TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

75’inci Birleşim

12 Mart 2015 Perşembe

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz'ın, Türkiye’de demir yolu ulaşım ağlarının gelişimi ve Ankara-Eskişehir yüksek hızlı tren seferlerinin başlamasının yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın, Mersin ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

3.- Mardin Milletvekili Erol Dora'nın, Mardin’in Kızıltepe ve Cizre ilçelerinde üniversite seçme sınavına girecek öğrencilerin yaşadıkları sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın, İstanbul Milletvekili Osman Boyraz’ın yaptığı gündem dışı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz'ın, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

3.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın, İstanbul Milletvekili Osman Boyraz’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

4.- Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek'in, Kayseri Milletvekili İsmail Tamer’in MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına ve MHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

5.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamer'in, Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

6.- Konya Milletvekili Faruk Bal'ın, Kayseri Milletvekili İsmail Tamer’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması

7.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın, Konya Milletvekili Faruk Bal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

8.- Konya Milletvekili Faruk Bal'ın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

9.- Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek'in, Kayseri Milletvekili İsmail Tamer’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, İstanbul Milletvekili Osman Boyraz’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın, İstiklal Marşı’nın kabulünün 94’üncü yıl dönümüne ve Mehmet Akif Ersoy ile tüm şehitleri rahmetle andıklarına ilişkin açıklaması

3.- Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten'in, İstiklal Marşı’nın kabulünün 94’üncü yıl dönümüne ve Mehmet Akif Ersoy ile tüm şehitleri rahmetle andıklarına ilişkin açıklaması

4.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş'in, İstiklal Marşı’nın kabulünün 94’üncü yıl dönümüne ve Mehmet Akif Ersoy ile tüm şehitleri rahmetle andıklarına ilişkin açıklaması

5.- İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay'ın, İstiklal Marşı’nın kabulünün 94’üncü yıl dönümüne ve Mehmet Akif Ersoy ile tüm şehitleri rahmetle andıklarına ilişkin açıklaması

6.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın, Ankara’daki Mersin tanıtım günlerine ve Mersin Büyükşehir Belediyesinde işten çıkarılan taşeron işçilerinin durumuna ilişkin açıklaması

7.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın, Kocaeli’nde 112 acil yardım istasyonlarının yetersiz olduğuna ve herkesin rahat ulaşabileceği bir  sistemin olmasını temenni ettiğine ilişkin açıklaması

8.- İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak'ın, ÖSYM’nin, üniversite giriş sınavı sorularının açıklanmasıyla ilgili Danıştay kararına uyması gerektiğine ilişkin açıklaması

9.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı'nın, İstiklal Marşı’nın kabulünün 94’üncü yıl dönümüne ve pamuk üreticilerine verilen prim desteğinin artırılması gerektiğine ilişkin açıklaması

10.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, emeklilerin durumunun iyileştirilmesi konusunda Hükûmet yetkililerini göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması

11.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, 12 Mart 1971 muhtırasına ve İstiklal Marşı’nın kabulünün 94’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

12.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, 12 Mart 1971 muhtırasına ve İstiklal Marşı’nın kabulünün 94’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

13.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın, İstiklal Marşı’nın kabulünün 94’üncü yıl dönümüne ve Mehmet Akif Ersoy ile tüm şehitleri rahmetle andıklarına ilişkin açıklaması

14.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın, İzmit’in Alikahya Mahallesi’ndeki evler için alınan yıkım kararına ilişkin açıklaması

15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Meclisin gündemine gelmesi beklenen bir torba yasa tasarısının içerisine 2981 sayılı Kanun gereği tapu hakkı kazanmış fakat tapusunu alamayanların mağduriyetini giderecek bir madde ekleyerek bu sorunun çözümünden yana olduklarına ilişkin açıklaması

16.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Erol Büyükburç’a Allah’tan rahmet dilediklerine ilişkin açıklaması

17.- Konya Milletvekili Faruk Bal'ın, Erol Büyükburç’a Allah’tan rahmet dilediklerine ilişkin açıklaması

18.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Elâzığ’da bir öğrenci yurdundaki taciz ve tecavüz iddialarıyla ilgili olarak Hükûmetin bilgi vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması

19.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Elâzığ’da bir öğrenci yurdundaki taciz ve tecavüz iddialarıyla ilgili olarak Hükûmetin bilgi vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması

20.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın, Elâzığ’da bir öğrenci yurdundaki taciz ve tecavüz iddialarıyla ilgili olarak Hükûmetin bilgi vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması

21.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam'ın, Elâzığ’da bir öğrenci yurdundaki taciz ve tecavüz iddialarıyla ilgili konunun hem cumhuriyet savcılığı hem Bakanlık tarafından ayrı ayrı incelenmekte olduğuna ve gereğinin yapılacağına ilişkin açıklaması

22.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, açıklamaları için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’a teşekkür ettiğine ve Erol Büyükburç’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

23.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’dan, Tokat’ta bir ortaokulda yaşanan bazı olaylarla ilgili basına yansıyan bilgilerin doğru olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

24.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın Elâzığ’da bir öğrenci yurdundaki taciz ve tecavüz iddialarıyla ilgili konuya ne zaman muttali olduğunu öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

25.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam'ın, Ankara Milletvekili Levent Gök ile Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

26.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

27.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam'ın, Ankara Milletvekili Levent Gök’ün yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

28.- Elâzığ Milletvekili Sermin Balık'ın, Elâzığ’da bir öğrenci yurdundaki taciz ve tecavüz iddialarına ilişkin açıklaması

29.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün'ün, Tokat’ta bir ortaokulda yaşanan bazı olaylarla ilgili Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının ne yapacağını ciddi bir şekilde takip edeceklerine ilişkin açıklaması

30.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam'ın, Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

31.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, İçişleri Bakanlığının 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 68 ila 130’uncu maddelerinin Komisyona geri verilmesiyle ilgili tezkeresine ilişkin açıklaması

32.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, İçişleri Bakanlığının 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 68 ila 130’uncu maddelerinin Komisyona geri verilmesiyle ilgili tezkeresine ilişkin açıklaması

33.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, İçişleri Bakanlığının 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 68 ila 130’uncu maddelerinin Komisyona geri verilmesiyle ilgili tezkeresine ilişkin açıklaması

34.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, İçişleri Bakanlığının 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 68 ila 130’uncu maddelerinin Komisyona geri verilmesiyle ilgili tezkeresi okunduktan sonra gruplara dağıtım işlemi yapılmasının usule uygun olmadığına ilişkin açıklaması

VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener'in, Başkanlık Divanı olarak, İstiklal Marşı’nın kabulünün 94’üncü yıl dönümüne ve Mehmet Akif Ersoy ile tüm şehitleri rahmetle andıklarına ilişkin konuşması

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener'in, Başkanlık Divanı olarak Erol Büyükburç’a Allah’tan rahmet dilediklerine ilişkin ilişkin konuşması

VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça ve 20 milletvekilinin, Güney Marmara bölgesinin su kaynaklarındaki kirliliğin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1251)

2.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve 19 milletvekilinin, mevcut enerji kaynaklarını verimli kullanabilmek ve yeni enerji kaynaklarını hayata geçirebilmek için karşılaşılan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1252)

3.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve 19 milletvekilinin, gelir dağılımındaki adaletsizliğin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1253)

B) Gensoru Önergeleri

1.- HDP Grubu adına, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, ekonominin kötü yönetildiği iddiasıyla Başbakan Yardımcısı Ali Babacan hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/48)

C) Tezkereler

1.- İçişleri Bakanlığının, 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın henüz görüşülmeyen 68’inci maddeden 130’uncu maddeye (dâhil) kadar olan maddelerinin, varsa önergeleriyle beraber, İç Tüzük’ün 88’inci maddesi hükmü gereğince Komisyona geri verilmesine ilişkin tezkeresi (3/1721)

IX.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken tarafından, 6306 sayılı Kanun’un 23’üncü maddesi gereği 15/5/2015 tarihi itibarıyla yürürlükten kalkacak olan 2981 sayılı İmar Affı ve Gecekondu Kanunu gereği tapu hakkı kazanmış fakat tapusunu alamayan yurttaşların yaşadıkları sorunların araştırılması amacıyla 11/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 12 Mart 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- MHP Grubunun, Mersin Milletvekili Ali Öz ve arkadaşları tarafından, sağlık çalışanlarının mevcut sorunlarının araştırılması ve bu sorunların giderilmesinde esaslı önlemlerin alınması, yasal düzenlemeler yapılması amacıyla 9/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 12 Mart 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu ve 22 milletvekili tarafından, demir çelik üretim ve ticaret sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 23/2/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 12 Mart 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)

4.- Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı: 685)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684)

6.- Konya Milletvekili Kerim Özkul ve Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 45 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (2/2616) (S. Sayısı: 688)

XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın, 1966 yılında meydana gelen Varto-Hınıs depremi mağdurlarından talep edilen konut paralarına,

- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Türkiye'ye sığınan Türkmenlerin durumuna,

- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu'nun, Hatay'ın Arsuz ilçesinde meydana gelen aşırı yağışın neden olduğu zarara,

- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının 2015 yılı bütçesinden yapılacak harcamalara,

İlişkin soruları ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un cevabı (7/59155), (7/59157), (7/59159), (7/59453)

2.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının 2015 yılı bütçesinden yapılacak harcamalara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un cevabı (7/59451)

3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığının 2015 yılı bütçesinden yapılacak harcamalara ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un cevabı (7/59452)

4.- Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu'nun, bağlı kurum ve kuruluşlardaki ulaşım harcamalarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/60110)

5.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 28 Mayıs 2013 tarihinden itibaren Gezi Parkı eylemlerine katıldıkları gerekçesiyle hakkında işlem yapılan personele ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/60329)

6.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, 28 Mayıs 2013 tarihinden itibaren sosyal medya paylaşımları nedeniyle hakkında işlem yapılan personele ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/60330)

7.- İstanbul Milletvekili Atila Kaya'nın, bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından kiralanan hizmet binalarına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/60332)

8.- İstanbul Milletvekili Haluk Eyidoğan'ın, 2014 yılında yapılan A ve B tipi KBRN elbisesi ihalelerine ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un cevabı (7/60347)

9.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, bağlı kurum ve kuruluşlarda sosyal medya paylaşımları nedeniyle hakkında işlem yapılan kamu personeline ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın cevabı (7/60748)

10.- İstanbul Milletvekili Umut Oran'ın, bir açıklamasına ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un cevabı (7/61002)

12 Mart 2015 Perşembe

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.00

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.05

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.14

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – Açılışta yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, Türkiye’de demir yolu ulaşım ağlarının gelişimi ve Ankara-Eskişehir yüksek hızlı tren seferlerinin başlamasının yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Osman Boyraz’a aittir.

Buyurunuz Sayın Boyraz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz'ın, Türkiye’de demir yolu ulaşım ağlarının gelişimi ve Ankara-Eskişehir yüksek hızlı tren seferlerinin başlamasının yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması

OSMAN BOYRAZ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’de demir yolları ulaşım ağlarının gelişimi ve Ankara-Eskişehir yüksek hızlı tren seferlerinin başlamasının yıl dönümü münasebetiyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, sizleri ve ekranları başında bizleri seyreden aziz milletimizi sevgi, saygı ve muhabbetle selamlıyorum.

Öncelikle, İstiklal Marşı’mızın Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabulünün 94’üncü yıl dönümünde Mehmet Akif Ersoy ve tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor, üstadın da ifade ettiği gibi, Rabb’im bir daha bu ülkeye İstiklal Marşı yazdırmasın diyorum.

Sayın milletvekilleri, ulaşım bir ülkenin kalkınmasında, refahın artmasında, muasır medeniyetlerin seviyesine ulaşmasında, toplumun kaynaşması ve dönüşümünde ekonomik ve ticari gelişmenin temel belirleyicisi olmuştur. Halil Rıfat Paşa’nın ifade ettiği gibi, gidemediğin yer senin değildir. Bu sözü rehber alarak Anadolu coğrafyasını baştan başa, doğudan batıya, kuzeyden güneye ulaşım ağlarıyla bütünleştirerek milletle milleti kaynaştırdık, sevenleri kavuşturduk, yolları bölerek milleti bütünleştirdik.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; kısaca size ulaşımda yapılanları anlatmak istiyorum; özellikle kara yolu, demir yolu ve hava yollarında yapılanları birkaç açıklamayla izah etmek istiyorum.

Kara yoluyla ilgili olarak: Hepinizin de malumu, 2003 yılına kadar 6 bin kilometre olan duble yol, 2003 yılında AK PARTİ iktidarlarıyla birlikte yaklaşık 17 bin kilometreye ulaştı. 2003 yılında toplam 50 kilometre olan tünellerin uzunluğu, 2003 ve 2014 arasında, AK PARTİ iktidarlarında yaklaşık 200 kilometreye ulaşarak 144 tane tünelin yapımı tamamlanmıştır. Yine, hepimizin bildiği gibi, yakın bir gelecekte İstanbul, Bursa ve İzmir otoyolunun tamamlanması, üçüncü köprünün süratle yapımı da devam etmektedir.

Hava yollarına gelecek olursak: 2003 yılında sadece 60 noktaya uçuş yapan Türkiye, bugün 236 noktaya uçuş yapıyor. Dünyanın en fazla noktasına uçan ülke Türkiye’dir. Aktif havalimanı sayısı 26 iken yaklaşık 52’ye yükselmiştir. 2003 yılında iç hatlarda 9 milyon kişi seyahat ederken bugün yaklaşık 100 milyon kişiye ulaşmıştır ve Türkiye’de hava yolları halkın yolu olacak dedik ve bunun da gereğini yerine getirdik.

Gelelim demir yollarına: Demir yollarında 23 Eylül 1856 tarihinde İzmir-Aydın demir yolu inşasına başlanarak Anadolu coğrafyasının kaderi değiştirilmeye başlanmıştır. 1856-1923 yılları arasında 4.136 kilometrelik demir yolu inşa edilerek cumhuriyete miras bırakılmıştır. 1923 ve 1950 yılları arasında 134 kilometre olmak üzere toplam 3.164 kilometre demir yolu yapılmıştır. Yine, 1951-2003 yılları arasında siyasi iradenin yetersizliği, ülkede güven ve istikrarın olmayışı sebebiyle, maalesef ki yılda ortalama 18 kilometre demir yolu yapılmak üzere toplam 945 kilometre demir yolu yapılmıştır.Yine, 2003 yılında AK PARTİ’nin iktidara gelmesinden günümüze kadar yılda ortalama 180 kilometre demir yolu ağı döşenerek toplam 1.800 kilometreyle ülke baştan sona demir ağıyla örülmüş ve yaklaşık olarak da 3 bin küsur kilometrenin yapımına devam edilmektedir.

Tabii, burada sizlerle özellikle bazı şeyleri paylaşmak istiyorum. Bu kapsamda, 2009 yılında yüksek hızlı demir yolu yapımında, Ankara merkez olmak üzere, Türkiye’ye başkentlik yapmış, Selçuklulara, Osmanlılara ve Türkiye Cumhuriyeti’ne başkentlik yapmış yaklaşık 16 ili de birbirleriyle bağlayacağız.

Bakın, bu gördüğünüz tablo 2003 yılındaki demir yolu ağları. Bu gördüğünüz tablo ise 2015 yılında hizmetin ve siyasetin eseri olan çalışmalarımız. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Yine, İstanbul Milletvekili olmam hasebiyle…

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Yavaş yavaş, anlaşılmıyor. Ağır ağır, ağır ağır…

OSMAN BOYRAZ (Devamla) - …başta, o dönemki, 1994’teki Belediye Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, ondan sonraki süreçte…

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Göster, bir bakalım, görelim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Yavaş yavaş.

OSMAN BOYRAZ (Devamla) - Haydar Bey, sana da geleceğim, sabret.

…ondan sonraysa Kadir Topbaş’a sizlerin huzurunda teşekkür etmeyi borç biliyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ağır ağır anlat, anlaşılmıyor.

OSMAN BOYRAZ (Devamla) – Gördüğünüz gibi, İstanbul’un her tarafını, insan vücudundaki damarlar gibi, birbiriyle bütünleştirdik; 2004 öncesinde 45 kilometre, 2004 ve 2014 arasında 142 kilometre. İşte, hizmet burada, hizmeti hepiniz görüyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bravo Osman(!)

OSMAN BOYRAZ (Devamla) - Şairin de ifade ettiği gibi, diyoruz ki: Eski Türkiye'nin borcu dağ gibi; köyümüz, kentimiz oldu bağ gibi; yollarımız oldu kaymak, yağ gibi. Laf anlamak isteyene sivrisinek saz, laf anlamak istemeyene davul zurna az; tüp kuyruğu bitti, geldi doğal gaz. Bundan mı rahatsızsın Haydar Bey? (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Kafiyeli olmadı, kafiyeli olmadı; uymadı, uymadı.

OSMAN BOYRAZ (Devamla) - Bu aziz milletimiz kendisine hizmet yapanı çok iyi bilmekte. Toplumun vicdanı hassas kuyumcu terazisi gibidir. Biz toplumun vicdanına, ferasetine güveniyoruz. Yaptığımız hizmetler ortada. 7 Haziranda da bu necip millet bir kez daha AK PARTİ kadrolarını görevlendirecektir. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurunuz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Yani, ne söylediğini bile sormayacağım Sayın Akar, ne söylediğini bile sormuyorum, bakın.

LEVENT GÖK (Ankara) – Tabii, tabii, sataşma öyle aleni oldu ki.

BAŞKAN - Buyurunuz.

V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın, İstanbul Milletvekili Osman Boyraz’ın yaptığı gündem dışı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Osman kardeşim, tabii, bazı şeyleri doğru söylüyor ama eksik söylüyor. Bir defa, devlet demir yolları miras kalmadı Osmanlıdan, devlet demir yolları cumhuriyette satın alındı. (CHP sıralarından alkışlar) 4.300 kilometrelik devlet demir yolları Cumhuriyet Dönemi’nde satın alındı ve 1 lira dış borç alınmadan alındı. Ankara-İstanbul yüksek hızlı tren dediğiniz ama sadece hızlı olan trene 4,6 milyar TL masraf yapıldı ve bunun yüzde 86’sı dış borçla, dış krediyle yapıldı.

Yani, Türkiye gelecek otuz yılında bu paraları ödeyecek Osman kardeşim.

Daha anlatabilirim, daha çok şey anlatabilirim ama şu hikâyeyi de anlatayım, yüksek hızlı tren hikâyesini de anlatayım. Yüksek hızlı trenin projesi Oktay Vural’a aittir. (AK PARTİ sıralarından “Aa” sesleri) Yüksek hızlı trenin 600 milyon euroluk kredisi Faik Öztrak’a aittir, İspanyol kredisi. Doğru, bunun temelini atmak 2003’te size nasip oldu. Aslında, Eskişehir hattını 2005’te bitirecektiniz, maalesef 2009’da ancak açabildiniz. Şimdi İstanbul’a kadar uzattığınızı iddia ettiğiniz tren, Eskişehir’e kadar, doğru, 240 kilometre gidiyor ama Eskişehir’den Pendik’e -İstanbul’a da değil- kadar gidiyor ve Pendik’e kadar sadece bazı yerlerde, çok kısa bir kilometrede, 30 kilometre civarında 240 kilometre hız yapıyor, diğer yerlerde 35 ila 65 kilometre arasında hız yapıyor. Hani büyük törenlerle açtığınız bu hattın yapılabilmesi için sadece 18 kilometrelik Sapanca-Doğançay hattında tünel yapılması gerekiyor. Yine, bu hattın devreye girebilmesi için T26 tüneli var -hani milletin anasına küfreden Mehmet Cengiz’in yaptığı T26 tüneli, özel ihale ettiniz onu- oradaki TBM makinesi yani tünel açma makinesi yanlış alındığı için, çöktüğü için de baypas yapıldı ve bu baypasla da TÜRGEV’in o dönemki Başkanına ihale verildi. Merak edenlere ben bunun geçmişini, bunun hikâyesini anlatabilirim.

Teşekkür ediyorum Osman kardeşime bana bu fırsatı verdiği için.

Çok sağ ol. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akar.

OSMAN BOYRAZ (İstanbul) – Sayın Başkan, bir yanlış anlaşılmadan dolayı söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2.- İstanbul Milletvekili Osman Boyraz'ın, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

OSMAN BOYRAZ (İstanbul) – Efendim, öncelikle sizleri tekrar sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Haydar kardeşimiz bir gerçeğin altını ifade etmeme… Özellikle şunu ifade edeyim: Demir yollarına bugüne kadar emeği geçen herkesten Allah razı olsun diyorum ama AK PARTİ iktidarları bir farkındalık oluşturdu. Muhalefet içgüdüsüyle hareket etmenizi de gayet normal karşılıyorum, bu doğaldır. Görmezden gelmek, yok saymak muhalefetin kabiliyeti diyelim ama özellikle şunu söylüyorum, sizi kastederek Haydar Bey: Bütün bu güzellikleri görmezden gelmeniz neye benziyor biliyor musunuz?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Görmezden gelmiyoruz ki.

OSMAN BOYRAZ (Devamla) – Aydınlığından istifade ettiğiniz güneşi inkâr etme gibi bir yönteme giriyorsunuz.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ben böyle güzel kelimeler söyleyemem, teknik olarak açıklarım.

OSMAN BOYRAZ (Devamla) - Dolayısıyla da bütün rakamlar, bütün grafikler ortada. Matematik yankesiciliğine gerek yok, her şey ortada.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Çok ayıp bir şey!

OSMAN BOYRAZ (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Yine olmadı, büyüğüne “yankesici” dedi.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Ben şimdi yani bir şey dedim mi? Buyurunuz diyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sıkı takip ettiğim için iki dakikalık süreyi.

Buyurunuz.

Güzel gidiyordu da işte, hadi bakalım…

3.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın, İstanbul Milletvekili Osman Boyraz’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Osman kardeşimin ben şair olduğunu biliyorum, güzel şiirler yazıyor ama ben de matematikçiyim, bana da “matematik yankesicisi” demesini yakıştıramadım kendisine.

Şimdi, muhalefet içgüdüsüyle hareket etmiyoruz. Bu ülkenin daha iyi şeylere ihtiyacı var, bunda hemfikiriz, daha iyisini yapmak ama…

MUHARREM VARLI (Adana) – Allah onlara da nasip edecek inşallah.

HAYDAR AKAR (Devamla) – Evet, Allah o iyi şeyleri yapmayı bize nasip eder diyorum, bir.

İki: Biraz daha söyleyeyim, Devlet Demiryolları hakkında bilgin yok anladığım kadarıyla. Şu anda 51 kente Devlet Demiryolları gidiyor, demir yolları var ve 51 kentin de tümüne 1950 yılına kadar gitmiş. Ondan sonra yeni bir kente Devlet Demiryolları gitmemiş Sevgili Kardeşim.

OSMAN BOYRAZ (İstanbul) – Söyledim ya 1950’den sonra yapılanları.

HAYDAR AKAR (Devamla) – Şimdi, Cumhuriyet Dönemi’nde, 1950 yılına kadar… Yani sizin devamı olduğunuz sağ iktidarların tümünde Cumhuriyet Dönemi’nde yapılan kadar yol yapılmamış, bütün bunlar bir gerçek.

Şimdi, siz 888 kilometre hızlı tren hattı yaptınız. Hızlı trenin yarısı çalışmıyor. Bu, bir gerçek, realite. Süleyman Kahraman’dı TCDD Genel Müdürü, Pendik’ten beraber bindik. Sakarya’ya kadar bizim bir de banliyömüz vardı. Otuz altı aydır -yine Kocaeli milletvekilleri var- sırf ben o hattı inceledikten sonra, sinyalizasyon eksik olduğu için, 3 gidiş 3 geliş olmak üzere banliyö koydular; aslında on dakikada bir gitmesi gerekiyordu, günde yaklaşık 30 bin kişi yararlanıyordu bundan. Şimdi, eskiden, Sakarya Tren Garı’ndan, Adapazarı Tren Garı’ndan İstanbul Haydarpaşa’ya bir vasıtayla gidiyordun. Şimdi, Sakarya Tren Garı’ndan bindiğin zaman Arifiye’ye kadar ADARAY’la geliyorsun; Arifiye’de banliyö trenine biniyorsun, Pendik’e kadar gidiyorsun; Pendik’ten otobüse binip Kartal metrosuna gidiyorsun; Kartal’dan metroya biniyorsun, Kadıköy’e gidiyorsun; Kadıköy’de vapura biniyorsun, karşıya geçiyorsun. Eskiden öğrencisi, memuru, işçisi sadece bir vasıtayla gidebiliyordu. Teknoloji demek kalite demektir, insan yaşamını kolaylaştırmak demektir. Eğer siz insana zulüm yapıyorsanız getirdiğiniz teknolojinin de bir kıymeti yok.

Ama Türkiye’nin bunlara ihtiyacı var mı? Var, bunda hemfikiriz. Ama bunu yaparken de öz kaynaklarımızla yapmaya, insanlarımızı borçlandırmamaya dikkat edelim. Ki 80 milyar dolar Türkiye Cumhuriyeti borçlanmış, sizinle beraber 43 milyar dolar daha borçlanmış, devletin toplam borcu 123,7 milyar dolara çıkmış bugün; devletin borcu, özel sektörün değil Sevgili Osman Kardeşim.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun, efendim.

LEVENT GÖK (Ankara) – Duyulması açısından bir açıklamada bulunacağım şuradan izin verirseniz.

BAŞKAN – Buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, İstanbul Milletvekili Osman Boyraz’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

LEVENT GÖK (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabii, Osman kardeşimiz genç bir kardeşimiz. Kürsüde konuşurken heyecanlı bir şekilde anlatmasını anlayışla karşılarız. Ben burada sarf ettiği bir sözcüğün sanırım kastını aştığını düşünüyorum. “Matematik yankesiciliği” şeklinde bir söz söyledi. Ben hem bir büyüğü olarak -izin verirse- hem de siyasi nezaket açısından o sözün heyecanla, kastını aştığını düşünerek söylendiğini kabul ediyorum ve bir dahaki konuşmalarında bu yakıştırmaları yaparken daha dikkatli olmasını kendisine tavsiye ediyorum.

Sağ olun.

BAŞKAN – Şimdi, gündem dışı ikinci söz, Mersin ilinin sorunları hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın Mehmet Şandır’a aittir.

Buyurunuz Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın, Mersin ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Bugün böyle güzel esprilerle, paslaşmalarla günün başlamış olmasını kazanç olarak görüyorum. Ben de huzurlu, sağlıklı, gergin olmayan bir birleşim temenni ediyorum.

Değerli arkadaşlar, tabii, şunu da söylememe lütfen müsaade edin: Siyasetçi yaptığıyla övünmemeli, yapamadıklarından dolayı üzüntüsünü ifade etmeli.

Değerli kardeşim, yapılan her şeye çok teşekkür ediyoruz ama bu millet hizmetin en güzeline layık, en çoğuna layık. Geç kaldık, daha yapmamız gereken çok şey var. Onun için çok, böyle, “Sen yaptın, ben yaptım.” atışması içerisinde birbirimizi kırmaya gerek yok, bu milletin huzura ihtiyacı var.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Mehmet Bey, sizden üzüntüleri mi bekleyeceğiz şimdi?

MEHMET ŞANDIR (Devamla) – Değerli Hocam, değerli arkadaşlar; gerçekten talihsiz bir dönem yaşadık. 24’üncü Dönem gergin bir tartışmayla başladı ve yine gergin oturumlarla, birleşimlerle sona yaklaşıyor. Yorulduk, gerildik. İktidar grubu için çok önemli bir kanun olabilir, bizim için bireysel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması anlamında ve sistemin yozlaşması anlamında ciddi tehdit ve tehlikeler taşıyan bir kanun görüşülüyor. Bunun üzerindeki gerginlik herkesi yordu. Ama, dediğim gibi, zaten gergin bir döneme başlamıştık. 24’üncü Dönem İç Tüzük tartışmalarıyla başladı, şimdi de yine İç Tüzük tartışmaları üzerinden, yazık, bize yakışmayan, güzel olmayan birtakım olaylar yaşıyoruz.

Ama, ben, bugün size bir güzellikten bahsetmek istiyorum ve sizi davet ediyorum. Bu hafta sonu Ankara’da Mersin günlerini yaşayacağız. Tüm milletvekili arkadaşlarımı, kurumsal kimlikleriyle tüm siyasi partilerimizi, grup başkan vekillerimizi Mersin’in güzelliklerini paylaşmaya davet ediyorum.

Değerli milletvekilleri, Mersin hepimizin ortak değeri. Dolayısıyla, Mersin’in güzelliklerini paylaşmak, size aktarmak, size takdim etmek benim için Mersin Milletvekili olarak bir onurdur.

Mersin, biliyorsunuz, 1 milyon 700 bini geçkin nüfusu, 15 bin kilometrekareyi geçen yüz ölçümüyle ülkemizin çok değerli bir kıyı vilayeti. Burada 320 kilometrelik kıyı şeridimiz var. Turizmiyle, tarımıyla, tarihî değerleriyle Türkiye’miz açısından, milletimiz açısından yeni yüzyılın çok önemli bir gelişme alanı, bu küreselleşen dünyaya açılan bir küresel penceremiz olabilir. Mersin birçok tarihî eseriyle, tarihî değeriyle de ülkemizin ve milletimizin övünç kaynağı bir yer. Ayrıca, Mersin bereketin... Mersin’in topraklarının büyük kesimi Türkiye'nin tahıl ambarı, Türkiye'nin sebze meyve ambarı, Türkiye'nin güzelliklerinin merkezi, zenginliklerinin merkezi. Dolayısıyla Mersin’in, bu kadar güzellikleri olan Mersin’in güzelliklerini takdim etmek için sizleri davet ediyoruz; geliniz, bunları paylaşalım. Ve sizi Mersin’e davet ediyorum, güzellikleri tanıyın ve gelin Mersin’de yaşayın diye davet ediyorum.

Ama müsaade ederseniz Mersin’in bir iki sorunundan da bahsetmek Mersinlilere karşı bir sorumluluk olsa gerektir. Bugün Mersin bu kadar zenginlik ve güzelliğin sahibi bir kent olmasına rağmen işsizlik oranı Türkiye ortalamasının yüzde 50 fazlası; Türkiye’ye, Mersin’e yakışmayan bir sonuç. Mersin’de, bakın, yapılan bir yoksulluk araştırmasında Mersin halkının yüzde 61,2’si asgari ücretin altında bir gelirle, aylık gelirle yaşamak mecburiyetinde. Mersin göç veriyor, o kadar güzelliklere rağmen Mersin’de yaşayan insanlar, karınlarını doyuramadıkları için başka şehirlere göç etmek mecburiyetinde. Şunu söylemem gerekir, her defasında da söylüyorum: AKP iktidarının on iki yılının sonunda bir muhasebesi yapılırsa –gelsin arkadaşlarımız, anlatsınlar- Mersin’e Mersin’in hak ettiği yatırımlar yapılmamıştır. Türkiye’de 6’ncı sırada genel bütçeye katkı veren Mersin, 24’üncü sırada kaynak aktarımına şahit olmuştur. Dolayısıyla Mersinliler AKP iktidarından alacaklıdır. Özellikle Çukurova havaalanının yapılmaması, Tarsus, Kazanlı turizm alanının ertelenmiş olması Mersin’in geleceği açısından çok ciddi sıkıntılar yaratacaktır. Bunları da sizlerin takdirine sunuyor, tekrar, Mersin’in Ankara’daki günlerine sizleri davet ediyorum, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şandır.

Gündem dışı üçüncü söz, Kızıltepe ve Cizre ilçelerinde üniversite seçme sınavına girecek öğrencilerin yaşadıkları sorunlar hakkında söz isteyen Mardin Milletvekili Sayın Erol Dora’ya aittir.

Buyurunuz Sayın Dora.

3.- Mardin Milletvekili Erol Dora'nın, Mardin’in Kızıltepe ve Cizre ilçelerinde üniversite seçme sınavına girecek öğrencilerin yaşadıkları sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

EROL DORA (Mardin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üniversite seçme sınavında Kızıltepe ve Cizre ilçelerindeki öğrencilerin yaşadıkları sorunlar üzerine söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi, önümüzdeki hafta sonu ÖSYM tarafından merkezî olarak yapılacak ve milyonlarca çocuğumuzun, gencimizin eğitim açısından kaderini belirleyecek olan ve kısa adı “YGS” olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı yapılacaktır. ÖSYM tarafından yapılacak olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı’na ilişkin, sınav yapılacak merkezler içerisinde, Mardin iline bağlı, 230 bini aşkın nüfusa sahip bulunan Kızıltepe ilçemiz yine yer almayacak ve söz konusu sınava girecek Kızıltepeli öğrencilerimiz sınava girmek üzere tercihleri dışında yine diğer ilçelere ve illere gönderileceklerdir. Sayın Millî Eğitim Bakanına sormak istiyorum: Kızıltepe’nin cezalı olması ne anlama gelmektedir? Ceza, okul binalarına mı, sınavlarda gözetmenlik yapan öğretmen kadrosuna mı, yoksa öğrencilere mi verilmiştir?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine ÖSYM tarafından, güvenlik olmadığı gerekçesiyle YGS sınav merkezi listesinden çıkartılan bir diğer ilçemiz de Şırnak iline bağlı olan Cizre ilçemizdir. Cizreli öğrencilerimiz de Kızıltepeli öğrencilerimiz gibi ilçe merkezinde değil, Şırnak merkez ile beraber 2 belde ve birkaç köyün sınav merkezi olmasından dolayı, tercihleri dışında Mardin, Batman ve Siirt gibi illerde, ayrıca Cudi ve Gabar Dağı eteklerinde, ulaşımı oldukça zor olan köylerde sınava girmek zorunda bırakılmışlardır.

Değerli milletvekilleri, Kızıltepeli ve Cizreli öğrencilerimizin tercihleri dışında sınav merkezlerinde sınava girmek zorunda bırakılmaları öncelikle Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı bir uygulamadır. Kaldı ki öğrencilerimizin sınava girmek zorunda bırakıldıkları il ve ilçelerde yoğunluktan ötürü kalacak yer sorunları yaşanmaktadır. Öğrencilerimiz sınava geç kalmamak pahasına, bir gün önceden, gidecekleri il ve ilçelerde âdeta geceyi sokakta geçirmekle karşı karşıya bırakılmaktadırlar. Sınava girebilmek için tercihleri dışında şehir dışına gönderilecek binlerce Kızıltepeli ve Cizreli öğrencinin gidecekleri yerlerde ciddi adaptasyon ve barınma sorunları ve mağduriyetleri yaşayacakları aşikârdır. Diğer taraftan, maddi durumu kötü olan çok sayıda öğrenci bu yanlış uygulamadan ötürü belki de sınava girme haklarını kullanamayacaklardır. ÖSYM’nin aldığı bu çarpık kararın faturası ne yazık ki bir yıl boyunca büyük emekle sınava hazırlanan gençlere ve çocuklarını okutmak için binbir türlü zahmete katlanan ailelere kesilmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Millî Eğitim Bakanlığı Cizre’de güvenliğin olmadığı yönündeki bir kanaate nasıl varmıştır? Bu karar alınırken il ve ilçe mülki amirlerinin görüşlerine başvurulmuş mudur? Millî Eğitim Bakanlığı bu sorularımızın cevaplarını kamuoyuyla paylaşmalıdır. Cizre ve Kızıltepe’de yaşayan binlerce öğrencinin YGS sınavında diğer il ve ilçelere dağıtılması öğrencilerin sınava eşit koşullarda girme hakkının Bakanlık ve ÖSYM tarafından açıkça ihlali anlamına gelmektedir. Sınava girecek öğrencilere yönelik hiçbir güvenlik problemi yok iken böyle pervasızca alınmış bir kararla Cizreli çocuklarımız ve gençlerimiz açıkça cezalandırılmak istenmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sınav yapılacak merkezlere ilişkin alınan bu adaletsiz kararın, ülke genelinde yapılan bir sınav olması hasebiyle sınava girecek öğrenciler arasında yarattığı eşitsizlik kadar, aynı zamanda öğrenciler açısından ciddi psikolojik mağduriyetlere de neden olabileceği aşikârdır. Yaşadıkları ilçe merkezlerinin dışında, kendi istekleri dışında zorunlu olarak gönderildikleri il ve ilçelerde sınava girecek olan öğrencilerin yaşayacakları mağduriyetlerin giderilmesi için Millî Eğitim Bakanlığının aldığı hiçbir önlem bulunmamaktadır. Kendi istekleri dışında il ve ilçelerde sınava girmek zorunda bırakılan öğrencilerin yol masrafları ve kalacak yer masrafları dahi Millî Eğitim Bakanlığı tarafından karşılanmamaktadır. Bu çarpık uygulamanın sahibi olan Millî Eğitim Bakanlığı, Kızıltepeli ve Cizreli öğrencilerin sınavlarda yaşayacakları olası başarısızlığın en büyük ortağı olacaktır.

Millî Eğitim Bakanlığının binlerce öğrenciyi perişan etmeye hakkı bulunmuyor. Bu adaletsiz uygulamadan derhâl vazgeçilmelidir diyor, sınava girecek olan bütün vatandaşlarımıza başarılar diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dora.

60’ıncı maddeye göre pek kısa söz taleplerini yerine getireceğim.

Sayın Ünal…

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın, İstiklal Marşı’nın kabulünün 94’üncü yıl dönümüne ve Mehmet Akif Ersoy ile tüm şehitleri rahmetle andıklarına ilişkin açıklaması

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün İstiklal Marşı’mızın Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilişinin 94’üncü yıl dönümünü kutluyoruz. 12 Mart 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen İstiklal Marşı’mız, aziz milletimizin bir diriliş destanıdır. İstiklale giden zamanlarda maddi ve manevi zorluklarla mücadele eden milletimizin ortak duygusunun, inancının sembolüdür. İstiklal Marşı’nda ortaya konan inanç ve güven, bugün de ihtiyacımız olan manevi atmosferi yansıtmaktadır. İstiklal Marşı’mızın o güzel dizeleri günümüzde de sadece manevi dünyamızı aydınlatmakla kalmamakta, yeni Türkiye hedeflerine de ışık tutmaktadır. İstiklal Marşı, aziz milletimizin bağımsızlık ve özgürlük savaşını ölümsüzleştiren, her mısrasıyla milletin ortak duygu dünyasına seslenen eşsiz bir eserdir.

Bu duygu ve düşüncelerle, İstiklal Marşı’mızın Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabulünün 94’üncü yıl dönümünü kutluyor, millî şairimiz, büyük mütefekkir Mehmet Akif Ersoy’u ve bütün şehitlerimizi rahmetle, şükranla anıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın İçten…

3.- Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten'in, İstiklal Marşı’nın kabulünün 94’üncü yıl dönümüne ve Mehmet Akif Ersoy ile tüm şehitleri rahmetle andıklarına ilişkin açıklaması

CUMA İÇTEN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; “Kim bu cennet vatan uğruna olmaz ki feda?

Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda!

Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.” diyen İstiklal Marşı’mız, Türk’üyle Kürt’üyle, Sünni’siyle Alevi’siyle, farklı dinlerin ve dillerin, ay yıldızlı bayrak altında yaşayan, 780 bin kilometrekareyi vatan olarak gören bütün vatandaşlarımızın namusunu, şerefini, haysiyetini ve değerlerini ifade eden, zalimlere geçit vermeyen, mazlumlara kucak açan, bizleri dünyaya anlatan en önemli kimliğimizdir.

Bu vesileyle, şehitlerimizin duygularını kaleminden döken millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy’a Allah’tan rahmet diliyor, ruhuna Fatiha okuyoruz.

BAŞKAN – Sayın Güneş…

4.- Uşak Milletvekili İsmail Güneş'in, İstiklal Marşı’nın kabulünün 94’üncü yıl dönümüne ve Mehmet Akif Ersoy ile tüm şehitleri rahmetle andıklarına ilişkin açıklaması

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Sayın Başkanım, bugün 12 Mart 2015, İstiklal Marşı’mızın kabulünün 94’üncü yılını idrak etmekteyiz. Bundan tam yüz yıl önce sömürgeci ve işgalci güçler ülkemizi işgal etmek istemiş ama her türlü güçlüğe, yoksulluğa ve olumsuz şartlara rağmen, bu millet buna “Dur.” demiş ve yeniden küllerinden doğmasını bilmiştir. Cenab-ı Allah’ımızdan bu millete tekrar böyle günleri yaşatmamasını temenni ediyorum.

Diğer taraftan, “Osmanlı İmparatorluğu” adıyla tarih yazan bu millet, birlik ve kardeşlik içinde “Türkiye Cumhuriyeti devleti” adıyla yeni tarihler yazacaktır.

İstiklal Marşı yazarı millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u ve tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum.

BAŞKAN – Sayın Günay…

5.- İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay'ın, İstiklal Marşı’nın kabulünün 94’üncü yıl dönümüne ve Mehmet Akif Ersoy ile tüm şehitleri rahmetle andıklarına ilişkin açıklaması

ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) – Sayın Başkanım, bugün, çökmüş bir imparatorluğun ve parçalanmış bir vatanın külleri üzerinden yeni bir devlet çıkaran gazi Meclisin İstiklal Marşı’mızı kabulünün 94’üncü yıl dönümü. İstiklal Marşı’nın kabul yıl dönümünde hamasetin ötesinde bazı gerçekleri hatırlamamızda fayda var.

İstiklal Marşı’nın şairi Mehmet Akif Ersoy Ankara’da Taceddin Dergâhı’nın bir odasında mahrumiyet koşullarında yaşarken sırtındaki paltosunu ihtiyacı olan bir arkadaşına vermiş, İstiklal Marşı’nı kazanan şaire verilecek, bir ev alabilecek para ödülünü de kabul etmemişti. Bunu, bir ders olarak bütün Meclisin ve bütün milletin her zaman hafızasında yaşatması gerekmektedir.

Yine, Gazi Mustafa Kemal de 1937’de milletin kendisine bağışlamış olduğu bütün mal varlığını “Bu mal varlığı bana yük olmaktadır.” diyerek millete armağan etmişti.

Bu özel günde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, sırtında paltosu yokken bir ev alacak para ödülünü reddeden Mehmet Akif Ersoy’u ve gazi Meclisin bütün üyelerini rahmet ve minnetle bir kez daha anıyorum ve siyaseti bu fakir milletin sırtından zengin olmak için kullanan herkesi aynı inanç ve aynı imanla, şiddetle kınıyorum.

Saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Atıcı…

6.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın, Ankara’daki Mersin tanıtım günlerine ve Mersin Büyükşehir Belediyesinde işten çıkarılan taşeron işçilerinin durumuna ilişkin açıklaması

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün Ankara’da Mersin tanıtım günleri başlıyor. Biz Mersin’in güneşiyle, doğasıyla, altın kum sahilleriyle, narenciye cenneti olmasıyla, cezeryesiyle, tantunisiyle, kerebiciyle, muzuyla, çileğiyle, sebzesiyle, meyvesiyle; her renkten, her inançtan, her kökenden kardeşçe ve barış içinde yaşayan insanlarıyla tanıtılmasını arzu ediyoruz. Ancak Mersin, maalesef Büyükşehir Belediyesinden çıkarılan ve sayıları bini geçen taşeron işçileriyle anılıyor. Bu işçilerin çoğu DİSK GENEL-İŞ Sendikasında örgütlü oldukları için işten çıkarıldılar. Bugün yüzlerce işçi Ankara’da yağmur, soğuk demeden ekmeklerinin peşine düştü ve yürüdü. Şu anda bu işçiler, temsilciler parti gruplarıyla görüşüyorlar ancak Milliyetçi Hareket Partisi bu işçilere randevu bile vermemiş. İşten çıkarılan işçiler yaklaşık altı aydır çadırlarda direniyor. Mersin’in tanıtımına en büyük katkı, direnen bu işçilerin yeniden işe alınmasıyla olacaktır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Kaplan…

7.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın, Kocaeli’nde 112 acil yardım istasyonlarının yetersiz olduğuna ve herkesin rahat ulaşabileceği bir sistemin olmasını temenni ettiğine ilişkin açıklaması

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Kocaeli ilimizde sağlık açısından 112 istasyonu sayısı 32. Kocaeli ilinin batısında, İstanbul’a yakın bulunan 4 ilçemizde toplam nüfusun yüzde 45’i oturuyor olmasına rağmen istasyon sayısının 8’de kalması nedeniyle, -ortalama, kişi başına düşen- nüfusa, 100 bin kişiye 1 112 Acil İstasyonu düşmektedir. Bu haksız uygulamaya son verilmesi noktasında yetkilileri uyarmak istiyorum. Dengeli ve herkesin rahat ulaşabileceği bir istasyon ve 112 sisteminin olmasını temenni ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Toprak…

8.- İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak'ın, ÖSYM’nin, üniversite giriş sınavı sorularının açıklanmasıyla ilgili Danıştay kararına uyması gerektiğine ilişkin açıklaması

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Çok teşekkürler Sayın Başkan.

Ben, biraz önce sözü edilen ÖSYM sınavlarına ilişkin önemli bir meseleye değinmek istiyorum. Biliyorsunuz, yıllardır ÖSYM sınavlarında sınav yapıldıktan sonra sorular açıklanıyordu, çocuklar da ona göre kendi kendilerini değerlendiriyorlardı, kamuoyu da değerlendiriyordu sınav sonuçlarına göre.

Şimdi, son birkaç yıldır ÖSYM bunu açıklamamaya başladı, sadece 20 tane soruyu açıklıyor. Bu Danıştaya gitti -geçen yıldı zannediyorum- Danıştay bunu yanlış buldu, “Kamuoyunun bilgilendirilme hakkı vardır.” dedi ve ÖSYM’nin bütün soruları açıklaması gerektiği doğrultusunda karar verdi. Bu sene aynı şeyi yapıyorlar, gene 20 soru açıklanacakmış.

Şimdi, bakın, böyle bir şey olamaz. Yani bu ülkede hukuk bitmiş vaziyette; Cumhurbaşkanı “Anayasa’yı tanımam.” diyor, bakanlar “Anayasa’yı tanımıyoruz.” diyorlar. Hukuksuz olarak pek çok iş yapılıyor, hiçbir şey yapamıyoruz bu konuda. Gözlerimizle gördüğümüz yolsuzluk meselesini bu Meclis aklamış vaziyette, böyle bir şey olamaz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Varlı, buyurun.

9.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı'nın, İstiklal Marşı’nın kabulünün 94’üncü yıl dönümüne ve pamuk üreticilerine verilen prim desteğinin artırılması gerektiğine ilişkin açıklaması

MUHARREM VARLI (Adana) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de İstiklal Marşı’nın kabulünü kutluyorum. Mehmet Akif Ersoy’u minnetle, şükranla yâd ediyorum. Tabii ki, Mehmet Akif Ersoy’un yaşantısını, onun hayallerini, onun düşüncelerini iyi anlayan birileri olarak onun kemiklerini sızlatmamamız gerekir diye de düşünüyorum.

Buradan da Hükûmete bir uyarıda bulunmak istiyorum: Bugünlerde Çukurova’da mısır ve pamuk ekimi başlayacak. Söz vermişlerdi “Pamuğun prim fiyatlarını yükselteceğiz.” diye, pamuğun prim fiyatları aynı yerinde sayıyor. Çiftçiye pamuk ektirmemiz lazım çünkü biz bir tekstil ülkeyiz, tekstilin ham maddesi de pamuk; dışarıdan ithal ederek biz tekstilde dünyayla yarışamayız. Onun için, bir an önce bu prim desteğinin artırılması lazım ki çiftçi mısır ekmeden pamuk ekmeye devam etsin. Dolayısıyla, Hükûmetin de bu konuda bir an önce tedbir alması lazım. Dediğim gibi, tekstilde dünyayla yarışabilmek için ham maddemizi kendimizin üretmesi lazım. Şu anda dünyada en çok pamuk ithal eden ülke durumundayız ne yazık ki.

BAŞKAN – Sayın Işık…

10.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, emeklilerin durumunun iyileştirilmesi konusunda Hükûmet yetkililerini göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Dün, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak verdiğimiz emeklilerin sorunlarının araştırılmasıyla ilgili önerge üzerinde yapılan görüşmeleri izleyen çok sayıda emeklimiz bizleri arayarak hemen hemen tamamına yakının borç içinde yaşadıklarını, aylık 24 lira veya 15 lira gibi maaş zamlarının kendileriyle alay anlamına geldiğini, şu andaki maaşlarının oldukça düşük kaldığını, ikinci bir işte çalışanlardan kesilen yüzde 15-20 oranındaki SGK primi kesintisinin mutlaka kaldırılması gerektiğini ve bunun haksızlık olduğunu belirtmişlerdir. Emekli maaşlarının yeterli olduğunu belirten AKP’li bakan, milletvekili ve yöneticilere de istemlerini iletmemizi özellikle istirham etmişlerdir.

Emeklilerin durumlarının iyileştirilmesi konusunda Hükûmetin yetkililerini göreve davet ediyorum, size de teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Gök…

11.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, 12 Mart 1971 muhtırasına ve İstiklal Marşı’nın kabulünün 94’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, bundan kırk dört yıl önce, 12 Mart 1971 tarihinde Silahlı Kuvvetlerin Cumhurbaşkanına verdiği bir muhtırayla hükûmet istifaya zorlanmıştır.

Türkiye, 12 Mart, 1971 tarihinde verilen bu muhtırayla daha sonra son derece karanlık bir sürece girmiş ve Türkiye'nin en karanlık tablosunu oluşturan günler o dönemde yaşanmıştır. Askerî darbeler, askerî muhtıralar gibi her türlü vesayeti reddettiğimizi ama bugünlerde oluşturulmaya çalışılan Cumhurbaşkanı vesayetini de şiddetle kınadığımızı ve reddettiğimizi tekrar belirtmek istiyorum.

Ayrıca yine, doksan dört yıl önce 12 Mart 1921 tarihinde Birinci Meclis tarafından kabul edilen ve Mehmet Akif Ersoy’un Türk milletine emanet ettiği İstiklal Marşı’nın yıl dönümünde İstiklal Marşı’nı yazanları, güfteleyenleri, besteleyenleri ve İstiklal Harbi’ni sürdürerek bugünkü bağımsız Türkiye’yi yaratanların her birini ayrı ayrı saygıyla selamlıyor ve hepsine rahmet diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Sayın Yılmaz… Yok.

Sayın Vural…

12.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, 12 Mart 1971 muhtırasına ve İstiklal Marşı’nın kabulünün 94’üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Evet, bugün 12 Mart, İstiklal Marşı’mızın Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabulünün 94’üncü yılı. Millî şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy’u, istiklal ve egemenliğimiz uğruna şehit olanları rahmet ve minnetle anıyoruz. Cenabıhak milletimize bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın. Tabii, vatan toprağını koruyarak İstiklal Marşı’nı kabul eden Türkiye Büyük Millet Meclisi, aslında bugünlerde vatan toprağının terk edilmesinin sonuçlarını da çok iyi idrak etmelidir. İstiklal Marşı’nı kabul eden Türk milletinin egemenliğini ve istiklalini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı ruh, heyecanla istiklalimizi, egemenliğimizin bölünmez bütünlüğünü, millî mücadelemizle kurulan cumhuriyetimizi, vatan toprağını korumaya yönelik her türlü kararı alması gerektiğine olan inancımı da, kararlılığımızı da bu vesileyle ifade etmek istiyorum.

12 Mart münasebetiyle, aynı zamanda millî egemenliğimize yönelik her türlü darbe girişim ve zihniyetini kınadığımı bu vesileyle ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Şandır…

13.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır'ın, İstiklal Marşı’nın kabulünün 94’üncü yıl dönümüne ve Mehmet Akif Ersoy ile tüm şehitleri rahmetle andıklarına ilişkin açıklaması

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugünden doksan dört yıl önce millî marş olarak bu Mecliste kabul edilen İstiklal Marşı’mızın ruhuna ve mesajına her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğu günler yaşamaktayız. Türk milletine “korkma” diyen Mehmet Akif Ersoy’a yüce Allah’tan rahmetler dilerken milletimizin birliğini parçalamak, devletimizin millî yapısını değiştirmek için siyaset yapanlara karşı Türk milliyetçileri olarak korkmadığımızı buradan ifade etmek istiyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak İstiklal Marşı’nın ruhuna ve mesajına sahip çıkmaya hazır olduğumuzu ifade eder, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Akar…

14.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın, İzmit’in Alikahya Mahallesi’ndeki evler için alınan yıkım kararına ilişkin açıklaması

HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, İzmit Alikahya beldesinde –beldeler kalktı- merkez mahallesinde iki gün önce 3 aileye ait -sabah beşte- evler yıkıldı ve orada bulunan 100’e yakın haneye de yıkım kararları yollanmaya başlandı. Bu iktidar döneminde, orada bu inşaatlar yapılırken yol getirildi, su getirildi, elektrik getirildi, doğal gaz getirildi ve bugün insanlara yıkım ihbarları geliyor. Aslında yer kendilerine ait, “çalılık” diye geçiyor, imara açılması gereken bir yer çünkü çalı kalmamış. Bu problemin böyle halledilmesi gerekirken insanların evlerini başlarına yıkıyorlar. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi “Uzaydan görüntülüyoruz artık, kimsenin kaçak bina yapma şansı yok.” derken bugün “Kaçak bina yapıldı.” diye insanların evleri yıkılıyor ki bunu doğru bulmuyoruz. Bir an evvel bu insanların problemlerinin çözülmesi gerektiğini buradan ifade etmek istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener'in, Başkanlık Divanı olarak, İstiklal Marşı’nın kabulünün 94’üncü yıl dönümüne ve Mehmet Akif Ersoy ile tüm şehitleri rahmetle andıklarına ilişkin konuşması

BAŞKAN – Ben de Başkanlık Divanı adına İstiklal Marşı’mızın kabulünün 94’üncü yıl dönümünü büyük bir heyecanla ve minnetle kutluyorum, anıyorum. İstiklal Marşı’nın şairi rahmetli, merhum Mehmet Akif Ersoy’u ve İstiklal Marşı’mızla şekillenen Millî Mücadele ruhunu, iradesinin sahiplerini minnetle, şükranla, rahmetle anıyorum. Cenabıhak bir daha bu millete İstiklal Marşı’nı yazdırmasın duasını tekrarlıyorum ve o gün kabul eden gazi Meclisin mensuplarını ve bizler gibi Başkanlık Divanında oturanları rahmetle, minnetle, şükranla anıyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutça ve 20 milletvekilinin, Güney Marmara bölgesinin su kaynaklarındaki kirliliğin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1251)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Güney Marmara bölümü, Saros Körfezi ile İzmit Körfezi'nin güneyinde kalan, Çanakkale, Balıkesir, Bursa, Yalova, Bilecik illeri ile İzmit ve Sakarya illerinin bir kısmını kapsayan alandır. Güney Marmara bölgesi akarsu ve göller bakımından zengindir. Bölgenin en önemli akarsuları Susurluk (Simav) Çayı, Gönen Çayı, Biga Çayı, Koca Çay, Havran Çayı, Atnos Çayı, Üzümcü Çayı, Zeytin Çayı, Kirmasti Çayı, Kızıklı Dere, Kara Dere ve Kille Deresi'dir. Susurluk Çayı, Kütahya'nın Şaphane Dağı’ndan çıkarak, Bursa'da Nilüfer Çayı ile birleşip Ballıkaya'da Marmara Denizi’ne dökülür. Gönen Çayı, Kaz Dağı’ndan çıkarak Kazak, Bakırçay ve Akkayası çaylarını alır ve Erdek Körfezi’ne dökülür. Güney Marmara bölgesinin gölleri İznik, Uluabat, Tabak Gölü ve Manyas Kuş Gölü bu bölümde bulunur.

Manyas Kuş Gölü Türkiye'nin altıncı büyük gölüdür. Göl, Manyas Çayı, Sığırcı Deresi, Mürüvvetler Deresi, Dutlu Deresi ve yer altı suları ile beslenmektedir. Göl'ün çıkışı ise Karadere ile olmaktadır. Göl ve yakın çevresine 1981 yılında 1’inci derece Doğal SİT alanı statüsü verilmiştir. 200'ü aşkın kuş türü ile 23 balık türünün bulunduğu bilinen göldeki Millî Park'a 1975 yılında Avrupa Konseyince A sınıfı diploma verilmiştir. Yöre halkı, tarıma dayalı küçük işletmeler ve fabrikaların yarattığı kirlilikten ötürü oldukça şikâyetçidir. 5 Haziran 2012 Dünya Çevre Günü Manyas Gölü'nde toplu balık ölümlerinin yaşanması, izleyen günlerde de toplu kuş ölümlerinin yaşanması tehlikenin boyutlarını göstermektedir.

Balya'da kurşun kirliliği bölgede dehşet saçan boyuttadır. Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Erdoğan Bayraktar'ın ifadesiyle "vahşice depolanan" atıkların yarattığı kirlilik Kocaçay'a, Maden Deresi'ne ve nihai olarak Manyas Kuş Gölü'ne ulaşmaktadır.

Güney Marmara bölgesinin önemli göllerinden Ulubat Gölü'nde Mustafakemalpaşa Çayı vasıtasıyla sanayi tesislerinden fosfor yüklü atık sular taşınması ve buna bağlı olarak azalan oksijen miktarı zaman zaman toplu balık ölümlerine yol açmaktadır.

Çanakkale-Balıkesir kesimindeki önemli akarsulardan olan Gönen Çayı, Gönen sonrasında organik madde, azot ve oksijen parametreleri açısından kirli ya da çok kirli su sınıfında yer almaktadır. Biga Çayı'nda ise Biga öncesinde su kalitesi bilinmemektedir. Biga sonrasında ise Marmara Denizi girişinde kimyasal oksijen ihtiyacı ikinci sınıf, biyolojik oksijen ihtiyacı üçüncü sınıf değerlere düşmektedir.

Çanakkale'nin Umurbey Çayı ve Sarıçay’da kurşun-çinko yatakları ve işleme tesislerinin bulunması ayrıca değerlendirilmelidir. Önemli diğer bir sorun Bursa İznik Gölü'ndeki kirlenmedir. İznik Gölü'nü besleyen dereler ve gölü Marmara Denizi'ne bağlayan göl ayağı organik madde, azot ve fosfor açısından çok kirlenmiş vaziyettedir.

Türkiye'de, son kırk yılda 1 milyon 300 bin hektar sulak alan kuruma ve kirlenme gibi nedenlerle ekolojik ve ekonomik işlevini yitirmiştir. İzlenen yanlış yönetim ve kullanım uygulamalarına küresel iklim değişikliğinin etkileri de eklenince ülkemizde bulunan yaklaşık 1,2 milyon hektar sulak alanın geleceğinin güvende olduğu söylemek oldukça zordur. Bu korkunç tablo hayati öneme sahip su potansiyelimizi tehdit etmektedir. Özellikle güney Marmara bölgemiz tarımsal üretimin yanı sıra tarıma dayalı sanayi ve sanayinin diğer kollarında yoğun bir gelişme yaşamaktadır. Beraberinde kentleşme ve nüfus artışı, önemli ölçüde evsel atık su, yüzey sularının ve yer altı sularının kirlenmesine yol açmakta ve kalitesini tehdit etmektedir.

Güney Marmara bölgesinin su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir yönetimi konusunda, mevcut alanların daha fazla tahrip olmasını önleyici projelerin saptanması, boyutları gittikçe büyüyen kirlenmenin yarattığı tehdidin ve bu tehdidin nasıl giderileceğinin kapsamlı olarak araştırılması için Anayasa’nın 98, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Namık Havutça                                                     (Balıkesir)

2) Ali Sarıbaş                                                           (Çanakkale)

3) Gürkut Acar                                                          (Antalya)

4) Hülya Güven                                                        (İzmir)

5) Celal Dinçer                                                         (İstanbul)

6) Turgay Develi                                                       (Adana)

7) Haydar Akar                                                         (Kocaeli)

8) İlhan Demiröz                                                      (Bursa)

9) Hurşit Güneş                                                        (Kocaeli)

10) Doğan Şafak                                                      (Niğde)

11) Osman Kaptan                                                    (Antalya)

12) Ramazan Kerim Özkan                                        (Burdur)

13) Mehmet Hilal Kaplan                                           (Kocaeli)

14) Kamer Genç                                                       (Tunceli)

15) Ali Serindağ                                                       (Gaziantep)

16) Emre Köprülü                                                     (Tekirdağ)

17) Selahattin Karaahmetoğlu                                   (Giresun)

18) Candan Yüceer                                                   (Tekirdağ)

19) Ali İhsan Köktürk                                                (Zonguldak)

20) Mustafa Serdar Soydan                                       (Çanakkale)

21) İhsan Özkes                                                       (İstanbul)

2.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve 19 milletvekilinin, mevcut enerji kaynaklarını verimli kullanabilmek ve yeni enerji kaynaklarını hayata geçirebilmek için karşılaşılan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1252)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Giderek artan enerji ihtiyacının karşılanması mevcut projeler ve yatırımlarla yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Ülkemizde kalkınmayı sürdürebilmemiz için doğru bir enerji politikasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenlerle, mevcut enerji kaynaklarını verimli kullanabilmek ve yeni enerji kaynaklarını hayata geçirebilmek için karşılaşılan sorunların ele alınması ve gerekli tedbirlerin belirlenmesi amacı ile Anayasa’mızın 98' inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederiz.

1) Haydar Akar                                                         (Kocaeli)

2) Namık Havutça                                                     (Balıkesir)

3) Gürkut Acar                                                          (Antalya)

4) Celal Dinçer                                                         (İstanbul)

5) Ali Sarıbaş                                                           (Çanakkale)

6) İlhan Demiröz                                                      (Bursa)

7) Turgay Develi                                                       (Adana)

8) Doğan Şafak                                                        (Niğde)

9) Ali Serindağ                                                         (Gaziantep)

10) Osman Kaptan                                                    (Antalya)

11) Ramazan Kerim Özkan                                        (Burdur)

12) Mehmet Hilal Kaplan                                           (Kocaeli)

13) Kamer Genç                                                       (Tunceli)

14) Emre Köprülü                                                     (Tekirdağ)

15) Selahattin Karaahmetoğlu                                   (Giresun)

16) Candan Yüceer                                                   (Tekirdağ)

17) Ali İhsan Köktürk                                                (Zonguldak)

18) Mustafa Serdar Soydan                                       (Çanakkale)

19) İhsan Özkes                                                       (İstanbul)

20) Hülya Güven                                                       (İzmir)

Gerekçe:

Günümüzde enerji, dünyanın en önemli meselesi haline gelmiştir. Çünkü enerji tüketimi teknolojik gelişime ve nüfus artışına bağlı olarak giderek, her geçen gün artmaktadır. Enerji üretimindeki bağımlılık, ülkemizin refah ve kalkınma seviyesini olumsuz yönde etkilemektedir. TEİAŞ'ın hazırladığı "Türkiye Elektrik Enerjisi 10 Yıllık Üretim Kapasite Projeksiyonu’na (2011-2020)" göre beklenen yıllık ortalama talep artışı yüksek talep ve düşük talep serileri için sırasıyla yüzde 7,5 ve yüzde 6,5'tur.

Projeksiyonda, yüksek talep serisine göre 2020 yılında elektrik tüketiminin yaklaşık 434 TWh'e, düşük talep serisine göre ise 398 TWh'e ulaşacağı öngörülmektedir. Türkiye, yüksek talep ve düşük talep serilerinde projelerin güvenilir üretim kapasitesi ve Senaryo 2'ye göre 2017 yılında elektrik sıkıntısıyla karşı karşıya kalacaktır. Nisan 2012 itibarıyla kurulu gücü yaklaşık 53.942 MW olan Türkiye'nin toplam elektrik üretiminin yüzde 45'i doğal gaz, yüzde 28'i kömür, yüzde 23'ü hidroelektrik kaynaklar ve ancak yüzde 2,1'i rüzgâr enerjisiyle karşılanmaktadır. Enerji kaynakları bakımından net ithalatçı ülke konumunda olan Türkiye'de enerji arzının yüzde 73'ü ithalatla karşılanmaktadır. Doğal gaz hâlen elektrik enerjisi üretimimizde en yüksek paya sahip olmaya devam etmektedir. Bu nedenle en yüksek fiyat artışları sürekli olarak doğal gaz ve petrol ürünlerinde meydana gelmektedir.

Ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişimlerinin en temel unsurunun enerji olduğu gerçeğinden yola çıkıldığında, enerjinin kesintisiz, güvenilir ve ucuz yollardan bulunması ve enerji kaynaklarının da mutlaka çeşitlendirilmesi zorunluluğuyla karşı karşıya kalındığı görülmektedir.

Ülkemiz yenilenebilir enerji kaynakları bakımından çok iyi bir iklim kuşağı ve coğrafi konuma sahiptir. Bu potansiyeli fırsata çevirmek için ülkemizin coğrafi konumu çok iyi incelenmelidir. Hangi bölgelerde güneş enerjisinden, hangi bölgelerde rüzgâr enerjisinden ve jeotermal enerjisinden yararlanacağı tespit edilmeli ve yenilenebilir enerji kaynakları daha etkin kullanılmalıdır. Enerji sektöründeki dışa bağımlılık oranımız göz önüne alındığında ve ayrıca ilave olarak da tarım, turizm ve endüstri gibi alanlarda ülkemizin kalkınmasına büyük ölçüde ilave katkı sağlayacak bu tür kaynaklarımıza daha fazla önem vermemiz gerektiği apaçık ortadadır.

Bu nedenlerle enerjide dışa bağımlılığı azaltmak, refah ve kalkınmayı sağlamak, enerji potansiyelinin araştırılarak değerlendirilmesi, mevcut yatırımların verimli kullanılmadığı ve yeni enerji kaynaklarının da yeterli hızda hayata geçirilmediğini düşünerek bir Meclis araştırması açılmasının yerinde olacağı kanaatindeyiz.

3.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve 19 milletvekilinin, gelir dağılımındaki adaletsizliğin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1253)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Anayasa’mızın 98, İç Tüzük’ümüzün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince, ülkemizin içinde bulunduğu zor ve kötü ekonomik şartlar göz önünde bulundurularak yoksullukla mücadele etmek ve buna bağlı olarak toplumsal refahı ve birlikteliği arttıracak olan gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilmesiyle ilgili sorunların, alınması gereken önlemlerin ve çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırma komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.

1) Haydar Akar                                                         (Kocaeli)

2) Namık Havutça                                                     (Balıkesir)

3) Gürkut Acar                                                          (Antalya)

4) Celal Dinçer                                                         (İstanbul)

5) İlhan Demiröz                                                      (Bursa)

6) Ali Sarıbaş                                                           (Çanakkale)

7) Turgay Develi                                                       (Adana)

8) Osman Kaptan                                                      (Antalya)

9) Ramazan Kerim Özkan                                          (Burdur)

10) Doğan Şafak                                                      (Niğde)

11) Mehmet Hilal Kaplan                                           (Kocaeli)

12) Kamer Genç                                                       (Tunceli)

13) Ali Serindağ                                                       (Gaziantep)

14) Emre Köprülü                                                     (Tekirdağ)

15) Selahattin Karaahmetoğlu                                   (Giresun)

16) Candan Yüceer                                                   (Tekirdağ)

17) Ali İhsan Köktürk                                                (Zonguldak)

18) Mustafa Serdar Soydan                                       (Çanakkale)

19) İhsan Özkes                                                       (İstanbul)

20) Hülya Güven                                                       (İzmir)

Gerekçe:

Ülkemizde ekonomik şartların daraldığı ve daha da kötü hâle geldiği, gelir dağılımındaki bozukluğun sürekli arttığı yaşam şartlarının dar gelirlilerin aleyhine gelişmesi süreklilik arz etmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2011 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması da bunu göstermektedir.

Araştırma Türkiye nüfusunun yüzde 16,1'inin yoksulluk riski altında olduğunu ortaya koymaktadır. Yoksulluk riski altında olanların sayısı 12 milyon kişiyi aşmıştır. Bunun yanında sürekli yoksulluk riski altında bulunanların oranı 2009’da yüzde 17,3 iken, 2010 yılında bu oran yüzde 18,5’i bulmuştur. Yine TÜİK verilerine göre en zengin yüzde 20’lik grup toplam gelirin yüzde 46,7’sini almaktadır, en yoksul yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise yüzde 5,8'dir. Bu da en yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20 arasındaki gelir farkının 8 kat olduğu sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Ülkemizdeki zengin ve fakir arasındaki artan bu gelir uçurumu kent ve kırsalda yaşayanlar arasında da giderek artmaktadır.

Yine nüfusun yüzde 86,5'i "evden uzakta bir haftalık tatili", yüzde 67,6'sı "beklenmedik harcamalarını" ve yüzde 80,3'ü "yıpranmış ve eskimiş mobilyalarını yenileme ihtiyacını" ekonomik nedenlerle karşılayamamaktadır. Yüzde 41,6'sının konutunda "sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi ve benzeri" sorunlar söz konusudur. Yüzde 41,7'sinin oturduğu konutta "izolasyondan dolayı ısınma sorunu" yaşanmaktadır. Yüzde 61,8'inin hanesinin taksit ödemeleri ve borçları -konut alımı ve konut masrafları dışında- bulunmakta, bu borç ödemeleri yüzde 26,2'sinin hanesine çok yük getirmektedir.

Son yıllarda yaşanan adaletsiz gelir dağılımı ve uygulanan yanlış politikalar dar gelirliler üzerindeki yükü arttırmış, bireyler yoksulluk sınırının altına itilmiştir. Her ülkenin temel dinamiği olan orta direk artık Türkiye'de çökmüştür. İktidar tarafından sadaka kültürünün yerleşmesi için çalışmaların yapılması konunun daha kötü sonuçlara varacağı endişesini uyandırmaktadır. Sadaka kültürü çözüm değildir, kendine bağımlı milyonlar yaratmak da yanlış bir amaç ve politikadır.

Yoksullukla mücadele ve gelir dağılımındaki eşitsizliği içeren bu hususları ülkemizdeki üniversitelerimiz, sivil toplum kuruluşları ve devletimizin ilgili organlarıyla birlikte detaylı incelenerek değerlendirilmelidir. Gelir dağılımındaki adaletsizlik dikkatle incelenmeli, gelir ölçütleri detaylı bir şekilde çıkartılmalı ve adaletli gelir dağılımı incelenmelidir.

Bu nedenlerle, gelir dağılımındaki adaletsizliklerin tespiti ve çözümlenmesi amacıyla Anayasa’mızın 98’inci maddesi, İç Tüzük’ün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince araştırma komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla araştırılmasını saygılarımızla arz ederiz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.

Bir gensoru önergesi vardır, önerge bastırılıp sayın üyelere bugün dağıtılmıştır.

Şimdi önergeyi okutuyorum:

B) Gensoru Önergeleri

1.- HDP Grubu adına, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in, ekonominin kötü yönetildiği iddiasıyla Başbakan Yardımcısı Ali Babacan hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi (11/48)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Dolar kurunun hızla artması, T.C. Merkez Bankasına müdahale edilmesi, siyasi istikrarsızlık sonucu ekonominin riske sokulması nedeniyle; "Ekonomik Konularda Genel Koordinasyon Sorumlusu" Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan hakkında Anayasa’nın 98, 99, İç Tüzük’ün 106 ncı maddesi uyarınca gensoru açılmasını arz ve teklif ederiz. 06.03.2015

 

                                                                                                                      İdris Baluken

                                                                                                                           Bingöl

                                                                                                              HDP Grup Başkan Vekili

Genel Gerekçe:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Merkez Bankasıyla sürdürdüğü faiz kavgası, Hükümetin basiretsizliği, suskunluğu ve etkili önlemler alınmaması sonucu zirve yapan dolar rekor kırmaya başladı.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın istifa edeceğine yönelik dedikodular ve Başçı'nın sağlık sorunlarından ötürü Merkezin toplantısına katılmadığı yönündeki bilgi de eklenince korkulan oldu.

Merkezden, istifa iddialarına yalanlama ve Başçı'yla ilgili “görevinin başında” açıklamaları gelse de yurt dışından gelen veriler ile Amerikan Merkez Bankasının yaklaşmakta olan kritik faiz kararı da sürece eklenince dolar bir gün içinde 3-4 zirve birden görmeye başladı.

Merkez Bankasının günlük olarak arttırma kararı aldığı döviz silahı da doların ateşini söndürmeye yetmedi. 2,55 seviyeleriyle zirveye çıkan dolar, Merkezin piyasaya sürdüğü 60 milyon dolar sonrasında beklenenin aksine düşüş yerine 2,62 seviyeleriyle en yüksek zirvesine ulaştı.

Şirket bilançoları hasar görürken, reel sektörün açık pozisyonu 180 milyar dolar. Burada yüzde 10'luk bir kur artışının 18 milyar dolar karşılığı Türk lirası etkisi olacak. Bu da kabaca 35-40 milyar TL zarar bilançolara yansıyacak demektir.

İhracatçıların ara malı ithal etmesi nedeniyle bu piyasanın da dolaylı bir zarara uğradığı görülmektedir.

Türkiye, petrol fiyatlarının düşmesi sonucu 2015 yılında daha düşük bir enflasyon elde etse de, olası sert faiz indirimi, mevcut dalgalanmalar da devalüasyona yol açıyor. TCMB dolardaki son yükselişe bakarak, geçen yıl faizleri yükselterek dolardaki yükselişin önüne geçmiş ve bir devalüasyon (Paranın satın alma gücünün düşürülmesi) krizini engellediyse de, önümüzdeki günlerde yeni krizler kapıda. Doların güçlenmesinin TL'nin dış değerinde, enflasyonun devam etmesinin de TL'nin iç değerinde yarattığı kayıplar Türkiye üreticisinin rekabet gücünü olumsuz şekilde etkiliyor. Bu, önümüzdeki dönem için ciddi bir risk oluşturuyor.

Ayrıca, yabancı yatırımcı için şu anki Türk lirası faiz oranları cazip gelmiyor, daha doğrusu, bu cari açıkla bu uluslararası konjonktürde Türk lirası yatırımı yapmak için mevcut faiz oranlarını yeterli bulmuyorlar.

Türkiye'de döviz kurunu daha çok Türkiye'deki iç istikrarsızlıklar belirliyor ama 2,50 de psikolojik bir sınır. Sade vatandaş doların artacağını beklerse o zaten artar. Küçük tasarrufu olanlar bile gidip bunu dövize çevirmeye çalışırlar. Zaten Merkez Bankasının döviz rezervleri oldukça sınırlı. Türkiye'nin net döviz rezervleri 40 milyar doların biraz üzerinde. Bir döviz talebi olduğu zaman da kısa sürede bu cephane tükenebilir.

Özellikle 2010-2013 döneminde hesapsızca borçlanarak döviz borçlarını büyüten firmaları bu yıl da çok zor günler bekliyor. Dolar kurunun düşük olduğu sıralarda dövizle borçlanan firmaların 2013 sonrası hızla değerlenen döviz karşısında TL olarak borçları olağanüstü arttı. Sadece 2013 sonunda bile 390 milyar dolarlık dış borç stokunun TL karşılığı 862 milyar TL iken, 9 Şubat 2015 itibariyle bu borç 967 milyar TL'ye çıktı ve 226 milyar TL’lik kur farkı zararı birikti. Sadece 14 ayda yüzde 33 oranında artan TL cinsinden borç yükü, birçok sanayi ve hizmet firmasının kâbusu durumunda. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın faiz indirimi ile ilgili Merkez Bankasını baskı altına alan demeçleriyle de yukarı giden dolar kurunun her sentlik artışı, borç stokunun 4 milyar TL artışına yol açıyor. G-20 içinde 5'li kırılgan içinde en başta gelen Türkiye’de, yanlış ekonomi politikaları sonucu, enflasyon ve işsizlik artmış, TL değer kaybetmiş, ülke risk altına sokulmuştur.

Ekonominin kötü yönetilmesi dolayısıyla Ekonomik Konularda Genel Koordinasyon Sorumlusu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan hakkında gensoru açılmasını arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Gensorunun gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki görüşmenin gününü de kapsayan Danışma Kurulu önerisi daha sonra onayınıza sunulacaktır.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

IX.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken tarafından, 6306 sayılı Kanun’un 23’üncü maddesi gereği 15/5/2015 tarihi itibarıyla yürürlükten kalkacak olan 2981 sayılı İmar Affı ve Gecekondu Kanunu gereği tapu hakkı kazanmış fakat tapusunu alamayan yurttaşların yaşadıkları sorunların araştırılması amacıyla 11/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 12 Mart 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

12/03/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 12/03/2015 Perşembe günü (Bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                     İdris Baluken

                                                                                                                           Bingöl

                                                                                                                 Grup Başkan Vekili

Öneri:

11 Mart 2015 tarihinde, Bingöl Milletvekili Grup Başkan Vekili İdris Baluken tarafından verilen (1745 sıra nolu), "6306 sayılı Kanun’un 23'üncü maddesi gereği 15 Mayıs 2015 tarihi itibarıyla yürürlükten kalkacak olan 2981 sayılı İmar Affı ve Gecekondu Kanunu gereği tapu hakkı kazanmış fakat tapusunu alamayan yurttaşların yaşadıkları sorunların araştırılması” amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 12/03/2015 Perşembe günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin lehinde Mardin Milletvekili Sayın Erol Dora.

Buyurunuz Sayın Dora. (HDP sıralarından alkışlar)

EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6306 sayılı Kanun’un 23’üncü maddesi gereği 15 Mayıs 2015 tarihi itibarıyla yürürlükten kalkacak olan 2981 sayılı İmar Affı ve Gecekondu Kanunu gereği tapu hakkı kazanmış fakat tapusunu alamayan yurttaşlarımızın yaşadıkları sorunların tespiti ve bu sorunların çözümü için ivedilikle atılması gereken adımların belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’de, 1950’lilerden günümüze değin, kırdan kente doğru ve ülkenin doğusundan batısına doğru sürekli bir göç hareketliliği yaşandığı hepimizin malumudur. Hükûmetlerin politikalarıyla da göç hareketliliği sürekli olarak teşvik edilmiştir. 1927 yılında ülke nüfusunun yüzde 76’sı kırsal bölgelerde, yüzde 24’üyse kentsel alanlarda yaşıyorken, bugün ülke nüfusunun yüzde 75’inden fazlası şehirlerde yaşamaktadır. Yaşanan göç giderek yoğunlaşan bir şehirleşmeyi de beraberinde getirmiştir.

Değerli milletvekilleri, hızla gelişen şehirleşmenin yarattığı en büyük sorun, hiç kuşkusuz yerleşim ve barınma sorunu olmuştur. Özellikle 1950’lerden günümüze şehirleşmeyi teşvik eden hükûmetler şehirleşmenin gereği olan altyapı ve konut ihtiyacını ise görmezden gelmişlerdir. Kentleşme oranının artmasını bir gelişim göstergesiymiş gibi sunmaktan geri kalmayan, AKP’nin de içerisinde yer aldığı hükûmetler silsilesi yurttaşın yerleşim ve barınma sorunları karşısında halkı âdeta kendi kaderine terk etmişlerdir. Bu politikalar Türkiye’de birçok ilde düzensiz, plansız ve çarpık bir kentleşmeye neden olmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1980’li yıllarda Türkiye’de neredeyse bütün büyük şehirlerde tapusuz ve imar plansız yapıların yoğun bir biçimde yaygınlaştığı, gecekondu olarak kavramlaştırılan yapıların hızla arttığı görüntülere tanıklık edilmiştir. Hızlı, plansız ve çarpık kentleşme, kentlerin mevcut altyapı durumlarının artan nüfus yoğunluğu karşısında hazırlıksız yakalanması neticesinde varoş mahalleler ciddi bir yaygınlık kazanmıştır.

Ekonomik, sağlık, eğitim, siyasi, kültürel ve sosyal sebeplerden ötürü daha iyi yaşam koşullarına kavuşmak umuduyla köyünü ve topraklarını terk eden yüz binlerce yoksul aile yıllarca son derece sağlıksız koşullarda yaşamak pahasına göç yollarını tutmuşlardır. Kente göç eden aileler bir arsa satın alacak ve sağlam bir ev yapabilecek ekonomik güce sahip olmadığından, boş araziler üzerine kaçak, dayanıksız ve birkaç gün içerisinde hızlıca inşa edilen derme çatma yapılarda barınmak durumunda kalmışlardır.

Değerli milletvekilleri, hükûmetler kentlere göç eden söz konusu yurttaşlarımızı köylerinde veya köylerine yakın il ve ilçelerde tutabilecek ekonomik ve sosyal politikalar geliştirememişlerdir. Diğer taraftan, siyasi iktidarlar, gerek merkezî hükûmetler gerekse belediyeler, her seçim döneminde bu kaçak, çarpık ve dayanıksız yapılarda oturan yurttaşlarımızı suistimal ederek tapu vaatleri vermiş ve gecekondularda oturmak zorunda kalan yurttaşlarımızın bu durumunu oy potansiyeli hâline getirmek için türlü yöntemlere başvurmuşlardır. Bu yapılar her seçim döneminde biraz daha artmış; daha sonra bu yapılar her seçim döneminde yeni kaçak katların çıkıldığı, mimari projeden yoksun, olası deprem risklerine karşı denetimsiz yapılar biçimini alarak süregitmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tapuları olmadığı için sürekli evlerinin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olan bu yurttaşların yerleşim haklarına ilişkin yürütülen çeşitli mücadeleler sonucunda, 1980 sonrası 2981 sayılı İmar Affı ve Gecekondu Kanunu çıkartılmıştır. Bu kanuna istinaden yurttaşlara belli bir ücret karşılığında konutlarının bulunduğu arsalar için tapu tahsis belgesi verilmiştir. Lakin kanunda belirtilen usul ve esaslara kamu idaresi tarafından uyulmadığı için tapu tahsis belgeleri tapuya dönüştürülememiştir. Her seçim öncesi siyasi iktidarların 2981 sayılı Kanun gereği tapu tahsis belgelerinin tapuya dönüştürülmesi yönündeki sözlerine rağmen, belli sermaye çevreleri dışındaki yoksul halkın yerleşim hakkı görmezden gelinerek tapuların verilmesi ötelenmiştir.

Değerli milletvekilleri, 2012 yılına gelindiğinde ise çıkartılan 6306 sayılı Afet ve Kentsel Dönüşüm Kanunu ile 2981 sayılı İmar Affı ve Gecekondu Kanunu’nun 15 Mayıs 2015 tarihinde yürürlükten kaldırılacağı hükme bağlanmıştır. 2012 yılında alınan karara göre 2981 sayılı Kanun’un üç yıl sonra yürürlükten kaldırılmasının gerekçesi olarak tapu tahsis belgesi olan yurttaşların bu süreç içerisinde tapularını almaları ve herhangi bir haksızlığa yer verilmemesi gösterilmiştir. Ancak aradan geçen üç yıl zarfında yine belli sermaye grupları dışında yüz binlerce yurttaşa hakları olan tapular verilmemiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu tapuların bir kısmının hâlâ halka verilmemiş olmasının en büyük nedeni, bu yaşam alanlarının büyük sermaye grupları için yeni rant kapıları olarak görülmesidir. AKP Hükûmetinin de anlayış bakımından ortak hareket ettiği, aşırı kâr hırsı güdüsüne sahip sermayenin hamleleriyle yapılmak istenen, aslında hepimizin çok iyi bildiği “kentsel dönüşüm” adı altında, bu durumda olan mahallelerde yaşayan yoksul insanları yerlerinden yurtlarından etmek ve bu arazilere AVM’ler, gökdelenler inşa etmektir.

AKP Hükûmetinin söz konusu yurttaşlarımıza son on yıldır uyguladığı, sözde sosyal devlet çalışması gibi gösterilmeye çalışılan TOKİ uygulamalarıdır. Bu vatandaşlarımızın yaşadıkları mahalleler devletçe kamulaştırılmakta ve kendilerine arsaları karşılığında kalitesiz konutlar verilmektedir. Ayrıca sosyal devlet ilkesini suistimal eden AKP Hükûmeti, kamulaştırılan bu arazilere inşa ettiği konut sayısı ve yurttaşa verdiği konut sayısı karşılaştırıldığında ciddi bir kârı halktan kaçırmakta ve sermayeye peşkeş çektiği de açıkça ortaya çıkmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 6306 sayılı Kanun gereği 15 Mayıs 2015 tarihi itibarıyla 2981 sayılı Kanun’un yürürlükten kalkmasıyla İstanbul, İzmir, Ankara başta olmak üzere Türkiye’nin değişik illerinde bulunan sayısız mahallede yaşanan bu duruma acil bir çözüm üretilmemesi, Anayasa’nın 35’inci maddesinin ihlali ve yerleşim yeri hakkının zorla gasbı anlamına gelecektir.

Türkiye’nin birçok büyük kentinde hak kaybına uğramamak ve onlarca yıldır yaşadıkları yerleşim alanlarının tapularını almak için söz konusu mahallelerde yaşayan yurttaşlarımız dernekleşmekte ve çeşitli biçimlerde hak mücadelesi yürütmeye devam etmektedirler. Örgütlü bir şekilde hareket eden bu dernekler acilen 6306 sayılı Kanun’un 23’üncü maddesinin yürürlükten kaldırılmasını ya da bu madde kaldırılamayacaksa uygulama süresinin beş yıl daha ertelenmesini, 2981 sayılı Kanun’dan doğan haklarının garanti altına alınmasını talep etmektedirler.

Tüm bu gerçeklerle Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konuda yaşanacak hak kayıplarının önüne geçebilmek için sorunun tüm boyutlarıyla araştırılması ve çözüm önerileri geliştirmesi amacıyla ivedilikle bir Meclis araştırma komisyonu kurulması elzemdir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yurttaşlarımızın yaşadıkları bu büyük sorunun çözülmesi noktasında, önergemize bütün siyasi partilerden destek beklediğimizi belirtiyor, tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dora.

Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Kocaeli Milletvekili Sayın İlyas Şeker.

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Öncelikle ben de İstiklal Marşı’mızın Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilişinin 94’üncü yılı münasebetiyle, millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Savaşı’nda şehit olan şehitlerimizi ve gazilerimizi bu vesileyle rahmetle anıyorum.

HDP grup önerisi hakkında da söz almış bulunmaktayım. Evet, grup önerisinde de bahsedildiği gibi, özellikle kırsaldan kente yapılan göçler neticesinde bir gecekondulaşma ve bir tapusuzluk söz konusu oldu maalesef geçmiş yıllarda. Tabii, bunun nedenlerine bakınca, bunun en önemli nedenlerinden bir tanesi plansızlık. Zamanında iyi planlamalar yapılmadığı için, bölgeler arasını denkleştirecek planlamalar yapılmadığı için, yatırımlarda bölgeler gözetilmediği için yatırımların büyük bir çoğunluğu büyük şehirlerde oluştuğundan dolayı ve oraya da bu vesileyle göçler gelmiş ve göçle birlikte orada ciddi anlamda bir planlama problemleri de ortaya çıkmış.

Özellikle, mesela birinci derece deprem bölgesi olmasına rağmen… Marmara Bölgesi, benim seçildiğim Kocaeli de dâhil olmak üzere, birinci derece deprem bölgesidir ama ülkenin en önemli tesisleri, en önemli sanayi tesisleri, ülke ekonomisine, ciddi anlamda ekonomiye katkı sağlayan tesisler maalesef bu bölgelerde yapılmış. İşte bunlar geçmişteki plansızlıkların bir neticesi.

Tabii, bununla birlikte, bu gecekondulaşmayla ve şehre yapılan göçle birlikte bu problem nasıl çözülebilir diye çalışmalar yapılmış. 1984 yılında 2981 sayılı İmar Affı Kanunu çıkarılmış. Özellikle, tapusu olup da kaçak inşaat yapanlar, kendi arazisine veya bir başkasının arazisi üzerine yaptıkları inşaatlar veya tapusuz, tapusu olmadığı hâlde belediyenin, hazinenin, Vakıflar Genel Müdürlüğünün, üzerine inşaat yapılmış olan arsalarıyla ilgili 2981 sayılı Yasa çıkarıldı. Bu nasıl çözülebilir, nasıl çalışma yapılabilir, bu konuda kanun ve yönetmelikler çıkarıldı ve bunlara da süre verildi, “İki yıl içerisinde de çözülmesi gerekiyor.” denildi. Bununla ilgili, ayrıca yine yönetmeliklerle yeminli özel teknik bürolar oluşturuldu ve buraya, bu tür problemi olan insanlar 2 bin lira bedel karşılığında müracaatlarını yaptılar ve yeminli teknik özel bürolar da bu çalışmalarını tamamladıktan sonra ilgili kurumlara aktardılar. İlgili kurumlara aktarıldıktan sonra, eğer kanunda belirtilen şartlara uygunsa buradaki veriler, o zaman bunlara tapu tahsis belgeleri verildi ve bunlar da tapu siciline şerh edildi. Daha sonra, ıslah imar planlarıyla birlikte veya imar uygulamalarıyla birlikte müstakil hâle getirildiği zaman da bunlarla ilgili tapuları devlet vermeye başladı. Daha sonra, 1986 yılında, özellikle yurt dışında olup da bu yasadan haberi olmayanlarla ilgili ve yurt içinde olup da bir vesileyle haberi olmamış olanlarla ilgili tekrar bir süre uzatıldı, altı aylık ve on iki aylık süre ve o sürelerin sonucunda bu kanuna göre işlemler tamamlanmış oldu. Bugüne kadar yaklaşık yüzde 80’ler civarında bunların tapu işlemleri yapıldı, tamamlandı; yüzde 15-20 civarında bir eksik kısım var, o da imar uygulamalarının yapılmamasından dolayı, bununla ilgili de şu anda çalışmalar devam ediyor.

Tabii, bunlar kazanılmış hak, kanunla vatandaşa verilmiş ve kazanılmış hak, bunun geri alınması mümkün değil. Bu yasayla, afet riski altındaki alanların dönüşüm yasasıyla birlikte 2981 sayılı Yasa yürürlükten kaldırılıyor ama vatandaşların burada hakkının kaybolması söz konusu değil. Her ihtimale karşı, bir sıkıntı olmaması açısından bu anlamda yine genel bir çalışma yapılıyor ve vatandaşlarımızın -az önce belirttiğim gibi- herhangi bir hakkının kaybolması da mümkün değil diyorum.

Gündemimizin yoğun olması nedeniyle, grup önerisi hakkında, herhangi bir araştırma yapılmaya gerek yok, bu konuda gerekli çalışmalar yapılıyor, vatandaşların kazanılmış hakkıdır, kaybolması da mümkün değil diyor, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şeker.

Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin lehinde İstanbul Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’de 1950’li yıllarla birlikte sanayileşme politikasında bir değişiklik başlamış ve politikadaki bu değişiklik köyden kente göç olgusunu yaratmıştır.

O tarihten bugüne kadar köylerden şehirlere göç devam etmektedir, bu göçün nerede duracağı henüz belli değildir. Kentlerimizin nüfusu ne kadara ulaşacak, bu hâlen tahmin edilebilir durumda değildir. Yapılan bütün tahminler boşa çıkmıştır. Yapılan tahminlerin üzerinde köyden kente göç olgusu yaşanmıştır, yaşanmaya devam edilmektedir. Bugün Türkiye’nin ortalama nüfus artış hızı yüzde 1,2 olmakla birlikte, kentsel nüfus artış hızı yüzde 3’ün üzerindedir.

Köyden kente olağanüstü göç, kentlerde yerleşim sorunu yaratmıştır. Kente gelen vatandaşlarımız, başını sokacak bir ev yapabilmek, edinebilmek için, başta kamu arazileri olmak üzere, bu arazilerin imara açılması yönlü bir talebi ortaya koymuş, bu talep resmî şekillerde karşılanabildiği ölçüde karşılanmış, karşılanamadığı ölçüde de yasa dışı yerleşimler meydana gelmiştir.

Ve Türkiye’de ortalama yirmi-yirmi beş yılda bir imar affı düzenlemeleri yapılmıştır. Bunların ilk ciddi düzenlemesi, 1966 yılında yürürlüğe giren Gecekondu Kanunu’dur. Gecekondu, kendisine ait olmayan, çoğunlukla da kamuya, hazineye veya diğer kamu kurumlarına ait olan arazi üzerinde sahibinin izni olmadan yapılan yapıya denmektedir. 1966 yılındaki Gecekondu Kanunu bu tip yerleşimlerden doğan sorunu çözmeye çalışmış, bu yerleşimleri tapuya kavuşturmak amacıyla bir düzenleme yapmıştır ancak 1966 yılındaki bu olumlu yasa, hükmünü o yıllarda ifa etmiş ancak kente göç devam ettiği için orada kalmamıştır. Nihayet, ondan yaklaşık yirmi yıl sonra, on sekiz yıl sonra, 1984 yılında, rahmetli Turgut Özal zamanında 2981 sayılı İmar Affı Kanunu çıkarılmıştır. O günkü yıllarda kurulan o dönem yeminli özel bürolar aracılığıyla, “gecekondu” olarak isimlendirdiğimiz, imar mevzuatına aykırı ve başkasının arazisi üzerinde yapılan bu yapılara tapu vermek amacıyla, bu bürolar aracılığıyla bir sistem kurulmuş ve vatandaşların bir bölümü o yasa uyarınca tapularını almışlardır. Ancak, o tarihten bugüne kadar tapularını alamamış olan on binlerce vatandaşımız vardır. Bu sorun hâlen devam etmektedir.

Evvelsi gün Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türkiye'nin her yerinden temsilcileri olan bir oluşum, bir platform gelmiştir; İstanbul’dan, İzmir’den, Türkiye'nin diğer yerlerinden temsilcilerin olduğu ve 2981 sayılı Kanun’a göre ellerinde bulunan tapu tahsis belgelerinin tapuya dönüşmemiş olduğu, bu sorunların sahibi olan vatandaşlarımız gelmiştir, bütün siyasi parti gruplarını dolaşmışlardır. Dolaşma nedenleri de şudur: 1984 yılında çıkmış olan 2981 sayılı Kanun, 16 Mayıs 2012 tarihinde kabul edilen 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası’yla birlikte yürürlükten kaldırılmıştır. Sorun burada. 16 Mayıs 2012 tarihli Kanun, Kentsel Dönüşüm Kanunu; o kanunun 23’üncü maddesi, 2981 sayılı Kanun’un yürürlükten kaldırılmasını öngörmüştür.

O tarihte ben bu kürsüye gelerek bu işlemin yanlışlığını ifade ettim, “Arkadaşlar, bunu yapmayın.” dedim. 2981 sayılı Kanun henüz hükmünü tamamlamamıştır, daha binlerce, on binlerce vatandaşımız, ya elinde tapu tahsis belgesi var, tapuya dönüşmemiş ya da bütün şartları taşıdığı hâlde, tapu tahsis belgesi için başvuru yaptığı hâlde tapu tahsis belgesini bile alamamıştır. Belediyeler ıslah imar planlarını yapmamıştır. Millî Emlakten bu taşınmazların kendilerine devrini ya talep etmemişlerdir ya da talep etmekle birlikte bu devri gerçekleştirememişlerdir ve vatandaşlarımız bir umutla kendilerine tapu verilmesini beklemektedir. Kentsel Dönüşüm Kanunu’nun 23’üncü maddesi 2981 sayılı Kanun’u yürürlükten kaldırırken bunun yanlışlığını burada ben ifade ettim.

Bakın, 16 Mayıs 2012 Çarşamba günü, 107’nci Birleşim tutanağı, konuşmamda “Bu tamamen yanlıştır, bu yanlışlıktan vazgeçin. Şimdi iktidar partisi diyebilir ki ‘Evet, biz bunu yürürlükten kaldırıyoruz ama kanunun bir başka maddesine hüküm koyarak bu yürürlükten kaldırma işleminin bir yıl sonra yürürlüğe gireceğini söylüyoruz.’ Nitekim bana gelen cevap o şekilde çünkü kanunun yürürlükle ilgili maddesinde ‘Bir yıl sonra yürürlüğe girer.’ şeklinde bir hüküm var ama bir yılda bu işlemlerin tamamlanmayacağı açık, bu bir yıllık süre yetmez.” diyorum ve bu eleştirilerim üzerine o bir yıllık süre üç yıl olarak değiştiriliyor. Şimdi, üç yıllık süre 31 Mayıs 2015 tarihinde sona ermektedir. 31 Mayıs 2015 tarihinde herhangi bir yeni düzenleme yapılmadığı takdirde 2981 sayılı Kanun yürürlükten kalkmış olacaktır ve bu vatandaşlarımız ellerinde tapu tahsis belgeleriyle ta 1984 yılındaki Özal Hükûmetinin kendilerine sağlamış olduğu hakkı elde edemeden ortada kalmış olacaklardır.

Değerli arkadaşlar, bu nedenle Cumhuriyet Halk Partisi olarak önerimiz şudur: Parlamento kapanmadan, seçim nedeniyle çalışmalarını sonlandırmadan, görüşmekte olduğumuz torba yasaların herhangi birisine bir hüküm ilave edelim, bu süreyi beş yıl, altı yıl uzatalım arkadaşlar; böyle bir yılda, iki yılda bitebilecek gibi bir iş değildir bu.

Yine, bir madde daha oraya ilave edelim ve şu zorunluluğu getirelim: Bu süre uzatımını sağladıktan sonra, tüm belediyelere bu taşınmazları yani tapu tahsis belgesine konu olan taşınmazları ilgili kamu kurumundan, Millî Emlakse Millî Emlak, Vakıflarsa Vakıflar, diğer kamu kurumlarıysa onlar, onlardan bir yıl içinde talep etme zorunluluğunu getirelim. İlgili kamu kurumlarına da, başta Millî Emlak yani hazine olmak üzere, belediyelerin talep ettiği bu taşınmazların, talep tarihinden itibaren bir yıl içinde ilgili belediyeye devredilmesi zorunluluğunu getirelim ve belediyeye devredilen ve üzerinde vatandaşın evi, binası olan bu taşınmazların da en geç bir yıl içinde ıslah imar planlarının yapılması şartını koyalım ve “Yapılan ıslah imar planlarına göre vatandaşa tapusu verilir.” diyelim.

Bakın, çözüm budur. Bu yöndeki bir teklifi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak biz Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verdik. Teklifimiz herkesin desteğine açıktır. “Hayır, o maddeyi öyle yapmayalım, şöyle yapalım.” diyebilirsiniz, olabilir, öneriler olabilir, bunu geliştirebiliriz. Farklı görüşler olabilir, “Beş yıl değil, yedi yıl.” diyebilirsiniz, “Hayır, üç yılda biz bitirebiliriz.” diyebilirsiniz; hepsine açığız arkadaşlar. Dört siyasi parti grubu, bağımsızlar bir araya gelelim, Parlamento kapanmadan torba yasaların birisine bu maddeyi ilave edelim ve vatandaşın tapu sorununu çözelim.

Bakın, 16 Mayıs 2012’de ben bu kürsüden bu uyarıyı yapmışım. “Yapmayın, bu süre yetmeyecek, bu maddeyi yürürlükten kaldırmayalım.” demişim. 2 B’de benzer eleştirileri yaptım bu kürsüden, hatırlayın. 2 B yasası yine 2012’de kabul edilirken ““Bu yasa eksik çıktı, arkadaşlar, yapmayın.” dedim. 3 kez o yasayı değiştirmek için buraya değişiklik teklifi getirdiniz. Şimdi, bunu uzatmayalım, bir seferlik bir düzenleme yapalım, esaslı bir düzenleme yapalım ve vatandaşlarımızın tapularını kendilerine seçimden önce vermenin sözünü burada dört siyasi parti verelim. Vatandaş kazansın, vatandaşın sorununu çözelim. Siyaset, vatandaşın sorununu çözmek içindir.

Ayrıca, bir kanun tümüyle sorunu çözmedikten sonra “Bu kanunu yürürlükten kaldırıyorum.” diyebilir mi yasama organı? Böyle bir yasama faaliyeti olur mu değerli arkadaşlar?

Evet, görüşüm bunlardan ibaren.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Isparta Milletvekili Sayın Recep Özel.

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Halkların Demokratik Partisinin vermiş olduğu tapu hakkı kazanmış fakat tapusunu alamayan vatandaşlarımızın sorunlarının araştırılmasıyla ilgili Meclis araştırması önergesi üzerinde söz aldım.

Tabii, 2981 sayılı İmar Affı Kanunu gereği birtakım vatandaşlarımız ellerindeki tapu tahsis belgeleri ya da birtakım hak kazandırıcı belgelerle tapularını almaya hak kazanmışlar fakat her ne sebeple olursa olsun bu zamana kadar tapusunu alamayan birtakım vatandaşlarımız var. Bunlarla ilgili, 6306 sayılı Yasa’yla bu yasanın yürürlükten kaldırılması ve 31 Mayıs 2015 tarihinde de tapusunu almayanların 2981 sayılı Kanun’dan kaynaklanan haklarına halel geleceği, zarar göreceğine dönük bir iddia var. Bundan dolayı, gerçekten hak kazanmış, mağdur olacak vatandaşlarımız varsa da tekrar bu yasanın yürürlüğüyle ilgili bir çalışma yapılabilir. Bu tür, vatandaşlarımızın mağduriyetini giderici olan bir çalışma grubumuz tarafından da yapılmaktadır. En kısa sürede de bu vatandaşlarımızın, haklının hakkının teslim edilmesi noktasında elimizden gelen bütün gayreti göstereceğimizi burada belirtmek istiyorum.

Tabii, burada “Bundan sizin amacınız, büyük sermaye gruplarına rant aktarmak.” gibi hiçbir zaman olmayan bir niyetimizi, çalışmamızı da… Burada altını çizerek böyle bir iddiayı da reddediyoruz. Hiçbir zaman bir sermeye grubunun, sermayenin yanında olmadık, hep mazlumun, ezilen kesimin yanında olduk.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Duymasın sermaye grupları, desteklerini çekerler.

RECEP ÖZEL (Devamla) - Kimin hakkı varsa da kim haklıdan yanaysa da hakkını teslim etmek bizim birinci önceliğimiz diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Işık, buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

15.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, Meclisin gündemine gelmesi beklenen bir torba yasa tasarısının içerisine 2981 sayılı Kanun gereği tapu hakkı kazanmış fakat tapusunu alamayanların mağduriyetini giderecek bir madde ekleyerek bu sorunun çözümünden yana olduklarına ilişkin açıklaması

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak, bu konuda mağduriyet söz konusu olduğunu biliyoruz. İmar affı ve gecekondularla ilgili olarak Mahalleler Birliğinin temsilcileri grubumuzu da ziyaret ettiklerinde bu sıkıntının çözülmesi konusundaki taleplerini ve önerilerini grubumuza aktardılar. Özellikle önümüzdeki günlerde yüce Meclisin gündemine gelmesi beklenen birkaç torba yasa tasarısından birinin içerisine böyle bir mağduriyeti giderecek hayırlı maddeyi ekleyerek bunun çözümünden yana tavrımızı belirtmek istiyorum. Bu kadar hayırsız iş yapan Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun böyle bir hayırlı işe “Evet.” demesi gerektiğini ve torba yasada, eklenecek bir maddeyle bu ciddi sorunun çözülmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Bingöl Milletvekili İdris Baluken tarafından, 6306 sayılı Kanun’un 23’üncü maddesi gereği 15/5/2015 tarihi itibarıyla yürürlükten kalkacak olan 2981 sayılı İmar Affı ve Gecekondu Kanunu gereği tapu hakkı kazanmış fakat tapusunu alamayan yurttaşların yaşadıkları sorunların araştırılması amacıyla 11/3/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 12 Mart 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

ENGİN ALTAY (Sinop) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 15.44

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.07

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Öneriyi kabul edenler... Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

2.- MHP Grubunun, Mersin Milletvekili Ali Öz ve arkadaşları tarafından, sağlık çalışanlarının mevcut sorunlarının araştırılması ve bu sorunların giderilmesinde esaslı önlemlerin alınması, yasal düzenlemeler yapılması amacıyla 9/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 12 Mart 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

12/03/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 12 Mart 2015 Perşembe günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                       Oktay Vural

                                                                                                                            İzmir

                                                                                                              MHP Grup Başkan Vekili

Öneri:

09 Ekim 2013 tarih ve 2013/246 sayıyla TBMM Başkanlığına, Mersin Milletvekili Ali Öz ve arkadaşlarınca “Sağlık çalışanlarının mevcut sorunlarının araştırılması ve bu sorunların giderilmesinde esaslı önlemlerin alınması, yasal düzenlemeler yapılması” amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergemizin 12 Mart 2015 Perşembe günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde ilk söz Samsun Milletvekili Sayın Cemalettin Şimşek’e aittir. (MHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz.

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının simgesi olan İstiklal Marşı’mızın kabul edilişinin yıl dönümünde, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, İstiklal Marşı’nı Türk milletine armağan eden millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u ve kahraman şehitlerimizi rahmet ve minnetle anmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisinin, sağlık çalışanlarının sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirler konusunda vermiş olduğu araştırma önergesiyle ilgili söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, sağlık bir hak olmasının yanında, bu hizmeti sunanların, hizmetin hassasiyetine binaen daha dikkatli ve daha hassas olmaları gerekmektedir, çünkü sağlık çalışanlarının çalışma materyali insandır ve insan sağlığıdır. Hastaneler yirmi dört saat hizmet veren kuruluşlardır. Sağlık hizmetlerinde mesai kavramı çoğu zaman yoktur. “Benim mesaim bitti.” diyerek bir maliye memuru gibi hastayı bırakıp gidemezsiniz. Mutlaka ona yapılması gereken müdahaleyi yapar, ancak ondan sonra gidebilirsiniz. Bu, aynı zamanda insani ve vicdani bir görevdir. Bu hizmetin bu yönüyle ne kadar önemli olduğu konusunu uzun uzun sizlere anlatmama, sizlerle paylaşmama sanırım gerek yoktur. Onun için sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının ve moral motivasyonlarının en üst düzeyde olması gerekir. Esasen bu, devletin sağlık hizmetlerine verdiği önemin de ayrıca bir parçasıdır. Ülkemizde sağlık hizmetlerinin kalitesinin artması, çalışanlarının eğitiminin yanında çalışma koşullarının da iyileştirilmesine bağlıdır.

Değerli milletvekilleri, ancak bugün sağlık çalışanlarının sorunları giderek ağırlaşmaktadır. Birçok sorunlarının olmasının yanında en önemli sorunları çalışma koşulları ve özlük haklarıyla ilgili olan sorunlarıdır. Hastanelerde giderek artan iş yoğunluğu ve aşırı nöbet hastane çalışanlarını insan üstü bir çalışmaya zorlamakta ve hata yapmaları riskini artırmaktadır. Sağlık çalışanları düşünmeyen robotlar şekline dönüşmüş durumdadır âdeta. Ekonomik olarak sağlık çalışanlarının ücretleri maalesef yetersizdir. Sağlık çalışanlarının döner sermayeden aldıkları ücretler emekliliklerine yansımamaktadır. Bu konuyla ilgili vermiş olduğum kanun teklifi iktidar tarafından dikkate alınmamış ve Meclis gündemine getirilmemiştir. Özlük hakları çalışma şartlarına göre çok yetersizdir. Her türlü bulaşıcı hastalığa açık ve enfeksiyon riski altında çalışmalarına rağmen, gazetecilik, emniyet teşkilatı ve benzeri birçok mesleğe tanınan fiilî hizmet zammı sağlık çalışanlarına çok görülmüştür. Sağlık çalışanlarının fiilî hizmet zammıyla ilgili vermiş olduğumuz kanun teklifi de yine önceki kanun teklifimiz gibi iktidar tarafından değerlendirilmemiş ve Meclis gündemine getirilmemiştir.

Sağlık personelleri 4924, 657, 4/A, 4/B, 4/C, vekil sağlık personeli gibi farklı istihdam modellerinde çalıştırılarak birbirlerine küstürülmüştür. İstihdam modelleriyle parçalı aileler oluşturulmuş, askerlik dönüşü göreve başlayamama, hamilelik sonrası işe dönenler, sağlık sorunu nedeniyle otuz günü geçen zamanlarda sözleşmelerinin sonlandırılması gibi birçok sorunları sağlık çalışanları yaşamaktadırlar. Sağlık çalışanlarının eğitim intibakları ancak mahkeme kararıyla olmaktadır. Birçok kurum ve kuruluşun sağlık intibaklarının mahkeme kararı gerekmeden yapıldığını bilmekteyiz. Görevde yükselme neredeyse yok denecek kadar azdır. Liyakat aranmamaktadır, görevde yükselmek için sadece yandaş olmak yeterlidir. Görev tanımı belirsizlikleri çok belirgin ortadadır. Nöbetlerin çok yoğun olmasının yanında nöbet ücretleri de yok denecek kadar azdır.

Sağlık çalışanlarına uygulanan şiddete karşı 2012 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir komisyon kurulup alınması gereken tedbirler belirlenmesine rağmen sağlık çalışanlarına karşı şiddet her geçen gün artmaktadır. Bu önemli bir sorun olarak hâlen karşımızda devam etmektedir.

“Mobbing” sağlık çalışanlarının hâlâ devam eden en önemli sorunlarındandır. Ehliyet ve liyakate göre yapılmayan ve görevlendirilmeyen, daha çok siyasi saiklerle iş başına gelen yöneticiler sağlık çalışanlarına karşı ayrımcılık yaparak “mobbing” uygulamaktadır. Sağlık çalışanları daha çok “bizdensin” ya da “karşısın” olarak değerlendirilmektedir.

Değerli milletvekilleri, sağlık çalışanları ek ödemenin emekliliklerine yansımasını istiyorlar. Bugün sağlık çalışanlarına ödenen ek ödemenin emekliliklerine yansıtılmaması sebebiyle sağlık çalışanları maalesef emekli olamamaktadırlar. Ön lisans mezunu olan hemşire, ebe ve sağlık memurlarına verilen lisans tamamlama hakkının laboratuvar teknisyeni ve röntgen teknisyenlerine de verilmesini istiyorlar. Laboratuvar ve röntgen teknisyenlerine lisans tamamlama hakkının verilmemesi bir hak gasbı ve ayrıca haksızlıktır. Fiilî hizmet zammından istifade etmek istiyorlar. Bugün sağlık çalışanlarının fiilî hizmet zammından istifade etmemiş olmaları çalışma koşulları göz önüne alındığında büyük bir haksızlıktır.

Lisans mezunu çalışan sağlık personelinin ek göstergelerinin 3000 yerine mutlaka 3600 olması gerekmektedir. Hastane çalışma koşullarının her yönüyle riskli olması sebebiyle özellikli birimlerde verilen ek ödemeden sadece özellikli birimler değil ama tüm hastane birimlerinin, tüm hastane çalışanlarının aynı şekilde -ek ödemeden- istifade ettirilmesi gerekmektedir ve çalışanlar bunu istemektedirler. Amirin inisiyatifiyle verilen yüzde 10, yüzde 20 gibi farklı ek ödemenin dayanağının izafi olması çalışanlar arasında huzursuzluk yaratmaktadır. Amirin inisiyatifiyle verilen bu fark ödemesi çok farklı saiklerle verilebildiğinden adam kayırmacılık yaratmakta, bu da hastane çalışanları üzerinde olumsuz etki yaparak çalışma barışını maalesef bozmaktadır. Performans sisteminin tekrar gözden geçirilerek daha adil bir performans sistemi dağıtılmasını istemektedirler. Performans sisteminin, hekimleri çok hasta bakmaya ve daha çok girişimsel işlem yapmaya zorlamayacak şekilde yeniden düzenlenmesini istemektedirler. Bu durum sağlıkta kalite için olmazsa olmaz bir durum hâline gelmiştir ayrıca.

Tüm bu sorunlar nedeniyle, sağlıkta daha nitelikli bir hizmet sunumu gerçekleştirmek için sağlık çalışanlarının bu sorunlarının araştırılarak alınması gereken tedbirler konusunda mutlaka Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir araştırma komisyonu kurulmasına ihtiyaç vardır.

Hastane çalışanlarının giderek yoğunlaşan sorunları, çalışma tempoları hastanelerdeki yoğunluğun artması nedeniyle ağırlaşmakta ve mutlaka, bu çalışma koşullarıyla bu işin sonuna kadar götürülmeyeceğini hesap etmemiz gerekiyor. Bunu değerlendirmek amacıyla bu araştırma önergemize yüce Meclisin katkı sunmasını ve bizi desteklemelerini istiyor, tekrar hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Şimşek.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Kayseri Milletvekili Sayın İsmail Tamer.

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin, sağlık çalışmalarıyla ilgili Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi aleyhinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Duymasın doktorlar, sağlık çalışanları İsmail Bey.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Bunun aleyhinde söz alınır mı ya?

İSMAİL TAMER (Devamla) - Konuşmama başlamadan önce, İstiklal Marşı’mızın 12 Mart 1921’de Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabulünün 94’üncü yılını ben de kutluyorum.

Ayrıca, iki gün sonra idrak edeceğimiz 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla Türkiye’deki tüm doktor arkadaşlarımın, sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı’nı da saygıyla kutluyorum, hepsine sevgi ve selamlarımı iletiyorum.

Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, sağlıkta, biz iktidara geldiğimiz dönem içerisinde, siz ne kadar bunu kabul etmeseniz de halkımızdaki memnuniyet oranının yüzde 35’lerden yüzde 76’lara çıktığı bir dönemi yaşadık, âdeta sağlıkta devrim yaptık.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Yüzde 35’in altına düştü Hocam, yüzde 35’in altında şu anda.

İSMAİL TAMER (Devamla) - Ben bunları kısaca maddeler hâlinde izah edeceğim.

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Bu değil konumuz, sağlık çalışanlarının sorunları.

İSMAİL TAMER (Devamla) - Daha sonra da yine Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu iddialar üzerine de birkaç kelime söylemek istiyorum.

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Sağlıkta devrimi konuşmuyoruz.

İSMAİL TAMER (Devamla) - Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla vatandaşlarımızın hekime ulaşılabilirliği son derece artmıştır. 2002 yılında kişi başına hekime müracaat ortalama 3 iken bugün 8 kişiye kadar yükselmiştir.

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Normal mi bu?

İSMAİL TAMER (Devamla) - Anne ve bebek ölüm hızlarında, önlemekle ilgili -diğer gelişmiş ülkelerin otuz yıl içerisinde yaptığı- bebek ölüm hızını binde 30’lardan binde 7,8’e kadar çektik. Yine, aynı şekilde, anne ölüm hızlarını binde 64’lerden binde 16’lara kadar çektiğimizi de ifade etmek istiyorum.

Sağlık Bakanlığına bağlı tüm hastanelerde sağlık çalışanlarının performans ve verimliliklerini artırmak amacıyla performansa dayalı ek ödeme uygulamasını getirdik. Zaman içinde oluşan hakkaniyetsizlikleri düzenlemek için günümüzde hızla da çalışmalara devam ediyoruz.

AK PARTİ döneminde inşaat yatırımlarımız hızla artarak devam etmiş, 2002 yılındaki… Özellikle, biraz önce arkadaşımın bahsetmiş olduğu gibi, sağlıkta fiziki hastane koşullarını ortadan kaldırmak amacıyla şehir hastanelerini yapıyoruz. Bunun da ilki biliyorsunuz Kayseri’de başladı.

Bu “nitelikli yatak” dediğimiz yani içerisinde hasta yatağının, hasta refakatçi yatağının, banyosunun, tuvaletinin olduğu, adam gibi yaşanabilecek 30 metrekarenin üzerinde odadır. “Tek kişilik yatak” diye tabir ettiğimiz nitelikli yatakları, sizin döneminizde, 2002 öncesinde 6 bin civarındayken bugün 50 binlere yükselttik. İnşallah, önümüzdeki dönemlerde de şehir hastanelerini bitirdiğimizde yüzde 100’e yakınını -tamamıyla beraber- nitelikli yatağa dönüştürmüş olacağız.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Siz bitirmiyorsunuz ki. Sizinle ne ilgisi var? Parayı veren bitirecek.

İSMAİL TAMER (Devamla) - Ayrıca, 72 ilde 238 sağlık tesisimizde 986 yataklı anne otellerini kurduk.

Yine, toplum sağlığı merkezlerini kurduk.

Yoğun bakım yataklarında çok vahim bir durum vardı Türkiye’de. Yataklarda yer bulunmuyor, hastalar hayatını kaybediyordu. Ama, şu an için ben rakamlar vereyim: 2002 yılında 839 tane yoğun bakım yatağımız varken bugün için 11.672’ye yükselttik.

Ayrıca, palyatif merkezler kurduk. Bunda da kronik hastalığı olan hastalara yardım etme amacıyla…

Yine, gelemeyen, evde kimsesi olmayan, bakıma muhtaç hastalar için de evde bakımı gerçekleştirdik.

Böylece, devletin “kimsesizlerin kimsesi olma” vurgusunu daha somut olarak ortaya koymuş olduk.

Sağlıklı insan gücü kaynağı 2002 yılında 256 bin iken 2014’te 530 bine çıkmıştır.

Yetişmiş insan gücü ve ileri düzeyde teknoloji donanımı gerektiren özelliklerle de hastanelerimizi tıbbı teknoloji alanında donattık. Yapılamayan ameliyatların, çok daha rahat bir şekilde Türkiye sathına yayarak, her ilde yapılmasını sağladık. Birer örnek de verecek olursam: 4 sağlık tesisimize robotik cerrahi kurduk. 42 sağlık tesisimize radyoterapi merkezi kurduk. 50 sağlık tesisimize -7 sağlık tesisimiz de olmak üzere- KVC merkezi, 7 sağlık tesisimize de pediatrik KVC merkezini yaptık. Onkoloji merkezleri kurduk, 18 sağlık tesisimize prematüre retinopatisi tanı merkezini getirdik, 34 sağlık merkezimize yanık ünitesi kurduk. Ben asistanlık dönemimde hatırlarım, cerrahlık dönemimde hatırlarım, yanıklı hastalar büyük bir sıkıntı içerisindeydi, enfeksiyona kapılmış, artık sonu gelmeyen, ölümlerle noktalanan durumlar söz konusuydu. Ayrıca, 2002’lerde yıllık 700 civarında olan organ naklini bugün 4.300’lere kadar ulaştırdık.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; işte sağlıkta gelişmenin, sağlıkta devrimin en önemli özelliklerinden birisidir, ağız diş sağlığı merkezlerinin sayılarını artırdık. 137 tane ağız diş sağlığı merkezini, ayrıca 6 tane de yine ağız diş sağlığı hastanesini faaliyete geçirdik.

Bununla kalmadı, Türkiye turizmde de, sağlık turizminde de çok ileri gitti. Artık bugün Türkiye’ye gelen uçaklar dolusu yabancı hasta var. Avrupa’dan gelen hastalar var, İngiltere’den gelen hastalar var, Afrika’dan gelenler var, Orta Doğu’dan gelenler var, bir sağlık turizmi cenneti hâline getirdik Türkiye’yi.

Bununla da kalmadık, Afrika’daki bazı ülkelerde hastaneler kurarak onlara da yardım ediyoruz. Somali’de 250 yataklı, Sudan’da 200 yataklı, Pakistan’da 70 yataklı, Filistin’de de 30 yataklı hastaneleri kurmuş olduk. Bizim tek amacımız, halkımıza, hastalarımıza en önemli hizmeti, sağlık hizmetini verebilmektir.

Tabii, Tıp Bayramı da geldi. Bugün Başbakanımızın da açıklamış olduğu gibi, sağlıkla ilgili yeni birtakım gelişmeleri de sizinle paylaşmak istiyorum. Yapacağımız düzenlemeyle nöbet ücretlerinde yüzde 50 zam getirdik. Hekimlerimizin yanında, diğer tüm sağlık çalışanları bu zam ücretlerinden yararlanacak. Aynı zamanda, 112 çalışanları ve yoğun bakımlarda olanlara yüzde 75 oranında zam yapılmış olacaktır.

Biliyorsunuz, 2010 yılında hâlen hekimlerimizin sabit döner sermayeleri... Emeklilik primi kesilirken ikinci bir emeklilik aylığı elde etme imkânı getirmiştik, bu düzenleme aynen devam edecek. Ayrıca, arzu eden hekimlerimize sabit döner sermayenin üzerinde döner sermaye gelirlerinde emekli primi kesilmesi imkânı getiriyoruz.

Yine, çalışmak isteyen hekimlerimiz eskiden 65 yaşında emekli oluyorlardı, isteyen hekimlerimiz artık 70 yaşına kadar çalışabilecekler. Hekim sayımızdaki açığı da bir nebze önlemiş olacağız. Hekimlerimizin meslek icabı yapmış oldukları tıbbi işlemler nedeniyle haklarında açılan davalarda da önemli yenilikler yaptık, artık -kamuda çalışan sigortalılar dâhil olmak üzere- yüzde 50’sini kamu, yüzde 50’sini de doktor arkadaşlarımız kendileri ödüyor durumda olacaklar. Bunun yanında, özel hastanedeki doktor arkadaşlarımızın da yine aynı şekilde bu haktan yararlanmalarını sağladık.

Değerli arkadaşlar, ayrıca bir ameliyat esnasında hastalarda bir sıkıntı olduğunda sigortalarını genişletmiş durumdayız. Yapacağımız yeni düzenlemeyle -mali sorumluluk sigortası- vaka başına 400 ile 600 bin arasında değişen bir rakam getiriyoruz, ortalama 400 bin lira civarında bunu artırmış olacağız. Sağlık çalışanlarının yıpranma payı, fiilî hizmet zammı talepleri üzerinde de çalışmalarımız devam ediyor.

Ayrıca, değerli arkadaşım, yine burada, sağlıkta şiddetten bahsetti. Sağlıkta şiddette “Beyaz Kod” uygulamasıyla önemli bir görevi ifa etmiş oluyoruz. Bundan önce direkt suç olarak kabul edilmeyen, suçlar kapsamına alınıp, sağlıkta doktora şiddet, sağlıkçıya şiddeti yapanların artık tutuklanmalarıyla ilgili yeni düzenlemeler gelmiş oldu. Yine, il bazında Beyaz Kod koordinatörlükleri kuruldu. Aynı şekilde, sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı, görev sırasında, görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçlarında, Ceza Muhakemeleri’nin 100’üncü maddesinin (3)’üncü fıkrasına göre, değerlendirme, cezaya çarptırılma durumları söz konusu oldu. Sağlık tesislerimizde -Emniyet personeli görevlendirmesiyle- Emniyetten 709 kişi bize yardım etmeye çalışıyor.

Değerli arkadaşlar, tüm bu güzellikler içerisinde sağlıkta devrim yaptığımızı bir kez daha haykırıyorum ve ifade ediyorum.

Tüm halkımıza sağlıklı günler temenni ediyor, önerinin aleyhinde olduğumuzu ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Tamer.

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Bir şey ifade edebilir miyim Sayın Başkan?

BAŞKAN – Tabii.

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Şimdi, bizim araştırma önergemiz sağlık çalışanlarının sorunları hakkındaydı ama konuşmacı, Sayın Tamer sağlık sistemini anlatarak, yanlış da bilgi vererek yanlış bir…

Söz istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun, düzeltin.

V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Deavam)

4.- Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek'in, Kayseri Milletvekili İsmail Tamer’in MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına ve MHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim araştırma önergemizin konusu, sağlık sisteminin değil sağlık çalışanlarının sorunlarını içermekteydi. Hâlbuki konuşmacı, Sayın Tamer buraya geldi, “2002’de sağlık şuydu, 2014’te şu noktaya geldi.” dedi. Hep örnekler veriyorlar ya böyle, hakikaten en büyük hata ve eksiklik de burada yapılıyor diye geçmişte de söylemiştim. Bu, sistemin irdelenmemesine, sorgulanmamasına sebep oluyor ve üzerine hiçbir şey koyulamıyor senelerden beri.

Tamam, sağlıkta bir dönüşümdür, adı konuldu ama bunun nereye gittiği, döne döne nereye gittiği de belli değil esasında, sistemin nereye gittiği hakikaten belli değil. Bakın, çalışanlara bir sorun değerli iktidar milletvekilleri, çalışanlarla bir görüşün; her gün yönergeler geliyor, benim çalıştığım zaman da böyleydi, her gün tebliğler, her gün yönergeler değişiyor. Bu sistemin mantığı değişmediği müddetçe… Eğer sağlık sistemini konuşacaksak onu da konuşuruz elbette ama sistemin mantığını değiştirmediğimiz müddetçe bu sistem içerisinde yapılan değişiklikler hiçbir zaman sağlıkta yenilik getirmiyor artık, üzerine bir şey koymuyor. Bunu kabul edin lütfen.

Diyorsunuz ki: “Sağlıkta, genel tababette müracaatı 8’e çıkardık.” Ya, 28 Avrupa Birliği ülkesinin ortalaması, Türkiye’deki doktor sayısından, Türkiye ortalamasından, hastane, yatak sayısı, hemşire sayısı çok yüksek olmasına rağmen onlar da 6,4; bizde müracaat 8. Böyle bir müracaat olur mu hastaneye? 100-150 hasta bakabilir mi bir hekim? Bunları konuşmamız lazım. Esasen gündeme getirilmesi gereken konular bunlar eğer sistemi konuşacaksak. Bugün, hastalar gerçekten, gerçek hastalar muayene olamamakta ama hasta olmayanlar… Ben çok rastlıyorum, diyor ki: “Biraz daha iyileşeyim de hastaneye gidip bir muayene olacağım, çok hastayım şimdi.” Yani hastalar değil, âdeta hasta olmayanlar hastaneye gidip müracaat edebiliyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Devamla) – Hakikaten hastaneler tıklım tıklım.

Doktorlara verilen performans nedeniyle çok hasta bakmaları söyleniyor. Dolayısıyla da doktorlara çok hasta baktırılarak sağlıkta kaliteli, nitelikli bir hizmet sunmanın önüne geçiliyor.

Bu vesileyle tekrar söz aldım, sizi de saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Tamer.

FARUK BAL (Konya) – Niye buyurdu Sayın Başkanım? Hangi nedenle söz verdiniz sayın hatibe?

BAŞKAN – Sırayla buyur ediyorum.

FARUK BAL (Konya) – Sataşma mı var, yoksa…

BAŞKAN – Herkes bilgilendiriyor. Yani şimdi öyle, bilgilendirme seansındayız.

5.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamer'in, Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Şimdi, değerli arkadaşım benim yanlış bilgi verdiğimi ifade etti. Ben yanlış bilgi falan vermedim. Eskiden niye 3 hastayı kabul ediyordu? Sevk yoktu, hasta doktora gelemiyordu. Dolayısıyla, bir sürü sıkıntılar vardı, SSK hastanelerinin önü kuyrukla doluydu. Yine aynı şekilde, üniversite hastanesine sevk etmek için bir sürü paralar talep ediliyordu. Siz de bir doktorsunuz, bunu çok iyi biliyorsunuz. Biz bunları ortadan kaldırdığımız için 8’e yükseldi. Ayrıca, 150 hasta bakıldığı zaman eski dönem, 2002 öncesi dönem; şu anda bakılan hasta sayısı 50-60, hatta daha da düşük yerler söz konusu.

Bunun yanında, performans sistemini eleştirdiniz. Sizin aldığınız maaş 1.600 lira, hatta o dönem 1.200 lira civarındaydı. Bakın, ben bugün bir uzman doktorun ve pratisyen doktorun aldığı maaşı söyleyeceğim, maaşının haricinde ek ödemeyi size söyleyeceğim.

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Önce bir çıplak maaşı söyle.

İSMAİL TAMER (Devamla) – Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ocak ayında uzman doktorun aldığı en düşük maaş 4.259, en yüksek 12.906, ortalaması 9.263 TL.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Emeklisi ne alıyor? Niye doktorları 70 yaşına kadar çalıştırmaya karar verdiniz?

İSMAİL TAMER (Devamla) – Yine, pratisyenin ocak ayında 2.304 ve 8.912, bunun ortalaması, bir pratisyen hekimin ortalaması 5.259’dur.

Değerli arkadaşlar, siz nereden nereye geldiğimizi hâlâ görememişsiniz. Çalıştığınız dönemde sizin aldığınız maaşla, daha sonraki ek ödemeyle aldığınızı vicdanınıza soruyorum. Size bunu ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Sayın Başkan…

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan -ben gerekçemi de izah edeyim- sayın hatip 2002 referansıyla 57’nci Hükûmet dönemine de atıfta bulundu.

BAŞKAN – Hayhay da, Sayın Cemalettin Şimşek de bir şey söyleyecekti. Aynı şey mi?

FARUK BAL (Konya) – Aynı değil.

BAŞKAN – Ben Sayın Bakana öncelik vereyim, Hükûmeti savunsun.

Buyurunuz.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Şimdi, 57’nci Hükûmeti nereden karıştırdın İsmail ağabey?

RECEP ÖZEL (Isparta) – Bakanlık yaptığı dönemi savunacak.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Bu 57’nci Hükûmetin genel vekâletini mi aldın ağabey?

6.- Konya Milletvekili Faruk Bal'ın, Kayseri Milletvekili İsmail Tamer’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

“Ağzı olan konuşur.” diye bir laf var, buraya gelen arkadaşlar önünü arkasını düşünmeden “2002” diye başlıyorlar, milada da oradan başlıyorlar. Eğer aklınız eriyorsa, birazcık siyasi geçmişiniz varsa ve hafızanız varsa araştırın, inceleyin. Şimdi, sizin “sağlıkta dönüşüm, değişim” dediğiniz iş, Milliyetçi Hareket Partisinin 2009 seçim beyannamesinde SSK ve…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – 1999.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Vay be! Ama tüp geçidi başlattılar!

FARUK BAL (Devamla) – Sayın Başkan, insicamımı bozmasın, bu Recep çok konuşuyor, bana da laf atıyor.

1999 yılının seçim beyannamesinde, Emekli Sandığına tabi olanlarla SSK’lıları ve BAĞ-KUR’luları birleştirme projesidir. AKP nevzuhur bir parti olarak 2001’li yıllarda, 2002’li yıllarda kurulurken arayışa geçti “Siyasi projeleri nasıl araklarım.” diye. MHP’nin 2023 Projesi’ni nasıl araklamışsa, Milliyetçi Hareket Partisinin sağlıktaki dönüşümle ilgili Emekli Sandığıyla SSK’yı birleştirme projesini de o çerçeve içerisinde almıştır.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Protokoller imzalanmıştı o zaman, protokoller.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Sizinkiler sadece fikirde kalıyor, icraata AK PARTİ geçiriyor işte.

FARUK BAL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, o şartlar altında koalisyon hükûmetinde -bilginiz olsun- bu projeyi biz hayata geçirmeye çalıştık…

GÜLAY DALYAN (İstanbul) – Sonuç?

FARUK BAL (Devamla) – …ancak SSK Anavatan Partisine bağlı olduğu için o zamanın Anavatan’la ilişkili Sayın Bakanı kendi yetkileri çerçevesinde buna izin vermedi.

GÜLAY DALYAN (İstanbul) – Sonuç? Beceremediniz, kendi projenizi bile yapamadınız.

FARUK BAL (Devamla) – Bu nedenden dolayı hayata geçirilememiştir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

GÜLAY DALYAN (İstanbul) – Sonuç… Beceremediniz, kendi projenizi bile gerçekleştirecek gücünüz yok.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Efendim.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Hatip, partimize dönük “nevzuhur” ifadesini kullandı. Bununla ilgili…

FARUK BAL (Konya) – Evet, doğru efendim, sataştım.

BAŞKAN – Hayhay.

Şimdi, hani filmleri başlatırken yönetmen “action” diyor ya, öyle olduk.

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

7.- Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal'ın, Konya Milletvekili Faruk Bal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bugün hem gündem dışı konuşmalarda hem de şu andaki konuşmalarda hatipler, daha önce, AK PARTİ iktidara gelmeden önce kendi projeleri olduğunu, işte hızlı trenle ilgili projenin önceden başlatıldığını, sağlıkta dönüşümün önceden başlatıldığını…

FARUK BAL (Konya) – Marmaray…

MAHİR ÜNAL (Devamla) – Efendim, devletin zaten rafları bir sürü projeyle dolu. Aslolan, bu projeleri aslolan gerçekleştirecek iradeyi ortaya koymaktır ve bu mali disiplini ve parayı sağlayabilmektir. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Bakın, bazı rakamlardan bahsedeceğim size: 2002 yılında vergi gelirlerinin yüzde 85,7’si faiz ödemelerine giderken şimdi bu oran yüzde 14’e düşmüş durumda. Bu sayede 2002 yılında kamu faiz harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 14,8 iken bugün yüzde 2,8; kamu net borcu 2002 yılında 215 milyar iken şimdi 190 milyar civarında, 2002 yılında borçlanma ortalama vadesi sadece 9,4 ay iken şimdi 74 aya ulaşmış. Yine, geçmişte bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 15’lerde iken şimdi yüzde 1,5’larda. Bunu daha uzatabiliriz.

Şimdi, bu sayede, on iki yıllık siyasi ve ekonomik istikrar sayesinde ortaya güçlü bir siyasi irade kondu, devletin hazinesi doldu, devletin tozlu raflarındaki projeler de AK PARTİ’nin güçlü iradesiyle hamdolsun müşahhas bir hâle geldi, gerçekleşti, refah oldu, hizmet oldu. O yüzden, biz, bu millete bu yaptıklarımızı söylemekten utanıyoruz çünkü bu bizim görevimiz ve şunun da bilinmesini istiyoruz: Bunları yapmaya devam edeceğiz. Bizi izlemeye devam edin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

FARUK BAL (Konya) - Sayın hatip AKP’nin nevzuhur olduğuna dair benim söylemim üzerine söz aldı, yalan yanlış beyanda bulundu. Bu nedenden dolayı söz istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

8.- Konya Milletvekili Faruk Bal'ın, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

FARUK BAL (Konya) – Mahir Bey’in burada aldığı sözün gereğini yerine getireceğini ümit ederek nasıl nevzuhur ya da nasıl öncesi var diye bekliyordum, cevap vermedi, yalan yanlış ifadelerde bulundu.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Efendim, “nevzuhur” temelsiz demektir, temellerimizi anlattım.

FARUK BAL (Devamla) – Şimdi, 2002 rakamlarına göre baktığımızda, AKP nevzuhur bir parti olarak 57’nci Hükûmet döneminde yaşanmış krizlerden sonra makroekonomik dengelerin düzenlenmesi için alınmış olan tedbirlerin yarattığı pozitif ortamları siyasi bir geleceğe çevirmek suretiyle bugünlere kadar gelmiştir. Ama 2002’ye baktığımız zaman, AKP’nin bugünkü fotoğrafında -iyi dinle Mahir Bey- 2002’de gayrisafi büyüme hızı yüzde 6,2; 2014’te yüzde 3,3. Toplam kamu borcu 2002’de 242 milyar, 2014’te 599,7 milyar dolar. İç borç 149,9 milyar 2002’de, şimdi 411,1 milyar dolar. Ve Türkiye’nin bütün vatandaşları, şirketleri borçlanmış durumda, yaşanmakta olan dolar krizi ve bu dolar krizinin suni bir şekilde Cumhurbaşkanının Merkez Bankasına baskısı nedeniyle artması sonunda dövize bağlı olarak borçlanmış olan şirketler şu anki rakam itibarıyla 100 milyar dolara yakın bir kayıp içerisindedir. Bunları da söylemeni beklerdim.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, sadece kayıtlara geçmesi için söylüyorum: Bu meseleler rakamlar üzerinden değil oranlar üzerinden konuşulur. O yüzden, sayın hatibin oranları vermesini beklerdik efendim.

BAŞKAN – Sayın Şimşek…

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Sayın Tamer konuşmasında bizim yanlış bilgi verdiğimizi ifade etti, söz istiyorum.

BAŞKAN – Gene mi düzeltme var?

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Düzeltme değil, bilgi vereceğim.

BAŞKAN - Buyurun.

9.- Samsun Milletvekili Cemalettin Şimşek'in, Kayseri Milletvekili İsmail Tamer’in sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) – Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hakikaten, konuşmacı konuşmasında -Sayın Tamer- bizi yanlış bilgilendirmekle suçladı bir yerde belki, yani o şekilde ifadelerde bulundu.

Şunu ifade etmek istiyorum öncelikle, şunu bilmeniz lazım Sayın Tamer: 2002 ve öncesinde de sağlıkta sorunlar vardı, elbette ki farklı sorunlar vardı. Bugün de çok fazla sorun var. Sizin eksik tarafınız, kabul etmediğiniz tarafınız, bugünkü sorunları görmeyip onları görmezden gelmeniz. Bugün sağlık çalışanlarının sorunları giderek artmakta yoğunluk ortamında. Özlük hakları sıradan memurların özlük haklarından daha geride; fiilî hizmet zammını almak istiyorlar, çalıştıkları ortamların koşullarının daha iyileştirilmesini istiyorlar. E, bunları konuşmamamız mı lazım? Bunlar o kadar yoğunlaştı, o kadar büyüdü ki bu sorunların konuşularak mutlaka sağlık çalışanlarının sorunlarının çözülmesi lazım diyoruz.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Onları düzelteceğiz, bir zam vereceğiz.

CEMALETTİN ŞİMŞEK (Devamla) - Ona gelince, şimdi, eskiden hekimlerin maaşları azdı ama, biliyorsunuz, yasa gereği muayenehane açma gibi bir yetkileri, hakları vardı. Siz dediniz ki: “Hekim ile hasta arasına para giriyor, girmesin. Böyle bir sistem…” Ama bu sefer de puan soktunuz hekim ile hasta arasına. Hastaya puan gibi bakmaya başladı hekim sizin sisteminizde.

Dolayısıyla, bakın, hekimlerde malpraktis korkusu ve defansif tıp uygulamaları gelişti. Eskiden risk alırdı hekimler kendi hastalarına karşı ama bugün risk almıyor, başından gönderiyor. Niye? Çünkü puan hangisinde daha fazla, ona bakıyor. Hekim hekimdir, doğru çalışır, dürüst, düzgün bir insandır; düzgündür ama her şeyden önce insandır. Her insanın yaptığı hatayı ve eksikliği hekimlerin de yapabileceğini düşünüp, sistemi ona göre kurgulamamız gerekmektedir. Hiçbir sistem, kişilerin düşüncesine, kişilere bırakılacak kadar değersiz değildir. Sağlık da çok önemli bir değerdir. Dolayısıyla, kişilerin inisiyatifine bırakılamaz.

Bunu ifade ediyor, hepinize teşekkür ediyorum.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Her hekim şereflidir Hocam.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- MHP Grubunun, Mersin Milletvekili Ali Öz ve arkadaşları tarafından, sağlık çalışanlarının mevcut sorunlarının araştırılması ve bu sorunların giderilmesinde esaslı önlemlerin alınması, yasal düzenlemeler yapılması amacıyla 9/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 12 Mart 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde Tokat Milletvekili Sayın Orhan Düzgün. (CHP sıralarından alkışlar)

Buyurunuz.

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisinin, sağlık çalışanlarının sorunlarıyla ilgili önergesi hakkında söz aldım. Ancak, bu konuya girmeden önce, dün Tokat’ta yaşanan bir olayla ilgili sizleri bilgilendirmek istiyorum.

Dün, Tokat’ta, bir ilköğretim okulunda bir öğretmen, başörtüsü olmayan kadınlara tecavüzün mubah olduğunu söyledi ve kız öğrencileri başörtüsü takması konusunda uyardı.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Yanlış yapmış, çok yanlış.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Yanlış efendim.

HİLMİ BİLGİN (Sivas) – Edepsizlik etmiş.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Kötüden örnek olmaz, kötüden örnek mi olur?

ORHAN DÜZGÜN (Devamla) – Şimdi, sayın milletvekilleri, bu görüşe katılmayacağınızı düşünüyorum ancak şunu samimiyetle söylüyorum: Bu devlet memuru hakkında ne yapacağınızı da takip edeceğiz çünkü bu sözle olmaz, bakalım bu arkadaşla ilgili neler yapılacak? Göreceğiz, izleyeceğiz hep beraber.

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Takipçisi olacağız Sayın Vekilim.

ORHAN DÜZGÜN (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlarım, “sağlıkta devrim” dedi benim sevgili meslektaşım. Şimdi ben size şöyle söyleyeyim: Yani “devrim” lafı çok size göre bir laf değil. Neden değil? Bu zamana kadar hiç devrim yapmadınız. Şimdi, “devrim yapmak” ciddi bir laftır, ciddi bir iddiadır. Devrimi yaparsanız ülkeyi yönetirsiniz, devrimi yapamazsınız sizi idam ederler. Siz bu “sağlıkta devrim” işini beceremediniz, kusura bakmayın. Şimdi gerekçelerini tek tek anlatacağım.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Vatandaş öyle demiyor.

ORHAN DÜZGÜN (Devamla) – Anlatacağım. Görürsünüz, vatandaşın ne dediğini de göreceğiz yakında.

HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Millet kabul ediyor ama, sağlıkta devrimi millet kabul ediyor, siz kabul etmeyebilirsiniz.

ORHAN DÜZGÜN (Devamla) – Anlatacağım. Şimdi, nasıl başlamıştı bu hikâye? Dediniz ki: “Kardeşim, kimlik kartını al, ister özel hastaneye git ister devlet hastanesine git, canın nereyi istiyorsa oraya git, para pul yok.” Peki, nereye geldi bu iş şimdi? Vatandaş hastaneyi arıyor, telefon ediyor, randevu alacak, “Ver bakalım parayı.” Hastaneye geliyor, poliklinikte muayene olacak, “Ver bakalım parayı.” “Tahlillerim çabuk çıksın, böyle istiyorum.”, “Ver bakalım parayı.” “Özel bir ameliyat olmak istiyorum.”, “Ver bakalım parayı.” Tam 13 yerden para alıyorsunuz, tam 13 yerden. Eskiden bir yerden alınıyordu. Hastaneler birer işletme hâline dönüştürüldü.

Değerli arkadaşlarım, sağlık en temel yaşam hakkıdır. Burayı bir işletme, bir ticarethane olarak göremezsiniz. Eğer böyle görürseniz hata yaparsınız, ki nitekim oldu, hastası az olan hastaneler kapatıldı. Hastane bakkal dükkânı değil arkadaşlar, müşteri gelmediği zaman kapatılmaz. Böyle bir uygulama olmaz.

Sağlık çalışanları ne durumda? Bakın, her seferinde söylüyorum…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hangi devlet hastanesi kapandı?

ORHAN DÜZGÜN (Devamla) – Anlatırım.

Her seferinde söylüyorum, Sağlık Bakanı geldi buraya -bir önceki Sağlık Bakanı- dedi ki: “Ya, bu mecburi hizmet insanın insana zulmüdür.” Peki ne oldu? Siz mecburi hizmeti geri getirdiğiniz gibi yan dal yapanlara da mecburi hizmet koydunuz. Yani mecburi hizmet arttı, insanın insana zulmü arttı sağlıkta.

Peki, sağlık çalışanlarının can güvenliğine ne oldu arkadaşlar? Bakın, daha bugün Diyarbakır’da bir hekim bıçaklandı, şu anda ölümle pençeleşiyor. Her kürsüye geldiğimizde diyoruz ki: “Ne yapın edin, biz de destek verelim, şu sağlık çalışanlarına şiddeti durduralım.” Durmuyor bir türlü. Niye durmuyor? Çünkü, işte, az önce sevgili meslektaşım da yaptı, sorarsanız doktorlar kucakla para alıyorlar fakat benim arkadaşlarım hâlâ çalışıyorlar, hâlâ görüşüyorum, hiç böyle 9-10 bin lira maaş alan bir doktordan haberimiz yok.

İSMAİL TAMER (Kayseri) – Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki ocak ayı maaşlarını söyleyeyim size.

ORHAN DÜZGÜN (Devamla) – Bakın, şunu söyleyeyim ben size: Bir doktor emekli olduğunda, bugün kaç para emekli maaşı alıyor biliyor musunuz? 1.500 lira maaş alıyor ve bu nedenle emekli olamıyorlar. Herhâlde siz de bunu fark ettiniz ki “70 yaşına kadar çalışsın.” diyorsunuz. Ya, değerli arkadaşlarım, bu ülkede siz mirasınızı 65 yaşından sonra oğlunuza bırakacağınız zaman devlet sizden rapor istiyor, “Git bana doktordan rapor getir, senin aklın başında mı?” diyor. Siz 70 yaşındaki adama insanların sağlığını emanet etmeye uğraşıyorsunuz. Böyle bir yaklaşım olamaz.

Aile hekimlerine dediniz ki: “Gelin, siz pratisyen hekimsiniz, biz size bir hafta kurs verelim, hepiniz aile hekimi olun.” Peki, o zaman niye insanlara aile hekimliği uzmanlığı yaptırdınız üç yıl, bu iş bir haftada oluyordu madem? O zaman da dedik, “Yahu, bu pratisyen hekimleri çekiyorsunuz hastanelerin acillerinden, yarın acilde nöbet tutacak doktor bulamazsınız.” dedik, dinlemediniz. Ee, şimdi ne oldu? Bu sefer de dediniz ki: “Hadi bakalım, çıkın merkezlerinizden, acilde nöbet tutacaksınız.” Peki, onu da bulamazsanız ne olacak? Onu da bulamazsınız “Uzman hekime nöbet tuttururum ben.” Adam göz doktoru, yirmi yıldır kalp krizi okumamış, geçmiş, acilde -sizlerin ailesi de aynı durumda- kalp krizi tedavi etmeye kalkıyor. Ee, böyle olunca da tabii, morbidite de artıyor, mortalite de artıyor. Bunu defalarca söylüyoruz söylüyoruz, dilimizde tüy bitti, anlayan dinleyen yok.

Arkadaşlar, bakın, biz şurada bir yasa çıkarmaya uğraşıyoruz ve günlerdir, gece sabaha kadar çalışıyoruz. Şimdi, hekimleri düşünün, o sabaha kadar çalıştığınız anı düşünün, birisi gelip size diyecek ki: “Akşama kadar da devam edeceksin.” Kaç gün yaparsınız bunu Allah aşkına? Yapmazsınız. Ama hekimler bunu yıllardır yapıyorlar ve siz o gözünden uyku akan, o yorgunluktan tükenmiş insanlara bu ülkenin sağlığını, insanların sağlığını emanet ediyorsunuz.

Evet, değerli arkadaşlarım, ücretleri söyledik. Yardımcı sağlık personeli… Çalışıyorlar. Yani ben bu ülkenin sağlık çalışanlarının hepsinin dürüst ve gayretli olduğuna inanırım açıkçası, beraber çalıştım çünkü. Bunlara döner sermaye verilirken bunlar nedense hep bir tavana takılırlar fakat bununla ilgili hiçbir yasal düzenleme yapılmaz. Hekimler eğer hastane para kazandıysa para alırlar ama yardımcı sağlık personeline “Sen tavana takıldın.” derler, o gariban adamlar 150 lira, 200 lira parayla yetinmek zorunda kalırlar. Buna ne zaman çözüm bulacaksınız, onu bilemiyorum.

Şimdi, özel hastanelerin açılmasına sınırlama getirdiniz. Peki, kriteriniz ne arkadaşlar? Veya özel hastanenin çalıştıracağı hekim sayısına kısıtlama getirdiniz. Neye binaen getirdiniz? Siz herhangi bir fabrikaya gidip -mademki bu hastaneler iş yeri- “Sen burada şu kadar işçi çalıştırabilirsin, bu kadar mühendis çalıştırabilirsin.” diyor musunuz? Demiyorsunuz. O zaman niye özel hastane sahibine diyorsunuz? Yahu, taksi plakası satılır gibi hekim diploması satılmaya başlandı, hekim kadrosu satılmaya başlandı. Bunları size defalarca söyledik, bunun önüne geçin dedik ama dinleyen yok arkadaşlar.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Bu kadroları kim aldı, kim depoladı, kim biriktirdi? Kim bu kadrolar üzerinden milyarlar kazandı?

ORHAN DÜZGÜN (Devamla) – Evet, değerli arkadaşlarım, şimdi…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sizin öneriniz ne? Sizin önerileriniz ne?

ORHAN DÜZGÜN (Devamla) – Önerilerimi söyleyeceğim Recep. Bu işten de anlıyorsundur sen kesin, onun için anlatacağım.

Bakın, bugün Başbakan açıklama yaptı, diyor ki: “Hekimlerin nöbet ücretlerine zam yaptık.” Kaç para zam yaptınız? Saatini 7,5 liradan 10 liraya çıkardınız, bu. Hâlbuki ne söz vermişsiniz hekimlere? “Fiilî hizmet zammı yapacağız.” demişsiniz, “Performansınızı emekliliğe yansıtacağız.” demişsiniz, “Maaşlarınızda iyileşme yapacağız.” demişsiniz, “Emeklilik ücretlerini artıracağız.” demişsiniz. Bunların hiçbirinden bahseden yok. “Nöbetini tutarsan 7,5 liradan 10 liraya çıkardım nöbet ücretini.” demişsiniz. Yaptığınız iyilik de bu.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın, şunu açıkça söylüyorum: Keşke Sağlık Bakanı burada olsaydı da ona cevap verseydi. Sağlıktan rant elde etmek, hele hele yolsuzluk yapmak, hiçbir ülkenin, hiçbir vicdanın kabul edeceği bir şey değildir. Bakın, istiyorsanız size adresi de veririm, Çayyolu’nda bir bina, kimin olduğu biliyoruz, kimin kiraladığını biliyoruz, kaç para kira aldığını da biliyoruz. İki buçuk yıldır bomboş bir binaya Sağlık Bakanlığı 400 bin lira kira ödüyor ve bu bina bomboş arkadaşlar. Yazık günah değil mi bu devletin parasına? Bu milletin parasına yazık günah değil mi arkadaşlar? Yani, neden bunu engellemiyorsunuz? Bu binayı kim kiralamış, kimin bu bina, kim aracılık etmiş, bir sorun bakalım, sorun Allah aşkına. Eğer merak ediyorsanız gelin, ben size hepsini söylerim, böyle bir şey olmaz.

İlaç… Evet, ilaç sektöründe fiyatlar düşürüldü, bence olumlu bir gelişmedir fakat orada da kantarın topuzu kaçtı. Şimdi, kanser olmuş hasta ilaç bulamıyor. Niye bulamıyor? Çünkü, bunlarla ilgili bir sürü özel izinler getirilmiş, bir sürü prosedür getirilmiş, vatandaş kan ağlıyor. Efendim, söylediğim gibi, sağlık sistemini uçuruyorduk, sağlık sistemi çakılmış durumda. Bundan sonra nereye gideceği, ne olacağımız, ne biteceğimiz hiçbirimizin belli değil.

Değerli arkadaşlar, iş yeri hekimlikleriyle ilgili… Bakın, her gün bu ülkede kazalar, cinayetler oluyor, artık, bunlar iş kazası falan değil, iş cinayeti bunlar. Bunlarla ilgili ne yapılıyor, iş yeri hekimliğiyle ne yapılıyor, hiç kimsenin bildiği ettiği yok. Bu insanların sağlığını kim denetliyor, iş yerlerinin sağlığını kim denetliyor, nasıl yapıyor? Yani, bu işle ilgili de bir piyasa oluştu. Artık, elinde çantayla dolaşıp, iş yeri iş yeri gezip “Gelin, ben sizin tansiyonunuza bakayım, sağlık kontrolünüzü yapayım.” diyen bir sektör üredi. Böyle, bu şekilde nasıl götüreceksiniz bu işi değerli arkadaşlarım?

Tekrar, söylediğim gibi, umut ederim ki sağlıktaki çalışanların hakları bir an evvel gözetilir, bu ülkenin sağlık sistemi bir an evvel düzeltilir.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Düzgün.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Sivas Milletvekili Sayın Hilmi Bilgin.

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HİLMİ BİLGİN (Sivas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisi aleyhinde söz almış buluyorum. Bu vesileyle heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Milletvekilimiz İsmail Tamer Bey grup önerisi aleyhinde çok detaylı olarak bilgi verdi. Gerek AK PARTİ döneminde sağlık alanında yapılan çalışmaları gerekse sağlık çalışanlarının sorunlarının çözümüne yönelik olan hükûmetlerimizin yapmış olduğu hizmetleri ve icraatları detaylı olarak anlattı. Yine, önümüzdeki süreçte 2023 hedefleri doğrultusunda AK PARTİ hükûmetlerinin sağlık alanında yapmayı planladığı çalışmalardan da çok değerli milletvekilimiz detaylı olarak bahsetti.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ iktidara geldiği andan itibaren, bunu muhalefet ister kabul etsin ister kabul etmesin, halkımıza sorduğumuz zaman, halkımızın içine girip de AK PARTİ'nin icraatları noktasındaki memnuniyete baktığımız zaman sağlık alanında yapılan çalışmalardan halkımız en üst seviyede memnundur ve bunu her zaman göstermektedirler. Yapılan anketlere baktığımız zaman da sağlık alanındaki memnuniyetin en üst seviyede olduğunu görmekteyiz.

Sağlık çalışanlarını sağlık sisteminin ayrı bir parçası olarak düşünemeyiz. Eğer sağlık alanında yapılan hizmetlerden halkın memnuniyeti, milletimizin memnuniyeti varsa, bu, sağlık çalışanlarının özveriyle yapmış oldukları çalışmalarının bir doğal sonucudur. Buradan şu sonucu çıkarırız ki mutlaka dünya değişiyor, şartlar gelişiyor, Türkiye gelişiyor, değişen ve gelişen dünyada her alanda, sağlık alanında da olsun, diğer alanda da olsun, sorunlar ve farklı ihtiyaçlar ortaya çıkacaktır. Sorun çözmek üzere kurulan hükûmetlerimiz, temelinde her türlü sorunu, “Hiçbir mazeret başarının yerini tutmaz.” anlayışıyla hareket eden hükûmetlerimiz, gelişen şartlar doğrultusunda farklı alanlarda yine sorun çözmeye, milletimizin menfaati doğrultusunda, milletimizin talebi doğrultusunda çalışmaya devam edecektir.

Bizden önceki dönemlerde de tabii ki iktidar olan, hükûmet eden, bu millete hizmet etmek üzere hükûmete gelen partiler mutlaka çalışmalar yapmıştır, mutlaka iyi projeleri vardır. Çok değerli grup başkan vekilimizin söylediği gibi de iyi projeler mutlaka vardır ama aslolan bu projeleri hayata geçirmektir. Bu projeleri hayata geçirerek milletin memnuniyetini kazanıp, bir sonraki seçimlerde milletin desteğini alarak tekrar iktidar olup hizmete devam etmektir. AK PARTİ 3 Kasım 2002 tarihinden itibaren gerek sağlık alanında olsun gerekse diğer alanlarda olsun yapmış olduğu hizmetlerle birlikte, milletimizle birlikte bu ülkeyi daha da geliştirmeye, daha da büyütmeye ve 2023 hedeflerine doğru götürmek yolunda emin adımlarla devam etmektedir.

Ben, bu vesileyle, 14 Mart vesilesiyle sağlık çalışanlarımızın tekrar 14 Mart Tıp Bayramlarını tebrik ediyorum. İnşallah onların desteğiyle birlikte sağlık alanındaki memnuniyet daha da artacak ve milletimizle birlikte biz, emin adımlarla hedefimize doğru yürüyeceğiz.

Bu vesileyle, Meclisin belirlenen gündem doğrultusunda çalışmasının daha uygun olacağı kanaatiyle grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu söylüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

III.- YOKLAMA

(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

LEVENT GÖK (Ankara) – Yoklama talep ediyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi vardır.

Sayın Gök, Sayın Çıray, Sayın Susam, Sayın Bal, Sayın Kaplan, Sayın Düzgün, Sayın Şimşek, Sayın Yılmaz, Sayın Kutluata, Sayın Toskay, Sayın Başesgioğlu, Sayın Dedeoğlu, Sayın Danışoğlu, Sayın Çandar, Sayın Oyan, Sayın Dudu, Sayın Toprak, Sayın Akar, Sayın Güler, Sayın Türkoğlu, Sayın Bulut, Sayın Türmen.

İki dakika süre veriyorum ve de başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.58

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.08

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

III - YOKLAMA

BAŞKAN - Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi yoklama işlemini tekrarlayacağım.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- MHP Grubunun, Mersin Milletvekili Ali Öz ve arkadaşları tarafından, sağlık çalışanlarının mevcut sorunlarının araştırılması ve bu sorunların giderilmesinde esaslı önlemlerin alınması, yasal düzenlemeler yapılması amacıyla 9/10/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 12 Mart 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:

3.- CHP Grubunun, Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu ve 22 milletvekili tarafından, demir çelik üretim ve ticaret sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 23/2/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 12 Mart 2015 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

12/03/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 12/03/2015 Perşembe günü (Bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                                                                        Levent Gök

                                                                                                                           Ankara

                                                                                                                  Grup Başkan Vekili

Öneri:

Hatay Milletvekili Mevlüt Dudu ve 22 milletvekilinin “Demir çelik üretim ve ticaret sektöründeki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi” amacıyla 23/02/2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin (1726 sıra no.lu), Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 12/03/2015 Perşembe günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde Hatay Milletvekili Sayın Mevlüt Dudu, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

MEVLÜT DUDU (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Demir çelik sektörü, ülkemiz sanayisini ayakta tutan temel sektörlerdendir. Ülkemizde imalat sanayisini besleyen demir çelik sektörünün stratejik sektör olarak kabul edilmesi ve rekabet gücünün korunması gerekmektedir. Demir çelik sektöründe yaşanan sıkıntılar her geçen gün artmaktadır.

Bu arada, küresel çelik pazarının üzerindeki Çin etkisi göz ardı edilemeyecek bir biçimde büyümeye devam etmektedir. Çin tehlikesine karşı, dünyada birçok ülke tedbirler almaktadır. Avrupa Birliği Parlamentosu, stratejik önemi ve endüstriyel üretimin yerli ham maddeyle yapılması için, Avrupa Birliği ülkelerinde odak noktası hâline gelen demir çelik sektörünün, otomotiv, inşaat, makine imalatı gibi üretim odaklı sektörlerin gelişmesi ve katma değer yaratması bakımından daha etkin korunması için çalışmalar başlatmıştır. Avrupa Birliğinin uygulamaları dışında, özellikle sınır komşularımızla yaşanan sorunlar nedeniyle demir çelik sektörümüzün kapasite kullanım oranı 2013 yılında yüzde 70 seviyelerine kadar gerilemiştir.

Buna ilave olarak ülke içinde “Ekonomi nasıl bozulur?” çalışmaları başlamış, kendini Başbakan sanan Cumhurbaşkanı tarafından Merkez Bankasına karşı açılan savaş sonrasında dolar fırlamış, üreticiler ve tüccarlar zarar üstüne zarar eder hâle gelmiştir. Bu arada tüm yük halkın ve emekçinin omuzlarına yüklenmektedir.

Geçtiğimiz yıllarda Türkiye, dünyanın en büyük 8’inci çelik tüketicisi, dünyanın en büyük 7’nci çelik ihracatçısı, dünyanın en büyük 9’uncu çelik ithalatçısı, dünyanın en büyük 6’ncı net çelik ihracatçısı, dünyanın en büyük inşaat demiri ihracatçısı ve Çin’den sonra dünyanın 2’nci en büyük uzun ürün ihracatçısı, Orta Doğu ve Körfez ülkelerinin en büyük çelik tedarikçisi konumunda bulunmaktaydı ama bu durum bozulmaya başlamıştır.

Dünya çelik üretiminin yüzde 70’i entegre tesislerde, yüzde 30’u da ark fırınlı tesislerde yapılmaktadır. Türkiye’deki oran bunun tam tersidir. Hâliyle, cevher ile hurda arasında açılan makas ilk olarak Türk üreticileri vurmaktadır. Küresel çelik sektöründe, hurda denilince Türkiye, cevher denilince Çin akla gelir. Çünkü Türkiye 20 milyon tonun üzerinde hurda ithalatıyla dünyanın en büyük ithalatçısı olmasına rağmen hurda piyasasını tam anlamıyla kontrol edememektedir. Dünya sularında dolaşan cevher yüklü gemilerdeki cevherin de yüzde 67’si Çin’e gitmektedir. Ürünlerden biri olan inşaat demirinde de yeni yatırımlara ve kapasite artırımlarına müsaade edilmeye devam edilmektedir. Ciddi bir kapasite fazlalığıyla karşı karşıya olan inşaat demirinde yeni kapasitelerin önüne geçilmemesi Türk çelik sanayisinin bindiği dalı kesmesi anlamına gelmektedir.

Sektörün bir diğer eksikliğiyse vasıflı çelik üretiminin yetersiz olmasıdır. Bunun için gerekli teknolojik değişikliklerin yapılabilmesi için sektör yönlendirilmeli ve gereken teşvik verilmelidir. Hurda, yassı mamul ve vasıflı çelik ithalatlarının çok yüksek olmasından kaynaklanan cari açık durumunun değişmesi ve Türk demir çelik sektörünün net ihracatçı olması gerekmektedir. Bu da sektörün katma değeri yüksek ürünlere yönelmesiyle birlikte ürün yelpazesini genişletmesiyle mümkündür. Bu sayede sektör hem yeni pazarlara giriş imkânı elde edebilecek hem de mevcut pazarlardaki payını artırabilecektir.

En büyük maliyet giderlerinden olan enerji ve bu enerji maliyetleri üzerindeki ilave fon ve kesintiler, uluslararası piyasalarda rekabet gücümüzü rakip ülkelere karşı olumsuz yönde etkilemektedir. Sektörün ham madde açısından ithalata bağımlı olması, girdi maliyetlerini artırmaktayken enerji maliyetlerinin de yüksek oluşu rekabet gücümüzü önemli ölçüde azaltmaktadır. 2014 yılında çelik üretimi 2012 yılındaki seviyesine kıyasla yüzde 6 civarında gerilemiştir. Çinli üreticilerin sahip olduğu üstünlüklere ek olarak devlet yardımlarından sağladıkları avantajla çok düşük fiyatlardan ihracat yaparak piyasalara yansıtması dünya piyasalarında ve ülkemizde olumsuz bir durum yaratmıştır.

En büyük ihraç pazarımız konumunda bulunan Orta Doğu ve Körfez ülkelerinin petrol gelirlerinin azalması, bu ülkelerin yatırımlarında ve dolayısıyla çelik tüketimlerinde daralma yaşanmasına neden olmuştur. Bu bölgelerde devam eden iç kargaşa ve siyasi dalgalanmalar bu ülkelerin sanayi ve üretime olan yatırımlarını da engellemektedir. Suriye’de devam eden olayların Irak’ı da içine alacak şekilde büyümesi, en büyük pazarımız konumunda bulunan Irak’a yönelik ihracatımızı da sınırlandırmaktadır. Ülke olarak Orta Doğu bölgesine yapılan çelik ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre miktar bazında yüzde 21,4 oranında gerilemiştir. Genel anlamda, 2014 yılı kasım ayında Türkiye’nin çelik ihracatı önceki yılın aynı dönemine kıyasla miktar bakımından yüzde 5,3 düşüşle 1,55 milyon tona, değer bakımından ise yüzde 5,9 düşüşle 1,33 milyar dolara gerilemiştir. Aynı dönemde gerçekleştirilen çelik ithalatıysa önceki yılın aynı dönemine göre miktar bakımından yüzde 26.5 artışla 1,36 milyon tona, değer bakımından yüzde 12,6’lık artışla 1,14 milyar dolara ulaşmıştır.

Sektörün ham çelik üretiminde kapasite kullanım oranı da 2012’ye nazaran yüzde 73 seviyesinden yüzde 69 seviyesine gerilemiştir. Sektörün rekabet gücündeki zayıflama nedeniyle Türkiye’nin tüketimindeki yüzde 10 civarındaki artış, ağırlıklı bir şekilde ithalatla karşılanmıştır. Çelik sektörünün ihracat kalemleri gerileme eğilimi gösterirken ithalat miktarında önemli artış da dikkat çekicidir. Üreticiler ve tüccarlar devlet tarafından işin kolayına zorlanmaktadır. Şimdiki uygulamalarla üreticiler işlerini azaltmaktadır çünkü hazır mamulü almak daha kârlıdır.

Sektörde istihdam durumuna baktığımızda ise ham çelikten mamul üreten kuruluşlarda 2013 yılı itibarıyla 37.129 kişiye doğrudan istihdam sağlanmıştır. Diğer çelik kuruluşları ve dolaylı istihdamla birlikte sektörün toplam istihdamının 200 bin kişinin üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. 2013 yılında istihdamda yaşanan azalmada bazı kuruluşların ham çelik üretimini durdurmuş olmalarının da etkisi vardır.

Ülkemizde yaşanan ekonomik kargaşa ve siyasi dengesizlikler ortadadır. 2015 yılında da belirsizliğin ağır basacağı düşünülen sektörün yeniden büyüme trendine girebilmesi için sektörün içinde bulunduğu durumun saptanması ve acilen strateji ve planlar geliştirilmesi gerekmektedir. Sektörde kurulu kapasitelerin etkin bir şekilde kullanımı sağlanmalı, dış ticaret açığı ve cari açığın kapatılmasındaki önemi fark edilmeli, istihdam açısından ne kadar önemli olduğu bilinmeli, yurt içi katma değerin artırılmasındaki etkisi anlaşılmalıdır. Ayrıca, demir çelik sektörünün girdi sağladığı otomotiv, inşaat, beyaz eşya, makine gibi temel sektörlerin gelişimini desteklemesine de esas teşkil edecek hassas bir nokta olduğu unutulmamalıdır. Demir çelik üretim ve ticaret sektöründeki sorunların araştırılması ve bunun sonucunda sektörün ve halkımızın bilgilendirilmesi ve çözüm yollarının belirlenerek uygulanmasının sağlanması amacıyla araştırma komisyonu kurularak konunun araştırılmasını istiyoruz.

Değerli milletvekilleri, tabii, haftalardır, adına “iç güvenlik paketi” dediğimiz zulüm yasasının burada görüşüldüğünü hepimiz biliyoruz. Bu kürsüye çıkmışken bu konuda da birkaç cümle söylememek mümkün değildir diye düşünüyorum. AKP iktidarı, dünyada ve ülkemizde bugüne kadar örneklerinde de görüldüğü üzere, gidişinin yakın olduğunun farkındadır. Bu nedenle, bu zulüm yasaları, bu faşist yasalar ne yazık ki Parlamentoda gündeme getirilmektedir ama ben şunu söylemek istiyorum: Zulmünüz ne kadar artarsa gidişiniz de o kadar şiddetli olacak; biz bundan eminiz, siz de bunu bilmelisiniz. Bakın, yüzyıllar öncesinden Yunus Emre sanki size sesleniyor, ne diyor Yunus Emre: “Sanma ki zalimin yaptığı kârdır/ Mazlumun ahı indirir şahı/Her şeyin bir vakti vardır.” Ben de diyorum ki, işte o vakit 7 Hazirandır. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dudu.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Hatay Milletvekili Sayın Hacı Bayram Türkoğlu.

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HACI BAYRAM TÜRKOĞLU (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi aleyhinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Demir çelik sanayisi, birbirini tamamlayan entegre özellikte bir sanayi sektörüdür, bağımsız olarak çalışabilen ve çeşitli demir çelik ürünleri üreten alt sektörlerden oluşmaktadır. Demir çelik sanayisi uzun hadde ürünleri, yassı hadde ürünleri, vasıflı çelik ürünleri, demir çelik döküm sanayisi, çelik borular ve ferro alaşımları alt sektörlerinden oluşmaktadır.

1990 yılından itibaren Avrupa Birliği çelik sanayisi devlet kontrolünden kademeli olarak çıkarılmaya başlanmıştır. Ulusal çelik endüstrileri aşama aşama özelleştirilmiş, Avrupa Birliği kapasite kontrolü kaldırılmış, devlet yardımlarında sıkı tedbirler alınmış ve ithalatta serbestleştirilme politikaları benimsenmiştir. Sonuç olarak, Avrupa Birliği dünyanın en açık çelik pazarı hâline gelmiştir. Önceleri, tabii, Avrupa Birliğinde üretim daha fazla iken, gelişmiş ülkelerde demir çelik sanayisinde daha fazla bir üretim kapasitesi varken, zaman içerisinde bu, yerini gelişmekte olan ülkelere bırakmıştır.

Bizim Türkiye’mizde de tabii, 1980’li yıllara baktığımızda, 1980’li yıllarda çok az bir kapasiteyle üretim varken, 1990’lı yıllarda bu kapasite uzun mamulde oldukça artmış, yassı mamulde de üretim özellikle 2000’li yıllardan sonra artmaya başlamıştır. Şu anda gelinen nokta, yuvarlak demirde 35 milyon ton civarında, yassı mamulde ise 20 milyon ton civarında. Bir ülkenin refah seviyesi, çelik sektöründeki birim insan başına kullandığı çelikle de doğru orantılı. Bunun ortalamasının dünyada 250 kilogram civarında olduğunu düşünürsek, bizim ülkemizde 415 kilogram kişi başına bir kullanım kapasitesi söz konusu.

Tabii, bizim demir çelik üretiminde ciddi manada bir ihracatımız var. 1990’lı yıllarda dünya piyasasındaki kriz nedeniyle, dünya piyasasındaki hacimsel daralmadan biz de maalesef nasibimizi aldık ama bizde süratle dünyanın ihtiyacı olan yassı mamule doğru bir kayış oldu, o üretime doğru bir gidiş oldu. Şimdi, tabii, önümüzdeki yıllarda çelik sektöründeki bu krizden daha fazla etkilenmemek adına, firmalarımız mutlaka AR-GE çalışmalarına önem vermeli, günümüz şartlarında mutlaka inovasyona önem vererek üretimde katma değeri yüksek mamulleri üretmek için de bir çalışma sarf etmelidir.

Bizim çelik sanayisindeki en büyük ihraç kalemlerimiz Orta Doğu’ya olmaktadır. Orta Doğu’da malum, gerek Irak’ta gerekse Suriye’de olan kriz sebebiyle bizim oralara çelik ihracatındaki kapasitemiz şu anda biraz düşmüş durumda ama yine de bizim buralara yaptığımız, Orta Doğu’ya yaptığımız çelik ihracatımız yüzde 35’ler civarındadır.

Değerli milletvekilleri, bundan sonraki kademede yapılması gereken önemli husus şudur: Bizim şu anda üretimimizin aşağı yukarı yüzde 35’i cevherden elde edilen üretim, yüzde 70’i de ark ocaklarından, elektrik ocaklarından elde edilen üretim.

Şimdi, ark ocaklarından elde edilen üretimin maliyeti yüksek. Genelde dünyadaki ithal hurda ürünlerde, bizim ithal ettiğimiz hurda ürünlerde yüzde 20 bir kapasite düşüşü var, yüzde 20 bir ucuzlama var. Demir cevherinde ise yüzde 56’lık bir ucuzlama var.

Şimdi, bizim üretimimizin yüzde 35’i demir cevherinden, yüzde 65’i de ark ocaklarından olduğu için, üretimdeki bu maliyet artışı dolayısıyla bizim şu anda ark ocaklarındaki fazla üretim kaynaklı bir kapasitemizden dolayı mesele aleyhimize gibi görünüyor. Dünyadaki rekabet sistemini esas aldığımız zaman da bu noktada Türkiye'miz açısından ihracat noktasında birazcık sıkıntılar gözüküyor.

Tabii, dünyadaki bütün bu küresel piyasalardaki krize rağmen bizim çelik sektöründe, şu anda içinde bulunduğumuz şartlarda çok büyük, aman aman diyecek noktada bir krizimiz bulunmamaktadır. Bundan sonra gerek çelik sektöründeki gerekse yine çelik dışı diğer metal ürünlerindeki yüksek katma değerli ürün artışı yönünde alacağımız tedbirler, Hükûmetimizin de 2018-2023 hedefleri doğrultusunda bu sektöre verdiği ehemmiyet ve bu sektöre vereceği destekler sebebiyle, şu anda dünyada görülen krizi, bizim ülkemizde daha az sıyrıkla, daha az böyle bize vereceği ihracat yönündeki zararıyla, inşallah, önümüzdeki süreci atlatırız diyorum.

Ben, Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği grup önerisinin aleyhinde olduğumuzu ifade ediyor, inşallah, çelik sektöründeki üreticilerimizin hem inovasyon kabiliyetleriyle hem AR-GE çalışmalarıyla ülkemizde üretecekleri katma değeri yüksek ürünlerle bu krizleri aşacağımızı ve inşallah, ülkemize katma değer sağlayacağımızı düşünüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Sayın Türkoğlu, bir kriz olduğunu kabul ettin yani.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Türkoğlu.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal.

Buyurunuz Sayın Günal. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Türkoğlu’na da teşekkür ediyoruz, en sonunda kriz olduğunu ve içinden çıkacağımızı söyledi ama içinden çıkmak için gerekli önlemleri almadığımız zaman sadece dilek ve temenniler maalesef yeterli olmuyor.

Şimdi, bu sektör gerçekten imalat sanayisinin ve ekonominin dinamizmini sağlayan, önemli ürünleri üreten bir sektör hem ağır sanayi anlamında hem yüksek teknoloji anlamında. Dünyadaki kriz bize de yansıyor yani aynı şekilde bize de yansıyor. Onun için, şimdi isterseniz sizinle bir iki tespiti paylaşayım, ondan sonra çözüm önerilerimizi de bu konuda söyleyeyim.

Ciddi anlamda sektörün performansında düşüş var. Tabii, bu, dünyadaki gelişmelerle ilgili ama esas itibarıyla bizim ihracatta da ciddi bir düşüşümüz olduğu için, ekonomik üretimde talep daralması olduğu için bu demir çelik sektörünü de doğrudan etkiliyor. Şimdi, kısaca baktığımız zaman, son iki yılda özellikle bu gerilemenin arttığını görüyoruz, vahim bir durum var. Miktar açısından yüzde 6,3; değer açısından da yüzde 7,9 oranında 2013 yılında gerileme kaydedilmiş, ciddi bir gerileme. 2014’te toparlanırız derken, yine bakmışız bu çelik ürünleri ihracatımızın 2014 yılında da miktar açısından yüzde 5, değer açısından yüzde 4 yine değer kaybettiğini, düşüş gösterdiğini görüyoruz. Yani, son iki yılda, baktığımız zaman, burada ciddi bir düşüş var, toplamda yüzde 11 civarında miktar ve değer açısından bir gerileme olduğunu bu sektörün üretiminde görüyoruz; bu bir vakıa. Burada uluslararası konjonktür var, uluslararası dış ticaret kuralları var, koruma önlemleri var, bizim uyguladığımız yanlış politikalar var, uygulanmayan politikalar var, hepsi var. Ama sonuç itibarıyla, “2023 yılı lider ülke Türkiye” demişti Milliyetçi Hareket Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi de bunu benimsedi, Sayın Erdoğan da söylüyor. 2023 yılı hedefimiz 55 milyar dolar çelik ihracatı ama bundan giderek geriye doğru gidiyoruz. Yani, ileriye doğru gitmemiz gerekirken geriye doğru gidiyoruz değerli arkadaşlar.

Tabii, burada özel sektör rekabet gücünü artırmak için gayret ediyor, doğru, dinamik bir sektör ama burada üretim yöntemleriyle ilgili, üretim teknolojisiyle ilgili birtakım yatırımlar yapılıyor. Esas itibarıyla, bu sektörün rekabet gücünü ve üretimini artırmaya yönelik olarak aslında kamu kesiminin de desteklenmesine ihtiyaç olduğu söyleniyor. Yani, kamu kesiminin birtakım yapısal önlemleri alması gerektiğini söylüyor. Kim söylüyor? Onuncu Kalkınma Planı çerçevesinde Demir-Çelik Çalışma Grubu Raporu söylüyor. Hani sizin sürekli “eylem planı” diye söylediğiniz ama dönüşüm programı deyip bir türlü eyleme geçemediğiniz maddelerden bir tanesi. Başka ne diyor? İsterseniz orayı da söyleyeyim. Yani, ben sadece kendi görüşümü söylemiyorum, bu, sektör uzmanlarının çalışma grubu raporunda yer alan bir değerlendirme. Diyor ki: “Türkiye’nin 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi içerisinde yer alabilmesi ve 500 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşabilmesi için –dikkatinizi çekiyorum- sanayisini büyütmekten ve daha fazla üretmekten başka seçeneği yoktur.” “Sanayiyi geç. İnşaata dur diyemeyiz.” diyen şahsa da selam olsun diyoruz. Yani, sanayiyi büyütmek de, nereden büyüteceğiz? En önemli şeylerden birisi demir çelik sektörü değil mi? Bunlarla ilgili yerli girdiyi üretecek, ham maddeyi üretecek olan sektör bu. Devamında diyor ki: “Bu demir çelik sektörü, otomotiv, makine –öncelikli sektörleri söylemiş- ekonominin sağlıklı büyümesinde önemli bir rol üstlenir.” Doğru. Pek çok sanayi koluna girdi sağlayan konumu nedeniyle de bu sektörün stratejik sektör olarak ele alınması gerektiğini söylüyor bu rapor. Peki, ne olması gerekiyormuş, onu da söyleyelim: Şimdi, 55 milyar dolar ihracat, 2023 için sektörün hedefi. 85 milyon ton yıllık kapasite ve 70 milyon ton üretim hedefine ulaşabilmesi için, Türkiye ekonomisinin hedeflerine ulaşmasında üzerine düşen katılımı sağlayabilmesi için sektörün katma değeri yüksek ürünlere yönelik daha fazla yeni kapasite yatırımı yapabilmesi, yatırımların ve üretimin sürdürülebilir temele oturtulması lazım. Bunun için ne diyor? “Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğuyla yapmış olduğumuz anlaşma çerçevesinde Türkiye’nin de bu anlaşmaları yapması lazım.” bir. Yaptık mı? Çalışmalar ne aşamada? Yok, bunları bekliyoruz.

Başka ne diyor? “Bunlarla ilgili, özellikle katma değeri yüksek ve büyük ölçüde ithalat yoluyla karşılanan ürünlerin üretimine yönelik yeni yatırımlarda devlet desteği verilmesi.” Biz size “sektörel teşvik” diye kaç defa söyledik? “Efendim, stratejik yatırımlar 500-600 milyon.” Yok, hâlâ uygulamaya giremedik.

Başka ne diyor? “Dâhilde işleme rejiminden kaynaklanan aksaklıklar var, bu sistemin gözden geçirilmesi lazım. Hurda ithalatıyla ilgili sıkıntılar var, piyasada sıkıntılar var, bunlarla ilgili devlet önlem alsın.” diyor. Peki, aldık mı? Artı, ne diyor? “Sektörün üzerindeki ilave vergi ve fon gibi yüklerin hafifletilerek rekabet gücünün artırılması gerekiyor.” diyor. Bakın, ben demiyorum, Kalkınma Bakanlığı koordinasyonuyla hazırlanan Onuncu Kalkınma Planı’ndaki Demir-Çelik Çalışma Grubu Raporu diyor. Şimdi, biz bunu yapmamışız.

Burada önemli olan başka bir husus da atık yönetimi, hurda kısmıdır. Aynı şeyi daha yeni inceledim. Eylül 2014’te Kalkınma Bakanlığı uzmanlarından birisi tez hazırlamış; açıp, okuyup, faydalanmıyor Hükûmet. Yapılıyor ama atık yönetimi ve burada hurdanın önemi… Arkadaşlarımız bildiği için söylüyorum, asıl sorun oradan kaynaklanıyor. Çin damping uygulayarak, uluslararası kuralları ihlal ederek bize ihracat yaptığı için, biz de onu engelleyemediğimiz için rekabeti düşürüyoruz. İçeriden de tedarik sağlayacak, girdi maliyetini düşürecek bir önlem alamıyoruz. Peki, ne olacak o zaman? Sanayinin itici gücüyse, burada da gerileme varsa sanayi üretiminde daralma var. Şimdi, son çeyrek rakamları bu ayınki de toparlandıktan sonra gelecek ama sanayi üretimindeki trende baktığımız zaman, maalesef, ekonomideki daralmanın devam ettiğini görüyoruz. İmalat sanayisi bu işin lokomotifi. Biz ne yapıyoruz? Endekse bakıyoruz, geriliyor.

Daha dün Merkez Bankası Başkanı ile Ekonomi Koordinasyon Kurulunda önce Sayın Babacan, sonra Cumhurbaşkanına bilgi verdiler. Bize yansıyan kadarıyla ve açıklamalarda görüyoruz “Yapısal önlem almadan enflasyon düşmez, faiz düşmez.” diyor. Yapısal önlemi kim alacak? Az önce dediğimiz gibi, Hükûmet alacak. Ama yapısal önlem almayı bırakın, yani çok basit olarak, yetkisi belirlenmiş bir konuda Merkez Bankası Başkanını ve Başbakan Yardımcısını polemiğe girerek ihanetle, lobicilikle suçlayan bir ortamda neyin önlemini alacağız arkadaşlar? Bu kadar yapısal önlem, hepsi var dedim, daha önce de söyledim. Tamam, bizim söylediğimizi dikkate almayın, gelin, Onuncu Kalkınma Planı’ndaki kendi açıkladığınız, bir daha söylüyorum, 2-3 paket olarak açıkladığınız şeylerin yarısını yapın, yarısını yapın alnınızdan öperim. Burada yazıyor, raporlar var; Çalışma Grubu raporları var, Özel İhtisas Komisyonu raporları var. Bunların yarısını yapsanız zaten sorunun büyük bir kısmını çözeriz. Siz ne yapıyorsunuz? Hâlen daha dayatmayla “Biz çoğunluğuz, biz yaparız. Biz İç Tüzük’ten aldığımız hakla, çoğunlukla yaparız.” Neyi yapıyoruz? Dayatmacı, antidemokratik yasa.

Şimdi yukarıda aynısı var; bir torba daha gelmiş, aşağıda bekleyen iki torba var. Seçim gelmiş, çalışma takvimi bitiyor, yine dayatmacı bir şekilde Plan ve Bütçede… Neymiş efendim? “YSK’dan RTÜK’e devredelim, bizim yandaşlar bizim reklamımızı yapsın, ceza yemesin.” Neymiş efendim? “İnşaatçıların elinde stok kalmış, bunu eritelim.” Kardeşim, “Sanayiye geç, sanayiye.” diyor. Biz hâlâ ne yapıyoruz? Yok, “Bizim faiz lobisi var, döviz lobisi var.” Peki, kim? Kim bu, ben gerçekten merak ediyorum. Ne oldu da dün ihanetle suçladığınız adamlarla bugün aynı masaya oturdunuz hiçbir şey olmamış gibi? Arkadaşlar, bir de diyor ki… Ya, benim kulaklarımda mı bir şey var, gözümde mi bir bozukluk var? “Vatana ihanettir.” demedi mi Cumhurbaşkanımız? Dedi. Sonra ne oldu şimdi? Faiz düştü mü? Düşmedi. Döviz kuru nereye çıktı? Yükseldi. Ben tekrar soruyorum: Sayın Cumhurbaşkanının elinde yetki var, bugüne kadar Devlet Denetleme Kuruluna faiz lobisiyle ilgili herhangi bir araştırma yaptırmış mı? Açıklamalardan sonra faizdeki artıştan alan, satan var mı? Borsada manipülasyon yapan var mı? BDDK elinizde, SPK elinizde, Devlet Denetleme Kurulu elinizde, Başbakanlık Müsteşarlığı, Teftiş Kurulu, hepsi elinizde; gelin o zaman, kim faiz lobisidir, kim döviz lobisidir çıkaralım; kim döviz almış, kim döviz satmış, yükselmeden önce portföyünü boşaltan var mı, dolduran var mı, bunlara bakalım. Aksi takdirde, eğer biz bunları yapmazsak, yapısal önlem almazsak değerli arkadaşlar, bunu çözemeyiz. Ama, Adalet ve Kalkınma Partisi maalesef, günlük tartışmalarla, kısır çekişmelerle toplumu bölüyor. İnşallah biz, 8 Hazirandan sonra Milliyetçi Hareketin iktidarında, güçlü Ekonomi Bakanlığının altında bütün yapısal önlemleri alacağız.

Sizlerin de desteğini alacağız, sizin gibi yapmayacağız diyor, saygılar sunuyorum.

Araştırma önergenize destek veriyoruz. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Günal.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Bursa Milletvekili Sayın Hakan Çavuşoğlu, buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisinin demir çelik üretimi ve ticaretine ilişkin olarak yaşanan sorunların araştırılması ve bilgilendirilmesi noktasında araştırma komisyonu kurulmasına ilişkin vermiş olduğu önerge hakkında söz aldım.

Değerli arkadaşlarım, demir çelik sektörünün lokomotif sektörlerden bir tanesi olduğu konusunda hiç kimsenin şüphesi yok. Dolayısıyla, ülkenin kalkınması noktasında demir çelik sektörünün, sanayisinin vermiş olduğu katkı da hiç şüphesiz çok önemli. Nitekim, Cumhuriyet Halk Partisinin önergesinin gerekçesinde sunmuş olduğu birtakım hususlara katılmamak da mümkün değil. Özellikle ekonominin bölgedeki siyasi istikrarla çok önemli bir bağlantısı var, birbiriyle atbaşına giden iki alan ekonomi ile demokrasi ve siyasi istikrar. Dolayısıyla, bizim zaten Hükûmet olarak bölgemizde istikrarın sağlanmasına matuf olarak önemli çabalarımız var. Biz hem komşularımızla ilişkilerimizde hem de diğer noktalardaki ilişkilerimizde istikrara, geleceğe projeksiyon ortaya koyan ilişkilere önem veriyoruz. Dolayısıyla, bu noktada demir çelik sektöründe yaşanan birtakım sıkıntıların varlığı zaten bilinmekte çünkü sanayi ve ticaret yaşayan bir organizma. Yaşayan bir organizmanın da çeşitli süreçler dairesinde komplikasyonlar göstermesi, semptomlar ortaya çıkarması hiç şüphesiz olabilmekte. Ancak, bu konuyla ilgili olarak daha ayrıntılı açıklamayı milletvekili arkadaşımız Hacı Bayram Türkoğlu teknik analizlere girmek suretiyle sizlere aktardılar.

Gündemimiz belli, çalışmalarımızı yoğun bir şekilde, gecenin geç saatlerine kadar sürdürüyoruz ve seçim sathı mailine girmiş olduğumuz bu noktada araştırma komisyonumuzu oluşturacak olsak bile bunu neticeye ulaştırmamız pek mümkün gözükmüyor.

Bu duygularla, şimdilik, bu komisyonun kurulmasına ilişkin teklifin aleyhinde olduğumu ifade etmek istiyorum ve Genel Kurulun takdirine sunuyorum.

Sizleri de saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi reddedilmiştir.

Şimdi, birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.43

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1'inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Gök, açıyorum.

Buyurunuz.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

16.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Erol Büyükburç’a Allah’tan rahmet dilediklerine ilişkin açıklaması

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, bugün Türk pop müziğinin ünlü isimlerinden Sayın Erol Büyükburç’un vefatını büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz.

Erol Büyükburç, Türkiye’de, ülkemizde pop müziğinin sevilmesinde ve yaygın bir müzik enstrümanı olarak kullanılmasında sayısız eserleriyle ve verdiği konserlerle Türk halkının gönlünde taht kurmuş büyük bir sanatçıdır. Ne yazık ki böyle değerlerimizi… Geçtiğimiz gün ünlü romancımız, edebiyatçımız Yaşar Kemal’i kaybettiğimiz gibi, bugün de büyük, dev bir sanatçıyı kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Erol Büyükburç’un şahsında, kendisini sevenlere ve Türkiye’deki yurttaşlarımıza başsağlığı diliyorum, elbette ki sanat camiasına da. Böylesine sanatçılarla büyümek, onların eserleriyle yetişmek bizlere de kısmet oldu. Erol Büyükburç’u saygıyla anarken kendisine rahmet ve tüm Türkiye’ye başsağlığı diliyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Bal, buyurun.

17.- Konya Milletvekili Faruk Bal'ın, Erol Büyükburç’a Allah’tan rahmet dilediklerine ilişkin açıklaması

FARUK BAL (Konya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugün, Türk pop müziğinin değerli üstadı Erol Büyükburç Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Kendisine Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyoruz, sevenlerinin ve Türk müziğine, pop müziğine gönül verenlerin acılarını paylaşıyoruz. Onların göstermiş olduğu yolda, Türk kültür ve müziğine vermiş olduğu katkıların gelecek nesillere birer armağan olması düşüncesiyle kendisini rahmetle yâd ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

VII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)

2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener'in, Başkanlık Divanı olarak Erol Büyükburç’a Allah’tan rahmet dilediklerine ilişkin ilişkin konuşması

BAŞKAN – Biz de Başkanlık Divanı olarak Sayın Erol Büyükburç’a Allah’tan rahmet diliyoruz, mekânı cennet olsun.

2'nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı: 685)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

5’inci sırada yer alan, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili Sayın İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Sayın Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Sayın Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Sayın Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Sayın Engin Altay, Ankara Milletvekili Sayın Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (x)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.

İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının, geçen birleşimde, üçüncü bölümünde yer alan 62’nci maddesi kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, yeni bir madde ihdasına dair iki önerge vardır, şimdi ilk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) "4652 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan "2692 sayılı Kanuna 21 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 21/A maddesi eklenmiştir.

"Görevden uzaklaştırma

MADDE 21/A- Askeri nitelikte olmayan görevleri sebebiyle işledikleri iddia edilen bir suçtan dolayı görevi başında kalmasında sakınca görülen Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli, İçişleri Bakanı tarafından görevinden uzaklaştırılabilir. Gerektiğinde Sahil Güvenlik Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir. Görevden uzaklaştırılan personel hakkında en geç on gün içinde ön inceleme veya soruşturmaya başlanır. 353 sayılı Kanun, 926 sayılı Kanun ve 31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununda yer alan geçici olarak işten el çektirme, açığa çıkarma, açığa alınma ve geçici süre ile görevden uzaklaştırmaya ilişkin hükümler saklıdır.

Sivil memurların görevden uzaklaştırılmaları 657 sayılı Kanun hükümlerine tabidir."" şeklindeki 62 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan                                    Alim Işık                                      Özcan Yeniçeri

         Muğla                                             Kütahya                                             Ankara

   Mehmet Günal                                            

       Antalya…

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Sayın Başkan, geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Çekildi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun; 62. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

     Ali Serindağ                                       Haydar Akar                                      Binnaz Toprak

       Gaziantep                                             Kocaeli                                              İstanbul

      Ensar Öğüt                                     Ali Haydar Öner

        Ardahan                                            Isparta…

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Sayın Başkan, geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Çekildi.

Madde 63’te, biri Anayasa’ya aykırılık olmak üzere, üç önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "2692 sayılı Kanuna 21 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 21/B maddesi eklenmiştir.

"Görevden uzaklaştırmanın hukuki ve mali sonuçları

MADDE 21/B - Görevden uzaklaştırılanlar yapmakta oldukları görevden alıkonulurlar. Bu kişilerin görev yerleri değiştirilebilir veya başka görev verilmeyebilir.

Görevden uzaklaştırılanlara bu süre içinde 657 sayılı Kanunun 141 inci maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre aylık ödenir. Ancak, bu gibilerden haklarında soruşturma izni verilmemesine, soruşturmaya veya kovuşturmaya yer olmadığına, beraatına, her ne sebeple olursa olsun kamu davasının düşmesine veya ortadan kaldırılmasına karar verilenlerin ödenmeyen veya noksan ödenen her türlü özlük hakları ödenir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurtdışı kadrolarında görevliyken görevden uzaklaştırılanlara da yurtiçinde bir kadroya atanıncaya kadar, bu fıkra uyarınca yurtdışı aylığı ödenir.

Ön inceleme veya soruşturmaya konu olan fiillerinin hizmetlerine devama engel olmadığı anlaşılanların görevden uzaklaştırma tedbirleri, haklarında karar verilmesi beklenmeksizin kaldırılabilir.

Bu Kanun kapsamındaki görevden uzaklaştırma tedbiri iki ayı geçemez. Bu süre zorunlu hallerde iki ayı geçmemek üzere bir defa uzatılabilir. Görevden ayrı kalınan süre hizmetten sayılır."" şeklindeki 63 üncü maddesinin memur hukukuyla bağdaşmaması, toplumun ihtiyaçlarına yönelik olmaması, bakana keyfî yetkiler vermesinden dolayı aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

   Mehmet Erdoğan                                 Yusuf Halaçoğlu                           Hasan Hüseyin Türkoğlu

          Muğla                                               Kayseri                                             Osmaniye

      Bülent Belen                                         Alim Işık                                       Mesut Dedeoğlu

         Tekirdağ                                             Kütahya                                        Kahramanmaraş

   Seyfettin Yılmaz                                     Emin Çınar                                       Tunca Toskay

          Adana                                             Kastamonu                                            Antalya

"MADDE 63- 2692 sayılı Kanuna 21 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 21/B maddesi eklenmiştir.

"Görevden uzaklaştırmanın hukuki ve mali sonuçları

MADDE 21/B - Görevden uzaklaştırılanlar yapmakta oldukları görevden alıkonulurlar. Bu kişilerin görev yerleri değiştirilebilir veya başka görev verilmeyebilir.

Görevden uzaklaştırılanlara bu süre içinde 657 sayılı Kanunun 141 inci maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre aylık ödenir. Ancak, bu gibilerden haklarında soruşturma izni verilmemesine, soruşturmaya veya kovuşturmaya yer olmadığına, beraatına, her ne sebeple olursa olsun kamu davasının düşmesine veya ortadan kaldırılmasına karar verilenler ile bu kanun hükümlerine göre görevde kalmasına engel teşkil etmeyecek bir suçtan hüküm giyenlerin ödenmeyen veya noksan ödenen her türlü özlük hakları ödenir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurtdışı kadrolarında görevliyken görevden uzaklaştırılanlara da yurtiçinde bir kadroya atanıncaya kadar, bu fıkra uyarınca yurtdışı aylığı ödenir.

Ön inceleme veya soruşturmaya konu olan fiillerinin hizmetlerine devama engel olmadığı anlaşılanların görevden uzaklaştırma tedbirleri, haklarında karar verilmesi beklenmeksizin kaldırılabilir.

Bu Kanun kapsamındaki görevden uzaklaştırma tedbiri iki ayı geçemez. Bu süre zorunlu hallerde iki ayı geçmemek üzere bir defa uzatılabilir. Görevden ayrı kalınan süre hizmetten sayılır.""

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun, "2692 sayılı Kanuna 21 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.

"Görevden uzaklaştırmanın hukuki ve mali sonuçları

MADDE 21/B- Görevden uzaklaştırılanlar, yapmakta oldukları görevden alıkonulurlar. Bu kişilerin görev yerleri değiştirilebilir veya kendilerine başka görev verilmeyebilir. Görevden uzaklaştırılanlara bu süre içinde 657 sayılı Kanunun 141 inci maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre aylık ödenir. Ancak, bu kişilerden haklarında soruşturma izni verilmemesine, soruşturmaya veya kovuşturmaya yer olmadığına, beraatına, her ne sebeple olursa olsun kamu davasının düşmesine veya ortadan kaldırılmasına karar verilenlerin ödenmeyen veya noksan ödenen her türlü özlük hakları ödenir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurtdışı kadrolarında görevliyken görevden uzaklaştırılanlara da yurtiçinde bir kadroya atanıncaya kadar bu fıkra uyarınca yurtdışı aylığı ödenir.

Ön inceleme veya soruşturmaya konu olan fiillerinin hizmetlerine devama engel olmadığı anlaşılanların görevden uzaklaştırma tedbirleri, haklarında karar verilmesi beklenmeksizin kaldırılabilir.

Bu Kanun kapsamındaki görevden uzaklaştırma tedbiri iki ayı geçemez. Bu süre zorunlu hâllerde iki ayı geçmemek üzere bir defa uzatılabilir. Görevden ayrı kalınan süre hizmetten sayılır.""

şeklindeki 63. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     Ali Serindağ                                      Ahmet Toptaş                                      Tanju Özcan

       Gaziantep                                       Afyonkarahisar                                           Bolu

      Ali Sarıbaş                                     Ali Haydar Öner                              Mehmet Hilal Kaplan

       Çanakkale                                             Isparta                                               Kocaeli

     Celal Dinçer

        İstanbul

BAŞKAN – Şimdiki önerge, Anayasa’ya aykırılık önergesidir, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -torba- Kanun Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti -tek adam- diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının 63 üncü maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

    Pervin Buldan                                                Nazmi Gür                            Gülser Yıldırım

           Iğdır                                                            Van                                        Mardin

Hüsamettin Zenderlioğlu                             Abdullah Levent Tüzel                       Demir Çelik

          Bitlis                                                         İstanbul                                       Muş

       Erol Dora                                                          

         Mardin                                                            

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALTAY (Uşak) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Tüzel, buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İç güvenlik paketinin bu maddesine de öncekilerde olduğu gibi, Anayasa’ya aykırılık nedeniyle itiraz ediyoruz. Bu madde de güvenlik mensuplarıyla ilgili bir düzenleme, görevden uzaklaştırmayla ilgili. Şunu sormak istiyorum değerli milletvekilleri: Dünün mağduru durumunda olmaktan, dünün antidemokratik devlet uygulamalarından, darbeci bir geleneğin izlerini taşımaktan şikâyet eden AKP iktidarı, bugün, devlet yönetimini ele geçirmiş olmanın heyecanı, hezeyanı içerisinde Emniyet mensuplarını, kolluk görevlilerini, güvenlik görevlilerini istediği gibi çekip çevirmenin telaşı içerisinde. Bu, kabul edilebilir bir durum değil.

12 Mart, tarihimizde önemli bir gün tabii, hem bir darbeyi çağrıştırması, bir darbe tarihi olması nedeniyle hem de 1995 yılında İstanbul Gazi Mahallesi’nde 22 yurttaşın hayatını alan bir kontra devlet operasyonu gerçekleşmesi nedeniyle son derece önemli bir gün. Üzerinden yirmi yıl geçti, açılan davalar -aslında bütün bu devlet suçlarında, insanlık suçlarında olduğu gibi- gerçeklerin üzerini örten bir şekilde yürütüldü. Aslında, yirmi yıllık bir zaman aşımı tehdidiyle de karşı karşıya. O günlerde görevde olan ve bugün yargılanmış olan Hanefi Avcı, kendisi büyük sırlar taşıyor. 12 Mart 1995 gecesi saat sekiz sıralarında Gazi Mahallesi’ndeki kahvehane ve pastanede oturan Alevi yurttaşlara, içlerinde Alevi dedesi de olmak üzere, dışarıdan bir taksiyle ateş açılıyor ve o gece 4 yurttaş; ertesi günü protesto gösterilerinde, Gazi’de, Ümraniye’de, doğrudan devletin güvenlik güçleri, kontra şebekeler uzun menzilli silahlarla ateş açarak toplamda 22 yurttaşın canını alıyor.

Türkiye'nin tarihinde bu şekilde kitle kırımları hep var, Alevi yurttaşlara dönük var. Aslında, Gazi’deki katliamın, sokaktaki protesto gösterilerinin bir benzeri Gezi’de yaşandı. Gezi’de, AKP’nin uygulamalarına karşı çıkan milyonlarca yurttaşın içlerinde gençler olmak üzere, yine Alevi gençler olmak üzere onların canı alındı. Benzeri şey, Kobane dayanışma eylemlerinde oldu, biliyorsunuz, 50’ye yakın yurttaş hayatını kaybetti. Ama, bütün bunlardaki ortak karakter, devletin görevlileri doğrudan halka ateş açtı, suç işledi ve bunlar cezasızlıkla ödüllendirildi. Dün, 11 Mart tarihiydi, Berkin Elvan’ın öldürülmesini protesto edenler de benzer muameleyle karşı karşıya kaldı. Doğrudan, göstericileri polis uzun menzilli silahlarla hedef aldı, bunun fotoğrafları da basında vardı. İşte bu getirilmek istenen iç güvenlik yasasına sadece Anayasa’ya aykırılık nedeniyle karşı olmak değil, sonuçları itibarıyla da bu manzaraları acı bir şekilde yaşayacağımız için karşı çıkıyoruz.

Değerli milletvekilleri, bunun sonu, aynı şekilde birçok yurttaşın hayatını, canını alacak şeylerdir, görüntülerdir. O nedenle de bu yargılamalar gereği gibi yapılmadığı için, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Gazi yargılaması adil yargılama olmamakla değerlendirilmiş ve devlet mahkûm edilmiştir, bu konuyu dikkatlerinize sunuyorum.

Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Tamam.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 18.26

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 18.44

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 63’üncü maddesi üzerindeki İstanbul Milletvekili Sayın Abdullah Levent Tüzel ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmemiştir.

Tasarının görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

Önce mi vereyim size söz?

OKTAY VURAL (İzmir) – Yok, hayır, şimdi bir konu var, Sayın Bakan da buradayken… Bu Elâzığ’daki öğrenci yurdundaki vaki olayla ilgili olarak basına da zatıalinizin bir açıklama… 6 görevlinin açığa alındığını ifade ettiniz.

BAŞKAN - Sayın Vural, açalım iki dakika.

Buyurunuz.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

18.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, Elâzığ’da bir öğrenci yurdundaki taciz ve tecavüz iddialarıyla ilgili olarak Hükûmetin bilgi vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, Sayın Bakan da buradayken, kamuoyunun, hepimizin çok hassas olduğu bir konu, Elâzığ’daki bir öğrenci yurdunda vaki olan bir taciz olayı. Bununla ilgili 2014 yılında başlamış bir soruşturma var ve geldiği boyutları itibarıyla sizin de birtakım açıklamalarınız var bu olaya bulaşan 6 kişinin açığa alındığına ilişkin. Parlamentomuzu bununla ilgili bilgilendirmeniz mümkün müdür? Bu açığa alınma işlemi soruşturma başladığında mı yapıldı, yoksa kamuoyuna yansıdıktan sonra mı gerçekleşti? Bu konudaki gelişmeleri ve bütün milletimizin hassasiyetini ve bu konudaki… Açıkçası, hepimizi üzen bu olay hakkında Parlamentomuza bir bilgi verirseniz, teşekkür ederim.

Bu amaçla söz aldım, teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Gök, buyurunuz.

19.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Elâzığ’da bir öğrenci yurdundaki taciz ve tecavüz iddialarıyla ilgili olarak Hükûmetin bilgi vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması

LEVENT GÖK (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Oturum başladıktan sonra Sayın Bakan katıldığı için soramadık ama Sayın Oktay Bey’in de ifade ettiği gibi, Elâzığ’da meydana gelen taciz ya da tecavüz iddiaları karşısında gerçekten kamuoyu bugün -sosyal medya da dâhil olmak üzere- son derece büyük bir infial içerisinde.

Sayın Bakan, TÜİK de bir veri açıkladı, tecavüz ve tacizde beş yılda yüzde 30 artış olduğunu ifade ediyor Türkiye İstatistik Kurumu. Yani, iktidarınız ve Hükûmetiniz döneminde böylesine önemli bir artış da söz konusu. Bu yurtta meydana gelen bu hadiseler nasıl oluyor da önlenemiyor ve bu konuda neler yaptınız, özellikle Elâzığ’daki olayda? Kamuoyunu ve Meclisimizi bilgilendirmenizi biz de talep ediyoruz.

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Buldan.

20.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın, Elâzığ’da bir öğrenci yurdundaki taciz ve tecavüz iddialarıyla ilgili olarak Hükûmetin bilgi vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de Halkların Demokratik Partisi olarak, Sayın Bakanı burada görmüşken bugün, Elâzığ’da yaşanan taciz ve tecavüz olayına ilişkin daha kapsamlı bir değerlendirme ve bilgi akışının olması gerektiğini ifade etmek istiyorum ve Sayın Bakandan bu konudaki düşüncelerini, yapılması gerekenler ve bundan sonra neler yapılacak, bu konudaki görüşlerini öğrenmek istiyoruz.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Bakan, buyurunuz.

21.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam'ın, Elâzığ’da bir öğrenci yurdundaki taciz ve tecavüz iddialarıyla ilgili konunun hem cumhuriyet savcılığı hem Bakanlık tarafından ayrı ayrı incelenmekte olduğuna ve gereğinin yapılacağına ilişkin açıklaması

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; bana bu açıklama fırsatını tanıyan yüce Meclisimize çok teşekkür ediyorum. Konuyu gündeme getiren arkadaşlarıma da açıklama fırsatı için teşekkür ediyorum.

Konu şu: 2007-2012 yılları arasında cereyan ettiği iddia edilen birtakım istismar iddiaları var; bu iddialar jandarma komutanlığı tarafından tespit edilmiş, cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulmuş, cumhuriyet savcılığı henüz daha iddia metnini hazırlamamış, çalışmalarına devam ediyor. Fakat iş bu aşamadayken yani 2007-2012 yılları arasına ait bu iddialar cumhuriyet savcılığına aksettiği noktadan itibaren hazırlıklar sürerken, henüz daha bir metne dönüştürülmemişken basında son derece iddialı bir cümleyle manşet oluyor hadiseler. Durum budur. Bunun üzerine -Yani devam etmekte olan bir hadise yoktur, bugüne ait bir şey değildir, 2007-2012 yılları arasına ait bir iddiadır- bu iddialar ortaya atıldığı andan itibaren Bakanlığımız geçmişe yönelik dahi olsa herhangi bir anda herhangi bir alanda gri bir alan oluşmaması için, herhangi bir sorunun üzerine gidilmeden kapatılmasını engelleyebilmek amacıyla derhâl harekete geçmiştir. Cumhuriyet savcılığıyla ve valilikle iletişime geçilerek konu muvacehesinde adı geçen kişiler tespit edilmiş ve derhâl görevden uzaklaştırılmışlardır. Bu kişilerin suçlulukları henüz tespit edilmiş değildir, buna rağmen, objektif davranabilmek için ve soruşturmanın selameti için görevlerinden uzaklaştırılmışlardır. Bakanlığımız derhâl konuyu araştırmak üzere müfettişler tayin etmiştir, müfettişler görevlerinin başındadır. Konu hem cumhuriyet savcılığı tarafından hem Bakanlığımız tarafından ayrı ayrı incelenmektedir. Hangi döneme ait olursa olsun, hangi yıla ait olursa olsun sonuna kadar gidilecektir.

Bize emanet edilen çocuklarımızın yüksek menfaati için konu üzerinde hassas bir dil kullanılarak yorumların yapılması gerektiğini tekrar ediyorum ve hem yüce Meclisimizin hem de halkımızın, sonuna kadar bütün durumların inceleneceğinden, sonuç eğer iddia edildiği gibi gelirse bütün insan hatalarının en şiddetli biçimde cezalandırılacağından emin olmalarını rica ediyorum.

Bundan sonra bu tür durumların meydana gelmemesi için bütün tedbirler alınmaktadır. Bunu da bilgilerinize arz ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Bostancı…

22.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, açıklamaları için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’a teşekkür ettiğine ve Erol Büyükburç’a Allah’tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Sayın Bakana da açıklamaları için teşekkür ediyorum. Bu olayın muhakkak takipçisi olacak ve kamuoyuna bütün şeffaflığıyla intikali için gerekli sürecin nasıl işlediğiyle ilgilenecektir diye düşünüyorum.

Erol Büyükburç, popüler müziğimizin önemli ismi, bugün evinde vefat etmiş bir hâlde bulundu. Kalp krizi olduğu düşünülüyor. Allah’tan kendisine rahmet diliyorum.

Erol Büyükburç, müziğe ilişkin toplumsal değişim çerçevesinde yaşanan arayışlarda, belli bir mecra üzerinde, kimi zaman tercüme sayılabilecek, kimi zaman telif sayılabilecek müziklere imza atmış birisidir. Kendine has bir tarzı ve yorum biçimi vardır. Halk tarafından ne kadar sevildiğini, izleyenleri olduğunu biliyoruz. 79 yaşına kadar da hep sahnede oldu. Ben de şahsen kendisini tanıma ve sohbet etme imkânı bulmuştum. Biz genellikle bu tür sanatçıları tek boyutlu olarak tanırız, sadece sahnede müzik yapan kişiler olarak. Siyasi ve toplumsal hayatımızla ne kadar yakından ilgili olduğunu ve ne kadar sağlam bir muhakemeyle değerlendirmelerde bulunduğunu biraz da şaşırarak ve utanarak görmüştüm. Hakikaten insanları, sanatçıları değerlendirirken tek boyutlu bakmamak gerektiği konusunu bir kez daha bu vesileyle hatırlatmak isterim. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum.

BAŞKAN – Sayın Buldan, buyurun.

23.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’dan, Tokat’ta bir ortaokulda yaşanan bazı olaylarla ilgili basına yansıyan bilgilerin doğru olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben Sayın Bakana bir soru daha sormak istiyorum kendisini burada bulmuşken. Şimdi, bugün basına da yansıyan ve Tokat’ta bir ortaokulda din bilgisi ve ahlâk kültürü öğretmeni olan bir kadın arkadaşımızın, erkeklerle konuştuğu gerekçesiyle ve başlarının açık olması gerekçesiyle kız öğrencilere hakaret ettiği yönünde bilgiler var ve öğretmenin aynen söylediği şey şu: “Siz koşarak eylemlere gidiyorsunuz. O toprağın altında, Fatiha okudunuz mu? Siz de Özgecan gibi olursunuz.” Ayrıca “Zaten başınızı örtmüyorsunuz, size tecavüz de mübah, kötülük de mübah.” dediği öğrenilmiş ve bu genel olarak basında var. Bunun doğruluğuna ilişkin ve bu öğretmene ilişkin yapılması gerekenler konusunda bir bilgi var mı? Bununla ilgili bilgilendirme yapılırsa iyi olur.

Teşekkürler.

BAŞKAN – Sayın Gök…

24.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın Elâzığ’da bir öğrenci yurdundaki taciz ve tecavüz iddialarıyla ilgili konuya ne zaman muttali olduğunu öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Bakan, siz bu konuya ne zaman muttali oldunuz? Bir soruşturma başladıktan sonra mı oldunuz yoksa daha önceden haberiniz var mıydı? Hangi aşamasında bu konuya muttali oldunuz?

BAŞKAN – Buyurunuz.

25.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam'ın, Ankara Milletvekili Levent Gök ile Iğdır Milletvekili Pervin Buldan’ın yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Sayın Başkanım, süreç genellikle, genellikle değil, kesinlikle şöyle işler: Herhangi bir şekilde bir şikâyet olduğu zaman cumhuriyet savcılığı gerekli araştırmayı yapar, araştırmanın belli bir aşamasında ilgili birimleri haberdar eder. Durum henüz haberdar etme aşamasında olmadığı için, cumhuriyet savcılığı henüz daha kendi araştırmasını tamamlamadığı için Bakanlığımızı konudan resmen haberdar etmiş durumda değil bugün itibarıyla. Ancak, gazete haberinde de görebileceğiniz gibi, gazetede cumhuriyet savcılığının “gizli” mahreçli birtakım iç yazışmaları yayınlandıktan sonra sizin gibi bizim de haberimiz oldu. Bugüne kadar Bakanlığımıza yapılmış herhangi bir müracaat, herhangi bir şikâyet, soruşturma açılması konusunda herhangi bir talep olmadığı için, oluşmadığı için, bununla ilgili resen yapılmış bir uygulama yok. Resen yaptığımız ilk uygulama, konudan haberdar olduğumuz anda yaptığımız uygulamadır. Cumhuriyet savcılığı kendi soruşturmasını tamamladıktan sonra normal şartlarda bizi konudan haberdar eder ve biz o andan itibaren devreye gireriz.

FARUK BAL (Konya) – İdari araştırma yaparsınız efendim, disiplin araştırması yaparsınız.

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Haberimiz olması gerekir idari araştırma yapabilmek için.

FARUK BAL (Konya) – Hayır, savcılığı beklemezsiniz efendim.

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Ancak, biz, biraz önce ifade ettiğim gibi, basında yer alan bu yazışmaları ihbar kabul ederek derhâl devreye girdik, soruşturmayı başlattık bu sabah itibarıyla. Siz herhâlde burada yoktunuz, ben demin bilgi verdim. Konu etrafında ismi geçen ve elan Bakanlığımızda bulunan bütün kişileri açığa aldık, soruşturma devam ediyor.

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Sayın Bakan, benim de sorum vardı.

BAŞKAN – Sayın Buldan’ın… O konuda bilginiz var mı?

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Diğer konu, Millî Eğitim Bakanlığımızın uhdesinde olan bir konudur. Bakanlığın konuyla ilgilendiğini biliyoruz, bu öğretmen hanımla alakalı bir araştırma başlattığını biliyoruz. Gerçeklik durumuna göre onunla ilgili takibat da yapılacaktır.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, bir son cümle söylememe izin verir misiniz?

BAŞKAN – Buyurun.

MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) – Yanına git sor!

BAŞKAN – Buyurun.

26.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ın yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

LEVENT GÖK (Ankara) – Şimdi, tabii, AKP milletvekili arkadaşlarım “Yanına git sor.” diyorlar. Bu hepimizin meselesi değerli arkadaşlarım, yani bu çocuklar hepimizin bağrına basacağı çocuklar. Yani sizi ilgilendirmiyor mu böylesi önemli bir konu?

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Levent Bey, niye ilgilendirmesin?

LEVENT GÖK (Ankara) – Burada, çok önemli bir konuda, nezaket sınırı içerisinde, elbette kamuoyunun bilgilenme hakkını muhalefet adına Bakanı hazır karşımızda bulmuşken yüz yüze gidermek istiyoruz ama AKP’li milletvekillerinin tavrını kınıyorum. Bana oradan “Git, orada kendisine sor.” diyorlar; anlaşılıyor ki bu çocuklar kendilerini ilgilendirmiyor.

Sayın Bakan, bu çocuklar bizi ilgilendiriyor. 2007’den başlayıp 2012’ye kadar süren bir taciz olayından bahsettiniz. Yani geçmiş, birkaç yıl öncesinde olmuş olayları izah ediyorsunuz. Acaba Aile Bakanlığınızın denetimleri, müfettişleri bu olayın bu kadar gecikme hâlinde duyulmasından dolayı sorumlu değil midir? Yani 2012’ye kadar devam eden bir taciz olayı bir Bakanlık bünyesinin denetimi içerisinde nasıl oldu da Bakanlığa ulaşamadı ve bunun denetimi niçin yapılamadı?

BAŞKAN – Cevap vermek ister misiniz?

Buyurun.

27.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam'ın, Ankara Milletvekili Levent Gök’ün yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) - Değerli arkadaşlarım, çocuklar, elbette bizim çocuklarımız. AK PARTİ’nin iktidara gelmesinden sonra devlet denetiminde ve bakımında olan çocuklarla ilgili son derece iyi, son derece güzel, son derece çağdaş gelişmeler var; arzu ederseniz bütün bunlarla ilgili bilgi de verebilirim şu anda.

LEVENT GÖK (Ankara) – Olur efendim, kamuoyu bilgilensin.

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) - Şunu söylemek istiyorum size: Çocuklarımızın koğuş tipi yurt ve yuvalarda kalmamasını sağladık son birkaç yıl içerisinde. 6 kişilik evlerde ve “sevgi evleri”nde kendilerine bakan 3 anneyle birlikte herhangi bir vatandaş gibi, normal, sıradan hayatlar yaşamalarını sağlamak için elimizden gelen gayreti sarf ediyoruz. Çocuklarımızın en iyi yetiştirileceği yerlerin, en iyi bakılacağı yerlerin aile ortamı olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden koruyucu ailelik modellerini geliştiriyoruz. Koruyucu aile yanında bakabildiğimiz çocuklara koruyucu aile yanında bakmaya çalışıyoruz. Ondan önce, eğer çocuklarımızın devlete teslim edilmesinin sebebi sadece ekonomik sıkıntılarsa, ailede başka bir sıkıntı yoksa, ailede küçük yardımlarla çocuğun kendi evinde bakılması sağlanabilecekse, o yardımları sağlayarak, SED yardımlarını sağlayarak çocuklarımızın aileleri yanında bakılmasını sağlamaya çalışıyoruz.

Çok kesin olmamakla birlikte yaklaşık rakamları söylüyorum: 80 bin çocuğumuza SED yardımı vererek ailesinin yanında bakıyoruz. 10-12 bin çocuğumuza -rakamları yaklaşık veriyorum, takdir edersiniz ki bütün rakamlar şu anda hafızamda değil- koruyucu aile yanında bakıyoruz. Yine, bu miktarda, yaklaşık bu kadar çocuğumuza sevgi evlerinde ve çocuk evlerinde bakıyoruz. Onlara elimizden geldiği kadar normal hayatlar sunmaya çalışıyoruz.

Son yıllarda aldığımız rakamlardan size bahsetmek isterim. Şu anda 3.300 lisanslı çocuğumuz var bizim bakımevlerimizde, sevgi evlerimizde ve çocuk evlerimizde yaşayan. Bu rakam 2002 yılında 80’di. 80 lisanslı sporcumuz vardı, şu anda 3.300 lisanslı sporcumuz var. Çocuklarımızın TEOG başarısı yüzde 95, üniversiteye girme başarısı yüzde 70 civarında. Bütün bunlar, bütün bu rakamlar çocuklarımızın ne kadar iyi şartlar altında yaşadıklarını gösteriyor. Bir günden diğer güne bir fark olsun istiyoruz, her gün bir önceki günden daha iyi olsun istiyoruz; bütün gayretlerimiz bununla alakalı, bütün çalışmalarımız bununla alakalı.

Biraz önce sözlerinizde şöyle bir cümle vardı: “2007-2012 yılları arasında bir taciz ve tecavüzü tespit ettiğinizi söylüyorsunuz.” Yaklaşık olarak böyle bir cümle kurdunuz. Bunu tespit etmedik sayın vekilim, bu bir iddia. Bu, savcılık makamına yansımış birtakım iddiaların basında yer alış biçimi. “Eğer bu iddialar doğruysa” diye düşünerek en şiddetli biçimde karşılık verdik bu iddialara. İddiaların içinde yer alan isimleri derhâl görevden uzaklaştırdık, konuyla ilgili müfettişler tayin ettik. “Bu geçmiş dönemde olmuş bir şeydir, bugünkü iş değildir.” gibi bir düşünceye asla sahip değiliz. Herhangi bir an için bir gri alan yaratılmasına müsaade etmeyiz. Hiçbir insan hatasına göz yummayız. Hiçbir ihmal ve istismarı affedebilecek ya da hoş görebilecek bir durumumuz yoktur. En şiddetli biçimde cezalandırılacaklardır eğer herhangi bir ihmal ya da istismar tespit edilirse. Kendinizden ne kadar eminseniz, bunun sonucunu nasıl takip edebileceğinizi nasıl tahayyül ediyorsanız, lütfen benden de o şekilde emin olun. En az sizin hassasiyetiniz kadar, sizin duyarlılığınız kadar, yüce milletimizin herhangi bir vicdan sahibi ferdinin en az duyarlılığı kadar konunun üzerindeyiz. Sizlerle birlikte çalışacağız, bizi istediğiniz gibi denetleyebilirsiniz, bize istediğiniz soruları sorabilirsiniz; her şey açık, her şey şeffaf. Yapılmış bir hata varsa bu hataları telafi etmek için sonuna kadar gideceğimizden de 77 milyon insanımızın emin olması gerekir.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Balık…

28.- Elâzığ Milletvekili Sermin Balık'ın, Elâzığ’da bir öğrenci yurdundaki taciz ve tecavüz iddialarına ilişkin açıklaması

SERMİN BALIK (Elâzığ) – Sayın Başkanım, Sayın Bakanımız gerekli açıklamaları yaptı ancak Harput Bakım ve Sosyal Rehabilitasyon Merkezimiz, 13-18 yaş grubundaki cinsel istismar mağduru, madde bağımlısı, duygudurum bozukluğu ve psikolojik rahatsızlığı olan kız çocuklarımıza hizmet verilen bir kurumumuz. Çocukların iddia ettikleri, 2007 ve 2012 yılları arasında çeşitli şehirlerde yaşadıkları, Elâzığ değil, çeşitli şehirlerde yaşadıkları istismarlar; son, 2012’dekilerin de Elâzığ’da olduğuna dair. Ancak, Harput jandarma bölgesi olduğu için, 3 Nisan 2014 tarihinde jandarmaya başvurulmasıyla birlikte Jandarma Genel Komutanlığı savcılığa bir fezleke yolluyor ve bu iddialar karşısında 11 Mart 2014 tarihinde, çocukların da yaşları küçük olması hasebiyle psikolog ve pedagoglar eşliğinde çocukların ifadeleri alınıyor…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Düzgün…

29.- Tokat Milletvekili Orhan Düzgün'ün, Tokat’ta bir ortaokulda yaşanan bazı olaylarla ilgili Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının ne yapacağını ciddi bir şekilde takip edeceklerine ilişkin açıklaması

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, dün Tokat’ta yaşanan olaylarla ilgili sanırım bilgi sahibisiniz. Ben devlet bürokrasisini bilirim, yirmi bir yıl devlette çalıştım. “Bizim bu işten haberimiz yoktu.”, “Efendim, bir soruşturma açtık, bakacağız, edeceğiz.” devletin bir işi sürüncemeye atacağının laflarıdır, biz bunları biliriz.

Şimdi, size şunu soruyorum: Geçen hafta Antalya’da kız çocuklarına taciz kuran öğretmene ne yaptınız? Oradan alıp bir başka okula verdiniz. Şu anda o öğretmenin orada başka taciz timleri kurmadığıyla ilgili bir garantiniz var mı bize? Tokat’taki öğretmeni alıp başka bir okula verdiniz, bu öğretmen gene oradaki derslere giriyor. Bu okuldakiler bizim çocuklarımız da öbür okuldakiler başka birilerinin çocukları mı? Devletin bir ciddiyeti vardır. Devlet bu tür işlerde o kişiye görevden el çektirir. Bu konuyla ilgili ne yapacağınızı büyük bir ciddiyetle ve sıkı bir şekilde takip edeceğiz Sayın Bakan. Bu zülün altından kalkamazsınız, lütfen görevinizi doğru yapın.

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun.

30.- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam'ın, Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI AYŞENUR İSLAM (Sakarya) – Sayın Başkan, beni ciddiyete davet eden arkadaşımı ciddiyete davet ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Dördüncü defa açıklıyorum: Olayda adı geçen herkes görevden alınmıştır. Olay takibimiz altındadır. Sonuçlar kamuoyuyla ve sizinle paylaşılacaktır. Hem yargı takibindedir hem Bakanlığın takibindedir.

Arkadaşlarımı ciddiyete tekrar davet ediyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – Sayın Başkan, Tokat Valisi öğretmenin bir başka okula tayin edildiğini söylüyor. Sayın Bakanın ya bundan haberi yok ya da bizi yanlış bilgilendiriyor.

BAŞKAN – Hayır, hayır. Şimdi, Millî Eğitim…

ORHAN DÜZGÜN (Tokat) – O öğretmen görevden alındı mı alınmadı mı Sayın Bakan? Bunu öğrenmek istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Düzgün, Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili ilk Sayın Buldan’ın söylediği konuya ilişkin, Millî Eğitim Bakanlığının takip ettiğine dair bir cevap verdi, Sayın Gök’ün ve Sayın Vural’ın gündeme getirdiği konuyla ilgili de bu cevabı verdi. Dolayısıyla, sizin söylediğinizle Sayın Bakanın verdiği cevap ayrı konularla ilişkili. O sizin söylediğiniz, sorduğunuz soruyu daha evvel Sayın Buldan sordu, o kadın öğretmenle ilgili, ona da bir cevap verdi.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.09

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 19.27

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)

----- 0 -----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet burada.

Şimdi 63’üncü madde üzerindeki diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun, "2692 sayılı Kanuna 21 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.

"Görevden uzaklaştırmanın hukuki ve mali sonuçları

MADDE 21/B- Görevden uzaklaştırılanlar, yapmakta oldukları görevden alıkonulurlar. Bu kişilerin görev yerleri değiştirilebilir veya kendilerine başka görev verilmeyebilir. Görevden uzaklaştırılanlara bu süre içinde 657 sayılı Kanunun 141 inci maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre aylık ödenir. Ancak, bu kişilerden haklarında soruşturma izni verilmemesine, soruşturmaya veya kovuşturmaya yer olmadığına, beraatına, her ne sebeple olursa olsun kamu davasının düşmesine veya ortadan kaldırılmasına karar verilenlerin ödenmeyen veya noksan ödenen her türlü özlük hakları ödenir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurtdışı kadrolarında görevliyken görevden uzaklaştırılanlara da yurt içinde bir kadroya atanıncaya kadar bu fıkra uyarınca yurtdışı aylığı ödenir.

Ön inceleme veya soruşturmaya konu olan fiillerinin hizmetlerine devama engel olmadığı anlaşılanların görevden uzaklaştırma tedbirleri, haklarında karar verilmesi beklenmeksizin kaldırılabilir.

Bu Kanun kapsamındaki görevden uzaklaştırma tedbiri iki ayı geçemez. Bu süre zorunlu hâllerde iki ayı geçmemek üzere bir defa uzatılabilir. Görevden ayrı kalınan süre hizmetten sayılır.""

şeklindeki 63. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Mehmet Hilal Kaplan (Kocaeli) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SERMİN BALIK (Elâzığ) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kocaeli Milletvekili Sayın Mehmet Hilal Kaplan, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 63’üncü maddede vermiş olduğumuz önerge doğrultusunda söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, dün, 11 Mart, Berkin Elvan’ın ölüm yıl dönümüydü; bir kez daha saygıyla, rahmetle anıyorum. Dün, olayları yine yaşadık; yine biber gazı, gaz kapsülü, yine basınçlı su, yine TOMA, yine cop, yine orantısız bir güç.

Bakın, size bir iki resim göstermek istiyorum, dikkatinizi çekmek istiyorum değerli milletvekilleri. Resimde gördüğünüz, şimdi iç güvenlik paketinde yetkilendirmek istediğimiz kolluk kuvvetlerinden bir polis; diz çökmüş, elinde otomatik silah ve parmağı tetikte. Karşısındakine de dikkatinizi çekmek istiyorum. Elinde molotof yok, ağzı kapalı değil, yüzü maskeli değil, elinde silah yok, bir öğrenci. Yüzündeki korku ifadesini görüyor musunuz? Değerli milletvekilleri, samimi bir soru soruyorum: Hangi birinizin çocuğunun bu durumda olmasını istersiniz? Bu, yetkilendirilmemiş kolluk kuvvetlerinin tavrı.

Yine, benzer bir tablo Kocaeli’nden. Güvenlik gerekçesiyle, hiçbir kimseye kimlik sormadan, kendi kimliğini de göstermeden insanları arabadan indiriyorlar, “Ben sizi kontrol edeceğim, arabanızı arayacağım ya da şununla ilgili bir soruşturma istiyorum.” diyor. Kişi, kimliğini sorduğunda, bu, kimliğini göstermemekte direniyor. Bu, yine, güvenlik kuvvetlerine henüz bu yetkiyi vermediğimiz bir süreçte.

Değerli milletvekilleri, nedir bu tahammülsüzlüğümüz? Bu, Berkin Elvan’ın anma törenlerinde orantısız güç kullanmaktaki, dayatmaktaki tahammülsüzlük ne? Ne istiyor bu insanlar? Hani sizin partinizin isminde olan ama bir türlü sağlayamadığınız, uygulayamadığınız adaleti istiyor bu insanlar. Bu insanlar faili meçhullerin, Berkin Elvanların katillerinin bulunmasını istiyor. Bundan daha doğal bir şey olabilir mi? Bundan daha doğal bir şey olamaz.

Sayın İçişleri Bakanım burada. Sayın İçişleri Bakanıma bir soru sormak istiyorum: Berkin Elvan, Haziran 2013’te bir polisin açtığı ateş sonucu, başına gaz kapsülünün isabet etmesi sonucu yaralandı, iki yüz altmış dört gün komada kaldı ve yaşamını yitirdi. Aradan neredeyse iki yıl geçti. MOBESE kameraları elinizde, yetkiler elinizde, MİT elinizde, iki yıla yakın bir süredir nasıl oluyor da bir polisi teslim edemiyorsunuz? Nasıl oluyor da bulamıyorsunuz? Aklıma başka bir şey geliyor, kamuoyunun da aklına başka bir şey geliyor. Her zaman olduğu gibi, acaba, bu tip cinayetleri faili olmayan cinayet kategorisine mi koydurmak istiyorsunuz? Bu kaygı var. Bunu yanıtlarsanız, beni aydınlatırsanız sevinirim.

Değerli milletvekilleri, hatırlıyor musunuz, Berkin Elvan’ın cenazesinde, dönemin Başbakanı meydanlarda Berkin Elvan’ın annesini yuhalattı. Bir şey hatırlatmak istiyorum, dönemin Başbakanı, şimdiki Sayın Cumhurbaşkanının cümlesini okuyorum: “Ben, evlada sevgiyi, muhabbeti bilirim ama sizin evladınızın mezarına karanfil ve demir bilyeler atışınızı pek anlayamadım.” Anlayamazsınız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, anlamanızı da beklemiyorum. Siz, Mısır’da Esma’nın yaşadığı sıkıntıyı empatiyle anladınız ama Berkin Elvan’ı, Ali İsmail Korkmaz’ı empati yaparak bir türlü anlayamadınız.

OSMAN ÖREN (Siirt) – Ayıp! Ayıp!

MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) – Kaldı ki, Sayın Cumhurbaşkanıma bir şey ifade etmek istiyorum: Mezarımızda kırmızı karanfilin olmasının anlamı şudur, sizin de bilmenizi istiyorum: Sevginin ölümsüzleştiği, uzun süre kaldığı mezara gitse dahi, öbür tarafta cennete gitse dahi burada yaşattığımızın anlamıdır kırmızı karanfil.

Demir bilyelere gelince, 15 yaşında bir çocuk , henüz çocukluğunu yaşayamadı. İşte, o çocukluğunu yaşayamadığı…

MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) – Bilye…

MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) - Hepimizin dönem dönem oynadığı -o çocuğumuzun oynamak istediği- çocukluk sembolüydü bilyeler. Bunları dahi siyasi bir malzeme yapıp kamuoyunda Berkin Elvanları, Ali İsmail Korkmazları ve bunların annelerini yuhalatmak, ötekileştirmek, ne Sayın Cumhurbaşkanına ne Adalet ve Kalkınma Partisinin hiçbir üyesine yakışmıyor.

OSMAN ÖREN (Siirt) – Ayıp! Ayıp!

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Gezi’ye çağıran siz de sorumlusunuz.

MEHMET HİLAL KAPLAN (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) – Çıkar, burada cevap verirsiniz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

LEVENT GÖK (Ankara) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

Elektronik oylamayla yapıyorum.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Birleşime bir saat ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.38

SEKİZİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.43

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.

684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

Şimdi 63’üncü madde üzerindeki diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "2692 sayılı Kanuna 21 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 21/B maddesi eklenmiştir.

"Görevden uzaklaştırmanın hukuki ve mali sonuçları

MADDE 21/B- Görevden uzaklaştırılanlar yapmakta oldukları görevden alıkonulurlar. Bu kişilerin görev yerleri değiştirilebilir veya başka görev verilmeyebilir.

Görevden uzaklaştırılanlara bu süre içinde 657 sayılı Kanunun 141 inci maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre aylık ödenir. Ancak, bu gibilerden haklarında soruşturma izni verilmemesine, soruşturmaya veya kovuşturmaya yer olmadığına, beraatına, her ne sebeple olursa olsun kamu davasının düşmesine veya ortadan kaldırılmasına karar verilenlerin ödenmeyen veya noksan ödenen her türlü özlük hakları ödenir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurtdışı kadrolarında görevliyken görevden uzaklaştırılanlara da yurtiçinde bir kadroya atanıncaya kadar, bu fıkra uyarınca yurtdışı aylığı ödenir.

Ön inceleme veya soruşturmaya konu olan fiillerinin hizmetlerine devama engel olmadığı anlaşılanların görevden uzaklaştırma tedbirleri, haklarında karar verilmesi beklenmeksizin kaldırılabilir.

Bu Kanun kapsamındaki görevden uzaklaştırma tedbiri iki ayı geçemez. Bu süre zorunlu hallerde iki ayı geçmemek üzere bir defa uzatılabilir. Görevden ayrı kalınan süre hizmetten sayılır."" şeklindeki 63 üncü maddesinin memur hukukuyla bağdaşmaması, toplumun ihtiyaçlarına yönelik olmaması, bakana keyfî yetkiler vermesinden dolayı aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan (Muğla) ve arkadaşları

"MADDE 63- 2692 sayılı Kanuna 21 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 21/B maddesi eklenmiştir.

"Görevden uzaklaştırmanın hukuki ve mali sonuçları

MADDE 21/B - Görevden uzaklaştırılanlar yapmakta oldukları görevden alıkonulurlar. Bu kişilerin görev yerleri değiştirilebilir veya başka görev verilmeyebilir.

Görevden uzaklaştırılanlara bu süre içinde 657 sayılı Kanunun 141 inci maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre aylık ödenir. Ancak, bu gibilerden haklarında soruşturma izni verilmemesine, soruşturmaya veya kovuşturmaya yer olmadığına, beraatına, her ne sebeple olursa olsun kamu davasının düşmesine veya ortadan kaldırılmasına karar verilenler ile bu kanun hükümlerine göre görevde kalmasına engel teşkil etmeyecek bir suçtan hüküm giyenlerin ödenmeyen veya noksan ödenen her türlü özlük hakları ödenir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurtdışı kadrolarında görevliyken görevden uzaklaştırılanlara da yurtiçinde bir kadroya atanıncaya kadar, bu fıkra uyarınca yurtdışı aylığı ödenir.

Ön inceleme veya soruşturmaya konu olan fiillerinin hizmetlerine devama engel olmadığı anlaşılanların görevden uzaklaştırma tedbirleri, haklarında karar verilmesi beklenmeksizin kaldırılabilir.

Bu Kanun kapsamındaki görevden uzaklaştırma tedbiri iki ayı geçemez. Bu süre zorunlu hallerde iki ayı geçmemek üzere bir defa uzatılabilir. Görevden ayrı kalınan süre hizmetten sayılır.""

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Antalya Milletvekili Sayın Tunca Toskay, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

TUNCA TOSKAY (Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 63’üncü maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Genel Kurula saygılar sunuyorum.

Sayın milletvekilleri, görüşülmekte olan ve AKP iktidarının dayattığı bu kanun Anayasa’mızın birçok hükmüne açıkça aykırıdır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin hukuk devleti olma özelliğine, kuvvetler ayrılığı ilkesine ve demokratik parlamenter sistemimize âdeta bir saldırı niteliğini taşımaktadır. Peki, iktidar böyle bir düzenlemeyi çıkarmak için neden bu kadar zorlama yapmaktadır? Bunun birçok sebebi vardır ancak benim değerlendirmeme göre sebepler üç ana başlıkta toplanabilir: Birincisi, iktidar kadroları büyük ölçüde yolsuzluk, rüşvet ve suistimale bulaşmıştır. AKP iktidarı dış etkilerle ve kendi tercihleriyle vatanımızın bölünmesine yol açacak bir politika izlemektedir. Yine, AKP iktidarı, Atatürk ve büyük Türk milletinin fedakâr mücadelesi sonunda kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti devleti ve onun temel felsefesiyle mücadele hâlindedir, devletimizi ve toplumumuzu sosyokültürel yönden değiştirmek ve dönüştürmek istemektedir.

Yukarıda üç ana başlık hâlinde topladığımız uygulamalar, olaylar ve tespitlerle ilgili Anayasa’mıza ve bütün hukuki mevzuata göre suçlu durumda olan bir iktidar ve onun kadrolarıyla karşı karşıya bulunuyoruz. Bu iktidar, suçlarını örtbas etmek için baskıcı kanunlar çıkarmakta ve kanun dışı yollara başvurmaktadır, hukuk dışına çıkmaktadır ve totaliter bir rejim oluşturma eğilimindedir. Toplumda devlete, hukuka ve yargıya güven kalmamıştır, ayrışma ve gerginlik artmıştır. Bu durumda beni ve toplumun büyük kesimini çok endişelendiren bir husus var, o da şu: İktidarın, evrensel hukukun ve Anayasa’mızın tesis ettiği hukuk sistemimizin dışına çıkma eğilimi ve uygulamaları devam ederse toplumun tepkisi ve cevabı korkarım ki hukuk içinde olmayabilir, hukuk dışına çıkabilir. Bu, çok büyük bir tehlikedir, ciddi bir kaosla karşılaşabiliriz. İktidar bu tehlikeli tutumundan vazgeçmezse ne olur? Sonuç değişmez. Bu iktidar gider ve hesap vermek zorunda kalır. Anayasa’ya aykırı baskıcı kanunlar, yok edilmeye çalışılan deliller hiç kimseyi kurtaramaz. Devlette evrak ve delil yok olmaz ve kaybolmaz. İmha ettiğini, üstünü örttüğünü düşündüğünüz her şey günü geldiğinde önünüze konur. Türkiye Cumhuriyeti devleti sizin düşündüğünüzden çok daha ciddi bir devlettir. O gün geldiğinde, bugün bağımsız ve tarafsız yargıyı yok edenler bu yargıyı çok arayacaklardır.

Vatanın bölünmesine, devletin temel felsefesinin değiştirilmesine dönük politikalar uygularken, bir taraftan da yolsuzluk ve rüşvet suistimalinde buluşanlar yargı karşısında hesap verirken kendileri ve aileleri bu toplum içinde nasıl yaşayacaklardır? Bu kadroların mensuplarına ve ailelerine her yerde saatin kaç olduğu sorulacak; çikolata ve ayakkabı kutuları, elbise askıları hatırlatılacak; para kasaları ve para sayma makineleri sorulacak; bakkal büyüğü marketçilikten o şehrin en büyük, yüksek binasını inşa edenlere bunun kaynağı sorulacak. “Ben ne yaptımsa Başbakanın talimatıyla yaptım, önce o istifa etsin.” diyen, sonra bunu unutan, kentsel dönüşümle zenginleşen Bakana “Sen Karadeniz’in hangi ilindensin?” diye soracaklar. Özet olarak, bu kadrolar toplumsal baskıyı iliklerine kadar hissedecekler. Bir düşünün, bu kişilerin aileleri, çocukları ve yakınları bu sosyal baskı altında nasıl yaşayacaklar? Eğer bundan rahatsız olmayanlar ortaya çıkarsa inanın ki onların DNA’sı bizimkinden çok farklı.

2015 yılında, altmış beş yetmiş yıllık demokrasi tecrübesine sahip Türkiye’yi hiç kimse kafasındaki totaliter rejime ve çağ dışı bir sosyal yapıya dönüştüremez, buna kimsenin gücü yetmez. Sonunda uygulamaların faturası mutlaka ödenir. Tarihte bu çıkmaz yola giren hiçbir iktidarın sonu iyi olmamıştır ve hep aynı olmuştur.

Bu arada, bir noktayı daha belirtmek istiyorum sayın milletvekilleri. İktidar mensuplarının bazılarının “Benim bu olaylardan haberim yoktu, ben tasvip etmiyordum.” mazeretleri hiç kimseyi kurtarmaz, tarihte de bunun örnekleri var. Devletimize, milletimize, siyasal sistemimize ve toplumsal yapımıza verilen zararın ve yapılan tahribatın bu faturasını, maalesef, bu millet ödeyecek ancak sizi de tarihte hak ettiğiniz yere mutlaka oturtacaktır.

Genel Kurula saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Toskay.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

Elektronik oylamayla yapıyorum.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Yeni madde ihdasına yönelik iki adet önerge vardır, ilkini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun; 63. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

     Ali Serindağ                                        Ensar Öğüt                                       Binnaz Toprak

       Gaziantep                                            Ardahan                                             İstanbul

      Sena Kaleli                                     Ali Haydar Öner                                    Haydar Akar

          Bursa                                                Isparta                                               Kocaeli

MADDE 64 - 25/04/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununa...

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Çekiyoruz.

BAŞKAN – Geri çekildi.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) "2692 sayılı Kanuna 21 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 21/B maddesi eklenmiştir.

"Görevden uzaklaştırmanın hukuki ve mali sonuçları

MADDE 21/B- Görevden uzaklaştırılanlar yapmakta oldukları görevden alıkonulurlar. Bu kişilerin görev yerleri değiştirilebilir veya başka görev verilmeyebilir.

Görevden uzaklaştırılanlara bu süre içinde 657 sayılı Kanunun 141 inci maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre aylık ödenir. Ancak, bu gibilerden haklarında soruşturma izni verilmemesine, soruşturmaya veya kovuşturmaya yer olmadığına, beraatına, her ne sebeple olursa olsun kamu davasının düşmesine veya ortadan kaldırılmasına karar verilenlerin ödenmeyen veya noksan ödenen her türlü özlük hakları ödenir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yurtdışı kadrolarında görevliyken görevden uzaklaştırılanlara da yurtiçinde bir kadroya atanıncaya kadar, bu fıkra uyarınca yurtdışı aylığı ödenir.

Ön inceleme veya soruşturmaya konu olan fiillerinin hizmetlerine devama engel olmadığı anlaşılanların görevden uzaklaştırma tedbirleri, haklarında karar verilmesi beklenmeksizin kaldırılabilir.

Bu Kanun kapsamındaki görevden uzaklaştırma tedbiri iki ayı geçemez. Bu süre zorunlu hallerde iki ayı geçmemek üzere bir defa uzatılabilir. Görevden ayrı kalınan süre hizmetten sayılır."" şeklindeki 63 üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Çekiyoruz.

BAŞKAN – Çekildi.

Madde 64’te biri Anayasa’ya aykırılık üzerine olmak üzere üç önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "2692 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 1- Sahil Güvenlik Komutanlığının askeri görevleri haricindeki diğer görevleriyle ilgili eylem ve işlemleri İçişleri Bakanlığı ile valiler ve kendi amirleri tarafından denetlenir ve teftiş edilir."" şeklindeki 64 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz

  Mehmet Erdoğan                                 Yusuf Halaçoğlu                           Hasan Hüseyin Türkoğlu

          Muğla                                               Kayseri                                             Osmaniye

      Bülent Belen                                         Alim Işık                                       Mesut Dedeoğlu

         Tekirdağ                                             Kütahya                                        Kahramanmaraş

   Seyfettin Yılmaz                                     Emin Çınar

          Adana                                             Kastamonu

"MADDE 64 - 2692 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 1- Sahil Güvenlik Komutanlığının mülki görevleriyle ilgili eylem ve işlemleri İçişleri Bakanlığı ile valiler ve kendi amirleri tarafından denetlenir ve teftiş edilir.""

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"2692 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 1- Sahil Güvenlik Komutanlığının askerî görevleri haricindeki diğer görevleriyle ilgili eylem ve işlemleri, İçişleri Bakanlığı ile valiler ve kendi amirleri tarafından denetlenir ve teftiş edilir.""

şeklindeki 64. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

      Levent Gök                                         Ali Sarıbaş                                        Celal Dinçer

         Ankara                                            Çanakkale                                            İstanbul

  Ali Haydar Öner                                   Ahmet Toptaş                                      Tanju Özcan

         Isparta                                         Afyonkarahisar                                           Bolu

     Ali Serindağ                                     Bülent Kuşoğlu

       Gaziantep                                             Ankara

BAŞKAN – Şimdiki önerge Anayasa’ya aykırılık önergesidir, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair –Torba- Kanun Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti -tek adam- diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili “savaş hali” uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının 64 üncü maddesinin Anayasa’ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

   Gülser Yıldırım                                     Demir Çelik                                         Erol Dora

         Mardin                                                 Muş                                                 Mardin

Abdullah Levent Tüzel                               Nazmi Gür                                       Pervin Buldan

        İstanbul                                                Van                                                   Iğdır

Hüsamettin Zenderlioğlu

          Bitlis

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Dora, buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

EROL DORA (Mardin) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 684 sıra sayılı yasanın 64’üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bu yasayla demokrasinin tüm temel kurum ve kurallarını yani kuvvetler ayrılığı, adil yargılanma, ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğü gibi evrensel ilke ve prensipleri hiçe sayan Hükûmet, öyle görünüyor ki artık kendisini seçtiği bu demokrasi dışı güzergâhta yürümeye mecbur ve mahkûm görmektedir. AKP Hükûmetinin hak ve özgürlükleri sınırlama ve ortadan kaldırma pratiğinde bir yasa yapma klasiği hâline gelen torba yasa formundaki “iç güvenlik paketi” olarak adlandırılan bu paket, bir yandan mevcut, muğlak ve cezasızlığa kapı aralayan ve bu nedenle eleştirilen polislerin yetkilerini daha da artırmakta, vali ve kaymakamları adli kolluk amiri hâline getirerek savcı ve yargıçların yetkilerini kullanmasını mümkün kılmakta, göstericiler için öngörülen, hukuken temellendirilmesi mümkün olmayan ya da fazlasıyla ağır olan cezalar daha da ağırlaştırılmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; polisin arama yetkisini kullanırken var olan savcılık ve mahkeme izin şartı da kaldırılarak yetkileri baypas ediliyor, sadece kolluk amirinin kararı yirmi dört saat içinde hâkim önüne sunuluyor ki arama işleminden sonra gerçekleştirilecek bu işlemin kişi özgürlüğü ve güvenliği açısından hiçbir anlamı olmadığı açıkça ortadadır. Bu tasarı, polise, suç şüphesi, suçüstü hâli ve gecikmesinde sakınca bulunan bir durum olmadan kişileri durdurma yetkisi tanımıştır yani polis çarşıda, pazarda, sokakta ve benzeri yerlerde istediği kişiyi durdurabilir ve özgürlüğünü kısıtlayabilir, herhangi bir savcı talimatına veya hâkim kararına da ihtiyaç duyulmayacaktır. Kaldı ki Hükûmet polisin yetkilerini zaten sınırsız kılan bir düzenlemeyi 2007 yılında geçirmiş ve o tarihte de siyasi partiler, hukukçular, sivil toplum örgütleri, hak örgütleri Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda yapılan değişiklikleri eleştirmiş, bu değişikliklerin beraberinde yargısız infazları getireceğini yüksek sesle kamuoyuna da ifade etmişlerdir. Nitekim, o dönem getirilen yasal düzenlemelere karşı olanlar maalesef haklı çıkmış, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 16’ncı maddesinde yapılan değişikler sonucu 2007 yılından bugüne değin 179 sivil hayatını kaybetmiştir. Üstelik, bu 179 kişinin ölümü neticesinde bu cinayetlerden sorumlu olan birçok kişinin de ceza almadığı da ortadadır.

Yürürlükten olan Türk Ceza Kanunu’nun mimarlarından biri olarak gösterilen Profesör Doktor Adem Sözüer güvenlik paketine ilişkin yapmış olduğu değerlendirmelerde “DGM’li döneme dönüş” olarak değerlendirmiştir bu paketi. Aynı zamanda, Sayın Sözüer “Güvenlik paketi on yıldır güvenlik bürokrasisinin dayattığı Anayasa’ya aykırı düzenlemeleri içeriyor. Bu Hükûmet hep direndi. Şimdi pes etmemeli. 2005’teki özgürlükçü ceza hukuku reformuna birinci darbeyi özel yetkililer, HSYK, kollukta örgütlenen yapı vurdu, ikinci darbe ise güvenlik paketiyle vuruluyor.” şeklinde ifadelerde bulunmuştur. Sayın Sözüer, güvenlik paketinin arama, yakalama, gözaltı, silah kullanma, valiye savcı yetkisi verilmesine ilişkin düzenlemelerinin de açık olarak Anayasa’mıza aykırı olduğunu ifade etmişlerdir.

Aslında baktığımızda burada polisin yetkilerinin aşırı bir şekilde artırılmasına gerek olmadığı açıktır. Biraz önce de ifade ettiğimiz gibi 2007 yılından bugüne değin 179 vatandaşımızın öldürüldüğü açıkça ortadadır. Yani burada yeni paketlere ihtiyaç yoktur, polisin eğitimine ihtiyaç vardır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde, uluslararası imzalamış bulunduğumuz temel hak ve özgürlükler konusunda polisin eğitilmesi ve aynı zamanda polisin güçlü bir şekilde yargı mekanizması tarafından denetlenmesine ihtiyaç varken temel hak ve özgürlüklere ilişkin olarak böyle bir paketin getirilmesini biz bu süreçte uygun görmüyoruz. O açıdan, önümüzde de bir barış süreci var, bu barış sürecinin de onurlu bir barışa evrilmesi için bir an önce bu güvenlik paketinin Komisyona çekilmesi gerektiğini ifade ediyor, tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

III.- YOKLAMA

(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

LEVENT GÖK (Ankara) – Yoklama talebimiz var Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebi mevcuttur.

Sayın Gök, Sayın Serindağ, Sayın Öner, Sayın Özkes, Sayın Çıray, Sayın Kaplan, Sayın Haberal, Sayın Kuşoğlu, Sayın Düzgün, Sayın Öztürk, Sayın Uzunırmak, Sayın Dedeoğlu, Sayın Şimşek, Sayın Başesgioğlu, Sayın Erdoğan, Sayın Toskay, Sayın Korkmaz, Sayın Belen, Sayın Işık, Sayın İrbeç, Sayın Yılmaz, Sayın Akar.

İki dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 21.13

DOKUZUNCU OTURUM

Açılma Saati: 21.21

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Muhammet Bilal MACİT (İstanbul), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN – 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 64’üncü maddesi üzerinde Mardin Milletvekili Sayın Erol Dora ve arkadaşlarının önergesinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi tekrar yoklama yapacağım.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"2692 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 1- Sahil Güvenlik Komutanlığının askerî görevleri haricindeki diğer görevleriyle ilgili eylem ve işlemleri, İçişleri Bakanlığı ile valiler ve kendi amirleri tarafından denetlenir ve teftiş edilir.""

şeklindeki 64. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Levent Gök (Ankara) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz önergeye?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz.

BAŞKAN – Sayın Kuşoğlu, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 684 sıra sayılı Tasarı’nın 64’üncü maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu iç güvenlik paketinin üçüncü haftasını şu anda yaşıyoruz. Biz Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri olarak yukarıda, Plan ve Bütçe Komisyonunda bir taraftan da yeni bir torba kanunun bugün müzakerelerine başladık. Bizde bir ay önce çıkan torba kanun henüz Genel Kurula gelmiş değil ama bugün Plan ve Bütçe Komisyonunda yeni, 33 maddelik bir torba kanun daha görüşülmeye başlandı. Daha önceki çıkmadığına göre, bundan sonra çıkacak olan, Komisyondan gelecek olan ne zaman çıkacak doğrusu merak ediyorum. Bir taraftan da bu iç güvenlik paketinin siyaseten devam ettirildiğini, bir süre sonra kadük hâline getirileceğini de düşünüyorum doğrusu. Çok samimi olunmadığını da düşünüyorum ama bu konuyla ilgili olarak şunu özellikle söylemek istiyorum: İç güvenlik paketinin gerekçesinde şöyle bir söz kullanılmış, diyor ki: “Polis vazife ve salahiyetlerini artıran kanun -iç güvenlik paketi- kamu düzenini koruma gerekçesiyle bu şekilde düzenleniyor, yetkileri artırılıyor.” Kamu düzeni, maalesef, sadece sokağın asayişi olarak alınmış. Sokağın asayişi olarak kamu düzenini alıyoruz. Hâlbuki kamu düzeni çok daha geniş bir kavram, kamu düzeni çok önemli bir kavram. Kamu düzeni, sokağın asayişinin çok ötesinde, toplumun gelenekleriyle ilgili, adalet anlayışıyla ilgili, ahlak anlayışıyla ilgili bir kavram, Anayasa’da yer alan temel haklarla ilgili bir kavram, dürüstlükle ilgili bir kavram. Yani toplumla ilgili bir kavram her şeyden önce, toplumun kurallarıyla ilgili bir kavram. Biz bunu çok dar anlamda almışız ve bununla asayişi sağlayacağımızı düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlar, konuya daha farklı bir vizyonla yaklaşmak lazım. Biz, köyde uzun yıllar yaşamış, köyden kente göçen, hızla kentleşen bir toplumuz. Tabii ki ahlak anlayışımız değişiyor, toplumsal kurallar değişiyor, büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Bunu çok iyi yönetmemiz ve yönlendirmemiz gerekiyordu, bu konuyla ilgili olarak eğitimin çok iyi verilmesi gerekiyordu, maalesef bu konularda büyük eksikliklerimiz oldu. Toplumu bu açıdan sadece dinî kurallarla yönlendirmeye kalktık; eğitimi, kültürü ihmal ettik, ekonomiyi ihmal ettik, yeni bir toplumsal yaşantı kuramadık ve bugünlere gelindi. Toplumun bu kadar sıkıntısı varsa dolayısıyla sokakta da asayişi temin etmek mümkün değildir.

Diğer taraftan, bütün bunlara bir sebep de, özellikle son yıllarda toplumda birçok kurumun sıkıntıya uğratılması söz konusu oldu. Bu, biliyorsunuz, Balyoz, Ergenekon, İzmir Casusluk Davası gibi birçok davayla -bu Kozmik Oda bu hafta sonuçlandı biliyorsunuz, Sayın Arınç’a suikast davası- vesaire, bütün bunlarla toplumun değerleri, toplumsal değerler tahrip edildi. Kamu düzeni bunlarla birlikte bozuldu, hiçbir şeyin değeri kalmadı, hiçbir şeye güven kalmadı, düzensizlik bunlarla beraber geldi. Öncelikle düzeltilmesi gereken konular bunlar, ondan sonra sokağın asayişi söz konusudur, o şekilde kamu düzeninin tesis edilmesi daha sonraki bir iştir. Bütün bunları yapmadık ki. Kamu düzeninin sokak asayişi olarak alınmasında da bölgeler arasında büyük farklılıklar var. Biz, doğu ve güneydoğuda kamu düzenini farklı tesis ediyoruz, batıda farklı tesis ediyoruz maalesef. Dolayısıyla, hiçbir zaman kamu düzenini doğru olarak oturtamayız, tesis edemeyiz. Hiçbir şekilde bu anlayışla, iktidarın bu anlayışıyla, Hükûmetin bu anlayışıyla kamu düzeninin oluşması mümkün değildir.

Diğer taraftan, Genelkurmay Başkanının, rektörlerin, hocalarımızın, iş adamlarımızın, gazetecilerimizin tutuklandığı, boş yere suçlandığı, sıkıntılara sokulduğu bir anlayışta da toplumda kamu düzeni olamaz, oluşamaz. En önemli yaralardan bir tanesi de bu açıdan alınmıştır bu toplumda, bunu da unutmamamız lazım. Hatta, en son yaşadığımız şu olay, MİT Müsteşarının istifa etmesi, siyasete giriyorum gerekçesiyle, ancak bir ay sonra “Ben vazgeçtim.” deyip tekrar görevine atanması da kamu düzeninin tahrip edilmesidir, yok edilmesidir. Bütün bunlar, kamuda ve toplumda yapılan yanlışlıklar kamu düzenini bozmuştur.

Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "2692 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 1- Sahil Güvenlik Komutanlığının askeri görevleri haricindeki diğer görevleriyle ilgili eylem ve işlemleri İçişleri Bakanlığı ile valiler ve kendi amirleri tarafından denetlenir ve teftiş edilir."" şeklindeki 64 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye) ve arkadaşları

“MADDE 64 - 2692 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 1- Sahil Güvenlik Komutanlığının mülki görevleriyle ilgili eylem ve işlemleri İçişleri Bakanlığı ile valiler ve kendi amirleri tarafından denetlenir ve teftiş edilir.""

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Kütahya Milletvekili Sayın Alim Işık, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİM IŞIK (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 64’üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Bu madde, bilindiği gibi, vatandaşımızın can ve mal güvenliğinden sorumlu iç güvenlik kurumlarından birisi olan Sahil Güvenlik Komutanlığının yapısını değiştiren ve diğer iki kurum olan polis ve jandarma teşkilatında yapılan düzenlemelere paralel bir düzenlemeyi kapsamakta. Yani özetle, polisi, jandarmayı ve Sahil Güvenlik Komutanlığını tamamen iktidarın valilerinin ve kaymakamlarının emrine sokan bir düzenlemenin son maddesi. Zaten anlaşılan o ki 67’nci maddede AKP'nin bu 132 maddelik tasarıdan beklediği ve Türkiye'yi kaosa sokmak için elinden gelen çabayı gösterdiği maddeler son buluyor. Ondan sonra vatandaşın işine yarayacak birkaç madde var. Anladığım kadarıyla onlar da içinden çekilecek, bu tasarı böylece bitecek.

Değerli milletvekilleri, size Anayasa’mızın 114’üncü maddesinde seçimlerde geçici Bakanlar Kuruluyla ilgili hükümlerde, özellikle seçim sürecine girildiğinde 3 bakanlığın tarafsız kişilerden oluşmasını öngören düzenlemeyi hatırlatmak istiyorum. Bunlardan birisi Adalet Bakanı, diğeri İçişleri Bakanı, diğeri de Ulaştırma Bakanı.

Şimdi, Hükûmetin taraf olduğu, milletin yararına olmayan bir tasarının görüşmelerinde Sayın İçişleri Bakanının burada Hükûmet adına oturmasının doğru olmadığını ifade etmek istiyorum. Şahsıyla hiçbir alıp veremediğimiz, problem yok ama bu milletin aleyhinde olan tasarının görüşmelerinde tarafsız olması gereken bir İçişleri Bakanının Hükûmet adına bu yüce Kurulda oturmaması gerekiyor. Çünkü bunların hepsi -baştan beri ifade ettiğimiz gibi- bu milletin aleyhine olan düzenlemeler.

Sayın İçişleri Bakanının şu anda uğraşması gereken en önemli konulardan birisi, bu iç güvenlik teşkilatlarını talimat vererek bu milletin aleyhinde yönlendirecek valilerle ilgili işleri çözmek. Örneğin, benim ilim Kütahya’da Sayın Vali şu anda 30 Mart yerel seçimlerinden bu yana yaklaşık bir yıl geçmesine rağmen AKP’den aday olmayan diğer belediye başkanı adayı veya meclis üyesi adayı gibi kamu görevlilerini işe döndürmüyor Sayın Bakanım. Bu arkadaşa nasıl ikazda bulunacaksanız bulunun, bu derebeylik falan değil. Efkan Ala Bey gitti, sırtını ona dayamıştı, onun döneminde Bakan oldu. Özellikle sizden istirham ediyorum, AKP’li olmayıp da belediye başkan adayı olmuş veya diğer adaylar olmuş da bugüne kadar işe başlatmadığı kişileri niye başlatmadı, bunun hesabını sorsun. Çünkü bu, bu ülkenin hiçbir vatandaşına yapılacak zulüm değildir. Devlet memuru, herkes gibi görevini bırakmış, süresi içerisinde geri dönmek için dilekçe vermiş bir yıldır süründürülüyor. Kimin intikamını alıyorsunuz, siz kimin valisisiniz? Dolayısıyla, bunu özellikle sizlere buradan hatırlatmak istiyorum.

Ayrıca, özellikle bu maddede, Sahil Güvenlik Komutanlığında görevli olan askerî görevlilerin, askerî görevleri dışındaki diğer görevleriyle ilgili eylem ve işlemleri için, valilerce ve kendi amirlerince teftiş edilmesi öngörülüyor. Valiler mülki görevlerle ilgili tasarrufta bulunabilirler.

Şimdi, Sahil Güvenlik Komutanlığındaki bir askerî personelin kendi görev alanıyla ilgili bir askerî işte doğrudan bir valinin rapor hazırlaması, terfiye sunması ya da karar vermesi doğru bir iş değildir. Bu önergemizde bu yetkinin sadece mülki görevlerle sınırlı kalması gündeme taşınmıştır. Dolayısıyla, önergemizin bu şekliyle kabulünün daha doğru olacağını düşünüyoruz. Aksi takdirde, kanunlara rağmen vatandaşın hakkını iade etmeyen valilerin, bu iç güvenlikte görev alan komutanlar ya da jandarmalar ya da polisler için iyi niyetli olabileceğini düşünmek -çok özür dileyerek söylüyorum- sadece saflık olur. Onun için, bu tasarının 67’nci maddesinden sonra Komisyona çekilmesi sürecinde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİM IŞIK (Devamla) - …diğer maddelerin de yeniden gözden geçirilip daha düzenli bir hâle getirilmesi milletimizin ve hepimizin yararına olacaktır diyorum, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yeni madde ihdasına dair iki önerge vardır, ilkini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) "2692 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 1- Sahil Güvenlik Komutanlığının askeri görevleri haricindeki diğer görevleriyle ilgili eylem ve işlemleri İçişleri Bakanlığı ile valiler ve kendi amirleri tarafından denetlenir ve teftiş edilir."" şeklindeki 64 üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

  Mehmet Erdoğan                                      Alim Işık                                         Erkan Akçay

          Muğla                                               Kütahya                                             Manisa…

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Çekildi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun; 64. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

Ali Serindağ

Gaziantep…

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Çekiyoruz.

BAŞKAN – Çekildi.

Böyle “Çekildi.” demek zorundayım tutanaklara girsin diye de onun için.

65’inci maddede biri Anayasa’ya aykırılık olmak üzere üç adet önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "2692 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 2- İçişleri Bakanı, bu Kanundaki yetkilerinden bir kısmını gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla ilgisine göre Sahil Güvenlik Komutanına veya valilere devredebilir."" şeklindeki 65 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"MADDE 65 -2692 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 2- İçişleri Bakanı, bu Kanundaki yetkilerinden bir kısmını gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla Jandarma Genel Komutanına devredebilir.""

Mehmet Erdoğan            Yusuf Halaçoğlu                  Hasan Hüseyin Türkoğlu

Muğla                                   Kayseri                                  Osmaniye

 

Mesut Dedeoğlu                           Alim Işık                Bülent Belen

Kahramanmaraş                           Kütahya                Tekirdağ

Seyfettin Yılmaz                   S. Nevzat Korkmaz

      Adana                                    Isparta

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"2692 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 2- İçişleri Bakanı, bu Kanundaki yetkilerinden bir kısmını gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla ilgisine göre Sahil Güvenlik Komutanına veya valilere devredebilir."

şeklindeki 65. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Ali Serindağ                            Ahmet Toptaş            Tanju Özcan

 Gaziantep                              Afyonkarahisar                Bolu

Ali Sarıbaş                             Ali Haydar Öner           Celal Dinçer

 Çanakkale                                   Isparta                    İstanbul

Osman Oktay Ekşi

İstanbul

BAŞKAN – Şimdiki önerge Anayasa'ya aykırılık önergesidir, okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -Torba- Kanun Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti-tek adam-diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının 65 inci maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Pervin Buldan                  Hüsamettin Zenderlioğlu                 Nazmi Gür

      Iğdır                                        Bitlis                                         Van

Gülser Yıldırım                  Abdullah Levent Tüzel                   Demir Çelik

     Mardin                                    İstanbul                                       Muş

 

Erol Dora

  Mardin

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Zenderlioğlu, buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Bitlis) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Doğrusu, bugün torba şeklinde hazırlanan bu yasa tasarısı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5’inci maddesinde yer alan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, 6’ncı maddesinde yer alan adil yargılanma hakkı, 10’uncu maddesinde yer alan ifade özgürlüğü ve 11’inci maddede yer alan toplanma özgürlüğü hakları açısından sakıncalar taşımakla birlikte, iç hukuk açısından da yargı güvencesini ortadan kaldırmaktadır.

Aslında, AK PARTİ’nin yeni Türkiye’sine ve yeni polis devletine yakışan bir yasadır. Kendilerine ve yönetim anlayışlarına uygun bir biçimde çıkarılan bir kanun tasarısı önümüzdedir. Anlaşılan odur ki bu ülkede bize huzur yok, çünkü bu iç güvenlik yasa tasarısı ülkeyi tamamen bir kaosa sürükleme yasasıdır, çünkü bu yasayla vatandaşın yargıya olan güvenini sarsmaktadır ve güvensizlik yaratmaktadır.

Açıkçası, hukuk devleti ilkelerini terk ederek, tamamen polis devletine dönüştürerek, kalıcı bir sıkıyönetim yaşam tarzını dayatarak halkı bir zulüm cenderesine almaktadır. Vatandaşı kendisine düşman ilan eden ve en asgari hakların ve demokrasinin ortadan kaldırılmak istenildiği bir düzenlemedir. O nedenle, biz bu düzenlemeye kesinlikle karşıyız.

“Demokratikleşme” adı altında, tekrar ülkeyi baştan başa bir sıkıyönetim ve olağanüstü hâle dönüştürme gayreti içinde olduğunun en bariz örneğini, işte önümüzde duran bu kanun tasarısıyla görmek mümkündür. Bunu incelemek ya da analiz yapmak için hukukçu olmaya veya uzman olmaya gerek yok, çünkü her şey açık ve nettir. Bu madde de AK PARTİ’nin mantığıyla, Cibali Karakolu’nu hatırlarsanız, Türkiye'yi buna çevirmek istemektedir. AK PARTİ Hükûmeti, hak ve özgürlükleri sınırlama ve ortadan kaldırma, kendine muhalif olan kesimleri bastırmak ve susturmak, ifade özgürlüğünü engellemek amacıyla hazırlanan ve ülkede ciddi sorunların yaşanacağı bir taslağı önümüze getirmiştir. AK PARTİ Hükûmeti -2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu, 3713 sayılı Yasa’nın 7’nci maddesinin (3)’üncü fıkrasında belirttiği gibi kalıcı sıkıyönetim öngören- toplantı ve gösteri hakkını kullanan tüm vatandaşları savaş potansiyeli olarak görmektedir.

Bazı çağrıları hatırlatmakta fayda vardır. Hani deniliyordu: “Artık ülkeyi kurtarma çağrısı yapma dönemi geride kaldı ya da kapandı.” Yasama, yürütme ve yargı organları, hukukun üstünlüğü, demokratik devlet olma iradesi bu iç güvenlik yasasıyla tamamen kapanmıştır. Sorunu, demokratik yol ve yöntemlerle çözülmesi gereken bir sürecin başlaması umudunu, başka bir bahara erteleme çabası olarak değerlendirmekteyim.

Kuvvetler ayrılığı, toplumlar arası barışa ihtiyaç duyduğumuz böylesi bir dönemde güvenlik yasasını gündeme getirmenin -sorunları demokratik çözümden, hukukun üstünlüğünden- barış ve kardeşlikle hiçbir ilgisi ve alakası yoktur. Temel hak ve özgürlüklerin kutsallığı, hoşgörü, toplumsal barış projesi ile insani ve ahlaki değerlere aykırı olan bu yasa derhâl geri çekilmelidir. Büyük devlet olma iddiasında olan Hükûmet, bu yasayla kendi ayağına balta vurmuştur. Özellikle emniyet teşkilatındaki mevcut kadroları tasfiye etmekte ve kendisine bağlı bir kadroyu güvenceye almaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu coğrafyada, halkların yüzyıllarca bir arada yaşadığı bu topraklarda, çatışarak değil, savaşarak değil, barış ve huzur içinde yaşamak zorunluluğu söz konusudur ama görülen odur ki… Meclisin kapanacağı bir dönemde getirilen, milletvekillerini birbirlerini kırmaya, kavgaya dönüştüren böylesi bir yasayı asla tasvip etmiyoruz. Oysaki bir veda dönemi olması gerekirken –maalesef, üzülerek söylüyorum- sanki bir kavga dövüş sahnesi sergilenen bu yasayla asla ve asla Türkiye’ye huzur gelebileceğine inanmamaktayım.

Bu ülkeyi süper valilerle, süper emniyet müdürleriyle, süper hâkimlerle, süper savcılarla idare edeceğinizi sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Sakın ha…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Devamla) – Bu yasayı hemen kaldırın. Gerçekten iç barışın sağlanmasını istiyorsanız, bu yasanın rafa kaldırılmasını talep ediyorum ve öneriyorum size. Çünkü eğer valilere, kaymakamlara ve diğer yetkili kesimlere yetki vermek istiyorsanız, buyurun, demokrasiyi işletelim. Sandıkta nasıl belediye başkanı seçiyorsak, valiyi de öyle seçelim, kaymakamı da öyle seçelim. Niye yetkilendiriyorsunuz?

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Zenderlioğlu.

HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Devamla) – Devlet gücünün hepsini valiye yüklüyorsunuz. Efendim, vali sıkıyönetim ilan edecek, olağanüstü hâl ilan edecek; oh, keyfine göre devleti ve ülkeyi idare edecektir. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Siz karşı çıkmayın bari, siz karşı çıkmayın ya. Sivilleşiyoruz, sivilleşiyoruz.

HÜSAMETTİN ZENDERLİOĞLU (Devamla) – Tekrar hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) – Siz karşı çıkmayın, sivilleşiyoruz ya! Sivilleşiyoruz, daha ne olacak?

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"2692 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 2- İçişleri Bakanı, bu Kanundaki yetkilerinden bir kısmını gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla ilgisine göre Sahil Güvenlik Komutanına veya valilere devredebilir." şeklindeki 65. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Oktay Ekşi, buyurunuz lütfen. (CHP sıralarından alkışlar)

OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) – Sayın Başkan, saygıdeğer arkadaşlarım; görüşülmekte olan tasarının 65’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde söz aldım. Biliyorum, o konuda konuşmam gerekir çünkü İç Tüzük bunu emrediyor ama dört yıl boyunca gördük ki Başkanlık Divanı, İç Tüzük’ün birçok başka hükmü gibi bunu da uygulamıyor. O nedenle, izninizle ben de bugün konu dışına çıkacağım.

Sevgili arkadaşlarım, Allah’ın büyük bir lütfudur, elli dört yıl önce en genç üyelerinden biri olarak görev aldığım yasama organının 24’üncü Yasama Dönemini en yaşlı üye olarak açtım. (Alkışlar) Bugün de o yaşlı üyenin veda konuşmasını yapmak için huzurunuzdayım.

Sevgili arkadaşlarım, dört yıl önce buraya gelirken ben sanıyordum ki Parlamentoya üye oluyorum çünkü karşıt görüş sahibi insanların birbirini ikna etmek için medeni bir dille tartışacakları bir kurumda görev yapacağımı düşünüyordum. Pek çoğunuz gibi, üzgünüm ki, aradığımı bulamadım. Onun yerine, hepiniz gibi, ben de demagojik içerikli, düşük düzeyli, saldırgan dilli, hatta bol kavgalı bir yasama döneminin ortağı oldum. Bunun temelde buradan değil, siyasi ikbalini herkesle kavgada arayan despotik bir anlayıştan kaynaklandığını biliyorum ama asıl başka bir yanlışa dikkatinizi çekmek istiyorum: Özellikle siz iktidar mensubu arkadaşlarım, partinizin aldığı yanlış bir karar sonucu içinizdeki yetişmiş, parlamenterliği öğrenmiş arkadaşlarınızı tasfiye edip yerlerine ham politikacılar koyacaksınız. Bakınız, buradaki varlığını kavgacı kimliğiyle açıklayan birkaç kişi hariç, 2’nci, 3’üncü dönem milletvekillerini ne kavga içinde görürsünüz ne de kaba bir dil kullandıklarına tanık olursunuz.

Sevgili arkadaşlarım, ben burada yürütme denetlenir biliyordum. Meclisin bu işlevini neredeyse hiçe sayan bir İç Tüzük buldum. İç Tüzük’te olana da saygı duymayan bir yürütmenin tanığı oldum. İkisini de hiçbir zaman içime sindiremedim. Dahası, muhalefet gruplarının da İç Tüzük’ün bu antidemokratik hükümlerini, yürütmenin saygısızlığını bir kadermiş gibi kabullenip sineye çekmelerini hiç anlayamadım.

Keza, sanıyordum ki Meclis Başkanlık Divanının bizlere saygısı vardır ve burada görüşülecek olan konular en az bir hafta öncesinden milletvekillerine bildirilir. Sizlerle yapılan bir anket ortaya koydu ki milletvekillerinin üçte 2’si o gün Genel Kurulda ne konuşulacağını bilmeden bu salona girmektedir. 5 milletvekilinden 4’ü Meclis çalışmalarını verimsiz bulmaktadır. Nitekim, hem vaktimizi heba ediyor hem de bir tasarıyı yasalaştırmak için üç haftadan beri gece gündüz burada havanda su dövüyoruz.

Sevgili arkadaşlarım, konuşmaya gelince hepimiz demokrasinin savunucusuyuz. Burada siyasi partiler var ama siyasi partilerde yönetimler parti içi demokrasiyi istemiyor, dahası bunu talep edene kimse sahip çıkmıyor.

Bir parlamenter demokrasinin en önemli kurumlarından biri bütçe görüşmeleridir, değil mi? Bu Genel Kurulda, iyi işleyen hiçbir demokraside görülmemiş komiklikte bir bütçe görüşmesi yapılıyor. Çünkü, siyasi iktidarın bir yıllık uygulamalarını ve politikalarını irdelemeyi amaçlayan bütçe görüşmesi tam bir ortaokul müsameresi düzeyine indirgeniyor; üstelik, bu, grup başkan vekillerinin mutabakatıyla yapılıyor. Grup başkan vekillerinin hegemonyası milletvekillerinin özgürce söz almalarına bile engel olduğu hâlde buna kimse itiraz edemiyor.

Özetle, yasa önerisi veriyoruz, gündeme aldıramıyoruz; soru önergesi veriyoruz, yanıtını alamıyoruz; konuşmak istiyoruz, grup başkan vekillerinin icazetine takılıyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OSMAN OKTAY EKŞİ (Devamla) – Sonuçta, milletin bize verdiği görevi de hakkıyla yapamadan dört yılı dolduruyoruz.

Başkan eğer yarım dakika izin verirse gerisini de okuyayım, yoksa bırakacağım.

HİLMİ BİLGİN (Sivas) - Böyle bir usul yok.

BAŞKAN – Usul yok ama Sayın Ekşi vedalaşıyor.

Buyurun.

OSMAN OKTAY EKŞİ (Devamla) – Teşekkür ederim.

Ben, işte bu nedenle 7 Haziran gününden itibaren aranızdan ayrılacaklardan biriyim. Ama, altını çizeyim ki bu dört yıl boyunca çok değerli, donanımlı, zarif insanlar, iyi hatipler, ciddi hukuk adamları, nitelikli politikacılar ve gerçek dostlar tanıdım; bundan son derece mutluyum, onlara başarılar diliyorum. Buraya tekrar gelecek arkadaşlarımın yanlışlardan arınmış bir Parlamentoda çalışmasını dileyerek hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ekşi.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan’ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "2692 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 2- İçişleri Bakanı, bu Kanundaki yetkilerinden bir kısmını gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla ilgisine göre Sahil Güvenlik Komutanına veya valilere devredebilir."" şeklindeki 65 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"MADDE 65 - 2692 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 2- İçişleri Bakanı, bu Kanundaki yetkilerinden bir kısmını gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla Jandarma Genel Komutanına devredebilir.""

Mehmet Erdoğan (Muğla) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Korkmaz, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Kıymetli milletvekili arkadaşlarım, hepinize hayırlı akşamlar diliyorum.

Biliyorsunuz ki Anayasa’da temel hak ve hürriyetler sıralanmış, bunlardan en önemlisi, hepinizin bildiği üzere, yaşam hakkı. Eğer yaşam hakkı yok ise diğer hak ve hürriyetlerin de çok fazla bir önemi en azından pratikte kalmıyor.

Değerli arkadaşlar, suç oranları almış başını gitmiş. Efendim, suça bulaşma yaşı neredeyse ilkokul yaşlarına kadar inmiş. Hukuksuzluğun, kanunsuzluğun girmediği hemen hemen hiçbir alan kalmamış. Maalesef, on üç yıldır Türkiye’yi idare eden AKP yönetiminin güvenlikle ilgili ortaya koymuş olduğu tablo bu. Buna rağmen bu kürsüye bugüne kadar hiçbir İçişleri Bakanı gelip “Neden Türkiye bu hâlde, neden güvensiz bir ortama dönüşmüş Türkiye?”, bununla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirme yahut bu hususları önlemeyle alakalı projelerini Genel Kurulla paylaşma gibi bir gayret içerisine girmedi.

Ben bir iki gün önce bazı rakamlar vermiştim, şöyle belirteyim: Öldürme, cinsel suçlar, uyuşturucu ve hırsızlıkla alakalı, 2011’de 14.888 olan dosya, bu hususlarda açılan dosya sayısı, 2013’te 44.871’e ulaşmış yani 3 katından fazla artmış. Değerli arkadaşlar, ortada böyle bir tablo varken “Bu suçları nasıl ortadan kaldırırım?” çalışması içerisinde göremediğimiz İçişleri Bakanlığı, maalesef, bugüne kadar hep “Polis teşkilatına, güvenlik güçlerine nasıl sirayet ederim, onların atamalarını nasıl zapturapt altına alırım, nasıl kendi günlük siyasal menfaatlerimin emrine sokarım?”, hep bu gayret içerisinde oldu.

Bakın, kara sınırlarımızın yüzde 95’i Kara Kuvvetlerine bağlı askerî birlikler tarafından sağlanıyor. Hâlbuki İçişleri Bakanlığı Teşkilat Kanunu’na baktığınız zaman, sınır güvenliği de İçişleri Bakanlığına verilmiş. Diyorsunuz ki: “İç güvenlik işlerini yapan Jandarma ve Sahil Güvenlik personeli üzerinde hiçbir tasarrufumuz olmuyor, hiçbir değerlendirme hakkımız olmuyor.” İyi de ey AKP milletvekili arkadaşlarım, bakın, kanunen sizlere görev olarak verilmiş sınır güvenliği hususunu bugüne kadar neden askerî birliklerden alıp İçişleri Bakanlığının kontrolü altına sokmak gibi bir gayretiniz olmadı? Ben gayet iyi biliyorum, “Entegre Hudut Yönetimi Projesi” vardı, bir ara bunun üzerinde çalışıldı İçişleri Bakanlığında, nerede şimdi bu proje?

Yani “Herkes gider Mersin’e, biz gideriz tersine.” misali, olmanız gereken yerlerde olmuyorsunuz, nerede istismar var, nerede siyasal anlamda atamalar var, kendi yandaşlarınızı ödüllendirmeler var, hep bu alana gözlerinizi dikiyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, sınırlarımız yol geçen hanına dönmüş, her taraf risk içeriyor. Yani sınırlarda eğer güvenliği sağlayamıyor iseniz ülkede güvenliği sağlamanız mümkün değil. Ama bununla ilgili maalesef bir proje üretemediniz.

Değerli arkadaşlar, çağdaş ülkelere baktığınız zaman, çağdaş ülkelerde güvenlik meselelerinin bazı temel ilkelere dayandığını görüyorsunuz. Bunlardan en önemlisi tarafsız bir yapılanma. Oralarda hükûmet yok mu? Var. Oralarda siyaset yok mu? Var ama hükûmet güçleri şunu gayet iyi biliyorlar ki polis herkese lazım, güvenlik güçleri herkese lazım, o yüzden polisi zapturapt altına alayım gibi bir gayret içerisinde olmuyor.

Bir başka husus: Bütün vatandaşlara eşit mesafede duracak yani bana oy verenler, vermeyenler değil, efendim, devletin polisi olacak, hükûmetin polisi değil ve delilden sanığa gidecek. Bu ilkeler ışığında örgütlemiş oldukları güvenlik güçleri son derece başarılı hizmetler veriyorlar, suçu, suçluyu en aza indiriyorlar. Eğer bir karnesi tutulacaksa güvenlik ve asayiş konusunda Adalet ve Kalkınma Partisinin, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri bugüne kadar iç güvenlik konusunda sınıfta kalmışlardır. Efendim, bunun üzerine söylenecek fazla da bir şey yoktur.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Karar yeter sayısı...

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

LEVENT GÖK (Ankara) – Yok efendim, yok.

BAŞKAN - Peki, iki dakika süre veriyorum ve de başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) "2692 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 2- İçişleri Bakanı, bu Kanundaki yetkilerinden bir kısmını gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla ilgisine göre Sahil Güvenlik Komutanına veya valilere devredebilir." şeklindeki 65 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

  Mehmet Erdoğan                                      Alim Işık

          Muğla                                             Kütahya…

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Çekiyoruz.

BAŞKAN – Çekildi.

Birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 22.14

ONUNCU OTURUM

Açılma Saati: 22.27

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.

684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

Yeni madde ihdasına ilişkin ikinci bir önerge daha vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun; 65’inci maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.                   

Ali Serindağ                             Haydar Akar             Binnaz Toprak

Gaziantep                                    Kocaeli                 İstanbul…

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Çekildi.

Madde 66’da, birisi Anayasa’ya aykırılık olmak üzere üç adet önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun “10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 19- Vali, general ve amiraller hariç olmak üzere Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin askeri görevleri haricindeki diğer görevlerini ilgilendiren disiplin suçları ortaya çıktığında, 31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu hükümleri çerçevesinde uyarma, kınama, 8 güne kadar hizmete kısmi süreli devam ve 1/10'a kadar aylıktan kesme cezalarını verebilir."" şeklindeki 66 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan                    Yusuf Halaçoğlu                Hasan Hüseyin Türkoğlu

       Muğla                                    Kayseri                                 Osmaniye

 

  Bülent Belen                              Alim Işık                           Mesut Dedeoğlu

     Tekirdağ                                 Kütahya                            Kahramanmaraş

 

Seyfettin Yılmaz                        Emin Çınar                       Adnan Şefik Çirkin

       Adana                                 Kastamonu                                 Hatay                 

"MADDE 66 - 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 19- Vali, general ve amiraller hariç olmak üzere Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin mülki görevlerini ilgilendiren disiplin suçları ortaya çıktığında, 31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu hükümleri çerçevesinde uyarma ve kınama cezalarını verebilir.""

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 19- Vali, general ve amiraller hariç olmak üzere Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin askerî görevleri haricindeki diğer görevlerini ilgilendiren disiplin suçları ortaya çıktığında, 31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu hükümleri çerçevesinde uyarma, kınama, 8 güne kadar hizmete kısmi süreli devam ve 1/10'a kadar aylıktan kesme cezalarını verebilir."" şeklindeki 66. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     Ali Serindağ                                        Ali Sarıbaş                                     Ali Haydar Öner

       Gaziantep                                           Çanakkale                                             Isparta

 

    Ahmet Toptaş                                      Celal Dinçer                                       Tanju Özcan

   Afyonkarahisar                                        İstanbul                                                Bolu

BAŞKAN - Anayasa’ya aykırılık önergesini okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -Torba- Kanun Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti -tek adam- diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının 66 ncı maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

    Pervin Buldan                             Hüsamettin Zenderlioğlu                                Nazmi Gür

           Iğdır                                                  Bitlis                                                  Van

 

   Gülser Yıldırım                                       Erol Dora                                  Abdullah Levent Tüzel

         Mardin                                               Mardin                                              İstanbul

 

    İbrahim Ayhan                                      Demir Çelik

        Şanlıurfa                                               Muş

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

PERVİN BULDAN (Iğdır) – İbrahim Ayhan.

BAŞKAN – Sayın Ayhan, buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

İBRAHİM AYHAN (Şanlıurfa) – Sayın Başkan ve değerli arkadaşlar, öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Yani üç haftaya yakındır özellikle Türkiye’nin geleceğini belirleyebilecek bir konuda burada yoğun bir mesai yapıyoruz ve bu mesainin toplumsal beklentilere, toplumsal umutlara karşılık gelebileceği bir çerçevede olması gerekirken, aksine, AKP Hükûmetinin ve iktidarın çıkarmak istediği mevcut yasa, toplumun beklentilerini geriye çeken ve kazanılmış haklarını da ortadan kaldıran bir içeriğe sahiptir. Dolayısıyla, hem çözüm süreci hem benzeri gelişmelerin Türkiye'de çok ciddi bir motivasyon, çok ciddi bir heyecan yarattığı böylesi bir süreçte böylesi bir yasanın çıkarılıyor olması da kuşkusuz toplum beklentilerini, umutlarını ve çözümü de alabildiğine zorlayabilecek ve onu darbeleyebilecek bir niteliktedir. O açıdan da bizlerin başından beri karşı çıktığımız, olmasını istemediğimiz ve AKP Hükûmetinin ve onun aktörlerinin aslında biraz daha perspektifsel bir şekilde düşünmesini istediğimiz husus da budur. Yani toplumsal bir sorunu, eğer siz, toplumda bir güvenlik algısı yaratarak, toplumda bir güvensizlik varmış gibi bir sorun ve bir yaklaşım ortaya koyarak çözme gibi bir beklenti içerisindeyseniz bu oldukça yanlıştır. Yani bu iç güvenlik paketi aslında topluma karşı müthiş bir güvensizliği atfeden ve topluma güvensizliği izafe eden bir yasadır. Dolayısıyla, biz, aslında şu ana kadar toplumun kendisini özgürleştirmesinin, toplumun kendisini demokratikleştirmesinin önündeki engelleri kaldırmaya yönelik bir mücadele yürütüyoruz. Ve biz bu mücadelenin toplumu daha da rahatlatabilecek, toplumu daha da güçlendirebilecek bir yerden gerçekleşmesini isterken, tam da bu noktada AKP Hükûmeti ve onun iktidar anlayışı belli bir zihniyet kodlarıyla hareket ederek aslında daha fazla otoriterleşmeyi, daha fazla tekleşmeyi ve merkezleşmeyi esas almaktadır.

Yani Sayın Bostancı da burada, ben birkaç gündür burada kendisini dinliyorum. Aslında felsefeden, felsefe tarihinden filan bahsediyor. Tam da aslında bugün yapılmak istenen insan doğasına, insan felsefesine aykırı bir tutumdur. Yani kendileri çok iyi bilir ki Alman felsefeci Nietzsche “İnsanlar, en kötü hastalıklarına hastalıklarıyla mücadele ettikleri yöntemler sayesinde bulaşmışlardır.” diyor ve bugün eğer -tez- bir hastalık, AKP’nin zihniyetinde bir hastalık varsa bu hastalığa karşı mücadele ederken kullanmış olduğu bir yöntem de aslında hastalığı ortadan kaldırmaktan ziyade daha da ağırlaştıracak ve daha da kötüleştirecektir. Dolayısıyla, tez olarak biz aslında zihinsel arızi bir durumu aldığımızda bunun karşısına antitez olarak konması gereken şeyin aslında daha demokratik, daha özgürlükçü bir yaklaşım, tutum olması gerekirken şu anda yapılmak istenen, onu daha fazla ağırlaştırabilecek, onu daha fazla kangrenleştirebilecek bir yaklaşım sergilemektir. Onun için de yapılması gereken, özgürlükleri esas alan, demokrasiyi esas alan bir tutumla toplumsal güveni, toplumsal birlikteliği ve halkçı bir bütünleşmeyi sağlayabilecek bir tutum, bir politika olmalıdır. Aksine, toplumda kaosu, toplumda bir yabancılaşmayı ve karşıtlaşmayı yaratabilecek bu paketteki açığa çıkan bir algı giderek sorunları daha girift hâle getirecek, sorunları daha da ağırlaştıracaktır. O bakımdan da AKP Hükûmetinin özellikle bu yasayla medet ummuş olduğu şeyin kesinlikle yanlış olduğunu düşünüyoruz ve bir an önce bu yanlıştan geri dönüp daha fazla toplumu rahatlatan, özgürlüklerin önünü açan ve demokrasiye güç veren bir tutum içerisinde olmalıdır, yani bu da birbirini dinleyen, tartışan ve anlayan bir yerden ancak gerçekleşir. Yani, yaptığım yaptık, ettiğim ettik bir mantıkla sizin özgürleşmeyi ve demokratikleşmeyi sağlamanız da mümkün değildir. Dolayısıyla, tartışmayı ve uzlaşmayı esas alan bir yerden yaklaşmak her zaman doğru olandır, her zaman esas olandır. Yani, Nietzsche’nin dediği gibi, bizim hastalığımızı ortadan kaldırırken hastalığımızla mücadele ettiğimiz yöntemler hastalığımızı ortadan kaldırmıyor ve hastalığımızı daha fazla ağırlaştırıyor. Bu iç güvenlik paketi mevcut toplumsal sorunları daha da ağırlaştıracak ve içinden çıkılmaz bir noktaya getirecektir. Ondan kaynaklı olarak da arkadaşların tekrardan bunu düşünmesini… Özellikle, aslında çözüm süreci ve benzeri beklentilerin toplumda çok diri, çok canlı olduğu bir süreçte de kendilerini de gözden geçirerek bu yasayı derhâl geri çekmeleri gerekiyor, aksi takdirde çok ciddi krizlerin, çok ciddi sorunların yaşanacağını da söylemek gerekiyor.

Tekrardan hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 19- Vali, general ve amiraller hariç olmak üzere Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin askerî görevleri haricindeki diğer görevlerini ilgilendiren disiplin suçları ortaya çıktığında, 31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu hükümleri çerçevesinde uyarma, kınama, 8 güne kadar hizmete kısmi süreli devam ve 1/10'a kadar aylıktan kesme cezalarını verebilir."" şeklindeki 66. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Öner, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün size Üsküdar Üniversitesi Rektörü ünlü Psikiyatrist Nevzat Tarhan’ın “Psikolojik Savaş” kitabından beş dakikaya sığdırabildiğim bazı bölümleri okuyacağım, niye okuduğum sonunda anlaşılacak.

“Tarihte büyüklük hastalığına tutulmuş pek çok lider vardır. Benmerkezci olmaları ve hak duygusunu hep kendi çıkarlarına göre kullanmalarının toplumu adaletsizliğe ve barışın bozulmasına götürdüğünü söylemek kehanet olmaz. Bu kişiler, demokrasiyi kendi çıkarlarına hizmet etmedikçe sevmezler. Kendilerinin önemli olduğuna ilişkin büyüklük duyguları taşırlar, başarı ve yeteneklerini abartırlar. Kendilerini özel ve önemli görürler. Hep saygı görmeyi beklerler. Hayal dünyalarında güç, başarı, şöhret, para ön planda yer alır. Övgüyle beslenirler. Kendilerine iltifat edilmesi için ortam hazırlarlar. Eleştiriye aşırı duyarlıdırlar. Kendilerine yapılan eleştiriye iyi amaçlı eleştiri bile olsa aşağılanmış olma, öfke ve utanç duygularıyla tepki verirler. Menfaatçidirler. Kişiler arası ilişkileri kendi çıkarları için kullanırlar. Amaçlarına ulaşmak için her türlü hile ve aldatmayı normal kabul ederler. Empati yapamazlar. Başkalarının ne hissettiğini, nelere ihtiyaç duyduğunu anlayamaz ve hissedemezler. Kin, öfke ve kıskançlık duyguları fazladır. Acıma ve affetme gibi güzel duyguları kendi çıkarlarına göre hisseder ve bunları kullanırlar. Büyük ideallerine kavuştuklarında gerçek kişilikleri daha çok ortaya çıkar. Her masada farklı konuşmak, durumlara göre ilkelerini değiştirmek yaşam felsefeleridir. Cesaret gösterisinde bulunurken, gerçekte son derece de korkuyorlardır fakat korkmuyor taklidi yapmak zorundadırlar. Bir kısmı, eksiklik, aşağılık duygularını bastırmak için kendilerine güveniyor rolü yaparlar fakat bu rolü içselleştirdikleri için dışarıya güvenli gözükürler. Dünyada en büyük ve en değerli şey olarak kendilerini hissettikleri için bunu kanıtlama çabası içinde çırpınırlar, çok çalışırlar, bunun için yetenekli ve iddialıdırlar. Bilim, sanat, spor, politika, komutanlık, liderlik ve ticaret gibi rekabet edilen alanlardaki her şeyi bu kişiler keşfederler dersek abartı olmaz.” Böyle birini tanıyan var mı acaba?(x)

İHSAN ŞENER (Ordu) – Cumhuriyet Halk Partisi.

ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) – “Liderlik bittiğinde narsisizm başlar. Liderlerin çevresindeki dalkavuklar onların içlerinde bulunan narsist yönlerini besler ve büyütürler. Böylece liderlerini narsist bir canavar hâline getirirler.

Halk arasında çok kullanılan ‘Önce can, sonra canan.’ sözü adil bir duygunun ifadesi değildir. Önce doğrular ve ilkeler gelmelidir. Can veya canan hoşlansa da hoşlanmasa da ‘önce ilkeler’ diyebilmek bilgece bir davranıştır.

Etkileyici, çarpıcı, rol yapıcı davranışlarını çoğu zaman farkında olmadan gerçekleştirirler. Satışı iyi yaparlar. İnsanları etkileme, göz boyama konusunda narsistler çok başarılıdırlar. İleri narsistler hayranlık duygusu uyandırdığı kişiyi artık yok sayar, onu küçümser.

Çok çalışırlar. Çalışıp zafer kazanmak en büyük doyumlarıdır. Güç ve statü takıntıları nedeniyle kazanmak için ellerinden ne gelirse yaparlar. Hile ve yalan, amaca ulaşmak için gerekiyorsa kullanılacaktır. Machiavelli'nin felsefesi çok hoşlarına gider. ‘Gayeye ulaşmak için her yol caizdir.’ düşüncesi onlar için rehber olmuştur.

Eleştiriye tahammülsüzdürler. Yardım sevmezler. Narsist kişilerin kendi çıkarlarının söz konusu olmadığı şeyleri yaptıkları pek görülmüş değildir. Kendilerine iyi dedirtmek için yardım ederler. Bu nedenle, gizli yardımları onlara yaptıramazsınız. Bunlardan kurtulmak için kendi kişiliklerini harekete geçirmek ve onu terk etmek gerekiyor.”

Hak edenlere saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun, "10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 19- Vali, general ve amiraller hariç olmak üzere Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin askerî görevleri haricindeki diğer görevlerini ilgilendiren disiplin suçları ortaya çıktığında, 31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu hükümleri çerçevesinde uyarma, kınama, 8 güne kadar hizmete kısmi süreli devam ve 1/10'a kadar aylıktan kesme cezalarını verebilir."" şeklindeki 66 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"MADDE 66 - 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanununun 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 19- Vali, general ve amiraller hariç olmak üzere Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personelinin mülki görevlerini ilgilendiren disiplin suçları ortaya çıktığında, 31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu hükümleri çerçevesinde uyarma ve kınama cezalarını verebilir.""

Mehmet Erdoğan (Muğla) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hatay Milletvekili Sayın Şefik Çirkin, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bu maddede de valilerin ceza verme yetkisini genişleten birtakım değişiklikler öneriliyor. Sahil Güvenlik, Jandarma…

Sayın milletvekilleri, bizim Hatay’da bunların hepsi var. Denizimiz var, Sahil Güvenliğimiz var, Jandarmamız var fakat huzurumuz yok. Yani, bunlara kanun çıkarmayla Türkiye’nin huzurunu temin edemiyoruz çünkü zaten mevcut yetkileri kullanmıyoruz. Ambulanslar geliyor, harıl harıl Suriye’den yaralı militanları taşıyor; El Nusra, El Kaide. Şimdi, buna insani vazife diyoruz, doğrudur, yapalım ama bu insani vazifeyse karşı tarafa da aynı insani vazifeyi yapmıyoruz. O zaman insanlıktan çıkıyor bu iş, taraf olmaya geliyor.

Bir diğeri, ambulansların içi el bombası dolu. Ambulansta hasta bakıcı kız hamile; bir bakıyor, el bombası yere düşüyor. Şimdi, düşünebiliyor musunuz sayın milletvekilleri, bunlardan bir tanesi bizim eşimiz, kızımız, yeğenimiz olamaz mı? Yani güvenliğin, vatandaş güvenliğinin, kendi vatandaşının güvenliğinin bu kadar geri plana atıldığı… Hani, bunun çok çeşitli yolları var; bir seyyar hastane kurarsınız oraya, acil müdahale edecek bir imkân sağlarsınız. Yani, Allah saklasın, iyi ki olmuyor ama bir ambulansın içinde birdenbire bir el bombasının patladığını düşünebiliyor musunuz? Bunun hesabını gene siz vereceksiniz, iktidar verecek. Yani, her şey birbirine karışmış, sanki Türkiye güllük gülistanlık, sanki mevcut kanunlar uygulanıyor, bir bu kalmış.

Biz burada, bu Mecliste aylar evvel Halep’in düşeceğini, rejim güçlerinin Halep’i alacağını, bu konuda tedbir alınması gerektiğini defalarca söyledik; yaz başında da söyledim. Bakın, bahar geldi, yaz geliyor, seçim olacak, ne yapıldı? Yeni Sayın Başbakanımız açıklıyor, Sayın Davutoğlu… Biz diyorduk ki: Yahu, bir hazırlık yapın, bir göç dalgası olabilir, tedbir alın. Gelen sadece halk değil, militanlar da gelecek. Yani, affedersiniz, at izi it izine karışacak, kimin nereye girdiği çıktığı belli olmayacak. Daha yeni, Sayın Başbakanımız açıklıyor: “Halep düşebilir, bir göç dalgası bekliyoruz.” Peki, ne oluyor, hangi hazırlık var? Yani, yeni bir olayla mı karşılaşalım?

Kabul ediyorum, sorun çok. Hatta bu sorunların önemli bir bölümünün de müsebbibi Hükûmetin yanlış tutumları, Hükûmetin yanlışları. En başta, dört sene evvel bu Mecliste söyledik, bu Suriye politikası bizi boğazımıza kadar pisliğe batıracak dedik, dedik, dedik, inandıramadık. Bugün içinde bulunduğumuz durum, Orta Doğu’nun en önemli 3 ülkesinden -biri Suriye, biri İsrail, biri Mısır- 3’ünde de büyükelçimiz yok, temsilciliğimiz yok. Maşallah, bugün Katar Devlet Başkanı Sayın Cumhurbaşkanımızın ziyaretine gelmiş, Katar’la askerî anlaşma yapıyoruz. Yahu, kökü başı 300 bin nüfusu var bunun. Anlaşma yapsak ne olur, yapmasak ne olur? Bunlar bizim muhatabımız bile olamaz ya, bırakın. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilleri, bu çok ciddi bir konu.

MUHARREM VARLI (Adana) – Umurlarında bile değil, umurlarında.

MEVLÜT DUDU (Hatay) – Ama para var, para.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) – Son olarak şunu ifade ediyorum: Rejim güçleri Türkmen Dağı’na dayanmış Suriye’de, şu anda El Nusra’yla savaşıyor, önemli stratejik tepeleri aldı. Henüz Türkmen’e ilişmiyor, iliştiği an Türkmen’in bir haftadan fazla dayanacak ekmeği, suyu, cephanesi yok. Hani, paralel gitti, her şey gitti, nerede bu TIR’lar? Nerede bu yardım? Allah rızası için şu meseleye Hükûmet olarak bir el koyun ve Türkiye’yi, Türk milletini orada bir Türkmen katliamıyla, bunun utancıyla yüz yüze bırakmayın.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi…

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Çekiyoruz.

BAŞKAN – Çekildi.

Madde 67’de üç adet önerge vardır, birisi Anayasa’ya aykırılık önergesidir, sırasıyla okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Tasarının 67 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Madde 67- 4/11/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 34 üncü maddesinin (d) fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Ancak, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı mensuplarının kıyafetine ilişkin hususlar, Genelkurmay Başkanlığının görüşü alınarak Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.””

Mehmet Erdoğan                       Bülent Belen             Seyfettin Yılmaz

     Muğla                                    Tekirdağ                        Adana

Emin Çınar                                  Alim Işık                Yusuf Halaçoğlu

  Kastamonu                                 Kütahya                       Kayseri

Hasan Hüseyin Türkoğlu                    Oktay Vural              Mesut Dedeoğlu

      Osmaniye                                        İzmir                   Kahramanmaraş

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"4/1/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 34’üncü maddesinin (d) fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Ancak, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı mensuplarının kıyafetine ilişkin hususlar, Genelkurmay Başkanlığının görüşü alınarak Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı tarafından müştereken çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."" şeklindeki 67’nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     Ali Serindağ                                      Ahmet Toptaş                                       Ali Sarıbaş

       Gaziantep                                       Afyonkarahisar                                       Çanakkale

  Ali Haydar Öner                                    Celal Dinçer                                        Levent Gök

         Isparta                                              İstanbul                                              Ankara

     Tanju Özcan

           Bolu

BAŞKAN – Şimdi okutacağım önerge Anayasa’ya aykırılık önergesidir, okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -Torba- Kanun Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına aykırı olup, tek parti -tek adam- diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiilî "savaş hali" uygulaması getirdiğinden, kanun tasarısının 67 nci maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                Pervin Buldan                                       Nazmi Gür                                      Gülser Yıldırım

                       Iğdır                                                   Van                                                 Mardin

         Hüsamettin Zenderlioğlu                       Abdullah Levent Tüzel                               Hasip Kaplan

                      Bitlis                                               İstanbul                                               Şırnak

                  Demir Çelik                                         Erol Dora

                       Muş                                                 Mardin

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kaplan, buyurunuz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Arkadaşlar, kritik maddeye geldik, 67. Şu andan itibaren bu madde görüşüldükten sonra ara vereceğiz ve muhtemelen Hükûmet, Komisyon, tasarıyı bazı maddelerini çekmek için geri alacak. Bu arada bir şansı var Hükûmetin, Parlamentonun bir şansı var. O çok tartışmalı olan 10-12 madde var özellikle. Bakın, yaşam hakkını, temel hak ve hürriyetleri, kişi güvenliğini, özgürlüğü, adaleti ve Avrupa Birliği sürecini, bütün bunları tehdit eden düzenlemeler. Siz 132 maddeyi çıkaramadınız, bu size ders olsun. (CHP sıralarından alkışlar) Bu size ders olsun. 17 Şubattan beri yirmi saat, yirmi dört saat bu Meclisi çalıştırdınız, 132 maddeyi çıkaramadınız, çıkaramayacaksınız, bu size ders olsun. Ama, inanın, yürüseydiniz, gensorularla, genel görüşmelerle İç Tüzük’ün ağır maddelerini devreye koyacaktık ve sizler, inanın, 132’nci maddeyi artık bu seçimlerden sonraki bir senenin baharında geçirebilecektiniz. Bunlar geride kaldı, şimdi doğru ve düzgün bir şeyler yapalım.

Bunca tartışmanın ardından şunun dersini çıkaralım: Bu çözüm sürecine bunun katkısı var mı? Bakın, 132 maddenin içinde emniyetin piramidiyle ilgili, sizin kadrolaşmanız, 7 bin komiserin, yardımcısının yerleştirilmesi, çok farklı düzenlemeler var. Şu madde bile komik bir madde; ya, kılık kıyafetiyle ne uğraşıyorsunuz jandarmanın, kendi içinizde halletsenize. “Fransa’da jandarma mavi giyiyormuş, biz de mavi giydireceğiz…” Zaten polis mavi giyiyor. Yani bunu duşakabinoğullarının kıyafetine çevirmeyin de ne yaparsanız yapın, doğru düzgün, 21’inci yüzyıla uygun olsun. Mesele bu değil, mesele…

Bakın, sizi arayacaklar, “Üstünüzü çıkarın.” diyecekler, sizin çocuklarınızın evini basacaklar, kırk sekiz saat sorgusuz sualsiz alacaklar. Savcıların yetkilerini valilere veriyorsunuz, yargıyı devre dışı bırakıyorsunuz, temel hak ve özgürlükleri denetimin dışına bırakıyorsunuz. Yarın sizin akrabalarınız bu şikâyetlerle size gelecek ve siz bu yasayı çıkarmış olarak başınız önünüze eğik bakacaksınız. Biz size bunları anlattık, anlatmaya çalıştığımız bu ama siz olayı farklı boyuta çektiniz.

Bakın, bugün bir haber çıktı, diyor ki: Saraya 1,3 milyar lira ayrılıyor, saraydan 81 il gözetlenecek. İnsansız hava araçları, MİT, bilmem ne, trafik, her şey saraydan… Kardeşim, orası köşk müdür, NASA merkezi midir, bir anlayalım. Yani, güvenliği bu boyuta getirmenin anlamı yok. Güvenlik hukukla sağlanır, güvenlik demokrasiyle sağlanır, güvenlik bir ülkede sivil toplum örgütlerinin güçlendirilmesiyle sağlanır, güvenlik yurttaşın itiraz hakkını, gaz yemeden, gazlanmadan, alnından fişekle vurulmadan kendini anlatmasıyla sağlanır.

Susturulmuş toplumlarda demokrasi gelişmez, yeşermez arkadaşlar. “Susma, sustukça sıra size gelecek.” sloganını sizler çok iyi bilirsiniz. Sizlerde de zamanı geldi, düşünceleriniz nedeniyle bazı kesimler baskı gördü. Şimdi, kimliklerinden dolayı, düşüncelerinden dolayı, inançlarından dolayı bu baskıların hepsini kaldırmak hepimizin görevi değil mi? Bu ülkede eşit yurttaş hukukunu onurlu bir şekilde hayata geçirmek, hukuk devletini güçlendirmek… Ceberut, diktacı, baskı rejimlerinden çözüm gelmez 78 milyona. Biz bunu söylüyoruz ve buradan çağrıda bulunuyoruz; çözüm sürecine katkı sunmak için, “Nevroz”da umudun, özgürlüğün, direnişin, coşkunun, birlikteliğin, geleceğin, çözümün ateşini güçlendirmek için güzel bir fırsat var.

Başbakan da burada, geldi, ben size söyleyeyim, haberiniz olsun. Birazdan bunları çekeceksiniz. Şimdi ara vereceksiniz ve sonra bunu konuşacağız, çözeceğiz arkadaşlar, çözmek zorundayız. Bu Mecliste kavga ederek birbirimizden ayrılmayalım.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Şimdi, hem ara vereceğiz hem ben de sizi arkaya çağıracağım ama, bir de öyle durum var. Yani, önceden söylemiş olayım.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, zaten bekliyorduk onu.

BAŞKAN – Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"4/1/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 34 üncü maddesinin (d) fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“4/1/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 34 üncü maddesinin (d) fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

"Ancak, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı mensuplarının kıyafetine ilişkin hususlar, Genelkurmay Başkanlığının görüşü alınarak Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı tarafından müştereken çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."" şeklindeki 67 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Gök, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 67’nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Hepinize saygılar sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yaklaşık dört haftayı bulan bir çalışma maratonunda, Hükûmetin dayattığı 132 maddelik bir kanun tasarısının 67’nci maddesine gelmiş bulunuyoruz. Bu kanun tasarısı gerek Komisyona geldiğinde gerekse Komisyona gelmeden önce kamuoyunda paylaşıldığında ve Meclisimize geldiğinde Türkiye bu kanun tasarısını büyük bir ilgiyle takip etti. Nasıl takip etmesin ki? Her bir maddesi ayrı ayrı bütün herkesi yakından ilgilendiren, temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanması sonucunu doğuran, kullanıldığında valiye ve polise olağanüstü yetkiler veren ve bunun olumsuz sonuçlarının daha bu yetkiler verilmeden valiyi ve polisi nasıl etkilediğine tanık olduğumuz bir süreci yaşadık ve yaşıyoruz da. Daha dün İstanbul’da, Ankara’da, Türkiye'nin pek çok yerinde… 14 yaşındaki bir çocuğun, Berkin Elvan’ın kaybının 1’inci yıl dönümünde, bir yıl dönümü anmasına katılanların dahi, onun yasının tutulmasına dahi fırsat verilmediği, yoldan geçenlerin üzerine polisin yarım metreden silahını doğrulttuğu bir ülkede bu yasaları konuşuyoruz değerli arkadaşlarım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye bir yol ayrımındadır. Ya demokrasiyle yönetileceğiz ya da diktatörlüğe geçeceğiz. Şimdi, AKP’li milletvekili arkadaşlarımızın pek çoğunun iç dünyasında ben bu tasarının yer etmediğine inanmak istiyorum. Nasıl olsun ki? Onların da bence buraya bir yasa geldiğinde, polise verilen silah yetkisinin artırılmasını değil, tam tersine silah yetkisinin kaldırılmasını savunan arkadaşlar olduklarına inanmak istiyorum. Valilerin, kaymakamların, neredeyse bütün gösterileri yasaklayacakları bir olağanüstü hâl döneminin sürekli kılınacağı bir dönemi onların da ben iç dünyasında içselleştirmediklerine inanıyorum çünkü buraya gelen AKP sözcüleri “Biz sıkıyönetimi kaldırdık, OHAL’i kaldırdık” diye övgüyle bahsederken bir başka yanlışın içerisine düşmeyeceklerini tahmin ediyorum. Bu nedenle, sayın milletvekilleri, iktidar partisi milletvekilleri; burada söylenilen, muhalefet adına söylenilen her söz, her cümle çok önemlidir. Bu yasa tartışmaları sırasında burada sizleri defalarca uyarmaya ve naçizane bir şekilde düşüncelerimizi söylemeye gayret ettik. İşte, demokrasi zaten burada sonuç verir. İktidar partisi azınlıkta olan muhalefetin sözünü dinler, uyarılarına hak verirse demokrasi işler. Yoksa, kaptan rotasında oturduğunuz demokrasi gemisi sizlerin yanlışı yüzünden batabilir ama bu batmada siz de batarsınız, biz de batarız, Türkiye de batar. Umuyor ve diliyorum ki gerek burada söylenen her söz, her milletvekilinin, muhalefet partisi milletvekillerinin söyledikleri her söz, her cümle, onların dışında bu konuya ilgi duyan yazarların, çizerlerin, akademisyenlerin söyledikleri her söz sizler için bir uyarıcı etki yapar. Bu etkiyi görmek istiyoruz değerli arkadaşlar. Gelin, bu gemiyi beraber yürütelim. Türkiye’nin rotasını demokrasiye, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne hep beraber yöneltelim.

Bu yasayı tekrar değerlendirelim. Bu yasadaki antidemokratik hükümleri, birbirimizle kavga etmeden… Artık Parlamentonun son günlerinde birbirimizle helalleşerek “24’üncü Dönem Türkiye’ye özgür bir ülke bıraktı, özgür bir demokrasiyi getirdi, insan haklarını getirdi.” diyecek uygulamalarla, kanunlarla bırakalım. Buna hepimizin ihtiyacı var, hepimizin de hakkı var değerli milletvekilleri. Türkiye bu aydınlığı buradan görmek istiyor. Bir aydır süren bu maratondan çıkış noktasını inşallah bundan sonra, yarından sonra yapacağımız istişarelerle hep beraber bulacağız. Bu yasa buradan bu şekilde geçerse Türkiye’de çözümden bahsetmek mümkün değildir, Türkiye’de barıştan bahsetmek mümkün değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

LEVENT GÖK (Devamla) – O nedenle, virajı dönmeden son bir uyarıyı hep beraber birbirimize yapalım diyor, hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gök.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Tasarının 67 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

“Madde 67- 4/11/1961 tarihli ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 34 üncü maddesinin (d) fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Ancak, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı mensuplarının kıyafetine ilişkin hususlar, Genelkurmay Başkanlığının görüşü alınarak Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.””

Oktay Vural (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mübarek bir cuma akşamı vaktindeyiz. Dolayısıyla, biz, bu yasanın görüşüldüğü bütün günlerde hep milletin hayrı için görüş ve düşüncelerimizi ifade ettik. Bu çerçevede, açıkçası, bundan sonraki süreç içerisinde, Adalet ve Kalkınma Partisinin, bu yasayla ilgili hem milletin özgürlüklerini hem yargıyı hem de demokrasiyi haleldar edecek maddeleri geçirip -hem Emniyet hem de Jandarmanın siyasileştirilmesine yönelik maddeler geçtikten sonra- muhtemelen bunu bir önergeyle Komisyona çekmek suretiyle yeni bir oyun planı hazırlayacağını, hazırladığını müşahede ediyoruz. Bizim tavsiyemiz, özellikle muhalefetin hakkını, hukukunu gasbeden despot Meclis başkan vekili yönetimleriyle İç Tüzük ve hukukun ayaklar altına alındığı bu maddelerle ilgili, milletin hayrına olmayan, Parlamento hukukunu yok sayan bu uygulamalarla ilgili yapılması gereken tek şey vardır: Açıkçası, milletin egemenliğini ve özgürlüğünü keyfî, olağanüstü bir hâle terk eden, hepimizin namusumuz ve şerefimiz üzerine yemin ettiği hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkelerine aykırı bu uygulamalar karşısında Adalet ve Kalkınma Partisinin, özellikle de Komisyonun bu yasayı tüm maddeleri itibarıyla geriye çekmesi ve bunu geriye çektikten sonra da muhalefetle de uzlaşmak suretiyle, Türkiye'nin hayrına olan ve demokrasiyi daha yapısallaştıracak, açıkçası hukuk devletini herhangi bir risk karşısında koruyacak bir yasayla, uzlaşmayla getirmesidir.

Evet, bize bunlarla ilgili, haksız bir şekilde, Milliyetçi Hareket Partisine, işte “molotof koalisyonu” gibi, çok özür dileyerek ifade ediyorum, sanki uyuşturucuyla ilgili düzenlemeye karşıymış gibi haksızca ifadeler kullanıldı ama bütün milletimizin huzurunda gösterdik ki Milliyetçi Hareket Partisinin derdi ve kaygısı, açıkçası bir molotof düzenlemesi ya da uyuşturucu düzenlemesi değil; biz milletin özgürlük sevdasının, demokrasi sevdasının, hukuk devleti sevdasının peşindeyiz. Bu bakımdan, Adalet ve Kalkınma Partisinin, bunlarla ilgili Komisyonun, hangi iradeyi kullanırsa kullansın, bu iradeyi dikkate alarak muhakkak yapması gereken husus, bu yasanın açıkçası bütün maddelerini çekmek olmalıdır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak hep önerilerimizi yaptık ve bu yasada “evet” dediğimiz hususları da açık oylamayla kayıt altına da aldırdık. Buna mukabil, bu yasanın düzeltilmesi için yaptığımız önerileri maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu reddetti.

Değerli arkadaşlarım, dönemin sonuna geliyoruz. Unutmayın ki hepimiz, gelecek nesillere nasıl bir hukuk devleti, nasıl bir demokrasi, nasıl bir özgürlük ortamı oluşturduğumuza ilişkin bir kanaatle gideceğiz. Dolayısıyla 24’üncü Dönemin arkasında, bu karanlık, keyfî bir olağanüstü hâlle bürokratik oligarşiyi güçlendiren, milletin egemenliğini kısıtlayan, “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” felsefesi dışında, “İnsanı korkut ki, sindir ki biz devleti yönetelim.” anlayışı içerisinde bir yasayla 25’inci Döneme girilmesin. Parlamentoda yapılması gereken bence en önemli husus budur.

Bu yasanın özü şudur: Aynen, İzmir’de valinin, karada, havada, denizde basın açıklamasını yasaklayan zihniyetini, “Sık ulan, sık.” diyen polis amirinin talimatını, “Konuşma ulan, konuşma.”, “Otur ulan, otur.” diyen zihniyeti meşrulaştırmaya yöneliktir. Milletin vekilleri olarak, hangi partiden olursak olalım, unutmayalım ki hepimizin gücü demokrasi, hukuk devleti, özgür birey olmalıdır. Bu bakımdan, bu konuda Komisyon Başkanına çağrım şudur: Sayın Komisyon Başkanı, bu yasa karanlık bir yasa olarak anılmasın. Bu yasayı mahzurlu bütün yönlerini çıkartmak suretiyle... “İhtiyacım olanı geçirdim, bundan sonrası kalsın.” diyerek Parlamentoda bu yasayı çekmek suretiyle, Mecliste, Meclis Komisyonunda diğer maddelerini çekmek suretiyle...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OKTAY VURAL (Devamla) - ...bu kanunla ilgili -özür dileyerek ifade ediyorum- bir dolanma yöntemini benimsememeniz gerektiğini ifade etmek istiyorum. Eğer yasayı tümüyle çıkartmak istiyorsanız, eğer raporunuzun arkasındaysanız, sonuna kadar bu yasayı Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde halka şikâyet etmeye kararlı olduğumuzu ifade ediyor, hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Vural.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, Hükûmet tarafından verilen bir tezkere vardır, okutuyorum:

VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) Tezkereler

1.- İçişleri Bakanlığının, 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın henüz görüşülmeyen 68’inci maddeden 130’uncu maddeye (dâhil) kadar olan maddelerinin, varsa önergeleriyle beraber, İç Tüzük’ün 88’inci maddesi hükmü gereğince Komisyona geri verilmesine ilişkin tezkeresi (3/1721)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın henüz görüşülmeyen 68’inci maddeden 130’uncu maddeye (dâhil) kadar olan maddelerinin, varsa önergeleriyle beraber, TBMM İçtüzüğü’nün 88’inci maddesi hükmü gereğince Komisyona geri verilmesi hususunda gereğini arz ederim. 12/03/2015

                                                                               Sebahattin Öztürk

                                                                                 İçişleri Bakanı

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan...

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan...

BAŞKAN – Dinliyorum…

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

31.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, İçişleri Bakanlığının 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 68 ila 130’uncu maddelerinin Komisyona geri verilmesiyle ilgili tezkeresine ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, Komisyon Başkanı bir raporunu tevdi etmiştir. Bu raporla ilgili olarak, açıkçası, bu raporun arkasında olduklarını söylemiştir. Dolayısıyla, Komisyon Başkanının, 67’den sonraki…

BAŞKAN – Sayın Vural, mikrofonunuzu açıyorum.

Diğer grup başkan vekillerine de söz vereceğim, yorulmayın diye söylüyorum.

Buyurun Sayın Vural.

OKTAY VURAL (İzmir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Bugüne kadar görüştük, konuştuk, bunlarla ilgili endişelerimizi söyledik ve bütün bunlarla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduğunuz bu rapora güveninizin olmadığını bu iradeyle ortaya koydunuz. Bu, açıkçası, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunu taktik adımlarla oyalamaktır. Bu meselenin özüyle ilgili olarak, hukuk devleti, demokrasi ve özgürlükler aleyhine olan, Emniyeti siyasileştiren, Damat Ferit’in talebi üzerine 15 Mart 1919’da yapıldığı gibi Jandarmayı açıkçası siyasileştirecek ve kontrol altına alacak bir girişimi elde ettikten sonra bunun yapılması bu raporun arkasında bir Komisyon iradesi olmadığını ortaya koyuyor.

Bu çerçevede şunu ifade etmek istiyorum Sayın Başkan: Burada konuşmalar yapıldı. Maalesef, Milliyetçi Hareket Partisinin tasarının tümü üzerindeki konuşma hakkı gasbedildi, gerekçesiz önergeler burada oylatıldı, karar yeter sayısı istememize rağmen aranmadı, gürültü olmasına rağmen bu gürültüyü ortadan kaldıracak hiçbir adım atılmadı, toplantı yeter sayıları aranmadı, hukuk ayaklar altına alındı. Dolayısıyla, bu maddelerle ilgili geri çekme iradesi olmayan bir zihniyetin, bir Komisyonun bundan sonraki raporu da güvenli olmayacaktır. Dolayısıyla, bu eksende, bu çektiğiniz maddeler ne ise tamamıyla ilgili iradenizi kullanın. Sizden ricam ve isteğim, yemin ettiğimiz hukuk devletine, hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye uygun hareket etmeniz.

Sayın Bakan, siz tarafsız bir Bakansınız. Adalet ve Kalkınma Partisinin… Baştan itibaren olmadığınız bir kanunu 67’nci maddede çekmek suretiyle, doğrudan doğruya seçimin güvenliğini ve tarafsızlığınızı ihlal edecek maddelere geçit vermek suretiyle siyasi tarafınızı belli etmiş oluyorsunuz. Siz, yemin ettiniz, “Anayasa gereğince tarafsız olacağım.” dediniz. Bu eksende, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun isteği üzerine, taktik adımı üzerine iradenizi kullanmanız ve bu iradeyi kullanırken Parlamentoda hukukun ayaklar altına alındığı, demokrasi, hukuk devleti ve özgürlüklerin kısıtlandığı bir yasayla ilgili tavır oluşturmamanız sizin aslında tarafsız bir bakan olarak görev yapamayacağınızı da göstermektedir. Bu irade, açıkçası, sizin atanma ve bu dönem içerisinde görev yapmayla ilgili, Anayasa gereğince tarafsız görev yapmayla ilgili iradeyi ve anayasal konumunuzu yok saymaktır. Dolayısıyla, bu konuda yapacağınız işlem, ya yasanın tamamını çekmek olmalıdır ya da bu çekme iradenizi geri alınız. Madem öyle, bununla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu iradesini ortaya koysun.

Sayın Bakan, siz tarafsız Bakan olmak üzere görevlendirildiniz. Bu eksende, Komisyonun yetkisinde olan bir iradeyi bir Bakan olarak kullanmanız iradenizi çoğunluk iradesine teslim ettiğinizi ortaya koyuyor. Oysa tarafsızlık ilkesi gereğince, Parlamentoda bir tarafın yanında, Parlamentonun yanında, tümünün yanında bir tavır sergilemeniz gerekirdi. O bakımdan, bu yasayla ilgili geri çekme önergenizi tekrar gözden geçirmenizi ve bu yasanın tamamının çekilmesi konusunda irade kullanarak bu seçimlerin güvenli bir şekilde tesis edilebilmesi için bu yasada yürütmeye verilen bu görevlerin doğru olmadığına ilişkin bir irade beyanıyla tarafsızlık konusunda bu inancı Parlamentoyla paylaşmanızı istirham ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Gök, buyurunuz.

32.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, İçişleri Bakanlığının 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 68 ila 130’uncu maddelerinin Komisyona geri verilmesiyle ilgili tezkeresine ilişkin açıklaması

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, muhalefet partileri olarak yaptığımız uyarıların sonucunda maalesef şu anda gelinen nokta, iktidarın…

Sayın Başkan, az önce son derece yapıcı bir anlayışla, yapıcı söylemlerle Türkiye’nin hangi istikamete doğru gideceği doğrultusundaki niyetlerimizi ve temennilerimizi belirttik. Bu temennileri yaparken gerçek bir yurtsever olarak, gerçek bir demokrasiye, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne inanmış bir milletvekili olarak ve elbette Cumhuriyet Halk Partisini temsil eden bir grup başkan vekili olarak Türkiye’nin demokrasi sevdasından vazgeçmemesi gerektiğinin üzerinde durduk.

Bu yasanın ilk başladığı günlerde yaşadığımız tartışmalar hatırlardadır. O kavga ve gürültülerin yapıldığı, birçok milletvekilinin yaralandığı, tümü üzerindeki söz haklarımızın kısıtlandığı, tutanaklarda yer almasına rağmen, Başkan Vekilinin “Karar yeter sayısı istiyor musunuz?” sorusuna “Evet.” dememize karşın gerçekleştirilmediği, birçok usul hatasının yapıldığı bir ortamda, AKP sözcüleri “Gerekirse tekriri müzakere yaparız, muhalefet partileri önergelerini versin, bunları değerlendirelim.” şeklindeki sözlerle basın önünde konuşmuşlardır. Tekriri müzakere nerede yapılacaktır Sayın Başkan? Tekriri müzakerelerin yapılacağı yer Komisyondur. Biz başından beri bu anlayışımızı muhafaza ettik ve ulu orta, öyle ayaküstünde yapılacak tartışmalarla değil, gerçek anlamıyla bütün akademisyenlerin, sivil toplum örgütlerinin, partilerin dışındaki kanaat önderlerinin görüşlerinin de tartışılacağı komisyonda, bu maddelerin tekrar masaya yatırılması gerektiğinden bahisle görüşlerimizi ifade ettik. AKP sözcüleri burada, hepsi eğer o sözlerinin arkasındaysa “Bunları biz gerekirse müzakere ederiz, tekriri müzakere yaparız.” diye basın önünde konuşmuşlardır.

Şimdi, biz gelinen noktada zannediyorduk ki, iktidar partisi ve yeni İçişleri Bakanı tarafsız bir şekilde göreve geldiği bu anda, muhalefetin de göstermiş olduğu aykırılıklar nedeniyle demokrasiye ve temel hak ve hürriyetlere açıkça aykırı olan bu yasanın geri çekilerek İçişleri Komisyonunda tekrar görüşüleceği şeklinde bir kanaatimiz oluşmuştu az önceye kadar ama az önce verilen bir teklifle anlaşılıyor ki, bugüne kadar görüşülen maddelerle ilgili bir görüşme yok, bundan sonraki maddelerin ne olacağı konusunda görüşmeler yapılacak.

Sayın Bakan, bir siyasetçi göreve başladığı zaman kendisinden umut beklenir, kendisine başarılar dilenir; biz bunu gerçekleştirdik ama siz daha ertesi gün, ikinci gün burada ettiğiniz yeminin arkasında durmaz ve bu yemine sadık kalmazsanız zaten tarafsız bir şekilde olmadan da geldiğiniz o koltuğun çok daha tartışılır hâle gelmesine neden olursunuz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve Sayın Bakan; bu irade, Türkiye’yi demokrasiye götürmez. Bu irade, muhalefetin arzu ettiği ve iktidar sözcülerinin de dile getirdiği bir irade değildir. İktidar sözcüleri kendi iradelerinin arkasında durmamışlardır ve iki günlük Sayın Bakana da bunu yaptırmak suretiyle Bakanın da tartışılır hâle gelmesine neden olmuşlardır. Artık, Sayın Bakan da bu teklifiyle birlikte tarafsızlığını yitirmiştir. Bu, Türkiye’yi iyi bir noktaya götürmez.

Talebimiz çok net ve açıktır. Bu yasanın tümü İçişleri Komisyonuna geri çekilmelidir, muhalefet partileri olarak orada her türlü katkıyı yaparak antidemokratik bütün madde ve usulleri değiştirmeliyiz. Bu tekliflerimiz görüşüldükten sonra tekrar ne varsa üzerinde çalışmalıyız diyoruz; bizim görüşümüz budur. Bu görüşümüz doğrultusunda yapılmadığı takdirde burada yapılan bir orta oyunundan ibarettir. Türkiye’yi kandıramayız, insanlarımızı kandıramayız. Demokrasiye, insan haklarına inanan Türkiye’de yaşayan yurttaşlarımızı hayal kırıklığına uğratamayız. Bu yasayla seçimlerin güvenliği tehlikeye girecektir. Niçin polise etkisiz kılma, niçin polise uzaklaştırma, valilere olağanüstü hâl ilan etme yetkisi getiriyorsunuz? Nedir korkunuz? Bu korkulardan uzakta Türkiye birkaç ay sonra seçime gitmelidir. Bu seçimin güvenliği şimdiden tehlikeye düşmüştür. Bu nedenle bu yasanın tümü geri çekilmelidir.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Kaplan, buyurunuz.

33.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, İçişleri Bakanlığının 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 68 ila 130’uncu maddelerinin Komisyona geri verilmesiyle ilgili tezkeresine ilişkin açıklaması

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Şu an bu Parlamentoda 24’üncü Dönem olarak görev yapan biz bütün parlamenterler, Hükûmet, Komisyon ve şu an tarafsız olduğu için seçim nedeniyle gelen Sayın İçişleri Bakanı, hepimiz tarih önünde ve halkın önünde hesap verecek konumda olan kimi alnı ak, kimi kara, kimi bu ülkenin demokrasi, özgürlükler, insan hakları, hukuk, demokrasinin geliştirilmesi konusunda tarihe tutanaklarda geçen sözleriyle, verdikleri önergelerle geçecek ve faşizmin paketine, baskıcı yasalarına direndiği için, bu ülkenin insanlarına başta yaşam hakkı olmak üzere en temel insan hak ve hürriyetlerini, işkence ve kötü muameleye karşı duruşun onurlu duruşunu, angaryaya karşı duruşun, kişi güvenliği ve özgürlüğü konusundaki duruşun, adil yargılanma önündeki engellere karşı duruşun, kişi hak ve özgürlüklerinde iletişim hakkından konut dokunulmazlığına, haberleşme hürriyetinden yargı önünde masumiyet karinesine kadar, evrensel hukukun temel kurallarının 17 Şubattan bu yana yargılandığı, tartışıldığı bu süreçlerde hepimiz tarihe ve halka karşı hesap vereceğiz. Ve çok açık ifade ediyorum, Sayın Başkan, bu kürsüde Parlamento tarihine en kara sayfalarla geçecek en büyük İç Tüzük ve Anayasa ihlalleri yaşandı. İktidar partisinin Meclis başkan vekilleri burada grubumuzun söz hakkını gasbettiler, soru-cevap hakkını gasbettiler, bölüm üzerine konuşma hakkımızı gasbettiler, 9 Şubatta verdiğim kişisel 132 tane önergemi grup önergesiyle birleştirerek, grup önergemizi teke indirerek haklarımızı gasbettiler. Bunca hukuksuzluğun içinde Meclis tarihinin bir ilkini hayata geçirdik, bu Meclisteki angaryanın, kavgaların, saldırının, baskının, “Güvenlik yasası çıkaralım.” diye Mecliste estirilen terörün yarın sokaklara, evlere, yaşama, okula, her tarafa yayılacağına dikkat…

BAŞKAN – Teşekkür ederim

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bağlıyorum Sayın Başkan.

Şimdi, asıl noktaya geliyorum ve burada Sayın Başkan, çok önemle dinlemenizi istediğim bir konu var çünkü bir talepte bulunacağız. Burada Sayın İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk imzalı bir önerge var. İç Tüzük 88’inci maddeye göre 68’inci maddeden 130’uncu maddeye kadar olan bölümler geri çekiliyor.

BAŞKAN – Evet.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, buraya kadar tamam. Fakat bir gerçek var Sayın Başkan, şu tasarı sadece Hükûmetin tasarısından oluşmuyor. Şu kapağı açtığınız zaman ve her gün okuduğunuz şu tasarıda Hükûmetin 43 madde olarak gelen tasarısına Mecliste muhalefet milletvekillerinin, bu arada HDP milletvekillerinin de yer alan tekliflerinin olduğu Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’ndan Nüfus Kanunu’na kadar birçok madde bu 68 ile 130’uncu maddelerin içinde yer alıyor Şimdi, Hükûmet kendi 43 maddesi ile ilgili geri adım atabilir, bu Meclisteki muhalefetin muhteşem direnişi karşısında 67’nci maddeye geldiğinde bayrak kaldırabilir, teslim olabilir, maddelerini geri çekebilir ama Hükûmet sadece kendi tasarı maddelerini çekebilir. Buradaki muhalefet milletvekillerinin tekliflerini geri çekme hakkı yoktur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bu nedenle, bu önerge usule de aykırıdır, İç Tüzük’e de aykırıdır ve burada, başlıkta ismi geçen milletvekillerinin tekliflerinin yer alması nedeniyle onların adına, onların verdiği teklifi de geri çekme hakkını vermiyor.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Başkan, süre vermeyecek misiniz?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yani, buradaki usulsüzlük, bu tasarının tamamının sahibi, patronu gibi gözüken Hükûmetin, bu 132 madde içindeki bazı olumlu gibi gözüken, Nüfus Kanunu, Soyadı Kanunu gibi maddelerin dahi muhalefete ait teklifler olduğunu görüp bunu çekemeyeceğini ifade etmek istiyorum Sayın Başkan, bu çok önemli. (AK PARTİ sıralarından “Yeter, yeter!” sesleri)

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Niye çekemiyor ya?

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Süre vermeyecek misiniz Sayın Başkanım?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bu, raporda aynen zikredilmiştir.

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Raporda zikredilen bu konu karşısında şöyle bir durum çıkıyor: Bir, Hükûmet bu maddelerin tümünün sahibi değil, onun için, çekmesi İç Tüzük’e aykırı. İkincisi, bu önergeyle, 89’uncu maddeye ilişkin, Hükûmete bir davetimiz var. İç Tüzük 89’uncu madde diyor ki… Yani son yürürlük maddelerini görüşeceğiz en sonunda…

BAŞKAN – Ben bu arada sizi dinliyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Vallahi, Recep, Ispartalı, bırakırsa biz de konuşacağız. Kusura bakma, burada konuşuyoruz. Her şeyin bir usulü var! (AK PARTİ sıralarından gürültüler, “Saatlerdir konuşuyorsun ya!” sesleri)

BAŞKAN – Sayın Kaplan, ben Recep Bey’le konuşmuyorum, ben sizi çok dikkatle dinliyorum.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım, ne kadar konuşacağını söylerseniz, ona göre bakalım. Bu kadar da olmaz ki…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – İstediğim kadar konuşurum, İç Tüzük bu hakkı veriyor.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Öyle şey mi var?

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Çıkar, kürsüde de konuşurum. Zaten şimdi usul tartışması açacağım. Öyle bir şey yok!

BAŞKAN – Usul tartışmasını açacaksınız da, sözlerinizi bağlayabilirseniz…

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Bağlayamıyor Sayın Başkan, biz bağlayalım.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bağlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önce ben grup başkan vekillerini arkaya davet edeceğim de onun için. Ondan sonra tekrar konuşuruz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Şimdi, bir, usule ilişkin talebimiz şu: Bu önergede artık, Hükûmetin kendi 43 maddelik tasarısı 43 madde olmaktan çıkmış, tekliflerle birleşmiş ve tasarı ve tekliflerin tamamının sahibi olma aidiyetini kaybetmiştir. Bu nedenle bu önerge işleme konamaz, bir.

İkinci konu Sayın Başkanım: Demin bir davette bulundum bir konuşmada. İç Tüzük 89’uncu madde Hükûmete ve iktidar partisine bir kez daha, bin kez daha düşünme fırsatı veriyor: Tekriri müzakere. Yürürlük maddelerinden önce burada AK PARTİ grup başkan vekillerini ve Hükûmet temsilcilerini, İç Tüzük 89’uncu maddeye uygun bir önergeyle, geçen maddeler konusunda tekriri müzakereye davet ediyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Bu konuda bunu resmî olarak yapın, tutanağa geçirin, kararı oluşturun. Ve sizi doğruyu yapmaya, hukuka uygun davranmaya davet ettik. Aksi takdirde, Sayın Başkanım –bu, oylamayla çözülecek bir konu değildir- bu maddelerin sahibi Hükûmet olmadığı için bir İç Tüzük tartışması açmamız gerekecek ve Komisyonda tekrar, bütün üyelerin çağrılmasıyla bütün maddelerin yeni baştan teker teker ele alınması lazım.

BAŞKAN – Bunların ben hepsini, bakın, birkaç kere dönerek… Anladım ama diyorum ki: Bütün siyasi partilerimizin grup başkan vekillerini ve de Komisyonu arkaya davet ediyorum.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Niye arkada? Biz de buradayız Sayın Başkanım.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkanım, siz bunu ilan edin lütfen, okunan tezkerenin gereğini yapın, sonra biz arkaya geçelim.

BAŞKAN – Şimdi, bir toplanın, ondan sonra, gelince gene usul tartışması açılacak, şu yapılacak…

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Ama Sayın Başkanım…

BAŞKAN – Hayır, ben zaten okudum, ben zaten okudum.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – …başladığınız işlemi tamamlayın, biz öyle geçelim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, biz arkaya gelmiyoruz. Sayın Başkan, biz bu güvenlik paketi için bu anlayışla hiçbir şekilde uzlaşma ve görüşme içinde olmayız. (AK PARTİ sıralarından “Güle güle” sesleri, gürültüler) Bir tek şartla, İç Tüzük 89’a göre tekriri müzakere şartıyla sizinle görüşürüz. Arkada da görüşmeyiz, bu kürsüde görüşürüz. Açık konuşuyoruz.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – Sayın Başkanım, gündeme devam edebilir miyiz? Madde 88…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, açık konuşuyoruz.

BAŞKAN – Tamam, açık konuşuyorsunuz da…

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Açık konuşuyoruz, çok net. Kusura bakmasın, “Oylatalım, önerge gitsin, öyle görüşelim…” Olmaz böyle şey. Dalga mı geçiyorsunuz ya!

BAŞKAN – Hayır, önergenin oylaması yok.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, zaten…

BAŞKAN – Sayın Kaplan, önergede oylama yok.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) – Oylama yok. Zaten 88 son derece açık Sayın Başkan, neyi konuşuyoruz?

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Tezkere okundu.

VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

C) Tezkereler (Devam)

1.- İçişleri Bakanlığının, 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın henüz görüşülmeyen 68’inci maddeden 130’uncu maddeye (dâhil) kadar olan maddelerinin, varsa önergeleriyle beraber, İç Tüzük’ün 88’inci maddesi hükmü gereğince Komisyona geri verilmesine ilişkin tezkeresi (3/1721) (Devam)

BAŞKAN – 88’inci maddeyi okuyorum: “Esas komisyon veya Hükümet, tasarı veya teklifin tümünün, belli bir veya birkaç maddesinin, komisyona geri verilmesini, bir defaya mahsus olmak üzere isteyebilir.

Bu istem, görüşülmeksizin yerine getirilir. Tasarı veya teklifin tümü geri istenmişse, tasarı veya teklif hakkında verilen bütün önergeler esas komisyona verilir. Tasarı veya teklifin belli bir veya birkaç maddesi geri istenmişe, o madde veya maddeler hakkındaki önergeler esas komisyona verilir.” diye geçiyor.

Tasarının henüz görüşülmeyen 68 ila 130’uncu maddeleri İç Tüzük’ün 88’inci maddesi uyarınca önergelerle birlikte Komisyona geri verilmiştir.

Eğer lütfederseniz, ben davet ediyorum, uzlaşmanız için değil yani bir fikir oluşturabilir miyiz diye. Ondan sonra da ne yapacağımıza bakalım.

Birleşime yarım saat ara veriyorum.

Kapanma Saati. 23.41

ON BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 00.11

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75’inci Birleşiminin On Birinci Oturumunu açıyorum.

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

34.- İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın, İçişleri Bakanlığının 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 68 ila 130’uncu maddelerinin Komisyona geri verilmesiyle ilgili tezkeresi okunduktan sonra gruplara dağıtım işlemi yapılmasının usule uygun olmadığına ilişkin açıklaması

OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, şimdi bu önergenin, Başkanlık Divanına gelen bütün önergelerin gruplara dağıtılması gerekiyordu. Maalesef, bu önerge gruplara dağıtılmamıştı. Önerge okunduktan sonra dağıtım işlemi yapılmıştır. Dolayısıyla, bunlarla ilgili, geri vermeyle ilgili iradesinin tecelli etmesi mümkün değildir. Usulüne uygun olarak Divana gelen her türlü, önergenin, ne olursa olsun, ister değişiklik, ister geri isteme, gruplara bildirilmesi gerekiyordu. Dolayısıyla, bunlarla ilgili hem Bakanın bu konuda irade beyanındaki eksiklikler hem de diğerleriyle ilgili daha önce açılan bir usul tartışması sonlandırılmadan, buna göre, Komisyona geri verilmesine yönelik bir irade beyanı bu usul tartışması sonlandırılmadan mümkün değildir. Dolayısıyla, Komisyonu ve Hükûmeti aradıktan sonra bunlarla ilgili iradenizi ortaya koyabilirsiniz. Önce usul, ondan sonra esas. Komisyonu ve Hükûmeti aradıktan sonra buna girelim. “Yoktur.” dediniz.

BÜLENT TURAN (İstanbul) – 88 net, o takdiri vermiyor.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Çünkü işlem yapılamaz 88 gereği Sayın Başkan bu durumda.

OKTAY VURAL (İzmir) – Efendim, Komisyon ile Hükûmeti arayın, bu konuyla ilgili Komisyon ve Hükûmeti aramanız gerekiyor.

X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN - 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

6’ncı sırada yer alan, Konya Milletvekili Sayın Kerim Özkul ve Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan Can ile 45 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri’nin görüşmelerine başlıyoruz.

6.- Konya Milletvekili Kerim Özkul ve Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 45 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (2/2616) (S. Sayısı: 688)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra da komisyonun bulunmayacağı anlaşıldığından, Anayasa’nın 146’ncı maddesi gereğince, Sayıştay Genel Kurulunca gösterilen 3 aday içinden Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilecek 1 üyenin seçimini yapmak ve alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için, 13 Mart 2015 Cuma günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.

İyi geceler.

Kapanma Saati: 00.19



(x) 684 S. Sayılı Basmayazı 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.

 

(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme 13/3/2015 tarihli 76’ncı Birleşim Tutanağı’nın 46’ncı sayfasında “Geçen Tutanak Hakkında Konuşmalar” bölümünde yer almıştır.