TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
54’üncü Birleşim
6 Mart 2016 Pazar
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa Birliği Konseyi Hollanda Dönem Başkanlığında 13-14 Mart 2016 tarihlerinde Hollanda’nın Lahey şehrinde “Dijital Çağda İnsan Kaçakçılığı” konulu Komisyon Başkanları Toplantısı’na katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/532)
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 118)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI
1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) MALİYE BAKANLIĞI
1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) KAMU İHALE KURUMU
1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı’nın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
6.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
7.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, İstanbul Milletvekili Aziz Babuşcu’nun 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
8.- İstanbul Milletvekili Aziz Babuşcu’nun, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklaması ile Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
9.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, İstanbul Milletvekili Aziz Babuşcu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
10.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, İstanbul Milletvekili Aziz Babuşcu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
11.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, Rize Milletvekili Hikmet Ayar’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
12.- Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz’ın, Rize Milletvekili Hikmet Ayar’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
13.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın yaptığı açıklaması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
14.- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
15.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
16.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
17.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
18.- İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel’in, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
19.- Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı’nın, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
20.- Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın, İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
21.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
22.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
23.- Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın, Samsun Milletvekili Erhan Usta ile İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmaları sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
24.- Bursa Milletvekili Lale Karabıyık’ın, Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
25.- Antalya Milletvekili Mehmet Günal’ın, Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında MHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
26.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın 5’inci maddesi üzerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında şahsına ve Cumhurbaşkanına sataşması nedeniyle konuşması
27.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
28.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu’nun, Tekirdağ Milletvekili Metin Akgün’ün 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın 5’inci maddesi üzerinde şahsı adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, devletin egemenlik alanı içinde kabul edilemeyecek şeyler yaşandığına ve iktidarın, bu konuda sorumluluğu yokmuş gibi davrandığına ilişkin açıklaması
2.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, çözüm sürecinin bitirilmesiyle ilgili bazı tespitlerine, siyaset kurumunun bu konuda rasyonel bir akılla hareket etmesi gerektiğine ve Cumhuriyet Halk Partisinin çözüm sürecine verdiği desteğin önemli olduğuna ilişkin açıklaması
3.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
4.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
5.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, tüm siyasi parti gruplarının dinin siyasetin rekabet alanı içine sokulmaması gerektiği konusunda anlaştıklarına ve Cumhuriyet Halk Partisinin de bu noktada üzerine düşen hassasiyeti göstereceğine ilişkin açıklaması
6.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, İstanbul’da Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri sırasında HDP Eş Başkanı Van Milletvekili Figen Yüksekdağ Şenoğlu ile beraberindekilere ve Şırnak’ın İdil ilçesindeki HDP parti binasına yapılan saldırıları kınadığına ilişkin açıklaması
7.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul Milletvekili Aziz Babuşcu’nun 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
8.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, İstanbul Milletvekili Aziz Babuşcu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
9.- Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın, Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz ile İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
10.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
11.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
12.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
13.- Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
14.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
15.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık’ın, Boydak Holdinge yönelik operasyonla ilgili sürece ilişkin açıklaması
16.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, Akçakale-Tel Abyad ile Karkamış-Cerablus sınır kapılarının IŞİD kontrolüne geçmesinin ihracata etkileri ve Boydak Holdinge yönelik operasyon konularında bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
17.- Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın, İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
18.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, Cumhurbaşkanının üçüncü köprü açılış töreninde sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
19.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
20.- Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
21.- Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın, Antalya Milletvekili Mehmet Günal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
22.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Maliye Bakanı Naci Ağbal’ı, tutarsız ve Meclisin aklıyla alay eden tavrı nedeniyle kınadıklarına ilişkin açıklaması
23.- Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
24.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın, kendisinin sorduğu sorulara cevap vermediğine ilişkin açıklaması
25.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Maliye Bakanı Naci Ağbal ile Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Süreyya Sadi Bilgiç’in çalışma saatleri ilerledikçe gergin olduklarına ve bütçe görüşmelerinin Maliye Bakanının önemli ödevlerinden biri olduğuna ilişkin açıklaması
26.- Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
27.- Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Süreyya Sadi Bilgiç’in, Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Maliye Bakanının şahsiyeti ile bütçe arasında çok önemli bir ilişki olduğuna ve yargı kararları olmasına rağmen yılbaşından bu yana 4/C’lilere ek ödemelerin yapılmamasının nedenini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
29.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş ile Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın görüşmeler sırasında çok ciddi bir yöntem ve üslup yetersizliği içerisinde olduklarına ilişkin açıklaması
30.- Tekirdağ Milletvekili Metin Akgün’ün, Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, çalışma düzeni içinde stenograflara nöbet sistemi uygulanamadığından yeni stenograf istihdam edilmesi konusunun son derece önemli olduğuna ilişkin açıklaması
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, milletvekillerinin dinî inanç ve değerlerinin siyasi rekabetin ve sorgulamanın aracı hâline getirilmemesi gerektiğine ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Adalet ve Kalkınma Partisi kadın milletvekillerinin TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan adına da kendisine çiçek vermelerinden dolayı teşekkür ettiğine ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladığına ilişkin konuşması
VIII.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 5/3/2016 tarihli 53’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması
6 Mart 2016 Pazar
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU (İzmir)
----- 0 -----
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54’üncü Birleşimini açıyorum
Toplantı yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
İyi çalışmalar ve iyi günler diliyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa Birliği Konseyi Hollanda Dönem Başkanlığında 13-14 Mart 2016 tarihlerinde Hollanda’nın Lahey şehrinde “Dijital Çağda İnsan Kaçakçılığı” konulu Komisyon Başkanları Toplantısı’na katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/532)
4/3/2016
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Avrupa Birliği Konseyi Hollanda Dönem Başkanlığında 13-14 Mart 2016 tarihlerinde Hollanda’nın Lahey şehrinde “Dijital Çağda İnsan Kaçakçılığı” konulu Komisyon Başkanları Toplantısı düzenlenecektir.
Söz konusu toplantıya katılım sağlanması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 9’uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
İsmail Kahraman
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, gündemimize göre 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.
Program uyarınca bugün dokuzuncu tur görüşmeleri yapacağız. Dokuzuncu turda, Ekonomi Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Spor Genel Müdürlüğü, Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu, Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu bütçe ve kesin hesapları ile gelir bütçesi yer almaktadır.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 118) (x)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (x)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI
1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) MALİYE BAKANLIĞI
1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) KAMU İHALE KURUMU
1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere, turda yer alan bütçelerle ilgili soru sormak isteyen milletvekillerinin şu anda sisteme girmeleri gerekmektedir.
Şimdi, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın “Gelir ve finansman” başlıklı 2’nci maddesini okutuyorum:
Gelir ve finansman
MADDE 2- (1) Gelirler: Bu Kanuna bağlı (B) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçenin gelirleri 530.402.940.000 Türk lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin gelirleri 8.733.356.000 Türk lirası öz gelir, 60.896.542.000 Türk lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 69.629.898.000 Türk lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri 3.768.054.000 Türk lirası öz gelir, 22.565.000 Türk lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam 3.790.619.000 Türk lirası,
olarak tahmin edilmiştir.
(2) Finansman: Bu Kanuna bağlı (F) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna ekli (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net finansmanı 14.000.000 Türk lirası olarak tahmin edilmiştir.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, dokuzuncu turda grupları ve şahısları adına söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum:
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan, İstanbul Milletvekili Celal Doğan, Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ve İstanbul Milletvekili Garo Paylan konuşacaklardır.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına; Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu, Denizli Milletvekili Cahit Özkan, İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, Tekirdağ Milletvekili Ayşe Doğan, İstanbul Milletvekili Abdullah Başcı, İstanbul Milletvekili Serap Yaşar, İstanbul Milletvekili Aziz Babuşcu, Trabzon Milletvekili Salih Cora, Ordu Milletvekili Ergün Taşcı, İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç, Rize Milletvekili Hikmet Ayar ve Kocaeli Milletvekili Sami Çakır konuşacaklardır.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına; İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil, İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel, Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer konuşacaklardır.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına; Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı, Samsun Milletvekili Erhan Usta, İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu konuşacaklardır.
Şahısları adına, lehinde olmak üzere Kemalettin Yılmaztekin, Şanlıurfa Milletvekili; aleyhte olmak üzere İsmail Faruk Aksu, İstanbul Milletvekili konuşacaklardır.
Şimdi, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına ilk konuşmacı Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’dır.
Sayın Aydoğan, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır.
HDP GRUBU ADINA NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Ekonomi Bakanlığı üzerine söz almış bulunuyorum. Öncelikle herkesi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 2015 yılı Türkiye açısından son derece önemli siyasal, ekonomik ve toplumsal gelişmelerin yaşandığı bir yıl olmuştur. AKP Hükûmetinin iç ve dış politikadaki başarısızlığı Türkiye ekonomisini ciddi bir biçimde 2015 yılında etkilemiştir. 2015 yılında Türkiye ihracatı değer bazında yüzde 8,7 gerileyerek 143,9 milyar dolarla kapanmıştır. İthalatta 14,4’lük gerileme gerçekleşmiştir. Dış ticaret açığı 2015 yılında ne yazık ki 2002 seviyesine tekrar geri gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, Ekonomi Bakanlığı, 2016 vizyonunu, öncelikle ihracatı artırmak, yerli ve yabancı yatırımcıları hem nicelik olarak hem de nitelik olarak iyileştirmek olarak açıklamıştır. Ancak, tabii ki sormak gerekiyor, ülkemizde ihracatın negatife döndüğü bir dönemde bu ibre nasıl pozitife döndürülecek? Tabii, yine gerek yerli gerekse yabancı sermaye hem nicelik olarak hem de nitelik olarak nasıl artırılacaktır? Tabii ki, ihracatın artırılması için pek çok neden var ama iki önemli unsur var: Bunlardan bir tanesi nitelikli ürün, diğeri de doğru bir dış politikanın izlenmesidir.
Şimdi, AKP Hükûmetinin dış politikasındaki karar vericileri ne yazık ki Suriye politikasıyla, ihracatta önemli bir düşüşün yaşanmasına yol açmışlardır. İşte, Türkiye'nin ihracatı en fazla yaptığı hem tekstil alanında hem sebze meyve alanında hem müteahhitlik alanında yüzde 40’lara varan bir azalmanın söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. Yine, en yakın ülkelerde, komşu ülkelerimizde olan ihracattaki düşüş de tamamıyla Türkiye'nin dış politikasındaki yanlışlığından kaynaklanmaktadır. Türkiye, Suriye’ye yönelik bu dış politikasını geliştirmediği müddetçe çemberin her geçen gün daralacağını bilmelidir. Kendi ülkesinde Kürt sorununu çözemeyen bu Hükûmet ne yazık ki Suriye’deki Kürt meselesi üzerine de müdahil oluyor. Yani Suriye’de Kürtler -sadece ve sadece- statü elde etmesin diye koskoca bir ülkenin, Türkiye'nin dış politikasını ne hâle getirdi? “Başarıya giden her yol mübahtır.“ diyerek Makyavelist bir anlayışla, sadece Rojava’daki Kürtler bir statü elde etmesinler diye, El Nusra, El Kaide gibi çetelere bile yardım ve destek sunulmuştur. Bunu inkâr edebilirsiniz ama ben gözüyle görmüş bir kişi olarak bunu burada açık ve net söylüyorum. 2012 yılında, evet, Ceylanpınar’da, akşamın karanlığıyla birlikte, El Nusralar, El Kaideler o Ceylanpınar sınırını komşu kapısı gibi kullanıyorlardı ama şimdi tablo değişti; uluslararası güçler baskı yaptı, şimdi IŞİD terör örgütü oldu şimdi El Kaide, El Nusra terör örgütü oldu. Ne yazık ki izlenen bu yanlış dış politika sonucunda, Katar ve Suudi Arabistan gibi demokratik anlayıştan yoksun devletler hariç neredeyse tüm komşu ülkeler ve çevre ülkelerle ilişkiler bozulmuş, ilişkileri bozmuş bir Hükûmetle, bir iktidarla karşı karşıyayız.
Tabii ki Sayın Cumhurbaşkanı ihracatın geliştirilmesiyle ilgili çok büyük bir çaba içerisinde, gayret içerisinde, öyle ki bizim adını sanını duymadığımız ülkelere bile yanına aldığı iş adamlarıyla çıkarmalar yapıyor, ama mevcut tablo böyleyken, Cumhurbaşkanının çabaları da Türkiye'deki ihracatı, ihracat oranlarını değiştirmeye ve bu konudaki Ekonomi Bakanlığının hedeflerini tutturmaya yetmeyecektir.
Değerli milletvekilleri, gerek yerli gerekse yabancı sermayenin bir ülkede yatırım yapmasının ilk şartı, elbette ki barışçıl bir ortam, güven ve istikrardır. Çatışmanın, savaşın sürdüğü, kaosun olduğu -güven ve istikrarın olmadığı- bir bölgeye, ne yerli ne de yabancı sermaye yatırım yapar.
Örneğin, altı aydan beri, milletvekili seçildiğim Diyarbakır’da resmen bir şehir savaşı yaşanıyor. Kentin her tarafından duyulan, her gün onlarca, yüzlerce bomba atılıyor. Şimdi, böylesi bir coğrafyaya, yine bu tip şehir savaşlarının yaşandığı Mardin’e, Hakkâri’ye hangi aklı başında olan bir iş adamı gelip yatırım yapabilir ki? Tabii ki çözülmeyen Kürt sorunu, yaşananlar sadece bölgeyle sınırlı değil. İstanbul’da artık bombalar patlıyor ve gerçekten bu ülkede bu soruna bir çözüm bulunmazsa yaşananlar bölgeyle sınırlı kalmayacak, kalmıyor zaten. Patlayan bombalar nedeniyle artık bırakın sermayenin gelmesini, yerli ve yabancı yatırımcıların İstanbul’da yatırımlarını giderek artırmasını, mevcut olanların bile önümüzdeki dönemde kaçacağını hepimiz bilmeliyiz. O nedenle, bu tip ortamlarda herkes ama herkes, hepimiz, özellikle iktidar, çözüm ve barış ortamı olmazsa ekonomik gelişmenin de olmayacağını bilmek zorundadır.
Değerli arkadaşlar, Türkiye ekonomisinde turizm ve hizmet sektörü önemli bir yer tutar. Tabii, gönül isterdi ki Türkiye ekonomisi daha sağlam temellere otursun. Sanayinin geliştiği, üretimin olduğu bir ülkede elbette ki sağlam bir ekonomi de olacaktır ama son verilere göre sanayideki gerilemenin ne düzeyde olduğunu hepimiz biliyoruz. Türkiye ekonomisi bu nedenle belini turizm ve hizmet sektörüne bağlamıştır ama turizm ve hizmet sektörünün de biraz önce belirttiğim gibi, çözüm ve barış ortamında gelişeceği, ancak böyle bir ortamda büyüyeceği hepinizin malumudur. Bu gelişmeler yani Türkiye içerisindeki çözüm ve barış sürecinin gelişmemesi, yaşanan bu kaos ortamının, istikrarsızlığın devam etmesi durumunda Türkiye’de turizm ve hizmet sektöründe de çok önemli bir gerileme olacağını şimdiden öngörmek mümkün. Tabii ki iş bununla sınırlı değildir. Bu sektörde on binlerce insan yaşıyor, on binlerce insanın da işsiz kalmasıyla birlikte bunun ekonomiye olan etkisini hepimiz biliyoruz.
Değerli arkadaşlar, tabii ki diğer bir konu da… Yerli ve yabancı sermayenin bu ülkede yatırım yapmasının da ilk şartının barış ve güven ortamı olduğunu, istikrar ortamı olduğunu biraz önce belirtmiştim.
Turizm sektörü, Türkiye’de zor günler yaşıyor. 2015 yılında, turizm gelirlerinde yüzde 9,9, taşımacılık gelirlerinde de yüzde 9,4’lük bir azalma meydana gelmiştir.
İhracatı tabii ki önemli düzeyde etkileyen önemli bir faktörün de Suriye politikası olduğunu söylemiştim. Eğer bu politikada Hükûmet bir değişiklik yapmazsa, bu yanlış politikada ısrar ederse 2016 yılı da 2015 yılını aratmayan bir yıl olacaktır.
Değerli arkadaşlar, AKP Hükûmeti, 1 Kasım seçimlerinde “Bana oy vermezseniz, tek başına iktidar olamazsam bu ülkede savaş çıkacak, kaos çıkacak, ekonomi çökecek, istikrar bozulacak.” Demişti; Türkiye halkından bu şekilde oy istemişti. Özellikle seçim döneminde kullanılan bu söylemler, elbette ki sermaye çevreleri için oldukça ürkütücüydü. Nitekim, bu söylemler neticesinde başta sermaye çevreleri olmak üzere toplumun önemli bir kesimi yaşadığı kaygılar nedeniyle oylarını AKP’de topladı. Ama, 1 Kasım seçimlerinde AKP’ye oy verenler, şimdi şaşkınlık içerisindedir. Ülkenin belli bir coğrafyasında çatışma hâli mevcuttur ve bu durumun giderek ülke geneline yayılma durumu herkes tarafından izlenmektedir. İstikrar bozulmaktadır, kaosa doğru da bir gidişat vardır ve ekonomide de tehlike çanları çalmaktadır. Eğer tedbir alınmazsa korkulan başa gelecektir.
Ekonomi Bakanlığının bütün bunları görmeden, 2016 bütçesiyle ilgili yapacağı bütün değerlendirmeler eksik, yetersiz ve gerçeklerden uzak değerlendirmeler olacaktır.
Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti, neoliberal politikalar benimseyen ve dünyada bunun en iyi uygulayıcısı olan bir hükûmettir. Bu politika çerçevesinde, özelleştirilmedik kamu kurumu neredeyse kalmamıştır. En kârlı sektörler yandaş işveren kesime satılmıştır. Böylelikle, kendilerine bağlı bir sermaye grubu da oluşturmuşlardır. Biliyorsunuz, buna bazı kesimler “yeşil sermaye” diyor. Ancak, yandaş sermaye de olsa, sermaye grupları para kazanmak ve kâr etmek ister. Giderek bozulan istikrar bu sermaye grubunda da önümüzdeki yıl -bu yıl- büyük bir rahatsızlık yaratacaktır. Ve bu kesimden de, Hükûmet üzerinde, bozulan ekonomi nedeniyle bir baskı oluşmaya başlayacaktır. Şu anda Türkiye’de “yeşil sermaye” dediğimiz bu kesimin önemli oranda Güney Kürdistan’a ve Irak’a ihracat yaptığını biliyoruz. O nedenle, AKP iktidarı, Rojava’da Kürtlerin hak ve özgürlüklerini ve statü kazanmalarını engellemeye çalışırken, hemen yanı başındaki Güney Kürdistan’da da, sırf bu ihracatı garantiye almak, sırf Anadolu sermayesini elinde tutmak için inanılmaz bir çaba sarf etmektedir. Bu da, elbette ki, hiç kimsenin gözünden kaçan bir unsur değildir. Yani, arkadaşlar, neresinden bakarsak bakalım, Türkiye’yi bu yıl ve önümüzdeki yıl zor günler beklemektedir.
Cizre’de, Silopi’de, Sur’da yaşananlardan sonra Sayın Başbakan Silopi’ye gitti, “Silopi Edirne’yle, Keşan’la, Muğla’yla, Rize’yle, Artvin’le, Türkiye'nin her köşesiyle kardeştir.” dedi. Tabii ki kardeştir ama bu söylem için ne yazık ki çok geç kalınmıştır. İnsanlar rüyalarında bile göremeyecekleri bir tabloyla karşılaştılar Cizre’de, Silopi’de. Yaşadıkları şehir, kent yerle bir olmuştu. Evleri, o evlerdeki hatıraları, yaşantıları hepsi, hepsi yerle bir olmuştu. Hemen onlar gözünün önündeyken Sayın Başbakanın yaptığı bu söylemlerin ne kadar inandırıcı olduğunu da ben sizlere bırakmak istiyorum.
Yine, Sayın Başbakan “Biz bu topraklarda sadece sevgi tohumları ekmeye geldik. Hep beraber bu tohumları ekeceğiz.” cümlelerini kurarken, evet, hemen yanında evi barkı yerle bir edilmiş olan vatandaşın yüzündeki ifadeyi de ben görmesini isterdim. Evet, artık, bölgede yaşayan halkın, özellikle Kürt halkının böyle süslü, güzel cümlelerden etkilenmediğini, yaşamın içinde gerçek olana baktığını belirtmek istiyorum.
Yine Başbakan “Önümüzdeki günlerde birtakım provokasyonlarla karşı karşıya kalabiliriz.” dedi Silopi’de. Bir Başbakanın edeceği cümleler değildir bunlar. İktidarın görevi, bu provokasyonları önlemek ve çözüm gücü olmaktır. Zaten çözüm gücü olunmazsa ekonomik istikrarın da olmayacağı aşikârdır.
Değerli arkadaşlar, Türkiye, gayrisafi yurt içi hasıla açısından dünyanın 18’inci büyük ekonomisine sahip ancak ekonomik gelişmişlikte gayrisafi yurt içi hasıla tek başına bir ölçüt değildir. Nüfusun yüksekliğiyle bağlantılı olarak az gelişmiş ülkeler de gayrisafi yurt içi hasılada üst sıralara çıkabilmektedir. 1980’lerden bu yana Türkiye, nüfus ve konjonktürel gelişmelere bağlı olarak ilk 20 sırada yer aldı. 1987-1988’lerde 17’nci sıradaydı, 2002’de 17’nci, 2016’da da 18’inci sırada ama herkesin bildiği bir gerçeklik var tabii ki: bu, bir ekonomik başarı hikâyesi değildir. AKP, bildiğiniz gibi, dünyanın 18’inci büyük ekonomisine sahip olmakla övünen bir iktidar fakat eğer bu durum bir başarı hikâyesi olsaydı, toplumun yaşamı üzerine etkisi olurdu diyorum ben.
OECD’nin en son açıkladığı 2013 Gelir Eşitsizliği Endeksi’nde Türkiye Meksika’dan sonra 2’nci sırada. Yine, Türkiye’de kişi başına düşen hane halkı harcanabilir gelir, OECD ortalamasından çok çok düşük. Türkiye’de 17 milyon insan devletin verdiği yardımlarla geçiniyor. Barınma, eğitim, sendikalaşma oranı OECD ülkeleri arasında son sıralarda. Kısacası, Türkiye, dünyanın diğer ülkeleri arasında kalkınma açısından geri bir düzeydedir denilebilir.
Değerli arkadaşlar, özet olarak AKP Hükûmetinin iç ve dış kamuoyunda kullandığı güçlü ekonomi, kalkınma, özgürlükler, ileri demokrasi, barış gibi söylemleri uluslararası platformlarda test edildiğinde, üçüncü sınıf bir ülke gibi yönetildiğimizi söylemek mümkündür. Tabii ki böylesi olumsuz bir konumdaki Türkiye’nin mevcut durumdan daha ileri bir noktaya gidebilmesi için, dünyadaki demokratikleşme tecrübelerinden faydalanmak gibi bir sorumluluğu ve görevi vardır.
Türkiye’yi şu anda içine girmekte olduğumuz mevcut tablodan çıkaracak olan tek şey, demokrasinin ve demokratikleşmenin geliştirilmesidir, hak ve özgürlüklerin geliştirilmesidir, birlikte eşit, özgür bir yaşamın önünü açacak yeni bir anayasanın derhâl yapılmasıdır. Eğer -büyük bir içtenlikle ve samimiyetle söylüyorum- bu politikalarda ısrar edilecek olursa AKP Hükûmeti kendisiyle birlikte bu ülkeyi de uçuruma sürükleyecektir. Böyle olmamasını gönülden temenni ediyorum.
Sabahın bu saatinde hepinize iyi günler diliyorum, sağ olun. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın İnceöz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Az evvel hatip konuşması içerisinde, özellikle bizi terör örgütleriyle iş birliği yapmakla itham etmiştir -bombalar, savaş vesaire- Silopi, Cizre’de bugün olanlardan yine bizi sorumlu tutmuştur. Ben, 69’a göre sataşmadan söz talep ediyorum.
BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz iki dakika.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Efendim, niye muhalefet partisine söz veriyorsunuz? Sorumlu onlar değil, iktidar biziz herhâlde, bize söz verin, biz cevaplayalım yani sorumlu olmadıklarına göre!
BAŞKAN – Size de söz veririm istediğiniz zaman.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Yani, bunu espri olarak kabul edemeyeceğim, onu belirtmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; az evvel HDP Grubu adına konuşan hatip, konuşması içerisinde biraz evvel söylediğim sözleri söyledi. Şunun çok net anlaşılması gerekiyor ki: Bugün o bölgelerde yaşananların hiçbir şekilde sorumlusu… Şunun bilinmesi lazım: Buradaki olup bitenin tamamen sorumlusu terör örgütüdür. Eğer orada terör örgütü oradaki vatandaşlarımızı tehdit etmese, çukurlar kazılmasa, evlerini işgal edip evlerin bütün mahremiyetleri kaldırılmasa, bütün oradaki vatandaşlarımızın hayatları tehdit edilmese, bugün o bölgede öz yönetim ilanları vesaire olmasa, bir başkaldırış ve halkı da buradaki eş başkanlar orada direnişe çağırmasa, bugün o bölgede 7 Haziran öncesi, ondan önceki dönemler neyse aynı şekilde devam ederdi. Bakın, orada ciddi bir şekilde, silahla, halkın özel hayatı, her şeyi, mahremiyeti gidecek şekilde tehdit altında. Bu tehdidi yapan terör örgütü, PKK terör örgütü. Dolayısıyla, buradaki mücadele terör örgütüyle bir mücadele. Oradaki vatandaşlarımızın, bugün o bölgelerin bu şekle gelmesinin bir tek sebebi vardır, kendinden olmayanlara karşı başlatılan bir tehditle beraber o bölgeler bugün o hâle gelmiştir ve biz meşru ve haklı müdafaamızı, vatandaşımızı korumak, oradaki hayatı normale çevirmek için -bunu- gerçekleştiriyoruz. Onun için burada hukuk dışı, meşru olmayan bir savunmaymış gibi gösterilmesini topyekûn reddettiğimizi özellikle belirtmek istiyoruz. Terör örgütleri konusunda bizim tavrımız nettir, hiçbirini birbirinden ayırt ederek herhangi birine yakınlığımız söz konusu olamaz. Kendi ülkemizin bir terör örgütüyle ilişkilendirilmesini, tekrar tekrar burada terör sözcülüğü yapmayı yakıştıramadığımı da özellikle belirtmek istiyorum. Elbette ki oradaki tehditler kalkana kadar da bu mücadele devam edecektir. Türkiye Cumhuriyeti 780 bin kilometrekaresinde de beraberdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İnceöz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Baluken…
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın grup başkan vekili, konuşması esnasında eş başkanlarımızın halkı direnişe çağırarak bölgedeki akan kandan sorumlu olduğumuzu söyledi.
HALİL ETYEMEZ (Konya) – Çağırmadı mı?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sataşmadan söz istiyoruz.
BAŞKAN – Buyurun iki dakika.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Nursel Hanım cevap verecek.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Aydoğan.
2.- Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, Ankara’dan bakılınca ülkede her şey güllük gülistanlık görünüyor herhâlde?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Biz görmüyoruz.
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Olur mu, Ankara’da da bombalar patladı, bir sürü adam öldü.
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) – Evet, sanırım, Sayın Başbakan Silopi’ye geldiğinde hiçbir şeyin karşıdan göründüğü gibi olmadığını bildi, gördü. Aynı günlerde CHP’den de bir grup milletvekili arkadaşımız Cizre’ye gelmişlerdi. Basın açıklaması yaparken yüzlerindeki ifadeyi gerçekten görmek ve okumak gerekiyordu.
“Hendekler açıldı.” diye siz bir halkın evini barkını bombalayamazsınız. Siz oraya “10 tane, 20 tane hendek açıldı.” diye sivil yerleşim yerlerine havan toplarıyla, bomba atarlarla, en ağır silahlarla saldıramazsınız. Dünyanın neresinde böyle bir operasyon var?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Hiç kimse de sivil halkı... Teröristler de sivil halkı kendilerine kalkan yapmayacaklar, sivil halkın arkasına saklanmayacaklar.
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) – Böyle bir operasyon yok. Şimdi, siz, halkı şöyle kandıramazsınız: O hendekler açılalı bir sene oldu.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Bir sene de olmadı.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Hendekleri açana söyleyin.
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) – Siz altı aydır müdahale ediyorsunuz, o hendekler açıldı, altı ay kaldı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Altı ay kaldığında halkın şikâyeti de yoktu.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Yani bunu kabul ediyorsunuz, hendekleri açtıklarını kabul ediyorsunuz.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, laf atmayalım lütfen.
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) – Ne zamanki siz operasyona başladınız, kentleri yerle bir ettiniz... Sur’u tarla hâline dönüştürdünüz ya!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Teröristleri temizledik, teröristleri! Teröristleri temizledik, vatan hainlerini temizledik.
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) – Böyle bir şey var mı dünyada! Şu anda Sur’da ev yok, tarla var, tarla şu anda.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Teröristleri temizledik, vatan hainlerini temizledik.
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) – Siz bir halka...
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Hendekleri kim açtı?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Teröristleri temizledik, terörle mücadele ediyoruz biz, teröristleri temizledik biz.
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) – Bakın, bu, hendekleri bahane ederek bir halkı bastırma operasyonudur.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Teröristleri temizledik.
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) – Kürt halkını bastırmak, mücadelesinden geri adım attırmak istiyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Halkımızı sırtımızda taşırız biz, halkımızı kucaklarız; askerimiz kucaklıyor halkımızı.
BAŞKAN – Sayın Bak...
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) – Size söylüyorum, bakın...
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri lütfen...
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) – ...Türk bir arkadaşınız olarak söylüyorum, Diyarbakır’da yaşayan bir halkınız olarak söylüyorum: Bütün kentleri yerle bir etseniz de Kürtler direnişlerinden...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Askerimiz halkımızı kucaklıyor, onları koruyor sizden, teröristlerden koruyor.
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) – ...mücadelelerinden asla geri adım atmayacaklar; ben bunu gördüm, size de söylüyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Eş başkanlarımız yaşanan bu vahşete karşı elbette sessiz kalmayacaklar. Elbette ki halkı direnişe ve mücadeleye çağıracaklar. Bütün bu tablo karşısında direnmeyen…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - …tarihte görevini de yapmamış demektir. Evet, evet…
MUSTAFA YEL (Tekirdağ) – Halkı ayaklanmaya mı çağırıyorsun?
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) – Halkı ayaklanmaya çağırmıyorum.
MUSTAFA YEL (Tekirdağ) – Aynen öyle yapıyorsun, aynen öyle.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Teröristleri temizliyor, teröristleri!
BAŞKAN – Sayın Aydoğan, teşekkür ederim.
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) – Siz, HDP’nin yaptığı her şeyi kriminalize etmeye çalışıyorsunuz...
BAŞKAN – Sayın Aydoğan…Sayın Aydoğan… Süreniz bitti.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Gel, gel Nursel Hanım…
BAŞKAN - Sayın Aydoğan, rica ediyorum, lütfen…
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Nursel Hanım… Nursel Hanım…
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - …siz “Ayaklanmaya çağırdı.” diyorsunuz.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Grup Başkan Vekilin davet ediyor seni.
BAŞKAN – Sayın Aydoğan…
NURSEL AYDOĞAN (Devamla) - Eğer çok istiyorsanız ayaklanmanın da zamanı geldiğinde hep birlikte göreceğiz ama şimdi ayaklanma yok. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Aydoğan, lütfen…
HALİL ETYEMEZ (Konya) – Ya, utanmadan bir de böyle konuşuyorsun, ayaklanmadan bahsediyorsun ya!
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın İnceöz, buyurun.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkanım, az evvelki konuşmaya sataşmadan cevap vermek istiyorum.
HALİL ETYEMEZ (Konya) - Ondan sonra operasyondan bahsediyor ya!
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) – Ayaklanmanın zamanı geldiğinde…
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) – Yani, geldiğinde hepimiz göreceğiz.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen, duymuyorum Sayın İnceöz’ü.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkanım, tutanaklar gelmeli.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) – Başkanım, tutanakları getirtin lütfen.
BAŞKAN – Sayın Boynukara…
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Arkadaşlar…
BAŞKAN - Buyurun Sayın İnceöz, sizi dinliyorum.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkanım, az evvel, hatip, konuşmasında “halklara savaş açarak” demek suretiyle politikalarımızı ve grubumuzu ilzam etmiştir. Düzeltme gereği hissediyoruz.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Hendeklerin çözüm süreci bozulmadan önce açıldığını da itiraf etti, “Bir yıl önce açıldı.” dedi.
3.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şunun bilinmesi lazım: Bu kürsüde, sanki bizim, sanki o bölgedeki kardeşlerimizle, Kürtlerle, Kürt kardeşlerimizle… Bak, daha evvel bu kürsüde şunu demiştim, “et-tırnak” demiştim; bir arkadaş oradan dedi ki: “Tırnak değil.” Bak, biz tırnak oluruz, et siz olun, hiç önemli değil ama et ile tırnağı ayırmak mümkün değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Benim Kürt, Türk yeğenlerim var; bunu ayırmamız, iç içe geçmiş bir toplumu ayırmamız mümkün değil. Bizim, o bölgedeki hiçbir kardeşimizle problemimiz yok ama bilin ki oradaki PKK terör örgütünün kendinden olmayan Kürtlerle ilgili çok ciddi bir problemi var ve onun için, kendilerine uymadıkları için orada terörle tehdit ediliyor. Bunun adının iyi konulması lazım. Sanki biz orada bu işleri yapıyormuş gibi… Yazık, yazık! Her seferinde çıkıyorsunuz, gerçek olmayan, kendinizin inandığı ama sizin inandıklarınıza inanmayanları dışladığınız, tehdit ettiğiniz, sokağa çağırdığınızda, gelmediğinde tepki gösterdiğiniz Kürt kardeşlerimiz bu oyuna asla ve kata gelmeyecektir. İşte, Sayın Başbakanımızın orada gördüğü de budur. Bunun böyle bilinmesi lazım.
“O bölgelerde bunlar nasıl oldu?” diyorsunuz ya… Bakın, orada olan şey, vatandaşımızı kalkan yapanlara karşı, arkasına alarak terörle mücadele eden bir süreçten bahsediyoruz. Bir Diyarbakır Çınar’a bakmak lazım, Mardin Nusaybin’de yeni olan patlamaya bakmak lazım. Tonlarca patlama… Bunu da mı devlet yaptı? Yazıklar olsun!
Elbette ki oradaki mücadele güçlü ve kuvvetli bir şekilde sürecek ve siz bu dilinizle de ayrıştırmayı gerçekleştiremeyeceksiniz.
Saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Baluken…
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Grup Başkan Vekili grubumuzun gerçek olmayan bilgiler aktardığını ifade etti.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Aynen öyle!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Açıkça sataşmada bulundu.
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Yok ya!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, bir dakika dinliyorum, karar vereceğim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Açık sataşmada bulundu.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika…
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Nursel Aydoğan da ayaklanmaya çağırdı milleti!
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) – Ben ayaklanmaya çağırmadım milleti!
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Tutanakları istiyoruz, tutanakları!
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) – Hayır bir dakika, bir dakika; sataşma var, bir dakika.
BAŞKAN – Sayın Nursel Aydoğan, grup başkan vekiliniz kürsüye geldi, lütfen.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) – Hayır, şimdi, bilinçli olarak bir saldırı var. Ben şunu ifade ettim…
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Bilinçli olarak saldırı yok!
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – “Hendekler altı ay önce değil, bir yıl önce açıldı.” dediniz!
BAŞKAN – Sayın Nursel Aydoğan, şu anda sizi dinleyemem, grup başkan vekiliniz kürsüde, lütfen.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) – Hayır, yaptığımız her…
BAŞKAN – Grup Başkan Vekiliniz sözünü bitirsin, sizi dinleyeceğim, lütfen.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) – Bakın, Sayın Başkan…
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Nursel Hanım…
BAŞKAN – Sayın Aydoğan, grup başkan vekiliniz kürsüde.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Söylediğinin arkasında dur.
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Sayın Başkan, şimdiden ayaklanıyor, şimdiden.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) – …yaptığımız her çağrıya “Ayaklanmaya çağrı yaptı.” diye… Böyle şey olur mu ya?
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Sen şimdiden ayaklanmaya başladın bile!
BAŞKAN – Lütfen, yerinize oturur musunuz, grup başkan vekiliniz kürsüde.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) – Aa, yeter artık ya, yeter! Buraya kadar geldi, gerçekten geldi ya!
BAŞKAN – Buyurun Sayın Baluken, iki dakika.
Sürenizi yeniden başlatıyorum.
4.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Grup Başkan Vekili, bu ülkeyi on üç yıldır siz yönetiyorsunuz. Bu ülkenin herhangi bir köşesinde, herhangi bir şekilde gelişen asayiş ya da güvenlikle ilgili bütün hadiselerde sorumluluk AKP iktidarınındır; bu, bir.
İkincisi, çözüm sürecinin bitişiyle ilgili burada defalarca size bir kronoloji ortaya koyduk; çöktürme planının ne zaman planlandığını, 10 Ekim 2014 tarihli on buçuk saatlik Millî Güvenlik Kurulu kararından sonra kimlerle mücadele etme kararının alındığını; sizin gerekçe olarak gösterdiğiniz temmuz ayından aylar önce, 5 Nisan tarihinden itibaren, çözüm sürecinin bir tarafı olan Sayın Öcalan üzerinde tecrit konseptinin devreye konulduğunu; yine, temmuz ayından aylar öncesinde Ağrı Diyadin’den başlayarak ordunun kışla dışına çıkarılarak provokasyonların başlatıldığını; Diyarbakır İstasyon Meydanı’ndan Ankara’daki patlamaya kadar olan katliam süreçlerini defalarca burada ifade ettik. Yine, Başbakanınızın ve Başbakan Yardımcınızın özellikle, HDP’nin parti olarak seçime girmesi ve “Seni başkan yaptırmayacağız.” çıkışıyla birlikte çözüm sürecinin altına dinamit yerleştirdiği açıklamalarını burada ifade ettik. HDP’nin barajı geçmesiyle beraber sizin yetkililerinizin çıkıp “Bundan sonra artık çözüm sürecinin sadece filmini çekebilirler.” açıklamasını, “Başkan olsaydı bütün bu kaos olmayacaktı.” açıklamalarını defalarca burada ifade ettik. Buna rağmen “Anlamıyorum.” diyorsanız, buna rağmen hâlâ orada bir terörle mücadele saçmalığını bize gerekçe olarak gösteriyorsanız kusura bakmayın buna hiç kimse inanmaz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Saçmalık değil terörle mücadele.
MUSTAFA YEL (Tekirdağ) – Siz saldıracaksınız, devlet de hakkını koruyacak “saçmalık” olacak, var mı öyle bir şey!
İDRİS BALUKEN (Devamla) – Orada viraneye döndürdüğünüz kent merkezleri var, 100 binlerce insanın yerinden yurdundan olduğu, bir kent merkezinin tamamen viraneye döndüğü, üç gün içerisinde…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Türkiye Cumhuriyeti devletinin ulusal güvenliği söz konusu, terörle mücadele saçmalık değil!
İDRİS BALUKEN (Devamla) – …170 insanın katledildiği süreci buraya getirip terörle mücadele diye yutturamazsınız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Baluken.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Kürt halkının katili PKK’dır, PKK! Teröristleri temizliyoruz.
BAŞKAN – Sayın Bak…
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkanım…
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Kimin katil olduğunu yazar tarih, kimin katil olduğunu yazıyor, merak etme.
BAŞKAN – Sayın Bak, Sayın Baluken…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) –Kürt halkının katili PKK’dır.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Burada da yazıyor, Rojava’da da yazıyor, her yerde yazıyor.
BAŞKAN – Sayın İnceöz’ü dinlemek istiyorum, lütfen…
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkanım, az evvel, grup başkan vekilinin konuşmasını reddettiğimizi özellikle belirtmek istiyoruz. Yani hiçbir şekilde, hiçbir platformda Türkiye’yi kendi halkıyla böyle bir savaş içerisine girmiş gibi gösteremeyecekler, buna da asla izin vermeyeceğiz.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Güçleri yetmez.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Türkiye terörle mücadeleden yıllarca çok çekmiş, hakikaten kayıplar vermiş bir ülkedir.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Kürsüden cevap verin.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – 7 Hazirandan sonraki süreçle bugün yapılan terörle mücadelenin hiçbir şekilde illiyet bağı yoktur ama şöyle bir illiyet bağı söz konusudur: Evet, o gün, 7 Haziran sonrası güçlü bir Hükûmet çıkmayınca birtakım örgütler bundan zemin bulmuştur ama biz buna müsaade etmedik.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Ya, o örgütlerin başıyla da görüştünüz siz kardeşim, aynı plaktan devam.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – 20 Temmuzda Suruç saldırısı, polislerin ensesinden vurulması, oradaki sivil vatandaşımız dâhil terör örgütü tarafından tehdit edilmesi ve sistematik bir şekilde terör eylemlerinin artırılması sonucunda bununla mücadele etmekteyiz, etmeye de devam edeceğiz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Hepsiyle görüştünüz, Oslo’da görüştünüz, Ada’yla görüştünüz.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Tanal, grup başkan vekiliniz sahip çıkar HDP’ye, sen bekle, acele etme!
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Başlarıyla görüşmediniz mi?
BAŞKAN – Sayın Tanal…
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Buradan asla ve asla halkların savaşı çıkmayacaktır ama terörle mücadele azimle devam edecektir.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, şimdi, sayın grup başkan vekili “7 Hazirandan sonra terör örgütleri zemin bulmuşlardır.” dedi. Şimdi, ben huzurlarınızda şu soruyu soruyorum: Bu zemini kimler hazırlamıştır? Terör örgütlerinin 7 Hazirandan sonra bulduğu bu zemini kimler, hangi ortaklar hazırlamıştır? Bunları önce vicdanınıza sorun.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Ya, isyandan bahsediyorlar.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Terörle mücadeleden bahsediyoruz.
BAŞKAN – Sayın Özel…
OKTAY VURAL (İzmir) – Yani çok kolay sorumluluktan kurtulmak, değil mi?
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Ya, isyandan bahsediyorlar yani siz yine hâlâ eskiyi konuşuyorsunuz.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
Sayın Akgül, lütfen…
OKTAY VURAL (İzmir) – Ne eskisi be! Bunlar geldiği zaman neredeydiniz?
BAŞKAN – Sayın Vural…
MUSTAFA YEL (Tekirdağ) – Biz hep buradayız, hep buradaydık, bundan sonra da burada olacağız, sen merak etme.
OKTAY VURAL (İzmir) – Gül atıyordunuz birbirinize, gül uzatıyordunuz, değil mi? Al gülüm, ver gülüm yapıyordunuz.
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) – Hâlâ yanınızda isyandan bahsediyor.
MUSTAFA YEL (Tekirdağ) – Biz hep buradaydık.
OKTAY VURAL (İzmir) – Tablo ikinizin eseri. Kim yaptı diye şey yapıyorsunuz.
BAŞKAN – Sayın Özel, siz lütfen başlar mısınız konuşmaya. Siz başlayın lütfen.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, devletin egemenlik alanı içinde kabul edilemeyecek şeyler yaşandığına ve iktidarın, bu konuda sorumluluğu yokmuş gibi davrandığına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, Adalet ve Kalkınma Partisinin sayın grup başkan vekili, HDP’yle girmiş oldukları tartışmada kendi pozisyonunu ortaya koymaya çalışıyor olabilir ama vatandaşımızın gözünden asla şu kaçmasın: İki noktaya temas etmek isterim. Bunlardan birincisi, İmralı tutanaklarının deşifre olduğu bu süreçte geçmişte HDP’nin baraj sorunu da göz önüne alınarak bağımsız adaylarla girmesini talep etmeleri ve bunun olmaması üzerine ortaya çıkan gerginlikteki paylarının altını bir çizmek isteriz. Tutun ki etinden, sütünden, yününden yararlandıkları 12 Eylül Anayasası’nın seçim barajı bu sefer de işleyebilirdi, HDP baraj altında kalabilirdi, burada daha fazla milletvekiliyle de olabilirdiniz ama bu, akan kandan, anaların gözyaşından bu Mecliste birilerinin hesap verme sorumluluğunu ortadan kaldırmazdı. O zaman, bu Mecliste, bu kadar patlayan bomba, yapılan yığınak, “çukur” densin, “hendek” densin ama devletin egemenlik alanı içinde kabul edilemeyecek şeyler oluyor. O zaman ne diyecekti AKP grup başkan vekilleri? “Orada, uzakta bir HDP var uzakta, biz onları görmesek de bütün sorumluluk onlara aittir.” mi diyeceklerdi? Bu işte iktidar sorumluluğu diye bir şey var. Bir siyasi parti grubu elbette kendi grubunun hakkını, menfaatini koruyacak ama göz göre göre, 70 milyonun gözünün içine baka baka gerçeklerden bu kadar uzaklaşıp, iktidarın bu konuda hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi bütün meseleyi bir başka tarafa doğru yüklemek en azından samimiyetten uzaktır. Bir öz eleştiriye ihtiyacınız var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Özür dilerim, toparlayacağım Başkanım.
BAŞKAN – Bir dakika daha veriyorum, tamamlarsanız lütfen…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bir öz eleştiriye ihtiyacımız var. Burada belki bir kısmı yeni grubun ama bir kısmı da eski. Parlamentoların, devletlerin kurumsal hafızaları vardır. Bu duvarlar şahittir, bu tavan şahittir, bu kubbe şahittir ki burada bunlar söylendiğinde Adalet ve Kalkınma Partisi duymazlıktan geliyor. “Siz savaş sürsün mü istiyorsunuz?” “Savaş” diyorlardı bir de, bugün “savaş” diyene “terörist” diyorlar. Bu grupta yüzlerce kez “Savaş sürsün mü, kan aksın mı? Siz buna nasıl karşı çıkarsınız?”…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – “Savaş” demiyoruz, terörizm, terörizm… Terörle mücadeledir, onu kastediyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ya, biz böyle şeyler söylemiyoruz ama “Bu Meclisi bilgilendirin. Hükûmet odaklı iş yapmayın, Parlamento odaklı işler yapın. Bu Meclisten bir şey saklamayın.” diyorduk.
Çok tehlikeli gördüğüm bir şeyi reddettiğimi söylemek isterim. 7 Haziranda güçlü bir Hükûmet çıkmayınca… 7 Haziranda da, 8 Haziranda da bir Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti görevdeydi. O Hükûmetin bütün bakanları Adalet ve Kalkınma Partisinden müteşekkildi. Hiçbir yetkileri kısıtlanmamıştı, ancak ve ancak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - …bir gerçek vardı ki AKP’nin yetkili ağızları “Seçmen kaosu seçti, 400 vekil alınsaydı böyle olmazdı. Bundan sonrası kaos.” dediler, kaosu da vatandaşa yaşattılar. Bu sorumluluğu görsünler, Meclisten özür dilesinler.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Baluken, iki dakika….
2.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, çözüm sürecinin bitirilmesiyle ilgili bazı tespitlerine, siyaset kurumunun bu konuda rasyonel bir akılla hareket etmesi gerektiğine ve Cumhuriyet Halk Partisinin çözüm sürecine verdiği desteğin önemli olduğuna ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
AKP ve CHP grup başkanvekillerinin yapmış olduğu değerlendirme üzerine birkaç hususu ifade etmem gerekiyor. (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın Baluken’i dinliyoruz.
Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Şimdi, eğer milletvekilleri sabırla dinlerlerse çözüm sürecinin neden AKP tarafından, daha doğrusu neden Erdoğan tarafından bitirildiğiyle ilgili tespitlerimizi bir kez daha yineleyeyim. İki neden saydık bugüne kadar ve her ikisinin de nasıl doğrulandığı süreç içerisinde görüldü. Birincisi, Erdoğan’ın başkanlık hesabı. Yani, HDP’nin seçime parti olarak girmesi, parti olarak girdikten sonra yüzde 10 barajını aşması, uzun süredir siyasi anlamda planlanan başkanlık hesabını boşa çıkardı. O nedenle, “Çözüm süreci bana değil HDP’ye yaradı.” şeklinde bir algı, bir savunma içerisine girildi ve oradan doğru bir refleks gösterildi.
İkincisi ise özellikle Rojava’da, IŞİD, El Nusra çetelerinin bütün saldırılarına rağmen orada Kürtlerin, Rojava’da, diğer halklarla birlikte bir statü elde etmesi. Yani başkanlık hesabı ve Kürtlerin statüsü üzerinden eğer bir siyasi rota değişikliği olmasaydı, muhtemelen bugün zaten bu yaşadığımız sorunların hiçbiri olmayacaktı.
Şimdi, bunlar çok önemli de değil. Yani, ben yaptım, sen yaptın, o başlattı, şu başlattı… Neticede, ne olduysa oldu -ki bu konudaki tespitler ortada- ve ortada ciddi bir, devasa bir yangın var.
Siyaset kurumuna düşen, buradan bir çıkışı yakalayabilmek; aklıselim, rasyonel akılla bu işi siyasete kanalize ederek, bu, otuz yıldır, kırk yıldır denenen, silahlarla ilgili süreci tekrar bir kenara itmektir, söylediğimiz budur.
Bu anlamda, Cumhuriyet Halk Partisinin özellikle son dönemlerde vermiş olduğu destek de son derece önemli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Hemen toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Bir dakika daha veriyorum, toparlarsanız memnun olurum.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Ha, destek verdiğini kabul ediyorsunuz yani.
BAŞKAN - Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Cumhuriyet Halk Partisinin çözüm sürecine taahhüt ettiği ya da verdiği destek son derece önemlidir.
Bu anlamda, hem sorumlu olan devlet kurumlarında hem de AKP Hükûmetine, rasyonel bir akılla düşünüp “Bu ateşe nasıl su dökebiliriz”in arayışına girmek kalıyor. Aksi takdirde, yarın öbür gün, birkaç hafta, birkaç ay sonra savaşın çok ağır faturalarıyla karşı karşıya kaldığımızda artık bu işi toparlayacak bir zemini de bulamayabiliriz. Birbirimizden nefret etmeye gerek yok. Konuşarak, “Nasıl çözebiliriz”in arayışına girelim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim ben de.
Şimdi, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına…
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan, benim de bir söz talebim var.
BAŞKAN – Sizin de mi söz talebiniz var?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika size de söz vereyim yerinizden.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sadi Bilgiç Bey, bu ara pek bir faşist provokasyonlar içindesiniz.
3.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkanım, öncelikle şunun bilinmesi lazım: Bu konuda bir vicdan sorgulaması yapılacaksa bugün hakikaten otuz beş yıldır süren terörle mücadelede, dönüp terör örgütünü ve terörü net bir şekilde lanetlemek lazım. Bizden vicdan sorgulaması yapanların önce bunu net olarak yapması lazım.
Seçim barajı, vesaire… Bu konuda geçmişte ne kadar samimi ve net durduğumuz bellidir. Biz “Gelin, seçim barajını indirelim, orada herhangi bir şekilde yüzde 10 barajının altı alternatifleri…”
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – İndirmenizin önünde bir engel mi vardı ya?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Doğru değil bu, öyle bir şey yok ya, yok böyle bir şey.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – İşte, ne kadar samimi olduğunuz buradan anlaşılıyor.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Geçmişte bunları biz deklare ettik, geçeceksiniz bunları. Ondan sonra gelip burada, bu kürsüde bunları söyleyeceksiniz.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – O barajı biz yıktık canım.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Bu konudaki tavrımız netti ama Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanlığı döneminde bunları ilan ettiğinde hiç kimseden ses çıkmadı. Ondan sonra da geleceksiniz, burada “Yok şöyle oldu, yok böyle oldu.” diye söyleyeceksiniz.
Bakın, ben size tam gerçekliğin ortasından bir şeyden daha bahsedeceğim. Söylediğimiz her şey çok gerçek olduğu için, herkesin içini acıtarak bu kadar çok… Bir cümle ettiğimizde, “terörle mücadele” dediğimizde, “Bu savaş değil, savaş iki tane devlet arasında olur.” dediğimizde onun için birçok yerden ses çıkıyor.
Şunu özellikle belirtmek istiyorum: Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanlığı döneminde, otuz beş yıldır süren bir mevzu… Evet, dedik ki: Burada, bu sürecin noktalanması lazım. Elbette ki otuz beş yıldır bir ülkeye ağırlık olan bu prangalardan, terör örgütünden Türkiye’nin kurtulması, bu sorunun ortadan kalkması için ülkemizde her türlü ekonomik, siyasal, sosyal yöntemin denenmesi, terörle mücadelenin kararlılıkla sürmesi gerektiği noktasında ve bu sorunun çözümü konusunda da, bakın, siyasi hayatına mal olsa dahi bu meselenin çözümü konusunda elini değil, gövdesini taşın altına koyan bir liderden bahsediyoruz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – İşte mal oluyor, mal olmadan müzakereye gelsin diyoruz; yoksa mal olacak.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Şimdi soruyorum: Bu lider mi başkanlık hesabı için ülkeyi böyle kan gölüne çevirecek? Bu lider mi başkanlık hesabıyla… “Bu sorun çözülsün, benim siyasi hayatım ne olursa olsun, yeter ki ülkemin istikbali ve ikbali kurtulsun.” diyen lider mi ülkeyi bu hâle… (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın İnceöz, bir dakika…
Artı bir dakika daha veriyorum, toparlarsanız sevinirim.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Yani, burada tam da gerçekleri konuştuğumuz için birilerinin canı ve vicdanı çok fazla sızlıyor olabilir ama artık yeter, haksızlık. Böyle bir siyasi hesabımız yok. Başkanlık sistemini Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsı üzerinden dar bir alana sıkıştırmak suretiyle ülkenin önüne gem vurmaya kimsenin hakkı yok.
Bakın, sistemler kalıcıdır, kişiler geçicidir. Eğer biz bugün ülkede başkanlık sistemini savunuyorsak, Sayın Cumhurbaşkanımız savunuyorsa bu, ülkemizin geleceği içindir, bunun da doğru ve net okunması lazım. Kimsenin siyasi istikbali, ikbali için değildir. Bunun böyle net olarak bilinmesine ve gerçeklerin bu kadar uzak ve ayrıştırılarak, farklı algılarla topluma lanse edilmesine de asla izin vermeyeceğiz.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Özel, açıklama mı yapacaksınız?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Evet.
BAŞKAN – İki dakika…
4.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Gerçi, böylesine sataşmalara kürsüden de cevap vermek lazım ama bugün böyle başladık böyle devam ediyoruz.
Bir kez, seçim barajı konusunda, sayın grup başkan vekili, AKP harikalar diyarında, kendi söylediği bir şeye kendisi inanıyor, grubu alkışlıyor.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Öyle bir şey yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Seçim barajına da, YÖK’e de, kanun hükmünde kararnameye de, 12 Eylül Anayasası’nın eskiden dezavantaj yaratıp iktidarı eli geçirince avantaja dönüşen tüm kurumlarına, kurallarına sahip çıktılar, seçim barajı konusunda asla samimi bir adım atmadılar.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Anayasa'yı değiştirme konusunda masayı onun için mi terk ettiniz?
BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Geçen dönem tam 4 kez seçim barajının düşürülmesiyle ilgili önerilerimiz burada AKP Grubu eliyle reddedildi. Bu konuda Anayasa'da çalışma yapılmasını söyledik, seçim sistemini müzakereye açtılar. Bir kez bunu bilelim.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Oturmuyorsunuz masaya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İkincisi, bu hendekler doğuda, güneydoğuda üçüncü kez açıldı ve bu şekilde devam ediyor. Peki, birincisi nasıl açılmıştı? Hepimiz biliyoruz, devletin resmî tutanaklarında var; oturur okursunuz, konuşursunuz, bakarsınız, ilk hendek vakası KCK operasyonları olduğundaydı, Sayın Cumhurbaşkanının ulağıyla Abdullah Öcalan’a iletildi, Abdullah Öcalan’ın talimatıyla kapandı o hendekler. İkinci hendek vakası –aksi varsa çıkıp açıklayacaklar- bu kez karakol ya da kalekolların inşa sürecinde başladı, Abdullah Öcalan’a devlet yetkilisi ricacı oldu, talimat gitti, hendekler kapandı. Bu kez arka kapı diplomasisi işliyor mu işlemiyor mu bunu tarih yazacak, ancak bu hendeklerle mücadelede AKP Grubunun söylediği gibi bir tavır yok. Kimse öyle oturduğu yerden efelenmesin. Gidiyorsunuz, adını koyamadığınız adaları, dağları konuşturuyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Ada” dediğinizin adı Abdullah Öcalan, “dağ” dediğinizin adı Cemil Bayık, onlar talimat verirse hendekler kapanıyor, siz de bu müzakerenin parçasısınız.
Çok net, son bir şey söylüyorum.
BAŞKAN – Artı bir dakika daha vereceğim, lütfen tamamlayın Sayın Özel.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Bir de bu kadar net nereden biliyor, onu da bir söylesin ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Birazcık bileceksiniz, çıkıp burada “olmadı” diyeceksiniz, “oldu” diyenler de kanıt koyacaklar önünüze.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) – O devlet kayıtlarını getirseniz… O devlet kayıtları nerede?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Şimdi gelin bakalım, Yalçın Akdoğan açık açık söylüyor, Anadolu Ajansından yayınlanıyor. İtiraz edin, çıkıp kürsüden okuyacağım. Diyor ki: “Seni başkan yaptırmayacağız yaklaşımı çözüm sürecinin sonunu getirmiştir.”
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Davutoğlu da söyledi ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yani şunu diyor: “Alacaktık başkanlığı, verecektik özerkliği. Bizi başkan yapmıyorlarsa çözüm süreci bir şey yok.” diyor.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Devamını oku!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ondan sonra, Gezi oldu geri çekildiler, bilmem ne oldu.
HALİL ETYEMEZ (Konya) – İnsaf, insaf!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – AKP Grubu, yeni bir grupsunuz, birçoğunuzun iyi niyetine inanıyoruz. Hep diyorlar ya “Kandırıldık.” Şimdi de sizi kandırıyorlar, bunlara inanmayın.
Teşekkür ederiz.
BAŞKAN – Sayın Özel, lütfen…
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – 1 Kasıma inan, 1 Kasıma! Sandığa gömüldünüz! 1 Kasıma inan!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Yeni seçimi bekle Osman, yeni seçimi bekle!
BAŞKAN – Sayın Baluken, size de söz vereceğim ama lütfen şahsiyatla uğraşmayalım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – 2019’da gelin! 1 Kasıma inan! Bunların hepsi hikâye!
BAŞKAN – Sayın Bak…
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – Şu holiganı alın ya!
BAŞKAN – Lütfen şahsiyatla uğraşmayalım, siyasi düşüncelerimizi dile getirelim, lütfen.
Grupların maneviyatıyla ilgili bir sataşmada bulunmayalım.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Özel, bu türlü görüşmelerin siz neresindeydiniz de bu kadar detaylı biliyorsunuz? Tam göbeğindeydin herhâlde!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sizi dinliyordum sizi! Sizi izliyordum sizi! Biz uyarıyorduk…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – 1 Kasıma inan, hikâye anlatıyorsun! Millet inanmıyor, 1 Kasıma inanıyor! Sandığa gömüldüğüne inanıyor.
BAŞKAN – Sayın Bak… Sayın Bak…
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Belgeleri paylaş bakalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Çıkın “Yok böyle bir şey.” deyin.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sen ispat et, getir o belgeleri! Hadi getirsene!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
Sayın Baluken, sizi dinliyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Ben bu gürültüde konuşamam ki Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Getiririz. Delikanlıysanız getiririz.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Hadi belgeleri getir! Hadi getir!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Hikâye yazıyorsun hikâye!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Çıkın kürsüye, söyleyin “Yok deyin.”
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Hadi getir bakayım! Hadi yüreğin yetiyorsa getir!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Namusuna, şerefine yemin et “Yok.” diye, “Olmadı bunlar.” de, yemin et!
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Başkan, tamam…
BAŞKAN – 12.30’a kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 11.52
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 12.30
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU (İzmir)
----- 0 -----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN – Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Şimdi, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Nursel Aydoğan konuşacak.
Süreniz on dakika.
Buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Maliye Bakanlığı bütçesi üzerine partimizin görüş ve düşüncelerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bütçeler sadece rakamlardan oluşan belgeler değildir şüphesiz; tam tersine, hükûmetin politikalarını ortaya koyan, son derece önemli, siyasal, ekonomik ve yönetsel belgelerdir. Bütçeler, sosyal sınıflar arasındaki dengenin sağlanması ve toplumsal barışın sürdürülmesi için önemli bir rol oynarlar. Ayrıca, siyasal iktidarların emek, demokrasi, sosyal hak ve özgürlükler, insan hakları, farklı etnik kimlikler, inanç grupları ve farklı cinsiyetlere karşı da eşit yaklaşımları konusunda duruşlarının en önemli göstergeleridir bütçeler. Bu çerçevede değerlendirdiğimizde, Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan bütçenin bir barış bütçesi ve toplumsal cinsiyete dayalı bir bütçe olmadığını belirtebiliriz.
Değerli arkadaşlar, bu bütçe, katılımcılık ilkesi göz önüne alınmadan, antidemokratik yöntemlerle hazırlanmış bir bütçedir. Zaten bütçe hazırlama aşamasında toplumun önerileri alınmış olsaydı bu bütçe bir savaş bütçesi olarak şekillenmezdi. 2016 yılı bütçesinin hem ülkemizde hem de özellikle Suriye’de Kürtlerin bir statü elde etme isteğine karşı yürüttüğü mücadeleyi yok etmek ve bastırmak için saplandığı bataklığın onaylanmış bir belgesi niteliğinde olduğunu belirtmek mümkün.
Değerli arkadaşlar, özellikle 7 Haziran seçimleri sonrasında bütçenin savaş bütçesi olduğu, savaşa dönük mal ve hizmet alımlarının artmasıyla ortaya çıkmıştır. 2015 yılı bütçesinde “mal ve hizmet alımları” 41,1 milyar dolar Türk lirası olarak öngörülmüşken yıl sonu itibarıyla bu gerçekleşme 44,4 milyar liradır. Bu hâliyle, bütçenin her 100 lirasından 9 lirasının “mal ve hizmet alımları”na harcandığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu hizmetlerin içeriği incelendiğinde ise, “mal ve hizmetler” kalemi içinde “savunma ve güvenlik” başlığı altındaki kalemin payının, bu alımların yaklaşık üçte 1’i olduğu görülebilir. Bu harcamaların toplam merkezî yönetim bütçesi içinde payı ise 2,6’dır yani 12,7 milyar. Yine, “savunma ve güvenlik” “mal ve hizmet alımları” içinde önemli bir oran -bu yüzde 73’ü- Millî Savunma Bakanlığına ait olurken, 2’nci sırada Jandarma Genel Komutanlığı yüzde 15, 3’üncü sırada Emniyet Genel Müdürlüğü yüzde 12 olarak görülecektir.
Özellikle 7 Haziran seçimlerinden sonra tek başına iktidar olabilmek için başlatılan bir savaş var, çatışmalı bir ortam var. Evet, bütçede bu nedenle ortaya çıkan açık, Maliye Bakanına ödenekler arası aktarma yetkisi verilerek giderilmiştir. Aslında bu durum bu bütçe görüşmelerini de anlamsız kılmaktadır çünkü Meclisin harcama yetkisinin üstünde para harcandığını bu tablo ortaya koymaktadır ki bu da Anayasa’nın 163’üncü maddesine aykırıdır.
2015 yılı Eylül ayı itibarıyla Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık -bunların örtülü ödenekleri var, biliniyor- Millî Savunma, İçişleri ve Ulaştırma Bakanlığı bütçeleri başlangıç ödeneklerini belirgin bir biçimde aşmıştır. Ödenek üstü giderlerin aşmasının nedeni Hükûmetin savaş konseptine geri dönmesiyle yakından ilgili bir durum olarak bütçelere yansımış durumdadır.
Örneğin, Millî Eğitim Bakanlığına ayrılan bütçedeki para, ne yazık ki, tek sınıflı okullarda eğitimin yapıldığı Millî Eğitim Bakanlığı tarafından eğitime harcanmamış, başka bakanlıklara Maliye Bakanlığı tarafından aktarım yapılmıştır.
Bir diğer dikkate değer konu da “özel hesap” adı altında, örtülü ödenek benzeri bir uygulamanın bu iktidar tarafından uygulamaya geçirilmiş olmasıdır. 2016 yılı geçici bütçesinde Dışişleri, Kalkınma, Aile ve Sosyal Politikalar, Millî Eğitim, Avrupa Birliği Bakanlıkları ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı bütçelerine de bakanların mevcut kamu harcama hukuku, muhasebe ve denetim sistemine tabi tutmadan kullanabileceği özel hesaplar konulmuştur. Böylece, bu özel hesaplarla yapılan harcamaların Meclis denetiminden uzak tutulması da mümkün hâle gelmiştir.
Yine, 2016 bütçesinin gelirlerinin dağılımına baktığımızda, gelirlerin yüzde 84,8’i vergilerden, kalanı ise harçlar, elektrik, doğal gaz fiyatlarına yapılan yüksek zamlar, cezalar ve diğer devlet gelirlerinden oluşmaktadır. Çoğunluğu oluşturan vergilerin yükü ise maalesef emekçi sınıfların üzerindedir. Bu durum, devlet eliyle gerçekleştirilen neoliberal piyasacı dönüşümün, yükselen militarizmin, otoriterleşme ve iktidarın tekçi anlayışının finansmanının, asıl olarak, halktan toplanan vergilerle gerçekleştirilmekte olduğunu hepimize göstermektedir. Vergilerin emekçilerin sırtında olduğu gerçeği vergilerin alınış biçiminden de anlaşılmaktadır. Zira, gelir vergisi oranında kurumlar ve servet üzerinden alınan dolaysız vergiler yüzde 30’u bulurken, asıl yüzde 70 gibi büyük bir oran KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerden sağlanmaktadır. Enflasyon arttığında bu vergiler de arttığından, enflasyonun arttığı dönemlerde halkın üzerindeki yük daha fazla artmaktadır.
Yine, bu vergilerin uygulanmasında çarpıklıklar söz konusudur. Örneğin, et, süt, sağlık, eğitim gibi halk için zorunlu nitelikteki mal hizmetlerinde KDV oranı yüzde 8 iken, kıymetli, yarı kıymetli ham taşları Borsa İstanbul üzerinden Türkiye’ye getirenler KDV ödememektedirler. Ayrıca, kamuoyunun da hatırlayacağı üzere, yakın dönemde çıkarılan torba yasayla, işlenmemiş değerli, yarı değerli taşların ithalinden de ÖTV kaldırılmıştır.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin esas gelirleri vergilerdir. Bu vergilerin ancak yüzde 10’u yerel yönetimler tarafından kullanılmakta ve bundan Ankara, İstanbul gibi büyükşehirler başta pay almakta, bu da eşitsizliği beraberinde getirmektedir. AKP, Büyükşehir Yasası’yla yerel yönetimleri güçlendirerek yerel yönetimlerin yetki ve sorumluklarını artırdığını söylüyor. Oysa yüzde 10’luk kaynak kullanımıyla bir güçlendirmenin yeterli olmadığı açıktır.
Değerli milletvekilleri, demokrasi, kitlelerin söz ve karar sahibi olması demektir, dört beş yılda bir sandığa gidip oy kullanmak değildir. Demokrasilerin, AKP iktidarında olduğu gibi salt sandıkla tanımlanması, halkın olası istem ve taleplerinin yükselmesinin önüne geçme çabasıdır. Demokrasi, yerelde, toplumun şimdiki ve gelecekteki yaşamıyla ilgili söz söylemesi, karar alma süreçlerine katılması, sonuçlarını da değerlendirmesidir. Halkın mahalle, ilçe, il, bölge, gençlik, kadın meclisleri, sivil toplum örgütleri üzerinden sürece katılımının olduğu demokrasiler gerçek demokrasilerdir.
Yerel demokrasinin güçlendirilmesi veya “öz yönetim” olarak tanımlanan bu model, başta Kürt sorunu olmak üzere inanç, kadın, gençlik, diğer sorunlarının çözümüne ve Türkiye’nin demokratikleşmesine katkı sağlayacaktır. Bu modelde, Van’dan İzmir’e, Samsun’dan Adana’ya, Diyarbakır’dan İstanbul’a kadar coğrafi, kültürel ve ekonomik özelliklere göre yeni baştan bir idari haritayla -81 ili 25-26 bölge altında toplayıp- bölgelerin ihtiyaç ve özelliklerine göre vergiden kaynak aktarımı yapılarak gelirlerin bölgeler arasında daha adil bir dağılımı gerçekleştirilebilir. Bu idari yapılanma içinde, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki çekincelerin kaldırılması ve bu bölgelerin yetki ve sorumluluklarının ne olacağına dair anayasal değişikliklerin yapılması gerekir. Böyle bir modelde halk, ihtiyaçlarının ne olduğunu, önceliğinin ne olması gerektiğini ortaya koyarak bütçe yapım sürecine, nasıl dağıtılacağına dair sürece katılır.
Yeni anayasa yapım çalışmalarının yeniden başlamasının ve demokratik bir toplumun inşası için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasının bu ülkenin ertelenemez, en acil ihtiyacı olduğunu ben bu konuşmamda bir kez daha belirtmek istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum, sağ olun. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aydoğan.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına şimdi İstanbul Milletvekili Sayın Celal Doğan konuşacak.
Süreniz yirmi dakikadır.
Buyurun Sayın Doğan. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA CELAL DOĞAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gençlik ve Spor Bakanlığı üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sayın Başkanın da müsamahasına sığınarak… Üç aydan beri Parlamentoyu izlemeye çalışıyorum. Bu Parlamentoda şu anda 4 partinin grubu var. Aslında çok partili anlayışta daha çok partinin olmasını isterdim ama şu gördüğüm uygulamalarla bu Parlamentoda 4 partinin olması bile âşık atışmasından öte bir şey yapmadığımızı gösteriyor. 8-10 parti olsaydı bu sürelerin hiçbirisi belki… Yasaların çıkartılması konusunda, başka önemli birtakım işleri yapma konusunda işlev yapmayacak şekilde süreleri öldürmeye çalışıyorsunuz. Buradaki amaç, gerçekten parlamenter demokratik rejimin işlemeyeceği kanaatindeyseniz ki… Özellikle iktidar partisine bunu söylemek istiyorum, sizin daha alttan almanız, daha müsamahakâr, daha kapsayıcı olmanız gerekirken en ufak lafa karşı cevap verip yeniden bir sataşmaya meydan vermeniz, bu Meclisin süresinin ve zamanının verimli kullanılması konusunda maalesef büyük hatalara ve büyük yanlışlara ve Parlamentonun işlevsiz hâle getirilmesinde en büyük etken olduğunu söylemek istiyorum. Bu nedenle, buraya bilerek ve isteyerek geldim çünkü grup başkan vekili değilim, başka şekilde söz alma durumumuz yok. Ama bu konu mutlaka tartışılmalıdır. Meclis nasıl daha çok verimli olabilir? Yoksa, geliyoruz, saat ikide açıyorsunuz, üçte açıyorsunuz, saat altı oluyor, âşık atışmasının dışında başka hiçbir şey görmüyoruz. Bu faydalı bir şey değildir, bu üretkenlik değildir, Parlamentonun bu konuya bir çare bulması gerekir.
Gelelim asıl kendi konumuza, Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesi üzerinde söz alırken... Geçmişte “Gençlik ve Spor Bakanlığı” diye bir müstakil bakanlık yoktu. Genellikle Millî Eğitim Bakanlığının bünyesinde uhde edilmiş bir bakanlıktı ve onun da çok ciddi nedenleri vardı. Gerçekten de Gençlik ve Spor Bakanlığıyla gençliğin ve eğitimin yüzde 100 irtibatı ve rabıtası söz konusu olduğu için, bu konuda geçmişte, özellikle gençlerin yetiştirdiği siyasi iklim, ülkenin siyasi iklimi, ülkenin kaderi gençlerin kaderiyle eş değer ve paralel gittiği için de birlikte olmasında fayda mülahaza ediliyordu. Ama gördüğüm kadarıyla Gençlik ve Spor Bakanlığının, özellikle Türkiye’deki nüfusun artışı, spora olan ilgi ve tesisleşmenin yoğunlaşması sonucunda ayrı bir bakanlık olarak ihdas edilmesi gündeme geldi. Şu andaki yaptığı çalışmalarla da büyük ağırlıkla gençlerin geleceğiyle ilgili bir yönetme veyahut da -eğitme değil- bahsettiğimiz gibi, daha çok tesisleşmeyi ön planda tutan bir anlayışla devam etmektedir. Kendilerine bu konuda başarılar dilemek isterim ama 3-5 cümleyle o esas konuya geçmeden tesis ve spor konusunda da birkaç şey söylemek istiyorum.
Türkiye’de tesisleşme konusunda bütün gayretlere rağmen Avrupa’nın çok gerisindeyiz. Ancak bir şeyi daha hatırlatmak gerekir, Cumhuriyet Dönemi’nde ve 1950 ve 1980 arası yapılmış olan tesislerin çoğu merkezî semtlerde kaldı. Bu semtlerde kalan sahalar, özellikle Kayseri gibi, Gaziantep gibi, arsaların prim yaptığı yerlerde, TOKİ’ye verilen bu arsaların karşılığında, şehirlerin çok dışında... Diyelim ki 300 milyon dolarlık bir arsanın karşılığında 50-60 milyon liralık bir stat yapılmakta, bu statlar tabii ki eskiye göre çok güzel statlar, cezbedici tarafı var ama orada kalan rantın büyük bir kısmı maalesef Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından spora değil, TOKİ’ye, bir kısmı da başka alanlara kaydırılmaktadır.
Antep demişken… Burada Antep milletvekili arkadaşlarım mutlaka var, Gaziantep milletvekili arkadaşlarım. Gaziantep’e gidenleriniz var, bilirler, Türkiye’de son yirmi yılda meydan inşa eden bir belediye başkanı yok. Genellikle belediye başkanları meydan inşa etmekten kaçınırlar. Gaziantep’te bütün partilerin genel başkanlarının miting yaptığı bir yer var, Demokrasi Meydanı. Demokrasi Meydanı, Gaziantep’te son yıllarda -özellikle kendi dönemimde yapıldığı için söylüyorum- 100 bin kişiyi kapsayan bir meydandır. Kamil Ocak Stadı -Allah rahmet eylesin- onun zamanında yapılmıştır, bu stat boşaltılacaktır çünkü Gençlik ve Spor Bakanlığımız yeni bir stat yapmaktadır. O stat şehrin 15-20 kilometre uzağında da olsa yeni bir stattır. Ama sizden ricam, lütfen Sayın Bakan, bu stadın yerinin Demokrasi Meydanı’na katılması konusunda mutlaka hassasiyet gösteriniz. Antep’teki 3-5 tane firmanın milyar dolarları var, onun üzerine 100 milyon dolar daha ekleyip başka bir serveti buradan elde etmelerinin hiçbir anlamı yok. Ama Gaziantep’teki meydan bahsettiğim noktada inşa edilebilirse gerçekten Roma’daki meydanı aratmayacak kadar güzel bir meydan olur. Bu nedenle de sizden ricam bu.
Bir başka üzerinde duracağım konu -çok kısa geçmek zorundayım bunları- özellikle spor dediğimiz zaman aklımıza futbol gelmekte. Futbol konusunda da maalesef bizim çok sorunlu olduğumuz yönlerimiz var. Bir: Baştan, stattan, seyirciden başlarsanız… Seyircilerimiz saygı duruşu yapamıyor, bir saygı duruşu yaptırmayı bilmiyoruz, Konya’da hep birlikte yaşadık. Millî marşlar dünyanın hiçbir yerinde millî maçların dışında çalınmaz, biz lig maçlarımızda İstiklal Marşı’nı çaldırıyoruz. Sakın başka bir anlama getirmeyiniz, İstiklal Marşı’na karşı saygımda en ufak bir eksiklik yok ama çok çaldırarak yozlaştırıyorsunuz. Konulan kasetlerin birbirinden farklı olması, bir kısmının buraya iştirak etmemesi, İstiklal Marşı’nın oralarda çalınmasındaki değerini ve kutsiyetini azaltmaktadır. Bu konuda da bir tedbir alınmasında fayda vardır.
Bir başka şey, futboldaki eksiklerimizin başında seyircilerimiz hızla azalıyor, hızla azalan bir seyirciyle karşı karşıyayız çünkü özellikle şiddetin ve küfrün egemen olduğu bir alanda seyircinin kaçması kadar doğal bir şey olmaz.
Bir başka şey, özellikle, geçen hafta Sayın Grup Başkan Vekilini ziyaret ettim, Sayın Naci Bostancı’yı ziyaret ettim, CHP grup başkan vekiline de arz ettim. Geçmiş dönemde 2 tane yasa çıkardınız futbolda şiddetle ilgili. Çıkardığınız yasalar işlevsel olmadı. Özellikle şike konusunda çıkarmış olduğunuz yasa dünyanın hiçbir yerinde olmayacak şekilde yüz yirmi, yüz elli, yüz seksen senelik hapisleri içeren bir yasaydı, işlevsel olmadığı görüldü ve nitekim değiştirmek zorunda kaldınız çünkü bu suçlar disiplin suçlarıdır. Bunlarda, spora ait suçlarda, ekonomik cezalar ile disiplin cezalarının verilmesi gerekir. Yoksa, bir şike iddiasıyla… Bir parantez açayım, on beş yıl kulüp başkanlığı yaptım, inanarak söylüyorum, sizin de inanmanızı istiyorum, Süper Lig’de bir tek kişinin ağzına bu konuyu alıp telaffuz ettiğini görmedim. Bunların yüzde 99’u totodur, yüzde 99’u yalandır ama yüzde 1 ihtimal de olsa futbolda paraya dayanan şike değil, hatır şikelerinden bahsedilebilir; o da futbolcuların kendi aralarındaki, maçlarda başvurdukları bir olaydır, küme düşmekte olan takımların diğer futbolculara yalvarmasının ötesinde bir maddiyata dayanmaz.
Bu nedenle, bu konuda da yeni 2 tane yasa gelecek. Sayın Bakana o gün sordum, hazırlıklı olmadıklarını, daha doğrusu hazırlık içerisinde olduklarını söylediler. 2 tane yasa gelecek; biri… Bakın, Türkiye’de futbol kulüplerinin 4 milyar yani eski parayla 4 katrilyon borcu var; 4 katrilyon borcun karşılığında 2 milyar yani 2 katrilyon sermayeleri var, bunların tümü iflasta. UEFA ve FIFA standartlarına dayanan 4 tane, lisansı olan kulübün dışında başka hiçbir kulüp yok, hiçbiri gerçek anlamda kulüp sayılmaz. Bu konuda Avrupa’nın çok gerisindeyiz ve bu kulüplerin çoğu kapanmakla yüz yüze. Ama şimdi ne yapacaklar? Sayın Bakandan rica ettim, dedim ki: “Bu konuda yasa hazırlığınız var mı?” “Çalışıyoruz.” dedi. Sayın Bostancı’ya da söyledim, bu yasalar Meclise gelmeden Parlamentonun hazırlıklı olması açısından üç parti, hatta dört parti -Sayın Sancaklı’ya da söyledim- önerge verelim, Meclis araştırması yapalım, bu yasalar gelmeden Parlamento buna hazırlıklı olsun dedim; Sayın Bakanla görüşeceğini söyledi, Sayın Bakandan gelen haberin menfi olduğunu, Sayın Başbakana götüreceğini söyledi, ısrarla bekliyorum.
Buradan size bir sitemimi de söylemek istiyorum: Siz Parlamentoda iktidar partisinin grubusunuz, sizin uzlaştırıcı ve daha çok kapsayıcı olmanız gerekir. Bu nevi olaylarda bile, bakın, spor gibi bir konuda bile müşterek hareket etme arzusu taşımazsanız ülkenin birlik ve beraberliğini sağlamakta zorlanırız. Bakıyorum, işte, bütün atışmaların tümünde herkes kendi zaviyesinden bakıyor meseleye, herkes kendi açısından haklılığını ortaya koyuyor ve her parti de kendisine göre bir anayasa yapmak istiyor. Getirdik, Türkiye’yi dayandırdık… Şimdi, nokta şu, onu söyleyeyim size, bitireyim, tekrar buna döneceğim.
Bu nedenle, gelecek yasa şunu yapacak: 4 katrilyon borcu mutlaka bir devlet bankasına yükleyecekler veya bir şahsa yükleyecekler, bütün gelirleri ona temlik edecekler, futbolun da kurumsal yapısını -iki türlü yapı var burada, biri Ticaret Bakanlığının, Ticaret Kanunu’na tabi olanlar; biri de Dernekler Kanunu’na tabi olanlar- tümünü Gençlik ve Spor Bakanlığının bünyesinde toplayacaklar yani kurumların oluşturulması oradan olacak. Bu da UEFA, Avrupa standartlarına ve FIFA’ya aykırı, kesinlikle iptal sebebidir. FIFA’nın ve UEFA’nın görüşünü almadan da bu konuda bir yasa çıkarmanın doğru olmadığı kanaatindeyim. Biliyorsunuz, Yunanistan’ın başına gelenler bizim de tekrar başımıza gelir, federasyonumuzu ekarte edebilirler. Onun için, bu konuda da ben Gençlik ve Spor Bakanlığını uyarıyorum.
İki: Bir sitemimi daha söyleyeyim. Gençlik ve Spor Bakanlığının hâkim olduğu 30 küsur tane federasyon var. Futbolu özerk kabul ediyorlar güya, özerk futbol diye bir şey yok. Tamamen, on dört yıldan bu yana, Adalet ve Kalkınma Partisinin ilçe kongreleri nasıl yapılıyorsa, il kongreleri nasıl yapılıyorsa federasyonların kongrelerinin onlardan hiçbir farkı yok. Özü şudur: Çünkü oraya gelen temsilci yani delege sayısı yasa gereği Beden Terbiyesinin hâkimiyeti altındadır, bu da futbolun özel ve özerk olarak çalışmasına mâni teşkil eden bir olaydır. Bunun da düzeltilmesini talep ediyorum. Bu nedenle de mümkünse gelecek yasaya karşı Bakanlığın hazırlıklı olması açısından da Parlamentonun bu işleri üzerine almasını talep ediyorum.
Şimdi, sözüme başlarken özellikle niye Millî Eğitim Bakanlığına bağlı olması gerektiğini söylemiştim, onun üzerinde durmak istiyorum biraz.
Değerli arkadaşlarım, ülkedeki siyasi iklim neyse, ülke nasıl gidiyorsa gençlerimizi de öyle büyütüyoruz. Özellikle 1950’den önce, tek parti döneminde bir tane öğrenci eylemi var, 1924 yılındaki toplumsal eylem. Özellikle, tramvayın bilet fiyatında öğrencilerin haklarının gasbedilmesi üzerine çıkan bir olay. Onun dışında çok ciddi bir olay yok ama bu demek değildir ki 1924 ile 1950 arası çok demokrat ve çok rahat geçmiştir. Tek parti dönemidir, dönem nasyonal sosyalist anlayışın egemen olduğu dönemdir, İkinci Dünya Savaşı’nın gündeme geldiği günlerdir. O dönemde dahi sol ve ilerici hareket mutlaka ve mutlaka, inanç açısından olsun, hak talep edenler mağdur edilmişlerdir, hapishanelere atılmışlardır, akla hayale gelmeyecek kadar cezalarla tecziye edilmişlerdir. Hiçbir ciddi tehlike olmamasına rağmen, o dönemde de solculuk ile sosyalizm, komünizm en büyük tehlike sayılarak Türkiye'nin bütün aydınları hapishanelerde çok ciddi boyutlarda cezalara mahkûm olmuşlardır. Akabinde, çok partili rejime geçtik. 1950, siyasi literatürde “Ak Devrim” diye geçen ve kabul edilen Demokrat Partinin siyasi iktidarında Türkiye on yıllık bir dönemde bir sivil Cumhurbaşkanı ki ilk sivil Cumhurbaşkanıdır… Türkiye maalesef, o dönemi de bir ihtilalle sonuçlandırmak durumunda kalmıştır. O dönemden sonra Türkiye’de Genelkurmay Başkanlarının abone olduğu Cumhurbaşkanlığı dönemleri gelmiştir. Genelkurmay Başkanıysanız, aboneliğiniz yazılmıştır, gelecekte Cumhurbaşkanısınız. Bunların tek tek, aslında yakın tarihin çok ciddi irdelenmesi gerekir, ibretiâlem vakalarla doludur.
Şimdi, bilmenizi isterim, Sayın Cumhurbaşkanı Celal Bayar -özellikle Tayyip Bey’e geldiğimde söyleyeceğim- ve rahmetli İsmet Paşa, ikisi de Kürt sorunuyla ilgili çok ciddi rapor hazırlatmışlardır. Birisinin adını Şark Raporu’dur, birisi Kürt Raporu’dur. İsmet Paşa’nın Şark Raporu seksen beş yıl Başbakanlığın kasasında kapalı kalmıştır, bilahare açıklanmıştır; mahzurlu görülmüştü açıklanması. Celal Bayar’ın raporu derhâl açıklanmıştır. Şunun için söylüyorum, o gün olan sorun bugün hâlâ büyüyerek önümüze gelmiş duruyor. Cumhurbaşkanlarının meseleye ciddiyetle baktıkları verdikleri emeklerden anlaşılıyor. Bu nedenle, tavsiyem… Adalet ve Kalkınma Partisinin, özellikle Cumhurbaşkanlığının da bünyesinde ciddi boyutlarda, Kürt sorununun sosyolojik, siyasal çözümleri konusunda, maalesef elinizde -şu ana kadar görebildiğim kadarıyla- ciddi projeniz yok. Gündelik ve pragmatik çözümlerle, devre devre birtakım reflekslerle çözüm getirmeye çalıştınız ama maalesef, bisikletin tekerini döndürmekten vazgeçtiğiniz zaman da bisiklet devrildi. Küçümseme anlamında söylemiyorum, çok saygı duyuyorum. Bakınız, o barış sürecinde yapılanların hepsi, her iki parti adına, yaptıkları çok saygıya layıktır ve takdire şayandır. Eksik tarafı şudur: Parlamento ayağı eksiktir. Toplumsal olarak, net olarak meseleye hukuksal ve siyasal bir projenin olmaması bu işin çözümünü engellemiştir.
Şimdi geldiğimiz nokta dünden çok iyi değildir. Bu nedenle, tekrar özelikle askerî vesayetin olduğu dönemlere gelirsek, birkaç cümleyle geçmek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olan şahıs Cemal Gürsel, Celal Bayar’ın Kürt Raporu’nu istiyor. Dedikleri şu: “5 bin Kürt’ü sallandırırsanız, 2.500 kişisini de imha ederseniz kamplarda bu işi çözeriz.” Bakışa bakınız, ülkenin Cumhurbaşkanı bu ve ülkenin Cumhurbaşkanının yetiştireceği yönetimdeki gençlik bu. Arkasından gelen diğer Cumhurbaşkanına bakıyoruz, Sayın Cevdet Sunay, -rahmetli- o geliyor, gelişi de enteresan. Cevdet Sunay’ın gelişinin enteresanlığının yanında Cemal Gürsel’in de gelişi çok enteresan. Ali Fuat Başgil’in başına gelenleri siyasi tarih mutlaka yazmalıdır.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Yazıyor zaten.
CELAL DOĞAN (Devamla) – Her gün, parti genel başkanları, sadece oraya matuf değil, İsmet Paşa dâhil, Başbakanlığa çağrılmış, daha sonra… Başvekâlete çağrılmış, saat başı tekmil alır gibi tekmil almışlardır. Yani Cemal Gürsel’in seçimini sağlamak için yapmışlardır.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Kim karşılamıştır Ali Fuat Başgil’i?
CELAL DOĞAN (Devamla) – Bir şey mi diyorsunuz efendim?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Kim karşıladı Ali Fuat Başgil’i Başbakanlıkta?
BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım lütfen.
CELAL DOĞAN (Devamla) – Tam anlayamadım. “Başgil’i kim karşıladı” mı? Karşılayanı biliyorsunuz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Ona bakmayın siz.
Süreyya Bey, bugün HDP’ye sataşma görevini mi aldınız?
CELAL DOĞAN (Devamla) – Burada, bir gün geldiler, biliyorsunuz, senatörün birisi onun kulağını ısırdı. Hatırlıyor musunuz? Bir tabii senatör karşıladı onu. “Burayı terk edeceksiniz.” dedi, “Etlik’te nereye gömüleceğiniz belli olmayacak.” dedi. Bu şekilde postalandı. Bunları siz benden de iyi biliyorsunuz, söyletmek için daha soruyorsunuz.
Mesele şu…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Amcanız mı karşıladı?
CELAL DOĞAN (Devamla) – Tartışırsanız ben sizi dinlemek zorunda kalırım.
Sayın Başkan, dinleyeyim mi arkadaşları?
BAŞKAN – İkazda bulunuyorum. Takdir kendilerinde.
CELAL DOĞAN (Devamla) – Peki, devam edin siz.
Daha enteresan bir şey söyleyeyim size, sadece o değil, Türkiye’de Genelkurmay Başkanlarının abone olduğu tarihi söylerken birisi Faruk Gürler’dir. Şu anda siz Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu manzaraları yaşamadınız. Bu koridorların tümünde rütbeli subaylar vardır, tüm balkonların hepsi korgeneral, orgeneral doludur. Kulise inmiş generaller vardır. Laf aynen şudur: “Siz bu seçimleri böyle bitirirseniz buradan zor çıkarsınız.”
Şimdi, askerî vesayetten kurtulmak konusunda çok duacı olduk, çok içtenlikle uğraştık. Ama şuna aldanmayınız: Türkiye’de 5-6 bin kişiyi öldüren Kenan Evren tek başına iktidara geldiğinde 90 küsur oy almıştı, yüzde 90 küsur aldı, Anayasa yoluyla kendisine yazdırmıştı o oyları ama giderken arkasında Fatiha okuyacak üç tane sivil bulamamıştı. Çok büyük olmak, çok büyük oy almak hep haklı ve güçlü kalacak anlamına gelmez.
Dönersek günümüze, çok uzun anlatılması gereken şeyler var ama özellikle günümüzde maalesef ve maalesef, askerî vesayet döneminde yaşamadığımız şeyleri yaşadık. Basındaki durum, adaletin geldiği nokta… Şu kürsülerde, adliyeye sevk etmeniz gereken birtakım iddiaları kendi oylarınızla adaletin yerine kaim olarak yaptınız. Bir başka şey daha yaptınız, Türkiye’de maalesef, olmaması gereken şey dışlamak ve kendinizin dışında kimseye hayat hakkı vermemek. Bu grubun yapmaması gereken bu. Zamanım yok, maalesef bitti, anlatacağım ama. Şahsıma bile yapılanlardan birisi: 15 yıl belediye başkanlığı yaptım, tek gün partizanlık yapmadım, İsmimin bulunduğu yerlerdeki, -Besni’de, Maraş’ta, Gaziantep’te- isimlerimi silmeye çalıştınız. Sebebi de ne? Halkların Demokratik Partisine gelmek. Halkların Demokratik Partisinde olmaktan onur ve gurur duyuyorum çünkü barışa atılacak ilk adımın olduğu tek basamağı burada gördüğüm için geldim. Bu nedenle, bu basamaktan görevimi yapmaya çalışıyorum. Şiddetin her türlüsüne karşıyım. Türkiye’de şiddetle hiçbir yere varılmayacağını açık ve net bilmenizi isterim. Ve Kürt halkını…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – Sayın Vekilim, PKK’ya “Hayır” deyin, lanetleyin, ondan sonra hayhay.
CELAL DOĞAN (Devamla) – PKK’yı dert etmeyin, etmeyin…
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, laf atmayın lütfen.
Sayın Doğan, süreniz bitti. Teşekkür ederim.
CELAL DOĞAN (Devamla) – Toparlayabilir miyim Sayın Başkan?
BAŞKAN – Toparlayın ama artı bir dakika veremeyeceğim, diğer konuşmacılara veremediğim için bu süreyi, eşitsizlik olsun istemiyorum.
CELAL DOĞAN (Devamla) – Sayın Başkan, demokraside atışmalara müsaade ediyorsunuz ama toparlamaya müsaade etmiyorsunuz yani.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, Nursel Hanım’dan üç dakika arta kalmıştı yani hem birinci konuşmada hem ikinci konuşmada.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Öyle bir uygulama yok ki.
CELAL DOĞAN (Devamla) – Olay şu değerli arkadaşlarım… Devlet…
BAŞKAN – Yok, onu yapamam yani geçmiş bir zaman diliminde kalan süreyi…
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Garo Bey’den bir dakika…
BAŞKAN – Garo Bey’den bir dakika verelim size. Peki. Artı bir dakika.
CELAL DOĞAN (Devamla) – 1992’de Kara Kuvvetlerine sordum. Doğuda 240 bin askerimiz vardı, 240 binden bahsediyorum. “240 bin askerimiz fiilen doğuda.” dedi. Maksimize mi ettiniz? O günden bu yana da öldürmeye devam ediyor. Sadece sivil rakamları vereceğim, sizin döneminizde, on yılda 6 bin kişiye yakın sivil insan çatışma olmaksızın ölmüş bu ülkede. Şimdi, öldürmekle bir yere varılsaydı o insanlar varırdı. 240 bin askerle Kürtleri diz çöktürüp yok edemediler. Ama Kürtler de şunu bilecek, IŞİD de bilecek, PKK’sı da bilecek Türkiye’de devlet de yenilmeyecek yani. Bunun yolu nedir peki? Öldüremeyeceksem, yenilmeyeceksem oturup adam gibi konuşmaktan geçer. Siyaset, adam gibi konuşmanın yoludur.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletlerle ilgili çok güzel bir lafı var, bu, okulların tümünde de okutulur, fakülte ikideki herkes bilir. Elini böyle kaldırır der ki: “Dünya beşten büyüktür.” Sizin grubunuzdan rica ediyorum, dünya da birden büyüktür.
Saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Doğan.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına son konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Garo Paylan olacak.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz dokuz dakika.
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, size de özel bir teşekkür ediyorum, sağ olun.
Devletler vergi salar ve bu, tarih boyunca da çoğunlukla tek bir kişinin vergisi çerçevesinde yürümüştür; padişahlar veya krallar. Demokrasi geliştikçe bu yetki Meclise geçmiştir, bizdedir yani yetki şu anda. Ama bakıyoruz şu anda yetki bizde mi? Vallahi, ben, birkaç aylık bir milletvekili olarak, Plan ve Bütçe Komisyonunun bir üyesi olarak da gördüm ki yetki bizde değil arkadaşlar.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Bizde bizde…
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – Bizim yetki.
GARO PAYLAN (Devamla) – Bürokratik oligarşi hazırlıyor, getiriyor önümüze, arkadaşlarımızın çoğu -daha kapağını kaldırmıyorlar- el kaldırıyorlar, veriyoruz, destek veriyoruz.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – Bizdeki yetkiler burada da, sizin yetkileriniz…
GARO PAYLAN (Devamla) – Ne olduğunu bilmiyorum. Yetki burada değil arkadaşlar, burası hazırlamıyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bu bütçeyi bu Meclis hazırlamıyor, millet adına bizim hazırlamamız gerekirken biz hazırlamadık.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – Sizin yetkileriniz… Bizimkiler burada, burada.
GARO PAYLAN (Devamla) – Bakın, hazırlamış olsaydık, bürokrasinin getirdiği böyle dağ gibi maddelerden bir tek kalemi değişirdi. Bakın, bürokrasinin getirdiği kalemlerden tek bir kalemini dahi değiştiremedik Meclis olarak.
MUSTAFA YEL (Tekirdağ) – Siyasi haklar, siyasi haklar.
GARO PAYLAN (Devamla) – Bürokrasi ne getirdiyse onu onaylıyorsunuz burada maalesef.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) – Garo, önergeleri kim hazırlıyor?
GARO PAYLAN (Devamla) – Oysaki, bakın, biz millet için burada vergileri salıyoruz, vergi topluyoruz. Ama Sayın Bakan, adil vergi mi topluyoruz? Yok, hayır, adil bir şekilde vergi toplamıyoruz. Gelir vergisinin yüzde 68’ini emekçiler ödüyor. Geri kalan yüzde 32’sini işverenler ödüyor. Bu yüzde 32’nin de büyük bölümünü küçük esnaf ve zanaatkâr ödüyor. Bu mu adalet?
Bakın, gayrisafi yurt içi hasılanın, 2002 yılında, yüzde 38’i Türkiye toplumunun yüzde 1’ine aitti; yani yüzde 1’i yüzde 38’ine sahip oluyordu. 2015 yılında gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 55’ini -yüzde 55, arkadaşlar dikkatinizi çekiyorum- Türkiye toplumunun kaymağı yiyor, yüzde 1’i yiyor.
MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) – Bütçenin ne kadarı faize gidiyordu?
GARO PAYLAN (Devamla) – Bu mu adalet? Bu nasıl oldu? Bu vergi politikalarıyla oldu arkadaşlar. Bakın, bütçe büyüdü, dolaylı vergiler büyüdü, doğrudan vergi kalemlerimiz büyüyemedi. Neden? Çünkü gelir vergisi reformunu yapamadık. AKP, on dört yıldır rant dağıtıyor arkadaşlar.
MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) – Garo Bey, bütçenin ne kadarı faize gidiyordu?
GARO PAYLAN (Devamla) – 100 milyarlarca liralık rant dağıttınız. Bakın, ben bir İstanbul milletvekiliyim, her yerde gökdelenler yükseliyor, binalar yükseliyor, rezidanslar yükseliyor ve oraya imarlar veriliyor, 1’e 5, 1’e 10. Şehir şu anda tarumar oldu, İstanbul. İstanbul’un ne silüeti kaldı, ne yaşanılırlığı kaldı. Ama bunun karşısında, rant dağıttıklarınız ne vergi veriyor? Hiçbir şey. çünkü rantın vergisi yok. Bakın, pek çok imalatçı sektörde olan benim de yakınlarım imalat sektörünü tamamen, bıraktılar hepsi inşaatçı oldu. Ya, inşaatçılık, müteahhitçilik ne ballı börekli bir şeymiş. Neden? Çünkü vergisi yok. Bakın, İspanya bu yollardan geçti, bu hatayı yaptı. İmalat sektörünü küçülttü, yüzde 12’lere kadar küçülttü, inşaat sektörünü büyüttü ve hizmet sektörünü büyüttü. Evet, belli dönemlerde inşaat kârlı bir alan oldu, balon şişti ama gün geldi, balon patladı ve ekonomisi yüzde 30’a varan oranda geriye düştü. İşsizlikler yüzde 30’a vardı. Bizim bu yoldan geri dönmemiz lazım. Bunu nasıl yapacağız? Rant vergisiyle yapacağız ve inşaat sektörünün de vergilendirmesiyle yapacağız. İş bilen insanlar kendi sektörlerinde tekrar imalat yapacaklar.
Bakın, Sayın Bakan, bir de siz “Vergi toplayacağım.” diyorsunuz bu sene, 540 milyar TL. Sayın Bakan, bakın, bugün ekonominin çarkları dönmüyor. Güven endeksine, bakıyoruz, tüketici güven endeksi en düşük seviyesine indi 2011’den beri ve ekonomi güven endeksi de, bakıyoruz, o da en düşük seviyesine indi. Ekonomi güven endeksi ve tüketici güven endeksinin düşük olduğu noktalarda Maliye Bakanımız vergi toplayamaz. Ocak rakamları fena değildi ama şubat kötü geliyor, mart da kötü gelecek maalesef. Biliyoruz Sayın Bakan. ben bunu piyasadan biliyorum; esnaflar kan ağlıyor. Esnaflar diyor ki “Siftahsız dükkân kapatıyoruz.” Neden? Güven yok. Güvenin olmadığı yerde ticaret olmaz; insanlar korkarlar, alışverişlerini ertelerler, yatırımcı yatırımlarını erteler. Eğer siz bir sanayi kuruluşuna… Bakın, Boydakları sırf muhalif diye alıp içeri tıkarsanız ve bir basın kuruluşuna eğer ki gidip kayyum atarsanız, kapatırsanız basın kuruluşlarını o ülkeye yatırımcı gelmez, yatırım yapmaz. Demokrasinin olduğu yerlerde yatırım olur, ticaret olur, ekonominin çarkları döner; demokrasinin olmadığı otoriter yerlerde eğer ki sizin petrol gibi bir zenginliğiniz yoksa ekonomi diye bir şeyiniz söz konusu olmaz.
O açıdan Sayın Bakan, 540 milyar TL yatırım düşünüyorsanız, sizin birinci planda, en önde, bütün Bakanlar Kurulunun önünde ifade özgürlüğü demeniz lazım, basın özgürlüğü demeniz lazım, sanayi kuruluşlarına gidip el koymayın demeniz lazım sırf muhalifler diye.
Bakıyorsunuz, Sayın Bülent Arınç konuşuyor, Manisa’daki iş adamlarına, Bülent Arınç’ın yakınındakilere gidip operasyon yapılıyor; vergi müfettişleri orada. Boydaklar muhalif, Boydaklara kayyum atanıyor, tutuklanıyor.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Sadece muhalif olduğu için mi? Ona mı inanıyorsunuz?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen rica ediyorum, konuşmacının insicamını bozmayalım.
GARO PAYLAN (Devamla) - Muhalif olan her sesi susturursanız, bakın, muhalif olmayanlar dahi, AKP’nin yanında gözüken işadamları dahi yatırımı durdururlar. Güven… Bir de bakın, korku dediğimiz şey çarpan etkisi yapar. Korku iklimini yarattıkça o çarpan iklimi bütün coğrafyamıza yayılır ve maalesef yayılıyor. Güveni büyütmek için demokrasimizi tekrar büyütmemiz gerekiyor.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – İfade özgürlüğünün en büyük mağdurları biziz ve buradayız.
GARO PAYLAN (Devamla) – Ya, hanımefendi…
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – Biz buradayız, merak etmeyin…
GARO PAYLAN (Devamla) - Sayın Başkan, sürekli laf atılıyor bir müdahale eder misiniz lütfen?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen, rica ediyorum.
Buyurun Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Devamla) – Sayın Başkan, Sayın Bakan, gelir vergisi reformu yapacağız diyorsunuz. Bunun bir taslağı çıktı basına, yakında göreceğiz herhâlde ve size bu çağrıyı komisyonda da yapmıştım. Bakın, gelir vergisi reformunu istediğiniz kadar yapın iş insanları istedikleri vergiyi veriyorlar. Neden? Çünkü bakın, ben size babamdan bir örnek vereyim: Biz İstanbul Gedikpaşa’da orta hâlli bir ayakkabıcı esnafıydık. Ben de okuldan artan zamanlarımda dükkâna giderdim. Babam da piyasanın mütevazı bir esnafı. Her sene Maliye Bakanlığından bize teşekkür yazısı gelirdi, işte, “Bağlı bulunduğunuz bölgede vergide ilk 10’a girdiniz.” diye. Ya, ben durumumuza bakıyorum, babamın bindiği arabaya bakıyorum, mütevazı bir arabada, piyasada herkes Mercedeslere biniyor, onların vergi levhasına bakıyorsun, bugünkü parayla bin lira, 2 bin lira; babam, neymiş efendim, o bölgede 1’inci olmuş. Millet gelirdi bize “Ya, sen keriz misin, niye bu kadar vergi veriyorsun?” derdi. Evet, düzgün, namuslu, vergisini veren keriz durumuna düşüyor. Neden? Çünkü bu coğrafyada hiçbir zaman nereden buldun yasası çıkmadı. Çünkü Sayın Bakan, her ay kredi kartından 50 bin lira para harcayana, her yıl 1 milyon liralık araba alana, her yıl 2 milyon liralık rezidans alana “Nereden buldun?” diye sorabiliyor musunuz?
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – Soruyor, soruyor.
GARO PAYLAN (Devamla) – Soramıyorsunuz ve nereden buldun yasası olmadığı sürece de soramayacaksınız.
Önerime geliyorum, hemen bir mali milat yapmamız lazım Sayın Bakan, mali milada ihtiyacımız var. Mali milat, herkes varlığını ortaya koyacak, eğer ki bir şekilde temizlenmesi gerekiyorsa bir servet vergisi konulacak, o miladımız olacak ve ondan sonra herkese harcadığından Maliyenin “Nereden buldun?” diye sorma hakkı olacak. Yoksa en muhteşem gelir vergisi yasasını da getirseniz Maliye “Nereden buldun?” diye soramaz ancak muhaliflerin üzerine gider, muhaliflerin üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallanır, iktidar yandaşları vergilerini vermezler, “Sen TÜRGEV’e bağış yap, devam et.” diye yürürler.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) – Ne alakası var ya?
GARO PAYLAN (Devamla) – Oysa Maliye Bakanımız bu anlamda “Nereden buldun?” diye sorabilmeli; vergi levhasında 3 bin lira yazıp her ay 50 bin lira kredi kartı harcaması yapana “Nereden buldun? Nasıl harcıyorsun?” diye sorabilmeli, ancak o çerçevede adil bir vergi düzeni olabilir.
Teşekkür ederim arkadaşlar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Ben de teşekkür ederim.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına ilk konuşmacı Erzurum Milletvekili Sayın Zehra Taşkesenlioğlu.
Buyurun Sayın Taşkesenlioğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ekonomi Bakanlığının 2016 yılı bütçesi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünyada ve bölgemizde özellikle, ekonomik ve siyasi anlamda meydana gelen onlarca çalkantıya rağmen AK PARTİ iktidarının başta reformist, etkin, verimli ve sonuç odaklı yapmış olduğu politikalar neticesinde hep beraber şahit olduğumuz önemli ekonomik gelişim ve değişimleri beraber yaşadık. En başta, 2003 yılında çıkarılan kanunla yabancı ve yerli sermaye arasındaki ayrımı kaldırarak yabancı sermaye için Türkiye’yi güvenli bir liman hâline getirdik ve bu kapsamda 2002 yılında 48 milyar dolar olan yabancı sermayemizi 2015 yılında 165 milyar dolar seviyesine getirmiş olduk. Bu da bizim ülkemizin yabancı sermaye açısından ne kadar güvenli, ne kadar verimli olduğunun önemli bir kanıtı olsa gerek.
Yine, ülkemiz, geçtiğimiz yıl hem çevre ülkelerden daha hızlı büyümüş hem de yapmış olduğu makro ihtiyati ekonomi politikaların neticesinde cari açığında ciddi oranda azalmalar meydana gelmiştir. 2015 yılında yapmış olduğumuz ekonomik politikaların neticesinde cari açığımızda yüzde 26,1’lik önemli bir düşüş sergilenmiştir.
Ülkemizde tekstilden hazır giyime, otomotiv ana sanayiden tarım ürünlerine, kimya sektörüne varıncaya kadar birçok mal sektöründe dış ticaret fazlası vermiş olduk. Bu da AK PARTİ iktidarının ortaya koymuş olduğu istikrarlı ve güvenli ekonomi politikalarının sonucudur.
Ülkemizde sadece mal ticaretinde değil, aynı zamanda hizmet ticaretinde de dünyada öncü bir ülke hâline gelmeye başladık. Özellikle mukayeseli üstün sektör olduğumuz müteahhitlik sektöründe 2002 yılında 46 milyar dolar olan projelendirme değerimiz, 2015 yılında 273 milyar dolar hâline gelmiştir. Bugün Afrika’da, Güney Amerika’da ya da Türki Cumhuriyetlerinde gittiğiniz havaalanlarından limanlara varıncaya kadar birçoğu Türk müteahhitleri tarafından yapılmıştır.
Ancak, ülkemizde ve maalesef, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da devam eden terör olayları neticesinde bugüne kadar mukayeseli üstün olduğumuz lojistik sektöründe terör örgütünün saldırıları nedeniyle sadece son altı ayda yüzde 9,4’lük bir düşüşü üzülerek ifade etmek istiyorum.
Yine aynı şekilde, Sur’da, Cizre’de, Şırnak’ta kazılan çukurlar sadece insanların hayatlarında olumsuzluklar meydana getirmedi, aynı zamanda ekonominin ciddi anlamda daralmasını meydana getirdi. Her ay Irak’la yapmış olduğumuz 500 milyon dolarlık ihracatımız, maalesef geçtiğimiz aylarda telaffuz edilemeyecek rakamlar seviyesine düşmüş oldu. Maalesef, yirmi gün kapalı kalan Habur Sınır Kapısı’nın ekonomimize kaybettirdiği 500 milyon dolardan bahsediyoruz. Eğer ülkeyi düşünüyorsak bu 500 milyon doları tekrar nasıl kazanacağımızı burada tartışmanın hem bize hem Sur’a hem Cizre’ye daha faydalı olacağı kanaatindeyim.
Sayın milletvekilleri, dünya ticaretini ülkemize entegre hâle getirmek amacıyla ve yine “Gidemediğiniz yer sizin değildir.” anlayışıyla Güney Amerika’dan Afrika’ya, Türki Cumhuriyetlerinden Avrupa’ya varıncaya kadar birçok ülkede iş insanlarının önlerini açabilmek amacıyla hem serbest ticaret anlaşmaları imzaladık hem de yüzlerce farklı iş toplantıları organize ettik. Bu kapsamda, sadece Latin Amerika’yla ihracatımız on beş yılda 7 kat, Afrika’yla 8 kat artmış oldu ve yine bütün bunların neticesinde 2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracatımız, 2015 yılına gelindiğinde 145 milyar dolara çıkmış oldu.
Yine, Ekonomi Bakanlığımızın, Türk ürünlerinin küresel pazarda markalaşmasını sağlamak amacıyla geçen sene devreye koyduğu Turqualıty’le bugün artık, Türk ürünleri Amerika’daki, İtalya’daki ürünlerle yarışır hâle geldi. Ekonomi Bakanlığımızın 2016 yılı içinde de bundan önce yapmış olduğu gibi, ihracatı artırmaya yönelik, serbest bölgeleri yabancı sermayeye yönelik cazip hâle getirmek için ve mukayesede üstün olduğumuz sektörlerde daha etkin ve verimli politikalar izleyeceğine eminim.
Sadece Dünya Bankasının 2016 yılı için Türkiye’yle ilgili beklentileri bizim nerede olduğumuzun önemli bir kanıtıdır. Türkiye’yle ilgili yüzde 4’lük bir büyümeyi beklediklerini ve ihracatımızın da yüzde 11 artacağını beklediklerini çok net bir şekilde, yayınladıkları raporlarda ifade ediyorlar.
Sayın milletvekilleri, ülkemizin küresel pazarlar içindeki payını artırmak, üreticiyi ve hizmet sektöründeki yatırımcıları yeni pazarlara ulaştırmak adına kıtalararası diplomasiyle ve ekonomideki mekik diplomasiyle yeni pazarlar sağlayan başta Sayın Cumhurbaşkanım Recep Tayyip Erdoğan’a, Başbakanıma ve Ekonomi Bakanıma bir milletvekili olarak ve aynı zamanda bir kadın girişimci olarak teşekkür ediyorum.
Saygılarımla. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun ikinci konuşmacısı Denizli Milletvekili Sayın Cahit Özkan.
Buyurun Sayın Özkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 yılı Ekonomi Bakanlığı bütçe görüşmeleri vesilesiyle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, Ekonomi Bakanlığı, 160’ın üzerinde, merkezde 250 müşavir kadrosuyla hem ihracatçılarımızın dünyaya açılmalarını sağlıyor hem de Türk markasını dünyaya tanıtarak ülkemizin büyümesine hizmet ediyor.
Sayın milletvekilleri, dünya, 2015 yılında bilindiği üzere, krizlerle boğuştu. Çin’in ihracatı yüzde 3, en büyük ticaret ortağımız Avrupa Birliği yüzde 13 oranında ihracatını düşürdü ABD’nin ihracatı yüzde 7 oranında düştü ve ortalama olarak dünyada yüzde 11 daralma meydana geldi.
Dünyada ve bölgemizdeki tüm olumsuz koşullara rağmen, dış ticaret açığımız yüzde 25 gerileyerek 63 milyar dolar olurken, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 65’ten yüzde 69’a yükseldi. Valiz ticareti ve serbest bölgelerde yapılan ticaretle birlikte, dış ticaretin, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 90’lara ulaştı.
2015 yılı dokuz aylık büyümemiz ortalama yüzde 3,4 oldu ve küresel ekonomide yaşanan belirsizliğe rağmen bu alanda diğer ülkelere nazaran başarılı bir performans, elhamdülillah, ortaya koyduk. Türkiye, bu oranla 24 Avrupa Birliği ülkesinden daha hızlı büyüdü. OECD verilerine göre, 2014’ün aynı dönemine kıyasla yüzde 2 oranında büyüme gerçekleştirdi. Dolayısıyla ülkemiz, 2015’in üçüncü çeyrek performansı OECD ortalamasının üzerinde yer almıştır. Küresel krizlere rağmen yirmi dört çeyrektir ortalama yüzde 5,1 büyüme gerçekleştirdik. Türkiye ekonomisinin bu iyi performansına yabancı yatırımcılar tabii ki kayıtsız kalmadı. Ülkemiz, 2015 yılında dünyada yaşanan tüm olumsuz gelişmelere rağmen, doğrudan yabancı yatırım girişlerini bir önceki yıla oranla yüzde 32 artırdı. İnşallah, 2016 yılı, Hükûmetimizin hazırlayarak uygulamaya koyduğu reform paketleriyle daha fazla yabancı yatırımcı çekmeyi başaracaktır.
Sayın milletvekilleri, Türkiye’nin genel görünümünün ardından, Denizli’nin dış ticaretteki durumuna da kısaca değinmek istiyorum. Denizli, 2015 yılında toplamda yaklaşık 2,3 milyar dolarlık ihracat ve 1,8 milyar dolarlık ithalat değerleriyle 500 milyon dolar ihracat fazlası vermiş bir şehrimizdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 2002 yılında Denizli’deki ihracatçı firma sayısı 503 iken 2 katına çıkarak bine ulaşmıştır. Ayrıca, Denizli, en çok ihracatçı firma sayısına sahip 13’üncü il olurken, değer bazında en çok ihracat yapan 7’nci il olmuştur. Kıymetli iş adamlarımızı ve çalışanları buradan tekrar tekrar tebrik ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KADİM DURMAZ (Tokat) – Bir bir kapandı fabrikalar.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; on üç yıllık AK PARTİ iktidarlarımız döneminde hükûmetlerimizin gayretleriyle ekonomide büyük başarılar elde ettik. Ancak, ekonomik gelişmemizin önündeki farklı bir tehlike ve tehdide de dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Bilindiği üzere, Moody's, Standard & Poor's ve Fitch gibi kuruluşların, ülkemizi sürekli “yatırım yapılamaz, durağan ülkeler” kategorisinde gösterdikleri vakıadır. Krizlere rağmen büyüyen ve yatırım yapılamaz notlarına rağmen inadına yabancı yatırımcı çeken güzel ülkemize niçin böyle notlar verilmektedir bunu iyi anlamak gerekiyor. Evet, bu kuruluşların olumsuz not vermelerinde Türkiye düşmanlarının gayretlerinin etkili olduğu açıktır, bunu biliyoruz. Ancak, bu kuruluşlar değerlendirme yaparlarken Anayasa’mızın ekonomik ve siyasi istikrarsızlık üretme kabiliyetini esaslı surette dikkate almaktadırlar. Gerçekten, 1982 darbe Anayasası’nın ortaya koyduğu antidemokratik, vesayetçi anlayış sürekli kriz, ekonomik ve siyasi istikrarsızlık üretmek suretiyle bu notların verilmesinde belirleyici olmuştur. Daha hızlı ekonomik gelişme, daha kalıcı kalkınma ve daha hızlı büyüme hedefleri için, istikrar üreten başkanlık sistemine dayalı sivil, demokratik bir anayasayı hayata geçirmek en büyük zaruretimizdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Eğer yeni anayasayı hayata geçirirsek göreceğiz ki önümüzdeki süreçte daha hızlı büyüme ve daha hızlı kalkınma hedeflerini hep birlikte gerçekleştireceğiz ve bugüne kadar…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Devamla) – …milletimizin yüzünü nasıl güldürmüşsek milletimizin yüzünü güldürmeye devam edeceğiz diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özkan.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Tanal, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim.
Sayın hatip, mevcut olan Anayasa’ya, parlamenter sisteme uygun yemin etmiş, başkanlık sisteminin zaruret olduğunu söylemiştir. Başkanlık sistemi terörü mü bitirecek, işsizliği mi bitirecek, milletvekillerinin birisine olan biat kültürünü mü bitirecek, Türkiye'ye özgürlükler mi getirecek?
BAŞKAN – Evet.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yani, farklı düşünen insanları cezaevine atmayı mı engelleyecek? Neyi getirecek başkanlık sistemi?
BAŞKAN – Sayın Tanal, lütfen.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – İç Tüzük’ün hangi hükmüne göre böyle konuşuyor?
BAŞKAN – Sayın Tanal, sayın konuşmacı düşüncesini açıkladı, ifade etti, saygılı davranmak gerekiyor.
Teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yani, bulunmuş olduğu Denizli ilinde fabrikalar kapanıyor, iş yerleri kapanıyor, başkanlık sistemi istiyor beyefendi.
BAŞKAN – AK PARTİ Grubu adına üçüncü konuşmacı, İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı.
Buyurun Sayın Çamlı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) – Sayın Başkan, aziz milletimiz ve değerli vekiller; 2016 Mali Yılı Bütçe Tasarısı’nın dokuzuncu turunda AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.
Kıymetli arkadaşlar, hatırlayacağınız gibi AK PARTİ olarak 1 Kasım seçimlerine “Haydi bismillah.” diyerek başlamıştık. Bu başlangıç, eski Türkiye'den kalma zihniyeti çok rahatsız etmiş ve hemen hareketlendirmişti. Geçmişte benzerlerine çok sık rastladığımız yasakçı bir uygulamayla -zaten gündelik hayatında çok sıkça kullanan- insanların seçim faaliyetlerinde de besmeleyle başlanması yasaklanmıştı. Şimdi, hem can çekişen bu yasakçı kafaya karşı bir duruşla “Bak ey köhnemiş zihniyet, bir daha böyle yanlış müdahalelere asla tevessül etme. Milletin gözü üzerinde, biz de millet adına ensendeyiz.” uyarısını yapmak için hem de yeminden sonra çıkmış olduğum bu millet kürsüsünde hayırlı bir başlangıç yapmış olma adına konuşmama izninizle besmeleyle başlamak istiyorum.
Bütün sömürgen emperyallerin yedi düvel olarak iş birlikçileriyle beraber şeytana külahını ters giydirtecek bir hinlikle insanlığın üzerine bir karabasan gibi çöktüğü, aydınlığın habercisi bu karanlık süreçte besmeleyi “euzu”süyle birlikte okumak istiyorum, hatta “neuzu”süyle birlikte okumak istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Neuzubillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim. Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla başlayıp kovulmuş şeytanın şerrinden âlemlerin Rabb’i olan yüce Allah’a sığınıyoruz. Cenab-ı Hak milletimizi ve insanlığı irili ufaklı ne kadar varsa görünür görünmez bütün şeytanların şerrinden korusun, muhafaza etsin.
Değerli arkadaşlar, aziz milletimizin bu kürsüsünde ifade etmek gerekirse, insanlığın bütün kaynaklarını çalmalarına rağmen bir türlü yetinmeyen hırsızlar ile kan emici o doymak bitmek bilmeyen küresel vampirler ve varlıklarımızı homurdanarak yerken kullandıkları çatal kaşık mesabesindeki terör yapılanmalarına karşı verilen bu şanlı mücadele insanlığın onur mücadelesidir. Bu mücadele esnasında yoğrulduğumuz toprağa düşen polis, asker, vatan evladı şehit Mehmetlerimizi, terör olaylarında hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızı bir kez daha minnetle anıyor; hepsini rahmetle yâd ediyorum. Milletimize ve kederli ailelerine sabrıcemil niyaz ediyorum.
İnsan maskesi takmış meşin suratlı, iki bacaklıların da cirit attığı bu fâni dünyada son nefesimizi şehitlik makamına ermiş olarak vermeyi bizlere de nasip etmesini âlemlerin Rabb’inden iştiyakla niyaz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Cepheye git.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) – Değerli arkadaşlar, 2016 merkezî yönetim bütçesinin son turunda Gençlik ve Spor Bakanlığımızın bütçesini incelerken dikkatimizi çeken en önemli husus, yaklaşık on gündür müzakerelerini yaptığımız bütçe tasarısının bütünü üzerine hâkim olan temel anlayışın burada da kendisini açıkça göstermiş olmasıdır. O da AK PARTİ iktidarı boyunca yönetimde insan ve insani değerlerin merkeze alınmış olmasıdır. Bu da kurucu genel başkanımız, Sayın Reisicumhurumuzun sloganlaştırdığı “Yaratılanı Yaradan’dan dolayı sevmek” anlayışını şiar edinmiş kadroların, binlerce yıllık medeniyet tecrübesinden damıtılarak günümüze taşınan ve ahiret hesabının şekillendirdiği merhamet anlayışını ifade eder.
Geçmişte değerlerinden beslenerek gelişen bir gençlik için çok daha fazla gayret gösterilseydi, bugün caddenin ortasında elinde makineli tüfekle polis ağabeyine ateş eden, yetmezmiş gibi peşinden de el bombası atacak kız çocuklarımızı görmezdik. Eğer geçmişte hakkıyla sahiplenebilseydik, bugün marjinal örgütlerin ağına düşerek canlı bomba olan, yaşlısı genci, bebesi, dedesi ayırt etmeden kalabalıkların içerisinde kendini patlatan çocuklarımız olmazdı. Hele bir canavar hâline gelmiş çocukların eylemlerinde onlara destek veren vekillerimiz hiç olmazdı. Eğer vaktiyle sahip çıksaydık, devletine, milletine kumpas kuran…
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Kim onlar, kim?
AHMET HAMDİ ÇAMLI (Devamla) – …çelme takan, casusluk yapan ve onları kollayan kurul mensuplarımız, bürokratlarımız, resmî personellerimiz hiç olmazdı.
Evet, Amerikalı hoca gibi oltasının ucuna iman yemi takıp gençlerimizi uluslararası şebekelerin hizmetine peşkeş çekenlere fırsat vermemek için çok daha fazla yurt açmalı; beden, beyin, kaslarını geliştirici tesisler, sosyal, kültürel kaynaştırıcı projeler üretmeliyiz. Onun için işimiz çok, zamanımız da çok sınırlı. Bu manada, Bakanlığımıza da çok iş düşüyor.
Sözlerime son verirken Gençlik ve Spor Bakanlığımızın ve…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET HAMDİ ÇAMLI (Devamla) – …genel manada Hükûmetimizin bütçesini milletin verdiği yetkiyle destekliyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYATİ TEKİN (Samsun) – 2011 yılında Allah lafzını cebinden kim çıkarttı?
BAŞKAN – Sayın Çamlı, teşekkür ediyorum
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Özel…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, değerli hatibi dikkatle dinledik. Tabii, konuşmasına besmeleyle başlamak istedi, besmeleyi iki dakika on altı saniye sonra çekti; o ayrı bir konu. İnşallah, bu gece rüyasında başsız civcivler görmez ama illa bir besmele çekecekse onu hakikaten konuşmanın başında çekmesi lazım.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Önce reklamını yapacak, sonra…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Aksi takdirde, besmeleyi yine siyasete alet etmiş oldu ortasında çekerek.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Reklam yaptı, Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Grubumuza sataştı. Dedi ki: Alınan bir yargı kararının başvurusunu yapan grup olarak, grubumuzdan bir milletvekiline ağır bir ithamda bulundu. Konuyla ilgili cevap hakkımızı kullanmak isteriz.
Konu hakkında Sayın Mahmut Tanal konuşacak efendim.
BAŞKAN – İki dakika…
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı’nın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri, değerli bakanlar, değerli bürokratlar, televizyonlarının başında bizi dinleyen tüm vatandaşlarımıza selam ve saygılarımı iletiyorum.
Değerli arkadaşlar, besmeleye kurban olsunlar. Kur’an’da sadece besmele yok ki.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) – Bir çek hele, bir çek hele duyalım.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) – Her işin başıdır.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Burada, Kur’an’da kul hakkı yememek, yetim hakkını yememek… Bu ayetleri niye unutuyorsunuz siz?
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) – Hocam, sataşmadan kalktın.
MAHMUT TANAL (Devamla) – 17-25 Aralıkta kul hakkı, yetim hakkını yiyenler kimlerdi? Devletin imkânlarıyla zenginleşenler kimlerdi?
“Bismillahirrahmanirrahim”e kurban olasınız. Siz bunu oy uğruna hatırlıyorsunuz. İhalelere girerken bunu siz niye hatırlamıyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) – Onu millet biliyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Her yerde hatırlıyoruz, her yerde!
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Hatırlamadığımızı nereden biliyorsunuz?
MAHMUT TANAL (Devamla) - Mal varlığını kazanırken niye bunu hatırlamıyorsunuz? Dün yerlerde sürüklenen o kızcağızı niye hatırlamıyorsunuz?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Zaman çağırıyor seni, Zaman!
CAHİT ÖZKAN (Denizli) – Konuşma, konuşma!
MAHMUT TANAL (Devamla) - Cizre’yi niye hatırlamıyorsunuz? Sur’u niye hatırlamıyorsunuz?
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Nereden biliyorsunuz hatırlamadığımızı? İftira atıyorsunuz.
MAHMUT TANAL (Devamla) - 4 tane bakanınızı niçin korudunuz, kolladınız? (CHP sıralarından alkışlar)
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Nereden biliyorsun koruyup kollamadığımızı?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Zaman çağırıyor, Zaman!
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Başka partilerden ayetler okununca niye söz almıyorsunuz?
MAHMUT TANAL (Devamla) - Bakın, Anayasa’nın 24’üncü maddesi ne diyor? “Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî ve hukukî temel düzenini kısmen de olsa, dinî kurallara dayandırmaya ve siyasî ve kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, kullanamaz.” diyor. Anayasa 24 diyor.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Başka partilerden ayet okuyan milletvekillerinde niye konuşmadınız?
MAHMUT TANAL (Devamla) – Sizin yaptığınız, Allah’la, dinle halkı kandırıyorsunuz.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – Başka partilerden Arapça ayet okunduğunda söz söylemediniz ama. Sadece AK PARTİ mi okuyor?
MAHMUT TANAL (Devamla) - Dine kurban olasınız. Sizin ne dinle alakanız var ne Allah’la alakanız var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN – Sayın konuşmacı, lütfen temiz bir dille konuşun. Lütfen sayın konuşmacı!
MAHMUT TANAL (Devamla) – Siz bunları oy devşirmek için yapıyorsunuz. Siz oy devşirme uğruna tüm inançları istismar ediyorsunuz. Tüm inançları istismar ediyorsunuz oy uğruna. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) – İftira atıyorsunuz! Yaptığınızı biliyor musunuz? İftira atıyorsunuz!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın konuşmacı, lütfen, kimsenin dinî değerlerine laf atmayın, dil uzatmayın lütfen…
MAHMUT TANAL (Devamla) – Oy uğruna inançları istismar ettiniz bugüne kadar.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Onun için 1 Kasımda sandığa gömülüyorsunuz, onun için!
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) – Ya, bırak Allah aşkına!
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) – Mahmut Bey…
BAŞKAN - Laf atmayın, lütfen.
MAHMUT TANAL (Devamla) – Halk sizin ne olduğunuzu biliyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Kimin istismar ettiği belli. Onun için sandığa gömülüyorsunuz, onun için size cevap veriyor millet. Sandıkta cevap veriyor.
BAŞKAN - Süreniz bitti Sayın Konuşmacı.
MAHMUT TANAL (Devamla) – Bana müdahale edeceğinize öncelikle mensubu olduğunuz…
BAŞKAN – Ben onlara da müdahale ediyorum ama kimsenin dinî inancını, konusunu kürsüden dile getirmeyin.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Sizin oradaki göreviniz buradaki grubu susturmaktır.
BAŞKAN - “Sizin Allah’la bir birlikteliğiniz yok.” dediniz, bu mealde bir şey söylediniz. Hangi gruba söylerseniz söyleyin aynı tavırda olurum. Lütfen.
MAHMUT TANAL (Devamla) – Bakın, sizin göreviniz tartışmaya katılmak değildir. Siz de onun içerisinde…
BAŞKAN – Lütfen, buyurun.
Ben görevimi biliyorum. Hangi gruba yönelik bu lafı ettiyseniz aynı şekilde tavır alırım. Herkesin inancı kendindedir. Lütfen…
MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan…
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) – Konuştukça batıyorsunuz biliyor musun! Onun için iktidara gelemiyorsunuz. Kıyamete kadar da gelemeyeceksiniz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın İnceöz…
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkanım, biraz evvel konuşması içerisinde zaten çok ciddi ithamlarda bulundu, özellikle burada grubumuza bakarak.
BAŞKAN – Buyurun iki dakika…
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) – Sayın Başkan, inancımıza hakaret var.
BAŞKAN - İnançları bu kürsüde rencide etmeyelim, lütfen.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Oy uğruna inançlar istismar ediliyor. Biz inançların güvencesiyiz.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - Ne diyorsun, yeter ya!
BAŞKAN – Sayın İnceöz’ü dinliyoruz, iki dakika.
6.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz’ün, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; az evvel yapmış olduğunuz konuşmayı aynen sizin şahsınızla özdeşleşir şekilde size iade ediyorum, onu bilmenizi istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Burada söylediğiniz iddiaları… Bakın, her seferinde çıkıyorsunuz bir iddiayı söylüyorsunuz. Bir şeyi söylüyorsanız bunu ispat edeceksiniz. Buraya her seferinde gelip müfteri olmanızı ancak size yakıştırıyorum, bunu bilmelisiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Burada, özellikle grup olarak biz, din, ahlak vesaire bağlamlarda söylediklerinizi hiç üzerimize alınmadık. Ama “Din istismarcılığı yapıyorsunuz.” demek çok ağır bir itham. Özellikle grup başkan vekilinden…
ERGÜN TAŞCI (Ordu) – Yakışıyor mu Mahmut Bey ya, yakışıyor mu?
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) - Bu kürsüde çıkacak… Bu kadar milletin oyunu almış her bir milletvekilimiz adına bu şekilde ithamda bulunmanızı…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Dinle milleti kandırdınız, kandırdınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) – Çok ayıp, çok ayıp.
Özür dileyeceksiniz. İç Tüzük gereğince de kullanmış olduğunuz dili gerçekten eleştiriyorum, yazıklar olsun. Dinle istismar etmek ancak senin gibi söyleyen birisine yakışır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – On beş dakika ara veriyorum, grup başkan vekilleriyle görüşeceğim.
Kapanma Saati: 13.35
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU (İzmir)
----- 0 -----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN – Komisyon burada.
Hükûmet burada.
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, milletvekillerinin dinî inanç ve değerlerinin siyasi rekabetin ve sorgulamanın aracı hâline getirilmemesi gerektiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, biraz önce grup başkan vekilleriyle bir görüşme yaptık. Ortak inancımız ve kararımız şudur ki: Bu kürsünün, burada dile getirilen görüşlerin, milletvekillerinin dinî inanç ve değerlerinin, siyasi rekabetin ve sorgulamalarının aracı olarak kullanılmaması gerekmektedir. Sayın milletvekillerinin burada konuşurken bu bağlamda sözlerine dikkat etmesini grup başkan vekilleriyle birlikte Divan olarak da önermekteyiz.
Teşekkür ederim.
Sayın Özel, sisteme girmişsiniz, size de açıklamanız için iki dakikalık süre vereyim.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, tüm siyasi parti gruplarının dinin siyasetin rekabet alanı içine sokulmaması gerektiği konusunda anlaştıklarına ve Cumhuriyet Halk Partisinin de bu noktada üzerine düşen hassasiyeti göstereceğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Parlamentoda zaman zaman gerginlikler yaşıyoruz, ara veriliyor ve o arada arkada görüşmeler yapılıyor. Bu yerleşik uygulamanın ne kadar yerinde ve doğru bir uygulama olduğunu bir kez daha hep birlikte içeride yaşadık.
Dört partinin grup başkan vekilleri içerideydi ve içeride, biraz önce sizin somutlaştırdığınız bir mutabakat ve bir ortak temenni ortaya çıktı. Sonuçta tüm dinlerin, tüm siyasetlerin, vatandaştan oy alarak iktidar olmak isteyen herkesin ortaya koyduğu, vadettiği hedefler ve tüm dinlerin ulaşmak istediği noktalar hep en mükemmele doğru gitmektir. Bu noktada dinin pratik siyasetin bir rekabet aracı hâline gelmemesi lazım. Elimizde tutanaklar var; önceki konuşma, sonraki konuşma, Yüksek Seçim Kurulu kararları. Ama bugün içerideki mutabakatı önemsiyoruz ve bu noktada, biraz önceki tartışmalı ortamdan buraya gelmeye katkı sağlayan tüm grup başkan vekillerine teşekkür ediyoruz.
Bundan sonra tüm gruplar dinin siyasetin rekabet alanı içine sokulmaması için gayret edecekler. Biz tutanaklarda arkadaşımız tarafından kullanılan ve kendisinin de bu manaya gelmesi, bu kasıt noktasına gelmesinden memnuniyet duymayacağı ifadeleri gördük, tespit ediyoruz. Bundan sonra tüm gruplar gibi Cumhuriyet Halk Partisi de bu noktada üzerine düşen hassasiyeti gösterecektir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Çok teşekkür ederim, sağ olun Sayın Özel.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN – Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun dördüncü konuşmacısı olarak Tekirdağ Milletvekili Sayın Ayşe Doğan’ı kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın Doğan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AYŞE DOĞAN (Tekirdağ) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, saygıdeğer vatandaşlarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı görüşmeleri kapsamında Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesi üzerinde konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım.
Kendini yenileyerek yüreklerini aşkla, heyecanla dolduran, akıllarını, vicdanlarını ve yüreklerini dolduran mazinin mirasçıları, geleceğin kılavuzları, liderlerine ne kadar hizmet etsek azdır. Biliyoruz ki gençlerimizin öz güveni ve azmi bu ülkenin en büyük teminatıdır. Gazi Mustafa Kemal’in dediği gibi: “Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. İstikbalin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Hür fikirler tatbik mevkisine konduğu vakit Türk milleti yükselecektir.”
Değerli milletvekilleri, 81 ilde kurulan gençlik merkezlerimizin sayısı 2002 yılında 74 iken 2016 yılında 215’e ulaşmıştır. İnşaatı devam etmekte olan gençlik merkezlerinin de faaliyete geçirilmesiyle birlikte 2016 yılı sonunda gençlik merkezi sayımızın 366’ya yükselmesi hedeflenmektedir. Gençlik merkezlerimizin 2002 yılında 11.614 olan üye sayısı 2016 yılı Şubat ayı itibarıyla 1 milyon 292 bin 901 kişiye ulaşmıştır.
Gençliğimize yönelik diğer proje ve faaliyetler ise Sarıkamış Şehitlerini Anma Programı ve Yürüyüşü, Şehirler ve Kültürler, genç hükümlülere yönelik tiyatro günleri, 57’nci Alay Vefa Yürüyüşü, uluslararası liderlik becerileri eğitimleridir. Bunlarla birlikte birçok gençlik faaliyetleri Bakanlığımız tarafından gerçekleştirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, spor alanında gerçekleştirilen hizmetlere geldiğimizde: Bakanlığımıza bağlı Spor Genel Müdürlüğüne yatırım amacıyla tahsis edilen ödeneklerle spor tesisleri olarak 1.063 adet proje yürütülmektedir. İl spor merkezlerimizde 15-18 yaş grubundaki çocuklarımıza yönelik faaliyetlerle 2015 yılında 15.797 eğitici aracılığıyla 1 milyon 271 bin 262 çocuk ve gencimize ulaşılmıştır. 2016 yılı hedefimiz 1 milyon 350 binin üzerine çıkmaktır.
Engelliler il spor merkezleri kapsamında, 2015 yılında 6.075 engelli sporcumuz sportif faaliyetlere katılmıştır. 2015 yılında sporcularımız katıldıkları uluslararası müsabakalarda toplam 5.178 madalya kazanmıştır.
Bakanlığımız ile Sağlık Bakanlığı arasında imzalanan protokol neticesinde, Sosyal Güvenlik Kurumunun yardımından faydalanamayan tüm lisanslı hakemlerle Futbol Federasyonundan lisans almış amatör sporcuların da sağlık giderlerinin karşılanmasına imkân sağlanmıştır.
20.400 millî takım mensubumuz her türlü kazaya karşı sigortalanarak güvence altına alınmıştır.
Değerli milletvekilleri, Kredi Yurtlar Kurumumuz tarafından gerçekleştirilen hizmetlere gelince: Yurt içi ve yurt dışında genel toplam olarak 1 milyon 503 bin 415 öğrencimize burs ve öğrenim kredisi ödenmektedir. 2002 yılında öğrencilerimize ödenen aylık kredi miktarı 45 TL iken 2015 yılında bu miktar 330 TL’ye yükselmiştir. 2016 yılı Ocak ayından itibaren de aylık 400 TL’ye ulaşmış vaziyette ödeme yapılmaktadır. 2015 yılı başvuru ve yerleştirme işlemlerinde yurtlarımıza geçerli başvuru yapan toplam 277.280 öğrenci 31 Aralık 2015 tarihi itibarıyla yurtlarımıza yerleştirilmiştir.
Ortaöğrenimlerini Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yurtlarında barınarak tamamlayan öğrencilerimize ise günlük 19 TL beslenme yardımı yapılmaktadır. Ayrıca, Kredi ve Yurtlar Kurumumuzca yurt binası edinmek için bina kiralanması yapılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Doğan.
AYŞE DOĞAN (Devamla) – 2016 merkezî bütçemizin milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Baluken, buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – İç Tüzük 60’a göre bir söz talebim olacak.
BAŞKAN – Buyurun.
İki dakika.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, İstanbul’da Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri sırasında HDP Eş Başkanı Van Milletvekili Figen Yüksekdağ Şenoğlu ile beraberindekilere ve Şırnak’ın İdil ilçesindeki HDP parti binasına yapılan saldırıları kınadığına ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bugün İstanbul’da yapılan Dünya Kadınlar Günü etkinliğinde Eş Genel Başkanımız Sayın Figen Yüksekdağ’a yönelik fiilî darbı da içeren, beraberinde bulunan korumalarını da hastanelik edecek düzeyde darp eden bir şiddet olayı yaşanmıştır. Buradan açıkça bu saldırıyı kınadığımızı ifade etmek istiyoruz. Sayın Figen Yüksekdağ’la birlikte olan, etkinlik için orada bulunan kadınlara yönelik de yine ölümcül olabilecek müdahaleler yapılmış ve sadece Kadınlar Günü’nü orada duyurmak adına giden kadınlar yerlerde sürüklenmiştir.
Yine, bu saat itibarıyla aldığımız habere göre de Şırnak’ta sokağa çıkma yasağının uygulandığı İdil ilçesinde parti binamız tank atışı ve top atışıyla vurulmuştur. Deminden beri çözüm süreci ekseninde yaptığımız tartışmalardan da anlaşılacağı üzere demokratik siyasetin önünün ne kadar açıldığı ya da ne kadar kapandığı konusu sadece verdiğim bu iki örnekten de çok rahatlıkla anlaşılabilir.
Bir siyasi partinin, 5 milyon oy almış bir siyasi partinin Eş Genel Başkanına yapılan saldırı, parti binasına yapılan silahlı, ağır zırhlı araçlarla yapılan saldırı açık bir faşizmdir, darbe uygulamasıdır. Buradan şiddetle kınıyoruz. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bunu yapanlar Türkiye’yi adım adım felakete götürmek isteyenlerdir. Çözüm süreci ekseninde de yürütmüş olduğumuz tartışmalardaki en büyük sorun alanı hep buydu. “Demokratik siyasetin alanını genişleteceğiz.” sözünü verenler binlerce insanı sırf siyaset yürüttüğü için tutuklayıp işkenceye tabi tuttular, parti genel merkezini yaktırdılar, partinin genel merkezine silahlı saldırılar planlattılar, bu partinin mitinglerinde bombalar patlatılmasına göz yumdular.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Bir dakika daha vereyim, lütfen tamamlayın.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Toparlayacağım Sayın Başkan.
Vereceğim sayısız örneklerle de sonuç alamayacağını görenler en son olarak darbecilerin, darbeci, cuntacı paşaların yüzde 10 barajının arkasına saklandılar. Demin AKP grup başkan vekili dönemin Başbakanının barajı indirme konusunda ne kadar hassas olduğunu söyledi ancak 27 Ocak 2015 tarihinde Sayın Erdoğan’ın yaptığı açıklamayı paylaşayım sizinle: “Yüzde 10 barajı ülkemizin istikrarı için bir defa çok çok önemlidir. Koalisyon hükûmetlerinin olduğu dönemlerde hiçbir zaman yükseliş gelişmemiş, hep çöküş gelişmiştir, onun için bu dönemde de buradaki istikrar yüzde 10 barajındadır.” Yani tamamen demokratik siyaseti boğmaya çalışan, o alanı kapatmaya çalışan ve asla kabul edemeyeceğimiz fiziki saldırılarla yok etmeye çalışan bir zihniyetle karşı karşıyayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Bu zihniyetin adı -başta kim olursa olsun- faşizmdir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına beşinci konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Abdullah Başcı.
Buyurun Sayın Başcı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH BAŞCI (İstanbul) – Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; AK PARTİ Grubu adına Spor Genel Müdürlüğü 2016 yılı bütçesi hakkında söz almış bulunmaktayım. Hepinizi en kalbî duygularla selamlıyorum.
Ekranları başında bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımıza hürmetlerimi, saygılarımı sunuyorum.
Spor Genel Müdürlüğü, merkezde 937, taşrada 7.426 olmak üzere
7.426 olmak üzere toplam 8.363 personeliyle hizmet vermektedir; Türkiye genelinde yapılan yeni tesislerin yanı sıra sahipliğini üstlendiği çeşitli uluslararası spor organizasyonlarında kullanılmak üzere ilave spor tesisleri yapmaktadır. Spor Genel Müdürlüğüne 2015 yılında spor tesisi yapımı için 444 milyon 260 bin TL başlangıç ödeneği ayrılmış, daha sonra ek ödeneklerle beraber bu rakam 644 milyon 653 bin 854 TL’ye ulaşmıştır. 2015 yılı içerisinde 668 yüzme havuzu, 322 futbol sahası, 233 gençlik merkezi, 267 spor salonu, 29 atletizm pisti, 29 adet TOKİ ve belediyelerle iş birliği yaparak spor stadyumu, 112 adet spor tesisleri olmak üzere toplam 1.060 adet projeyi yürütmektedir. 668 adet proje, 2015 yılında tamamlanarak hizmete açılmıştır. 218 adet projenin yapımı, 46 adet tesisin ihale çalışmaları, 128 adet projenin ise arsa tahsisi ve proje çalışması devam etmektedir. Spor salonları, gençlik merkezleri, yüzme havuzları ve diğer spor tesisleri olmak üzere GAP kapsamında 32 projeye 40 milyon 552 bin TL; DAP kapsamında 51 projeye 88 milyon 790 bin TL; DOKAP kapsamında 24 adet projeye 34 milyon 857 bin TL; KOP kapsamında 16 adet projeye 14 milyon 118 bin TL olmak üzere toplam 123 adet projeye 178 milyon 321 bin TL ödenek ayrılmıştır.
2016 yılında öncelikli hedef, yatırım programında yer alan projelerin yapımına hız vermek ve tamamlanmasını sağlamaktır. 2016 yılı yatırım bütçesi toplam 472 milyon TL’dir. Yürütülen yoğun çalışmalar neticesinde, 2002 yılında 278.047 olan lisanslı sporcu sayımız, 31 Aralık 2015 itibarıyla 5 milyon 995 bin 664’e ulaşmıştır. Açılan kurslarla, 2002 yılında 18.674 olan antrenör sayımız 2015 yılında 207.425’e ulaşmıştır. Üniversite gençliğimizi spora teşvik etmek amacıyla 2012-2013 yıllarında kurulan Ünilig’te 2015-2016 sezonunda 14 branşta yapılan müsabakalara 123 üniversiteden 551 takım, 7.410 sporcu katılmıştır.
2002 yılında ülkemizde faaliyet gösteren spor kulübü sayısı 6.035 iken verilen desteklerle 13.692’ye yükselmiştir. 2002-2015 yılları arasında 9.768 spor kulübüne toplam 143 milyon 886 bin 307 lira nakdî yardım yapılmıştır. 2015 yılında başarı gösteren sporcu, antrenör ve spor kulüplerine 10 milyon 868 bin 169 TL ödül dağıtılmıştır.
Sözlerimin burasında, özellikle vatan için gözlerini kırpmadan canlarını feda eden, şehit olan güvenlik güçlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Dünyadaki zinde güçlerin ülkemiz üzerinde operasyon yaparken kullandıkları iş birlikçi terör örgütleri ve onların sözcülüğüne soyunan hainleri huzurlarınızda lanetliyorum. Güvenlik güçlerimize buradan şükranlarımı sunuyorum.
Sözlerimi sonlandırırken 2016 yılı bütçesinin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun altıncı konuşmacısı İstanbul Milletvekili Sayın Serap Yaşar.
Buyurun Sayın Yaşar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SERAP YAŞAR (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kürsüden, sizlere, 1982 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanarak İstanbul’a gelmiş ve öğrenim hayatı boyunca Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı Vezneciler Kız Yurdunda kalmış bir parlamenter olarak sesleniyorum. O zamanlar yurtlarımız, 6, 16 kişilik koğuşlar, haftada bir gün akan sıcak su, tek bir hamam, katlarda akmayan sular, yer bulunamayan etüt odalarından ibaretti. Benim öğrenciliğimin bitmesinden yıllar sonra bile, 1995 yılı bütçesi görüşülürken, bu kürsüden bir milletvekili “Hâlâ bile vatan evlatları yurtsuzluktan, kitapsızlıktan, sosyal tesis yoksunluğundan isyan hâlindedir.” diye serzenişte bulunmuştur, bu şekilde Meclis zabıtlarına geçmiştir. Bugün geldiğimiz noktada, evlatlarımızın, çok şükür, son derece konforlu yurtları, kitapları ve her türlü sosyal imkânları mevcuttur. On dört yıllık AK PARTİ iktidarı süresince, yeni hizmet anlayışımızla, ailelerin, gençlerin ve milletimizin beklentilerini de dikkate alarak Bakanlığımızın sunduğu hizmet kalitesi her geçen gün artmıştır. 1, 3, 4 kişilik ahşap mobilyalı odalar, bazalı yataklı, içerisinde çalışma masası olan, mini buzdolabı bulunan yerler hâline gelmiştir. Ayrıca, geniş etüt odalarıyla öğrencilerimizin huzurlu bir ortamda çalışmaları da sağlanmıştır.
Aslında, bugün gelirken size birtakım görseller de getirmek istedim. Benim de yaşadığım yurtların eski ve yeni hâlini gösteren yurt binalarının dış görüntüleri bu biçimde; yeni hâli üstte, eski hâli altta. Yatak odaları perişan durumdaydı; eski hâli böyle, yeni hâli 5 yıldızlı otel konforunda, son derece güzel.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – Sayın Vekilim, bize de yer ayırtın oradan.
SERAP YAŞAR (Devamla) – Evet, evet. Bir kadın olarak, bir anne olarak aynı zamanda memnuniyetle izliyorum bu güzel gelişimi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yeni yurtlarımız ayrıca bir engelli dostu olarak da planlanmıştır. Engelli yurttaşlarımızın, öğrencilerimizin ihtiyaçları dikkate alınarak restore edilmiştir eski yurtlar da. Eskisiyle mukayese edilmeyecek ölçüde konforlu, modern yaşamın bütün gerekleriyle donatılmıştır.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; KYK yurtlarındaki hizmet kalitesinin artışı, özellikle kız çocuklarının öğrenim görmesi ve meslek sahibi olmalarını kolaylaştırıcı etki yapmıştır; bunun altını, özellikle Dünya Kadınlar Günü de yaklaşmışken çizmek istiyorum. Somut verilerden de anlaşılacağı gibi, Bakanlığımız kız öğrenciler lehine pozitif ayrımcılık yapmıştır. Bu anlamda, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu bütçesi tam anlamıyla kadın dostu bir bütçedir. 2002 yılında 190 yurtta 182.258 kapasiteyle hizmet verilmekte iken, 1 Mart 2016 tarihi itibarıyla yüzde 153’lük kapasite artışına ulaşmıştır. 293’ü kız yurdu, 185’i erkek yurdu, 124’ü de karma yurt olmak üzere yurt sayısı toplamda 602’ye çıkarılmıştır. Çok sayıda öğrencimiz bunlardan faydalanmaktadır.
Bakanlık bütçemiz ailelerin üniversitede okuyan evlatlarının sağlıklı ve güvenli mekânlarda barınmaları konusundaki endişelerini bertaraf edecek hizmet bilinciyle hazırlanmış, bu bağlamda, sağlıklı ortamda barınmak kadar sağlıklı beslenmenin de önemini dikkate alarak 2002 yılında aylık 11 lira olan beslenme yardımı 2016 yılında 270 liraya çıkarılmıştır. Yükseköğrenime devam eden ve başvuruda bulunan tüm öğrencilerimiz kredi alabildiği gibi, ihtiyaç sahibi öğrencilerimize burs imkânı da tanınmıştır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından başlayan “öğrenci dostu belediye” anlayışı Bakanlığımızda artık “öğrenci dostu devlet” anlayışına dönüşmüştür. 2002 yılında öğrencilere verilen aylık kredi miktarı 45 lira iken, 2016 yılı Ocak ayından itibaren kredi ve burs miktarı lisans öğrencileri için 400 lira, yüksek lisans için 800 lira, doktora öğrencileri için 1.200 liraya yükseltilmiştir.
Yurtlarımızda evlatlarımızın akademik, sosyal, kültürel ve manevi gelişimleri için her türlü imkân seferber edilmektedir. Bütün bu iyileştirme politikalarına katkı sağlayan tüm Gençlik ve Spor Bakanlarımıza ve hâlihazırda kendisi de bir genç olan Sayın Bakanımız Akif Çağatay Kılıç’a bu kadın dostu, genç dostu, engelli dostu bütçe için sonsuz teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Kurum yöneticilerini tebrik ediyorum.
2016 yılı bütçesinin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yaşar.
Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına yedinci konuşmacı olarak İstanbul Milletvekili Sayın Aziz Babuşcu konuşacak.
Buyurun Sayın Babuşcu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AZİZ BABUŞCU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye Bakanlığı bütçesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bütçeler, belirli bir dönemde gerçekleşmesi öngörülen gelir ve giderlerin karşılıklı tahminlerini içeren cetvellerdir. Kamusal ihtiyaçlar, kişilerin tek başına karşılayamayacakları, onun için de karşılanması aynı zamanda zorunlu olan ihtiyaçlardır. Bu ihtiyaçlar ancak devlet tarafından ve diğer kamu kuruluşlarınca yerine getirilebilir.
Bütçenin harcama hassasiyeti, harcamadaki ilkesel tutumu ve tavrından buna bağlı olarak gelir dağılımı, ekonomik kalkınma ve sosyal sorunların giderilmesi olumlu ya da olumsuz yönde etkilenir. Eğer bütçenin harcama hassasiyeti dengeli bir paylaşımı öngörüyorsa o zaman bütün dengeler olumlu yönde, değilse olumsuz yönde etkilenir.
Bu anlamda, AK PARTİ hükûmetlerinin hazırladığı bütçelerin temel mantığı ve hassasiyet öncelikleri, harcama öncelikleri, işte bu gelir dağılımındaki adaleti sağlamak ve toplum kesimlerinin üretilen gayrisafi millî hasıladan alması gereken payı almasına dönük bir hassasiyet üzere gerçekleşmiştir.
AK PARTİ iktidarlarına kadar -belki bir iki dönem istisna olabilir- hazırlanan bütçelerin temel mantığı ve uygulaması adil bir paylaşımı değil, resmî ideolojinin belli kesimlerini önceleyen mantığını esas almıştır.
İşte, tüm bu yaklaşım ve uygulamalar, yıllar içerisinde aslında milletçe ürettiğimiz gayrisafi millî hasılanın paylaşımında adil olmayan ve üstat Necip Fazıl’ın –ki Allah ona rahmet eylesin- şu dizelerinde karşılığını bulan bir şekle gelmiştir: “Allah’ın on pulunu bekleyedursun on kul/ Bir kişiye tam dokuz; dokuz kişiye bir pul.” (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yani, üretilen gayrisafi millî hasılanın yüzde 20’sini nüfusun yüzde 80’i paylaşmak zorunda kalırken, nüfusun yüzde 20’sinin ise geri kalan yüzde 80 gayrisafi millî hasılayı paylaştığı, böyle acıklı bir tablo ortaya çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri, bu paylaşımı yüzde 80 nüfusun lehine dengelemek isteyen AK PARTİ, işte, bu bozuk düzene, bu adil olmayan paylaşım mekanizmasına hazırladığı bütçelerle dur demiştir. Evet, AK PARTİ’nin bu bozuk düzene müdahalesi, seçkin elitist sermaye çevreleri güdümündeki medya, iş birlikçi sivil ve asker bürokratik elitlerce asla kabul görmemiş ve AK PARTİ’ye karşı oluşturulan cephenin temel tetikleyici argümanlarından bir tanesi bu müdahale olmuştur. Sahip oldukları ekonomik statükonun kaymaya başladığını hisseden seçkin elitist sermaye çevreleri AK PARTİ’ye karşı pek çok senaryoyu sırf bu gerekçeyle sahneye koymuşlardır. AK PARTİ karşıtı cephenin uluslararasını ihmal edersek, 367 hukuk garabetinden Cumhurbaşkanını seçtirmeme girişimine, 27 Nisan e-muhtırasından kapatma davasına, Gezi kalkışmasından 17-25 Aralık darbe girişimine kadar bütün senaryoların sahnelenme gerekçelerinden bir tanesi, belki en önemlisi bu adil olmayan paylaşıma müdahale eden AK PARTİ’yi bertaraf etme girişimidir ama bertaraf edemediler, bertaraf edemediniz. Bugün de aynı niyetin sözcüleri olarak bu kürsüye geliyor, kulağınıza verilen suflelerle hezeyanlarda bulunuyorsunuz. Bu hareketin lideri ülkede yaşananlara dair bir demeç verdiğinde eliniz ayağınız birbirine dolaşıyor, sinirden tırnaklarını yiyen hırçın çocuk misali ne yapacağınızı şaşırıyorsunuz, mezarlıktan geçen adamın korkudan ıslık çalması gibi bir hâli resmediyorsunuz. Hâlbuki bu ufku yakalamak, buna dair düşünmek ve buradan bir sonuç çıkarmak herhâlde çok daha doğru olur diye düşünüyorum.
Bakın, size bir tavsiyede daha bulunmak istiyorum: Bize göre siyaset adamının yola çıkma gerekçesi halkla kucaklaşabilmektir ve biz biliriz ki eğer hasretle kucaklanabiliyorsak doğru yoldayız da demektir. Hamdolsun vatanımızın her köşesinde bütün arkadaşlarımız…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Babuşcu.
AZİZ BABUŞCU (Devamla) – …milletimizle hasretle kucaklaşmaya devam ediyor ve biz bu kucaklaşmayı sürdürdükçe hazırlayacağımız bütçeler bu gelir dağılımındaki adaleti sağlayacak bütçeler olacaktır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Babuşcu.
Sayın Özel…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, öncelikle bir hakkı teslim edeyim…
BAŞKAN – Siz açıklama mı yapacaksınız, sataşmadan mı söz isteyeceksiniz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Aslında sataşmadan söz isteyebilirim de…
BAŞKAN – Buyurun, peki, tamam, sizi dinliyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – …yerimden açıklayayım.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, İstanbul Milletvekili Aziz Babuşcu’nun 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Önce bir hakkı teslim edelim. Geçtiğimiz günlerde Sayın Babuşcu’nun taraf olduğu bir tartışmada ben kendisinin il başkanı seçilirken tek aday olduğunu ima etmiştim. Sonra kendisi bana -bir istisna hâli olarak, tabii, kabul ettiğimiz- seçilerek geldiğini söylemişti ama onu tutanağa geçirme imkânı yoktu, o eksikliğimi tamamlayayım. Yaklaşık bir aydır aklımdaydı, ilk kez fırsat oldu.
Ama Sayın Babuşcu’nun başka eksiklikleri var bize karşı. Biraz önce söylediklerinin her birine ayrı ayrı cevap verilebilir ama bir tek gerçeği tespit etmekle yetineceğim, o da şudur: Birtakım elitlerden bahsediyor, sermayenin kümelendiği, doğrudur. Sonra, kendilerinden başka tarafa doğru bir kayıştan bahsediyor, o da doğrudur ama bunun daha hakkaniyetli bir paylaşım olduğunu söylüyor, burası yanlış. Türkiye’de AKP öncesi ve AKP sonrası ve şu anki sermayenin, varlıkların paylaşımı noktasında toplumun geniş, emekçi kitlelerinin aleyhine belli yerlerde bir kümelenme vardır. O kümelenmenin son dönemde Sayın Babuşcu’ya yakın sermaye gruplarında gerçekleştiği doğrudur ama adaletsiz, haksız, sömüren bir sistemdeyiz, Sayın Babuşcu’nun bahsettiği kişiler sadece taraf değiştirmişlerdir, bunu ele geçirmişlerdir. Bunun düzelmesi ancak sol, sosyal demokrat bir iktidarla, CHP iktidarıyla mümkün olacaktır.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – Seksen yıl onu gördük zaten.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) – Böyle bir iktidarı kim görecek?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Baluken…
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, AKP Grubu adına konuşan hatip bütün muhalefeti kastederek salt bir AKP karşıtlığı üzerine hezeyanlarla hareket edildiğini ifade etti, açık bir sataşmadır. HDP adına ben söz istiyorum.
BAŞKAN – Sataşmadan dolayı söz vereceğim.
Yerinizde mi, kürsüde mi?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Kürsüden.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika. Doğrusu da o zaten.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, İstanbul Milletvekili Aziz Babuşcu’nun 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP’li milletvekillerine, muhalefetin söylemlerinden önce, AKP’li yetkililerin yapmış olduğu açıklamalardaki çelişkileri ve gelinen noktayı özellikle takip etmelerini öneriyorum. Günlerdir biz bu Genel Kurulda soruyoruz, siz cevap vermiyorsunuz, grup başkan vekilleriniz cevap vermiyor, bakanlar cevap vermiyor. Bakın, Cumhurbaşkanı ve beraberindeki danışmanların yaptığı açıklamalar ile Kabineden ve Bakanlar Kurulundan yapılan açıklamalar arasında 180 derece fark var. Soruyoruz, cevap yok. Biri diyor ki “Anayasa Mahkemesiyle ilgili söylediği sözler kişisel görüşüdür.”, diğeri diyor ki “Hayır, kişisel görüşü değil, bütün kamu vicdanını yansıtan kurumsal bir görüştür.” Cerattepe’yle ilgili görüşlerini söyledik. Başbakan “Cerattepe’dekilerle birlikte yürümeye hazırım.” diyor, Cumhurbaşkanı çıkıp “Cerattepe yavru bir Gezi’dir.“ diyor. Aynı şekilde -düşünün, üç bakan buradayken ben sordum, üç bakan buradayken- Cumhurbaşkanı danışmanı diyor ki: “Cumhurbaşkanı devletin ve Hükûmetin başıdır.” Burada soruyoruz “Ya, bu Hükûmetin başı Sayın Erdoğan mıdır yoksa Sayın Davutoğlu mudur?” diye, üç bakandan çıt çıkmıyor. Ortada bir hezeyan, ortada sadece AKP karşıtlığı üzerinden ortaya konulmuş bir muhalefet yok, sizde bir çatlama durumu var. Dışarıda bir sıkışmışlık, içeride de bir üçe bölünme durumu var.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - Siz Kandil’den fitne ateşini yakmaya muvafık olamayacaksınız. Hiçbir şekilde fitne ateşini yakamayacaksınız, hevesiniz kursağınızda kalacak, bunu böyle bilin.
İDRİS BALUKEN (Devamla) – Erdoğan ve beraberindekiler farklı konuşuyor, Hükûmette ona yakın olanlar ve Davutoğlu farklı konuşuyor, Abdullah Gül ve onunla birlikte hareket eden muhalif kanat, Hamamönü ekibi de farklı konuşuyor.
MARKAR ESEYAN (İstanbul) – Sen Kandil’in yörüngesinden çık.
İDRİS BALUKEN (Devamla) – Öyle bir noktaya geldi ki Abdullah Gül’e yakın olduğu için holdinglere, iş adamlarına operasyonlar başlatıldı. Tablo bu iken gelip burada muhalefeti hezeyanla falan suçlamayın, kendi gerçeğinizi görün diyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)
AZİZ BABUŞCU (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Babuşcu…
AZİZ BABUŞCU (İstanbul) – Sayın Başkanım, gerek Cumhuriyet Halk Partisi Grubu başkan vekili “Aziz Babuşcu’ya yakın sermaye…” demekle bir ithamda bulundu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yerimden sataştım, yerinden cevap versin efendim.
AZİZ BABUŞCU (İstanbul) – Sayın başkan vekili de ayrıca benim yaptığım açıklamalar üzerinden başka bir değerlendirmeyle suçlamada bulundu. Onun için söz istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika söz veriyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
8.- İstanbul Milletvekili Aziz Babuşcu’nun, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklaması ile Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AZİZ BABUŞCU (İstanbul) – Değerli arkadaşlar, şimdi, tam da benim dediğim gibi oluyor işte. Yani, Sayın Cumhurbaşkanımız bu ülkede yaşananlara dair bir görüş beyan ettiğinde bizim içimizde farklı düşüncelerin ifade edilmesi asla bir sorun olarak ortaya çıkmazken siz bu beyanlar karşısında ne yapacağınızı şaşırıyor, bocalıyor ve sinirinizden gerçekten çocukların tırnak yemesindeki hâlle buraya çıkıp aynı şeyleri tekrar ediyorsunuz. Bakın, bu sizde paniğe sebep oluyor, sizde problem hâline geliyor, bizim için bir problem yok, bunu net bir şekilde ifade edeyim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Kime söylüyorsun? Oraya konuşup…
AZİZ BABUŞCU (Devamla) – Oraya söylüyorum, siz de aynı şey, fark etmiyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hah, alayım da.
MUSA ÇAM (İzmir) – Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla mı?
AZİZ BABUŞCU (Devamla) – AK PARTİ karşıtı cephe -bu çok doğru bir düşüncedir- bugüne kadar Türkiye’de olup bitenlerin tamamı AK PARTİ’nin bu paylaşım mekanizmasına müdahalesini hazmedemeyen ve bugüne kadar bu ülkenin bütün imkânlarını, fırsatlarını, kaynaklarını sadece kendilerinin imkânı, kaynağı ve fırsatı olarak düşünenlerin AK PARTİ’ye karşı oluşturduğu cephedir. Bakın, rüyalarında bile bir araya gelmesi mümkün olmayanlar yakın geçmişte bir araya geldi. Sırf AK PARTİ’yi bertaraf edebilmenin bir seçeneği olur umuduyla denemeler yaptınız. Benim işaret ettiğim bu.
MUSA ÇAM (İzmir) – Kim onlar Hocam, kim onlar?
AZİZ BABUŞCU (Devamla) – Bunu milletimiz zaten izliyor ve görüyor. Ben de bunun karşısında diyorum ki, anlamaya çalışın. Recep Tayyip Erdoğan gibi bir siyasi karizmatik liderden sizin, Türkiye’nin, elbette muhalefetin çok daha fazla öğreneceği şey var ama ille de “Biz bundan istifade etmeyiz.” diyorsanız o zaman sizin hâlinizi Ziya Paşa’nın şu dizeleriyle ancak izah edebilirim.
GARO PAYLAN (İstanbul) – Davutoğlu ne oldu?
AZİZ BABUŞCU (Devamla) – “İdrakimaâlî bu küçük akla gerekmez/ Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez.” diyorsunuz o zaman. Yapacak bir şey yok.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Baluken…
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın hatip -herhâlde ifade etmeme gerek yok- yine ağır bir sataşmada bulundu.
OKTAY VURAL (İzmir) – Çok derin bir şeye girdi yani hak ettiği cevabı alır.
BAŞKAN – Onun yorumunu ben yapmayayım. Siz talepte bulunuyorsanız size söz vermiş olayım, yorum yaparsam “karıştın” diyorlar çünkü.
Buyurun, iki dakika.
9.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, İstanbul Milletvekili Aziz Babuşcu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın milletvekiline, grup başkan vekilinin Sayın Erdoğan’ın açıklamaları üzerine düştüğü o zor durumu hatırlatmak istiyorum. Can Dündar ve Erdem Gül tahliye olduğunda, burada bizler yerimizden söz aldığımızda kendisi de bu tutuklama kararının kaldırılmasıyla ilgili duyduğu memnuniyeti dile getirmişti ama ne zaman ki saraydan bu kararla ilgili Anayasa Mahkemesinin kararını eleştiren bir tutum ortaya çıktı, burada, 180 derece dönüş yapıp “Bu, bir hak ihlalidir, yetki gasbıdır.” dedi.
Sizde dış politikadan dolayı muazzam bir yalnızlaşma var, hani değerli yalnızlık deniyor ya. Amerika, Rusya, Avrupa Birliği, İran, Suriye, bölge ülkelerinin tamamında bütün ilişkiler tamamen bitme noktasında.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – En azından maşa olarak kullanılmıyoruz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Avrupa Birliğiyle bugün toplantı var ya! Yarın Brüksel’de toplantı var.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - İçeride de bu Cumhurbaşkanının vesayet anlayışının getirdiği müthiş bir zorlanma var. Bu, son derece doğal. Zaten, bunun olmaması aslında eşyanın tabiatına aykırı olurdu.
Bakın, ben, burada sadece son üç gündeki bakanların söylediği cümleleri size hatırlatayım: Hani Cumhurbaşkanı Dolmabahçe mutabakatını reddetti ya…
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – Mutabakat yok, ortada mutabakat yok.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - …“Ortada bir süreç falan yok.” dedi ya, üç gün boyunca burada İçişleri Bakanı “Dolmabahçe mutabakatının altında imzamız var, arkasındayız.” dedi.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – Ortada bir mutabakat yok, bunu anlamıyorsunuz galiba. Siz açıklamada bulundunuz, onlar açıklamada bulundular, mutabakat yok.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Ertesi gün, Savunma Bakanı İsmet Yılmaz “Çözüm süreci, dün doğruydu, bugün de olsa doğrudur, yarın da olsa doğruydu.” dedi. Dün, Dışişleri Bakanı, Cumhurbaşkanının “Terör örgütleri listesindedir.” diye şikâyet ettiği El Nusra’yı burada terör örgütü olarak saydı.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – Kürt kardeşlerimizi kucaklamak adına çözüm süreci doğruydu, sizin anladığınız anlamda yanlıştı.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Dolayısıyla, zaten kendi içinizde saray ve Hükûmet arasında, Hükûmette de saraya yakın ve Sayın Davutoğlu’na yakın kanat arasında ciddi bir çatışma var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZEHRA TAŞKENLİOĞLU (Erzurum) – Sizi de “Kandil’e yakın olanlar ve olmayanlar.” diye mi ayırıyorsunuz? “Kandil’den izin alanlar ve almayanlar.” diye mi ayırıyorsunuz? Belli, emri nereden aldığınız.
İDRİS BALUKEN (Devamla) - Hamamönü hareketiyle ilgili de tabanınızın size durmadan sorduğu sorular var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
SUAT ÖNAL (Osmaniye) – Halüsinasyon görüyorsunuz.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Baluken.
Sayın milletvekilleri, rica ediyorum, lütfen.
Sayın Özel…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Babuşcu konuşması sırasında ağır sözler söyledi, “Kimi kastediyorsun?” dediğimizde “Sizi de.” dedi, grubumuza sataşma var.
BAŞKAN – Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Bekaroğlu grubumuz adına cevap verecek efendim.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bekaroğlu. İki dakika süre veriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
10.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun, İstanbul Milletvekili Aziz Babuşcu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Babuşcu doğru başladı, yanlış bitirdi, “Bu bütçe önce belli kesimler tarafından paylaşılıyordu, adaletsizlik yapılıyordu, şimdi biz geldik adaletli bütçeler yapıyoruz.” dedi. Evet, önceden adaletsizlik yapıldığı doğruydu ama ikincisi, kendilerinin adaletli bir bütçe yaptıkları yanlış. İki rakam vereyim size: Siz geldiğinizde bu ülkenin en zengin yüzde 1’inin toplam servetteki payı yüzde 36’ydı, 2015 sonu itibarıyla yüzde 54 oldu. (CHP sıralarından alkışlar) Yani siz adaletsizlik yaptınız, fakir fukaradan dolaylı vergilerle alıp zenginlere verdiniz.
Başka bir şey, bu devlet birikim ve tahakküm aracıydı, siz gelip bunu değiştirmediniz, orayı ele geçirdiniz, yine birikim ve tahakküm aracı olarak kullanıyorsunuz. Sayın Babuşcu, o bahsetmiş olduğunuz eski zenginler -biliyorsunuz, faizler çok yüksekti, bütün iş adamları tefeci olmuştu, bilançolarına bakıyordunuz- gelirlerinin büyük çoğunluğunu faaliyet dışı alanlardan, yani devlete borç para vererek faizle milleti soymakla kazanıyorlardı. Şimdi, bütün iş adamları inşaatçı oldu Sayın Babuşcu. Siz İstanbul’u çok iyi biliyorsunuz.
İddia ediyorum burada, mahkemeye verin, iddiamı ispatlayacağım: On beş sene içinde İstanbul’da 250 milyar dolarlık kent rantı oluşturuldu ve paylaşıldı. Siz yeni bir birikim aracı olarak inşaatı ve kent rantlarını getirdiniz, imar değişiklikleriyle büyük paralar oluşturdunuz, imardan vergi almıyorsunuz. TMSF’deki, devletin elindeki arsaları imar değişikliği yapılmadan çok ucuza sattınız, 10 milyon, 12 milyon dolara sattınız o arsadan 700-800 milyon dolarlık rant oluşturuldu. 100 milyonu masraf olarak çıkıyorsun, 600 milyon dolar paylaşıldı. Evet, yani siz devleti ele geçirdiniz, devleti tahakküm ve birikim aracı olarak kullanıyorsunuz, eski zenginlerin yerine yenilerini oluşturuyorsunuz, eskilerin bir kısmını da zaten siz zengin ettiniz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, tabii, aslında hatibin konuşmalarına verilecek çok cevap var ama biz de grup olarak bu konuda Meclis Genel Kurulunda “siz-biz”, “onlar-bunlar” diye kategorileştirdiği bir ortam içerisinde şüphesiz bize de…
BAŞKAN - Bir dakika… Mikrofonunuzu açayım, duyulmuyor pek sesiniz.
İki dakika... Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, İstanbul Milletvekili Aziz Babuşcu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, teşekkür ederim.
Tabii, aslında bütün bu sözlerin muhatabı Adalet ve Kalkınma Partisinin kendi Hükûmeti yani “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla.” dediği aslında alametifarikaları olmuş çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi elitlerin partisi hâline gelmiş. Bu yönüne bakıldığında, dönemin Başbakanı, hatırlarsanız bundan önce “Bizim dönemimizde 5 kat fazla kazandınız, daha ne istiyorsunuz? 5 kat fazla kazandırdığımız faiz lobisi bugün karşımıza çıktı.” diyordu. Dolayısıyla, hatip muhtemelen Adalet ve Kalkınma Partisi politikalarını eleştirmek için ironi yapmış oluyor. Herhâlde iğneyi kendilerine batırmak için bunu kullandı çünkü sizin zamanınızda toplam servet içerisinde nüfusun yüzde 90’ının payı yüzde 22,3’e gerilerken yüzde 1’inin payı yüzde 54,3’e yükseliyor. Sizce böyle bir paylaşımı kim yapabilir? Kullandığınız deyimle böyle bir paylaşım, hani “On yiğitten birine dokuz pul, dokuzuna bir pul” dediğiniz, bunu kim yapmış? Adalet ve Kalkınma Partisi.
AZİZ BABUŞCU (İstanbul) – Öyleydi o, biz düzelttik onu.
OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, işte, senin dediğin gibi olsun ama netice itibarıyla, bu senin vicdanına sığıyor mu? Yüzde 1’inin payı yüzde 54,3. Dolayısıyla, bugüne kadar hep aldatılarak geldiğinize göre, sizi ya PKK aldattı ya paralel aldattı ya Esad aldattı ya ABD aldattı, şimdi de muhtemelen yeni bir aldatma tiyatrosunu burada oynamaya çalışıyorsunuz. Milleti kandırmayın, tablo ortada.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Millet bize inanıyor.
OKTAY VURAL (İzmir) – Gönül isterdi ki -burada söyleyeyim bu lafı- kara para aklamadan dolayı İran’da Zencani idam hapsiyle mahkûm oluyor, bugün Zencani’nin ortağı Rıza Sarraf’ın önüne yatanlar, bu kara para aklamak için yapanların hesap vereceği günün geleceğini düşünmüyor musunuz? Bu paralar kime gitti? Niye hesap vermiyor? Bu konuda Maliye Bakanlığına da sesleniyorum: Bu konuda, Zencani ile Rıza Sarraf arasında, şirketler arasında bir ilişki tespit edildiğine göre, bugün, İran’da, bu kara para aklamayla ilgili…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Vural, bir dakika daha vereyim, tamamlayın lütfen.
OKTAY VURAL (İzmir) – …idam cezası verilebiliyorsa, bunun ortağının yaptıkları, 84 milyar euronun, kara paranın aklanması için yapılanların hesabının sorulmadığı bir ortamda bu hangi vicdana sığar diye soruyorum.
Adalet Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, neden İran’daki bu soruşturma dosyasını Türkiye'ye getirmedi de “Türkiye'de kimlerin hangi ilişkileri var?” diyerek bu konuda yargı çalıştırılmadı? Bunun hesabını vermeniz ya da sizin sormanız gerekmiyor mu? Tablo bu. Rıza Sarraflar kazandı, millet kaybetti, işin özü budur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – Milletin kime kaybettirdiği de ortada ama.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Geçen hafta 7,5 trilyonluk villa aldı.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Sayın Salih Cora konuşacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Cora.
AK PARTİ GRUBU ADINA SALİH CORA (Trabzon) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Siyasi zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça bu başarılar uzun sürmez.” sözleriyle başlamak istiyorum.
Tıpkı, AK PARTİ’nin 2001 yılında kurulup, 2002 yılında büyük bir siyasi zaferle beraber iktidara geldiği gibi. On dört yıldır iktidardayız ve biz siyasi zaferlerimizi ekonomik zaferlerimizle, ekonomik zaferlerimizi de siyasi zaferlerle taçlandırdığımız için hâlen iktidardayız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bir ülkenin büyümesi, kalkınması, gelişmesi için siyasi istikrar, sosyal istikrar, ekonomik istikrar ortamının oluşması gerekir. Eğer istikrar olmazsa güven olmaz, güven olmazsa yatırım olmaz, yatırım olmazsa istihdam olmaz, istihdam olmazsa sosyal güven ortamı oluşmaz, sosyal huzur olmaz.
Biz, dünyadaki tüm krizlere rağmen, tüm ekonomik krizlere rağmen, yapısal reformlarımızla beraber, sağlam mali politikalarımızla beraber çok şükür ki dimdik ayakta durduk; şeffaf, denetlenebilir ve geliri ile giderini öngörebilen bütçelerle beraber başarılı olduk. Parayı, zamanı ve insanı iyi yönettik, bunda başarılı olduk. Bankacılık sektörümüz bile başlı başına dünyada örnek gösterilen sektörlerden biri olmuştur.
Bakın, 2002 yılında vergi gelirlerimizin yüzde 85,7’si faiz ödemelerine giderken bugün vergi gelirlerimizin sadece yüzde 13’ü faiz ödemelerine gitmektedir. Bu aradaki fark nereye gidiyor? Milletimize gidiyor; sağlıkta, ulaşımda, eğitimde hizmet olarak milletimize geri dönmektedir.
Kişi başına millî geliri 3 kat artırdık. Şu anda kişi başına millî gelir 10 bin doları aşmıştır.
Enflasyonu tek haneli rakamlara indirdik.
Hatırlayın, IMF kapılarında yalvaran, yakaran, ağlayan bir Türkiye vardı, şimdi IMF’ye borcunu ödeyen ve IMF’ye gerekirse kredi açabilecek bir ülke konumuna geldik.
Millî gelirimizi 800 milyar TL’ye çıkardık. OECD ülkeleri arasında en uzun süreli ve en hızlı büyüyen ülkeler konumuna eriştik.
Bütçemizi toplumun tüm dezavantajlı gruplarına, yaşlı, engelli çocuklarına büyük imkânlar sağlayarak oluşturduk. Sosyal devlet ilkesini gerçek manada hayata geçirdik.
Biz bütçeyi belirli grupların değil herkesin bütçesi olarak gördük. Enlerin ve ilklerin ülkesi olduk. Ülkemizin her bir metrekaresine tarihî reformlar ve hizmetler getirdik. Kuşkusuz ki bunda en büyük katkı bizi hiçbir zaman yalnız bırakmayan milletimize aittir. Biz bu hizmetleri milletimizden topladığımız vergilerle beraber sağladık ve bu vergilerin her zaman milletimizin bize birer emaneti olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmadık. Bu vergileri her zaman milletimizin ekonomik, sosyal refahının gelişmesi hususunda büyük imkânlarla kullandık.
Bu kapsamda, yine bizim dönemimizde kurulan Gelir İdaresi Başkanlığının da çok önemli çalışmaları olmuştur. Daha adaletli bir vergi sistemi oluşturmak anlamında vergi sisteminin sadeleştirilmesi ve vergi mükelleflerinin bilinçlendirilmesiyle beraber vergi gelirlerimiz arttı.
Bakın, 2002 yılında 60 milyar TL olan Türkiye’nin vergi gelirleri 2015 yılında 400 milyar TL’ye çıkmıştır. Bizim dönemimizde kurumlar vergisi yüzde 33’ten yüzde 20’ye düşmüş, katma değer vergisi birçok alanda yüzde 18’den yüzde 8’lere ve bazı alanlarda yüzde 1’lere kadar düşmüştür. Hatta KDV’yi bazı alanlarda kaldırdık. OECD ülkeleri arasında vergi külfeti en düşük ülkeler sıralamasında 7’nci sıradayız. Şimdi hem vergi oranlarını düşürüyoruz hem vergi tahsilatını artırıyoruz. Bunu nasıl izah edebiliriz? Bunu ancak ihlaslı ve samimiyetle çalışan bir iktidarın bereketi olarak yorumlayabiliriz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Çağdaş vergi sistemlerinin çoğunda yer alan asgari geçim indirimi müessesini vergi sistemimize dâhil ettik. Devlet üniversitelerinde harcı kaldırarak öğrencilerimizin üniversiteye erişimini daha kolay bir şekilde sağladık.
Değerli arkadaşlar, burada en önemli başarılardan birisi de vergi sisteminin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SALİH CORA (Devamla) - ...sadeleştirilmesi, tanıtım faaliyetlerinin artırılması ve yeni nesil teknolojileri de kullanarak…
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Cora.
SALİH CORA (Devamla) - Sayın Başkanım, yeni milletvekillerine genelde ek süre…
BAŞKAN – Yapamıyoruz öyle bir şey. Çoğunluk yeni milletvekili.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bence yapın efendim, bence de, birer dakika verin yeni milletvekillerine, ne olur?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - O, HDP’nin Başkan Vekili, herkes yapmaz onu.
BAŞKAN – Herkes yeni milletvekili.
Benle konuşacağınıza selamlama yapın Sayın Cora, lütfen.
SALİH CORA (Devamla) – Gelir İdaresi Kurumu, vergi toplamada yeni nesil teknolojileri de geliştirerek özellikle e-yoklama, e-tahsilat, e-beyanname, e-ticaret gibi uygulamalarla vergi uyum maliyetini düşürmüş, vergiye gönüllü uyumu sağlamış ve kayıt dışı ekonomiyle mücadelesiyle de büyük başarı sağlamıştır.
BAŞKAN – Selamlamanızı yaparsanız Sayın Cora…
SALİH CORA (Devamla) – Bu vesileyle, ben 2016 mali yılı bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına dokuzuncu konuşmacı olarak Ordu Milletvekili Ergün Taşcı konuşacak.
Buyurun Sayın Taşcı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ERGÜN TAŞCI (Ordu) – Sayın Başkan, değerli Divan üyeleri, kıymetli milletvekilleri; Kamu İhale Kurumu bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Kamu İhale Kurumu, kamu alımları konusunda 4734 sayılı Yasa’nın kendisine vermiş olduğu görevleri saydamlık, eşitlik, güvenirlik, kamuoyu denetimi ve ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ilkeleri çerçevesinde yerine getirmektedir.
Kamu İhale Kurumu, 2015 yılı verilerine göre, millî gelirimizin yaklaşık yüzde 7’sini ve toplam kamu harcamalarının yaklaşık yüzde 20’sini oluşturan, mali büyüklüğü düzenleyen, denetleyen ve makro ölçekte iktisadi etkileri olan özerk bir kurumdur.
Benim de kariyerimde önemli yer teşkil eden kurum, esas olarak, dört temel faaliyet üzerinde oturmaktadır. Faaliyet alanlarının ilki kamu alımlarının denetlenmesidir. Teknik ifadeyle “itirazen şikâyet” dediğimiz bu denetim sistemi, Türk idari yapısında klasik denetim yöntemlerinden farklı olarak, alternatif uyuşmazlık çözümü şeklinde tanımlanabilir. Böylelikle, idare tarafından tesis edilen işlemlerde hukuka aykırılık olduğunu iddia eden firmalar şikâyet yoluna başvurmakta ve yargı öncesi bu zorunlu başvuru yolunu tüketmektedir ve uyuşmazlıklar çözümlenmektedir.
Bu denetim yöntemi idari veya teftiş kurulu denetimlerinden nitelik itibarıyla farklı olup, bu türden denetim yöntemleriyle karşılaştırıldığında, Türk bürokrasisinde örneğine çok az rastlanır biçimde, bütün uyuşmazlıklar yirmi günden daha az bir sürede çözümlenmekte ve karara bağlanmaktadır. İşte, bir ihale sürecinin üç ila dört ay sürdüğü, yargı organlarının bir yılı aşkın sürede karar verdiği bir zaman dilimi düşünüldüğünde, kurumun inceleme görevindeki başarısı da ortadadır.
Değerli milletvekilleri, kurumun faaliyet alanının ikincisi düzenleme faaliyetidir. Kanunun yanında “ikincil mevzuat” dediğimiz düzenlemeler 5 bin sayfayı aşkın bir şekilde hacim içinde bulunmakta ve bu alana ilişkin ciddi bir çalışma içerisinde bu düzenlemeleri devam ettirmektedirler ve kamu alımları uygulamaları ülke çapında böylece yönlendirilmekte ve yönetilmektedir. Kurum sadece ihale mevzuatını değil, diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilgili düzenlemeleri ve özel hukuk düzenlemelerini takip etmekte ve kendi mevzuatını buna göre güncellemektedir.
Efendim, kamu alımları konusunda sık sık değişiklikten bahsedilmektedir. Buna ilişkin gerekçeyi şöyle izah edebiliriz: Kamu alımları alanında ülkemizin ihtiyaçlarının değişkenliği, dünyadaki gelişmelerin kamu alımlarına yönelik etkileri, AB’ye uyum çalışmaları, sektör paydaşlarının talepleri, diğer kamu kurum ve kuruluşlarındaki mevzuat değişiklikleri, yargı kararları ve diğer hususlar birlikte değerlendirildiğinde mevzuatın neden sık değiştiği hususu da apaçık ortadadır.
Değerli milletvekilleri, kurumun üçüncü faaliyet alanı eğitim faaliyetidir. Kamu alımlarına, kamu kurumu ve özel sektörlere ilişkin, üniversiteyle iş birliği yapılarak, sertifikalı eğitim programı sayesinde idareler ve özel sektör bilgilendirilmekte, böylece idari uyuşmazlıklar konusunda idare ve istekliler arasında hata payı azaltılmaktadır ve kurumun en önemli faaliyetlerinden “Elektronik Kamu Alımları Platformu” dediğimiz EKAP devreye girerek ihale elektronik ortamda yapılmakta ve böylece, ülkenin hizmet noktasında yatırımlarının ciddi anlamda önü açılmaktadır. Gerçekten bu kurum sayesinde, ülkedeki makro hizmetler ve yereldeki tüm hizmetlerin ana omurgasını bu EKAP sistemi sayesinde yürütmekteyiz. Belki buradan hukuk fakültelerine ve akademilere ihale hukukuna ilişkin disiplinli bir çalışma alanının bundan sonra daha fazla… Avrupa’daki örneklerde olduğu gibi, üniversitelerde bilim dalı oluşturulmasına ilişkin öneriyi de buradan yinelemek isterim.
Sözlerimi bitirmeden önce… Sekiz on gündür burada bütçe görüşmesi yapıyoruz ve gece ikiye, üçe kadar bütçe çalışmalarını devam ettiriyoruz sayın vekillerim. Dün ben Ordu’da, memleketimde cenaze merasimindeydim ve milletimiz bizden bu Meclisin mehabetine uygun, bu sistemi tıkayan değil, ülkenin ihtiyacı olan, Anayasa’yı, gerekirse başkanlık sistemini… Ve millet önce terörü, sonra ülkenin sorunlarının çözümünü şiddetle ve kararlılıkla istiyor ve bu Meclisi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Taşcı.
ERGÜN TAŞÇI (Devamla) – …çalıştırmak yerine tıkamak isteyen buradaki muhalefet anlayışını kınıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Taşcı.
OKTAY VURAL (İzmir) – Herhâlde kendisi tıkamak istiyor Meclis çalışmasını yani tıkayan kendisi.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Ordu’da acaba başkanın kim olacağını da söylediler mi? Başkanın kim olması gerektiğini de söylediler mi?
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Halis Dalkılıç konuşacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Dalkılıç.
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA HALİS DALKILIÇ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özelleştirme İdaresi Başkanlığının bütçesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
2003 yılının başından itibaren özelleştirme alanında yeni bir döneme girildi. Neticede, yirmi yılı aşkın süredir özelleştirme programında olan ve devletin üzerinde yıllardır kambur gibi duran birçok kuruluşun özelleştirme işlemi başarıyla gerçekleştirilmiştir. Bu başarı bizi “güçlü Türkiye” hedefine bir adım daha yaklaştırmıştır.
Özelleştirme uygulamalarıyla orta ve uzun vadede devletin ekonomideki rolünün en aza indirilmesi, rekabete dayalı piyasa ekonomisinin oluşturulması, devlet bütçesi üzerindeki finansman yükünün azaltılması, sermaye piyasasının geliştirilmesi, oluşacak rekabet ortamıyla hizmet kalitesinin artırılması, hizmet ve mal fiyatlarının ucuzlaması, üretimin ve istihdamın artırılması amaçlanmıştır.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ hükûmetlerinin sağladığı siyasi, makroekonomik istikrar ve uygulamamız, yapısal reformlar sayesinde, yatırımcıların Türk ekonomisine duyduğu güven ve özelleştirme projelerine olan ilgilerini artırmıştır. 1985 yılından 2003 yılına kadar olan özelleştirme uygulamaları yaklaşık 8 milyar dolarla sınırlı kalmış iken AK PARTİ hükûmetleri döneminde onaylanmış, sözleşme aşamasında olan projeler dâhil tutarı 70 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır.
Ülkemizde özelleştirmeyi yürüten Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 2016 bütçesi 30,8 milyon liradır. Bunun 21,6 milyon lirası personel ve sosyal güvenlik giderleri, 6,4 milyon lirası mal ve hizmet giderleri, 2,8 milyon lirası ise cari transfer sermaye giderleri olarak öngörülmüştür.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ olarak özelleştirmeyi salt bir gelir kaynağı olarak görmüyoruz, düşünmüyoruz, aynı zamanda rekabet koşulları içerisinde özel sektörde mücadele edecek olan firmaların yer almasını istiyoruz. Yani, bizim özelleştirme bağlamında ortaya koymuş olduğumuz değişikliği küresel dünyanın boyutlarıyla değerlendirmekte fayda vardır. Biz biliyoruz ki devletin sırtında yıllarca ağır bir yük olan, parasal karşılığı olmayan ama bugün son derece önemli rakamlarla ekonomimizin içerisinde yer almasını gönül huzuruyla söyleyebiliriz. Yetmiş yıldır ihmal edilen ülkemizin, AK PARTİ hükûmetleriyle yeniden büyük Türkiye yolunda emin adımlarla ilerlemesi devam etmektedir. Gerek sağlıkta gerek ulaşımda gerek savunma sanayisinde gerek eğitimde yatırımlarla ve bu noktada öz güveni yükselen Türkiye'nin göstergesini tüm dünya ayakta alkışlamaya devam ediyor. Örneğin, İstanbul’un iki yakasını birbirine bağlayan Marmaray, boğazın yeni incisi -ki bugün tabliyesinin sonu kondu, hayırlı uğurlu olsun milletimize, İstanbul’a- üçüncü boğaz köprümüz ve her ilimize yapılan havalimanı, 150 milyon yolcu kapasitesiyle dünyanın en büyük stratejik havalimanı olma yolunda havalimanı yatırımları medeniyetimizin büyüklüğünün ve medeniyetimizin ayağa kalkışının en önemli göstergeleridir.
Değerli milletvekilleri, ben bu aziz milletin bir ferdi olarak bu medeniyetin, bu ülkenin öz evlatlarını yani Cumhurbaşkanını yani Cumhurbaşkanımızı yani Başbakanımızı yani AK PARTİ kadrolarını ve onların ortaya koyduğu gayreti, performansı, millet sevdasını, memleket aşkını, medeniyet inşa etme üzerindeki aşklarını, şevklerini gördükçe gurur duyuyorum, heyecan duyuyorum; doğrusu bunu buradan, milletin kürsüsünden ifade etmek de ayrıca benim için gurur vesilesi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli kardeşlerim, değerli milletvekilleri; 2003 yılı öncesinde yarınlara dair umutlarını yitirmiş Türkiye’den bugün Türkiye’de yapılan yatırımlarla, reformlarla, büyüme rakamlarıyla öz güveni yükselmiş, sadece Türkiye'nin değil, bölgenin de, mazlumların da, mağdurların da umudu olan bir Türkiye’yiz hamdolsun. Bunu her birimizin bilmesi ve kıymetini bilmesi lazım. Türkiye'nin kalkınmasını, refahını ve huzurunu istemeyenler memleketimiz üzerinde çeşitli kirli tezgâhlarını ortaya koymaya çalışıyorlar. Bilsinler ki 78 milyon vatan evladı birlik ve beraberlik içerisinde bu kirli tezgâhları başlarına geçirmeye devam edeceklerdir, bundan önce olduğu gibi.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu bağlamda, bütçemizin 2023 vizyonu çerçevesinde ülkemize, milletimize huzur ve barış getirmesini diliyorum, milletimize hayırlı olsun. Milletin vekillerini de buradan millet adına selamlıyorum. Hepinize hayırlı çalışmalar diliyor, bütçemizi tebrik ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun on birinci konuşmacısı Rize Milletvekili Sayın Hikmet Ayar.
Buyurun Sayın Ayar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HİKMET AYAR (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Gözetimi Kurumu bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle siz milletin temsilcilerini saygıyla selamlıyorum. Aziz milletimi ve güvenlik güçlerimizi de saygıyla selamlıyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve aziz milletimize sabırlar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, Kamu Gözetimi Kurumu, uluslararası standartlara uyumlu Türkiye muhasebe standartlarını oluşturmak ve yayımlamak, denetim standartlarını belirlemek, bağımsız denetim kuruluşlarını yetkilendirmek ve bunların faaliyetlerini denetlemek, bağımsız denetim alanında kamu gözetimi yaparak gerekli güvenliği ve kaliteyi sağlamak üzere 2011 yılında kurulmuştur. Görüldüğü gibi önemli bir ihtiyaçtan doğmuş ve önemli bir boşluğu doldurmuştur. 9 üyesi bulunan bir kurul tarafından yönetilmektedir. Bu kurulda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, BDDK, TÜRMOB ve TOBB temsil edilmektedir.
Değerli arkadaşlar, günlerden beri bu kürsüde bütçeden başka her şey konuşuluyor. Terörün ve terör örgütlerinin propagandası yapılıyor. Terör örgütleri masum gösteriliyor, güvenlik güçlerimiz terör yapmakla suçlanıyor.
Diğer taraftan, Sayın Cumhurbaşkanımıza her türlü hakaret ediliyor, küfür ediliyor, büyük bir pişkinlik içinde “Hakaret etmedim, eleştirdim.” deniliyor, milletimiz ibretle izliyor.
Özür dileyerek ben de konu dışına çıkmak istiyorum. 1993 yıllarının İstanbul’unu hatırlıyorum, eminim ki hepiniz hatırlayacaksınız. Çöp yığınlarından sokaklarında gezilemeyen İstanbul, haftada bir gün iki üç saat suları akabilen İstanbul, sadece iki aylık suyu kalmış İstanbul, hava kirliliğinden nefes alınamayan İstanbul. 1994 seçimlerinde milletimiz, İstanbullular “Bir dakika.” dedi, 39 yaşında bir delikanlıyı göreve getirdi, o delikanlı Recep Tayyip Erdoğan’dı. O delikanlıyla İstanbul’un kaderi değişti; akmayan sular aktı, kirli havası temizlendi, çöpleri toplandı. Bu başarıları birilerini rahatsız etti, o birileri düğmeye bastı bir şiir okuduğu için. Ceza verdiler, hapse attılar, belediye başkanlığından düşürdüler, siyasetten yasakladılar. Yılmadı, dik durdu, devletine, hele hele milletine küsmedi, sabretti, azmetti. İstanbullu onu ve o da İstanbul’u çok sevdi.
2002 Türkiyesi’ni hatırlıyorum: Enflasyon yüzde 40’larda, faiz oranları yüzde 70’lerde bir Türkiye; hiç kimsenin yatırım yapmadığı, yapamadığı bir Türkiye; hastanelerine sağlam gidersem hasta çıkabileceğim bir Türkiye; dış politikada dikkate alınmayan bir Türkiye; Bakanlar Kurulu ayda bir defa bile toplanamayan bir Türkiye; vergi gelirlerinin toplamı dış borçlarının faizini karşılayamayacak bir Türkiye; ekonomi parametreleri dip yapmış bir Türkiye; bugün 77 binlerde olan borsası o gün 7-8 binlerde olan bir Türkiye; IMF borçları, döviz kurları kontrol edilemeyen bir Türkiye; kişi başı geliri sadece 2.500 dolar olan bir Türkiye. 2002’de milletimiz “Bir dakika.” dedi, 48 yaşında bir delikanlıyı göreve getirdi. Evet, o delikanlı yine Recep Tayyip Erdoğan’dı ve bu sefer de Türkiye'nin kaderi değişti (AK PARTİ sıralarından alkışlar). Tüm ekonomi parametreleri düzeldi, kişi başı gelir 10 bin dolarları aştı, IMF borçları kapatıldı, enflasyon ve faiz oranları kontrol edildi, yatırımlar arttı, ihracat patladı, her alanda normalleşme sağlandı, siyasetin üzerindeki vesayetler bir bir ortadan kaldırıldı. Çetelerle, mafyayla, terörle amansız mücadeleyle hatırlıyoruz onu. Yeri geldi, baldıran zehri içme cesaretiyle hatırlıyoruz onu. O hep milletin diliyle konuştu, milletin gönlüne hitap etti, milletin isteklerine odaklandı. O milletini çok sevdi, milletimiz de onu çok sevdi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Tekrar düğmeye basıldı; 27 Nisan muhtırası teşebbüsleri, parti kapatma teşebbüsü, “cumhuriyet mitingleri” adı altında tahkir edildi, hakaretlere uğradı. Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe teşebbüsleri… Yine yılmadı, dik durdu; millete baktı, millet ne diyorsa, nerede duruyorsa orada durdu, milletiyle bütünleşti.
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Ya, Başbakandan da söz et biraz ya!
HİKMET AYAR (Devamla) – Dünyanın her yerinde iktidar partileri oy kaybeder, muhalefet oy kazanır ama Türkiye’de öyle olmadı. Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK PARTİ, oylarını sürekli artırdı.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Sayın Hatip, Başbakanı unutmayın lütfen!
HİKMET AYAR (Devamla) – 2002’de yüzde 35’le iktidara getirdiği Recep Tayyip Erdoğan’a, 2007’de yüzde 47, 2011’de yüzde 49’la destek verdi ve nihayet 10 Ağustos 2014 yüzde 52 destekle bu millet onu en yüksek makama yani Cumhurbaşkanlığı makamına layık gördü. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Hep de karşısına…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HİKMET AYAR (Devamla) – …o üç partili bir blok çıkarıldığı hâlde.
Meşhur “…”(x)…
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayar, toparlarsanız cümlenizi…
HİKMET AYAR (Devamla) – …“Dünya 5’ten büyüktür.” söylemiyle, dik duruşuyla dünyanın kaderi değişmeye başladı.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Beş dakika daha verin!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen.
OKTAY VURAL (İzmir) – Verin, verin beş dakika daha…
HİKMET AYAR (Devamla) – Recep Tayyip Erdoğan dediğimizde böyle bir liderden bahsediyoruz.
BAŞKAN – Sayın Ayar, lütfen toparlar mısınız… Tamamlayın cümlelerinizi.
HİKMET AYAR (Devamla) – Elbette onu sevmeyenler olacak, eleştiriler olacak ama hiç kimse ona hakaret etmeyecek, küfür etmeyecektir.
Buradan Cumhurbaşkanımızı, Sayın Başbakanımızı, bakanlarımızı ve milletin temsilcilerini, siz değerli milletvekillerimi, aziz milletimi tekrar saygıyla selamlıyor, 2016 bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Ayar, teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) – “Şimdi reklamları izlediniz.” anonsu girdi mi efendim TBMM TV’den? Reklamları izlediniz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Akıcı bir şekilde gidemiyoruz bir türlü.
Sayın Baluken, buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın hatip konuşması sırasında “Bu kürsüden bütçeyle ilgili hiçbir şey konuşulmadı, sadece Cumhurbaşkanımıza hakaret ve küfür edildi.” demek suretiyle açık bir sataşmada bulunmuştur.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika.
Yeni bir sataşmaya neden olmayalım.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
11.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, Rize Milletvekili Hikmet Ayar’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bütçeyle ilgili konuşma yapacağım şeklinde bir iddia ortaya attı ama bütçeyle ilgili tek bir cümle duymadık, daha çok Cumhurbaşkanı güzellemesiyle geçen bir konuşmaydı.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Siz de PKK güzellemesi yapıyorsunuz.
İDRİS BALUKEN (Devamla) – Şimdi, bakın, değerli arkadaşlar, biz bu kürsüden Cumhurbaşkanına yönelik de, Başbakana yönelik de, Hükûmete yönelik de ağır siyasi eleştiriler yöneltiyoruz. HDP adına söyleyeyim: Cumhurbaşkanının şahsiyatına ya da ailesine yönelik herhangi bir hakaret ya da bahsettiğiniz şekilde bir küfür ortaya koymuş değiliz ama siyasi eleştirilerimizi buradan ifade etmeye devam edeceğiz.
Bakın, ben bugün AK PARTİ sıralarına baktığımda hiç tanımadığım, hiç bilmediğim ve başka partilerde olan birçok simayı görüyorum. Ama AK PARTİ denince aklımıza gelen Sayın Bülent Arınç da bizimle aynı şeyleri söylüyor. Yani biz Sayın Arınç’ın tespitleriyle ilgili ortaya çıkan durumu bir siyasi analizle burada ortaya koyuyorsak bunu sizin düşünmeniz gerekir. Bakın, Sayın Arınç Anayasa Mahkemesiyle ilgili tartışmada ne diyor: “Kendisi dışarıya giderken acaba toplum biraz oyalansın diye mi bunları söyledi? İyiye de yormak zorundayız ama koskoca Cumhurbaşkanı bu, eleştirirsiniz ama ‘Ben mahkeme kararlarını tanımıyorum.’ derseniz bu insanlar neden hukuka güvensin? İnsanlar farklı karar verdi diye ‘Abdullah Gül’ün seçtikleri’ diye ayrımcılık yapıyorlar, bu cinayettir.” Böyle devam ediyor.
Bakın, geçen yıllarda yine AKP MKYK üyesi ve sanırım Anayasa Raportörü Osman Can diyor ki: “Sadece Erdoğan’a bakınca tek kişinin her şeyi kontrol ettiği, demokratik olmayan bir başkanlık sistemi isteniyor diyebiliriz.” E, şimdi, muhalefet de bunu dile getiriyor.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) – İktidarın temsilcileri burada.
İDRİS BALUKEN (Devamla) – Kusura bakmayın, hiçbiriniz Bülent Arınç’tan daha fazla AKP’yi temsil etmiyorsunuz.
MEHMET METİNER (İstanbul) – Nereden biliyorsunuz ya! Arınç size mübarek olsun ya! Nereden biliyorsun?
İDRİS BALUKEN (Devamla) – Dolayısıyla, böyle, bu şekilde konuşmak yerine buraya gelip yapıcı bir şekilde bizim sorularımıza cevap verin. (HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET METİNER (İstanbul) – Arınç’ı çok sevdiyseniz alın oraya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Özel…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, aynı gerekçeyle tabii söz isteyeceğiz, muhalefetin yaptığı konuşmalar için yapmış olduğu itham bizim grubumuz adına da bir söz hakkı doğuruyor. Ama şunu da vurgulamak isterim: Arkadaşlarıma da ısrarla söyledim, Sayın Cumhurbaşkanını fazla öven bazı konuşmalar olunca arkadaşlar tepki gösteriyorlar, dedim ki: Burada iki sorun var; bir, Siyasi Partiler Kanunu, iki, iktidar partisinin iç tüzüğünde ön seçim olmamasından dolayı bu yaşananlar iktidar partisi milletvekilleri için ön seçim hükmündedir, ondan saygı duyuyoruz. Ama, çok fazla -sayın arkadaşlarına söylerim- bu işlerde yağın dozunu çok fazla kaçırmamak lazım, şahidiz ki zaman zaman bu sefer eldeki milletvekilliği de kayıp gidiveriyor. Ona da dikkat etsinler.
Grubumuz adına cevap hakkını Sayın Genel Başkan Yardımcım Öztürk Bey kullanacak müsaade ederseniz.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
İki dakika…
12.- Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz’ın, Rize Milletvekili Hikmet Ayar’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün basına bir haber düştü, PYD lideri Salih Müslim’le yapılan röportaj düştü. Biliyorsunuz, Şah Fırat operasyonu yapıldığı zaman bizim hiçbir şekilde iş birliğimiz olmadığı söylenmişti, “Sadece taraflara bilgi verdik.” denmişti ve bu bir süre böyle devam etmişti.
Bakınız, Salih Müslim ne diyor: “Onlar inkâr edebilir ama operasyon için oradaydım, İstanbul’daydım aynı gün. Ankara’da bir ekip oluşturulmuştu ama istediğim zaman hem Kobani’yle hem onlarla konuşabilirdim, telefonları bendeydi, kriz masasıyla ilişkideydim o zaman.” Kimlerle irtibatta olduğu soruluyor, devam ediyor: “Benim istihbaratla hiç ilişkim olmadı, görüşmelerim de olmadı, hep Dışişleri Bakanlığıyla oldu.”
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Doğru.
ÖZTÜRK YILMAZ (Devamla) – “Sayın Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu çok iyi bilir kimlerle görüştüğümü.” Bir kere, her şeyden önce bu doğru mu?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Doğru, doğru.
ÖZTÜRK YILMAZ (Devamla) - Birincisi bu, bir kere bu doğru mu, hakikaten doğru mu? İki…
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – İnkâr ederlerse biz de çıkar açıklarız.
MARKAR ESEYAN (İstanbul) – Seni de bu devlet konsolos diye Musul’a göndermiş, utan kendinden! Bu devletin işte hataları bunlar.
ÖZTÜRK YILMAZ (Devamla) - Bakınız, sizin kendinizin utanması lazım. Ben orada esaret olmuşum bu ülke için…
MARKAR ESEYAN (İstanbul) – Ne olduğunu biliyoruz.
ÖZTÜRK YILMAZ (Devamla) - …sizin utanmanız gerekiyor, esaret olduğum için sizin utanmanız gerekiyor. (CHP sıralarından alkışlar) Laf atmayın bana lütfen.
MARKAR ESEYAN (İstanbul) – Gel, burada devletine Salih Müslim’in ağzıyla konuş. PKK’nın ağzıyla konuş burada devletine karşı.
ÖZTÜRK YILMAZ (Devamla) – Bu açıklama doğru mu? Buna birisinin -Dışişleri Müsteşarını hedef gösteriyor- bir açıklama yapmasını istiyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına son konuşmacı…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, çok özür dilerim.
BAŞKAN - Bir dakika Sayın Çakır…
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Tiyatroya dönmüş burası ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, şimdi, herhangi bir konuşma yapmadı Sayın Öztürk. Çok ciddi bir iddiada bulundu. Adalet ve Kalkınma Partisi sıralarından kendisine öyle şeyler söyleniyor ki görev yapmış olduğu dönemle ilgili -onlar tabii, çok utanç verici ithamlar- kendisi orada görevliyken bu ülke için esir düşmüş, sonra da Sayın Davutoğlu’nun o esaretin son bulduğu dakikalarda tepkisini nasıl gösterdiğini de size hatırlatırım ve utanılacak bir şey varsa ancak sizin kullandığınız o ifade olduğunun da altını çizerim ama salonda…
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bir dakika efendim, salonda bakanlar var. Bugüne kadar Sayın Başbakan, türbenin taşınmasından PYD’nin yardımının, hatta haberi bile olmadığını söylerken bugün çıkılmış bir iddiada bulunuluyor. Bu konuda Sayın Genel Başkan Yardımcımız bu iddiayı gündeme getirdi ve diyor ki: “Bu konuda açıklama bekliyoruz.” Hükûmet şimdi -teşbihte kusur olmaz- burada “Görmüyoruz, duymuyoruz, işitmiyoruz, hissetmiyoruz.” yapamaz. Bu konuda bir cevap versinler aksi takdirde bu müzakereler nasıl sürecek?
BAŞKAN – Sayın Özel, bir dakika, bir cevap vereceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Buyurun efendim.
BAŞKAN - Sayın Özel, Hükûmet bu konuda…
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, bir şeyler söylüyor…
BAŞKAN – Sayın Bakan, bir dakika müsaade eder misiniz?
Şu anda bütçe görüşmelerinde Adalet ve Kalkınma Partisinin konuşmacılarını dinliyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – O tutanağı alacağım ve dava açacağım. O sözünüzü geri alacaksınız, öyle bir şey yok. Siz nasıl böyle bir şey söylersiniz?
MARKAR ESEYAN (İstanbul) – Hadi oradan! Elinden geleni ardına koyma.
BAŞKAN – Sorulan soruya Hükûmet cevap verir veya vermez ama bu bizim gündemimizi yerine getirmemizi engellememelidir.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN – Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun son konuşmacısı olan Kocaeli Milletvekili Sami Çakır’ı kürsüye davet ediyorum.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, Hükûmet olarak bizi itham ediyor, cevap vermek istiyorum...
BAŞKAN - Kürsüde konuşmacı var, lütfen…
Sayın Çakır, lütfen buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın Maliye Bakanlığı gelir bütçesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2016 yılı merkezi yönetim bütçesi kapsamında temel amacımız, enflasyonla mücadeleye kararlılıkla devam etmek ve cari işlemler açığını düşürerek hedeflenen büyümeyi gerçekleştirmektir. Para ve maliye politikalarında sıkı duruşu devam ettirerek faiz dışı harcamaları kontrol altında tutmak, mali disiplini sürdürmek, kamu harcamalarının etkinliğini artırmak, kaynak kullanımında etkinliği artırmak, kamu mali sisteminin ihtiyaç duyduğu gelirleri sağlıklı ve sürekli kaynaklardan temin etmek, kamu gelirlerinin artırılması amacıyla kayıt dışılıkla mücadeleyi sürdürmek maliye politikalarındaki önceliğimizdir.
Maliye Bakanlığınca, son dönemlerde sağlanan iyileştirmeler çerçevesinde, 2004 yılından itibaren, merkezî yönetim kapsamındaki idarelerde, uluslararası standartlarla uyumlu analitik bütçe sınıflandırılmasına geçildi. Yeni bütçe sınıflandırılması, devlet faaliyetlerinin ekonomi içerisindeki etkisinin analizine ve uluslararası verilerle karşılaştırma yapılmasına imkân sağlamaktadır. Yeni bütçe sınıflandırması ve tahakkuk esaslı muhasebe sistemi, 2006 yılından itibaren mahallî idareleri de kapsayacak bir şekilde uygulanmaya başlandı.
14 Temmuz 2004 tarihli ve 5217 sayılı Kanun’la, bütçe disiplininin ve bütçe hakkının güçlendirilmesi amacıyla, özel gelir ve özel ödenek uygulamalarında değişikliğe gidilmiştir.
Kamu mali yönetim sistemimizi uluslararası standartlara uygun bir şekilde yapılandıran 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu, 2006 yılından itibaren bütün maddeleriyle yürürlüğe girdi.
Gelir politikalarının oluşturulması ve belirlenen politikaların uygulanması amacıyla Gelir İdaresi Başkanlığı ve Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü kuruldu ve yapılanmaları büyük oranda tamamlandı.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gelir bütçesi, bütçenin ikinci ayağı ve kanunun 2’nci maddesidir. Bütçe gelirlerinin tahminî tutarını belirtir. Tahmin edilen tutarlara ulaşılıp ulaşılamaması o yılın ekonomik ve siyasi koşullarıyla doğrudan ilgilidir. Bütçe çalışmalarında önce giderler tespit edilerek zorunlu ihtiyaçların karşılanması esas alınır. Giderler tespit edildikten sonra, buna uygun gelir sağlanmaya çalışılır. Gelir-gider arasındaki fark bütçe açığını oluşturur. Bütçe açıklarını en aza indirebilmek için, hem maliye politikamızdaki sıkı duruşu devam ettirmek hem de gelirleri artıracak politikalarımızı geliştirmek mecburiyetinde olduğumuz aşikârdır. Yine, vergilendirmede adalet ve etkinliğin sağlanması, kayıt dışı ekonomiyle mücadele, mali disiplinin sürdürülmesi, istihdamın ve yatırımların teşviki, rekabet ortamının geliştirilmesi, bölgesel ve sosyal gelişmişlik farklılıklarının azaltılması gelir politikalarımızın temel hedeflerindendir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; merkezî yönetim gelirleri, genel bütçe gelirleri, özel bütçeli idarelerin gelirleri, düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirlerinden oluşmaktadır. Merkezî yönetim gelirlerinin büyük kısmı vergi gelirlerinden elde edilmektedir. Burada vergi ödeyerek ülkenin kalkınmasına, giderlerin karşılanmasına katkı sağlayan işçi, memur, esnaf, tüccar, sanayici ve toplumun her kesimine bu katkılarından dolayı grubumuz adına teşekkürü bir borç biliyorum. Yine, gelir bütçesinde en büyük payı taşıyan vergilerin tahsilinde görevli memurundan amirine, tüm personelimize teşekkür ediyorum. 2016 yılı merkezî yönetim bütçesi ve 2014 yılı kesin hesap görüşmeleri sırasında verdikleri katkılarından dolayı Meclisimizin tüm üyelerine teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bu bütçeyle Türkiye’yi daha güçlü kılmak, demokrasimizi güçlendirmek, birliğimizi ve kardeşliğimizi pekiştirmek temel amacımız olup, 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, sizleri ve milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çakır.
Sayın Bakanın bir söz talebi var.
Buyurun Sayın Bakan.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın, Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz ile İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu’nun sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekili az önce Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşma yapan milletvekilini kürsüye çağırırken dedi ki: “Konuşmacı sataşma yapmıştır, AK PARTİ Grubu adına konuşan milletvekili sataşma yapmıştır.” O milletvekili de çıktı Süleyman Şah Türbesi’yle ilgili bir konuyu gündeme getirdi. Süleyman Şah Türbesi taşınırken Türkiye Cumhuriyeti devleti, Hükûmeti ve Silahlı Kuvvetleri hiç kimseden izin almamıştır. Süleyman Şah Türbesi’ne giderken etrafındaki konuşlanmış kişilere, gruplara, her kim varsa “Ben, Süleyman Şah Türbesi’ni alacağım, getireceğim, Türkiye sınırlarına yaklaşıyorum, eğer bununla ilgili herhangi bir müdahale olduğu takdirde gerekli cevabı vereceğim.” demiştir ve Türk Silahlı Kuvvetleri Süleyman Şah Türbesi’ni bugünkü konumuna taşımıştır…
KAMİL AYDIN (Erzurum) – Niye taşıdınız?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – PYD’den yardım da istememiştir, yardım da almamıştır. Oradaki silahlı terör örgütleri kimse, terör örgütleri ne Hükûmet “Ben Süleyman Şah Türbesi’ni alacağım, getireceğim.” demiştir ve bunu yerine getirmiştir.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) – HDP?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - İkincisi, yine, Cumhuriyet Halk Partili bir milletvekili, gelir dağılımıyla ilgili hiç alakası olmayan bir şeyler söyledi, bunu, Genel Başkanları da söylüyor. “Nüfusun yüzde 1’lik bir kısmı, gelirin, toplam gelirlerin yüzde 54’ünü alıyor.” diyor. Bunu, Bekaroğlu’nun söylediği bir tarafa, Kemal Kılıçdaroğlu da söylüyor. Ya, bu rakamları nereden alıp da söylüyorsunuz, nereden buluyorsunuz Allah aşkına? Yani, nereden çıkarıp, nereden üretiyorsunuz? Yani, rakam üretme merkezi midir, farklı şey söyleme merkezi midir? (CHP sıralarından gürültüler)
Bakın, size söylüyorum, nüfusun en fakir kısmı…
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Siz söyleyin doğrusunu.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bir dakika dinle… Nüfusun en fakir yüzde 5’lik kısmı 2006 yılında toplam gelirlerin binde 8’ini alırken, bugün 2014 yılında nüfusun en fakir yüzde 5’lik kısmı yüzde 1’ini alıyor. Nüfusun en zengin yüzde 5’lik kısmı -en zengin diyorum, bakın, siz yüzde 1 diyorsunuz- yüzde 20 alırken 2006 yılında, bugün yüzde 18,4’ünü alıyor.
BAŞKAN – Bir dakika daha süre veriyorum, toparlarsanız lütfen.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Siz yüzde 54’lük kısmı nereden çıkarıyorsunuz Allah aşkına?
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Yüzde 1, yüzde 1, yüzde 5 değil.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bakın, 10’luk kısma döndüğümüz takdirde, nüfusun en fakir yüzde 10’luk kısmı 2006 yılında yüzde 2,1 alırken, şu anda yüzde 2,5’unu alıyor. En zengin yüzde 10’luk kısmı 30,6 alırken, 28,9 alıyor.
Çözüm süreciyle ilgili kısmı… AK PARTİ çözüm sürecini devam ettiriyor ve devam ettirecek. Çözüm sürecinde Kürt vatandaşlarımızla problemimiz yok.
İZZET ULVİ YÖNTER (İstanbul) – Hani buzdolabındaydı?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Çözüm süreci, terör örgütünün başını ezme sürecidir. Çözüm süreci, terör örgütünü çukura gömme sürecidir ve çözüm sürecinden de herhangi bir şekilde taviz vermeyeceğiz; onu da ifade etmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Baluken daha önce sisteme girdi.
Buyurun.
İZZET ULVİ YÖNTER (İstanbul) – Buzdolabından çıktı mı?
10.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir kabine üyesi Sayın Bakanın, Genel Kurula bu kadar yanıltıcı bilgi vermesinden doğrusu hicap duyuyorum. Bu topa girme niyetim yoktu ama bu kadar aleni, yanıltıcı bir bilgi olunca bazı şeyleri tabii Genel Kurulla ve halkımızla paylaşma ihtiyacı doğuyor.
Sayın Bakan da çok iyi biliyor ki Süleyman Şah Türbesi’yle ilgili o nakil operasyonunun yapıldığı gece, bir zamanlar AKP Hükûmetinde Dışişleri Bakanlığı da yapan Sayın Feridun Sinirlioğlu, Sayın Salih Müslim ve Sayın Sırrı Süreyya Önder İstanbul’da o krizi bizzat yönetmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti askerinin IŞİD canilerinin elinde can vermemesi için PYD’yle ilgili bütün o süreçleri bizzat buradan bu kriz masası üzerinden müdahale ederek götürmüşlerdir.
Sanırım Sayın Elitaş’ın bilgisi yoktur. Bunu eğer inkâr etmeye devam ederse kendisine Dışişleri Bakanlığı yapmış olan Feridun Sinirlioğlu’yla hemen bir telefon görüşmesi yapıp tekrar Genel Kurula bilgi vermesini rica edeceğim çünkü bu utanılacak ya da ayıpsanacak bir durum değil. Biz daha sonra ortaya çıkan bu duruma da “Eşme ruhu” dedik.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Utanın bundan!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Oradaki Kürtlerin Türkiye’nin düşmanı olmadığını, Türkiye’nin güvenliğiyle ilgili asla bir problem yaratmadığını ve stratejik ittifak temelinde yaklaşılırsa da Türkiye’nin Suriye’deki ve Orta Doğu’daki pozisyonuna katkı sunacak bir siyasi pozisyona da her zaman hazır olduğunu ifade ettik, bugün de aynı şeyi ifade ediyoruz.
Nitekim Süleyman Şah Türbesi ve Eşme ruhu, çökmüş Suriye politikasından…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Artı bir dakika…
Tamamlayın lütfen.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Süleyman Şah’ın kemikleri sızlıyor!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Süleyman Şah Türbesi’nin nakli, çökmüş Suriye politikasından ve Orta Doğu politikasından nasıl çıkılacağının da en açık kanıtı ve göstergesidir.
PYD’yle ilgili terör örgütü yaftalamasına da gelince, o bilgiyi de paylaşayım: AKP Hükûmeti, PYD’den cihadist gruplarla birlikte hareket etmesini istemiştir. Eğer o tarzda hareket ederse Ankara’da temsilcilik sözü, Mürşitpınar Sınır Kapısı’nın ticarete açılması sözünü vermiştir, PYD bunu kabul etmediği için AKP, PYD’yle ilgili tutumunu değiştirmiştir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Özel.
İZZET ULVİ YÖNTER (İstanbul) – Saklanma, konuş!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Çıkıp inkâr edin bakalım. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
11.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Tabii karşımızda Ekonomi Bakanı var. Ekonomi Bakanı gelirle servet farkını gayet iyi bilmesi gereken biridir. Şimdi, buradan çok net söylüyoruz, Sayın Bekaroğlu’nun verdiği rakamlar servettir, baştan beri servet konuşuluyor. Yüzde 1’lik durumla ilgili yani en zengin yüzde 1’in servetinin toplam yüzde kaç olduğunu, 2002-2016 karşılaştırmasını kendisinden bekleriz. CHP’nin bu rakamları son derece net ve kamunun rakamlarıdır. Sayın Bakanın içinde bulunduğu durum karşısında dikkatle kendisini dinleyeceğiz, bu bir.
İkincisi: 2002’deki ve 2016’daki milyarder sayılarını açıklasın, bu iki.
Üçüncüsünü söylüyorum: Biz Sayın Bakana itibar edeceğiz. Salih Müslim diyor ki: “Süleyman Şah Türbesi’nin taşındığı gün, gece İstanbul’daydım. Sinirlioğlu’yla ve ekibiyle telefon irtibatındaydım, o işi ben kolaylaştırdım.”
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - İnkâr ederse adresi…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Bakan İstanbul’da mıydı değil miydi? Eğer “İstanbul’da değil.” derseniz, olduğu ispatlandığında “Sinirlioğlu’yla telefon görüşmesi yapmadı.” derseniz, yaptığı ispatlandığında istifa edecek misiniz? Çok net soruyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Vural, buyurun.
12.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim.
Ben yüzde 54,3’ü servetten alınan pay olarak ifade etmiştim, bunu ifade edenlerden biri de bendim. Tabii, yani zannederim Sayın Bakanın dikkatinden kaçtı. Bu konuda bir iddiada bulunmak istiyorsa yüzde 54,3’ün kime ait olduğuna ilişkin kendileri bir araştırma yapabilirler. Ama işin bir vahim tarafı, tabii, Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu yer bir vatan toprağı ama bu vatan toprağından çekilmeyi bir muzafferiyetle aktarmayı son derece yanlış görüyorum. Böyle bir şey kabul edilebilir mi? Yani orada IŞİD terör örgütü var diye naaşı alıp getiriyoruz, sandukayı alıp getiriyoruz.
KAMİL AYDIN (Erzurum) – Egemenlik toprağımız...
OKTAY VURAL (İzmir) – Egemenlik alanımızı kullanmıyoruz, getiriyoruz. Buradan bir muzafferiyet… “Kimseye haber verilmemiştir.” Ya, IŞİD teröründen kaçıldı. PYD’nin fotoğrafları var, göstereyim. Terörist-başının posterleri…
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Ya, yeri PYD belirledi, hayret bir şey ya! Yer gösterdiler, kötü mü oldu.
OKTAY VURAL (İzmir) - …paçavralarıyla alanın düzenlendiği bir yere getirildiği gayet açık ve net.
Şimdi, bakın, 21 Mart 2015’te teröristbaşının yazdığı mektup, o mektupta aynen Eşme ruhundan bahsediyor, diyor ki: “Yeni tarihin sembolüdür.” İşte, sizlerin, yeni tarihin sembolünü Eşme ruhuyla birlikte, İmralı canisiyle birlikte inşa ettiğinizi ortaya koyuyor. Bu bakımdan, PYD’nin lideri Salih Müslim, 2015 yılında -ki bundan önce defalarca görüştüğünü Sayın Davutoğlu da ifade etti- bizzat Sayın Davutoğlu’yla Dışişleri Bakanlığı döneminde de görüşmüştür zaten. Ama, asıl vahim olanı, Süleyman Şah’la ilgili bu operasyonun, bugün “terör örgütü” dediğimiz PYD’yle birlikte düzenlendiğinin ortaya çıkmasıdır. Bu, esef verici bir husustur.
Şimdi, yabancılara karşı “PYD terör örgütüdür.” deniyor, şudur, budur… Adamlar kalkacak diyecek ki…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL (İzmir) – Yahu, sen, terör örgütüyle birlikte…
BAŞKAN – Bir dakika daha veriyorum, tamamlayın lütfen.
OKTAY VURAL (İzmir) – Terör örgütüyle görüşen sensin. Bu operasyonu yapan, beraber, birlikte koordinesini yapan sensin. Daha sonra HDP’li Milletvekili Sırrı Süreyya Önder burada açıkladı, “Bu konuda ben devreye girdim.” diye ifade etti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, ben de söz istiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Tüm bunlar ortadayken bunun üstünü örtmeye gerek yok. Ama asıl vahim olanı Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir terör örgütünü muhatap alacak noktaya gelmesidir.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, bana da söz verir misiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) - Ayrıca, Musul Başkonsolosunun rehin alınma süreciyle ilgili konu… Yani, asıl şunu sorgulamamız lazım: O Konsolosumuzun ve vatandaşlarımızın teslim olmasını kimler istemiştir, kim teslim etmiştir. Asıl bunun ortaya çıkması lazım.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bitti sözü, açın da bana söz verin.
OKTAY VURAL (İzmir) - Göz göre göre IŞİD terör örgütü geliyorken, Başkonsolosun ve 49 vatandaşımızın orada terör örgütüne teslim olmasına sebebiyet verenler kimlerdir? Kim “Teslim ol.” talimatı vermiştir? Bunların da elbette açıklanması gerekir. Bu bakımdan, bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin politikalarının, nasıl, terör örgütleri tarafından, onlarla ilişki kurularak geliştirildiğini de ortaya koyması bakımından bir örnektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Bakan…
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Az önceki açıklamalarım kısa ve netti.
1) Gelirle ilgili…
BAŞKAN – Açıklama mı yapacaksınız?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Açıklama yapıyorum.
BAŞKAN – İkinci tura geçtik, birer dakika veriyorum, sayın grup başkan vekilleri, eğer söz almak isteyen varsa, aksi takdirde, ben kendi kendimi gündeme davet etmek durumunda kalacağım. Lütfen.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Doğrusunu yaparsınız! Aslında yapılan…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – İşinize gelmiyor yani, sıkıştınız.
BAŞKAN – Buyurun, bir dakika.
13.- Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bakın, Sayın Başkanım:
1) Servetle ilgili bugüne kadar herhangi bir istatistik yapılmamıştır. Kimin servetinin değerinin ne olduğu konusunda herhangi bir değerleme mekanizması ve unsuru yoktur.
2) Üzülerek ifade ediyorum; Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekilinin kılavuzu Salih Müslim olmuş…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Öyle bir şey yok! Cevap ver.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – …Oktay Bey’in kılavuzu da teröristbaşı olmuş. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Yani onun sözüyle hareket ediyorsunuz, “Salih Müslim böyle dedi, kayıtlarda var.” diyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hayır, açıkla!
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Açık ve net söylüyorum: Süleyman Şah Türbesi oradan getirilirken Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve Silahlı Kuvvetleri oradaki unsurlara “Ben Süleyman Şah Türbesi’ni getireceğim, yanlış bir hareket yapan olursa bedelini öder.” demiştir ve alıp getirmiştir. Olayın özü budur.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMİL AYDIN (Erzurum) – Niye getirdiniz, niye, ne oldu? Süleyman Şah rahatsız mı oldu?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – O gece İstanbul’da görülüyor, hadi. Niye kaçtınız ya?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Birer dakika.
Sayın Baluken kalktı ayağa önce.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir kere, burada teröristbaşının kılavuzluğunda hareket edenin kim olduğunu aziz milletimiz biliyor. Habur’da teröristleri devlet töreniyle karşılayan irade budur, Oslo’da teröristbaşıyla görüşen irade budur, Dolmabahçe’de teröristbaşının talimatlarıyla Dolmabahçe mutabakatını yapanlar bunlardır.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
KAMİL AYDIN (Erzurum) – Arazinin yerini PYD gösterdi, araştırın isterseniz, PYD gösterdi araziyi.
OKTAY VURAL (İzmir) – Teröristbaşının 15 Ağustos 2009’daki yol haritasını çözüm haritası olarak kılavuz kabul eden bunlardır.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Bunlar teröristin ve PKK’nın ipine sarılarak siyaset yaptılar ve hendeklerde o siyasetle övünmüştür. Bu kadar açık ve seçik, bu kadar. Bu kadar açık, seçik. (MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hükûmetin dediğine inanmıyorsun, Apo’nun dediğine mi inanıyorsun?
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Bakan…
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Baluken…
OKTAY VURAL (İzmir) – Hadi bakalım. Beraber, birlikte iş tutuyorsunuz be!
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Teröristbaşının dediğini dinliyorsunuz burada, kılavuzları teröristbaşı deyince kızıyorsunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ben Hükûmeti suçluyorum. Sen kendini teröristbaşının yerine koyuyorsan, al koy!
BAŞKAN – Sayın Elitaş…
Sayın Vural…
Dinliyorum ben sizi Sayın Baluken, lütfen.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Ben nasıl cevap vereyim Sayın Başkan?
OKTAY VURAL (İzmir) – Ben seni sorguluyorum.
BAŞKAN – Sayın Vural, lütfen… Sayın Baluken’i dinliyoruz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, ben Sayın Bakana cevap vermek üzere kalkmıştım. Yani benim verdiğim bilgileri…
BAŞKAN – Bir dakika…
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, ben teröristbaşına söylüyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Görüşen sizsiniz.
KAMİL AYDIN (Erzurum) – Ortaksınız, ortak!
OKTAY VURAL (İzmir) – Gönderen sizsiniz.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ben teröristbaşına söylüyorum; teröristbaşının temsilcisi mi o Sayın Başkan?
BAŞKAN – Sayın Elitaş, lütfen müsaade eder misiniz. Sayın Baluken’e söz verdim, bir dakikalık bir süresi var, onu kullanacak şu anda ve ayakta bekliyor.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, ben Baluken’i eleştirmedim, teröristbaşını eleştirdim.
BAŞKAN – Tamam, peki.
Sayın Baluken, dinliyorum sizi; bir dakika.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Yani benim verdiğim bilgileri tekzip edecek şekilde yeni bir açıklama yaptı; ona cevap olsun diye söz almıştım ama bu arada Sayın Vural açık bir şekilde grubumuza sataştı. Dolmabahçe mutabakatını birtakım gizli pazarlıklar üzerinden sundu. Müsaadenizle sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN – Sataşmadan söz istiyorsunuz Sayın Vural’a.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Evet.
BAŞKAN – Yani Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekiline…
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Evet.
BAŞKAN - İki dakika, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir)- Efendim, ben Hükûmete sataştım. Herhâlde Sayın Baluken Hükûmeti savunmak için söz aldı.
BAŞKAN – Buyurun.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
13.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın yaptığı açıklaması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Dolmabahçe mutabakatıyla ilgili bugüne kadarki tavrımızın arkasında olduğumuzu, Türkiye siyaset tarihinin en onurlu işi olduğunu, kırk yıllık çatışma sürecinde bir tek can kaybını engellemişse bile emeği geçen herkesin son derece kutsal bir iş yaptığını defalarca ifade ettik, bir kez daha ifade edelim. Ama özellikle Sayın Bakanın çıkıp tekrar benim yaptığım açıklamaları, üstelik “Feridun Sinirlioğlu’yla telefonla görüş sonra açıklama yap.” dememe rağmen bir kez daha tekzip etmesini doğrusu artık kınamak istiyorum.
Biz çok net bir şey söylüyoruz: Yanlış bir şey yapılmadı. O gece Salih Müslim, Feridun Sinirlioğlu ve Sayın Sırrı Süreyya Önder’den oluşan bir kriz masası süreci tamamen sağ salim götürecek şekilde yönetti ve çok şükür sağ salim bir şekilde o türbenin PYD’nin denetiminde olan bir yere nakli sağlandı. Orada utanılacak, ayıplanacak, arkasında durulmayacak bir şey yok. Nitekim sonradan “Eşme ruhu” olarak ifade ettiğimiz o anlayışın, yeni Suriye politikasının, Kürtlerle ilgili yeni vizyonun da biz Türkiye’ye kazandıracağını düşünüyoruz. Yani siz şundan memnun musunuz: Ankara’da, Sultanahmet’te, Diyarbakır’da, Suruç’ta bombaları patlatan IŞİD’le ilgili bir mevzu olunca bundan rahatsızlık duyulmuyor, Türk askerinin canı için o operasyonel süreçte kendi canını ortaya koymuş olan Kürtlerle ilgili rahatsızlık duyuluyor? Bundan sizin de memnun olmamanız lazım. Şu nettir: Kürtler Türkiye için bir tehdit değildir, Türkiye’nin Suriye ve Orta Doğu politikasından çıkışı da taktik değil stratejik, yüzyıllık Kürtlerle birlikte hareket etmektir. O nedenle bu temel önemli konuları ucuz polemiklere kurban etmemenizi özellikle rica ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Özel, süreniz bir dakika.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, servet meselesinde Sayın Bakan çuvalladı, onu birazdan sözcülerimiz cevaplar.
Bizim kendisine sorumuz netti, cevabını alamıyoruz. Salih Müslim o gece İstanbul’da olduğunu iddia ediyor. Ben size inanacağım; “O gece İstanbul’da değil.” diyorsunuz. İstifa edecek misiniz eğer oradaysa? “Feridun Sinirlioğlu’yla defalarca telefonda görüştüm.” diyor. “Yok.” diyorsunuz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – “İstanbul’da değil.” demedi ki, öyle bir ifade kullanılmadı.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – “İstanbul’da” demedi, sadece “Dışişleri, Türkiye Cumhuriyeti kimseyle görüşmedi…”
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Eğer görüştüğü ispatlanırsa istifa edecek misiniz? İkinci soru.
Üç; Allah’tan, rahmetli Ecevit’in yerinde, döneminde siz yokmuşsunuz. O zaman “Ayşe tatile çıksın.” demek yerine Yunan ordusuna ve İngiltere’ye haber verip Kıbrıs’ı Türkiye’ye taşırdınız siz, bunu da unutmayın. (CHP sıralarından alkışlar)
Son olarak da şunu söylüyorum: Türk Silahlı Kuvvetlerini sanık, terör örgütünü gizli tanık yapan bir iktidarın bakanına da bu açıklama yakışırdı.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Özel, kötü bir şey mi yapıldı ya?
BAŞKAN – Gündeme dönüyoruz, gündemimiz Süleyman Şah Türbesi değil.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Yani o türbeden Türkiye askerinin tahliyesiyle ilgili PYD katkı sunmuşsa kötü bir şey mi yapıldı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Kötü olduğunu söylemedim, inkâr etmelerine laf ettim.
BAŞKAN – Lütfen, sayın milletvekilleri…
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisinin grup konuşmacılarını dinleyeceğiz; ilk konuşmacı…
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Sayın Başkan, Sayın Bakan cevap versin.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Cevap verdi, verdi.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Vermedi, vermedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Bakan, cevap veremiyor anlaşılan.
BAŞKAN – Müsaade ederseniz, Genel Kurulu ben idare edeyim, olur mu? Lütfen…
OKTAY VURAL (İzmir) – Talebi var ama Sayın Bakanın.
BAŞKAN – Burada mikrofonlar var, söz almak isteyen usulü biliyor, söz ister.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, Sayın Başkan…
BAŞKAN – Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Bihlun Tamaylıgil konuşacak.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hayır, Sayın Başkan, bir saniye…
BAŞKAN – Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Elbette Bihlun Hanım konuşacak ama siz İç Tüzük’ü işletmekle yükümlü ve hepimiz adına bu görevi yapan bir tarafsız mercide oturan birisi olarak…
BAŞKAN – Evet.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - …bizim İç Tüzük’ten kaynaklanan haklarımızı kullanmamızı…
BAŞKAN – Ne talebiniz vardı, görmediğim?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Sezgin Tanrıkulu’nun geçmiş tutanak hakkında İç Tüzük 59’a göre, kürsüden açıklama yapma talebi var. Onu izah etmemize fırsat vermenizdir efendim.
BAŞKAN – Görmedim onu, bir dakika bakalım.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Birleşimin başında olur Sayın Başkan. Birleşimin başında olur o.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Geçen tutanak hakkında.
BAŞKAN – Bakalım, bir dakika…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İç Tüzük 58.
BAŞKAN – 59’da öyle bir şey yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - 58 efendim, 58.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – 58…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İlk anda “59” dedim, sonra 2 kez düzelttim efendim 58. Tamamen geçen tutanak hakkında yani.
BAŞKAN – Tamam.
Bir teamülü söyledi görevli arkadaşlar, bir yazılı başvuruda bulunursanız…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – O eksiği tamamlarız efendim.
BAŞKAN – Onu yerine getiririz.
Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – O eksiği ben hallediyorum.
BAŞKAN – Yazılı bekleyelim sizden.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Peki, peki.
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun konuşmacısını biraz önce ilan etmiştim ancak Sayın Arık bir dakikalık söz talebinde bulundu, epey zamandır da bekliyor.
Buyurun Sayın Arık, bir dakika…
15.- Kayseri Milletvekili Çetin Arık’ın, Boydak Holdinge yönelik operasyonla ilgili sürece ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Boydak Holding Kayseri’mizin olduğu kadar Türkiye'nin de en önemli sanayi kuruluşlarından biridir. Boydak ailesinin yaşadığı olayları üzülerek izliyor, Boydak ailesine ve çalışanlarına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Yaklaşık 14 bin kişiye istihdam sağlayan ve bugüne kadar hayırseverliğine, misafirperverliğine AKP’lilerin sık sık şahitlik ettiğini, uluslararası konukları Boydak Holding’de ağırladığını biliyoruz. Elbette kimsenin suç işleme özgürlüğü yoktur ancak AKP iktidarında hukuk siyasallaşmış, hukuk kararları siyasi bir öç alma silahına dönmüştür.
Bu noktada Ekonomi Bakanımız, hemşehrimiz Sayın Mustafa Elitaş’a sormak istiyorum: Hayırseverliğine yüzlerce kez şahitlik ettiğiniz Boydak ailesine reva görülen bu durum can çekişen Türkiye ekonomisini…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÇETİN ARIK (Kayseri) – …nasıl etkileyecektir? Bir türlü önüne geçilemeyen işsizlik konusunda nasıl bir katkı sağlayacaktır?
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Arık. Bir dakika demiştik.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ilk konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Bihlun Tamaylıgil olacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on altı dakika.
CHP GRUBU ADINA BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Sayın Başkan, öncelikle, tabii, ben bütçe üzerine konuşacağım ama Sayın Bakan, hiç âdet olmadığı şekilde, bir sataşmayla gündemi oluşturdu. O yüzden, sizden, süreme cevap verme hakkının getirdiği bir ya da iki dakikayı da eklemenizi isteyerek başlamak istiyorum.
BAŞKAN – Öyle bir şey yapamayacağım Sayın Tamaylıgil.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Rica ediyorum.
BAŞKAN – Sizin on altı dakika süreniz var.
Buyurun, yeniden başlatıyorum.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Çünkü, Sayın Bakan, öncelikle, servet ile gelir arasındaki farkı tam olarak ayıramadan veya dinlemeden cevap veriyorsanız bu sizin ayıbınız.
İki: Siz, eğer bu ülkede servetle ilgili yapıyı ortaya çıkaramıyorsanız bu da sizin korkaklığınız diye düşünmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Ama, siz bunu ortaya çıkarmıyorsanız da Credit Suisse diye bir kuruluş var ve bu Credit Suisse, uluslararası açıdan baktığınızda, araştırmalarıyla ortaya çıkan sonuçları dünyayla paylaşan bir kuruluş ve o kuruluş yıllar itibarıyla dünyadaki küresel servet raporunu yayınlıyor. O servet raporuna baktığınız zaman da 2000-2007 ve 2014 rakamları itibarıyla karşılaştırdığınızda, Türkiye açısından, açıkçası, yüzde 10’luk nüfusun yüzde 77 servete sahip olduğunu görüyoruz. Onun üzerinden yüzde 1’lik dilimde yapılan çalışma sonucunda da biraz önce “Kaynağı nedir?” diye sorduğunuz sorunun cevabını buluyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi hiçbir zaman dayanaksız, bilgisiz, gereksiz konuşmaz; konuştuğunun arkasında her zaman bilgi vardır, belge vardır. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Başkan, Bakanı maskeliyorlar, Bakanın aczini maskeliyorlar.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Değerli arkadaşlar, şimdi Türkiye ekonomisini konuşuyoruz. Aslında, Ekonomi Bakanlığının adı “ekonomi”; çok büyük görüyoruz, o zaman kuruluşunda da öyle büyük işler yapacak diye kurulmuştu ama geldi, bütün faaliyeti Dış Ticaret Müsteşarlığıyla kısıtlandı. Ama, ben o kısıtlanmış Bakanlık değil de Türkiye ekonomisi açısından ve riskleri açısından değerlendirme yapmak istiyorum.
Birincisi: Türkiye ekonomisi açısından bugün en önemli sorun, demokrasi sorunu. Çünkü, eğer bir ülkede kalkınma ve gelir adaleti olacaksa öncelikle demokrasi olmalı. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Ama, ülkemizde demokrasiye yönelik tehditlerin kimlik değiştirdiği bugünlerde ne yazık ki sivil ve popüler niteliği ağır basan, otoriter ve siyaseti, ekonomiyi ve toplumu tüm yoğunluğuyla etkisi altına almaya çalışan bir anlayışla karşı karşıyayız. Sizin düzeninizde hukuk, sadece yandaşlarınız için ayrı uygulanmakta; muhalifler için ise ayrı hak ve hukuk sistemi uyguluyorsunuz. Sizin düzeninizde yandaşlık; suç işleme ve hukuk dışında eylem ortaya koymanın ehliyeti hâline geldi. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Demokratik haklarını kullanan vatandaşlar yerlerde sürüklenmekte, silahla çocukları yaralayıp ölümüne sebep olanlar körü körüne korunmakta. Bu otoriter düzen, suç işleyen mensuplar için kefalet ve teminat sistemi kurarken yurttaşlara karşı suçlama ve suçlulaştırma sistemini ortaya koymaktadır. “Devlet benim.” diyen ve devleti kendi çıkarları için kullanan, “Hukuk benim.” diyen ve yasaları keyfî biçimde uygulayan, “Güvenlik gücü benim.” deyip yurttaşları şiddete ve korkuya maruz bırakan bir şahsileşme ve keyfîleşme devlet yönetiminin her alanında kendini göstermekte; kamunun sahip olduğu kurumsal ve ekonomik varlıklar tek kişinin şahsi tekel değerlendirmesine dönüşmekte ve demokrasi, tek kişinin kaprisine, hırsına, hıncına; tutarsız, takıntılı tercihlerine kurban edilmekte; adalet de mülk de şahsileştirilmektedir.
Ekonomide olumsuz sonuçlar yaşanıyor. Biraz önce dinledim, ben başka Türkiye’de miyim diye… Ama vaktim olduğu sürece, size gerçek Türkiye’nin gerçek rakamlarını -biraz önce dayanaklarını ortaya koyduğum gibi- kredibilitesi yüksek ve bilgi değeri yüksek olan belgelerle açıklayacağım.
Ama bunun yanında, şunları da söylemekten kendimi geri alamıyorum: Siz “Halka hizmet Hakk’a hizmettir.” diyerek yönetimde hak talep ederek göreve geldiniz ama bugün, kimsesizlerin kimsesi olan cumhuriyeti ve onun kazanımlarını bilgisiz ve bilinçsizce eleştirmeye kalkıp enkaz görenler çok iyi bilmeli ki bugün biz buradaysak cumhuriyetin erdemi sayesinde buradayız. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Ve unutmayın ki hepimizin dilini çözen demokrasi, dilini körleştirip bağlayan diktatörlüktür; bunu hiçbir zaman unutmayın! (CHP sıralarından alkışlar)
İdare etmek dürüstlüktür ve eğer dürüstlük ve doğruluk içerisinde, yanlış olmayan bir anlayışla idare edilirse her şey güllük gülistanlık olur. Ama yine size bir önerim var: Bir ülkede dalkavukluğun sağladığı çıkar dürüstlüğün çıkarından fazla olursa o ülke batar. O yüzden, çevrenizdeki zenginleşen yapıya dikkat edin. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Ağzına sağlık!
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Bu ülkede çözüm; üretim, stratejik alanda ihracat, hedefleri gerçekleştirecek istihdam ve geliri adaletle paylaşmaktan ortaya çıkıyor. Ama, bugün görüyoruz ki Türkiye ekonomisi, sizin “istikrar” diye ortaya çıktığınız anlatımda ganimet ekonomisi hâline geldi. Özelleştirmede, bu ülkede yıllarca büyük yatırımlarla ortaya konulmuş ve stratejik önemi yüksek olan yerleri satıp savdınız, heder ettiniz. İktidarın rant ekonomisi de olarak ortaya koyduğu ihale, kiralama, satma, satın alma ve imar düzenlemeleriyle halkın değil, belli bir zümrenin zenginleşmesini sağladınız.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Yandaş, yandaş.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Yabancılara baktığınız zaman, özelleştirmede yabancılaşmanın önünü sonuna kadar açtınız ve bunun yanında, yabancılar Türkiye’ye geldiği zaman Türkiye’nin önceliklerine göre bir politika dâhilinde yatırım yapmaları yerine “Ne olursa olsun, nasılsa paraya ihtiyaç var.” diyerek onların küresel oyunlarına uyum sağlayan bir yatırım tercihini ortaya koydunuz.
Bakın, yine, rakamları uluslararası kuruluşların ortaya koyduğu raporlardan söyleyeceğim. Dünya Bankasının “İş Yapma Kolaylığı” adı altında bir raporu var. Bu rapor dâhilinde, Türkiye, bu sene 4 sıra geriye giderek 55’inci sırada. Diğer taraftan, İşe Başlama Kolaylığı’nda 6 sıra geri gidiyor ve 96’ncı sıraya düşüyor.
En acısı ne biliyor musunuz? “Türkiye'ye güven var, yatırım gelecek, yatırıma ihtiyacımız var, bu ülke güvenilirlikte -biraz önce arkadaşlarım anlatıyor- bütün şartlara rağmen en iyi konumda.” diyorsunuz; ben, size Dünya Bankasının Türkiye'de hukuki sorunların giderilmesindeki problemler nedeniyle 22 basamak geriye gidip 188 ülke içinde 124’üncü sıraya düştüğümüzü gösteren raporunu anlatmak isterim.
Diğer taraftan, Dünya Adalet Projesinin 2015 yılı Küresel Raporu çıktı. Burada da içler acısı bir durum var. Burada da ortaya çıkan rakam: 102 ülke içerisinde Türkiye, hukukun üstünlüğü açısından 80’inci sırada değerli arkadaşlarım. Bir ülkede güven olabilmesi için öncelikle hukukun üstünlüğünün kabul edilmesi gerekir. (CHP sıralarından alkışlar) Hukukun üstünlüğünün olmadığı bir ülkede güven olması mümkün değildir.
Şimdi, baktığınızda, yine Dünya Bankasının Türkiye'de bugünkü yaşanan riskler, Birleşmiş Milletlerin Türkiye'nin 2016’yla ilgili riskleri konusunda raporları var. “Kendi içinizdeki gerginliği çözün. Yaşanan mülteci sorunlarıyla ilgili iyi yönetim modelini ortaya koyun. Ortaya çıkmış olan ülke riski konumunda borçlarınızla, üretiminizle, ihracatınızla, tüm ekonomik faaliyetlerinizle ilgili yapısal reformları hızlandırın.” diye uyarılar var. Ama, biz, şöyle bir baktığınızda, ekonomiyi nasıl idare ettik 2002-2015 yılları arasında? Burada ortaya çıkan bugünkü zafiyeti kendi kendine yaratan, borçlanmayı başarı gören, borçlanmayla dışarıdan gelecek olan para bolluğunda her kaynağı “Nereye giderse gitsin, gitsin ama risk durumlarında çıkarken bana ne yaşatır?” diye düşünmeden, hesap etmeden bir politika oluşturmamızla karşımıza çıktı.
Değerli arkadaşlar, yıllarca biz somun pehlivanı gibi döviz varlıklarımızla, döviz rezervimizle övündük. Ya, gelen, borçla gelen paraydı. Ben size bir rakam vereyim: 2002’de 100 dolarlık kısa vadeli borca karşılık -bakın bu çok tehlikelidir, işletmeci olanlar bilir, şirketlerde de cari orandır- 164 dolarlık bir rezerv vardı. Bugünkü rakam kaç biliyor musunuz? Ödenecek 100 dolarlık kısa vadeli borca karşı 82 dolarlık bir döviz rezerviniz var. Yani tehlike sinyalleri çın çın çın çınlıyor. Bunları, bir milletvekili “Türkiye'de risk var, bunları düzeltelim, bunlar için gerekeni yapalım.” maksadıyla dile getirir. Sanmayın ki hepinizin korku ve suçlama teorisi gibi “Acaba kriz mi bekliyorlar?” Hayır. Ben ülkemin –biraz önce sizin arkadaşınız söyledi- zaferlerinin ekonomiyle taçlanacağı bir Türkiye olması için bu uyarıları yapıyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Diğer taraftan, baktığınızda, bir millî gelir rakamı çıkarttınız. Millî gelir, aslında baktığınızda, sizin hesaplarınıza göre TL bazında yüzde 400 arttı ama o dönemde artan enflasyon yüzde 210, kur artışı düşük, enflasyon yüksek; reelde sabit fiyatlarla baktığınızda aslında artan millî gelir yüzde 80. Herkesi dinledim, “Millî gelir 10 bin doların üzerinde çıktı." diyor. Ya, benim okuduğum rakamlar mı yanlış, Hazinenin veya Merkez Bankasının çıkardığı rakamlar mı yanlış? Biz 10 bin doların altına düştük arkadaşlar, bugün 9 bin dolarlar seviyesinde bir millî gelirdeyiz ve kurun bugünkü rakamıyla. Ama siz üzülmeyin, sizi yine 10 bin dolara getirecek bir yöntem buldu sağ olsun ekonomi idaresi; mayıs ayında yoksulluk ve millî gelir hesaplarını değiştiriyor TÜİK. Yani yine ortaya çıkıyor ve böylece sizin istediğiniz 10 bin doların üstüne çıkacak bir rakamla karşı karşıya kalacağız.
İki gün önce enflasyon açıklandı, enflasyon eksi çıktı. Ya, bu ülkede milletin cebinde harcayacak para mı kaldı? Şubat ayına baktığınızda düşen enflasyonun etkisi giyim eşyaları ve ayakkabıda. Siz esas çekirdek enflasyona bakın, yüzde 9,5 ve Türkiye, bugün, Rusya, Mısır ve onun arkasından baktığınızda Brezilya’dan sonra 4’üncü en yüksek enflasyonu yaşayan ülke.
Bırakın bu gerçekleri görmezden gelmeyi; doğruları doğru zamanda, doğru şekilde hep beraber paylaşalım ve konuşalım.
Bugün resmî, resmî olmayan senediyle, çekiyle, devletin verdiği garantisiyle Türkiye’nin toplam borcu, hane halkı ve diğerleriyle beraber, gayrisafi millî hasılanın 2 katı. Güven endeksinde dibe gittik; ilk yayınlandığı 2012’den sonra ilk defa 71,5 oldu. 100’ün altına düşerse tehlike. Nedir bu? Tüketicinin, üreticinin üretimini, istihdamını, beklentilerini, her şeyi ortaya koyan rakam. “1 Kasımda tek başına iktidar, istikrar getireceğiz.” dediniz ve insanlar da buna inandı. O zaman bu rakam kaçtı biliyor musunuz? 104, hatta 104,7; dört ay, çok geçmedi, dört ayda en düşük seviyesine gelerek 71,5 oldu.
Şimdi, ekonomik açıdan baktığınızda -yine rakamlarla konuşalım- bu son on iki on üç yılda 650 milyar faiz ödemesi yaptınız. Bu faiz ödemesini yaptığınız dönemde toplam yatırımlar 328 milyar. O dönemde faiz dışı fazla var. Belki faiz dışı fazlanın ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Gelirle ortaya çıkan ve faiz ödemesinin de dışında kalan kaynak. Biz, faizleri öderken bu faiz dışı fazlayı yani halkın vergisini kullandık, 90 milyara yaklaşan özelleştirme gelirini de kullandık, üstüne yine 270 milyar küsuru hazineye görev vererek borçlandırdık ve böylece, bu ülkede, sürekli, hani “faiz lobisi” dediğiniz o mutlu azınlığa kaynak yaratıldı. Biz, çocuklar doğunca yakasına altın takarız. Siz de 2002’de 3 bin lira olan kişi başı borcu 8 bin liraya getirerek onu altın olarak yakasına takıyorsunuz.
Dış borçta, baktığımız zaman, gerçekten kısa vadenin riski çok yüksek. “Dış ticareti artırdık.” diyorsunuz. Yüzde 290 ihracat artarken yüzde 300’ün üzerinde ithalat arttı. Dış ticaret açığında ilk 4 ülkedeyiz ve seksen yılda 44 milyar açık veren Türkiye Cumhuriyeti’ne on üç yılda 468 milyar cari açık yaşattınız.
Türkiye'nin uluslararası yatırım açığı 376 milyar dolar. 2002’de bu rakam kaç biliyor musunuz? 86 milyar. Yani, biz yatırım açığı içinde de olan bir ülkeyiz ki bu kadar zengin kaynaklar içerisinde Türkiye’ye kaynak getirince.
Peki, yatırımcı güvenini… Biraz önce yatırımcı güveniyle ilgili başlıkları dile getirmiştim. Yine, Yabancı Doğrudan Yatırım Güven Endeksi’ne baktığınızda Türkiye 25 ülke içinde 22’nci sırada yani en altlarda.
Daha anlatacağım çok şey var ama gelirle ilgili ve gelirin adil dağılımıyla ilgili başlıkları biraz önce anlattık. Ama vergi… Bir ülkede adaletin olması için verginin de adil dağıtılması lazım.
Size bir Temel hikâyesi anlatayım: Temel bir ekonomik toplantıya gidiyor; Amerikalı, Avrupalı, üçü beraberce vergi gelirlerinin dağılımını konuşuyorlar. Amerikalı diyor ki: “Biz çizgiyi çizeriz, geliri havaya atarız vergi gelirlerini, sola düşen halka, sağa düşen devlete kalır. Devlet harcamasını yapar.” Avrupalı diyor ki: “Biz daire çizeriz, içine düşen devlete, dışında kalan halka hizmete.” Temel’e sıra geliyor diyor ki: “Siz çok uğraşıyorsunuz. Biz vergi gelirlerini havaya atarız, havada kalan halka, yere düşenin hepsi devlet harcamalarına.” (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Tamaylıgil.
SALİH CORA (Trabzon) – Sayın Başkan, “Temel” dedi. Sataşma var.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Salih, sana sataşmıyorum. “Türkiye'nin millî geliri 800 milyar lira.” dedin, eğer kurla hesaplarsan 250 milyar dolara düşer. Onun için sana sataşmıyorum.
İyi çalışmalar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Tamaylıgil, teşekkür ederim.
Trabzon milletvekillerine sataşma var bence.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Ben sataşmazsam…
BAŞKAN – Her şeyi esprili tarafından almak gerekiyor. Ben de bir Trabzonlu olarak bu fıkrayı gülümseyerek dinledim.
Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun ikinci konuşmacısı İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak
Buyurun Sayın Toprak. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ERDOĞAN TOPRAK (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisi olarak, AKP’nin on dört yıllık spor politikasıyla ilgili partimin görüşlerini açıklamak isterim.
AKP’nin, her alanda olduğu gibi, dış politikada, ekonomide, tarımda, özgürlükler alanında olduğu gibi sporda da o hatalı, tahribat verici politikalarının izlerini görmemek mümkün değil. Cumhuriyet Halk Partisi olarak mümkün olduğu kadar spor politikalarına destek verdik, sporu siyasete alet etmek istemedik. Ama, AKP iktidara geldiği zaman dünya 3’üncüsü bir millî takım vardı, Filenin Sultanları vardı, On İki Dev Adam vardı ve Türkiye, uluslararası alanda sözü sayılır bir ülkeydi ama AKP döneminde ne oldu değerli arkadaşlarım? Kusura bakmayın, şikeyle anılır bir ülke hâline geldik, dopingle anılır bir ülke hâline geldik, sürekli sıra kaybeden bir ülke hâline geldik. En son bugüne geldiğimizde de madalyaları alınan Türk sporcular var, dopingle ilgili.
Akdeniz Oyunları’nı hepimiz hatırlarız. 600 sporcudan numune alındı -Akdeniz Oyunları Mersin’de yapıldı, Mersin milletvekilleri bilir- 90 tanesi dopingli çıktı. Ya, bu Türk sporuna yakışıyor mu değerli arkadaşlarım? Yani, 600 tane numune alacaksınız, 600 numuneden 90 tanesi dopingli çıkacak. Ben AKP milletvekili arkadaşlarıma soruyorum: Yani bu mudur AKP’nin başarılı spor politikası? Ben başarılı bir spor politikası olduğuna inanmıyorum çünkü spor politikası yok AKP’nin. Eğer olsa idi…
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) – Bardağın dolu kısmını görmekten âcizsiniz.
ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) – Öyle mi, o zaman bir dakika dinler misiniz?
Değerli arkadaşlarım, değerli arkadaşım bana bir laf attı, saygı duyuyorum. AKP’nin spor politikasının karnesi şu: Dünyada bir tek otorite vardır, olimpiyatlar. Değerli arkadaşımın kulağını açıp beni dinlemesi lazım. Bizden 2002’de Spor Bakanlığını devraldığı dönemden sonra 2004 olimpiyatlarında Türkiye'nin madalya sayısı 11; 2008, olimpiyatlarda madalya sayısı 8’e düşüyor; 2012’ye gelince önce 5, sonra dopingden dolayı 4, sonra dopingden dolayı -bugünkü gazetelerde var- 3’e düşüyor. Bilerek konuşalım.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) – Türkiye ilk defa olimpiyat yapıyor, Türkiye kendi illerinde ilk defa olimpiyat yapıyor, lütfen…
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) – Değerli arkadaşım galiba bu işi bilmiyor. Değerli arkadaşım, Türkiye olimpiyat yapmadı. Bana laf atıp durmayın. Siz o sıralarda oturmazken ben bu ülkede sporun bakanlığını yaptım. Lafı atacağınız kişiyi bileceksiniz. Oturun oturduğunuz yerde. (CHP sıralarından alkışlar)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) – Ben de sporun en kıymetli olduğu kentten milletvekiliyim.
BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım lütfen.
ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) – Değerli arkadaşım, Türkiye olimpiyat yapmadı, oyunlar yaptı ama o oyunlarda da Türkiye 600 numuneden 90 tanesi dopingli çıkınca ve Türkiye terörle tanıştıktan sonra da ağır ağır Türkiye’den organizasyonlar gitmeye başladı. 78 milyon Türk nüfusu, 5 milyon 900 bin lisanslı sporcu, 3 tane madalya… Bu mudur AKP’nin başarılı spor politikası? Söylemek isterim size. Yani bana bunun cevabını verirseniz çok memnun olurum ama ne olursunuz fazla girmeyin çünkü bu konuyu bilmediğiniz anlaşılıyor.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) – Yo, ben sporu çok iyi biliyorum.
ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) – Sayın Bakan Plan ve Bütçe Komisyonunda şunu söyledi, Sayın Bakanımın dil sürçmesi midir, nedir, bilmem: “Biz 5.187 tane 2015’de madalya aldık.” “Allah, Allah ya, Türkiye madalya patlaması yapmış da bizim haberimiz mi yok?” diye baktığımızda Millî Olimpiyat Komitesinin sitesine girdik. Değerli arkadaşlarım, Millî Olimpiyat Komitesinin sitesinde 5.187 değil 40 tane madalya var. Madalyaların açılımı şu: 1.080 tane altın, 1.632 gümüş, 1.737 tane de bronz var ama Millî Olimpiyat Komitesinin sitesinde 8 altın, 8 gümüş, 24 bronz var. Sonra “Bunun hikmeti nedir?” diye araştırdık, değerli arkadaşlarım, uluslararası alanda -her yerde olduğu gibi Türk halkını kandırmaya çalışıyoruz, bu hiç yakışmıyor, hiç yakışmıyor- 3 tane ülkeyi çağırırsanız, bu uluslararası bir organizasyon oluyor. Oraya gidip 170 tane yabancı çağırıyoruz, 258 tane de yerli sporcu koyuyoruz; oluyor sana uluslararası organizasyon. Bunu kiminle yapıyoruz? Yandaş federasyon, yandaş belediyelerle. Ya, arkadaşlar, bununla Türk gençliği kalkınmaz, bununla Türk gençliği hiçbir zaman uluslararası alanda başarı kazanmaz; bu tip ayak oyunlarını bırakalım. Yani belediyelerle iş tutup “Ben 5.187 tane madalya kazandım.” derseniz, buna gülerler insanlar. Yani 3 tane ülke çağırdığın zaman uluslararası organizasyon oluyor, bunun kıymetiharbiyesi var mı? Bunun kıymetiharbiyesi yok.
Peki, sporda bu düşüş niye oluyor? Siz spora siyaseti bulaştırdınız. Biz mümkün olduğu kadar siyaseti sporun dışında tutmaya çalıştık. Ben burada 2013’te şunu söyledim, dedim ki: “UEFA kriterlerine Türkiye uymuyor. Ne olursunuz, Sayın Bakan ‘özerk federasyon’ demeyin. Eğer derseniz birkaç yıl sonra Türkiye’den takımlarımız şampiyon dahi olsa müsabakalara gidemeyecekler.” Bakın, ben 2013’te söylemişim. Burada birçok gazete örneği var; en son, Hürriyet gazetesinde, 2013 yayınında da var. Kimse bizi dinlemedi ama 2016’ya gelindiğinde Galatasaray UEFA’ya gidemiyor, nedeni bu.
Spora siyaseti bulaştırmasaydık, eğer federasyonlara yandaşları, eski milletvekili adayı veya eski genel müdürlerinizi, AKP’den milletvekili adayı olmuş, kaybetmişleri bulaştırmasaydınız spor bu hâle gelmezdi. Federasyon başkanı seçimlerini bağımsız yapsaydınız, o Başbakanlık, bakanlık koridorlarında federasyon başkanlarını tayin etmeseydiniz spor bugün bu düşüşü yaşamazdı. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, Türkiye genç bir nüfusa sahip. Bu genç nüfusun kaderiyle oynamamamız lazım. AKP burada kendisine özel bir gençlik, “ak gençlik” yaratmaya çalışıyor; bunu yapmayın, “Halk gençliği” yaratın, halk.
İki alanda torpil olmaz: Sporda ve sanatta torpil olmaz. İşte yarattığınız torpilin eseri budur. (CHP sıralarından alkışlar)
Sporcu ile seyirci arasına “Passolig” diye bir şey koydunuz.
MUSA ÇAM (İzmir) – Fişleme! Fişleme!
ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) – Ne hikmetse, dünyanın hiçbir yerinde yok ama Türkiye'de “Passolig” diye bir meret var. Yahu arkadaşlar, bu Passolig’i niye koyduk?
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Korkudan!
ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) – Sayın Bakan diyor ki: “Passolig’le Türkiye’de 110 binden 85 bine düştü tribündeki seyirci sayısı.” Ben Sayın Bakanıma saygı duyuyorum. Bu dönemi değil, ben 2002-2016 dönemini anlatıyorum. Ben -Sayın Bakanın- seyirci düşüşünün yüzde 25’te olduğunu kabul ediyorum. Değerli arkadaşlarım, peki, biz rant uğruna bu gençliğimizi niye feda ettik? Niye geçlerimizi kaldırdık da tribünlerden eksik bıraktık?
Burada yapılacak şey şudur: Tribünlerde eksik mi var? Anadolu kulüpleri 300-400 kişiyle mi oynuyor? Evet, böyle oynuyor. O zaman Millî Eğitimle iş birliği yapın, gençlerimize sporu sevdirin, gençlerimizin tribüne gitmesini sağlayın; gençlerimizin sporla, sporcuyla sevgisinin bağını kurun. Ama bunu yapmadık.
Gençler nerede? Gençlerde bonzai yüzde 1.400 artmış. Bu mudur gençliğe sahip çıkmak? Gençliği, bu tip uyuşturucunun tekeline bırakmak… Yüzde 300 artmış uyuşturucu da. Uyuşturucu yaşı 10’a düşmüş. Siz böyle mi başarılı bir spor politikası yaptığınızı sanıyorsunuz? Bu böyle gitmez; Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında hakemlerimize de sahip çıkacağız, gençliğimize de sahip çıkacağız, sporu siyasetten arındıracağız, Türk sporuyla o İstiklal Marşı’nı uluslararası alanda tekrar söyleteceğiz. Çünkü Türkiye’nin buna ihtiyacı var. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, sporla ilgili söylenecek çok şey var. Süremin dolduğunu da görüyorum ama spora…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) – …ne olursunuz -Sayın Bakanıma da söylüyorum- siyaseti fazla bulaştırmayın.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Toprak.
ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) – Sanıyorum ek süre vermeyeceksiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Vermiyoruz, evet. Şimdiye kadar vermedik, bozmayalım bu kaidemizi Sayın Toprak.
ERDOĞAN TOPRAK (Devamla) – Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim anlayışınızdan dolayız.
Sayın milletvekilleri, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu, İç Tüzük’ün 58’inci maddesine göre, geçen birleşim tutanağında yer alan bir beyanın düzeltilmesi amacıyla söz istemiştir.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Tanrıkulu, teamüle göre iki dakika söz veriyorum size.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, üçtü ama. Genel olarak üç uygulanıyor.
BAŞKAN – İki dakika dediler arkadan, o yüzden…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Arkadakiler yanılttı sizi. Üç, üç...
BAŞKAN – Teamül…
VIII.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, 5/3/2016 tarihli 53’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması (x)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün söz almıştım; insani, vicdani, ahlaki ve siyasi olarak kayıtlara geçmesi açısından da tekrar söz almış bulunmaktayım.
Cizre’ye gittik. Cizre diye bir kent, neredeyse yok. Dün Sayın Bakan Cizre’yle ilgili konuşurken az hasarlı, orta hasarlı, ağır hasarlı binalardan söz etti. Bu kavramlar bir felaketten sonra, bir depremden sonra, bir faciadan sonra kullanılan kavramlar ve bu kavramlarla ifade etti. Yeni bir Cizre’nin, yeni bir Şırnak’ın, yeni bir Nusaybin’in oluşmaması için bu Parlamentonun görev yapması lazım.
Ben sorumluluğumu yerine getirmek amacıyla bu beyanlarımı tekrar burada ifade ediyorum: Parlamentoda 4 siyasi parti olarak bir mekanizma oluşturmalıyız, hendeklere de barikatlara da “Yok.” demeliyiz ve o mekanizmayla da Türkiye’nin Kürt meselesini barışçıl bir şekilde çözmek için adım atmalıyız ve çatıştırıcı, kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı dilden de vazgeçmeliyiz.
Bizim Cizre’de gördüğümüz, giderek büyük bir kopuşun yaşandığıdır. Toplu konutla orada binaları inşa edebilirsiniz ama yurttaşlarımızda oluşan duygusal kopuşu yeniden inşa edemezsiniz. Bu nedenle, bu işe toplu konut zihniyetiyle değil, insani ve vicdani açıdan bakmak lazım, barışçıl açıdan bakmak lazım ve bunun için de adım atmak lazım. Ayrıca şunu da ifade edeyim: Kullanılan bu dilden de vazgeçmeliyiz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Nereyi düzelttiniz?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) – Esad’ın “Halep’i tertemiz yaptık.” söylemi ile “Cizre’yi tertemiz yaptık.” söylemi arasında ne fark var? (CHP sıralarından alkışlar) Bunların insanlarda yarattığı duygunun farkında mısınız? Bugünden tez olmak üzere, Meclisin bu konuda görev alması lazım, yeni bir mekanizma oluşturması lazım.
Tekrar hepinize teşekkür ediyorum.
Sağ olun Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, hangi beyanınızı düzelttiğinizi anlamadım.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Hiçbir beyanını düzeltmedi.
BAŞKAN – Eğer söz istiyorsanız…
Lütfen yerinize geçin, sizin süreniz bitti.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Neyi düzelttin?
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Yanlış geçmiş, onu düzelttim.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Ne yanlış?
BAŞKAN – Söz isterseniz, bunu usule uygun bildirirseniz ben size söz hakkı veririm Sayın Özel. İç Tüzük’ün bazı maddelerini kullanarak onun gereğini yerine getirmemezlik yapmayalım bundan sonra.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Sayın Başkan, tarihî bir şey söyledim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, öyle bir kastımız yok, iki tutanak yan yana gelirse anlaşılır gerçekten de. Ben size ilk arada izah edeyim efendim onu.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – İç Tüzük 60’a göre söz talebim var.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şunu söyleyeyim: Önümdeki ekranda söz talebine girenler belli olmuyor çünkü -biraz önce ilan ettim, turla ilgili sisteme girin diye ricada bulundum sayın milletvekilleri- çok fazla soyadı var, milletvekilleri, o yüzden göremeyebiliyorum. Sesli olarak talep ederseniz daha rahatlıkla sorunu çözeriz.
Buyurun Sayın Baluken.
İki dakika.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, Akçakale-Tel Abyad ile Karkamış-Cerablus sınır kapılarının IŞİD kontrolüne geçmesinin ihracata etkileri ve Boydak Holdinge yönelik operasyon konularında bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, dün de çok önemli bir konuyu dile getirmiş ve Dışişleri Bakanına bir soru sormuştum ama cevabını alamadım. Şimdi, bugün Ekonomi Bakanı da buradayken kendisine sormak istiyorum: Biliyorsunuz, Akçakale-Tel Abyad Sınır Kapısı, Ocak 2014’te IŞİD’in Tel Abyad’ı almasıyla beraber IŞİD’le ticaretin yapıldığı bir kapı hâline gelmişti. Biz TÜİK’e ait, sınır kapısındaki ihracat verilerini inceledik. IŞİD’in Tel Abyad’ı almasından sonra, Ocak 2014 tarihinden Haziran 2015 tarihine kadar o kapıdan yani Akçakale-Tel Abyad Kapısı’ndan 7 milyon dolara yakın bir ihracat görünüyor, Haziran ayında da kesiliyor çünkü Haziran ayında orası IŞİD’ten alınarak özgürleştiriliyor YPG tarafından.
Yine, aynı şekilde Cerablus’ta da benzer bir durum var. 2013 yılında Cerablus IŞİD kontrolüne geçiyor. Sayın Başkan, Karkamış-Cerablus Kapısı’nda 2013’ten 2014 yılına kadar 5 milyon dolarlık bir ihracat var. Şimdi, bu, tabii, AKP’nin IŞİD için yaptığı “IŞİD terör örgütüdür.” açıklamasını boşa çıkaran bir sayısal veri. Ben bunu Sayın Bakana sormak istiyorum, dün Dışişleri Bakanı yanıt vermedi: Bu ihracat rakamları doğru mudur? Doğruysa bir terör örgütüyle ihracat nasıl yapılıyor? Yapılmışsa ne ihraç edildi? Acaba bu ihracatın dışında o kapıdan ithal edilen belli mallar da oldu mu? Onunla ilgili rakamlar, veriler nedir? Bir de…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Toparlayın lütfen.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Toparlıyorum hemen Sayın Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN - Artı bir dakika daha verelim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Yani o kapının IŞİD’ten YPG’nin eline geçmesiyle birlikte kapının kapatılmış olması, ihracatın sıfırlanmasının da ne anlama geldiğini sormak istiyorum.
Son olarak, Sayın Bakan Kayseri Milletvekili, biz Kayseri’deki yurttaşlarla yaptığımız görüşmede bu Boydak Holdinge yönelik operasyonla ilgili Boydak Holdingin paralel yapıya yakın olduğu için değil de Sayın Abdullah Gül’e yakın olduğu için operasyona tabi tutulduğuna dair bir tespit iletildi bize.
ALİM TUNÇ (Uşak) – Size de yakınlaşmış demek ki.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Bunun gerçeklik payı nedir, onu sormak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Soru-cevap kısmında Sayın Bakan sanıyorum cevap verir. Şu anda soru-cevap kısmında değiliz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun konuşmacılarını dinliyoruz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN - Bu bağlamda, Cumhuriyet Halk Partisinin üçüncü konuşmacısı İstanbul Milletvekili Sayın Onursal Adıgüzel olacak.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz sekiz dakikadır Sayın Adıgüzel.
CHP GRUBU ADINA ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü bütçesi adına söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle, 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü sebebiyle İstanbul’da, Ankara’da alanlara çıkan kadınlara yönelik yasakçı zihniyetini konuşturan AKP Hükûmetine buradan sesleniyorum: 8 Martı yasaklayamayacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, yükseköğrenimi kazanan gençlerin en büyük ve en önemli sıkıntısı barınma sorunudur. Bu sorun, gençlerin, özellikle de yoksul ve ekonomik koşulları zayıf olan gençlerin öğrenimlerine devam edip etmemeleri konusunda karar almasında çok önemli ve kritik bir rol oynamaktadır. Yeterli sayıda yurt bulunmadığı için ev kiralayamayan ve özel yurtlara para bulamayan, binlerce liralık özel yurtların aylık bütçelerini ödeyemeyen gençler, yükseköğrenim hakkından ne yazık ki mahrum bırakılmaktadır. Bunun tek sorumlusu, siyasal iktidar ve AKP Hükûmetidir. Her ile bir üniversite şiarıyla yola çıkan iktidar, gençlerimizi yalnızca işsiz, umutsuz, çaresiz değil aynı zamanda yersiz ve yurtsuz bırakmıştır.
Çünkü, AKP, on dört yıllık iktidarı boyunca yurt sorununa siyasal ve ideolojik hesaplarla yaklaşmıştır. Üstelik, rant odaklı bütün inşaat projelerine destek veren Hükûmet “Rant yoksa inşaat yok.” mantığıyla yurt yapmak yerine öğrencilerimize; öğrencilerimizi bugün adını bile ağızlarına almaktan korktukları, gazetelerine, şirketlerine kayyum atadıkları cemaatin yurtlarına mahkûm etmişlerdir. Çok değil bundan üç-beş yıl önce, ülkemizin geleceği olan gençlerimizi emanet edip iş birliği yaptıklarınıza bugün FETÖ diye saldırıyorsunuz. Bildiğiniz yanıldığınıza yetmiyor. AKP iktidarı, belediyelerinin ve kamu kurumlarının kaynaklarını 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının odağındaki TÜRGEV’e ya da namıdiğer “GÖTÜRGEV”e seferber ederek yurt sorununu çözmeye çalışmaktadır. (CHP sıralarından alkışlar)
Rakamlarla, ülkemizdeki yurt sorununa baktığımızda 2002’de 6 öğrenciye 1 yurt yatağı düşerken 2015’te 12 öğrenciye 1 yurt yatağı düşmektedir. Sayın Bakanın komisyonda verdiği istatistiklerden çıkardım bu sonuçları. Yurtlarda kalan 450 bin öğrencimizden sadece 1.000 öğrenci arasından 2 öğrenciye yurtta ücretsiz kalma hakkı verilmektedir.
Yine dikkat çekici bir istatistik; Sayın Bakan kendisi söyledi, diyor ki: “2015-2016 öğretim yılında İstanbul’da bize başvuran, yurt talebinde bulunan öğrencilerin taleplerinin sadece yüzde 54’ünü karşılayabildik.” Yine, 2008 yılında Tunceli’de bir üniversite kurdunuz. Bugün Tunceli’de yurt kapasitesi 1.500’e bile yetişmiyor.
Sayın Bakan, bu öğrenciler acaba nerede barınacaklar, nerede konaklayacaklar? Üniversiteyi kazanan gençlerimizi sokakta mı yatıracağız yoksa cemaat ve tarikat yurtlarının kucağına mı teslim edeceğiz? Bunun cevabını öğrenmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Diğer bir taraftan, azınlıkta olan şanslı bir grup var, öğrenci grubu var; bunlar da yurtlarda barınıyorlar ama kötü koşullarda konaklıyorlar.
ORHAN KIRCALI (Samsun) – İnsaf! İnsaf!
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) – Öyle ki, Sayın Bakan komisyonda yine 1 ve 3 kişilik odalardan bahsetti. Ben de kendisine Kredi ve Yurtlar Kurumu yurtları içindeki nitelik farkını ve adaletsizliği hatırlatmak istiyorum. 10 kişiye kadar uzanan odaların olduğu yurtlarımız var, bunları da lütfen göz ardı etmesin.
Geçen hafta, Antalya’da, KYK’ye bağlı Akdeniz Kız Öğrenci Yurdunda sadece olumsuz koşulları protesto ettikleri için... Nasıl protesto ediyorlar biliyor musunuz? Çatal ve kaşıklarla yemekhanede masalara vuruyorlar. 8 öğrencimiz yurttan uzaklaştırılmıştır.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Darbeci onlar, darbeci!
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) – Peki, neden uzaklaştırılmıştır? Çünkü, tahammülsüzlük her şeyin önüne geçmiştir. Bu 8 kadın öğrencimizin 2’si ekonomik koşulları yeterli olmadığı için bugün eğitimine devam edemiyor.
Sayın Bakanı burada yakalamışken sorayım. O öğrencilerden biri bana bir mektup yazdı -sorunlarını dile getirmiş- diyor ki: “Odaların, banyoların bakımsızlığı, odalarda görülen böcekler, ranzalarda korkuluk bulunmaması, yemek fiyatlarındaki artış…” Ve en içler acısı olanı bence, içeriye su dâhil, dışarıdan hiçbir yiyecek, içecek sokulamaması. Sayın Bakanım, bunlar öğrenci, müşteri değil, öğrenci bunlar, sularını tabii ki dışarıdan alabilecekler. (CHP sıralarından alkışlar)
Bununla birlikte, günlük 9 TL’lik bir yemek yardımı var. Ben merak ediyorum, bir üniversite öğrencisi nasıl sabah, öğle ve akşam öğünlerini 9 liraya karşılayacak? Eğer Sayın Bakanımızın bununla ilgili bizim bilmediğimiz özel bir formülü varsa bize söylesin, hatta biz de öğrenci ailelerine ve öğrenci arkadaşlarımıza iletelim ama sanırım, kendisi hiç Kredi Yurtlar Kurumu yurdunda kalmamış ama çocukları vardır, bir gencin 9 liraya doymayacağını çok iyi bilir diye düşünüyorum.
ORHAN KIRCALI (Samsun) – Şahsileştirmeden konuş ya.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) – Diğer taraftan, sayın milletvekilleri, sürekli övünüyorlar, “YURTKUR burslarını, öğrenim kredilerini artırdık.” Sanki bu kredileri karşılıksız veriyorlar. Hâlbuki, mevcut satın alma koşullarını araştırdığımızda kredilerin ne kadar yetersiz olduğunu hep birlikte göreceğiz. Eğer öyle olmasaydı, her yıl onlarca üniversite öğrencisi inşaatlarda çalışırken, mevsimlik işçi olarak çalışırken ölmezlerdi. Bu da Hükûmetin en büyük ayıbıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
Diğer taraftan, iktidarın her ile bir üniversite yapma, her ilçeye fakülte ya da yüksekokul yapma projesiyle diplomalı işsizlerin sayısı her gün biraz daha artıyor. Her 4 işsizden 1’i üniversite mezunu.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Kapatalım o zaman üniversiteleri.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) – Bu durum da öğrencileri işsizlik ve borç kaygısıyla baş başa bırakıyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üniversiteyi ve üniversite gençliğini ideolojik hesaplara alet eden iktidarın yeterli sayıda öğrenci yurdu yapmamış olması kaynak yetersizliğinden değildir. Örneğin, KYK yurtlarında kalan öğrenciler, “kültür buluşmaları” adı altında, gerici, siyasal İslamcı bazı yandaş isimlerin konferanslarına maruz bırakılmaktadır. Sadece yandaş isimlerin bu konferanslara davet edilmesi bile bize konferansların asıl amacını göstermektedir.
NAZIM MAVİŞ (Sinop) – Gericiliğin ölçüsü ne?
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) – Soruyorum Sayın Bakan: Öte yandan, Artvin’de direnen zihniyeti hepiniz hep birlikte “terörist” ilan ettiniz. Peki, gazetecileri tehdit eden, gazete basan Bakan Yardımcınızı, bilmiyorum, siz mi seçtiniz, yoksa -arka sırada oturuyor, hemen arkanızda- kendisi mi atandı yanınıza? (CHP sıralarından alkışlar) AKP iktidarının gençlere örnek seçtiği kişi bu mudur? Bizim gençlere örnek gösterdiklerimiz yasakçılığa ve baskıya karşı özgürlükleri savunanlar…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) – …şiddete mizahla cevap verenler…
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Adıgüzel.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) – …biber gazına kitapla cevap veren gençlerdir.
Buradan Gezi Parkı’nda yitirdiğimiz gençlerimizi de saygıyla anıyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – Bizim her gencimiz, her yaşta, her işi yapmaya muktedirdir Allah’ın izniyle.
NAZIM MAVİŞ (Sinop) – Hangi Türkiye’de yaşıyorsun, hangi Türkiye’de?
BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına dördüncü konuşmacı Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu.
NAZIM MAVİŞ (Sinop) – Hiç yurt gezmemiş ki arkadaşımız, birkaç tane KYK yurdu gezse görecek.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu bütçeleri üzerinde söz aldım ama ilgili Bakanı, Sayın Maliye Bakanını göremiyorum. Ama ben sizlere hitap edeceğim, Hükûmeti temsilen de Gençlik ve Spor Bakanımız burada.
MUSA ÇAM (İzmir) – Çağatay Bey yeter, hepsine yeter.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Yeter değil mi Gençlik ve Spor Bakanımız?
MUSA ÇAM (Ankara) – Gençlik Spor Bakanlığı yeter, hepsine yeter.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, önce Maliye Bakanlığıyla ilgili, Gelir İdaresi Başkanlığıyla ilgili olarak konuşmak istiyorum ama ondan önce nasıl bir ekonomik ortamda vergi almaya çalıştığımızı izah etmeye çalışayım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Sayın Bakanımız burada efendim.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Hoş geldi Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Bakan fotoselli, bahsedince geliyor.
BAŞKAN – Sayın Kuşoğlu, buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Şimdi, vergi vatandaştan alınır, özel sektörden alınır. Özel sektörün ve vatandaşın güçlü olması gerekir dolayısıyla, vergi verecek gücünün olması gerekir. Bir mukayese yapmak istiyorum müsaadenizle: 2002 yılında -2002 yılını, biliyorsunuz, Hükûmetimiz çok kullanıyor- vatandaşın ve özel sektörün borcu ne kadar biliyor musunuz? 2002 yılında toplam olarak vatandaşın ve özel sektörün borcu 94,4 milyar lira. Bunun 87,8’i özel sektör şirketlerine ait, 6,6’sı da hane halkına ait; 94,4. Peki, 2015’e geldiğimizde bu 94 milyar liralık borç, özel sektörün borcu ne olmuş, biliyor musunuz? 10 kat artmamış, 20 kat artmış, 1 trilyon 820 milyar lira olmuş 2015’te. On üç yılda 20 kat. Yani vatandaşın bankalara olan kredi borçları 94 milyar liradan 1 trilyon 840 milyar liraya çıkmış.
Şimdi, böyle bir ortamda özel sektörün, vatandaşın vergi verebilmesi mümkün olabilir mi arkadaşlar? Böyle bir ekonomik ortamda vergi almak mümkün olabilir mi, vergi vermek mümkün olabilir mi? Bu kadar borç, bu kadar insafsız bir borç olur mu?
Daha önce, 2002 yılında kamuya yüklenilen ekonomide, borçlar alındı, getirildi, vatandaşın, özel sektörün sırtına yüklendi bu dönemde. Tabii ki Maliye Bakanlığının böyle bir dönemde adil bir vergi alması, adil olması, vergi alabilmesi de mümkün değil ve Maliye Bakanlığı da vergi alamıyor.
Nasıl alamıyor? Bakın bu yılki vergilere, gelir vergisi 98-99 milyar lira. Maliye Bakanlığı diyor ki: “2016’da toplam 460 milyar liralık vergi alacağım.” Ama alacağı vergilerin 98’i gelir vergisi, 36,8’i kurumlar vergisi, geri kalanı dâhilde alınan KDV, ÖTV -116 milyar- vesaire tümü dolaylı vergi. Bu 98 milyar liralık gelir vergisinin de beyana dayanan kısmı 5 milyar lirayı geçmiyor. Aslında, kurumlar vergisi ve gelir vergisini toplarsak, beyana dayanan doğrudan vergiler olarak aslında 40 milyar liranın üzerinde bir vergi gerçek anlamda alınmıyor. Yani şu Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı birlikte 40 milyar liralık bir vergi için uğraşıyor.
Geri kalan ne? Geri kalan, 1 liraya alınan, 1,5 liraya alınan petrolün, doğal gazın, elektriğin vatandaşa 3’e, 5’e satılmasıdır. Buna da “vergi” diyoruz. Böyle bir şey yok arkadaşlar, dünyada yok. Vatandaşa, aldığınız petrolü, doğal gazı, elektriği pahalı pahalı satacaksınız, adına da “vergi” diyeceksiniz. Böyle bir şey yok, bütün dünyada yok. Sayın Maliye Bakanı diyor ki bugünkü bir demecinde: “Üç yıl üst üste zarar edeni inceletirim.” Sayın Bakanım, gel sen bir şirket kur, bakalım yapabilecek misin. Üç sene üst üste nasıl kâr edilebilir? Şöyle bir ortamda, bu ortamda, bu kadar borcun olduğu, borçluluğun, bu kadar sıkıntının olduğu bir ortamda sürekli olarak kâr edecek şirketler. Bakın, kurumlar vergisiyle ilgili 700 bine yakın şirket var, ilk bin şirket kurumlar vergisinin yarısından fazlasını ödüyor, bin şirket, geri kalanı yüzde 40’ını aşağı yukarı ödüyor. Böyle bir ortamdayız, Türkiye’nin durumu bu ve kurumlar vergisi tahsilatı geçen sene de düştü, bu sene de büyük ihtimalle olmayacak ve ben Maliye Bakanımıza ısrarla bir soru sordum “Maliye Bakanlığının alacağı ne kadardır?” diye. Sayın Bakan ısrarlarım sonucu yazıyla bir cevap verdi, “84 milyar liralık alacağımız var.” diyor, hakikaten cevap da böyle. Şimdi, Sayın Bakan, siz Maliye Bakanlığı kökenlisiniz, Maliye Bakanlığında bürokrat olarak “84 milyar lira alacağımız var.” diye bir cevap verseydiniz, size, o dönemlerde bakanlar, hani o meşhur bir atış var ya, şöyle atarlardı. 84 milyar lira hangi tarih itibarıyla var, gecikme zammı vesaire üzerinde asli, ferî nedir, bunları cevaplamadan buraya yazılır mı?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Detayını isteseydiniz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Neyse, 84 milyar lira alacak var. Bakın, biraz önce söyledim, dolaylı vergilerin toplamı -yılda alınan- 40 milyar lira civarında. 84 milyar lira büyük para, bir de buna Sosyal Güvenlik Kurumunun alacağını ekleyin -ki o da 74 milyar lira yıl sonu itibarıyla- 150 milyar liranın üzerinde. Aslında 200 milyar liraya yaklaşıyor gecikme zamlarını koyduğumuz zaman, Maliye Bakanlığının ilavelerini, 200 milyar liraya yakın, çok büyük bir meblağ bu. 460 milyar liralık vergi hedefleyeceksiniz, 200 milyar lira alacağınız olacak. Dolaylı değil, doğrudan vergilerle ilgili alacağınız da aslında yılda 40-50 milyar lirayı geçmeyecek, siz 200 milyar lira için, tahsilat için önemli değil diyeceksiniz, olur mu böyle bir şey? Yani, bu kadar sıkıntılı bir dönemdeyiz. Maliye Bakanlığının durumu, bu anlamda ekonominin durumu çok kötü olduğu için gerçekten kötü değerli arkadaşlarım.
Şimdi, her zaman söylendi, çok girmeyeceğim, bir “bütçe hakkı” kavramı var. “Bütçe hakkı” kavramı ve demokrasi, biliyorsunuz, vergiye dayanır; verginin kanunla konulup kanunla kaldırılmasına dayanır; bu prensibe dayanır. Demokrasi ve vergi iç içedir bu anlamda. Maliye bakanlıkları da bu nedenle demokrasinin aslında bekçisidir, devletin bekçisidir; devletin devamlılığını sağlayan kuruluşlardır, bakanlıklardır maliye bakanlıkları. Hep söylerim, maliye bakanlığı devletten önce kurulur, kurulması gerekir. Devlettir maliye bakanlığı, maliye bakanlığı o devletin varlığını göstermesi gereken bakanlıktır. Ciddi olması gereken, kanunlara, hukuka uygun olması gereken, öyle çalışması gereken bir bakanlıktır, ağırlığını hissettirmesi gereken bir bakanlık ama Maliye Bakanlığının tavırları, maalesef, değerli arkadaşlarım, o devlet ciddiyetini maalesef göstermiyor, büyük sıkıntılar var. Biz muhalefet olarak eleştiriyoruz, iktidardaki milletvekili arkadaşlarım da “Bir şeyler yapılıyor ama bir şeyler eksik.” diyorlar. Evet, eksiklik, bu devlet nosyonunun olmaması. Neden? Çünkü Maliye Bakanlığının bu seneki bütçesi nedir, biliyor musunuz? 156 milyar lira, 156 milyar lira. Gelir İdaresinin bütçesi de zaten ayrı yer alıyor. Maliye Bakanlığı çalışanlarının sayısına bakarsanız, aslında bütçesinin 5 milyar lirayı geçmemesi lazım, 5 milyar lirayı geçmemesi lazım. 156 milyar lira bütçe var. Neden var? Çünkü o aktarmaları, ödenek aktarmalarını, yedek ödenek vesaire bunları istismar etmek için var. Bu, her sene söylediğimiz, eleştirdiğimiz konuyla ilgili, evet, yedek ödenek için bir miktar ayrılacak, 5018’e göre bu yüzde 2, ödeneküstü harcamalarla ilgili olarak bir yetkisi olacak ama 5 milyar lira bütçesi olması gereken bir Maliye Bakanlığının 156 milyar lira bütçesi olması, bunu istediği gibi kullanması, buraya, buradakilere Maliye Bakanlığının saygısızlığıdır. Bu yetkiyi bizim vermememiz lazım. Biraz sonra maddelere geçeceğiz, 6’ncı maddede bu konular. Maliye Bakanlığına bu kadar harcama yetkisi verilmez değerli arkadaşlar. Bu, yasama organının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, halkın yetkisidir; bu yetkiyi, bu sorumluluğu Maliye Bakanlığına vermememiz lazım, istismar ediliyor her sene. Şimdi, bu kadar istismar edilen bir bütçe sonrası bir bütçe disiplininden, mali disiplinden bahsetmek mümkün müdür? Değil tabii, yok zaten aslında mali disiplin, bütçe disiplini aslında gerçekte yok çünkü böyle bir durum var, istismar söz konusu. Oradaki bütçe açığının uluslararası karşılaştırmaları falan hiçbir şey ifade etmiyor, hiçbir anlamı yok.
Değerli arkadaşlarım, dünya yeni bir döneme giriyor. Bu dönemde bizim bütçemizle beraber ekonomi politikalarımızın da maliye politikalarımızın da farklılaşması lazım, farklı bir anlayışla ortaya çıkması lazım. Var mı böyle bir şey? Bu değişen -ki kendileri de telaffuz ediyorlar- böyle bir ortamda hiçbir farklılık göremiyoruz. Geçen yılların bütçeleri enflasyon oranında artırılıyor o kadar, hiçbir değişiklik yok. Bu sene turizmde bir balon patlaması var, ekonomiyle ilgili büyük sıkıntılar var, Türkiye savaşın eşiğine gelmiş, güvenlikle ilgili bir yığın konu var. Hani, bütçelerde çok önemli farklılıklar var mı? Yok. Bütçeye bunların intikal etmediğini, intikal ettirilmediğini görüyorsunuz. Hâlbuki, bu yeni dönemle beraber yeni ekonomi ve maliye politikalarının çok net olarak gösterilmesi lazım.
Bizim, dünyada rekabet edebilen bir firmamız var mı? Türk Hava Yolları var şu anda bildiğimiz. Zarar etse de -ki zarar ediyor, iyi çalıştırılmıyor- buna rağmen kamu destekli olduğu için Türk Hava Yolları bir anonim şirket olarak dünyada en fazla rekabet edebilen firmamızdır.
VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Zarar etmedi ama. Kâr açıkladı, zarar etmedi.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Bizim, Türk Hava Yolları gibi firmalara ihtiyacımız var. Böyle kamu destekli, doğrudan doğruya… Bakın, KİT demiyorum, yeni KİT’ler ihdas etmeye gerek yok ama bu yeni ekonomik anlayış içerisinde kamu destekli şirketlere, uluslararası alanda rekabet edebilen şirketlere ihtiyaç var. Hani, bu Çin füzeleriyle ilgili olarak, Çin’den alacağımız füzelerle ilgili olarak Çinliler teknoloji transferine izin vermedi vesaire büyük bir skandalla en sonunda NATO’nun baskısıyla, Amerika’nın baskısıyla vazgeçtik ya, alamadık ya bu Çin savunma füzelerini. Mesela, o konu bir şirket vasıtasıyla olsaydı, burada HAVELSAN, ROKETSAN veya ASELSAN gibi savunma sanayisindeki şirketler vasıtasıyla olsaydı bu kadar baskı görülmez, bu kadar sıkıntıya girilmezdi. Doğrudan doğruya devletlerin devreye girmesi işte bu yanlışlıkları getiriyor. Çin füzeleri konusunda da büyük bir sorun, sıkıntı yaşadık maalesef. Bugün kamu bankaları olmasa çok daha büyük sıkıntılar yaşarız. Şu anda onlar, o cumhuriyetin Türkiye İş Bankası, daha geçmişten gelen Ziraat Bankası, Halk Bankası gibi kuruluşlar emniyet supablarımız oldu ekonomimiz için. Bunları unutmamamız lazım, yeni bir ekonomi anlayışıyla ortaya çıkmamız lazım.
Şimdi, Sayın Maliye Bakanı sunumunda şöyle diyor, eğitime ayrılan bütçeyi çok övüyor, diyor ki: “Biz bu sene eğitime çok büyük bütçe ayırdık.” Evet, Millî Eğitim bütçesi 76 milyar lira arkadaşlar. Millî Eğitime büyük bir bütçe ayrıldı ama Millî Eğitime bütçenin yüzde 100’ünü ayırsanız bu mantaliteyle, bu anlamda adam yetiştiremeyen bir eğitim sistemiyle hiçbir şey yapmış olamayız. (CHP sıralarından alkışlar) Bütün bütçeyi ayırsak ne anlam ifade eder Allah aşkına? Bütün bütçeyi ayırsak, çıkıp Maliye Bakanımız ya da Millî Eğitim Bakanımız “Biz PISA testinde ilk sıralarda yer alıyoruz artık, sonda değiliz.” diyebiliyor mu? Yok. O zaman ayır da, ayır bu kadar para… Ayrıca, Millî Eğitim bütçesi 76 milyar, faize ayrılan pay 56 milyar lira. Haftada 1 milyar liradan fazla faize para ödüyoruz. Millî Eğitime 76 ayırmışız, faiz bütçemiz 56 milyar ki daha da fazla olacaktır, büyük ihtimalle 58 olacak. Merkezî yönetim bütçesinden 2016 için yatırımlara ne kadar pay ayırmışız biliyor musunuz? 50 milyar pay ayırmışız; faize 56 milyar, yatırımlara 50 milyar. Ondan sonra da bu bütçeyle övünüyoruz; efendim, güzel bir bütçeymiş. Neresi güzel, vatandaşımız takdir etsin bakalım: Yatırımlar 50, faiz bütçesi 56, Millî Eğitim 76.
MEHMET ALTAY (Uşak) – Daha önceki yüzde 2’ydi.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Mesela, daha önce, 2002 yılında bile Millî Eğitim bütçesi içerisinde yatırımlara ayrılan pay yüzde 22, bu sene yatırımlara ayrılan pay yüzde 12. 2002 gibi kriz yılında bile -cumhuriyet tarihinin en dip yaptığı yıldır- yüzde 22, şimdi yüzde 12. Bakın, o yılda bile eğitim bütçesine, eğitim yatırımlarına daha fazla pay ayırmışız.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) – 100 binin üzerinde derslik yaptık.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, tabii, öğretmen ve öğrenci sayısı artarsa Millî Eğitim bütçesi artacaktır, normal ama Millî Eğitim yatırımlarına ayrılan pay azalıyor değerli arkadaşlar.
Sosyal güvenlik konusu son yıllarda fazla konuşulmuyor sanki sosyal güvenlikle ilgili olarak bir reform yapılmış gibi.
Arkadaşlar, sosyal güvenlik reformu olmadı, yürümüyor. Bu sene Sosyal Güvenlik Kurumuna bütçeden transfer edilecek pay nedir, biliyor musunuz? 102 milyar lira. 11 milyar gösteriyor, 11 milyar ve Maliye Bakanlığı bunun lafını etmiyor, karşı çıkmıyor. 102 milyar transfer edilecek Sosyal Güvenlik Kurumuna. Hemen açın, bakın, 102 milyar lira. Çok artmış, anormal bir şey.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Sosyal devleti büyütüyoruz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Kayıt dışılık, her sene Maliye Bakanlığı kayıt dışılıkla mücadele eder. Hepsi de fos çıktı. Kayıt dışılık olduğu sürece, ortak bir veri tabanı olmadığı sürece Gelir İdaresinin, Sosyal Güvenlik Kurumunun ve Ticaret Sicilin -Ticaret Sicilini de buna dâhil etmek lazım- kamuya ait ortak bir veri tabanı olmadıktan sonra kayıt dışılıkla mücadele edilmez, her sene söylüyorum.
Gübre ve yemle ilgili olarak bundan bir ay önce Maliye Bakanlığı, Hükûmet bir tasarı getirdi, gerekçe, gübre ve yemde üreticiyi desteklemek. “Ya, üreticiyi nasıl destekliyorsunuz hem ithalatta sıfırlıyorsunuz KDV’yi hem üretimde?” dedik. Nitekim, ocakta fiyatlar düştü, şimdi tekrar yükseldi ve buna Maliye Bakanlığı “Evet.” diyebiliyor değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) – Söyleyeceğim çok şey vardı. Bir gün, bir fırsat bulur, bunları söylerim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun son konuşmacısı Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özelleştirme İdaresi bütçesine ilişkin partimizin görüşlerini ortaya koymak için Cumhuriyet Halk Partisi adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bütçeye ilişkin görüşlerim öncesinde bir hususu dikkatinize sunmak isterim: Değerli arkadaşlar, hukuk devleti, düşünce özgürlüğü, halkın haber alma özgürlüğü, iktidarıyla muhalefetiyle hepimizin üzerine titremesi gereken ilkelerdir. Basın bir ayna gibidir, biz neysek onu gösterir; iyiysek iyi, eksiksek eksik. Nasıl ki aynaya bakarak görünüşümüze, kıyafetimize çekidüzen verme imkânımız varsa eleştirebilen hür bir basın sayesinde de hem birbirimizle ilişkiler hem dış dünyayla ilişkilerimizde Türkiye'yi evrensel demokrasi standartlarına ulaştırma fırsatına sahip oluruz. Gazetelere, televizyonlara “Bizi eleştiriyorlar, yaptığımız yanlışları ortaya koyuyorlar.” diye el koymak, kapatmak, yayınlarını izlenemez hâle getirmek aynadaki hâlimizden memnun değiliz diye aynayı kırmaktan farksızdır. Türkiye'de gün geçmiyor ki bir medya kuruluşuna kayyum atanmasın, yayını durdurulmasın, gazeteciler işsiz kalmasın. Bunlar, hukuk devletiyle, evrensel hak ve özgürlük standartlarıyla bağdaşmayan uygulamalardır. Bizi, içeride demokrasiden, toplumsal barıştan uzaklaştırırken dışarıda da ülkemizin itibarını daha da azaltmaktadır.
Değerli arkadaşlar, hukuk devletinde hiç kimse yargılamadan muaf değildir, bu bir bürokrat da olabilir, bakan da olabilir, başbakan da olabilir, gazeteci ya da iş insanı da olabilir. Ancak iddiaya konu soruşturma ya da yargılamanın siyasetin etkisinde olmadan, yargının tarafsızlığına ve bağımsızlığına gölge düşmeden yapılması esastır. Maalesef ülkemizde gerek gazeteciler ve basın kuruluşları gerekse ülkemizin önde gelen girişimcilerine ve siyasetçilerine yönelik yargı süreçleri aynı yakın geçmişte olduğu gibi bugün de siyasi öç alma duygusuyla yürütülmekte.
Değerli arkadaşlar, siyasetin hukuka bulaşmasının bedelini, yargı bağımsızlığıyla oynanmasının bedelini Türkiye yakın geçmişimizde çok acılar çekerek ödedi. Her dönemin mağdurları oldu, kimi çektiklerine dayanamadı, hayatını kaybetti, kimi yaşadığı işkencelerin acısını on yıllarca yüreğince taşıdı, kimi hak mağduriyetine uğradı, kimi itibarsızlaştırıldı. İşte darbelerin mağdurları, işte 28 Şubat sürecinin mağdurları, işte son dönemin kumpas davaları Ergenekon, Balyoz, Oda TV davalarının, KCK davalarının mağdurları. Bu mağdurların bir kısmı bugün bu sıralarda oturuyor, birbirimizle her gün selam alıp veriyoruz, geçmişin hatalarını tekrarlamamamız gerektiğini birbirimize hep söylüyoruz. Bu yüzden, hukuku siyasete alet etmekten, yeni mağduriyetler, mazlumlar yaratmaktan hepimizin özenle kaçınması gerekir. Yapmamız gereken şey belli, el birliğiyle ülkemizi Atatürk’ün bize gösterdiği çağdaş medeniyet seviyesine, hukuk devletine, özgürlükçü, çoğulcu demokrasiye ulaştırmaktır. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, on yıllardır özelleştirmeleri tartışıyoruz, özelleştirmeleri kalkınmak için yani sanayinin payının artacağı ve ekonomimizin daha iyi ve rekabetçi olacağı, istihdamın artacağı, hizmet kalitesinin artacağı varsayımıyla getirdik ve uygulamaya koyduk. Peki, sanayinin payı arttı mı? Bakıyoruz, şu anda en büyük sorunumuz sanayinin payının giderek düşmesi. Bunu ortadan kaldırmanın yollarını arıyoruz ama bir yandan bunu yaparken bir yandan da hâlâ en ilkel hâliyle özelleştirmeler gündemde tutuluyor yani kamu malının yağmalanarak, değerinin altında satılarak iktidar destekçilerinin zengin edilmesi ve tabii ki emekçilerin kapının önüne konması politikalarının devamı isteniyor. Oysa, son krizlerle birlikte bütün dünya kamunun ekonomide payının olmasının bir güvence olduğunu fark etti, buna göre hareket etmeye başladı ve kamunun özellikle stratejik sektörlerde teşvikini mümkün olduğunca artırma çalışmalarına başladı. Peki, hep dünyayı örnek aldığını söyleyen Hükûmetimiz niçin bu konuda da dünyayı örnek almıyor da satıp savan özelleştirme modeliyle hareket etmeye çalışıyor? Özelleştirmenin amacı, sizin düşündüğünüz gibi her şeyi satıp savıp oradan gelen parayı da harcamak değildir. İşte, bu kuralsızlık, kayırmacılık ve yağma ekonomimizdeki ciddi çarpıklıkların, sosyal adaletsizliklerin ana sebeplerindendir.
Değerli arkadaşlarım, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu bakışa yani ekonomide en stratejik kurumlarımızın iki yıllık kârlarına, arsa paralarına denk gelen rakamlarla el değiştirmesine karşıyız. Biz hesapsız kitapsız, halkın yararına olmayan özelleştirmelere karşıyız ama sizler yine de programınıza koymuşsunuz, 2016 hedefinizi 10 milyar lira olarak açıklıyorsunuz ancak size sormak isterim, dünyada durgunluğun devam ettiği, yatırımcıların güvenli liman arayışına girdiği, Türkiye’nin risk priminin yükseldiği 2016’da bu hedefi nasıl yakalayacaksınız? Neye güvenerek 10 milyar liralık özelleştirme yapacağınızı öngörüyorsunuz?
Değerli arkadaşlarım, bugün Türkiye’de “özelleştirme” dendiği an yüreği ağzına gelen yüz binlerce ailemiz var; özellikle de geçimini pancardan, şekerden sağlayan yurttaşlarımız, çünkü şeker fabrikalarının özelleştirilmesi uzun süredir Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarının gündeminde. Memleketim Eskişehir dâhil Anadolu’nun dört bir yanında 25 şeker fabrikası her an satılabilir durumda bekletiliyor. Hükûmet çok istekli, her yıl konu gündeme geliyor, yeni yeni takvimler açıklanıyor.
Bu özelleştirmeler olduğunda ne olacak? Bugüne kadar ne yapıldıysa o olacak. Sadece kârlı olan 5-6 fabrika çalıştırılacak, geri kalanlar ise kapatılacak. Yani bugüne kadar kimseye muhtaç olmadan ekmek parasını çıkaran yüz binlerce şekerpancarı üreticisi, fabrikalarda çalışan işçiler devlet eliyle işsizliğe, açlığa mahkûm edilecek. Tüm dünya tarımını, çiftçisini korumak için her türlü önlemi alırken, biz çiftçilerimizin ana geçim kaynaklarından birini yok edeceğiz. Buna, en basit deyimiyle devlet eliyle yoksullaştırma, işsizleştirme denir arkadaşlar. Bu yüzden şeker fabrikalarının özelleştirilmesine, Anadolu insanımızla birlikte “dur” diyoruz.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye'nin gündeminde özelleştirmeler kadar tartışılması gereken bir başka önemli tehdit daha var, o da kamu-özel iş birliği projeleri. Kamuya ciddi maliyetler getiren bu sistemin şeffaf bir şekilde uygulanması ve çok dikkatli bir şekilde hesabının kitabının yapılması uyarısını sadece biz değil, bizzat Kalkınma Bakanlığı yapıyor. Biz ne zaman soru sorsak, “Kamunun cebinden tek kuruş çıkmadan yapıyoruz projeleri.” diyorsunuz ama, işte, Kalkınma Bakanlığı bunun böyle olmadığını net bir şekilde söylüyor. Bu projeler nedeniyle kamunun garanti, borç üstlenimi gibi oluşacak birikmiş yükümlülüklerinin çok iyi analiz edilmesi gerekir uyarısını yapıyor.
Bu ne demektir? Kamu bu projeler nedeniyle zarara uğrayabilir, krize girebilir, hesabınızı iyi yapın demektir. Nasıl bir kriz riski olduğunu göstermek için tek bir rakam vereceğim.
Yıllardır şehir hastanelerinin maliyetlerini ve kamunun ne kadarlık bir rakamı şehir hastanelerine kira olarak vereceğini soruyoruz, anlaşmaların detaylarını soruyoruz, bugüne kadar sağlıklı bir yanıt alamadık, ama yine Kalkınma Bakanlığından öğreniyoruz ki sadece şehir hastaneleri için kamu 27 milyar dolar kira ödeyecek, üstelik bu rakam kurdaki yükselişler nedeniyle daha şimdiden artmaya başladı bile. Hükûmeti ve iktidar partisindeki değerli arkadaşlarımı uyarmak istiyorum, bugün büyük bir heyecanla başlattığınız bu projeler, iyi hesap kitap yapılmaması nedeniyle çocuklarımızın geleceğini ipotek altına alacaktır.
Değerli arkadaşlarım, bütün bu olumsuz gidiş içinde aslında güzel şeyler de olmuyor mu? Oluyor elbette. Mesela petrol fiyatları küresel olarak düşüşte. Türkiye’de temel hayat standartlarımızı belirleyen şey petrol fiyatı, buna bağlı olarak da benzin fiyatı. Bundan tabii ki büyük memnuniyet duymamız lazım çünkü bütçemizin kaderini aslında ağırlıklı olarak benzinin fiyatı belirliyor. Yıllardır vergi tabanını genişletme çalışmalarını raporlarda sabit hedef olarak koruyan Hükûmet, benzin pompalarını ise birer vergi istasyonuna çevirmiş durumda.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun ocak ayı verilerine bakarak söylüyorum, 95 oktan benzinin 1 litre fiyatı 94 kuruş ama sizler bizler bunu 4 lira 25 kuruştan alabiliyoruz. Niye? Çünkü üzerinde tam 2 lira 83 kuruş vergi var. Benzinin kendi fiyatından 3 kat fazla vergi alınıyor yurttaşlardan. Ne kadar zahmetsiz değil mi? Kayıt dışını önlemek, vergiyi tabana yaymak, kurumlar vergisinin artmasını sağlayacak yeni yatırımları kazandırmak yerine vatandaşın benzine, iletişime ödediği vergileri artırmak çok daha kolay çünkü. Bu yolla hem vatandaşın sırtından misliyle vergi alıyorsunuz hem de -kendi deyiminizle- faiz lobisini korkutmamış oluyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, benzindeki vergiyi mali disiplin için asla düşürmeyen Hükûmetimiz iş ranta vergi koymaya gelince nedense bir hayli ürkek. Baksanıza, iki seçim geçti, koca bir yıl geçti, “Rant vergisi getireceğiz.” söylemleri uygulamaya gelince hep ertelendi. Şimdi, mart hedefi konmuş durumda. Bizler de 21 Marta kadar getirileceği sözü verilen rant vergisi sürecini yakından takip edeceğiz. Bakalım, vatandaşın, emekçinin asgari ücretinden alınan gelir vergisinde, benzinden, iletişimden alınan vergilerde olduğu gibi panter mi olacaksınız yoksa süt dökmüş kedi gibi sessiz sedasız rant vergisini yeni bir bilinmez tarihemi erteleyeceksiniz, hep birlikte göreceğiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Böylelikle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yapılan konuşmalar da tamamlanmış oldu.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.09
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU (İzmir)
----- 0 -----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisinin grup konuşmalarını dinleyeceğiz.
İlk konuşmacı, Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan.
Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on beş dakika.
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2016 yılı Ekonomi Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bütçeyle ilgili, Bakanlığı tenkit ederken Sayın Bakanı tenkit etmekten ziyade, genelde AKP’nin dış ticaret politikalarıyla ilgili bir şeyler ifade etmeye çalışacağım. Çünkü, bu bütçeyi Sayın Bakan kucağında buldu. Bu nedenle değerlendirmemizi daha çok on üç yıllık AKP iktidarı açısından yapacağız.
Dış ticarette son on dört aydır yaşanan gelişmeler ancak kriz yaşayan ekonomilerde ortaya çıkacak cinstendir; bunu hem dış ticaret hem de cari açık için söyleyebiliriz. Hangi ülkede böyle gelişmeler olsa, yaşansa idare açısından çok ciddi sonuçlar doğurur. Doğurdu da. Sayın Bakan, zatıaliniz Bakan oldunuz. Ekonomi politikaları açısından ise son derece köklü ve radikal tedbirlerin alınması gerekir. İşte, bu yapılmadı henüz. Bunu sizden bekliyoruz; nasıl yapacağınızı henüz daha anlayabilmiş değiliz.
AKP’nin seçtiği yol, gelişmeleri inkâr ve örtbas etmek olmuştur. Hepimizin bildiği gibi, görüştüğümüz bütçeye esas teşkil eden Orta Vadeli Program’da, bize göre, önce belgede sahtecilik yapılmıştır. Ülke ekonomisinin düştüğü durum kişi başına millî gelirde gizlenmiştir, daha sonra ortaya konulmuştur. 1 Kasım seçimlerinden üç ay sonra, revize edilmiş ekonomik gerçekler kabul edilmek zorunda kalınmıştır.
2023 hedeflerine ulaşılması konusunda Hükûmetin havlu attığını görüyoruz. İşsizliğin önümüzdeki üç yıl boyunca çift haneli olacağını; ihracatın altı sene sonra 500 milyar dolara ulaşması şöyle dursun, 2011 yılında hedeflenen 200 milyar dolar seviyesine üç yıl sonra yaklaşılamayacağını; dolar bazında millî gelirin, 2 trilyona çıkmak şöyle dursun, 720 milyar dolara gerileyeceğini; fert başına gelirin 9.200 dolara düştüğünü, hatta Suriye’den gelenleri hesap ederseniz 8 bin doların da altına düştüğünü çok net ifade etmek mümkün. Nihayet, bu bütçe… AKP Hükûmeti tarafından bu gerçekler kabul edildi ve tescil edildi.
Sayın Bakan, temsil ettiğiniz konunun çalışma alanında -Anayasa’da yer alan bir husus; dış ticaret gerçekten Anayasa’da yer alan bir husus- özel önemi var. Bu nedenle, çok ciddi incelenmesi lazım. Sadece ihracatın değil, aynı zamanda ithalatın da incelenmesi lazım. Sizden önceki bakanlara söyledim, bir defa daha söylüyorum: Bu Bakanlığın oluşumunda ve adında bir arıza var. Adı fiyakalı, sıkıntı yok, adı var sadece; gelin, şu işi düzeltin, gümrüğü de bu işle bir bağlamaya çalışalım.
Bir diğer olay, Sayın Bakan, dış ticarete bakanlık yaramadı. 2012 yılından bu yana yani son dört yılda siz üçüncü bakansınız. Birini saat lobisi götürdü, diğer ikisi “faiz” diye diye gitti. Siz, uyanık davrandınız, “faiz” demiyorsunuz, onu görüyorum. Cumhurbaşkanına takılmıyorsunuz, faizden uzak duruyorsunuz. İhracat deseniz, zaten o tarihten bu tarihe tepetaklak. TİM Başkanının ihracatı her ay açıklayacak hâli kalmadı. “Yazılı açıklayacağım.” dedi, öyle gidiyor.
164 merkezde 250 temsilci olması lazım, şimdi 150’ye yakın kadro boş. Biz burada destekledik bu kadrolar çıkarken. Tayine gönderilecek kişilerde problem var Başbakanlıkta. Burada bir Sayın Müsteşar da var, o da biliyor. Cumhurbaşkanı ve Başbakanlık arasında bir sıkıntı olduğu kamuoyunda konuşuluyor. 15 iç denetçi kadronuz var, 1 tanesini kullanıyorsunuz.
Ancak, bu dönemde cari açığın yüzde 15’ini kapatma görevi Reza Zarrab tarafından üstlenilince Bakanlıktaki bürokratik kademelere gerek kalmadı. Bakan yardımcısı olabilir diye düşündüm, çekindim de söylemeye fakat Fatih Bey’i siz atadıktan sonra, ne yaptım, biraz memnun oldum. Becerikli biriydi, belki cari açığın tamamını kapatabilirdi, ona göre bir şey yapılabilirdi.
Şimdi, 2009 yılında TİM’e ilişkin kanun çıktı, 2014 yılında TOBB’a bağlı Dış Ekonomik İlişkiler Kurulunu kanırta kanırta kapattınız. Ne yaptınız? Hâl meydanda, adı aynı ama aynı işleri görüyor mu bakalım. Proje yok, yayınlar bir önceki DEİK dönemine ait. Dahası, iş konseylerinde –bir bakayım dedim- ABD İş Konseyinde neler yapmış, baktım: En son Konsey haberi, Türk Hava Yollarının San Francisco uçuşunu başlatacağına ilişkin Nisan 2015 tarihli. Şimdi, Türkiye-ABD İş Konseyi denince aklıma “Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı” geliyor. Bununla ilgili çalışmanız var mı, yok mu; bilmiyorum, kamuoyunda bilinen bir şey yok. Sağ olsun, Abdullah Köten bir çalışma yaptı da Türkiye’nin elinde bir malzeme oldu.
Şimdi, DEİK, Cumhurbaşkanlığı makamının gezilerinin koordinatörü olarak çalışmaya başladı gibi bir şey var. Şimdi, Kanada İş Konseyinin “Yeni Gelişmeler” başlığında ülke bülteni var, bültenin kaynağı, Bakanlığınız. Şimdi, bu yeniden yapılanmayı da -Amerika’ya benzer- Cumhurbaşkanlığında yapmaya başlıyorsunuz. O zaman bu Ekonomik ve Sosyal Konseyi niye kurdunuz? Onu da merak ediyorum.
Sayın Bakan, 2009 yılının ilk çeyreğinde TİM’in açıkladığı ihracat beklenti anketinde tanıtım sorunu yüzde 16 gözüküyor; altı yılda 14 tanıtım grubu kurulmuş, tanıtım sorunu hâlâ yüzde 15 düzeyinde. Niye kurduk? O da anlaşılır gibi değil.
Şimdi, 2006 yılında çıkardığınız Markalaşma ve Turquality Tebliği’niz var, onun da içinde tanıtım desteklemesi var. Plan ve Bütçe Komisyonunda, desteklediğiniz 175 firmadan bahsetmişsiniz fakat 10 tane dünya markası olacaktı, yok; böyle baktığınız zaman. Bunlar varsa lütfen açıklayın.
Şimdi, bunların dışında, dış ticarette, siyasette TİM diyor ki: 200 tane sorunumuz var. Eğer 200 tane sorunu hâlen size -dış ticarette- TİM söylüyorsa o zaman hiçbir şeyi on üç senede çözmemişsiniz demektir.
Siyasette gündem oluşturabilirsiniz, her gün gazetelerin orta sayfasında sivil toplum örgütleriyle de çıkarsınız, gündemi de değiştirirsiniz, dış ticarette gündem yaratırsınız ama sonuçlar -sürdürülebilir- ihracatta ve dış ticarette ekonomiye müspet yansımadığı zaman bu işin gündem yaratmaktan geçmediğini görürsünüz.
Sayın Bakan, sonuçta rakamlar size “Yanlış gündem oluşturdunuz.” der, “Sorunlar eksik.” der, “Eksik tespit ettiniz.” der, “Göremediniz.” der, “Koyduğunuz hedefler gerçekleşmedi.” der, “Dünyayı iyi takip edemediniz.” der, “Komşularınızla iyi geçinin.” der, “‘Hedeflere ulaşmak için kim, ne yapacak?’ sorularını cevaplamadınız” der, “Boşuna para ve zaman harcadınız.” der. Nitekim ha bire proje tanıtılıyor, açıklanıyor, hedef açıklanıyor ama netice yok.
Şimdi, bütün bunlara baktığımız zaman, sahte rekorlarla avunmanın bir anlamı yok. Kronik problemler aynı, hiç değişmemiş, devam ediyor. AKP’de dış ticaret bozuldu. İthalatı, emin olun, Zafer Çağlayan hepinizden iyi anlatıyordu ama ben ona “Devlet işi ciddiyet ister.” dedim, üç gün sonra gitti, bu kürsüden söyledim. Şimdi, bakın, sizden önceki Bakana da aynı şeyleri söyledim, benzer şeyleri söyledim. Bakın, şimdi, öyle bir hâl oldu ki… Dış ticaret önemli bir hâldir. Sayın Bakana, sizden öncekine de söyledim, o da “faiz” diye takıldı, dış ticaretin sorunlarından çok, faize takıldı, Cumhurbaşkanına takıldı. Nitekim ihracatın, ithalatın hâli de meydanda.
Şimdi, AKP geldiğinden beri 1,4 trilyon dolar ihracat var, 2,3 trilyon dolar da ithalat var, aradaki fark 800 milyar dolar, küsuratı da var. Türkiye'nin 720 milyar dolar bir senelik millî geliri, artıda da bir yıllık ihracatınız 140 milyar dolar, 120’sini de bu karşılıyor. Dış ticaretin neresi iyi? Dış ticaretin neresinin iyi olduğunu söylüyorsunuz? “2015’te cari açık, dış ticaret açığı azalıyor.” diye çok sevinemiyoruz, siz sevinirsiniz. “Enerji dışı cari açık” diye burada Sayın Babacan yattı kalktı, onu söyledi. Bakın, size samimi olarak bir şey söylüyorum: Enerji fiyatları –varili- 130 dolardan 30 dolara düştü, siz cari açığı kapatamadınız, petrolü bedava verseler, üstüne de size para verseler, bu cari açığı siz kapatamayacaksınız; iş böyle. Patinaj yaptırıyorsunuz ihracata. Demir çelik ihracatı düştü, sektör rezil kepaze oldu, tarım ürünleri ihracatı düştü, tekstil düştü, kimya sanayi düştü, makine imalat sanayi düştü, otomobil sektörü ihracatı düştü, hepsi düştü bunların. Şimdi, bütün bunlara baktığımız zaman dış ticaretin çok sıkıntılı olduğunu görüyoruz.
Tabii ki siz haklısınız. Nerede haklısınız? Diyorsunuz ki: “Kurdan dolayı, pariteden dolayı bizim kaybımız var, 12 milyar dolar.” Öyle değil mi kabaca? Ama 2002 yılında 1 dolar 0,89 euroydu, şimdi, 2012’de 1 dolar 1,60 euro oldu, o zaman hiç bu “kurdan falan kazandık” demiyordunuz.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Onu siz söylüyordunuz.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Yo, hayır, biz bir şey demedik o zaman, siz söylediniz.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerçi siz yoktunuz o zaman.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Sayın Bakan, bakın ben sizi hedef almadım doğrudan. Siz böyle şeyden zevk almaya başlıyorsunuz. Dış ticaretin hâli rezil, hakikaten rezil. Yani, şimdi, üretim ve ihracat için ithalat bağımlılığı artmış. Yüksek faiz-düşük kur, öldürmüş. 2015 yılında kurlar yükselince ithalat ve girdi maliyetleri artmış, yüzde 30 devalüasyona rağmen ithalat ve girdi maliyetleri sıkıntılı, dâhilde işleme, rezil bir vaziyette. Üretebilmek için, ihracat yapabilmek için dışa bağımlısınız. Bu GİTES projesinden kaç tane sektörü kurtardınız? Nereden bakarsanız bakın, on üç yıl içinde bazı sektörlerde yüzde 70’e ulaştı dâhilde işleme rejimi. Bu ihracattaki payı yüzde 45, ithalattaki payı yüzde 13. Hâlâ saklıyor, bürokratlar da saklıyor, bizim atadığımız insanlar bizden saklıyor bu rakamları.
Şimdi, bakın, ithalatın ihracat içindeki payı yüzde 67, ana metal sanayisinde 60, temel eczacılıkta 59, ulaşımda 47 ve devam edip gidiyor.
Şimdi, bütün bunlara baktığımız zaman, problemin komşularla da olan kısmını değerlendirdiğinizde sıkıntı.
Müteahhitlik hizmetlerine bakıyoruz, “2013 yılında 417 proje var.” diyorsunuz, 2015 yılında 177’ye düşmüş. 2015 yılında projelerin bedeli 2013 yılına göre yüzde 33 düşmüş. Şimdi, bunun neresi iyi Allah’ınızı severseniz? İlk on bir ayda, aylık dönemde yüzde 70 oranında azalmış müteahhitlik firmalarının aldığı şeyler.
Şimdi, Sayın Bakan, teşvikte bölgesel hedefler tutturulamamış. 2015’te verilen teşvik belgelerinin yüzde 77’si 1, 2, 3’üncü bölgelere verilmiş. Nihat Bey bile o kadar gayret etmesine rağmen Denizli’yi teşvik bölgesinde kurtaramadı ya. Verimsiz bir iş. Şimdi, belge kapsamında sabit yatırımların yüzde 60’ı 1, 2, 3’üncü bölgelerde; yatırımlarda yaratılan istihdamın yüzde 67’si 1, 2, 3’üncü bölgelerde; 4, 5, 6’ncı bölgelerde yatırımın falan özendirildiği yok; onlar hikâye, nereye bakarsanız.
Şimdi, bakın, 2016 vizyonunu koymuşsunuz oraya; ihracat için koyduklarınızın 2016’ya faydası olmaz, ithalatta zaten bir şey koymamışsınız, özel sektör yatırımları için aldığınız müteahhitlikte de doğru dürüst bir şey yok. 1,7 bütçem var, 1,4’ü cari transfere gidiyor, harcama başlangıç ödeneğinin yüzde 26 üzerinde. 2016 bütçe teklifi geçen senenin, 2015 harcamasının yüzde 10 altında. Tasarruf yapıyorsunuz, neye yaptığınızı bilmiyorsunuz. Böyle de bir şey var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Davutoğlu’yla arasında, ilk kez rakama döktü; döviz rezervi ve faiz. Sizin adınız “Ekonomi”, bu işler farklı ama sizin bileceğiniz iş olabilir. Bununla bir ilgilenin, burada sıkıntı var, hakikaten sıkıntı var.
“Yabancı sermaye 165 getirdik.” diyorsunuz, 65 milyar kâr transferi var yani aşağı yukarı yüzde 40 kâr transferi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Dünyanın neresinde görülmüş şey bu? 100 milyar dolar getiriyorsunuz, 40 milyar dolar götürüyorsunuz.
BAŞKAN – Sayın Ayhan, teşekkür ederim.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Ben bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına şimdi de Kocaeli Milletvekili Sayın Sancaklı konuşacak. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on beş dakika.
MHP GRUBU ADINA SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Spor Bakanlığı bütçesi hakkında grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Öte yandan, televizyonları başında bizi izleyen büyük Türk milletine de saygılarımı sunuyorum.
Bugün, Türk sporunun geldiği nokta hakkında size biraz bilgi vermek istiyorum. Ancak, sadece eleştiri değil, eleştirilerimizden sonra da neler yapabileceğimizi de anlatacağım. Konuşmamı üç ana başlıkta topladım: Birincisi, on dört yılda Türk sporunun geldiği nokta; ikincisi, bu duruma gelirken bazı örnekler vereceğim, bu örnekleri de hepimiz biliyoruz; üçüncü olarak da, son olarak da Türk sporu ve Türk gençliği için neler yapabileceğimiz noktasında bazı tavsiyelerimiz ve önerilerimiz olacak.
Buraya her gelen AKP’li milletvekili arkadaşımız, 2012 ile 2015 arasını anlatıyorlar. Tabii ki AKP’nin de yapmış olduğu çok iyi şeyler var, bunları anlatmakta da haklısınız. Ancak, eleştiri yapılırken de her şeyin doğru olmadığını, eleştiri yapılırken de bu eleştirileri görüp önlemlerini de almamız gerekiyor.
Şimdi, ben sizlere 2002 ile 2015 arasında Türk sporunun nereden nereye geldiği hakkında biraz bahsetmek istiyorum. Hepinizin bildiği gibi, Galatasaray 2000 senesinde -2002’den önce oluyor bu- UEFA Kupası’nı aldı, ardından Süper Kupa’yı aldı. 2002 yılında Millî Takımımız, dünya 3’üncüsü oldu Japonya ve Kore’de yapılan Dünya Kupası’nda. Peki, 2002 yılında Millî Takımımız dünya 3’üncüsü olmuş da 2015 yılında Millî Takımımızın dünyadaki sıralaması, futboldaki sıralaması 53’üncü arkadaşlar. Bu sene kazandığımız bir iki maçtan sonra bir daha sıralama geldi ama 2015 yılında 53’üncü sıradaydı.
Hatırlarsınız, bizim 12 dev adamımız vardı 2002’den önce, şarkılar bestelenirdi kendilerine “Hu ha dev adam” diye, onları gören var mı aranızda acaba bu on yıldır? Millî takımımız vardı bizim, “Filenin Sultanları.”
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – 2010’da dünya ikincisi oldu basketbol takımı, onu da söyle kaptan.
BAŞKAN – Sayın Sancaklı, buyurun, siz devam edin.
SAFFET SANCAKLI (Devamla) – Dünya ikincisi olsak da o atmosfer kayboldu, ben biraz sporun ruhunu anlatmak istiyorum. Her şey tesislerle, inşaatlarla olmuyor, biraz sporun ruhundan bahsedeceğim, sonra da kendi fikirlerimi, önerilerimi söyleyeceğim.
“Filenin Sultanları” vardı, peşlerinden gidiyorduk, maçlarını zor bekliyorduk; “Filenin Sultanları”nın atmosferi de bitti. Çeşitli spor dallarında dünya ve olimpiyat şampiyonlarımız vardı bizim, bir tanesi de kardeşimiz, AKP’den Milletvekili olan Hamza Yerlikaya gibi, Haldun Alagaşlar gibi; hiç öyle bir atmosfer var mı, peşinden gittiğimiz, takip ettiğimiz kimse kaldı mı?
Türkiye, AKP döneminde tarihinin, dünya tarihinin en büyük doping skandallarıyla karşılaştı ve dünyaya rezil etti bizi. 2012 Londra Olimpiyatları’nda Aslı diye bir kızımız vardı, şampiyon oldu, dopingden madalyasını aldılar, ikinci olana birinciliği verdiler; bugün haberlerde seyrettik, kızımızın adı da Gamze Bulut, o da dopingli çıkmış, artık doping, Türkiye’de tur bindirmeye başlamış. Daha sonra, Uluslararası Atletizm Federasyonunda bugünkü kızımız hariç, dopingden ceza almış 32 atletimiz var. Bu, dünya tarihinde hiçbir ülkede olmamış bir olaydır. Sonra ne yaptık biz? Gittik, Afrika’dan atletler transfer ettik, Türk vatandaşı yaptık ve yarıştırdık bunları.
İşte, sporun ruhundan bahsedeceğim derken, Sayın Bakan, Afrika’dan atletler getirildiğinde, “Türk Millî Takımı” adı altında yarıştırılırken 78 milyonluk Türkiye’de bulunan sporcunun, binlerce, on binlerce atletin yüreği sızladı o zaman. Yurt dışından birileri getirtildi, Türk forması giydirildi ama bizim çocuklarımız televizyondan izledi onları. Varsın şampiyon olmasınlar ama Türklerin Türk Millî Takımı formasını giymesi gerekiyor. (MHP sıralarından alkışlar)
2002-2015 yılları arasında ciddi manada sporcu ölümleri arttı. Sporda şiddet tavan yaptı. Daha birkaç ay önce Fenerbahçe otobüsü kurşunlandı ve Fenerbahçeli oyuncular ve kafilede bulunan yöneticiler ölümden kıl payı kurtuldu.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Dosya açılmadı Hocam, daha açılmadı.
SAFFET SANCAKLI (Devamla) – Ben unutmuş olabilirim. Acaba, bu failler yakalandı mı, bu olay aydınlandı mı, kamuoyuyla paylaşıldı mı arkadaşlar? Ben böyle bir şey duymadım. O failleri bir an önce bulun ve açıklayın; bu, bir terör olayı mıdır, bir taraftar olayı mıdır ya da başka bir şey midir, provokasyon mudur. Koca Türkiye Cumhuriyeti’nde ormandan ateş edilen küçücük bir bölgeden adamlar kaçıyor, gidiyor ve bulunamıyor. Lütfen, bunu bir an önce bulun.
Tabii, yine çok övündüğünüz 2002-2015 yılları arasında ismi “seçim” olan ancak siyasi iradeyle gelen Türk Futbol Federasyonu seçimleri var. 2002’den beri gelen Futbol Federasyonu Başkanlarının şöyle bir öz geçmişine bakın, futbol geçmişlerine, ehliyetlerine bakın, ne bildiklerine bakın, futbol geçmişlerine bakın büyük bir hayal kırıklığı yaşadığımızı göreceksiniz. Peki, Futbol Federasyonu Başkanını öyle seçelim. Son on beş yıldır Futbol Federasyonunun Yönetim Kurullarında -ortalama tahmin ediyorum bir yirmişer kişi var bir yönetim kurulunda- acaba kaç tane millî sporcu var, aralarında kaç tane millî futbolcu var? Bu kadar bilmez adamın, ehil olmayan adamın Türk futbolunu getirdiği nokta şu anda bu arkadaşlar.
Tabii, biraz da seçim bölgem Kocaeli’den bahsedeceğim. Spor şehriydi Kocaeli biliyorsunuz. 2002 ile 2015 arasında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi iktidar partisinin, 12 tane ilçesi var hepsi iktidar partisinin, 7 tane milletvekili var, her dönemde bakanı var ve tek başına iktidar. Kocaeli’de, hepinizin bildiği gibi, benim de daha önce onurla oynadığım, gururla formasını taşıdığım, gol kralı olduğum Kocaelispor vardı. Kocaelispor, şu anda Bölgesel Amatör Lig’de, BAL liginde oynuyor arkadaşlar. 2002’den önce gene ben oradaydım, Nasaş Erkek Basket Takımı vardı, Birinci Lig’de mücadele ediyordu. Brisa Bayan Basketbol Takımı aynı şekilde Birinci Lig’deydi. SEKA Kâğıtspor Bayan Voleybol Takımı, o da Birinci Lig’deydi. Kocaeli Bisiklet Takımı, Türkiye'nin en başarılı takımlarından birisiydi. Hepinizin bildiği Kırkpınar Güreşleri, Edirne’de yapılıyor, çok uzun yıllar başpehlivanlar hep Kocaeli’den çıktı.
İşte hatırlarız, Ahmet Taşçılar, Sezginler, Eyüp Ünlüler. Sayın Bakan, bu saydığım takımlar ve bu sporcular nerede şimdi? Bunların yerine neden başkaları yetişmedi? Çok övündüğünüz 2002-2015 arasındaki yıllarda Kocaelispor’un ve Kocaeli’deki sporun bulunduğu durum şu… Bugün Google’a yazın, aynen şu şekilde deyin ki: “Dünyada iki denizi olan, gölü olan ve dağı olan şehir hangisidir?” “Dünyada”, Türkiye’de değil, Kocaeli çıkıyor. Yani hem iklim şartları hem doğa şartlarından olimpiyatlar yapabilirsiniz, hem yaz olimpiyatları hem kış olimpiyatları ve her türlü etkinliği yapabilirsiniz. Ama bu zihniyet, bu arkadaşlarımızın bu zihniyeti, o bölgede maalesef buna müsaade etmedi.
Tabii, biraz da bu atamaları ve bu bakan seçilirkenki uygulamaları da biraz eleştireceğim. Sayın Bakan, -sakın üstünüze alınmayın- şahsınızla ilgili en ufak eksi bir yönünüz yok, bilakis de çok başarılı bir bürokrat olduğunuza da biliyorum. Dedenizin de burada Meclis Başkanlığı yaptığını biliyorum, amcanızın da çok değerli bir bürokrat olduğunu biliyorum. Ama bundan önceki Spor Bakanı, bir önceki Spor Bakanı Suat Kılıç Bey. Suat Kılıç Bey, görevinde çok başarılı bir Meclis muhabiriydi Spor Bakanı yapıldı. Daha sonraki Bakan, şimdiki Sayın Bakanımız Çağatay Bey de bürokrasiden gelen, Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğüne kadar yükselmiş değerli bir bürokrat ama işte işin içine spor girdiği zaman, spor konuştuğumuz zaman bunların hepsi geri planda kalıyor arkadaşlar.
Tabii, bir de Türk futboluyla ilgili bir iki bir şey daha söyleyeyim. Arkadaşlarımdan bir üçer dakika istedim ama kimse tabii, vakit bulamadı bana vermek için. Türk Futbol Federasyonunda Yıldırım Demirören Bey var, bir de Kulüpler Birliği Başkanı Göksel Gümüşdağ Bey; ikisi, Türk futbolunu yönetiyor. Yıldırım Bey, Beşiktaş Kulübünü 16 milyon borçla alıp 325 milyon dolar borçla bırakan, Beşiktaş Kulübünü iflas noktasına getiren bir Başkan. Kulübü bıraktı, hemen ödüllendirildi, Türk Futbol Federasyonu Başkanı oldu. Göksel Gümüşdağ -ben tanıyorum kendisini- çok eski, Kulüpler Birliği Başkanı ve perde arkasındaki isim. Futbol bilgin ne, futbol geçmişin ne? Sen ne biliyorsun da neyi yöneteceksin? Onun için, bir an önce, Sayın Bakanım, Türk Futbol Federasyonunu olağanüstü genel kurula çağırmamız gerekiyor. Buradan, daha önce millî takımlarda oynamış, herkesin kabul ettiği, hiçbir siyasi görüşe bağlı olmayan efsane bir ismi, gelin Futbol Federasyonu başkanı yapalım; dünyanın bildiği, Avrupa’nın bildiği birini Futbol Federasyonu başkanı yapalım, ondan sonra da Türk futboluna da yeni bir moral olsun, yeni bir motivasyon olsun ve bir...
VELİ AĞBABA (Malatya) – Hakan Şükür olmaz, paralel!
SAFFET SANCAKLI (Devamla) – ...moral olsun.
Şimdi, tabii, futbolu kurtarma projesi adı altında...
VELİ AĞBABA (Malatya) – Üçgen var, paralel var...
SAFFET SANCAKLI (Devamla) – Dur Abi, vaktim kalmadı.
“Türk futbolunu kurtarma projesi” adı altında 14 tane yabancı transferine müsaade ettiniz Sayın Bakanım. Bu 14’ün 11’i de ilk 11’de oynuyor. Peki, 11 kişi ilk 11’de oynarsa Türk futboluna futbolcu nasıl yetişecek, biz Millî Takım’a nasıl oyuncu bulacağız? Geçen gün gazetede okuyorum, Fenerbahçe’nin santrforu Brezilyalı Fernandao, Türk vatandaşı yapılıp Türk Millî Takımı’nda oynayacakmış!
VELİ AĞBABA (Malatya) – Yakışır! Ne yapalım?
SAFFET SANCAKLI (Devamla) – O zaman biz Millî Takım’a nasıl oyuncu yetiştireceğiz, nereden bulacağız?
Şimdi, AKP Hükûmeti geldiğinden beri birçok tesisleşme yapıldı, görüyorum ben onu ama sadece tesisleşme yaparak, sporun ruhundan uzaklaştırırsanız olmaz arkadaşlar. Bizim, mutlaka spor ruhunu yakalamamız gerekiyor.
Maçlardan önce -o kadar çok yabancı var ki- İstiklal Marşı okunuyor, 22 kişiden 4 kişi okuyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) – 4’ü de bilmiyor!
SAFFET SANCAKLI (Devamla) – Arkadaşlar, gülüyoruz da içimiz sızlamıyor mu bizim ya? Bizim İstiklal Marşı’mız orada okunmuyorsa öyle bir şey olur mu? Arkadaşlar, hepimizin içi sızlıyor.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Onlar için sorun yok!
SAFFET SANCAKLI (Devamla) – “Türk futbolcusu çok pahalı, maliyetleri düşürmek için yaptık.” O zaman, Millî Eğitimi kapatırsanız hiçbir problem olmaz. Bunu da kabul etmiyorum.
Şimdi, 1930’lu yılların başında, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk -savaştan çıkmış ülke, gençlik yok olmuş, sayı çok az, bitkin bir vaziyetteyiz- diyor ki: “Bu olimpiyatları bulan adamı, tekrar başlatan adamı...” Tabii, olimpiyatların tarihi çok eski ama 1800’lü yılların sonlarında, “Fransız Baron Pierre de Coubertin” diye bir adam, -okuyorum yanlış söylemeyeyim diye- onu çağırtıyor Türkiye’ye, adam gelmiyor, diyor ki: “Hazineden verin parayı, gelsin.” Adama hazineden o zamanki işte olmayan paradan para veriyorlar, adam, Türkiye’ye geliyor. Mustafa Kemal Atatürk diyor ki: “Bu gençliğin önünü açacak bir şey yap bize, bir program yap.” Adamın ilk yaptığı şey, bugünkü Hollanda sınırları kadar arazinin tapusunu Gençlik ve Spor Müdürlüğüne devrettiriyor.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Sattılar bunlar da Hocam.
SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Ha, tabii ki, bu son yıllarda o arazilerin bir kısmı TOKİ’ye gitti ama Atatürk’ün düşüncesine ve öngörüsüne bakın.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Nerede o arazi? O arazi nerede?
SAFFET SANCAKLI (Devamla) - Ve şimdi kullandığımız gençlik spor yasasının da ilk temeli o zaman atılıyor. Daha sonra, Atatürk, öğretmenleri topluyor çünkü adamın yaptığı programda Millî Eğitimle beraber Spor Müdürlüğü -o zaman bakanlık yok- beraber çalışacaklar. Atatürk, öğretmenleri topluyor, diyor ki: “Öğretmenlerim, sizden gürbüz, kuvvetli, yeni yetişmiş evlatlar istiyorum, gençler istiyorum.” o zaman da dönüyor, diyor ki: “Ey, öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” Tabii, Atatürk gibi bir adamın bu kadar öngörüsü varken, sporun ruhuna bu kadar girmişken o zaman bizim de günümüzde bazı şeyler yapmamız gerekiyor.
Vaktim de azalıyor, bir iki önerim var, hemen onları da şey yapayım, değinemedim bazı şeylere. Olimpiyatlar var, 2016 Rio Olimpiyatları. Yasa’ya göre de deniyor ki: “Olimpiyatların olduğu sene altı ay içerisinde bütün federasyon seçimlerinin yapılma zorunluluğu var.” Gelin, daha önce yaptığınız gibi, “yandaş”, “akraba”, “o onun yeğeni”, “bu bunun dayısı”, “o onun amcası” şeklinde değil de Peygamber Efendimiz’in dediği gibi işi ehline verelim. Gelin, önümüzde bir fırsat var bu 2016’da. Federasyon başkanlarını seçerken öyle bir seçelim ki işi ehline verelim, yönetimlerini yaparken öyle yapalım, Futbol Federasyonu Başkanlığına getirin bir efsane ismi koyalım, altına 7-8 tane daha o efsane isimlerden koyalım; Türk futboluna bir moral gelsin, yeni bir motivasyon olsun. Yoksa sadece bina yaparak, sadece tesis yaparak olmaz.
Kim bir çivi çakıyorsa bu ülke için Allah ondan razı olsun. Doğru yapana “Doğru yaptı.” diyeceğiz ama eksik yapana, hata yapana da “Hata yaptı.” diyeceğiz.
Bir on son sayfa daha vardı, Sayın Bakan size sataşacaktım ama vaktim kalmadı, inşallah, başka bir zamana…
BAŞKAN – Sayın Bakanla onun sohbetini yaparsınız Sayın Sancaklı.
SAFFET SANCAKLI (Devamla) – Öyle yaparız.
Ben, beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SAFFET SANCAKLI (Devamla) – Bütçe hayırlı olsun. Bütçe çok önemli ama sporun ruhu her şeyden önemli.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Çok teşekkür ederiz Sayın Sancaklı.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına beşinci konuşmacı olarak Samsun Milletvekili Erhan Usta konuşacak.
Buyurun Sayın Usta. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, televizyonları başında bizi izleyen yüce Türk milleti; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ben, Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı bütçesi üzerinde konuşacağım. Konuşmamda esas itibarıyla -biraz geriye de giderek analiz yapacağım- üç konuyu işlemeye çalışacağım. Türkiye’de enflasyon ve kamu maliyesi, artı, bir miktar da dış dengeden bahsedeceğim.
Şimdi, biliyorsunuz, Aralık 1999’da 57’nci Hükûmet döneminde Türkiye bir program başlattı. Bu programın esas itibarıyla iki adı vardı, yaygın kullanılan adlarından bir tanesi “dezenflasyon programı”ydı çünkü biz 2000 yılında -1999 yılında bürokraside olan bütün arkadaşlarımız için geçerli- bir kısım raporlarımızı yazarken hep şöyle başlardık cümleye: “Çeyrek asırdır devam eden kronik yüksek enflasyon.” diye. Şimdi, bugün enflasyon yüzde 10’un altında, fakat, tabii, Türkiye buralara nasıl geldi, ona bir miktar bakmamız gerekiyor.
Size birkaç rakam vereceğim, şu andaki seri 1983’e kadar gittiği için ben de 1983’e kadar gideceğim. 1983-1999 döneminde ortalama enflasyon -kullandığım bütün rakamlar arkadaşlar, TÜFE on iki aylık enflasyon rakamıdır- yüzde 66,5. Bakın, Türkiye'nin 1999 yılına kadar on yedi yıl ortalaması yüzde 66,5 enflasyonda. 1990-1999’u alırsak, onun içindeki on yılı, yüzde 78,8. Bir program başlatılıyor 1999’da -adını az önce bahsettiğim gibi- dezenflasyon programı diye bir program başlatılıyor. Bu programda ciddi işler yapılıyor –birazdan onun detaylarını da söyleyeceğim- ve bu programın sonrasında 2002 yılına gelindiğinde enflasyon yüzde 29,7’ye iniyor. Hedef kaç, 2002 hedefi? Yüzde 35. Belki de tarihinde ilk kez Türkiye hedefin altında bir enflasyon gerçekleştiriyor.
Evet, bugün bakınca yüzde 29,7 yüksek gelebilir ama yüzde 29,7’yi nereden aldığımıza dikkat etmek lazım. Yani, Türkiye, yirmi beş yıldır Türkiye’nin her şeyini tahrip eden bir enflasyon sürecinden sonra 2002 yılında yüzde 29,7’ye getiriyor enflasyonu. Bu hatta, 1983’te başlayan serinin –az önce seriden bahsettim- en düşük enflasyon rakamıdır yüzde 29,7.
Şimdi, dolayısıyla iktidar grubundan arkadaşlarımız böyle yeri geldikçe eleştirirler ya “2002’de şöyleydi, böyleydi…” 2002’deki hükûmet 69,7’yle aldığı enflasyonu 29,7’ye düşürmüştür ama bundan daha önemlisi, enflasyonun ondan sonrasında düşmesini sağlayacak bir süreç başlatmıştır, onun bütün yapısal tedbirlerini almıştır; Merkez Bankasının bağımsızlığından, örtük enflasyon hedeflemesinden, kamu maliyesinin sıkılaştırılmasından -ki birazdan anlatacağım- yapısal reformlara kadar bütün tedbirlerini almıştır. Aynı trent bu hükûmetle de devam etmiş olsaydı enflasyon çok hızlı bir şekilde, tek haneli basamaklara bir iki yılda inecekti. Eğer bir miktar bana güveniniz varsa bundan emin olur.
Şimdi, bu programı, işin diğer bir yanı da bu programı -Program iyi bir programdı, hani böyle IMF falan filan diyoruz da- daha sonra gelen Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti de beş buçuk yıl boyunca devam ettirmiştir. Kötü mü yapmıştır? İyi yapmıştır, memleketin hayrına bir şey yapmıştır ama tabii, IMF’yle bir program yaptığını, IMF’yle programı yürüttüğünü, IMF’den yardım aldığını da unutmamak lazım. Dolayısıyla bir anakronizm hatasına düşmemek lazım. Bugün “yüzde 8-10’luk enflasyon” derken sanki Türkiye böyle hep 8’den, 10’dan gelmiştir diye bir anakronizm hatasına düşmemek lazım, geçmişe teşekkür etmek lazım, geçmişte yapılanlara, bugünkü enflasyon için.
Mesela, ben size şunu söylemeyeceğim: Efendim, işte Erbakan Hükûmeti döneminde -nihayetinde Adalet ve Kalkınma Partisi nüvesini oradan alıyor- enflasyonu 1995 yılında yüzde 76’yla aldı, 1996’da yüzde 79,8’e yükseltti, 1997’de yüzde 99’a yükseltti tekrar demeyeceğim. Bakın, 1995 yılından sonra yüzde 80 ve yüzde 100’dür. Şimdi, böyle küçük siyasetler yapmamak lazım. Enflasyon meselesine -bugün de bir sürü konuşma oldu, hakikaten çok çirkin oluyor, böyle, işte şöyleydi de böyleydi de filan- biraz yapısal bakmakta fayda var. Hatta ben şunu da yapmayacağım: İşte, efendim, bugün Avrupa Birliğinde en son şubat ayı enflasyonu yüzde 0,3 geldi. Bugün dünyada gelişmiş ülkeler kısmında enflasyon negatif neredeyse. Ama bizim için bir gösterge midir? Değildir arkadaşlar. Biz gelişmekte olan ülkelerin enflasyonuna bakacağız çünkü enflasyon sepetlerimiz farklı. Oralarda yüzde 4’lük, 5’lik enflasyonlar var veya 3’lük, 4’lük; ülkesine göre değişiyor. Yani teknik olarak doğru, düzgün, dürüst analizler yapmakta fayda var diye düşünüyorum.
Şimdi, diğer bir konu, Türkiye’nin başarılı olduğu bir konu: Türkiye dezenflasyon sürecinde özetle başarılı olmuştur ve bu süreci Milliyetçi Hareket Partisinin de koalisyon ortağı olduğu 57’nci Hükûmet başlatmıştır; yapısal tedbirlerini almıştır, altyapısını güçlü kurmuştur, ondan sonra gelen hükûmetler de devam ettirmiştir. Ha, yüzde 5 enflasyon hedefimiz var şimdi. Yani en son 8,8 geldi, yüzde 5 enflasyon hedefinin çok uzağındayız. Şu anda 5’e göre 8,8 enflasyon başarılı mıdır? Başarılı değildir. Yani enflasyonu yüzde 5’lere mutlaka getirmemiz lazım çünkü bütün ekonomik ajanlar sizin hedefinize göre tedbirlerini alıyorlar.
Şimdi, diğer bir husus kamu maliyesi hususu. Türkiye kamu maliyesinde de başarı göstermiştir özet itibarıyla, birazdan detaylarını vereceğim.
Yine, o programın, az önce dezenflasyon programı dediğim programın bir adı da “kamu açıklarını düşürme” programıydı. 1990’lı yıllar boyunca kamu açıkları hep millî gelire oranla yüzde 10’larda seyretti ve yüksek, çok ciddi kamu açıkları oldu. Arkadaşların bahsettiği gibi, verginin önemli bir kısmı kamu faiz ödemelerine gidiyordu; bu şekilde. Bu programı, 1999’da başlatılan programı ve ondan sonraki şeyleri… Şöyle: Faiz dışı fazla arkadaşlar. Bu, uluslararası bir göstergedir. En temel göstergedir esasında. Faiz dışındaki -bu “IMF tanımlı” veya “program tanımlı” dediğimiz dengedir- o bir defalık gelirler dışında, kamu maliyesi nasıl görünüyor? Bakın, 1999 yılında 1,8 negatif, yani faizin dışında dahi bütçe, daha doğrusu kamu dengeleri eksi, millî gelirin 1,8’i kadar eksi veriyor. Az önce bahsettiğim programla -çok başarılı bir programdır- 2000-2002 döneminde -57’nci Hükûmet döneminde- faiz dışı fazla yüzde 3,2’ye yükseltilmiştir. Alınan noktaya lütfen çok dikkat edin. Bu öyle kolay bir şey değil; yani 1999 yılında, Aralık ayında, depremden bir hafta sonra şu Mecliste, şu Parlamentoda “sosyal güvenlik reformu” gibi bir reformu çıkarmadığınız zaman bu başarı elde edilemezdi.
Ondan sonrasında, AKP döneminin ilk döneminde -ben bu dönemi hep diğer dönemlerden ayırırım biliyorsunuz- 2003-2007 döneminde -Sayın Bakan da zaten bunları biliyor- 4,6’ya çıkmıştır kamu faiz dışı fazlası. Başarı, yani program orada devam ettiriliyor. Ne zaman ki programdan vazgeçilmeye başlanıyor -işte bir kısım şeyler; küresel kriz, başka etkenler, Türkiye'nin kötü yönetilmesi özet itibarıyla- sonrasında faiz dışı fazla 0,8’e kadar geriledi. Şimdi, dolayısıyla, bugün övündüğümüz, özellikle iktidar grubunun geçmişe hiç bakmadan övündüğü bazı şeylerin altında bu başarı vardır. Bu başarının temelinde de o günkü 57’nci Hükûmetin aldığı tedbirler vardır.
Çok kısa, kamu maliyesine ilişkin bir iki tane buradan örnek vermek istiyorum, neler yapıldı da bu başarı geldi? Başarı kendiliğinden gelmiyor. Sosyal Güvenlik Yasası’nı az önce söyledim. Kara deliklerimiz vardı. “Bütçe” diye bir şey yoktu. Eğer bütçede diyelim ki 10 harcanıyorsa bütçenin dışında 20, 30, 40 harcanıyordu Türkiye'de. Bütün fon sistemi tasfiye edildi -çünkü verimsiz, kara delik, kaçak- döner sermayeler ciddi ölçüde azaltıldı, ıslah edildi. Bütçenin kapsamı genişletildi. 97 tane kamuya yük getiren kararname -işte “bilmem kime elektriği ucuz ver, şuna şu yap, buna bunu yap kararnamesi, 97 tane- belki elli yıldır ülkede uygulanan, yük getiren kararnamelerin 97 tanesi kaldırıldı. Ödeneksiz harcama yapan sistem kaldırıldı. Bugün Maliye Bakanlığımız tekrar bu sistemi çalıştırıyor. O yüzden, ben hep ikaz ediyorum, bu Türkiye'nin hayrına değil, yani ödeneksiz… Onun da detaylarına girmeyeceğim, Plan ve Bütçe Komisyonunda biz bu eleştirilerimizi çok yaptık, az önce bir miktar da CHP milletvekili arkadaşımız ifade etti. Stratejik planlama, stratejik yönetim anlayışı o gün getirildi. 5018 sayılı Yasa Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti döneminde çıkartılmıştır ama bütün çalışmalar, altyapı çalışmaları, benim de uzman olarak ve yönetici olarak çalıştığım kamu mali yönetimi çalışmaları da yine 57’nci Hükûmet döneminde tamamlanmıştır.
Dolayısıyla, altyapı 1999-2002 döneminde ciddi ölçüde hazırlandı, ondan sonra bu süreç devam ettirildi ve Türkiye, kamu maliyesi alanında, özellikle 2007-2008’e kadar müthiş bir başarı gösterdi. Bugün eğer biz, işte, az faiz ödüyorsak -yine de o faiz çoktur ama geçmişe nispetle az faiz ödüyorsak- buralara müteşekkiriz.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Allah o günleri getirmesin. Yüzde 60 faizli günleri savunuyorsun.
ERHAN USTA (Devamla) – Orada da, bu ülke için çalışan herkese, siyaset ayrımı yapmadan herkese müteşekkir olmak lazım, bu ülke için hizmet edenlere Allah razı olsun demek lazım. Bir daha da o günlere dönmemek için de tedbir almak lazım. Bugün, şimdi, eğer fırsatım olursa o risklere de geleceğim. Yani, tabii, bu kadar olmaz. Ama bakın, sadece şunu söyleyeyim; 5,6…
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Yanlış savunuyorsun, yüzde 60 faizli yılları savunuyorsun.
ERHAN USTA (Devamla) – “Yüzde 60 faiz” diyorsun kardeşim, işte, az önce yüzde 99 enflasyondan bahsettim.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Bunların nesini savunuyorsun ya? Allah o günleri göstermesin bir daha.
ERHAN USTA (Devamla) – Yüzde 99 enflasyonu olan bir ülkede yüzde 60 faiz olur. Oralarda negatif faiz vardı, reel faiz vardı.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Bir gecede yüzde 500 oldu ya, nasıl savunuyorsun?
ERHAN USTA (Devamla) – O yüzden şimdi bir miktar…
BAŞKAN – Sayın Filiz, lütfen.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Nasıl savunmaymış bu, ben anlamadım ki!
ERHAN USTA (Devamla) – Ben size bunların hepsini anlatacağım bak şimdi, oradaki faiz lobisini de anlatacağım.
Şimdi, dolayısıyla…
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Ocaklar söndü ya, bir gecede ocaklar söndü ya!
OKTAY VURAL (İzmir) – Özel olarak kulise gelin de anlatsın. Anladım, gerçekleri öğrenmek istiyorsunuz siz. Doğru haklısınız, hep size yalanları söylemişler.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Hayret ya! Böyle bir şey savunulur mu ya!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, dinliyoruz.
ERHAN USTA (Devamla) – Arkadaşlar, zorunuza gitmesin, bakın, ben diyorum ki… Bakın, burada bir teknisyen gibi, bir siyasetçi gibi bile değil, bir teknisyen gibi açıklama yapıyorum, buna bile tahammül edemiyorsunuz. O kadar yalanla dolduruldu ki kulaklarınız, bunları anlayamıyorsun, kavrayamıyorsun. Lütfen böyle şey yapmayın, lütfen…
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Yeni AK PARTİ’nin başarısını eski yıllara bağlıyorsunuz ya! AK PARTİ’nin başarısını kabul etmiyorsunuz ama eski yılları savunuyorsunuz. Böyle bir şey olur mu!
ERHAN USTA (Devamla) – Bakın, ben, başarının nereden olduğunu, nasıl olduğunu, kimlerin de bu başarıyı devam ettirdiğini söylüyorum. Bozulan kısmını da söylüyorum, bunları görün. 2008 sonrası bunlar bozuldu ve bozuluyor. Eğer, bakın, bugünkü gibi devam edersek, bugünkü kamu mali yönetimiyle devam edersek bunlar bozulacak.
Bakın, Türkiye bir defa eksi büyüdüğünde, 2006’da sıfırlanan kamu açıkları -2009 yılındaki 4,8 negatif büyümemiz vardı ya hani, daralmamız vardı- bütçe açığı yüzde 5,6’ya çıktı. Yani bunların yapısal olarak altını güçlendirmediğiniz zaman, bir defa daralmayla bunların hepsi tekrar bozulacak çünkü o altyapı hazırlandı, verimsiz harcamalarınız var. Birazdan onu Sayın Maliye Bakanının bir konuşmasına atfen söyleyeceğim.
Şimdi gelelim dış denge meselesine. Türkiye iç dengeleri bu anlamda -az önce bahsettik- bir miktar düzeltti fakat dış dengeleri olağanüstü bozdu. Şimdi, haksızlık etmemek için, AKP’li on üç yıl ile AKP öncesi on üç yılı bazı dış denge rakamları açısından bir mukayese yapalım.
Şimdi, 1990-2002 döneminde Türkiye’nin verdiği cari açık, Sayın Bakan, 20,3 milyar dolar kümülatif. Yani 20 milyar, sadece 20 milyar dış kaynak kullanarak Türkiye ciddi yatırımlar yaptı, ciddi büyümeler elde etti. Bunları ben hep size gelişmekte olan ülkelerle mukayeseli olarak anlatıyorum. Ama AKP’li on üç yılda 468 milyar dolar cari açık verildi. Şimdi, “Doğrudan yatırım geldi.” diyorsunuz ya, 468 milyar dolar cari açık veriyorsun, elbette bunu bir yerden finanse edeceksin. Nereden finanse ettik? Birkaç kalemi söyleyeceğim.
HACI FİLİZ (Çankırı) – Özel sektör borcunu saymayalım, bunun içinde özel sektörün borcu var.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Konunun uzmanı, o mutfaktan geliyor dinleyelim lütfen.
ERHAN USTA (Devamla) - Gayrimenkul satışı 33 milyar; bu ülkenin taşı toprağı yabancılara satıldı. 33 milyar dolarlık gayrimenkul satıldı AKP döneminde. 131 milyar dolar doğrudan yatırım geldi diyoruz. Doğrudan yatırıma karşı olduğumuz için değil, doğrudan yatırım gelsin ama doğrudan yatırım ne biliyor musun? “Green field” denilen yatırım değil, hazır tesislerimizi sattık ve önemli bir kısmı da bankalara geldi, özel bankalara veya kamu bankalarına geldi yani hizmet sektöründe geldi. Ciddi bir otomotiv yatırımı Türkiye’ye gelmedi bakın bu dönemde, yani bunlara bakmak lazım. İmalat sanayisi o yüzden yüzde 15’lere kadar düştü. 131 milyar dolara bu ülkenin işleyen fabrikaları satıldı.
HACI FİLİZ (Çankırı) – Çankırı’ya 1,5 katrilyon geldi, Çankırı’ya.
ERHAN USTA (Devamla) - Tabii, 468 milyar dolar cari açık verince bunu yapmak durumundasın.
HACI FİLİZ (Çankırı) – Çankırı’ya 1,5 katrilyon geldi; lastik, otomotiv firması, lastik.
OKTAY VURAL (İzmir) – Otomotiv mi geldi? Yüksek teknoloji Çankırı’da!
ERHAN USTA (Devamla) - Sonra ne yapıldı? 276 milyar doları da dış borçla finanse edildi, dış borcumuz 276 milyar dolar arttı.
Bakın size bir şey daha söyleyeyim. “Faiz lobisi” diyorlar ya… Faiz lobisi konusunu burada işledik birkaç defa, kimin faiz lobisi olduğunu biz bu millete anlattık. Faiz lobisi kimdir? Faizciye kim kıyak yapıyorsa faiz lobisi odur. Burada geçenlerde -daha bir ay geçmedi- bir kanun çıkardık, faizden sıfır vergi alan kanun. Asgari ücretten vergi alınıyor veya işte, ekmeğin üzerinden vergi varken, suyun üzerinden vergi varken bu ülkede faizden vergi alınmıyor. Bunun iktisadi olarak da alınması gerektiğine ilişkin ben dünya kadar burada argüman geliştirdim. Sadece hani sosyal açıdan değil, iktisadi açıdan da bizim sermaye kazançlarını vergilendirmemiz lazım ama fırsat kalmadığı için oraya giremeyeceğim sanırım.
Bir şey daha söyleyeyim size: Bakın, faiz lobisi kimmiş? Yine on üç yıl; AKP öncesi on üç yıl, AKP sonrası on üç yıl. AKP öncesi on üç yılda yurt dışına… Yurt içerisinde ödediğiniz faizin de bana göre bir problemi yok, yerine göre çok da sorun değil belki. Niye? Çünkü, nihayetinde vatandaşına ödüyorsun, o da bankaya yatırıyor ve onunla da birisi yatırım yapıyor. AKP öncesi on üç yılda 62 milyar dolar; 62,6 milyar dolar faiz ödenmiş yurt dışına, yabancıya. AKP döneminde ne kadar ödenmiş? 122 milyar dolar.
OKTAY VURAL (İzmir) – Vay, vay, vay!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Vay, vay, vay!
ERHAN USTA (Devamla) - Kim faiz lobisiymiş, kim yurt dışına ülkenin paralarını transfer etmiş, bunu milletimiz görecek. (MHP sıralarından alkışlar) Bunları böyle hiç kimse konuşmadığı için zannediyorsunuz ki bunlar bilinmiyor.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Özel sektörün borcu, Hükûmetin günahı ne ya?
ERHAN USTA (Devamla) - Hatta bir şey daha söyleyeyim. Bakın, 20 milyar dolar cari açıkla on üç yıllık dönemde sizden önceki hükûmetler, özel artı kamu yatırımı olarak yıllık ortalama yüzde 21,6 yatırım yapmış, millî gelire oran olarak. Bakın, bu rakam çok önemli. Yani bakın, 20 milyar dolar dış kaynak kullanıyorsunuz, millî gelirin yüzde 21,6’sı kadar on üç yıl boyunca üst üste yatırım yapıyor bu ülke. 468 milyar dolar cari açık yapıyorsunuz, dış kaynak kullanıyorsunuz, taşı toprağı satıyorsunuz, yaptığınız yatırım yüzde 20,4’tür AKP döneminde.
OKTAY VURAL (İzmir) – Ounun hepsini Çankırı’ya yapmışlar anlaşılan.
ERHAN USTA (Devamla) – Yüzde 1,2 önceki on üç yıla göre AKP döneminde özel artı kamu yatırımı eksik yapılmıştır. Dolayısıyla 26,5 milyar liradır bu 1,2 farkı yani öyle küçük rakam değil, eski parayla 26 katrilyon lira her yıl AKP döneminde önceki on üç yıla göre az yatırım yapılmıştır.
Şimdi, ülkenin meselelerine böyle bakmak lazım, dolayısıyla buradan çıkarak ülkenin meselelerini çözmemiz gerekiyor.
Vaktim kalmadı ama maddelerde Sayın Maliye Bakanına söyleyecek birkaç sözüm olacak.
Ben bütçenin hayırlı olmasını diliyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Usta.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, eğer sayın milletvekili bu konuda daha fazla bilgi edinmek istiyorsa, Erhan Bey bekliyor, anlatsın.
ERHAN USTA (Samsun) – Her zaman, her zaman…
OKTAY VURAL (İzmir) – Senin anlatacağın varsa o da öğrenir.
ERHAN USTA (Samsun) – Yazık, yazık, yapmayın.
BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına son konuşmacı İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından alkışlar)
Konuşma süreniz yirmi dakikadır.
Genel Kurula da bu konuda bilgi vermek istiyorum. Sayın Aksu şahsı adına aleyhte olmak üzere de konuşacaktı. Şimdi, on beş dakikalık grup adına konuşmasını ve şahsı adına konuşmasını birleştirdik, yirmi dakika olarak konuşacak.
Buyurun.
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı’nın, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında, Azerbaycan’ın millî kahramanı, ömrünü Azerbaycan Türklüğünün bağımsızlığına adamış, “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez.” diyen Mehmet Emin Resulzade Bey‘in vefat yıl dönümünde kendisini rahmetle anıyorum; ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Yine bugün, millî yazar ve düşünür Ömer Seyfettin’in de vefat yıl dönümüdür. Türklüğün varmak istediği ufkun ötesini “kızıl elma” olarak gösteren, “Ülküsü olmayan bir millet ölmüş demektir.” diyerek Türk milletinin gelecek tasavvurunu ortaya koyan, eserleriyle millî şuurun şekillenmesine değerli katkılar sunmuş olan Ömer Seyfettin’i de rahmetle anıyorum; ruhu şad, mekânı cennet olsun.
Değerli milletvekilleri, cumhuriyetimizin kurulduğu yıllarda ekonomiyi güçlendirmek için yoğun bir çaba harcandı. Ancak, özel sektörün sermaye birikiminin yeterli olmaması nedeniyle, birçok sanayi tesisi devlet tarafından kuruldu.
1980’li yıllarda dünyada başlayan özelleştirme akımı, ülkemizde etkisini 1994 yılı sonrasında gösterdi ve kamu işletmelerinin bir bir elden çıkarılması şeklinde seyretti.
Özelleştirme uygulamalarında temel amaç, sermaye piyasalarında halka arz yoluyla satışların yapılarak sermayenin tabana yayılmasıdır. Oysa, AKP dönemindeki özelleştirmelerde, ağırlıklı olarak blok satış yöntemi kullanıldı. Özelleştirme sürecinde blok satışların toplam satışlar içindeki payı yüzde 33, tesis ve varlık satışlarının oranı yüzde 49 oldu. Halka arz yoluyla yapılan satışlar ise toplam satışlar içerisinde sadece yüzde 14 seviyesinde kaldı.
Blok satışlardan elde edilen gelir, yeni iş alanları açılmasını sağlamamakta, sadece kamu varlıklarının özel kişi ve şirketlere devredilmesiyle sonuçlanmaktadır. Bu durum, servet dağılımında eşitsizlik ortaya çıkardığı gibi, sermayenin tabana yayılmasını ve rekabetçi piyasanın oluşmasını engellemekte, yabancı özel sektör tekellerinin oluşmasına yol açmaktadır.
Özelleştirme sonrası esas olan, üretimin ve istihdamın devam etmesi, kuruluşların daha verimli çalışacak hâle getirilmesidir. Ancak, hepimiz biliyoruz ki, birçok kuruluş özelleştikten sonra kapatılmış ya da çalışma alanının dışında farklı maksatla kullanılmıştır. Bu şekilde yapılan özelleştirmeler, üretimin devamı amacıyla değil, kuruluşun mal varlıklarının, arazi ve diğer gayrimenkullerinin satılması şeklinde tecelli etmiştir.
Kritik sektörlerdeki özelleştirmelerde millî stratejik tercih ve öncelikler göz önünde bulundurulmamış, aksine, bu sektörler yabancılara satılmıştır. Tekel konumundaki KİT’lerin özelleştirilmesinde rekabetin tesis edilmesi ve tüketicinin korunmasına yönelik herhangi bir tedbir alınmamıştır. Tarımsal özelleştirmelerde çiftçinin durumu düşünülmemiş, özelleştirmeler sonucunda ortaya çıkan işsizlik sorununun çözümüne yönelik kalıcı tedbirler alınmamıştır. Pek çok piyasada çarpık bir düzen meydana gelmiş, piyasalar ya devlet eliyle özel tekellere terk edilmiş ya da dışa bağımlı hâle gelmiştir.
AKP “mirasyedi” mantığıyla millî birikimlerimizi kime olursa olsun satmayı ilke edinmiş, ne dedelerimizin alın terini düşünmüş ne de torunlarımızın geleceğini hesap etmiştir. Günü kurtarma yaklaşımıyla millî varlıklarımız peşkeş ve talan ekonomisine malzeme yapılmıştır. Nitekim, bugün iktidar koltuklarında oturanlardan bazılarının dün yaptığı “Harun-Karun” karşılaştırması da bu talan ekonomisi nedeniyle yapılmıştır.
Değerli milletvekilleri, özelleştirmelerde ve diğer kamu ihalelerinde esas olan, millî kaynaklarımızın korunması, yetim hakkının ve kamu yararının gözetilmesidir. Bu sebeple söz konusu işlemler, yolsuzluklarla mücadele anlayışı içinde değerlendirilmesi gereken önemli faaliyetlerdir.
AKP dönemindeki özelleştirme uygulamaları ve kamu ihaleleri, maalesef, kamudaki çürümüşlüğün, siyasetçi, iş adamı ve bürokrat üçgeninde gelişen yolsuzluk ve usulsüzlüklerin kendini gösterdiği önemli bir alan olmuştur. Özelleştirmeler, büyük ölçüde, özel ilişkilerin gölgesinde şekillendirilmiştir. AKP’nin özelleştirme felsefesi, bir bakanın ifadesiyle “Babalar gibi satarız.” ve “Biz bu ülkeyi pazarlamakla mesulüz.” anlayışıdır. Oysa, bu anlayış, millî menfaatleri önceleyen, milletimizin alın terini ve tasarruflarını aziz bilen, onlara hürmet eden bir anlayış değildir. Global ekonomik konjonktürün imkânlarını değerlendiren stratejik akıl da değildir. Bu yaklaşım, devleti aile şirketine döndürme, devlet yönetimini kayıt dışına taşıma ve özel ilişkilere indirgeme anlayışıdır. Bu anlayış, özelleştirmede kamu kaynaklarını peşkeş çekmenin adının pazarlama konulması, yetim hakkının görmezden gelinmesidir. Nitekim, yaşananlar, özelleştirme adına atılan bütün adımların gerisinde, daha önce özel ilişkilerle oluşturulmuş bir altyapı olduğunu ortaya koymuştur. Bu sakat yaklaşım, Türk siyasetinde etik değerleri hiçe sayan “Benim memurum işini bilir.”, “Sattıysam ben sattım.” anlayışının devamıdır. Hazreti Ömer’in devlet işlerinde kullandığı mumu özel işlerinde kullanmayan anlayışıyla örtüşen bir tutum ise asla değildir.
Değerli milletvekilleri, AKP döneminde yapılan ilkesiz ve hesapsız önemli özelleştirmelerden birkaç örnek vermek istiyorum. 2004 yılında 2,5 milyar kâr etmiş; 1,1 milyar lira kurumlar vergisi ödemiş olan TÜRK TELEKOM’un yüzde 55’i, blok olarak, dört yıllık kârına Öger liderliğindeki Arap-İngiliz-İtalyan sermayesine 6,5 milyar dolara satılmış; 6 milyar dolar değerindeki AVEA da satışın yanında hediye edilmiştir. Baştan sona hukuki eksikliklerle dolu ve özel ilişkilere dayalı bu satış işlemi TELEKOM’u süresiz olarak satabilmek amacıyla başlatılmış, çok şükür ki Danıştay bu satışı yirmi bir yılla sınırlandırmıştır.
Diğer taraftan, kurumlar vergisi oranı 1/1/2006 tarihinden geçerli olmak üzere yüzde 30’dan yüzde 20’ye düşürülmüş, bu düzenlemeyle, 2006 yılında elde ettiği kâr dikkate alındığında, TÜRK TELEKOM’a yıllık olarak yaklaşık 330 milyon, toplamda ise 4 milyar dolarlık vergi avantajı sağlanmıştır. Vergi indirimi yapılması eğer ekonomik bir gereklilik idi ise, neden bu düzenleme özelleştirme süreci öncesinde ilan edilmemiş ve bu şekilde daha rekabetçi bir ihale ortamı sağlanmamıştır?
Yine, TMSF’nin portföyünde bulunan ATV televizyonu ve Sabah gazetesi 1,1 milyar dolara yandaş bir iş adamına satılmış, bunun 750 milyon doları da Halkbank ve Vakıfbank tarafından fonlanmıştır.
TÜPRAŞ’ın yüzde 14,76 hissesi bir gecede el altından Ofer’e satılmış, Ankara 12. İdare Mahkemesi satışı iptal etmiş olsa da bu satıştan dolayı alıcı birkaç ay içinde yaklaşık 500 milyon dolar kazanç sağlamıştır.
Eti Alüminyum AŞ, SEKA Balıkesir İşletmesi, Kuşadası ve Çeşme Limanları’nda satışların iptaline dair kesinleşmiş yargı kararları uygulamaya konulmamıştır.
Bu süreçte Tapu Kanunu’nda ve Sermaye Piyasası Kanunu’nda yapılan değişikliklerle herhangi bir şarta bağlı olmaksızın yabancılara mülk satışına imkân veren düzenlemeler yapılmış, ülkemizin millî güvenliği, stratejik öncelikleri göz ardı edilmiştir.
Diğer taraftan, 15/2015 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı’yla TEMSAN Genel Müdürlüğü ile TPAO’ya bağlı TP Petrol Dağıtım AŞ özelleştirme kapsam ve programına alınmıştır. Bu şekilde, yerli türbin yapan TEMSAN’ı da özelleştirerek yabancı firmaların piyasaya hâkim olmasına ve dev barajların ve santrallerin yapımında ülkemizin yabancılara mahkûm edilmesine zemin hazırlanmıştır.
2010 referandumuyla Anayasa’nın 125’inci maddesinde yapılan değişiklikle, başta özelleştirmeler ve kamu ihaleleri olmak üzere birçok alanda kritik mali süreçleri etkileyen yerindelik denetimi kaldırılmıştır. Bu şekilde, idari yargı, özelleştirme kararlarını neredeyse iptal edemeyecek hâle gelmiş; AKP’nin özel ilişkilerinin, keyfiliğinin ve ölçüsüzlüğünün önünde bir mâni de kalmamıştır.
Değerli milletvekilleri, bir yandan kendilerinden önce Türkiye’de, adeta taş üstüne taş konmadığını söyleyerek geçmişi karalayan AKP, bir yandan da cumhuriyetin kazanımlarını, Türk milletinin kıt kanaat tasarruflarıyla yapılan yatırımları bir bir elden çıkartmıştır. 1985-2015 döneminde toplam 66,9 milyar dolar tutarında özelleştirme yapılmıştır. Bunun 58,8 milyar doları 2003’ten 2015’e kadar olan AKP dönemine aittir. Peki, bu para nereye gitmiştir? On üç yılda 122 milyar dolar yurt dışına faiz ödemesine gitmiştir. Yapılan yaklaşık 60 milyar dolarlık özelleştirmeye rağmen, Türkiye’nin dış borcu 2002’deki 129 milyar dolarlık seviyesinden bugün yaklaşık 410 milyar dolara çıkmıştır.
AKP döneminde yapılan özelleştirmeler sonucunda devletin sahip olduğu imtiyazlar ve varlıklar satılmış ve geriye bir şey kalmamıştır. Bu satışlarda, özelleştirme ilkeleri yerine, yandaş burjuvazi oluşturulması öncelikli amaç olmuştur.
Bugün, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, 300’ün üzerinde personelin istihdam edildiği büyük bir kurumdur. Ancak, uygulamada kurumun asli görevlerini danışmanlık firmaları aracılığıyla yaptırdığını görüyoruz. Eğer işler danışmanlar aracılığıyla yapılacaksa, devasa bir teşkilata, bu kadar personele, araca ve binaya gerek yoktur. İşi kalmayan idare, aldığı imar yetkisiyle, kamuya ait kıymetli arazilerin ticaretinin yapıldığı âdeta bir emlak ofisi hâline getirilmiştir. Bu durumda, kaynak israfının önlenmesi ve kamusal faydanın artırılması adına, kurumun kapatılması hayırlı bir iş olacaktır.
Öte yandan, 4046 sayılı Kanun’un 22’nci maddesine göre, özelleştirilen kuruluşlarda çalışan personelin diğer kamu kurumlarına nakline ilişkin süreçte kayırmacılık anlayışına son verilmeli, yaşanan adaletsizlikler giderilmeli, objektif kriterler esas olmalıdır.
Değerli milletvekilleri, özelleştirmede içerik bakımından şeffaflık temelinde sağlam bir hukuki zemine dayanan ve karanlık ilişkilere imkân vermeyen bir yapı oluşturulamamış, hukuki boşluklar, özel yasal düzenlemeler ve idari yetki aşımı suretiyle şahsi ilişkilere dayalı bir yapı tercih edilmiştir. Stratejik ne varsa satma telaşıyla, pervasız ve hukuk tanımaz bir anlayış içinde olunmuştur.
Burada Sayıştay raporlarına da değinmeden geçemeyeceğim. “Denetim Bulgularını Etkilemeyen Tespit ve Değerlendirmeler” başlığı altında yapılan uyarıda, idare bütçesinden yapılan satım ve kiraya verme işlerinin Devlet İhale Kanunu’na göre yürütülmesi gerekirken bu şekilde yapılmadığı, ayrıca imar planı değiştirilmeksizin satışı yapılan taşınmazlara yönelik olarak kamuda kalması gereken ve plan değişikliğinden kaynaklı değer artışının üçüncü kişilere aktarıldığı tespit edilmiş ve bunlar eleştirilmiştir. Bu tespitler kurumu ve kamuyu zarara uğratan önemli hususlar olduğu hâlde, raporda “denetim bulgularını etkilemeyecek unsurlar” olarak zikredilmesi Sayıştay denetiminin ne denli işlevsiz duruma getirilmiş olduğunu gösteren içler acısı bir durumdur.
Bize göre, özelleştirmede öncelikli olarak halka arz yoluyla özelleştirme yöntemi uygulanmalı, sermayenin tabana yayılması sağlanmalıdır. Devlet tekellerinin yerini özel sektör tekellerinin alması önlenmeli ve rekabetçi piyasaların oluşması temin edilmelidir. Uluslararası rekabet şartlarında üretim yapılabilmesi, tüketici hak ve menfaatlerinin korunması, bölgeler arasındaki gelişmişlik farklarının azaltılması ve kamuya ilave yük getirilmemesi özelleştirme politikasının belirleyici özelliği olmalıdır. Şeffaflık ilkesi tam anlamıyla uygulanmalı, kamu vicdanını rahatsız edecek hiçbir uygulamaya izin verilmemelidir. Özelleştirme uygulamalarında yargı kararlarını uygulanamaz kılmaya dönük girişimlerden vazgeçilmelidir. Şartnamelerde yer alan taahhütlerin yerine getirilmesi amacıyla etkin bir hukuki takip ve denetim sistemi oluşturulmalıdır.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, Milliyetçi Hareket Partisinin de ortağı olduğu 57’nci Hükûmet döneminde gerçekleştirilen yapısal reformlardan biri de kamu ihale alanındadır. O dönemde Türkiye’nin kamu ihale sisteminde önemli bir reform yapılmış ve Kamu İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu çıkarılmıştır. Yolsuzluklarla mücadelenin önemli bir parçası olan bu düzenlemeyle kamu ihalelerinde yolsuzluklara zemin hazırlayan unsurların ortadan kaldırılması amaçlanmıştır.
Ancak, AKP iktidar olduğunda, kamu ihalelerini istedikleri gibi yönlendirebilmek için, önce ihale mevzuatını değiştirmekle işe başlamış, sonra da imar mevzuatında değişiklikler yapmıştır. İmara ilişkin yetkilerin çeşitlendirilmesi suretiyle rant paylaşımı kolaylaştırılmıştır. Mesela, belediye meclislerinden istenilen imar düzenlemesinin çıkartılamayacağı bir durumda imar yetkisini Özelleştirme İdaresine veya TOKİ’ye aktarabilmişlerdir.
2003 yılında Kamu İhale Kanunu yürürlüğe girdiğinde açık ihale usulüyle yapılan alımların oranı yüzde 82 ve pazarlık usulüyle yapılan alımların oranı yüzde 21 olarak gerçekleşmişken 2014 yılında açık ihale usulüyle yapılan alımların oranı yüzde 71’e düşmüş, pazarlık usulüyle yapılan alımların oranı ise yüzde 28’e çıkmıştır. Bu dönemde doğrudan temin yoluyla yapılan alımlar toplamı da 8 kat artmıştır.
Kamu alımlarının genel ihale usulleri yerine doğrudan temin suretiyle yapılması ve bazı kurum ve kuruluşların kanundan istisna tutulması yolsuzluk ve usulsüzlüklere açık bir ortam oluşturmakta, yolsuzluk iddialarını da beraberinde getirmektedir.
Yolsuzluklarla etkili bir mücadele için öncelikle yolsuzluğa zemin hazırlayan hukuki, idari, kurumsal eksikliklerin giderilmesi ve caydırıcı müeyyidelerin getirilmesi, etkin bir denetim mekanizmasının oluşturulması ve insan gücü kalitesinin geliştirilmesi gereklidir. Oysa AKP, bunları yapmak yerine, Kamu İhale Kanunu’nda 130’dan fazla değişiklik yaparak yatırımcı kuruluşları bir bir kapsam dışına çıkarmış, Ceza Kanunu’nda yapılan değişiklikle görevi ihmal suçu âdeta hapis yatılan bir suç olmaktan çıkartılmış, denetim sistemi bütünüyle sulandırılmış, kamu ihalelerinde yolsuzluğu önlemesi ve adalet sağlaması için kurulan Kamu İhale Kurumu üyeliğine atanan kurul üyesi zincirleme olarak görevi kötüye kullanma suçundan tutuklanmış, yargılanması devam etmektedir.
Hukuku, teşkilatı, denetimi ve kadroları yolsuzluklara zemin hazırlayan bir anlayışla şekillendirilen ihaleler de güvenilirlikten uzak dolayısıyla şaibelerle dolu olmuştur.
Kamu İhale Kurumu, ihale sistemine yönelik olumsuz müdahaleleri önleme ve sistemi geliştirmede etkin değildir. Kurum icra bağımsızlığı içinde hareket edememekte, kuruluş gayesine hizmet eden bir yönetim sergileyememektedir.
Kurumun, artık, devreye girerek kontrolsüz istisna uygulamalarına derhâl son verilmeli, yatırımcı kuruluşların tamamı kanun kapsamına alınmalı, Avrupa Birliği mevzuatıyla da uyumlu olacak şekilde enerji, su, ulaştırma ve posta hizmetleri sektörlerinde faaliyet gösteren kuruluşların gerçekleştirdiği alımlar için de düzenleme yapılmalıdır.
TOKİ’nin misyonu, rant projesi ve otel yapmak değildir; bunlar için İhale Kanunu’ndan kurumu istisna tutmak, olsa olsa bu yolla rant devşirmek amacına matuftur.
Kamu İhale Kurumu verilerine göre, 2014 yılında 157.879 kamu ihalesi yapılmış ve 3.942 şikâyet incelemeye alınmıştır. İhalelerin denetlenmesi şikâyete bağlı olduğu için, yapılan ihaleler toplamının ancak yüzde 3’ü denetlenebilmiştir.
Yönetimin temel fonksiyonlarından olan denetimi ortadan kaldırarak yolsuzlukla mücadele etmek, kolluk kuvvetlerini karakollara hapsederek terörle mücadele etmek gibidir. Nasıl ki terörle müzakere sürecinde bu yanlışı yaptıysanız, denetimi etkisizleştirerek yolsuzlukla mücadeleyi de zaafa düşürdünüz.
Değerli milletvekilleri, finansal piyasalardaki derinlik ve ekonomik yapılardaki karmaşıklık, güvenilir bilgi elde etmenin önemini artırmış, mali bilgilerin uluslararası seviyede karşılaştırılabilirliğini zorunlu hâle getirmiştir. Spekülasyonlara açık, az miktarlarla bile manipülasyon yapılabilme imkânı olan finansal piyasalarda özellikle küçük yatırımcının hakkını korumak, güvenliğini sağlamak bu alandaki kurumların gerekli tedbirleri almasını zorunlu kılmaktadır.
Etkin bir kamu gözetiminin tesisi, katılımcı bir anlayışla, güvenilir bir finansal raporlama ortamı ve etkin bir denetim standardı oluşturulmasıyla mümkün olabilecektir. Bu nedenle, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu işlevlerini yerine getirirken sektörün ilgilileriyle istişare edip görüşlerini değerlendirmesi, kamuoyunun bu konudaki kaygılarını giderecektir.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz bütçelerde kurumların geleceğine ve işlevlerine anlam katacak, yön verecek, vizyon ortaya koyacak bir anlayış görülmemektedir. Kısa, orta ve uzun vadede beklentilerin neler olduğu ve buna yönelik bütçede ne öngörüldüğü belli değildir. Özelleştirme ve ihalelerdeki yolsuzluklara zemin hazırlayan mümbit alanlar nasıl ortadan kaldırılacak, bunlara yönelik bir işaret yoktur. İdareimaslahattan bütçelerle karşı karşıyayız.
Bilinmelidir ki Milliyetçi Hareket Partisi iktidarında siyaset, iş çevresi, bürokrasi, sivil toplum ve medya tarafından iş birliği içinde yapılan ve karşılıklı koruma ve kollama anlayışıyla örtbas edilen her türlü yolsuzluk ortaya çıkartılacak, makam ve mevkisi ne olursa olsun yolsuzluk yapanların, yetim hakkına el uzatanların, bağımsız Türk adaleti önünde hesap vermesi sağlanacaktır.
Bu düşüncelerle, konuşmamı bitirirken yine de 2016 yılı bütçesinin ülkemizin birliği, milletimizin dirliği ve devletimizin bekası için hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aksu.
Böylelikle, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun da konuşmacılarını tamamlamış olduk.
Şimdi, Hükûmet adına sayın bakanların konuşmalarına sıra geldi.
Hükûmet adına öncelikle Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş konuşacak, daha sonra Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, daha sonra da Maliye Bakanı Naci Ağbal konuşacak.
Konuşma süreleri yirmi dakikadır.
Şimdi, Ekonomi Bakanı Sayın Mustafa Elitaş’ı kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgi, saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Öncelikle, 2016 yılı bütçesinin hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bütçenin yapılmasında emeği geçen, başta Maliye Bakanı ve personeline, öte yandan Plan Bütçe Komisyonunda uzun bir maratondan sonra görüşmeleri yapıp buraya getiren Plan Bütçe Komisyonunun Değerli Başkanı ve üyelerine, Plan Bütçe Komisyonu üyesi olmayıp da bu bütçeye katkı sağlamak için Komisyonda görüşlerini beyan eden çok değerli milletvekili arkadaşlarıma teşekkür etmeyi borç biliyorum.
On üç günlük bir bütçe maratonunun bugün 10’uncu gününü idrak ediyoruz. Bu süre içerisinde de bütün kurumların bütçeleri hakkında görüşlerini beyan eden, eleştirilerini yapan ve bu çerçevede bütçeye katkı sağlayan tüm değerli, duyarlı milletvekillerini tebrik ediyorum, onlara da milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum.
Bildiğiniz gibi, dünya ekonomisi son yıllarda bir duraksama dönemine girdi. Özellikle küresel krizden sonra yeniden ortaya çıkan iyileşmeyle birlikte, 2014 ve 2015 yılında ortaya çıkan farklı sonuçlar çerçevesinde dünya ekonomisinde küresel gelişmenin olumsuzluklarının birlikte ortaya çıktığını görüyoruz.
Büyük ekonomilerin uyguladıkları genişletici para politikalarıyla birlikte, kendi ekonomilerini durgunluktan çıkarmak için yaptıkları gayretlerin henüz başarıya ulaştığını ifade etmek mümkün değil. Bu nedenle, bazı ülkeler mevduatlara negatif faiz uygulaması yaparak kendi ekonomilerini genişletici gayret içerisinde bulunmalarına rağmen sonuç alabilmiş değiller. Japonya, Avrupa Birliği, Danimarka, İsveç ve İsviçre negatif mevduat faizi uygulamasına rağmen henüz bir netice alamadılar.
Küresel ekonomideki bu zayıf görünüm ihracat ve ithalat rakamlarını da olumsuz yönde etkiliyor. Dünya Ticaret Örgütünün tahminlerine göre, 2015 yılı ihracat rakamları 2014 yılı ihracat rakamlarına göre parasal cinsten yüzde 11 civarında bir eksiyle karşı karşıya. Yuvarlak olarak söylüyorum: 2014 yılında 17 trilyon doları aşmış dünya ihracatı, 2015 yılında 15 trilyon dolar seviyesinde gerçekleşmiş. Aynı şekilde, 17 trilyon doları aşmış dünya ithalatı, 2015 yılında 15 trilyon dolarlık bir seviyeye düşmüş yani ortalama, dünya ihracatında, parasal cinsten baktığımızda, yüzde 11 civarında bir azalış söz konusu.
Yine, bu çerçeveden, baktığımızda, Türkiye’nin ihracatını değerlendirdiğimizde, 2014 yılında gerçekleşen 157,6 milyar dolarlık ihracat, 2015 yılında 143,9 milyarlık ihracat potansiyeline ulaşmış.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, az önce ifade ettiğim gibi, dünya ekonomisindeki bu döviz kurlarından ortaya çıkan dolar/euro paritesiyle veya doların başka ülke paraları karşısındaki olağanüstü değer artışıyla birlikte ortaya çıkan parasal değerlendirmenin sonucu olarak, dünya ekonomisinde dış ticaretteki yüzde 11’lik daralmaya karşı, Türkiye miktar cinsinden yüzde 2’lik bir ihracat artışı sağlamasına rağmen, döviz cinsinden parasal olarak yüzde 8,7’lik bir daralmayla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.
Yine, küresel ticaretin ne kadar zayıf gittiğini başka endekslerde de başka rakamlarda da görmek mümkün. Bakın, Baltık Kuru Yük Endeksi de açıkça bu küresel ticaretteki daralmayı gösteriyor. Bu endeks, küresel kriz dönemi olan 2008 yılında en düşük 715’ler seviyesini görmüşken 3 Mart 2016 tarihi itibarıyla 342 seviyesine düşmüştür; hemen hemen yarıya düşen bir rakamla karşı karşıyayız.
Cari işlemler açığı, Türkiye ekonomisi nezdinde baktığımızda, 2015 yılında bir önceki yıla göre yüzde 26,1 gerilemiş, 32,2 milyar dolara düşmüştür. Böylece cari işlemler açığı son altı yılın en düşük seviyesinde gerçekleşmiştir.
Değerli milletvekilleri, geçen yıl ihracatımızda yaşanan gerilemenin sebeplerini şimdi kısaca sizlere açıklamak istiyorum. Değerli Milletvekilimiz Sayın Emin Haluk Ayhan biraz önce ifade etti: “Bunu kurla, döviz fiyatlarıyla açıklamanız mümkün değil. 2002 yılında da kur 0,89 euro 1 dolar seviyesindeyken şimdi 1,40 dolar 1 euro seviyesine geldi.”
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – O zaman öyleydi.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – “O zaman niye ihracattaki artışı buna bağlamadınız?” diye ifade ederken bu sıralarda oturan muhalefet milletvekilleri bu kur değişiminden dolayı ortaya çıkan farklılığı ifade etmişlerdi. Biz de AK PARTİ iktidarı olarak, AK PARTİ Grubu olarak bu farklılığın doğru ama Türkiye ekonomisinin ve ihracat potansiyelinin daha yüksek olduğunu ifade etmiştik.
ERHAN USTA (Samsun) – Hiçbir tane raporda öyle bir ifade yer almadı.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakın, değerli milletvekilleri, 2015 yılında ihracatın kurdan dolayı azalmasının rakamı 12,6 milyar dolar, ihracatın kurdan dolayı azaldığı miktar, döviz cinsinden. Yani, kurlar 2014 yılı seviyesinde kalmış olsaydı, bizim ihracatımız döviz cinsinden 12,6 milyar dolarlık bir artış ortaya çıkarmış olacaktı. Bir de dünya emtia fiyatlarında olağanüstü derecede bir gerileme söz konusu. Dünya emtia fiyatlarındaki gerilemenin de ihracatımıza olumsuz katkısının 8 milyar doları aştığını görüyoruz. Çevremizdeki…
ERHAN USTA (Samsun) – İthalata katkısı nedir Sayın Bakan?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Oraya da geliyorum.
ERHAN USTA (Samsun) – İthalata olumlu katkısı ne?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – İthalatımızda da yüzde 14,4’lük bir gerilemenin söz konusu olduğunu…
ERHAN USTA (Samsun) – Hayır, emtia fiyatlarının ithalata katkısı ne kadar, onu da söyleyin.
BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım lütfen.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Onu da söyleyeceğim, söyleyeceğim onun da şeyini.
ERHAN USTA (Samsun) – Yani, onu bir hesap edin.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Onu zaten muhalefet olarak siz hesaplıyorsunuz, onları da söyleyeceğiz. Muhalefetin görevi, bizim unuttuklarımızı dile getirmek.
ERHAN USTA (Samsun) – Ama, vatandaşı doğru bilgilendirmek lazım.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – İşine gelmeyen her şeyi de unuturlar ha!
ERHAN USTA (Samsun) – Tabii.
Yani, sadece ihracat bakanı gibi konuşuyorsunuz, ithalat da sizin sorumluluk alanınızda.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkanım, böyle bir usul yok.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakın, değerli milletvekilleri…
BAŞKAN – Sayın Bakan, siz, lütfen, Genel Kurula hitap edin.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Sayın Usta, siz Plan Bütçe Komisyonunda da böyle, hiç durmuyordunuz, sürekli bakana müdahale ediyordunuz. Bana mı müdahale ettiniz, başkalarına da mı müdahale ettiniz, bilmiyorum ama ben, kendi bütçem görüşülürken…
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Sayın Bakanım, on üç yıl bürokratlık yaptı da ondan.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Olur… AK PARTİ döneminde, doğru, on üç yıl bürokratlık yaptı, onun şeyinden olmuş olabilir ama biz Erhan Bey’in bürokratlığı döneminde kendisinden çok memnunduk.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – On üç yıl… Evet, DPT’de… O da memnundu da şimdi memnuniyetsiz…
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Yani Allah var, yaptığı şeylerde, yaptığı icraatlarda, yaptığı…
BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen, Genel Kurula hitap eder misiniz.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Tamam Sayın Başkan. Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Siyasi nezaketsizlik bu!
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Böyle bir şey olmaz!
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, çevremizde yaşanan olumsuzluklardan dolayı Türkiye ekonomisinde ihracatta 2,4 milyar dolarlık bir gerilemenin var olduğunu görüyoruz. Bu çerçevede, mal ve hizmet üretimiyle ihracatı artırmak, üretim ve ihracatın ithalata bağımlılığını azaltmak, ürünlerimizde katma değeri artırmak, ihracatta dönüşümü sağlamak, pazar çeşitliliğini ve derinliğini oluşturmak, ihracatçılarımızı küresel piyasada daha rekabetçi bir yapıya kavuşturarak dünyanın her yerinde var olmalarını sağlamak Bakanlığımız politikalarının temelini oluşturmaktadır.
Bu çerçevede AR-GE, inovasyon, tasarım ve markalaşmaya çok büyük önem veriyoruz. Yüksek teknolojili üretimle birim fiyatı daha yüksek ihracat yapmak, ticari markalarımızın gücünü ve tanınırlığını artırmak amacıyla çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Ayrıca, mevcut ihracatçılarımızın daha kurumsal hâle gelmelerini sağlamak, ülkemize yeni ihracatçılar kazandırmak ve net ihracatımızın büyümeye katkısını güçlendirmenin ihracat politikalarımızın öncelikleri arasında yer aldığını ifade etmek istiyorum.
Yeni ihracat yapmaya başlayacak firmalarımızdan, ihracatı öğrenmiş, artık düzenli olarak ihracat yapan ve marka olmak isteyen firmalarımıza eğitimden pazara girişe, ürünlerin tasarım aşamasından markalaşma sürecine kadar, ihtiyaca göre kapsamlı destekler veriyoruz. Bu bağlamda, 2015 yılında markalaşma ve yüksek katma değerli üretimin önemiyle ilgili bilgilendirme çalışmalarına devam ettik ve devam edeceğiz. Katma değerli üretimin olmazsa olmazı olarak değerlendirilen tasarım konusunda da ihracatçı şirketlerimizde tasarım departmanlarının kurulması ve geliştirilmesini teşvik edecek politikaları uygulamaya koyduk.
2015 yılında, 15 farklı sektörde 21 adet tasarım yarışması ve Bakanlığımızın destekleriyle İnovasyon Haftası etkinlikleri düzenlendi. İnovasyon gönülleri bir araya getirildi, AR-GE proje pazarları sayısı 11’e ulaştı. 2015 yılı ortasında uygulamaya başladığımız destek kapsamında 28 tasarım ve ürün geliştirme projesi desteği verildi. Kümeleşme esasına dayalı olarak geliştirilen 242 farklı uluslararası rekabetçiliği geliştirme projesi kapsamında 5.235 firmaya 27 milyon TL destek verdik. Ülkemizde pazarlama, dağıtım, lojistik üs vazifesi görecek Türkiye ticaret merkezleri desteğimizin altyapısı da olgunlaştı, ilk etapta Dubai ve Tahran Türkiye ticaret merkezlerini kuracağız. 60 ülkeye toplam 176 sektörel ticaret heyeti organizasyonu gerçekleştirdik. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Başbakanımızın yurt dışı ziyaretleri kapsamında, 2015 yılında Bakanlığımız koordinasyonunda düzenlenen etkinlik sayısı ise 21 oldu. Devlet başkanı, başbakan ya da bakan olmak üzere 59 yabancı resmî konuğu Türkiye’de ağırlama imkânı bulmuş olduk.
Öte yandan, değerli milletvekilleri, “Türkiye” markası oluşturmaya büyük bir ehemmiyet gösteriyoruz. Türkiye’nin dünyadaki algısını üst seviyeye çıkarabilmek için, “Türk malı” yazan bir emtianın, bir ürünün yüksek seviyelerde fiyatlanabilmesini sağlayabilmek için “Turkey” markasını ön plana çıkarma gayreti içerisindeyiz. Bu çerçevede, iki ay gibi kısa bir sürede bu reklamlarımızın 150 milyon kişiye ulaştığı kanaatindeyiz.
Değerli milletvekilleri, yerli üreticinin korunması, tüketicinin temel ihtiyaçlarının ucuza karşılanması, yerli üretimi olmayan veya yetersiz olan ürünlerden sanayimize ucuz girdi sağlanması ithalat politikalarımızın ana çerçevesini oluşturmaktadır. Bu maksatla, ithalatta gümrük vergileri ayarlanmakta, gerektiğinde sanayimizin ihtiyacına göre askıya alınmakta ve tarife kontenjanı açılmaktadır. Diğer taraftan, ithalata yönelik ticaret politikası savunma araçlarını Dünya Ticaret Örgütü kuralları çerçevesinde etkin şekilde uyguluyoruz.
Değerli milletvekilleri, 2016 yılı için yaptığımız öncelikler içerisinde Gümrük Birliği Anlaşması’nın gözden geçirilmesi ve güncellenmesi önemli bir konumuz olarak ortaya çıkacaktır, önemli bir değerlendirme ve zamanımızı alacağını düşünüyorum. Yine aynı şekilde, Avrupa Birliğinin Amerika Birleşik Devletleri’yle yapmaya çalıştığı TTIP anlaşmasına Türkiye’nin de müdahil olması ve bu anlaşma sonuçları çerçevesinde, Türkiye’nin de anlaşmaya katılmasıyla ilgili gayretlerimizi, hem Amerika Birleşik Devletleri nezdinde hem de Avrupa Birliği süreci içerisinde değerlendirmeye çalışıyoruz.
1995 yılında onaylanmış, 1996 yılında yürürlüğe giren Gümrük Birliği Anlaşması çerçevesinde, Avrupa Birliğinin yaptığı serbest ticaret anlaşmalarının Türkiye’de uygulanabilmesi için veya üçüncü ülkeler ile Türkiye'nin bu anlaşma haklarından faydalanabilmeleri için ayrı bir serbest ticaret anlaşması yapılması mecburiyeti olduğundan dolayı, Avrupa Birliğinin yaptığı 48 serbest ticaret anlaşmasıyla ilgili biz aynı ülkelerle tekrar müzakere sürecine gittik. Şu ana kadar 23 serbest ticaret anlaşmasını hayata geçirmiş olduk fakat bunlardan 18 tanesi onay sürecini aştı, 5 tanesi, Kosova, Moldova, Faroe Adaları, Lübnan ve Singapur onay bekleme pozisyonunda.
Değerli milletvekilleri, ikili ve çok taraflı ticari ilişkilerimizi de olağanüstü derecede artırmaya çalışıyoruz çünkü dünyada yeni pazar arayışları, yeni pazarlara yönelmek için gayret gösteriyoruz. Bu çerçevede, hem Karma Ekonomik Komisyon toplantısını hayata geçirmeye çalışıyoruz hem de ekonomik ve ticari iş birliği komitelerini (JETCO) de önemli bir şekilde bu ticaretin geliştirilmesi amacıyla kullanmak için gayret gösteriyoruz.
Değerli milletvekilleri, ihracatın çeşitlenmesi, yatırım miktarının artması ve pahada ağır bir hâle gelmesi amacıyla yatırım teşvik sistemimizin de çok önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Bu çerçevede, pahada ağır yani nitelikli ürün imalatı yapan sektörlere, teknolojilere daha çok, daha fazla destek vermek amacıyla Yatırımların Teşviki Kanunu’muzu ortaya koymuş olduk.
Bakın, değerli milletvekilleri, Türkiye’nin uygun bir yatırım ortamı, nitelikli bir yatırım ortamı olması münasebetiyle, özellikle 2002 yılına kadar yabancıların Türkiye'ye yaptıkları doğrudan yatırım 15,1 milyar dolarken 2003’ten günümüze gelene kadar 165,2 milyar dolar seviyesine ulaşmasını, Türkiye'nin yatırım ortamının uygun olduğu, güvenli bir liman olduğuyla ifade etmek istiyorum.
Uluslararası piyasada Türk iş adamları yatırım yapmaya başladılar. Bundan önce, 2012-2015 yılına kadar Türkiye'nin yurt dışındaki yatırımları 32,4 oranında, 33,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Sadece yabancı yatırımcıların Türkiye'de yatırım yapması değil, artık Türk iş adamları da yabancı ülkelerde yatırım yapma noktasına doğru girmişlerdir.
Bakın, değerli milletvekilleri, az önceki bir konuyu dile getirmek istiyorum. Değerli Emin Haluk Ayhan dedi ki: “İhracatta vahim bir durum var, aşağıya doğru gidiyor. İhracatı olumsuz bir şekilde aşağıya doğru düşürüyorsunuz ve demir çelik de perişan.” Bakın, 1 Ocak-29 Şubat arasında, ihracat miktar cinsinden yüzde 5,7 artmışken değer cinsinden yüzde 23 civarında azalmıştır. Tekrar altını çiziyorum, ihracat miktar cinsinden yüzde 5,7 artmışken değer cinsinden yüzde 23,3 civarında azalmıştır. 2015 yılının Şubat ayında ihracat miktarı…
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Sayın Bakan, kapasitenin yüzde 10’u devreden çıktı.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakın, 2015 yılında ihracat miktarı Şubatta 464 bin ton hububat ve yağlı tohumlar iken 2016 Şubatta 719 bin ton olmuş. Yine, deri ve mamullerinde 9 bin ton olan ihracat miktarı 10.549 ton olmuş. Yine, kimyevi maddeler ihracatımız 1 milyon 212 bin kilogram iken 1 milyon 666 bin kilogram olmuş. Hazır giyim konfeksiyon 73.132 kiloyken 86 bin kilo olmuş. Otomotiv endüstrisi 264 ton iken 365 tona çıkmış.
Değerli milletvekilleri, DEİK’le ilgili bir konu gündeme getirildi “DEİK’i yok ettiniz, ortadan kaldırdınız.” diye. DEİK, en son yaptığımız kanuni düzenlemeyle birlikte, Türkiye’nin ihracatının artırılmasında büyük bir motivasyon ortaya koymuş, büyük bir katkı sağlama yolunda devam etmektedir. Nitekim, miktar cinsinden ortaya çıkan az önceki gösterdiğim artışlar da bunun önemli göstergelerinden birisidir. DEİK, daha önceki dönemde, önceki on beş ayda toplam 3 aktivasyon ortaya koymuşken, kurulduğundan bu tarafa, yeni kanunla ortaya çıkan süreçten bu tarafa 22 aktivasyon ortaya çıkarmış ve etkinliklere katılan yabancı şirket sayısı önceki on beş ayda toplam 1.279’ken son on beş ayda 5.724’e çıkarılmıştır. DEİK, tüm dünyada 138 bölgede iş konseylerini kurarak hayata geçirmiştir. En son, dün, İran’da 175 iş adamıyla birlikte Sayın Başbakanımızın katıldığı İran-Türkiye İş Konseyi’ni gerçekleştirdik. Ondan önce, iki gün önce Fildişi Sahili, Gana, Nijerya ve Gine’de 164 iş adamının katılımıyla birlikte, bu ülkeler ile Türkiye arasındaki iş konseylerini gerçekleştirdik. Gine’yle olan iş konseyimiz yoktu, Gine’yle olan iş konseyini de kurma imkânını bulmuş olduk.
Değerli milletvekilleri, az önce bir konu daha gündeme getirilmişti. Bu konuların içerisinde söylenen rakam… Yani, servetle ilgili bir değerlendirmeydi ve söylenen de şuydu: “Credit Suisse raporuna göre, Türkiye’de nüfusun yüzde 1’i servetin yüzde 54’ünü alıyor.” Credit Suisse’in rakamlarına bakıyorum, dünyada gelir dağılımı en iyi 13’üncü ülke Türkiye gözüküyor. Bizden sonra kim var? Brezilya var, Hindistan var, Avrupa, Güney Afrika, Endonezya, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya var.
Değerli milletvekilleri, nereden buluyorsunuz, nereden çıkarıyorsunuz Türkiye’deki nüfusun yüzde 1’inin yüzde 54’lük servete sahip olduğuyla ilgili… Bunu Sayın Kılıçdaroğlu’na da birileri söylüyor ve Sayın Kılıçdaroğlu da bu rakamları yanlış ifade ediyor. Sayın Kılıçdaroğlu’na yanlış rakamlar verip yanlış rakamları da söyletmeyin.
Yine, Gini katsayısıyla ilgili…
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Rakam ne diyor, rakam?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – İşte elimde, ben size biraz sonra veririm Bihlun Hanım.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Rakam ne diyor?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Bakın, Bihlun Hanım, biraz sonra veririm.
KAZIM ARSLAN (Denizli) – Sayın Bakan, siz nereden buldunuz bu rakamları?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Gini katsayısı Amerika Birleşik Devletleri’nde 0,85, Türkiye’de 0,81. En iyi pozisyonda olan ülke Japonya, Türkiye 13’üncü sırada, Amerika Birleşik Devletleri 19’uncu sırada, Rusya 20’nci sırada, Avrupa 16’ncı sırada.
Değerli milletvekilleri, Gini katsayısıyla ilgili durumu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakın, Gini katsayısı yüzde 20’lik ve yüzde 10’luk baremler hâlinde yapılıyor. Genelde de dünyada yaptığımız, yüzde 20’lik baremler çerçevesinde. 2002 yılında en fakir nüfus -yüzde 20- gelir dağılımından yüzde 5,3 faydalanırken 2014 yılında yüzde 6,5’e ulaşmış. En zengin nüfus gelirden yüzde 51,1’i alırken 2014 yılında 44,7’ye düşmüş. Yani, en yüksek gelirlinin geliri, en alt gelirli ve orta gelirle…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Rahmetli Özal’ın söylediği gibi, orta direkle...
BAŞKAN – Sayın Bakan, süreniz bitti.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, bütçenin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Sayın Başkanım, sataşmadan söz isteyeceğim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Sayın Bakanım, sen milletin raporuna bak, Credit Suisse’i boş ver! Milletin raporuna bak sen Sayın Bakanım, 1 Kasımda yazdı raporu!
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Millet her seçimde veriyor zaten raporu.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Millet 1 Kasımda yazdı raporu!
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 1 Kasımda verdi.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – IŞİD’le ihracata girmediniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Özel…
Sayın milletvekilleri, biraz sessiz olabilir miyiz, lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, Sayın Bakanın konuşmasını dikkatle dinledik. Konuşmasında, hem ismini de zikrederek hem de hatibimiz Sayın Bihlun Tamaylıgil’in yaptığı açıklamalarda servetle ilgili bir sıralamayı ve hesaplamayı gelirle karıştırarak ve kendisinin söylediği bir sözü çarpıtarak kendisine atfetti. İç Tüzük’ün 69’uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince kürsüden cevap hakkımızı kullanmak istiyoruz.
BAŞKAN – Siz mi kullanacaksınız?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bihlun Hanım konuşacak efendim.
BAŞKAN – Sayın Tamaylıgil…
Yalnız, şunu da vurgulamak isterim: Yeni bir uygulama gelişti.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Bu, ancak bir bilgi verme olur, sataşma değil ki.
BAŞKAN - Sataşılan kişi, kendisine sataşıldığını iddia ediyorsa kendisinin kalkıp söz istemesi çok daha doğru bir yorumlama olur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Olur.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Sayın Bakanın bana sataştığını düşünüyorum ve söz istiyorum.
BAŞKAN - Sizinle ilgili söylemiyorum, genel olarak söylüyorum çünkü çoğunlukla, şimdi, grup başkan vekilleri bir milletvekiline sataşmadan dolayı söz istiyor, şimdiye kadarki uygulamamız böyle değildi. Bundan sonra da böyle devam edersek -kendisi adına başka birini konuşturabilir elbette ama grup adına konuşmalarda oluyor- böyle gidersek daha sağlıklı bir İç Tüzük uygulaması yaparız diye düşünüyorum.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Bravo Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Tamaylıgil. (CHP sıralarından alkışlar)
İki dakika.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
14.- İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) – Sayın Bakan, tekrarlıyorum: Eğer Türkiye olarak Türkiye’de yaşayan nüfusun servet dağılımını biz hesaplayamıyorsak en büyük hatayı ve eksikliği biz gerçekleştiriyoruz demektir; bir.
İkincisi de Hazreti Mevlâna der ki: “İncitme, incittiğin yerden incitilirsin.” Ben size yüzde 10’luk dilimler hâlinde, rakam vererek söylüyorum Credit Suisse’in son raporunu. Yani siz “13’üncü sıra, 14’üncü sıra…” diye sıra söylüyorsunuz. Ben size rakam veriyorum ve diyorum ki: Türkiye’de -yüzde 10’luk kesimin sahip olduğu servet olarak- 2007 yılında yüzde 10’luk kesim yüzde 70,2’ye sahipken bugün yüzde 77’ye çıktı ve onun içerisinde, yüzde 1’liğin hesabına döndüğümüz zaman da rakam yüzde 54,1 olarak çok açık hesap ediliyor. Tekrar ediyorum, bilgisiz, hesapsız ve değerlendirmeyi yaparken de dayanaksız konuşmak bizim âdetimiz değildir. (CHP sıralarından alkışlar)
Diğer taraftan, Gini katsayısıyla ilgili olarak ortaya koyduğunuz değerlendirmeleriniz için de yine lütfen, TÜİK’in sayfasını açın, İnternet sayfasını ve orada hane halkının, eş değer hane halkının kullanılabilir gelirine göre, Gini katsayısının içerisinde ortaya çıkan rakamlar ve dünyadaki ülkelerin çıkmış olan sonuçlarına baktığınızda, Türkiye ya sondan 1’inci ya sondan 2’nci çıkıyor, hatta hatta 0,0009’luk bir iyileşmeyi bile başarı olarak gösterip savunmasını yapmaya kalkıyorsunuz. Ortada bir açık var, bu ülkede 16 milyon yoksul, o yoksulun da geçinmek üzere çare aradığı bir olumsuz ortam var. Buna çare aramak için uyarı açısından dile getirdiğimiz başlıkları oradan mı çıkıyor, o onu mu yanıltıyor değil, biz genel başkanlarımıza her zaman doğruyu söylemesi için doğru bilgiler veririz.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Hâlâ yanlış bilgi veriyorsunuz.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) – Siz, bence hangi konularda hangi eksiklikleri yaptığınızı kendiniz açısından bir değerlendirin.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, buradaki rakamlar…
BAŞKAN – Mikrofondan lütfen, Sayın Bakan.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
17.- Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın, İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Tamaylıgil dedi ki: “Bu rapor Credit Suisse’in hazırladığı bir rapordur.” Ben de o rapordan okuyorum: Bakın, sıfır ile 10 bin dolar arasında gelire sahip, servete sahip olan nüfus oranı Türkiye’de yüzde 73,5.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – Gelir başka, servet başka.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Ya, gelir ile servet arasındaki farkı…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Gelir başka bir şey, servet başka bir şey.
BAŞKAN – Sayın Özel, lütfen…
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 10 bin ile 100 bin dolar arasında servete sahip olan nüfus oranı yüzde 24,6. 100 bin ile 1 milyon dolar arasında servete sahip nüfus oranı yüzde 1,8. 1 milyon dolar ve üstü servete sahip nüfus oranı binde 1. Yani, söylenen oran burada, yüzde 1’in yüzde 54 aldığı nerede yazıyor Allah aşkına?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Ya, servet miktarını söylüyorsunuz ki siz! Servet miktarını söylüyorsunuz… Bir adamın 200 milyar dolar serveti varsa ne yapacaksınız?
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – Servet başka, gelir başka şey.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Bakın, değerli arkadaşlar, Credit Suisse’in, eğer siz Türkiye’de yaşayan bu nüfus ile onların elde ettiği geliri alıp bir çarpma bölme hesabıyla bu işi yapıyorsanız başka, o da aynı sonucu çıkarmıyor.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Hayır, aynı sonucu çıkarmaz. Yanlış söylüyorsunuz.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Şimdi tekrar okuyorum: Credit Suisse’in, sıfırla 10 bin dolar arasındaki servete sahip nüfus miktarı yüzde 73,5; 10 bin ila 100 bin dolar arasındaki servetin dağılımı yüzde 24,6; 100 bin ila 1 milyon dolar arasındaki servete sahip nüfus miktarı Türkiye’de 1,8 yani servetin yetişkin nüfusa dağılımı anketi, bu da yapılan iş.
Yine, Sayın Tamaylıgil’in söylediği, eş değer hane halkı kullanılabilir gelirine göre Türkiye’deki Gini katsayısı ilk 20’de 2006 yılında yüzde 5,1 iken, en fakir yüzde 20’lik kesim 5,1 alırken, 2014 yılında bu 6,2’ye çıkmış yani gelirlerinde yüzde 20’lik bir artış ortaya çıkmış. En zengin kesim yüzde 48,4 alırken 2014 yılında yüzde 45,9’a düşmüş yani yüzde 10 civarında bir azalmanın var olduğunu, zenginden alınıp en fakir kesime geçtiğini ifade etmek istiyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Ya, yapmayın Sayın Bakan.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Sayın Başkan…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Ayhan, bir talebiniz vardı.
OKTAY VURAL (İzmir) – Evet Sayın Başkan, Sayın Ayhan’ın ismini…
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Efendim, ismimi zikrederek sataştı, ben de Sayın Bakana cevap vereceğim.
BAŞKAN - Aslında size bir sataşma yapmadı…
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Teşekkür ettim kendisine.
OKTAY VURAL (İzmir) – Bağlamından…
BAŞKAN - …söylediğinize teşekkür ederek açıklama yaptı ama buyurun -böyle uyguluyoruz artık bu dönem- iki dakika sataşmadan.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Yo, yo, zorlamayacağım, hiç şey yapmayın.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
15.- Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan’ın, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, benim söylemek istediğim, gerçekten, bazı sektörlerde sıkıntı var. Demir çelikte yüzde 23, baktığınız zaman; diğer sektörlerde, tarım ürünlerinde 6, tekstilde 10, kimyada 10,4, makine imalat sektöründe 10,8; dâhilde işlemeye baktığınız zaman da bu, ana metalde yüzde 60’a kadar gidiyor.
Sayın Bakan, biz ihracatın artmasından falan rahatsız olmayız. Demir çelik sektöründe 3,5 milyon ton devreden çıktı, üretim devreden çıktı, kapasite devreden çıktı. Burada hatta biz bunu görüşürken, uçak düşürüldüğünde, sizin buradaki temsilci arkadaşınız şunu söyledi konuşurken, “Aslında uçağın düşürülmesi de bir fırsattır.” dedi. Bizim arkadaşlar da “Öyle bir şeyse düşürün bir tane daha, bir fırsat daha yaratın.” dedi.
Şimdi, biz bunları söylemekten zevk almayız. Artıyorsa bundan gurur duyarız ama hakikaten bu sektörde büyük sıkıntı var. Özellikle Uzak Doğu’dan, Çin’den çok büyük sıkıntı var. Bakın, çok büyük sıkıntı var.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Dünyada fiyat düşüyor. Bakın, Çin’de, Rusya’da, dünyada fiyat düşüyor diyorum.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) – Sayın Bakan, hakikaten, nerede, ticaret politikası araçlarını, özellikle Uzak Doğu’dan, çok etkin kullanmıyorsunuz; kapasite kullanım, dampingli üretim. Bunlara teknik mevzuatla falan da bir bakın, denetimde sıkıntı var.
Ben teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Özel…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, şimdi, tabii, bir yandan…
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Ayhan, ihracat miktarımız artıyor, parasal olarak düşüyor diyorum. Aynı kanaatte miyiz?
BAŞKAN – Sayın Bakan, müsaade eder misiniz lütfen!
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, bütçe görüşmesi yapıyoruz. Tabii, bir yandan bu sataşmalarla, karşılıklı konuşmalarla zaman geçiyor gibi düşünebilir bazıları ama bütçe görüşmelerinde bu tip tartışmaların fevkalade önemi var çünkü neyin ne olduğunun, ne manaya geldiğinin vatandaşlar tarafından da bütün Meclis tarafından da anlaşılması ve oy kullanacak milletvekillerinin de buna göre oy kullanmaları çok önemli
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Rahatsız olan çıksın canım!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Bakan biraz önce birkaç kavramı birbirine karıştırarak ve bize, grubumuza dönerek “Böyle mi hesaplıyorsunuz, Genel Başkanınıza böyle mi bilgi veriyorsunuz?” diyerek hem bir sataşmada hem bir ithamda bulundu. Konu hakkında grubumuz adına açıklama yapmak istiyoruz efendim. Ardından, Sayın Bakana söz…
BAŞKAN – Aynı konuyla ilgili Sayın Tamaylıgil’e sataşmadan dolayı söz vermiştim, gerekçeleriniz aynıydı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Tamaylıgil kendisiyle ilgili Sayın Bakanın… Ki siz beni uyarmıştınız “Madem şahsına sataştı, kendi isteyebilirdi.” diye, sizin de anlayışınızla o cevabı verdi ama Sayın Bakan “Genel Başkanınıza böyle mi bilgi veriyorsunuz, bunları nasıl hesaplıyorsunuz?” dedi.
BAŞKAN – Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Aykut Erdoğdu grubumuz adına…
BAŞKAN - İki dakika söz vereyim ama aynı gerekçeyle talep etmiştiniz Sayın Tamaylıgil’in konuşmasını, gerekçeniz aynıdır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hayır, grubumuza yapılan sataşmadan.
BAŞKAN - Hatta, Sayın Tamaylıgil de bu konuda bir açıklama da yaptı.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan, cevap verdi.
BAŞKAN - Sayın Genel Başkanınıza yanlış bilgi veriyorsunuz noktasında Tamaylıgil cevap verdi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ama ardından Sayın Bakan aynı şeyi söyledi efendim.
Aykut Erdoğdu cevap verecek efendim.
BAŞKAN – Sayın Aykut Erdoğdu’nun konuşması için bir sataşma yaratıldı gibi geliyor bana.
Buyurun, iki dakika. (CHP sıralarından alkışlar)
16.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir sataşmaya niyetim yok, bir aydınlatmaya ihtiyaç var Türkiye Cumhuriyeti’nin Bakanını.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Biraz evvel Bihlun Hanım yaptı aydınlatmayı.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) – Çünkü, Sayın Bakana önce şunu anlatmak lazım: Gelir nedir, servet nedir?
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Bakana siz mi anlatacaksınız?
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) – Mesela, bir kişinin 10 bin lira maaşı varsa, başka da bir şeyi yoksa o onun geliridir ama bir kişinin bankada 100 bin lira mevduatı, 2 tane konutu varsa bu bunun servetidir.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Kılıçdaroğlu’na da böyle bilgi veriyorsunuz, ondan yanıltıyorsunuz siz.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) – Biri akımdır, diğeri stoktur. Birincisi, o temel şeyi anlatmak lazım. (CHP sıralarından alkışlar)
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Bunları siz mi anlatacaksınız Sayın Elitaş’a ya?
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) – İkincisi, Credit Suisse’in hesabını yapıyor ve nüfusa oranlıyor, diyor ki: Nüfusun yüzde 73’üne denk geliyormuş. Şimdi bu da binde 1’ine denk geliyormuş. Bu kafa şöyle bir kafa: Mehmet Cengiz ile buradaki çaycı arkadaşı eşit gören kafa. Yani, bakın, diyelim ki Mehmet Cengiz, İbrahim Çeçen veya işte Nihat Özdemir, üçü Türkiye’de 5 milyon kişinin servetine sahiptir sayenizde ama o üçüne bakarsanız yirmi beş milyonda 1’idir. Onun için bu tip gelir karşılaştırmalarında nüfus oranlaması yapmayacak bir duruma gelmek lazım.
Bir de, Gini katsayısı hep 2002…
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) – O kadar da basit izah etme.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) – Bir diğer mesele şu: Batı medeniyetiyle karşılaştırıyor ama geliri karşılaştırmıyor. Zaten biz Batı medeniyetine sosyal demokrat olarak karşıyız vahşi kapitalizm gelir adaletsizliği yaratır diye, siz de oralardan gidiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
Üstelik, her bir konuda “Gini katsayısı, Gini katsayısı” diye 2002’ye vurup duruyorsunuz, bakın 2002’deki Gini katsayısına. Sizin döneminizde… Üstelik yanlış hesapladığınızı da ve servet dağılımını göreceğimiz en iyi BDDK verisi. Türkiye’de 1,4 trilyon dolar mevduat vardır ve arkadaşlar, bu mevduatın tam yarısı milyonerlerin hesabındadır, bu milyonerler de Türkiye’de binde 1’dir; tek servet verisi elimizde budur. Daha çok makroekonomi dersi verebiliriz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sataşma talebi ile açıklanan birbirine uymadı ama olsun.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sataşmadım, açıkladım Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Vural, buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, milletvekilimiz Erhan Bey’le ilgili “Daha önce bürokraside memnunduk.” demek suretiyle bugün eleştirileri ile daha önce bürokrasi arasında bir çelişki olduğuna ilişkin bir kanaat uyandırdı.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Yani, memnun olmadığımızı ifade edelim o zaman.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın milletvekilim bu konuda bir açıklama yapmak istiyor efendim.
BAŞKAN – Ama o bürokrasi döneminde mi olan memnuniyetini söylemişti?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – “Memnun değildik.” diyelim Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim “Memnunduk.” derken “Bugün memnun değiliz.” ifadesi aynı zamanda bürokrasi döneminde sanki yapılanları tasvip ediyormuş gibi bir anlam çıkarabilir. Dolayısıyla, bu konuda sayın milletvekilim sataşmadan söz istiyor.
BAŞKAN – Peki, bu kadar detay bir irdelemeden sonra benim yapacak bir şeyim kalmadı.
İki dakika…
Buyurun.
17.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hakikaten, Sayın Bakanım niye böyle bir cümle kurdu, ben onu anlayamadım. Benim aslında kastım sataşma filan değildi, hakikaten şu oldu: Dünyada emtia fiyatlarında bir düşüş var fakat biz, emtia fiyatlarında düşüşten olumlu etkilenen bir ekonomiyiz yani emtia fiyatında düşüşten Rusya’nın, emtia ihracatçısı ülkelerin şikâyet etmesi lazım. Ben, o nedenle, “Sayın Bakan, ithalat tarafına nasıl etkisi oldu? Ona ilişkin rakamları da verin.” derken hemen bana “Sizden bürokratken memnunduk.”
Ben, şerefimle bu devletime hizmet ettim. Ben, Hükûmetin memuru değilim. Ben, devletin memuruyum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar) Ben, Genel Müdürlüğümü de sizin Hükûmetiniz döneminde almadım. Ben, 57’nci Hükûmet döneminde Genel Müdür oldum, on iki buçuk yıl şerefle AKP hükûmetleriyle de çalıştım. Memnuniyetsizlikleri varsa görevden alabilirlerdi, ellerinde şey vardır. Dolayısıyla, biz millet için çalıştık.
Sayın Bakan, burada, dinlemenizde fayda var.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Sayın Bakandan önceki Bakan memnun değildi herhâlde.
ERHAN USTA (Devamla) - O konuya daha fazla girmeyeceğim, uzatmak isterse kendisi uzatırız, bizim verilmeyecek hesabımız yok. Kalkınma Bakanlığı İnternet Web sayfası benim sunumlarımla dolu. Erhan Usta daha önce, Müsteşar Yardımcısıyken ne söylediyse aynısını şimdi söylüyor teknik olarak ve hiçbir zaman da siyaseti ben zaten beceremiyorum. Teknik olarak da bugünkü doğrularımı o gün de söyledim. O yüzden de onun bedelini ödedim; o, ayrı bir şey.
Bakın, şimdi, sadece enerji faturasını söyleyeyim size: Emtiadan 9 milyar lira ihracatımız… Şimdi, ihracatta hedef tutturulamayınca mazeret aranacak ya, bunları söylemişsiniz ama ithalat tarafını söylemeniz lazım; siz, dış ticaretten sorumlu Bakansınız. Sadece enerji ithalatındaki fiyat düşüşünün bizim ithalatımıza etkisi 20 milyar dolardır, sadece. Demir çelik, diğer emtia, şu anda onları hesap edebilmiş değilim ama diğeri Orta Vadeli Program’da olduğu için yani Hükûmetin programında var enerji faturasındaki düşüş. 9 milyarın hesabını yapıyorsunuz burada, sadece enerjiden ithalatın 20 milyar düşüyor, en az 15-20 milyar da diğerlerinden geliyordu. Oradaki 40 milyar doları niye söylemiyorsunuz? Vatandaşı aydınlatmak bu mu? Benim söylediğim bu.
MUSTAFA ŞÜKRÜ NAZLI (Kütahya) – Batan bankaları niye söylemiyorsunuz?
ERHAN USTA (Devamla) - Bunu, sadece “Onu da söyler misiniz Sayın Bakan.” diye gayet nazik bir şekilde ifade ettik.
MUSTAFA ŞÜKRÜ NAZLI (Kütahya) - Gecede yüzde 7 bin faizi niye söylemiyorsunuz?
ERHAN USTA (Devamla) – O, konuyu başka bir yere getirdi ama niyeti başka bir şeyse o tartışmayı da yaparız.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Bitti herhâlde.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç konuşacak.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekillerimiz; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Gençlik ve Spor Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2016 bütçesini sunmak üzere huzurlarınızda bulunuyorum. Bakanlığımız adına söz alan ve faaliyetlerimizle ilgili olumlu ve olumsuz görüşlerini, eleştirilerini dile getiren tüm milletvekillerimize teşekkür ediyorum.
Dünya ülkeleri arasında genç nüfusa sahip olma açısından ön sıralarda yer alan Türkiye'mizde gençlerimizin ekonomik ve sosyal hayatta ve karar alma mekanizmalarında rollerini genişletmek, gençlerimize daha kaliteli hizmet sunmak, sporun geniş kitlelerce bir yaşam biçimi olarak benimsenmesini sağlamak, farklı spor dallarını yaygınlaştırmak ve uluslararası yarışmalarda başarılı olacak sporcular yetiştirmek temel amaçlarımızdandır.
Gençlerimizin sağlıklı, üstün ahlaklı ve millî ve manevi değerlerine sahip çıkacak bireyler olarak yetiştirilmesi, üzerinde önemle durduğumuz konulardan birisidir. Hassasiyetimizin en üst düzeyde olduğu bir başka konu ise gençlerimizin zararlı alışkanlıklardan korunmasına yönelik gerekli tedbirlerin alınması ve bunun için de her türlü imkânın harekete geçirilmesidir. Gençlerimizin ekonomik ve sosyal hayata aktif olarak katılmaları, ülkemizin geleceğine her açıdan olumlu kazanımlar sağlayacaktır. Biliyoruz ki, ancak bu hedefle yetiştirilen bugünün gençleri geleceğin Türkiye'sinde kalkınmanın lokomotifi olacaklardır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakanlığımız ve bağlı kurum ve kuruluşlarımızla birlikte Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın huzur ve himayelerinde hedeflenen, Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’nun hassasiyetle üzerinde durdukları gençliğimize ve ülke sporumuzun gelişimine yönelik projeleri gerçekleştirmeye devam etmekteyiz. Gerçekleştireceğimiz bu çalışmalar doğrultusunda gençlerimizin talep ve ihtiyaçlarını dikkate alarak gençliğe yönelik hizmetlerin kapsamını genişletmekte ve niteliğini yükseltmekteyiz.
Uluslararası düzeyde başarılı sporcular yetiştirmek için gerekli altyapı ve üstyapının geliştirilmesi çalışmalarını gerçekleştirmekteyiz. Gençlerimizin eğitimlerine katkı sağlayacak çalışmaların yanı sıra eğitimlerinin bitiminde çalışma hayatında da onlara yol gösterici olacak projeler yapmaktayız. Bu kapsamda gençlerin mesleki bilgi ve beceri düzeyinin artırılması, kendi niteliklerine uygun işlere yönlendirilmesi ve girişimciliklerinin geliştirilmesi çalışmalarına önem vermekteyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’miz pek çok alanda olduğu gibi etik ve insani değerler açısından da zengin bir tarihe ve kültürel mirasa sahiptir. Sahip olduğumuz bu eşsiz kültürün dezenformasyona uğramaması, gelecek nesillere aktarılması, dünyada yaşanan hızlı değişim ve dönüşüm süreciyle ortaya çıkan değerler karmaşası, ahlaki, insani ve manevi değerlerde meydana gelen aşınmalardan etkilenmemesi amacıyla gençlerimize yönelik ahlaki, insani ve manevi değerlerin arttırılması ve benimsetilmesine yönelik politikaların üretilmesi ve uygulanması da çalışma programlarımızın arasındadır. 2014-2018 dönemini kapsayan Onuncu Kalkınma Planı milletimizi daha da yüksek bir refah seviyesine ulaştırma yolunda önemli bir kilometre taşı olacaktır.
Tabii ki, buradaki görüşmeler esnasında dile getirilen birçok konuya da konuşmamın içerisinde cevap vermeye çalışacağım ve aynı şekilde, dile getirilen bazı konuların da düzeltmesini yapmaya gayret edeceğim.
Öncelikle, Sayın Saffet Sancaklı spor hayatı içerisinde ve futbolculuk döneminde gerçekten bizim de severek takip ettiğimiz, saygı duyduğumuz bir arkadaşımız. Kürsüden biraz evvel Türkiye’nin şu anda FIFA sıralamasında 53’üncü olduğunu dile getirdiniz.
SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) – 2015’te Sayın Bakanım.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – Şu anda 20’nci sıradayız elhamdülillah, daha da iyiye gideceğiz inşallah. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) – İnşallah.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – Şu anda, Bakanlığımız merkez teşkilatı için 221 milyon 497 bin lira, Spor Genel Müdürlüğü için 1 milyar 131 milyon 912 bin lira ve Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü için 9 milyar 377 milyon 831 bin lira bütçe öngörülmektedir.
Bakanlığımızca gençlik alanında gerçekleştireceğimiz projelerin başında gençlik merkezlerimiz gelmektedir. 2002 yılında sadece belli illerde ve spor tesislerinin içerisinde küçük odalarda “gençlik merkezi” adı altında gençlerimize hizmet sunmaya çalışırken 2016 yılında 81 ilde ve birçok ilçemizde tam teşekküllü olarak hizmete sunduğumuz gençlik merkezlerimizin sayısı 215’e ulaşmıştır. İnşaatı devam etmekte olan gençlik merkezlerinin de faaliyete geçmesiyle 2016 yılı sonunda hedefimiz 366 gençlik merkezini faaliyete sokmaktır ve gençlik merkezlerimizin üye sayısı şu an itibarıyla 1 milyon 500 bin civarındadır. Bu, gerçekten ciddi anlamda, gençliğimizin kendisini geliştirebilmesi için onlara sunulan imkânları en iyi şekilde kullanmaya çalıştığının en güzel göstergesidir.
Tabii ki gençlik merkezlerimizde birçok farklı kursun, birçok farklı eğitimin yapıldığı hepinizin malumudur. Bu çerçevede, değerler eğitimi, inovasyon ve girişimcilik eğitimi, Türk edebiyatı, yakın tarih, sosyoloji, kişisel gelişim, rehberlik ve psikolojik destek, hitabet ve diksiyon, kariyer planlama, liderlik ve motivasyon alanlarında, toplam 516 bin gencimize eğitim verilmiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ayrıca, güncel okumalar ve yazar buluşmalı kariyer sohbetleri, yakın tarih okumaları, gönüllülük çalışmaları ve öğrenci kulüp faaliyetleri programlarından da 302 bin gencimiz faydalanmıştır.
Gençliğimize yönelik gerçekleştirilen ve üzerinde hassasiyetle durduğumuz bir diğer projemiz ise gençlik kamplarımızdır. Gençlerimizin çeşitli eğitim, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerle donatılmış nesiller olması için, toplam 27 kamp tesisimizde, gençlerimize kendilerini geliştirme ve birbirleriyle kaynaşma imkânı sunulmuştur. 2015 yılında gençlik kamplarımızdan faydalanan Türkiye'deki tüm gençlerimizin sayısı 60 bindir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıyla imzalanan protokol çerçevesinde, 1.900 dezavantajlı gencimizin de kamplarımızdan faydalanmasını sağladık.
Proje destekleri çerçevesinde, özellikle madde bağımlılığıyla mücadele konusunda, biliyorum, hepimizin, tüm milletvekillerimizin bu anlamda büyük hassasiyeti var, çünkü gençlerimizin bağımlılıkla mücadele konusunda desteklenmesi gerekiyor. Bu anlamda 110 projeye destek sağladık ve toplam, üç yıl içerisinde 1.356 projeye destek sağlayarak, 128 milyon 920 bin lira maddi destek sağlamış olduk, bu sadece gençlik çalışmalarıyla alakalı olarak.
Tabii ki gençliğimizin kendini geliştirmesi ve tarihî değerlerini de hatırlaması, geçmişini bilerek geleceğe yürümesi için özellikle yaptığımız programlar çerçevesinde Sarıkamış Şehitlerini Anma Programı bulunmaktadır ki her yıl gerçekleştirilmektedir. 2015 yılında, yüzüncü yılında Sarıkamış Şehitlerini Anma Programı’nda 100 bini aşkın gencimizle bu programımızı gerçekleştirdik.
Bu yıl, 2016 yılı 3 Ocak tarihinde tüm illerimizde, yani Türkiye'nin her bir ilinde gençlik merkezlerimizde, yurtlarımızdaki ve tüm vatandaşlarımızın katılabileceği açık programlarla, Türkiye'nin genelinde, Sarıkamış’ı anma programları yaptık ki biliyorum, bu programlara birçok siyasi partinin milletvekilleri de katıldılar ve birçok arkadaşımız da gelip bize burada yapmış olduğumuz programlardan dolayı teşekkür etti.
Tabii ki 57. Piyade Alay şehitlerimizi anma yürüyüşlerimiz ve bunun çerçevesinde, aynı zamanda, gerçekleştirdiğimiz Uluslararası Liderlik Becerileri Kampı ve ülkemize farklı ülkelerden gelmiş olup yurtlarımızda barınan ve aynı zamanda ülkemizde eğitim gören -illa yurtlarımızda barınması da gerekli değil- gençlerimizle beraber bu çalışmaları yapıyoruz. 56 iş adamı, sanatçı, bilim insanı, tecrübeleriyle 18 bin gencimizle buluştu.
Tabii ki bu çalışmaları yaparken özellikle ve özellikle şunun altını çizmek istiyorum: Bütün gençlik merkezlerimizde, Kredi ve Yurtlar Kurumunda yapılan tüm faaliyetler gönüllük esasına göredir, hiç kimse zorla katılmak durumda değildir. Ancak, şunu görmekteyiz: Genç kardeşlerimiz katılmış oldukları programlardan memnuniyetlerini dile getirerek, bizlere program sayısının artırılması konusunda özellikle talepte bulunmaktadırlar. Biz bu çalışmaları artırarak bunu inşallah geliştireceğiz.
Tabii birçok konu var ama aynı zamanda, cevap vermek istediğim de birçok konu olduğu için, konuşma metnimizin dışına çıkarak bazı konulara da cevap vereceğim.
Spor alanında yaptığımız çalışmaları değerlendirecek olursak: Bakın, değerli arkadaşlar, gerçekten Türkiye’de çok büyük çalışmaların ve çok büyük atılımların yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Evet, burada dile getirildi, sadece tesis yapmak tabii ki yeterli değil ama eğer spor tesisiniz olmazsa, spor tesisi altyapınız olmazsa o zaman hayata geçireceğiniz hamleleri yapma imkânınız olmaz. Bundan dolayı, her zaman dile getirdiğimiz gibi tabii ki sadece tesis yapmak yetmez ama o tesisleri yapmazsanız içerisinde kendini geliştirecek sporcular bulamazsınız. Dolayısıyla, bu anlamda 2002 yılına kadar Türkiye’de hayata geçirilmiş olan, inşa edilmiş olan tesislerin sayısı 1.570 civarıdır. 2002’den bu yana inşa edilmiş olan spor tesisi sayısı -ki bunun içerisinde irili ufaklı birçok tesis mevcut- 1.780 civarıdır. Sadece son yıl içerisinde “mahalle tipi” olarak tabir ettiğimiz… Ki burada birçok milletvekilimizin seçim bölgesinde ki bunun içerisinde muhalefet milletvekilleri, iktidar milletvekilleri hep var, hiçbir ayrım yapmaksızın… Çünkü gençliğimize yapacağımız hizmet ve gençlerimizin, çocuklarımızın kullanacakları sosyal alanların geliştirilmesi, bizim geleceğe olan yürüyüşümüzü geliştireceğinden dolayı 809 adet, “mahalle tipi” olarak tabir ettiğimiz halı saha, basketbol sahası, voleybol sahası inşa ettik ve bunu sadece bir yıl gibi kısa bir sürede başardık.
Tabii ki 27 adet sporcu fabrikasını da 2016 yılı içerisinde hayata geçirmiş olacağız inşallah, 5 tanesi şu anda faaliyette.
Tabii ki dile getirilen birtakım rakamlar oldu. O rakamlarla ilgili olarak ben de bazı rakamlar paylaşmak istiyorum. 2002 yılında 278 bin lisanslı sporcumuz varken 2016 yılı şubat ayı itibarıyla 5 milyon 995 bin lisanslı sporcumuz var. Bu yeterli midir? Bu konuda Saffet Bey’e kesinlikle katılıyorum, 78 milyon nüfusu olan Türkiye’mizin çok daha fazla lisanslı sporcuya ihtiyacı vardır ve işte bizim yaptığımız bu altyapı yatırımları ve aynı zamanda antrenörlere yönelik yaptığımız eğitim çalışmaları da bunun artırılması için yapılmaktadır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yine, 2002 yılında 18.674 olan antrenör sayısı, 2016 yılı şubat ayı itibarıyla 207 bine yükselmiştir ve bunların artarak devam etmesi, uluslararası tecrübeleri haiz antrenörlerimizin daha da fazla Türkiye’mizde görev yapması gerektiğine inanıyoruz.
Tabii ki madalya sayılarıyla ilgili, Sayın Erdoğan Toprak’ın birtakım eleştirileri oldu. Ancak, şunu söylememiz gerekir ki madalya istatistikleri AK PARTİ iktidarından önce de 2000 yılından bu yana olimpiyat oyunları, dünya, Avrupa şampiyonaları, Akdeniz Oyunları, Balkan şampiyonaları ve uluslararası turnuvalar olmak üzere tasnif edilmektedir. Ve bu tasnifleri yaparken Universiade, EYOF, Avrupa Oyunları gibi önemli organizasyonlar da bunun içerisine daha sonra eklenmiştir. Bu eklenmeyle beraber verdiğimiz rakamdaki, evet, toplam madalya sayımız 2015’te 5.178 olmuştur ve şunu da söyleyebilirim ki bu madalyaların tabii ki artması gerekmektedir ve bu artması gerekmesi için de biz elimizden gelen her türlü çalışmayı yapmaktayız.
Yine, burada, millî takımlarımızın, farklı branşlardaki millî takımlarımızın uluslararası birtakım müsabakalarda ve aynı zamanda olimpiyatlardaki katılımı ve başarı noktasında ortaya koydukları çalışmalarla ilgili eleştiriler oldu.
Bakın, özellikle bir şeyi hatırlatmak istiyorum: AK PARTİ iktidarı döneminde yaşanan, bir ilktir. Takım sporlarında kota alan Kadın Millî Basketbol Takımımızın, yani Potanın Perileri’nin 2012 Londra Olimpiyatları’na gitmesi AK PARTİ dönemlerinde gerçekleşmiştir ve takım sporlarında bir ilktir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Bununla mutlu olun, bununla mutlu olun.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Şu anda da Kadın Basketbol Millî Takımımız 2016 Rio Olimpiyatları’na gidebilmek için kota müsabakalarına ve çalışmalarına devam etmektedir.
Aynı şekilde, “12 Dev Adam” olarak adlandırılan ve Erkek Basketbol Millî Takımımızın oluşturduğu kardeşlerimiz de yine AK PARTİ döneminde, 2010 yılında ilk kez dünya 2’ncisi olmuştur ve İstanbul’da olmuştur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, şu anda da yine, Erkek Basketbol Millî Takımımız, yani 12 Dev Adam Filipinler’de yapılacak olan olimpiyat kota müsabakalarını müteakip, ümit ediyoruz ki, Rio Olimpiyatları’na da katılacaktır.
Bu çalışmalarla beraber, doping konusunda birtakım konular dile getirildi. Bakın, şunu baştan söylemek istiyorum, geçen seneki bütçe konuşmamda dile getirdim: Dopinge karşı bizim hiçbir toleransımız yoktur. Sıfır tolerans noktasındaki duruşumuz sonuna kadar devam edecektir ve inanıyorum ki, spordan gelmiş olan, spor kökenli arkadaşlarımızın da bu konuda bize verecekleri destek çok önemlidir. Ama şunu söylemek istiyorum: 2014 yılında WADA Başkanı Sayın Craig Reedie’nin, yine, İstanbul’da yapılan bir toplantıda, WADA tarafından düzenlenen toplantıda, sporcuların sağlıyla alakalı olarak geleceğe yönelik yapılacak çalışmalar içerisinde ülkemizin ortaya koymuş olduğu çabaları aynen şu kelimelerle övmüştür ve demiştir ki: “Türkiye doğru yolda.” Ve, aynı zamanda…
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Doping için ne dedi Sayın Bakan, doping için? Bir de onu anlatın.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Lütfen dinleyin, lütfen dinleyin.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Dopinge de gelin.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) - Lütfen dinleyin. Bütün her şeyimiz şeffaftır ve açıktır. İnternet sitesine girersiniz, bakarsınız.
Şu anda, Türkiye’de meydana gelen birtakım olumsuzluklara rağmen, dopingle çok ciddi bir mücadele yaparak dünya standartlarını yakalamış durumdayız ve dünya standartlarını yakalamış olarak da bunun altına düşmüş durumdayız. Bu bir gerçektir, rakamsal gerçektir. Bu, hiçbir şekilde, kimse tarafından inkâr edilemez. Geçmişte sıkıntılarımız oldu mu? Evet, oldu. Bununla alakalı olarak atmamız gereken adımlar var da atıyor muyuz? Atıyoruz. Atmaya devam edeceğiz mi? Edeceğiz. Önemli olan, bunun arkasında sağlam bir iradeyle durmaktır ve şu anda biz onu ortaya koyuyoruz.
Yine, federasyonların, spor federasyonlarımızın başkanlarıyla ilgili birtakım eleştiriler oldu fakat şunu hatırlatmak isterim: Şu anda Basketbol Federasyonumuzun Başkanı eski bir millî basketbolcudur, yine Voleybol Federasyonumuzun Başkanı eski bir millî voleybolcudur. (MHP sıralarından alkışlar)
KAMİL AYDIN (Erzurum) – Konuşmayı hepten değiştirip Saffet Bey’e cevaba dönüştürdünüz.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – Dolayısıyla, hentbolda aynı şekilde, millî atletlerimiz Atletizm Federasyonunda aynı şekilde, yüzmede aynı şekilde, jimnastikte aynı şekilde... Bunlar tabii ki güzel şeyler ve artması gereken şeyler. Ben bu noktada bunun olmaması gerektiği değil, daha da fazla olması gerektiği konusunda hemfikirim ama salt, sadece eleştirmek için öyledir veya böyledir demeyelim, beraberce bunu geliştirmek için birtakım çabalarımızı ortaya koyalım.
KAMİL AYDIN (Erzurum) – Evet, Saffet’i başkan istiyoruz.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – İnşallah, ümit ediyorum ki 2016 Rio Olimpiyatlarında birçok kardeşimiz, Taha, Rıza, Selçuk -ümit ederim İlkay kotasını alır ve ilk kez olimpiyatlara katılma başarısını gösterir- Servet, Nur; hepsi büyük başarılar elde ederler ve örneğin Nur Tatar kardeşimizin -biraz sonra göstereceğim resimlerde- kendisi adına Van’da açılmış olan 5 bin kişilik spor salonunda, ümit ediyorum ki olimpiyat madalyasını sergileme şansı olur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Tabii ki bu çalışmaları gündeme getirdikten sonra, süremin de azlığını göz önünde bulundurarak, Sayın Onursal Adıgüzel’in özellikle Kredi ve Yurtlar Kurumuyla alakalı olarak yaptığı konuşmasında gündeme getirdiği bazı konulara cevap vermek istiyorum.
Bakın, rakamlar yalan söylemez: Başvuru sayısı 389 bin, yerleştirilen öğrenci sayısı 277 bin yani yüzde 71 karşılama oranı. Yeterli midir? Değildir ama 2002’de 185 bin olan kapasitenin bugün itibarıyla 462 binin üzerinde olduğunu düşünürsek çok büyük bir yol katetmiş durumdayız.
Aynı zamanda, aynı şekilde öğrencilerimize yaptığımız yardımlar, evet, kredi ve burslar… İktidarımız döneminde sürekli artarak devam eden kredi ve burslarımız şu anda 400 liraya ulaşmış durumda. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu, şu anda öğrencilerimize iktidarımız tarafından verilmiş olan destektir. Bu gençliğimize verebileceğimiz en büyük desteklerden birisidir ve hepsinin bunu da en iyi şekilde kullanmasını ümit ediyoruz.
Yine, barınma yardımı… 11 lira, barınırken beslenme yardımı. Bakın, Sayın Adıgüzel, bu beslenme katkısıdır, yardımıdır, bu birincisi. Bu, aylık 11 lira olarak yapılırken şu anda aylık 270 liradır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu, matematiksel bir gerçektir.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Enflasyonu reel olarak ver.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – Aynı şekilde, Kredi ve Yurtlar Kurumumuzda yapılan faaliyetler çerçevesindeki tüm faaliyetlerimiz gönüllülük esasınadır ve genç bir siyasetçi olarak iki konuda gerçekten, dile getirmiş olduğunuz sözlerden üzüldüm.
Birincisi: Bakın, biz, hepimiz siyaset yapıyoruz, evet, hepimiz siyasi arenadayız. Ancak ailelerimiz bu siyasi konuşmalar içerisinde, siyasi eleştiriler içerisinde kullanılmaması gereken birer özelliğimizdir, mahremiyetimizdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Benim çocuklarımın nasıl bir maddi gelirle veya hangi parayla geçinecekleri… Bunu buraya getirmek doğru bir şey değildir.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Burada öyle bir şey var mı ya? Böyle bir şey yok, haksızlık ediyorsun!
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – O zaman buraya çıkar, onun açıklamasını da yapar.
Ayrıca, Tunceli’de öğrenci yurtları sayısı, sizin dile getirdiğiniz gibi 400 civarı değildir, 2 binin üzerindedir. Bu da Tunceli’deki öğrenci yurtlarımızdan birinin resmidir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Yine, ülkemizde birçok spor tesis yapılmışken bazılarınınsa bölücüler tarafından, bölücü terör örgütü tarafından yakılması… Bakın, Kars Sarıkamış, kayak tesisi; bu, eylül ayındaki hâli, ocak ayındaki hâli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu kadar hızlı bir şekilde de kendine getiriyoruz. Van’daki Nur Tatar Spor Salonu… Bunlar sadece bazı örnekler.
Diğer bir konu: Biz burada siyaset yaparken ülkemizin farklı alanlarından gelen… (CHP sıralarından gürültüler)
Biraz dinleyin ya, biraz dinleyin!
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Hayır ama sen ayıp ediyorsun.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – Cevap verecektir buraya gelip.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Cevap verelim tabii ki.
BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen sözlerinizi tamamlar mısınız, süreniz geçiyor.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – Ülkemizde siyaset yaparken özellikle ayrıştırıcı bir dil değil, birleştirici bir dil kullanmak zorundayız.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Tam senin yaptığın işte Çağatay(!)
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – Çünkü, bakın, buraya gelip “ocu bucu” olarak adlandırdığınız… “Yurtlarda nasıl ders veriyor?”, “gerici” gibi birtakım kelimeler kullanıyorsunuz. Bu, genç bir siyasetçi için doğru bir şey değil. Biz birleştirici olacağız, birlikte yapacağız bu işleri ve bir araya getireceğiz. Ben bu anlamda…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – O zaman biz de yurtlara adam gönderip konferans verdirelim böyle bir şey varsa. Türkiye’de kaç aydın konferans vermiş yurtlarda?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – Aykut Bey… Aykut Bey, lütfen… Bakın…
BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın Başkan, Bakan cevap versin, Türkiye’de laik, demokrat aydınlar yurtlarda konferans verebiliyor mu? Kimi kandırıyorsunuz, rica ederim ya?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – Dolayısıyla, 2016 yılı bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Hepinize katkılarınız için teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sizi dinliyorum Sayın Adıgüzel.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) – İsmimin geçtiği bir sataşma vardı, mümkünse cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN – Sizin isminiz geçti ama sizin söylediğiniz şeyleri tekrar etti ve size cevap verdi.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) – Çarpıtarak…
BAŞKAN - Şahsınızla ilgili hiçbir sataşma yok.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) – Söylemediğim şeyler söylendi ve ben genç bir siyasetçiyim, Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları…
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Tutanaklara bakalım Başkan, tutanaklara!
BAŞKAN – Peki, hadi, gelin, iki dakika…
Genç siyasetçileri kırmıyoruz, şimdi Gençlik ve Spor Bakanlığını konuşuyoruz ya o yüzden.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
18.- İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel’in, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) – Sayın Bakanımız doğru bir şey söyledi. Ben Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kollarından gelen genç bir siyasetçiyim ve Cumhuriyet Halk Partili üyeler bana ön seçimde 20 bin oy verdi ve bugün sizin yanınızdayım, burada karşınızdayım; öncelikle bunu söyleyeyim.
Hiçbir gazetenin önüne gidip de camları tekmeledim. Her zaman mağdurun, garibanın, demokrasiye karşı olanların karşısında durup diğerlerinin yanında durdum. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Diğer taraftan, benim Cumhuriyet Halk Partisi çatısı altında aldığım terbiye kimsenin ailesine söz söylemeye izin vermez.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Sen şu kursların rakamını bir söyle bakalım!
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) – Şimdi söyleyeceğim.
BAŞKAN – Genel Kurula hitap eder misiniz Sayın Adıgüzel.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) – Sayın Bakan, sizin çocuklarınızın yurtlarla çok işi olmadığı için bilmezsiniz, ben şimdi söyleyeceğim. 2002’de 185 bin kişiye yurt buluyorduk ama o gün 1 milyon 200 bin öğrenci vardı, bugün 6 milyondan fazla öğrenci var, 4 bin kapasiteli yurt var. Ben dedim ki: “İstanbul’daki öğrencilerin -tutanak kayıtlarına göre, sizin Plan ve Bütçe Komisyonundaki tutanak kayıtlarına göre- yüzde 54’üne yurt sağlayabildik.” diyen Sayın Bakanımız. Ben onun söylediklerini sadece dile getirdim. (CHP sıralarından alkışlar)
Ben, AKP iktidarında öğrencilik yaptım, 2004’te öğrenciydim, 2002’de üniversite kazanmıştım. Şunu gözden kaçırıyorsunuz: O günlerde ben üniversiteye geldiğimde AKBİL 20 liraydı, bugün öğrenciler 80 liraya AKBİL alıyorlar.
Bir de, yaptığınız zamların reel anlamda öğrencilerin cebine ne fayda sağladığına bakın. Bu ülkede inşaatlarda çalışıp harçlığını çıkarmaya çalışan öğrenciler var ve ne yazık ki bunlar iş kazalarıyla ölüyor, bunları görmezden gelmeyin. Sadece sizin çocuklarınız gibi bir eli yağda bir eli balda okuyan öğrenciler yok.(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) - CHP döneminde “Biz para bulamıyoruz.” diye okula gidemiyorlardı.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) - Köylerden büyük şehirlere gelmiş öğrenciler var, onu gözden kaçırmayın.
BAŞKAN – Sayın Konuşmacı, çocukları karıştırmayalım, lütfen.
ONURSAL ADIGÜZEL (Devamla) – Teşekkür ederim.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Her çıktığında sıkıntı yaratıyorsun ya.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Çocuklarımızı, lütfen, rica ediyorum, bu kürsüde örneklemeyelim, rica ediyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, ne söyledi, ne söyledi Allah aşkına? Ne söyledi?(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Siz de oradan bana bağırmayın. Size de verecek cevabım var.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Biz mi ayakkabı kutularını doldurduk? Ne desek bir şey diyorsunuz ya.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Her şeyi kişiselleştirme.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Eleştiri de mi yapmayacağız?
SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) – Sayın Başkan...
BAŞKAN - Buyurun Sayın Sancaklı.
SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) – Sayın Bakan biraz önceki konuşmasında yanlış bilgi verdiğimi söyledi, 69’a göre söz talep ediyorum.
BAŞKAN – Peki, buyurun Sayın Sancaklı.
İki dakika size söz vereceğim.
Sayın Bakana da sonra söz vereceğim.
19.- Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı’nın, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) – Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanımız bu sıralamayla ilgili yanlış bilgi verdiğimi söyledi. Ben futbol hayatımda çok yanlış pas atmış olabilirim ama yanlış bilgi vermem, o konuda merak etmeyin. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
Demin söyleyemediğim -Gençlik ve Spor Müdürümüz de burada- sizden önceki bakanın yapmış olduğu bir yanlış uygulamayı da buradan size söyleyeyim: Gençlik ve spor müdürlüklerindeki personellerde il ve ilçe müdürleri tecrübeli, yetişmiş kadrolar olmasına rağmen kızağa çekildi, “uzman kadrosu” adı altında atıl vaziyetteler. Hep bu ahbap çavuş ilişkisini söylerken, biraz evvel yetiştiremedim, daha on gün önce sayın bir vekilimizin kardeşi -polis kendisi- ilçe müdürlüğüne atandı. Daha sonra da basında yer alınca geri almak zorunda kaldı. Biraz önce “Lütfen yardımcı olun, hep beraber sporcu arkadaşlarla çalışalım.” dediniz, Sayın Bakan çok memnun oldum.
Harun Erdenay konusunda da destekliyorum. Bunu söyledim ben zaten “Federasyonların başkanlıklarına ehil insanlar gelsin.” diye.
Ben, evet, şu anda MHP milletvekiliyim, bununla da onur ve gurur duyuyorum, bunu da her yerde söylüyorum. Ben eski bir millî sporcuyum ama tahmin ediyorum millî futbolcu yok aramızda. Benim bilgim, tecrübem, ehliyetim yeterlidir. Eğer samimi yardım isterseniz, davet ederseniz memnuniyetle geliriz çünkü Milliyetçi Hareket Partisi Sayın Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin söylediği gibi her zaman aynı şeyi söylüyoruz biz: “Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben.” Bu ülkenin hayrına bir şey varsa ben hazırım Sayın Bakanım.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın İnceöz, siz vaz mı geçtiniz?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın Başkanım, biraz evvel genç milletvekilimiz konuşurken özellikle söyledi, işte “Şöyle geldim, böyle geldim.” diye ama… Kayıtlara girmesi açısından benim naçizane bir tavsiyem olacak. Böyle, kişiler üzerinden siyaset yaparak, birilerinin üzerine basarak yükselmeyi hedeflemesin. Tarzının çok yanlış olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Burada olan ve olmayan -ve bütün ön yargılarla- milletvekili arkadaşlarımızın çocuklarına “Bir eliniz yağda, bir eliniz balda.” demek, bu tarafa bakıp başka türlü açıklamalar yapmak; bunlar hoş değil.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Rabb’im ona da çocuk nasip etsin.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Siyaseti bu şekilde kişiselleştirmek yerine politikalar üzerinden eleştirmek çok daha yerinde olurdu.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurun.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Sayın Adıgüzel, ismimi anarak…
BAŞKAN – Mikrofonunuzu açar mısınız.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Eğer müsaade ederseniz sataşmadan dolayı kürsüden cevap vermek isterim.
BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İki dakika…
20.- Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın, İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Biraz evvel benim söylediklerime cevap vermek için Sayın Adıgüzel kürsüye geldi ve işte benim de tam söylemeye çalıştığım konuyu tekrarladı. Çünkü “çocuklarımızın bir eli yağda, bir eli balda”ki gibi bir örneklemeyle yine ailelerimiz üzerinden bir örnek verdi. İşte, bunu yapmayalım diyorum, bu bir.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – İşte öğrenecek, öğrenecek ama…
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Hocam yanlış bir şey dedi Sayın Bakanım, olabilir. Allah bütün çocuklarımıza versin.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Niye üzerinize alınıyorsunuz?
BAŞKAN – Laf atmayın lütfen.
Sayın Bakanım, buyurun.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – Şimdi, ikincisi, sizin dile getirmiş olduğunuz 6 milyon rakamı açık öğretimde de öğrenim gören tüm öğrencilerin hep beraber kapsandığıdır, örgün öğretim 3 milyon 200 bindir. Bu hesaba göre baktığınızda, şu anda 7’ye 1’dir.
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) – Hayır, örgün öğretim yüzde 54’üdür tabii ki.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – Bu da ayrıca dile getirilmesi gereken bir konudur. Dolayısıyla, lütfen bu rakamları doğru şey yapalım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Bakanım, burs miktarlarına bir şey söylemedin.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – Ve şunu da söylüyorum…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Niye bu kadar alındınız ya!
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Devamla) – Bakın, öğrenci kardeşlerimiz için, gençlerimiz için, çocuklarımız için yapacağımız her yatırım helal olsun ve her yatırımı yapmaya biz devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Saffet Bey’le de her zaman bir arada çalışmak için tabii ki kapımız sonuna kadar açık, bunda hiçbir şüpheniz olmasın. Bizim amacımız ülkemizi, milletimizi, gençlerimizi ve çocuklarımızı geleceğe en iyi şekilde taşımaktır. Tabii ki eleştirilerimiz olacak, birbirimize karşı eleştiriler getireceğiz ama dediğim gibi, bu eleştirileri yaparken kendi içimizde, birbirimize karşı nezaket ve üslubumuzu koruyarak, muhafaza ederek bunu yapmamız gerekiyor ki geleceğe yönelik olarak bu çalışmalarımızı gerçekleştirelim.
2002 yılından itibaren Türkiye’mizde büyük işler başarmış olan AK PARTİ iktidarları, kurucu Genel Başkanımız ve seçilmiş ilk Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koymuş olduğu çalışmalar doğrultusunda, bugün de Genel Başkanımız ve Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlığında yoluna devam etmektedir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Milletimiz 1 Kasım seçimleri sonucunda sözünü söylemiştir. Biz görevimizin başındayız, görevimizin bilincindeyiz, hep beraber ülkemize hizmet etmek için buradayız.
Teşekkür ediyorum, iyi günler diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Baluken…
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – İç Tüzük 60’a göre söz talebim var.
BAŞKAN – Peki, buyurun, iki dakika…
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
18.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, Cumhurbaşkanının üçüncü köprü açılış töreninde sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tabii, burada Ekonomi ve Maliye Bakanlıklarının bütçesini görüşüyoruz. Çalışma alanını ve emek alanını da yakından ilgilendiren bir tartışma, çalışma. Ancak, buradaki rakamlardan çok AKP’nin emek alanına genel bakışını ortaya koyan son derece vahim bir tablo yaşandı bugün. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu bugün üçüncü köprünün açılış törenine katıldılar ve orada çalışan işçilerin, emekçilerin ikramiye talebiyle ilgili, deyim yerindeyse medya önünde şov yaptılar. İşçilerin ve emekçilerin ikramiye talepleri için Cumhurbaşkanı Erdoğan oradaki patrona, işverene, sermaye sahibine “Ramazandan önce verin de sadakadan sayın, zekâttan sayın.” anlamına gelecek cümleler kullandı.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Hiç öyle bir şey demedi.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Bunu kabul edilemez buluyoruz.
ORHAN KIRCALI (Samsun) – Yorumlama, yorumlama, yorumlamadan! Kendine göre yorumlama!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – İşçinin ve emekçinin bu ülkede alın terine, emeğine, hakkına hukukuna…
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Artı veriyor ona, artı. Haddinin üzerinde veriyor, “Alacağının üzerine ilave et.” diyor.
ALİM TUNÇ (Uşak ) – Sen anlayamamışsın!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – …sadaka ya da zekât tanımlaması üzerinden bir yaklaşımı AKP Hükûmetinin gerçek bütçe planlamasıyla ilgili yaklaşımı üzerinden de bütün halkımıza göstermek istiyoruz.
Bu ülkedeki işçilerin, emekçilerin sadakaya, zekâta ihtiyacı yoktur; alın terinin, emeğinin karşılığını, hakkını, hukukunu almaya ihtiyacı vardır. Dünya Çalışma Örgütünün verilerine göre son on üç yılda, AKP hükûmetleri döneminde emekçilerin millî gelirden aldığı pay yüzde 43’ten yüzde 30’a düşmüşken, dünyada iş cinayetlerinde en çok Türkiyeli emekçiler, işçiler yaşamını yitirirken, en fazla çalışma saatiyle, en az ücretle, en örgütsüz kesim olmakla…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Tamamlayın lütfen.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – …işçilerin, emekçilerin alın teri, emeği, hakkı, hukuku bu kadar sömürülürken bir de onlara verilecek en küçük bir ücretlendirmede sadaka üzerinden, zekât üzerinden yapılacak olan bir tanımlamayı asla kabul etmiyoruz, buradan da şiddetle kınıyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Özel, nedir talebiniz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Yerimden, İç Tüzük’ün 60’ıncı maddesinin verdiği hakka dayanarak, aynen Sayın Baluken’in ve diğer grup başkan vekillerinin yaptığı gibi açıklama yapmak istiyorum efendim.
BAŞKAN – Buyurun.
19.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Bakan doğru bir şey söylüyor, söylediği şu, diyor ki: “Bu işe aileleri, çocukları, torunları karıştırmayalım.” Çok güzel. Sayın Bakanın Sayın Cumhurbaşkanıyla geçmişte çok uzun mesaileri ve aralarında bir gönül bağları var. Kendisinden rica ediyoruz, Sayın Cumhurbaşkanına, grubumuzun üyesi Sayın Gülsüm Bilgehan Toker’in İsmet Paşa’nın torunu olduğunu hatırlatınız lütfen öncelikle.
İkincisi: Sayın Bakanın kendi öz ve rahmetli dedesi Cumhuriyet Halk Partisinden milletvekilliği yapmıştır beş dönem boyunca, onun biyolojik dedesidir, bizim siyasi dedemizdir. CHP’ye ve geçmiş CHP zihniyetine kendi grubu, grubun kurucu genel başkanı ve mevcut genel başkanı tarafından yöneltilen en ağır, acımasız ve haksız saldırılar, ister istemez, siyaseten ret de etse biyolojik dedesi üzerinden kendisini rahatsız ettiği için bu konuda ekstra bir hassasiyet içindedir. (CHP sıralarından alkışlar) Biz, çocukların ve torunların bu işe karışmamasını doğru buluyoruz. Ama, siyasetçilerin de bir görevi var, çocuklarınızı ve torunlarınızı ihalelerden, iş takiplerinden ve dolayısıyla, yolsuzluklardan uzak tutun ki bu kürsünün konusu olmasınlar. (CHP sıralarından alkışlar)
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkan, yerimden müsaade ederseniz…
BAŞKAN – Yerinden konuşuldu, siz de yerinizden iki dakika lütfen Sayın Bakan.
20.- Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Grup Başkan Vekilinin tabii ki ailemle ilgili olarak dile getirmiş olduğu rahmetli dedem, evet, Cumhuriyet Halk Partisinden 5 dönem milletvekilliği yapmıştır, Samsun Milletvekilidir ve Samsun’da da çok büyük bir hürmetle anılır ve herkes tarafından da kabul edilmiştir.
“Siyaseten ret” mi dediniz, ben mi yanlış anladım?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Evet, evet. Siz reddediyor olabilirsiniz, biz sahipleniyoruz, bizim siyasi dedemizdir.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Peki.
O zaman, Sayın Özel, bakın, ben, evet, Adalet ve Kalkınma Partisinde milletvekiliyim ve şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nin Gençlik ve Spor Bakanıyım. Cumhurbaşkanımızla uzun seneler yakın mesai yaptım ve bundan gurur duyuyorum, bu benim için büyük bir şereftir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ama, aynı şekilde rahmetli büyükbabamın Samsun’daki siyasi hayatını her yönüyle sonuna kadar sahipleniyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tamam, öyle yapın zaten.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Bunda hiçbir şekilde bir soru işareti yoktur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Cumhurbaşkanına söyleyin de hakaret etmesinler, onu söylüyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Bize söyleme, oraya söyle.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) –Dolayısıyla, lütfen bu noktada hiçbir şekilde… Siyasi eleştiriler başka şeylerdir, benim dile getirdiğim çok farklı bir konu, bunu siz de biliyorsunuz. Lütfen burada bu konuyu noktalayın ve burada bu şeyi kapatmış olalım.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Bakan, bir şey sorabilir miyim?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Buyurunuz efendim.
BAŞKAN – Dedenizi ben de tanımak şerefine erdim, bir ismini zikredebilir misiniz lütfen.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – İlyas Kılıç.
BAŞKAN – Kendisini rahmetle analım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Sağ olun.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı:118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN – Şimdi Maliye Bakanı Sayın Naci Ağbal konuşacak.
Yirmi dakika süresi.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye Bakanlığı ve bağlı kuruluşları bütçeleri üzerinde söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilirsiniz meşhur bir fıkra var. Çok iyi fıkra anlatamam ama bir anlatmayı deneyeyim bakalım, başarabilecek miyim?
LÜTFİYE İLKSEN CERİTOĞLU KURT (Çorum) – Siz başarırsınız Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Temel bir ekonomik toplantıya gidiyor. Toplantıda Amerikalı, Avrupalıyla beraber Temel de var. Beraber vergi gelirlerinin dağılımını konuşuyorlar. Amerikalı diyor ki: “Biz çizgiyi çizeriz, geliri havaya atarız, vergi gelirleri sola düşerse halka, sağa düşerse devlete kalır. Devlet harcamasını yapar.” Avrupalı diyor ki…
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) – Bu anlatıldı bugün Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Bu meşhur bir fıkra ya, herkesin bildiği bir fıkra bu.
Avrupalı diyor ki: “Biz daire çizeriz, içine düşen devlete, dışında kalan halka hizmete.” Temel’e sıra geliyor. Temel diyor ki: “Siz çok uğraşıyorsunuz. Biz vergi gelirlerini havaya atarız, havada kalan halka, yere düşenin hepsi de devlet harcamalarına.” Demin anlatılmıştı, CHP grubu gülmüştü. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu fıkrada tek anlatmadığım… Bu fıkrada…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Senin grubun fıkradan anlamıyorsa ben ne yapayım!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Bu fıkrada tek anlatmadığım…
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Anlatsan güleceğiz, onu bile anlatamadın!
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Bakan, bütçeyi de böyle anlatın.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayın Bakan konuşuyor, lütfen…
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Bu fıkrada bir eksiklik var. Yani tamam, bir toplantı olmuş, görüşmeler olmuş ama bu toplantı hangi yıl yapılmış?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Anlatsan güleceğiz. Okudun.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Söyleyeyim mi? 2002’de yapılmış. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Başka bir yıl olabilir mi? Şimdi, Temel fıkrasından hareketle bakalım gerçekten 2002’de mi olmuş bu, 2015’te mi olmuş? Bunu test edelim, değil mi? Bütçe bunun en doğru adresi değil mi? 2002 yılında toplanan vergi gelirleri 100 lira.
ORHAN KARASAYAR (Hatay) – İyi dinlesinler Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Havaya atıyoruz. Havaya attığımızda eğer havada kalan vatandaşa gidiyorsa, kaç lira? Sadece 14 lira. Yani vatandaşın cebinde sadece 14 lira kalıyor, onun hizmetine gidiyor. Şu devlet harcaması dediğimiz faize kaç lira gidiyor? 86 lira gidiyor. Bu fıkra 2002’de olabilir mi? Kesinlikle 2002’de olmuş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Doğru, aynen öyle.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Peki, gelelim 2015’e. 2015’te Temel aynı toplantıya Amerika’ya gitseydi -gitmiştir mutlaka canım- ne olurdu? Aynı vergi gelirleri 100 lira, atıyoruz bunu havaya, tam tamına 88 lirası halka. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Rıza Sarraf’a…
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Dolayısıyla, tam fıkralık bir hayatımız var 2002’de. 2015’te de halkın bütçesi var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Cengiz’e mi gidiyor, Rıza Sarraf’a mı gidiyor? Kime gidiyor?
KEMAL ZEYBEK (Samsun) – Siz cumhuriyet tarihinde ödenen faizlerin tamamını bir yılda ödüyorsunuz.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Geçen defa anlattım, arkadaşlarım bana ısrar etti, dediler ki: “Ya, bir daha kürsüye geldiğinde şunu bir daha anlat, bazıları anlamıyorlar.” Onun için, bir daha anlatacağım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Geçen sefer anlatmıştım, şu 2002’de meşhur bir bütçe vardı, 119 milyar liralık bir bütçe. Bu bütçeden ne kadar faize gidiyordu? 51 milyar lirası faize gidiyordu, 51 milyar lirası.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) – Şimdi kaç lira gidiyor?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Peki, sağlığa ne kadar gidiyordu? 13,5 milyar lira. Eğitime ne kadar? 11 milyar lira. Yatırıma ne kadar? 7,8 milyar lira. Topluyorum üçünü.
OKTAY VURAL (İzmir) – Topla. Kaç?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Üçünün toplamı 32,6 milyar lira.
OKTAY VURAL (İzmir) – Bravo!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Faize kaç gitmişti? 51,7.
Arkadaşlar, Temel fıkrasına uyan bütçe hangi bütçe? 2002 bütçesi.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) – Şimdi faizle o giderleri topla bakayım!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Peki, geliyoruz 2016 bütçesine. 2016 bütçesinde 570 milyar liralık bir bütçemiz var. 119 milyar liradan 570 milyar liraya çıkmışız. Peki, bu faize ne kadar gidiyor? 2002’de ne kadardı? 51 milyardı. 2016’da herhâlde bu 100-200’e çıkmıştır değil mi deminki hesaba göre? Hayır, sadece 56 milyar lira faize gidiyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Peki, buna karşılık…
KAZIM ARSLAN (Denizli) – Peki, halka ne gidiyor Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Bakın, demin söylemiştim, üçünün toplamı -yatırım, eğitim ve sağlık- faizin yanına bile yaklaşamıyordu.
Şimdi geliyorum 2016’ya. Yatırım giderleri 60 milyar lira. Tek başına faiz giderlerinden fazla mı? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Geliyorum eğitim giderlerine. Kaç lira? 109 milyar lira. Faize harcadığımız paranın 2 katı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Sağlık giderleri az kalır mı? Sağlık giderleri 95 milyar lira. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Arkadaşlar, üçünü topluyorum, 264 milyar lira yapıyor. Faiz ne kadardı? 56 milyar lira. 56 milyar nerede, 264 milyar lira nerede! (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, bu Temel fıkralarını anlatırken tarihini anlatmak lazım, tarih verirse ona uygun olur.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Doğru diyorsun, tarihini anlatmak lazım.
KAZIM ARSLAN (Denizli) – Devletin borcu ne oldu?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Bugün, biliyorsunuz, önemli bir gün arkadaşlar, bugün önemli bir gün.
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Halkın borcu ne kadar? Devletin borcu ne kadar?
KAZIM ARSLAN (Denizli) – Devletin borcu ne oldu? Halkın borcunu söyle!
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Ne kadar yük bindiriyorsunuz?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bugün önemli bir gün, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde son tabliye atıldı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Boğaz’ın iki yakasını AK PARTİ iktidarı tekrar bir araya getirdi, hayırlı uğurlu olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Peki, söz Boğaz’dan açılmışken şöyle Boğaz’ın bir gerisine gidelim, bakalım, ne var?
ERHAN USTA (Samsun) – Rant var, rant!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Birinci köprü ne zaman yapılmış? Arkadaşlar, birinci köprü 1973’te yapılmış. İkinci köprü ne zaman yapılmış, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü? Rahmetli Özal zamanında, 1988 yılında. 88 yılından sonra 2002’ye kadar hiç Boğaz’ı şöyle birbirine kucaklaştırmışlar mı? Asla. Peki, AK PARTİ ne yapmış? AK PARTİ…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Kim iktidardı o zaman Sayın Bakan, kim iktidardı?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – 2016’ya kadar ne yapmış, söyler misin?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Arkadaşlar, Marmaray Projesi hayırlı olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Marmaray Tüp Geçit Projesi… Arkadaşlar, hani demin diyorlardı ya “Ya, yapılanlara teşekkür edilsin.” Sonuna kadar teşekkür ediyoruz, Allah yapanlardan hep razı olsun ama başladığın işi bitireceksin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bitiremediysen o iş senin değildir. Başlamış bir Marmaray, bitirilememiş. Kim bitirmiş onu? AK PARTİ bitirmiş. Dolayısıyla, Marmaray Projesi’nden…
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Banliyö trenlerini daha bitiremediniz, banliyö trenlerini! Halkalı-Sirkeci çalışmıyor dört senedir!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Marmaray Projesi gerçekten Boğaz açısından son derece önemli bir proje.
Yine, Avrasya Tüneli, biz yani…
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Maliye Bakanı seçim konuşması yapmaz Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Bakın, 88’den bu yana Boğaz’ı birleştiren hiçbir proje yok.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Maliye Bakanına yakışır bir konuşma yapın!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Biz Yavuz Sultan Selim Projesi’ni bitirmişiz, Marmaray Projesi’ni bitirmişiz; yetmiş mi? Hayır, yetmemiş.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Hâlâ seçim konuşması yapıyorsunuz!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Şimdi de diyoruz ki: Avrasya Tüneli Projesi’ni yapacağız.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) – Kaç para, kaç para? Tamamı kaç lira?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Nedir Avrasya Tüneli? Dünyada bir ilk, tek geçişte tek tünel hâlindeki kara yolu ve metro geçişlerini kapsayan, 3 katlı, büyük İstanbul tüneli; İstanbul’a, Türkiye’ye hayırlı olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, dedik ya bir Temel fıkrası var, hani zaman zaman konuşulur, “Ya, mega proje olarak Türkiye’ye ne kattınız kardeşim?”
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Kanal İstanbul…
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Demin arkadaşlara sordum, “Ya, arkadaşlar, şu 1990’lı yıllarda yapılan projeler var mı? Bir getirin bakalım.” dedim, liste aldım.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Daha geri git, daha geri, 60’lara git, 50’lere git.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Siz gelene kadar bir şey yapılmadı bu ülkede, iyi ki siz geldiniz(!)
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Allah yapanlardan razı olsun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Aferin sana(!) Bir de 2015’e gel hadi.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Atatürk Barajı 90’lı yıllarda tamamlanmış. Sebep olandan da yapandan da Allah razı olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ama AK PARTİ Hükûmeti dönemlerine baktığımız zaman, mega proje…
ERHAN USTA (Samsun) – Hayır ya, siz yaptınız(!)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Onu da siz yaptınız(!)
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Arkadaşlar, AK PARTİ demek mega proje demek, mega proje demek AK PARTİ demek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu dönemde, Ankara-Konya hızlı tren projesi, Ankara-Eskişehir hızlı tren projesi, Ankara-İstanbul hızlı tren projesi… Hızlı tren projeleri mega projelerdir. Kim yaptı? AK PARTİ yaptı. Hayırlı uğurlu olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Bu paralar nereye harcanıyor? Millete harcanıyor.
AYTUĞ ATICI (Mersin) – Kanal İstanbul projeniz vardı, ne oldu Kanal İstanbul?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Ya, kaç gün oldu sen Bakan olalı ya? Yaptığına bak ya! Maliye Bakanısın ya, paradan haber ver! Ayıp ya!
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ulaştırma Bakanı mı oldun?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Maliye Bakanısın, Maliye, hatırlatayım.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Arkadaşlar, meşhur bir Bolu Dağı Tüneli vardı, hatırlar mısınız?
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Yılan hikâyesi, yılan hikâyesi…
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Yıllarca “Yok artık canım, bu artık olmayacak. İtalyanlar gitti gidecek, bıraktı bırakacak.”
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – “Patates” deyince akla Bolu Tüneli geliyordu.
BAŞKAN – Biraz sessiz olabilir misiniz sayın milletvekilleri.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Ne oldu? Bu projeyi AK PARTİ, kaldığı yerden aldı ve çok hızlı bir şekilde bitirdi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Seni keşfetmekte çok geç kalmışlar, geçen seçimlerde Bakan olsan daha iyi olurmuş! İyi siyaset…
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Meşhur bir Karadeniz Otoyolu Projesi vardı. Ne oldu? AK PARTİ geldi, masaya yumruğunu vurdu ve o projeleri tamamladı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla, mega projeler anlamında baktığımız zaman, AK PARTİ döneminde her anlamda… Havalimanlarını saysam herhâlde sürem yetmez, o kadar çok havalimanı projesi yaptık ki.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – Biliyorlar, biliyorlar.
LÜTFİYE İLKSEN CERİTOĞLU KURT (Çorum) – Biliyorlar Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Yok, bilmiyorlar arkadaşlar; o kadar söylüyoruz, söylüyoruz; bilmiyorlar.
Sonra, arkadaşlar, bu ülkede taş üstüne taş koyan herkese teşekkür ediyoruz. Herkes bürokratik olarak da siyasette de şerefiyle, namusuyla bunu yapıyor. Kimsenin şerefinde, namusunda değiliz. Hepimizin zaten yapması gereken, şerefimizle, namusumuzla bu işleri yapmak değil mi? Bu bir meziyet mi? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bir de, bilirsiniz, bir ülkede büyürsünüz. 90’lı yıllarda bu kadar büyüdük, 2002’den sonra bu kadar büyüdük diye mukayeseler yapılır. Ama o büyüme acaba nasıl bir büyüme, o büyümenin içinde ne var, o büyümenin içerisinde yatırım mı var, krizler mi var?
Bakın, 1990’lı yıllar boyunca…
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Rıza Zarraf, Rıza Zarraf, altın, Rıza Zarraf var.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Bakın, dinleyin, bu çok önemli arkadaşlar, bunları öğrenin.
1990’lı yıllar boyunca Türkiye’de kamu yatırımlarının ortalama bitirilme süresi yaklaşık on yıldı. Yani bir kamu yatırımına başlayacaksınız… İşte, mesela, rakamları vereyim: 1998’de 10,4; 1999’da 10,2; 1996’da 11,9 yani bir projeye başlıyorsunuz… Allah yardım etsin memlekete, o zaman zaten hiçbir iktidarın ömrü iki yıldan fazla değildi ki. Dolayısıyla, bir kamu yatırımı ortalama on yılda bitiriliyordu. Peki, AK PARTİ iktidarı geldi, ne oldu? Arkadaşlar, şu anda kamu yatırımlarının ortalama bitirilme süresi dört yıl. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAZIM ARSLAN (Denizli) – Haydarpaşa-Pendik bitmedi, Haydarpaşa-Pendik. Sayın Bakan, Haydarpaşa-Pendik Demiryolu yapılmadı.
ERHAN USTA (Samsun) – Ne zaman başladı programlar?
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Biz başlattık, onu da söylesene, o projeleri kim başlattı, bir söyle bakalım?
KAZIM ARSLAN (Denizli) – Dört yıl oldu, Haydarpaşa-Pendik Demiryolu…
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Arkadaşlar, burada yine gündeme getirildi. Hani 2002’ye geldiğimizde bu ülkenin…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kim başlattı söylesene, “Allah razı olsun.” diyordun. Ne zaman başladı?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Başlatana Allah razı olsun da bitiremeyene de yazıklar olsun, ne diyeyim yani. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Ayıp ayıp! Kimin başlattığını da söylesene…
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Biz başlanıp da bitirilmeyeni bitirdik. Yenilerine de başladık, başladığımız gibi de bitirdik arkadaşlar. Açılış töreni yapıyor muyuz, hep kurdele kesiyoruz.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Kaç tane, kredi kartından yatan insan var hapishanelerde?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Cengiz İnşaatın borcunu sildin mi, silmedin mi, bunu açıkla bakalım.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Eskiden siyaset kurumu temel atma törenleriyle bilinirdi, bol bol temel atma törenleri yapıldı. AK PARTİ iktidarları döneminde temel atma törenleri mi yapılıyor, yoksa kurdeleler mi kesiliyor? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Cengiz İnşaat, Cengiz…
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Şimdi, arkadaşlar, sosyal güvenlik sistemiyle ilgili…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ya, çok bereketli bütçeler bunlar, on dört senedir maşallah, bereketli bütçeler bunlar, maşallah. On dört yıldır… Bir daha yapalım, bir on beş yıl daha yapalım, elli yıl daha yapalım bütçe…
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Ya, arkadaşlar oradan laf atacaklar, siz laf atmayın. Atmıyorlar artık, sustular. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlar, sosyal güvenlik açıkları bu ülkede her zaman…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Altmış yıl daha yapalım, elli yıl daha yapalım bütçeleri.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, sükûnetinizi muhafaza edin lütfen.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Arkadaşlar, sosyal güvenlik açıkları… Değerli arkadaşlar, bakın, 2002’ye gelirken ülkeyi uçurumun kenarına getiren birkaç faktör vardı. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, duymuyorum Sayın Bakanı, ciddiyetimizi koruyalım lütfen.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Bunlardan bir tanesi kamu bankalarıydı, bir tanesi de sürdürülemez sosyal güvenlik açıklarıydı. Doğru mu? Doğru, hepimiz bunu biliyoruz.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Bugün ne kadar açığın var?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Burada bugün sosyal güvenlik açıklarıyla ilgili bazı sözler ifade edildi. Doğru, 2016 yılında Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılacak aktarmaların, transferlerin toplamı 102 milyar liradır, 2002 yılında bu 11 milyar liradır. Bu, sosyal güvenlik açıklarının daha da arttığı anlamına gelmez, tam tersine sosyal devleti, sosyal güvenlik uygulamaları bağlamında daha derin bir şekilde hayata geçirdiğimizi gösterir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Vay be! Birinci kısmını da söylesene, kamu bankalarını da söyle! Kamu bankalarını da siz kurtardınız!
BAŞKAN – Sayın Günal…
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Nitekim, rakam vereyim de dinleyin arkadaşlar, 2002 yılında Sosyal Güvenlik Kurumunun mali disiplinini açık finansmanıyla ölçersiniz, “Bu kurumun açık finansmanı ne kadardır?” diye. 2002 yılında Sosyal Güvenlik Kurumunun açık finansmanının millî gelire oranı yüzde 2,6 yani millî gelirin 2,6’sını sosyal güvenlik açığına veriyormuşuz. Peki, geldik 2016’ya. Şu anda Sosyal Güvenlik Kurumunun açık finansmanı kaça düştü? 0,5 yani yüzde 1’in altında. Arkadaşlar, mali disiplin budur, bütçe disiplini budur.
Peki, hem bunu düşürdük aşağıya hem de bu kadar rakam niye yukarıya gitti? Bir tane kalem söyleyin de buradan bir ders çıkaralım. Yıllardır söylenir “İş gücü üzerindeki maliyetleri azaltalım, iş gücünün maliyetlerini azaltalım ki işletmelerimiz daha rekabetçi olsun.” diye. Biz 2008 yılında sosyal güvenlik primlerinde 5 puan indirime gittik. Niye? Bizim işletmelerimizin sosyal güvenlik yükleri azalsın diye. Arkadaşlar, şu söylediğiniz 102 milyar liranın içinde sadece bunun rakamı 22 milyar lira. Bugün biz Sosyal Güvenlik Kurumunun alması gereken 22 milyar liralık bir primden vazgeçiyoruz. Niye vazgeçiyoruz? Yeter ki işletmelerimiz üretsin, yatırım yapsın, ihracat yapsın, daha rekabetçi olsun diye. Dolayısıyla, burada yapılan faize gitmiyor arkadaşlar.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Yandaşlara gidiyor, yandaşlara.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Cengiz İnşaata.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Bakın, faize giden bir şey yok, hepsi vatandaşa gidiyor, vatandaşın cebine gidiyor, vatandaşın hastanesine gidiyor, vatandaşın okuluna gidiyor, vatandaşın üniversitesine gidiyor.
Kamu sağlık harcamaları, AK PARTİ hükümetleri döneminde ciddi anlamda arttı. Doğru, artırmamız lazım çünkü 2002 yılında sağlığa insanlar zaten erişemiyordu ki, ilacına erişemiyordu ki.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Türkiye’de bir sürü insan hastaneye gitmeden ölmüştü…
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Şimdi hastanesine de erişiyor, ilacına da erişiyor, ilacını da alıyor, konforlu yataklarda yatıyor, tek kişilik odalarda kalıyor. İnsanlar hep beraber diyorlar ki: “Bu ülkeden, bu devletten, Recep Tayyip Erdoğan’dan, Ahmet Davutoğlu’ndan Allah razı olsun.” Allah milletimizin dualarını artırsın (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Özel oda anahtarları başhekimin cebindeydi.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Yine, benim de altına imza atacağım meşhur bir laf vardır, bugün de burada söylendi: Bir ülkede dalkavukluğun sağladığı çıkar dürüstlüğün çıkarından fazla olursa o ülke batar. Altına imza atıyorum, altına imza atıyorum. [(AK PARTİ sıralarından alkışlar; MHP ve CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar(!)]
Arkadaşlar, o batan ülke var ya, batan ülke… Gene fıkranın yarısını dinlediler, gene sözü yarıda aldılar.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Tabii, tabii.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - O batan ülke, 2002’deki ekonomisiyle Türkiye ekonomisiydi. Niye? O dönemde IMF’ye olan borç 24 milyar dolardı. Batan ülke ne, hangi zaman?
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Kaç tane banka TMSF’ye gitmişti?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Dolayısıyla bu söz… Şu dalkavukluk dediğiniz şeyin en âlâsını sizin dönemlerinizde gördü bu ülke.(AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kimin kime dalkavukluk yaptığını herkes biliyor Sayın Bakan. Kimin kime dalkavukluk yaptığını görüyor herkes.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Ne oldu? 2013 yılı geldi arkadaşlar, IMF’ye olan borç ne oldu? Koca bir sıfır, koca bir sıfır. Artık bu ülkenin IMF’ye bir kuruş borcu yok. Tam tersine, şu anda IMF’den alacağımız var arkadaşlar, alacağımız var.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – Dünyaya 400 milyar dolar borcu var.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Bu Temel’in fıkrası boşa anlatılmıyor, buna dikkat etmek gerekiyor.
ALİM TUNÇ (Uşak) – Sayın Bakanım, KEY ödemeleri ile nemalar da vardı.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Arkadaşlar, geçmişin tüm borçlarını ödedik, banka batıklarının bu ülkeye maliyet olarak getirdiği bütün yükleri ödedik, vatandaşımıza hizmet bütçesi ürettik.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Tabii, tabii kamu bankalarını da siz kurtardınız değil mi? Orayı niye söylemiyorsunuz? Bir maddede “Kamu bankaları” diyordun Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, sözlerimin hiçbir yerinde herhangi bir vekilimize, herhangi bir gruba dönük özel bir cümle yok. Hep meşhur laflardan hareketle söylüyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Yok artık.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Arkadaşlar, bir ülkede eğer kayıt dışı ekonomiyi aşağıya getirebiliyorsanız o zaman o ülkede sağlıklı bir vergi toplayabilirsiniz. Kim ne derse desin, demin bir uluslararası kuruluş raporundan bahsedildi.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kaç defa değiştirildi?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Ben de söyleyeceğim. Ben de söyleyeceğim.
Bugün kayıt dışı ekonomi olarak baktığımızda, bugün işçilikte, kayıt dışı ekonomide yaklaşık yüzde 50’lerden yüzde 30’lar seviyesine geldik.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Ayakkabı kutularındaki para da kayıtlı mı Bakan?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Dolayısıyla, kayıt dışı ekonomi AK PARTİ hükûmetleri döneminde son derece iyi noktalara gelmiştir.
Arkadaşlar, sözlerimi toparlayacak olursam -başta da söyledim- AK PARTİ hükûmetleri iktidara geldiği ilk andan itibaren sadece ve sadece halkın bütçesini yapmaya çabalamıştır. Vatandaştan topladığı her kuruşun vergisini hesap ederek “Vatandaşa hizmeti daha fazla nasıl götürebilirim?” onun gayreti içerisinde olmuştur.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bir de o toplamadıklarını söylesene. Toplamadığın vergileri de söyle.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Zaten bugün herkes, içeride dışarıda, arkadaşlar herkes şunu söylüyor: Türkiye'de bugün ekonomide gelinen nokta, bütçe disiplininde gelinen nokta herkesin takdir ettiği bir seviyededir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sildiğin vergileri niye söylemiyorsun?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Dolayısıyla, biz isteriz ki… Arkadaşlar, bu bir bayrak yarışı, ne yapalım, bayrağı nereden devraldıysak o aldığımız bayrağı ileriye taşıyacağız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Milletten devraldık, milletten.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Siz bayrağı geride bıraktıysanız sizin bayrak... Olimpiyatlarda bayrak yarışı var ya, tam bir bayrak yarışı.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bayrak yarışında takım arkadaşı satılmaz!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Ne yapalım, bizim aldığımız noktada diğer ülkelerin çok gerisindeydiniz, biz aldık onu ileriye taşıdık, daha ne istiyorsunuz?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – 2 Kasımda milletin raporu ne yazıyor? Ne yazıyor? 2 Kasımdaki rapor ne diyor?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Arkadaşlar, teşekkür etmek sadece bize değil, size de düşer. Siz de AK PARTİ hükûmetleri döneminde yapılan hizmetlere teşekkür edin. Ne var bunda? Ne var bunda? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Milletin raporuna bakın, 2 Kasımda ne yazıyor? “Yüzde 49,5” diyor milletin raporu.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Dolayısıyla, biz yapılan her şeye teşekkür ediyoruz. Yapmamız lazım. Siyaset demek millete hizmet üretmek demek. Biz, bugüne kadar bu gayret içinde olduk. İnşallah, bu çabamıza bundan sonra da devam edeceğiz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – İnşallah sen de Maliye Bakanı olursun da...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Sözlerimi tamamlarken hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Milletin raporuna bak, ne yazıyor 2 Kasımda ona bak. 2 Kasımda ne yazıyor raporda, ona bak sen: Yüzde 49,5.
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın Bak... Sayın Osman Aşkın Bak...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Baktım Sayın Başkanım
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan...
BAŞKAN – Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, tabii, aslında bütçeyi sunan ve savunması gereken Bakan…
BAŞKAN – Sesinizi açalım.
OKTAY VURAL (İzmir) – …aynı zamanda bütçeyle ilgili bir güven ilişkisi de olduğunu dikkate almak lazım ama bugüne kadarki Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerine Maliye Bakanlığı yapmış olanların sunumunu dikkate aldığımızda, bu bütçeye Bakandan dolayı nasıl güvenilmeyeceğini ortaya koydu.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Ne oldu? Hoşunuza gitmedi mi? Hoşunuza gitmedi mi? Biz size güvenmiyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Gerçekten, bir bakan bu bütçeyi savunabilmeliydi…
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Savunuyorum, çok güzel savunuyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – …ama kendisi alkış almak için rakamları çarpıttı ve fıkrayı bile okudu.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Zorunuza gitti, zorunuza.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – Onlar bir gecede batırdıkları 21 milyar doları düşünsünler, 21 bankayı düşünsünler.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, tabii, bu Temel’in bir fıkrası var, biliyorsunuz. Taksim Meydanı’nda sürekli dolaşıyormuş, trafik polisi durdurmuş, “Niye böyle dolaşıyorsunuz?” “Sol sinyal takıldı.” diye… Anlaşılan o ki Sayın Bakanın da sinyali takılmış. (MHP sıralarından alkışlar) Dikiz aynasına bakarken kendini görüyor ama arabayı çarpmış. Bunu, çarpan arabayı, pert olmuş arabayı ve geleceği göremeyen bir bütçe.
ORHAN KIRCALI (Samsun) – Sen göremedin be! Sen göremiyorsun, sen!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Arabaya çarpan sizsiniz ya! 2002’de arabayı çarpan sizsiniz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Bu bütçeyle bir gelecek anlatması gereken Sayın Bakan, sinyali hep takıldığı için, dikiz aynasına baktığı için gerçekten toslamış. Ancak, Sayın Bakanın, o dönemde Hükûmetin sorumluluğunu üstlenmiş bir parti olarak, 2002 yılıyla ilgili söylediği rakamlarda bir çarpıtma olduğunu ifade ederek bu konuda sataşmadan dolayı söz istiyoruz efendim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Kimseye sataşmadım. Hayır, hiç kimseye sataşmadım.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Usta…
BAŞKAN – Sayın Bakan kimseye sataşmadığını söylüyor ama sene itibarıyla…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, bir hatırlatır mısınız, takılan sinyalini düzeltsin.
BAŞKAN – Sayın Usta, bir dakika…
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Sizin arabanızın ruhsatı yok, ruhsatı. Ruhsatsız kalmış.
BAŞKAN – Sene itibarıyla söz vermek zorundayım.
Sayın Erhan Usta, buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Çok geç keşfetmiş vallaha.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Ruhsatsız araba kullanıyorsunuz.
BAŞKAN – Buyurun, iki dakika.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
21.- Samsun Milletvekili Erhan Usta’nın, Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ERHAN USTA (Samsun) – Süreyi baştan alma imkânı olur mu?
BAŞKAN – Tabii ki, buyurun.
ERHAN USTA (Devamla) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Ben, tabii, Naci Bey’in davranışlarını biliyorum; davranışlarını diyeyim, sadece o kadar söyleyeyim. Ben bu sefer vazgeçer zannettim çünkü hakikaten, kendime göre iyi bir analiz yaptığımı düşünmüştüm, Türkiye’nin maliye politikası analizi. Nerede başarı var, nerede başarı yok, bunları bir bir anlattık. Bunların nasıl olduğunu, bugüne nasıl geldiğimizi, 1999’daki faiz dışında bile yüzde 1,8 açığın alınan yapısal tedbirlerle, sıkı maliye politikasıyla 2002 döneminde 3,2, oradan 4… Geldi, bunları anlattı. Bu sefer konuşmaz zannettim fakat tabii, olmuyor, yine eski huyunda devam etti. Bu, çaresizliğin bir nedenidir. Artık söyleyecek hiçbir şey bulamadı “Rakamlar yalan söylemez.” diyor, önce bir rakamla konuşalım madem öyle. Ya, ben anlamıyorum hangi rakama bakıyorsunuz? Kalkınma Bakanlığı rakamları orada. Türkiye’de 2000-2001-2002 yıllarında -hani “Kamu yatırımları az yapıldı önceden.” diyor ya- 57’nci Hükûmet döneminde, millî gelire oranla ortalama 4,93, kamu yatırımlarının millî gelire oranı 57’nci Hükûmet döneminde 4,93. Aynı oran, AKP döneminde 4,13. Kalkınma Bakanlığının elli yıllık serisinde bu rakamları bulabilirsiniz. (MHP sıralarından alkışlar) 4,93’ten 4,13’e düşürüyorsun, pişkin pişkin buraya gelip bir şeylerden bahsediyorsun. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) On dört yıl önceki mutlak rakamları birbiriyle mukayese ediyor, on dört yıl önceki.
BAŞKAN – Kötü sözler sarf etmeyelim lütfen Sayın Konuşmacı.
ERHAN USTA (Devamla) – Yani, böyle bir şey olabilir mi? On dört yıl önceki Türk lirasıyla şimdiki Türk lirasını mukayese ediyor. Kim yapıyor bunu? Hani, bunu bir sosyolog yapar, anlayabilirim. Bunu bir Maliye Bakanı yapıyor, bu olacak bir şey değil.
Rasyonalizasyon çalışması… Bakın, kamu yatırımlarındaki o sürelerin kısaltılma çalışmasını 57’nci Hükûmet dönemi başlatmıştır ve 57’nci Hükûmet döneminde düşmüştür, ondan sonra da sürdürülmüştür. Yani, şimdi, başkalarının yaptığı… Geçen sefer dedi ya “Kamu Finansman Kanunu’nu biz çıkardık.” diye. Yani, şurada çıkan kanunda bile yalan söyleyen veya yanlış söyleyen bir Bakanın tabii bunları da böyle söylemesini ben artık mazur karşılıyorum, Bakanın alışkanlığıdır ama bu alışkanlıktan vazgeçmesi lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla) – Bunları ben 4’üncü maddede size… (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Usta.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Millet ne dedi, onu söyle sen. 2 Kasımda millet ne dedi, onu söyle. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Saat itibarıyla herkes konuşmaya başladı Sayın Özel.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkanım, şimdi, biraz önce maalesef üzülerek takip ettik ki dinlediğimiz konuşma bir bakan konuşması değil, bir bakan üslubu değil. Hele hele bu iktidarın geçmiş dönemlerinde bürokraside görev yapmış ama daha önceki iktidarlar döneminde de bürokrasi görevi olan ve bu kürsüye Maliye Bakanlığı gibi, Türkiye Cumhuriyeti’nin Maliye Bakanlığı gibi fevkalade onurlu bir görevi üstlenmiş olarak çıkmış ve -geçici bütçeyi saymazsak- ilk kez bütçede kürsüde olan birisine yakışacak bir konuşma değil.
Eskiden tanıyan bürokratlar, kamudaki önemli bir makroekonomist…
BAŞKAN – Talebiniz nedir Sayın Özel, lütfen?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Hemen söylüyorum.
…Plan Bütçe Komisyonundan değerli üyelerimiz, kendisini tanıyan hemen herkes, kendisiyle ilgili geçmişten bildikleri bir yana -onları söylemiyorlar, bakın, özenli bir dil kullanıyorlar- ama bugün taç giyen başın akıllanmasını ümit ettiklerini ama onu göremediklerini söylüyorlar.
Sayın Bakanın söylediği her şeye cevap verebiliriz -birçok şeye- sataşmalarının hepsini tek tek sayabilirim ama şundan dolayı özellikle söz istiyoruz: Öyle şeyler söyledi ki dalkavuklukla ilgili bir şeyler söyledi, döndü grubumuza doğru elini uzatarak “Sizin dönemleriniz.” dedi. Oysaki “Acaba bilgi dağarcığım beni yanıltıyor mu?” diye Türk Dil Kurumunun sözlüğüne baktığımda, “dalkavukluk”u, kişinin kendinin üstünde olan kişilere karşı kendisiyle ilgili bir çıkar sağlamak için hoşa gidecek davranışlar bütünü olarak anlatıyor. Herhâlde bu, siyaseten elde edilmiş getirilerin geçmişte ne yolla elde edildiği noktasında önemli bir çağrışım yapmaktadır.
Grubumuza yapılan bütün sataşmalar adına uygun görürseniz Aykut Erdoğdu cevap verecek.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Böyle şey olur mu ya? Öyle bir yöntem mi var?
BAŞKAN – Bu kadar uzun gerekçeden sonra nasıl uygun görmeyebiliriz Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN - Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
İki dakika.
22.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun, Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın 118 sıra sayılı 2016 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 119 sıra sayılı 2014 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz Hükûmetin bakanlarını çok yıpratma derdinde değiliz, gerçekten ama bu Maliye Bakanı kendisini yıpratmak üzere özel çaba gösteriyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Bizim gösterdiğimiz özeni göstermiyor.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) – Sayın Maliye Bakanı, ya, burada bir sürü teknik kalitesi yüksek milletvekilimiz var. Reel rakamlar, nominal rakamlar, bunlar bizim alfabemiz. Onun için, buraya gelip, kendi grubunuzdaki bilmeyen insanlara alkışlattırmak uğruna bunu yapmayın, şık olmuyor, kalite düşüyor. Bunu bilmeyenler olabilir. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AYŞE KEŞİR (Düzce) – Çok ayıp!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Millet onaylıyor, millet!
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) – Şimdi, o zaman bakın, ben bu bağıranlara bir rakam vereyim.
ALİM TUNÇ (Uşak) – Sen kendini ne zannediyorsun?
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) – Bakın, 2002 yılında dış borç 115 milyar dolar, 2015 yılında 405 milyar dolar.
ALİM TUNÇ (Uşak) – Sen profesör müsün? Ne zannediyorsun kendini?
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) – Ama ben dürüst bir adamım, “Dolarda bile enflasyon var ve reel olmayabilir” diyebiliyorum ama siz bunu demiyorsunuz çünkü ben onları aydınlatmak zorundayım, biliyorsam aydınlatmak zorundayım. Kamu brüt dış borç stoku 257 milyar TL 2002, 672 milyar TL 2015. Rakam çok artmış değil mi? Ama arkadaşlar, bu rakamlar nominal. Bunu böyle anlatmak varken gelip… Şimdi, bakın, “Köprü yaptık, bilmem ne yaptık.” Köprünün parasını kim ödüyor? Beş kuruş ödediniz mi Marmaray’a, sizden sonraki hükûmetler ödeyecek? Köprüyü geçenler ödeyecek, üstelik fahiş ödeyecek.
BAŞKAN – Genel Kurula hitap eder misiniz lütfen.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) – Havalimanına konan ödeyecek, üstelik fahiş ödeyecek.
Ben size şunu söyleyeyim: Biliyor musunuz, fıkra anlatıyorsunuz, bu bilgileri insanlara verin. Ya, sattığınız TELEKOM, yaptığınızın 10 katı. Havalimanı diyorsunuz, Atatürk Havalimanı, yaptıklarınızın 20 katı, sattınız. TÜPRAŞ’ı müpraşı saymıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) – Sen ne yaptın, sen?
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) - Maliye Bakanıyla ilgili komik bir şey söylenecekse size çok kısa bir fıkra anlatayım: Bir gün bir ülkede Naci Ağbal Maliye Bakanı olmuş.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Bakan, iki dakika…
23.- Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın, Samsun Milletvekili Erhan Usta ile İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun sataşma nedeniyle yaptıkları konuşmaları sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benim biraz önce burada yaptığım konuşma muhalefet partisi milletvekillerini ve gruplarını o kadar rahatsız etmiş ki normal bir cümle kuramayacak kadar psikolojileri bozulmuş. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) – Kimyalarını bozmuş, kimyalarını!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Dağıldılar zaten, dağıldılar, daha toparlanamıyorlar!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Ben tabii ki burada siyasetçi olarak, Bakan olarak, herkesin yaptığı gibi, politika yapacağım, rakamları, politikaları değerlendireceğim, rakamlar vereceğim, bunlar üzerinden değerlendirmelerde bulunacağım.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Politika bir aldatmaca değil, dürüstlüktür ama!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Bunları yaparken kendi üslubuma uygun olarak da bir tarz izleyeceğim. Ne istiyorsunuz yani ben sizin görmek istediğiniz, görmeye alıştığınız bir tipoloji üzerinden mi konuşayım?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Yok, yok.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Bakın, her türlü eleştiriye varım, buradaki rakamları, gelirsiniz siz de kendi rakamlarınızı verirsiniz, kendi söylemlerinizi söylersiniz.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Biz kendi rakamlarımızı niye verelim size?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Ben bunlardan son derece memnun olurum. Benim verdiğim her rakamı sonuna kadar yanlışlayabilirsiniz…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Naci Bey, ama gerçekleri tartışalım, ilerleyelim ya!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Ya, Aykut Bey, bir sabredin be kardeşim, bir sabredin ya, bir sabredin!
Değerli arkadaşlar, bakın, şöyle…
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Bir şey demedim.
LÜTFİYE İLKSEN CERİTOĞLU KURT (Çorum) – Bir saygılı olun ya, bir saygılı olun!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; kimseye benim bürokratlığımı ve siyasetçiliğimi tartışma hakkını asla vermem ve bu kimsenin haddi değildir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Cengiz’in parasını açıkla, takdir edelim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Ben kendim neysem o olacağım, o olacağım, o olmaya da devam edeceğim. Bu, sizin hoşunuza gitse de, gitmese de, evet, bir Naci Ağbal Maliye Bakanı oldu bu ülkeye…
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Millet yaptı millet, oldu oldu. İster kabul edin ister kabul etmeyin. Millet yaptı.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - …bundan sonra da milletin bütçesini yapmaya devam edecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sizin, esas, birtakım böyle parti grupları…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Osman, gel buradan bağır.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) – Bakın, biraz önce parti gruplarından sözcüler, burada, ağza alamayacağım, almaktan ar duyacağım ifadeleri benimle ilgili kullandılar.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Ne dediler? Bir tane örnek verin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ne için söylüyorsunuz onu?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Ben o ifadeleri ağzıma almaktan ar duyarım. Bu ifadeleri kendilerine iade etmekten bile ar duyarım. Seviyenin düştüğü ve bittiği bir yerde ben artık bunu milletimin vicdanına bırakıyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Ya hangileri? Ne vardı? Bir tane örnek ver.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, hiç uzatmadan, bu sefer çok kısa söyleyeceğim…
BAŞKAN - Çok kısa konuşun, bakın, ara vermeden sizi dinliyorum.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Söz talebim var.
BAŞKAN – Ara verebilirdim. Lütfen…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tamam. “Normal bir cümle kuramayacak kadar psikolojileri bozulmuş.” lafı ağır bir sataşmadır, cevap vereceğiz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Daha atlatamadınız, atlatamadınız. Daha atlatamadınız, zaman alır daha.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Aynen öyle söyledi, aynen öyle söyledi. “Normal bir cümle kuramayacak kadar psikolojileri…”
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Öyle misiniz, öyle misiniz? Kendinizi öyle mi görüyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Lale Karabıyık cevap verecek efendim.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Başkanım…
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, tamam.
Buyurun.
Bir yerde noktalama olgunluğunu göstermek gerekiyor.
24.- Bursa Milletvekili Lale Karabıyık’ın, Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
LALE KARABIYIK (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az önce burada bir ifade kullanıldı “SGK açıklarını azalttık.” diye. Hatırlarsanız salı günü ben bir konuşma yaptım Kalkınma Bakanlığı ve TÜİK konusunda ve buraya bir belge getirdim. SGK açıklarının nasıl azalmadığını ve SGK açıkları için bütçeden ayrılan payların nasıl arttığını…
METİN AKGÜN (Tekirdağ) – Elle yazmışsın onu, belge değil.
ALİM TUNÇ (Uşak) – Kendiniz yazmışsınız onu ya.
LALE KARABIYIK (Devamla) – Bu belge bu değildir efendim, ben o gün gösterdiğim belgeden bahsediyorum ve Kalkınma Bakanlığının sitesinden alabileceğinizi ifade ettim. Bütçeden ayrılan pay, SGK açıklarını kapatmak için sürekli artmıştır. İsterseniz o veriyi size yine veririm.
ALİM TUNÇ (Uşak) – Ne veriyorsunuz?
LALE KARABIYIK (Devamla) – İkincisi: Artık çoğu ülke IMF’e borçlanma ihtiyacı duymuyor sayın vekiller çünkü küresel sermaye salınırken, dönem dönem az, dönem dönem çok, portföy yatırımları olurken, yüksek faizinize sermaye çekiyorsunuz ve cari açığınızı bu şekilde sürdürüp yamamaya çalışıyorsunuz.
ALİM TUNÇ (Uşak) – Allah Allah!
LALE KARABIYIK (Devamla) – Evet, maalesef böyle.
ALİM TUNÇ (Uşak) – KEY ve nemalar ne oldu? KEY ve nemaları kim ödedi? İnsaf ya!
LALE KARABIYIK (Devamla) – Ama ne yazık ki cari açık artık küçülse bile -o da niye küçüldü biliyorsunuz, enerji fiyatları düştüğü için küçüldü, büyüme azaldığı için küçüldü- onu bile artık kapatamıyoruz.
ALİM TUNÇ (Uşak) – Tabii, tabii, 10 milyar dolarlık yardımı o enerji düşüklüğünden dolayı yapabiliyoruz.
LALE KARABIYIK (Devamla) - Lütfen dinleyiniz, burada söyleyiniz!
Ya rezervlerden eritiyoruz veya kaynağı belli olmayan paralardan kapatıyoruz, portföy yatırımları için giriş bile azalmıştır. İktidarınız döneminde kasımdan bu yana 17 milyar dolar çıkmıştır, gitmiştir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Yine talebe uygun olmayan bir cevap gördük ama sayın milletvekilleri…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir dakika… Efendim, Sayın Bakan “muhalefet partileri milletvekillerinin psikolojileri bozulmuş.” demek suretiyle açık bir sataşmada bulunmuştur.
BAŞKAN – Lütfen Sayın…
OKTAY VURAL (İzmir) – Dolayısıyla, efendim, böyle bir sözün…
BAŞKAN – Sayın Vural, “muhalefet partileri” mi dedi, genel mi dedi?
OKTAY VURAL (İzmir) – Aynen öyle.
BAŞKAN – Peki, kim konuşacak?
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Mehmet Günal efendim.
BAŞKAN – Çok bağırıyordu zaten yerinden.
Sakin olun ama tamam mı Sayın Günal?
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sorun yok Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Öyle bir bağırdınız ki burada bütün Divan korktu oturduğumuz yerden.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Osman kadar bağırmıyorum, Osman kadar hiç bağırmıyorum, kimse bağırmıyor yani önce ona bakın.
Osman’a ben sataşmazsam söz alamıyor, onun için yapıyorum, dostluğumuz var.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Ben her zaman söz alırım.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Günal. (MHP sıralarından alkışlar)
25.- Antalya Milletvekili Mehmet Günal’ın, Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında MHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Başkan, Sayın Bakan; ben burada söz veriyorum MHP Grubu adına: Bundan sonra üslubunuz ne olursa olsun, hangi konuyu çarpıtırsanız çarpıtın, hangi konuda yanlış bilgi verirseniz verin bir daha sormayacağım. Komisyonda en az 3 defa konuştuk, burada da 3-4 defa sordum. Gelin, bize vergi uzlaşmasında Büyük Mükellefler Dairesinde sildiğiniz adamlarda bunlar var mı yok mu anlatın, Cengiz İnşaat’ın ki var mı yok mu anlatın, vallahi de billahi de bir daha sormayacağım, bir daha da söz almayacağım. (MHP ve CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Buradan taahhüt ediyorum. Bir defa olsun çıkın deyin ki “Kardeşim, yanlış biliyorsunuz!” Bize kalkıp da “Efendim, mükelleflerle ilgili bilginin gizliliği var.” demeyin, ben toplam soruyorum size. Aktif olanı söyledim, isterseniz biz size dağıtabiliriz de dedim. Gelin, burada söyleyin.
Buradan Sayın Başkana da söylüyorum, bakın, bağırmadan: Cengiz İnşaatın -bize gelen bilgiye göre- 400 küsur, 422-423 diyorum ben ama doğru bilgi verin. Eğer bize bunu söylerseniz, ben, MHP Grubu adına taahhüt ediyorum, burada yaptığınız tiyatroya da seslenmeyeceğim, bir daha da sataşmayacağıma söz veriyorum.
ALİM TUNÇ (Kütahya) – Bak, kabul ettin kesinlikle tiyatro yapıyorsunuz.
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Psikolojim bozuldu, doğru söylüyor. Çünkü, ben bir Maliye Bakanından bir maliye analizi istiyorum, gelir analizi istiyorum, gider analizi istiyorum. Ekstra ödeneklerin bizim dışımızda neden 15 milyar lira arttığını soruyorum. Yedek ödeneklerin neden geçen sefer, 2013’te 1 milyardan 36 milyara çıktığını, bu sefer yedek ödeneklerin 1,1’den 25 milyara nasıl çıktığını, nereye harcadığını anlatmasını bekliyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Zor yerlerden soruyorsun, bildiği yerlerden sor.
MEHMET GÜNAL (Devamla) – Onun için psikolojim bozuluyor arkadaşlar, kusura bakmayın. Eğer cevap verirsen düzelecek inşallah.
Saygılar. (MHP sıralarından alkışlar)
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Bakan, yerinizden açıklama için bir dakika süre veriyorum size.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın, Antalya Milletvekili Mehmet Günal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Sayın Günal ne zaman sıkışsa bunu böyle hazır cephane gibi, temcit pilavı gibi söyleyip söyleyip duruyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Söyle de bitsin o zaman, söyle de bitsin.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Arkadaşlar, Maliye Bakanlığında, uzlaşmada hiç kimsenin haksız bir yere 1 kuruş vergisi indirilmez, indirilmesi de mümkün değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Haklı yere kaç para indirdiniz?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Burada, bu kürsüde ikide bir gelip bunları söyleyeceğinize bildiğiniz bir şey varsa, gördüğünüz bir şey varsa, elinizde bir belge varsa, bu ülke hukuk devleti, gidersiniz, gereğini yaparsınız.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Söylüyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) – Citibank’ın 3 milyar dolarını nasıl sildiniz, anlat bakalım.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Olmayan şeyler üzerinden namuslu bürokratlara sürekli çamur atamazsınız, bunu asla kabul etmiyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) – Ya yapma ama sen de biliyorsun biz de.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Dolayısıyla kürsü orada, söylenecek her şey söylenebilir, söyleyin de görelim bakalım.
OKTAY VURAL (İzmir) – Yine cevap vermedin Sayın Bakan.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
21.10’a kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.22
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU (İzmir)
----- 0 -----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN - Komisyon burada.
Hükûmet burada.
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılı’nın, Adalet ve Kalkınma Partisi kadın milletvekillerinin TBMM Başkan Vekili Pervin Buldan adına da kendisine çiçek vermelerinden dolayı teşekkür ettiğine ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutladığına ilişkin konuşması
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, biraz önce birleşimi kapatırken bu gördüğünüz güzel çiçeği Adalet ve Kalkınma Partisinin kadın milletvekillerinden aldım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bugün bana verdiler ama bu çiçeği Meclis Başkan Vekili olarak Pervin Buldan adına da almam ricasında bulundular.
Ben, hem Pervin Hanım için hem kendim için Adalet ve Kalkınma Partisinin kadın milletvekillerine, bütün grubuna çok teşekkür ediyorum.
Bu vesileyle, emek veren, hakkını savunan bütün kadınların Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun diyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN – Şimdi, şahsı adına, lehinde olmak üzere Şanlıurfa Milletvekili Kemalettin Yılmaztekin konuşacak.
Buyurun Sayın Yılmaztekin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, kıymetli milletvekilleri; hepinizi en derin hürmetle selamlıyorum. 2016 Mali Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı'nın dokuzuncu turunda şahsım adına lehte söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle, bu mukaddes vatan toprakları uğruna şehadet şerbetini içen polislerimize, askerlerimize ve vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına da başsağlığı temennisinde bulunuyorum.
Suriye’de Esed ve avanelerine, PYD, DAİŞ gibi kimi “yamyam” kimi “bilmem ne bela” denilebilecek terör örgütlerine karşı izzetli, yıkılmayan ve yıkılmayacak bir direniş sergileyen Suriyeli kardeşlerime ve tüm mazlum milletlere buradan selam olsun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – İsimlerini de söyle.
KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Devamla) - Söz konusu bütçe, AK PARTİ Hükûmetimizin hazırlamış olduğu 14’üncü bütçe olacak inşallah. 2002 yılında 119,6 milyar TL olan merkezî yönetim bütçemizin 2016 yılında 570,5 milyar TL olacak olması ülkemizin gelmiş olduğu gelişmişlik durumunu gözler önüne sermektedir hamdolsun. İktidarımız süresince memleketim Urfa’da GAP Eylem Planı kapsamında cumhuriyet tarihinde yapılmamış hizmetler yapılmış, tarım alanında ürün çeşitliliği, yüksek oranda verimlilik, teknolojik ekim ve hasat metotları, ürünü tarlada pazarlama gibi birçok alanda yüksek oranda gelişmeler sağlanmış ve bunun yanında refah seviyesinin yükseltilmesi noktasında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, hassaten memleketim Urfa’da Akçakale ve Harran Ovası’nda ve diğer bölgelerde Türkiye standartlarının yakalanması hedeflenmiş ve bu hedeflere ulaşılmıştır. Seçim bölgem olması hasebiyle Akçakale ve Harran Türkiye rekoru kırarak bu hak davaya ve bizlere yüzde 90 oranında oy vererek bizleri görevlendirmiş ve sorumluluğumuzu daha da artırmıştır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Tabii ki, daha da çalışacağız. Teröre ve düşmanlara rağmen durmayacağız, daha da büyüyeceğiz inşallah. Çünkü bizim milletimize sözümüz var, dünyanın her bir yanında ezilen, öldürülen mazlum insanlara sözümüz var, bizim mukaddes saydıklarımıza sözümüz var. Çünkü biz dünyanın her tarafına iyilik taşımayı, yardım etmeyi hedef seçmiş büyük liderlerle beraberiz. Bunun yanında, gönül coğrafyamız diye addettiğimiz mekânlar için ecdadımız tarihte ne yaptıysa aynısıyla ve misliyle yapmaya ahdettik, yapıyoruz ve yapmaya kararlıyız.
Gönül coğrafyamız ki, tarih boyunca hep iki grup gördü: Birileri birleştirenler, diğerleriyse parçalayanlar oldu. Sultan Alparslan, Sultan Selahaddin Eyyubi, Fatih Sultan Mehmet Han, Sultan Abdülhamit Han, Yavuz Sultan Selim Han ve İdrisi Bitlisi tarihte hep birleştirdi. Bugün ise kıymetli Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, kıymetli Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu ve partimiz birleştirmeye inanmış kadrolarıyla bu coğrafya için dertlenenler ve birleştirenler oldular. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Fakat bunun yanında bir de parçalayanlar ve tahrip edenler oldu. Moğollar yıktılar, yaktılar, Harçlılar parçaladılar, sömürgeciler parçaladılar, şimdi de DAİŞ, PKK ve PYD gibi terör örgütleriyle parçalamaya devam ediyorlar. Bunlar parçalarlarken önlerinde engel gördükleri kişi veya kurumlara saldırarak bunu yapmaktadırlar.
Öyle bir şey düşünün ki, kendisine hakaret manşetleriyle çıkan gazeteler, askeri vazifeye çağıran İnternet siteleri, kapağında idam sehpası gösteren dergiler, terör çağrısı yapan televizyonlar, sahte hesapların ardına saklanıp her türlü iğrenç iftirayı yaymaya çalışan sosyal medya hesapları, gazetelerini, uluslararası istihbarat örgütlerinin operasyon emrine verip elini kolunu sallayarak sahalarda gezen, hakaretler ve tehditler savuran gazeteci kimlikli casuslarla saldırılan bir lider ve bir dava. Bunlara rağmen yapıcı, yönlendirici ve samimi, eleştiriye açık, milletine danışarak yol alan; siyasi hayatı boyunca milleti adına öfkelenen, ülkesi için kükreyen, Türkiye’nin hasımlarına karşı şedit, milletine karşı kucaklayıcı olan; egemen güçlere, sermayeye, medyaya karşı denge hesapları yapmayan, bunların karşısında ellerini ovuşturmayan; benim için, sizler için, milleti için gövdesini taşın altına koyan; hepimiz adına kavga veren, canını ortaya koyan; her türlü ahlaksız, ihanet dolu saldırılara karşı susmayan; herkes susarken konuşan, herkes sinerken haykıran, umutların tükendiği zannedilen zamanlarda, hüzünlü anlarda bir özgüven abidesi olarak milletinin önünde yürüyen bir lider var hamdolsun, Recep Tayyip Erdoğan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İşte, bu parçalayanlar tek bir yerden talimat almışçasına ve tek bir ağızdan kendisinin şahsında bu millete karşı saldırıya geçmişlerdir. Tabii, istedikleri kadar saldırsınlar, onun sevgisini bu halkın kalbinden sökemezler, itibarına leke süremezler çünkü Allah’ın itibarlandırdığını kimse itibarsızlaştıramaz. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Buna karşı ben susmayacağım, bu milletin genç bir evladı olarak, Akçakale’nin, Harran Ovası’nın bir evladı olarak susmayacağım. Bizler susmayacağız, bu milletin evlatları olarak susmayacağız. Beni Urfa’dan, Akçakale’den, Harran’dan, Ceylânpınar’dan, Viranşehir’den, Bozova’dan, Karaköprü’den, Halfeti’den, Eyyübiye’den… (MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Bütün insanlar Allah’ın itibarıyla. Bütün insanlar eşrefimahlukattır.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hepsi eşrefimahlukattır insanoğlunun.
KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Devamla) – Dinle, dinle!
…Haliliye’den, Siverek’ten, Suruç’tan, Hilvan’dan…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yılmaztekin.
KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Devamla) – Bir dakika efendim…
BAŞKAN – Süre veremem, şimdiye kadar olan hiçbir arkadaşıma bir süre vermedim. Lütfen selamlayınız.
KEMALETTİN YILMAZTEKİN (Devamla) – Efendim, son olarak söylüyorum.
Ve diyoruz ki: (Hatip tarafından Âli İmran suresinin 139’uncu ayeti okundu) Yani “Üzülmeyiniz, gevşemeyiniz, inanıyorsanız üstünsünüz.”
Hayırlı uğurlu olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, dokuzuncu turdaki konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, soru-cevap işlemine geçiyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, anlaşılan o ki sizin daha önceki bir tartışmadan dolayı bütün siyasi parti grupları adına yaptığınız açıklamadan nasibini almamış. Unutulmasın ki, elhamdülillah bütün insanların hepsi Allah tarafından itibarlı kılınmıştır.
BAŞKAN – Elbette, elbette.
OKTAY VURAL (İzmir) – Herkes konuştuğunu, haddini bilecek.
BAŞKAN – Herkesin dinî inancı, kendi değerleri kendine aittir. Hiç kimsenin bir başka kişinin dinî inançları ve değerleri konusunda söz söylemeye hakkı yoktur.
OKTAY VURAL (İzmir) – Oradan mı geldi vahiy?
BAŞKAN – Lütfen, bugünkü konuşmamızda belirttiğim gibi bu tarz konuşmaları siyasete araç edinmeyelim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sana söylüyor, sana!
BAŞKAN – Şimdi soru-cevap işlemine başlıyoruz.
Birinci soru, Sayın Gürer…
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Spor Bakanına soruyorum.
Niğde ve İstanbul Kartal ilçesinde amatör spor kulüplerine uğradığımda gördüm ki kulüp tesislerini bırakın, çoğunun kulüp binası dahi yok. Malzeme sorunları var. Bir grup gönüllü yönetici çok zor koşullarda gençlere destek vermeye çalışıyorlar. Amatör spor kulüplerine İddaa’dan pay ayrılarak verilmesi, amatör spor kulüplerinin Dernekler Yasası statüsünden çıkarılıp ayrı bir statüye kavuşturulması, ecrimisil borçlarına faiz uygulanmaması, sponsor harcamalarının tamamının gelir vergisinden düşürülmesi, futbolcuların kulüplerine iki yıl bağlı kalması ve lisans bedellerinde indirim sağlanacak düzenlemeye gidilmesi konusunda bir çalışmanız var mı?
Çok zor koşullarda amatör bir ruhla mücadele eden Niğde Azatlıspor’un sahası dahi yok, her maçını deplasmanda oynamak zorunda kalıyor. Azatlı’ya bir futbol sahası yaptırmayı, Azatlıspor gibi Ulukışlaspor ve diğer ekonomik sorunları olan kulüplere destek vermeyi düşünüyor musunuz?
BAŞKAN – Sayın Tanal…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Maliye Bakanı biraz önce dedi ki “Uzlaşmayla ilgili varsa belgeniz getirin.”
Sayın Maliye Bakanı, 24/12/2010 tarihli, 2010/42 sayılı Maliye Bakanlığı, Merkez Uzlaşma Komisyonu, Ankara. Buyur, belge 1.
Belge 2: 21 Eylül 2010 tarihli, 2010/38 sayılı karar, Merkez Uzlaşma Komisyonu, Ankara.
Bu iki belgenin fotokopisini kavaslar aracılığıyla size göndereceğim.
Biz, önce Allah’a inanırız, sonra devlete inanırız. Devlet makamında oturanların halka doğru bilgi vermesi lazım, gerçekleri saptırmaması lazım.
İkinci sorum: Polislerin ek göstergesi 3 bine çıkarıldı. Polisler, bu emniyet hizmetleri tazminatı ve bu ek göstergeyle ilgili mağdurlar. Siz bu mağduriyeti giderip, ne zaman maaşlarına yansıtacaksınız? Burada, emniyet mensuplarımız, gerçekten…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) – …süre geçtiği hâlde, Resmî Gazete’de yayımlandığı hâlde bu kanun, maalesef maaşlarına yansıtılmamıştır.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Kayışoğlu…
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) – Teşekkür ediyorum.
Önce Gençlik ve Spor Bakanına sormak istiyorum. Yurt dışına giden öğrencilerimiz, gençlerimiz aldıkları bursların yetersiz olduğunu dile getiriyorlar, bir zam yapılmadığını ve o koşullarda da kendilerine yetmediğini şikâyet ediyorlar. Bununla ilgili bir şeyler yapacak mısınız?
Diğerlerini Maliye Bakanına sormak istiyorum. 2/B arazileriyle ilgili bedelleri neye göre tespit ediyorsunuz? Çünkü, köylülerimiz mağdur oluyorlar. En son mağdurlar da Mudanya’nın Çepni köylüleridir.
İkincisi: Süreyi kaçıranlar veya taksiti ödemedikleri için bu haktan yararlanmayanların beklentileri var. Yeniden bu 2/B’den faydalanmaları için bir düzenleme yapacak mısınız?
Teşekkürler.
BAŞKAN – Sayın Erdoğan…
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Gençlik ve Spor Bakanı, daha önce PTT 1’inci Lig’de oynayan, hâlihazırda Spor Toto 2’nci Lig Beyaz Grup’ta oynayan Fethiyespor’umuz yeni stadına ne zaman kavuşacak?
Sayın Bakan, üniversiteyi kazanan gençlerimizin en önemli sorunu barınma. Asgari ücretli bir vatandaşımız çocuğunu KYK yurduna yerleştiremezse çocuğunu üniversitede nasıl okutacak? Ayrıca, dün beraber yürüdüklerinizi bugün “paralel” ilan ettiniz. Çaresizlikten onların yurdunda kalan gençlere bugün iş vermiyorsunuz. Özel yurtların hangilerinin sakıncalı, hangilerinin sakıncasız olduğunu ilan edecek misiniz? Bu sıkıntılardan dolayı vatandaşlarımız üniversiteye giden çocuklarının devlet yurdunda kalmasını istiyor ancak yeterli yurt olmadığı için gençlerimizi şimdi de TÜRGEV’in yurtlarına yönlendiriyorsunuz. Yarın birileri de TÜRGEV’i paralel ilan ederse, çaresizlikten bu yurtlarda kalan gençlerimiz ne yapacaklar?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Çam…
MUSA ÇAM (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İki soru soracağım, biri Ekonomi Bakanımız Sayın Elitaş’a.
Sayın Bakan, İzmir Ödemiş Torbalı ve Selçuk bölgelerindeki çiftçiler, Rusya’yla ve komşularımızla olan ilişkilerden dolayı patatesinden narenciyesine varıncaya kadar ürünler soğuk hava depolarında ve çok zor durumdalar. Bununla ilgili bir çalışmanız var mı buradaki çiftçilerimizi rahatlatmak için?
Gençlik ve Spor Bakanımıza: İzmir’deki statlarla ilgili sorunu çözmek için bir adım atıyor musunuz Sayın Bakan? Bununla ilgili bize somut bir çözüm ileri sürer misiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Tüm.
MEHMET TÜM (Kayseri) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sorum Maliye Bakanına: AKP iktidarı kendi iç hesaplaşmalarını şimdi de paralel düşmanlığı üzerinden yürütüyor. Zaman gazetesine kayyum atamayla başlayan son gelişmeler gösteriyor ki şimdi “Kardeşim” dedikleri 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yakın isimler gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Kayseri’de Boydak ailesine yapılanlar bunun en çarpıcı örnekleridir. Eğer Boydak ailesi terör örgütüne destek veriyorduysa, bugüne kadar neden soruşturma açılmadı? Açılan soruşturmanın 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le anlaşmazlıklarının kamuoyunun gündemine geldiği döneme denk gelmesi tesadüf müdür? Boydak ailesi hangi suç kapsamında gözaltına alınmıştır? Tutuklanmalarını gerektiren kanıtlar nelerdir? Kaçma ihtimalleri var mıdır? Boydak Holdinge de kayyum atanacak mı, böyle bir talep var mı?
Buradan, hiçbir düşüncelerine katılmadığım, ancak basın özgürlüklerini savunduğum Zaman çalışanlarına ve Boydak ailesine geçmiş olsun diyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Gaytancıoğlu…
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben Spor Bakanına soruyorum: Belli noktalarda Bakanlığınıza bağlı gençlik merkezleri var. Buralardaki gençlik liderleri neye göre seçilmektedir, hangi kriterlere göre değerlendirme yapılmaktadır, maaşları ne kadardır?
İkinci sorum, Edirne’mizi de yakından ilgilendiren bir konu hakkında: Ata sporumuz olan güreşin desteklenmesi gerekiyor. Maalesef güreşçilerin maddi durumları iyi değil. Buraya biraz daha fazla kaynak ayırmak gerekir.
Edirne Belediyesi kendi olanaklarıyla Türkiye’nin başpehlivanının seçildiği Kırkpınar organizasyonunu yapmakta, devletten çok az bir katkı almaktadır. Bu durumun üzerinde Bakanlığınızın biraz daha durması gerekmektedir. Güreş, Bakanlığınızca son yıllarda ihmal edildi. Siz güreşe yeterli kaynak ayırdığınızı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Koçdemir…
KADİR KOÇDEMİR (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Elitaş, Bursa’da kayıt dışı istihdam oranı yüzde 28’dir. Tekstil, konfeksiyon ve dokuma sektörlerinde 3 bin civarında Suriyeli çalıştığı tahmin edilmektedir. Kayıt dışı istihdamla mücadelede Bursa’da hangi tedbirler alınmaktadır?
İkinci sorum: Türkiye’de üniversite mezunu işsiz sayısı 2000’de 143 bin iken 2015’te 774 bin olmuştur. Üniversiteli işsizlik oranı genel ortalamanın üstünde olup yüzde 13’e yakındır. Başka bir ifadeyle, her 4 işsizden 1’i üniversite mezunudur. Ülkemiz, işsizlik oranı bakımından OECD içinde ne durumdadır? Üniversiteli işsizler nasıl bir planlamanın sonucudur?
Sayın Ağbal, adaletsizliği tartışmasız olan fiyat içindeki -yani dolaylı- vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı nedir? Son on beş yıl içinde nasıl bir seyir takip etmiştir? Mevcut durum “sosyal devlet” ilkesiyle nasıl izah edilmektedir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yalım…
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Teşekkür ederim Başkan.
Benim sorum Spor Bakanımıza.
Sayın Bakanım, biliyorsunuz, Uşak’ta 2 tane spor kulübü var Süper Lig’de. Bunların bir tanesi Uşak Sportif Basketbol Takımı. Anadolu’nun, taşranın tek takımıdır. Yaklaşık dört yıldır maç primlerine zam gelmemiştir. Kazananın 45 bin, kaybedenin 35 bin TL aldığını biliyorsunuz. Dört yıldır zam gelmediğinden dolayı da kulübümüz oldukça zor durumdadır. SSK ve vergi borçlarını ödemekte zorluk çekmektedir. İddaa gelirlerinin yükseltilmesi gerekmektedir.
2’nci takım Genç Uşakspor Bayan Hentbol Takımı’dır. Maalesef, sizin ayırdığınız bütçe Süper Lig’teki bir takıma 25 bin TL. Gerçekten, çok kötü durumda. Sporcuların taksitleri, ödemeleri ödenememektedir. Bundan dolayı da gerekenin yapılması, en azından 100 bin liraya çıkarılması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Tarhan…
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Sorum Spor Bakanına.
Sayın Bakan, Gezi sürecinde ırkçı söylemleriyle öne çıkan ve FILA’dan ceza alan Güreşçi Rıza Kayaalp ödüllendirilmeye devam ediliyor. Bugün çıkan bir habere göre, Kayaalp’e verilen ödüller “sosyal yardım” statüsüne alınmış. 250 bin lira sosyal yardım olur mu? Bu konuda bir açıklama yapar mısınız.
İkinci sorum: Kocaeli stadı ne zaman bitecek?
Üçüncü sorum: Tarihî Kocaeli İsmetpaşa Stadı’nı rant için mi yoksa ismi sizi rahatsız ettiği için mi sattınız?
BAŞKAN - Son soru sahibi olarak Sayın Arslan…
KAZIM ARSLAN (Denizli) - Ekonomi Bakanına soruyorum.
Ekonomik göstergeler iyi görünmüyor. Yatırım, üretim, istihdam ve ihracat düşmüştür. Piyasa tıkanmış durumda. Piyasanın hareketlenmesi için ne tür tedbirler almayı düşünüyorsunuz?
İki: Yatırımı, üretimi, istihdamı ve ihracatı artırmak için ne tür teşvikler ve destekler vermeyi düşünüyorsunuz?
Üç: Üretimin üzerindeki yüklerin hafifletilmesi için, üretimde kullanılan enerjinin üzerindeki KDV’yi sıfırlamayı düşünüyor musunuz?
Dört: Gençlik ve Spor Bakanına soruyorum: Üniversitede okuyan öğrencilerimizin yurt ve kredi sorunlarını ne zaman çözeceksiniz?
Beş: Pamukkale Üniversitesinde 55 bin öğrenci vardır, şimdi 6 bin öğrenciyi barındıran bir yurt vardır. Bakanın söylediği yurt artışı Denizli’de neden yoktur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Bakanlar, cevap sırası sizde.
Süreniz on dakikadır.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Öncelikle, Sayın Çam’ın sorduğu soruya cevap vererek başlamak istiyorum. Dünya Ticaret Örgütü kuralları çerçevesinde yaş meyve ve sebzeyle ilgili, patatesle ilgili almamız gereken tedbirler neyse o çerçevede yapabileceğimiz bir durum var. Yani, Dünya Ticaret Örgütü dışında herhangi bir işlem yapmamız mümkün değil. Bunu ifade etmek istiyorum.
Bir de Sayın Baluken’in gündem dışı aldığı, 60’ıncı maddeye göre aldığı sözde sorduğu bir soru vardı “Akçakale ve Karkamış Gümrük Kapılarından ne kadar ithalat ve ihracat yapılmıştır?” diye. Akçakale ve Karkamış Gümrük Kapılarından 2011 yılından sonra ithalat yapılmamıştır. Akçakale Gümrük Kapısı’ndan 2015 yılında toplam 878 bin dolar ihracat yapılmıştır. Bu yılda, 2015 yılında en son ihracat beyanı 7 Mayıs 2015 tarihinde Kızılay tarafından 334 bin dolar olarak tescil edilmiştir. Giden eşya, “Kriz hâllerinde zarar görenlere gönderilen eşya” olarak beyan edilmiştir.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – 2014’ü de söyler misiniz Sayın Bakan.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – 2011 yılından bugüne kadar herhangi bir ithalat yapılmamıştır. Akçakale Gümrük Kapısı’ndan 2015 yılında toplam 878 bin dolarlık ihracat yapılmıştır. Bu ihracatın 7/5/2015 tarihindeki olan kısmının 334 bin dolarlık kısmı Kızılay tarafından gönderilmiştir.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Bizdeki veriler farklı, TÜİK verileri farklı.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bir milletvekili arkadaşımızın sorduğu soru vardı “Bursa’da kayıt dışı yüzde 38.” diye. Kayıt dışıyla mücadelede AK PARTİ iktidarı döneminde etkin bir mücadele gerçekleştirdik. Bundan önceki süreçte daha önce kayıt dışı yüzde 50’ler civarındayken şu anda yüzde 35’ler seviyesine gelmiştir. Kayıt dışıyla da mücadelemiz aynı şekilde devam edecektir. Ekonomiyi kayıt altına almak için büyük bir gayret gösterdiğimizi ifade etmek istiyorum.
Son olarak soru soran değerli arkadaşımız Sayın Arslan’dı tahmin ediyorum.
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Ben sordum, Mehmet Tüm, Boydak ailesini… Bana cevap verin, Boydak ailesi…
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Boydak ailesini siz başka yere sordunuz, bana sormadınız.
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Yok, size sordum.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – O zaman karıştırıyorsunuz kime sorduğunuzu.
SEYİT TORUN (Ordu) – Maliye Bakanına…
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Maliye Bakanına sordunuz.
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Unutmasın Maliye Bakanı.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Arslan galiba “İhracatı nasıl artıracaksınız? diye bir ifade kullandı. Biraz önce konuşmamda ifade ettiğim gibi dünya ticaret hacminde bir daralma var, emtia fiyatlarında düşme var. Gördüğümüz kadarıyla döviz kurlarında bir stabilize olacak diye tahmin ediyoruz. Emtia fiyatları 2015 ortalamasından fazla miktarda düşmediği takdirde, bu süre içerisinde ihracatımızın parasal olarak tekrar artacağını tahmin ediyoruz. Çünkü, yine kürsüde ifade ettiğim gibi ihracatta miktar cinsinden artışlar mevcut. Az önce de spesifik olarak söylediğim gibi demir çelik ihracatında 5,7’lik bir miktar artışı varken değer cinsinden yüzde 23 civarında bir azalma söz konusu. İhracatı artırmak için tüm iş adamlarımızla birlikte Afrika’ya açılım, Güney Amerika’ya açılım yapıyoruz. DEİK, ihracatçılar birliği, odalar birliğiyle birlikte dünyayı gezip ihracatımızı artırmak için gayret gösteriyoruz.
Sayın Başkan, izin verirseniz diğer sorulara yazılı olarak cevap vereyim çünkü altı dakika kaldı, diğer arkadaşlarımız da üçer dakika bölüşmüş olsunlar.
BAŞKAN – Tabii ki.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Cevap veremediğim sorulara yazılı cevap vereceğim.
Teşekkür ediyorum.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Sayın Başkanım, ben de bana sorulan sorular hakkında kısa kısa bilgi vermek istiyorum.
Sayın Tanal bir belgeden bahsetti. Bu belge devletin kayıtlarında mevcut, her türlü denetime tabi tutulmuş resmî bir belgedir. Bu belgede herhangi bir şekilde hukuka aykırı bir işlem asla söz konusu değildir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – “Uzlaşma yapılmamıştır.” dediniz, tutanaklar burada. “Uzlaşma yok.” dediniz, uzlaşma var.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Uzlaşma komisyonu önüne gelen olayda hukuki değerlendirmelerini yapmak suretiyle uzlaşmayı sonuçlandırmıştır. Dolayısıyla, bu belgeyi sanki böyle gizli saklı bir belge gibi bize sunmanızı…
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Siz “Bu konuda uzlaşma yok.” dediniz Sayın Bakan!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – “Burada ima edilen iddianın belgesi, bilgisi var mı?” dedim, burada bunu gösteren bir belge değildir.
Diğer taraftan, polislerin ek göstergesi, zam ve tazminatlarıyla ilgili olarak da 15 Martta polis kardeşlerimizin aylıklarına bu yansıyacaktır. Yaklaşık 151 lira ile 450 lira arasında polislerimiz Mart 15’ten itibaren artış alacaklardır. Son on dört yılda bütün kamu görevlilerinin ücretlerinde önemli artışlar yaptık. Bunu da onların refah paylarının artması için, refahlarının artması için yaptık.
Diğer taraftan, 2/B arazilerine ilişkin olarak da “2/B arazilerinin kıymet takdiri nasıl yapılıyor?” dendi. O ilgili köydeki veya kentteki taşınmazın bulunduğu mahale göre alım satım bedeli neyse, oradaki rayiç alım satım bedeli, ona göre belirleniyor. Hatta, burada her bir köyümüzün kıymet takdirleri diğer köylerle de, diğer yerlerle de mukayese edilmek suretiyle herhangi bir şekilde bir adaletsizliğin olmasına da asla müsaade edilmiyor. Bugüne kadar yaklaşık 550 bin taşınmazı 2/B kanunu çerçevesinde vatandaşlarımıza sattık ve gerçekten de burada, her yerde taşınmazın hem değerini tespit ederken hem de satış işlemlerini yaparken titiz bir şekilde konuyu değerlendirdik.
Süreyle ilgili olarak, bir kısım vatandaşlarımız 2/B başvurularında süreyi kaçırdıklarını ifade ediyorlar. Bu tarım arazilerinin satışında da gündeme geldi. Bakanlık olarak bu talepleri değerlendiriyoruz, ihtiyaçlara göre gerekirse Bakanlık olarak yaptığımız çalışmayı da Hükûmetimize arz ederiz.
Kayyum atamayla ilgili olarak, adli süreçlerle ilgili olarak bir soru soruldu. Burası bir hukuk devleti, şu anda adli yargı süreci işlemektedir. Burada ilgili makamlar yargısal süreci sürdürmektedir, bir değerlendirmede bulunmam yanlış olur.
Son olarak, dolaylı vergiler, AK PARTİ hükûmetleri döneminde 2002’ye kıyasla bir miktar da olsa azalmıştır. Yani, bugün sosyal güvenlik primleri dâhil, Türkiye’de dolaylı vergilerin oranı 2002 yılında yüzde 46,9’ken 2014 sonu itibarıyla bu yüzde 44,1’e inmiştir. Bu da yüksektir, yani yapmamız gereken şey, tabii ki dolaylı vergilerin payını azaltıp dolaysız vergilerin payını artırmaktır. Bu konuda da hükûmetlerimiz döneminde özellikle kayıt dışı ekonomiyle mücadele bağlamında önemli çalışmalar yapılmıştır.
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Sayın Bakan, Boydak ailesiyle ilgili tatmin edici cevap verin, onu bekliyorum çünkü Kayserililer bekliyor şu anda 14 bin...
BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.
Cevaplarınız bitti mi?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Peki, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Tamam.
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Sayın Bakan, soruma cevap verin. Diyorum ki: Kayserililer bu sorunun cevabını bekliyorlar.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Sayın Başkanım, kısa süre içerisinde cevaplayabildiğim sorulara cevap verip akabinde yazılı cevapları vereceğim.
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Boydak ailesiyle ilgili soru sordum, bütün Kayserililer sizden bu cevabı bekliyorlar. Boydak şirketinin 14 bin insanı bu cevabı bekliyor sizden.
BAŞKAN – Sayın Milletvekili, lütfen...
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Sayın Tarhan’ın sorusuna cevap vermek istiyorum: Millî güreşçimiz ve bu 2016 olimpiyatlarındaki altın madalya ümidimiz Sayın Rıza Kayaalp ırkçılık suçlamasıyla ilgili bir ceza almamıştır.
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Efendim, benim soruma cevap verin. Ben değil, bütün Kayserililer bekliyor bu sorunun cevabını. Boydak ailesine yapılan...
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Kocaeli Stadı’nı bitirme, şu andaki resmî süresi elli aydır ancak daha hızlı bir sürede bitirmek üzere çalışmalar devam etmektedir. Eski stadın yeri TOKİ’yle olan protokolden doğan sebepten dolayı satılmıştır. Bunun herhangi bir şekilde isimle alakası yoktur.
Sayın Nurhayat Hanımefendi’nin sorusuna da cevap vermek istiyorum. Türkiye’de 400 lira olarak verdiğimiz lisans anlamındaki burs yurt dışında da aynı şekilde ne kadar asgari gelirle alakalı olarak hesaplanarak onun mantığına göre verilmektedir. Bunun örneği de Almanya’da 759 lira, Avusturya’da 1.025 lira, Danimarka’da 982 lira olarak verilmektedir.
Sayın Musa Çam’ın İzmir statlarıyla ilgili sorusuna... Siz de biliyorsunuz, yakından takip ettiğiniz bir süreç, yakın zamanda tekrar bir açıklama da yaptım bu konuyla ilgili olarak. Biz, şu anda bütün statlarla alakalı olarak -yani Karşıyaka, Göztepe- yapılmış olan ihalelerle ilgili yürümeye hazırız ancak Büyükşehir Belediyesinden kaynaklanan bazı hukuki engellemeler söz konusu, daha doğrusu mahkemeye taşınan bir durum söz konusu, bu çözüldüğü anda yürüyecek. Alsancak’la ilgili olarak da bu, kendi bünyemizde inşa edeceğimiz bir stat olmasıyla alakalı olarak burada farklı bir süreç işliyor. Şu anda zemin etütleri başlamış durumda oradaki çalışmayla alakalı. Dolayısıyla orada en kısa süre içerisinde inşa etmek noktasında harekete geçmiş durumdayız.
Sayın Yalım, Uşak’ta iki tane spor takımımızın, birisi basketbol, birisi bayan hentbol takımı olmak üzere maddi sıkıntıda olduğunu dile getirdiler. Konuyu tekrar araştırıp daha fazla destek verebilir miyiz diye, bunu da araştıracağım.
Aynı zamanda, Sayın Kazım Arslan’ın Denizli’yle ilgili sorusuna cevap vermek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) – Süre tamamlandı, gerisine yazılı cevap vereyim.
BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür ederiz. Yazılı olarak cevap vereceksiniz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) – Sayın Bakan, bizim sorulara da yazılı mı cevap vereceksiniz?
BAŞKAN - Sayın Baluken, sisteme girmişsiniz.
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Sayın Bakan, soruma cevap verin. Boydak ailesiyle ilgili cevap istiyorum, Boydak ailesiyle ilgili.
BAŞKAN – Sayın milletvekili, lütfen, rica ediyorum. Yazılı olarak cevap vereceğini söyledi ve grup başkan vekiline söz verdim. Rica ediyorum, süre yok.
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Bakın, efendim, bir il… Sayın Bakan Kayserili, özellikle ondan bekliyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, İç Tüzük 60’a göre bir kısa değerlendirme yapacağım.
BAŞKAN – Size söz vereceğim.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Kayseri Milletvekili ve Bakan olarak bu soruya cevap vermeme izin verir misiniz?
BAŞKAN – Buyurun.
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Sayın Elitaş, Sayın Bakan da Kayserili ve Kayserililer ondan cevap bekliyorlar.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, ben sorayım, ondan sonra mı?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ama soru-cevap bitmeden soru-cevap olmaz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Tamam, buyurun. Hayır, hayır, ben…
BAŞKAN – Sayın Baluken, hayır, size söz vereceğim. Yalnız, ısrarlı bir şekilde sayın milletvekili sorusuna cevap istiyor. İzin verirseniz bir dakikalık bir cevap versin.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Biraz önce soruyu soran arkadaş muhatabını bilmeden sordu, Maliye Bakanına sordu Adalet Bakanına sorması gereken bir işi.
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Ama düzeltiyoruz, muhatabı sizsiniz, düzeltiyoruz.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ha, şunu sorabilirdi: “Sizin, Kayseri Milletvekili olarak Boydaklarla ilgili yapılan konu hakkındaki görüşleriniz nedir?” diye sorabilirdi.
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Haydi öyle kabul edin, cevap verin.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Biz şunu ifade etmek istiyoruz: Boydaklarla ilgili olan süreç Boydak Holding veya Boydakların bünyesindeki tesislerle alakalı değildir.
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Abdullah Gül’le ilgisi var mı, Abdullah Gül’le? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HAMZA DAĞ (İzmir) – Dinle, dinle!
İSMAİL AYDIN (Bursa) – Sordun, dinle bak, dinle!
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Aldığımız bilgi çerçevesinde paralel terör örgütüne yardım ettiklerinden dolayı iddianame hazırlanmıştır. Kardeşi, Boydak Holdingin CEO’larından Yönetim Kurulu Başkan Vekili Sayın Mustafa Boydak gerekli açıklamayı yapmıştır. Yargıya intikal etmiş bir durumdur. Yargının verdiği karara hepimiz saygı duyacağız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Baluken, buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
İSMAİL TAMER (Kayseri) – Abdullah Gül’ü niye karıştırıyorsun? Ne alakası var?
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Abdullah Gül’ün yaptığı açıklamayı biliyor musun sen?
İSMAİL TAMER (Kayseri) – Ben biliyorum, ne var?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, benim sorduğum soruya Sayın Bakan cevap verirken sanırım kendisine eksik bilgi ulaştırıldı. Özellikle Sayın Bakanın dikkatine sunmak istiyorum.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Bakan gerekli açıklamayı yapmıştır.
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Söyler misin bana.
İSMAİL TAMER (Kayseri) – Ne var onda?
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Onun için operasyon yaptınız ona, herkese operasyon yapıyorsunuz. Orada 100 bin insanı ilgilendiriyor, Kayserililerin tamamını ilgilendiriyor.
İSMAİL TAMER (Kayseri) – Abdullah Gül’ü karıştırma! Ağzına alma!
BAŞKAN – Grup başkan vekilleri, rica ediyorum, grubunuza ait milletvekilleriyle ilgilenir misiniz biraz. Sayın Özel, Sayın İnceöz…
Teşekkür ederim.
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Biz soruları sormaya devam edeceğiz, siz de dinleyeceksiniz, o operasyonları da yapmayacaksınız.
BAŞKAN - Evet, Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, tabii, bütün Türkiye halkı bizi izliyor. Özellikle sayın bakanlar açıklama yaptığı zaman çok sağlam verilerle ve doğrulanmış bilgilerle açıklama yapmalılar. Sanırım bu konuda Sayın Elitaş’ın önüne gelen bilgi yetersizdir. TÜİK’in ihracat verileriyle ilgili sayılardan ben o bilgiyi almıştım ve onu sormuştum.
2015’in altı ayı içerisinde yani ocaktan hazirana kadar 981 bin dolar görünüyor orada da. 2014 yılında da 5 milyon 5 bin dolar görünüyor, 2014 yılında ama bu bilgi size iletilmemiş. Yine, Cerablus, Karkamış’ta 1 Ocak 2014’e kadar olan süre içerisinde…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, hemen toparlıyorum.
BAŞKAN – Tamamlayın lütfen, bir dakika daha…
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – 2 milyon 299 bin dolarlık ihracat yapılmış, 2014 yılında da 1 milyon 838 bin dolarlık bir ihracat yapılmış. Tabii her hâlükârda Sayın Bakan şunu doğrulamış oldu: Yani, o bölge IŞİD’in elindeyken o bölgeye bir şekilde ihracat malları gönderilmiş ancak ne zaman ki IŞİD’in elinden çıkıp orada YPG’nin denetimine girince de bu ihracat tamamen durdurulmuş oluyor. Dolayısıyla, bürokratlarınızdan, önce bu söylediğim bilgilerin doğrulanması, sonra da bu belirttiğim çelişkinin açıklanmasını özellikle rica edeceğim.
Teşekkürler.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Vural…
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Vural da sanıyorum konuyla ilgili bir şey söyleyecek, birlikte cevap verirsiniz.
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, ben teşekkür ederim.
Tabii, Sayın Maliye Bakanı birtakım bilgiler verdi, “Bu dolaylı vergilerin toplam vergiler içerisindeki payı yüzde 46’dan yüzde 44’e düştü.” dedi. 2002 yılında yüzde 66,3; 2014’te yüzde 71,2 yani yüzde 44 nerede buldu ki? Hangi hesapla?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Sayın Vural, sosyal güvenlik primleri dâhil. Siz bilmezsiniz bu konuları, Erhan Bey’e sorun.
BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen…
OKTAY VURAL (İzmir) – Merkezî yönetim bütçesi üzerinden konuşacaksın.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Ekonomi Bakanı, buyurun.
Bir dakika.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
PKK da, PYD de, IŞİD de terör örgütüdür; bunun kesin altını çiziyorum. “IŞİD’den kurtuldu da, PYD’ye geçti de ondan dolayı şöyle yaptı.” demek niyet okumaktır. Sayın grup başkan vekilinin, bunu bizim yaptığımızı söylemesi, teyit etmesi ahlaki bir düşünce tarzı değildir, tamamen niyet okumaktır.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – İhracat rakamlarını söylüyoruz ya.
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Bakın, söylüyorum, 2015 yılında yapılan ihracat rakamını söylüyorum, bunun 300 küsur milyon dolarlık kısmı Kızılay tarafından yapılmıştır diye söylüyorum. En son gelen bilgi, 2014 yılında Akçakale ve Karkamış kapılarından 6,8 milyon dolarlık ihracat yapılmış, insani yardım amaçlı ihracat yapılmıştır diye ifade ediyorum. PYD’nin eline geçti…
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Peki, IŞİD’in elinden çıkınca insani yardım bitiyor mu?
BAŞKAN – Sayın Baluken, lütfen…
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – PYD de terör örgütüdür, PKK da terör örgütüdür, IŞİD de terör örgütüdür; hepsi bu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – İnsani yardım bitiyor mu?
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sen bunların sözcüsü müsün? IŞİD de terör örgütü, PKK da terör örgütü, PYD de terör örgütü.
HAMZA DAĞ (İzmir) – PKK terör örgütüdür diyebilir misin?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – IŞİD’in elinde olunca insani yardım oluyor ha, ayıp!
BAŞKAN – Sayın Baluken…
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – IŞİD de terör örgütü, PKK da terör örgütü, PYD de terör örgütü.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sen şimdi, IŞİD’in olduğu bölgede insani yardım adı altında rakamları çarpıtarak…
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sen terör örgütünün sözcüsü müsün?
BAŞKAN – Sayın Elitaş…
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – İnsani yardım orada bulunan örgütlerin durumuna göre değişmez, samimiyse insani yardım sürekli gider. IŞİD’in elinden çıkınca insani yardım kesilmez, böyle bir şey yok Sayın Başkan, böyle bir şey yok.
BAŞKAN – Sayın Baluken, lütfen…
EKONOMİ BAKANI MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sen terör örgütünün temsilciliğini bırak, bu milletin temsilcisi ol.
BAŞKAN – Sayın Özel, buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Böyle bir şey yok. İtiraftı bu, açık bir itiraftı.
BAŞKAN – Tamam, kayıtlara geçti. Sayın Bakan, Sayın Baluken; teşekkür ederim, bütün söylediğiniz her şey kayıtlarda.
Sayın Özel, lütfen buyurun.
Bir dakika.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- Manisa Milletvekili Özgür Özel’in, Maliye Bakanı Naci Ağbal’ı, tutarsız ve Meclisin aklıyla alay eden tavrı nedeniyle kınadıklarına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Şimdi, siyasetin en olmazsa olmaz şeyi…
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – İnsani yardım IŞİD olunca var, PYD olunca yok; iyi!
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) – PYD terör örgütü değil mi?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Değil. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) – Bal gibi terör örgütü.
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) – Utanmıyor musun!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sen utanmıyor musun? Senin dışında dünyada hiç kimse demiyor. Ayıp!
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) – Terör örgütü, sen de teröristsin! Ayıp be, ayıp!
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) – Utanmadan da “Değildir.” diyorsunuz.
HAMZA DAĞ (İzmir) – “PKK terör örgütüdür.” diyebilir misin?
BAŞKAN – Sizin adınıza ben özür dileyeceğim Sayın Özel’den ve diliyorum çünkü sözü yarım kaldı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Estağfurullah.
Sayın Başkan, şimdi, siyasette en övünülecek meziyet tutarlılıktır, en utanılacak iş de tutarsızlıktır. Bu bazen yıllara, bazen aylara karşılık gelir ama dakikalar içinde böyle bir şey olmaz. Sayın Maliye Bakanı, Milliyetçi Hareket Partisinden sayın konuşmacının bir Cengiz Holdingle ilgili uzlaşma belgesi olduğunu ve vergi borçlarının silindiğini söylediğinde “Yok öyle bir şey, yalan, yalan, yalan.” dedi. Biraz önce Sayın Milletvekilimiz Mahmut Tanal belgesini tüm gruplara ve kendisine dağıttı, şimdi bu belgeyi kabul ediyor, bunun makul bir şey olduğunu söylüyor. Biz bu tutarsızlığı ve Meclis aklıyla alay eden bu tavrı kınıyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Bakan, size söz veriyorum.
Bir dakika.
23.- Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın, Manisa Milletvekili Özgür Özel’in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Sayın Başkan, ben, Özgür Bey’i kınamaya değer bile bulmuyorum.
Bir kere, şunu söyleyeyim Özgür Bey, bakın, şöyle: Tutarlılıktan bahsettiniz, ben de size tutarlı olmak bakımından bazı şeyler söyleyeyim. Burada, Milliyetçi Hareket Partisi sözcüleri “Bir gruba yönelik olarak uzlaşmada vergisi sıfırlandı.” dedi ama o sıfırlamayı haksız ve hukuksuz bir sıfırlama olarak değerlendirdiğini ima etti. Yani burada “Uzlaşma komisyonu, haksız bir şekilde, alınması gereken bir vergiyi almaktan vazgeçti.” diye imada bulundu, ben de “Hukuksuz ve haksız bir şekilde alınması gereken bir vergiyi almaktan vazgeçtiğini gösteren bir belgeyi, bilgiyi ortaya koyun.” dedim. Bana gösterdiğiniz belge devletin resmî kayıtlarında olan uzlaşma tutanağıdır, gizli saklı bir belge değildir.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hukuki olarak kaç para affettin onu söyle o zaman Sayın Bakan? Hukuki olarak kaç para affettin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Ne olacak yani!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hayır, gizli saklı bir belge değildir. Uzlaşma komisyonu hukukun içinde kalarak…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bakan, Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Sayın Erdoğan’a söz veriyorum, lütfen…
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN - Sayın Erdoğan epey bir süredir ışığını yakıyor, sisteme girmiş.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Bakan önce bu uzlaşma komisyonunun bunu haklı yaptığına ilişkin delilini ortaya bir sunsun bakalım.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – İddiayı ispat edemeyen müfteridir.
OKTAY VURAL (İzmir) – Hadi sun, hadi sun! Miktarını sun bakalım.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – İddiayı ispat edemezsen müfterisin.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Neden sıfırladınız onu söyleyin, neden?
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Haklı olduğunu kabul ettin, miktarını söyle o zaman.
BAŞKAN - Sayın Erdoğan, buyurun.
Son konuşmacı…
Sayın Erdoğan, buyurun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) – “Haklı sildim” diyorsun, kaç para sildin onu bir söyle.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Sayın Bakan, gerekçesini söyle, gerekçesini.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Siz iddia ediyorsunuz, siz ispat edeceksiniz.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Sen ispat edeceksin, neden sıfırladığının sen gerekçesini söyleyeceksin.
BAŞKAN - Sayın Erdoğan, sizi dinliyoruz.
Sayın Erdoğan…
MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kaç para sildin onu söyle diyoruz.
BAŞKAN – Sayın Erdoğan…
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – Bakın, haksız yere bu işlerin yapıldığını kim iddia ediyorsa ispat külfeti ona aittir.
BAŞKAN - Sayın Ağbal, lütfen…
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) – İspat edemezseniz müfterisiniz.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) – Sayın Bakan, gerekçesini söyleyin, neden sıfırladınız?
OKTAY VURAL (İzmir) – Haklı yere yaptığını ispat edemiyorsan sen haksız yapıyorsun o zaman.
BAŞKAN – Söz hakkınız bakidir Sayın Erdoğan.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.50
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU (İzmir)
----- 0 -----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 54’üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın dokuzuncu tur görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN - Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Sayın Erdoğan, size söz vereceğimi söylemiştim.
Bir dakika, yerinizden.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan’ın, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın, kendisinin sorduğu sorulara cevap vermediğine ilişkin açıklaması
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Gençlik ve Spor Bakanı benden önce sorulan bütün sorulara cevap verdi, benden sonra sorulan bütün sorulara cevap verdi ancak benim sorumu duymadıysa tekrar edeyim.
Öncelikle, Fethiyespor’a yeni bir stat yapıp yapmayacaklarını sordum. İkinci olarak da, üniversiteyi kazanan gençlerimiz için en önemli sorunun barınma sorunu olduğunu, asgari ücretli bir vatandaşımızın çocuğunu devlet yurduna yerleştiremezse nasıl okutabileceğini sordum.
Gene, dün beraber yürüdükleri paralel yapıya ait yurtlarda çaresizlik dolayısıyla kalan çocuklara bugün iş verilmediğini ancak bugün de yurt bulamayan çocuklara “TÜRGEV’e git.” dediklerini herkes bilmektedir.
Yine, özel yurtların içinde hangileri sakıncalıdır, hangileri sakıncalı değildir? Vatandaş çocuklarını hangi özel yurtlara gönderecektir? Bu sorularımın hiçbirine cevap vermediler.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Ben teşekkür ederim.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 118) (Devam)
2.- 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297), 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2014 Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/32), Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 208 Adet Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/33), 2014 Yılı Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/34), 2014 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/35), 2014 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/36), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan Kalkınma Ajansları 2012 Yılı Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/28), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2013 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/31), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2014 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/37) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 119) (Devam)
A) EKONOMİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI (Devam)
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) YÜKSEKÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU (Devam)
1) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, sırasıyla, dokuzuncu turda yer alan bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
Ekonomi Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
28) EKONOMİ BAKANLIĞI
1) Ekonomi Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 54.574.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 200.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik İşler ve Hizmetler 1.627.933.000
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL TOPLAM 1.682.707.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum. Milletvekili talebini yerine getirmek zorundasınız.
BAŞKAN - Ekonomi Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Ekonomi Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyorum. Bakın, İç Tüzük’ü ihlal ediyorsunuz!
2) Ekonomi Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 1.459.636.589,00
Bütçe Gideri 1.428.018.343,96
İptal Edilen Ödenek 31.618.245,04
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Ekonomi Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın Başkanım, sizin İç Tüzük’ü ihlal etmekte bir üstünlüğünüz var mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Tutanağa geçti artık, bir karar yeter sayısı arayın da gelsin arkadaşlar.
BAŞKAN – Peki, bundan sonraki bölüm için arayacağım.
OKTAY VURAL (İzmir) – Karar yeter sayısı var efendim.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) – Gerek yok, gerek yok, tamam.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Ne demek gerek yok Beyefendi? Siz kendi adınıza konuşabilirsiniz, benim adıma konuşabilir misiniz?
BAŞKAN – Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Bölümleri okutuyorum:
29) GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI
1) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 9.489.656.800
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 1.500.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
08 Dinlenme, Kültür ve Din Hizmetleri 185.083.200
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL TOPLAM 9.676.240.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gençlik ve Spor Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 6.158.437.000,00
Bütçe Gideri 6.144.067.797,63
İptal Edilen Ödenek 14.369.202,37
BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gençlik ve Spor Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Spor Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.14) SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Spor Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 39.475.572
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 67.800
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 554.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
07 Sağlık Hizmetleri 2.583.124
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
08 Dinlenme, Kültür ve Din Hizmetleri 1.089.231.504
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 1.131.912.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 3.190.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 1.076.912.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 51.810.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 1.131.912.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Spor Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Spor Genel Müdürlüğü 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Spor Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 1.597.422.539,75
Bütçe Gideri 1.564.420.924,91
İptal Edilen Ödenek 33.001.614,84
BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 920.749.000,00
Tahsilat 1.616.619.921,06
Ret ve İadeler 41.482,47
Net Tahsilat 1.616.578.438,59
BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Spor Genel Müdürlüğü 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.13) YÜKSEK ÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 100.506.300
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
02 Savunma Hizmetleri 637.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 100.742.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
09 Eğitim Hizmetleri 9.175.945.700
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
GENEL TOPLAM 9.377.831.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri 402.101.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
04 Alınan Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 8.377.831.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 178.600.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
08 Alacaklardan Tahsilat 419.299.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
TOPLAM 9.377.831.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2)Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 6.734.495.551,00
Bütçe Gideri 6.591.076.397,64
İptal Edilen Ödenek 143.419.153,36
BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 5.862.584.000,00
Tahsilat 5.901.858.613,02
Ret ve İadeler 12.017.689,09
Net Tahsilat 5.889.840.923,93
BAŞKAN – (B) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Maliye Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
12) MALİYE BAKANLIĞI
1) Maliye Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 94.304.863.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri 212.271.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 İskân ve Toplum Refahı Hizmetleri 1.909.548.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Eğitim Hizmetleri 2.254.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri 59.677.438.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL TOPLAM 156.106.374.000
BAŞKAN – Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Maliye Bakanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Maliye Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Maliye Bakanlığı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 110.444.361.060,51
Bütçe Gideri 110.161.286.296,09
İptal Edilen Ödenek 283.074.764,42
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 413.158,75
BAŞKAN – (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Maliye Bakanlığı 2014 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
12.76) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |