TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                                  1’inci Birleşim

                                                                                          1 Ekim 2015 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

 

 

I.- BU BİRLEŞİM TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkanı İsmet Yılmaz’ın, 25’inci Dönem İkinci Yasama Yılının ve yapılacak seçimin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını dilediğine ilişkin konuşması

2.- TBMM Başkanı İsmet Yılmaz’ın, 18/9/2015 tarihinde İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 75 milletvekili tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergenin İç Tüzük hükümlerine ve teamüllere göre Genel Kurulun bilgisine sunulacağına ilişkin konuşması

3.- TBMM Başkanı İsmet Yılmaz’ın, Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in usul görüşmesi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin konuşması

IV.- SÖYLEVLER

1.- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 25’inci Dönem İkinci Yasama Yılı açış konuşması

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Cumhurbaşkanlığının, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 114’üncü maddesi uyarınca kurulan geçici Bakanlar Kurulunda görev alan ve bakanlık görevlerinden çekilen Avrupa Birliği Bakanı Ali Haydar Konca’nın yerine Hatice Beril Dedeoğlu, Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan’ın yerine Mustafa Cüneyd Düzyol’un Anayasa’nın 109 ve 114’üncü maddeleri gereğince atandıklarına ilişkin tezkeresi (3/20)

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, 18/9/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verdikleri, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İçişleri Bakanı Efkan Ala haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergenin Gelen Kâğıtlarda yayınlanarak Genel Kurulun bilgisine sunulması gerektiğine ilişkin açıklaması

2.- Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, HDP milletvekillerine valiler, kaymakamlar ve emniyet müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen hukuk dışı uygulamalar nedeniyle Meclis Başkanı, Başkanlık Divanı ve milletvekilleri tarafından ortak bir tutum sergilenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

3.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın, 1 Kasım 2015 seçimlerinin hayırlara vesile olmasını temenni ettiğine ve teröre karşı hep birlikte mücadele edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

4.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, 1 Kasım 2015 seçimlerinin hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

5.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, 1 Kasım 2015 seçimlerinin hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

6.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, 1 Kasım 2015 seçimlerinin hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

7.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın, 1 Kasım 2015 seçimlerinin hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

VII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Anayasa’nın 114’üncü maddesine göre atanan ve milletvekili olmayan geçici Bakanlar Kurulu üyesi bakanların Birinci Oturumunun başında ant içmeleri gerekirken Başkanlık tarafından davet edilmemelerinin ve ant içmeden Genel Kurul salonunda bulunmalarının İç Tüzük ve Anayasa hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında

VIII.- ANT İÇME

1.- Anayasa’nın 114’üncü maddesine göre atanmış bulunan Avrupa Birliği Bakanı Hatice Beril Dedeoğlu ve Kalkınma Bakanı Mustafa Cüneyd Düzyol’un ant içmesi

IX.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- AK PARTİ Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2 Ekim 2015 Cuma gününden başlayarak 1 Kasım 2015 Pazar günü yapılacak 26’ncı dönem milletvekili genel seçimine ilişkin kesin sonuçların 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 37’nci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 3’üncü maddesine göre Yüksek Seçim Kurulunca Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu kanallarında ilanını takip eden beşinci gün saat 15.00’te toplanmak üzere tatile girmesine ilişkin önerisi

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın yaptığı açıklaması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İzmir Milletvekili Tacettin Bayır'ın, Halkla İlişkiler Binasındaki milletvekili oda sayısının yetersizliğine ve Bahçe Lokantanın kapatılmasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Mehmet Naci Bostancı’nın cevabı (7/1)

2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, bir vakfa hazine arazisinin tahsisine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/9)

3.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı binasının engellilerin erişimine uygun olmadığı iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın cevabı (7/55)

4.- Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, Adıyaman'da Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından dağıtılan yardımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın cevabı (7/77)

5.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın, kadınlara yapılan saldırıları önlemeye yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın cevabı (7/81)

6.- Mersin Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen araç kiralamalarına ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın cevabı (7/82)

7.- İzmir Milletvekili Müslüm Doğan'ın, yol kusurlarından kaynaklanan trafik kazalarına ilişkin sorusu ve Ulaştırma ve Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin’in cevabı (7/114)

8.- İstanbul Milletvekili Eren Erdem'in, bir gazeteye açılan davalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Kenan İpek’in cevabı (7/122)

9.- İzmir Milletvekili Ali Yiğit'in, ülkemizde bulunan Suriyeli sığınmacılara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un cevabı (7/127)

10.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2013-2015 yılları arasında işlenen kadın cinayetlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın cevabı (7/147)

11.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, sığınmacı kamplarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un cevabı (7/157)

12.- Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız'ın, Osmaniye 2 No'lu T Tipi Cezaevindeki iki mahkûma keyfi ceza verildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Kenan İpek’in cevabı (7/162)

13.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Cumhurbaşkanlığı tarafından yüksek yargı mensuplarına takım elbise diktirildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Kenan İpek’in cevabı (7/165)

14.- Kocaeli Milletvekili Ali Haydar Konca'nın, IŞİD tarafından düzenlenen saldırıda yaralanan bir tıp fakültesi öğrencisinin tutuklanmasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Kenan İpek’in cevabı (7/166)

15.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının çözümüne yönelik yürütülen çalışmalara ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın cevabı (7/177)

16.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu'nun, son on yılda engelli ve yaşlılara sağlanan evde bakım hizmetlerine ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın cevabı (7/178)

17.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu'nun, son on yılda Hatay'da ailelere ve bireylere sağlanan sosyo-ekonomik desteklere ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın cevabı (7/179)

18.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu'nun, son on yılda ülkemizde ailelere ve bireylere sağlanan sosyo-ekonomik desteklere ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın cevabı (7/180)

19.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu'nun, son on yılda Hatay'da engelli ve yaşlılara sağlanan evde bakım hizmetlerine ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın cevabı (7/181)

20.- Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak'ın, Antalya'nın Güzeloba ilçesindeki Fethi Bayçın Huzurevine ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın cevabı (7/182)

21.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu'nun, göçmen kadınların yaşadıkları sorunlara ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın cevabı (7/183)

22.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu'nun, kadına yönelik şiddete ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın cevabı (7/184)

23.- Bursa Milletvekili Erkan Aydın'ın, engellilerin toplu taşıma araçlarından ücretsiz yararlanması uygulaması ile ilgili sorunlara ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın cevabı (7/185)

24.- İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır'ın, İzmir'in Bornova ilçesindeki bazı taşınmazlara ve Bornova Kültür Merkezi Projesi'ne ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/261)

25.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Biyogüvenlik Kurulunun GDO'lu ürünlerin ithalatına izin veren kararına ilişkin Başbakandan sorusu ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Kutbettin Arzu’nun cevabı (7/308)

26.- İstanbul Milletvekili Garo Paylan'ın, Kars'ta yapılan bir açıklamaya ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Kenan İpek’in cevabı (7/392)

27.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, engelli vatandaşlara yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın cevabı (7/397)

28.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, ihracatçı birliklerine üye olan firmaların ödedikleri aidat ve diğer ücretlere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/439)

29.- Kayseri Milletvekili Ali Kilci'nin, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşanan terör olaylarının ülke ekonomisine olan olumsuz etkisine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/440)

30.- Konya Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurt'un, gıda mühendisi atamalarına,

- Burdur Milletvekili Mehmet Göker'in, Göller Bölgesi'nde kuruyan sulak alanlara,

- İzmir Milletvekili Tacettin Bayır'ın, Karaburun Yarımadası'ndaki RES yatırımlarının zeytincilik ve keçi yetiştiriciliğine etkisine,

- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, balıkçılık sektöründe faaliyet gösterenlerin sorunlarına ve sektöre yönelik desteklere,

İzmir'deki çiftçilerin sorunlarına ve borçlarının yapılandırılmasına yönelik çalışmalara,

- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın, kayısı üreticilerinin desteklenmesine,

- Manisa Milletvekili Zeynel Balkız'ın, Manisa'da don ve dolu felaketleri nedeniyle mağduriyet yaşayan çiftçilere,

- Adana Milletvekili İbrahim Özdiş'in, Adana'nın Tufanbeyli ilçesine bağlı bir köyde yaşanan hayvan ve insan ölümlerine,

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Kutbettin Arzu’nun cevabı (7/456), (7/457), (7/458), (7/459), (7/460), (7/461), (7/462), (7/463)

31.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, GDO'lu ürün ithalatına ve GDO'lu ürünlerin önlenmesine yönelik çalışmalara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı’nın cevabı (7/464)

32.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, alışveriş merkezlerinde bazı ürünlerin satışı için yerli üreticilerden kayıt dışı bedeller talep edildiği iddialarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı’nın cevabı (7/465)

33.- Mardin Milletvekili Enise Güneyli'nin, Girmeli Sınır Kapısı'na ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı’nın cevabı (7/467)

34.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, bir şahısla bağlantılı şirketler hakkında düzenlendiği iddia edilen inceleme raporuna ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı’nın cevabı (7/468)

35.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Bakanlık bütçesinden seçimlerde harcanmak üzere ek ödenek ayrıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın cevabı (7/708)

36.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın cevabı (7/717)

37.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarca yapılan kiralamalara ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın cevabı (7/718)

38.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 25. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimlerinde aday olmak için istifa eden personele ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu’nun cevabı (7/812)

39.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2014-2015 yılları arasında sosyal medya paylaşımları nedeniyle hakkında soruşturma açılan personele ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu’nun cevabı (7/815)

40.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan personelden maaşında icra takibi ve haciz olanlara ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu’nun cevabı (7/822)

41.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 25. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimlerinde aday olmak için istifa eden personele ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/825)

42.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık tarafından hizmet binası olarak kullanılmak üzere kiralanan binalara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/826)

43.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlar bünyesinde bulunan araçlara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/827)

44.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Bakanlık bütçesinden seçimlerde harcanmak üzere ek ödenek ayrıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/828)

45.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2014-2015 yılları arasında sosyal medya paylaşımları nedeniyle hakkında soruşturma açılan personele ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/829)

46.- İzmir Milletvekili Tacettin Bayır'ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen kurs ve eğitim seminerlerine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/830)

47.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarca gerçekleştirilen ihalelere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/832)

48.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/833)

49.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşların bünyesindeki makam araçlarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/834)

50.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarca yapılan kiralamalara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/835)

51.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan personelden maaşında icra takibi ve haciz olanlara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/836)

52.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, temsil ve ikram giderlerine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/837)

53.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen gazete ve ikram malzemeleri alımlarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/838)

54.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık tarafından hizmet binası olarak kullanılmak üzere kiralanan binalara,

- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, İzmir iline yönelik proje ve yatırımlara,

- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 25. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimlerinde aday olmak için istifa eden personele,

Bakanlık bütçesinden seçimlerde harcanmak üzere ek ödenek ayrıldığı iddialarına,

- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlara ait hizmet binası inşaatı ve tadilatı projelerine,

Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlar bünyesinde bulunan araçlara,

- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2014-2015 yılları arasında sosyal medya paylaşımları nedeniyle hakkında soruşturma açılan personele,

- İzmir Milletvekili Tacettin Bayır'ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen kurs ve eğitim seminerlerine,

İzmir iline yönelik yatırımlara,

- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarca gerçekleştirilen ihalelere,

Eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına,

Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşların bünyesindeki makam araçlarına,

Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarca yapılan kiralamalara,

Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan personelden maaşında icra takibi ve haciz olanlara,

Temsil ve ikram giderlerine,

Bakanlık tarafından gerçekleştirilen gazete ve ikram malzemeleri alımlarına,

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Kutbettin Arzu’nun cevabı (7/871), (7/872), (7/873), (7/874), (7/875), (7/876), (7/877), (7/878), (7/879), (7/880), (7/881), (7/882), (7/883), (7/884), (7/885), (7/886)

55.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 25. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimlerinde aday olmak için istifa eden personele ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı’nın cevabı (7/887)

56.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Bakanlık bütçesinden seçimlerde harcanmak üzere ek ödenek ayrıldığı iddialarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Cenap Aşcı’nın cevabı (7/889)

57.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, 25. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimlerinde aday olmak için istifa eden personele,

Bakanlığın 2015 yılı bütçesinden yapılacak harcamalara,

- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık tarafından hizmet binası olarak kullanılmak üzere kiralanan binalara,

- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Bakanlık bütçesinden seçimlerde harcanmak üzere ek ödenek ayrıldığı iddialarına,

- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun, İzmir iline yönelik proje ve yatırımlara,

Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlara ait hizmet binası inşaatı ve tadilatı projelerine,

Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlar bünyesinde bulunan araçlara,

- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2014-2015 yılları arasında sosyal medya paylaşımları nedeniyle hakkında soruşturma açılan personele,

- İzmir Milletvekili Tacettin Bayır'ın, Bakanlık tarafından gerçekleştirilen kurs ve eğitim seminerlerine,

İzmir iline yönelik yatırımlara,

- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarca gerçekleştirilen ihalelere,

Eski bakanlara tahsis edilen makam araçlarına,

Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşların bünyesindeki makam araçlarına,

Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarca yapılan kiralamalara,

Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarda görev yapan personelden maaşında icra takibi ve haciz olanlara,

Temsil ve ikram giderlerine,

- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Türkiye Yazma Eserler Başkanlığının 2015 yılı bütçesinden yapılacak harcamalara,

Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünün 2015 yılı bütçesinden yapılacak harcamalara,

Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün 2015 yılı bütçesinden yapılacak harcamalara,

Bakanlığın 2014 yılı bütçesinden yapılan harcamalara,

Türkiye Yazma Eserler Başkanlığının 2014 yılı bütçesinden yapılan harcamalara,

Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğünün 2014 yılı bütçesinden yapılan harcamalara,

Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün 2014 yılı bütçesinden yapılan harcamalara,

İlişkin soruları ve Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu’nun cevabı (7/948), (7/949), (7/950), (7/951), (7/952), (7/953), (7/954), (7/955), (7/956), (7/957), (7/958), (7/959), (7/960), (7/961), (7/962), (7/963), (7/965), (7/966), (7/967), (7/968), (7/969), (7/970), (7/971)

58.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın, soru önergelerine ve önergelerin cevaplandırılmasına ilişkin sorusu ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşen Gürcan’ın cevabı (7/1343)

59.- İzmir Milletvekili Tacettin Bayır'ın, Kıymetli Eşya Lojistiği ve Borsa Kasa Hizmetine İlişkin Genelgeye ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin cevabı (7/1423)

60.- Malatya Milletvekili Veli Ağbaba'nın, soru önergelerine ve önergelerin cevaplandırılmasına,

- Uşak Milletvekili Özkan Yalım'ın, Ağrı'daki şeker fabrikasının kapatılmasına,

- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın'ın, domates üreticilerinin firmaların alım politikalarından kaynaklanan mağduriyetine,

- Manisa Milletvekili Zeynel Balkız'ın, domates üreticilerinin ürünlerini satın alan firmalar tarafından uğratıldıkları zarara ve söz konusu piyasada yaşanan düzenleme ihlallerine,

- Denizli Milletvekili Kazım Arslan'ın, Denizli'nin bazı ilçelerindeki tarım alanlarında görülen fare istilasına,

- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, hayvancılık sektörü yem üretimi miktarının yetersizliği ve maliyetlerin yüksekliğine,

- Adana Milletvekili İbrahim Özdiş'in, Adana ilindeki tarımsal üreticilerin IPARD hibe ve destek programlarından yararlandırılmasına,

- Batman Milletvekili Saadet Becerekli'nin, Batman'da anız yakma sonucu meydana gelen yangınlara,

- Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç'un, Üretici Birlikleri Kanunu ile ilgili,

- Batman Milletvekili Ali Atalan'ın, dane mısırda 2015 yılında çiftçiye ödenecek toplam prime,

- İstanbul Milletvekili Eren Erdem'in, kırmızı et fiyatındaki artışa ve besicilere yönelik desteklere,

- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, veteriner hekim kadrolarına,

- Mardin Milletvekili Mehmet Ali Aslan'ın, doğu illerinde yaşanan orman yangınlarına yeterli müdahalede bulunulmadığı iddiasına,

- Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek'in, Çanakkale'deki organik tarım çiftçilerinin destekleme ödemeleriyle ilgili yaşadığı sorunlara,

- Manisa Milletvekili Mazlum Nurlu'nun, sözleşmeli tarım uygulamalarında işletmelere karşı çiftçilerin haklarının korunmasına,

- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu'nun, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde çay tarımından geçinen ailelerin mağduriyetine,

- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın, Mersin'deki mısır üreticileri için 2014 yılı teşvik primleri tutarına,

- Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal'ın, mülga 1757 sayılı Kanun’a göre kamulaştırılan ancak kamulaştırma bedelleri maliklerine ödenmeyen arazilere,

- Manisa Milletvekili Mazlum Nurlu'nun, Manisa ve ilçelerinin afet bölgesi ilan edilmesine ve çiftçilerin zararının karşılanmasına,

- Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak'ın, sığırlarda görülen çiçek hastalığına,

2003 yılından bu yana ithal edilen tarım ürünlerine,

- Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek'in, Çiftçi Kayıt Sistemi'ne giriş yapılamamasından kaynaklanan mağduriyetlere,

- Adana Milletvekili İbrahim Özdiş'in, tarım işçileri arasındaki kayıt dışılık oranına,

- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan'ın, Kırklareli'nde TMO'nun buğday alım merkezlerinin sayısının azalmasına,

- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın'ın, 2002-2014 yılları arasında küçükbaş ve büyükbaş hayvan sayısına ve et ithalatına,

- İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır'ın, kırmızı et piyasası ile ilgili çeşitli hususlara,

- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın, mısır taban fiyatının açıklanmasına,

- Konya Milletvekili Mustafa Sait Gönen'in, mısır alımlarına,

- Denizli Milletvekili Kazım Arslan'ın, su ürünleri mühendislerinin istihdam sorununa,

- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün'ün, Bilecik'teki yoğun kar yağışının yol açtığı zararın tazminine,

- Edirne Milletvekili Erdin Bircan'ın, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunca desteklenen illere ve verilen destek miktarlarına,

- Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal'ın, İstanbul Halk Ekmek A.Ş. tarafından üretilen ekmekler ile ilgili,

- Bursa Milletvekili Asiye Kolçak'ın, sözleşmeli tarımsal üretimde üreticinin korunmasına,

- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, domates üreticilerinin sorunlarına,

Domates üreticilerinin ürünlerinin satışında yaşadıkları sorunlara,

- İstanbul Milletvekili Emine Beyza Üstün'ün, Türkiye'deki hububat üretimine,

- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen'in, ayçiçek üretimine ve ithalatına,

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Kutbettin Arzu’nun cevabı. (7/1455), (7/1456),(7/1457), (7/1458), (7/1460), (7/1461), (7/1462), (7/1463), (7/1464), (7/1465), (7/1466), (7/1467), (7/1468), (7/1469), (7/1470), (7/1471), (7/1472), (7/1473), (7/1474), (7/1475), (7/1476), (7/1477), (7/1478), (7/1479), (7/1480), (7/1481), (7/1482), (7/1483), (7/1484), (7/1485), (7/1486), (7/1487), (7/1488), (7/1489), (7/1490), (7/1491), (7/1492)

1 Ekim 2015 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

BAŞKAN: İsmet YILMAZ

KÂTİP ÜYELER: Emre KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25’inci Yasama Döneminin İkinci Yasama Yılının 1’inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkanı İsmet Yılmaz’ın, 25’inci Dönem İkinci Yasama Yılının ve yapılacak seçimin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını dilediğine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, değerli konuklar; bugün yüce Meclisimizin yeni yasama yılını açıyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.

Kuruluşundan bugüne kadar yüce Meclisimizin çatısı altında milletimize hizmet eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere yüce Meclisin tüm mensuplarını saygıyla selamlıyorum. Ayrıca bu ülke için en büyük fedakârlığı yapan aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyorum.

Yeni yasama yılını yeni bir seçim süreci içinde açıyoruz. Demokraside millet denetiminin en somut şekli seçimdir. Milletimizin, bu denetimi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da en iyi şekilde yerine getireceğine olan inancım tamdır. Halkımızın seçime tam olarak katılması millî iradenin Meclise tam olarak yansımasını da sağlayacaktır. Yapılacak seçimin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi, kuruluşundan bugüne kadar aldığı kararlarla, çıkardığı yasalarla ülkemizin kaderini belirledi. Meclisimiz bugün de demokrasimizin kalbi ve sorunlarının çözüm adresidir. Demokrasinin, özgürlüğün, refahın ve huzurun hâkim olduğu güçlü bir Türkiye ortak hedefimizdir. Milletimizin demokrasi bilinci ve olgunluğu bizim en büyük güvencemiz ve ilham kaynağımızdır. İktidarı ve muhalefetiyle birlikte tüm siyasi partilerimizin ülkemizin ekonomik ve siyasi hayatındaki emek ve katkıları her türlü takdirin üstündedir. Bu Gazi Meclisin mümtaz bir şahsiyeti ve köklü değerleri vardır. Bu çerçevede, iş birliği ve diyalog kanallarının açık tutulması, uzlaşı kültürünün geliştirilmesi, demokratik ilkelerin bir bütün hâlinde hayata geçirilmesi ülkemizin çağdaş uygarlık yolunda atacağı adımları güçlendirecektir. Sağduyu içinde, milletimizin ortak değerlerine ve birbirimizin görüşlerine saygı göstererek demokratik kültürün daha da yerleşmesini sağlamalıyız. Bu itibarla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığını ve itibarını yükseltmek dün olduğu gibi bugün de hepimize düşen öncelikli görev ve sorumluluktur.

Sayın milletvekilleri, demokratik yol ve yöntemler çerçevesinde her sorunun konuşulacağı ve çözüleceği yer bu Meclistir. Bugün ülkemizin öncelikli sorunu toplumun geleceğine, huzur, barış ve istikrarına karşı en büyük tehdit olan terördür. İnsanlığa karşı bir suç olan terör ekonomik kalkınmanın da önündeki en büyük engeldir. Hukuk devleti ilkesinden taviz vermeden, hep birlikte teröre karşı güçlü ve kararlı bir yaklaşım sergilemeli, milletimizin bekasını her şeyin üstünde tutmalıyız. Toplumsal barışı koruma ve sürdürme konusunda herkes üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. Millî birlik ve beraberliğimiz bizim en büyük gücümüzdür. Bir arada, huzur içinde yaşamak için birbirimizi daha çok anlamalı, birlikte daha çok çalışmalı ve ortak değerlerimizi birlikte savunmalıyız. Milletimizin de bizden beklentisi budur. Gelecek nesillere çözülmesi zor sorunlar bırakmak yerine barış ve huzur içerisinde güçlü bir ülke bırakmak bizlerin en önemli görevidir. Değişen dünya, ülke ve toplum şartlarına uygun yeni çözüm yöntemlerini birlikte geliştireceğiz. Bu millet Millî Mücadele’siyle bu coğrafyanın mazlum milletlerine nasıl örnek olduysa kendi sorunlarını çözme konusunda da örnek olacaktır. Etnik kimlik ya da inanç farklılıkları adına kamplaşarak kesret içinde vahdet, çokluk içinde birlik fikrinden uzaklaşan toplumların yaşadığı büyük acıları bu coğrafyada yaşayan herkes görmektedir.

Sayın milletvekilleri, Türkiye, sorunlarına rağmen ateş çemberine dönmüş bir coğrafyada güçlü demokrasisi ve güçlü ekonomisiyle bölgenin huzur adası durumundadır. 28 Avrupa Birliği ülkesi 120 bin sığınmacıyı nasıl paylaşacağını tartışırken, İngiltere 20 bin sığınmacıyı beş yılda kabul edebileceğini açıklamışken Türkiye 2 milyondan fazla sığınmacıyı kabul ederek 7,5 milyar doların üzerinde bir harcama gerçekleştiren ülkedir. Millî gelirine oranla dünyada en fazla yardım eden ülke de Türkiye’dir.

Sayın milletvekilleri, Türkiye, çağdaş bir ülke olarak farklılıklara saygı temelinde kendi sorunlarını kendisi çözebilecek sağlam bir siyasi kültüre ve engin bir devlet tecrübesine sahiptir. Türkiye özgürlük, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, sosyal adalet ve toplumsal sorumluluk ilkeleri çerçevesinde siyasi alandaki farklı görüşlerin toplum önünde rekabet etmesine dayalı demokratik sistemini her geçen gün daha da güçlendirmektedir.

Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken yeni yasama yılının ve yapılacak seçimin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, sizleri ve şahsınızda aziz milletimi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, Sayın Cumhurbaşkanımız yeni yasama yılının açılış konuşmasını yapmak üzere şu anda Genel Kurul salonunu teşrif etmektedir.

Kendilerine Meclisimiz adına “Hoş geldiniz.” diyorum. (AK PARTİ sıralarından ayakta alkışlar; CHP ve MHP sıralarından ayağa kalkmalar)

Şimdi İstiklal Marşı’mız okunacaktır:

(İstiklal Marşı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Cumhurbaşkanı.

(HDP milletvekillerinin Genel Kurul salonunu terk etmesi)

IV.- SÖYLEVLER

1.- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 25’inci Dönem İkinci Yasama Yılı açış konuşması

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinin 25’inci Dönem İkinci Yasama Yılının açılışında sizleri en kalbî duygularımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışını gerçekleştiren o ilk Meclisten 25’inci Döneme kadar bu aziz çatı altında vazife yapmış olan tüm milletvekillerine şükranlarımı ifade ediyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden, başta ilk Başkan Gazi Mustafa Kemal olmak üzere, ahirete irtihal etmiş olan herkesi de rahmetle yâd ediyorum.

Yine bu yasama yılı açılışı vesilesiyle tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyor; gazilerimizden vefat edenlere rahmet, hayatta olanlara uzun ömürler niyaz ediyorum.

Milletin oyuyla milletimizi temsil etmek maksadıyla bu çatı altında vazife üstlenmiş ancak vazifeleri sırasında çeşitli şekillerde kendilerine kıyılmış Meclis üyelerimizi bugün özellikle anmak istiyorum. Ali Şükrü Bey’i, Gün Sazak’ı, Adnan Menderes’i, Hasan Polatkan’ı, Fatin Rüştü Zorlu’yu ve Meclis üyesi iken katledilmiş diğer tüm isimleri hayatları pahasına demokrasinin yolunu aydınlattıkları için rahmetle yâd ediyor, mekânları cennet olsun diyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilindiği gibi 7 Haziran seçimleri hiçbir siyasi partinin tek başına iktidarı sağlayamadığı bir tabloyla sonuçlandı. Türkiye Büyük Millet Meclisimizin 25’inci Dönemi, evet, kısa sürmüş olabilir ama millî iradenin üstünlüğü ve çözüm üretme kabiliyetini ortaya koyması bakımından çok büyük anlama sahiptir. Yaşadığımız süreç, demokrasi tarihimizde ilk kez şahit olduğumuz bir süreçtir. Bir hükûmet kurulmamış olmasına rağmen, Türkiye, Anayasa’sını harfiyen uygulamak suretiyle çok büyük bir demokratik olgunluk sergilemiştir.

Geçmişte benzeri süreçlerde Türkiye’de ekonominin ve siyasetin karşı karşıya kaldığı badireler hepimizin malumudur. Hükûmet kurulamaması, cumhurbaşkanı seçilememesi gibi durumlarda Türkiye aylarca krizlerin pençesinde kıvranmıştır, hatta kimi durumlarda demokrasi dahi askıya alınmıştır. “Siyasetin çözüm üretemediği’ bahanesine sarılan müdahaleciler, vesayetçiler, siyaset kurumunu zayıflatmakla kalmamış, demokrasimizde de derin yaralar açmışlardır.

7 Hazirandan bugüne kadar olan süreci Türkiye'nin, demokrasinin, hukukun, siyasetin, millî iradenin gereklerine uygun şekilde yaşamış olması hepimiz adına büyük bir kazançtır. Ülkemizde siyasetin de, devletin de kurumsallaşma sürecinde katettiği mesafeyi bu dönem vesilesiyle test ettik, ulaştığımız ileri düzeyi gördük.

Siyasi partilerin varoluş gayesi, siyasal alanı savunmak ve temsil görevlerini en iyi şekilde yerine getirmektir. Siyaset dışı saiklerle bu alanı boşaltan, görev üstlenmekten kaçınan siyasi partiler kendi varlıklarını inkâr ediyor demektir. Kimse siyasal alanda ortaya çıkartılan boşluğun faturasını Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere, başka yerlere kesmeye çalışarak sorumluluktan kaçamaz.

Bir kez daha vurgulamak isterim ki Türkiye'nin sorunlarının çözümünü siyasetin dışında, siyaset dışı odaklarda aramak bu ülkeye ve bu millete yapılacak en büyük kötülüktür. Milletimizin basireti her türlü kilidi açacak marifete sahiptir. Millî irade tek ve yegâne çıkış yoludur.

Allah’ın izniyle Türkiye, 1 Kasımda bir kez daha demokratik kurallar çerçevesinde seçimini yapacak, millî iradeyi tecelli ettirecektir. 1 Kasımda millet iradesinin en sağlıklı şekilde sandığa yansıması Parlamento içindeki ve dışındaki tüm siyasi partiler için bir namus ve şeref meselesidir. Terörün çirkin yüzünün sandıkları tehdit etmesini engellemek için tüm siyasi partilerin insani ve vicdani bir tavır sergileyeceklerini, kolaylaştırıcı bir yaklaşım içinde olacaklarını umuyorum. Siyasetteki farklılıklarımız ile ülkenin ve milletin menfaatleri arasındaki ayrımı çok iyi yaparak hep birlikte üzerimize düşen görevleri yerine getirmeliyiz. Milletimizin birliğinin, ülkemizin bütünlüğünün, bayrağımızın, İstiklal Marşı’mızın, resmî dilimizin hepimizin asgari müştereği olduğunu burada özellikle vurgulamak isterim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Bu aziz kürsüde edilen yeminlere, yapılan ahitleşmeye uymak herkes için demokratik bir görevden öte, ahlaki bir vazifedir. Türkiye'nin istiklalinin ve istikbalinin söz konusu olduğu yerde yekvücut olarak hareket edemezsek milletimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz. Siyasi partiler ve siyasi kadrolar ülkeye ve millete hizmet konusunda rekabet içindedir, yarış içindedir. Şuna hiç kimsenin itirazı olamayacağı düşüncesindeyim: Bu rekabetin ülkenin ve milletin aleyhine sonuçlar doğuracak bir zemine kayması kabul edilemez. Milletin dışında güç odaklarına, özellikle de terör örgütlerine, paralel yapılara sırtlarını dayayanlar, bunlar üzerinden algı operasyonlarına girişenler millete ve hukuka hesap vermekten kurtulamayacaklardır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Milletimizin feraset ve basireti, millî ve yerli olan ile gayrimillî ve yabancılaşmış olanı en iyi şekilde ayıracak hassasiyete sahiptir. 1 Kasım seçimleri bu manada son derece önemli bir sınavdır, Türkiye'nin bu önemli sınavı da başarıyla atlatacağına yürükten inanıyorum. Seçimlerin ardından Türkiye ekonomisi büyümeye, Türkiye demokrasisi emin adımlarla geleceğe ilerlemeye devam edecektir. Türkiye her anlamda emin ellerdedir. Tarih -hiç şüpheniz olmasın- Türkiye'nin önlenemez büyümesine ve güçlenmesine şahitlik etmeyi sürdürecektir. Türkiye’ye yönelen tüm saldırılar bu ülkenin çelikten iradesi karşısında erimeye mahkûmdur. Tek bir vatandaşım dahi tedirgin olmasın, Türkiye, okun yaydan fırlaması gibi geri dönülemez bir atılım dönemindedir ve inşallah, 2023 hedeflerimize mutlaka ulaşılacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; standartları yüksek bir demokrasinin, özellikle de istikrar ve güven ortamının Türkiye ekonomisine etkisini geçtiğimiz on üç yıl içinde milletçe hep birlikte tecrübe ettik. Güçlü, kararlı, dürüst ve şeffaf bir yönetim altında geçtiğimiz on üç yılda Türkiye ekonomisi yıllık ortalama yüzde 5 oranında büyüme kaydetti. Millî gelirimiz 230 milyar dolardan 2014 yılı itibarıyla 800 milyar dolara çıktı. İhracatımız 36 milyardan 158 milyar dolara yükseldi. Enflasyon ve faizler, bu istikrar ve güven ortamında tarihî seviyelere geriledi. Uluslararası yatırımlar artarken Türkiye, okulları, hastaneleri, yolları, köprüleri, tünelleri ve tüm havalimanlarının 26’ten 55’e çıkmasıyla, yüksek hızlı trenleriyle dünyanın parlayan yıldızı oldu.

Sadece yüksek hızlı trenlerde bugüne kadar tamamlayıp işletmeye alınan hat uzunluğu 1.213 kilometreyi buldu. Ankara-Eskişehir-İstanbul, Ankara-Konya hatlarında yolcu taşımacılığı hâlen yapılıyor. Ankara-Sivas, Bursa-Bilecik, Ankara-İzmir, Konya-Karaman hızlı tren hatlarının inşası devam ediyor. Hedefimiz, 2023 yılına kadar ülkemizdeki hızlı tren hatlarının uzunluğunu 13 bin kilometreye çıkarmaktır.

Aynı şekilde, hava taşımacılığı konusunda büyük bir atılım gerçekleştirdik; hava yolunu halkın yolu hâline getirdik. Az önce de ifade ettiğim gibi, 2002 yılında 26 olan ülkemizdeki havalimanı sayısı on üç yılda 29 yeni havalimanı ilavesiyle bugün 55’e ulaştı. Bu güzel tabloyu eğitimde, sağlıkta, enerjide ve diğer tüm alanlarda görmek mümkündür. Türkiye, bu büyük kalkınma hamlesinden asla vazgeçmeyecek, geriye gitmeyecektir.

Bakınız 7 Haziran seçimlerinin hemen öncesine ait olan ikinci çeyrek büyüme oranı, beklentilerin üzerine çıkarak yüzde 3,8 olarak gerçekleşti.

2002 sonundan itibaren devam eden istikrar ve güven ortamının 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarıyla birlikte sorgulanır hâle gelmesi, hiç kuşkusuz bir tedirginlik oluşturdu. Ancak, on üç yıl boyunca gerçekleştirilen yapısal reformlar, ekonomide ciddi sarsıntı yaşanmasını engelledi.

Aylardır süren belirsizlik ortamına rağmen, Türkiye ekonomisi, üstesinden gelinemez bir şoka maruz kalmadı. Bugün Avrupa'da ve içinde bulunduğumuz bölgede, küresel krizin etkilerini en az hisseden ekonomi durumundayız. Bankacılık sistemimiz dünyanın en güvenli ve sağlam sistemlerinden biridir. Ekonomik göstergelerde oluşan kısmi durgunluk geçicidir.

1 Kasım sonrası kurulacak güçlü hükûmet, umuyorum ki ekonomik göstergelerin yeniden yukarıya doğru seyretmesinin de miladı olacaktır.

Bu ortamı kendileri için fırsata çevirmek isteyenlere imkân vermemeliyiz. Özellikle ekonomi bürokrasisi kararlı hareket etmelidir. Finans sektörünün reel sektörü zor durumda bırakacak şekilde davranmasını da asla kabul edemeyiz. Bunlar gelip geçici dönemlerdir.

Türkiye ekonomisi, dışa açık yapısıyla, küresel rekabetin şartlarına uygun olarak, üretime dayalı, adil, kapsayıcı büyüme ilkeleriyle yoluna devam edecektir. Tüm saldırılara rağmen Türkiye, ekonomide de 2023 hedeflerine ulaşacak, dünyanın parlayan yıldızı olacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinin geçtiğimiz yılın 1 Ekiminde gerçekleştirdiğimiz yasama dönemi açılışından bugüne kadar geçen sürede ülkemiz açısından son derece kritik gelişmeleri hep birlikte yaşadık. Bilhassa önceki dönemin son haftalarında görüşülen iç güvenlik paketinin, terörle mücadele konusunda güvenlik güçlerimize ve adli birimlerimize çok önemli katkısı olduğuna inanıyorum.

Geçtiğimiz bir yıllık süreçte, maalesef pek çok acı hadiseye de şahit olduk. Yanı başımızdaki Suriye ve Irak'ta yaşanan hadiseler giderek tırmanırken bunların ülkemize de farklı yansımaları oldu.

Bir siyasi parti başkanının büyük sorumsuzluk olarak değerlendirdiğim çağrısıyla başlayan 6-8 Ekim olaylarında 50 vatandaşımız hayatını kaybetti. O günlerde, Ayn El Arap veya Kobani olarak adlandırılan bölgeye yönelik DAİŞ saldırıları konusunda ABD Başkanı Sayın Obama'nın aktardığı bir bilgiyi kamuoyuyla paylaşarak bölgenin her an düşebileceğini ifade etmiştim.

Bu sözümü çarpıtan bölücü terör örgütü mensupları ve onlarla aynı çizgide hareket eden diğer siyasi parti veya partiler, onların mensupları, ülkeyi ateşe ve kana boğan olayların fitilini ateşlediler. Hâlbuki, söz konusu bölgedeki çatışmalardan kaçan 220 bin kişiyi biz sınırlarımızı açarak kabul ettik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunların önemli bir bölümünü hâlâ misafir ediyoruz.

Yine, bölgenin savunulması için peşmerge ve Özgür Suriye Ordusu güçlerinin topraklarımızdan geçişine izin veren de bizdik. Bölgeye yüzlerce kamyon insani yardım malzemesini gönderen, bu yardımların yerlerine ulaştırılmasına aracılık eden de yine bizdik. Yalan ve fitne çarkını durmaksızın işleten bu kesimler, gerçek tüm açıklığıyla ortada olmasına rağmen, hâlâ aynı iftiraları tekrarlamaktan geri durmuyorlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şu hususu burada bir kez daha sizlere ve aziz milletimize ifade etmek istiyorum: Türkiye olarak biz, tıpkı Balkanlardaki, Orta Asya'daki, Kuzey Afrika'daki, Afrika ve Asya'nın diğer bölgelerindeki kardeşlerimiz gibi Suriye ve Irak'taki kardeşlerimize de gönlümüzü ve kapılarımızı daima açık tuttuk, tutmaya devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bizim için aslolan, bu kardeşlerimizle olan tarihî geçmişimiz, kültürel yakınlığımız, medeniyet ortaklığımız ve paylaştığımız insani değerlerdir.

Bugün “Suriye ve Irak” dediğimiz yerler daha bir asır önce bizim için Mardin'den, Diyarbakır'dan, Gaziantep'ten, Hatay'dan farkı olmayan coğrafyalardı.

Suriye ve Irak’ta yaşayanları kendi vatandaşlarımızdan ayrı görmek bizi tarih nezdinde ecdadımız ve bilhassa şehitlerimiz nazarında mahcup eder. Bizim bu topraklara ve oralarda yaşayan kardeşlerimize bakışımız asla Batı ülkeleri başta olmak üzere diğer devletlerle aynı olamaz.

Kobani’de veya bölgedeki bir başka şehirde yaşayan kardeşlerimizin sıkıntıya düşmesi en az onlar kadar bizi de ilgilendirir, bizi de harekete geçirir.

İşte bu anlayışla Suriye’den ve Irak’tan ülkemize gelen tüm kardeşlerimize kapılarımızı açtık, açmaya devam ediyoruz. Hâlâ bu ülkelerin topraklarında yaşayan kardeşlerimize de elimizden gelen her türlü yardımı yapmayı sürdürüyoruz.

Bizim, kimi Avrupa ülkelerinin yaptığı gibi, bu kardeşlerimizi Akdeniz’de ölüme terk etme, sınır boylarında, tren istasyonlarında zulme maruz bırakma hakkımız asla yoktur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) “Kardeş” sözü bizim ağzımızdan bir alışkanlık olarak değil, kalbimizden, yüreğimizden kopup gelen bin yıllık arka planı olan bir duygunun ifadesi olarak çıkıyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İmkânlarımız sınırlı olabilir ama hamdolsun gönlümüz zengin. Gönül zenginliğimizin bereketini de beş yıldır görüyoruz, inşallah bundan sonra da görmeye devam edeceğiz.

Türkiye'den imkân olarak katbekat güçlü Avrupa ülkeleri birkaç yüz bin mültecinin sınırlarına dayanması karşısında paniğe kapılırken biz milyonlarca kardeşimizi yıllardır misafir ediyoruz. Elbette sıkıntılar vardır, olacaktır. 2 milyon insan dünyanın neresine giderse gitsin mutlaka birtakım sıkıntılara yol açar. Ama şunu da kabul etmeliyiz ki ülkemize gelen milyonlara gösterdiğimiz misafirperverliğin dünyada bir başka örneği yoktur. Gerek kamplarda kalan gerek şehirlerde kendi imkânlarıyla ve yardımlarla barınan misafirlerimizin durumu, diğer ülkelerle kıyaslandığında çok iyi düzeydedir. Bunu biz söylemiyoruz, ülkemize gelip durumu kendi gözleriyle gören insaf ve vicdan sahibi tüm yabancılar bize takdir ve teşekkürlerini ileterek bu gerçeği teslim ediyorlar.

Sınırlarımız dışındaki tüm kardeşlerimize karşı bu duyguları beslerken ülkemiz içinde herhangi bir bölgeyi, herhangi bir kesimi, herhangi bir grubu dışlamamız mümkün müdür? Böyle bir iddiada bulunmak bölücülüktür, daha önemlisi Türkiye’ye ve milletimize bühtandır. Geçmişte Kırım’dan, Kafkasya’dan, Balkanlar’dan, daha uzaklardaki Afganistan’dan, Türkistan’dan, Orta Asya’nın muhtelif bölgelerinden gelenlere gönlünü açan Türkiye’nin kapı komşularına karşı farklı bir tavır içinde olmasına en başta ben karşı çıkarım. Bunları, yaptığımız iyilikleri kimsenin başına kakmak için değil, istismar konusu yapılan bir meseleyi açıklığa kavuşturmak için ifade ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her şeye rağmen Türkiye, istikrarsızlık, çatışma ve kaosun giderek arttığı bir bölgede, güven ve istikrar adası olarak varlığını muhafaza ediyor. Türkiye, komşularına ve bölge ülkelerine hiçbir zaman salt çıkar penceresinden bakmamıştır. Bölge ülkelerindeki olaylara kesinlikle mezhep veya etnik temelli olarak da yaklaşmıyoruz. Kısa dönemli menfaatleri bizi biz yapan değerlere tercih etmedik, etmeyeceğiz. Günü kurtarmanın değil, ortak bir geleceği bölgedeki kardeşlerimizle birlikte inşa etmenin çabası içindeyiz. Bu anlayışla, bölgemizde ve dünyada barışın, huzurun, istikrarın ve güven ortamının hâkim olması için çalışıyoruz.

Arap, Kürt, Türkmen, Ezidi, Şii, Sünni, Nusayri, Hristiyan ve Musevi demeden; kökenine, mezhebine, inancına bakmadan tüm mazlumlara, mağdurlara sahip çıkıyoruz.

Ülkemize gelen misafirlerimiz için bugüne kadar 7,5 milyar doların üzerinde harcama yaptık. Harcadığımız bu rakamın sadece 417 milyon dolarını diğer ülkelerin yapmış olduğu yardımlar oluşturuyor.

Türkiye, dört yıldır 2 milyonu aşkın Suriyeli ve Iraklı kardeşine sahip çıkarak, komşuluk görevini yapmanın ötesinde tüm insanlığın onurunu kurtarmıştır. Milletimiz, büyük bir özveriyle davranarak uluslararası topluma âdeta bir insanlık dersi vermiştir. Bu vesileyle, buradan, 78 milyon vatandaşımızın hep birlikte gösterdikleri bu insani duruş için şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Dört yıldır görmezden gelinen, birkaç ülkenin sırtına yüklenen bu ağır sorunla artık Avrupa devletleri de yüzleşmeye başladı. Suriye’de iç savaşın, Libya’da istikrarsızlığın, Afrika’daki, Asya’daki sıkıntıların beslediği sorunlara duvarları yükselterek, sınırları tel örgülerle çevirerek, güvenlik tedbirlerini artırarak çözüm bulunamaz. Sorunun kaynağına inerek önce katliamlara “Dur!” demek, bununla birlikte bölgenin gerçeklerine uygun politikalar geliştirmek zorundayız.

Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, Suriye halkı kendini katleden rejim ile terör örgütleri arasında bir tercih yapmaya zorlanamaz. Türkiye, sınırlarının hemen yanı başında ne terörün kök salmasına ne de tek yanlı oldubittilere izin vermeyecektir. Adı ne olursa olsun terör örgütlerinin ülkemizde ve bölgemizde etkinlik kurmasına rıza göstermeyeceğiz.

Son günlerde yaşanan gelişmelerin yaklaşık beş yıldır devam eden bu sorunun çözümüne vesile olmasını diliyorum. Türkiye bu konuda bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da elinden gelen çabayı göstermeyi sürdürecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bölgemizdeki sorunlara çözüm bulunması için mücadele ederken, Avrupa Birliğine tam üyelik konusundaki kararlılığımızı da sürdürüyoruz.

Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini, "kazan-kazan" stratejisine dayalı olarak bugünlere getirdik, aynı anlayışla devam ettirmek istiyoruz. Buna rağmen, bazı üye ülkelerce önümüze çıkartılan siyasi engeller nedeniyle müzakere sürecimizde uzunca bir süredir kayda değer ilerleme sağlayamadık. Birlik üyesi bazı ülkelerin Avrupa değerleri ve dayanışmasıyla bağdaşmayan yaklaşımlarının bu duruma yol açtığını biliyoruz. Ukrayna'da ve bölgede yaşanan olaylar, Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Önümüzdeki dönemde, ülkemize yönelik ikircikli tavrın bir tarafa bırakılarak, objektif esaslara dayalı yeni bir sayfanın açılacağına inanıyorum.

Diğer taraftan Türkiye, ekonomik kalkınmasına paralel olarak az gelişmiş ve gelişme yolundaki ülkelere sağladığı kalkınma yardımlarını giderek artırıyor. Resmî kalkınma yardımlarımızı 2014 yılında 4,5 milyar dolar seviyesine çıkartarak, bu alanda dünyada üçüncü ülke hâline geldik.

Türkiye, gayrisafi millî hasılasına oranla dünyada en fazla uluslararası insani yardım yapan ülke konumundadır. Gelecek sene, bu konuda çok önemli bir adım daha atarak, ilk defa düzenlenecek olan Dünya İnsani Zirvesi’ne ev sahipliği yapacağız. Bu zirve, uluslararası insani hukuk, insani müdahale ve yardımlar gibi alanlarda geleceğin gündeminin belirlenmesine önemli katkıda bulunacaktır.

Gelişmekte olan ülkelerde büyümenin yavaşladığı, finansal piyasalardaki hareketliliğin tüm ekonomileri etkilediği zorlu bir dönemde Türkiye, 1 Aralık 2014 tarihi itibarıyla G-20’nin Dönem Başkanlığını üstlendi. On aydır sürdürdüğümüz Dönem Başkanlığımızda, platformun meşruiyetinin güçlendirilmesi için gayret gösterdik. Bu doğrultuda güçlü, dengeli, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme hedeflerinin yanı sıra daha demokratik bir G-20'nin oluşması için yoğun çaba sarf ettik. İnşallah tüm çabaları, 15-16 Kasım tarihlerinde Antalya'da gerçekleştirilecek G-20 zirvesiyle taçlandırmış olacağız. İnsan odaklı bir kalkınma anlayışıyla, barışı, dayanışmayı, adaleti, hak ve özgürlükleri öne çıkaran politikalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz.

Öte yandan İsrail'in Kudüs'te sürdürdüğü baskıya, şiddete, saygısızlığa dayalı uygulamalarının, bölgeyle birlikte tüm dünyayı tehlikeli bir yere doğru sürüklediğini belirtmek istiyorum. İsrail, Müslümanların ilk kıblesi, Harem-i Şerif’i olan Mescidi Aksa'nın kutsiyetini sürekli ihlal ederek fevkalade yanlış bir politika izliyor. Türkiye olarak bu konuda diğer ülkelerin liderleriyle görüşmeler yaparak, tepkimizi ortaya koyarak meselenin çözümüne katkı sağlamaya çalışıyoruz. İsrail’in bu tavrından bir an önce vazgeçmesini, üç dinin kutsal mekânlarına ev sahipliği yapan Kudüs’te huzurun ve güvenliğin sağlanmasını temenni ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerek bu aziz kürsüde gerek diğer platformlarda ısrarla vurguladığım bir hususu önemine binaen burada tekrar hatırlatmak arzusundayım. Doksan beş yıl önce, 23 Nisan 1920’de, bu aziz Meclis Türkiye'nin tüm renklerini kucaklayan bir anlayışla kurulmuştur. Bugün de 78 milyon vatandaşımızın her biri bu Meclisin, bu devletin ve elbette bu vatanın eşit ölçüde sahibidir, her biri birinci sınıf vatandaşıdır. Doksan beş yıllık süreçte, kimi dönemlerde farklı etnik kökenlere, inançlara, mezheplere baskı yapıldığı tabii ki inkâr edilemez bir gerçektir. Bu manada inançlı kesime de farklı düşünenlere de Kürtlere de başka kesimlere de haksızlıklar yapılmıştır. Hatta zaman zaman bu haksızlıklar zulme dönüşmüştür. Biz, ilk gençlik yıllarımızdan itibaren bu haksızlıkları bizzat yaşamış, bunlara bizzat şahit olmuş kişileriz. Bu haksızlıkları inkâr etmediğimiz, tam tersine bu haksızlıkları yüksek sesle ifade ettiğimiz tarihin kayıtlarında mevcuttur. Tüm siyasi hayatım boyunca olduğu gibi bugün de hiçbir şahsi çıkarın, rütbenin, payenin peşinde değilim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Milletim beni dünyada rütbelerin en büyüğüne, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanlığı makamına layık gördü. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından “Bravo” sesleri, ayakta alkışlar)

Ben, büyük Türkiye, yeni Türkiye, güçlü Türkiye, 78 milyonun bir, beraber ve kardeş olduğu bir Türkiye mücadelesi veriyorum. Buradan Kürt kardeşlerime özellikle seslenmek isterim: Biz Kürt kardeşlerimizle her zaman gönül diliyle konuştuk.

YAVUZ TEMİZER (Elâzığ) – Gittiler.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Burada Kürt kardeşlerim var benim. Burada Kürt kardeşlerim var da siz tanımıyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Şunu bilmeniz lazım, bilemediğiniz bir şey var: Kürt kardeşlerimi onlar temsil etmiyor. Burada Kürt kardeşlerim var. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Bir şeyi birbirinden iyi ayırmak lazım. Kürt sorunuyla terör sorunu farklıdır. Siz bunu ayırt edemediniz.

YAVUZ TEMİZER (Elâzığ) – Altı yıldır söylüyoruz!

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Bugün de gönül diliyle konuşuyoruz. İstiyoruz ki yarın da öbür gün de ebediyen aramızdaki gönül köprüsü sapasağlam muhafaza edilsin. Her bir Kürt kardeşim elini vicdanına koysun ve Türkiye’nin nereden nereye geldiğini görsün. Bizleri birbirimizden koparma çabası, birbirimize düşman etme oyunu aslında her ikimizi de hedef alıyor. Bunun için diyorum ki: Kürt ayrıdır, terörist ayrıdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

YAVUZ TEMİZER (Elâzığ) – Altı yıldır söylüyoruz bunu.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Devlet Bey de bunu söylemişti, 2009’dan beri Bahçeli de bunu söylemişti.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Kürt kardeşimin inancı, değerleri, ahlakı, onuru böyle bir örgütle yol yürümeye zaten uygun değildir. Mücadelemiz bir etnik kökenle değil, altını çizerek ifade ediyorum, terörledir, terör örgütüyledir, teröristledir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Açılımla mı?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN - Terörden en büyük zararı gören de yine Kürt kardeşlerimizdir. Elif Şimşek’i, Yasin Börü’yü, Fırat Sımpil’i katleden, bununla da kalmayıp cansız çocuk bedenleri üzerinden alçakça algı operasyonları yürüten bir zihniyetin Kürt kardeşlerimle hiçbir ortak noktası olamaz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Biz, Kürt kardeşlerimizle yine gönül diliyle konuşacağız. Bugün, evet, teröre karşı amansız bir mücadele veriyoruz. Dağ taş demeden her tarafta şu anda operasyonlar süreklilik arz eder şekilde devam edecektir, bundan taviz veremeyiz. Bin yıllık kardeşliği bozmamak, özgürlüklerden taviz vermemek için de son derece hassas davranıyoruz.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – İnşallah!

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Çözüm süreci, 78 milyonun kardeşliğini tesis etme noktasında bir son aşamaydı, biz bunun zor olduğunu biliyorduk ama başarmak için denemek, mücadele etmek zorundaydık. Bu süreçte nihai aşama olarak kardeşlik adına, huzur adına, yeni ve büyük Türkiye adına silahların bırakılması gerekiyordu. Türkiye düşmanı odaklara taşeronluk yapan örgüt ne yazık ki bunu yapmadı. Terör örgütü alçakça, canice saldırılarına yeniden girişti. Türkiye Cumhuriyeti devleti de terör örgütüne hangi dilden anlıyorsa o dilden cevap veriyor, vermeye devam edecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu örgüt, ülkemiz ve milletimiz için tehdit olmaktan çıkartılana, silahlar gömülüp üzerine beton dökülene kadar bu mücadele sürecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bakın, “silahların susması” demiyorum, silahların bırakılması ve üzerlerine de betonların dökülmesinden bahsediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

YAVUZ TEMİZER (Elâzığ) – Dolabın fişini çekin o zaman.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Kimi siyasiler, kimi medya kuruluşları, kimi hain ve harici odaklar terör örgütünü desteklese de Türkiye, istiklal ve istikbal mücadelesinden kesinlikle taviz vermeyecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Kimin gerçekten teröre karşı mücadele verdiğini, kimin de terörün yanında, arkasında durduğunu, terörü perdelediğini görmektedir.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Gördük!

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Türkiye Cumhuriyeti’nin askerini, polisini, korucusunu A şahsının, B şahsının askeri, polisi, korucusu gibi göstermek teröriste alenen sahip çıkmaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Teröristler her gün güvenlik güçlerimize saldırırken bunlarla mücadele edenleri itham etmek teröre destek vermektir. Terörden siyasi rant ummak, aynı şekilde, terörü desteklemektir. Terör örgütünün siyasetin üzerinde vesayet kurmasına rıza gösterilmesiyse terörle mücadeledeki en büyük zaaftır.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Bölge zaafla dolu.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Siyasi partiler terör karşısında tek yürek, yekvücut olmadıkları sürece şehitlerimizin aziz hatırası önünde, millet önünde mahcup olacaklardır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buradan, terörü ve terör örgütlerini destekleyen ülkelere de sesleniyorum: Ne yaptığınızı çok iyi biliyoruz, çok yakından takip ediyoruz. Tuttuğunuz maşalar gün gelecek sizin elinizi de yakacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

DAİŞ, PKK, DHKP-C, vesaire, adı ne olursa olsun…

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Adını saymayın, adını saymayın.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Niye sayıyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – …sırf Türkiye'ye zarar veriyor diye terör örgütlerini destekleyenler bilsinler ki, gün gelecek, bu namlular onlara da dönecektir.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Cumhurbaşkanı, meşruiyet kazandırmayın PKK’ya!

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Rahatsız mı oldun?

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bir Cumhurbaşkanının terör örgütünün adını saymaması gerekir Sayın Cumhurbaşkanı!

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Ben sayıyorum. Gereği neyse onu yapın.

Çünkü terörün karakteri böyledir; akrep gibi, eninde sonunda kendisini taşıyanları da sokar. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Genel Kurula hitap etsin lütfen.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Siz bu kürsülerin çok acemisisiniz. Ben nereye hitap edileceğini çok iyi bilirim. Siz daha öğreneceksiniz. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Bunun için terörü, terör örgütlerini doğrudan veya dolaylı olarak destekleyen tüm ülkelerin bu tavırlarından vazgeçmelerini bekliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teröristle mücadele, evet, önemlidir ama yeterli değildir. Asıl olan terörle mücadeledir, yani sorunun kaynağına inmektir, bir başka ifadeyle bataklığı kurutmaktır.

Biz, işte bu anlayışla, bir yandan sürekli istismar konusu yapılan bölgenin geri kalmışlığı sorununu çözecek adımları atarken bir yandan da hak ve özgürlükleri genişletecek reformları hayata geçirdik. Demokratik açılım olarak ilk adımlarını attığımız çalışmaları millî birlik ve kardeşlik projesine dönüştürdük. Nihai sonucu almak için de çözüm sürecini başlattık. Amacımız terörü tüm boyutlarıyla ortadan kaldırmak, teröristlerin ülkemiz içindeki faaliyetlerini sıfıra indirmekti. Tek bir askerimizin, polisimizin, korucumuzun, vatandaşımızın canı yanmasın, kanı akmasın, evlerine ateş düşmesin, çocuklar yetim kalmasın, eşler dul, anne babalar boynu bükük kalmasın diye mücadele ettik, uğraştık. Milletimiz de samimiyetimizi gördüğü için bu sürece destek verdi, bizi teşvik etti. 6,7,8 Ekim olayları terörün yeni yöntemleri, yeni yüzü konusunda ilk önemli tecrübemiz oldu. Geçmişte kendi amaçları uğruna onlarca masum insanı gözünü kırpmadan öldüren bu yapının hâlâ aynı yöntemlerde ısrar ettiğini gördük ve açıkçası bunu görünce de ürperdik. Biz akan kanı tümüyle durdurmak isterken birilerinin kan akıtmak için âdeta sabırsızlandığına, el ovuşturduğuna da şahit olduk.

7 Haziran seçimleri öncesinde, milletimizin iradesine tehditle, baskıyla, şiddetle ipotek koymaya çalışanların kurdukları tezgâhları, ziyaret ettiğim illerimizde bizzat tespit ettim.

Buna rağmen, seçim sonrasında sürecin demokrasinin, hukukun, vicdanın, ahlakın, izanın sınırları içinde yürüyeceğine olan inancımızı muhafaza etmeye çalıştık.

Ancak terör örgütü, ilk fırsatta silahlarını, bombalarını, tuzaklarını harekete geçirmekten geri durmadı.

Bununla da kalmayıp, hadiseleri şahsımın ve Hükûmetin başlattığı propagandasını yaparak gerçeği örtme, hedef şaşırtma çabası içine girdiler. Maalesef aynı propagandaya, medya başta olmak üzere çeşitli kesimlerden de destek verenler olduğunu görüyoruz.

Biz, bu toprakları kendimize vatan yapmak için bin yıldır mücadele ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Yapmadık mı daha?

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, bu topraklar bizim vatanımızdır. Vatanımızı bölmek isteyenlere karşı mücadele ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından “Dinle, dinle!” sesi)

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, lütfen müdahale eder misiniz.

Sayın Cumhurbaşkanı, biz sizi dinliyoruz efendim.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Eğer bu coğrafyada yaşamaya devam edeceksek... Ki gidecek başka bir vatanımız olmadığına göre elbette devam edeceğiz. Bin yıldır verdiğimiz…

VEDAT BAYRAM(Niğde) – Gelişigüzel oraya gidebiliyor musunuz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Biz o bölgeye çok gittik. Siz kaç kere gittiniz onu söyleyin! (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Kaç kere gittiniz onu söyleyin! O bölgelerde teşkilat bile kuramadınız, kuramıyorsunuz. Gidin, o bölgelerde çalışma yapın. Hiçbir zaman bunu yapmadınız, yapmıyorsunuz.

YAVUZ TEMİZER (Elâzığ) – Sayenizde!

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Benim Cumhurbaşkanı olarak gitmediğim il yok, ilçeleri bile dolaşıyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı lütfen milletvekillerimize hitap etsinler.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Yeminine sadık kalsın.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Bin yıldır verdiğimiz mücadeleyi bugün de gelecekte de devam ettireceğiz.

Buradan, terörle mücadelede görev alan tüm güvenlik görevlilerimize ve diğer kamu personelimize de başarılar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İSMAİL OK (Balıkesir) – 3 tane şehit var bugün yine, 3 tane…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza şifalar temenni ediyorum. Şehitlerimizin ailelerine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.

Amacımız…

VEDAT BAYRAM(Niğde) – Gitmeyin cenazelerine.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Arkadaşlar, bakın, bizde şehitliğin ne anlama geldiğini biliyorsan bu ifadeyi kullanmazsın.

Kıyamete dek şehitlik devam edecektir. Bunu bilmeniz, öğrenmeniz lazım. Ve “Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz, onlar diridir ama siz bilemezsiniz.” (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Fark bu. (Bakanlar Kurulu sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından ayakta alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Şehitlerimize “kelle deyin” de demiyor! “Şehitler ölmez, vatan bölünmez”lere “yaygara” demiyor!

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Amacımız bu mücadeleyi mutlaka başarıya ulaştırarak şehitlerimizin dökülen tek bir damla kanının dahi boşa gitmemesini sağlamaktır.

Terörle mücadele Cumhurbaşkanıyla, Hükûmetle, devletin ilgili kurumlarıyla birlikte Meclisin, burada temsil edilen siyasi partilerimizin tamamının ortak görevidir.

İSMAİL OK (Balıkesir) – Dolmabahçe Sarayı’nda ne yaptınız?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Bunun için diğer tüm farklılıklarımızı bir kenara bırakarak terör karşısında birlik, beraberlik, dayanışma, iş birliği içinde olmalıyız.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Devlet Bey’in dediği gibi.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Bu safta en küçük bir zafiyete izin vermemeliyiz.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Sayın Bahçeli’nin dediği gibi.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Tekrar milletvekili adayı olursun belki. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Yerli ve millî duruşa en çok ihtiyacımızın olduğu konu işte bu meseledir.

Küresel sistemde süren değişim ve bölgemizde yaşanan çalkantılar karşısında çelik gibi bir iradeyle tek yürek, tek vücut olarak hareket etmek mecburiyetindeyiz.

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Adayız, sorun yok.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Çocuklarımıza güvenli, huzurlu ve müreffeh bir gelecek bırakmak için başka bir yolumuz, başka bir çaremiz yok.

İşte, bunun için, biz, tek millet diyoruz, tek bayrak diyoruz, tek vatan diyoruz, tek devlet diyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – Adı ne? Adı ne?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – Türkiye'nin geleceğini işte bu dört sütun üzerinde inşa etmek durumundayız. Bu dört sütundan hiç kimse rahatsız olmasın. Bu dört sütun, 78 milyonu aynı çatı altında buluşturan sütunlardır.

Selçuklu Atabeyi Nurettin Zengi ve Eyyubi Sultanı Selahattin Eyyubi'nin, özellikle torunları olarak, bu dört sütunu biz asırlar içinde birlikte inşa ettik, istikbale de birlikte yürüyeceğiz.

Küresel sistem bir hareketlenme, bir yeniden yapılanma sürecindeyken, gelin, bu fırsatı iyi değerlendirelim diyorum.

Türkiye'nin kazanımlarına ve hedeflerine hep birlikte sahip çıkalım. Bugün geriye doğru baktığımızda nasıl heba edilen imkânları hayıflanarak hatırlıyorsak, bizden sonraki nesillerin de bizi benzer duygularla yâd etmesine izin vermeyelim. Güçlü, büyük, yeni Türkiye'nin inşasını birlikte gerçekleştirerek tarihe hep birlikte hayırla yâd edebileceğimiz bir iz bırakalım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RUHİ ERSOY (Osmaniye) – İnşallah…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN – 25’inci Dönem Meclisinde bu imkânı yakalayamadık.

MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) – Senin yüzünden...

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – 1 Kasım seçimlerinde belirlenecek 26’ncı dönem Meclisinin bu tarihî fırsatı değerlendireceğine inanıyorum.

Bu düşüncelerle, kısa çalışma döneminde ülkemize önemli bir demokratik tecrübe kazandıran 25’inci Dönem Meclisimizin siz kıymetli üyelerini bir kez daha kutluyorum.

1 Kasım seçimlerinin ülkemiz, milletimiz, tüm siyasi partilerimiz, tüm milletvekillerimiz ve milletvekili adaylarımız için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyor, hepinizi Allah’a emanet ediyorum. (AK PARTİ ve Bakanlar Kurulu sıralarından ayakta alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyoruz.

Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.56

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 16.11

BAŞKAN: İsmet YILMAZ

KÂTİP ÜYELER : Emre KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

-------0-------

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 1’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Sayın milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığının geçici Bakanlar Kurulundan bazı bakanların çekildiğine ve yerlerine yapılan atamalara ilişkin bir tezkeresi vardır, okutuyorum:

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Tezkereler

1.- Cumhurbaşkanlığının, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 114’üncü maddesi uyarınca kurulan geçici Bakanlar Kurulunda görev alan ve bakanlık görevlerinden çekilen Avrupa Birliği Bakanı Ali Haydar Konca’nın yerine Hatice Beril Dedeoğlu, Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan’ın yerine Mustafa Cüneyd Düzyol’un Anayasa’nın 109 ve 114’üncü maddeleri gereğince atandıklarına ilişkin tezkeresi (3/20)

22 Eylül 2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 114’üncü maddesi uyarınca kurulan geçici Bakanlar Kurulunda görev alan ve bakanlık görevlerinden çekilen Avrupa Birliği Bakanı Ali Haydar Konca'nın yerine H.Beril Dedeoğlu, Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan'ın yerine M. Cüneyd Düzyol, Anayasa’nın 109 ve 114’üncü maddeleri gereğince atanmışlardır.

Bilgilerinize sunarım.

                                                                               Recep Tayyip Erdoğan

                                                                                       Cumhurbaşkanı

BAŞKAN – Evet, bilgilerinize sunulmuştur.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Vural, buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, 18/9/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verdikleri, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İçişleri Bakanı Efkan Ala haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergenin Gelen Kâğıtlarda yayınlanarak Genel Kurulun bilgisine sunulması gerektiğine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, sunuşlara geçtiniz herhâlde.

BAŞKAN – Doğrudur.

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet efendim.

Bundan sonra bir sunuş var mı, yok mu; bilmiyorum. Zannederim yok.

BAŞKAN – Yok, grup önerisi var.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, efendim, biz 18 Eylül 2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü hedef alan bölücü terör örgütü PKK’yla mücadeleyi akamete uğratmak, ”çözüm süreci” adı altında terör örgütünün siyasi amaçlarına ulaşmasını kolaylaştırmak, bu süreç içerisinde PKK terör örgütünün silahlarla birlikte hâkimiyet kurmasına, silah stoklamasına; vergi toplamak, asayiş birimleri kurmak, mahkemeler oluşturmak suretiyle devlet yapılanması kurmasına izin vermek, göz yummak, terörle mücadele eden güvenlik görevlilerinin operasyon taleplerini valilere talimat vermek suretiyle engellemek ve bunları bizatihi itiraf etmekten dolayı PKK ve terör örgütünü vatandaşlarımızın temsilcisi konumuna getirerek demokratik nizamın temellerini sarsmak, yaygınlaşan terör eylemleri ve ülkenin ve milletin bölünmezliğini tehlikeye düşüren şiddet hareketlerine yönelik Anayasa ve hukukun verdiği yetki ve imkânları kullanmamakla ilgili olarak, bu eylemlerle ilgili olarak sorumluları olanlar hakkında, bu konusu suç teşkil eden eylemlerde bulunan ve emirler veren dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İçişleri Bakanı Efkan Ala hakkında Anayasa’nın 5, 6, 92, 112, 117, 137, 138’inci maddelerine, Türkiye Büyük Millet Meclisinin PKK terör örgütünü bertaraf etmek için Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine yönelik kararlarına, Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun’un 2’nci maddesinin (a) ve (i) bendine, 4’üncü maddesinin (a) ve (c) bendine, konusu suç teşkil eden talimatlar vererek terör suçlarıyla mücadeleyi aksatması, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 24, 37, 39, 257, 281, 283’üncü maddelerine aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle Anayasa’nın 100, İç Tüzük’ün 107 ve 108’inci maddeleri gereğince Meclis soruşturması açılmasına ilişkin bir müracaatımızı ilettik.

Bilindiği gibi, İç Tüzük’ümüzün amir hükümlerinden biri Meclis soruşturmasıyla ilgili bu taleplerin gelen kâğıtlarda yer alması ve Mecliste okunmasıdır. Şimdi, bu eksende Milliyetçi Hareket Partisinin 18 Eylülde verdiği, aslında bugün de kanlı terör örgütünün eylemlerine karşılık güvenlik güçlerimizin elini kolunu bağlayanların, valilere talimat verenlerin sorumluluk aldığı, hatta ve hatta birtakım kamu görevlilerinin suçlandığı bu süreçle ilgili Meclis soruşturması önergemiz gelen kâğıtlarda ve şu anda sunuşlarda okunmamıştır. Dolayısıyla, bunun okunması gerekiyor çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulmuştur. Milletimiz görsün, terör örgütünü kim desteklemiş, kim stoklatmış, kim talimat vermiş, herkes bu yüce Meclise gelsin, hesabını sorsun diye bu irademizi belirttik. Bizim istirhamımız, bu önergemizin okunmak suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun bu konuda bilgilendirilmesidir.

Arz ederim.

Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Vural, teşekkür ediyorum.

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

2.- TBMM Başkanı İsmet Yılmaz’ın, 18/9/2015 tarihinde İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 75 milletvekili tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen Meclis soruşturması açılmasına ilişkin önergenin İç Tüzük hükümlerine ve teamüllere göre Genel Kurulun bilgisine sunulacağına ilişkin konuşması

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, İç Tüzük’ün 108’inci maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen Meclis soruşturması önergesinin gelen kâğıtlar listesine alınacağı ve Genel Kurulda okunacağı, Meclis soruşturması açılıp açılmaması hakkında yapılacak görüşmelerin gününün ise önergenin verilişinden itibaren bir ay içinde görüşülüp karara bağlanacak şekilde bir özel gündem hâlinde Danışma Kurulunun teklifi üzerine Genel Kurulca tespit edileceği belirtilmiştir.

Yine, teamül çerçevesinde verilen soruşturma önergeleri bastırılıp dağıtılmaktadır. İç Tüzük’te önergenin bir aylık süre içerisinde ne zaman gelen kâğıtlarda yayımlanıp Genel Kurulda okutulacağına dair bir hüküm yer almadığı gibi, önergenin verildikten sonraki ilk birleşimde okutulması yönünde bir uygulama da bulunmamaktadır.

Bununla birlikte, Meclisin açıldığı ilk birleşimde bu tür metinlerin okutulmaması şeklinde bir uygulama da gelişmiştir, ilk birleşim olduğu için, bugün için. Ayrıca, İç Tüzük’ün 77’nci maddesi uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen Meclis soruşturması önergesi verildiği yasama dönemi içinde sonuçlandırılamaması hâlinde dahi hükümsüz sayılmamakta, takip eden dönemde işlemler kaldığı aşamadan, yerden devam etmektedir. Yine, Meclisin tatilde olduğu süreçte soruşturmaya ilişkin süreler durmaktadır. 18 Eylül 2015 –sizin de belirttiğiniz gibi- tarihinde İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 75 milletvekili tarafından sunulan soruşturma önergesine ilişkin İç Tüzük’te ve teamülen öngörülen işlemler Başkanlığımızca makul süreler zarfında takip edilip Genel Kurulun bilgisine sunulacaktır.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, bu size geldi mi? Başka Meclis soruşturması var mı? Geldi. Gelen kâğıtlarda yayınlayıp… Bugün Meclisin toplanma günü, hem de çağrısız toplanıyor, gelen kâğıtlarda bunu aziz milletvekillerinin bilgisine sunup okutmamanızın bir gerekçesi var mı, olabilir mi?

Sayın Başkanım, bakın, bugün Sayın Cumhurbaşkanı bahsetti, çok önemli bir konu, birileri suçlanıyor, birileri yapılıyor, gelin hep beraber, birlikte, kim sorumluysa üzerine gidelim. Bu bakımdan, bugün bunun okunması… Tabii gündeme alınıp alınmaması konusu… Elbette kadük olmayacaktır ama bugün okunması ve bu irademizin Meclis Genel Kurulu tarafından, aziz milletvekilleri tarafından bilinmesi gerektiğini ben düşünüyorum. Bu bakımdan, gelmemiş gibi addetmeniz doğru değildir. Gelen kâğıtlarda yayınlanmış değil zaten, bugün toplantı olmasına rağmen. Meclisin çalışıp çalışmayacağı konusunda bir irade beyanı olmadığına göre bunun bugün okunması çok doğru olurdu. Dolayısıyla, sizin bugün gelen kağıtlara almayıp okutmamanızı amir bir husus yoktur. İvedilikle, bu konudaki iradenin Meclis Genel Kuruluna sunulması bence Başkanın en önemli görevi olmalıydı.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.

İç Tüzük’te ve teamülde öngörülen işlemler yapılacaktır, arz ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, çok özür dilerim ama… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Lütfen…

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, biraz önce Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisine hitap etti. Tabii, gerekli görmüş olacak ki hitap etti ama Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna hitap ederken gerçekten Türkiye Büyük Millet Meclisine saygısız davranmasını kınıyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Konuşmaya saygısızlık yapan kendileri.

OKTAY VURAL (İzmir) – Burada, bütün milletvekilleri olarak böylesine bir konuda birtakım polemikler içine girmesi doğru değil.

Ayrıca, bilindiği gibi “Şehitlere ölü demeyiniz, bilakis onlar diridirler, siz bilemezsiniz.” ayetikerîmesini burada okumak suretiyle âdeta bütün milletvekillerini bunu bilmediğine ilişkin bir töhmette bırakmıştır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

Ben, şunu ifade ediyorum, diyorum ki: “Şehitler ölmez, vatan bölünmez!” ifadelerine “yaygara” diyenler ve şehide “kelle” diyenler bunu bilmeyenlerdir.

Saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Burası siyasi şov yeri mi Sayın Başkan?

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Ahmet Bey, buyurun.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Gündeme kaldığımız yerden devam etmemiz lazım; usul belli, İç Tüzük belli, teamüller belli. Kaldı ki, bu milletin, yüzde 52 oyla seçilen, seçilmiş Cumhurbaşkanına, kürsüde konuşma yaptığı sırada asıl saygısızlığı yapan kendileri olmuştur; bunun da bilinmesi gerekir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İkincisi; terörle mücadele konusunda getirmiş olduğumuz iç güvenlik paketine aynı HDP’yle birlikte ortak bir şekilde karşı duran da yine kendileri olmuştur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İSMAİL OK (Balıkesir) – Valilere emir veren kim? Valilerin elini kolunu bağlayan kim?

OKTAY VURAL (İzmir) – Aziz milletimiz görüyor arkadaşlar.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Anayasa'nın 104’üncü maddesine göre atanan ve milletvekili olmayan geçici Bakanlar Kurulu üyesi 2 sayın bakanın Anayasa'nın 112’nci maddesine göre ant içmesi gerekmektedir. Sayın bakanları ant içmek için kürsüye davet edeceğim.

Buyurun Sayın Gök...

LEVENT GÖK (Ankara) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, 1 Ekim itibarıyla Meclisin ilk birleşimini açtığınız andan itibaren -daha sonra tespit ettik ki- şu anda yemin etmesi için birazdan davet yapacağınız sayın bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinin içerisinde yapılan işlemleri ve Cumhurbaşkanının konuşmasını izlediler. Oysa, milletvekili olmayan sayın bakanların yemin töreni için davet edildikleri sırada salona gelmeleri gerekirdi. Bu, ayrı bir husus. Kaldı ki Sayın Başkan, milletvekili olmayan sayın bakanların ilk birleşimde ant içmeleri şarttır. Şu anda biz 1’inci Birleşimin İkinci Oturumunu yapıyoruz. İç Tüzük’ümüzün 3’üncü ve Anayasa’mızın 112’nci maddeleri uyarınca, milletvekili olmayan bakanlar milletvekilleri statüsünde yemin edeceklerinden dolayı, sizin daha baştan, açılışı yaptığınız zaman kendilerini yemine davet etmeniz gerekirdi. Bu bakımdan, sayın bakanların yemin etmesiyle ilgili işleminizi başlatmadan bir usul tartışması açmak istiyorum.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Buyurun, lehte, aleyhte iki kişiye söz vereceğim.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım, bu konuda usul tartışmasının dahi yeri yoktur.

BAŞKAN – Tamam, lütfen…

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, talep ediyorum, lütfen.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Aleyhte Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Arkadaşlar, üçer dakika söz vereceğim.

Aleyhte olan Sayın Baluken, aleyhte Sayın Gök, lehte Sayın Aydın; üç kişi. Peki, teşekkür ediyorum.

İlk söz, Ahmet Aydın, lehte.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Doğan Kubat.

BAŞKAN – Buyurun Doğan Kubat. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Süreniz üç dakikadır Sayın Doğan Kubat.

VII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Anayasa’nın 114’üncü maddesine göre atanan ve milletvekili olmayan geçici Bakanlar Kurulu üyesi bakanların Birinci Oturumunun başında ant içmeleri gerekirken Başkanlık tarafından davet edilmemelerinin ve ant içmeden Genel Kurul salonunda bulunmalarının İç Tüzük ve Anayasa hükümlerine uygun olup olmadığı hakkında

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Gök, 114’üncü madde uyarınca geçici hükûmete bağımsız olarak atanan sayın bakanların Meclis Genel Kurulunda bulunmalarını ve Cumhurbaşkanımızın konuşmalarını izlemesinin Anayasa ve İç Tüzük hükümlerine aykırı olduğuna dair bir görüş ileriye sürdü. Bu görüş yerinde olmayan bir görüştür. Anayasa’nın 81’inci maddesi milletvekillerinin göreve başlarken yemin edeceğini ve bu yeminin şeklini düzenlemiş. Yine Anayasa’nın 112’nci maddesi, hükûmete dışarıdan atanan, milletvekili sıfatını taşımayan bakanların da bu yemini 81’inci maddeye göre icra edeceklerini belirtmiş. Yeminin ne şekilde yapılacağı da yine İç Tüzük’ümüzde “birleşimin başı” deniyor. Biliyorsunuz, birleşim, Genel Kurul açıldıktan itibaren oturumların tamamını kapsayan, bir gün içerisindeki oturumların tamamıdır.

Şimdi, değerli arkadaşlarım “Sayın Cumhurbaşkanımız -dikkat ederseniz- Anayasa gereği gerek görürse Meclisin açılış konuşmasını yapar.” diyor, henüz o safhadayız daha ve birleşimin başındayız. Ve sayın bakanlarımızın kürsüde yemin etmek için burada gelip Hükûmet sıralarında oturmasında ne İç Tüzük ne Anayasa ne de teamül açısından hiçbir problem yoktur. Kaldı ki milletvekillerimizin buradaki yemin törenlerini hepimiz beraberce izledik. Kimi milletvekillerimiz çeşitli sağlık sebepleriyle veya işi gücü olduğundan dolayı geciktiler. Bizim akşam, gece geç yarılarında bile burada yemin ettirdiğimiz arkadaşlarımız oldu ki göreve başlasın diye. Dolayısıyla, sayın bakanlarımızın Genel Kurulumuzda yürütmenin dışarıdan, Anayasa’ya göre “atanmış bakan” sıfatıyla burada yemin etmek üzere hazır bulunmalarında, oturmalarında, Genel Kurul faaliyetlerini izlemelerinde ne Anayasa ne de İç Tüzük’e aykırı bir husus yer almadığından Sayın Başkanımızın bu konudaki -aslında usul tartışmasına da gerek yoktu- tutumunun yerinde olduğunu belirtiyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

İdris Baluken, Diyarbakır Milletvekili.

Buyurun.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında uzun süredir ülkede yasalar, Anayasa ve İç Tüzük tamamen rafa kaldırılmış durumda. Bu seçim Hükûmetinin kurulması aşamasında da görevlendirilen, tarafsız ve bağımsız olması gereken bürokratların ya da milletvekillerinin ne kadar tarafsız ve bağımsız olduğunu daha önce bu Meclis kürsüsünden ifade etmiştik.

Kırk yıldır AKP’de siyaset yapan bir milletvekilinin ki Millî Savunma Bakanlığı yapmış bir milletvekilinin, bir gece önceden istifa edip bir gün sonra bağımsız ve tarafsız bir bakan olarak bu Hükûmete yerleştirilmesini siz, halka ve bize asla izah edemeyeceksiniz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Bakan vermediler.

İDRİS BALUKEN (Devamla) – Yine, daha önce AKP’den defalarca milletvekili adayı olmuş, bakan yardımcılığı yapmış insanların tarafsız ve bağımsız olarak bu seçim Hükûmetine sizin tarafınızdan getirilmiş olmasının, Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmış olmasının kendisi zaten Anayasa’ya aykırı olarak tarihe geçti.

Bugün de yapılan itirazın kesinlikle haklı olduğu kanaatindeyiz. Henüz yemin etmeden, henüz burada Genel Kurulda o yeminle ilgili prosedürü işletmeden burada yeni atanmış olan bakanların bulunması kesinlikle doğru olmamıştır ama burada birinci sorumluluk da tabii ki Meclis Başkanı olarak Sayın Başkan size aittir. Siz Meclis Genel Kurulunu kendi keyfinize göre ya da siyasi görüşünüze göre yönetemezsiniz. Sizi bağlayan bir İç Tüzük var. Defalarca Genel Kurulda, o İç Tüzük gereği olarak bu Parlamentonun ve milletvekillerinin itibarını sağlamakla görevli olduğunuzu hatırlatmamıza rağmen, bakın, demin medyaya yansıyan bir habere göre Bitlis Valiliği, bu Parlamentonun 2 milletvekilini gözaltına aldığını bir resmî açıklamayla duyuruyor.

Öyle bir şey yok tabii, öyle bir şey haddi de değil. Bitlis Valisi milletvekillerini gözaltına almaya kalkarsa orada kendi bütün meşruiyetini yitirip kendi karşısındaki halk gücünü görür tabii ama Anayasa’yı tamamen çiğneyeceğini açık deklare eden bir valiye karşı bile sizin bugüne karşı bir tavrınız olmadı.

Şırnak’ta yine aynı şeyi yapmaya çalıştılar, Şırnak milletvekilimizi gözaltına almaya çalıştılar. Tabii ki gözaltına alamazlar, hadleri değildir. Yaparlarsa anayasal suç işleme boyutu ayrı ama karşısında, kendisine o kararı yutturacak halkın gücünü görmeleri de ayrıdır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Sizin bu tutumunuz nedeniyle dün bir ilçenin kaymakamı…

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – Roketle mi saldıracaksınız? Elif’i öldürdüğünüz gibi roketle mi saldıracaksınız? (HDP sıralarından gürültüler)

KADRİ YILDIRIM (Siirt) – Sus! Dinle, dinle…

İDRİS BALUKEN (Devamla) – …bu Parlamentonun üyesine “vekil bozuntusu” demek suretiyle hitap edebiliyor. Dolayısıyla…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – Yasin Börü’yü öldürdüğünüz gibi kafasını mı parçalayacaksınız ?

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Önce bir tahammül et, bir dinle bakayım önce!

İDRİS BALUKEN (Devamla) – Varsa bir şeyiniz buraya gelir konuşursunuz, oradan öyle laf atmayın.

Sayın Başkan, süremi ekleyeceksiniz herhâlde.

Milletvekilinin ve Parlamentonun itibarını bu kadar düşüremezsiniz. İç Tüzük’te eğer milletvekilinin ve Parlamentonun itibarını sağlamakla ilgili o maddeleri dikkate alacaksanız Beytüşşebap Kaymakamına da Bitlis Valisine de Şırnak Valisine de buradan söyleyecek iki çift sözünüzün olması gerektiğini düşünüyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Baluken, teşekkür ediyorum.

Sayın Gök, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; herkesin gözü Türkiye Büyük Millet Meclisinde. Türkiye Büyük Millet Meclisinde usul ve Tüzük hükümleri yanlış uygulanırsa bu ülkede yasaların uygulanmasını nasıl sağlayabilirsiniz? Bir tartışmayı başlatmak amacıyla söylemedik ama Türkiye Büyük Millet Meclisi daha yasama yılının ilk açılış günü bir yanlışın içinde olursa bunu halkımıza nasıl izah edersiniz?

Değerli arkadaşlarım, yasalar açık, Tüzük’ümüz açık, hep beraber okuyalım.

Sayın Başkan sabahleyin birleşimi açarken -haklı olarak- “Yasama yılının 1’inci Birleşiminin Birinci Oturumunu açıyorum.” diyerek söze başladı ve ondan sonra, konuşmasını yaptıktan sonra Cumhurbaşkanını kürsüye konuşmak için davet etti. Cumhurbaşkanı konuştuktan sonra da Sayın Başkan ara verdi, geldiğimiz zaman -tutanaklar ortada- Sayın Meclis Başkanı “1’inci Birleşimin İkinci Oturumunu açıyorum.” diyerek söze başladı. Değerli arkadaşlarım, “1’inci Birleşimin İkinci Oturumu” farklı bir kavramdır, “birleşimin başı” farklı bir kavramdır.

Şimdi Meclis İçtüzüğü’müzü okuyorum… Sayın bakanları da tenzih ederim, elbette yemin etsinler, görevlerine devam etsinler ama yani İç Tüzük’ümüzün 3’üncü maddesinin ikinci fıkrasını nasıl yorumlamamız gerekir? Aynen şu, bütün yurttaşlarımızın da bilgisine sunuyorum: “Andiçme töreninde bulunmayan milletvekilleri, katıldıkları ilk birleşimin başında andiçerler.”(AK PARTİ sıralarından “’Milletvekilleri’ diyor.” sesi)

Bakın, evet, çok güzel…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Özel bir durum vardı Sayın Gök.

LEVENT GÖK (Devamla) – Bakanlar da aynen milletvekillerinin statüsüne bağlı. Anayasa’nın 112’nci maddesi…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Daha doğru işler bekliyoruz sizden!

LEVENT GÖK (Devamla) – Bağırmayın, bir dinleyin ya, hukuki bir şey anlatıyoruz burada! Oturun bir.

112’nci maddede aynen şunu söyler Anayasa’mız: “Bakanlar Kurulu üyelerinden milletvekili olmayanlar; 81 inci maddede yazılı şekilde Millet Meclisi önünde andiçerler…” Yani, sayın bakanların burada yemin etmesi gereken zaman, Sayın Meclis Başkanının saat 15.00’te Meclisi açtığı ilk anda…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Özel oturumla açtı.

LEVENT GÖK (Devamla) – …birleşimi açtıktan sonra onları önce Meclise, sonra da kürsüye davet etmesi şeklinde olmalıydı.

İç Tüzük şu anda aykırı kullanılıyor. İç Tüzük sadece burada aykırı kullanılmıyor, yasalar da aykırı kullanılıyor. Örneğin, geçici Bakanlar Kurulu üyeleri, bağımsız bakanlardan, AKP’den MHP’den, CHP’den, HDP’den talep edildi, sonradan MHP’den bir arkadaş -Sayın Tuğrul Türkeş- bakan oldu, sonra da istifa etti.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Neden?

LEVENT GÖK (Devamla) – Şimdi, MHP’den AKP’ye geçen Sayın Bakanı MHP’nin kontenjanından mı sayacaksınız? Nereye sayacaksınız bunu?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Bakan verdiniz mi?

LEVENT GÖK (Devamla) – Artık o da AKP’nin bir bakanıdır ve AKP’nin geçici hükûmetteki bakan sayısı da artmıştır. Bütün bu yanlışlar içerisinde devleti idare etmeyin diye uğraşıyoruz. Burada bir hukuki tartışmayı yürütüyoruz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LEVENT GÖK (Devamla) – ...ve sabah ilk açıldığı zamanki oturumda yemin etmesi gereken bakanların şu anda yemin edemeyeceğini ifade ediyoruz.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Gök, teşekkür ediyorum.

İç Tüzük’ümüze göre ant içmenin birleşimin başında yapılması gerekmektedir ancak birleşimin açılışının yasama yılının ilk birleşimine özel olarak Cumhurbaşkanının açılış konuşmasıyla başlaması nedeniyle diğer iş ve işlemler bu konuşmanın akabinde yapılabilmektedir. Bu esnada henüz yemin etmemiş bakan ve milletvekillerinin açılış konuşmasını yerinden takip etmesinde bir sakınca olmadığını düşünüyorum.

Şimdi sayın bakanları yemin etmek üzere kürsüye davet ediyorum.

VIII.- ANT İÇME

1.- Anayasa’nın 114’üncü maddesine göre atanmış bulunan Avrupa Birliği Bakanı Hatice Beril Dedeoğlu ve Kalkınma Bakanı Mustafa Cüneyd Düzyol’un ant içmesi

BAŞKAN - Sayın Hatice Beril Dedeoğlu, Avrupa Birliği Bakanı.

Sayın Bakan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

(Avrupa Birliği Bakanı Hatice Beril Dedeoğlu ant içti) (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, hayırlı olsun.

Sayın Mustafa Cüneyd Düzyol, Kalkınma Bakanı.

Sayın Bakan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

(Kalkınma Bakanı Mustafa Cüneyd Düzyol ant içti) (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

3.- TBMM Başkanı İsmet Yılmaz’ın, Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in usul görüşmesi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin konuşması

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın Baluken’in bir açıklaması oldu. Bu Meclisin itibarı milletvekillerinin itibarıyla orantılıdır, milletvekillerinin itibarını korumak herkesin vazifesidir. Dolayısıyla, bir kaymakam veya vali hiçbir milletvekilini…

Şunu çok net söylüyorum: Bu Mecliste birinci sınıf milletvekili, ikinci sınıf milletvekili, üçüncü sınıf milletvekili yok; herkes birinci sınıf milletvekilidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla da, gerek kamuda çalışanların gerekse Mecliste çalışan herkesin bunu bilerek davranması gereklidir.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Hiç öyle görmedik.

BAŞKAN – Bakın, yapılan hareketler milletvekillerine karşı değildir, onların temsil ettikleri halka karşıdır. Her biri buraya gelirken 30 bin, 40 bin, 50 bin, 80 bin, 100 bin, 120 bin oy alarak geldi. Dolayısıyla onları görmezden gelerek milletvekillerine gerek kaymakam gerek valinin bir saygısızlık yapmasını kesinlikle bu millî iradeye yapılmış bir saygısızlık olarak görürüz, yaptığı hareketlerin yanlış olduğunu söyleriz. Yasayı da hiç kimsenin ihlal etmemesi lazım.

Bakın, Anayasa’da 83’üncü madde var; yasama dokunulmazlığı: “Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz, yargılanamaz.” Anayasa açık, herkesin buna uyması gerekir.

Ha, bunun dışında, ağır cezayı gerektiren suçüstü hâlleri de hariç diyerek herkesi yasaya, Anayasa’ya uymaya davet ediyoruz.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Hiç uymayanlara ne yapacaksınız Sayın Başkan, uymayanlara?

BAŞKAN – Güzel. Uymayanları da… Eğer bir yasa ihlali varsa, hiç kimsenin, milletvekillerinin dışında bir dokunulmazlığı yoktur.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, kendisi beyan ediyor gözaltına alındığını.

BAŞKAN – Ama o soruşturmayı biz yapacak değiliz, burada İçişleri Bakanımız vardır, burada Adalet Bakanımız vardır, dolayısıyla ilgili bölümden gereğinin yapılmasını isteyeceğiz.

SELMA IRMAK (Hakkâri) – Sayın Başkan, biz söz istiyoruz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – Sayın Başkan, biz söz istiyoruz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19’uncu maddesine göre verilmiş…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – Sayın Başkan, bu konuda bir açıklama yapmamıza izin verin.

BAŞKAN – Vereceğim, vereceğim, lütfen…

Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

IX.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- AK PARTİ Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2 Ekim 2015 Cuma gününden başlayarak 1 Kasım 2015 Pazar günü yapılacak 26’ncı dönem milletvekili genel seçimine ilişkin kesin sonuçların 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 37’nci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 3’üncü maddesine göre Yüksek Seçim Kurulunca Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu kanallarında ilanını takip eden beşinci gün saat 15.00’te toplanmak üzere tatile girmesine ilişkin önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 01/10/2015 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzük'ün 19’uncu maddesi gereğince Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                  Mehmet Doğan Kubat

                                                                            İstanbul

                                                              AK PARTİ Grup Başkan Vekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2 Ekim 2015 Cuma gününden başlayarak 1 Kasım 2015 Pazar günü yapılacak 26’ncı dönem milletvekili genel seçimine ilişkin kesin sonuçların 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 37’nci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 3’üncü maddesine göre Yüksek Seçim Kurulunca, Türkiye Radyo ve Televizyon kanallarında ilanını takip eden beşinci gün saat 15.00’te toplanmak üzere tatile girmesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

Lehte ve aleyhte söz isteyenlere onar dakika söz vereceğim.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – Sayın Başkan, önce şu diğer meselede söz istiyoruz, önergeye geçmeden.

BAŞKAN – Lehte Mehmet Doğan Kubat, İstanbul Milletvekili.

Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; grubumuzun vermiş olduğu öneri lehinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, bilindiği üzere, Sayın Cumhurbaşkanımız Anayasa’nın 116’ncı maddesi gereğince seçimlerin yenilenmesine karar vermiş ve şu anda Yüksek Seçim Kurulu, yargı denetim ve gözetiminde bir seçim sürecini işletmektedir. Bizler de -25’inci Dönem milletvekili arkadaşlarımız- sahaya inip siyasi partilerimizin, kendi partilerimizin programları, ilkeleri doğrultusunda aziz milletimizin huzuruna gideceğiz. Dolayısıyla, bu otuz gün -1 Kasıma kadar olan süre- yoğun bir çalışma temposu içerisinde geçecek.

Ben bu sürecin demokratik esaslara göre hoşgörü içerisinde -düşmanca değil- bunun bir rekabet olduğu bilinciyle bu saha çalışmalarının… Gerçekten Türkiye’ye yakışan bir seçim ortamının olacağını ümit ediyorum ve sahada yapılacak çalışmalarda gürültü kirliliği, çevre kirliliği yapılmaması noktasında siyasi partilerimizin büyük bir çoğunluğunun bu centilmenlik anlaşmasını yapmış olması da gerçekten çok sevindirici.

Dolayısıyla, bu kısa süre içerisinde Meclisimizin çalışmalarına devam etmesinin de çok faydalı olmayacağı kanaatindeyiz. Daha önceki uygulamalarda da olduğu gibi Genel Kurulumuzun 1 Kasım tarihinde yapılacak seçimlere kadar çalışmalarına ara vermesi, daha doğrusu tatile girmesi -İç Tüzük gereğince yeni seçilen Meclis beş gün içerisinde zaten toplanacak- o tarihe kadar tatil kararı vermesi noktasında önerimiz vardır.

Önerimize desteklerinizi bekler, yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Kubat, teşekkür ediyorum.

Lehte Sayın Pervin Buldan, İstanbul Milletvekili…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – Yok, gelecek.

BAŞKAN – Peki.

Aleyhte Sayın Levent Gök, Ankara Milletvekili…

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Efendim, söz talebi vardı sayın milletvekilimizin, bu süreyi öyle değerlendirelim.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Geçti efendim, geçti.

LEVENT GÖK (Ankara) – Önce sayın milletvekilinin söz isteği vardı efendim.

BAŞKAN – Levent Bey, söz veremeyiz, şunu bitirelim, ondan sonra söz vereceğim, HDP’li milletvekillerine söz vereceğim.

LEVENT GÖK (Ankara) – Hayır, Pervin Hanım geliyor diye…

BAŞKAN – Yok, Pervin Hanım henüz gelmiyor efendim, beklemeyelim.

Levent Bey, buyurun.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün yeni yasama yılımızın ilk açılış günü.

Yasama yılımızın ilk açılış gününde, sabah yine Silvan’dan gelen şehit haberleriyle sarsıldık ve orada şehit verdiğimiz askerlerimizin acısını hepimiz yüreğimizde hissettik. Bugün Silvan’da şehit olanlara ve bugüne kadar şehit verdiğimiz tüm polislerimize, askerlerimize ve herkese ayrı ayrı Allah’tan rahmet diliyorum. Ulusumuzun başı sağ olsun.

Yine, bugün Ankara’da hepimizin vicdanını karartan ve “Bu nasıl oluyor?” dedirten bir trafik kazasında, Ankara Büyükşehir Belediyesinin ehliyetsiz, nereden geldiği belli olmayan otobüs şoförünün bir faciası sonucunda 12 hemşehrimi kaybetmiş olmanın derin acısıyla huzurunuzdayım. Bugün Ankara Cebeci’de onlarca yaralı var ve maalesef 12 vatandaşımızı kaybettik ve Ankara bugün kan ağlıyor. Bunu bu hâle getiren belediye anlayışını şiddetle kınıyorum. Şiddetle kınıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Yine, bugün sabah, demokrasimizin olmazsa olmaz koşullarından… Yargı nasıl olsa olacak, yasama olacak, yürütme olacak ama medya olmazsa demokrasi olur mu, Türkiye olur mu? Bugün Türkiye tarihinin, medya tarihimizin en utanç verici günlerinden birine tanık olduk ve günlerden beri saldırıya uğrayan Hürriyet gazetesinin bir değerli yazarına yönelik bir saldırıyla sarsıldık. Bu saldırıyı, Sayın Ahmet Hakan’a yapılmış olan saldırıyı şiddetle ve nefretle kınıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Öncekileri de kınasanız!

LEVENT GÖK (Devamla) – Bu saldırı bile bile gelmiştir, göz göre göre gelmiştir, “Ben geliyorum.” demiştir saldırı. Âdeta himaye edilmiştir. Saldırının geleceği bellidir. Koruma talep etmiştir Sayın Ahmet Hakan. “Bayramdan sonra bakarız.” denilerek geçiştirilmiştir. Bayramdan sonra geçiştirerek… Bakan, Sayın İçişleri Bakanı, İstanbul Valisi, İstanbul Emniyet Müdürlüğü neredesiniz? Bunun bir açıklamasını yapabilir misiniz? Böyle bir değerli yazara yönelik bu saldırının sorumluları sizlersiniz, sizlersiniz. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

FUAT KÖKTAŞ (Samsun) – Değerli bir yazar olduğu için mi, insan olduğu için mi?

LEVENT GÖK (Devamla) – Medyamız karartılmış, askerlerimiz ölüyor, Ankaralı hemşehrilerim ölüyor ve böyle bir günde ülkeyi birleştirmesi ve bir huzura sürüklemesi gereken Cumhurbaşkanını biz de olması gereken bir saygınlık içerisinde dinliyoruz ama Cumhurbaşkanı kürsüden konuşurken hâlâ “biz” diyor, “siz” diyor ve atıfta bulunuyor: “Herkes ettiği yemine sadık kalsın.”

Sayın Cumhurbaşkanı, siz Cumhurbaşkanı olduktan sonra artık partinizle bağınız kesilmiştir, artık sizin için bütün partiler birdir. Sizin kafanız hâlâ AKP’de, bu nasıl bir anlayıştır böyle? (CHP sıralarından alkışlar) Cumhurbaşkanı laf yetiştiriyor, ona laf yetiştiriyor, buna laf yetiştiriyor.

Değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanlığı önemli bir makamdır. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhurbaşkanlığı makamına saygının gereği Cumhurbaşkanını dinledi, ayağa kalktı ve karşıladı onu. Böyle mi olmalıydı? Buradan daha huzur ve güven dolu sözlerle çıkmak durumundaydık. Parlamentoda oy almış meşru partilere sataşarak, her biriyle didişerek bir Cumhurbaşkanlığı yapmak ne yazık ki Türkiye’ye özgü bir davranış. Bugün demokrasiyi konuşuyor Meclis. Elbette Mustafa Kemal Atatürk’ü, İsmet İnönü’yü ve bugünlere getiren devrimcileri, aydınları, yurtseverleri, herkesi saygıyla anıyoruz. Demokrasi olmazsa olmaz koşulumuz ama illa da diretiliyor “Ben tek adam olacağım.” diye. Öyle mi?

Bakın, değerli milletvekilleri, Sayın Başkan; demokrasi tarihî gelişim içerisinde devletin sınırlandığı, bireyin hak ve özgürlüklerinin korunduğu bir kavramdır. Devlet bireye karşı korunmayacaktır, birey devlete karşı korunacaktır. Devlet bireyin hak ve özgürlük alanına giremez.

Yıllar önce ülkemizin yetiştirdiği en önemli aydınlardan Profesör Doktor Tarık Zafer Tunaya Paris’te bir müzeyi gezerken gözleri küçük bir kitaba takılır: 1791 Fransız Anayasası. Eserin altına biraz daha eğilince, baktığında şu cümleyi okur ve kanının donduğunu hisseder Tarık Zafer Tunaya: “Bu kitap insan derisiyle kaplanmıştır.” Bu söz hürriyet savaşlarının derinliğini, uzunluğunu, özgürlük denen şeyin bedava olmadığını o kadar anlamlı ifade ediyor ki hür yaşamanın bedeli açıkça görülüyor. Bu mücadeleler bizi günümüzün demokrasi platformuna ulaştırmıştır. Bundan sekiz yüz yıl önce Magna Carta’yla başlayan anayasacılık ve insan hakları ve özgürlük arayışları günümüzün demokrasi kavramını oluşturmuştur. Amaç, insanın insan olmak onuruyla birtakım haklara ve hürriyetlere sahip olduğunu kabul ettirmektir. Yöneticilerin yetkileri sınırlanacak ve yöneticiler denetlenecektir. İktidar işte bu dünyaya girmemelidir. Kişilerin hakları doğuştan gelmiştir ve onlar doğduğu için zaten -insanlar- bu haklara sahiptir. Yönetenler bu hakları tanımakla, korumakla, geliştirmekle ödevlidirler. Fert fert, kitle kitle yapılmış olan bütün bu ihtilallerin ortak amacı bu fikirlerde toplanmıştır. Tarihin bize sunduğu iktidar türleri, krallar, emirler, sultanlar yurttaşların haklarını bir bahşiş ve ulufe saymışlardır. Ne demektir insan hakları ve özgürlükler? Onlar dağıttığı oranda ancak hak sahibi olunabilirdi. İnsanlar birer kuldular, hak istemeye hakları yoktu…

LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) – Siz de öyleydiniz, siz de.

LEVENT GÖK (Devamla) – …görevleri iktidarlarının yüceliğini ve gücünü artırmaktı, o kadar.

LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) – Siz de öyleydiniz.

LEVENT GÖK (Devamla) – İşte bu fikirlerle savaşılmıştır. Bütün özgürlükçü ihtilallerin amacı bu otoriter koşulları yıkmak ve bu yolda elde edilmiş sonuçlara yeni gelişmeler eklemek olmuştur.

LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) – Siz de yaptınız aynısını.

LEVENT GÖK (Devamla) – Hürriyet mücadelesi insan derisiyle kaplı anayasalar içinde bugün de devam etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilim adamları araştırıyorlar, bir ülkede demokrasi mi var diktatörlük mü var, birtakım testlere tabi tutuyorlar. Gelin, o testleri Türkiye için yapalım. Diyorlar ki bilim adamları: “Şehir meydanı testi yapalım. Bir ülkede yurttaşlar şehrin ana meydanına çıkıp hapse atılma ve fiziksel şiddete uğrama korkusu olmadan özgürce konuşabiliyor mu konuşamıyor mu? Özgürce konuşuyorsa demokrasi var, konuşamıyorsa, en ufak bir hakaretten dolayı hapse atılıyorsa diktatörlük var.” Bilim adamları söylüyor bunu.

İkincisi, iktidarı seçim sandığına gönderme testi. Bizde seçim var, 7 Haziranda seçim oldu. Peki, Cumhurbaşkanı süre yeterli olduğu hâlde ana muhalefet partisi Genel Başkanına bu ülkede niçin hükûmeti kurma görevi vermemiştir? Niçin vermemiştir? (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ORHAN KARASAYAR (Hatay) – Kiminle kuracaktınız, kiminle?

LEVENT GÖK (Devamla) – Böyle bir yetkisi var mıdır? “Demokrasi” diyorsanız herkes çuvaldızı kendisine batıracaktır.

Bağımsız yargı… Bağımsız yargı olmazsa olmaz koşullardan bir tanesi.

Değerli milletvekilleri, “Böyle ülkelerde diktatörler türer.” diyor bilim adamları ve diktatörleri şöyle tarif ediyorlar, diyorlar ki: “Diktatörlerin en önemli özelliği, liderliklerinin her şeye kadir olduğu ve ülkeyi her yönüyle kanatlarının altına alma istekleridir.” Acaba birileri size bunu hatırlatıyor mu? (AK PARTİ sıralarından gürültüler) “Ben her şeye hâkimim, ben her şeyi bilirim, ben her şeyi yaparım, ben kudretliyim.” İşte, ortak özellik budur diktatörlerde.

Devam ediyor gene bilim adamları: “Hayatın akışında diktatörün karar vermeyeceği hiçbir alan yoktur. Diktatör her şeye karışır ve özellikle de kadınların yaşam biçimine karışır. Onlara nasıl giyinmesi gerektiğini, kaç tane çocuk doğurması gerektiğini anlatır.” Biliyor musunuz? (CHP sıralarından alkışlar) Diktatörün gözünde uzmanlık, eğitim, profesyonel becerilerin hepsi harcanabilir, cahil ve yeteneksiz olsanız bile ona biat ediyorsanız en makbul insanlar odur. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Niye alınıyorsunuz arkadaşlar, ben bilim adamlarının anlattıklarını anlatıyorum. Diktatörler bir de şuna bakarlar: Halkın kendilerini sevdiklerini ve sonuna kadar liderlerinin arkasında duracaklarına inanırlar ama onlara da en güzel cevabı Mahatma Gandhi vermiştir. Mahatma Gandhi demiştir ki: “Tarih boyunca böyle adamlar hep oldu. Umutsuzluğa düştüğümde tarih boyunca doğruluk ve sevginin her zaman kazandığını hatırlarım. Diktatörler, tiranlar olmuştur, hatta yenilmez de gözüktüler ama hep yenildiler. Düşünün, her defasında.” diye bizlere seslenir.

Şimdi, yeni Meclisimizin açılışında diktatörlüğün olmadığı, Türkiye’de halk egemenliğinin kurulacağı 1 Kasım seçimlerinde tüm halkımızla buluşmak umuduyla herkesi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Gök, teşekkür ediyorum.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Söz vereceğim.

Sayın Buldan, buyurun lütfen.

MEHMET METİNER (İstanbul) – Tiranlığı sizden öğrendi bu ülke.

BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) – Biz kimsenin dişini çekmedik ama, tırnak da çekmedik.

BAŞKAN – Hatibi dinliyoruz, lütfen…

PERVİN BULDAN (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce dün akşam saldırıya uğrayan Sayın Ahmet Hakan’a buradan geçmiş olsun dileklerimizi ifade etmek istiyorum. Ayrıca, Azadiya Welat ve DİHA’ya da yönelik yapılan saldırıları buradan bir kez daha kınadığımızı ifade etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, söz hakkı almamın sebebi bugün AKP’nin, Meclisi 1 Kasım tarihine kadar tatil etme yönünde vermiş olduğu grup önerisidir ve şunu ifade ederek başlamak istiyorum değerli arkadaşlar: Ülkemiz bir savaş hâli yaşarken ve ülkemizde sivil insanlar katledilirken…

MEHMET UĞUR DİLİPAK (Kahramanmaraş) – Savaş yok.

PERVİN BULDAN (Devamla) - …halkın iradesi olan, halkın oylarıyla seçilmiş olan milletvekillerini ve Genel Kurulu tatile sokmak doğru bir tutum ve davranış değildir.

Aslında en fazla çalışmamız gereken günleri yaşıyoruz, aslında en fazla yasaların çıkması gereken bir süreci yaşıyoruz değerli arkadaşlar. Meclis bugünlerde yasalar çıkarmayacak da, Meclis bugünlerde çalışmayacak da ne zaman çalışacak, ne zaman yasalar çıkaracak, bunu gerçekten merak ediyoruz.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Komisyonlar yok.

PERVİN BULDAN (Devamla) - Komisyonlar kurulmamış, işte esas tartışılması gereken mesele budur değerli arkadaşlar. Komisyonlar kurulmalı ve Meclis ondan sonra tatil kararını almalıdır seçim nedeniyle. Oysa 7 Haziranda bu ülkede bir seçim yapıldı. Halk ve halklar, Türkiye halkları iradelerini beyan ettiler, oylarını verdiler. Ama ne yazık ki biraz önce bu kürsüde konuşma yapan bu ülkenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık hırsı yüzünden, AKP’yi tek başına iktidar yapma hırsı yüzünden bu ülke bir kez daha seçim kararı almak durumunda kaldı değerli arkadaşlar.

Evet “Bölgede kan akıyor.” dedik değerli arkadaşlar.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) – Kanı siz akıtıyorsunuz.

PERVİN BULDAN (Devamla) - Şırnak’ta, Mardin’de, Diyarbakır’da, Hakkâri’de, Van’da sivil insanlar öldürülüyor değerli arkadaşlar. AKP’nin katliam politikası devreye konulmuş... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Hatibi dinleyelim lütfen.

PERVİN BULDAN (Devamla) - …bunun üzerinden siyaset yapılıyor, bunun üzerinden prim elde edilmeye çalışılıyor ve 1 Kasım seçimlerinde zannediyorsunuz ki -bu tekrar seçimde- insanlar size oy verecekler.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) – Bir defa da asker ve polisi öldürenleri kınayın.

PERVİN BULDAN (Devamla) - Asla ve asla umduğunuzu bulamayacaksınız değerli arkadaşlar. (HDP sıralarından alkışlar) İstediğiniz kadar seçimleri tekrarlayın, istediğiniz kadar seçim yerlerini değiştirin, sandıkların yerlerini değiştirin, taşımalı sistemi devreye koyun.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) – Silah zoruyla oy kullandırttınız.

PERVİN BULDAN (Devamla) - Her şeye rağmen insanlar sizin bu katliam politikanızı unutmayacak, bunun bilinciyle hareket edecek ve buna göre sizlere oy verecekler değerli arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Ölen, öldürülen sivil insanların resimleri burada.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – PKK terör örgütünün katlettiği insanlar onlar!

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Dinleyin bir ya! Ne bu müdahale!

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Niye? Rahatsız mı oldunuz!

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Müdahale etmeyin oradan!

PERVİN BULDAN (Devamla) - Toplu bir şekilde Cizre’de katledilen insanların resimleri değerli arkadaşlar. Cizre’de 22 insan katledildi.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Kimin katlettiğini sen de söyle!

PERVİN BULDAN (Devamla) - Sizin “terörist” dediğiniz 70 yaşında bir baba... AKP’nin emir verdiği güvenlik güçlerinin açmış olduğu ateş sonucu yaşamlarını yitirdiler. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Evet, 3 yaşında bir bebek, değerli arkadaşlar, bu bir terörist olabilir mi? 3 yaşında bir bebek, güvenlik güçlerinin silahı sonucu, açılan ateş sonucu yaşamını yitiren bir bebek. Vicdanlar bile ağladı buna. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Orada teröre sırtınızı dayıyorsunuz!

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Yüzleşmek zorunuza gidiyor!

PERVİN BULDAN (Devamla) - Biz cenazelerimizi buzdolaplarında saklamak durumunda kaldık değerli arkadaşlar.

Bu, Cemile’nin resmi. Cemile’nin annesi çocuğunun cenazesini on gün boyunca buzdolabında saklamak durumunda kaldı. Niye? Çünkü sokağa çıkma yasağı ilan ettiniz, oradaki halkı cezalandırmak istediniz. Niye? HDP’ye oy verdiler diye. Hiç merak etmeyin değerli arkadaşlar, HDP yüzde 13’ün çok çok üzerinde oy alacak. (HDP sıralarından alkışlar) HDP sizi özellikle bölgede bir tabela partisi hâline getirecek, bundan hiç kuşkunuz olmasın.

SELMA IRMAK (Hakkâri) - Zaten tabela partisi.

PERVİN BULDAN (Devamla) - Yaralı olan arkadaşlarımız, yaşamlarını yitiren arkadaşlarımız…

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) – Keşke Türkiye'nin partisi olabilseniz! Türkiye Büyük Millet Meclisindesiniz, Türkiye'nin partisi olun!

PERVİN BULDAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, biz yaşanan bütün ölümlerden üzüntü duyuyoruz; bir askerin ölümünden de, bir polisin ölümünden de, bir gerillanın ölümünden de üzüntü duyuyoruz. Eğer ölümleri ayrıştırırsak bu ülkeye barışı getiremeyiz değerli arkadaşlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ölümleri ayrıştırarak bu ülkeye barışı getiremeyiz. Varto’da yaşanan bir insanlık suçuydu değerli arkadaşlar. “Ekin Van” isminde bir kadın gerilla katledildikten sonra… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Hatibi dinleyelim lütfen.

PERVİN BULDAN (Devamla) – Ekin Van arkadaşımız… Bakın, Ekin Van Varto’da katledildi, çıplak bedeni teşhir edildi. Bu, Türkiye açısından bir utanç tablosudur değerli arkadaşlar. Bunu kınıyoruz, bunu kabul etmiyoruz değerli arkadaşlar.

METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Sayın Buldan, bak, bu Yasin Börü’nün annesi, Yasin Börü’nün annesi bu.

PERVİN BULDAN (Devamla) – Evet, bu ülkenin barışa ihtiyacı var, bu ülkenin huzura ihtiyacı var, bu ülkenin özgürlüklere, kardeşliğe ihtiyacı var. Eğer bu ülkeye barışı güvenlik güçlerinin zulmüyle getirmeye kalkışırsanız halkın direnişiyle karşılaşırsınız. (HDP sıralarından alkışlar) Halk size gerekli cevabı 1 Kasım seçimlerinde tekrar verecektir.

Buradan bir kez daha ifade ediyoruz, biraz önce Sayın Cumhurbaşkanı buradan özellikle, HDP’nin Kürtleri temsil etmediğini ifade etti. (AK PARTİ sıralarından “Doğru” sesleri, gürültüler) Diyarbakır’da AKP 1 milletvekili çıkardı, Hakkâri’de 3-0 yaptık, Iğdır’da 2-0 yaptık, Batman’da, Mardin’de, Van’da Diyarbakır’da aldığınız o birer tane milletvekilliğini 1 Kasım seçimlerinde sizden alacağız değerli arkadaşlar.

Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Buldan’a teşekkür ediyorum.

Sayın Oktay Vural…

Oktay Bey, buyurun.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün aslında çok trajik bir tabloyla karşı karşıyayız, Meclis açılıyor ama kapanıyor. Gerçekten, böyle bir günde maalesef yine 3 şehidimiz var, 12 vatandaşımız Ankara’da maalesef vefat etti, acımız çok. Tabii, böyle bir ortam içerisinde medyaya yönelik sistematik saldırılar, kurşunlamalar, bunların hepsi aslında bugün içinde bulunduğumuz sorunu ortaya koyuyor, bu olaylar Türkiye’nin bir sorunla karşı karşıya kaldığını ortaya koyuyor. Hepimiz, hep beraber, birlikte farklı görüşlerimiz olmakla birlikte elbette demokrasi içerisinde bağımsız, hür medya aracılığıyla vatandaşlarımıza görüşlerimizi ifade edeceğiz, onlar da, açıkçası vatandaşlara ilettiğimiz bu görüşler doğrultusunda hür tercihlerini kullanacak. Ama bugün Ahmet Hakan’a yapılan saldırı aslında halkın bilgi edinme özgürlüğüne yönelik bir saldırıdır. Demokrasimizin kalitesi açısından geldiği bu nokta çok tehlikeli bir noktadır. Bu bakımdan, bununla ilgili, muhakkak, havuz medyası olsun, yandaşı, candaşı, şu bu; medyayı bir ele geçirme, bir manipülasyon ve politika aracı hâline dönüştürmek isteyen bir zihniyetin demokrasiyle alakası olmadığını bu vesileyle ifade etmek istiyorum.

Evet, biraz önce Sayın Cumhurbaşkanı konuştu. Cumhurbaşkanının konuşması, birtakım sataşmalar ve gerçekten Meclisin bütün milletvekillerini rahatsız edebilecek konularla ilgili görüşlerimi ifade ettim. İki konuyu da önemli gördüm, çok önemliydi gerçekten, bu kürsüde yapılan yeminlere ahlaki ölçüde sadık kalma konusuna vurgu yaptı, bu çok önemli gerçekten. Bugün, bu kürsüde yemin edenleri, bu yeminin asgari ahlaki gereğini yapmayanları aziz milletimiz gerçekten biliyordur, takdir ediyordur; bizim de arzumuz, isteğimiz sadece ve sadece bu yemine sadık kalınmasını temin etmektir. (MHP sıralarından alkışlar)

İkinci konu da bugüne kadar terörle müzakere edenlerin, muhatap alanların, açıkçası, Milliyetçi Hareket Partisi çözüm süreciyle ilgili görüş ve düşüncelerini ifade ederken “Siz kandan besleniyorsunuz.” diye söyleyenlerin, onları aklayıp paklayanların bugün terör örgütüyle ilgili bir noktaya gelmiş olması gerçekten önemli ve aslında, bu açıdan bakıldığında bu gelişmeler Milliyetçi Hareket Partisinin, Türkiye’nin ne kadar haklı olduğunu ortaya koyuyor. Bizim tespitimiz bu çünkü Türkiye’nin terörle mücadelesi siyasi ve hukuken meşrudur. O bakımdan, bu açıdan bakıldığında dün farklı noktada olanların bugün… Umarım taktik değildir, umarım stratejik değildir, umarım dolaba koydukları çözümü raftan indirmek için bir reklam arası değildir, inşallah değildir. (MHP sıralarından alkışlar) Çünkü bütün bunların hepsini gördük; 2011 yılında da “Yapıyoruz.” dediler, “Bitirdik.” dediler, sonuçta geldik, gördük ki Oslo’da buluşmuşlar. O bakımdan, bu, ibretlik noktadır, bütün duyan kulaklar, gören gözler, umarım bu ibretlik noktada bir muhakeme yapmışlardır. Kim sorumlu? Bu süreç içerisinde “PKK’ya silah stoklatanlara göz yumduk.” diyenlerin, “El sallıyordu, görmezden geldik.” diyenlerin, askeri ve polisi kışlalara koyup da PKK’nın alan hâkimiyetine yol açanların, valilere operasyon yapmama talimatı verenlerin kim olduğunu aziz milletvekillerimiz herhâlde biliyorsunuz; aziz milletimiz, siz de biliyorsunuz. Dolayısıyla, bugün geldiğimiz bu tablonun sorumlularının 7 Haziran seçimlerinden sonra ortaya koydukları bu konsept değişikliği umarım “Dün dündür, bugün bugündür.” anlayışının tipik bir tezahürü değildir, umarım bu tezahür “Parti menfaati için papaz elbisesi bile giyerim.” diyen bir siyaset anlayışının unsuru olmaz, devamı olmaz. (MHP sıralarından alkışlar) Hep beraber, birlikte teröre karşı, şiddete karşı dimdik duracağız. Ama, bu kürsülerde söylediğimiz zaman, bütün bunlara “Terör bitecek, siz de biteceksiniz.” dediler, böyle dediler ama biten Türkiye’ydi. Bugün, bu noktada, bu eksende olanlar, karşılıklı olarak atışmalar umarım… Oslo’da neler görüşüldüğünü, İmralı-Kandil arasında hangi konularda müzakereler yapıldığını, Dolmabahçe’de neler görüşüldüğünü açıklayın, millet görsün, millet duysun ya, millet duysun. (MHP sıralarından alkışlar) Herhâlde çay içmediniz, kahve içmediniz, bütün bunlarda bir müzakere oldu, bir şeyler oldu. Bunları anlatmıyorlar, bu eksende bakıyoruz… Bir anlatın bakalım, ne oldu, ne görüşüldü, İmralı’ya ne sözler verildi? Dolmabahçe’deki mutabakat… Bunlar açıklanmalı açık yüreklilikle. Tabii, geldiğimiz bu noktada…

7 Haziranda aziz milletimiz oyunu kullandı, değerli milletvekillerinin hepsini gönderdi buraya. Hepiniz heyecanla geldiniz, inanıyorum, hepiniz heyecanlı. 23 Haziranda yemin ettik ve yemin ettikten sonra bir hükûmet kurma süreci… Ama seçimden önce “400 vekil verin, bu iş huzur içerisinde, barış içerisinde olsun.” diyenler…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Bakan verdin mi?

OKTAY VURAL (Devamla) – …parlamenter demokrasiyi bekleme odasına aldı aziz milletim. Milletimin temsil edildiği Parlamentoyu, parlamenter demokrasiyi 1.150 odanın içerisine hapsedecekmiş. Parlamento, millet iradesinin tecelligâhıdır, milletimizin tamamını temsil eder ama parlamenter demokrasiyi bekleme odasına alanların, AKP Genel Başkanına hükûmet kurma değil seçime götürme görevi verenlerin, Cumhuriyet Halk Partisiyle 32 gün konuşup sonuçta “Yahu, niye oturduk, konuştuk?” noktasına gelip de, 45 günün 32 gününü yitirenlerin, görevi devrettikten sonra ilave bir görevlendirmeyi de “Zaman israfı olur.” demek suretiyle reddedenlerin, sistemi kimin çalıştırmadığını, bugün seçime gitme sebeplerini gayet açık, net ortaya koyuyor.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz bu süreç içerisinde aziz milletvekilleri, tavrımız açık ve net “Bu dönem içerisinde milletin adını tartıştınız, cumhuriyetin millî devlet niteliğini, etnik kimliğe bölmek istediniz. Üniter devleti, federasyon, eyaletlere bölmek istediniz. Dilimizi tartıştırdınız. Gelin, bundan vazgeçin.” dedik, yok. “Çözüm süreci PKK’yı güçlendiriyor, çözüm sürecini sona erdirelim.” dedik. “Yok.” dediler, “Hayır.” dediler. “Gelin, rüşvet ve yolsuzluğa karşı ortak tavır alalım, hesabını soralım, kime gidecekse...” “Olmaz.” dediler. “Gelin, parlamenter demokrasiye yapılan müdahaleleri kabul etmeyelim, Parlamentoyu çalıştıralım ve hükûmet Parlamentoya karşı sorumlu olsun.” dedik.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – Niye bu kadar paniksiniz?

OKTAY VURAL (Devamla) – “Hayır, biz saraya karşı sorumluyuz.” dediler.

Aziz milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi bu Parlamentoya sorumlu bir hükûmet kurma noktasında dört ilkesini, dört mutabakat zeminini Adalet ve Kalkınma Partisine iletmiş olmasına rağmen maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi bunlara “Hayır” demiştir. Ama ben inanıyorum, Adalet ve Kalkınma Partisi kılavuzlarının şu ya da bu sebeple reddettikleri bu dört ilkeye 1 Kasımda vatandaşlarımız sahip çıkacak. Evet, diyecek ki: “Ben devletimin adının tartışılmasını istemiyorum. Bu milletin adının tartışma konusu yapılmasını istemiyorum. Yok, çözüm mözüm diye, eyalet, federasyon, özerklik, ben istemiyorum.” Rüşvet ve yolsuzluk… “Benim sana verdiğim helal oyumu kolundaki haram saate dâhil edenlerin, ayakkabı kutularına dâhil edenlerin hesabını ben değil onlar verecek.” diyecektir onlar. (MHP sıralarından alkışlar) İşte, bugün bu süreç içerisinde, çözüm sürecinde PKK’nın silah stoklamasına, PKK’nın siyasi taleplerini meşrulaştırıp istediklerini Dolmabahçe noktasına kadar götürenlere karşı “Benim irademi Dolmabahçe değil Erzurum Kongresi, Sivas Kongresi çizmiştir, başka yerde mutabakat aranmasına izin vermem.” diyecektir 1 Kasımda, buna sahip çıkacaktır ve Parlamentoda aziz milletvekillerinin temsilinde, millî egemenliğe dayalı parlamenter demokrasi içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde sorumlu bir hükûmetin kurulmasına destek verecektir. İşte bugün bu noktada, değerli milletvekilleri, çok garip, gerçekten, açılış yapıp da kapanış yaptığımız ilk Meclisimiz. Bu, bugün Adalet ve Kalkınma Partisine, 10 Ağustosta milletin iradesiyle cumhurbaşkanı seçilmiş Sayın Cumhurbaşkanı dönemine rast geldi ama ben, burada milletvekili olmayan ya da seçilebilecek kim olursa olsun 25’inci Dönemde büyük heyecanla, bu millete hizmet etmek heyecanı içerisinde olan milletvekillerimizin, inşallah, 1 Kasımdan sonra hep beraber, birlikte bu milletimizin bize millî mücadeleyle kurduğu cumhuriyetimizi ebed müddet yaşatmak, milletimizin kardeşliğini güçlendirmek, vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek üzere, bu Mecliste büyük bir mutabakat, büyük bir irade oluşacağına inanıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kısa dönemli Parlamentoda görev yapan tüm milletvekillerine bu süre içerisinde…

MEHMET METİNER (İstanbul) – Oktay Bey, sahada anlat, sahada.

OKTAY VURAL (Devamla) - …burada kısa da olsa “milletvekili” sıfatı kazananlara bundan sonraki hayatlarında başarılar diliyorum.

MEHMET ALİ PULCU (İstanbul) – Oktay Bey, üzgünüm ama ben size aynı temennilerde bulunamayacağım.

OKTAY VURAL (Devamla) – Cenab-ı Hak, milletvekillerini milletimize karşı utandırmasın. Cenab-ı Hak, yâr ve yardımcımız olsun.

Hepinize, hepimize, bu dönem içerisinde, inşallah, 1 Kasımda, gerçek manada millî iradenin tesis edileceği, millî egemenlikle birlikte olacağımız Parlamentoda vatanımıza, milletimize hayırlı çalışmalar yapılmasını dileyerek, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Vural, teşekkür ediyorum.

Önerge üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Sayın Başkanım… Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Ahmet Bey, size daha sonra iki dakika söz vereceğim ve kapatacağım.

Buyurun lütfen Sayın Danış, iki dakika söz veriyorum.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

2.- Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın, HDP milletvekillerine valiler, kaymakamlar ve emniyet müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen hukuk dışı uygulamalar nedeniyle Meclis Başkanı, Başkanlık Divanı ve milletvekilleri tarafından ortak bir tutum sergilenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce Grup Başkan Vekilimizin de ifade ettiği gibi, milletvekillerimize karşı birçok ilde ve merkezde gerçekten hukuk dışı, çok keyfî, hiçbir yasa tanımayan tutumlar valiler, kaymakamlar, emniyet müdürlükleri tarafından hızla derinleştirilmekte ve bu konuda hiçbir sınır tanımamaktadır. Bu konuda, özellikle Meclis Başkan Vekillerinin, Meclis Başkanının, Meclis Başkanlık Divanının ve tek tek burada halkın iradesini temsil eden siz değerli milletvekillerinin, milletvekillerinin itibarını, halkın iradesini temsil eden misyonlarının yerine getirilmesini engelleyenlere karşı ortak bir tutum göstermesi gerekiyor. Bu konuda o kadar çok yoğun sıkıntılar yaşıyoruz ki. Sadece örnek olarak şunları vereyim: Şu anda bölgede birçok ilde gerçekten halka karşı yoğun ve ciddi bir savaş açılmış durumda; 3 aylık bebekten 10 yaşındaki Cemile’ye kadar, 70 yaşındaki kadınlara, erkeklere kadar siviller her gün katledilmeye devam ediyor.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – Makbule’yi öldürdünüz, Elif’i öldürdünüz, neye karşı öldürdünüz?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Ve şuna inanıyoruz ki… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Hatibi dinleyelim lütfen.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – Makbule teyzeyi öldürürken neye karşılık öldürdünüz?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Şu anda işlenen suçlar, Cenevre savaş hukukunda bile olmayan, insanlığa karşı suçlardır…

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – Elif’i öldürdünüz, niye öldürdünüz?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – …ve bu suçun arkasında olanlar, buna sesini yükseltmeyenler Lahey Adalet Divanında yargılanacaktır.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – Çocukları dağa kaçırdınız, neye karşı kaçırdınız?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Buna hiçbir kuşkumuz yok. Şu anda valiler ve emniyet müdürleri bizim telefonlarımıza çıkmıyorlar…

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – Geçen sene Selahattin Demirtaş Diyarbakır’da…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Siz bir kere susun bir. Bir kadın olarak vicdanınızı dinleyin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – Niye “bir kadın olarak”?

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Aynı hakareti yapıyorsun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Bir kadın olarak 3 yaşındaki… (AK PARTİ sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – Bilakis, bir kadın olarak söylüyorum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Vicdansızlık yapmayın, kadın olarak yakışmıyor size. Siz, bir kere, siz kadın olarak kadınların hassasiyetini, duygularını temsil ediyor olamazsınız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Şu anda milletvekilleri bölgede, Bitlis Valisi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – …Şırnak Valisi açıkça milletvekillerimizin gözaltına alınması için talimatlar verdiler.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Teröristler nerede?

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – Milletvekili adam kaçırmaz! Milletvekili terör örgütüne yardım etmez! Nereden çıktı bu?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Milletvekillerinin haysiyetini, itibarını koruyamayacaksak bu Meclis asla ve asla görevini yerine getiremez, halkın iradesini de temsile devam edemez.

AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) – Milletvekili teröristin vekili olmaz, milletin vekili olur.

BAŞKAN – Bir dakika ilave süre veriyorum, lütfen buyurun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Şu anda biz, benim de tanık olduğum bir olayda, Diyarbakır Dağkapı Meydanı’nda 10 tane akrep arka arkaya bizim 3 milletvekili olarak içinde bulunduğumuz kitleyi taramıştır ve oradaki Emniyet Müdür Yardımcısına “Bunlar kim?” diye sorduğumda, “Bize bağlı birimler değil, biz plakalarını aldık.” diyecek kadar da pervasızlaşmıştır. Yanımda bulunan arkadaşım Çağlar Demirel hedef gözetilerek, bacağından gaz bombası ve kapsülüyle yaralandı. Yine, Saruhan Oluç İstanbul’da gaz bombası isabet ettirilerek bilinçli bir şekilde yaralandı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Roboski’de, Roboski katliamının hâlâ hesabını vermeyenler Şırnak Milletvekili Ferhat Encu’yu orada darbettirmiş ve Vali buna karşı yanıtlardan kaçınmıştır. Cizre’de on gün halkın sokağa çıkmasını engelleyen büyük bir insanlık suçu işlenmiştir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler ve sıra kapaklarına vurmalar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Orada, dünya tarihinde görülmemiş bir şekilde, insanlar, anneler, kardeşler, babalar cenazelerini buzlarla korumak zorunda kalmıştır. Bizim milletvekillerimiz oradayken -son olarak şunu da söyleyeyim- Cudi Mahalle’sinden geçmeye çalışırken milletvekillerimize özel harekât “Biz sizi tarayacağız.” demiştir ve bunun üzerine Cemile’nin, 10 yaşında, polisler tarafından öldürülen Cemile’nin cenazesi dondurucuya konulmuştur.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – Siz kendinizi anlatıyorsunuz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – İşte bütün bunlar şu anda bölgede yaşanan savaşın vahametini gösteriyor.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – Yeter artık ya, konuşmayın.

BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) – Söz alın da konuşun, söz alın konuşun.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) – Eğer milletvekilleri, bu Meclis, buna karşı durmazsa, Meclis Başkanı buna karşı durmazsa gerçekten hukuktan, Anayasa’dan söz edemeyiz. (HDP sıralarından alkışlar)

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – Bölgede bir savaş yok, bölgede PKK terör örgütüyle mücadele var.

BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş) – Ya bir sus ya! Her oturumda aynı şekilde yapıyorsunuz. Bir sus!

BAŞKAN – Sayın Beştaş, teşekkür ediyorum.

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) – Mücadele var, mücadele. PKK’yla mücadele var, savaş yok.

BAŞKAN - Sayın Aydın, süreniz üç dakikadır, uzatma vermeyeceğim. Buna göre lütfen toparlayın.

Buyurun.

3.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın, 1 Kasım 2015 seçimlerinin hayırlara vesile olmasını temenni ettiğine ve teröre karşı hep birlikte mücadele edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

25’inci Dönemin İkinci Yasama Yılının son toplantısını yapıyoruz.

1 Kasımın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Onca laftan sonra, onca icraattan sonra, söylenenden sonra büyük hakem olarak aziz milletimiz 1 Kasımda kararını verecek ve millî irade buna göre yeniden tesis edecek ve inşallah 1 Kasımda güçlü iktidarını tek başına kuracaktır.

Şimdi, değerli arkadaşlar, şunun altını çizmek istiyorum: Türkiye bugün terörle amansız bir şekilde bir mücadele veriyor ve teröre de, teröriste de anladığı dilden cevap veriyor. Bu süreci kim başlattı, bunun çok iyi bilinmesi lazım. PKK terör örgütü 11 Temmuzda çatışmasızlığı başlattı. PKK terör örgütü yine 13-14 Temmuzda devrimci halk savaşlarını… HDP 19 Temmuzda sırtını YPJ’ye, YPG’ye ve PYD’ye dayadığını Eş Genel Başkanı marifetiyle söyledi.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – IŞİD’e mi dayasın?

AHMET AYDIN (Devamla) – PKK yine 20 Temmuzda silahlanma ve topyekûn -maalesef- mücadele çağrısı yaptı.

Peki, şimdi soruyorum: Kim siyasetin önünü tıkadı?

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Ayıp ayıp! Diyarbakır miting alanını bombalattınız ya!

AHMET AYDIN (Devamla) – Yüzde 13’le, 80 milletvekiliyle buradaysanız millî iradeye diyeceğimiz yok ama siz o yüzde 13’e de saygısızlık ediyorsunuz. Gücü milletten, yüzde 13’ten değil de terör örgütünden aldığınızı söylüyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Onlar da oy veriyor.

AHMET AYDIN (Devamla) – Bu yanlıştır, bu bir haksızlıktır, bu saygısızlıktır. Soruyorum: Kim savaş çağrısı yaptı?

SELMA IRMAK (Hakkâri) – Tabii ki AKP, tabii ki siz. 7 Hazirandan sonra kim savaş başlattı?

MİTHAT SANCAR (Mardin) – Saray, saray.

AHMET AYDIN (Devamla) – Kaldı ki bu bir savaş değil, bu bir terörle mücadeledir. Yine, bu savaş çağrısı yapanlara kim sırtını dayıyor?

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Saray, saray!

AHMET AYDIN (Devamla) – Soruyorum, kim barışın arkasına sığınarak teröre destek veriyor?

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Saray, saray!

AHMET AYDIN (Devamla) – Soruyorum: Terörü lanetlemeyerek mi, gücü terörden alarak mı barış istiyorsunuz Allah aşkına? Böyle barış olur mu? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Saray savaşı, saray!

AHMET AYDIN (Devamla) – Yine, siyasi partiler olarak, değerli arkadaşlar, terör gibi toplumsal meselelerde duyarlılık göstermeyeceğiz de, bu milletin yanında olmayacağız da, şiddetin durması, siyasetin sonuna kadar kapılarının açılması için çalışmayacağız da ne zaman, ne için çalışacağız?

AHMET YILDIRIM (Muş) – IŞİD için, IŞİD!

AHMET AYDIN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bakın, burada birtakım görüntüler verildi.

SELMA IRMAK (Hakkâri) – Hadi, inkâr et!

AHMET AYDIN (Devamla) – Genç çocuklar, sivil, asker, polis hiçbir canın gitmesini istemeyiz ama bunlara sebep olanları da ne olursunuz bir yargılayın, sorgulayın.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Saraydan başlayalım o zaman!

AHMET AYDIN (Devamla) – Ne olursunuz, Elif Şimşek’i de hatırlayın, Yasin Börü’yü de hatırlayın, Fırat Sımpil’i de hatırlayın. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Bunları da hatırlayın.

Sayın Cumhurbaşkanımıza, Hükûmetimize söylediğinizin kaçta kaçını terör örgütüne söylüyorsunuz? Cesaretiniz var mı onu söylemeye? Onu söyleyin öyle gelin!

Değerli arkadaşlar, evet, evet, terörden en büyük zararı da Kürt kardeşlerim görmüş.(HDP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET AYDIN (Devamla) – Onun için de, onun için de terör örgütü de, onun siyasi uzantıları da Kürt kardeşlerimin temsilcisi olamaz. Kürtler barış istiyor, kardeşlik istiyor. Bölgeye baraj istiyor, baraj yıkanları değil, baraj yakanları değil…

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – Kürtler senden akıl almaz, canını sıkma, merak etme!

AHMET AYDIN (Devamla) – Kürtler, kendini temsil eden kendi iktidarlarını istiyor.

SELMA IRMAK (Hakkâri) – Siz Türkleri de, Kürtleri de temsil edemezsiniz.

AHMET AYDIN (Devamla) – Huzur istiyor, kardeşlik istiyor.

Siz de terörle aranıza mesafe koyun, silahları terk edin, terörü lanetleyin. Gelin, hep birlikte bu millete, bütün unsurlarla 78 milyona hizmet edelim diyorum.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Meclisimizin bu dönemin son saniyeleri, son dakikaları. Dolayısıyla grup başkan vekillerine hem teşekkür hem de genel bir toplamak için de ayrı ayrı her bir grup başkan vekiline oturdukları yerlerden birer dakika…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Birer dakika süre veriyorum, lütfen.

Sayın Vural, buyurun.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Hayır, hayır. Sayın Başkan…

BAŞKAN – Oktay Bey, buyurun efendim.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Söylemediği laf kalmadı Sayın Başkan.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim...

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – “HDP sırtını terör örgütlerine yaslayarak siyaset yapmak” demek suretiyle açık bir şekilde sataşmada bulunmuştur.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Kendiniz söylediniz.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Figen Yüksekdağ söyledi.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) – YPG terör örgütü değildir, YPG halk için savaşan bir kurtuluş örgütüdür.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – İç Tüzük’ü okursanız sataşmadan dolayı siyasi partimize grubumuz adına kürsüden…

Sayın Başkan…

BAŞKAN – Önemli olan kayda geçmesi değil midir Sayın Baluken?

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Hayır, hayır değil, grubumuz adına kürsüden…

BAŞKAN – Sayın Baluken, bu tartışma devam eder, bitmez.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Hayır, olur mu öyle şey Sayın Başkan. Kanunlardan arkadaşlarımız var danışın onlara, siyasi partilere sataşılmış mı, sataşılmamış mı; sataşma var, kürsüden söz vermek zorundasınız.

BAŞKAN – Danıştım.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sataşma var burada.

BAŞKAN - Efendim, burada bir sataşma yok. Biz de gördük. (HDP sıralarından gürültüler)

Arkadaşlar yok. Her iki tarafta… Dolayısıyla, lütfen, bakın, bulunduğunuz yerde de açıklamanızı yapın, ilave bu dönemin son konuşmasını…

AHMET YILDIRIM (Muş) – Lütfen tarafsız olun Sayın Başkan.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Onu da yaparız.

AHMET YILDIRIM (Muş) – Lütfen tarafgirlik yapmayın.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, sataşmadan bize söz vermeniz lazım.

BAŞKAN – Yok, hayır…

O zaman…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Ağzına geleni söyledi sabahtan beri.

BAŞKAN – Ne söyledi?

AHMET YILDIRIM (Muş) – Tarafsızlığa davet ediyorum.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – “Eli kanlı” diyor. “Terör örgütü” diyor. Kürsüden cevap vereceğiz.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – PKK terör örgütüdür.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Grup başkan vekillerimize söz verirseniz onu söylerim ama şu anda grubumuzu zan altında bırakan söylemlerde bulundu ve İç Tüzük gereği de sataşmadan söz vermek zorundasınız.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Yerine geç yerine.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Böyle bir usul var mı Başkanım?

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – İşte, Kanunlardaki arkadaşlar burada.

BAŞKAN – Sayın Baluken, doğru bir iş yapmıyorsunuz.

Bir dakika söz veriyorum, yerinize geçiniz.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sataşmadan bir dakika, öyle şey mi olur?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) – Bir dakika da yeter.

BAŞKAN – Yok arkadaş, süreyi de siz belirlemeyeceksiniz, lütfen, bir dakika.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Sırrı Süreyya Bey konuşacak.

BAŞKAN – Peki.

Sırrı Bey, iki dakika süreniz var.

Buyurun lütfen.

MEHMET ALİ PULCU (İstanbul) – Grup başkan vekili mi?

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in, Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın yaptığı açıklaması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) – Evet, grup adına konuşuyorum. Sizin gerçeğin hilafına beyanlarınızı berhava etmek için Sayın Başkanın cimrilikle verdiği bir dakika çok bile!

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – İki verdi, iki dakika.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – İki verdi, iki dakika.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – İki verdiniz mi?

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Bak oraya, bak!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Önce bir dedi, evet, sonra…

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Gerçekleri konuşun!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Babasının bostanından bağ bağışlamıyor hanımefendi, bize hakkımız olan bir şeyi veriyor! Onun için, öyle babasının...

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Vermediğini ifade ettiniz de.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Tamam, ama “bir dakika” dedi.

İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Neyse, biz de bir yanlışı düzelttik beyefendi!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – “Sırtımızı PYD’ye, YPG’ye dayıyoruz.” lafına çok hassasiyet gösterdiniz ya…(AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Demediniz mi?

Siz söylediniz, siz.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Bütün sözleri alayım, hepinize toptan muamele edeceğim! (HDP sıralarından gülüşmeler) Dedik, dedik, bunu söylerken tek değildik, Sayın Ahmet Davutoğlu da bunu söyledi.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Bravo!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Soruyorlar ya “Neler konuşuldu?” diye. Sayın Ahmet Davutoğlu Rojova’ya, PYD’ye teşekkür etti. (AK PARTİ sıralarından “Yapma gözünü seveyim ya!” sesi)

Bakın, bana değil, bana değil! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Senaryo!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Süleyman Şah…

Arkadaşlar, ben bunu rüyamda görmedim!

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Sen bir senaryo yazıyorsun ve ona kendin inanıyorsun!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Sayın Davutoğlu kalksın, sadece “Teşekkür etmedim.” desin, kâfi; arşivler ortada, arşivler ortada, ben kendimden uydurmuyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İki: Süleyman Şah Türbesi için, sonradan bakan yaptığınız arkadaş da bunun şahidi, ben de bir tarafıyım; öyle kafadan atmıyorum, üfürmüyorum, elimdeki metinleri konuşmuyorum.

ÖZNUR ÇALIK (Malatya) – Senaryo yazıyorsun!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Burada Sayın Sinirlioğlu’yla beraber…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – …ben organize ettim o türbenin taşınmasını. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

YAVUZ TEMİZER (Elâzığ) – Doğru mu arkadaşlar, doğru mu bunlar?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Bu da size Meclisin son konuşmasında güzel bir anı olsun.

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – Güle güle! İyi senaryo!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) – Allah işinizi, gücünüzü rast getirsin. (HDP sıralarından alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (Rize) – İyi senaryo yazmışsın, iyi senaryo!

BAŞKAN – Sayın Önder, teşekkür ediyorum.

Sayın Baluken…

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - AKP’liler cevap verebilirler Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yok, hayır.

BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, cevap hakkı doğdu.

BAŞKAN – Yok efendim, hayır.

Sayın Baluken, iki dakika yerinizden konuşacak mısınız efendim?

Sayın Baluken buyurun lütfen.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Kürsüden mi buradan mı?

BAŞKAN – Yerinizden lütfen Sayın Baluken.

BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) - Başkan, cevap bekliyoruz AKP’den. AKP cevap vermeli.

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Bence de, iyi bir sataşmaydı.

BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen…

YAVUZ TEMİZER (Elâzığ) – Cevap verin o zaman, yalansa yalan deyin.

BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) – Başkan, cevap bekliyoruz.

BAŞKAN – Bir arada yaşayacağız, birbirimizi dinleyeceğiz, birbirimizi anlayacağız ama konuşurken duyamazsınız, konuşurken anlayamazsınız. Dolayısıyla, anlamak için dinlemek lazım. Lütfen…

BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) – Başkan, cevap bekliyoruz AKP’den.

BAŞKAN - Sayın Baluken, buyurun lütfen.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

4.- Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in, 1 Kasım 2015 seçimlerinin hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok kısaca görüşlerimizi ifade edeyim ben.

Henüz üç buçuk ay önce, 7 Haziran seçimlerinde tüm halkımız, tüm halklarımız çok önemli bir mesaj vermişlerdi. Demokratik çözümün Meclis çatısı altında bütün sorunların uzlaşma temelinde ele alınması ve Parlamentonun tarihî rolünü oynamasıyla ilgili mesaj bütün Türkiye sandıklarında çok net olarak verildi. Özellikle, 7 Haziran seçimine girerken parti teşkilatlarımızın bombalanmasından yüz binlerce insanımızın katıldığı miting etkinliklerimize kadar, çok ağır katliam girişimlerine rağmen biz, 7 Haziran seçiminde halkımızın ortaya koyduğu bu mesajı çok önemli, çok değerli, çok anlamlı bulduk ve bunun için de demokratik siyasi çözümün bir parçası olarak elimizden geldiğince büyük bir çaba sergiledik. Ancak, maalesef, seçim öncesinde çözüm masasını devirenler seçim sonrasında da halkımızın vermiş olduğu bu mesajı anlamak istemediler. Oluşturulan koalisyon masasının devrilmesinden sonra da, maalesef, Türkiye’de hem bir savaş konsepti hem de siyasi olarak halkın iradesi boşa çıkarıldığı için bir darbe konsepti devreye konuldu ve bugün bu konseptin gereği olarak da, maalesef, hiç gereği yokken ülkemiz tekrar bir seçime götürülecek. Özellikle 1 Kasım seçimlerinde ortaya çıkan halk iradesinin gasbına yönelik olarak sandıkların taşınması, sandıkların birleştirilmesi, seçime hile ve şaibe karıştıracak pek çok uygulamayla ilgili ortaya konulan beyanları, yapılan açıklamaları büyük bir ibretle takip ediyoruz. Biz halkımıza şu mesajı bugün vermek istiyoruz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) – Ne olursa olsun, ne yapılırsa yapılsın 7 Hazirandaki saldırıları bertaraf etmiş olan Halkların Demokratik Partisi 1 Kasımda da halklarımızın iradesini sandığa yansıtma noktasında kendi tarihsel görev ve sorumluluğunu yerine getirecektir. 1 Kasımda daha büyük bir uzlaşma, demokratik siyasi çözüm ve parlamentonun bütün sorunların çözüm adresi olarak gösterilmesi mesajını mutlaka buraya taşıyacaktır diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Baluken, teşekkür ediyorum.

Sayın Vural, buyurun lütfen.

5.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, 1 Kasım 2015 seçimlerinin hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, tabii, ben dileklerimi kürsüden ifade etmiştim ama bir konu vardı, bir iki konuya değinmek istiyorum.

Çorum’da Çorum Milliyetçi Hareket Partisi İl Kadın Kolları ve Çorum milletvekili adayımızın eşi vatandaşla yaptığı bir seçim çalışması sırasında maalesef fiilen gözaltına alınmak istenmiştir. Yani bir seçim döneminde bu türlü bir fiilî hareketle Milliyetçi Hareket Partisi iradesini susturmak isteyenlere karşı elbette hakkımızı hukukumuzu korumayı birinci görev addediyoruz. O bakımdan, Çorum Milliyetçi Hareket Partisi Kadın Kollarına geçmiş olsun diyorum. Kimse sindiremez, kimse korkutamaz. Herkes ayağını denk alsın. Hukuk devletinde herkes hukuk çerçevesinde hareket etsin. Birilerinin hesabı varsa yargıya gitsin, yargı gereğini yapsın. O bakımdan, fiilî olarak hareketimize yönelik bu girişimi kınıyorum.

Diğer taraftan, yani gerçekten, çözüm süreciyle ilgili geldiğimiz bu noktada umarım bir yüzleşme olur. Gerçekten, neler oldu, neler yapıldı, bütün bunlarla ilgili bu sebep sonuç ilişkilerini ortaya koymak lazım çünkü hiç kimse kendi sorumluluk hırkasını başkasına atarak 7 Haziran seçimleri sonrasında geliştirilen olaylarla ilgili sorumluluklarını başkasının üzerine atmakla, devleti yönetenlerin, herhâlde, bu görevini ihmal edenlerin zannederim böyle bir yüzleşmeye tabi tutulması gerekli.

Sayın Başkan, birçok önemli mesele söyledik ama aziz milletvekillerimiz, hepimiz, bakın, bu Meclisten çok umudu olanlar var. Yani gerçekten, atanamayan öğretmenlerimiz; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında atanamayanlar; polis meslek yüksekokulu mağdurları; polis olmak için girip de mülakatta elenenler; KPSS mağdurları; taşeron işçiler; iktisadi, idari bilimler fakültesi mezunları; emeklilikte yaşa takılanlar; emniyet güçlerimiz; uzman erbaşlarımız; korucularımız; genç işsizlerimiz…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKTAY VURAL (İzmir) – …esnafımız, çiftçimiz, aslında hepsinin gözü buradaydı. Ama inşallah 1 Kasımdan sonra gerçekleşecek Türkiye Büyük Millet Meclisinde vatandaşımızın bu sorunlarını çözebilecek bir iradenin oluşmasını temin ederiz.

1 Kasım seçimlerinin hayırlı uğurlu olmasını istiyorum. Bu bakımdan, seçmen iradesinin tecelli edeceği sandık güvenliğini temin etmek, vatandaşlarımızın tayin edilen sandıkta güvenli bir şekilde oy kullanmasını temin etmek konusunda da Hükûmetten bir garanti vermesini, vatandaşımızın bu konuda, güvenliğini temin etmek konusunda hiçbir endişenin olmadığını ifade etmek istiyorum ve bu çerçevede valiler ve kaymakamların da partinin valisi değil, partinin kaymakamı değil, milletin ve devletin hizmetkârı olduklarını hatırlatmak istiyorum. Seçimlerin hayırlı uğurlu olmasını dilerim.

BAŞKAN – Sayın Vural, teşekkür ediyorum.

Sayın Gök, buyurun lütfen.

6.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, 1 Kasım 2015 seçimlerinin hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

LEVENT GÖK (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle, az önce Sayın Sırrı Süreyya Önder tarafından dile getirilen hususların AKP ve Hükûmet cephesinden net bir şekilde kamuoyuna anlatılmasını istiyoruz.

Biz, 1 Kasımdan sonra oluşacak Meclisimizde, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Mecliste sadece iktidarın değil, muhalefetin de temsil edileceği bilincinde bir çalışmayı gerçekleştirmek istiyor ve gerçek demokrasiyi ancak bu şekilde yaşatabileceğimize inanıyoruz. Torba yasalarla değil, ihtisas komisyonlarının baypas edilmediği, gerçekten kapkaç anlayışından uzak bir yasama çalışması dönemini arzu ediyoruz. İktidarın on binlerce soru önergesine cevap vermediği bir yasama dönemi değil, tam zamanında verilen soru önergeleriyle Meclisin hükûmeti denetleyebildiği bir ortamın yaratılmasını istiyoruz. Parlamenter denetimin fiilen kaldırılmasını asla kabul etmiyoruz. Yasa çıkartmak için Mecliste kaba kuvvetin kullanılmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Dayatılmayla çalışılan bir Meclis değil, halkın çıkarları için çalışan bir Meclisi oluşturmak için çaba sarf ediyoruz.

Bu bakımdan, Cumhuriyet Halk Partisi yola çıktı. Asgari ücreti net 1.500 lira yapmak, 2 milyon 600 bin vatandaşımızın banka kredi borçlarını çözmek, geliri olmayan vatandaşların çıkarılan genel sağlık sigortası prim borçlarını silmek, yoksul ailelerimizin asgari elektrik tüketimini ödemek, emekli olmuş ancak işine devam eden esnaftan kesilen sosyal destek primini kaldırmak, taşeron sistemini kaldırmak, konutu olmayanları aylık 277 lira taksitle ev sahibi yapmak, çiftçilerimize mazotu 1 lira 80 kuruştan vermek, lise son sınıf öğrencilerimize ayda 100 lira ödemek için yola çıktık.

1 Kasım seçimleri ulusumuza, Türkiye’mize hayırlı olsun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Gök, teşekkür ediyorum.

Sayın Aydın, buyurun.

7.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın, 1 Kasım 2015 seçimlerinin hayırlı olmasını dilediğine ilişkin açıklaması

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Öncelikle, az önceki ifadelere istinaden… Bir defa, şişenin içindeki sütün her zaman temiz olduğunu biliriz ama şişenin kırılması hâlinde yere dökülen süt kirlenir. Dolayısıyla, sözlerin amacından saptırılması, bağlamından koparılarak başka bir mana verilmesi siyasi etiğe de uygun düşmez.

Süleyman Şah’ın yerinin değiştirilmesi sürecinde, özellikle güvenlik güçleri tarafından orada herhangi bir engelin çıkarılmaması noktasında bir uyarıda bulunulmuştur, aksi takdirde herhangi bir teşekkür yoktur. Sadece ve sadece güvenlik güçlerimiz tarafından bir uyarıda bulunulmuştur aksi takdirde gereği yapılacaktır diye.

Şu teröre ve terörle iş birliği yapan herkese karşı olduğumuzu herkes çok iyi ve net bilir.

İkincisi: Tabii, önümüzde çok önemli bir seçim var, 1 Kasım seçimleri. Hepimizin siyaseten demokratik kanallarla kendimizi ifade etmesi, propagandamızı yapması, gayrimeşru hiçbir örgütün arkasına sığınmadan, illegal hiçbir güçle iş birliği yapmadan, sadece ve sadece vatandaşlarımızın özgür iradeleriyle gidebileceğimiz 1 Kasım seçimi olmasını temenni ediyorum.

Büyük hakem olan aziz milletimize gideceğiz. Herkes söylenmesi gereken her şeyi söylüyor. Hepimiz kendimizi en iyi şekilde ifade edeceğiz, etmek de gerekiyor. Sözlerine katılsak da katılmasak da demokrasinin içinde olmak kaydıyla en aykırı düşünce, görüş ve siyasi ideoloji kendisini ifade ediyor, edecektir de. Ama neticede kararı millet verecektir. Milletin vereceği karara şimdiden hepimizin rıza göstermesi, saygı göstermesi gerekiyor.

Bu vesileyle 1 Kasımın tekrar ülkemiz için, milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Sizlere de söz verdiğiniz için teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Aydın, teşekkür ediyorum.

Halkın gözü terazidir.

Alınan karar gereğince, 1 Kasım 2015 Pazar günü yapılacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26’ncı Dönem milletvekili genel seçimine ilişkin kesin sonuçların Yüksek Seçim Kurulunca Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu kanallarında ilanını takip eden 5’inci gün saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Her birinize de ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Kapanma Saati: 17.38