TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                                 91’inci Birleşim

                                                                                         4 Nisan 2015 Cumartesi

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- BU BİRLEŞİM TUTANAK ÖZETİ

III.- GELEN KÂĞITLAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

2.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

3.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

4.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin 687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 57’nci maddesinden sonra gelmek üzere ihdas edilen madde üzerinde şahsı adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

6.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcu’ya, bugüne kadarki tarafsız ve başarılı yönetiminden dolayı teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması

7.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcu’ya, bugüne kadarki tarafsız ve başarılı yönetiminden dolayı teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması

8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın 687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın üçüncü bölümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

9.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelik’in, Burdur’daki BURTRAK traktör fabrikasının durumuna ilişkin açıklaması

10.- Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın, 24’üncü Dönemde yapılan tüm çalışmalar için herkese şükranlarını sunduğuna ve bu dönemde hayatını kaybeden milletvekillerine Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

11.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcu’ya, Meclisin zarafetini göstermek için çiçek takdim etmek istediklerine ilişkin açıklaması

 

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 21 milletvekilinin, Kahramanmaraş’ın kalkınması, ülke ekonomisine katkı ve iş istihdamı sağlanması konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1293)

2.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel ve 22 milletvekilinin, İskenderun Körfezi’nde kurulacak termik santrallerin Akdeniz Bölgesi’ndeki tarım ve insan yaşamı üzerinde yaratacağı tehlikelerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1294)

3.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel ve 22 milletvekilinin, zorunlu askerlik görevini yürütürken gerçekleşen şüpheli asker ölümlerinin nedenlerinin ve devletin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1295)

 

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- MHP Grubunun, Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve arkadaşları tarafından, son günlerde Irak ve Doğu Türkistan Türklerine karşı artan saldırılar ve katliamların araştırılarak Hükûmetin gereken tedbirleri alması amacıyla 1/7/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 4 Nisan 2015 Cumartesi günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

B) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Danışma Kurulunun, görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın Genel Kurulun 90’ıncı Birleşiminde kabul edilen 34, 35, 41 ve 88’inci maddelerinin yeniden görüşülmesine dair, Hükûmet adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının talebinin İç Tüzük’ün 89’uncu maddesi uyarınca Danışma Kurulunca uygun görüldüğüne ilişkin görüşü

2.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun daha önce toplanılması kararlaştırılan 5 Nisan 2015 Pazar günü toplanmamasına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7 Haziran 2015 Pazar günü yapılacak 25’inci Dönem milletvekili genel seçimine ilişkin kesin sonuçların 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 37’nci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 3’üncü maddesine göre Yüksek Seçim Kurulunca Türkiye radyo ve televizyonlarından ilanını takip eden beşinci gün saat 15.00’te toplanmak üzere 7 Nisan 2015 Salı (Salı günü dâhil) gününden itibaren tatile girmesine ilişkin önerisi

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)

4.- Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı: 685)

5.- İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım ve İzmir Milletvekili Aydın Şengül ile 50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2 Milletvekilinin; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (1/1006, 2/1449, 2/1511, 2/1664, 2/1670, 2/1691, 2/1788, 2/2068, 2/2182, 2/2183, 2/2205, 2/2235, 2/2295, 2/2534, 2/2541, 2/2546) (S. Sayısı: 687)

6.- Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Merkez Anlaşmasının Ekinde Değişiklik Yapılmasına ve KEİ Merkezinin Kalıcı Olarak Taşınmasının Usullerine İlişkin Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1036) (S. Sayısı: 696)

7.- Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Komisyonu Arasında Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA II) Çerçevesinde Birlik Tarafından Türkiye Cumhuriyetine Yapılacak Mali Yardımın Uygulanmasına İlişkin Düzenlemeler Hakkında Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1040) (S. Sayısı: 708)

8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İkili Tarımsal İşbirliği ve Ortaklığına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1001) (S. Sayısı: 686)

9.- Türkiye Cumhuriyeti ile Belarus Cumhuriyeti Arasında Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/731) (S. Sayısı: 422)

10.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler İnsani İşler Eşgüdüm Ofisi Arasında Türkiyede Bir Ülke Ofisi Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/910) (S. Sayısı: 604)

11.- Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi Elektronik Taşıma Belgesi ile İlgili Ek Protokole Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/422) (S. Sayısı: 58)

12.- Türkiye Cumhuriyeti ile Kosova Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/883) (S. Sayısı: 582)

13.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Arama ve Kurtarma Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/753) (S. Sayısı: 447)

14.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/891) (S. Sayısı: 584)

15.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve Faaliyetleri Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/737) (S. Sayısı: 432)

16.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Acil Durumlar Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/953) (S. Sayısı: 690)

17.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/348) (S. Sayısı 212)

 

B) Yeniden Görüşmeleri Yapılan Tasarılar / Teklifler (Tekriri Müzakere)

1.- İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım ve İzmir Milletvekili Aydın Şengül ile 50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2 Milletvekilinin; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (1/1006, 2/1449, 2/1511, 2/1664, 2/1670, 2/1691, 2/1788, 2/2068, 2/2182, 2/2183, 2/2205, 2/2235, 2/2295, 2/2534, 2/2541, 2/2546) (S. Sayısı: 687) (34, 35, 41 ve 88’inci Maddeler)

 

IX.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcu’nun, 24’üncü Dönemde Başkan Vekili olarak görev yapmaktan onur duyduğuna, yapılan tüm çalışmalar için herkese teşekkür ettiğine, bu dönemde hayatını kaybeden milletvekillerine Allah’tan rahmet dilediğine ve bütün şiddet ve terör olaylarını kınadığına ilişkin konuşması

 

X.- OYLAMALAR

1.- (S. Sayısı: 687) İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

2.- (S. Sayısı: 696) Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Merkez Anlaşmasının Ekinde Değişiklik Yapılmasına ve KEİ Merkezinin Kalıcı Olarak Taşınmasının Usullerine İlişkin Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

3.- (S. Sayısı: 708) Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Komisyonu Arasında Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA II) Çerçevesinde Birlik Tarafından Türkiye Cumhuriyetine Yapılacak Mali Yardımın Uygulanmasına İlişkin Düzenlemeler Hakkında Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

4.- (S. Sayısı: 686) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İkili Tarımsal İşbirliği ve Ortaklığına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

5.- (S. Sayısı: 582) Türkiye Cumhuriyeti ile Kosova Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

6.- (S. Sayısı: 447) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Arama ve Kurtarma Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı’nın oylaması

7.- (S. Sayısı: 584) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

8.- (S. Sayısı: 432) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve Faaliyetleri Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

9.- (S. Sayısı: 690) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Acil Durumlar Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı’nın oylaması

 

4 Nisan 2015 Cumartesi

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Dilek YÜKSEL (Tokat)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 91’inci Birleşimini açıyorum.

Görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce bir sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı söz, Milliyetçi Hareket Partisinin merhum Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in vefatının 18’inci yıl dönümü hakkında söz isteyen Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’na aittir.

Buyurunuz Sayın Halaçoğlu.

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun, Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Başbuğumuz merhum Alparslan Türkeş’in ölümünün 18’inci yılı dolayısıyla gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bizleri yaratana hamdederim ki İslam'la müşerref olduk. Mevcudiyetimiz onun yolundan giderek değer kazanacaktır. Muhakkak ki, her canlı ölümü tadıcıdır. Dünyada yaptıklarımız ahiretimizin hazırlayıcısıdır. Bu sebeple hayırla veya nefretle anılmak biz insanoğulları için büyük önem taşımaktadır. İşte bugün, hayırla anılan bir kişiden bahsetmek istiyorum.

Ölüm yıl dönümü olan bugün, Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin katılımlarıyla, tüm camiamızla birlikte kabri başında bir anma toplantısı gerçekleştirdik. Genel Başkanımızın merhum Başbuğumuzun kabri başında yapmış oldukları konuşmadan alıntı yaparak sizlere hitap ediyorum.

Mücadeleyle geçen seksen yılık bir ömürden sonra, 4 Nisan 1997'de ebediyete intikal eden Başbuğumuz Alparslan Türkeş'i, minnet ve rahmetle anıyorum.

Özlem dolu hissiyatımızla, şükran ve bağlılık duygularımızı ifade etmek, aziz hatırasını dualarla yâd etmek, ruhuna Fatihalarımızı okumak bizler için vazgeçilmezlerdendir.

Aradan geçen on sekiz yıla rağmen ona olan sevgimiz hiçbir zaman azalmamıştır; aksine, yaşadığımız siyasal gelişmelerin onu hep haklı çıkarmış olması, hayattayken ortaya koyduğu vizyonun doğruluğuna bizleri daha da inandırmış, gücümüze güç katmıştır.

Merhum Başbuğumuz mücadeleci bir ruh, inanmış bir kalp, milletine sevdalı bir yürek, tarihine sadık bir şuur, zorluklara eğilmeyen bir cesaret, yılmayan ve teslim olmayan bir iradedir. Bu az bulunur özellikler, onu, yaşadığı çağın önemli devlet ve siyaset adamlarından biri hâline doğal olarak yükseltmiştir.

Onu ve eserlerini anlamanın en emin yolu, fikirlerini, aksiyonunu ve metodunu, verdiği mücadelenin imkân ve şartlarını dönemine göre yorumlamaktan geçmektedir.

Merhum Alparslan Türkeş, milliyetçiliği dışlayan ve tehlikeli gören düşüncelerin rağbet bulduğu bir dönemde, Türk milliyetçiliğinin bayraktarlığını yapan gönül, fikir ve eylem adamıdır. Milletimizin şahsında taçlandırdığı Başbuğ unvanını millet, vatan ve devlet sevgisiyle özdeşleştirerek âdeta bayraklaştırmıştır.

Yapılan karşı mücadelelere rağmen Türk milliyetçiliği, Anadolu'nun her köşesine onunla yayılmış ve Türk gençlerinin vicdanında yer bulmayı onunla başarmıştır.

"Doğru bir fikri yenecek hiçbir kuvvet yoktur." diyen Başbuğ, iki asırdır fikir ve felsefe arayışının sürdüğü Türk düşünce tarihine istikamet vermiş, milliyetçiliği milletle buluşturacak iman ve aşk dolu hareketin öncülüğünü yapmıştır. Bu liderlik özelliğiyle etki alanı Türkiye dışına da taşmış, Türk dünyasına ve ortak kültür dairesindeki bütün mazlum milletlere umut olacak yeni bir diriliş ateşi yakmıştır.

O, bir siyasal hareketin mimarı olmasının yanı sıra hayat çizgisi içinde sarsılmaz inancın ve ufuk ötesini gören engin bir muhakemenin de temsilcisi olmuştur.

Yürekten inandığı ve gönülden bağlandığı Türklük sevgisi uğruna her türlü meşakkati göze alabilmiştir.

Örnek bir inanç timsali olarak Türkiye'nin "Aç hürler ve tok esirler" ülkesi olmasını tümüyle reddetmiştir.

Soğukkanlı ve sağduyulu analiz kabiliyeti, Türk milletinin değerleri ve çıkarları konusundaki derin hassasiyeti herkes tarafından kabul görmüştür.

Onun uzlaşmacı, barışçı, yapıcı siyaseti Türkiye'yi birçok kez krizden kurtarmış, Türk milletinin kardeşlik bağları için hep ümit aşısı olmuştur.

Fırtınalı geçen hayatı boyunca herkesin düştüğü yerde ve zamanda o kalkıp dosdoğru ve tek başına yürümeyi başarabilmiştir.

Milliyetçi Hareket Partisi onunla başlayan süreçte öze dönüşün, ilkeli tutumun, dürüstlüğün, tarihî ve kültürel ihtişamın simgesi olmuş ve bugün Türkiye'nin yegâne kurtuluş çaresi mevkisine hak ederek çıkmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Bir dakika alabilir miyim…

BAŞKAN – Tabii, buyurunuz Sayın Halaçoğlu, tamamlayınız sözünüzü.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim Başkanım.

Merhum Başbuğumuzun diktiği fidan bugün çınarlaşmış, milletimizin takdir ve teveccühünü üst seviyede kazanmıştır.

Onun en büyük eseri ülkücülerdir.

Vatan ve millet bekasına adanmış ülkücü ömürler Türkiye'nin gelecek iddiası, sosyal ve ekonomik meselelerin reçetesi, birliğinin ve bölünmez bütünlüğünün teminatıdır.

"Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır." diyen merhum Türkeş'in bizlere bıraktığı mücadele disiplinini mutlaka iktidara taşıyacağız.

Üzerimizde projelendirilen oyunlar dün işe yaramadı, bugün de yaramayacaktır.

Varlığımızı hedef alan saldırılar dün başaramadı, bugün de aynısı olacaktır.

Düşmemizi amaçlayan karanlık kampanyalar, şirret operasyonlar, çirkin emeller, yıkım ve yenilgiye odaklanmış tezgâhlar dün sonuç alamadı, bugün de olacak olan budur.

Öz güvenimiz tam, heyecanımız tarifsizdir.

Mensubiyetinden onur duyduğumuz Türk milleti her türlü badireyi aşacak, her türlü çileyi yenecek, her türlü mihneti yutacak ve yok edecek çap ve kırattadır.

Yürekleri vatan sevgisiyle çarpan Türk milliyetçileri hiç olmadığı kadar diri, hiç olmadığı kadar uyanık, hiç olmadığı kadar azim ve inançla perçinlenmiştir.

Bu vesileyle, gönlümüzdeki yeri hiç değişmeyecek olan Başbuğumuz Alparslan Türkeş'i, dava ve ülkü şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve şükranla yâd ediyorum.

Merhum liderimizin kabrinin nur, mekânının cennet olmasını Cenabı Allah'tan niyaz ediyorum.

Ruhu şad olsun.

Saygılarımla. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Halaçoğlu.

Sayın Doğru, buyurunuz.

V.- AÇIKLAMALAR

1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğru’nun, Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Ben de, Türk dünyasının Başbuğu Alparslan Türkeş’i ölümünün 18’inci yılında minnet, şükran ve hasretle anıyorum. Ruhu şad olsun diyorum.

Onun Türk devletine ve Türk milletine yapmış olduğu hizmetleri hiçbir zaman unutmayacağımızı da söylemek istiyorum.

Alparslan Türkeş’in Türk gençliğine hitaben bir sözü çok önemlidir. “Hepiniz birer Türk Bayrağı’sınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin, yere düşürmeyin.” şeklindeki sözü şu anda ne kadar önemlidir, bunu bir kez daha buradan, Türkiye Büyük Millet Meclisinden söylüyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Doğru.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum.

VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mesut Dedeoğlu ve 21 milletvekilinin, Kahramanmaraş’ın kalkınması, ülke ekonomisine katkı ve iş istihdamı sağlanması konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1293)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kahramanmaraş ilinin kalkınması, ülke ekonomisine daha fazla katkı ve iş istihdamı sağlanması konusunda araştırma yapılarak, alınması gereken önlemler arasında ikinci bir organize sanayi bölgesi kurulması amacıyla Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddesi uyarınca Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ve talep ederim.

1)Mesut Dedeoğlu                  (Kahramanmaraş)

2)Tunca Toskay             (Antalya)

3)Mehmet Şandır                    (Mersin)

4)Murat Başesgioğlu     (İstanbul)

5)Mustafa Kalaycı                   (Konya)

6)Enver Erdem              (Elâzığ)

7)Sümer Oral                         (Manisa)

8)Muharrem Varlı                   (Adana)

9)S. Nevzat Korkmaz     (Isparta)

10)Ali Halaman             (Adana)

11)Seyfettin Yılmaz                (Adana)

12)Cemalettin Şimşek   (Samsun)

13)Emin Çınar                        (Kastamonu)

14)Bülent Belen            (Tekirdağ)

15)Reşat Doğru             (Tokat)

16)Ali Öz                               (Mersin)

17)   Mustafa Erdem                (Ankara)

18)Sinan Oğan              (Iğdır)

19)Necati Özensoy                 (Bursa)

20)Ahmet Duran Bulut   (Balıkesir)

21)Münir Kutluata                   (Sakarya)

22)Yusuf Halaçoğlu                (Kayseri)

Gerekçe:

Kahramanmaraş'ın ekonomik yapısı, cumhuriyetten 1980'li yıllara kadar genellikle tarım, hayvancılık ve küçük el sanatlarına dayalı olarak gelişmiştir. Kahramanmaraş'ta gerçek anlamda özel sektör yatırımları 1984 yılında başlamıştır.

Kahramanmaraş'ta 1984'ten itibaren tekstil sektöründe iplik, dokuma, örme ve boya tesislerinin lokomotifi olan hazır giyim sektörünün yanı sıra çelik mutfak eşya, alüminyum, ayakkabıcılık ve bakırcılık sektörü iddialı sektörler hâline gelmiştir.

Kahramanmaraş'ın 2011 yılı ihracatı 750 milyon dolar, ithalatı da 1 milyar doları bulmuştur. Yine, 2011 yılında ihracatçı firma sayısı 197 olarak gerçekleşirken, iller arası ihracat tutarına göre Kahramanmaraş iller arası sıralamada 19’uncu sırada yer almaktadır. Ayrıca, Kahramanmaraş yapmış olduğu ithalat bakımından da iller arasında 15’inci sırada yer almaktadır.

Ekonomiye ve istihdama çok önemli katkılar sağlayan bu sektörlerin daha fazla gelişimini sağlamak ve dışa açılımını temin etmek için yeni bir organize sanayinin mutlaka kurulması gerekmektedir.

Bugün Kahramanmaraş özel sektör yatırımlarıyla 650 tesisiyle Türkiye'nin sayılı sanayi merkezlerinden biri hâline gelmiştir. İlk ve ikinci 500 büyük sanayi kuruluşu içerisinde 17 firması bulunan Kahramanmaraş sanayide tüketilen enerji açısından 81 il içerisinde 9’uncu sırada yer almaktadır. Sanayi sektörlerinin toplam istihdamı yaklaşık 30 bin kişiyi bulmaktadır.

Kahramanmaraş'ta sanayileşme ilimizi Adana, Gaziantep ve Kayseri'ye bağlayan kara yolları üzerinde oluşan ve organize sanayi bölgesi statüsünde olmayan sanayi bölgelerinde gerçekleşmiştir.

Bu bölgelerde sanayi parseli bulma imkânı neredeyse imkânsız hâle gelmiştir. Yeni yatırım yapan şirketler bulundukları bölgede kara yolundan genelde 250 ila 1.000 metre içeri girmiş bulunmaktadır.

Kahramanmaraş'ta 2003 yılında aktif hâle gelen Kahramanmaraş Organize Sanayi Bölgesi’yse bugün itibarıyla yüzde 96 doluluk oranına ulaşmış bulunmaktadır. Bu sebeple, ilimizde ikinci organize sanayi bölgesinin kurulması ve hızla altyapı çalışmalarına başlanması zorunlu hâle gelmiştir.

İkinci organize sanayi bölgesi için Kahramanmaraş Valiliğince yapılan toplantılarda en iyi alternatifin ilimiz Pazarcık ilçesi Tomsuklu mevkisi olduğu değerlendirilmiştir. Bu konuda idari ve hukuki işlemlerin başlatılması konusunda ortak kanaat oluşturularak rapor altına alınmıştır.

Bu bölge Kahramanmaraş sanayisinin gelecekte uzun yıllar ihtiyacını karşılayacak büyüklüğe sahip bir alandır. Bu anlamda, ilimizin geleceğini ve sanayinin vizyonunu düşünerek buranın organize sanayi bölgesi olarak planlanması çok büyük önem taşımaktadır.

Bu nedenle, Kahramanmaraş'ın kalkınması, ülke ekonomisine katkı ve iş istihdamı sağlanması açısından ikinci bir organize sanayi bölgesi kurulması konusunda araştırma yapılarak, gerekli önlemlerin alınması için Anayasa'nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddesi uyarınca bir Meclis araştırması komisyonu kurulması uygun olacaktır.

2.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel ve 22 milletvekilinin, İskenderun Körfezi’nde kurulacak termik santrallerin Akdeniz Bölgesi’ndeki tarım ve insan yaşamı üzerinde yaratacağı tehlikelerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1294)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tarımsal üretim açısından ülkemizin en önemli tarım bölgesi olan Akdeniz Bölgesi’nde yer alan İskenderun Körfezi’nde 5'i Erzin'de olmak üzere 15 termik santralin kurulması planlanmaktadır. Bölgede henüz termik santral kurulmamasına rağmen sanayi tesislerinin kirliliği tarımı ve çevreyi olumsuz etkilemektedir. İskenderun Körfezi’nde kurulacak termik santrallerin Akdeniz Bölgesi’ndeki tarım ve insan yaşamı üzerinde yaratacağı tehlikelerin tespit edilmesi ve alınacak önlemlerin saptanması için Anayasa’nın 98'inci, İç Tüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ederim.

1) Abdullah Levent Tüzel                  (İstanbul)

2) Pervin Buldan                    (Iğdır)

3) İdris Baluken                      (Bingöl)

4) Sırrı Sakık                                   (Muş)

5) Murat Bozlak                      (Adana)

6) Halil Aksoy                                  (Ağrı)

7) Ayla Akat Ata                     (Batman)

8) Hasip Kaplan                     (Şırnak)

9) Hüsamettin Zenderlioğlu     (Bitlis)

10) Emine Ayna                      (Diyarbakır)

11) Nursel Aydoğan                         (Diyarbakır)

12) Altan Tan                                   (Diyarbakır)

13) Adil Zozani                       (Hakkâri)

14) Esat Canan                      (Hakkâri)

15) Sırrı Süreyya Önder                    (İstanbul)

16) Sebahat Tuncel                          (İstanbul)

17) Mülkiye Birtane                          (Kars)

18) Erol Dora                                   (Mardin)

19) Ertuğrul Kürkcü                (Mersin)

20) Demir Çelik            (Muş)

21) İbrahim Binici                   (Şanlıurfa)

22) Nazmi Gür                        (Van)

23) Özdal Üçer                       (Van)

Gerekçe:

Toprak, tarım sektörü için önemli bir üretim faktörü olduğu kadar sanayi ve kentleşme için de aynı derecede önem taşımaktadır. Türkiye'de tarımsal üretime uygun birinci sınıf verimli tarım toprakları gittikçe artan bir ölçüde konut, sanayi ve kamu yatırımları gibi tarım dışı alanlara kaymaktadır. Nitekim, Çukurova, Mersin ve Tarsus yöresindeki birinci sınıf tarım toprakları ile başka birçok verimli ova ve tarımsal alanlar tarım dışı amaçlar için kullanıldıklarından, bir daha tarımsal üretimde kullanılamayacak şekilde elden çıkarılmış bulunmaktadır.

Birinci sınıf tarım topraklarının amaç dışı kullanımının önlenebilmesi için, öncelikli olarak "Dün patates büyüyen tarlalarda bugün fabrikalar kuruyoruz." diyen zihniyetin değişmesi gerekmektedir. Ayrıca, çevre dostu, sürdürülebilir bir tarımsal üretimin gerçekleştirilebilmesi için öncelikli olarak ülkemizin gerçeklerine uygun, doğru tarım politikalarının uygulanması gerekmektedir.

Tarımsal üretim açısından ülkemizin en önemli bölgesi olan Akdeniz Bölgesi’nde yer alan İskenderun Körfezi, son dönemde kurulması planlanan termik santrallerle sıkça gündeme gelmektedir. Bu planlamada tarım sektörünün tümden yok sayıldığı görülmektedir. Çünkü Türkiye'nin Akdeniz Bölgesi, yaklaşık 3,8 milyon tonluk meyve üretimiyle ülkemizin en fazla meyve üretilen bölgesi konumundadır ve yıllara göre değişmekle birlikte Türkiye meyve üretiminin yaklaşık yüzde 28'i bu bölgede gerçekleşmektedir. Öte yandan, Akdeniz Bölgesi, ülkemizde örtü altı meyve ve sebze üretiminin en yoğun yapıldığı ve ilk turfanda meyve ve sebze üretiminin ana merkezi konumunda bulunan bir bölgedir. Ülkemizin önemli ihraç ürünlerinden olan narenciyenin de en fazla üretildiği bölge Akdeniz Bölgesi’dir.

Oysa termik santrallerin kurulduğu bir bölgede sürdürülebilir tarım yapmak olanaksızlaşmaktadır. Termik santraller yarattıkları kirlilikle çevresinde bulunan tarım arazilerini ve bitki örtüsünü olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle termik santrallerin bacalarından kontrolsüz olarak açığa çıkan gaz ve partiküller çok uzak mesafelere dahi taşınarak bitkiler ve topraklar üzerinde birikmektedir.

Söz konusu bölge, Osmaniye Organize Sanayi Bölgesi’nin yakınlarında yer almakta olup zaten mevcut durumu ile risk altındadır. Ağır metal ve radyoaktivite ile bulaşmış suyu sulamada kullanmak, başta bitkiler olmak üzere, insan yaşamını olumsuz yönde etkileyecektir. Bölgede henüz termik santral kurulmamasına rağmen sanayi tesislerinin kirliliği nedeniyle meyve ağaçlarının taç örtüsü dışında kalan sürgünlerdeki meyvelerde çürümeler saptanmıştır.

Söz konusu çürüme ve bozulmaların asit yağmurları sonucunda gerçekleşmiş olduğu konusunda uzman görüşleri bulunmaktadır. Yumurtalık’ta bulunan Sugözü Termik Santrali’nin etrafında yer alan köylerde yetiştirilen hayvanların kan ve süt ürünlerinde kurşun miktarı normalden daha yüksek bulunmuştur. Bu durum hayvanların beslendiği bitki örtüsünde, toprakta veya suda kurşun miktarının normalden daha fazla olabileceği kanısını güçlendirmektedir.

Bütün yönleriyle değerlendirildiğinde, termik santraller ile sürdürülebilir tarımın yan yana duramayacak iki olgu olduğu söylenebilir. Eğer mevcut süreç planlandığı gibi işlerse Hatay'ın Samandağ kıyılarından başlayarak Adana, Tarsus ve Mersin kıyılarına kadar uzanan geniş bir alanda tarımsal üretimin ciddi anlamda ve ülke ekonomisini de etkileyecek düzeyde zarar görmesi ve hatta tamamen çölleşmesi kaçınılmaz olacaktır.

Öte yandan, Erzin'e yapılacak doğal gaz termik santraline ilişkin ÇED iptali davasında bilirkişi raporunda da “Erzin'e kurulacak diğer termik santrallerin ve yöredeki diğer kirleticilerin kümülatif etkisi dikkate alınmalı.” tezi bilirkişilerce haklı bulunmaktadır.

Sonuç olarak, Akdeniz Bölgesi'nde, tarımı ve bütün bu güzellikleri yok etme potansiyeli bulunan termik santrallerin kurulması çalışmalarının ÇED raporu iptal davasına rağmen neden devam ettiğinin, bölgede yaratacağı tehlikelerin ve alınacak önlemlerin tespit edilmesi için Meclis araştırması komisyonu kurulması Meclis denetim çalışmaları bakımından önemlidir.

3.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel ve 22 milletvekilinin, zorunlu askerlik görevini yürütürken gerçekleşen şüpheli asker ölümlerinin nedenlerinin ve devletin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1295)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yaşam hakkı en temel insan hakkıdır. Ancak son dönemde “asker intiharları” denilerek geçiştirilen asker ölümleri vahim boyutlara ulaşmış durumdadır. Evrensel insan hakları çerçevesinde, “yaşam hakkının yasanın koruması altında olması” ilkesinden hareketle, zorunlu askerlik görevini yürütürken gerçekleşen şüpheli asker ölümlerinin nedenlerinin ve devletin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin tespit edilmesi ve alınacak önlemlerin saptanması için Anayasa’nın 98'inci, İç Tüzük 'ün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ederim.

1) Abdullah Levent Tüzel                                    (İstanbul)

2) İdris Baluken                                                  (Bingöl)

3) Sırrı Sakık                                                            (Muş)

4) Murat Bozlak                                                        (Adana)

5) Halil Aksoy                                                           (Ağrı)

6) Ayla Akat Ata                                                        (Batman)

7) Hasip Kaplan                                                        (Şırnak)

8) Hüsamettin Zenderlioğlu                                       (Bitlis)

9) Emine Ayna                                                          (Diyarbakır)

10) Nursel Aydoğan                                                  (Diyarbakır)

11) Altan Tan                                                            (Diyarbakır)

12) Adil Zozani                                                         (Hakkâri)

13) Esat Canan                                                         (Hakkâri)

14) Sırrı Süreyya Önder                                             (İstanbul)

15)   Sebahat Tuncel                                                 (İstanbul)

16)   Mülkiye Birtane                                                 (Kars)

17)   Erol Dora                                                          (Mardin)

18)   Ertuğrul Kürkcü                                                 (Mersin)

19)   Demir Çelik                                                      (Muş)

20)   İbrahim Binici                                                   (Şanlıurfa)

21)   Nazmi Gür                                                        (Van)

22)   Özdal Üçer                                                        (Van)

23)   Pervin Buldan                                                   (Iğdır)

Gerekçe:

Yaşam hakkı en temel insan hakkıdır. Bundan altmış dört yıl önce, 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilmiş olan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nde yaşam hakkı "Herkesin yaşam hakkı ile kişi özgürlüğü ve güvenliğine hakkı vardır." şeklinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ise "Herkesin yaşam hakkı yasanın koruması altındadır." denilmektedir.

Devletlerin insan haklarına saygı yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu yükümlülük, yaşam hakkı söz konusu olduğunda öncelikle devletlerin kendilerinin yaşam hakkını ihlal etmemesi (öldürmemesi) şeklinde kendisini gösterir. Saygı yükümlülüğü pozitif bir yükümlülük olarak, üçüncü şahısların yaşam hakkını ihlal etmemesi için önlem alması; ihlal edenler olduğunda soruşturma ve kovuşturmaya başvurması ve yaptırım uygulaması, yaşam hakkını ihlal edenler kamu görevlisi de olsa etkin hukuk yollarının tanınması biçiminde kendisini gösterir. Kısaca, herkesin yaşam hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliğine hakkı vardır. Yine, herkesin yaşam hakkı yasanın koruması altında olmalıdır.

Türkiye'de ölüm cezaları 2002 yılında kaldırılmıştır, ancak Türkiye'nin temel sorunu olan insan hakları ve demokrasi sorunu hâlâ varlığını sürdürmektedir. İnsan hakları ihlallerinin başında yaşam hakkı ihlali gelmektedir. Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün yol açtığı çatışmalı ortam nedeniyle her yaştan ve milliyetten insan, bu savaşta 30 binin üzerinde insan yaşamını yitirmiştir.

Yine, son dönemde asker intiharları denilerek geçiştirilen asker ölümleri vahim boyutlara ulaşmış durumdadır. Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın 27 Nisan 2012 tarihinde, Malatya Milletvekili Veli Ağababa'nın bir soru önergesine verdiği cevaba göre, son on yılda (2002-2012) 934 asker intihar etmiştir.

Cumhuriyet gazetesinde çıkan 15 Mayıs 2012 tarihli haberde ise Bakan Yılmaz tarafından 1990'dan bu yana yirmi iki yılda 2.221 kişinin intihar ettiği, 1.602 kişinin de kendisini askere elverişsiz hâle getirmeye çalışırken silah kazası veya askerî araç kazası ya da yılan sokması, yıldırım düşmesi, elektrik çarpması ya da düşme sonucu hayatını kaybettiği belirtilmektedir.

MAZLUMDER'in yaptığı açıklamaya göre, 2012 yılında askerde intihar ettiği açıklanan 42 askerin 39'u Kürt'tür. Bu sayı Türkiye'deki zorunlu askerlik uygulamasının ve süregelen çatışmalı ortamın yarattığı sorunların boyutlarını göstermektedir. Askere gönderilen gençlerin en güvende olması gerektiği askerî kurumların içerisinde cinayete kurban gitmelerine rağmen bu cinayetlerin yeterince soruşturulmadığı kanaati yaygındır.

MAZLUMDER'in raporunda Oktay Can, Aydın Dere, Mazlum Karabulut vakaları ele alınmakta ve ailelerinin adalet için gittikleri yargı makamlarınca ikinci kez mağdur edildikleri belirtilmektedir. “Devletin kurumlarının raporlarıyla cinayete kurban gittikleri ispat edilen bu askerlerin aileleri Türkiye Cumhuriyeti makamlarından bulamadıkları adaleti şimdi AİHM'e başvurarak aramakta kararlılar.” denilmektedir. Söz konusu vakaların hepsinin askerî alanda gerçekleştiği, çeşitli senaryolarla intihar olarak ailelerine bildirildiği, hiçbirinin failinin bulunmadığı, son bir yılda intihar ettiği söylenen 42 askerden 1’inin Ermeni, 2’sinin Türk, geriye kalan 39 kişinin ise Kürt kökenli olduğu, bu vakalar intihar olarak kabul edilse dahi, bunun sebeplerinin araştırılması gerektiği ifade edilmektedir.

Asker Hakları İnisiyatifi adına TBMM İnsan Hakları Komisyonuna başvuran Doçent Doktor Tolga İslam, asker haklarının İnternet sitesine bir yılda tüm illerden 432 başvuru aldıklarını belirterek kötü muamelenin intihar, kalıcı fiziksel hasarlar ve akıl sağlığını yitirme gibi sonuçlara yol açtığını, sadece 2012 yılında 43 intihar vakası olduğunu, bu meselede Meclisin daha kuvvetli bir irade göstermesi gerektiğini ifade etmektedir.

Evrensel insan hakları çerçevesinde, yaşam hakkının yasanın koruması altında olması ilkesinden hareketle, zorunlu askerlik görevini yürütürken gerçekleşen şüpheli asker ölümlerinin nedenlerinin ve devletin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin tespit edilmesi ve askerde ölümlerin önlenmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi bakımından Meclis araştırma komisyonu kurulması denetim çalışmaları bakımından çok önem taşımaktadır.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Buyurunuz Sayın Gök, sisteme girmişsiniz.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

2.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

LEVENT GÖK (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Milliyetçi Hareket Partisi kurucu Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in vefatının yıl dönümünde Milliyetçi Hareket Partisi camiasının Alparslan Türkeş’in kaybından dolayı duyduğu üzüntüyü anladığımızı ve onların bu özel gününde de kendilerine tekrar başsağlığı dileklerimizi ifade ediyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Gök.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım.

VII.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- MHP Grubunun, Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve arkadaşları tarafından, son günlerde Irak ve Doğu Türkistan Türklerine karşı artan saldırılar ve katliamların araştırılarak Hükûmetin gereken tedbirleri alması amacıyla 1/7/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 4 Nisan 2015 Cumartesi günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 4/4/2015 Cumartesi günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

Yusuf Halaçoğlu

Kayseri

MHP Grup Başkan Vekili

Öneri:

1 Temmuz 2013 tarih ve 15841 sayıyla TBMM Başkanlığına Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve arkadaşlarının “Son günlerde Irak Türkleri ve Doğu Türkistan Türklerine karşı saldırılar artmış ve katliamlar olmuştur. Bu konuların araştırılarak, Hükûmetin gereken tedbirleri alması amacıyla" vermiş olduğu Meclis araştırması açılması önergesinin 4/4/2015 Cumartesi günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Sayın Doğru’yu çağırmadan önce bir dakika…

Sayın Bostancı sisteme girmiş, ona da bir söz vereyim müsaade ederseniz.

Buyunuz Sayın Bostancı.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

3.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Milliyetçi Hareket Partisinin rahmetli Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in vefatının 18’inci yılı. Kendisine bir kez daha bu vesileyle rahmet diliyorum.

Milliyetçilik, Türkiye’nin modernleşme tarihinde önemli çizgilerden biridir; hem entelektüel hayatımızda hem de siyasi hayatımızda, toplumun modernleşmesinde, geleceğine ilişkin tasavvurların oluşmasında önemli roller üstlenmiş siyasi ve entelektüel bir hareket olarak yer almıştır.

Rahmetli Türkeş yakın tarihimizin muhataralı süreçlerinde milliyetçiliği siyasi olarak temsil eden, bunu da Türkiye’nin birliği, dirliği istikametinde en zorlu zamanlarda dahi telaffuz eden bir liderdi. Elbette geleceğe ilişkin Türkiye’nin siyasetine baktığımızda farklı siyasi ekoller var, farklı yaklaşımlar var, aralarında rekabet, çatışma, tartışmalar var ama millet, geçmişteki figürlere, geçmişteki insanlara karşı ortak bir hatıra ve kadirşinaslık içerisinde davranan bir kolektif bilince sahip olan varlıktır. Biz de bu manada artık tarihe intikal etmiş olan böylesine önemli roller üstlenmiş kişilere karşı onları milletin ortak değerleri olarak görmek durumundayız, ortak hatıralarımız olarak görmek durumundayız. Nur içinde yatmasını diliyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bostancı.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- MHP Grubunun, Tokat Milletvekili Reşat Doğru ve arkadaşları tarafından, son günlerde Irak ve Doğu Türkistan Türklerine karşı artan saldırılar ve katliamların araştırılarak Hükûmetin gereken tedbirleri alması amacıyla 1/7/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 4 Nisan 2015 Cumartesi günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde Tokat Milletvekili Reşat Doğru.

Buyurunuz Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)

REŞAT DOĞRU (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Tabii, 1/7/2013 tarihinde vermiş olduğumuz -yaklaşık olarak bir buçuk yıl önceki- Meclis araştırma önergesiyle ilgili söz almış bulunuyoruz, neyse ki yine de Meclisin son konuşmalarından birisi olarak burada yapacağız.

Tabii, bizim önergeyi verdiğimiz zamanki Türk dünyası, Irak Türkleri, Doğu Türkistan Türkleriyle ilgili tablonun daha ağır bir durumuyla şu anda karşı karşıyayız. Yüce Türk devletine yapılan saldırıların her geçen gün artarak devam etmekte olduğunu da söylemek istiyorum.

Sözlerimin başında, 18’inci ölüm yıl dönümünü andığımız büyük lider, dünya Türklüğünün Başbuğu, Türk dünyasının Başbuğu Alparslan Türkeş’i rahmetle, minnetle, şükranla ve hasretle anıyorum, ruhu şad olsun diyorum. O yüce insan yüce Türk milletine, Türk gençliğine çok büyük hizmetler yapmış, çok önemli görevler yapmış, gençliğin yetişmesinde, bilinçlenmesinde çok büyük emekleri geçmiş olan birisidir, mekânı cennet olsun diyorum.

Özellikle onun söylemiş olduğu “Hepiniz birer Türk Bayrağı’sınız, bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin, yere düşürmeyin.” sözü çok önemlidir. Şu an itibarıyla da Türkiye Cumhuriyeti’nde belki de en önemli sözün bu olduğunu düşünüyorum. Ayrıca rahmetli Başbuğumuzun “Ülkü ocaklarını ve Milliyetçi Hareket Partisini Türk milletine emanet ediyorum.” sözünü de buradan bir kez daha söylemek isterim yani Türk milletine çok önemli bir emanet de rahmetli Başbuğumuz tarafından verilmiştir.

Saygıdeğer milletvekilleri, tabii, son günlerde Türk dünyası deyince Irak Türklerine, Suriye Türklerine, Doğu Türkistan Türklerine karşı saldırıların artmış olduğunu, katliamların yapılmaya da devam etmekte olduğunu da söylemek durumundayız. 25 Haziran 2013 günü yani benim de bu önergeyi vermiş olduğum günlerde Selahattin kenti Tuzhurmatu ilçesinde haince terör saldırısı sonucu Irak Türkmen Cephesi Başkan Yardımcısı Sayın Ali Haşim Muhtaroğlu ile Selahattin kenti Vali Yardımcısı Ahmet Koca başta olmak üzere çok sayıda kardeşimiz hain bir saldırıya maruz kalmış ve hayatlarını kaybetmişti. O günden itibaren de Irak Türklerine karşı hür dünyanın gözü önünde çok ağır saldırılar, planlı yok etmeler devam etmektedir. Irak’ın ABD ve koalisyon güçlerince işgali sonucu Türklere çok büyük kayıplar verdirilmiştir. ABD destekli peşmergeler Irak Türklerine her yerde saldırmış, Kerkük başta olmak üzere birçok şehirde demografik yapıyı değiştirip zorla Türkmenler göçe zorlanmışlardır. Son yıllarda Suriye Türkleri de ağır saldırılara maruz kalmış, yine kaybedenler sınıfında yer almışlardır. Saldırılar sonucu birçok kardeşimiz canını kaybetmiş, yaralanmış; Irak'ı, Suriye'yi terk etmek mecburiyetinde kalmışlardır.

Son zamanlarda özellikle iş ve güç sahibi olan Türklere karşı saldırıların da tekrar artmakta olduğunu da görüyoruz. Doktorundan mühendisine kadar bir çok kardeşimiz kaçırılmakta, fidye istenmekte yahut da öldürülmektedir. Türkmen kanını akıtmakla görevli saldırganlar katliam üstüne katliam yapmaktadırlar. Suriye ve Irak'ta canlı bombalar, suikast görevlileri, teröristler, kiralık katiller hiç ara vermeden ölüm saçmaktadırlar. Türkmen kimliği, Türkmen varlığı, Türkmen eserleri, Türkmen şuuru kanlı emellerin hedefidir. Türkmenler zorla göçe tabi tutulmakta, baskılar giderek artmaktadır.

Ayrıca Türklere yapılan saldırılardan Doğu Türkistan da, orada yaşayan Türkmen kardeşlerimiz de payını almaktadır. 21’inci yüzyılda Doğu Türkistan'da zalimane bir baskısıyla saldırılar ve katliamlar devam etmektedir. Avrupa ve Amerika başta olmak üzere bütün dünyanın şiddet uygulanan vahşeti görmesi ve yakın takibe alması gerekirken, maalesef bunların hepsi bir kenara konmuştur. Bugün dünyadaki en ağır kâbus Doğu Türkistan'da yaşanmaktadır. Son günlerde Uygur bölgesinde saldırılar ve katliamlar artmıştır. Onlarca, yüzlerce kardeşimiz hunharca saldırılar neticesinde öldürülmektedir.

Dünyada hukukun, adaletin, kanunun olmadığı ülkelerin başında Çin gelmektedir. Çin'de ne hâkim ne savcı ne polis Doğu Türkistan'da kardeşlerimize uygulanan zulümlere karşı hiçbir şey yapmamaktadır. Çin'de 30 milyona yakın Türk'ün akıbetinin ne olduğu bilinmemektedir. Hapishanelerde, karakollarda zalimane işkencelere devam edilmektedir. Akıl hastanelerine binlerce Uygur Türk'ü sevk edilmiş olup, Doğu Türkistan'da on binlerce kişi yargısız şekilde infaz edilmektedir.

Yine, Doğu Türkistan ve Irak'ta, Suriye'de yaşanan olaylar ve zulüm, dünyanın en önemli olaylarının başında gelmelidir.

İşte bütün bunlar göz önüne alınınca Türkiye’nin kardeşlerimize sahip çıkması gerekir. Ancak, AKP Hükûmeti maalesef, Irak, Doğu Türkistan, Suriye, Ahıska, Karabağ’daki Türk kardeşlerimize tam olarak sahip çıktığını söyleyemez. Bu da işin doğru olmadığını göstermektedir.

Başbakan ve Hükûmet yetkilileri Kandil’deki teröristlerle, İmralı'daki cani ve yandaşlarıyla, Barzani’yle görüşmüşlerdir. Neredeyse beş altı seneden beri Türkmen temsilcileriyle maalesef ciddi manada görüşülmemiştir, onlar dinlenmemiştir. Türkmenlerin kaderi peşmergelerin ve PKK'nın eline, insafına terk edilmiş durumdadır. Yani Türkmenlerin etnik temizliğe tutulup yok edilmesi, baskı ve dayatmalara maruz kalması ne Hükûmeti ne diğer yetkilileri pek fazla ilgilendirmemektedir. Bu, Türkmenlere yapılan çok büyük yanlış ve haksızlıktır.

Ancak Türkmenler çok sabırlı olsalar da artık güçleri, takatleri kalmamıştır. Türkmen kardeşlerimiz kasıtlı olarak yalnızlığa itilmekte, izole edilmekte ve canevlerinden vurulmaktadır.

Tuzhurmatu'da Türkmen liderlere yapılan saldırılar ne ilk ne de sondur. Ancak Kerkük, Bağdat, Lazkiye, Musul, Telafer, Tuzhurmatu diken üstündedir. Güvensizlik, karmaşa, belirsizlik almış başını gitmektedir. Türkler şaşkın, ne yapacağını bilmemektedir.

Doğu Türkistan'da Uygur Türkleri de kan ağlamaktadır. Hükûmet, PKK'ya, Barzani'ye, Talabani'ye kucak açarken neden Doğu Türkistan lideri Rabia Kadir Hanımefendi’ye sahip çıkmamaktadır. Rabia Kadir, dünyanın kabul ettiği bir lider ve kahramandır. Doğu Türkistan Türklerinin haklı davasını dünyanın her tarafında her türlü imkânsızlıklara rağmen yılmadan yiğitçe anlatmaktadır. Rabia Kadir Hanımefendi, mutlaka sahip çıkılması gereken bir insandır, ülkemize davet edilmelidir ve sahiplenilmelidir.

Doğu Türkistan'da devlet eliyle ırk ayrımcılığı yapılmaktadır. Doğum yasağı, mecburi kürtaj, kısırlaştırma politikalarıyla soykırım yapılmaktadır. Bölgede uyuşturucu kullanımı, madde bağımlılığı özellikle Türk gençleri üzerinde, Türk nüfusunun yoğun olduğu yerlerde teşvik edilmektedir. Nükleer denemeler Türk yurtlarında yapılarak, kalıtımla geçebilen çok ciddi sağlık sorunları ortaya çıkartılmaktadır. Türk bölgesine planlı şekilde Çinli getirilip yerleştirilmektedir. Doğu Türkistan bölgesinde bulunan 171 çeşit maden ve doğal gaz kaynaklarına sahip olunmaya çalışılmaktadır. 30 milyonluk Türk insanı, 1,5 milyarlık Çin nüfusunun baskısını yoğun şekilde yaşamaktadır. Çin Hükûmeti, insanlarımızı yok etmek için her türlü gaddarlığı ve oyunu sergilemektedir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu olarak bölgeyi ziyaret edip durumu görmek için yaptığımız birçok müracaat Çin Hükûmeti tarafından maalesef kabul edilmemiştir. Bu da gösteriyor ki durum görüldüğünden daha da vahimdir ve acil olarak müdahale edilmesi gereken bir ortam vardır. İnsanlarımız öldürülmektedir, haksız yere idam edilmektedir, tutuklanmaktadır, sürgüne gönderilmektedir. Bütün bunlar da sözüm ona hür dünyanın, dünya STK’larının maalesef gözleri önünde olmaktadır. Çin zulmüne karşı, başta bizim Hükûmetimiz olmak üzere dünya sessiz bir şekilde seyretmekte ve sessiz kalmaya devam etmektedir. Ancak o insanlar bizim kardeşlerimizdir. Sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere, Hükûmet onların her türlü konusunu mutlaka sahiplenmeliydi; haklı isteklerini dünyanın her tarafına taşımalı, toplumlardan tepki ortaya çıkarmalıdır. Ancak, bunların hiçbirisi ya hiç yapılmamıştır ya da çok az yapılmıştır, yetersiz olmuştur. Hâlbuki, Türkiye’nin güvenliği Kıbrıs’tan, Kerkük’ten, Şam’dan, Ahıska’dan, Karabağ’dan geçmektedir. İşte, bütün bunların araştırılarak gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. AKP Hükûmeti ve Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu, Irak Merkezî Hükûmeti ile Barzani’nin değil, Türkmen kardeşlerimizin haklı davalarını görüşerek savunmalı, konuyu uluslararası kuruluşlara götürmelidir. Sivil toplum kuruluşları, mutlaka, hem Türkiye’mizde hem de dünyanın her tarafında konuya sahip çıkmalıdır. Yüce Türk devleti, Kerkük’te, Ahıska’da, Doğu Türkistan’da, Kıbrıs’ta, Karabağ’da, Şuşa’da olmalı, oraları yakinen takip etmelidir.

Türkiye Türkleri olarak biz Türk milliyetçileri, Milliyetçi Hareket Partililer olarak soydaşlarımızın yanında olup Türklere yapılan bütün saldırıları lanetlemekteyiz. Tuzhurmatu Türk’tür, Kerkük Türk’tür; Türkmenlik bayraktır, vatandır, sevdadır. Dünya Türklüğü her zaman bizim sevdamız olarak da kalacaktır, kimse bunu değiştiremeyecektir. Kardeşlerimize yapılan zulümleri, hainlikleri yakinen biliyor ve takip ediyoruz, Türk milliyetçileri olarak onların yanındayız, onlarla beraberiz, mutlaka çekilen acıların hesabını da bir gün soracağız. Yüce Türk milleti, titre ve kendine dön, vatanına, toprağına, milletine, bayrağına, diline, inancına sahip çık diyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

REŞAT DOĞRU (Devamla) – Yukarıda anlattığım nedenler göz önüne alınarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde araştırma açılmasını istemiştik ancak Meclisin de sonu gelmiştir. Ben bu vesileyle tekrar yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkanım, size de çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Doğru.

Aleyhinde Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Ben de merhum Alparslan Türkeş’i ölümünün 18’inci yılında rahmetle anıyor, ruhu şad olsun diyorum.

Milliyetçi Hareket Partisine ve Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru’ya da teşekkür ediyorum hem konuşmasından hem de bu konuda grup önerisi verdiğinden dolayı. Biz de AK PARTİ ve Hükûmet olarak, Türkmen soydaşlarımızın Irak’taki bekası ve huzurunun Türkiye’nin dış politika önceliklerinden biri olduğunu, Türkiye’nin Türkmen davasına verdiği desteğin her zaman güçlü olduğunu belirtiyoruz.

Türkmenlerin güvenliği bizim için öncelikli bir konudur. Bu çerçevede öncelikli hedefimiz, Türkmenlere ve Türkmeneli bölgesine büyük zarar veren DEAŞ tehdidiyle mücadeledir. Türkmen soydaşlarımızın güvenliği düzenli olarak ilgili kurumlarımızın katılımıyla yapılan toplantılarda yer almakta, başta öz savunma ihtiyaçları hakkında olmak üzere her konuda adımlar atmaktayız, Irak makamları ve uluslararası platformda bunları dile getirmekteyiz. Türkmen kardeşlerimizin Irak’taki mevcudiyetleri ve güvenlik ve refahlarının sağlanması için gerekli desteği geçmişte olduğu gibi bundan sonra da sağlamaya devam edeceğiz.

Türkiye Kerkük’ün statüsü konusunda tartışma ve gelişmeleri de yakından takip etmektedir. Kerkük’ün nihai statüsüne ilişkin çözümün, başta Türkmen kardeşlerimiz olmak üzere tüm Kerküklülerin çıkar ve beklentilerini karşılayacak bir uzlaşıya dayanması gerektiğine inanıyoruz. Kerkük’e yönelik bir oldubittiye seyirci kalmayacağız. Irak’ın küçük bir modeli olan Kerkük’ün etnik ve dinî çeşitliliğinin özenle korunması için gerekli gayreti gösteriyoruz. Irak Türkmenlerini Irak ve Türkiye arasındaki ilişkilerde bir dostluk köprüsü olarak görüyoruz. Irak’ın selamet, istikrar ve refahını her zaman için savunagelen ülkemiz, bu ülkedeki Türkmen varlığının da yegâne garantörü olmayı sürdürecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; diğer yandan, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayan soydaşlarımızla ilgili gelişmeler Hükûmetimiz tarafından titizlikle ve çok yakından takip edilmektedir. Uygur soydaşlarımızla tarihî ve kültürel bağlarımızın yanı sıra, ülkemizde Uygur kökenli çok sayıda vatandaşımızın da yaşaması kamuoyumuzun, dolayısıyla Hükûmetimizin hassasiyetini daha da artırmaktadır. Öte yandan, meselenin Türkiye-Çin ilişkileri boyutu da keza Uygur soydaşlarımızın selameti bakımından tarafımızca ciddiyetle ele alınmakta, zira Çin’le bozulacak ilişkilerimizin Uygur soydaşların selameti bakımından da doğrudan olumsuz etkilerinin olacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Çin makamlarıyla temaslarımızda, ülkeden kaçışlara yol açan gerekçelerin ortadan kaldırılması için ihtiyaç duyulan her türlü tedbirin alınması noktasında iş birliğine hazır olduğumuzu da her vesileyle dile getirmekteyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; soydaşlarımızın yaşam seviyelerinin yükseltilmesi, refahlarının artırılması, Sincan bölgesinin kalkınması amacıyla Türkiye olarak ticaret merkezi tarafımızdan kuruldu, iş adamlarımızı da bu tarafa yönlendirme çalışmalarına devam edilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demin de söylediğim üzere Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisini şahsen destekliyorum, Tokat Milletvekilimizin açıklamalarına da aynen iştirak ettiğimi belirtiyor, Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Can.

Önerinin lehinde, Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan.

Buyurunuz Sayın Kaplan. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu grup önerisi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Belki de bu dönem son konuşmam. Öncelikle, Sayın Mumcu, Meclis Başkan Vekili olarak bu Mecliste dönem dönem yaşanan sıkıntılarda göstermiş olduğunuz hoşgörü, sakin ve iyi bir idare yönetiminizden dolayı şahsım ve grubum adına teşekkürlerimi sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği Türkmenlerle ilgili grup önerisinde, Cumhuriyet Halk Partisi olarak 10 Kasım 2014 tarihinde Kerkük’e Türkmen soydaşlarımıza yaptığımız ziyaretlerle ilgili bilgiyi de sizlerle paylaşmak istiyorum.

Son yıllarda, özellikle Orta Doğu coğrafyasında -hem Suriye’de hem Irak’ta hem de Doğu Türkistan’da- yaşayan soydaşlarımıza karşı büyük eziyetin, büyük sıkıntının yaşandığı bir gerçektir; özellikle Irak’ta sistemli olarak asimile edilmek, yok edilmek istendiği çok net olarak gözükmektedir.

Oraya vardığımızda, Irak Türkmen Cephesi Lideri Erşat Salihi bize hem Türkmenlerin konukseverliğini hem de yaşadığı sıkıntıyı çok net olarak gösterdi. Kendi ifadesiyle, diyor ki: “Biz 2003 yılından itibaren -tesadüftür, Hükûmetinizin iktidara geldiği döneme denk düşüyor- ne yazık ki Türkiye’den yeteri kadar destek alamadık. Özellikle, önce Saddam tarafından sonra da IŞİD denen vahşi bir örgüt tarafından âdeta yok edildik. Saddam döneminde sürüldük, baskı altına alındık. Hatta o dönem, Araplaştırma politikası nedeniyle Kürtler de bizim gibi bir baskı içerisinde oldu. O bölgede Türkmenlerin yaşadığı Telafer, Tuzhurmatu, Amirli gibi yerleri ne yazık ki son IŞİD saldırılarıyla terk etmek zorunda kaldık.”

Eskiden beri, Kerkük “Türkmeneli” olarak bilinirdi. Nüfusunun yaklaşık yarısı Türkmendi. Ama son dönemdeki IŞİD saldırılarından sonra Türkmenler özellikle demin bahsettiğim yerlerden buraya göç etmelerine rağmen, kalan Türkmen nüfusu ne yazık ki üçte 1 -yani 1 milyon 800 bin nüfusun yaklaşık 400 bini civarında Türkmen soydaşımız var- ve temsil edilme noktaları da ne yazık ki ötekileştirilmiş. Türkmen Meclisinde 41 milletvekilinin içerisinde 26 tanesi Kürt, 9 tanesi Türkmen.

Şimdi, nedeni şu… Sayın Salihi’nin açıklaması, oradaki temsilcilerin açıklaması, ki hakikaten gördüğünüzde yüreğiniz sızlıyor: “Bizim hem Saddam tarafından hem IŞİD tarafından hem dönem dönem burayı idare eden peşmerge ve Kürtler tarafından ötekileştirilme, hor görülme nedenimizin tek nedeni Türkiye Cumhuriyeti devletinin bize sahip çıkmaması, soydaşlarımızın bizim yanımızda olduğu hissini vermemesi.”

Biz oraya gittiğimizde bir kampı ziyaret ettik. O kamp büyük sıkıntılarla kurulmuş bir kamptı. Bir Türkmen vatandaşının toprakları üzerinde -yanılmıyorsam bizim AFAD ve TİKA tarafından- bir çadır kent kurulmuş. O çadır kentte elektrik yok, temizlik yok, tuvalet yok, banyo yapma olanağı yok. Çocukların üstü başı perişan. O kısmı anlatmıyorum. Hakikaten yürekleri parçalıyor. Savaşların olduğu, sıkıntıların olduğu dönemlerde bunlar olur mu? Bunlar olur. Ama asıl üzücü taraf şu: Asıl üzücü taraf, kimsenin sahip çıkmaması noktasında bizim yalnız kalmamız. Diyorlar ki: “Cumhuriyet Halk Partisinin heyetinin buraya gelmesi, özellikle 7 milletvekiliyle buraya gelmesi ve bu bölgede can güvenliği olmamasına rağmen buraya gelmesi bize bir şey verdi. Yaptığınız yardımların elbette önemi var, yapmış olduğunuz katkıların elbette önemi var ama bizim yanımızda Türkiye Cumhuriyeti devletinin muhalefetiyle, iktidarıyla bir duruş göstermesinin algısı bizim için daha önemli. Bu algı şimdiye kadar ne yazık ki Hükûmetiniz tarafından oluşturulamadı ve gün geçtikçe gerek Suriye’de gerek Irak’ta bölgede yaşayan Türkmenler üzerinde baskı devam ediyor, ötekileştirme devam ediyor, asimile devam ediyor.”

Bir örnek vereceğim: Ziyaret ettiğimiz kampta 602 tane Türkmen yurttaşımız yaşıyordu, barınıyordu, 40’ı bebek. Çadırları gezmeye başladık, hekim olmamız nedeniyle, çoğunluğumuz da hekimdi, o ziyaret esnasında ulaşmaya çalıştık. Büyük bir kısmı Türkmence konuşmuyor, Türkçe konuşmuyor, Arapça konuşuyor. Bunun üzerine yetkililere sorduk: “Neden bu arkadaşların büyük bir kısmı Arapça konuşuyor?” Dediler ki: “Saddam döneminde bizim yaşadığımız bölgelerde Türkmence ve Türkçe konuşmak yasaklandı. Biz de kendi varlığımızı devam ettirmek için asimile olduk, bunların dilini kullana kullana bu noktaya geldik.”

Şimdi, size vurgulamak istediğim nokta şu: Eğer biz sadece bunlar bizim soydaşımız deyip sahip çıkmazsak, onları yalnızlaştırırsak, gerek uluslararası görüşmelerde gerek barış anlaşmalarında gerek idari yönetimlerin temsili noktasında yanlarında olduğumuz hissini vermez isek bundan sonra Türkmenlerin o bölgede var olma şansı kalmayacaktır. Ben Hükûmet yetkililerinin bundan sonra Irak’ta, Suriye’de ve diğer ülkelerde yaşamış ve yaşamakta bulunan Türkmen soydaşlarımıza sözde değil, gerçekte sahip çıkarak varlıklarını hissettirme noktasında yardımcı olmalarını bekliyorum.

Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu grup önerisini desteklediğimizi ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP, AK PARTİ, MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.

Aleyhinde Mardin Milletvekili Erol Dora.

Buyurunuz Sayın Dora.

EROL DORA (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de konuşmama başlamadan önce, Sayın Başkanın bu dört sene çerçevesinde Meclisin yönetiminde bütün siyasi partilere eşit bir şekilde, demokratik ölçüler çerçevesinde davranmış olduğundan dolayı öncelikle kendisini bu nezaketinden dolayı tebrik ediyorum. Gelecek dönemde de kendisini o makamda görmek istediğimi ifade etmek istiyorum.

Milliyetçi Hareket Partisinin Irak Türkleri ve Doğu Türkistan Türklerine karşı yapılmış olan saldırılarla ilgili olarak vermiş olduğu araştırma önergesi üzerine düşüncelerimi ben de ifade etmek istiyorum.

Gerçekten biz, bütün halklara, bütün farklı inançlara eşit bir gözle bakan bir zihniyete sahibiz. Dolayısıyla, hem Irak’taki Türkmenlere ve Doğu Türkistan’daki Türkmenlere yapılan saldırıları kabul etmemiz mümkün değildir, bunları öncelikle kınadığımızı ifade etmek istiyorum.

Siz de biliyorsunuz bu son süreçte Irak’ta meydana gelen gelişmeleri. Özellikle Türkmenlere, Asuri Süryanilere, Ezidilere, orada yaşayan Şii Türkmenlere aslında bütün dünyanın gözü önünde bir neosoykırım uygulanmaktadır, bu insanlar kendi habitatlarından, yaşam alanlarından sökülmektedir. Yaklaşık 200 bin Asuri-Süryani Ninova bölgesini IŞİD saldırıları sonucunda terk etmek zorunda kaldı ama Türkiye’den bu anlamda herhangi bir ses çıkmadı. Keza, Ezidilerin başına gelenleri biliyorsunuz, Şengal bölgesinde yaklaşık 600 bin Ezidi insanımız bölgelerinden söküldüler, bu kadar kadın, kız, çocuk şu anda IŞİD’in elindedir ama maalesef, başta Türkiye olmak üzere, dünyamız, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği bu anlamda gereken duyarlılığı göstermediler. Biz aslında Irak'ta bu yaşananlardan küresel güçleri de Amerika’yı da Birleşmiş Milletleri de sorumlu tutuyoruz. Eğer bu küresel güçler Orta Doğu’yu yeniden dizayn etmek amacıyla yapmış oldukları bu vekâlet savaşlarını başlatmamış olsaydılar bugün oradaki Türkmenler, Asuri-Süryaniler, Ezidiler ve oradaki diğer farklı inanç grupları belki şu anda bu felaketleri yaşamamış olacaklardı. Dolayısıyla, en büyük sorumluluğu ben bunlara yüklüyorum.

Bugün Birleşmiş Milletler diye bir örgüt var. Bunun görevinin ne olduğunu ben algılayabilmiş değilim. Eğer gerçekten Birleşmiş Milletler gerçek rolünü oynamak istiyorsa yeniden yapılanması gerektiğine inanıyorum. Tabii ki bizim bugün Meclisten bu sorunları dile getirmemiz çok önemlidir ama aslında, bunun somut anlamda da sorunlarımızı çözmediğini görmekteyiz. Dolayısıyla, artık devletlerin, Birleşmiş Milletlerin fonksiyonlarını tartışmaları gerekir. Bugün eğer Irak’ta Türkmenler, Telafer’de, Tuzhurmatu’da, Kerkük’te korunmuyorsa, keza Asuri Süryaniler, Ezidiler, yani, artık bu anlamda, bu mazlum ve kendini savunamayacak halkların korunması gerekir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından. Bu anlamda da Birleşmiş Milletlerin yalnız Amerika’nın istediği zamanlarda bazı bölgelere müdahale etmesi değil, gerçek anlamda, bütün sivil toplum kuruluşları ve dünya parlamentoları tarafından artık Birleşmiş Milletlerin de görevlerinin yeniden tartışılması ve yeni bir görev ve sorumlulukla, özellikle bu mazlum halkların, farklı inançların, etnik grupların korunması yönünde bir görev üstlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Yakın tarihte de bildiğiniz gibi yine Haseke’de, Suriye’de IŞİD saldırıları sonucunda 250’ye yakın Asuri-Süryani, kadın, kız, çocuk kaçırıldı. Hâlâ IŞİD’in, DAİŞ’in elindedir ama yine Türkiye’den bir ses çıkmadı. İşte, Türkiye kendini bir zamanlar Osmanlının varisi olarak kabul ediyor. Buradaki insanların çoğu da aslında Hakkârilidir, Şırnaklıdır, Mardinlidir. Değişik zamanlarda, değişik siyasi baskılardan, katliamlardan kaçarak oraya yerleşmiş olan aslında Türkiyeli insanlardır. Biz, Halkların Demokratik Partisi olarak başta Türkmenler olmak üzere, Kürtler, Asuri-Süryaniler, Ezidiler, Şii Türkmenler, bütün halkların kardeşliğine inanan bir partiyiz ve dolayısıyla, Türkmenlerin de korunması noktasında, Asuri-Süryanilerin, Ezidilerin ve orada yaşayan bütün farklılıkların, farklı inançların korunması noktasında, Türkiye eğer gerçek anlamda insan haklarına değer veriyorsa bütün bu halkların korunması yönünde daha somut politikalar üretmesi… Bu anlamda, geçenlerde Fransa, Asuri-Süryaniler için, hem Irak’ta hem de Suriye’deki durumlarıyla ilgili olarak Birleşmiş Milletleri toplantıya çağırdı. Aslında bu görevi bana göre Türkiye’nin yapması gerekirdi ama bugün Türkiye bu anlamda henüz kınayıcı bir beyanda dahi bulunmamıştır. Biz de bu konuda Türkiye’nin politikalarını eleştiriyoruz, yetersiz buluyoruz. Dolayısıyla, Irak’ta yaşayan, oradaki bütün halkların kültürlerinin, ana dillerinin korunması, özellikle fiziki anlamda korunmaları ve kaçmış olanların, kaçmak zorunda kalmış olanların tekrar kendi ana yurtlarına, köylerine, ilçelerine, şehirlerine dönmesi noktasında Türkiye’ye büyük görev ve sorumluluklar düştüğüne inanıyorum. Buradaki bütün siyasi partilere de sesleniyorum: Yalnız Türkmenlere değil -tabii ki biz halkların kardeşliğine inandığımızdan dolayı tabii ki Türkmenlerin hakları da dile getirilecektir- ama orada Asuri-Süryanilere, Ezidilere, Şii Türkmenlere, Araplara, bütün farklı etnik ve inanç gruplarına yapılan saldırıları bu Parlamentonun dile getirmesi gerekir, bunları kınaması gerekir. Yalnız teorik anlamda da kınamak değil, Türkiye’nin devlet olarak bu konuda görev ve sorumluluklar üstlenmesi gerektiğine inanıyorum. Dolayısıyla da Irak’taki bütün farklılıkların, Türkmenlerin ve diğer bütün grupların aslında korunmasının tek yöntemi vardır, o da bu farklı etnik gruplara Birleşmiş Milletler güvencesi çerçevesinde otonomi, özerkliğin tanınmasıdır. Bunun dışında, başka, farklı halkların inisiyatifine bırakılmaları durumunda daima bu tür katliamlarla karşılaşacaklarını somut örnekler de bize göstermektedir. Bu anlamda da bu hassasiyetimizi ifade etmek istiyorum. Biz yine diyoruz ki: “Yaşasın halkların kardeşliği.” Ve empati duygusu çerçevesinde de artık yalnız kendi haklarımızı savunmanın bir öneminin kalmadığını düşünüyoruz. Önemli olan, erdemli olan davranış başka farklı inançlara, farklı etnik gruplara yapılan saldırıları kınamak ve onların önlenmesi noktasında da hem devlet olarak hem Parlamento olarak hem de siyasi partiler olarak gereken duyarlılığın gösterilmesidir.

Bu duygu ve düşüncelerle tekrar hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Dora.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Alınan karar gereğince, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı: 685)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

On dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.56

4 Nisan 2015 Cumartesi

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.15

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Dilek YÜKSEL (Tokat)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 91’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

5’inci sırada yer alan, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı Tezkerelerinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

5.- İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım ve İzmir Milletvekili Aydın Şengül ile 50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2 Milletvekilinin; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (1/1006, 2/1449, 2/1511, 2/1664, 2/1670, 2/1691, 2/1788, 2/2068, 2/2182, 2/2183, 2/2205, 2/2235, 2/2295, 2/2534, 2/2541, 2/2546) (S. Sayısı: 687)(x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.

İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının geçen birleşimde ikinci bölümde yer alan 57’nci maddesi kabul edilmişti.

Şimdi, yeni madde ihdasına dair dört önerge vardır, ilkini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

          Mehmet Naci Bostancı                      Mehmet Doğan Kubat                               Recep Özel

                     Amasya                                            İstanbul                                             Isparta

              Hakan Çavuşoğlu                               Ramazan Can                                Osman Aşkın Bak

                       Bursa                                             Kırıkkale                                            İstanbul

“MADDE 58 - 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

GEÇİCİ MADDE 65- 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalı ve hak sahiplerine;

a)     2015 yılından önce bağlanmış ve 2015 yılı Ocak ödeme döneminde Kanunun 55 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre artırılmış gelir ve aylık tutarları, 2015 yılı Temmuz ödeme döneminden itibaren Kanunun 55 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre artırılır. Artırılan gelir ve aylık tutarları dosya bazında ödenmesi gereken miktar esas alınmak kaydıyla; 2015 yılı Temmuz ödeme döneminde 1.000 TL (dahil) ve altında olanlar 100 TL tutarında, 1.000 TL'nin üstünde olanlar da 1.100 TL'yi geçmeyecek tutarda ayrıca artırılır.

b)    2015 yılında bağlanacak malullük, yaşlılık veya ölüm aylıklarının 27 nci, 29 uncu, 33 üncü ve geçici 2 nci maddelere göre 2015 yılı Ocak ayı itibarıyla hesaplanan aylık tutarları, (a) bendinde belirtilen şekilde artırılarak ödenir.

c)     İş kazaları ile meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan gelirlere esas günlük kazanç hesabına giren;

1) Son takvim ayı 2015 yılının birinci yarısına ait olanlara bağlanacak gelirler 2015 yılı Ocak ve Temmuz ödeme dönemlerinde Kanunun 55 inci maddesinin ikinci fıkrasına ve birinci fıkranın (a) bendinin ikinci cümlesine göre,

2) Son takvim ayı 2015 yılının ikinci yarısına ait olanlara bağlanacak gelirler ise 2015 yılı Temmuz ödeme döneminde 55 inci maddenin ikinci fıkrasına ve birinci fıkranın (a) bendinin ikinci cümlesine göre,

artırılarak ödenir.

d)    Birinci fıkranın (a) bendinin ikinci cümlesine göre yapılacak artış tutarı;

1)    İş kazaları ve meslek hastalıkları sigortasından sürekli iş göremezlik geliri almakta olanlara, gelir bağlanmasına esas olan sürekli iş göremezlik derecesi oranında,

2)    Ölüm dosyalarında hak sahiplerinin hisseleri oranında,

3)    Yabancı ülkelerle akdedilen sosyal güvenlik sözleşmeleri uyarınca kısmi gelir veya aylık alanlara, ülkemiz mevzuatına tabi olarak geçen prim ödeme gün sayılarının, sosyal güvenlik sözleşmesine göre nazara alınan toplam prim ödeme gün sayışma olan oranına göre,

uygulanır.

e)     Birinci fıkranın (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilen şekilde artırılan gelir ve aylıklar, 2015 yılı Temmuz ödeme döneminde 55 inci maddeye göre ayrıca artırılmaz.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla yani 14 kişiyle katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katıldığı için önerge üzerine yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Çelebi.

Buyurunuz Sayın Çelebi.

CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Bu madde düzenlemesinin temel mantığı 1.000 lira ve 1.000 lira dâhil olmak üzere 100 liralık, yine emeklilere sadaka niteliğinde bir katkının sunulmasıdır. “Sadaka” diyorum, bunu ben kendim söylemiyorum, emekliler “sadaka” diyor. Emeklilerle ilgili -burada ve daha önce de Komisyonda çeşitli defalarda ifade ettiğimiz gibi- asgariden, açlık sınırının altında olmayacak bir maaşın emeklilere verilmesini talep ettik. Bu, Cumhuriyet Halk Partisinin bundan sonraki seçim bildirgesinde de bu maddeler çok açıklıkla ortaya konulacak. Biz, en az, emekli maaşının açlık sınırının altında olmayacağı bir düzenlemeyi zaten emekli sendikalarıyla, emekli dernekleriyle, bütün emekli yapılarıyla konuştuk, böylesi bir mutabakatımız var. Dolayısıyla, bu mutabakatın altında burada ifade edilecek bir düzenlemeye zaten olumlu bakmamız mümkün değil.

Yine emekliler açısından, değerli arkadaşlarım, birçok sorun var. Bu düzenlemeyle ilgili, biliyorum, salt çoğunlukla yine Komisyon bizim önerilerimize katılmayacaktır bununla ilgili düzenlemelerdeki taleplerimize. O da emeklilikte yaşa takılan arkadaşlarımızla ilgili. Bakın, burada, dün ve evvelsi gün yapılan yasal düzenlemelerde birçok aflar yapıldı, birçok imtiyazlar tanındı. Bundan önceki milyarlarca lira para birçok düzenlemeyle nedeniyle affedildi, yok sayıldı ama onun çok altında, onda 1’i miktarında, tam 5 milyon kişiyi ilgilendiren -hemen ilgilendiren değil ama, uzun vadede 5 milyon kişiyi ilgilendiren- emeklilikte yaşa takılanların sorununun çözümü konusunda verdiğimiz bütün önergeler reddediliyor. Dolayısıyla, bu emekli arkadaşlarımızın çoğu 9 bin iş gününü doldurmuşlar; kadınlar 7.200 iş gününü doldurmuşlar, 50 yaşına, 55 yaşına gelmişler ama yaşı bekliyorlar, emeklilik haklarından yoksunlar. Bunları düzeltelim diye getirdiğimiz önergelerin çoğu reddediliyor, çoğu yok sayılıyor. “O arkadaşlar işe giremiyor.” diyoruz, Sayın Bakana bunu defalarca söylüyoruz. 50 yaşındaki bir insanın işe girmesi zor, 55 yaşındaki bir insanın işe girmesi zor. Gelin, bunu onaralım; burada frene basılıyor. Ama iki gündür baktığımız zaman, milyarlarca lira para, birçok kaynak başka yerlere aktarılabiliyor.

Bizim talebimiz ne? Bizim talebimiz, bu insanlar emekliliğe hak kazandığı hâlde sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor. Gelin, en azından, emekliler 9 bin gün bu ülkede prim ödemişler, 7 bin gün prim ödemişler, 8 bin gün prim ödemişler. Yani üç ay, dört ay prim ödeyenler bu ülkede sağlık hizmetlerinden yararlanıyor ama emekli olamadıkları için, şimdi de çalışamadıkları için, yaşa takıldıkları için bu arkadaşlar sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor. “Gelin bunu çözelim.” diyoruz, yok. Emekliye gelince “Yok, yok…” ama göstermelik bir 100 liralık katkıyı ahlar ile vahlar ile Başbakan sundu. Sanki büyük bir iş yapılıyormuş gibi seçim öncesinde yine bir algı yönetimi oluşturuluyor. Bu konuda AKP’nin başarısını kabul ediyorum; AKP algı yönetimini çok iyi yönetiyor, burada da itiraf ediyorum. Ama çok iyi bir şey yapıyormuş gibi, bunu da basın pompalıyor; “Emeklilere müjde! Emekliler şu hakları elde edecekler, bu hakları elde edecekler.” diye müjdeler sunuyorlar ama bu müjdenin içinden emekliler için hayal kırıklığı çıkıyor. Emeklilerin geleceği karartılıyor, emeklilerin onuruyla oynanıyor. O nedenle, bu anlamdaki bir düzenleme karşısında bizim verdiğimiz teklifler dikkate alındığında… Bakın, emeklilikte yaşa takılanlar bugün Meclis önüne geldiler, onların sorununun çözülmesi hâlinde çok daha güzel işler yaparız.

Madem bu dört yılın son günlerinde buralarda emek harcıyoruz günlerdir -emeği olan bütün arkadaşlara şükranlarımı sunuyorum- gelin, böyle palyatif tedbirlerle değil, geçici pansumanlarla değil, kalıcı, emeklilerin umudunu yeniden yeşertecek, emeklilerin geleceğini yeniden yaşama geçirecek bir uygulamayı, bir katkıyı verin diyorum, hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Çelebi.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Erkan Akçay.

Buyurunuz Sayın Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisinin bu düzenlemeleri, yıllarca televizyonlarda gösterilen bir gazoz reklamı vardı hatırlarsanız, bana onu hatırlattı, diyordu ki: “İmaj hiçbir şeydir, susuzluk her şeydir.” Şimdi, bu, susuzluğu gidermeyen bir imaj çalışması. 100 lirayı verecek… Hatta, aslında bir kandırmaca da var değerli arkadaşlar, yani onu da tam dediği gibi vermiyor. Eğer madde dikkatle incelenirse diyor ki madde: “Gelir ve aylıkları önce 55’inci maddenin (2)’nci fıkrasına göre artırılır.” Yani, altı aylık enflasyon oranında artırılacak, temmuz zammından sonra 1.000 liranın altında alanlara 100 lira verilecek, 1.000 lira ila 1.100 lira arasında alanlarınki de 1.100 liraya tamamlanacak. Yani, Hükûmet yıllardır artık alıştı, kendisini çok uyanık zannediyor ve emekliyi de kandıracağını düşünüyor. Bu zam neden bu ay uygulamaya giriyor? Neden emekliye daha az vermenin hesabını yapıyorsunuz? Niye temmuzu bekliyorsunuz? Niye yapıyormuş gibi yapıyorsunuz? Bir şeyi yapınca emeklinin içine sindirin. Madem, “100 lira zam” dediniz, samimiyseniz bu ay uygulamaya koyarsınız. Burada işin bu yönünü dikkatlerinize çekmek istiyorum değerli arkadaşlar. Biraz sonra önergemiz de gelecek. Gerçek manada, emeklinin rahatlamasını eğer istiyorsak ve emeklinin de bu yapılan düzenlemeleri içine sindirmesini istiyorsak bunları daha iyi bir düzenlemeyle getirmemiz gerekir.

Türkiye KAMU-SEN Araştırma Geliştirme Merkezinin, Türkiye İstatistik Kurumundan aldığı, yine devletin resmî rakamlarına göre oluşturduğu 2015 Şubat ayına ait asgari geçim endeksi sonuçlarına göre çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 2.061 liradır. 4 kişilik bir ailenin asgari geçim haddi ise 4.183 lira. Çalışan tek kişinin açlık sınırı ise 1.593 liradır. Türkiye'de 4 kişilik bir ailenin ortalama gıda ve barınma harcamaları toplamı ise 1.645 liradır ve ailenin aylık gıda harcaması toplamı da 1.017 lira olmaktadır.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu hususları dikkate aldığımızda, bu sadece bir şeyi yapmaktan ziyade, yapıyor görünme gayreti içerisinde, seçime yönelik yeter ki bir propaganda malzemesi oluşsun. Bu rakamlar son derece yetersizdir, bunların yükseltilmesi gerekmektedir.

Hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akçay.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Bingöl Milletvekili İdris Baluken.

Buyurunuz Sayın Baluken. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de partimiz adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Buradaki yeni madde ihdasında da yine Hükûmet lütfetmiş yani 1.000 TL’nin altında alan emeklilere 100 TL tutarında, 1.000 TL’nin üstünde alanlara da 1.100 TL’yi geçmeyecek şekilde bir artış öngörmüş. Dünden beri emeklilerin sorunları burada konuşulurken biz açık bir şey söylüyoruz: Bu ülkedeki açlık sınırının ve yoksulluk sınırının ne olduğunu bütün milletvekillerinin önlerine koyup ona göre bir vicdani muhasebe yapması gerektiğini söylüyoruz. Bir ülkede eğer açlık sınırı 1.400 TL’yi geçmişse, yoksulluk sınırı 4.000 TL’nin üstüne çıkmışsa bu tarz önergeler hazırlanırken hiç olmazsa böyle palyatif, hiçbir soruna çözüm olmayacak öneriler yerine, muhalefetle ortaklaşılarak daha yapıcı birtakım öneriler getirilebilir. Ama, maalesef, Hükûmet -dün de ifade etmiştim- seçim öncesi emeklileri bir parmak balla kandırmanın yollarını arıyor. Bu, ayıptır her şeyden önce. On üç yıl boyunca emeklilerin hiçbir sorununu çözmeyin, emeklileri yoksulluk, açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edin, dört yıllık iktidarınızda da bu konuda çok kötü bir sınav verin, dört yılın sonunda, işte, Meclisin son gününde 100 TL’lik bir zammı da bir lütuf olarak bu Meclis Genel Kuruluna getirin. Bunu kabul etmemiz mümkün değil arkadaşlar. Yani tabii ki bir artış olduğu için karşı çıkmayacağız ama bu şekilde bir öneriyle buraya gelmek, her şeyden önce emeklilerimize hakarettir.

Bakın, ben herkesin anlayacağı dilde söyleyeyim: Bu zam miktarıyla, siz, her gün 2 simit parası arttıracak şekilde bir düzenleme yapmış oluyorsunuz. Yani, emeklinin sofrasına her gün 2 simit daha fazla konacak şekilde bir zamdan bahsediyoruz. Ayda 2 kilo et daha fazla alacak şekilde bir zam. Bunun emeklilerin sorunlarını çözmesi mümkün mü arkadaşlar? Yani, eğer böyle bir niyetiniz varsa Komisyon aşamasında da ya da Genel Kurul aşamasında da “Bunu daha farklı, daha sonuç alıcı bir hâle nasıl getirebiliriz?” diye hepinizin mutlaka tartışması, ortaklaşması gerekirdi.

Emeklilerin mevcut sorunları dağ gibi ve artık sözün bittiği bir yerdeyiz. Hani, bugün buraya çıkıp çok fazla “Hükûmet niye şunları yapmadı? On üç yıl boyunca böyle oldu.” demenin de bir anlamı yok. Meclisin son gününde artık söz bitmiştir. Yani, bundan sonra söz halktadır, emeklilerin kendisindedir, çalışanların, emekçilerin kendisindedir ve emekçiler, emekliler, işçiler bu sözün takdirini 7 Haziranda ortaya koyacakları tavırla göstereceklerdir.

Ama, gönül isterdi ki bu süreç içerisinde hiç olmazsa emekli olamayan bazı toplumsal kesimlerin sorunlarını da çözmüş olalım. Burada iki önemli grup vardı. Aslında, Sayın Bakan, bu yaşı tamamlayıp prim gün sayısını doldurmamış olanlar için de dönem boyunca yaptığımız görüşmelerde hep olumlu konuştu yani bu konuda bir adım atılabileceğini söyledi. Biz de bu haberleri zaman zaman kamuoyuyla paylaştık. Ama, maalesef, geldiğimiz noktada bu sorunu çözememiş olarak bu Meclisi kapatacağız.

Diğer sorun da yaştan dolayı emekli olamayanlar. Yani, burada, tabii, 99 yılında çıkarılan bir yasayla bu düzenleme yapıldı. “Mezarda emeklilik” olarak halkın nitelediği bu düzenleme de pek çok kişiyi mağdur ediyor. Prim gün sayısını doldurup yaştan dolayı emekli olamayan çok büyük bir kesim, çok büyük bir kitle var.

Bütün bunları niye söylüyoruz? Hani, bu saatten sonra çözüm beklentimiz yok zaten, Meclisin son gününde zaten böyle bir şey olmayacak. Ama, dört yıl boyunca bu sorunları dile getirmemize rağmen, burada herhangi bir çözüm önerisi getirmediğiniz için, Hükûmet olarak elinizi bu konularda taşın altına koymadığınız için son günde de Meclis Genel Kurulunda sizi halka şikâyet ediyoruz, çalışanlara, emeklilere şikâyet ediyoruz. 8 Haziranda da bu şikâyetlerin nasıl takdir edildiğini hep beraber burada tekrar konuşacağız.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Baluken.

Şahsı adına İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi.

Buyurunuz Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Başbakanın emeklilere 100 lira taahhüdünün maddesini görüşüyoruz şimdi. Hemen söyleyeyim ki Sayın Başbakan emeklilere doğruyu söylememiştir. Sayın Başbakan diyor ki: “Emeklilerin yüzde 60’ı bundan yararlanacaktır.” Bu rakam tamamen gerçek dışıdır. Sayın Başbakan emeklilere doğruyu söylememiştir. Türkiye’de toplam emekli sayısı 10 milyon 920 bindir. Bunun işçi emeklisi olan kısmı 6,5 milyondur, BAĞ-KUR emeklileri 2 milyon 452 bin kişidir, memur emeklileri de 1 milyon 958 bindir. Bu rakama tekrar döneceğim.

Sayın Başbakan ne diyor? “1.000 liranın altında emekli maaşı alan her emekliye 100 Türk lirası vereceğiz. 1.000 ila 1.100 Türk lirası arasında emekli maaşı alanların maaşını da 1.100 liraya tamamlayacağız.” Ancak bu önergede bir de kurnazlık yapılıyor.

Değerli milletvekilleri, emeklilerin maaşı ocak ve temmuz ayında artar. Diyor ki burada: “Sana 100 lira veriyorum ama -ya da maaşını 1.100 liraya tamamlıyorum ama- sana temmuzdaki o, enflasyondan kaynaklanan artışı vermeyeceğim.” Bunu bilelim bir kere, bunu geri alıyor. Bir eliyle veriyor, öbür eliyle de o artışın bir kısmını geri alıyor. Bunu ne zaman verecek? Temmuz ayında verecek, şimdi vermiyor. Niye temmuz ayı? Sayın Başbakan emekliye demek istiyor ki: Bu seçimde bizim partimize oy ver, ben de sana temmuz ayında 100 lira vereyim. Böyle bir siyaset olur mu değerli arkadaşlar?

Cumhuriyet Halk Partisi, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, emeklilere dinî bayramlarda, yani Ramazan Bayramı’nda ve Kurban Bayramı’nda birer maaş ikramiye sözünü verdi. Davutoğlu paniğe kapıldı, panikle bir şey yapmaya çalışıyor, bizi taklit etmeye çalışıyor; olmuyor, olmuyor, yapamaz, taklit edemez, bizim peşimizden gelemez, bizim projelerimize Davutoğlu’nun yetişmesi mümkün değildir. Birer maaş ikramiye dinî bayramlarda... Davutoğlu ne diyor: “100 lira vereceğim, temmuz ayında vereceğim ama temmuzdaki emekli maaş artışını da sana vermeyeceğim.”

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Temmuz ayında kendisi olmayacak Sayın Başbakanın.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) - İki: 100 lira mı veriyor gerçekten? Hayır arkadaşlar, vermiyor.

Şimdi, bakın, emeklilerin toplamı 10 milyon 920 bin. Ne dedi Sayın Başbakan? “Emeklilerin yüzde 60’ı bundan yararlanacak.” Yani, 6 milyon 552 bin emeklinin yararlanacağını söylüyor. Şimdi, en düşük SSK emekli maaşı 1.047 lira. Eğer temmuz ayında yüzde 3’lük normal artış olursa, enflasyondan kaynaklanan artış, bu 1.047 liralık maaş 1.078 lira olacak. Ne diyor Sayın Davutoğlu? “Ben bunu 1.100 liraya tamamlayacağım yani 22 lira vereceğim.” Yani, bir kere, 6,5 milyonluk işçi emeklisine Sayın Davutoğlu’nun vereceği artış 22 liradır. Bu, bir kısım emeklide 2 lira olacaktır, 3 lira olacaktır. Davutoğlu diyor ki: “2 lira aldın -işçi emeklisi- hadi bakalım, gözün aydın.” İşçi emeklisi yararlanmıyor. Geriye kalıyor 2 milyon 452 bin BAĞ-KUR emeklisi, onlara da 100 lira verecek, vermeyecek, meçhul.

Değerli milletvekilleri, sonuçta “Emeklilerin yüzde 60’ı, 6,5 milyon kişi bundan yararlanacak.” iddiası koca bir yalandır, koca bir balondur. Davutoğlu emeklilerden özür dilemelidir.

Değerli milletvekilleri, bu önerge gerçek dışıdır, gerçeği yansıtmıyor. 22 liralık zammı, 2 liralık zammı, 3 liralık zammı Davutoğlu emekliye bir müjde gibi sunuyor ve bunu da bir seçim yatırımı olarak söylüyor. Bu da üzücü bir durumdur; oyunu bana vereceksin, 22 lira zammı alacaksın.

Emeklimiz ne yapacağını biliyor. Emeklimiz 7 Haziranda size gerekli dersi verecektir. Biz bütün emeklilerimize Ramazan Bayramı’nda, Kurban Bayramı’nda birer maaş ikramiye sözünü tekrarlıyoruz, vereceğiz, kendilerine hayırlı olsun diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.

Buyurunuz Sayın Bostancı.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

4.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin 687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 57’nci maddesinden sonra gelmek üzere ihdas edilen madde üzerinde şahsı adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkanım, 60’a göre söz talep ettim.

Teşekkür ediyorum.

Dünden beri, Sayın Kılıçdaroğlu’nun emeklilere yönelik vaadi üzerine böyle bir düzenleme yapıldığı değerlendirmesi yapılıyor, bu doğru değil. On üç yıldır başarılı olan bir iktidar var, Sayın Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığı beş yıl. Bizim için ilham verici olmasını dilerdik, akıllı bir iktidar herkesten ilham almaya çalışır ve kendisi yapar ama Sayın Kılıçdaroğlu’nun bize ilham vermesi söz konusu olmaz çünkü…

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Taklit etmenize vesile oluyor.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – …Sayın Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Belediye Başkanlığı adaylığı sırasında işsiz ailelere yönelik bir vaadi vardı, 600 lira civarında para verileceğine ilişkin. CHP’nin değerli yetkilileri bilirler ki bu tür uygulamalar hakkaniyet ve eşitlik esası üzerinde değerlendirilir ve eğer siz bir yerde böyle bir vaatte bulunuyorsanız bütün belediyelerinize ilişkin benzeri bir vaadin söz konusu olması gerekir. Ama ne yazık ki İstanbul Belediye Başkanlığını kaybeden Sayın Kılıçdaroğlu, belediyeyi kazandıkları yerlerde benzeri bir düzenleme yapmamışlardır, dolayısıyla, vaadinin altında kalmıştır. Keşke ilham verici olsa, biz bundan hiç gocunmayız, bundan rahatsız olmayız ama ne yazık ki öyle değil.

Bunu arz etmek için söz aldım, teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bostancı.

Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.

5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bostancı çok mahcup bir şekilde savunmaya çalıştı, ne diyeceğini de doğrusu bilemedi, Sayın Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adaylığı dönemine giderek oralardan güç almaya çalıştı ama başaramıyor.

Şimdi, önergeye gel Sayın Bostancı. Önerge, BAĞ-KUR, SSK emeklilerine, 6,5 milyon kişilik bir kitleyi oluşturan SSK emeklisine en çok 22 lira zammı içeriyor. Bu 22 lira zammı alan kişiye temmuz zammını da vermeyecekler. Bu 22 lira zammı neden veriyorsunuz, niye harekete geçtiniz? Sayın Kılıçdaroğlu’nun emeklilere dinî bayramlarda birer maaş ikramiye sözü üzerine harekete geçtiniz.

Bakın, biz sosyal güvenlik destek primini de sıfırlama sözünü verdik, Sayın Kılıçdaroğlu bu sözü verdi, hemen panikle buraya bir önerge getirdiniz, “Bari yüzde 15’ten 10’a indirelim.” Taklittir bu yani taklit etmeye çalışmaktır. Taklit hiçbir zaman aslı gibi başarılı olamaz.

Bizi daha çok takip edeceksiniz. Seçim dönemine doğru birçok projemizi açıkladıkça siz bizi takip etmek zorunda kalacaksınız. Ne yazık ki Parlamento kapalı olacağı için o konularda önerge verme imkânınız olmayacak. Millete bunları söyleyeceksiniz, biz bunları millete anlatacağız, millet 7 Haziranda sizi sandığa gömecek.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım ve İzmir Milletvekili Aydın Şengül ile 50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2 Milletvekilinin; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (1/1006, 2/1449, 2/1511, 2/1664, 2/1670, 2/1691, 2/1788, 2/2068, 2/2182, 2/2183, 2/2205, 2/2235, 2/2295, 2/2534, 2/2541, 2/2546) (S. Sayısı: 687) (Devam)

BAŞKAN – Yeni madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısına eklenen ve yeni madde olarak görüşülen 58 inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Erkan Akçay                                Murat Başesgioğlu                             Yusuf Halaçoğlu

                      Manisa                                             İstanbul                                             Kayseri

        Hasan Hüseyin Türkoğlu                      Cemalettin Şimşek

                    Osmaniye                                          Samsun

“4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalı ve hak sahiplerine;

a) Bu Kanunun 55 inci maddesi kapsamında sigortalıya bağlanacak aylıklar hiçbir şekilde asgari brüt ücretin bir buçuk katından az olamaz. Aylıklar, her yılın Aralık ayına göre Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim oranının tamamı ile sabit fiyatlarla gayri safi yurtiçi hasıla gelişme hızının toplamına (1) tam sayısının ilâve edilmesi sonucunda bulunan değer oranında artırılır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

(Kâtip Üye Diyarbakır Milletvekili Mine Lök Beyaz tarafından gerekçenin okunmasına başlandı)

“Gerekçe:

Hükümetin getirdiği düzenlemeyle maaşı 1.000 liranın altında olan emeklilere seyyanen 100 TL zam yapılmaktadır. Maaşı 1.000 TL'nin üzerinde olanlara ise 1.100'TL'yi geçmeyecek oranda zam yapılmaktadır.

Önergemizle en düşük emekli aylığı brüt asgari ücretin birbuçuk katı tutarında 1.800 TL'ye çıkarılmış ve emekli maaşı artışlarına refah payının tamamının katılması amaçlanmıştır.

Türkiye Kamu-Sen Araştırma Geliştirme Merkezi'nin Türkiye İstatistik Kurumundan almış olduğu fiyatlarla oluşturduğu 2015…”

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkanım, “gerekçe” dedik ama lütfen biraz anlaşılır biçimde okuyalım. Yani konuşmuyoruz ama böyle geçiştirilsin de istemiyoruz.

(Kâtip Üye Diyarbakır Milletvekili Mine Lök Beyaz tarafından gerekçenin okunmasına devam edildi)

 “…Şubat ayına ait asgari geçim endeksi sonuçlarına göre; çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 2.061 TL'dir. 4 kişilik bir ailenin asgari geçim haddi ise 4.183 liradır. Çalışan tek kişinin açlık sınırı ise 1.593 liradır. Türkiye'de 4 kişilik bir ailenin ortalama gıda ve barınma harcamaları toplamı ise 1.645 liradır. Ailenin aylık gıda harcaması toplamı ise 1.017 liradır.

Sosyal Güvenlik Kurumunun en son açıkladığı 2014 Kasım ayı verilerine göre ülkemizde 10 milyon 875 bin emekli, dul ve yetim aylık ve gelir almaktadır. Uzun bir çalışma hayatından sonra emekliye ayrılan insanlar gelecek endişesi duymadan, ömrünün geri kalan kısmını huzurlu, mutlu ve insanca yaşamayı hayal etmektedir. Ancak, ülkemizde emeklilerimiz mutlu değildir. Emekliler gelecekten umutsuz bir hayat sürdürmektedir.

2012 Türkiye emekli profili anketine göre; emeklilerin yüzde 84'ü gelirlerinin yetersiz olduğunu ifade etmiştir. Geçinmek için başkalarına muhtaç olan emeklilerin oranı yüzde 30'dur. Emeklilerin yüzde 28'i maaşlarının dörtte 1'ini, yüzde 38'i maaşlarının yarısını, yüzde 20'si maaşlarının dörtte 3'ünü, yüzde 14'ü de tamamını gıda harcamalarına ayırmaktadır. Emeklilerin yüzde 28'i gecekonduda yaşıyor, yüzde 27'si kiracıdır. Emeklilerin yüzde 56'sı ise evlerini sadece ve sadece sobayla ısıtabilmektedir.

Emeklilerin büyük çoğunluğu açlık sınırının altında aylık almaktadır. 2014 yılı sonu itibarıyla en düşük BAĞ-KUR tarım emeklisi 611 lira, en düşük SSK emeklisi 750 lira, Emekli Sandığı emeklisiyse 1.298 lira almaktadır. Bu emekli maaşları emeklilerin onurlu bir yaşam için ve sosyal hayata katılmalarını sağlayabilecek olanakların çok altındadır. Emeklilerin maaş seviyelerinin belirlenmesinde açlık ve yoksulluk kriterleri dikkate alınarak taban aylık uygulanmalıdır.

17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nda emekli aylıklarının hesaplanmasında 1978 yılından 1999 yılına kadar memur maaş katsayısı esas alınıyordu. 1999 yılında yapılan değişiklikle emekli aylıkları hesaplanırken sigortalının her takvim yılına ait prime esas kazancının her yılın aralık ayına göre TÜFE indeksindeki artış oranı ile gayrisafi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadar ayrı ayrı artırılarak bulunması esası getirilmişti. Getirilen bu sistemle sigortalının geçmiş yıllardaki aylık kazançları, kazancının olduğu yılı takip eden her yılın TÜFE indeksindeki artış oranı ile gayrisafi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızı kadar ayrı ayrı artırılarak emekli olacağı güne kadar güncellenmekte idi. Yani hem enflasyon oranının tamamı hem büyüme oranının tamamı sigortalının kazancına yansıtılıyordu. Ancak AKP Hükûmeti çıkardığı 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’yla emekli aylıklarındaki refah payını yüzde 100'den yüzde 30'a düşürmüştür. Dolayısıyla, 5510 sayılı Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre yaşlılık aylığı hesaplanırken, güncelleme katsayısı kullanılarak sigortalının geçmiş yıllardaki aylık kazançları, kazancının olduğu yılı takip eden her yılın TÜFE indeksindeki artış oranı ile gayrisafi yurt içi hâsılanın sabit fiyatlarla gelişme hızının yüzde 30'u kadar artırılmaktadır. Yani yaşlılık aylığı bağlanırken ortalama aylık kazanca TÜFE artışının tamamı ve büyüme hızının yüzde 30'u yansıtılmaktadır.”

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Şimdi, yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Yani madde kabul edilmiş ve ihdas edilmiştir.

Bir karışıklığa mahal vermemek için teklifin mevcut maddeleri üzerinde görüşmelere devam edeceğiz. Daha sonra, kanun yazımı sırasında maddelerin ardışık olarak numaraları oluşturulacaktır.

Şimdi, gene yeni madde ihdasına dair iki önerge vardır, bu iki önerge de aynı mahiyettedir, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                 Bekir Bozdağ                                    Ahmet Aydın                                    Köksal Toptan

                      Yozgat                                           Adıyaman                                         Zonguldak

                  Yılmaz Tunç                                    Ercan Candan                                    Yusuf Başer

                       Bartın                                            Zonguldak                                           Yozgat

               Ertuğrul Soysal                                Özcan Ulupınar

                      Yozgat                                           Zonguldak

"MADDE 59 - 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 66 -10/6/2003 (dahil) tarihi ile 13/5/2014 tarihi arasında kömür ve linyit madenlerinin yer altı işlerinde meydana gelen iş kazası sonucunda ölen sigortalının; genel sağlık sigortası primi dahil kendi sigortalılığı nedeniyle prim ve prime ilişkin her türlü borçları terkin edilir ve ölüm tarihinde sigortalıya ilişkin şartlar aranmaksızın hak sahiplerine aylık bağlanır. Bu şekilde bağlanan aylıklara ilişkin primlerin eksik olan kısmı Maliye Bakanlığınca Kuruma ödenir.

Gelir ve aylıkların hesaplanması ile hak sahiplerine paylaştırılmasında sigortalının ölüm tarihinde yürürlükte olan Kanun hükümleri esas alınır.

Birinci fıkra kapsamında olan ve 2008 Ekim ayı başından önce ölen sigortalının hak sahibi eş ve çocuklarından artan hisse bulunması halinde ana ve babaya 506 sayılı Kanunun mülga maddelerindeki, bu tarihten sonra ölen sigortalının ana ve babasına ise Kanunun 34 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde belirtilen her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartları aranmaksızın gelir ve aylık bağlanır.

Bu madde kapsamında yazılı istekte bulunan hak sahiplerinin gelir ve aylıkları, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından başlatılır ve bağlanan gelir ve aylıklar için geriye yönelik herhangi bir ödeme yapılmaz.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığınca müştereken tespit edilir."

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                   İzzet Çetin                                   Ali İhsan Köktürk                              Süleyman Çelebi

                      Ankara                                           Zonguldak                                          İstanbul

                   Aytuğ Atıcı                                   Mehmet Haberal                           Mehmet Hilal Kaplan

                      Mersin                                           Zonguldak                                           Kocaeli

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki bu iki önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Salt çoğunluğumuz mevcuttur, katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyon salt çoğunluğuyla aynı mahiyetteki bu önergeye katıldığı için yeni bir madde olarak önerge üzerinde görüşme açıyorum.

Gruplar adına ilk söz sahibi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi konuşacaktır.

Buyurunuz Sayın Çelebi.

CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Çok teşekkürler Sayın Başkan.

Aslında, çok önemli bir düzenlemeyi ve Komisyonun da katıldığı bu düzenlemeyi tarihî bir dönemeç noktası olarak görüyorum. Ermenek’te ve Soma’da ölenlerle ilgili tanınan hakların madendeki daha önce ölen bütün vatandaşlarımıza 2003 tarihi tabii, baz alınarak uygulanıyor olması konusunda bu teklif Komisyona geldiği günden itibaren ve bugünkü aşamasına kadar -Cumhuriyet Halk Partisinin talebiydi- bu talebe diğer bütün muhalefet partileri ve iktidar partisi de katkı sunduğu için -burada açıklıkla ifade ediyorum- olumlu bir noktaya gelinmiştir. Bu olumlu nokta, bir haksızlığın da giderilmesi böylece tamamlanmıştır. Çünkü Bütçe Komisyonuna Zonguldak’tan kadınlar gelmişti “Bizim çocuklarımız, bizim eşlerimiz Soma’da ölmediği için mi, Ermenek’te ölmediği için mi veya diğer Keşan’da ölenler…” Örneğin, Edirne’de İpsala’da ölenler, başka illerde ölenler için dediler ki: “Bizi bu haktan niye mahrum ediyorsunuz?”

Şimdi, bir hata düzeltildi, bu hatanın düzeltilmesine gerçekten teşekkür ediyorum ama burada bizim açımızdan, Cumhuriyet Halk Partisi açısından -kırmızı çizgi lafını çok telaffuz etmem bu kürsüden ama- olmazsa olmazlarımızdır. Bu hatadan dönüldüğü için, bu yanlışlık giderildiği için, bu yanlışlık onarıldığı için gerçekten teşekkür ediyorum.

Buraya emeği geçen, katkı veren… Biz Sayın Bakana da teşekkür etmesini biliriz. Sayın Bakanım, biz onu da biliriz, merak etmeyin. Eleştiririz, iyi yaptığınızı da alkışlarız. Emek verdiğiniz zaman alkışlamayı biliriz, eksiğinizi de eleştiririz. Bu anlamda…

AHMET YENİ (Samsun) – AK PARTİ’ye de…

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Ne diyorsunuz efendim, sesinizi tam almak istiyorum.

AHMET YENİ (Samsun) – AK PARTİ’ye de teşekkür borçlusunuz.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – “AK PARTİ’ye” demedim ben, “AK PARTİ” değil, “AKP’nin Komisyon üyelerine, buna katkı verenlere” dedim. Yani diğer haksızlıklara da…

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – El kaldırarak katkı verecekler.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Katkı verecekler tamam. Yani katkı veren herkese teşekkür ediyorum ama AK PARTİ’yi özel olarak söylemem. Özellikle muhalefet partilerinin…

AFİF DEMİRKIRAN (Siirt) – Yasak değil…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Ahmet Bey alındı, alındı, gidiyor ya, alındı biraz!

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Efendim?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Ahmet Bey gidiyor, alındı biraz!

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Siz karşısınız galiba, karşısınız değil mi?

AFİF DEMİRKIRAN (Siirt) – Kendisi yok yani.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Dolayısıyla şunu söylüyorum: Yani aslında burada güzel bir değerlendirme içerisindeydim ama bunu bile yok etmek için elinden geleni yapıyorsun. Yani senin zaten laf atma sanatını umuyorum bu dönem sonlandırırsın. Gelecek dönem olacak mısın, olmayacak mısın bilmiyorum ama…

AHMET YENİ (Samsun) – Olmayacağım, olmayacağım.

BAŞKAN – Lütfen karşılıklı konuşmayınız.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Üçüncü dönem mi? Gidicisin, giderken de bir laf daha atma fırsatını buldun ben konuşurken.

O nedenle de şunu söylüyorum: Emeği geçen bütün arkadaşlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Biz de alkışlıyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelebi.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Erkan Akçay.

Buyurunuz Sayın Akçay. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinize saygılar sunuyorum.

“Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar.” diye bir söz var. Biz düzenlemeyi yapınca öncelikle eşitliği, hakkaniyeti ve uygulama birliğini sağlamamız gerekiyor. Yani iktidar kendisini yıllardır o kadar çok kasıyor ki ayak sürüyor, en sonunda dediğimiz noktaya gelmek zorunda kalıyor. Mayıs ayında, haziran ayında Soma maden kazasından sonra Zonguldaklı ailelerin ne kadar feryat figan ettiklerine hepimiz tanık olduk. Dolayısıyla, bir düzenlemeyi vatandaşların ve bu düzenlemeyi uygulayacak olanların, bu haklardan yararlanacak olanların da içine sindirmesi gerekir.

Dün akşam bir madde eklemesiyle, işte, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nda olan Soma AŞ’nin mal varlığından ve bloke edilen parasından işten atılan maden işçilerine kıdem tazminatının ödenmesi düzenlemesi yapıldı, biz de destek verdik ve imza koyduk, daha uygun çözümü getiren bir önergemiz olmasına rağmen. Fakat yine, uygulama birliği, bu eşitlik, adalet yine sağlanamadı. Neden? Çünkü Soma Kömürleri AŞ’den işten atılan işçilerin kıdem tazminatının ödenmesi için bir şekilde çözüm bulundu ama benzeri şekilde Uyar Madencilik Şirketinde işten atılan ve maaşlarını alamamış işçilerin sorunlarını çözemedik. Eğer bizim önergemiz kabul edilseydi hem bu Uyar Madencilikten hem diğer yine Türkiye Kömür İşletmelerinden redevans hizmet alımıyla iş yapan firmalardan atılan işçilerin kıdem tazminatları sorunu da çözülecekti. Ama şimdi bu defa Uyar Madencilikten işten atılan işçilerin “Biz de aynı şekilde haklarımızı istiyoruz.” feryatlarını hep birlikte duyacağız. Bu defa onun için gayret göstereceğiz. Yine, altı aylık, belki de bir yıllık zaman kaybı olacak. Aslında bunlara hiç gerek yok. Bunlar neden oluyor? Değerli arkadaşlar, Hükûmetin plansız, programsız çalışmasından. Geniş ufuklu, geniş perspektifli düşünemiyor. Yani Hükûmetin bir orkestrasyonu, bir politikası yok, “Aman, hele şu anı bir kurtarayım.” diyor. Veya sonuna kadar feryat, figanlar arttıktan sonra yani iş işten geçtikten sonra yapılan düzenlemenin de doğrusu çok fazla bir anlamı kalmıyor.

Bu nedenle, yapılan düzenlemeye önemli ölçüde katılmakla birlikte, yine, eksik bulduğumuzu da ifade etmek istiyorum.

Bu düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akçay.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Bingöl Milletvekili İdris Baluken.

Buyurunuz Sayın Baluken.

HDP GRUBU ADINA İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Olumlu yapılan bir düzenleme varsa tabii ki o olumlu yapılan düzenlemeye katkı sunmak ve onda katkısı olanlara da teşekkür etmek hepimizin boynunun borcudur. Keşke, hani bütün yasama dönemi boyunca, muhalefetle birlikte bu tarz olumlu olabilecek, hani sorunların tamamını çözmese de olumlu olabilecek birtakım düzenlemelerle burada mesai yapsaydık. Özellikle son iki ayda, iç güvenlik paketi görüşülürken burada yaşanan tablolar, bence Meclis tarihine kara leke olarak geçecek nitelikteydi. Hiç olmazsa kapanırken böyle birtakım kısmi olumlu düzenlemelerle bu şekilde ortaklaşmak önemlidir.

Burada yapılan düzenleme, özellikle Soma ve Ermenek’te yaşamını yitiren sigortalılara tanınmış olan hakların, diğer yerlerde de yer altı işlerinde çalışanlar için, çalışıp da yaşamını yitirenler için düzenlemesine dairdir. Prime ilişkin her türlü borcun terkin edilmesi ve şart aranmaksızın aylık bağlanmasıyla ilgilidir. Aslında Soma ve Ermenek’le ilgili oraya özgün düzenlemeler yapılırken de biz bunun mutlaka yapılması gerektiğini bu kürsüden de ifade etmiştik. Bunu yapmadığınız zaman, sosyal devlet olma gereğinin eşitlik ilkesine aykırı bir şekilde meseleyi ele almış olacağınıza ve yeni sorun alanları yaratacağınıza o dönemde dikkat çekmiştik. İşte, birkaç ay sonra, şimdi yeniden bir torba içerisinde bunu getirdiniz. Yani, yanlıştan dönülmesi de tabii, olumludur, öyle bakmak lazım.

Tabii, bu yer altı işleri yüksek riskli yerler. Özellikle yaşanan facialardan da, katliam gibi olan kazalardan da bunu gördük. Keşke bu tarz düzenlemeler yerine yani torba yasalar içerisinde çözüm aramak yerine derli toplu yasal düzenlemelerle biz bu iş kazalarını koruyucu tedbirleri çok ciddi bir şekilde burada ele almış olsaydık, denetimle ilgili yetersizlikleri -ki biliyorsunuz, Soma’da, Ermenek’te yakın dönemde Bakanlığa ait müfettişler denetim yaptıktan sonra o facialar meydana gelmişti, onlarla ilgili mevcut boşlukları- tamamen kapatacak bazı düzenlemeleri derli toplu bir kanunda yapmış olsaydık. Yine, bu katliamların altında sorumluluğu olanların cezasızlığıyla ilgili durumu da tamamen ortadan kaldırmış olsaydık. Yani bunları yapmadık. Bunlarla ilgili, tamam, bazı kısmi şeyler yapıldı ama sorun alanları önümüzde duruyor. “Bu işin fıtratında ölüm var, bu kazalar var.” demek hiçbir zaman madenciler tarafından ya da vicdanı olan hiç kimse tarafından kabul edilmedi. Ya da “Acı çekmeden öldüler, güzel öldüler.” demek, “Bu, madencilerin kaderinde, böylesi hadiseler olur.” demek vicdan yaraladı. Bütün bunları çok detaylı bir şekilde, derli toplu yasal düzenlemelerle ele almadık ama hiç olmazsa daha önce yapılmış olan özgün bazı düzenlemelerin kapsamına girmeyen ve mağdur olan yaşamını yitirmiş yer altı işçilerini, madencileri bu maddeyle bir sıkıntıdan kurtarıyoruz.

Prim borçlarının terkin edilmesi ve aylık bağlanması önemlidir, Maliye Bakanlığına devredilmiş bu borçların ödenmesi, Maliye Bakanlığı da tam da bu tarz şeyler için devreye girmeli yani Maliye Bakanlığı saçma sapan birçok kaleme ödenek ayıracağına, Anayasa’da sosyal devlet olma ilkesi yazıyorsa bu tarz düzenlemelere imzasını atmalı diyoruz.

Ben de katkısı olan hem Sayın Bakana hem de bütün gruplara partimiz adına teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Baluken.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Ulupınar.

AK PARTİ GRUBU ADINA ÖZCAN ULUPINAR (Zonguldak) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Geçtiğimiz hafta Zonguldak’ımızın mülkiyet konusunu çözmüştük. Bugün de, son gün de, inşallah şehit yakınlarına birtakım olanakların sağlanmasını bu Genel Kurulda hayata geçireceğiz.

Soma’da ve Ermenek’te yaşanan bu faciadan sonra Zonguldak’ta ve bütün Türkiye’de maden şehitlerinin yakınlarına da aynı hakların verilmesi gerekmekteydi. Bir haksızlık söz konusu idi. Ben bundan dolayı destek veren bütün milletvekillerimize teşekkür ediyorum. Zonguldak’ımıza bu müjdeyi inşallah bugün vereceğiz.

Sayın Bakanıma, Komisyonumuza, Komisyon üyelerimize, Genel Kurula teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Ulupınar.

Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiş ve yeni bir madde ihdas edilmiştir.

Bir yeni madde ihdası daha var; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı "İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın 59’uncu Maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                   Aytuğ Atıcı                                     Mehmet Şeker                                Süleyman Çelebi

                      Mersin                                           Gaziantep                                           İstanbul

          Kemal Değirmendereli                              Özgür Özel

                      Edirne                                              Manisa

MADDE 60 - 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

GEÇİCİ MADDE 65- 506 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak 08.09.1999 tarihinden önce sigortalı olanlardan erkek ise adına 9000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları bildirilmiş olanlar, kadın ise adına 7200 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası bildirilmiş olanlar, 506 sayılı Kanunun Geçici 81 inci maddesindeki hükümlere bakılmaksızın bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde kuruma başvurmaları halinde yaşlılık aylığından yararlandırılırlar.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Salt çoğunluğumuz maalesef bulunmamaktadır; katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılamamış olduğundan önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Şimdi, madde 58’e geldik sayın milletvekilleri.

Madde 58 üzerinde dört önerge var. Bu dört önergenin ikisi aynı mahiyette, öbür ikisi de aynı mahiyette; ayrı ayrı, iki ayrı önerge olarak işleme alacağım.

Şimdi, önergelerden ikisi aynı mahiyette olanı okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 58. Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

          Mehmet Naci Bostancı                      Mehmet Doğan Kubat                               Recep Özel

                     Amasya                                            İstanbul                                             Isparta

                   Fatih Şahin                                  Hakan Çavuşoğlu

                      Ankara                                               Bursa

MADDE 58- 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesinin birinci fıkrasına "kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın" ibaresinden sonra gelmek üzere "genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde" ibaresi ve aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, bu kapsama girenler yönünden genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmetlerine ilave sağlık hizmetlerini belirler, protez ve ortezler için farklı birim fiyatı tespit eder. Bu sağlık hizmetleri sağlık uygulama tebliğindeki istisnai sağlık hizmetleri kapsamına dahil edilmez."

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                   Aytuğ Atıcı                                       Haydar Akar                                  Ali İhsan Köktürk

                      Mersin                                             Kocaeli                                           Zonguldak

               Süleyman Çelebi                                   Musa Çam

                      İstanbul                                              İzmir

BAŞKAN – Şimdi okutacağım iki önerge de aynı mahiyettedir, onları da birlikte işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 58 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                 İdris Baluken                                       Erol Dora                                        Adil Zozani

                       Bingöl                                              Mardin                                              Hakkâri

            Sırrı Süreyya Önder                                 Nazmi Gür                               Abdullah Levent Tüzel

                     İstanbul                                               Van                                                İstanbul

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                     Alim Işık                                        Erkan Akçay                                  Yusuf Halaçoğlu

                     Kütahya                                             Manisa                                             Kayseri

             Cemalettin Şimşek                                     Ali Öz                                           Ali Halaman

                     Samsun                                             Mersin                                               Adana

               Yusuf Ziya İrbeç

                      Antalya

BAŞKAN – Komisyon bu son okuttuğum aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarı, kamuoyunda beklenen ve vatandaşımızın mağduriyetini giderecek düzenlemelerden yoksundur. Yaklaşan 25’inci Dönem milletvekili genel seçimleri öncesinde yapılan bazı küçük iyileştirmelerle AK PARTİ’nin siyasi çıkar sağlamak amacına yönelik olarak gerçekleştirdiği düzenlemeler yerine, yıllardır çözüm bekleyen sorunların tasarı metninde yer alması gerekmektedir. Maddenin tasarı metninden çıkarılması kamu ve milletimiz yararına olacaktır.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Diğer gerekçeyi okutuyorum:

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Efendim, gerekçede yazılan şeylerin aynı şekilde okunması gerekiyor. Gerekçede “AKP” yazıyor, konuşmacı arkadaşımız “AK PARTİ” diye okuyor. Ne yazıyorsa onu okuması gerekiyor efendim.

Teşekkür ederim.

AFİF DEMİRKIRAN (Siirt) – Ama ismi AK PARTİ.

BAŞKAN – Evet, tabii ki öyle okuması gerekir. Lütfen dikkat ediniz.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Hukuken AK PARTİ.

BAŞKAN – İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşlarının önergesinin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe: Sağlık hakkını kısıtlayan düzenlemeler sosyal devlet ilkesine aykırıdır. Değişiklikle buna yönelik ortaya çıkacak sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçelerini okuttuğum aynı mahiyetteki iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Aynı mahiyetteki diğer iki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 58. Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Naci Bostancı (Amasya) ve arkadaşları

MADDE 58- 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesinin birinci fıkrasına "kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın" ibaresinden sonra gelmek üzere "genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde" ibaresi ve aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, bu kapsama girenler yönünden genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmetlerine ilave sağlık hizmetlerini belirler, protez ve ortezler için farklı birim fiyatı tespit eder. Bu sağlık hizmetleri sağlık uygulama tebliğindeki istisnai sağlık hizmetleri kapsamına dahil edilmez."

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

Aytuğ Atıcı (Mersin) ve arkadaşları

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki bu iki önergeye Komisyon katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Mehmet Naci Bostancı ve arkadaşlarının önergesinin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Trafik kazaları nedeniyle ilgililere sunulan sağlık hizmet bedellerinin ve kapsamının ne şekilde belirleneceğine açıklık getirilmektedir.

BAŞKAN – Aytuğ Atıcı ve arkadaşlarının önergesinin gerekçesi okutuyorum:

Gerekçe:

Mevcut düzenlemede trafik kazasına uğrayan kişinin sağlık giderleri SGK tarafından hiçbir kısıtlama olmaksızın karşılanmakta iken getirilen önergeyle GSS'liler için belirlenen usul ve esaslara göre yapılması düzenlenmektedir. Bu yüzden protezlerinden ilaçlarına kadar birçok hususta yurttaşın hakları kısıtlanacak ve mağduriyet oluşacaktır. Sağlık hakkından yararlanmaya yönelik getirilen her kısıtlamanın sosyal devlet anlayışından bizi uzaklaştıracağı ilkesiyle maddede düzenleme yapılmıştır.

BAŞKAN – Gerekçelerini okuttuğum aynı mahiyetteki bu iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen bu önerge doğrultusunda madde 58’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde 58 kabul edilmiştir.

59’uncu madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 59 uncu maddesinde geçen "Meslek standartlarını ve yeterlilikleri onaylamak." ibaresinin "Meslek standartları ve yeterliliklerin onayı" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                 İdris Baluken                                       Erol Dora                                        Adil Zozani

                       Bingöl                                              Mardin                                              Hakkâri

            Sırrı Süreyya Önder                                 Nazmi Gür                               Abdullah Levent Tüzel

                     İstanbul                                               Van                                                İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Değişiklikle madde metninin daha anlaşılır kılınması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

59’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 59’uncu madde kabul edilmiştir.

60’ıncı madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 60 ıncı maddesinde geçen "aşağıdaki" ifadesinin "aşağıda ifade edilen" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                 İdris Baluken                                       Erol Dora                                        Adil Zozani

                       Bingöl                                              Mardin                                              Hakkâri

            Sırrı Süreyya Önder                                 Nazmi Gür                               Abdullah Levent Tüzel

                     İstanbul                                               Van                                                İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Değişiklikle madde metninin daha anlaşılır kılınması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

60’ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 60’ıncı madde kabul edilmiştir.

Böylece ikinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

On dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.16

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.39

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Dilek YÜKSEL (Tokat)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 91’incİ Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Şimdi Üçüncü bölüm görüşmelerine başlıyoruz.

Üçüncü bölüm, geçici madde 1 dâhil, 61 ila 89’uncu maddeleri kapsamaktadır.

Üçüncü bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Erkan Akçay konuşacaktır.

Buyurunuz Sayın Akçay.

MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlarken Değerli Başkanım, 24’üncü Dönemde ve ondan önceki dönemde bugüne kadar göstermiş olduğunuz objektif ve tarafsız yönetiminiz, ayrıca yönetim becerİniz ve yönetim dirayetiniz ve Meclis Başkan Vekilliğini en iyi şekilde örnek temsiliyetiniz nedeniyle tebrik ve teşekkürlerimi sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak ilkeli, sorumlu ve sorun çözen bir siyaset anlayışını, her alanda olduğu gibi Türkiye Büyük Millet Meclisinde de yürütmeye gayret gösteriyoruz. Bütün yasama faaliyetlerimizde ve denetim faaliyetlerimizde bu sorumluluğun, bu ilkeli siyaset anlayışının gereğini yapmaya çalıştık ve en son bu görüştüğümüz torba kanun tasarısı nedeniyle de göstermiş bulunuyoruz.

En son iki maddeyi hatırlayacak olursak, gerek işten atılan Somalı maden işçilerinin kıdem tazminatlarının ödenmesiyle ilgili başta Grup Başkan Vekillerimiz Sayın Oktay Vural ve Sayın Yusuf Halaçoğlu ve bizlerin tutumları hepinizin malumudur, büyük bir yapıcı ve olumlu bir gayret içerisinde olduk ve bu düzenlemelerde elbette Meclisteki Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun emekleri inkâr edilemez.

Yine, madenlerde meydana gelen ölümlü kazaların kapsamını genişleten ve Zonguldaklı mağdur aileleri de kapsayan en son düzenlemeyi de birlikte yapmış bulunuyoruz.

Değerli milletvekilleri, tabii, burada özellikle son aylarda, zamanlarda emeklilerimizin sorunları diğer bazı sorunların da önüne geçmeye başlamıştır. Çünkü, Sosyal Güvenlik Kurumunun en son açıkladığı 2014 Aralık ayı verilerine göre ülkemizde 10 milyon 921 bin emekli, dul ve yetim aylık ve gelir almaktadır.

Uzun bir çalışma hayatından sonra emekliye ayrılan insanlar, gelecek endişesi duymadan ömrünün geri kalan kısmını huzurlu, mutlu ve insanca yaşamayı hayal etmektedir. Ancak, ülkemizde emekliler, maalesef mutlu değildir. Emekliler gelecekten umutsuz bir hayat sürmektedir ve emekliler zordadır. Yıllarca emek verenlerin sessiz çığlığına, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti kulak asmamaktadır. Bugün emekliler insanca yaşayamıyorsa, mutlu ve huzurlu değilse, aldıkları aylık yetmiyorsa, şiddetli geçim sıkıntısı çekiyorsa ve borçlardan bunaldıysa elbette bunun faili ve müsebbibi ve sorumlusu başta Hükûmettir. On iki yıldır tek başına iktidarda olmakla övünen Adalet ve Kalkınma Partisi bu on iki yıllık süre içerisinde emeklilerimizin sorunlarını çözememiştir. Emeklilerimizin cebine giren her kuruş, zamlara, faize, vergiye gitmektedir. Emeklimiz neredeyse borca batmış, elinde avcunda ne varsa gitmiştir ve emeklilerimiz her yıl bir önceki yıla göre daha da fakirleşmiştir ve emeklilerimizin büyük çoğunluğu açlık sınırının altında aylık almaktadır. Emekliler aldığı aylıkla kendi giderlerini karşılayamazken bir de işsiz kalan çocuğuna ve onun ailesine bakmak durumunda kalmışlardır.

Emeklilere reva görülen zamlar son derece yetersiz, böyle sembolik düzeyde kalmaktadır ve buna göre SSK emeklilerinin aylığı kaç lira artmıştı? Hatırlatalım: 24 lira. Peki, BAĞ-KUR emeklilerinin emekli aylığı kaç lira artmıştı? 13 lira ve 15 lira. En son, asgari ücretlilerle ilgili olarak yapılan düzenlemelerde de, biliyorsunuz, eğer asgari ücretli evli, eşi çalışmıyor ve 3 çocuğu da varsa 9 lira bir avantaj sağlandı ve en son biraz evvel yapılan düzenlemeyle de 1.000 liranın altında aylık alan emeklilere 100 liralık seyyanen ödeme yapıldı. O da binbir zahmetle veriliyor.

Ve emekliler yıllardır banka promosyonu alabilmek için mücadele vermektedir. Sekiz yılı aşkın bir süredir bu beklenti içerisindeler. Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti bunu bile becerememiştir aslında rahatlıkla yapabileceği bir konuyken. Herkes banka promosyonu alırken emekliler alamamıştır. Sosyal Güvenlik Kurumu yıllık 120 milyar lira, yani eski ifadeyle 120 katrilyon lirayı aşan emekli aylığı ödüyor ama emekliler bu ödemeleri yapan bankalardan promosyon almıyor. Bunun anlamı nedir? Faiz lobisi, faiz lobisi. İşte faiz lobisi bu. Faiz lobisiyle Hükûmetin beraber çalıştığının en büyük delillerinden biri budur. Eğer faiz lobisiyle siz iş birliği yapmıyorsanız veya ona mağlup olmamışsanız bunu, emeklilik promosyonunu pekâlâ verdirirsiniz. Neden verdiremiyorsunuz? Neden emeklilerin yanında değil de faiz lobisinin yanındasınız?

Diğer taraftan “Sağlık hizmetleri ücretsiz.” diyorsunuz ancak muayene parası, katılma payı, reçete parası, kutu parası, fark ücreti diye yaptığınız kesintiler nedeniyle emekliler maaşının ne olduğunu doğru dürüst bilememektedirler.

İşte sosyal güvenlik destek primini burada ziyadesiyle dile getirdik. Emeklilikte yaşa takılanların sorunları çözülmedi. Vergi mükellefiyeti bulunan dönemler için borçlanma düzenlemesi yapılmadı.

Bu bölümde, bir de ne derece gerekli olduğu tartışılır bazı düzenlemeler de var fakat vaktimiz elvermediği için… İşte 86 ve 87’nci maddelerle Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkanlığı kapatılıyor. 1998 yılında kurulmuştu bu Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkanlığı ve bir maliye akademisi kurma amacıyla bu adım atılmıştı. Bu gerçekleşmeyince Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkanlığı kuruldu.

Bunların gerekçelerinden biri, söylenen “ E, artık bu, fonksiyonel değil, yeterince görev yapamıyor.” O zaman fonksiyonel hâle getireceksiniz. Kurumların içini boşaltırsanız, gerektiği, amacı doğrultusunda çalıştırmazsanız bir gün kapatmak zorunda kalıyorsunuz ki, daha başka, 17-25 Aralıktan sonra başlayan iktidar paniğinin uzantılarını da burada görmemek mümkün değildir.

Maliye Bakanlığının Gelir İdaresi Başkanlığının ve personelinin öncelikli sorunları bulunmaktadır. 24’üncü Dönem tamamlandı ama bu sorunlar, Hükûmet tarafından ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde çözülebilmiş değildir. Maliye Bakanlığında ne çalışma barışı kaldı ne huzur kaldı. Gelir İdaresinde çalışan müdür, vergi dairesi müdürü, müdür yardımcıları, gelir uzmanları, şef ve memurların özlük hakları bir karmaşaya dönüştü. Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğünde, Bütçe Genel Müdürlüğünde ve diğer genel müdürlüklerde çalışanların çalışma barışı da bozuldu. Özlük hakları da eşit, adil ve hakkaniyetten uzak bir duruma geldi. Çalışma şartları, maaş ve özlük hakları bakımından bu personel mağdur edilmiştir.

Defterdarlık uzman ve uzman yardımcılarının sorunları artarak devam etmiştir. 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle benzer nitelikte görev ifa eden kariyer uzmanları arasında ücret dengesizliklerinin giderilmesi güya amaçlanmış fakat defterdarlık uzmanları ve yardımcıları bu hükmün dışında tutulmuştur.

Bu düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akçay.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Mardin Milletvekili Erol Dora.

Buyurunuz Sayın Dora. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın üçüncü bölümü üzerinde Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, iş kazalarının asıl nedeni olarak neoliberal politikaların alt başlıkları olan özelleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma ve denetimsizleştirmeyi göremeyen bu tasarıda, başta 6331 sayılı Yasa olmak üzere mevcut mevzuatta zaten yer alan bazı düzenlemeler yeni bir düzenleme gibi sunulmaktadır. Örneğin, tasarıya göre çok tehlikeli ve tehlikeli işlerden Bakanlıkça belirlenenler için mesleki yeterlilik belgesi alma zorunluluğu getirilmektedir. Oysa bu yükümlülük zaten 6331 sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu’nda var olan bir düzenlemedir.

Değerli milletvekilleri, aynı durum, daha önce dikkat çektiğimiz üzere, iş güvenliği kurallarına uymayan işverenler için öngörülen cezaların büyük bölümünde de mevcut. Bu konuda da 6331 sayılı Yasa ve bağlı yönetmeliklerde yer alan düzenlemelerin tekrarından ibaret yaklaşımlar tasarıda sıkça görülmektedir.

Tasarının 6331 sayılı Yasa’nın uygulamada yaşanan eksikliklerini tamamlamak için hazırlandığı iddia edilse de, işveren otoritesini sınırlandıracak güvenceli bir çalışma yaşamının var edilmesinden ısrarla kaçınmaya devam edildiği açık bir şekilde görülmektedir. Bu nedenle, tasarıda iş cinayetlerine davetiye çıkaran taşeron istihdamın ortadan kaldırılmasına, redevans sisteminden vazgeçilmesine ilişkin bir düzenlemeye yine yer verilmemiştir.

Yine, iş güvenliğini denetleyecek en etkili yollardan birinin çalışanın kendi çalışma koşullarını sendikası aracılığıyla denetleme hakkı olduğu bilinmesine rağmen, tasarıda özgür sendikacılık doğrultusunda hiçbir adım da görülmemektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu temel eksiklikler, kayıt dışı işçi çalıştırma üzerinden sermaye birikimi yaratmak, ucuz işçilik üzerinden rekabet etmek, taşeron sistemi üzerinden kaynak aktarabilmek için makbul sendikalara mahkûm olmuş, güvencesiz bir işçi kitlesine ihtiyaç duyulduğu düşüncesini pekiştirmektedir.

Tasarı, aslında işin esası bilinmesine rağmen bunu çözmekten uzak, sorunun etrafından dolaşan, kâğıt üzerinde kalması muhtemel önlemlere ağırlık veren bir görüntüdedir. Kısacası, özelleştirme ve taşeronlaşmanın teşvik edildiği, buna bağlı olarak esnek çalışma biçimlerinin, sendikasızlaştırmanın yaygınlaştırıldığı bir çalışma ortamını görmezden gelen tasarı, sorunun çözümünü alınacak yüzeysel tedbirlere indirgemektedir.

Değerli milletvekilleri, kanun tasarısının üçüncü bölümünde öne çıkan düzenlemelerden biri de kamu kurumlarında çalışan engelli vatandaşlarımızla ilgilidir. Düzenlemede “Kamu kurum ve kuruluşlarında sürekli işçi kadrosunda görev yapan ve ilgili mevzuata göre alınan sağlık kurulu raporunda en az yüzde 40 oranında engelli olduğu belirtilen işçiler ile ağır engelli raporlu eşi veya bakmakla yükümlü olduğu birinci derece kan hısımları bulunan işçiler, engellilik durumundan kaynaklanan gerekçelere dayalı olarak kurum içinde yer değiştirme talebinde bulunabilir.” denilmektedir.

Değerli milletvekilleri, söz konusu düzenlemenin sadece kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan işçileri kapsıyor olması büyük bir eksikliktir. Bu nedenle, özel sektörde çalışan engelli vatandaşların da kanun kapsamına alınması gerekmektedir. Özel sektörde çalışan engelli vatandaşlarımızın düzenleme kapsamı dışında tutulması anayasal eşitlik hakkına aykırılık teşkil etmektedir.

Değerli milletvekilleri, eğitimden sağlığa, ulaşımdan iş hayatına, ekonomik ve sosyal her türlü alanın dışında bırakılmanın yanı sıra, toplumsal sürece katılımdaki demokratik haklar ve en temel insan haklarından da büyük ölçüde mahrum bırakılan engellilerin, bir de kamu çalışanı, özel sektör çalışanı biçiminde bir ayrımcılığa tabi tutulmaları asla kabul edilemez. Devlet, Anayasa gereği tüm yurttaşlarına eşit imkanlar sunmakla mükellefken diğer birçok alanda olduğu gibi, Hükûmet, bu alandaki sorumluluğunu da layıkıyla yerine getirmemektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’de engelli bireylerin durumlarının insan haklarıyla olan ilişkisine dair imzalanan sözleşmelere çoğunlukla yüzeysel ve popülist açıdan yaklaşılmakta, yardım eli uzatma biçimindeki yaklaşım, devlet algısı açısından büyük ölçüde devam etmektedir. Engelliliği kişisel bir trajedi olmaktan çıkartıp bu konuda devlet kurumlarının ve toplumun dayattığı engelleri merkeze koyan bir bakışa acilen ihtiyaç vardır. Kişiler ne ekonomik bir değer ne de işe yararlılıkları bakımından değil, sadece ve sadece insan olmaları bakımından bir anlam ifade ettikleri için değerlidirler. Bu durum, engelli bireyler ve engelli çalışanlar için de kaçınılmaz olarak böyle olmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; engelli vatandaşlarımızdan bir iş sahibi olacak kadar şanslı olanların sembolik rakamlarla sembolik işlerde çalışma fırsatı yakaladıkları göz önünde bulundurulduğunda, özel sektörde çalışan engelli vatandaşlarımıza yönelik daha pozitif yaklaşımlar geliştirilmesi zorunludur. Engelli kişilerin toplumdaki diğer bireylerle eşit olduğu ve olası bir adaptasyonun engelli kişiler tarafından değil, toplum tarafından yapılması gerektiği, evrensel insan hakları normlarında uzun zamandan bu yana yerini almış bulunmaktadır. Bu bakımdan, toplumsal hayata, çalışma hayatına yön veren düzenlemeler insan farklılıklarını göz önünde bulundurmak durumundadırlar. Bu bağlamda, engellilik konusu, her bakımdan eşitlik ve eşit haklar çerçevesinde değerlendirilmelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün artık, insan hakları örgütlerinin, uluslararası kuruluşların, devletlerin gündeminde “engelli kişilerin insan hakları” olarak yer almaya başlayan kavram, hak arayışlarında kilit unsurlar olan “insan onuru”, “eşitlik”, “ayırımcılığa uğramama”, “otonomi” kavramlarıyla beraber ele alınır bir hâl almıştır. “Eşitlik” ve “farklılığa saygı”, yine, engellilik ve insan hakları ilişkisinde hem başlı başına hem de diğer unsurların daha iyi anlaşılabilmesi adına büyük önem taşıyan kavramlardır.

Elbette toplum, farklı farklı bireylerden oluşan ve bu duruma ev sahipliği yapması gereken bir yapılanmadır. Bu bağlamda, insan hakları bakımından eşitlik, herkesin kendi başına bir değer olduğundan hareketle, değerlilik bakımından ve yine, haklar bakımından eşit olunmasıdır.

Değerli milletvekilleri, bütün engelli kişilerin insan hakları ve temel özgürlüklerinden tam ve eşit olarak yararlanmalarını teşvik etmek, korumak ve sağlamak ve bu kişilerin doğuştan gelen onuruna saygı gösterilmesini teşvik etmek zorundayız. Buna göre, engellilerin çalışma hakkı da diğer yurttaşlarınkiyle eşit bir şekilde tanınmalı ve bu hak, engellilerin açık, kapsayıcı ve erişilebilir nitelikte bir iş piyasası ve çalışma ortamında serbestçe seçtikleri bir işte hayatlarını kazanmaları fırsatını sağlamalıdır. Bu bakımdan, iş yerleri ve işverenler gerekli fiziksel ortama sahip olmadıkları gerekçesiyle engelli istihdamından geri kalmayıp bu ortamları yaratmakla mükellef olmalıdırlar.

Değerli milletvekilleri, iş yerinde gerçekleşebilecek engele dayalı her türlü ayırımcılığın önüne geçilmesi de gerek yasalar gerekse diğer düzenlemelerle garanti altına alınması gereken önemli noktalardır.

Bu çerçevede, Sayın Çalışma Bakanını ve Hükûmeti, özel sektörde çalışan engelli vatandaşlarımıza karşı daha duyarlı olmaya ve binbir zorlukla özel sektörde iş bulabilmiş vatandaşlarımızı ihmal etmemeye davet ediyor, tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Dora.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi.

Buyurunuz Sayın Çelebi. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Öncelikle, bütün baskılara rağmen, buradaki bütün baskı yöntemlerine karşı dik duruşunuzdan dolayı, objektif ve tarafsız yönetimleri –yalnız bugün için değil- bütün Meclis sürecinde gösterdiğiniz için bu konuda sizin gösterdiğiniz duyarlılığa, sabra teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, ben bu Meclise geldiğimde bir işçi olarak, bir emekçi olarak bu çarpıklığın giderilmesi konusuna acaba katkı verebilir miyim, bir nebze ikna edebilir miyim?” diye geldim ama görüyoruz ki söylediklerimiz buza yazılıyor, suya yazılıyor ve sistem aslında sorgulanmadan bu konuştuğumuz yasaların, bugün ve bugüne kadar konuştuğumuz yasaların artık bir şeyi değiştirmediğini, aslında bir sistem sorgulanması yapılması gerektiğini bir kez daha buradan ifade ediyorum. Problem ne? Kapitalist sistemin egemenliği hem dünyada hem Avrupa’da yaygın bir şekilde almış başını gitmiş ama artık bu sistem sorgulanıyor. Artık kapitalist, neoliberal politikalar iflas etmiştir ve bunun sonucunda artık yeniden sol bir rüzgâr, sosyalizm rüzgârı esmeye başlamıştır değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

Bu, bugün belki hissiyatınızda yoktur, “Bu geldi, burada yine edebiyat çekiyor.” diyebilirsiniz ama küreselleşmenin yarattığı tahribatlar, geçmişte nasıl olduysa, nasıl kapitalizme karşı mücadele edildiyse bugün de kapitalizme karşı mücadele devam edecektir ve sonlanmayacaktır. Çünkü, yeni bir küreselleşme dalgası, özellikle 1980’lerden bugüne kadar yaygınlaşan egemen anlayış artık iflas noktasına gelmiştir. Hani bir dönemin Başkanı Halit Narin, TİSK’in Başkanı, “Onlarca yıl işçiler güldü, biz ağladık; şimdi gülme sırası bizde.” dediği, 80’den beri devam edilen neoliberal politikalar ve o egemenlik, sermaye sınıfına hizmet ilişkisi artık bu çemberi daraltmıştır. Bu baskı ve zulüm, elbette bir gün son bulacak, elbette bir gün işçiler o tulum elbiseleriyle beraber yine bu mücadele alanlarında olacaklar ve bunu bu 1 Mayısta da bir kez daha ortaya koyacaklar, yine “inadına Taksim” diyecekler, inadına mücadeleyi sürdürecekler.

Şimdi, sistem sorgulanmadan, sistemle ilgili yeni bir algı olmadan bu sorunlar palyatif, pansuman tedavileriyle çözülüyor. Emeklilerin sorunu da böyle, engellilerin sorunu da böyle, 4/C’lilerin sorunu da böyle, 4/B’lilerin sorunu da böyle, atanamayan mühendislerin sorunu da böyle, atanamayan öğretmenlerin sorunu da böyle, bu ülkede açlık sınırı altında asgari ücretle çalışan vatandaşların sorunu da böyle. Bu ülkedeki yoksulluk sınırı altında ezilen vatandaşların da, tüm Türkiye vatandaşlarının sorunları da aslında bir sistem sorunudur. Sistem pansuman edile edile bu noktaya gelmiştir, artık bu gemi su almaya başlamıştır, bu gemi batıyor. Palyatif tedbirlerle günü kurtarabilirsiniz ama uzun vadede bu sorunu aşmış olamazsınız.

Bakın, arkadaşlar, emeklilerle ilgili, Genel Başkanımız, Cumhuriyet Halk Partisi gümbür gümbür hedefini de koyarak seçim bildirgesini onlarla yazdı. Yine, Genel Başkanımız ve yönetimimiz “Taşeron uygulamasını kaldıracağız.” diyor. Şimdi, bize diyorlar ki: “Nerede bu kaynak? Bu parayı nereden bulacaksınız?” Arkadaşlar, hemen bize kaynak soruyorsunuz. Siz burada milyarlarca lira kaynağı peşkeş çekerken, bu ülkenin mağdurlarının sorununun giderilmesi konusunda ortaya irade koyduğumuzda diyorsunuz ki: “Kaynak nerede?” Ben size kaynak söyleyeyim arkadaşlar, bir taşeron kaynağı söyleyeyim.

Şimdi, bakın, buradan, aramızdan ayrılan Kazım Kurt bizim Eskişehir Odunpazarı Belediye Başkanı oldu; milletvekiliydi, Odunpazarı Belediye Başkanı oldu. Görevi ilk devraldığında gitti, AKP’li belediye -yine AKP’li diyorum- ihaleyi 2.085 liraya çıkarmış. Böyle anlatayım ki anlayasınız diye. 2.085 liradan işçinin eline geçen para asgari ücret yani 900 lira. Diğer bütün masrafları ilave ediyorum oraya -yani sigortası, vergisi, hani, ödese kıdem tazminatı- toplamı 1.413 liraya mal oluyor. Aradaki fark ne kadar arkadaşlar? 700 lira. Kimin cebine giriyor? Taşeronun cebine giriyor. Peki, o taşeron ne yapıyor? Sizin etkinliklerinize -o işçilere bazen de 100’er lira dağıtarak- sizin toplantılarınıza katılıyor çünkü oradan besleniyor, sizin bütün organizasyonlarınızda o taşerondan AKP iktidarı besleniyor, ondan vazgeçmiyorsunuz. Yoksa, bu kaynakları Sağlık Bakanlığında, işte, en son, burada, Karayollarında…

Karayollarında Sayın Bakan “Bu iş çözüldü.” dedi, bu sevindirici. Üç yıllık yargı kararını uygulamadınız, Yargıtay kararını uygulamadınız. 10 bin işçi yargı kararına rağmen üç yıl sizi bekledi. Demek ki her tarafa verdiğiniz, her tarafa dağıttığınız ama aslında taşeron cumhuriyetini oluşturduğunuz bu uygulamalara karşı siz o paraları gerçekten işçilere verseydiniz ne olurdu? Bugün, bu bataklıklardan konuşmazdık, bahsetmezdik. Neden? İşçinin alım gücü yükselirse arkadaşlar, emeklinin alım gücü yükselirse bu sanayiye döner. Sanayinin büyümesi, bir ülkede…

Bakın, biz sanayi düşmanlığı yapmıyoruz. Bir ülkede sanayi gelişmezse demokrasi olmaz. Bir ülkenin sanayisi ne kadar gelişirse, ne kadar büyürse o ülkede hukuk olur, adalet olur. Ama sanayisi gelişmemiş, hâlen yapay gündemlerle, işte, AVM’lerle büyütülen bir Türkiye aslında yoksulluğa mahkûm edilen bir Türkiye’dir. Dolayısıyla, değerli arkadaşlarımız, şöyle bir noktadayız: Ülkemiz, elektrik kesintileri son bulsa da dinmeyen karanlığın içinde. Bu karanlığa son vermek bizim andımız olsun değerli arkadaşlarım. Biz yıllardır 4/C’lilerin, taşeronların, emeklilerin, işsizlerin sesi olmaya çalıştık; adaletsiz, eşitsiz çalışma koşullarını, işçiye ölümü fıtrat sayanlara karşı dik durmaya, ölümün kader olmadığını anlatmaya çalıştık. Ölümü yoksula, işçiye kader görenleri kader tarihinin çöplüğüne gömeceğimizi bir kez daha buradan ifade ediyorum. Soma’nın, Gezi’nin, madenlerin, inşaatlarda yitirdiğimiz canların hesabını elbette bir gün vereceksiniz. Bizler ölümle değil, yaşamla büyüteceğimiz bir geleceği kurmak için mücadele etmeye ant içtik ve bu mücadelemiz her koşulda sürecektir. Bizim burada olmamız değil, fikrimizin iktidar olması için, emekçilerin iktidarını yaratmak için her türlü mücadeleyi sürdüreceğimizi bu kürsüden bir kez daha ilan ediyorum. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelebi.

Buyurunuz Sayın Baluken.

V.- AÇIKLAMALAR(Devam)

6.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcu’ya, bugüne kadarki tarafsız ve başarılı yönetiminden dolayı teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, bugün tabii Meclisin muhtemel oturumlarının son günü, öyle görünüyor program yetişirse. Şahsınızın Genel Kuruldaki yönetim tutumuyla alakalı olarak bugün bir milletvekilimiz kürsüden görüşlerini dile getirdi ancak ben Halkların Demokratik Partisi Grubunun genel hissiyatını Grup Başkan Vekili olarak ifade etmek istiyorum. Bugüne kadar bütün oturumlarda göstermiş olduğunuz tarafsız ve objektif yönetimden, Meclis Genel Kurulunda işleyişte hukuku ve İç Tüzük’ü referans almanızdan ve bir Meclis Başkan Vekili olarak siyasi parti kimliğinden sıyrılmış olarak orada bir yönetim ortaya koyabilmenin mümkün ve gerekli olduğunu ortaya koymanızdan dolayı sizlere teşekkür ediyoruz. Halkların Demokratik Partisi olarak bundan sonra oraya gelecek olan yeni başkan vekillerine bu dönem içerisinde göstermiş olduğunuz tutumun örnek olmasını temenni ediyoruz. Şahsınıza da bundan sonraki siyasi, sosyal ve kişisel yaşamınızda başarılarınızın devamını diliyoruz.

Teşekkür ediyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Çok teşekkür ederim Sayın Baluken.

Sayın Hamzaçebi…

7.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcu’ya, bugüne kadarki tarafsız ve başarılı yönetiminden dolayı teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, biraz önce kürsüden, İstanbul Milletvekilimiz Sayın Süleyman Çelebi, Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Güldal Mumcu’nun bugüne kadarki objektif yönetimiyle ilgili çok güzel bir değerlendirme yaptı. Sayın Çelebi’nin bu görüşleri Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşleridir. Sayın Güldal Mumcu’ya, başlangıçtan itibaren bugüne kadar göstermiş olduğu objektif yönetim için, başarılı yönetim için, tarafsız yönetim için Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun teşekkürlerini iletiyorum ve devamını diliyorum Sayın Başkanım.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım ve İzmir Milletvekili Aydın Şengül ile 50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2 Milletvekilinin; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (1/1006, 2/1449, 2/1511, 2/1664, 2/1670, 2/1691, 2/1788, 2/2068, 2/2182, 2/2183, 2/2205, 2/2235, 2/2295, 2/2534, 2/2541, 2/2546) (S. Sayısı: 687) (Devam)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Amasya Milletvekili Naci Bostancı.

Buyurunuz Sayın Bostancı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; bu birleşimin sonunda genel bir değerlendirme yapılacak muhakkak ama 2 gruptan değerlendirme geldiği için ben de Sayın Mumcu’nun Başkan Vekili olarak görevini yaparken göstermiş olduğu titizliğe ve dikkate teşekkür ederim. Aynı şekilde, şu anda burada olmayan ama dört yıl içerisinde burada Başkan Vekilliği yapan, Adalet ve Kalkınma Partisinden Sadık Bey’e, Ayşenur Hanım’a ve MHP’den Meral Hanım’a aynı çizgide yapmış oldukları yönetimler için çok teşekkür ediyorum.

Esasen, veda konuşmalarında yapılan değerlendirmeler ile süreç içerisinde yapılan değerlendirmeler arasında da zaman zaman kontrast oluşuyor. Biraz önce içeride konuşurken Sayın Mumcu’yla, yeni dönem başlarken veda konuşmalarını önceden vekillere göstermek ve “Bu işin sonu böyle olacak.” diyerek veda konuşmasının atmosferi içerisinde bir dört yıl geçirmelerini temin etmek iyi olabilir diye düşünmüştük.

Değerli arkadaşlar, bu 100 lira seyyanen zam meselesine ilişkin birtakım kafa karışıklıkları olduğu kanaatiyle, bu vesile çerçevesinde söz aldım. “Kafa karışıklığı” derken, bir bilgi karışıklığı, bir yanlış anlama durumu, bunları düzeltmek isterim.

Her şeyden önce, Emekli Sandığından emekli olan yaklaşık 2 milyon kişinin zaten maaşları 1.100 liranın üzerinde. Geriye 8,5 milyon BAĞ-KUR’lu ve SSK emeklisi kalıyor. Bu 100 lira seyyanen zam, 1.000 liranın altı ve üstü bu 8,5 milyon kişiyi ilgilendiriyor. SSK ve BAĞ-KUR emeklisinin yüzde 60’ı yani 5 milyon 89 bin kişi bu 100 lira zamdan faydalanıyor. Şöyle ki: 3 milyon 300 bin emekli 1.000 liranın altında maaş aldığı için doğrudan doğruya bu 100 lirayı alıyor, tam olarak alıyor. Geriye kalan 1 milyon 785 bin emekli ise 1.000 lira ile 1.100 lira arasında bir maaş aldığı için bunlara 1.100 liraya ulaştıracak şekilde bu zamları yapılıyor.

İkincisi…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – 22 lira yani.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Kimisine 99 lira, kimisine 20 lira olabilir ama bunların büyük bir çoğunluğu yaklaşık 50-60 lira civarında bir zam alıyorlar.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Hayır, hayır, rakam açık.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Sonuçta, bu, alt gelir kesiminde bulunan insanlara yönelik bir destektir. AK PARTİ’nin yaklaşımı da öncelikle alt gelir grubunda bulunan insanların hayat standartlarını bütçe imkânları çerçevesinde yükseltecek tarzda düzenlemeler yapmaktır. Başka tür yardımlar ve desteklerle de toplumun bu dezavantajlı gruplarına, alt gelir grubunda yer alan kesimlerine ilişkin düzenlemeler yaptık.

İkinci bir kafa karışıklığı meselesi “Temmuz ayında TÜFE oranında zam yapılmayacak, bu 100 liralar verilecek.” şeklinde bir yanlış bilgiydi. Emekliler temmuzda normal zamlarını alacaklar. Bu zamlar ile kendilerine seyyanen yapılan zam arasında herhangi bağ yok; herkes alacak, emekliler de alacaklar. İkincisi, emekliler temmuzda alacaklar çünkü kanun gereği bu tür artışlar ocakta ve temmuzda yapılıyor.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ama 100 liralık artış o zamdan yararlanmayacak.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Yani “Bugün yaptık zammı, hemen bugün verelim.” şeklinde bir uygulama söz konusu değil. Temmuzda 100 lira alacak olanlar 100 lira alacak -yani 1.000 liranın altında olanlar- 1.000 lira ile 1.100 lira arasındakiler 1.100 liraya ulaşacak şekilde alacaklar.

OKTAY VURAL (İzmir) – 7 Haziranda Hükûmet gelince kararlaştırsın.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Ayrıca, TÜFE zamlarını da alacaklar.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Biz onu düzelteceğiz, biz düzelteceğiz o yanlışları.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Grup Başkan Vekilimiz konuşuyor, lütfen.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Destek primi indirimi yapıyoruz. Bundan da kimler, ne kadar faydalanıyor, bunu da görmek lazım. 630 bin emekli faydalanıyor, 40 lira ile 154 lira arasında değişen oranlarda artış sağlanıyor.

Çok önemli düzenlemelerden biri de, 1 milyon 300 bin BAĞ-KUR’lunun prim borcunu dondurmamızdır. Bu insanlar prim borcu olduğu için sağlık hizmetlerinden faydalanamıyorlardı. Bu dondurma neticesinde hastanelere gidebiliyorlar, sağlık hizmetlerinden faydalanabiliyorlar. Prim borcunu ödeyemeyecek durumda olan yine alt gelir grubundaki bu insanlar böylelikle sosyal devlet anlayışı çerçevesinde sağlık hizmetlerinden faydalanacaklar. Eczacıların da bir problemini bu vesileyle çözmüş olduk.

Ben, bunları bildirmek için söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bostancı.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, efendim, ben, kürsüde, emeklilere yapılan zamla ilgili olarak bir konuşma yapmıştım. O konuşmada vermiş olduğum rakamları Sayın Bostancı farklı bir şekilde kullanmak suretiyle bana cevap vermeye çalıştı ama benim verdiğim rakamları farklı bir amaca hizmet edecek şekilde kullandı.

Ben söz istiyorum efendim.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Ben adından bahsetmedim efendim, bir kafa karışıklığından, bilgi eksikliğinden bahsettim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Ama bana cevap bu efendim.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Bana cevap vermesi gerekmiyor, kendisi yorumda bulunabilir efendim.

BAŞKAN – Düzeltmek istiyorsunuz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Evet efendim.

BAŞKAN – Buyurunuz düzeltiniz Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sataşma yok. Sataşma değil de bilgi.

BAŞKAN - Düzeltme talebi var.

Buyurunuz efendim.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın 687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın üçüncü bölümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben, Sayın Bostancı’ya bana bu konuşma fırsatını yarattığı için çok teşekkür ediyorum. Kendisi çok dikkatli bir dil kullandı bir sataşma olmasın, kürsüye muhalefet çıkmasın diye ciddi bir gayret sarf etti ama yine de bana bu konuşma fırsatının doğmasına engel olamadı. Ben teşekkür ediyorum.

“Bir kafa karışıklığı olmasın, bütün emekliler temmuz ayında zam alacak.” dedi yani “Yüzde 3’lük bir zam, enflasyon neyse işte yüzde 3 ise yüzde 3 oranında bu zammı alacak.” dedi. Bunda kuşku yok, ben “Almayacak.” şeklinde bir şey söylemedim. Benim söylediğim, emekliye 100 liralık bir zam veriyorsunuz, bu 100 liralık zammı bu yüzde 3 artışın içine sokmuyorsunuz. 100 liralık artış yüzde 3 zamdan yararlanmayacak yani 100 lira veriyorsunuz, yüzde 3 artmasın diyorsunuz. Böyle bir hesap olur mu? Bakın, birincisi bu.

İkincisi, şunu söyledim açık, net Sayın Bostancı, farklı bir rakamınız varsa elbette konuşabiliriz: 6,5 milyon SSK emeklisi var. Bu grupta en düşük emekli maaşı 1.047 lira; yüzde 3 enflasyon olursa bu 1.078 liraya ulaşıyor. 1.078 lirayı siz -bu “100 liralık zam” diyorsunuz ya- 1.100 liraya ulaştırırken sadece 22 lira vermiş oluyorsunuz. Eğer bu emekli maaşı 1.095 liraysa 5 lira veriyorsunuz “Buyur emekli kardeşim, sana 5 lira veriyorum ama bu 5 lirayı yüzde 3 oranında da artırmayacağım.” Benim söylediğim bu.

Ne söylerseniz söyleyin, hangi hesabı yaparsanız yapın Cumhuriyet Halk Partisi emekliye iki bayramda birer maaş ikramiye verecek. (CHP sıralarından alkışlar)

OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) – Nereden verecek?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Siz “Nereden vereceksiniz?” diye sormaya başladığınız an bizim projemizi kabul ediyorsunuz demektir.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım ve İzmir Milletvekili Aydın Şengül ile 50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2 Milletvekilinin; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (1/1006, 2/1449, 2/1511, 2/1664, 2/1670, 2/1691, 2/1788, 2/2068, 2/2182, 2/2183, 2/2205, 2/2235, 2/2295, 2/2534, 2/2541, 2/2546) (S. Sayısı: 687) (Devam)

BAŞKAN – Şahsı adına, İzmir Milletvekili Oktay Vural.

Buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Gerçekten, aslında, kapsamlı bir yasa, ancak muhalefet olarak toplumun menfaatlerini dikkate alarak, ekonomik ve sosyal kesimlerin taleplerini dikkate alarak bu yasada yapılması gerekenlerle ilgili olumlu katkılarımızı sunduk. Evet, bazı maddelerde ilerleme sağlandı ama istediğimiz gibi olmadı. Ancak şu görüldü ki, toplumun beklentilerinin yerine getirilmesi konusunda duyarlı bir muhalefet anlayışı sergiledik. Dolayısıyla, halka açık bir muhalefetin toplumun meselelerini buraya getirerek sizden birtakım talepler dile getirmesi, açıkçası bu talepler doğrultusunda düzenlemeler yapmasını temin etmesi, gerçekten, her şeyden önce biraz da ders alınması gereken bir husus. Bu konularla ilgili eğer -hepimiz hep beraber, birlikte- memleketin faydasına olacak birtakım konular varsa, belki bize göre kâfi değil ama var ise bile olumlu adım atıyoruz.

İç güvenlik yasasında da biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak hep bunları dile getirdik, bunlarla ilgili tavrımızı ortaya koyduk. Evet, işte; yok poşudur, yok maskedir, yok uyuşturucudur, yok sapandır, yok molotoftur, tamam, buna “Evet.” dedik ama maalesef bu konuda olumluları daha olumlu hâle getirmek, olumsuzları ortadan kaldırmak amacıyla bir diyalog imkânı olmadı ve açıkçası, milletin tamamının benimseyebileceği bir kanun çıkmadı. Bu kanunun özünde de aslında muhalefetin yaptığı katkılar var. Önemli katkılar sağladık. Bu çerçevede, aslında, emeklilere yaşlılık aylığı…

Tabii, 62’nci Hükûmet ama bu 62’nci Hükûmet bitecek, 7 Haziranda bitiyor, yeni bir hükûmet gelecek. Şimdi, bu Hükûmet kendisinin yapmadığı bir konuyla ilgili, temmuzdaki zamla ilgili niye bunu yapıyor? Bu, seçim amaçlı. Yapacaksanız şimdi yapın, emekli kardeşlerimiz bekliyor. Allah için, bir yaraya merhem olacaksanız şimdi bu merhemi sürün. 7 Hazirandan sonraki seçimlerde zaten 63’üncü hükûmet gelecek, o hükûmetin alacağı karar icraatı olacak. Dolayasıyla, bu, aslında bir bakıma, tamamıyla bir seçim beyannamesini buraya getirmekten öteye bir anlam taşımıyor. Gelin hep beraber, birlikte bir geçici maddeyle bununla ilgili düzenlemenin yürürlüğe girdikten sonra uygulanacağını ifade edelim de hiç olmazsa 62’nci Hükûmetin, Ahmet Davutoğlu’nun da bu emeklilere verdiği bir şey olsun. Aksi takdirde, hiçbir olumlu icraatla anılamayacak diye düşünüyorum.

Dolayısıyla, bu 100 TL’lik zam da temmuzdaki 2,6’lık zammın içinde mi, dışında mı bir kafa karışıklığı var. Şüphesiz, olumlu olanlar var ama taşeron işçilerin sorunu çözülmedi, Meclis olarak Hükûmete görev verdik, Hükûmet görevini yerine getirememiş. Bunu söylüyorsunuz “Bu görevini yine uzatalım.” Görevini yapmayan bir Hükûmet var. Yani bunun zannederim şubat ayında bitmiş olması gerekiyordu, yapamadılar. Yaşa takılanlar var, emeklilikte yaşa takılanların sorunları çözülmedi. Engellilerin sorunları var, maalesef gelir testine tabi tutuluyorlar, engelli maaşları kesiliyor. Bununla ilgili tedbir almamız gerekiyor. Taşeron işçilerin kadroya geçirilmesi yine “Yapılacak.”, “Edilecek.”, “Çözülecek.” diyorsunuz ama bunu defalarca söylemenize rağmen, Ulaştırma Bakanının burada söz vermesine rağmen bununla ilgili bir adım atılmadı. Umarım bununla ilgili bir adım atılır.

Bu konuda Adana’da ve Osmaniye’de BEYTEKS Tekstil’in maalesef 22 fabrikası kapandı, 5 bin işçi gitti. Siz 120 bin, “topluma kazandırma” adı altında altı aylık asgari ücretle çalıştırılacaklardan bahsediyorsunuz, mevcutlar kaybediyor. Karayolları 1’inci Bölgede çalışan temizlik işçileri iki aydır maaşlarını alamıyorlar. Yeni bir ekonomik modele ihtiyaç var. Bu palyatif tedbirlerle olmaz. Yeni bir endüstriyel ilişkiler modeline ihtiyaç bulunduğu gayet açık ve net.

Sermaye hasıla katsayısının emek hasıla katsayısı lehine geliştiği bir ortam içerisinde, aslında küreselleşmenin tahrip ettiği millî ekonomileri dikkate aldığımızda ya da sosyalizmin ifade ettiği “Bütün işçiler, birleşiniz.” yerine, biliyoruz ki bu memleketin işçisinin toprağa, fabrikaya ihtiyacı vardır, üretime ihtiyacı vardır. Onun için, milliyetçi bir bakış açısıyla bir ekonomi politikası uygulanması gerekir. Milletin tamamının refahını dikkate alacak, üreten, rekabet gücü yüksek bir Türkiye'yi hedefleyen ve bu konuda da refah oluşturacak bir istihdamı oluşturacak, istihdamı artıracak ve paylaşımı ön plana getiren bir ekonomi politikasına ihtiyaç var. Bu çerçevede, bu yasanın hayırlı olmasını diliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKTAY VURAL (Devamla) – Sayın Başkan, size de, Başkanlık Divanında görev alan bütün arkadaşlara da teşekkür ediyorum.

Tabii, bu konuda, özellikle şunu da ifade etmekten kaçınamayacağım: Burada, kürsüde defalarca itiraz ettik, bu itirazlarımızın haklı olduğunu düşünüyoruz. Meral Akşener Hanımefendi’nin ve sizin yönetiminizin, gerçekten milletin hukuku olan, Parlamentonun hukuku olan İç Tüzük hükümlerine uygun olduğunu ifade ediyoruz. Bu makam, partilerin makamı değildir. (CHP sıralarından alkışlar) Meral Hanım ile zatıalinizin milletin hukuku olan İç Tüzük’ü uygulama konusundaki tutumunuz ve kararlılığınız gerçekten önemli.

Unutmayalım ki hepimiz bu milletin hukukuna tabi olmalıyız, üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünü gerçekleştirmemiz gerekiyor. Dolayısıyla, hukukun üstünlüğüne gösterdiğiniz saygı ve hukuku üstün kıldığınız için, size ve Meral Hanım’a da teşekkür ediyorum.

Saygılarımı arz ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Vural.

Üçüncü bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, üçüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

61’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

62’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

63’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

64’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

65’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

66’ncı madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 66’ıncı maddesi ile 5544 sayılı kanun değiştirilen 16. Maddesinin 1. Fıkrasının “d” bendi Başkan tarafından mevzuatta uygun verilen görevler ile mevzuatta öngörülen benzeri görevleri yapmak.” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

                   Aytuğ Atıcı                                       Haydar Akar                                 Süleyman Çelebi

                      Mersin                                             Kocaeli                                             İstanbul

              Ali İhsan Köktürk                                   İzzet Çetin                                        Musa Çam

                   Zonguldak                                           Ankara                                               İzmir

                  Ali Serindağ

                    Gaziantep

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, maddeyle, Mesleki Yeterlilik Kurumunun İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı İnsan Kaynakları ve Destek Hizmetleri Dairesi Başkanlığına dönüştürülmektedir ve bu dönüştürme yapılırken de bu daireye verilen görevler daha ayrıntılı olarak düzenlenmektedir.

Mesleki Yeterlilik Kurumu aslında çok önemli bir kurum; özel hukuk hükümlerine tabi, kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip, özel bütçeli bir kuruluş ve çok da önemli görevleri var ancak bu görevler yerine getirilirken, elbette, personel istihdam edilecektir. Yalnız buradaki personel İş Kanunu’na tabi olarak çalıştırılmaktadır. Bu kadar önemli görevleri ifa eden bir kurumun personelinin iş güvencesine sahip olması gerekmektedir; o nedenle, aslında bu kurumun personelinin büyük çoğunluğunun Devlet Memurları Kanunu’na tabi olması işin icabına daha uygundur. Madem insan kaynaklarıyla ilgili bir düzenleme yapılacak idiyse bunun göz önünde bulundurulmasının faydalı olacağını söylemek istiyorum.

Şimdi, bunu söylerken de izninizle kamudaki istihdama da kısaca değinmek istiyorum. Şimdi, biz kamuda istihdam edilen personelin sınavla ve objektif ölçüler göz önünde bulundurularak kamuya alınmasından yanayız. Ancak, üzüntüyle görüyoruz ki Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde, yani devriiktiradarınızda bu ilke oldukça çiğnenmiş ve daha ziyade iktidara yakın ve yandaş diyebileceğimiz kişiler kamu hizmetlerine alınır olmuştur. Bu, kamu vicdanını zedelemektedir. Birinci husus bu.

İkincisi, bu yasama dönemi bitiyor artık. Bu yasama döneminde, maalesef üzüntüyle belirtmem lazım, Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama tekniği açısından olumlu bir sınav vermedi. Temel kanun ve torba kanun uygulamasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama yetkisi maalesef zedelendi. Sayın Başbakan başbakan olduktan sonra torba kanun uygulamasından vazgeçileceğini ifade etmiş olmasına rağmen gene bu uygulama devam etti. Demek ki Sayın Başbakan sözünü dinletemedi. Ama, olması gereken şudur: Türkiye Büyük Millet Meclisi bir kanun fabrikası değildir. Kanunlar objektif, nesnel ve soyut olmalı ve bununla ilgili hazırlık çalışmaları bihakkın yerine getirilmelidir. Zaten bu konuyla ilgili bir de mevzuatı hazırlama yönetmeliği var. Asıl çalışmalar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna gelmeden, belki önce bürokratik kademelerde, daha sonra da Türkiye Büyük Millet Meclisinin ihtisas komisyonlarında bu husus mutlaka olgunlaştırılmalı ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine yani Genel Kurula olgunlaşmış olarak gelmelidir. Ama, şimdiki uygulamadan da görüyoruz, maalesef, bu lazımeye uyulmadığını tespit ediyoruz. Şimdi de gördük, işte son gün, efendim, yeni madde ihdas ediyoruz, getirilen maddeleri çıkarıyoruz, maddelerde değişiklik yapıyoruz vesaire. Şimdi, bunlar neyi gösteriyor Sayın Bakan? Bu konuda ciddi bir çalışmanın yapılmadığını. Bakanlıkta bununla ilgili ciddi bir çalışmanın yapılıp ondan sonra hazırlanan tasarının Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmediğini görüyoruz. Maalesef, bu sadece sizin Bakanlığınızla ilgili değil, tüm bakanlıklarda bu görülmektedir. İnşallah, önümüzdeki yasama döneminde bu uygulama ortadan kalkar ve yasama tekniğine uygun yasalar olur ama siz yasaları günlük ihtiyaçlara göre hazırlıyorsunuz. Efendim, Cargill’le ilgili bir sorun mu var, yasa çıkarıyorsunuz. HSYK istediğiniz gibi davranmadı mı, onunla ilgili bir kanun çıkarıyorsunuz. Emniyetten muzdarip mi oldunuz veya emniyetin uygulamalarını mı beğenmediniz, onunla ilgili bir kanun çıkarıyorsunuz. Efendim, işte, Adana’da jandarma MİT tırlarını mı yakaladı, bu sefer jandarmayı siyasallaştırmak için bir kanun çıkarıyorsunuz. Yani, yaptığınız tüm kanunlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilen tüm kanunlar bir olaya ilişkin, bir olaya tepki kanunu olarak geliyor. Hâlbuki kanunlar tepki kanunu olmaz. Demin de ifade ettim, bir toplumsal ihtiyaçtan doğar, bununla ilgili hazırlık çalışmaları yapılır, tüm aktörlerin görüşleri alınır ve Genel Kurula olgunlaşmış olarak gelir. İnşallah, bundan sonra da öyle olur.

Hepinize bundan sonraki yaşamınızda da başarılar diliyorum. Saygılar sunuyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Serindağ.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

66’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

67’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

68’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

69’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

70’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

71’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

72’nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı "İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı”nın 72’nci maddesinin ikinci fıkrasının aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

                   Aytuğ Atıcı                                       Haydar Akar                                       İzzet Çetin

                      Mersin                                             Kocaeli                                              Ankara

              Ali İhsan Köktürk                              Süleyman Çelebi                                   Musa Çam

                   Zonguldak                                          İstanbul                                               İzmir

                  Sena Kaleli

                       Bursa

(2) Bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının görev alanlarını ilgilendiren mevzuatta bu maddede belirtilen hususlara ilişkin gerekli düzenlemeler bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dokuz ay içerisinde yapılır.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Kim konuşacak? Gerekçeyi mi okutuyorum?

SENA KALELİ (Bursa) – Ben konuşacağım.

BAŞKAN – Sayın Kaleli, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

SENA KALELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24’üncü Yasama Döneminin son gününde, 687 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 72’nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, öncelikle, iyisiyle kötüsüyle geçen bu dönemde yaşananlar için aynayı kendimize tutmamız gerektiğine inanıyorum çünkü genel bir düşünce ve düşünme sorunumuz var. Hepimiz âdeta mental cüzzamlı gibiyiz. Her şey düşünceden başlıyor. Söz, düşünce, davranış, alışkanlık, karakterden kaderimize kadar varabiliyoruz. Başkalarının karar ve yargılarıyla değerlendirmeler yapıyor, kendimizi yaratamıyoruz, kendimiz olarak var olamıyoruz.

Halk, devleti kontrol ediyorsa kendi yararına yasalar çıkartır. İktidarın devlet olduğu, çoğunluğun iradesini hükmetme, kendi varlığını sürdürme aracı olarak gördüğü toplumlarda eşitsizlik giderilemez, iş güvenliği ve iş güvencesi sağlanamaz. İyiliğin barındığı tek yer insan yüreğidir. Adaletin kavramlaştığı tek yer insan zihnidir. Sevginin deneyimlendiği yerler insan ruhudur, vicdandır, sevgidir. Ahlak, vicdan, sevgi -insanlığı öldürmek- maalesef yasalaştırılamıyor.

Eğer emekçi, vatandaş hakları için iç güvenlik bahanesiyle eylem yapmaktan caydırılıyorsa, eşit hakkı savunan sosyalist, insanca yaşam hakkını savunan komünist, kadın haklarını savunan radikal feminist, çevre haklarını savunan marjinal yani hepsi çapulcu ve terörist olarak kabul ediliyorsa özgürlüklerden söz edemeyiz. Yapılan tüm haksızlık, hukuksuzluk, eşitsizlik, adaletsizlik, maalesef, çaresizliği beslemektedir, çaresizlik de şiddeti üretmektedir. Gandhi’nin dediği gibi “Alkışların önüne kanlı ellerle çıkmayınız.” İnsani ve Cinsiyete Dayalı Gelişmişlik Endekslerini yükseltemezsek, toplumsal cinsiyet eşitliğini benimsemezsek hiçbir sorun gerçekçi çözülemez.

Tehlikeli ve çok tehlikeli iş kollarında çalışmak için mesleki yeterliliğin aranması şüphesiz iş kazalarının önlenmesi için olmazsa olmazdır. Emek bilinci, talep eden emekçinin ve sendikaların varlığı da bir o kadar önemlidir.

Denetimler konusunda Türkiye'nin karnesi zayıftır. İş müfettişlerinin mesleki yeterlilik, nitelik, niceliği de bir o kadar önemlidir. Burada, ayrıca, siyasi sorumluluğu alabilecek iradenin varlığı hepsinden önemlidir.

Açlığa, yoksulluğa, şiddete, işçi ölümlerine son verebilecekken insanların ölümlerine neden arıyor, fıtrata bağlıyor, aldırmıyor, sorumlu arıyoruz. Ekmeğe muhtaç insan hak arayabilir mi? Özellikle stratejik, tehlikesi yüksek, firesi insan olan iş kollarında yapılan özelleştirmeler defalarca değişen Kamu İhale Yasası’na göre yapılıyorsa, ayrımcılık, kayrımcılık, rant, çıkar ilişkileri, kaynak aktarımları söz konusu oluyorsa denetimlerin sağlıklı olması, yasanın uygulanması beklenemez. Denetimin sağlıklı yapılabilmesi için doğru üretim politikaları, teşvik sistemleri, mali para politikaları, istihdam ve AR-GE politikalarının uygulanması gerekir.

Gandhi der ki: “Çılgınca tahribatı totaliterlik nedeniyle ya da özgürlük ve demokrasi adına yapmak ölüler, yetimler, kadınlar, işsizler, yoksullar, işçiler ve evsizler için hiçbir şey ifade etmez.” Yeni yüzyıla ait politikalarımız vicdanla bütünleşmiyorsa yine bir şey ifade etmez.

Bu düşüncelerle, iyisiyle kötüsüyle geride bıraktığımız 24’üncü Dönem sona ererken bütün milletvekillerine buradan sağlıklı, mutlu, karşılıklı haklarımızı helal etmemizi diliyor; adaletsizliğin adaletle yıkılacağı, buradan iktidar olarak sesleneceğimiz günler yakındır diyor, saygılar sunuyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kaleli.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

72’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 72’nci madde kabul edilmiştir.

73’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

74’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

75’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

76’ncı madde üzerinde aynı mahiyette olmak üzere iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 76 ncı maddesinin Tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

          Mehmet Naci Bostancı                      Mehmet Doğan Kubat                               Recep Özel

                     Amasya                                            İstanbul                                             Isparta

                   Fatih Şahin                                  Hakan Çavuşoğlu                                Ramazan Can

                      Ankara                                               Bursa                                             Kırıkkale

              Osman Aşkın Bak

                     İstanbul

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                   Aytuğ Atıcı                                       Haydar Akar                                       İzzet Çetin

                      Mersin                                             Kocaeli                                              Ankara

              Süleyman Çelebi                              Ali İhsan Köktürk                                  Sena Kaleli

                     İstanbul                                          Zonguldak                                            Bursa

                   Musa Çam

                        İzmir

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki iki önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Akar. (CHP sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizlere, bu İş Güvenliği ve Sağlığı Yasası’ndaki değişiklikler görüşülürken, intihar eden Japon mühendis Kishi Ryoichi’yi hatırlatarak başlamak istiyorum. Niye hatırlatarak başlamak istiyorum, biliyor musunuz? Bu Japon mühendis, Türk ekipmanlarında olan bir çatlaktan dolayı halatın kopması sonucu suçu kendinde gördü ve intihar etti. Eğer o halat kopmadan önce her gün yapılan çalışma yapılmış olsaydı en az 30, 40 işçi orada olacak ve 130 metreden düşerek hayatlarını kaybetmiş olacaktı o olayda.

Şimdi, o olaydan yola çıkarak bunun Türkiye’deki uygulamasını, nasıl bir mantıkla iş cinayetlerine bakıldığını ifade etmek istiyorum. Türkiye’de en çok iş cinayeti madencilikte ve inşaat sektöründe yaşanmakta ama diğer alanlarda, endüstriyel kuruluşlarda da bu iş cinayetleri yaşanıyor ama sayısal olarak en çok bunlarda. Sadece mart ayında 139 işçi hayatını kaybetti, üç ay içinde de 351 işçi hayatını kaybetti iş cinayetlerinde Türkiye’de.

Şimdi, Bakanlığınız döneminde Türkiye'nin ve hatta dünyanın en büyük maden kazaları oldu. Nerede oldu bir hatırlatayım size, hani buraya gelip başsağlıkları dilediniz ve bunlar için çözüm üretilmesi gerektiğini söylediniz ya: Karadon’da oldu. Hatırlar mısınız Karadon’u? Yine, Afşin Elbistan’da oldu. Hâlen cesetler, vatandaşların cesetleri kömür madenlerinin altında duruyor. Yine, Kozlu’da oldu ve canlı örneğimiz Soma’da oldu, 301 canımızı kaybettik. Daha sonra da Ermenek’te oldu. Ne zaman oldu? Bunların tümü Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının döneminde oldu. Biraz evvel Japon mühendisi hatırlattım.

Devam ediyorum. Bunu unutmayın. Avrupa ve dünyanın en büyük iş cinayetleri Türkiye’de olurken Sayın Bakanlığınız dönemini merak ediyorum. Dedim ya, dünyanın en büyük iş cinayeti 301 kişiyle geçen yıl Soma’da oldu. Yine, sizin Bakanlığınız döneminde, her ne kadar bu kürsüye gelip de “İşçi ve emek haklarını savunuyorum.” dediyseniz de “Emeğin önündeki engelleri, örgütlenme engellerini kaldıracağım.” dediyseniz de örgütlenmeyi Türkiye’de bitirdiniz. Nasıl bitirdiniz? Örgütlenmek isteyen arkadaşlarımız iş kollarında, bulundukları fabrikalarda işlerden atıldılar. Bunu defalarca size söyledim, birçok örnek de verdim.

Yine, tarihin en alt seviyesine indi Türkiye’deki sendikalaşma; endüstride, sanayide ve iş kollarında tarihin en alt seviyesine indi. 12 Eylülde bile daha fazla işçi örgütlüydü, daha çok işçi sendikalıydı, bugün tarihî dip yaptı sayenizde.

Şimdi, taşeronlara bakıyoruz. Devlette 60-70 bin kişiyle aldınız taşeronu, devleti taşeron hâline getirdiniz. Çıkardığınız kanunlarla taşeronluğu kurumsallaştırdınız. Dediniz ki: “Taşeronluğu kaldıramayız.” Taşeronluğu 670 bine çıkardınız devlette, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını taşeron çalıştırır hâle getirdiniz. Ha, dediniz ki: “Hadi devlette bir nebze kurumsallaştıralım da özelde bunu kaldıramayız.” Benim kentimde dünyanın dev şirketleri, lastik üreticileri -buradan adlarını da söylüyorum- Pirelli, Bridgestone, Goodyear, yine bir elektrik dağıtım şirketi SEDAŞ taşeron işçiliğini kaldırdı, hepsini kadrolu işçi yaptı. Ha, özel maliyetleri hesaplamıyor da bir tek devlette siz mi hesaplıyorsunuz maliyetleri? Özel kaldırdığına göre devlette de kalkabilir diyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında taşeron işçiliğinin önünü kazıyacağız, taşeronda çalışan işçilerimiz tümü kadrolu işçi hâline getirilecek diyorum.

Yine, sizin döneminizde ölümcül hastalıklara sahip insanlar ilaç bulamıyor, bu da sizin hanenize yazıldı Sayın Bakan. Üzülüyorum, gerçekten çaba sarf ediyorsunuz ama her yaptığınız çabadan, her bu kürsüye gelip anlattıktan sonra Türkiye’de işler kötüye gidiyor. Yine, Türkiye’de birçok ölümcül hastalığın ilaçları bulunamıyor. Aileler televizyon kanallarında feryat ediyor.

Yine ve sizin döneminizde bunu da başardınız, tarihin en büyük ilaç parasını, sağlık ücretini kimin döneminde ödüyor emekliler? Sizin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınız döneminde buna eriştiler. Tarihin en pahalı sağlık hizmetini alıyor emekliler. Çünkü daha önce emekliler doktora gittiklerinde, reçete yazıldığında 70 liralık ilaca sadece 7 lira ödüyorlardı; şimdi, 11 tane ayrı tanı, telefonla başlıyorsunuz, barkoduyla devam ediyorsunuz, MR’ıyla devam ediyorsunuz, doktor ücretiyle devam ediyorsunuz; emeklinin aldığı üç kuruşa da göz koymuşsunuz diyorum.

Sayın Bakan, Japon mühendisi örnek verdim, gerçi döneminiz bitti, bundan sonra istifa etseniz de bir kıymeti yok ama bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanları en azından bu Japon mühendis kadar, yaptığı işten sorumlu olmalıdır diyorum.

Sayın Başkan, yaptığınız ve göstermiş olduğunuz güzel yönetimlerden, hukuka uygun, İç Tüzük’e uygun yönetimlerden dolayı size de teşekkür ediyor ve tüm arkadaşlarıma sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akar.

Aynı mahiyetteki diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Mevcut düzenlemelerin ihtiyaca cevap verebileceği düşünüldüğünden maddenin tasarıdan çıkarılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki bu iki önergeyi birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen bu önergeler doğrultusunda 76’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

77’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

78’inci madde üzerinde üç önerge vardır, ikisi aynı mahiyettedir, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 78 inci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

"(5) Özel sektörde çalışan ve aynı kriterleri taşıyan çalışanlar için de bu aynı haklar geçerlidir.”

                 İdris Baluken                               Sırrı Süreyya Önder                              İbrahim Ayhan

                       Bingöl                                             İstanbul                                           Şanlıurfa

                    Erol Dora                                    Faysal Sarıyıldız

                      Mardin                                              Şırnak

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki iki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 78 inci maddesiyle 4/4/2007 tarihli ve 5620 sayılı Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statülerine Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanununa eklenen Ek maddenin 2 nci fıkrasında geçen "ve bu haktan bir defadan fazla yararlanılamaz" İbaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

          Mehmet Naci Bostancı                      Mehmet Doğan Kubat                               Recep Özel

                     Amasya                                            İstanbul                                             Isparta

              Hakan Çavuşoğlu                                  Fatih Şahin                                     Ramazan Can

                       Bursa                                               Ankara                                            Kırıkkale

              Osman Aşkın Bak

                     İstanbul

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                   Aytuğ Atıcı                                 Kadir Gökmen Öğüt                            Süleyman Çelebi

                      Mersin                                             İstanbul                                            İstanbul

                İlhan Demiröz                               Gökhan Günaydın

                       Bursa                                               Ankara

BAŞKAN - Aynı mahiyetteki bu iki önergeye Komisyon katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergelerin gerekçelerini okutuyorum:

Gerekçe:

İlgili yasal düzenlemede yer alan işçilerin istihdam koşul ve süreçlerinin özgünlüğü ve geçiş sürecinde yaşanan sorunlar göz önünde bulundurularak bu maddede öngörülen haktan yararlanılmasının önündeki engelleri kaldırmak amacıyla söz konusu madde yasa metninden çıkarılmıştır.

Aynı mahiyetteki diğer önergenin gerekçesi:

Söz konusu düzenlemede yer alan kamu kurumu çalışanlarının özel durumları göz önünde bulundurularak hak kısıtlamasına neden olabileceği düşünüldüğünden teklifteki ibare madde metninden çıkarılmıştır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki bu iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 78 inci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

"(5) Özel sektörde çalışan ve aynı kriterleri taşıyan çalışanlar için de bu aynı haklar geçerlidir.”

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Değişiklikle özel sektörde çalışan engelli yurttaşların da aynı haklardan faydalanması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Daha önce kabul edilen önerge doğrultusunda 78’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bir düzeltme yapıyorum.

76’ncı madde kabul edilen önerge doğrultusunda tasarı metninden çıkartılmıştır, bunu düzeltiyorum, geri kalan maddeler ona göre düzenlenecektir.

79’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

On dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.53

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.09

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Dilek YÜKSEL (Tokat)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 91’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Tasarının görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

80’inci madde üzerinde kalmıştık.

80’inci madde üzerinde üçü de aynı mahiyette olmak üzere üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Yasa Tasarısının 80 inci maddesinde geçen “bir ay” ibaresinin “bir yıl” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                 İdris Baluken                               Sırrı Süreyya Önder                              İbrahim Ayhan

                       Bingöl                                             İstanbul                                           Şanlıurfa

              Faysal Sarıyıldız                                    Erol Dora                                                

                       Şırnak                                              Mardin                                                   

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

          Mehmet Naci Bostancı                      Mehmet Doğan Kubat                               Recep Özel

                     Amasya                                            İstanbul                                             Isparta

                   Fatih Şahin                                    Ramazan Can                                Hakan Çavuşoğlu

                      Ankara                                            Kırıkkale                                              Bursa

              Osman Aşkın Bak

                     İstanbul

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                   Aytuğ Atıcı                                        İzzet Çetin                                   Süleyman Çelebi

                      Mersin                                              Ankara                                             İstanbul

           Mehmet Hilal Kaplan                                Musa Çam                                  Sinan Aydın Aygün

                      Kocaeli                                               İzmir                                                Ankara

                           

         Ramazan Kerim Özkan

                      Burdur

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki bu önergelere katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

Gerekçelerini okutuyorum:

Aytuğ Atıcı (Mersin) ve arkadaşları

Gerekçe :

Toplu iş sözleşmesi hakkının korunması ve geliştirilmesi amacıyla, bir aylık muafiyet süresinin bir yıl olarak değiştirilmesi amaçlanmıştır.

Mehmet Naci Bostancı (Amasya) ve arkadaşları

Gerekçe:

Bu madde ile getirilen; madde metninde yer alan şartları taşıyan sendikaların toplu iş sözleşmesi yapma hakkı kapsamının süre olarak genişletilmesi amaçlanmaktadır.

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

Gerekçe :

Değişiklikle bir ay sınırlamasının uzatılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki bu önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

80’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

81’inci madde üzerinde aynı mahiyette olmak üzere üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısının 81 inci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.

          Mehmet Naci Bostancı                      Mehmet Doğan Kubat                               Recep Özel

                     Amasya                                            İstanbul                                             Isparta

              Hakan Çavuşoğlu                                  Fatih Şahin                                     Ramazan Can

                       Bursa                                               Ankara                                            Kırıkkale

                           

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                 İdris Baluken                               Sırrı Süreyya Önder                              İbrahim Ayhan

                       Bingöl                                             İstanbul                                           Şanlıurfa

                    Erol Dora                                    Faysal Sarıyıldız                                           

                      Mardin                                              Şırnak                                                   

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                           

                   Aytuğ Atıcı                                       Haydar Akar                                       İzzet Çetin

                      Mersin                                             Kocaeli                                              Ankara

              Süleyman Çelebi                              Ali İhsan Köktürk                                   Musa Çam

                     İstanbul                                          Zonguldak                                             İzmir

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki bu üç önergeye katılıyor musunuz Sayın Komisyon?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Çetin, buyurunuz.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu madde, çıkan bir madde gerçekten ama bir konuya dikkat çekmek için söz aldım. O da çalışma yaşamı bir bütün yani 2003 yılında 4857 sayılı Yasa yürürlüğe girdiğinden bu yana pek çok kurum kanununda köklü değişiklikler yaptınız, kurumlara özgü çalışma yaşamı yarattınız. Örneğin İller Bankası ve PTT AŞ kurum kanunlarında. “Bu kurumda çalışanlar 4850’ye tabi değildir, bunlar 657’ye de tabi değildir, bunlar diğer çalışma mevzuatına da tabi değildir.” diyerek çalışanlarla ilgili olarak yani “kanunsuz çalıştırma kanunu” yapacak kadar temel kanun olan İş Kanunu’nu dejenere ettiniz.

Buradaki düzenleme çıktı ama dikkatinizi çekmek istiyorum, bir okuyun Allah aşkına. Bir temel kanun hükmünü Orman Genel Müdürünün bir yönetmelikle değiştirmesine izin verecek kadar hukuktan, izandan yoksun bir düzenleme yapılmış idi. Gerçekten buna hakkınız yok yani ormanlarda çalışanların –ben bir orman köylüsünün çocuğuyum- yani ormanlarda çalışma koşullarının ne kadar zor olduğu, sürütme, kesme, ana depo, ara depo işlemleri yani belki en ağır işçilik. 20 bin köy, 8 milyon yurttaş bu ormanlardan geçimini sağlıyor. Ona fazla mesai ödememek, ona mevsiminde alacağı, dört beş aylık çalışma karşılığında alacağı ücreti çok görmek bir hukuk devletine yakışmaz.

Gerçekten, Türkiye’de orman köylüleri ve orman işçileri toplumsal kesimler içinde en yoksul kesimdir, en çok korunmaya muhtaç olan kesimdir, en uysal kesimdir, devletle sorunları olmaz, kendi işlerini kendi görür, köylerindeki su ihtiyaçlarını, yakacak ihtiyaçlarını kendileri yaparlar, hatta yollarını bile kendileri yaparlar, hatta yollarını bile kendileri yaparlar. Bu kadar çileli bir yaşamda siz diyebilirsiniz ki: “Ya, gelsinler şehir kenarlarına.” O şehir kenarlarına göç edip gelip sosyal bir yük olmaktan da kendilerini alıkoyarlar, çile çekerler, biz de onları düzenlemelerle yok etmeye çalışıyoruz. Kim olursa olsun, hangi siyasal iktidar olursa olsun, hangi parti olursa olsun iktidarda, iktidar muhalefet demeden orman köylüsünün korunması gerekir, orman işçisinin korunması gerekir çünkü onlar gerçekten yaşamlarını çok zor sürdüren kesim.

Şimdi, burada bir yanlışlıktan dönüldü ve o düzenleme çıktı. Yani işverenin işini bekleyerek zamanını iş yerinde geçiren işçi, çıkacak işi bekleyen işçi, yangın bekçisi de olsa, orman işçisi de olsa gerekiyorsa fazla mesaisini alabilmeli, o fazla mesaiyle ne Orman Genel Müdürlüğü, Orman Bakanlığı ne de devlet batar. Onun için, bu düzenlemenin çıkmış olması güzel bir düzenleme. Bakana da kolaylık gösterdiği için teşekkür ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çetin.

Aynı mahiyetteki diğer önergelerin gerekçelerini okutuyorum:

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

Gerekçe:

Bu maddeyle haftalık kırk beş ve günlük on bir saat çalışma üst sınırı kaldırılmaktadır. Bu düzenleme açıkça angaryaya zemin hazırlamaktadır. "Bu maddenin uygulanmasına ilişkin yapılacak fazla çalışma ve diğer hususlar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının görüşü alınarak Orman Genel Müdürlüğünce" yönetmelikle düzenlenmesi işçi hakları açısından büyük hak kayıpları ve sömürü açığa çıkarabilecektir. Fazla çalışma sürelerine ilişkin hususlar bu tasarıda düzenlenmeli ve uluslararası temayüllere aykırı olmamalıdır.

Mehmet Naci Bostancı (Amasya) ve arkadaşları

Gerekçe:

Mevcut düzenlemelerin ihtiyaca cevap verebileceği düşünüldüğünden madde tasarı metninden çıkarılmaktadır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki üç önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiş ve böylece, madde 81 metinden çıkmıştır.

Sayın Özçelik, sisteme girmişsiniz.

Buyurunuz.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

9.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelik’in, Burdur’daki BURTRAK traktör fabrikasının durumuna ilişkin açıklaması

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Dün akşamdan itibaren ve bugün Genel Kurul açıldığından bu tarafa bir yasal düzenlemeyle ilgili grup başkan vekillerimizle bir çaba içerisindeyim, o da şudur: 1974’te kurulmuş, 1985’te kapatılmış “BURTRAK” diye traktör fabrikamız var Burdur’da. Müsadere yoluyla, mahkeme kararıyla Orman Genel Müdürlüğüne geçmiş. 2012’de yasal bir düzenleme yaptık, geçici bir maddeyle iki yıllık süre verilmek suretiyle. 3 defa ihale oldu 2’sine katılanlar oldu ama taahhütlerini yerine getiremediler.

Şimdi, tekrar, Orman Genel Müdürlüğünün bir yirmi dokuz yıllığına ihaleye çıkması için bir maddelik bir yasal düzenleme… Yanında da bu alanın 26 bin metrekare kapalı alanı var, 333 dönüm arazisi var aynı bitişik nizam kenarında da 2’nci OSB var. Yani atıl olan, otuz yıldır bekleyen bu fabrikanın değerlenmesi için istihdama, ekonomiye kazandırılması için bir maddelik bir önergeyi grup başkan vekillerinden rica ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Özçelik.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım ve İzmir Milletvekili Aydın Şengül ile 50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2 Milletvekilinin; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (1/1006, 2/1449, 2/1511, 2/1664, 2/1670, 2/1691, 2/1788, 2/2068, 2/2182, 2/2183, 2/2205, 2/2235, 2/2295, 2/2534, 2/2541, 2/2546) (S. Sayısı: 687) (Devam)

BAŞKAN – 82’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 82’nci madde kabul edilmiştir.

83’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

84’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

85’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

86’ncı madde üzerinde iki önerge vardır; ikisi de aynı mahiyettedir, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Yasa Tasarısının 86 ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                 İdris Baluken                               Sırrı Süreyya Önder                              İbrahim Ayhan

                       Bingöl                                             İstanbul                                           Şanlıurfa

                    Erol Dora                                    Nursel Aydoğan

                      Mardin                                           Diyarbakır

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                   Aytuğ Atıcı                                   Ali İhsan Köktürk                                  Haydar Akar

                      Mersin                                           Zonguldak                                           Kocaeli

                   İzzet Çetin                                   Süleyman Çelebi                                   Musa Çam

                      Ankara                                             İstanbul                                               İzmir

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki bu iki önergeye Komisyon katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Aytuğ Atıcı (Mersin) ve arkadaşları

Gerekçe:

İlgili kurumun kapatılmasının gerekçesi net olarak belirtilmemiştir. Kurumun kapatılmasıyla yaşanabilecek mağduriyetlerin önüne geçilmesi için maddenin tasarıdan çıkarılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

Gerekçe:

Değişiklik ile maddeden kaynaklı ortaya çıkabilecek mağduriyetlerin giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçelerini okuttuğum aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

86’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

87’nci madde üzerinde üç önerge vardır, ikisi aynı mahiyettedir, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 87 nci maddesiyle 13/12/1983 tarihli ve 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye eklenmesi öngörülen geçici 15 inci maddenin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

      Mehmet Naci Bostancı             Mehmet Doğan Kubat                  Recep Özel

                 Amasya                                  İstanbul                               Isparta

          Hakan Çavuşoğlu                    Osman Aşkın Bak                   Ramazan Can

                  Bursa                                   İstanbul                             Kırıkkale

"Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkanı ve Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkan Yardımcısı kadrolarında bulunanların görevi bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte sona erer. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamedeki (I) sayılı cetvelin Maliye Bakanlığına ait bölümünde yer alan; Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkanı ile Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkan Yardımcısı kadroları, Bakanlık Müşaviri kadroları olarak değiştirilmiş sayılır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte; Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkanı ile Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkan Yardımcıları Bakanlık Müşaviri kadrolarına herhangi bir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılır. Bu madde uyarınca atanmış sayılanlara, yeni kadrolarına atanmış sayıldıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda aldıkları ek ders ücreti hariç olmak üzere ücret ve tazminat toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır); yeni atandıkları kadrolara ilişkin olarak yapılan, ek ders ücreti hariç olmak üzere aylık, ek gösterge, ücret ve her türlü tazminat ve benzeri ödemelerin toplam net tutarından fazla olması hâlinde aradaki fark tutarı, herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın fark kapanıncaya kadar ayrıca tazminat olarak ödenir. Atanmış sayıldıkları kadro unvanlarında isteğe bağlı olarak herhangi bir değişiklik olanlarla kendi istekleriyle başka kurumlara atananlara fark tazminatı ödenmesine son verilir. Bu maddeyle değiştirilen Bakanlık Müşaviri kadroları, boşalmaları hâlinde herhangi bir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır."

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki diğer iki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Yasa Tasarısının 87 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

  İdris Baluken                     Sırrı Süreyya Önder                    İbrahim Ayhan

       Bingöl                                   İstanbul                                 Şanlıurfa

    Erol Dora                           Nursel Aydoğan

      Mardin                                 Diyarbakır

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

   Aytuğ Atıcı                            Haydar Akar                             İzzet Çetin

      Mersin                                   Kocaeli                                   Ankara

 

Süleyman Çelebi                        Musa Çam                         Ali İhsan Köktürk

     İstanbul                                    İzmir                                  Zonguldak

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki bu iki önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçelerini okutuyorum:

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

Gerekçe:

Değişiklikle maddeden kaynaklı ortaya çıkabilecek hak kaybı mağduriyetlerin giderilmesi amaçlanmıştır.

Aytuğ Atıcı (Mersin) ve arkadaşları

Gerekçe:

86. Madde ile bağlantılı olan bu maddenin kanun tasarısının amaçlarıyla ilgisi yoktur. Bu nedenle kanun metninden çıkarılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki bu iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 87 nci maddesiyle 13/12/1983 tarihli ve 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye eklenmesi öngörülen geçici 15 inci maddenin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Naci Bostancı (Amasya) ve arkadaşları

"Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkanı ve Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkan Yardımcısı kadrolarında bulunanların görevi bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte sona erer. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamedeki (I) sayılı cetvelin Maliye Bakanlığına ait bölümünde yer alan; Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkanı ile Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkan Yardımcısı kadroları, Bakanlık Müşaviri kadroları olarak değiştirilmiş sayılır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte; Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkanı ile Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkan Yardımcıları Bakanlık Müşaviri kadrolarına herhangi bir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılır. Bu madde uyarınca atanmış sayılanlara, yeni kadrolarına atanmış sayıldıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda aldıkları ek ders ücreti hariç olmak üzere ücret ve tazminat toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır); yeni atandıkları kadrolara ilişkin olarak yapılan, ek ders ücreti hariç olmak üzere aylık, ek gösterge, ücret ve her türlü tazminat ve benzeri ödemelerin toplam net tutarından fazla olması hâlinde aradaki fark tutarı, herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın fark kapanıncaya kadar ayrıca tazminat olarak ödenir. Atanmış sayıldıkları kadro unvanlarında isteğe bağlı olarak herhangi bir değişiklik olanlarla kendi istekleriyle başka kurumlara atananlara fark tazminatı ödenmesine son verilir. Bu maddeyle değiştirilen Bakanlık Müşaviri kadroları, boşalmaları hâlinde herhangi bir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) –Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Maliye Yüksek Eğitim Merkezi Başkanının yanı sıra Başkan Yardımcılarının da Bakanlık Müşaviri kadrolarına atanmalarının sağlanması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

87’nci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi, sayın milletvekilleri, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve arkadaşları tarafından 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun mülga 35’inci maddesinin yeniden düzenlenmesini içeren yeni madde ihdasına ilişkin bir önerge verilmiştir.

İç Tüzük’ün 87’nci maddesine göre, görüşülmekte olan tasarı veya teklifin konusu olmayan sair kanunlarda ek ve değişiklik getiren yeni bir kanun teklifi niteliğindeki değişiklik önergeleri işleme konulamaz. Söz konusu önerge, görüşülmekte olan tasarıda düzenleme konusu yapılmayan bir kanunda değişiklik içerdiğinden işleme alınmamaktadır.

Bilgilerinize sunuyorum.

Şimdi, bir geçici madde ihdasına dair…

OKTAY VURAL (İzmir) – Geçici maddeyi görüşeceğiz, sonra ihdası… Önce geçici 1’inci maddeyi görüşeceğiz.

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Geçici 1’deki önergeleri görüşeceğiz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, önce geçici maddeyi görüşeceğiz.

Bir geçici madde vardır ve üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı kanun tasarısının Geçici 1. maddesinde yer alan “31.12.2015 tarihine kadar uygulanmaz” ibaresinin “01.01.2016 tarihine kadar uygulanmaz” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Erkan Akçay                                  Yusuf Halaçoğlu                             S. Nevzat Korkmaz

                      Manisa                                             Kayseri                                              Isparta

             Ahmet Duran Bulut                           Cemalettin Şimşek

                     Balıkesir                                           Samsun

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.              

          Mehmet Naci Bostancı                              Levent Gök                                        Aytuğ Atıcı

                     Amasya                                             Ankara                                              Mersin

                   Fatih Çiftci                                   Burhan Kayatürk                                 Mustafa Bilici

                         Van                                                   Van                                                   Van

                 Gülşen Orhan                             Mehmet Doğan Kubat                              Ali Serindağ

                         Van                                               İstanbul                                           Gaziantep

2. “Van İlinde 2011 yılında meydana gelen depremlerden dolayı hasar gören ve 7269 sayılı Kanuna göre orta hasarlı veya ağır hasarlı olarak tespit edilen yapılar 16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında riskli yapı olarak kabul edilir ve bu yapılar hakkında bu Kanun uyarınca işlem yapılır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Yasa Tasarısının Geçici 1 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                 İdris Baluken                               Sırrı Süreyya Önder                              İbrahim Ayhan

                       Bingöl                                             İstanbul                                           Şanlıurfa

                  Selma Irmak                                       Erol Dora

                       Şırnak                                              Mardin

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılmıyoruz efendim.

EROL DORA (Mardin) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Söz konusu maddenin yürürlüğe girmesiyle birlikte, özellikle muvazaalı alt işveren ilişkilerinin devam ettiği, işçilerin ihale konusu dışındaki işlerde çalıştırıldığı kamu kurumlarında, yöneticiler, bu yaptırımlardan kaçmak için, işçileri mevcut işlerinden alıp, ihale konusu işlere sevk etmeye başlamıştır. Özellikle temizlik ihalesi kapsamında çalıştırılıp, fiilen büro işi yaptırılan işçilerin zorla temizlikte görevlendirilmesi söz konusu olmuştur. Bu durum çok sayıda kamu kurum ve kuruluşunda kaosa ve taşeron işçilerin mağdur olmasına yol açmıştır. Bu maddenin yürürlüğünün ertelenmesi sorunu çözmeyecek, sadece öteleyecektir. Sorunun kaynağına inilmeden sorunun çözülmesi olanaklı değildir. Sorunun çözümü için en azından muvazaa kararları uygulanmalı, ihale konusu dışındaki asıl işlerde çalıştırılan işçiler kamu işçisi olarak istihdam edilmelidir. Sorunun nihai çözümü ise taşeronlaştırmaya son verilmesi ve tüm taşeron işçilerin kamu işçisi olarak istihdam edilmesiyle mümkündür. Değişiklikle bu sorunların çözümün imkân tanımak amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Naci Bostancı (Amasya), Levent Gök (Ankara) ve arkadaşları

2. “Van ilinde 2011 yılında meydana gelen depremlerden dolayı hasar gören ve 7269 sayılı Kanuna göre orta hasarlı veya ağır hasarlı olarak tespit edilen yapılar 16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında riskli yapı olarak kabul edilir ve bu yapılar hakkında bu Kanun uyarınca işlem yapılır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, önerge Van olur da katılmaz mıyız? Katılıyoruz efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Van ilinde de 2011 yılında meydana gelen depremlerden dolayı orta veya ağır hasarlı olarak tespit edilen yapılar, 6306 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonraki tarihlerde bu kanun uyarınca riskli yapı tespiti yaptırılmadan yıktırıldığı için bu yapılar hakkında 6306 sayılı Kanun uyarınca işlem yapılması mümkün olmamakta ve bu durum söz konusu yapıların maliklerinin mağduriyetine sebep olmaktadır. Yapılan düzenlemeyle hasarlı olarak tespit edildiği için, yani can güvenliği bakımından risk teşkil ettiği için yıktırılmış olan söz konusu yapıların 6306 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilebilmesi amacıyla 6306 sayılı Kanun’a geçici bir madde eklenmesi öngörülmektedir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısının Geçici 1. maddesinde yer alan “31.12.2015 tarihine kadar uygulanmaz” ibaresinin “01.01.2016 tarihine kadar uygulanmaz” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Yusuf Halaçoğlu (Kayseri) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, buyurunuz.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Kaybının 18’inci yılında, hayatını Türk ve İslam dünyasına vakfetmiş, minnet ve şükran hisleriyle arkasında gözü yaşlı milyonlarca ülkücü, milliyetçi bırakmış Başbuğu’muz Alparslan Türkeş Bey’i rahmetle anıyor, onu ve fikirlerini ilanihaye yaşatacağımızın sözünü bu kürsüden bir kez daha veriyoruz.

Kamu İhale Kanunu’na 6552 sayılı Kanun’la ek madde ilave edilmişti. Değerli arkadaşlar, bu madde, taşeron firma aracılığıyla idarenin asli ve sürekli işlerini yapmak üzere istihdam edilen personeli ilgilendiriyordu ve bürolarda görevli taşeron işçilerinin derhâl temizlik işlerine geri gönderilmesini söylüyordu, aksi takdirde de idarecilere cezai müeyyide öngörüyordu.

Değerli arkadaşlar, bu madde -taşeron firma? aracılığıyla- 11 Ocağa kadar Bakanlar Kurulunun aynı zamanda bir düzenleme yapmasını da söylüyordu ancak bu düzenleme yapılamadı kıymetli arkadaşlar 11 Ocağa kadar, bunun üzerine kurum yöneticileri cezai müeyyideye uğramamak için, bürolarda görevli, yıllardır aynı görevi ifa eden, hatta master, doktora derecesi bile almış personeli bir anda temizlik işlerine gönderiverdi.

Geçici 1’inci madde idareleri ve personeli aslında rahatlatan bir düzenleme ancak bu rahatlığı 2015 sonuna kadar getiriyor. Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, bu nispi rahatlamayı sağlayan düzenleme için, Sayın Bakan da gayet iyi biliyor ki, Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri olarak hakikaten bu konuda büyük uğraş verdik; kendilerine ulaştık, Komisyondaki arkadaşlarımıza ulaştık. Sorun tamamen çözülmemiş olsa da bu nispi rahatlama düzenlemesini getirdikleri için başta Sayın Bakan olmak üzere çeşitli partilerin temsilcilerinden oluşan Değerli Komisyonumuza da teşekkürü bir borç biliyorum.

Değerli arkadaşlar, on beş yıl çalışan işçiye “geçici” ya da “taşeron işçi” denilebilir mi? Ayrıca, devletin asli ve sürekli hizmetlerini yürüten personele hâlâ daha “işçi” denilmesi Anayasa’daki “İdarenin asli ve sürekli işleri memurlar eliyle yürütülür.” ilkesiyle ne denli uyuşabilir? “Modern kölelik” anlamına gelen taşeron işçiliği çağdaş devlet anlayışıyla ne kadar bağdaştırılabilir? Öyleyse, arkadaşlar, çalışma hayatımızın kanayan yarası olan taşeron işçiliğin mevcudiyetine son verip önce görevleri hakkaniyetle tanımlayıp tasnif eden Bakanlar Kurulu kararının yayınlanması ve sonra da tüm taşeron işçilerine konumlarına, eğitimlerine, görev sürelerine göre kadro verilmesi uygun olacaktır. Bu husus Milliyetçi Hareket Partisinin milletine ve taşeron işçi olarak çalışan kardeşlerimize bir taahhüdüdür. Milliyetçi Hareket Partisinin iktidarında bu sorun tamamen çözülüp kadro verilmesi yoluna gidilecektir.

Değerli milletvekilleri, bu kürsüden 24’üncü Dönemde de yıllarca ezilen kesimlerin, sivil memurların, Türk Silahlı Kuvvetlerinde, Emniyet Genel Müdürlüğünde, astsubayların, uzman erbaşların, polislerin, itfaiye personelinin, atanamayan öğretmenlerin, atanamayan ziraat ve gıda mühendislerinin, iş ve meslek danışmanlarının, velhasıl, birçok sosyal kesimin sorunlarını dillendirdik. Ancak, iktidar bu sözlerimizi maalesef duymamazlıktan geldi ve bunların sorunlarının çözümü yönünde herhangi bir adım atmadı. Sessiz kesimlerin sesi olma hususunda sorumluluğunu bihakkın yerine getiren Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Adalet ve Kalkınma Partisinin bu sağırlığını ve bu körlüğünü milletimizin sağduyusuna ve şaşmaz vicdanına havale ediyoruz. Artık değerlendirme 7 Haziranda aziz milletimizin olacaktır.

Kıymetli arkadaşlar, buraya gelen arkadaşlar herhâlde dönemlerinin son konuşmalarını yapıyor. Bize de böyle bir konuşma nasip oldu. Ben de bu konuşma vesilesiyle yüce heyetinizi saygıyla selamlarken, bu dönemde görev almış bütün milletvekillerimize sağlık, esenlik ve huzur temenni ediyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Korkmaz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Daha önce kabul edilmiş önerge doğrultusunda geçici madde 1’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi yeni bir geçici madde ihdası vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

          Mehmet Naci Bostancı                      Mehmet Doğan Kubat                               Recep Özel

                     Amasya                                            İstanbul                                             Isparta

              Osman Aşkın Bak                                Ramazan Can                                     Fatih Şahin

                     İstanbul                                           Kırıkkale                                             Ankara

              Hakan Çavuşoğlu

Bursa

"GEÇİCİ MADDE 2- 22/12/2014 tarihli ve 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa ekli K Cetvelinin IV. Diğer Ödemeler başlıklı bölümünün 8 inci maddesinde yer alan 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 1 inci maddesine göre bağlanmış veya bağlanacak olan aylıklar için öngörülen “1.751" gösterge rakamı, 1/7/2015-31/12/2015 tarihleri arasında “2.332" olarak uygulanır.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla yani 14 kişiyle katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Salt çoğunluğumuz mevcuttur, katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Şimdi, Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılmış olduğu için önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Erkan Akçay konuşacaktır.

Buyurunuz Sayın Akçay.

OKTAY VURAL (İzmir) – Biz önergede konuşacağız, bizim önergemiz var bununla ilgili.

BAŞKAN – Konuşmayacaksınız o zaman.

Önerge üzerinde söz talepleriniz yok.

OKTAY VURAL (İzmir) – Hayır, önergemiz var, önerge üzerinde konuşacağız.

BAŞKAN – Peki.

Sizin var mı?

ENGİN ALTAY (Sinop) – Var.

BAŞKAN – Sizin var.

Karışıklık olmuş, kusura bakmayınız.

Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı…

Buyurunuz Sayın Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 687 sıra sayılı Tasarı’ya eklenen yeni madde üzerine söz almış bulunuyorum. Emeklilere ve yaşlılara göstermelik değil, gerçekten sahip çıkan milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, sözlerime Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir söylemiyle başlamak istiyorum. Der ki Atatürk: “Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Mazide muktedirken bu kuvvetiyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur."

Şimdi, hepimiz geçmiş yıllarda çalıştık, babalarımız, annelerimiz çalıştılar, geçmişte muktedirdiler ancak şimdi bu insanlara karşı minnet hissi duymuyor isek istikbale güvenle, geleceğe güvenle bakamıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün söylemi bu.

Şimdi, bakalım, deminden beri emekliler üzerinde konuşuluyor. Çalışarak bilfiil ülkenin yükselmesine katkı veren ancak artık muktedir olmayan -yani güçsüz hâle geldikten sonra- bu insanlara acaba biz yeterince iyi bakabiliyor muyuz? Az önce emeklilikle ilgili konular konuşuldu, emeklilerimize gereken hassasiyeti göstermediğimizi net olarak anlamış bulunuyoruz.

Şimdi, acaba beterin beteri var mı? E, vallahi var, beterin de beteri muhakkak var. 65 yaşını doldurmuş muhtaç, güçsüz, kimsesiz Türk vatandaşlarına acaba nasıl bakıyoruz? Hadi onlar emekliydi, geçmişte çalışmıştı, az da olsa bir maaşları vardı. “100 lira getireceğiz.” diye milleti gerçekten yanılttınız, 22 lira civarında bir para vererek bu insanlara bir katkı sağladınız. Katkı katkıdır, tamam anladım ama doğruyu söylemek esastır. Peki, çalışarak emekli olamamış -yine, bizim ayıbımız- çalışarak emekli edemediğimiz ancak 65 yaşını doldurmuş olan kimsesiz, muhtaç vatandaşlarımıza bakış açımız nedir? Şimdi, bugünkü rakamlarla biz bu muhtaç vatandaşlarımıza sadece 145 lira para veriyoruz. Utanç tablosudur. Bu utanç tablosunu sizler de görmüşsünüz, düzeltelim diye bir önerge getirmişsiniz. Yani insanın hakikaten hoşuna gidiyor acaba gerçekten iyi bir düzelme olacak mı diye. 145 liradan yaklaşık 200 liraya çıkarıyorsunuz. 200 lira arkadaşlar, hepiniz bir düşünün, bu 200 lirayla ne yapılır bir ay boyunca? Sadece 200 lira. 145 liradan 200 liraya çıkarıyorsunuz.

Şimdi, benim devletim eğer kimsesiz, muhtaç, 65 yaşını doldurmuş, güçsüz insanlara bakamayacak durumdaysa diyeceğim bir şey yok ama elinizi vicdanınıza koyun, Türkiye’nin bütün gelirinin yarıdan çoğunun yüzde 1’lik kesime gittiği bir ortamda, geriye kalan yarıdan azının ise yüzde 99’a dağıldığı bir ortamda kimsesiz, muhtaç insanlara ayda 200 lira vermek Allah’tan reva mı?

Birazdan bir önerge vereceğiz ve biz, bu insanlara, kimsesiz, muhtaç 65 yaşını doldurmuş insanlara hiç olmazsa 600 lira verelim diyeceğiz. Bunların sayısı çok değil, bunların sayısı bizi çok sarsmaz. Bunların sayısı, yolsuzluk yaparak bir yere gelmiş olan insanların elindeki paradan çok çok çok daha az. O yüzden, gelin, birazdan vereceğimiz önergeye hep beraber sahip çıkalım ve bu insanlara, hepimizin ortak fikriyle, 600 lira parayı çok görmeyelim. Ha siz dersiniz ki “Biz 700 lira vereceğiz.” Baş tacı, buyurun. Ama biz hesabımızı yaptık ve ülkemizin dengelerini çok sarsmadan, bu insanlara 600 lira para verilebileceğini saptadık.

Değerli arkadaşlar, biz sosyal devlet anlayışıyla bakıyoruz. Anayasa’mızın değişmez maddeleri içerisinde Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti olduğu yazıyor. Bakın, o “sosyal” kelimesi halk arasında “devlet baba” olarak anılıyor. Eğer siz sosyal devlet anlayışıyla, yani devlet baba anlayışıyla halkımızı sarmaz iseniz bunun siyasi bedellerini elbette ödeyeceksiniz. O yüzden, bizim önergemize, birazdan vereceğimiz önergeye destek vermenizi şimdiden istiyorum.

Tabii, sadece yaşlılar değildir toplumumuzun vicdan yaralayan kısmı; çocuklar, engelliler, kadınlar da yine bu kapsamda değerlendirilecek son derece hassas ve kırılgan kesimlerdir. Elbette bunlara da el atmamız gerekecek. Engellileri ve bakıma muhtaç engellileri de eğer siz katarsanız bu yasanın içerisine, baş tacı olursunuz, el birliğiyle yasalarımızı çıkarırız. Ancak engellilere verilen raporların puanlarını düşürerek, daha önce maaş verdiğimiz, devletimizin maaş verdiği sayısız engellinin puanı düşürülerek bunların maaşlarından vazgeçirildiği bir ortamı yaşadığımızı da utanarak söylemek istiyorum.

Aynı şekilde, öyle bir duruma geldik ki, bakıma muhtaç engelli maaşı alabilmek için engelli evladı olan vatandaşlarımız “Ya, keşke azıcık daha engelli olaydın da bakıma muhtaç maaşı alaydın.” noktasına gelmiştir. Bir anne baba için bunu söylemek çok ama çok büyük bir ızdıraptır. Ama üç kuruş daha fazla para alabilmek için çocuğunun 2 puan daha fazla engelli olmasını bile vatandaş, maalesef maalesef, kabul etmek mecburiyetinde kalmıştır.

Hepinize telefon geliyordur. Bana da her gün, istisnasız her gün “Sayın Hocam, ne olur bize yardım edin, çocuğumuzun engelli raporunu yenileyelim…” Bakın, hakkı olmayan bir raporu alalım demiyorlar. Sadece hak etmiş ancak sizin düşürdüğünüz puanlar nedeniyle engelliyken iyileşmediği hâlde engelli olmaktan çıkarılmış vatandaşlarımız bize yalvarıyorlar.

O yüzden, biz, toplumun bu kırılgan kesimlerine sahip çıkacağız. Eğer siz sahip çıkmıyorsanız, hiç endişe etmesinler, biz, Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında, hem emekliye hem engelliye hem kimsesize hem 65 yaşını doldurmuş olanlara sahip çıkacağız ve onları hak ettikleri noktada yaşatacağız.

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Atıcı.

Başka söz talebi? Yok.

Madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı Kanun Tasarısına eklenen maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Aytuğ Atıcı                                    Ali Haydar Öner                               Süleyman Çelebi

                      Mersin                                             Isparta                                             İstanbul

      Mehmet Volkan Canalioğlu                          Özgür Özel

                     Trabzon                                             Manisa

GEÇİCİ MADDE … - 22/12/2014 tarihli ve 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa ekli K Cetvelinin IV. Diğer Ödemeler başlıklı bölümünün 8 inci maddesinde yer alan 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 1 inci maddesine göre bağlanmış veya bağlanacak olan aylıklar için öngörülen "1.751" gösterge rakamı, 1/7/2015-31/12/2015 tarihleri arasında "7.015" olarak uygulanır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısına eklenen geçici maddede yer alan “2.332” ibaresinin “3.152” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  Erkan Akçay                                  Yusuf Halaçoğlu                             Murat Başesgioğlu

                      Manisa                                             Kayseri                                             İstanbul

        Hasan Hüseyin Türkoğlu                      Cemalettin Şimşek

                    Osmaniye                                          Samsun

BAŞKAN – Komisyon son okuttuğum önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu verdiğimiz önergeyle, 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun’da yapılan düzenlemeyle ek gösterge rakamının 2.332’den 3.152’ye yükseltilmesini amaçlıyoruz.

Şimdi, bu muhtaçlık hâli devam ettiği müddetçe, belirlenen gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımından bulunacak tutarda aylık bağlanıyor mevcut uygulamaya göre ve yapılan bu düzenlemeyle vatandaşlarımıza bağlanacak aylıklar 1 Temmuz 2015 tarihi itibarıyla 138 liradan 185 liraya çıkarılmaktadır. Yani muhtaçlık hâli devam eden bu vatandaşlarımıza, bizim yaptığımız hesaba göre 47 lira zam yapılmaktadır. Önergemizle bu ek gösterge rakamını 2.332’den 3.152’ye yükselterek muhtaçlık hâli devam eden vatandaşlarımıza bağlanacak aylık 250 liraya yükseltilmektedir.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu tasarı görüşmelerindeki birinci amacımız uzlaşmak. Onun için, iktidarın da Hükûmetin de bu uzlaşmaya olabildiğince yanaşması ve gelmesi için gayet mütevazı bir öneriyle geldik. Bu önergeyi kabul etmenizde büyük fayda var çünkü amacımız uzlaşmak. Aslında bu rakamın daha fazla olması gerekir, en azından asgari ücretin yarısı kadar bir rakamı hep birlikte kabul etmemiz gerekir çünkü bu rakamlar çok düşüktür. Hem muhtaç olacak hem 65 yaşını aşmış, güçsüz ve kimsesiz Türk vatandaşı olacak ve buna reva görülecek rakam da en fazla 185 lira olacak, bu kabul edilebilir bir rakam değildir.

Bundan evvel, bu torba kanunda yapılan düzenlemelerde de ifade ettiğimiz gibi, “mış” gibi birtakım düzenlemeler yapılıyor. Madem bir düzenleme yapacağız, bir iyileştirme yapacağız, bunu gereği gibi yapmakta büyük fayda var. Hani derler ya, “Attığınız taş ürküttüğünüz kuşa değsin.” misali, bunun gereğini yapmak gerekiyor.

Şimdi, engellilerin de bir problemi çıkmaya başladı. Malumunuz, özellikle evde bakım yardımıyla ilgili gelir testi nedeniyle on binlerce vatandaşımız büyük bir endişe taşımaktadır ve yakın bir zamanda bu gelir testini geçemeyen vatandaşlarımız, engelli vatandaşlarımız için yapılan evde bakım yardımları kesilecektir. Bunun da kesilmemesi gerekir. Bu 2828 sayılı Kanun ve bununla ilgili olarak 2014/07 sayılı Genelge’nin yeniden gözden geçirilmesi ve evde bakım yardımı almak için gelir testinden geçme şartının da daha makul, mantıklı seviyelere getirilmesi gerekir. Aksi takdirde, bundan yararlanan vatandaş sayısı da minimum düzeyde kalacaktır. Gerçeklerden çok uzak bir gelir testi uygulaması söz konusudur.

Son olarak ifade etmek istediğim… Değerli arkadaşlar, Adalet ve Kalkınma Partisi, on iki yıllık iktidarı süresince sosyal politikalara ilişkin o kadar iddiada bulunmuştur ancak 2022 sayılı Kanun -yaşlılık aylığı- 1975 yılında yürürlüğe giren bir kanundur. Çeşitli yardımlar yapan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı 1985 yılında kurulmuştur ve yeşil kart uygulaması da 1992 yılında getirilen bir düzenlemedir. Aslında, bu düzenlemelerin mimarı da Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti olmamıştır. Engellilere yapılan yardımlarda bir miktar, kısmen iyileştirme söz konusudur.

Ben önergemizin kabulünü diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akçay.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı Kanun Tasarısına eklenen maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Aytuğ Atıcı (Mersin) ve arkadaşları

GEÇİCİ MADDE...- 22/12/2014 tarihli ve 6583 sayılı 2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununa ekli K Cetvelinin IV. Diğer Ödemeler başlıklı bölümünün 8 inci maddesinde yer alan 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 1 inci maddesine göre bağlanmış veya bağlanacak olan aylıklar için öngörülen "1.751" gösterge rakamı, 1/7/2015-31/12/2015 tarihleri arasında "7.015" olarak uygulanır.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Isparta Milletvekili Sayın Ali Haydar Öner, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Sayın Başkanım, 24’üncü Dönemdeki ilk konuşmamı 2 Kasım 2011’de yapmıştım. O konuşmamda Sayın Meclis Başkanımızın yasa dışı bazı uygulamalarına vurgu yaparak, 2 hanımefendi başkan vekilini örnek alsa çok iyi olur demiştim. Gerçekten de Türkiye Büyük Millet Meclisinde 24’üncü Dönemde bazı yasama faaliyetleri yasa dışı yöntemlerle yapıldı ama gerek Sayın Meral Akşener gerekse Sayın Şükran Güldal Mumcu yönetiminde yapılan Meclis oturumları tam bir tarafsızlık ve hukukun üstünlüğü ilkesine dayandırıldı. Bu öngörümde yanılmadığım için çok mutluyum. Bize bu onuru yaşattığınız için teşekkür ve şükranlarımızı sunarız.

28/3/2012’de 4+4+4’le ilgili tespitlerimi yapmıştım, 2/11/2011’de de şu hususu vurgulamıştım: Otuz sekiz yıllık kamu görevinden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev alma sırasının geldiğini düşünerek halkın ve sağduyunun sesi olmak, hiç kimseden korkmadan, çekinmeden gerçekleri dile getirmek üzere huzurlarınızdayım demiştim. 24’üncü Dönemin son birleşimi olduğunu düşündüğüm bugün de sözüme sadık kalmanın onurunu ve bahtiyarlığını yaşamaktayım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2015 yılı yaşlı aylıkları ayda 145 lira 81 kuruş olarak öngörülüyor. 1.751 katsayısını bugünkü memur katsayısına uygularsak bu rakam çıkıyor ancak açlık sınırı 1.301 lira, yoksulluk sınırı 1.587 lira olan bir ülkede bu rakamlar insaf ölçüleriyle bağdaşmıyor.

Aynı şekilde, yüzde 40 ila 69 arasında engelli yurttaşlarımız 3.240 katsayıyla, bakıma muhtaç engelliler de 4860 katsayıyla ayda 437 lira alabiliyorlar. Bizim önerimiz, 1.751 olan katsayının 7015’e çıkarılarak 65 yaşın üstündeki muhtaç yurttaşlarımıza ayda 600 lira ödeme yapılması.

Aynı şekilde, yüzde 40 ila 69 arasında engelli olanlara 3.240 katsayı yerine 8.000 katsayı, bakıma muhtaç engelliler için 4.860 olan katsayının 9000’e çıkarılmasını öneriyoruz.

Sayın milletvekilleri, AKP iktidarı, aylar sonra uygulamaya koyacağı beş kuruşluk artışlar için yirmi beş kuruşluk algı yaratmaya kalkışıyor. 1 Temmuzdan itibaren uygulanacakmış, Maliye Bakanımız şu anda uygun görmüyormuş! 1 Temmuzda, şimdiki Maliye Bakanı Maliye Bakanı olmayacak. Şu anda Başbakan olamayan Ahmet Davutoğlu da Başbakan sıfatını taşıyamayacak. Devazantajlı gelir ve vatandaş gruplarını rahata erdirecek olan Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı olacaktır. İnşallah, 7 Hazirandan sonra Cumhuriyet Halk Partisinin halkçı kadroları halkın umutlarını gerçeğe dönüştürecektir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Bu sürece katkıda bulunacak olanlara Allah’tan kolaylıklar diliyor, hak edenlere saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öner.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Şimdi, geçici yeni madde ihdasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiş ve böylece bir geçici yeni madde ihdas edilmiştir.

88’inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısının 88 inci maddesine aşağıdaki (a) bendinin eklenmesini ve diğer bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

          Mehmet Naci Bostancı                              Levent Gök                                 Cemalettin Şimşek

                     Amasya                                             Ankara                                             Samsun

                    Erol Dora                                Mehmet Doğan Kubat                           Mine Lök Beyaz

                      Mardin                                             İstanbul                                          Diyarbakır

"a) 48 inci maddesi 01/10/2008 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,"

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Sayın Başkanım, takdire bırakacağız ama müsaadenizle küçük bir açıklama yapmak istiyorum.

BAŞKAN – Tabii, buyurunuz.

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Söz konusu önergede yer alan “48’inci madde” ibaresi, dünkü görüşmeler esnasında 47’nci maddeden sonra yeni madde ihdasına ilişkin olarak kabul edilen ikinci önergeyle tasarıya eklenen maddeyi kastetmektedir. Söz konusu madde, 5510 sayılı Kanun’un 80’inci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin yürürlükten kaldırılmasını öngörmektedir. Şu an işleme alınan önerge bu hükmün yürürlük tarihini belirlemektedir. Bu açıklamayla takdire bırakıyorum.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

İşlemlerin daha uygulanabilir hale getirilmesi, gerçek kişi esnaf ile şirket ortağı arasındaki eşitsizliğin kaldırılması, kayıt dışılığın önlenmesi ve geçmişe dönük prim borcu oluşmasından kaynaklanan sigortalı mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 80 inci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin 1/10/2008 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlükten kaldırılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen bu önerge doğrultusunda 88’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 88’inci madde kabul edilmiştir.

89’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 89’uncu madde kabul edilmiştir.

On beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.05

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 19.31

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Dilek YÜKSEL (Tokat)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 91’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Tasarının görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Sayın milletvekilleri, Hükûmetin görüşülmekte olan kanun tasarısının 34, 35, 41 ve 88’inci maddelerinin yeniden görüşülmesine ilişkin İç Tüzük’ün 89’uncu maddesine göre bir talebi vardır. Başkanlık bu talebi yerine getirecektir.

Danışma kurulunun Hükûmetin görüşülmekte olan kanun tasarısının 34, 35, 41 ve 88’inci maddelerinin yeniden görüşülmesine ilişkin talebi hakkındaki görüşünü okutuyorum:

VII.- ÖNERİLER (Devam?

B) Danışma Kurulu Önerileri

1.- Danışma Kurulunun, görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın Genel Kurulun 90’ıncı Birleşiminde kabul edilen 34, 35, 41 ve 88’inci maddelerinin yeniden görüşülmesine dair, Hükûmet adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının talebinin İç Tüzük’ün 89’uncu maddesi uyarınca Danışma Kurulunca uygun görüldüğüne ilişkin görüşü

Tarih: 4/4/2015

Danışma Kurulu Görüşü

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın Genel Kurulun 90’ıncı Birleşiminde kabul edilen 34, 35, 41 ve 88’inci maddelerinin yeniden görüşülmesine dair Hükûmet adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının talebi İç Tüzük’ün 89’uncu maddesi uyarınca Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.

Cemil Çiçek

Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                                       Başkanı

          Mehmet Naci Bostancı                                                                                       Aytuğ Atıcı

       Adalet ve Kalkınma Partisi                                                                          Cumhuriyet Halk Partisi

           Grubu Başkan Vekili                                                                            Grubu Başkan Vekili Yerine

                 İdris Baluken                                                                                              Oktay Vural

     Halkların Demokratik Partisi                                                                        Milliyetçi Hareket Partisi

           Grubu Başkan Vekili                                                                                 Grubu Başkan Vekili

BAŞKAN – Danışma Kurulunun görüşü bilgilerinize sunulmuştur.

5.- İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım ve İzmir Milletvekili Aydın Şengül ile 50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin'in; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın; Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş'ün; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2 Milletvekilinin; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (1/1006, 2/1449, 2/1511, 2/1664, 2/1670, 2/1691, 2/1788, 2/2068, 2/2182, 2/2183, 2/2205, 2/2235, 2/2295, 2/2534, 2/2541, 2/2546) (S. Sayısı: 687) (Devam)

BAŞKAN - Şimdi Hükûmetin istemini okutup oylarınıza sunacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı Kanun Tasarısı’nın 34, 35, 41 ve 88’inci maddelerinin TBMM İçtüzüğü’nün 89’uncu maddesi gereğince yeniden görüşülmesini arz ve teklif ederim.

Faruk Çelik

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı

Gerekçe:

Tasarının 34, 35, 41 ve 88’inci maddesinin kanun düzenleme tekniğine uygun olarak daha anlaşılır bir şekilde yeniden düzenlenmek ve kamu yararı çerçevesinde gece çalışmasına ilişkin hükmün kapsamının daraltılması ve yapı denetimine ilişkin cezai müeyyideleri yeniden düzenleme ihtiyacı için önerge verilmiştir.

BAŞKAN – Hükûmetin istemini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bu durumda tasarının 34, 35, 41 ve 88’inci maddelerini yeniden müzakereye açıyorum.

Daha önce 34’üncü madde tasarıdan çıkarılmıştı.

Şimdi, yeniden müzakereye açılan 34’üncü madde üzerinde söz isteyen var mı? Yok.

Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısının Genel Kurulun 3.4.2015 tarihli 90 ıncı Birleşiminde Tasarı metninden çıkarılan 34 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

          Mehmet Naci Bostancı                      Mehmet Doğan Kubat                               Recep Özel

                     Amasya                                            İstanbul                                             Isparta

                 Bülent Turan                                   Ramazan Can                                  Tülay Kaynarca

                     İstanbul                                           Kırıkkale                                            İstanbul

"MADDE 34- 29/6/2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin dördüncü fıkrasının (f) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"f) İşyerinde, çalışmaların, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına göre düzenlenmesi gereken sağlık güvenlik planına uygun olarak yapıldığım kontrol etmek ve gerekli tedbirlerin alınması için yapı müteahhidini yazılı olarak uyarmak, uyarıya uyulmadığı takdirde durumu ilgili Çalışma ve İş Kurumu il müdürlüğüne bildirmek."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ TÜRKAN DAĞOĞLU (İstanbul) – Takdire bırakıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Maddeyle yapı denetim kuruluşları, iş yerinde, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına göre düzenlenmesi gereken sağlık güvenlik planına ve onaylanmış yapı projesine uygun olarak çalışmaların yapıldığını denetlemek, iş sağlığı ve güvenliği yönünden gerekli tedbirlerin alınması için yapı müteahhidini yazılı olarak uyarmak, uyarıya uyulmadığı takdirde durumu ilgili Çalışma ve İş Kurumu il müdürlüğüne bildirmekle görevlendirilmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 34’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

35’inci maddeyi yeniden müzakereye açıyorum.

Söz talebi? Yok.

Üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısının Genel Kurulun 3.4.2015 tarihli 90 ıncı Birleşiminde Tasan metninden çıkarılan 35 inci maddesinin aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Naci Bostancı                               Mehmet Doğan Kubat                               Recep Özel

  Amasya                                                               İstanbul                                             Isparta

Ramazan Can                                                    Bülent Turan                                   Tülay Kaynarca

 Kırıkkale                                                               İstanbul                                            İstanbul

MADDE 35- 4708 sayılı Kanunun 8 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"İdari müeyyideler ve teminat

MADDE 8- Yapı denetim kuruluşlarından bu Kanunda ve ilgili mevzuatta öngörülen esaslara göre denetim görevini yerine getirmedikleri tespit edilenlere, tespit edilen fiil ve hallerin durumuna göre, aşağıdaki idari yaptırımlar uygulanır.

a) Denetim personelinin görevi başında bulunmaması veya yapı denetim kuruluşunun denetim personeline görevi ile ilgili yazılı olarak bilgi vermediğinin anlaşılması,

b) Mevzuatın öngördüğü evrakın tanziminde eksiklik veya kusur bulunması,

c) 2 nci maddenin dördüncü fıkrasının (b) veya (f) bendinde belirtilen görevlerin yerine getirilmemesi,

hallerinde, tespite konu yapının yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelinin %10'u kadar idari para cezası,

ç) Hataların yapının taşıyıcı sistemini etkilememesi kaydı ile, 2 nci maddenin dördüncü fıkrasının (a) veya (c) ile (g) bentlerinde belirtilen görevlerin yerine getirilmediğinin tespiti halinde, tespite konu olan yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelinin %20'si kadar idari para cezası verilir.

d) 2 nci maddenin dördüncü fıkrasının (d) veya (e) veya (h) veya (ı) bentlerinde belirtilen görevlerin yerine getirilmediğinin tespiti halinde, tespite konu yapının yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelinin %30'u kadar idari para cezası verilir.

Yapı denetim kuruluşlarına denetim sorumluluğunu üstlendiği bir işe yönelik yapılacak tespitler doğrultusunda yukarıdaki bentlerde belirtilen idari müeyyidelerden birden fazla cezanın verilmesinin gerekmesi halinde o işe ait yapı denetim hizmet sözleşmesinin en fazla %50'si kadar idari para cezası verilir.

e) Aşağıda belirtilen;

1) Denetim hizmetinin bu Kanunda yazılı asgari hizmet bedelinden düşük bir bedel ile üstlenildiğinin tespit edilmesi,

2) Yapı sahibinden veya vekilinden, yapı denetim hesabına yatırılmaksızın yapı denetimi hizmet bedeli alındığının tespit edilmesi, hallerinde, üstlenilen denetim işlerinin tamamına ait yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelleri toplamının %3'ü kadar idari para cezası verilir.

f) 6 ncı maddenin birinci fıkrası hükmüne aykırı hareket edilmesi halinde üstlenilen denetim işlerinin tamamına ait yapı denetimi hizmet sözleşmesi bedelleri toplamının %2'si kadar idari para cezası verilir.

g) Aşağıda belirtilen;

1) Hataların yapının taşıyıcı sistemini etkilemesi halinde 2 nci maddenin dördüncü fıkrasının (a) veya (c) ile (g) bentlerinde belirtilen görevlerin yerine getirilmemesi,

2) 3 üncü maddenin beşinci fıkrasının birinci cümlesi hükmüne aykırı hareket edilmesi,

3) Yapı denetim kuruluşuna son bir yıl içinde üç defa idari para cezası uygulanması,

hallerinde, cezayı gerektiren fiil ve halin, yetkililer tarafından yapılan inceleme ve denetimlerle tespit edilip öğrenilmesinden veya son idari para cezasının tebliğinden itibaren İl Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Bakanlıkça bir yıl yeni iş almaktan men cezası verilir.

h) Yeni iş almaktan men yönünde verilen ilk cezanın ilan edilmesinden sonra, yeni iş almaktan men yönünde cezayı gerektiren ikinci bir fiilin işlenmesi ve bundan dolayı ceza verilip ilan edilmesinden sonra üçüncü defa yeni iş almaktan men yönünde ceza vermeyi gerektiren bir fiillin işlenmesi ve bundan dolayı da ceza verilip ilan edilmesi halinde, son ilan tarihinden itibaren Merkez Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Bakanlıkça yapı denetim kuruluşunun izin belgesi iptal edilerek faaliyetine son verilir ve teminatı irat kaydolunur.

Yapı denetim kuruluşunun, 3 üncü maddenin beşinci fıkrasının ikinci cümlesi hükmüne aykırı hareket eden veya yapı denetim kuruluşunda görevli iken laboratuvar kuruluşlarında da görev alan mimar ve mühendislerine İl Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce 5.000 Türk Lirası idari para cezası verilir.

İdari para cezası, cezayı gerektiren fiil ve halin, yetkililer tarafından yapılan inceleme ve denetimlerle tespit edilmesini müteakip yapı denetim kuruluşunun ve ilgililerin savunmaları alınarak verilir ve yazılı olarak tebliğ edilir.

İdari para cezasına karşı onbeş gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. Bu süre içerisinde itiraz yoluna başvurulmaması halinde idari para cezası kesinleşir. İtirazlar, zaruret olmayan hallerde evrak üzerinde incelenerek en kısa süre içinde karar bağlanır. İtiraz üzerine verilen mahkeme kararları kesindir.

Yeni iş almaktan men ve faaliyetine son verme cezalarına dair işlemler, Resmî Gazete'de ilan edilir.

Yeni iş almaktan men cezası, yapı denetim kuruluşunun denetimindeki diğer işlerin devamına mani değildir. Ancak, yapı denetim kuruluşuna yeni iş almaktan men cezası verilmesine esas olan yapım işinin devam edebilmesi için, yapı sahibi tarafından başka bir yapı denetim kuruluşu görevlendirilmedikçe, ilgili idare tarafından işin devamına izin verilmez. Faaliyete son verme cezası verilen hallerde de, yapı denetim kuruluşunun denetimini üstlendiği yapıların devamına, yeni yapı denetim kuruluşu görevlendirilmedikçe ilgili idare tarafından izin verilmez.

Yeni iş almaktan men cezası alan yapı denetim kuruluşunun ortakları, ceza süresi içinde; faaliyete son verme cezası alan yapı denetim kuruluşunun ortakları ise, üç yıl süre içinde herhangi bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunda idari veya teknik bir görev alamaz ve başka bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunun ortağı da olamaz.

Yapı denetim kuruluşuna üç defa idari para cezası verilmesine sebep olduğu anlaşılan denetçi mimar ve denetçi mühendislerin belgeleri, Merkez Yapı Denetim Komisyonunun kararı ile iptal edilir. Bu suretle belgesi iptal edilen denetçi mimar ve denetçi mühendisler, üç yıl süre ile herhangi bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunda idari veya teknik bir görev alamaz ve başka bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunun ortağı da olamaz.

Yapı denetim kuruluşuna üç defa idari para cezası verilmesine sebep olduğu anlaşılan teknik personel, üç yıl süre ile herhangi bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunda idari veya teknik bir görev alamaz ve başka bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunun ortağı da olamaz.

Laboratuvar kuruluşlarının personel, tesis, makine, teçhizat ve kalite kontrol sisteminde olumsuz yönde bir değişiklik olduğunun veya gerçekleştirilen deneylerin belirlenmiş teknik kritere uygun olmadığının veya bu Kanunda ve ilgili mevzuatta belirtilen hükümlere aykırı hareket edildiğinin tespit edilmesi halinde, tespit edilen fiil ve hallerin durumuna göre, İl Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce;

a) Laboratuvarların kalite sistemine ilişkin idari ve teknik şartlar bakımından tespit edilen aykırılıklar için uyarma cezası,

b) Verilen ilk uyarma cezasının tebliğ edilmesinden sonra, aynı türden cezayı gerektiren ikinci bir fiilin işlenmesi ve bundan dolayı ceza verilip tebliğ edilmesinden sonra üçüncü defa uyarma cezası vermeyi gerektiren bir fiilin işlenmesi ve bundan dolayı da ceza verilip tebliğ edilmesi halinde, laboratuar kuruluşuna 5.000 Türk Lirası idari para cezası,

c) Alet ve cihaz kalibrasyonlarının zamanında yaptırılmaması veya kür havuzlarında veya kür odalarında kür şartlarına uyulmaması veya şantiye mahallinde alınan taze beton numunelerinin zamanında toplanmaması veya karot numunesi alınması sırasında laboratuvar denetçisinin hazır bulunmaması veya laboratuvar kuruluşunun deney kapsam listesindeki deneyler hariç olmak üzere deney raporlarında Bakanlık logosunun kullanılması veya numune kayıt ve rapor defterinde boşluklar bulunması hallerinde, laboratuvar kuruluşuna 10.000 Türk Lirası idari para cezası,verilir.

d) Bu fıkranın (c) bendine göre verilen ilk cezanın tebliğ edilmesinden sonra, aynı türden cezayı gerektiren ikinci bir fiilin işlenmesi ve bundan dolayı ceza verilip tebliğ edilmesinden sonra üçüncü defa aynı cezayı vermeyi gerektiren bir fiilin işlenmesi ve bundan dolayı da ceza verilip tebliğ edilmesi halinde, İl Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Bakanlıkça bir yıl yeni iş almaktan men cezası verilir.

e) Aşağıda belirtilen;

1- Bu fıkranın (d) bendine göre verilen cezanın ilan edilmesinden sonra, aynı türden cezayı gerektiren ikinci bir fiilin işlenmesi ve bundan dolayı ceza verilip ilan edilmesinden sonra üçüncü defa aynı türden ceza vermeyi gerektiren bir fiilin işlenmesi ve bundan dolayı da ceza verilip ilan edilmesi,

2- Laboratuvar kuruluşunun idarelere veya şahıslara verdiği deney raporlarının gerçeği yansıtmayan sonuçlar ihtiva ettiğinin tespit edilmesi,

hallerinde Merkez Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Bakanlıkça Laboratuvar kuruluşunun izin belgesi iptal edilerek faaliyetine son verilir. Sözleşmesi feshedilir ve teminatı irat kaydolunur.

Üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkra hükümleri, laboratuvar kuruluşu hakkında uygulanan idari müeyyideler için de geçerlidir.

Yeni iş almaktan men cezası alan laboratuvar kuruluşunun ortakları, ceza süresi içinde; faaliyete son verme cezası alan laboratuvar kuruluşunun ortakları ise, üç yıl süre içinde herhangi bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunda idari veya teknik bir görev alamaz ve başka bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunun ortağı da olamaz.

Laboratuvar kuruluşuna üç defa idari para cezası verilmesine sebep olduğu anlaşılan denetçi mühendislerin belgeleri, Merkez Yapı Denetim Komisyonu tarafından iptal edilir. Bu suretle belgesi iptal edilen denetçi mühendisler, üç yıl süre ile herhangi bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunda idari veya teknik bir görev alamaz ve başka bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunun ortağı da olamaz.

Laboratuvar kuruluşuna üç defa idari para cezası verilmesine sebep olduğu anlaşılan teknik personel, üç yıl süre ile herhangi bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunda idari veya teknik bir görev alamaz ve başka bir yapı denetim veya laboratuvar kuruluşunun ortağı da olamaz.

İlgili meslek odaları, yapı denetim veya laboratuvar kuruluşlarına bu madde uyarınca idari yaptırım uygulanmasına sebep olan denetçi mimar ve mühendisler ile diğer mimar ve mühendisler hakkında, kendi mevzuatına göre cezai işlem yaparak neticesini Merkez Yapı Denetim Komisyonuna bildirir.

Laboratuvar kuruluşlarının veya denetçi mimar ve denetçi mühendislerin izin belgesi alma safhasında gerçeğe aykırı belge düzenlediğinin izin belgesi verildikten sonra anlaşılması halinde, izin belgesi derhal iptal edilir.

Yapı denetim kuruluşlarına denetim sorumluluğunu üstlendiği bir işte yeni bir iş almaktan men cezası almasını gerektiren 2 nci maddenin dördüncü fıkrasının (a) ve (c) ile (g) bendine aykırı hareket ettiğinin aynı anda tespit edilmesi halinde bir kez yeni iş almaktan men cezası verilir.

Laboratuvar kuruluşlarına uyarı cezası vermeyi gerektiren birden fazla fiilin aynı anda tespit edilmesi halinde kuruluşa idari para cezasına esas olmak üzere tek bir uyarı cezası uygulanır.

Laboratuvar kuruluşlarına idari para cezası vermeyi gerektiren birden fazla fiilin aynı anda tespit edilmesi halinde kuruluşa en fazla 15.000 Türk Lirası idari para cezası verilir.

Bu Kanun kapsamında verilecek idari para cezaları İl Yapı Denetim Komisyonunun teklifi üzerine Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce verilir ve verilen idari para cezaları tebliğinden itibaren bir ay içerisinde ödenir.

Bu Kanuna göre yapı denetim izin belgesi ve laboratuvar izin belgesi verilmesi sürecinde Bakanlıkça teminat alınır. Teminatın türü, tutarı, iadesi ve irat kaydedilmesine ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelik ile belirlenir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Maddeyle, 4708 sayılı Kanun’a ilgili mevzuatta öngörülen esaslara göre yükümlülüklerini yerine getirmeyen yapı denetim kuruluşlarına uygulanacak idari yaptırımlar belirlenmiştir.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen bu önerge doğrultusunda 35’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

41’inci madde üzerinde müzakere açıyorum.

Söz talebi? Yok.

41’inci madde üzerinde bir önerge var, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 41 inci maddesinde yer alan “sanayiden sayılmayan” ibaresinin “turizm, özel güvenlik ve sağlık hizmeti yürütülen” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

          Mehmet Naci Bostancı                      Mehmet Doğan Kubat                         Abdullah Çalışkan

                     Amasya                                            İstanbul                                            Kırşehir

                 Bülent Turan                                 Osman Aşkın Bak                               Tülay Kaynarca

                     İstanbul                                            İstanbul                                            İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

2003/88 sayılı AB Direktifinde, turizm özel güvenlik ve sağlık hizmetlerinde çalışanların gece çalışma süresinin sekiz saati üzerinde taraflarca anlaşılarak düzenlenebileceği belirtilmektedir. Düzenlemeyle, turizm, sağlık ve güvenlik sektörü işyerlerinin, sektörün ihtiyaçları doğrultusunda haftalık yasal çalışma süresini geçmeyecek şekilde ve işçinin yazılı onayı alınarak gece çalışmalarındaki yedi buçuk saatlik günlük çalışma süresi sınırlamasına tabi olmaması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen bu önerge doğrultusunda 41’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

88’inci maddeyi müzakereye açıyorum ve şahsı adına İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi’nin söz talebini yerine getiriyorum.

Buyurunuz Sayın Çelebi. (CHP sıralarından alkışlar)

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Çok teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; öncelikle, yoğun bir çalışmayı beraber yürüttük. Özellikle stenograf arkadaşlarımın haklarını teslim etmediğimiz için üzülüyorum. Onların en azından bir mesai hakkı vardı, defalarca konuştuk ama burada ifade ettik, bu Mecliste, ne yazık ki o haklarını yerine getiremedik.

Yine, değerli arkadaşlarım, burada, Millet Meclisinde çalışan taşeron, sözleşmeli arkadaşlarımızın bizim üzerimizde emekleri çok, bu taleplerini yerine getiremediğimiz için gerçekten, buradan, bu dönem için buruk ayrılıyoruz. Bu sorunun aşılması konusunda… Binlerce sorunu, binlerce yasayı çözdük ama bu mekânda kendimize hizmet eden, burada hizmet ilişkisinde olan arkadaşlarımızın sorununu çözemedik.

Yine, yanımızda danışmanlar vardı. Danışmanlar, bizim, hepimizin yanında çalışan arkadaşlardı; bazı milletvekilleri bu dönemde yeniden gelemeyecek, onların da iş akitleri sona erecek. Her çalışanın kıdem tazminatı hakkı var ama burada bizim yanımızda çalışan danışmanların kıdem tazminatı hakkı gasbedilerek bu Meclis bugün kapatılmış olacak.

4/C’li vatandaşların sorununu çözemedik. Sözleşmeli personelin, 4/B’lilerin sorununu çözemeden bu Meclis bugün kapatılacak.

Bu sorunların çözümü konusunda birçok çabayı, birçok iradeyi arkadaşlarımla, başta Aytuğ Atıcı, Özgür Özel, Kadir Gökmen Öğüt… Komisyondaki arkadaşlarımın bütün bu çabalarına rağmen orada verdiğimiz önergeler tek tek reddedildi. Bunun üzüntüsünü yaşıyorum. Bunun vicdani sorumluluğunu yaşayarak bu Mecliste, bugün vedalaşacağız ve o arkadaşlara büyük bir haksızlık yapıldığını bir kez daha buradan söylemek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, yine, burada birçok vakfın, cemaat örgütlerinin mal varlıkları verildi, TÖB-DER’in mal varlıklarının verilmesi konusundaki talebimiz yerine getirilmedi. TÖB-DER önemli bir kurumdu. Diğer bütün örgütler, bütün vakıflar, bütün bu konudaki ilgili kurumların sorunları çözüldü.

Değerli arkadaşlar, bir diğer önemli konu ise bilgisayar mühendisleri, atanamayan öğretmenler ve yine, mühendislerin sorunlarını çözmeden gidiyoruz.

Şimdi, böyle gülüyor olabilirsiniz bizim bu söylediklerimize. Göreceksiniz, 7 Haziranda bu sıralarda Cumhuriyet Halk Partisi oturacak. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler) Göreceksiniz... Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz veriyorum: İktidara geldiğimizde bu sorunları çözmek bizim namus borcumuz olacak, namus borcumuz olacak. Buradaki bu sorunları çözmek bizim namus borcumuz olacak. (CHP sıralarından alkışlar)

GÜLAY DALYAN (İstanbul) - Kendiniz inanmıyorsunuz!

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Geleceğin, emeğin ve bütün emeklilerin sorunlarını çözmek bizim namus borcumuz olacak.

Hepinize son sözüm şu: Ağalar, paşalar, padişahlar, vezirler hesap günü gelecek ve o hesap gününde, bu hesap 7 Haziranda sorulacak diyorum.

Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Çelebi.

Madde üzerinde bir önerge vardır. okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısının Genel Kurulun 4/4/2015 tarihli 91 inci Birleşiminde değiştirilen 88 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.

           Mehmet Doğan Kubat               Tülay Kaynarca                     Sermin Balık

                     İstanbul                              İstanbul                               Elâzığ

                        Nurdan Şanlı                            Fatih Çiftci

                             Ankara                                     Van

"ç) Geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrası 11/1/2015 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yürürlükle ilgili hükmün yeniden düzenlenmesi amaçlanmaktadır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen bu önerge doğrultusunda 88’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 88’inci madde kabul edilmiştir.

Şimdi, böylece, sayın milletvekilleri, üçüncü bölümde yer alan maddelerin oylamaları tekriri müzakereyle birlikte tamamlanmıştır.

Tasarının oylamasına geçmeden önce, oyunun rengini belirtmek üzere Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı konuşacaktır.

Buyurunuz Sayın Atıcı. (CHP sıralarından alkışlar)

HALİL ÜRÜN (Afyonkarahisar) – Bravo Hocam, kabul edeceksin galiba?

AYTUĞ ATICI (Mersin) – İnşallah.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarımız; ağırlıklı olarak iş yaşamını ilgilendiren ve üç gündür Genel Kurulda konuşulan bu çalışma bizlere çok şey öğretti gerçekten. Aslında, bu üç günlük çalışma sadece Genel Kurulun gördüğü çalışma. Bunun öncesinde, alt komisyon safhasında, Komisyon safhasında, Komisyon dışı yapılan müzakere toplantılarında, hatta kulis çalışmalarında tam saha siyaset uygulandı. Yani, gerçekten, benim gibi siyasi yaşamı kısa olan arkadaşlarımız bu çalışmadan çok şey öğrendiler, gerçekten çok şey öğrendik. “Siyaset nasıl yapılır?”ı bu yasa bizlere öğretti açıkçası ve kavga olmadan, dövüş olmadan, insanlar birbirini incitmeden nasıl yasa yapılabilir, bizlere bunu gösterdi. O yüzden, bu yasa tasarısının çalışmalarında bulunmuş olmaktan kendi adıma memnuniyetimi ifade ediyorum.

Bu yasa tasarısıyla pek çok değişiklik yapıldı ama en çok dikkatimizi çeken, bu yasa tasarısında olmayıp eklenen veyahut da olup zararlı olduğu için çıkarılan maddeler var. Mesela, bu yasa tasarısında yaşam odaları yoktu ve bizim önerimizle kabul edildi. Yine, bu yasa tasarısında şehit olan maden işçilerimizin hakları yeniliyordu. 2003 yılından sonra şehit olan bütün madencilerimize, Soma ve Ermenek’teki şehitlerimizin hakları verilmiş oldu. Yine, madencilere ödenmeyen tazminatlar bu yasa tasarısına eklenen bir maddeyle TMSF aracılığıyla işverenden alınarak ödenmiş olacak. Yine, bu yasada olmayan bir konu; Van’da depremden mağdur olan vatandaşlarımızın sorunları büyük ölçüde çözülmüş oldu.

Yasada zararlı olan maddeler vardı, bunlar ayıklandı. Uzaktan çalışma vardı, çıkarıldı. İkazlar sonucunda da olsa, işçinin işine son verilmesi vardı, çıkarıldı. Efendim, trafik kazalarında hakları gasbedilen vatandaşlarımızın durumları vardı, bu da çıkarıldı. Sendikalarla ilgili de, 5-6 sendikayı baraj altında kaldığı için âdeta tasfiye eden durumlar vardı, bunların hepsi çıkarıldı, ayıklandı, temizlendi ve bir şekilde uzun mücadeleler sonucunda bu yasa çıkarılmış oldu.

Bu yasayla ilgili iki tane de özrümüz var: Birincisi emeklilerdendir. Emeklilerin yüzde 15 olan kesintileri ancak yüzde 10’a indirilebildi, sıfıra inmesi gerekiyordu. Onlara bir özür borcumuz var. Hiç merak etmesinler CHP iktidarında bu özrümüzü telafi edeceğiz.

Yine, 65 yaş üstünde olan vatandaşlarımıza bir özür borcumuz var; bu yasayla ilgili onları da mutlu edemedik. Yine merak etmesinler CHP iktidarında onların da bu sorunlarını çözeceğiz.

24’üncü Dönemin de sonuna geldik değerli arkadaşlarım, bu dönemde acı tatlı pek çok olay yaşadık. Yasama faaliyetlerine özgür iradeleriyle katkı sunan bütün milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum, çalışmalarımızda bizlere destek olan, gece gündüz destek olan danışmanlarımıza çok teşekkür ediyorum; çalışmalarımızı kolaylaştıran kavaslara, stenograflara, teknik personele, hiçbir zaman bizi bırakmayan çaycılara, garsonlara, temizlik personeline, aşçılara, fotoğrafçılara, yasama uzmanlarına, bütün personelimize yürekten teşekkür ediyorum; bizi büyük bir titizlikle takip eden basın mensuplarına çok teşekkür ediyorum; bizlere büyük tolerans gösteren ailelerimize, ihmal ettiğimiz dostlarımıza çok teşekkür ediyorum, bizleri vekil seçen milletimize çok teşekkür ediyorum.

Eğer farkında olmadan incittiklerim varsa af diliyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Atıcı.

Sayın Halaçoğlu, sisteme girmişsiniz; şu anda mı söz istiyorsunuz?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Şu an istiyorum, son konuyla ilgili.

BAŞKAN – Tabii, buyurunuz.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli arkadaşlar, üç gün müddetle çekişmeli, uzlaşmalı ve siyasi olmayan, toplumun çok önemli bir kesiminin sağlık ve iş güvenliğini de içine alan önemli bir yasa görüşüldü; bazıları çıkarıldı, ekler yapıldı, ufak tefek bazı… Yani emeklilerin çalışmaları hâlinde kesintiye uğrayan maaşları başta olmak üzere, işte 65 yaşını dolduranlarla ilgili, vesair birkaç konu dışında genelde daha çok uzlaşı içerisinde bir kanun, yasa geçmiş oldu.

Tabii ki Soma’dan tutalım diğer birtakım… Gerçekten işte, Soma’da meydana gelen kazada yaşam odası eksikliklerinin de içerisinde bulunduğu pek çok konu bu yasa içerisinde yer aldı. Bu yasanın uzlaşıyla çıkmasında en büyük etkili kişi tabii ki başta Sayın Bakan oldu, ona teşekkür ediyoruz diğer ekibiyle birlikte. Pek çok konularda uzlaşma sağlandı, uzlaşamadığımız alanlar oldu ama onlar da daha sonra yeni gelecek iktidarla zannediyorum ki daha iyiye götürülecektir. Bu bakımdan bu yasanın çalışanlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.

Acı tatlı geçmiş birtakım olaylar içerisinde de arkadaşlarımızı kırmışsak bu kırmamızdan dolayı onlardan özür diliyoruz. Ama şurasını herkes çok iyi bilmeli ki Türkiye için yaptık yani Türk milleti için mücadele verdik. Bizim bakış açımızdan yanlış yapılmış olanlara karşı bir mücadele ortaya koyduk. Dolayısıyla, bu çabalarımız sadece Türk milleti içindi, milletvekilliği görevimize bağlı olarak yerine getirilmişti.

Sayın Başkana ayrıca teşekkür ediyoruz; gayet sakin, olumlu ve kızmadan Meclisi yönetti, ona da ayrıca teşekkür ediyoruz ve bu yasaya da “Evet.” diyeceğimizi özellikle belirtmek istiyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Halaçoğlu.

Sayın Baluken…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, ben de teşekkür ediyorum.

Gerilimli başlayan bir Meclis açılışı, burada gerilimle devam eden yasama süreçleri ve en son birkaç günde de siyasi partilerin büyük oranda uzlaşma sağlamış olduğu bir yasanın çıkmasıyla 24’üncü Dönemin finalini yaşıyoruz. Belki bütün görüşmeler bittikten sonra grup başkan vekilleri olarak kürsüden birkaç şey söyleyebiliriz bu konuda. Ancak bu yasanın yasama tekniğinin nasıl olmasıyla ilgili bir örnek olması açısından ben söz aldım. Burada Sayın Bakana teşekkür etmek lazım gerek yasanın Genel Kurula gelmesinden önce siyasi parti gruplarını ziyaret ederek ortaklaşma önerilerine açık olduğunu ifade etmesi gerekse de Genel Kurul sırasında muhalefetten gelen önerileri dikkate alması, büyük oranda bir uzlaşma kültürüyle Meclisin son birkaç gününü bu şekilde geçirmemizi sağladı. Yetersizlikleriyle beraber olumlu pek çok düzenlemenin olduğu bir torba kanunu geçireceğiz. Keşke dört yıllık Meclis pratiği içerisinde emek alanı ve çalışma hayatıyla ilgili kalıcı birtakım çözümleri halkımıza kazandırmış olarak bu yasama faaliyetlerini bitirmiş olsaydık ama bunun imkânı olmadı. En nihayetinde bütün olumsuzluklarla beraber yasanın bu şekilde bir uzlaşma kültürüyle ve içerisinde emek alanı ve çalışma hayatını ilgilendiren olumlu maddelerle geçmesini biz de Halkların Demokratik Partisi olarak değerli buluyoruz. Halkımıza, çalışanlara, tüm emekçilere hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Baluken.

Tasarının tümü açık oylama tabidir. Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için üç dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

 “Oy sayısı

:

263

 

 

Kabul

:

262

 

 

Çekimser

:

1 (X)

 

Kâtip Üye

Dilek Yüksel

Tokat

Kâtip Üye

Mine Lök Beyaz

Diyarbakır”

Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. (Alkışlar)

Şimdi, teşekkür konuşması yapmak üzere Komisyon Başkanı Adana Milletvekili Necdet Ünüvar’ı kürsüye davet ediyorum.

Buyurunuz Sayın Ünüvar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Öncelikle, değerli Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten çok önemli bir yasayı kabul ettik, öncelikle hayırlı olsun.

24’üncü Dönemin son gününde başta emeklilerimizi, madencilerimizi, Ermenek’te, Zonguldak’ta, Yozgat’ta hayatını kaybeden madencilerimizin yakınlarını ve milyonlarca insanı yakından ilgilendiren çok önemli bir yasayı kabul ettik, yasamız hayırlı olsun.

Acısıyla tatlısıyla bir dönemi geride bırakıyoruz. Bu vesileyle başta siz Meclis Başkan Vekilimiz olmak üzere, Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı’ya, Sayın Sadık Yakut’a, Sayın Meral Akşener’e, burada bulunan grup başkan vekillerimize ve diğer grup başkan vekillerine, bütün milletvekillerimize, stenograflara, Kanunlar ve Kararlar görevlisi arkadaşlarımıza, kavaslara, içerideki dışarıdaki görevlilere çok teşekkür ediyorum. Buradan, siyasete devam edecek ve etmeyecek bütün dostlarımıza huzurlu, sağlıklı, mutlu bir hayat diliyorum.

Bu vesileyle, on sekiz yıl önce bugün vefat eden merhum Alparslan Türkeş’e de Cenab-ı Hak’tan rahmet diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyor, hepinize iyi akşamlar diliyorum. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ünüvar.

Teşekkür konuşmasını yapmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’i kürsüye davet ediyorum. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Çelik.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Son derece önemli bir yasayı, 90 maddeden oluşan bir yasayı yüce Meclisin on altı saatlik mesaisi neticesinde tamamlamış olduk.

Öncelikle, Komisyon safhasında, Sayın Komisyon Başkanı şahsında Komisyon üyelerine, alt komisyonda görev yapan bütün arkadaşlarımıza ve Genel Kurulda katkı sunan bütün siyasi parti gruplarına, bütün milletvekili arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.

Bir anlamda bu dönemin son yasası olarak bu kabul ettiğimiz yasaya önemli düzenlemelerle birlikte bir uzlaşı ve hoşgörü kültürünü de kattığımız inancıyla mutluluğumu ifade etmek istiyorum.

Hemen, bu kısa konuşmamın başında ben de… Siyasette öldükten sonra yaşamak bir istisnadır arkadaşlar. Bu çerçevede, vefatının seneidevriyesinde merhum Alparslan Türkeş’i ben de rahmetle anıyorum.

Değerli arkadaşlar, 1999 yılında ben Parlamentoya girdim. Grup Başkan Vekili olarak beş yıl ve akabinde de yaklaşık sekiz yıldır Bakan olarak hizmet etme gayreti içerisindeyim. Sayılı günler hızlı bir şekilde geçiyor. Bizim için on altı yıl geride kaldı, burada birçok arkadaşımız için ise dört yıl nasıl geçti öyle tahmin ediyorum siz de anlamış değilsiniz ama sayılı günler hızlı geçiyor. Benim açımdan son derece anlamlı yıllardı çünkü ben bir inşaat ustasının oğluydum ve on altı yıl bu cumhuriyetin kazanımı olanak Parlamentoda görev yapma imkânını elde ettim, Allah'a hamdediyorum. (Alkışlar) Tabii, bu imkânı veren milletimize, Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın Başbakanımıza ve AK PARTİ’mize çok şükranlarımı sunuyorum.

Aslolan gök kubbe altında hoş bir seda bırakmaktır. Siyaset hizmet amaçlı gerçekleştiriliyor, bu amaca dönük yapılmalı. Geriye dönüp baktığım zaman birkaç hususa değinerek huzurlarınızdan ayrılmak istiyorum.

Herkese nasip olur mu bilmem ama Sosyal Güvenlik Kurumunun kuruluşu gibi bir reform, benim Bakanlık dönemime isabet etti ve bu büyük reform, dört gün, beş gün içerisinde bütün partilerin ve bütün sivil toplum kuruluşlarının uzlaşısıyla yürürlüğe girdi.

Genel sağlık sigortası hayalimiz idi, yine bu dönem içerisinde genel sağlık sigortası gerçekleşti.

İstihdam paketi gibi önemli bir düzenleme, İŞKUR’un işlevsel hâle gelmesi, yılda 50 bin kişiyi işe yerleştirirken 700 bin kişiyi işe yerleştirdiği noktaya gelmesi konusunda önemli düzenlemeler gerçekleşti.

İş sağlığı, güvenliği konusunda olmayan bir müstakil yasanın burada birlikte gerçekleştirilmesini sağladık ve bugün de eksiklerimizi giderme konusunda önemli düzenlemeler yaptık.

Mesleki Yeterlilik Kurumunu “Bilirim, yaparım.” anlayışıyla değil, gerçekten köklü, nitelikli insanların çalışması anlamında bir yerlere taşıdık.

Sendikalar Kanunu’nu çıkardık, ihtilal döneminin o kanununu geride bıraktık ve yeni bir yasa yürürlüğe girdi. Anayasa değişikliğiyle birlikte, Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Yasası çıkarıldı yasal değişiklikler gerçekleştirildi. Ve daha neler neler… Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı gibi önemli bir birimin kurulması dönemimizde gerçekleşti. Diyanet İşleri Başkanlığı teşkilat yasası gibi önemli bir yasa geçti. Alevî çalıştaylarıyla son derece önemli meselenin toplumda uzlaşı çerçevesinde çözülmesi konusunda gayretler oldu. Roman çalıştayı gibi, dışlanmış olan kardeşlerimizin sorunlarıyla ilgili önemli mücadeleler oldu. Belki 20’yi aşan bizzat tekliflerimizle, Ceylânpınar gibi, çok önemli toplumsal sorunları çözen yasaların bu Meclisten geçmesine vesile olduk.

Oldu oldu, hepsi geride kaldı ama hoş bir seda bıraktığımız inancı içerisindeyim ve hepinize de hoş seda bırakma anlayışıyla Sayın Başkana Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının şahsında bütün başkan vekillerine, bütün siyasi partilerimizin grup başkan vekillerine, siz değerli milletvekili arkadaşlarımıza, gelecek olan arkadaşlarımıza, olur ki takdirdir, gelemeyecek olan arkadaşlarımıza Meclis yaşamlarında, özel yaşamlarında sağlık ve başarılar temenni ettiğimi ifade ediyorum. Hepinize en derin saygılarımı sunarken hakkımızı helal ediyorum, hakkınızı helal etmenizi istiyorum, saygılar sunuyorum efendim.

Çok teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Çelik.

Sayın milletvekilleri, beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.19

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 20.28

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır), Dilek YÜKSEL (Tokat)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 91’inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

6’ncı sırada yer alan, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Merkez Anlaşmasının Ekinde Değişiklik Yapılmasına ve KEİ Merkezinin Kalıcı Olarak Taşınmasının Usullerine İlişkin Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

6.- Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Merkez Anlaşmasının Ekinde Değişiklik Yapılmasına ve KEİ Merkezinin Kalıcı Olarak Taşınmasının Usullerine İlişkin Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1036) (S. Sayısı: 696)(x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

Komisyon Raporu 696 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi yoktur.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

KARADENİZ EKONOMİK İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ İLE TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA MERKEZ ANLAŞMASININ EKİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA VE KEİ MERKEZİNİN KALICI OLARAK TAŞINMASININ USULLERİNE İLİŞKİN KARADENİZ EKONOMİK İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ İLE TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 12 Aralık 2014 tarihinde Selanik’te imzalanan “Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Merkez Anlaşması’nın Ekinde Değişiklik Yapılmasına ve KEİ Merkezi’nin Kalıcı Olarak Taşınmasının Usullerine İlişkin Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Oylama için bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Merkez Anlaşmasının Ekinde Değişiklik Yapılmasına ve KEİ Merkezinin Kalıcı Olarak Taşınmasının Usullerine İlişkin Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu açıklıyorum:

“Kullanılan oy sayısı                          :       236

Kabul                                                :       236 (x)

                                  Kâtip Üye                                                                      Kâtip Üye

                                Dilek Yüksel                                                               Mine Lök Beyaz

                                     Tokat                                                                        Diyarbakır”

Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Şimdi, 7’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Komisyonu Arasında Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA II) Çerçevesinde Birlik Tarafından Türkiye Cumhuriyetine Yapılacak Mali Yardımın Uygulanmasına İlişkin Düzenlemeler Hakkında Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

7.- Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Komisyonu Arasında Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA II) Çerçevesinde Birlik Tarafından Türkiye Cumhuriyetine Yapılacak Mali Yardımın Uygulanmasına İlişkin Düzenlemeler Hakkında Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1040) (S. Sayısı: 708) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

Komisyon raporu 708 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen yok.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’nci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ VE AVRUPA KOMİSYONU ARASINDA KATILIM ÖNCESİ YARDIM ARACI (IPA II) ÇERÇEVESİNDE BİRLİK TARAFINDAN TÜRKİYE CUMHU-RİYETİNE YAPILACAK MALİ YARDIMIN UYGULANMASINA İLİŞKİN DÜZENLEMELER HAKKINDA ÇERÇEVE ANLAŞMANIN ONAY-LANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA

DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 11 Şubat 2015 tarihinde Ankara’da imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Komisyonu Arasında Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA II) Çerçevesinde Birlik Tarafından Türkiye Cumhuriyeti’ne Yapılacak Mali Yardımın Uygulanmasına İlişkin Düzenlemeler Hakkında Çerçeve Anlaşmanın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Açık oylamanın elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Komisyonu Arasında Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA II) Çerçevesinde Birlik Tarafından Türkiye Cumhuriyetine Yapılacak Mali Yardımın Uygulanmasına İlişkin Düzenlemeler Hakkında Çerçeve Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı                          :       235

Kabul                                                :       235(x)

                    Kâtip Üye                                         Kâtip Üye

                  Dilek Yüksel                                  Mine Lök Beyaz

                       Tokat                                            Diyarbakır”

Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

8’inci sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İkili Tarımsal İşbirliği ve Ortaklığına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlıyoruz.

8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İkili Tarımsal İşbirliği ve Ortaklığına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1001) (S. Sayısı: 686) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

Komisyon raporu 686 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi yoktur.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE SUDAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA İKİLİ TARIMSAL İŞBİRLİĞİ VE ORTAKLIĞINA İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 28 Nisan 2014 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İkili Tarımsal İşbirliği ve Ortaklığına İlişkin Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, bundan sonra da uluslararası anlaşmalar görüşeceğimiz için, görüşeceğimiz bütün uluslararası anlaşmalarda açık oylamanın elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İkili Tarımsal İşbirliği ve Ortaklığına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

 “Oy Sayısı

:

240

 

Kabul

:

240

 

 (x)

Kâtip Üye

Dilek Yüksel

Tokat

Kâtip Üye

Mine Lök Beyaz

Diyarbakır”

Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Şimdi, 9’uncu sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti ile Belarus Cumhuriyeti Arasında Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

9.- Türkiye Cumhuriyeti ile Belarus Cumhuriyeti Arasında Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/731) (S. Sayısı: 422)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

10’uncu sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler İnsani İşler Eşgüdüm Ofisi Arasında Türkiyede Bir Ülke Ofisi Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

10.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler İnsani İşler Eşgüdüm Ofisi Arasında Türkiyede Bir Ülke Ofisi Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/910) (S. Sayısı: 604)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

11’inci sırada yer alan, Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi Elektronik Taşıma Belgesi ile İlgili Ek Protokole Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

11.- Eşyaların Karayolundan Uluslararası Nakliyatı İçin Mukavele Sözleşmesi Elektronik Taşıma Belgesi ile İlgili Ek Protokole Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/422) (S. Sayısı: 58)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

12’nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ile Kosova Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

12.- Türkiye Cumhuriyeti ile Kosova Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/883) (S. Sayısı: 582 (x) 

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

Komisyon raporu 582 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz isteyen yok.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE KOSOVA CUMHURİYETİ ARASINDA SERBEST TİCARET ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1 - (1) 27 Eylül 2013 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti ile Kosova Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2 - (1) Söz konusu Anlaşmanın eklerine ilişkin değişiklikleri onaylamaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.

BAŞKAN - 2’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3 - (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - 3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

4’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4 - (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - 4’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabiidir.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti ile Kosova Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı                          :       246

Kabul                                                :       246(x)

Kâtip Üye                                                Kâtip Üye

Dilek Yüksel                                                         Mine Lök Beyaz

Tokat                                                                    Diyarbakır”

Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

13’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Arama ve Kurtarma Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

 

13.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Arama ve Kurtarma Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/753) (S. Sayısı: 447) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

Komisyon raporu 447 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi yoktur.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE AZERBAYCAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ARAMA VE KURTARMA HİZMETLERİNİN KOORDİNASYONUNA DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 11 Eylül 2012 tarihinde Gebele'de imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Arama ve Kurtarma Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair Anlaşma”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Arama ve Kurtarma Hizmetlerinin Koordinasyonuna Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

 “Kullanılan oy sayısı

:

238

 

 

 

Kabul

:

238

 

(x)

 

 

:

 

 

 

Kâtip Üye

Dilek Yüksel

Tokat

Kâtip Üye

Bayram Özçelik

Burdur”

 

Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Şimdi 14’üncü sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

14.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/891) (S. Sayısı: 584) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

Komisyon raporu 584 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi yoktur.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE TÜRKMENİSTAN HÜKÜMETİ ARASINDA GENÇLİK VE SPOR ALANINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

 

MADDE 1- (1) 30 Mayıs 2013 tarihinde Aşkabat’ta imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Türkmenistan Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı                          :       244

Kabul                                                :       244(x)

                    Kâtip Üye                                         Kâtip Üye

                  Dilek Yüksel                                  Bayram Özçelik

                       Tokat                                              Burdur”

Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

15’inci sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve Faaliyetleri Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

15.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve Faaliyetleri Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/737) (S. Sayısı: 432) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.

Komisyon raporu 432 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi yoktur.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KOSOVA CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA KÜLTÜR MERKEZLERİNİN KURULUŞU, İŞLEYİŞİ VE FAALİYETLERİ HAKKINDA ANLAŞMANIN ONAYLAN-MASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR

KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 14 Eylül 2012 tarihinde Priştine'de imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve Faaliyetleri Hakkında Anlaşma"nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kosova Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve Faaliyetleri Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı                          :       249

 Kabul                                               :       249(x)

                    Kâtip Üye                                         Kâtip Üye

                  Dilek Yüksel                                  Bayram Özçelik

                       Tokat                                              Burdur”

Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

16’ncı sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Acil Durumlar Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine başlayacağız.

16.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Acil Durumlar Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/953) (S. Sayısı: 690) (xx)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Komisyon raporu 690 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Tasarının tümü üzerinde söz talebi yoktur.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1’inci maddeyi okutuyorum:

TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BULGARİSTAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ACİL DURUMLAR ALANINDA İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ   UYGUN  BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI

MADDE 1- (1) 20 Mart 2012 tarihinde Ankara’da imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Acil Durumlar Alanında İşbirliği Anlaşması”nın onaylanması uygun bulunmuştur.

BAŞKAN – 1’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2’nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3’üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Acil Durumlar Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:

“Kullanılan oy sayısı                          :       240

Kabul                                                :       239

Ret                                                           1(x)

                    Kâtip Üye                                         Kâtip Üye

                  Dilek Yüksel                                  Bayram Özçelik

                       Tokat                                              Burdur”

Böylece tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.

Sayın milletvekilleri, Başbakan Yardımcısı Sayın Yalçın Akdoğan yerinden kısa bir söz istemiştir. Söz talebini yerine getiriyorum.

Buyurunuz Sayın Akdoğan.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

10.- Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın, 24’üncü Dönemde yapılan tüm çalışmalar için herkese şükranlarını sunduğuna ve bu dönemde hayatını kaybeden milletvekillerine Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

BAŞBAKAN YARDIMCISI YALÇIN AKDOĞAN (Ankara) – Saygıdeğer Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; 24’üncü Dönemin artık sonuna yaklaşıyoruz. Ben öncelikle Hükûmetimiz adına, bu dönemdeki tüm kanun tasarı ve teklifleri sebebiyle çok teşekkür ediyorum. Muhalefet partilerimize de tüm eleştiri ve görüşleriyle katkıda bulundukları için hassaten teşekkür ediyorum.

Gerçekten çok yorucu, zorlu bir süreç geçirdik. Tüm Meclis Başkan Vekillerimize, Başkanlık Divanı üyelerimize, komisyon üyelerimize, siyasi parti gruplarımıza, Meclis çalışanlarımıza kadar herkese şükranlarımızı sunuyorum.

Bu dönemde 421 kanun çıkardık. Yaklaşık 3.850 saat çalıştık. 2.134 sözlü soru, 38.000 yazılı soru cevaplandırıldı.

Bu dönemde maalesef bazı arkadaşlarımızı kaybettik; Harun Çakır’ı, Şerafettin Elçi’yi, Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nu, Murat Bozlak’ı. Hayatını kaybeden tüm milletvekili arkadaşlarımıza Cenab-ı Hak’tan rahmet diliyorum.

Önümüzdeki 7 Haziran seçimlerinin ülkemiz, milletimiz için hayırlar getirmesini diliyor; hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Akdoğan.

Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, okutuyorum:

VII.- ÖNERİLER (Devam?

B) Danışma Kurulu Önerileri (Devam)

2.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun daha önce toplanılması kararlaştırılan 5 Nisan 2015 Pazar günü toplanmamasına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7 Haziran 2015 Pazar günü yapılacak 25’inci Dönem milletvekili genel seçimine ilişkin kesin sonuçların 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 37’nci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 3’üncü maddesine göre Yüksek Seçim Kurulunca Türkiye radyo ve televizyonlarından ilanını takip eden beşinci gün saat 15.00’te toplanmak üzere 7 Nisan 2015 Salı (Salı günü dâhil) gününden itibaren tatile girmesine ilişkin önerisi

Danışma Kurulu Önerisi

Danışma Kurulunun 4 Nisan 2015 Cumartesi günü yaptığı toplantıda aşağıdaki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.

Cemil Çiçek

Türkiye Büyük Millet Meclisi

Başkanı

 

          Mehmet Naci Bostancı                                                                                       Levent Gök

       Adalet ve Kalkınma Partisi                                                                          Cumhuriyet Halk Partisi

           Grubu Başkan Vekili                                                                                 Grubu Başkan Vekili

                  Oktay Vural                                                                                              İdris Baluken

        Milliyetçi Hareket Partisi                                                                        Halkların Demokratik Partisi

           Grubu Başkan Vekili                                                                                 Grubu Başkan Vekili

Öneri:

Genel Kurulun daha önce toplanılması kararlaştırılan 5 Nisan 2015 Pazar günü toplanmaması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7 Haziran 2015 Pazar günü yapılacak 25’inci Dönem milletvekili genel seçimine ilişkin kesin sonuçların 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 37'nci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 3'üncü maddesine göre Yüksek Seçim Kurulunca, Türkiye radyo ve televizyonlarında ilanını takip eden beşinci gün saat 15.00'te toplanmak üzere, 7 Nisan 2015 Salı (Salı günü dâhil) gününden itibaren tatile girmesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Danışma Kurulu önerisi üzerine Bingöl Milletvekili İdris Baluken.

Buyurunuz Sayın Baluken. (HDP sıralarından alkışlar)

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi Halkların Demokratik Partisi adına en içten sevgi ve saygı dileklerimle selamlıyorum.

24’üncü Dönemin son dakikalarındaki son konuşmamızı yapacağız. Dört yıl çok hızlı ve fırtınalı geçti. Geriye dönüp baktığımızda, içerisinde heyecanların, sevinçlerin, acıların, kâbusların olduğu bir rüya görmüş gibiyiz; bir rüyadan bugün uyanmış gibiyiz. Keşke, bütün bu rüyanın içerisine güzel şeyleri sığdırmış olsaydık ama hayatın doğal akışı içerisinde bunu başarmak tabii ki mümkün olmayabilir. Önemli olan buradan gittikten sonra peşinde birkaç olumlu, hayırlı cümle bırakabilmektir. Önemli olan, buradan gittikten sonra halkının arasına başı dik, alnı ak bir şekilde gidebilmektir. Bunu başarmış olan milletvekillerinin dünyanın en mutlu insanları olduğunu düşündüğümü buradan belirtmek istiyorum.

Tabii, son derece zorlu bir dört yıl geçirdik. Meclis gerilimle başladı, 1 milletvekilinin milletvekilliğinin düşürülmesi, muhalefet partilerine mensup milletvekillerinin cezaevlerinde tutulması ayıbıyla başladı ve maalesef, bu gerilim, dört yıllık yasama sürecinin neredeyse tamamına yansıdı. Çok geç olarak bu ayıp ortadan kaldırıldı ama keşke hiç yaşanmamış ve demokrasi tarihimize bir ayıp olarak bu sorun kazınmamış olsaydı.

Yine, bu dört yıllık süre içerisinde baktığımızda halkımızın bizden beklediği, bir darbe anayasasını bir kenara bırakarak, demokratik, özgürlükçü, sivil bir anayasayı yapamamış olmanın burukluğunu burada, bu kürsüde özellikle ifade etmek istiyorum.

Demokratikleşme ve özgürlükler konusunda maalesef iyi bir sınav vermedik. Detaylandırmaya gerek yok. Düşünce özgürlüğü, ifade, örgütlenme özgürlüğü, basın özgürlüğü konusunda devasa sorunlar önümüzde duruyor. Seçim barajı ve son iki ayda polis devletine doğru gidişe yol açabilecek olan iç güvenlik yasasının kabul edilmiş olması bile bence bu dönem açısından iyi hatırlanmayacak, tarihte iyi anılmayacak olan pratikler olarak burada anılmalı.

Tabii her şey olumsuz değildi. Özellikle, 24’üncü Dönemde özgürlükler adına başörtüsü sorununun çözülmüş olmasını biz büyük bir demokrasi kazancı olarak görüyoruz. Bu Meclise kendi inancıyla, kendi kadın kimliğiyle başörtüsü takarak gelen milletvekillerinin had bildirme gerekçesi yapılacak insanlar olmadığını 24’üncü Dönemde çok şükür başarmış durumdayız ama özellikle başörtülü arkadaşlarımızdan yoğun beklentimizin bir hayal kırıklığıyla burada bu kürsüde ifade edilmesini ben bir vicdani görev olarak ifade ediyorum çünkü bir inanç mücadelesi olarak, bir kadın özgürlük mücadelesi olarak, bir insan hakkı özgürlük mücadelesi olarak biz o arkadaşlarımızdan bütün bu yılların mücadele birikimiyle buraya gelip bu ülkenin ezilen bütün kesimlerinin haklarını, özgürlük mücadelesini sahiplenmelerini beklerdik. Alevilerin, gayrimüslimlerin, bütün inanç gruplarının, Kürtlerin, bu ülkedeki bütün farklı kimliklerin mücadelesini bu kürsüde savunmak inanın ki en çok onlara yakışırdı ama yine de dediğim gibi bunu başarmış olmayı bile biz çok önemli tarihî bir adım olarak görüyoruz.

Kadın sorunları konusunda maalesef iyi bir sınav vermedik. Özgecan cinayetinden dolayı öz eleştiriyi yapmayan bir milletvekili aramızda varsa o milletvekili görevini iyi yapmamış demektir.

Ekoloji alanında bu ülkedeki temel sorunları maalesef çözemedik. HES’ler, karakollar, kalekollar, madenler ve bunlara karşı gelişen direnişler bu Meclisin gündeminde yeterince çözüm bulacak sorun alanları olarak maalesef tartışılmadı.

Özellikle büyük bir ekoloji hareketi olarak başlayan Gezi direnişini ve yine karakollara, kalekollara karşı Lice’de, Gever’de başlayan direnişleri buradan ben selamlamak istiyorum. O direnişlerde hayatını yitiren gençleri özellikle burada anmak istiyorum, saygıyla, rahmetle anmak istiyorum.

Bu ülkedeki yoksulluk, işsizlik, açlık, yolsuzluk konusunda maalesef yine iyi sınavlar veremedik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Devamla) – Sayın Başkanım, on dakika değil mi? Ben on dakika olarak biliyordum ama.

BAŞKAN – Ben sanki beş dakika talebiniz varmış gibi algılamıştım.

İDRİS BALUKEN (Devamla) – On dakika daha uygun olur.

BAŞKAN - Buyurunuz efendim, devam ediniz.

İDRİS BALUKEN (Devamla) – Dış politika konusunda özellikle Avrupa Birliği kriterlerine, evrensel insan hakları değerlerine ulaşamamış olmanın burukluğunu yine bu kürsüden ifade etmek istiyorum. Orta Doğu’da, Suriye’de yapılan yanlışlarla ülkemizin içine sürüklendiği tehlikelerin burada mutlaka ifade edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ülkemiz ve halklarımız açısından belki de bu dönemin en değerli, en kıymetli çalışması olan çözüm süreciyle ilgili katkı sunan bütün herkese buradan teşekkür etmek istiyorum. İki yıldır bu ülkede asker, polis, korucu, sivil, gerilla cenazesi kalkmıyorsa bu çalışmada katkı sağlayan bütün insanların emeğini minnetle tarihin yâd edeceğini buradan belirtmek istiyorum. Ama bu Meclis keşke çözüm sürecini kalıcı barışa götürecek yasal düzenlemelerle, kalıcı barışı sağlamış olan bir finalle bütün milletvekillerinin adını tarihe yazmış olsaydı diyorum.

Bu Meclis kürsüsünde en aykırı fikirlerin dile getirilmesinin kıyametler koparmadığını 24’üncü Dönemde gördük. En aykırı fikirleri burada dile getirirken, bu kürsüde Kürtçe birkaç cümle söylerken, bu kürsüde birkaç ayetikerîmeyi okurken bu ülkenin bölünmediğini ya da bu ülkede korkunç rejim değişikliklerinin olmadığını en azından 24’üncü Dönemde görmüş olduğumuzu düşünüyorum. Özellikle önümüzdeki dönem açısından da buradaki temel felsefenin en aykırı düşüncelere katılmama ama o aykırı düşüncelerin bu kürsüde sonuna kadar savunulmasının bir ilke olarak benimsenmesi gerektiğini buradan özellikle ifade etmek istiyorum.

Önümüzde bir seçim var. Bu seçime maalesef yine baraj ipoteği altında giriyoruz. Hazine yardımlarının eşitsiz dağılımıyla ve son derece eşitsiz olan rekabet koşullarıyla giriyoruz. Bunu bu Meclis kaldırmış olsaydı demokrasi kültürümüze yapmış olduğu katkıyla beraber 25’inci Dönemde buradaki temsiliyetleri Meclise taşımanın onurunu hep beraber taşırdık ama maalesef bunu da başaramamış olmanın burukluğunu yine sizlere ifade etmek istiyorum.

Tabii, anlatacak çok şey var ama şunu özellikle ifade etmek istiyorum: Hayata bakış açımız ne olursa olsun, dünya görüşümüz ne olursa olsun, farklı fikirlerimiz ne olursa olsun bu sıralarda oturan her milletvekillinin yüreğinin bu ülke için çarptığını, bu halk için çarptığını ve bu halkın bütün sorunlarını bu Meclis çatısı altında çözmek istediğini tekrar buradan ben belirtmek istiyorum.

Özellikle bu dönem içerisinde yaşamını yitiren milletvekillerini; Sayın Şerafettin Elçi’yi, Sayın Murat Bozlak’ı, Sayın Mevlüt Aslanoğlu’nu burada rahmetle, saygıyla anıyorum.

FARUK IŞIK (Muş) – AK PARTİ Samsun milletvekilini söylemedin.

İDRİS BALUKEN (Devamla) – Burada unuttuğum milletvekilleri olabilir. Yaşamını yitiren bütün milletvekillerimize Allah’tan rahmet, bütün halkımıza başsağlığı diliyorum.

Özellikle Meclis personelimize ve basının değerli emekçilerine, Halkların Demokratik Partisi Grubu olarak, buradan teşekkürlerimi, minnetlerimi, şükranlarımı sunuyorum.

Yine 24’üncü Dönemde, bütün baskılara rağmen, sokak ortası zulümlere rağmen, işkencelere rağmen dik duruş gösteren, önümüzdeki dönem burada olacak ya da olmayacak olan bütün milletvekili arkadaşlarıma, Halkların Demokratik Partisinin bütün milletvekillerine buradan teşekkür ediyorum.

Bu Meclis döneminde yürüttüğümüz faaliyetler sırasında kalp kırmış olabiliriz, sürçülisan etmiş olabiliriz. Bütün bunlardan dolayı, bütün siyasi parti gruplarının değerli milletvekilleriyle helalleşmek istediğimizi, helallik istediğimizi ifade ediyor; bize bu onurlu görevi yaşatan değerli halkımıza, 78 milyon Türkiye halkına da buradan teşekkürlerimi, şükranlarımı sunuyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Hayırlı, uğurlu olsun. (HDP, AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Baluken.

İzmir Milletvekili Oktay Vural.

Buyurunuz Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, aziz vatandaşlarım; 24 Haziran 2011’de Türkiye Büyük Millet Meclisinde buluştuk ve bu buluşmayla birlikte, yemin ederek göreve başladık. Yemin ederken “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa’ya sadakatten ayrılmayacağıma büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim.” diyerek göreve başladık. Göreve başladığımız bu dönem içerisinde vekâleti aldığımız millete 7 Hazirandan sonra bu vekâleti yenilemek üzere yeni bir döneme giriyoruz. Her şeyden önce, bu dönem içerisinde görev yapan bütün milletvekillerine ve bu milletvekillerinin, siyaset yapanların yükünü çeken ailelerine, gerçekten, bu yükü taşıdıkları için hepsine teşekkür ediyoruz. Bu yeni dönemde de haklarında hayırlısı neyse o olsun diye niyaz ediyorum.

Evet, bizler aslında buradayız. Şükretmemiz gereken çok önemli hususlar var. Farklı siyasi partiler olabilir ama unutmayalım ki biz burada köklü bir milleti temsil ediyoruz, binlerce yıllık devlet geleneğini temsil ediyoruz. Dolayısıyla, bu bakımdan, sahip olduğumuz bu değerlerin idraki içerisinde olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu bakımdan, özellikle, Erzurum-Sivas Kongresi ve Millî Mücadele’yle Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde bugüne kadar görev yapmış herkese şükranlarımızı arz ediyoruz.

Evet, baki olan millet iradesi olsun, devletimiz ebet müddet yaşasın.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak 52 milletvekiliyle temsil edildik. 52 milletvekiliyle, “önce ülkem ve milletim” olarak, bunu önceliğimiz yaptık. Bu dönem içerisinde meseleye ne iktidar ne muhalefet açısından baktık. Sorumlu olduğumuz milletin değerleri, ilkeleri, prensipleri, tarihi, inancı, kimliği, bütün bunların hepsi bizim yol haritamız olmuştur. Bu çerçevede meselelere baktık, bu çerçevede önergelerimizi verdik, bu çerçevede komisyonlarda milletvekillerimiz çok önemli çalışmalarda bulundular, Genel Kurulda çalışmalarda bulundular.

Ben Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili olarak -bugün 4 Nisan- rahmetli Başbuğumuzun kurduğu, 1969 yılında kurduğu Milliyetçi Hareket Partisini burada temsil etmenin şuuru içerisinde hareket ettiğimize gerçekten inanıyorum. Bu konuda tek bir gücümüz olmuştur, milletin hukuku. Başka; hukukun üstünlüğüne inandık, hukuku savunduk ve hukuk çerçevesinde mücadelemizi sürdürdük. Daima iyide, güzelde birleşmek ve bütünleşmek için çaba sarf ettik; yanlışı elimizle, oylarımızla, önergelerimizle defedelim diye gayrette bulunduk. Huzurlarınızda Milliyetçi Hareket Partisi Grubu milletvekillerine canıgönülden teşekkür ediyorum.

Bu dönem içerisinde gerçekten hepimizin araması gereken husus, iyide, güzelde buluşmak, diyalog ve uzlaşmadır. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Başkan Vekilleri olarak Yusuf Bey’le birlikte, ondan önce de Sayın Mehmet Şandır’la birlikte, verdiğimiz her sözün arkasında durduk, hiçbir zaman aldatmadık; bu çerçevede Meclis çalışmalarının milletimizin hayrına olması için büyük gayret sarf ettik.

Kanunlar çıktı, muhalefet ettik, uzlaştık uzlaşamadık ama unutmayalım ki hepimizi buraya getiren millet; iktidar olsun muhalefet olsun milletin iradesini temsil ediyoruz. Demokraside çoğunluk diğerini elbette yönetir ama demokraside katılımcılığı sağlamak, milletin bu çerçevede açıkçası tamamının istek ve arzularını yerine getirebilmek için de bir diyalog ve uzlaşmaya ihtiyaç olduğu gayet açık ve net.

İşte, bu çerçevede bu hizmeti hep beraber, birlikte görürken tabiatıyla bir milletvekili olarak gerçekten burada sabahlara kadar çalıştık. Belki burada çalışanlar olmuştur ama zannederim çocuklarımız, ailemiz yükümüzü çekti, bekledi; hakları var onların. Dolayısıyla böyle bakıldığı zaman, aslında hepimizin hem sorumlu olduğu milletimize hem de sorumlu olduğumuz ailelerimize karşı yükümlülüklerimizi bizi buraya getiren iradenin ortaya koyduğu şekilde yerine getirdik. Gözler ve kulaklar şehadet edecek, bazen tutanaklar olur ama inanan bir insan olarak, burada yaptıklarımızın hepsinin inşallah gelecekte iyilikler yapmışsak bunun ecrinden hepimizi faydalandırmasını Cenabı-Hak’tan niyaz ediyorum.

İşte, bugün, burada, aslında hep beraber birlikte çalışırken şüphesiz bizim burada çalışma arkadaşlarımız var. Ailelerimiz olduğu gibi, Mecliste çalışanlar var; stenograflarımız var, kavaslarımız var, Kanunlar ve Kararlar var, Başkanlık Divanı var, basını var. Hep beraber, birlikte bu hizmet eden değerli kardeşlerimize çok teşekkür ediyorum. Güvenliğimizi sağlayan polislerimiz var, çalışan diğer işçilerimiz var, kardeşlerimiz var. Hep beraber birlikte aslında yapmamız gereken şey Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarını yükseltmektedir, milletin hukukunu üstün kılmaktır. Unutmayalım ki demokraside milletten başka büyük güç yoktur arkadaşlar. Türkiye Büyük Millet Meclisinin üstünde de başka bir güç yoktur. O bakımdan hepimiz bunun idrakinde olarak görev yaptık.

İnşallah bundan sonraki dönem içerisinde buraya gelecek kardeşlerimizle birlikte, yine aynı şekilde, sorumlu olduğumuz tarihimize, milletimize, onun inancına, değerlerine, ihtiyaçlarına, menfaatlerine uygun bir şekilde 25’inci Dönemle birlikte diğer dönemlerde gerçekleştirilecek kadrolarla hep beraber, birlikte iyilikte, güzellikte buluşmayı niyaz ediyorum Cenabıhak’tan.

Bu yeni dönemde, 7 Haziran seçimlerinin öncelikle milletimize hayırlı sonuçlar getirmesini diliyor, siz değerli milletvekillerini ve ailelerini hep beraber birlikte saygıyla selamlıyorum. Hepinizi Allah’a emanet ediyorum. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Vural.

Ankara Milletvekili Levent Gök.

Buyurunuz Sayın Gök. (CHP sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlarken bizlere burada olma fırsatını veren, cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşlarını da saygıyla, sevgiyle selamlıyor ve kendilerini rahmetle anıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; seçildiğimiz zaman heyecanlı geldik Türkiye Büyük Millet Meclisine ve bu heyecanı paylaşmak için geldiğimiz Türkiye Büyük Millet Meclisinde önce 8 milletvekili arkadaşımızın eksik olduğunu ve o eksikliğin giderilemediği bir süreç içerisinde Cumhuriyet Halk Partisi olarak, hangi partiden olursa olsun o anda tutuklu olup da milletin iradesini ve vekâletini aldığı hâlde Mecliste bulunamayan bütün arkadaşlarımızın, onların heyecanını, onların burada bulunamayışını hepsi adına paylaştık ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak da bu ayıbın ortadan kalkması için mücadele ettik.

Şimdi, bugün, Meclisimizi kapatırken yine 4 eksikle kapatıyoruz, bir başka nedenden dolayı. Mecliste seçildikten sonra aramızdan ayrılan AKP Milletvekili Harun Çakır’ı, HDP milletvekilleri Şerafettin Elçi, Murat Bozlak’ı ve Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu’nu sevgiyle, saygıyla, rahmetle anıyorum, ruhları şad olsun. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; buraya niçin geldik, halkımız bize niçin oy verdi ve niçin milletvekili olarak bizi burada görevlendirdi? Öncelikle halkımızdan aldığımız yetki Cumhuriyet Halk Partisinin sol, sosyal demokrat bir parti olarak emeğe saygı, insan haklarına saygı, demokrasiyi yüceltmek, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla örselenmeden hayata geçirilmesini sağlamak, adaleti gerçekleştirmek. Bunları yaparken kadın-erkek eşitliği, engellilerin, işsizlerin, atanamayan öğretmenlerin, işçinin, köylünün, esnafın kısaca Türkiye'de yaşayan bütün yığınların, bütün sosyal sınıfların, herkesin çıkarını korumak ve onların sesi olmak için buraya geldik. Sesimiz çoğu zaman yüksek çıktı, burada zaman zaman haykırdığımız zamanlar oldu ama biliniz ki sesimizin en yüksek çıktığı anda dahi her şey Türkiye içindi. Bir gemide gidiyoruz hep beraber, iktidar olarak muhalefet olarak. Tüm arzumuz bu geminin batmaması, bu geminin istikametinde, Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği laik cumhuriyet ekseninde, çağdaş uygarlık seviyesinde ve bütün dünyadaki evrensel hukuk kurallarının en iyisinin uygulandığı, çağdaş demokrasinin en iyi kurallarının uygulandığı, işsizliğin olmadığı, Türkiye’de güven ortamının bulunduğu bir süreç için Cumhuriyet Halk Partisi olarak elimizden geleni yapmaya çalıştık. Cumhuriyet Halk Partisi olarak sesimizi haykırdığımızda biliniz ki orada demokrasi sorunu vardı, orada iç güvenlik paketi konuşulurken Cumhuriyet Halk Partisi elbette sesini yükseltecekti çünkü kuruluş felsefesi demokrasiye ve Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık seviyesine yönelikti.

Yine, kadın-erkek eşitliğinde sesimizi yükselttik. Engelliler için o zaman hep beraber sesimizi yükselttik ve ortak kararlar aldık.

Yine, atanamayan öğretmenler dedik, işsizler dedik, yoksullar dedik, yolsuzluk dedik. Elbette bunların olduğu yerde Cumhuriyet Halk Partisi sesini yükseltecekti, halkımız bize bunun için yetki verdi, vekâletname verdi.

Ana muhalefet partisi olarak biz, doğal olarak, Anayasa Mahkemesi de dâhil olmak üzere başvurduğumuz bütün yollarda, meşru yollarda iktidarı denetleyerek verdiğimiz önergelerle, konuştuğumuz her sözcükte iktidarın denetlenmesini, iktidarın muhalefetin katkı ve görüşlerini, önerilerini almalarını arzu ettik. Bu amaçla hepsiyle ayrı ayrı çalışmaktan onur duyduğum Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekilleri tam 1.838 kanun teklifi verdi değerli milletvekilleri, Türkiye’nin çıkarına, halkımızın yararına. Yine, iktidarı denetlemek açısından 32.399 soru önergesi verdik, bunları alarak kamuoyuyla paylaştık ve seçmenlerimize ileterek Türkiye’deki bir fotoğrafı, tabloyu onlarla beraber paylaştık. 19 gensoru, 10 soruşturma önergesi verdik. 1.744 araştırma önergesiyle Türkiye’nin muhtelif sorunlarını gündeme getirerek gündeme alınmasına, konuşulmasına, tartışılmasına ve çözüm üretilmesine katkı sağlanmasına naçizane ölçüde katkı sağlamaya gayret ettik.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; istiyoruz ki bir dahaki Parlamento döneminde bu dönemde olduğu gibi kararnamelerle yönetilmeyelim; torba yasalarla, “temel yasa” adı verilen yasalarla yönetilmeyelim; buradan kanunlar öyle çıkmasın. Bakın, burada bir demokrasi kültürü içerisinde “iş güvenliği paketi” adı altındaki bir paketi hep beraber hepimizin katkısıyla ve ortak çabasıyla eleştirilerin olduğu, muhalefetin sesinin dinlendiği, muhalefetin Hükûmeti ikna ettiği, Hükûmetin muhalefeti ikna ettiği bir çerçeve içerisinde, çok önemli bir yasayı uzlaşma kültürü içerisinde kabul ettik.

Elbette, bizim arzumuz çok daha ileri. “Emek en yüce değerdir.” diyen bir partinin mensupları olarak, biz, burada bugün gerçekleştirdiğimiz oturumla kabul edilen yasayı yetersiz buluyoruz. İşçimizin, emeklilerimizin çok daha fazla sosyal haklarla, özlük haklarıyla, emekli haklarıyla donatılmasını istiyoruz. Bu açıdan yine de burada görüşülen pakete bir uzlaşma içerisinde “Yetmez ama evet.” dedik.

Gördüğünüz gibi, bir demokrasi kültürünü gerçekleştirdiğimizde yasalar çıkabiliyor, burada kavga etmeden çıkabiliyor, birbirimizle tartışmadan, yüksek seslerle hitap etmeden çıkabiliyor. Ama bu Meclisin bu dönemdeki en büyük eksiklerinden bir tanesi, burada şiddet olaylarının yaşanmasıydı. Umuyorum ve diliyorum ki bu olaylardan herkes dersini almıştır. Siyaset kurumuna ve siyasetçiye itibarı en çok sarsan konulardan bir tanesi olan Meclisteki şiddetin bir dahaki dönemde asla ve asla olmaması temel arzumuzdur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepimiz bu gemide bütün bunları dikkate alarak ve Türkiye’nin demokrasi çıtasını yükseltmek, hukukun üstünlüğünü artırmak, insan haklarını en üst seviyeye getirmek için çalışmak durumundayız.

Kürt sorununu çözmek durumundayız. Biz, Türkiye’deki Kürt sorununun Cumhuriyet Halk Partisinin önerisiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bütün partilerin bir araya geldiği bir komisyonla, Parlamentonun denetimi ve Parlamentonun bilgisi ve elbette kamuoyunun bilgisi çerçevesinde çözülmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda, Türkiye, başka örneklerini yaşadığımız dünyadaki çatışmasızlık ortamlarına en rahat geçebilecek ülkelerden bir tanesidir. Çünkü bizim ülkemizde yaşayan Türk olsun, Kürt olsun, Alevi olsun, Sünni olsun, bütün yurttaşlarımız binlerce yıllık bir ortak geçmişten geliyor, biz asla ayrılamayız. Ulusal bütünlük içerisinde demokrasiyi, insan haklarını, temel hakları en üst sıralara çıkarttığımız zaman, Türkiye’de başta Kürt sorunu olmak üzere çözemeyeceğimiz hiçbir sorunun olmadığını düşünüyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; elbette her şey Türkiye için, her şey huzurlu ve güvenli bir Türkiye için. Son birkaç gündür ülkemizde gerçekleşen terör olayları hepimizi düşündürmelidir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak çok açık ve net bir şekilde, terör nereden gelirse gelsin, karşısında durmayı ve buna karşı bir duruş sergilemeyi kendimize ilke edinmiş bir partiyiz. Her şey meşru olacaktır; her şey siyaset kurumuyla olacaktır; her şey konuşarak, en aykırı fikri dahi konuşarak, tartışarak, uzlaşma kültürü içerisinde olacaktır. Demokrasinin zaten kabaca ana tarifi de budur.

Demokrasi, çoğunluğun azınlığa tahakküm ettiği bir rejim değildir; tam tersine, demokrasi, azınlığın da haklarının korunduğu bir rejimdir. Bu nedenle, “Çoğunluğum var.” diyerek bunu meşruiyet saymadan, azınlığın da, herkesin düşüncesini alarak, tartışarak ve uzlaşarak bir kültür içerisinde bunları ortaya çıkartmak ülkemiz açısından en menfaatli yoldur ve bugün de gerçekleştirdiğimiz çalışmalarla bunu gerçekleştirmiş durumdayız. Siyasetin itibarı açısından, siyasetçiye olan güven açısından çok önemli olan bu hususun bundan sonraki 25’inci Dönemde çok daha farklı bir şekilde, çok daha coşkulu bir şekilde ve artarak devam etmesi en büyük dileğimizdir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görev süremizin sona erdiği şu saatlerde bizlerle bu çalışmalara ortak olan başta Meclis Başkanımız olmak üzere, şu anda oturumu yöneten Sayın Güldal Mumcu şahsında tüm başkan vekillerimize, Parlamentoda bize yardımcı olan tüm personelimize, burada yaptığımız çalışmaları kamuoyuna duyuran tüm basın mensuplarına, elbette bizi yakından takip eden tüm halkımıza ve her birinize, bütün muhalefet partilerine, iktidar partisine, herkese, ayrı ayrı teşekkürlerimizi bir borç biliyor ve hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Gök.

Amasya Milletvekili Naci Bostancı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Buyurunuz Sayın Bostancı.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; ben teşekkürü en baştan söyleyeyim, sonra unutabilirim. Meclis Başkanımıza, başkan vekillerimize, Meclisin çalışanlarına, bir kısmı isimsiz gibi ortalıkta dolaşan o temizlik işçilerine, o garsonlara, şurada bize çay veren çaycı Ali’ye, her yerde görev yapan güvenlikçilere, polislere, onlara çok teşekkür ediyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Bizimki de İsmail.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Evet, İsmail’e de teşekkür ediyorum, bu tarafta da İsmail varmış.

Aynı şekilde, 24’üncü Dönemi bitirirken burada birlikte görev yaptığımız bütün gruplara, onların değerli milletvekillerine, hepsine çok teşekkür ediyorum.

Bu, bir bitiş ve aynı zamanda bir başlangıç elbette. Yeni hayatları burada ya da başka bir yerde hayırlı olsun, güzel bir hayatları olsun. Eminim, şu dört yıl içerisinde yaşananlardan herkes gereken dersleri çıkartmıştır. İnsanoğlu, böyle bir varlık, ders çıkartarak ilerler. Başlangıç ve bitiş birbirinin kardeşidir. 24’üncü Döneme başlarken taze bir başlangıçtı, şimdi bitiriyoruz, aslında bir başka taze başlangıç için. Buna “diyalektik” diyorlar. “Her şey, zıddıyla kaimdir.” diye bizim kadim geleneğimizde bir söz vardır. Zıtlar, bir birlik oluşturur: Siyah, beyazın kardeşidir; hayat, ölümün kardeşidir; bitişler, başlangıcın kardeşidir; birbirine inkılap ederler, birbirlerine dönüşürler.

Shakespeare’in Romeo ve Juliet’te ölümsüz bir repliği vardır. Romeo, Juliet’in balkonuna gelir, uzun uzun konuşur, vaktin nasıl geçtiğini bilemezler, sonuçta sabah olurken Juliet der ki: “Romeo, çok geç oldu, artık git.” Romeo, tan yerine bakar, der ki: “Vakit o kadar geç ki artık erken sayabiliriz.” Burada da vaktin çok geç olduğu erken saydığımız zamanlarda birlikte çalıştık. Bu çalışmaların hepsi ne söylenirse söylensin, biliyorum, milletimiz adınaydı. Buradaki arkadaşların hepsinin niyeti, kastı, sözü bu milletin geleceği içindi. Belki telaffuzlarımız farklıydı, belki yaklaşımlarımız farklıydı ama sonuçta bireyi olduğumuz, içinden geldiğimiz bu milletin çıkarları ve geleceğe daha güçlü bir şekilde ilerlemesi için konuşmaya çalıştık.

Zıtlardan bahsettim. “Muhalefet”, biliyorsunuz, “iktidarın halifesi” demektir yani iktidarın hemen arkasında bir gün iktidar olma düşüncesiyle kendisini iktidarın yerine koyarak düşünen, öyle davranan, düşünmesi gereken, öyle davranması gereken çevredir. “Muhalefet”, “halife”den geliyor.

Tabii, bir taraftan herkes kendi siyasal konumuna, pozisyonuna göre konuşacak ama diğer taraftan da gerçekliğin ne olduğuna ilişkin muhakeme edecek. İranlı bir düşünür vardır Daryuş Şayegan, İran’a gittiğimde kendisini ziyaret edemedim, “Yaralı Bilinç” kitabında diyor ki: “Biz Marksistler…” -kendisi Marksist olur- “…gündüzleri tarihî maddeciliğin yöntemiyle rakiplerimizin kafasını kopartırken geceleri gizli gizli Hâfız’ın şiirlerini okur, ağlardık.” Biraz bizim millete benziyor bu İranlılar da. Zannediyorum, muhalefetteki arkadaşlar da burada konuşurken kürsüde bize amansız eleştiriler yöneltirken “iktidarın halifesi” olarak düşündüklerinde, herhâlde vicdanlarında “Acaba haksızlık mı ediyoruz, biz iktidar olsaydık ne yapardık?” diye mutlaka düşünüyorlardır, tıpkı Daryuş Şayegan’ın düşündüğü gibi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Kıymetli arkadaşlar, insani olan her şey, bizim bilgimiz dâhilinde. Biz kendimizi muhalefetin yerine koymaya çalışıyoruz, elbette, muhalefet de aynısını yapmaya çalışıyor. Zaman içerisinde biraz da birbirimize benziyoruz galiba çünkü insan, yumruğa yumrukla karşılık veriyor, tebessüme tebessümle karşılık veriyor, selama da selamla karşılık veriyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Burada da görüyoruz, selamlaştığımızda, hoş ortamlar oluştuğunda güzel güzel çalışıyoruz. Bazen bir ses yükseliyor, mukabil bir ses yükseliyor, sonra hep birlikte gerilimli bir ortama yöneliyoruz. Biraz da bana öyle geliyor ki… Bu kürsüyle şu oturduğumuz yer arasındaki kısa mesafede bazı arkadaşlar öylesine devrimci bir değişiklik yaşıyor ki her zaman buna hayret ettim, mesela çok öfkeli konuşmalar yapan arkadaşların iki adım geçtikten sonra gülümseyerek yerlerine oturması, beni her zaman “Nedir bu?” diye düşünmeye sevk etti ama galiba biraz da bu 17’nci yüzyıla kadar Avrupa’da “Theatrum mundi” derlerdi: “Hayat, bir tiyatrodur.” Evet, hayatı temsil etmek gerekir, milletin yerine, milletin hisleri üzerinden muhakkak. Biraz da sanıyorum böyle bir anlayışla, insanlar milleti temsil etme arzusuyla, kendi kişisel takdimleriyle milletin temsili arasına bir parça mesafe koyarak böyle yaptılar. Ben, burada yapılan her şeyin gerçek ya da sembolik bir anlamı olduğunu düşünmeye başladım.

Şöyle Meclise baktığımda, değerli arkadaşlar, aslında herkesin halk çocuğu olduğunu görüyorum. Evet, ben de postacı Osman’ın çocuğuyum. Babam, mektup dağıtırdı; annem, ümmi Elif Hanım’dı. Aslında benim hikâyem, buradaki herkesin hikâyesi. Aklıma vekil olmak gelmezdi bile. Bırakın vekil olmayı, arabamın olacağını bile düşünmezdim.

ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Dedeniz CHP’li miydi?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Ama cumhuriyet ve demokrasi -işte borçlu olduğumuz budur arkadaşlar- milletin çocuklarını buraya taşıyor. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Ve biz, milletin içinden geldiğimiz için kesinlikle bu milletin birliği, dirliği ve geleceği için dövüşeceğiz, kavga edeceğiz, müzakere edeceğiz, uzlaşacağız. Her şey o diyalektiğin içinde ama birlikte koşmaya devam edeceğiz.

İlkel kabilelerde bazı kelimelerin konuşulması tabudur, yasaktır. İnsanlar onu konuşamaz, konuşmazlar. Onu konuşmak tehlikeli görülür. Mesela, ölen insanların isimlerini söylemek istemezler, ruhlarının kendilerini muazzep edeceklerini düşünürler. Modern toplumlarda da bazı sözlerin rahatsızlık doğuracağına dair bir duyguyla, o kardeş olduğumuz ilkel toplumlara has bir kaygıyla davranırız. Bence, Türkiye bunları aştı. Şu gök kubbe altında bu milletin içinde ne varsa her şey bu kürsüden konuşulabilmeli. İşte bunu sağlamak, demokrasi ve özgürlük yolunda ilerleyen bir Türkiye’nin, hepimizin bir parçası olduğu Türkiye’nin asli görevidir. Ve lütfen şunu söylememe izin verin: Gerçekten de bu demokrasi ve özgürlükler yolunda o Türkiye’ye geçişte 2002’deki o devrimci, arkasına toplumun rüzgârını alarak yaşanan siyasal değişim ve bunun aktörü olan sizlerin de katkısıyla elbette AK PARTİ’nin çok büyük yeri vardır.

Şehirleşme, zenginleşme, geleceğe daha güvenli bir şekilde bakma, bunların hepsi, bu ülkenin geleceğinin daha parlak olduğunu gösteriyor arkadaşlar. Türkiye ilerliyor. Kesinlikle demokrasi ve özgürlükler yolunda ilerliyor çünkü bu iki kavram var ya, bunlar “civitas”, “city”, “citizen”, bunlarla bağlantılıdır. “Civitas”, medeniyet demektir. “City”, şehir demektir. “Citizen”, vatandaş demektir. “Civitas”, o şehirli normlardır. Bir ülke modernleşirken, şehirleşirken, zenginleşirken merak etmeyin orada totaliterlik olmaz. Orada özgürlükleri sınırlayan olmaz. Oralarda tahakkümcü siyasetler olmaz. Hele ki bu kadar tahakküme, otoriter anlayışlara, özgürlük düşmanlarına itiraz etmiş olanlar, halktan gelen bu insanlar, hiç kimse, ne siz ne de biz, buna izin vermeyiz, merak etmeyin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) O yüzden, Türkiye'nin geleceği parlak, çok değerli arkadaşlar.

Öğrendiklerimizden bahsettik. Bazen kürsüden had bildirmeler oldu. Zannediyorum had bildirme de, had bildiren arkadaşlara bir şey öğretmiştir diye düşünüyorum. “Ne?” derseniz? Mevlânâ’ya diyorlar ki: “Bu kadar okudun, bu kadar öğrendin. Sonuçta ne öğrendin?”, “Haddimi bilmeyi öğrendim.” diyor Mevlânâ. Biz de hepimiz sonuçta haddimizi bilmeyi öğreniyoruz. En büyük had bildiren, milletin kendisidir; en büyük öğretmen, halkın kendisidir. Hepimize gerektiğinde -eğer bilmeyen varsa- haddini bildirecek olan da milletin kendisi. Sandıklar bu yüzden konulur.

Ve şuna emin olun: Bu “iktidar gemisi” dediğimiz, üzerine bir sürü laf ettiğimiz geminin yelkenlerini dolduran, tayfaların üfürüğü değil, milletin güçlü rüzgârıdır. O yüzden, milletin güçlü rüzgârlarıyla yelkenleri dolmuş iktidar gemileri de milletin hayrına işler, kim olursa olsun.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bostancı.

IX.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcu’nun, 24’üncü Dönemde Başkan Vekili olarak görev yapmaktan onur duyduğuna, yapılan tüm çalışmalar için herkese teşekkür ettiğine, bu dönemde hayatını kaybeden milletvekillerine Allah’tan rahmet dilediğine ve bütün şiddet ve terör olaylarını kınadığına ilişkin konuşması

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, oylamaya geçmeden önce, izniniz olursa, duygularımı sizlerle paylaşmak istiyorum ben de.

24’üncü Yasama Döneminin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Öncelikle, Meclis çatısı altında sizlerle birlikte çalışmaktan ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde Başkan Vekili olarak görev yapmaktan büyük onur, kıvanç ve mutluluk duyduğumu ifade etmek istiyorum.

Ve bu vesileyle, Genel Kurulu yönetirken bize destek hizmeti veren, başta kavaslarımız, sözlerimizi tutanağa geçiren stenograflarımız, Divanda bize yakın destek sağlayan Kanunlar ve Kararlar Başkanlığı idareci ve yasama uzmanlarımız ile teknik personelimiz ve Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarını halkımıza ulaştıran Meclis TV personelimiz olmak üzere tüm Meclis çalışanlarına, halkın bilgilenme hakkı için gece gündüz çalışan tüm basın mensuplarına ve birlikte çalışmaktan onur duyduğum Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanında görev alan milletvekili arkadaşlarıma, tüm milletvekillerine ve Hükûmet üyelerine çok teşekkür ediyorum.

Bu dönem ne yazık ki aramızdan ayrılan milletvekillerimizden Sayın Harun Çakır, Sayın Şerafettin Elçi, Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve Sayın Murat Bozlak’ı bir kez daha sevgi ve saygıyla anıyor, kendilerine Allah’tan rahmet ve yakınlarına sabır diliyorum.

Bu arada, bütün şiddet ve terör olaylarını, nereden gelirse gelsin, kınıyorum ve bu terör olayları ve şiddet nedeniyle hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet ve yakınlarına sabır ve metanet diliyorum.

Bu arada, bugün benim Meclis yönetim tarzımla ilgili güzel ve övgü dolu sözler söyleyen siyasi parti grup başkan vekillerine ve milletvekili arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Bu sözlerin beni ne kadar derinden duygulandırdığını da bilmenizi istiyorum. (Alkışlar)

Ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve Genel Kurulunun bundan sonra ve her zaman evrensel hukuk ilkelerinin uygulamalarına sahne olduğu; fiziki şiddet eylemlerinin değil, fikirlerin özgürce ortaya konulduğu ve her zaman hep böyle anıldığı bir yer olmasını temenni ediyorum ve hepinize sağlıklı, huzurlu, mutlu ve sevgi dolu günler diliyorum.

Sağ olun, teşekkürlerimi sunuyorum. (Alkışlar)

Buyurunuz Sayın Bostancı.

V.- AÇIKLAMALAR (Devam)

11.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcu’ya, Meclisin zarafetini göstermek için çiçek takdim etmek istediklerine ilişkin açıklaması

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkanım, zarafetinizi ve inceliğinizi hiçbir şeyin tamamlayamayacağını biliyoruz ama Meclisin zarafetini göstermek için şimdi buradan bir arkadaşımız, Sayın Kubat size bir çiçek takdim edecek. (Alkışlar)

Sayın Kubat’ın da çiçek kadar zarif bir insan olduğunu belirtmeme izin verin. Rahmetli Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun çizgisinde, onun emaneti olan bir arkadaş olarak, zarafetiyle ve gönül insanı olmasıyla gruplar arasındaki uzlaşmayı, dayanışmayı sağlayan bir arkadaşımız. Kendisine de bu vesileyle teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

(İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan Kubat tarafından Başkan Vekili Şükran Güldal Mumcu’ya çiçek takdim edilmesi)

BAŞKAN – Çok teşekkür ediyorum.

Bu arada, Sayın Kubat için söylemiş olduğunuz bütün o güzel sözlere ben de canıyürekten katılıyorum. (Alkışlar)

Hepinize sevgi ve saygılarımı sunarken Danışma Kurulu önerisini oylamayı tabii ki unutmuyorum.

VII.- ÖNERİLER (Devam)

B) Danışma Kurulu Önerileri (Devam)

2.- Danışma Kurulunun, Genel Kurulun daha önce toplanılması kararlaştırılan 5 Nisan 2015 Pazar günü toplanmamasına, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7 Haziran 2015 Pazar günü yapılacak 25’inci Dönem milletvekili genel seçimine ilişkin kesin sonuçların 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 37’nci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 3’üncü maddesine göre Yüksek Seçim Kurulunca Türkiye radyo ve televizyonlarından ilanını takip eden beşinci gün saat 15.00’te toplanmak üzere 7 Nisan 2015 Salı (Salı günü dâhil) gününden itibaren tatile girmesine ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi, 17’nci sırada yer alan 212 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

17.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suudi Arabistan Krallığı Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/348) (S. Sayısı 212)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, bundan sonra da komisyon bulunamayacağı anlaşıldığı için, alınan karar gereğince, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7 Haziran 2015 Pazar günü yapılacak olan 25’inci Dönem milletvekili genel seçimine ilişkin kesin sonuçların 2839 sayılı Milletvekili Seçim Kanunu’nun 37’nci ve Türkiye  Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 3’üncü maddelerine göre Yüksek Seçim Kurulunca Türkiye radyo ve televizyonlarından ilanını takip eden 5’inci gün saat 15.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 21.51



(x) 687 S. Sayılı Basmayazı 2/4/2015 tarihli 89’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.

(X) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 708 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) ) 686 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(x) 582 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 447 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 584 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx) 432 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.

(xx)  690 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.