TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

115’inci Birleşim

19 Temmuz 2016 Salı

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

 

İÇİNDEKİLER

 

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın, 15 Temmuzda Türk Silahlı Kuvvetlerinin içinde yuvalanmış bir avuç teröristin millete ve devlete karşı hain bir darbe teşebbüsünde bulunması nedeniyle millete geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, demokrasi şehitlerine ve Trabzon Maçka’da alçak bir saldırı sonucu şehit olan polislere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin konuşması

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Siirt Milletvekili Kadri Yıldırım'ın, akademisyenlerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker'in, İstanbul’un sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Yalova Milletvekili Fikri Demirel'in, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin gündem dışı konuşması

 

 

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın'ın, darbe girişimini ve Türkiye’nin demokratik rejiminin değiştirilme çabalarını kınadığına, önümüzdeki süreçte darbecilerin hesap vermesini, toplumsal normalleşmenin sağlanmasını ve demokrasinin güçlendirilmesini temenni ettiğine ilişkin açıklaması

2.- Hatay Milletvekili Serkan Topal'ın, darbelerin hiçbir soruna çözüm olmadığı gibi birlikte yaşam olanaklarını da tahrip ettiğine ilişkin açıklaması

3.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu'nun, 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilen darbe girişimini lanetlediğine ve Gazi Meclise yönelik alçakça saldırıya karşı gerçekleştirilen ortak mücadeleyi selamladığına ilişkin açıklaması

4.- İstanbul Milletvekili Didem Engin'in, ülke tarihinde ilk kez kendi Meclisini bombalayan ve parlamenter sistemi hedef alan bir darbe girişimiyle karşılaşıldığına ve darbelere asla geçit verilmeyeceğine ilişkin açıklaması

5.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık'ın, kendi milletine silah çeken darbecileri lanetlediğine, millete başsağlığı ve geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ve bir istihbarat zafiyeti olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

6.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu'nun, 15 Temmuz gecesi Türk Silahlı Kuvvetleri içinde örgütlenmiş bir terör örgütünün silahlı güç kullanarak yönetimi ele geçirme girişimi sırasında şehit olanlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

7.- Ankara Milletvekili Murat Emir'in, 15 Temmuz gecesi Meclise ve parlamenter demokrasiye karşı yapılan darbe girişimini şiddetle ve nefretle kınadığına ilişkin açıklaması

8.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm'ün, 15 Temmuz gecesi yüce Meclise karşı darbeciler tarafından yapılan çirkin saldırıyı şiddet ve nefretle kınadığına ilişkin açıklaması

9.- Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş'ın, 15 Temmuz darbe girişimini lanetlediğine ve şu anda Mecliste var olan uzlaşı ve diyalog ortamının devam etmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

10.- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın, 15 Temmuz darbe girişimini kınadığına, Nusaybin’de özel harekât polislerinin, içlerinde Halkların Demokratik Partisi milletvekillerinin de bulunduğu bir gruba yönelik tutumuna ve Meclis Başkanlığı olarak milletvekillerinin karşılaştığı bu tür durumlar karşısında bir tavır alınması gerektiğine ilişkin açıklaması

11.- Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkan'ın, Türkiye halklarının barışa ve demokrasi ihtiyacına yönelik gerçekleşen darbe girişimini kınadığına, 15 Temmuzda başlatılan tutuklu ve hükümlülerin görüşmelerinin engellenmesi uygulamasından derhâl vazgeçilmesini rica ettiğine ilişkin açıklaması

12.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım'ın, sivil iradeyi hedef alan 15 Temmuz darbe girişimini kınadığına ilişkin açıklaması

13.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın, 15 Temmuz darbesini de geçmişteki tüm darbeleri de şiddetle kınadığına ve darbelerin panzehrinin şeffaf, adil ve demokratik hukuk devleti olduğuna ilişkin açıklaması

14.- Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir'in, halkın hür iradesine, demokrasiye, insanlığa yöneltilmiş olan darbe girişimcilerini kınadığına ve Parlamentodaki tüm siyasi partileri, neler yapılması gerektiğiyle ilgili ortak bir fikir ve irade oluşturma konusunda çaba göstermeye davet ettiğine ilişkin açıklaması

15.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek'in, yüce milletin iradesine karşı düzenlenen, demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçecek darbe girişimini şiddetle kınadığına ilişkin açıklaması

16.- Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy'un, “En kötü demokrasi en iyi darbeden daha üstündür.” diyen Başbuğ Alparslan Türkeş’i rahmetle andığına, “Milliyetçilik ve demokrasi ikiz kardeşimiz.” diyen Devlet Bahçeli’nin milliyetçi, ülkücü iradeyi temsilen o gece gösterdiği tavra millet adına teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması

17.- Bursa Milletvekili Kadir Koçdemir'in, Türk milletinin irade ve kaderine yapılan şerefsiz teşebbüsü lanetediğine, vakar ve cesaretle demokrasiye sahip çıkan aziz milleti takdir ve hürmetle selamladığına ve hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

18.- Samsun Milletvekili Erhan Usta'nın, 15 Temmuz gecesi Türk milletine ve devletine karşı yapılan darbe girişimini şiddetle kınadığına ilişkin açıklaması

19.- Ankara Milletvekili Murat Alparslan'ın, 15 Temmuzda hain, kalleş bir darbe teşebbüsüne maruz kalan milletin, verdiği mücadeleyle tarihe altın harflerle demokrasi kahramanları olarak geçeceğine ilişkin açıklaması

20.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu'nun, ordu ile milleti karşı karşıya getirmeye çalışan vatan hainlerini en güçlü şekilde lanetlediğine ve demokrasi şehitlerini rahmetle andığına, yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

21.- Kütahya Milletvekili İshak Gazel'in, 15 Temmuz gecesi karşı karşıya kalınan alçakça ve haince bir darbe girişiminin karşısında duran bütün milleti saygıyla andığına ilişkin açıklaması

22.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker'in, 15 Temmuz darbe girişimini nefretle kınadığına ve demokrasi şehitlerine Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

23.- Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeç'in, 15 Temmuzda milletin tarih yazdığına, ihanet içindeki paralel terör örgütünün tarihte kapkara bir leke olarak yer alacağına ilişkin açıklaması

24.- Gaziantep Milletvekili Abdullah Nejat Koçer'in, ülke olarak bir tarafta paralel terör örgütüyle diğer tarafta bölücü terör örgütüyle mücadele edilen zor bir süreçten geçildiğine, 15 Temmuz demokrasi şehitlerini rahmetle, minnetle andığına ve hangi partiye gönül vermiş olursa olsun tüm vatandaşları meydanlara çıkmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması

25.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç'un, 15 Temmuzdaki darbe girişiminin Cumhurbaşkanı ve Başbakanın dirayetli duruşu, vatan sevgisiyle dolu milletin kahramanca mücadelesi sonucu akamete uğratıldığına ilişkin açıklaması

26.- Trabzon Milletvekili Ayşe Sula Köseoğlu'nun, 15 Temmuz gününün, darbe girişimine karşı halkın iradesinin galip geldiği bir demokrasi bayramının yıl dönümü olarak tarihe geçeceğine ilişkin açıklaması

27.- Düzce Milletvekili Ayşe Keşir'in, 15 Temmuzda hain, kalleş darbe girişimine katılan, ortak olan, paralel örgüt başta olmak üzere tüm iş birlikçilerinin her birinin tek tek bu millete hesap vereceğine ilişkin açıklaması

28.- İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç'ın, 15 Temmuzda bu ülkenin bağımsızlığına ve huzuruna yönelik yapılan alçak ve hain kalkışmada milleti, vatanı için canını feda eden aziz şehitleri rahmetle andığına ve sokakları dolduran halka teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması

29.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu'nun, milletin, 15 Temmuz gecesi alnına sürülmek istenen kara lekeyi önlediğine, şehitlere Allah’tan rahmet dilediğine ve özellikle Astsubay Ömer Halisdemir’i rahmetle, minnetle andığına ilişkin açıklaması

30.- Burdur Milletvekili Reşat Petek'in, Fethullahçı terör örgütünün kamu kurumlarında, yargıda, Silahlı Kuvvetlerde sinsi sinsi örgütlenmek suretiyle 15 Temmuz günü kalkıştığı bu darbe girişimini lanetlediğine ilişkin açıklaması

31.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, 15 Temmuzda gerçekleştirilen kalkışmanın yalnız seçilmiş iktidar ve milletvekillerini değil, Türk milletinin tamamını, millî iradeyi, bütün kurumlarını hedef aldığına, ihanete karşı milletçe ve devletçe bütün demokrasi kurumlarıyla bir arada olunması gerektiğine ve darbenin karşısında durmanın Türkiye Cumhuriyeti’ne, birlik ve dirliğe ve hukuka sahip çıkmak demek olduğuna ilişkin açıklaması

32.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken'in, 15 Temmuz darbesini planlayanları, gerçekleştirenleri ve bu darbeyle bir şekilde destek içerisinde olan bütün çevreleri şiddetle lanetlediğine, bu darbe girişimi esnasında yaşamını yitiren yurttaşlara Allah’tan rahmet, yaralananlara acil şifalar dilediğine, Nusaybin’de Halkların Demokratik Partisi milletvekillerine yönelik saldırıları kınadığına ve 19 Temmuz 2012 Rojava devriminin yıl dönümüne ilişkin açıklaması

33.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, 15 Temmuz darbesini gerçekleştirmeye kalkanların tümünü lanetlediğine, hayatını kaybeden tüm yurttaşlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine, böyle bir tablo içerisinde bütün partiler arasında baş göstermesi gereken uzlaşma kültürünün bir an önce hayata geçirilerek Türkiye’nin siyaset dilinin değişmesi gereken bir zamanda olunduğuna ilişkin açıklaması

34.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, 15 Temmuz darbe girişimini lanetlediğine, milletin kendi iradesine el koymak isteyen alçaklara geçit vermediğine, darbeye karşı direnen halkı şükranla andığına ve şehitlere rahmet, yaralılara şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ve Sakarya Milletvekili Şaban Dişli’nin Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu üyeliğinden istifa etmeleriyle boşalan üyelikler için Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Başkanlığınca bildirilen ve Başkanlık Divanında yapılan incelemede uygun görülen İstanbul Milletvekili Durmuş Ali Sarıkaya ve Sakarya Milletvekili Mustafa İsen’in üyeliklerine ilişkin tezkeresi (3/809)

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman başkanlığındaki bir heyetin Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Kongresi Başkanı Zhang Dejıang’in vaki davetine icabet etmek üzere 23-29 Temmuz 2016 tarihleri arasında Çin Halk Cumhuriyeti’ne resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/810)

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, 20 Temmuz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Barış ve Özgürlük Bayramı vesilesiyle KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın vaki davetlerine icabetle KKTC’ye resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/811)

B) Önergeler

1.- HDP Grup Başkan Vekilleri Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel ile Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, İçişleri Bakanı Efkan Ala hakkında verilen (11/11) esas numaralı Gensoru Önergesi’ni geri çektiklerine ilişkin önergesi (4/50)

2.- İzmir Milletvekili Atila Sertel ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, (2/261) esas numaralı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/51)

C) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 24 milletvekilinin, Artvin ili Ardanuç ilçesinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/264)

2.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 24 milletvekilinin, Artvin ili Murgul ilçesine bağlı Damar beldesinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/265)

 

 

3.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 24 milletvekilinin, 12 Eylül 1980 askerî yönetiminin Artvin’de ortaya koyduğu faşist baskı ve uygulamalarının etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/266)

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Milli Savunma Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı (1/727) ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 403)

2.- Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hukukuna Göre Kurulmuş Olan Üniversitelerin Karşılıklı Tanınmasına Dair Milletlerarası Anlaşmaya Ek Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/702) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 396)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Karadağ Hükûmeti Arasında Askerî Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/515) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 145)

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/344) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 249)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/493) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 141)

6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Geri Kabul Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/623) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 213)

7.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/347) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 42)

 

 

 

 

IX.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 19 Temmuz 2016 Salı günkü birleşiminde gündemin 130 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesinin uygun görüldüğüne ilişkin önerisi

X.- OYLAMALAR

1.- (S.Sayısı: 396) Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hukukuna Göre Kurulmuş Olan Üniversitelerin Karşılıklı Tanınmasına Dair Milletlerarası Anlaşmaya Ek Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın oylaması

2.- (S.Sayısı: 145) Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Karadağ Hükûmeti Arasında Askerî Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın oylaması

3.- (S.Sayısı: 249) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın oylaması

4.- (S.Sayısı: 141) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın oylaması

5.- (S.Sayısı: 213) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Geri Kabul Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın oylaması

6.- (S.Sayısı: 42)Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın oylaması

19 Temmuz 2016 Salı

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER: Ömer SERDAR (Elâzığ), Elif Doğan TÜRKMEN (Adana)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115'inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı'nın, 15 Temmuzda Türk Silahlı Kuvvetlerinin içinde yuvalanmış bir avuç teröristin millete ve devlete karşı hain bir darbe teşebbüsünde bulunması nedeniyle millete geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, demokrasi şehitlerine ve Trabzon Maçka’da alçak bir saldırı sonucu şehit olan polislere Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 15 Temmuzu 16 Temmuza bağlayan gece yarısı, üst aklın kontrolündeki malum örgüte mensup ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizin içinde yuvalanmış bir avuç terörist, milletimize ve devletimize karşı hain bir darbe teşebbüsünde bulundu. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a dönük suikast denemesiyle eş zamanlı başlayan bu alçak darbe girişiminde, Genelkurmay Başkanlığımız, Özel Kuvvetler Komutanlığımız, Emniyet birimlerimiz, medya ve yayın sağlayıcı kurumlarımız işgal edilmeye çalışıldı. Vatandaşlarımız şehit edildi. Gazi Meclisimiz savaş uçaklarıyla bombalandı. Olayların en sıcak anında ise Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bu Meclis, bombalar altındayken Meclis Başkanımızın Başkanlığında darbeye karşı dik durdu. Parti gruplarımız, milletvekillerimiz çalışmalarını bu şartlar altında ara vermeden sürdürdü, yekvücut oldu. Meclisimiz bu demokratik duruşu sergilerken aziz halkımız emniyet güçleriyle beraber tankların, kurşunların üzerine yürüdü, savaş uçaklarından korkmadı.

Sayın milletvekilleri, bilinmelidir ki dünya siyasal tarihinde böyle bir Meclis destanı yoktur. Millet olma iradesini kendini feda ederek gösteren böyle bir halk yoktur. Bu halk bizim halkımız, bu millet bizim milletimizdir, bu Meclis bizim Meclisimizdir. Bizler, içinden çıkardığı temsilcisi değil, kendisi olarak gördüğü ülke liderinin kararlı ve dik duruşuyla bütünleşerek ve onun sözüyle harekete geçerek gerici ve faşist darbe kalkışmasını paramparça eden bir halkın evlatlarıyız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu halkın ve halkımızın, milletimizin parçası olmaktan, onu temsil etme şerefine sahip olmaktan ne kadar gurur duysak azdır.

Bilinmeli ki 15-16 Temmuz halkımızın millî iradeye vücut vererek sahip olduğu egemenliği koruma mücadelesidir ve halkımızın demokratik devrim hareketidir. 15-16 Temmuz halkımızın millî, yerli, demokrat ve cesur kurumlarına, Cumhurbaşkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisine, demokratik Hükûmete, kahraman ordusuna, kahraman emniyet güçlerine sahip çıkma destanıdır. 15-16 Temmuz, halkımızın kurucu liderimiz Atatürk’ün emaneti cumhuriyetimize, laik, demokratik ve hukukun üstünlüğüne dayalı siyasal sistemimize, tanklara, toplara, silahlara, kurşunlara vücudunu siper ederek sahip çıktığı bir tarihin adıdır. 15-16 Temmuz halkımızın egemenlik savaşında millî iradeyi her türlü kurumsal faşist ve kadrocu egemenlik odaklarına karşı hâkim kıldığı olağanüstü kazanımın adıdır.

Sayın milletvekilleri, ben bir kez daha Sayın Cumhurbaşkanımıza, milletimize, Meclis Başkanımıza, Mecliste grubu bulunan tüm partilerimize, parti genel başkanlarına, grup başkan vekillerimize ve tüm milletvekillerimize ve medya kuruluşlarına cesaretleri ve sergiledikleri Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı ruhu için teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

Ve son söz olarak milletimize tekrardan geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Demokrasi şehitlerimize rahmet diliyorum. Anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Ailelerine sabır ve yaralılarımıza şifalar diliyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, bu sabah memleketim Trabzon Maçka’da yine alçak bir saldırı sonucu şehit olan polislerimize de Allah’tan rahmet diliyorum. Maçkalı hemşehrilerime ve şehit ailelerine sabır, yaralı vatandaşlarımıza ise acil şifalar diliyorum. Yaşadığımız bu hassas günlerde kardeşçe ülkemize sahip olmamız gerekirken insanlık dışı bu terör eylemini lanetliyorum, şiddetle kınıyorum.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan... Pardon, sözünüzü kesmiş olmayayım efendim.

BAŞKAN – Efendim?

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sözünüzü kesmiş olmayayım, bir arzım olacaktı.

BAŞKAN – Size söz vereceğim Sayın Akçay.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz akademisyenlerin sorunları hakkında söz isteyen Siirt Milletvekili Kadri Yıldırım’a aittir.

Buyurun Sayın Yıldırım...

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, malumunuz olduğu üzere bugün 30 milletvekiline yerinden bir dakikalık söz vereceğinizi ifade etmiştiniz ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubu, milletvekili arkadaşlarımız da birleşim açılır açılmaz söz istemek üzere elektronik talep sistemine giremediler, girilmedi. Biraz sonra kâtip üyemiz Divana gittiğinde de bu 30 kişilik listenin dolduğu ifade edildi. Şimdi, burada bir yanlışlık olması gerekir ve çoğunluğu da iktidar partisi mensubu…

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – Biz de giremedik.

BAŞKAN – Hiçbir milletvekiliniz sisteme giremedi mi Sayın Akçay?

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Hiçbiri, hiçbir arkadaşımız giremedi. “Ret” yazdı.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Girdik, “Ret” yazdı efendim, hepsine “Ret” yazdı.

BAŞKAN – “Ret” yazdı…

Peki, 30 milletvekiline söz verdikten sonra sisteme giren Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerine yerinden birer dakika söz verelim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Peki, teşekkür ederiz Sayın Başkan.

HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – Biz de giremedik Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gündem dışı ilk söz, akademisyenlerin sorunları hakkında söz isteyen Siirt Milletvekili Kadri Yıldırım’a aittir.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, 15+15=30 milletvekiline söz verme işlemini sayın grup başkan vekilleriyle birlikte kararlaştırdık…

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Sayın Başkan, biz de sisteme giremedik.

BAŞKAN – …bu nedenle benim şu anda yapacak bir şeyim yok. Grup başkan vekilleri bu konuda anlaşırlarsa, yeni bir formül üretirlerse ben de tabii ki onu yerine getiririm.

TACETTİN BAYIR (İzmir) – Sayın Başkan, sisteme girilemiyor, elektronik sisteme girilemiyor.

BAŞKAN – Dolduktan sonra “Ret” veriyor tabii ki, dolduktan sonra “Ret” veriyor.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Yine girilemiyor, sistemde sorun var.

BAŞKAN – Dediğim gibi, sayın grup başkan vekilleri yeni bir formül üzerinde anlaşırlarsa ben elbette ki onu yerine getiririm.

Buyurun Sayın Yıldırım, söz sizin.

Süreniz beş dakika.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Siirt Milletvekili Kadri Yıldırım'ın, akademisyenlerin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

KADRİ YILDIRIM (Siirt) – Değerli Başkan, çok saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Yine, öncelikle, 15 Temmuz darbe girişiminin, halkımızın iradesi ve bu iradenin tecelligâhı olan Meclisimizdeki bütün partilerin birlikte duruşu karşısında hezimete uğramasından duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Bu bağlamda diyorum ki: Kahrolsun bütün darbeler, yaşasın demokrasi.

Bilindiği gibi bir grup akademisyen geçenlerde bir bildiri yayımladı. Bana göre bu bildirinin can alıcı cümlesi “Bu suça ortak olmayız.” cümlesidir. Bundan anlaşılması gereken şey şudur: Sokağa çıkma yasağının uygulandığı yerlerde bazen ve bazılarınca etik ve hukuk ilkelerinin dışına çıkılarak suç işlenebilmektedir. Bu suçlara sessiz kalırsak bunlara ortak olmuş oluruz.

Bakın, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ortaya çıktı ki bu darbe girişimi içerisinde yer alan ve elinde komuta ve talimat yetkisi olan askerlerin önemli bir kısmı sokağa çıkma yasağının uygulandığı yerlerde görevli olan şahsiyetlerdir. Yani devlet ve Hükûmet o komutanları, o şahsiyetleri oralara etik ve hukuk ilkeleri içerisinde kalmak üzere göndermiş, onlar bu ilkelerin dışına çıkarak -tabii kısmen diyorum, genelleme asla yok- bir yandan halkları karşı karşıya getirerek, bir yandan da halkla Hükûmeti ve devleti karşı karşıya getirerek bir iç savaşın hazırlığı içerisine girmişlerdir. Bu iç savaşın emareleri veya ilk kıvılcımları ortaya çıktıktan sonra da yapacakları darbeyi şu gibi sözlerle savunacaklardı: “Hükûmet dedi ki: ‘Beş altı ay içerisinde terörü bitireceğim.’ Ancak şu kadar zaman geçmesine rağmen terör bitmediği gibi her gün 10-15 şehit verilmekte ve ülke bir iç savaşa sürüklenmektedir. Dolayısıyla bunun önünü almak için Silahlı Kuvvetler olarak yönetime el koymuş bulunuyoruz.” Allah korusun, yönetime el koyduktan sonra da ilk hedefleri, bana göre, AK PARTİ ve Halkların Demokratik Partisi olacaktı ve en büyük zararı bu iki parti görecekti. Zira çözüm sürecinin en iki ucunda olan iki parti bunlardı ancak daha sonra sıra öbür partilere de gelecekti. Bu bağlamda, Abdullah Öcalan, Kürt sorunu barışçıl bir çözüme kavuşturulmadığı takdirde darbelerin devreye gireceğine ve bunun AK PARTİ’nin de sonunu getireceğine dikkat çekmişti.

Akademisyenlere dönecek olursak: Arkadaşlar, hiçbir akademisyenin ekmeğini yediği, suyunu içtiği ülkesine ihanet etmeyi aklının ucundan geçirdiğine ihtimal verilmemelidir. Bilakis her akademisyen ülkesini sevdiği ve düşündüğü içindir ki, savaş ve yıkımların ülkeyi felaketlere götüreceğine inandığı içindir ki ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkını kullanmaktan çekinmemekte, çekinmemelidir de çünkü yapıcı eleştiriler kişi ve kurumları tekâmüle götürür.

Bakın, yabancı ülkelerdeki akademisyenlerle ilgili iki örnek arz edeyim. Bunlardan bir tanesi Amerikalı dil bilimci Chomsky. Bildiğiniz gibi Chomsky “Bu suça ortak olmayacağız.” bildirisinin destekçisidir. Birçok platformda Chomsky, ülkesini haydut devlet olarak bile nitelendirmekten çekinmemiş, Orta Doğu’da yaptıklarını eleştirmiştir devletinin, buna rağmen herhangi bir siyasi linçe ve hukuki baskıya maruz kalmamıştır. Bir diğer örnek: 2000 yılında dünyaca ünlü Profesör Edward Said İsrail güvenlik noktasına taş attığı için Yahudi lobilerinin dayatmasıyla Kolombiya Üniversitesinden atılmak istenmiş fakat asla asla Profesör Said’e terör profesörü muamelesi yapılmamış ve üniversitesi onu hiçbir şekilde üniversitesinden atma yoluna gitmemiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yıldırım, teşekkür ederim.

KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Böyle bir özgürlük ortamının bize de nasip olacağı düşüncesiyle ve temennisiyle hepinize saygılarımı, sevgilerimi arz ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.

Gündem dışı ikinci söz, İstanbul’un sorunları hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Ali Şeker’e aittir.

Buyurun Sayın Şeker. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- İstanbul Milletvekili Ali Şeker'in, İstanbul’un sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

ALİ ŞEKER (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.

15 Temmuz darbe girişimini ve Meclisimize yapılan saldırıyı nefretle kınıyorum. Yaşanan olaylar sonucu hayatını kaybeden 260 yurttaşımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılara acil şifalar diliyorum. Darbeye karşı Meclisi açık tutmak için direnen milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

15 Temmuz darbesi, bundan önce yaşanan tüm askerî veya sivil darbeler gibi, demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine ve hukuka yapılan bir saldırıdır. Bu darbeyi planlayanlar, destek verenler, göz yumanlar mutlak yargılanmalı, suçlular en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.

Değerli arkadaşlarım, normalde İstanbul’un sorunlarını konuşacaktık ama olağanüstü bir durumda, artık, ülkemizin sorunlarını konuşmak durumundayız.

Bazı darbelere değil tüm darbelere karşı çıkmak her yurttaşın demokratik hakkı ve görevidir. 15 Temmuz ve sonrasında yaşananlar demokrasi kültürünün önemini bir kez daha gösterdi. Aynı demokratik tavrı, 7 Haziran seçimlerinden sonra Hükûmeti kurma görevinin ikinci partiye verilmemesinde de, Sayın Ahmet Davutoğlu’na yapılan saray darbesinde de beklerdik herkesten.

Sokaklarda, yapılan çağrılarla, demokratik hakkını kullanan yurttaşların yanında, kendisine verilen emirleri yerine getirmek zorunda kalan er ve erbaşları "Teslim oluyoruz abi." demelerine rağmen döven, linç eden birtakım milis güçleri de gördük bu arada.

Bir araya gelip Gazi'de, Okmeydanı'nda, Tuzluçayır'da, Paşaköşkü'nde Alevi mahallelerine girmeye çalışan, provokatif eylemlere girişenleri de gördük.

Ellerinde palalar, döner bıçakları, silahlar, sopalarla, kendilerini vatanın sahibi, diğerlerini vatan haini gibi gören insanlar da gördük.

İstihbarat zaaflarını, FETÖ'yü izlemekten başka bir işinin olmadığını düşündüğümüz MİT'in bu işi de doğru dürüst yapmadığını gördük.

Darbe, başka bir darbenin gerekçesi ve kılıfı olmamalıdır asla. "Darbecileri cezalandıracağız" diyerek bir cadı avı başlatmak, alanları linç kültürüne teslim etmek, farklı düşünen tüm muhalifleri bertaraf etmeye çalışmak faşizmden başka bir şey değildir.

Ülke kan gölüne dönmüş durumdayken alanları seçim meydanlarına çevirmek tam bir fırsatçılıktır. Ülkenin dört bir yanında, farklı düşünen yurttaşlar tedirginliklerini dile getirmektedir. Yurttaşlarımızın can ve mal güvenliklerini sağlamak devletin temel görevidir.

Hopa’da linci engellemek için sokağa çıkan ve gözaltına alınan gençler derhâl serbest bırakılmalıdır.

Darbecileri temizlemek bahanesiyle, özellikle kamuda bir açığa alma harekâtı başlamıştır. Yöneticiler kamu personeline “farklı düşünen herkesi ihbar edin” baskısı kurmakta, yurttaşların haberleşme, bilgi alma, ifade etme gibi özgürlükleri engellenmeye çalışılmaktadır. Tüm bu ve benzeri uygulamalar ötekileştirici, kutuplaştırıcı, gerginlik yaratıcı bir siyaset anlayışıdır. İnancı, kökeni ne olursa olsun bu topraklarda yaşayan herkes bu ülkenin ortak sahibidir. Yurttaşlarımızın can ve mal güvenlikleri devlete emanettir. Devlet aygıtlarını yöneten iktidar bunun gereğini yerine getirmeli, bu gerginlik politikalarına derhâl son vermelidir.

Sevgili arkadaşlar, AKP iktidarında devlet cemaatlere pay edildi maalesef. Bu pay edilme zamanla güç kavgasına dönüştü ve filler tepişir, çimenler ezilir misali bu kavgadan halkın payına da ölümler düştü.

Devletin denetim mekanizmalarının felç edilmesi, içine giren hastalıklı yapıların ve virüslerin temizlenmesini de engellemiştir. 15 Temmuz darbesini planlayanlar ve gerçekleştirenler, ordunun kendi dinamikleriyle sürekli olarak temizlemeye çalıştığı, sizin şerh koyduğunuz ordunun attıkları, belediyelerinizde baş tacı ettiğiniz güçlerdir. Orduyu o şerhlerle bu komuta kademesine teslim edenler bu şerrin de sorumlusudur. “Darbeciler ne istediler de vermedik.” diyerek orduyu teslim ettiğiniz cemaattir. 10’uncu Türkçe Olimpiyatları’nda bu hasret bitsin diye mesaj gönderdiğiniz cemaat güçleridir. Bunun sorumluluğundan sıyrılmanız mümkün değil. Demokrasiye ihtiyacımız var; insan hak ve özgürlüklerine, hukuka ihtiyacımız var. Demokrasi istediğiniz durakta ineceğiniz, darbe girişimine maruz kaldığınızda binermiş gibi yapacağınız bir tramvay değildir. Demokrasi bir yaşam biçimidir; insan hak ve özgürlükleri ve hukuk ekmek, su ve hava kadar yaşamsal değerdedir.

Çoğunluk diktatoryası ve linç kültürüyle devlet yönetilmez. Faşist diktatör Kenan Evren’den otuz altı yıl sonra “Cezaevine atıp senelerce besleyelim mi?” demek, bir askerî ayaklanma olan 31 Mart ayaklanmasının merkezi Topçu Kışlası’nı “Kim ne derse desin ben bildiğimi yaparım.” diyerek İstanbul’un ortasındaki tek yeşil alana inşa etmeye çalışmak, cumhuriyet değerleriyle kavgayı sürdürmek, “Vatandaşın silahlanmasını kolaylaştıracağız.” demek ülkeye demokrasi getirmez. Bu anlayış gerçek bir demokrasi bayramı yaşatmaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ ŞEKER (Devamla) - Bu anlayış olsa olsa dünya siyaset tarihine ikinci bir Reichstag baskını vakası armağan eder.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Sayın Şeker, teşekkür ederim.

Gündem dışı üçüncü söz, 15 Temmuz darbe girişimi hakkında söz isteyen Yalova Milletvekili Fikri Demirel’e aittir.

Buyurun Sayın Demirel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- Yalova Milletvekili Fikri Demirel'in, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin gündem dışı konuşması

FİKRİ DEMİREL (Yalova) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuz gecesi milletimize, Gazi Meclisimize, Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, devlet kurumlarımıza karşı başlatılan, milletin uçağıyla, tankıyla, helikopteriyle milletimizi katleden, cumhuriyet tarihimizin en alçak darbe teşebbüsüyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle darbe gecesi ölümü göze alarak yüce Meclisimize koşan, bombalar altında dahi Genel Kuruldan ayrılmayarak fedakâr ve cesur bir milletin vekili olmanın gereğini yerine getiren, her şartta millî iradeyi ayakta tutacağını ispat eden Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.” diyerek tankların sokaklarda yürüdüğünü duyar duymaz yediden yetmişe, kadınıyla erkeğiyle, çocuğuyla yaşlısıyla sokağa dökülen, ölümü göze alarak tankların önüne yatan, mermilere göğüs gererek özgürlüğün bedelini kanlarıyla ödeyerek bu alçak teşebbüsü durduran, bir ferdi olmaktan gurur duyduğum aziz ve asil milletimi saygıyla, minnetle selamlıyorum; aziz şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu topraklarda kendi milletinin üzerine tankla, uçakla, helikopterle saldıracak alçaklar asla yetişmez. FETÖ terör örgütü bir proje ürünüdür ve belli amaçlarla üzerimize salınmıştır. Bunların hepsi uzun yıllar boyunca sinsi bir planın parçası olarak özel olarak yetiştirilmiş, eğitilmiş, beyinleri iğfal edilmiş mankurtlardır. Gözleri olup görmeyen, kulakları olup işitmeyen, dilleri olup konuşmayan bu insanlara ne anlatsanız boştur. Asker kılığına girmiş bu caniler, bu teröristler, bu Haşhaşiler insan olmadığı gibi bunlar Müslüman da olamaz. Mehmetçikler bizim evlatlarımızdır, evlatlarımızı kandırıp sokağa dökmüş, anne, baba ve kardeşlerine kurşun sıktırmışlardır. Bugüne kadar birçok darbe yapılmış, hiçbiri bunların yaptığını yapmamıştır. Onun için bunlar canidir, bunlar katildir, katillerin yeri de cehennemdir. Buradan bu canilere bir şekilde sempati duyan vatandaşlarımıza da seslenmek istiyorum; artık görün ve dönün; Fethullah Gülen terör örgütünün başıdır, Türkiye’nin düşmanıdır, sizin de düşmanınızdır.

Demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinden taviz vermeden milletin ve devletin geleceğini tehdit eden tüm terör örgütlerine, tüm yapılara karşı amansız bir mücadele yürütmeye devam edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın deyimiyle, “Tek millet”, “Tek bayrak”, “Tek vatan”, “Tek devlet” ilkeleriyle bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Birliğini, beraberliğini, kardeşliğini güçlü tutan bir Türkiye'de huzurun, istikrarın, kalkınmanın önünde hiçbir engel olamaz. Geçmişte millete rağmen, milleti idare etme anlayışının bedelini çok ağır şekilde ödedik. Artık kimsenin hangi söylemle ve hangi amaçla olursa olsun milletimize bedel ödetmeye hakkı yoktur. Paralel ihanet çetesinin başarısız darbe girişiminin bu olumlu tabloyu bozmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Bölgesinde ve tüm dünyadaki mağdurların ve mazlumların ümidi olan Türkiye’nin dimdik ayakta durması, bununla kalmayıp sürekli güçlenmesi, 79 milyon vatandaşımızla birlikte milyonlarca insanın beklentisidir. Bu kardeşlerimizi boynu bükük bırakamayız.

Bu darbe girişiminin önlenmesinde başta Başkomutanımız, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Başbakanımıza, grubumuza, muhalefet partilerinin genel başkan ve gruplarına, cefakâr polislerimize, vatansever ordu mensuplarımıza, en büyük pay sahibi yüce milletimize ve basınımıza teşekkür ediyor, şükranlarımızı sunuyorum.

Yine, bugün Yalova’mızın 95’inci kurtuluş yıl dönümü. Bu vesileyle Yalova’nın kurtuluş gününü kutluyor, bu darbe girişiminin başından itibaren Yalova meydanında her gece sabahlara kadar demokrasiye, istiklal ve istikbaline sahip çıkan tüm Yalova halkına bu Gazi Meclisin kürsüsünden selam ve saygılarımı gönderiyorum.

Değerli milletvekilleri, sözlerime son verirken 15 Temmuz akşamı aziz milletimizin iradesine karşı düzenlenen, demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçecek bu terör saldırısını şiddetle ve nefretle kınıyor, bu hain terör saldırısında şehit düşen güvenlik güçlerimize, vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Demirel.

Sayın milletvekilleri, grup başkan vekillerini toplantıya davet ediyorum ve birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.26

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.41

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER : Ömer SERDAR (Elâzığ), Elif Doğan TÜRKMEN (Adana)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115'inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Biraz önce grup başkan vekilleriyle yapmış olduğumuz toplantı sonucunda şimdi isimlerini okuyacağım milletvekili arkadaşlarıma yerlerinden birer dakika söz vereceğim. Bu arkadaşlarımızın sistemi sıfırladıktan sonra tekrar sisteme giriş yapmalarını rica ediyorum.

Sayın Aydın, Sayın Topal, Sayın Altaca Kayışoğlu, Sayın Engin, Sayın Akın, Sayın Bektaşoğlu, Sayın Emir, Sayın Tüm.

Sadece isimlerini okuduklarım sisteme girsinler lütfen.

Sayın Danış Beştaş, Sayın Aydoğan, Sayın Çelik Özkan, Sayın Yıldırım, Sayın Tan, Sayın Baydemir, Sayın Şimşek, Sayın Ersoy, Sayın Koçdemir, Sayın Usta, Sayın Alpaslan, Sayın Durmuşoğlu, Sayın Gazel, Sayın Şeker, Sayın Gözgeç, Sayın Koçer, Sayın Tunç, Sayın Sula Köseoğlu, Sayın Keşir, Sayın Dalkılıç, Sayın Kavaklıoğlu, Sayın Petek.

Sayın Aydın, buyurun.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın'ın, darbe girişimini ve Türkiye’nin demokratik rejiminin değiştirilme çabalarını kınadığına, önümüzdeki süreçte darbecilerin hesap vermesini, toplumsal normalleşmenin sağlanmasını ve demokrasinin güçlendirilmesini temenni ettiğine ilişkin açıklaması

ERKAN AYDIN (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Darbe girişimini ve Türkiye’nin demokratik rejiminin değiştirilme çabalarını kınıyorum. Önümüzdeki süreçte darbecilerin hesap vermesi, toplumsal normalleşmenin sağlanması ve demokrasinin güçlendirilmesini temenni ediyorum.

Bununla birlikte, Türkiye’nin saygınlığı açısından süreç sadece ve sadece hukuk sınırları içinde yürütülmelidir. Darbeciler tüm iş birlikçileriyle birlikte hukuk düzeni içerisinde yargı önünde hesap vermelidir. Hesap sorma sürecini ve soruşturmaları Anayasa ve hukuk sınırı dışına taşıyıp bir cadı avına dönüştürmemek gerekir. Anayasa’yı ihlal eden darbecilerle aynı konuma düşülmemelidir. Hiç kimse kendini yargının yerine koyup adaleti kendi sağlamaya çalışmamalıdır. Bu nedenle, darbeye karışan askerleri öldüren, linç girişiminde bulunanların da bulunarak adalete teslim edilmelerini temenni ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Topal…

2.- Hatay Milletvekili Serkan Topal'ın, darbelerin hiçbir soruna çözüm olmadığı gibi birlikte yaşam olanaklarını da tahrip ettiğine ilişkin açıklaması

SERKAN TOPAL (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

15 Temmuz gecesi bir azınlık tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan askerî darbe demokrasimize ve parlamenter sistemimize olan inançla engellenmiş fakat geride maalesef yüzlerce şehit ve yaralı bırakmıştır.

Buradan bir kez daha darbelerin hiçbir soruna çözüm olmadığı gibi birlikte yaşam olanaklarımızı da tahrip ettiğini belirtmek istiyorum. Bizler darbeye de faşizme de diktatörlüğe de karşıyız. Bizler yaşama hakkının güvence altında olduğu özgür, demokratik ve laik bir ülke istiyoruz. Gün parlamenter sisteme sahip çıkma günüdür.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Altaca Kayışoğlu…

3.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu'nun, 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilen darbe girişimini lanetlediğine ve Gazi Meclise yönelik alçakça saldırıya karşı gerçekleştirilen ortak mücadeleyi selamladığına ilişkin açıklaması

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Teşekkür ediyorum.

15 Temmuz gecesi gerçekleştirilen darbe girişimini lanetliyorum. Çatısı altında bulunduğumuz Gazi Meclisimize yönelik alçakça saldırıya karşı gerçekleştirilen ortak mücadeleyi de selamlıyorum.

Bundan sonraki süreçte herkesin samimiyetle demokrasinin bütün kurumlarına sahip çıkmasını temenni ediyor, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin ve parlamenter demokrasinin birlikteliğimizin teminatı olduğu bilinciyle hareket edilmesini diliyorum ve hiçbir suretle provokasyonlara mahal verilmemesini, hukuk dışına çıkılmamasını, laik, Alevi yurttaş avcılığına çıkanlara karşı da birlikte kardeşçe mücadele edilmesini talep ediyorum.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Engin…

4.- İstanbul Milletvekili Didem Engin'in, ülke tarihinde ilk kez kendi Meclisini bombalayan ve parlamenter sistemi hedef alan bir darbe girişimiyle karşılaşıldığına ve darbelere asla geçit verilmeyeceğine ilişkin açıklaması

DİDEM ENGİN (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ülkemizin tarihinde ilk kez kendi Meclisini bombalayan ve parlamenter sistemi hedef alan bir darbe girişimiyle karşılaştık. Hepimiz bu darbe girişimini şiddetle kınadık. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara şifa diliyorum.

Bu tür girişimleri planlayanlar bilmeliler ki ülkemizde darbelere asla geçit verilmeyecektir. Darbe girişiminin faili olarak gösterilen Gülen Cemaati’nin yıllarca devletin tüm kurumlarında nasıl örgütlendiği ve AKP hükûmetlerince örgütlenmelerine hangi kapsamda nasıl destek olunduğu ayrıntılı bir şekilde araştırılarak darbeye giden yol taşlarının nasıl döşendiği kamuoyunun bilgisine sunulmalıdır. Bu konuda bir Meclis araştırması açılmasını talep ediyoruz.

AKP’nin tek başına iktidarında liyakat bir kenara bırakılarak kamu kurumlarındaki Atatürkçü, laik ve Alevi çalışanlar tasfiye edilirken Gülen Cemaati’ne methiyeler düzen ve “Ne istediler de vermedik?” diyen AKP yöneticileri nelerin istendiğini ve nelerin verildiğini dürüstçe kamuoyuna açıklamalıdır.

BAŞKAN – Sayın Arık…

5.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık'ın, kendi milletine silah çeken darbecileri lanetlediğine, millete başsağlığı ve geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ve bir istihbarat zafiyeti olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

ÇETİN ARIK (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle, milletimizin sağduyusuyla başarısızlığa ulaşan darbe girişiminde şehit olan yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Kendi milletine silah çeken darbecileri lanetliyor, milletimize başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Sayın Başbakana sormak istiyorum: 2003 yılından bugüne Yüksek Askerî Şûra’da ihraç edilen tek bir FETÖ mensubu subay ve astsubay var mıdır? Bugün 103 general ve amiralin, 2 binden fazla subay ve astsubayın gözaltına alındığı, Cumhurbaşkanının yaverinden Genelkurmay Başkanının emir subayına kadar söz konusu yapının üyesi olduğu bir ortamda istihbarat zafiyeti yok mudur? Genelkurmay Başkanının elinden istihbarat birimini alıp neden MİT’e verdiniz? Yeniden bu istihbaratı Genelkurmaya devretmeyi düşünüyor musunuz? MİT için herhangi bir soruşturma yapacak mısınız?

Dönemin Başbakanı “Ne istediler de vermedik?” demişti. Maalesef gelinen nokta gösteriyor ki örgüte devletin tapusu verilmiş.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Sayın Bektaşoğlu…

6.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlu'nun, 15 Temmuz gecesi Türk Silahlı Kuvvetleri içinde örgütlenmiş bir terör örgütünün silahlı güç kullanarak yönetimi ele geçirme girişimi sırasında şehit olanlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Sayın Başkan, Gazi Meclisimizin değerli üyeleri; 15 Temmuz gecesi Türk Silahlı Kuvvetleri içinde örgütlenmiş bir terör örgütünün silahlı güç kullanarak yönetimi ele geçirme girişimine hep birlikte tanık olduk. Bu olay sırasında şehit olanlara Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar, vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum.

Birdenbire ortaya çıkmadığı anlaşılan bu teşebbüsün örgütlü yapısı içinde bulunanların kim ya da kimler olduğunun, uzantılarının, arkasındaki güçlerin birlikte ortaya çıkarılması en içten dileğimizdir. Bugünden itibaren ağır yara alan demokrasimizi, halkımızın bozulan güven duygusunu, moral değerlerini süratle onararak Türkiye’mizi normal hayat koşullarına çevirmeye çalışmalıyız. Bu kaos ortamında güvenlik ve otorite boşluğundan yararlanarak ülkemiz yeni maceralara sürüklenmemelidir. Herkesi duyarlılığa davet ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti ilkeleri Atatürk tarafından belirlenen demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Bu yapıyı ve halkımızın iradesiyle oluşan parlamenter sistemi bozmaya kalkışanlara karşı Cumhuriyet Halk Partisi olarak mücadelemiz geçmişte olduğu gibi bundan sonra da devam edecektir.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Emir…

7.- Ankara Milletvekili Murat Emir'in, 15 Temmuz gecesi Meclise ve parlamenter demokrasiye karşı yapılan darbe girişimini şiddetle ve nefretle kınadığına ilişkin açıklaması

MURAT EMİR (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuz gecesi Meclisimize ve parlamenter demokrasimize karşı yapılan darbe girişimini şiddetle ve nefretle kınıyorum, lanetliyorum.

Bu darbenin savuşturulmasında başta Millet Meclisi olmak üzere bütün anayasal kurumlarımızı ve buna karşı duran siyasi partilerimizi ve tüm vatandaşlarımızı tebrik ediyorum. Elbette bundan sonra da darbeye karşı koymak için ve darbe olmasın diye de daha fazla hukuk ve daha fazla insan hakları demek zorundayız. Özgürlükleri genişleterek, hukuk devletini işleterek ve her türlü darbeye, nereden gelirse gelsin her türlü darbeye karşı çıkarak ancak demokrasimizi güçlendirebiliriz ve bir daha böyle badireler atlatmak durumunda kalmayız.

Bunun ötesinde, sokakların terörize edilerek ve darbe bahane edilerek yeni darbeler yapılmasını ve hukukun ayaklar altına alınmasını da şiddetle kınıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Tüm…

8.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm'ün, 15 Temmuz gecesi yüce Meclise karşı darbeciler tarafından yapılan çirkin saldırıyı şiddet ve nefretle kınadığına ilişkin açıklaması

MEHMET TÜM (Balıkesir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle, 15 Temmuz gecesi yüce Meclisimize karşı darbeciler tarafından yapılan bu çirkin saldırıyı şiddet ve nefretle kınıyorum. Şahsınızda tüm Meclisimize ve halkımıza geçmiş olsun diyorum.

Darbelerin ve darbecilerin önüne geçmenin tek yolu daha çok demokrasiden ve insan haklarından geçmektedir. Bugün her zamankinden daha çok laik ve demokratik ve sosyal hukuk devletine ihtiyacımız var. Bundan asla vazgeçmemeliyiz. Ne zaman hukuk devletinden, demokrasiden, laiklikten ödün verdiysek bu tür darbelerle veya darbe girişimleriyle karşı karşıya geldik. Meclisimiz ve Hükûmet, bu deneyimi dikkate almalı ve parlamenter demokrasinin daha sağlıklı işlemesi için bir an önce gerekli adımları atmalıdır.

Tüm arkadaşlarıma ve halkımıza tekrar geçmiş olsun diyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tüm.

Sayın Danış Beştaş…

9.- Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş'ın, 15 Temmuz darbe girişimini lanetlediğine ve şu anda Mecliste var olan uzlaşı ve diyalog ortamının devam etmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de 15 Temmuz darbe girişimini lanetliyorum. Gerçekten Türkiye tarihine kara bir gün olarak geçecek ve bundan sonra hepimizin önünde çok daha önemli görevler var. Bu da daha fazla demokrasi, daha fazla hak, daha fazla özgürlük ve toplumun soluk borusunu tıkayan değil, gerçekten konuşmasını, demokratik tepkilere olanak sağlayan düzeni devam ettirmeliyiz ve şu anda endişe verici bazı gelişmeler de devam ediyor. Kaotik ortam hiç kimseye fayda sağlamayacaktır. Hâlâ hukuk kuralları yürürlüktedir. Türkiye uluslararası sözleşmelerdeki yükümlülüklerini yerine getirmelidir. Özellikle kamuoyunun vicdanını ve adalet duygusunu zedeleyecek uygulamalardan ve yaklaşımlardan vazgeçilmelidir. Şu anda Mecliste de var olan ortamın, uzlaşı ortamının, görüş ve diyalog ortamının devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Danış Beştaş.

Sayın Aydoğan, buyurun.

10.- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın, 15 Temmuz darbe girişimini kınadığına, Nusaybin’de özel harekât polislerinin, içlerinde Halkların Demokratik Partisi milletvekillerinin de bulunduğu bir gruba yönelik tutumuna ve Meclis Başkanlığı olarak milletvekillerinin karşılaştığı bu tür durumlar karşısında bir tavır alınması gerektiğine ilişkin açıklaması

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de, öncelikle, 15 Temmuz darbe girişimini kınadığımı belirtmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bugün Mardin’in Nusaybin ilçesinde uzun süreden beri devam eden sokağa çıkma yasaklarını protesto etmek için Mardin Milletvekilimiz Gülser Yıldırım’la birlikte Leyla Birlik’in de içinde bulunduğu bir grup kadın arkadaş Nusaybin’e gittiler. Orada bir basın açıklaması yapmak istemişlerdi. Ama ne yazık ki Nusaybin’de bulunan özel harekât polisleri tarafından, 2 milletvekilimizin de içinde bulunduğu grup abluka altına alındı ve milletvekillerimizle birlikte bu grup bir duvarın kenarında, yüzleri duvara bakacak şekilde, tam kırk beş dakika bekletildiler, bu arada 2 milletvekilimizin çantası özel harekât polisleri tarafından 2 kez arandı ve daha sonra valilik ve İçişleri Bakanlığıyla yapılan görüşmeler sonrasında arkadaşlarımız serbest bırakıldılar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aydoğan.

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, ben sizden bu durumu -Mecliste şu anda siz varsınız Meclis Başkanını temsilen- kınamanızı rica ediyorum ve Meclis Başkanlığı olarak, bir kez daha, milletvekillerinin karşılaştığı durumlar karşısında bir tavır ve tutum almanızı rica ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aydoğan.

Sayın Çelik Özkan…

11.- Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkan'ın, Türkiye halklarının barışa ve demokrasi ihtiyacına yönelik gerçekleşen darbe girişimini kınadığına, 15 Temmuzda başlatılan tutuklu ve hükümlülerin görüşmelerinin engellenmesi uygulamasından derhâl vazgeçilmesini rica ettiğine ilişkin açıklaması

BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Türkiye halklarının barışa ve demokrasi ihtiyacına yönelik gerçekleşen bu darbe girişimini kınadığımızı ve her türlü darbenin karşısında grup olarak olduğumuzu tekrar belirtmek isterim. Ancak 15 Temmuz gecesi sonrası ülkemizdeki kaotik durumla bağlantılı olarak tüm kurumlarda da olağanüstü bir hâl olduğunu söylemek isterim. Bu kurumlardan bir tanesi de cezaevleri.

Sayın Adalet Bakanlığına yönelik bir sorum olacak: 15 Temmuz gecesinden itibaren cezaevlerine gönderilen bir genelge olduğu aşikâr; bu, Bakanlık tarafından da kabul ediliyor ve bu genelgeyle birlikte ailelerin telefonla görüşmeleri ve tutuklu ve hükümlülerin açık ve kapalı görüşlerinin de şu an itibarıyla engellendiği bilgisi tarafımıza ulaşmış durumda. Bugün aldığımız telefonlar bu uygulamanın hâlen devam ettiğine ilişkin de yine bizlere açık bir göstergedir. Bu konuya ilişkin Adalet Bakanlığının açıklama yapmasını ve bu uygulamadan derhâl vazgeçmesini rica ediyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Yıldırım…

12.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım'ın, sivil iradeyi hedef alan 15 Temmuz darbe girişimini kınadığına ilişkin açıklaması

AHMET YILDIRIM (Muş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de 15 Temmuz darbe girişimini, sivil iradeyi hedef alan bu darbe girişimini kınıyorum. Sadece bir kişiyi veya sadece bir partiyi değil bütün ülkeyi ve toplum yapısını hedefleyen bir darbe olarak algılıyoruz bunu. Aslında demokrasi bütün kurumlarıyla hiçbir zaman yerleşik hâle gelmediği için cumhuriyet tarihî boyunca darbelere müsait olan bir ülke tarihine sahibiz. Bu temelde 15 Temmuz darbe girişiminin engellenmiş olması önümüzdeki dönemde bu darbe ihtimalini ortadan kaldırmış değildir. Bu nedenle, daha fazla güvenlikçi politikalarla değil, daha fazla demokrasi, özgürlükle darbenin nedenlerini ortadan kaldıracak bir çalışmayı bu Parlamentonun önüne koyması gerektiğini düşünüyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Tan…

13.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın, 15 Temmuz darbesini de geçmişteki tüm darbeleri de şiddetle kınadığına ve darbelerin panzehrinin şeffaf, adil ve demokratik hukuk devleti olduğuna ilişkin açıklaması

ALTAN TAN (Diyarbakır) – 15 Temmuz darbesini de, geçmişteki tüm darbeleri de şiddetle kınıyorum. Memleketimizde birkaç yüzyıldır devam etmekte olan demokratikleşme mücadelesinin önündeki en büyük engel, otoriter ve totaliter zihinlerdir. Bu otoriter ve totaliter zihinler, ister elinde silah olan askerî güçler olsun ister halk iradesinin öne çıkardığı kişiler olsun, halka felaketten başka bir şey sunmamaktadır. Sivil darbelerin de, askerî darbelerin de panzehri şeffaf, adil ve demokratik hukuk devletidir. Askerler sivil yönetimlerin emrinde, sivil yönetimler de yüzde 99 oy almış olsalar bile kendilerine muhalif yüzde 1’in hakkını ve hukukunu gözeten bir anlayışta olmalıdır. Çare daha fazla hukuk, daha fazla demokrasi ve daha fazla şeffaflıktadır.

Saygılarımla.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Baydemir, buyurun.

14.- Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir'in, halkın hür iradesine, demokrasiye, insanlığa yöneltilmiş olan darbe girişimcilerini kınadığına ve Parlamentodaki tüm siyasi partileri, neler yapılması gerektiğiyle ilgili ortak bir fikir ve irade oluşturma konusunda çaba göstermeye davet ettiğine ilişkin açıklaması

OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bir kez daha halkın hür iradesine, demokrasiye, aslında insanlığa yöneltilmiş olan darbe, darbe suçu ve girişimcilerini kınıyoruz. Özü itibarıyla, hedeflenen, hepimizin birlikte yaşam arzusu, birlikte yaşam duygusudur.

Bu vesileyle bir kez daha, Parlamento ve Parlamento içerisinde bulunan bütün siyasi partileri, özellikle bu son bir yıllık zaman dilimi içerisinde, Türkiye'nin darbe sürecine giden yolların yapı taşlarının döşenmesi sürecinde kendi sorumluluklarını görmeleri ve bir daha böylesi bir hastalığın nüksetmemesi için neler yapılması gerektiği konusunda bir fikir, bir ortak irade oluşturma konusunda çaba göstermeye davet ediyorum.

Bu vesileyle, yaşasın demokrasi, yasasın özgürlük, yaşasın barış, yaşasın birlikte yaşamak!

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Şimşek, buyurun.

15.- Mersin Milletvekili Baki Şimşek'in, yüce milletin iradesine karşı düzenlenen, demokrasi tarihimize kara bir leke olarak geçecek darbe girişimini şiddetle kınadığına ilişkin açıklaması

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Öncelikle, yüce milletimizin iradesine karşı düzenlenen, demokrasi tarihimize kara leke olarak geçecek bu girişimi şiddetle kınıyoruz.

Darbenin ilk saatlerinden itibaren uçakların alçak uçuş yaptığı dönemde, darbelerden ve işkencelerden en büyük mağduriyeti yaşamış bir siyasi hareketin lideri Genel Başkanımız, uçaklar havada alçak uçuş yaparken tavrını her zaman olduğu gibi milletten ve demokrasiden yana koymuş ve darbecilerin umudunu kırmıştır; namlusunu millete çevirenlere selam durmayacağımızı belirtmiştir; kimin suçlu, kimin mazlum olduğu tespit edilmeden, Mehmetçik’in yüzüstü yatırılmasına, elleri yukarıdan teslim alınmasına, yerlerde darbedilmesine ve çıplak hâlde kafalarına vura vura polis otolarına bindirilmesine de karşı çıkmıştır.

Yaşasın demokrasi, yaşasın insan hakları diyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Ersoy…

16.- Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy'un, “En kötü demokrasi en iyi darbeden daha üstündür.” diyen Başbuğ Alparslan Türkeş’i rahmetle andığına, “Milliyetçilik ve demokrasi ikiz kardeşimiz.” diyen Devlet Bahçeli’nin milliyetçi, ülkücü iradeyi temsilen o gece gösterdiği tavra millet adına teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – “En kötü demokrasi en iyi darbeden daha üstündür.” diyen kurucu Genel Başkanımız, Başbuğ’umuz Alparslan Türkeş’i rahmetle anıyor, onun rahleitedrisinden geçerek “Milliyetçilik ve demokrasi ikiz kardeşimiz.” diyen Devlet Bahçeli Beyefendi’nin milliyetçi, ülkücü iradeyi temsilen o gece gösterdiği tavra bir kez daha milletim adına teşekkür ediyorum. O gece arkadaşlarımızla beraber burada mücadele verdiğimiz tüm milletvekili arkadaşları tebrik ediyorum. Bu kapsamda milliyetçi ülkücü iradenin sadece sayısal anlamda bir oy oranı olarak değil, mazisiyle, kutlu tarihiyle, verdiği mücadelesiyle özgül ağırlığının fark edilmiş olmasından da duyduğumuz memnuniyeti ifade ediyorum.

Sayın Başbakanın Sayın Genel Başkanımıza göstermiş olduğu nezaketten dolayı Sayın Başbakana da teşekkür ediyor, bu millî mutabakatın, paralel devlet yapılanması ve PKK defedilinceye kadar, bağımsız Türkiye oluşturuluncaya kadar devam etmesini temenni ediyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Koçdemir…

17.- Bursa Milletvekili Kadir Koçdemir'in, Türk milletinin irade ve kaderine yapılan şerefsiz teşebbüsü lanetediğine, vakar ve cesaretle demokrasiye sahip çıkan aziz milleti takdir ve hürmetle selamladığına ve hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

KADİR KOÇDEMİR (Bursa) – Türk milletinin irade ve kaderine yapılan ve ülkeye kâbus yaşatan şerefsiz teşebbüsü lanetliyorum. Vakar ve cesaretle demokrasiye sahip çıkan aziz milletimizi takdir ve hürmetle selamlıyorum. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Geçmiş olsun, başımız sağ olsun.

Bu olay, bir daha böylesi acılar yaşanmaması için demokrasiye bütün kurum ve kurallarıyla sahip çıkmanın önemini göstermiştir. Bir kere daha, kuvvetler ayrılığı ve bilhassa hukuk devleti ilkesinin ne kadar hayati olduğu görülmüştür. Unutulmamalıdır ki hukuk devleti ve demokrasiden uzaklaşmak darbecilerin gerçekleştirmek istediği sonuçtur. Millî egemenliğin, yetkisini Anayasa ve kanunlardan alan organlarca kullanıldığı demokratik sistem içinde yetki yetkisine sahip tek organ olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu hususta üzerine düşeni yapması sağlanmalıdır. Devlet, adaletle ve ehil, emin ve halka yakın kadrolarla yönetilmelidir.

BAŞKAN – Sayın Usta…

18.- Samsun Milletvekili Erhan Usta'nın, 15 Temmuz gecesi Türk milletine ve devletine karşı yapılan darbe girişimini şiddetle kınadığına ilişkin açıklaması

ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim.

15 Temmuz 2016 günü akşamı Türk milletine ve devletine karşı yapılan darbe girişimini şiddetle kınıyorum. Bu girişim karşısında, asil milletimiz tek yumruk olmuş, demokrasiyi ne kadar özümsediğini ve demokrasiden vazgeçmeyeceğini ortaya koymuştur.

Bundan sonra yapılacak iş, darbecileri hukuk kuralları içinde, intikam hırsına kapılmadan, en ağır şekilde cezalandırmak olmalıdır. Ayrıca, toplumda, sevgiyi, hoşgörüyü ve uzlaşıyı hâkim kılacak, demokrasimizin standartlarını yükseltecek, hukuk sistemini tam ve kusursuz bir şekilde işletecek adımlar atılmalıdır. Bu olay nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri yıpratılmamalıdır. Bu olaydan herkes üzerine düşen payı da çıkarmalıdır.

Türkiye, sorunlarını demokrasi içerisinde çözecek güçtedir. Bir süredir askıya alınmak istenen demokrasinin ne kadar önemli olduğu, sanırım, herkesçe görülmüştür. Devleti yönetenler, milletimizin gösterdiği bu birlik ve beraberlik ruhunu bozacak fiil ve hareketlerden kaçınmalıdır. Bundan sonra kimse bu olayı siyasi istismar konusu yapmamalı, siyasi veya kişisel ranta çevirmeye çalışmamalıdır.

Yüce milletimize geçmiş olsun dileklerimle, Cenab-ı Allah’ın, tekrarında milletimizi korumasını temenni ederim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Alparslan…

19.- Ankara Milletvekili Murat Alparslan'ın, 15 Temmuzda hain, kalleş bir darbe teşebbüsüne maruz kalan milletin, verdiği mücadeleyle tarihe altın harflerle demokrasi kahramanları olarak geçeceğine ilişkin açıklaması

MURAT ALPARSLAN (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuz günü hain, kalleş bir darbe teşebbüsüne maruz kalan millet iradesi ve egemenliğin asıl sahibi milletimiz, bu çapulcuların ve vatan hainlerinin kalkışmasına topyekûn karşı durarak, istiklal şairimizin mısralarındaki gibi “Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz./Gelmişiz dünyaya, milliyet nedir, öğretmişiz.” diyerek verdiği mücadeleyle tarihe altın harflerle demokrasi kahramanları olarak geçecektir. Milletimiz “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır./Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” şiarınca, bayrağına, devletine, ülkesine sahip çıkmıştır. Bu ülkenin birliğine, devletin bütünlüğüne, istiklal ve istikbaline kastedenler bilmelidir ki “Asım’ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek/İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek” düsturunca bu ülke, bu millet her zaman istiklal ve istikbaline sahip…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Durmuşoğlu…

20.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu'nun, ordu ile milleti karşı karşıya getirmeye çalışan vatan hainlerini en güçlü şekilde lanetlediğine ve demokrasi şehitlerini rahmetle andığına, yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) – Tarihin her döneminde imkânsızı başaran şanlı ordumuzla aziz milletimizi karşı karşıya getirmeye çalışan vatan hainlerini en güçlü şekilde lanetliyorum.

15 Temmuzun kahramanı şüphesiz ki aziz milletimiz, kaybedeniyse Pensilvanya’dan aldıkları talimatla vatana ihanet eden paralel çetedir.

Harcı milletimizin kanıyla karılan bu Meclis daima burada olacak, soysuz köpekler gibi saldıran bu Haşhaşi topluluğu ise sonsuza dek hain olarak anılmaya devam edecektir.

Ben buradan bir kez daha, yaşanan ihanetin ilk anından itibaren gösterdiği üstün liderlikle milletimizin iri ve diri olmasını sağlayan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, Meclisin başında bizzat bulunarak açık tutulmasını sağlayan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın İsmail Kahraman’a, hainlerin tarumar edilmesi için gereken emirleri vermekte bir an olsun tereddüt etmeyen Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’a, birlik ve beraberlik ruhunu koruyan tüm siyasi partilere, güvenlik güçlerimize ve hepsinden önemlisi, bayrağının ve vatanının arkasında dimdik duran aziz milletimize sonsuz şükranlarımı sunuyor, demokrasi şehitlerimizi rahmetle anıyor, yaralılara Allah’tan acil şifalar diliyorum.

BAŞKAN – Sayın Gazel…

21.- Kütahya Milletvekili İshak Gazel'in, 15 Temmuz gecesi karşı karşıya kalınan alçakça ve haince bir darbe girişiminin karşısında duran bütün milleti saygıyla andığına ilişkin açıklaması

İSHAK GAZEL (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

15 Temmuz gecesi, maalesef, alçakça ve haince bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Bu darbe girişimi Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın yerinde müdahalesi ve milletimizi meydanlara çağırması ve cesareti sayesinde, diğer siyasi parti liderlerimizin darbe karşısındaki net duruşu sayesinde, milletvekillerimizin darbe karşısındaki net duruşu sayesinde ve kefenlerini giyerek meydanları dolduran milletimizin feraseti sayesinde ucuz atlatılmıştır. Bu alçak girişimin tabii ki birçok yönü konuşulup tartışılacaktır ancak bu, milletimizin feraseti ve iradesini sahiplenmesi yeni bir dönemin başlangıcıdır.

Bizi bir çatışma ortamına sokmak isteyen, bu coğrafyayı kanlı bir coğrafya hâline getirmek isteyen tüm kliklerle mücadele sistematik bir şekilde devam etmelidir. Ben darbe karşısında duran bütün milletimizi saygıyla anıyorum.

Herkese teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Şeker…

22.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker'in, 15 Temmuz darbe girişimini nefretle kınadığına ve demokrasi şehitlerine Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Başkanım.

15 Temmuz darbe girişimini nefretle kınıyorum. Demokrasi şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

Millî iradeye, ülkenin birliğine, seçilmiş Hükûmete, Türk Silahlı Kuvvetlerinin içine sızmış askerî kıyafetli gözü dönmüş alçak, katil, Haşhaşi FETÖ terör örgütünün ihtilal girişimini önleyen polis teşkilatımızı tebrik ediyorum.

Yine, şehit kanlarıyla elde edilmiş 780 bin kilometrekare vatan için canlarını feda eden, şanlı tarihimizi yazan, kahraman ecdadımızın yiğit torunları yani milletimize çok teşekkür ediyorum. Yaşlısıyla, genciyle, kadınıyla sabahlara kadar sınırda nöbet tutar gibi demokrasi nöbeti tutan tüm halkımıza teşekkür ediyor ve diyorum ki: Tarih sizin bu şanlı direnişinizi yazacak ve gelecek nesiller sizlerle övünecektir. Sahada demokrasi nöbeti tutan halkımızın Meclisimizden talebi şudur Sayın Başkanım: Millî iradeye karşı darbe girişiminde bulunan gözü dönmüş cani FETÖ terör örgütü üyelerinin asılmasıdır. Ben de millî iradenin temsilcisi ve milletin bir vekili olarak aynı kanaatte olduğumu ifade ediyor ve Gazi Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Gözgeç…

23.- Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeç'in, 15 Temmuzda milletin tarih yazdığına, ihanet içindeki paralel terör örgütünün tarihte kapkara bir leke olarak yer alacağına ilişkin açıklaması

EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) – 15 Temmuzda milletimiz tarih yazmıştır. İhanet içindeki paralel terör örgütü tarihte kapkara bir leke olarak yer alacaktır. Çok şükür ki “Meydanlara gelin, meydanlardan bunlara gereken cevabı verelim.” çağrısıysa hiç tereddüt etmeden vatanına, iradesine, demokrasiye sahip çıkan bir milletimiz var. Çok şükür ki “darbe” sözünü duyunca kaçıp gitmek yerine milletine koşup “Milletin iradesinden başka güç tanımıyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar Allah nurunu tamamlayacaktır.” diyen yiğit adam Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan var. Hainlere teslim olmayarak millî iradenin yanında olan askerimiz, polisimiz, savcımız, memurumuz var. Fiziki sınırları aşan gönül coğrafyamızda Irak’ta, Tunus’ta, Filistin’de, Azerbaycan’da, Balkanlarda hep birlikte atan yüreklerimiz var. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’nin dediği gibi Hak şerleri hayreyler/ Ârif anı seyreyler / Zannetme ki gayreyler / Mevlâ görelim neyler/ Neylerse güzel eyler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Koçer…

24.- Gaziantep Milletvekili Abdullah Nejat Koçer'in, ülke olarak bir tarafta paralel terör örgütüyle diğer tarafta bölücü terör örgütüyle mücadele edilen zor bir süreçten geçildiğine, 15 Temmuz demokrasi şehitlerini rahmetle, minnetle andığına ve hangi partiye gönül vermiş olursa olsun tüm vatandaşları meydanlara çıkmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ülke olarak, bir tarafta paralel terör örgütüyle, diğer tarafta bölücü terör örgütüyle mücadele ettiğimiz zor bir süreçten geçiyoruz. Bu süreçte yaşanan hainliklerin en alçakçası olan, vatan hainliğiyle yapılan darbe girişimini ve bu alçak kalkışmayı tertip edenleri, onlara destek verenleri ve iş birlikçileri ve hain FETÖ üyelerini şiddetle, nefretle kınıyor, lanetliyorum.

Meclis bombalanan darbe girişimi olarak tarihe geçen o gece, meydanlara inen, yüreği vatan ve millet sevgisiyle dolu asil milletimize, kahraman polislerimize, millî irade üzerindeki ve millete karşı verilen “Bu emri tanımam” diyen, devletine ve milletine bağlı Mehmetçiklerimize teşekkürlerimi sunuyorum. Birlik ve beraberlik mesajları veren tüm siyasi partilerimize teşekkür ediyorum. Bu vesileyle, 15 Temmuz demokrasi şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyor; hangi partiye gönül vermiş olursa olsun tüm vatandaşlarımızı meydana çıkmaya davet ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Tunç…

25.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç'un, 15 Temmuzdaki darbe girişiminin Cumhurbaşkanı ve Başbakanın dirayetli duruşu, vatan sevgisiyle dolu milletin kahramanca mücadelesi sonucu akamete uğratıldığına ilişkin açıklaması

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

15 Temmuz gecesi, paralel terör çetelerinin hain darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Millî iradenin tecelligâhı bu kutsal çatıya bomba atacak kadar vatan haini, Polis Özel Harekâta bomba yağdıracak kadar aşağılık, MİT ve Cumhurbaşkanlığına saldıracak kadar düşman, Cumhurbaşkanımızı öldürebilecek kadar gözü dönmüş, halkımızı kurşun yağmuruna tutup tanklarla ezecek kadar cani bu darbe girişimi, Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın dirayetli duruşu, vatan sevgisiyle dolu milletimizin kahramanca mücadelesi sonucu akamete uğratılmıştır.

Bu asil millet, 15 Temmuzu demokrasi bayramı olarak geleceğimize armağan etmiştir. Millî irade kahramanlarını kutluyor, şehitlerimizi rahmetle anıyorum.

Darbeci hainlerin en şedit cezaya çarptırılması şehitlerimize ve milletimize olan borcumuzdur diyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Sula Köseoğlu...

26.- Trabzon Milletvekili Ayşe Sula Köseoğlu'nun, 15 Temmuz gününün, darbe girişimine karşı halkın iradesinin galip geldiği bir demokrasi bayramının yıl dönümü olarak tarihe geçeceğine ilişkin açıklaması

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

15 Temmuz 2016 günü, darbe girişimine karşı halkın iradesinin galip geldiği bir demokrasi bayramının yıl dönümü olarak tarihe geçecektir. Demokrasinin yaşaması, halkın iradesine sahip çıkılması adına Türk halkı tüm dünyaya örnek bir duruş sergilemiştir. Milletimiz sokaklara ve meydanlara, milletvekillerimiz de millî iradenin tecelligâhı Meclise sahip çıkmıştır. O geceyi bombaların altında Mecliste nöbet tutarak geçiren bir milletvekili olarak söylüyorum ki, düşmanların bile yapmadığını yapan, milletin koynundan beslenen bu vatan hainleri, Meclise bomba atmakla milletin egemenliğini tanımadıklarını açıkça ortaya koymuşlardır ancak Türkiye artık eski Türkiye değildir; ne lideri darbe karşısında şapkasını alıp giden bir lider ne de halkı darbeye karşı boyun eğen bir halktır. Ölümü göze alarak milletini yönlendiren bir lider ve tüm siyasi partileriyle topyekûn birlik olan bu aziz millet kurşunlara, tanklara vücudunu siper ederek demokrasiye sahip çıkmış ve darbelere dur demiştir.

BAŞKAN – Sayın Keşir...

27.- Düzce Milletvekili Ayşe Keşir'in, 15 Temmuzda hain, kalleş darbe girişimine katılan, ortak olan, paralel örgüt başta olmak üzere tüm iş birlikçilerinin her birinin tek tek bu millete hesap vereceğine ilişkin açıklaması

AYŞE KEŞİR (Düzce) – Sayın Başkan, 15 Temmuz hain, kalleş darbe girişimine katılan, ortak olan, paralel örgüt başta olmak üzere, içerideki dışarıdaki iş birlikçileri, derin eller her biri tek tek bu millete hesap verecektir. Cumhurbaşkanımızın çağrısına tereddütsüz karşılık veren aziz milletimiz başta olmak üzere, darbeye karşı gelen kahraman polis ve kahraman askerlerimiz, siyaset kurumu, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve basın emekçileri meslektaşlarım tarihe mal olacak büyük bir sınavı başarıyla vermişlerdir. Tüm kurumlar ve halkımız tam bir millet refleksiyle, demokrasinin ortak diliyle, aynı fikir ve iş birliğiyle darbe girişimine karşı dimdik durmuştur. Yediden yetmişe tutulan demokrasi nöbetiyle siyasi tarih bugünü altın harflerle yazacaktır. Milletimizin, bu kara girişimden, tazelenen, güçlenen millet bilinci, ortak gelecek kazancıyla çıkacağına olan inancımla şehitlerimizin ruhu şad olsun diyor, yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.

BAŞKAN – Sayın Dalkılıç...

28.- İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç'ın, 15 Temmuzda bu ülkenin bağımsızlığına ve huzuruna yönelik yapılan alçak ve hain kalkışmada milleti, vatanı için canını feda eden aziz şehitleri rahmetle andığına ve sokakları dolduran halka teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması

HALİS DALKILIÇ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz gecesinde bu ülkenin bağımsızlığına ve huzuruna yönelik yapılan alçak ve hain kalkışmada, başta Başkomutanımız Cumhurbaşkanımızın bir sözüyle alanları, sokakları dolduran halkımıza, yüz binlerce vatandaşımıza teşekkür ediyorum. Gazi Meclisi açık tutan Meclis Başkanımızı, Sayın Başbakanımızı kararlı tutumundan dolayı ve tüm partilerin liderlerini ve milletvekillerini gönülden kutluyorum.

Bu hain kalkışmada milleti, vatanı için canını feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle anıyorum, yakınlarına sabırlar diliyorum, milletimizin başı sağ olsun. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Şerefli ordumuzun içerisine sızmış bu hain çeteyi, saldırıyı planlayan, uygulayan alçakları nefretle kınıyorum. Kahraman polisimizi yüreklerinden öpüyorum. Aziz milletimizi selamlıyorum. Bu alçak saldırıyı yapan, milletine kurşun sıkan, Gazi Meclisi bombalayan alçakların anneleri, babaları yaşıyorsa onlara sesleniyorum: Anneleri sütlerini haram etmeli, babaların da haklarını haram etmeleri gerekiyor; bunu belirtiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Kavaklıoğlu…

29.- Niğde Milletvekili Alpaslan Kavaklıoğlu'nun, milletin, 15 Temmuz gecesi alnına sürülmek istenen kara lekeyi önlediğine, şehitlere Allah’tan rahmet dilediğine ve özellikle Astsubay Ömer Halisdemir’i rahmetle, minnetle andığına ilişkin açıklaması

ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Milletimiz, 15 Temmuz gecesi alnına sürülmek istenen kara lekeyi önlemiştir. Tüm dünya aziz milletimizi hayranlıkla izlemiştir. Çok sayıda polisimiz, askerimiz ve sivil vatandaşımız şahadet şerbetini içmiştir; Allah hepsine rahmet eylesin, mekânları cennet olsun.

Ben özellikle, buradan, Niğdeli kahraman hemşehrim Astsubay Ömer Halisdemir’i rahmetle, minnetle anmak istiyorum. O gece Özel Kuvvetler Komutanlığı ele geçirilmek istendiğinde, yiğit astsubayımız hiç tereddüt etmeden hain generali alnının ortasından vurarak olayın seyrini değiştirmiştir. O cuntacı hain terörist general ölmeseydi, bugün çok farklı bir yerde olabilecektik. Bu kahramanımızın tavrı FETÖ’cü darbeyi sekteye uğratmıştır. Böyle yiğit bir evladı yetiştiren ana, babası, eşi, kızı Elif ve oğlu Ertuğrul milletimizin emanetidir. Kahraman Ömer’imizin ruhu şad olsun, mekânı cennet olsun.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kavaklıoğlu.

Sayın Petek…

30.- Burdur Milletvekili Reşat Petek'in, Fethullahçı terör örgütünün kamu kurumlarında, yargıda, Silahlı Kuvvetlerde sinsi sinsi örgütlenmek suretiyle 15 Temmuz günü kalkıştığı bu darbe girişimini lanetlediğine ilişkin açıklaması

REŞAT PETEK (Burdur) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Fethullahçı terör örgütünün kamu kurumlarında, yargıda, Silahlı Kuvvetlerde sinsi sinsi örgütlenmek suretiyle 15 Temmuz günü kalkıştığı bu darbe girişimini lanetliyorum. Bu darbe girişimi karşısında aziz milletimizin gösterdiği tepkiyle, aynı zamanda bütün siyasi partilerimizin, meşru güvenlik kuvvetlerimizin, milletine bağlı Silahlı Kuvvetlerimizin gösterdiği tepkiyle püskürtülmesinden millet olarak ne kadar memnun olduğumuz ortadadır.

Bu ortak tepkiyi, demokrasiye sahip çıkma duygumuzu bundan böyle de millet olarak, siyasi partiler olarak devam ettirmemiz milletimizin hayrına olacaktır.

Kendilerine tevdi edilen silahları milletimize döndüren bu alçakları, bu şerefsizleri hep birlikte telin edelim, bundan sonra benzeri girişimde bulunamasınlar.

BAŞKAN – Sayın milletvekili arkadaşlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum.

Şimdi, sisteme giren ve söz almak isteyen sayın grup başkan vekillerine söz vereceğim.

Buyurun Sayın Akçay, iki dakika süre veriyorum.

31.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, 15 Temmuzda gerçekleştirilen kalkışmanın yalnız seçilmiş iktidar ve milletvekillerini değil, Türk milletinin tamamını, millî iradeyi, bütün kurumlarını hedef aldığına, ihanete karşı milletçe ve devletçe bütün demokrasi kurumlarıyla bir arada olunması gerektiğine ve darbenin karşısında durmanın Türkiye Cumhuriyeti’ne, birlik ve dirliğe ve hukuka sahip çıkmak demek olduğuna ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

15 Temmuz 2016 gecesi ülkemiz büyük bir badire atlatmıştır. Demokrasi ve hukuk dışı bu arayışa milletçe dur dedik. Bu ahval ve şerait içinde ülkemizin çok kritik bir süreç içerisinde olduğunu göz ardı etmemek gerekir.

Bu kalkışma, yalnız seçilmiş iktidar ve milletvekillerini değil, Türk milletinin tamamını, millî iradeyi, bütün kurumlarını hedef almıştır. Bu darbe girişimiyle ülkemiz bir kaos ortamına sokulmak istenmiştir. Bu ortamda en çok ihtiyaç duyduğumuz şey, ihanete karşı milletçe ve devletçe bütün demokrasi kurumlarıyla bir arada olmamızdır. Farklılıklarla değil, ortak akıl ve iradeyle hareket etmeliyiz, sabrın ve sağduyunun izinden ayrılmamalıyız.

Başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere, devletimizin kurumlarını birbiriyle ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile milletimizi karşı karşıya getirecek söylem ve eylemlerden özenle uzak durulması ve mâni olunması gerekmektedir. Asker de bizimdir, polis de bizimdir; hepsi milletimizin özbeöz evlatlarıdır.

Öte yandan, dayanışmaya, kardeşliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde Cumhurbaşkanı ve Başbakandan, muhalefet partileri ve iktidar partisine kadar bütün demokratik kurumların ve sivil toplum kuruluşlarının, herkesin, kutuplaştırıcı ve ayrıştırıcı söylemlerden, çok özenle uzak durması gerekmektedir.

Altını çizerek belirtmek istiyorum ki hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Bütün silahlı silahsız darbelere karşı çıkmak, demokrasiye sahip çıkmaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Tamamlayın lütfen Sayın Akçay.

Buyurun.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - Darbenin karşısında durmak, Türkiye Cumhuriyeti’ne, birlik ve dirliğimize ve hukuka sahip çıkmaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak her türlü darbeye karşıyız, karşı çıktık, karşı çıkacağız; her türlü fiilî duruma, oldubittiye karşıyız, karşı çıkacağız ve herkesin, Anayasa’ya uyması, hukuka uyması ve herkesin, devletin kurum ve kurallarıyla yönetilmesi ilkesine uyması gerekmektedir.

Yaşasın Türk milleti, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, yaşasın hukuk, yaşasın demokrasi.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akçay.

Sayın Baluken, buyurun.

32.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken'in, 15 Temmuz darbesini planlayanları, gerçekleştirenleri ve bu darbeyle bir şekilde destek içerisinde olan bütün çevreleri şiddetle lanetlediğine, bu darbe girişimi esnasında yaşamını yitiren yurttaşlara Allah’tan rahmet, yaralananlara acil şifalar dilediğine, Nusaybin’de Halkların Demokratik Partisi milletvekillerine yönelik saldırıları kınadığına ve 19 Temmuz 2012 Rojava devriminin yıl dönümüne ilişkin açıklaması

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, 15 Temmuz akşamı, Türkiye’de tarihî bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Bu darbe girişimi, bugüne kadar gerçekleştirilen bütün darbelerden farklı bir niteliğe sahipti. Halk egemenliğinin tecelli ettiği Meclise yönelik yapılan bombalamalar ve sokak ortasında sivil halkın katledilmesi, yurttaşların tanklar tarafından cadde ortasında ezilmesi, aslında, bu darbenin nasıl büyük bir kaosu hedeflediğini de açık bir şekilde ortaya koyuyor.

Biz, bu darbeyi planlayanları, gerçekleştirenleri ve bu darbeyle bir şekilde destek içerisinde olan bütün çevreleri, buradan şiddetle kınadığımızı, lanetlediğimizi ifade etmek istiyoruz.

Bu darbe girişimi esnasında yaşamını yitiren yurttaşlarımıza, bir kez daha Allah’tan rahmet, yaralananlara acil şifalar, bütün Türkiye halklarına da geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

Güçsüz de olsa, eksik de olsa, yetersiz de olsa, demokrasinin geçerli olduğu bir sistemde her türlü darbe girişimine karşı olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. Darbe girişimine karşı olduğumuz ölçüde bu girişimden sonra ortaya çıkan işkence, sokak ortası infazlar ve insan onuruna yakışmayan görüntüleri de kabul edilemez bulduğumuzu ifade etmek isteriz.

Bu ülkede darbe mekaniğinin devreye girdiğini yıllardır söyleyen ve tehlikenin yakın olduğunu defalarca ifade eden bir siyasi hareket olarak bizler, 15 Temmuz darbe girişimine gelinmeden alınması gereken önlemleri de sıralamıştık ama siyaset kurumu, maalesef, bu uyarılarımızı dikkate almamıştı, bu önerilerimizi hiçbir şekilde kayda değer bulmamıştı. Dünya deneyimleriyle birlikte değerlendirdiğimizde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun, devam edin Sayın Baluken.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Toparlıyorum Sayın Başkan.

15 Temmuz darbe girişimi boşa çıkarıldıktan sonra artık söz Türkiye’de siyaset kurumundadır. Başta siyasi iktidar olmak üzere muhalefet partileri, sivil toplum alanı bir bütün olarak demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ve toplumsal barış temelinde yeni dönemin politikalarını belirlemek durumundadır.

Bugün darbeyi kınadığımız bir günde Nusaybin’de Halkların Demokratik Partisi milletvekillerine yönelik tıpkı bir darbe uygulaması gerçekleştirilmiştir. Mardin Milletvekilimiz Gülser Yıldırım darbedilmiş, yine Şırnak Milletvekilimiz Leyla Birlik, Mardin Milletvekilimiz Ali Atalan ve DTK Eş Genel Başkanı Sayın Leyla Güven’in de aralarında bulunduğu milletvekillerine yönelik fiziki ve sözlü hakaret ve darp müdahaleleri yapılmıştır. Bu saldırıyı da nefretle kınadığımızı ve bunun darbe zihniyeti olduğunu ifade etmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Diğer taraftan, 19 Temmuz 2012, Rojava devriminin ete kemiğe büründüğü tarihtir. Dördüncü yılını geride bıraktığımız Rojava devrimini bütün Orta Doğu halklarını aydınlatan bir meşale olarak gördüğümüzü ve önümüzdeki dönemde de Rojava halklarıyla dayanışma duygumuzu bir kez daha ifade ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Gök, buyurun.

33.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, 15 Temmuz darbesini gerçekleştirmeye kalkanların tümünü lanetlediğine, hayatını kaybeden tüm yurttaşlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilediğine, böyle bir tablo içerisinde bütün partiler arasında baş göstermesi gereken uzlaşma kültürünün bir an önce hayata geçirilerek Türkiye’nin siyaset dilinin değişmesi gereken bir zamanda olunduğuna ilişkin açıklaması

LEVENT GÖK (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuz tarihi Türkiye açısından bir milattır. 15 Temmuz gecesi Türkiye, tarihî ve kritik bir süreçten geçmiştir. 15 Temmuz gecesi yaşanan olaylarda, darbe girişiminde, öncelikle, hayatını kaybeden -darbeyi önlemek adına hayatını kaybeden- tüm yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılarımızın hepsine de acil şifalar diliyorum.

Türkiye 15 Temmuzu bir başka türlü geçirebilirdi. 15 Temmuzdan sonra artık Türkiye bütün siyasi partilerin, her birinin, sivil toplum örgütlerinin çok daha fazla değerlendirebileceği sonuçları olan başka bir sürece girmiştir. 15 Temmuz tarihinde siyasi partiler -demokratik hayatın vazgeçilmez unsuru olan siyasi partiler- tarihî bir gün yaşatarak Türkiye’ye ve bütün topluma ve bütün dünyaya moral değerler aşılamışlardır. Bombalar altında çalışan Gazi Meclis çalışmalarını sürdürmüş ve dosta düşmana darbeye karşı olduğunu bütün partilerin yekvücut olmasıyla göstermiştir. Halkımızın da darbeye direnmesiyle bu darbe girişimi önlenmiş ve Türkiye büyük bir badireden kurtulmuştur.

Şimdi yaraları sarma zamanıdır. Siyasi partilerin ne kadar önemli olduğu, parlamenter rejimin ne denli önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Paylaşarak, uzlaşarak ve konuşarak siyaset üretmede artık herkesin, iktidarın ve muhalefetin kendisini sorgulaması gereken bir dönemden geçtiği muhakkaktır.

Bu darbenin önlenmesiyle birlikte, esas tehlike bundan sonra başlamaktadır. Darbenin önlenmesindeki süreç ne kadar önemliyse ve eğer darbe başarılı olsa idi ortaya çıkacak sonuç ne kadar kötü olacaksa, bundan sonra yapılacak her türlü yanlış da en az o anlamda kötü sonuçlar doğuracaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Devam edin lütfen Sayın Gök.

Buyurun.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bu nedenle devleti yöneten devlet aklının soğukkanlılıkla ve basiretle davranması gereken çok önemli bir sürecin içerisinde olduğumuzun herkes tarafından bilinmesi gerekiyor. Yapılan her yanlış, yapılan her hukuksuz uygulama, atılacak her türlü antidemokratik adım Türkiye’yi darbe gecesinden çok daha farklı ve kötü günlere geri getirebilir. Böyle bir tablo içerisinde şu anda bütün partiler arasında baş göstermesi gereken uzlaşma kültürünün bir an önce hayata geçirilerek Türkiye’nin siyaset dilinin değişmesi gereken bir zaman dilimi içerisindeyiz.

15 Temmuz darbesini gerçekleştirmeye kalkanların tümünü lanetliyorum. Gazi Meclisi bombalayanları, sivil, masum halkı öldürenleri, askerlerimizi, polislerimizi şehit edenleri, tümünü lanetliyorum. Türkiye bir daha darbelerle karşılaşmayacaktır çünkü Gazi Meclis vardır. Bombalar altında çalışan Gazi Meclis o gün bir tarih yazmıştır. Bütün partiler ve halkımız bütünleşmiş, darbeye geçit vermemiştir, bundan sonra da vermeyecektir.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gök.

Sayın Bostancı, buyurun.

34.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, 15 Temmuz darbe girişimini lanetlediğine, milletin kendi iradesine el koymak isteyen alçaklara geçit vermediğine, darbeye karşı direnen halkı şükranla andığına ve şehitlere rahmet, yaralılara şifalar dilediğine ilişkin açıklaması

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

15 Temmuz darbe girişimini lanetliyorum. Bu girişimin arkasında, önünde, sağında, solunda her kim varsa, bağlantıları her neyse muhakkak açığa çıkarılacak ve hukuk önünde hesap vereceklerdir. Askeriyenin içinde çöreklenmiş bir eşkıya grubu bu girişimde bulunmuştur ve esasen toplumumuzda travma yaratan önemli unsurlardan birisi, devletin tankıyla, devletin zırhlı aracıyla, devletin uçağıyla millete karşı bu alçakça girişimde bulunulma hadisesidir. Bizim de bu travmadan çok çabuk çıkmamız, bu insanların orduyla ilişkisiz, milleti düşmana karşı korumakla yükümlü bu güzide kurumun dışında bir eşkıya örgütlenmesi olduğunu hep hatırlayıp bu ikisini birbirinden ayırt ederek davranmak olmalıdır.

Sayın Başkanım, her türlü, millet iradesine dayanmayan, yine hesabını millete vermeyen girişim, tahakküm biçimi kirlidir, yöntemleri de kirlidir. Bu darbeciler de kendi egemenliklerini, iradelerini kirli yöntemlerle dayatmaya kalkışmışlardır. Devletin, ülkenin, halkın seçilmiş kişilerini -başta Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız olmak üzere- enterne etmek, böylelikle millet iradesini felce uğratmak; milletin meclisine müdahale ederek, uçakla vurarak milleti terörize etmek, psikolojik olarak baskı altına almak; kendilerine karşı direnecek güvenlik kurumlarına yönelik yine tanklarla ve uçaklarla saldırarak netice almaya çalışmışlardır ama neticeyi alamadılar. Burada, Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sayın Başbakanımızın, CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun, MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin, HDP’nin değerli yetkililerinin darbeye karşı açık tavır alışları son derece önemlidir. Böylelikle, darbecilerin hiçbir sivil ayağı olmadığı, kerameti kendinden menkul bir iddiayla, tek güvendiklerinin, ellerinde silah olan bir sergerde grubu olduğu açığa çıkmıştır.

Öte yandan, bu girişime karşı demokratik kurumlar, medya, diğer organizasyonlar itiraz etmişler, reddetmişlerdir, bu da son derece önemlidir. En büyük itirazıysa, partisi ne olursa olsun, sokakları, meydanları dolduran, tanka karşı çıplak yumruğuyla kendi iradesi için direnen halkımız göstermiştir. Hepimiz mutlak surette, demokrasinin asli sahibi olan bu millete şükran borçluyuz. Milletimiz kendi iradesine el koymak isteyen bu alçaklara geçit vermemiştir, üstelik bunu, kendisinin emanet ettiği silahlarla yapılmasına da gerektiğinde o silahları çıplak elleriyle geri alabileceğini hem onlara hem de cümle âleme göstermiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Ek süre veriyorum Sayın Bostancı.

Buyurun.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Her şerden hayır çıkar. Bu girişim hepimiz için demokrasinin, millet iradesinin, medeni kurallar içerisinde siyasi rekabeti sürdürmenin, farklılıklar kadar yeri geldiğinde nasıl ortak değerlerimiz için mücadele ettiğimizin o çarpıcı sahnelerini hatırladığımızda o ortaklıkların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir, demokratik kurumların önemini göstermiştir. Dolayısıyla, demokrasiye ilişkin o temel normları ayakta tutmak, rekabetin yanı sıra bu memleketin ortak kaderi ve geleceği için gerektiğinde birlikte davranma ruhunu siyaset olarak ortaya koymak -rekabeti ihmal etmeksizin- bu asil millete karşı, bu kendi iradesini gerektiğinde tanklara karşı sahiplenen millete karşı saygının ve şükranın bir gereğidir, demokrasinin de bir gereğidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – O bakımdan, darbeye karşı direnen halkımızı bir kez daha şükranla anarken, şehitlerimize rahmet diliyorum; gazilerimize, yaralılarımıza şifa diliyorum. Demokrasinin ruhunu yükselten herkese, bütün siyasi partilere, her kesimden halkımıza, Alevi’sine Sünni’sine, Türk’üne Kürt’üne teşekkür ediyorum. Millet iradesi her şeyin üstündedir.

Teşekkürler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Ben de sayın grup başkan vekillerine bir kez daha teşekkür etmekteyim.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) – Başkanım, söz istiyorum. Benim ilçemden 2 şehidim var, Erzurum’dan 6-7 şehidimiz var. Niye söz hakkı vermiyorsunuz? Böyle şey olur mu ya? Bugün konuşmayıp ne zaman konuşacağız?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Orhan Bey…

ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) – Protesto ediyorum.

BAŞKAN – Birleşim kapatılmadı sayın milletvekili. Birleşim kapatılmadı. Lütfen…

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ve Sakarya Milletvekili Şaban Dişli’nin Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu üyeliğinden istifa etmeleriyle boşalan üyelikler için Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Başkanlığınca bildirilen ve Başkanlık Divanında yapılan incelemede uygun görülen İstanbul Milletvekili Durmuş Ali Sarıkaya ve Sakarya Milletvekili Mustafa İsen’in üyeliklerine ilişkin tezkeresi (3/809)

157/2016

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

İstanbul Milletvekili Mehmet Muş ve Sakarya Milletvekili Şaban Dişli’nin Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu üyeliğinden istifa etmeleriyle boşalan üyelikler için, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 2’nci maddesine göre Adalet ve Kalkınma Partisi Kalkınma Partisi Grubu Başkanlığınca bildirilen ve anılan Kanun’un 12’nci maddesi uyarınca Başkanlık Divanında yapılan incelemede uygun görülen İstanbul Milletvekili Durmuş Ali Sarıkaya ve Sakarya Milletvekili Mustafa İsen’in üyelikleri Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                                                               İsmail Kahraman

                                                                                       Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                     Başkanı

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Sayın milletvekilleri, bir gensoru önergesinin geri alınmasına dair önerge vardır, okutuyorum:

B) Önergeler

1.- HDP Grup Başkan Vekilleri Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel ile Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, İçişleri Bakanı Efkan Ala hakkında verilen (11/11) esas numaralı Gensoru Önergesi’ni geri çektiklerine ilişkin önergesi (4/50)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

30/6/2016 tarihinde vermiş olduğumuz (11/11) esas numaralı İçişleri Bakanı Sayın Efkan Ala hakkında verilen gensoru önergemizi geri çekiyoruz.

Bilgilerinize saygılarımla arz ederim.

           Çağlar Demirel                                                                      İdris Baluken

              Diyarbakır                                                                            Diyarbakır

        Grup Başkan Vekili                                                               Grup Başkan Vekili

BAŞKAN - Gensoru önergesi geri verilmiş ve gündemden çıkartılmıştır.

Sayın milletvekili, bir konuda bir açıklama yapmak istiyorum; bunu, gündeme geçmeden önce de sayın milletvekillerine bir dakika yerlerinden söz verme aşamasına geçmeden önce de söyledim.

Hatırlarsanız, grup başkan vekilleriyle bir toplantı yaptık. O toplantıda, siyasi partilerin Parlamentodaki gruplarının milletvekili sayısı oranında konuşmacı tespit etti sayın grup başkan vekilleri, isimleri belirlediler, böyle bir uzlaşıyla ben sayın milletvekili arkadaşlarıma söz verdim. Sayın milletvekili arkadaşım biraz önce bir tepki gösterdi. Bugünlerde, bu hassas günlerde anlayışla karşıladığımı bilmenizi isterim.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır. Önergeleri ayrı ayrı okutacağım. Üçüncü sırada okutacağım Meclis araştırması önergesi 500 kelimeden fazla olduğu için önerge özeti okutulacaktır. Ancak önergenin tam metni Tutanak Dergisi’nde yer alacaktır.

Buyurun.

C) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 24 milletvekilinin, Artvin ili Ardanuç ilçesinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/264)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Artvin ili Ardanuç ilçesinde Hükûmetiniz döneminde birçok kurum ve kuruluşlarının kapatıldığı ve ilçenin küçültüldüğü iddialarına karşın Ardanuç ilçesinde yapılan çalışmaların belirlenip araştırılması amacıyla Anayasa'nın 98’inci ve İç Tüzük’ümüzün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırma komisyonu açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Uğur Bayraktutan                           (Artvin)

2) Şenal Sarıhan                                                      (Ankara)

3) Namık Havutça                                                     (Balıkesir)

4) Devrim Kök                                                          (Antalya)

5) Ceyhun İrgil                                                         (Bursa)

6) Lale Karabıyık                                                      (Bursa)

7) Erkan Aydın                                                         (Bursa)

8) Kazım Arslan                                                        (Denizli)

9) Mazlum Nurlu                                                       (Manisa)

10) Niyazi Nefi Kara                          (Antalya)

11) Ali Şeker                                                            (İstanbul)

12) Gülay Yedekci                              (İstanbul)

13) Mevlüt Dudu                                                       (Hatay)

14) Cemal Okan Yüksel                                             (Eskişehir)

15) Nurhayat Altaca Kayışoğlu            (Bursa)

16) Mehmet Gökdağ                           (Gaziantep)

17) Kadim Durmaz                             (Tokat)

18) Mustafa Sezgin Tanrıkulu                                    (İstanbul)

19) Mahmut Tanal                              (İstanbul)

20) Haydar Akar                                                        (Kocaeli)

21) Aydın Uslupehlivan                                             (Adana)

22) Çetin Osman Budak                                            (Antalya)

23) Barış Karadeniz                           (Sinop)

24) Tur Yıldız Biçer                            (Manisa)

25) Orhan Sarıbal                                                     (Bursa)

Gerekçe:

Artvin ili Ardanuç ilçesi her nedense Hükûmetiniz döneminde devlet yatırımlarının az yapıldığı fakat kurumlarının ise en çok kapatıldığı bir ilçemizdir. Ardanuç'un ilçe nüfusu 5.678 kişidir, köy nüfusu ise 5.482’dir. Yani toplamda Ardanuç sınırlarında 11.160 kişi yaşamaktadır. Bu nüfus yaz aylarında 20 bin rakamını geçmektedir.

Türkiye'nin en çok göç veren bölgesi olan Doğu Karadeniz Bölgesi’nde de en çok göç veren ilçeler arasında Ardanuç ilçemiz başı çekmektedir. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan Ardanuç halkı iklim ve ulaşımın zorluklarıyla baş etmeye çalışırken devlet yatırımlarının da en az yapıldığı ilçe olması göçü kaçınılmaz kılmaktadır.

Kalkınma Bakanlığınızın ve Hükûmetinizin Ardanuç ilçesi ile ilgili hiçbir yatırımı mevcut değildir. Bırakın yatırım yapmayı, son yıllarda; Halk Bankası, İş Bankası, cezaevi, sağlık meslek lisesi, Ardanuç Ortaokulu; Bulanık, lrmaklar, Torbalı köyü sağlık ocakları; ORÜS kereste fabrikası, TELEKOM, Irmaklar Pansiyonlu Ortaokul, askerlik şubesi ve en son olarak da Ardanuç Adliyesi kapatıldı.

Bu kapatılanlar arasında başı çeken örnekler, benzer irili ufaklı birçok kurumun ve kuruluşun kapatılması Ardanuç halkında “Acaba Ardanuç ilçesi AKP Hükûmeti tarafından cezalandırılıyor mu?” düşüncesini hâkim kılmaktadır.

Bir ilçenin büyümesi planlanırken her geçen gün bir kurumunu kaybetmesi nihayetinde göçü arttırmıştır. Ekonomik olarak da kurum ve kuruluşların kapanması Ardanuç ilçesinin vizyonunu oldukça daraltmıştır. Esnaf iş yapamaz hâle gelmiştir. Yanlış Hükûmet politikaları Ardanuç'un üzerine kâbus gibi çökmüştür. En son olarak adliyenin kapatılması, taraflı tarafsız her kesimin büyük tepkisini almıştır.

49 köyü olan Ardanuç ilçemizin köylere ortalama mesafesi 20 kilometredir. 49 köy içerisinde 45 kilometre uzaklıkta olan köylerimiz de mevcuttur; bir de köylerin daha yüksek alanları diye bildiğimiz mezraları, bağları ve yaylaları vardır. Ardanuç halkı mezralara, bağlara ve yaylalara yoğunluk ve ilgi gösterir. Ardanuç merkezden bu alanlara ulaşmak 2-3 saat zaman almaktadır. Yani adliyesi kapatılan bir ilçenin yaşanabilecek olumsuz bir olay karşısında ilçe merkezine ulaşması ve ilçe merkezinden de bağlı olduğu Artvin Adliyesine gitmesi ancak 3-4 saatlik bir süre zarfında gerçekleşebilir. Ardanuç Artvin arası 42 kilometredir. Baraj çalışmalarından dolayı sıklıkla trafiğe kapanan yolumuz, iklim koşullarının ve kara yolunun güç olduğu vilayetimizde bu zaman zarfı daha da uzayabilir. Hâl böyle iken, adliyenin Ardanuç ilçesinden alınması bir çılgınlıktır ve Hükûmetiniz bu çılgınlığı da gerçekleştirmiştir. Sağlıklı düşünen veya kasıtlı düşünmeyen hiçbir kimse, Ardanuç ilçesinden adliyenin kaldırılmasına olumlu bakmaz.

Ardanuç halkı son on-on iki senede ilçelerinde yaşanan bu olumsuz tablonun tesadüf olmadığı ve Hükûmet yetkililerinin Ardanuç üzerinde oyunlar oynadığı düşüncesindedir. Ayrıca, Ardanuç (Yalnızçam)-Ardahan yolunun da uzun süredir bitirilmemesi, yine kafalarda soru işareti yaratmaktadır.

Yukarıda belirtilen hususlar ışığında, Ardanuç ilçesinin son yıllarda yaşadığı sorunların irdelenmesi için kurulacak bir Meclis araştırma komisyonu tarafından görülmesi, araştırılması ve olumsuzlukların yerinde tespit edilmesinin, Ardanuç ilçesi ve Ardanuç halkının geleceği ve ilçesinin mevcut durumu hakkında bilgi sahibi olunması amacıyla, Anayasa'nın 98’inci ve İç Tüzük’ümüzün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırma komisyonu açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

2.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 24 milletvekilinin, Artvin ili Murgul ilçesine bağlı Damar beldesinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/265)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Artvin ili Murgul ilçesine bağlı Damar beldemizdeki sorunların belirlenip yerinde araştırılması amacıyla, Anayasa’nın 98’inci ve İç Tüzük’ümüzün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırma komisyonu açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Uğur Bayraktutan                                       (Artvin)

2) Mazlum Nurlu                                            (Manisa)

3) Niyazi Nefi Kara                                        (Antalya)

4) Ali Şeker                                                   (İstanbul)

5) Gülay Yedekci                                           (İstanbul)

6) Mevlüt Dudu                                              (Hatay)

7) Cemal Okan Yüksel                                    (Eskişehir)

8) Nurhayat Altaca Kayışoğlu                         (Bursa)

9) Mehmet Gökdağ                                         (Gaziantep)

10) Kadim Durmaz                                         (Tokat)

11) Mustafa Sezgin Tanrıkulu                         (İstanbul)

12) Mahmut Tanal                                          (İstanbul)

13) Haydar Akar                                            (Kocaeli)

14) Aydın Uslupehlivan                                  (Adana)

15) Çetin Osman Budak                                 (Antalya)

16) Şenal Sarıhan                                         (Ankara)

17) Barış Karadeniz                                       (Sinop)

18) Namık Havutça                                        (Balıkesir)

19) Devrim Kök                                             (Antalya)

20) Ceyhun İrgil                                            (Bursa)

21) Lale Karabıyık                                         (Bursa)

22) Erkan Aydın                                             (Bursa)

23) Tur Yıldız Biçer                                        (Manisa)

24) Kazım Arslan                                           (Denizli)

25) Orhan Sarıbal                                          (Bursa)

Gerekçe:

Yeşil Artvin’imizin güzel ilçesi Murgul’un şirin beldesi Damar, 1950 yılından beri ülke ekonomisine katkı sağlamak amacıyla birçok güzelliklerini feda etmiş, çıkarılan maden sayesinde büyüyeceği vaadiyle vatandaşları yıllarca kandırılmıştır.

Aradan altmış, altmış beş yıl geçmesine karşın Damar beldemiz büyüme katedememiş, tam aksine her geçen gün küçültülmüştür. Hatta son olarak da belediyesinin kapatılması Hükûmet tarafından kararlaştırılmış Damar halkı da bu duruma oldukça tepki göstermiştir. Damar beldesinde 2006 yılında ihaleyi kazanan Eti Bakır AŞ, maden işletmesini devralmıştır. Anılan şirket, yangından mal kaçırırcasına maden çıkarma işlemini hızlandırmış, hatta çalışma sürelerinde kanunun belirlediği süreyi aşarak, günde on iki saat işçi çalıştırarak suç işlemiştir. Maden şirketi, işçilerin sosyal haklarında kısıtlamalara, çalışma koşullarında, tatil gibi doğal haklarını da vermeyerek işçi ayaklanmalarına sebebiyet vermiştir. Ayaklanma sonucunda işçiler bazı haklarını kazanmış olsa da çalışanlar sunulan koşullardan memnun değildir.

Kısacası, bir beldenin istikbali olarak sunulan maden, ne Damar’ın gelişmesine ne de maden sahasında çalışan işçilerin yaşamsal refahına gelecek olmamıştır. Damar halkına anlatılan ve Damar halkının beklentisi, cevabını bulamamıştır.

Yukarıda belirtilen hususlar ışığında, şirin Damar beldemizdeki madenlerden kaynaklı yaşanan sorunların kurulacak bir Meclis araştırma komisyonu tarafından görülmesi, araştırılması ve olumsuzlukların yerinde tespit edilmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve İç Tüzük’ümüzün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırma komisyonu açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

3.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 24 milletvekilinin, 12 Eylül 1980 askerî yönetiminin Artvin’de ortaya koyduğu faşist baskı ve uygulamalarının etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/266) (*)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

12 Eylül 1980 askerî yönetiminin Artvin’de ortaya koyduğu faşist baskı ve uygulamalarının görülen sonuçlarının araştırılması amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve İç Tüzük’ümüzün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırma komisyonu açılmasını saygılarımla arz ederim.

1)    Uğur Bayraktutan                                                                 (Artvin)

2)    Ceyhun İrgil                                                                        (Bursa)

3)    Namık Havutça                                              (Balıkesir)

4)    Şenal Sarıhan                                               (Ankara)

5)    Orhan Sarıbal                                               (Bursa)

6)    Kazım Arslan                                                (Denizli)

7)    Erkan Aydın                                                                         (Bursa)

8)    Mazlum Nurlu                                                (Manisa)

9)    Niyazi Nefi Kara                                                                  (Antalya)

10) Ali Şeker                                                                             (İstanbul)

11) Gülay Yedekci                                                                     (İstanbul)

12) Mevlüt Dudu                                                                        (Hatay)

13) Cemal Okan Yüksel                                                              (Eskişehir)

14) Nurhayat Altaca Kayışoğlu                                                    (Bursa)

15) Mehmet Gökdağ                                                                   (Gaziantep)

16) Kadim Durmaz                                                                     (Tokat)

17) Mustafa Sezgin Tanrıkulu                                                     (İstanbul)

18) Mahmut Tanal                                                                      (İstanbul)

19) Haydar Akar                                                                        (Kocaeli)

20) Aydın Uslupehlivan                                                              (Adana)

21) Çetin Osman Budak                                                             (Antalya)

22) Barış Karadeniz                                                                   (Sinop)

23) Devrim Kök                                                                         (Antalya)

24) Lale Karabıyık                                                                     (Bursa)

25) Tur Yıldız Biçer                                                                    (Manisa)

Özet Gerekçe:

Artvin, 12 Eylül 1980 askerî yönetiminin Türkiye’de yaşattığı baskılar, işkenceler ve faşist uygulamalarının olumsuz sonuçlarının yaşandığı illerin başında gelmektedir.

1980 yıllarında toplam şehir nüfusu yaklaşık 17 bin iken Artvin ve ilçelerini kapsayan sıkıyönetimce açılan, 1.500 sanığı kapsayan, Artvin Dev-Yol adıyla sürdürülen toplu dava ve binlerce gözaltı süreci baskı ve işkencelerin en önemli göstergelerinden biri olmuştur. Sanık sayısına nüfusa oransal olarak bakıldığında, neredeyse her eve bir gözaltı veya tutuklu sanık düşmektedir.

12 Eylül sabahının ilk ışıklarıyla başlayan yoğun gözaltılar, evlerinden alınan binlerce insan içerisinden işçi, memur, öğrenci ve köylüler Artvin’e uzun yıllar binlerce öğretmen yetiştirmiş, köklü eğitim kurumlarından “Artvin Öğretmen Okulu” binası ve spor salonunda toplanmıştır. Burada önceden hazırlanan tecrit odalarında, soğuk hava depolarında her yerden öbek öbek getirilen insanlar, aileler günlerce aç susuz ayakta bekletilerek işkence ortamına hazır hâle getirilmiştir. Öyle ki, ne olacağını bilmeden üst üste küçük odalara ve korku günlerce sürmüş, bir arada tutulan insanlar gece uyurken gizlice sorgu odalarına götürülerek, âdeta kaybedilerek, diğer tutuklulara kapatılan insanlara korku ve belirsizlik yaratılarak psikolojik işkence yapılmıştır. Geceleri uyuyan insanların arasından seçtikleri insanlar gizlice alıp götürülerek kaybetme senaryoları oluşturulmuş sorgu öncesi bu strateji işkence ortamına hazırlık süreci olarak devam etmiştir. İşkenceye göz bağı ile tek tek sorgu odalarına götürülen insanlar ya sorgu odalarında ya da yolda cinsel tacize uğramış, kızların, kadınların ve yakınları olan gözaltındaki insanların işkencede sesleri dinletilerek insanlar âdeta çıldırtılmıştır. Sıklıkla uygulanan işkence yöntemleri olarak sırasıyla; uykusuz olarak ayakta bekletme, askıya alma, tazyikli soğuk su, falaka, elektrik, aç bırakma, zaman kavramını yok etme (zamansız okunan ezanlar), yakınlarının sesini dinletme, taciz, tecavüz girişimleri en yaygın işkence yöntemleri olarak uygulanmıştır. Ayrıca, köylerde yaşayan insanlar köy meydanlarında toplanarak meydan dayakları atılmış, yakınlarınca birbirlerine işkence yaptırmaya zorlanılmıştır. İşkence mekânları sadece Öğretmen Okulu binasıyla kalmamış, köy karakolları, özellikle Artvin Sirya Karakolu önemli işkence merkezleri hâline getirilmiştir. Ayrıca, dereler, köprüler, insanları çırılçıplak suya sokma, köprüden sarkıtma, silahla öldürme amaçlı korkutma denemeleri, uygulanan diğer işkence yöntemleridir.

Artvin Öğretmen Okulunun işkence merkezi olarak işlev gördüğü 12 Eylül faşist uygulamalarının önemli merkezi olan bu bina o dönemin sorumlu görevlileri başta Albay A., Üsteğmen F., Başçavuş M., Sirya Karakol Komutanı Başçavuş B., Artvin Emniyet Müdürlüğü 1. Siyasi Şube Müdürü Komiser H., Polis memurları İ., H., o dönemde görev yapmış sorumlu Jandarma İstihbarat ve Millî İstihbarat elemanlarının bu işkence ölümlerinden sorumlu olup olmadığının tartışılması gerekir.

Yukarıda belirtilen hususlar ışığında 12 Eylül 1980 askerî yönetiminin Artvin’de ortaya koyduğu faşist baskı ve uygulamalarının yarattığı etkilerin kurulacak bir Meclis araştırma komisyonu tarafından araştırılması, görülmesi ve tespit edilmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve İç Tüzük’ümüzün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırma komisyonu açılmasını saygılarımızla arz ederiz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının 2 tezkeresi vardır. Ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

A) Tezkereler (Devam)

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman başkanlığındaki bir heyetin Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Kongresi Başkanı Zhang Dejıang’in vaki davetine icabet etmek üzere 23-29 Temmuz 2016 tarihleri arasında Çin Halk Cumhuriyeti’ne resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/810)

14/7/2016

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman Başkanlığındaki heyetin Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Kongresi Başkanı Zhang Dejıang’in vaki davetine icabet etmek üzere 23-29 Temmuz 2016 tarihleri arasında Çin Halk Cumhuriyeti’ne resmî ziyarette bulunması hususu, 28/3/1990 tarihli 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 6’ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                    İsmail Kahraman

                                                                            Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                           Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, 20 Temmuz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Barış ve Özgürlük Bayramı vesilesiyle KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın vaki davetlerine icabetle KKTC’ye resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/811)

15/6/2016

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’nın 20 Temmuz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Barış ve Özgürlük Bayramı vesilesiyle vaki davetlerine icabetle Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sayın Mehmet Akif Hamzaçebi’nin KKTC’ye resmî ziyarette bulunması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 6’ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                    İsmail Kahraman

                                                                            Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                           Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

B) Önergeler (Devam)

2.- İzmir Milletvekili Atila Sertel ile İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, (2/261) esas numaralı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifi’nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/51)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/261) esas numaralı Kanun Teklifi’min İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz ederim.

Saygılarımla.

              Atila Sertel                                                                Mustafa Sezgin Tanrıkulu

                  İzmir                                                                                 İstanbul

BAŞKAN – Önerge üzerinde teklif sahibi olarak İzmir Milletvekili Sayın Atila Sertel konuşacak.

Buyurun Sayın Sertel. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

ATİLA SERTEL (İzmir) – Sayın Başkan, Genel Kurulun kıymetli vekilleri; herkesi saygıyla selamlıyorum.

Çok sıkıntılı ve kötü günleri geride bırakmak ve birlikte bu tehlikeyi, bu kötü emelli insanların Türkiye’ye vermek istediği zararı birlikte burada yekvücut olarak, bütün partiler bir araya gelerek başarısızlığa uğratmak ve Türkiye’de demokrasinin, insan haklarının, özgürlüklerin güvencesi olan Meclisi korumak gerçekten çok önemliydi.

Şimdi, biz bu teklifi verirken bu olaylar gündemde değildi ama bu teklif gerçekten önemli bir teklif. Biz diyoruz ki: Radyo, televizyon, video ve birleşik cihazlardan alınacak zorunlu olan ücretlerin, elektrik giderleri ve bandrol ücretlerinin kaldırılması gerekmektedir. Bunu niçin söylüyoruz? Çünkü TRT’nin kendi iç yapısı içerisinde mutlaka gelir kaynaklarını yaratarak, diğer kuruluşlarla rekabet ederek ayakta kalmasının çok önemli olduğunu ve zorunlu olarak halkın parasına el konmasının da haksızlık olduğunu söylüyoruz.

Türkiye’de TRT yaklaşık 800 trilyonun üzerinde paraya elektrik giderlerinden el koymaktadır. Bu paranın yanı sıra, eski parayla 600 küsur trilyon lira, bugünkü parayla 600 milyon lira civarında da bandrol gelirlerinden elde etmektedir. Ancak bununla da yetinilmemiştir, şimdi, çıkarılan yeni ek vergilerle cep telefonlarından, iPad’lerden de vergi alınacaktır. TRT bu parayı doğru düzgün ve gerçekten yayıncılık anlamında doğru bir çizgide sürdürebilse buna söyleyecek hiçbir söz yok. Yalnız 7 bin civarında çalışanı olan TRT, elektrikten elde ettiği 800 trilyonun üzerinde paranın, bandrollerden elde ettiği 600 trilyon lira paranın çok önemli bir miktarını, elektrik kesintileri payının yüzde 85’lik dilimini dış yapımlara harcamaktadır. Yani, savurgan bir yönetim biçimi vardır. Bunun içerisinde çok sayıda örnekler verebilirim, çok uzun konuşabilirim ama birkaç örneği sizin, vekillerimizin dikkatine sunmak istiyorum.

TRT’nin içerisinde spor programı yapan bir arkadaş var; adı Ersin, soyadı Düzen. Bu kişi, TRT’den her program başına haftalık yaklaşık 69.500 lira para almaktadır. Yanına aldığı 2 futbolcuyla sadece Lig TV’den gelen maçları yorumlayarak ayda 278 bin lira parayı hak etmeden cebine koymaktadır. Oysa TRT’de bu konuda uzmanlaşmış ve spor konusunda gerçekten çok önemli isimler var iken TRT’nin bu kendi stüdyolarında ve kendi kameramanlarını da kullanarak bu kişiye ve bu tip kişilere program yaptırmasını anlamak mümkün değildir. Biz bu mesleğin içinden gelen insanlarız ve benim burada konuşmam kesinlikle muhalif bir milletvekilinin, işte, muhalefet etme gerekçesi olarak asla görülmemelidir.

Burada bulunan iktidar partisi milletvekillerine de özellikle altını çizerek birkaç rakam vermek istiyorum. Sayın İbrahim Saraçoğlu, sarayın danışmanı, ot üzerinde yaptığı konuşmalar ve TRT’de yaptığı programda program başına 35 bin lira para almaktadır; bu vicdansızlıktır. Yaklaşık 700 trilyon lira civarında rakam dış yapımlara harcanmaktadır. TRT’nin sadece “Diriliş” dizisi, haftalık 1 milyon 100 bin lira pay almaktadır, o hak etmektedir çünkü 1’inci sıradadır ama TRT’nin hiçbir dizisi ilk 10 arasında yer almamaktadır. Örneğin “Yeşil Deniz” diye bir filme haftalık 500 bin lira para ödenmektedir ve ilk 12’de, ilk 10 içerisinde yerini almamaktadır. Bunun gibi pek çok dizi filme haksız uygulamalarla para aktarılmaktadır. TRT torpilin işlediği, yayıncılığın tarafsız olmadığı ve ilkeleriyle Türkiye Cumhuriyeti’ne çok yararlı bir yayıncılık yapmadığı için TRT’den bu payın, elektrikten kesilen bu rakamların, bandrolden kesilen bu rakamların kaldırılmasını kanun teklifi olarak sizin onayınıza sunuyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sertel.

Bir milletvekili adına Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer konuşacak.

Buyurun Sayın Gürer. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle 15 Temmuz darbe girişimini ben de şiddetle kınıyorum.

Darbe girişiminde Niğde’miz 6 şehit verdi. Bu şehitlerden Ömer Halisdemir darbenin gidişatını da değiştiren bir kardeşimizdi. Ayrıca, ülke genelinde 260 yurttaşımız bu olaylarda şehit oldu. Hepsini rahmetle anıyor; ailelerine, halkımıza başsağlığı diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun teklifinde, herkese hizmet veren TRT’nin kurumsal olarak zorunlu kesintilerle sağladığı geliri yanlış biçimde ve haksız biçimde kullanmasının değiştirilmesi amaçlanmaktadır. KİT Komisyonunda TRT Genel Müdürünün TRT’yle ilgili yönelttiğimiz sorulara verdiği yanıtta kurumun ne kadar yanlış yönetildiği ve ne kadar haksız yere yandaşlarına aktarma yaptığı kendi ifadeleriyle açığa çıkmıştır. 15 Temmuzda yaşanan darbe girişiminden sonra, tüm kurumların yalnızca yandaşların ya da iktidarın sesi olma yerine muhalefetin de düşüncelerini yansıtacak kurumlara dönüşmelerini umarım ve dilerim çünkü yapılan yanlışların bedeli ağır olmakta ve bunu iktidarıyla, muhalefetiyle hepimiz birlikte ödemekteyiz.

Bugün, beş yıl aradan sonra, zorunluluk dışında, ilk kez TRT’nin Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu söyleşi için TRT’ye çağırması olumlu bir adımdır. TRT yöneticilerini, bu anlamda, yıllar sonra akılları başlarına geldiği için kutluyorum.

Değerli arkadaşlar, TRT’nin on yıl içinde 69 defa yayını durdurulmuş, 11 defa da uyarı cezası almıştır. Devletin bir kuruluşunun yayın durdurma ve ceza alması düşündürücüdür. Keza, TRT’ye İbrahim Şahin döneminde 257 kişi, Şenol Göka döneminde 129 kişi alınmıştır. Bunların getirildikleri görevleri meslek birikimiyle, liyakat ve beceriyle yerine getiren insanların yerine “bizim personelimiz” ya da “arkadaşımız” mantığıyla getirilenlerin alınması, TRT’nin yayınında kaliteyi ve beceriyi de düşürmüştür.

Bu son olayda da görüldü ki TRT gibi bir kurumun yerine, insanlar, özel TV’leri izleyerek ne olup bittiğini öğrenme ihtiyacı duydular. Oysa, TRT, kurum olarak en çok güvenilen ve haberleri çok önemsenen bir yapıydı. Bu yanlış yaklaşımlar, TRT’yi bugün bu boyutlara taşıdı. Bu olay vesilesiyle, TRT’nin bu tür davranışlardan uzaklaşarak halkın sesi olması, iktidarıyla muhalefetiyle herkesin düşüncelerine yer veren bir kuruma dönüşmesini de diliyorum.

TRT kurumunda yapılan uygulamalardan birkaç örnek de vereyim; bunlar, TRT Genel Müdürünün bizlere verdiği yazılı yanıtta yer alıyor. “Kuşlar Bizim Gibi” dizisi, 2009 yılında 4,5 milyon euroya yaptırılıyor, 2014 yılında teslim alınıyor ve bugüne kadar bu dizi, hâlâ yayına verilmiyor. Bu halkın parasıyla yaptırılan, halkın ödedikleriyle gerçekleşen durum ne yazık ki yayına dahi verilmeden rafta duruyor.

Keza, bunun dışında, yine, firmalara ödenen ücretler, 2009 yılında 9 milyon 277 binken 2016 yılında 21 milyon 963 bine geliyor. Bölüm başı ödenen ödemelerle ilgili, biraz evvel sayın vekilimin söylediği gibi, dışarıda insanın duyduğu zaman dudak uçuklatan uygulamalar var.

Bunun yanında, TRT, Oran’da yerleşke içinde, mimarisi ve projesi hazır yer yapma yerine TRT Kurdî programı için dışarıdan yer kiralayarak, aylık 225 bin lira ödeyerek stüdyo kiralıyor. Olanakları bu kadar geniş olmasına rağmen, var olan dokusundan yararlanmak yerine kaynaklarını çarçur eden ve bugüne kadar ne yazık ki tarafsızlık ilkesine uyum göstermeyen bir TRT’ye, 79 milyonun her kesiminin hakkının olduğu, ödemelerde bulunduğu, destek verdiği bir yapıda olması nedeniyle, bu kanun maddesiyle, ödemelerin, halkın cebinden çıkan ödemelerin yapılmaması gerektiği ifade ediliyor çünkü haksız rekabete de yol açıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) – Diğer yayın kuruluşlarının yanında, halkın desteğiyle sağlanan bu avantajın TRT’yi olumlu kılmasını diliyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Gürer.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

VII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Milli Savunma Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

Millî Savunma Komisyonunda boş bulunan, Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna düşen bir üyelik için İstanbul Milletvekili Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu aday gösterilmiştir.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bundan sonraki çalışmalarımızı planlamak için birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.04

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.22

BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI

KÂTİP ÜYELER : Ömer SERDAR (Elâzığ), Elif Doğan TÜRKMEN (Adana)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115'inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince, sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan (1/727) esas numaralı Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Uluslararası İşgücü Kanunu Tasarısı (1/727) ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu’nun (S. Sayısı: 403)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan (1/702) esas numaralı Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hukukuna Göre Kurulmuş Olan Üniversitelerin Karşılıklı Tanınmasına Dair Milletlerarası Anlaşmaya Ek Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

2.- Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hukukuna Göre Kurulmuş Olan Üniversitelerin Karşılıklı Tanınmasına Dair Milletlerarası Anlaşmaya Ek Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/702) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 396) (x)

BAŞKAN - Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon raporu, 396 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Şimdi, gruplar üzerine söz vereceğim.

Tümü üzerinde söz yok.

Soru-cevap yok.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ VE KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ HUKUKUNA GÖRE KURULMUŞ OLAN ÜNİVERSİTELERİN KARŞILIKLI TANINMASINA DAİR MİLLETLERARASI ANLAŞMAYA EK ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

 

MADDE 1- (1) 13 Ekim 2015 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hukukuna Göre Kurulmuş Olan Üniversitelerin Karşılıklı Tanınmasına Dair Milletlerarası Anlaşmaya Ek Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci madde üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Kadir Koçdemir konuşacak.

Buyurun Sayın Koçdemir.

Süreniz on dakika. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA KADİR KOÇDEMİR (Bursa) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, 15 Temmuzda yaşadığımız kâbus gibi darbe teşebbüsünü bir kere daha lanetliyor, hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Cenab-ı Allah bir daha böyle bir kabusu milletimize yaşatmasın diyorum.

Kıbrıs, bizim akranlarımız için, kimliğimizi bulma, birbirimizle kavga gürültü ettiğimiz zaman kenetlenme, birleşme vesilesi olması itibarıyla önemli bir millî konumuzdur. Üç yüz-dört yüz yıllık izmihlal döneminde ilk defa Türkiye, uluslararası kamuoyunu da karşısına almayı göze alarak hem millî gücünün gereğini yerine getirmiş hem de ülke içindeki bütün millî güç unsurlarını seferber ederek orada bulunan kardeşlerinin, soydaşlarının hakkını yedirmemek için harekete geçmiştir. Onun akabinde bütün dünya, dünyanın pek çok yerinde çok daha fazla kan ve gözyaşının olduğu anlaşmazlıklar, çatışmalar olduğu hâlde, Kıbrıs meselesini fiilî durum olarak herhangi bir çatışma ve kan, gözyaşı olmadığı hâlde her zaman gündemin birinci konusu yapmış, ambargolarla Avrupa Birliği müzakerelerinde her zaman önümüze getirilen madde olarak da Türkiye’ye, bu hakkını yedirmeme davranışının bedelini ödetmek istemiştir.

Uluslararası hukukun bir defakto hukuk olduğu gerçeğinden hareket eden Türk hükûmetleri, Kıbrıs konusunda birbirini takip eden politikalar uygulayagelmişlerdir. Son Hükûmetimiz de arada bazı tereddütlere rağmen, bu politikayı devam ettirmiştir. Ancak burada bir fayda-maliyet analizi yaptığımızda Kıbrıs’a Türkiye hükûmetlerinin aktardığı kaynak, sağladığı imkânlarla orada Türkiye hakkında oluşturduğu kanaati kıyasladığımızda, burada başarılı olduğumuzu söylemek maalesef mümkün değildir.

Bir eğitim adası hâline getirilmek istenen Kıbrıs’ta yükseköğrenimde diplomaların tanınması, bugünkü sözleşmenin konusudur. Geç kalmış bir uygulamadır ancak bu uygulama, sadece diplomaların tanınması olarak gündeme getirilip oradaki eğitimin kalitesiyle ilgili hususlar dikkate alınmadığında, korkarım, önümüzdeki yıllarda bu diplomaların itibarı ve geçerliliği konusunda, maalesef, arzu ettiğimizden çok daha kötü bir neticeyle karşılaşma imkânımız olacaktır. Bunun göstergelerinden biri, son bir yıl içinde bu küçük adada 27 tane yeni üniversite açılması talebinin olduğunu hatırlatmak isterim.

Yine, buradaki üniversitelere Türkiye’den yapılan imtihanlarla öğrenci alımında, mesela tıp fakültesine ilk 300-400 binde olan öğrencilerin de kayıt yaptırabilmeleri, buraya YÖK’ün muadiliyet verirken arayacağı kriterler, üniversitedeki kalite bakımından da bazı şeyler yapması zorunluluğunu gündeme getirmektedir.

Bu sözleşmenin, ben, Kıbrıs’ta şu anda eğitim alanında faaliyet gösteren hem Kıbrıslı hem ana vatan Türkiyeli müteşebbislerimize, oradaki öğrencilerimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. İnşallah, Kıbrıs, oradaki bazı Avrupa Birliği süreciyle birlikte gelen yanlış beklentilere rağmen Türkiye’nin millî bir konusu olmaya devam edecek ve Kıbrıs’taki millî menfaatlerimiz, bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da Türkiye tarafından korunmaya devam edecektir. Bunun en son somut bir örneği olarak su meselesinin bir şekilde halledilmiş olması sevindiricidir. Ama orada Lefkoşe Belediyesinin Türkiye’den gelen suyun kullanılıp kullanılmamasını referanduma götürecek kadar başka etkilerde kalmasına müsaade edilmesi de ayrıca göz önünde bulundurulması gereken bir husustur.

Ben, tekrar, bu anlaşmanın iki ülke için hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Koçdemir.

1’inci madde üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Meral Danış Beştaş konuşacak.

Buyurun Sayın Danış Beştaş. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Grubum adına, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hukukuna Göre Kurulmuş Olan Üniversitelerin Karşılıklı Tanınmasına Dair Milletlerarası Anlaşmaya Ek Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerinde söz almış bulunmaktayım. Tasarıdan ziyade içinden geçtiğimiz olağanüstü sürece dair birkaç hususta görüşlerimizi ifade etmek istiyorum. Doğrusu gerçekten çok ciddi bir dönemeçteyiz şu anda ülke olarak, Parlamento olarak, demokrasi güçleri olarak ve halkın iradesini temsil eden vekiller olarak önümüzde çok büyük görevler duruyor. Tabii ki, biraz önce de ifade ettiğimiz gibi, 15 Temmuz darbe girişimine karşı bütün partilerin aynı oranda tepki vermesinin önemli olduğunu ve bundan sonra da bu iletişimin, bu zeminin korunması için bütün partilere ve özellikle de Parlamentoya, parlamento hukukuna, eşit yaklaşıma ve adil yaklaşıma ihtiyaç olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Gerçekten darbe girişimine ilişkin ayrıntılar ortaya çıktıkça her gün yeni bir şok yaşıyoruz. Sadece bizler değil, özellikle Türkiye kamuoyu, Türkiye yurttaşları açısından bu sürecin daha travmasız, daha rahat atlatılabilmesi için Parlamentoya düşen çok büyük görevler var, bunu asla ıskalamamamız gerekiyor. Şu anda gerçekten Türkiye’nin her tarafında büyük bir korku ve kaygıyla bu süreç izleniyor ama gelişmelerden de duyulan çok büyük kaygılar var. Bizim demokrasiden, hukuktan, barıştan, temel hak ve özgürlüklerden vazgeçmek için değil, daha sıkı sarılmamız gereken bir dönemi yaşıyoruz. Çünkü hepimiz biliyoruz ki darbe ortamlarını yaratan koşulları, kaotik ortamları, hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasını, demokrasiyi askıya almayı ya da hukuku ve hukukun üstünlüğünü hiçe saymayı bırakmamız gerekiyor. Şu anda bizim bu vahim süreçten, bu kaotik ortamdan çıkmamızın yolu, gerçekten daha fazla hak, daha fazla özgürlük ve daha fazla demokrasidir. Daha düne kadar Türkiye işkenceyle anılan bir ülkeydi, daha düne kadar -dün derken 1990’lı yılları kastediyorum- Türkiye’deki hak ihlalleri çok büyük şekilde… Ama Kürt illerinde yaşananları da bu kürsüden yüzlerce defa ifade ettik, “Bu hukuksuzluk gerçekten hepimizin önüne çıkar.” dedik. İşte şimdi “İşkenceye sıfır tolerans.” diyen bir ülke olarak bunu tekrar gündemimize almalıyız. NATO’dan, Birleşmiş Milletlerden, diğer uluslararası güçlerden son iki gündür çok ciddi çağrılar var özellikle Türkiye’nin taraf olduğu ulusal üstü sözleşmelerin gereğini yerine getirmesi konusunda, hukukun üstünlüğünden vazgeçmemesi konusunda. Biz, Halkların Demokratik Partisi olarak da, el ele vererek, bu Parlamentodan, gerçekten bu darbeye karşı yükselttiğimiz sesi daha da genişletebilir ve bütün Türkiye’ye yayabiliriz ve bunun yolu da kesinlikle ve kesinlikle hukukun üstünlüğünü, uluslararası evrensel değerleri, toplumsal barışı esas almaktan geçiyor. Çünkü şu andaki güvensizlik ortamı, korku ortamı, kaygı ortamı başka şiddet eylemlerine, başka hak ihlallerine açıkça cevaz verebilir ve sanki Hükûmet, Parlamento bunu kabul ediyor gibi bir neticeye varabilir. Ama biz bunun asla ve asla bir çıkış olmadığını bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Biz, Halkların Demokratik Partisi olarak, bu işin çözümünün Parlamentodan geçtiğini de bir kez daha söylemek istiyoruz. Bu ülkede yasa yapma gücüne sahip erk olarak Parlamentonun, derhâl, demokratikleşme, temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi ve adaleti tesis edecek, tecelliye kavuşturacak düzenlemeleri yapabileceğine inanıyoruz. Siyasi parti liderleri zirvesi, yaptığımız önerilerden bir tanesidir. Böyle bir zirveyle, toplumun şu anda içinde bulunduğu ruh hâlini aşma ve adım atma, daha ileriye adım atma çok mümkün olacaktır.

Türkiye’de denenmemiş baskıcı yöntem kalmadı; ne olağanüstü hâl ne sıkıyönetim ne özel yetkili mahkemeler ne devlet güvenlik mahkemeleri ne TMK 10’la görevli mahkemeler ne sokağa çıkma yasakları ne ablukalar ne büyük katliamlar ne işkence bu ülkeye demokrasi getirmedi, daha fazla hak ve özgürlük getirmedi ve insanların yaşam standardını yükseltmedi. Daha önce defalarca denenen ve her seferinde başarısızlıkla neticelenen bu yöntemlere bir daha başvurulmaması gerekiyor. Bizim şu anda yapmamız gereken şey, yol haritamız, bir tek cümleyle söylemek gerekirse: “Demokrasi, demokrasi, demokrasi” diyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

1’inci madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Levent Gök konuşacak.

Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 396 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Bu arada bizi izleyen yüce milletimizi de saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün burada Parlamentoyu çalıştırmakla çok önemli bir iş yapıyoruz. Türkiye çok önemli ve kritik bir süreçten geçiyor. 15 Temmuz gecesi yaşadığımız o kabus dolu dakikalarda, -Türkiye'nin demokrasisine, anayasal düzene ve parlamenter rejimine dönük darbe teşebbüsünün milletçe göğüslendiği- tüm siyasi partilerin Meclis çatısı altında can güvenliklerini tehlikeye atarak, bombalar altında demokrasiyi ve anayasal düzeni, millî egemenliği ve Türkiye Büyük Millet Meclisini sahiplenmesi Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli milat noktalarından bir tanesidir. Sıradan bir gece geçirmedik 15 Temmuzda. Burada darbeyi yorumlayıp darbe olduğu teşhisini -noktasını- koyan bütün siyasi partiler soluk almadan derhal Meclise geldiler ve Mecliste, uçak sesleri arasında, bombalar arasında, bombaların açtığı gürültü, bombaların yol açtığı tahribat, toz duman arasında bu Meclise sahip çıkmaya çalıştılar. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) O gün burada yaşananlar sıradan bir olay değildi. O gün burada AKP’li, CHP’li, MHP’li ve haber gönderen HDP’li arkadaşların yürekleri, can güvenlikleri tehlikede de olsa herkes buradan haykırdı ki “Türk halkının bir tek ferdinin başına bir şey gelmesin, gelecekse bizim başımıza gelsin, biz madem milletin vekilleriyiz, onlara layık olmaya çalışıyoruz, Gazi Meclise layık olmaya çalışıyoruz ve biz bu Mecliste bu darbeyi önleyecek kararlılığı göstermek için buradayız.” (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu özel ve anlamlı davranış, bence bütün siyasi paradigmaları yerle bir etmiştir. O gün burada, darbecilerin almak istediği moral desteği, görmek istediği moral desteği Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri çökertmiştir. Halkımız Meclisimizle bütünleşerek bir darbe teşebbüsünü çok ama çok önemli bir şekilde göğüslemiş ve Türkiye’nin yıllarca geriye gitmesine neden olabilecek çok kötü bir senaryoyu, çok kötü bir olayı burada cesaretle önlemiştir. Burada buna katkı sağlayan tüm halkımıza, şehit olan asker ve polislerimize, hayatını kaybeden tüm yurttaşlarımıza, tüm demokrasi şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Bu konuda, tankların karşısında, uçak bombaları altında hayatını ortaya koyarak demokrasi mücadelesini kazanan Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Evet, o gün dünya ülkeleri tarafından da ilgiyle ve ibretle izlenen bu tarihî olay, işte, bu salonda gerçekleşti değerli arkadaşlarım. Bu salonda bütün milletvekilleri, o bombaların yıkıcı etkisinden can güvenliklerini koruma kaygılarını bir kenara bırakarak demokrasi adına burada nöbet tuttular. Bunun bir anlamı var, bunun bir anlamı olmalı. Bundan çıkarılacak en büyük kazanım, Türkiye’de siyasi partilerin, parlamenter demokrasinin ne kadar önemli ve güçlü olduğu. Siyasi partilerin, meşruiyet sınırları içerisinde, iktidarın sadece ve sadece millet egemenliğiyle, seçimlerle değişmesi ilkesinin ne kadar yanında saf tuttuğunu göstermesi açısından da çok önemli bir sınav olmuştur.

Evet, bizim, iktidar partisiyle sorunlarımız var, onların yaptıkları pek çok uygulamayı benimsemiyoruz, tartışıyoruz ama biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye'de iktidara gelmeyi ancak milletimizin helal oylarından yola çıkarak millî iradenin gerçekleşmesiyle bize verilecek iktidar göreviyle bu Mecliste ve hükûmette yerine getirme kararlılığı içerisindeyiz, başkaca hiçbir düşüncemiz yok. İşte, bu anlayış, bütün partilerin gösterdiği bu anlayış, Türkiye'de siyasette çok önemli bir döneme bizleri sokmaktadır değerli arkadaşlarım. Bu dönem bütün herkesin geçmişlerini ve siyasi backgroundlarını düşünerek birbiriyle uzlaşmayı, dayanışmayı, Türkiye’nin menfaatlerine, Türkiye'de yaşayan tüm yurttaşlarımız adına demokrasiyi, insan haklarını, hukukun evrenselliğini, yargı bağımsızlığını, velhasıl demokrasilerde olması gereken her türlü unsuru gerçekleştirmelerine tarihî bir fırsat sunmuştur. 15 Temmuz gecesi Türkiye’ye aslında çok önemli fırsat kapısı aralamıştır. Bunu fırsata dönüştürmek aklımızı kullanmakla mümkündür. Şimdi böyle bir ortamda hepimizin son derece soğukkanlı, son derece basiretli davranması gereken bir süreçten geçiyoruz.

Her darbe dönemlerinin, her darbe teşebbüslerinin çok yıkıcı etkisi olmuştur. Bu darbenin de yıkıcı etkilerini önümüzdeki günlerde göreceğiz ve tartışacağız. Bunun bizlere neler kaybettirdiğini, darbe teşebbüsünde bulunanların Türkiye’nin imajına ne kadar zarar verdiğini, ekonomisine ne kadar zarar verdiğini önümüzdeki günlerde çok yakından tespit edeceğiz. Şimdi bir başka yanlışın içine düşülmemesi gerekiyor. Bakın, 27 Mayıs… Bugün 27 Mayısı konuştuğumuz zaman aklımızda kalan en önemli hadise 27 Mayısta asılan Adnan Menderes ve arkadaşlarıdır. 12 Mart… 12 Marttan aklımızda kalan en önemli unsurlar, en önemli olaylar Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılmasıdır. Yine, 12 Eylülde 50’ye yakın olan idam aklımızda kalan yıkıcı sonuçlardır. İşte, darbe bunlara yol açan sonuçlar getirecekti. Türkiye’yi onarılması güç, telafisi güç olaylarla karşı karşıya bırakacaktı. Bunu milletimiz ve Meclisimiz önlemiştir. Bütün siyasi partiler, bütün devlet aygıtı bu konuda önemli bir görev yapmıştır.

Şimdi, böyle bir tarihî dönemeçten geçerken önümüzdeki sürecin nasıl yürütüleceği çok ama çok önemlidir. Bu dönemde yapılacak yanlışlıklar, duygusal davranışlar, kışkırtmalarla oluşturulabilecek, alınabilecek kararlar biliniz ki darbe başarılı olsaydı Türkiye’ye ne denli zarar verecek idiyse aynı zararı verecek durumdadır.

Şimdi, iktidar partisine, devleti yönetenlere çok önemli tarihî sorumluluklar düşmektedir. Kurunun yanında yaşın yanmadığı, gerçekten hukukun uygulandığı, gerçekten cezası olan herkesin cezasını çektiği ve yargı önüne çıktığı bir süreçte, suçu olmayanın, kurunun yanında yaşın yanmadığı bir süreç mutlaka ama mutlaka çok ciddi takip edilmelidir.

Bu arada, devletin kimi kurumlarında yapılan işten almalar, açığa almalar çok dikkatli takip edilmelidir değerli arkadaşlarım. Örneğin, bugün Millî Eğitim Bakanlığında 15 bin memurun açığa alındığı ifade ediliyor. İşte, buralarda düşülecek her türlü hata biliniz ki darbe başarılı olsa idi karşılaşacağımız sorun ne ise aynı oranda yıkıcı etkisini yapacaktır.

Çok dikkatli olmamız gerekiyor, çok soğukkanlı olmamız gerekiyor. Biz bu süreçte Türkiye’nin demokrasisinin, insan haklarının, temel hak ve hürriyetlerinin, Türkiye devlet aygıtının içerisinde örgütlenmiş şebekelerin temizlenmesi açısından her türlü katkıyı vermeye hazırız. Hukuk içinde kalarak, evrensel hukuk içinde kalarak ama daima adalet içinde kalarak bunları yapmak durumundayız. Buradan atılacak en kötü bir geri adım, biliniz ki Türkiye demokrasisini tartışılır hâle getirecektir. İnsan haklarını, temel hak ve hürriyetleri tartıştırmadan, sadece ve sadece suça giden kişileri yargılamak ve adaletin önüne çıkartarak, bir kabile devleti olmadan, bir aşiret devleti olmadan, gerçek bir hukuk devleti olarak davranmak durumundayız. Şu anda devlet aklının soğukkanlılıkla uygulayabileceği en önemli yöntem, adalet, yargı bağımsızlığı ve hukuktur değerli arkadaşlarım. Bu tablo göz ardı edildiğinde bizleri çok daha kırılgan bir yapı bekleyebilir.

Ben 15 Temmuz gecesi burada canı pahasına sergilenen bu olumlu havadan iktidarın, devlet aygıtının, devleti yöneten tüm kadroların, bütün siyasi partilerin gerekli dersi çıkardığını düşünüyorum, bunu ümit etmek istiyorum. Böyle bir tablonun Türkiye’yi çok ileriye götürmesi mümkündür, aksi davranışın Türkiye’yi çok geriye getirmesi de mümkündür. Bizim hedefimiz daima ileriye olmalıdır, bizim hedefimiz daima Türkiye’yi demokrasiyle tanıştırmak, taçlandırmak, daha da yükseltmek olmalıdır. Türkiye bunu aşacak güçtedir. Bu olumsuz tabloyu o gün kararlılıkla nasıl aşmışsak, bundan sonraki süreçte bütün partiler…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LEVENT GÖK (Devamla) - Sayın Başkanım, bir dakikanızı alabilir miyim.

BAŞKAN – Buyurun.

LEVENT GÖK (Devamla) - ...samimi bir davranış içerisinde, Türkiye’nin menfaatlerini ve demokrasisini öne çıkaran bir anlayışla yola çıktıklarında, beraber olduklarında eminim ki Türkiye’yi çok daha fazla zenginlik bekleyecektir. Adalet duygusunun her alanda sürdürülmesi gerekiyor. Adaleti gerçekleştirecek olan devlettir. Sokağa çıkan vatandaşların adaleti gerçekleştirme, kişileri cezalandırma hakkı yoktur. Adaleti ancak, cezayı ancak devlet tesis eder. Bu konuda darbe gününde yaşanan kimi linç görüntülerinin de hesabı mutlaka sorulmalıdır. Devlet, büyük devlet olduğunu kanıtlamalıdır. Devlet, sadece ve sadece adaleti dağıtacak tek organ olduğunu kanıtlamak durumundadır. Sokağa teslim olmadan, bağımsız yargının öncülüğünde mutlaka ve mutlaka darbecilerden ve suça karışan herkesten hesap sorulmalıdır. Türkiye’nin önceliği buradadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LEVENT GÖK (Devamla) - Türkiye’yi büyük bir beladan kurtaran ve darbe teşebbüsünü önleyen halkımıza, burada irade gösteren tüm siyasi partilerimize, siyasi parti genel başkanlarına, tüm devlet aygıtında bunu önlemeye çalışan herkese huzurunuzda bir kez daha teşekkür ediyor ve tüm Türkiye’yi, sevgili milletvekillerimizi, herkesi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Gök.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Şentop konuşacak.

Buyurun Sayın Şentop. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Değerli Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.

Tabii, başka bir mevzuyla ilgili görüşüyoruz ama artık, Türkiye’nin gündemi bir süre 15-16 Temmuz gecesi yaşamış olduğumuz bu hareketle ilgili olacak. O bakımdan ben de müsaadenizle konuşmamı bu konuya tahsis etmek istiyorum.

Öncelikle, değerli arkadaşlar, bu yaşadığımız hareketi –bunu özellikle kullanıyorum- bir darbe teşebbüsü olarak değerlendirmek yanlış kanaatimce. Darbe teşebbüsü, malum, literatürde de teknik olarak baktığımızda, askerlerin, Silahlı Kuvvetler içerisindeki bir grubun hükûmeti devirerek yönetimi ele geçirmesi şeklinde tanımlanabilecek bir şeydir. Burada, tabii, Silahlı Kuvvetlerine mensup askerler olması gerekiyor bunların. Bu çerçevede bakacak olursak, eğer buna “Darbe teşebbüsü” dersek, bizim Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları içerisinde bir grubun bunu yaptığını kabul etmemiz lazım. Görünüşte öyle ama bunlara “Türk askeri”, “Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu” demek bir yanlıştır, Türk Silahlı Kuvvetlerimize, milletimize, devletimize bir hakaret olur. Bunlar, Pensilvanya’nın -Pensilvanya, malum, Amerika Birleşik Devletleri’nin bir şehridir- askerleri. Türk askeri, Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu olarak bunları nitelendirmek mümkün değil ve bu harekete de genel anlamıyla bir terör hareketi ama belki bir işgal hareketi, işgal teşebbüsü demek gerekir. Devletimizin en azından bazı kurumları itibarıyla işgal edilmesine yönelik bir teşebbüsle karşı karşıyayız.

Hamdolsun, bu hareket, bu teşebbüs püskürtüldü, engellendi. Bu teşebbüsün, bu hareketin merkezi -tabii, çok sık o akşam bunu dinledik, takip ettik- Akıncılar Üssü. Burada, çok kısa bir tarihî işarette bulunacağım: Hatırlayanlar vardır, buranın önceki adı, esas adı Mürted Üssü idi. Mürted, bir bölge Kazan ilçemiz sınırları içerisinde. Mürtet, biliyoruz dinî bir tabir; Müslüman olduğu hâlde Müslümanlıktan ayrılan kişiye mürtet denir dinen. Buraya bu ismin verilmesinin bir sebebi var. 1402 Ankara Savaşı sırasında Yıldırım Bayezid’in ordusundaki bazı güçler orduyu arkadan vuruyorlar, ihanet ediyorlar orduya. Bu sebeple burada, dinî anlamda mürtet değil ama “devlete ihanet edenler” anlamında mürtet, “devletten dönenler” anlamında mürtet olmak üzere bu bölgeye verilmiş bir isim. Tabii, bunu ben tarihî bir vaka olarak anlatıyorum. Burada yaşayan insanlarımız, büyük kahramanlar onlar; bu bölgede bu üsse konuyla ilgili bilgi sahibi olduklarında hemen giden, Kazan’da yaşayan yaklaşık 8 bin civarında insan; onlar burada canlarını siper ederek, göğüslerini siper ederek buradaki bu teşebbüsün karşısında duran insanlar. Bunlarla ilgili değil sözüm, bir tarihî olaya işaret etmek istiyorum. Dolayısıyla, bugün karşı karşıya olduğumuz hadise, bir bakımdan da tarihin tekerrürüdür. Bir mürtet ihanetiyle karşı karşıya Türkiye Cumhuriyeti devleti.

Değerli arkadaşlar, tabii, bu hareketin püskürtülmesinde en büyük pay aziz milletimizin, millet fertlerimizin. Hepimiz Türkiye'nin muhtelif yerlerinde birçok vakayla karşılaştık. Bugün ben geldiğimde birçok arkadaşımdan da, gerek Ankara'dan gerek İstanbul'dan, Türkiye'nin başka yerlerinden çeşitli vakalar, olaylar dinledim; hepsi başlı başına birer kahramanlık hikâyesi. Gerçekten, milletimizle ne kadar büyük gurur duyarsak duyalım onun hakkını veremeyiz.

Türkiye çok büyük badireler yaşadı; cumhuriyetin kuruluşundan itibaren muhtelif harekâtlarla, askerî darbelerle, başarılı olan, olmayanlarla karşılaştık. Bunların hiçbirisinde, bugün olduğu gibi, bu anlamda milletin kendi kendine organize olarak göstermiş olduğu bir reaksiyon görmedik, yaşamadık. Öncelikle, bu tarihî süreç, yaşadıklarımızın hepsi demek ki hepimize, milletimizin bütün fertlerine bir hassasiyeti, bir devlete, demokrasiye, millî iradeye sahip çıkma asaletini kazandırmış; bu çok önemli bir şey, yaşadığımız hadise. Ama, milletimizin kahramanlığını burada ne kadar anlatacak olursak olalım onu layıkıyla ifade etmiş olamayız.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin her yerinde tankların üzerine çıkan, silahla yapılan taramalara göğsünü siper eden insanlar esasen kendi iradesine, millete yönelmiş olan bir tecavüze karşı durmaktadırlar. Sadece -eskiden olduğu gibi- seçim günü sandıkta oyuyla devlete, millete, yönetime sahip çıkmak yerine bu sefer her hâlükârda kendi iradesi aleyhine meydana gelen bir gelişmenin karşısında durma cesaretini ve şuurunu gösteren vatandaş topluluğuyla karşı karşıyayız. Milletimizi buradan hürmetle selamlıyorum. Bu, tarihî bir hadisedir. Bu Meclis Gazi Meclistir, hep diyorduk ya, ikinci defa gazilik unvanını Meclisimiz, yaşadığımız hadiseyle aldı.

Tabii, yaşadığımız bu hadise niye darbe teşebbüsü değil? Darbecilerin en büyük problemi dünyanın her tarafında bir meşruiyet problemidir. Darbe yapıyorsunuz, ülkeyi yöneteceksiniz, sizin bir tabanınız yok, millet nezdinde bir meşruiyetiniz yok. Bu meşruiyet sıkıntısı özellikle darbecileri halka karşı duruşlarında bir dikkate sevk ediyor dünyanın birçok yerinde, Afrika’da gerçekleşen bazı darbeleri istisna tutacak olursak. Onun için, darbe yapanlar halka, sıradan vatandaşa silah doğrultmaktan kaçınırlar, halkı karşısına almaktan kaçınırlar. Hâlbuki bu harekette görüyoruz ki hedef gözetmeksizin topluluğa ateş açan… Hatta keskin nişancılarca Boğaziçi Köprüsü’nde doğrudan -bazı otopsi raporlarında, Adli Tıpta çıkan- tek kurşunla ve bizzat nişan alınarak öldürülmüş, katledilmiş vatandaşlarımız var. Bu şekilde vatandaşı, yine en önemli kurumumuz yüce Meclisi, Türkiye Büyük Millet Meclisini, yine Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni hedef alan bir anlayış sadece bir darbe teşebbüsünde bulunuyor diye nitelendirilemez. Çünkü darbede hükûmeti, iktidarı ele aldığınız zaman neticede siz yöneteceksiniz ülkeyi. Kurumları niye tahrip ediyorsunuz? Bu anlayış sadece bu şekilde bir hareket olarak da nitelendirilemez, bu bir intikam hareketidir siyasetten ama en başında milletten intikam almak üzere tasarlanmış, yola çıkılmış bir harekettir. O hareketi, darbeyi telin ediyorum. Hepimiz beraber bunu burada gerçekleştirdik ama en büyük pay aziz milletimizin.

Tabii, burada, başta hakkını ifade etmemiz lazım, Cumhurbaşkanımızın duruşu çok önemli. Kendisini, milletimiz, biz -çeşitli illerimizde de bulundum- parti farkı olmaksızın da bu duruşu herkes saygıyla, takdirle ifade ediyor. Kendisini hürmetle buradan selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ben ilk haber aldığım saatlerde kendisini telefonla aradım. Birçok kimseye ulaşamadığımız vakitlerdi onlar. Bulunduğu yerden telefonla aradım ve bir tek çalmada telefonunu açtı. Önce tabii, güvenliğiyle ilgili hususta emin olmak istedim ama sonra dedi ki: “Bizim bu hareketin karşısında durmamız lazım. Derhâl herkes sokaklara, meydanlara inecek ve milletimiz bu harekete iradesine sahip çıkarak karşı duracak.” (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İlk anda daha bunu söyledi ve kendisi de bunu bizzat yaşayarak da bu duruşu, bu tavrı ortaya koydu. O şartlar altında, malum, ağırlıklı olarak Jandarma içerisinde, kısmen de Hava Kuvvetleri içerisinde bir örgütlenme var. Dolayısıyla, havadan intikal etmek İstanbul veya Ankara’ya, çok riskli bir şey. Buna rağmen, bu riski göze alarak, hani her zaman söylediği “Biz kefenimizi giyerek yola çıktık.” mottosunu, ilkesini, anlayışını bizzat yaşayarak da milletimize göstermiş oldu. Onun liderliğinde, önderliğinde bu hareket, bu hain ihanet hareketi, bu mürtet hareketi çökertilmiş oldu.

Ben, bütün partilere mensup arkadaşlarımızın da, tabii basın mensuplarımızın da bir birlik, beraberlik içerisinde, bu gayrimeşru harekete karşı durduğunu ifade ediyorum. Herkesi bu anlamda tebrik ediyorum. Tabii polisimiz, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kahir ekseriyeti bunun karşısında durdu. Savcılarımız, hâkimlerimiz hemen eş zamanlı olarak harekete geçtiler. Türkiye bir tarih yazmıştır, bir destan yazmıştır. Bütün dünyaya da örnek olacak bir tabloyu göstermiştir. Artık bu ülkede hiç kimse bu milletin karşısına çıkıp darbeyle, zorla, millî iradeyi gasbederek hükmetme imkânına, hakkına sahip değildir. Bu tescil edilmiştir. Bunda emeği geçen herkesi burada tebrik ediyorum.

Hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şentop.

1’inci maddede şahsı adına konuşma yok.

Soru-cevap yok.

1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 1’inci madde kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci madde üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Kars Milletvekili Sayın Ayhan Bilgen konuşacak.

Buyurun Sayın Bilgen. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA AYHAN BİLGEN (Kars) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle bu çatı altında bu kürsüden -belki daha önceki yasama dönemlerinde de defaatle olmuştur ama- güvenlik bürokrasisinin sivil denetiminden, parlamenter denetiminden söz ettiğimizde ön yargıyla, kafalarımızdaki şablonlarla dinlemeyip daha ilkesel, daha evrensel çerçevede söylediklerimizi dikkate alsaydınız belki bu yaşadığımız sürecin bu kadar ağır bedeli, bu kadar ağır faturası olmazdı.

Böyle bir girişi ne kimseyi kınamak için ne “Şu parti haklıydı, bu parti haksızdı.” polemiğine girmek için sarf etmiyoruz. Sonuçta darbelerin hiçbir parti açısından kazananı olmaz.

“Parlamento” kelimesi, hepiniz gayet iyi biliyorsunuz ki “parler” kelimesiyle yani “konuşma”yla aynı kökten gelir. Sorunlarını konuşacak bir çatı olmaktan burayı çıkardığınızda, buranın elbette mermilerle, toplarla vurulması kadar işlevsizleştirilmesi, yapması gereken denetim görevini yapmaması da kendisine dert edinilmeye değer bir durumdur.

Değerli arkadaşlar, bir darbeyle yüzleşmeden, darbelerle yüzleşmeden aslında yeni darbeleri önlemek de çok kolay ve mümkün değildir. Ama bu yüzleşmeyi gerçekleştirmek için önce yanılmış olma ihtimalimizi, eksik okuma ihtimalini kendimize yedirebilmemiz gerekiyor yani “Biz bir yeri görememişiz.”, “Bir şeyi fark edememişiz.”, “Bir şeyi okuyamamışız.” deme erdemliliğini öncelikle göstermemiz gerekiyor.

Şimdi, bir taraftan “çete” ifadesi kullanıyoruz ama öbür taraftan neredeyse kurmayların üçte 1’i tutuklanıyor. E, şimdi, ya bu tutuklamalar, bu görevden almalar abartılı ya “çete” tarifi çok gerçekçi, çok inandırıcı bir tarif değil. Sadece saat dörtte öğrenildiği iddia edilen bir darbenin üzerinden geçen saatlere rağmen, Cumhurbaşkanının bile aynı mekânda kalıyor olması, Parlamentonun öğrenildikten beş altı saat sonra vurulmasının engellenemiyor olması ayrı bir tartışma konusu. Bugünün sıcaklığında, bugünün tartışma ortamında bunları açmak niyetinde değiliz ama galiba durumun daha vahim tarafı şu: Darbe olsaydı darbeciler bizim neyi tartışmamızı isterdi ve şimdi biz neyi tartışıyoruz? Türkiye kamuoyu idamı tartışıyor. Tam da darbeciler zaten darbe yaptıktan sonra idamın tartışılmasını isterler. İdamı kim, kimin için veriyor, kimi cezalandırıyor? Darbe meselesi darbeyi başarıyla bitiren, darbede kaybeden meselesi değildir ki; darbe meselesinin panzehri, alternatifi demokrasidir, hukuk devletidir, insan haklarıdır. Darbeyi başarısız kılmanın ve bundan sonra bir daha kimse tarafından darbeye tevessül edilmemesinin tek teminatı da demokrasiyi bütün kurumlarıyla hayata geçirecek bir tavrı, bir kararlılığı hem hukuki zeminde, yasal mevzuat zemininde hem de pratikte hayata geçirmektir.

Değerli arkadaşlar, “Darbeden daha kötüsü nedir?” sorusu galiba bugün kimsenin cevaplama konusunda istekli davranmayacağı bir soru ama ben bütün netliğiyle söyleyeyim: Darbeden daha kötüsü vardır ve darbeden daha kötüsü iç savaştır. Elbette darbeciler başarılı olduklarında da çok ağır bedeller ödetirler halka ama iç savaş darbeyle kıyaslanmayacak kadar büyük felaketleri getirir. Şu anda yapılan bazı işler tam da darbecilerin yapılmasını istediği işlerle çok benzeşiyor. Ben bir tanesini söyleyeceğim. Diyanet İşleri Başkanlığının hayatını kaybeden -tırnak içinde söylüyorum- darbecilerin selalarının verilmeyeceği, defin hizmetlerinin yapılmayacağı, cenazelerinin yıkanmayacağıyla ilgili kararını bence yeniden, bir daha düşünün, bir daha değerlendirin.

Değerli arkadaşlar, cenaze hizmeti ölenle ilgili değildir, cenaze hizmeti kalanlarla ilgilidir. Kim olduğunu değil, onun toplumsal zeminde toplumsal barış iklimine vereceği zararı düşünmek zorundasınız. Yoksa, dinî açıdan kimin cenaze namazı kılınır, kimin kılınmaz tartışmasıyla eğer bakıyorsanız başka vakalar da var, başka şeyler de var sayılabilecek ama hepimiz biliyoruz ki bunu hiçbir yerde din görevlileri o perspektifle ele almazlar. Örneğin, intihar edenin cenaze namazı kılınmaz dinî açıdan ama asla camilerimizde böyle bir şey olmaz çünkü o, aileyi rencide etmektir. Dolayısıyla da…

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Kılınır, intihar edenin cenaze namazı kılınır, bâgîlerin cenaze namazı kılınmaz.

AYHAN BİLGEN (Devamla) – O da tabii, ayrı bir tartışma ama ben fıkıh tartışması için açmadım bunu, başka bir şey için söylüyorum.

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Tartışıyorsan her yönüyle tartışacaksın!

AYHAN BİLGEN (Devamla) – Bakın, eğer siz toplumda kırılma doğuracak işler yapmaya devam ederseniz, toplumsal barışı tehdit edecek şeyler yapmaya kalkarsanız, değerli arkadaşlar, şu anda içinde bulunduğumuz kaosu önlemek bir yana, bunu durduracak bir aklı, bir sağduyuyu, bir ortaklaşmayı egemen kılmak bir yana, tam tersine, toplumda daha büyük kırılmaları, daha büyük çatışmaları -altını çizerek ifade ediyorum- Türkiye’yi iç savaşa sürükleyecek bir büyük felaketi kendi ellerimizle hazırlamış oluruz. Umut ederim ki insan hakları ihlalleri ve demokratik duyarlılık konusunda bu Meclis üzerine düşeni yapabilsin ve bugünden daha kötü, bugünleri arayacağımız bir atmosfere bu ülke sürüklenmek zorunda kalmasın.

Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

2’nci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kocaeli Milletvekili Sayın Saffet Sancaklı konuşacak.

Buyurun Sayın Sancaklı. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, zor günler geçiriyoruz, birlik olmamız lazım.

Daha önce de bazı konuşmalarımda… Aylarca geriye gittim, bugün birkaç tanesini dinledim, aşağı yukarı hep aynı konuşmaları yapmışım. Bugün Balkanlarla ilgili bir şey hazırlamıştım, biraz bilgi verecektim ama tabii, konu çok farklı, günümüze bağlayacağım.

Balkanlar “dağlık yer” anlamına gelir. Balkanlar Karadeniz ve Adriyatik Denizi arasındaki dağlık, engebeli sahaları oluşturur yani o bölgenin içerisinde. Bölgenin yüz ölçümü 550 bin kilometrekare, nüfusu 55 milyon civarındadır. Başlıca devletleri Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya, Arnavutluk, Kosova, Karadağ ve Bosna-Hersek'tir. Türkiye Balkan Yarımadası’nda bir miktar toprağı olduğundan, Romanya, Hırvatistan, Slovenya, Macaristan ve Moldova ise tarihi bağlarından ötürü Balkan ülkesi sayılır.

Ama Balkanlara kötü ün veren, savaşlar ve katliamlardır, soykırımlardır. Tarih boyunca Avrupa’nın hiçbir bölgesi Balkan Yarımadası kadar saldırı, istila ve işgale uğramamıştır. Bölge Persler, Makedonyalılar, Arnavutlar, Romalılar, Bizanslılar, Hunlar, Avarlar, Bulgarlar, Sırplar, Türkler, Avusturyalılar ve daha birçok ulus tarafından uzun yıllar boyunca yönetildi. Balkanların yerli halkı olan topluluklar, kısa süreli dönemler hariç, tarih boyunca hep başka milletlerin idaresi altında yaşadılar.

Nitekim 14’üncü yüzyıl ortalarında Türklerin Rumeli'ye geçişi Balkanların tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu. Osmanlılar Balkan Yarımadası'na ayak bastıklarında bölgede kendilerine karşı koyabilecek ne güçlü bir siyasi birlik ne de güçlü bir devlet bulunmaktaydı. O dönem Balkanların en güçlü devleti olan Sırp Krallığı bile Osmanlıların askeri gücüne dayanamayarak 15’inci yüzyıl ortalarında çöktü.

Osmanlıların Trakya'ya ayak bastıktan sonra bölgede yavaş yavaş ilerlemeye başlaması, aralarında çeşitli dinî, siyasi, askeri ve benzeri sorunlar olan Balkan halklarının bütün bu sorunlarını bir kenara bırakıp yaklaşan Türk tehlikesine karşı birleşerek Haçlı Seferleri başlatmalarına neden olmuştur. Bu seferlere, Balkan devletleri dışında zaman zaman, bölgenin hamiliğini üstlenen Macar Krallığı doğrudan, İngiltere, Fransa, Almanya, İspanya, İtalya, İskoçya gibi Avrupa’nın çeşitli ülkeleri de bir miktar asker göndererek dolaylı yönden iştirak ettiler Türklere karşı. Haçlı orduları ve Osmanlılar arasında 14’üncü yüzyılın ortalarında Birinci Kosova Savaşı’yla başlayan bir hilal-haç savaşı, İkinci Kosova Savaşı’yla 15’inci yüzyılın ortalarına kadar devam etmiştir.

Bu anlatmış olduğum hilal ve haç arasındaki mücadelenin 14’üncü yüzyılda başlayarak yüzyıllarca devam ettikten sonra 11 Temmuz 1995 tarihinde, Srebrenitsa soykırımının yıl dönümünde Sırp ordularının Komutanı Ratko Miladiç’in “Müslüman Türklerden tarihin intikamını alıyoruz.” sözleriyle Müslüman Türklere karşı kinini ve öfkesini göstermiştir.

Şimdi, bunu anlattım ki ufak bir hikâye anlatarak günümüze bağlayacağım. Daha önce de bundan bahsetmiştim size, Osmanlı-Rus savaşında, Bulgaristan’da bir şehir Rusların eline geçmek üzere. Osmanlı paşası da şehre gidiyor ve insanlara diyor ki: “Ruslar geliyor. Toplarımızı tepelere çıkarmamız lazım. Lütfen, katırlarınızı bize verin, yardım edin.” Söylediği insanlar da Osmanlı’nın tabiiyetinde yaşayan Müslüman Türkler. Tabii, evin birine giriyor komutan, diyor ki: “Katırını ver.”, “Benim katırımın ayağı sakat.” diyor; öbürüne giriyor, “Benim katırım hasta.” diyor; öbürüne gidiyor, “Benim katırım yok ki.” diyor. Paşa bakıyor ki kimse katırını vermiyor, parayla satın alıyor, ancak 9 tane katır satın alabiliyor ve topları yukarıya çıkarmaya çalışıyor, 9 tane katırla ne kadar çıkarabiliyorsa. Rus ordusu geliyor, şehri zapt ediyor. Şehir meydanında bütün katırları topladığında 1.700 tane katır çıkıyor ahırlardan. Bütün herkesin evine el koyuyorlar, bütün herkesin karısına, kızına tecavüz ediyorlar ve böyle sonuçlanıyor bu hikâye.

İşte, bugün, arkadaşlar, bizim, katırları verme günümüz. Bugün, bu Mecliste, hiçbir parti ismi gözetmeksizin, hiçbir şeye bakmadan bizim birlik olmamız gerekiyor.

İşte, bu 15 Temmuzda yaşanan bu kalkışma girişimi akşamı olaylar başlar başlamaz Milliyetçi Hareket Partisinin lideri Sayın Devlet Bahçeli, Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Merkezine gelerek, bütün ışıkları da açtırarak, üstelik de Ankara’da çok önemli binaların ışıklarının söndüğü anda bütün ışıkları açtırarak, büyük bir riske girerek MHP Genel Merkezine gelmiştir ve arkasından bütün kurmaylarıyla, bizlerle beraber olayları izlemiştir. Arkasından, Ankara’da bulunan milletvekillerimiz Meclise gelmiştir ve ilk açıklamayı da Sayın Genel Başkan yapmıştır, Sayın Başbakanı arayarak “Böyle bir şey kabul edilemez, böyle bir şeye izin verilemez. Biz buradayız, milletimizin ve Hükûmetimizin arkasındayız.” demiştir. Bu tarihî bir olaydır.

Bugün Sayın Başbakan Binali Bey ile Sayın Genel Başkanımızın görüşmesinden sonra, Binali Bey kendisine “Mesele memleketse gerisi teferruattır sözü bugün Sayın Bahçeli ve MHP’nin tavrıyla örnek bulmuştur.” diyerek Sayın Genel Başkana teşekkür etmiştir. Biz de Sayın Başbakanımıza bu teşekküründen dolayı teşekkür ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Milliyetçi Hareket Partisinin bu duruşu ilkeli bir duruştur, konjonktürel bir duruş değildir. (MHP sıralarından alkışlar) Milliyetçi Hareket Partisi, memleket meselesi ne zaman olduysa bu duruşun aynısını göstermiştir.

Ama, herkesten rica ediyorum, bu olay hiçbir partiye mal edilmesin. Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı ilk önce çıkmıştır, Başbakanı aramıştır ve bütün televizyon kanallarına bu haberi göndermiştir. Anlatılmayacak birçok olay olmuştur ama Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı ve Milliyetçi Hareket Partisi dimdik durmuştur ve bu kalkışma en azından şimdilik önlendiyse, bu tehlike atlatıldıysa büyük payı vardır. Ama, bizim hiçbir zaman “Şu anda bu olaylardan biz nasıl bir rant devşiririz, nasıl oyu bize doğru yönlendiririz?” veyahut da “Nasıl Milliyetçi Hareket Partisinin oylarını yükseltiriz?” gibi bir düşüncemiz yok. Hiç kimseden de böyle bir şey beklenmiyor, kimseden de olmasın.

Ama, çok dikkat etmemiz gereken bir şey var şu anda -artık cümleleri de çok dikkatli seçiyorum- 358 generalin 115’ine görevden el çektirildiği, tutuklandığı bir ortamda çok vahim bir durum var ortada. Eğer bu böyle ise bu çok vahim, böyle değilse bu daha da vahim. Şu anda güneydoğuda ve doğuda görev yapan üst düzey rütbeli komutan arkadaşlarımdan birkaç tanesiyle konuştum telefonda. O bölgedeki komutanların da ciddi bir bölümü alındı. Asker kışlaya çekildi, meydanın kime kaldığını hepimiz biliyoruz. Lütfen, rica ediyorum, çok dikkatli olalım. Başka bir tarafa yönlenirken başka bir şeyleri kaçırmayalım. Aylardır güneydoğuda ve doğuda büyük bir askerî üstünlüğümüz var terör örgütüne karşı, belini kırma noktasına geldik belki ama bu olaya kimse rehavete kapılmasın, tek bir tarafa da yönlendirmesin bizi. Şu anda acaba onlar ne yapıyorlar? Hükûmet yetkililerine sesleniyorum buradan bir kez daha. Halk sokaklara çıkmıştır, demokrasiye sahip çıkmıştır. Burada iki noktaya çok dikkat etmemiz lazım: Provokasyona çok açık bir ortam, lütfen bunun bir yolunu bulun. İki, doğuda ve güneydoğuda Türk bayraklarıyla sokağa çıkan insanlara da biraz dikkat edelim. Hepsi için söylemiyorum, belli bir bölümü… Acaba birileri prova yapmayı deneyebilir mi? Milliyetçi Hareket Partisi olarak uyarılarımızı lütfen dikkate alın.

Şu zaman eleştiri zamanı değildir, şu zaman katırlarımızı verme zamanıdır. Eksiklerimiz olabilir, fazlalıklarımız olabilir. Lütfen, kimse kimseyi de eleştirmesin, eleştiri hakkımız saklı kalsın. Çok büyük bir badireden geçiyoruz, tehlike henüz geçmedi. Avrupa’nın büyük televizyon kanalları ve büyük gazeteleri çok ağır şeyler yazıyorlar; kayıp gemilerden bahsediyorlar, başka bir şeylerden bahsediyorlar. Lütfen, çok dikkatli olalım, birlikte olalım, bir olalım ama bu işi de lütfen başka taraflara çekmeyelim.

Beni dinlediğiniz için de çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sancaklı.

2’nci madde üzerinde sahsı adına başka söz yok.

Soru-cevap bölümü yok.

2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 2’nci madde kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü madde üzerinde söz alan yok.

Soru-cevap bölümü yok.

3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 3’üncü madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hukukuna Göre Kurulmuş Olan Üniversitelerin Karşılıklı Tanınmasına Dair Milletlerarası Anlaşmaya Ek Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Oy sayısı: 211

 Kabul: 211

               Kâtip Üye                                                                            Kâtip Üye

       Elif Doğan Türkmen                                                                   Ömer Serdar

                 Adana                                                                               Elâzığ” (x)

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Sayın milletvekilleri, Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

IX.- ÖNERİLER

A) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun 19 Temmuz 2016 Salı günkü birleşiminde gündemin 130 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesinin uygun görüldüğüne ilişkin önerisi

19/7/2016

Danışma Kurulu Önerisi

Danışma Kurulunun 19/7/2016 Salı günü yaptığı toplantıda, Genel Kurulun 19/7/2016 Salı günkü (bugün) birleşiminde gündemin 130 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi uygun görülmüştür.

                                                                                                İsmail Kahraman

                                                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                      Başkanı

    Adalet ve Kalkınma Partisi                                                         Cumhuriyet Halk Partisi

        Grubu Başkan Vekili                                                               Grubu Başkan Vekili

       Mehmet Naci Bostancı                                                                     Levent Gök

 

     Milliyetçi Hareket Partisi                                                      Halkların Demokratik Partisi

        Grubu Başkan Vekili                                                               Grubu Başkan Vekili

              Erkan Akçay                                                                          İdris Baluken

BAŞKAN – Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Danışma Kurulu önerisi kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, 3’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Karadağ Hükûmeti Arasında Askerî Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Karadağ Hükûmeti Arasında Askerî Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/515) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 145) (X)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon raporu 145 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÛMETİ İLE KARADAĞ HÜKÛMETİ ARASINDA ASKERÎ ALANDA EĞİTİM, TEKNİK VE BİLİMSEL İŞ BİRLİĞİ ÇERÇEVE ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

 

MADDE 1- (1) 4 Haziran 2014 tarihinde Saraybosna’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Karadağ Hükûmeti Arasında Askerî Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

 

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

 

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Karadağ Hükûmeti Arasında Askerî Alanda Eğitim, Teknik ve Bilimsel İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı: 245

Kabul                         : 241

Ret                             : 4 (x)             

 

               Kâtip Üye                                                                              Kâtip Üye

              Ömer Serdar                                                                     Elif Doğan Türkmen

                  Elâzığ                                                                                  Adana”

Böylelikle, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

4’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/344) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 249) (xx)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon Raporu 249 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KARADAĞ HÜKÜMETİ ARASINDA BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 12 Nisan 2013 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Bilimsel ve Teknolojik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı: 237

Kabul                         : 236

Çekimser                    : 1 (x)             

 

               Kâtip Üye                                                                              Kâtip Üye

              Ömer Serdar                                                                     Elif Doğan Türkmen

                  Elâzığ                                                                                  Adana”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

5’inci sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/493) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 141) (XX)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon Raporu 141 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi? Yok.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KARADAĞ HÜKÜMETİ ARASINDA YATIRIMLARIN KARŞILIKLI TEŞVİKİ VE KORUNMASINA İLİŞKİN ANLAŞMANIN

ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

 

MADDE 1- (1) 14 Mart 2012 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 1’inci madde kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 2’nci madde kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı: 240

Kabul                         : 238

Çekimser                    : 1 (x)             

 

               Kâtip Üye                                                                              Kâtip Üye

              Ömer Serdar                                                                     Elif Doğan Türkmen

                  Elâzığ                                                                                  Adana”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

6’ncı sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Geri Kabul Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Geri Kabul Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/623) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 213) (xx)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon Raporu 213 sıra sayısı ile bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KARADAĞ HÜKÜMETİ ARASINDA GERİ KABUL ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 18 Nisan 2013 tarihinde İstanbul’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Geri Kabul Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 1’inci madde kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 2’nci madde kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 3’üncü madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Geri Kabul Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı: 242

Kabul                         : 241

Çekimser : 1 (x)          

 

               Kâtip Üye                                                                              Kâtip Üye

              Ömer Serdar                                                                     Elif Doğan Türkmen

                  Elâzığ                                                                                  Adana”

Böylelikle, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

7’nci sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

7.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/347) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 42) (xx)

BAŞKAN – Komisyon? Burada.

Hükûmet? Burada.

Komisyon Raporu 42 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KARADAĞ HÜKÜMETİ ARASINDA EĞİTİM ALANINDA İŞBİRLİĞİ MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 18 Nisan 2012 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

 

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Eğitim Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı      : 232

Kabul                                                : 219(x)

               Kâtip Üye                                                                              Kâtip Üye

              Ömer Serdar                                                                    Elif Doğan TÜRKMEN

                  Elâzığ                                                                                  Adana”

Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Sayın milletvekilleri, gündemimizdeki işlerin görüşmeleri tamamlanmıştır.

Alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 20 Temmuz 2016 Çarşamba günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

İyi akşamlar diliyorum.

Kapanma Saati: 18.49



(*)(10/266) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesi’nin tam metni tutanağa eklidir.]

(x) 396 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(X) 145 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 249 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(XX) 141 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 213 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 42 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.