TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

119’uncu Birleşim

27 Temmuz 2016 Çarşamba

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

 

İÇİNDEKİLER

 

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Ankara Milletvekili Nevzat Ceylan'ın, 15 Temmuz gecesi Ankara’nın Kazan ilçesinde şehit olanlara ilişkin gündem dışı konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, 15 Temmuzun toplumsal barışın yeniden tesisine vesile yapılmasına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgen'in, 15 Temmuz darbe girişimi ve demokrasinin kurumsallaştırılmasına ilişkin gündem dışı konuşması

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan'ın, milletin dik duruşuyla püskürtülen darbe teşebbüsü nedeniyle darbecilerden bunun maliyetinin sorulması ve bedellerin ödettirilmesi yoluna gidilmesinin Parlamentonun üzerinde bir görev olduğuna ilişkin açıklaması

2.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu'nun, Anadolu’nun her yerinde demokrasi nöbeti tutan tüm vatandaşları kutladığına, ihanetin başladığı ilk andan itibaren safını belli ederek dik duruşuyla kendilerini gururlandıran Osmaniyeli hemşehrilerini selamladığına ilişkin açıklaması

3.- Samsun Milletvekili Orhan Kırcalı'nın, başta Samsunlu hemşehrileri olmak üzere demokrasi nöbeti tutan tüm vatandaşlara teşekkür ettiğine ve alçak darbe girişimini yapanları, destek olanları, az da olsa sempati duyanları lanetlediğine ilişkin açıklaması

4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, 15 Temmuz darbe girişimini şiddetle lanetlediğine, bu darbe girişiminin olduğu akşam Hopa’da suçu olmayan 9 gencin tutuklandığına ve bu çocukların bir an evvel özgürlüklerine kavuşmasının hem Hopa’nın hem Artvin halkının beklentisi olduğuna ilişkin açıklaması

5.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan'ın, 15 Temmuzda demokrasiye yapılan darbeyi kınadığına, şehitlere Allah’tan rahmet dilediğine, Millî Eğitim Bakanlığının yaşanan kaostan etkilenilmemesi için planlı bir çalışması olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

6.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz’ın, küresel şer çeteleri ve yerli iş birlikçileriyle yapılmış olan darbe girişiminin yerli ve millî güçler tarafından başarısızlığa uğratıldığına ilişkin açıklaması

7.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlu'nun, milletin dünya tarihinde görülmemiş bir şekilde demokrasiye sahip çıkma mücadelesini tebrik ettiğine, halkın idam taleplerinin Meclis tarafından yerine getirileceğinden hiç şüphesi olmadığına ve hainlerin bombalarına maruz kalan Meclisin kış bahçesinin tarihî bir müzeye çevrilmesini önerdiğine ilişkin açıklaması

8.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı'nın, Erzurum Kongresi’nin 97’nci yıl dönümüne ve gerek Erzurum’daki dadaşlar gerekse Türkiye’deki bütün vatandaşların demokrasi nöbetinde Cumhurbaşkanına, Hükûmete, Meclise sahip çıktıklarına ilişkin açıklaması

9.- Denizli Milletvekili Kazım Arslan'ın, siyasi iktidarın, hukuk devleti ilkesi, laiklik ve liyakat ilkeleri için muhalefeti dinlemesi, her gün yapılan sokak gösterilerinden vazgeçmesi ve ülkede sağduyuyu hâkim kılarak huzuru ve güveni sağlaması gerektiğine ilişkin açıklaması

10.- Ordu Milletvekili Oktay Çanak'ın, 15 Temmuz akşamı hainler tarafından uygulanmaya çalışılan darbe girişiminin milletin kahramanlığıyla son bulduğuna ve FETÖ terör örgütünün kanlı eyleminin daha iyi anlatılabilmesi için tüm siyasi partilerin birlikte hareket etme zorunluluğu bulunduğuna ilişkin açıklaması

11.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu'nun, Giresun kırsalında askerî helikopterin düşmesiyle meydana gelen kazayla ilgili açıklama beklediğine ilişkin açıklaması

12.- İzmir Milletvekili Ali Yiğit'in, masum insanlar üzerinde yapılacak hesaplaşmaların yeni cephelere yol açacağı uyarısıyla Hükûmeti göreve çağırdığına ilişkin açıklaması

13.- Sivas Milletvekili Selim Dursun'un, 15 Temmuz FETÖ terör örgütünün darbe teşebbüsünde şehit olanlara Allah’tan rahmet, yaralılara şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

14.- Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu'nun, alınan güvenlik önlemlerinden bazılarının dünyanın sayılı orduları arasında yer alan Silahlı Kuvvetlerin saygınlığına gölge düşürür hâle geldiğine ilişkin açıklaması

15.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi'nin, 15 Temmuzda yapılan darbeyi kınadığına, şehitlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine, tecavüzün erkek egemen toplumun sahip olma güdüsünün bir sonucu olduğuna ve eşitlik olmadan tecavüz ve şiddetin önüne geçilmesinin imkânsız olduğuna ilişkin açıklaması

16.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım'ın, burada bulunan herkesin, darbelerin antidemokratik yollarla meşru olmayan bir iktidar anlayışı yaratmaya çalıştığını bildiğine ve darbeler kimden gelirse gelsin karşı çıktıklarına ilişkin açıklaması

17.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken'in, Halkların Demokratik Partisi olarak, sabah saatlerinde Rojava’nın Kamışlı kentinde IŞİD tarafından sivil yerleşim alanlarına düzenlenen bombalı saldırıyı büyük bir lanetle ve öfkeyle kınadıklarına ve yaşamını yitiren bütün Rojavalı yurttaşlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediklerine ilişkin açıklaması

18.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, devlet kadrolarına sızan terör örgütü mensuplarının kökünün kazınmasını desteklediklerine, söz konusu işlemler için bir koordinasyon kurulu kurulmasını memnuniyetle karşıladıklarına ve terör örgütünün kamudan silinirken suçluyla suçsuzu ayıracak mekanizmaların bir an önce işletilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

19.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz'ün, 15 Temmuz akşamı darbe girişimini gerçekleştirenlerin kendilerini yıllarca kurumlar içerisinde kamufle eden terör örgütü mensupları olduğuna ve çok yönlü araştırma yapıldığına ilişkin açıklaması

20.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Niğde’nin Bor ilçesinde işçileri taşıyan minibüse bir trenin çarpması sonucu vefat eden 6 işçinin ailelerine başsağlığı dilediğine ilişkin açıklaması

V.-  BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan ve 24 milletvekilinin, Bolu ve Düzce illerinde meydana gelebilecek olası bir depremde bu illerin depreme ne kadar hazırlıklı olduklarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/280)

2.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan ve 24 milletvekilinin, Bolu ilinin Mengen ilçesi başta olmak üzere üretim aşamasından pazarlamaya kadar olan süreçte süt ve süt ürünleri sektörünün sorunlarının ve çözüm önerilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/281)

3.- Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu ve 19 milletvekilinin, Zonguldak’ta gerçekleşmiş maden kazaları nedeniyle hayatını kaybeden maden emekçilerinin ailelerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/282)

B) Tezkereler

1.- Başkanlığın, (10/123, 124, 125, 126) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, görev süresinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/815)

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı (1/727) ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 403)

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Konsolosluk Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/491) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 130)

VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydın’ın, Niğde’nin Bor ilçesinde yaşanan kazada hayatını kaybeden işçilere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin konuşması

 

27 Temmuz 2016 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.02

BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN

KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 119’uncu Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, 15 Temmuz gecesi Ankara’nın Kazan ilçesinde şehit olanlar hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Nevzat Ceylan’a aittir.

Sayın Ceylan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, hatibi kürsüye davet ettim, lütfen derin bir sessizlik bekliyoruz.

Buyurun Sayın Ceylan.

Lütfen beş dakikada tamamlayalım, süre uzatımı vermeyeceğim, tüm konuşmacılar için geçerli.

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Ankara Milletvekili Nevzat Ceylan'ın, 15 Temmuz gecesi Ankara’nın Kazan ilçesinde şehit olanlara ilişkin gündem dışı konuşması

NEVZAT CEYLAN (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünde halkımız tüm yurt sathında darbeci vatan hainlerine karşı destansı bir mücadele verdi. Tüm Türkiye’de tek yürek olup demokrasinin kurtulmasında birlikte mücadele verdiğimiz tüm siyasi parti mensubu kardeşlerimizi sonsuz sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Demokrasiye inanan, darbeye karşı olan herkes, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere her siyasi partinin liderinin çağrısıyla sokaklara çıkarak hain darbeye geçit vermedi. Vatandaşlarımız ve kahraman güvenlik güçlerimiz yurt genelinde darbe teşebbüsünü önlemek için askerî birliklerin önünde, stratejik noktalarda toplanarak kurşunlara, tanklara göğsünü siper etti. Hain darbeciler üst akıldan aldıkları talimatlarla harekete geçmiş, her şeyi hesap etmişti ama halkımızın demokrasiye bağlılığını düşünememişti. Karşılarında korkusuzca direnen halkımız, hainlerin hesaplarını altüst etmişti. Bu ülkenin vatandaşı olmaktan dolayı herkes gururlanmalıdır çünkü bu darbenin önlenmesinde herkesin yaşadığı bir hikâyesi ve nesilden nesile aktaracakları anıları vardır; bu anılar yaşadıkça, bundan böyle kimse darbeyi aklının ucundan dahi geçiremeyecektir.

Değerli milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi, darbe merkezi Başkent Ankara’dır. Darbeciler Başkenti ele geçirdiklerinde tüm ülkeyi ele geçireceklerini hesaplamışlardı. Darbe işaretleri alındığında Cumhurbaşkanımızın halkımızı meydanlara davet etmesiyle tüm Türkiye’de olduğu gibi Ankara’da da halkımız bir saniye beklemeden harekete geçti. Başta merkez ilçeler olmak üzere tüm taşra ilçelerimizde binlerce Ankaralı merkezdeki noktaları tutmak için yollara düştü. Başta Büyükşehir Belediye Başkanımız olmak üzere, ilçe belediyelerimiz, kamu kuruluşlarımız tüm ağır iş makinelerini askerî birliklerin önüne çekerek, tankların ve askerî araçların birliklerinden çıkışlarını önledi. Özellikle Ankara teşkilatlarımızın yönlendirmesiyle Başkentin en stratejik noktalarına süratli bir şekilde intikaller sağlandı. Her partiye gönül vermiş demokrasi sevdalısı, darbe karşıtı 7’den 70’e çocuk, kadın her yaştan vatandaşımız stratejik noktalarda darbecilerin kurşununa, tankına, uçaklarına karşı ölümden korkmadan, etten duvar örerek göğsünü siper etti, kahramanca mücadele etti.

Özellikle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Genelkurmay Başkanlığı, Millî İstihbarat Teşkilatı, Güvercinlik, Kara Havacılık, TRT, Ankara Emniyet Müdürlüğü önlerinde ve Kızılay Meydanı gibi yerlerde binlerce Ankaralı darbecilere meydan okudu. Gölbaşı ayrı bir destan yazdı. Polis Akademisi, Özel Kuvvetler, TÜRKSAT gibi yerlerde tüm Gölbaşılılar başta olmak üzere teşkilatımız, belediye başkanımız darbecilere karşı unutulmayacak dersler verdi. Mamak’ta askerî birliklerin önünde yine Mamaklılarla birlikte teşkilatımız, belediye başkanımız darbecilere haddini bildirdi. Etimesgut Zırhlı Birliklerin önünde binlerce Etimesgutlu ve Sincanlı tanklara geçit vermedi. Altındağ, Keçiören, Yenimahalle, Pursaklar’da yine darbecilere karşı halkımız teşkilatlarımızla birlikte, belediye başkanımızla destanlar yazdı. Ayrıca Polatlı askerî birliğinden askerî araçların çıkışını önleyen Polatlılılar da unutulmamalıdır. Kalecik, Çubuk, Kızılcahamam, Çamlıdere, Ayaş, Beypazarı, Güdül, Nallıhan, Akyurt, Elmadağ, Balâ, Haymana, Şereflikoçhisar, Evrenli hemşehrilerimiz süratle Ankara’ya intikal ederek darbecilerin ele geçirmeye çalıştıkları noktalara ulaşıp darbecilere unutulmayacak dersler verdi.

Halkımızın bu kahraman direnişinde teşkilat yöneticilerimizden, belediye meclis üyelerimizden şehitler verildi, yaralananlar oldu. Fakat Kazan halkımızın verdiği mücadele ayrı bir destandır. Darbecilerin üs olarak seçtikleri Kazan sınırları içinde Akıncı 4. Ana Jet Üssünden kalkarak Ankara’yı, Meclisi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesini bombalayan F16 uçaklarının kalkışını önlemek için binlerce Kazanlı, çocuk, genç, kadın demeden Akıncı Üssünün önüne giderek uçakların kalkmasını önlemek için akıl almaz mücadele verdi. Traktörlerle taşıtları, saman balyalarını, biçilmemiş buğday tarlalarını, kullanılmamış lastikleri yakarak çıkan dumanlarla uçakların kalkışını kahramanca önlemeye çalıştı. Kazan’daki bu şanlı direnişte 9 şehit verildi, 84 gazimiz var.

Değerli milletvekilleri, bu hain darbe teşebbüsünde en çok şehit Başkent Ankara’da verildi, en çok gazi yine başkentimizde bulunmaktadır. Bilindiği gibi, Kurtuluş Savaşı’nda Mustafa Kemal’i Dikmen sırtlarında karşılayarak mücadeleye başlayan Ankara, Kurtuluş Savaşı’nı yöneten Gazi Meclise ev sahipliği yaparak başkent olmaya hak kazanmıştı. Ankara tekrar canlanan kurtuluş aşkıyla darbeye “Dur.” diyerek, ikinci kurtuluş savaşını zaferle taçlandırmıştır. Bu sebeple, hain darbeye karşı göğsünü siper ederek darbenin önlenmesinde en büyük katkıyı sağlayan, kahramanca, kurşunlara, tanklara, uçaklara…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NEVZAT CEYLAN (Devamla) - …göğsünü siper eden ve en çok şehit veren Ankara’ya tüm vilayetler adına kahramanlık madalyası verilmesini yüce Meclisimize arz ediyorum.

Ayrıca, yine darbenin üs olarak kullandığı Ankara Hava Üssü yönünde uçakların kalkmasını önlemek için destan yazan ve en çok şehit veren ve yaralısı olan Kazan ilçesine yine tüm Türkiye’de darbeye karşı mücadele veren ilçeler adına yüce Meclisimiz tarafından kahramanlık madalyası verilmesinin uygun olacağını düşünüyorum.

Yüce Meclisimizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Ceylan.

Gündem dışı ikinci söz, 15 Temmuzun toplumsal barışın yeniden tesisine vesile yapılması hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’na aittir.

Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, 15 Temmuzun toplumsal barışın yeniden tesisine vesile yapılmasına ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama 15 Temmuzda demokrasi şehidi olan insanları saygıyla, şükranla, rahmetle anarak başlıyorum. Bu insanlar tarihe geçti değerli arkadaşlarım, tarih şöyle yazacak: “Türkiye’de kanlı askerî darbe teşebbüsü oldu, halk tanklara karşı durarak bunu engelledi.”

Değerli milletvekilleri, “Nasıl oldu?”, “Hangi ihmaller, yanlışlıklar bunu hazırladı?”, “Asker, sivil kimler sorumlu?” Bunları konuşacağız ama şimdi bunların zamanı değil ve fakat bu darbenin tepeden kurulan siyasal ve toplumsal kutuplaşma ortamında olduğunu, bu gerçeği, bundan sonra siyasetin, toplumun ve devletin yeniden inşası için asla unutmamız gerekiyor. Evet, Fethullahçı darbeciler başı çekmiştir, kalkışmanın ana rengi bu ama oyunun içinde birçok oyun var; içeriden, dışarıdan birçok karışan var, aktör var; hâlâ yeni yeni oyunlar kuruluyor. Oyunu bozan ise, hâlâ bozmakta olan ise her kesimden insanın, iktidarın, muhalefetin, medyanın, tüm halkımızın birlikte kucaklaşarak darbeyi durdurmasıdır. Herkese teşekkür ediyoruz ama en çok teşekkürü, elbette tankların karşısına dikilen insanlarımız hak ediyor.

Şunu kabul edelim değerli milletvekilleri, aslında aymazlığımızın sonucu elimizden kayıp gitmek üzere olan demokrasiyi, halk onlarca şehit vererek geri verdi ve tekrar, bize, siyasete emanet etti. Şimdi, bu felaketi, toplumsal barışın kurulması için bir fırsata dönüştürme imkânına sahibiz. Şimdi, bu halka olan borcumuzu ödemenin zamanı. Bunu, ancak demokrasiyi bütün gerekleriyle yeniden kurarak, yeniden tesis ederek yapabiliriz.

Değerli milletvekilleri, bunun için şunlara dikkat etmek durumundayız:

Öncelikle hukuka, hak ve özgürlüklere bağlı kalarak darbecileri cezalandırmamız gerekiyor, asla ve asla kuru ile yaşın yanmaması gerekiyor; bu iş bir sürek avına dönmemeli, genel bir tasfiye şeklinde olmamalıdır.

İki: Bu darbeyi hazırlayan önemli sebeplerden bir tanesi hukuk devletiyle ilgili problemlerimizdir. O nedenle hukuk devletinin yeniden inşa edilmesi, bütün gerekleriyle birlikte yeniden inşa edilmesi esastır.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, elbette demokrasilerde ülkeyi seçilmiş çoğunluk yönetir ama o çoğunluk hukuka bağlı kalarak, hukukun içinde yönetir. “Biz seçilmişiz, millî irade elimizde, her şeyi yapabiliriz.” olmaz değerli arkadaşlarım, bunu bu teşebbüs esnasında bir kere daha gördük.

Başka önemli bir konu: Devlet yeniden inşa edilecek. Gerçekten döküldük değerli arkadaşlarım. Cumhurbaşkanının 5 yaverinden 4’ünün darbeci olması, Genelkurmay Başkanının, bunlar kabul edilebilir şeyler değil. Devlet yeniden inşa edilecek ve inşa edilirken, eşit yurttaşlık, liyakat asla ve asla unutulmamalıdır, asla ve asla ayrımcılık yapılmamalıdır.

Değerli milletvekillerim, en önemli konulardan bir tanesi de tepeden kurulan kutuplaştırıcı dildir, bu dili terk etmek durumundayız. Herkese, iktidarıyla muhalefetiyle herkese söylüyorum ama en çok görev iktidara düşüyor, çünkü iktidar sorumluluk sahibidir. Muhalefete tahammül etmek durumundayız. Farklı düşünceler ifade edilmelidir. Muhalefetin kendisini ifade etme imkânları mutlaka açılmalıdır, bu konuyla ilgili sorunlar giderilmelidir.

Başka önemli bir konu adalettir değerli arkadaşlarım. Bir kişiye dokuz pulun, dokuz kişiye bir pulun verildiği bir düzende hiçbir şekilde demokrasi korunamaz, kollanamaz. Yoksulluğun yönetildiği bir ülke değil, sosyal devletin ayağa kaldırıldığı bir ülke ve en önemlisi, son olarak, din, inanç ve kimlikler siyasetin konusu olmaktan çıkarılmalıdır değerli arkadaşlarım. Buna “laiklik” diyoruz.

Değerli milletvekilleri, artık gerçekten başımızı iki elimizin arasına alıp bu darbeyi hazırlayan bu İslam anlayışını, bu inancı, bu anlayışı gözden geçirmek durumundayız. Muaviye’den başlayıp bugüne kadar gelen, dinin siyaset için, ticaret için kullanılması, araç edilmesine artık hep birlikte son vermeliyiz değerli arkadaşlarım ki bu “laiklik ilkesi” diye geçer kitaplarda.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Gündem dışı üçüncü söz, 15 Temmuz darbe girişimi ve demokrasinin kurumsallaştırılması hakkında söz isteyen Kars Milletvekili Ayhan Bilgen’e aittir.

Buyurun Sayın Bilgen. (HDP sıralarından alkışlar)

3.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgen'in, 15 Temmuz darbe girişimi ve demokrasinin kurumsallaştırılmasına ilişkin gündem dışı konuşması

AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokrasinin kurumsallaşması ile darbeler arasındaki ilişkiyi sorgularken galiba masaya yatırılacak ilk şey güvenlik sektörünün, güvenlik bürokrasisinin ve güvenlik algısının nasıl şekillendiği konusudur.

Biraz önce televizyonlar altyazı verdi. Silahlı Kuvvetler adına yapılan açıklamada, şimdiye kadar gözaltına alınan söz konusu grupla ilgili, çevreyle ilgili toplam sayı ile Silahlı Kuvvetlerin toplam mensubu arasındaki oran yapılmış ve sonuç itibarıyla yüzde 1,5’a tekabül ettiği kamuoyuyla paylaşılmıştır. O zaman iki soru var önümüzde, çok net: Ya yüzde 1,5 bizde yüzde 98,5’u yönetebilecek, etkileyebilecek, hatta sadece 98,5’u değil, bütün ülkenin geleceğini, kaderini belirleyebilecek hamleler yapabiliyor ya da o gece yaşadıklarımız sadece yüzde 1,5’un marifeti değildi, başkaları da bu işin içerisinde.

Değerli milletvekilleri, dünyanın her yerinde silahlı kuvvetlerin siyasal iradeye tabi olması demokrasinin olmazsa olmazıdır ama demokrasi bundan ibaret değildir. Demokrasi artık dünyada güvenlik sektörünün, güvenlik bürokrasisinin sivil denetimini, parlamenter denetimini gerekli kılıyor. Yani, silahlı kuvvetlerin harcamalarından harekât planlarına kadar çok özel ve mesleki olan, teknik uzmanlık gerektiren boyutların dışındaki bütün politik karar mekanizmaları, bütçeleri dâhil olmak üzere sivil toplum tarafından ve parlamento tarafından denetlenebiliyorsa orada gerçek bir demokrasiden söz etmek mümkündür ama eğer toplumun bir kısmını tehdit olarak belirleme iradesi, yeterince demokratik olmayan, şeffaf olmayan mekanizmalarca şekillendirilebiliyorsa o ülkede darbeye heveslenen, devlet gücünü ele geçirmeyi ancak silahıyla sağlayabileceğini düşünen bir güç, bir irade her zaman olacaktır.

Burada, bundan sonra bir daha 15 Temmuzların yaşanmaması için acilen yapılması gereken radikal adımların, özellikle güvenlik politikalarının belirlenmesi, iç güvenlik politikaları başta olmak üzere bu güvenlik politikalarının uygulanmasının sadece Silahlı Kuvvetlere havale edilmemesi ve bu kararın, bu yetkinin kimlerle paylaşılacağı konusunun masaya yatırılması gerekiyor. Yoksa, mesele 15 Temmuzda büyük badireyi atlatmaktan ibaret kalır ki bu sağlıklı, bütüncül bir okuma değildir. Eğer ortada gerçekten bir üst akıl varsa bu üst akıl oyunu kurarken herhâlde 15 Temmuzun, o akşamki kalkışmanın başarısızlığa uğrama ihtimali karşısında ne olacağına dair “b”, “c” planlarını da yapmış olması gerekir. Eğer biz tam da darbecilerin başarısızlık durumunda istediği şeyleri siyasi irade olarak yapıyorsak ya da yaptığımız şeyler tam da onların arzuladığı toplumsal gerilime, toplumsal çatışmaya, yeni ötekileştirmelere hizmet edecek yanlışlar içeriyorsa o zaman biz, bilerek ya da bilmeyerek, aslında üst aklın başka senaryolarına alet oluyoruz demektir.

Aliya İzzetbegoviç’in Yugoslavya iç savaşıyla ilgili çok değerli bir sözü vardır, der ki: “Savaş öldüğünüz zaman bitmez, savaş düşmana benzediğiniz zaman biter.” Eğer işkence, darbecilerin tenezzül edeceği bir yöntemse; idam, darbecilerin bilinen, klasik, geleneksel, siyasal tasfiye aracıysa -Mısır’da çok somut biçimde gördüğümüz gibi- bu yöntemleri kullanıp kullanmamayı, hatta tartışıp tartışmamayı, toplumsal beklentiyi, toplumsal algıyı bu yönde şekillendirip şekillendirmemeyi bile masaya yatırmak, sorgulamak zorundayız.

Değerli milletvekilleri, bugün gelinen tablonun hangi ilişkilerden kaynaklandığını, hangi göz yummalardan, hangi desteklemelerden, hangi hesap ve beklentilerden kaynaklandığını bütün boyutlarıyla sorgulamak zorundayız. Bugüne kadar, bu saate kadar, görebildiğimiz kadarıyla, bürokrasi içerisinde, eğitim kurumlarında, Diyanette, Silahlı Kuvvetlerde, yargıda bu işin bağlantılarına dair bir geçici görevden el çektirme ve yargılama süreci işliyor ama bunun belediyelerdeki, bunun doğrudan Parlamentodaki karşılığının ne olduğunu masaya yatırmazsak asıl karar vericiyle ilgili inisiyatifi ele almış olmayız.

Özellikle Rus uçağının düşürülmesiyle ilgili açıklamalar ve mezarlıklarla ilgili uygulamalar hem güvenlikle ilgili kaygı duymayı hem toplumsal barışla ilgili tehdidi daha ciddi ele almayı zorunlu kılıyor.

Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bilgen.

Şimdi, İç Tüzük 60’a göre, sisteme giren sayın milletvekillerinden ilk 15 kişiye birer dakika süreyle söz vereceğim.

İlk söz Sayın Özkan’a aittir.

Buyurun Sayın Özkan.

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Denizli Milletvekili Cahit Özkan'ın, milletin dik duruşuyla püskürtülen darbe teşebbüsü nedeniyle darbecilerden bunun maliyetinin sorulması ve bedellerin ödettirilmesi yoluna gidilmesinin Parlamentonun üzerinde bir görev olduğuna ilişkin açıklaması

CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Teşekkürler Sayın Başkan.

FETÖ terör örgütünün hain, kalleş darbe planı, 15 Temmuzda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde milletimizin kendi iradesine sahip çıkmasıyla Allah’a şükür püskürtülmüştür. Sadece o gecenin maliyeti bugün itibarıyla hesap edildiği üzere 80 milyar TL’dir. Bunun yanında, Silahlı Kuvvetlerin envanterine, kamu malına ve özel mülke verilen zararla birlikte maliyetin 100 milyar TL’yi aştığı ortadadır. 15 Temmuz darbe teşebbüsü bir de başarılı olmuş olsaydı ne olacağı tarihsel tecrübemizle sabittir. Bilindiği üzere, 1960’lı, 1970’li ve 1990’lı yıllarda ekonomik kriz, ticaretin bitme noktasına gelmesi, ambargo, kara borsa, kardeş kanının dökülmesiyle ağır bedeller ödenmiştir. Allah’a şükür milletimizin dik duruşuyla püskürtülen bu darbe teşebbüsünden, darbecilerden bunun maliyetlerinin sorulması ve bedellerinin ödettirilmesi yoluna gidilmesi milletimizin ve Parlamentonun üzerinde bir görevdir.

Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Durmuşoğlu…

2.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu'nun, Anadolu’nun her yerinde demokrasi nöbeti tutan tüm vatandaşları kutladığına, ihanetin başladığı ilk andan itibaren safını belli ederek dik duruşuyla kendilerini gururlandıran Osmaniyeli hemşehrilerini selamladığına ilişkin açıklaması

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Tarihinin her döneminde iç ve dış düşmanlara karşı vatanı için canını feda etmekten bir an dahi tereddüt etmeyen büyük milletimiz, 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan Fethullahçı terör örgütü üyesi hainlere karşı da dik duruşunu bir kez daha göstermiştir. Şehitlerimiz, gazilerimiz ve milletimiz ülkemizin dört bir yanında o gece tarih yazmıştır. Bu ülkenin egemenliğine kastetmek için saldıranlara karşı yüzyıl önce Çanakkale’de, Kut’ül Amare’de, Dumlupınar’da ne cevap vermişse 15 Temmuzda da aynı cevabı vermiştir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tek bir cümlesiyle meydanlara akan, kendini tankların, uçakların, helikopterlerin önünde siper eden, üzerine sıkılan kurşunlara aldırmadan ülkesinin istiklalini ve istikbalini kurtaran bu kahramanlara ne kadar teşekkür etsek, onlar için ne yapsak, ne kadar çalışsak azdır. Sadece İstanbul ve Ankara’da değil, Anadolu’nun her yerinde demokrasi nöbeti tutan tüm vatandaşlarımızı kutluyor, ihanetin başladığı ilk andan itibaren safını belli ederek dik duruşuyla bizleri gururlandıran Osmaniyeli hemşehrilerimi de selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Kırcalı…

3.- Samsun Milletvekili Orhan Kırcalı'nın, başta Samsunlu hemşehrileri olmak üzere demokrasi nöbeti tutan tüm vatandaşlara teşekkür ettiğine ve alçak darbe girişimini yapanları, destek olanları, az da olsa sempati duyanları lanetlediğine ilişkin açıklaması

ORHAN KIRCALI (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki nevri dönmüş, aklını yitirmiş, alçak FETÖ’cü darbecilere karşı aziz milletimiz, demokrasiye ve millî egemenliğine sahip çıktı; 15 Temmuz gecesi, şanlı tarihinde defalarca olduğu gibi yeni bir destan yazdı; bir an dahi tereddüt etmeden vatan hainlerinin ağır silahlarının karşısına dikildi. 81 il, 78 milyon vatandaşımız birlik ve beraberlik içerisinde o günden sonra her akşam meydanlardaki yerini almakta, gün ağarana kadar demokrasi nöbetine aralıksız devam etmektedir. Bu vesileyle başta Samsunlu hemşehrilerim olmak üzere demokrasi nöbetini tutan tüm vatandaşlarıma teşekkür ederim. Alçak darbe girişimini yapanları, destek olanları, az da olsa sempati duyanları lanetliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Bayraktutan…

4.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan'ın, 15 Temmuz darbe girişimini şiddetle lanetlediğine, bu darbe girişiminin olduğu akşam Hopa’da suçu olmayan 9 gencin tutuklandığına ve bu çocukların bir an evvel özgürlüklerine kavuşmasının hem Hopa’nın hem Artvin halkının beklentisi olduğuna ilişkin açıklaması

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de sözlerimin başında bir kere daha 15 Temmuz darbe girişimiyle alakalı girişimi şiddetle lanetliyorum. Bu Parlamento kürsüsünden bu darbeye sebep olanlarla alakalı onlarca konuşma yapan Tunceli’nin yiğit milletvekili merhum Kamer Genç’i bir kere daha saygıyla anıyorum.

Dün Parlamentoda yapmış olduğum konuşmada, bu darbe girişiminin olduğu akşam Hopa’da suçu günahı olmayan -Sayın Adalet Bakanının da kaygı duyduğu, konuşmalarında; kurunun yanında yaşın da yandığı gerçeğine ilişkin- 9 gencimiz ne yazık ki tutuklu bulunmaktadır. Bunlar, bu 9 genç özgürlüğüne hâlen kavuşmamıştır. Dün yaptığım konuşmada da söyledim, herhangi bir şekilde bu kişilerin darbe girişimiyle alakaları yoktur, anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmek gibi bir suç işlememişlerdir. O andaki iklim nedeniyle savcının yaptığı bir hızlı soruşturma sonucunda özgürlüklerinden mahrum kalmışlardır. Bu kişilerin, bu çocukların bir an evvel özgürlüklerine kavuşması hem Hopa’nın hem Artvin halkının beklentisidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Tarhan…

5.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan'ın, 15 Temmuzda demokrasiye yapılan darbeyi kınadığına, şehitlere Allah’tan rahmet dilediğine, Millî Eğitim Bakanlığının yaşanan kaostan etkilenilmemesi için planlı bir çalışması olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

15 Temmuzda demokrasiye yapılan darbeyi kınıyorum, ölen şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Sorum Millî Eğitim Bakanına. Millî Eğitimle ilgili çok ciddi bir kaos yaşanıyor. Açığa alınan öğretmenler, kapatılan okullar ve yurtlar, sözleşmeli öğretmenler ve tabii ki öğrenciler var. Bu kaostan öğrencilerimizin etkilenmemesi için Millî Eğitim Bakanlığının planlı bir çalışması var mı? Özellikle öğretmen kadrolarında yaşanacak boşluk konusunda nasıl bir çalışma yapılıyor? Kapatılan okullarda nasıl bir yöntem izleniyor? Kapatılan okullarda okuyan öğrenci sayısı kaçtır? Bu öğrencilerin diğer okullara dağılacağı düşünüldüğünde, Millî Eğitim Bakanlığı yaşanacak yığılma karşısında nasıl önlemler alıyor?

BAŞKAN – Sayın Boyraz…

6.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz’ın, küresel şer çeteleri ve yerli iş birlikçileriyle yapılmış olan darbe girişiminin yerli ve millî güçler tarafından başarısızlığa uğratıldığına ilişkin açıklaması

OSMAN BOYRAZ (İstanbul) – 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin içimizi acıtan en dramatik yanlarından biri “Altın nesil yetiştiriyoruz.” diye yola çıkanların savrularak devletine ve milletine karşı nasıl kurşun sıkan bir nesle dönüştürüldüğünü görmek oldu. Aklı hür, vicdanı hür, devletine ve milletine bağlı bir nesil yetiştirmek yerine, mankurtlaştırılmış bir çeteyle toplumu karşı karşıya bıraktı. Milletimizin hayallerini gerçekleştirmek için yola çıktıklarını söyleyenlerin milletimizin umutlarını, yarınlarını küresel güçlere nasıl pazarladığına; Başkomutanına, silah arkadaşlarına, milletine karşı nasıl kurşun sıkan bir nesle dönüştürüldüğüne hep birlikte şahit olduk. Kendi Meclisini bombalayan, tankları kendi milletinin üstüne süren gözü dönmüş, vicdanı dumura uğramış, aklını kiraya vermiş katillere dönüştürülmesine söyleyecek söz bulamıyorum. Bu hain neslin küresel şer çeteleri ve yerli işbirlikçileriyle yapmış oldukları darbe girişimi, “devlet” ve “millet” kavramlarını çökertme emelleri yerli ve millî güçler tarafından başarısızlığa uğratılmıştır. Başkomutanımızın sarsılmaz iradesi, aziz milletimizin vatan sevgisi, demokrasi inancı ve Allah’ın yardımıyla ülkemiz üzerinde karanlık planlar kuranların planları başlarına geçirilmiştir.

BAŞKAN – Sayın Dedeoğlu…

7.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlu'nun, milletin dünya tarihinde görülmemiş bir şekilde demokrasiye sahip çıkma mücadelesini tebrik ettiğine, halkın idam taleplerinin Meclis tarafından yerine getirileceğinden hiç şüphesi olmadığına ve hainlerin bombalarına maruz kalan Meclisin kış bahçesinin tarihî bir müzeye çevrilmesini önerdiğine ilişkin açıklaması

SAMİ DEDEOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu büyük milletin dünya tarihinde görülmemiş bir şekilde demokrasiye sahip çıkma mücadelesini candan tebrik ediyorum. Vatan için gözlerini kırpmadan canla başla mücadele ederek hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabrıcemil, yaralılara acil şifalar diliyorum. Kahramanca mücadele eden halkımızı, güvenlik güçlerimizi, özel harekât birimlerimizi, yargımızı ve alçakça girişime asla prim vermeyen değerli komutanlarımızı tebrik ediyorum.

Demokrasi meydanlarında halkımız tarafından dile getirilen idam taleplerinin de bu yüce Meclis tarafından yerine getirileceğinden hiç şüphem yoktur; halkımız müsterih olsun.

Hainlerin bombalarına maruz kalan Meclisimizin iktidar ve muhalefet kulisinde bulunan kış bahçesinin de tarihî bir müzeye çevrilmesini öneriyorum.

15 Temmuz Demokrasi Bayramı ülkemize, milletimize hayırlı olsun.

BAŞKAN – Sayın Ilıcalı…

8.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı'nın, Erzurum Kongresi’nin 97’nci yıl dönümüne ve gerek Erzurum’daki dadaşlar gerekse Türkiye’deki bütün vatandaşların demokrasi nöbetinde Cumhurbaşkanına, Hükûmete, Meclise sahip çıktıklarına ilişkin açıklaması

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) – Teşekkürler Değerli Başkanım.

Geçtiğimiz cumartesi günü Erzurum Kongresi’nin 97’nci yıl dönümüydü. Bizler de milletvekillerimiz olarak katıldık törenlere. Ben de tarihî kongre binasında dünyaya o günle bugünü karşılaştıran bir konuşma yaptım. O gün Erzurum halkı, dadaşlar, Mustafa Kemal Atatürk’e sahip çıktılar; ülkemizi bölmeye, parçalamaya çalışanlara karşı irade beyanında bulundular, millî mücadeleyi başlattılar. Gel gör ki 15 Temmuz 2016’da da sözde asker darbeci hainler, Meclisimizi bombaladılar, sivillerimizi şehit ettiler ve o günden bugüne geçen süre içerisinde gerek Erzurum’daki dadaşlar gerekse tüm Türkiye’deki bütün vatandaşlarımız demokrasi nöbetinde, seçtikleri Cumhurbaşkanımıza, Hükûmetimize, Meclisimize sahip çıktılar. Bu coşku ve şevk hiçbir zaman kaybolmadı ve bu, Allah’ın izniyle gösterdi ki bu demokrasiye sahip çıkan bu vatandaşlarımız...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) – ...sayesinde bundan sonra hiçbir kimse böyle bir teşebbüste bulunamayacaktır.

Bu vesileyle de şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Az önce de ziyaret ettiğim gazilerimize de acil şifalar diliyorum.

BAŞKAN – Sayın Arslan...

9.- Denizli Milletvekili Kazım Arslan'ın, siyasi iktidarın, hukuk devleti ilkesi, laiklik ve liyakat ilkeleri için muhalefeti dinlemesi, her gün yapılan sokak gösterilerinden vazgeçmesi ve ülkede sağduyuyu hâkim kılarak huzuru ve güveni sağlaması gerektiğine ilişkin açıklaması

KAZIM ARSLAN (Denizli) – Milletimizin canına, demokrasimizin varlığına kasteden 15 Temmuz darbe girişimi, yıllardır açıkça uyardığımız hâlde belli ittifaklar nedeniyle görmezden gelinen Fethullahçı örgütün içyüzünün ve onun irticai faaliyetlerinin devleti ne hâle getirdiğini göstermektedir. Darbe girişiminde bulunanlar adalet önünde en ağır cezayı alması gerekirken bu darbecilerin devletin her kademesinde bu derece yükselmesine yol açan iktidar sahipleri de hesap vermeli, hatalarından ders çıkarmalı, demokratik tepkiyi siyasi fırsata dönüştürmemelidir.

Bugün ülkemizde açık bir devlet krizi yaşanırken gerekli önlemi almayan siyasi iradenin her hatanın hesabını yıllardır vermekten kaçındığı, FETÖ’cü darbecilerle sürekli iş birliği ve onları koruduğu bir gerçektir. Bu nedenle, siyasi iktidar, yok ettiği hukuk devleti ilkesi, laiklik ve liyakat ilkeleri için muhalefeti dinlemeli, her gün yapılan sokak gösterilerinden vazgeçmeli, ülkemizde sağduyuyu hâkim kılmalı, huzuru ve güveni sağlamalıdır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Çanak...

10.- Ordu Milletvekili Oktay Çanak'ın, 15 Temmuz akşamı hainler tarafından uygulanmaya çalışılan darbe girişiminin milletin kahramanlığıyla son bulduğuna ve FETÖ terör örgütünün kanlı eyleminin daha iyi anlatılabilmesi için tüm siyasi partilerin birlikte hareket etme zorunluluğu bulunduğuna ilişkin açıklaması

OKTAY ÇANAK (Ordu) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

15 Temmuz Cuma akşamı hainler tarafından uygulanmaya çalışılan gayrimeşru, hukuk dışı, illegal darbe girişimi aziz milletimizin kahramanlığı ile son bulmuştur.

Sayın Cumhurbaşkanımızın olayın ilk anından itibaren dik duruşu, Sayın Başbakanımızın yerinden yönetimi, muhalefet partilerimizin sayın genel başkanlarının darbe karşıtı ifadeleri paralel ihanet çetesi üyelerinin tüm planlarını altüst etmiştir. Şimdi de gerek yurt içinde gerekse yurt dışında FETÖ terör örgütünün kanlı eyleminin daha iyi anlatılabilmesi için tüm siyasi partilerin birlikte hareket etme zorunluluğu bulunmaktadır çünkü darbecilerin tek hedefi millet iradesidir, millî egemenliktir, aziz milletimizin bize devrettiği kutsal emanettir. Bize de düşen, kahraman milletin vekili olarak, böylesine bir millet iradesini her zaman her yerde ama, ancak, fakatsız temsil etmek, korumak, muhafaza etmektir diyor, Genel Kurulu sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Bektaşoğlu…

11.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu'nun, Giresun kırsalında askerî helikopterin düşmesiyle meydana gelen kazayla ilgili açıklama beklediğine ilişkin açıklaması

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Giresun Cumhuriyet Başsavcısı dün bir basın toplantısı düzenledi. Bu toplantıda savcı, Giresun kırsalında askerî helikopterin düşmesiyle meydana gelen helikopter kazasının da soruşturulacağını söylemiştir. Ayrıca, kazada eşini ve kızını kaybeden, kendisi de ağır yaralanan ve hâlen tedavisi GATA’da yoğun bakımda süren Giresun Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Mustafa Doğru hakkında Fethullah terör örgütü üyeliği ve darbe girişimi nedeniyle yakalama kararı olduğunu belirtmiştir. Tuğgeneral hakkında devletin elinde hangi bilgi ve belgeler mevcuttur, bunları nereden ve nasıl elde etmiştir bilemiyoruz. Bunlar soruşturma kapsamında değerlendirilecektir. Ancak, bu yeni gelişmeler sonrasında, asker ve askerî ailelerden oluşan 7 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazası daha da anlam kazanmıştır. Daha önce dile getirdiğim gibi, kuşkuları da artırmıştır. Kaza dışında başka olasılıklar da tartışılmaktadır. Sayın Başbakandan ve ilgili bakanlardan bu konuda yeni bir açıklama bekliyoruz.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Yiğit…

12.- İzmir Milletvekili Ali Yiğit'in, masum insanlar üzerinde yapılacak hesaplaşmaların yeni cephelere yol açacağı uyarısıyla Hükûmeti göreve çağırdığına ilişkin açıklaması

ALİ YİĞİT (İzmir) – Sayın Başkan, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili maalesef kaş yapayım derken göz çıkartan uygulamalara da şahit oluyoruz. Bunlardan biri de İzmir’in Torbalı ilçesinin Pancar köyünde olmuştur. 15 Temmuz gecesi köyde bir askeri uğurlama gecesi yapılmaktadır. Bu gençlerin çoğu alkollüdür. Eğlencenin olduğu sırada sela verilmesi üzerine gençlerden biri camiye gidip “Bu ne selası? Şeriat mı geldi yoksa?” diye imamla tartışmaya başlamış, tartışmanın büyümesi üzerine olayın ne olduğunu anlamaya çalışan ve ortamı sakinleştirmeye çalışan köy halkı camide toplanmaya başlamıştır. Sonuçta, şu anda 7-8 köylü genç darbeyi desteklemekten tutuklu bulunmaktadır. Bunlar ne bir kamu kurumunda çalışan ne de olaydan haberdar olan gençlerdir, ayrıca da alkollüdürler ancak cami imamının ifadesine göre tutuklanmışlardır.

Bu duruma dikkat çekiyor, masum insanlar üzerinde yapılacak bu tür hesaplaşmaların yeni cephelere yol açacağı uyarısıyla Hükûmeti göreve çağırıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Dursun…

13.- Sivas Milletvekili Selim Dursun'un, 15 Temmuz FETÖ terör örgütünün darbe teşebbüsünde şehit olanlara Allah’tan rahmet, yaralılara şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

SELİM DURSUN (Sivas) – Sayın Başkanım, 15 Temmuz FETÖ terör örgütünün darbe teşebbüsünde şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara, gazilerimize şifalar diliyorum.

Uluslararası güçlerin oyuncağı olmuş, piyonu olmuş bu terör örgütüne, millî iradeye ve demokrasisine sahip çıkan halkımız tankların önüne atlayarak, uçaklara, helikopterlere müdahale etme cesaretini göstererek en güzel şekilde gereken cevabı vermiştir. Bu uluslararası güçlerin piyonları şunu bilmelidirler ki bu millet devletine her zaman sahip çıkmıştır, bundan sonra da çıkacaktır. Şunu da gördük: Burada farklı bir ruh kazandı toplumumuz, birlikte hareket etme ve beraber vatanına, milletine, bayrağına sahip çıkma kültürünü de pekiştirmiş oldu.

Sayın Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, vekillerimize, siyasi partilerimize, bütün kesimlere hakikaten teşekkür ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELİM DURSUN (Sivas) – Gerçekten, birlik beraberlik zamanını gösterdik. Bu devlet ebet müddet yaşayacaktır inşallah.

BAŞKAN – Sayın Kuyucuoğlu…

14.- Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu'nun, alınan güvenlik önlemlerinden bazılarının dünyanın sayılı orduları arasında yer alan Silahlı Kuvvetlerin saygınlığına gölge düşürür hâle geldiğine ilişkin açıklaması

SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Ülkemiz 15 Temmuz gecesi bir darbe girişimine maruz kalmış ve milletimizin topyekûn birlikteliğiyle bu hainlere darbe fırsatı verilmemiştir. Sonrasında yeni darbe girişimi olabilir endişeleriyle önemli kamu kurum ve kuruluşlarımızda güvenlik önlemleri alınmıştır. Fakat alınan bu güvenlik önlemlerinden bazıları, ülkemizde ve dünyanın sayılı orduları arasında yer alan Silahlı Kuvvetlerimizin saygınlığına gölge düşürür hâle gelmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin de, uzun süre uygulamasını gördüğümüz belediye otobüsleriyle kapıları kapatarak güvenlik önlemi almak, belediyelerin kamyonlarını, kepçelerini Silahlı Kuvvetlerimizin kapılarına dayamak, ordumuzun ve ülkemizin imajı açısından hoş olmayan görüntülerdir. Yetkililerden isteğimiz, bu tür görüntülere bir an önce son verilmesi, güvenliğin ilkel yöntemlerle değil de daha teknolojik, bilimsel ve istihbarat birimlerimiz aracılığıyla sağlanması gerektiğini düşünüyor, saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın İlgezdi…

15.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi'nin, 15 Temmuzda yapılan darbeyi kınadığına, şehitlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine, tecavüzün erkek egemen toplumun sahip olma güdüsünün bir sonucu olduğuna ve eşitlik olmadan tecavüz ve şiddetin önüne geçilmesinin imkânsız olduğuna ilişkin açıklaması

GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul) – Teşekkürler Başkan.

Öncelikle, 15 Temmuzda yapılan darbeyi kınıyorum. Hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa diliyorum.

Tecavüzü sadece cinsel saldırı olarak tanımlayanlar, kimyasal hadım yasası çıkararak bunun önüne geçmeyi düşünüyorlar. Fakat unutulan bir şey var; tecavüz, erkek egemen toplumun sahip olma, ele geçirme güdüsünün bir sonucudur. Hâlbuki kadına yönelik her türlü şiddet, kadınların eşitsizliği ve ezilmesine dayanan toplumsal düzenin bir parçası. Yani eşitlik olmadan tecavüz ve şiddetin önüne geçilmesi imkânsızdır.

Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin TCK’daki, 15 yaşını tamamlamamış çocuklara yönelik her türlü cinsel davranışı istismar sayarak sekiz ila on beş yıl arası hapis öngören maddeyi iptal etmesi bu suçlara ilişkin tüm davalarda sanıklara, mağdurlar sanki yetişkinmiş gibi ceza uygulanmasının yolunu açacaktır. Yani sanıklara daha az ceza verecektir, bu da çocukların her türlü taciz ve tecavüze karşı korunmasız hâle gelmesine vesile olacaktır.

BAŞKAN – Son olarak Sayın Yıldırım…

16.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım'ın, burada bulunan herkesin, darbelerin antidemokratik yollarla meşru olmayan bir iktidar anlayışı yaratmaya çalıştığını bildiğine ve darbeler kimden gelirse gelsin karşı çıktıklarına ilişkin açıklaması

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) – 15 Temmuz akşamı bombalanan bir Meclisin üyesi olarak, darbe girişiminin halkta yarattığı travmanın bilincinde olarak diyorum ki: Darbeyi lanetlemeyen, darbeye karşı çıkmayan hiç kimse yoktur. Burada bulunan bütün arkadaşlar, darbelerin antidemokratik yollarla meşru olmayan bir iktidar anlayışı yaratmaya çalıştığını bilir ve haklı olarak, darbeler kimden gelirse gelsin karşı çıkarlar.

Demokrasiler bir uzlaşma ihtiyacı üzerine şekillenir ve bir uzlaşma kültürü üzerinden yol alır. “Benim gücüm var, bana destek vermeyen, oy vermeyen diğer insanları önemsemeden her şeyi yaparım.” derseniz sonuç kargaşa, kaos ve darbe mekaniğidir. İster arkanızdaki halk desteği olsun ister arkanızdaki kolluk kuvvetlerinin silah gücü olsun ister yaptırım gücü olsun, siyasal bir organizasyon olsun, arkanızdaki destek ve güç ne olursa olsun sizin gibi düşünmeyen insanları vatan haini ilan edersiniz. Yarın, başka bir gücü elinde bulunduran insanlar kendi dünyalarında, kendi zihinlerinde sizi vatan haini addedip böyle demokrasi dışı, hukuk dışı, insanlık dışı girişimlerde bulunabilirler. Bu mekaniği baştan bozmanın en kestirme yolu demokrasiyi tüm kurumlarıyla işler hâle getirmektir.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç adet önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum.

V.-  BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan ve 24 milletvekilinin, Bolu ve Düzce illerinde meydana gelebilecek olası bir depremde bu illerin depreme ne kadar hazırlıklı olduklarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/280)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bilindiği gibi ülkemiz dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır. Yurdumuzda meydana gelen geçmiş depremler incelendiğinde büyük can ve mal kayıplarının olduğu görülmektedir.

Ülkemizin yüzde 92'si deprem riski altında, nüfusumuzun yüzde 95'i deprem tehlikesi altında yaşadığı düşünüldüğünde depremin ülkemiz gerçeği olduğu bilinmelidir.

1999 yılı 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinin bilançosu incelendiğinde 18 bine yakın can kaybı olmuş, binlerce insanımız yaralanmış ve 100 bine yakın bina değişik derecelerde hasar görmüştür. Depremler sonucu meydana gelen can ve mal kayıplarının yanında ekonomik, sosyal ve psikolojik etkileri de yadsınamaz bir şekilde önemlidir.

Doğa olaylarının afetlere neden olmasında yeryüzü şekilleri, jeolojik yapı ve iklim özellikleri etkili olduğu kadar insan faktörü de çok önemli bir yer tutmaktadır. İnsan faktörüne en güzel örnek, aynı şiddetle etkilenen iki ülke arasındaki hasar durumlarıdır. Can ve mal kaybının az olduğu ülkelerde olası bir depreme karşı alınan önlemlerin en üst seviyede olması ve deprem bilincinin gelişmiş olması hasarın da o denli az olmasıyla orantılıdır.

Ülkemizde her deprem sonrası meydana gelen can kayıplarıyla ilgili, bu kayıpların depremin yıkıcı etkilerinden çok insan hatasından olduğu yönündeki uzman görüşleridir. Gereği gibi yapılmayan binalar, denetimlerin azlığı, deprem bilincinin tam olarak oturmaması kayıpların fazlalığına davetiye çıkarmaktadır.

Ülkemizde geçmişte birçok yıkıcı depremler meydana geldiği gibi, gelecekte de can, mal ve maddi hasarların olacağı bilimsel bir gerçektir.

Bolu ve Düzce bölgesi kuzey Anadolu fay zonunda yani birinci derece deprem bölgesinde bulunmaktadır.

Bolu ve Düzce illerimizde meydana gelebilecek olası bir depremde iki ilimizin depreme ne kadar hazırlıklı olup olmadıklarının tespiti ve alınması gereken önlemlerin tespiti amacıyla Anayasa’nın 98'inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederim.

1) Tanju Özcan                                                             (Bolu)

2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu                                          (İstanbul)

3) Gülay Yedekci                                                          (İstanbul)

4) Mevlüt Dudu                                                             (Hatay)

5) Aylin Nazlıaka                                                          (Ankara)

6) Şenal Sarıhan                                                          (Ankara)

7) Ali Şeker                                                                  (İstanbul)

8) Çetin Arık                                                                 (Kayseri)

9) Nurhayat Altaca Kayışoğlu                                        (Bursa)

10) Mehmet Gökdağ                                                      (Gaziantep)

11) Kadim Durmaz                                                        (Tokat)

12) Mahmut Tanal                                                         (İstanbul)

13. Haydar Akar                                                            (Kocaeli)

14) Aydın Uslupehlivan                                                 (Adana)

15) Çetin Osman Budak                                                 (Antalya)

16) Ahmet Akın                                                             (Balıkesir)

17) Namık Havutça                                                       (Balıkesir)

18) Devrim Kök                                                             (Antalya)

19) Melike Basmacı                                                      (Denizli)

20) Erkan Aydın                                                            (Bursa)

21) Ceyhun İrgil                                                           (Bursa)

22) Lale Karabıyık                                                        (Bursa)

23) Kazım Arslan                                                          (Denizli)

24) Orhan Sarıbal                                                         (Bursa)

25) Tur Yıldız Biçer                                                       (Manisa)

 

2.- Bolu Milletvekili Tanju Özcan ve 24 milletvekilinin, Bolu ilinin Mengen ilçesi başta olmak üzere üretim aşamasından pazarlamaya kadar olan süreçte süt ve süt ürünleri sektörünün sorunlarının ve çözüm önerilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/281)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye gerek coğrafi konumu gerekse bulunduğu iklim kuşağı nedeniyle süt ve süt ürünleri sektöründe önemli bir yere sahiptir. Sektör, ekonomimizin önemli üretim dallarından birisidir.

Bilindiği gibi süt özellikle protein, yağ, vitamin (C vitamini hariç) ve mineraller (başta kalsiyum ve fosfor olmak üzere) gibi beslenmede çok önemli olan toplam 85 besin öğesini içermesi ile sağlıklı beslenmenin temel unsurudur. Günümüzde son zamanlarda çok geniş bir sektör olan süt sektöründe yatırımlar hız kazanarak üretimde artışlar yaşanıyor. Geleneksel metotlardan ziyade modern tesislerde işlenen daha sıhhi ve uzun ömürlü süt ve süt ürünlerine yönelik talep de artıyor.

Verimli arazilerimiz, bitki çeşitliliğimiz ve geniş hayvan varlığımız ile sektörde avantajlı konumda yer alıyoruz. Ancak, bol bulunan ve kolaylıkla tüketilebilen süt, ülkemizde bilinçli ve verimli bir şekilde tüketilemiyor. Süt ve süt ürünleri tüketimimiz komşu ülkelere göre çok alt seviyelerde kalıyor. Bununla birlikte ülkemizde özellikle modern süt üretim ve işleme tesislerine ihtiyaç var ve bu alanda yatırım potansiyeli bulunmaktadır.

Ancak sektör bu gelişmelerin yanında genel olarak pek çok sorunla baş etmek zorunda kalmaktadır. Sektörde karşılaşılan engeller arasında; hijyenik olmayan koşullarda gerçekleşen ve denetlenmeyen süt üretimi, sağlıklı süt üretimi için altyapı eksikliği, sağlıklı koşullarda hayvan bakılamaması nedeniyle yaşanan hayvan kaybı, süt hayvanlarının veriminin düşük olması, üreticilerin çok az bir bölümünün birlik veya kooperatif çatısı altında örgütlenmiş olması, sektörde küçük aile işletmelerinin yer alması, sokak sütçülüğünün hâlen var olması, süt sanayisinde kapasite kullanımının; pazarlama sorunları, araştırma ve geliştirme faaliyetleri için yeterince kaynak ayrılmaması, kaynak kullanım yetersizliği, kaliteli ham madde temin edilememesi, ham madde temini ve pazarlamasındaki mevsimsel dalgalanmalar gibi nedenlerle yetersiz olması, nitelikli iş gücünün sektörde az yer alması, teknoloji eksikliği yer almaktadır.

Sektörün sorunlarında kilit nokta ise fiyatların dalgalı bir seyir izlemesidir. Süt üreticileri mevsimsel olarak fiyatların oynaması nedeniyle önlerini göremediklerini ve bu durumdan zarar gördüklerini belirtmektedirler.

Bolu ilimizde de süt ve süt ürünleri sektöründe yukarıda sayılan sorunlar bulunmaktadır. Özellikle Mengen ilçesinde süt alımlarında diğer bölgelere göre düşük fiyat verilmesi üreticiyi zor duruma düşürmektedir. Yem ücretlerinin bölgede pahalı olması da tüm ülkemizde olduğu gibi Mengen ilçemizde de önemli bir sorun oluşturmaktadır,

Tüm bu verilerin ışığında, Bolu ili Mengen ilçemiz başta olmak üzere, üretim aşamasından pazarlamaya kadar olan süreçte süt ve süt ürünleri sektörünün sorunlarının ve çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1)           Tanju Özcan                                                  (Bolu)

2)           Mustafa Sezgin Tanrıkulu                              (İstanbul)

3)           Kazım Arslan                                                (Denizli)

4)           Gülay Yedekci                                               (İstanbul)

5)           Mevlüt Dudu                                                  (Hatay)

6)           Ceyhun İrgil                                                  (Bursa)

7)           Ahmet Akın                                                                          (Balıkesir)

8)           Aydın Uslupehlivan                                                              (Adana)

9)           Nurhayat Altaca Kayışoğlu                             (Bursa)

10)        Aylin Nazlıaka                                               (Ankara)

11)        Şenal Sarıhan                                               (Ankara)

12)        Mehmet Gökdağ                                                                   (Gaziantep)

13)        Mahmut Tanal                                               (İstanbul)

14)        Kadim Durmaz                                                                     (Tokat)

15)        Çetin Osman Budak                                                              (Antalya)

16)        Ali Şeker                                                                             (İstanbul)

17)        Çetin Arık                                                                            (Kayseri)

18)        Haydar Akar                                                  (Kocaeli)

19)        Namık Havutça                                                                    (Balıkesir)

20)        Devrim Kök                                                                          (Antalya)

21)        Melike Basmacı                                                                   (Denizli)

22)        Erkan Aydın                                                  (Bursa)

23)        Lale Karabıyık                                               (Bursa)

24)        Orhan Sarıbal                                               (Bursa)

25)        Tur Yıldız Biçer                                                                    (Manisa)

 

3.- Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu ve 19 milletvekilinin, Zonguldak’ta gerçekleşmiş maden kazaları nedeniyle hayatını kaybeden maden emekçilerinin ailelerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/282)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Zonguldak’ta gerçekleşmiş maden kazaları nedeniyle hayatını kaybeden maden emekçilerimizin ailelerinin sorunlarının araştırılarak belirlenmesi, sorunlara çözüm getirilmesi ve gereken önlemlerin alınması amacıyla Anayasa’nın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

1)           Şerafettin Turpcu                                                                 (Zonguldak)

2)           İrfan Bakır                                                                           (Isparta)

3)           Veli Ağbaba                                                                         (Malatya)

4)           Melike Basmacı                                                                   (Denizli)

5)           Ünal Demirtaş                                               (Zonguldak)

6)           Zeynel Emre                                                 (İstanbul)

7)           Seyit Torun                                                                          (Ordu)

8)           Onursal Adıgüzel                                                                 (İstanbul)

9)           Gürsel Erol                                                                          (Tunceli)

10)        Hilmi Yarayıcı                                               (Hatay)

11)        Muharrem Erkek                                                                   (Çanakkale)

12)        Mustafa Akaydın                                                                  (Antalya)

13)        Tacettin Bayır                                               (İzmir)

14)        Şenal Sarıhan                                               (Ankara)

15)        15) Nurhayat Altaca Kayışoğlu                       (Bursa)

16)        16) Lale Karabıyık                                                               (Bursa)

17)        17) Elif Doğan Türkmen                                                        (Adana)

18)        18) Akın Üstündağ                                                               (Muğla)

19)        19) Namık Havutça                                                               (Balıkesir)

20)        20) Erkan Aydın                                                                   (Bursa)

Gerekçe:

Zonguldak, kaderi kömürle yazılmış bir şehirdir.

"Emeğin Başkenti" olarak bilinen Zonguldak ülkemizin sanayisini kurmak ve geliştirmek uğruna yerin altındaki taş kömürünü çıkartmak için 5 binden fazla madencinin şehit olduğu, on binlerce madencinin sakat kaldığı, taş ve kömür tozunun sebep olduğu meslek hastalıklarından dolayı yüz binlerce insanın hayatını kaybettiği bir ildir. Bu nedenle, Zonguldak bugüne kadar çok ağır bedel ödemiş, çok acı çekmiş bir şehirdir.

Maden emekçilerinin ekmek mücadeleleri her gün yerin yüzlerce metre altında devam etmektedir. Tartışmasız dünyanın en zor mesleğine sahip olan, çok zor koşullarda alnının teriyle çalışan madenciler şimdiye kadar popülizm kurbanı olmuşlardır. Madencilerimiz, ramazan ayında iftar yapılan, yeni yıla birlikte girilen, sonrasında ise kaderine terkedilen bir meslek grubu hâline gelmiştir.

Zonguldak'ın geçmişinde ne yazık ki büyük maden kazaları vardır. Bu kazalarda hayatını kaybeden maden emekçilerimizin aileleri kendilerine devletin sahip çıkmasını beklemektedir. Bu ailelerimiz seslerini duyurmak için dernekleşmiş, taleplerini ve önerilerini dile getirmiş, seslerini 2014 yılında çıkarılan torba yasada duyurmak için çabalamış ancak başarılı olamamışlardır.

Yakın zaman önce, Soma'da yaşanan facia nedeniyle 301 emekçimizi kaybettikten sonra bu ailelerimize tanınan hakların Zonguldak'taki ve Türkiye'nin diğer illerindeki madenci ailelerine tanınmaması bu insanlarımızı derinden yaralamıştır. Olaylara has düzenleme yapmak, belirli bir zaman ve olayın gerçekleştiği yer ile ilgili sınırlama yapmak mağduriyet yaratmıştır. Aynı veya benzer nedenlerle hayatını kaybetmiş emekçilerimizin arasında il, bölge ve zaman gözeterek ayrım yapmak Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olmakla birlikte, vicdanların da kabul edebileceği bir durum değildir.

Zonguldak, en yakın ve en ağır bilançolu facialara baktığımızda 1983 senesinde Armutçuk'ta 103, 1992 senesinde Kozlu'da 263, 2010 senesinde Karadon'da 30, 2013 senesinde Kozlu'da 8 maden şehidi vermiştir.

Yukarıda sözü edilen 1992 Kozlu kömür madeni faciası, taş kömürü madenciliği tarihinin en büyük felaketlerinden biri, ayrıca Zonguldak'ta yaşanan kömür madenciliği tarihinin en büyük felaketidir. Felaket sonucunda 263 madencimiz yaşamını yitirmiştir.

Madencilerin çalışma şartları, genellikle bir facia yaşandığında, kazalar, ölümler olduğunda gündeme gelmekte, konuşulmakta ve unutulmaktadır. Her kaza ardında acılı eşler, yetim çocuklar, gözü yaşlı anne babalar bırakmaktadır. Yaşanan facialar nedeniyle hayatını kaybeden maden emekçilerimizin geride bıraktığı ailelerinin ve yakınlarının yaşadığı sorunlar dikkate alınmamaktadır. Maden kazası olduğunda herkesin yanında olduğu maden emekçilerinin aileleri, emekçi toprağa verildikten sonra kaderine terk edilmektedir. Hayatını kaybetmiş birçok maden emekçimizin ailelerinin çok zor durumda olduğu bilinmektedir. Yüce Meclisimizin bu duruma kayıtsız kalması düşünülemez. Bu nedenle vakit kaybetmeden gerekli tedbir ve önlemler alınarak mağduriyetin giderilmesi sağlanmalıdır.

Bu nedenlerle, Zonguldak'ta gerçekleşmiş maden kazaları nedeniyle hayatını kaybeden emekçilerimizin ailelerinin sorunlarının araştırılarak belirlenmesi, sorunlara çözüm getirilmesi, gereken önlemlerin alınması amacıyla Anayasa'nın 98, TBMM İç Tüzüğü'nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın Baluken sisteme girmişsiniz.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Demin sisteme girmiştim, sanırım bir teknik sorun var.

BAŞKAN – Yok, yeni gördüm.

60’a göre bir dakika süreyle söz veriyorum.

Buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

17.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken'in, Halkların Demokratik Partisi olarak, sabah saatlerinde Rojava’nın Kamışlı kentinde IŞİD tarafından sivil yerleşim alanlarına düzenlenen bombalı saldırıyı büyük bir lanetle ve öfkeyle kınadıklarına ve yaşamını yitiren bütün Rojavalı yurttaşlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediklerine ilişkin açıklaması

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, bugün sabah saatlerinde Rojava’nın Kamışlı kentinde IŞİD adlı cani çeteler tarafından sivil yerleşim alanlarına birkaç büyük bombalı saldırı düzenlenmiştir. Bu alçak saldırı neticesinde onlarca kişinin yaşamını yitirdiği ve yüzlerce sivilin yaralandığı bilgisini büyük bir üzüntüyle öğrendik. Şu anda ölü sayısı net değildir ama en az 30 kişinin yaşamını yitirdiğine ve ölü sayısının artabileceğine dair haberleri endişeyle, kaygıyla takip ediyoruz. Bu saldırıyı Halkların Demokratik Partisi olarak büyük bir lanetle ve öfkeyle kınıyoruz. Yaşamını yitiren bütün Rojavalı yurttaşlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Tüm Rojava halklarına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Kamışlı’da gerçekleşen bu saldırı, bu IŞİD çetelerinin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Tamamlayayım Sayın Başkan.

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

Bir dakika ilave edelim.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Bu çetelerin aslında tüm insanlığa nasıl tehlike saçtığını ve nasıl tüm insanlığı tehdit ettiğini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu kapsamda bugüne kadar IŞİD’e dolaylı ya da direkt olarak destek vermiş olan bütün güçleri, bütün hükûmetleri, devletleri buradan bir kez daha uyarıyoruz. İnsanlığa karşı olan bu suçlara ortak olmamak için bu vahşi çetelerle bir an önce etkin tutumlar geliştirilmesi, yerel ve küresel düzeyde IŞİD’e karşı mücadele eden güçlerle dayanışma içerisinde olunması son derece önemlidir. Bu çağrımızı yineliyoruz.

Halkların Demokratik Partisi olarak da IŞİD’e karşı mücadele eden Rojava halklarının siyasi iradesini temsil eden Demokratik Suriye Meclisi, Demokratik Suriye Güçleriyle dayanışma duygumuzu ve bir kez daha başsağlığı dileklerimizi iletmek istiyorum.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Akçay, siz de sisteme girmişsiniz.

Size de bir dakika…

Buyurun.

18.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, devlet kadrolarına sızan terör örgütü mensuplarının kökünün kazınmasını desteklediklerine, söz konusu işlemler için bir koordinasyon kurulu kurulmasını memnuniyetle karşıladıklarına ve terör örgütünün kamudan silinirken suçluyla suçsuzu ayıracak mekanizmaların bir an önce işletilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

15 Temmuz darbe girişimi sonrası ortaya çıkan tabloyla Fethullahçı terör örgütünün devleti âdeta bir ur gibi sardığı net olarak görülmüştür. Darbe girişiminin ardından 13 bini aşkın kamu personeli gözaltına alınmış, 50 bine yakın personel ise görevinden uzaklaştırılmıştır.

Devlet kadrolarına sızan bu terör örgütü mensuplarının kökünün kazınmasını destekliyoruz. Söz konusu işlemler için bir koordinasyon kurulu kurulmasını da memnuniyetle karşılıyoruz. Öte yandan, FETÖ’ye yönelik kamudaki görevden alma işlemlerini hassasiyetle takip ediyoruz. Görevden almaların sağlam bilgi ve belgelere dayanması gerekmektedir. Aksi hâlde masum vatandaşlarımızın haklarını gasbedecek yeni ihlaller ve mağduriyetler ortaya çıkabilecektir. Milletvekilleri olarak hepimize bu konuda şikâyetler gelmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Lütfen siz de tamamlayın konuşmanızı.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Vatan ve millet sevdasıyla görev yapan vatandaşlarımızın bir terör örgütüyle aynı kategoride ele alınması hukuksuzluk ve zulme yol açabilecek bir durumdur, buna yol açılmamalıdır. Toplumun her kesimindeki kaygı ve huzursuzlukların giderilmesi için önlemlerin bir an önce alınması gerekir. 15 Temmuz ihanetinin toplumumuza saldığı endişe görevden almalar ve hukuksuz gözaltına almalarla, bilhassa 15 Temmuzdan sonra oluşan milletimizdeki ortak duygu ve mutabakata gölge düşürülmemelidir. Terör örgütü kamudan silinirken suçluyla suçsuzu ayıracak mekanizmaların bir an önce işletilmesi gerekir. Ayrıca bu olağanüstü hâl kapsamında ve bu değerlendirmelerde de terör örgütleri arasında bir ayrım yapılmaması gerekir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN AKÇAY (Manisa) - PKK ve IŞİD mensubu olan kamu personelinin de dikkatlerden uzak tutulmaması gerekir.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın İnceöz, fark etmedim.

Buyurun size de bir dakika süreyle söz veriyorum.

19.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz'ün, 15 Temmuz akşamı darbe girişimini gerçekleştirenlerin kendilerini yıllarca kurumlar içerisinde kamufle eden terör örgütü mensupları olduğuna ve çok yönlü araştırma yapıldığına ilişkin açıklaması

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Bundan önceki bütün darbeleri öncelikle lanetleyerek, kınayarak sözlerime başlamak istiyorum ama 15 Temmuz akşamı gerçekleştirilen darbe girişiminin diğer tüm darbe girişimlerinden iki noktada ayrı bir özelliği var. Bir tanesi: Kendilerine teslim edilen bütün o uçaktı, helikopterdi, tanktı, vesaireydi bunu milletimize doğrultan ve devlet içerisine, kurumlara, askeriye de dâhil olmak üzere, elli yıldır sızan bir terör örgütünden bahsediyoruz. Bu terör örgütünün elli yıl içerisinde devletin içinde çeşitli kademelerde yer almış bulunması bugün bu örgütle mücadele noktasında zorluğumuzu da göstermektedir. Bugün, Genelkurmay Başkanının en yakınından Sayın Cumhurbaşkanımızın en yakınındakilere kadar bu örgüt mensuplarının olması…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – …bu örgütle mücadelenin ne kadar zor olduğunu göstermektedir. Eğer bundan önce görünen bir terör örgütü olsaydı bu noktada mücadele çok daha kolay olurdu. 15 Temmuz akşamı yaşanan darbe girişiminin bu yönüyle bundan sonra bu terör örgütüyle mücadeledeki zorluğu da net olarak ortadadır. Onun için 79 milyon vatandaşımızdan, bu terör örgütüyle, tehlikeli, sinsi, hain ve elindeki bütün imkânları, vatanı, milleti korumak için verilmiş tüm imkânları aziz milletimize çevirmekten, onu tehdit etmekten, ölümüne kastetmekten çekinmeyecek bu terör örgütüyle mücadele bu kadar zor iken bu noktada biraz sabır dilemek zorundayız. Çünkü bu işin içerisinden, bu kurumların içerisinden ayıklanmalı ki devletimiz ve demokrasimizle bundan sonraki yapıda çok daha sağlam, sağlıklı, etkin bir sonuç alınabilsin. O noktada da bu konuda böyle bir açıklama zorunluluğu doğmuştur. Bunun bir “cadı avı” gibi değerlendirilmemesi gerekmekte ve burada bir sabır gerekmektedir. Nihayetinde bunlar kendilerini yıllarca kurumlar içerisinde kamufle eden terör örgütü mensuplarıdır ve çok yönlü araştırma yapılmaktadır.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Başta Cinsel İstismar Olmak üzere Çocuklara Yönelik Her Türlü İstismar Olaylarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan 10/123, 124, 125 ve 126 esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının Komisyonun görev süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

V.-  BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

B) Tezkereler

1.- Başkanlığın, (10/123, 124, 125, 126) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, görev süresinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/815)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çalışma süresi 21/04/2016 tarihinde başlayan Komisyonumuz, İç Tüzük’ün 105’inci maddesinin ikinci fıkrasına istinaden, 22/07/2016 tarihinden geçerli olmak üzere bir aylık ek süre istenmesine 14/07/2016 tarihinde karar verilmiştir.

Gereğini saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                       Yılmaz Tunç

                                                                                                                            Bartın

                                                                                                                   Komisyon Başkanı

BAŞKAN – İç Tüzük’ün 105’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilir.” hükmü gereğince Komisyona bir aylık ek süre verilmiştir.

Şimdi, alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyondan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı (1/727) ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 403) (X)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Burada.

20 Temmuz 2016 tarihli 116’ncı Birleşimde İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın birinci bölümü üzerindeki konuşmalar ve soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.

Sayın milletvekilleri, bildiğiniz üzere 28’inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendi, (b) bendi ve (c) bendi dâhil olmak üzere 1 ila 28’inci maddesinin birinci fıkrasını kapsamaktadır.

Şimdi, birinci bölümde yer alan maddelerin ve o maddeler üzerindeki önerge işlemlerine geçiyoruz.

1’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 1’inci maddesine “esasları,” ibaresinden sonra gelmek üzere “denetim ve cezaları,” ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

      Ruhi Ersoy                                   Fahrettin Oğuz Tor                           Ahmet Selim Yurdakul

       Osmaniye                                       Kahramanmaraş                                        Antalya

      Zihni Açba                                     Mustafa Kalaycı                                      Erhan Usta

         Sakarya                                               Konya                                               Samsun

BAŞKAN – Maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.

ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın Başkan, önergemizi çekiyoruz.

BAŞKAN – Çekiyorsunuz.

Okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor.

Buyurun Sayın Tor. (MHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakikadır.

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanun Tasarısı’nın 1’inci maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerinde MHP adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri ve bizleri izleyen yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, dün ve önceki günlerde Gazi Mecliste yapılan birçok konuşmada 15 Temmuz darbe girişimi kınanmış, lanetlenmiştir. Ben de bir kez daha darbe girişimini lanetliyorum. İnsanımıza bomba, kurşun yağdıran teröristlerin Yüce Mevla belasını versin diyor, gereğinin de yapılacağından asla şüphe duymuyorum.

Bu arada, hemen hemen her gün PKK terör örgütü mensupları da kalleş saldırılarına devam etmekte ve güvenlik güçlerimizi şehit etmektedir. Dün de Diyarbakır ve Van’da biri astsubay, diğeri onbaşı 2 askerimiz şehit edilmiştir. Bu saldırılarda şehit olanlara Allah’tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar niyaz ediyorum. Bir başka dileğim de 15 Temmuz darbe girişiminin, diğer terör örgütüyle olan mücadeleyi sekteye uğratmamasıdır.

Değerli milletvekilleri, Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli dün grup toplantısında yaptığı konuşmada 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili önemli açıklamalarda bulunmuştur. Açıklamalarında yer alan ve dikkat çektiği önemli bir hususu ben de burada tekraren dile getirmek istiyorum. Sayın Genel Başkanımız “Öncelikle ve ilk olarak, askerî ve sivil bürokraside toplu görevden almalar yapılırken kesinlikle sağlam delil ve belgelere dayanmak esas olmalıdır. Paralel devlet yapılanmasının tüm unsurları tespit edilmeli, her yönüyle analiz edilerek araştırılmalı ve hepsi birden adaletin önüne çıkarılmalıdır. Bu yapılıyorken masumların hakkını gasbetmek, suçsuz, günahsız insanımızı mağdur etmek, en az terör örgütünün zalimliği kadar tehlikelidir. Aldığımız yoğun şikâyet ve eleştiriler, vatanını ve milletini canından aziz bilen kardeşlerimizin de FETÖ terör örgütüyle aynı kategoride ele alındığı yönündedir; bu, doğru ve hakkaniyetli görünmemektedir. Bu itibarla idari ve kanuni tasarruflar, sırasıyla ve süratle alınırken mazlumlara ilişilmemeli, onların hak ve insanlık onurları çiğnenmemelidir.

Toplumun her kesimi kaygılı ve huzursuzdur. 15 Temmuz ihaneti zaten yeterince korku yaratmıştır. Hükûmetten beklentim, FETÖ terör örgütünün kökünü kuruturken suçlu ile suçsuzun birbirine karıştırılmamasıdır.” Genel Başkanımızın bu yöndeki önerisi çok önemlidir, beyanı çok önemlidir. Keza, az önce sayın grup başkan vekilimiz de benzer konulara değindi. “Söz konusu darbe girişimiyle mücadele edilirken masumların hakkını gasbetmek, suçsuz, günahsız insanları mağdur etmek, en az terör örgütünün zalimliği kadar tehlikelidir.” Evet, bugünkü ortam, fevkalade hassastır ve gergindir; bu hassasiyet, yeni gerginlik ve mağdurlar yaratmamalıdır.

Değerli milletvekilleri, bakınız, karşılaştığımız birkaç somut örneği burada söylemek istiyorum: Bir bankadan konut kredisi çekti diye -bunda kendisinin inisiyatifi de yoktur; müteahhit, o bankayla anlaşmıştır; bankanın ismini burada vermiyorum ama sizler biliyorsunuz- bugün memur arkadaşımız görevden uzaklaştırılmıştır. Veyahut araba kredisi çekti diye arkadaşımız, görevden uzaklaştırılmıştır, mevduat hesabı açtırdı diye, altın hesabı varmış, altın hesabı açtırdı diye veya çocuğunun okul taksitini yatırdı diye, bu gibi sebeplerle hatta HGS köprü geçiş kartını o bankadan aldı diye görevden uzaklaştırılan memur arkadaşlarımız vardır. Terör örgütüyle hiçbir yakınlığı ve ilişkisi olmamış kişileri görevden uzaklaştırarak aynı torbaya koymak büyük haksızlıktır. Bu yapılırken aynı konuda aynı işlerin yapılmaması da ayrı bir garabettir. Bunu rastgele de söylemiyorum, bilerek söylüyorum.

Sayın Bakanım, şu konuyu burada herkesin bilmesinde fayda var: (A) kişisi, (A) bankasından kredi çekmiş, görevden uzaklaştırılıyor ama genel müdür düzeyinde, teftiş kurulu başkanı düzeyinde görevliler görevden uzaklaştırılmıyor. Bu ayrımcılık, ayıptır, günahtır, vicdansızlıktır. Aynı işlemde aynı işlemin uygulanması gerekirken birtakım kişilerin görevden uzaklaştırılmaması hakikaten yanlıştır. Böyle bir konuda bile ayrımcılık yapılmasını şiddetle kınıyorum.

Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler.. Önerge kabul edilmemiştir.

1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 1’inci madde kabul edilmiştir.

2’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 2’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ve tüzel” ibaresinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

        Fahrettin Oğuz Tor                                   Ruhi Ersoy                                 Ahmet Selim Yurdakul

          Kahramanmaraş                                       Osmaniye                                             Antalya

              Zihni Açba                                         Erhan Usta                                      Mustafa Kalaycı

                Sakarya                                              Samsun                                               Konya

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi, önergesini çekiyor; onu okumuyoruz.

Komisyon okunan önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen, Antalya Milletvekili Ahmet Selim Yurdakul.

Buyurun Sayın Yurdakul. (MHP sıralarından alkışlar)

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, saygıdeğer vatandaşlar; kendi işsizlerimiz dururken yabancıların ülkemizde çalışmasını düzenleyecek kanun tasarısı için söz almış bulunuyorum.

Şu dikkat çekici istatistiği bizi dinleyenlerin dikkatine sunmak isterim: Geçtiğimiz yıl, ülkemizde çalışan yabancıların sayısı tam olarak yüzde 260 oranında artış kaydetmiş ve çalışan sayısı 64 bine ulaşmıştır. AKP’nin on dört yıllık iktidarından sonra, bugün ülkemiz bazı branşlarda kalifiye çalışan bulamamakta ve ihtiyacı yurt dışından sağlamak zorunda kalmıştır. Bu nedenle Hükûmet, acilen, Millî Eğitim Bakanlığı, YÖK ve üniversitelerle bir araya gelerek ülkemizin ihtiyacı olan alanlarda kendi vatandaşlarımızı eğitmek üzere gerekli önlemleri almak zorundadır. AKP iktidarı, artık muhalefetin uyarılarını dinlemelidir, aksi hâlde bunun acısını yine Türk milleti çekecektir.

Son bir yılda terörle mücadelede verdiğimiz 600’e yakın şehitten sonra, 15 Temmuz gecesinden sonra 246 kardeşimiz daha bugün maalesef aramızda yoktur. Bu darbe girişimini yapan teröristleri lanetliyoruz. Demokrasinin gereği, seçimle gelen Hükûmetlerin seçimle el değiştirmesi, yani sorumlulara hak ettikleri cevabın sandıkta verilmesidir. Ancak bu, her şey sandık demek değildir; özgür basın, ifade hürriyeti, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve hukuk demokrasinin olmazsa olmazıdır.

Dönem dönem bazı iktidarlar, Türk milletine rağmen antidemokratik uygulamalarda bulunsa da ülkemiz ve milletimiz er geç bu anomalilerden kurtulmayı bilmiştir. Bu nedenle, daha birkaç gün önce ortaya çıkan paralel yapının idaresindeki darbe denemesine Türk milleti direnmiş ve “Demokrasiye darbe kabul edilmez.” mesajını vermiştir. Artık, zaman temel hak ve hürriyetleri eskisinden de daha çok ileriye götürme zamanıdır; zaman, devlet düşmanı biat kültürüne karşı durma zamanıdır; zaman, hür düşünceyle donatılmış vatan âşığı, milliyetçi nesiller yaratma zamanıdır. Kimseyi ötekileştirmeden ve Türk’e yakışmayan Orta Doğu benzeri manzaralar yaratmadan, muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak zorundayız. Bizler, ilkeli olmak ve ülkemizde çirkin, Şark kurnazlıkları taşıyanların karşısında yüksek seciyeli birer Türk gibi durmak zorundayız.

Bugün, beddua ettiğimiz ve bu millete tarifi imkânsız acılar yaşatan o kişi için nihayet Amerika Birleşik Devletleri’ne iade talebinde bulunmuşsunuz. Ayrıca, Bakan Soylu’nun ifadesine göre, o kişinin en son temmuz ayında devletimizden aldığı maaşı da nihayet durdurmuşsunuz. Başka diyecek bir şeyimiz yok “Günaydın!” diyoruz.

Darbeye ilişkin diğer bir detay da darbeye ilişkin istihbaratın MİT tarafından o gün alınması ancak Cumhurbaşkanının ve Başbakanın saat 20.00’de eniştesi ve korumaları vasıtasıyla haberdar edilmesidir. Cumhurbaşkanının çok güvendiği MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın darbeyi Cumhurbaşkanına ve Başbakanına bildirmemesini ben açıkçası izah edemiyorum. Bu nedenle, acilen bir düzenleme yapılmalı ve kurulacak iletişim kanallarıyla devlete ve millete yönelik tehditler anlık olarak devlet sinir sistemine yayılarak gerekli önlemlerin bir an önce alınması sağlanmalıdır çünkü bu darbe teşebbüsünün mağduru tektir ve o da yüce Türk milletidir. Bu yüzden, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, artık herkes birlik, beraberlik dilini kullanmaya devam etmeli, yanlışlardan çıkaracağımız derslerle parlamenter sistemimizi güçlendirmeliyiz.

Ayrıca, paralel devlet yapılanması tümüyle adaletin önüne çıkarılırken masum, suçsuz ve günahsız insanların mağdur edilmemesi lazımdır.

Bir diğer önemli nokta ise, şerefli Türk askeri ile Peygamber ocağı Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış terör örgütü FETÖ’nün asker kılıklı teröristlerini de karıştırmamamız lazım.

Konuşmama son verirken yüce Türk milletini ve Türkiye Büyük Millet Meclisini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler.. Önerge kabul edilmemiştir.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

3’üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı'nın 3’üncü maddesinin (h) fıkrasının, madde metninden çıkarılmasını ve (ı) ve (i) fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

 

         Yakup Akkaya                              Aytuğ Atıcı                              Ünal Demirtaş

             İstanbul                                     Mersin                                    Zonguldak

 

            Ali Yiğit                                  Çetin Arık

               İzmir                                       Kayseri

"(ı) Yabancı: Türk yasalarına göre Türk Vatandaşı sayılmayan kişiler yabancıdır."

"(i) Yetkili aracı kurum: Nitelikleri ve görev çerçevesi yönetmelikle belirlenen ve Genel Müdürlük tarafından 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu çerçevesinde yapılacak ihale sonucunda yetkilendirilen kurum veya kuruluşu,"

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı.

Buyurun Sayın Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 3’üncü maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Alın terinin hakkını veren, alın terini sömürmeyen bütün milletvekillerini de saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısıyla uluslararası iş gücü alanında yeni düzenlemeler yapılıyor. Bu düzenlemelerle ilgili, kanunun ilk hâlindeki çok ciddi sıkıntıları bir uzlaşı çerçevesinde aşmaya çalıştık. Elbette dört dörtlük ve mükemmel bir kanun tasarısı değil ancak sonuç itibarıyla ülkemiz için uluslararası iş gücünü güçlendirecek ve ülkemize yarar sağlayacak bir tasarı olarak görüyoruz, yaptığımız düzenlemelerden sonra.

Özetle tasarıyı bir hatırlayacak olursak, neler getiriyordu bu tasarı bize? Uluslararası iş gücü alanında bir genel müdürlük kuruluyor yani uluslararası iş gücü, kendi başına iş yapabilen bir genel müdürlüğe kavuşuyor. Bu hususta, bu genel müdürlük, gerekli verileri toplayacak; çok daha önemlisi, yabancıların kayıt dışı çalışmasına engel olabilecek, bunların önlenmesine vesile olabilecek çeşitli politikaların geliştirilmesi, burada çok önemli bir maddeydi. Yine bu kanun tasarısında nitelikli yabancıların yani her elini kolunu sallayarak gelenin değil ama nitelikli yabancıların çalışma, iş gücü piyasasına girişini düzenleyen çeşitli maddeler var.

Tam da işte bizim 3’üncü maddedeki önergemiz burayla alakalı. Burada “yabancı”yı tanımlıyor. Diyor ki “yabancı” da: “Türkiye Cumhuriyeti devletiyle vatandaşlık bağı bulunmayan kişi.” Biz de çok daha basit bir şekilde -çünkü Türkiye Cumhuriyeti devletiyle vatandaşlık bağını insanlar hissedebilirler, muğlak bir tanımdır; geçmişte vatandaştır, çıkarılmıştır; Türk soyludur, kendini Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı hissediyordur- dedik ki: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan kişidir “yabancı” bize göre. Bu, basit bir düzenleme, aslında herkesi de rahatlatacak olan bir düzenleme.

Niye bu maddeyi bu şekilde düzenledik, endişemiz neydi bu madde üzerinde? Şuydu: Açıkçası, Suriye'den ülkemize elini kolunu sallayarak gelen, hatta davet edildiklerini iddia eden 3 milyon Suriyeli, bu şekilde “Ben, Türkiye Cumhuriyeti’yle vatandaşlık bağları hissediyorum.” dediği anda sıkıntılı bir durum ortaya çıkabilir. Hâlbuki biz diyoruz ki: Bu gelen Suriyeliler, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil ise yabancıdır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçmiş ise ancak o zaman vatandaşımız olur.

Burada özellikle dikkat çekmek istediğimiz konu şudur arkadaşlar: Suriye’de yaşanan çok ciddi iç savaş nedeniyle ülkemize korkup gelen misafirler var, sığınmacılar var, orada vatanını satıp da gelenler var, davet edilip gelenler var, var oğlu var. Şimdi, biz diyoruz ki: Bu insanlara, her ne koşulda bize sığınmış olurlarsa olsunlar, insani görevimizi yapalım. Belirli bir süre bunları besleyelim, giydirelim, yedirelim, içirelim, ibadet yapmalarını sağlayalım, her türlü insani görevimizi yapalım ve hepsinden çok daha önemlisi, bunları kendi vatanlarına sağ salim gönderelim. Ne demek sağ salim? Suriye’de karışıklık bitecek, Suriye’de iç savaşın bitmesine katkı sağlayacağız ve Suriye’de iç savaş bittikten sonra bu insanlar kendi yurtlarına, kendi vatanlarına dönecekler. Biz bunu öneriyoruz, bunu istiyoruz eğer mümkünse. Buna rağmen eğer “Ben, Türkiye'de kalmak istiyorum, ben nitelikli iş gücüne sahibim, iyi bir beynim var, bir mesleğim var, yatırım yapacak param var.” diyen Suriyeli varsa da bunları ayırabiliriz, arzu ediyorlarsa ülkemizde kalabilirler ama geri kalan 3 milyon Suriyeliye vatandaşlık vermeyi biz doğru bulmuyoruz ve bunların sağ salim ülkelerine dönmelerini arzu ediyoruz.

Saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

4’üncü madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 4 üncü maddesinin (4)’üncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, (4)’üncü fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini ve sonraki fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

        Mehmet Naci Bostancı                           Ali Cumhur Taşkın                                    Ahmet Tan

                  Amasya                                              Mersin                                              Kütahya

             Murat Göktürk                                     Necip Kalkan

                 Nevşehir                                               İzmir

"(4) Uluslararası İşgücü Politikası Danışma Kurulu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı başkanlığında, Bakanlık Müsteşarı, Avrupa Birliği, Dışişleri, Ekonomi, İçişleri, Kalkınma, Kültür ve Turizm Bakanlıklarının müsteşarları ile Uluslararası İşgücü Genel Müdüründen oluşur."

"(5) Toplantı gündemine göre, konuyla ilgili kamu kurumları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile Ekonomik ve Sosyal Konseyde temsil edilen işçi ve işveren konfederasyonlarının temsilcileri kurul üyesi olarak toplantıya davet edilir."

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önergesini çekiyor. MHP de çekti. Adalet ve Kalkınma Partisi önergesine ortak imzayla önergelerini çektiler.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 4’üncü maddesinin (4)’üncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"4. Uluslararası işgücü Politikası Dayanışma, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı başkanlığında, Bakanlık Müsteşarlığı, Avrupa Birliği, Dışişleri, Ekonomi, İçişleri, Kalkınma, Kültür ve Turizm bakanlıklarının müsteşarları ile Uluslararası İşgücü Genel Müdürlüğü ile işçi ve işveren konfederasyonunu temsilen birer kişi ile kanunla kurulmuş meslek odaları temsilen birer kişiden oluşur. Toplantı gündemine göre konuyla ilgili bakanlık ulusal ve uluslar arası kurum ve kuruluşlar ve meslek kuruluşları ve sendikalar ve Sivil Toplum Kuruluşları çağrılır ve oy kullanır."

              İdris Baluken                                    Çağlar Demirel                                     Sibel Yiğitalp

                Diyarbakır                                          Diyarbakır                                          Diyarbakır

             Berdan Öztürk                                 Meral Danış Beştaş

                    Ağrı                                                 Adana

SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) – Biz de önergemizi çekiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Evet, Halkların Demokratik Partisi Grubu da önergesini çekiyor.

Ortak öneriye dönüşen önergeyi tekrar okutup işleme alıyorum.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 4’üncü maddesinin dördüncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini, dördüncü fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini ve sonraki fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

  Mehmet Naci Bostancı                    Ali Cumhur Taşkın                            Ahmet Tan

            Amasya                                     Mersin                                      Kütahya

       Murat Göktürk                              Aytuğ Atıcı                               Necip Kalkan

           Nevşehir                                     Mersin                                       İzmir

     Fahrettin Oğuz Tor

       Kahramanmaraş

“(4) Uluslararası İşgücü Politikası Danışma Kurulu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı başkanlığında, Bakanlık Müsteşarı, Avrupa Birliği, Dışişleri, Ekonomi, İçişleri, Kalkınma, Kültür ve Turizm Bakanlıklarının müsteşarları ile Uluslararası İşgücü Genel Müdüründen oluşur.”

“(5) Toplantı gündemine göre, konuyla ilgili kamu kurumları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile Ekonomik ve Sosyal Konseyde temsil edilen işçi ve işveren konfederasyonlarının temsilcileri kurul üyesi olarak toplantıya davet edilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Uluslararası İşgücü Danışma Kurulunun oluşumunda sivil toplum kuruluşlarının kurul gündemine göre toplantıya davet edilebilmeleri sağlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

5’inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 5’inci maddesinin 2’nci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“2. Bakanlık kamu güvenliğine ilişkin hususlar saklı kalmak üzere yabancılara ve yabancı istihdamı ihtiyacına ve Kanun kapsamındaki diğer hususlara ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşlar ile kamu kurumu niteliğinde olan mesleğe haiz meslek örgütlerinden ve sendikalardan bilgi ve belge talep edebilir.”

 

         Çağlar Demirel                       İdris Baluken                             Sibel Yiğitalp

            Diyarbakır                           Diyarbakır                                 Diyarbakır

         Berdan Öztürk                   Meral Danış Beştaş                        Behçet Yıldırım

                Ağrı                                   Adana                                     Adıyaman

BAŞKAN – Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra Sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 5’inci maddesinin (2) ve (3) üncü fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

 

         Yakup Akkaya                        Aytuğ Atıcı                             Tur Yıldız Biçer

              İstanbul                                Mersin                                      Manisa

 

          Ünal Demirtaş                          Ali Yiğit                                  Çetin Arık

            Zonguldak                               İzmir                                       Kayseri

 

"(2) Bakanlık, kamu güvenliğine ilişkin hususlar saklı kalmak üzere; yabancılara, yabancı istihdamı ihtiyacına ve bu Kanun kapsamındaki diğer hususlara ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları ve meslek odaları ile gerçek ve tüzel kişilerden bilgi ve belge talep edebilir."

"(3) Bilgi paylaşımına ilişkin usul ve esaslar, ilgili kurum ve kuruluşlar ile meslek odalarının görüşleri alınarak Bakanlık tarafından belirlenir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde konuşacak Tur Yıldız Biçer, Manisa Milletvekili.

Buyurun Sayın Biçer. (CHP sıralarından alkışlar)

TUR YILDIZ BİÇER (Manisa) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’yla ilgili vermiş olduğumuz önerge üstüne söz almış bulunuyorum.

İş ve çalışma yaşamında devletin en önemli görevi, kendi yurttaşlarına istihdam sağlamak ve çalışanlarını korumaktır. Amaç, sosyal ve halktan yana politikalar üretmektir elbette. Orta Doğu gibi savaşın ve gözyaşının eksik olmadığı bir coğrafyanın içinde olan ülkemiz, mülteciler, sığınmacılar ve savaşın yarattığı göç sorunuyla boğuşurken ne yazık ki 15 Temmuz gecesinden beri karanlığın dozunun her geçen gün arttığı, âdeta bir alaca karanlık kuşağının içine girmiştir.

Sayın milletvekilleri, eğer bu faşist darbe gerçekleşmiş olsaydı gazeteciler tutuklanacaktı, kumpas ile linç davaları başlayacaktı, mevcut kutuplaşma üzerinden toplum paramparça olacaktı, akademisyenler cezaevlerine tıkılacaktı, sizin hakkınızda sahte örgüt şemaları servis edilecekti, gençlerimiz, çocuklarımız vesayetin kolluk kuvvetleri tarafından sokaklarda öldürülecekti. Peki, size sormak istiyorum: Bu tablo size tanıdık geliyor mu? Bunları hâlihazırda yapmakta olan bir anlayışın da öz eleştiri vermesi gerekmez mi? Yalnızca sandık başını tutarak demokrat olunmadığının, demokrasinin tam da bu söylediğim şeylere karşı olma durumu olduğunu anlamamızın zamanı gelmedi mi?

Sayın milletvekilleri, bakın, elimde üzerinde Atatürk resmi olmayan 1 TL var. Bu Atatürk resmi olmayan 1 TL, 2012 yılında cemaatin düzenlediği Türkçe Olimpiyatları anısına basılmış Türk liralarındandır.

2013’te “Cemaat ile AK PARTİ arasında fitne ateşi yakmayı başaramayacaklar.” diyen kişi, bugün Adalet Bakanı. Sayın Bakan şimdi çıkıp “FETÖ konusunda biz muhalefete inanmadık, 17 Aralıktan sonra da onlar bize inanmadı.” diyebiliyor.

Peki, sormak istiyorum: 17 Aralıkla ilgili herhangi bir yargılama oldu mu? Gerçekler mahkeme karşısında ortaya çıktı mı? Unutmayın, “Bitsin bu hasret, gel artık.” dediğiniz günden beri yalnızca dört yıl geçti. Peki, ya öncesi? Öncesi de “Ne istediniz de vermedik.” cümlesinde gizli.

Diyaneti istemişler vermişsiniz. TRT'yi istemişler, RTÜK’ü istemişler, TÜİK’İ istemişler, vermişsiniz. Hazine Müsteşarlığını, üniversitelerimizi, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Başbakanlığı istemişler, vermişsiniz. İçişleri Bakanlığını, Millî Eğitimi, Maliyeyi, Enerji Bakanlığını, Aile Bakanlığını, Kalkınma Bakanlığını, Çevre ve Şehircilik Bakanlığını, Millî Savunma Bakanlığını, Ulaştırma Bakanlığını istemişler, vermişsiniz. Yargıyı, polisi istemişler, vermişsiniz. MiT’i istemişler, vermişsiniz. Orduyu istemişler, vermişsiniz. Her 3 generalden 1’ini vermişsiniz, onlar da kalkmış bugün darbe yapmışlar. Şimdi kalkıp başlarındaki zatı “Darbe yaptı, vatan hainidir.” diye dosyalarla Amerika’dan bakan göndererek isteyecek noktaya gelişinizi, sadece “Aldatıldık.” sözüyle geçiştirmemelisiniz.

Şimdi sizlere sormak istiyorum: Uğradığı iftira sonucunda “Bu şekilde giderseniz, ne yönetecek bir ordu ne yaşanacak bir ülke ve cumhuriyet bulamayacaksınız.” diyen, onurlu hayatına son vererek sizleri uyaran Yarbay Ali Tatar’ın ölümüne neden olmaktan dolayı vicdan azabı duymayacak mısınız; hatırası önünde saygıyla eğilmeyecek misiniz?

Biz, demokrasiden yanayız; sizi darbecilerin devirmesine izin vermeyeceğiz, sizi sandıkta yeneceğiz.

Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 5’inci maddesinin 2’nci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"2. Bakanlık kamu güvenliğine ilişkin hususlar saklı kalmak üzere yabancılara ve yabancı istihdamı ihtiyacına ve Kanun kapsamındaki diğer hususlara ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşlar ile kamu kurumu niteliğinde olan mesleğe haiz meslek örgütlerinden ve sendikalardan bilgi ve belge talep edebilir."

Çağlar Demirel (Diyarbakır) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen, Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım.

Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP sıralarından alkışlar)

BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 5’inci maddesi üzerinde grubum adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımızın “Darbe, bize Allah’ın bir lütfudur.” şeklinde bir söylemi oldu, üzerinde kimse durmadı ama önemliydi. Sayın Cumhurbaşkanına buradan sesleniyorum: Darbeyi lütuf olarak görmemek, lanetlenmesi gereken bir felaket olarak değerlendirmek en doğru tutumdur.

Bu felaketten eğer bir lütuf çıkarmak istiyorsak şunları sıralıyorum:

1) Bugüne kadar ağzınızdan düşürmediğiniz tekçi zihniyetten vazgeçmeniz için,

2) Yakın tarihe bakın lütfen, Türkiye'nin en büyük sorunu olan Kürt sorununun silahla, savaşla, vurmayla, kırmayla çözülemeyeceğini hatırlamanız için,

3) Türkiye’nin evrensel değerlere sahip çıkacağı, her halkı, her inancı, her kesimi kucaklayacak bir anayasa için,

4) AKP dışında partilerin de olduğunu ve bu partilerin de bu ülkede söz sahibi olduklarını hatırlamanız için,

5) Eleştiriye açık olmanız için,

6) Sizin gibi düşünmeyen akademisyenleri, gazetecileri, bilim adamlarını, sorgulayan bireyleri hakir görmemeniz için,

7) Üniversiteleri bilim yuvası hâline getirmek için tarafsız olmanız ve liyakate, hakkaniyete göre hareket etmeniz için,

8) Tam demokratik bir Türkiye inşa etmek için,

9) Tarafsız, herkesin güvenebildiği, adil yargılandığı bir yargı sistemi oluşturmak için,

10) Ve en önemlisi, kutuplaştırıcı söylemlerin halkta tedirginlik yarattığını ama darbelere karşı yekvücut hâline geldiğini görmeniz açısından bir lütuftur, size göre bir lütuftur bu darbe. Bunu görmek lazım. Bütün darbelere karşı, bütün halkımızın birlikte hareket ettiğini, yekvücut hâline geldiğini görmeniz için bunları sıraladım.

Yine, bunlara benzer onlarca madde sıralayabilirim ama hepsinin çözümü Meclis diyoruz. “Halkın iradesi, halkın iradesi…” diyorsunuz ama pratikte Mecliste bunu göremiyoruz. 6 milyon oyla gelmiş bir siyasi irade var, onların dokunulmazlıklarını kaldırıp askere, polise, kolluk kuvvetlerine dokunulmazlık getirmekle, halkın yüzde 80 gibi oylarla seçtiği belediyelere kayyum atamak için Meclise getirmeye çalıştığınız yasalarla sorunlar çözülmez; bilakis, büyür, kangrenleşir.

Şimdi, gelelim yasa tasarısına. Yine, önümüze Türkiye’nin güvenilir olmayan bir ortamı, demokrasi sorunu geliyor. Komşularıyla, dünya ülkeleriyle kavgalı ya da limoni ilişkilerde bulunan bir ülkeye, iç barışını sağlayamayan bir ülkeye, kırılgan bir ekonomisi ve demokrasisi olan bir ülkeye -kusura bakmayın, özür dileyerek söylüyorum- hangi ahmak yatırımcı yatırım yapmaya gelir?

Sekiz, dokuz yıl sonra Beşiktaş’ımız şampiyon oldu. Bakın, Beşiktaş’ın şampiyonluğunda pay sahibi olan Sosa, Gomez, güvenli bir ortam yok diye Beşiktaş’ımızı terk ettiler. Milyon dolarlar verdiğimiz, önerdiğimiz bir futbolcuyu bile Türkiye’ye getiremiyoruz, yabancı sermaye nasıl gelecek? Yatırımcı, böyle, güven ortamının olmadığı, kırılgan ekonomisi olan bir ülkeye gelmez; önce demokrasi, önce güvenilir bir ortam arar.

Nitelikli iş gücüne gelince: Vallahi, benim ülkemde o kadar nitelikli iş gücü var ki. Maalesef iş yok. 2 üniversite bitirip iş arayanlar mı dersiniz, üniversite mezunu olup asgari ücretle bir taşeronda iş bulmak için torpil arayanlar mı dersiniz, işe girmek için rüşvet verenler mi ararsınız; hepsi var. Ki bunların çoğuna benim gibi sizler de şahit olmuşsunuzdur. Tekrar ediyorum, nitelikli iş gücü var ama nitelikli iş yok, iş. Yeter ki biz istihdamı oluşturalım, çalışacak milyonlarca insan var ülkemizde.

Meslek örgütlerini, odalarını karşınıza almayın, onların görüşünü alın. Yurttaşlarının çalışma yaşamını geliştirmek, çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye uygun ekonomik ortam yaratmakla yükümlü olan devletin, yabancı kişilerin çalıştırılmasını uluslararası hukuka uygun olarak nesnel koşullarla sınırlama yetkisine sahip olması ve bu bağlamda yabancıların çalıştırılmasının izne bağlanması kaynağını Anayasa'da bulan zorunlu önlemlerdir. Bu düzenlemede, bunun tersine, yabancı uyruklu kişilerin Türkiye sınırları içerisinde çalıştırılmasında kendi vatandaşlarına göre ayrıcalıklı kurallar getirilmektedir. Bu durumu anayasal kurallarla ve kamu yararıyla, kamu düzeniyle bağdaştırmak mümkün değildir.

Bu yasa tasarısı, hizmet sunumunda vatandaşa değil yabancıya öncelik veren; vatandaşı için aradığı koşulları yabancıdan istemeyen; mühendislik, mimarlık, hekimlik ve benzeri hizmetlerde yabancılarda akademik ve mesleki yeterlilik aramayan; ülkemizde işsizlik oranının yüksek olduğu üniversite mezunlarını görmek yerine yabancı şirketlerin ülkeye getireceği mühendis, mimar, şehir plancısı olduğunu dahi bilmediğimiz, kontrol edilmeyen, beyana bağlı mühendis ve mimarların istihdamına olanak veren; vergi ödemesine…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BEHÇET YILDIRIM (Devamla) - …gerek olmaksızın yabancıların uzaktan ülkemize hizmet sunmasını sağlayan bir yasa tasarısıdır ve bu yasa tamamen geri çekilmelidir diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Yıldırım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

5’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

6’ncı madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 6’ncı maddesinin (1)’inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(1) Çalışma izni diğer kanunlarda aksi görülmedikçe 4. Maddeye göre belirlenen uluslararası işgücü politikası ve meslek örgütlerinin mevzuatı esas alınarak Bakanlıkça verilir."

     İdris Baluken                                     Sibel Yiğitalp                                    Behçet Yıldırım

       Diyarbakır                                          Diyarbakır                                          Adıyaman

                                Mahmut Toğrul                                    Mithat Sancar

                                    Gaziantep                                             Mardin

BAŞKAN – Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı'nın 6’ncı maddesinin (1)’inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

             Yakup Akkaya                                 Aytuğ Atıcı                                      Ünal Demirtaş

                  İstanbul                                         Mersin                                             Zonguldak

                 Ali Yiğit                                      Çetin Arık                                        Kazım Arslan

                    İzmir                                           Kayseri                                               Denizli

"(1) Çalışma izni, diğer kanunlarda aksi öngörülmedikçe 4 üncü maddeye göre belirlenen uluslararası işgücü politikası esas alınarak Bakanlıkça verilir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Denizli Milletvekili Kazım Arslan.

Buyurun Sayın Arslan. (CHP sıralarından alkışlar)

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 6’ncı maddesinde değişiklik için verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunmaktayım.

Değerli arkadaşlarım, aslında bugün işçi ithalinin ötesinde, mevcut işçilerimizi nasıl daha iyi barındırabiliriz, daha iyi bir yaşama kavuşturabiliriz, onların sosyal haklarının hangi noktalarda eksik olduğunu görüp onları tamamlamak için neler yapabiliriz, bunun üzerine konuşmamız gerekiyordu. Ama maalesef, bu kadar işsizliğin olduğu ülkemizde, öğretmenlerin işsiz olduğu, ziraat mühendislerinin, veterinerlerin, mimarların, mühendislerin boşta gezdiği ülkemizde, bu alanda işçi ithal eden, çalışmasını istediğimiz bazı yabancı işçiler için bu düzenlemeyi yapmak durumunda kalıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, önce vatan, önce vatandaş. Eğer bu kadar işsizi olan, işsiz ordusu olan bir ülkede, bunları tam, iyi bir şekilde değerlendirmeden bu kanunu konuşuyorsak, gerçekten, bana göre eksik yapıyoruz diye belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, yabancıların gelmesiyle birlikte… Zaten bugün ülkemizde 5 milyona yakın yabancının olduğu ve bunların değişik yerlerde, değişik şekillerde kaçak bir şekilde çalıştıkları da bir gerçektir. Şimdi, bunları görmezlikten gelerek, yurt dışından daha fazla yabancıları getirerek ülkede bir kargaşayı, bir kaosu artıracak olan bu çalışmayı, bu düzenlemeyi yaparsak, kesinlikle bu alanda ekonomiye katkıdan ziyade çalışma hayatımıza zarar verecek bir konuma getirmiş oluruz diye belirtmek istiyorum.

Şimdi, yabancıların gelmesiyle birlikte kaçak işçi çalıştırılması artacaktır değerli arkadaşlarım. Kaçak işçi çalıştırılması demek, ücretlerin düşmesi demektir. Kaçak işçi çalıştırılması demek, vergiden az tahsil etmek demektir. Kaçak işçi çalıştırmak demek, sosyal güvenlik primlerinin azaltılması demektir ki burada da ülkemizin gerçek anlamda hem devlet olarak hem de millet olarak bir fayda sağladığını söylemek mümkün değildir değerli arkadaşlarım.

Değerli arkadaşlarım, ülkemizin işçi ithaline değil, ülkemizin bilgi ve teknoloji ithaline ihtiyacı vardır. Aslında bu Meclisin, bugün bu alanlarda değerlendirme yapmasına, düzenleme yapmasına ve ülkemize getirilecek bilgi ve teknoloji ile yatırımı daha çok artıracak çalışmaların yapılmasına ve çalışma hayatının böylelikle daha geniş boyuta yayılmasına ve Türkiye’nin daha hızlı bir şekilde büyümesine olanak sağlayacak bir düzenlemeye ihtiyacımız vardır diye belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bugün ülkemizin gerçekten, işçiye değil, ülkemizin yatırıma, üretime, istihdama ve ihracata ihtiyacı var. Bizim, ithalattan, gerek işçi ithalatından gerekse mal ithalatından uzaklaşmamız gerekiyor. Dış ticaret açığımızın bu kadar fazla olduğu bir dönemde, bir yandan işçi ithalatı yaparak, ithalatımızı kısmak yerine artırıyorsak, ihracatımızı artırmak yerine daha farklı alanlarda zamanımızı ve enerjimizi harcıyorsak, bu, ülkemizin yararına olmayacaktır diye belirtmek istiyorum. Onun için, çalışma hayatıyla ilgili yeni düzenlemelere ihtiyaç var, sendikal haklarla ilgili düzenlemelere ihtiyaç var, çalışanların sosyal haklarıyla ilgili düzenlemelere ihtiyaç var; bu vatandaşın, bu çalışanların, üretenlerin daha refah, daha huzurlu bir ülkede yaşama ihtiyacı var. Bunlarla ilgili düzenlemeyi yapmamız gerekiyordu.

Bu şekilde sözlerimi bitiriyorum. Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 6’ncı maddesinin (1)’inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(1) Çalışma izni diğer kanunlarda aksi görülmedikçe 4. Maddeye göre belirlenen uluslararası işgücü politikası ve meslek örgütlerinin mevzuatı esas alınarak Bakanlıkça verilir."

İdris Baluken (Diyarbakır) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp.

Buyurun Sayın Yiğitalp. (HDP sıralarından alkışlar)

SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

Halkların Demokratik Partisi olarak 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 6’ncı maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Mevcut durumda bizim baktığımız yer şu: Herhangi bir çalışma izninin, ne kadar süreyle çalışması gerektiğinin… Bunun üzerine bir denetleme mekanizmasının olmamasından kaynaklı bir şerhimiz var. Bu şerhimiz, aslında, şu anda Türkiye’de yaşanan bütün dinamikler üzerinden bir denetleme mekanizmasının olmayışıyla da ilgili.

Şu anda mevcut siyasete baktığımızda, herkesin demokrasi üzerinden cümle kurduğu bir dönemden geçiyoruz ama bunun iş hayatında, çalışma koşullarında, bütün yaşam alanlarında, pratikte gerçekleşme düzeyini ne yazık ki çok az görüyoruz. Şimdi, biz, çalışma hayatıyla ilgili bir iyileştirme yapmaz isek… Sadece kendi vatandaşlarımızın değil, gelebilecek olan sığınmacıların ve var olan sığınmacıların da çalışma koşullarını, insani şartlar altında çalışmasını hep birlikte sağlamak zorundayız.

Mevcut durum bu iken, yapılan yasa tasarısına baktığınızda, bununla ilgili, nasıl çalışacağı, çalışma saatleri ve çalışma koşullarına dair hiçbir denetleme mekanizması yok. Böyle olunca, merdiven altı çalışmalar, insan iş gücünün sömürüsü ve tamamen işveren ve işçi üzerinden, hukuksuzca, antidemokratik bir çalışma zemini sağlamaktadır. Bu yüzden, bu çalışma zemininin denetleme mekanizması üzerinden olması gerektiğini; çalışma saatinin belirlenmesi ve bunun bir hukuk çerçevesi içerisinde olması konusunda şerhimizi ifade ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

6’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

7’nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 7’nci maddesinin (5)’inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

 

     Yakup Akkaya                      Aytuğ Atıcı                              Ünal Demirtaş

          İstanbul                              Mersin                                    Zonguldak

         Ali Yiğit                           Çetin Arık                               Orhan Sarıbal

            İzmir                               Kayseri                                       Bursa

“(5) Bakanlıkça başvurunun ilgili olduğu işkolu ve niteliğine göre ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının görüşleri dikkate alınır.”

BAŞKAN – Maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 7’nci maddesinin (5)’inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(5) Bakanlıkça başvurunun ilgili olduğu iş kolu niteliğine göre ilgili kurum kuruluş ile meslek ve Sivil Toplum Kuruluşlarının görüşleri dikkate alınır.”

 

      İdris Baluken                     Çağlar Demirel                            Sibel Yiğitalp

        Diyarbakır                          Diyarbakır                                 Diyarbakır

     Berdan Öztürk                 Meral Danış Beştaş                        Mahmut Toğrul

            Ağrı                                 Adana                                     Gaziantep

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul.

Buyurun Sayın Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı üzerine grubum adına verilmiş önerge hakkında söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, 403 sıra sayılı bu kanunla, hizmet sunumunda vatandaşa değil, yabancıya öncelik veriyorsunuz. Bu yasayla, vatandaş için aranan koşulları yabancıdan istemiyorsunuz.

Yine bu yasayla, mühendislik, mimarlık, hekimlik ve benzeri hizmetlerde, yabancılarda akademik ve mesleki yeterlilik aramıyorsunuz.

Yine bu yasayla, ülkemizde işsizlik oranının yüksek olduğu üniversite mezunlarını görmek yerine, yabancı şirketlerin ülkeye getireceği, mühendis, mimar, şehir plancısı dahi olduğunu bilmediğimiz, kontrol edilmeyen, beyana dayalı mühendis ve mimarların istihdamına olanak veriyorsunuz.

Yine bu yasayla, vergi ödemelerine gerek olmaksızın, yabancıların uzaktan yani ülkeye gelmeden hizmet sunmasını sağlıyorsunuz.

Yine bu yasayla, yabancıların serbest meslek mensubu olarak kendi ad ve namlarına kolayca hizmet sunmalarının önünü açıyorsunuz, kendi vatandaşımız aleyhine haksız rekabet ortamı yaratıyorsunuz.

Yine bu maddeyle, yabancılara, nitelikleri bir yana, çalışma ve ikamet izni dahi aramıyorsunuz, muafiyet tanıyorsunuz.

Yine bu yasayla, kamu yararına dernek ve vergi muafiyeti olan vakıflarda, yabancılara, çalışma iznine tabi olmadan çalışma hakkı veriyorsunuz.

Yine bu tasarıyla, AR-GE ve serbest bölgeler konusunda özel hükümler getiren bir niteliğe sahip bir yasa çıkarıyorsunuz.

Üzerine söz aldığım yasa maddesi ise “Gerek görülecek hâllerde ilgili kamu kurumları ve STK’ların görüşleri alınır.” diyor. Değerli arkadaşlar, gerek görülecek hâllerden kastınız nedir? Bu hâller açıkça tanımlanmalı ve hangi durumda görüş alınacağı net olarak belirlenmelidir. Hangi tür ve ölçekte olursa olsun, Bakanlık, ilgili meslek odaları ve STK’ların görüşünü mutlaka almalıdır. Nitelikli iş gücünün değerlendirilmesinde ve seçilmesinde getirilmesi planlanan puanlama sisteminin objektif kriterlere uygunluğu garanti altına alınmalıdır. Bu kriterler şeffaf ve katılımcı bir biçimde hazırlanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, özellikle, 15 Temmuz darbesi üzerine, ilk kez söz aldığım için, darbeyi bu vesileyle lanetlediğimi bir kez daha belirtiyorum. Daha önce bu konularla ilgili yaptığımız uyarıları maalesef göz ardı ettiniz, dikkate almadınız. Şu anda kamuda FETÖ çetesinin temizlenmesi yönünde adım atıyorsunuz ama burada yine uyarılarımızı yapmak durumundayız. Özellikle yerellerde bu çetelerin temizlenmesi sırasında olay bir cadı avına dönüştürülmekte, özellikle yerel yöneticiler, ilgili mülki idareler bu anlamda kendilerine rakip gördükleri ya da istenmediğini düşündükleri bazı kesimleri de maalesef bu torbanın içine atarak aslında yürütülen çalışmayı sulandırmaktadırlar. Bakın, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde FETÖ’cüleri açığa alırken beraberinde bu ülkede savaş istemeyen ve bunun için imza vermiş olanları da yanına katıyorsunuz, aynı şeyi Tunceli Üniversitesinde yapmaya çalışıyorsunuz. Bu son derece tehlikelidir ve yaptığınız işin de sulandırılmasını getirecek ve yarın gerçekten varmak istediğiniz yere ulaşmaktansa farklı limanlara ulaşacaksınız. Onun için bu işi bir cadı avına dönüştürmemek gerekiyor; doğru araştırmak ve hukuk önünde, hukuka dayalı bir şekilde tespit ederek bu işi yürütmek durumundasınız. “FETÖ çetesiyle uğraşıyoruz.” diyorsunuz, bakıyoruz ki yıllarca FETÖ’yle mücadele etmiş EĞİTİMSEN yöneticilerini bu torbanın içine atıyorsunuz. Bakıyoruz, yine, KESK yöneticilerini, KESK çalışanlarını bu torbanın içine alıyorsunuz. Bu konuda uyarı görevimizi yerine getiriyoruz. Bu yoldan vazgeçilmezse bu iş sulanır ve gerçekten, dediğim gibi, varmak istediğiniz noktaya da ulaşamazsınız, böylelikle FETÖ çetesini de engelleyemezsiniz.

Daha da önemlisi, liyakati esas alacak yol ve yöntemleri hep beraber bulmak zorundayız diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 7’nci maddesinin (5)’inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Orhan Sarıbal (Bursa) ve arkadaşları

“(5) Bakanlıkça başvurunun ilgili olduğu işkolu ve niteliğine göre ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının görüşleri dikkate alınır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal.

Buyurun Sayın Sarıbal. (CHP sıralarından alkışlar)

ORHAN SARIBAL (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 403 sıra sayılı, uluslararası iş gücü transferiyle ilgili konuda sizlerle bazı bilgileri paylaşmak isterim.

Öncelikle, 5’inci maddenin ilgili bölümünde mutlaka meslek odalarından bilgi alınmalı, bunlara dayalı bir çalışma yürütülmelidir. Sadece Bakanlığın böyle bir sorumluluğu üstlenmesinin bazı sorunlarla bizi karşı karşıya bırakacağını açık bir şekilde ifade etmek gerekir.

Yine, çalışma izni başvuruları konusunda “yetkili aracı kurum” olarak belirtilen bir kurum söz konusu ki bu, özel istihdam bürolarını içermektedir. Bunlar, özel istihdam bürolarına benzer bir anlayışla ortaya çıkmaktadır ki bunun mutlaka ve mutlaka bu yapıdan çıkarılması gerekir. Bu, ciddi anlamda bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.

Yabancı mühendis, mimarlar ve şehir plancılarının ülkemizde çalışma koşulları 2003 yılından itibaren 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Yasa’yla belirlenmiştir. Bu yasa, ülkemizde çalışacak yabancı mühendis, mimar ve şehir plancılarının çalışma izinlerini ve çalışma koşullarını düzenlemektedir. TMMOB’un ilgili yasası da zaten -6235 sayılı Yasa- bunu çok açık bir şekilde öngörmektedir. Yani, TMMOB yabancı mühendis, mimar, şehir plancılarının bu ülkede çalışmasını öngörmüştür, bununla ilgili belirli kriterleri vardır, TMMOB’un buna itirazı zaten söz konusu değildir, bu da burada açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır.

AKP iktidarı sermaye için teşvik paketleri, yasal düzenlemeler yapmaya devam ediyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine alınan Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı ülkemiz ve birçok akademik meslek disipliniyle birlikte yerli mühendis, mimar, şehir plancıları aleyhine birçok olumsuzluğu içermektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki bu düzenleme, esas olarak, sermayeye daha ucuz emek gücü sağlamak amacıyla yapılmak istenmektedir. Tasarı yalnızca yabancı sermayenin taleplerini dikkate almakta, halkımızın ve ülkemizin çıkarlarını göz ardı etmektedir. Tasarı, TMMOB ve bağlı odalarının yetkilerini ülkemiz ve mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı birikimimiz aleyhine yeniden düzenlemeyi öngörmektedir. Kaldı ki daha birkaç gün önce yaşadığımız darbe meselesi sonrası FETÖ örgütlenmesinin yurt dışında açtığı onlarca üniversitede yetişen mühendisleri acaba bu yasanın neresine koyacaksınız, nasıl seçeceksiniz bu disiplinsizlik ortamında?

Artan işsizliğe ve derinleşen güvencesizliğe ek olarak emeği ucuzlatmak amacıyla hazırlanan bu tasarı mühendisleri, mimarları, şehir plancılarını yakından ilgilendirmektedir. Yasalaştığı takdirde, işsizlik, daha uzun çalışma saatleri, ücretlerin düşürülmesi ve sendikasızlaştırma olarak yer bulacaktır. Tasarının yasalaşması durumunda mühendis, mimar, şehir plancılarımızın kendi ülkelerinde mülteci ve ucuz iş gücü konumuna düşürülecekleri açıktır. Meslektaşlarımız arasında mevcut olan işsizlik daha da artacaktır. Akademik ve mesleki yeterliliğini kanıtlamayan, diploma denkliği aranmayan yabancı çalışanlar nitelikli iş gücü sayılacak, kanıtlayan yurttaşlarımız ise ara eleman konumuna indirgenecektir. Yasa tasarısı, akademik ve mesleki yeterliliğini kanıtlamayan yabancıyı nitelikli iş gücü, kanıtlayan ülke vatandaşını ara eleman konumuna getirmek için elinden geleni yapmaya çabalamaktadır. Yabancıya bağımsız çalışma izni veren tasarı, ülke vatandaşının serbest çalışma hakkını elinden alarak yabancıların yanında düşük ücretli çalışan konumuna getirecektir. Yabancı çalışanlar ülkemize gelmeden, uzaktan ve vergi ödemeksizin çalışabilecek, ülkeye gelenlerse çalışma ve ikamet izni almaktan muaf olacaklardır.

Şunu da çok açıkça ortaya koymak gerekiyor: Bu yasa tasarısı ucuz emek, ucuz iş gücü üzerine kurulmuştur. Yabancı sermayenin Türkiye’ye gelebilmesi için bu ülkedeki işsizler, yoksullar yok sayılmaktadır, yabancıların bu ülkede iş bulması ama öbür taraftan da emeğin ucuzlatılarak, emek sömürüsü yapılarak yabancı sermayenin bu ülkeye taşınması öngörülmektedir. Bu bağlamıyla, bu ülkenin 1970’lerde, 1980’lerde olduğu gibi bir iş gücüne, yabancı iş gücüne ihtiyacı olmadığını öngörüyoruz ve söylüyoruz. Aynı zamanda, bu ülkenin mühendisi de, bu ülkenin işçisi de, bu ülkenin işsizi de niteliklidir. Bunun en iyi örneği, 1950’li yıllarda, 1940’lı yıllarda Almanya’ya giden, o dev ekonominin birer parçası olan bizim yoksul köylü yurttaşlarımızdır.

Bu anlamda, bu yasa tasarısının bu ülkeye ve emek sınıfına bir kazanım getiremeyeceğini; tam tersi, yeni sömürü alanları açılacağını çok açık bir şekilde ifade etmek gerekiyor.

“Yaşasın TMMOB, yaşasın demokrasi!” diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

7’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

8’inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 8’inci maddesinin (1)’inci, (2)’nci, (3)’üncü fıkralarının madde metninden çıkarılarak diğer fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Ruhi Ersoy                           Zihni Açba                           Fahrettin Oğuz Tor

             Osmaniye                              Sakarya                                Kahramanmaraş

    Ahmet Selim Yurdakul                Mustafa Kalaycı                            Baki Şimşek

              Antalya                                Konya                                       Mersin

                                                     Erhan Usta

                                                        Samsun

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 8’inci maddesinin (3)’üncü fıkrasının madde metninden çıkarılmasını ve aşağıdaki (3)’üncü fıkranın eklenmesini, (4)’ üncü fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

         Yakup Akkaya                        Aytuğ Atıcı                                  Ali Yiğit

              İstanbul                                Mersin                                       İzmir

          Şenal Sarıhan                       Ünal Demirtaş                               Çetin Arık

              Ankara                              Zonguldak                                   Kayseri

“(3) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, tarım alanında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kentsel ve çevre alanlarındaki, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, orman ve su ile ilgili alanlarda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, madenler ve tabii kaynaklarımızla ilgili alanlarda, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, deniz ulaştırma alanıyla ilgili mesleki faaliyette bulunacak yabancılara ön izin vermeye yetkili olup, ön izin alınması gereken meslekler anılan Bakanlığın görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir. Bakanlık, profesyonel meslekler, mimar ve mühendislerle ilgili başvurular için ilgili meslek odalarının da ön görüşünü almak zorundadır. Bakanlık, ülke güvenliği ve uluslararası anlaşmalar gereğince çalışma izni başvurularında İçişleri Bakanlığının ve Dışişleri Bakanlığının da görüşlerine başvurur.”

“(4) 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 34 üncü maddesi uyarınca çalışacak yabancı uyruklu öğretim elemanlarına çalışma izni, Yükseköğretim Kurulunca İçişleri Bakanlığına bildirilir ve bir ay içinde alınacak olumlu görüş neticesinde ilgili mevzuata göre vereceği ön izne istinaden Bakanlıkça verilir. Ön izne istinaden çalışacak yabancı öğretim elemanlarının çalışma izni başvurularının değerlendirilmesinde, bu Kanunun 7 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları ile (f), (g) ve (ğ) bentleri saklı kalmak üzere 9 uncu maddesinin birinci fıkrası uygulanmaz.”

BAŞKAN – Okutacağım son önerge maddeye en aykırı önerge olup onu işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 8’inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

         Çağlar Demirel                       İdris Baluken                             Sibel Yiğitalp

            Diyarbakır                           Diyarbakır                                Diyarbakır

         Berdan Öztürk                   Meral Danış Beştaş

                Ağrı                                  Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp.

Buyurun Sayın Yiğitalp. (HDP sıralarından alkışlar)

SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Önemli bir yasa üzerinde konuşuyoruz ama asıl önemli olan sorunumuz şu anda Türkiye'nin kaotik ve gerçekten yönetilebilir düzeyden çıkmış olmasıdır. Hoş, uzun süredir yönetilmez bir durumdaydı ama son sürece baktığınızda, yalnız on iki gün önce bu Meclis bombalandı, F16’larla bombalandı, Türkiye'nin birkaç yeri bombalandı, sivil bir sürü insan yaşamını yitirdi, onları da rahmetle anıyorum ve o gün Mecliste ve dışarıda, demokrasi adına gerçekten Meclisin iradesine sahip çıkanları da selamlıyorum.

Şimdi, biz buralara geldik ve şu anda herkes millî birlik ve beraberlik üzerinden bahsediyor, millî birlik ve beraberlik üzerinden bir sürü etkinlik yapılıyor, eylemler yapılıyor, insanlar sokaklara çağrılıyor ve bu da Meclisi sahiplenme, iradeye sahip çıkma, halkın meşruiyetine sahip çıkması adına yapılıyor; çok meşru ve haklı bir taleptir. Bu çok meşru ve haklı bir talebi, bir de Fırat’ın doğusuna baktığımızda, kürdistana baktığımızda, orada da görmek gerekiyor. Sadece burada, F16’larla bombalandığında, oradaki gelen unsurlar kötü değildir. Bu unsurları besleyen, ona dokunulmazlık zırhı veren, onu bu konuda motive eden, “Ev ev temizleyeceğiz, mahalle mahalle temizleyeceğiz.” diye motive eden siyasi iktidar, bugün F16’larla buranın bombalanmasının zeminini yaratmıştır ne yazık ki.

Bakın, hâlen Şırnak’ta, Nusaybin’de, Sur’da sokağa çıkma yasakları devam ediyor ve önümüz kış, bir ay sonra kış gelecek, o insanlar, binlerce insan evleri, yaşam alanları tamamen yıkılmış bir hâlde nasıl dönecek, nasıl yaşayacak? Bunun üzerinden burada bir cümle kurulması gerekiyor. Ama, biz sadece “millî birlik ve beraberlik” diyerek kürdistan coğrafyasını, orada yaşayan halkları görmezden gelirsek bu darbe mekanizmasının yeniden oluşmasını, yeniden bir zeminini yaratmış olacağız. Bu kadar ağır bir dönemden geçerken bu ülke, burada konuşulması gereken şuydu: Herkesin farklılığıyla, herkesin değişikliğiyle, herkesin kendini temsil ettiği iradesiyle bir araya gelip gerçekten bu darbe mekaniğini boşa çıkarmak gerekiyordu.

Şimdi, Sayın Cumhurbaşkanı “Allah’ın bir lütfu.” diyor, evet, Allah’ın bir lütfu ama bunu siz nasıl lütfa çevireceksiniz? Sadece kendi iktidarınızın sarsılma noktasında mı çağrı yapacaksınız? Peki, Amed’de yani Diyarbakır’da, Şırnak’ta, Nusaybin’de, Mardin’de yaşayan halkın taleplerine, meşru ve onurlu taleplerine karşı hâlen tanklarla, toplarla cevap vererek mi bu meşruiyeti sahipleneceksiniz? Şunu unutmayalım: Orada yapılan tüm katliamların yegâne sebebi ve zemini, ısrarla, altını çizerek söylüyorum: 15 Temmuzda burası bombalanmışsa oranın bombalanmasının tezahürüdür. O gün orada yapanlar kahramanken, bugün burada yapanlar vatan haini oldu. Orada yaşayan insanların iradesi hâlen burada konuşma zemini üzerinden bir cümle kuramıyorsa bugün millî irade ve ortaklıktan bahsetmemiz ne kadar doğrudur, ne kadar sahicidir? Gerçekten demokrasiden bahsediyorsak, diğer tarafı görmeden sadece buradaki iktidarın, kendi iktidarının sarsılması üzerinden cümle kurabiliyorsak bu ne kadar sahici bir demokrasi anlayışıdır? Bizim, şu anda gerçekten bu kaostan çıkmamızın tek ve yegâne koşulu şudur: Demokratik cumhuriyettir. Demokratik cumhuriyetin bir araya gelmesi için de bütün tarafların bir araya gelip çözüm ve müzakere sürecini başlatması gerekir. Bu da İmralı’da ağır tecrit koşulları altında bulunan Sayın Abdullah Öcalan’ın üzerinden öncelikle tecridin kaldırılması, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılması, katliamların bitirilmesi, oturup gerçekten aklı başında bir araya gelerek bu sorunu nasıl çözebiliriz…

Bu sorun siyasal bir sorundur, bu sorun terörle izah edilemez, bu sorun kamu güvenliği üzerinden izah edilemez. Eğer edilmiş olsaydı kırk yıl boyunca bu 70 bin insan yaşamını yitirmemiş olacaktı. Bizim, gerçekten artık biraz aklımızı başımıza alıp bu son yaşanan… Binlerce insan yaşamını kaybetti, yüz binlerce anne baba çocuklarını kaybetti, binlerce insan evinden, yurdundan oldu, evleri yok oldu arkadaşlar. Bakın, Nusaybin yerle bir olmuş, Sur yerle bir olmuş; o gerçeği buradan görmezsek, burası o gerçeği görmezse asla ve asla, oluşabilecek yeni bir darbeye bu kadar sağlıklı karşı çıkma şansımız olmayacak, inanın ki bu kadar ucuz da kurtulmayacağız. Eğer bu ülkeye gerçekten demokrasi getirilmek isteniyorsa Kürt sorununun bir siyasal sorun olduğunu görmek ve güvenlik politikalarından vazgeçerek, gerçek bir siyasal platformda tartışarak bunu çözmemiz gerekiyor. Yoksa, burada her gün birbirine insanlar rahmet okusun, her gün darbeye lanet getirsin; arkası gelmeyecekse, bir çözüm olmayacaksa bunun bir anlamı var mı? Bu Meclis bunun için burada değil mi? Bu Meclisin iradesi halkların iradesi üzerinden burada oluşmamış mı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SİBEL YİĞİTALP (Devamla) – Öyleyse bu iradeye niye saygı duymuyoruz arkadaşlar?

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 8’inci maddesinin (3)’üncü fıkrasının madde metninden çıkarılmasını ve aşağıdaki 3’üncü fıkranın eklenmesini, (4)’üncü fıkranın aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(3) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, tarım alanında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kentsel ve çevre alanlarındaki, Orman ve Su İşleri Bakanlığı orman ve su ile ilgili alanlarda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, madenler ve tabii kaynaklarımızla ilgili alanlarda, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, deniz ulaştırma alanıyla ilgili mesleki faaliyette bulunacak yabancılara ön izin vermeye yetkili olup, ön izin alınması gereken meslekler anılan Bakanlığın görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir. Bakanlık, profesyonel meslekler, mimar ve mühendislerle ilgili başvurular için ilgili meslek odalarının da ön görüşünü almak zorundadır. Bakanlık, ülke güvenliği ve uluslararası anlaşmalar gereğince çalışma izni başvurularında İçişleri Bakanlığının ve Dışişleri Bakanlığının da görüşlerine başvurur.”

“(4) 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 34 üncü maddesi uyarınca çalışacak yabancı uyruklu öğretim elemanlarına çalışma izni, Yükseköğretim Kurulunca İçişleri Bakanlığına bildirilir ve bir ay içinde alınacak olumlu görüş neticesinde ilgili mevzuata göre vereceği ön izne istinaden Bakanlıkça verilir. Ön izne istinaden çalışacak yabancı öğretim elemanlarının çalışma izni başvurularının değerlendirilmesinde, bu Kanunun 7 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları ile (f), (g) ve (ğ) bentleri saklı kalmak üzere 9’uncu maddesinin birinci fıkrası uygulanmaz.”

Şenal Sarıhan (Ankara) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan.

Buyurun Sayın Sarıhan. (CHP sıralarından alkışlar)

ŞENAL SARIHAN (Ankara) – Teşekkür ederim.

Değerli Başkan, değerli kâtip üyesi arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarım, yazman arkadaşlarım ve Meclisimizin bütün emekçileri; elbette önemli bir yasa üzerinde konuşuyoruz ve biraz önce değişiklik önergemiz okundu. Değişiklik önergemizde altı çizilecek nokta, ön izinler konusudur. Ön izinler konusu, aslında, hem o bakanlıkların görüşlerine hem de meslek odalarının görüşlerine verilen değer nedeniyledir. Herhangi bir alanda çalışacak olan kişiyle ilgili meslek odalarının görüşlerinin alınması, ön izin niteliğinde görüşlerine başvurulması, YÖK, Yükseköğretim Kurumu yönünden de özellikle vakıf üniversitelerinde dahi çalışacak olsalar güvenliğin bir sorun olması nedeniyle, bu konudaki güvenlik araştırmalarının İçişleri Bakanlığı kanalıyla yapılmasının, eğitim ve öğretimdeki gelişmeler açısından önemli olduğuna işarettir.

Ancak, ben, izin verirseniz, bu çok dar olan zaman içinde, bugüne ilişkin, bugün içinde bulunduğumuz koşullara ilişkin birkaç değerlendirmeyi size sunmaya çalışmak istiyorum. Çalışma bir haktır arkadaşlar. Çalışma hakkı hem uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan bir haktır hem de Anayasa’mızın sağladığı bir haktır. 48, 49 ve 50’inci maddeler çalışma hakkını güvence altına alır. Anayasalar bu hakkı güvence altına alırken esas olarak yurttaşın bir hakkını güvence altına almış olurlar. Yani, öncelikle, devletlerin koruması gereken kişiler yurttaşlardır. Yabancıların çalışma izni elbette ki insani bir olgudur ama eğer siz kendi ülkenizde yeterli iş alanları sağlayamıyorsanız bu sizin için ciddi bir sorundur.

Şimdi, ben, bu noktadan, bugün yaşamış olduğumuz bu ağır darbe girişiminin arkasından, bu kanlı darbe girişiminin arkasından devlete düşen önemli bir göreve dikkatinizi çekmek istiyorum. Burada bulunan arkadaşlarımızın önemli bir bölümü birkaç darbeyi birden yaşadılar ve bu darbelerden özellikle 1980 darbesi “1402’likler” diye bir grup yarattı; bu grubun yani kamu alanında çalışan insanların herhangi bir biçimde adli ya da idari soruşturmaya tabi tutmaksızın görevlerine son verdi, kapının önüne bıraktı. Hiçbir iddia yoktu, onların FETÖ’cü oldukları gibi, bir terör örgütü üyesi oldukları gibi bir iddia yoktu; büyük bir çoğunluğu ya sol ya sağ görüşlere sahip oldukları bilinen kamu görevlileriydi.

Şimdi, bugün, bizim özellikle bir darbenin alt edilmesinden sonra -elbette ki nazik bir noktadayız ama- burada kanun hükmünde kararnameler çıkarırken üzerinde durmamız gereken nokta şudur: Direnme hakkı ne denli meşru ise bu meşruiyeti ortadan kaldırmayacak ölçüde meşru ve demokratik uygulamalar yapmak gibi bir sorumluluğumuz var. Eğer işlerine son verdiğimiz insanları gelişigüzel bir şekilde kapıya bırakırsak onların çalışma hakkını öncelikle ihlal etmiş oluruz. Çalışma hakkı, biliyorsunuz, bütün hakların öznesidir aslında. Çünkü, çalışabilen insan sağlık hakkına sahiptir, çalışabilen insan yaşama hakkına sahiptir, çalışabilen insan söz söyleme hakkına sahiptir. Bu sebeple, bugün içinde bulunduğumuz koşullarda özellikle görevlerine son verilenlerden -ki hem yargı alanında hem de bütün kamusal alanlarda çok sayıda insanın görevine son verildiğini biliyoruz- hepimize, biliyorum, size de AKP’li milletvekili arkadaşlarım, sizlere de birçok telefon geliyor, talepler geliyor. “Bu insanların iddia edilen bu örgütle bir alakaları yoktur, nasıl buna bu haksızlığı yapıyorsunuz?” ya da “Ben haksızlığa uğradım.” biçiminde çağrılarda bulunuyorlar. Bu sebeple, bizim şu anda Hükûmete şu çağrıyı yapmamız gerekiyor: Adil olmak, adaletli olmak, meşruluğu sağlayıcı en önemli araçtır. Biz, bir darbeyi yok ederken, o darbeye karşı bütün bir toplumca direnirken darbenin yandaşı gibi görerek masum insanların özellikle çalışma haklarını ihlal edersek o noktada suçlu ve sorunlu hâle geliriz ve meşruiyeti sağlamakta başarılı olamayız.

Daha önceki bir konuşmamda da özellikle sorgu aşamasında insanlara kötü muamele yapılmasının, işkence yapılmasının onların alacakları cezaları gölgeli hâle getireceğine de işaret ederek bunların birer insan hakkı ihlali olduğuna dikkatinizi çekmek istemiştim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ŞENAL SARIHAN (Devamla) – Bugün de bu çalışma hakkı konusunda bu bilgiyi sunmak istiyorum.

Teşekkür ederim, saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sarıhan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 8’inci maddesinin (1)’inci, (2)’nci, (3)’üncü fıkralarının madde metninden çıkarılarak diğer fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

Baki Şimşek (Mersin) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Mersin Milletvekili Baki Şimşek.

Buyurun Sayın Şimşek. (MHP sıralarından alkışlar)

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 8’inci maddesinde verilen önerge üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Aziz Türk milletini ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarıyı incelediğimizde yabancılar için mesleki yeterlilik ve vergi şartlarının aranmamasının yabancıların lehine, kendi vatandaşlarımızın ise aleyhine olduğunu görmekteyiz. Bu kadar işsizi olan, mühendisi olan bir ülkenin yabancı personel çalıştırma gibi bir anlayışa girmesini doğru bulmuyoruz. Madem bu kadar üniversite açtık, bu kadar mezun veriyoruz, sıkıntı nerede? Bu verdiğimiz mezunları niye değerlendirmiyoruz? Kendi insanımıza niye sahip çıkmıyoruz? Bu uygulamaya içerik olarak karşı çıkıyoruz.

Değerli milletvekilleri, yüce Türk milletinin iradesine karşı düzenlenen, demokrasi tarihimize kara leke olarak geçecek 15 Temmuzda yapılan alçakça girişimi buradan tekrar şiddetle kınıyorum. Bu milletin vergisiyle alınan tankla, topla, uçakla kendi halkını bombalayan teröristleri Türk milleti de Türk tarihi de affetmeyecektir.

Yaşanan bu darbe girişiminin üç tane kırılma noktası olduğunu görmekteyiz. Bunlardan bir tanesi ve bize göre en önemlisi şudur: Uçakların alçak uçuş yaptığı sırada ve darbe haberinin alındığı ilk dakikalarda, darbelerden ve işkencelerden en büyük zararı görmüş bir siyasi hareketin lideri Sayın Genel Başkanımız Doktor Devlet Bahçeli, genel merkezimize gelmiş, partinin ışıklarını açmış, kurmaylarıyla toplantı yapmış ve Sayın Başbakanı arayarak Hükûmetin ve Başbakanın arkasında olduğunu belirtmiştir ve darbecilerin umudunu kırmıştır.

İkincisi ise 1’inci Ordu Komutanının Sayın Cumhurbaşkanını İstanbul’a davet etmesidir.

Üçüncü ve en önemli kırılma noktası, Başbakanın ve Sayın Cumhurbaşkanının demokrasiye sahip çıkan bütün siyasi partileri ve vatandaşlarımızı sokağa davet ederek demokrasiye sahip çıkılmasını istemesidir.

Türk halkı topyekûn demokrasiye sahip çıkmıştır. Darbe girişimi neticesinde Genelkurmay Özel Harekâta baskın sırasında komutanından aldığı emri, “Cuntacıları oraya sokmayın.” emrini uygulayan Niğdeli kahraman Astsubayımız Ömer Halisdemir’le birlikte, tankların önüne yatan, kendi hayatlarını feda eden şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.

Değerli milletvekilleri, Türk milliyetçileri bugüne kadar mevzubahis vatan olduğu zaman hiçbir şeyi sorgulamamışlardır. 12 Eylül öncesinde her kesimin Türkiye’yi İnsan Hakları Mahkemesine ve dış ülkelere şikâyet ettiği dönemlerde, en büyük mağduriyeti yaşayan, en büyük işkenceleri çeken ülkücüler Türkiye Cumhuriyeti devletini hiçbir yere şikâyet etmemişlerdir. Yıllardır pırıl pırıl milliyetçi, ülkücü, vatansever kadrolar bürokrasiden dışlanmış, eziyet ve suçlamalara maruz kalmışlardır. Devletten beklentimiz, yıllardır devlet kadrolarından tasfiye edilen Türk milliyetçilerinin hak ettiği görevlere yeniden getirilmesi, itibarlarının yeniden iade edilmesidir. Tabii, buradan, darbecilerin tamamının en ağır şekilde cezalandırılmasını da talep ediyoruz.

Bunun yanında, sadece vatana, millete hizmet için komutanlarının verdiği talimatlara uyan, bugün gözaltında olan ve tutuklanan iki üç aylık askerlerin, erlerin tamamının da bire bir suç işlememişlerse bunların mağdur edilmemelerini ve tahliye edilmelerini bekliyoruz.

Sayın Genel Başkanımızın da ifade ettiği gibi, öncelikli ve ilk olarak, askerî ve sivil bürokrasi ve toplu görevden alınmalar yapılırken kesinlikle sağlam delil ve belgelere dayanılmasını bekliyoruz. Bu sorgulamalar yapılıyorken masumların hakkını gasbetmek, suçsuz, günahsız insanları mağdur etmek en az terör örgütünün zalimliği kadar tehlikelidir.

Bir diğer mağduriyet de şu anda hacca gidecek olan kamu görevlileriyle ilgili husustur. Birçok vatandaşımız bizi aramaktadır. Devlet memuru olup hacca gitmek isteyenler için şu anda belirsizlik devam etmektedir. Bunun bir an önce netleştirilmesini ve hacla ilgili yaşanan bu mağduriyetin bir an önce giderilmesini, Diyanet İşleri Başkanlığının bu konuda bir açıklama yapmasını bekliyoruz.

Ayrıca, televizyon ekranlarında ambargo uygulanan “Ölürüm Türkiyem” şarkısının meydanlarda demokrasiye sahip çıkan insanlarımız tarafından söylenmesinden dolayı büyük mutluluk duyuyoruz. Bununla ilgili, televizyonlarda uygulanan ambargonun da kaldırılmasını bekliyoruz.

Evet, değerli milletvekilleri, hem kardeşçe yaşayacağız hem birbirimize saygı duyup hoşgörü ve uzlaşmayı canlı tutacağız. Bu duygu ve düşüncelerle hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

8’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

9’uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 9’uncu maddesinin (h) bendinden sonra gelmek üzere (i) bendinin eklenmesini, diğer bent numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

"(i) 6235 Sayılı Kanunla ilgili diğer mevzuat çerçevesinde ilgili meslek örgütünün mevzuatına uymayanlar.”

            İdris Baluken                                    Çağlar Demirel                                     Sibel Yiğitalp

              Diyarbakır                                          Diyarbakır                                          Diyarbakır

           Berdan Öztürk                                 Meral Danış Beştaş                                 Ayhan Bilgen

                  Ağrı                                                 Adana                                                 Kars

BAŞKAN – Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 9’uncu maddesinin (g) fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini ve (h) fıkrasından sonra gelmek üzere (i) fıkrasının eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

    Yakup Akkaya                                      Aytuğ Atıcı                                      Ünal Demirtaş                                       İstanbul                                              Mersin                                             Zonguldak

 

        Ali Yiğit                                           Çetin Arık

          İzmir                                                Kayseri

"(g) "6485 Sayılı Kanun'un 7 ve 9. Maddeleri çerçevesinde Türkiye'de

çalışmasında sakınca görülen yabancılara ilişkin olan"

"(ı) "6235 Sayılı Kanun ve ilgili diğer mevzuat çerçevesinde ilgili meslek örgütü tarafından olumsuz görüş verilmiş olan"

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya.

Buyurun Sayın Akkaya. (CHP sıralarından alkışlar)

YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın “Çalışma izni başvurusunun reddi” başlıklı 9’uncu maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuz darbe girişimi sonucunda, canlarını ortaya koyarak demokrasi mücadelesinde hayatını kaybedenlere bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine, ülkemize sabırlar, başsağlığı diliyorum. Ayrıca, o günden bugüne kadar demokrasi nöbetinde bulunan bütün yurttaşlarımızı da buradan saygıyla selamlıyorum.

Bunun yanında, 24 Temmuzda Taksim’de, emek ve özgürlük meydanında cumhuriyete ve onun kazanımlarına ve demokrasiye sahip çıkan, polis kayıtlarına göre 1 milyon 200 bin yurttaşımızı da buradan, bu Meclisten bir kez daha selamlıyorum. Bu şunu gösteriyor: Yurdumuzun her köşesinde, hangi düşüncede ve hangi görüşte olursa olsunlar, ortak noktada, ortak paydada, demokrasiye sahip çıkma konusunda yurttaşlarımızın, milletimizin birbirleriyle nasıl kenetlendiklerini görüyoruz. Taksim Meydanı’nda da milyonlarca işçi şunu haykırdı: “Biz bu ülkeyi kolay kazanmadık, bu ülkeyi ve cumhuriyetin kazanımlarını elbette ki hep beraber koruyacağız.”

Değerli milletvekilleri, Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nı görüşüyoruz, bunu komisyonlarda da görüştük. Elbette, ekonomik krizin artarak sürdüğü, özellikle, yaşadığımız bu olumsuz olaylar sonucunda krizin gittikçe derinleşeceğinin ekonomistler tarafından dile getirildiği günümüzde, işsizliğin, özellikle genç işsizliğinin ve üniversite mezunu işsizliğinin arttığı bu süreç içinde yabancıların çalışmasına ilişkin kanun tasarısının görüşülmesi ve çalışma izinlerinin kolaylaştırılması elbette ki Türkiye’deki çalışma hayatını da sıkıntıya sokacaktır. Elbette, Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’yla yabancı, nitelikli ve ülkeye katkı sağlayacak olanların ülkede çalışması bizim için yararlı olabilir ama kolaylaştırıcı değil, nitelikli işçilerin ya da meslek sahiplerinin bu ülkede çalışması en doğrusu olacaktır.

Bu kanun tasarısıyla getirilen düzenlemelerde hangi hâllerde çalışma izni başvurusunun reddedileceğinin esasları bu maddede belirtilmiştir. Bu düzenlemede 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun’un 14’üncü maddesindeki düzenlemelerden farklı düzenlemelere yer verilmiştir. Burada en önemli değişiklik, eski yasalarda Türk yurttaşlarını koruyucu olan (b) fıkrasının çıkarılmasıdır. Burada “Başvurulan iş için ülke içinde, dört haftalık süre içerisinde o işi yapacak aynı niteliğe sahip kişinin bulunması,” hükmü kaldırılarak (a) fıkrasıyla “Uluslararası işgücü politikasına uygun olmayan,” düzenlemesi yapılmıştır. Bu düzenleme, Türkiye’deki işsiz ve nitelikli yurttaşlarımızı koruyucu bir düzenleme değildir. Gönül isterdi ki bu ülkede Türkiye İş Kurumuna başvurmuş işsizlerimizin dikkate alındığı bir model kurulsun ancak bu yapılmamıştır.

Yine bu maddenin (g) fıkrasında belirtilen ibareler oldukça soyut kavramlardır. “Kamu düzeni” ve “kamu sağlığı” kavramları oldukça muğlak kavramlardır. Yabancıların çalışmaları hakkındaki uluslararası mütekabiliyet ve eşitlik ilkeleri çerçevesinde, bu soyut ve muğlak ifadelerin yerine 6458 sayılı Uluslararası Koruma Kanunu çerçevesinde ikamet izinlerine ve vize işlemlerine ilişkin iptal ve düzenlemelerin, maddeye uyumlu düzenleme yapılması daha uygun olurdu.

Yine bu maddeyle önerilen yeni fıkrayla gerek çalışma izni gerekse bağımsız çalışma izni başvurusunda bulunan yabancılar için -kendi kamu kanunu çerçevesinde- görüş veren mühendis ve mimar odalarının olumsuz görüşleri olması hâlinde de ne yapılacağı düzenlenmemiştir. Burada önerdiğimiz, yeni düzenlemeyle bu durumda da çalışma izni başvurusunun reddedilmesi hususu düzenlenmiştir. Yani, dışarıdan bu yasa tasarısına baktığımız zaman hangi hâllerde iznin iptal edileceğine ilişkin düzenleme vardır, mevcuttur ama burada meslek odaları bu kanun kapsamı dışına çıkarılmıştır, bize göre eksik olan da budur. Esasen nitelikli personelin, nitelikli çalışanların izinlerinin bağlı bulundukları meslek odalarından da onay alınması en doğru karar olacaktır.

Meclise bir kez daha bu konuyla ilgili bizi desteklemelerini öneriyor, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 9’uncu maddesinin (h) bendinden sonra gelmek üzere (i) bendinin eklenmesini, diğer bent numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(i) 6235 Sayılı Kanunla ilgili diğer mevzuat çerçevesinde ilgili meslek örgütünün mevzuatına uymayanlar.”

Ayhan Bilgen (Kars) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Sayın Başkan, katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Kars Milletvekili Ayhan Bilgen.

Buyurun Sayın Bilgen. (HDP sıralarından alkışlar)

AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 9’uncu madde, biraz önceki hatibin de çok net ifade ettiği gibi, çalışma izni başvurusunun reddiyle ilgili bir yeni çerçeve ortaya çıkarıyor. Biz elbette ki iki ucunu netleştirerek yeni bir denge ihtiyacı duyuyor olabiliriz. Bu iki uçtan birisi küresel sermayenin yaşadığı kriz ve Türkiye’nin bu konuda takınacağı tavır, beklentileri. İkinci ucu ise galiba yabancı düşmanlığı yapmamak, çalışma hakkına evrensel bakmak, emeğin korunmasını bir biçimde gözeten bir dengeyi, özellikle toplumsal yararı esas alarak, eksen alarak ortaya koyabilmektir.

Bu yasal düzenlemenin, bu yeni düzenlemenin motivasyon nedeni nedir? Yani, Türkiye’de nitelikli iş gücü eksiği var, bunu tamamlamaya dönük, bunu gidermeye dönük bir esneme mi ihtiyacımız yoksa özellikle yabancı sermayenin Türkiye’ye girişi konusunda birtakım engelleri, zorlukları aşmak ve onlara kolaylaştırıcı bir zemin sunmak mı? Elbette biliyoruz ki Türkiye ekonomisinin -biraz daha genelleştirelim- Türkiye gibi ekonomilerin Aşil topuğu sıcak para girişidir yani finans ihtiyacının özellikle cazip koşullar oluşturularak teşvik edilmesidir. Bunu yaparken emeği ne kadar ve nasıl gözeteceğiz, ne kadar koruyacağız, ne kadar bu anlamda Türkiye’deki ihtiyacı dikkate alarak hareket edeceğiz? Galiba ayrıştığımız yer tam burası. Eğer iş gücünü maliyetin unsurlarından birisi olarak görüyorsak ve sermayenin daha çok kazanması için ve dolayısıyla bir yerde yatırım yapması için, bir yerde istihdam yapması için kârını artırmasının yolunu başka maliyetler dolayısıyla emek maliyetini düşürmekte görüyorsak yani ucuz iş gücünde görüyorsak, emeğin rekabette daha nesnelleştirilerek ele alınmasını yani bir özne olarak, bir değer olarak görülmemesini esas alıyorsak evet, bu yasanın mantığı son derece anlaşılabilir, ikna edilebilir bir anlam ifade ediyor. Fakat, eğer siz hayata daha sermaye merkezli, daha kapitalist kalkınma mantığıyla değil de insan merkezli, alın teri, emek, değerler, toplumsal fayda merkezli bakıyorsanız birtakım fren mekanizmalarını gözetmek zorundasınız. Dünyanın gerçekten parmakla gösterilen kalkınma hamlesi gerçekleştirmiş ülkelerine baktığınızda, özellikle de İkinci Dünya Savaşı’nda yerle bir olup ama şimdi dünyada galiba en çok rekabet edebilen ama çalışma koşulları da daha insani ülkelere baktığınızda şunu çok net görüyorsunuz: Ortada bir model var. Yani, bir Japon kalkınma modelinden söz ediliyor, bir Alman kalkınma modelinden söz ediliyor. Diğer uç kalkınma modellerini bir tarafa bırakıyorum yani daha devletçi ya da daha ultra liberal modelleri bir tarafa bırakıyorum. Bizim böyle bir modelimiz var mı? Öncelikle bir modelin olması için galiba kendi içinde tutarlı ve mümkün olduğu kadar az popülist, gerçekçi, uygulanabilir bir bakış açısının olması gerekiyor.

Şimdi, biz bir taraftan burada küresel sermayeyi teşvik etmek için onlara cazip gelecek düzenlemeler, kolaylaştırıcı düzenlemeler yapıyoruz ama öbür taraftan -dün gece de izledik, birkaç gündür izliyoruz, bugün akşam da muhtemelen televizyona birtakım siyasi temsilciler çıkacaklar- Türkiye’nin uluslararası ilişkilerini, uluslararası taahhütlerini, sözleşmelerini her an askıya almaya hazır bir meydan okuma psikolojisiyle karşı karşıyayız yani “Avrupa Konseyinden çıkabiliriz, hiçbir önemi yok.” diyen bir söylemle karşı karşıyayız ya da başka birtakım ilişkilerden. “Kredi derecelendirme kuruluşlarının verdiği notların bizim açımızdan hiçbir önemi yok, dikkate almayız.” Şimdi, siz eğer siyaseten bu kadar öngörülemez, bu kadar yarına dair tutumu, tavrı kestirilemez bir ülke performansı sergiliyorsanız, bunu siyaset diline taşıyorsanız o zaman yani böyle düzenlemelerle falan sermayeyi buraya çekmeyi başaramayız.

Değerli arkadaşlar, galiba siyasetin önündeki en büyük risk, en büyük tehlike bu popülist yaklaşımlarla yani iç kamuoyunu ikna ile gerçekçi olmak ve sorumlu davranmak arasındaki doğru noktayı yakalamaktan geçiyor.

Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

9’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

10’uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı'nın 10’uncu maddesinin (1), (6) ve (7)’nci fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

 

Yakup Akkaya                            Aytuğ Atıcı                              Ünal Demirtaş

  İstanbul                                     Mersin                                    Zonguldak

 

  Ali Yiğit                                                                                  Çetin Arık

    İzmir                                                                                      Kayseri

"(1) Başvurunun olumlu değerlendirilmesi halinde, yabancıya, iş veya hizmet sözleşmesinin süresini aşmamak koşuluyla, gerçek veya tüzel kişiye, kamu kurum veya kuruluşları hariç olmak üzere, ait belirli bir iş yerinde veya bunların aynı işkolundaki iş yerlerinde belirli bir işte çalışmak şartıyla ilk başvuruda en çok bir yıl geçerli çalışma izni verilir."

"(6) Profesyonel meslek mensubu yabancılara, diğer kanunlarda belirtilen özel şartların sağlanması ve ilgili meslek odasının olumlu görüşü olması kaydıyla bağımsız çalışma izni verilebilir."

"(7) Bağımsız çalışma izninin uluslararası işgücü politikası doğrultusunda değerlendirilmesinde, yabancının Türkiye'de en az 5 yıl kanuni ve kesintisiz olarak ikamet etmiş olması; eğitim düzeyi, mesleki deneyimi, bilim ve teknolojiye katkısı, Türkiye'deki faaliyetinin veya yatırımının ülke ekonomisine ve istihdama etkisi, yabancı şirket ortağı ise sermaye payı ile Uluslararası İşgücü Politikası Danışma Kurulu önerileri doğrultusunda belirlenecek sektörlerle ve işkolları ile sınırlı olmak koşuluyla Bakanlıkça belirlenecek diğer hususlar dikkate alınır."

BAŞKAN – Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 10’uncu maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     İdris Baluken                                     Sibel Yiğitalp                                    Behçet Yıldırım

       Diyarbakır                                          Diyarbakır                                          Adıyaman

             

   Mahmut Toğrul                                    Berdan Öztürk                                   Osman Baydemir

       Gaziantep                                               Ağrı                                               Şanlıurfa

 

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir.

Buyurun Sayın Baydemir. (HDP sıralarından alkışlar)

OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; cunta girişimi sonrası hayatını yitirmiş olan bütün yurttaşlarımı, bütün kardeşlerimi saygıyla, sevgiyle, hürmetle anıyorum, yâd ediyorum. Onların bu ülkeye ve bu ülkenin geleceğine bırakmış oldukları çok büyük ve çok kıymetli bir miras vardır ve şüphesiz ki o mirasa layık olma yükümlülüğü, sorumluluğu vardır, sorumluluğu bulunmaktadır.

Müsaadeniz olursa bir kez daha dikkatlerinizi, çok değil bundan bir yıl öncesine çekmek istiyorum. İşte, o bir yıllık zaman dilimi içerisinde bu Parlamentoda bu kürsüde sizlere hitap ettiğimizde, devlet içerisinde hukuk dışı örgütlenmelerin, devlet içerisinde devletin imkânını, pozisyonunu, erkini elinde bulunduranların kimi yerde ve kimi zamanda bunu kötüye kullandığını, kötüye kullanabildiğini ifade etmeye çalışmıştık. Doğrusunu ifade etmek gerekirse, ya biz izah edememiştik ya da sesimizi duyuramamıştık.

Bir musibetten elbette ki hayırlar çıkarmak mümkündür. Bu mümkünlüğün yanı sıra, bu büyük musibetten büyük hayırlar çıkarmakla mükellefiz, böyle bir sorumluluğumuz var. Bu itibarla da gelin, bugüne kadar, son bir yıllık zaman dilimi içerisinde devlet şiddetinden hayatını yitirmiş olan bütün sivilleri, bütün masumları, bütün insanları hep birlikte yâd edelim ve diyelim ki her zaman, eğer demokrasi olmazsa böyle riskler çıkabilir. Dolayısıyla gerçekle yüzleşmenin de zamanıdır, mekânıdır, yeridir diye düşünüyorum. Bu minvalde, bugüne kadar kullanmış olduğumuz dilin, üslubun yanı sıra, yeni bir dil, yeni bir üslup üretmekle mükellefiz, böyle bir sorumluluğumuz var hepimizin.

Darbe şükürler olsun ki bertaraf edildi ancak risk devam ediyor. Şu anda belki de tarihimizin en büyük iç provokasyonlarıyla karşı karşıyayız. Darbecilik ve darbe mekanizması her şeyden önce antidemokratik zeminde ürerler, darbe ve darbecilik mekanizması çatışma ortamı içerisinde ürerler, büyürler. O hâlde darbecilikle, darbe mekanizmasıyla etkin mücadele etmenin ilk ve acil adımı çatışmasız bir ülke, çatışmasız bir toplum inşa etmektir. Son bir yıllık zaman dilimi içerisinde bizler de dâhil olmak üzere her bir siyasal parti tutumunu gözden geçirmek durumundadır, yeni bir okumayı hayata geçirmek durumundadır. Ortak akılla hem içeride hem dışarıda barışı inşa edebilirsek bir bütün olarak darbe zihniyeti, darbe mekaniğiyle hesaplaşma imkanına da sahip olacağız.

Saygıdeğer milletvekilleri, darbe ve darbe mekanizmasıyla mücadele ederken gözden kaçırmamamız gereken bir husus daha var, o da masum insanı darbecilikle suçlamaktır. Ben buraya gelmeden önce Diyarbakır’da Dicle Fırat Kolejini ziyaret ettim. Hayatı boyunca darbeden çekmiş, belki darbe amacına ulaşsaydı ilk gözaltına alınacaklardan ve ilk işkenceye maruz kalacaklardan bir tanesinin okuluna el konuldu. Okul Millî Eğitim Müdürlüğüne teslim edildi. Dolayısıyla, yaşla beraber kurunun da yakılacağı bir sistemden demokrasi üretme imkânına da sahip olamayacağız. Bu itibarla, bir yandan darbeyle mücadele ederken öte yandan da hukuk dışı hiçbir yönteme de başvurmamak gerekiyor, sürek avına veya cadı avına da dönüştürmemek gerekiyor. Tam da demokrasinin bize emretmiş olduğu hususlardan bir tanesi budur.

Memnuniyetle görüyorum ve memnuniyetle istişare ediyorum ki şu anda Meclis birbirini dinliyor, siyasi partiler birbirini dinliyor, hatipler birbirini dinliyor. İşte, bunun kalıcılaşması, bunun bir demokrasi kültürüne dönüşmesi, bunun bir yurttaş davranış biçimi hâline dönüşmesi için de mutlak suretle bizim toplumsal barışı inşa etmemiz lazım, sorunlarımızla yüzleşmemiz lazım, tutumlarımızla yüzleşmemiz lazım ve aydınlık bir geleceği topluma miras bırakmamız lazım. Halk görevini yaptı; tankın karşısına çıkarak, topun karşısına çıkarak, şiddetin karşısına çıkarak görevini yaptı. Şimdi görev Parlamentodadır, şimdi görev siyasi partilerdedir, şimdi görev iktidarıyla muhalefetiyle Türkiye Büyük Millet Meclisindedir.

En derin saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı'nın 10’uncu maddesinin (1), (6) ve (7)’nci fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

"(1) Başvurunun olumlu değerlendirilmesi halinde, yabancıya, iş veya hizmet sözleşmesinin süresini aşmamak koşuluyla, gerçek veya tüzel kişiye, kamu kurum veya kuruluşları hariç olmak üzere, ait belirli bir işyerinde veya bunların aynı işkolundaki işyerlerinde belirli bir işte çalışmak şartıyla ilk başvuruda en çok bir yıl geçerli çalışma izni verilir."

"(6) Profesyonel meslek mensubu yabancılara, diğer kanunlarda belirtilen özel şartların sağlanması ve ilgili meslek odasının olumlu görüşü olması kaydıyla bağımsız çalışma izni verilebilir."

"(7) Bağımsız çalışma izninin uluslararası işgücü politikası doğrultusunda değerlendirilmesinde, yabancının Türkiye'de en az 5 yıl kanuni ve kesintisiz olarak ikamet etmiş olması; eğitim düzeyi, mesleki deneyimi, bilim ve teknolojiye katkısı, Türkiye'deki faaliyetinin veya yatırımcının ülke ekonomisine ve istihdama etkisi, yabancı şirket ortağı ise sermaye payı ile Uluslararası İşgücü Politikası Danışma Kurulu önerileri doğrultusunda belirlenecek sektörlerle ve işkolları ile sınırlı olmak koşuluyla Bakanlıkça belirlenecek diğer hususlar dikkate alınır."

Aytuğ Atıcı (Mersin) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Sayın Başkan, katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Sayın Başkan, katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önerge üzerinde, Mersin Milletvekili Sayın Aytuğ Atıcı konuşacaklardır.

Buyurun Sayın Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 10’uncu maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum.

Siyasi sorumluluktan kaçmak için başkalarını öne itmeyen, eski yaptıklarını gizlemek için kelime oyunlarına sığınmayan ve asker olsun sivil olsun, darbe kimden gelirse gelsin dimdik duran milletvekillerini de saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi, 10’uncu maddeyle ilgili endişelerimiz net bir şekilde ifade edilecek. 10’uncu maddede ne getiriyor Hükûmet? Diyor ki: “Eğer bir yabancı benim ülkeme gelir ise, bir yıldan az çalışacaksa ben bu yabancıyı kamu kurumlarında istihdam edebilirim.” Dikkat edin, altını çiziyorum: “…kamu kurumlarında istihdam edebilirim.” diyor bir yıllığına geleni. Peki, aynı tasarının 4’üncü maddesinde ne diyor: “Eğer süresiz çalışma izni verecek kadar güvenmişsem bu sefer kamu görevlerine girme hakkını engellerim ve bunlar da askerlik yapmaz.” diyor. Şimdi, burada çok ciddi bir çelişki ve vatandaşlarımıza bir saygısızlık var. Bir yıllığına gelen, geçici bir iş için gelen, ne olduğunu daha iyi bilemediğimiz bir insana diyoruz ki: “Gel, devlet dairesinin herhangi bir yerinde çalış.” Ama süresiz çalışma izni verecek kadar araştırdığımız, süresiz çalışma izni verecek kadar güvendiğimiz bir insana da diyoruz ki: “Devlete giremezsin.” Peki, biz ne diyoruz? Bizde diyoruz ki: Biz kendi vatandaşlarımıza saygı duyulmasını istiyoruz. Öncelikle kendi vatandaşlarımızın devlet dairelerine yerleştirilmesini istiyoruz, geçici olsun, sürekli olsun. Tabii ki arzumuz sürekli çalışmalarıdır ama geçici bile çalışacak ise yabancılar değil, bizim evlatlarımız buraya girsin diyoruz. İşte, önergemiz bunu getiriyor. Şimdi ona nasıl “hayır” diyeceksiniz bilmiyorum. Biz diyoruz ki, kamu kurumlarında yabancılar istihdam edilmesin ancak vatandaş olursa ona bir şey diyemem. Ama ola ki eğer bir yere birisini istihdam da edecekseniz 6’ncı maddede diyoruz ki, ya oda görüşünü alın. Yani bu insan hakikaten bu işi yapabilir mi diye oda görüşünü alın ve vatandaşlarımıza olan saygımızı hep beraber gösterelim.

Peki, vatandaşlarımıza burada yeterince saygı göstermiyoruz; bu darbe girişiminde ve arkasından hazırlanan olağanüstü hâl kararnamesinde acaba saygı gösteriyor muyuz? Hayır, göstermiyoruz.

Değerli arkadaşlar, evet, darbe girişimini hepimiz kınadık ama arkasından olağanüstü hâl ilan edilmesin diye çırpındık. Bütün muhalefet partileri hep birlikte dedik ki, darbeyle ilgili ne istiyorsanız çıkaralım çünkü biz olağanüstü hâli biliyoruz. Olağanüstü hâlin iyi bir şey olmadığını biliyoruz. Olağanüstü hâlin bize acı, keder, gözyaşı ve yas getirdiğini biliyoruz. Onun için de olağanüstü hâle bütün gücümüzle karşı çıktık, dinlemediniz. Olağanüstü hâlin “o”su çıktığı andan itibaren yas tutmaya başladık. Tepkisel olarak sakalımızı bıraktık ve bizi her görene de, “Hayırdır, niye sakalınız var?” diyenlere de “Olağanüstü hâle tepkiliyiz, yas tutuyoruz, şimdiden peşinen tutuyoruz.” dedik ve maalesef, haklı çıkıyoruz.

Şimdi, bakıyorum, öğretmenleri bir bir topluyorlar. Ya arkadaşlar, terör örgütüne, FETÖ’ye mensup olanları el birliğiyle toplayalım ama garibanları niye toplarsınız ya? Allah aşkına, akademisyenleri niye bir bir toplarsınız sorgusuz sualsiz? Her gün birçok insanın feryadıyla karşı karşıya geliyoruz. Benim kuzenim öğretmen, ellerimle yetiştirdiğim çocuğu görevden aldınız. Yahu arkadaşlar, biraz akıl, biraz vicdan. Siz eğri ile doğruyu ayıramıyorsanız hep beraber ayıracağız, ayıracağız bunları. Eğriyi doğruyu ayırmak mecburiyetindeyiz. Eğer bunu yapmaz isek bunun vebali çok büyüktür. Nihayet, on dört yıllık iktidarınız sonunda darbelerin adım adım geldiğini anlayabildiniz. Atatürkçü, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni yok etmeye yönelik darbeleri nihayet anladınız. Bir tek Atatürkçüler sizi kandırmadı, aldatmadı. Ne olur bunu algılayın ve şu kıyımı hep birlikte durduralım.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 10’uncu madde kabul edilmiştir.

11’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 11’inci maddesine aşağıdaki fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

                 İlknur İnceöz                                  Fahrettin Oğuz Tor                                   Aytuğ Atıcı

                    Aksaray                                        Kahramanmaraş                                         Mersin

                 İdris Baluken                                Mehmet Doğan Kubat                               Tülay Kaynarca

                   Diyarbakır                                           İstanbul                                              İstanbul

                 Ramazan Can                                   Hakan Çavuşoğlu

                    Kırıkkale                                              Bursa

"(5) Turkuaz Kart uygulamasında; akademik alanda uluslararası kabul görmüş çalışmaları bulunanlar ile bilim, sanayi ve teknolojide ülkemiz bakımından stratejik kabul edilen bir alanda öne çıkmış olanlar ya da ihracat, istihdam veya yatırım kapasitesi olarak ulusal ekonomiye önemli katkı sağlayan ya da sağlaması öngörülenler nitelikli yabancı olarak değerlendirilir.

(6) Geçici koruma sağlanan yabancılara bu madde hükümleri uygulanmaz."

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yapılan değişiklikle, Turkuaz Kart uygulamasından yararlandırılacak yabancılarda aranacak niteliğe ilişkin tanımının açıklığa kavuşturulması ve geçici koruma altında olan yabancıların nitelikli yabancılar için geliştirilen Turkuaz Kart uygulamasından yararlanmamaları sağlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 11’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 11’inci madde kabul edilmiştir.

12’nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 12’nci maddesinin (3)’üncü fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

     İlknur İnceöz                                  Fahrettin Oğuz Tor                                   Aytuğ Atıcı

        Aksaray                                        Kahramanmaraş                                         Mersin

   Tülay Kaynarca                               Mehmet Doğan Kubat                                İdris Baluken

        İstanbul                                             İstanbul                                            Diyarbakır

     Ramazan Can

        Kırıkkale

"(3) Türkiye'nin taraf olduğu ikili veya çok taraflı sözleşmelerle sağlanan haklar saklı kalmak kaydıyla ve karşılıklılık ilkesi çerçevesinde çalışma izinlerini, iş piyasasındaki durum ve çalışma hayatındaki gelişmeler, istihdama ilişkin sektörel ve ekonomik konjonktür koşullarının gerekli kıldığı hallerde, belirli bir süre için, tarım, sanayi veya hizmet sektörleri, belirli bir meslek, işkolu veya mülkî ve coğrafi alan itibarıyla sınırlandırılabilir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun’da belirtilen Bakanlar Kurulu yetkisinin ihtiyacı karşılaması nedeniyle mevcut hâlinin korunması değerlendirilmiştir.

BAŞKAN – Grupların ortak önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Oy birliğiyle kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 12’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 12’nci madde kabul edilmiştir.

13’üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 13’üncü maddesinin (3)’üncü fıkrasının metinden çıkarılarak diğer fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

      Ruhi Ersoy                                 Ahmet Selim Yurdakul                                 Zihni Açba

       Osmaniye                                            Antalya                                              Sakarya                                      Mustafa Kalaycı                                      Erhan Usta                                    İsmail Faruk Aksu

          Konya                                               Samsun                                              İstanbul

                                                         Fahrettin Oğuz Tor

                                                            Kahramanmaraş

Türkiye Büyük Milet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 13’üncü maddesinin (7)’nci fıkrasının tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

             Çağlar Demirel                                İdris Baluken                                 Sibel Yiğitalp

                Diyarbakır                                     Diyarbakır                                     Diyarbakır

             Berdan Öztürk                            Meral Danış Beştaş                                     

                    Ağrı                                            Adana

BAŞKAN – Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 13’üncü maddesinin (1) ve (7)’inci fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

    Yakup Akkaya                                      Aytuğ Atıcı                                      Ünal Demirtaş

        İstanbul                                              Mersin                                             Zonguldak

        Ali Yiğit                                           Çetin Arık

          İzmir                                                Kayseri

"(1) Aşağıdaki bentlerde belirtilen ve çalışma izni muafiyeti kapsamında olan yabancılar, çalışma izni muafiyeti almak kaydıyla çalışabilir. Özel kanunlarda belirlenen hükümler saklı kalmak ve yabancı ile işverenin diğer kanunlardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmeleri kaydıyla;

a) Türkiye'nin taraf olduğu ikili ya da çok taraflı sözleşmelerle çalışma izninden muaf tutulanların,

b) Daimi ikametgahları yurt dışında olup bilimsel, kültürel ve sanatsal faaliyetler amacıyla bir aydan az, sportif faaliyetler amacıyla dört aydan az süre ile geçici olarak Türkiye'ye gelecek yabancıların,

c) Türkiye'ye ithal edilen makine ve teçhizatın montajı, bakım ve onarımı, kullanımına ilişkin eğitiminin verilmesi veya teçhizatı teslim almak veya Türkiye'de arızalanan araçların tamiri amacıyla; Türkiye'ye giriş tarihinden itibaren bir yıl içinde toplam üç ayı geçmemek ve bu durumu ibraz edeceği belgeler ile kanıtlamak koşuluyla gelenlerin,

ç) Türkiye'den ihraç edilen ya da Türkiye'ye ithal edilen mal ve hizmetlerin kullanılmasına ilişkin eğitim amacıyla Türkiye'ye giriş tarihinden itibaren bir yıl içinde toplam üç ayı geçmemek ve bu durumu ibraz edeceği belgeler ile kanıtlamak koşuluyla Türkiye'de bulunanların,

d) Belgeli turizm işletmelerinin sınırları dışında faaliyette bulunacak fuar ve sirklerde gösteri ve benzeri görevli olarak Türkiye'ye giriş tarihinden itibaren altı ayı geçmemek ve bu durumu ibraz edeceği belgeler ile kanıtlamak koşuluyla bulunanların,

e) İki yılı geçmemek ve eğitim süresiyle sınırlı olmak üzere durumunu ibraz edeceği belgeler ile kanıtlayarak üniversiteler ile kamu kurum ve kuruluşlarına bilgi ve görgülerini artırmak üzere gelen yabancıların,

f) Sosyo-kültürel ve teknolojik alanlar ile eğitim konularında altı ayı aşmayan bir sürede Türkiye'ye önemli hizmet ve katkı sağlayabilecekleri ilgili mercilerce bildirilenlerin,

g) Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığının (Ulusal Ajans) yürüttüğü programlar kapsamında gelecek yabancıların program süresince,

ğ) Kapsamı ve süresi konusunda Bakanlık, İçişleri ve Dışişleri Bakanlığı ile Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığının mutabakata vardığı uluslararası stajyer öğrenci programları çerçevesinde staj görecek yabancıların,

h) Görev süresi sekiz ayı geçmemek kaydıyla Türkiye'ye gelen tur operatörü temsilcisi yabancıların,

ı) Türkiye Futbol Federasyonunca veya Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünce talepleri uygun bulunan yabancı futbolcular ile diğer sporcu ve antrenörlerin sözleşmeleri süresince,

i) Gemi adamlarının Eğitim, Belgelendirme ve Vardiya Standartları Hakkında Uluslararası Sözleşme'nin I/10 kuralına göre devletlerle yapılan ikili protokoller gereği, ilgili idareden "Uygunluk Onayı Belgesi" almış Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı ve kabotaj hattı dışında çalışan gemilerde görev yapan yabancı gemi adamlarının,

j) Türkiye Avrupa Birliği Mali İşbirliği Programları kapsamında yürütülen projelerde görevlendirilen yabancı uzmanların, görevleri süresince, çalışma izni almalarına gerek bulunmamaktadır."

"(7) Türkiye'de gerçekleştirdiği faaliyetleri yüz seksen gün içerisinde doksan günü geçmeyen sınır ötesi hizmet sunucusu, çalışma izni muafiyeti kapsamında değerlendirilir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İzmir Milletvekili Ali Yiğit.

Buyurun Sayın Yiğit. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ YİĞİT (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 13’üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, çok önemli bir süreçten geçiyoruz çünkü ülkemizin geleceğiyle ilgili her vicdan sahibi yurtsever insanın yüreğinde çok derin kaygılar, korkular ve endişeler yatmaktadır. Gerçekten, ülkemiz, tarihinin en ağır, en vahim tehditlerinden birini atlatmıştır. Ancak, tehdit ve tehlikenin henüz geçmediği bir gerçektir çünkü ana gövde hâlâ yerindedir.

Hiç şüphesiz, geçmişte de büyük sıkıntılar yaşanmıştır. Ama, bu sorunlar, bu sıkıntılar bugün içeride ve dışarıda yaşamakta olduğumuz derin kırılma karşısında hiçbir anlam taşımamaktadır. Bunda on dört yıllık AKP iktidarının tek başına sorumluluğu elbette yoktur, 1980 darbesinden sonra da izlenen politikaların büyük etkisi vardır. Biz parti olarak yıllarca buna dikkat çekmeye çalıştık ama ne yazık ki hep görmezden gelindi, uydurma senaryolarla kurum ve kuruluşlar tasfiye edildi; demokrasiye ve cumhuriyete bağlı, başta ordu ve yargı mensupları olmak üzere, tabloyu gören birçok yurtsever görevden alındı, cezaevlerine gönderildi ve son noktada da 15-16 Temmuz darbe girişimiyle karşı karşıya kalındı.

Şimdi, ne mutlu ki bu tehlike bertaraf edildi ve herkes öz eleştiriden bahsetmeye başladı. Evet, şimdi öz eleştiri yapma zamanıdır. Başta AKP olmak üzere, bütün partiler şapkasını önüne koyup “Biz nerede hata yaptık?” diye düşünmelidir. Bunu polemik yapmak için söylemiyorum, bir daha böyle bir şey yaşanmaması için söylüyorum. Bu bağlamda, Türkiye Büyük Millet Meclisine de büyük sorumluluklar ve görevler düşmektedir.

Dün 4 partinin girişimiyle kurulan Meclis araştırma komisyonu bu doğrultuda son derece yerinde ve anlamlı bir adımdır. Ancak, bununla da yetinilmemeli, gerekirse kapalı bir oturumda 15-16 Temmuz darbe girişimi bütün bağlantıları ve uzantılarıyla enine boyuna tartışılmalıdır. Herkes eteğindeki taşları dökmeli, darbe girişiminin arka planı sorgulanmalıdır. Bu kalkışmaya kahramanca direnen Gazi Meclis, ortak bir bildirinin dışında, süreçte aktif rol almalı, yeni bir yol haritası üzerinden sorumluluk üstlenmelidir. Çünkü, bu darbe girişimiyle ilgili karanlıkta kalan, aydınlatılması gereken birçok nokta vardır.

Öte yandan, tarihe kara bir leke olarak geçen bu darbe girişimi sonrası olağanüstü hâl ilan edilmiş, Hükûmet darbe girişimini sadece kendisine yönelikmiş, sadece onlara aitmiş gibi bütün inisiyatifi kendi elinde toplamıştır. Bu durum darbeye karşı ayakta kalan Gazi Meclisin gösterdiği iradeye saygısızlıktır. Bu aynı zamanda demokrasi etrafında kenetlenen partilere de yapılmış siyasi bir nezaketsizliktir. Ben merak ediyorum: Şu an Hükûmetin yapmak isteyip de yapamadığı ne var? Darbe karşısında tek vücut olan Meclis çözüm üretme konusunda da yetersiz midir ki iradesiz kılınmaktadır? Daha tehdit devam ederken, travmalar sürerken, en önemli gündem demokrasi olmalıyken biz burada İşgücü Kanunu Tasarısı’nı görüşmek üzere tartışıyoruz. Onun için tasarıyla ilgili de değerlendirme, tartışmaların bugünün gündemi olmaması gerektiğini düşünüyorum. Ancak yine de uzlaşıyla gündem olarak önümüze getirilen tasarıyla ilgili görüşlerimi aktarmaya çalışacağım.

Değerli milletvekilleri, geçmişte, bir ara, yurt dışında bir şirket kurdum ve ben o şirketten dolayı sadece vize alabilmek için çok uğraştım ama oturma müsaadesi alamadım, çalışma müsaadesi de alamadım onun için. Sadece zorlayarak ancak bir vize alabildim. Biz ise burada her türlü olanağı sağlıyoruz. Yani bırakın vize vermeyi, neredeyse, vatandaşımız gibi her şeyden muafsın diyoruz. Bunlar elini kolunu sallaya sallaya bu kadar rahat bu ülkeye girip çıkmamalılar, bu ülkenin vatandaşı gibi davranmamalılar. Bir anonim şirketin yüzlerce ortağı olduğunu düşünün. O zaman yüzlerce ortağın hepsine oturma ve çalışma müsaadesi dâhil her türlü serbestliği sağlarsanız bu doğru olmaz, bu durum daha da büyük suistimallere dönüşebilir, sorunlar çıkarabilir. Bu nedenle kısıtlayıcı hükümlere ihtiyaç olduğu açıktır.

Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 13’üncü maddesinin (7)’nci fıkrasının tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Berdan Öztürk (Ağrı) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Ağrı Milletvekili Berdan Öztürk…

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Özcan Bey’in yüzüne nur doğmuş.

ÇETİN ARIK (Kayseri) – “Özcan Bey’in ışığı aydınlatıyor Meclisi.” diyor Sayın Gürer.

BAŞKAN – Özcan Bey nuruyla Meclisimizi aydınlatıyor.

Buyurun Sayın Öztürk. (HDP sıralarından alkışlar)

BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 13’üncü maddesinin (7)’nci fıkrasının tasarıdan çıkartılması üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel kurulu saygıyla selamlıyorum.

İlgili fıkrada, Türkiye'de kurulmuş olan anonim şirketlerin yabancı ortaklarına verilen muafiyetle bir kişinin Türkiye'ye gelmeden çalışma izni almasına olanak verilmektedir. Haksız bir inisiyatifle verilen bu hak, eşitlik ilkesine aykırı olmakla birlikte kanunun ruhuna da aykırılık teşkil etmektedir. Başka ülkelerin teknik elemanları ve mühendisleri hiçbir denetim ve kontrole tabi olmaksızın ülkemizde meslek icra edeceklerdir. Üstelik Türkiye'ye gelmeden, uzaktan ve vergi ödemeden çalışabilecek; ülkeye gelenler ise çalışma ve ikamet izni almaktan muaf tutulacaktır.

Ülkemizde her yıl 51 bin kişi mühendis, mimar ve şehir planlama bölümlerinden mezun olmaktadır. 100 binin üzerinde mühendis, mimar ve şehir planlamacı işsizdir. Bu nedenle bu maddenin tasarı metninden çıkarılmasının gerekli olduğunun altını çizmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kürsüye çıkmışken Nusaybin'den söz etmemek Nusaybin'e ve Nusaybinlilere büyük bir haksızlık olacaktı. Mezopotamya'nın en eski kentlerinden biri olan ve dünyanın ilk üniversitesinin kurulduğu bu kadim kent şu anda virane bir hâlde. Devletin tankıyla topuyla 6 mahallesini yerle bir ettiği Nusaybin'de abluka bugün itibarıyla 135’inci gününe girmiş bulunmaktadır. Yasağın kısmi olarak kalktığı bu kentin her tarafı tel örgülerle çevrilmiş durumda. Zaten üç tarafı dikenli tellerle çevrili olan Nusaybin'in içi de 2 metrelik çelik tel örgülerle çevrelenmiş durumdadır. Gazze'ye ağlayanların Gazze'ye rahmet okutan görüntülerden rahatsız olmamaları en hafif tabiriyle tam bir samimiyetsizliktir. Bir ilçeyi yüz otuz beş gün boyunca kuşatın; yetmedi, bir de içini tel örgülerle çevreleyerek tam bir düşman hukuku uygulayın.

15 mahalleden 6 mahalle yüksek tel örgülerle kaplatılarak girişler yasaklanmış durumda. Söz konusu 6 mahalle nerdeyse Nusaybin’in yarısına tekabül etmektedir. Ablukadan önce bu mahallelerde yaklaşık 40 bin insanın yaşadığı ve abluka nedeniyle kenti terk ettiği herkes tarafından bilmektedir. Bu insanların tamamı yakınlarının olduğu köylere; Kızıltepe, Midyat ve Mardin başta olmak üzere başka illere de göç etmişlerdir. Bir nevi kendi topraklarında mülteci muamelesi görmüşlerdir. Bu utancı nasıl taşıyacaksınız?

Dönmek isteyen insanlar mahalleleri yasaklı olduğundan ve Nusaybin’de kiralık ev olmadığından dönemiyorlar. Zaten Nusaybin’deki konut sayısı mevcut durumu karşılayacak imkâna sahip değildir, valilik çadır kurulmasına da izin vermemektedir. 6 yasaklı mahallede iş makinaları şu anda harıl harıl yıkım için çalışmaktadırlar.

Yakılıp yıkılan mahallelerde enkaz temizleme işlemlerini kimler yapmaktadır? İhale hangi şirketlere verilmiştir? Sağlam evler neden yıkılmaktadır ve en önemlisi tel örgülerle çevrelediğiniz mahalleleri ne zaman açmayı düşünüyorsunuz?

Nusaybin’de şu anda yaklaşık 9 bin ailenin evsiz olduğu tahmin ediliyor. Esnafların dükkânları yıkılmış durumda. Tel örgü çekilen mahallelerin arasında kalan iş yerlerini de hesapladığımızda Nusaybin esnafının büyük çoğunluğunun iş yerlerini kaybetmiş olduklarını biliyoruz.

Hükûmete soruyoruz: Bu esnaflarımız için ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Nusaybin’de tel örgülerle çevrelenmiş mahallelerde yaşayan insanların durumuna geçici çözüm bulmak için şu anda orada bulunan milletvekili arkadaşlarımızın konteyner getirilmesi noktasında kaymakamla görüşmeleri olmuş ve sayın kaymakam da buna sıcak baktığını ancak durumu valiye ileteceğini söylemiştir. Konteynerler 6 yasaklı mahallede yaşayan insanlarımız için ilk etapta geçici bir çözüm olacaktır. Bu konuda Hükûmeti acilen göreve davet ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 13’üncü maddesinin (3)’üncü fıkrasının metinden çıkarılarak diğer fıkraların buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

İsmail Faruk Aksu (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu konuşacaklardır.

Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından alkışlar)

İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 13’üncü maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Konuşmamın başında, 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişimini lanetliyorum. Hayatını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

15 Temmuz gecesi demokrasiye pranga vurulmak ve darbe indirilmek istenmiştir, göz göre göre millet iradesi saldırı ve suikasta uğramıştır. Türkiye'mizin diz çökmesi ve millî varlığın tümden yıkılması maksadıyla Türk milleti tam kalbinden hançerlenmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bombalanması korkunç ve hepimizi dehşete düşüren bir hainlik, aynı zamanda kanlı bir terör saldırısıdır. Bu şerefsiz kalkışma kuşkusuz Türk milletinin tamamını hedef almıştır. Demokrasi uçurumdan dönmüş, milli iradeye sürülmek istenen kara leke yine milletin azim ve kararlılığıyla engellenmiştir. Türk Milleti, varlığına biçilen kefeni son anda yırtıp atmıştır.

Bize göre, hiçbir bahane demokrasiden kopuşa, silahlı müdahale ve ara rejim özlemlerine dayanak teşkil edemeyecektir. Nitekim, Milliyetçi Hareket Partisi ve onun lideri Devlet Bahçeli, olayın su gibi renksiz ve kokusuz olduğu ilk andan itibaren olası bir kalkışmanın kabul edilemeyeceğini, her türlü demokrasi dışı arayışa karşı olduğumuzu, darbe teşebbüsünde bulunanların derhâl hukuka teslim olmaları gerektiğini, “ama” demeden, “ancak” demeden “Bize yarar mı, hissemize bir şey düşer mi?” hesabı yapmadan darbe cüretinin karşısına çakı gibi, çelik gibi çıkarak cesurca ilan etmiş, Hükûmetin ve milletin yanında olduğunu ifade etmiştir.

Bu tavır, millî iradeye ve demokrasiye bağlılığı ifade eden sarsılmaz bir ilkenin, bir duruşun ve bir liderliğin tezahürüdür. Bu tavır, milliyetçi hareketin duruma göre değişmeyen Türk milletinin ve Türk devletinin bekasını, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü esas alan siyaset sebebinin sonucudur.

Milliyetçi Hareket Partisi hukukun üstünlüğünün, insan şeref ve haysiyetinin, fikir, teşebbüs, din ve vicdan özgürlüğünün teminatı olarak demokrasiyi sadece bir siyasi rejim değil, aynı zamanda bir hayat tarzı olarak görmekte, sosyal ve siyasi ilişkilerde, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işletilmesi gerektiğini savunmaktadır. Parlamenter demokrasilerde egemenliğin yegâne sahibinin millet olduğuna, siyasi iktidarların meşruiyetinin millî iradeye dayandığına, millî iradenin tecelli ettiği yerin Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğuna, hangi düşünce ve gerekçeyle olursa olsun demokratik rejime ve Parlamentonun anayasal yetkilerine dışarıdan her türlü müdahalenin gayrimeşru ve kabul edilemez olduğuna inanmaktadır.

Diğer taraftan, bu süreçte Türk Silahlı Kuvvetlerinin tümüyle tahkir edilmesine ve Mehmetçik’in itibarsızlaşmasına yol açacak, Türk milletinin ittifak hâlinde karşı durduğu bu hain girişimden yeni kutuplaşmalar üretecek girişimlerin önüne geçilmesi konusunda yetkililerin duyarlı olması, olağanüstü hâl uygulamasındaki hukukun egemen kılınması, mazlum ile hainin birbirine karıştırılmaması, hak ve adaletten şaşılmaması gerekmektedir. Bu süreçte, ülke yönetiminde gösterilen zaafın da tüm boyutlarıyla ortaya çıkarılması, kastı ve ihmali olan her alandaki sorumluların tespit edilmesi “Önce Türkiye, önce Türk milleti, önce Türk vatanı.” demeyenlerin ifşa edilmesi zorunlu bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, tasarının gerekçesinde ülkemize yönelik yüksek vasıflı iş gücü göçünün yabancıların çalışma izinleri konusunda yeni düzenlemeler yapılmasını zorunlu kıldığı ifade edilse de meselenin bu denli iyimser değerlendirilmesinin gerçeklerle bağdaşmadığı ortadadır.

Tasarıyla, esasen, ülkemizin istihdam alanı sınırsız bir şekilde yabancılara açılırken, Türk vatandaşları için aranan bazı şartlar yabancılardan istenmeyecektir. Bu durum, işsiz yüz binlerce Türk gencine, Türk vatandaşlarına karşı bir haksızlıktır. Bu durumda devletin önceliği, kendi vatandaşlarına yönelik ilave iş imkânları geliştirmek, işsizlik ve yoksullukla mücadele için etkili önlemler almak; yatırım, üretim ve istihdam zincirini sağlıklı bir şekilde hayata geçirmek olmalıdır. Nitekim, hâlen genç işsizlik oranı ülkemizde yüzde 16’nın üzerindedir. Ülkemizde üniversite mezunu, yetişmiş, atanmayı bekleyen binlerce nitelikli iş gücü bulunmaktadır.

Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

13’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Sayın Gürer, 60’a göre bir dakika süre veriyorum.

Buyurun.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

20.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Niğde’nin Bor ilçesinde işçileri taşıyan minibüse bir trenin çarpması sonucu vefat eden 6 işçinin ailelerine başsağlığı dilediğine ilişkin açıklaması

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Niğde’nin Bor ilçesinde işçilerimizi taşıyan minibüse bir trenin çarpması sonucu 6 işçi kardeşimiz vefat etmiştir. Ailelerine başsağlığı diliyorum, acılarını paylaşıyorum.

Ülkemizde bu tür kazaların yaşanmaması için de gerek yoldan kaynaklanan gerekse dikkatsizlikten oluşan sorunların da irdelenerek çözüm üretilmesinin gereğini vurgulamak istiyorum.

Tekrar, tüm işçilerimizin acılarını paylaşıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz.

VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydın’ın, Niğde’nin Bor ilçesinde yaşanan kazada hayatını kaybeden işçilere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Biz de başsağlığı diliyoruz. Hayatını kaybeden tüm hemşehrilerimize, Niğdeli kardeşlerimize Allah rahmet eylesin. Yakınlarına başsağlığı diliyoruz.

Evet, gene güneş nurlandırdı böyle, 15 Temmuzun eseri. Bu şerden inşallah burada hep birlikte, ortaklaşarak bir hayır çıkaracağız.

VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

1.- Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı (1/727) ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 403) (Devam)

BAŞKAN – Şimdi, 14’üncü madde üzerinde ortak bir önerge var, okutuyorum, işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 14’üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     İlknur İnceöz                                       Aytuğ Atıcı                                   Fahrettin Oğuz Tor

        Aksaray                                              Mersin                                         Kahramanmaraş

     İdris Baluken                                    Murat Alparslan                                    Ramazan Can

       Diyarbakır                                            Ankara                                             Kırıkkale

      Fatih Şahin                                      Tülay Kaynarca                                             

         Ankara                                              İstanbul                                                  

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının geneli hakkındaki değerlendirme yapıldığında, uygulamada gönüllülük esasına göre yapılacak çalışma izni başvurularının tasarıda yer almasının mevcut durumda zorunlu olmadığı değerlendirilmiştir.

BAŞKAN – Evet, gerekçesini okuttuğum ortak önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Oy birliğiyle kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 14’üncü madde tasarı metinden çıkarılmıştır.

Evet, gruplarımızın yoğun talebi üzerine, dünden beri ilk defa birleşime ara vereceğim.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.13

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.42

BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN

KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 119’uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Sayın milletvekilleri, biraz önce 14’üncü madde üzerinde kabul edilen önerge doğrultusunda 14’üncü madde Komisyon metninden çıkarılmıştır. Bir karışıklığa mahal vermemek için Komisyon metninin mevcut maddeleri üzerinden görüşmelere devam ediyoruz. Kanun yazımı sırasında madde numaraları teselsül ettirilecektir. Yine, tasarının daha sonra görüşülecek maddelerinde yer alan madde atıfları kanun yazımı sırasında düzeltilecektir.

BAŞKAN – Sayın Komisyon, sizin söyleyeceğiniz bir şey var mı?

Buyurun.

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce ortak önergeyle tasarı metninden çıkarılan 14’üncü madde nedeniyle tasarının 19’uncu ve 26’ncı maddeleri ile geçici maddede yer alan atıfların redakte edilerek metne işlenmesi gerekmektedir.

Bilgilerinize ve takdirlerinize arz ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Kanun yazımı sırasında bunlar dikkate alınacaktır.

15’inci maddeye geçiyoruz.

15’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 15’inci maddesinin (1)’inci fıkrasının (b) bendinde "çalışma izni" ibaresinden sonra gelen virgülün tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     İdris Baluken                                    Behçet Yıldırım                                  Osman Baydemir

       Diyarbakır                                          Adıyaman                                           Şanlıurfa

                                Berdan Öztürk                                   Mahmut Toğrul

                                       Ağrı                                               Gaziantep

BAŞKAN – Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı'nın 15’inci maddesinin (1)’inci fıkrasının ilk cümlesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

    Yakup Akkaya                                      Aytuğ Atıcı                                       Burcu Köksal                 

        İstanbul                                              Mersin                                         Afyonkarahisar

    Ünal Demirtaş                                        Ali Yiğit                                           Çetin Arık                   

       Zonguldak                                              İzmir                                                Kayseri

"(1) Karşılıklılık ilkesine uygun şekilde yabancı ülkelerin Türkiye'deki diplomatik ve konsüler temsilciliklerinin;"

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal.

Buyurun Sayın Köksal. (CHP sıralarından alkışlar)

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 15’inci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.

Öncelikli olarak, 15 Temmuz sonrası ilk kez Meclis kürsüsünde söz aldığım için, FETÖ terör örgütünün yapmış olduğu darbe teşebbüsünü, bu darbe teşebbüsünde bulunanları, yardım ve yataklık edenleri lanetliyorum. Bu teşebbüsün karşısında dimdik duran Türkiye Büyük Millet Meclisinin içindeki ve dışındaki tüm siyasi partileri, halkımızı, emniyet teşkilatını ve Mustafa Kemal’in askerlerini saygıyla selamlıyorum. Darbe teşebbüsü esnasında yaşamını yitiren yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.

Atanamayan öğretmenlerin, sağlıkçıların, üniversite mezunu işsiz gençlerimizin yaşadığı ülkemizde iş gücü ithalini yasalaştıran bu kanun tasarısını konuşuyoruz. Devletin görevi, kendi yurttaşlarına en iyi çalışma ve yaşam koşullarını sunmaktır. Bugün, kendi yurttaşlarımız işsizken, özellikle de Suriye’den gelen mültecilerin sayısı 3 milyonu aşmışken yabancı istihdamının bu Meclis kürsüsünde konuşulması son derece manidardır. Hükûmetin görevi, ülkemizdeki işsizlik sorununu çözmek, yurttaşlarımıza istihdam alanı sağlamaktır. Ancak, bu sorunu çözmek yerine yabancı istihdamının kapısını açıp Türkiye’deki işsizler için haksız rekabeti oluşturmak yanlıştır. Allah aşkına, önce Türkiye’deki işsizlerimize iş imkânı sağlayın. Sigortasız, merdiven altı firmalarda her türlü sosyal güvenceden yoksun olarak çalışan emekçilerimize, sosyal güvencelerini ve haklarını verelim.

Seçim bölgem Afyonkarahisar’dan günde onlarca kişi iş için beni arıyor ve ne yazık ki yeteri kadar torpil bulamadıkları için kamu kuruluşlarında işe giremiyorlar. İşe alımlarda, “dayı kızı”, “amca oğlu”, “benim cemaatin üyesi”, “bizim vakıftan” gibi kriterler yerine liyakat esas alınmalıdır.

Devlette liyakat olmazsa FETÖ gibi terör örgütleri virüs gibi devletin en kılcal damarlarına kadar inerek en kritik noktalarda görev alıp yayılıp cumhuriyeti yıkmaya kalkışacaklardır. (CHP sıralarından alkışlar)

Biliyoruz ki bugüne kadar birçok yurttaşımız liyakat sahibi olduğu hâlde ne yazık ki görüşlerinden dolayı kamu kurum ve kuruluşlarında işe alınmadı. Harp okullarında okuyan gençlerimiz FETÖ’cü komutanların insanlık dışı uygulamaları yüzünden çok sevdikleri okullarına veda etmek zorunda bırakıldı, bunların mağduriyetleri de giderilmelidir. Lütfen, artık işe alımlarda objektif davranalım, işi ehli olana verelim. Biz bunun bedelini ülke olarak çok ağır bir şekilde ödemek istemiyoruz.

Bizim bildiğimiz bir cemaat vardır, o da hiçbir siyasi parti gözetmeksizin halkın oluşturduğu cami cemaatidir. Onun için bundan sonra cami cemaati dışındaki hiçbir cemaate, vakfa, tarikata, derneğe kesinlikle taviz verilmesin, adam kayırma yapılmasın. Bunu şunun için söylüyorum: Zamanında taviz verilen cemaat yüzünden bu Gazi Meclis başımıza yıkılıyordu. Bir daha bu olayı yaşamak istemiyoruz. Onun için şunu söylüyoruz: Devlette liyakat olmazsa FETÖ gibi terör örgütleri olur. Bundan sonra alacağımız her türlü kriterde, işe alımlarda liyakat esas alınsın.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 15’inci maddesinin (1)’inci fıkrasının (b) bendinde "çalışma izni" ibaresinden sonra gelen virgülün tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Behçet Yıldırım (Adıyaman) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Kabul ediyoruz.

BAŞKAN – Önerge kabul ediliyor, konuşmaya gerek kalmadı Behçet Bey. Önergenize katılıyor Sayın Hükûmet ve Komisyon.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Gerekçeyi okutalım.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu değişiklikle madde metninin daha anlaşılır olması hedeflenmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge oy birliğiyle kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 15’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

16’ncı madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 16’ncı maddesinin (2)’nci fıkrasının (b) bendi ile (h) bentlerinin madde metninden çıkarılmasını ve (ç) ve (g) bentlerinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

    Yakup Akkaya                                      Aytuğ Atıcı                                      Ünal Demirtaş

        İstanbul                                              Mersin                                             Zonguldak

        Ali Yiğit                                           Çetin Arık                                       Hüseyin Çamak

          İzmir                                                Kayseri                                               Mersin

“ç) Çalışmasının kanuni olarak sona ermesi”

“g) Kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından Türkiye’de çalışmasında sakınca olduğunun ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan başvuru çerçevesinde verilen yargı kararının bakanlığa bildirilmesi,”

BAŞKAN – Maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 16’ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

   Çağlar Demirel                                     İdris Baluken                                      Sibel Yiğitalp

       Diyarbakır                                          Diyarbakır                                          Diyarbakır

    Berdan Öztürk                                 Meral Danış Beştaş                                  Aycan İrmez

           Ağrı                                                 Adana                                                Şırnak

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Sayın Başkan, katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Şırnak Milletvekili Aycan İrmez.

Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)

AYCAN İRMEZ (Şırnak) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 16’ncı maddesi üzerine konuşmak için grubum adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bu maddeyle çalışma izni muafiyetinin geçerliliği tamamen soyut ibarelere bırakılmaktadır. Çalışma izni muafiyeti alan bir yabancının, geçerli bir sebep belirtilmeden çalışma izni muafiyeti iptal edilebilecektir. Bu düzenlemeyle, yabancıların çalışabilmesi tamamen siyasi iktidarın çıkarları doğrultusunda keyfî uygulamalara tabi olacaktır.

Maalesef son dönemlerde ülkemizde yaşanılan, başta kürdistan bölgesinde 24 Temmuz 2015 tarihinde başlatılan savaşla, şu anda devletin darbe girişiminde bulunan TSK üyeleri, askerleri maalesef şunu bize gösterdi ki devlet bu tür yönde siyasi bir kriz yaşamaya devam etmektedir.

Bugün Şırnak’ın yasağı 135’inci gününe girmiş bulunmaktadır. Ben yüz yirmi altı gün orada gözlemlerde bulundum. Maalesef orada hiçbir yetkiliyle irtibata geçemedik. Orada yüz yirmi altı gün boyunca halkımız, Şırnak halkı birçok mağduriyet yaşamış bulunmaktadır. Şırnak halkının 70 bine varan bir nüfusu bulunmaktadır ama maalesef uygulamalar ve saldırılar öyle vahşice ve barbarcaydı ki halk kendisini kendi memleketinde barındıramadı.

Şunu gördük ki söz konusu Kürtler olduğu zaman maalesef devlet uygulamalarının 1990’lı yıllardan hiç de ayrı kalır bir yanı olmadığını… Tamamen 1990’lı yıllardaki zihniyetle, bugün Türkiye’nin, 2016 Türkiyesi’nin aynı uygulamalarla ve zihniyetlerle, Şırnak ilinde bu yasağa devam edilmesiyle birlikte halkımızın çok daha fazla mağduriyetine sebep olunmaktadır.

Biz defalarca burada bağırdık, defalarca sokaklarda bağırdık. Bugün o kenti, o ilçeleri yıkan tanklar, toplar, obüsler -geçen gün gördük- maalesef batıda da aynı şekilde, halka yönelik saldırılarda bulunulmak üzere halka çevrildi. Ama halkın oradaki girişimiyle, darbe girişiminin önlenmesiyle…

Evet, her zaman söylediniz; demokrasi kazandı, doğrudur. Ama bu demokrasi sadece batı halkı için olmamalı. Bu demokrasi, bu adalet, bu eşitlik kürdistan halkı için yani Kürt halkı için de olmalıdır ve Kürt halkı için de devreye girmelidir.

Yüz yirmi altı gün Şırnak’ta, gerçekten, dediğim gibi yani vahşi ve barbarca olan o uygulamalar... Yani bir düşünün batıdaki bir kenti ya da darbe girişimi gerçekleşmiş olsaydı -o darbe- şu an neler yaşayacağımızı Allah bilir, bir de bizler bilirdik. Biz şu an kürdistan bölgesinde bu tür savaşın tanıklığını bire bir kendimiz yapmaktayız. İnsanlarımız orada mağdur edilmekte ama bir günden bir güne, iktidar partisi kalkıp da Şırnak’a gelip, o Şırnak’ta çadırlarda, barakalarda, çardaklarda yaşayan halkın sorunlarını ne dinlemiş ne de göz önünde bulundurmuş ne de Mecliste dile getirmiştir.

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Ben geldim. Doğru söylemiyorsun ama.

AYCAN İRMEZ (Devamla) - Biz sizi görmedik ama. Nereye gittiniz?

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Ben de sizi ilk defa görüyorum.

AYCAN İRMEZ (Devamla) – Çadırlara geldiniz mi, Kumçatı beldesine geldiniz mi?

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Kumçatı’ya geldim.

AYCAN İRMEZ (Devamla) – Oradaki halkımızın neler yaşadığına, oradaki çocukların neler yaşadığına, kadınların neler yaşadığına bire bir şahit oldunuz mu? Yok.

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Evet, PKK’nın yaptıklarını çok iyi biliyoruz.

AYCAN İRMEZ (Devamla) – Bizim bu tür şeylere karnımız tok.

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Sizi ilk defa görüyorum.

AYCAN İRMEZ (Devamla) – Beni ilk defa görmüyorsunuz.

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Siz Meclise daha önce geldiniz mi? (HDP sıralarından gürültüler)

AYCAN İRMEZ (Devamla) - Ben hep buradaydım, ben hep bölgedeydim, halkımın arasındaydım.

SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) – Sen buraya bak.

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Ben de halkımın arasındaydım. Şırnaklı kardeşlerimin yanındayım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – Lütfen, müdahale etmeyelim.

AYCAN İRMEZ (Devamla) – Yaşanan sorunları bire bir…

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Ben de oradaydım, biliyorum. Doğruyu söyleyin.

BAŞKAN – Müdahale etmeyelim Sayın Kavakcı, lütfen.

AYCAN İRMEZ (Devamla) – Evet Sayın Başkan, söyleseniz çok daha iyi olur.

Şırnak’ta aylardır hukuka, ahlaka ve insani tüm değerlere aykırı olarak ortaya konulan uygulamalara bir an önce son verilmesini…

RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – PKK’nın Şırnak’ta yaptıkları…

AYCAN İRMEZ (Devamla) - Ayrıca, Şırnak’ı o hâle getiren Çakırsöğüt Tugay Komutanı Ali Osman Gürcan ve Şırnak 23’üncü Sınır Tümen Komutanı Abdullah Baysar, darbeci olarak ve darbe girişimi suçlaması nedeniyle şu an tutuklu olarak Şırnak T Tipi Kapalı Ceezaevinde bulunmaktadır. Umarız ki Şırnak’a yaşatılan bu insanlık dışı suçlamalardan kaynaklı bu şahısların, darbecilerin, bu suçlardan kaynaklı da bir an evvel yargılanmaları gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz.

Buradan, ayrıca, Hükûmete ayrı bir beyanda bulunmak istiyoruz, talepte bulunmak istiyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYCAN İRMEZ (Devamla) - Bir an evvel Şırnak yasağının kaldırılarak halkın mağduriyetine son verilmesini istiyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 16’ncı maddesinin (2)’nci fıkrasının (b) bendi ile (h) bentlerinin madde metninden çıkarılmasını ve (ç) ve (g) bentlerinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Hüseyin Çamak (Mersin) ve arkadaşları

“ç) Çalışmasının kanuni olarak sona ermesi”

“g) Kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu sağlığı açısından Türkiye’de çalışmasında sakınca olduğunun ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan başvuru çerçevesinde verilen yargı kararının bakanlığa bildirilmesi,”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak konuşacaktır.

Buyurun Sayın Çamak. (CHP sıralarından alkışlar)

HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Meclis çalışanlarını, medya emekçilerini, bizleri izleyen vatandaşlarımızı ve yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Bu kanun tasarısına baktığımızda mühendis ve mimarlar odası gibi önemli meslek örgütlerinin yapısının yabancı sermayenin isteklerine göre şekillendiği anlaşılmaktadır. Bu birliklerin kuruluş yasasını değiştiren böylesi köklü değişimler yapmadan önce Komisyon aşamasında ilgili odaların itirazlarının göz önünde bulundurulmaması, görüşlerinin dikkate alınmaması büyük bir eksikliktir. Bu yasa tasarısı çok açık ve net bir şekilde yabancı mühendis ve mimarları ülkemizdeki mimar ve mühendislerden avantajlı konuma getirmektedir. Bu tasarıyla birlikte yabancıların ülkemizde hizmet sunması veya çalışmasında hiçbir denetim veya kural olmayacaktır. Mühendislik, mimarlık hizmetlerinin kontrolsüz, denetimsiz bir şekilde, yeterli eğitim ve mesleki deneyimden yoksun kişiler eliyle yürütülmesinin yaratabileceği facia ve yıkımların bedelini yine vatandaşlarımız ödeyecektir.

Öte yandan, bu durum, sadece mevcut meslek uzmanlarının durumuyla ilgili değildir; mesleğin geleceği açısından daha ciddi bir risk söz konusudur; yılda ortalama 51 bini mezun olan ve hâlihazırda mühendislik, mimarlık öğrenimi gören 435 bin öğrencinin geleceğiyle ilgilidir. Tasarının yasalaşması durumunda milyonlarca vatandaşımız, mühendis, mimar, şehir planlamacısı arkadaşımız mevcut istihdam sorunları yanında, büyük bir sömürü, işsizlik, mesleki geleceksizlik tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Ayrıca, akademik ve mesleki yeterliliğini kanıtlamayan, diploma denkliği aranmayan, salt beyana dayalı yabancı çalışanların nitelikli iş gücü sayılmasının üretimin kalitesi ve insan hayatı üzerinde oluşturacağı risk de göz ardı edilmektedir.

Bu kanun tasarısındaki kritik maddelere baktığımızda, uluslararası hukuktaki karşılıklılık ilkesi göz ardı edilmekte, yabancı sermayenin ve yabancı çalışanların lehine haksız bir rekabet ortamının oluşacağı anlaşılmaktadır. Ülkemizde nitelikli iş gücünü koruma ve geliştirmeyi öngörmeyen, yerli mühendis, mimar, şehir planlamacılarımızı kendi ülkesinde ikinci sınıf, ucuz iş gücü konumuna düşürecek bu uygulamayla emek sömürüsü yoğunlaşacak, ülkemizin dışarıya bağımlılığı artacaktır.

Sayın milletvekilleri, bütün bu söylediklerimizin odak noktası demokrasidir. Ülkemizde demokrasi açığının olduğu, son yaşadığımız olaylardan anlaşılmıştır. Demokrasi açığını kapatmak, ilk önceliğimiz olmalıdır. Demokrasi, toplumsal barışı sağlamaktır. Başkasının özgürlüğüne, farklı olanın fikrine saygı duymadan yönetmek, düzen kurmak mümkündür ama toplumsal barışı bu şekilde sağlamak imkânsızdır. Gerçek demokrasi, askerî vesayet başta olmak üzere, türlü vesayetten kurtulmayı hedefler. 15 Temmuzdan bu yana yaşananlar toplumsal barış ve demokrasinin öne çıkması yönünde bir kapı aralamıştır, umarım bu kapı iktidar tarafından kapatılmaz ve bir büyük uyanışa vesile olur. Muhalefet şu ana kadar bu konuda iyi bir sınav verdi, iktidar çevresi de ilk öfkeli tepkisellikten uzaklaşmaya başladığı izlenimini veriyor. Umarım bu olay büyük bir gözaltı ve baskı rejimine vesile olmasın, umarım OHAL olağan hâle gelmesin.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

16’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

17’nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı'nın 17’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

    Yakup Akkaya                                      Aytuğ Atıcı                                      Ünal Demirtaş

        İstanbul                                              Mersin                                             Zonguldak

        Ali Yiğit                                           Çetin Arık                                    Serdal Kuyucuoğlu             

          İzmir                                                Kayseri                                               Mersin                      

"Çalışma izninin istisnai olarak verilebileceği yabancılar

MADDE 17- Türkiye'nin taraf olduğu ikili ya da çok taraflı sözleşmelerde aksi öngörülmedikçe;

a) Bir Türk vatandaşı ile evli olan ve eşiyle Türkiye'de evlilik birliği içinde yaşayan veya evlilik birliği en az üç yıl sürdükten sonra sona ermiş olmakla birlikte Türkiye'de yerleşmiş olan yabancılar ile bunların Türk vatandaşı eşinden olan çocuklarına,

b) 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 19, 27 ve 28 inci maddeleri çerçevesinde Türk Vatandaşlığını kaybedenler ve bunların füruuna,

c) Türkiye'de doğan veya kendi millî kanununa, vatansız ise Türk mevzuatına göre rüşt yaşını doldurmadan Türkiye'ye gelen ve Türkiye'de meslek okulu, yüksek okul veya üniversiteden mezun olan yabancılara,

d) 2510 sayılı İskân Kanununa göre muhacir, mülteci veya göçebe olarak kabul edilen yabancılara,

e) Avrupa Birliği üyesi ülke vatandaşları ile bunların Avrupa Birliği üyesi ülkelerin vatandaşı olmayan eş ve çocuklarına,

f) Yabancı devletlerin Türkiye'deki büyükelçilikleri ile konsolosluklarında ve uluslararası kuruluşların temsilciliklerinde görevli diplomat, idarî ve teknik personelin hizmetinde çalışanlar ile karşılıklılık ilkesi çerçevesinde olmak ve görev süresiyle sınırlı kalmak üzere Türkiye'de bulunan büyükelçilikler, konsolosluklar ve uluslararası kuruluşların temsilciliklerinde görevlendirilen diplomatların ve idari ve teknik personelin eş ve çocuklarına,

g) Bilimsel ve kültürel faaliyetler amacıyla bir ayı aşan ve sportif faaliyetler amacıyla dört ayı aşan süre ile geçici olarak Türkiye'ye gelecek yabancılara,

h) Kanunla yetki verilen bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarınca sözleşme veya ihale usulleriyle mal ve hizmet alımı, bir işin yaptırılması veya bir tesisin işletilmesi işlerinde çalıştırılacak kilit personel niteliğindeki yabancılara,

ı) Uluslararası koruma başvurusunda bulunan ve İçişleri Bakanlığınca şartlı mülteci statüsü verilen yabancı ve vatansız kişilere,

j) Ülkemizin bilim, teknoloji, Ar-Ge, yenilik ve tasarım alanındaki gelişimine katkı sağlayacak nitelikli yabancılara,

Bu Kanunda öngörülen sürelere tâbi olmaksızın çalışma izni verilebilir."

BAŞKAN – Maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 17’nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

      İdris Baluken                          Çağlar Demirel                       Sibel Yiğitalp

        Diyarbakır                               Diyarbakır                            Diyarbakır

     Berdan Öztürk                                                                 Meral Danış Beştaş

            Ağrı                                                                                Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp konuşacaktır.

Buyurun Sayın Yiğitalp. (HDP sıralarından alkışlar)

SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz 403 sıra sayılı Yasa’nın 17’nci maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Buna baktığımızda, bir soya atıfta bulunan bir yasa var ve şu anki bu zamanın ruhunda ve bu dönemde hâlen bir etnik kimliğe vurgu yapmak, hâlen bir etnik kimlik üzerinden bir çalışma koşulları sağlamak veya vatandaşlık sağlamak şu anki ruh açısından baktığınızda hiç uygun değil çünkü insanlar ne doğuştan getirdikleri özelliklerden dolayı üstünler ne de değiller. Yani getirdiği ırk, yaşadığı, taşıdığı gen onun ne bir farklılığını yaratır ne bir üstünlük yaratır ne de onun üzerinden bir ödüllendirme olur ne de bir ötekilendirme olur. Ama baktığınızda burada bir ötekileştirme sadece bir soya atıfta bulunduğu zaman bunun kendi dışındaki diğer milletlere, diğer farklı inançlara veya farklı etnik kimliklere karşı bir ötekileştirme yasası uygulanıyor. Biz, herkese eşit mesafede, her inancın, farklılığın, her etnik kimliğin kendi farklılığıyla birlikte yaşamını esas alan bir parti olarak böyle bir şeyi yasal olarak, etik olarak, ahlaki olarak ve insani olarak doğru bulmuyoruz. Çünkü hiçbir insanın getirdiği özelliği onun üstün özelliği değildir, ısrarla bunu defalarca tekrarlıyorum şu anda bu etnik farklıklar bir üstünlük dili ve üstünlük politikasına dönüştüğü için. Bu üstünlük politikası şu anda ulus devletin ana esasını oluşturuyor. İşte o yüzdendir ki, Şırnak, Nusaybin, Sur hâlen tanklarla, toplarla bombardıman altında. Arkadaşımız az önce anlattı, Şırnak milletvekilimiz, dört aydır orada, dört ay boyunca yaşadıkları gerçekten anlatmayla –istediği kadar söylesin- asla ifade edilemez. Çok ağır, çok insanlık dışı son derece etnik bir dil üzerinden, etnik bir tanım üzerinden bir politika uygulanıyor. Şu anda şu koşullarda bu kadar kaotik ortamda hâlen biz bir etnik vurgu üzerinden bir yasa oluşturuyorsak gerçekten 15 Temmuzdan ders çıkarmamışız demektir. Bu 15 Temmuzdan ders çıkarmama hâlimiz bizi daha büyük bir kaosa, daha büyük bir buhrana ve belki de bugünleri arayacağımız günlere getirecektir.

Şimdi, şunu söylemek gerekiyor: Burada Türkiye vatandaşı olması yeterlidir. Sadece bir etnik dil, sadece bir etnik aidiyetin ifade edilmiş olmasını biz parti olarak, paradigmamız olarak reddediyoruz ve bunu bütün etnik farklılıkların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak kabul görmesi ve onun üzerinden bir atıf olması gerektiğine inanıyoruz ve buna da o yüzden şerhimizi koyduk.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkürler.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 17’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

Serdal Kuyucuoğlu (Mersin) ve arkadaşları

“Çalışma izninin istisnai olarak verilebileceği yabancılar

MADDE 17- Türkiye'nin taraf olduğu ikili ya da çok taraflı sözleşmelerde aksi öngörülmedikçe;

a) Bir Türk vatandaşı ile evli olan ve eşiyle Türkiye'de evlilik birliği içinde yaşayan veya evlilik birliği en az üç yıl sürdükten sonra sona ermiş olmakla birlikte Türkiye'de yerleşmiş olan yabancılar ile bunların Türk vatandaşı eşinden olan çocuklarına,

b) 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 19, 27 ve 28 inci maddeleri çerçevesinde Türk Vatandaşlığını kaybedenler ve bunların füruuna,

c) Türkiye'de doğan veya kendi milli kanununa, vatansız ise Türk mevzuatına göre rüşt yaşını doldurmadan Türkiye'ye gelen ve Türkiye'de meslek okulu, yüksek okul veya üniversiteden mezun olan yabancılara,

d) 2510 sayılı İskân Kanununa göre muhacir, mülteci veya göçebe olarak kabul edilen yabancılara,

e) Avrupa Birliği üyesi ülke vatandaşları ile bunların Avrupa Birliği üyesi ülkelerin vatandaşı olmayan eş ve çocuklarına,

f) Yabancı devletlerin Türkiye'deki büyükelçilikleri ile konsolosluklarında ve uluslararası kuruluşların temsilciliklerinde görevli diplomat, idari ve teknik personelin hizmetinde çalışanlar ile karşılıklılık ilkesi çerçevesinde olmak ve görev süresiyle sınırlı kalmak üzere Türkiye'de bulunan büyükelçilikler, konsolosluklar ve uluslararası kuruluşların temsilciliklerinde görevlendirilen diplomatların ve idari ve teknik personelin eş ve çocuklarına,

g) Bilimsel ve kültürel faaliyetler amacıyla bir ayı aşan ve sportif faaliyetler amacıyla dört ayı aşan süre ile geçici olarak Türkiye'ye gelecek yabancılara,

h) Kanunla yetki verilen bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarınca sözleşme veya ihale usulleriyle mal ve hizmet alımı, bir işin yaptırılması veya bir tesisin işletilmesi işlerinde çalıştırılacak kilit personel niteliğindeki yabancılara,

ı) Uluslararası koruma başvurusunda bulunan ve İçişleri Bakanlığınca şartlı mülteci statüsü verilen yabancı ve vatansız kişilere,

j) Ülkemizin bilim, teknoloji, Ar-Ge, yenilik ve tasarım alanındaki gelişimine katkı sağlayacak nitelikli yabancılara,

Bu Kanunda öngörülen sürelere tâbi olmaksızın çalışma izni verilebilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu konuşacaktır.

Buyurun Sayın Kuyucuoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 17’nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz hassas bir dönemden geçiyor. Türkiye, 1960, 1971 ve 1980 darbeleri sonrası, 1962 ve 1963’te de Talat Aydemir’in darbe teşebbüsleri, son olarak 15 Temmuz 2016’da darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kaldı. Darbe girişimi, demokrasi ve Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı yapıldı. Darbe girişimi, toplumsal destek görmediği ve muhalefet karşı çıktığı için başarısız olmuştur. Darbeciler özel kalem müdürlerine, yaverlere kadar sızmıştır. Cumhurbaşkanının darbeyi eniştesinden öğrenmesi komiktir. “İstihbarat neredeydi?” sorusu herkeste soru işareti olarak bir kenarda duruyor.

Ülke acilen normalleşmeli, her şey hukuk içinde olmalı, cadı avı olmamalıdır. McCarthy dönemi yaşanmamalı, ordunun itibarı korunmalıdır. Er ve erbaşlara sahip çıkılmalı -darbeciler dâhil- yapılacaklar insan hakları ve hukuk içinde yapılmalıdır.

OHAL ilan edilmesiyle demokrasi ve hukukun askıya alınması daha büyük sıkıntılara neden olacaktır. İş dünyasından akademisyenlere, hukukçulardan devlet görevlilerine herkeste bir endişe vardır. Asıllı, asılsız ihbarlar sıkıntılar yaratmakta, her gün yargısız ve haksız uygulamalarla ilgili ihbarlar alınmaktadır. Darbeye teşebbüse ortak oldukları kesin olmayan ordu mensuplarına yapılan itibarsızlaştırma kabul edilebilir değildir. Kamu ve askerî tesisler önüne konulan belediye araç ve otobüsleri çirkin ve askeri rencide edicidir. Suçluları yakalanmalı ve cezalandırılmalıdır ancak bunlar yapılırken kurumlar yıpratılmamalı, insan hak ve hukukuna dikkat edilmelidir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’de şu anda benim de içinde bulunduğum 500 binin üzerinde mühendis ve mimar vardır. Yine, mühendislik, mimarlık öğrenimi gören 400 binin üzerinde öğrenci bulunmakta ve her yıl da on binlerce öğrenci mezun olmaktadır ve bunların çok büyük bir kısmı da işsizler ordusuna katılmaktadır. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde de 85 civarında mühendis ve mimar kökenli arkadaşımız bulunmaktadır. Tasarı, lisans eğitimine dayalı meslek alanlarının tamamını ilgilendirmektedir. Bu yasa Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı mühendis, mimar ve şehir plancısının aleyhinedir. Mühendislik, mimarlık hizmetlerinin kontrolsüz ve denetimsiz şekilde, yeterli eğitim ve mesleki deneyimlerden yoksun yabancılar eliyle yürütülmesinin yaratabileceği sorunların bedelini halkımız ödeyecektir.

Mezun oldukları okulların denkliğine bakılmaksızın, beyana dayalı yabancı çalıştıranlar nitelikli iş gücü sayılacak, mesleki yeterliliği olan yurttaşlarımız ise ara eleman konumuna düşecektir. Yabancı mühendis ve mimarların ülkemizde kolayca çalışmalarının yolunu açmak yerine mezunların iş edinmelerine ve mesleğin daha çok disiplin altına alınmasına ihtiyaç vardır. Bu konuda da Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği meslek örgütlerinin mesleki konularda daha çok rol almalarına ihtiyaç vardır. Açılan çok sayıdaki mühendislik, mimarlık bölümü ve fakültesi yerine, eğitim kalitesinin yükseltilmesinin daha doğru olacağını düşünüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

17’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

18’inci madde üzerinde bir önerge vardır. Okutuyorum ve işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 18’inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “altı ay” ibaresinin “on iki ay” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ahmet Selim Yurdakul                         Fahrettin Oğuz Tor                                    Zihni Açba                   

         Antalya                                        Kahramanmaraş                                        Sakarya

      Erhan Usta                                     Mustafa Kalaycı                                      Ruhi Ersoy

         Samsun                                               Konya                                              Osmaniye

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH FIRAT (Adıyaman) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy.

Buyurun Sayın Ersoy. (MHP sıralarından alkışlar)

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zor günler yaşıyoruz. Hepiniz, hepimiz bunları fiilî olarak yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Hepimizin ortak kanaati bu zorluklardan dayanışma kültürüyle çıkacağız ama bu dayanışma kültürünü değerlendirirken geçmiş tecrübelerde iyi niyetli de olsa teşebbüs edilen birtakım hamlelerin sonuç vermediği tecrübelerini de yaşadık. Bunlar neydi? Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesi Türk milletinin asli unsuru olarak kabul etmek meselesiydi. Bugün itibarıyla meydanlara baktığımızda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlık bağını mensubiyet olarak hissetmiş tüm aziz Türk milleti “Türkiye’m” diyerek sahada Türk Bayrağı altında ve bir arada İstiklal Marşı’nı okuyabiliyor. Ama bu coşkuyu aynı duyguyla hissedemeyerek devletin içerisinde, etnik kimlikler veyahut da ideolojik örgütlenmelerle ya da paralel yapıyla, FETÖ örgütlenmesi gibi örgütlerle vatandaşlık hukukunun dışarısında birtakım aidiyetler hissederek müdahil olmanın ne kadar büyük bir sıkıntı olduğunu gördük, yaşayarak tecrübe ettik. Bundan sonra önümüze bakarken demek ki meydanlarda konfetiler eşliğinde Şivan Perwerler dinleyerek milleti toplama sorunları çözmüyormuş, sahada Mustafa Yıldızdoğanlarla “Türkiye’m”i söylemek gerekiyormuş. Bunların ötesine geldiğimizde, adımla, kararlı bir şekilde emin adımlarla gittiğimizde gördüğümüz bir başka hakikat de milleti millî romantizmle, coşkuyla bu tür olağanüstü hâllerde bir araya getirebilen dayanışma ruhunun da milliyetçilik duygusu olduğunu, milliyetçilik duygusunun da etnik kimliklerden arınmış ve sosyolojik terkibin toplamı olan aidiyet olduğunu gördük. Ama, biz bunu görürken aynı şekilde bu hata “kamu spotu” adı altında, “reklam” adı altında ekranlarda “Ne mutlu Kürt’üm, ne mutlu Laz’ım, ne mutlu Alevi’yim, ne mutlu Ermeni’yim diyenlere.” gibi birtakım anlamsız jenerikler dönmeye başladı. Çok büyük tepkiler aldı. Çok şükür ki onun artık sonunun geldiğini ve müdahale edildiği duyduk. Bu tür hataların yapılmaması ve ortak ruhla, ortak bilinçle hareket etmenin ne kadar önemli olduğunu görmüş olduk.

İkincisi: Bundan sonra yapacağımız işlerde hukuk devletini, hukukun üstünlüğünü, devlet olmanın gereği olarak görmemiz gerekiyor. Bireysel hak ve özgürlükleri sonuna kadar desteklerken, hakların önünü açarken, hukuk devleti olurken aidiyetlerini başka bir yerlerde hissedenlerin kafasına bitmek, gerekirse hukukla en üst derecede cezalandırmanın gerektiğini gördük.

Bir başka şey daha gördük ve bu da bir hakikattir. Bugün meydanlarda ikramlar eşliğindeki coşkulu kalabalıkların ekmek ile idealin yan yana olduğu zaman bu şekliyle devam edeceğini hatırlatmak lazım. Rahmetli Peyami Safa’nın bir sözü var: “Ekmek ile ideal bir arada olursa anlamlı olur ve sonuç alır, ekmeksiz ideal olmaz ve insandan ideali çıkartırsan da geride çamur kalır.” diyor. Biz çamur da olunmasını istemiyoruz, idealin en iyi yerlerde de olmasını istiyoruz. Ama, bugünkü şartlar içerisinde durumun sürdürülebilir olması konusunda Türk devletinin ve Hükûmetin bir an önce önünü görüp önümüzdeki günlerde olası bu örgütlenmenin uluslararası ağlarıyla Türkiye’yi dara koşabilecek, ekonomik sıkıntılara getirebilecek risklerinin de önünün açılması gerektiğini düşünüyorum.

Bugün itibarıyla basına düşen, Avusturya’da Hükûmet yanlısı gösteri yapan, evine bayrak asan vatandaşlarımıza “Gidin, siz Tayyipçiyseniz, Türkiyeciyseniz ülkenizde yaşayın.” gibi cezalandırılmalarına dair haberler var. Doğru yanlış bilmiyorum ama bildiğim başka bir şey daha var; Almanya başta olmak üzere, ciddi anlamda Türkiye karşıtı lobiler iş başında. Bizim de Meclis olarak boş durmamamız gerektiğini düşünüyorum. Meclisler arası dostluk grupları başta olmak üzere, Hariciye Teşkilatı başta olmak üzere; maruz kaldığımız bu terör örgütü faaliyetlerinin, PKK, IŞİD, FETÖ örgütlenmeleri başta olmak üzere, uluslararası kamuoyuna haklılığımızı ifade edebilecek tezlerimizle beraber çalışmalar yapmamız gerektiğini düşünüyoruz.

Bu gerçekler önümüzdeyken biz emek, alın teri, hukuk, demokrasi, üreten ekonomi ve sorgulayabilen bir eğitim ve bütün bunlardan ortaya çıkan şahsiyetli millî bir devletin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk milletinin gelecekteki teminatı olduğunu ifade ediyor, bu hatırlatmalarla iş kanunu yasamızın hayırlara vesile olmasını temenni ediyoruz. Ekmekle ideali yan yana getirmenin yolunu her zaman için açalım diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyoruz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

18’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

19’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

20'nci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 20’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “ön lisans ve lisans” ibaresinin “lisans ve lisansüstü” olarak değiştirilmesini ve ikinci cümlesinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Ahmet Selim Yurdakul                         Fahrettin Oğuz Tor                                    Zihni Açba

         Antalya                                        Kahramanmaraş                                        Sakarya

      Erhan Usta                                     Mustafa Kalaycı                         Mehmet Necmettin Ahrazoğlu

         Samsun                                               Konya                                                 Hatay

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 20’nci maddesinin (2)’nci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(2) Yabancı öğrencilerden ön lisans ve lisans düzeyinde öğrenim görmekte olanlar, öğrenimlerinin ilk yılının tamamlanmasının ardından çalışma iznine başvurabilir. 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu gereğince haftada 24 saati aşmamak üzere kısmi süreli çalışabilirler. Örgün öğretim programlarına kayıtlı lisansüstü öğrenciler için bu sınırlama uygulanmaz.”

   Çağlar Demirel                                     İdris Baluken                                      Sibel Yiğitalp

       Diyarbakır                                          Diyarbakır                                          Diyarbakır

    Berdan Öztürk                                 Meral Danış Beştaş                         Filiz Kerestecioğlu Demir

           Ağrı                                                 Adana                                               İstanbul

BAŞKAN – Maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 20’nci maddesinin (2)’nci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

    Yakup Akkaya                                      Aytuğ Atıcı                                      Ünal Demirtaş

        İstanbul                                              Mersin                                             Zonguldak

        Ali Yiğit                                           Çetin Arık

          İzmir                                                Kayseri

“(2) Yabancı öğrencilerden ön lisans ve lisans düzeyinde öğrenim görmekte olanlar, öğrenimlerinin ilk yılının tamamlanmasından sonra çalışma iznine başvurabilir ve 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca haftada 24 saati aşmamak üzere kısmi süreli çalışabilirler. Örgün öğretim programlarına kayıtlı lisansüstü öğrenciler için bu sınırlamalar uygulanmaz.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH FIRAT (Adıyaman) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İzmir Milletvekili Ali Yiğit.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ YİĞİT (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 20’nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, çok değil, bundan bir yıl önce çoğunuz gibi ben de yeni bir milletvekili olarak bu çatının altına geldiğimde gözüme ilk çarpan “Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.” sözüydü. Tabii, bu beni çok heyecanlandırdı. Geçen süre içerisinde gördüm ki bu veciz sözün ağırlığı altında ne kadar uğraşırsak uğraşalım değişen hiçbir şey yok. Ne kadar çalışırsak çalışalım düşüncelerimiz, önerilerimiz dikkate alınmıyor, çoğunluğun mutlak egemenliği demokrasi olarak görülüyordu. Ancak geçen hafta yaşanan, tarihe kara bir leke olarak geçen başarısız bir darbe girişimi sonrası Meclis, Gazi Meclis olmanın hakkını teslim etmiş, iktidarı ve muhalefetiyle egemenliğin kayıtsız, şartsız millete ait olduğu bir kez daha tarihe not olarak düşülmüştür. Yaşananlar en büyük paydamızın demokrasi olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya çıkarmıştır.

Yüce Meclis, öncelikle, demokrasiye yapılan bu darbe girişimini bütün boyutlarıyla araştırıp bir daha yaşanmaması için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Ancak bununla da yetinmemesi gerekir. Geçmişten bugüne, olaylar darbe aşamasına gelinceye kadar süreci görmezden gelenlerin, zemin oluşturanların, kayıtsız kalanların da bu millete hesap vermesi gerekir. Bunun için, başta iktidar olmak üzere bütün siyasi partiler sorumluluklarının bilincinden hareket ederek demokratik siyaseti zayıflatacak alanlardan kaçınmalı, günü kurtarmaya değil geleceğe yönelik politikaları uzlaşı ve anlayış içerisinde Mecliste görüşerek mutabakat yaşamalıdır.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz tasarının komisyon görüşmeleri sırasında İstanbul’da havaalanında patlamalar olmuştu; 47 insanımız ölmüş, yüzlerce insan yaralanmıştı. Bu süreçte tasarının geri çekilmesi, görüşmelerin ertelenmesi için yaptığımız girişimler ise ne yazık ki sonuçsuz kalmıştı. Şimdi de bir darbe girişiminin ardından, daha yaşanan travma atlatılmadan bu tasarı görüşülmeye başlandı. Şimdi ben doğal olarak merak ediyorum ve soruyorum: Ülkede bombalar patlarken komisyon görüşmeleri devam ettirilen, anayasal düzene yönelik bir saldırı ve darbe girişimi tehdidi devam ederken Genel Kurulda görüşmelerine başlanan bu tasarı hangi sorunu acilen çözüme kavuşturacaktır? Bu tasarı hangi ihtiyaçlardan doğmuştur ve bu ihtiyaçların hangisi şu an karşı karşıya olduğumuz rejim ve güvenlik sorunundan daha önemlidir? Gerçekten merak ediyorum, Sayın Bakandan da yanıtını bekliyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin geleceğiyle ilgili çok önemli bir öz eleştiri süreci gerçekleştirmek yerine bugün görüşmelerine başladığımız tasarı ulusal mevzuatımızın uluslararası mevzuata uyumu için düzenlenmiş ancak aceleye getirilmiş bir tasarıdır. Avrupa Birliği diyoruz, uluslararası anlaşmalar diyoruz, birçok alanda onlara benzemeye çalışıyoruz ama insan hakları, hukuk, adalet, eşitlik, demokrasi, sosyal haklar, medyanın bağımsızlığı, bireyin özgürlüğü, gelir dağılımı eşitsizliği gibi konularda nedense Avrupa Birliği yasalarını ve uluslararası anlaşmaları görmezden geliyoruz, aynı duyarlılığı ve hassasiyeti göremiyoruz. Bugün karşı karşıya kaldığımız birçok sıkıntının, birçok sorunun kökeninde demokrasinin ve birlikte yaşama iradesinin temelini oluşturan bu değerlerin zafiyete uğratılmasının büyük etkisi vardır. Onun için bizim öncelikle bu değerleri içselleştirmemiz, ayrımcı politika söylemlerinden uzak, uzlaşmacı, adaletli ve hoşgörülü anlayışı yaşamın bütün alanlarında egemen kılmamız gerekir.

Tasarının 20’nci maddesiyle yabancı öğrencilerin daha uzun süreler çalışabilmelerine olanak sağlanmaktadır. Yasa tasarısının gerekçesine bakıldığında bunların eğitimlerinin devam etmesini sağlamak amacıyla bunların kısmi süreli çalışma haklarının otuz saate çıkarılmasına yönelik bir değişiklik önerisi bulunmakta ve İçişleri Bakanlığının yetkileri kaldırılmaktadır. Genç işsizliğin yüksek olduğu ülkemizde yabancı öğrencilere çalışma izni verilmemesi gerekirken diğer kanunlarla verilmiş olan izinlerin süre olarak artırılması, kolaylaştırılması ise genç işsizlikle mücadele politikalarıyla uyumsuz bir durum yaratmaktadır. Bu gerekçeyle maddenin geri çekilmesi ve tekrar görüşülmesi daha uygun olacaktır.

Bu düşüncelerle ülkemize bir kez daha geçmiş olsun diyor, yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 20’nci maddesinin (2)’nci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“(2) Yabancı öğrencilerden ön lisans ve lisans düzeyinde öğrenim görmekte olanlar, öğrenimlerinin ilk yılının tamamlanmasının ardından çalışma iznine başvurabilir. 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu gereğince haftada 24 saati aşmamak üzere kısmi süreli çalışabilirler. Örgün öğretim programlarına kayıtlı lisansüstü öğrenciler için bu sınırlama uygulanmaz.”

Filiz Kerestecioğlu Demir (İstanbul) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH FIRAT (Adıyaman) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde söz isteyen İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir.

Buyurun Sayın Kerestecioğlu Demir. (HDP sıralarından alkışlar)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) – Teşekkürler.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuz darbe girişiminden sonra burada yapmış olduğum bir konuşmada bir demokrasi fırsatını aslında yakalayabileceğimizin ve buradan gerçekten aslında özgürlüklere, daha fazla demokrasiye geçebileceğimizin, bunun imkânı olduğunu ifade etmiştim. Ancak, daha sonra yapılan uygulamalar gösteriyor ki, maalesef, özellikle getirilen OHAL başta olmak üzere bu fırsatı yakalayabilmiş görünmüyoruz. Ama, hakikaten buna yine de çağrı yapmak, yine de bunun için mücadele etmek gerektiğine inanıyoruz.

Şimdi, olağanüstü hâlde otuz gün gözaltı dediniz. Otuz gün gözaltı, uzunun ötesinde, çok çok uzun ve kabul edilemez bir uygulamadır arkadaşlar. Birçok yerden işkence haberleri geliyor, işkence söylemleri geliyor, insanların darmadağın olmuş suratlarını basında, çeşitli yerlerde, televizyonlarda görüyoruz.

Şimdi, bu insanlar gerçekten nasıl diyeyim… Bu insan haklarına saygı, insan haklarının yerleşmesi bu ülkede her daim, her zaman bizlerin savunduğu şeyler. Darbelere de karşı çıkmak her zaman savunduğumuz şeyler oldu. Belki Kürt illerinde yıllarca, aylarca bombalamalar yapan ve şu anda darbe şüphesiyle zanlı olarak gözaltına alınmış olan insanlara da işkence yapılmaması ya da bizlerin yüzüne bakmayan ve hiçbir şekilde basın-yayın organlarına çağırmayan gazetecilere işkence yapılmaması, onların sadece gazeteci olduğunun hatırlatılması sadece bizim savunmamız gereken, bize düşecek bir şey değildir, bunu hep birlikte yapmamız gerekiyor. “Olağanüstü hâl hukuku” dediğimiz şey olağanüstü hâlde her şeyin yapılabilmesi anlamına gelmemektedir; kısıtlı olan bazı şeylerin yapılabilmesi, bu olağanüstü hâlde bazı tedbirlerin alınabilmesi anlamına gelmektedir.

İntikam kültürüyle yaşamak istemiyoruz. İntikam kültürü hiçbirimize yaramayacaktır, hiçbirimiz için hayırlı olmayacaktır. Bir gün aynı şekilde gözaltında olanlar sizler olsanız, belki sizler bizim için bunu yapmayacaksınız ama emin olun, bizler insan hakları savunucuları olarak sizlere aynı desteği vermek zorundayız çünkü bu ülkede insan hakları hukuku, insan hakları kültürü yerleşmedikçe hep beraber intikam kültürüyle yaşamaya devam edemeyiz.

Bugün savunulan şeyler, örneğin, İstanbul Belediye Başkanının, inanmak istemediğim “hainler mezarlığı” diye bir şey kabul edilebilir bir şey olabilir mi arkadaşlar? Sizler dindar insanlarsınız. “Hainler mezarlığı” diye bir şey, bir ideolojik mezarlık nasıl yaratılabilir? Kadir Topbaş eğer çok faydalı bir şey yapmak istiyorsa, yıllardır şiddete uğrayan kadınların talep ettiği sığınakları açsın İstanbul’da, şiddete uğrayan kadınlara destek olsun, hainler mezarlığı açmasın. Bu, arkada kalanları cezalandırmaktır aynı zamanda. Böyle bir kültür hiçbir insanlıkta, hiçbir hukukta rastlanabilir, kabul edilebilir bir şey değildir.

Evet, örneğin, ben az önce Şırnak Milletvekili arkadaşımıza -ki yüz otuz gündür orada olan, gerçekten her şeyi, her türlü ihlali gözlemiş olan, Kürtlere yapılan her türlü haksızlığı gözlemiş olan, tespit etmiş olan arkadaşımızdır Aycan İrmez- müdahale eden Sayın Kavakçı’nın, bir gün ablasını buraya getiren insanın da Nazlı Ilıcak olduğunu ve “Acaba, gerçekten, Nazlı Ilıcak gazeteci midir değil midir, şüpheli midir değil midir?” diye bakmasını isterdim çünkü bugün yapmamız gereken, gazetecilerle ilgili olarak, akademisyenlerle ilgili olarak özellikle budur. Herkese şüpheyle bakmamız lazım ve herkesin hukuka uygun, insan haklarına uygun, hakları ihlal etmeden yargılanmasını savunmamız lazım. Darbelere karşı olmak başka bir şeydir ama tek tip insan olmak başka bir şeydir. Az önceki bir başka hatibin dillendirdiği gibi, hep birlikte aynı şarkıyı söylemek zorunda değiliz. Hepimiz hangi şarkıyı söyleyeceğimize demokrasi çerçevesinde, çoğulcu anlayış içerisinde kendimiz karar veririz. Aksi “Deutschland, Deutschland uber alles” şarkısını söylemek olur, tıpkı Hitler Nazizmi zamanındaki gibi.

Saygılar. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 20’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “ön lisans ve lisans” ibaresinin “lisans ve lisansüstü” olarak değiştirilmesini ve ikinci cümlesinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Mehmet Necmettin Ahrazoğlu (Hatay) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH FIRAT (Adıyaman) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Hatay Milletvekili Mehmet Necmettin Ahrazoğlu konuşacaklardır.

Buyursunlar efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 20’nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum, Gazi Meclisi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, kanun tasarısının 20’nci maddesinde Türkiye’de bir yükseköğretim kurumunda kayıtlı yabancı öğrencilere çalışma izni almak kaydıyla çalışabileceği, ilk yıldan sonra kısmi süreli çalışacağı, yabancı öğrencilerin çalışmalarına ilişkin usul ve esasların Göç Politikaları Kurulunca ortaya konulan esaslar dâhilinde İçişleri Bakanlığının görüşleri doğrultusunda belirleneceği, başvuruların da Uluslararası İşgücü Politikası Danışma Kurulunca belirlenecek esaslar dâhilinde değerlendirileceği belirtilmektedir.

Değerli milletvekilleri, bu kanun tasarısının gerekçesinde ülkemizde yabancı uyruklu olup da çalışan ancak kayıtlara girmediği söylenen yani kayıt dışı çalışanların önlenmesinin amaçlandığı söylenmektedir. Ayrıca ülkemizdeki yabancı yönetici, vasıflı teknik eleman sayısında ciddi artışların olduğu, bu hususta düzenlemelerin yapılması gerektiği ve Avrupa Birliği üyelik sürecinde bu tasarının uyum kapsamında alınması gerekli önlemleri kapsadığı belirtilmiştir.

Değerli milletvekilleri, bu tasarı yabancı sermayeye “vasıflı iş gücü” adı altında emek yoğun-ücret az şekliyle imkân tanımakta, genç işsizliğin yoğun olduğu ülkemizde yabancılara iş imkânı sunmaktadır. Milyonlarca işsiz insanın olduğu, bunların da yüzde 19-20’sini eğitimli genç insanların oluşturduğu düşünüldüğünde bu tasarı maalesef Türk insanına karşı yapılmış en büyük haksızlıktır. Ülke ihtiyaçlarına göre mevcut yükseköğretim kurumlarında okuyan 450 bin civarındaki mühendis ve mimar olacak mezunların, teknik elemanların gelecekleri karartılmakta, onların yetiştirilmesinde ve bunların iş gücü sahibi olmasında maalesef kendi ülkesinde engeller çıkarılmaktadır. Bunun sonucu olarak “beyin göçü” dediğimiz olgu oluşacak, kendi ülkesinden umut kesen genç nüfusun dışarlarda umut araması ve ülkesine, milletine duyduğu aidiyet duygusunun zayıflamasına yol açacaktır.

Değerli milletvekilleri, Suriye’deki olaylar neticesinde kendi seçim bölgem olan Hatay da en çok göç alan ve nüfusuna göre en çok sığınmacı bulunan illerin başında gelmektedir. Yüzde 19-20 gibi bir rakamla işsizliğin en yoğun olduğu ilimizde başlıca problem işsizliktir. Kendi vatandaşının işsizlik problemini çözememiş, onlara yaptığını söylediği yatırımlarda istihdam sağlayamamış bir yönetim anlayışını halkımızın ve özellikle de vasıflı, vasıfsız genç işsiz kardeşlerimin takdirine bırakıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz 15 Temmuzda büyük bir badireyle karşılaşmıştır. Çok şükür ki, milletimizin demokrasiye olan inanç ve bağlılığı, cumhuriyet değerlerine sahip çıkma duygusu bu hain kalkışmayı önlemede en büyük etken olmuştur. Türk milletinin iradesine ve geleceğine ihanet edenlerden muhakkak ki Türk adaleti hesabını soracaktır ve gereken en büyük cezayı verecektir. Ancak burada şunu da önemle ifade etmek istiyorum ki: Bu sıkıntılı ve bulanık ortamda vatan ve millet sevgisiyle yoğrulmuş insanlarımızın mağduriyete uğratılmaması, hukukun üstünlüğü ilkesinden hareket edilerek, adaletli ve tarafsız davranılarak milletimizin üzerindeki korku ve endişelerin bertaraf edilmesi gerekmektedir. Son yıllarda, bilerek veya bilmeyerek, paralel yapı etkisiyle, kamu görevlilerinin atamalarında, görevde yükselmelerinde, tayin ve terfilerinde tarafsızlık ve liyakat ilkesinden maalesef vazgeçilmişti. Kamu kuruluşlarında hak eden memurun hak ettiği göreve getirilmemesi çalışma barışını, birlik ve dayanışmayı engellemişti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) – Bu nedenle, terör örgütü “paralel yapı” yok edilirken bir daha haksızlıkların yapılmamasını diliyor, yüce Meclisi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

20’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

21’nci maddede ortak önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 21’inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

     İlknur İnceöz                                  Fahrettin Oğuz Tor                                   Aytuğ Atıcı

        Aksaray                                        Kahramanmaraş                                         Mersin

 

   Tülay Kaynarca                                  Murat Alparslan                                    İdris Baluken

        İstanbul                                              Ankara                                            Diyarbakır

 

                                                             Ramazan Can

                                                                Kırıkkale

"(1) Öğrenimlerini Türkiye'de bir yükseköğretim kurumunun mühendislik ve mimarlık fakültelerinde veya yurtdışında ilgili ülke makamları ve Yükseköğretim Kurulu tarafından tanınmış bir yükseköğretim kurumunda tamamlayarak mühendis ve mimar unvanlarını almış olan yabancılar bu Kanuna göre proje bazlı ve geçici süre ile çalışma izni alarak mühendislik ve mimarlık mesleklerini icra edebilirler."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH FIRAT (Adıyaman) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Kabul ediyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Öğrenimlerini Türkiye'de bir yükseköğretim kurumunun mühendislik ve mimarlık fakültelerinde veya yurtdışında ilgili ülke makamları ve Yükseköğretim Kurulu tarafından tanınmış bir yükseköğretim kurumunda tamamlayan yabancı uyruklu mühendis ve mimarların proje bazlı ve geçici süreli işlerle sınırlı olarak akademik denklik aranmaksızın çalışma izni başvurusu yapabilmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Oy birliğiyle kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 21’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

22’nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı'nın 22’nci maddesinin (1)’inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

    Yakup Akkaya                                      Aytuğ Atıcı                                       Şenal Sarıhan

        İstanbul                                              Mersin                                               Ankara

    Ünal Demirtaş                                        Ali Yiğit                                           Çetin Arık

       Zonguldak                                              İzmir                                                Kayseri

"(1) Çalışma izni veya çalışma izni muafiyeti başvurusunun reddi ve düzenlenen belgelerin iptali kararları, yabancı çalıştıran işverene veya bağımsız çalışma izni, süresiz çalışma izni yabancı ile ilgili meslek kuruluşuna da 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH FIRAT (Adıyaman) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI SÜLEYMAN SOYLU (Trabzon) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Önerge üzerinde Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı konuşacaklardır.

Buyurun Sayın Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 22’nci maddesiyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu maddeyle ilgili çok basit bir şey öneriyoruz, diyoruz ki: Her şey liyakate göre olsun. Yani, çalışma izni veya çalışma izni muafiyeti verilecek ise ilgili meslek kuruluşunun da fikrini, önerisini alın yani işi layıkıyla yapana vermeye çalışalım. Yani, hükûmetlerin içerisinde teknik elemanlar elbette, muhakkak olabilir ama bir meslek erbabı diğer meslek erbabını bizlerden, siyasetçilerden çok daha iyi tanır.

Şimdi, bu liyakate göre iş yapılmaz ise işin gerçekten sorunlu noktalara varacağını hepimiz görüyoruz. Nereden görüyoruz eğer iş liyakate göre verilmezse? En başta üniversitelerde görüyoruz. Üniversitelerde Fethullah Gülen yapılanmasıyla ilgili defalarca söylediğimiz hâlde, bütün söylemlerimiz geri plana atılarak jet profesörler icat edilmişti, hatırlarsınız. Şimdi, mademki biz bu işin üzerine gidiyoruz, el birliğiyle bu jet profesörlerin de üzerine gitmemiz lazım. Eğer bu profesörler, bu akademisyenler, bu öğretim üyeleri layık olmadıkları hâlde bu noktalara getirilmişler ise bunların araştırılması lazım. Dedik ya “liyakat.” Bunları kim araştıracak? Elbette ki YÖK araştıracak. Çünkü, YÖK’ün içinde bulunan yöneticiler kimin ne yaptığını çok iyi bilirler.

Şimdi, deminden beri konuşuyoruz, “Önünüze geleni topluyorsunuz.” diyoruz, “Aman ha, sakın, kul hakkı yemeyin, eğri ile doğruyu birbirinden ayırın.” diyoruz. Şimdi üniversitelerde akademisyenlere de bunu yapıyorsunuz; suçlu suçsuz herkes toplanıyor. Toplanıyor da buna kim engel olacak? Rektör engel olacak. Rektör diyemiyor ki “Bu adam Fethullahçı değil.” Bunu dediği anda hakkında soruşturma açılacağı konusunda ciddi endişeleri var çünkü daha yeni, bir hâkim bir zanlıyı salıverdiği için hâkim hakkında soruşturma başlatıldı Adalet Bakanlığı tarafından “Nasıl sen bunu salıverirsin?” diye. Ya, kardeşim, hâkim bunu suçsuz görmüş, salıvermiş. Size ne? Niye hakkında soruşturma açıyorsunuz? Aynı şekilde, üniversitelerin rektörleri de kendi personellerini savunamaz duruma geldiler.

Şimdi sizden şöyle bir iş birliği içerisinde olmanızı istiyoruz: Geçmiş dönemlerde Fethullahçı olduğu nedeniyle bir şekilde çeşitli kademelere gelmiş insanları, haksız yere gelmiş insanları toplayalım, biz de size yardımcı olalım ama yetmez. Eğer bu insanlar bu unvanlarını haksız yere almışlar ise bunların unvanlarının da muhakkak geri alınması lazım. Çok canlı bir örnek; daha iki hafta önce, bir önergeyle, Şanlıurfa’da görev yapan bir acil tıp uzmanının sahte belgelerle doktorluk yaptığını kanıtladık ve bu insan Amerika’ya giderek üç sene içerisinde iki ihtisas birden bitiriyor. Pratisyen hekim olarak mezun oluyor, bir yıl burada mecburi hizmet yapıyor, arkasından Amerika’ya gidiyor, hem çocuk ihtisasını hem çocuk acil üst ihtisasını yaparak geliyor. Şimdi siz bu insanların üzerine gitmeyecek misiniz? Sizden isteğimiz şudur: Bunların üzerine kararlılıkla gidilmesi gerekir ve bu konuda iş birliği yapılması gerekir.

Şimdi, biz bu kanun tasarısında da iş birliği yaptık sizinle, bazı maddeleri değiştirdik, siz “Tamam.” dediniz. Bir önceki kanun tasarısında kara parayı aklayan maddeyi çıkarma üzerine de sizinle iş birliği yapmıştık ama daha onun mürekkebi kurumadan bugün Plan ve Bütçe Komisyonunda kara parayı aklayan çok daha iğrenç bir maddeyi kabul ettiğinizi öğrendik.

Arkadaşlar, bizim size olan itimadımızı test etmeyin çünkü gerçekten itimadımız çok düşük. Burada da sorunlu maddeleri çekip yarın getirecek iseniz ben size hakkımı helal etmiyorum.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

22’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

23’üncü madde üzerinde üç önerge vardır, okutup işleme alıyorum.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 23’üncü maddesinin (1)’inci fıkrasında yer alan “çalışma izni veya çalışma izni muafiyeti” ibaresinin “çalışma izni ve çalışma izni muafiyeti” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Sibel Yiğitalp                                      Aycan İrmez                                  Meral Danış Beştaş

       Diyarbakır                                             Şırnak                                                Adana

   Behçet Yıldırım                                  Osman Baydemir

       Adıyaman                                           Şanlıurfa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 23’üncü maddesinin (1)’inci fıkrasında yer alan “on beş gün” ibaresinin “on beş iş günü” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ahmet Selim Yurdakul                         Fahrettin Oğuz Tor                                    Zihni Açba                                          Antalya                                        Kahramanmaraş                                        Sakarya

 

      Erhan Usta                                     Mustafa Kalaycı                                  Deniz Depboylu

         Samsun                                               Konya                                                Aydın

BAŞKAN – Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 23’üncü maddesinin (1)’inci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

    Yakup Akkaya                                      Aytuğ Atıcı                                      Ünal Demirtaş

        İstanbul                                              Mersin                                             Zonguldak

        Ali Yiğit                                           Çetin Arık

          İzmir                                                Kayseri

“(1) Yabancı çalıştıran işverenler ile süresiz veya bağımsız çalışma izni bulunan yabancılar, çalışma izninin veya çalışma izni muafiyeti kapsamında çalışmanın başlaması halinde çalışmanın başlamasından birgün önce ve sona ermesi durumu ile çalışma izni veya çalışma izni muafiyetinin iptalini gerektirecek halleri ise onbeş gün içinde Bakanlığa bildirmekle yükümlüdür.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya konuşacaklardır.

Buyurun Sayın Akkaya. (CHP sıralarından alkışlar)

YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın “Bildirim ve sosyal güvenlik yükümlülüğü” başlıklı 23’üncü maddesi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu gereğince bir Türk vatandaşı bir iş yerinde işe başlayacaksa bir gün önce bu iş yerini Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirir. Bu düzenleme daha önce kanunlarda yoktu. 506 sayılı Kanun döneminde işçi işe başladıktan sonra bir ay içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna başvuruyordu. Bu kanun uygulamada kötü kullanılmaya başlanmıştı. Kaçak işçi çalıştırma durumunda herhangi bir müfettiş o iş yerine geldiğinde işverenler “Bu işçi daha işe yeni başladı, bu ay içerisinde bildirimde bulunacağım.” diyerek cezalardan yırtıyordu. Bu kanun nedeniyle kaçak işçilikle mücadele edilemiyordu ve ciddi sorunlarla karşı karşıya geliniyordu. 5510 sayılı Kanunla bir çözüm bulduk, işçinin çalışmaya fiilen başlamasından bir gün önce bu işçinin Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilmesi düzenlendi. Şimdi bakıyorsunuz, Türk vatandaşları için getirilmiş bu düzenlemeden farklı bir düzenlemeyle karşı karşıyayız, yabancılara ayrı bir düzenleme getiriliyor. Bu, her şeyden önce Anayasa’mızdaki eşitlik ilkesine aykırı bir düzenlemedir. Türklerin yani Türk vatandaşlarının ayrı bir uygulamaya tabii olması gerekirken yabancılar farklı bir uygulamaya tabi tutulmaktadır.

İkinci olarak: Bu düzenleme nedeniyle yasanın ana gerekçesinde belirtilen kaçak yabancı işçilikle mücadele amacından sapılacağını, bir sonraki maddede görüşülecek olan denetimlerin hiçbir anlamı olmayacağını söylemek isterim. Sigorta veya iş müfettişleri iş yerine denetime gittiklerinde işverenler hemen “yeni başladı” savını öne süreceklerdir. Daha önceki 506 sayılı Kanun’da 5510’la değişmeden önceki uygulama bu kanunla da yerine gelmiş olacak, yabancı işçiler kaçak çalışmaya devam edeceklerdir ve işverenler de bu yasayı gerekçe göstererek “Daha yeni başladı, biz süresi içinde bildireceğiz.” diyeceklerdir. İşte bu nedenle verdiğimiz önergede yabancı işçilerin işe başlamaları hâlinde bildirimlerini çalışmaya başlamadan bir gün önce Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmesi hususu düzenlenmiştir.

Bu düzenleme aynı zamanda sendikal hak ve özgürlükleri de ilgilendirmektedir değerli milletvekilleri. Sendikalı örgütlenme durumunda başvurunun yapıldığı tarihte çalışanın sayısı dikkate alınmaktadır. Bu çalışanın sayısının tespitinde de Sosyal Güvenlik Kurumunun verileri dikkate alınır. İşte tam bu nedenle de kendi yurttaşlarımız, işçilerimiz için 6356 sayılı Kanun’da düzenlediğimiz sorunlar bu yasayla yeniden başlayacaktır. Burada bu sorunu hatırlatmayı bir görev biliyorum. Yarın sendikalar Bakanlığa kaçak çalıştırılan Suriyeliler nedeniyle çoğunluk alamadıkları için müracaat edeceklerdir. Lütfen, verdiğimiz bu önergeyi bu doğrultuda değerlendirelim ve değiştirelim.

Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz darbe girişimi sonucunda, biliyorsunuz, Boğaziçi Köprüsü’nün adı 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olarak değişti, Kızılay Meydanı ve Genelkurmay kavşağının da yine 15 Temmuzda demokrasi mücadelesi vererek şehit olanların anısına adları değiştiriliyor. Bu çok doğru bir yaklaşımdır ve 15 Temmuzda şehit olanların da bulundukları illerde elbette ki belediyelerimiz anılarını yaşatacak düzenlemeler yapacaktır. Ancak, Taksim Meydanı bunun dışında tutulamaz. Taksim, 1977’de 34 emekçinin katledildiği bir meydandır ve Taksim Meydanı 15 Temmuzdan itibaren de demokrasi nöbetinin tutulduğu ve bu mücadelenin sürdürüldüğü meydanlardan bir tanesidir. Onun için emekçilerin, sendikaların bu konudaki, Taksim Meydanı’nın Emek ve Demokrasi Meydanı olması talebini bu Meclisin de dikkate alacağını ve Taksim Meydanı’nın da adının yine diğer yerler gibi Emek ve Demokrasi Meydanı olarak değiştirilmesinin Büyükşehir Belediyemize önerilmesini buradan bir kez daha iletiyorum.

Hepinize sevgi ve saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Deniz Depboylu ve arkadaşlarının önergesi geri çekilmiştir.

Şimdi diğer önergeyi okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 23’üncü maddesinin (1)’inci fıkrasında yer alan “çalışma izni veya çalışma izni muafiyeti” ibaresinin “çalışma izni ve çalışma izni muafiyeti” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Behçet Yıldırım (Adıyaman) ve arkadaşları

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Önergeyi çekiyoruz.

BAŞKAN – Önerge çekilmiştir.

23’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.

24’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

25’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

26’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

27’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

28/1(a) maddesinde ortak önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 28’inci maddesinin (1)’inci fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

     İlknur İnceöz                                  Fahrettin Oğuz Tor                                   Aytuğ Atıcı

        Aksaray                                        Kahramanmaraş                                         Mersin

   Tülay Kaynarca                                 Hakan Çavuşoğlu                                     Fatih Şahin

        İstanbul                                               Bursa                                                Ankara

     Ramazan Can                                      İdris Baluken

        Kırıkkale                                           Diyarbakır

“a) 34 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

MADDE 34- Yabancı müteahhit veya yabancı kuruluşlar, Türkiye'de Devlet daireleri ile resmi ve özel kuruluş ve şahıslara karşı re'sen veya yerli kuruluşlarla birlikte taahhüt ettikleri mühendislik veya mimarlıkla ilgili işlerde, yalnız bu işe münhasır kalmak kaydıyla, Odalar Birliğinin görüşü alınarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca verilen çalışma izni ile yabancı mühendis ve mimar çalıştırabilirler. Bu madde uyarınca verilecek Odalar Birliği görüşünde, diplomalarını yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından almış yabancı meslek mensuplarının, 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu uyarınca diploma denkliğinin tespitinin yapılması şartı aranmaz."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yapılan değişiklikle, ilgili meslek odasının görüş vermesi uygulamasının sürdürülmesi ve bu madde kapsamındaki işlerde akademik denklik prosedürünün aranmaması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Şimdi gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi, 28’inci maddenin (1)’inci fıkrasının (b) bendi üzerinde bir ortak önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 28’inci maddesinin (1)’inci fıkrasının (b) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

     İlknur İnceöz                                  Fahrettin Oğuz Tor                                   Aytuğ Atıcı

        Aksaray                                        Kahramanmaraş                                         Mersin

     Ramazan Can                                    Tülay Kaynarca                                   Murat Alparslan

        Kırıkkale                                             İstanbul                                              Ankara

     İdris Baluken                               Kemalettin Yılmaztekin

       Diyarbakır                                           Şanlıurfa

“b) 35 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

MADDE 35- 34 üncü madde kapsamına girmeyen işlerde yabancı mühendisler ve yabancı mimarlar, Odalar Birliğinin görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca verilen çalışma izni ile çalıştırılabilir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yapılan değişiklikle, ilgili meslek odasının görüş vermesi uygulamasının sürdürülmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Oy birliğiyle kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 28’inci maddenin (1)’inci fıkrasının (b) bendini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

28’inci maddenin (1)’inci fıkrasının (c) bendi üzerinde bir ortak önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 403 sıra sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı’nın 28’inci maddesinin (1)’inci fıkrasının (c) bendinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

         İlknur İnceöz                                  Fahrettin Oğuz Tor                              Aytuğ Atıcı

             Aksaray                                        Kahramanmaraş                                    Mersin

         İdris Baluken                                Mehmet Doğan Kubat                          Tülay Kaynarca

           Diyarbakır                                           İstanbul                                         İstanbul

         Ramazan Can

            Kırıkkale

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI VURAL KAVUNCU (Kütahya) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yapılan değişiklikle, ilgili meslek odasına üyeliğe ilişkin hükmün mevcut kanundaki şekliyle korunması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Ortak önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Böylece, kabul edilen önerge doğrultusunda 28’inci maddenin (1)’inci fıkrasının (c) bendi, tasarı metninden çıkarılmıştır.

Birleşime bir dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.06

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 19.07

BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN

KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 119’uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

403 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan 130 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Konsolosluk Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Konsolosluk Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/491) ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 130)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra da komisyonların bulunamayacağı anlaşıldığından, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 28 Temmuz 2016 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum, hayırlı akşamlar diliyorum.

Kapanma Saati: 19.08



(X ) 403 S.Sayılı Basmayazı 20/07/2016 tarihli 116’ncı Birleşim Tutanağı’na eklidir.