TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                                 90’ıncı Birleşim

                                                                                             3 Nisan 2015 Cuma

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Karabük Milletvekili Osman Kahveci’nin, Karabük’ün kuruluşunun 78’inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, Türkiye genelinde yaşanan elektrik kesintileri ve elektrik piyasasının son durumuna ilişkin gündem dışı konuşması

 

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Ankara Milletvekili Haluk Özdalga’nın, Yemen’de yaşanan iç savaşa ilişkin açıklaması

2.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Sarı’nın, 25’inci Dönemde Mecliste olmayacağı için milletvekilleri ve çalışanlardan helallik dilediğine ilişkin açıklaması

3.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, adliyelerde avukatlara çıkarılan zorluklara ve sandık kurulu görevlilerinin eğitim kurslarıyla ilgili ciddi iddialar olduğuna ilişkin açıklaması

4.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz’ün, 25’inci Dönemde Mecliste olmayacağı için milletvekilleri ve çalışanlardan helallik dilediğine ilişkin açıklaması

5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, adliyelerde avukatlara çıkarılan zorluklara ve adliyelerdeki güvenlik sorununa ilişkin açıklaması

6.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Karabük’ün kuruluşunun 78’inci yıl dönümüne ve sanatçı Kayahan’ın ölümü nedeniyle Türk ulusuna başsağlığı dilediğine ilişkin açıklaması

7.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Hükûmetten, Türkiye'nin gerçek sorunları üzerine gitmesini ve yapay gündem oluşturmamasını dilediğine ilişkin açıklaması

8.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

9.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Karabük’ün kuruluşunun 78’inci yıl dönümüne, sanatçı Kayahan’ın ölümü nedeniyle ailesine, sanat camiasına ve Türk milletine başsağlığı dilediğine ve 1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası’na ilişkin açıklaması

10.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, AKP’nin Artvin İl Genel Meclisi üyesi Hamza Güney’in sosyal medyada paylaştığı bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

11.- Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek’in, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

12.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, sanatçı Kayahan’a Allah’tan rahmet dilediğine ve Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın 687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 24’üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

13.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gök’ün 687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 32’nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

14.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

 

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça ve 22 milletvekilinin, balıkçılık sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1290)

2.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer ve 23 milletvekilinin, son yıllarda artan asker ve polis intihar vakalarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1291)

3.- Van Milletvekili Nazmi Gür ve 21 milletvekilinin, Van İl Afet Müdürlüğü ve Van Valiliği hakkında çıkan yolsuzluk iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1292)

 

B) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Kenya'nın başkenti Nairobi'de 21-23 Nisan 2015 tarihlerinde düzenlenecek olan "Engellilerin Katılımı için Küresel İttifak" konulu konferansa katılması Genel Kurulun 10/3/2015 tarihli 73'üncü Birleşiminde kabul edilen heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimlere ilişkin tezkeresi (3/1763)

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Malta'nın başkenti Valletta'da 5-6 Mayıs 2015 tarihlerinde düzenlenecek olan Uluslararası Adalet ve Hukukun Üstünlüğü Enstitüsü (IIJ) ve Avrupa Komisyonu tarafından "Hukukun Üstünlüğü Çerçevesinde Terörizmle Mücadele Sistemlerinin İnşasında Milletvekillerinin Rolünün Geliştirilmesi" konulu çalıştaya katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/1764)

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Almanya Federal Cumhuriyeti'nin başkenti Berlin'de 21/5/2015 tarihinde düzenlenecek olan "Alman Gençlik Dairelerinin Türk ve Müslüman Çocuklara Yönelik Uygulamaları" konulu etkinliğe katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/1765)

 

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- CHP Grubunun, Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 30 milletvekili tarafından, Vakıflar Bankası emeklilerinin 6111 sayılı Kanun’la getirilen düzenlemeden kaynaklanan mağduriyetlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 27/11/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 3 Nisan 2015 Cuma günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- AK PARTİ Grubunun, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri arasından belirlenen Ön Seçim Geçici Komisyonunca kabul edilen ve bastırılarak dağıtılan 713 sıra sayılı Komisyon Raporu’nun kırk sekiz saat geçmeden Genel Kurulun 3 Nisan 2015 Cuma günkü gündeminin “Seçim" kısmına alınarak mezkûr rapor doğrultusunda Sayıştayda boş bulunan 7 üyelik için seçimin bu birleşimde yapılmasına; gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan 708, 686, 422, 604, 58, 582, 447, 584, 432 ve 690 sıra sayılı Kanun Teklifi ve Tasarılarının bu kısmın sırasıyla 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15 ve 16’ncı sıralarına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine ilişkin önerisi

 

VII.- SEÇİMLER

1.- Sayıştayda açık bulunan üyeliklere seçim (S.Sayısı: 713)

 

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)

4.- Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı: 685)

5.- İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım ve İzmir Milletvekili Aydın Şengül ile 50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2 Milletvekilinin; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (1/1006, 2/1449, 2/1511, 2/1664, 2/1670, 2/1691, 2/1788, 2/2068, 2/2182, 2/2183, 2/2205, 2/2235, 2/2295, 2/2534, 2/2541, 2/2546) (S. Sayısı: 687)

 

6.- Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Merkez Anlaşmasının Ekinde Değişiklik Yapılmasına ve KEİ Merkezinin Kalıcı Olarak Taşınmasının Usullerine İlişkin Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1036) (S. Sayısı: 696)

 

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan'ın, Genel Kurul çalışmaları sırasında yaşanan kavgalara ve Genel Kurul Salonunda yapılması gereken düzenlemelere ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sadık Yakut’un cevabı (7/61486)

 

 

 

2.- Manisa Milletvekili Özgür Özel'in, Manisa'nın Sarıgöl ilçesinde üzüm bağları soğuk havadan etkilenen çiftçilerin yaşadığı mağduriyete,

- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz'ın, sürü yöneticisi istihdam desteğine,

- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman'ın, süt üreticileri birliklerinin denetimine,

- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından incirin sigorta kapsamına alınmasına yönelik yürütülmekte olan çalışma ve projelere,

Karaman İl Müdürlüğü tarafından verilen bir eğitimin yaygınlaştırılmasına,

- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın, zeytinyağı piyasasına,

- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Meriç ve Tunca Nehirlerinin taşması nedeniyle zarar gören çiftçilere,

- Antalya Milletvekili Gürkut Acar'ın, Antalya'daki mera alanlarına,

- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, besicilere damızlık desteği verilmesi adına yürütülmekte olan çalışma ve projelere,

- Iğdır Milletvekili Sinan Oğan'ın, Iğdır kayısısının tanıtımına,

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/61550), (7/61551), (7/61552), (7/61553), (7/61554), (7/61555), (7/61556), (7/61557), (7/61558), (7/61559)

3.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan televizyon ve radyo alıcıları ile sesli ya da görüntülü kayıt ve çoğaltma cihazlarına,

Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan iş kıyafetleri, özel iş giysileri ve aksesuarlarına,

- Yozgat Milletvekili Sadir Durmaz'ın, Yozgat'taki çiftçilere 2014 yılı destekleme ödemelerinin yapılmadığı iddiasına,

- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlarca satın alınan posta ve kutlama kartları ile davetiyelere,

İlişkin soruları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı (7/61805), (7/61806), (7/61807), (7/61808)

3 Nisan 2015 Cuma

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90’ıncı Birleşimini açıyorum.

Görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Karabük’ün kuruluş yıl dönümü hakkında söz isteyen Karabük Milletvekili Osman Kahveci’ye aittir.

Buyurunuz Sayın Kahveci. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Karabük Milletvekili Osman Kahveci’nin, Karabük’ün kuruluşunun 78’inci yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

OSMAN KAHVECİ (Karabük) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3 Nisanın Karabük’ün kuruluş günü olması nedeniyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi ve ekran başında bizi izleyen aziz vatandaşlarımızı ve Karabüklü hemşehrilerimizi saygıyla selamlıyorum.

Bu, benim de bu dönem için son konuşmamdır. Ben de herkesten haklarını helal etmesini diliyorum çünkü gidip de gelmemek var, gelip de görmemek var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, 3 Nisan 1937 tarihi, ulusal bağımsızlığımızın ekonomik bağımsızlıkla desteklenmesi maksadıyla yerli ağır sanayimizin ilki ve en büyüklerinden birisi olan Karabük Demir Çelik Fabrikalarının temelinin atıldığı tarihtir. Bugün, aynı zamanda, cumhuriyet şehri Karabük'ün doğuşu ve kuruluşunun 78’inci yılıdır. Bu yılın, Karabük’ün 78’inci il olması ve plaka numarasının da 78 olması dolayısıyla farklı bir anlamı da vardır.

Değerli milletvekilleri, cumhuriyetimizin ilk kurulduğu yıllardaki en büyük hedefi, siyasi bağımsızlığımızı ağır sanayinin kurulmasıyla desteklemekti. O dönemde ağır sanayinin kurulmasına devletin öncelik etmesine ihtiyaç vardı. Bunun için, ülkemizde millî sanayileşme hamlelerinden birisi olan demir çelik sanayisinin kurulması gerekiyordu. Bunun için en uygun yer Karabük seçilmiş ve 3 Nisan 1937’de demir çelik fabrikalarının Karabük’te kurulmasına karar verilmiştir. O yıllarda 13 haneli bir köy olan Karabük’te sanayileşme paralelinde şehirleşme süreci de başlamıştır. O yıllarda Karabük Demir Çelik Fabrikalarının kurulması işi İngiltereli bir firmaya verilmiş ve yapılan anlaşmada Türk milletinin bağımsızlık konusunda kararlı duruşunun güzel bir örneği de oluşmuştur.

Demir çelik fabrikalarının kurulmasıyla Karabük ülkemizin en önemli ağır sanayi merkezi olurken bir yandan da hızlı bir göçle şehirleşmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karabük, ülkemizde şehirleşme ve sanayileşmenin birlikte kurulduğu nadir şehir örneklerinden biridir. Karabük’te, Türkiye’nin dört bir yanından gelen değişik kültürdeki insanlar Karabük’e has, ortak bir yaşam kültürüyle birlikte bir Karabük mozaiği oluşturmuşlardır. Bunun yanında, hızlı gelişen demir çelik sanayisi Karabük’ü demir ve çelik üretiminin merkezi ve okulu hâline getirmiş, Karabük Demir Çelik Fabrikaları geliştirdiği teknolojilerle fabrikaları kuran fabrikaları da üreterek ülkemizin kalkınmasında önemli görevler görmüştür. Bugün, ülkemizin her bölgesinde büyük altyapılarda ve birçok fabrikalarda Karabük’ün ve Karabüklü ağır sanayi işçisinin emeği ve alın teri vardır.

Karabük dendiğinde her ne kadar ilk akla gelen demir çelik ise de bugün, Karabük, ilçeleriyle birlikte tarihî değerleri ve doğal güzellikleriyle de ülkemizin en önemli şehirlerinden biri hâline gelmiştir. Bugün Karabük AK PARTİ iktidarları döneminde ülkemizin her alanında yaşanan değişimi ve gelişimi bütün hızıyla yaşamakta ve özellikle demir çelik sektöründeki atılımlar hepimizi gururlandırmaktadır. Bu paralelde, Karabük’e eğitimden sağlığa, ulaşımdan spor tesisine kadar her alanda 4 milyarı bulan yatırımlar yapılmış ve yapılmaya devam edilmektedir. Bugün, Karabük, altyapılarını büyük ölçüde tamamlamış, dünden daha yaşanabilir bir şehir olmaya doğru hızla ilerlemektedir.

Karabük’ün kurulmasına vesile olan o dönemin devlet büyüklerini bir kere daha minnet ve şükranla anıyor, Karabüklü hemşehrilerimin 3 Nisan Kuruluş Günü’nü kutluyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kahveci.

Gündem dışı ikinci söz, Milliyetçi Hareket Partisi merhum Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in ölüm yıl dönümü hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Oktay Vural’a aittir.

Buyurunuz Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)

2.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yarın, Türk milletinin, devletiyle, vatanıyla onurlu bir şekilde kıyamete kadar yaşamasını hayatı boyunca kendine gaye edinmiş büyük siyaset ve devlet adamı Alparslan Türkeş Bey'in Hakk’a yürüyüşünün 18’inci yıl dönümü. Evet, 4 Nisanda karlı bir günde milyonlar onu Hakk’a teslim etti. Bugünkü gündem dışı konuşmam onun aziz hatırasını yâd etmek içindir. Hepinize saygılarımı arz ediyorum.

Evet, merhum Alparslan Türkeş, Türk milletinin büyüklüğüne, gücüne, kabiliyetine sarsılmaz bir imanla inanmış, hayatını da bu güzel millete vakfetmiş bir şahsiyetti. 9 Şubat 1969’da Adana’da başladığı siyasi yolculukta o zamanki kongrede “Sizleri, pazarlarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye, adalete değil, hakka, hakikate, adil bir paylaşıma davet ediyorum; hakikat yoluna, Allah yoluna çağırıyorum.” demişti. İşte, o günden bugüne kadar kırk altı yıldır Milliyetçi Hareket Partisi bu yolda siyasetini yapmaya devam ediyor. Evet, rahmetli Türkeş, milletimizin bu büyük duruşuna vurgu yaparak "Türk milleti yabancı akımların tasallutundan kurtulup kendi öz devlet felsefesine yeniden döndüğü gün, büyük devlet vasfını tekrar kazanacak, dünya milletleri üzerinde üstün yerini alacaktır. Türk milletinin varlığını korumak, yükseltmek ve onu ebediyen devam ettirmek fikrine hizmet etmeyen, bu fikre uygun olmayan hiçbir davranış, hiçbir hareket Türk milleti için meşru sayılmaz." demişti.

Son dönemde, millî değerlerimizi, milletin adını, bayrağını horlayan, milletin birliğine ve dirliğine göz diken, toprağını, egemenliğini terör örgütleriyle müzakere masalarında pazarlayanları gördükçe aslında Alparslan Türkeş Bey'in bu uyarıları daha da anlam kazanmaktadır. Onun “millet” kavramı, şimdi kimi siyasilerce kullanıldığı gibi mücerret bir kavram değildir; Türkeş Bey'e göre millet, ne fertlerin maddi toplamından ne de bugün bazı siyasilerin kullandığı biçimiyle bir partiye üye olan, o partiye oy verenlerden ibarettir. Millet, somut bir varlıktır; işçiden köylüye, öğrenciden öğretmene, esnaftan memura aynı tarih bilinciyle, tasada ve kıvançta ortak olanların tamamını temsil eder. Millî iradeyi de bu bütün temsil eder. Onun “millet” anlayışı “bizden olanlar-olmayanlar” diye ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı bir dili değil, millet mensubiyetini hisseden herkestir. Onun devlet anlayışının temelinde bu nedenle toplumun tamamını temsil eden millet yatar. O, bu anlayışa “millî demokrasi” der. O, her zaman millî bütünleşme ve millî demokrasi ülküsünü savunmuştur.

Alparslan Türkeş, Türk milletinin, Türk’ün yönetim yolunu, kader çizgisini daima demokratik sistemde görmüştür. O, Türk milletinin inancına, değerlerine saygılı bir yönetim anlayışını ömrünün sonuna kadar savunur. Bu nedenle “İnsan kişiliğinin gelişip şekillenebilmesi hür ve demokratik rejimlerde mümkündür. Hür ve demokratik olmayan rejimler insan şahsiyetine aykırıdır. Bu rejimlerde insana saygı duyulmaz, insan sevgisi yoktur. Bu sebeple, hür demokratik düzene muhalif olan bütün rejimlere karşıyız, bunlara inanmıyoruz.” diyerek demokrasi dışına çıkan her türlü eylemin, talebin, düzenlemenin milletin hürriyetine kasıt olduğunu işaret eder. Onun için -ona göre- “En kötü demokrasi, en iyi darbe, en iyi diktatörlükten daha iyidir.” diyerek kararını vermiştir.

Milletine âşık bir devlet adamı olduğu gibi, aynı zamanda güçlü öngörüleri olmuştur. "Çözüm süreci" olarak pazarlanan yıkım senaryolarına yıllar öncesinden işaret etmiş, idarecileri uyandırmıştır. Bu eksende, geldiğimizde, kendi devletine, kendi insanlarına karşı, açıkçası, bir plan uygulamak suretiyle düşmanlık yaratanlara karşı “Doğulusuyla batılısıyla memleketimizin insanları birbirinin kardeşleridir.” demiştir ve bu süreçle ilgili açılımlarla Türkiye’nin bölünmeye götürüleceğini ve “Bir bölgeye ayrılık istemek, ‘Ayrı halklar var.’ demek, özerklik istemek ya da demokrasi kılıfı altında bölücülüğe yol açacak birtakım durumlar ortaya çıkarmaya çalışmak Türkiye’nin dağılmasına yol açar. Türkiye'yi parçalatmayız. Bunda kararlıyız. Bunu iyi anlayın." demiştir.

İşte, bugün, biz, 24’üncü Dönem içerisinde milletvekilleri olarak kırk altı yıldır bu siyasetin temsilcisi olan Sayın Genel Başkanımızın liderliğinde aynı siyaset anlayışında milletin bütünlüğünü korumaya, demokrasiyi korumaya, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” anlayışı, felsefesi içerisinde siyaset yapmaya devam ediyoruz.

Bu vesileyle, rahmetli Genel Başkanımızı bir kez daha minnetle, rahmetle anıyorum ve bu vesileyle de Milliyetçi Hareket Partisi Grubu milletvekillerinin bu davaya 24’üncü Dönemde yaptıkları görevlerden dolayı bu temsil görevini yerine getiren milletvekillerimize de şükranlarımı arz ediyorum.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Vural.

Gündem dışı üçüncü söz, Türkiye genelinde yaşanan elektrik kesintileri ve elektrik piyasasının son durumu hakkında söz isteyen Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’na aittir.

Buyurunuz Sayın Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu’nun, Türkiye genelinde yaşanan elektrik kesintileri ve elektrik piyasasının son durumuna ilişkin gündem dışı konuşması

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinize saygılar sunuyorum. Bu dönemin son konuşması, ben de bu vesileyle hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. Hepimiz için, bundan sonra ülkemiz için hayırlısı olmasını diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, ben, bu kürsüye bundan önce birkaç kere daha gelmiştim, gündem dışı bir söz aldığımda Enerji Bakanımızın istifasını istemiştim. Yine, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımızın istifasını istemek için bu kürsüye çıktım. (CHP sıralarından alkışlar) Neden? Biliyorsunuz, salı gününden beri çok olağanüstü -kendi ifadesiyle- bir elektrik kesintisi yaşadık; hâlâ sebebi bulunmuş değil, hâlâ ne olduğu anlaşılmış değil. “Teşhisi koyduk, gerekçeyi araştırıyoruz.” gibi garip bir cümle kullanıyor. Ne olduğunu bile anlayamamış bir Bakan var. Biliyorsunuz, Sayın Bakan, madenler konusunda çok başarısız oldu. Madencilerin o 301 ölüm, ondan sonra Ermenek’teki ölüm, ondan önceki kazalar… Hiçbirinde başarılı olamadı; cenazeleri gömme konusunda, ailelerini teselli etme konusunda sadece başarılı oldu.

Onun haricinde, bu elektrik mevzusunu biraz sonra anlatacağım; nasıl bir başarısızlık var, Bakanlıkta nasıl bir rezalet var, skandal var, yönetim rezaleti var, boşluğu var, onları da anlatacağım ama onun haricinde verdiğim bir gensoru vardı. O gensoruyla, ayrıca, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının yolsuzluk yaptığını da, usulsüzlük yaptığını da sizlere anlatmıştım, ispatlamıştım. Konuyu şahsileştirmiş “Grup başkan vekillerine 10 belge gönderiyorum.” demişti. Çıktım buraya o 10 belgenin de benim iddialarımla ilgisi olmadığını, 2013 yılıyla ilgili olan iddialarımın öncesinde -2013 yılından önce- 2006’yla, 2005’le, 2007’yle ilgili mahkeme kararları çıkardığını, onları gönderdiğini anlatmıştım.

Madenleri yönetemez, Sayın Çalışma Bakanımızın deyimiyle “açgözlü bir üretim yaptırır”, arkasından, yönetemez; yolsuzluk yaptırır, usulsüzlük yaptırır, bu kadar vatandaşımızın ölümüne sebep olur, ondan sonra Bakanlığını yönetemez; hâlâ işbaşında durması anormalliktir. Ben, iktidar milletvekilleri içerisinden çok daha başarılıların çıkabileceğini biliyorum. Neden bu ısrar? Bir başka arkadaşımız çıkar, çok daha başarılı şekilde bu Bakanlığı yönetir. Böyle olması gerekirdi.

Değerli arkadaşlarım, bakın, Bakanlıktan getirilen raporlar var bana. Biliyorsunuz bir havuz sistemi var özelleştirmeden sonra. Buraya üreticiler ürettikleri elektriği bildiriyorlar, ortak havuz oluşturuluyor, buradan da tüketiciler alıyorlar. Buraya giriş ve çıkışlarda, zaman zaman, ani düşüşler ve yükselişler yaşanabiliyor. Bunlar için yedek tutulması gerekiyor. Bu yedeklerin tutulması, denetlenmesiyle ilgili de Bakanlıkta çok önemli sorunlar var. Sayın Bakanın ve Başbakanın belirttiği gibi, güneydeki bir çekilme nedeniyle pazartesi günü bir sorun yaşandı, salı günü bu hadise yaşandı İzmir’deki düşüşten sonra. Bunlarda yedeklerin devreye girmesi gerekirdi. Yedekler için devlet bir ödeme yapıyor; ayda 20 ila 30 milyon lira arasında tutuyor bu ödeme. Bu yedeklerin devreye girmesinin otomatik olması lazım. “Primer”, “seconder” yedekler var. Bunlar otomatik olarak devreye giriyor, bunların bir yazılımla otomatik olarak devreye sokulması gerekiyor. Bütün bunlar yapılmamış. 2 milyon 750 bin lira verilen bir yazılım 2013’te devreye girmesi gerekirken, çalışması gerekirken hâlâ çalışmıyor. Bu kadar rezalet, sıkıntı bir arada olmaz.

Ben, şu İzmit Körfez Geçişi Asma Köprüsü’nde başarısız olduğu için 51 yaşında intihar eden Japon mühendis Kishi Ryoichi’nin yaptığı gibi intihar etsin demiyorum ama istifa etmesi gerekir artık. Bu kadar başarısızlık olamaz. Enerji Bakanlığının geldiği yer, Enerji Piyasasının olduğu nokta hepimizin gözleri önünde. Hangi başarı var burada? Geliyor, düzgün konuşuyor, güzel konuşuyor her şeyi biliyormuş gibi ama uygulamada hiçbir şey yok. Bu grup içerisinden çok daha başarılıları çıkar. Üretim eksikliği yok, yönetim eksikliği var Bakanlıkta, irade eksikliği var; yönetim eksikliğinin bir an önce giderilmesi lazım. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının istifa etmesi gerekir.

Hepinize bu vesileyle saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Kuşoğlu.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce sisteme girmiş olan sayın milletvekillerimize birer dakika söz vereceğim.

Sayın Özdalga…

IV.- AÇIKLAMALAR

1.- Ankara Milletvekili Haluk Özdalga’nın, Yemen’de yaşanan iç savaşa ilişkin açıklaması

HALUK ÖZDALGA (Ankara) – Teşekkür ederim.

Yemen krizi hakkındaki görüşlerimi, dün söyleyemediğim birkaç cümleyle tamamlamak istiyorum. Yemen iç savaşı, bir yönüyle, Suudi Arabistan-İran çatışmasının bir yansımasıdır. Bölgeyi tahrip eden bu çatışmaya elbette seyirci kalmamalıyız. Türkiye’ye düşen görev, iki ülkeden birinin tarafını tutmadan Suudiler ve İran arasındaki sorunların yumuşamasına katkıda bulunmaktır. Tarihî ağırlığı nedeniyle bu görevi en iyi yapabilecek bölge ülkesi Türkiye’dir. Yapılacak çok şey vardır. Ama, Türkiye’nin dış politikasını yönetenler, ciddi bir analiz yapmadan taraflardan birinin yanında yer aldı, kavganın içine bir taraf olarak atladılar. Bir kez daha vahim bir yanlış içindeler. Bölgeyi doğru okuyamıyor, Türkiye’nin ağırlığını doğru değerlendiremiyorlar. Yemen politikasının hüsrana uğramadan bir an önce değişmesini diliyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özdalga.

Sayın Sarı…

2.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Sarı’nın, 25’inci Dönemde Mecliste olmayacağı için milletvekilleri ve çalışanlardan helallik dilediğine ilişkin açıklaması

MEHMET SARI (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekillerim, kıymetli Gaziantepliler ve yüce milletimiz; 22’nci, 23’üncü ve 24’üncü Dönemde bu yüce çatı altında aziz milletimize hizmet etme şerefine nail oldum. On iki yıl yedi ay içerisinde milletin yanında, milletin sesi olarak pek çok kanuni düzenlemelere ve yeniliklere hep beraber vesile olduk. Baki kalan kubbede hoş bir sada bırakabildiysek ne mutlu bizlere. Bu yüce çatı altında hizmet etme imkânını bizlere bahşeden başta Gaziantepli hemşehrilerime ve Adalet ve Kalkınma Partime şükranlarımı sunuyorum. Yeni dönemde görev almayacağım için, görev sürem içerisinde her zaman yanımızda olan başta aileme ve çocuklarıma olmak üzere, yol arkadaşlarıma, teşkilatıma, Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışanlarına, danışman ve yardımcılarına, milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyor, hepsinden ve milletimizden helallik diliyorum. 7 Haziran seçimlerinin hayırlı olmasını dilerken 25’inci Dönemde görev alacak milletvekili arkadaşlarıma başarı diliyorum. Hepinizi Allah’a emanet ediyorum.

Saygılarımla. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Sarı.

Sayın Öğüt…

3.- İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, adliyelerde avukatlara çıkarılan zorluklara ve sandık kurulu görevlilerinin eğitim kurslarıyla ilgili ciddi iddialar olduğuna ilişkin açıklaması

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Dört yıldır bulunmaktan onur duyduğum yüce Mecliste her geçen gün daha baskıcı bir yönetime geçiyor olmaya şahit olduğumdan dolayı burada üzüntülerimi belirtmek istiyorum. Son örneği, dün adliyelerde yaşanan, avukatlara yapılan baskılar, zorla aramalar, çıkarılan zorluklar, yargının bir kısmını yok saymalar.

Diğer bir bölüm de: Yüksek Seçim Kurulu ile Millî Eğitim Bakanlığı tarafından hayata geçirilen sandık kurulu görevlilerinin eğitim kurslarıyla ilgili ciddi iddialar dolaşıyor. Bazı illerde gerekli duyuru yapılmadan deneme eğitimleri düzenlenerek katılımcılara sertifika verildiği dile getiriliyor. Elektrik kesintisiyle ilgili iddiaların ardından şimdi de bu iddialar, daha şimdiden seçimlerin üzerinde kuşku bırakıyor. Derhâl kamuoyu bu konuda tatmin edilmeli, muhalif sendikaların YSK’ya başvuruları titizlikle incelenmelidir. Bizim parti olarak yapılacağı tahmin edilen bu seçim hilelerinin tamamının önüne geçeceğimizi buradan bildirmek istiyorum. Bütün halkımızla birlikte bu seçimin sorunsuz geçeceğine inanıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Öğüt.

Sayın Öz…

4.- Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz’ün, 25’inci Dönemde Mecliste olmayacağı için milletvekilleri ve çalışanlardan helallik dilediğine ilişkin açıklaması

ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, 24’üncü Yasama Döneminin son gününü bugün geçiriyoruz. Bu dönem içerisinde, şahsım olarak seçim bölgem Malatya ve ayrıca her birinizin kendi seçim bölgesi ve ülkemizle ilgili birçok yasa faaliyetinde, yatırımların gitmesi noktasında gayret sarf edişi içinde olunduğunu hep beraber biliyoruz.

Önümüzde yaklaşan seçimlerde de ben burada bulunan bütün milletvekillerimizin şu hassasiyeti de taşıyacaklarına inanıyorum: Önceliğimiz bu ülkenin, bu milletin, bu devletin bekası ve kalkınması, gelişmesi noktasında birlik ve beraberlik içerisinde seçimleri atlatmamızın doğru olacağı kanaatindeyim.

Burada 24’üncü Dönemde özellikle İdare Amiri olarak sizlerle beraber çalışmaktan mutluluk duydum. Her birinize bundan sonraki siyasi yaşamınızda başarılar diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Öz.

Sayın Tanal…

5.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, adliyelerde avukatlara çıkarılan zorluklara ve adliyelerdeki güvenlik sorununa ilişkin açıklaması

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Milletin hakkını ve hukukunu savunduğum için bana saldıranlara hakkımı helal etmiyorum. Ve avukatlar bu ülkenin yüz akıdır, avukatlar temel hak ve özgürlüklerin bekçisidir. Şu anda İstanbul Adliyesinde avukatlar içeri alınmıyor, adliyeye alınmıyor.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Niye alınmasınlar ya?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Şehit olan savcımızın, şehit olan yargı görevlisinin, savcının bir hafta önce polis korumasının alınması doğru mudur? Hükûmet yetkilileri şu anda Genel Kurulda, eğer şehit olan savcımızın polis koruması bir hafta önce alınmışsa bu olayla bağlantısı nedir, kamuoyuna bunu açıklamaları lazım.

Ayrıca, adliyenin içerisine kolilerle malzemeler getiriliyor, x-ray cihazlarından geçirilmiyor. Bu kolilerin getirilmesiyle ilgili kusuru bulunan görevlilerle ilgili Adalet Bakanı ne tür işlem yaptı, yapacak, bunu kamuoyuna açıklamalarını istirham eder, sizlere saygılarımı sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tanal.

Sayın Gök…

6.- Ankara Milletvekili Levent Gök’ün, Karabük’ün kuruluşunun 78’inci yıl dönümüne ve sanatçı Kayahan’ın ölümü nedeniyle Türk ulusuna başsağlığı dilediğine ilişkin açıklaması

LEVENT GÖK (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün Karabük’ün kuruluş yıl dönümünü kutlarken, aynı zamanda Karabük’ü Karabük yapan İsmet İnönü’nün Karabük Demir Çelik Fabrikalarının temelini attığı bir gün olduğunu da hatırlatmamızda ve İsmet İnönü’yü rahmet ve saygıyla anmamızda sayısız yarar olduğunu düşünüyorum.

Sayın Başkan, bir ulusu ulus yapan değerler vardır: Yazarlar, eğitmenler, ses sanatçıları. Bir ulus bütün bunların birleşiminden oluşur. Bugün Türkiye’nin, özellikle Türk pop müziğinin gerek besteleriyle gerek güfteleriyle yıldızlarından birini, Kayahan’ı kaybetmenin büyük üzüntüsünü yaşıyoruz. Kayahan gerek besteleriyle gerekse güfteleriyle, pek çok sanatçı tarafından dillendirilen şarkılarıyla Türkiye’nin mümtaz ve unutulmaz sanatçıları arasında yerini almıştır. Onun şarkılarıyla gençliğimizi yaşadık ve onun şarkılarıyla pek çok anımızı paylaştık. Türkiye’nin unutulmaz sanatçılarından Kayahan’ın zamansız kaybından duyduğum üzüntüyü paylaşıyorum. Kendisine rahmet, Türk ulusuna başsağlığı diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Gök.

Sayın Atıcı…

7.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Hükûmetten, Türkiye'nin gerçek sorunları üzerine gitmesini ve yapay gündem oluşturmamasını dilediğine ilişkin açıklaması

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar; AKP üst düzey yöneticileri, bakanlar, Başbakan ve Cumhurbaşkanı arasındaki sorunlar, Hükûmet sözcüsünün “Kral çıplak filan demedik daha.” veya “8 Hazirandan sonra Ankara’nın parsel parsel nasıl satıldığını ve daha yüz başlığı açıklayacağım.” sözleriyle iyice ayyuka çıkmıştır. Ancak Türkiye’nin gündemi bu değildir; Türkiye’nin AKP’nin yarattığı gerçek gündemi işsizliktir, yoksulluktur, açlıktır, atanamayan öğretmenlerdir, kadrolaşmadır, emeklilerin sorunlarıdır, çiftçilerin sorunlarıdır, eğitim sorunlarıdır, rüşvet ve yolsuzluk sorunlarıdır, hatta son zamanlarda karşımıza çıkmaya başlayan derin devletle ilgili ciddi şüphelerdir. Hükûmetin bu konular üzerine gitmesi ve gündemi değiştirerek yapay gündem oluşturmamasını istiyoruz ve halkımızın da bunlara artık inanmadığını söylüyoruz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Atıcı.

Sayın Türkoğlu…

8.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu’nun, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yarın 4 Nisan, Milliyetçi Hareket Partisinin kurucusu, merhum Başbuğ Alparslan Türkeş Bey’in Hakk’a yürüyüşünün 18’inci seneidevriyesi. Kendisini bir kez daha minnet, şükran ve rahmetle anıyoruz.

Bugün siyasi, sosyal ve millî meselelerimize önerdiği ekonomik, kültürel ve siyasi çözümlerle kalkınmış bir Türk devleti ve milleti hedefleyen merhum Başbuğ “Aynı geçmişe sahip, aynı devleti kuran, bu devleti yaşatma kararlılığı olan, aynı sınırlar içinde yaşayan, aynı dine inanan halka ‘Türk milleti’ denir.” diyerek bugün Türk milletini 36 parçaya bölmek isteyenlere çok önceden cevap vermiştir. Tekraren kendisine Cenab-ı Hakk’tan rahmet diliyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Türkoğlu.

Sayın Vural…

9.- İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın, Karabük’ün kuruluşunun 78’inci yıl dönümüne, sanatçı Kayahan’ın ölümü nedeniyle ailesine, sanat camiasına ve Türk milletine başsağlığı dilediğine ve 1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası’na ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün, evet, 3 Nisan. 3 Nisan 1937’de rahmetli Atatürk’ün temelini attırdığı demir çelik fabrikalarının ve aslında Karabük’ün aslında kuruluşu ve bugünlere getiren bir gün. Dolayısıyla, bugün de Karabüklüleri kutluyorum.

Efendim, acı bir kaybımız… Gerçekten besteleri ve şarkılarıyla Türk milletinin büyük beğenisini kazanan, müziğimizin usta ismi sevgili Kayahan kansere yenik düşmüş. Allah’tan rahmet diliyorum, ailesine, sanat camiasına, aziz milletimize başsağlığı diliyorum. O güzel şarkılarından birinde Kayahan:

“Ben Anadolu çocuğuyum

Yılandan korkmam yalandan korktuğum kadar

Benim bu âleme aklım ermiyor.” demişti.

“Bir yemin ettim ki dönemem.” demişti. Dolayısıyla, bugünün gelişmeleri istikametinde onu bir daha rahmetle yâd ediyorum.

Ayrıca, 1-7 Nisan Kanser Haftası. Bu Kanser Haftası münasebetiyle bu hastalığa maruz kalmış bütün hastalarımıza Allah’tan şifa diliyorum. Kanserden dolayı hayatını kaybetmiş bütün vatandaşlarımıza da Allah’tan rahmet diliyorum efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Vural.

Sayın Bayraktutan.

10.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan’ın, AKP’nin Artvin İl Genel Meclisi üyesi Hamza Güney’in sosyal medyada paylaştığı bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, geçen hafta içerisinde AKP’nin Artvin İl Genel Meclisi üyesi -adını da vereyim- Hamza Güney, sosyal paylaşım sitesinde, kendi Facebook sayfasında şöyle bir şeyi paylaştı, diyor ki: “Değerli muhtarlarım ve köylerde oturan hemşehrilerim, Artvin merkezdeki köylerdeki özel idarenin ve KÖYDES’in yapmakla mükellef olduğu hizmetlerin programını il başkanlığımız ve ilçe başkanlığımız programlamaktadır. Muhtarlarımızın ve köylerdeki vatandaşlarımızın istek ve taleplerini, bundan sonra bana ve diğer AKP’nin İl Genel Meclisi üyesine değil, il ve ilçe yönetimlerine iletmeleri gerekmektedir. Saygılarımla.” Artvinliler şunu merak ediyor: Sadece burada muğlak bir ifade kullanılmış “il ve ilçe yönetimlerine” diye AKP’nin il ve ilçe yönetimindeki hangi kişiler bu konuda sorumludurlar? Eğer onu AKP yetkilileri açıklarsa Artvinliler onlara yönlendirerek köylerine ve mahallelerine hizmetlerini onlar aracılığıyla yapacaklardır. Bu konuda eğer bizi aydınlatırlarsa çok teşekkür ederim. Vatandaşların da mağduriyeti giderilir. Hatta bakan açıklarsa daha çok seviniriz.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bayraktutan.

Sayın Şimşek…

11.- Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek’in, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün 4 Nisan 2015, Türk dünyasının ve Türk milliyetçiliğinin unutulmaz lideri Başbuğ Alparslan Türkeş’in ölümünün 18’inci yılı. Ben bu vesileyle kendisine Allah’tan rahmet diliyorum, minnet ve şükranla anıyorum, ruhu şad olsun.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şimşek.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça ve 22 milletvekilinin, balıkçılık sektöründe yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1290)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımada konumunda ve 8.333 kilometrelik kıyı şeridine sahiptir. Diğer yandan 177.714 kilometre uzunluğunda akarsuları bulunmaktadır. Türkiye'deki toplam tarım alanları kadar deniz ve iç su kaynaklarımızın toplam yüzey alanı 25 milyon hektardır. Bu nedenle balıkçılık kaynaklarının etkin, verimli kullanılması son derece önemlidir. FAO Balıkçılık ve Enformasyon ve İstatistik Servisi Su Ürünleri 30/11/2012 tarihli verilerine göre Türkiye'nin toplam su ürünleri üretim miktarı 2008 yılında 646.310 ton ve 2009 yılında 622.962 ton, 2010 yılında da 653.660 ton olarak hesaplanmıştır. 2011 yılında 190 bin tonu yetiştiricilikten olmak üzere 703.545 ton su ürünleri üretimi gerçekleşmiş, 2012 yılı 750 bin ton hedeflenmiştir. TÜİK 2011 verilerine göre deniz ürünleri olarak balıkçılıkta çalışanların sayısı Karadeniz 16.486, Marmara 8.240, Ege 8.678, Akdeniz 4.343 olmak üzere toplam 37.747 kişiye doğrudan istihdam sağlamaktadır. 167.558 avcılık ruhsatının bulunduğu Türkiye'de balıkçıların 3.996'sı tirol, 8.720'si gırgır, 2.752'si tirol-gırgır, 288'i taşıyıcı gemi, 21.991'i de diğer gemi ve tekne türlerinde çalışmaktadırlar. Su ürünleri sektörü ihracatta yarattığı katma değer yönünden de büyük bir öneme sahiptir ve TÜİK verilerine göre, 2011 yılı ihracat 66.737 ton, 65.698 ton, iç tüketim 468.040 ton, işlenen 228.709 ton, değerlendirilemeyen 5.756 ton ve kişi başı tüketim ise 6.329 kilogramdır. Bu verilerden de anlaşıldığı gibi böylesine büyük bir potansiyel ve sektörel hacme sahip balıkçılığın GSYH'ye sağladığı katkı ise sadece yüzde 0,4 oranındadır.

Son yıllarda, komşu ülkelerle ortak kullanılan Karadeniz, Ege ve Akdeniz'de kirlilik nedeniyle balık stoklarında azalma görülmektedir. Bir iç deniz olan Marmara Denizi'nde de görülen kirlilik her geçen gün artmakta ve büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Kirliliği önlemek için ulusal ve uluslararası çözüm arayışlarına ağırlık verilmesi balıkçılık açısından büyük öneme sahip denizlerimizin korunup kollanması, balık türlerinin devamlılığı için tüm ülkelerin kurallara titizlikle uymasının sağlanması hayati önem arz etmektedir.

Türkiye'de avcılık yoluyla elde edilen üretim miktarının, avlanabilir stok büyüklüğünün sınırına eriştiği de kabul edilmektedir. Bu nedenle ülkemizde avlanma miktarının artırılması yerine sürdürülebilir avcılığın sağlanabilmesi için önlemlerin alınması, bu amaçla stokları koruyucu ve geliştirici yönde araştırmaların yapılması ve koruma-kontrol çalışmalarının sektörden geçimini sağlayanların da düşünülerek yürütülmesi, balıkçılıkta arz-talep dengesi oluşturularak sürdürülebilir balıkçılığın sağlanması hayati bir önem arz etmektedir. Bunun yanı sıra sektörün sorunlarının çözümü için devletin koordinatörlüğünde özel sektör, kooperatifler ve sektörde örgütlü olan balıkçıların iş birliğinin sağlanması gerekliliği bulunmaktadır.

Balıkçılık sektöründe yaşanan sorunların sektörde faaliyet gösterenlerle birlikte çözümü, korunması, geliştirilmesi; Meclis araştırması açılarak, sektörle ilgili sorunların ayrıntılarıyla incelenmesi, çözümüne yönelik politika ve önlemlerin en kısa sürede hayata geçirilmesi için Anayasa'nın 98'inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.

1) Namık Havutça                                                     (Balıkesir)

2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu                                      (İstanbul)

3) Aytuğ Atıcı                                                           (Mersin)

4) Emre Köprülü                                                       (Tekirdağ)

5) Kamer Genç                                                         (Tunceli)

6) Ali Sarıbaş                                                           (Çanakkale)

7) Mustafa Serdar Soydan                                         (Çanakkale)

8) Mevlüt Dudu                                                         (Hatay)

9) Ali İhsan Köktürk                                                  (Zonguldak)

10) Selahattin Karaahmetoğlu                                   (Giresun)

11) Ramis Topal                                                       (Amasya)

12) Mahmut Tanal                                                     (İstanbul)

13) Oğuz Oyan                                                         (İzmir)

14) Malik Ecder Özdemir                                           (Sivas)

15) Veli Ağbaba                                                       (Malatya)

16) Mehmet Şevki Kulkuloğlu                                    (Kayseri)

17) Celal Dinçer                                                       (İstanbul)

18) Sedef Küçük                                                       (İstanbul)

19) Kadir Gökmen Öğüt                                             (İstanbul)

20) Hurşit Güneş                                                      (Kocaeli)

21) Bülent Tezcan                                                    (Aydın)

22) Gürkut Acar                                                        (Antalya)

23) Ali Demirçalı                                                      (Adana)

2.- Mersin Milletvekili Vahap Seçer ve 23 milletvekilinin, son yıllarda artan asker ve polis intihar vakalarının nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1291)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Son yıllarda sayıları artan asker ve polis intihar vakalarının nedenlerinin araştırılması amacıyla Anayasanın 98 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis araştırma komisyonunun kurulmasını saygılarımızla arz ederiz.

1) Vahap Seçer                                                        (Mersin)

2) Mustafa Sezgin Tanrıkulu                                      (İstanbul)

3) Ensar Öğüt                                                           (Ardahan)

4) Celal Dinçer                                                         (İstanbul)

5) Ali Sarıbaş                                                           (Çanakkale)

6) Aytuğ Atıcı                                                           (Mersin)

7) Mehmet Şevki Kulkuloğlu                                      (Kayseri)

8) Ali Özgündüz                                                        (İstanbul)

9) Muharrem İnce                                                     (Yalova)

10) Kadir Gökmen Öğüt                                             (İstanbul)

11) Ali İhsan Köktürk                                                (Zonguldak)

12) Sedef Küçük                                                       (İstanbul)

13) Engin Altay                                                        (Sinop)

14) Candan Yüceer                                                   (Tekirdağ)

15) Osman Oktay Ekşi                                               (İstanbul)

16) Oğuz Oyan                                                         (İzmir)

17) Mustafa Moroğlu                                               (İzmir)

18) Ahmet İhsan Kalkavan                                         (Samsun)

19) Sena Kaleli                                                        (Bursa)

20) Erdoğan Toprak                                                  (İstanbul)

21) Hurşit Güneş                                                      (Kocaeli)

22) Bülent Tezcan                                                    (Aydın)

23) Gürkut Acar                                                        (Antalya)

24) Ali Demirçalı                                                      (Adana)

Gerekçe:

Son on yılda güvenlik güçleri arasında intihar eğilimi artış kazanmıştır. Meclis İnsan Hakları Komisyonunun yaptığı belirlemeye göre, iç güvenlik olaylarında 818 şehit verilirken, aynı dönemde kışlada 934 er ve erbaş intihar etmiştir. Keza, on iki saat mesai yapan polisler arasında da intiharın yaygın olduğu görülmektedir. Geçmişi yüz yıldan daha öteye uzanan ve yaklaşık 250 bin kişinin görev yaptığı teşkilattaki polis intiharları için sağlam bir veri tabanı bulunmamaktadır. 2000 yılından bu yana 600'den fazla polisin intihar ettiği belirtilmekle birlikte, bunun en az üçte 1’i kadarının da intihar girişiminde bulunduğu ifade edilmektedir. Yani, her yıl ortalama 50 polis çeşitli nedenlerle canına kıymaktadır.

Uzmanlara göre, dikkatlerin üzerine çevrildiği intihar vakalarını uyku, yemek, nöbet ve iş şartları tetiklemektedir.

Gerek asker gerekse polis intiharlarının önüne geçilmesi için gerekli psikolog ve sosyolog desteği de yeterince sağlanamamaktadır.

Keza, kötü muamele uygulandığı gerekçesiyle özellikle er ve erbaş sınıfındaki askerler arasında intiharı seçen, sakat kalanların olduğu da bilinen acı bir gerçektir.

Emniyet teşkilatında “Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personelinin Çalışma Saatlerine İlişkin Esaslar” başlığı altında yapılan düzenleme, olağanüstü durumlar ve hizmetin gerekleri dışında mesai saatleri içinde çalışılabileceğini öngörmektedir. Yine, Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 61’inci maddesi komiser ve polislere haftada yirmi dört saat izin verileceğini öngörmektedir. Ancak, mevzuattaki hükümlere rağmen bu durum pratikte hiç uygulanmamaktadır.

Fazla mesaisini alamayan, dinlenmeye fırsat bulamayan, ek işlere boğulan polis ve asker, koşulların yarattığı iş stresiyle intihara yönelirken hizmet alan kamu da bu durumdan olumsuz olarak etkilenmektedir. Aileleri, arkadaşlarıyla görüşemeyen, gecesi gündüzüne karışan güvenlik güçlerinin sosyal çevreleriyle ilişkileri zayıflamakta ve giderek normal hayattan kopmaktadır.

Son yıllarda intihar edenlerin sayısının şehit sayısının üzerinde olduğuna dair açıklamalar, intihar eden asker ve polislerin aile ve arkadaşlarının yaşadığı acılar, asker ailelerinin şikâyetleri görmezden gelinemez. Şüpheli bazı ölümler ve ölümlerden sonra yapılan açıklamaların tatmin edici olmaması, gerekli adli ve tıbbi inceleme yapılmadığı iddiaları kamuoyunda kuşkuyla karşılanmaktadır.

3.- Van Milletvekili Nazmi Gür ve 21 milletvekilinin, Van İl Afet Müdürlüğü ve Van Valiliği hakkında çıkan yolsuzluk iddialarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1292)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Van İl Afet Müdürlüğü ve Van Valiliği hakkında çıkan yolsuzluk haberleri ve 23 Temmuz 2012 tarihinde AFAD'a yapılan yolsuzluk baskını üzerine söz konusu yolsuzluk iddialarının araştırılması için Anayasa'nın 98’inci, İç Tüzük’ün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

1) Nazmi Gür                                                                       (Van)

2) Pervin Buldan                                                                 (Iğdır)

3) İdris Baluken                                                                 (Bingöl)

4) Sırrı Sakık                                                                       (Muş)

5) Murat Bozlak                                                                  (Adana)

6) Halil Aksoy                                                                      (Ağrı)

7) Ayla Akat Ata                                                                (Batman)

8) Hasip Kaplan                                                                 (Şırnak)

9) Hüsamettin Zenderlioğlu                                                 (Bitlis)

10) Emine Ayna                                                              (Diyarbakır)

11) Nursel Aydoğan                                                         (Diyarbakır)

12) Altan Tan                                                                  (Diyarbakır)

13) Adil Zozani                                                                 (Hakkâri)

14) Esat Canan                                                                 (Hakkâri)

15) Sırrı Süreyya Önder                                                     (İstanbul)

16) Sebahat Tuncel                                                           (İstanbul)

17) Mülkiye Birtane                                                             (Kars)

18) Erol Dora                                                                    (Mardin)

19) Demir Çelik                                                                   (Muş)

20) İbrahim Binici                                                            (Şanlıurfa)

21) Özdal Üçer                                                                    (Van)

22) Ertuğrul Kürkcü                                                            (Mersin)

Gerekçe:

Bilindiği üzere 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde Van'da 2 büyük deprem yaşandı. Bu depremlerin ortaya çıkardığı durum ve sonuçlar itibarıyla birçok konuda sıkıntılar olduğunu göstermesinin yanı sıra birçok kemikleşmiş bürokratik ve sistematik sorunu da gözler önüne sermiştir. Vatandaşların birçok bürokratik sorunla boğuşmak zorunda kaldığı bu dönemde bazı devlet kurumları ve bazı şahısların sistematik bir biçimde bu depremleri fırsat bilerek kendilerine rant elde etme aracı olarak kullandıkları bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Deprem sonrası halkın sorunlarını çözmek görevini yürütmesi gereken kurumların başında AFAD ve valilik gelmektedir. Ancak deprem sürecinde ve sonrasında ortaya çıkan durum gösteriyor ki, bu kurumlar halkın sorunlarını çözmek adına en ufak bir çaba göstermez iken, içinde bulundukları uygulamalarla kendilerine çok ciddi rant kapıları açmayı başarmışlardır. Örneğin, 23 Temmuz 2012 tarihinde Van İl Afet Müdürlüğü personeline karşı yapılan yolsuzluk operasyonunda 10 kişinin gözaltına alınmış olması ve yapılan soruşturma sonucunda özellikle 38 binanın hasar durumunda değişiklikler yapıldığına dair önemli deliller elde edilmiştir. Bu durum, AFAD içindeki bazı şahısların insanların can güvenliğini hiçe sayarak sadece kendi şahsi rantlarını göz önünde bulundurarak söz konusu bina sahiplerinden rüşvet aldıklarını göstermektedir.

Medyada yer alan bazı haber ve köşe yazılarına göre Van Valiliğinin özellikle hizmet satın alma yoluyla araç kiralama ihalelerinde yolsuzluk yapılmıştır. Örneğin, 30 Eylül 2011 tarihinde yapılan 2011/151697 İhale Kayıt Numaralı ve 7 milyon 259 bin 268.22 TL muhammen bedelli Karayolları 11. Bölge Müdürlüğü muhtelif şantiyelerinde bir yıl süreyle hizmet alımı ihalesine sadece bir firma katılmış, 7 milyon 199 bin 820.00 TL bedelle almaya hak kazanmıştır. Karayolları 11. Bölge Müdürlüğü 2010 yılında 300 gün karşılığı 132 bin TL kira bedeli karşılığı araç kiralamanın adı yolsuzluk değil de nedir? Kiralanan 1 aracın satın alma bedeli 50 bin TL iken, 2 adet araca satın alma bedelinin çok üstünde kira ödemesi yapılmıştır. Yine, 2 traktörün bir yıllık kira bedelinin 124 bin TL olduğu ihaleler yapılmıştır. Bir traktörün satın alma fiyatı 50 bin TL civarındayken bir yıllık kira bedelinin traktörün fiyatından fazla olması da yolsuzlukların vardığı düzeyi gözler önüne sermektedir.

Bahsedilen yolsuzlukların birer iddiadan öte gerçeklik boyutu göz önünde bulunmaktadır. Valiliğin bu iddialara karşın hiçbir açıklama yapmamış olması manidardır. Bu konudaki iddiaların araştırılması için bir Meclis araştırma komisyonu kurulması önem arz etmektedir.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

VI.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- CHP Grubunun, Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 30 milletvekili tarafından, Vakıflar Bankası emeklilerinin 6111 sayılı Kanun’la getirilen düzenlemeden kaynaklanan mağduriyetlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 27/11/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun 3 Nisan 2015 Cuma günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

Sayı: 1189                                                                                       03/04/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu; 3/4/2015 Cuma günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                                    Levent Gök

                                                                                                                                        Ankara

                                                                                                                              Grup Başkan Vekili

Öneri:

Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 30 milletvekilinin, Vakıflar Bankası emeklilerinin 6111 sayılı Kanun’la getirilen düzenlemeden kaynaklanan mağduriyetlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 27/11/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin (1167 sıra no.lu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 3/4/2015 Cuma günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Lehinde Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan.

Buyurunuz Sayın Bayraktutan. (CHP sıralarından alkışlar)

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri ve bugün bizi yukarıda izleyici sıralarından izleyen Vakıfbank Emeklileri Derneği Başkanı ve Yönetim Kurulu üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ben de 24’üncü Dönemin son konuşmasını yapıyorum. Bu vesileyle, Parlamentoyu bir kere daha saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Bu vesileyle, dört yıl içerisinde yaptığımız konuşmalarda bilmeden üzdüğüm, kırdığım arkadaşlarım varsa onlardan özür diliyorum, haklarını helal etmelerini istiyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Vakıflar Bankası emeklilerine ilişkin ciddi anlamda sorunlar var, mağduriyetler var. Uzun zaman önce bu Meclis araştırma önergesini Parlamento bünyesine indirdim, bugüne vesile oldu. O anlamda da buna büyük destek veren Grup Başkan Vekilimiz Sayın Levent Gök’e içten teşekkürlerimi ve şükranlarımı arz ediyorum Meclis kürsüsünden.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye Vakıflar Bankası Memur ve Hizmetlileri Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı 1957 yılında kuruluyor. 1957 yılında kurulduktan bugüne kadar yaklaşık 9 bin, 10 bin civarında emeklisi var, 10 bine yakın emeklisi var değerli arkadaşlarım. Kurulduğu anda SSK’ya eş, muadil olan, SSK’nın diğer emeklilere sağlamış olduğu yardımları sağlayacağına ilişkin aynı şekilde bir sosyal yardım kuruluşu, emekliliğe ilişkin bir kuruluş. Ama tarih içerisinde, zaman içerisinde, ne yazık ki, birtakım olumsuzluklar oluyor. Sadece bu 8.500 kişiyi, 9 bin kişiyi, 10 bin kişiyi ilgilendiren bir mağduriyetin ötesinde, Vakıflar Bankası emeklilerini, global anlamda, total anlamda 100 bin kişiyi ilgilendiren bir mağduriyet sorunu. Emekliliklerine ilişkin, maaşlarına ilişkin 100 bin kişiyi ilgilendiren bir sorunla karşı karşıyayız değerli arkadaşlarım.

Bu nedir? Bakın, Vakıflar Bankası çalışanları görev yapmış oldukları süre içerisinde, SSK’lılarla karşılaştırıldığı zaman, SSK’lıların emekliliğe yönelik olarak ödemiş oldukları primlerin yaklaşık 3 katını ödemiş olmalarına rağmen, emekli olduktan sonra almış oldukları maaşlar, ne yazık ki, SSK emeklileriyle aynı, hatta onlardan düşük düzeyde maaş alan arkadaşlarımız var.

O nedenle, yaklaşık 100 bin kişiyi ilgilendiren bu kanayan yaranın bir anlamda ortadan kaldırılması için bu sorunun bir an evvel giderilmesi gerekmekte değerli arkadaşlarım. Vakfın, Sosyal Sigortalar Kurumunun yüklendiği görevler ve sağladığı haklar açısından -o düzeyin altına düşmemek üzere- gerçekleştirmekle yükümlü olduğu birtakım görevleri var değerli arkadaşlarım.

2000 yılını müteakip 2001’deki krizde sandığın genel kurulunda sosyal güvenlik prim keseneği ve emeklilik aylığı bağlama tavanı değiştirilmiş bulunmakta. Böylece, tavan en yüksek devlet memuru maaşıyken SSK tavanına indirilmiş. En büyük sorunlardan bir tanesi bu. Akabinde SGK düzenlemesinde sandıkların bu kuruma devri kararı çıkmış değerli arkadaşlarım. SSK emeklilerine 4447/38’inci maddeyle uygulanan TÜFE artışları -en önemli sorunlardan bir tanesi de bu- 1/7/2002 tarihinden 1/1/2005 tarihine kadar Vakıfbank emeklilerine yansıtılmamış. Üç yıllık bir ağır mağduriyet durumu söz konusu. Bu konuda diğer emeklilere TÜFE artışları uygulanmış olmasına rağmen, Vakıflar Bankası emeklileri özellikle bu tarihler arasında derin bir mağduriyetle karşı karşıya kalmışlar.

Değerli arkadaşlarım, oysa bunun arkasından birtakım emekliler adli yargıda bunların giderilmesi için davalar açmışlar ve bu davalar, olumlu anlamda düzeltilmesi için açmış oldukları bu davalar Yargıtay aşamasına kadar gelmiş, Yargıtay aşamasından geçmiş, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmiş ve icra, hatta infaz aşamasına gelmiş olan mahkeme kararları var. Bunların temel dayanağı şu: En fazla prim ödemiş olmalarına rağmen, fazla prim ödeyenler az maaşla karşı karşıya kalmışlar.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu sorunun temel dayanaklarından bir tanesi şu: Bakın, biraz önce de ifade ettiğim gibi 1/7/2002 ve 1/1/2005 tarihleri arasında emekli maaşında hiç artış yapılmaması ve bunun yanı sıra SGK tarafından emekli aylıklarına yapılan artışların yansıtılmaması ve buna bağlı olarak da sonraki dönemlerde yapılan artışların 506 sayılı Kanun’un kapsamındaki emeklilerin altında kalmasıyla iş mahkemelerinde dava açılmış bulunmaktadır. Bu davalardan bir tanesi Ankara 2. İş Mahkemesinde Ahmet Bal davası, yine örnek vermek açısından değerli arkadaşlarım, Zekiye Şanlı davasıdır ki birçok davalar açılmıştır.

Bakın, bu davalar açılıyorken Vakıfbank çalışanları, emeklileri şöyle bir durumla da karşı karşıya kalmışlar: Bunu hukuk mahkemesi içerisinde çözeceklerine inanarak birçok avukatın yanına gitmişler, avukatlara para ödemişler, yargılama giderlerine ilişkin masraflar yapmışlar, ücretli vekâlet vermişler. Bunların içerisinde belki bugünkü değerle 10 bin lirayı aşan vekâlet ücretleri ödemeleri gerçekleştirilmiş bulunmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, daha olumsuz bir olayla karşı karşıya kalmışlar. Bu Vakıflar Bankası emeklileri yargıya güvenerek yasayla ve hukukla kendilerine düzenlenecek olan bu lehte uygulamaların kendi lehine birtakım yararlar sağlayacağını düşünerek avukatlara dava vermişler ve bu dava sürecini takip etmişlerdir. Ama davalar devam ediyorken, hatta bu davalar Yargıtay aşamasından geçtikten sonra lehlerine sonuçlanmış olmasına rağmen, arkasından Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir torba yasayla ilginç bir düzenlemeyle de karşı karşıya kalmışlardır. Bu da nedir değerli arkadaşlarım? Bakın, 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 53’üncü maddesi bir garabet gibi olayın üzerine çökmüş bulunmaktadır. Bu maddeyi aynen okuyorum değerli arkadaşlarım, en ilginci de budur. Yani insanlar mahkeme kararlarına güvenileceğini zannetmişler ama bu şekildeki bir düzenlemeyle de mahkeme kararları kadük olmuş, boşlukta kalmış bulunmaktadır. 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun geçici 20’nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir değerli arkadaşlarım bu torba yasayla.

“Birinci fıkranın (b) bendinin uygulanmasında, yardımların sağlanması ve bağlanması yönünden alt sınırın belirlenmesinde muadil miktar karşılaştırması esas alınır. Ancak -en ilginci de bu- gelir ve aylıkların artırılmasında 506 sayılı Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıkların artırımına ilişkin hükümler devir tarihine kadar uygulanmaz. 5510 sayılı Kanunun geçici 20’nci maddesinin on ikinci fıkrasında yer alan sınırlama dâhilinde sandıkların kuruluş senetlerinde yer alan hükümler ve sandıkların uygulamaları saklıdır.” hükmü yer almıştır. “Bu hüküm, yürürlüğe girdiği tarihten önceki artışlarda ve görülmekte olan davalar hakkında da uygulanır." şeklinde ilginç bir ibare torba yasanın içerisine konulmuş bulunmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, bu madde kazanılmış hak ilkesine, kanunların geriye yürüyemeyeceği ilkesine, evrensel hukuk normlarına ve dolayısıyla da Anayasa’nın 2, 38, 36 ve 138’inci maddelerine aykırı olduğu gibi, aynı yasanın 52’nci maddesiyle eklenen geçici 33’üncü maddesine de aykırılık teşkil etmiştir.

52’nci maddeyle eklenen geçici 33’üncü maddede “Kanunun 53’üncü maddesinin birinci fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla yapılan değişiklikler, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmaz.” denilmiştir. Esas hukuk garabeti de budur değerli arkadaşlarım. Aynı yasa içerisinde iki hükmün birbirine mübayenet teşkil etmesini, bir çelişki teşkil etmesini hukuken açıklamak, hele de Vakıfbank emeklilerine bunları anlatmak hukuken mümkün değildir.

Başka bir deyişle, yasanın 53’üncü maddesi ile aynı yasanın 52’nci maddesinin geçici 33’üncü maddesi çelişkili hükümler içermektedir. Uygulayıcıları tereddüde düşürecek 2 farklı hüküm aynı yasada yer almış bulunmaktadır. Bu, bir anlamda, yasama yetkisinin kötüye kullanılmasıdır. Bu konudaki mağduriyetin giderilmesi için Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Anayasa Mahkemesine gerekli başvurular yapılmış ama ne yazık ki bu başvurulardan da sonuç alınamamıştır.

Değerli arkadaşlarım, biraz önce de ifade ettiğim gibi, Vakıfbank emeklileri yaklaşık 10 bin kişilik bir kitleyi temsil etmektedir. Sadece onlarla da değil, aileleri, çocukları, onların bakmakla yükümlü olmuş oldukları geniş bir kitle, büyük bir aile toplumu vardır. O nedenle, eğer bu şekildeki bir torba yasa garabetiyle içinde bulundukları… Yıllardır emekli olabilme hayali kuran, emeklilikte en azından insanca yaşama, onları insanca yaşayacak olan bir gelir düzeyine kavuşturabilecek bir yaşam hayali kuran bu kardeşlerimizin, Vakıflar Bankası çalışanlarının -ve hâlen çalışanlar da var- emeklilerinin bu sorunlarının giderilmesi çok önemlidir. Bu konuda yapılacak bir Meclis araştırma önergesinin veya Meclis araştırmasının yüce Parlamento tarafından kabul edilmesi geleceğe ilişkin hayaller kuran bu insanların içinde bulundukları mağduriyetleri bir anlamda giderecektir.

Biraz önce de ifade ettiğim gibi, bu sadece rakamsal olarak düşük bir kitleyi kapsamamaktadır. Değerli arkadaşlarım, bunlar yasalara güvenerek hukuk mahkemelerinde davalar açmışlardır ve biraz önce de ifade ettiğim gibi, bu davalar alt mahkemelerde olumlu olarak sonuçlanmıştır. Karşı taraf tarafından Yargıtay temyiz yoluna başvurulmuş ve kesinleşmiş, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden kararlar ortaya çıkmıştır. Hatta bunlardan bir bölümü maaş artışlarına ilişkin bölümleri icraya koymuşlar, infaz kabiliyeti olan mahkeme kararları elde etmişlerdir. Şimdi, bütün bunlara rağmen, lehte olan mahkeme kararlarının varlığına rağmen siz arkadan bir torba yasa getirerek aynı dönem içerisinde… Düşünün değerli arkadaşlarım, SSK emeklileri çalışırken 3 lira SSK primi ödüyorken aynı dönem içerisinde Vakıflar Bankası emeklileri sandığa güvenerek 3 katını ödemişlerdir, 9 lira ödemişlerdir ve doğal olarak, emekli olduktan sonra da bunlara yaraşır bir ücret artışını, bunlara yaraşır bir emekli maaşı artışını öngörmüşlerdir ama gelinen noktada onlara layık görülen maaş ne yazık ki SSK’nın altında da kalmıştır. Bu anlamda, Vakıflar Bankası emeklileri derin bir mağduriyet yaşamaktadır, bunu yüce Parlamentoda bir kere daha dile getiriyorum. Bu konuda iktidar partisinin ve Parlamento grubundaki diğer parti gruplarının hassasiyetini dikkate çekiyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bayraktutan.

Aleyhinde Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç.

Buyurunuz Sayın Bilgiç. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerinde söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, 2001 yılında yaşanan finansal krizle bankaların içinin boşaltılması sonucunda, 2005 yılında bankacılık sistemine çekidüzen vermek, bankacılığın sağlam temellere kavuşturulmasını sağlamak amacıyla 5411 sayılı Bankacılık Kanunu çıkartılmıştır. Bu kapsamda, bankaların aktüeryal dengesinin bozulmasına yol açan sebeplerden biri olduğu için bankaların personel sandıklarının açıklarını kapatamayacağı hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 5510 sayılı Kanun’la, ülkemizde, esas itibarıyla herkesin sosyal güvenceye kavuşturulması ve sosyal güvenlik sisteminin tek bir çatı altında toplanması sağlanmıştır. Sandıkların emekli rejimine tabi olan personel emekli aylıklarını Sosyal Sigortalar Kurumundan değil kendi sandıklarından almakta oldukları için 506 sayılı Kanun’a tabi emeklilere göre daha yüksek emekli maaşı aylığı alabiliyorlardı. Ancak bu durum bu sandıkların aktüeryal dengelerinin bozulmasına yol açıyordu çünkü gelirleri giderlerini karşılamıyordu. Bu nedenle 6111 sayılı Kanun’un 53’üncü maddesiyle aylık ve gelirlerde yapılacak artışlarda muadil miktar karşılaştırmasının esas alınması sağlanmıştır. Aynı düzenlemeyle, doğacak uyuşmazlıklar da çözüme kavuşturulmuştur.

Söz konusu kanun hükmü Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Anayasa Mahkemesine götürülmüştür. Ancak Anayasa Mahkemesi, kanunla, verilmiş bir mahkeme kararının iptal edilmediğini, bir kanunun farklı yorumlanmasından doğabilecek ihtilafların kanunla açığa kavuşturulmasının sağlandığı gerekçesiyle iptal istemini reddetmiştir. Anayasa Mahkemesinin kararında aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir. “Yasama organının mahkeme kararlarını değiştirememesi ilkesi yasama organının kanun yoluyla kesinleşmiş olan kararları ortadan kaldıramaması anlamına gelir. Mahkeme kararının kanun yoluyla değiştirilememesi ilkesi, maddi hukukta herhangi bir değişiklik yapmaksızın sadece somut mahkeme kararlarının kanun yoluyla değiştirilmesi ya da uygulanmasının engellenmesi hâlleri için söz konusu olacaktır.”

506 sayılı Kanun’un geçici 20’nci maddesinde bazı kuruluşlara personelinin sosyal güvenliğini sağlaması amacıyla vakıf veya dernek şeklinde sandık kurabilme yetkisi verilmiştir. Maddenin (1)’inci fırkasının (b) bendinde, bu madde uyarınca kurulan sandıkların üyelerine en az 506 sayılı Kanun’da belirtilen yardımları sağlayacağı belirtilmiştir. Kurul, sandıklarca sağlanan yardımların SGK sigortalısına sağlanan yardımlardan aşağı olmaması yönündeki hükmün uygulanmasında, yardım miktarları dışında aylık artış oranlarının da SGK sigortalısının aylık artış oranlarından aşağı olamayacağı yönünde ortaya çıkan ihtilafların giderilmesi amacıyla getirilmiştir. Düzenlemeyle, sandıkların sağladıkları yardımın alt sınırının belirlenmesinde muadil miktar karşılaştırmasının esas alınacağı belirtilmek suretiyle mevcut hükümden ne anlaşılması gerektiği ve maddenin lafzına ve amacına uygun nasıl uygulanacağı hususuna açıklık getirilmiştir. Vakıf senedi gereği üyelerine sağladıkları yardımlardaki artış oranını SGK tarafından uygulanan oranın altında tutan vakıf sandıklarının bu uygulamasını, onun mali yapısını ve aktüeryal dengesini sağlam tutmaya yönelik bağımsız bir karar olarak görmek gerekmektedir.

Dolayısıyla, sandıkların alt sınır kuralını ihlal etmedikleri sürece sağladıkları yardımlar için SGK’dan daha düşük artış oranı belirleyebilmeleri mümkün görülmelidir. Aksi hâlde, sandığın asli görevi olan üyelerinin sosyal güvenliğini sağlama fonksiyonu tehlikeye girecektir. Vakıf sandıklarının mali yapısını ve aktüeryal dengesini sağlam tutarak üyelerinin sosyal güvenliğini sağlama yönündeki asli görevini yerine getirebilmesinin tehlikeye girmemesi için mevcut kanun hükmünün uygulanmasına ilişkin olarak ortaya çıkan ihtilafların giderilmesi amacıyla yapıldığı hususu göz önünde bulundurulduğunda yeni bir uygulama getirmeyen ve sadece sandıkların sağladıkları yardımın alt sınırı belirlenirken muadil miktar karşılaştırmasının esas alınacağını belirtmek suretiyle mevcut hükümden ne anlaşılması gerektiğini açıklığa kavuşturan kural, kamu yararı amacıyla getirilmiş olup Anayasa’ya aykırı bir yönü de bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, söz konusu sandıklar tarafından bağlanan aylık ve gelirlerin artırılmasında muadil miktar karşılaştırılmasının esas alınmasının sağlanmasına yönelik düzenlemenin, yürürlüğe girdiği tarihten önceki artışlarda da uygulanacağı öngörülerek geriye yürütülmesi, sandık tarafından yapılan yardımlarda alt sınırın hatalı belirlenmesi sonucu aleyhine uygulamada bulunulan sandık üyelerinin haklarının ihlal edilmemesi amacıyla kabul edildiği anlaşıldığından, hukuk güvenliği ilkesini ihlal eden bir durum da bulunmamaktadır.

Kanun koyucu tarafından bir kanun hükmünün farklı yorumlanmasından kaynaklanan ihtilafları gidermek amacıyla yapılan düzenlemelerin, söz konusu ihtilaf nedeniyle açılmış ve düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla henüz sonuçlanmamış davalar hakkında da uygulanmasını sağlamak amacıyla getirilen kuralın, yargılamanın ne yönde yapılacağı veya belirli, somut bir uyuşmazlığı nasıl karara bağlayacağı hususunda bir ifade içermediği gibi, hâkimlerin, görevlerini bağımsızlık içinde yapmalarını, Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm vermelerini engelleyen ve yargı yetkisinin kullanılması bakımından mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat verilmesine yol açan bir yönü de bulunmamaktadır.

Her kanunun, muhatapları ve uygulayıcıları açısından uyulması zorunlu emirler niteliğinde olması hukuk kurallarının normatif doğasından kaynaklanır. Bir hukuk devletinde, her kamusal yetkinin hukuka uygun kullanılması gerektiği gibi mahkemelerin de önlerine gelen uyuşmazlıklar hakkında karar verirken ilgili kanunlara uyma yükümlülüğü vardır. Bu nedenle, sandıklarca yapılacak yardımlardan kaynaklanan uyuşmazlıkları karara bağlarken mahkemelerin uymaları gereken esasları belirleyen kuralın yargı bağımsızlığını ihlal edici nitelikte olduğu söylenemez. Öte yandan, sandıkça ödenecek gelir ve aylıklar nedeniyle açılacak davaların kazanılmış hak doğurması, davada sigortalı lehine karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesiyle söz konusu olacaktır. Anılan uyuşmazlıklarla ilgili olarak dava açılmış olması o ihtilafın sigortalı lehine sonuçlanacağı anlamına gelmeyeceği gibi, bu kişiler için de kazanılmış herhangi bir haktan söz edilemez.

Bu gerekçelerle Cumhuriyet Halk Partisinin önerisine karşı olduğumu, aleyhte olduğumu ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bilgiç.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bu konuyla mı ilgili Sayın Vural? Sonra verebilirim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Başka konuşmacı varsa…

BAŞKAN – Yok.

Bu konuyla ilgili mi?

OKTAY VURAL (İzmir) – Evet, bu konuyla ilgili.

BAŞKAN – Tamam, söz vereyim size, oylamaya geçeceğim çünkü.

Buyurunuz Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim efendim.

Aslında, bu Vakıflar Bankası emeklilerinin bir mağduriyet yaşadığı açık ama “Mahkeme kararını kanun yoluyla değiştiremiyoruz.” ifadesi yerine, bence bir mağduriyet varsa, bu mağduriyetin giderilmesi konusunda atılması gereken bir adım varsa bunu atalım, hazır torba yasa da var. Bunlarla ilgili bir mağduriyet tespiti varsa, bir haksızlık varsa yani “Mahkeme kararı şöyle olmuş, şu şöyle olmuş, reddedilmiş.” filan demekten ziyade hakka göre meseleye bakmak lazım. Eğer bir hakları varsa bu hakları iade etme yolunda bir adım atmanın daha doğru olacağını düşünüyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, eğer böyle bir adım söz konusu olursa, bir mağduriyetin giderilmesi konusunda bir adım atılmasına ilişkin bir inisiyatifi destekleyeceğimizi ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Vural.

LEVENT GÖK (Ankara) – Karar yeter sayısı istiyoruz efendim.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

On dakika ara veriyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 15.04

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.22

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90’ıncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve daha sonra oylarınıza sunacağım.

2.- AK PARTİ Grubunun, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri arasından belirlenen Ön Seçim Geçici Komisyonunca kabul edilen ve bastırılarak dağıtılan 713 sıra sayılı Komisyon Raporu’nun kırk sekiz saat geçmeden Genel Kurulun 3 Nisan 2015 Cuma günkü gündeminin “Seçim" kısmına alınarak mezkûr rapor doğrultusunda Sayıştayda boş bulunan 7 üyelik için seçimin bu birleşimde yapılmasına; gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan 708, 686, 422, 604, 58, 582, 447, 584, 432 ve 690 sıra sayılı Kanun Teklifi ve Tasarılarının bu kısmın sırasıyla 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15 ve 16’ncı sıralarına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine ilişkin önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 3/4/2015 Cuma günü (bugün) toplanamadığından, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

                                                                                                                                                                         Ahmet Aydın

                                                                                                                                                                         Adıyaman

                                                                                                                                                                         AK PARTİ Grup Başkan Vekili

Öneri:

Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri arasından belirlenen Ön Seçim Geçici Komisyonunca kabul edilen ve bastırılarak dağıtılan 713 sıra sayılı Komisyon Raporu’nun kırk sekiz saat geçmeden Genel Kurulun 3/4/2015 Cuma günkü (bugün) gündeminin “Seçim" kısmına alınarak mezkûr rapor doğrultusunda Sayıştayda boş bulunan 7 üyelik için seçimin bu birleşimde yapılması,

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında bulunan 708, 686, 422, 604, 58, 582, 447, 584, 432 ve 690 sıra sayılı Kanun Teklifi ve Tasarılarının, bu kısmın, sırasıyla 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15 ve 16’ncı sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi önerilmiştir.

BAŞKAN – Lehinde İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan Kubat.

Buyurunuz Sayın Kubat. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Sayın Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; grup önerimizin lehinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, grup önerimizde, Sayıştay için boş bulunan 7 üyelik seçimlerinin bugün yapılması ve bunun dışında, bir kısım uluslararası sözleşmelerin -bunların birçoğu Türki cumhuriyetlerle ilgili ve ülkemizin ikili ilişkileri açısından oldukça önem taşıyan bir kısım uluslararası sözleşmeler- bugün gündeme alınmak suretiyle görüşülmesi…

Dün 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Tasarısı’nın 9’uncu maddesini bitirmiştik. Gerçekten iki üç gündür burada iktidar ve muhalefet çok ciddi, yoğun bir emek vererek bu mesele üzerinde bütün görüşler ortaklaşa masada tartışıldı ve çok şükür iyi bir noktaya geldik. Ben bu katkılarından dolayı muhalefetimize, bu kanun için emek veren bütün arkadaşlarımıza, bütün herkese çok teşekkür ediyorum, onların da gerçekten yapıcı anlamda önemli katkıları oldu. Bu vesileyle bugün inşallah bunu kanunlaştırdıktan sonra çalışmalarımızın akıbeti ne olur, onu da ilerleyen saatlerde görürüz.

Bu düşüncelerle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kubat.

Aleyhinde Ankara Milletvekili Levent Gök.

Buyurunuz Sayın Gök. (CHP sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclisimizin son günlerinde yine AKP Grubunun son güne sıkıştırılmış bir gündemiyle karşı karşıyayız.

Değerli milletvekilleri, Meclisin ne zaman kapanacağı belli, komisyonlardan hangi yasaların hangi tarihte geçtiği belli. Memleketin yararına olacak konuların enine boyuna tartışılması gereken bir zaman diliminde, sıkıştırılmış bir zaman takvimi içerisinde bir aceleyle, bir koşturmayla yani iyice incelenmeden yasalar çıkarmaya çalışıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konuda gerçekten gözümüzden kaçan bir husus var mı diye de dikkatli olmak durumundayız, elbette sizler de öyle olmak durumundasınız.

Yani, iş güvenliği ve iş sağlığıyla ilgili bir yasada biz, iş dünyasının, emekçi kardeşlerimizin, hayatını bu yolla kazanan milyonlarca yurttaşımızın en sağlıklı ortamlarda, bütün dünyadaki standartlar neyse o çerçevede bir iş sağlığına ve iş güvenliğine kavuşmasının arzu edilmesi konusunda elimizden gelen çabayı gösteriyoruz ama bunların böyle sıkıştırılmış bir zaman içerisinde konuşulmasından endişemiz var, “Acaba gözümüzden kaçan, işçinin aleyhine, emekçinin aleyhine bir durum olur mu?” diye endişe ediyoruz. Bu konuda, bu yasa görüşülürken arkadaşlarımız Cumhuriyet Halk Partisinin bu konulara yaklaşımını sizlerle paylaşacaklar. Bunların her biri önemli ve değerli. Umuyor ve diliyorum ki Cumhuriyet Halk Partisinin iş sağlığı ve güvenliği konusundaki görüşleri de dikkate alınarak yasanın emekçiler lehine en uygun koşullarda çıkmasının bir yolunu buluruz.

Bakın, dün yaşam odalarını kanun metnine koyduk. Cumhuriyet Halk Partisi olarak çok üzerinde durduğumuz, önemsediğimiz bir konu. Maden ocaklarında meydana gelen kazalarda ölüm riskini, yaralanma riskini en aza indirmek açısından, ILO standartları ve bütün dünyanın uyguladığı standartları nasıl uygulayabiliriz arayışı içerisinde Cumhuriyet Halk Partisi görüşlerini dile getirdi ve memnuniyetle görüyorum ki Genel Kurul da bu önerilerimizi kabul etti ve yaşam odaları bir kanuna girdi. Şimdi artık madenci kardeşlerimiz madenlerde çalışırlarken daha bir güvencede olacaklar. Bunun bir an önce hayata geçirilmesi neden önemli? İnsan, her şey insan için de ondan. Yani, bir tek insanımızı dahi kaybedecek hiçbir zaman lüksümüz olmamıştır, bundan sonra da olamaz. Özellikle geçtiğimiz aylarda yaşanan büyük maden kazalarından sonra, Türkiye artık dünyada maden kazalarından ve iş cinayetlerinden dolayı hayatını kaybeden işçi kardeşlerimizle anılmasın değerli arkadaşlarım. Bütün hassasiyetimiz bu çünkü bu haberler sadece Türkiye’de duyulmuyor, bütün dünya bunları takip ediyor ve başka ülkelerde maden kazalarında ölümler sıfır, hatta en az düzeydeyken Türkiye’de bu kadar yüksek iş cinayetlerinin, iş kazalarının olması, ölümlerin olması ve bu konuda yaralanmaların olmasını biz dünyaya anlatamıyoruz. Bu konuda birinci sınıf ne varsa onu yapmak durumundayız. “Hangi usul ve esaslar yapılırsa bunlar en aza iner, hatta hiç olmaz?” dedirtecek uygulamaları yapmak durumundayız. Bu nedenle, bu hassasiyetle İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nı takip ediyoruz değerli arkadaşlarım. Belki zamanımız dar ama biz bu zaman darlığı içerisinde dahi, Cumhuriyet Halk Partisi olarak -görüşlerimizi sizlerle paylaşarak- en ufak bir nokta açık kalmasın diye görüşlerimizi, eleştirilerimizi, yapıcı önerilerimizi sizlerle paylaşacağız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önceki gün İstanbul’da gerçekleştirilen terör saldırısı sonucunda bir değerli savcımızı maalesef şehit verdik ve bu terör olayının yarattığı tahribat daha gitmeden, ertesi gün bir terör olayı daha oldu. Dün Mecliste konuştum, Cumhuriyet Halk Partisi olarak terörü kınayalım, bir ortak bildiri yayınlayalım diye ama bu konuda, maalesef, parti grupları arasından bana ulaşan herhangi bir mutabakat gelmedi.

Teröre karşı durmamız gerekiyor. Terörün yarattığı sonuçları, bunun toplumdaki infiali, moral değerleri Meclisimizin güçlü bir karşı çıkışla dile getirmesi ve karşı durması gerekirdi. Elbette bunun sorumlusu da var. Bir yandan sorumlular da belirlenmeli ama bu konuda terörden Türkiye’de kimsenin prim yapamayacağı gerçeğinin altını çizmek durumundaydık. Bunu yapamadık ama şunu yaptık değerli arkadaşlarım: Sayın Savcımızı şehit eden teröristlerin bir avukat cübbesini kollarında tutarak adliyeye girmesinden yola çıkarak bugün tüm Türkiye’de bütün avukatlar hakkında çok ölçüsüz ve hiçbir kalıba sığmayacak uygulamalar oluyor.

Değerli arkadaşlarım, terörist elbette kendisini gizleyecek. Bir avukat kıyafetine girebilir, bir yargıç kıyafetine girebilir, bir polis kıyafetine girebilir, hatta Cumhurbaşkanının aynı bir takım elbisesini üzerine alıp giyebilir. Yani şimdi buradan yola çıkarak, avukat cübbesini koluna taktı da adliyeye girdi diye bütün avukatları suçlu nasıl ilan edebiliriz? Avukatlar, hâkimler ve savcılar gibi yargı sürecinin en önemli unsurlarından bir tanesi. Kaldı ki bu konuda zaten adliyelerde x-ray cihazlarından herkes geçiyor ama avukatlara gerçekten son derece ağır muameleler uygulanıyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Yani, sanki, bütün avukatlar bu terörün içindeymiş gibi bir algı yaratılıyor. Bunu kabul edemeyiz. Ben aynı zamanda avukat kökenli bir kardeşiniz olarak bunun altını çiziyorum. Teröre karşı duracağız. İşte, bunun için de istihbarat güçleri ne işe yarar?

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Sayın Başkan, nasıl sağlayacağız?

LEVENT GÖK (Devamla) – İstihbarat güçleri, zaten kılığını değiştirmiş bir teröristi ayırt edecek değerli arkadaşlarım.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Nasıl ayırt edecek?

LEVENT GÖK (Devamla) – Bu hepinizin başına gelebilir, hepinizin başına gelebilir.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) – Çözüm ne?

LEVENT GÖK (Devamla) – Çözüm, siyasallaşmamış bir istihbarat teşkilatıdır. AKP’nin üyesi olmayan bir MİT Müsteşarını getirirseniz çözüm olur. Güvenlikçiler, valiler, kaymakamlar siyasallaşmadan uzak durduktan sonra bunlar çözülür değerli arkadaşlar. Siz bir MİT Müsteşarını, istihbaratın en üst düzeyinde bulunan bir kişiyi AKP’ye üye yaptırır, adaylık için istifa ettirir, AKP’den temayül yoklamasına koyar, ondan sonra istifa ettirir tekrar MİT Müsteşarı yaparsanız bu olmaz; bu, AKP’nin bir güvenlik müsteşarlığı olur.

Zafiyetler var, ciddi zafiyetler var. Şimdi bunların konuşulması gerekiyor.

SALİH KOCA (Eskişehir) – Türkiye’de Cumhurbaşkanı da öyle seçiliyor, Başbakan da öyle seçiliyor.

LEVENT GÖK (Devamla) – Böyle bir tabloda -bakın, bu konuştuklarımı lütfen iyi değerlendirin- bu güvenlik zafiyetinin sorumlusu devleti yöneten iktidardır değerli arkadaşlarım. Siz hâlâ muhalefeti suçluyorsunuz. İnşallah, 7 Hazirandan sonra ülkede güvenliğin nasıl sağlanacağını göreceksiniz. Yani, böyle bir tablo olduğu zaman siyasal iktidarın bir Başbakanı, İçişleri Bakanı ve ona katılan Cumhurbaşkanı muhalefeti suçluyorsa burada gerçekten iktidarın çok vahim bir şekilde düşünmesi gerekir.

Şimdi, bunları niçin söylüyorum? Terör -istiyorum ki, Cumhuriyet Halk Partisi olarak istiyoruz ki- arzu ettiği moral bozukluğunu yaratmasın Türkiye’de. Terörün zaten amacı budur; bir moral bozukluğu, güvensiz bir ortam. İşte buna karşı bir karşı duruşu mutlaka sergilememiz gerekiyor.

Elbette, değerli milletvekilleri, millî irade, millî iradeye saygı özellikle AKP sözcülerinin, Cumhurbaşkanının, Başbakanın sıkça kullandığı sözcükler ve kavramlar. Millî irade… Çoğunluğun oyunu alınca her şey oluyor diye bugüne kadar getiriyorsunuz. Peki, aynı konuşmayla, İstanbul Üniversitesinde yapılan rektörlük seçiminde üniversite öğretim üyelerinin seçtiği Raşit Tükel 1.202 oyla 1’inci sırada gelmişken niçin daha sonra gelen bir başkasını rektör seçiyorsunuz? Soru bu. Millî irade eğer saygıysa işte size bir irade yani millî irade sizler için geçerli olacak ama bir başkası aldığında, öne çıktığında millî irade olmayacak, Cumhurbaşkanının takdir hakkı olacak, öyle mi?

BEDRETTİN YILDIRIM (Bursa) – Bir oyla bile seçilir.

LEVENT GÖK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu kavramlar konusunda karar vermeniz gerekir. Millî irade…

UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) – Kirli irade bu, kirli!

LEVENT GÖK (Devamla) - Bakın, biz yine şunu söylüyoruz: Millî irade çoğunluğun her sözünün geçtiği bir nokta değildir. Millî irade, tam tersine, azınlığın da korunduğu bir kavramdır. Bu kavramlar konusunda bir kere netleşmeniz gerekiyor. Millî irade, eğer sizin dediğiniz gibiyse o zaman Raşit Tükel’i rektör seçmeniz gerekiyor. Şimdi, bu konuda AKP’nin samimiyetsizliğini görüyoruz, sorguluyoruz.

Bunlar, istiyoruz ki, Türkiye’de demokrasiyle gerçekleşsin, Türkiye'de demokrasideki bütün kurallar ve kurumlar yerine otursun ama bütün bunları bozan AKP iktidarına karşı elbette bizim her kanunda söyleyeceğimiz çok fazla sözcükler vardır, bunları söylemeye devam edeceğiz diyor, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Gök.

Lehinde, Eskişehir Milletvekili Salih Koca…

SALİH KOCA (Eskişehir) – Vazgeçtim.

BAŞKAN – Peki.

Aleyhinde, Bingöl Milletvekili İdris Baluken.

Buyurunuz Sayın Baluken.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

AK PARTİ Grubunun vermiş olduğu önergenin aleyhinde söz aldım. Zaten çalışma saatleriyle ilgili AK PARTİ Grubunun bugüne kadar getirdiği önergelere katılmak mümkün değil çünkü bu Mecliste işleyişle ilgili bir siyasi nezaket, bir uzlaşma kültürü aslında vardı ama maalesef bu dört yıllık süreç içerisinde AK PARTİ neredeyse -bu uzlaşma kültürünü ve bu siyasi nezaketi tamamen ortadan kaldıracak şekilde- Meclis Genel Kurulunu kendi parti ihtiyaçlarını gözetecek şekilde çalıştırmaya devam etti, bugün getirilen grup önerisinde de yine aynı ruh var. Aslında, son günlerde Meclisin çalışmasıyla ilgili de mevcut anlam tamamen ortadan kalkmış durumda. Çünkü bu Meclisin çalışmalarını bir şekilde artık değersiz gören bir anlayış giderek hâkim kılınıyor ve maalesef bu algıyı da Sayın Cumhurbaşkanı yaratıyor. Sayın Cumhurbaşkanı, parlamenter sistemin rafta beklediğini, buzdolabında beklediğini ima eden cümleler kullanıyor. Böyle cümleler varken, ortada parlamenter sistemle ilgili bu düzeyde ağır cümleler varken bu Meclisin çalışmasıyla ilgili de mevcut işleyiş, mevcut pratik halkımız tarafından artık çok değerli bulunmuyor.

Gönül isterdi ki, muhalefet dışında AK PARTİ Grubundan milletvekilleri çıkıp parlamenter sistemin hâlâ devam ettiğini ve bu Parlamentonun da halkın yararına olacak şekilde çalışmalarını aynı şekilde sürdürdüğünü ifade etsinler. Ama maalesef bugüne kadar ne AK PARTİ grup başkan vekillerinden ne de AK PARTİ’li milletvekillerinden bu konuda tek bir yorum, tek bir değerlendirme cümlesi bile biz duymadık. Dolayısıyla rafta bekletilen bir sistemin Meclisi olarak bugün aslında burada bir çalışma yürütüyoruz. Bunun son derece sakıncalı algılar yarattığını, halk nezdinde Meclisin güvenilirliğiyle ilgili ciddi tartışmaları beraberinde getirdiğini ifade etmek istiyoruz.

Tabii, Sayın Cumhurbaşkanının Meclis iradesine ipotek koyan bu cümlesi kendi bulunduğu konumla çelişen tek cümle olarak tarihe not düşülmüyor. Yani tarafsız olması gereken bir Cumhurbaşkanı seçim meydanlarında “Bana 400 milletvekili verin.” şeklinde oy isteyebiliyorsa, “Bana yeni anayasayı yapma yetkisi verin.” şeklinde halka propaganda yapıyorsa orada artık ciddi sorunlar var demektir, orada halkın vicdanıyla, siyaset kurumunun güvenilirliğiyle ilgili ciddi birtakım sıkıntılar baş göstermiş demektir. Ama maalesef, dediğim gibi, biz bu konularda muhalefet milletvekilleri dışında AK PARTİ’ye mensup milletvekillerinden hiçbir söz işitmedik.

Zaten Meclisin genel çalışma saatlerine de baktığınız zaman son iki ayda neredeyse ortalama on altı-on sekiz saat çalışan bir pratik var. Bu on altı-on sekiz saatten aslında kimse şikâyetçi değil ama şikâyetçi olduğumuz husus şu: Halkın gerçek sorunlarını çözen, ülkenin gerçek sorunlarına çözüm arayan yasalarla ilgili burada görüşmeler yürütülmüyor. Demin dediğim gibi, bir partinin ihtiyaçları ve daha çok da seçimde kullanacağı bazı taktik yasalarla vakit geçiren bir Genel Kurul pratiği söz konusu. Hani gönül ister ki bu kadar yoğun bir mesainin son iki ayını da demokratikleşme ve özgürlükler konusunda bu ülkeye gerçekten kalıcı birtakım yasalar kazandırmış olarak geçirseydik ya da çalışma hayatı ve emek alanıyla ilgili bu ülkedeki milyonlarca işçinin, emekçinin sorunlarını çözen, yoksulun sorunlarını çözen birtakım yasaları başarmış olarak geçirseydik ya da bu ülkedeki yoksulluk, işsizlik, açlıkla ilgili birtakım sorunlara tamamen olmasa bile palyatif çözümler üreten birtakım yasaları geçirmiş olsaydık. Ama maalesef, bunlara baktığımızda, konu başlıklarını çoğaltabiliriz, Türkiye’deki sorun alanlarını burada saymakla bitiremeyiz. Bu sorun alanlarının hiçbirine çözüm getirmeyen torba yasalarla, özensiz hazırlanmış, bürokratların sipariş ettiği maddelerle bu Meclis maalesef mesai dolduruyor. Son bir iki günü de AK PARTİ Grubu bu şekilde geçirmeye kararlı görünüyor. Bunun yanlış olduğunu ve bunun Meclisin güvenilirliği açısından son derece büyük problemler yarattığını biz tekrar ifade etmek istiyoruz.

Bakın, en basitinden, demokratikleşmeyle ilgili son iki ayda hiçbir şey yapamıyorsak bile seçim barajını ortadan kaldıran bir düzenlemeyi bu ülkeye, bu ülkenin halkına armağan edebilirdik. Darbecilerin çıkarmış olduğu ve bugüne kadar iktidar sahiplerinin arkasına sığındığı yüzde 10’luk seçim barajının ayıbını bile AK PARTİ Grubu son iki ay içerisinde kendi gündemine almadı, Meclis Genel Kuruluna getirmedi. Basın özgürlüğü, düşünce, ifade özgürlüğüyle ilgili, yine hakeza mevcut sorunlar aynı şekilde devam ediyor.

Özgürlükler ve demokratikleşme bu kadar fazla kısıtlanınca, Genel Kurul bu konuda kılını kıpırdatacak bir yasal düzenlemeyle ilgili bir çaba içerisinde olmayınca, bu ülkede, işte, bu saat itibarıyla da avukatlar Çağlayan Adliyesinde yerlerde süründürülerek, gündüz ortası, sokak ortasında işkence görebiliyorlar. Bu tabloları meşrulaştıran sizsiniz. Eğer avukatlar adliye kapısında polis tarafından darp edilecek şekilde işkenceye maruz kalıyorlarsa, burada, bu özgürlük alanıyla ilgili rahatsızlık duymayan pratiğiniz birinci derece suçludur.

Yine, iç güvenlik paketi gibi bir garabeti buraya getirerek, âdeta polis devletine onay çıkaran bir yasayı çıkaran milletvekilleri olarak, hepiniz şimdiden tarihe adınızı yazdırdınız.

Özellikle emek ve çalışma alanıyla ilgili bir yasa görüşeceğiz. Bu yasanın içerisinde de beklerdik ki hani, Meclisin son pratiğinde, iş cinayetleriyle ilgili, yaşanan işçi katliamlarıyla ilgili, emek sömürüsüyle ilgili, gelir dağılımı adaletsizliğiyle ilgili birtakım köklü değişiklikler olsun, ama, maalesef, getirilen düzenleme de dediğim gibi palyatif bile sayılmayacak birtakım seçim taktiklerinin maddeleştirilmiş hâlinin ötesine geçmeyen bir yasa pratiğiyle karşı karşıyayız.

Dolayısıyla, burada halkın gerçek sorunlarını tespit eden ve o sorunlara çözüm üreten bir Meclis pratiğinden giderek uzaklaşan bir çalışma takvimiyle karşı karşıyayız. Bu konuda, AK PARTİ’nin dört yıl boyunca sınıfta kalmış olduğu pratik son iki günde de getirmiş olduğunuz önerilerle net bir şekilde tescillenmiştir.

24’üncü Dönem, bizim gözümüzde Türkiye halklarının sorunlarının çözümü açısından kayıp bir dönem olmuştur, bu ülkedeki gerçek toplumsal barışı sağlama, çözüm sürecinin kalıcı barışa doğru gitmesi ve Türkiye'deki bütün alanlarda yaşanan sorunlarla alakalı olarak yasal düzenlemelerin yapılmasıyla ilgili Hükûmetiniz ve grubunuz tam anlamıyla sınıfta kalmıştır. Artık bunun değerlendirmesini halk 7 Haziranda sandıkta yapacaktır. 7 Hazirandan sonra bu Meclise tekrar geldiğimizde hepimiz halkın vermiş olduğu kararları önümüze koyup ona göre Meclis Genel Kurulunu ve Genel Kurulda görüşülen yasaların nasıl olması gerektiğini değerlendireceğiz.

Şundan eminiz ki dört yıllık pratiğinizle halk size sandıklarda önemli oranda ciddi bir ders verecektir. Bu seçimde AK PARTİ on üç yıllık iktidarı boyunca görmediği bir hezimeti bu pratiği sayesinde Genel Kurulun bu işlevsizliği sayesinde görecektir.

Burada, tabii, olmayan milletvekili arkadaşlar da olacaktır. Bizler de belki bu Meclis sıralarında bir daha olmayız. Acısıyla tatlısıyla 24’üncü Dönemde her ne kadar işlevsiz ve verimsiz bir pratik geçirdiğimizi düşünsek de yine de milletvekilleri olarak Türkiye’nin yararına bazı şeyler yapmaya çalıştık. Hepimiz farklı pencerelerden, farklı dünya görüşlerinden bakabiliriz ama eminiz ki kaygımız ortaktır, halkın ve ülkenin yararına siyaset yapmaktır.

O nedenle, biz şimdiden bu 24’üncü Dönem pratiğiyle ilgili burada genel bir helalleşme sürecinin yaşanmasının da uygun olacağını, bireysel kırgınlıkların…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İDRİS BALUKEN (Devamla) – …bu şekilde süreçlerle giderilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Baluken.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

VII.- SEÇİMLER

1.- Sayıştayda açık bulunan üyeliklere seçim (S.Sayısı: 713) (x)

BAŞKAN - Şimdi, alınan karar gereğince gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

Sayın milletvekilleri, lütfen, konuşmam bitene kadar yerlerinizden ayrılmamanızı, kabinlerin önüne gitmemenizi rica edeceğim.

Sayıştayda boş bulunan 7 üyelik için 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 15 ve 16’ncı maddeleri ile İç Tüzük’ün 150’nci maddesine göre gizli oylamayla seçim yapılacaktır. Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri arasından belirlenen Sayıştay Üyeleri Ön Seçim Geçici Komisyonu tarafından Sayıştay üyelikleri için kontenjan gruplarına göre boş üyelik sayısının 2 katı olarak belirlenen adayları içeren birleşik oy pusulası Başkanlıkça bastırılmıştır.

Toplantı ve karar yeter sayısı mevcut olmak şartıyla, Sayıştay meslek mensupları kontenjan grubu listesinden en çok oyu alan 5 aday, Maliye Bakanlığı meslek mensubu diğer adaylar kontenjan grubu listesinden en çok oyu alan 2 aday Sayıştay üyeliğine seçilmiş olacaktır.

Gizli oylamanın ne şekilde yapılacağını arz ediyorum: Oy gizli olacağı için vekâleten oy kullanılmayacaktır.

Komisyon sırasında kâtip üye Adana'dan başlayarak Denizli'ye kadar, Denizli dâhil ve Diyarbakır'dan başlayarak İstanbul'a kadar, İstanbul dâhil; Hükûmet sırasındaki kâtip üye ise İzmir'den başlayarak Mardin'e kadar, Mardin dâhil ve Mersin'den başlayarak Zonguldak'a kadar, Zonguldak dâhil, adı okunan milletvekillerinin adını defterden işaretleyecek ve kendisine mühürlü birleşik oy pusulaları ve zarf verilecektir.

Milletvekilleri Başkanlık kürsüsünün sağında ve solunda yer alan kabinlerden başka yerde oylarını kullanamayacaklardır.

Adını ad defterine işaretlettiren ve mühürlü oy pusulasını alan sayın üye oy kabinine girecek ve oy pusulasında Sayıştay meslek mensupları kontenjan grubu listesinden 5 adayın ve Maliye Bakanlığı meslek mensubu diğer adaylar kontenjan grubu listesinden 2 adayın, karşısındaki daireyi çarpı işaretiyle işaretleyecek ve oy pusulasını zarfa koyarak Başkanlık Divanı kürsünün önünde yer alan oy kutusuna atacaktır.

İlgili kontenjan grupları aday listesinden seçilecek üye sayısından fazla adayın işaretlendiği oy pusulaları geçersiz sayılacaktır. Bu husus oy pusulasında da dipnot olarak belirtilmiştir.

Kabinlere aynı renk tükenmez kalemler konulmuştur. Sayın üyeler bu kalemleri kullanacaklardır.

Sayın kâtip üyelerin yerlerini almalarını rica ediyorum.

Oylamanın sayım ve dökümü için ad çekmek suretiyle 5 kişilik bir tasnif komisyonu tespit edeceğim. Tasnif komisyonuna seçilen üyeler oylama işlemi bittikten sonra komisyon sıralarında yerlerini alacaklardır.

Şenol Gürşan, Kırklareli? Burada.

Derya Bakbak, Gaziantep? Burada.

Oktay Öztürk, Erzurum? Yok.

Ertuğrul Günay, İzmir? Yok.

Mustafa Moroğlu, İzmir? Yok.

Kerim Özkul, Konya? Yok.

Zeki Aygün, Kocaeli? Burada.

Orhan Düzgün, Tokat? Yok.

İsmail Tamer, Kayseri? Burada.

Emin Çınar, Kastamonu? Yok.

Selahattin Karaahmetoğlu, Giresun? Yok.

Hakan Çavuşoğlu, Bursa? Burada.

Peki, başarıyla tamamladık sayın milletvekilleri.

Şimdi gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.

(Oylar toplandı)

BAŞKAN – Oyunu kullanmayan sayın üye var mı? Yok.

Şimdi oy kupalarını kaldırtıyorum.

Oy verme işlemi tamamlanmıştır.

Tasnif Komisyonu üyeleri lütfen yerlerini alsınlar.

Tasnif Komisyonu üyelerinin adlarını tekrar okuyorum:

Kırklareli Milletvekili Şenol Gürşan, Gaziantep Milletvekili Derya Bakbak, Kocaeli Milletvekili Zeki Aygün, Kayseri Milletvekili İsmail Tamer, Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu.

(Oyların ayrımı yapıldı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Sayıştayda boş bulunan 7 üyelik için yapılan seçime ait Tasnif Komisyonu tutanağı gelmiştir, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

713 sıra sayılı Rapor’da belirlenen adaylardan Sayıştayda boş bulunan 7 üyelik için yapılan seçime 291 üye katılmış, kullanılan oyların 3’ü geçersiz sayılmış, geçerli oyların dağılımı aşağıda gösterilmiştir.

Saygıyla arz olunur.

Tasnif Komisyonu

                 Şenol Gürşan                                   Derya Bakbak                                     Zeki Aygün

                    Kırklareli                                          Gaziantep                                           Kocaeli

                         Üye                                                   Üye                                                   Üye

                 İsmail Tamer                                Hakan Çavuşoğlu

                      Kayseri                                              Bursa

                         Üye                                                   Üye

Sayıştay Meslek Mensupları Kontenjan Grubu:

İsmail Aktaş                                                             283 oy

Abdullah Doğru                                                         233 oy

Ali Özek                                                                   231 oy

Ahmet Gümüş                                                           228 oy

Osman Kaya                                                             226 oy

Fatma Betül Ceylan                                                    61 oy

Hüseyin Dikilitaş                                                        55 oy

Bülent Geçgel                                                             51 oy

Osman Safa Öner                                                       10 oy

Sami Doğan                                                                 5 oy

Maliye Bakanlığı Meslek Mensubu Diğer Adaylar Kontenjan Grubu:

Sema Küçük                                                             277 oy

Mehmet Akif Umay                                                    277 oy

Mehmet Aksoy                                                              9 oy

Muammer Çolak                                                            5 oy

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, buna göre Sayıştay meslek mensupları kontenjan grubundan İsmail Aktaş, Abdullah Doğru, Ali Özek, Ahmet Gümüş, Osman Kaya; Maliye Bakanlığı meslek mensubu diğer adaylar kontenjan grubundan Sema Küçük, Mehmet Akif Umay Sayıştay üyeliklerine seçilmişlerdir; hayırlı olmasını diliyorum.

Otuz dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.54

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.44

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90’ıncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım:

V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Tezkereler

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Kenya'nın başkenti Nairobi'de 21-23 Nisan 2015 tarihlerinde düzenlenecek olan "Engellilerin Katılımı için Küresel İttifak" konulu konferansa katılması Genel Kurulun 10/3/2015 tarihli 73'üncü Birleşiminde kabul edilen heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimlere ilişkin tezkeresi (3/1763)

3/4/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Kenya'nın başkenti Nairobi'de 21-23 Nisan 2015 tarihlerinde düzenlenecek "Engellilerin Katılımı için Küresel İttifak" konulu bir konferansa Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir heyetin katılması Genel Kurulun 10/3/2015 tarihli 73'üncü Birleşiminde kabul edilmiştir.

28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 2'nci maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.

                                                                                                                                    Cemil Çiçek

                                                                                                                       Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                                       Başkanı

Ad ve Soyadı                                     Seçim Çevresi

Hülya Güven                                      İzmir

Abdurrahim Akdağ                             Mardin

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Malta'nın başkenti Valletta'da 5-6 Mayıs 2015 tarihlerinde düzenlenecek olan Uluslararası Adalet ve Hukukun Üstünlüğü Enstitüsü (IIJ) ve Avrupa Komisyonu tarafından "Hukukun Üstünlüğü Çerçevesinde Terörizmle Mücadele Sistemlerinin İnşasında Milletvekillerinin Rolünün Geliştirilmesi" konulu çalıştaya katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/1764)

3/4/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Malta'nın başkenti Valletta'da 5-6 Mayıs 2015 tarihlerinde Uluslararası Adalet ve Hukukun Üstünlüğü Enstitüsü (IIJ) ve Avrupa Komisyonu tarafından "Hukukun Üstünlüğü Çerçevesinde Terörizmle Mücadele Sistemlerinin İnşasında Milletvekillerinin Rolünün Geliştirilmesi" konulu çalıştay düzenlenecektir.

Söz konusu çalıştaya katılım sağlanması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                                                     Cemil Çiçek

                                                                                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                                        Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Almanya Federal Cumhuriyeti'nin başkenti Berlin'de 21/5/2015 tarihinde düzenlenecek olan "Alman Gençlik Dairelerinin Türk ve Müslüman Çocuklara Yönelik Uygulamaları" konulu etkinliğe katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/1765)

3/4/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Almanya Federal Cumhuriyeti'nin başkenti Berlin'de 21 Mayıs 2015 tarihinde, "Alman Gençlik Dairelerinin Türk ve Müslüman Çocuklara Yönelik Uygulamaları" konulu bir etkinlik düzenlenecektir.

Söz konusu etkinliğe katılım sağlanması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                                                                                                                     Cemil Çiçek

                                                                                                                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                                                                                                                        Başkanı

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1’inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2’nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı: 685)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

5’inci sırada yer alan, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım ve İzmir Milletvekili Aydın Şengül ile 50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin'in; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu'nun; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın; Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş'ün; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2 Milletvekilinin; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı Tezkerelerinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

5.- İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım ve İzmir Milletvekili Aydın Şengül ile 50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2 Milletvekilinin; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (1/1006, 2/1449, 2/1511, 2/1664, 2/1670, 2/1691, 2/1788, 2/2068, 2/2182, 2/2183, 2/2205, 2/2235, 2/2295, 2/2534, 2/2541, 2/2546) (S. Sayısı: 687) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının geçen birleşimde birinci bölümde yer alan 9’uncu maddesi kabul edilmişti.

Şimdi 10’uncu maddeye geldik.

10’uncu madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32'nci maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik öngören 10'uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"MADDE 10- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32'nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "ilk iki çocuk için % 7,5" ibaresi "her çocuk için % 10" olarak değiştirilmiştir."

                  İdris Baluken                                       Adil Zozani                                          Erol Dora

                       Bingöl                                               Hakkâri                                              Mardin

            Abdullah Levent Tüzel                                 Nazmi Gür

                      İstanbul                                                Van

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 10 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Erkan Akçay                                       Oktay Vural                                          Alim Işık

                       Manisa                                                İzmir                                                Kütahya

               Cemalettin Şimşek                                    Emin Çınar                                            Ali Öz

                      Samsun                                              Kütahya                                              Mersin

MADDE 10- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 32- Ücret geliri elde edenlerin elde ettikleri ücretlerin brüt asgari ücret tutarı gelir vergisinden muaftır."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı "İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın 10'uncu Maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

               Aytuğ Atıcı                                  Kadir Gökmen Öğüt                               Süleyman Çelebi

                       Mersin                                              İstanbul                                              İstanbul

                  Mahmut Tanal                                Mehmet Hilal Kaplan                                   Musa Çam

                      İstanbul                                              Kocaeli                                                İzmir

Bülent Kuşoğlu

    Ankara                                         

31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir vergisi kanununun 32 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Asgarî geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin yıllık brüt tutarının mükellefin kendisi için % 50'si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10'u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere % 10 dur. Gelirin kısmî döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgarî geçim indirimi, bu fıkraya göre belirlenen tutar ile 103 üncü maddedeki gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır. Mahsup edilecek kısmın fazla olması halinde iade yapılmaz.

İndirimin uygulamasında "çocuk" tabiri, mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile ana veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar dâhil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocukları, "eş" tabiri ise, aralarında yasal evlilik bağı bulunan kişileri ifade eder.

BAŞKAN – Komisyon bu son okuttuğum önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Kuşoğlu, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; herkesi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, 687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 10’uncu maddesi üzerine verdiğimiz önergeyle ilgili söz aldım.

10’uncu madde, Gelir Vergisi Kanunu’nun 32’nci maddesinde bir değişiklik öngörüyor. Gelir Vergisi Kanunu’nun 31’inci ve 32’nci maddesi indirimlerden bahseder; 31’inci madde engellilerle ilgili indirimlerden bahsediyor, 32 de –bir ara kaldırılmıştı, mülga edilmişti, tekrar yürürlüğe girdi- asgari geçim indiriminden bahsediyor. Asgari geçim indirimi şu anda asgari ücretin mükellefin kendisi için yüzde 50 tutarında, eş için yüzde 10 ve ilk 2 çocuk için yüzde 7,5; ilk 2 çocuktan sonrakiler için yüzde 5. Burada 3’üncü çocuk için de yüzde 10’luk bir oran getiriyoruz. Bu yüzde 10’luk oran 3 çocuklu bir aile için 9 lira fark ediyor, 9 lira değerli arkadaşlarım, 9 liralık bir değişiklik getiriyoruz. Sayın Bakanım, bununla ilgili yetki zaten Gelir Vergisi Kanunu’nda var, Bakanlar Kurulu bunu düzenlemekle zaten yetkili. Bakın, indirim konusu yapılacak maddenin altında, 32’nci maddenin altında diyor ki: “Bakanlar Kurulu indirim konusu yapılacak toplam tutarın asgari ücretin yıllık brüt tutarını aşmaması şartıyla ikinci fıkrada belirtilen asgari geçim indirimi oranlarını artırmaya veya kanuni oranına kadar indirmeye yetkilidir.” Bakanlar Kurulu bunu artırıp azaltmaya yetkili. Bu 9 liralık konu için bir madde düzenlemeye gerek yoktu ki, zaten böyle bir yetkiniz var.

Değerli arkadaşlarım, bu yetkiden bahsedince, vergiden bahsedince sizinle bir konuyu daha paylaşmak istiyorum. Geçmişte birkaç kere vergi konularından dolayı -maliyecilik var serde- zaman zaman vergide mükellef sayısının artmadığından bahsetmiştim genel olarak, bizim Maliye Bakanıyla böyle bir tartışmamız var. Şimdi, sizlere özellikle 2002 Kasımından 2014 Kasımına kadar artış değil azalış olan illeri çıkarttım, bunları tek tek okuyacağım. Bakın, Adıyaman’da Kasım 2002’de 6.541’miş gelir vergisi faal mükellef sayısı, 5.968’e düşmüş Kasım 2014’te, on iki senede düşüş var. Afyon’da düşüş var, -Sayın Bakanımız nerede şu anda- Afyon’da da Sayın Bakanım, 12.973’ten 12.239’a düşmüş. Artvin’de, Balıkesir’de, Bilecik’te, Bolu’da, Çanakkale’de, Çorum’da düşüş var. Edirne’de gelir vergisi faal mükellef sayıları… Bunun şöyle bir önemi var: Faal mükellef sayısı, o ile yapılan yatırımı gösteriyor yani kayda girmiş yatırımları gösteriyor, çalışanları gösteriyor. Gerçek anlamda bir düşüş var. Ankara, İstanbul, İzmir gibi yerlerde bir yükselme var, yaklaşık 20’ye yakın metropolde bir yükselme var, onun dışında sizin Bayburt gibi yerlerde düşüş var. Buralara aslında yatırım yapmamız, teşvik etmemiz gerekiyor, ben de onu anlatıyorum. Yani biz bunu yapamadık özellikle son senelerde, nüfusun azalmasına, gelir vergisi mükellefinin azalmasına sebep olduk, yapmamız gereken bu. Edirne’de, Elâzığ’da, Erzurum’da, Giresun’da, Gümüşhane’de, Hatay’da, Kars’ta, Kastamonu’da, Kırklareli’nde, Kırşehir’de, Kütahya’da, Malatya’da, Manisa’da, Mardin’de, Nevşehir’de, Ordu’da, Rize’de, Sakarya’da, Siirt’te, Sinop’ta, Sivas’ta, Tokat’ta, Trabzon’da, Tunceli’de düşüş söz konusu. Tam 32 ilde düşüş var. Yozgat, Uşak, Zonguldak, Bayburt, Kırıkkale gibi illerimizde düşüş var.

Özellikle bu istatistikleri çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor, bunları doğru okumamız gerekiyor. Özellikle, son yıllarda üretimin artmaması nedeniyle, üretime ağırlık veren bir ekonomi olmaması nedeniyle büyük sıkıntılar çekiyoruz Anadolu illerinde. Bunu belirtmek istedim.

Herkese saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Kuşoğlu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32'nci maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik öngören 10'uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"MADDE 10- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32'nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "ilk iki çocuk için % 7,5" ibaresi "her çocuk için % 10" olarak değiştirilmiştir."

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Baluken.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Komisyon ve Hükûmet bu önergeye niye katılmıyor, anlamış değiliz doğrusu. Madem asgari ücretle geçinenler için bir düzenleme yapacağız, bu düzenlemenin en azından işe yarar bir şekilde bu Meclis Genel Kurulunda ele alınması en doğal beklentimizdir ve vermiş olduğumuz önergede de bu yönlü bir öneri sunmuşuz.

Normalde, 32’nci maddenin ikinci fıkrasında “ilk iki çocuk için % 7,5” olan ibaresinden sonra biz her çocuk için yüzde 10 olarak değiştirilmesi gerektiğini söylemişiz. Yani, asgari ücretin 1.000 TL’yi bile bulmadığı bir ülkeden bahsediyoruz arkadaşlar. Bu ülkede açlık sınırı 1.400 TL’nin üzerine çıkmış durumda. Bu, sendikaların, meslek örgütlerinin vermiş olduğu rakamlar. Açlık sınırının altında yaşayan milyonlarca asgari ücretliyle ilgili pozitif bir düzenleme yapmak her milletvekilinin vicdani görevi, her siyasi partinin de aslında halka vermiş olduğu bir sözdür. Asgari ücretin satın alma gücünde bir düzelmenin AK PARTİ iktidarları döneminde olduğunu söylemek mümkün değil. Yani, rakamsal olarak belli rakamları burada zikrettiğinizde belki, hani, bir artış oranından bahsedebilirsiniz ama enflasyon oranı ve satın alma gücü üzerinden bu asgari ücreti değerlendirdiğinizde burada herhangi bir pozitif gelişmenin olmadığını hepimiz biliyoruz.

Dolayısıyla, burada vergi indirimi ya da asgari geçim indirimiyle ilgili düzenlemenin belli bir çocuk sayısıyla sınırlı tutulması ve ondan sonra gelenlerde düşürülmesinin hiçbir mantığı yoktur. Her çocuk için yüzde 10 olacak şekilde bu asgari geçim indiriminin düzenlenmesi, zaten düşük olan asgari ücretlilerin geçim sorunuyla ilgili asla bir düzelme yaratmıyor, kısmi bir düzelmeye belki katkısı olabiliyor. Ama bu kısmi düzelmeye katkısı olabilecek önergeye de Komisyon “Katılmıyoruz.” diyor, Hükûmet “Katılmıyoruz.” diyor. Birazdan oylanacak, her zaman yapıldığı gibi, AK PARTİ Grubundan bu konuda da sayısal çoğunlukla parmaklar kalkacak ve kabul edilmeyecek. Dolayısıyla, burada iyileştirme amacıyla getirmiş olduğunuz bir düzenleme de hiçbir işe yaramayacak.

Yani, biz böylesi bir düzenleme getirmenizi olumlu buluyoruz ama gelin -burada demin Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu önerge de aynı çerçevedeydi- hep beraber uzlaşalım, hiç olmazsa asgari ücretle zaten açlık sınırının altında yaşayan büyük bir kesimi, milyonlara ulaşan bir kesimi de rahatlatacak bir düzenleme yapalım.

Bakın, Türkiye’de yoksulluk sınırını artık tartışmıyoruz. Yani, bu ülkede yoksulluk sınırı 4 bin TL’nin üzerine çıkmış durumda. Biz, aslında, başından beri, bu ülkedeki milyonlarca insanın yoksulluk koşullarında yaşamasını neredeyse kanıksamış duruma gelmişiz. Açlık sınırı altında olan insanların almış olduğu ücretler, hepimizin vicdanını ciddi düzeyde rahatsız etmesi gereken düzeydedir.

Bunları dile getirirken burada en başta rahatsız olması gereken sizlersiniz. Bu ülkenin kaynaklarıyla, işçinin, emekçinin, köylünün, asgari ücretlinin, ezilenlerin vergileriyle bu ülkede saray yaptırıp bir asgari ücretlinin bir aylık ücretine denk gelecek paralarla bir kadeh almayı eğer içinize sindiriyorsanız buna diyecek bir şeyimiz yok ama içinize sindiremiyorsanız, hiç olmazsa, bu tarz kısmi iyileştirme getiren düzenlemelerde biraz vicdanınızın sesini dinleyin.

Türkiye’deki gelir dağılımı adaletsizliği her geçen gün kötüleşiyor. En zengin ile en yoksul arasındaki uçurum, maalesef hükûmetleriniz döneminde olabildiğince arttı. Yani Türkiye’de, bir taraftan dolar milyarderlerinin sayısı artıyorsa, diğer taraftan da açlık sınırının altında yaşayan milyonların sayısı her gün artıyorsa burada yanlış giden bir şey vardır diyorum.

Dolayısıyla, bu önergeye karşı çıkmanızın hiçbir gerekçesi yoktur. En azından, rahatlama getirecek bu önergeye destek istiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Baluken.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 10 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                       Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

MADDE 10- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 32- Ücret geliri elde edenlerin elde ettikleri ücretlerin brüt asgari ücret tutarı gelir vergisinden muaftır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Efendim, bu düzenlemeyle, 3 çocuklu olandan gelir vergisi alınmıyor asgari ücrette. Bu düzenlemede sosyal taraflarla anlaştık, dolayısıyla katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 10’uncu maddede verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanın bu önergelere katılmamasına doğrusu şaşırmadım. 20 Mart 2013’te Sayın Bakan, asgari ücretle geçinilebileceğini, o zamanki 800 liranın da büyük para olduğunu, işte zeytinin, peynirin fiyatlarının da belli olduğunu ifade etmişti.

Yalnız, bu düzenleme, şimdiki bu torba tasarıda 10’uncu maddede getirilen düzenleme, aslında asgari ücretlilerle, çok affedersiniz, dalga geçen bir düzenlemedir. Asgari ücretli bir kişi, evli olacak, eşi çalışmayacak, 3 de çocuğu olacak, ondan sonra işte vergi de ödemeyecek. Şimdi, burada getirilen düzenlemeyle asgari ücretliye sağlanan avantaj 9 lira. Bu parayla hangi çocuğunun hangi masrafını veya ailenin hangi giderini karşılarsınız?

Asgari ücret nedir? Asgari ücret, çalışanların ve onların ailelerinin insan onuruna yaraşır bir hayat seviyesini sağlayan bir gelir tabanı olarak tanımlanıyor. Ancak, ülkemizdeki asgari ücret hem yalnızca, sadece tek kişi olarak çalışanın ihtiyaçları göz önüne alınarak hesaplanmakta hem de ciddi şekilde kesintiler yapılmaktadır.

2015 yılının 1’inci altı aylık dönemi için asgari ücret 1.201 lira 50 kuruştur. Bu asgari ücretten 168 lira sigorta primi, işçi payı, 12 lira işsizlik sigortası primi, 63 lira gelir vergisi, 9 lira damga vergisi olmak üzere toplam 242 lira kesinti yapılmaktadır. Bekâr ve çocuksuz bir kişinin asgari geçim indirimi 90 liradır. Dolayısıyla, 2015 yılının 1’inci altı aylık döneminde bekâr ve çocuksuz bir çalışanın aldığı asgari ücret 949 liradır. Sadece çalışanın -yani ailesi hariç- ihtiyaçları dikkate alınarak belirlenen bu ücretin doğrudan vergilendirilmesi sosyal devlet anlayışıyla da bağdaşmamaktadır. Bu nedenle asgari ücretin vergi yükünün kaldırılması artık sosyal ve ekonomik bir zorunluluk hâline gelmiştir. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak asgari ücretten hiç vergi alınmamasını savunuyoruz. Önergemiz de bu yöndedir.

Asgari ücret üzerinden yapılan vergi, sigorta, fon gibi kesintiler çalışanların net ücretini azaltıyor, ayrıca işverenlerin maliyetini de artırıyor. Bu da kayıt dışı istihdama zemin hazırlamaktadır. Kayıt dışının pek çok sebepleri var fakat kayıt dışı istihdamın önemli sebeplerinden biri de budur. Uygulamada işverenler ile çalışanlar arasında maalesef kayıt dışı pazarlığı yapılabiliyor. Ücretlerine bir miktar zam alma ya da işe alınma karşılığında sigorta ve şikâyet haklarından vazgeçmeleri söz konusu olabilmektedir. Denetim mekanizmalarının yetersizliği de bu durumu teşvik eden bir diğer unsur olarak görülmektedir.

Asgari ücretin vergi dışı bırakılması zannedildiği kadar bir vergi kaybına neden olmayacaktır. Belki ilk yıl için bir miktar vergi kaybı söz konusu olsa da tasarruf eğilimi düşük olan ücretli ve maaşlı kesim, gelirlerinin büyük çoğunluğunu zaten harcamaktadır. Ortaya çıkacağı varsayılan vergi kaybının, hem harcamalar üzerinden alınan dolaylı vergi gelirlerinin artmasıyla hem de mal piyasasının hareketlenmesine bağlı olarak imalat sanayisinde sağlanan üretim artışı sonucunda kurumlar vergisi gelirleriyle karşılanması söz konusu olabilecektir. Yani, bu asgari ücretliler bu gelirlerinin tamamını harcayacak. Asgari ücretin vergi dışı bırakılmasıyla işverenler kayıt dışı istihdamı çok daha az tercih edeceklerdir. Devletin vergi gelirlerinde bir miktar artış ortaya çıkacaktır. Bu nedenle, asgari ücretin vergi dışı bırakılmasıyla kısa dönemde bazı açıklar ortaya çıksa da orta ve uzun vadede herkesin yararına olacaktır.

Bu düşüncelerle önergemizin kabulünü diler, saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akçay.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı istiyorsunuz.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

On dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.11

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.23

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90’ıncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 10’uncu maddesi üzerinde Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve arkadaşlarının verdiği önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Şimdi, 10’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır. Önergeyi okutup Komisyona soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla, yani 14 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım. Eğer Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılmazsa önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

            Mehmet Naci Bostancı                          Mehmet Doğan Kubat                                  Recep Özel

                      Amasya                                             İstanbul                                               Isparta

               Osman Aşkın Bak                                                                                           Ramazan Can

                      İstanbul                                                                                                      Kırıkkale

MADDE 11- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

“11.Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen işbaşı eğitim programlarından faydalananlara, programı yürüten işverenlerce fiilen ödenen tutarlar (Bu kapsamda işverenler tarafından ticari kazancın tespitinde ücretle ilişkilendirilmeksizin her bir katılımcı itibarıyla indirim konusu yapılacak tutar aylık olarak asgari ücretin brüt tutarının yarısını aşamaz.)."

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılmış olduğu için önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.

Söz talebi? Yok.

Yeni madde ihdasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Madde 11 üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda değişiklik öngören 11’inci maddesinin ikinci fıkrasında geçen “yer alan” ibaresinin “bulunan” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken                             Adil Zozani              Erol Dora

      Bingöl                                    Hakkâri                  Mardin

Abdullah Levent Tüzel                Nazmi Gür

           İstanbul                               Van

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 11’nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Oktay Vural                               Erkan Akçay             Cemalettin Şimşek

    İzmir                                        Manisa                        Samsun

Alim Işık                                    Emin Çınar              Ali Öz

Kütahya                                     Kastamonu              Mersin

MADDE 11- 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun;

a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun eki (I) Sayılı Ek Göstergeler Cetvelinin "IV- Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı" bölümünün (b) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

'b) Öğretmen ve diğer personel                                 1                     3600

                                                                               2                     3000

                                                                               3                     2200

                                                                               4                     1600

                                                                               5                     1500

                                                                               6                     1200

                                                                               7                     1100

                                                                               8                       900

                                                                               9                       800”

b) Ekli (I) sayılı EK Gösterge Cetvelinin “VII. EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI” bölümü aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“VII. EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI”

           UNVANI                             Derece                 Ek Gösterge

a) Emniyet Genel Müdürü                   1                     7000

b) Emniyet Genel Müdür                    1                     6000

Yardımcıları, Teftiş Kurulu

Başkanı, Polis Akademisi

Başkanı, Ankara, İstanbul ve

İzmir İl Emniyet Müdürleri

c) Daire Başkanları, I. Hukuk             1                     5000

Müşaviri, Diğer Birinci Sınıf

Emniyet Müdürleri,

d) Kadroları bu sınıfa dahil                1                     4000              

olup da İkinci, Üçüncü ve                   2                     3600

Dördüncü Sınıf Emniyet                     3                     3000

Müdürü ile Emniyet Amiri                   4                     2200

Sıfatını kazanmış olanlar

e) Başkomiser, Komiser,

Komiser Yardımcısı, Kıdemli

Başpolis, Başpolis ve Polis

Memurlarından;

   aa) Yüksek Öğrenimliler                 1                     3600

                                                        2                     3000

                                                        3                     2000

                                                        4                     1600

                                                        5                     1300

                                                        6                     1150

                                                        7                     950

                                                        8                     850

   bb) Diğerleri                                  1                     3000

                                                        2                     2200

                                                        3                     1600

                                                        4                     1300

                                                        5                     1200

                                                        6                     1100

                                                        7                     900

                                                        8                     800

c) Eki (II) sayılı Ek Gösterge Cetvelinin "1. Başbakanlık ve Bakanlıklarda" bölümüne "Milli Emlak Dairesi Başkanı" ibaresinden sonra gelmek üzere”, “İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Başkanı" ibaresi eklenmiş, "4. Başbakanlık ve Bakanlıklarda" bölümünde yer alan "İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitü Müdürü," ibaresi "İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Başkan Yardımcısı," şeklinde değiştirilmiş ve bu ibareden sonra gelmek üzere "İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Bölge Laboratuvar Müdürü," ibaresi eklenmiştir.

d) EK (II) sayılı Ek Gösterge Cetvelinin " 5-Yargı Kuruluşları Bağlı ve İlgili Kuruluşlar ile Yükseköğretim Kuruluşlarında" bölümünde yer alan “Fakülte Sekreteri," ibaresi madde metnin çıkartılmıştır.

e) EK (II) sayılı Ek Gösterge Cetvelinin " 2. Yargı Kuruluşları, Bağlı ve İlgili Kuruluşlar ile Yükseköğretim Kuruluşlarında" bölümünde yer alan "Gelir İdaresi Grup Başkanı" ibaresinden sonra gelmek üzere “Fakülte Sekreteri" ibaresi eklenmiştir.

f) Eki (IV) sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin 7 nci sırasına "Gelir İdaresi Grup Başkanı," ibaresinden sonra gelmek üzere "İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Başkanı," ibaresi eklenmiştir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL TAMER (Kayseri) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutuyorum?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Evet, gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Ülkemizin huzur ve güvenliği için fedakârca çalışan emniyet mensupları verdiği hizmetin karşılığını alamamaktadır. Düzensiz çalışma şartları, mesleki risk, stresli çalışma ortamı bırakın çalışma azmini, polisimizin yaşama azmini dahi kırmaktadır. Son on yılda 300 polis intihar etmiştir. 100'ün üzerinde polis şehit olmuş, 1.600 polis, görevi sırasında ve görevin yarattığı meslek hastalığından vefat etmiştir. Önergemizle, emniyet hizmetleri sınıfında çalışanların ağır çalışma şartları ve emsallerine yapılan ödemeler dikkate alınarak, emniyet hizmetleri tazminatında iyileştirme yapılmaktadır. Emniyet çalışanlarının emniyet hizmetleri tazminatı artırılmakta, ek göstergelerinde iyileştirme yapılmakta ve 8'inci dereceye kadar ek göstergeler belirlenmektedir. Ayrıca, başka sınıflarda çalışan memurlarda olduğu gibi emniyet hizmetleri sınıfında çalışanlara da 8’inci dereceye kadar ek gösterge verilmesi ve emsali çalışanlara verilen ek göstergeler de dikkate alınarak, bazı unvanların ek göstergeleri yeniden düzenlenmektedir. Böylelikle halen çalışanlar ile emekli emniyet personelinin mağduriyetleri giderilmektedir.

Öğretmenlerin özel öğretim tazminatları artırılmakta ve ek göstergeleri yükseltilmektedir.

Fakülte sekreterlerinin iş yoğunluklarının ve sorumlulukları ile ek göstergeleri arasında tam bir uyumsuzluk vardır. Önergemizle, sayıları 1.500 civarında olan fakülte sekreterlerinin ek göstergeleri 3.000'den 3.600'e çıkarılarak, fakülte sekreterlerinin görev ve sorumlulukları ile ek göstergeleri arasında adalet sağlanmaktadır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda değişiklik öngören 11’inci maddesinin ikinci fıkrasında geçen “yer alan” ibaresinin “bulunan” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Dora, buyurunuz.

EROL DORA (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 11’inci maddesi üzerinde, Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, yaşam hakkı, Anayasa’da ve taraf olduğumuz uluslararası insan hakları sözleşmelerinde güvence altına alınmış olan kutsal bir haktır, ancak maalesef ki ülkemizde işçilerin iş sağlığı ve güvenliğine yönelik önlemlerin yeterince alınmamasından dolayı her yıl yaklaşık bin insanımızın yaşam hakkı ellerinden alınmaktadır. Tasarıda, 5510 sayılı Kanun’un geçici 59’uncu maddesinde yer alan “13/5/2014 tarihinde Manisa ilinin Soma ilçesinde meydana gelen maden kazası” ibaresi “13/5/2014 tarihi ile 28/10/2014 tarihleri arasında maden ocaklarının yer altı işlerinde meydana gelen iş kazası” şeklinde değiştirilmiştir. Bu düzenlemeyle, Soma ve Ermenek’te gerçekleşen madenci işçi kıyımlarında hayatını kaybeden işçilerin aileleri çeşitli sosyal hak ve yardımların kapsamına alınmaktadır.

Hayatlarını kaybeden, işçi cinayetlerine kurban giden işçilerimiz, ancak toplu bir şekilde öldüklerinde ciddiye alınır olmuştur. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Her gün işçiler ölmeye devam ederken Hükûmetin sadece, kamuoyunda da derin yaralar açan Soma ve Ermenek’le kısıtlanmış düzenlemeler yapması son derece yetersiz bir yaklaşımdır. Maddede tarif edilen düzenlemeler yalnız Soma ve Ermenek faciaları arasındaki tüm yer altı maden işlerinde meydana gelen iş kazalarında yaşamını yitiren işçilerin ailelerine değil, geriye de yürümek üzere iş kazası ya da meslek hastalıklarında yaşamını yitiren tüm işçilerin hak sahiplerini de kapsayacak biçimde değiştirilmelidir.

Değerli milletvekilleri, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisinin verilerine göre Türkiye’de iş güvenliği önlemi alınmadığı için her gün en az 5 işçi yaşamını yitiriyor. Maliyetlerden kaçınmak ve sermayenin kâr hırsını tatmin etmek amacıyla her gün 5 işçi âdeta bile bile ölüme gönderiliyor. Altını çizerek belirtmeliyiz ki, hiçbir önlem alınmadığı için yaşanan bu işçi cinayetleri doğallaştırılamaz ve sıradanlaştırılamaz.

Uluslararası Çalışma Örgütü ILO verilerine göre El Salvador ve Cezayir’in ardından işçi ölümlerinde 3’üncü sırada olan Türkiye’de her yıl ölen işçi sayısı bin kişinin üzerindedir. İnşaat, enerji ve madencilik sektörleri Türkiye’nin kârlı, bir o kadar da kanlı sektörleri hâline gelmiştir. O nedenle, sermaye bu alanlara üşüşmekte ve işçiler 19’uncu yüzyıl vahşi kapitalizminin cehennemlerine benzer koşullarda, düşük ücretlerle, uzun çalışma saatleriyle ve ölümüne çalıştırılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Soma ve Ermenek kömür madenlerinde meydana gelen facialar, Türkiye’de enerji üretimindeki ve madenlerdeki bir çeşit peşkeş çekme mantığıyla gerçekleştirilen özelleştirmelerin yarattığı riskleri tekrar ortaya koymuştur. Sermaye ve devlet ilişkileri özellikle madenler, tersaneler gibi tehlikeli iş alanları söz konusu olduğunda tamamıyla tarafların ortak çıkarlarına dayanan ancak emekçilerin hak ve güvencelerini gözetmeyen bir şekilde düzenlenmiştir.

İşletmelerde denetimler artık ciddiyetle yapılmalı, çalışanlar için insana yakışır iş kolları sağlanmalıdır. Emekçilerin canlarını tehlikeye atmadan, insanca çalışabilmeleri ve iş cinayetlerinin önlenmesi için, başta taşeron sistemi olmak üzere, güvencesiz ve esnek çalışma düzeni durdurulmalıdır. İşsizlik tehdidiyle kötü çalışma koşullarına mahkûm edilen işçilere yönelik örgütlenme ve sendikasını seçmeye yönelik siyasi baskılara derhâl son verilmelidir. Sendika barajı ve örgütlenme önündeki fiilî ve yasal engeller kaldırılmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası yerine, emek ve meslek örgütleri ile bilim insanlarının katılımıyla hazırlanacak, işçileri gerçekten koruyacak bir işçi sağlığı ve güvenliği yasası bir an önce çıkarılmalıdır diyor ve bu duygu ve düşüncelerle tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Dora.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

11’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 11’inci madde kabul edilmiştir.

12’nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 5 inci maddesinde değişiklik öngören 12'inci maddesinde geçen "20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre iş güvenliği uzmanı olabilecek mezunları yetiştiren fakültelerde iş sağlığı ve güvenliği" ibaresinden sonra gelmek üzere "ve ilk ve orta dereceli okullarda İş Sağlığı ve Güvenliği eğitiminin koordinasyonunu sağlayan" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                  İdris Baluken                                       Adil Zozani                                          Erol Dora

                       Bingöl                                               Hakkâri                                              Mardin

            Abdullah Levent Tüzel                                 Nazmi Gür

                      İstanbul                                                Van

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Efendim, bu 12’nci maddede üniversitelerin ilgili fakültelerine iş sağlığı ve güvenliği dersi konulması getiriliyor. Son derece önemli bir düzenleme. Onun için katılamıyoruz efendim.

EROL DORA (Mardin) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yasa tasarısı bu maddede mezunları iş güvenliği uzmanı olabilen fakültelerde "iş sağlığı ve güvenliği" dersleri zorunlu ders hâline getirilmeyi amaçlamaktadır. Bu düzenleme bu haliyle yetersizdir. Gerek genel anlamda gerek çalışma yaşamı bakımından sağlık ve güvenlik bilinç ve kültürünü geliştirmek amacıyla, ilköğretimden üniversiteye kadar her aşamada ve alanda benzer ders ve eğitsel çalışmaların verilmesi sağlanmalıdır. Değişiklikle bu yaklaşımın mevzuata eklenmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

12’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 12’nci madde kabul edilmiştir.

13’üncü madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa Geçici Madde eklemeyi öngören 13’üncü maddesinde geçen “altı ay” ibaresinin “beş ay” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken                                                         Adil Zozani                                          Erol Dora

   Bingöl                                                                  Hakkâri                                              Mardin

                  Abdullah Levent Tüzel                                           Nazmi Gür

                          İstanbul                                                                Van

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Efendim, katılamıyoruz. Bu son derece önemli bir düzenleme. Binlerce, on binlerce vatandaşımızı ilgilendiren kamulaştırma içerisinde vatandaşlardan kendilerine ödenen kamulaştırma bedellerinin geri istenmesinden kaynaklanan ciddi bir sorun var, o sorunu birlikte çözüyoruz. Herkese teşekkür ediyorum.

Önergeye katılamıyorum.

EROL DORA (Mardin) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Değişiklikle mahkemelerce iptal edilen kamulaştırmalar sonucunda ortaya çıkan alacakların daha kısa zamanda tahsilinin mümkün kılınması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

13’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

14’üncü madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 9/1/1985 tarihli ve 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin (e) bendinde değişiklik öngören 14'üncü maddesinde geçen "şeklinde" ibaresinin, "ibare ile" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  İdris Baluken                                       Adil Zozani                                          Erol Dora

                       Bingöl                                               Hakkâri                                              Mardin

            Abdullah Levent Tüzel                                 Nazmi Gür

                      İstanbul                                                Van

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı "İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın 14'üncü Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Aytuğ Atıcı                                       Haydar Akar                                    Süleyman Çelebi

                       Mersin                                               Kocaeli                                              İstanbul

               Ali İhsan Köktürk                                    İzzet Çetin                                   Kadir Gökmen Öğüt

                    Zonguldak                                            Ankara                                              İstanbul

MADDE 14- 9/1/1985 tarihli ve 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin (d) ve (e) bendleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"d" İşçi Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü

"e) Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) - Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Kim konuşacak? Gerekçe mi?

LEVENT GÖK (Ankara) – Kadir Gökmen Öğüt konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Öğüt, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 687 sıra sayılı Tasarı hakkında söz almış bulunuyorum. Ama, öncesinde, bugün usta sanatçımız Kayahan’ı kaybettik, salı günü de korumasının olmadığı söylenen savcımız Selim Kiraz’ı kaybetmiştik. Kendilerine rahmet, ailesine ve milletimize başsağlığı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz tasarıyla ilgili pek çok madde üzerine uzlaşılmış. Özellikle, yakın tarihimizde ülkemizi yasa boğan maden kazaları dikkate alındığında önemli düzenlemeler getirilmiştir. Başta grubumuz olmak üzere emeği geçen tüm arkadaşlarımıza ve Sayın Bakana teşekkür ederim. Dileğimiz, bu kanunların sağlıklı şekilde işlemesi, eksikliklerin ivedilikle yerine getirilmesi ve denetim mekanizmalarının kanunda belirtildiği üzere etkili bir biçimde işletilmesidir.

Değerli milletvekilleri, son bir yıl içinde çok hızlı bir süreç yaşadık. Yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından dört yıllık bir yasama sürecini geride bırakıp şimdi de genel seçim sathımailine girmiş bulunmaktayız. Bu süreçte pek çok tartışma yaşandı ve yaşanmakta. Türkiye’de hemen her gün, Avrupa ülkelerinde birkaç yılda bir rastlanan türden olaylar yaşıyoruz. Sadece son bir hafta içinde yaşananlara bakarak yeni Türkiye’nin nasıl bir kara tablo üzerine oturduğunu anlamak mümkün.

Bakınız, İş Güvenliği Yasa Tasarısı’nı görüşüyoruz ama ben hâlen durumun ne kadar ciddi olduğunun anlaşıldığından pek emin değilim. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi raporuna göre mart ayında en az 139, yılın ilk üç ayında en az 351 işçi yaşamını yitirdi ama bunu konuşan yok. Daha geçen gün konteynerde yanarak ölen işçilerimizi düşünmeden edemiyorum.

Cumhurbaşkanının gündeminde başka konular var. Meksika tipi başkanlık diktatöryal yapısını, sistemini nasıl getirebilirim, muhalif sesleri nasıl susturabilirim; kendisi bunları düşünüyor, ülkemizi iç karmaşaya sürüklüyor. Hâlen bulunduğu makama asla yakışmayan ve eşi görülmemiş bir üslupla konuşuyor ve ne yazık ki bu ülkede yaşanan hiçbir gerçek acının umurunda olmadığını görmekteyiz. 15 yaşındayken öldürülen bir çocuğu hâlen siyaset ve propaganda malzemesi olarak kullanıyor, kullanmaya devam ediyor.

Cumhurbaşkanının işi bu mudur? Gündem yaratmak mıdır, saf tutmak mıdır, oy istemek midir? Sayın Genel Başkanımıza “Berkin Elvan ekmek almaya giderken vuruldu ise belgelerini göster.” diyebiliyor ama camide içki içildiğinin belgesini bulamıyor, imamın reddine rağmen.

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – Annesi babası açıklama yaptı, bunlar üzerinden siyaset yapmayın lütfen!

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) - Boşver, boşver…

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – Geç, geç! Ölüler üzerinden siyaset yapmayın lütfen!

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) - Evet, yapmayın bence de.

Annesini yuhlatmayın, mitinglerde annesini yuhlatmayın.

Kabataş yalanının ise karşı belgesi var. İddiaların yalan olduğunu yedi düvel gördü, sağır sultan duydu.

Değerli arkadaşlar, lütfen, hepimiz, ideolojimiz ve görüşümüz ne olursa olsun sağduyulu olalım ve Berkin’in daha fazla siyaset malzemesi yapılmasına, ailesinin acı üstüne acı yaşamasına izin vermeyelim çünkü acının ideolojisi yoktur.

AHMET AYDIN (Adıyaman) – Kim yaptı siyaset malzemesi?

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) - Değerli arkadaşlar, dört yılı geride bırakırken genel anlamda neler oldu, bir bakalım. İş kazaları, cumhuriyet tarihinde görülmemiş derecede arttı. Çocuk işçi sayısı, kadına şiddet vakaları yükseldi. Eğitim, önceki AKP iktidarlarında olduğu gibi yine geriledi. İmam-hatipler çoğaltılarak Anadolu ve fen liseleri işlevsizleştirildi. Eğitimde gericilik tavan yaptı. Kindar ve dindar nesiller yetiştirilmesinin tüm altyapısı hazırlandı. Sağlık sisteminin tüm unsurları alarm verir hâle geldi.

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – Savcının kafasına sıkılan tabancayı kim ateşledi, anlatın.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) – Doktorlar performansla, hastalar acillerle perişan edildi. Diş hekimi muayenehanelerinden hizmet alımı çabalarında kulak tıkandı.

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – Savcıyı katledenler dindarlar mıydı? Kimdi?

AHMET YENİ (Samsun) – Konuştukça batıyorsunuz! Konuştukça batıyorsunuz!

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) – Sizin battığınızdan daha fazla batmıyoruz, merak etmeyin.

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – Biraz DHKP-C’yi konuş bakalım.

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) – Ülkemiz mozaiğini oluşturan tüm görüş, inanç ve ırklar üzerinde kaos yaratmak amacıyla oyunlar oynandı.

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – Cumhurbaşkanına laf söylediğin kadar DHKP-C’ye laf söylesene!

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) – 12 Eylül sıkıyönetiminde görmediğimiz uygulamalar biçim ve el değiştirerek ve kanunlarla kılıf yaratılarak hayata geçirildi. Çağlayan’da iki gündür avukatlara yapılan muamele, emniyet güçlerinin bu ülkenin geleceğini inşa edecek üniversiteli gençlere yaptığı kabul edilemez gözaltı ve uygulanan şiddet, nasıl faşizan bir iktidarın hüküm sürdüğünün en açık göstergesidir.

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – Savcıya gel, savcıya!

GÜLAY DALYAN (İstanbul) - Teröristlere sahip çıkıyorsunuz!

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – Şehit edilen savcıya gel avukatları konuşacağına!

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) – Bu halk, işçisinden memuruna, öğrencisinden öğretmenine, hastasından doktoruna, emeklisine değin sistematik bir şekilde AKP’den zulüm görmektedir.

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – Hadi DHKP-C’yi konuş. DHKP-C’yi konuş bakalım. Terörist mi onlar? De bakalım, diyebiliyor musun?

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) – Milletvekillerinize bu dönemin simgesi olarak kol saati dağıtmakla çok isabetli bir iş yapmışsınız. Bu dönem bu kol saatiyle hatırlanacak, bir eski bakanın da iki bavulla İngiltere’de yakalandığı iddiaları da cabası.

AHMET YENİ (Samsun) – 7 Haziranda görüşmek üzere!

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) – Biz CHP olarak iktidara geldiğimiz zaman bunların hiçbirine izin vermeyeceğiz, tek tek hesabını soracağız; Yüce Divanda yargılanmalarını, adalet önünde hesap vermelerini sağlayacağız; çocuklarımızı, kızlarımızı, kadınlarımızı koruyacağız; Gezi’de öldürülenlerin hesabını adalet önünde soracağız.

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – DHKP-C’ye “terörist” desene, diyebiliyor musun?

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (Devamla) – Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öğüt.

LEVENT GÖK (Ankara) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı istiyorsunuz. Karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Karar yeter sayısı görmüyorum.

Bir dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime beş dakika ara veriyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 18.49

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.57

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90’ıncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 14’üncü maddesi üzerinde İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 9/1/1985 tarihli ve 3146 sayılı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin (e) bendinde değişiklik öngören 14'üncü maddesinde geçen "şeklinde" ibaresinin, "ibare ile" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Baluken, buyurunuz.

İDRİS BALUKEN (Bitlis) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, çalışma hayatı ve emek alanını ilgilendiren aslında önemli bir düzenlemeyi görüşüyoruz ancak maalesef, kanun yapma tekniğinize yönelik eleştirilerimizi tekrar ifade ediyoruz.

Neredeyse Türkiye nüfusunun büyük bir kısmını ilgilendiren bir alanla ilgili, işçileri, emekçileri ilgilendiren bir alanla ilgili bu şekilde özensiz hazırlanmış ve yapısal, köklü sorunları çözmekten uzak bir torba yasa örneğiyle yine karşı karşıyayız. Bu, torba yasayla buraya yasa getirme alışkanlığınızı maalesef bırakmadınız. Burada ben hatırlıyorum, şubat ayında Sayın Bülent Arınç Başbakan Yardımcısı olarak bu kürsüden torba yasayla ilgili tekniği eleştiren ve bundan sonra da Meclise bu şekilde yasa getirmeyeceğine söz veren bir konuşma yapmıştı ama ne ilginçtir ki Sayın Arınç’ın bu konuşmasından sonra AK PARTİ Grubu ve Hükûmet durmadan, şişirilmiş torba yasaları bu Meclisin gündemine getirdi. Burada da yine aynı durumla -dediğim gibi- karşı karşıyayız. Aslında çalışma alanının en köklü sorunları yerinde duruyor. Bu torba yasa yasalaştığında neyi çözeceksiniz, oturup bir düşünmeniz lazım. Yani çalışma hayatında sendikasız çalışmayla ilgili, güvencesiz, esnek çalışmayla ilgili hangi sorunu çözmüş olacaksınız? Kayıt dışı çalışma ve taşeronlaştırmayla ilgili neyi düzeltmiş olacaksınız? Bunu kendinize sormanız gerekiyor. Buraya bir yasa getirdiğiniz zaman en azından yakın dönemde çalışma hayatında karşı karşıya kaldığımız facialardan, felaketlerden, iş katliamlarından ders çıkarmanızı beklerdik. Yakın dönemde Soma, Ermenek, Torunlar inşaatında yaşanan iş katliamları önümüzde duruyor. Bu iş katliamlarının daha çok taşeronlaştırma ve redevans sistemi üzerinden geliştiğini biliyoruz. Hiç olmazsa buraya bir yasa getirirken bu taşeronlaştırma ve redevans sistemiyle ilgili doğru dürüst bazı düzenlemeler yapmanızı beklerdik ama anlıyoruz ki bu beklentimizin hiçbir karşılığı yok. Gerçi Sayın Çalışma Bakanı Kabinedeki diğer bakanlar arasından sıyrılarak şöyle bir yöntemi hep benimsedi: Yani bir yasayı yasalaştırmadan önce bütün gruplara bir nezaket ziyareti ve önerilere açık olduğunu belirten bir erdemli duruşu hep gösterdi ama maalesef, biz isterdik ki bu erdemli duruş torba yasa hazırlanmadan önce olsun. Bu torba Mecliste Komisyondan geçtikten sonra Genel Kurula gelmeden önce ziyaretin bir anlamı olmuyor. Aslında hazırlanmadan önce siyasi parti gruplarını ziyaret etse, ilgili meslek örgütlerini, sendikaları, sosyal tarafları ziyaret etse, onlardan gelen önerileri gerçekten bu yasa tasarısında dikkate aldığını belirten birtakım düzenlemelerle Genel Kurulda bazı yasa teklifleri getirmiş olsa belki de bugün çalışma hayatında yaşadığımız pek çok sıkıntıyı yaşamamış olacaktık. Yani ben tekrar ifade ediyorum, bütün sıkıntılar bir yana ama 300’den fazla işçinin yaşamını yitirdiği, katliam gibi olan iş kazalarıyla, felaketlerle karşılaştık. Hiç olmazsa bunların önüne geçecek birtakım düzenlemelerin burada olması gerektiğini düşünüyoruz.

Biz, Çalışma Bakanlığının, sendikaları hiçe sayan, meslek örgütlerini dikkate almayan, onların önerilerine sürekli kapalı olan ve kendi parti çıkarları doğrultusunda seçim öncesi biraz popülist yaklaşımlar üzerinden meseleyi ele alan yaklaşımlarının çalışma ve emek hayatındaki sorunları çözmediğini düşünüyoruz. Umarız ki önümüzdeki dönemde bu yanlışlardan vazgeçilir. Gerçi, önümüzdeki dönemde hükûmet olup olmayacağınız da belli değil ama en azından hükûmet olacak olan siyasi partiye biz şimdiden kendi uyarılarımızı yapalım.

Umarım, Halkların Demokratik Partisi iktidarıyla, halk iktidarıyla burada muhatap oluruz, o zaman bu eleştirileri bu kürsüden duymamış olursunuz diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Baluken.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

14’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 14’üncü madde kabul edilmiştir.

15’inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 3146 sayılı Kanunun 12 nci maddesinde değişiklik öngören 15’inci maddesine aşağıdaki ek fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

“İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Başkanlığı ile İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Bölge Laboratuvar Müdürlüklerinin, ilk ve orta öğretim kurumlarıyla çalışmaya ilişkin hususlar yönetmelikle düzenlenir.”

                  İdris Baluken                                       Adil Zozani                                          Erol Dora

                       Bingöl                                               Hakkâri                                              Mardin

            Abdullah Levent Tüzel                                 Nazmi Gür

                      İstanbul                                                Van

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Değişiklikle iş sağlığı ve güvenliği eğitiminin yaygınlaştırılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

15’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

16’ncı madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 3146 sayılı Kanunun 12/A maddesinin başlığında değişiklik ve fıkra eklemeyi öngören 16'ıncı maddesinde geçen "Bakanlık tarafından hazırlanacak" ibaresinin "Bakanlıkça hazırlanacak" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

                   İdris Baluken                                       Adil Zozani                                          Erol Dora

                       Bingöl                                               Hakkâri                                              Mardin

 

            Abdullah Levent Tüzel                                 Nazmi Gür

                      İstanbul                                                Van

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Değişiklikle madde metninin daha anlaşılır kılınması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

16’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

17’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

18’inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 3146 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesinde değişiklik öngören 18'inci maddesine aşağıdaki ibarenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

"İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü Başkanlığı genel yönetiminde işçi sendikalarından en az 1 ve kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerinin temsilcilerinden en az 1 kişi yer alır. Enstitünün finansmanı genel bütçe kalemlerinden karşılanır. Enstitü idari olarak özerktir."

                   İdris Baluken                                       Adil Zozani                                          Erol Dora

                       Bingöl                                               Hakkâri                                              Mardin

            Abdullah Levent Tüzel                                 Nazmi Gür

                      İstanbul                                                Van

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu yolla enstitüde toplumsal tarafların temsil edilmesi amaçlanmış, özerklik yoluyla da siyasi baskı ve iktidar değişikliklerinden etkilenmemesi sağlanmaya çalışılmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

18’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

19’uncu madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın 19’uncu Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Aytuğ Atıcı                                        Vahap Seçer                                    Süleyman Çelebi

                       Mersin                                               Mersin                                              İstanbul

             Kadir Gökmen Öğüt                                  Ali Serindağ                                               

                      İstanbul                                            Gaziantep

MADDE 19- 3146 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 4- Ekli (1) ve (2) sayılı listelerde yer alan kadrolar iptal edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ait bölümünden çıkarılmış ve ekli (3) (4) ve (5) sayılı listelerde yer alan kadrolar ihdas edilerek 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ait bölümüne eklenmektedir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

LEVENT GÖK (Ankara) – Vahap Seçer konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Seçer, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bir torba yasa düzenlemesi birçok konuyu da ihtiva ediyor. Aslında iş sağlığı, iş güvenliğiyle ilgili konuları tamamıyla kapsayan bir düzenleme değil. İşte, seçim öncesi, yine seçime yönelik birtakım düzenlemelerin olduğu bir çalışma.

Şimdi, adı geçen önerge kadro ihdasıyla ilgili bir mesele. Türkiye’de en büyük sorun -biliyorsunuz- işsizlik sorunu. Son on yılda 20 milyon yurttaşımız KPSS sınavına girmiş ve bu süre zarfında da 611 bin kişi memur olarak atanmış.

Bir diğer yöntem de KPSS dışında, KPSS zorunluluğu olmayan kadrolar var, istisnai kadrolar var. İşte, sıkıntı burada başlıyor. Tabii, bu konu birçok kez dile getirildi. Özellikle iktidarınız süresi boyunca, hükûmetleriniz süresi boyunca işte bu istisnai kadrolara, KPSS zorunluluğu olmayan kadrolara maalesef liyakata bakılmadan, tecrübeye bakılmadan, deneyime bakılmadan, insanların hakkı gasbedilerek daha çok sizlere yakın yandaş insanlar atandı.

Son günlerde özellikle Hükûmetinizin, dün Sayın Başbakanın, emekliler konusunda sanki gerçekten çok önemli bir uygulama yapılıyormuş gibi 100 TL her emekli için yapılacak seyyanen zamlarla ilgili seçime yönelik birtakım uygulamalarını dinledik. Bugün de enflasyon oranı açıklandı. Baktım, son üç ayın enflasyon oranı yüzde 3 civarında. 2015 yılı ilk altı ay için emeklilere yapılan zamma bakıyorum 2,32 civarında. Çalışanlara Hükûmetin öngördüğü altı aylık zam oranı yüzde 3 civarında. Yani Türkiye’de ocak, şubat, mart, üç aylık süreç içerisindeki enflasyon oranı emeklilere yapılan altı aylık zammın üzerine çıkmış yani emekliler zaten o zammı yemiş, ilk üç ayda yemiş. Çalışma hayatındaki insanlara bakıyorum, onlar da aynı şekilde.

Türkiye’de en düşük SSK emekli aylığı yaklaşık olarak 360 euro civarında. Bakın “Avrupa Birliğine gireceğiz.” diyoruz, o Avrupa Birliğine üye ülkeler ile Türkiye’deki emekliler arasındaki uçuruma bakalım: İtalya’da 1.772 euro alıyor ortalama bir emekli. Türkiye’de 363 euro alan emekli İtalya’da 1.772 avro, İspanya’da 1.843 ve Yunanistan’da 2 bin avro civarında bir emekli maaşı alıyor.

Şimdi bizim seçimlere ilişkin yaptığımız emeklilere yönelik çalışmalarda dinî bayramlarda bir maaş ikramiye verilmesi konusu var. Dikkatimi çeken bir konu var. Sizler, herhangi bir sosyal sınıfa yaptığınız uygulamalarda bir ilave ücret, zam ya da daha iyi koşullar sunduğunuz zaman bunun kaynağını nedense kimse sormuyor ama biz, örneğin, “Emeklilere iki zam vereceğiz dinî bayramlarda.” dediğimiz zaman kıyamet kopuyor. Şimdi siz seyyanen 100 lira zam yapıyorsunuz emeklilere. Bunun kaynağı nerede? Bütçeden karşılayacaksınız. Herhâlde biz de bunu, dinî bayramlarda vereceğimiz ikramiyeleri bütçeden karşılayacağız.

Emeklilerin sorunları çok. Bir intibak sorunu var. Yine biz bunu 2011 seçimi öncesi gündeme getirdik, yine kaynak tartışması oldu ama 2011 seçimlerinden sonra Hükûmetiniz bunu gündeme getirdi, eksik gedik bunu hayata geçirdiniz. Ama intibak meselesi tekrar gündeme gelmesi gereken bir konu.

Emeklilerin katkı payı sorunu var. Eczanelerde, hastanelerde emeklilerden 12 kalemde katkı payı kesiliyor. Bu çok önemli bir sorun.

Emeklilerin zamlarını verirken enflasyon oranına göre düzenleme yapılıyor ama o enflasyon hesabı içerisindeki sepet içerisinde emeklileri ilgilendirmeyen birçok emtia var. Dolayısıyla, emeklilere yapılacak zamların daha çok gıda enflasyonu oranında yapılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz.

Önergemize destek vereceğinizi umut ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Seçer.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

19’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

20’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

21’inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 3146 sayılı Kanuna i geçici madde eklemeyi öngören 21 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

  İdris Baluken                           Adil Zozani                              Erol Dora

       Bingöl                                   Hakkâri                                   Mardin

Abdullah Levent Tüzel                Nazmi Gür

           İstanbul                               Van

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

İşçi Hizmetleri Uzmanı ve Yurt Dışı İşçi Hizmetleri Uzman Yardımcısı atamalarının bir defaya mahsus olarak atanmak istenmesi, nitelik isteyen konularda liyakat ve tecrübe esaslarını ortadan kaldıracak ve suiistimallere açık hale getirecektir. Değişiklikle bu sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

21’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 21’inci madde kabul edilmiştir.

22’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 22’nci madde kabul edilmiştir.

20.00’ye kadar ara veriyorum.

                                        Kapanma Saati: 19.16

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 20.07

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90’ıncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

23’üncü madde üzerinde üçü de aynı mahiyette olmak üzere üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısının 23 üncü maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.

            Mehmet Naci Bostancı                          Mehmet Doğan Kubat                                  Recep Özel

                      Amasya                                             İstanbul                                               Isparta

                  Ramazan Can                                      Hüseyin Filiz                                   Osman Aşkın Bak

                     Kırıkkale                                             Çankırı                                              İstanbul

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                  İdris Baluken                               Abdullah Levent Tüzel                                 Adil Zozani

                       Bingöl                                              İstanbul                                              Hakkâri

                    Nazmi Gür                                          Erol Dora                                                 

                         Van                                                 Mardin

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                   Aytuğ Atıcı                                  Sinan Aydın Aygün                                   İzzet Çetin

                       Mersin                                               Ankara                                               Ankara

                Süleyman Çelebi                              Mehmet Hilal Kaplan                                   Musa Çam

                      İstanbul                                              Kocaeli                                                İzmir

                   Haydar Akar                                Ramazan Kerim Özkan

                      Kocaeli                                               Burdur

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki bu üç önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI KENAN İPEK – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Atıcı.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, 687 sıra sayılı Tasarı’nın 23’üncü maddesi üzerine verdiğimiz önergeyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu madde aslında Genel Kurulumuzun daha önceki oturumlarında yasalaştı. Adalet ve Kalkınma Partisinin... Maddenin metinden çıkarılmasının gerekçesi aslında bu maddenin daha önce yasalaşarak, buradan geçerek kanunlaşmış olmasıdır. Evet, biz de aynı gerekçeyle bir önerge verdik ancak bu yasanın, bu maddenin daha önceki görüşmelerinde de olan itirazlarımızı dile getiriyoruz ve konuyu pişirerek Anayasa Mahkemesinden nasıl bir cevap alacağımızı da aramaya çalışıyoruz ve Anayasa Mahkemesine de bu maddeyle ilgili olarak hazırlıklarımızı yapıyoruz.

Peki, bu madde neleri getiriyordu, şöyle bir hatırlayalım: Bu madde aslında derinliği çok fazla olan bir madde, üzerinde çok düşünülmüş, çokça çalışılmış ve gerçekten bir siyaset mühendisliği uygulanmış olan bir maddeydi. Hatırlayalım, ne diyordu madde? Diyordu ki efendim, eğer üst düzey devlet memurlarını görevden alırsak ya da görevden alınırsa yani müsteşar ve ek göstergesi 7.000’in üzerinde olanlar eğer görevden alınırlarsa veya görevleri sona ererse, bunlar Başbakanlık müşaviri olarak görevlendirilecekler idi. Kulağa hoş geliyor. Yani bir üst düzey bürokrat, bir müsteşar görevi sona erer veyahut da görevden alınırsa -efendim, yani bu adamcağız tabii boşa düşmesin, mahkemeye gitmesin- biz bu eski müsteşarımızı Başbakanlık müşavirliğine atayalım. Peki, kadro yoksa ne olacak? Kadro şartı aranmaksızın bir kereye mahsus olmak üzere bunlar buraya atanacaklar ve emekli olduktan sonra veya Hakk’ın rahmetine kavuşurlarsa o madde otomatikman düşmüş olacaktı. Kulağa hoş geliyor, insani gibi geliyor. Aynı şeyi daha düşük rütbeli memurlar için de yapıyordunuz, onları da Başbakanlık müşaviri olarak değil de bakanlık müşaviri veyahut da çeşitli kadrolara atıyordunuz. Yani ne gibi? Valiyi görevden aldığınızda nasıl merkez valisi yapıyorsanız, kızağa çekiyorsanız, bunları da aynı şekilde merkeze alıyordunuz.

Peki, bu hikâyenin arkasındaki tablo neydi, düşünce neydi, arka planı neydi? Şöyle hatırlatayım size: Seçimler geliyor. Tabii ki Hükûmet -şu an ki AKP Hükûmeti- varlığını korumak istiyor. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Fakat varlığını korumak için her yola başvurmaya çalışıyor. Bu yollar yasaları da bazen biraz zorluyor. Buna kimse hayır diyemez. Sayın Cumhurbaşkanın 400 milletvekili istemesi hem yasaları hem Anayasa’yı zorlamıyor mu? Zorluyor. Sayın Cumhurbaşkanının kalkıp da “Ben Adalet ve Kalkınma Partisinin programını okudum.” demesi yasaları ve Anayasa’yı zorlamıyor mu? Zorluyor. Şimdi, buna hiçbiriniz herhâlde “Yok, vallahi zorlamıyor; asla böyle bir şey olmamıştır.” diyemezsiniz çünkü Sayın Cumhurbaşkanı bunu televizyonların karşısında konuşuyor ve yasaları ve Anayasa’yı zorluyor. Şimdi, yasayı ve Anayasa’yı zorlayan Cumhurbaşkanı aynı zamanda, benzer şekilde davranarak bürokratların da yasaları zorlamasını ister mi istemez mi? Vallahi isteyebilir. İşte, bu madde onun için getirilmiş olan bir maddedir. Yani, yasaları, yönetmelikleri, mevzuatı zorlayarak müsteşardan başlayarak daha aşağı seviyedeki memurlara kadar bazı sıkıntılı işleri yaptırabilmek için çıkarılmış bir yasadır, benim iddiam budur. Bir başka iddia var ise bunu rahatlıkla tartışabiliriz. Bu iddiaya göre, sizler görevinin dışında işler yapmaya zorladığınız memurları koruma altına alacaksınız. Bir sonraki maddede bunu nasıl koruma altına aldığınızı, nasıl bir şemsiye oluşturduğunuzu size anlatmaya çalışacağım yani bu yaptığınız siyaset mühendisliğinin aslında duvara tosladığını, herkes tarafından ibretle izlendiğini sizler de göreceksiniz. Bir sonraki maddede biraz daha detaylı olarak sizlere ne yaptığınızı anlatacağım çünkü birçok AKP’li milletvekilinin de ne yapıldığını bilmediğinden eminim.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Atıcı.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Maddeyle bir kısım devlet personelinin özlük hakları ortadan kaldırılmaktadır. Değişiklikle Anayasa’ya da aykırı olan bu durumun düzeltilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Diğer gerekçeyi de okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarı metninde yer alan 23 üncü madde 688 sayılı Kanun Tasarısı metni içerisine dâhil edilip görüşülerek kanunlaştığından tasarı metninden çıkarılmaktadır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki bu üç önergeyi oylarınıza sunuyorum.

LEVENT GÖK (Ankara) – Karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.

Beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.14

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.25

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90’ıncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 23’üncü maddesi üzerinde metinden çıkarmaya yönelik aynı mahiyetteki üç önergenin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeleri tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Böylece, madde metinden çıkartılmıştır. Görüşmelere Komisyonun kabul ettiği metin üzerinden devam edeceğiz ancak daha sonra madde numaraları teselsül ettirilecektir.

Şimdi, 24’üncü madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun tasarısının 24 üncü maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.

Mehmet Naci Bostancı  Mehmet Doğan Kubat             Osman Aşkın Bak

           Amasya                        İstanbul                          İstanbul

           Hüseyin Filiz  Mehmet Yüksel  Ali Ercoşkun

               Çankırı                Denizli                                  Bolu

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

Aytuğ Atıcı                  Sinan Aydın Aygün                  Süleyman Çelebi

    Mersin                              Ankara        İstanbul

Mehmet Hilal Kaplan  Ramazan Kerim Özkan             Haydar Akar

           Kocaeli                            Burdur                      Kocaeli

           Musa Çam

              İzmir

BAŞKAN – Komisyon bu önergelere katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI KENAN İPEK – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Atıcı, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 687 sıra sayılı Tasarı’nın 24’üncü maddesi üzerine verdiğimiz önergeyle ilgili olarak söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 24’üncü madde de 23’üncü maddeyle bağlantılı. Aslında sadece iki buçuk satırlık bir madde. İki buçuk satırlık bir maddeyi konuşuyoruz ama biraz detayına girince iki buçuk ciltlik kitap yazacak kadar bir derinliğe sahip olduğunu hep birlikte görüyoruz. Bir önceki maddeyle ilgili yaptığımız konuşmalarda sizlerin aslında müsteşar veya üst düzey memurları görevden aldığınızda onları Başbakanlık müşaviri olarak atadığınızı, daha sonra, daha düşük rütbeli memurları da görevden aldığınız da onları bakanlık müşaviri olarak atadığınızı anlatmıştım. Şimdi, burada da gerçek niyetinizi anlatacağım.

Gerçek niyetiniz şu arkadaşlar: Seçimlere giderken, eğer bir müsteşara veyahut da daha alt düzey bir memura yasaları zorlayıcı bir iş yaptırmaya kalkarsanız size karşı çıkabilir, “Efendim, bu buyurduğunuz iş yasalara aykırıdır ve biz bunu yapmak istemiyoruz.” diyebilir. Bu durumda iki yolunuz var: Ya bu insanı görevden alacaksınız ya da ikna edeceksiniz. Görevden alırsanız ne olur? Görevden alırsanız, gider dava açar ve görevine geri gelir, daha önceden olduğu gibi. Peki, ikna etmek için ne yapmanız lazım? İkna etmek için, bu memuru bir koruma altına almanız lazım. Memura diyorsunuz ki: “Kardeşim, sen benim dediğimi yap, korkma. Benim dediğimi yaparsan ben zaten seni görevden almam ama 8 Haziranda eğer ben iktidarı kaybedersem, bir başka hükûmet gelirse seni görevden alabilir. Hiç merak etme, bu durumda sen görevden alınmış olmayacaksın, görevden alındığın gibi eş değer bir kadroya yani bakanlık müşavirliğine veya Başbakanlık müşavirliğine geçeceksin.” Eh, bunu gören bürokrat elbette size boyun eğebilir, elbette boyun eğebilir. Peki, eğer bu bürokrat sizin gibi düşünmüyorsa, dünyaya sizin pencerenizden bakmıyorsa yani dik duruyorsa ve size “Hayır.” diyorsa bu durumda ne yapacaksınız? Elbette görevden alacaksınız bu insanı. Bu insanı siz görevden aldığınız zaman -mahkemeye gitmesini engellemek adına- yine bu insanı bakanlık veya rütbesine göre Başbakanlık müşaviri yapıp mahkemeye gitmesini engelliyorsunuz. Yani, yaptığınız bütün bu siyaset mühendisliğinin temelinde, sizin, başta müsteşarlar olmak üzere, daire başkanları düzeyine kadar inmek kaydıyla bütün memurlara yasaları zorlayıcı işleri yaptırabilme imkânını elde etmek var. Zaten siz merak etmeyin, siz bu maddeye el kaldırdığınız zaman siz söylemeden de bu memurlar mecburen sizin dediklerinizi yapacaklar, sizin aklınızdan ne geçtiğini anlayacaklar ve size hoş görünmek adına bir kısmı Ya “Lanet olsun, uğraşmayayım ben bu işlerle.” diyerek veyahut da bir kısmı “E, ne yapalım, yüce Meclis kanun çıkarmış yani emir demiri keser.” deyip sizin buyurduğunuz bu işleri yapacaktır.

Küçücük bir örnek verebilir miyim size arkadaşlar, bakın, siz bir küçücük değişiklik yaptığınızda rüzgâr nasıl esiyor? Hatırlarsanız kaçak saraya halılar koyduğunuzda bu halıların rengi turkuazdı yani hani eskiden meşhur kırmızı halılar döşenirdi ama şimdi Sayın Cumhurbaşkanı böyle münasip gördü ve kaçak sarayın içine ya da holüne turkuaz renkli halı serdi. Ne oldu Türkiye'de? Her gün yürüdüğünüz o VIP’ye giriş koridorlarındaki halıların rengine bir bakın, birdenbire değişiverdi, kırmızı halılar gitti, yerine turkuaz halılar geldi.

Şimdi, bu örnekten kıssadan hisse, siz eğer bu maddeyi kabul ederseniz memurlarınız sizin aklınızdan ne geçtiğini anlayacaklar, bir kısmı sinecekler, bir kısmı sineye çekecekler ama yeri, zamanı geldiğinde de bunun hesabını soracaklar. Ne zaman bunun yeri, zamanı? 7 Haziran. Onlar 7 Haziranda bunun hesabını soracak, biz de sizi Yüce Divana göndereceğiz.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Atıcı.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Bostancı.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

12.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, sanatçı Kayahan’a Allah’tan rahmet dilediğine ve Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın 687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 24’üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Müziğimizin büyük üstatlarından Kayahan vefat etti. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum, milletimizin, yakınlarının başı sağ olsun.

Müzik bizim ortak ruhumuzun tecessüm ettiği alanlardan birisi ve Kayahan da bu işi iyi yapan bir sanatkârdı, nur içinde yatsın diyorum.

Biraz önce konuşan Değerli Aytuğ Bey'in anlatımlarına ilişkin de iki çift laf etmek istiyorum: Bu maddenin sizinle aynı pencereden bakmayan, sizinle aynı görüşte olmayan yani size karşı dik duran bürokratlara karşı -çıkardığımız- bir madde olduğunu iddia ediyor. Bunu eleştiri adına söylüyor ama ben Aytuğ Bey'e çok teşekkür ediyorum, metnin içine gizlenmiş bir övgü de var burada. On üç yıldır iktidarda olan AK PARTİ’nin bürokrasiye dokunmadığını, son derece renkli bir bürokrat kadronun yerinde durduğunu, herkesin aynı pencereden bakmadığını da ifade etmiş oluyor.

Çok teşekkür ediyorum kendisine. Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bostancı.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Atıcı.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, Sayın Grup Başkan Vekili sözlerimi çarpıtarak bir yorumda bulundu. İzin verirseniz sataşmadan dolayı söz istiyorum.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sataşma yok, yerimden açıklama yaptım.

BAŞKAN – Buyurunuz, kısa bir sürede cevap verirseniz sevineceğiz, lütfen.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Süreyi doldurmayacağıma söz veriyorum.

BAŞKAN – Buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın yaptığı açıklaması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, tabii, güzel güzel tartışmak, güzel güzel sohbet etmek hoş.

Ben böyle bir şey söylemedim. Bu sizin hayal ettiğiniz bir şey olsa gerek yani keşke AKP Hükûmeti bürokratlara dokunmasaydı, keşke bürokrasi renkli olsaydı. Dediğinizi beyninizdeki, ruhunuzdaki olayların bir tezahürü olarak yorumluyorum.

Bir küçücük örnek vereceğim, Millî Eğitimdeki müdür ve müdür yardımcılarını bile görevden aldınız Sayın Grup Başkan Vekili. Bakın, vazgeçtim üst düzey bürokratlardan, Millî Eğitimdeki bütün ama bütün müdür, müdür yardımcılarını görevden aldınız ve oralara sadece EĞİTİM-BİR-SEN’e kayıtlı olan ve dünyaya sizin baktığınız pencereden bakan okul müdürlerini atadınız. Ben daha size ne söyleyeyim?

Süremin tamamını kullanmayacağıma Başkana söz verdiğim için burada kesiyor, saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Atıcı.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım ve İzmir Milletvekili Aydın Şengül ile 50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2 Milletvekilinin; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (1/1006, 2/1449, 2/1511, 2/1664, 2/1670, 2/1691, 2/1788, 2/2068, 2/2182, 2/2183, 2/2205, 2/2235, 2/2295, 2/2534, 2/2541, 2/2546) (S. Sayısı: 687) (Devam)

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarı metninde yer alan 24 üncü madde 688 sayılı Kanun Tasarısı metni içerisine dâhil edilip görüşülerek kanunlaştığından tasarı metninden çıkarılmaktadır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler…Kabul etmeyenler… Kabul edilmiş ve böylece 24’üncü madde tasarı metninden çıkartılmıştır.

25’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

26’ncı madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 48 inci maddesinde düzenleme öngören 26 ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                  İdris Baluken                                       Adil Zozani                                          Erol Dora

                       Bingöl                                               Hakkâri                                              Mardin

            Abdullah Levent Tüzel                                 Nazmi Gür                                                

                      İstanbul                                                Van

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI KENAN İPEK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Milyonlarca işsizin bulunduğu Türkiye'de işsizlik fonu işini kaybedenler için bir sigorta niteliğindedir. Ekonomik krizin derinleşme ihtimali de göz önüne alındığında fonun bu amaçla kullanımından sakınılması gerekmektedir. Bu giderlerin genel bütçeden karşılanması daha uygun olacaktır. Değişiklikle bu sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

26’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

27’nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 4447 sayılı Kanuna ek madde eklemeyi öngören 27'inci maddesinde geçen "sınavlarda başarılı olan" ibaresinin "sınavlara giren", "Fondan" ibarelerinin ise "Genel Bütçeden" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  İdris Baluken                                       Adil Zozani                                          Erol Dora

                       Bingöl                                               Hakkâri                                              Mardin

                    Nazmi Gür                                                                                          Abdullah Levent Tüzel

                         Van                                                                                                         İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI KENAN İPEK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Yoksulluğun giderek derinleştiği bir dönemde sınava girenler arasında ayrım yapmak adil bir uygulama olmayacaktır. Sınavlarda başarısız olmak yurttaşlar arasında ayrım yapmayı haklı kılan bir husus değildir. Değişiklikle uygulamadan sınava giren herkesin faydalanması ve kaynağın genel bütçeden karşılanması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

27’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

28’inci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının, 4447 sayılı Kanuna ek madde eklemeyi öngören 28 inci maddesinde geçen "%1 olarak alınır" ibaresinden sonra gelmek üzere "bu fark Genel Bütçeden Fona aktarılır." ibaresinin eklenmesini ve "yasal faizi ile birlikte geri öderler" ibaresinin "yasal faiziyle birlikte 10 katını geri öderler" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  İdris Baluken                                       Adil Zozani                                          Erol Dora

                       Bingöl                                               Hakkâri                                              Mardin

                    Nazmi Gür                                                                                          Abdullah Levent Tüzel

                         Van                                                                                                         İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı "İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın 28’inci Maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Aytuğ Atıcı                                  Sinan Aydın Aygün                               Süleyman Çelebi

                       Mersin                                               Ankara                                              İstanbul

             Mehmet Hilal Kaplan                                 Haydar Akar                                        Musa Çam

                      Kocaeli                                              Kocaeli                                                İzmir

EK MADDE 4- 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında çok tehlikeli sınıfta yer alıp ondan fazla çalışanı bulunan ve üç yıl içerisinde ölümlü veya sürekli ya da geçici iş göremezlikle sonuçlanan iş kazası meydana gelmeyen işyerlerinde çalışanların 5510 sayılı kanunun 81. Maddesinin c fıkrası gereğince ödeyecekleri iş kazası ve meslek hastalıkları primi, teşvik olarak bir sonraki takvim yılından geçerli olmak üzere ve üç yıl süreyle %1 olarak; ölümlü iş kazası meydana gelmesi halinde ise aynı şartlara tabi olmak üzere %3 olarak alınır. Bu primin %1 olarak alınması halinde teşvik olarak alınmayan %1'lik prim hazine tarafından sosyal güvenlik kurumuna bütçeden aktarılır. Türkiye genelinde birden fazla tescilli çok tehlikeli sınıfta yer alan işyeri bulunan işverenin 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında çalıştırılan toplam çalışan sayısı esas alınır.

Bu maddeye göre teşvikten yararlanan işverenlerden birinci fıkrada belirtilen iş kazalarını bildirmeyenlere fiil başka bir suç oluştursa dahi 6331 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirtilen idari para cezası, aynı maddenin üçüncü fıkra hükümlerine tabi olmaksızın on katı olarak uygulanır. Geçmişe dair yararlanılan primler yasal faizi ile birlikte geri alınır. Bu durumdaki işverenlere beş yıl süre teşvik yasağı uygulanır. Haklarında yasaklama kararı uygulananların gerçek veya tüzel kişi olması durumuna göre; ayrıca bir şahıs şirketinde ortak olmaları hâlinde bu şahıs şirketi hakkında da, sermaye şirketinde ortak olmaları hâlinde ise sermayesinin yarısından fazlasına sahip olmaları kaydıyla bu sermaye şirketi hakkında da aynı teşvik yasağı uygulanır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI KENAN İPEK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Çelebi, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – İyi akşamlar değerli arkadaşlar.

Sayın Başkan, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.

Tabii, bu yasayla ilgili bizim bütün itirazlarımız bu İşsizlik Sigortası Fonu’nun kötüye kullanılmasına ilişkindir. İşsizlik sigortasına bir göz dikilmiştir, nerede ne iş varsa, hangi iş yapılacaksa orada işçiler için biriken paraların büyük bir bölümü İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanıyor. Sosyal devletin gereği olarak devletin yapması gereken, sosyal devletin yapması gereken katkıyı sosyal devlet yapmıyor, gözünü İşsizlik Sigortası Fonu’na dikmiş durumda.

Diğer taraftan, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan GAP’a katkı veriliyor, yola katkı yapılıyor, birçok vergi afları, birçok sigorta afları, birçok şu anda ödenmeyen paraların tamamı İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödeniyor değerli arkadaşlar. Ama “Gelin, şu İşsizlik Sigortası Fonu’yla ilgili verdiğimiz önergelerle tamamı işçileri ilgilendiren daha reel olarak, açlık sınırı altında verdiğiniz o işsizlik maaşını, işsizlik sigortasından aldığı maaşı düzeltelim.” dediğimizde orada iktidar frene basıyor. “Gelin, bu işsiz kalan insanların işsizlikle ilgili aldıkları maaş süresini uzatalım.” dediğimizde iktidar frene basıyor. Ama bir yere kaynak mı aktarılacak, o kaynağı İşsizlik Sigortası Fonu’ndan aktarma konusunda her türlü çabayı, her türlü iradeyi… Bu konuda işverenlerin her türlü taleplerinin karşılandığı bir kaynak var, o kaynak da İşsizlik Sigortası Fonu’dur değerli arkadaşlarım. Oysa, bu alanda gerçekten onlarla ilgili yapılacak, o fondan yapılacak eğitim açısından, istihdam açısından birçok projeler yarıda bırakılıyor. Ama diğer taraftan, bununla ilgili başka hangi talep gelirse –maşallah, Çalışma Bakanımız da bu konuda evelallah kesesi bende diye- her türlü bonkörlük onun üzerinden yapılıyor.

Önemli olan, işçilerin ödediği primden bonkörlük yapmak değil. Başka yerlerden tasarruflar ederek -bu konuda Ermenek’te yaşanan, Soma’da yaşanan, diğer yerlerde yaşanan bu sonuçlardan sonra- sosyal devletin gereği olarak devlet öncelikle bu uygulamayı yapsın ve sonra devletin yaptığı görevden sonra işverene rücu edecekse etsin. Tabii ki öyle olmalı, tabii ki birinci derecede işverenler sorumlu, oraya rücu etsin, ama burada İşsizlik Sigortası Fonu’na göz dikiliyor; eğer işveren de battıysa, yok olduysa, o para da İşsizlik Sigortası Fonu’ndan batacak ve yanacak. Yazık değil mi arkadaşlar? Ama biz bunları öneriyoruz, Komisyonda önerdik, burada bir kez daha bu konuda önerge verdik, bu verdiğimiz önergenin dikkate alınması hâlinde, gerçekten İşsizlik Sigortası Fonu’ndan elinizi çektiğinizde çok daha onurluca bir iş yapılmış olacak.

Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelebi.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın, 4447 sayılı Kanun’a ek madde eklemeyi öngören 28’inci maddesinde geçen "% 1 olarak alınır" ibaresinden sonra gelmek üzere "Bu fark Genel Bütçeden Fona aktarılır." ibaresinin eklenmesini ve "yasal faizi ile birlikte geri öderler" ibaresinin "yasal faiziyle birlikte 10 katını geri öderler" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI KENAN İPEK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Söz konusu ceza ve teşvik sisteminin İşsizlik Sigortası üzerinden yapılması doğru değildir. Düzenlemenin mevcut hâliyle, 10'dan çok işçi çalıştıran çok tehlikeli sınıfta yer alan iş yerlerinde ölümlü ya da sürekli iş göremezlikle sonuçlanan iş kazaları üç yıl süreyle olmadığı takdirde, İşsizlik Sigortası Fonu'nun gelirleri azalacaktır. İşçiler ve işsizlerin "kara gün dostu" olan İşsizlik Sigortası Fonu'nun aktüeryal dengesinin hem de işçilerin yaşamı ve sağlığı üzerinden bir kurguyla bozulması yanlıştır. Bu maddeyle, kaza geçiren işçiler sakat kalma hâlleri ile işsizlik fonundaki gelirlerin azalması yoluyla birkaç kez haksızlığa uğratılmaktadır. Bu durum genel bütçeyle düzenlenmelidir.

Mevcut düzenleme bu teşvikten yararlanan ya da yararlanmayı amaçlayan işverenleri, iş kazalarını bildirmemeye de teşvik edecektir; zira maddenin ilk halinde öngörülen "10 katı tutarında idari para cezası" yaptırımının olmadığı koşullarda, işverenlerin en azından iş kazalarını bildirmemeleri durumu şaşırtıcı olmayacaktır. Değişiklikle bu sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

28’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 28’inci madde kabul edilmiştir.

29’uncu madde üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak üzere üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 29 uncu maddesi ile 4447 Sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen Geçici 13 üncü maddenin ikinci fıkrasının sonunda yer alan "edilir" ibaresinin "edilerek Fona gelir kaydedilir." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

            Mehmet Naci Bostancı                          Mehmet Doğan Kubat                                  Recep Özel

                      Amasya                                             İstanbul                                               Isparta

               Osman Aşkın Bak                                  Ramazan Can                                      Hüseyin Filiz

                      İstanbul                                             Kırıkkale                                             Çankırı

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                   Aytuğ Atıcı                                         İzzet Çetin                                                    Süleyman Çelebi  Mersin                       Ankara                                                İstanbul

               Ali İhsan Köktürk                                   Haydar Akar                                                        Özgür Özel   Zonguldak                      Kocaeli                                                     Manisa

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 29 uncu maddesinin ikinci fıkrasının sonuna " Ödemeler kazanın olduğu tarihten yasanın yayımlandığı tarihe kadar olsan süreyi de kapsar." eklenmesini; üçüncü fıkranın sonuna " Tahsil edilen bu tutarlar Fona geri aktarılır." ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                  İdris Baluken                                       Adil Zozani                                          Erol Dora

                       Bingöl                                               Hakkâri                                              Mardin

            Abdullah Levent Tüzel                                 Nazmi Gür

                      İstanbul                                                Van

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI KENAN İPEK – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Ermenek civarında faaliyeti durdurulan madenlerde çalışan işçilere 6331 Sayılı Kanun’un 25’inci maddesinin 6'ncı fıkrası uyarınca, işverenler ücretlerini ödemek ya da ücretlerinde düşme olmamak üzere başka bir iş vermekle yükümlüdür ve işverenin bu yükümlülüğü faaliyetin (işin) durdurulması ile birlikte başlamaktadır. Ancak maddenin mevcut hâline göre Fon'dan yapılacak ödeme, maddenin yayımını takip eden ay başından başlayacak, işin durdurulması ile bu tarihe kadar geçen süre bakımından işçilere bir ödeme yapılmayacaktır. Yapılması planlanan ödeme, işin durdurulması tarihinden itibaren başlamalı, yapılacak tüm ödemeler, işverenlerden yasal faiziyle tahsil edilmelidir. Değişiklikle bu sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Aynı mahiyetteki iki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı "İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın 29'uncu Maddesinin sonunda yer alan "edilir" ibaresinin "edilerek fona gelir kaydedilir." şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Özgür Özel (Manisa) ve arkadaşları

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

Mehmet Naci Bostancı (Amasya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki bu iki önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI KENAN İPEK – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Özel, buyurunuz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Uzun süre Komisyonda çalıştık üzerinde, alt komisyonda ve Komisyonda. Sayın Süleyman Çelebi burada. Alt komisyonda ve –üst komisyonda diyelim- Komisyonun kendisinde bu konuda inanılmaz uzun emekler verdik ve bazı maddelerde Cumhuriyet Halk Partisi olarak haklı endişelerimizi, haklı rahatsızlıklarımızı dile getirdik. Ve bunlar sürekli dikkate alınmadı, reddedildi, zaman zaman tansiyon yükseldi.

Şimdi, Meclisin son iki üç günü, belki son günü olması sebebiyle, demokrasilerde olması, iktidar tarafından aranması, zorlanması gereken ama Adalet ve Kalkınma Partisinin pek yanından da geçmediği bir uzlaşma kültürünü bize zaman baskısı dayatıyor. İyi ki de dayatıyor çünkü iktidar partisi uzlaşma arayınca hayat, hakikaten, parlamenter rejim için de, her birimiz için de çok daha iyi oluyor.

Nasıl bir görüntüyle karşı karşıya kalıyoruz? “Arkadaşlar, bizim geçirmek istediğimiz maddeler var, sizin de olumlu katkı yaptığınız şeyler var. Bunların üzerinde konuşalım ve doğruları yapalım ama bizim zorladığımız, sizin karşı çıktığınız maddeleri geçirmek zorunda değiliz. O konularda biraz daha ortak aklı arayalım.” dendi mi, bu sefer muhalefet partileri olumlu katkı veriyorlar. Bu sırada, kulaklar açılınca, algılar açılınca, muhalefetin “2 kere 2” dediğine “4” dememe geleneğinden biraz uzaklaşınca doğruları yapmaya başlıyoruz.

Örneğin bu madde için biz çok anlattık, çok söyledik. Ermenek’te yaşanan olaydan sonra -Soma benzeri- verilecek olan yardımlar var. Bu, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan veriliyor. Bir kere, biz buna tümüyle karşıyız. İşsizlik Sigortası Fonu’nun, işsiz kalan işçinin kötü günleri için birikmiş kumbarası olduğunu düşünüyoruz; düşünmüyoruz, realite bu. Bir çocukla karşılaştırdık Komisyonda, Sayın Bakana en basit şekliyle anlatmaya çalıştık, dedik ki: “Arkadaşlar, kumbara çocuğun kumbarasıdır. Bu mesele içine parayı kimin attığından bağımsızdır, harçlığından artırabilir, kendi babası verebilir veya bayramlarda akrabalarından toplayabilir. Para kumbaraya girdi mi, para çocuğun parasıdır. Siz baba olarak çocuğunuza ‘Ayakkabın eskimiş, bayram geldiğinde ben sana bir çift yeni ayakkabı alacağım.’ dediğinizde çocuk sevindi. Bayram günü ‘Getir bakalım, şu kumbarayı açalım, sana onun içinden bir çift ayakkabı alalım.’ derseniz bu yaptığınız iş babalığınıza yani devletliğinize yakışmaz. İşçilere bir para ödüyorsunuz, o parayı İşsizlik Sigorta Fonu’ndan ödüyorsunuz. O, işçinin kumbarası, orayı zayıflatmaya gerek yok.” Bu itirazı çok anlattık, Sayın Bakan kabul etmedi. Aksine, bir de hata yaptılar daha sonra. İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödenen bu paralar daha sonra ilgilisinden, şirketten tahsil edilecek ya, o tahsilatta da parayı hazineye gelir kaydediyordunuz. Yani, verirken çocuğun kumbarasından veriyorsunuz, geri atarken de hazineye gelir kaydediyorsunuz. Süleyman Çelebi bunu çok anlattı, İzzet Çetin çok anlattı, Aytuğ Atıcı’nın dilinde tüyler bitti, benim boğazım böyle çatallandı, dinletemedik. Ama, iktidarda olmayan o uzlaşma kültürüne zaman baskısı dayatılınca algılar açıldı, “Doğru söylüyormuş arkadaşlar.” noktasına geldik.

Önerge, şöyle bir önergedir: Bu paranın, rücu durumunda, tekrar İşsizlik Sigortası Fonu’na devredilmesi bir hakkın teslimidir. Ama esas mesele şudur ki: Siz işçiye bir şey yapmaya söz veriyorsanız yani devrin Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı, devletin başı, en acılı günde çıkıp “Merak etmeyin, devletimiz güçlüdür, Hükûmetimiz vicdanlıdır. Yaralar hızla sarılacaktır. Altı ay maaş veririz gerekirse. Ben yaparım.” dedi mi devlet gibi yapacaksın arkadaş. Sonra, onu yapmaya gelince “Ben parayı hazineden ödemem, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan öderim.” O fondaki para, içine parayı atan devlet de olsa, işveren de olsa, işçi de olsa kumbara işçinin kumbarasıdır. O kumbaraya el uzatmak devlet yönetimi anlayışıyla, devlet geleneklerimizle ve biraz önce anlattığım basit, net örnekle de bağdaşmamaktadır. İşçinin parası işçinindir. Devlet devletlik yapacaksa, baba babalık yapacaksa bunu kendi kesesinden göstermesi lazım.

Çok sayıda benzer önerge var. İşsizlik Sigortası Fonu’na duble yollar için el atılmasına da karşıyız, bu tip durumlarda verilen devlet sözleri tutulurken de el atılmasına karşıyız. İşsizlik Sigortası Fonu’nun gerçek amacına uygun kullanılması gerekmektedir. Tartışma, Kıdem Tazminatı Fonu’nun, Bakan tarafından savrulan, neyle sonuçlanacağının da göstergesidir.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özel.

Aynı mahiyetteki diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarının 29’uncu maddesinin son cümlesinde yapılacak değişiklikle maddede belirtilen hak sahiplerine İşsizlik Sigortası Fonu’ndan yapılan ödemelerin işverenden tahsil edildiğinde Fona gelir kaydedilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki bu iki önergeyi birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen bu önergeler doğrultusunda madde 29’u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

30’uncu madde üzerinde ikisi de aynı mahiyette olmak üzere iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 30 uncu maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                  İdris Baluken                                       Adil Zozani                                          Erol Dora

                       Bingöl                                               Hakkâri                                              Mardin

            Abdullah Levent Tüzel                                 Nazmi Gür

                      İstanbul                                                Van

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                   Aytuğ Atıcı                                Ramazan Kerim Özkan                                Sinan Aygün

                       Mersin                                               Burdur                                               Ankara

                   Haydar Akar                                 Mehmet Hilal Kaplan                              Süleyman Çelebi

                      Kocaeli                                              Kocaeli                                              İstanbul

                    Musa Çam

                        İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE ve SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Çelebi, buyurunuz.(CHP sıralarından alkışlar)

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Mecliste -belki bugün tamamlanacak belki yarın da devam eder, hiç sorun değil- önemli yasalarda biz her zaman katkı verdik, burada da bir katkı verdik aslında, devletin kasasına katkı verdik ama. Yersiz, hak etmediği hâlde… Biliyorsunuz, bu bir teşvik düzenlemesi. Kadınların, gençlerin istihdamının teşvikiyle ilgili güzel bir madde. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak her türlü istihdamı teşvik eden, bu konuda getirilen bütün önerilere katkı veren bir partiyiz.

Burada problem ne? Bu madde getirildiğinde duyarlılıklarına teşekkür ediyorum Komisyon üyelerimizin, bu sürece katkı verenlerin. Yersiz, böyle istihdam yapmadığı hâlde yani kadın istihdamı yapmadığı hâlde, genç istihdamı yapmadığı hâlde yapmış gibi parasını alan iş adamlarına af getiren bir düzenlemeydi bu. Devletin kasasından tam 77 milyon lirayı, eski parayla 77 katrilyon lira parayı affeden bir düzenlemeydi. Şimdi, bugün gelinen noktada en azından affı kaldırdık. Komisyondaki arkadaşlarla üç saat bu konuyu müzakere ettik. Burada katkı veren ve duyarlılık gösteren arkadaşlara da teşekkür ediyorum. Ama, sonuçta faizi kaldı. Yani, aslında, o arada bu parayı haksız elde ettikleri hâlde, bu parayla ilgili haksız kazanç elde edildiği hâlde bu paranın faizinin de silinmemesini öneriyoruz. Yani -bizim derdimiz- şu anda, bazı maddelerde 5 milyon liralık, 10 milyon liralık, 20 milyon liralık bu anlamda emekçiler açısından devlete katkı verecek düzenlemeler konusunda direnmeyi görüyorum ama devletin bu konuda, zarara uğratılması konusunda nasıl bir duyarlılık gösterdiğimizi de bir kez daha takdirinize sunuyorum. Eğer bu maddeyi eski hâliyle geçseydik, devlet 76 milyonunu haksız yere bu kazancı elde eden sermayeye teslim edecekti.

İşte, bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak duruş noktamız bu değerli arkadaşlar. Bizim haksız kazançlara karşı duruşumuz bu noktadadır, yoksa teşvikin yapılmasına, istihdamın sağlanmasına asla karşı değiliz. Ama, yapılmadığı hâlde yapılmış gibi gösterilerek haksız kazanç elde etme konusunda da taviz vermeyiz. Bu konuda direndik. Bu konuda -bu direnişimizin sonucu- katkı veren arkadaşlarıma, devletin kasasını bu anlamda başka yere aktarmayan arkadaşlara bir kez daha bu kürsüden teşekkür ediyorum. Ama, bu kanunun nasıl bir düzenlemeyle, nasıl bir mantıkla buralara geldiğini de bu kürsüden söylemek istedim. Çünkü buna benzer birçok düzenleme bu yasada var, bunları sırası geldikçe söyleyeceğiz. Bir dipnot düşmek, tarihe not düşmek adına bunları yapıyoruz.

Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelebi.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Hukuk devleti ve hukukun temel prensiplerine aykırı olarak düzenlenen bu maddede yasaya aykırı bir yararlanmanın yasa değişikliğiyle "usulüne uygun yararlanma" sayılarak uygun hâle getirilmesi söz konusudur. "Ortalama sigortalı sayısının yanlış hesaplanması" tespiti olanaklı olmayan, bir gerekçedir. İşverenlere yönelik "af” niteliğinde olan bu madde İşsizlik Sigortası Fonu'nu açıkça zarara uğratmaktadır. Değişiklikle bu sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki bu iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

30’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 30’uncu madde kabul edilmiştir.

Böylece, birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

İkinci bölüm 31 ila 60’ıncı maddeleri kapsamaktadır.

İkinci bölüm üzerinde gruplar adına konuşacak olan ilk konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Özgür Özel’dir.

Buyurunuz Sayın Özel. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İkinci bölüm üzerinde söz almış durumdayım. İkinci bölümde pek çok madde var. Biraz önce de arz ettiğim gibi, Cumhuriyet Halk Partisi olarak... Önce, 13 Mayıs faciasından önce verdiğimiz araştırma önergesinin iktidar partisi tarafından kabul edilmeyişi; üzücü, hepimizi derinden yaralayan, Türkiye’deki herkesin yüreklerini yakan faciadan sonra, iktidar partisinin de verdiği önergeyle birleştirilerek Mecliste kurulan bir araştırma komisyonu; ardından hem devrin Başbakanının hem tüm yetkililerin, bakanların verdiği sözlerle Soma’daki durumun bir daha yaşanmaması için verilen bir Soma kanun teklifi ve tarih 30 Mayıs 2014. O gün, Türkiye’de herkes ve özellikle Soma’daki madenciler, kendisine verilen devlet sözlerinin tutulacağını, yaralarının hızla sarılacağını, benzer bir facianın bir daha yaşanmasına da Türkiye Cumhuriyeti devletinin izin vermeyeceğini düşünüyordu, hepimiz de bu konuda Hükûmete ve bürokrasiye gereken desteği vermeye hazırdık. 30 Mayıs günü bu sözler verildiğinde madenciler Soma’da oturma eylemi yapıyorlardı ve iktidar partisinin genel başkan yardımcıları, halkla iletişim bölümünden yetkililer, milletvekillerimiz, 10 kişilik bir heyet Soma’ya geldiler ve müjdeli haberi verdiler, dediler ki: “Sizin bütün sorunlarınızı çözeceğiz.” Biz de oradaydık, bir kenardan izliyorduk. Madenciler sordular: “Ne zaman çözeceksiniz?” Salih Kapusuz dedi ki: “Beş-altı gün, bir hafta içinde biz bunu çözeriz.” O sırada yandan uyaranlar oldu, Sayın Kapusuz “On Meclis günü diyelim.” dedi. On Meclis günü; haftada üç gün çalışırsa, bilemediniz üç hafta. Bunun üzerine madenciler oturma eylemlerine son verdiler ve o on Meclis günü yüz takvim gününe dönüştü. Araya, 18 maddelik kanun teklifi bir yanda dururken, tüp bebek uygulamasının üçüncü tekrarında alınacak katılım payının artırılmasından, filanca ilçedeki emlak vergisiyle ilgili geriye dönük düzenlemelere kadar neler neler geldi, o Komisyonun raporunun içine girdi. Biz, Soma maddelerini ayıklayalım, 18 maddeyi ayrı görüşelim dedik, bunu bütün muhalefet partileri ayrı ayrı söylediler, iktidar reddetti. Âdeta Soma’da verilen sözler, kendi istediği birtakım düzenlemeleri, örneğin, o gün için, paralel yapıyla mücadele adına hukuken verilmiş kararların iki yıl uygulanmaması gibi akıl almaz işleri -ki sonradan Anayasa Mahkemesi tarafından bozulacaktı- geçirmek adına ellerinde rehin olarak tutuldu. Muhalefet “Soma” dedi, siz başka şeyler söylediniz ama 10 Eylüle kadar bu yasa geçmedi,10 Eylül tarihinde yasalaştı. Yasalaştığında döndük baktık -verilen sözleri 3 kategoriye ayırırsak- bu sözlerden, hayatını kaybeden madencilerin ailelerine verilen sözler nispeten, diğerlerine göre oransal olarak daha fazla tutulmuştu. Mevcut madencilere verilen sözler kısmen tutulmuştu. Ama işçi sağlığı ve iş güvenliği adına verilen sözlerin hiçbir tanesi tutulmamış, o konuda âdeta bir arpa boyu yol alınmamıştı.

Bu düzenlemelerin yapılmaması bir yana, bir yanda da Soma Komisyonu çalışıyordu. 4 partiden milletvekillerinin, Manisa milletvekillerinin inanılmaz özverisiyle, Komisyondaki tüm milletvekillerinin özverisiyle çalıştı. 1.250 sayfalık bir rapor yazıldı, yabana atılmayacak bir rapor. Raporda, muhalefetin “Yazalım.” deyip iktidarın katılamadığı kısımlar oldu, ona da rapor kadar bir muhalefet şerhi yazıldı. Ama bunlar konuşulurken daha rapor bile yazılmadan, biz, “Soma’da yaşananlar bir daha yaşanmasın.”la ilgili Meclis iradesini ortaya çıkaramadan, o konuda biz oyalanırken Ermenek yaşandı. Ermenek’ten sonra biraz daha duyarlılık arttı gibi oldu, Ermenek’le ilgili bir kanun çıkarılacaktı, işte, o kanunun uzantısı buralarda, Ermenek’e verilen sözlerin de bir kısmı burada tutulmaya çalışılıyor.

Ama hazin olan, sıkıntılı olan, hepimizi üzen mesele şudur: Soma Komisyonu 4 partiden oluşan 17 kişilik bir Komisyon. Hani iktidar partisi son seçimlerde aldığı yüzde 47 oyla, “2 kişiden 1’inin oyunu alıyorum.” diyor da neredeyse ülkedeki rejimi değiştirecek gücü kendinde görüyor ve savunmayı millî iradeye dayandırıyor ya, bu Komisyonun arkasındaki millî irade, Meclis aritmetiğine bakarsanız, yüzde 100’dür, normalde de zaten yüzde 94’lük bir yansıması vardı herhâlde Meclise, böyle bir millî irade. 4 parti burada, uzlaşıyla kurulmuş, 4 partinin milletvekilleri çalışmış, 1.250 sayfada mutabakat var, 135 sayfasında çözüm önerileri var. Hatta demişiz ki: 135 sayfa çözüm önerisi var, bürokrasimiz yorulur, üzülür, biraz detaylı olabilir bu kısımlar, 13 sayfalık da özet çıkarmışız, önce buraya bakarlar, detayı içeride bulurlar diye.

Maden Kanunu çıkacak, Maden Kanunu’nu bekliyoruz ama tabii, burada Komisyon Başkanı Sayın Ali Rıza Alaboyun’un hakkını teslim edelim, onun da çok üstünde durduğu, bizim de ortaklaştığımız… Bir kere, madenlerle ilgili madencilik bakanlığının kurulması lazım çünkü Enerji Bakanlığı enerjiyi yani çıktıyı esas alıyor, odağa alıyor ama tabii kaynakları yani madeni tali bir unsur, bir girdi olarak görüyor, bu yüzden de onun üzerine yoğunlaşamıyor. Bir madencilik bakanlığı kurulsun önerimiz vardı mesela içinde başlı başına.

Kömür kanunu Amerika’da 5 bin sayfaydı, Ukrayna’yı inceledik 3 bin sayfa falandı. Dünyanın çeşitli ülkelerinde kömür kanunları binlerce sayfa, Türkiye’de kömürle ilgili mevzuat 18,5’tan 19 sayfa. Burada detaylı bir çalışma yapılmasını önerdik.

Bunun yanında, Soma’daki facianın eski bir üretim alanında biriken gazlardan ve o gazların ölçülmemesinden, o alanın kendi hâline terk edilmesinden ve oradan fışkıran gazların bir ihmalkârlık veya işte alev sızdırmaz cihazların kullanıldığının ilgili bakanlık tarafından yeterince denetlenmemesi sonucunda patlamanın tetiklendiği falan düşünülüyordu. Yani eski imalatlarda biriken gazlara bir şey yapılması lazımdı. Bu eski imalat meselesi Ermenek’teki Uyar Madende de biriken su olarak karşımıza çıkmıştı. Yani eskide bıraktığınız imalatta ne olduğuna bakmalıydınız. Gazlar için de metan drenajı mutlaka dikkate alınması gereken bir unsurdu.

Bunların üzerinde ortaklaştık, söyledik. Maden Yasası çıkarken Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının bulunduğu komisyona gittik, baktık, Soma Komisyonu raporunun kapağı kaldırılmamış. Dedik ki: “Bu nasıl olur?”, dediler ki: “Bürokrasi inceliyor, biz bakacağız, ileride yaparız.” falan. Bu kanunun çıkarılacağı yere gittik, o gün Sayın Bakana vekâlet eden değerli bürokrat arkadaşımız Soma Komisyonu raporuna erişemediğini söyledi. O laf söylendikten otuz beş gün önce bütün basının elinde vardı, Sayın Alaboyun basına tanıtmıştı ama rapora erişememişlerdi.

Gelinen noktada, Meclisi kapatıyoruz, 23’üncü Dönemle ortak bir kadere ve ortak bir kedere imza atmak üzereyiz. 23’üncü Dönem 2010 yılında yaşanan elim kazadan sonra bir araştırma komisyonu kurmuş, o komisyon güzel bir rapor yazmış, 23’üncü Dönem 2010 yılında kurulan o komisyon raporunu görüşemeden kapanmış gitmiş. Sonra, ta Soma gelene kadar beklemişiz ve biz bir daha komisyon kurmuşuz. Çok üzgünüz ki o komisyonun raporu da 23’üncü dönemde olduğu gibi, sayfası bile açılmadan, oradan yararlanılmadan, burada müzakere edilemeden, Sayın Ali Rıza Alaboyun Komisyon Başkanı olarak burada on dakika düşüncelerini söyleyemeden, Komisyon üyelerimiz teker teker gelip burada kendi düşüncelerini ifade etmeden ve en kötüsü bu söylediklerimiz, bu yazdıklarımız dikkate alınıp da kanunlaşmadan kapanıyor. 25’inci Dönemde bir endişe içindeyim. Biz kaderini paylaştık önceki dönemle ama 25’inci Dönem kederimizi paylaşmasın. Lütfen, birilerinin artık sağduyulu davranması lazım, devlet ciddiyetiyle davranması lazım ve bundan sonraki süreçte bu Komisyon raporunun değerlendirilmemiş olmasının hüznü ve kederinin gelecek Parlamentoda olmaması lazım. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu Komisyon raporunu kurulacak olan Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında ilk iş olarak ilgili bakanlıklar tarafından yasalaştırarak getirmenin Meclise sözünü veriyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özel.

Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Mardin Milletvekili Erol Dora.

Buyurunuz Sayın Dora. (HDP sıralarından alkışlar)

HDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın ikinci bölümü üzerinde Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tasarıya göre, ölümlü iş kazası meydana gelen maden iş yerlerinde kusuru yargı kararıyla tespit edilen işveren, mahkeme tarafından iki yıl süreyle kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanıyor.

Değerli milletvekilleri, madenlerde yaşanan iş cinayetlerinin başlıca sebepleri arasında taşeronlaştırma, üretim zorlanması ve redevansa değinmek istiyorum.

Taşeronlaştırma, işçilere dönük sendikal hak ihlalleri, ekonomik ve sosyal hak kayıpları yanında işçi ölümlerine de neden olmaktadır. Özellikle madencilik sektöründe çok ilkel bir şekilde hayata geçirilen taşeronlaştırma sonucu ortaya çıkan aşırı hırs ve denetimsizlik maden kazalarına davetiye çıkarmaktadır.

Bir diğer konu üretim zorlaması. Maden şirketleri en az maliyetle ne kadar çok kömür çıkarırsa o kadar çok kazanıyor. Böylece işçilerin beş dakika soluklandıklarında bile alelacele işe koşuldukları bir emek cehennemi yaratılmaktadır. Buna ek olarak, redevans sistemiyle de kamuya ait olan madenler dolaylı olarak özelleştirilmiş, kamunun taşeronu hâline getirilen bu özel teşebbüslere büyük kamu imkânları sunulmuştur.

Değerli milletvekilleri, tasarıda işçi sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili kısmi ve yetersiz birkaç iyileştirmeye yer verilirken, işverenlere çok sayıda af ve erteleme getiren, işçileri ise esnek koşullarda çalışmaya iten düzenlemeler öngörülmüştür. Tasarı hazırlanırken emek ve meslek örgütlerinin görüşleri alınmadığı gibi, tasarı bir işçi sağlığı ve güvenliği paketi olmaktan çıkmış, işverenlere af, işçilere esneklik paketine dönüşmüştür. Toplu işçi katliamlarına göz yummuştur. Bir şirketin iki yıl ihalelerden mahrum bırakılması caydırıcı bir ceza değildir. İki yıl ihaleye girmemekle insan sağlığına önem veren bir şirket hâline gelinemeyeceğini en iyi Sayın Çalışma Bakanı bilmektedir.

Değerli milletvekilleri, tasarı işçi cinayetlerini önlemekte yetersizdir. Türkiye, çalışma yaşamı koşulları açısından hem Hükûmetin hem de kamuoyunun olağanüstü hassasiyetle üzerine eğilmesi gereken son derece olumsuz bir tabloyla karşı karşıyadır. İş cinayetlerinde, işçi ölümlerinde dünyada en üst sıralardadır. Özellikle AKP’nin iktidara gelmesiyle artan iş kazaları açısından bakacak olursak, 2003 yılında günde ortalama 3 işçi yaşamını yitirmekteyken bugün bu sayı 5 ile 7 işçiye kadar çıkmıştır. 55 ve 161 sayılı ILO Sözleşmelerinin 2004 yılında kabulünden 2010 yılında 6331 sayılı İş Güvenliği Yasası’nın kabul edilmesine kadar geçen sürede iş kazası sayısı her yıl ortalama 75 bin civarındadır. AKP Hükûmetinin on iki yıllık iktidarı döneminde en az 14.668 işçi yaşamını yitirmiştir. Yalnızca 2014 yılı içerisinde iş kazalarından hayatını kaybeden işçilerin sayısı en az 1.886 kişidir. İş cinayetleri inşaat, maden, tarım ve taşımacılık iş kollarında; mevsimlik çalışmanın sendikasız, örgütsüz ve güvencesiz çalışma koşullarının hâkim olduğu iş kollarında yoğunlaşmıştır. Meslek hastalıkları ise çağın gizlenen salgınıdır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de en çok iş cinayeti büyük madenci katliamının yaşandığı Manisa'da meydana gelmiştir. Yine, sanayinin merkezi olan İstanbul'da ve hemen her sektörde yoğun iş cinayeti yaşanmıştır. Zonguldak, Karaman, Isparta, Elâzığ ve Şırnak'ta maden; Antalya'da konaklama ve organize sanayi; Adana, Düzce, Isparta, Muğla, Aydın, Şanlıurfa ve Mersin'de tarım; Ankara, Gaziantep, Tekirdağ, Samsun, Malatya, Kayseri’de organize sanayi; Bursa ve Mersin'de metal; Kocaeli'nde kimya; Konya'da gıda ve İzmir'de tersane kazaları öne çıkmaktadır. Tarım, inşaat, enerji, taşımacılık, belediye, ticaret ve eğitim iş kollarındaki cinayetler ise ülkenin her şehrinde yaşanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; işçilik maliyeti kategorisi içindeki ücret, kıdem tazminatı, sosyal haklar, iş güvencesi, işçi sağlığı ve çalışma güvenliği tedbirlerini büyüme ve istikrarı tehdit eden unsurlar olarak görme alışkanlığı hem Ulusal İstihdam Stratejisi Belgesi’ne hem de ulusal sanayi stratejisine hâkim olmuştur. Emekçilerin aleyhine olan bu temel yaklaşım iş cinayetlerinin artmasındaki temel politika belirleyeni olmaya devam etmektedir. Bu tasarıyla Çalışma Bakanlığı üzerinde bulunan yükümlülükleri dağıtılarak işverenlere âdeta cezasızlık imkânı getirilmektedir. Tasarının bu hâliyle yasalaşması durumunda, iş yerlerindeki yükümlülüklerini piyasa şartlarında temin ettiği çeşitli firmalara devretmiş olan işverenler açısından âdeta cezasızlık imkânı getirilmiş olacaktır. Böylesi bir süreçte de iş kazalarının artış eğiliminin gelişerek devam edeceği kolaylıkla söylenebilir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; işçi sağlığı ve güvenliğinin gerçek anlamda sağlanabilmesi için özgür ve demokratik bir sendikal örgütlenmenin önünü açmaktan uzak 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu yeniden düzenlenmeli, özgürlükçü ve katılımcı bir demokratik düzenleme gerçekleştirilmelidir. İşçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin uygulamada denetlenebilmesi sendikalar eliyle işçi denetimi yoluyla doğrudan demokratik denetim sistemlerinin geliştirilmesinden geçmektedir. İşçi sağlığı ve güvenliğinin işletme düzeyinde etkin olmasının koşullarından en önemlisi budur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarıyla işçilerin gece çalışma süresi on bir saate kadar çıkabilmektedir. Son derece ihlal edilmeye açık hâle getirilen gece çalışma saatleri işçi sağlığını tehdit eden yeni bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Hizmetler ve tarım sektöründe işçiler geceleri on bir saate kadar çalıştırılabilecek ve haftalık kırk beş saat geçilmediği sürece de işçilere fazla mesai ödenmeyecektir. Söz konusu düzenlemenin Avrupa Birliği direktifleriyle uyumlu olduğu öne sürülse de bu düzenleme Avrupa Parlamentosu ve Konseyi direktifiyle uyumlu değildir.

Direktifin 8'inci maddesine göre, gece işçileri için normal çalışma saatlerinin herhangi bir yirmi dört saatlik süre içinde ortalama sekiz saati geçmemesi gerekirken, işleri ağır fiziksel ve zihinsel baskı veya özel tehlike içeren gece işçilerinin gece çalışmasını icra etmeleri esnasındaki herhangi bir yirmi dört saatlik sürede sekiz saatten fazla çalışmaması gerekmektedir. Oysa tasarıyla sanayiden sayılmayan işlerde çalışan tüm işçiler için gece çalışma süresini on bir saate kadar artırabilen bir düzenlemeye gidilmekte, gece ve gündüz çalışmaları arasında hiçbir fark kalmamaktadır.

Değerli milletvekilleri, çocuk hakları, kanunen veya ahlaki olarak dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu eğitim, sağlık, yaşama, barınma, fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarının hepsini birden tanımlamakta kullanılan evrensel bir kavramdır.

14 yaşını doldurmamış tüm çocukların sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde günde beş, haftada otuz saate kadar çalıştırılabilmelerine olanak sağlayan bu tasarı, yoğun çocuk emeği sömürüsüne kapı aralamaktadır. Tasarı bu hâliyle de uluslararası direktif ve sözleşmelere de uygun değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa’sında kendisini demokratik, sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlayan Türkiye'nin, işçilerin can güvenliklerinin sağlanması, insan hak ve özgürlüklerini, insan ve çevre sağlığını garanti altına alma amacında olan evrensel hukuku referans alan uluslararası sözleşmelere sırtını dönmesi elbette kabul edilemez.

Bu bağlamda, uluslararası bilimsel ve teknik esaslarda bir madenciliği ve işçi güvenliğini öngören çevresel ve sosyal boyutlarda bir gelişmeyi sağlayacak daha kapsamlı düzenlemelere ihtiyaç bulunduğunu bir kez daha hatırlatıyor, bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Dora.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Faruk Bal.

Sayın Bal, şahsınız adına da söz talebiniz olmuş, ikisini birleştiriyorum arzu ederseniz.

Buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA FARUK BAL (Konya) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında, hain bir saldırı sonunda şehit edilen İstanbul Savcısı Mehmet Selim Kiraz meslektaşıma Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.

Keza, Türk pop sanatının önemli bir ustası olan Kayahan’ı kaybettik, Cenab-ı Allah rahmet eylesin, sevenlerinin başı sağ olsun.

Evet, on sekiz yıldır özlediğimiz rahmetli Başbuğ’umuzu da minnetle, şükranla anıyorum. Türk siyaset hayatı onun ferasetli bakış açısına ihtiyaç duymaktadır. Rahmetli Başbuğ’umuza da Cenab-ı Allah’tan niyazda bulunuyorum, mekânı cennet olsun, kabri nurla dolsun.

Değerli arkadaşlarım, Milliyetçi Hareket Partisi, sonuna geldiğimiz 24’üncü Dönemde doğru bildiği her şeyi söylemiş, inandığı her sözün arkasında durmuş ve Hükûmetin getirmiş olduğu kanun tasarılarına, destek verdiği tekliflerine kendi siyasi görüşü içerisinde değerlendirme yaparak olumlu veya olumsuz bakış açısıyla muhalefetini yapmıştır. Bu kanun tasarısına da Milliyetçi Hareket Partisi genel olarak olumlu bakmaktadır. AKP iktidarından aş ve iş bekleyen milletimizin özellikle iş dünyasında, iş güvenliğinde ve iş barışında önemli katkıları bulunacak olan bu tasarıya Sayın Bakanın da pozitif bakış açısıyla müzakereler yapılmıştır. Genel olarak Milliyetçi Hareket Partisi bu kanun tasarısına torba kanun olması nedeniyle eleştirisini yapmıştır ancak olumlu bakmaktadır, desteğini vermektedir.

Ben, bu vesileyle 24’üncü Dönemde bir muhasebe yapılması gerektiğine inanıyorum. 2011 yılında yapılmış olan seçimlerde Türkiye’nin gündeminde bir Anayasa değişikliği vardı. Milletimiz 12 Eylül darbe Anayasası’ndan kurtulmak, demokratik değerlerle barışık, millî birliği ve kardeşliği güçlendiren, temel hak ve özgürlükleri genişleten bir anayasa bekliyordu. Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli’nin 2007 ve 2010 yıllarında yapmış olduğu konuşmalarda verdiği perspektif dâhilinde nihayet Meclis Başkanının inisiyatifiyle bir Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulmuştur.

Değerli milletvekilleri, bu Komisyon cumhuriyet tarihinde, Anayasa yapım sürecinde en doğru ve en makul çalışma yöntemlerini benimsemiş ve halkın anayasa yapımına katkısını alabilmek için ciddi bir çaba sarf etmiştir. Bu çerçeve içerisinde, 20 bin sayfadan fazla görüş, öneri ve teklifi en azından veri havuzu olarak toplayabilmiştir.

Anayasa yapımında, bildiğiniz gibi, 5 ayrı bölüm bulunmaktadır. Bu bölümlerden birincisi temel hak ve hürriyetleri kapsamaktadır; ikincisi yasama, üçüncüsü yürütme, dördüncüsü yargı ve beşincisi de genel idaredir. Bu minval üzerine görüşmeler yapılırken birinci bölümde çok büyük bir başarı sağlandı, 82 maddenin görüşülmesinden sonra 60 maddede mutabakat temin edildi. Bu, herhâlde AKP’yi ürkütmüş olacaktır ki bu mutabakat ortamını bozabilmek amacıyla “başkanlık sistemi” adı altında bir ucube teklifi ortaya koydu ve başkanlık sistemi parlamenter sistemden kökü itibarıyla, esası itibarıyla farklı olduğundan, yasama, yürütme, yargı ve genel idare bölümlerinde mutabakat sağlanmasını kesinlikle engellemiş ve Anayasa Uzlaşma Komisyonunun önüne bir takoz olarak konulmuştur.

AKP’nin “başkanlık sistemi” adını vermiş olduğu sistem, bir sistem değildir. Sayın Cumhurbaşkanının şimdilerde ifade ettiği, “prangadan kurtulma” diye tabir ettiği, denge ve denetim mekanizmalarını bozarak tek kişinin hükümranlığını sağlayacak bir sistemdir.

Bakınız, AKP’nin “başkanlık sistemi” adı altında önerdiği sistem nasıl tek kişilik bir diktatörlük yaratıyor? Başkanlık sistemlerinde başkan ile yasama meclisi arasında sert kuvvetler ayrılığı bulunmaktadır ve her ikisinin seçimi farklı tarihlerde yapılır ki başkanın seçildiği tarihte inşa edilecek olan yasama meclisi başkanın kontrolü ve vesayetinde olmasın diye. İşte bu temel kural AKP tarafından ihlal edilmektedir, başkan ile tek kanatlı meclisin seçimi aynı tarihte yapılacaktır. Eğer bugünkü kulislere, basına düşen bilgileri birlikte değerlendirecek olursak, Sayın Cumhurbaşkanı şimdi 400 milletvekili isterken AKP’ye, bunun gerçekleşmesi hâlinde 400 tane milletvekilini nasıl seçeceğine dair, işte, Çankaya’da bir ofis tutmuş, orada milletvekillerinin isimlerini de kendisi belirliyor. Bu doğru ise, başkanlık sistemine de geçilirse, Recep Tayyip Erdoğan da başkan olursa o takdirde bu Meclis yani yasama Meclisi nasıl, başkana karşı bir denge ve denetim aracı olabilecektir? Böyle bir şey eşyanın tabiatına aykırıdır. Dolayısıyla, başkanın vesayetinde bir yasama Meclisi yapılıyor ki bu başkaca hiçbir ihtimal olmasa bile doğrudan doğruya “Yasama Meclisi artı başkan eşittir diktatörlük” anlamına gelmektedir.

Ama AKP bununla da yetinmiyor. Meclis ne yaparsa yapsın, ayrıca, başkana kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi veriyor. Yani tek imzayla kararnameler çıkararak kanun ihdas etme, kanun yapma yetkisini veriyor ki bu, Meclisin ana görevini elinden almak anlamına geliyor.

Demek ki “denge ve denetim araçları” dediğimiz araçları pranga olarak niteleyen başkan, AKP’nin teklifine göre yargı organından da kurtulmak istiyor. Yargı organını da pranga olarak görmekte ve o çerçeve içerisinde de bakın, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu için nasıl bir öneride bulunuyor? Başkan, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulundan 22 üyeden 16 tanesini kendisi veya nüfuzu altındaki Meclise atama suretiyle getirecek, Anayasa Mahkemesinin 17 üyesinden 8’ini başkan veya vesayeti altındaki Meclis seçecek, Danıştaya ve Yargıtaya da dörtte 1 oranında üye atayabilecek.

Değerli arkadaşlarım, bunun özü, sözü, adı tektir, güçlerin birleştiği bir sistemdir. “Güçlerin birleştiği sistem” dediğimiz bu sistemin üç kelimeden ibaret olmadığını anayasa hukuku bilenlerin hepsi idrak eder. Bunun adı tam bir “diktatörlük”tür.

İşte, böyle bir ortamda başkanlık sistemini getiremeyeceğini anlayan AKP anayasa çalışmalarını boğdu ve milletin 24’üncü Dönem Parlamentosundan beklemiş olduğu yeni bir anayasa yapılmasını engellemiş oldu.

Değerli arkadaşlarım, bunu da tabii kendisi yapmadı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının olmayan yetkisini varmış gibi göstererek Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından müteakip toplantı tarihini verdirmemek suretiyle fiilen Anayasa Uzlaşma Komisyonunu ortadan kaldırmak istedi ancak 3 muhalefet partisi bu oyunu fark ederek AKP’yi müteakip toplantılara davet etti, gelmediği için AKP, Uzlaşma Komisyonunun Yönergesi’nin 15’inci maddesi uyarınca komisyondan çekilmiş sayıldı.

Değerli arkadaşlarım, yine bu dönemde çok vahim olaylar oldu. Bu vahim olayları şunun için anlatıyorum: Adalet ve Kalkınma Partisine mensup milletvekili arkadaşlarım bundan alınabilir ama vicdan muhasebesine ihtiyaçları var. Çünkü her fani ölümlüdür, her siyasi hayat da ölümlüdür; bu koltuklarda ilanihaye hiç kimse oturmamıştır. İçimizden, içinizden bugün Mecliste son günü olanlar, yeni dönemde olmayacak olanlar vardır; o olmayacak olanlar ve yer alacak olanların muhasebesini yapabilmeleri için Türkiye’nin bazı önemli konularını hatırlatarak sizleri bir vicdan muhasebesine davet etmek istiyorum.

Bu Meclis döneminde Türk Silahlı Kuvvetlerine kumpas kurulmuştur. Kumpas kurulduğunu söyleyen dönemin Başbakanıdır, aynı dönemin Başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı o kumpasın “savcısıyım” diyecek kadar yargıyı eğip büken ve Silahlı Kuvvetler üzerinde böyle bir yargısal operasyonun yapılmasını tahrik eden kişidir.

Bu dönemde, değerli arkadaşlarım, İnternet’e düşen 27 adet, Başbakana suikast yapıldığı iddiası vardır. Allah aşkına, Başbakana suikast yapılacak da bunun adli sonucu olmayacak; böyle bir ihtimal düşünülebilir mi? Demek ki Başbakana suikast iddiası dahi bir propaganda aracı olarak kullanılmış ve Türkiye'de siyasi ahlak yerlere kadar sürüklenmiş, bu şekilde işin cılkı çıkarılmıştır.

Yine, bu dönemde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin beynine girilmiştir. Bütün harp öncesi, harp sonrası, seferberlik dâhil olmak üzere gizli planların bulunduğu kripto odasına girilmiştir, Sayın Başbakan Yardımcısına suikast iddiasıyla girilmiştir, tahkikatın sonunda böyle bir şeyin olmadığı da ortaya çıkmıştır. Daha sonra bu suikast iddiasıyla girilen kripto odasından elde edilen bilgilerin başka yerlere servis edildiği iddiası vardır, bu iddia da boşluktadır. Bu kadar vahim bir olaya Türkiye Büyük Millet Meclisi el koyabilmeliydi.

Yine, bu dönemde, basın, tarihinde görülmemiş bir şekilde baskı altına alınmıştır. 2 bin civarında köşe yazarı, Ankara bölge temsilcisi, İstanbul bölge temsilcisi, muhabir vesaire işinden gücünden edilmiştir. Önemli basın kuruluşlarına mali ve sigorta teftişleri nedeniyle tehditler yağdırılmış ve basın milletin gözü, kulağı ve dili olmaktan çıkarılmıştır.

Bu dönemde, etnisitelere, inançlara, mesleklere göre insanlar kutuplaştırılmış, inatlaştırılmış, zıtlaştırılmış ve bir gerginlik ortamı yaratılmıştır. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bile “Biz belki bir miktar oy alıyoruz ama bizi sevmeyenlerin niçin sevmediğini anlayamıyoruz.” şeklinde bir öz eleştiri bile yapmak durumunda kalmıştır.

Yine, bu dönemde, uluslararası hukuktan doğan Süleyman Şah Türbesi bir Türk toprağı iken bugün PKK uzantısı PYD’nin hükümran olduğu kanton denilen bir bölgeye, Abdullah Öcalan posterlerinin altına gömülmek gibi haysiyetsiz bir duruma düşülebilmiştir.

Türkiye'de Lozan Anlaşması’nın ortaya koymuş olduğu bir uluslararası hukuk mevzusu vardır. Bizim kara sularımız sınırları içerisinde bulunan 16 tane, Lozan’a göre sahipsiz kayalık diye bilinen ada Yunanistan tarafından işgal edilmiştir. 1990’lı yıllarda harp meselesi hâline gelen bu adalarla ilgili AKP Hükûmetinin kılı kıpırdamamıştır.

Cinayetler artmıştır, kadın-çocuk cinayetleri artmıştır, istismarlar artmıştır; bonzai ve uyuşturucu artmıştır; terör örgütü legalleşmiştir, dağdaki eşkıya şehre inmiş, mahkeme kurmuştur, asayiş toplantısı yapmaktadır, polis kuvvetlerini oluşturmuştur, vali tayin etmekte, bayrak indirmekte, şehitlik kurmaktadır; işsizlik patlamıştır bu dönemde. 77 milyondan 8 milyonu açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmiştir, 46 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmiştir. Ama bunun yanı sıra nevzuhur zenginler peydahlanmıştır. Dünyada dolar milyarderinin sayısı on iki yılda artan başka bir ülke yoktur, o da Türkiye'dedir. Türkiye, 2002 yılında 4 tane olan dolar milyarderini bu yıl itibarıyla 37’ye çıkarmıştır. Yani hanı yağmadan beslenen dolar milyarderi türetmiştir AKP iktidarı.

İşte, böyle bir iktidarda AKP grubu kendi içerisinde, kendi yarattığı Hükûmeti, kendi parti tüzüğü içerisinde dengeleyememiştir, denetleyememiştir. Kendi bakanlarından hesap sorsaydı -4 bakandan- bizim hesap sormamıza gerek kalmazdı. Kendi bakanlarının çocuklarından hesap sorsaydı, bu Meclis bu kadar gerilmezdi. Sıfırlanamayan paraların hesabı bizim kadar olduğu gibi sizin de hesabınızdır. Siz sormadınız bu hesabı, biz sorduk, sizin hepinize inşallah 7 Haziran tarihinde bu millet hesabını soracaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FARUK BAL (Devamla) – O günün hesaplaşması içerisinde gelecek dönemde aramızda olmayacak arkadaşlara hayatlarında başarılar diliyorum. Önümüzdeki dönemin Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak Türk milletine daha verimli bir çalışma yapma ortamı nasip etmesi niyazıyla hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bal.

Hükûmet adına Sayın Çelik.

Buyurunuz efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’yla ilgili ve çalışma hayatıyla ilgili önemli düzenlemeleri içeren yasa tasarısıyla ilgili birinci bölümü sonlandırmış bulunuyoruz. Katkı sunan bütün arkadaşlara çok teşekkür ediyorum, siyasi parti gruplarına teşekkür ediyorum.

Bildiğiniz gibi, bu birinci bölümde iş güvenlik uzmanlığına güvence getirdik.

Bunun yanında, üretim zorlamasını önleyici düzenlemeler getirdik.

Durdurulan iş yerini açan, mühürlenen iş yerini açan işletme sahibine hapis cezası getirdik. Ceza müeyyidelerini artırdık iş sağlığı, güvenliğiyle ilgili ihmallerden dolayı.

İhale yasağı düzenlemesi getirdik yani ölümlü iş kazası olan madenlerde iki yıl ihaleye katılamama düzenlemesini getirdik.

Yer altında çalışan, madenlerde çalışan işçilerimize “çip sistemi” dediğimiz yer altı takip sistemini getirdik.

Üç çocuğu olana gelir vergisi indiriminden yararlanması düzenlemesini getirdik.

Üniversitelere iş sağlığı dersi -ilgili fakültelere- konulmasıyla ilgili düzenlemeyi içermektedir.

Kamulaştırma mağduriyeti neticesinde vatandaşlara ödenen, kamunun ödediği paraların geri istenmesiyle meydana gelen cezai müeyyideleri ortadan kaldıran, ana parayla sınırlı kılan buradaki mağduriyetleri giderdik.

MYK belge zorunluluğu hem ikinci bölümde var, birinci bölümde de mesleki yeterlilikle ilgili olarak düzenlemeler getirdik, o da şu şekilde değerli arkadaşlar: Mesleki yeterlilik sertifikasını alabilmesi için bir çalışanımızın, bununla ilgili süreler var, sınavlar var ve bunların masraflarını işçinin kendisinden değil, fondan karşılanması ve bu belge sahibi olma konusunda fon imkânlarının kullanılması düzenlemesi var.

Ermenek’te kazanın meydana geldiği ocakta çalışanlara altı ay 2 asgari ücret düzeyinde ödeme yapılacak. Ayrıca, o bölgede, o havzada bulunan ve kapalı kalan, bu kazanın oluşturduğu travmadan dolayı kapalı kalan ocaklarla ilgili olarak da üç ay, işverene rücu etmek kaydıyla, işçilere aylık ödemeler gerçekleştirilecek.

Yine, bu bölümde, işbaşı eğitimiyle ilgili olarak bir düzenlemeyi biraz sonra madde ihdasıyla huzurlarınıza getireceğiz. Burada, asgari ücret düzeyinde eğer bir kişiyi istihdam ederse bir işveren, çalıştırdığı işçiye ilave olarak bir istihdam gerçekleştirirse, ücreti altı ay asgari ücret düzeyinde ödenecek ve işverenin burada bir maliyeti olmayacak ama işçi orada pratik eğitimle meslek sahibi olacak. Dolayısıyla, bu getirdiğimiz teşvikle işçinin hem meslek sahibi olma imkânını getiriyoruz hem de yeni bir iş bulma, istihdama katılma imkânını gerçekleştirmiş oluyoruz.

Huzurlarınıza gelecek olan düzenlemeyle otuz aylık, kırk iki aylık, ki bunlar kırk sekiz ay ve kırk iki aya çıkacak olan önemli teşvikler içermektedir.

Önümüzdeki bölümde ise, yine son derece önemli düzenlemelerle birlikte olacağız. Bu ikinci bölümde de katkılarınızı beklediğimizi ifade ediyorum.

Bu önemli düzenlemelere katkı verdiğiniz için bir kez daha teşekkür ediyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Şimdi, soru-cevap bölümüne geçiyoruz.

Soru-cevap bölümü on beş dakikadır.

Buyurunuz Sayın Tanal.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bu taşeronlaşmayla ilgili… Taşeronu kaldırmayı düşünüyor musunuz, böyle bir çalışmanız var mı? Bu taşeronlaşmanın kaldırılması ülkemiz açısından yararlı bir durum değil midir? Bu konudaki düşüncelerinizi almak isteriz.

İkincisi: Bugün ve dün itibarıyla İstanbul Çağlayan Adliyesinde avukatlar maalesef tartaklanıyor, adliyelere alınmıyor. Ancak, gerekçe olarak terör örgütleri tarafından şehit edilen savcı gösteriliyor. Yani, adliyeye silahın sokulması, kelepçelerin sokulması, pankartların sokulması, o gerekçe gösteriliyor. Şimdi, burada aslında amaç avukatların susturulması. Eğer bu gösteriliyorsa aynı şekilde… Avukat yargının ayrılmaz kurucu parçasıdır yani savcı, hâkim neyse avukat da aynı durumdadır. Hatırlanırsa, bundan bir yıl önce Çağlayan Adliyesinde bir yargıç, oradaki bir sekreterine aşık olmuştu, onu rehin almıştı. Onunla ilgili, yargıçlarla ilgili, savcılarla ilgili herhangi bir işlem yapılmadı. Ancak, gelinen bu noktada avukatları potansiyel suçlu göstermek hukuk devletiyle bağdaşır bir durum değil. Bu konuyla ilgili bir çalışmanız var mı? İstanbul Başsavcısıyla görüşmeleriniz oldu mu? Bu konudaki çalışmalarınızı öğrenmek isteriz.

Teşekkür ediyorum ben.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tanal.

Sayın Kaplan…

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, belki direkt olarak sizi ilgilendirmiyor ama iki üç gün önce Türkiye çapında bir elektrik kesilme olayı yaşandı. Hâlâ nedenini ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti bulmuş değil, bazı gerekçelere sığınıyor. Ama bir şeyi paylaşmak istiyorum sizinle: Türkiye’de sanayinin kalbi olarak bulunan Kocaeli elektrik kesiminden en çok etkilenen il oldu. KOBİ’lerin, orta çaplı yatırımcıların, sanayicinin zararı sanayi odasının belirlediği tespite göre yaklaşık 70 milyon Türk lirası dolayında. Bunun sorumluluğunu, bu KOBİ’lerin, işverenin ya da orta ölçekli bu çalışma alanlarının zararını Hükûmet olarak gidermek gibi bir programın içerisinde olabilir misiniz?

İkinci bir sorum: İş yeri hekimliğiyle ilgili Hükûmetiniz döneminde Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi kuruldu. Kurulan Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi neticesinde iş yeri hekimlerinin özellikle kurumsallaşmış bulunan iş yerlerinden çıkarılarak, daha kısa süreli, daha ucuz nitelikli, daha uygun koşullarda olmayan bir çalışma ortamı hekimleri itibarsızlaştırdı. Özellikle hekimlerin, çalışan işçilerin iş ortamlarının işçiye uygun olup olmadığının tespitinden ziyade, SSK’ya ya da SGK’ya gidecek olan hastaların bir nevi bloke edilmesi noktasına getirilmesini ne kadar doğru buluyorsunuz? Bunu önlemek konusunda bir çalışmanız var mı?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kaplan.

Buyurunuz Sayın Tanal.

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, İstanbul ili Üsküdar ilçesi Yavuztürk Mahallesi’nde ilkokul, ortaokul olduğu hâlde -yoğun bir nüfusu olan bir mahallemiz- burada lise yok.

İkincisi: Yavuztürk Mahallemize, bugüne kadar, uzun yıllardan beri iktidarınızda olan belediye tarafından imar sorununun çözüleceği sözü verildiği hâlde Yavuztürk Mahallemizin bugüne kadar imar sorunu halledilmedi.

Bir başka sorun: Yine, Yavuztürk Mahallemizde belediye otobüsleri hattı var ancak bir tek eski belediye otobüsleri çalışıyor, yeni belediye otobüsleri çalışmıyor, halkımız bu konuda mağdur. Bununla ilgili çalışmanız var mı?

Aynı şekilde, Sultanbeyli ilçemiz var. Sultanbeyli’deki insanlarımız Mecidiyeköy’de belediye otobüsüne bindiği zaman Sultanbeyli’ye gelinceye kadar bir veya bir buçuk saatlik bir yol alıyor. Yol aldığı zaman Sultanbeyli ilçesine inen vatandaşımızın tuvalet ihtiyacını giderebilecek halka açık bir tuvalet yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yani, koskoca bir ilçenin meydanında belediyenin bu konuda bir hizmeti yok. Bu konuda bir hizmet vermeyi düşünüyor musunuz?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tanal.

Sayın Köktürk…

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bugün İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nı görüşüyoruz. Bildiğiniz gibi, Türkiye Taşkömürü Kurumunda da özellikle taşeron uygulamasının olduğu alanlarda ciddi iş kazaları meydana geliyor. En son Kilimli’de ve Kozlu’da yaşadığımız acılar bunun örneğini oluşturuyor. Kazalarda hem hazırlık işlerinin taşerona verilmesinin yanı sıra, özellikle çalışan sayısının azaltılmasının iş güvenliğini tehdit eder hâle gelmesinin de payı çok büyük. Yani, artık, yer altındaki çalışan işçi sayısındaki azalma yer altındaki güvenliği de ciddi anlamda tehdit eder hâle gelmiş bulunuyor. Kurumun Genel Müdürlüğünde 3.200 işçi alınması talebi var. Siz bir Çalışma Bakanı olarak en azından oradaki iş güvenliğini sağlamak için işçi almayı düşünüyor musunuz? Bu konuda herhangi bir çalışmanız var mı Enerji Bakanlığıyla beraber?

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Köktürk.

Buyurunuz Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

Kamuda ve diğer alanlarda, hizmet alanlarında hizmet alımı tabii ki devam edecek ama bunların hizmet alımının hangi alanlarda olacağı konusunu birlikte düzenledik. Dolayısıyla, taşeron uygulamaları disipline olmuş durumdadır. Bu konudaki sıkıntılar, bize göre, ortadan kalkmış bulunmaktadır. Eksik olan Bakanlar Kurulu kararıdır. Daha önce de ifade ettim, Bakanlar Kurulu kararı, hangi alanlarda hizmet alınacağıyla ilgili Bakanlar Kurulu kararı açıklanınca bu konudaki serzenişlerin son bulduğunu hep birlikte görmüş olacağız.

Türkiye Taşkömürü veya diğer alanlarda özel sektörün işlettiği veya ihaleyle aldığı işletmelerde taşeron uygulaması kesinlikle olmayacak, Maden Kanunu’nu çıkarırken bu düzenlemeyi oraya koyduk. Dolayısıyla, taşeron uygulaması artık özel sektör tarafından bu kurumlarımızda gerçekleştirilemeyecek.

Ayrıca, yer altı çalışmaları tabii ki madende son derece önemli ve tehlikeli bir alan. Öteden beri ben Çalışma Bakanı olarak ifade ediyorum, buradaki yapısal sorunlar mutlak suretle çözülmeli; yeni Maden Kanunu buna imkân sağlıyor ve inşallah kısa süre içerisinde bizim yer altı maden işletmelerimiz yapısal sorunlarını çözmek durumundadır ve işletmeler de teknoloji ağırlıklı olmak durumundadır. Çok insanla yer altında riskli yerlerde üretimden ziyade teknolojiyi iyi kullanan bir anlayışa geçmemiz gerekiyor bu acıları yaşamamak için. Bunu biz söylemiyoruz, dünya bunu böyle yaptı, bu adımları attı ve bu acılar birçok ülkede artık yaşanmıyor ve Türkiye de mutlaka teknolojiyi kullanmak durumundadır. Bugün, Maden Kanunu’nun değişmesi ve bizim getirdiğimiz iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili önlemler hızlı bir şekilde Türkiye’yi o lige çıkaracak olan düzenlemelerdir.

Ortak sağlık birimleri tabii ki iş sağlığı ve güvenliği alanında önemli görevler görüyorlar ama ortamın sağlıklı olup olmadığı ve bunun meslek hastalıklarının nedeni olup olmadığıyla ilgili, bizim, İSGÜM birimimiz var. Yani, ölçümlemeleri yapan ve gerçekten sağlıklı bir ortamda mı işçimiz çalışıyor, emekçimiz çalışıyor, yoksa olması gereken değerlerin üzerinde sağlıksız bir ortamda mıdır, bu konudaki teknolojimiz Bakanlığımızın bünyesinde var, gezici ekiplerimiz var. Ve böylece işletmeler, sağlıklı ortamda işçilerimizin çalışmasına hazırlanmaktadır.

Bunun yanında, Çağlayan Adliyesinde yaşananlar ve o müessif olay ve ondan sonraki bazı gelişmeler, elektrik kesintileriyle ilgili değerli arkadaşlarımızın soruları oldu. Bunları ilgili bakan arkadaşlarımızın cevaplandırmasını ben son derece uygun buluyorum ve kendilerine ileteceğimi ifade ediyorum.

Sayın Tanal, Yavuztürk Mahallesi’yle ilgili bazı sorunları dile getirdi. Tabii, şimdi, mahallelerimizin sorunları olabilir ama Sayın Tanal ağırlıklı olarak çok zaruri ihtiyaç duyulan alanlardaki sıkıntıları iki gündür ortaya koyuyor. Bunlar, tabii, inanıyorum ki yerel yöneticilerin dikkatlerine sunulmuştur. Gerek illerde gerekse Meclisteki bu konuşmalarınızdan, onlar bunlardan gerekli dersi çıkarırlar diye ifade ediyorum.

Hepinize çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Biraz daha süremiz olduğu için, Sayın Kaleli sisteme girmiş.

Buyurunuz efendim.

SENA KALELİ (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ülkemizde iş güvenliği ve sağlığını, emeğin hakkını koruyabilmek için aynı zamanda üretimin de desteklenmesi, kapasite kullanımlarının artırılması da gerekmektedir. Çünkü, maliyetler yükseldikçe işveren ne yazık ki emekten payını, emeğin hakkını almak durumunda bırakılmaktadır. Hatta özelleştirilen şirketlerde “Zarar ediyor.” gerekçesiyle de destekler, teşvikler verilmek durumunda kalınmaktadır. Emeğin sendikal hakları da, sendikal tercihleri de zorlanmaktadır. Emeğin işten çıkarılmasına neden olacak baskılar da artmaktadır. Üretim artışı, rekabet gücünün artışıyla ilgili herhangi bir önlem alıyor musunuz? Aksi hâlde, tüm bu düzenlemeler denetimden yoksun ve askıda kalacaktır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kaleli.

Sayın Öz…

ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) – Sayın Bakanım, malumlarınız olduğu üzere, kamu kurum ve kuruluşlarında daimî işçi kadrolarında çalışan yüksekokul mezunu arkadaşlarımızın, kardeşlerimizin memuriyete geçmeyle ilgili taleplerini yakinen biliyorsunuz ve bu konuda mağduriyetlerin giderilmesi noktasında da birçok çalışmanızın olduğunu biliyorum. Bu süreçte belki bu kanun tasarısına yetişmeyebilir ama önümüzdeki süreçte bu noktada kamu kurumlarında daimî işçi kadrolarında çalışan kardeşlerimizin istemeleri hâlinde devlet memurluğuna geçme noktasındaki çalışmalarımız hangi aşamadadır, öğrenebilir miyim?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öz.

Sayın Değirmendereli…

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, en son emekli sayımız kaçtır? Birinci sorum bu.

İkinci sorum da, emekli olup çalışan ve yüzde 15 maaşından kesilen emeklilerimizin sayısı kaçtır?

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Değirmendereli.

Buyurunuz Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Teşekkür ediyorum.

Sondan başlayalım. Emeklilerimizin sayısı, kişi bazında, yani hak sahipleri bazında -küsuratını söylemiyorum- 10 milyon 900 bin. Yüzde 15… Yani, bir ticari faaliyetle, emekli olduktan sonra meşgul olanların sayısıysa 630 bindir.

Bir diğer soruda “Üretimin desteklenmesiyle ilgili burada bir düzenleme yapıyor musunuz?” diye sordu Sayın Kaleli. Onunla ilgili de, biliyorsunuz, dün, Sayın Başbakanımız gerek istihdamın artırılması gerek üretimin artırılmasıyla ilgili öteden beri yapmış olduğumuz teşvikler, düzenlemelerin yanında, yeni teşvik sistemimizi de açıklamış bulunuyor. Bir öncesinde, bölgesel teşvik sistemi uyguladık. Türkiye'de uzun yıllar gerçekten adil olmayan bir kalkınma anlayışı, bölgeler arasında adaleti gözetmeyen bir kalkınma anlayışından, bölgeler arasındaki eşitsizlikleri giderecek bir bölgesel kalkınma anlayışını, teşvik anlayışını geliştirdik ve Türkiye, bu konuda önemli kazanımlar elde etti.

Şimdi, yeni düzenlemelerle yine üretimin artırılması hedeftir. İstihdam arzulanıyor ise üretimin olması gerekiyor. Bunlar ayrılmaz bir ikili, işveren ve işçiyi 20’nci yüzyıl mantığıyla, düşüncesiyle, bakış açılarıyla, endüstriyel ilişkileriyle değerlendirmek, takdir edersiniz ki doğru değil. Dolayısıyla, yeni bir bakış açısıyla, işçi-işveren ilişkileri birbirinden ayrılmaz bir ikili olarak değerlendirilip hem emeğin hakkını korumak hem üretimi artırarak dünya pazarlarında rekabet gücü olan bir üretim anlayışını mutlak surette gerçekleştirmemiz gerekiyor ki Hükûmet olarak bu anlayışı pekiştirecek, hem emekten yana, onları enflasyona ezdirmeyecek, enflasyonun çok üzerinde ücret artışlarını, seyyanen artışları ama diğer taraftan da üretimi artıracak birçok teşviki birlikte gerçekleştirdiğimizi öyle tahmin ediyorum, kamuoyunun bildiği gibi, sizlerin de takdirlerinize sunuyorum.

Diğer taraftan, Sayın Öz üniversiteli işçilerle ilgili bir talebi ilettiler. Doğrudur, bize de bu talepler geliyor. Üniversite mezunu kardeşlerimizin, işçi olarak çalışanların memuriyete geçme talepleri var. Bunun gibi birçok talep önümüzdedir ama bunları bir sıra içerisinde çözüme kavuşturma gayreti içerisinde olduğumuzu da bu vesileyle belirtiyorum.

Çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

Sayın milletvekilleri, Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve arkadaşlarınca verilen yeni madde ihdasına ilişkin bir önerge Başkanlığımıza gelmiştir.

Yeni maddeyle, Soma-Eynes Maden Ocağında çalışırken işten çıkarılan işçilerin Türkiye Kömür İşletmelerine işçi olarak alınmaları öngörülmektedir. Ancak söz konusu düzenleme önerisinin eklenmek istendiği 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname görüşülen kanun tasarısında yer almamaktadır. Tasarı metninde bulunmayan bir kanun veya kanun hükmünde kararnamede değişiklik öngören değişiklik önergelerinin işleme alınma imkânı İç Tüzük'ün 87’nci maddesine göre mümkün bulunmamaktadır. Bu yüzden bu önergeyi işleme alamıyoruz.

Bilgilerinize sunulur.

Şimdi, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır. Önergeyi okutup Komisyona soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla yani 14 kişiyle katılırsa önerge üzerinde/ yeni bir madde olarak görüşme açacağım, eğer Komisyon salt çoğunluğuyla katılmazsa önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Naci Bostancı        Mehmet Doğan Kubat         Osman Aşkın Bak

        Amasya                               İstanbul                       İstanbul

     Hilmi Bilgin                       Abdulkerim Gök               Fehmi Küpçü

         Sivas                                 Şanlıurfa                          Bolu

“MADDE 31- 4447 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 15: 18 yaşından büyük, 29 yaşından küçük olanlardan Türkiye İş Kurumu tarafından 31/12/2016 tarihine kadar başlatılan işbaşı eğitim programlarını tamamlayanların;

a) Programın bitimini müteakip en geç üç ay içerisinde programı tamamladıkları meslek alanında özel sektör işverenleri tarafından 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında işe alınması ve

b) İşe alındıkları yıldan bir önceki takvim yılında işyerinden bildirilen aylık prim ve hizmet belgelerindeki sigortalı sayısının ortalamasına ilave olması kaydıyla, işe alındıkları işyerinin imalat sanayi sektöründe faaliyet göstermesi halinde 42 ay, diğer sektörlerde ise 30 ay süre ile 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi uygulandıktan sonra kalan sigorta primlerinin işveren hisselerine ait oranına göre ve aynı Kanunun 82 nci maddesi uyarınca belirlenen prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan tutar Fondan karşılanır. 30/06/2015 tarihine kadar başlayan işbaşı eğitim programlarının katılımcıları için bu fıkradaki süreler 6 ay artırımlı uygulanır.

Birinci fıkra kapsamında destekten yararlanacak imalat sanayi sektöründe faaliyet gösteren işyerleri, işkollarına göre Avrupa Topluluğu Ekonomik Faaliyetlerin İstatistiki Sınıflaması dikkate alınarak Bakanlık tarafından belirlenir.

İşveren hissesine ait primlerin Fondan karşılanabilmesi için işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak; 5510 sayılı Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerini yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna vermesi, sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazine ve Fon tarafından karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresi içinde ödemesi ve kapsama giren sigortalının işe alındığı işyerinden dolayı Sosyal Güvenlik Kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunmaması şarttır.

Sosyal Güvenlik Kurumuna olan prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borçlarının 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve taksitlendirilmiş veya ilgili diğer kanunlar uyarınca prim borçlarının yeniden yapılandırılmış ve taksitlendirilmiş olması, bu tecil, taksitlendirme ve yeniden yapılandırma devam ettiği sürece işverenlerin bu fıkra hükmünden yararlanmasına engel teşkil etmez.

Yapılan kontrol ve denetimlerde, çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmediği tespit edilen işverenler bir yıl süreyle bu maddeyle sağlanan destek unsurlarından yararlanamaz.

Bu madde hükümleri; kamu idaresine ait işyerleri, 21/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren kurum ve kuruluşlara ait işyerleri ile 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa ve uluslararası anlaşma hükümlerine istinaden yapılan alım ve yapım işleri ile 4734 sayılı Kanundan istisna olan alım ve yapım işlerine ilişkin işyerleri, sosyal güvenlik destek primine tabi çalışanlar ve yurt dışında çalışan sigortalılar hakkında uygulanmaz.

Fondan karşılanan prim tutarları, gelir ve kurumlar vergisi uygulamalarında gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınmaz.

Bakanlar Kurulu, birinci fıkrada belirtilen tarihi birer yıl süreyle ve en çok 31/12/2018'e kadar ertelemeye yetkilidir.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlık tarafından belirlenir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.

Buyurunuz Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz madde, Başbakan Sayın Davutoğlu’nun birkaç gün önce kamuoyuna açıklamış olduğu teşvik paketi içindeki bir taahhüdün yerine getirilmesi amacıyla Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu tarafından getirilmiş olan bir önergedir. Elbette bu önergeyle, bu madde ihdasıyla ilgili görüşümüz olumludur. İstihdamı teşvik açısından getirilmiş olan bir düzenlemeye Cumhuriyet Halk Partisinin destek vermemesi düşünülemez. Ancak, konuyu biraz daha geniş bir çerçevede ele almak istiyorum. Önergenin amacı, Türkiye’de istihdamı teşvik etmek için yeni istihdam yaratanlara yönelik olarak sigorta primi yönünden bir teşvik sağlamaktır.

Değerli arkadaşlar, bir ekonominin istihdam yaratması sadece teşvik paketleriyle mümkün olsaydı… Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri bugüne kadar sayısız diyebileceğimiz ölçüde teşvik paketi çıkardılar ama bir türlü bu teşvik paketleri Türkiye’de istihdamı artırmadı. 2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi iktidar olduğunda Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 10,3’tü, şimdi Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 10,9. “İki rakamın, iki verinin birbiriyle istatistiki olarak kıyaslanması mümkün değildir.” denilebilir, “Çünkü TÜİK hesaplama yöntemini değiştirmiştir.” denilebilir. TÜİK, eskiye ait verileri yeni hesaplama yöntemiyle yayınlamadığı için eski ile yeniyi kıyaslamak mümkün değil ama TÜİK eskiyi yayınlamıyorsa yapacağımız başka bir şey yoktur, eski ile yeniyi bu şekilde yine kıyaslayacağız.

Değerli milletvekilleri, on üç yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları döneminde Türkiye’de işsizlik azalmamıştır, tersine, artmıştır. Şu anda Türkiye’de, yine TÜİK’in rakamlarına göre, 5 milyon 673 bin kişi işsizdir, resmî işsiz sayısı; bunun yanına ilave edeceğimiz diğer işsiz sayılarıyla birlikte rakam 5 milyon 673 bindir.

“Resmî işsiz sayısı” derken, TÜİK şöyle bir hesaplama yöntemi kullanıyor: İşi olmayanları “işsiz” olarak sayıyor. Bir de iş bulma umudu olmadığı için iş aramayanlar var, bunu “işsiz sayısı” içinde saymıyor, onu ayrı bir grup olarak gösteriyor, bu “işsiz” grubunda değil. Aslında bunu da “işsiz” grubuna koymak gerekir. Yaklaşık 2,5 milyon bu şekilde işsiz vardır, 2 milyon 400 bin civarında böyle bir işsiz sayısı vardır.

Yine, mevsimlik çalışanları “iş sahibi” kabul eder; oysa o kişiler yılın yedi ayı, sekiz ayı, dokuz ayı -her neyse- işsizdir, iş arıyor, iş bulamıyor; bunları da işsiz saymaz. Hepsini birlikte topladığımızda 5 milyon 673 bindir.

Şimdi, bir yandan Türkiye’de 5 milyon 673 bin işsiz var, öte taraftan Sayın Bakan, Sayın Başbakan istihdamı teşvik için paket üstüne paket açıklıyor. Kasım ve aralık aylarında iki paket açıkladı, içinde toplam 25 önlem paketi yer aldı; bununla yetinmedi, şimdi, bir daha paket açıkladı, burada da 11 tane önlem var; toplam 36. 36 önlemden, ben şimdi sizlere sorsam, vatandaşlara sorsam, iş dünyasındaki vatandaşlarımıza sorsam, Sayın Başbakanın bu teşvik paketlerinden hangisi aklınızda kaldı desem, hiç kimse hiçbir şey hatırlamayacak çünkü bunlar sabun köpüğü gibi teşvik paketleridir, ömrü bir sabun köpüğünün ömrü kadardır. Başbakan seviyor bunları, sağına soluna bakanlarını koyuyor… En son 7 bakanını sağına, soluna oturttu, Sayın Faruk Çelik de oradaydı, bu paketin zayıflığını, güçsüzlüğünü 7 bakanla doldurmaya, gidermeye çalışıyor. Sayın Başbakan, istersen yanına Bakanlar Kurulunun tamamını oturt, senin paketin yine teşvik paketi olamaz, içi boş. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, Başbakan kendisiyle çelişkiye düşüyor. Başbakan 23 Ocak 2015 tarihinde Zürih’te bir açıklama yaptı. Türkiye ekonomisini övüyor. Tabii ki ekonomimizin yurt dışında övülmesinden biz mutlu oluruz, elbette yani övünülecek bir durumumuz varsa tabii ki. Övünülecek durumumuz olmasa bile Başbakan “Türkiye ekonomisi iyidir.” derse bundan da mutlu oluruz. Elbette, başbakanlar gidip ülke ekonomisini kötülemez, iyidir diyecektir, kötü de olsa, problem de olsa, risk de olsa, elbette Başbakanın görevi ekonomiyi iyi tanıtmak ve yatırımcıları Türkiye’ye davet etmektir. Ancak, Başbakan orada bir cümle kullanıyor -tarihi tekrar hatırlatıyorum, 23 Ocak 2015- diyor ki: “Eğer Avrupalıların işe ihtiyacı var ise şimdi onlara da iş kapısı olabilecek yükselen büyük bir Türkiye var, Türkiye’ye gelsinler.” Türkiye’de resmî rakamlara göre 5 milyon 673 bin kişi işsiz, Başbakan Sayın Davutoğlu Avrupalıları Türkiye’ye çağırıyor, “Gelin, Türkiye’de iş var.” diyor. Sayın Başbakan aslında gerçekten sözünün eri -parantez, ünlem işareti koyuyorum buna- bu sözü Zürih’te verdikten kısa bir süre sonra, daha bu sözün üstünden bir ay bile geçmeden, 9 Şubat 2015 tarihinde, bir Bakanlar Kurulu kararıyla, yabancıların Türkiye’de istihdam edilmesini sağlamak amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine bir tasarı gönderdi, Sayın Bakanın da bu tasarının altında imzası var. Amaç, Türkiye'de muazzam iş olanakları var, yabancılar Türkiye'ye gelsin, Türkiye'de çalışsın. Her alanda yani teknik adam falan değil, herkes Türkiye'ye gelip çalışabilir. Meclise geldi, komisyon gündem yaptı. Ne zaman ki Sayın Kılıçdaroğlu Cumhuriyet Halk Partisi grup toplantısında bu tasarıyı millete mal etti, Hükûmet geri adım attı, getirmedi. Şimdi, niyet, bu tasarıyı -yani niyet öyle de, bunu yapamayacaklar tabii- Adalet ve Kalkınma Partisi, eğer seçimleri kazanırsa, Hükûmet kurarsa, getirecek ama bu şansı elde edemeyeceksiniz, bunu yapamayacaksınız, millet size bu fırsatı vermeyecek. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi buraya önerge getirmiş. Sayın Başbakan talimat vermiş, grubu önerge getiriyor. Ne için? Türkiye'de istihdamı teşvik edelim. Neden? Türkiye'de işsizlik var çünkü. Türkiye'de, resmî rakamlara göre, 5 milyon 673 bin işsiz var. Sayın Başbakan, bu kadar işsiz varken yabancıların Türkiye'de istihdam edilmesi için siz nasıl kanun tasarısı getiriyorsunuz, bu tasarıyı yasalaştırmaya teşebbüs ediyorsunuz? Başbakan bu paketi açıkladığı toplantıda bir cümle daha kullanıyor, çok ilginç: “Türkiye'de işsizlik var gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor.” Sayın Başbakan, ne algısı, gerçek öyle, gerçek. Sayın Başbakan TÜİK rakamlarına bakmıyor mu? Bir ekonomi büyümüyor ise, üretim artmıyor ise, katma değer yaratmıyor ise istihdam olmaz; problem buradadır.

Şimdi size ben birkaç rakam vermek istiyorum. Eski Başbakan, şimdiki Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan çıraklık, kalfalık, ustalık dönemlerinden geçti ya, Sayın Davutoğlu çıraklık döneminden başlıyor şimdi, öyle kabul edelim, bu çıraklığı bir türlü geçemeyecek ama öyle görüyorum. Şimdi, Sayın Erdoğan’ın o çıraklık, kalfalık, ustalık dönemlerini ben size özetleyeyim ekonomik büyüme açısından. 2003-2007 döneminde gelişmekte olan ülkelerde -Türkiye’nin de içinde olduğu- bize benzeyen ülkelerde büyüme oranı -ortalama rakam- yıllık yüzde 7,7; Türkiye 6,9. Paranın dünyada en bol olduğu dönemde Türkiye gelişmekte olan ülkelerin ortalamasının gerisinde kalmış. Çin’le, Hindistan’la kıyaslamıyorum, onların fersah fersah gerisinde Türkiye. Kalfalık dönemi: Gelişmekte olan ülkelerin yıllık büyüme ortalaması yüzde 5,6; Türkiye yüzde 3,3; yarısı düzeyinde. Yani çıraklıktan kalfalığa geçtikçe büyüme oranımız düşmüş. Gelelim ustalık dönemine: Şimdi, ustalık dönemi 2012-2014. Gelişmekte olan ülkeler yüzde 4,7; Türkiye yüzde 3. Hükûmet sınıfta çakmış. Şimdi getiriyor buraya, uydurma kaydırma birtakım paketlerle istihdamı arttıracağım diye bir algı yaratmaya çalışıyor. Hiç kimse inanmıyor buna. Korkum, endişem, Sayın Davutoğlu hiçbir zaman çıraklıktan kurtulamayacak, Türkiye ekonomisi de sürünecek.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Sayın Akçay.

Buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, genelde bir deyim vardır: Faydalı da değil ama faydadan da ari değil cinsinden. Faydadan da ari olmayan bir düzenleme.

Fakat bize yine bir Nasrettin Hoca fıkrasını hatırlatıyor: Nasrettin Hoca borçlu, alacaklısına bir kese diken tohumu veriyor. Yolların kenarına ekilecek; geçen koyunların, keçilerin yapağıları takılacak, ondan sonra da satılacak.

Gerekçesine de baktığımızda, aslında bir şeyler yapıyor görünme gayretinden öte, seçim öncesi, seçim arifesi bir propagandaya yönelik. Ne ekonomiye ne işsizliğe hiçbir katkısı olmayacak bir düzenleme.

Şimdi, insanlar işlerinden, iş sahibi olan, işi olan işinden oluyor, işten atılıyor. 1 Aralık 2014 tarihinde Soma’da tam 2.831 maden işçisi cep telefonu mesajlarıyla işten atıldı. 1 Aralıktaki Bakanlar Kurulu toplantısından sonra Hükûmet Sözcüsü Sayın Bülent Arınç aynen şunları söyledi: “Bu işçilerimizi aç ve açıkta bırakacak değiliz. Elbette, bunların sorunlarını çözeceğiz.” E, işçilerimizin iki temel sorunu var. İşten atılan bir insanın önce bir işe sahip olması gerekir. İkinci olarak da: İşte, bugüne kadar kıdem tazminatlarını alamadılar, dört aydır bunun feryadı içerisindeler, hâlen de çözülebilmiş değil. İnşallah, bugün gelen bir düzenlemeyle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nda olan şirketin mal varlığından, parasından işçilerin kıdem tazminatı da ödenmeye çalışılacak, inşallah uygulanır. Ama, bunun en doğrusu, hazır yargı kararları da varken, ilgili madenin sahibi Türkiye Kömür İşletmeleri tarafından kıdem tazminatlarının ödenmesi ve işverene rücu edilmesiydi. Ama, yine de temenni ederiz ki, bu düzenlemeyle de çözümünün de takipçisi olacağız. 105 bin nüfuslu Soma’da bir anda 2.831 işçinin işsiz kalması, çok büyük sosyal ve ekonomik travmaya neden olan bir durum. İşçiler hâlâ eylemde ve bu işçilerden birçoğu -zannediyorum Atabacası’ydı, işte faaliyete geçti- birkaç yüzü madende istihdam edilmeye başlandı. Mahkeme kararları da, Bu işçilerin, asıl işverenin işçileri olduğuna dair yargı kararları da var. Bunlara da uymak suretiyle, pekâlâ bir sosyal devlet olmanın gereği olarak, işte bu şimdi getirilen madde ilavesiyle göstermelik düzenlemeler yapılacağına, hakiki düzenlemelerle bir kere, işi olup da işini kaybedenlerin işlerine yeniden kavuşmaları sağlanabilir ve yapılması gereken de budur.

Gecenin vakti ilerliyor. Bu önergelerle biz de, işte... Bize getirilen birtakım ek madde önergeleri var, inceliyoruz, görüşlerimizi dile getiriyoruz.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24’üncü Dönem faaliyetlerinin son gününde olduğumuz bu son saatlerde, inşallah bir gece yarısı sürpriziyle karşılaşmayız diye temenni ediyoruz. O temennimizi de her saat başı, dakika başı böyle... Açıkçası ben şahsen diken üstündeyim, hâlâ inanamıyorum, “Acaba ne zaman, ne gelecek?” diye... Ama inşallah...

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hiç diken üstünde olma, bir şey yok. Rahat ol, rahat ol.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Recep Bey, size güvenemeyiz de Sayın Bakana bu konuda güveniriz, güvenmek isteriz yani getirmeyeceği konusunda. Ama bu konuda Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna doğrusu çok güvendiğimizi ifade etmemiz mümkün değil bu kürsülerden.

Bu düşüncelerle konuşmama burada son veriyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akçay.

Halkların Demokratik Partisi adına Bingöl Milletvekili İdris Baluken.

Buyurunuz Sayın Baluken.

HDP GRUBU ADINA İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Halkların Demokratik Partisi adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yine, sorunlara kalıcı çözüm bulmayan, palyatif çözümle seçim öncesi popülist yaklaşım gösteren bir AKP önergesiyle karşı karşıyayız. Burada önergenin gerekçesi istihdamla ilgili bazı kaygıları göz önünde bulundurmuş gibi görünüyor ama -demin torba yasayla ilgili söylediğimde de ifade etmiştim- genel ekonomik politikaları masaya yatırmadığınız zaman, işsizlikle ilgili doğru dürüst bir politika oluşturmadığınız zaman, istihdam ve üretimle ilgili ciddi bir çalışmanız olmadığı zaman, bu şekilde seçim öncesi halkı kandırmaya yönelik önergelerle prim yapmaya çalışırsınız, popülist yaklaşımlar göstermeye çalışırsınız. Ama bilirsiniz ki bu getirdiğiniz önergelerin ne istihdamı artırmaya ne işsizliği bitirmeye yönelik kalıcı bir etkisi olmaz. Yani, vücutta ağır bir hastalık var, bu hastalıktan dolayı neredeyse bütün organlar, bütün sistemler ağır bir hastalık içerisinde pençeleşiyor ama siz bir ağrı kesiciyle o ağrıyı dindirmeye çalışarak sanki hastalığı tedavi etmiş gibi bir algı yaratmaya çalışıyorsunuz. Bunun doğru bir yaklaşım olmadığını özellikle ifade etmek istiyorum.

Zaten işsizlikle ilgili mevcut durumu masaya yatırdığınız zaman hangi vahim tabloyla karşı karşıya olduğumuzu hepiniz görürsünüz. Yani, resmî rakamlar ortalama yüzde 10’lar civarında bir işsizlik oranını belirtebilir ama biz gayriresmî olan gerçek rakamların bunun çok çok üstünde olduğunu biliyoruz. Çünkü iş arayan, umudunu kaybetmiş, iş aramayla ilgili umudunu kaybetmiş büyük kesimler bu rakamlara dâhil edilmiyor. Birkaç ay asgari ücretle belediyelerde ya da farklı kurumlarda taşeron olarak istihdam ettiğiniz kitleleri yine bu rakamların içerisine dâhil etmiyorsunuz, oysaki bu çalışanların çoğu yılın büyük bir kısmını işsiz geçiriyor. Yani, TÜİK eliyle rakamlara takla attırarak, rakamları çarpıtarak, birtakım oranları burada ters yüz etmekle mevcut sorunlar çözülmüyor. Neticede, Türkiye’de ağır bir işsizlik sorunu var ve bu işsizliği çözmeye yönelik de bu Hükûmetin doğru dürüst bir ekonomi politikası yok. Rakamlar 5 milyonun üstünde işsiz olduğunu söylüyor. Ama dediğim gibi -yerellere gittiğiniz zaman kendiniz de eminim daha fazla muhatap oluyorsunuz- gerçek rakamlar bunun çok çok üstünde.

Şimdi, işsizler için durum bu iken sanki çalışanlar için iyi bir şey varmış gibi ya da çalışanlar bu mevcut işsizlerin ekonomik ve sosyal koşullarından sıyrılmışlar gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor, bu da doğru değil. Yani demin de asgari ücretlilerle ilgili konuşurken ifade etmiştim, yoksulluk sınırının 4 bin TL’nin üzerine çıktığı, açlık sınırının 1.500 TL’ye dayandığı bir ülkede, milyonlarca asgari ücretlinin yaşadığı bir ülkede siz çalışanların da olumlu koşullarından bahsedemezsiniz. Zaten bu işsizler ordusu bir yönüyle çalışanlar için de bir tehdit aracı olarak kullanılıyor. Yani “Biz size köleliği dayatıyoruz, kölelik koşullarında sizi çalıştırıyoruz, iş güvenceniz yok, her an sizi işten çıkarabiliriz, geçiminizi bu verdiğimiz ücretlerle sağlayamıyorsunuz ama buna da mahkûmsunuz.” diyorsunuz. Çünkü eğer buna karşı çıkarsa, işte, bekleyen işsizler havuzunu bir tehdit aracı olarak gösterip çalışma hayatında bu şekilde bir kölelik sisteminin devam etmesini âdeta teşvik ediyorsunuz.

Yani bu tarz teşviklerle ilgili önergeler getirince de keşke örtülü ödeneklere göstermiş olduğunuz duyarlılığı göstermiş olsanız. Örtülü ödeneklerden devasa rakamlar, eski paralarla trilyonlar, yeni paralarla milyon dolarlar havada uçuşuyor ama işsizlerle ilgili, çalışanlarla ilgili düzenlemelere gelince de -dediğim gibi- böyle palyatif, kısmi birtakım düzenlemelerle halkı kandırmaya çalışıyorsunuz.

Şimdi bunu yapmanızın sebebini biliyoruz çünkü seçim yaklaştı, seçimde önünüze gelen anketler, hızla büyük bir düşüş yaşadığınızı gösteriyor. Belki de aklınıza gelmeyen bir oy oranıyla tarihin en büyük hezimetini yaşama kaygısı giderek sizde artmaya başladı. Bu nedenle, sürekli olarak Türkiye'nin gündemini farklı noktalara çekme, milliyetçi oylara göz kırpma, bu popülist yaklaşımlarla da -hani ne derler- seçmenin ağzına bir parmak bal çalmayla bu işi kotaracağınızı sanıyorsunuz ama inanın ki halkın gerçek gündemi böyle değil. Açlıkla, yoksullukla, işsizlikle, yolsuzlukla ilgili size çok ciddi bir fatura hazırlanıyor ve bu faturayı 7 Haziran seçiminde bir sürpriz olarak biz göreceğinizden eminiz.

Bu seçimler döneminde yaptığınız bir şey de sosyal yardımlaşma imkânlarını yani devletin kamusal imkânlarını olabildiğince iktidar partisi lehine kullanmak şeklinde bir marifetiniz var. Aslında, işsizliğin ve çalışanların ne koşullarda olduğunu da bu sosyal yardımlardan yararlanan kitlelerin nüfusuna baktığınızda daha iyi görürsünüz çünkü ihtiyacı olmayan kesimler bu sosyal yardımları alma yönünde bir irade göstermezler, öyle bir çaba içerisinde olmazlar ama bugün baktığınızda, her yıl kendisini katlayarak sosyal yardımlara muhtaç hâle gelen bir kitleyle karşı karşıyayız. Bu dönemde, seçim döneminde de yoksul halka bu yardımları ulaştıracaksınız. Bundan hiçbir şikâyetimiz de yok yani ulaştırın ama bunu seçim döneminde yapmanızı, özellikle o dönemlerdeki bir zaman aralığına sığdırmanızı biz çok etik bulmuyoruz, bu yaklaşımlar etik değil. Yani kendi seçim bölgemden söyleyeyim: Bingöl’de, geçen mart aylarında yapılan seçimde, hemen hemen benim ziyaret ettiğim bütün köylere hemen ardından, üç gün geçmeden, üç gün içerisinde muazzam düzeyde bu Sosyal Yardımlaşma Vakfı’nın imkânları yetişti. Dediğim gibi, yani bunu olumlu da karşılıyoruz ama burada vatandaşta bir bilinçlenme oluştu. Bu sosyal yardımları kendi cebinizden vermediğinizle, bu sosyal yardımlarla ilgili de büyük vurgunların altına imza attığınızla, bu sosyal yardımları aslında Birleşmiş Milletlerin geri kalmış ülkelere ya da yoksul ülkelere dayatılan bir zorunluluk olarak vermek zorunda olduğunuzla ve iktidar değişse bile bu sosyal yardımların artık kesintisiz bir şekilde dağıtılacağıyla ilgili halkta giderek artan bir bilinç durumu var. Dolayısıyla, bu bilincin de, dediğim gibi, 7 Hazirandaki sandıklarda size önemli bir sürpriz hazırlayacağı kanaatindeyiz.

Tabii, demin çalışanlarla ilgili bahsederken çalışanların yaşam koşullarının kötülüğünden bahsettik. Bu yaşam koşullarının kötülüğüne karşı itirazını yükselten, kendi hakkını kullanmak isteyen, hakkını arayan işçiye, emekçiye de on üç yıllık iktidarınız boyunca reva gördüğünüz muameleyi biliyoruz. Deyim yerindeyse başını kaldıran işçiye copu, tazyikli suyu, işkenceyi maalesef reva gördünüz. İktidarınız dönemde diğer iktidarlar döneminde olmadığı kadar, işçiler, alanlarda, sokak ortalarında polisin işkencesine maruz kaldılar; grevleri yasaklandı; grev yasağını protesto etmek için sokağa çıktıklarında yine acımasız bir şekilde polis şiddeti uygulamaktan çekinmediniz. Toplantı ve gösteri hakkını âdeta yasa dışı bir faaliyetmiş gibi sürekli ele aldınız. İşte, gündemde yine bir ay sonra hatta bir aydan daha kısa bir süre kaldı, yirmi-yirmi beş gün sonra 1 Mayısı işçiler, emekçiler Taksim’de kutlamak isteyecekler. Bugüne kadar yaptığınız gibi, Taksim’i de, işçiler için çok büyük bir anlamı olan, işçi mücadelesinin bedel ödeyerek, kendi değerlerine sahip çıkarak bugüne kadar kazanmış olduğu Taksim’le ilgili hakkını da gasbetmeye çalışacaksınız. Dediğim gibi, bütün bunları yapabilirsiniz, iktidarsınız ama bunun büyük faturasına da hazır olun diyorum, 8 Haziranda bu faturayı önünüzde göreceksiniz diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Baluken.

Görüşmeler tamamlanmıştır.

Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Böylece yeni bir madde ihdas edilmiş oluyor.

Madde 31 üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın 31’inci Maddesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                   Aytuğ Atıcı                                       Haydar Akar                                    Süleyman Çelebi

                       Mersin                                               Kocaeli                                              İstanbul

                    İzzet Çetin                                    Ali İhsan Köktürk                                     Musa Çam

                       Ankara                                            Zonguldak                                              İzmir

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Köktürk, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 31’inci maddesinin tasarı metninden çıkartılmasına yönelik önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Öncelikle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, hepimizin hatırlayacağı üzere, Zonguldak’taki mülkiyet sorununun çözümünü içeren düzenlemeyi kapsayan bu 31’inci madde Meclisin çalışma süresinin kısalması ve bu paketin Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine gelmesinin olanaklı olmaması gibi bir düşünceyle 705 sıra sayılı Tasarı’nın içeriğinde yeni maddesi ihdası suretiyle görüşüldü ve dolayısıyla 705 sıra sayılı Tasarı’nın görüşmeleri sırasında yeni madde ihdas etmek suretiyle, Zonguldak’taki mülkiyet sorununun iki temel ayağından biri olan, özellikle 1984 tarihinde çıkarılan İmar Affı Yasası’yla ilgili mülkiyet sorununun çözümüne ilişkin Zonguldak’ta büyük ilerlemeler kaydedilmişti. Geçen hafta buna yönelik düşüncelerimizi anlatmıştık. Çünkü belediyelerin İmar Affı Yasası’ndan doğan yükümlülüklerini gerek maliyet gerekse teknik nedenlerle yeterince yerine getirememeleri nedeniyle, özellikle Zonguldak’ta İmar Affı Yasası’na göre tapu tahsis belgesi almak için müracaat eden, tapu tahsis belgesi alan fakat tapularını alamayan 20 bine yakın vatandaşın sorunu ile yine, tapu tahsis belgesi almak için müracaat eden ancak bu belge için işlemlerini başlatmakla birlikte bu belgeyi alamayan 20 bin civarındaki yurttaşımızın sorununun çözümünde gerçekten büyük ilerlemeler kaydedilmişti. Ben, geçen haftaki konuşmamda bu konuda özel çaba gösteren Grup Başkan Vekilimiz Sayın Akif Hamzaçebi’ye, Sayın Bakanımıza, Parlamentoda grubu bulunan tüm siyasi partilerimize teşekkür etmiştim, bu vesileyle bir kez daha teşekkür ediyorum. Ancak, her ne kadar Parlamentonun bundan sonra yeniden çalışabilme…

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – “Ancak” deme artık.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Deme artık onu.

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) - Ama bunu söylemek zorundayım çünkü bir dahaki dönemin Parlamentosundan Zonguldak adına taleplerimiz var, tüm siyasi partilerimizden taleplerimiz var. Çünkü, Zonguldak’ın mülkiyet sorununun iki temel ayağından biri olan tapu tahsis belgesine yönelik sorun çözülmekle birlikte havzayifahmiyeden kaynaklanan sorunlar çözülemedi. Geçen hafta anlatmıştım, 1910 yılında çıkarılan Başbakanlık tezkeresiyle –tezkireyisamiyeyle- taş kömürü havzasındaki taşınmazların zilyetlikle iktisabı yasaklanmıştı. Her ne kadar 1986 yılında çıkarılan 3303 sayılı Yasa’yla altındaki madenlerin devlete ait olması koşuluyla taş kömürü havzasındaki taşınmazların da zilyetleri adına tescil edileceği düzenlemesi getirilmişse de maalesef Zonguldak’ta bu sorun çözülmemişti. Zonguldak’ta kadastro çalışmaları sırasında aslında kazandırıcı zaman aşımı nedeniyle vatandaş adına tescil edilmesi gereken araziler hazine adına tescil edilmişti veya tescil dışı bırakılmıştı.

Şimdi, biz bu düzenlemeyle, geçtiğimiz hafta 705 sayılı Tasarı’da geçirdiğimiz düzenlemeyle bu taşınmazları zilyetleri yani iktisap sahipleri adına bedelsiz tesciline değil, Harçlar Kanunu’nun 63’üncü maddesi uyarınca harca esas satış değeri üzerinden satışına yönelik bir düzenlemeyi Parlamentoda yasalaştırdık. Oysaki Medeni Kanun’un 639’uncu maddesi, yeni Medeni Kanun’un 713’üncü maddesi ve Anayasa’nın 10’uncu maddesi son derece açık. Türkiye’nin diğer bölgelerinde bu kazandırıcı zaman aşımı şartlarının gerçekleştiği şartlarda zilyetleri adına bu taşınmazlar bedelsiz tescil ediliyor. Ancak, Zonguldak’ta kazandırıcı zaman aşımı koşullarının gerçekleşmesine rağmen, biz bu taşınmazları hak sahipleri, malikleri, zilyetlerine ancak harca esas değerini ödemek suretiyle satıyoruz. Yani, bedelsiz edinmeleri gereken taşınmazları ancak satış bedelini ödemek suretiyle vatandaş adına tesciline yönelik bir düzenlemeyi Parlamentoda yasalaştırdık. Ben, bir dahaki Parlamento döneminde görev alacak milletvekillerimizin belleklerine ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurumsal hafızasına seslenerek Zonguldak’ın bu sorununun, havzayifahmiye sorununun, Anayasa’nın 10’uncu maddesine ve Medeni Kanun’un 713’üncü maddesine uygun bir şekilde, adalet ve eşitlik ilkeleri gereğince bedelsiz devri konusunda bir yasal düzenlemeyi Parlamentodan geçirmelerini diliyorum. Zonguldak adına bunu talep ediyorum ve inşallah, Zonguldak bir dahaki Parlamento döneminde mülkiyetin ikinci temel ayağının sorunundan da kurtulmuş olur.

Tüm Parlamentoya teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Köktürk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiş ve böylece, 31’inci madde metinden çıkartılmıştır.

32’nci madde üzerinde aynı mahiyette olmak üzere iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 32 nci maddesiyle 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna eklenmesi öngörülen geçici 17 nci maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz

            Mehmet Naci Bostancı                          Mehmet Doğan Kubat                             Mehmet Akyürek

                      Amasya                                             İstanbul                                             Şanlıurfa

                   Halil Özcan                                     Abdulkerim Gök                                 Seyit Eyyüpoğlu

                     Şanlıurfa                                            Şanlıurfa                                            Şanlıurfa

               Osman Aşkın Bak                                  Mahmut Kaçar

                      İstanbul                                             Şanlıurfa

"Geçici Madde 17- 12/11/2012 tarihli ve 6360 sayılı On Dört ilde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun yürürlük tarihinden önce geçerli olan Şanlıurfa İli, Ceylanpınar İlçesinin belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan ve tapuda Hazine adına tescilli olan taşınmazlar ile tescil harici bırakılan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihteki zilyetleri veya fiili kullanıcıları tespit edilmek ve aynı tarih itibariyle varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, 21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle fiili durumlarına uygun olarak ifraz ve/veya tevhit edilmek suretiyle kadastroları yapılarak tapuda Hazine adına tescil edilir ve kadastro tutanağının beyanlar hanesindeki bilgiler tapu kütüğünün beyanlar hanesine de aynen aktarılır.

Tapu kütüğünün beyanlar hanesinde taşınmazın zilyedi/kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilen kişiler veya bunların kanuni ya da akdi haleflerinden bu taşınmazları satın almak için süresi içerisinde ilçe malmüdürlüğüne başvuran ve ilçe malmüdürlüğünce tespit edilen satış bedelini itiraz ve dava konusu etmeksizin kabul edenler bu maddeye göre hak sahibi sayılır. Bu madde kapsamında yapılacak kadastro çalışmaları ikinci kadastro sayılmaz.

Bu madde kapsamında kalan taşınmazlar ile tescil harici yerler, daha öncesinde tapuda Hazine adına tescil edilmiş olup olmadığına veya tescil harici bırakılıp bırakılmadığına bakılmaksızın Maliye Bakanlığının talebi üzerine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce fiili kullanım durumları dikkate alınmak suretiyle ifraz ve/veya tevhit de yapılabilir.

Bu madde kapsamında kalan taşınmazlar ile tescil harici yerlerin kadastro çalışmaları ile diğer iş ve işlemleri, 3402 sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesi hükümlerine göre yürütülür.

Bu maddeye göre tapuda Hazine adına tescil edilen taşınmazlardan imar planında kamu hizmetlerine ayrılanlar ile fiilen kamu hizmetlerinde kullanılanlar hariç olmak üzere hak sahiplerine satışında sakınca bulunmayanlar, kadastro işlemlerinin kesinleştiği tarihten itibaren iki yıl içinde ilçe malmüdürlüğüne müracaat etmeleri halinde hak sahiplerine, 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesine göre hesaplanacak harca esas değeri üzerinden satılır.

Bu taşınmazlardan fiili durumuna uygun olarak ifraz ve/veya tevhit edilerek müstakil parsel olarak satılması mümkün olmayanlar paylı olarak, üzerinde çok katlı bina bulunan taşınmazlar ise kat irtifakı/mülkiyeti tesisi suretiyle, bunun mümkün olmaması hâlinde ise paylı olarak hak sahiplerine satılabilir.

Hak sahiplerinin, daha önce bu taşınmazlar hakkında 24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak arsa bedelinin tamamını ödeyerek; tapu tahsis belgesi almış olan kişiler veya tapu tahsis belgesi almak için yetkili idaresine müracaat eden ancak işlemleri henüz sonuçlandıramamış olan kişiler olması halinde, bu taşınmazların tapu tahsis veya müracaat belgelerinde belirtilen miktar kadar olan kısmı 2981 sayılı Kanun hükümlerine göre, bu miktardan fazla olan kısmı ise 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesine göre hesaplanacak harca esas değeri üzerinden satılır. Satılan taşınmazların tapu tahsis veya müracaat belgelerinde belirtilen ve arsa bedeli tamamen ödenen kısımları için hak sahiplerinden kadastro harcı dışında bir bedel alınmaz. Bu taşınmazlar için hak sahipleri tarafından kısmen ödenen arsa bedelleri ise, satış işleminin yapılacağı tarihe kadar kanuni faizi uygulanarak güncellenir ve devir bedelinden düşülür. Arsa bedelini hiç ödemeyen hak sahipleri hakkında ise bu maddeye göre harca esas değer üzerinden satış işlemi yapılır.

Taşınmazın üzerindeki hak sahibine ait ağaçlar ve muhdesat değer tespitinde dikkate alınmaz.

Taşınmazın satış bedeli peşin veya taksitle ödenebilir. Taksitle ödenmesi halinde, satış bedelinin dörtte biri, ilçe mal müdürlüğünce yapılacak tebliğinden itibaren otuz gün içinde, kalanı ise en çok yirmi dört ayda, dört eşit taksitle ve kanuni faizleri ile birlikte ödenir.

Taksit tutarı ve faizleri ödenmedikçe taşınmaz tapuda devralan adına tescil edilmez.

Bu Kanuna göre yapılacak ifrazlarda, 3194 sayılı İmar Kanunu ve Uygulama Yönetmelikleri hükümleri uygulanmaz."

Aynı mahiyetteki önergenin imza sahipleri:

          Mehmet Akif Hamzaçebi                               Aytuğ Atıcı                                     Süleyman Çelebi

                      İstanbul                                              Mersin                                              İstanbul

                  Sinan Aygün                                   Uğur Bayraktutan

                       Ankara                                               Artvin

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki bu iki önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkanım, uzun yıllardır Şanlıurfa’mızın Ceylânpınar ilçesinin tapu sorunu vardı. Daha doğrusu, kurulduğundan beri tapusu olmayan bir ilçe ve burada yapılan çalışmalarla Ceylânpınar’ın bu kaderi değişiyor ve Ceylânpınarlılar tapularına kavuşacaklar. Ben katkı sunan herkese teşekkür ediyorum. Önergeye katılıyorum efendim.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Hamzaçebi.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bundan bir süre önce, 26 Mart 2015 tarihinde Zonguldak ilindeki vatandaşlarımızın mülkiyet sorunlarını çözmek ve onları tapu sahibi yapmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bir önerge verdik. Verdiğimiz önerge tüm siyasi partilerin katılımıyla ve Hükûmetin de desteğiyle yasalaştı ve bugün Zonguldaklılar, ta cumhuriyetin öncesinden beri devam eden mülkiyet sorununu inşallah çözecekler ve hepsi tapu sahibi olacak. Hem “havzayifahmiye” uygulamasından dolayı hem de 2981 sayılı İmar Affı Kanunu’ndan kaynaklanan tapu tahsis belgesiyle ilgili haklarından dolayı herkes, inşallah, tapusunu alacak. Bundan son derece mutluyuz.

Mutlu olduğum ikinci konu: Zonguldak’la ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisinin atmış olduğu bu adımın şimdi Ceylânpınar’da takip edilmesi. Ceylânpınar’daki vatandaşlarımız son derece mağdurdur. Yıllardır yaşadıkları evlerinin olduğu o arazinin, arsanın tapusunu alamıyorlar. Hem orada yaşıyorlar hem de yaşadıkları yerin tapusuna sahip değiller. Şimdi Sayın Bakan bir açıklama yaptı. Hani, elbette Sayın Bakan da emek vermiştir bu konuya ama açıklamasını ben biraz düzeltmek istiyorum. Sayın Bakan, Hükûmet tasarısında, Ceylânpınar’da yaşayan vatandaşlarımızın tapu sahibi olabilmesi için belediye araya konulmuştu yani bu arazi belediyeye devredilecek, belediye de vatandaşa devredecek. Ne zaman devredecek, nasıl devredecek, imar planı yapacak mı yapmayacak mı, imar planı yaptıktan sonra yüzde 35’leri vatandaştan kesecek mi, resmî alanlar ayıracak mı ayırmayacak mı bunların hepsi meçhuldü. Şimdi, görüyorum ki burada belediye aradan çıktı, doğrudan vatandaşa kullandığı arazi verilecek, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün koordinasyonuyla ifrazlar yapılacak, bu ifrazlar çerçevesinde oluşan parseller vatandaşa mal müdürlüğünün tespit edeceği bedel üzerinden satılacak. Burada tabii, bu bedel tespiti önemlidir. Bedel tespitinde elbette komisyonlar yasalara göre belli edecektir bu bedeli ama bedel tespitinde vatandaşın ödeyemeyeceği bir rakam ortaya çıkarsa, bu, sorundur. O zaman yapılması gereken, bu vatandaşlarımıza harca esas değer üzerinden bunları satmaktır, eğer harca esas değer yüksekse elbette farklı çözümler düşünülebilir; bir kere bunu hatırlatıyorum.

İkincisi; İmar Affı Kanunu’ndan kaynaklanan sorunların çözümü burada var. Bu, aynen Zonguldak’la ilgili önergeden alınmıştır, aynısı buraya taşınmıştır. 1984 yılında bu vatandaşlarımız İmar Affı Kanunu’ndan kaynaklanan haklarını alabilmek için o zaman 2 bin Türk Lirası ödemişler tapu tahsis belgesi sahibi olmuşlar ya da bedeli ödemekle, bütün yükümlülüklerini yerine getirmekle birlikte idare kendilerine tapu tahsis belgesi de verememiş olabilir, bu vatandaşlarımız da başka hiçbir bedel ödemeden tapularını alacaklardır. Orada bir 400 metrekare sınırı vardır, eğer 400 metrekarenin üzerinde bir arsayı kullanıyor ise 400 metrekarenin üzerinde kalan kısım için bu vatandaşlarımız da yine bir bedel ödemek suretiyle bu fazla olan kısmı da alabileceklerdir.

Ben Ceylânpınar’daki kardeşlerimizi buradan kucaklıyorum, hepsine Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun sevgi ve saygılarını iletiyorum.

Hepinize iyi akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Hamzaçebi.

Aynı mahiyetteki diğer önergenin konuşmacısı Sayın Gök.

Buyurunuz Sayın Gök. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ABDULKERİM GÖK (Şanlıurfa) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz önerge aslında AK PARTİ Grubumuzun bir önergesidir, öncelikle onu düzeltmek isterim. O önergemizin neticesi beraberinde alınıp aynı şekilde bir başka siyasi parti grubu bunu önerge olarak vermiştir.

Bir başka konu, Zonguldak’taki çözüme kavuşan bu meselenin boyutunda aslında öncesinde yeniden Ceylânpınar vardır. Doğma büyüme Ceylânpınarlıyım. Bir anda çocukluğum aklıma geldi. Birilerinin siyaset yapma suistimal alanları ortadan kalktı bu akşam. Birileri Ceylânpınar’a gelip “Artık göçerler sorununu çözeceğim, tapu sorununu çözeceğim...” Son bu akşam.

Bütün siyasi gruplara yürekten teşekkür ediyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Nasıl teşekkür ediyorsun?

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Bu nasıl teşekkür ya?

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Ayıp! Sen bütün parti gruplarını oyuna getirmek istedin.

ABDULKERİM GÖK (Devamla) – Burada, bir hakkı teslim etme adına dün akşam teşekkür ettiğimde Sayın Cumhurbaşkanına, bazı arkadaşlarımız tepki gösterdiler. Sayın Cumhurbaşkanımız Ceylânpınar’ı ziyaret ettiğinde bu iki sorunun çözüme kavuşacağını söylemişti. Sayın Bakanımız Faruk Çelik Bey, değerli milletvekili arkadaşlarım, Urfa milletvekili arkadaşlarım, ne dediysek alanda, hamdolsun… 24’üncü Yasama Döneminin son günlerinde, son dakikasında, belki bu andan itibaren son olacağı bu görüşmede ben bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Hamdolsun, ne dediysek onları bir bir gerçekleştirme şansını yakaladık. Söz verip, daha sonra Ankara’ya gelip bunu unutanlardan olmadık, olmayacağız. Burayı -siyaset alanına, politika alanına- yasaklar üzerinden vatandaştan oy isteme alanından çıkardık artık.

Dolayısıyla Ceylânpınar’da bütün vatandaşlarımız özellikle harca esas değer üzerinden, kendilerinin hak sahibi olduğu, ana sütü gibi hak sahipleri olduğu bundan sonra da alacakları tapuları son derece önemlidir.

Birazdan, bu maddeden sonra da görüşeceğimiz ikinci bir yüz yıllık sorun daha vardır, o da göçerler sorunudur. O da hepinizin, hepimizin birlikte “Evet.” diyeceği ve kanunlaştığı takdirde Ceylânpınar’da iki temel sorunun çözümü özellikle bu 24’üncü Döneme nasip olmuştur. Gerçekten hepinize, hepimize yürekten teşekkür ediyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kaç defa getirdik bu önergeyi buraya!

ABDULKERİM GÖK (Devamla) - Bu akşam emeği geçen bütün arkadaşlarıma, bütün gruba yürekten teşekkür ediyorum. Aynı zamanda sizleri, bu andan itibaren de hepinizi Ceylânpınarlı olarak görüp fahri hemşehrim olarak görüyorum.

Emeği geçen AK PARTİ Grubuna, Sayın Cumhurbaşkanımıza, milletvekillerine, Değerli Bakanımız Sayın Faruk Çelik Bey’e yürekten teşekkür ediyorum. Komisyona sağ olun, var olun diyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Gök.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Cumhurbaşkanıyla ne alakası var bu konunun ya?

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Sayın Başkanım, Komisyonu başından sonuna kadar takip eden biri olarak sayın vekil açıklamasında gelişmeleri çarpıtmıştır. Onun için söz istiyorum efendim.

BAŞKAN – Şimdi, bir dakika Sayın Şimşek. Sisteme daha önce Baluken girmiş, bir dakika onun sözünü alacağım. Sonra Sayın Hamzaçebi’ye söz vereceğim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Ya, bir dakika değil. Yani önemli bir konu, grup başkan vekili olarak bu süreçle ilgili düşüncelerimizi aktaracağız.

BAŞKAN – Evet, vereceğim söz hakkınızı. Sonra da Sayın Akçay bu konuyla ilgili olarak bir şey söylemek arzusunda.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Cemalettin Şimşek Bey konuşacak.

BAŞKAN – Sayın Şimşek’e devrettiniz, peki.

Siz sisteme girerseniz Sayın Şimşek, yerinizden de söz verebilirim.

Buyurunuz Sayın Baluken.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, tabii, burada Ceylânpınar’ın tapu sorununu çözen önemli bir önerge görüşülüyor. Biz aslında bu önergeleri, her iki önergeyi son derece olumlu olarak değerlendiriyoruz ve bu önergelere destek vereceğiz. Daha önce siyasi, popülist birtakım yaklaşımlarla düzenlenmiş olan maddenin çıkarılmasına dair vermiş olduğumuz önergeyi de geri çekiyoruz. Aslında bir önceki görüşülen torba yasada AK PARTİ Grubu bir gece yarısı önergesiyle Ceylânpınar’la ilgili bu düzenlemeyi getirmek istemişti ve orada bu tapuların vatandaşa ulaştırılmasıyla ilgili süreçte belediyeyi aracı yapmak istemişti. Biz ona karşı çıktık tabii çünkü bütün bir kenti ilgilendiren çok önemli, yıllardır süren tapu sorunuyla ilgili belediyenin siyasi görüşüne uymayan vatandaşlarımızın mağduriyetiyle ilgili bir durum ortaya çıkabilirdi. Yine, belediyeyle aynı siyasi görüşü taşıyıp belediye yönetimiyle ters düşen vatandaşlarla ilgili keyfî uygulamalar devreye girebilirdi. Dolayısıyla, biz, itirazımızı, belediyenin aracı olmaktan çıkarılıp Tapu Kadastro eliyle yani bir devlet kurumu eliyle vatandaşın bu mağduriyetinin giderilmesi sürecinin geliştirilmesi gerektiğini söylemiştik.

Şimdi, verilen önergeyle AK PARTİ Grubu bu düzeltmeyi yapmış durumda ama kürsüden konuşan Sayın Urfa Milletvekili bütün bu süreçler olmamış gibi, geçen gece yarısında da diğer siyasi parti gruplarını yanıltmaya çalışmamış gibi bir konuşma yaptı, bunu büyük bir talihsizlik olarak değerlendiriyoruz. Muhalefete dair kullanmış olduğu sözleri de geri alması gerekir çünkü her 3 siyasi parti de muhalefette bulanan her 3 siyasi parti de, bu mağduriyetin giderilmesi için yapıcı öneriler sundu. Sayın Bakana da teşekkür ediyoruz, bu yapıcı önerileri dikkate aldı ve bizim, siyaset malzemesi olarak kullanılabilecek ve siyasi görüş farklılığından dolayı vatandaşı mağdur edebilecek, o kaygılarımızı giderecek yeni bir önergeyle geldiler. Dolayısıyla, Ceylânpınar’ın uzun yıllardır yaşamış olduğu bir mağduriyet ortadan kalkmış oldu.

Bütün Ceylânpınar’a hayırlı olsun diyoruz, biz de emeği geçen bütün siyasi parti gruplarına teşekkür ediyoruz.

Sağ olun.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Baluken.

Sayın Hamzaçebi…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biraz önce kürsüden konuşan hatip, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşan hatip benim sözlerimi Genel Kurala bir miktar yanlış çevirerek anlattı, önce onları düzeltmek istiyorum.

Birincisi şu: Ceylânpınar’la ilgili olarak Hükûmet tasarısında yer alan düzenlemede tapu tahsis belgeleriyle ilgili bir sorunun çözümü yer almıyordu. Önergenin bu bölümü, tamamen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun Zonguldak’la ilgili olarak vermiş olduğu önergeden aynen alınmıştır. Elbette bir şey doğru yapılıyor ise iktidar partisinin Cumhuriyet Halk Partisinden bunu almasında hiçbir yanlışlık yok, biz bundan memnun oluruz.

İkincisi: Yine, Ceylânpınar’daki diğer tapu sorununun çözümünde, yani tapu tahsis belgesi dışındaki yerlerin mülkiyetinin vatandaşa devrinde Hükûmet tasarısı belediyeyi araya koyuyordu yani Hükûmet “Seçime doğru belediyeyi araya koyayım, belediye üzerinden bir siyaset geliştireyim.” derdindeydi. Buna gerek yok. Bakın, yine doğru yol bulundu, gelindi, Cumhuriyet Halk Partisinin Zonguldak’la ilgili önergesi takip edildi burada; belediye aradan çıkarıldı, doğrudan vatandaşa bunun tapusu verilecek.

Yalnız, burada, bedelde bir sorun var, sayın hatip kürsüde onu yanlış ifade etti, “Harca esas değerden devredilecek.” dedi. Önerge iki bölüm: Tapu tahsis belgeli olanlar harca esas, daha doğrusu onlar bedelsiz 400 metrekareye kadar, 400 metrekarenin üstü harca esas değerden devredilecek; diğerleri ise ilçe takdir komisyonunun belirleyeceği değer üzerinden devredilecek.

Şimdi, bakın, burada problem olabilir, burada da “harca esas değer” denebilirdi. Hükûmet diyebilir ki: “Harca esas değer yüksekti.” Bilemiyorum, orada harca esas değer nedir? Vatandaşın bütçesinin üzerindeyse sorun yaratabilir. Ancak, böyle bir durumda yetkiyi komisyona vermekle sorun çözülmez. Neden çözülmez? Komisyon değer takdir ederken harca esas değerin altına düşemez. Umarım, bu iyi irdelenmiştir, biz Hükûmetin bunu irdelediğini kabul ederek onların bedel konusundaki bu önerisini burada benimsedik ve ilçe takdir komisyonunun belirleyeceği bedel olarak bunu buraya biz de yazdık.

Şunu hemen son olarak ifade edeyim: Gerek Ceylânpınar’daki mülkiyet sorununun çözümü gerekse Zonguldak’taki mülkiyet sorununun çözümü konusunda Cumhuriyet Halk Partili Komisyon üyeleri başından sonuna kadar olumlu görüşlerini ifade etmişler ve desteklerini bildirmişlerdir.

Bu önergemize ve diğer aynı mahiyetteki önergelere Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun “evet” oyu vereceğini buradan bir kez daha ifade ediyorum. Tüm Ceylânpınarlıları buradan selamlıyorum.

İyi akşamlar.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.

Sayın Şimşek…

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de öncelikle şunu ifade edeyim: Gerek alt komisyonda gerekse üst komisyonda süreci takip eden, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına olayları takip eden bir milletvekili olarak, öncelikle Sayın Bakanın bu konudaki gayretlerini takdir ettiğimi, ancak, bunun gerek Ceylânpınar’da gerekse Zonguldak’taki bu hak sahiplerine teslimi konusunda tüm siyasi partilerin ortak iradesi olduğunu ifade etmek isterim. Onun için hakikaten çok büyük çaba sarf ettik. Bizim, bu konuyla ilgili olarak, ülkedeki benzer sorunları olan tüm vatandaşları ilgilendirecek şekilde, sorunlarını çözecek şekilde vermiş olduğumuz önergeye kapsamı nedeniyle Sayın Bakan “Çok fazla değerlendirirsek eğer, bunun içinden çıkamayız.” gibi bazı ifadeler kullandı Komisyonda. Hâlbuki, biz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak benzer sorunları, tüm Türkiye genelindeki sorunları çözecek şekilde kanunun da tekniğine uygun olarak… Yani, kanunun kapsayıcı olması gerekir. Biliyorsunuz, şahsa, adrese teslim kanunlar olursa bunların -Ermenek’te, Soma’da olduğu gibi- ömürleri üç beş ay gibi bir süre oluyor, sonra tekrar geliyor Parlamento gündemine. Dolayısıyla, benzer sorunlar olan çok yer var ülkemizde. Ben bu sorunların da önümüzdeki dönemde en kısa zamanda gene Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine geleceğine inanıyorum. Bizim, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, o zaman benzer sorunların çözülmesi konusunda çabalarımız oldu ama mümkün olmadığı söylendi. Onun için, konuşmacı sayın milletvekili sanki AK PARTİ bu işi yapmış gibi döndü AK PARTİ Grubuna teşekkür etti. Bu çok doğru değildir. Bir de, Cumhurbaşkanının bu işle ne alakası var onu çok fazla anlayamadık. Herhâlde yaklaşan seçim döneminde aday belirlemede sayın vekilimiz belki bir yardım almak amacıyla söylemiş olabilir diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Şimşek.

Buyurunuz Sayın Bakan, kısa bir söz talebiniz vardı sizin de.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Efendim, çok teşekkür ediyorum.

Öncelikle 2011 yılında Şanlıurfa Milletvekili olarak görevlendirildiğimde, gittiğimde, Şanlıurfa’yı ve Şanlıurfalıyı tanıma konusunda yoğun bir gayretimiz oldu, onlarla kaynaşma konusunda güzel dönemler, günler yaşadık. Ciddi sorunlar vardı. Bu sorunların başında da Ceylânpınar ilçemizdeki göçerlerin tapu sorunları geliyordu.

Şimdi, tabii, siyaset, hizmet aracı. Burada Cumhurbaşkanımızın dahli: Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanken Şanlıurfa’ya geldiler ve oradaki toplantılarda kendilerine bunu vatandaşlarımız aktardılar, onun da bizlere talimatı oldu yani “Bu meseleyi bir şekilde, yasal ise yasal, idari ise idari olarak çözün.” tarzında talimatı oldu. Değerli milletvekilimiz Ceylânpınarlı olduğu için, yüreği de yandığı için -bunu kabul etmek gerekiyor, hakikaten ciddi bir sorun bu mesele- bu çerçevede dile getirmişlerdir hissiyatını.

Bu meselenin çözümü konusunda dört yıldır gerçekten yerel tüm dinamiklerle mücadele ettik ve en sonunda Ceylânpınar’la ilgili Maliye Bakanlığımızın bir taslak hazırlamasını ben rica ettim. Maliye Bakanlığımız Ceylânpınar’la ilgili bir düzenlemeyi hazırladı ve biz bu tasarıya koyduk ve Hükûmet tasarısı olarak gönderdik. Komisyona geldiğimizde, Cumhuriyet Halk Partisi yöneticileri, Sayın Milliyetçi Hareket Partisine mensup arkadaşlarımız, Komisyon üyelerimiz, Cemalettin Beyler farklı yerlerde de bu ve buna benzer bazı sorunların olabileceğini ifade ettiler ve bu anlamda Zonguldak’la ilgili sorunu da yine Maliye Bakanlığı yetkililerine verdik, bu sorunun da teknik olarak çözümünün -bir yanlışlık olmaması açısından- hazırlanmasını istedik. Daha önce Ceylânpınar’la ilgili verdiğiniz yerel yönetimler boyutuyla çözülmesi şeklinde bir öneriyi taslağa koyduk, sonra gelende ise yerel yönetimler değil, kadastro boyutuyla çözümü şeklinde öneri geldi. Burada bizim bir dahlimiz kesinlikle siyaseten söz konusu değil.

Şimdi, Zonguldak meselesi kadastral boyutla çözüme kavuşunca bunun da onun gibi düzenlenmesinde biz bir mahzur görmedik. Onun için, bu talebi bütün gruplarımızın talebi olarak Komisyonda, alt komisyonda birlikte değerlendirdik ve -çok keyifli bir çalışma- ülkemizin, vatandaşlarımızın önemli bir sorununun çözümü konusunda birliktelik içerisinde, dayanışma içerisinde bu düzenlemeyi yaptık. Ama siyaseten -ben otuz yıldır siyasetteyim- ille de kürsüden bir şey söylemek gerekiyorsa, yüz yıldır çözülemeyenler on üç yılda AK PARTİ iktidarı tarafından çözülüyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu hakkı da teslim edelim. Aksi takdirde şu sorulur: Kimler geldi, kimler geçti? Yani bunlar, Şanlıurfa’da, Türkiye'nin muhtelif yerlerinde çözülebilirdi ama çözülememiş. Bir başka açıdan da söylüyorum: Kısmet bizeymiş diyelim. Bizim fazla dahlimiz olmasın ama böyle gerçekleşti.

Ben tekrar 3 muhalefet grubuna mensup grup başkan vekillerimize, Komisyon üyelerine ve AK PARTİ Grubuna çok teşekkür ediyorum.

Ceylânpınarlılara, Zonguldaklılara, milletimize bu kararımız hayırlı olsun diyorum, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, benim de söz talebim var.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki bu iki önergeyi oylarınıza sunuyorum…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Karar yeter sayısı istiyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, söz talebim var.

BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.

BAŞKAN – Kabul edilmiştir.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, söz talebim var.

BAŞKAN – Öyle mi?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – “Karar yeter sayısı” dedim Sayın Başkan, ama duymadınız.

BAŞKAN – Ben duymadım, özür dilerim.

Bir daha yineleyeyim isterseniz yani itirazınız varsa.

Sayın Akar, sizin söz talebiniz bu konuyla mı ilgiliydi?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Evet, bu konuyla ilgili Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yani böyle bir şeyimiz yok ama İç Tüzük 60’a göre bir söz vereceğim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Herkes aldı, ben de alayım müsaade ederseniz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Sayın Bakanın yirmi dakikalık kısa bir değerlendirmesi üzerine…

BAŞKAN – İç Tüzük 60’a göre buyurunuz efendim.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

13.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın, Şanlıurfa Milletvekili Abdulkerim Gök’ün 687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 32’nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, AKP Grubu adına konuşan Şanlıurfa Milletvekili, Ceylânpınar doğumlu arkadaşımız sorunları aktarırken kendi dönemlerinde, 24’üncü Dönemde olayın çözüldüğünü, sanki Türkiye Cumhuriyeti 24’üncü Hükûmetinin Başbakanı, bugünkü Cumhurbaşkanı, o dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından kurulan… Ama 21, 22’nci Dönemin veya 23’üncü Dönemin farklı olduğu anlamında bir ifade kullandı. Yani on üç yıllık iktidarları döneminde sıkıştırılıp 24’üncü Dönemin sonunda çözülen işlerin sanki sadece bu dönemde görüşüldüğü şeklinde bir ifadesi var aslında orada. Baktığınız zaman -ben KİT Komisyonundayım- Ceylânpınar ve TİGEM arazileri KİT Komisyonunda Sayıştay raporlarında her zaman görüşülmüş, 22’nci Dönemde de görüşülmüş, 23’üncü Dönemde de görüşülmüş. 22’nci ve 23’üncü Dönemde yine KİT Komisyonundaki üyeler Ceylânpınar’a gitmişler, oradaki göçerlerin sorunlarını yerinde incelemişler ama bir çözüme ulaştıramamışlar. 24’üncü Dönem milletvekili olarak gittik, oradaki 674 aile 4.600 kişinin mağduriyetinin giderilmesi konusunda KİT Komisyonu olarak önerimizi hazırladık ve bu önerinin sonucunda da, o vatandaşlarımızın orada 68 bin dönüm birinci sınıf tarım arazisi, 33 bin dönüm mera ve 40 bin dönüm de tarım dışı alan olmak üzere hazine adına kayıtlı ama yüzer dönümlük… Bakın, çok önemli bir şey söylüyorum, “hazine adına kayıtlı” diyorum. Bugün o göçerlerin malı olmuyor onlar hâlen, problem devam ediyor orada, devam da edecek böyle giderse. Ama orada şunun yapılması gerekiyordu: Vatandaşlara, aynen Ceylânpınar’da, bugün çıkan kanun gibi nasıl tapuları verilecekse, oradaki göçerler de 1943 yılından beri orada yaşıyorlar, aynı şekilde tapuları verilmeliydi. Onlara ayrıca başka sözler de verildi orada, şuydu: Konutları TOKİ tarafından yapılacak, oradaki ahırları, yaşam alanları, ibadet yerleri, okulları yapılacak ve göçerler oraya transfer edilecekti ama maalesef, AKP hükûmetleri döneminde, üç dönemdir -24’üncü Dönem dâhil olmak üzere- henüz bir çivi dahi çakılmış değil. Göçerlere sadece arazi tahsis edilmiştir ama problemleri çözülmemiştir. Bunu da buradan Urfalılara ve göçerlere selam olsun diye söylüyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akar.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım ve İzmir Milletvekili Aydın Şengül ile 50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2 Milletvekilinin; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (1/1006, 2/1449, 2/1511, 2/1664, 2/1670, 2/1691, 2/1788, 2/2068, 2/2182, 2/2183, 2/2205, 2/2235, 2/2295, 2/2534, 2/2541, 2/2546) (S. Sayısı: 687) (Devam)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 33’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – 32’nci madde Sayın Başkan.

BAŞKAN - 32’yi oyladık efendim.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Bu 32’ydi Sayın Başkan.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bu 32’ydi efendim.

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – 32’de önergelerin oylanmasında karar yeter sayısından dolayı oylama yapacaktınız.

BAŞKAN - Hayır, şimdi, önergeleri oyladık, sonra da 32’nci maddeyi oyladık.

32’nci madde oylanmadı mı?

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Oylamadınız.

BAŞKAN - Karıştı her şey.

Peki, 32’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum, tekrar yineleyeyim: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 32’nci madde kabul edilmiştir.

33’üncü maddeyi de kabul etmiştiniz.

On dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 23.09

SEKİZİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 23.34

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90’ıncı Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.

687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

34’üncü maddede kalmıştık.

34’üncü madde üzerinde üç önerge vardır, ikisi aynı mahiyettedir, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 34 üncü maddesinde geçen "Çalışma ve İş Kurumu il müdürlüğüne" ibaresinden sonra gelmek üzere " ve ilgili meslek odaları ve sendika temsilciliklerine" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken                             Adil Zozani              Erol Dora

     Bingöl                                     Hakkâri                   Mardin

Abdullah Levent Tüzel                Nazmi Gür

           İstanbul                               Van

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 34 üncü maddesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

Cemalettin Şimşek                 Yusuf Halaçoğlu          Erkan Akçay

         Samsun                               Kayseri                     Manisa

Münir Kutluata                      Murat Başesgioğlu

     Sakarya                                  İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 34 üncü maddesinin Tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Mehmet Naci Bostancı     Mehmet Doğan Kubat         Nurdan Şanlı

          Amasya                                 İstanbul                          Ankara

Recep Özel                           Osman Aşkın Bak                         Ramazan Can

  Isparta                                       İstanbul                                       Kırıkkale

BAŞKAN – Komisyon, bu aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeleri okutuyorum:

Gerekçe:

Maddeyle değiştirilen düzenleme mevcut hâliyle yeterli görüldüğünden getirilmesi öngörülen değişiklik önerisinin tasarıdan çıkarılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Diğer gerekçeyi de okutuyorum:

Gerekçe:

İş yerinde, çalışmaların, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına göre düzenlenmesi gereken sağlık güvenlik planına uygun olarak yapıldığını kontrol etmek ve denetlemek iş yeri hekimi ve iş sağlığı ve güvenliği uzmanlarının görevi olduğundan dolayı, iş yerinde yetki karmaşası doğurmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki bu iki önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiş, madde metinden çıkartılmıştır. O yüzden, diğer önergeyi işleme almıyorum, işlemden kaldırıyorum.

34’üncü madde metinden çıkmıştır.

35’inci madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 35 inci maddesinde geçen “%50’si” ibaresinin “%70’i” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken                             Adil Zozani              Erol Dora

Bingöl                                          Hakkâri                 Mardin

Abdullah Levent Tüzel                Nazmi Gür

İstanbul                                          Van

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 35 inci maddesinde değiştirilmesi öngörülen 4708 sayılı kanunun 8. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan “veya (f) bendi” ifadesinin tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

Cemalettin Şimşek                 Yusuf Halaçoğlu          Erkan Akçay

         Samsun                               Kayseri                     Manisa

Münir Kutluata                      Murat Başesgioğlu

Sakarya                                       İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 35 inci maddesinin Tasarıdan çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Mehmet Naci Bostancı     Mehmet Doğan Kubat         Nurdan Şanlı

           Amasya                                 İstanbul                         Ankara

Recep Özel                           Osman Aşkın Bak                         Ramazan Can

    Isparta                                     İstanbul                                       Kırıkkale

BAŞKAN – Komisyon, bu son okuttuğum önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

34’üncü maddenin tasarıdan çıkarılması önerildiğinden 35 inci maddedeki idari para cezaları düzenlemesinin de tasarıdan çıkarılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiş ve madde metinden çıkartılmıştır. Böylece diğer önergeleri işlemden kaldırıyorum.

Madde 36’yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde 36 kabul edilmiştir.

Madde 37 üzerinde üç önerge vardır, üçü de aynı mahiyettedir, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 37’nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                  İdris Baluken                                       Adil Zozani                                          Erol Dora

                       Bingöl                                               Hakkâri                                              Mardin

            Abdullah Levent Tüzel                                 Nazmi Gür

                      İstanbul                                                Van

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın 37'nci maddesinin kanun tasarısından çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

              Aytuğ Atıcı                              İzzet Çetin                         Süleyman Çelebi

                 Mersin                                   Ankara                                   İstanbul

             Haydar Akar                             Musa Çam

                 Kocaeli                                    İzmir

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 37’nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.

      Mehmet Naci Bostancı             Mehmet Doğan Kubat                    Ramazan Can

                Amasya                                  İstanbul                                 Kırıkkale

              Recep Özel                        Osman Aşkın Bak                       Nurdan Şanlı

                 Isparta                                  İstanbul                                   Ankara

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki bu önergelere Komisyon katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçelerini okutuyorum:

Gerekçe:

Yapılan düzenlemeyle İş Kanunu'nun 14’üncü maddesi değiştirilmiş ve "uzaktan çalışma"ya ilişkin hükümler İş Kanunu’na eklenmiştir. Uzaktan çalışma niteliği gereği iş yeri olarak tanımlanan alanın dışında, işçinin evinde ya da farklı bir mekândan işverenin işini yapmasıdır. Bu esnekleştirme ve kuralsızlaştırma politikalarının bir parçasıdır. Özellikle 2003 yılında İş Kanunu'nun çıkarılması esnasında bu "uzaktan çalışma" tartışılmış ve kanun tasarısında olmasına rağmen kanun metninden çıkarılması düzenlenmişti. Özellikle istihdamın yaklaşık yüzde 37'sinin enformel olarak çalıştığı ülkemizde, bu düzenleme kayıt dışılığı arttıracaktır. Düzenlemenin yapılış gerekçesinde, teknolojik olarak ileri teknoloji sektörlerde çalışanlar açısından bir ihtiyaç olduğu dile getirilmektedir. Ancak, özellikle tekstil sektöründe enformel çalıştırmanın yaygınlaşmasının bir aracı olarak kullanıldığı önceki yıllarda Çalışma Bakanlığı müfettişlerince de defalarca tespit edilen bu çalışma biçiminde iş yerinin mekânsal olarak ortadan kaldırılması, işverenin iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerini ortadan kaldıracağı gibi ücretsiz aile işçiliğini ve dayıbaşı sistemini, iş kazalarını, güvencesiz çalışmayı da yaygınlaştıracaktır. Uzaktan çalışma aynı zamanda kuralsız, güvencesiz çalışmayı, aile emeğinin ve kadın-çocuk emeğinin sömürülmesini doğuracaktır. Ayrıca kadınları evden çalışmaya ve eve mahkûm eden kadınların çalışma hayatında görünür olmasını engelleyecek bir düzenlemedir. Ev eksenli çalışmayı iş sağlığı ve güvenliği kapsamı dışında tutan İş Güvenliği Yasası varken getirilen bu düzenleme ev eksenli çalışmanın yoğunluğunu ve tehlike düzeyini arttırmıştır. Uzaktan çalışmayla çalışma sürelerine ilişkin sınırlar ortadan kalkacak, sendikal örgütlenme olumsuz etkilenecektir. Ücretlerin düşmesine neden olacaktır. Üretim sürecinin parçalanması yaygınlaşacaktır. İşverenlerce yapılan ham maddelerin kontrolü mümkün olmayacaktır. Ev ortamında kimyasallar ve sağlığa zararlı maddeler kullanılabilecektir. Bu düzenleme ILO 177 sayılı Sözleşme’yle uyuşmamaktadır. Yapılması gereken evde yapılacak çalışmaların alanını belirlemek ve güvenceli, güvenli hâle getirmektir.

BAŞKAN - İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşlarının önergesinin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Bu maddede düzenlenen ev eksenli çalışma Borçlar Kanunu ile şekillendirilmiştir. İş Yasası’nda yapılacak düzenlemede bu çalışma şekli kayıt altına alınmaya çalışılıyor ancak çalışmanın sınırlandırılması, bu tarz çalışanların sosyal haklarının güvence altına alınması, işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından tedbirler, yaptırımlar öngörmesi gerekirdi. Türkiye'de sayısı 200 binden fazla ve yüzde 90’ı kadın ev eksenli çalışan olduğu düşünülürse, evden çalışma, atipik ve esnek bir çalışma biçimi olup, prensip olarak reddedilmelidir. Hangi işlerin iş yeri dışında (evde ya da ev haricinde) yürütülebileceğine ilişkin bir sınırlama getirmeyen düzenlemelerde bakış açısı bunları sadece kayıt altına almak değil aynı zamanda işçi sınıfının ortak kazanımlardan faydalanabilecekleri bir düzenleme esas alınmalı, konu sendikalar, kadın örgütleri, meslek örgütleri ve akademisyenlerin katkı ve önerilerine açık hâle getirilmelidir. Değişiklikle bu sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Mehmet Naci Bostancı (Amasya) ve arkadaşlarının önergesinin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Mevcut düzenlemelerin ihtiyaca cevap verebileceği düşünüldüğünden madde tasarı metninden çıkarılmaktadır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiş ve 37’nci madde metinden çıkartılmıştır.

38’inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 38 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

            İdris Baluken                           Adil Zozani                              Erol Dora

                 Bingöl                                   Hakkâri                                   Mardin

      Abdullah Levent Tüzel                     Nazmi Gür

                      İstanbul                                                Van

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Dünya standartlarına göre, Türkiye, çalışma saatlerinin en yüksek olduğu ülkelerden biridir. Bu durum emeğin sömürüsünü arttırdığı gibi temel insan haklarına da aykırılık teşkil etmektedir. Değişiklikle bu sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

38’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 38’inci madde kabul edilmiştir.

39’uncu madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 39 uncu maddesinde geçen “üç gün” ibaresinin “beş gün” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  İdris Baluken                                       Adil Zozani                                          Erol Dora

                       Bingöl                                               Hakkâri                                              Mardin

            Abdullah Levent Tüzel                                 Nazmi Gür

                      İstanbul                                                Van

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Değişiklikle işçiye eşinin doğum yapması veya evlat edinmesi veya yakınlarının ölümü hâlinde üç gün ücretli izin düzenlenmesinin beş güne çıkarılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

39’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 39’uncu madde kabul edilmiştir.

40’ıncı madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın 40’ıncı Maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İzzet Çetin                                                        Ali İhsan Köktürk                                Süleyman Çelebi

 Ankara                                                                  Zonguldak                                            İstanbul

                   Aytuğ Atıcı                                                           Musa Çam

                       Mersin                                                                   İzmir

MADDE 40 – 4857 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Yer altı ve su altı işlerinde çalışan işçiler için çalışma süresi; haftada en çok otuz altı saat olup günlük altı saatten fazla olamaz.” şeklinde değiştirilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 40 ıncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken                                                         Adil Zozani                                          Erol Dora

  Bingöl                                                                   Hakkâri                                              Mardin

                    Abdullah Levent Tüzel                                      Nazmi Gür

                      İstanbul                                                                     Van

BAŞKAN – Son okuttuğum önergeye Komisyon katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Alandaki sendikaların bu konuya ilişkin önerileri ve talepleri açıktır. Bu öneri ve talepler doğrultusunda işçilere 2 gün hafta tatili hakkı tanıyarak, haftalık çalışma süresinin 35, günlük çalışma süresinin ise 7 saat ile sınırlandırılmasıdır. Değişiklik ile ortaya çıkacak fazla çalışma ve can güvenliği sorunlarının giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın 40’ıncı Maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İzzet Çetin (Ankara) ve arkadaşları

MADDE 40 – 4857 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Yer altı ve su altı işlerinde çalışan işçiler için çalışma süresi; haftada en çok otuz altı saat olup günlük altı saatten fazla olamaz.” şeklinde değiştirilmiştir.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Köktürk, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, sizleri de saygıyla selamlıyorum.

Hepimizin bildiği gibi, madencilik gerçekten emeği yoğun olan, ağır çalışma şartlarını gerektiren bir sektör. Özellikle, yer altı madenciliği söz konusu olduğunda şartların daha da ağırlaştığını görüyoruz. Seçim bölgem olan Zonguldak’ta taş kömürü havzasındaki özellikle jeolojik durum, damarların yapısı, mekanizasyonun yetersizliği göz önünde bulundurulduğunda da işçilerin hangi şartlarda çalıştığını gerçekten görmek ve yakından izlemek gerekiyor. Tasarının bu maddesiyle aslında çalışma süresinin günlük yedi buçuk saatle sınırlandırılarak, haftada otuz yedi buçuk saatle sınırlandırılarak kırk sekiz saat aralıksız izin yapılması yani hafta tatilinin iki güne çıkarılması amaçlanıyor. Ben, Zonguldak maden işçileri adına, Türkiye Taşkömürü Kurumunda çalışan tüm maden işçileri adına ve yer altındaki maden işçileri adına bu düzenlemeyi olumlu görüyorum. Çünkü yerin yüzlerce metre altında çalışan, sabahın köründe evinden çıkarak, ulaşım araçlarıyla en az bir saatlik yol giderek baca ağzına ulaşan, baca ağzından girdikten sonra ayaklardaki çalışma alanlarına gidinceye kadar en az bir saat yürümek zorunda kalan ve insan bedeninin giremeyeceği o daracık alanlarda taş kömürünü üreterek madenleri ülke ağır sanayisine kazandıran ve bunu yaparken de kömür ve silis tozlarına maruz kalarak pnömokonyoz gibi solunum yolları yetersizliğine neden olan hastalıklara maruz kalan maden işçisi için tek günlük hafta tatili yeterli değildir. İki günlük hafta tatilinin yapılması hem moral açısından hem sağlık açısından yer altı işçileri açısından zorunludur. Ben bu düzenlemenin tüm madencilerimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Köktürk.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

40’ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 40’ıncı madde kabul edilmiştir.

41’inci madde üzerinde aynı mahiyette olmak üzere iki önerge vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın 41'inci Maddesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

                   Aytuğ Atıcı                                         İzzet Çetin                                      Süleyman Çelebi

                       Mersin                                               Ankara                                              İstanbul

               Ali İhsan Köktürk                                   Haydar Akar                                        Musa Çam

                    Zonguldak                                            Kocaeli                                                İzmir

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                  İdris Baluken                                       Adil Zozani                                          Erol Dora

                       Bingöl                                               Hakkâri                                              Mardin

            Abdullah Levent Tüzel                                 Nazmi Gür

                      İstanbul                                                Van

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki bu iki önergeye Komisyon katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Baluken, buyurunuz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu maddenin mutlaka tasarı metninden çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bu maddeyle işçilerin çalışma süreleri on bir saate kadar çıkabiliyor. Zaten mevcut çalışma süreleri işçiler açısından, çalışanlar açısından neredeyse bütün Avrupa ülkelerinin çok çok üstünde. Burada özellikle üst sınır, sanayiden sayılmayan tüm işlerde kullanılabileceği için çok ciddi sorunları beraberinde getirecek.

Gece çalışma saatleri işçi sağlığını direkt tehdit eden en önemli olgulardan biridir ve bunun sınırlandırılması gerekir. Bu sınırlandırılmayı ortadan kaldıracak bir düzenlemeyi burada hiçbir vicdanın kabul etmemesi gerektiği kanaatindeyiz.

Biz, bu torba tasarısında yararlı gördüğümüz, faydalı gördüğümüz maddelerle ilgili katkı sunmaya çalışıyoruz, yapıcı önerilerle desteklemeye çalışıyoruz. Ama burada gerçekten insan hakkına aykırı, çalışma hukukuna aykırı bir düzenleme var. O nedenle, siz de gelin, bu çalışma hukukuna aykırı, vicdana aykırı maddelerde muhalefetin önerilerine katkı sunun, muhalefete destek verin. Neticede, burada yapacağımız düzenlemeler direkt insanların sağlığını etkileyecek. Pek çok iş alanında mesleki maruziyetlerle işçiler, çalışanlar, maalesef, ağır meslek hastalıkları riski altına giriyorlar.

Silikozis hastalarının dramını biliyorsunuz. 24’üncü Dönem Parlamentosunun en büyük ayıplarından biri, özellikle kum taşlama işinde çalışan ve birkaç ay içerisinde akut fulminan formlarda hayatını kaybeden silikozis hastalarıyla ilgili o kadar kanun teklifi vermemize rağmen tek bir düzenleme yapılmamış olması.

Madencilerle ilgili de illa ki madencilerin yaşanan göçüklerde yaşamını yitirmesi üzerinden bir değerlendirme yapmayın diyoruz. Her madenci yaşarken akciğerine inhale ettiği partiküllerle aslında her gün ölüme daha fazla yaklaşıyor. Pnömokonyoz gibi ağır hastalıklarla çok ciddi sağlık sorunları yaşayan ve hayat süresi kısalan madencileri bir göğüs hastalıkları uzmanı olarak, direkt takip eden bir hekim olarak çok yakından biliyorum ben. O nedenle, özellikle bu düzenlemede karşı çıkacağınız bir şeyin olmaması gerektiği kanaatindeyiz.

Günlük yedi saat, haftalık otuz beş saat insan hakkına, çalışma hukukuna da uygun olan öneridir. Dolayısıyla, değişiklik önergemizle biz bu düzenlemeyi yapmak istiyoruz. Bu konuda da sizin desteğinizi bekliyoruz. Son iki ayda burada milletvekillerine nasıl angarya yaptırdığınızı biraz göz önüne getirin. Yani, biz bu rahat koltuklarda, bu kadar rahat ortamda bile yedi sekiz saatin üstüne çıkan çalışma sürelerinde çok ciddi zorlanmalar yaşadık. On saati geçen oturumlarda rahatsızlanan arkadaşlarımız oldu, acillere başvuran, müşahedeye alınan, burada tansiyonlarını ölçtüğümüz arkadaşlarımız oldu. Yani, bu koşullarda, bu rahat koşullarda bile yedi saatin üzerine çıktığımızda bu kadar zorlanıyorsak, ağır iş alanı olan yerlerde işçilerle ilgili bir vicdani muhasebeye hepinizi davet ediyorum ve bu maddenin mutlaka çıkarılmasını tekrar takdirlerinize sunuyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Baluken.

Buyurunuz Sayın Atıcı.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, sanayiden sayılmayan işlerde gece çalışmayı uzatıyorsunuz ve bunun bir sınırı yok. Sanayiden sayılmayan aklınıza gelebilecek bütün işlerde, bunun içine sağlık da dâhil, “Sanayiden sayılmayan bütün işler.” dediğiniz zaman bu, ucu açık bir noktaya doğru gidiyor. O yüzden bu maddenin, eğer Hükûmet de uygun görürse yeniden müzakere edilmesinde yarar var. Örneğin, sağlıkta biz sağlık çalışanlarının uykusuz bir şekilde bir hastaya bakmasını istemiyoruz. İçinizde sağlıkçı olanlar bilirler, ameliyatta uyuklayan insanları bilirler. Ben kan değişimi yaparken defalarca uyukladım, ben hasta başında defalarca uyudum.

Arkadaşlar, bakın bu sağlık konusu, yarın sizin torununuzun, çocuğunuzun başındaki hemşire de uyuyacak, yapmayın Allah aşkına. Siz, sağlık çalışanlarının gece çalışma saatlerini uzatmamalısınız, bu gerçekten zararlı bir şey. Yani başka, yerleri süpüren insan uyursa hadi bir derece zararı olmaz, sadece insan haklarına aykırı davranmış olursunuz. Ama işin içine sağlığı da koyduğunuz zaman, değerli arkadaşlarım, yani bu olacak bir şey değil. O yüzden bu maddenin hiçbir şekilde kabul edilmemesi gerekiyor.

Eğer bu maddeyi kabul edecek olur iseniz, Sayın Bakan, biz, eğer maddeyi kabul ederse Genel Kurulumuz bir tekririmüzakere için arada gene görüşmeyi arzu ederiz. Bu kapsamın daraltılmasında çok büyük yarar var. O nedenle, bu işi geniş tutmadan ve mümkünse de sağlığı bu işin dışında bırakarak ve Avrupa Birliği normlarına göre yapabilirsek yapalım. Yani, şurada, çalışma dönemimizin sonunda böyle anlamsız bir maddeye de imza atmayalım, zararlı olabilecek bir maddeye imza atmayalım diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Atıcı.

Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Madde 41’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde 41 kabul edilmiştir

Madde 42 üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 42 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                  İdris Baluken                                       Adil Zozani                                          Erol Dora

                       Bingöl                                               Hakkâri                                              Mardin

            Abdullah Levent Tüzel                                 Nazmi Gür

                      İstanbul                                                Van

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.

EROL DORA (Mardin) – Gerekçe...

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu maddeyle 14 yaşını doldurmamış tüm çocukların "sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde" günde beş haftada otuz saate kadar çalıştırılabilmelerine olanak tanınmakta, yoğun çocuk emeği sömürüsüne kapı aralamaktadır, bu konudaki uluslararası direktif ve sözleşmelere uygun değildir. Bu madde bu şekliyle tasarı metninden çıkarılmalı ve uluslararası sözleşmelere göre yeniden düzenlenmelidir.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

42’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 42’nci madde kabul edilmiştir.

43’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 43’üncü madde kabul edilmiştir.

Yeni madde ihdasına ilişkin bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 43 üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                   Erkan Akçay                                       Oktay Vural                                   Cemalettin Şimşek

                       Manisa                                                İzmir                                                Samsun

                     Alim Işık                                          Emin Çınar                                            Ali Öz

                      Kütahya                                           Kastamonu                                            Mersin

MADDE 44 – 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı Kanunun 112 inci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“c) Yeraltı maden işletmelerinde faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşlarının yeraltındaki maden işlerine ilişkin olarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle 5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanun kapsamında devam eden sözleşmeleri ile 25/2/1998 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanunu kapsamında devam eden rodövans sözleşmeleri kapsamında çalışmış olan işçilerden iş sözleşmeleri kıdem tazminatını almaya hak edecek şekilde sona erenlerin kıdem tazminatları o kamu kurum ve kuruluşları tarafından ilgilinin hesabına yatırılır. Ödemeye esas bilgi ve belgeler, işçinin son çalıştığı işvereni tarafından ilgili kamu kurum ve kuruluşuna teslim edilir. Bu ödemenin gerçekleştirilmesi için gerekli bütçe tertibi ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından düzenlenir. Kamu kurum ve kuruluşunun bu ödeme nedeniyle ilgili firma veya firmalara rücu hakkı saklıdır."

BAŞKAN – Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunluğunuzla katılıyor musunuz?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Salt çoğunluğumuz olmadığı için katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyon salt çoğunluğuyla katılmadığı için önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Yeni madde ihdasına dair iki önerge vardır, ikisi de aynı mahiyettedir, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 43 üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve takip eden madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Erkan Akçay                                      Ahmet Aydın                                Mehmet Doğan Kubat

                       Manisa                                             Adıyaman                                            İstanbul

                   Recai Berber                                   Muzaffer Yurttaş                                   Selçuk Özdağ

                       Manisa                                               Manisa                                               Manisa

                  Nesrin Ulema                                     Uğur Aydemir                                 Ayşe Türkmenoğlu

                        İzmir                                                Manisa                                               Konya

                  İlknur Denizli                                      Fehmi Küpçü                                    Ali Aydınlıoğlu

                        İzmir                                                  Bolu                                               Balıkesir

MADDE 44- 4857 sayılı Kanunun 112 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ile 4/6/1985 tarihli ve 3213 sayılı Maden Kanunu kapsamında rödövans sözleşmeleri çerçevesinde yeraltı maden işletmeciliği yapan şirketlere ve ortaklarına ait malların Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından el koyma veya takip yoluyla satışından elde edilen gelirler, öncelikle bu sözleşmeler kapsamında söz konusu şirketlerde çalışmış olan işçilerden, iş sözleşmeleri kıdem tazminatını hak edecek şekilde sona ermiş olanların kıdem ve ihbar tazminatları ile izin, fazla çalışma ve diğer ücret alacaklarının ödenmesinde kullanılır. Bu ödemeler Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ilgililerin hesaplarına yatırılmak suretiyle gerçekleştirilir. Ödemeye esas bilgi ve belgeler, işçinin son çalıştığı işvereni tarafından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna teslim edilir."

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                   Aytuğ Atıcı                                  Kadir Gökmen Öğüt                               Süleyman Çelebi

                       Mersin                                              İstanbul                                              İstanbul

                Ali Haydar Öner                             Ramazan Kerim Özkan                                 Özgür Özel

                       Isparta                                               Burdur                                               Manisa

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki iki yeni madde ihdasına dair önergeye Komisyon salt çoğunluğuyla katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Salt çoğunluğumuz mevcuttur, katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılmış olduğu için önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.

Söz talebi var mıdır? Sayın Akçay’ın var.

Sayın Erkan Akçay, Manisa Milletvekili.

Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

24’üncü Dönemin son saatlerinde, son torba tasarıda ve son madde eklemelerinde yine önemli bir düzenlemeyi görüşüyoruz. Tekrar özetleyecek olursak: 1 Aralık 2014 tarihinde Soma’da, bu Soma faciasının yaşandığı maden şirketinde ve ocaklarında çalışan 2.831 işçi ve hayatını kaybeden 301 maden işçisinin aileleri ve mirasçıları… İşten çıkarılanlar 1 Aralık tarihinden itibaren, hayatını kaybedenler 13 Mayıstan itibaren kıdem tazminatlarını alamamışlardı. Özellikle, 1 Aralık 2014 tarihinde bir çırpıda ve cep telefonu mesajlarıyla işçilerin işine son verilince tabii bu konu Hükûmetin önüne de çözülmesi gereken ciddi bir sorun olarak geldi. 1 Aralık tarihinde Başbakan Yardımcısı ve Hükûmet Sözcüsü Sayın Arınç da “İşçilerimizi aç ve açıkta bırakacak değiliz.” dedi. Tabii, aradan da dört aylık uzun bir süre geçti, şu anda işçiler aç ve açıkta. Tabii, bunların istihdamı çok önemli bir sorun. Çözülmesi gayet kolay bir sorun olmasına rağmen ne hikmetse Hükûmet, çeşitli mülahazalarla her türlü sermayeye ilişkin sorunları bir çırpıda çözerken milyarlara varan birtakım istisna ve muafiyetleri gözünü kırpmadan yine burada torba kanun görüşmeleri sırasında getirirken ve insafsızca getirirken dolayısıyla bu işçilerle ilgili insafta oldukça zorlanıldı. Bunun aslında doğrusu şuydu: Kıdem tazminatlarını alamayan işçilerin kıdem tazminatlarını, madenlerin asıl mülk sahibi olan Türkiye Kömür İşletmeleri asıl işveren sıfatıyla kıdem tazminatını ödeyecek ve firmaya rücu edecekti çünkü firmanın kıdem tazminatlarını ödeyememe gerekçesi mal varlıklarının ve paralarının bloke edilmiş olması ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından haczedilmesi söz konusuydu ve bunu gerekçe gösteriyordu. Rücu etme imkânı var iken… Neyse uzun tartışmalardan ve arayışlardan sonra şimdi bizim de kabul ettiğimiz ve imza da koyduğumuz bu düzenleme geldi, bu da faydadan ari değil, inşallah bu uygulanır. Eğer bizim önergemiz kabul edilseydi mutlaka yüzde 100 uygulanacaktı, daha rahat bir durum söz konusuydu.

Ben bu önergeye, madde eklenmesine canıgönülden destek verip imzalamakla birlikte yine de bunun uygulamasını dikkatle ve ihtiyatla takip edeceğimizi ifade ediyorum ve vakit geçmeden bu düzenlemelerin ve ödemelerin mutlaka yapılması gerekiyor.

Sorun bitti mi? Sorun bitmedi değerli arkadaşlar. 2.831 maden işçisinin istihdamı sorunu yine hâlihazırda Hükûmetin elinde ateş topu gibi duruyor. Aslında ateş topu filan değil yani çözmek isteyen bir iktidar bunu pekâlâ kolayca çözebilir çünkü bu konuda Hükûmetin elini kolaylaştıracak veya idarenin, Türkiye Kömür İşletmelerinin elini kolaylaştıracak mahkeme kararları da var. Asıl işveren olarak Türkiye Kömür İşletmelerini sayıyor İş Kanunu’na atıfta bulunarak. Yargı kararlarının da idarenin karar vermesini kolaylaştıracak bir durumudur.

Şu anda ödenmesi gereken kıdem tazminatının tutarı kuruşu kuruşuna 41 milyon 84 bin liradır değerli arkadaşlar yani ödenecek rakam, Eynez Maden Ocağı işçilerine 31 milyon 267 bin lira, Atabacası’nda çalışan işçilere de 9 milyon 817 bin lira olmak üzere toplam 41 milyon 84 bin liralık bir kıdem tazminatı ödenmesi söz konusudur. İnşallah bir an evvel bu kıdem tazminatları ödenir ve işçiler de büyük bir mağduriyetten kurtarılır çünkü pek çoğu ev kiralarını ödemediler, banka hacizleri ve alacaklılar kapıda ve pek çok sorunla karşı karşıyalar. Hükûmetin de artık vakit geçirmeden bunların istihdamına ilişkin tedbirleri de bir an evvel geliştirmesini temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akçay.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Recai Berber.

Buyurunuz Sayın Berber. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA RECAİ BERBER (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; evet, gerçekten, gecenin on ikisinden sonra çok önemli bir konu tekrar gündeme geldi çözüm sürecinde. Ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İş Kanunu’na -madde demiyorum- 112’nci maddeye bir fıkra ekliyoruz. Böylece, aslında gerçekten temelde çok daha büyük sorun olan kıdem tazminatı konusunu… Sadece Soma’daki bir iş kazası sonucunda, bir facia sonucunda kapanmış olan iş yerlerinin, bir ocağın çalışanlarına ilişkin bir mağduriyeti gideriyoruz. Aslında, bu, aysbergin görünen kısmı. Çünkü, bu ocakta biz, çalışanları altı ay süreyle, biraz önce konuşan milletvekilimiz bazı hususlarda… Devletimiz başından itibaren burada yanında oldu ve hakikaten de altı ay süreyle kapalı olan bu işletmede çalışan işçilerin maaşları ödendi devlet tarafından. Kaza anında orada olan, o vardiyada olan işçilerimiz ise hem işverenden hem devletten olmak üzere çift maaş aldı. Yine, aynı şekilde bugün orada çalışan insanlar “Asgari ücretin 2 katından az olamaz.” diye yine bu Meclisimizin bütün milletvekillerinin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz yer altı maden işçileri için çok önemli olan asgari ücretin 2 katı uygulaması… Türkiye’de asgari ücrette ilk defa bir farklılaştırma yaratmış olduk. O da yer altında çalışan işçilerin asgari ücreti artık yürürlükteki asgari ücretin 2 katından az olamıyor. Yine, biliyorsunuz ki onlardan vergi kesintisi de yapılamıyor. Dolayısıyla, çok büyük bir avantaj sağlandı. Ama, bu, büyük bir sorundu. Evet, bazı arkadaşların değişik teklifleri oldu, 1 Aralıktan bu yana değişik çözüm önerileri uğraşıldı. Firmanın bir gerekçesi vardı: TMSF tarafından haczedilen, el konulan mal varlığı nedeniyle ödeyemediği. Şimdi bu gerekçe ortadan kalkmış olacak bu yasal düzenlemeyle ve inşallah önümüzdeki günlerde TMSF tarafından satışı gerçekleştirilen mal varlıklarından öncelikli olarak işçilerin kıdem tazminatları ödenecek. Şunu belirtmek istiyorum, o yörenin bir insanı olarak, bir milletvekili olarak: Burada sadece 2.831 işçinin sorunu çözülmeyecek, onların ortaya çıkan dolaylı sorunları da çözülmüş olacak. Onların esnafa olan, başkalarına olan borçları da şu anda takılmış vaziyette. 40 milyon lira civarındaki bir kaynağın bu vesileyle Soma’ya gelmiş olması, hakikaten, artık Soma’da iş hayatıyla ilgili, ekonomik hayatla ilgili, sosyal hayatla ilgili oluşan pek çok sorunu da beraberinde çözmüş olacak. Dolayısıyla başta bunun bu şekilde çözülmesi yönünde emek sarf eden değerli bakanlarımıza ben de teşekkür ediyorum. Bu sorunu hep birlikte çözdük. Diğer gruplardaki arkadaşlarımıza da, emeği geçen arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Komisyonumuza çok teşekkür ediyoruz. Tam yerinde, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’yla ilgili düzenlemelerin içinde bir torba yasaya bu maddeyi eklememiz de ayrıca yerinde bir düzenleme oldu.

Ben tekrar emeği geçen arkadaşlara teşekkür ediyorum. İşçilerimiz için, Manisa’mız için, Soma’mız için hayırlı uğurlu olsun diyorum, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Berber.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Özgür Özel.

Buyurunuz Sayın Özel.

CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Çok teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada birazdan 4 grubun oylarıyla ve uzlaşısıyla doğru bir iş yapacağız, Soma AŞ’ye ait kapanmış olan maden ocağında işten çıkarılan 2.831 tane arkadaşımızın kıdem tazminatları ve diğer tazminat alacaklarını almaları için bir iş yapacağız.

Yaptığımız yasa özünde doğru bir iş ama eksik bir iş. Açıkça söylemek gerekirse bir gün bile beklemeye tahammülü olmayan arkadaşlar, TMSF’nin, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun bu şirkete ait el koymuş olduğu mal varlıklarını satmasını ve oradan tazminatlarının ödenmesini bekleyecek. Hiçbir şey yapmamaya göre çok doğru bir şey yapıyoruz. Ama bunun doğrusu şudur: Madenler devletindir, redevans anlaşması falan buradaki Türkiye Kömür İşletmelerinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Redevansçı emekçinin kıdem tazminatı alacağını ödemiyorsa esas işveren olarak devlet devreye girer, öder, daha sonra gereğini yapar. Gereğini yapmaktaki sıkıntılar, yapılan redevans sözleşmesindeki eksikliklerin itirafıdır ve açıkçası “Emekçinin emeğinin, işçinin emeğinin karşılığını alnının teri kurumadan veriniz.” hadisi ortadayken bugün bu kadarlık gecikme ve TMSF’yi bekleme meselesi hepimizin ciddi bir sorumluluğunu gecikmeli olarak ve yine ihmal ederek yaptığımızın bir gerçeğidir.

Burada yine eksiklerimiz var çünkü sadece 2.831 Soma AŞ işçisinin sorununu çözüyoruz oysa Uyar Madencilik’ten mağdur aynı durumda 700 tane arkadaş var, onların sorununu çözmüyoruz. Uyar Madenciliğin Ermenek’teki mağdur ettiği kişilerin tazminatlarını ödemesini bekleyemeyiz, onlar alamayacaklar ama Meclis kapanacak, onların sorununu çözmüyoruz. Bu arkadaşların sorununu da çok gönüllü çözmedik. Cumhuriyet Halk Partisi bunu aylardır dile getiriyor, dilimizde tüy bitti, defalarca reddedildi. İktidar partisinde olmayan uzlaşma kültürünün bugün zaman baskısıyla ortaya çıkması sonucunda, Cumhuriyet Halk Partisinin olmazsa olmazı bu madde ve “kırmızı çizgimiz” dememiz üzerine bir noktaya kadar getirildi. Bundan sonra hep birlikte oy vereceğiz, geçecek ama şunu hatırlatalım: Bu 2.831 işçi Manisa’da yalvardılar, 400’ü buraya geldi, 40 tanesini gruplara götürdük Sayın Süleyman Çelebi’yle birlikte, 3 muhalefet partisi grubu “Hemen çözelim.” dedi, Sayın Elitaş’ı aşamadık, aşamadık, aşamadık, bu geceye kadar. Muhalefet partileri uzlaşma arayışında buna “Olmazsa olmaz.” dedikten sonra böyle ehvenişer bir şekilde bu mesele çözülüyor ama devlet sözü tutulmuyor. Neydi Sayın Bülent Arınç’ın sözü? “İşçilerimizi açta açıkta kış ortasında işsiz bırakacak hâlimiz yok. Devletimiz güçlüdür, Hükûmetimiz insaf sahibidir.” Açta açıktalar, hak ettikleri kıdem tazminatını üç ay sonra belki alacaklar. Ama esas sıkıntı istihdam. Bizden ne beklenirdi? Esas işveren olan TKİ’nin bu kişileri kamu işçisi olarak göreve başlatması. Türkiye’nin önemli bir ihtiyacı, Soma Komisyonunda da çok söyledik, bir uygulama maden ocağı, bir örnek maden ocağı açılmalı. TKİ, imzalamış olduğumuz ILO standartlarında Türkiye’nin en ileri, o bakanın söyleyip de arkasında duramadığı “Bu maden Türkiye’nin en güvenli madenidir.” sözünü, o devlet sözünü burada tutacak, güvenli, örnek bir uygulama madeni açmalı. Orada maden mühendisleri, maden teknikerleri, ilk kez madene inecek işçiler uygulama eğitimlerini almalılar. Redevansçıların maliyetlerinin denetlenebildiği bir örnek maden ocağı elimizde olmalı. Bu 2.830 kardeşimiz orada sendikalı kamu işçisi olarak çalışabilmeliydi. Bunu yapabilseydik dört dörtlük bir iş yapmış olacaktık.

Evet, Sayın Berber son derece haklıdır. İşçiye verilecek para işçinin cebinde kalmak yerine, Soma’daki esnafa borçlarını ödeyeceği için önemli bir adım ama bu firmanın Soma’daki esnafa borçları var, Soma’daki taşıma kooperatifine borçları var, Kamyoncular Kooperatifine borçları var, Kınık’taki, Savaştepe’deki, Kırkağaç’taki taşımacılık yapan servis şoförlerine borçları var. Onların alacaklarını da koymalıydık, defalarca önerdik maalesef kapsam hep Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının ayak diremesi sonucunda geriledi geriledi, o sorunları çözemiyoruz. Atılan adım küçük bir adımdır ama işçilerimiz açısından önemli bir adımdır. Daha iyisini mutlaka atmalıydık. Bundan sonraki süreçte hâlâ daha gece bitmiş değil bir ek maddeyle esnafın, taşımacıların, Kamyoncular Kooperatifinin alacakları için de benzer düzenleme yapılabilir ve bunun derhâl ödenip daha sonra satıldığında tahsil edilmesi noktasında da devletimiz bir adım atabilir. Doğru olanlar bunlar, buna da yine “yetmez ama maalesef evet” demek zorundayız. “Evet” diyoruz memnuniyetle ama yeterli değil, kapsamı daha geniş olmalı. Uyar Madencilik ve esnaf da bu işin içinde olmalı. İstihdam olmazsa olmazdır, bu işçileri açta açıkta bırakmamalıyız, güçlü devletimizin bu işe bir çare bulması lazım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özel.

Soru-cevap için sisteme girmiş sayın milletvekilimiz var.

Buyurunuz Sayın Kuşoğlu.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biraz önce konuştuğumuz konuyla ilgili olarak Sayın Bakana bir şey sormak istiyorum. Bu ilgili firma sürekli olarak bankaların alacağının temliki talebinde bulunuyor ve TKİ’den sürekli olarak alacaklarını erkenden alıyordu. Yani alacaklarını bir anlamda bırakmıyor, sürekli olarak temlik ederek hiç alacak bırakmıyordu. Bu şekilde de işçilerin kıdem tazminatları veya o bölgedeki diğer esnafın alacakları alınamadı. Yani sonuçta onlar ödenmemiş oldu. Bunun hiç mi müeyyidesi yok? Bu konuyla ilgili olarak ben milletvekili olarak zamanında uyarmıştım, Sayın Bakanı da uyarmıştım. Bu şeyler… İşçilerin ve esnafın alacağı vardır, alacağın temlikine TKİ’nin izin vermemesi gerekir demiştim. Bu konuda Sayın Bakanın görüşünü öğrenmek isterim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kuşoğlu.

Buyurunuz Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Kuşoğlu’nun sorusu, ben şimdi buraya yeni oturdum, bildiğim bir konu değil. (CHP sıralarından gülüşmeler)

İZZET ÇETİN (Ankara) – Zor bir soru, bir öğretmen cevap veremez.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – “Çalışmadığım yerden çıktı.”

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Birazdan ilgili Sayın Bakan nasıl olsa gelecek. Elektrik kesintisinin sebepleriyle ilgili olsa hay hay, memnuniyetle açıklayayım ama birazdan gelecek Sayın Bakan, o açıklar.

LEVENT GÖK (Ankara) – Size zaten hep zor sorular geliyor Sayın Bakan bugünlerde, elektrik kesintisi size geldi, terör size geldi…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Birazdan, Sayın Bakan geldiği zaman Sayın Kuşoğlu’na tatminkâr bir cevap verir.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Sayın Kuşoğlu, buyurunuz.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Bu sorduğum soru önemli bir konu. Sayın Bakan bunu bilmemekte haklı ama bu konu şöyle: Sürekli olarak bunu yaptılar Manisa-Soma’daki firmalar sürekli olarak bankalar vasıtasıyla alacaklarını temlik ettirdiler TKİ buna izin verdi. İzin verdi, izin vermemesi gerekirken izin verdi ve her defasında, bu kazadan, 301 ölümlü kazadan sonra dahi bunu yaptılar izin vermemeleri gerekirken. Bütün alacakları dolayısıyla işçilere ödenmeden, esnafa ödenmeden temlik edilmiş oldu yani alınmış oldu; bunun bir suç olması lazım. Biz burada düzenleme yapıyoruz, bunu bir şekilde yok ediyoruz ama bununla ilgili olarak da ilgili Bakanın ve ilgili Genel Müdürün, bürokratların bir soruşturmaya tabi tutulması gerekir. Bunu bile bile, böyle bir borç olduğunu bile bile bunu yapmaları doğru değildi.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kuşoğlu.

Sayın Değirmendereli…

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben Sayın Bakana kendi konusuyla ilgili, çalıştığı derslerle ilgili bir soru sormak istiyorum, anlaşılıyor ki bu İş Güvenliği Yasası’yla ilgili tatmin edici yanıtlar alamayacağız.

Sayın Bakan, birincisi, siz Bakanlığa geldiğinizden beri kaç tane lise imam-hatibe dönüştürüldü? Siz pozitif ilimleri çok yakından takip eden, izleyen bir Bakan olarak kaç tane yeni fen lisesi açtınız, kaç tane yeni matematik lisesi açtınız?

RECEP ÖZEL (Isparta) – Yasayla ilgili olmayan soru soruyorlar ya!

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) – 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisine girmeyi hedefleyen Türkiye’nin esas itibarıyla fen liselerini, matematik liselerini çoğaltma ihtiyacı yok mudur? Bu, birinci sorum.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Yasayla ilgili sorsunlar ya!

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) – İkinci sorum da, Edirne’de Odalar Birliğinin fen lisesi olarak tahsis edip yapmayı planladığı lisenin siz nasıl olur da ilahiyat fakültesine dönüşmesine izin verdiniz Sayın Millî Eğitim Bakanı olarak?

Bunların yanıtını rica edeceğim efendim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Değirmendereli.

RECAİ BERBER (Manisa) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Bakan.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) – Sayın Başkan, söz talebi var.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Sayın Başkan, liselerin imam-hatibe dönüştürülmesi diye bir şey söz konusu değil, şöyle: Herhangi bir yerde hangi okul türüne ihtiyaç duyduğumuzu öğrenci sayısına bakarak, talebe bakarak belirliyoruz. Ondan sonra eğer orada ciddi bir imam-hatip talebi varsa ve ayrıca diğer herhangi bir lise türünden bir okulda da ciddi bir talep düşüşü varsa veya yeni bir bina yapıldığı için orada bir boşluk oluştuysa o binaları takas ediyoruz, bir.

İkincisi: Bazı imam-hatip liselerinin, bu sadece imam-hatip liseleri için de değil fen lisesi de olabilir, Anadolu lisesi de olabilir, inşaatı devam eden okulların inşaatları tamamlanıncaya kadar atıl kapasitesi olan okullarda bazı katları veya sınıfları şube olarak bir başka okul türüne tahsis ediyoruz, bunu yapıyoruz. Ama orada diyelim fen lisesi ihtiyacı varken ve fen lisesi öğrencisi varken veya Anadolu lisesi varken ve Anadolu lisesi öğrencisi de varken o öğrencileri zaten istesek de başka bir yere taşımayacağımız için onların herhangi bir başka okul türüne, mesela imam-hatibe dönüştürülmesi gibi bir işlem söz konusu değil.

Şimdi, bu, daha çok bu söylem… Bizim fen lisesine ve Anadolu lisesine dönüştürdüğümüz Anadolu öğretmen liseleri vardı. Anadolu öğretmen liselerini kapattık ve bunları pansiyonları müsait olduğu için genellikle yatılı fen liselerine ve sosyal liselere dönüştürdük. Bunların içerisinde -tam rakamı şimdi hatırlamıyorum ama- 2 veya 3 tanesi sadece yatılı Anadolu imam-hatip lisesine dönüştürüldü, 390’ın üzerindeydi bunlar, geri kalanlarının tamamı ya fen lisesi oldu ya sosyal bilimler lisesi oldu veya Anadolu lisesi oldu.

Ayrıca bizim matematik lisesi diye bir lise türümüz yok; fen liseleri var, Anadolu liseleri var, Anadolu imam-hatip liseleri var, Anadolu meslek ve teknik liseleri var, bir de çok programlı liselerimiz var. Matematik lisesini duymadım yani yok böyle bir lise türümüz, fen lisesini kastettiniz herhâlde.

Edirne’deki okulla ilgili olarak da oradaki fen lisesinin bildiğim kadarıyla yeni bir binaya taşınması söz konusu. Ama tam gerçek, sahih bilgiyi size daha sonra yazılı olarak da vereyim.

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) – Yani o bina fen lisesi olarak…

MİLLİ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Olabilir yani inşaat öyle başlamış olabilir ama ihtiyaca göre YÖK’le böyle bir protokol yapılabiliyor.

BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.

Sayın Berber…

RECAİ BERBER (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabii, bu maddeyle ilgili olarak çalışmalarımız sırasında bizim komisyonlarda da, Plan ve Bütçe Komisyonunda da buna ilişkin önergeler ve hep müzakereler yapıldığı için… Şu konuda bir eksik bilgilendirme de var hem de sormak istediğim bir husus da var: Bir kere bu Soma Kömürleri AŞ’nin TKİ’den herhangi bir alacağının olma imkânı yok. Temlik nedeniyle değil, bir yanlış bilgilenme var. Mahkeme kararıyla, doğan, şu andaki alacaklarının yüzde 60’ı tazminat talepleri nedeniyle bloke ediliyor, mahkeme bloke ediyor. Dolayısıyla, bu bloke edilen meblağın herhangi bir şekilde başkasına ödenme imkânı yok, başka alacaklar için ödenme imkânı yok. O nedenle böyle bir TMSF üzerinden –firma da gerekçelerinden bir tanesi bu olduğunu söylediği için- ödenme imkânı getirildi.

İstihdam konusunda da Soma’da ciddi anlamda alternatif yatırımlar söz konusu, başta organize sanayi olmak üzere ve diğer firmaların çalışmaları nedeniyle TKİ oradaki istihdamı da hızlı bir şekilde artıracak. Dolayısıyla, bu yanlış anlamayı da düzeltmek istedim.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Berber.

Hâlâ süremiz olduğu için sisteme girmiş milletvekillerine söz vermek durumundayım.

Buyurunuz Sayın Değirmendereli.

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) – Sayın Bakanın eksik bıraktığı bir konu var. “Efendim, ihtiyaca göre imam-hatip liseleri açılıyor.” dediniz ama Edirne’de imam-hatip lisesine giden Roman çocuklarına ayda 100 TL ödeme yapılıyor. Bu Millî Eğitimin kaynaklarından mı yapılıyor yoksa başka kaynaklardan mı?

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Değirmendereli.

Sayın Kuşoğlu…

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Biraz önce Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Sayın Berber’in açıklaması benim ifademe yönelikti. O konuyu çok iyi biliyorum çünkü o tarihte, geçen yıl bu konuyla ilgili bir soru önergesi vermiştim. Her ay çıkarılan kömür karşılığında hak ediş bildiriliyor, ona karşı ödeme yapılıyor ama ödeme yapılmadan önce alacağın temliki müessesesine gidiliyor nedense, o zaman da yapılmıştı, 301 kişinin ölümünden sonra da yapılmıştı bu, uyarmamıza rağmen, bu sefer düşük bir meblağla ilgili olarak yapılmıştı. Rakamları yanıltıcı olmasın diye vermiyorum şu anda -yanılabilirim- ama yapıldığını gayet iyi biliyorum. Dediği şekilde değildir -biraz önce ifade ettiğim şekilde- hiç alacak kalmaması için uğraşılmıştır.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kuşoğlu.

Buyurunuz Sayın Bakan, söyleyeceğiniz bir şey varsa alalım.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Evet, Sayın Değirmendereli’nin sorusu, Edirne’de imam-hatip lisesine giden Roman çocuklara Millî Eğitim Bakanlığınca 100 lira ödendiğine dair. Bizim böyle bir ödenek faslımız yok yani ne Edirne’de ne bir başka yerde, ne Roman çocuklarına ne diğer çocuklara böyle bir ödeme yapma şansımız yok, imkânımız da yok. Ama, bu vesileyle bir kere daha vurgulamakta yarar var, daha önce başka bir vesileyle yine böyle bir soru sorulmuştu, “Bazı imam-hatip liselerinde öğrencilere öğlenleri yemek veriliyor ama diğer okullarda niye verilmiyor?” diye bir soru sorulmuştu, o vesileyle de açıklamıştım. Genellikle bu tür yardım veya mesela yemek desteğini Ensar Vakfı yapıyor. Ensar Vakfı, imam-hatip lisesi mezunlarının kurduğu bir vakıf. Dolayısıyla, ben bu vakfın kendi mezunları için yaptığı bu tür hizmetlerin diğer okullarımızın mezunlarına da örnek olmasını diliyorum. Ben ilk defa duyuyorum Roman çocuklarına 100 lira ödendiğini ama böyle bir hizmet yapıyorlarsa bu diğerlerine de örnek olsun. İhtiyacı olan öğrencilere o okuldan mezun olan ve imkânları müsait olan mezunların bu tür destekler vermesi olumlu bir davranış.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sayın Bakan, onu devlet yapmalı. Niye vakıflara havale ediyoruz? Böyle bir şey olabilir mi? Devlet ciddiyetiyle bağdaşır mı? Bunun niçin yapıldığını siz de biliyorsunuz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Bizim böyle bir uygulamamız yok.

BAŞKAN - Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiş ve yeni bir madde ihdas edilmiştir.

44’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 44’üncü madde kabul edilmiştir.

45’inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı "İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın 45'inci maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla

                   Aytuğ Atıcı                                       Haydar Akar                                    Süleyman Çelebi

                       Mersin                                               Kocaeli                                              İstanbul

                    İzzet Çetin                                          Musa Çam

                       Ankara                                                İzmir

MADDE 45- 5434 sayılı Kanunun geçici 206 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 206- 8/9/1999 veya bu tarihten önce iştirakçiliği bulunup, 8/9/1999 tarihi itibarıyla 50 ve daha yukarı yaşlarda bulunanlar yaş haddi nedeniyle istekleri üzerine veya re'sen emekliye ayrıldıklarında fiili hizmet sürelerinin 8 yılı doldurmuş olması şartıyla emekli aylığına hak kazanırlar. 8/9/1999 tarihinden önce geçen ve aylık bağlanmasında dikkate alınan hizmetler nedeniyle bu madde hükümlerinin uygulanması talep edilemez. Birinci fıkrada belirtilen şartları taşıyanlara maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra olmak üzere müracaatlarını takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır ve bunlara geçmişe yönelik herhangi bir ödeme yapılmaz."

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 45 inci maddesinde geçen "ve bunlara geçmişe yönelik herhangi bir ödeme yapılmaz" ibaresinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                  İdris Baluken                                        Erol Dora                                          Adil Zozani

                       Bingöl                                               Mardin                                              Hakkâri

            Abdullah Levent Tüzel                                 Nazmi Gür

                      İstanbul                                                Van

BAŞKAN – Komisyon bu okuttuğum önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Değişiklikle emekli maaşı almaya hak kazananların geçmişe yönelik alacak durumlarında ortaya çıkacak sorunların yargıya taşınmasının önünün açılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı "İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın 45'inci maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla

                                                                                                                    Aytuğ Atıcı (Mersin) ve arkadaşları

MADDE 45- 5434 sayılı Kanunun geçici 206 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. "GEÇİCİ MADDE 206- 8/9/1999 veya bu tarihten önce iştirakçiliği bulunup, 8/9/1999 tarihi itibarıyla 50 ve daha yukarı yaşlarda bulunanlar yaş haddi nedeniyle istekleri üzerine veya re'sen emekliye ayrıldıklarında fiili hizmet sürelerinin 8 yılı doldurmuş olması şartıyla emekli aylığına hak kazanırlar.8/9/1999 tarihinden önce geçen ve aylık bağlanmasında dikkate alınan hizmetler nedeniyle bu madde hükümlerinin uygulanması talep edilemez. Birinci fıkrada belirtilen şartları taşıyanlara maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra olmak üzere müracaatlarını takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır ve bunlara geçmişe yönelik herhangi bir ödeme yapılmaz."

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Fiilî hizmet süresi düşürülerek emekli aylığının daha erken bağlanması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

45’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 45’inci madde kabul edilmiştir.

Buyurunuz Sayın Bostancı, sisteme girmişsiniz.

IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)

14.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı merhum Alparslan Türkeş’in 18’inci ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

4 Nisan tarihindeyiz. Bundan on sekiz yıl önce MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş vefat etmişti. Allah’tan, bu vesileyle, bir kez daha rahmet diliyorum.

Son yüz elli yıllık modernleşme tarihimizde asli unsurlardan birisi olan milliyetçiliğin yakın dönemdeki siyasi temsilcisi olarak önemli bir görevi ifa etmişti rahmetli. Kendisini ben de yakından tanımıştım, hem 1980 öncesinde hem de 1980’den sonra 12 Eylül döneminde mahkemedeki yargılamalarda aynı yerde bulunmuştum.

Rahmetli Türkeş, milliyetçiliği bu ülkenin yerli dokusuna uygun bir tarzda yorumlayan ve bunu siyasete taşıyan biriydi. Bugünden geleceğe baktığımızda, siyaseten Türkiye’nin ufkuna dair yorumlarımız farklı olabilir; bugünden geçmişe baktığımızda ise siyasetleri ne olursa olsun, nerede yer alırlarsa alsınlar bütün farklı çizgilerdeki insanların, aktörlerin, faillerin bizim ortak tarihimizin bir parçası olduğunu, kıymetli olduğunu, hepsinin bu ülkeye ve millete ait olduğunu belirtmek isterim.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bostancı.

VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım ve İzmir Milletvekili Aydın Şengül ile 50 Milletvekilinin; Adana Milletvekili Ali Demirçalı ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’in; İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel’in; Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan'ın; İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli’nin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu’nun; Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın; Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün; Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 2 Milletvekilinin; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vural’ın; İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ile 2 Milletvekilinin; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin Benzer Mahiyetteki Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (1/1006, 2/1449, 2/1511, 2/1664, 2/1670, 2/1691, 2/1788, 2/2068, 2/2182, 2/2183, 2/2205, 2/2235, 2/2295, 2/2534, 2/2541, 2/2546) (S. Sayısı: 687) (Devam)

BAŞKAN – 46’ncı madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 46 ncı maddesinin sonuna aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

“Bu veriler veri sahibinin bilgisi dışında verilemez.”

                  İdris Baluken                                       Adil Zozani                                         Nazmi Gür

                       Bingöl                                               Hakkâri                                                 Van

                     Erol Dora                                  Abdullah Levent Tüzel

                       Mardin                                              İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI (Eskişehir) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Değişiklikle veri paylaşımında ortaya çıkacak mağduriyetlerin giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

46’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 46’ncı madde kabul edilmiştir.

47’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 47’nci madde kabul edilmiştir.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 00.42

DOKUZUNCU OTURUM

Açılma Saati: 01.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90’ıncı Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.

687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Şimdi, bir yeni madde ihdası vardır.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Naci Bostancı  Mehmet Doğan Kubat  Recep Özel

           Amasya                            İstanbul                       Isparta

Hakan Çavuşoğlu        Osman Aşkın Bak                    Ramazan Can

           Bursa                     İstanbul                               Kırıkkale

           Fatih Şahin

               Ankara

“MADDE 48- 5510 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde yer alan “%15’i” ibaresi “%10’u” şeklinde değiştirilmiştir.”

BAŞKAN – Komisyon salt çoğunluğuyla önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Salt çoğunluğunuzla yani 14 kişiyle önergeye katılmış olduğunuz için önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.

Söz talebi var mıdır?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Halaçoğlu, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına…

Buyurunuz efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

MHP GRUBU ADINA YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Öncelikle, Türk milliyetçiliğinin en önemli ismi olan Başbuğ Alparslan Türkeş’in vefatının 18’inci yıl dönümünü burada özellikle bütün Türk milletine duyurmak üzere ve kendisine de Allah’tan rahmet dilemek üzere bulunmaktayım. Kendisi 4 Nisan 1997 yılında Hakk’ın rahmetine kavuştu. Ruhu şad olsun, mekânı cennet olsun. Milliyetçi Hareket Partisinin kurucusu, büyük insan. Makamı cennet olsun, nur içinde yatsın.

Değerli milletvekilleri, söz konusu, kabul edilen maddeyle, emekliliğe hak kazanmış kişilerin bir başka işte çalışmaları veya bir iş kurmaları ve hatta yanlarında da istihdam ettikleri insan olmasına rağmen, kazanılmış haklarının devlet tarafından Anayasa’nın 2’nci maddesine de aykırı olmak üzere kesintiye uğradığını görüyoruz. Aslında, bu maddeyle yüzde 10’a indirilmekle beraber, bu hakkın, maalesef, yüzde 10’a indirilmiş olmasına rağmen yine de gasbedilmiş olduğunu bilgilerinize sunmak istiyorum. Zira, otuz sene çalışmış bir insan kanunlarımıza göre emekliliğe hak kazanmıştır ve bir maaş kendisine bağlanmıştır. Bu maaş kendisinin kazanılmış hakkıdır, anayasal hakkıdır. Kendisinin bir başka yerde çalışması veya bir iş kurması hâlinde emekli maaşının yüzde 15’i -ki bu yasaya göre yüzde 10’a indirilmiştir- yüzde 10’u kesintiye uğramaktadır.

Biliyorsunuz, Anayasa’mızın 2’nci maddesine göre Türkiye bir hukuk devletidir. Öyleyse, hukuk devletiyse, kazanılmış hakkının herhangi bir şekilde elinden alınması hukuka aykırıdır. Sadece hukuka aykırı değil, insanlığa da aykırı. Keza, eğer istihdamda kendisi bir yer işgal ediyor diye düşünülüyor ve bundan dolayı kesiliyorsa, bunun ötesinde, kendisi işveren hâline gelen insanlar var emeklilerden, kendi yanında çalıştırdığı insanlar var, istihdam var. Buna rağmen yine yüzde 15 veya şimdi yüzde 10 kesilecek. Buna hangi hakla el konabiliyor? Yani, düşünün, emekli olmuş, çalışmış, didinmiş, sonunda kanunlara göre bir maaş elde etmiş, kazanmış ve siz başka bir yerde çalıştı diye bu kişinin maaşının yüzde 15’ini kesiyorsunuz. Hangi kanuna dayanarak kesebiliyorsunuz bunu veya hangi hukuk kurallarına dayanarak kesiyorsunuz? Bunu açıklamanız mümkün değil. Bu, hakkaniyete de uygun değil, adalete de uygun değil, hatta insanlığa da uygun değil. Efendim, sadece bütçenin bazı kesimlerini düzelteceğiz diye böyle bir duruma başvurmak, zannediyorum ki en büyük hatalardan ve hukuksuzluklardan bir tanesidir. Biz bunun yüzde 10 değil, tamamen kaldırılması gerektiğini savunuyoruz. Dolayısıyla, ben, burada tekrardan Türkiye Büyük Millet Meclisinden bu hukuksuzluğun düzeltilmesi, adaletin sağlanması konusunda gerekeni yapmasını diliyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Halaçoğlu.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili İzzet Çetin.

Buyurunuz Sayın Çetin. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi gecenin bu saatinde saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, keşke Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu bu tip reaktif yasalar yapmak yerine, aklıselim olsa da düzgün yasalar yapsa.

Şimdi, seçimden seçime iktidarın aklına gelen zavallı bir kesime Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı -onların yoksulluğunu gördüğü için- hiç olmazsa iki bayramda rahat etsinler, ettirelim diye “İkramiye vereceğim.” deyince Başbakan hemen… Şimdiye kadar, ta 6 Mayıs 1986’da başlayıp 2008’de AKP iktidarı, o günkü iktidar partisi, sizler tarafından aynen devamıyla bugüne kadar gelen bu uygulamayı, gerçekten dünyanın hiçbir ülkesinde olmayacak tarzda, çalışan emeklileri cezalandırma anlayışıyla süregelen bir uygulamayı, yüzde 15 olan sosyal güvenlik destek primini yüzde 10’a çekiyorsunuz.

Sosyal güvenlik destek primi nedir arkadaşlar? Sosyal güvenlik destek primi, 5510 sayılı Yasa’da belirtildiği gibi, belirlenmiş yaşı, sigortalılık prim/gün sayısını ve süresini tamamlayıp emeklilik şartlarını yetiren, tamamlayan kişi emekli aylığına hak kazandıktan sonra emekli maaşıyla geçinemediği için eğer işveren yanında çalışıyorsa işverenin onun adına, kendi nam ve hesabına çalışıyorsa çalıştığı için kendi emekli aylığından kesilen prim demektir yani çalışmış, emekli olmuş, geçinememiş, bir bakkal dükkânı açmış, “Sen niye dükkân açtın?” diye cezalandırılan bir durum.

Değerli arkadaşlar, bunun yüzde 10’a düşürülmesi gerçekten emekli için bir kazanç gibi gözükse bile bizim, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu oranı sıfırlamak bundan evvelki seçim bildirgelerimizde -hem 2007 hem 2002 seçimlerinde- açıkladığımız bir konudur. Bugün, sadece Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı açıkladı diye, emeklilerin bir bölümüne 100 lira bir artış sağlamak, diğer taraftan da 145 lira maaş alan 65 yaş üstündekilere 54 lira para vererek onların oyuna talip olmak siyaset değil. Bu, gerçekten geçinemeyen -o da değil, o da değil, o yeterli değil- kesimden banka promosyonlarını esirgediniz. Diğer tüm emekliler, biz milletvekili emeklileri, memurlar alırken, bankalardan promosyon almaları konusunda bankaları kayırdınız, emeklilere vermediniz.

Ne yaptınız başka? Sizin döneminizde hastaneye gittiler, katkı payı; eczaneye gittiler, katkı payı; ayakta tedavi oldular, katkı payı.

Daha başka ne yaptınız? Ya, bunlar intibak bekliyor arkadaşlar. Bakınız, bunların sayıları da belli… Emekli aylıklarını, en düşük ve en yüksek aylıklarını burada her ay takip ediyorum. Yani sayısal olarak, dosya bazında 11 milyona yaklaşan emeklinin bugün ortalama maaşı 1.000 lira, 1.100 lira. Yani bu seviyedeki bir insan geçinemediği için çalışıyor; 5 puan, yüzde 15’i yüzde 10’a düşür, 100 lira para ver. Bunu siz gelecekte ödünç alacaksınız. Çünkü sizin yılbaşında emeklilere reva gördüğünüz ücret artışı yüzde 2,32’ydi. Yani AKP olarak sizin bütçeden emeklilere ayırdığınız para 24 lira idi. Eğer Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı “Onlara ikramiye veriyorum.” demese emekliler sizin için unutulmuş bir kesimdi.

Yani şimdi kalkıp gecenin bu saatinde “Aman hızlı geçelim.”, “Aman tartışmayalım.”, “Aman bir an evimize gidelim.” mantığıyla oldubittiye getirerek yasa yapan bir başka ülke de Türkiye Cumhuriyeti’nden başka muz cumhuriyetidir, cumhuriyetle idare edilen başka bir ülke yoktur. Böyle bir yasa yapma tekniğini buraya getirmek de ancak sizin zihniyetinize uyar. Her şeye rağmen, emeklilere bu yüzde 5 önerinizin bir pay getireceğini kabul ediyoruz. Ancak, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında çalışan emeklilerin cezalandırılması uygulamasının sona ereceğini söylemek istiyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çetin.

Halkların Demokratik Partisi adına Bingöl Milletvekili İdris Baluken.

Buyurunuz Sayın Baluken.

HDP GRUBU ADINA İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada, yeni ihdas edilen maddede emekli aylıklarından kesilen sosyal güvenlik primlerinin yüzde 15’ten yüzde 10’a düşürülmesiyle ilgili bir düzenleme var. Tabii, olumlu bir düzenleme ama yetersiz bir düzenleme. Demin bu kürsüden konuşan sayın hatiplerin belirttiği gibi, aslında, köklü bir şekilde belli düzenlemeleri ele almak gerekiyor. Yani emeklilerin bu ülkede yaşadığı sorunları hepimiz biliyoruz; komisyonlarda, Genel Kurulda defalarca tartıştık; soru önergeleri, araştırma önergeleri verdik ama maalesef, bu geçmiş dönem içerisinde emeklilerin sorunlarına köklü çözüm getiren bir yasal düzenlemeyi bu Genel Kurulda başaramadık. Yani bu hepimizin büyük bir ayıbıdır. Gerçek ortadadır, emeklilerin büyük bir kısmı açlık sınırının altında yaşıyor, yine büyük bir oranda da yoksulluk sınırının altında yaşıyorlar, çoğu emekli ek iş yapmak zorunda kalıyor. Yani emekli olduktan sonra hâlâ geçim derdi, geçim kaygısı devam ettiği için eğer insanlar tekrar çalışmak zorunda kalıyorlarsa, burada çok ciddi bir geri kalmışlık düzeyini tespit etmek lazım.

Özellikle emeklilerin aldığı aylık miktarlarını Avrupa ülkeleriyle kıyasladığınız zaman, gerçekten son derece kötü bir tabloyla karşı karşıyayız. Biz, süreç içerisinde bütün bunların sayısal verilerini de paylaşmıştık, gecenin bu saatinde tek tek o verileri paylaşmaya gerek yok, ama Avrupa ülkelerinin pek çoğunda emeklilerin aldığı aylık ücret burada orta sınıf çalışanların aldığı ücrete denk ise, o ülkede bir şeyler doğru gitmiyor demektir.

Bu ülkenin kaynakları olmadığı için mi böyle? Kesinlikle hayır, bu ülkenin kaynakları yanlış kullanıldığı için, doğru yerlere aktarılmadığı için, bu ülkenin kaynakları çalındığı çırpıldığı için, emeklilere ayrılmadığı için böyle bir durum ortaya çıkıyor.

Şundan hep büyük bir üzüntü duymuşumdur: Yani herhangi bir vesileyle bu ülkede görülmesi gereken turistik bir yere gittiğiniz zaman, hep Avrupa’dan gelen emeklileri ya da dünyanın dört bir yanından gelen emeklileri, sırtında sırt çantasıyla bu ülkeyi gezmeye gelmiş olarak görüyorsunuz. Tabii, bu tablodan üzülmüyoruz ama bu ülkedeki emeklilerin böyle bir şeyi yaşayamıyor olmaları, gerçekten hepimize büyük bir üzüntü veriyor. Bu ülkedeki yıllarını devlet için geçirmiş olan ve emekli olan insanlar, Anadolu toprağıyla yoğurulmuş olan insanlar eğer emekli olduktan sonra bu ülke içerisindeki güzellikleri bile göremeyecek bir mağduriyeti yaşıyorlarsa burada gerçekten hepimizin şapkayı önüne koyması gerekiyor.

Biz artık geçtik bu tarz, böyle lüks sayılabilecek birtakım talepleri, bir emekli bu ülkede hastalanmaktan korkar hâle geldi. Yani, ilaç katkı payından tutun da, bilmem, hastaneye gittiğinde kendisine çıkarılan tetkik farklarından, özel hastane paylarından, emeklilerin artık hastalanmaktan korktuğu bir düzeye gelmiş durumdayız. Meclis hiçbir şeyi yapamıyorsa bile, bu dönem içerisinde sağlıkla ilgili konularda emeklileri ciddi şekilde rahatlatacak birtakım düzenlemeler yapmalıydı, emeklileri bütün bu ek katkı ödemelerinden muaf tutacak birtakım düzenlemeleri yapabilirdi ama maalesef, dediğim gibi, bu konularda total olarak sınıfta kalmış bir Meclis pratiği var.

Gecenin bu saatinde çok fazla ben de uzatmak istemiyorum ama sorun emeklilerin sorunu olunca iki önemli grubu da sadece zikrederek geçeyim.

Yaşını doldurup prim gününü doldurmayan büyük bir kesim var. Yine, prim gün sayısını doldurup yaşı bekleyen, emekliliği bekleyen büyük bir kesim vardı. Bu konuda da muhalefetin buraya pek çok önerisi geldi ama bir türlü çözmediniz. Dolayısıyla, dağ gibi sorunları olan bir emekli kitlesiyle yüzleşeceksiniz.

Umarız, bu dönemde çözülmeyen sorunlar, önümüzdeki dönemde Parlamentoda ciddi bir şekilde ele alınır ve ciddi bir şekilde çözülür diyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Baluken.

Hükûmet adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik.

Buyurunuz Sayın Çelik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; gerçekten uzlaşı sağladığımız bir yasayı görüşüyoruz ama belki bazı arkadaşlarımız merak ediyorlardır “Neden biraz uzuyor?” diye. Dikkat ederseniz, her maddesi toplumun çok önemli kesimlerini ilgilendiren bir düzenleme. Bundan dolayı ben saygı duyuyorum, tabii ki, arkadaşların söz almasında bir mahzur yok, değerlendirmeleri de gerekir ve her siyasi partinin bu konularla ilgili bir yorum yapmasına saygı duyuyoruz.

Şimdi, burada şunu ifade etmek istiyorum: Sosyal güvenlik destek primi BAĞ-KUR’lularda yani esnaflarda, kendi nam ve hesabına çalışanlarda 1999’da bizim sistemimize girmiş bulunuyor. Diğerleri ise 2003 yılında, yani SSK ve diğer emeklilerle ilgili destek primi düzenlemesi 2003 yılında devreye giriyor.

Neden buna ihtiyaç duyulmuş? Çok açık: Türkiye’de 38-40 yaş emekliliği olunca ve bu emekliler de kayıt dışı çalışmaya başlayınca bir taraftan kayıt dışılık yüzde 50’leri aşmış, diğer taraftansa genç emekliler cennetine dönen Türkiye’de yeni nesle hem sosyal güvenlik imkânını hem iş imkânını hem aş imkânını sağlayacaksınız. Bunlar bizi yeni alanlara yöneltmiş. Nedir o? Sosyal güvenlik destek primi. Aynen katılıyorum, hiç olmayıversin, hiç olmayıversin ama ihtiyaç duyulmuş işte; 48 yaş, 50 yaş emekliliği bizi bu noktalara getirmiş. Bundan dolayı -bu düzenlemeler eski Hükûmetler döneminde başlamış, bizim Hükûmetimiz döneminde devam ediyor- şimdi, biz ne yapıyoruz? Bu oranları aşağıya çekiyoruz. Bir taraftan emeklilik yaşı yükseliyor, bir taraftan bu alanlardaki oranları düşürüyoruz.

Şimdi, bugün ne getiriyoruz arkadaşlar? Arazide de, seçimlerde de bize çok lazım olacak düzenleme. 65 yaşında, hiçbir geliri olmayan vatandaşlarımız 65 yaş aylığı alıyorlar; bu, 25 TL’yken bu dönemde, on üç yıllık dönemde 145 TL olarak alınıyor. Bu düzenlemeyi, inşallah, birlikte gerçekleştirirsek bu vatandaşlarımız 200 TL almış olacaklar.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bozdur bozdur harca!

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Diğeri, seyyanen zam. “Efendim, bugün yapıyorsunuz.” Hayır, 2003’te de yaptık, 2011’de de yaptık. Bir de ayrıca tarım BAĞ-KUR’ları gibi, tarımdaki BAĞ-KUR’lulara yüzde 150’lere varan zamlar dönem içinde gerçekleşti. Biz bu dönemde hatırlamış değiliz, zaten sürekli bu kesimlerin enflasyon altında kalmamalarıyla ilgili çok büyük gayretler gösterdik, emeklilerimize ve ücretlilere enflasyonun çok üzerinde zamlar gerçekleştirdik ve bu 100 TL’yle yaklaşık 5 milyon 80 bin emeklimize 100 TL oranında seyyanen zam yaptık, maliyeti 4 milyar lira.

65 yaş aylığı için 145 TL’nin 200 TL’ye çıkmasıyla yaşlılarımıza yapılan toplam aktarım 342 bin TL ve sosyal güvenlik destek primi çerçevesinde yüzde 15’in 10’a indirilmesi ise 435 bin TL. Emeklilerimize ve 65 yaş aylığı alanlara aktarılan toplamı yaklaşık 5 milyar liralık bir para var.

Şimdi, arkadaşlar, şunu söylüyorum: Sayın Kılıçdaroğlu -az önce değerli başkan ifade etti- dediler ki: “2 maaş vereceğiz.” Ben şimdi bu kurumlardan sorumluyum, tam 26 milyar lira bugün itibarıyla. Mutlaka hesabını yapmıştır bu kurumlardan gelen bir siyasetçimiz kendisi.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Elbette yaptı.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) – O, kendilerinin yapacağı bir hesap. Bizim o alanda gidip şu anda bir şey söylememiz doğru değil ama burada, biz, düzenli olarak emeklilerimizin durumunu bütçe imkânlarıyla iyileştirme gayreti içerisinde olan bir iktidarız. Gerçekçi, olabilecek, verilebilecek ve bütün kesimlerin ihtiyaçları, 76 milyonun ihtiyaçları dikkate alınarak yapılan bir hesaplamanın ürünü olarak huzurlarınıza getirmiş bulunuyoruz.

Ben bu çerçevede değerlendireceğinizi ve katkılar sunacağınızı ve emeklilerimizde de büyük bir memnuniyet oluşturacağını ifade ediyorum, hepinize teşekkür ediyorum, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelik.

Yeni madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı Kanun Tasarısına eklenen yeni maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Aytuğ Atıcı                                  Kadir Gökmen Öğüt                               Süleyman Çelebi

                       Mersin                                              İstanbul                                              İstanbul

                 Binnaz Toprak                                   Ali Haydar Öner

                      İstanbul                                              Isparta

MADDE 48 – 5510 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 47. maddesinden sonra gelmek üzere ihdas edilen 48. maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Erkan Akçay                                    Yusuf Halaçoğlu                                Murat Başesgioğlu

                       Manisa                                              Kayseri                                              İstanbul

          Hasan Hüseyin Türkoğlu                          Cemalettin Şimşek

                     Osmaniye                                            Samsun

MADDE 48 – 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi ile “5” inci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN – Komisyon son okuttuğum bu önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Akçay, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.

Tabii, bir düzenleme yapınca “mış gibi” yapmamak lazım. Sosyal güvenlik destek priminin haksız bir kesinti olduğunu sürekli dile getiriyoruz, Sayın Bakan da bunu kabul ediyor ancak yüzde 15’lik kesinti yüzde 10’a indiriliyor. Bu da artık yani “mış” gibi bir düzenleme oluyor.

Ben bu kürsüden Sayın Bakana bir soru sormak istiyorum. Sayın Bakan, hatırladığım kadarıyla geçen yıl yine bu Mecliste esnafın, Sosyal Güvenlik Kurumu mensuplarının sosyal güvenlik destek primi borçlarının yapılandırmasını yaptınız. Acaba kaç kişi bu sosyal güvenlik destek primi borcunu yapılandırdı? Bir kısmı da ödedi bunların, büyük çoğunluğu. Peki, bu düzenleme karşısında, bu yapılandırmada bu borçlarını ödeyenler ne duruma girdi, ne hâle getirmiş oldunuz? Yine, o düzenleme getirildiğinde Plan ve Bütçe Komisyonunda ve Genel Kurulda dedik ki: “Bu yanlıştır. Geçmişe yönelik sosyal güvenlik destek primi borçlarının tamamı silinmeli ve yüzde 15 sosyal güvenlik destek primi de alınmamalıdır.” Önünde sonunda Türkiye’nin geleceği nokta odur.

Emekliyken iş yeri açan veya mevcut iş yerini işletmeye devam eden bu esnaf ve sanatkârın emekli aylığından, karşılığında hiçbir hizmet vermeden zorla alınan paranın literatürümüzdeki adı ne olabilir bu SGDP’nin? Haraç.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Gasp.

ERKAN AKÇAY (Devamla) – Yani biz en hafif tabiriyle “haraç” diyelim buna çünkü kesinlikle karşılığı yok. Vergi, resim ve harçların tanımında da harcın… “Haraç”tan gelir zaten, hiçbir şeyi yoktur. Dolayısıyla, aynı zamanda ekonomik faaliyet yürüten, istihdam sağlayan esnaftan sosyal güvenlik destek priminin alınması bir haksız alımdır ve haraç niteliğindedir. Bunun tamamen kaldırılması gerekir. Önergemiz de bu yöndedir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akçay.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı Kanun Tasarısına eklenen yeni maddeni aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

MADDE 48- 5510 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

                                                                      Aytuğ Atıcı (Mersin) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE ve SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Öner, buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aralık 2014 itibarıyla işsizlik oranının son verilere göre yüzde 10,9; genç işsiz oranının daha yüksek, 15-24 arasında 20,2; yükseköğrenim gören işsiz oranının daha da yüksek olduğu ülkemizde, çalışanların büyük çoğunluğu insanca yaşam olanaklarından yoksundur. Asgari ücret 949, açlık sınırı 1.301 Türk lirası, yoksulluk sınırı ise 4.238 lira olarak hesaplanmıştır.

Emekliler, 2011 Haziranında kendilerine vadedilen düzeyde intibak haklarına kavuşamayıp düş kırıklığına uğratıldılar, müteakip yıllarda komik sayılacak düzeyde zamlarla oyalandılar. Maliye Bakanlığı ısrarla promosyonlardan pay vermedi. Çalışırken yeterli geçim olanaklarına kavuşamayan emeklilerin göstergeleri artan tek verileri kredi kartlarında ödenemez boyutlara ulaşan meblağlar oldu. Emeklilerin bir kısmı çocuk okutuyor, bir kısmı da çocuk okutabilmek için emekli olup ikramiyesini bu alanda kullanmak istiyor. Emeklilikte ev alanlar ölene kadar banka kredisi veya taksit ödüyorlar. Çalışırken yeterli ücret, maaş alamayanlar emeklilikte perişan oluyorlar. Yılda iki bayram “Oh!” dedirten uygulamayı Cumhuriyet Halk Partisi getirecek. Böylece, hasat vakti, fındık sezonu, hububat sezonu, bağ bozumunda yapılan ödeme vaatlerine şimdi bayram vadesi eklenecek. Karşı atak olarak Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı azami 100 Türk lirasına ulaşan seçim sonu zam vaadi ise Hükûmetin yazdığı destan olarak anılacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2014 sonu itibarıyla 10 milyon 920 bin 901 olan emeklilerimizin yüzde 28,4’ü çalışmak zorunda kalıyor. Emekli erkeklerin yüzde 34,6’sı çalışıyor. Kadın emeklilerin yüzde 7’si çalışmak zorunda. Ama, daha vahim olan bir tablo var, 55 yaş altı emeklilerin yüzde 50’si, 65 yaşın üzerinde olanların da yüzde 20’si çalışmak zorunda. Türkiye’de ortalama insan ömrü dikkate alınırsa bazı emeklilerimizin Hakk’a yürüyene kadar çalışmak zorunda kalması çok acı, mirasçılarına borç bırakması ise insanlık dramı. Ömürlerini ülkesine hizmet için harcayanların bu duruma düşürülmesi devlet adına ayıp sayılacak bir uygulamadır.

Çalışmak zorunda kalan emeklilerden yüzde 15 ya da bu akşamki düzenlemeyle yüzde 10 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilmesi haksızlıktır. Emeklilerin yüzde 15 olan sosyal güvenlik destek priminin kaldırılması çalışan emeklilerimizi de, ticari potansiyeli olan esnafımızı da kısmen rahatlatacaktır. Ayrıca, çalışan emekliler kayıt dışına çıkmaktan kurtulacaklardır.

Emeklilerimize son dönemlerinde sıkıntı çektirmek yerine, evlatlarına, torunlarına destek sağlama mutluluğu yaşatmak; onlara, tatil, seyahat ve benzeri olanaklar yaratmak bir vefa borcu olduğu kadar insanlık görevidir.

Çiftçi, girdi pahalı olduğu için perişan, işsizler perişan, atanamayanlar perişan, dükkânını besmeleyle açıp günü kurtaramayan esnaf perişan, üretici perişan, üretim ekonomisi felç, rantiyeciler dört köşe. O bakımdan, kimler neyi sıfırlamaya çalışırsa çalışsın Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında emeklilerden alınan sosyal güvenlik destek primleri sıfırlanacaktır.

Hak edenlere saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öner.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Şimdi, yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum...

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Bir dakika, şahsım adına ben söz istemiştim.

BAŞKAN – O bitti efendim, önergelere geldiğimiz için daha önce talep edecektiniz. Başka bir şeyde o zaman...

Yeni maddeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler... Yeni madde kabul edilmiştir.

Şimdi, yeni madde ihdasına dair iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına 47’nci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

               Cemalettin Şimşek                                 Münir Kutluata                                  Yusuf Halaçoğlu

                      Samsun                                              Sakarya                                              Kayseri

              Murat Başesgioğlu                                  Erkan Akçay

                      İstanbul                                              Manisa

“MADDE 48 – 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 41'inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent ilave edilmiş ve üçüncü fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"k) 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda belirtilen çıraklar ile meslek liselerinde okumakta iken veya yükseköğrenimleri sırasında staja tabi tutulan öğrencilerin çıraklık ve staj süreleri,"

"Birinci fıkranın (k) bendinde geçen sürelerin borçlanılması halinde, çıraklık ve stajın başladığı tarih, sigortalılık başlangıç tarihi esas alınır."

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılmadığı için önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına 47’nci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

               Cemalettin Şimşek                                 Münir Kutluata                                  Yusuf Halaçoğlu

                      Samsun                                              Sakarya                                              Kayseri

              Murat Başesgioğlu                                  Erkan Akçay

                      İstanbul                                              Manisa

“MADDE 48- 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 60 ıncı maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"4/11/1981 tarih ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun Ek 29. Maddesine göre kendilerine ücret ödenen öğrencilerden bu Kanuna göre genel sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olunan kişi durumunda olmayanlar kendilerine ücret ödenen süre ile sınırlı olmak üzere genel sağlık sigortalısı sayılır. Bu şekilde genel sağlık sigortalısı sayılanların genel sağlık sigortası primleri Kanunun 82 nci maddesine göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük tutarının yarısıdır. Bu primler öğrencilerin öğrenim gördükleri üniversiteler tarafından ödenir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılmadığı için önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Yeni madde ihdasına dair bir önerge daha vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısının 47 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                                                                     Faruk Çelik

                                                                                                                                       Şanlıurfa

MADDE 48- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 80 inci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Salt çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katıldığı için önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.

Şahsı adına Mersin Milletvekili Sayın Aytuğ Atıcı konuşacak.

Buyurunuz efendim.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz 687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’na eklenen bir madde üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum.

Az önce bir madde daha eklenmişti ve Hükûmet, emekli aylıklarından kesilen sosyal güvenlik destek primi oranını yüzde 10’a düşürmüştü. Tekrar okuyorum gerekçeyi: “Emekli aylıklarından kesilen…”, “kesilen.” Kim kesiyor bunu? Hükûmet kesiyor. Yani adamların parasını kesiyorsunuz yüzde 15, sonra diyorsunuz ki: “Hadi yüzde 5’ini bağışladım.” Yani bunu da büyük bir olaymış gibi âlâyla vâlâyla Sayın Bakanın buraya çıkıp anlatmasını da ben hayretle karşılıyorum. Bunu yüzde 0’a düşürseniz bile kalkıp da burada “Efendim, bunca sene sizin maaşınızı kestik, özür dileriz.” demeniz lazım iken “Şöyle yaptık, işte yüzde 10’ü düşürdük.” diye burada emekliye sanki bir şey yapmış gibi gösteriyorsunuz. Yaptığınız bir şey yok arkadaşlar. On iki yıldır, on üç yıldır iktidarsınız bunu yapabilirdiniz, çözebilirdiniz. Geçmişte hata yapılmıştır, eksik yapılmıştır, her şey olabilir. On iki yıldır siz bunun farkındasınız ve biz bunu yıllardır söylüyoruz. Biz bunu 2011 yılında kendi seçim programımıza koyduk ve bunun vaadini verdik yani bunun ipucunu biz size bundan tam dört yıl önce verdik. Dört yıl önce bari yüzde 10’a düşürseydiniz de emekli biraz daha refaha erseydi. Şimdi yüzde 10’a düşürülüyor, tamam, kötü bir şey değil ama yani emeklinin hakkını hiç olmazsa kendisine teslim etmeniz lazım.

Bir de olayın sosyal boyutuna bakalım. Bir emekli niye çalışır arkadaşlar, niye çalışır? Herkes milletvekilleri gibi güzel emeklilik yaşamıyor, emekli olana kadar canı çıkıyor. Emekli olup torun seveceği yerde, aç kaldığı için çalışmak mecburiyetinde kalıyor. Şimdi, siz adama ya da hanıma diyorsunuz ki: “Emeklisin, sürün, aç kal; aç kalmamak istiyorsan çalış ama çalışırsan da paranın yüzde 15’ini keserim.” Böyle bir mantık sosyal açıdan acaba nasıl değerlendirilmeli? Hangi vicdana sığar arkadaşlar? Emekliye siz: “Çok teşekkür ederiz, bunca sene ekonomimize katkı sundunuz, bürokrasimize katkı sundunuz. Sizin sayenizde ülkemiz bu duruma geldi, buyurun evinizde oturun, kurbanınızı kesin, şekerinizi verin, bayram harçlığı verin torununuza.” demeniz gerekirken, hatta “Sizin için uyum programları hazırladık, gelin emeklilik yaşamına uyum sağlayın, mutlu olun ya, hayatınız boyunca olamadığınız mutluluğu yaşayın.” dememiz gerekirken biz onları çalışmak zorunda bırakıyoruz, çalışanın maaşından da prim kesiyoruz. Bu iş böyle olmaz arkadaşlar. Bizim, emekliye iki tane önemli sözümüz var hatta üç tane önemli sözümüz var.

Birincisi: Sizin bu “Yüzde 10’a indirdik.” dediğiniz sosyal güvenlik destek primini sıfıra indireceğiz, hiç tartışması yok. İki: Emekli intibak yasamızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Bu intibakı da sadece milletvekili emekliliklerine değil gerçekten ihtiyacı olan gariban emekliye yapacağız. Üç: Kesin ve net bir şekilde ilk bayramdan başlamak üzere her dinî bayramımızda emeklilerimize birer maaş ikramiye vereceğiz, nokta. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Atıcı.

Şimdi soru-cevap bölümündeyiz.

Sayın Kuşoğlu, buyurunuz efendim...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Bakan, SGK’nın bütçesi 205 milyar liraydı hatırlıyorsam 2015 için, bir de 20 milyona yakın sigortalı var aktif. Her biri ayda 100 lira ödese 1.200 lira yapar, 240 milyar liralık bir yıllık gelir olması gerekir yani 100 lira primden. Dolayısıyla, 223 milyar liralık da gider bütçeniz var, 26 milyar liranın çok olmaması lazımdı yani sizin bunu “Emekliler için iki maaş ikramiye çok büyük bir paradır.” diye söylememeniz gerekirdi diye düşünüyorum bu bütçe içerisinde.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kuşoğlu.

Buyurunuz Sayın Bakan.

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Efendim, tabii, bu çok uzun tartışılacak, bu seçim döneminde meydanlarda herkes söyleyecek. Ama şu kadarını söyleyeyim: Uzun bir mücadelenin sonucunda geçen yıl sosyal güvenlik açığını 20 milyar olarak kapattık. Bahsettiğimiz rakamlar, az önce de burada konuşulanları da dikkate alırsanız, yaklaşık 60 milyar liralık bir şeyden bahsediliyor, 60 katrilyon liralık. 60 katrilyon artı 20 katrilyon, toplam 80 katrilyon liralık bir meblağdan bahsediyoruz. Tabii ki böyle bir bütçe imkânı oluşturuluyorsa ve milletimiz de bunu gerçekçi görüyorsa saygı duyarız ama benim söylediğim şu oldu: “Biz bütün bütçe imkânlarıyla gerçekçi bir ücret artışını, maaş artışını sağladık.” Bunları tabii ki platformlarda uzunca tartışabiliriz.

Sorunuz için de teşekkür ediyorum, sağ olun.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelik.

Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Yeni madde kabul edilip böylece yeni bir madde ihdas olmuştur.

48’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 48’inci madde kabul edilmiştir.

49’uncu madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 49 uncu maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                  İdris Baluken                                        Erol Dora                                          Adil Zozani

                       Bingöl                                               Mardin                                              Hakkâri

                    Nazmi Gür                                 Abdullah Levent Tüzel

                         Van                                                İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılmıyoruz efendim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Gerekçe okunsun.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu düzenlemeye konu husus yürürlükteki farklı yasalarla düzenlenmiş durumdadır. Bu durumu temel hukuk prensiplerine aykırıdır. Değişiklikle bu sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

49’uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 49’uncu madde kabul edilmiştir.

50’nci madde üzerinde, ikisi aynı mahiyette olmak üzere üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısının 50 inci maddesiyle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa eklenmesi öngörülen ek 10 uncu maddenin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

“Ancak bu maddenin yayımı tarihinden önce 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olarak çalışılan sürelere ilişkin haklar saklıdır.”

                   Aytuğ Atıcı                                      Binnaz Toprak                                Kadir Gökmen Öğüt

                       Mersin                                              İstanbul                                              İstanbul

                Süleyman Çelebi                                Gökhan Günaydın

                      İstanbul                                              Ankara

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

            Mehmet Naci Bostancı                          Mehmet Doğan Kubat                                  Recep Özel

                      Amasya                                             İstanbul                                               Isparta

               Hakan Çavuşoğlu                                    Fatih Şahin

                        Bursa                                                Ankara

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 50 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                  İdris Baluken                                       Adil Zozani                                         Nazmi Gür

                       Bingöl                                               Hakkâri                                                 Van

                     Erol Dora                                  Abdullah Levent Tüzel

                       Mardin                                              İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Sağlık hizmetlerinde hekimlerin yaptıkları işler asıl iştir. Bu hizmetlerin taşerona konu edilmesi yasal ve anayasal mevzuata aykırıdır. Değişiklikle bu sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Aynı mahiyetteki iki önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısının 50 inci maddesiyle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa eklenmesi öngörülen ek 10 uncu maddenin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

“Ancak, bu maddenin yayımı tarihinden önce 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olarak çalışılan sürelere ilişkin haklar saklıdır.

Mehmet Naci Bostancı (Amasya) ve arkadaşları

Diğer önerge imza sahipleri:

Aytuğ Atıcı (Mersin) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki bu iki önergenin gerekçelerini okutuyorum:

Aytuğ Atıcı (Mersin) ve arkadaşları

Gerekçe:

Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında hizmet sunan ve sunduğu hizmetin bedelini fatura düzenleyerek almakta olan hekimler ve diş hekimlerinin sigortalılıklarını düzenleyen maddede, belirsizliğe mahal vermemek ve bu maddenin yürürlüğünden önceki dönemde aynı biçimde sunulan hizmetlere ilişkin kazanılmış hakları muhafaza etmek amaçlanmıştır.

Mehmet Naci Bostancı (Amasya) ve arkadaşları

Gerekçe:

Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında sunmuş olduğu hizmet bedelini fatura düzenlemek suretiyle almakta olan hekimlerin ve diş hekimlerinin sigortalılık ilişkisini belirlemek üzere yapılmakta olan düzenlemenin, geçmiş yıllarda aynı şekilde çalışılan dönemlere ilişkin kazanılmış haklar açısından ne şekilde uygulanacağına açıklık getirilmektedir.

BAŞKAN – Gerekçelerini okuttuğum aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen bu önergeler doğrultusunda 50’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 50’nci madde kabul edilmiştir.

Yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına 50'inci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve izleyen maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

               Cemalettin Şimşek                                 Münir Kutluata                                  Yusuf Halaçoğlu

                      Samsun                                              Sakarya                                              Kayseri

              Murat Başesgioğlu                                  Erkan Akçay

                      İstanbul                                              Manisa

MADDE 51- 5510 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 11- 13/5/2014 tarihinden sonra, iş kazası sonucunda ölen sigortalının; Kuruma olan her türlü borçları terkin edilir ve hak sahiplerine 32 nci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde öngörülen şartlar aranmaksızın bu Kanun hükümlerine göre aylık bağlanır. Bu Kanunda öngörülen primlerin eksik olan kısmı Maliye Bakanlığınca Kuruma ödenir.

Ölen sigortalının anne ve babasına gelir ve aylık bağlanmasında, 34 üncü maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde belirtilen her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartları aranmaz.

Birinci fıkrada belirtilen nedenlerden dolayı ölen sigortalının eş ve çocuklarından birisi, eşi ve çocuğu yoksa kardeşlerinden birisi olmak üzere toplam bir kişi hakkında 3713 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesindeki istihdama ilişkin hükümler ayrıca uygulanır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığınca müştereken tespit edilir."

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılamadığı için önergeyi işlemden kaldırıyorum.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Davet etmedi ki Sayın Başkan. Davet ettiniz mi Komisyon üyelerini?

BAŞKAN – Şimdi, yeni bir madde ihdası daha vardır, okutuyorum.

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, davet etti mi Komisyon üyelerini?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, davet etmedi, sormadı, kendisi “Yoktur.” dedi. Yani, katılıyor mu, katılmıyor mu…

BAŞKAN – Şimdi, Komisyon katılmadıklarını söylediler.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Ama Komisyona sormadı ki…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Ama davet etmedi ki efendim.

BAŞKAN – Komisyon orada duruyor galiba arkadaşlar ama şey yapmadılar.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – El kaldırsınlar, her zaman el kaldırılıyor.

BAŞKAN – Şimdi yeni bir madde ihdasına dair bir önerge daha vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

"MADDE 51 - 5510 sayılı Kanunun geçici 14 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

Birinci fıkranın (b) bendinde belirtilen %15 oranı, 2015 yılı Temmuz ve takip eden ödeme dönemlerine ilişkin olmak üzere %10 olarak uygulanır."

                  Naci Bostancı                                  Hakan Çavuşoğlu                                   Ramazan Can

                      Amasya                                               Bursa                                              Kırıkkale

            Mehmet Doğan Kubat                                 Fatih Şahin                                         Recep Özel

                      İstanbul                                              Ankara                                               Isparta

               Osman Aşkın Bak

                      İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Salt çoğunluğumuz mevcuttur, katılıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Evet, o zaman…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Demin de mevcuttu…

BAŞKAN – Ama katılmıyorlarmış.

Şimdi 14 kişi var herhâlde.

Şimdi, Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılmış olduğu için önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.

Görüşme talebi olan var mı? Yok.

Yeni maddeyi…

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Var efendim.

BAŞKAN – Şahıs adına mı konuşacaksınız, grup adına mı konuşacaksınız?

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Grup adına.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Çelebi.

CHP GRUBU ADINA SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Saygıyla hepinizi selamlıyorum.

Uykunuz da geldi, biliyorum ama uyuyamayan vatandaşlar var, gece hâlen emekli maaşıyla çöplerin içerisinden ekmek toplayan insanlarımız var. Siz uyuyabilirsiniz ama… Bu toplumu bugüne kadar uyuttunuz, bundan sonra bu toplum artık uyumayacak, bunu bilin. Ve her şeyi bir an önce çözelim, buradan gidelim. İyi, çözelim de arkadaşlar, şu getirdiğiniz düzenlemeyle, bu getirilen düzenlemenin sonucu, gerçekten bu ülkenin emeklilerine ne veriyorsunuz? Sadaka kültürü, sadaka niyetinde. Tam da seçim öncesi, Genel Başkanımızın, bütün emekli sendikalarıyla, dernekleriyle, bütün sosyal taraflarla görüştüğü temel 11 maddeyi kamuoyuna açıkladık, ondan sonra uyandınız. Bu toplum size inanmaz. Bu toplum, bu saatten sonra bu ufacık ufacık iyileştirmelerle size dönüş yapmaz artık. Çok net orada şunları ifade ettik: Bir: Emekli maaşı açlık sınırının altında olmayacak. Ne demek bu? “1.340 liranın altında maaş olmayacak.” dedik. İki: “İntibak yasasını çıkartacağız ve bu adaletsiz uygulamaları ortadan kaldıracağız.” dedik. Üç: “Yüzde 15 kesintileri kaldıracağız.” dedik. Dört: “Katkı paylarını kaldıracağız.” dedik. Beş: “Emeklilere Kurban ve (Şeker) ve Ramazan Bayramlarında birer maaş tutarında ikramiye vereceğiz.” dedik.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Kaç emekli oluyor?

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Biliyoruz, biliyoruz, biz hesapları yapıyoruz. Şimdi, biraz sonra gelecek maddede size hesaplarıyla onu ortaya koyacağım, biliyoruz biz. Bizim Genel Başkanımız böyle popülist politika yapmaz, son dakikada politika yapmaz. Bizim Genel Başkanımız inanmadığı bir şeyi söylemez, altına da imza atmaz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - SSK’yı kim batırdı, onu söyle.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - O nedenle de Genel Başkanımızın hesapları bilerek, nereden geldiğini de bilerek verdiği vaatlerdir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Söyleyeceklerim var. Gocundunuz mu?

Şimdi, arkadaşlar, daha söyleyeceklerim var. Ne kadar sabırsızlanıyorsunuz. Siz sabırsızlandıkça ben daha fazla konuşurum. Ben her maddede konuşurum. Her maddede laf atmak yerine dinleyin.

ŞENOL GÜRŞAN (Kırklareli) – Konuş, sabaha kadar konuş!

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Kaç emekli var?

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Şimdi, gene emeklilere sendikalaşma hakkını getiren düzenlemeyi oraya koyduk. Yine, emeklilere promosyondan, hani, sizlerin vermediğiniz promosyonun emeklilere verilmesini taahhüt ettik. Şimdi ben madde madde bunların hepsini sayarım. Dolayısıyla, şimdi arkadaşlar, getirdiğiniz iyileştirmelerle, daha önce verdiğiniz zamlar emeklilerin canına zaten ot tıkadı. “Zam” diye söylediklerinizle enflasyon altında inim inim inlettiniz, çoğu açlık sınırı altında maaş alıyor ve maaş bağlama oranlarını bu yeni getirilen düzenlemeyle daha da aşağı çektiniz, şimdi burada kısmi iyileştirmelerle makyaj yapacağınızı düşünüyorsunuz. Olmayacak artık. Hani, şimdiki Cumhurbaşkanı, daha önce çıraklık dönemi, sonra kalfalık dönemi, sonra ustalık dönemi, şimdi yeni bir sistem buldu -hep mağdurları oynadı ya, bitti bu sistem, bu tükendi, bu deniz bitti- şimdi yeni bir hayali var. Yeni hayali padişahlık sistemi, başkanlık sistemi. Başkanlığa geçerse Türkiye kurtulur.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Başkanlıkla padişahlığın ne ilgisi var?

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Başkanlığa geçince bu milleti aldatamayacaksınız, onun için. Bu verdiğiniz düzenleme emeklileri artık kesmeyecek, emekliler bu oyuna gelmeyecek, emekliler artık bu sadaka kültürüne asla izin vermeyecek ve emekliler size de oy vermeyecek arkadaşlar; bunu bilin. (CHP sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, şimdi yeni senaryo.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – 2011’de de aynı şeyi söylüyordunuz.

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – Dokuz yıldır aynı hikâye.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) – Aynı hikâyeleri siz on üç yıldır söylediniz, on üç yıldır inim inim inlettiniz, on üç yıldır işçileri açlık sınırı altında çalıştırdınız, on üç yıldır emeklilere açlık sınırı altında maaş verdiniz, şimdi burada, tutuyorsunuz, bir avuç, bir gıdım.

GÜLAY DALYAN (İstanbul) – On üç yıldır iktidardayız.

SÜLEYMAN ÇELEBİ (Devamla) - Can suyuyla bu emekliler canlanmaz, bu emeklilerden size bundan sonra yâr olmaz diyorum, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çelebi.

Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı Kanun Tasarısına eklenen yeni maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Aytuğ Atıcı                                  Kadir Gökmen Öğüt                           Kemal Değirmendereli

                       Mersin                                              İstanbul                                               Edirne

 

            Ramazan Kerim Özkan                             Ali Haydar Öner                             Osman Taney Korutürk

                       Burdur                                               Isparta                                              İstanbul

MADDE 51- 5510 sayılı Kanunun geçici 14. maddesi başlığıyla birlikte yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER YURTTAŞ (Manisa) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Değirmendereli, buyurun.

Buyurunuz efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24’üncü Dönemin sonunda önemli bir kanunu görüşüyoruz. Özellikle bu son birkaç maddede emeklilerimizin sorunlarıyla ilgili konuları arkadaşlarım özellikle de Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında emeklilere verecekleri imkânları çok net olarak ortaya koydular. 8 Hazirandan itibaren emeklilerimiz yepyeni bir dönemi yaşayacaklar, huzurlu bir dönemi yaşayacaklar; buradan bu müjdeyi bugün, Meclisin son günü veriyoruz.

Şunu paylaşmak istiyorum, iki tane çok önemli konunun altını çizmek istiyorum: Bu kanunla birlikte gerçekten olumlu düzenlemeler yapıldı el birliğiyle, özellikle işçilerimizin hem daha güvenli çalışmaları hem çalışma sürelerinin kısaltılmasıyla birlikte daha güvenli ve huzurlu bir çalışma dönemi yaşayacakları muhakkak. Yalnız burada üstünde durmamız gereken bir konu, özellikle yer altı işçilerimizin beş gün çalışmalarından dolayı sektöre gelecek sıkıntıları daha önce Sayın Enerji Bakanımızla da görüşmüştük, bunları giderecek tedbirleri burada almadığımız gibi -ben ümit ediyordum ve söz de verilmişti- Sayın Başbakanın açıkladığı teşvik paketinde aradık ama orada da bulamadık. Yani, maalesef, bu eksiklikler olduğu süre içerisinde özellikle Türkiye'deki yer altı madenciliği çok büyük bir sıkıntı yaşayacak, yani madenlerimizin büyük çoğunluğu kapanma noktasında olacaktır. Yani buna bugün bu iradeyi koymayan, koyamayan AKP Hükûmetinin yerine bizler bu eksikliği 8 Hazirandan sonra Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında gidereceğiz. (CHP sıralarından alkışlar)

Bir diğer önemli konu, bu yasa tasarısı içerisinde Zonguldak var, Soma var, Ermenek var, hatta Ceylânpınar var ama Edirne yok. Yani Edirne Milletvekili olarak burada Edirne’de yaşanan taşkınları ve taşkınların yarattığı sıkıntıları feryat figan seslendirmiştim. Buradaydı biraz önce Ramazan Bey, Sayın Kırıkkale Milletvekili, onun verdiği sözler vardı, “Kemal Bey, bu mağduriyetleri gidereceğiz, gidereceğiz.” demişlerdi ama ne daha önceki torba kanunlarda ne de bu yasa tasarısında, torba niteliğindeki bu kanunda bunlar yine dile gelmedi.

Edirne’de, sayın milletvekilleri, artık taşkınlar sıradan bir olay olmaya başladı, kronik bir hâl aldı. Buraya hızlı bir müdahale ihtiyacı var. “Sayın Bakan bir kanal yapacağız.” dedi ama kanalla çözülmüyor iş. O 220 kilometrelik Meriç Nehri’ni ta Ege Denizi’ne döküldüğü noktadan itibaren temizleme ihtiyacımız var. Yani bu çok önemli bir ihtiyaç. Burada şu anda bile setler 64 yerden yarılmış durumda ve 10 binlerce dönüm arazi ekilemez durumda. Yani buraya ivedilikle hem bu setlerin tahkimi ihtiyacı var hem de bundan sonraki süreçte bu temizliğin yapılarak bundan sonra bu sıkıntıların yaşanmaması konusunda tedbirleri almamız gerekiyor. Bu iradeyi de AKP Hükûmeti bu saate kadar koymadı. Bundan sonra, inşallah, 8 Hazirandan sonra Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Edirne’nin aydınlık insanlarına bu hizmeti de bizler yerine getireceğiz.

Bu duygu, düşünce ve inançla yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Değirmendereli.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Arayacağım efendim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Karar yeter sayısı yoktur.

On dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 02.04

ONUNCU OTURUM

Açılma Saati: 02.19

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90’ıncı Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.

687 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerindeki yeni madde ihdasının kaldırılmasına dair Edirne Milletvekili Kemal Değirmendereli ve arkadaşlarının verdiği önergenin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Elektronik cihazla yapalım efendim.

BAŞKAN – Yok görünüyor, elektronik cihazla oylama yapacağız.

Bir dakika süre veriyorum, oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Tasarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Yeni madde kabul edilmiştir.

51’inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 51 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                  İdris Baluken                                 Sırrı Süreyya Önder                                    Erol Dora

                       Bingöl                                              İstanbul                                              Mardin

                    Nazmi Gür                                         Adil Zozani                                 Abdullah Levent Tüzel

                         Van                                                Hakkâri                                              İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Değişiklikle tasarıda Anayasa ve yasalara aykırılık teşkil eden ilgili maddenin tasarı metninden çıkarılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

51’inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 51’inci madde kabul edilmiştir.

52’nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 52 inci maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.

                   Erkan Akçay                                    Yusuf Halaçoğlu                                Cemalettin Şimşek

                       Manisa                                              Kayseri                                              Samsun

                Yusuf Ziya İrbeç                                    Ali Halaman                                               

                      Antalya                                               Adana

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Gerekçe.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

YÖK tarafından yurt dışına gönderilen öğrencilerden süresinde borçlanma yapamayanların borçlanmasına imkân veren bir düzenleme sorunu temelden çözmeye yönelik değildir.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

52’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 52’nci madde kabul edilmiştir.

53’üncü madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 53 üncü maddesinde geçen "28/10/2014 (dâhil)" ibaresinin" bu yasanın yürürlüğe girdiği" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  İdris Baluken                                        Erol Dora                                          Adil Zozani

                       Bingöl                                               Mardin                                              Hakkâri

             Sırrı Süreyya Önder                                   Nazmi Gür                                 Abdullah Levent Tüzel

                      İstanbul                                                Van                                                İstanbul

                          Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekle olan Kanun Tasarısının 53 üncü maddesinde yer alan "13/5/2014 tarihi ile 28/10/2014 (dâhil) tarihleri arasında” ibaresinin, "22/5/2003 tarihi (dâhil) bu maddede değişiklik yapan Kanunun yayımlandığı tarih arasında" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                   Erkan Akçay                                  Murat Başesgioğlu                                Yusuf Halaçoğlu

                       Manisa                                              İstanbul                                              Kayseri

          Hasan Hüseyin Türkoğlu                          Cemalettin Şimşek

                     Osmaniye                                            Samsun

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 Sıra Sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın 53'üncü Maddesinin aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

                   Aytuğ Atıcı                                       Haydar Akar                                        İzzet Çetin

                       Mersin                                               Kocaeli                                               Ankara

                Süleyman Çelebi                                Ali İhsan Köktürk                                     Musa Çam

                      İstanbul                                            Zonguldak                                              İzmir

Mehmet Haberal

    Zonguldak

Madde 53- 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa 10.9.2014 tarihli ve 6552 sayılı Kanunun 63. maddesi ile eklenen geçici 59. maddenin birinci fıkrasındaki “13/5/2014 tarihinde Manisa ilinin Soma ilçesinde" ifadesi, “10/6/2003 tarihinden itibaren linyit ve taşkömürü işyerlerinde" şeklinde değiştirilmiş ve üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

BAŞKAN – Bu okuttuğum önergeye Komisyon katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılmıyoruz efendim.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

10/9/2014 tarihli ve 6552 sayılı Kanun’un 63’üncü maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na eklenen geçici 59’uncu maddenin birinci fıkrasında, "13/5/2014 tarihinde Manisa ilinin Soma ilçesinde meydana gelen maden kazası sonucunda ölen sigortalının; Kuruma olan her türlü borçları terkin edilir ve hak sahiplerine 32 nci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde öngörülen şartlar aranmaksızın bu Kanun hükümlerine göre aylık bağlanır. Bu Kanunda öngörülen primlerin eksik olan kısmı Maliye Bakanlığınca Kuruma ödenir." denilirken; üçüncü fıkrasında ise "Birinci fıkrada belirtilen nedenlerden dolayı ölen sigortalının eş ve çocuklarından birisi, eşi ve çocuğu yoksa kardeşlerinden birisi olmak üzere toplam bir kişi hakkında 3713 sayılı Kanun’un ek 1 inci maddesindeki istihdama ilişkin hükümler ayrıca uygulanır." denilerek madde ile sağlanan haklar Soma faciasında yaşamını yitirenlerin geride bıraktıkları ile sınırlanmıştır.

Düzenlemenin temelinde Soma maden kazası sonrasında ortaya çıkan toplumsal duyarlılığı bastırma arayışı yatmaktadır. Düzenlemenin Soma maden kazası ile sınırlandırılarak “Soma maden kazasında yaşamını yitirenler" ile “Zonguldak'taki maden kazalarında yaşamını yitirenler" veya "Ermenek maden kazasında yaşamını yitirenler" arasında ayrım yapılması, Anayasa ve hukukun evrensel kurallarına aykırılık taşımaktadır.

Bu itibarla maddenin birinci fıkrasındaki, "13/5/2014 tarihinde Manisa ilinin Soma ilçesinde" ifadesi, "10/6/2003 tarihinden itibaren linyit ve taşkömürü işyerlerinde" şeklinde değiştirilerek, fıkra ile sağlanan haklardan 4857 sayılı İş Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 10/6/2003 tarihinden itibaren linyit ve taş kömürü işyerlerindeki kazalarda yaşamını yitirenlerin geride bıraktıklarının yararlanması ve böylece düzenlemenin evrensel hak ve adalet ölçütleri ve Anayasa’nın "sosyal devlet", "hukuk devleti" ve "kanun önünde eşitlik" ilkeleriyle uyumlu hâle getirilmesi amaçlanmaktadır.

Öte yandan, başka bir maddeyle bu konuda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 50’nci maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklenmesi öngörülen üçüncü fıkrayla 10/6/2003 tarihinden itibaren iş kazası veya meslek hastalığı sonucu hayatını kaybedenlerin eş ve çocuklarından bir tanesi, eşi ve çocuğu yoksa kardeşlerinden birinin sınav şartı aranmaksızın doğrudan devlet memurluğuna atanması öngörüldüğünden, 5510 sayılı Kanun’un geçici 59’uncu maddesinin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmaktadır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 53 üncü maddesinde yer alan “13/5/2014 tarihi ile 28/10/2014 (dâhil) tarihleri arasında" ibaresinin, "22/5/2003 tarihi (dâhil) bu maddede değişiklik yapan Kanunun yayımlandığı tarih arasında" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz

Erkan Akçay (Manisa) ve arkadaşları.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Yeterli iş güvenliği tedbirlerinin alınmaması, ILO'nun 176 sayılı Madenlerde İş Sağlığı ve Güvenliği Sözleşmesi’nin ülkemiz tarafından vaktinde onaylanarak iç mevzuatta gerekli uyum çalışmalarının yapılmamış olması, sendikal örgütlenmenin yetersiz olması, sendikal seçimlerin bağımsız yapılmaması, iş güvenliği uzmanlarının iş akdi ve ücret yönünden işverene bağlı olması ve bilhassa denetimin yeterince yapılmaması madenlerde iş kazalarının artmasına neden olmaktadır. Bütün bu olumsuzluklar nedeniyle Türkiye, ölümlü maden kazalarında dünyada ilk sıradadır. 1955-2014 tarihleri arasında maden kazaları nedeniyle 3.410 madencimiz hayatını kaybetmiş, 326 bin madencimiz yaralanmış, 15 bin maden işçimiz meslek hastalığına yakalanmıştır.

Tasarının 53 üncü maddesiyle 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma'da meydana gelen maden faciasında hayatını kaybedenlerin ailelerine sağlanan imkânlar 28/10/2014 tarihinde Ermenek'te meydana gelen maden faciasında hayatını kaybedenlerin ailelerine de tanınmaktadır.

3 Kasım 2012 tarihinde iktidara gelen AKP Hükûmetinin ilk icraatlerinden biri de madenleri redevans ve hizmet alımı gibi yöntemlerle özel sektöre devretmek olmuştur. Özelleştirme, taşeronlaştırma, hizmet alımı ve rödövans vb. gibi yanlış uygulamalar sonucu madencilik sektörü, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması nedeniyle ölümlü kazalarda ciddi bir artış yaşanmıştır.

Önergemizle hem madenlerdeki taşeronlaşma, redevans ve hizmet alımı yöntemlerinin yaygınlaşarak kazaların artmaya başladığı ve İş Kanunu’nun yayımlandığı 22 Mayıs 2003 tarihinden günümüze kadar meydana gelen yer altı maden kazalarında hayatını kaybedenlerin Somalı maden şehitlerinin ailelerine verilen haklardan yararlandırılması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 53 üncü maddesinde geçen "28/10/2014 (dâhil)" ibaresinin “bu yasanın yürürlüğe girdiği" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Değişiklikle maddenin yürürlük tarihine kadar meydana gelebilecek kazaların da dâhil edilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

53’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 53’üncü madde kabul edilmiştir.

54’üncü madde üzerinde üçü de aynı mahiyette olmak üzere üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 54 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                  İdris Baluken                                       Adil Zozani                                          Erol Dora

                       Bingöl                                               Hakkâri                                              Mardin

            Abdullah Levent Tüzel                                 Nazmi Gür                                   Sırrı Süreyya Önder

                      İstanbul                                                Van                                                İstanbul

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                   Aytuğ Atıcı                                       Haydar Akar                                    Süleyman Çelebi

                       Mersin                                               Kocaeli                                              İstanbul

               Ali İhsan Köktürk                                    İzzet Çetin                                          Musa Çam

                    Zonguldak                                            Ankara                                                İzmir

          Mehmet Akif Hamzaçebi

                      İstanbul

Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:

                   Erkan Akçay                                    Yusuf Halaçoğlu                                Cemalettin Şimşek

                       Manisa                                              Kayseri                                              Samsun

                Yusuf Ziya İrbeç                                                                                        Murat Başesgioğlu

                      Antalya                                                                                                       İstanbul

BAŞKAN – Komisyon aynı mahiyetteki bu üç önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Gerekçe…

BAŞKAN – Gerekçelerini okutuyorum:

Gerekçe:

Bankalar Kanunu çerçevesinde iflas, kapanma ve benzeri nedenlerle icra işlemleri başlatılan sermaye sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri arasından üst düzey yöneticilerin, şirketlerin yönetiminde yer almayan sermaye sahiplerinin müşterek ve müteselsil sorumlulukları kaldırılarak Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından başlatılan icra işlemlerinin durdurulması amaçlanmaktadır. Kamu zararına yol açan ve işverenleri adeta yasa dışı faaliyetlere teşvik eden bu düzenleme tasarı metninden çıkarılmalıdır.

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Efendim, bizim önergemiz üzerinde Sayın Hamzaçebi konuşacak.

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz bu madde üzerinde vermiş olduğumuz önerge maddenin tasarıdan çıkarılmasını amaçlıyor. Gerekçemiz şudur: Vergi borçlarından dolayı mükelleflerin sorumluluğu Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenmiştir, sigorta primi borçlarından dolayı sigorta mükelleflerinin sorumluluğu da 5510 sayılı Kanun’da düzenlenmiştir. Kural olarak, gerek prim borcundan gerekse vergi borcundan dolayı sorumluluğun aynı şartlara tabi olması gerekir; birinde farklı sorumluluk, birinde farklı sorumluluk olmaz. Vergi borcunun hükümleri ile sigorta prim borcunun hükümleri aynı olmalıdır. Ancak Hükûmet, 5510 sayılı Kanun düzenlemesini yaparken sigorta prim borcunda daha farklı bir sorumluluk düzenledi. Bu sorumluluğun kapsamına girenlerin sayısını çoğalttı. Örnek veriyorum: Vergi Usul Kanunu’na göre, bir anonim şirketin vergi borcundan dolayı o anonim şirketin kanuni temsilcileri, yönetim kurulu üyeleri sorumludur, kural budur. 5510 sayılı Kanun’la bu sorumluluğun kapsamına, prim borcundan doğan sorumluluğun kapsamına yönetim kurulu yanında şirketin yönetim kurulu üyesi olmayan birtakım yönetici personeli de dâhil edildi, örneğin, yönetim kurulu üyesi olmayan genel müdür, şirketin muhasebe müdürü, mali işler müdürü gibi şirketin yöneticileri de yönetim kurulu üyesi olmasa dahi sigorta prim borcundan dolayı sorumlu hâle getirildi. Olabilir, Hükûmet belki böyle bir tercihte bulunmuş olabilir. Ben, vergi ve prim borcundan doğan sorumluluğun farklılaştırılmasını doğru bulmam ama Hükûmet, olabilir, böyle bir politika benimsemiş olabilir. Bu uygulama bugüne kadar süregeldi. Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu, daha doğrusu, Hükûmet diyor ki: Efendim, bu sorumluluğu biraz gevşetelim. İflas etmiş, iflasına karar verilmiş veya iflas kararı sonuçlanmış olan şirketlerde şirketin yönetim kurulu üyesi olmayan sorumluları -bu genel müdür olabilir, muhasebe müdürü olabilir, mali işler müdürü olabilir- sigorta prim borcundan dolayı sorumlu olmasın, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla bunlar hakkında başlatılmış, sürdürülmekte olan birtakım işlemler, haciz işlemleri varsa da bunlar sonlandırılsın, hacizler kaldırılsın.

Şimdi, ben sormak istiyorum: Bunu zamanında getirdiniz “Sigorta prim borcunu biz tahsil edeceğiz, SGK’nın prim alacakları olağanüstü ölçüde, kurumun aktüeryal dengeleri iyi değil, bu önleme ihtiyacımız var.” dediniz, bunu aldınız. Şimdi diyorsunuz ki: Yanlış yapmışız ama bu yanlışı da birazcık düzeltelim. Bunu kabul etmiyorum. Bir yanlışlık varsa Vergi Usul Kanunu’ndaki sorumluluk ile 5510 sayılı Kanun’daki sorumlulukları paralel hâle, aynı hâle getirirsiniz. Kısmi bir şey yapıyorsanız benim aklıma şu gelir: Ne oldu da, konu nedir de, kim var da bu düzeltmeyi yapıyorsunuz? Bunun muhatabı kimdir?

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) – Miktarı nedir?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) – Miktarı ne kadardır? Bir yanlışlıksa bunu herkes için giderin, sadece belli bir kişi veya kişiler için değil. Bu nedenle saydam olmayan bu maddenin biz tasarıdan çıkarılmasını arzu ediyoruz.

Teşekkür ederim arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Hamzaçebi.

Aynı mahiyetteki diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Bu maddenin kanun tasarısının genel kapsamıyla bir ilgisi bulunmadığı gibi seçim öncesi suistimal niteliği bulunmaktadır. Değişiklikle bu sorunların giderilmesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Aynı mahiyetteki üç önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

54’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

55’inci madde üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 55 inci maddesinde geçen "beş katı" ibaresinin "iki katı" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken                              Erol Dora               Adil Zozani

Bingöl                                          Mardin                 Hakkâri

Sırrı Süreyya Önder                    Nazmi Gür               Abdullah Levent Tüzel

İstanbul                                          Van                    İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Kanun Tasarısının 55 inci maddesiyle 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa eklenmesi öngörülen geçici 62 nci maddesine aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Naci Bostancı        Mehmet Doğan Kubat      Hakan Çavuşoğlu

Amasya                                       İstanbul                         Bursa

Recep Özel                                Fatih Şahin

Isparta                                         Ankara

''Bu madde kapsamına giren fiiller için bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tahsil edilen tutarlar iade ve mahsup edilmez."

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Önergenin bir tanesi geri çekilmiştir.

Son okuttuğum önergeye Komisyon katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçesini okutuyorum:

Gerekçe:

Bu maddeyi ihdas eden kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tahsil edilen idari para cezalarının iade veya mahsup edilmemesi amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen bu önerge nedeniyle diğer önergeyi işlemden kaldırıyorum.

Madde 55’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde 55 kabul edilmiştir.

Madde 56 üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı Yasa Tasarısı’nın 56’ncı maddesinde geçen “üç ay” ibarelerinin “dört ay” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                  İdris Baluken                                        Erol Dora                                          Adil Zozani

                       Bingöl                                               Mardin                                              Hakkâri

             Sırrı Süreyya Önder                                   Nazmi Gür                                 Abdullah Levent Tüzel

                      İstanbul                                                Van                                                İstanbul

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 56’ncı maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

                     Alim Işık                                         Erkan Akçay                                    Yusuf Halaçoğlu

                      Kütahya                                              Manisa                                               Kayseri

               Cemalettin Şimşek                                       Ali Öz                                            Ali Halaman

                      Samsun                                              Mersin                                                Adana

                Yusuf Ziya İrbeç

                      Antalya

BAŞKAN – Son okuttuğum önergeye Komisyon katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarı, kamuoyunda beklenen ve vatandaşımızın mağduriyetini giderecek düzenlemelerden yoksundur. Yaklaşan 25’inci Dönem milletvekili genel seçimleri öncesinde yapılan bazı küçük iyileştirmelerle, AKP’nin siyasi çıkar sağlamak amacına yönelik olarak gerçekleştirdiği düzenlemeler yerine, yıllardır çözüm bekleyen sorunların tasarı metninde yer alması gerekmektedir. Maddenin tasarı metninden çıkartılması kamu ve milletimiz yararına olacaktır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 687 sıra sayılı yasa tasarısının 56 ncı maddesinde geçen “üç ay” ibarelerinin “dört ay” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

İdris Baluken (Bingöl) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçesini okutuyorum.

Gerekçe:

Değişiklikle maddeden etkilenecek kişilere daha uzun bir zaman aralığı tanınması amaçlanmıştır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

56’ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 56’ncı madde kabul edilmiştir.

57’nci madde üzerinde bir önerge vardır.

Okutuyorum:

TBMM Başkanlığına

687 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 57. maddesinin Tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.

                     Alim Işık                                         Erkan Akçay                                    Yusuf Halaçoğlu

                      Kütahya                                              Manisa                                               Kayseri

               Cemalettin Şimşek                                       Ali Öz                                            Ali Halaman

                      Samsun                                              Mersin                                                Adana

                Yusuf Ziya İrbeç

                      Antalya

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI NECDET ÜNÜVAR (Adana) – Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Şanlıurfa) – Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum.

Gerekçe:

Tasarı, kamuoyunda beklenen ve vatandaşımızın mağduriyetini giderecek düzenlemelerden yoksundur. Yaklaşan 25’inci Dönem Milletvekili genel seçimleri öncesinde yapılan bazı küçük iyileştirmelerle AKP’nin siyasi çıkar sağlamak amacına yönelik olarak gerçekleştirdiği düzenlemeler yerine, yıllardır çözüm bekleyen sorunların tasarı metninde yer alması gerekmektedir. Maddenin, tasarı metninden çıkartılması kamu ve milletimiz yararına olacaktır.

BAŞKAN – Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

57’nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 57’nci madde kabul edilmiştir.

Beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 02.45

ON BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 02.48

BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU

KÂTİP ÜYELER: Dilek YÜKSEL (Tokat), Mine LÖK BEYAZ (Diyarbakır)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 90’ıncı Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.

687 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

6’ncı sırada yer alan, 696 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine başlayacağız.

6.- Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Merkez Anlaşmasının Ekinde Değişiklik Yapılmasına ve KEİ Merkezinin Kalıcı Olarak Taşınmasının Usullerine İlişkin Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1036) (S. Sayısı: 696)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra da komisyonların bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 4 Nisan 2015 Cumartesi günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 02.49



(x) 713 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

(x) 687 S. Sayılı Basmayazı 2/4/2015 tarihli 89’uncu Birleşim Tutanağı’na eklidir.