmaktadır. 2015 yılında yapılan yasal değişikliklerle ülkemizde verilen tüm mesleki ve teknik eğitimin ulusal meslek standartlarına göre verilmesi zorunlu hâle getirilmiştir. Her düzeydeki mesleki ve teknik eğitimin meslek standartlarına ve yeterliliklere göre verilmesiyle eğitim ve istihdam arasındaki bağı güçlendiren yapısal bir dönüşüme imkân sağlanmıştır.
Meslek standartları ve yeterliliklere dayalı olarak ölçme ve değerlendirme faaliyeti gösteren uluslararası akredite 57 sınav ve belgelendirme kuruluşu MYK tarafından yetkilendirilmiştir. Bu kuruluşlar 81 ilde mesleki yeterlilik kuruluşlarının denetimi ve gözetimi altında aktif bir şekilde faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu kuruluşlar tarafından yapılan teorik ve pratik sınavlar sonucu bugüne kadar 103.456 kişi başarılı olarak mesleki yeterlilik belgesi almaya hak kazanmıştır.
Mesleki yeterlilik belgeleri bir kişinin iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini alarak mesleğini bildiğini ve doğru bir şekilde icra ettiğini teyit eden uluslararası akredite belgelerdir. Mesleki yeterlilik belgesi, iş gücü üretiminde verimliliği artırmakta, üretim ve hizmet kalitesinin artmasına katkı sağlamaktadır. Sanayicilerimizin yoğun olarak talep ettiği MYK belgeli iş gücünün kamuda da memur alımında pilot olarak uygulaması başlatılarak kamuda mesleki yeterlilik ilkesinin kararlılıkla sürdürülmesi hedeflenmiştir.
Bilindiği üzere, ülkemizde iş kazalarının yoğun olarak yaşandığı başta inşaat sektörü olmak üzere tehlikeli ve çok tehlikeli mesleklerde çalışanlar için mesleki yeterlilik belgesi zorunlu hâle getirilmiş bulunmaktadır. Bu suretle iş kazalarının azaltılması ve üretim verimliliğinin artırılması hedeflenmiş bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, belge zorunluluğu getirilen mesleklerde çalışanların mesleki yeterlilik sınavlarında başarılı olmaları hâlinde sınav ve belge üzerindeki ücretleri MYK tarafından karşılanmaktadır. Bu kapsamda yaklaşık 58 bin kişinin sınav ve belgesi ücreti tutarı olan yaklaşık 35 milyon TL ilgili fonlardan karşılanmış, böylece çalışanlarımıza ve işverenlerimize ilave mali yük getirilmemiştir.
Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi, Avrupa Yeterlilikler Çerçevesi’yle referanslandırılarak ülkemizde verilen diploma ve belgelerin kalite güvencesi sağlanacak, uluslararası arenada geçerli ve kabul edilebilir hâle getirilecektir.
Kurum kültürü ve personel rejimiyle ülkemizin örnek, saygın ve başarılı kurumlarından biri olan Mesleki Yeterlilik Kurumunun 2017 yılı bütçesinin hayırlı olmasını temenni eder, yüce heyeti saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –Teşekkür ederiz Sayın Ceylan.
Yedinci konuşmacı Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mahmut Kaçar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MAHMUT KAÇAR (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü bütçesi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
1952 yılında Yönetim Okulu olarak kurulan Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü, enderun geleneğinin modern temsilcisi olarak günümüzde sadece Türkiye'nin değil yakın coğrafyanın en güçlü kamu yönetim okulu olma vasfını kazanmıştır.
TODAİ’yi enderun geleneğinin modern temsilcisi olarak tanımlamak, aynı zamanda köklü bir geleneği ve önemli bir sorumluluğu da ortaya koymaktadır. Bilindiği üzere, Sultan II. Murat zamanında kurulup 1908 yılına kadar varlığını sürdüren enderun okullarında bir yandan dinî ve müspet ilimler öğretilirken diğer yandan edebiyat, şiir, sanat, yabancı dil eğitimi gibi geniş yelpazede eğitimler verilmiş, böylece ortak bir kültürü özümseyerek yetişen öğrenciler devletin değişik kademelerinde önemli görevler üstlenmiştir.
Birleşmiş Milletler Teşkilatı ile Türkiye arasında yapılan teknik yardım anlaşmasına dayalı olarak dünyada kurulan bölgesel 3 kamu yönetimi enstitüsünden biri de TODAİ’dir. TODAİ’nin Avrupa Kamu Yönetimi Akreditasyon Birliği tarafından 2019 yılına kadar akredite edilmiş olması, burada verilen yüksek lisans diplomalarına aynı zamanda uluslararası bir geçerlilik kazandırmıştır.
Yine, TODAİ’nin eğitim öğretim programlarında bugüne kadar 5.252 yüksek lisans öğrencisi, 80 bin kısa süreli eğitim, yine 54’e yakın dost ve kardeş ülkenin kamu görevlisinin, toplam 605 öğrencisinin Türkiye’de eğitim alması, TODAİ’nin gerek yakın coğrafyamızda gerekse dünya genelinde vermiş olduğu önemli kamu hizmetini ortaya koymaktadır.
Ben, bu özverili çalışmalarından dolayı başta Sayın Bakanımız ve TODAİ Başkanı olmak üzere bütün çalışanları ayrıca tebrik ediyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, malum olduğu üzere, 10 Aralık akşamı İstanbul Beşiktaş’ta hain terör örgütü tarafından yapılan alçakça saldırı neticesinde 44 kardeşimizi şehit verdik, çok sayıda yaralımız var. Şehitlerimizden 4 kardeşimiz de seçim bölgem olan Şanlıurfa’mızdan. Bu alçak saldırıyı ve terörü bir kez daha şiddet ve nefretle lanetliyorum. Birliğimize, kardeşliğimize, huzurumuza, güvenliğimize kasteden katiller ve onların zalim efendileri hiçbir zaman başaramayacak ve Türkiye’ye asla diz çöktüremeyecektir. Biz, her zamankinden daha çok bir ve beraber olacağız, kardeşliğimizi en güçlü şekliyle dosta ve düşmana göstereceğiz.
Türkiye terörle mücadele ederken yanı başımızda Halep’te katliam yapılıyor. Halep’te dünyanın gözü önünde cereyan eden katliamı anlatmak için kelimelerin yeteceğini zannetmiyorum. Müslüman erkekler kurşuna diziliyor, kadınlara tecavüz ediliyor. Halepli Müslümanlar sokaklarda diri diri yakılıyor. Son iki günde yüzlerce kadına tecavüz edildiği bilgisinin yanı sıra, dünyayla irtibat kurabilen Müslüman kadınlar tecavüze uğramamak için intihar fetvası bekliyor.
Bugün Halep’te bir medeniyet, bir tarih bütün insanlığın gözünün önünde yok ediliyor. Kadim şehir, insanlarıyla birlikte haritadan siliniyor. Sözün tükendiği noktada, insanlık olarak tarihin en büyük acılarından birine, tarifi imkânsız üzüntülerine şahitlik ediyoruz. Halep’in düşmesi demek, hilalin gözyaşlarının sel olması, Ayasofya minarelerinin çatırdaması demek. Eğer Halep düşerse insanlığın onuruna halel gelir, vicdanlar yara alır, yeni bir Felluce’nin önü açılır. Eğer Halep düşerse Müslümanların sabır taşı çatlar, yeni Kerbelâlar oluşur. Zalimler zaferler devşirirken, mazlumlar tel örgüler önünde beklerken biz susmayacağız, güç sahipleri karşısında, dünya Müslümanları olarak, sadece yutkunmayacağız. Millet olarak bizler, hakkı ve hakikati söylemeye, insaf ve vicdana çağırmaya, Müslüman mazlumların sesi, mağdurların ümidi olmaya devam edeceğiz, devam edeceğiz ki insanlık ölmesin. Bizler Halep’ten yükselen ve yüreğimizi dağlayan çocuk çığlıklarını, annelerin çaresiz feryadını, babaların, yaşlıların ahüferyadını elbette ki duyacağız, duyacağız ki insanlık ölmesin. Bizler Halep’ten son bir ümitle bize uzanan elleri elbette boş çevirmeyeceğiz, çevirmeyeceğiz ki insanlık ölmesin diyor, bütçemizin hayırlara vesile olması temennisiyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kaçar.
Sekizinci konuşmacı Osmaniye Milletvekili Sayın Mücahit Durmuşoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Personel Başkanlığının 2017 yılı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin siz değerli üyelerini ve ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Devlet Personel Başkanlığı bütçesi hakkındaki değerlendirmelere geçmeden önce, PKK’lı hainler tarafından İstanbul’da Çevik Kuvvet polislerimize yönelik düzenlenen kalleş saldırı neticesinde hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Aynı şekilde, Halep’te yaşanan insanlık dramı da hepimizi derinden yaralamaktadır. Tüm dünya bilmelidir ki Türkiye her zaman olduğu gibi mazlumların safında yer almaya devam edecektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın söyledikleri gibi, Türkiye ne zaman geleceğe yönelik olumlu bir adım atsa cevabı hemen terör örgütleri eliyle kan, can, vahşet, kaos olarak önümüze gelmektedir. PKK’sıyla, DEAŞ’ıyla, FETÖ’süyle, DHKP-C’siyle tüm terör örgütleri aynı amaç için ülkemize ve milletimize saldırmaktadır. Devlet ve millet olarak gereken cevabı vereceğimizden hiç kimsenin en ufak şüphesi olmasın. Bu millet asla diz çökmeyecektir.
Hepimizin yakından şahit olduğu üzere, 15 Temmuz gecesi devletimizi parçalamak, millî hâkimiyeti ve demokrasiyi yok etmek gayesiyle girişilen bir isyan hareketi başlatılmış ve çok kısa bir süre zarfında bertaraf edilmiştir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı üzerine meydanlara çıkarak tanklara ve asker elbisesi giymiş silahlı teröristlere karşı duran, bir ay boyunca bütün illerde meydanları doldurarak tuttuğu demokrasi nöbetiyle darbeye karşı demokrasiyi galip kılan milletimize şükranlarımı arz ediyorum. Millî birlik ve bütünlüğün sergilenmesinde büyük hassasiyet gösteren siyasi partilerimizin genel başkanlarına şükranlarımı sunuyor, hassaten tüm milletvekillerimize de teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Personel Başkanlığı, 1960 yılından bu yana geçen elli altı yıl içerisinde, kamu personel sistemimizin kurulmasında ve birçok önemli düzenlemelerin hayata geçirilmesinde aktif rol almıştır. Personel sistemimizde son yıllarda önemli değişiklikler yapılmıştır. Merkezî sınav, merkezî yerleştirme uygulamasına geçilmiş ve görevde yükselme ve unvan değişikliğinde sınav sonucuna dayalı atama sistemi kurulmuştur.
Engellilerin memurluğa alınmasında önce mülakat sınavı kaldırılmış, 2011 yılında yapılan değişiklik sonrasında da merkezî yazılı sınav sonucuna göre yerleştirme sistemine geçilmiştir. 2002 yılında 6 bine yaklaşan engelli memur sayısı, ağustos ayında 5.812 kadroya yapılan yerleştirme sonrasında 49 bine yaklaşmıştır.
Kendilerine her zaman minnet borçlu olduğumuz şehit ve gazilerimizin yakınlarının memur kadrolarına atanması artık Devlet Personel Başkanlığımızca yapılmaktadır. 1996 yılından bugüne kadar toplam 33.576 şehit yakını, gazi ve gazi yakınımızın ataması yapılmış olup, bunun 17.074’ü son üç yıl içerisinde Devlet Personel Başkanlığınca gerçekleştirilmiştir. Söz konusu bu atamalardan 161 tanesi, özellikle son dönemde verdiği şehitler sebebiyle milletimizin gönlünde ayrı bir yeri olan, memleketim Osmaniye’deki şehit yakınları ve gazilerimize tahsis edilmiştir.
Diğer yandan, devletimizin şefkatli kollarına emanet edilmiş bulunan kimsesiz çocuklarımızın atamaları da 2014 yılından itibaren Devlet Personel Başkanlığımızca yapılmaktadır. 1988 yılından bu yana bu kapsamda yapılan atama sayısı 42.279’dur.
AK PARTİ iktidarları döneminde kamu görevlileri sendikacılığı açısından da son derece önemli gelişmeler yaşanmıştır. 2002 yılında kamu görevlileri sendikacılığı alanında faaliyette bulunan sendika sayısı 46 iken bu sayı 2016 yılında 171’e çıkmıştır.
Geriye dönüp baktığımızda, pek çok alanda olduğu gibi, kamu personel yönetimi alanında da geçmişin el sürülmemiş, kangren hâlini almış birçok sorununa Hükûmetimiz döneminde el atıldığını, sorunların birer birer çözüldüğünü görmekteyiz. Elde edilen bu kazanımlar sadece iktidarımızın bir başarısı değil, hepimizin kazanımlarıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kamu personelinin işe alınmasından yetiştirilmesine, çalışma koşullarının düzenlenmesinden hukuki ve mali statülerinin belirlenmesine kadar birçok önemli görevi yerine getiren Devlet Personel Başkanlığı, elli altı yıllık tecrübesiyle devletimizin âdeta yönetsel hafızası niteliğindedir. Hiç kuşkusuz, yönetim olgusunun en önemli unsuru insandır ve hâlihazırda kamuda değişik statülerde toplam 3 milyon 390 bin personel istihdam edilmektedir. Devlet Personel Başkanlığı daha eşit, daha adil ve daha mutlu çalışma koşullarının sağlanması hususunda vatandaşlarımıza 30 milyon tutarındaki mütevazı bütçesiyle hizmet vermeye devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu düşüncelerle, Devlet Personel Başkanlığının 2017 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Durmuşoğlu.
Dokuzuncu konuşmacı Antalya Milletvekili Sayın İbrahim Aydın.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM AYDIN (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüz yetmiş yedi yıllık köklü bir teşkilat, şahsımın da otuz yıl hizmet ettiği ve mensubu olmaktan şeref duyduğum Orman Genel Müdürlüğü bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle aziz milletimizi ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, İstanbul’daki alçak ve kalleş terör saldırısını şiddetle kınıyorum ve bu saldırıda hayatını kaybeden 44 şehidimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve Türk milletimize başsağlığı, yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Halep’te katliam var; Halep ölüyor, insanlık sessiz. Halep’te Esed rejimi, askerleri ve İranlı Şii milisler tarafından onlarca kadın, yaşlı ve çocuk kurşuna dizilerek ve her türlü silahlar kullanılarak katledilmektedir. Tüm dünyayı bu katliama duyarlı olmaya davet ediyoruz. “İnsanlık ölmesin.” diyoruz.
Değerli milletvekilleri, Orman Genel Müdürlüğünün misyonu, orman ve orman kaynaklarını her türlü tehlikelere karşı korumak, doğaya yakın bir anlayışla geliştirmek, ekosistem bütünlüğü içinde ve topluma çok yönlü sürdürülebilir faydalar sağlayacak şekilde yönetmektir. Orman ve Su İşleri Bakanlığına bağlı olarak, Anayasa ve kanunların kendisine tanıdığı yetkiler çerçevesinde, ormanların korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir şekilde faydalanılması hizmetlerini yürüten bir kurumdur.
Ülkemiz ormanlarının amenajman planları 1972 yılında bitirilmiştir. İlk envanter rakamlarına göre 20,2 milyon hektar olan orman varlığımız 2016 yılında 22,3 milyon hektara ulaşmıştır. 1 milyon 500 bin hektar son on dört yılda yapılan gayretli çalışmalar neticesinde gerçekleştirilmiştir. Odun servetimiz ise 996 milyon metreküpten 2016 yılında 1,6 milyar metreküpe ulaşmıştır. Dünyada orman varlığı azalırken ülkemizde ormanların hem alanı hem de ağaç serveti artmaktadır. 2023 yılı hedefimiz, ülke topraklarının yüzde 30’u yani 23,3 milyon hektara ulaşmaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; orman köylümüzü doğduğu yerde doyurmak, göçlerin önüne geçmek ve odun dışı orman ürünlerinin ülke ekonomisine katkı sağlaması maksadıyla Trüf Ormanı Eylem Planı, Badem Eylem Planı, Ceviz Eylem Planı, Dut Eylem Planı, Salep Eylem Planı, Sakız Eylem Planı, Bal Ormanı Eylem Planı, Yabani Zeytin (Delice) Rehabilitasyon Eylem Planı gibi 26 eylem planıyla ormanlarımızı kırsal kalkınmanın lokomotifi yapıyoruz. 2019 yılına kadar 5 bin köye 5 bin gelir getirici orman kurarak orman köylüsünü yerinde kalkındırıyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; artık ormanlarımızın tapusu var. 1937 yılında “Beş yılda orman kadastrosu bitirilir.” diye başlamışız fakat 2015 yılına gelinceye kadar bitirememişiz. 2015 yılından itibaren orman kadastrosu ve tapu kadastrosunun birlikte çalışmalarıyla 2016 yılı sonu itibarıyla orman kadastrosunun yüzde 99’unu tamamladık. 2019 yılı sonuna kadar da ormanların tapuya tescil işlemleri tamamlanacaktır. Ayrıca, yapmış olduğumuz kanuni düzenlemeyle, kangren hâline gelen 2/B meselesini çözdük. Mülkiyet sorunlarını çözerek orman köylümüzle hasım değil hısım olduk.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman Genel Müdürlüğünün orman yangınlarıyla mücadele çalışmalarına gelince: Yerli ve son teknolojiyi kullanıyoruz. On beş saniye içerisinde yangını tespit edip karadan ve havadan on beş dakika içerisinde yangına müdahale edebiliyoruz. Bu erken ve etkin mücadeleyle bölgemizde lider ülke olduk. Yunanistan’da 18, İtalya’da 14, İspanya’da 10 kat fazla orman alanı yanmıştır.
Bu mücadeleyi veren, kulecisinden yangın işçisine, operatöründen pilotuna, memurundan mühendisine tüm çalışanlara teşekkür ediyor; yangınla mücadelede şehit olan 113 kardeşimize ve tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Hükûmetimizin 2007 yılında yaptığı düzenlemeyle, yangınla mücadelede görev alan 13 bini aşkın geçici işçiye kadro verilerek çalışma barışına katkıda bulunulmuştur. Ayrıca, yangınla mücadelede 8.500 geçici işçimiz de özveriyle çalışmaktadır. Yanan ormanların 1 metrekaresi bile yok olmuyor, yıl içerisinde ağaçlandırılıyor.
Tüm orman camiasının yarım asırlık beklentisi olan 5531 sayılı Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun 2006 yılında çıkarılmıştır. Bu kanunla, mesleğimizin görev alanlarına giren konuların sınırları belirlenirken, diğer taraftan, görev konularımızın diğer meslek disiplinlerince aşındırılmasının önüne geçilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM AYDIN (Devamla) – Bir orman mühendisi olarak, emeği geçenlere, tüm arkadaşlarımız adına minnet ve şükranlarımı sunarım.
2017 yılı bütçesinin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aydın.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Sayın Günal…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bir dakikalık, yerimden bir söz talebim var.
BAŞKAN – Tabii ki.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- Antalya Milletvekili Mehmet Günal’ın, Halep’te çatışmaların devam ettiğine, bu konuda bir an önce duyarlılık yaratılmasını ve Hükûmetin gerekli girişimlerde bulunmasını temenni ettiğine ilişkin açıklaması
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
İbrahim Bey’e de teşekkür ediyorum, konuşmasının başında Halep’teki durumu özetledi.
Az önce bize gelen bilgilerde, arkadaşlarımız telefonla konuşurken çatışmada vurulan arkadaşlarımız var, konuşma anında gerçekleşmiş. Geçtiğimiz haftalarda Sayın Genel Başkanımızın aracılığıyla Türkiye’ye gelmiş olan Elif kızımızın da dayısı oradaki komutanlardan bir tanesi, şu anda ciddi anlamda bir çatışma olduğunu söylüyorlar. Bir taraftan rejim güçleri, bir taraftan PYD güçleri, havadan da bombardıman olduğunu söylüyorlar. Sayın Bakanlara buradan duyurmuş olalım.
İbrahim kardeşimize de gündeme getirdiği için teşekkür ediyoruz.
İnşallah, bu konuda bir an önce duyarlılık yaratılır ve Hükûmetimiz de gerekli girişimlerde bulunur.
Fırsat verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
Oradaki kardeşlerimize de geçmiş olsun diyorum. İnşallah bir an önce bunlar durur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Günal.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 434) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Personel Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Personel Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Onuncu konuşmacı Kırıkkale Milletvekili Sayın Abdullah Öztürk.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nda AK PARTİ adına Orman ve Su İşleri Bakanlığıyla ilgili konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, İstanbul’da ülkemize yönelik, birlik ve beraberliğimize zarar vermek adına yapılan hain ve alçakça saldırıyı kınıyorum. Bu saldırıda şehit olan polis ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Bu ve bundan önce yapılan bütün saldırılarla ülkemizi bölmeye çalışan ihanet şebekeleri unutmasınlar ki yüce Türk milleti ve devletimiz tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet bilinciyle bu bölücülüğe izin ve fırsat vermeyecektir.
Dünya devletlerinin birçoğu ülkemizde olan terör saldırılarına karşı duyarsız kaldıkları gibi dünyada olan haksızlıklara da göz yummaktadırlar. Halep’te, Arakan’da sivil ve çocuklara karşı yapılan, bir insanlık dramıdır. Kabullenilebilir ve sineye çekilebilir bir tarafı yoktur. Bu yaşananları kınıyorum. Müslümanların gücünden korkan ve büyümesine engel olmaya çalışan tüm ülkeleri de lanetliyorum. Unutmasınlar ki Türk’ün gücünü bitirmek mümkün değildir. Biz bir ölür, bin diriliriz. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, ben dün Kırıkkale’de terörü telin ve polisimize destek yürüyüşüne katıldım. Orada özellikle Belediye Başkanımız, Valimiz, sivil toplum örgütlerimizin yanında Cumhuriyet Halk Partimizin Kırıkkale teşkilatı, Milliyetçi Hareket Partimizin Kırıkkale teşkilatı ve Saadet Partimizin Kırıkkale teşkilatı “ama”sız, “fakat”sız bu terörü telin mitingine destek verdiler; hepsine huzurlarınızda teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Onlar da size teşekkür ediyor.
ABDULLAH ÖZTÜRK (Devamla) – Sağ olun.
Evet, konumuz bütçe. Orman ve Su İşleri Bakanlığımızla ülke genelinde son on dört yılda 145 milyar lira yatırım yaparak birçok projeyi hayata geçirdik. Su yönetimi ve su kaynaklarının geliştirilmesi alanında yatırımlara bakacak olursak, AK PARTİ döneminde Devlet Su İşleri tarafından inşa edilen 408’i baraj olmak üzere 6.298 tesis hizmete sunuldu. 249 metre gövde yüksekliğiyle Türkiye’nin en yüksek barajı olan Artvin Deriner Barajı’nı bitirdik. Şimdi de 270 metre gövde yüksekliğiyle, Türkiye’nin en yüksek, dünyanınsa üçüncü yüksek barajı olan Artvin Yusufeli Barajı’nı Çoruh Nehri üzerinde inşa ediyoruz. 218 metre yüksekliğindeki Ermenek Barajı’nı, Ege’nin yüz kırk yıllık hayali Çine Adnan Menderes Barajı’nı, Ege’nin en büyük barajı Dalaman Akköprü Barajı’nı hizmete alarak ülke ekonomisine kazandırdık. Yine, inşaatı devam eden Diyarbakır’ın Silvan Barajı, en büyük sulama maksatlı barajlardan biri olarak Atatürk Barajı’ndan sonra en fazla sulama yapması hedeflenen baraj olacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ülkemizin 85 milyon dekar olan ekonomik sulanabilir arazilerinin yüzde 75’ini yani 64 milyon dekarını sulayabilir hâle geldik. 2019 yılına kadar 11 milyon dekar araziyi daha sulamaya açarak, böylece sulanabilir arazilerimizin 76 milyon dekarını yani yüzde 89’unu sulamaya açmış olacağız. Son yıllarda, sulamaya açtığımız alanların artmasıyla dünyada tarım alanında 7’nci sıraya yükseldik. İçme suyu temini alanındaysa 81 vilayetimiz için içme suyu eylem planları hazırladık. Böylece, şehirlerimizin 2040, 2050, hatta 2071 yıllarını dahi planladık. İşletmeye aldığımız 175 adet içme suyu projesiyle 41 milyon vatandaşımıza içme suyu temin ediyoruz. Melen Projesi ve bunların yanında Yeşilay projeleri, İstanbul projeleri, hepsini söyleyeceğim ama Sayın Başkanımızın hoşgörüsüne sığınarak, geçen sefer de tam Kırıkkale’ye hizmetlere geldim, süre bitti dedim ama bu sefer süreyi biraz tedarikli kullanacağım, onun için sıkıntı vermek istemiyorum.
İzmir’in içme suyu problemini çözmek için Gördes Barajı’nı ve isale hattını da inşa ederek, böylelikle İzmir’in içme suyu problemini de 2040 yılına kadar çözmüş bulunmaktayız. Ankara’nın 2050 yılına kadar içme suyu problemini çözecek ve ülkemizin en uzun tüneli olan Gerede Projesi’nin yüzde 83’ünü bitireceğiz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin içme suyunun temini için asrın projesini hayata geçirdik elhamdülillah.
Buradan hemen Kırıkkale’ye geçeyim Başkanımızın hoşgörüsüne sığınarak. Sayın Bakanımıza teşekkür ediyorum.
Kırıkkale’mizde de bazı yatırımları sayacak olursak 4 baraj, 1 gölet inşa edildi; bunlar, Sulakyurt Barajı, Keskin Ceritmüminli Barajı, Balışeyh Akçakavak Barajı ve Hasandede Barajı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Keskin Büyükceceli Barajı’nın temeli ise Sayın Bakanımız tarafından 8 Eylül 2016 tarihinde atıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Öztürk, Kırıkkale’nin hatırına size tamamlamanız için süre veriyorum.
Buyurun, tamamlayın lütfen. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sulakyurt’un afet paralarını da bir söylesene.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Sulakyurt’un afet paralarını da söyle.
ABDULLAH ÖZTÜRK (Devamla) – Sayın Vekilim, bizim, Kırıkkale’de tek muhalefet partisi belediyesi Sulakyurt. Samimi söylüyorum -Sulakyurt Belediye Başkanına sorabilirsiniz- AK PARTİ’li belediyelerden hiç ayırt etmeden ona da 3 milletvekili olarak destek veriyoruz, vermeye devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Biz, milletvekili olduktan sonra... Şunu söylüyorum: Biz AK PARTİ’nin milletvekiliyiz ama Kırıkkale’nin milletvekiliyiz, Türkiye'nin milletvekiliyiz. Bundan emin olun, İsmail Belediye Başkanımız da bizim kardeşimiz, desteklerimize devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar)
Ben hemen... Sürem bitiyor, özür diliyorum.
Yine aynı tarihte Yahşihan, Mahmatlı, Şahlı göletinin de açılışı yapıldı. 13.700 dekar arazi sulamaya açıldı ve çiftçilerimize yıllık 8 milyon lira zirai gelir kazancı sağlandı. 21 derenin ıslahı tamamlandı, 33 milyon fidan toprakla buluşturuldu. Kırıkkale şehir ormanı tesis edildi, orman köylülerimiz için yeni gelir kapıları açıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDULLAH ÖZTÜRK (Devamla) – 8 adet otomatik meteorolojik gözlem istasyonu kuruldu. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Sayın Bakanımıza da teşekkür ediyorum, inşallah hizmetlerimiz devam edecektir.
Ben Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Başkanımıza da özellikle verdiği süreden dolayı çok teşekkür ediyorum.
Saygılarımla. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Vekilim, 2014’ü de verirsen alkışlayacağız sizi. 2014’ün parasını da verdir alkışlayalım yani. 2014’ün parasını da verdir, ben de alkışlayacağım. 2014’ün paralarını da verdirirsen... O söylediğin 2016.
ABDULLAH ÖZTÜRK (Kırıkkale) – Vereceğiz, İsmail bizim gölgemizde, rahat olun Vekilim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öztürk.
On birinci konuşmacı Sakarya Milletvekili Sayın Recep Uncuoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA RECEP UNCUOĞLU (Sakarya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman ve Su İşleri Bakanlığımızın 2017 yılı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, milletçe yüreğimizi dağlayan Beşiktaş’taki menfur saldırıda şehit olan polislerimize ve vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet, ailelerine sabırlar ve milletimize başsağlığı diliyorum, yaralılarımıza acil şifalar temenni ediyorum. Bu vesileyle bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Bu kahpe saldırılarla birliğimize, vatanımıza kasteden terör örgütleri ve destekçileri bilsinler ki ölürsem şehit, kalırsam gazi imanıyla düşmana göğsünü siper eden aziz milletimizi asla yenemeyecekler; bu milletin toprağa düşen evlatları tarihe şerefli birer kahraman olarak yazılırken, hainler topraktan önce zihinlerde çürüyerek yok olacaklardır.
HÜSEYİN ŞAHİN (Bursa) – Bravo!
RECEP UNCUOĞLU (Devamla) – Yine, acısını içimizde hissettiğimiz, içimizi yakan Halep’te hâlen sivil halk, çocuk, kadın ve yaşlılar insanlık tarihinin en acımasız vahşet ve zulümlerini yaşıyorlar. Doğu Halep’in son iki mahallesine kıstırılarak katledilmekte olan on binlerce sivilin bir an evvel tahliyesi için ateşkes sağlanmalıdır. Bu dehşet tablosu karşısında dünya, kaybettiği her saniyeden sorumludur. İnsanlığın vicdanı Halep’in enkazı altında kalsa da, herkes sussa da biz susmayacağız, Türkiye olarak Halep’te, Suriye’de, Arakan’da zulmün, katliamların durması için mücadeleye devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bütçesini görüşmekte olduğumuz Orman ve Su İşleri Bakanlığımız son on dört yılda 145 milyar liralık yatırımla ormancılık, su, tabiatı koruma ve meteoroloji alanlarında pek çok projeyi hayata geçirmiştir. Sadece ormanlık alanlarda hizmet veren Orman teşkilatı ülkemizin tamamında hizmet sunar hâle getirilmiş, ağaçlandırma ve ormancılık alanında gerçekleştirilen büyük hamleyle, bütün dünyada orman alanları azalırken Türkiye’miz orman varlığını alan ve servet olarak artıran nadir ülkelerden biri olmuştur. Son on dört yılda ormanlarımız 1,5 milyon hektar artırılarak 20,8 milyon hektardan 22,3 milyon hektara ulaşmıştır. Orman alanlarımız artarken orman servetimiz, odun servetimiz de yüzde 30 artışla 1,2 milyar metreküpten 1,6 milyar metreküpe yükselmiştir.
İhtiyacımız olan fidanları artık kendi fidanlıklarımızda üreterek 3 milyar 750 milyon fidanı toprakla buluşturduk. Her İlde Bir Şehir Ormanı Projesi’yle 2003’ten bugüne kadar 141 şehir ormanı tesis edilmiş, mesire yeri sayısı da 94’ten 1.304’e çıkarılmıştır. Başlatılan 5 Bin Köye 5 Bin Gelir Getirici Orman Projesi’yle orman köylülerimize ilave gelir sağlanmış olacaktır. Proje kapsamında, 1.702 köyde gelir getirici orman kurularak 4,2 milyon adet gelir getirici fidan dikilmiştir.
Kurulan Orman Yangın Yönetim Sistemi’yle yangınlara anında ve daha güçlü müdahale edilerek 2006-2015 yılları arasında 3,8 hektar olan yangın başına zarar gören alan ortalaması, 2016 yılında 3,1 hektara düşürülmüştür.
Değerli milletvekilleri, biraz da suyla ilgili faaliyetlerden bahsedeceksek olursak, AK PARTİ iktidarımızda DSİ tarafından inşa edilen 411’i baraj, toplam 6.298 adet tesisi halkımızın hizmetine sunduk. DSİ’nin kurulduğu 1954 yılından 2011 yılı sonuna kadar elli yedi yılda sadece 461 gölet inşa edilmişken, 2012 yılında başlattığımız 1000 Günde 1000 Gölet ve Sulama Projesi’nin tamamlanmasıyla 85 milyon dekar olan ekonomik sulanabilir arazilerimizin yüzde 75,6’sını yani 64,3 milyon dekarını sulayabilir hâle geldik. 2019 yılı sonuna kadar yeni inşa edeceğimiz 1,071 göletten 47’si tamamlanmış, 536’sının da inşaatı devam etmektedir.
Süremin sonunda, bu düşüncelerle 2017 bütçesinin Bakanlığımıza, aziz milletimize, genel müdürlüklerimize hayırlı, bereketli olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Uncuoğlu.
On ikinci konuşmacı Kastamonu Milletvekili Sayın Metin Çelik.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA METİN ÇELİK (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman Genel Müdürlüğümüzün 2017 yılı bütçesi üzerinde grubumuz adına söz aldım.
Öncelikle, Fetullahçı terör örgütü tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz hain darbe girişiminde gösterdiği kahramanlıkla tarih yazan aziz milletimizi ve Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Gerek 15 Temmuz darbe girişiminde gerekse diğer terör örgütleriyle mücadele sırasında ve en son İstanbul’da olduğu gibi, kalleş terör saldırılarında şehit olan güvenlik güçlerimize ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, gazilerimize minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Onların ülkemiz için yaptıkları fedakârlıklar hiçbir zaman unutulmayacak, terör örgütleri ve destekçileri hain emellerine asla ulaşamayacaklar.
Değerli milletvekillerim, Orman Genel Müdürlüğümüz, Hükûmetimizin programı ve ortaya koyduğu hedefler doğrultusunda ormanlarımızın, başta yangınlar ve zararlılar olmak üzere çeşitli faktörlere karşı etkin şekilde korunması, geliştirilmesi ve genişletilmesi, ormanlardan üretilen mal ve hizmetlerden toplumun ve orman ürünlerine dayalı üretim yapan sektörlerin ihtiyaç ve beklentilerinin en üst düzeyde karşılanması için çalışmalarına başarılı bir şekilde devam ediyor.
Sayın milletvekilleri, orman alanımız 2015 yılı rakamlarına göre 22 milyon 300 bin hektar olup ülkemiz yüz ölçümünün yüzde 28,6’sına tekabül etmektedir. 2013-2016 yılları arasında ağaçlandırma, erozyonla mücadele, rehabilitasyon ve orman ıslahı kapsamında yaklaşık 46 milyon 800 bin dekar alanda çalışma gerçekleştirilmiş, 2003 yılından bugüne kadar toplam 3 milyar 750 milyon fidan toprakla buluşturulmuştur. Son on dört yılda ortaya konulan etkin ve verimli çalışmalar sayesinde orman alanlarımızda 1 milyon 500 bin hektar artış meydana gelmiştir. Bundan sonra da yılda yaklaşık 200 bin fidan dikmek suretiyle orman alanlarımızı ülkemiz yüz ölçümünün yüzde 30’una ulaştıracağız.
Değerli milletvekilleri, yine bu dönemde üretimdeki ciddi artışa rağmen ülkemizin odun serveti 1 milyar 200 milyon metreküpten 1 milyar 600 milyon metreküpe ulaşmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 22.343 orman köyümüzde 7 milyon vatandaşımız yaşamakta olup ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 9’unu orman köylülerimiz oluşturuyor. Son on dört yılda orman köylülerimize yürüttükleri orman üretim faaliyetleri karşılığında 13 milyar TL ödeme yapıldı. Yine, bu yıl ekim sonu itibarıyla orman köylülerimize 113 milyon TL kredi ve hibe desteği sağladık. Orman köylülerimizin yerinde kalkındırılması maksadıyla gelir getirici tür ağaçlandırma çalışmaları hızla devam etmekte, bu kapsamda ceviz, badem, dut ve son dönemde yabani zeytin eylem planları hayata geçirilmektedir. Ceviz Eylem Planı kapsamında bugüne kadar 2 milyon 910 bin ceviz fidanı dikilmiş, ayrıca 452 bin ceviz fidanı da vatandaşlarımıza ücretsiz olarak dağıtılmıştır. Badem Eylem Planı kapsamında bugüne kadar 5 milyon 600 bin badem fidanı dikilmiş, 437 bin adet fidan vatandaşlarımıza ücretsiz olarak dağıtılmıştır. Yine, şimdiye kadar el atılmayan yabani zeytinlerle ilgili olarak hayata geçirilen eylem planı kapsamında 1,5 milyon yabani zeytinin aşılanması hedeflenmiş, bugüne kadar 517 bin yabani zeytin aşılanmıştır.
Ormanlarımızın korunması kapsamında yılda meydana gelen yaklaşık 2.500 orman yangınına müdahale ediyoruz. Yangınlara hızlı müdahale etmemiz neticesinde orman yangınlarının negatif etkilerini en aza indiriyoruz. Yangına birinci derecede hassas bölgelerde ilk müdahale süresi ortalama on dört dakika, tüm bölge müdürlüklerinde ise ortalama on sekiz dakikadır. Yine, son yıllarda orman suç sayısında da ciddi bir düşüş söz konusudur.
Sayın milletvekilleri, bildiğiniz üzere, uzun ömrü ve dayanıklılığıyla Osmanlı Devleti’yle özdeşleşen çınar ağacının milletimizin gönlünde ayrı bir yeri var. Bu kapsamda 2016 Çınar Yılı Projesi’yle yıl sonuna kadar 200 bin çınar fidanını toprakla buluşturuyoruz.
Son olarak şunu özellikle ifade etmek isterim: Ülkemiz orman üretiminin yaklaşık altıda 1’iyle en fazla üretimin gerçekleştirildiği, kendi ilim Kastamonu başta olmak üzere, tüm illerimizde orman üretim faaliyetleri yaparak ülke ekonomimize katkı sağlayan orman köylülerimize ve orman teşkilatı çalışanlarımıza teşekkür ediyorum.
2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu’nun hayırlı uğurlu olması dileğiyle sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelik.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Tanal…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Çok özür dilerim, yani, ben mi acaba Türkiye’de yaşamıyorum. Her çıkan hatip diyor ki: “Türkiye’de orman sayısı arttı.” Nerelerde arttı, gidip gezmek, görmek istiyorum Sayın Bakanım.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) –Biraz sonra izah edeceğim merak etme.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yani, ayrı ülkede mi yaşıyoruz, nerelerde yaşıyoruz, ben anlamadım. Yani, hakikaten bir adres istiyorum bu konuyla ilgili.
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) – Mahmut Bey, biraz araştır.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
On üçüncü konuşmacı Düzce Milletvekili Sayın Fevai Arslan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA FEVAİ ARSLAN (Düzce) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce, Gazi Meclisimizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, gazilerimize Cenab-ı Allah’tan acil şifalar diliyor, yakınlarına sabırlar niyaz ediyorum.
Barajlar bir ülkenin olmazsa olmaz tesisleridir. DSİ dört sektörde faaliyetlerini sürdürmekte de olsa, vatandaşlarımız tarafından daha ziyade baraj inşa eden kuruluş olarak bilinmektedir. Bu bağlamda, geriye dönüp bakıldığında, DSİ tarafından 1.073 baraj ve gölet ile 65 hidroelektrik santral tamamlanarak işletmeye açılmıştır. 1999-2002 yılları arasında tamamlanan tesis sayısı 9 iken, bugün bu sayı 3.107’dir. DSİ tarafından inşa edilen 3.107 tesisin yatırım bedeli toplam 101 milyar TL’dir. Bu tesisler ile ziraatte 10 adet tesisin tamamlanmasıyla, birçok ilimizde evsel atık, su kirliğinin önüne geçilmiştir. İçme suyunda…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Efendim, Hecinler’i bir anlat. Tüm çöpler dökülüyor Hecinler’e.
FEVAİ ARSLAN (Devamla) – Onu da anlatırız Sayın Tanal, onu da anlatırız.
Son on üç yılda işletmeye alınan 98 tesisle 41 milyon kişiye içme suyu temini sağlanmıştır. Kullanılabilen su miktarımız 112 milyar metreküp olup, bunun 44 milyar metreküpü kullanılmaktadır. Planlı çalışmalarla kuraklık ve taşkınla mücadele ediyoruz. Bunun için, 2019 yılına kadar 12 havza için, 2023 yılına kadar da bütün havzalar için taşkın yönetim ve kurak dönem havza eylem planları Bakanlığımız tarafından hazırlanmıştır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – E fendim, 2023’ü bırak, Hecinler ne olacak, Hecinler?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Düzce 3-0 değil mi? Yüzde 80 mi aldınız?
FEVAİ ARSLAN (Devamla) - Her zaman 3-0, 2002’den beri 3-0, merak etmeyin. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Hecinlerin durumu ne olacak?
FEVAİ ARSLAN (Devamla) - Ülkemizin en büyük iş makinesi parkına sahip DSİ, mevcut makine parkı sayesinde on üç yıldır, taşkın öncesi, taşkın anı ve sonrasında önemli çalışmalar yapılmaktadır. 2013-2017 yıllarını kapsayan Baraj Havzaları Yeşil Kuşak Ağaçlandırma Eylem Planı hazırlanmıştır. Bu eylem planıyla, 400 baraj ve gölette çalışma gerçekleştirilecektir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Hecinler ne oldu, Hecinler?
FEVAİ ARSLAN (Devamla) - Zaman zaman su altında kalan baraj ve koruma altında bulunan arazilerin değerlendirilmesi, erozyonun önlenmesi, su miktarının ve kalitesinin artırılması, yapılacak olan ağaçlandırmalarla gelir getirici türler kullanılarak yöre ekonomisi de katkıda bulunulması hedeflenmektedir.
Yenileme projeleriyle suyumuzu koruyor ve verimi artırıyoruz. Gölet ve sulama projeleriyle hem kırsal kalkınmayı sağlıyor hem de su kaynaklarımızı koruyoruz. Dere ıslahında estetiğe özellikle önem veriyoruz. Tabii, bu hizmetlerden de Düzce’miz de gereken yatırımı alıyor ve almaya da devam edecek. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Son on dört yılda…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Hecinler grevde şu anda.
FEVAİ ARSLAN (Devamla) - Sayın Tanal, bir zahmet çok iyi dinlemenizi tavsiye ediyorum.
Sayın Başkanım, Sayın Tanal’dan dolayı ben sizden bir dakika daha istirham edeceğim.
Son on dört yılda Düzce’ye 455 milyon lira yatırım yapılmıştır. 26 adet dere ıslah tesisi inşa edilmiş, 5,4 milyon yeni fidan toprakla buluşturulmuş, 4 adet bal ormanı ve 21 adet mesire yeri tesis edilmiştir. 26 adet dere ıslah tesisiyle şehir merkezimiz, 8 ilçe, 2 belde ve 11 köyümüz taşkın zararlardan korunmuştur. Ayrıca, 11 adet dere ıslah çalışması devam etmektedir, 2 adet de proje aşamasındadır. İlimizde 2 adet göl-su projesiyle toplam 5.810 dekar arazi sulanacaktır. Özetle, 2003-2015 yılları arasında tamamlanan dere ıslah tesisleriyle Düzce şehir merkezi ve 21 adet yerleşim yeri taşkınlardan korunmuştur.
Bu vesileyle, başta Sayın Başbakanımıza, Bakanımıza ve tüm emeği geçen Bakanlık personeline ülkemiz ve Düzce’miz adına şükranlarımı sunuyorum.
Konuşmamım sonunda, 2017 yılı bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını diliyor, sizleri şahsım ve grubum adına saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Arslan.
FEVAİ ARSLAN (Düzce) – Sayın Tanal, Hecinler’lerle alakalı bir soru sorarsa cevap verme hakkımı kürsüden kullanmak istiyorum.
BAŞKAN – Bakalım, şimdiden pazarlık yapmayalım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Sataşma yok efendim.
Yüzde 76’sıysa, yüzde 80 alacaksın.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Aşkın, otur yerin Aşkın.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, sayın hatip süresi bittiği hâlde sürekli Sayın Tanal, Sayın Tanal, Sayın Tanal… Bu bir sataşmadır.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – “Sayın” değil mi, saymayalım mı?
VELİ AĞBABA (Malatya) – Açık sataşma, açık.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Sataşma yok efendim.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – “Sayın” sözünü geri alıyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Çünkü, olay şu Sayın Başkan: İki günden beri şu anda Düzce ili Hecinler mevkisinde Düzce’nin çöpleri Hecinler mevkisine atılıyor. Hecinler halkı oranın ÇED raporuyla ilgili iptal kararını aldığı hâlde, Danıştayda kesinleştiği hâlde, İSKİ ile Sayın Bakanlık anlaşarak yeni bir yönetmelik değişikliğini yaptı. Hecinler halkı oradaki yönetmeliğin iptali için dava açtı ve çöp şu anda dökülmeye başlandığı için halk bu karda, bu kışta, bu soğukta orada nöbet bekliyor, Düzce Belediyesinin araçlarını oraya sokmuyor. Düzce’nin milletvekilisin, hodri meydan! Oraya gidebiliyor musun? Hecinler mevkisine girebiliyor musun? (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bravo, bravo Mahmut.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Girer, girer.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yani, Düzce halkı orada perişan, Düzce halkı orada aç, Düzce halkı orada… Bu anlamda ben söz istiyorum Sayın Başkanım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Düzce’yi Düzceliden iyi biliyor.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Ya, dışarıda konuşsalar.
FEVAİ ARSLAN (Düzce) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Tanal, tamam, zaten iki dakika konuştunuz oradan, gerek kalmadı.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Evet, doğru söylüyorsunuz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Peki, teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ya, yüzde 70 almıştı, yüzde 80 alacak demek ki bir dahaki seçime.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Valla bravo ya, Düzceliden iyi biliyor.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
FEVAİ ARSLAN (Düzce) – Sayın Başkan, ben bu konuda…
BAŞKAN – Sayın Arslan, sataşmadı size, kendi düşüncelerini ifade etti, ona da söz hakkı vermedim. Siz de oradan, yerinizden kayıtlara geçmesi açısından ifade edebilirsiniz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Evet, söyle.
FEVAİ ARSLAN (Düzce) – Kendi memleketime giremediğimi ifade etti.
BAŞKAN – Yok, Sayın Arslan, lütfen…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Hecinler’e bu akşam giremez Sayın Başkanım, Hecinler’e bu akşam giremez.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Girer, girer.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Beraber yollayalım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – “Hodri meydan!” diyorum ben: Hecinler’e bu akşam giremez bu Düzceli milletvekili arkadaşım.
BAŞKAN – Sayın Tanal, lütfen…
FEVAİ ARSLAN (Düzce) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Sayın Arslan…
FEVAİ ARSLAN (Düzce) – Sayın Başkanım, bizim memleketimizde giremediğimiz ne belde ne köy ne de mahalle olur.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Bakın, Sayın Başkanım, parasını vereceğim, arabasını vereceğim, şoförünü vereceğim, Hecinler’e gitsin bakalım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – CHP giremez, CHP. Kaç oy aldınız, kaç? Kaç oy aldınız? Onu söyle. Yüzde 80 oy aldı be.
FEVAİ ARSLAN (Düzce) – Bir şey sordu, cevap vereceğim, lütfen…
Sayın Başkanım, bizim memleketimizde gidemediğimiz yer olmaz, gidemediğimiz köy de olmaz. Biz, karış karış memleketimizi de gezeriz, köylerimizi de gezeriz, mahalleleri de gezeriz ki son seçimde yüzde 71 oy aldık. (AK PARTİ sıralarından “Bravo!” sesleri, alkışlar) Bunu bu millet sandığa giderek kanıtlamıştır.
Arz ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım…
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın milletvekilleri.
Şimdi, konuşma sırası Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mehmet Akyürek’te. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET AKYÜREK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul’da meydana gelen menfur saldırı sonucu şehit olan evlatlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine, ülkemize, sabır ve başsağlığı diliyorum. Allah, bir daha bizlere böyle acılar göstermesin. (AK PARTİ sıralarından “Amin” sesleri)
Halep’te yaşanan insanlık dışı katliamı da huzurunuzda kınamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün görüşülmekte olan 2017 Mali Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı’nın sekizinci turunda Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Dinlerin kardeşliği, medeniyetlerin barışı, dillerin sevgiyi söylediği yüzlerce yıldır hoşgörüyle birlikte yaşadığımız on bir bin yıllık Şanlıurfa’m, ilçem Viranşehir, Ceylanpınar ve tüm ilçelerimiz adına hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bildiğiniz gibi, Devlet Su İşleri, ülkemizin su kaynaklarından sorumlu yatırımcı bir kuruluştur. Bu yatırımlar, diğer kurumların yatırımlarıyla karşılaştırıldığında kendisini beş on yıl arasında geri ödeyen en ekonomik yatırımlardır.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Harran Ovası kurudu.
MEHMET AKYÜREK (Devamla) – Bakanlığın bir sloganı var: “Orman ve Su İşleri Bakanlığı zamanla yarışır.” İyi ki yarışıyor. 76 yerleşim yerimiz, şehrimiz içme suyuna kavuşturuldu, ülkemizde sulanan alanların yüzde 75’ini, yani 64 milyon dekarı DSİ suluyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2019 yılına kadar, Sayın Bakanımız, 11 ila 20 milyon dekar arazinin daha suya kavuşacağını söylüyor. Bu sözün içinde Hilvan, Siverek, Viranşehir pompaj sulaması da var. Bu proje 1 milyon 580 bin dönüm araziyi suluyor. Bunun 585 bin dönümü benim ilçem Viranşehir’e ait. Buradan Hilvanlı, Siverekli, Viranşehirli hemşehrilerimiz adına başta Başbakanımız Binali Yıldırım’a, Orman ve Su İşleri Bakanımız Sayın Veysel Eroğlu’na ve bizlere yol gösteren, her ortamda Şanlıurfa için mücadele eden Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız, Şanlıurfa Milletvekilimiz Sayın Faruk Çelik’e teşekkürlerimizi sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, Şanlıurfa’dan Mardin’e giden ana kanal 221 kilometre boyuyla dünyanın en uzun suni nehridir. Bu kanalın kapasitesi saniyede 200 metreküple, Kızılırmak Nehri’nin mart ayında taşıdığı suya eşittir.
Saygıdeğer milletvekilleri; Suruç Tüneli’miz de muhteşem bir tünel; ülkemizin en uzun, dünyanın 5’inci sulama tüneli; açılışını da birlikte yaptığımız Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a da Şanlıurfalı hemşehrilerim adına minnet ve şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2014 yılı bütçe görüşmelerinde yine DSİ bütçesi üzerinde huzurunuzda bir konuşma yapmıştım. Tutanaklar incelendiğinde görülecektir ki, o gün yapmış olduğum konuşmamda “Yapılacak.” dediğim birçok proje bugün ya tamamlandı ya bitmek üzeredir.
Saygıdeğer milletvekilleri, 660 bin dekar alanı sulayacak Mardin Ceylanpınar -MC1, MC2, MC3- kademe cazibe sulaması bitmek üzeredir.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Elektrik yok orada.
MEHMET AKYÜREK (Devamla) - Ayrıyeten 400 bin dekar alanı sulayacak Viranşehir ve 2 pompa; sulaması inşaatları hızla devam ediyor, 2018 yılında topraklarımız suya kavuşacaktır. Viranşehir Nohutlu Göleti’nin inşaatı bitti, 2017’de yapılacak. Yine, Viranşehir Cırcıp Deresi’nin ıslahı tamamlandı. Bu projeler bölge insanımızın hayatını kolaylaştıracak, yatırımı enerjiye bağımlılığı ortadan kaldıracak, ülke ekonomisine katkı sunacaktır.
Ayrıca, göçerlerin sorununu muhalefetle beraber hallettik, bir ay içinde tapularını veriyoruz. Bundan da herkesin haberi olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir diğer konu ise Suriye TİGEM arazileri arasında kalan Ceylânpınar ilçemize 10 bin dönüm tarıma elverişsiz yeri Ceylânpınar’a tahsis edeceğiz.
Ceylânpınar yeni devlet hastanesi de tamamlandı, mart ayında temelini atıyoruz.
Değerli milletvekilleri, 2017 yılı bütçemizin ülkemize hayırlar getirmesini niyaz ediyor, halkımız için daha nice hizmetlerle beraber olmak dileğiyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akyürek.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Yalım.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Akyürek’in 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Biz Urfa’yı ziyaret ettik, maalesef, sulama birliklerinde elektrik olmadığından büyük üreticiler ürünlerini sulayamadıklarını bize özellikle deklare ettiler. Buradan sayın hatip çok güzel şeyler anlattı ama vatandaşın, üreticinin suyu yok, suyunu verebileceği, çalıştırabileceği elektriği olmadığından suyu veremiyor. Onun için hububat verimi oldukça düşmüştür.
Artı, hastaneden bahsetti. 3 tane hastane vardı Urfa’da, 2 tanesi kapandığından şu anda hastanenin bütün sokaklarında, dışarıda yatıyor vatandaş yani 2016 yılında olmayacak görüntüler şu anda hastane bahçesinde görülmektedir. Özellikle belirtmek istedim.
Saygılar sunarım.
MEHMET AKYÜREK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan…
MAHMUT KAÇAR (Şanlıurfa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – 2 Şanlıurfa milletvekili ayakta şu anda.
Buyurun, niye söz…
MAHMUT KAÇAR (Şanlıurfa) – Pardon, ben söz verdiniz diye…
BAŞKAN – Yok, daha kürsüye geçmeniz için izin vermedim, önce sebebini söyleyin.
MAHMUT KAÇAR (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, gerçekle bağdaşmayan gerek enerji sorunuyla ilgili gerekse sağlık konularıyla ilgili ifadelerde bulundu. Müsaade ederseniz iki dakika içerisinde durum tespitiyle ilgili arkadaşlarımızı bilgilendirmek istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Kaçar, bu durumda size sataşmadan söz vermiş olurum; bu, uygun değil. O yüzden, yerinize geçin, ya siz ya da Sayın Akyürek, ikinizden birisi durumla ilgili bir açıklama yapabilir, hanginiz istiyorsanız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkanım, Sayın Akyürek yapsın.
MAHMUT KAÇAR (Şanlıurfa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Kaçar, sizin mikrofonunuzu açıyorum.
MEHMET AKYÜREK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Akyürek, lütfen, ikinizden birisi sadece.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Efendim, Akyürek konuşuyordu, söz hakkı Akyürek’indir, Sayın Kaçar’ın değil ki.
BAŞKAN – Siz kendiniz karar verin.
MEHMET AKYÜREK (Şanlıurfa) – Ben konuşayım Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki, Sayın Akyürek’in mikrofonunu açıyoruz.
9.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Akyürek’in, Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET AKYÜREK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; muhalefetten arkadaşlarımızla Ceylanpınar’a, Viranşehir’e gittik.
Peki, elektrik yoksa, bu kadar, binlerce ton, milyonlarca ton pamuk satılıyor, buğday satılıyor, nerede bu ya? Allah rızası için ya! (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yahu, öyle bir şey söylediniz ki hayatta olmayacak bir şey.
Ben hepinize teşekkür ederim.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Sulama Birliği Başkanıyla görüştürelim sizi Sayın Milletvekili.
MEHMET AKYÜREK (Şanlıurfa) – Havadan mı indi bu pamuklar? Allah’tan korkun ya!
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Görüştürelim sizi, Sulama Birliği Başkanıyla görüştürelim, telefonu var bizde.
MEHMET AKYÜREK (Şanlıurfa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Hastanelere siz gittiniz mi, şu anda devlet hastanesine?
BAŞKAN – Teşekkür ederiz sayın milletvekilleri.
Sayın Yalım, lütfen…
MAHMUT KAÇAR (Şanlıurfa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Kaçar…
MAHMUT KAÇAR (Şanlıurfa) – Hastanelerle ilgili…
BAŞKAN – Sayın Kaçar, bakın, benim iyi niyetimi lütfen suiistimal etmeyin. Yani gerektiği zaman zaten söz hakkı veriyorum, bir Şanlıurfa milletvekili açıklama yaptı, ikincisine gerek yok diye düşünüyorum.
MAHMUT KAÇAR (Şanlıurfa) – Tamam Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 434) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Personel Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Personel Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – On beşinci konuşmacı Mersin Milletvekili Sayın Ali Cumhur Taşkın.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meteoroloji Genel Müdürlüğümüzün 2017 yılı bütçesi üzerine, grubum adına söz almış bulunmaktayım. Aziz milletimizi ve Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, cumartesi günü, Beşiktaş’ta hain, bölücü terör örgütünün kalleş saldırısında şehit düşen polislerimize ve sivil vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, gazilerimize de acil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun. Herkes şunu iyi bilsin ki bu aziz vatanı bu alçaklara böldürtmeyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Şehitlerimizin akan kanlarının hesabını mutlaka tek tek soracak, bu hainlerin köklerini kazıyacağız.
Değerli arkadaşlar, bir cümleyle de Halep’ten bahsetmek istiyorum. Son aldığımız haberlere göre Halep’in yüzde 98’inde kontrolü ele geçiren Esad rejimi bütün dünyanın gözleri önünde Halep’te korkunç bir katliam yapmaya başladı. Erkekler infaz ediliyor, kadınlar ve kızlar tecavüze uğruyor. Halep kan ağlıyor. Buradan Birleşmiş Milletlere sesleniyorum: Halep’te yaşananlar insanlık suçudur. Bu katliamın acilen durdurulması gerekmektedir yoksa bu kadınların, çocukların ahı sizi boğar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gelişen dünyanın artan ihtiyaçlarıyla birlikte meteorolojik bilgi, ürün ve hizmetlere duyulan ihtiyaçlar da artmış, bu bilgi, ürün ve hizmetlerin doğru, güvenilir ve sürekli olarak kullanıcılara sunulması bir zorunluluk hâline gelmiştir. Meteoroloji Genel Müdürlüğü, sahip olduğu ileri teknolojiyi kullanma kapasitesi ve uzman personeliyle, başta ulaştırma, tarım, orman, enerji, millî savunma, çevre, turizm, sağlık, şehircilik, adalet, spor ve afet yönetimi olmak üzere pek çok sektörde hizmet vermektedir.
Yıl içerisinde meydana gelen sel, fırtına, kar yağışı ve zirai don gibi meteorolojik kaynaklı afetler öncesinde yaptığı tutarlı tahmin ve uyarılarla bu afetlerin zararlarının azaltılmasında büyük payı olan Meteoroloji Genel Müdürlüğü başarılı hizmetlerini daha yukarı seviyelere taşımak, ulusal hedeflerimize ulaşmamıza katkıda bulunabilmek ve uluslararası alanda ülkemizin saygınlığını artırmak için kendisine büyük hedefler belirlemiş, bugüne kadar yaptığı çalışmalarda bu hedeflere ulaşmadaki azim ve kararlılığını ortaya koymuştur. Meteoroloji Genel Müdürlüğü, meteorolojik ürün ve hizmetlerin temeli olan gözlemlerin yapılması için ülke geneline yayılmış farklı tip ve özelliklerde sistemlerden oluşan bir gözlem ağını işletmekte, mevcut planlanan yatırımlar sayesinde halka ve kullanıcılara anında ve güvenli bilgi sunmaktadır.
Meteoroloji Genel Müdürlüğünün hizmet verdiği sektörlerin başında ulaştırma sektörü gelmektedir. Kara, hava ve deniz ulaşımında güvenli ve konforlu seyahat açısından meteorolojik veriler çok önemlidir. Bu amaçla, Meteoroloji Genel Müdürlüğü web sayfası aracılığıyla ve diğer iletişim kanallarından vatandaşlarımızın hava, deniz ve yol bilgilerini öğrenmeleri ve gerekli tedbirleri almaları sağlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meteoroloji Genel Müdürlüğünün hizmet sunduğu önemli sektörlerden birisi de tarım sektörüdür. Tarımsal üretimin her aşamasında çiftçilerin hizmetinde olan Meteoroloji Genel Müdürlüğü, zirai hava tahmin raporları, hasat zamanı tahmin program ve ürünlerin zarar görmemesi maksadıyla geliştirilen zirai don tahmin sistemleriyle üreticilerimize destek olmaktadır.
Meteoroloji Genel Müdürlüğünün yaptığı önemli hizmetlerden bir diğeri de ülkemizin orman varlığını ve doğal yaşam dengesini tehdit eden orman yangınlarına karşı Orman Genel Müdürlüğüyle iş birliği yaparak geliştirdiği, orman yangını riski olan alanların belirlenmesini sağlayan orman yangınları meteorolojik erken uyarı sistemidir. Bu uygulamayla, orman yangını riskli alanlar belirlenmekte ve ilgili kurum ve kuruluşlar uyarılarak gerekli tedbirlerin önceden alınabilmesi sağlanmaktadır.
Başarılı çalışmaları dolayısıyla Meteoroloji Genel Müdürlüğümüzün tüm çalışanlarını tebrik ediyor, 2017 yılı bütçesinin Bakanlığımıza, Genel Müdürlüğümüze ve ülkemize hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Taşkın.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına on altıncı ve son konuşmacı, Nevşehir Milletvekili Sayın Mustafa Açıkgöz.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA AÇIKGÖZ (Nevşehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle, hürmetle selamlıyorum.
Bütün şehitlerimize, 15 Temmuz millî irade şehitlerimize, güneydoğu şehitlerimize ve 10 Aralıkta şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar, gazilerimize minnet ve aziz milletimize de başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Su Enstitüsü, kısa adıyla SUEN, resmî ifadeyle, küresel su sorunlarının çözümüne katkı sağlamak, suyla ilgili geleceğe yönelik çalışmaları yönlendirmek, ülkemizi uluslararası platformda temsil etmek gibi amaçlar çerçevesinde faaliyet göstermek üzere 658 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle 2 Kasım 2011 tarihinde kurulmuştur.
Küreselleşen dünyamızda su politikaları da sınırları aşmaktadır. Dünyadaki gelişmelere kayıtsız kalmak mümkün değildir. Türkiye, su alanında gerçekleştirdiği mega projeler, yetişmiş insan gücü ve engin bilgi birikimi sayesinde bölgesinde su konusunda lider konuma gelmiş durumdadır.
Orman ve Su İşleri Bakanlığımız bünyesindeki SUEN, 32 personele ve 5 milyon lira gibi bir bütçeye sahiptir ve ülkemizin su alanında söz sahibi olacağı konular artırılmaktadır. Hâlihazırda, Orta Doğu, Balkanlar, Afrika, Orta Asya ülkeleriyle oluşturulmuş olan iletişim ağı genişletilerek daha fazla ülkeyle iş birliği fırsatına ulaşmamız sağlanmaktadır. Ülkemizin su politikası ve stratejisinin geliştirilmesiyle su eğitimi konularında bölgesinde ve dünyada lider bir ülke konumuna ulaşmasının yolu açılacaktır.
SUEN’in kuruluşunda fikir babalığını yapan Orman ve Su İşleri Bakanımız Veysel Eroğlu’na buradan teşekkürlerimizi de iletiyoruz.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, Türkiye’den büyüktür. Türkiye güçlensin diye dua eden mazlumları istismar edip mazlumların dua ettiği ümmetin umudu Türkiye’yi zayıflatmaya çalışanların yaptıkları hainliklerin hepsinden haberdarız. Figüranlar, oyuncular ayrı olsa da oyun ve senaryo hep aynı. Gerek bu kürsüde gerek Avrupa Parlamentosunda, Avrupa Birliği ülkelerinde gerek diğer dünya ülkelerinde gerekse bizim sözde aydınlarımız, sözde gazetecilerimiz, sözde akademisyenlerimiz güzel sözler sarf ediyorlar “demokrasi” gibi, “insan hakları” gibi, “özgürlük” gibi, “insan yaşamının dokunulmazlığı” gibi. Ama, iş uygulamaya gelince, iş fiiliyata gelince, özellikle de iş Türkiye olunca terörün çirkin yüzü unutuluyor, terörün küresel bir sorun olduğu unutuluyor, terör seviciliği, terör şakşakçılığı, ikiyüzlülük, riyakârlık ve hadsizlik diz boyu oluyor.
Değerli milletvekilleri, sokaktaki, kahvedeki, tarladaki benim güzel milletim yapılanları görüyor; hainlerin, alçakların hedeflerini biliyor. Onların amaçlarının bu ülkeyi parçalayıp, küçültüp yönetebilecekleri bir millet hâline getirmek, hatta bizi Anadolu’dan kovmak, sürgün etmek olduğunu biliyor. Ama, maalesef, bizim sözde aydınlarımız, sözde ileri görüşlülerimiz, gazetecimiz, hatta birçok siyasetçimiz bundan haberi yokmuş gibi davranıp hayatını bu ümmet ve bu ülkeye adayan bir tek kişi üzerinden ucuz, gerçek dışı, hakaretvari bir söylem ve gafletin peşinde koşuyorlar. Sanki bu ülkede Gezi olayları, 17-25 darbe girişimi, Kobani olayları ve dünyada eşi benzeri görülmemiş bir hainliğin ürünü olan 15 Temmuz alçak saldırısı girişimi olmamış gibi, pırıl pırıl güneşli bir günde gözlerini kapatıp güneşi yok saymaya çalışıyorlar.
Değerli milletvekilleri, Süleyman Şah, Moğol istilası sırasında yüzü yaralanmış, kan olmuş bir çocuğun kanını eliyle silerken şunları söylemiştir: “Bu kavga ne boy ne oymak ne de obanın kavgasıdır. Bu çocuğun yüzündeki kan nizamıâlemin işaretidir.” Çanakkale’de, İstiklal Harbi’nde, güneydoğuda, 15 Temmuzda farklı yerlerde hain terör saldırısında şehit ve gazi olan kahramanlarımızın kanı nizamıâlemin ve bu kadim, yüce, cefakâr, vefakâr milletimizin devletiyle daima bekasının işaretidir.
Değerli milletvekilleri, Halep’te insanlar değil, insanlık öldü. Halep’te zulüm ve insanlık dramı var. Halep’i unutma, Halep’e ses ver ve Halep’e yol aç.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, Cenab-ı Allah İbrahim Suresi’nde “Resulüm, sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Ancak Allah onları cezalandırmayı, korkudan gözlerinin dışarıya fırlayacağı bir güne erteliyor.” diyor. Mazlumun kurumuş dudağına söyleyin, zalimin dişleri elbet sökülecektir.
Bu vesileyle 2017 bütçesinin hayırlı olmasını, bereketli olmasını temenni ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Açıkgöz.
Sayın milletvekilleri, gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi şahsı adına Iğdır Milletvekili Sayın Nurettin Aras.
Buyurun Sayın Aras. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
NURETTİN ARAS (Iğdır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 yılı bütçesi görüşmeleri sekizinci turunda şahsım adına lehte söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, öncelikle devletimize ve milletimize yönelik yapılan 15 Temmuz cinnet saldırısını ve cumartesi günü emniyet güçlerimize yapılan saldırıyı kınıyorum. O şehitler ki ölümleriyle Türk milletine hayat vermişlerdir. Hepsini minnetle, saygıyla ve duayla anıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmesini yaptığımız 2017 yılı bütçesi Türkiye tarihinin en önemli bütçelerinden biridir. Ülkemizin sahip olduğu jeopolitik değerler dış güçler tarafından daima hedef alınmış ve bu amaçları doğrultusunda sürekli Türkiye’ye yaptırımlar uygulamışlardır. Bizim zenginliğimiz olan farklılıklarımızı kaşıyan emperyal güçler, PKK, PYD, DEAŞ, FETÖ ve DHKP-C’yi aynı anda Türkiye üzerine saldırtmaktadırlar. Yedi düvel üzerimize gelmektedir. Herkes bilmelidir ki bu mücadele hilal ile haçın mücadelesidir. 2016 yılı, âdeta ülkemiz açısından ekonomik, sosyal, politik ve askerî olarak yeniden Kurtuluş Savaşı mücadelesi verdiğimiz bir yıl oldu.
Değerli milletvekilleri, Kurtuluş Savaşı sonrası nasıl savaştan çıkmış bir Meclis ve onun ekonomik zorlukları söz konusu ise bugün de aynı durum söz konusudur. 15 Temmuz darbesiyle başarı elde edemeyenler ekonomik ve diplomatik olarak ülkemize saldırmaktadırlar. Dolardaki oyunlar, AB ülkelerinin almış olduğu kararlar bunun örnekleridir.
Değerli milletvekilleri, elbette, bu coğrafyada yaşamanın bedeli ağırdır. Doğu-batı, kuzey-güney temas noktasında dünyanın âdeta merkezi konumunda bulunan Türkiye, birçok açıdan küresel politikaların da odağında olmak zorundadır. Bölgesel ve küresel süreçlerde etkili ve söz sahibi olan bir Türkiye’den birçok ülke bugün tedirgin olmaktadır. Rusya ile ne zaman iyi ilişkiler kurulsa Batı planlar yapıyor. Basit nedenlerle adam öldürülüyorsa o din sorgulanır. Batı, Müslüman dünyasına yönelik olarak DEAŞ’la bunu yapmaktadır; benzer şekilde, FETÖ’yle de bizi Suriyelileştirmek istemişlerdir.
Bu coğrafyada yaşamak güçlü ekonomik, sosyal ve askerî yapıya sahip olmakla mümkündür çünkü biz mazlum milletlerin umuduyuz. Büyük ve mukaddes hedeflerimizden vazgeçemeyiz. Türkiye öyle ulu bir çınardır ki güneş doğudayken batıda, batıdayken ise doğuda birçok kültür, toplum onun gölgesinde soluklanır. İşte bu ulu çınarın gölgesindeki yani Azerbaycan, Nahcivan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, İran, Irak, Filistin, Afrika ülkeleri, Balkanlar, Orta Doğu ve Uzak Doğu ülkelerinin sokakları bizden çok şey beklemektedirler.
Değerli milletvekilleri, bu bütçe sadece sistemin sürdürülmesi için yapılan bütçe değil, aynı zamanda ülkenin bekası için yapılan bir bütçedir. Bu bütçe aynı zamanda bir olmanın, diri olmanın ve biz olmanın bütçesidir. “Biz”in oluşması ortak değerlerin üretilmesiyle yani millet olmakla gerçekleşir. Bu da ancak ortak tarih, ortak yaşantı, kültür, ideoloji, lider ve gelecek vizyonuyla mümkündür. Bu bağlamda, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koymuş olduğu 2023 ve 2071 vizyonu ve tasarımı bunu sağlayacak niteliktedir. İşte AK PARTİ iktidarı geçmiş ve geleceği birleştiren millî bir hafıza inşasını sağlama amacındadır.
Değerli milletvekilleri, bilindiği gibi, millet ve vatan kavramları bugün modern toplumları tanımlayan en önemli kavramlardır. Bir yerin vatan olabilmesi için orada toplumsal yaşantıların olması ve kültürel birikintilerin gerçekleşmesi gerekir. Türk tarihi bunun örnekleriyle doludur. Ana yurt Türkistan’da ve 1071 ile vatanımız olan Anadolu’da bunları görmek mümkündür. Bu toprakları vatan yapan buradaki somut ve somut olmayan kültürel unsurlardır. Bunlardan en önemlisi ise mekâna damga vuran eserlerle oranın vatan kimliğini kazanmasıdır. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bir yapı olmanın ötesinde, geçmişi bugünle harmanlayarak bu milleti, bu vatanı geleceğe taşımanın sembolü olarak değerlendirilmelidir çünkü Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Türk kültürünü, tarihini, coğrafyasını temsil etmekte ve bu toprakların vatan açısından sürekliliğini bizlere anlatmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN ARAS (Devamla) - Bu bağlamda, on dört yıllık iktidarında AK PARTİ, sadece ülkemizin kalkınmasını değil, kültürel unsurları da inşa ederek milletimizi geleceğe taşıyacak eserlere imza atmıştır.
2017 yılı bütçesinin bütün milletimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aras.
Sayın milletvekilleri, birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.46
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 19.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Özcan PURÇU (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39’uncu Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet burada.
Şimdi, söz sırası Hükûmet adına yapılacak olan konuşmalarda.
İlk konuşmacı Ekonomi Bakanı Sayın Nihat Zeybekci.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, süreniz yirmi altı dakika.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; konuşmama başlarken sizleri saygıyla selamlıyor, 2017 yılı bütçe kanununun milletimiz ve ekonomimiz adına hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Öncelikle, 10 Aralık Cumartesi günü İstanbul’da hain bir saldırıyla hayatlarını kaybeden, şehit olan 44 vatandaşımıza, polisimize Allah’tan rahmet diliyorum. Cenab-ı Allah şehitlerimize rahmet eylesin, mekânları cennet olsun. Rabb’im onlara cennetinin en güzel köşesinde sevdikleriyle buluşmayı nasip etsin.
Bu süreç, Türkiye’mizin etrafında yaşanan bu süreç, Türkiye’mizin içinde yaşanan bu süreç Türkiye için bir var olma meselesi hâline gelmiştir. Ya kaybedeceğiz, bayrağımız inecek, vatanımız bölünecek, ezanlarımız dinecek, devletimiz dağılacak ya da kazanacağız, üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer yarılmadıkça bu millet ve bu devlet ilelebet var olmaya devam edecek.
Son dönemlerde, Gezi olaylarıyla, 17-25 Aralık olaylarıyla, ardından, 15 Temmuz olaylarıyla Türkiye'nin ne kadar yoğun bir saldırı altında olduğunu hep beraber görüyoruz. 65’inci Hükûmet olarak Hükûmet Programı’mızda vadettiğimiz, Hükûmet Programı’mızda yer alan bütün hususlarda çok yoğun bir çalışmaya girdik ve yaptığımız bütün çalışmaların, her alanda vermiş olduğumuz sözlerin, her alandaki projelerimizin, her alandaki reformlarımızın bir bir hazırlıklarını bitirdik ve 15 Temmuz Cuma günü akşam 23.50 uçağıyla İstanbul’a gidecek, 16 Temmuz Cumartesi günü saat 13.00’te Sayın Başbakanımızla, bugüne kadar hazırlanmış olan yatırım teşvik programlarının en üst düzeyde olanını, dünyadaki yatırım teşvik sistemlerinin en iddialısını ve tekrar, 2016 ve 2017 yılında ihracat seferberliği başlatmak için hazırladığımız ihracat desteklerinin son şeklini verecek ve 18 Temmuz Pazartesi günü Bakanlar Kurulundan sonra tüm Türkiye’yle ve dünyayla paylaşacaktık. O gün, o akşam, 15 Temmuz akşamı buradaydık. 15 Temmuz akşamı, milletin iradesinin tecelligâhı olan, kutsal bir çatı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde AK PARTİ’li, Cumhuriyet Halk Partili ve Milliyetçi Hareket Partili milletvekilleriyle beraber bu milletin iradesini ihanet çetelerinin postallarının altına bırakmayacağımızı buradan, bu kürsüden yemin ederek tüm dünyaya ilan ettik, hainlere de ilan ettik ve 15 Temmuz gecesi dünya demokrasi tarihine geçecek bir Türk demokrasi devrimi ve zaferi olarak da bundan sonraki yıllarda, çağlarda, yüzyıllarda anılacaktır. 65’inci Hükûmet Programı taş üstüne taş koyma, aş üstüne aş koyma, fabrikalarda üretim bandının yanına bir üretim bandı daha koyma, ihracatta konteynerin yanına bir konteyner daha ilave etme programıydı, Başbakanımızın tabiriyle laf yetiştirme değil, iş yetiştirme zamanıydı. “Çok konuşmayacağız, çok iş yapacağız.” sloganıyla yola çıktık ve tabii ki 15 Temmuzla sınırlı değildi.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünya çok farklı bir dönemi yaşıyor, bölgemiz de çok farklı bir dönemi yaşıyor. Dünya, 1990’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla, dengelerin bozulmasıyla dünyadaki siyasi haritanın yeniden değişmesi, ekonomi dengelerinin yeniden değişmesi sürecini hâlâ atlatabilmiş değil. 2007-2008 döneminde başlayan global krizle beraber dünya hâlâ bir türlü dengesini tutturamadı. Onun için, değerli hazıruna, sizlere dünya ve Türkiye ekonomisindeki genel görünümü kısaca özetleyip ardından da Bakanlığımızın çalışma alanları hakkında bilgi arz edeceğim.
Dünya ekonomisi, hepinizin malumu, durgunluk içerisinde. Bunda ekonomik durgunluk, siyasi krizler, sosyal değişimler ve yapısal sorunlardan kaynaklı gelişmelerin de etkisi var. En önemli ticaret ortağımız olan Avrupa Birliğindeki toparlanma hâlen ılımlı seviyesinden öteye geçebilmiş değil. ABD’nin para politikasındaki belirsizlikleri ve gelişme yolundaki ülkelerin yapısal sorunları küresel ekonomideki olumsuz atmosfere doğrudan etkide bulunuyor. Tüm bu gelişmeler küresel bazdaki dış ticaret canlılığını zayıflatıyor ve yatırım iştahını da düşürüyor. Diğer taraftan son üç yıldan bu yana dünyadaki para piyasalarındaki değişim de dünya ticaretini etkiliyor, dünyadaki yatırımları etkiliyor, dünya büyümesini de etkiliyor. Amerikan Merkez Bankası’nın 2012 yılı sonu itibarıyla başlattığı “Parasal genişlemeyi durduracağım, doların bu kadar ucuz ve değersiz olmasına müsaade etmeyeceğim.” söyleminden sonra dünyadaki ekonomik dengeler değişmeye başladı ve dünyadaki bütün fonlar ve para piyasaları yeniden yön aramaya başladı.
Biz o gün itibarıyla hep şunu söyledik 2013 ve 2014 yıllarında. Amerikan Merkez Bankası’nın faiz artırımını söylemesi anından itibaren 2014 başı itibarıyla bugüne kadar dolar/euro paritesi 1,45’ler seviyesinden 1,05’ler seviyesine kadar değişti. Bu şu demektir: Amerikan ekonomisi millî geliri itibarıyla baktığımız zaman millî gelirinin yüzde 20’sini dış ticaretten sağlıyor, millî gelirinin yüzde 20’sini dış ticaretten sağlayan bir ülkenin para biriminin bu kadar kısa sürede bu kadar çok değerlenmesi sürdürülebilir değildir. Onun için hep şunu söyledik son üç yıldan beri: Faizi artıramazlar, bu Amerikan ekonomisi için sürdürülebilir değildir, aşırı değerli dolar Amerikan ihracatını etkiler, Amerikan ihracatının etkilenmesi Amerikan üretiminin etkilenmesi demektir, üretimin etkilenmesi büyümenin ve istihdamın etkilenmesi demektir. 1,45’ten 1,05’e düşmesi demek, aynı marka bir ürünün, Amerika’da üretilen ürün ile Avrupa’da veya Türkiye’de üretilen ürün karşısında yaklaşık olarak yüzde 30 civarında pahalı hâle gelmesi demektir. Bunun Amerikan ekonomisi için sürdürülemez olduğu Merkez Bankasının faiz artırımından sonraki açıklanan “Bej Kitap” diye özel sektör anlamında yayımlanan görüşlerinin yansıtıldığı kitapta da defalarca belirtilmiştir.
Son otuz yılda küresel ticaretteki büyümenin küresel hasıladaki büyümeden daha yüksek seyrettiğini gördük, ancak bu durum şu anda tersine döndü yani sürdürülemez hâle geldi. DTÖ tahminlerine göre 2016 yılında küresel ticaretteki büyüme küresel ekonomideki büyümenin gerisinde kalacak ve geçen yıl miktar bazında artan toplam mal ticaret hacminin 2016 yılında sadece yüzde 1,7 artması bekleniyor. Bu şu demek: 2015 yılına kadar dünyada ticaret hacmi büyümenin yaklaşık olarak 2 katı artardı ve bunun anlamı da ticaret büyümeyi yukarı doğru çekerdi. İlk defa 2016 yılında ticaret büyümenin altına girdi. Şu önümüzdeki dönemde dünyada gelişmiş ekonomilerde ticaret büyümeyi aşağı doğru çekecek, büyümeyle ilgili beklentiler aşağı yönde olacak.
Türkiye ekonomisi, tüm bu olumsuz tabloya rağmen, 2015 yılında -tabii, dün açıklanan TÜİK’in yeni verileriyle- yüzde 6,1 büyüyerek küresel büyümelerin üzerinde bir performans sergiledi. 2016’nın ilk dokuz aylık periyodu içinde yüzde 2,2’lik bir büyüme kaydetti ve yıl sonu itibarıyla da orta vadeli programdaki hedefimiz olan yüzde 3,2’lik hedefi tutturacağız.
15 Temmuz günü yaşanan hain girişim sayesinde siyasi birliğimiz değil, ekonomimiz de hedef alındı. Ancak başarılı olamadılar. Bu kalkışmanın ardından Türk ekonomisi çok büyük bir stres testinden geçti. Ekonomilerde hep dile getirilen, “stres testi” denen, kapasitenin yaklaşık olarak yüzde 20-30 üstündeki bir tehditle ekonomiler test edilir ama Türkiye ekonomisi, ekonomimiz 15 Temmuz günü kapasitesinin 2-3 misli bir tehditle test edildi ve bundan da büyük bir başarıyla çıktı. Tüm spekülasyonlara ve bazı kuruluşların almış oldukları yanlı kararlara rağmen, Hükûmetimizin kalıcı politikaları ve vatandaşlarımızın devletine duyduğu güven sayesinde tüm ekonomik aktörler normal işleyişlerine devam etti.
Saygıdeğer milletvekilleri, ekonomimizin son üç yıldır cari açıkla da mücadelede takdire değer bir performansı var. Cari açığımız 2015’te yüzde 26 geriledi, 32,2 milyar dolara düştü. TÜİK’in yeni hesaplamasında cari açıkla gayrisafi yurt içi hasıla oranı, 2015 yılında yüzde 3,7 olarak gerçekleşti. Bu yılın Ocak-Ekim döneminde cari açık yüzde 6 artarak 26,5 milyar dolarlık bir seviyeye yükseldi ve 2016 yılı sonu itibarıyla cari açık da 2015’in mutlaka ve mutlaka altında bir yerde gerçekleşecek. Bu ivmede düşük petrol fiyatları ile ithalattaki azalış kadar disiplinli bir şekilde uyguladığımız makro ihtiyati politika tedbirlerimizin de payı oldukça büyüktür.
Tüm bunlara ek olarak, TL’yle ticaretin daha yaygın hâle getirilmesi ve sonuç olarak yabancı finansman ihtiyacının azaltılması da cari açığımızı azaltıcı bir etki olacaktır.
Hedefimiz, dünyayla yapmış olduğumuz ticarette, dış ticaret hacmimizin yüzde 10’unu yerli, millî paralarla öncelikli olarak tabii ki TL’yle yapmaktır.
Dış ticaretimizin bu yılki gelişimine bakacak olursak, ilk on bir aylık dönemde 2015 yılı aynı döneme göre yüzde 1,68 oranında ufak bir daralma yaşayan ihracatımız 130 milyar dolar, ithalatımız ise yüzde 5’e yakın bir azalmayla 180 milyar dolar olmuştur. On bir aylık döneme parasal değil de miktar bazında baktığımız zaman da, yaklaşık olarak miktar bazında Türkiye'nin ihracatı yüzde 3 seviyesinde artmıştır.
Tabii ki ülkemizin dış ticaret rakamlarını değerlendirirken daha geniş bir açıdan bakmamız gerekiyor. Bu kapsamda, serbest bölgeler üzerinden gerçekleştirilen net ticareti, bavul ticaretini ve hizmet ticaretini de esas alırsak 2015 yılında toplam mal ve hizmet ihracatımız 201 milyar dolar, ithalatımız ise 228 milyar dolar yani toplamdaki dış ticaret hacmimiz 430 milyar dolarlık bir seviyeye ulaşmıştır.
Tabii ki 2015 yılında dış ticaret açığımız yani ihracatın ithalatı karşılama oranında tarihî bir seviyeye geldik, yüzde 88’lik bir karşılama oranı. 2016 sonu itibarıyla bu yüzde 88’in daha üzerine çıkarak yüzde 90’lı rakamları telaffuz eder hâle geleceğiz.
Nitekim 2016’nın son üç ayında ihracat rakamlarımızdaki olumlu gelişmeler 2017 yılının ihracatımız için daha iyi bir yıl olacağını göstermektedir. Verdiğimiz desteklerle, yeni dönemdeki ihracatın yeniden desteklenmesi seferberliğiyle 2017 yılı inşallah ihracat seferberliğimizin başladığı bir yıl olacaktır.
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye, hizmet ticaretinde küresel ölçekte son derece rekabetçi bir ülke konumundadır. Hizmet ticaretinde yıllardır net ihracatçı olan ülkemiz, 2015 itibarıyla yaklaşık olarak 24,1 milyar dolar, 2016 yılı Ocak-Ekim döneminde ise 14 milyar dolar düzeyinde hizmet ticareti fazlası veren bir ülkedir. Taşımacılık sektörünün de ihracat gelirlerimize dâhil olmasıyla dünyada hizmet ihracatında 15’inci büyük ülke hâline geldik. Döviz kazandırıcı hizmetler arasında hâlihazırda en gelişmiş sektör yurt dışı müteahhitlik ve teknik müşavirlik hizmetlerimizdir. Müteahhitlerimiz 2016 Kasım sonu itibarıyla 112 ülkede 332 milyar dolarlık 8.807 projeyi üstlendi ve bunların birçoğunu da yerine getirdi. Üstlenilen projenin yıllık ortalamasına bakacak olursak: 2003 yılında 4,5 milyar dolar seviyesinde olan yıllık ortalama, 2012 ve 2013 yıllarında 30 milyar dolar seviyesinin üzerine, 2015 yılındaysa 22 milyar doları aşmıştır yani Türkiye dünyadaki ilk 250 firma içindeki 40 firmasıyla dünyada 2’nci sırada, rakam olarak baktığımız zaman da dünyada 9’uncu sıradadır.
İthalata bağımlılığımızı azaltmak, ülkemizdeki katma değeri ve teknoloji altyapısını yükseltmek zorundayız. Bu amaçla, üretim ve ihracat yatırımlarını artırmaya dönük çalışmalarımız sürüyor, ithalatı yöneten politikalarımızı da titizlikle oluşturuyoruz.
Bu amaç doğrultusunda, ihracatçı sayısını artırmak, mevcut ihracatçılarımızı daha kurumsal hâle getirmek, pazara giriş faaliyetlerini kolaylaştırmak, markalaşmayı ve tasarımı desteklemek amacıyla Hükûmet olarak ihracatçılarımızın daima yanındayız. Hükûmet olarak ve Bakanlık olarak vermiş olduğumuz desteklerden kısaca bahsetmek istersem eğer; ihracatçılarımızın yurt dışındaki müşterilere ulaşımının en önemli engellerinden bir tanesi olan vize problemi için de iki yıl süreyle hususi damgalı pasaport vermek, yurt dışında düzenlenen ülkemiz açısından önemli fuarlara katılımların desteklenmesi, farklı sektörlerde birçok ülkeye yönelik olarak sektörel ve genel ticaret heyeti programlarının düzenlenmesi ve en son 2016 yılında, yurt dışında şu anda 8 ülkede, yani Tahran, Bahreyn, Almatı, Frankfurt, Londra, New York gibi şehirlerde “Türkiye Ticaret Merkezleri” gibi çok önemli bir projeyi başlattık.
Ayrıca, yüksek katma değerli ihracat, inovasyon, markalaşma ve tasarım konularında da ülkemizdeki farkındalığın artırılması için Türkiye olarak inovasyon ve AR-GE’ye çok önemli destekler veriyoruz. Bu sayededir ki 2003 yılında Türkiye’de AR-GE’nin millî gelirden almış olduğu pay yüzde yarımın altındayken bugün itibarıyla yüzde 1,1 yani millî gelirimizdeki artışın üzerine oran olarak da 2 katına çıkarmayı başardık.
Markalaşma desteklerimiz kapsamında TURQUALITY gibi çok önemli bir destek programını firmalarımızın hizmetine sunduk. Sadece buradan vermiş olduğumuz destek 250 milyon dolar seviyesinde firmalarımızı destekliyoruz. Firmalarımızın sürekli düzenli ihracat yapabilmesi için, uluslararası rekabetin geliştirilmesi projelerini de firmalarımızın kullanımına sunduk. 2016 yılı sonu itibarıyla firmalarımızın bu faaliyetlerine verdiğimiz destek 1,7 milyar TL seviyesine ulaşmış olacak.
Ayrıca, ihracatçılarımız için en önemli finansman kurumu olan Eximbankı Ekonomi Bakanlığına bu dönemde bağlayarak yeniden yapılandırıyoruz.
Az önce saydığım desteklere ilaveten, ihracatçılarımıza finansman ve ihracat sigorta kolaylığı sağlayan, KOBİ’lerimizin finansmana erişim olanaklarını iyileştiren bir mekanizma üzerinde de titizlikle çalıştık ve şu an itibarıyla uygulamaya koyduk.
Yeni desteğimiz çerçevesinde, yurt dışı alıcılara Türkiye’den mal almaları, Türkiye’den ithalat yapmaları kaydıyla onların alımlarını destekleyen krediler açıyoruz ve bu kredilerin faiz oranlarını, rakiplerimiz olan ülkelerin kredilere vermiş oldukları faizlerle yani Türkiye’deki şirketlerin, Türkiye’deki şirketlerin, Türkiye’deki kurumların başka ülkelerden, Almanya’dan, İngiltere’den, Amerika’dan mal almaları hâlinde uygulanan kredi faizleriyle aynı orana dönüştürdük.
Diğer bir konu: KOBİ’lerimizin teminat yapılarının zayıf olması, finansal sisteme erişimde sorunlar doğuruyor. Bunun için de yine Meclisimizin takdirleriyle Merkez Bankamızın kanununda değişiklik yapılarak, 3 imzayı 2 imzaya indirerek, teminatlarda yüzde 100 Exim kaynaklarıyla garantilerini sağlayarak krediye ulaşımlarını sağlıyoruz. Bu kapsamda, geçen hafta perşembe günü Ekonomi Koordinasyon Kurulunun açıklamış olduğu yeni kararlar çerçevesinde, Eximbankın 3,7 milyar dolar olan sermayesini çok daha üst seviyelere çıkarma kararı aldık. Hedefimiz Eximbank kredi hacmini en kısa sürede 100 milyar dolar seviyesine çıkarmak.
Bakanlık olarak, hizmet sektörünün de biraz önce saymış olduğum marka ve TURQUALITY ve döviz kazandırıcı hizmet desteklerinden de yararlanmasının önünü açtık.
Bakanlığımızın görev alanı içerisinde olan en önemli konulardan birisi de serbest bölgelerdir. Serbest bölgeler, maalesef, Avrupa Birliği sürecinde biraz ihmal edilen bölgelerimizdir ama şu an itibarıyla yine Komisyon aşamasını tamamlamış olduğumuz yeni serbest bölgeler kanunu, inşallah, en kısa sürede Genel Kurula arz edilecek, Genel Kurulun onayına sunulacaktır.
Şu an itibarıyla, 2016 Ekim ayı sonu itibarıyla 535’i yabancı, 1.512’si yerli olmak üzere, 2.047 firma serbest bölgelerimizde faaliyet gösteriyor. 2016 Ocak-Ekim döneminde serbest bölgelerin toplam ticaret hacmi 15,8 milyar dolara ulaştı ve serbest bölgelerdeki istihdam sayısı 65.638 kişiye ulaştı.
Tabii, Türkiye, aynı zamanda dünyadan doğrudan yabancı yatırım alan bir ülke olmanın dışında dünyaya doğrudan yatırım veren bir ülke. 40 milyar dolara ulaştı şu anda Türkiye'nin yurt dışındaki yatırımları. Firmalarımızın yurt dışında yüksek teknoloji firmalarını satın almaları durumunda, yurt dışında dağıtım kanallarında egemen firmaları satın almaları; marka, patent satın almaları durumunda, firmalarımızın danışmanlık hizmeti satın almaları durumunda 500 bin dolara kadar; firmalarımızın firma satın alması durumunda ise kullandıkları kredilerin faizlerini 3 milyon dolara kadar desteklemeyi de gerçekleştiriyoruz.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Bakanlık olarak ülkemizin ihtiyaçlarını karşılayacak doğru ve cazip yatırım teşvik programlarını da oluşturmaya ve uygulamaya devam ediyoruz. Proaktif bir anlayış içerisinde hareket ederek, 2016 yılı içerisinde yatırım teşvik sistemimizde önemli değişiklikler sağladık. Orta-yüksek teknoloji yatırım projelerini bölgelere göre değil, 1, 2, 3, 4, 6’ncı bölgeye kadar bölgelere göre değil; 1’inci, 2’nci, 3’üncü bölgelerdeki yatırımların tamamını, Türkiye'nin neresinde olursa olsun 4’üncü bölge teşviklerinden yararlandırır hâle getirdik. Yatırımcılarımızın en büyük şikâyeti olan yatırım indirimindeki kurumlar vergisi indirimini, ilk önce, hemen, en kısa sürede, diğer gelirlerinden indirilmek üzere yüzde 80’e kadar indirme imkânı sağladık ama yeni almış olduğumuz, geçtiğimiz perşembe günkü EKK kararlarında da 2017 yılında yatırım yapılması kaydıyla, 2017 yılında yapılan yatırımların yüzde 100’ünü de derhâl indirme imkânı sağladık.
Yatırım teşvik sistemimizin bugüne kadar sağladığı imkânlar gerçekten bir başarı hikâyesidir. 2012 yılında başlayan… O tarihten bu yana 701.514 kişilik bir istihdam sağlandı, 397 milyar TL’lik bir tutarla 20.243 yatırım teşvik belgesi verildi. Her şeyin olumsuz olduğu iddia edilen 2016 yılındaysa bir önceki yıla göre her alanda artış sağlanarak 93,3 milyar dolarlık -2016 yılının başından bugüne kadar- yatırım teşvik belgesi düzenlendi 128.540 kişilik bir istihdam taahhüdüyle. Özellikle cari açığı azaltma noktasında teşvik sistemimizin en önemli unsurlarından biri olan stratejik yatırımlara da bu dönemde 38,2 milyar TL’lik ayrıca bir yatırım teşvik belgesi düzenlendi. Bu kapsamda, bu teşvikler sayesinde 13,4 milyar dolarlık ithalatın da engellenmesi söz konusu.
Diğer taraftan, ülkemiz, hem bölgesel hem de küresel ölçekte görünüm açısından çok önemli doğrudan yatırım çeken bir ülke. 2002 yılına kadar toplam 13,5 milyar dolarlık doğrudan yatırım çeken Türkiye, o günden bugüne kadar 175 milyar dolar daha ek doğrudan yabancı yatırım çeken bir ülkedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ikili ve çok taraflı ilişkilere değinecek olursak, Türkiye son dönemde çok proaktif, inanılmaz bir hızla tüm dünyayla temas hâlindedir. Dünyanın her yerinde Ekonomi Bakanlığı olarak yaklaşık olarak 360 personelimizle 130 ülkede yedi gün yirmi dört saat Türk ihracatçısına, Türk ekonomisine, Türk sanayicisine hizmet veriyoruz.
Diğer önemli bir konu, vakit sınırlı olduğu için bundan da bahsetmek istiyorum: Gümrük birliğiyle ilgili, yirmi bir yıldan beri süren o asimetrik yapıyı sona erdiriyoruz. 2015 yılı Mayıs ayında gümrük birliğiyle varmış olduğumuz mutabakatta gümrük birliğini yeniliyoruz. İhracatımızın yüzde 48,5’ini, ithalatımızın yüzde 40’ını yaptığımız gümrük birliği sadece sanayi ürünlerini kapsıyordu. Yeni dönemde gümrük birliğinin tarım ve gıda ürünlerinde hizmetleri ve kamu alımlarını da kapsar şekilde yeniden güncellenmesi; ayrıca, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile gümrük birliğinin karar alma süreçlerine dâhil olması…
Diğer önemli bir başlık da: Türkiye’nin, Avrupa Birliğinin üçüncü ülkelerle imzalayacağı serbest ticaret anlaşması ve benzerlerine otomatik olarak taraf olmasını sağlayacak şekilde gümrük birliği yeniden güncelleniyor.
Diğer taraftan, şu anda Türkiye’nin 23 ülkeyle serbest ticaret anlaşması var, 1 ülkeyle de tercihli ticaret anlaşması ki bu İran. İran’la ilgili bir örneği ben değerli Genel Kurula bilgi olarak arz etmek istiyorum: 1 Ocak 2015’te İran’la imzalamış olduğumuz Tercihli Ticaret Anlaşması’ndan sonra, 2016 yılında genel itibarıyla ihracatımız düşerken İran’a ihracatımız yüzde 34 arttı. Bu da bunun sayesinde ve 2017 başında bu tercihli ticaret anlaşmasının listesini tam 2 katına çıkaracağız. Rusya’yla ilgili ilişkilerimizde de her birini ayrı ayrı takip ediyoruz.
En önemli başarılarımızdan bir tanesi de Varlık Fonu. G20 ülkeleri içinde varlık fonu olmayan, yatırım fonu olmayan tek ülke Türkiye’nin, artık, bir, doğrudan yatırım yapabilecek olan Varlık Fonu vardır.
İthalatla ilgili, içerideki sanayicimizi, üreticimizi ve ihracatçımızı haksız rekabetten koruyan önlemleri almaktan çekinmiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Devamla) – Sayın Başkan, sözlerimi tamamlamama izin verirseniz Genel Kurula…
BAŞKAN – Lütfen tamamlayınız Sayın Zeybekci.
Bir dakika daha veriyorum, buyurun.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Devamla) – Saygıdeğer milletvekilleri, Hükûmet olarak, 2017 yılının Türkiye’de yeniden bir yatırım seferberliğinin, özel sektör eliyle yeniden bir büyümenin başlayacağı bir yıl olduğunu hep beraber göreceğiz.
Ben burada bir konuda dikkatlerinize rakamları arz ederek sizleri selamlamak istiyorum. 2016 yılında ihracata vermiş olduğumuz 1 birimlik destek, 2017 bütçesinde tam olarak en az 3 katına çıkacaktır. Bunu da tabii ki Hükûmet olarak 2017 yılı içinde daha başka ihracat destek programlarımızla, yatırım destek programlarımızla da desteklemeye devam edeceğiz.
Tüm bu amaçlar ve faaliyetler doğrultusunda kullanmak üzere, Ekonomi Bakanlığının 2017 yılı bütçesi 3 milyar 948 milyon 832 bin TL’dir. Burada dikkatinizi çekmek istediğimiz nokta, bütçemizin yüzde 90’ı yani 3 milyar 585 milyon 252 bin lirası…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Devamla) – …cari transferler için yani ihracatçı ve yatırımcılarımızın desteklenmesi için ayrılmıştır. 2017 yılından başlayarak yeni, yepyeni bir ihracat hamlesi içinde olacağız.
Bakanlığımız ve Hükûmetimizin bütçesinin hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Sayın Altıok, sisteme girmişsiniz.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
10.- İzmir Milletvekili Zeynep Altıok’un, yaptığı sosyal medya paylaşımıyla Alevileri hedef gösteren, ülkenin barışına kasteden akademisyen Abdülkadir Şen hakkında herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ZEYNEP ALTIOK (İzmir) – Sayın Bakan, 15 Temmuzdan bugüne 127 bin kamu görevlisi görevden uzaklaştırıldı, 90 bine yakın kamu görevlisi ihraç edildi. Daha dün babasını Sivas katliamında yitiren sanatçımız Eren Aysan açığa alındı. Sosyal medya paylaşımlarından dolayı insanlar gözaltına alınıyor. Soruyorum size: Dün gece Twitter hesabından “Suriye direnişi başarısız olursa Anadolu’da Şah İsmail’in mezhepçi vahşileriyle yaşanacak. Herkes hesabını buna göre yapsın. Ey Halep’te çocukları, kadınları, sivilleri korkakça bombalayan rejimi savunan mezhepçiler: Sizi bu coğrafyada yeni Malazgirtler bekliyor. Şah İsmail’in bağnaz mezhepçi piçleri hesap verecek. Şahlaştınız Yavuzlaşacağız. Cemevi, Ali, insana saygı, Madımak, hoşgörü diyen ne kadar namussuz mezhepçi varsa Halep’te katillerle beraber. Lanetliler topluluğu…” diyen, Alevileri hedef gösteren, ülkenin barışına kasteden, geçmişte El Kaide soruşturmasıyla gözaltına alınıp tutuklandığı iddia edilen akademisyen Abdülkadir Şen hakkında soruşturma başlatıldı mı, gözaltına alındı mı? Böyle bir zihniyet nasıl üniversitede öğrenci yetiştirir?
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Altıok.
CEYHUN İRGİL (Bursa) – Ve bunun binde 1’ini yapan başka birisi olsa zaten şu anda hapiste olurdu. İnsanlar bir cümle “tweet” atıyorlar, hapse giriyorlar, gözaltına alınıyorlar. Bu adamlar nasıl açıkta geziyor?
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) – Bununla ilgili bana müsaade ederseniz…
BAŞKAN – Sayın Bakan, bir dakika da size vereyim.
11.- Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin, provokatif yaklaşımlarla ilgili gereğinin yapılması gerektiğine ve ihanetlerden kurtulmak kaydıyla olağanüstü hâlin sürdürülmemesi gerektiğini tekrar teyit ettiğine ilişkin açıklaması
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) – Görmediğimiz, benim hiç şahit olmadığım bir “tweet”ten bahsediliyor veya sosyal medyadaki bir yazıdan bahsediliyor. Duyduğumuz kadarıyla böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değil. Bununla ilgili mutlaka ve mutlaka gereğinin yapılması gerekir. Bizim birlik ve beraberliğimiz önemli. Dün ben İzmir’deydim, İzmir’de Hüseyin Dalkılıç -hakikaten kendisi de dal gibi bir yiğit- polisimizin şehit cenazesine gittim. Eşinin kucağında 1,5 yaşında bir yavrusu, doğuma yakın olan, yedi aylık da hamile olan… Hüseyin, Ege’de Uşak tarafından bir Türkmen, Yörük çocuğu; eşi Ağrılı bir Kürt kızı. Bizim zenginliğimiz bunlar. Kürt’ün de, Türk’ün de, Alevi’nin de, Sünni’nin de bu topraklarda göz yaşları aynı. Onun için, biz birlik ve beraberliğimize sahip çıktığımız sürece, bir ve beraber olduğumuz sürece bu ihanetlere yani bu tarz saldırılara… Bunu ben provokatif bir yaklaşım olarak görüyorum, gereği mutlaka ilgililer tarafından yapılmalı diye altını çiziyorum.
Diğer taraftan, biraz önce konuşmacılardan birisi olağanüstü hâlle ilgili benim bir sözümü söylemişti “Siz de karşı çıktınız.” diye. Evet, bu, komisyonda yapılan toplantıda benim söylediğim bir söz…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) – Sayın Başkan, tamamlıyorum, yarım kalmasın, önemli bir konu.
BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen tamamlayınız.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) – Olağanüstü hâlle ilgili, evet, “Eğer bu ihanet çetelerini temizlediysek; bu vatana, bu bayrağa, bu millete, bu devlete ihanet edenleri temizlediysek evet, ben de olağanüstü hâle karşıyım.” diye komisyonda, Meclisin kayıtlarında olan bir sözümdür. Evet, eğer böyleyse, olağanüstü hâlin ne anlama geldiğini… Olağanüstü hâlin olmaması gerektiğinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir an önce bu ihanetlerden kurtulması kaydıyla olağanüstü hâlin sürdürülmemesi gerektiğinin altını çizerek tekrar teyit ediyorum.
CEYHUN İRGİL (Bursa) – Sayın Bakan, ölçü buysa OHAL hiç bitmez ki.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Sayın Bakan, “tweet”i gönderdim size, okuyup ona göre bir yorum yaparsanız.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) – Aldım.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Sayın Altıok’un sorduğu soruya cevap vermediniz Sayın Bakan.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) – Ben takip edeceğim bunu.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Bu bir devlet memurudur Sayın Bakan.
BAŞKAN – Sayın Kerestecioğlu…
12.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel ile Siirt Milletvekili Besime Konca hakkında tutuklama kararı verildiğine, şu anda bir darbe hukuku uygulandığına ve hiçbir söze cevap vermeyerek bu durumu protesto ettiklerine ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Az önce, Grup Başkan Vekilimiz Çağlar Demirel’in tutuklandığı haberini aldık. Her zamanki gibi, daha vekil arkadaşlarımız ve avukatlar kararı beklerken yani karar henüz açıklanmamışken basın, Grup Başkan Vekilimiz Çağlar Demirel’in tutuklandığını yazdı. Besime Konca Vekilimiz ise sabah mahkemece serbest bırakılmıştı -gözaltına dün gece alınmışlardı biliyorsunuz- ama öğleden sonra tekrar tutuklanmasına karar verildi. Tıpkı, eş başkanlarımız ve Grup Başkan Vekilimiz İdris Baluken ile diğer vekillerimiz için aynı anda düğmeye basılarak 5 savcının aynı anda harekete geçmesinde gördüğümüz gibi yine aynı tiyatroyu, maalesef, dramatik bir şekilde izliyoruz.
Bu ülkede, bağımsız yargıyla değil, öncelikle yargılayan troller, yandaş basın ve verilen talimatlarla işletilmekte her şey.
Kamuoyuna ve tek tek parlamenterleri tutuklanan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Açıyorum Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Şu anda uygulanan, bir darbe hukukudur. Bütün bu uygulamaların nedeni, tıpkı kapalı kapılar ardında yapılıp getirilen Anayasa teklifinde seçme seçilme hakkını düzenleyen 67’nci maddenin önce kaldırılıp sonra yeniden farklı hesaplarla ve düzenlemelerle getirilmesinde olduğu gibi, demokrasinin rafa kaldırılmasıdır. Aslında, 67’nci maddeyi yani seçme seçilme hakkını düzenleyen maddeyi de tekrar koymaya gerek yoktur çünkü zaten halkın iradesi tanınmamaktadır. Biz, bunu, kamuoyuna ve tek tek parlamenterleri tutuklanan ancak bunun için hiçbir açıklama yapma gereği dahi duymayan Meclise duyurmak istedik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Açıyorum Sayın Kerestecioğlu, tamamlayın lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Bugün susarak protesto etmiştik dün arkadaşlarımızın gözaltına alınmasını; o yüzden, yine aynı şekilde herhangi bir söze de hiçbir cevap vermeyeceğimizi iletmek isterim.
Teşekkür ederiz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kerestecioğlu.
Sayın Özel...
13.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, HDP Grup Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel’in tutuklanmasına, milletvekillerinin tutuklu olarak yargılanmalarını doğru bulmadıklarına ve OHAL varken, bir partinin tüm seçilmiş milletvekilleri tutuklanma tehdidiyle karşı karşıyayken Anayasa görüşmenin doğru bir yaklaşım olmadığına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, biz de Sayın Çağlar Demirel’in biraz önce tutuklandığını öğrendik. Daha önce de Sayın İdris Baluken tutuklanmıştı ve bu Meclise seçilerek gelmiş olan bir partinin 2 grup başkan vekili de tutuklanmış oldu. İdris Bey tutuklandığı zaman net olarak ifade ettiğimiz tavrımızı tekrarlamakta fayda görüyorum: Gerek genel başkanların, eş genel başkanların gerek grup başkan vekillerinin gerekse milletvekillerinin tutuklu olarak yargılanmasını Cumhuriyet Halk Partisi olarak doğru bulmuyoruz.
Milletvekillerinin elbette suç işleme özgürlükleri yoktur. Eğer dokunulmazlıklarının kaldırıldığı bir dosyayla ilgili işlem varsa bunun, bu yargılamanın tutuksuz olarak yapılması gerekir. Yargılama süresince iddianameleri, fezlekeleri sanki kesin kararmış gibi kamuoyuna ve Meclise sunulması kesinlikle doğru değildir. Milletvekilleri, burada kendilerini temsil etmezler, kendileri dışında 60 ila 100 bin kişi arasında seçmenin kullandığı oyları temsil ederler. Daha önce 3 partiden 8 milletvekili tutukluyken ayrımsız olarak hepsini hem cezaevlerinde ziyaret etmiş hem tutuksuz yargılanmalarını, tutukluluk hâllerinin yasama faaliyetine engel olmamasını ısrarla savunmuş bir parti olarak bugün de aynı tavrımızı sürdürdüğümüzü ifade etmek istiyorum.
Sabahleyin, Meclis Başkanımızın çağrısıyla -yirmi beş dakikada- alelacele bir olağanüstü toplantıya davet edildik. Orada, burada milletvekillerinin resimlerinin kaldırılmasının uygun olacağını Meclis Başkanı söylüyordu. Milletvekillerinin burada resimlerinin yer alması normal bir şey değil, doğru da değil; seçilmiş milletvekillerinin kendilerinin yasama faaliyetinde bulunmaları gerekiyor. Tutukluluk hâlinin kaldırılıp, milletvekillerinin faaliyetlerine devam edip yargılama sonucunda eğer suçlu bulunurlarsa -ki orada Anayasa’nın açık hükümleri vardır- ancak…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Açıyorum Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – …ondan sonra bu noktaya gelinmesi gerekirken, sanki haklarında düzenlenen fezleke ya da iddianame tamamen gerçeği yansıtıyormuşçasına hem Meclis Başkanının geçen hafta kullandığı sözler hem de bu durum kabul edilebilir bir durum değil.
Olağanüstü hâl şartlarında ve bir partinin tüm seçilmiş milletvekilleri tutuklanma tehdidiyle karşı karşıyayken ve grubun kendi içinden seçtiği kişiler için de tutukluluk tedbiri fiilen uygulanıyorken Anayasa görüşmek, OHAL varken Anayasa görüşmek ve bu görüşmelerden demokrasimizi daha ileriye taşıyacak bir şeyler çıkarmayı ummak doğru bir yaklaşım değil. Bu konuda Meclis Başkanına sorumluluk düşüyor. Hiç değilse, Cemil Çiçek bir şey yapamıyordu ama “Tutuklu milletvekilleri bütün Meclisin ayıbıdır.” lafını her seferinde söylüyordu ve bir şey yapmanın gereğini ifade ediyordu. Meclisin, tutuklunun kimden olduğuna bakmaksızın, kendi iradesine ve kendi itibarına sahip çıkması gerekiyor. Bir grup başkan vekilinin tartaklanarak makam aracından indirilip gözaltına alınması ve tutuklanması, onunla taban tabana zıt görüşleri savunan bir milletvekilinin de yurdun bir başka yerindeki itibarını sarsmaktadır. Bu çatının altındaki itibar hepimize ve her zaman lazımdır. Şahsımıza tanınan ayrıcalıklardan değil, verilen görevin gereğinden bahsediyoruz.
Bu kayıtla, bir kez daha tüm parti gruplarını ve Meclis Başkanlığını üzerine düşeni yapmaya davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Sayın İnceöz…
14.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, Anayasa değişikliği teklifini imzalayan 316 milletvekilinin iradesini küçümseyen ifadeleri kabul etmediklerine, dokunulmazlıklar kaldırılarak Parlamentonun üzerine düşeni yaptığına ve bundan sonrasının emniyetin, yargının görevi olduğuna ve yargıya güvenmek gerektiğine ilişkin açıklaması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle bugün, biraz evvel açıklamalarda da şöyle bir ithamda bulunuldu: 316 milletvekilimizin anayasa yapma sürecinde teklifi görmeden imzaladıkları gibi. Bu, milletin iradesini, milletvekillerinin iradesini küçümsemektir. Bunu özellikle reddettiğimizi belirtmek istiyoruz. Sanki anayasa yapılmış, Mecliste oylanmış, hiçbir milletvekili arkadaşımız okumamış gibi muamele yapılmak istenmektedir.
Öncelikle şunu söylemek istiyoruz ki şu anda anayasa teklifi Meclise geldi, daha sonra komisyonlarda tartışılacak. Bu, herkesin katkısına açık bir çalışma süreci olacaktır. Sonra Genel Kurulda uzun müzakerelerle kabul edilecek bir süreci göstermektedir. Dolayısıyla, 316 milletvekili arkadaşımızın iradesini hakir görecek, küçümseyecek hiçbir açıklamayı kabul etmediğimizi özellikle belirtmek istiyorum. Milletvekili arkadaşlarımızın -nasıl burada kürsüde her fırsatta söyleniyor “6 milyon vatandaşımızın oyunu temsil ediyoruz.” diye- her birisi de milletimizin temsiliyeti karşısında bu imzaları atmıştır. Bu ifadeleri reddediyoruz.
Bunun dışında, her zaman şunu söylüyoruz…
CEYHUN İRGİL (Bursa) – Gidip görmeden…
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Görüp görmediğimizi siz bilemezsiniz, böyle niyet okumalardan vazgeçmek gerekmektedir.
İkincisi: Halkın iradesinin her zaman küçümsendiği vesaire gibi ithamlarda bulunulmakta, darbe hukukundan bahsedilmekte. Bakın, şunu söylemek istiyoruz: Hiçbir zaman halkın iradesinden daha başka bir gücün olmadığını, egemenliğin kayıtsız ve şartsız millete ait olduğunu her fırsatta deklare ettik. 15 Temmuz gecesi bir telefon çağrısıyla beraber bu iradenin, bu gücün üstünde bir gücü tanımadığımızı Sayın Kurucu Genel Başkanımız, Sayın Cumhurbaşkanımız telefonla yine halkımıza söyledi. Bunu özellikle belirtmek istiyorum.
Darbe hukuku vesaire; bunları reddediyoruz. Bakın, bütün bu konuşmaları yaparken hem ana muhalefetin açıklamalarında hem HDP’nin açıklamalarında, geldiğimiz süreçte bir şeyi görmezden geliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Açıyorum Sayın İnceöz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sanki pergelin bir ayağından başka bir ayağına geçmişiz, arada olan, yaşanan bir süreci atlıyoruz; bunu atlamamak lazım.
7 Haziran seçimlerinden sonra HDP Grubu 80 milletvekiliyle birlikte dokunulmazlıkların kaldırılması noktasında bir “Hodri meydan!” yaptı. Öyle değil mi arkadaşlar?
Daha sonraki sürece geliyoruz: Dokunulmazlıkların kaldırılmasına Parlamentoda karar verildi buradaki bütün uzun müzakereler sonucu. Sonrası yargı, yargıya geçti. Biz yargıyla ilgili en ufak bir şey söylediğimizde, dün bu sıralarda oturan arkadaşlar, yargının bağımsız olmadığını, yargı kararlarının tartışılamayacağını söylüyor.
Ben şunu söylüyorum: 2010’da yaptığımız Anayasa değişikliği de dâhil, her zaman hukukun üstünlüğüne -üstünlerin hukukuna değil, bunu üstüne basa basa söylüyorum- inandık, inanmak zorundayız. Yargıda bugün, 15 Temmuzdan sonraki süreçte yaşananlar, temizlik vesaire… Bunu açıkça söylüyorum: Bugün yargının bağımsızlığının vesairenin tartışılacağı yer, her şeyden önce burası değil. Yargıya, evet, güvenilmek zorunda, bir terörle mücadele yapıyoruz. Teröre karşı destek verenler, eylemde bulunanlar, bir şekilde sözlü açıklama yapanlar bugün yargıyla yüzleşeceklerdir. Bu dokunulmazlıklar kaldırıldı, Parlamento üzerine düşeni yaptı; bundan sonrası emniyetin, yargının görevidir ve yargıya da güvenmek zorundayız, bunu da söylüyorum özellikle.
Bugün, biraz evvel siz kürsüde, bir milletvekilliyle ilgili şöyle bir açıklama yaptınız: “Adli kontrolle serbest bırakıldı.” Bu açıklamayı yaptınız; şimdi, aynı yargının kararına bir taraftan açıklama yapıyoruz, bir taraftan da tutuklandığında eleştirmeye kalkıyoruz. Bu, kendi içinde bir ikircikli tutumdur. Bunu, özellikle kamuoyunun, milletimizin de takdirine bırakıyorum.
Seçilen her bir milletvekilinin, burada, kürsüde defaatle söyledik, her bir arkadaşımız söyledi, 6 milyon oya, iradeye sahip çıkmaları gerektiğini. Şimdi, ana muhalefet sözcüleri de şunu söylerken bunun da altını çizmek lazım: Evet, milletvekili seçildiği iradeyi Parlamento çalışmalarına, duruşuna, eylemine, sözüne her şekilde yansıtmalıdır. Eğer biz, 79 milyon bugün terörle mücadele ederken, bütün terör örgütlerine karşı mücadele ederken burada herhangi bir terör örgütünün adını zikredip kınayamıyorsak, lanetleyemiyorsak, bir mesafe koyamıyorsak… Bunun konulması defaatle hatırlatılmış olmasına karşılık bugün gelinen süreçte…
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Sayın Başkan, bir süre yok mu? Grup başkan vekilleri bir saat mi konuşacak?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Elbette ki bu sürece de gökten zembille gelinmediğini, aradaki mesafeyi, yaşananları da aziz milletimiz de, 6 milyon irade de görmekte, bilmekte, takdir etmektedir; bunu özellikle belirtmek istiyorum.
Meclisi de saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, çok kısa bir şey söylemem gerekiyor.
BAŞKAN – Sayın Özel, buyurun.
15.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Şimdi, Sayın Başkan, Sayın İlknur İnceöz 316 milletvekilinin iradesine saygısızlık yaptığımızı söylüyor. Böyle bir şeyin olması mümkün değil. Böyle bir saygısızlık varsa o saygısızlığı yapan kendileri.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Yapıyorsun ama, yapıyorsun. Sürekli niyet okuma…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Şimdi, şöyle bir durum var, Başbakanınız diyecek ki: “Pazartesi gününe kadar Anayasa değişikliğine son şeklini vereceğiz ve Meclise sunacağız.” Bunu söylediği sürede siz burada kâğıt dolaştırıp imza toplayacaksınız ve milletvekilleriniz sosyal medyada “Başkanlığa ilk imza benden.”, “Yedinci imza da benden.” diye paylaşımda bulunacak. Bunu söyleyince “Efendim, böyle bir şey yok.”
Şunu çok net olarak söylemek gerekiyor, diyorsunuz ki: “Biz cumartesi günü Meclis Başkanlığına şu teklifi verdik 316 imzayla.” Bunu da basınla ve bizimle paylaşıyorsunuz. Ekinde “67’nci madde Anayasa’dan çıkarılacaktır.” diyor, imza sizin. Meclis Başkanlığı bugün açıklama yapıyor “Bize yolladıkları budur.” diye; açıyoruz, 67’nci madde değişmiş, 67 bu sefer kaldırılmıyor. Şimdi, bu durum -kimin neye imza attığını bilmeden, açık çeke imza atar gibi- grubunu yanlış yönlendirmesiyle grup yönetiminin yaptığı bir işin tam olarak da deyim yerindeyse suçüstü hâlidir. Burada sonra çıkıp “Biz öyle yapmamıştık da, niyet okuyorsunuz.” Adam sahte para basarken yakalanmış suçüstü, geliyorsun adama, adam diyor ki: “Ben basmadım, niyetimi okuma.” Ne niyetini okumayacağım, önündeki banknotu görüyorum senin.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özel.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
4.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan’ın, HDP Grup Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel ile Siirt Milletvekili Besime Konca’nın tutuklanmalarını kınadığına ve halkın iradesiyle seçilen temsilcilerin yerinin Parlamento olduğuna ilişkin konuşması
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, biraz önce aldığımız habere göre -ki Sayın Kerestecioğlu ve Sayın Özel de ifade ettiler- Halkların Demokratik Partisi Grubunun Grup Başkan Vekili Sayın Çağlar Demirel ve öğlen saatlerinde serbest bırakılan ancak tekrar tutuklanan Siirt Milletvekili Sayın Besime Konca’nın tutuklanmalarını bir kez daha buradan kınadığımı ifade etmek istiyorum ve bu tutukluluk hâline bir an önce son verilmesi gerektiğini özellikle belirtmek istiyorum.
Elbette ki bu manzara bu Parlamentoya yakışmıyor. Buraya resimlerin getirilmesi, resimlerle bu koltukların doldurulması doğru bir şey değil ancak şu anda siyasi faaliyetlerini yürütemeyen, tutuklanarak cezaevine gönderilen toplam 12 milletvekilinin resimleri var bu Parlamentoda. Bu Parlamentoya kendilerinin gelmesi gerekiyor, fotoğraflarının değil. Bu koltuklarda onların oturması gerekiyor. Halkın iradesiyle seçilen temsilcilerin yeri Parlamentodur sayın milletvekilleri. “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.” sözüne yakışan şey, halkın iradesine saygı duymaktır.
Dolayısıyla, bir kez daha, şu anda tutuklu bulunan 12 milletvekilinin bir an önce bu ülkeye yakışır şekilde, bu Parlamentoya yakışır şekilde, halkın iradesinin esas alınarak serbest kalmaları gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum. Bu, bize yakışan bir şey değil, Türkiye’ye yakışan bir şey değil değerli arkadaşlar. Bugün Halkların Demokratik Partisine yapılmış olabilir ancak yarın hangi partiye, hangi gruba yapılacağı belli olmayan bir şeyden bahsediyoruz ve bu durum yarın öbür gün başka bir milletvekilinin başına geldiği zaman, aynı açıklamaları yapacağımdan herkesin emin olması gerektiğini ifade etmek istiyorum ve bu durumdan bir an önce kurtulunması gerektiğini, Türkiye’nin demokrasiye, Türkiye’nin özgürlüklere, Türkiye’nin barışa bir an öne kavuşması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Elbette ki bu ülkenin toplumsal bir barışa ihtiyacı var, bu ülkenin özgürlüklere, kardeşliğe ihtiyacı var, bu ülkenin bir an önce huzur ortamına kavuşmasına ihtiyacı var ve bunun için de hep birlikte el ele vererek, omuz omuza vererek, göğüs göğüse vererek bunun üstesinden geleceğimizi özellikle belirtmek istiyorum ve bu tutukluluk hâlinin bir an önce kaldırılması gerektiğini bir kez daha belirtmek istiyorum.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.04
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.16
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Özcan PURÇU (İzmir)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39’uncu Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 434) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Personel Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Personel Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet burada.
Şimdi konuşma sırası Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu’ndadır.
Sayın Bakan, süreniz yirmi sekiz dakikadır.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CEYHUN İRGİL (Bursa) – Bakanınızı dinlemeye gelseydiniz, bakın biz daha kalabalığız.
AHMET AKIN (Balıkesir) – Sayın Bakanım, kimse yok burada ama.
İSMAİL TAMER (Kayseri) – Ben varım ya.
CEYHUN İRGİL (Bursa) – Gerçekten Bakanım, çok ayıp ediyorlar.
İSMAİL TAMER (Kayseri) – Ceyhun, ben varım.
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Bir biz varız, rahat olun Bakanım.
CEYHUN İRGİL (Bursa) – Sayın Bakan, bize dönün, orada da kimse yok.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) – Merak etmeyin, büyük oranda CHP’ye konuşacağım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken 10 Aralık 2016 tarihinde İstanbul’da yaşanan kalleş terör saldırısında şehit düşen kahramanlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Dün Bursa’da defnettiğimiz evladımız, polis memurumuz Hüseyin Akyüz’ün şahsında tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Güvenlik güçlerimizin başı sağ olsun, milletimizin başı sağ olsun diyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımın 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın görüşmeleri münasebetiyle huzurlarınızda bulunmaktayım. Öncelikle, 2017 yılı bütçesinin ülkemize hayırlı hizmet yapabilmemize vesile olmasını temenni ediyorum. Gerek Komisyon aşamasında gerekse bugün Genel Kurulda katkı sağlayan tüm arkadaşlarımıza, iktidarından muhalefetine teşekkür ediyorum. Özellikle bugün, Bakanlığım adına, Milliyetçi Hareket Partisinden söz alan Tor’a, Aksu’ya, yine Cumhuriyet Halk Partisinden söz alan Kuşoğlu’na ve AK PARTİ Grubundan söz alan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Önerilerini, katkılarını ve eleştirilerini samimiyetle değerlendireceğimizden emin olmalarını istiyorum.
Tabii, Sayın Akkaya’ya da vaktim olursa cevaplarım olacak. İnşallah, sonunda birkaç dakikamı alacak ama bir milletvekilinin bu kadar sığ, bu kadar sıradan, bu kürsüden diğer bir milletvekili arkadaşını suçlamasının çok şık olmadığını ifade ederek konuşmama geçmek istiyorum.
Tabii, ülkemiz ve dünya konjonktüründe, özellikle son dönemde milletimizi de ülkemizi de ekonomimizi de olumsuz etkileyen birçok gelişmeyi hep beraber yaşıyoruz. Bölgemizde Irak ve Suriye kaynaklı jeopolitik riskler, yine milletçe teröre karşı verdiğimiz amansız mücadele, Rusya’yla ticari ve siyasi ilişkilerimizde yaşanan sıkıntılı süreç, 15 Temmuz gecesi milletçe yaşadığımız ve milletin dik duruşuyla önlediğimiz kanlı darbe girişimi, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki seçimler, dünya ekonomisinde ve iş gücü piyasasında yaşanan durgun seyir, Avrupa Birliğinden ve çevre ülkelerden kaynaklanan ekonomik gelişmelerin, tabii ki ülkemizi, ülkemizin iş hayatını ve istihdamını da etkileyen boyutları olmuştur, olmaktadır.
Özetlemeye çalıştığım bu sebeplerden dolayı 27 çeyrektir devam eden büyüme, 2016 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 1,8 azalmıştır. Ancak, Hükûmetimizce alınan tedbirler ve gerçekleştireceğimiz çalışmalarla büyümenin 2017 yılında tekrar ivme kazanmasını bekliyoruz ve bunu milletçe başaracağımıza inanıyorum.
Bu çerçevede, 2017 yılında 300 bini işbaşı eğitim programlarından, 100 bini mesleki eğitim kurslarından ve yine yaklaşık 100 bini de girişimcilik eğitimlerinden olmak üzere, aktif iş gücü hizmetlerinden 500 bin kişi, TYP’den de, toplum yararına programlardan da 100 bin kişi olmak üzere toplam 600 bin yeni istihdam oluşturmayı hedefliyoruz. Ayrıca Artı İstihdam Programı çerçevesinde, katma değeri yüksek olan sektörler, sanayi, turizm, bilişim, stratejik yatırımlar gibi mevcut istihdamını artıran işverenlerimizin 280 bin işçisi için ödeyeceği ücretlerin birinci yılında net asgari ücretin yüzde 50’sini, ikinci yılında ise net asgari ücretin yüzde 25’ini devlet olarak biz karşılayarak bu alanda artı istihdamın da teşviki yönünde yaklaşık 300 binlik bir istihdam oluşturmayı hedefliyoruz. Staj ve çıraklık eğitimi alan 1 milyon 200 bin lise ve üniversite öğrencisi içinse aylık 130 ila 260 TL öğrencilerimize harçlık vermeyi programladık. Ekonomik tedbirler doğrultusunda asgari ücret teşviki kapsamındaki işverenlerimizin 2010 yılının Ocak, Şubat ve Mart aylarında ödeyecekleri sigorta primlerini dokuz ay erteleyerek Ekim, Kasım ve Aralık aylarında tahsil edeceğiz ve onların sıkıntılarını kısmi de olsa hafifletmiş olacağız.
Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; en önemli sorunumuzun olan işsizlik, istihdam ve iş gücüne katılım oranına baktığımızda, 2016 yılı Eylül ayı itibarıyla dünyada en düşük işsizlik oranı yüzde 3’le Japonya’da, en yüksek işsizlik oranı da yüzde 23’le Yunanistan’dadır. Ağustos 2016 işsizlik oranımızın yüzde 11,3 olarak gerçekleşmiş olması tabii ki bizi rahatsız ediyor. İş gücüne katılma oranımız ve istihdamımız da her geçen gün artmaktadır. 2015 yılında, 2007’ye göre istihdam oranı Amerika Birleşik Devletleri’nde 1 puan azalırken Türkiye 4,5 puan artışla bu oranı en fazla artıran 3’üncü ülke olmuş, OECD ülkeleri arasında ABD’den sonra en yüksek istihdam artışı sağlayan 2’nci ülke olmuştur ama buna rağmen iş gücünde, istihdamda ciddi sorunlarımız ve çözüm üretmemiz gereken alanlar mevcuttur. 2016 yılı Ağustos döneminde geçen yılın aynı dönemine göre tarım dışı sektörlerde istihdam 579 bin kişi artırılmıştır. 2007 yılına kıyasla 2015 yılında AB’ye üye ve aday ülkeler arasında iş gücüne katılma oranını en çok artıran ülke olduk. İş gücüne katılma oranımız 2015 yılında yüzde 51,2’ye yükselmiştir. 2002-2016 Kasım döneminde işsizlik ödeneği kapsamında yaklaşık 5 milyon 60 bin kişiye 14 milyar TL ödeme yapılmıştır.
Ulusal İstihdam Stratejisi ve Onuncu Kalkınma Planı’nda işsizlik sigortasının daha fazla sosyal koruma sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesine ilişkin politikalar yer almaktadır. Sayın Tor’un da bu anlamda bir cevap arzusu vardı. Yine Sayın Tor’un bu anlamdaki konuşmasına bir cevap: Bu politikaların hayata geçirilmesine ilişkin olarak eylem planları oluşturulmuş, üst politika belgelerinde belirlenen eylemlerin yerine getirilebilmesi için projeksiyon yapılmış ve bu kapsamda çalışmalarımız sürdürülmektedir.
İş bulma ümidi olmayanlar, iş aramadıkları için işsiz olarak kabul edilmemektedirler. Sayın Faik Öztrak’ın bu anlamda bir sözü olmuştu. Hem ülkemizde hem de Avrupa ülkelerinde bu kişiler iş gücüne dâhil olmayanlar grubundadır. 2015 yılı Ağustos ayına göre 2016 yılı Ağustos ayında iş bulma ümidi olmayanların sayısı 17 bin kişi azalarak 709 bine düşmüştür. Ne eğitimde ne de istihdamda olan gençlere ilişkin uluslararası karşılaştırmalarda kullanılan en temel gösterge NEET oranlarıdır. Türkiye'de 2005 yılında yüzde 43,6 olan NEET oranı, 2015 yılında yüzde 14,8 puanlık dikkat çekici bir gerilemeyle yüzde 28,8 olarak gerçekleşmiştir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, kadınlarımız, gençlerimiz ve engelli vatandaşlarımızın istihdam ve iş gücüne katılımını her zaman önemsedik ve bu doğrultuda politikalar geliştirdik. 2002 yılında yüzde 27,9 olan kadın iş gücüne katılma oranını 2016 yılı Ağustos ayında yüzde 33,1’e yükselttik. 2002 yılına kıyasla kadın istihdamı yüzde 37, iş gücü ise yüzde 45 artmıştır.
Kadınların çalışma hayatından uzaklaşmadan, çocuğunun bakımı ve yetiştirilmesi amacıyla hayata geçirilen yarım çalışma ödeneği uygulamasını başlattık. Bu uygulama kapsamında, kasım ayı sonuna kadar yaklaşık 1.400 kişiye 2 milyon TL ödeme yaptık. 2005 yılından 2015 yılı sonuna kadar genç istihdamında 500 bin kişilik artış sağlanmıştır. 2002 yılında yüzde 20,6’dan 2016 yılı Ağustos döneminde yüzde 19,9’a düşen ülkemizdeki genç işsizlik oranı, euro bölgesinde yüzde 20,9 olan genç işsizlik oranından daha düşüktür. Mesleki eğitim kursları, girişimcilik ve işbaşı eğitim programları gibi aktif iş gücü hizmetlerinden kadınların yararlanma oranı yaklaşık yüzde 55, gençlerin yararlanma oranı ise yaklaşık yüzde 60’tır. 2002 yılında kamu kurumlarında 5.777 engelli memur istihdam edilirken 2016 yılı itibarıyla bu rakam 48.963 kişiye ulaşarak ciddi bir artış sağlanmıştır. 2016 yılında on ilde yapılan idari teftişler sonucunda özel sektörde 1.776 engelli vatandaşımızın istihdam edilmesi sağlanmış, engelli istihdamı yüzde 8,45 artırılmıştır. Özel sektörde engelli çalışan sayımız 91.247’ye çıkmıştır. 2014 yılından bugüne kadar 592 engelli vatandaşımıza 36 bin TL’ye kadar hibe vererek kendi işlerini kurma imkânı sağlanmıştır. Kendi işini kurmak isteyen eski hükümlülere ise proje karşılığında brüt asgari ücretin 10 katına kadar hibe desteği veriyoruz.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, işsizliği önlemek ve istihdamı artırmak için aktif iş gücü programlarını uyguluyoruz ve kapsamlarını genişletiyoruz. İşsizlerin çalışma hayatından kopmalarını engellemek ve geçici gelir desteği sağlamak amacıyla toplum yararına programlar uyguluyoruz. 2007-2015 döneminde düzenlenen toplum yararına çalışma programları kapsamında 977.706 kişi yararlandırılmış, 2016 yılında başlayan programlara kasım ayı sonu itibarıyla 164.219 vatandaşımız katılmıştır. İşverenlerle iş birliği içinde mesleki eğitim kursları düzenleyerek iş arayanlara meslek kazandırıyoruz ve 2002-2016 Kasım ayı sonu itibarıyla kurslardan 1 milyon 285 bin 600 kişi faydalanmıştır. 2015 yılında programa katılanların yüzde 62’si kadınlar, yüzde 53’ü gençlerimizdir. Başarılı olanların istihdam edilme oranı yüzde 65’tir.
Bu anlamda, Sayın Tor yanılmıyorsam, kurumun heyecanının kaybolduğu gibi bir iddiada, suçlamada bulundu. Esasında, gerek Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı gerekse İŞKUR ve Bakanlığın tüm dinamikleri, bu anlamda ne heyecanını kaybetti ne de hedeflerinden vazgeçti.
15 yaşını tamamlamış katılımcılara bir yıl boyunca net asgari ücret ödeyerek ve kısa vadeli sigorta primlerini karşılayarak işbaşı eğitimini aldırıyoruz. Bu programa 2002’den bugüne kadar 567 bin kişi katılmış, 2015 yılında programa katılanların yüzde 49,5’unu kadınlar, yüzde 53’ünü ise gençler oluşturmuştur. Programa katılanların ortalama yüzde 75’i kalıcı olarak istihdam edilebilmiştir.
Girişimcilik kültürüne destek vermek için, iş kurmak ve işini geliştirmek isteyenlere yönelik eğitimler düzenleyerek KOSGEB sertifikası veriyor ve finansman desteklerine yönlendiriyoruz. 2002-2016 Kasım ayı sonu itibarıyla 221 bin girişimci adayına eğitim verdik. 2015 yılında programa katılanların yüzde 47,7’si kadınlar, yüzde 53’ü ise gençlerden oluşmuştur. İşbaşı eğitim programlarını işverenlerden ve katılımcılardan alınan geri dönüşümlere göre değiştirerek, genişleterek uygulamalarımızı artırıyoruz.
Değerli arkadaşlar, artık daha çok vatandaşımıza hizmet veren bir sosyal güvenlik sisteminin temel parametrelerini oluşturduk. 2002 yılında 727.409 olan iş yeri sayısı, yüzde 138 oranında artarak Eylül 2016 itibarıyla 1 milyon 729 bine yükselmiştir. 2002 yılında yüzde 69,7 olan sosyal güvenlik kapsamında olanların toplam nüfusa oranı 2016’da yüzde 99,5’e çıkmıştır. Gayrisafi yurt içi hasıla içindeki emekli aylığı ödemelerinin oranı 2002 yılında yüzde 4,8 iken 2016 yılında yüzde 8,6’ya; sağlık harcamalarının oranı ise yüzde 2,2’den yüzde 3,2’ye çıkmıştır. Aktif sigortalı sayısı 2009 yılında 15 milyon 100 bin iken 2016 yılı Eylül ayında 20 milyon 300 bin aktif sigortalı sayısına ulaştık. Aktif/pasif oranı 2002 yılında 2,4 iken 2009 yılına kadar bir düşüş seyri gözlemlenmiş ancak kayıt dışıyla mücadele kapsamında bu oran tekrar yükseliş eğilimine geçmiştir. Sosyal güvenlik reformlarında yaşa ilişkin kademeli bir geçiş öngörüldüğünden, bu konuya etkisi ancak uzun dönemde gözlenebilecektir.
Bu anlamda, Sayın Kuşoğlu’nun gerek hukuk reformu gerek sosyal güvenlik faz 2 reformu gerekse kamu personel reformu konularındaki önerilerine teşekkür ediyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak desteklerini de bekliyorum çünkü önümüzdeki dönemde ülkemizin çalışma hayatında bu reformlar önemli yer tutmaktadır. Bunda paydaşlarımızla ne kadar ortak ideal noktalar oluşturabilirsek inanıyorum ki kalıcı reformları da başarmış olacağız.
Gelirlerin giderleri karşılama oranı 2009 yılında yüzde 73 iken 2016 yılında yüzde 93’e yükselmiştir.
Yerinde hizmet dönemi başlatılarak il ve ilçe merkezlerine 330 sosyal güvenlik merkezi açılmış ve vatandaşımızın ayağına hizmetler götürülmüştür.
İşverenlerimize 10 farklı alanda teşvik sunulmaktadır. Bu kapsamda, 2008 Eylül-2016 Ağustos döneminde özel sektöre 69 milyar TL kamu kaynağı aktarılmıştır. Emekli aylıklarından kesilen sosyal güvenlik destek primi kaldırılmıştır. İlave 6 puan sigorta primi indirimi için aranan 10 sigortalı çalıştırma şartını yine kaldırdık.
Gençlerimizin liseden, yükseköğretimden mezun oldukları tarihten itibaren iki yıl süreyle daha sağlık hizmetlerinden yararlanmasını sağladık. Gençlerin 25 yaşına kadar olan genel sağlık sigortası prim borçlarını sildik.
6736 sayılı Kanun’la sosyal güvenlik kurumu alacaklarını yeniden yapılandırdık. Bu kapsamda, 797 bini işveren, 665 bini sigortalı olmak üzere toplam 1,5 milyon başvuru alınmıştır. Bu sayede yaklaşık 40 milyar TL’lik bir borç yeniden yapılandırılmış olup bugün itibarıyla toplam tahsilat tutarı ilk ay yaklaşık 800 milyon TL’dir.
Sosyal güvenlik sistemi anlamında sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemini hep birlikte inşa etmeye devam edeceğiz. Buna reformlarımızı da önümüzdeki dönemde katacağız. Sosyal güvenliğe ait politika değişikliklerinde nimet-külfet dengesini gözetecek ve gelecek dönemde koruyucu sağlık hizmetlerine desteğimizi artıracak, maliyet etkili yöntemleri tercih edecek, bilinçli ilaç kullanımı başta olmak üzere sağlık hizmetlerinden yararlanmada farkındalığı artıracak, kayıt dışı istihdamla mücadeleye devam edeceğiz.
Tabii, kayıt dışı istihdamı yine MHP Grubundaki arkadaşlar da söyledi. Değerli arkadaşlar, kayıt dışı istihdamda AK PARTİ döneminde yüzde 52 kayıt dışılığı yüzde 34,5’lara getirdik. Her 1 puanlık kayıt dışılığın sosyal güvenlik bütçesine maliyeti 1,9 milyar TL yani yaklaşık 2 milyar TL. Bu anlamda, üçte 1’lik bir kayıt dışılığı bizim görmememizin veya buna çözüm üretmememizin bu anlamda yaklaşık 50 milyarlık her yıllık bir kazancın, gelmesi gereken bir rakamın farklı kanallarda haksız yere ve rekabeti de olumsuz etkileyecek şekilde olumsuz tabloya neden olduğunu görüyoruz ve bununla mücadelemizi hep beraber yoğun bir şekilde devam ettireceğiz.
Değerli milletvekili arkadaşlar, kayıt dışılıkla ilgili ve çocuk işçiliğiyle ilgili mücadelede önemli mesafeler katettik ama geldiğimiz nokta bizi memnun eden, mutlu eden nokta değil. Dünden itibaren gelinen noktada önemli bir başarı var ama gitmemiz gereken noktaya karşı da önemli sorumluluklarımız ve dinamik kararlara ihtiyacımız var. Bu anlamda, özellikle önümüzdeki dönemde çocuk işçiliğiyle mücadelede de önemli adımlar atıyoruz, atmaya devam edeceğiz. Çocuk İşçiliğinin Önlenmesi için Zamana Bağlı Ulusal Politika ve Program Çerçevesi çocuk işçiliğinin önlenmesini sağlamak amacıyla 2005-2015 döneminde uygulanmış, söz konusu belgeyi ilgili kurum ve kuruluşların katılımlarıyla ve katkılarıyla güncelleyerek 2017-2023 döneminde de duyarlı bir şekilde uygulamaya devam edeceğiz.
Tabii, emeklilerimiz bizim için çok değerli bir grup ve bu anlamda da AK PARTİ döneminde de emeklilerimizi hep öncelikledik ve SGK işçi emeklisi aylıklarında yüzde 64, SSK tarım aylıklarında yüzde 91, BAĞ-KUR esnaf aylıklarında yüzde 154, BAĞ-KUR tarım aylıklarında yüzde 356, memur emekli aylıklarında ise yüzde 42’ye varan artışlarla emeklimizin yanında olduk, olmaya devam edeceğiz ve inşallah önümüzdeki hafta da...
MUSA ÇAM (İzmir) – Promosyonu soruyorlar Sayın Bakan, promosyonu.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) – Bir saniye...
... promosyon konusunu Sayın Başbakanlığımızın ilave desteğiyle sonuçlandırma gayreti içindeyiz.
Değerli arkadaşlar, tabii ki özellikle şehit yakını, gazi ve gazi yakınları konusundaki AK PARTİ duyarlılığını hem milletimizin hem de kamuoyunun hak ettiği saygın yeri bu anlamda biz alıyoruz ve milletimize de bunun karşılığını veriyoruz. Şehitler üzerinden, gaziler üzerinden polemik yapacak cümlelere girmek istemiyorum. Onlar bu ülkenin bugün bu kürsülerde konuşmamıza ve geleceğe ait projelerimizi, hayallerimizi gerçekleştirecek projeleri konuşmamıza vesile olanlardır. Rabb’im onlardan razı olsun, onların hak ve hukuklarını şu düzenlemeyle, bu düzenlemeyle şu noktaya getirdik diyerek de ödeyemeyiz ama bize düşen, onların hak ve hukukunu koruyacak hizmetleri yapmak ve bu ay yıldızlı bayrağın ülkemizin gönderinde nazlı nazlı dalgalanmasını sağlayabilmektir, ülkemizin birlik ve beraberliğini koruyabilmektir.
Tabii, asgari ücretle ilgili görüşmelerimiz devam ediyor ve bu ay sonu itibarıyla tamamlayacağız ama asgari ücretle ilgili burada iktidarıyla muhalefetiyle tüm vatandaşlarıma tek bir rakam vermek istiyorum. Asgari ücretle çalışanlarımız, alın terinin, emeğinin karşılığını alanlar... Değerli arkadaşlar, 2002 yılında bin dolar karşılığında 6,6 asgari ücretli çalıştırılıyordu; 2002, bin dolar 6,6; hadi 6,5 diyelim. Bugün doların dünya çapında rekor kırdığını konuştuğumuz, tarihî rekor diye, ülkenin ekonomisi krize girdi diye konuştuğumuz bir süreçte...
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – Sadece Türkiye ve Meksika’da yükseldi Sayın Bakanım, piyasayı takip etmenizde fayda var.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) – ...bugün asgari ücretle ancak 1,8 asgari ücretli çalıştırabiliyoruz, 1,8; 6,6-1,8. Bugün 6,6 asgari ücretliyi çalıştırabilmek için 3.200 dolar ödememiz gerekir. Dolayısıyla, biz dar gelirlinin, emeklinin, darda, zorda olan her vatandaşımızın yanındayız ve sosyal politikalar anlamında da Allah’a şükürler olsun ki milletimizin karşısında başımız dik, alnımız açık ve bu yolda da milletimiz bizi hep baş tacı etti. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Geçtiğimiz yıl Sağlık Bakanlığı bütçesini sunarken şunu demiştim: 14’üncü AK PARTİ Hükûmetinin bütçesini de konuşuyoruz. Bugün, 15’inci AK PARTİ Hükûmetinin bütçesini de konuşuyoruz.
Değerli arkadaşlar, biz öz eleştirimizi çok iyi yapıyoruz, ne olur siz de iyi yapın ve siz şayet bu şekilde giderseniz, biz inanıyorum ki 14’üncü değil; 24’üncü, 34’üncü AK PARTİ Hükûmetinin bütçelerini de burada yapmaya devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – Siz ülkenin gittiği yere bakın Sayın Bakan, ülkenin gittiği yere bakın. Cumhuriyet Halk Partisine laf söylemeyin, ülkenin gittiği yere bakın.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Sayın Bakan, Türkiye nereye gidiyor?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Şimdi, burada Sayın Akkaya’ya gelmek istiyorum. Sayın Akkaya, bakın, hayatımda hiçbir yere ama hiçbir yere, bir yere kapağı atarak gelmedim, hiçbir yere. 14 yaşımda yabancı uyruklu öğrenci olarak bu ülkeye geldim, 14 yaşımda. Elimden tutan kimse yoktu ama bu büyük millet vardı ve kendime olan inancım ve güvencim vardı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 28 yaşında Meriç’ten kaçarak geldim ve yine bu millete sığındım, bu ülkeye sığındım, bu milletin büyük vicdanına sığındım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Mevki, makam olarak hepsini tırnaklayarak, tırnaklarımla kazarak geldim.
Bakın, ben İstanbul İl Başkanlığı yaptım. Bir siyasi partinin yüzde 4-5’lerdeyken oy oranı, ben o siyasi partide siyaset yapmaya başladım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Senin doğduğun o Tozkoparan’da senden daha fazla mahallelileri tanırım, daha çok kapıyı çalmışım. Gelin Tozkoparan’a beraber gidelim, gelin Güngören’e beraber gidelim. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Gelin Bağcılar’a, Bahçelievler’e beraber gidelim. Yetmez, gel Edirne’ye beraber gidelim, gel Bursa’ya beraber gidelim. İpsala’yı, Meriç’i, Süloğlu’nu, Lalapaşa’yı, Uzunköprü’yü gel beraber gezelim. Oradaki CHP’li vatandaşlarımızla beraber olalım ve nereye kimin kapak attığını hep beraber değerlendirelim.
BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür için size bir dakika daha veriyorum.
Buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) – Ben size Genel Başkan Yardımcılığına kapak atarak geldiniz demiyorum, kontenjandan milletvekili oldunuz demiyorum. Ama, bakın, 2008 yılında, bir anımı burada Cumhuriyet Halk Partisi Grubuyla paylaşmak istiyorum. Burada Sayın Fatma Nur Serter…
DİDEM ENGİN (İstanbul) – Ne demek kontenjan?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – Ön seçim bizde var Sayın Bakan, karıştırdınız.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) – Veysel Eroğlu Bakanım, iki dakikanı istiyorum.
Sayın Fatma Nur Serter buraya çıktı, benzer iddialarda bulundu.
EREN ERDEM (İstanbul) – Siz kontenjandan geldiniz, tombaladan çıktınız.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) – Ben çok teşekkür ediyorum vesile oldunuz çünkü burada rahmetli Mevlüt Aslanoğlu’nu anacağım. Burada Fatma Nur Serter benzer iddialarda bulundu -onu arar bulursunuz, kayıtlarda var- ona çıktım, dedim ki: “Bakın, burada siz Avcılar’ı bilmezsiniz, siz Mehmet Müezzinoğlu’nu da tanımazsınız.” Mevlüt Aslanoğlu burada ön sırada oturuyor ve Sayın Kılıçdaroğlu, Genel Başkanınız da o zaman Grup Başkan Vekili. “Avcılar’ı benden daha iyi bilir, beni de iyi tanır. Gelsin bu iddialarınızla ilgili bu kürsüde ‘Evet, Sayın Fatma Nur Serter…’”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bakan, Sayın Eroğlu’nun dakikalarından size iki dakika ekliyoruz.
Buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) – “Gelsin buradan Sayın Mevlüt Aslanoğlu desin ki: ‘Sayın Fatma Nur Serter doğru söylüyor.’ Ben milletvekilliğini bırakacağım.” dedim.
Evet, şimdi, o gün Kılıçdaroğlu yüzünü, başını önüne eğdi; o gün gruptan ses çıkmadı. Mevlüt Aslanoğlu da doğrunun yanında yer aldı, mekânı cennet olsun. Ama, bugün, o yaşasaydı bu sıralarda oturacaktı ama Fatma Nur Serter yok.
Bakınız, o yaşasaydı gelecek dönemde de o sıralarda oturabilecekti ama korkarım ki Sayın Akkaya, siz gelecek dönemde bu sıralarda olmayacaksınız, olamayacaksınız.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Sayın Akkaya her zaman burada olur.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Devamla) – Çünkü, bu şekildeki siyaset saygın siyaset değildir, etik siyaset değildir.
Kendinize saygınız olmayabilir, CHP Grubuna saygınız olsun; CHP Grubuna saygınız olmayabilir, CHP gibi bir partiye saygınız olsun; demokrasiye saygınız olsun, bu büyük Türk milletine saygınız olsun.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Akkaya…
YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Bir şey söylememe gerek var mı Sayın Başkan?
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Biraz ağır oldu galiba.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Daha ağırını konuşacağım şimdi.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Yakışır!
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Edepli konuş da…
BAŞKAN – Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Size iki dakika söz veriyorum.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.- İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya’nın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; herkesin bir hikâyesi vardır, muhakkak Sayın Bakanın da bir hikâyesi vardır. Ben 11 yaşında çalışma hayatına başladım. Bütün okulları gece okudum. Rahmetli babam bir fabrika bekçisiydi. Sendika genel başkanlığı yaptım, Cumhuriyet Halk Partisine TÜRK-İŞ’e bağlı 16 tane sol, sosyal demokrat parti sendika başkanının tek aday önerisi olarak parti meclisine geldim; havadan, gökten zembille inmedim. Hayatımız mücadeleyle geçmiştir. (CHP sıralarından alkışlar)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) – O sizinle alakalı bir şey söylemedi zaten, kendisiyle ilgili konuştu.
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Sendika ağalığından geldin.
YAKUP AKKAYA (Devamla) – Sendika ağalarını aramak istiyorsanız kendi grubunuza bakarsınız, kendi grubunuzdaki sendika ağalarını görebilirsiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, siz Çalışma Bakanısınız, Çalışma Bakanlığı yapıyorsunuz, işveren örgütlerinin temsilcisi değilsiniz. Rekabeti savunmak sizin hiç işiniz değil. Siz, rekabetin yarattığı sömürüyü azaltmak, işçilerin ezilmesini önlemek için Çalışma Bakanlığı yapıyorsunuz…
UĞUR AYDEMİR (Manisa) – AK PARTİ onu yapıyor zaten.
YAKUP AKKAYA (Devamla) – …ve bunu yapmıyorsunuz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Yapıyor.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) – Ne yapacağımızın millet verir sözünü, ne yapacağımı sen söyleyemezsin.
YAKUP AKKAYA (Devamla) – Ben muhalefet partisinin bir milletvekiliyim.
Verdiğiniz bir demeçte, yasal hakkına rağmen, yargı kararlarıyla kazanmış olduğu taşerona kadro hakkına rağmen o hakkı isteyen bir işçiyi, “devlete kapağı atmak” olarak onu aşağılıyorsanız, bu sizin için şık oluyorsa sizin hakkınızda benim söylemiş olduğum gerçekleri burada söylemek nasıl şık olmuyor? (CHP sıralarından alkışlar)
“Ön seçimle” diyorsunuz, işte, AKP’nin bütün grubu sarayın tek bir önerisiyle gelmiştir, milletvekili olmuştur. (CHP sıralarından alkışlar)
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Hadsizlik yapma!
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Sen kimin oyuyla geldin?
YAKUP AKKAYA (Devamla) – İşte, bizim bütün grubumuz ön seçimle gelip burada milletvekili olmuştur.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Haddini bilerek konuş, hadsizlik yapıyorsun!
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Sen kimin oyuyla geldin, sen?
YAKUP AKKAYA (Devamla) – Ben örgütlü toplumdan gelmiş bir şeyim. Böyle hamasi nutuklarla beni korkutamazsınız ve bundan sonraki süreçte göreceksiniz. Bütün örgütlü toplumlarda, bütün bulunduğunuz yerlerde Yakup Akkaya olarak orada olacağım.
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Cürmün kadar yer yakarsın.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Topunuz gelse ne yazar!
YAKUP AKKAYA (Devamla) – Ayrıca, orada, sendikaların içinde, STK’larda…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAKUP AKKAYA (Devamla) – …orada da aynen bunları konuşacağım.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Akkaya.
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Senin sendikacılığını da çok iyi biliyoruz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Haydi bakalım, haydi! Seçil de gel, oy al da gel.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Hadi lan! Hadi lan!(x)
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Külhanbeyi!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Oy al da gel! İktidar ol da gel. Çok gördük senin gibileri.
İSMAİL TAMER (Kayseri) - “Lan” ne demek, “lan”! Özür dilesin.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın İnceöz, sizden önce Sayın Öztrak’ın söz talebi var.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın Başkan, az evvelki hatibin konuşmasını reddediyoruz, çok aşağılayıcı, küçümseyici, millet iradesini tanımaz…
YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Size değil, bana söyleyene. Elbette ki burada çok değerli arkadaşlarımız var ama orada haddini bilmeyen arkadaşlarımız da var.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Burada, hakikaten bütün grubu töhmet altında bırakacak bir ithamda bulunmuştur.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Elbette ki bütün şeyi karşıya yapmıyorum.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sözlerini geri almasını talep ediyorum. Kesinlikle sözlerini…
BAŞKAN – Sayın Bakan cevap verebilir istiyorsa Sayın İnceöz.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Kesinlikle, sadece bana laf atan, bana oradan hakaret eden…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – CHP’ye senin gibiler yakışmıyor.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Böyle bir şey olabilir mi? “Saray’ın iradesi…”, “AK PARTİ Grubu böyle gelmiştir.” diye, bu ithamlar kabul edilebilecek ithamlar mı bu gruba?
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Gruba söyledi, gruba, gruba konuştu,
İSMAİL AYDIN (Bursa) – AK PARTİ Grubunu itham etti.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – O gruba yakışmıyorsun sen, yakışmıyorsun o gruba; CHP böyle birini görmedi be!
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Mecliste millet iradesine, milletvekillerinin saygınlığından bahsedenlerin bu kürsüde çıkıp da bu ithamları yapmasını kabul edemeyiz.
FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Öztrak…
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan, lütfen… (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri...
FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) – Sayın Başkan, Sayın Bakan benim ileri sürdüğüm görüşten… (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Öztrak, duymuyorum.
Buyurun.
FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) – Sayın Bakan benim ileri sürdüğüm görüşten ve verdiğim bilgilerden farklı bir görüşü bana atfetti.
BAŞKAN – Neyi?
FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) – Bu çerçevede 69’uncu madde kapsamında…
BAŞKAN – Neyi söyledi Sayın Öztrak?
FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) – Şöyle dedi efendim: Ben “6 milyonu aşan işsiz var.” dedim, kendisi dedi ki: “Bizdeki rakamlar böyle değil. Faik Öztrak’ın vermiş olduğu rakamlar doğru değil.”
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) – Ben öyle bir şey söylemedim.
BAŞKAN – Sayın Öztrak, yok, bu sataşma değil. İstiyorsanız, konuyla ilgili yerinizden bir dakika açıklama yapabilirsiniz ama sataşmadan vermeyeceğim.
Buyurun.
FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) – O zaman buradan kısaca açıklama yapayım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bu arada ben bir söz isteyeyim.
BAŞKAN – Sayın Özel, bu arada siz buyurun, söz talebiniz var.
Buyurun Sayın Özel.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, Sayın Bakanla geçtiğimiz dönem komisyonda beraber çalıştık. Komisyonda bu dönem birlikte çalıştığımız bir arkadaşla aralarında geçen diyaloğun bu boyuta gelmesi ne Sayın Bakanı ne de arkadaşımızı memnun etmemiştir, kimsenin şahsiyetle uğraşmak gibi bir derdi yoktur. Kendi tezlerini anlatırken zaman zaman kelimeler başka bir yere gidiyor, Sayın Bakanın da kullandığı bazı ifadeler bizleri son derece rahatsız eden ifadeler olabildi zaman zaman. Örneğin…
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Töhmet altında bırakıcı ifadesi mi var Özgür Bey?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bir müsaade edin…
Örneğin “Başkan seçilseydi bunlar yaşanmazdı.” ifadesi Sayın Bakanın, kabul edilecek bir şey değil. Ama şunu söyleyeyim: Sayın Bakanın kişisel yaşam hikâyesiyle ilgili kimsenin bir değerlendirme yapması doğru değil. AKP Grubunun Sayın Bakanlarının bu durumuna karşı, Türkiye’ye gelmesi, kendi ifadeleriyle yükselmesi bir yere kadar, bunlar gerçekten sizin kendisine sahip çıkmanızı anlayışla karşılıyoruz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) – Onur duyuyoruz, onur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ama altına imza attığınız cumhurbaşkanlığı sisteminde bu Meclisten herkes cumhurbaşkanı adayı olabilir, Sayın Bakan olamaz, ona da dikkat edin. Ayrımcılıksa “Türkiye’de doğmuş Türk vatandaşları” ifadesi, “doğuştan Türkiye vatandaşlığı” ifadesi Sayın Bakanın cumhurbaşkanı adayı olmasının önünde engeldir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Düzeltirsek oy verecek misin?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Yahu o başka bir konu Sayın Özel, o başka bir konu ya, esas konuya gel sen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Siz buradan bir başka hassasiyet yaratırken neyin altına imza attığınıza dikkat edin, Sayın Bakanı incitmek hiçbir Cumhuriyet Halk Partisinin…
İSMAİL TAMER (Kayseri) – Sayın Özel, “lan” demesinden özür dileyin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Bakanın şahsiyetiyle uğraşmak aklından geçmez ama kendisinin biraz önce ifade edildiği gibi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı anlayışıyla da taban tabana zıttır.
Herkes nerede durduğunu, nerede hamaset yaptığını, kimin hakkını savunduğunu, kimin hakkını yediğini iyi bilsin.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Biliyoruz.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özel.
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Özür dilesin, özür.
İSMAİL TAMER (Kayseri) – Sayın Özel, özür dilesin, “lan” dedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Neyinden özür dileyecek?
İSMAİL TAMER (Kayseri) – “Lan” dedi ama gruba “lan” dedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ne diyor: “Bana laf söyleyene dedim sus lan diye.”
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri lütfen…
YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Gruba demedim, söyleyene dedim.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) – “Sarayın talimatıyla” diyor, “sarayın talimatı.”
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Size demedi, gruba demedi…
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Gruba dedi, gruba.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Özgür Bey, gruba dedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Demedi yahu! Eğer bakın…
YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Hayır, hayır, burada düzelttim zaten.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Kendisi de ifade ediyor…
BAŞKAN – Sayın Özel…
YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Bir dakika, özür diliyorum…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Arkadaşlar, ben yanındayım gruba demedi, ağır sataşmada bulunan birine “Sen sus lan.” dedi, o ifadeyi kendisi düzeltebilir, gruba böyle bir ifade kullanılmadı, böyle bir şey yok.
İSMAİL TAMER (Kayseri) – “Hadi gidin lan.” dedi, buna benzer ifade kullandı.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Başkan, tutanakları isteyeceğiz.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Akkaya.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Burada mı, orada mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Burada, burada.
BAŞKAN – Orada, yerinizde.
17.- İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya’nın, sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması (x)
YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Efendim, AKP milletvekilleri içinde çok değerli arkadaşlarım, dostlarım var. Benim bu söylediğim…
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Demek ki dostlarınıza böyle hitap ediyorsunuz.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Dostluğun olmuş hâli buysa olmasa yandık demektir.
BAŞKAN – Bir saniye arkadaşlar. Açıklama yapıyor.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Benim bu söylediğim hitap, bana orada laf atan -isimlerini de bilmiyorum, tanımıyorum da- kişilerle ilişkili. Asla grupla, herhangi bir AKP’li milletvekili arkadaşlarımla alakalı değildir.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Özür dile o zaman.
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Özür dile, “Haddimi aştım.” de.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Öbür arkadaşlarımı özdüysem de özür dilerim. O şey değildir. Benim asla öyle bir üslubum olamaz.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akkaya.
Sayın Öztrak…
18.- Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak’ın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
FAİK ÖZTRAK (Tekirdağ) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan konuşmasının başında benim vermiş olduğum işsizlik rakamlarının doğru olmadığını söyledi. Benim vermiş olduğum rakamlar Türkiye İstatistik Kurumunun rakamlarıdır. Ben o rakamları kullandım.
Sayın Bakan, kendi Bakanlığına ve ona bağlı kurumlara ait rakamları kullanıyor. Dünyanın hiçbir yerinde “işsizlik” dendiği zaman çalışma bakanlığının ya da ona bağlı olan sosyal güvenlik kurumlarının rakamları kullanılmaz, istatistik enstitüsünün verdiği rakamlar kullanılır. Onu arz etmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öztrak.
Sayın Tor, sizin bir söz talebiniz var.
Buyurun.
19.- Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor’un, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, Sayın Bakan, benim, Bakanlık ve Sosyal Güvenlik Kurumu personelinin heyecanını kaybettiğini söyleyerek suçladığımı belirtti. Bakanlık ve Sosyal Güvenlik personelinin heyecanını kaybetmediğini söyledi. Tabii, benim suçlama gibi bir yaklaşımım olmadı, olamaz da. Benimki sadece bir tespittir. Tabii, Sayın Bakan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında yenidir, heyecanlıdır. Heyecanlı olmak da gayet güzeldir. Hatta hak etmediği hâlde göreve atadığı bürokratlar da heyecanlı olabilir.
Şimdi, önerim benim şudur: Yol gösterici olması bakımından Bakanlıkta, Sosyal Güvenlik Kurumunda bir anket yaptırarak personelin mutlu mudur-mutsuz mudur, heyecanlı mıdır-heyecansız mıdır, bunu tespit etme imkânımız var. Bundan da biz istifade edebiliriz. Hep birlikte görelim diyorum. Halep oradaysa arşın buradadır. Ancak tek şartımız var: Anketlere isim yazılmamak kaydıyla.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Tor.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Çok önemli bir husus var kadınlarla ilgili olarak. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İSMAİL TAMER (Kayseri) – Böyle bir usul yok Başkanım.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Böyle bir usul var mı ya?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Şimdi, yarım zamanlı çalışmadan bahsetti Sayın Bakan. Fakat yarım zamanlı çalışma başlangıçta kadınlar için cazip görünse de yarım zamanlı çalışan, mali hakları ve sosyal hakları da yarım olarak alıyor.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) – Nasıl olacak çalışmadan ya?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Dolayısıyla ilerlemede, kademe ilerlemesinde tam zamanlı çalışan tercih ediliyor. Bu nedenle, aradaki bu ayrımcılığın da kaldırılması, yarım zamanlı çalışanın da ilerlemede, kademe ilerlemesinde tam zamanlı çalışanla aynı haklara sahip olmasını talep ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Köksal.
Kayıtlara geçmiştir.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın İnceöz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Az evvelki konuşmadan dolayı, grubumuza yapılan sataşmadan dolayı aslında yerimden isteyecektim…
BAŞKAN – Hangisiyle ilgili Sayın İnceöz?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Biraz evvelki hatibin kürsüde yapmış olduğu konuşmaya. Bütün grubu ilzam edici, itham edici, töhmet altında bırakıcı açıklamasına karşılık kürsüden, sataşmadan 69’a göre cevap vermek zorunluluğum var.
BAŞKAN – Sayın Akkaya’yla ilgili mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ne dedi ki ya, ne dedi? Anlamadım ben.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Ne dediği belli.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ne dedi ya Allah aşkına?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Yani bütün grubumuzu ilzam edecek…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Grubuna ne dedi, grubuna?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - …seçilme iradesini töhmet altında bırakacak açıklamada bulundu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ha, bir önceki konuşması.
BAŞKAN – Sayın İnceöz, kendisi özür diledi ancak.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Hayır, bunu kabul etmiyoruz. Oradan cevap vermek zorunluluğu var.
BAŞKAN – Grup Başkan Vekili olduğunuz için veriyorum.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CEYHUN İRGİL (Bursa) – Bakana hakaret edilmedi. Sayın Bakanın Cumhurbaşkanlığı adaylığının önüne geçmeyin, engellemeyin diye…
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
8.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; böyle milletin kürsüsüne çıkıp bilmediğimiz konularda konuşmamamız gerekir. Öncelikle bir konu hakkında konuşacaksak gerçekten o konuyla ilgili bir bilgi edinmek lazım.
Burada, başta Sayın Kurucu Genel Başkanımızın, Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesini töhmet altında bırakacak, küçültecek, bütün grubu ilzam edecek şekildeki bir açıklamanızı bu kürsüden yapmanızı gerçekten doğru bulmadığım bütün grubumun bu konudaki tenkitleriyle zaten aşikârdır.
Şunu bilmek lazım: Her partinin kendine göre aday belirleme yöntemleri vardır. Bakın, biz son seçimlerde -bilmiyorsunuzdur diye hatırlatmak babında söylüyorum- sizin “ön seçim” dediğiniz olayları biz temayül yapmak suretiyle ki… Kaldı ki son temayüle neredeyse… (CHP sıralarından gürültüler)
Geç… Bu itirazlarınızı duymuyorum bile.
Son seçimlerde aday belirleme yöntemlerinde neredeyse bütün halkımızın, illerdeki STK’ların oylarını da sandığa katmak suretiyle…
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Ensar da var mı STK’ların içinde?
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Bir kere, sizin kendi partinizin içinde de merkezî şekilde belirlenen adaylarınız var, milletvekilleriniz var; bu Parlamentoda oturuyorlar. Kaldı ki, ben, şimdi şu kürsüde -ki demeyeceğim- şöyle bir ithamda bulunsam “O ön seçimde neler döndüğünü biz bilmiyor muyuz?” diye bir ithamda bulunsam, bugün ön seçimle gelenlerin hepsi bundan alınmaz mı? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Ne dönmüş ön seçimde? Aslan gibi hâkim denetiminde…
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Bir şey söylerken bir şeyi bileceksiniz, itham ederken karşınızdakinin yerine de empati yapmayı bileceksiniz.
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Sizin yargınızın denetiminde oldu, hâkim denetiminde. Hâkim denetiminde oldu, yargıyı itham etmeyin.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) – Yazık!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Milletin iradesiyle geldik biz.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Bakın, bu ithamlarla her zaman şunu yapıyorsunuz: Milletvekillerini, milletin iradesini, kendisine oy verenleri burada küçük düşürmeye çalışıyorsunuz ki milletin kürsüsünden bu sözlerin hiçbir parlamentere yakışmadığını özellikle belirtmek istiyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor, Meclisin mehabetine uygun, milletin iradesine… Özellikle bu süreçte herkesin kullandığı dili bir kez daha gözden geçirmesini temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Bizim seçmenimiz halk.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ön seçimde neler döndüğünü…
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Bak, “Ben demedim.” dedim.
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Ya, hâkim denetiminde yapıldı, hâkimleri siz atıyorsunuz.
BAŞKAN – Buyurun.
Hiç sormayacağım artık, buyurun.
9.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Değerli arkadaşlar, bu tartışmayı daha çok büyütmeyeceğiz.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Nasıl zorunuza gitti.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Ama halk iradesi diyorsanız, halkın önüne koyduğunuz listeyi bir yapı, bir kişi ortaya çıkarırken …
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – O “ bir kişi” dediğin kim yani?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - …eğer o listeyi kayıtlı bütün üyelerinizin oylarıyla oluşturuyorsanız bu, çok daha demokratik bir yöntemdir. (CHP sıralarından alkışlar)
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – O, bizi ilgilendirir ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Bu noktada, bir milletvekiline, “Sen kontenjansın.” diyemezsiniz. Sizin hepiniz, her biriniz ayrı ayrı kontenjansınız. (CHP sıralarından alkışlar) Hiçbirinizin de bu yüzden iradesini liderden bağımsızlaştırabilmesini, bireysel kararlarıyla seçmeninden aldığı yetkiyi savunabilmesini beklemiyoruz.
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Sizin kontenjan adaylarınız öyle mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Aynen de durumunuz öyle. (CHP sıralarından alkışlar)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Sizin kontenjanlar da öyle mi yapıyor?
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Sizin kontenjandan seçilenler öyle mi davranıyor?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisi olarak size şunu söyleyelim.
HURŞİT YILDIRIM (İstanbul) – Millet gördü, millet gördü. Millet gördü, ona göre tercihini yapıyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - 1980 öncesi Adalet Partisi dahi adaylarını ön seçimle belirliyordu.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) – Yapma be! Yıllardır bu partiye hizmet ediyoruz biz, ne demek?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) – Geldi darbe, demokrasinin üstünden geçti. Cumhuriyet Halk Partisi, Siyasi Partiler Kanunu’nun sınırlarını da zorlayarak parti içi demokrasiyi bir yere getirdi. Siz buna karşı hakaretlerde bulunacağınıza bunu örnek alacaksınız, getireceksiniz hep beraber…
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Neler döndüğünü çok iyi biliyoruz, örnek alınacak bir durumunuz yok. Sizin temayül yoklamalarınızda neler döndüğünü biliyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - …Siyasi Partiler Kanunu’nu çok daha demokratik, çok daha lider sultasından kurtarılmış listeler yapacağız. Sizin milletvekili olarak şu kapıdan içeriye girip göğsünüzü gere gere özgür iradenizle oy verirken, pulları birine göstermeden oy verirken, saray zabitine oy göstermeden oy atmanız ancak ve ancak demokrasiyle olur. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Siz öyle mi yapıyorsunuz?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Hadi oradan be! Hadi! On bir seçimdir kaybediyorsunuz.
MUSA ÇAM (İzmir) – Aşkın… Aşkın…
BAŞKAN – Sayın Bak… Osman Bey…
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Osman Aşkın…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Aşkın… Aşkın…
BAŞKAN – Sayın Özel, lütfen… Rica ediyorum sizden, lütfen, yeter.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan, ne yazık ki az evvel grup başkan vekilinin konuşmasını, dilini, üslubunu, biraz evvel milletvekillerinin saygınlığına, tutuklu vekiller için gösterdiği hassasiyetin aynısını bu grubumuz için de göstermesini beklerdik, değil mi arkadaşlar? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
“Kontenjan milletvekili” demek suretiyle grubumuza sataşmada bulunmuştur. Grubumuz adına Metin Külünk söz alacaktır.
10.- İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ün, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Biraz evvel Cumhuriyet Halk Partisinin grup başkan vekilinin burada AK PARTİ hareketinin aklını ve ruhunu anlamasını beklemek mümkün değil.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hangi ruh?
METİN KÜLÜNK (Devamla) - Cehalet de bir karinedir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – “Günah işleme özgürlüğü” gibi mi?
METİN KÜLÜNK (Devamla) - Eğer dönüp tarihinize bir bakarsanız, faşizmin, Mussolini’nin ne demek olduğunu kendi tarihinizde göreceksiniz. Vesikalara bakacaksınız; bu, bir.
İki… (CHP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – Şanlı tarihimize laf edemezsin. Cumhuriyet Halk Partisinin tarihi şanlı tarihtir.
METİN KÜLÜNK (Devamla) – Hiç hoplamayın. Hiç hoplamayın, açın tarihinize bakın.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – Haddini bil! Haddini bil!
METİN KÜLÜNK (Devamla) – Açın, tarihinize bakın. Faşizm sizin tarihinizde. (CHP sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Faşizm sizin yaptıklarınız.
METİN KÜLÜNK (Devamla) – Faşizme, Mussolini’ye övgü düzmek sizin tarihinizde var.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – Faşist sana denir.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Aynaya bak! Saraya bak!
METİN KÜLÜNK (Devamla) – Bu grup, AK PARTİ hareketinin kurucu lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde bu hareketin aklına ve ruhuna bütünüyle inanmış…
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Hitler’e de inanıyorlardı.
METİN KÜLÜNK (Devamla) – …bu hareketin ilkelerine, aklı ile ruhuna inanmış bir büyük güçtür, Türkiye’yi dönüştüren güçtür.
MUSA ÇAM (İzmir) – Alkış!
METİN KÜLÜNK (Devamla) – Dolayısıyla, bu güce, bu harekete karşı, bu hareketin her bir mensubuna karşı kullandığınız dil, sizin tarihinizdeki faşizmle size ayna tutmanın dilidir.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Sen aynaya bak ilk önce, aynaya!
METİN KÜLÜNK (Devamla) – O aynaya bakacaksınız, kendinizi göreceksiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.06
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.21
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Özcan PURÇU (İzmir)
----- 0 -----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 39’uncu Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın Özel, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
20.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Türkiye’deki tüm aydınları, havuz medyasının gazetecileri, bilim insanlarını hedef gösteren çirkin ağızları kınamaya davet ettiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, gruplar arasında gerilim yükselince ve kürsüye davet edilen milletvekili, cumhuriyet tarihi, demokrasi tarihi, Cumhuriyet Halk Partisi tarihi adına tarihî gerçekleri değil de kendisine bir ideolojik yükleme yapılırken bellettirilen ve kendilerinin icat edip, yazıp, inanıp, inandırmaya çalıştıkları tarihi anlatınca tabii ki incindik. Oradan cevap verebilirdik ama sizin de takdirinizle…
Kısaca şunu söylemek istiyorum: İtalya’da Mussolini’nin, Almanya’da Hitler’in, İspanya’da Franco’nun olduğu dönemlerde dünyada faşizm akımları yükselir, kendi halkına ve dünya halkına zulmeder, barışı tehdit eder ve dünyaya en acılı yılları yaşatırken, egemenliği saraydan alıp Meclise, halka getirmiş, çok partili rejimi hayata geçirmiş, ülkeyi bir dünya savaşının dışında tutmuş birilerini bu isimlerle anmak bir kenara yazılsın ama 2016 yılında İtalya’da, Almanya’da, İspanya’da demokrasi varken o bahsettiğiniz hareket ve lideri, bu isimlerle anılıyor, özdeşleştiriliyor, benzetiliyor, davranışları o davranışlara benzetiliyorsa o hareketin oturup kendi öz eleştirisini vermesi gerekir. (CHP sıralarından alkışlar)
Partimize yapılan bu saygısızlığı sizin hatırınıza, AKP grup başkan vekillerinin ve bu gece bu görüşmelerin selameti açısından burada bırakıyoruz.
Bir konuyu daha ifade etmek gerekiyor. Dakikalar öncesinden sizden onunla ilgili müsaade almıştım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir saniye Sayın Özel.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bu saatlerde gazeteci Hüsnü Mahalli’nin evinde arama yapılıyor. Hakkında gözaltı ve tutuklama talebinin olduğu anlaşılıyor. Erkan Tan, bundan birkaç gün önce Hüsnü Mahalli’yi ekrana koyup, önüne geçip hakaretler yağdırıp açıktan hedef gösterdiğini söyledikten sonra, yani havuz medyasının, yandaş medyanın ifadeleri polis fezlekesi yerine geçip onu temel alan bir savcılık iddianamesinin hızla hazırlanması da ülkede gelinen durumu, iktidarın hukuk üzerindeki, iktidarın adalet sistemi üzerindeki kurmuş olduğu hegemonyayı ortaya koymaktadır. Bu konuda da Türkiye'deki tüm aydınları ve demokrasi güçlerini, havuz medyasının, gazetecileri, bilim insanlarını hedef gösteren bu çirkin ağızlarına karşı hep birden kınamaya ve bu konuya dikkat çekmeye davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Özel.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 434) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Personel Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Personel Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Hükûmet adına son konuşmacı, Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu.
Süreniz yirmi dört dakika Sayın Bakan.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Özellikle, Bakanlığımın 2017 bütçe tasarısı hakkında görüşlerimi sizlere arz edeceğim. İnşallah, bu bütçenin hayırlara vesile olmasını gönülden diliyorum; birlik, beraberlik, kardeşliğimizin pekişmesine vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.
Tabii, Orman ve Su İşleri Bakanlığı en büyük yatırımcı bakanlıklardan birisi. Özellikle, 66 bin mevcudumuzla, elemanımızla, inşallah, 2017’de 20,2 milyar TL’lik bir bütçe tasarısıyla huzurunuzdayız.
Özellikle, tabii, ben bu arada Beşiktaş Dolmabahçe’de, maalesef, hayatlarını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Bütün şehitlerimizin ruhları şad olsun. Ben de dün zaten Niğde’nin Bor ilçesindeydim, bir kahramanımızı orada Cenab-ı Allah’ın rahmetine tevdi ettik. İnşallah bunlar son olur, Cenab-ı Allah başka acı, keder göstermesin diyorum.
Değerli milletvekilleri, Orman ve Su İşleri Bakanlığı son on üç yılda 145 milyar TL’lik bir yatırım yaptı. Yani Bakanlığımızın, bilhassa, köklü kurumları var. Orman Genel Müdürlüğü, gerçekten, şu ana kadar 3 milyar 750 milyon fidanı toprakla buluşturdu. Öbür taraftan, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğümüz, gerçekten, erozyonla ve çölleşmeyle mücadele yapıyor, dünyada takdir topluyor. Bunun dışında, bilhassa geçen yıl, 2015 yılı sonunda, 12-24 Ekim 2015 tarihlerinde, biliyorsunuz, Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi 12. Taraflar Konferansı’nın ev sahipliğini Ankara’da yaptık ve bütün ülkeler, 179 ülke, oy birliğiyle Türkiye’yi Dönem Başkanlığına seçti. Gerçekten, bu da takdir edilecek bir husus.
Ayrıca, ormancılıkta bizim e-Türkiye ödüllerimiz var, 2 tane e-Türkiye ödülümüz var. İnşallah, 2023’e kadar dünyadaki her insan için bir fidanı yani 7 milyar fidanı toprakla buluşturmayı hedefliyoruz. Ayrıca, değerli milletvekilleri, sizler için de hepiniz için de özellikle birer tane fidan dikildi, onu da burada dikkatlerinize arz etmek istiyorum.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – Ormanları katletmeyin, biz fidan istemiyoruz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğümüz gerçekten çok çalışıyor. Şu anda dünyada çok saygın bir kurum hâline geldi. 24 koruma alanı dünyada en iyi korunan alan unvanını, mükemmellik unvanını aldı, bunu özellikle takdirlerinize sunmak istiyorum. Ayrıca bir de Doğa Koruma ve Millî Parkların Apple Store’da uygulaması var, dünyada ilk dörde girdi yarışma neticesinde. Bu da gerçekten takdire değer.
Su Yönetimi Genel Müdürlüğümüz var. Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, su havzalarıyla alakalı bütüncül bir yaklaşımla havza yönetim planlarını hazırlıyor, kuraklıkla mücadele ediyor, suyu kontrol ediyor. Tabii, DSİ Genel Müdürlüğümüz, Türkiye’nin gerçekten yüz akı bir kurum. Şu ana kadar suyu yönetti, barajlar, göletler, sulama tesisleri, hidroelektrik enerji üretimi, içme suyu temini, dere ıslahlarını yüz akıyla yaptı. Bunu da özetle vurgulamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, SUEN (Türkiye Su Enstitüsü) aslında en az mevcuduyla, en düşük bütçesiyle gerçekten pek çok ülkeye eğitim çalışması yapan, dünyada su politikalarını takip eden ve özellikle sınır aşan sular konusunda çalışma yapan bir kurumumuz; onu da özetle vurgulamak istiyorum.
Tabii, Meteoroloji Genel Müdürlüğümüz gerçekten dünyadaki en ileri teknolojileri kendisine yerleştirdi. Hakikaten, Meteoroloji Genel Müdürlüğümüz, şu anda 1.674 tane otomatik meteoroloji ölçüm istasyonuyla bütün Türkiye’nin havasını yakından takip ediyor. Özellikle, teknoloji olarak şu anda Cebelitarık’tan Hazar Denizi’ne kadar bütün kara değil denizler de bizden soruluyor, onu da özellikle vurgulamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, ben, özellikle, öncelikle Orman Genel Müdürlüğüyle alakalı sizlere kısa bir bilgi vermek istiyorum. Orman Genel Müdürlüğümüz… Az önce de ifade edildi, “Ormanlar çoğalıyor mu?” Efendim, orman alanları hem odun serveti hem alan olarak artıyor. Bu, tabii, özellikle bilimsel olarak tespit ediliyor, tapularla sabit. Şu anda, son on iki yılda orman alanlarımız 1,5 milyon hektar yani 15 milyon dekar arttı. Hatta, daha önce orman kadastrosu kendi başına çalışıyordu. Sonra biz orman kadastrosu ile tapu kadastronun çalışmalarını birleştirdik. Şu anda artık bunlar tescil edilmeye başlandı. Yüzde 99 ormanların kadastro işlemleri tamamlandı, yüzde 82’si de tescil edildi. Yani artık ormanlarımızın tapusu var; ilk defa bu tapuyu biz hazırladık ve neticede, inşallah, 2016 yılı sonuna kadar bütün orman kadastrosunu tamamlayacağız. Bu gerçekten gurur vesilesi. Yıllarca tamamlanmamış, bakın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Hatırlarsanız 2/B meselesi vardı, bu kangren hâline gelmişti.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) – Hâlâ var. Ümraniye’ye gidelim, gel Beykoz’a gidelim.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Ama bu da Allah’a şükür, gerekli teknik çalışmaları yaparak bütün 2/B alanlarındaki tapu ve kadastro, tescil işlemleri ve bunun Millî Emlake tapularının devredilmesi suretiyle satışları yapıldı. Gerçekten bu da büyük ve yoğun bir çalışmaydı; onu özellikle vurgulamak istiyorum.
Bunun dışında, o kadar çok ağaçlandırma yapıyoruz ki odun servetimiz de artıyor. Değerli vekillerim, dünyada orman varlığı azalırken pek çok ülkede, bizde orman varlığı artıyor. Bakın, 2002 yılında odun servetimiz 1,2 milyar metreküpken, bugün 1,6 milyar metreküpe yükseldi ki gerçekten bu takdire şayan bir husustur. Ben bu yüzden orman teşkilatımla gerçekten gurur duyuyorum.
Ayrıca, bir de ormanlara sadece ağaç dikmiyoruz. Daha önce Orman teşkilatı -burada ormancı arkadaşlarım var, milletvekilleri var- sadece ormanlık alanlarda yani Türkiye'nin yüzde 27’sinde çalışma yapardı; ağaç dikimi, genelde çam, sedir dikimi, bunların korunması ve bir de yangınla mücadele için çalışma yapardı ama 2011 yılında Orman Genel Müdürlüğünü bütün Türkiye'den, hatta Balkanlar, Kafkaslar, Afrika, Orta Asya’dan sorumlu hâle getirdik. Gerçekten, şu anda, Orman teşkilatı sadece ormanlık alanda çalışmıyor, yol kenarlarına fidan dikiyor. Mezarlıklara, mabetlere, okul bahçelerine, hastane yollarına yani nerede ağaç dikilecek yer varsa oraya ağaç dikiyoruz. Ayrıca, fidan üretimimiz fevkalade arttı. Şu anda, takriben 740 milyon fidanı üretiyoruz, toprakla buluşturuyoruz, hatta isteyen bütün belediyelere, kamu kurum ve kuruluşlarına, vatandaşlara fidanları ücretsiz veriyoruz. Hatta, ben onları dağıtırken bazen espri yapıyorum, “Sevgili vatandaşlarımız, fidanlar ücretsizdir ama tutmazsa Orman teşkilatı hesabına 5 lira yatırın.” diye söylüyorum. Böylece gerçekten güzel bir uygulama oluyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bunun dışında, değerli dostlar, insanların -çocukların, gençlerin, hanımefendilerin- ormanlara karşı sevgisini artırmak için 141 tane şehir ormanı kurduk, artık orada cumartesi pazar herkes dinlenebiliyor; gerçekten çok önemli. Bunun dışında, biz 1.304 tane mesire alanı kurduk.
Ayrıca, ormanlarımızı artık kırsal kalkınmanın lokomotifi olarak kullanıyoruz. Bakın, bu çok önemli. Şu anda, Orman teşkilatının 26 tane eylem planı var, daha önce yoktu. Bakın, bunlar ceviz, badem, salep, dut eylem planı, likapa ve aklınıza ne gelirse, fıstık çamından tutunuz da gerekirse sakız ağacına kadar eylem planları var. Bunları ne yapıyoruz biliyor musunuz? En yakın orman köylüsüne, orman yakınındaki, en yakın köylüsüne veya büyük şehirlerde mahallesine bunu, o alanı taksim ediyoruz, parselliyoruz, oraya ne uygunsa -ceviz mi, badem mi, fıstık çamı mı- dikiyoruz, herkesin gözü önünde kura çekiyoruz, üç yıl bakımı bize ait, geliri kırk dokuz yıl vatandaşa ait olmak üzere teslim ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Allah nasip ederse, 5 bin köye 5 bin orman kuracağız, gelir getirici orman ve bunu vatandaşa dağıtacağız çünkü bizim anlayışımızda şu var: Her şey millet için; insanı yaşat ki devlet yaşasın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, millet bizim başımızın tacıdır, ne gerekiyorsa yapmak bizim boynumuzun borcudur, onu özellikle vurgulamak istiyorum.
Bunun dışında, çok önemli, sizlerin sevineceği bir husustan bahsetmek istiyorum. Maalesef, geçmişte bir sivil toplum kuruluşu “Zeytin ağacı orman ağacı değil.” diye yargı kararı çıkartmış. Dolayısıyla, neredeyse zeytin ağaçları kesiliyordu ama yargı kararını okuyunca bunun tamamının zeytin ağacı olamayacağını, yüzde 80’ine kadar zeytin, yüzde 20’sinin diğer ağaçlar, çam vesaire olabileceğini ifade edince… Biz şimdi, şu anda bütün Türkiye’de, zeytin yetişecek bilhassa Marmara, Ege Bölgesi’nde “delice” diye tabir edilen zeytinleri aşılıyoruz, deliceleri ve bunları da vatandaşa taksim ediyoruz herkesin gözü önünde, eşit ve adil olarak. Şimdiye kadar hiç kimse itiraz etmedi çünkü şeffaf, açık, adil bir şekilde bunu dağıtıyoruz vatandaşa kırk dokuz yıl geliri vatandaşa ait olmak üzere.
Bir diğer sevineceğiniz hususu daha belirteyim. Burada bazı vekillerim var, gözlerinin içi gülüyor, görüyorum. Efendim, tıbbi ve aromatik bitkiler… (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İhmal edilmişti bu. Biz bunu ilk defa ele aldık, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Merkezi kurduk. Allah nasip ederse, şu anda “odun dışı ürünler” dediğimiz ürünlerden yılda 600 milyon dolarlık ihracat yapıyoruz. Yeterli mi? Değil. Bakın, bizdeki flora, fauna Kıta Avrupası’ndan çok daha fazla ama bu ihmal edilmiş, inşallah açığı kapatacağız.
Değerli vekillerim, bu tıbbi ve aromatik bitkilerin dünyadaki pazarı 117 milyar dolar. Biz Kıta Afrika’sından daha fazla şifalı bitkiye sahibiz ama son yıllardaki gayretle 600 milyon dolar bir ihracat yapıyoruz. Ama hedef… Sizlerden de bu konuda yardım istiyorum, tavsiyelerinizi almak istiyoruz.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) – Sayın Bakan, doğanın endemik türlerinin yok olmasına, tahribatına neden oluyor, onu söylemek istiyorum.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Müsaade edin, ben sizi dinledim; sorularınıza cevap veririm.
Bu arada, ben, konuşma yapan bütün milletvekillerimizi dikkatle dinledim. Teşekkür ediyorum.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) – Bir uyarıda bulunmaya çalıştım.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bizim için tenkit, tavsiye, varsa teklifleri başımızın tacıdır.
MUSA ÇAM (İzmir) – Yarısını dinleyemediniz, yoktunuz burada çünkü Sayın Bakan. Yarısını dinleyemediniz, yoktunuz burada.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Allah nasip ederse, saygıdeğer vekillerim, inşallah tıbbi ve aromatik bitkilerin ihracatı konusunda hedef, 2023 yılına kadar 5 milyar dolarlık bir ihracat yapmaktır, bunu da özellikle vurgulayayım; nereden nereye. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) – Sayın Bakan, doğadan toplanan tıbbi ve aromatik bitkiler doğanın tahribatına neden olur, dikkat ediniz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Tabii, efendim, bu arada orman köylüsüne on dört yılda 13 milyar TL’lik bir destek vermişiz. Orman köylüsü bizim gönlümüzde, gerçekten onlarla aile gibiyiz. Orman teşkilatına talimatım şu olmuştur: Artık orman köylüsü ve orman mahallelisi bizim, ormancının hasmı değil, hısmı olacak dedik. Dolayısıyla, bu minval üzere onlarla beraber… (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Onlar bizim ailemiz gibi, ailemizin fertleri. Anlayış, orman teşkilatında tamamen değişti.
Bu çerçevede, odun üretimimiz de var tabii. Türkiye’nin yılda 30 milyon metreküp odun kullanım ihtiyacı var. Bunun şu ana kadar 20 milyon metreküpünü biz karşılıyoruz, gerisi ithal ediliyor. İnşallah endüstriyel plantasyonla bu açığı kapatmayı planlıyoruz, onu da özellikle vurgulamak istiyorum.
Bunun dışında, yangınla mücadelede şunu gururla ifade edeyim: Yangınla mücadelede Akdeniz ülkelerinden, hatta Amerika’dan çok daha güçlü bir sisteme sahibiz, en ileri… 2 defa eTürkiye Ödülü alan muazzam bir bilgi işlem merkezimiz var, yangın harekât merkezimiz var. Ben de naçizane teknolojiye meraklıyım; yangın zamanı havada uçan helikopter ve uçağın o andaki koordinatlarını, hatta o andaki hızını odamdan görecek bir teknolojiye sahibim Allah’a şükür.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – Sayın Bakan, ne kadar alan yandı geçen sene?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bu teknolojiyi Amerika özellikle Los Angeles’ta talep etti. Bizde de orman var, bütün ormanlar dünyanın ortak malıdır diye onlara da her türlü desteği veriyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Hatta, şunu gururla ifade edeyim, yangınla mücadelede komşu ülkelerin tamamına biz destek veriyoruz. Bakın, geçmişte ta Libya’ya kadar, efendim, Makedonya, Bosna-Hersek, Yunanistan, Gürcistan, Rusya ve en son işte İsrail’deki yangınları biz söndürmeye gittik çünkü neticede insan hayatı çok önemlidir; biz hem ormanları kurtarmak hem de insanları kurtarmak… Bakın, bu bizim vicdanımızın sesi. Halep’teki zalimler bunu duysun. Biz vicdanımızın sesi olarak bütün insanlara yardım ederiz, insanlığın icabıdır, bu bizim geleneğimizdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Efendim, bütün yaratılmışları severiz Yaradan’dan ötürü. Evet, herkesi seviyoruz; sizleri de seviyoruz değerli kardeşler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gülüşmeler)
Bunun dışında, çölleşmeyle, erozyonla…
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Sayın Bakan, biz de seni seviyoruz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Müsaade eder misiniz, hızlı anlatmam lazım, çok hızlı geçeceğim, çünkü keşke Başkanım müsaade etse de ben sabaha kadar size anlatsam yani, serde hocalık var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) – Anlat, anlat, sabaha kadar anlat.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Şimdi, değerli dostlar, erozyonla mücadelede bakın nereden nereye geldik? Topraklarımız akıp gidiyordu; yılda 500 milyon ton toprak akıp gidiyordu, bunu 168 milyon tona indirdik. Yeterli mi? Değil. İnşallah, çalışmalar devam ediyor, bütün dağları teraslıyoruz, ağaçlandırıyoruz, ağaçlandırmaya devam edeceğiz.
Doğa Koruma ve Millî Parklar… 42 tane millî parkımız var, 209 tane tabiat parkımız var. Lütfen, Uludağ’a, Spil Dağı’na… Kop Dağı Millî Parkı’nı yeni ilan ettik. Bunun dışında, Erzurum’daki Nenehatun Millî Parkı. Hemen burnumuzun dibinde, tamamlayacağız bu 2017’de, Sakarya Meydan Muharebesi Tarihî Millî Parkı.
KASIM BOSTAN (Balıkesir) – Kaz Dağları da var Sayın Bakanım.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Başkomutan Millî Parkı, orada çok muhteşem bir İstiklal Tanıtım Merkezi yaptık. Daha önce, biliyorsunuz, Çanakkale’de Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi yapmıştık. Bütün milletvekillerimizi buralara davet ediyoruz, şeref verirsiniz, sizlerin ziyareti bizleri çok mutlu edecektir, onu da özellikle belirteyim.
Bir de değerli dostlar, bizim turizm açısından…
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) – Hocam, Nenehatun’a da götürelim vekilleri.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Nenehatun’a da, Erzurum’a da davet ediyor Sayın Mustafa Ilıcalı Bey, uçak paralarını kendisi ödeyecekmiş efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli dostlar, bir de sizlere yeni bir sektörden bahsetmek istiyorum. Doğa Koruma ve Millî Parklar 81 vilayette “tabiat turizmi, doğa turizmi” diye bir master plan hazırladı. Lütfen, bütün vekillerimizden bu konuda destek bekliyoruz. Efendim, deniz turizmine gelen bir turist 500-600 dolar bırakıyor bir seferde ama tabiat turizmine, yayla turizmine, doğa turizmine gelen 10 bin dolar bırakıyor. O bakımdan, bu konuda arzu ettiğiniz, kendinizin seçildiği vilayetlerde talebiniz olursa, aralık ayı sonu ve ocaktan itibaren toplantılar yapılacak, biz bütün vekillerimizi buraya katkı sunmaya davet ediyoruz arzu etmeleri hâlinde.
Efendim, tabii, bu arada DSİ’den bahsetmem lazım. DSİ gerçekten çok çalışıyor. DSİ’nin bir sloganı var…
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – “Tüm dereler ıslah oldu!”
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – “Devlet Su İşleri zamanla yarışıyor.”
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Dereler kurudu Bakanım, dereler kurudu, HES’ten kurudu.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Kurumaz, kurumaz.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – Kurumayanları da kurutursunuz yakında Bakanım.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Bak, görüyorsun, bütçenin olduğu gün Cenab-ı Allah yağmur gönderiyor, daha ne istiyorsun ya, kar gönderiyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Dereler kurudu, size de ihtiyaç kalmadı.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – Yakında hepsini kurutursunuz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Bakın, haftaya salı günü bütün Türkiye yağışlı geçecek, kar yağışıyla. Kar istiyorsun, Allah kar gönderiyor.
ALİ ŞEKER (İstanbul) – İşimiz Allah’a kaldı.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) – GAP sulamaları ne oldu, GAP sulamaları ne oldu? Yüzde kaç tamamlanma oranı, yüzde kaç GAP’ta?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - Şimdiye kadar, bakın, on iki yılda 6.298 tesis açmışız. Sayın vekiller, 6.298 tesis ve 411 baraj. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) – Palavra hepsi, palavra! Nerede 6 bin tesis?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – Sayın Bakan, Tuz Gölü kurudu, Tuz Gölü, neden bahsediyorsunuz?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - 482 HES, 782 gölet, 1.068 büyük sulama tesisini açtık.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan, geçen bütçede yaptığınız barajları topladınız, bir Keban yapmıyordu.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - 176 yerleşim yerine su verdik.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) – GAP ne oldu, GAP?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Susuz şehir kalmadı, daha ne istiyorsunuz ya? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Trakya’da yer altı suyu 200 metreye çekildi.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) – Yirmi yıldır ne yaptınız GAP’ta?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Efendim, Ergene’de 14 tane atık su arıtma tesisi inşa ettik.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) – Hâlâ yüzde 27 tamamlama oranda GAP’ta.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Ve 3.329 dere ıslahıyla bir destan yazıldı, destan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – İçme suyu yok, insanlar su bulamıyor.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Trakya’da yer altı suyu 200 metreye çekildi, 200 metreye.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) – Hâlâ yüzde 27 işletme GAP’ta, yüzde 27. GAP ne oldu, GAP?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Şimdi, vaktim çok sınırlı. İçme suyundan bahsedeyim.
Değerli dostlar, burada konuşan İstanbul vekillerimiz var. Allah aşkına, İstanbul’un 1994’ten önceki hâlini bilmiyor musunuz ya? Bilmiyorsanız lütfen karikatürlerden okuyun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) – O Sözen’in barajlarıyla suyu var İstanbul’un.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) – GAP’a niye su vermiyorsunuz?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Şimdi, Hükûmetimiz, Sayın Cumhurbaşkanımız 2003 yılında Başbakan olduğu zaman, “Veysel Hoca, bütün Türkiye’nin su meselesi halledilecek.” dedi.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – GAP ne oldu Sayın Bakan, GAP?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – 76 il merkezi, 176 noktada susuzluk vardı.
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Maraş’ta yüzde 90’ı hastalandı, Maraş’ta.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Allah’a şükürler olsun, 176 noktanın içme suyu problemini çözdük. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Maraş’ta yüzde 90’ı hastalandı. Maraş, Maraş... Elbistan’da ne oldu, Elbistan’da?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Ne zaman biliyor musunuz? Otuz kırk yıl sonrasının, Erzurum’dan…
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – GAP ne oldu Sayın Bakan, GAP?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Kıbrıs Hocam, Kıbrıs…
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Kıbrıs bizim için çocuk oyuncağı, Kıbrıs bizim için çocuk oyuncağı ya.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) – Hâlâ yüzde 27 işletmede GAP, yüzde 27 işletmede. Ne zaman bitireceksiniz GAP’ı?
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Elbistan’da kanalizasyon suyu içirdiniz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Şimdi, efendim, bakın, Şırnak’tan Mersin’e kadar, İzmir’den Kars’a, Kars’tan Edirne’ye kadar, Çorum’dan, Çankırı’dan ta Afyonkarahisar’a kadar her yere su götürdük, götüreceğiz.
MELİKE BASMACI (Denizli) – Dalaman Çayı, Büyük Menderes; hepsi mahvoldu, kanalizasyon hepsi.
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Kanalizasyon içirdiniz Elbistan’da, kanalizasyon. Yüzde 90’ı hastalandı.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Hiçbir şehri susuz bırakmayacağız Allah’ın izniyle. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir de sulamalarla ilgili…
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Sayın Bakan, Trakya’da su kalmadı. Trakya’da eksi 500’den su çekiliyor.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) – Her yer susuz Zonguldak’ta Sayın Bakan.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Değerli kardeşlerim, şu anda 62 milyon dekarlık alanı sulamaya açtık ama yeterli mi? Değil.
BAŞKAN – Sayın Özel, çok rica ediyorum...
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – İnşallah 8,5 milyon hektar yani 85 milyon dekar araziyi tamamen kapalı sisteme, modern sulama sistemiyle…
Ben teşekkür ediyorum, bazı arkadaşlar kapalı sistemin önemini vurguladı. Biz de zaten bütün projelerde kapalı sisteme, basınçlı sulama yani yağmurlama veya damlamalı sulama olacak şekilde kapalı sisteme, borulu sisteme geçtik, onu özellikle vurgulamak istiyorum.
MELİKE BASMACI (Denizli) – Nerede?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bakın, “GAP” diyorsunuz. GAP’ı biz bitireceğiz. Allah nasip ederse 2019’un sonuna kadar…
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) – Hâlâ yüzde 27.
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Memleketi bitirdiniz, GAP’ı bitiremediniz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bakın, değerli vekillerim, GAP’ta… (AK PARTİ sıralarından “GAP’ı kaptırmayız.” sesleri)
GAP’ı kaptırmayacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) – Geldiğinizde de aynıydı, on beş yıldır aynı.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Sevgili kardeşlerimiz, vekillerim, bir dinleyin hele, bakın… Allah aşkına, bir, Şanlıurfa’dan…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bak bir daha bütçeyi konuşurken 2019’da, buraya yazdırırım böyle Sayın Bakan, yazdırırım.
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Demir yollarına baktığınız gözle bakıyorsunuz GAP’a.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Grup Başkan Vekilim, ben dinledim orada, hiç söz atmadım. Yani siz de gruba hâkim olun Değerli Vekilim, hemşehrim, sen de gelirsin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tamam, peki, eyvallah.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Şimdi, değerli kardeşler, bakın, GAP’ta yaklaşık 1 milyon 500 bin metre yani 1.500 kilometre dev ana kanal yaptık. Bir tanesini söyleyeyim: Mardin-Ceylanpınar ana kanalı, Şanlıurfa’dan gidiyor, 221 kilometre ve oradan Kızılırmak’ın mart ayındaki debisi kadar bir su akıyor, 200 metreküp/saniye. Yani, bir suni nehir. Bunun gibi, KOP’ta, GAP’ta suni nehirler yaptık.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Hocam, rakamları anlamışlar mıdır?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Peki, sulamada nereye ulaştık?
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Yüzde kaç Sayın Bakan?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) – Ben size söyleyeyim, yüzde 27.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Yok, sulamada 500 bin hektar alanı GAP’ta sulamaya açtık. 2019 yılı sonunda 1 milyon 58 bin hektar alan tamamen sulanacak.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Yüzde kaç Sayın Bakan?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) – İşletmede yüzde 27 Sayın Bakan.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bunun sözünü veriyoruz, biz sözünün eri Hükûmetiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sürem bitiyor, hızlı geçeyim. Efendim, tabii, dere ıslahlarından bahsettim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – GAP’ın yetişmesi için ne kadar para lazım Sayın Bakan?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) - HES’ler… Ben teşekkür ediyorum değerli Kırklareli vekilime. Efendim, size teşekkür ederim, HES’lere çok…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Bir dakika…
BAŞKAN – Sayın Bakan, evet, teşekkür için bir dakika…
Buyurun.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Efendim, hakikaten, su akıyordu, biz bakıyorduk ama HES’lerde, 26 milyar kilovatlık enerji üretimini biz 92,5 milyar kilovata çıkardık. Yeterli mi? Değil.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kaç megavat Sayın Bakanım?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – 92,5 milyar kilovatsaat.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sözü bile edilmez Sayın Bakanım.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Ne kadarını devlet yaptı, bunu açıklar mısınız?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Aşağı yukarı 25 bin megavat.
Bakın, şu anda bizim HES’lerdeki kurulu gücümüz doğal gaz kurulu gücünü geçti. Bunu bari takdir edin Allah aşkına ya, bunu bari takdir edin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Yapma Allah aşkına, doğal gaz…
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Devamla) – Tabii, su analizinden bahsetmem lazım.
Son olarak da, bütün bölgesel projeler var, isteyen varsa… Akdeniz GEP’ten Trakya GEP’e kadar, Batı Karadeniz’den DOKAP’a kadar, Doğu Anadolu Projesi’nden Orta Anadolu GEP’e kadar, Ege GEP adıyla projelerimiz var. Bunları da izah etmem zaman alır.
Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. İnşallah, bu bütçenin berekete vesile olmasını diliyorum. Sizlerin tenkitleri, tavsiyeleri mutlaka dikkate alınacak. Sizleri seviyoruz. Allah’a emanet olun.
Hayırlı günler diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Sayın Yedekci, bir söz talebiniz var.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- İstanbul Milletvekili Gülay Yedekci’nin, son beş yılda çok fazla ormanlık alanın kaybedildiğine ve ormanları kesip yerine fidan dikerek aynı floranın oluşturulamayacağına ilişkin açıklaması
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şimdi, Sayın Bakanı dinledik ama benim aklımda tabii çokça soru var kendisine sormak istediğim.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Soru-cevapta sorsun.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) – Soru-cevapta sorun.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – Bir müsaade ederseniz…
BAŞKAN – Sayın Yedekci, “Bir açıklama yapacağım.” demiştiniz.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – Tamam, bir açıklama yapacağım, evet.
BAŞKAN – Soru-cevap işlemi var zaten, biliyorsunuz.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – Tamam, yanlış söyledim, pardon.
BAŞKAN - Peki.
Buyurun.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – Dere ıslahlarını betonla yapıyorsunuz. 130 bin futbol sahası kadar orman alanını kaybettik son beş yılda “tahsis” adı altında. Yeni çıkan 80/(4) maddeyle ormanlar, meralar proje bazlı yatırım alanları olarak kullanılabilecek. Türkiye’de, İstanbul’da özellikle, yeşil alan yüzde 1,3 refüjler de dâhil olmak üzere; New York’ta bunun 10 katından fazla, yüzde 14. Bunlardan bihaber olduğunuz kanaatinde olduğum için açıklama yaptım.
Ayrıca, ormanları kesip yerine fidan dikerek aynı florayı oluşturamazsınız. Bir ağacı kesip yerine başka bir fidan dikmek demek, onu yerine getirdiğiniz anlamına gelmez.
Teşekkür ederim.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, cevap vermem lazım müsaade ederseniz.
BAŞKAN – Sayın Bakanım, sadece bir dakika, lütfen.
22.- Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun, İstanbul Milletvekili Gülay Yedekci’nin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Efendim, İstanbul’daki ormanlık alan yüzde 48’le dünyada en önemli alanlardan birisi. Kaldı ki, biz orada maden için vesaire verdiğimiz alanların en az 5 katı fidan diktiriyoruz. Maden alanlarını ıslah ediyoruz.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – Aynı şeyi söylüyoruz Sayın Bakanım, doğru değil yaptığınız; orman kesip fidan dikilemez.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Gerçekten, yani, yüzde 48’i ormandır ve Türkiye ortalaması yüzde 27’dir; Türkiye ortalamasının neredeyse 2 katıdır.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – İtirafta bulunuyorsunuz Sayın Bakanım.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Ama bunları, ormanları korumak bizim boynumuzun borcu.
Teşekkür ederim.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – Bu itiraftır, söylediğiniz itiraftır, az önce söylediğimi onayladınız.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri…
AYHAN BİLGEN (Kars)- Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Bilgen, buyurun.
23.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’in, çeşitli illerde HDP il binalarına saldırı düzenlendiğine, parti yöneticilerine yönelik işkence olduğuna dair haberler aldıklarına ve düşüncelerine katılmasalar da Hüsnü Mahalli’nin evine baskın yapılarak gözaltına alınmasını kınadıklarına ilişkin açıklaması
AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün içerisinde önce Kayseri, sonra Balıkesir, biraz önce öğrendik, Konya ve Eskişehir il binalarına saldırı düzenlendi. Yakma girişimleri var. Binaların içerisine girilerek yine duvar yazıları yazıldı.
Biraz önce, Vatan Caddesi’nde, gözaltı merkezinde parti yöneticilerimize yönelik işkence olduğuna dair ciddi iddialar geliyor. Genel Kurulu ve kamuoyunu bilgilendirmek için aktardım.
Hüsnü Mahalli’nin yazılarına, yorumlarına, düşüncelerine katılmasak da bir yazarın evine baskın yapılarak gözaltına alınmasını da kınıyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bilgen.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 434) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI (Devam)
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Devlet Personel Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Personel Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, şahsı adına aleyhte olmak üzere Erzurum Milletvekili…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bursa Milletvekili…
BAŞKAN – Pardon, özür diliyorum. Bursa Milletvekili Sayın Erkan Aydın.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dediğiniz doğru, Bursa’da çok fazla Erzurumlu var, Erzurumlular adına da konuşabiliriz, bayağı fazla sayıda var, Erzurum’dan sonra en çok Bursa’da Erzurumlu var.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Gecenin bu saatinde televizyonları, ekranları başında bizi izleyen, Erzurumlu, Bursalı bütün vatandaşlarımıza da saygılarımı iletiyorum.
Aslında, aleyhte konuşmak için beş dakika çok kısa ama Sayın Bakanlarımızı dinledik, onlar da burada ifade ettiler.
Öncelikle, 10 Aralık saldırısında hayatını kaybeden şehit asker, polis ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Hükûmetin 2002’den beri devamlı savunduğu istikrar politikası, istikrarla yönettikleri politikası maalesef terörü engellemede aynı istikrarı gösteremiyor. 7 Hazirandan itibaren bir buçuk yılda bine yakın insan hayatını kaybetti, 1.500’e yakın da yaralı vatandaşlarımız var. Yani bir insanlık dramı, bir insanlık kıyımı var.
İnsanlık kıyımından gelelim orman kıyımına. Evet, Sayın Orman Bakanımıza Plan ve Bütçe Komisyonunda da sorduk seçim bölgem Bursa’da özellikle Uludağ’la ilgili maden ocaklarını. Sağ olsunlar, cevap verdiler yazılı olarak, 344 tane maden ocağına ruhsat vermişler.
Bakın, 5 değil, 10 değil, 20 değil, 100 değil, 344 adet. Bunların her birinde 10’ar makine olsa 3.500 makineyle 17 bin hektar alan bugün didik didik eşiliyor, herhâlde bir on yıl sonra Uludağ’da nefes alacak yer kalmayacak. Ova bitti, böyle giderse dağ da bitecek; yeşil Bursa da olacak gri Bursa. O yüzden bunlarla ilgili de… Sayın Bakan biraz önce buradan söyledi, “Allah kar verdi.” dedi, evet, yağmur da verdi, çok iyi. Ama ben de diyorum ki: Memleketi kuruttunuz Sayın Bakanım, ağaç kalmadı, böyle giderse ne kar kalacak ne yağmur kalacak. (CHP sıralarından alkışlar)
Tabii, bu kadar kısa bir sürede hepsini aleyhte konuşamıyoruz. Buradan sanayideki, özellikle Bursa’nın bir de sanayi bölgesi olmasından dolayı işsizliklerde… Bir dahaki hafta işsizlik oranı açıklanacak, perşembe günü, o günden önce ben, bugün, son bir ayda sanayide işini kaybeden 336 bin kişinin olduğunu söylemek istiyorum.
Geçen hafta sanayicilerle Bursa’da toplantı yaptık ve bir öneri getirmemi istediler. Sayın Bakanım, bilginiz olsun. Geçen hafta Sayın Başbakanın açıkladığı pakette bekledim ama çıkmadı. Bir kanun teklifi verdik, kısa dönem çalışma ödeneği altında çalışanların sigortalarının stopajlarının üç, altı ya da dokuz aylık dönemlerde en azından yarısının devlet tarafından ödenmesiyle ilgili. Ama pakette baktık ki böyle bir çalışma sonucu gelmemiş ve o sanayiciler şu anda 2017’nin izinlerini kullandırmış durumdalar, işçi çıkarıyorlar ve birkaç ay daha dayanabileceklerini, daha sonra kapıya kilit vuracaklarını söylediler.
Renault fabrikasından bir işçi mektup yazmış, okumak istiyorum: “Kafamız hiç rahat değil, hep baskı var. Bu baskılara bir de ekonomik kriz eklendi. Ekonomik krizde olan işçiye oluyor, ya zam vermiyorlar ya da işten çıkarıyorlar. Her gün bir sıkıntı ekleniyor. 2017 sözleşmesi de yaklaşıyor, işçinin istediği sözleşme olacak mı?” diye kaygılarını dile getiriyor.
Bütün bunlar olurken ne oluyor? Hükûmetin 2017’de asgari ücrette teklif ettiği zam oranı yüzde sıfır. Eğer yüzde sıfırla, açlık sınırının 1.405 lira olduğu günümüz şartlarında “1.300 lira maaşla bir işçi ailesini, kendisini geçindirebiliyor.” diyorsanız hiçbir şey söylemiyorum.
Gene emekli de aynı durumda, emeklinin durumu da perişan. Bakın, açıkladınız, herhâlde önümüzdeki hafta da promosyonlar belli olacak. Umarım, bu konuda da emekli beklediği promosyon bedelini alır ama emekliye promosyonu düşünürken yaşı bekleyen, yaşa takılan emeklinin durumu ne olacak? Bu konuda da o kadar fazla talep var ki, biraz önce Sayın Bakan “Sahada görmüyorum.” dedi ama ben sahada gezerken hep bunu soruyorlar, “Bizim durumumuz ne olacak?” 500 bine yakın emekli yaşı beklediği için kaygı içerisinde, sıkıntı içerisinde, geleceğiyle ilgili endişe taşıyor.
Bu kadar sürede ancak bu kadar değinebildik. Umarım, 2017 yılı, daha güzel günlere daha barış içerisinde, bombaların patlamadığı, insanların daha kardeşlik içerisinde yaşadığı bir yıl olur diyorum. Bütçenin de hayırlı uğurlu olmasını diliyor, aleyhte de oy kullanacağımızı söylüyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Aydın.
Sayın milletvekilleri, sekizinci turdaki konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz. Sisteme giren sayın milletvekillerine on dakika süreyle yerlerinden söz vereceğim sırasıyla. Sürenin on dakikasını sayın milletvekilleri, geri kalan on dakikasını da sayın bakanlar kullanacaktır.
Sayın Engin’den başlayalım.
Buyurun.
DİDEM ENGİN (İstanbul) – Sorum Orman ve Su İşleri Bakanına. Plansız büyüme, çarpık kentleşme ve partinizin yıllardır bitmek bilmeyen rant ve beton sevdası yüzünden dünyanın en güzel şehri İstanbul kuraklık tehlikesine adım adım yaklaşıyor. Halka açık yeşil alan açısından dünyadaki metropolleri kıyaslayan uluslararası bir araştırmaya göre İstanbul’da yeşil alan oranı sadece yüzde 2,2. Bu oran Londra’da yüzde 33, Madrid’de yüzde 35, Singapur’da yüzde 47, Moskova’da yüzde 54. İncelenen 33 metropol içinde İstanbul sondan 2’nci sırada yer alıyor.
Yirmi iki yıldır yönettiğiniz İstanbul’un o eşsiz tarihî silüetini ranta kurban verdiniz, dilinizden eksik etmediğiniz padişahlarımızın ve evliyalarımızın kemiklerini sızlattınız. Bugün bir beton kente çevirdiğiniz İstanbul için vicdani ve manevi olarak suçluluk duygusu hissediyor musunuz?
BAŞKAN – Sayın Yalım…
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İlk sorum Sayın Orman ve Su İşleri Bakanına.
Sayın Bakan, Uşak ili Sivaslı ilçesi Hanoğlu köyü ve Erice köyünde bir buçuk aydır su yoktur, artık vatandaşın bitlerini nasıl yapacağız, bilmiyorum. Bu bir.
İkincisi, Bartın Amasra’daki HES’ten bahsettiniz, biraz önce HES’lerden bahsettiniz, bunun da özellikle altını çizmek istiyorum.
İkinci sorum Sayın Ekonomi Bakanına.
Sayın Ekonomi Bakanı, biraz önce gayet güzel bir pembe tablo çizdiniz, ben de size net bir şey anlatacağım.
Uşak, Banaz, Düzkışla köyü. Muhtarın adı Alpay Duman. Köy satılık şu anda Sayın Bakan. Köyün 36 hanesi 170 nüfusu var; tamamı hacizli, şu anda satılık. Hani nerede ekonomi Sayın Bakan? (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Ben talibim.
BAŞKAN – Sayın Erdem…
EREN ERDEM (İstanbul) – Sayın Başkan, Halk TV yorumcusu, gazeteci, yazar Hüsnü Mahalli, evinde yapılan arama sonrası gözaltına alındı. Bir süre önce, gazeteci kılığına saklanan bir şahıs tarafından çok ağır hakaretlerle bir televizyon ekranında hedef gösterilmişti; şimdi, bu hedef gösterme akabinde de kendisi hakkında bir soruşturma açıldığını öğrendik.
Burada iki tane temel soruyu Parlamento gündemine getirmek gerekiyor:
Birincisi, Halk TV ailesine geçmiş olsun diliyorum.
İkincisi, savcılara, artık havuz medyasında yapılan haberler üzerinden talimat verilip, bu talimatlarla kişilerin tutuklanması meşru bir zemin mi kazanmıştır? Böyle bir yaklaşım, demokratik vicdan tarafından kabul edilebilir mi?
Hüsnü Mahalli değerli bir gazetecidir, fikirleri ne olursa olsun görüşlerini ifade etme özgürlüğüne sahiptir. Tekrar Halk TV ailesine geçmiş olsun dileklerimi ifade etmek istiyorum, Hüsnü Mahalli’nin yalnız olmadığını da burada tekrar ifade etmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Köksal…
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sayın Başkan, benim sorum Orman ve Su İşleri Bakanına.
Sayın Bakan, seçim bölgem Afyonkarahisar ili Sultandağı ilçesine bağlı Yakasenek köyünde uzun zamandır içme suyu sıkıntısı vardır. Özellikle kuyulardan birindeki suyun arsenikli çıkması yüzünden orada yaşayan yurttaşlarımız ne yazık ki büyük sıkıntı çekmektedir. Bu içme suyu sıkıntısı yaz aylarında had safhaya ulaşmaktadır. Bu sıkıntının bir an önce giderilmesi gerekmektedir.
Yine, seçim bölgem Afyonkarahisar ili Sultandağı ilçesi Çukurcak köyünde de sondaj çalışması yapılmak zorundadır ama bu çalışma hâlen yapılamamıştır. Yapılmamasının sebebi ve gerekçesi nedir? Yine, seçim bölgem Afyonkarahisar ili Dinar ilçesine bağlı Bağcılar köyünde de içme suyu yetersizdir. Bununla ilgili bir çalışma yapılacak mıdır?
Ve yine, seçim bölgem Afyonkarahisar ili Hocalar ilçesi Davılgı köyünde de içme suyu yetersizdir. Orada yaşayan köylüler tankerlerle dışarıdan su getirerek su ihtiyaçlarını gidermektedirler. Bu konuyla ilgili herhangi bir çalışma yapılacak mıdır?
BAŞKAN – Sayın Hürriyet…
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İlk sorum Orman Bakanına: İstanbul’un su ihtiyacı nedeniyle Kocaeli’nin Kandıra ilçesine yapılacak Sungurlu Barajı nedeniyle 18 köy sular altında kalacak, 5 bin insan mağdur olacak ve tarım arazileri telef olacak. Bizzat siz, Sayın Bakanım, “2071’e kadar İstanbul’un su ihtiyacı yok.” dediniz. Peki, şimdi ne değişti ve otuz yıllık ömürlü bu baraj niye? Onca vatandaşa yaşamaları için nerede yer göstereceksiniz? Burada ucuza arazi toplayan rant avcıları var. Hatta sizin yakınlarınızın bile ismi geçiyor. Bunlardan bilginiz var mıdır? Kocaeli’ye gram yararı olmayacak bu barajı Kocaeli AKP vekilleri müjde olarak duyurdu. Bir yararı var da biz mi bilmiyoruz?
İkinci sorum Çalışma Bakanına: Kocaeli’nin Derince ilçesindeki Evyap Limanı’nda işçi kıyımı yaşanıyor maalesef sendikal mücadeleler nedeniyle ve bu işçilerimiz gibi, birçok firmadaki bu tür işçi kıyımlarına her fırsatta göz yumuluyor maalesef Hükûmetiniz tarafından. Buradan size soruyorum…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) – Patronların işçi ve emek sömürüsüne göz mü yumacaksınız, emek mücadelesi veren işçilerimize sahip mı çıkacaksınız?
BAŞKAN – Sayın Akın…
AHMET AKIN (Balıkesir) – Sayın Bakan, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi BASKİ’de çalışan işçiler BELEDİYE-İŞ sendikasında örgütlüler, sendikalarından da memnunlar ama BASKİ yönetimi, işçileri BELEDİYE-İŞ sendikasından istifaya zorluyorlar. Hükûmetimize yakınlığıyla bilinen bir sendikaya üye olmaları için her türlü baskı yapılıyor ve sürgünle tehdit ediliyorlar. İşçilerimiz istediği sendikaya üye olabilirler, sendika seçme özgürlükleri vardır. Bu, yasalarla ve uluslararası sözleşmelerle güvenceye alınmıştır. Bu anlamda, işçilere baskı yapan, sendika değiştirmeye zorlayan BASKİ yönetimi açıkça suç işlemektedir. Türk Ceza Kanunu bu suçun cezasını da düzenlemiştir. BASKİ’de yaşanan bu hukuksuz fiilî durumla ilgili Bakanlığınız ne yapacaktır? Bakanlık olarak bu konuda bir inceleme veya araştırma yapacak mısınız? İşçileri sendika değiştirmeye zorlayarak suç işleyen yöneticiler hakkında bir yaptırımınız olacak mıdır, yoksa bu suçu görmezden gelip siz de mi suça ortak olacaksınız?
BAŞKAN – Sayın Tarhan…
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Birinci sorum Orman ve Su İşleri Bakanına: Orman köylülerinin geçimlerini sağladıkları, “baltalık” olarak tabir edilen alanlar koruya çevriliyor, orman köylülerimizin köylü pazar satış alanları azalıyor. Dolayısıyla, köylülerimiz ellerindeki tek geçim kaynağını da kaybediyor. Baltalık alanların koruya çevrilmesinin nedeni nedir?
İkinci sorum Ekonomi Bakanına: Yaz saati uygulaması nedeniyle ihracattaki kayıp ne kadardır?
Üçüncü sorum: “İran’la karşılıklı ticari sözleşmeden dolayı ihracatımız yüzdelik olarak şu kadar artırıldı.” dediniz. İran’la ihracatımız ve ithalatımız dolar bazında ne kadar arttı?
BAŞKAN – Sayın Şimşek…
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Teşekkür ediyorum.
Orman Bakanına sorum: Sayın Bakanım, Mersin’de kasım ayı içerisinde çıkan bir orman yangınına havadan müdahale yapılması konusunda şahsınız ve Müdürlüğünüz personeliyle temasa geçmemize rağmen uçak kaldırılamayacağını, anlaşmanın sona erdiğini belirtmiştiniz. Yalnız, 25 Kasımda İsrail’de çıkan bir orman yangınına Türk uçakları müdahale ettiler. Mersin’in ormanları, İsrail’in ormanlarından daha mı değersiz? Oraya kaldırılan uçaklar başka bir yerden mi kalktı? (CHP sıralarından alkışlar)
İkinci sorum Ekonomi Bakanına: Kişi başı millî gelirin 2 bin dolar arttığını söylediniz. Bir ailede kişi başı 11 bin dolar millî gelire ulaştığımız söyleniyor. 4 kişilik bir ailenin yıllık geliri 130 bin lirayı buluyor. Şu anda aile içinde kavgalar var. “Bu para kimde?” diyor; baba anneye, anne çocuğa, çocuk babaya soruyor. Bu para kimde? 130 bin liranın açıklamasını bir yapar mısınız? (CHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Sayın Atıcı…
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanlar, 11 milyon emekli, 3 milyon memur ve 5 milyondan fazla asgari ücretli ocak ayında zamlı maaş alacak. Enflasyon tahminine göre yüzde 3,73’lük bir artış öngörülüyor. Bu hesaba göre, en düşük SSK emeklilerine sadece 20-50 Türk lirası, en düşük BAĞ-KUR emeklilerine sadece 34 ila 43 TL arasında, en düşük memur emeklisine sadece 51 TL’lik, en düşük memur maaşına ise sadece 76 TL’lik bir artış bekleniyor. Hâlen 1.300 lira olan ve açlık sınırının altında bulunan asgari ücret Hükûmetinizin yüz karası olmaya devam ediyor. Bu ayıbı ortadan kaldıracak mısınız?
Diğer yandan, üç gün önce şehit olan polislerimiz 15 Temmuz şehitlerimizle eşit haklara sahip değiller. Bunu da ortadan kaldıracak mısınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Son olarak, Mersin Mut’ta arı üreticileri bal ormanı bekliyor Sayın Bakan. Bunu da halledecek misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Öz…
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) – Sorum Sayın Bakan Veysel Eroğlu’na: Orman Genel Müdürlüğünün bütün ormancılık işlerini orman köylümüz yapmaktadır. Köylülerin yüzde 70’i kooperatiflerde, bu kooperatifler de merkezî düzeyde Türkiye Ormancılık Kooperatifleri Merkez Birliği OR-KOOP’da örgütlenmişlerdir. Sayıları 2.500’ün üzerinde olan orman kooperatifleri OR-KOOP’un üyesidirler. Bu kooperatiflerin eğitim ve denetim görev ve sorumluluğu OR-KOOP’a kanunla verilmiştir. Bu görevin yerine getirilmesi için kooperatiflerin ödemeleri gereken katkı payları on yedi yıldır orman işletmelerince kaynaktan kesilmekteyken talimatınızla bu uygulama durdurulmuş, 6 Eylül 2016 tarihli emirlerinizle bir yıl süreyle tekrar başlatılmıştır. Buna teşekkür ediyoruz. Bu sürenin uzatılmasını düşünüyor musunuz? Bu uygulamanın, aynı zamanda, kooperatiflerin üst örgütlenmesinin devletçe desteklenmesini öngören Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı’nın bir gereği olduğunu sanırım biliyorsunuz.
Teşekkürler.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz.
Söz sırası Hükûmette.
Sayın Bakanlar, sırasıyla söz alabilirsiniz.
Sayın Eroğlu, buyurun.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Şimdi, efendim, İstanbul’la alakalı olarak, bakın, yüzde 48’inin orman olduğunu söyledik. Yani, orman varlığı -orman demek yeşil demek- en çok olan illerin arasında geliyor; bir.
İkincisi: Biz ağaçlandırma yapıyoruz İstanbul’da, şu ana kadar 18 milyon fidan toprakla buluşturuldu. Ayrıca, Ihlamur Eylem Planı, erguvan, çınar gibi eylem planları… Bu sene “çınar yılı” ilan ettik, çok sayıda çınarı toprakla buluşturuyoruz.
İstanbul’un kuraklığına gelince merak etmeyin, İstanbul’da susuzluk problemi yok. İstanbul’da 1994’te haftada bir gün su verilebiliyordu çoğu yere ama o zaman nüfus 6 milyondu, şimdi 15 milyon; şu anda kuraklığa rağmen sular akıyor, merak etmeyin.
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Sözen’in yaptığı barajlar.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Şimdi, efendim, Uşak’la alakalı… Tabii köyler bize ait değil, özellikle özel idare… Ama ben Uşak’taki köylere bakacağım sayın vekilim, inşallah onlarla ilgileneceğim.
Sayın Köksal, değerli hemşehrim, Yakasenek de köy ama orayla ilgili ne varsa sıkıntıyı gideririz, merak etme.
Çukurcak’a biliyorsunuz baraj yapıyoruz. Hatta orada bir şehidimiz var, onun ismini verdik, şehidimizin ismini, oradan su vereceğiz.
Bağcılar ve Hocalar’daki köylerin durumunu da inceleyeceğim.
Efendim, Sungurlu Barajı çok yıllar önce planlanmış bir barajdır. Bakın, diyorsunuz “2071 yılına kadar İstanbul’un suyu planlandı.” Evet, planlandı. Melen Barajı önümüzdeki yıl bitiyor ve yılda 1 milyar metreküp su verilecek. Ama İstanbul’da sadece bir kaynağa bağlı olmak doğru değil çünkü İstanbul Avrupa’daki pek çok ülkenin nüfusundan daha fazla nüfusa sahip. Dolayısıyla, Sungurlu Barajı’nın yapılması da şart çünkü suyun biriktirilmesi gerekiyor. İstanbul’un etrafında akan bir nehir yok, dolayısıyla suyu, başka yerlerdeki, derelerdeki suyu biriktirip İstanbul’a o şekilde veriyoruz. Istranca’da 7 barajı böyle yaptık, suyu akıttık. Ayrıca Melen Barajı, Yeşilçay; bunları akıtmasaydık İstanbul bugün susuzdu.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) – 18 köyü ne yapacaksınız?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Orman köylülerine baltalık efendim… Şimdi, koruya tahvil edilmesi ormanların gelişmesi açısından elzem ama biz oradaki vatandaşlar mağdur olmasın diye, az önce söylediğim gibi, çok daha gelir getirici imkânlar sağladık. 5 bin köye 5 bin köye 5 bin gelir getirici orman kurmak suretiyle onları her bakımdan destekliyoruz.
Sayın Şimşek, Mersin orman yangınında, hatırlarsanız, telefonla da görüştük. Biz oraya karada kara ekipleriyle rahatça müdahale edebildik. Dolayısıyla, orada hava araçlarına gerek kalmadı.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Gerek olsaydı ne olacaktı?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Ama, Sayın Bakanım, kaldıramayacağınızı söylediniz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Elbette, bizim ormanlarımız bizim canımız, ciğerimiz. O bakımdan, başka bir ülkenin ormanlarıyla kıyaslamak yanlış olur diye düşünüyorum. Nitekim Mersin yangınının herhangi bir riski yoktu, özellikle arazide ve yer ekipleriyle söndürme imkânı vardı ve kısa zamanda söndürdük.
OR-KOOP’a gelince, efendim, müfettişler tarafından OR-KOOP’un normal üyelerinin OR-KOOP’a yatıracağı ücretlerin direkt onların kooperatiflerinin hisselerinde kesilmesi diye bir uygulama varmış. Ama, bunun yanlış olduğu hukukçular tarafından söylendi, ifade edildi, bu hukuki bir mesele. Biz bir kooperatifin haberi olmadan onun adına parasını kesip OR-KOOP’a yatıramayız aslında ama çok ısrar edildi, biz şimdi o süreyi uzattık. Meselenin özü budur, özellikle vurgulamak istiyorum.
Evet, hepinize teşekkür ediyorum.
Diğer, özellikle konuşmalar esnasında bazı sorular vardı, onlara vaktimiz sınırlı olduğu için yazılı olarak cevap vereceğiz efendim.
Teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Eroğlu.
Sayın Bakan, buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) – Sayın Başkanım, özellikle gerek Kocaeli gerekse Balıkesir’deki işçilerin sendika sorunlarıyla ilgili şu ana kadar Bakanlığımıza herhangi bir şikâyet intikal etmediği için… Ama, şu andaki şikâyet veya söylenenleri değerlendirerek hemen bir teftiş, inceleme başlatırız. Sayın konuşmacımızın da, soru soran arkadaşımızın da söylediği gibi işçimizin, çalışanımızın sendika seçme özgürlüğü var ve o özgürlüğünü de kullanması onun en tabii hakkıdır.
Sayın Aytuğ Atıcı, emeklilerimizle ilgili söyledi. Ben konuşmamda da kısmen söyledim ama isterseniz şöyle hızlı rakam vereyim: SSK emeklisi 2002 yılında 257 lira alıyordu, bugün 1.339 lira alıyor. Nominal artış yüzde 421, reel artışsa yüzde 64. SSK tarım emeklisi 216 lira alıyordu...
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Bunu sormadım Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) – ...şimdi, bu anlamda yüzde 90 artış. BAĞ-KUR esnafı 148...
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Ocak ayındaki artışı sordum Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) – Bakın, ne verdiğimizi bir bilin, bundan sonra da bunun üzerine ne geldiğini...
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Ama on dört yılda değil Allah aşkına.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) – Bizim emeklimiz...
AYTUĞ ATICI (Mersin) – On dört yılda değil, ocak ayında ne vereceksiniz, bunu soruyorum.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) – Sayın Atıcı, isterseniz bir Bülent Kuşoğlu’na gidin, sizin sorduğunuz soruyla onun önerdiği reformlar örtüşüyor mu onu bir çalışın.
Teşekkür ederim.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Siz emekliye ne vereceğinizi söyleyin Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) – Ne verdiğimiz ne vereceğimizin de ispatıdır.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Ocak ayında...
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) – Emekli de bizi biliyor, vatandaş da bizi biliyor, burada popülizm yapmaya gerek yok.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Bakan, 20 lira veriyorsunuz, günah.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) – Enflasyon neyse onunla ilgili... Emeklimiz hep baş tacımız, bugüne kadar ne yaptıysak, işte ispatı burada, bundan sonra da onu yapacağız.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Bakan 20 lira veriyorsunuz, ben onu söylüyorum size. 20 lira vermek yazık, günah!
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Uşak ili Banaz ilçesindeki 36 haneli bir köyün tamamının hacizli olmasıyla ilgili hemen Uşak Milletvekilimize, Uşak İl Genel Meclisindeki arkadaşlarımıza ulaşabildik ve sorduk, böyle bir şey yok ama peşini bırakmayacağız, takip edeceğiz.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Sayın muhtarın telefonu burada, sayın muhtar kendisi aradı Sayın Bakan beni. Sayın muhtarımızın telefonunu vereceğim.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) – Ulaşacağım, ben alayım onu sizden, biz takip ederiz.
Yaz saati uygulamasının ihracatımızı ne kadar etkilediği, ne kadar düşürdüğüyle ilgili soruya gelince: Türk ihracatçısı, bugün dünyada 220’nin üzerindeki ülkeye ihracat yapıyor ve bu ülkelere ihracat yaparken de –anladığım kadarıyla, sorunun anladığım bölümüne bu şekilde cevap veriyorum- altı saat, sekiz saat, on iki saat, on sekiz saat saat farkı olan ülkelere ihracat yaparken o ülkelerin insanlarıyla hem komünikasyon anlamında hem de siparişlerini teslim etme anlamında hiçbir sorun yaşamıyor. Eğer bu, ihracatçının üretiminin düşmesiyle ilgili bir soruysa mesai saatleri, ihracatçımızda ve Türkiye’deki üretimin birçoğunda zaten yirmi dört saat üzerine 3 vardiya üzerine yapılır. Bununla ilgili bir düşme yoktur. İhracatçımız dünyanın bütün saatlerine uyumlu bir şekilde çalışır.
Sayın milletvekilimizin “İran’la ihracatımız ve ithalatımız dolar bazında ne kadar arttı? Yani, tercihli ticaret anlaşması yaptınız da ne oldu?” şeklindeki sorusuyla ilgili ben teşekkür ediyorum. Yani, hakikaten yaptığımız bir çalışmanın ürününü gösterme anlamında da bir fırsat oldu. Sekiz yıldan bu yana ilk defa İran’la ticaret dengesinde artıya geçtik. Devamlı eksi veren bir ülkeydik, eksimiz de 8 milyar, 4 milyar, 6 milyar, 5 milyar seviyelerindeki bir eksiydi. Şu anda ihracat değişimimiz 2015 yılının ilk on ayına göre, 2016 yılının ilk on ayında artışımız yüzde 44,5.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) – Reza’nın katkıları vardır belki.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - 2 milyar 985 milyondan 4 milyar 316 milyona çıkmış ve ihracatta net fazla verir hâle gelmişiz. Bu sene şu anda yaptığımız çalışmalarda da İran’la tercihli ticaret anlaşmasındaki ürün listemizi tam 2 katına çıkarmak için gayretlerimiz devam ediyor. Yalnız, burada şu: Yani, ticarette menfaatlerin en üst seviyeye ulaşması anlamında İran’la karşılıklı kazan-kazan. Bu anlayışla biz de onlara kapılarımızı açacağız, onlardan da Türkiye’ye kapılarını açabildikleri kadar açmalarını isteyeceğiz.
“Kişi başına düşen millî gelir 4 kişilik bir ailede 11 bin dolar çarpı 4; 44 bin dolarlık para için aile kendi arasında kavga ediyor, bu parayı kim aldı?” diye soran arkadaşımıza da bu konuyla ilgili millî gelirlerin nasıl hesaplandığını, ülke millî gelirlerinin, Türkiye'nin toplam millî gelirinin nüfusa bölünerek bulunduğunu da hatırlatayım. Sanırım, herhâlde şaka anlamında sorduğu bir soruydu.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Yalım.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Sayın Başkanım, Sayın Bakanım benim iddia ettiğim konuyu yanlış söylediğimi, yalan söylediğimi söyledi.
BAŞKAN – Öyle söylemedi Sayın Yalım, “Ben ilgileneceğim…”
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – “Yalan söyledi.” demedi.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Evet, doğru olmadığını söyledi. Ben de buna göre söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Yalım, ben çok rica ediyorum sizden…
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Hayır, “İlgilenelim. Muhtarı telefonla arayalım.” dedi.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Ama bakın, beni arayan çok değerli...
BAŞKAN – Tamam, Sayın Bakan da “Telefonu bana iletin, ben ilgileneceğim.” dedi.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Sayın köy muhtarımız beni aradı, 36 tane köy hanesi var, ev var, evlerin tamamı satılık, hatta arazilerin tamamı satılık. Özel bir banka olduğu için ismini vermek istemiyorum şu anda bankanın. Onun için, ben burada doğru söylüyorum, yalan söylemedim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Yalım, buyurun yerinize oturun.
Mikrofonunuzu açacağım, yerinizden değerlendirmenizi yapın lütfen.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) – Sayın Başkan, ben, yalan söylüyor demedim, ben sadece sordum. Bununla ilgili bir şeyle karşılaşmadım. İsterseniz ben de cevap vereyim.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Yalım.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, Sayın Bakanım, biz vatandaşımızın hakkını, vatandaşımızın evini, vatandaşımızın arazisini, malını korumak için buradayız ve de vatandaşımıza tozpembe bulutlar saçmak yerine, gerçekleri konuşmak zorundayız.
Sayın Bakan, şu anda, Sayın Köy Muhtarımız Alpay Duman beni aradı, bir haftada 2 defa aradı. 36 hane, 170 kişi yaşıyor bu hanelerde. Tamamı satılık Sayın Bakan. Arazilerin tamamı özel bir banka tarafından hacizli ve de satılık durumda şu anda, köyün tamamı satılık. Haraptar köyünden bahsetmiyoruz, Uşak Banaz Düzkışla köyünden bahsediyoruz Sayın Bakan.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.
EKONOMİ BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) – Sayın Başkanım, burada hiçbir milletvekilimize “Yalancı.” veyahut da “Doğru söylemiyorsun.” deme saygısızlığını göstermem yani böyle bir şey yapmadığı hâlde söylemem bunu. Kaldı ki benim burada söylediğim, “Ben sordum, bununla ilgili bir bilgiye rastlayamadım; eğer numarasını bana verirseniz, ismini de verirseniz ben takipçisi olurum.” dedim.
Şimdi, gelen bir bilgi, Düzkışla köyünde bazı kişiler özel bir bankadan kredi almışlar, ödemede zorluk nedeniyle icralıkmış, muhtarın söylediği. “Vefat eden bir muhtara da kefalet nedeniyle.” diye bir not var, araştıracağım, ben kendilerine de bilgi sunacağım.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz.
Sayın milletvekilleri, şimdi sırasıyla sekizinci turda yer alan bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım:
Ekonomi Bakanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
28) EKONOMİ BAKANLIĞI
1) Ekonomi Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 93.377.500
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 2.200.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 3.853.254.500
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL TOPLAM 3.948.832.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ekonomi Bakanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Ekonomi Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Ekonomi Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 1.911.952.000,00
Bütçe Gideri 1.875.913.114,24
İptal Edilen Ödenek 36.038.885,76
BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ekonomi Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
18) ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI
1) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 105.287.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 14.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 2.953.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 652.131.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
09 Eğitim Hizmetleri 337.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri 49.094.534.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
GENEL TOPLAM 49.855.256.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 25.675.770.761,98
Bütçe Gideri 25.658.124.796,62
İptal Edilen Ödenek 17.645.965,36
BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.50) MESLEKİ YETERLİLİK KURUMU BAŞKANLIĞI
1) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 12.435.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 260.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 5.018.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
GENEL TOPLAM 17.713.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 7.949.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 9.764.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 17.713.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2) Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 16.957.500,00
Bütçe Gideri 12.501.604,34
İptal Edilen Ödenek 4.455.895,66
BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 14.116.000,00
Tahsilat 14.830.044,50
BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Mesleki Yeterlilik Kurumu Başkanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.07) TÜRKİYE VE ORTA DOĞU AMME İDARESİ ENSTİTÜSÜ
1) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 11.433.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 750.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
08 Dinlenme, Kültür ve Din Hizmetleri 440.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
09 Eğitim Hizmetleri 6.031.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
GENEL TOPLAM 18.654.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 1.471.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 17.132.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 51.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 18.654.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2) Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 16.269.000,00
Bütçe Gideri 15.565.893,04
İptal Edilen Ödenek 703.106,96
BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 13.235.000,00
Tahsilat 14.191.861,87
Ret ve İadeler 11.135,50
Net Tahsilat 14.180.726,37
BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet Personel Başkanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
18.75) DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
1) Devlet Personel Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 28.810.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 4.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 489.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
GENEL TOPLAM 29.303.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Devlet Personel Başkanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet Personel Başkanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Devlet Personel Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 27.456.000,00
Bütçe Gideri 22.591.348,24
İptal Edilen Ödenek 4.864.651,76
BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Devlet Personel Başkanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
33) ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI
1) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 14.086.590.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 460.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 3.480.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 370.203.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Çevre Koruma Hizmetleri 202.341.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL TOPLAM 14.663.074.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 12.285.300.935,00
Bütçe Gideri 11.599.946.032,34
İptal Edilen Ödenek 685.354.902,66
BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Orman Genel Müdürlüğü 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
40.17) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Orman Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 17.138.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 386.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 3.097.296.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
GENEL TOPLAM 3.114.820.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 1.026.680.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 1.563.820.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 523.310.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
06 Sermaye Gelirleri 10.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 3.113.820.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Orman Genel Müdürlüğü 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Orman Genel Müdürlüğü 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Orman Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 2.884.288.274,00
Bütçe Gideri 2.788.670.279,54
İptal Edilen Ödenek 90.279.642,99
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 5.338.351,47
BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 2.566.630.000,00
Tahsilat 2.745.256.366,38
Ret ve İadeler 3.855.154,85
Net Tahsilat 2.741.401.211,53
BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Orman Genel Müdürlüğü 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.57) DEVLET SU İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 73.421.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 839.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 55.873.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 11.321.533.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
05 Çevre Koruma Hizmetleri 25.932.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
06 İskân ve Toplum Refahı Hizmetleri 1.427.455.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
07 Sağlık Hizmetleri 1.009.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
GENEL TOPLAM 12.906.062.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 153.800.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 12.470.062.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 255.100.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
06 Sermaye Gelirleri 2.100.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 12.881.062.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 11.118.292.315,87
Bütçe Gideri 11.030.984.049,64
İptal Edilen Ödenek 86.576.553,73
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 56.152.224,57
BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 9.796.072.000,00
Tahsilat 10.964.618.833,56
Ret ve İadeler 1.217.542,29
Net Tahsilat 10.963.401.291,27
BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
33.75) METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 271.551.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 5.700.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
07 Sağlık Hizmetleri 242.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
GENEL TOPLAM 277.493.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2017 yılı merkezî yönetim bütçesi kabul edilmiştir.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 yılı kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 262.956.259,69
Bütçe Gideri 242.673.034,63
Ödenek Üstü Gider 42.796,27
İptal Edilen Ödenek 20.326.021,33
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 15.634.360,66
BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabı kabul edilmiştir.
Türkiye Su Enstitüsü 2017 yılı merkezî bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.58) TÜRKİYE SU ENSTİTÜSÜ
1) Türkiye Su Enstitüsü 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 905.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 4.674.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
GENEL TOPLAM 5.579.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 100.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 5.379.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 100.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 5.579.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye Su Enstitüsü 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye Su Enstitüsü 2015 yılı kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2) Türkiye Su Enstitüsü 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 4.171.000,00
Bütçe Gideri 3.215.510,65
İptal Edilen Ödenek 955.489,35
BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 4.171.000,00
Tahsilat 1.631.548,26
BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Türkiye Su Enstitüsü 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Böylece, sekizinci turda yer alan kuruluşların bütçeleri ve kesin hesapları kabul edilmiştir, hayırlı olmalarını temenni ederim.
Sayın milletvekilleri, sekizinci tur görüşmeleri tamamlanmıştır.
Programa göre, kuruluşların bütçe ve kesin hesapları ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın maddelerini sırasıyla görüşmek için 14 Aralık 2016 Çarşamba günü saat 11.00’de toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.42
(x) 433, 434 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 05.12.2016 tarihli 31’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.
(x) Bu bölümlerde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme bu Birleşim Tutanak Dergisi’nin 379’uncu sayfasındadır.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade bu Birleşim Tutanak Dergisi’nin 372’ni sayfasındadır.