TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

                                                                                TUTANAK DERGİSİ

 

                                                                                                74’üncü Birleşim

                                                                                         11 Mart 2015 Çarşamba

 

(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)

 

                                                                                               İÇİNDEKİLER

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, üniversitelerdeki terör saldırılarına ilişkin gündem dışı konuşması

2.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün, Türkiye’de adalete ilişkin gündem dışı konuşması

3.- İstanbul Milletvekili Metin Külünk'ün, Avrupa’da yükselen ırkçılık ve İslamofobi ile Avusturya İslam yasasına ilişkin gündem dışı konuşması

 

V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener'in, hatip kürsüsünden artan suların israf edilmemesi yönünde birden fazla kişi tarafından arandığı ve bu suların değerlendirilmesine ilişkin konuşması

 

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın, Berkin Elvan’ın ölüm yıl dönümüne ve Millî Eğitim Bakanlığındaki kadrolaşmanın sınır tanımadığına ilişkin açıklaması

2.- Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmaz'ın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığındaki kadrolaşma nedeniyle işlerin aksadığına ilişkin açıklaması

3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, şube yöneticileri ile okul müdürlerinin görevden alınmalarıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararlarının uygulanması konusunda Millî Eğitim Bakanlığını göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması

4.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz'ın, AKP’nin yanlış ekonomi politikaları ve Cumhurbaşkanının yersiz demeçleriyle doların 2,60 TL’nin üzerine çıktığına ve başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Hükûmet yetkililerinin ekonomiyi bilenlere bırakmaları gerektiğine ilişkin açıklaması

5.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Anayasa’yı çiğneyen Cumhurbaşkanı, siyasileştirilmiş MİT, AKP’lileştirilmiş yargı ve AKP’nin kolluk kuvveti hâline getirilmiş emniyetiyle Türkiye’nin resmen polis devletine dönüştürüldüğüne ilişkin açıklaması

6.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın, Kadınlar Birinci Ligi’nde mücadele eden Adana İdmanyurdu’na 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde yapılan saldırının sorumlularının bulunması gerektiğine ve Türkiye Büyük Millet Meclisini şahsa özel yasa çıkarmaktan ziyade milletin dertlerine çözüm bulabilecek yasama faaliyetlerinde bulunmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması

7.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın, Berkin Elvan’ın ölüm yıl dönümüne ve Dilovası’nda yeni bir çevre katliamı yapıldığına ilişkin açıklaması

8.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in, Berkin Elvan’ın ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

9.- Mersin Milletvekili Ali Öz'ün, Tarsus ile Hatay arasındaki arıcıların mağduriyetlerinin giderilmesi için direkt ve elden destek sağlanması konusunda Hükûmeti duyarlı olmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması

10.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Berkin Elvan’ın ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

11.- Ankara Milletvekili Haluk Özdalga'nın, AKP’nin dış siyasetinin ucuz ve sağlıksız bir zihniyet üzerine kurulu olduğuna ilişkin açıklaması

12.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, Berkin Elvan’ın ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

13.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın, Halkların Demokratik Partisi olarak, Berkin Elvan’ın ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

14.- Diyarbakır Milletvekili Mine Lök Beyaz'ın, HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

15.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Hakan Fidan’ın tekrar MİT Müsteşarlığına atanmasının kanunsuz bir uygulama olduğuna ilişkin açıklaması

16.- Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulut'un, İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 58’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

17.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener’in 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 59’uncu maddesiyle ilgili önergenin oylaması sırasında İç Tüzük’ün 57’nci maddesine göre işlem yapmasının doğru olmadığına ilişkin açıklaması

 

 

 

 

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve 21 milletvekilinin, antidepresan ilaçların temini ve kullanımındaki artışın araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1248)

2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 19 milletvekilinin, kolluk güçlerinin işkence ve kötü muamele uygulamasına neden göz yumulduğunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1249)

3.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 19 milletvekilinin, çocukları çalışmaya iten nedenler ile çalışan çocukların maruz kaldığı istismar, iş kazaları ve bağlantılı hastalıkların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1250)

 

VIII.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR

1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, 10/3/2015 tarihli 73’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

2.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in, 10/3/2015 tarihli 73’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

3.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu'nun, 10/3/2015 tarihli 73’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

 

IX.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- HDP Grubunun, Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve arkadaşları tarafından, kadın işsizliğinin nedenlerinin araştırılması amacıyla 17/12/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 11 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

2.- MHP Grubunun, 13/1/2015 tarihinde Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve arkadaşları tarafından, emeklilerin sorunlarının araştırılması; Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve arkadaşları tarafından, ülkemizdeki sayıları 9 milyonu bulan emeklilerimizin içinde bulundukları sıkıntıların araştırılması, taban aylıklarının eşitlenmesi, maaş farklılıklarının giderilmesi ve yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/148) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin, Genel Kurulun 11 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

3.- CHP Grubunun, Çorum Milletvekili Tufan Köse ve 19 milletvekili tarafından, Çorum ilinin turizm alanındaki sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 9/5/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 11 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

 

 

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane'nin, Diyarbakır Milletvekili Mine Lök Beyaz’ın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına satışması nedeniyle konuşması

2.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Diyarbakır Milletvekili Mine Lök Beyaz’ın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

3.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, Ankara Milletvekili Levent Gök’ün usul görüşmesiyle ilgili konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

4.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

5.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında MHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

6.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

7.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

8.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması

9.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

10.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

11.- Çorum Milletvekili Salim Uslu'nun, Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

12.- Çorum Milletvekili Tufan Köse'nin, Çorum Milletvekili Salim Uslu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

13.- Çorum Milletvekili Tufan Köse'nin, Çorum Milletvekili Cahit Bağcı’nın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

14.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 58’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında CHP eski Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

15.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ eski Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

16.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 58’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

17.- İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

18.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 59’uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması

19.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ'ın, Ertuğrul Kürkcü’nün 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 59’uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

 

XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener’in HDP grup önerisinin görüşmeleri sırasında konuşan hatibi uyarmamasıyla ilgili tutumunun İç Tüzük’ün 66’ncı maddesine uygun olup olmadığı hakkında

 

XII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Anayasa Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

 

XIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç’in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)

4.- Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı: 685)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684)

6.- Konya Milletvekili Kerim Özkul ve Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 45 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (2/2616) (S. Sayısı: 688)

 

XIV.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Bakanlığın akreditasyon uyguladığı basın organlarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58707)

2.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in, Zonguldak'ta redevans süresi dolan bir maden işletmesinde çalışan işçilerin durumuna ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58709)

3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, İran'a yapılan yiyecek, ilaç ve tıbbi malzeme ihracatına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58711)

4.- Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan'ın, güneş enerjisinden elektrik üretimine ve bu kapsamda yapılan çalışmalara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58716)

5.- Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın, 2011-2014 yılları arasında yolsuzluk nedeniyle soruşturma veya dava açılan üst düzey bürokratlar ile görevden alınan personele ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58717)

6.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, BOTAŞ'a açılan davalara ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58953)

7.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu'nun, 2012-2014 yılları arasında Bakanlık ile bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından yürütülen destek ve hibe programları çerçevesinde desteklenen projelere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58956)

8.- İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli'nin, enerji santrallerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58962)

9.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, doğal gaz fiyatlarında indirim yapılmasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın cevabı (7/58963)

10.- Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova'nın, Giresun SEKA Aksu Kağıt Fabrikasının özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/60079)

11.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın, Mersin Limanı'nda yaşanan çeşitli sorunlara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli’nin cevabı (7/60183)

12.- İstanbul Milletvekili D. Ali Torlak'ın, 2014 yılında başlatılan kamu yatırımlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in cevabı (7/60594)

11 Mart 2015 Çarşamba

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.03

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74’üncü Birleşimini açıyorum.

Teknik bir arızadan dolayı birleşime yirmi dakika ara vermek zorundayım, sistem düzeltildikten sonra tekrar başlayacağız. Aç kapa yapmak zorundayım.

Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 14.04

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.26

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

-----0-----

BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III. YOKLAMA

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için üç dakika süre vereceğim.

Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.

Gündem dışı ilk söz, üniversitelerdeki terör saldırıları hakkında söz isteyen, Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay’a aittir.

Buyurunuz Sayın Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)

IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları

1.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, üniversitelerdeki terör saldırılarına ilişkin gündem dışı konuşması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üniversitelerde son günlerde artan terör saldırıları hakkında gündem dışı söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 20 Şubat 2015 Cuma günü, İzmir’de, Ege Üniversitesi kampüsünde, Edebiyat Fakültesi tarih bölümü öğrencisi, ülkücü kardeşimiz Fırat Yılmaz Çakıroğlu, PKK’lı teröristlerce saldırıya uğrayarak şehit edilmiştir. Fırat Yılmaz Çakıroğlu’na Allah’tan rahmet diliyorum; ailesine, arkadaşlarına ve camiamıza sabırlar diliyorum.

Olay, bölücü terör örgütü PKK’nın açık bir saldırısıdır. Bu olay, bizde, terör örgütü ile iktidar emrindeki bazı güvenlik ve istihbarat teşkilatlarında bazı melun grupların ortaklaşa iş birliğiyle hazırlanan bir ortam ve tezgâh olduğu şüphesini kuvvetli şekilde uyandırmaktadır. Bu komplolar, geçmişte olduğu gibi somuttur ve örnekleri de vardır.

Bu kumpasların amacı, ülkücüleri sokak kavgasının içine çekmektir. AKP’nin açılım politikası yüzünden dağdaki terörist şimdi şehirlerde ve üniversitelerde terör estirmektedir. AKP iktidarı, PKK’nın bu faaliyetlerine göz yummaktadır.

Fırat kardeşimiz, Ege Üniversitesi Rektörlüğüne bir dilekçe yazarak, çoğu üniversite öğrencisi olmayan PKK’lıların üniversiteye gelerek kendilerini tehdit ettiğini dile getirmiş ve gerekli güvenlik önlemlerinin alınmasını istemiştir. Fırat kardeşimizin bu dilekçesini dikkate almayan ve üniversitede güvenliği sağlamayan rektör, hangi yüzle hâlâ koltuğunda oturmaktadır? Rektörün sorumluluğu yok mudur? Fakülte koridorları Kandil mağarası hâline getirilirken Edebiyat Fakültesi Dekanının hiç mi sorumluluğu yoktur? PKK’nın açık tehditlerine karşı Fırat’ın güvenliğini, okulun asayişini sağlamayan İzmir Emniyetini kusursuz sayabilir miyiz? Fırat’ı yaralı hâlde kırk beş dakika bekleten polisler kanuni görevlerini yerine getirmemiş, suç işlemişlerdir. Yaralı ve kan kaybeden bir insanı öylece orta yerde bırakıp başında beklemek hangi aklın, hangi vicdanın eseridir? Şehrin bir PKK üssü hâline gelmesine âdeta göz yuman basiretsiz vali nerededir? Kamu güvenliği için terör örgütünden ricacı olan İçişleri Bakanı ne yapmaktadır? Fırat için çağrılan ambulansın kırk beş dakika geç gelmesi, gelen ambulansın yaralıyı almasının geciktirilmesi Sağlık Bakanını hiç mi rahatsız etmemektedir? Bu kişilerin Fırat’ın şehit edilmesinde hiçbir sorumluluğu olmadığını düşünmek, hukuken de idareten de mümkün değildir. Ancak, bugün 20’nci gün ve bu saydıklarımızın hiçbirinden herhangi bir istifa haberi veya bir sorumluluk işareti duymadık. Ahlaken ve vicdanen bu kadar yozlaşmış bir yönetimin varlığından rahatsız değil misiniz? Üniversitelerimiz, PKK’nın dağ eğitiminden geçmiş bölücü militanların üssü hâline getirilmektedir. Öğrenim özgürlüğü ve can güvenliği kalmamıştır. “Çözüm süreci” diyerek, taviz üstüne taviz vererek bölücü teröristi cesaretlendiren siyasi iktidar bu ihanetin başsorumlusudur.

Hükûmeti uyarıyorum: Hükûmet üniversitelerden terörü temizlemek zorundadır. Başbakan, İçişleri Bakanı, Millî Eğitim Bakanı üniversitelerdeki bu terörist örgütlenmelerle mücadele etme iradesini bir an evvel ortaya koymak durumundadır. Aksi bir durum, ülkemizde güvenlik, demokrasi, özgürlük, eğitim ve yaşama hakkının kontrolden çıkmasına yol açacaktır.

Gençlerimiz üzerinden kirli bir oyun oynanmaktadır. AKP-PKK ortaklığı üniversitelerde gençlerimizin hayatını kaybetmesine yol açmaktadır. Hükûmetin İmralı’da ve Kandil’de oturduğu masa, birlikte Türk milletine kurdukları kumpas bu cinayetlerin hazırlayıcısıdır. Ege Üniversitesinde başta rektör ve dekan olmak üzere üniversite yönetimi, Emniyet Müdürlüğü, Millî İstihbarat Teşkilatı ve vali de bu provokasyonların hepsinde birer pay sahibidir. Netice itibarıyla, AKP-PKK ortaklığı Türk gençliğini tehdit etmektedir; AKP-PKK ortaklığı insani değerleri yok saymakta, insan ömrünün kutsiyetini göz ardı etmektedir. Bu iş birliği, güvenliğe, demokrasiye, özgürlüğe, eğitime ve yaşama hakkına bir tehdittir.

Bu düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akçay.

Gündem dışı ikinci söz, Türkiye’de adaletle ilgili söz isteyen Tunceli Milletvekili Sayın Hüseyin Aygün’e aittir.

Buyurunuz Sayın Aygün. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün, Türkiye’de adalete ilişkin gündem dışı konuşması

HÜSEYİN AYGÜN (Tunceli) – Sayın Başkanım, çok teşekkürler.

Altı yüz otuz altı gün evvel katledilen, 45 kilo girdiği hastaneden 16 kilo olarak çıkan Berkin Elvan’ın hikâyesi adaletin ne rezil durumda olduğunu gösteren tek başına bir dava olarak gösterilebilir.

8 bin kişinin yaralandığı, 30 kişinin gözlerinin çıktığı, 9 kişinin katledildiği Gezi olaylarıyla ilgili davalarda kamuoyuna mal olan Ali İsmail, Ethem Sarısülük gibi kardeşlerimizin davaları hariç, bu dosyaları devralan savcılar şu ana kadar hiçbir işlem yapmadılar. O yüzden bu Meclise gelen Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan şöyle dedi: “Ya Allah’ım, benim çocuğumun başına gelen, Tayyip Erdoğan, senin de çocuğunun başına gelsin.” Adalet işlemediği zaman böyle olur; adalet işlemediği zaman kan davası, ilkel öç alma hukuku, kendi çocuğunu vuran polisi hedef alan özel girişimler gündeme gelebilir.

Bu dosyada tam 4 polisin eşkâli belirlendi. Ve soruşturma başladıktan on ay sonra anne-babadan ifade alabilen savcı, bu 4 polis için İstanbul Emniyet Müdürlüğüne sayısız defa yazı yazdı; son yazdığı yazıya İstanbul Emniyeti tam beş aydır hiçbir yanıt vermedi. Ben şöyle düşünüyorum: Bu 4 polis muhtemelen IŞİD’e katılmışlardır. Sır olup yok oldular, bunların nerede olduğunu İstanbul Emniyeti bilmiyor. Kim olduklarını ben biliyorum çünkü Ulusal Kriminal Büro var, bunların ismini tespit etti ama benim açıklamam uygun olmaz ki. Eğer bir devlet varsa, yargı varsa bu kişiler gitmeli, Berkin’in kafasına niye nişan alarak ateş ettiklerini, niye 14 yaşında bir çocuğu öldürdüklerini orada yargıya anlatmalılar, tabii yargı diye bir şey varsa. Yargı diye bir şey var mı, mesele bu.

Bu dosyada tam 5 savcı değişmiş arkadaşlar şu ana kadar. 1 savcı dört ay hiçbir işlem yapmamış. Dosyayı almış, ne avukatlarla görüşme ne anne-babayla görüşme ne bu olayın zanlısı olan Emniyet Müdürlüğüyle görüşme, hiçbir şey yapmamış. Ya, bu savcılık nasıl bir meslek anlamadım ki? Gerçekten, insan biraz utanmaz mı, beş ay bir dosyada, öldürülmüş bir çocuğun dosyasında hiçbir işlem yapmıyorsunuz? Tabii, savcıların niye görüşmediğini ben çok iyi anlıyorum, şunun için görüşmüyorlar: “Emri ben verdim.” diyen Tayyip Erdoğan Berkin’i katledenlere kol kanat geriyor. O yüzden sahip çıkıyorlar, o yüzden sessiz kalıyorlar, o yüzden 14 yaşındaki bir çocuğun ölüsünden vicdani, hukuki -yasal sorumluluklarını geçiyorum- hiçbir rahatsızlık duymuyorlar, hiçbir işlem yapmıyorlar. Savcıların bir bölümü de bu arada paralelmiş, AKP öyle dedi, bunların yerini değiştirdi falan; bu da inanılmaz bir şey. Zaten hiçbir şey yapmayan savcılar… Tam 5 savcı değiştirdik şu ana kadar.

Arkadaşlar, bugün 1’inci yıl dönümü çocuğun ölümünün, 11 Mart 2014’ten bu yana bir yıl geçmiş. Fırat için de başsağlığı diliyorum. Gerçekten çok üzüldüm ve öldürüldüğünde onun acısına sahip çıktım, Ege’deki kardeşimizin, hemen söyleyeyim. Bir yıldır hiçbir işlem yapmayan bir Emniyet örgütü var ve bu 1’inci yıl anmalarına bugün Emniyet örgütü yine saldırdı. İstanbul Çekmeköy’de, Gezi Parkı’nda, bu kentte, Ankara Tuzluçayır’da Berkin Elvan protestolarına, anmalarına polis saldırdı. Ya, böyle bir adalet olur mu Allah aşkına? Yani, herhangi bir vatandaş -Tuzluçayır’da onu anan arkadaşları söylemiyorum- herhangi biri yani evinde oturan sıradan biri böyle bir devlete güvenebilir mi? Böyle bir devlet olabilir mi, hiçbir şekilde mağdurların sesini duymayan? Hâlâ, Kabataş’ta birinin üzerine bilmem ne yapmışlar, onun yalanlarıyla Türkiye gündemini meşgul ediyorlar. 14 yaşında bir çocuk var ortada, ölmüş. Eğer biraz vicdan varsa -ben adaletten, sorumluluktan, yasal görevden vazgeçtim, o zaten yok yani bir rejim yok ama- bu meselede adım atılmalı. Bu meselenin daha fazla büyümemesi, kin ve nefret dalgalarına yol açmaması, şiddetin hortlamaması…

Bakın, adaletsizlik her yerde adaleti tehdit eder ve bir kişiye yapılan adaletsizlik adaleti her yerde ortadan kaldırır; bu, dünyanın her yerinde böyledir. İşlenmiş suçlara verilmeyen adalet yeni suçların da kapısını açar, dünya tarihi bunu kanıtlıyor.

Fazla söze gerek yok, çok duygusal bir gün. Berkin’e Abbas Karakaya kardeşimin yazdığı bir şiirle selam etmek istiyorum.

“Berkin Elvan

Damla damla karışacaktım

Benekli güneşle çilek tarlalarına

Aklıma sığmıyordu gökyüzü

Kalbimde kuşa dönüyordu

Suyun aydınlığı gecenin nabzıyla

İnecektim kar bahçelerine ağır ağır

Ölüm beni de bulacaktı ama…

Adıyla bilinir başkalarına insan

Mor kanatlı kelebeğiydim ben annemin

Kısa bir nefes oldu hayatım

Ekmek almaya çıktığım o sabah

Bin yıldır kırmızı insanın kanı

Gördüm akıttılar benimki de kırmızı

Annem annem esirgeme bakışlarını

Bulamıyor gözlerim ışığı sensiz.”

Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Aygün.

Gündem dışı üçüncü söz, Avrupa’da yükselen ırkçılık ve İslamafobi ile Avusturya İslam yasası hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Metin Külünk’e aittir.

Buyurunuz Sayın Külünk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

3.- İstanbul Milletvekili Metin Külünk'ün, Avrupa’da yükselen ırkçılık ve İslamofobi ile Avusturya İslam yasasına ilişkin gündem dışı konuşması

METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Avrupa’da yabancı düşmanlığı ve İslamofobi hakkında gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Hem Fırat Çakıroğlu kardeşimizin hem de ölümünün 1’inci yılında Berkin Elvan evladımızın ailesiyle tekraren başsağlığı dileklerimi ve üzüntülerimi paylaşıyorum ve yüce heyetinizi de saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, dün akşam hem Brüksel Havaalanı’nda hem de Strazburg Havaalanı’nda yaşanan enteresan bir olayı ve Avrupa’nın geldiği noktayı tespit eden bir hususu paylaşmak istiyorum.

Strazburg Parlamentosunda yapılacak toplantılara katılmak üzere… AK PARTİ Brüksel Ofisi Başkan Yardımcısı Asiye Bilgin Hanımefendi uçağa binmeden önce Brüksel Havaalanı’nda güvenlik kontrolünden geçerken zorla başı açılmak istenmiş ve Asiye Bilgin Hanımefendi başını açmamakta ısrar edince polis onun direnci karşısında sükûtla geçiştirmiş. Ardından, Parlamentodaki çalışmalar bitip tekrar Brüksel’e dönme yolunda Strazburg Havaalanı’nda Brüksel’de yaşadığının bir adım ötesine giderek polis zorla Asiye Bilgin Hanımefendi’nin üzerini çıkarmasını istemiş. Asiye Bilgin Hanımefendi “Ben Müslüman bir hanımım ve üzerimi çıkaramam, eğer kabin varsa lütfen aramalarınızı kabinde gerçekleştirin.” demesine rağmen, ikinci bir polis gelerek sözlü şiddetin derecesini yükseltmiş, meydan okurcasına “Burası Strazburg, burada dediğimizi yapacaksınız.” diyerek bir kadına sözlü şiddet ve daha ötesine giderek inanç özgürlüğü temelli tercihlerinin gereğinin zıddı bir baskı uygulamıştır. Bu tavrından dolayı Fransız polisini kınıyoruz. Bu tavrından dolayı Fransız makamlarını Asiye Bilgin Hanımefendi’den ve Türkiye’den özür dilemeye davet ediyoruz.

Fransız polisinin bu tavrı ne anlama gelmektedir? Fransız polisinin bu tavrı yabancı düşmanlığıdır. İslamofobinin, din düşmanlığı boyutunun geldiği noktadır. Nedir bu? Avrupa’nın küresel olduğunu iddia ettiği değerlerinin yerelde sınıfta kalmasıdır. Avrupa’nın kendine ait olduğunu iddia ettiği değerlerdeki samimiyetsizliğinin, dün akşam ve de Avrupa’da son dönemde yükselen ırkçı saldırılar, yabancı düşmanlığı temelinde iflas etmesi demektir.

Bakın, Charlie Hebdo saldırısından sonra Avrupa’da ırkçı saldırıların, yabancı düşmanlığının ne noktaya geldiğinin fotoğraflarını sizlerle paylaşmak istiyorum: Bir camimiz ve yakılmış hâli. Yılbaşı gecesi Neonazi saldırısına kurban götürülmek istenen ama çok şükür, Stuttgart yakınlarında ailece bir aradayken Neonazi saldırısı sonucu yaralanan, 20 dikiş atılan evladımızın hâli. Bu, bir diğer cami yangını. Bu, Avrupa’da camilerimizin içlerine yapılmış gamalı haç işareti, Avrupa’nın geldiği nokta. Bu, Avrupa’da yükselen başörtü düşmanlığının geldiği son nokta. Bu, Avrupa’nın inanç özgürlüğü, demokrasi, özgürlük gibi kavramlarının, camilerde insanların dinî ibadet alanlarının yakılarak iflas etmiş hâli. Bu, bir Avrupalı polisin bir Türk gencine reva gördüğü muamelenin fotoğrafı. Bu, bir caminin hâli.

Bunlarla şunu anlatmak istiyorum: Özellikle Avusturya’daki İslam yasasıyla da Avrupa’da Türkiye’yi sınırlandırma gayretleri var. Avrupa’da, özellikle Avusturya yasasıyla bir laboratuvar çalışması yapılarak Türkiye'nin Avrupa’daki vatandaşlarının dinî hizmetlerini görmek amacıyla attığı adımları engelleme çalışmaları var. Bu anlamda Avrupa’yı samimiyete davet ediyor, sizleri sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Külünk.

V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener'in, hatip kürsüsünden artan suların israf edilmemesi yönünde birden fazla kişi tarafından arandığı ve bu suların değerlendirilmesine ilişkin konuşması

BAŞKAN – Bir şey söyleyeceğim grup başkan vekillerine, beni birden fazla kişi aradı. Burada su bardakları var ya “Azıcık içiyoruz, kalıyor, dökülüyor. Suyla ilgili, buna yönelik, artık hayvanlara mı verilir, çiçekler mi sulanır, ne yapılır ne edilir, dökülmesin yani kalan şey, bir yerde biriktirilsin, yazıktır, günahtır.” diye arayanlar var. Nasıl bir şey yapılır onu bilmiyorum, paylaşmak istedim.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) – Tek kişilik ped bardak konabilir.

LEVENT GÖK (Ankara) – Tümünü içmek lazım.

BAŞKAN – Hayır, ondan bahsetmiyorum yani az içilip kalıyor, dökülüyor ya, bunların dökülmemesini... Ya hayvan barınakları için ya da çiçek sulamak vesaire için kullanılmasına yönelik birden fazla insanın talebi var. Ben sizinle paylaşmak istedim.

Evet, şimdi, 60’ıncı maddeye göre söz vereceğim.

Sayın Atıcı...

VI.- AÇIKLAMALAR

1.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı'nın, Berkin Elvan’ın ölüm yıl dönümüne ve Millî Eğitim Bakanlığındaki kadrolaşmanın sınır tanımadığına ilişkin açıklaması

AYTUĞ ATICI (Mersin) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Büyük usta Nazım Hikmet 1956 yılında yazdığı şiirde “Büyümez ölü çocuklar.” diyor. Büyük ustanın ilk kez yanıldığına şahit oluyorum çünkü Berkin Elvan her gün büyüyor, büyümeye devam edecek.

Değerli arkadaşlar, Millî Eğitim Bakanlığında kadrolaşma sınır tanımıyor. Millî Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatı şube müdürleri, 434 kişi, şahsa bağlı şube müdürü olarak kadrolara alındı yani kızağa çekildi. Daha sonra, buralara yeniden yapılandırma adıyla kendi adamlarını, AKP’nin yandaşlarını getirdiler, buralara koydular. Daha sonra, buralara atanan mağdurları şahsa bağlı eğitim uzmanı kadrosuna atadılar ve özlük haklarını da ciddi şekilde azalttılar. Bunların özlük hakları gittiği gibi, bilgi birikimleri de boşa gitti; sadece bu insanlar değil, ülkemiz de zarara uğradı. Boş olan 426 adet şube müdürlüğü kadrosunun derhâl bu birikimli insanlarla doldurulması gerekir diyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Yılmaz...

2.- Afyonkarahisar Milletvekili Kemalettin Yılmaz'ın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığındaki kadrolaşma nedeniyle işlerin aksadığına ilişkin açıklaması

KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında gerek eleman eksikliği gerekse ehliyet, liyakat ve hakkaniyet ölçülerinden ziyade, siyasi saiklerle veya “İş bilmezse bilmesin, yeter ki bizden olsun.” anlayışıyla kadrolaşma yapıldığından işlerin aksadığını defalarca söyledim. Evraklar burada, tarih, sayıları mevcut. Bayat ilçemizde bir çiftçimiz TİGEM’den damızlık buzağı talep ediyor, verilen cevapta tahsisin yapıldığı belirtiliyor ve tahsisi yapılan damızlık erkek buzağının ırkı, sayısı, teslim olacağı süre ve işletme bile belirtiliyor. Çok güzel. Çiftçimiz seviniyor ancak birileri devreye giriyor, ertesi gün gelen faksla bu tahsisin sehven yapıldığı belirtiliyor. Bu tür uygulamalar ve bu evraklar da gösteriyor ki ya iş bilmez kadrolar iş başında ya da adamına göre icraat yapılıyor. Acaba hangisi, vatandaşımız merak ediyor.

Saygılar sunarım.

BAŞKAN – Sayın Işık...

3.- Kütahya Milletvekili Alim Işık'ın, şube yöneticileri ile okul müdürlerinin görevden alınmalarıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararlarının uygulanması konusunda Millî Eğitim Bakanlığını göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması

ALİM IŞIK (Kütahya) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bilindiği gibi, Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev yapan şube müdürleri ile okul yöneticilerinin 2014-2015 eğitim öğretim yılı öncesinde görevden alınarak bu kurumlara AKP’nin yandaş sendikasının istekleri doğrultusunda yandaş yöneticilerin atanması sonucunda, devletin okulları da, kurumları da siyasetin emrine sokulmuştur. Bir gecede görevden alınan şube müdürleri ile okul müdürleri ve müdür yardımcıları haklarını aramak için yargıya başvurmuşlar, birçoğu ilgili mahkemelerden yürütmeyi durdurma veya göreve iade kararı almalarına karşın ne yazık ki bugüne kadar görevlerine iade edilmemişlerdir. Bu hukuk tanımaz tavırlarıyla devletin kurumlarını ve yargı organlarının kararlarını hiçe sayan Millî Eğitim Bakanını acilen bu mağduriyetlerin giderilmesi konusunda göreve davet ediyorum ve uyarıyorum.

Sizlere de teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Korkmaz…

4.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz'ın, AKP’nin yanlış ekonomi politikaları ve Cumhurbaşkanının yersiz demeçleriyle doların 2,60 TL’nin üzerine çıktığına ve başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Hükûmet yetkililerinin ekonomiyi bilenlere bırakmaları gerektiğine ilişkin açıklaması

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkanım, AKP’nin yanlış ekonomi politikaları ve Cumhurbaşkanının yersiz demeçleriyle dolar 2,60’ın üzerinde.

Hükûmet fert başına millî geliri 10.971 dolar olarak açıklamıştı -bu rakamı hadi doğru sayalım- son iki ayda doların paramız karşısındaki yüzde 20 değer artışıyla fert başına millî gelir 8.763 dolara inmiş durumda, kişi başına 2.200 dolarlık bir düşme var. Halkın borcu 6 katrilyondan 350 katrilyona çıkmış; batık tüketici kredileri 127 kat, kredi kartı borçları 24 kat artmış; halkın icralık borcu 22 katrilyonu geçmiş. Bilen bilmeyen konuşacak, millet fakirleşecek. Bu kabul edilemez.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak başta Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm Hükûmet yetkililerinin ekonomiyi bilenlere bırakmalarını, susmalarının konuşmalarından daha hayırlı olduğunu hatırlatıyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Yeniçeri…

5.- Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri'nin, Anayasa’yı çiğneyen Cumhurbaşkanı, siyasileştirilmiş MİT, AKP’lileştirilmiş yargı ve AKP’nin kolluk kuvveti hâline getirilmiş emniyetiyle Türkiye’nin resmen polis devletine dönüştürüldüğüne ilişkin açıklaması

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisini Anayasa, yasa ya da hiçbir kurala bağlı hissetmemektedir; siyaset yapmakta, muhalefet liderleriyle polemiklere girmekte, mitingler düzenlemekte ve vatandaştan AKP için 400 milletvekili istemektedir. İçişleri eski Bakanı Efkan Ala, üzerine yemin ettiği Anayasa’yı tanımadığını ifade etmiştir. Tayyip Erdoğan ve Ala’nın kendilerini hangi Anayasa’ya göre konumlandırdıkları da belli değildir. AKP milletvekili adayı Hakan Fidan AKP’ye mensup bir partilidir. Adaylıktan çekildikten sonra böyle birinin MİT gibi bir millî strateji kuruluşunun başına getirilmesi yanlış olmuştur.

Görüldüğü gibi, Anayasa’yı çiğneyen Cumhurbaşkanı; siyasileştirilmiş, partileştirilmiş MİT; AKP’lileştirilmiş yargı, AKP’nin kolluk kuvveti hâline getirilmiş Emniyetiyle Türkiye resmen polis devletine dönüştürülmüştür. AKP demokrasiye, Anayasa’ya ve hukuk devletine kastetmekten suçludur, yargılanacaktır.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Yılmaz…

6.- Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz'ın, Kadınlar Birinci Ligi’nde mücadele eden Adana İdmanyurdu’na 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde yapılan saldırının sorumlularının bulunması gerektiğine ve Türkiye Büyük Millet Meclisini şahsa özel yasa çıkarmaktan ziyade milletin dertlerine çözüm bulabilecek yasama faaliyetlerinde bulunmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Kadınlar Birinci Ligi’nde mücadele eden Adana İdmanyurdu’na 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde bir saldırı düzenlenmiştir. Buradan, yetkilileri bir an önce bu kadın futbol takımımıza yapılan saldırının sorumlularını bulmaya davet ediyorum.

İkinci bir husus da: Yaklaşık yirmi iki gündür burada iç güvenlik paketini görüşüyoruz. Bu, milletin hayrına olan bir paket değildir, sadece şahısları korumaya yönelik bir pakettir. Şu seçimlere gittiğimiz süre içerisinde milletimizin çok ciddi sorunları vardır; taşeron işçileri sorunlarına çözüm bekliyor, atanamayan öğretmenlerden mühendislere kadar, çiftçimizin, esnafımızın, BAĞ-KUR’lumuzun, bütün kesimlerin ciddi sıkıntıları vardır. Yirmi iki gündür şahsa özel yasa çıkarmaktan ziyade, seçime gidilen bu süreçte milletimizin dertlerine çözüm bulabilecek yasama faaliyetlerinde bulunmaya davet ediyorum Türkiye Büyük Millet Meclisini.

BAŞKAN – Sayın Kaplan…

7.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın, Berkin Elvan’ın ölüm yıl dönümüne ve Dilovası’nda yeni bir çevre katliamı yapıldığına ilişkin açıklaması

MEHMET HİLAL KAPLAN (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Öldürülmesinin üzerinden bir yıl geçen sevgili Berkin Elvan’ı saygıyla anıyorum.

Türkiye’de “kanser ovası” denince akla Dilovası geliyor. Yeni bir çevre katliamı var. Dilovası 5 organize sanayi bölgesi, son dönemde yapılan katı atık depolama tesisi, kömür OSB’siyle âdeta çevre katliamlarının yaşandığı bir yer. Türkiye’deki kanser oranının ortalama yüzde 21 olduğu değer Dilovası’nda yüzde 32 civarında.

Şimdi, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Dilovası’nın üzerinde orman arazisinin üzerine 1 milyon 500 bin metrekarelik bir alana katı atık depolama ve bertaraf tesisi kurmaya çalışıyor. Yeşil alanların olmadığı, çocuk parklarının olmadığı, sosyal donatılarının olmadığı; sinema, tiyatro, sanat, kültür merkezleri yatırımlarının olmadığı bir belediye nedense insanları burada ölüme terk etmeye çalışıyor. Yetkilileri uyarıyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Tüzel…

8.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in, Berkin Elvan’ın ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de bir yıl önce aramızdan ayrılan 14 yaşındaki sevgili çocuğumuz Berkin Elvan’ı anmak istiyorum. Okmeydanı’nda bir emekçi ailesinin çocuğu olarak evinin önünde ekmek almaya giderken Gezi direnişini bastırmak isteyen polislerin gaz fişeğiyle vuruldu, iki yüz altmış dokuz gün direndi, sonunda milyonların katıldığı bir cenaze töreniyle ebediyete uğurlandı.

Cumhurbaşkanı bütün acımasızlığıyla terörle ilişkilendirdi Berkin’i. Sevgili annesini meydanlarda yuhalatmaktan çekinmedi ve Berkin Elvan, Gezi’de öldürülen 8 gencin âdeta simgesi oldu.

Diğer bir yönüyle de, o oynadığı bilyeler de aynı zamanda Gezi’deki halk direnişinin simgesi oldu ve şimdi görüşmekte olduğumuz iç güvenlik yasasının gerekçesi hâline getirildi.

Dava süründürülüyor, 18 polisin ifadesi alındı ama hâlâ açılmadı. O nedenle, katiller ve azmettirenler cezalandırılsın.

Sevgili ailesinin de isteği adalet, kardeşlik ve barış gerçekleşsin.

Onu saygıyla anıyoruz.

Hepinize selamlar.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Öz…

9.- Mersin Milletvekili Ali Öz'ün, Tarsus ile Hatay arasındaki arıcıların mağduriyetlerinin giderilmesi için direkt ve elden destek sağlanması konusunda Hükûmeti duyarlı olmaya davet ettiğine ilişkin açıklaması

ALİ ÖZ (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

2012 ve 2013 yılları arasında, özellikle Tarsus ile Hatay arasında arıcılar çok büyük bir mağduriyet yaşadılar. Yine 2015 yılının Mart ayının altıncı ve yedinci günlerinde Akdeniz Bölgesi’nde -özellikle bu alanda- yoğun bir arı zehirlenmesi meydana geldi. İlçede tarım ilacından zehirlenen arılar tespit edilip hiçbir yardım yapılmadı, sadece banka kredilerinin faizleri Hükûmet tarafından çıkartılan yasayla ertelendi. Ama şunu unutmamak lazım ki: Arıcıların büyük çoğunluğunun bankalardan kredi alabilmek adına ipotek ettirecekleri doğru düzgün bir birikimleri yok. Dolayısıyla, bu arıcıların mağduriyetlerinin giderilmesi için bu vatandaşlarımıza direkt ve elden destek sağlanması gerekmektedir. Hükûmeti ve özellikle Tarım Bakanlığını bu noktada duyarlı olmaya davet ediyor, teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Gök…

10.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Berkin Elvan’ın ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, bu iktidar, Berkin Elvan’dan korkuyor, 14 yaşında hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın kullandığı bilyelerden korkuyor. Bu iktidar, iç güvenlik paketine, bütün çocukların oyunlarında kullandığı bilyeleri dâhil etmek suretiyle nasıl korktuğunu bir kez daha gösteriyor. Berkin Elvan’dan korkan iktidar, Berkin Elvan’ın acısının Türk geleneklerine, örf ve âdetlerimize göre yaşanmasına dahi izin vermiyor. Bir yası azaltmak mümkünken bu yası daha da artıran, daha da acıyı artıran yöntemlerle bugün ölümünün 1’inci yıl dönümünde Berkin’i anmak isteyen binlerce kişiyi polis dağıtıyor, yine gaz bombaları ve tazyikli suyla dağıtmaya kalkıyor. Korkunun ecele faydası yok.

Sayın Başkan, sadece Berkin Elvan mı? Uludere’de ölen gençleri anmak isteyen toplulukta bir “görevli” kartını yakasına iliştirdi diye 7 Uludereli genci bu devlet mahkemeye verdi, biliyor musunuz? Niçin? Kendini kamu görevlisi gibi göstermek suçundan dolayı. Yani, orada toplanan yığınları tanzim etmek, onları organize, disiplinli bir şekilde mezarlığa götürmek isteyen 7 genci, sadece 34 gencin anılmasının düzenli yapılmasından dolayı mahkemeye veren bir devlet anlayışının, bugün niçin Berkin Elvan’a tahammül edemediğini bir kez daha görüyoruz. Berkin Elvan ölümsüzdür, yaşayacaktır ama onu katledenler, tarih önünde mutlaka er ya da geç en ağır bir şekilde hesabını verecektir.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Özdalga.

11.- Ankara Milletvekili Haluk Özdalga'nın, AKP’nin dış siyasetinin ucuz ve sağlıksız bir zihniyet üzerine kurulu olduğuna ilişkin açıklaması

HALUK ÖZDALGA (Ankara) – Teşekkür ederim.

İflas etmiş Orta Doğu siyasetinin bir göstergesi, Mısır’la ilişkilerimizin tamamen sıfırlanmış olması. AKP gerekçe olarak “Mısır’da darbe oldu, biz darbeye ve darbecilere karşıyız.” diyor. Mısır’ın hemen güneyinde Sudan’da da askerî darbe oldu; Albay Ömer Beşir, seçimle iş başına gelen hükûmeti devirdi, Mısır’dakinden çok daha kanlı bir rejim kurdu. Erdoğan ve Davutoğlu, Sudan’daki darbecileri hiç eleştirmedi; aksine, darbeci Albay Beşir’in en yakın kankası oldular. Bu tutarsızlık acaba neden? Çünkü Sudan’da Albay Beşir, laik bir hükûmeti devirdi, yerine İslamcı bir rejim kurdu; Mısır’da General Sisi, İslamcı Müslüman Kardeşler yönetimini devirdi. Demek ki AKP, darbeyi İslamcılar yaparsa destek veriyor, darbe, İslamcı bir iktidarı devirmek için yapılırsa karşı çıkıyor. İşte, AKP’nin dış siyaseti bu kadar ucuz ve sağlıksız bir zihniyet üzerine kurulu.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Akçay.

12.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, Berkin Elvan’ın ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biraz önceki gündem dışı konuşmam sırasında süre bitmesi nedeniyle dile getirememiştim. Bugün, aynı zamanda, hayatının baharında, 14 yaşında başına gaz kapsülü isabet ederek hayatını kaybeden çocuk Berkin Elvan’ın da ölümünün 1’inci yıl dönümü. Berkin Elvan’a da ve onun şahsında, hayatını kaybeden bütün mahzun ve masum evlatlarımıza da rahmet diliyorum ve bu olayların Hükûmet bakımından yanlış yönetim anlayışından kaynaklandığını özellikle hatırlatıyor ve Hükûmeti görevini yapmaya davet ediyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Buldan…

13.- Iğdır Milletvekili Pervin Buldan'ın, Halkların Demokratik Partisi olarak, Berkin Elvan’ın ölüm yıl dönümüne ilişkin açıklaması

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de, Halkların Demokratik Partisi olarak, Berkin Elvan şahsında, tüm katledilen çocuklarımızı bir kez daha saygıyla anıyorum.

Okmeydanı’ndaki Gezi eylemlerinde bir polisin attığı gaz fişeğinin, başına gelmesiyle komaya giren ve iki yüz altmış dokuz gün direndikten sonra 15 yaşında yaşama veda eden sevgili Berkin Elvan’ın bugün 1’inci ölüm yıl dönümü.

Berkin, vurulduğunda 45 kiloydu, ölüme direnirken 16 kiloya düştü ve yüz binler bir araya geldi, onu ebediyete uğurladı. Ne acıdır ki Berkin Elvan’ın katilleri hâlâ bulunamadı ve yargılanmadı. Dolayısıyla, bütün çocuklarımızın katillerinin bir an önce bulunması, yargılanması ve gerekli cezalara çarptırılması gerekir.

Ben, Berkin Elvan şahsında, bir kez daha, katledilen tüm çocuklarımızı saygıyla anıyorum ve onun ölümsüz olduğunu, küçük yüreğinin bizim yüreğimizde yaşadığını ifade ediyor, ailesine bir kez daha başsağlığı dileklerimizi iletiyorum.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:

VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ve 21 milletvekilinin, antidepresan ilaçların temini ve kullanımındaki artışın araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1248)

                          Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye'de sadece bir yılda tam 37 milyon kutu antidepresan ilaç tüketilmiştir. Son dokuz yılda antidepresan ilaç kullanımı yüzde 160 artarak rekor seviyeye ulaşmıştır. Antidepresan kullanımındaki artışta, uzman olmayan doktorların da bu ilaçları yazabilmesinin etkisi olduğu gözlenmektedir. Bu konuda gerekli araştırmaların yapılması ve önlemlerin alınması için Anayasa’nın 98'inci, İç Tüzük’ün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.

 

1) Hasip Kaplan                                                       (Şırnak)

2) Pervin Buldan                                                      (Iğdır)

3) İdris Baluken                                                        (Bingöl)

4) Sırrı Sakık                                                            (Muş)

5) Murat Bozlak                                                        (Adana)

6) Halil Aksoy                                                          (Ağrı)

7) Ayla Akat Ata                                                       (Batman)

8) Hüsamettin Zenderlioğlu                                       (Bitlis)

9) Emine Ayna                                                          (Diyarbakır)

10) Nursel Aydoğan                                                  (Diyarbakır)

11) Altan Tan                                                           (Diyarbakır)

12) Adil Zozani                                                         (Hakkâri)

13) Esat Canan                                                        (Hakkâri)

14) Sırrı Süreyya Önder                                            (İstanbul)

15) Sebahat Tuncel                                                  (İstanbul)

16) Mülkiye Birtane                                                  (Kars)

17) Erol Dora                                                           (Mardin)

18) Ertuğrul Kürkcü                                                  (Mersin)

19) Demir Çelik                                                        (Muş)

20) İbrahim Binici                                                     (Şanlıurfa)

21) Nazmi Gür                                                          (Van)

22) Özdal Üçer                                                         (Van)

 Gerekçe:

Ruhsal hastalıkların tüm dünyada her geçen yıl daha çok insanı etkilediğine şüphe yok. Tabii ki Türkiye de bundan muaf değil. Dünya Sağlık Örgütü de depresyonun 2020’li yıllarda kalp hastalıklarından sonra hayatımızı tehdit eden ikinci önemli hastalık olacağını tahmin ediyor. Her geçen gün zorlaşan hayat şartları ve bozulan insan ilişkilerinin ruhsal sıkıntıları artırmasını çok tabii bulmakla beraber, bunların teşhisinin giderek daha rahat konduğunu da gözden kaçırmamak gerekir. Türkiye'de ilaç kullanımı geçen her yıl büyük bir artış gösterirken bu artışlarda önemli bir yeri olan antidepresanların da kullanımının her geçen yıl yükseldiği rakamlarla belirlendi. Ülkemizde 2003 yılında 14 milyon 238 bin kutu antidepresan kullanılırken 2008 yılında 31 milyon 302 bin, 2010 yılında 34 milyon, 2012 yılında ise 36 milyon 881 bin kutu antidepresan kullanımı gerçekleşmiştir. Bu, durumun nüfusun neredeyse yarısının antidepresan kullandığı olarak yorumlanabileceğini yönündedir. İlaçları en çok yazan sağlık çalışanlarının ise aile hekimleri, pratisyen hekimler, psikiyatristler ve nörologlar olduğunun, depresyonla ilgili Dünya Sağlık Örgütünün raporlarına göre toplumlarda her 5 kişiden 1’inin depresyona gireceğinin beklendiğini, 2020 yılında en fazla iş gücü kaybına neden olan rahatsızlığın depresyon olacağını belirtilmektedir. Depresyon yaklaşık yüzde 15-25 arasında değişen oranlarda görülüyor. Gelişmiş ülkelerde bu oranın yüzde 30'lara vardığı, Türkiye'de ise yüzde 20-25'ler oranında olduğu tahmin ediliyor. Bu yüksek oranlar oldukça dikkat çekiyor. Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre, toplumda her 5 kişiden 1’inin ömür boyu depresyona gireceğinin beklendiği söylenmektedir. Kadınlarda riskin erkeklere oranla 2 kat fazla olduğu da yapılan çalışmalarda da ortaya çıkmıştır. Son yıllarda özellikle kamuoyunda ve bazı bilim çevrelerinde psikiyatri ilaçlarının gereksiz kullanımına ve antidepresan tüketiminin artışına dair endişeler aşikârdır. Bu endişenin temel dayanağının 2010 yılında Türkiye'de satılan 34 milyon kutu antidepresan olduğu ortadadır. Türkiye'nin yarısı neredeyse antidepresan kullanıyor. Ülkemizde antidepresan ilaçlarla zehirlenmenin yüzde 14,5 gibi anlamlı bir orana sahip olduğuna değinen araştırmalar, bu oranın yüksek olmasının ülkemizde antidepresan ilaçların eczanelerden reçetesiz olarak kolaylıkla alınabilmesiyle açıklanıyor. Antidepresan ilaçların son yıllarda gittikçe daha fazla reçetelenmesi, ilaçların çoğunun maliyetlerinin çok düşük olmasıyla erişkin yaş grubunda intihar oranlarının yüksekliğinin açıklanabileceğini belirtiyor. Antidepresan ve antipsikotik ilaçların büyük çoğunluğu reçetesiz olarak eczanelerden temin edilebilmektedir. Psikiyatr dışı hekimler tarafından kolayca antidepresan ve antipsikotik ilaç yazılmasının birçok sakıncası bulunmaktadır. Ya da ilaç kullanımı gerekmeyen birçok kişi psikiyatrik ilaçlar kullanmaktadır. Türkiye, dünyada reçetesiz olarak ilaç satın alınabilen ender ülkelerden biri. Antidepresanlar, hem intihar hem de vahşet eğilimini artırıyor. Türkiye'de bugün bunlar hiçbir kontrole tabi değildir. Herkesin cebinde ağır antidepresanlar bulunmaktadır.

Bu tür antidepresan ilaçların rahatlıkla temin edilmesi nedeniyle, insanlar en ufak bir sıkıntılarında bile bu ilaçları alarak hem kendilerine hem de çevresindekilere zarar verebilmektedir. Bu nedenle, antidepresan ilaçların temini ve kullanımındaki artışın araştırılması ve önlem alınması için araştırma komisyonu kurulmasında yarar bulunmaktadır.

2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 19 milletvekilinin, kolluk güçlerinin işkence ve kötü muamele uygulamasına neden göz yumulduğunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1249)

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Türkiye, işkencenin ulusal düzeyde önlenmesi için Birleşmiş Milletler (BM) İşkenceye Karşı Sözleşmeye Ek Protokolü'ne uygun bir Ulusal Önleme Mekanizması kurmamıştır. Avrupa Komisyonumun 2012 İlerleme Raporu’nda da Türkiye bu hususta eleştirilmiştir. 2012 İlerleme Raporu’nda kolluk görevlilerinin özellikle resmî olmayan gözaltı merkezlerinde güç kullanmaya devam ettiklerine işaret edilmiş; ayrıca işkence ve kötü muameleye ilişkin soruşturmaların adli birimlerce yavaş yürütüldüğüne, buna karşın güvenlik güçlerinin karşıt iddialarına öncelik verildiğine dikkat çekilmiştir. Bu bağlamda, işkenceyle mücadele için ulusal önleme mekanizmasının neden kurulmadığını; işkence ve kötü muameleye ilişkin soruşturmaların adli birimlerce neden yavaş yürütüldüğünü; kolluk kuvvetleri hakkında gelen şikâyetlerin neden dikkate alınmadığını; kolluk kuvvetini şikâyet eden kişi mağdurken nasıl sanık konumuna düşürüldüğünü; işkence suçundan haklarında soruşturma açılan kolluk kuvvetlerine ceza verilmemesi yönünde politika uygulanmasının sebeplerinin neler olduğunu; bireysel hak taleplerine karşı kolluk güçlerinin işkence ve kötü muamele uygulamasına neden göz yumulduğunun araştırılması ve incelenmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve TBMM İçtüzüğü’nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereği, Meclis araştırması açılmasını arz ederiz. 08/11/2012

Saygılarımızla.

1)                Mustafa Sezgin Tanrıkulu                (İstanbul)

2)                Ali Özgündüz       (İstanbul)

3)                Ali Demirçalı                                    (Adana)

4)                Tanju Özcan                                     (Bolu)

5)                Mehmet Ali Ediboğlu                       (Hatay)

6)                Hülya Güven                                    (İzmir)

7)                Emre Köprülü      (Tekirdağ)

8)                Turgay Develi      (Adana)

9)                Haydar Akar                                     (Kocaeli)

10)             Gürkut Acar                                      (Antalya)

11)             Celal Dinçer                                     (İstanbul)

12)             Ali Sarıbaş                                       (Çanakkale)

13)             İlhan Demiröz      (Bursa)

14)             Hurşit Güneş        (Kocaeli)

15)             Namık Havutça    (Balıkesir)

16)             Osman Kaptan     (Antalya)

17)             Ramazan Kerim Özkan                    (Burdur)

18)             Mehmet Hilal Kaplan                       (Kocaeli)

19)             Ali Serindağ                                     (Gaziantep)

20)             Selahattin Karaahmetoğlu               (Giresun)

Gerekçe:

Türkiye'nin 2005 yılında imzaladığı Birleşmiş Milletler (BM) İşkenceye Karşı Sözleşmeye Ek Seçmeli Protokolü’nün (OPCAT) Onaylanmasına Dair 6167 sayılı Yasa, 12 Mart 2011 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Türkiye, İşkenceyi Önleme Alt Komitesinin alıkonulma yerlerine düzenli ve habersiz ziyaret yetkisini tanıma ve en geç bir yıl içinde işkencenin ulusal düzeyde önlenmesi için Seçmeli Protokol'e uygun bir ulusal önleme mekanizması kurma yükümlülüğü altına girmiştir. Ancak, böyle bir yükümlülük üstlenilmesine karşın OPCAT gereği belirtilen en geç bir yıllık süre olan 27 Ekim 2012 tarihinde işkencenin ulusal düzeyde önlenmesi için Seçmeli Protokol'e uygun bir ulusal önleme mekanizması kurulmamıştır.

Avrupa Komisyonu'nun 2012 İlerleme Raporu'nda da Türkiye bu hususta eleştirilmiştir. 2012 İlerleme Raporu'nda kolluk görevlilerinin özellikle resmî olmayan gözaltı merkezlerinde güç kullanmaya devam ettiklerine işaret edilmiş. Ayrıca işkence ve kötü muameleye ilişkin soruşturmaların adli birimlerce yavaş yürütüldüğüne, buna karşın güvenlik güçlerinin karşıt iddialarına öncelik verildiğine dikkat çekilmiştir.

Bizzat Emniyet Genel Müdürlüğünün verilerine göre Şubat 2005-Haziran 2010 arasında işkence suçu uyarınca haklarında soruşturma açılan 309 güvenlik görevlisinden sadece 2’si ceza almıştır. 2011 yılında gözaltında 5 kişi yaşamını yitirmiştir. 15 kişi ilköğretim veya ortaokulda gördükleri işkence ve kötü muamele sonucu yaralanırken kolluk güçlerinin işkence veya kötü muamelesi sonucu yaralanan kişi sayısı da 228 kişidir. Aynı yıl içinde cezaevlerinde 41 kişi hayatını kaybederken 148 kişi de yaralanmıştır. 2012 yılının ilk dört ayında 281 kişi işkence ve kötü muameleye maruz kalmıştır.

İşkenceyle mücadele için ulusal önleme mekanizmasının neden kurulmadığını, işkence ve kötü muameleye ilişkin soruşturmaların adli birimlerce neden yavaş yürütüldüğünü, kolluk kuvvetleri hakkında gelen şikâyetlerin neden dikkate alınmadığını, kolluk kuvvetini şikâyet eden kişi mağdurken nasıl sanık konuma düşürüldüğünü, işkence suçundan haklarında soruşturma açılan kolluk kuvvetlerine ceza verilmemesi yönünde politika uygulanmasının sebeplerinin neler olduğunu, bireysel hak taleplerine karşı kolluk güçlerinin işkence ve kötü muamele uygulamasına neden göz yumulduğunun araştırılması ve incelenmesi amacıyla bir Meclis araştırmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

3.- Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel ve 19 milletvekilinin, çocukları çalışmaya iten nedenler ile çalışan çocukların maruz kaldığı istismar, iş kazaları ve bağlantılı hastalıkların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1250)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Çocukları çalışmaya iten nedenler ile çalışan çocukların maruz kaldığı istismar, iş kazaları ve bağlantılı hastalıkların tespit edilebilmesi ve çalışan çocukların okula dönüşünün sağlanabilmesi için gerekli önlemlerin alınabilmesi amacıyla, Anayasa’mızın 98’inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü'nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması için gereğini saygılarımızla arz ederiz.

1) Ruhsar Demirel                                             (Eskişehir)

2) Tunca Toskay                                                (Antalya)

3) Sümer Oral                                                   (Manisa)

4) Emin Haluk Ayhan                                         (Denizli)

5) Erkan Akçay                                                  (Manisa)

6) Münir Kutluata                                              (Sakarya)

7) Mustafa Kalaycı                                            (Konya)

8) Mesut Dedeoğlu                                            (Kahramanmaraş)

9) Necati Özensoy                                             (Bursa)

10) Adnan Şefik Çirkin                                      (Hatay)

11) Oktay Vural                                                 (İzmir)

12) Hasan Hüseyin Türkoğlu                              (Osmaniye)

13) Koray Aydın                                                (Trabzon)

14) Kemalettin Yılmaz                                       (Afyonkarahisar)

15) Muharrem Varlı                                               (Adana)

16) Ali Öz                                                             (Mersin)

17) Seyfettin Yılmaz                                              (Adana)

18) Emin Çınar                                                     (Kastamonu)

19) Meral Akşener                                                 (İstanbul)

20) Bülent Belen                                                   (Tekirdağ)

Gerekçe:

"Çocuk işçi” kavramı, ülkemizdeki yasalara göre 14 yaşını bitirmiş, 15 yaşından gün almamış çalışan bireyler olarak tariflense de henüz yetişkinliğe adım atmadan sosyal ve ekonomik yükümlülüklere boğulmuş; sokaklarda, ağır çalışma koşullarında ve riskli meslek gruplarında çalışan, eğitimleri kaçınılmaz olarak ikinci sıraya itilen çocuklar anlamına gelmektedir.

Türkiye İstatistik Kurumu 2006 Çocuk İşgücü Anketi verilerine göre yaklaşık 1 milyon çocuk çalışanın olduğu ve bu çocukların 600 binden fazlasının ağır işçi olarak çalıştığı Türkiye'de, çocuk işçiliği konusu hem çocuk sağlığı ve eğitimi hem de kayıt dışı istihdam açısından çalışma hayatının sorunlu alanlarından birisidir.

Çocuk işçiliğinin temelinde; gelir dağılımındaki eşitsizlik başta olmak üzere, aşırı nüfus artışı, kırsaldan kente yoğun göç, eğitim sistemindeki aksaklıklar, istihdam imkânlarının kısıtlılığı, yeterli toplumsal bilincin oluşmaması, ailelerin eğitimsizliği gibi birçok sosyal ve ekonomik neden bulunmaktadır.

Çocuk işçiliğinin ana nedeni yoksulluk olarak gösterilmekte, ailelerin yeterli bütçeye sahip olmamaları ve özellikle okul masraflarının karşılanmasında ailelerin yetersiz kalması veya çocuğun işten alınması nedeniyle ailenin uğrayacağı gelir kaybının çocuğun okuldan ayrılmasının en önemli nedeni olduğu düşünülmektedir.

Çocuklar kentsel alanda sanayi, ticaret ve hizmet sektöründe hatta göçün etkisiyle sokakta; kırsal alanda ise iş çeşitlerine ve mevsimlere göre değişiklik göstermekle birlikte yoğun olarak tarım sektöründe mevsimlik işçi veya ücretsiz aile işçisi olarak çalışmaktadır.

1990 yılında Türkiye tarafından imzalanan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde, çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, 18 yaşına kadar her insan çocuk sayılmaktadır.

Hükûmetin hayata geçirdiği 4+4+4 eğitim sistemiyle düşürülen çıraklık yaşına ve yaygınlaştırmaya çalıştığı mesleki eğitime uygun olarak, gelecekte işveren için gerekli ucuz iş gücünün çocuk işçilerden temin edileceği ise rahatlıkla söylenebilir.

 Aile bakımı, gözetimi ve korunmasından mahrum çocukların cinsel istismara maruz kalabileceği ya da madde bağımlısı olabileceği unutulmamalıdır.

Araştırmanın genel amacı, çalışma hayatının sorunlu alanlarından biri olan çocuk işçilerin sayılarının artışına gerekçe olan durumların tespit edilmesi, çocukların eğitimlerinin ikinci sıraya itilmesinin nedenlerinin incelenerek gerekli tedbirlerin alınabilmesidir.

Araştırmanın alt amaçları:

1- Çocuk işçileri çalışma hayatına iten sebepleri ve aile yapılarını belirlemek,

2- Çocuk işçilerin yaşam koşullarını, eğitim ve sağlık düzeylerini belirlemek,

3- Kayıtlı ve kayıt dışı çalışan çocuk işçilerin sayıları ve çalıştıkları iş kollarını belirlemek,

4- İş kazaları sonucunda yaralanan, hastalanan ve hayatını kaybeden çocuk işçilerin sayısını ve olguların nedenlerini belirlemek,

5- Çocuk işçilerin sosyal hakları ve hak arama sürecinde kendilerinin ve ailelerinin bilgi düzeyini belirlemek,

6- Cinsel istismara maruz kalan ve madde bağımlısı olan çocuk işçileri belirlemek,

7- Sayıları her geçen gün artan ve okuldan ayrılmak zorunda bırakılan çocuk işçiler konusunda toplumun farkındalık düzeyini belirlemek.

BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.

Önergeler, gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.

İç Tüzük’ün 58’inci maddesi uyarınca bir düzeltme talebi vardır.

Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan, buyurunuz.

VIII.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR

1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, 10/3/2015 tarihli 73’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dünkü, bir önceki birleşimdeki görüşmelerde yürütmenin yasamaya karşı sorumlu olduğunu ifade etmiştim, bu Merkez Bankası, faiz kurul konusunda. Hükûmetin, yasamaya hesap vermesi lazım, bir terslik var, Hükûmet, Cumhurbaşkanlığı makamına hesap veriyor. Ve bu durumdaki işleyişin, doları zıplattığını söylemiştim ve orada işte “Eğer yasamaya bilgi vermiyorsanız, ha Bekçi Murtaza’ya vermişsiniz ha vermemişsiniz.” gibi bir deyim kullanmıştım. Bunun çıkarılmasını istiyorum. “Hükûmet, yasamaya karşı sorumludur. Bu nedenle, Hükûmet, yasamaya hesap vermeli.”(x) olarak düzeltiyorum.

Yine, dün konuşurken önerge üzerinde, burada AK PARTİ Grubu Başkan Vekiline bir soru sormuştum “JİTEM var mıdır?” diye. Çünkü mahkemelerde geçiyor, her yerde geçiyor. Sonra da Komisyonda görev alan… “Sayın Şahin, siz de cevap verin, nedir bu JİTEM, derin devlet yapılanması içinde geçiyor?” Baktım ki çok fazla Şahin var Mecliste, Sayın Başkan. Bir karışıklık olmasın diye hangi Şahin olduğu babında “Sayın İdris Şahin”(xx) olarak düzeltilmesini talep ediyorum çünkü başka Şahinler de var.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

IX.- ÖNERİLER

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri

1.- HDP Grubunun, Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve arkadaşları tarafından, kadın işsizliğinin nedenlerinin araştırılması amacıyla 17/12/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 11 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

11/03/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 11/03/2015 Çarşamba günü (Bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

İdris Baluken

Bingöl

Grup Başkan Vekili

Öneri:

17 Aralık 2012 tarihinde Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve arkadaşları tarafından verilen (2143 sıra no.lu), kadın işsizliğinin nedenlerinin araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 11/03/2015 Çarşamba günlü birleşiminde, sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin lehinde Kars Milletvekili Sayın Mülkiye Birtane.

Buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

MÜLKİYE BİRTANE (Kars) – Teşekkürler Sayın Başkan.

Konuşmama başlamadan önce, Berkin Elvan’ı ve ondan önce ve sonra katledilen çocukları bir kez daha buradan anıyor, bundan sonra bu tür acıların yaşanmamasını diliyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’de yaşamın her alanında erkeğin sahip olduğu hak ve özgürlüklerden çok daha geri konumda olan kadının mağdur olduğu bir diğer alan da kadın istihdamıdır. Kadın işsizliğinin nedenlerinin ve istihdam durumunun araştırılması için alınması gereken önlemlerle ilgili vermiş olduğumuz Meclis araştırması önergemiz üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Günümüzde kapitalist üretim ilişkileri içerisinde kadın emeği çok kötü bir konumda ve üstelik en ucuz iş gücü olarak gündemdeki yerini korumaktadır. Maruz kalınan yoğun sömürü ilişkileri, kadının emek gücünü sermayeye eklemlemekle kalmıyor, aynı zamanda toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden üretilmesini de sağlıyor. Dünyanın her yerinde hükûmetler kadın istihdamını artırmak için sermayeyi önceleyen ve bazı çözüm yollarıyla esnek istihdam biçimlerini yasalaştırarak hayata geçiriyorlar. Nitekim Türkiye ve dünyada milyonlarca kadın, düşük ücretle, güvencesiz ve örgütsüz bir şekilde âdeta modern köleler gibi çalıştırılmakta veya bir o kadarı da işsiz yaşamaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kadının eşitsiz konumu, eğitim olanaklarına erişimi, sosyal hayata katılımı, yönetsel ve idari kademelerde temsili verilerinde olduğu gibi istihdam rakamlarında da çok net bir biçimde görülüyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2011 yılı siyaset, eğitim, sağlık istihdam ve benzeri konularda kadın-erkek eşitliğine yönelik hazırladığı rapora göre, Türkiye, cinsiyet eşitsizliği sıralamasında 134 ülke içinde 126’ncı sırada. Yine, ekonomiye katılımda 134 ülke içerisinde 131’inci sırada yer almaktadır. Çalışan kadınların çoğu, güvencesiz, düşük ücretle, uzun çalışma saatleriyle ve sosyal güvenlik haklarından yoksun koşullarda çalışmaktadırlar.

TÜİSAD ve Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün yine 2011 yılı verilerine göre, her yıl kadın istihdamında bir gerileme gözlemlenmiştir. Buna göre, 1990’da yüzde 34, 2004’te yüzde 27, 2009’daysa yüzde 22 oranları, bu alanda hükûmetlerin, özellikle de kadına yönelik politikalarıyla övünen AKP’nin başarı veya başarısızlıklarını göstermektedir. 2014 yılı verilerine göre, sigortalı çalışan kadın sayısında bir artış görülse de aslında geçici istihdamla uluslararası kurumların verilerine olumlu yansıtılması için verileri şişirme politikası izlenmektedir. Sigorta girişleri yapılan geçici çalışanlar, işten ayrılınca, sigorta girişleri olduğu için yararlandıkları sosyal fonlardan da yararlanamıyorlar. Bu kandırma politikalarına artık halkın inanmadığı gerçeği bilindiği hâlde bundan vazgeçilmemesi de ayrı bir tartışma konusu. Bazı illerde kadın istihdamı 2014’e göre artarken birçok ilde gerilemesinin nedenlerinin Hükûmet tarafından araştırılıp ona göre politika belirlenmesi gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’de yıllara göre seyreden bu düşüşün temel nedenlerinden biri, Hükûmetin tarımda dönüşüm politikalarındaki ustalığıdır diyebiliriz. TÜSİAD’ın 2008 verilerine göre, kadınların tarımdaki istihdamı zaman içinde gerilemiş, 1995’te yüzde 71, 2000’de yüzde 60,5; 2006’da 48,4 olarak belirtilmiştir. Ayrıca, kayıt dışı çalışan kadınların oranıysa yüzde 73’tür. Tekrar 2014 verilerine gelirsek kayıt dışı çalışan kadın sayısı 4 milyonu aşmış durumda. TÜİK verileri, çalışan kadın sayısını da ortalama olarak 7 milyon 986 gibi bir rakamla ifade ediyor, bunun 2 milyonu tarım alanında. Tarım ve hayvancılık politikalarında doğru temelde bir düzenleme olursa aslında doğal topluma ve üretime dönüşle sağlıklı beslenme ve yaşama konusunda da bir gelişmenin tekrar kadın eliyle olacağı gerçeği ortaya çıkacaktır.

Değerli milletvekilleri, kadın istihdamının yarısını oluşturan, kayıt dışı istihdam edilen ve modern köle konumundaki ev işçileri, ILO’nun tanımına göre, bir başkasının evinde ürettiği hizmet karşısında ücret alan, ücret karşılığında bir başka evde çocuk veya yaşlı bakımı, temizlik, aşçılık, bahçıvanlık gibi işlerde çalışan kesimleri kapsıyor. Ev emekçilerinin sigortasız, güvencesiz ve sendikasız çalışma koşullarıyla, aynı zamanda emekleri de görünmez kılınmaktadır. Her gün, birçok ev emekçisi kadın kötü muameleye, sömürüye, her türlü şiddete, psikolojik ve cinsel tacize maruz kalarak mağduriyetlerine yeni mağduriyetler eklenmektedir. Aldıkları ücretler emeklerinin karşılığı olmadığı için eşit işe eşit ücret sorunu da karşımıza çıkan başka bir boyut. Günlük ve haftalık çalışma süreleri fazla olduğundan, yıpranmaları, hastalanmaları birçok sağlık sorununu da beraberinde getirmektedir.

Değerli milletvekilleri, OECD içinde, kamuda kadın istihdamında da son sıralarda yer almaktayız. İstatistiklere göre, kamuda çalışan 8.284 üst düzey yöneticinin sadece yüzde 7’si kadındır. Mülki idarelerde, valilik ve kaymakamlıklarda, yerel yönetimlerde, başkanlık ve encümenliklerde, yine Parlamentoda ve herhangi bir kurumda kadın yönetici temsili oldukça düşük olan ülkemizde, kadınlardan ve haklarından bahsetmek tam bir komedidir. Bu komediden kurtulmak için, özellikle kamu alanında kadın istihdamına yönelik bir model geliştirmek en kolay kontrol edilecek alan olduğu için yasal düzenlemelerle radikal kararlar almak gerekiyor. Her kurumda çalışan kadın oranını belirlemek ve pratikte bunu uygulamakla başlandığında, kadının hem cins olarak görünür olması, hem kadın-erkek eşitliğinde bir adım daha ileriye gidilmesiyle sorun, insan hak ve özgürlükleri bağlamında çözülme noktasına doğru ilerleyecektir.

Değerli milletvekilleri, bakınız, daha iki gün önce Sayın Cumhurbaşkanı, “İş hayatında kadının emeğinin sömürülmesine karşı çıkalım.” çağrısı yaptı, kadın emeğinin sömürülmesini taciz olarak gördüğünü belirtti, kadına yönelik şiddeti önlemek için yapılacak çalışmaları bizatihi takip edeceğini söyledi. O zaman, tacizciyi, tecavüzcüyü koruyan, mağdur olan kadını suçlayan anlayışı reddeden, kadının emeğini sömürmeyen yasaları çıkarma zamanı gelmiştir diyorum. Bir taraftan kadın istihdamından bahseden, diğer taraftan kadına “3-5 çocuk doğurun.” deyip onu çalışma alanından uzaklaştırmak isteyen Sayın Cumhurbaşkanının kısa bir süre önce kadınla ilgili söyledikleri cinsler arası eşitlik konusu da hâlâ sıcaklığını korurken bugünlerde söylediklerine ne kadar inanılır bilemiyorum ama bu son söylediklerini sıcağı sıcağına yerine getirmek için onun her dediğini yapan AKP’ye de bu önergemizi kabul etmekten başka bir yol kalmadığını belirtmek istiyorum. İşte, bu Parlamentoda muhalefet tarafından defalarca getirilen ve iktidar tarafından da aynı şekilde reddedilen binlerce önergeden bir tanesinin daha fırsatını siz iktidara yarattık, yarattık ki Sayın Erdoğan’ın gözüne girebilesiniz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Birtane.

Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin aleyhinde, İstanbul Milletvekili Sayın Sedef Küçük.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokrasi Partisi Grubunca verilen öneri üzerine söz almış bulunmaktayım.

PERVİN BULDAN (Iğdır) – Demokratik Sayın Vekilim, Demokratik…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) - Halkların Demokratik Partisi.

BAŞKAN – Halkların Demokratik…

SEDEF KÜÇÜK (Devamla) – Halkların Demokratik Partisi Grubunca verilen öneri üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce, bir yıl önce hayattan koparılan güzel yüzlü, güzel gülüşlü Berkin Elvan’ı ve katledilen tüm çocukları, tüm gençleri bir kez daha saygı ve rahmetle anıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz kadınlarının genel olarak yaşadıkları şiddet, ayrımcılık, çarpık toplumsal algı gibi sorunlar silsilesine ek olarak, oldukça ciddi ve kalıcı hâle gelmiş bir iş gücüne katılım ve istihdam sorunu bulunmaktadır. Bu durum, sosyal ve siyasal hayatta olduğu gibi, ekonomik hayatta da kadınların dezavantajlı konumunu pekiştirmektedir.

İktidarın söylem ve uygulamalarında varlığını giderek hissettiren ve kadını ikinci sınıf gören yaklaşım, kadının asıl yerinin evi olduğunu, eşi ve çocuklarına bakmanın ise temel görevi olduğunu sürekli vurgulamaktadır.

Öyle bir ülke düşünün ki o ülkenin Cumhurbaşkanı “Kadın-erkek eşitliği fıtrata aykırı, kadının önceliği annelik olmalı.” diyebiliyor. O ülkenin Başbakan Yardımcısı “Kadın iffetli olacak, herkesin içinde kahkaha atmayacak.” diyebiliyor. O ülkenin Sağlık Bakanı “Kadınların annelik kariyerinin dışında bir başka kariyeri merkeze almamaları gerekir.” diyebiliyor. E, Sayın Cumhurbaşkanından başlayarak neredeyse tüm yürütmenin böylesi ayrımcı bir dil kullandığı bir ülkede, o ülkenin Dil Kurumu da “müsait” kelimesinin karşılığı olarak “flört etmeye müsait kadın” saçmalığını yerleştirebiliyor ya da İslam medeniyetini kuracak öncü nesiller yetiştirmek için çalıştığını iddia eden bir vakfın kurucusu “Annen de olsa diz kapağının altından göbeğine kadar ve sırtına bakamazsın, annen de olsa diz kapağının üstü tahrik eder.” diyebiliyor ya da “Hamile kadınların sokakta gezmesi doğru değil.” diyen kerameti kendinden menkul birisine devletin televizyonunda program yaptırılabiliyor.

E, bunlar oluyor da aileden sorumlu Bakan veya yetkili bir Allah’ın kulu “Yahu, siz ne saçmalıyorsunuz?” demiyor. İşte, sorun da burada başlıyor zaten; sorun, kadının ikinci sınıf görüldüğü yerde başlıyor; sorun, kadını yalnızca, iyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir ev kadını olduğunda makbul gören zihniyetin kendini açığa vurduğu yerde başlıyor. Bu zihniyet kadınlarımızı öylesine kuşatmış durumda ki nefes alacak yerleri yok.

Kadını koruyacağını düşündüğümüz yargıya ve onun sağladığı sözde adalete bakacak olursak -daha önce bu kürsüden yine örnek vermiştim- İzmir’de polis tarafından vahşice dövülen Fevziye Cengiz hakkında savcılık, polise mukavemet ve hakaretten sekiz yıl dokuz ay, Fevziye Cengiz’i döven polislere ise bir yıl bir ay istiyor. İskenderun’da eski sevgilisinin taciz ve ölüm tehditlerine maruz kalan kadına, savcı “E, niye ilişkiye girip de bizi uğraştırıyorsun?” diyebiliyor. Bu kan dondurucu örnekler bu ülkede yaşanıyor.

Değerli milletvekilleri, inanın kafayı kuma gömmekle bir yere varılmıyor. Sonrasında, hunharca katledilen genç kızlarımızın arkasından timsah gözyaşları dökünce de bu sorunlar ortadan kalkmıyor. Eğer, günde 1 kadınımızı böylesi cinayetlere kurban veriyorsak sorunumuz ciddiden de öte demektir.

Bakınız, “2014 Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması”nı yapan ekibin Proje Sorumlusu Sayın Doçent Doktor İlknur Yüksel Kaptanoğlu siyasetçilerin söylemlerine dikkat çekiyor ve “En üst düzeyde ‘Kadın ve erkek eşit değildir.’ derseniz, sokaktaki insanda bunu pekiştirmiş olursunuz.” diyor. Bu, yabana atılacak bir saptama değildir. Eğer kadınların kaç yaşında evlenmesi gerektiğinden başlayarak kaç çocuk doğuracağına kadar her şeye müdahil olunuyorsa, zaten toplumda var olan cinsiyetçi algı körükleniyorsa e bunun sonuçları da kaçınılmazdır. Aslında her şiddet olayında bu sonuçlarla yüzleşiyoruz ama kimileri bunu görüyor, kimileri de görmekten imtina ediyor, kimileri bu zihniyetle mücadele edilmesi gerektiğini anlatmaya çabalıyor, kimileri de “Boş verin bu sorunları, cambaza bakın.” diyor, böyle dediği için de her cinayetin, her şiddetin ortağı oluyor.

Değerli milletvekilleri, önce bu cinneti yaratan zihniyetle hesaplaşmak gereği vardır. Bu zihniyet değişmeden ne şiddet sorununu çözebiliriz ne istihdam sorununu. Araştırmalar göstermektedir ki kadının eğitimi ve ekonomik hayata katılımı arttıkça şiddete uğrama oranı da azalmaktadır. Yani, biraz önce sözünü ettiğim zihniyeti kırmanın yanı sıra kadınlarımızın eğitim hakkından tam olarak yararlanmasını sağlamalı ve ekonomik hayata katılımlarını artırmalıyız.

Ama görünen odur ki hem eğitimde hem iş gücüne katılımda ülkemizin durumu hiç de iç açıcı değildir. Bu kürsüden Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu’na muhalefete mensup milletvekillerince defalarca atıf yapıldı, rakamlar ve oranlarla özellikle iş gücüne katılım ve istihdam oranları karşılaştırıldı, ekonomik katılımda 142 ülke arasında ancak 130’uncu olabildiğimize, birçok Asya ve Afrika ülkesinin bile gerisinde kaldığımıza ilişkin oranlar verildi. Zaten OECD ülkeleri arasında son sırada olduğumuzu ve bu sırayı da hiç kimseye kaptırmadığımızı biliyorsunuz. Hemen her AB ilerleme raporunda kadın istihdamında Türkiye’nin hâli ortaya konulmaktadır. Avrupa Birliği Komisyonu raporlarında işaret edilen ekonomik katılım ve fırsat eşitliği, eğitime erişim, sağlık ve siyasi gücü elinde bulundurma açısından kadın ve erkekler arasındaki farkın önemli düzeyde devam etmekte olduğuna her yıl vurgu yapılmaktadır. Bu söylenirken kadın-erkek eşitliğini garanti altına alan hukuki düzenlemelere rağmen, eşitliğin sosyal bir gerçekliğe de dönüşmediği ifade edilmektedir. Bu, önümüzde duran bir gerçektir. Yani, kanunlar, yönetmelikler, teşviklerde sorun yok; sorun, bunları hayata geçirecek idarenin yeterince istekli olmamasında ve idarecilerin kadını ikinci sınıf algılayan zihniyetinde.

Değerli milletvekilleri, kadınlarımızın iş gücüne dâhil olmama sebeplerinin başında, ev işleriyle meşgul olmaları gelmektedir. TÜİK toplumsal cinsiyet istatistiklerine göre, kadınlarımızın yüzde 58,7’si bu nedenle iş gücüne katılamamaktadır. Burada ev işlerinden kasıt, yaşlı ve çocuk bakımını da kapsadığından, bu açıdan önlem alınmasının son derece faydalı olacağı kanısındayız. İş gücüne dâhil olmayan kadın nüfusun iş gücüne katılabilmesi için bu işlerin bir kısmının kamusal hizmetler kapsamında verilmesi, merkezî ve yerel yönetimlerin girişimleriyle açılacak kreş, yuva ve bakımevleriyle karşılanması gerekmektedir ama ne devlet ne yerel yönetimler ne de işverenler bu bakım hizmetlerinin yaygın olarak sağlanması için istekli görünmemekte ve maliyet üstlenmemektedir. Özel sektör işletmelerinde çocuk bakımına yönelik tesislerin sınırlılığının yanı sıra, bu tesislere sahip bazı işletmelerdeki hizmetlerin niteliğinde de sorunlar vardır. Bu sorunlar ortadan kaldırıldığında kadın istihdamında birtakım gelişmeler olacağı inancındayım ama önce zihniyet, zihniyet, zihniyet diyorum.

Özellikle idarenin zihniyetinin değiştirilmesi gerektiğinin altını bir kez daha çiziyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Küçük.

Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin lehinde, Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay.

Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP’nin kadın işsizliği konusundaki grup önerisinin lehinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii, bu konunun sosyokültürel, ekonomik, siyasal, eğitim ve fırsat eşitliği bakımından çok önemli boyutları vardır fakat bu kısa süremiz içerisinde mümkün olduğunca kadın işsizliği ve istihdam üzerinde konuyu değerlendirmeye çalışacağım.

İşsizlik verilerindeki tablolar, maalesef, kadın istidamı konusunda oldukça olumsuzdur. Kadın işsizliği ve istihdamı olunca, diğer işsizlik oranlarına göre daha karanlık, olumsuz bir hâl almaktadır.

2014 yılında kadınların işsizlik oranı yüzde 11,9’dur. Bu işsizlik rakamı göreceli olarak düşük görülebilir ancak burada dikkati çekmek istediğim bir başka veri daha var, o da kadınların iş gücüne katılma oranı sadece yüzde 30,3’tür. Buna göre, Türkiye’de iş gücü olarak kabul edilen kadın sayısı 8 milyon 729 bindir. 2014 yılında ülkemizde sadece 7 milyon 689 bin kadın istihdam edilmiştir. Bu kadınların sadece 94 bini işveren konumundadır. TÜİK rakamlarında, istihdam içerisinde değerlendirilmekle birlikte, esasında gizli işsiz konumunda olan ücretsiz aile işçisi kadınların sayısı ise 2 milyon 266 bindir. İstihdam edilen 7 milyon 689 bin kadına karşılık, tam 20 milyon 112 bin kadın ise iş gücüne dâhil edilmemiştir. İş aramayıp çalışmaya hazır olan kadınların sayısı 1 milyon 501 bindir ve ev işleriyle meşgul olan kadınların sayısı 11 milyon 589 bindir. Buna göre, iş gücüne dâhil edilmeyen her 2 kadından 1’i ev işleriyle meşgul olmak durumundadır. Dikkat edersek, ülkemizde, ev işleriyle meşgul olan kadınların sayısı kadın iş gücü sayısından 3 milyon fazladır; ev işleriyle meşgul olan kadınların sayısı 11 milyon 589 bin, iş gücü olarak kabul edilen kadın sayısı 8 milyon 729 bindir.

Kadınların düşük iş gücüne katılım ve istihdam oranları Türkiye’nin istihdam alanındaki en önemli sorunlarından biridir. Avrupa Birliği ülkeleriyle karşılaştırıldığında Türkiye’deki kadın istihdam oranları son derece düşüktür. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamayı hedefleyen Lizbon Stratejisi’nde belirlendiği üzere, Avrupa Birliği üyesi ülkeler 2010 yılına kadar kadınların istihdam oranını yüzde 60’lara çıkarmayı hedeflerken Türkiye’de bu oran 2014’te yüzde 30,3 seviyesindedir. Lizbon Stratejisi hedefinin çok gerisinde kalan bu oran, Türkiye’de kadın istihdamı konusunun istihdam politikalarının merkezinde yer alması gerektiğini göstermektedir.

Türkiye’de kadın istihdamının artırılması için Hükûmete büyük sorumluluk düşmektedir. Bunları özetleyecek olursak, Türkiye’de çalışma çağındaki her 4 kadından sadece 1’inin iş gücüne katıldığı, bunun Avrupa Birliği ülkeleriyle mukayese edildiğinde son derece düşük olduğu artık istihdamla ilgili tüm kurumların açıklamalarında ve bütün tespitlerde yer alıyor. Avrupa Birliğinin ilerleme raporlarında bu konuya da sürekli atıfta bulunulduğu için, hemen her yerde kadın istihdamının artırılması gerektiğinden söz ediliyor. Ancak, buna ilişkin olarak ne Hükûmeti ne de ilgili bakanlıkları somut, zamanı ve hedefi belli istihdam programlarını uygulama şeklinde maalesef göremiyoruz.

Kadın istihdamını artırmanın yollarından birisi de kadınların kendi hesabına çalışması için onların eğitilmesi, danışmanlık ve kredi hizmeti verilmesidir. Yeni istihdam alanları yaratmaya ve bunların kadınlara açık olmasını sağlamaya ilişkin kamusal sorumluluğun kadın girişimciliğini destekleme projeleriyle sınırlanamayacağı çok açıktır. Mesleki eğitimle kadınların vasıflılık düzeyi artırılmalı ve ilgili kamu kurumları ve mesleki örgütler, sendikalar kadınların ücretli işe yerleştirilmesinde aracı olmalıdır. Hükûmet kadınların ücretli istihdamını artırmak için pozitif ayrımcılık uygulamalı ve yeni istihdam edilecek kadınların sosyal güvenlik primlerinin bir kısmının devlet tarafından üstlenilmesine imkân sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır. Bütün bunların yapılması için ise kadın-erkek eşitliğini çalışma hayatına katmaya niyetli bir iradenin varlığı gereklidir.

Cinsiyete dayalı iş bölümü, kadınları her türlü ev işinden, çocuk, hasta ve yaşlı bakımından sorumlu tutuyor. Bu durum, kadınların eğitimden başlayarak çalışma hayatına ve siyasal alana katılımını engelleyen büyük eşitsizliklerin kaynağında yatmaktadır. Bu iş bölümünü değiştirecek zihnî ve yapısal dönüşüm için, önce kadınların üzerindeki bakım yükünün toplumsal bir sorumluluk olarak kabul edilmesi gerekir. Buna uygun kurumsal altyapının oluşturulması ve eşit şekilde erkekler tarafından da üstlenilmesinin teşviki büyük önem taşımaktadır. Bunu ülkemiz açısından daha somut bir şekilde ifade edersek okul öncesi eğitimin 4-5 yaş grubundaki çocukların tamamını kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması, 0-3 yaş çocuklar için çok sayıda çocuk bakım yuvası, kreş ve benzeri kurumların açılması hedeflerini mutlaka yeniden önümüze koymamız gerekir.

Çok sayıda araştırma ev dışında çalışmak isteyen ancak çalışamayan kadınların çocuklarını güvenle bırakabileceği yerlerin olmamasının iş aramalarını engellediğini ortaya koymaktadır. Kadın istihdamını artırmanın ön koşullarından birinin de bakım hizmetlerine yönelik tesislerin yaygınlaştırılması olduğu açıktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii “işsizlik ve istihdam” deyince, mutlaka akla gelen önceliklerden birisi de ekonomi fakat bugün itibarıyla, günümüzde, Türkiye ekonomisi ağır bir bunalımın arifesindedir. Mali piyasalarda, özellikle döviz piyasasında yaşanan sorunlar Hükûmetin ekonomiyi yönetme kabiliyetinin de kalmadığını maalesef göstermektedir. Bu, başlı başına bir yönetim sorunudur.

Ekonomi ile sosyal yapı birbirinden ayırt edilemez bir bütündür. Ekonomimiz ne kadar düzgün işliyorsa sosyal hayat da o kadar barış içerisinde olur. Oysa, bugün Türkiye'de ekonominin patlama noktasına gelmesi sosyal barışı da, sosyal hayatımızı da ciddi manada tehdit etmektedir. Fizikte bir kural vardır: Sıkışırsa patlar. Türkiye ekonomisi ve sosyal yapısı da her geçen gün daha şiddetli şekilde sıkışmaktadır, buna da Türkiye'nin tepe yöneticilerinin konuşmalarının, tutum ve davranışlarının, yanlış uygulamalarının ve politikasızlıklarının neden olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda elimizdeki en önemli veriler de işsizlik ve istihdam konusunda ortaya çıkmaktadır.

İşsizlik ve istihdam verileri kalkınmanın önemli göstergelerinden biridir. İşsizlik oranları itibarıyla Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde maalesef hiçbir olumlu gelişme yoktur. İşsizlik verilerine orta vadeli program üzerinden baktığımızda, Hükûmetin işsizlik konusundaki politikasızlığını da görmek mümkündür. 2014-2016 Orta Vadeli Program’da 2014 yılı için işsizlik oranı tahmini yüzde 9,4’tür. 2015-2017 Orta Vadeli Program’da ise bu oran yüzde 9,6’ya yükseltilmektedir ve işsizlik oranı tahminindeki 0,2 puanlık artış Türkiye ekonomisine yaklaşık ek 600 bin işsiz vatandaş ilave etmektedir. İşsizlik oranı beklentisindeki bu artış büyüme tahminindeki düşüşte de kendini göstermekte, dolayısıyla istihdam da bu olumsuzluktan nasibini almaktadır.

Bu düşüncelerle muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akçay.

Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin aleyhinde, Diyarbakır Milletvekili Sayın Mine Lök Beyaz.

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

PERVİN BULDAN (Iğdır) - Mine Hanım, kabul edin, sizi alkışlayalım.

MİNE LÖK BEYAZ (Diyarbakır) – Sayın Başkanım, değerli milletvekillerim; AK PARTİ iktidarında “İnsanı yücelt ki devlet yücelsin.” anlayışıyla uygulamaya koyduğumuz sosyal politikaların temel hedefi insanımızın hayat kalitesini yükseltmektir.

AK PARTİ’nin kuruluşundan bu yana “Güçlü kadın, güçlü aile ve güçlü toplum” düsturuyla hareket etmekteyiz. 2002’den bu yana ürettiğimiz bütün politikalarda kadınlarımızın haklarını gözettik ve pozitif ayrımcılık yaptık. Toplumun yarısını oluşturan kadınlarımızın kültürel, sosyal, siyasi varlığını ve etkinliğini, karar alma mekanizmalarına katılımını artırmak için gerek mevzuat gerek uygulamaya yönelik pek çok adım attık.

2004 ve 2010 yılında yapılan değişikliklerle “Kadınlar ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğu ve bu eşitliğin sağlanmasında devletin sorumlu bulunduğu” ile “pozitif ayrımcılık” ilkesi anayasal güvence altına alınmıştır. Aynı maddeyle yine, kadınlarımız, çocuklarımız, engellilerimiz, yaşlılar, şehitler, dul, yetim ve gazilere pozitif ayrımcılık uygulamasının önü açılmıştır. 2010 yılında “pozitif ayrımcılık” Anayasa’ya girmiştir.

2003 yılında aile mahkemeleri kurulmuştur, aile içi sorunların bu ihtisas mahkemelerinde evli hâkimler tarafından görülmesine karar verilmiştir.

Yine, 2006 yılında “Çocuk ve Kadına Yönelik Şiddet Hareketleri ile Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler” konulu Başbakanlık genelgesi yayınlanmıştır. 2010 yılında kadın istihdamının artırılması ve eşit işe eşit ücret imkânının sağlanması amacıyla yayımlanan “Kadın İstihdamının Artırılması ve Fırsat Eşitliğinin Sağlanması” konulu Başbakanlık genelgesiyle aynı zamanda Kadın İstihdam Üst Kurulu kurulmuştur.

2003 yılında yine, İş Kanunu’nda “eşit işe eşit ücret” ilkesi getirilmiştir. 2005 yılında yürürlüğe giren İş Kanunu’nda, kadın-erkek eşitliğini gözeten ve işveren-işçi ilişkisinde cinsiyet dâhil hiçbir nedenle ayrım yapılamayacağına dair önemli değişiklikler yapılmıştır. 2008 yılında kadın ve genç istihdamını artırmak amacıyla İş Kanunu’nda yapılan düzenlemeyle, kadın ve gençlerin sigorta priminin, beş yıl süreyle kademeli olarak devlet tarafından ödenmesine başlanmıştır.

2011’de yapılan düzenlemelerle, annelik ve süt izinleri yeniden düzenlenmiş, isteği hâlinde babalara da ücretsiz izinden faydalanma hakkı gelmiştir.

Yine, Gelir Vergisi Kanunu’nda 2007’de yapılan düzenlemeyle, kadınların ev içinde ürettikleri ürün ve mamullerden elde edilen gelirleri vergiden muaf tutulmuştur.

2009 yılında, yasalara kadın-erkek eşitliği bakış açısını yerleştirmek üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisinde Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kurulmuştur.

2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını kurduk ve farklı kurumları tek çatı altında toplayarak daha verimli hâle getirdik.

Çağ dışı uygulamaların kaldırılması sonucu, kadınlarımızın eğitim düzeyi önemli seviyelere gelmiştir. Bugün üniversitelerimizde eğitim gören 5 milyon öğrencinin yüzde 45’ini kızlarımız oluşturmaktadır. Okuma yazma bilmeyen kadınların oranı 2000 yılında yüzde 19,4 iken 2013 yılında yüzde 6,6’ya gerilemiştir. Kız çocukları için net okullaşma oranları ilköğretimde yüzde 99’a, ortaokulda yüzde 94’e çıkmıştır. Bu oranlar cumhuriyet tarihinin en yüksek oranlarıdır.

Yine, aynı zamanda, Diyarbakır Çermik ilçemiz kız çocuklarının okullaşması anlamında Türkiye 1’incisidir ve yüzde 99,5’luk bir orana sahiptir.

2013 yılında kadınların iş gücüne katılma oranı yüzde 30,8’e yükselmiştir. Kent için bu oran yüzde 28 iken kırsal alanda daha çok kadın iş gücüne katıldı.

Tabii ki, bildiğiniz gibi, doğu, güneydoğuda, tarım alanında kadının iş gücünün düşmesi, aslında köy boşaltmalar, köy yakmalar ve bölgemizin yaşadığı sorunlarla ilgilidir; biz de yaptığımız düzenlemelerle köye dönüşü destekledik ve bunların sayısını her geçen gün artırıyoruz.

Yine, İş Kanunu’nda yapılan düzenlemelerle, analık hâlinde çalışma yasağı, doğumdan önce sekiz, doğumdan sonra da sekiz olmak üzere on altı haftaya çıkarılmıştır. 6111 sayılı Kanun’la birlikte analık ve süt izinleri yeniden düzenlenmiştir ve yürürlüğe konulmuştur.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, kendi vekillerini bile dinlemiyorlar.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, uğultuyu biraz kesebilirseniz… Sayın hatibin sesini biz de duyalım.

Buyurunuz.

MİNE LÖK BEYAZ (Devamla) – Destek kredisi kullanımında kadınlara pozitif ayrımcılık uygulamasına gidilmiştir, kadınların daha yüksek oranda kredi kullanımının önü açılmıştır. Kadın girişimciliğini desteklemek amacıyla 2012-2014 döneminde KOSGEB tarafından 5.638 kadın girişimciye 90 milyon lira destek sağlanmıştır. Tarımsal kalkınma kooperatiflerinin bulunduğu yerlerde kadın çiftçilere genel kooperatifçilik ve kooperatif faaliyet alanına giren konularda eğitim verilmiştir.

2011 yılında düzenlenen mobbing genelgesiyle iş yerinde psikolojik tacizin önlenmesi yönünde gerekli önlemler alınmıştır. Psikolojik tacizle mücadeleyi güçlendirmek üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi “Alo 170” üzerinden psikologlar vasıtasıyla çalışanlara yardım ve destek sağlanmıştır.

Biraz önce Sayın Kars Vekilimiz söyledi, “Kadın haklarından bahsetmek komedidir.” dedi. Bu, aslında bana çok dokundu. Çünkü, biliyorsunuz, bu kürsüde bir Kürtçe cümle kurduğu için Leyla Zana Parlamentodan çıkarılmıştı ama Leyla Zana artık bu Parlamentoda, AK PARTİ zamanında. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Nasıl AK PARTİ zamanında? Siz mi getirdiniz? Halk getirdi canım.

MİNE LÖK BEYAZ (Devamla) – Ve yine aynı şekilde, Merve Kavakçı başörtüsü yüzünden bu Parlamentodan atılan bir ablamızdı, kardeşimizdi. Allah’a hamdolsun ki artık Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bizim başörtülü arkadaşlarımız var. Bu da AK PARTİ zamanında gerçekleşmiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Türkiye’de 1934 yılında seçme ve seçilme hakkının kadınlara verilmesiyle hep övünülmüştür. Ancak, başörtülü arkadaşlarımızın seçilme hakkı ellerinden alınmıştı. Şimdi, AK PARTİ iktidarı sayesinde bu yaramız kapanmıştır.

Bugün Parlamentoya baktığımızda, yüzde 14,1’lik oranımızla cumhuriyet tarihinin en yüksek katılımını gerçekleştirdik ve biz AK PARTİ olarak da yüzde 20 ve 25’lere ulaşmayı hedefliyoruz.

Tabii, şimdi iç güvenlik paketini görüşüyoruz ve halkımızın da bu noktada bizden ciddi talebi var. 6-7 Ekim olaylarında rahmetli olan Hasan Gökgöz, Yasin Börü, onları da ben tekrar rahmetle anıyorum. Hasan Gökgöz’ün babası Mehmet amca beni biraz önce aradı: “Hep Berkin Elvan, Allah rahmet etsin -onlara da rahmet okudu, başsağlığı diledi- ama bizim çocuklarımızdan bahsetmiyorsunuz.”

Biz acılarımızı yarıştırmayalım. 50 yurttaşımız 6-7 ekim olaylarında hayatını kaybetti ve iç güvenlik paketi de aslında bundan sonra ortaya çıktı. Bu araştırma komisyonunu tabii ki kuralım ama inşallah, yeni dönem Parlamentoda. Kadına dair ne yapılacaksa hepsini de biz AK PARTİ kadın milletvekilleri ve erkek milletvekilleri –çünkü, onların çok büyük desteğini alıyoruz- Başbakanımızın önderliğinde, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde gerçekleştireceğiz inşallah. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MÜLKİYE BİRTANE (Kars) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Dinliyorum.

MÜLKİYE BİRTANE (Kars) - Sayın hatip ismimi…

BAŞKAN – Sayın Birtane, sataşma için söz isteyeceksiniz ama şu kayıtlara geçsin diye iki cümle söyleyeceksiniz, ondan sonra söz vereceğim

MÜLKİYE BİRTANE (Kars) – İsmime hitaben konuştuğu için cevap hakkı doğmuştur, konuşmak istiyorum.

BAŞKAN – Tamam, buyurunuz.

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Kars Milletvekili Mülkiye Birtane'nin, Diyarbakır Milletvekili Mine Lök Beyaz’ın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına satışması nedeniyle konuşması

MÜLKİYE BİRTANE (Kars) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Mine Hanım, verdiğiniz örnekler belki bugün, bu Parlamentoda doğru örnekler ama Leyla Zana’nın bu Meclise gelişi öyle, AK PARTİ’nin veya AKP’nin lütfu değildir, Kürtlerin uzun yıllardır çok büyük bedeller ödeyerek, mücadele vererek… Bu Parlamentodan eğer yaka paça çıkarılıp hapse atılmışlarsa o mücadele sayesinde geldiklerinin bir göstergesidir, bunu hatırlatmak istiyorum.

Bir de yasal düzenlemelerden bahsediyorsunuz. Gönül isterdi ki yasal düzenlemelerin bir de pratiğini görmüş olsaydık, yerini bulmuş olsaydı. Bu yüzden de diyoruz, konuşunca -sataşma noktasında- belki çok ustaca bir yaklaşımla, yapılan düzenlemeler üzerinden AKP Hükûmetini, iktidarını övmeye çalışıyorsunuz ama Cumhurbaşkanının, bakanların veya AKP’nin yetkililerinin kadın-erkek eşitliği konusunda söyledikleri bu söylediğiniz yasal düzenlemelerin hiçbiriyle örtüşmüyor, aksine çok büyük çelişkiler yaşıyoruz. Cumhurbaşkanının -az önceki konuşmamda da belirttiğim gibi- kadına yönelik vurgulamaya çalıştığı söylemlerine artık kimse inanmıyor diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Biraz önce, sayın hatip konuşmasının içerisinde “Sayın Başbakanımızın başkanlığında, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde biz bunları gerçekleştireceğiz.” dedi. Takdir edersiniz ki Cumhurbaşkanının Anayasa’nın 104’üncü maddesinde tarif edilen görev ve yetkileri içerisinde bir partiye lider olma vasfı yoktur. Sayın konuşmacının -siz müdahale etmediniz, esasında sizin orada müdahale etmeniz gerekiyordu bu ifadeye- bunu düzeltmesi gerekiyor. Düzeltilmiyorsa sizin tutumuzun üzerinde usul tartışması talep ediyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, benim de bir söz talebim olacak.

Sayın hatip konuşması sırasında Yasin Börü’yle ilgili herhangi üzüntü belirtmeyen bir tutum içerisinde olduğumuzu söyledi. Dolayısıyla, partimizi bir anlamda zan altında bıraktı. Sataşmadan söz istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hepsi tamam. Bir saniye…

Mine Hanım, şimdi, Sayın Zozani’nin sizin sözlerinizin bir cümlesine itirazı var, izlediniz mi?

MİNE LÖK BEYAZ (Diyarbakır) – Duyamadım Başkanım.

BAŞKAN – Ben söyleyeyim. Dedi ki: “Sayın Cumhurbaşkanı bir siyasi partinin çalışmalarıyla ilgili liderlik yapamaz. Dolayısıyla, ya Sayın Lök sözünü düzeltsin...”

MİNE LÖK BEYAZ (Diyarbakır) – Düzeltecek bir şey yok Başkanım.

BAŞKAN – Bir saniye, bir saniye… Ben anlatayım, ona göre…

“…Ya da siz müdahale etmediğiniz için sizin hakkınızda, tutumunuz hakkında usul tartışması isteyeceğim.”

Onun için, şimdi ben size bildiriyorum. Düzeltecek misiniz, düzeltmeyecek misiniz?

MİNE LÖK BEYAZ (Diyarbakır) – Düzelteceğim bir şey yok ama açıklayayım müsaade ederseniz.

BAŞKAN – Yani, anlatabildim mi ben?

MİNE LÖK BEYAZ (Diyarbakır) – Evet.

BAŞKAN - Tekrar ediyorum Sayın Lök: “Sayın Başbakanımızın ve Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bunları gerçekleştireceğiz.” dediniz ya siz. “Sayın Cumhurbaşkanı Anayasa’ya göre herhangi bir siyasi partinin gerçekleştireceği işlerde liderlik yapamaz.” diyor, ben de size müdahale etmediğim için usul tartışması açmak istiyor. Dolayısıyla düzeltirseniz sistemi ona göre, eğer düzeltmiyorsanız da ona göre…

Buyurunuz.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

14.- Diyarbakır Milletvekili Mine Lök Beyaz'ın, HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

MİNE LÖK BEYAZ (Diyarbakır) – Ben, tabii, bundan... Hani, Tüzük’te var mı, usul tartışması açılıyor mu, onu bilmiyorum ama Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bizim kurucu Genel Başkanımızdır, bizim babamızdır, liderimizdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Şu anda Cumhurbaşkanıdır.

MİNE LÖK BEYAZ (Devamla) – Yani, bunda benim aslında düzeltecek bir şeyim yok.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Cumhurbaşkanı bir partinin lideri olamaz.

MİNE LÖK BEYAZ (Devamla) – Ben, AK PARTİ Kadın Kollarından yetişen bir milletvekili olarak burada görev yapıyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın biz her zaman çok çok büyük desteklerini gördük.

LEVENT GÖK (Ankara) – Efendim, zaten usul tartışmasını gerektiriyor bu sözler.

MİNE LÖK BEYAZ (Devamla) – Tutanaklardan, ben ne demişim, ben de şimdi çıkartacağım ama hani bu dediğinizi düzeltecek bir şey yok aslında.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Usul tartışması açın.

LEVENT GÖK (Ankara) – Teyit ediyor efendim, usul tartışması açalım.

MİNE LÖK BEYAZ (Devamla) – Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Usul tartışması talep ediyoruz.

BAŞKAN - Şimdi, Sayın Zozani, bir saniye…

LEVENT GÖK (Ankara) – Gerekli artık zaten.

BAŞKAN - Ben kendi kendime usul tartışması açarım yani siz açamıyorsunuz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Talep ediyorum Başkan.

BAŞKAN – Bir saniye…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Ben talep ederim, takdir sizindir.

BAŞKAN - Siz talep edersiniz, ben de açarım veya açmam.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Takdir sizindir, evet.

BAŞKAN - Şimdi, mesele şu: Prensip olarak ben bugüne kadar, sizlerin de konuşmaları dâhil olmak üzere -o nedenle de çok eleştirildim- söz kesmiyorum, bir.

İkincisi: Sadece iki konuda milletvekillerine Başkan Vekillerinin uyarı yapma hakkı var; biri temiz bir dil kullanma, ikincisi de “konudan ayrılma” demek üzere iki konuda.

Onun için, şimdi, usul tartışması kısmını bir kenara koyarak ben sataşmaya yönelik bir söz vereyim size; ondan sonra, oylamayı da yaptıktan sonra onu düşüneceğim, size cevap vereceğim.

Siz söz istemiştiniz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Evet, evet.

BAŞKAN – Evet, işte onu söylüyorum. Sataşmadan dolayı size söz veriyorum.

Ondan sonra da önergeyi oylayacağım. Ondan sonra o kısmını düşüneceğim, bakacağız duruma.

Buyurunuz.

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Diyarbakır Milletvekili Mine Lök Beyaz’ın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın hatip burada, konuşması sırasında Yasin Börü ve 6-7 Ekimde diğer yaşamını yitirenler arasında sanki bir ayrım yapmışız gibi, o acıları paylaşmamışız gibi bir cümle kullandı. Bu cümle doğru bir cümle değildir.

MİNE LÖK BEYAZ (Diyarbakır) – Sayın Vekilim, babası söyledi.

İDRİS BALUKEN (Devamla) – Biz, 6-7 Ekim olaylarında yaşamını yitiren 50 yurttaşımızın tamamının acısını yüreğimizde hissettiğimizi ve yeni acıların yaşanmaması için bu olayların arkasındaki bütün provokatif yaklaşımların açığa çıkarılması gerektiğini, bunun için Meclisin de bir araştırma komisyonu kurması gerektiğini bu kürsüden de defalarca ifade ettik, bugün de aynı şeyi ifade ediyoruz.

MİNE LÖK BEYAZ (Diyarbakır) – Ben de aynı şeyi söyledim.

İDRİS BALUKEN (Devamla) – Ölümler arasında ayrım yapmak, acıları yarıştırmak asla Halkların Demokratik Partisinin başvuracağı bir yol değildir. Keşke siz de aynı duyarlılığı göstermiş olsaydınız, keşke Sayın Başbakan ya da sizin parti lideri olarak tanımladığınız Sayın Cumhurbaşkanı 6-7 Ekim olaylarında bizzat polis kurşunuyla, asker, korucu kurşunuyla ölen 36 partili arkadaşımız için de aynı acıyı yüreğinde hissettiğini bu kadar açık yüreklilikle ortaya koyabilseydi. Siz bunu yapmadığınız gibi, örneğin 6-7 Ekim olaylarında, Bingöl Emniyet Müdürüne yapılan suikasttan sonra “Olayın faili olarak cezalandırdık.” dediğiniz 4 gencin yargısız infazıyla ilgili söylemiş olduğunuz yalan ortaya çıkmasına rağmen, halktan özür dilemediniz, o ailelerden özür dilemediniz, o insanları Emniyet Müdürüne yapılan suikastın faili olarak infaz ettiniz, sonra kriminal incelemeler farklı sonuçlar ortaya çıkardı, ona rağmen ailelerden, halktan özür dilemeyen bir tutum içerisinde oldunuz. 6-7 Ekim olaylarıyla ilgili biz Meclisin yine bir araştırma komisyonu kurarak bütün o acıları ortaya çıkarması gerektiğini bugün de savunuyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, Sayın Zana konusunda kısa bir...

BAŞKAN – Şimdi, bir saniye, Sayın Levent Gök de ayağa...

LEVENT GÖK (Ankara) – Ben, usul tartışması açacağınızı düşünerek...

BAŞKAN – Ha, yok, ona sonra, ben önce bir toparlayayım ortalığı da ondan sonra...

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- HDP Grubunun, Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve arkadaşları tarafından, kadın işsizliğinin nedenlerinin araştırılması amacıyla 17/12/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 11 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN - Şimdi, önergeyi ben oylarınıza sunacağım.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

LEVENT GÖK (Ankara) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama istiyorsunuz, tamam.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan...

BAŞKAN - Sizinki sataşma olmağı için, açıklamaya her zaman imkân var, rica ediyorum yani, onlar tamam.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Tabii, tabii.

Geçmişte Sayın Zana’nın avukatı olarak bir bilgilendirme yapmam gerekiyor.

BAŞKAN – Anladım.

Ben, herkes gibi, şu anda bütün Meclis nasıl yorgunsa ben de öyle yorgunum, kelimeleri biraz toplamakta zorluk çekiyorum. Öyle yavaş yavaş, sakin sakin sıraya koyuyorum.

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) - Dörde kadar çalışınca maalesef…

BAŞKAN – Sayın Gök, Sayın Hamzaçebi, Sayın Ayaydın, Sayın Sarı, Sayın Aygün, Sayın Öner, Sayın Tayan, Sayın Çetin, Sayın Ediboğlu, Sayın Çıray, Sayın Küçük, Sayın Şeker, Sayın Tamaylıgil, Sayın Oran, Sayın Güneş, Sayın Loğoğlu, Sayın Köse, Sayın Bayraktutan, Sayın Akar, Sayın Kaplan.

İki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı yoktur.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.13

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.31

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74’üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

III. YOKLAMA

BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi Grubu önerisinin oylanmasından önce yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi yeniden elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

1.- HDP Grubunun, Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve arkadaşları tarafından, kadın işsizliğinin nedenlerinin araştırılması amacıyla 17/12/2012 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 11 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

Sayın Levent Tüzel burada mı? Düzeltme talebi vardı.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Dışarıda Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Zozani’nin yönetimim hakkında usul tartışması talebini ben de kabul ediyorum.

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Lehte…

BAŞKAN – Lehte Sayın Kubat.

LEVENT GÖK (Ankara) – Aleyhte…

BAŞKAN – Aleyhte Sayın Gök.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Lehte…

BAŞKAN – Sayın Halaçoğlu lehte, Sayın Gök ve Sayın Zozani aleyhte.

Fakat, şimdi, sözleri vermeden evvel ben bir düzeltmeyi yaptırayım da sizin işiniz kısa…

Sayın Tüzel, düzeltme talebinizi yerine getiriyorum.

Buyurunuz.

VIII.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR (Devam)

2.- İstanbul Milletvekili Abdullah Levent Tüzel'in, 10/3/2015 tarihli 73’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması (x)

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dünkü birleşimde 52’nci maddedeki konuşmamda sehven bir ifade geçiyor, onu düzeltmek istemiştim. Siyasi partiler kapatılmasın diye Hükûmetin vermiş olduğu Anayasa değişikliği konusunda “Başbakan Ala öyle söylüyor.” diye sehven bu şekilde geçmiş.

Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu’yla ilgili bu düzeltmeyi yapmışken özellikle son günlerde eski Müsteşar Sayın Hakan Fidan konusu da gündeme geldi. Biliyorsunuz, adaylığının geri çekilmesi konusu çokça tartışıldı ve Cumhurbaşkanından bir kez daha izinsiz hareket edilemeyen bir tablo ortaya çıktığını gördük. Sayın Cumhurbaşkanı da Başbakana, Hükûmete, bütün devlete, bütün topluma gücü yetiyor ama dolar milyarderlerine söz geçiremedi, biliyorsunuz, bu faiz ve dolar lobisine yenik düştü. Onlardan bir tanesi Soma Holding, dolar milyarderlerinden. İşte, Alp Gürkan’ın “Spine Tower” isminde gökdeleni, biliyorsunuz, bu Soma’da ölen madencilerin cesetleri üzerinde yükseliyor. Bakın “Spine Tower”, bunun tanıtımını yapacakmış perşembe günü.

Biz de buradan bütün işçilere seslenelim: Somalı madencilerin acısını, anısını yaşatmak isteyenlerin böyle bir maden üzerinden anıt yapmak isteyenlere karşı elbette orada madencileri yalnız bırakmaması gerekiyor. Somalı madenciler direniyorlar, kan ağlıyorlar; tazminatlarını vermeyen Soma Holding patronu şimdi böyle gökdelenler dikiyor. Buna hiç kimsenin seyirci kalmaması lazım. Bu gökdelen, sermayenin acımasızlığının, fütursuzluğunun, ahlaksızlığının, vicdansızlığının, her tür değersizliğinin resmidir aslında. Orada madenciler kan ağlarken dolar milyarderleri böyle anıt eserler bırakıyorlar, “Şu kadar odalı, şu kadar yükseklikte, şöyle asansörlü gelin, yatırım yapın.” diyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ABDULLAH LEVENT TÜZEL (Devamla) – İşte Türkiye’deki adaletsizliğin resmidir bu.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi, usul tartışmasına geçiyoruz.

Lehte Sayın Kubat, buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

XI.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener’in HDP grup önerisinin görüşmeleri sırasında konuşan hatibi uyarmamasıyla ilgili tutumunun İç Tüzük’ün 66’ncı maddesine uygun olup olmadığı hakkında

MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, çok değerli arkadaşlarım; açılan usul görüşmesinde Başkanlığın tutumu lehinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, az önce Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın Mine Lök Beyaz Hanımefendi kadınların istihdamına yönelik bir grup önerisinin görüşülmesi sırasında kendi düşüncelerini, görüşlerini gayet nazik biçimde bizimle paylaştı ve bu İç Tüzük’e uygun paylaşımın Sayın Zozani tarafından Başkanın içeriğine müdahale etmesi gerektiği yönünde bir itiraz üzerine bu tartışma açıldı.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Anayasa’nın 104’üncü maddesinde Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri düzenlenmiş. Birinci fıkrada şöyle diyor: “Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.”

FARUK BAL (Konya) – Doğan Bey, “AKP’yi de yönetir.” diyor mu?

MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) – Yine, 104’üncü maddenin (b) bendinde; gerekli gördüğü hâllerde hükûmete yani Bakanlar Kuruluna başkanlık etmek bu görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanının birliğini temsil ettiği milletin yarısından fazlasını oluşturan kadınların temel sorunlarının çözümüne yönelik fikirlerini kamuoyuyla paylaşması, bu konuda girişimlerde bulunması, gerek Hükûmete gerekse Hükûmet dışı birtakım kurum ve kuruluşlara bu konuda telkin ve tavsiyelerde bulunması, hatta talimat vermesi onun anayasal bir görevidir. Özellikle, kadınların, şu son zamanlarda çok yoğun biçimde acı hadiselerle gündemimize geldiği bir dönemde Sayın Cumhurbaşkanımızın bu tür meselelerin kökten çözümüne yönelik yaptığı bu çağrıların ve bizim bir arkadaşımızın da Sayın Cumhurbaşkanımızın bu görüşleri çerçevesinde bu meselelerin çözümlenmesine yönelik girişimlerine destek vereceğini, bu konuda kendisini örnek aldığını, onun bize önderlik ettiğini söylemesinin -İç Tüzük açısından, Anayasa açısından- bırakın onu, normal bir milletvekilinin fikir özgürlüğü çerçevesinde bunu dile getirmesinin İç Tüzük’ün hangi maddesine ne şekilde aykırı olduğunu çok merak ediyorum.

İç Tüzük’te, 66 ve 67’nci maddelerde, sadetten huruç ve lisanınezahet ilkeleri var. Yani, Sayın Başkan şu kürsüdeki konuşmacıyı sadece konu dışına çıktığı zaman ve İç Tüzük’e aykırı davrandığı zaman uyarıyla mükellef. İkincisi de eğer kaba ve yaralayıcı sözler varsa... Arkadaşımız çok nezih bir konuşma yaptı ve hiç konunun dışına da çıkmadı. Eğer burada İç Tüzük hükümleri uygulanacaksa, burada, 161 ve 163’ün, geçici çıkarma cezasının uygulanacağı birçok konuşma yapıldı; gerek Meclis Başkanlığı kürsüsüne gerek Cumhurbaşkanına gerek Başbakana yönelik çok ağır ithamlarda bulunuldu ama bu “fikir özgürlüğü çerçevesinde” denilerek hiçbir arkadaşımız bu yöntemi zorlamadı. Eğer biz gerçekten... Fikir özgürlüğü AİHM kararlarında da belirtilir. Sizin benimsemediğiniz, sarsıcı, belki hiç hoşunuza gitmeyen düşünceler dile getirilebilir, bunlara hoşgörüyle bakmak zorundasınız. Bu çerçevede, her gün burada fikir özgürlüğünden bahseden arkadaşların bir arkadaşımızın düşüncesinden dolayı usul tartışması açmasını da çok manidar buluyorum.

Dolayısıyla, Sayın Başkanımızın bu konuda hatibe müdahale etmemesini onun fikir özgürlüğüne gösterdiği saygının bir ifadesi ve İç Tüzük’e uygun bir davranış olarak gördüğümden dolayı Başkanımızın tutumu yerindedir diyorum, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Aleyhte Sayın Zozani, buyurunuz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Niyet okumak iktidarın görevi olabilir; getirdikleri İç Güvenlik Yasası’yla birlikte zaten vatandaşların niyetlerini okuyarak gözaltına alıp hapse de attıracaklarının hazırlıklarını yapıyorlar. Dolayısıyla, bu saatten sonra niyet okumak onların işi, okumamalılar da daha doğrusu çünkü bunun yasal altyapısını hazırlıyorlar. Kenan Evren öyle bir cümle kullanmıştı: “Vatandaş özgürce düşünebilir ama seslendirdiği zaman problem oluyor.” dedi. Bu, biraz öyle bir şey. “Konuşabilirsiniz, bir şeyi ifade ettiğiniz zaman, biz onun arkasındaki niyetinizi sorgularız.”

Efendim, Meclis Başkanlık Divanı mekanik bir yer değildir; görevi, İç Tüzük’ü ve İç Tüzük’le birlikte basılı olarak her milletvekillerine gönderilen, dağıtılan Anayasa’yı uygulamaktır. Çünkü, İç Tüzük’ün 14’üncü maddesinde, Meclis Başkanının ve Başkanlık Divanının Meclis çalışmalarının Anayasa’ya uygunluğunu gözetmek gibi bir görevi vardır. Gidersiniz 66’yı okursunuz, işinize geliyor; ben de okudum 66’yı. 14’e bir bakın, 14 çerçevesinde bir bakın diyor mu, demiyor mu; Meclis Başkanı, Başkanlık Divanı Meclis çalışmalarının Anayasa’ya uygunluğunu gözetir diyor mu, demiyor mu? Burada her bir milletvekilinin yaptığı bir konuşma, yasama faaliyetinin bir aktivitesi olduğuna göre, her birimiz açısından bu Anayasa bağlayıcı mıdır, bağlayıcı değil midir? Her faaliyetimiz açısından bağlayıcıdır.

İtiraz ettiğim noktayı bakın çarpıttınız, açık ifade edeyim: Ben, Sayın Cumhurbaşkanının ya da bir siyasi parti liderinin toplumsal sorunlarda kampanyalar başlatmasına, sosyal sorumluluk kampanyaları başlatmasına ve toplumda duyarlılığa öncülük etmesine itiraz etmedim. Sayın hatibin buradaki ifadesi de bu değil zaten. “Biz AK PARTİ olarak” diye cümleye başladı, “Sayın Başbakanımızın başkanlığında, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde…” diyor. Şimdi, bunu dediğiniz zaman, benim itiraz ettiğim nokta burasıdır ve haklı bir itirazdır. Evet, siz mekanik olarak…

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Siz de yapın Zozani.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Evet biz şunu söylemek istiyoruz: Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanıdır...

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Siz de yapabilirsiniz.

İZZET ÇETİN (Ankara) – AKP cumhuriyetinin.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – …Anayasa’nın 104’üncü maddesinin birinci fıkrası gereği herkese eşit mesafede durur. Bunu arzu ederiz, bunu söylemek istiyoruz. Ama müsaade buyurun, müsaade buyurun…  

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Anayasa’yı askıya aldı, benim Cumhurbaşkanım değil.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – …Sayın Cumhurbaşkanının tarafsızlık ilkesini işletmesine ve bunu uygulamaya koymasına müsaade buyurun. Buraya çıkıp derseniz ki: “Bizim Cumhurbaşkanımız, bizim partimizin lideri.”

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Doğru söylüyorlar.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – O, 10 Ağustostan önceydi. Cumhurbaşkanı oldu; Cumhurbaşkanı olarak, Cumhurbaşkanı sıfatıyla Meclise geldiğinde biz de burada kendisini nezaketle karşıladık.

Ben “Sayın hatibin konuşmasında bir nezaketsizlik var.” demedim. Ancak buradaki konuşma da, tarafsızlık ilkesini mutlak bir şekilde her faaliyetinde gözetmesi gereken bir makamda bulunan bir insanı bir partinin tarafı gibi, bir partinin lideri gibi lanse etmeye çalıştığınız zaman itiraz ederiz. İtiraz doğal haktır. Kendinize manevi baba görürsünüz, lider görürsünüz, başka bir şey… O sizin sorununuz, buna bir şey demiyorum ama bizi bağlayan şey, Anayasa’dır. Anayasa’da tarif edilmiş yetkiler ve görevler.

Hatırlıyorum, 10 Ağustos seçimlerinden önce, altı yedi ay öncesinde bu kürsüden ifade ettik, dedik ki: Mevcut durumda 10 Ağustostan itibaren Türkiye’de bir yetki krizi dönemi başlayacak. Bu kürsüden ifade etmişiz, dile getirmişiz. Getirin düzenlemelerinizi yapalım, ne yapmak istiyorsanız bu yetki kargaşasının önüne geçecek tedbirleri alalım, dedik. Niye getirmediniz? Şimdi, defakto uygulamaların içerisine girdiniz. E, bir yerde eğer bir paralellik arayacaksınız, bir yerde bir korsanlık arayacaksanız bu uygulamaların hepsi Anayasa’ya aykırı olduğuna göre adını siz koyun, ister “paralel” deyin, ister “korsan uygulama” deyin, ister başka bir şey deyin ama şurası açık: Anayasa’ya aykırı işlem yapıyorsunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Buradaki bu ifadeler de bu çerçevede yanlıştır, itirazımız bunadır. Sayın Başkanla bir problemimiz yok.

BAŞKAN – Evet, usul tartışmasında lehte Sayın Yılmaz.

Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; açılan usul tartışmasında Başkanlığın tutumunun lehinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Burada Sayın Meclis Başkanının hatibin konuşmasına müdahale etmemesinde bir problem yok ama şunu ifade etmek lazım: Sayın hatibin konuşması doğru bir konuşma olmamıştır.

Şimdi, Cumhurbaşkanlığı makamına baktığınızda, herkesin saygı göstermesi gereken bir makamdır. Biz Milliyetçi Hareket Partisi geleneği olarak, hem Anayasa olarak hem töremiz gereği, Cumhurbaşkanlığının saygın bir makam olduğunu ifade ediyoruz ama öncelikle bu makamın saygınlığını korumakla görevli olan Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisidir.

10 Ağustos seçimlerinden önce Sayın Genel Başkanımızın şu ifadesi bugünleri işaret ediyordu: “Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan Cumhurbaşkanı olmaz, olmamalı.” derken tam da bugünleri işaret ediyordu. Orada iki tane sebebi vardı Genel Başkanımızın ifadesinin. Bir: Hakkında 17-25 Aralıkta kendisi ve çocuklarını kapsayan asrın yolsuzluğunu içine alan bu şaibelerden birtakım usulsüz hâkim ve savcı atamalarıyla kurtulsa bile, millet vicdanında bu 17-25 Aralıktaki asrın yolsuzluğuyla ilgili soru işaretleri devam ediyordu. İkincisi de geldiği gelenek itibarıyla, tavır itibarıyla Cumhurbaşkanlığı makamında tarafsızlığını muhafaza edemeyeceği noktasında kesin yaptığı tavırlardan dolayı tespitlerimiz vardı. Sayın Genel Başkanımız bugünleri ifade etti ve bugün gelinen nokta bunu gösteriyor.

Şimdi, değerli milletvekilleri, öncelikle Adalet ve Kalkınma Partisinin görevlerinden bir tanesi de Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığını korumak çünkü Anayasa’mızın gerek 101’inci maddesi gerek 103’üncü maddesi gerekse 104’üncü maddesi… 101’inci maddede, Cumhurbaşkanının seçildiği andan itibaren partiyle ilişiği kesilir, diyor. Ben şimdi buradan vicdanınıza soruyorum: Burada kürsüye çıkıp ne derseniz deyin, şu anda Recep Tayyip Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanının partiyle ilişiği kesilmiş midir? Hayır efendim, her noktada partiyle ilgili olaylara müdahale ediyor; milletvekili adaylarının tespitinden tutun, kimin milletvekili olup kimin milletvekili olmayacağına kadar Hakan Fidan’ın milletvekili olup olmaması Cumhurbaşkanının sorumluğu içerisinde mi? O, partinin iç meselesidir, yapar veya yapmaz veya X şahsının AK PARTİ’den aday olması Cumhurbaşkanını ilgilendiren bir husus değildir çünkü Cumhurbaşkanının tarafsız olması gerekiyor. Burada, bakın 103’üncü maddede ne diye yemin ediyor? Diyor ki: “…üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için…namusum ve şerefim üzerine andiçerim.” Şimdi, bu söze, bu yemine uymak lazım ama ne yapıyor? Cumhurbaşkanı devletin imkânlarıyla neredeyse AK PARTİ’nin genel başkanı gibi mitingler düzenliyor “açılışlar” adı altında. Kimin parasıyla yapıyor bunu? Devletin ve milletin parasıyla yapıyor. O mitinglerinde neyi ifade ediyor? AK PARTİ’ye 400 milletvekili istiyor.

RECEP ÖZEL (Isparta) – “AK PARTİ’ye” demiyor, “bir partiye” diyor.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – “Bir parti” dediğinin AK PARTİ olduğunu sen de iyi biliyorsun, biz de iyi biliyoruz, bütün kamuoyu da iyi biliyor. Yani şimdi bunu vicdanen kabul etmemiz mümkün mü?

Burada 104’üncü madde de kurumlar arasında uyum içerisinde çalışmayı gerektiriyor. Şimdi, elinizi vicdanınıza koyun…

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Hangi vicdan?

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Bütün milletvekillerine sesleniyorum: Bunu başka bir cumhurbaşkanı yapmış olsaydı ne derdi? Çıkıp külhanbeyi bir ifade tarzıyla “Eğer siyasete çok meraklıysan forslarını çıkar, gel, siyaset meydanı burası, siyaseti burada yap.” derdi çünkü bunu defalarca dedi. Anayasa Mahkemesi Başkanı, AK PARTİ’nin kapatılmasıyla ilgili sadece Başkanın oyuyla AK PARTİ kapatılmaktan kurtulduğunda kahraman Anayasa Mahkemesi Başkanıydı ama aleyhinde verdiği kararın hemen sonrasında “Cüppeni çıkar, siyaset meydanına gel.” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Mukayesen iyi olmadı. Uymadı, uymadı, hiç uymadı.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Evet, aynen uyuyor. Çünkü bugün Cumhurbaşkanının yaptığı dün söyledikleriyle tezat teşkil ediyor.

Siz, devleti temsil ediyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti’nin devletini temsil ediyorsunuz. Siz, Adalet ve Kalkınma Partililerin Cumhurbaşkanı değilsiniz. Siz, tüm milletin Cumhurbaşkanısınız. Bunun gibi davranmak zorundasınız. Bu, devletin kurumlarını yok eder, Cumhurbaşkanlığı makamına saygısızlık olur, Cumhurbaşkanlığı makamını yıpratır. Devletin makamlarını yıpratmaya da kimsenin hakkı yoktur. Devletin kurumları yıpranırsa devlet yıpranır, devletin kurumları çökertilirse devlet çökertilir. Bugün bunlar işinize gelebilir ama yıpranan bir Cumhurbaşkanlığı makamı Türkiye Cumhuriyeti devletinin bekası açısından tehlike arz eder.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Onun için, Cumhurbaşkanı siyaset yapacaksa forslarını çıkarıp gelsin. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yılmaz.

Aleyhte Sayın Gök.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, seçimler yaklaşınca, AKP milletvekillerinin listelerde yer alma kaygısını, endişesini ve listeleri de gerçekte kimin yapacağının bilindiği gerçeği karşısında burada Cumhurbaşkanına övgüler dizmelerini, Cumhurbaşkanına âdeta Başbakanı da aşan bir şekilde onun emrinde olduğunu bildiren sözcükler söylemelerini biz yadırgamıyoruz. Çünkü, biz biliyoruz ki bu Cumhurbaşkanı, Anayasa’nın 101’inci maddesinde yazıldığı anlamda seçildiği anda partisiyle ilişiğini kesmemiştir, Anayasa’yı çiğnemiştir. Cumhurbaşkanı partisiyle ilişiğini kesmediği gibi, AKP’liler de Cumhurbaşkanıyla olan siyasi birliklerini kesmemişlerdir; hâlâ yönetici odur, hâlâ lider odur, Ahmet Davutoğlu ortada yoktur. Durum bu kadar acıdır ve gerçektir, acı ve gerçektir.

Şimdi, Cumhurbaşkanı, burada, tarafsızlığı üzerine yemin ediyor, tarafsızlığını çiğneyen o kadar örnek var ki, hangi birini verelim değerli arkadaşlarım, hangi birini verelim?

İç güvenlik paketini konuşuyoruz. Cumhurbaşkanı o konuda ahkâm kesiyor, diyor ki: “Bu yasa er ya da geç çıkacak.” Kime diyor bunu? Meclise diyor. Kim çıkartacak bu yasayı, kim “Kabul” oyu kullanacak? AKP’li üyeler. O yüzden buradan ayrılamıyorsunuz, Cumhurbaşkanının gözünden düşmemek için, Cumhurbaşkanı nezdindeki itibarınız sarsılmasın, listelerde yer alalım diye bir telaş sergiliyorsunuz.

A. EMİN ÖNEN (Şanlıurfa) – Milletvekili nerede olacak başka? Meclis Genel Kurulunda olur tabii. Ne alakası var? Milletvekili zaten burada olur.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Başka nerede olalım ya? Burada olmayalım, nerede olalım, nereye gidelim?

LEVENT GÖK (Devamla) – Bakın, Cumhurbaşkanı bunu söyledi, ben bu kürsüden haykırdım, “Bu paket er ya da geç çıkacak.” diyen bir Cumhurbaşkanı Meclis üzerinde vesayet kurmuştur. Yüreğiniz varsa çıkın buraya, deyin ki: “Cumhurbaşkanı, o senin işin değil, o Başbakan ile bizim işimiz, Meclisin işi. O konuda karar verecek olan kişi biziz. Biz senin talimatlarınla hareket etmeyiz.” diyen bir yürekli AKP’li milletvekili arıyorum! Arıyorum! “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” yazıyor burada. Vesayet altındasınız hepiniz. Vesayet sizi eziyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Başkan! Başkan!

LEVENT GÖK (Devamla) – Cumhurbaşkanı daha dün muhtarlara diyor ki: “Engelleye engelleye daha 50’inci maddeye geldiler.” Kim engelliyor? Muhalefet engelliyor.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Evet.

LEVENT GÖK (Devamla) – Cumhurbaşkanı taraf arkadaşlar, taraf, hem de AKP’nin içinde lider gibi taraf.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Taraf, demokrasiden taraf!

LEVENT GÖK (Devamla) – Kim engelliyor? Muhalefet engelliyor. Bir Cumhurbaşkanı böyle mi konuşur? Bir Cumhurbaşkanı der ki: “Bu yasa Parlamentoda enine boyuna tartışılır, önüme gelir, karar veririm.” Hayır, Cumhurbaşkanı işin içinde. Er ya da geç çıkacakmış; bu yasanın fazlası yokmuş, eksiği varmış.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Doğru söylüyor.

LEVENT GÖK (Devamla) – Değerli arkadaşlar, siz kimi kandırıyorsunuz?

Cumhurbaşkanı tarafsız da değil ayrıca, ülkeyi bölüyor, kutuplaştırıyor. Az önce burada konuşan arkadaşımız Cumhurbaşkanının kadınlarla ilgili yaptıklarını anlatıyor. Daha geçen gün Cumhurbaşkanı demedi mi “İnadına dekolte giyin, biz inancına, tarihine bağlı nesiller, düşünen gençler yetiştireceğiz.” diye? Hani siz kıyafetiyle uğraşmazdınız insanların? Dekolte giymesi sizi niye ilgilendiriyor insanların? Hani, nerede sizin özgürlükçü anlayışınız? Hepiniz çuvallıyorsunuz.

Cumhurbaşkanı şu anda Türkiye demokrasisinin önündeki başsorundur değerli arkadaşlar. Bir kere, AKP’li milletvekilleri bu iradeye karşı çıkmadığı müddetçe burada milletvekilliği görevini layıkıyla yerine getiremezsiniz.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – O bizim irademiz karşı çıkmıyoruz, o bizim irademiz!

LEVENT GÖK (Devamla) – Daha gördük, Başbakanın “Gelince memnun olduk.” dediği Hakan Fidan’ın nasıl böyle adaylığın elinden alındığını ve Başbakanın çırpınışları karşısında dahi MİT Müsteşarlığına siyasi etiğe aykırı olarak tekrar geri getirildiğini gördük. Ses çıkarttığınız oldu mu? Yok, çıkartamazsınız.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Biz sağlam iradenin arkasındayız.

LEVENT GÖK (Devamla) – Sizin hiçbirinizin vesayet altında ses çıkartacak gücü yoktur. Siz sadece kuru kalabalıklara, muhalefetin üzerine baskı yapın; polisin şiddetiyle, TOMA’larıyla muhalefeti ezmeye kalkın.

Bunlar bize sökmeyecek değerli arkadaşlar. Cumhurbaşkanı haddini bilecek! (AK PARTİ sıralarından gürültüler) “Cumhurbaşkanına Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu gerçeğini buradan haykıracağız.” deyin. Bir Cumhurbaşkanı bunu söylediği anda bunu reddetmeyen bir AKP Grubuna bu sözler müstahaktır.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Sayın Başkan, doğru konuşsun.

LEVENT GÖK (Devamla) – Kalkın buradan eleştirin, yüreğiniz varsa eleştirin, yüreğiniz varsa eleştirin Cumhurbaşkanını. İradenizi ve tüm düşünce sistematiğinizi Cumhurbaşkanınıza emanet etmişsiniz.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Haddini sen bileceksin!

LEVENT GÖK (Devamla) – Bundan hayır gelmez, bundan hayır gelmez. Biz burada demokrasiyi savunuyoruz, Anayasa’yı savunuyoruz, Cumhurbaşkanını anayasal çizgi içinde çalışmaya zorluyoruz. Bunu yapsın, hepimizin saygısını kazansın ama bunu yapmayan bir Cumhurbaşkanının burada korunmasına da Meclis Başkanı müsaade etmemelidir.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Sen kimsin ki Cumhurbaşkanına laf diyeceksin? Sen kimsin?

LEVENT GÖK (Devamla) – Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Haddinizi bileceksiniz! O, sağlam iradenin arkasında.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Söz vereceğim size.

Sayın milletvekilleri, kürsüdeki konuşmacının…

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Siz yerinize oturun, size ben söz vereceğim ama şunu bitireyim.

Kürsüdeki konuşmacının sözlerine birleşimi yöneten başkanın müdahalesi disiplin hükümleri hariç iki şekilde olabilmektedir. Birincisi, İç Tüzük’ün 66’ncı maddesine göre, görüşülen konu üzerinde konuşmaya davet etmek için; ikincisi de İç Tüzük’ün 67’nci maddesine göre, kaba ve yaralayıcı ifadeler sarf eden milletvekilini temiz bir dil kullanmaya davet etmek için.

ADNAN YILMAZ (Erzurum) – Her şey var.

MURAT YILDIRIM (Çorum) – Dili de temiz değil.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Her ikisini de yaptı.

BAŞKAN – Bunun dışında konuşmacıyı, sözlerinin uygunluğu, isabetliliği bakımından içerik denetimine tabi tutup uyarmak Başkanın yetkisinde bulunmadığı gibi “kürsü dokunulmazlığı” kavramına da aykırıdır.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Öyle bir usul tartışması açmakla hata ettiniz. Vakit kaybı, vakit. Yazık değil mi? Bir de beşer dakika sözleri.

BAŞKAN – Bu usul tartışmasının sonucunu söylüyorum muhteremler.

Sayın Bostancı, buyurunuz.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Efendim “Vesayet altındasınız.” diyerek grubumuza hakaret etmiştir.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Usul tartışmasıyla alakalı gerçekten müdahale etmeniz gerekiyor.

BAŞKAN – Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

3.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, Ankara Milletvekili Levent Gök’ün usul görüşmesiyle ilgili konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar…

MURAT YILDIRIM (Çorum) – Şeflik dönemi!

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – …burada hiç kimse had bildirme makamında değil. Demokrasilerde had bildirecek yegâne yer millettir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Millet de sandıkta had bildirir. Levent Bey ve arkadaşları her seçimde zaten hadlerini öğrenselerdi bugün daha farklı bir yerde otururlardı. O yüzden, onların kelimelerle had bildirme lafı yerine milletin bir gerçeklik olarak iradesi her şeyin yerine geçer onu belirteyim.

İkincisi: Burası herkesin özgür iradesiyle karar verdiği bir Meclis. CHP’liler ne kadar özgürse, HDP’liler, MHP’liler ne kadar özgürse bir parti disiplini ve hiyerarşisi içerisinde, emin olun, en az onlar kadar AK PARTİ de özgürdür ve kendi iradesiyle karar verir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) – Keşke öyle olsa!

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Üçüncüsü: On üç yıldır AK PARTİ iktidarda. Allah’a şükür bu ülkede kapalı gezen de var, dekolte gezen de var. Kafamızın içinde bir Türkiye düşünmek yerine sokağa çıkıp baksak bu ülkenin gerçekliğini görürüz. Dekolte giyene kimse karışmıyor ama hâlâ başında örtü olanlara “karafatmalar” diyen insanlar var ne yazık ki bunu da belirteyim.

 LEVENT GÖK (Ankara) – Ayıp, ayıp!

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Utanmıyorsunuz ya!

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Bir başka husus, bir başka husus: Beyler, gece iki olduğunda yine başlarsınız “Angarya.”, “Çalışmaya hayır.”, “Bizi zorla çalıştırıyorsunuz.” Peki, şimdi ne yapıyoruz biz? Daha birinci grup önerisi bile bitmemiş ve saat 17.00.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bunlar yasama faaliyeti değil mi?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Bu, bir angaryadır.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bunlar faaliyet değil mi?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) – Bu, Meclisin çalışmasını engelleme adına fiilî bir durum yaratarak buradaki Meclisin, İç Tüzük çerçevesinde, çalışmasını engelleme girişimidir. Bu angaryaya “Hayır.” diyoruz. Şimdi çalışamıyorsak gece 02.00’den sonra çalışacağız.

Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Bir saniye…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hiçbir şey demedi ya!

BAŞKAN – Bir saniye…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Şimdi, sayın milletvekilleri ve sayın grup başkan vekilleri; 2007’den beri ben bu Mecliste görev yapıyorum. Çok kritik kanunları beraber geçirdik, birbirinizle kafa göz yararak kavga ettiğiniz kanunları da beraberce geçirdik. Herkes bilir ki vesayet altında olmak gibi…

Sayın Bostancı size hiç yakıştıramadım, “Vesayet altındasınız.” sözünü geri almanızı rica ediyorum sizden.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Hayır, ben demedim.

MEHMET YÜKSEL (Denizli) – Size demedi.

BAŞKAN – Şahsım için, benim şahsım için söyledi.

Sayın Başkan…

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Hayır efendim, hayır. (AK PARTİ sıralarından “Size demedi.” sesleri)

BAŞKAN – Bana demediyseniz o zaman ben geri aldım.

AHMET YENİ (Samsun) – CHP söyledi Sayın Başkan, CHP söyledi.

BAŞKAN – Ben geri aldım, o zaman ben geri aldım tamam çünkü…

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Hayır, hayır.

BAŞKAN – Tamam, geri aldım.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Diğeri söyledi Başkanım.

BAŞKAN – Ben de geri aldım.

ADNAN YILMAZ (Erzurum) – Hayır, hayır, Bostancı demedi efendim. Diğerine söyledi Sayın Başkanım, diğerine söyledi.

AHMET YENİ (Samsun) – CHP söyledi.

BAŞKAN – Ya tamam, müsaade buyurun.

Ben diyorum ki şahsıma Sayın Başkan “Vesayet altındasınız.” dedi diye anladığım için herkese bir açıklama yapmıştım. Şimdi “Ben böyle bir şey demedim, size demedim.” dediği için de sözümü geri aldım, özür dilerim. Bu başka bir şey, sıra sıra gidiyoruz. Ben çok yorgunum, kafamı karıştırmayın.

Şimdi, dolayısıyla, burayla ilgili yani burayı yöneten şahısla ilgili itirazlarınız olabilir yöntemler olarak, onun da yolu usul tartışması ama kişiselleştirmeden meseleleri götürmemizde fayda var.

Buyurunuz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, Sayın Bostancı biraz önceki konuşmalarında “Bu olup bitenler angaryadır, fiilî engellemedir.” dedi. Benim açtığım usul tartışmasına binaen bu ifadeleri kullandı, sataştı.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Meclisin çivisini çıkardınız.

BAŞKAN – Sayın Halaçoğlu, siz ne diyorsunuz?

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Aynı sebeple yani Tüzük’e uygun buradaki verdiğimiz Danışma Kurulu önerilerini angarya olarak nitelendiren bir anlayışı kabul etmemiz mümkün değil.

BAŞKAN – İlk Sayın Gök başlamıştı anladığım kadarıyla.

Buyurunuz.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bu konuda?

BAŞKAN – Evet, sizin sözünüz üzerine gittiği için. Yalnız mümkün olduğunca şahsileştirmeden konuları, özel rica ediyorum hepinizden.

Buyurunuz.

4.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben burada AKP’li arkadaşlarımdan vesayet altında kalmadıklarını kanıtlamalarını istedim.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ya, biz sana mı kanıtlayacağız?

LEVENT GÖK (Devamla) – Cumhurbaşkanının bu sözleri yenir yutulur değildir.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sen kanıtla, sen! Bu kadar direnişin sebebi ne, kanıtla!

AHMET YENİ (Samsun) – Kimsin sen?

LEVENT GÖK (Devamla) – Bakın, ben geçen gün kavgalı oturumdan sonra buradan konuşma yapmışım. Bu sözlerimi burada aynen tekrarladım.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Hangi vesayet altındasınız?

LEVENT GÖK (Devamla) – “Siz kendinizi vesayet altında kabul ediyor musunuz?” diyorum. “AK PARTİ sıralarından ‘Evet.’ sesleri.” Değerli arkadaşlar, bunlar sizlere yakışmıyor.

MEHMET CEMAL ÖZTAYLAN (Balıkesir) – Sana ne! Sana ne!

AHMET YENİ (Samsun) – Sana ne! AK PARTİ’den sana ne!

LEVENT GÖK (Devamla) – Bana nesi… Beni ilgilendirir. Siz Cumhurbaşkanının vesayeti altında olamazsınız.

ZİVER ÖZDEMİR (Batman) – Size mi soracağız?

LEVENT GÖK (Devamla) – Sizin lideriniz Başbakan Ahmet Davutoğlu’dur, ancak onunla istişare edersiniz. Tamam mı?

AHMET YENİ (Samsun) – Yahu sizi ilgilendirmez.

LEVENT GÖK (Devamla) – Ben size yerinizi, görevinizi hatırlatıyorum.

AHMET YENİ (Samsun) – Sen kendi partine bak.

LEVENT GÖK (Devamla) – Sayın Başkan, burada Meclisten, İç Tüzük’ten kaynaklanan haklarımızı kullanıyoruz. Verilen grup önerilerinin her biri ülkemizin önemli sorunlarını ilgilendiren konulardır.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Sizi ne ilgilendirir bizim ilişkimiz ya?

LEVENT GÖK (Devamla) – “Partimizin ve diğer partilerin burada görüşlerini saptayarak ortak bir nokta bulur muyuz.” anlayışı içerisindeyiz. Önemli konular tartıştık. Bakın, az önce HDP Grubunun verdiği öneride kadınların işsizliği konusunu tartıştık. Önemsiz bir konu mudur? Araştırılmayacak bir konu mudur? Bunu angarya olarak gören bir anlayışı ben gerçekten anlamakta güçlük çekiyorum.

Sayın Bostancı, keşke bu konuda AKP Grubunu da serbest bıraksanız, nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınlarımızın işsizlik sorununu, diğer sorunlarını ortakça araştıracağımız bir komisyon kursak, bunu bekliyoruz. E, muhalefet bunu talep ediyor, niye reddediyorsunuz?

Paralel yapıyla ilgili önerge getiriyoruz, paralel yapı varsa araştıralım diye AKP’liler reddediyor.

AHMET YENİ (Samsun) – Ya, bize karışamazsınız siz. Size mi soracağız?

LEVENT GÖK (Devamla) – Sevgili yurttaşlarım, dün faiz lobisini araştıralım diye önerge getirdik, AKP Grubunun oylarıyla reddedildi. Paralel yapıyla ilgili önerge getirdik, AKP Grubunun oylarıyla reddedildi. Bunlar, sizin gerçek yüzünüzün görülmesi açısından da yararlı oluyor. (CHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) – Size mi soracağız, oy kullanmada size mi soracağız?

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Yasama faaliyeti yapıyoruz.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Zabıtlara geçsin diye söylüyorum.

BAŞKAN – Evet.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – “Angarya” kelimesi bizden çıkmadı. “Angarya” kelimesini daha önceki zamanlarda da Meclis gece ikide yasama çalışması yaparken arkadaşlar ifade ettiler.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Gece ikide çalışınca angarya olur tabii.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - O zaman ifade ettiğiniz “angarya” durumu asıl şimdi söz konusu, benim dediğim budur.

BAŞKAN – Tamam.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Sayın Başkanım, Sayın Bostancı…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Grup başkan vekilin yok mu?

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – …milletvekillerini kastederek “Siz çalışmaları angarya olarak gördünüz saat ikiye kadar, şimdi de size angarya çalışmayı böylece göstereceğiz.” diyerek milletvekillerine sataşmada bulunmuştur.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Allah Allah!

BAŞKAN – Yok, şöyle dedi. Hayır sataşmıştır, sataşmamıştır ayrı da.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Otursun yerine Sayın Başkan.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Tutanaklara bakın.

BAŞKAN – Söylediği şey başka. Sayın Çıray, söylediği şey başka.

Şimdi, önce grup başkan vekillerini sırasıyla halledelim, cümle başka.

Buyurunuz Sayın Halaçoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)

5.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında MHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, “angarya” dedik, şundan dolayı dedik: Saat ikiden sonra yaptığınız konuşmalar için, görüşmeler için söyledik.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Siz konuşuyorsunuz, biz konuşmuyoruz ki!

LEVENT GÖK (Ankara) – Konuşun Recepciğim, konuşun.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Biz usulüne ve Tüzük’e uygun olarak…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Biz görüşüyoruz, siz konuşuyorsunuz.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – …milletin yararına olmayan bir kanun üzerinde üzerimize…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Sana göre o, sana göre!

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – …düşen millet adına görevi yerine getiriyoruz.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Biz de.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Yani, milletin yararına olmayan bir yasada, Tüzük’ün bize verdiği, muhalefete verdiği millet yararına olan bir konuda engelleme çalışmasını yapıyoruz. Bu, bizim, Tüzük’e göre hakkımızdır.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Yok öyle bir hak Tüzük’te.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Hakkımız var mı, yok mu görüyorsunuz, vardır.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Hangi madde, hangi maddede var? Hangi Tüzük maddesinde var?

 YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Dolayısıyla, bu saatte yani saat beşte yaptığımız, verdiğimiz Danışma Kurulu önerilerini ki…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Kanunun engellenmesi hangi maddede var?

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Danışma Kurulu önerileri Tüzük’e uygundur.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Kanunun görüşülmesinin engellenmesi hangi maddede var?

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Bu Danışma Kurulu önerilerinin burada görüşülmesi Tüzük gereğidir.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Hangi Tüzük maddesinde var?

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hocam, Danışma Kurulu değil, grup önerisi bu.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Dolayısıyla, Tüzük’te bunların görüşülmesi gerektiği için görüşüyoruz…

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Bir tane madde söyle, madde?

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – …ve dolayısıyla buna “angarya” demeniz zaten kanunlara ve Tüzük’e ne kadar aykırı olduğunuzu ve aslında hukuk dışı olduğunuzu ortaya koymaktadır.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – “Angarya” diyen sizsiniz.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hocam, grup önerisi bu, Danışma Kurulu değil.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Dolayısıyla, grup önerileri, araştırma önergeleri…

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hah!

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Meclis araştırması önergeleri Tüzük gereğidir ve bu millet adına yapılmaktadır.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Kanun görüşmesi de Tüzük gereği.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Hâliyle milletin problemlerini burada dile getirmeyi “angarya” olarak nitelendiren bir zihniyetin hem hukuka hem de Meclise saygısı olmadığı ortaya çıkmaktadır.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – “Angarya” diyen sizsiniz.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Bu bir öz eleştiri.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Dolayısıyla, bunu kabul etmemiz mümkün değil. Eğer “angarya” diyorsanız, Anayasa’yı açın, Anayasa’da angaryanın ne olduğunu görürsünüz…

RECEP ÖZEL (Isparta) – O da size uyuyor Hocam.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – …o çerçeve içerisinde hareket ederseniz. Dolayısıyla, buraya çıkıp bizim Tüzük’teki millet hakkına konuşmamızı engelleyemezsiniz. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Zozani, buyurunuz.

Grubunuz adına konuşuyor değil mi? Milletvekili olaraksa katiyen söz vermeyeceğim, o zaman siz gelip konuşursunuz.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Grup adına.

BAŞKAN – Buyurunuz.

6.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biz başta söyledik, biz sürede sıkıntı yaşamayız. “Bu pilavdan dönenin de kaşığı kırılsın.” dedik, öncesinden dedik.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Gece ikide ses yok!

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Gece ikide, gece üçte, beşte devamlı çalışalım, tamam mı?

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Hayhay!

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Ona hiç itirazımız yok.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Var, ettiniz.

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Angarya konusuna gelince, bakın, bizim itiraz ettiğimiz nokta şu: Şimdi, bir yerden çıkıp buraya geleceksiniz, İç Tüzük’ü elinize alacaksınız “Efendim, muhalefet bunu suistimal ediyor.” Muhalefet sizi oraya davet ediyor, uymaya davet ediyor. Neye? İç Tüzük 73’e aykırı bir işlem yapmışsınız, buraya getirmişsiniz, gerekçeleri olmayan maddeleri burada görüştürüyorsunuz; yasama yöntemine aykırı bir işlemdir. Size hatırlatıyor, uymuyorsunuz. İç Tüzük 35’inci maddeye göre aykırı bir işlem yapmışsınız, buraya getiriyorsunuz, muhalefet buna itiraz ediyor, size hatırlatıyor, onu da yok sayıyorsunuz. Meclis Başkanını İç Tüzük 13’üncü maddeye uymaya davet ediyor, Meclis Başkanı İç Tüzük’e uymadığını beyan ediyor fiilen. O sizin aklınıza gelmiyor, İç Tüzük 68 hiç aklınıza gelmiyor hiçbir şekilde, ondan sonra gelip burada diyorsunuz ki “Efendim, İç Tüzük’ü suistimal ediyorsunuz.” Hayır, İç Tüzük’ü biz suistimal etmiyoruz, siz İç Tüzük’ü yok sayıyorsunuz.

Mevcut durumda Sayın Cemil Çiçek emekli oluyor, kendisine önerim şu, çok para kazanır bundan: Bir sahaf dükkânı açsın, Meclis İçtüzüğü’nü satsın. Hiç okumamış ama o sahaf dükkânında Meclis İçtüzüğü’nü satsın. Yetmiyorsa Sayın Ayşe Nur Bahçekapılı ile Sayın Sadık Yakut’u da yanına kalfa olarak alabilir.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) – Ayıp şeyler bunlar ya!

BAŞKAN – Yani şahsileştirmeyin diye ricada bulundum ama yapmayın.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- MHP Grubunun, 13/1/2015 tarihinde Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve arkadaşları tarafından, emeklilerin sorunlarının araştırılması; Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve arkadaşları tarafından, ülkemizdeki sayıları 9 milyonu bulan emeklilerimizin içinde bulundukları sıkıntıların araştırılması, taban aylıklarının eşitlenmesi, maaş farklılıklarının giderilmesi ve yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/148) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin, Genel Kurulun 11 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

BAŞKAN - Evet, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

                                                                               Tarih: 11/3/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 11 Mart 2015 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                                                                       Oktay Vural

                                                                                                                           (İzmir)

                                                                                                              MHP Grup Başkan Vekili

 

13 Ocak 2015 tarih, 3607 sayıyla TBMM Başkanlığına verilen Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve arkadaşlarınca emeklilerin sorunlarının araştırılması ile 20/10/2011 tarih ve (10/148) esas numaralı, Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve arkadaşlarınca verilen ülkemizdeki sayıları 9 milyonu bulan emeklilerimizin içinde bulundukları sıkıntıların araştırılması, taban aylıklarının eşitlenmesi, maaş farklılıklarının giderilmesi ve yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması açılması önergelerimizin 11 Mart 2015 Çarşamba günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı.

Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; emeklilerin sorunlarının araştırılması ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılması için Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak verdiğimiz önerge üzerine söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sosyal Güvenlik Kurumunun en son açıkladığı 2014 Kasım ayı verilerine göre ülkemizde 10 milyon 875 bin emekli, dul ve yetim aylık ve gelir almaktadır.

Uzun bir çalışma hayatından sonra emekliye ayrılan insanlar, gelecek endişesi duymadan, ömrünün geri kalan kısmını huzurlu, mutlu ve insanca yaşamayı hayal etmektedir. Ancak, ülkemizde emeklilerimiz mutlu değildir. Emekliler gelecekten umutsuz bir hayat sürdürmektedir. Emekliler dardadır, emekliler zordadır; emekliler çile çekmekte, feryat etmektedir ama ne yazık ki yıllarca emek verenlerin sessiz çığlığına AKP Hükûmeti kulak asmamaktadır. Bugün, emekliler insanca yaşayamıyorsa, mutlu ve huzurlu değilse, aldıkları aylık yetmiyorsa, şiddetli geçim sıkıntısı çekiyorsa ve borçtan bunaldıysa bunun faili de, müsebbibi de, sorumlusu da AKP hükûmetleridir. Emeklilerimizin cebine giren her kuruş da zamlara, faize, vergiye gitmektedir. AKP, emekliyi borca batırmış, krize sokmuş, elinde avucunda ne varsa gasbetmiştir. Emeklilerimiz yıldan yıla fakirleşmiş, sefalete demir atmışlardır.

Emeklilerin büyük çoğunluğu açlık sınırının altında aylık almaktadır. Emekliler aldığı aylıkla kendi giderlerini karşılayamazken bir de işsiz kalan çocuğuna ve onun ailesine bakmak durumunda kalmışlardır.

AKP, emeklileri enflasyonla aldatmakta, 3-5 kuruş maaş zammıyla avutmaktadır. Ocak ayında 2 milyon memur emeklisine yüzde 3, 9 milyon SSK ve BAĞ-KUR emeklisine de yüzde 2,32 oranında maaş zammı vermiştir. Emeklilere reva görülen zamlar böyle. Buna göre SSK emeklilerinin aylığı kaç lira arttı biliyor musunuz? Ben söyleyeyim: 24 lira. Peki, BAĞ-KUR emeklilerimizin emekli aylığı kaç lira arttı haberiniz var mı? 13 lira, 15 lira. AKP Hükûmetine diyorum ki: Bu ayıp size yeter.

Ey Cumhurbaşkanı, ey Başbakan, ey AKP Hükûmeti; içi boş sözlerle ekonominin iyi durumda olduğunu, Türkiye'nin zenginleştiğini, kişi başına millî gelirin 11 bin dolara vardığını söyleyip duruyorsunuz. Mademki öyle, emeklilere payını niye vermiyorsunuz? Emeklinin hakkını para kasalarına, ayakkabı kutularına mı istifliyorsunuz? Soruyorum: Emekliye 15-20 lira zam verirken hiç sıkılmadınız mı, hiç yüzünüz kızarmadı mı? Ama, nerede! Bunlarda utanacak, kızaracak yüz yok. Baksanıza, Maliye Bakanı emekli aylıklarındaki artışların enflasyonun oldukça üzerinde gerçekleştiğini söylüyor. Tabii ki bunların tuzu kuru, bunların emeklileri hiç düşündüğü yok, öyle bir dertleri yok. Kendileri katrilyonluk saraylarda, köşklerde, trilyonlarca liralık makam uçağı ve makam arabalarında sefa sürsün, emekliler ise sürünsün. Bunların anlayışı bu. Aslında, bunlara 700 lira BAĞ-KUR emekli aylığı verelim de emekli aylığı yüksek miymiş, alçak mıymış bir görsünler.

Emekliye sürekli masal okuyan bu Maliye Bakanının, bu Hükûmetin hayat pahalılığından, gıda fiyatlarına gelen zamlardan acaba haberi var mıdır? Acaba kömürün, tüp gazın fiyatından, doğal gaz faturasından, elektrik faturasından bilgileri var mıdır? Emekliye verilen maaş artışı açık ve gizli zamlarla kabaran elektrik faturalarındaki artışı bile karşılamıyor. Sadece elektrik faturası emekli aylığının önemli bir kısmını alıp götürüyor. Bir de utanmadan yandaş şirketler zarar etmesin gerekçesiyle hırsızların çaldığı elektriğin parasını dürüst vatandaşların sırtına yüklüyorsunuz. Zaten bu zihniyet hırsızlara, kaçakçılara, rüşvetçilere sahip çıkmakta pek mahirdir.

Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti emeklileri sürekli hayal kırıklığına uğratmıştır. Bugün emeklilerimizden en fazla aldığımız şikâyet emekli aylığının neden düşük olduğudur, "Filancadan daha fazla hizmetim var, daha çok prim ödedim, benim emekli aylığım onunkinden neden az?" diye haklı olarak soruyorlar. AKP, emeklilere verdiği sözleri tutmamıştır, emekli aylıkları arasındaki eşitsizlik ve dengesizlikleri gidermemiştir. Verilen sözlerin aksine, emeklilerin SSK, BAĞ-KUR, Emekli Sandığı ayrımı aynen sürmektedir.

İntibak düzenlemesi olarak takdim edilen kanunla sadece 2000 öncesi SSK emeklileri için kısmi iyileştirme yapılmıştır, 2000 ve sonrası emeklilerin aylıklarındaki eşitsizlik görmezden gelinmiştir. Süper emeklilerin, BAĞ-KUR emeklilerinin mağduriyeti hiç dikkate alınmamıştır.

2008 yılında çıkarılan kanunla emekli aylıklarındaki refah payını yüzde 100'den yüzde 30'a düşüren, emekli aylığı hesabında aylık bağlama oranını azaltan AKP iktidarıdır. Bundan dolayı, eskisine nazaran çok düşük emekli aylığı bağlanmakta, eski ve yeni emeklilerin aylıkları arasındaki fark her geçen yıl artmaktadır. O nedenle, emekli aylıkları arasındaki eşitsizliğin daniskasını yapan AKP Hükûmetidir.

Bakınız, emekliler banka promosyonu alabilmek için sekiz yıldır mücadele vermektedir. AKP Hükûmeti bunu bile becerememiştir. Herkes banka promosyonu alırken emekliler üvey evlat muamelesi görmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu yıllık 120 katrilyon lirayı aşan emekli aylıkları ödüyor ama emekliler bu ödemeleri yapan bankalardan promosyon almıyor. Ey Hükûmet, herkes alıyor da emekliler sekiz yıldır neden promosyon alamıyor? Neden emeklilerin yanında değil de faiz lobisinin tarafındasınız? Neden emekli aylıklarını faiz lobisine yıllardır bedava kullandırıyorsunuz?

Diğer taraftan "Sağlık hizmetleri ücretsiz." diyorsunuz ama muayene parası, katılma payı, reçete parası, kutu parası, fark ücreti diye yaptığınız kesintiler nedeniyle emekliler maaşının ne olduğunu bile bilememektedir. Bugün emekli aylığının önemli bir kısmı sağlık kesintilerine gitmektedir.

Yine emekli bir iş bulsa, iş yeri çalıştırsa emekli aylığının yüzde 15'i kesilmektedir. Vergi kaçakçılarını, kara paracıları, rüşvetçileri affeden AKP Hükûmeti emeklinin ümüğünü sıkmaktadır. Emekli esnafa “Niye çalışıyorsun?” diye borç çıkarmaktadır. Emekli olup çalışan esnafımızdan her gün şikâyet alıyoruz. Taksiciden dolmuşçuya, bakkaldan tamirciye, berberden lokantacıya kadar tüm esnafımız bu borçlar nedeniyle Hükûmete ateş püskürmektedir. AKP Hükûmeti, kaç para emekli aylığı verdiğine bakmıyor, bir de emekli esnafın "Emekliyken niye çalıştın?" diye maaşını kesiyor. AKP Hükûmeti emekliye zulüm yapmaktadır. İş yeri açan, katma değer yaratan, gençlere iş imkânı sunan emekli esnaf ödüllendirilmesi gerekirken cezalandırmaktadır. Ama bilesiniz ki emekliler, gördüğü zulüm üzerine 7 Haziranda AKP'yi sandığa gömecektir.

Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak emekli aylıklarının iyileştirilmesi ve emekli aylıkları arasındaki eşitsizlik ve dengesizliklerin giderilmesi amacıyla verdiğimiz kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde görüşülmeyi beklemektedir. Bu teklifte, ödedikleri primler ve bağlanan aylıklar gözden geçirilmek suretiyle, emekli aylığının yüzde 50'sine varan oranlarda emekli, dul ve yetimlere iyileştirme zammı ödenmesini öngörüyoruz. Esasen en düşük emekli aylığı bin liranın üzerine çıkarılmalıdır. Hiçbir emeklimiz açlık sınırının altında aylık almamalıdır. Emekli aylıklarındaki farklılıklar süratle iyileştirilmeli, dengeye getirilmeli, intibak sağlanmalıdır.

Sağlık hizmetlerinde alınan bazı katılma payları ve emekli aylığından yapılan prim kesintileri kaldırılmalıdır.

Emeklilikte yaşa takılanlar görmezden gelinmemelidir. Emeklilikte yaşa takılanlar için bahaneler üretilmemelidir. Asgari emeklilik şartlarına ulaşamadıkları için emekli aylığına hak kazanamayan, emeklilikte yaşa takılan, prim gün sayısına takılan kardeşlerimize kolaylıklar sağlanmalıdır.

Emekli aylığı bağlanması için gerekli parametreler gözden geçirilmeli, kazancın güncellenmesindeki yüzde 30’luk refah payı oranı yüzde 100 olarak yansıtılmalıdır.

Emekli aylıklarının artışında sadece enflasyon değil, büyümeden de pay verilmeli ve bu çerçevedeki hesaplama ayrı bir endeksle yapılmalıdır.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Hakkâri Milletvekili Sayın Adil Zozani.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Adil Zozani, emeklilere karşı mısın sen?

MÜSLİM SARI (İstanbul) – Aleyhinde mi konuşacaksın?

BAŞKAN – Sayın Çetin bir şey söyledi…

Buyurunuz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Çetin Çarşı’ya karşı ama ben emeklilere karşı değilim, onu söyleyeyim.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Ben Çarşı’nın ta kendisiyim.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şekil şartı gereği aleyhte konuşuyorum ama bu önergenin aleyhinde olmak mümkün değil. Tabii ki konuşmamın içeriği boyutuyla da lehinde bir konuşma yapacağım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Ama sen “aleyhinde” dedin. Ben onu duydum.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Değerli milletvekilleri, şimdi, Türkiye’de emeklilerin son iki ay içerisinde maaşları mevcut durumda bile üçte 1 oranında eridi. Yani yüzde 3’lük zamdan falan söz edildi ama esasında her emeklinin maaşı son iki ay içerisinde üçte 1 oranında eridi. Neye göre eridi? Döviz kurundaki dalgalanmalar nedeniyle eridi. Peki, bu döviz kurundaki dalgalanmalar kime yaradı? Emekliye yaramadığı kesin çünkü 800 lira maaş alan bir emeklinin alım gücü üçte 1 oranında düştü mevcut pozisyonda ama bu döviz kurundaki dalgalanmalar birilerine yaradı. Kime yaradı? Banka hesaplarında dövizi olanlara yaradı. Emeklilerin banka hesaplarında döviz olmadığına göre, kimlerin bankalarda döviz hesabı varsa üzerine alınabilir bu konuda, hele hele bunlar iktidar mensuplarıysa bu konuda üzerlerine alınmalılar. Çünkü döviz kurundaki dalgalanma ve özellikle TL’nin değer düşüşünden medet uman, kâr uman yöneticilerin bu ülkede varlığını artık hissediyor herkes. Herkes bunu konuşuyor, “Birileri bankalarındaki hesapları şişsin diye, kâr elde etsin diye özellikle bu krizlere çanak tutuyor.” diyor ve devletin en tepe noktasındaki insanlar bunu yapıyorsa emekliyi düşünecek birilerinin iktidar cenahında olabileceğini düşünmek de biraz safdillik olur.

Şimdi, bakın, yaklaşık bir aydır iç güvenlik yasa tasarısını konuşuyoruz, torba tasarıyı konuşuyoruz, bir ay geçti ama iç güvenlik yasa tasarısından önce bu Meclisin komisyonlarında görüşülen bir tasarı daha vardı, o da iş güvenliğiydi. İş güvenliğini siz getirmiyorsunuz Meclisin gündemine, tasarı olarak komisyonlardan geçti, torba teklif olarak şu anda Meclis Genel Kurulu sırasında bekliyor.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Bunların derdi iç güvenlik, iş güvenliği değil!

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Getirmiyorsunuz iş güvenliğini buraya, iç güvenliği getiriyorsunuz.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Her gün 4 kişi ölüyor!

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Yan yana koyarız. Ben biraz sonra sizinle bazı rakamları paylaşacağım, hangisinin daha acil olduğuna siz karar verin.

Bakın, Türkiye’de sizin iktidarlarınız döneminde yılda ortalama 1.221 işçi yaşamını yitiriyor, yılda ortalama 1.221 işçi yaşamını yitiriyor. Mevcut durumda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını yürüten Sayın Bakanın döneminde bu ortalama yılda 1.600’dür, yılda 1.600 işçi hayatını kaybediyor. Ya, Orta Doğu savaşında yılda bu kadar insan ölmüyor, Orta Doğu’daki savaşta yılda ortalama bu kadar insan ölmüyor, siz hangi iç güvenlikten söz ediyorsunuz? İş güvenliği daha acil bir konu değil miydi? Getirseydiniz buraya, insanlarımızın çalışma koşullarını düzenleseydik, insani koşullar getirseydik. Niye getirmiyorsunuz? Size bu lazım, çünkü sizi bu koruyor, iş güvenliği korumuyor, işçinin güvenliği sizin açınızdan hiç önemli değil. Hatta ve hatta, işçilerin bu ölüm oranının yüksekliğini, uluslararası sermaye kurumlarına, Türkiye’ye davet etmek istediğiniz sermayedarlara da bir iftihar meselesi olarak sunabiliyorsunuz, “Bakın, işçiler ölüyor ama sermayedar tazminat ödemek durumunda değildir.” diyebiliyorsunuz. Şimdi, böyle koşullarda siz neden söz edebilirsiniz arkadaşlar?

Bakın, AB ülkelerinde istihdam edilen yüz bin kişi başına ölümlü iş kazası oranları burada. Bu sonda gördüğünüz grafik Türkiye’ye ait, yüz binde 14,3. Bu, Türkiye'nin; 27 Avrupa ülkesi içerisindeki grafiğimiz budur. Hepsinin toplamından daha fazla bir noktadasınız.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Sen Türkiye’yi Orta Doğu ülkeleriyle kıyasla da gör.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Madencilik sektörüyle ilgili bir istatistik, 20 AB ülkesiyle ilgili istatistik burada, 11 -yüz binde 1 kaza üzerinden söylüyorum- Türkiye 171. Bu sizin eseriniz.

Bir istatistik daha vereyim maden sektöründeki iş ölümleriyle ilgili. Bu grafikleri ben üretmedim, siz de girin, bu grafikleri İnternet’ten çok rahatlıkla bulursunuz hem de devletin resmî kurumlarının verdiği grafiklerdir bunlar, istatistiklerdir, rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Bunun önüne geçebilecek, bu yüz karası grafiği tersine dönüştürebilecek, iş ölümlerini ortadan kaldırabilecek ya da asgariye indirebilecek tedbirleri burada görüşmek var iken neyinize Meclisi bu kadar iç güvenlik paketiyle meşgul ediyorsunuz? Ne pahasına bunu yapıyorsunuz? Kendinizi koruma pahasına, bunun için. Derdiniz kendinizi korumaktır. Demokrasiyi, eşitlik ilkelerini vesaire; hiçbirini hatırlamaz oldunuz. Hatırlamadığınız için de üçüncü gözle kendinize bakma yetisini yitirmiş oldunuz. Hükûmet olarak, iktidar partisi olarak bu vasfınızı yitirdiniz, kendinizi görmüyorsunuz.

Açık ifade ediyorum, çok iyi biliyorum, biraz sonra bir konuşmacınız çıkacak, diyecek ki: “Gündemimizdeki iç güvenlik paketi nedeniyle… Biz bunun aciliyetine inanıyoruz. Bu nedenle… Zaten yasama döneminin de sonuna geldik. Komisyon kurmanın bir anlamı kalmamıştır. Taraf olsak bile, artık bu komisyonu kurmayacağız.” Açıklamanız bu. Bunun için zahmet etmeyin, gelip burada konuşmayın. Matbu konuşmanızı zaten biz burada biliyoruz, anlıyoruz. Refleksleriniz bu konuda belirgin ve net.

Bir şey söyleyeyim. İkinci…

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Artı başka bir şey daha söyleyeceğim, art bir şey daha söyleyeceğim yani.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Siz gelip burada söylersiniz.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Zaten geleceğim.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Anlaşılan, siz konuşacaksınız.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Ben konuşacağım.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Bunlara da cevap verirsiniz, umut ediyorum.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Tabii, tabii.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Ben zevkle sizi dinleyeceğim Sayın Vekilim eğer siz konuşacaksanız.

Bu tablolara ilişkin olarak…

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Yalnız onlar önergeyle alakalı değil.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Gelip burada cevap verirsiniz her şeye…

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Önergeyle ilgili, şimdi, ona göre konuşalım.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Önerilerimizi yapıyoruz, önerilerimiz var. İş güvenliği paketinin muhalefet şerhlerini okuyun, zahmet edin okuyun, orada önerilerimiz çok açık ve nettir. Hepsine önerilerimizi koyuyoruz, hepsine biz kafa yoruyoruz, okuyoruz. Okumadan gelip burada yasama faaliyetlerine katılım sağlamıyoruz, bunu bilesiniz. Biz dersimize çalışıyoruz, siz de dersinize çalışın.

Emeklinin sofrasındaki ekmek her gün bir dilim daha küçülüyor. Yaşam koşulları insani boyutların çok çok altına indi, açlık sınırında insanları yaşatıyorsunuz. Resmî rakamla 10 milyon insanın yaşam koşullarından söz ediyoruz. Bunun sizi ilgilendiriyor olması gerekir, bu konunun sizi ilgilendiriyor olması gerekir.

Bakın, emeklilikte yaşa takılan yaklaşık 460 bin insan sorunu var Türkiye’de. Memnun olurum, buraya çıktığınızda bu insanların sorunlarının giderilmesi konusunda… Emeklilikte yaşa takılan insanların sorunlarını nasıl çözeceksiniz, bu konuya bir cevap vermenizi umut ediyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Çalışma Bakanı söz verdi Adil Bey.

ADİL ZOZANİ (Devamla) – Sayın Bakan çıksın, burada bir cevap versin, umut ediyorum.

Bakın, bu insanlara deli gömleği giydirdiniz; ironi yapmıyorum, bu insanlar kendilerini görünür kılmak için, sorunlarını ifade etmek için sokakta deli gömleğiyle dolaşmaya başladılar. Siz görebildiniz mi? Göremediniz ve her gün bu insanların sorunları büyüyor, bu sel büyüyor, bir sele dönüştü bu insanların sorunu. Bu sel sizi götürür, emin olun bu sel sizi götürür ama bari giderken arkanızdan “Allah razı olsun.” diyecek insan bırakın, birisinin size hayır duası etmesini bırakın. Türkiye zenginden ibaret değildir, Türkiye müteahhitten ibaret bir ülke değildir. Türkiye’nin 77 milyon insanının sorunlarını sorun ediniyorsanız getirin -bakın, Meclisin gündeminde vardır- eksiklerini de tamamlayalım, İş Güvenliği Yasası’nı getirelim, emeklilerimizin de sorunlarını içine alacak şekilde bu sorunu çözelim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Zozani.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin lehinde, İstanbul Milletvekili Sayın Müslim Sarı.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

MÜSLİM SARI (İstanbul) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Milliyetçi Hareket Partisinin emeklilerin sorunlarının araştırılmasıyla ilgili vermiş olduğu araştırma önergesinin gündeme alınıp alınmamasıyla ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Konuşmama başlamadan önce -bugün önemli bir gün- AKP faşizminin ve polis şiddetinin ulaştığı boyutların sembol isimlerinden biri Berkin Elvan’ın ölüm yıl dönümü. Kendisini saygıyla anıyorum. Bundan sonra da, bundan on yıl sonra da, yirmi yıl sonra da Türkiye’nin siyasetiyle ilgili bugün içinden geçtiğimiz döneme ilişkin söz söyleyecekler, tarih yazıcıları bugünü kara bir leke olarak yazacaklar ve Berkin Elvan ve Berkin Elvan gibiler daha çok anılacak bu ülkede.

Şimdi, emeklilerin çok ciddi sorunları var, çok ciddi problemleri var. Tabii, on dakikalık bir zaman süresi içinde bunları anlatabilmek çok kolay değil ama kısa bir özet yapacak olursak şunları söyleyebiliriz: Bir kere, 10 milyonun üzerinde bir kitleden bahsediyoruz. Resmî rakamlara göre 6 milyon civarında işçi emeklisi, 2,5 milyon civarında BAĞ-KUR’lu ve 2 milyonun biraz üzerinde memur emeklisi olmak üzere Türkiye’de 10,5 milyon civarında emekli var ve bu emeklilerin de çok büyük problemleri var. Ve beklenir ki iktidar partisi, bu kadar büyük bir kitlenin, kendi etkiledikleri insanlarla beraber, eşleriyle ve çocuklarıyla beraber çok ciddi oy potansiyeline ulaşan bu kitlenin sorunlarına karşı çok daha duyarlı olsun ama maalesef durum böyle değil.

Emeklilerin en önemli problemlerinden biri hiç kuşku yok ki gelirleriyle ilgili problemlerdir. Emekliler bugün çok zor koşullarda, çok kıt olanaklarla yaşamaya çalışmaktadırlar. Emeklilerin çok büyük bir kısmının gelirleri Türkiye’de tespit edilmiş açlık sınırının bile altındadır. Bakınız, 2014 yılı sonu itibarıyla SSK’da en düşük tarım emeklisi 911 lira, BAĞ-KUR tarım emeklisi 611 lira, Emekli Sandığı emeklisiyse 1.273 lira almaktadır. Bu, emeklilerin onurlu bir yaşam için ve sosyal hayata katılmalarını sağlayabilecek olanakların çok çok altındadır.

Bakınız, emekliler hangi durumda: 2012 yılında Türkiye Emekli Profili Anketi yapıldı. Bu anketten çok enteresan sonuçlar çıktı: Emeklilerin yüzde 84’ü “Gelirlerimiz yetersiz.” diyor. Geçinmek için başkalarına muhtaç olan emeklilerin oranı yüzde 30 yani Türkiye'de her 10 emekliden 3’ü diyor ki: “Ben geçinemiyorum, geçinmek için başkalarına muhtacım.” Peki, kimler bunlar? Bunların yüzde 73’ü çocuklarından yardım alarak ancak yaşayabildiklerini söylüyorlar, yüzde 16’sı yakın akrabalarından yardım alarak yaşayabildiklerini söylüyorlar, yüzde 7’si devletten, yüzde 4’ü de dernek ve vakıflardan.

Yine bu ankete göre, emeklilerin yüzde 28’i maaşlarının dörtte 1’ini sadece ve sadece gıda harcamalarına ayırmak zorunda kalıyor, yüzde 38’i maaşlarının yarısını gıda harcamalarına ayırmak zorunda kalıyor, yüzde 20’si maaşlarının dörtte 3’ünü gıda harcamalarına ayırmak zorunda kalıyor, yüzde 14’ü de tamamını gıda harcamalarına ayırmak zorunda kalıyor yani düşünün, sadece ve sadece aldıkları maaşla gıdalarını temin edebilen ve onun ötesinde hiçbir harcama yapamayan geniş ve büyük bir emekli kitlesiyle karşı karşıyayız.

Emeklilerin yüzde 28’i gecekonduda yaşıyor, yüzde 27’si kiracı, yüzde 56’sı ise evlerini sadece ve sadece sobayla ısıtabiliyor. Emekliler bu durumda, bu koşullarda.

Dolayısıyla, emekli maaşlarının iyileştirilmesi ve onların gelirlerinin onurlu ve hakça yaşamak için ihtiyaç duydukları seviyeye çıkartılması bir önceliktir. AKP hükûmetleri döneminde bunun yapılmadığını görüyoruz, yapılmadığı için bugün bu sorunlar bu noktaya kadar gelmiş. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, emeklilerin gelirlerinin iyileştirilmesi için onlara sadece hedef enflasyonu kadar değil, hedef enflasyonun da üzerinde -reel olarak- reel büyümeden de, refahtan da pay verilmesini bir politik öncelik olarak önceliyoruz ve bunu hem seçim bildirgelerimize koyduk hem de politikalarımızın ana metinlerinden biridir.

Türkiye'de, emekliler, onurlu bir yaşamı devam ettirebilmek için, idame ettirmek için ihtiyaç duydukları gelirlere Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında önümüzdeki dönemde kavuşacaklardır ve bunu sağlayacaklardır, bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

Bir başka sorun: Ücretlerdeki, emekli maaşlarındaki dengesizlik. Bununla ilgili, intibakla ilgili bir düzenlemenin bir an önce gündeme getirilmesini Cumhuriyet Halk Partisi çok hararetle savundu ve istedi ancak AKP adına “intibak” dedi fakat intibaktan çok uzak bir düzenlemeyi getirdi, bu Mecliste, Parlamentoda geçirdi. Biz bunun intibak olmadığını söyledik ve bu yasal düzenleme emeklilerin ücretleri arasındaki ücret farklılıklarını, eşit durumda olanların durumlarının eşitlenmesini sağlayamadı. Dolayısıyla, Cumhuriyet Halk Partisi bunu da en kısa sürede yapacaktır.

Üçüncü önemli bir sorun: Sosyal güvenlik destek primi kesintileri. Bakınız, bir taraftan uyguladığınız ekonomik politikalarla, belirlediğiniz ücret politikalarıyla emeklileri açlık sınırının altında yaşatıyorsun, aldığı maaşlarla geçinemez hâle getiriyorsunuz, bir yandan da bu emekli kendi adına iş yapmaya kalktığında ondan ayrıca yüzde 15 destek primi kesintisi yapıyorsunuz. Bu hiç hakkaniyete uygun değil. Örneğin, bir bakkal dükkânı açan bir emekli 375 liraya kadar ayda destek primi kesintisi ödemek zorunda kalıyor. Bu şekilde yaklaşık 600 bin emekli var. Ve Cumhuriyet Halk Partisi söz veriyor, sosyal güvenlik destek primi kesintisini de kaldıracak önümüzdeki dönemde.

Emeklilerle ilgili bir başka sorun -gerçi bu emeklilerle doğrudan ilişkili değil ama dolaylı yollardan ilişkili- yaşa takılanlar meselesi. Bakınız, emeklilikle ilgili prim ödeme gün sayılarını tamamlamış oldukları hâlde yaşları yeterince müsait olmadığı için, ilgili mevzuata göre ilgili mevzuatın altında kaldığı için emekli olamayan insanlar var. Bu insanların sayısı, bize verilen rakamlara göre, bugün itibarıyla 412 bin. Dolayısıyla, 400 binlik, 500 binlik bir kitlenin, sosyal güvenlik sisteminin parametrelerinde bir esneklik sağlayarak onların emekli olmalarını sağlayabilecek bir düzenlemeyi hep beraber hayata geçirebiliriz, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bundan yanayız. Elbette ki mali dengelerin, aktöryel dengelerin bozulmasından yana değiliz ancak aktöryel dengeleri bozmadan, mali dengeleri bozmadan geçiş sisteminin esnekliğinde birtakım ayarlamalar yaparak bunu da çok rahat bir biçimde gerçekleştirebiliriz diye düşünüyorum.

Bir başka sorun: Sağlık giderleri. Emeklilerin en önemli problemlerinden biri sağlık giderleri çünkü bunlar yaşlı insanlar ve çok önemli bir kısmı sürekli ilaç kullanmak zorunda ve sağlık hizmetlerini çok daha fazla talep etmek zorunda olan insanlar. Ama bunların sağlık giderleri için alınan katılım payları, emekliler için çok önemli bir problem hâline gelmiş durumda. Muayene katılım ücretleri, özel hastane fark ücretleri, tetkik fark ücretleri, erken muayene ücretleri, ilaç ve tıbbi cihaz gibi, katılım payları gibi çok yüksek miktarlarda ücretleri ödemek zorundalar. Bununla ilgili düzenleme yapılması şarttır.

Emeklilerin en önemli problemlerinden biri, sosyal yaşamdan dışlanmışlıktır. Mesele sadece gelir meselesi değildir, Türkiye’de ciddi bir yaşlılık politikasına ihtiyaç vardır. Daha doğrusu, yaşlı insanlara ilişkin bir politika geliştirmeye ihtiyaç vardır ve emekliler bunun en önemli eksenlerinden biridir. Bakınız, emeklilerin yüzde 72’si gazete okumadığını söylüyor, emeklilerin yüzde 88’i kitap almadığını söylüyor, emeklilerin yüzde 86’sı tiyatroya hiç gitmediğini söylüyor, yüzde 81’i sinemaya hiç gitmediğini söylüyor. Yani, sosyal yaşam aktivitelerinden giderek dışlanan, giderek kendisini işe yaramaz gibi hisseden, sadece evlerinde oturan, dışarıya çıkamayan, dışarıdaki hayatla bir ilişki kuramayan, entegre olamamış geniş bir kitleden bahsediyoruz. Dolayısıyla, büyük ve güçlü, çerçevesi genişletilmiş bir yaşlılık politikasına ihtiyaç var ve emekliler bunun en önemli unsurlarından biri.

Emeklilerin bir başka problemi, ücret pazarlıklarında kendilerinin bir taraf olarak ve muhatap olarak alınmamasıdır. Kamunun ve devletin iki dudağının arasında, sadece onların belirlediği ücretleri alabilen ancak kendi fikirlerinin sorulmadığı, bir pazarlık unsuru hâline dönüştürülemediği, dolayısıyla sosyal toplumun bir gereği olarak, sivil toplumun bir gereği olarak kendilerini karar alma süreçlerinin içinde göremedikleri bir durum söz konusu. Bunun da kaldırılması gerekir.

Dolayısıyla, emeklilerin sorunları büyük, vaktimiz yeterli değil ama buradan söz veriyoruz ki sayıları 11 milyonu bulan emekli, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında rahata kavuşacak.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sarı.

Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Bilecik Milletvekili Sayın Fahrettin Poyraz, buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Saygıdeğer Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle hepinizi en kalbî duygularımla selamlıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisinin emeklilerin sorunlarının araştırılması ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesiyle ilgili olarak verdiği araştırma önergesiyle ilgili olarak grubumun görüşlerini ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum.

Evet, konuyu önemsiyoruz, öncelikle bunu ifade edelim. Hakikaten, toplumumuzun yaklaşık 10 milyon kişisini ilgilendiren bir sorundan bahsediyoruz ve bu sorunun konuşulmasını da önemsiyoruz ama yeri gelmişken şu tespiti de yapmamız gerektiği kanaatindeyim: Değerli arkadaşlar, bir değerli arkadaşımın söylediği gibi, Meclisin şu andaki çalışma takvimi, istesek de bu konuyu en azından bugün için enine boyuna oturup konuşmak, araştırmak, komisyonlar kurmak ve bunu rapora bağlamak noktasında yeterli değil. Bu gerçeği bir kere kabul edelim ama bugün, en azından bu önerge vesilesiyle bile konuşulması önemli.

Bizim açımızdan da şu açıdan önemli: Evet yani siz muhalefet olarak konunun kendi zaviyenizden görebildiğiniz eksikliklerini, yanlışlıklarını söyleme noktasında gündeme getirilmesini istemiş olabilirsiniz ama iktidar açısından, bizim açımızdan baktığımız zaman da şu on iki on üç yıllık iktidarımız döneminde, AK PARTİ hükûmetleri döneminde, emeklilerin sorunlarının tespiti ve hafifletilmesi noktasında neler yaptığımızı da ifade etmemize imkân sağlayacak. Peki, neler yaptık?

ALİ ÖZ (Mersin) – Neler yaptınız?

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Neler yaptık; şunu söyleyelim, bir tespit yapalım: Değerli arkadaşlar, 2002 yılı öncesine bakıldığı zaman emeklilik sisteminde dağınık bir yapı var; 5 ayrı kanun, 5 ayrı yapı ve bu yapı çerçevesinde de karmaşık bir yapıdan bahsediyoruz ve bir standart yok, norm birliği yok.

Yapılan şey nedir? Değerli arkadaşlar, yapılan şey: Öncelikle sistem eleştirisiyle, yeni bir sistem önerisiyle, yeni bir sistem modeliyle birlikte tüm emeklilik sistemi tek çatı altında toplandı.

Hatırlarsanız, daha önceki sistemde özellikle temel sorunlardan bir tanesi olan, emeklilerimizin temel sorunlarından bir tanesi olan sağlık sistemi birbirine geçmiş, arapsaçı hâline gelmişti…

ALİ ÖZ (Mersin) – Şimdi daha da arapsaçı Hocam.

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) - …ve bir standart birliği yoktu, Emekli Sandığına bağlı olan emeklilerimiz diğerlerine göre sağlık hizmetlerinden azami ölçüde yararlanırken BAĞ-KUR’lular bu hizmetlerden yararlanamaz ve SSK’lılar ise sadece SSK hastanelerine mahkûm edilmiş, oradan hizmet alır vaziyetteydi. Ne oldu? Şu andaki hastaneler birleştirilerek tüm sağlık sisteminden yararlanma imkânı getirildiği gibi, onun da ötesinde bütün vatandaşlarımıza kendi doktorunu seçme hakkı getirildi.

ALİ ÖZ (Mersin) – Allah başımıza dert vermesin, başka bir şey söylemiyorum.

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Daha da öte gidildi, ne oldu? Özellikle bakıma muhtaç olan emeklilerimize evde bakım hizmetinden istifade etme imkânı getirildi.

Daha anlatılabilecek çok şey var ama hangi birini tek tek sayayım, burada sadece birkaç tane örnekle konuyu gündeme getireceğim, o da nedir? Öncelikle, engelli çocuğu olan annelere eksik olan primlerini ödeyerek erken emekli olma imkânı bu dönemde getirildi. Kısmi çalışanlara çalışma sürelerini otuz güne tamamlayarak erken emekli olma imkânı bizim dönemimizde getirildi. Bağımsız çalışanlara da iş kazası geliri alma imkânı getirildi. Ve ister kabul edin ister kabul etmeyin ama yine bu dönemde emekli olan insanlarımıza emekli aylıklarını evlerinde alma imkânı getirildi. Aşağı yukarı sayıları 3,5 milyonu bulan ve emekli olmak isteyip de imkânı olamayanlara, özellikle, 2008 yılında Halk Bankasıyla yapılan protokol çerçevesinde borçlanma, 2011 yılında da Ziraat Bankasıyla yapılan protokolle de borçlanarak emekli olma imkânı getirildi. Rakamlara boğmayacağım, sürem de sınırlı.

Değerli arkadaşlar, sorun önemli, onun farkındayız; yapılacak çok işimiz var, onun da farkındayız. Ama, açıkçası, şunu da anlamakta zorluk çekiyorum değerli arkadaşlar: Biz diyoruz ki, şu anda Meclisin gündeminde iç güvenlik kanunu var; evet, bir an önce iç güvenlik kanununu konuşalım, bitirelim, arkada gelen torba kanunlarda –İş Kanunu’ndan bahsettik az önce- İş Kanunu’nu ilgilendiren hükümler de var arkadaşlar. Kaldı ki İş Kanunu’nu ilk defa çıkartan da, uygulamaya koyan da bu Hükûmet. Şimdi, diyorsunuz ki: “Biz engelleyeceğiz.” Ya, engelleyin, kabul ediyoruz, engelleyin ama ya, bizim sistemimizde Anayasa Mahkemesi diye bir yer yok mu arkadaşlar? Hazırlarsınız gerekçelerinizi, bu kanunda yanlış olarak gördüğünüz hususlar neyse onları alırsınız, Anayasa Mahkemesine götürürsünüz; Anayasa Mahkemesinde, eğer ileri sürdüğünüz savlarınız, iddialarınız doğruysa, kabul görürse zaten Anayasa’ya aykırı olan, eksik olan hususlar iptal edilir, değerlendirmeye alınır. Hadi, Anayasa Mahkemesinden vazgeçtik…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – O zaman Meclise gerek yok ki.

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Başkanım, Anayasa’dan vazgeçtik, Anayasa Mahkemesinden.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Siz hep vazgeçiyorsunuz Anayasa’dan zaten.

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Önümüzde bir genel seçim var. Bütün muhalefet partileri olarak çıkıp diyorsunuz ki: “Vatandaş iç güvenlik kanununa karşı. Vatandaş bunu bize söylüyor.” Bütün muhalefet partileri bunu söylüyor, değil mi? E, ne güzel işte, iktidar partisi olarak biz de vatandaşın karşı olduğu bir kanun çıkartıyorsak sizin elinizde bir imkân, bir koz var.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Niye seçildik? Millet aleyhine olan bir şeye engel olmak için.

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Çıkın meydanlara -önümüzde sandık var üç ay sonra, dört ay sonra- ve deyin ki: “Biz karşı çıktık arkadaşlar. Bakın, bu AK PARTİ şunu, şunu, şunu yapıyor.” deyin.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Onu söyleyeceğiz zaten.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Vatandaş bize yanlışı söyle diye yetki verdi, iktidarın yanlışlarını eleştir diye yetki verdi.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Burada oturmayalım o zaman, hiç gerek yok Meclise.

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Sonuçta da kararı verecek olan halk değil mi? Meclise itibar etmiyorsunuz, millî iradeye itibar etmiyorsunuz, Anayasa Mahkemesine itibar etmiyorsunuz. Sonuçta kararı verecek olan millet.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Ya, niye Anayasa Komisyonu var o zaman?

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Lütfen millete itibar edin. Diyorsanız ki: “Önümüzde seçim var, biz iktidara geleceğiz.” işte buyurun, hodri meydan ama engelleme yaparak daha nereye kadar varacaksınız?

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Siz dayatma yaparak nereye kadar varacaksınız, onu bir söyle bakalım. Siz dayatmayla nereye varacaksınız Sayın Poyraz?

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Biz de çıkacağız vatandaşlara diyeceğiz ki: Arkadaşlar, bu kanun şunu şunu getiriyor; arkada, torba kanunlarda, diğer kanunlarda şu şu hususlar da vardı ama muhalefet de bunu istemedi.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Bunu söyleyin, söyleyin.

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Yani, bak açıkça söylüyorum, biz size çok teşekkür ediyoruz. Yani, biz özellikle muhalefetin aynı konuda bir araya gelmesi noktasında vatandaşımıza zaman zaman derdimizi anlatmakta zorluk çekiyorduk ama şu anda gördük ki muhalefet yekvücut olmuş, olduğu gibi AK PARTİ’yi karşısına almış, AK PARTİ’ye karşı siyaset yapıyor. Ya, biz de bunu meydanlarda anlatmakta zorluk çekiyorduk, seçim öncesi öyle güzel birleştiniz ki, biz de millete çıkıp bunu anlatacağız, emin olun anlatacağız.

ALİM IŞIK (Kütahya) – Anlatın, anlatın.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Anlat, anlat, heyecanlı oluyor!

ALİM IŞIK (Kütahya) – Telefon açıyor Artvin’den bir emekli, “Ne söylüyor bu?” diyor.

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) - En iyi kararı da haziran seçimi geldiği zaman millet verecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Ben hepinizi en kalbî duygularla selamlıyor, iç güvenlik kanunu gündemde olduğu için bu kanunun görüşülmesi noktasında önerinin aleyhinde olduğumu belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Evet.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın hatip konuşması sırasında bütün muhalefet partilerini kastederek “Millî iradeye saygılı değilsiniz, sandıktan çıkan sonuca saygılı değilsiniz.” diyerek sataşmada bulundu.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Biz de aynı şeyden…

LEVENT GÖK (Ankara) – Biz de aynı konuda…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, şahsıma dönük de sataşma var.

BAŞKAN – Yok.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Var efendim, lütfen izah edeyim.

BAŞKAN – Bir saniye… Hayır, sırayla gideyim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Siz bakın, ondan sonra…

BAŞKAN - Grup başkan vekilleri var önce.

Buyurunuz.

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

7.- Bingöl Milletvekili İdris Baluken'in, Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında sayın hatibin çıkıp bu kürsüden özür dilemesi gerekiyor.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Buyurun, yanlış bir şey varsa dileriz.

İDRİS BALUKEN (Devamla) – Hiçbir siyasi parti millî iradeye, sandıktan çıkan sonuca saygısız bir tavırla burada siyaset yürütmüyor. Sandıkla ilgili denklemi siz yeterince doğru oturtamıyorsunuz. Sandık eşittir demokrasi ilkesini siz yanlış yorumluyorsunuz. Sandıktan sonra, sandıktan çıkan çoğunluğun azınlığın haklarını korumasıyla demokrasi ancak mümkün olur. Bir parti sandıktan çıkan sonuçla iktidar oldu diye o çoğunluğa güvenerek kendi canının istediği her şeyi yasalaştıramaz. Böyle bir şey yoktur.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Anayasa Mahkemesi onun için var.

İDRİS BALUKEN (Devamla) – Tam tersine, ne kadar muhalefetin sesine kulak verirseniz, denetlenebilirlik, hesap verebilirlik açısından ne kadar erdemli davranırsanız, bu ülkedeki kuvvetler ayrılığını ne kadar göz önünde bulundurursanız o ölçüde siz demokrasiyi korumuş olursunuz. Burada, biz, muhalefet partisi olarak kendi işimizi yapıyoruz. Her bir muhalefet milletvekili kendi seçmeninden oy alırken “Oraya gidin, iktidar partisinin getirdiği yasalara onay verin, ne getirirlerse hiçbir zorlama yapmayın.” diye oy almadı. Hepimiz sizinle ilgili kuşkuları olan, kaygıları olan seçmenlerden oy aldık ve oy alırken de bize dediler ki: “Biz bu iktidar partisine güvenmiyoruz. Bunlar yarın öbür gün Meclise istedikleri yasaları getirince, siz onların karşısına çıkıp bizim adımıza denetim görevini yapın diye size oy veriyoruz.” dediler, muhalefet partileri de şu anda onu yerine getiriyor. Dolayısıyla, burada kullandığınız cümleler son derece talihsiz cümlelerdir. Size -eğer gerçekten demokrasiye inanıyorsanız- maksadını aşan bu cümlelerden dolayı buraya gelip bir açıklama yapmak ve muhalefet partilerinden özür dilemek yakışır diyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN – Sayın Halaçoğlu…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Aynı sebeple Sayın Başkan... Yani, millî iradeyi, bizim buradaki varlığımızı hiçe sayarak Anayasa Mahkemesinden sadece söz ediyor. Bu sebeple…

BAŞKAN – Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

8.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlar, Değerli Milletvekilim; sizin fikirlerinize dayanacak olursak o zaman muhalefet partilerine hiç gerek yok.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Öyle bir şey demedim; Hocam, öyle bir şey demedim.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – İktidar gelsin, istediği kanunu çıkarsın…

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Hocam, öyle bir şey yok.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Dinleyin, dinleyin.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Öyle bir şey demedim ama.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Dinleyin, dinleyin.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Ya ben öyle bir şey söylemedim.

MEHMET GÜNAL (Antalya) – Hocam, iktidara da gerek yok, Sayın Cumhurbaşkanı hepsini halledecek onların, bunlar da kalmayacak.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Ben öyle bir şey söylemedim ama.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - …muhalefet var olsun ama sesini hiç çıkarmadan bunları kabul etsin, ondan sonra da “Bu, Anayasa’ya aykırıdır.” diye Anayasa Mahkemesine giderek meseleyi çözsün.

Ya arkadaşlar, herhâlde, siyasi partilerin hem varlıkları hem Mecliste yer almaları hem de demokrasideki en önemli görevleri iktidarı denetlemek değil midir, iktidarın yaptığı yanlışları ortaya koymak değil midir, yapacakları yanlışları engellemek değil midir? Şimdi, biz bu görevi yerine getiriyoruz Tüzük’ün bize verdiği haklar çerçevesinde. Yani, biz burada gerekli direnci gösteririz, buna rağmen çoğunluğunuza dayanarak siz bu kanunu çıkarırsınız çıkarabilirseniz, çıkardıktan sonra biz Anayasa Mahkemesine gittiğimiz gibi, sizin söylediniz tarzda, millete de gideriz, sizin her yaptığınız buradaki yanlışı tek tek anlatırız.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Biz de yapıyoruz.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Siz de gidin anlatın; bakalım, size, karşınıza ne tür sorular çıkacağını da göz önüne alın.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Millet hakem olsun.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Ve ayrıca eğer buradan çıkacak olursa bu yasa, yarın o vatandaş nelerle karşı karşıya geldiğini zaten görecektir ve siz onun yüzüne bakacak hâle bile gelemeyeceksiniz, karşısına bile çıkamayacaksınız.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Bundan mutlu olman lazım Hocam, meydan size kalıyor.

YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) – Dolayısıyla, demokrasinin, millî iradenin tecelli ettiği yer Türkiye Büyük Millet Meclisidir, iktidar da muhalefet de Tüzük’e göre hareket etmek, kanuna göre hareket etmek zorundadır. Eğer muhalefet birtakım meselelere karşı çıkmıyorsa görevini yerine getirmiyor demektir ve milletin temsilcisi olarak, millet bize “Oturun, gidin, orada sessiz kalın, iktidar istediği kanunu çıkarsın.” diye oy vermedi. Dolayısıyla, böyle bir anlayış, Türkiye Büyük Millet Meclisine ve millî iradeye hakarettir. Lütfen, bu konudaki sözlerinizi düzeltin.

Teşekkür ediyorum.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Ben öyle bir şey demedim ki Hocam, sen şimdi kendi kendine…

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Sayın Gök, buyurunuz.

9.- Ankara Milletvekili Levent Gök'ün, Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eğer doğru tekse ve bütün muhalefet partileri de bunda birleşmişse o zaman hepiniz kendinize dönüp bakacaksınız değerli arkadaşlar, değerli AKP’li kardeşlerim.

Bu ülkenin çok can alıcı konuları var. Biz diyoruz ki: Polis insanları öldürmesin. Haklı bir talep mi? Haklı bir talep. Siz ne diyorsunuz? “Polis gerekirse etkisiz hâle getirsin.” Biz buna karşıyız. Niçin siz bu konuda bizlerle uzlaşmıyorsunuz? İnsan hayatına değer veriyorsanız muhalefetin çizgisine gelirsiniz. Şu anda, muhalefet Türkiye’de demokrasiyi, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü savunuyor.

Valilere olağanüstü yetkiler veriyorsunuz. Dün de konuştuk; İzmir Valisi kalkmış, nerede basın toplantısı yapılacağını, nerede yapılamayacağını, ne olursa gösteri olacağını yayınlıyor değerli arkadaşlarım, daha bu yasa çıkmadan bunları yapıyor. Biz diyoruz ki: Bu yasa çıktıktan sonra siz, tutun bu valilerin neler yapabileceklerini bir düşünün. Bu konudaki eleştirilere hak vermek durumundasınız.

Siyasi partiler demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Öyle mi? Burada herkes kafa yoruyor, herkes düşüncelerini üretiyor ama sizler de muhalefetin ileri sürdüğü iddiaları, savunmaları ve düşünceleri değerlendirmek durumundasınız.

Şimdi, diyorsunuz ki: “Biz sizi meydanlarda anlatacağız.” Biz de sizi anlatacağız.

Sevgili yurttaşlarım, bugün kadınların işsizliği konusu konuşulsun, Meclis araştırsın bu konuyu diyoruz, AKP’liler bunu reddettiler. Şimdi, emeklilerin sorunları araştırılsın diye bir önerinin oylamasını yapacağız, bu oylamaya lütfen 10 milyona yakın emeklimiz dikkat etsin. Emeklilerin sorunları araştırılsın diye bir önergeye iktidar partisi nasıl oy kullanacak? Hodri meydan, az önce hodri meydan diyordunuz, biz de size hodri meydan diyoruz. İşte Halep, işte arşın!

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Gök.

Sayın Zozani…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, biraz önceki konuşmamda iş güvenliğiyle iç güvenlik paketlerini kıyaslayan konuşmacı bendim. Sayın Poyraz konuşmasında benim bu değerlendirmelerime atıfla orada bu yasa çalışmasını engellemeye çalıştığımızı ifade etti, sataştı; sataşmadan söz istiyorum.

BAŞKAN – Söz vereceğim de, engellemiyor musunuz?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – İzah edeyim mi Sayın Başkan?

BAŞKAN – Hayır, hayır, başka bir şey söylüyorum. Ya, söz vereceğim dedim de…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Müsaade ederseniz…

FAHRETTİN POYAZ (Bilecik) – Sayın Başkanım, “Zozani” ismini nerede telaffuz etmişim?

 ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – O cevabı kürsüde vermek istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Ben size söz vereceğimi söyledim de güzel bir şey söylüyorum.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkanım…

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Sayın Başkanım Zozani’nin ismini nerede telaffuz etmişim? Sayın Başkanım...

BAŞKAN – Efendim?

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Nerede telaffuz etmişim ismini beyefendinin?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, ben o konuyla ilgili olarak sizin sorunuza da cevabı kürsüde vermek istiyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Konuşmasından alıntı yaptı.

BAŞKAN – Tamam, buyurun.

10.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Bilecik Milletvekili Fahrettin Poyraz’ın MHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, zaman zaman muhalefet partisi hatipleri de “engelleme” kavramını kullanıyor, doğru bulmuyorum, biz engellemeye çalışmıyoruz. Biz yanlış yapılan bir yasamanın düzeltilmesi çabalarını ortaya koyuyoruz. Biz bir düzeltme faaliyeti içerisindeyiz; düzeltiyoruz, yanlışı düzeltmeye çalışıyoruz, yanlışı ortaya koymaya çalışıyoruz. Dolayısıyla bizim buradan yasa çıkmasın diye bir gayretimiz yok. Biz buradan doğru yasalar çıksın, yasalar doğru yapılsın diye buradayız.

Şimdi, bizim buradaki elekten geçtikten sonra bir eksik kalırsa Anayasa Mahkemesi orada devreye girer, onun için söylüyorum. Ama ben buna rağmen başka bir şey söyleyeyim: Emin olun, Türkiye'de iç güvenlik sorunu sadece sizde var, o da nasıl biliyor musunuz? Siz güvenliği bozmayın, Türkiye'de iç güvenlik sorunu yok. Nasıl söylüyorum?

Bakın, değerli arkadaşlar, sokaktaki polisinize sahip çıkarsanız, sokaktaki polise sahip çıkarsanız, güpegündüz çocukları kurşunlayan polise sahip çıkarsanız, gerekli cezayı verirseniz, yasaları onlar açısından işletirseniz iç güvenlik sorunu olmaz Türkiye’de. Polisin kamera kayıtlarıyla tespit edildi mi, edilmedi mi? Yolun kenarına patlayıcı madde koyan polisler bu ülkede tespit edildi mi, edilmedi mi? Tespit edildi. Ne zaman tespit edildi? Daha bir iki ay önce ya, daha bir iki ay önce.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Başkanım, bana nerede cevap var burada? Hangi cümlesinde benim ifademle ilgili bir cevap var?

ADİL ZOZANİ (Devamla) - Kurşunlayan polisi, çocukları kurşunlayan, gaz bombasıyla öldüren… Bakın, 184 çocuğun ismi burada sayıldı, 184 çocuğun burada ismi ifade edildi, hangisinin failiyle ilgili olarak bir cezalandırma oldu? Enes Ata kameraların önünde can verdi, 9 yaşındaki Enes Ata kameraların önünde can verdi. Enes Ata’ya kurşun sıkan polisi siz yargıladınız mı, yargılamadınız mı? İç güvenlik sorunu, evet, sizin açınızdan vardır çünkü sizin kendiniz sorunsunuz.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Milliyetçi…

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- MHP Grubunun, 13/1/2015 tarihinde Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve arkadaşları tarafından, emeklilerin sorunlarının araştırılması; Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve arkadaşları tarafından, ülkemizdeki sayıları 9 milyonu bulan emeklilerimizin içinde bulundukları sıkıntıların araştırılması, taban aylıklarının eşitlenmesi, maaş farklılıklarının giderilmesi ve yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/148) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin, Genel Kurulun 11 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

III.- YOKLAMA

(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

LEVENT GÖK (Ankara) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunmadan evvel bir yoklama talebi vardır.

Sayın Gök, Sayın Hamzaçebi, Sayın Öztürk, Sayın Köse, Sayın Çetin, Sayın Günal, Sayın Türkoğlu, Sayın Yılmaz, Sayın Çınar, Sayın Öz, Sayın Işık, Sayın Tunay, Sayın Çıray, Sayın Tamaylıgil, Sayın Öztrak, Sayın Susam, Sayın Aldan, Sayın Türmen, Sayın Seçer, Sayın İrbeç.

İki dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

2.- MHP Grubunun, 13/1/2015 tarihinde Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı ve arkadaşları tarafından, emeklilerin sorunlarının araştırılması; Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve arkadaşları tarafından, ülkemizdeki sayıları 9 milyonu bulan emeklilerimizin içinde bulundukları sıkıntıların araştırılması, taban aylıklarının eşitlenmesi, maaş farklılıklarının giderilmesi ve yaşadıkları sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/148) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergelerinin, Genel Kurulun 11 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

LEVENT GÖK (Ankara) – Sayın Başkan, biz emeklilerin sorunlarının araştırılmasını istiyoruz. Evet, bütün yurttaşlarımız görsünler, emeklilerin sorunlarının araştırılması AKP’nin oylarıyla reddedilmiştir.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Biz gerekeni yaparız Sayın Başkan.

LEVENT GÖK (Ankara) – Bunu kayıtlara geçirelim Sayın Başkan, emeklilerin sorunlarının araştırılması önerisi AKP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedilmiştir. Bütün Türkiyeli yurttaşlarımızın bunu bilmesinde yarar vardır.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Efendim, iktidar emeklilerle ilgili çok çeşitli çalışmalar yürütüyor, çok çeşitli haklar veriyor; yegâne alan burası değil, öyle bir araştırma önergesi değil. Dolayısıyla, bu bir propagandadır, başka bir şey değil.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Bütün Meclisin çalışma gündemi sona erdikten sonra beyefendiler çalışma yapıyorlarmış!

BAŞKAN – 58’inci maddeye göre bir söz düzeltme talebi mevcuttur.

Osmaniye Milletvekili Sayın Hasan Hüseyin Türkoğlu, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

VIII.- GEÇEN TUTANAK HAKKINDA KONUŞMALAR (Devam)

3.- Osmaniye Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu'nun, 10/3/2015 tarihli 73’üncü Birleşimdeki bazı ifadelerini düzelttiğine ilişkin konuşması

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Dün İç Tüzük 37’ye göre söz almış ve Emniyet mensubu personelin ek göstergeleriyle ilgili bir konuşma yapmıştım. Bu konuşmam sırasında, AKP hükûmetlerinin polislerin sorunlarını bildiğini ama bunlara kayıtsız kaldığını ifade etmiştim. Bu ifademi “Sözlerini yerine getirmemişlerdir.”(*) şeklinde düzeltmek istiyorum.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; birkaç günden beri konuşulan MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın AKP’den milletvekili aday adayı olması ve geri dönmesine ilişkin bir tartışma var. Bu tartışma çerçevesinde milletvekilliği adaylığından vazgeçen Hakan Fidan, tekrar MİT Müsteşarı olarak görevlendirildi. Bununla ilgili, topluma yasal bir prosedür uygulandığı söylendi ama bu doğru değil. Şöyle ki: MİT Kanunu’nun 14’üncü maddesi, MİT fiilî kadrosuna atananların göreve başladıktan sonra beş yıl geçmeden ayrılmaları durumunda tekrar göreve atanmaları için en az beş yıl geçmesini öngörüyor. Hakan Fidan 17 Nisan 2010 tarihinde MİT Müsteşar Yardımcılığına atanıyor. Bu -haber olmuş- Milliyet gazetesinin 17 Nisan 2010 tarihli nüshası, bu da Sabah gazetesinin 17 Nisan 2010 tarihli nüshası; MİT Müsteşar Yardımcılığına Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Hakan Fidan’ın atandığını gösteriyor.

Şimdi, bize bu atamanın yasal olduğu söyleniyor ama MİT Kanunu’na göre, beş yıl geçmeden evvel Hakan Fidan’ın buraya atanması mümkün değil. Vikipedi’de Hakan Fidan’ın öz geçmişi gösteriliyor. Burada 17 Nisan 2009’da MİT Müsteşar Yardımcılığına atandığı söyleniyor…

ALİM IŞIK (Kütahya) – Bak, bak, bak, sahtekârlık yapıyorlar yani.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) - …ama dün Vikipedi’deki Hakan Fidan’a ait sayfada onlarca değişiklik yapılmış yani sahte belge üretilmiş ve Başbakan bu sahte belge üzerinden topluma doğruları söylemiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASAN HÜSEYİN Türkoğlu (Devamla) – Cumhurbaşkanı Anayasa’yı çiğniyor, Meclis Başkan Vekili İç Tüzük’ü çiğniyor, İçişleri Bakanı “Anayasa’yı tanımam.” diyor.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Allah, Allah!

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Devamla) – Eğer onlar Anayasa’yı tanımazlarsa bir gün birileri de çıkar “Biz de bu Cumhurbaşkanını ve bu Bakanı, bu Hükûmeti tanımıyoruz.” diyebilirler. Bunun adı anarşi ve kaostur. Sizleri uyarıyorum.

Türk milletinin milletvekillerini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hasan Hüseyin Türkoğlu.

Ben birleşime on beş dakika ara veriyorum.

                                        Kapanma Saati: 18.08

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 18.29

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74’üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, bir söz almak istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

15.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Hakan Fidan’ın tekrar MİT Müsteşarlığına atanmasının kanunsuz bir uygulama olduğuna ilişkin açıklaması

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Şimdi -kayıtlara girmesi açısından- MİT Müsteşarının ilk atandığı tarih 17 Nisan 2010, gazeteler tümüyle yazıyor bunu, Müsteşar Yardımcılığına atanmış, mayıs ayında da Müsteşarlığa atanmış. Bunun için Millî Güvenlik Kurulu toplanmış, 19 Şubat 2010 tarihinde Millî Güvenlik Kurulu toplanmış, burada karar alınmış.

Şimdi, çok önemli bir husus tabii ki bu. Hem MİT Kanunu’nun ihlali hem normal prosedürdeki atamalarla ilgili ihlal hem de birçok devlet memurunun ve görevlisinin görevini suistimal derecesinde bir durum ortaya çıkıyor. MİT Müsteşarının, tabii ki Resmî Gazete’de yayımlanmamasına rağmen, gazetelerde, tümüyle her türlü gazetede ilk Müsteşar Yardımcılığına atandığı tarih 17 Nisan 2010’dur, Müsteşarlığa atandığı tarih ise -ondan hemen sonra- Mayıs 2010’dur. Bunun için Millî Güvenlik Kurulu toplantısı yapılmıştır çünkü MİT Kanunu’na göre müsteşarın atanması için Millî Güvenlik Kurulunda karar alınması, Başbakanın inhası ve Cumhurbaşkanının onayı gerekiyor. Dolayısıyla, 19 Şubat 2010 tarihinde toplanan Millî Güvenlik Kurulu toplantısında MİT Müsteşarlığıyla ilgili karar alınmış. Müsteşar ise milletvekili seçimi için 7 Şubat 2015 yılında istifa etmiştir, 10’unda da görevini bırakmıştır. Yani, Milli Güvenlik Kurulu toplantısından dokuz gün önce görevini tamamen bırakmıştır beş yıl dolmadan ve tekrar görevine dönme söz konusu olmuştur.

Şimdi, şu arada, istifa ettikten sonraki dönemde Millî Güvenlik Kurulu toplanmamıştır çünkü kanuna göre Millî Güvenlik Kurulunun onayı gerekmektedir. Toplanmadığı için Millî Güvenlik Kurulu atama yapılamaz. Dolayısıyla, bu atama hem beş yılı doldurmadığı için yanlıştır hem Millî Güvenlik Kurulu toplantısı yapılıp karar alınmadığı için yanlıştır, kanunsuzdur. Dolayısıyla, şu an aldığı tüm maaşlar dâhil, buna imza atanlar dâhil tümü suçlu duruma düşmektedir. Yani beş yılını doldurmamış, istifa eden bir müsteşar tekrar göreve getirilemez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Dolayısıyla, kanunlara aykırı hareket edilmiştir. Bunun sorumluları zamanı gelince hesaba tutulacaktır, herkesin bilmesini istiyoruz.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Hocam, kanunları eksik söylüyorsun. Devlet Memurları Kanunu’nun 59’unu bir oku.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Devlet Memurları Kanunu’na göre, 2 kere kamu görevinden istifa ederseniz 3’üncü kere atanamazsınız.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - İstisnai kadrolar var, onlara bir bak istersen Hocam.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Çorum Milletvekili Tufan Köse ve 19 milletvekili tarafından, Çorum ilinin turizm alanındaki sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 9/5/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 11 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi

                                                                                                      11/3/2015

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 11/3/2015 Çarşamba günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük’ün 19’uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

                                                                               Levent Gök

                                                                                   Ankara

                                                                          Grup Başkan Vekili

Öneri:

Çorum Milletvekili Tufan Köse ve 19 milletvekilinin Çorum ilinin turizm alanındaki sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 9/5/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (904 sıra no.lu) Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 11/3/2015 Çarşamba günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde Çorum Milletvekili Sayın Tufan Köse.

Buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

TUFAN KÖSE (Çorum) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Öncelikle, konuşmama başlamadan önce, bir yıl önce çocuk yaşta kendisine silah doğrultularak, tüfek doğrultularak öldürülen Berkin Elvan’ı buradan rahmetle anıyorum. Kendisine silah doğrultan faşist ellerin bir gün kırılacağını bütün yurttaşlarımın bilmesini istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, Çorum’un turizmini de konuşacağız, sanayisini de konuşacağız; Çorum’u konuşacağız bugün biraz. Ben, öncelikle, size Çorum’u anlatmak istiyorum. Çorum, Türkiye’de sanayisini kendi kendine müteşebbislerinin çalışmasıyla, gayretiyle geliştirmiş Orta Anadolu’da, Orta Karadeniz’de bir kentimizdir. Şöyle anlatmak gerekirse: Çorum, belli sektörlerde marka olmuş, belli sektörlerde Türkiye ortalamasının üzerinde üretim yapan bir kenttir. Örnek olsun, kiremit sektöründe Türkiye’deki üretimin yüzde 40’ını yapmaktadır. Yumurta ihracatının toplamda yüzde 25’ini Çorum sağlamaktadır. Yine, tuğla sektöründe de Türkiye’de yüzde 10 gibi bir üretimle söz sahibidir. Yine, makine sanayi, hakeza çok gelişmiştir, birçok dallarda gerçekten kendi müteşebbislerinin girişimcilik ruhuyla belli bir noktaya gelmiştir. Ama Çorum sanayisi hiçbir zaman desteklenmemiştir devlet tarafından. 2 tane devlet yatırımımız var birisi çimento birisi şeker sanayisi. Çimento, geçmişte özelleştirildi, şeker sektörü de herhâlde Şeker Kanunu’yla beraber o da özelleştirilerek özelleştirme kurbanı yapılacak sanayilerden biri olacaktır.

Şimdi, Çorum sanayisi iyiye gitmiyor diyorum. Niye gitmiyor? Örnek olsun, Çorum’da bir devlet hastanesi inşaatı yapılıyor. Devlet hastanesi inşaatının şartnamesine şöyle bir hüküm konuluyor: “Dış duvarlar gaz betonla örülecek.” E, kardeşim, Çorum kiremit sektöründe, tuğla sektöründe Türkiye’de söz sahibiyken sen nasıl olur da Çorum’da yapılan bir devlet hastanesine gaz beton kullanımını şart olarak koşabilirsin? (CHP sıralarından alkışlar) Böyle bir şey düşünülebilir mi, olabilir mi?

Şimdi, Çorum’da sanayi iyiye gitmiyor diyoruz. Çorum sanayicilerinin beklediği tek bir şey var devletten; böyle bize teşvik verin, yatırım yapın filan diye beklentisi yok. Ne istiyor? Demir yolu istiyor. Şimdi, bir hava yolu istiyorlar Çorum’da, bizim sayın milletvekillerimiz de buna dâhil, Çorum milletvekillerimiz de. İşte, Hükûmet programına alındı, efendim, yok “Çalışmaları yapılıyor, etüt ihale edildi.” filan. Ben, Devlet Demiryollarının kitapçığına bakıyorum, 2023’e kadar yapılacak demiryolları arasında Çorum’daki hızlı tren yolu yok. Gelirken de araştırdım, tekrar 2014 bütçesine baktım, 2015 bütçesine baktım, 1 lira dahi ödenek konulmamış. Ama bundan daha kötüsü, bizim Çorum sanayisi istediği... Elbette hızlı tren istiyor ama taşımacılığa dönük olarak bir konvansiyonel tren yolu da istiyor. Çorum sanayisinin gelişmesi ancak yük trenciliğiyle mümkün olabilecektir. Bu konuda hiçbir gelişme olmadığını hep beraber biliyoruz.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, Çorum’da tarım da geriye gidiyor. Çorum’da sulu tarım maalesef yapılamıyor. Şimdi, sulu tarım adına Çorum’da 2 tane proje var: Birisi Koçhisar Barajı, birisi Obruk Dutludere sulama kanalları ihalesi. Bunlardan, 229 milyon lira birinin yatırım tutarı var, 45 milyon lira harcanmış, bu sene konulan ödenek sadece 5 bin lira. Yine Obruk Dutludere sulaması için de yatırım bedeli 82 bin lira, 5 bin lira civarında -5 milyon lira civarında- bir para harcanmış, bu sene için konulan para da 10 milyon lira. Yani sulu tarım adına da hiçbir şey yapılmıyor Çorum’da. Çorum’da hayvancılık da geriye gidiyor, şeker fabrikalarının özelleştirilmesinden kaynaklı şeker pancarı tarımı da geriye gidiyor.

Bu arada “şeker” deyince... Çorum’da gerçekten teknolojisi iyi, çalışır, kâr eden bir şeker fabrikamız var; şeker fabrikamızda da 110 geçici işçimiz var. Yaklaşık on sekiz yıldır, yirmi yıldır, yirmi yedi yıldır çalışanlar var -yılda dört ay çalışıyorlar- gençliklerini, ömürlerini oraya vermişler ve usta hâline gelmişler, usta olmuşlar. Şimdi, Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi diyor ki: “Türkiye genelinde ben 480 işçi alacağım.” Neyle alacaksın? “Merkezî sistem sınavla.” Kardeşim, bu çalışanların, gençliklerini oraya verenlerin durumu ne olacak? Bu şekilde Çorum’da da, Türkiye'nin genelinde de iş barışı bozuluyor maalesef.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, Çorum’da tren yolu yok dedim, Çorum’da sulamayla ilgili herhangi bir yatırım yok. Peki, kara yollarıyla ilgili bir yatırım var mı? Bizim arkadaşlarımız geliyor, zannedersem Başbakan Yardımcısı da geldi, Bülent Arınç da geldi, diyor ki: “İskilip-Tosya yolunu yapacağız, açacağız.” filan. Gelmişti o zaman hastanenin temelini atarken, İskilipli Atıf Hoca Hastanesinin temelini atarken. Ona da baktım bugün gelirken, ne yapmışlar Çorum’da İskilip-Tosya yoluyla ilgili? Ta 1999’da başlamışlar, “2011’de bitirilecek.” denmiş; 2013’te en son “2017” demişler. 39 bin yatırım tutarı var, 19 bin lira harcanmış, bu sene konulan ödenek komik, 51 bin lira koymuşlar. Yani, oralara gidip de hava atmanın, oralara gidip Çorumluları kandırmanın yeri değil.

Yine, İskilip’ten Çankırı’ya giden yolla ilgili 2 lira ödenek koymuşlar, 2 bin lira ödenek koymuşlar. Komik komik ödenek koymuşlar.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Yanlış söyleme, İskilip-Çankırı arasının ihalesi yapıldı.

TUFAN KÖSE (Devamla) - Hastane yatırımları aynı.

Değerli arkadaşlarım, Çorumlu kandırılıyor, Çorum hizmet alamıyor ama aldığı hizmette de Çorum’da acayip bir ayrımcılık var. Bizim köy muhtarları çok korkuyor, köy muhtarlarımız çok korkuyor. Niye korkuyorlar, biliyor musunuz? Gidiyorlar, diyelim ki bir yatırım yaptıracaklar köylerine, iki tane liste çıkartıyorlar: Bir, “Nüfus sayısınız kaç sizin, köylerin?” Nüfus sayısı 50, 100, 200, neyse; o yetmiyor, “Acaba AKP’ye kaç tane oy çıkmış? AKP’ye ne kadar oy çıkmış? Bir de ona bakacağız.” diyorlar.

Şimdi, bununla ilgili bir şey söyleyeceğim size. Bakın, dikkatlice dinleyin arkadaşlar, net bir şey söylüyorum ya, başka bir şey söylemiyorum: Çorum merkezde 42 köy var, 5 köye kilit taşı yapılmış, Cumhuriyet Halk Partisinin oyları çok olan 5 köye. Tam 37 köyde de AKP’nin oyları çokmuş, 37 köye kilit taşı yapılmış. Çorum’daki oyları yanlış anlamayın, Çorum’da 120 oy, sıfır oy; 80 oy, sıfır oy; 320 oy, sıfır oy yani böyle oylar, oy dağılımı böyle. Bakın, Sungurlu’da yine öyle, CHP’nin oy aldığı 72 tane köye, insanın yaşadığı 72 köye 1.300 tane… 5 köy toplam, tamamı AKP’li. Uğurludağ’da 5 köye kilit taşı yapılmış, tamamı AKP’li. Bakın, 189 nüfuslu Kızağılı köyüne 4.271 metrekare kilit taşı yapılmış; 400 nüfuslu Küçükerikli köyüne sıfır, kanalizasyon da yok. Alaca hakeza öyle, 9 AKP’li, 2 CHP’li. 120 nüfuslu İsaağacı köyüne 950 metrekare kilit taşı yapılmış, 134 nüfuslu Boğaziçi köyüne 3.485 metrekare. Yani Çorum’da sosyal barış da bozuluyor, toplumsal barış da bozuluyor.

Örnek olsun, Oğuzlar Belediyesini bu sene Cumhuriyet Halk Partisi aldı. Oğuzlar’da 2004’te de, 2006’da da don olayı yaşanmıştı ve tek geçim kaynakları olan ceviz ürünü donmuştu. 2004’te, 2006’da doğal afet kapsamına alınan Oğuzlar, 2014 yılında belediyenin CHP’ye geçmesiyle beraber doğal afet kapsamına alınmadı. Bu, ayrımcılık değil midir?

Şimdi, değerli arkadaşlarım, köylerin isimlerini vereceğim ama yetmiyor. Büğet köyü, 567 nüfusu var, 6.975 metrekare almış; başka bir köy, çok daha küçük bir köy bunun 3 katını almış.

Değerli arkadaşlarım, Çorum’da işler iyiye gitmiyor. Geçen ben burada bir konuşma yaptım, dedim ki: Ya, toplum yararına çalışmadan işçiler dağıtılıyor ama CHP’li belediyelerin olduğu yerlere çok az veriliyor bu toplum yararına çalışmadan kontenjan. Sayın Salim Uslu çıktı, “Herkese ihtiyacı kadar verdik." dedi. Ben bir daha tekrar etmek istiyorum, ihtiyaç neye göreymiş? Sayın Uslu da buradan dinlesin, görsün toplum yararına çalışmadan kontenjanları. Hemen bulacağım şimdi, örnek olsun, 89.700 nüfuslu AKP’li belediyelere 287 kontenjan verilmiş, 11.300 nüfuslu CHP’li belediyelere 11 tane, 34.200 nüfuslu MHP’liye de 10 tane verilmiş. Bakın, çok ilginç örnek arkadaşlar, iyi dinleyin: 1.200 nüfuslu Boğazkale, AKP’li, 23 kontenjan; 33.000 nüfuslu Sungurlu -ki Boğazkale Sungurlu’dan ayrılmış- 5 kontenjan. Neresinde bunun adalet, neresinde kalkınma? Yani Çorum’da adalet de yok, kalkınma da yok maalesef.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Ya, muhalefetin belediye başkanları çalışmıyor ki.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Takip et.

TUFAN KÖSE (Devamla) - Bakın, burada, işte örneklerin hepsi burada. Kargı hakeza, 5 bin nüfuslu Kargı 28; 5 bin nüfuslu Mecitözü 5. Ayıp değil mi arkadaşlar bu, yazık değil mi, yakışıyor mu yani bu?

Bakın, Çorum’da sosyal barışı bozuyorsunuz dedim. Çorum’da Hıfzı Veldet Velidedeoğlu var, “Nutuk”u “Söylev” olarak Türkçeye çeviren ordinaryüs profesör, Anayasa Komisyonunun üyesi 1961’li yıllarda; parktaki ismi kime dokunduysa Belediye Başkanı onu kaldırdı, başka bir isim verdi, maalesef başka bir isim verdi.

Değerli arkadaşlarım, şimdi siz tabii, Çorum’da sosyal barışı bozuyorsunuz da Türkiye’de bozmuyor musunuz? Yani sosyal barışı sadece Çorum’da bozsanız vallahi bir Çorum feda olsun AKP’ye, bir Çorum kurban olsun ama Türkiye’de de bozuyorsunuz.

“Bülent Arınç’a suikast” diyerek kozmik odayı tam bir ay aradınız.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Çorum’la bunun ne alakası var ya? Sen Çorum’da kal, Çorum’da.

TUFAN KÖSE (Devamla) - Çok alakası var, şimdi geleceğim.

Sümeyye’ye suikast iddiasıyla da herhâlde Cumhuriyet Halk Partisini şu anda ya kapatacaksınız ya arayacaksınız.

Şimdi “Sümeyye” deyince aklıma geldi, bak, iyi dinleyin. “3 çocuk, 5 çocuk” diyor ya Sayın Cumhurbaşkanımız, ben baktım şimdi Cumhurbaşkanımızın torunlarına, vallahi ben sayısını söylemeyeceğim, merak edenler İnternet’e girsinler, Cumhurbaşkanımızın 4 çocuğundan kaç torunu olduğunu bulsunlar.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Daha gençler, yaparlar.

TUFAN KÖSE (Devamla) - Yani millete söylemekle bu işler olmuyor, önce kendiniz yapacaksınız doğruyu, önce doğrunun yanında olacaksınız yoksa adalet de olmaz, kalkınma da olmaz. (CHP sıralarından alkışlar)

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Demek ki sorumluluk yokmuş, sadece bir temenni.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Köse.

SALİM USLU (Çorum) - Sayın Başkan…

BAŞKAN – Efendim?

SALİM USLU (Çorum) – İsmimi zikrederek adaletsiz olduğumuzu ifade etti, ben izin verirseniz bir iki cümleyle söylemek istiyorum.

BAŞKAN – Buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

11.- Çorum Milletvekili Salim Uslu'nun, Çorum Milletvekili Tufan Köse’nin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

SALİM USLU (Çorum) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.

Sayın Köse’nin ifade ettiği hususlar hilafıhakikattir, belirtmek istiyorum.

Bir defa “Sanayi iyi gitmiyor.” dediler, Çorum’da işsizlik oranı yüzde 5’e düşmüştür sağladığımız teşvikler ve destekler sayesinde.

Demir yolu Hükûmet programına alınmıştır. 2 hatlı, çift hatlı bir tren yolu inşasının, Sayın Başbakanımız Çorum’a gittiğinde tarihini de açıklayacak.

Alaca’da sulama başladı, üç etapta bitecek. Onu bilhassa ifade etmek isterim.

Sosyal barışı bozacak herhangi bir girişim yok, ayrımcılık söz konusu değil. Nitekim Sayın Tufan Köse’nin bahsettiği Mecitözü Belediye Başkanımız kendisiyle bana geldiler. İçme suyu konusunda yardımcı olduk. 550 bin liralık hibe su borusu gönderdik. Bir ayrımcılık söz konusu olsaydı bunu yapmazdık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Yine, Laçin Belediyesine çöp kamyonu gönderdik. Kendileri aracın önüne bize teşekkür mesajı yayınladılar.

Onun dışında toplum yararına çalışmada Çorum Belediyesine hiç kimseyi vermedik. Adaletten ziyade orada nerede, ne kadar ihtiyaç varsa ona göre bir adam gönderiliyor. Onu da biz yapmıyoruz, İŞKUR yapıyor. Onu da bilhassa belirtmek isterim.

Onun dışında Uğurludağ’da Şendere Barajı’nın -54 köyün su ihtiyacı var- hemen orada ihalesi yapılmıştır. Oraya 8 milyon TL para gönderilmiştir. Kısa zamanda bitecektir.

Bence Sayın Köse bunları söyleyeceğine bize gelse, bizden bilgi alsa en azından daha doğru bilgileri kendisine vermiş oluruz. Kendisi de biliyor da siyaseten burada bunları söylemesi gerekiyor.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Bakanlık verir o bilgileri. Niye sana gelsin?

SALİM USLU (Devamla) – Çorum bir barış ve huzur şehridir. Geçmişteki yaralarını sarmıştır. Kalkınmadan gereken payını hakkaniyetli bir şekilde almaktadır ve biz de Çorum milletvekilleri olarak canhıraş bir şekilde hiçbir ayrımcılığa fırsat vermeden çalışıyoruz. Bunu arz etmek istedim. Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

TUFAN KÖSE (Çorum) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Evet.

TUFAN KÖSE (Çorum) – Sayın Uslu ismimi de belirterek bana sataşmıştır. Cevap vermek istiyorum.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Bir şey demedi “Bütün Çorum milletvekilleri olarak çalışıyoruz.” dedi Tufan Bey.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Seni de kastetti.

BAŞKAN – Buyurun.

12.- Çorum Milletvekili Tufan Köse'nin, Çorum Milletvekili Salim Uslu’nun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

TUFAN KÖSE (Çorum) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Şimdi, Sayın Uslu, tabii kendine göre yanıtlar verdi. Sayın Uslu bizim Çorum’dan da milletvekili arkadaşımızdır. Zaman zaman kendisiyle konuştuğumuz oluyor ama ben net rakamlar söylüyorum Sayın Uslu, bir şey söylemiyorum ki. Bakın, şey ortada. 1.200 nüfuslu Boğazkale bir beldedir. Bakın, arkadaşlar, 1.200 nüfus, 23 tane toplum yararına çalışmadan eleman almış, 33 bin nüfuslu Sungurlu 5 tane alabilmiş. Yani bunun neresi izaha tabi, ben onu çok bilemiyorum yani. Bakın, çok net bu.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Orada iş çoktur, orada iş azdır.

SALİM USLU (Çorum) – Sadece kamuya verilmiş, Çorum’a hiç verilmemiş.

TUFAN KÖSE (Devamla) – Hayır, fazlasıyla istiyor. Fazlasıyla Sayın Uslu.

Şimdi, Mecitözü aynı, Kargı… Biri 28 tane alıyor, biri 5 tane alıyor. İkisi de beşer bin nüfuslu. Yani bunun neresi izaha tabi, bilmiyorum.

Şimdi, sulama iyiye gitmiyor diyorum. Bakın, Koçhisar Barajı’nı şeyi ortada…

SALİM USLU (Çorum) – Ne kadar yatırım yapılmış?

TUFAN KÖSE (Devamla) – Bütçeden aldım ben bunu, bütçeden aldım. 229 milyon lira, 45 milyon lira harcanmış. Bu seneki ödenek, 5 milyon lira ödenek. Çok az değil mi?

Obruk Dutludere, 10 milyon lira bu seneki ödenek.

Yol dedim. İskilip-Tosya yolundaki ödenek bu sene çok düşük. Size söyledim az önce yani.

SALİM USLU (Çorum) – 60 milyon harcadık oraya.

TUFAN KÖSE (Devamla) – Yatırım burada yazıyor Sayın Uslu, yatırım burada yazıyor, burada yazıyor; 2 bin lira. Yani yıllardır yapılmıyordu zaten, yıllardır yapılmıyor.

Bakın, İskilip Devlet Hastanesine gönderilen ödenek de bu sene çok düşük. Bakın, onu da hemen söyleyeyim size. Burada resmî kayıtlar, sizin kayıtlarınız. İskilip Devlet Hastanesine 2 bin lira gidiyor, 2 milyon lira gidiyor İskilip Devlet Hastanesine.

Çorum Devlet Hastanesi diyoruz. 166 bin liralık yatırım tutarı var, 20 bin lira gidiyor, 20 milyon lira. Yani bu ödeneklerle nasıl bitireceğiz biz bu işi?

Kilit taşı olayında, samimiyetle söylüyorum değerli arkadaşlar, net bir ayrım var. Çorum’da -yürekten söylüyorum, samimiyetle söylüyorum, ben başka konuya girmeyeceğim bugün- AKP’ye oy verenler ile CHP’ye oy veren köylerin arasında net bir ayrımcılık var. Ne adalet var ne kalkınma var vallahi de billahi de.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Yemin etme ya, yemin etme. Bak çarpılırsın.

TUFAN KÖSE (Devamla) – Hiç bunun kabul etmem aksini. Gerçekten de bir ayrımcılık var. Başka konuyu söylemiyorum, başka konu söylemeyeceğim. Başka bir konu olursa söylerim. CHP ve AKP’li seçmenlerin olduğu köylerin arasında net ayrım var.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Köse.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Çorum Milletvekili Tufan Köse ve 19 milletvekili tarafından, Çorum ilinin turizm alanındaki sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 9/5/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 11 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN – Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin aleyhinde Çorum Milletvekili Sayın Cahit Bağcı.

Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

CAHİT BAĞCI (Çorum) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisini hatırlatıyorum: Sayın Tufan Köse’nin de altında imzası olan, onun birinci imza olarak verdiği ve 9 Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilinin imza koyduğu grup önerisi, Çorum’da turizmin sorunları.

Değerli arkadaşlar, turizmle ilgili tek bir cümle duydunuz mu burada Sayın Köse’den? Duymadınız. Sayın Köse’nin, tabii, bugünlerdeki Çorum’a yönelik olarak bu kürsüden küçülen bir Çorum fotoğrafı sunma kaygısını anlıyorum. Bunu siyasi bir değerlendirme, seçmene yönelik olarak da bir değerlendirme biçimi olarak görüyorum ama bunu da Çorum’a yapılan bir haksızlık olarak ifade ediyorum.

Değerli arkadaşlar…

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Saraya yapacağına Çorum’a yapıyor, ne yapsın?

CAHİT BAĞCI (Devamla) – Siz bir aydır burada saray türküsü söylüyorsunuz, biz on üç yıldır Türkiye’ye yapılan yatırımları anlatıyoruz.

Değerli arkadaşlar, Sayın Köse Çorum’un küçüldüğünü söyledi. Çorum’a on üç yılda belediye yatırımları, belediye harcamaları dâhil 8,5 milyar TL harcanmıştır. Bunun 5,8 milyar TL’si kamu yatırımıdır yani merkezî yönetim bütçesinden ayrılan yatırım toplamı 5,8 milyar TL’dir. Çorum’da bugün hiçbir sulama projesi ihale edilmemiştir Sayın Köse. Tımarlı Sulama Projesi önümüzdeki günlerde ihale edilecek. Kızılırmak bölgesi yani Bayat, İskilip ve Uğurludağ ilçemizde 112 bin dönüm araziyi sulayacak bir proje önümüzdeki günlerde ihale edilecek.

Şunu söyleyeyim, Devlet Planlama Teşkilatından gelen birisi olarak söyleyeyim Sayın Köse: Rakamları iyi okumak, iyi anlamak lazım. Bakın, burada bir yatırım programında bir rakam varsa onun ihale edilebilmesi için, o işin ihale edilebilmesi için ayrılan yüzde 10 ödeneğidir. “Başlangıç ödeneği” deriz biz buna.

Şimdi Sayın Köse demir yoluyla ilgili burada bir değerlendirmede bulundu -Devlet Demiryollarından kontrol ettim, takip ettim- yok diye. 62’nci Hükûmet Programı’nda Sayın Başbakanımız bu kürsüden Çorum’un da içinde bulunduğu demir yoluyla ilgili 2023 hedefleri içerisinde “Kırıkkale-Çorum-Samsun demir yolu yapılacaktır.” demiştir. Yetmez, 2015 yılı yatırım programındadır. Şimdi, size yatırım programındaki sayfasını da söyleyeyim değerli arkadaşlar. İlgili kuruluş: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları. Projenin ismi: Etüt Proje İşleri. Proje kodu: 2015E0080… diye başlıyor. İsmi: Kırıkkale-Çorum-Samsun Demir Yolu Projesi. Başlama ve bitiş tarihleri: 2015’te başlayacak, 2016 yılında bitecek. Ödeneği: Toplam ödenek 10 milyon, 2 milyon TL başlangıç ödeneği konulmuştur ve Devlet Demiryollarından aldığımız bilgiyi az önce Sayın Uslu da ifade ettiler.

Kırıkkale-Çorum-Samsun Demir Yolu Projesi; çift hatlı, konvansiyonel -kendisinin de ifade ettiği gibi- Çorum’un beklentilerini karşılayacak ve özellikle yük taşımacılığı ve yolcu taşımacılığını birlikte yapacak bir demir yolu projesi önümüzdeki günlerde ihale edilecektir. Ben buradan hayırlı olmasını diliyorum.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Cahit ağabey, Kırıkkale de var, Samsun da var.

CAHİT BAĞCI (Devamla) – Kırıkkale-Çorum-Samsun. Kırıkkale’ye de hayırlı olsun. Sungurlu’da bir istasyon olacaktır, Çorum Organize Sanayiye yakın bir istasyon olacaktır; Çorum merkez, Merzifon, Havza, Kavak ve Samsun’a ulaşacaktır.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Hayırlı olsun da kaç yılda bitecek, onu söyle!

CAHİT BAĞCI (Devamla) – İki yılda projesini tamamlayacağız, inşallah 2017 yılında yatırım programına alınmasıyla birlikte beraberce -sizleri de davet ederiz- kazmayı vururuz, beraberce beton atarız.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Oooo!

CAHİT BAĞCI (Devamla) – Değerli arkadaşlar, bir diğer konu: Şu da Çorum demir yolunun haritasıdır ve bu yatırım görüşmelerinde Sayın Ulaştırma Bakanımız tarafından Plan Bütçeye sunulan kitapçıktan alınmıştır. Bu kitapçık burada Bütçe Komisyonu üyelerine dağıtılmıştır.

Yeri gelmişken, gündem olmuşken küçülen Çorum fotoğrafını sunmaya çalıştı burada Sayın Köse. Çorum, değerli arkadaşlar, ihracatı ithalatından fazla olan bir ildir. Yaklaşık 300 milyon dolarlık dış ticaret hacmi olan, 187 milyon dolar ihracat yapan, Çorum merkezli ihracat yapan… Buna da özellikle dikkatinizi çekiyorum çünkü menşe olarak Körfez yani Marmara Bölgesi üzerinden ihracatlar Çorum’a yazılmamaktadır. Bununla ilgili girişimlerimizi de biz Plan Bütçe Komisyonunda da ifade ettik. Nerede üretim gerçekleşiyorsa oraya yazılması yani pazarlamayı yapan şirket İstanbul veyahut da Marmara Bölgesi’nde, Kocaeli’de… Örneğin, bildiğimiz bir firma, Yalova’da merkezi, Yalova üzerinden ihracat gerçekleştirmektedir ama Çorum’da üretimi gerçekleştirmektedir. Çorum dış ticaret fazlası veren, Türkiye’nin cari açığını küçülten ve işsizliği yüzde 6’nın altında olan, kendi evinde oturma oranı en yüksek olan illerden birisidir ve kişi başına da otomobili en fazla olan illerden bir tanesidir. Millî gelirden payı ve refahı en yüksek illerden bir tanesidir.

İZZET ÇETİN (Ankara) – Ya, göç var, göç.

CAHİT BAĞCI (Devamla) – Rakamları doğru değerlendirelim.

Değerli arkadaşlar, son olarak, Sayın Köse Çorum’un, hiçbir şekilde, turizmiyle ilgili bir değerlendirme yapmadı ama ben rakam vermek istiyorum. Çorum’da bir Çorum Müzesi vardır, Boğazköy’de bir müzemiz vardır; Kültür Bakanlığımızın girişimiyle ana yurtlarına dönmesi için girişimde bulunulan eserlerden bir tanesi, miraslardan bir tanesi Sfenks Boğazköy’e geri kazandırılmıştır. Boğazköy’de bir müzemiz vardır, Alacahöyük’te bir müzemiz vardır, inşallah Ortaköy’e de bir müze yapacağız.

Bu arada, Hitit Üniversitemize bağlı olarak, Çorum’da bir turizm fakültesi kurulmasıyla ilgili girişimlerimiz devam etmektedir. Rektörümüze teşekkür ediyorum, kendisi de büyük gayret gösteriyor. Yüksek Öğretim Kuruluna sunulan bir yatırımdır.

Son olarak, değerli arkadaşlar, Çorum’la alakalı olarak son rakamları vereyim, Sayın Köse de duysun. 2010 yılında Çorum’da hem turizm işletmeli hem de belediye belgeli tesislerdeki konaklama sayılarını veriyorum: 2010 yılında toplam 94 bin konaklama gerçekleşmiş, 2012 yılında 119 bin konaklama gerçekleşmiş ve 2014 yılı rakamı, 182 bin konaklama gerçekleşmiştir. Daha detaylı rakamlar var, hangi müzemizi ne zaman, kaç kişi ziyaret etti, turizm gelirleri nelerdir, bu alandaki harcamalar nelerdir, bunlara da değinmek istemiyorum çünkü kendisi imzaladığı araştırma önergesiyle ilgili bir değerlendirme yapmadı.

Son olarak, ben, köylerimizin bir değerlendirmeye tabi tutularak bir ayrımcılık yapıldığı kanaati oluşturmasını doğru bulmuyorum, yani “Şu köy Sünni köy, şu köy Alevi köy.” şeklinde bir değerlendirme yapılmasını doğru bulmuyorum. Ancak kendisi bazı köy isimleri verdi. Ben hemen kendi doğduğum, yakın tanıdığım köylerden örnekler vereyim -kendisi de çok iyi bilir- Mehmetdedetekkesi köyümüz kilitli taş yapılmıştır, Obruk köyümüz kilitli taş yapılmıştır, Kumbaba köyümüz kilitli taş yapılmıştır, İnegazili köyümüz kilitli taş yapılmıştır; hepsi de -ben 2007 yılından beri milletvekiliyim- benim hatırladığım dönemlerde yapılmıştır. Başka köyler de vardır. En son Dodurga, Laçin, Osmancık üçgeninde bulunan, sürekli içinden geçtiğiniz Gökgözler köyümüze de tam 6 bin metrekare kilitli taş döşenmiştir. Hiçbir köyümüze ayrımcılık yapmıyoruz, Obruk-Dutludere Sulama Projesi’nden de, Sayın Köse, en fazla sizin ismini zikrederek kullandığınız köylerimizden bir tanesi yararlanmaktadır.

Ben bu duygu ve düşüncelerle, bugün Cumhuriyet Halk Partisinin -her ne kadar üzerinde konuşulmasa da- önergesi vesilesiyle Çorum’la ilgili değerlendirmelerimi, düşüncelerimi sizlerle paylaşma imkânı buldum.

Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

TUFAN KÖSE (Çorum) – İsmimi de zikrederek yanıltıcı bilgi verdiğimi söyledi.

BAŞKAN – Buyurunuz.

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

13.- Çorum Milletvekili Tufan Köse'nin, Çorum Milletvekili Cahit Bağcı’nın CHP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

TUFAN KÖSE (Çorum) – Ben Sayın Bağcı’ya da Sayın Uslu’ya da teşekkür ediyorum, bana açıklama fırsatı verdiler.

Şimdi, Çorum turizminin geriye gittiğini, Sayın Valinin açıklamalarına bakarlarsa -aralık ve ocak ayı içerisinde- zaten görürler. Çorum Valisi açıklamış, “Sanayide ve tarımda kırdık kabuğumuzu. Turizmde de karanlıktan çıkartacağım Çorum’u.” demiş. Demek ki turizmde karanlıkta. Bu kadar basit. Çorum Valisinin açıklamaları…

Şimdi, değerli arkadaşlar, “Hükûmet programında var.” diyor Sayın Bağcı. Şimdi, Hükûmet programında var, doğru yani açıkladı, burada söyledi. Ama bakın, siz “2013’te bitireceğiz.” dediğiniz, 2011 yılı… Burada resmî belgelerle konuşuyorum. 2011 yılında demişsiniz ki: “Biz 2013 yılında bitireceğiz.” Örnek olsun, neresi? İşte, Çorum’daki Koyunbaba Köprüsü’nü varsayalım, 2014’teki programda 2017’ye atmışsınız. Yani üç yılın içerisinde üç yıl ötelemişsiniz. Daha da ödenekler çok az, bu gidişle sekiz on yılda da bitmez. Yani Çorum’daki demir yolu da öyle yapılabilir bir şey değil. Bunlar, tabii, biraz belki de Çorum’a reklam olsun diye yapıldı ama Devlet Demiryolları –ben KİT Komisyonu üyesiydim bundan iki sene önce- iki sene önce kendi kitapçığında bir harita çıkarttı. Kitapçıktaki haritada Kırıkkale’den Çorum’a doğru uzanan bir hızlı tren hattı maalesef yok, maalesef yani 2018’de… 2016’da fizibilitesi ve etüdü bitecekmiş, bitsin, görelim bakalım yani bunun bitişi 2023’ten sonra. O hatlar da yok, İnternet’e de girdiğinizde bunların hepsi görülüyor yani sizin “Yapacağız.” dediğiniz tarihlere ayırdığınız ödeneklerle yetişme ihtimali yok.

Mehmetdedeobruk konusunda teşekkür ederim. Sayın Bağcı’nın köyüdür orası, bölgesidir yani öyle söyleyeyim ama ben size rakamlar verdim Sayın Bağcı, bir tane Mehmetdedeobruk kurtarmıyor işi, inanın, siz de biliyorsunuz bunları. Buraya geliyorsunuz, söylüyorsunuz ama ben mezhep falan da konuşmadım farkındaysanız, siz söylediniz. Cumhuriyet Halk Partisine az oy çıkan köyler hem kilit taşında hem kanalizasyonda… Bakın, Çavuşköyü var Çorum’da, 300 nüfuslu, daha kanalizasyonu yok, artık kilit taşından vazgeçtik. Şimdi, projeye aldılar, ben bu sözü söyledim diye belki geri de çevirebilirler, böyle de bir tehlike var. Çorumlu muhtarlar korkuyor, bu kadar basit. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Çorum Milletvekili Tufan Köse ve 19 milletvekili tarafından, Çorum ilinin turizm alanındaki sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 9/5/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 11 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde söz yok.

Aleyhinde Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan Can. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

CHP grup önerisi üzerine söz almış bulunuyorum.

Burada, tabii, önergeye baktığımızda turizm sorunlarıyla ilgili ama turizmle ilgili de bir şey konuşulmadı, isterseniz ben de turizmden bahsedeyim.

Çorum, Karadeniz Bölgesi’nin İç Anadolu’ya açılan kapısıdır. Anadolu’nun kültür mozaiği içerisinde eşsiz bir konuma sahiptir. Yedi bin yıl öncesine ait kültürel verilere rastlanan Çorum’da ilk organize devleti kuran Hititler’in başkenti Hattuşa yani Boğazkale’dir. Hattuşa, Anadolu’nun kalbinde, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alınmış ülkemizdeki 9 değerden biridir. 1834 yılında Fransız mimar tarafından keşfedilmiştir. Hitit uygarlığı en az Mısır uygarlığı kadar eski, zengin bir uygarlıktır. Hititliler ile Mısırlılar arasında yapılan Kadeş Anlaşması’nın metin tabletleri de Boğazkale’de bulunmuştur.

Hititlerin diğer önemli merkezi arkeolojide “Arinna” olarak bilinen Alacahöyük ören yeri de 13 Kral Mezarı, Hatti Tunç Güneş Kursu ve Sfenksli Kapıları görülmeye değer tarihî yerlerdendir.

Hitit uygarlığının yanı sıra her biri sanat eseri olan Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait cami, köprü ve kalelerle süslü Çorum yaylaları, İncesu Kanyonu ve diğer güzelliklerle turizm zenginidir. Meşhur leblebisi, Osmancık Kargı pirinciyle dünyaya nam salmıştır. Alacahöyük ve Boğazkale tarihî mezarları Hitit ve Frig dönemlerine ait eserlerdendir. Son dönemlerde özellikle, Milletvekillerimiz Sayın Murat Yıldırım, Salim Uslu ve Cahit Bağcı’nın katkılarıyla Çorum bir marka şehir hâline gelmiştir.

Yine, Çorum Belediye Başkanımız, iki dönemdir belediye başkanlığı yapan Sayın Muzaffer Külcü’nün de katkılarıyla Çorum, Anadolu’nun parlayan yıldızı olmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; grup önerisini Genel Kurulun takdirine sunuyor, hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

 

                                              III.- YOKLAMA

 

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

LEVENT GÖK (Ankara) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebi vardır.

Sayın Gök, Sayın Hamzaçebi, Sayın Altay, Sayın Serindağ, Sayın Köse, Sayın Öğüt, Sayın Öner, Sayın Çetin, Sayın Özkes, Sayın Kaplan, Sayın Türmen, Sayın Ayaydın, Sayın Susam, Sayın Toprak, Sayın Düzgün, Sayın Tayan, Sayın Aydın, Sayın Öztrak, Sayın Türeli, Sayın Aldan.

Yoklamayı başlatıyorum, iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

IX.- ÖNERİLER (Devam)

A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)

3.- CHP Grubunun, Çorum Milletvekili Tufan Köse ve 19 milletvekili tarafından, Çorum ilinin turizm alanındaki sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla 9/5/2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 11 Mart 2015 Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Gündemin “Seçim” kısmına geçiyoruz.

XII.- SEÇİMLER

A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim

1.- Anayasa Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim

BAŞKAN – Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna düşen 2 üyelik için seçim yapacağız. Gösterilen adayları ayrı ayrı oylamaya sunacağım.

Birinci adayımız, Mersin Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürk.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Oy birliğiyle kabul edilmiştir.

İkinci adayımız, Muğla Milletvekili Sayın Ömer Süha Aldan.

Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Oy birliğiyle kabul edilmiştir.

Birleşime bir saat ara veriyorum.

                                                                               Kapanma Saati: 19.08

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.13

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Dilek YÜKSEL (Tokat)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74’üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.

1'inci sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

 XIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri

1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi ile Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında İçtüzük Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/242, 2/80) (S. Sayısı: 156)

BAŞKAN - Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

2'nci sırada yer alan, Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Devlet Sırrı Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ile Adalet Komisyonu Raporları (1/484) (S. Sayısı: 287)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

3’üncü sırada yer alan, Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Ceza İnfaz Kurumları Güvenlik Hizmetleri Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/742) (S. Sayısı: 616)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

4’üncü sırada yer alan, Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Askeri Hakimler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/1008) (S. Sayısı: 685)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

5’inci sırada yer alan, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Sayın Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili Sayın İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Sayın Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Sayın Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Sayın Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Sayın Engin Altay, Ankara Milletvekili Sayın Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684)----(x)

BAŞKAN – Hükûmet ve Komisyon? Yerinde.

İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen tasarının, geçen birleşimde, üçüncü bölümünde yer alan 56’ncı maddesi kabul edilmişti.

Yeni bir madde ihdasına dair iki önerge vardır, şimdi ilk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) "2803 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"EK MADDE 2- İl jandarma komutanı ile merkez ilçe jandarma komutanı hakkında il valisince, ilçe jandarma komutanı hakkında…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Çekiyoruz.

BAŞKAN – Çekildi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 56. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Çekildi.

57’nci maddede üç önerge vardır, biri, Anayasa’ya aykırılık önergesidir, sırasıyla okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "2803 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"EK MADDE 3- İl ve ilçe jandarma komutanları ile karakol komutanlarının izinleri, ilgili komutanlıkların planlaması da dikkate alınarak mahalli mülki idare amirlerinin onayı ile verilir."" şeklindeki 57 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

  Mehmet Erdoğan                                 Yusuf Halaçoğlu                           Hasan Hüseyin Türkoğlu

          Muğla                                               Kayseri                                             Osmaniye

       Alim Işık                                       Mesut Dedeoğlu                                  Seyfettin Yılmaz

        Kütahya                                        Kahramanmaraş                                         Adana

                                                               Emin Çınar

                                                               Kastamonu

“MADDE 57- 2803 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"EK MADDE 3- İl ve ilçe jandarma komutanları ile karakol komutanlarının izinleri, ilgili komutanlıkların planlaması doğrultusunda mahalli mülki idare amirlerinin uygun görüşü alınarak verilir.""

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"2803 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"EK MADDE 3- İl ve ilçe jandarma komutanları ile karakol komutanlarının izinleri, ilgili komutanlıkların planlaması da dikkate alınarak mahalli mülki idare amirlerinin onayı ile verilir”” şeklindeki 57. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     Ali Serindağ                                      Ahmet Toptaş                                      Tanju Özcan

       Gaziantep                                       Afyonkarahisar                                           Bolu

      Ali Sarıbaş                                     Ali Haydar Öner                                    Celal Dinçer

       Çanakkale                                             Isparta                                              İstanbul

Mehmet Ali Susam

          İzmir

BAŞKAN – Şimdiki önerge Anayasa’ya aykırılık önergesidir, okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -torba- Kanun Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük hükümleri ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti -tek adam- diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının 57 inci maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

    Pervin Buldan                                       Nazmi Gür                                      Gülser Yıldırım

           Iğdır                                                   Van                                                 Mardin

Hüsamettin Zenderlioğlu                    Abdullah Levent Tüzel                                  Erol Dora

          Bitlis                                               İstanbul                                              Mardin

      Demir Çelik                                        Adil Zozani

           Muş                                                Hakkâri

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Zozani, buyurunuz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, şimdi, esasında sizlerin bu tasarıda en çok önemsediğiniz maddeleri konuştuğumuzun farkındayız. Yani bu maddeleri bir şekilde size versek, alın kullanın, gerisinin hepsi boştur dersek hiç itiraz etmezsiniz, bunu biliyoruz, farkındayız. Ama bakın, bu düzenlemeleri yaparken esasında siz geçmişteki faili meçhullere yasal kılıf oluşturduğunuzun farkında değilsiniz. Yasalarda şöyle bir kural vardır: “Lehe düzenlemeler geriye doğru işletilir.” Bu düzenlemeler bu hâliyle geçtiği zaman, geçtiğimiz yıllarda işlenmiş bütün faili meçhul cinayetlere bir şekilde yasal kılıf oluşturmuş olacaksınız. Çocukları güpegündüz sokak ortasında öldüren devlet görevlilerinin yargılama dışı bırakılmasına bir yasal zemin hazırlamış olursunuz. İşte, biz de bu nedenle itiraz ediyoruz. Bunların, bu şekilde bu düzenlemelerin olmaması gerekir diyoruz.

Yoksa, geçenlerde de defalarca söyledik: Jandarmanın, İçişleri Bakanlığına bağlanmasında bir beis olur mu? Şimdi, kolluk kuvvetlerinin yönetim şeklini, hiyerarşisini değiştirebilirsiniz; bu, tasarrufunuzdadır, yapabilirsiniz; Parlamento, siyasi irade birlikte böyle bir düzenleme yapabilir, buna itirazımız yok ama yaparken aradaki çelişkileri de bertaraf ederek yapmamız gerektiğini söylüyoruz. Geçen gün de söyledim, bugün de söyledim, tam da o maddeleri konuşuyoruz: Eğer, gerçekten siz böyle bir düzenlemeyi yapıyorsanız…

Bakın, hemen arkanızda oturuyor, aynı rütbeden insanlar oturuyor, şu rütbeden burada oturan insanlar emekli oldukları zaman 100 bin lira para alacaklar ama general rütbesinden emekli oldukları zaman 1,5 milyon lira para alacaklar. İşte, düzeltiyorsanız bunu da düzeltin, ondan sonra biz de size hak verelim.

Teşekkür ediyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 20.27

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 20.45

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Dilek YÜKSEL (Tokat)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74’üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 57’nci maddesi üzerinde Hakkâri Milletvekili Sayın Adil Zozani ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"2803 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"EK MADDE 3- İl ve ilçe jandarma komutanları ile karakol komutanlarının izinleri, ilgili komutanlıkların planlaması da dikkate alınarak mahalli mülki idare amirlerinin onayı ile verilir”

şeklindeki 57. maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Mehmet Ali Susam (İzmir) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALTAY (Uşak) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Serindağ, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, 57’nci madde jandarma subay ve astsubaylarına verilecek izin konusunu düzenliyor. Aslında, kamu görevlilerinin izin sorunları belki o kadar çok üzerinde durulması gereken sorun gibi görülmeyebilir. Ancak buradaki düzenleme, jandarmayla ilgili tasarrufun sadece kamu hizmetlerinin gerektirdiği bir düzenleme olmaktan ziyade jandarmayı tümüyle siyasallaşmaya götüren bir düzenleme, bu izin konusu da bunu gösteriyor.

Şimdi, madde ne diyor? “İl ve ilçe jandarma komutanları ile karakol komutanlarının izinleri, ilgili komutanlıkların planlaması da dikkate alınarak mahalli mülki idare amirlerinin onayı ile verilir.” Yani şimdi, Konya’yı düşünün, Konya merkez ilçesine bağlı bilmem neredeki karakolun karakol komutanının iznini vali verecek. Böyle bir şey düşünülemez, buna gerek var mı? Burada olması gereken şuydu: Mülki idare amirinden yıllık izin onayı alınır ama izin zamanını belirleme yetkisi kendi en yakın amirine –burada ne olur, en yakın komutanına- bırakılır. Olması gereken buydu ama bunlar böyle yapmıyorlar, tam tersine, en yakın amiriyle ilgisini kesecek şekilde bir düzenleme yapıyorlar.

Şimdi, bu tasarıdan çok bahsettik, bu tasarının getireceği sakıncalardan çok bahsettik. Bu tasarı çıkmadan bile bazı valilerin nasıl hareket edeceklerine dair ipuçları yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Mesela, İzmir Valiliği bir karar almış ve bunu tüm kamu kurumlarına, sivil toplum örgütlerine göndermiş. Bilmiyorum, belki elinizde vardır bu, bu kararı okuyun, sıkıyönetim uygulamalarına benzer tedbirler alınmış burada. Yani, bu karara göre, İzmir'de, şayet bu karara uyulur ise hiçbir sivil toplum örgütü doğru dürüst basın açıklaması yapamaz, toplantı, gösteri yürüyüşü düzenleyemez, düşüncesini rahatça ifade edemez. Bu, tasarı çıkmadan evvelki bir düzenleme; tasarı çıktıktan sonraki düzenlemelere siz gidin, bakın. Ne diyor? “Anayasa’nın 25, 26 ve 34’üncü maddeleriyle temel esasları belirlenen düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti -yani böyle bir hürriyetin varlığından bahsediyor Sayın Vali- gerçek ve tüzel kişiler tarafından ‘basın açıklamaları’ adı altında kullanılırken kamu düzenini bozan, çevre ve gürültü kirliliğine yol açan, halkın günlük yaşamını zorlaştıran, zorunlu ihtiyaçların karşılanmasını, huzur ve sükûnu engelleyen faaliyetler olarak cereyan etmektedir.” Yani basın açıklamalarını Sayın Vali bu şekilde değerlendirmektedir. Ne yapıyor? Efendim, gürültü kirliliği yaratıyormuş, çevre kirliliği yaratıyormuş, yok efendim, işte, insanların günlük yaşamını etkiliyormuş.

Her toplantı ve gösteri yürüyüşü, basın açıklaması da dâhil, mutlaka insanların dikkatini çekmek için yapılır. Yoksa niçin yapılsın? Başka bir anlamı olmaz ki. Siz insanların dikkatini bir noktaya çekmek istiyorsanız o konuyla ilgili basın açıklaması yaparsınız veya toplantı yaparsınız. Dikkati çekmeyecek bir toplantıyı yapmanın bir anlamı var mı? Ama, değerli arkadaşlarım, bununla artık bu bile zorlaştırılıyor.

Arkadaşlar, bu size bir fikir vermiyor mu? Bakın, siz de buna muhatap olacaksınız; sadece muhalefet muhatap olmayacak, siz de muhatap olacaksınız. Jandarmayı siyasallaştırıyorsunuz, emniyeti zaten siyasallaştırdınız. Zaten bir sayın milletvekili daha önce öyle demişti, “Emniyet cemaate ihale edildi.” demişti, şimdi jandarmayı da öyle yapıyorsunuz. Kendi güvenlik gücünüzü yarattıktan sonra bir de toplumu bu şekilde cendereye almak istiyorsunuz. Bu toplum bir noktada patlar, bunu sürekli biz ikaz ediyoruz Bu şekilde toplantı ve gösteri yürüyüşünü yok ederseniz, insanları cendereye alırsanız, insanların bir araya gelmelerini engellerseniz, bu toplum bir noktada patlar, bunun zararını herkes görür, en çok da siz görürsünüz. Bakın, bunu hiç unutmayın.

Jandarma sadece Türkiye'de yok, Avrupa Birliğinin pek çok ülkesinde var: Fransa’da var, İtalya’da var, Portekiz’de var, İspanya’da var.

Değerli arkadaşlarım, İtalya ve Fransa’da önemli dış temsilcilikler bile jandarma tarafından korunur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) – İtalya’da sahil güvenlik görevi var. Başbakanlığı, Parlamentoyu, Cumhurbaşkanlığını ve kritik kurumları jandarma korur.

O nedenle -bundan sonraki maddelerde de görüşümü açıklamaya devam edeceğim- gelin, bu sevdadan vazgeçin ve bu tasarıyı geri çekin diyorum.

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) – Vazgeçmezler, vazgeçmezler!

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) – Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Elektronik cihazla yapıyorum ve iki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Evet, karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "2803 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"EK MADDE 3- İl ve ilçe jandarma komutanları ile karakol komutanlarının izinleri, ilgili komutanlıkların planlaması da dikkate alınarak mahalli mülki idare amirlerinin onayı ile verilir."" şeklindeki 57 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan (Muğla) ve arkadaşları

“MADDE 57- 2803 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"EK MADDE 3- İl ve ilçe jandarma komutanları ile karakol komutanlarının izinleri, ilgili komutanlıkların planlaması doğrultusunda mahalli mülki idare amirlerinin uygun görüşü alınarak verilir.""

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALTAY (Uşak) - Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet, katılıyor musunuz?

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılamıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Adana Milletvekili Sayın Seyfettin Yılmaz, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 57’nci maddesi üzerinde verdiğimiz değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, konuşmanın başında, burada önemli bir kanunu görüşeceğiz ama bu kanunda ne yazık ki Orman Bakanı var. Yani, şimdi, şunu hakikaten söylüyorum, bakın, açıklıkla söylüyorum: Altı yıl içerisinde Orman Bakanlığında ne düzen kaldı ne intizam kaldı. İnşallah bu düzensizlik ve nizamsızlık bu Meclis Genel Kuruluna da yansımaz.

MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Hayır, sen oradan ayrıldığın için mi öyle oldu?

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, şimdi, bu 50’nci madde ile 66’ncı madde…

OSMAN BOYRAZ (İstanbul) - Yani, düzeni öyle bozmuşsun ki altı yıldır düzeltemiyor.

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) – Düzeltemiyor, düzeltemez de, düzeltemez. İnşallah 7 Haziranda biz geleceğiz, düzelteceğiz, onu ifade edeyim.

Şimdi, Orman Bakanını bırakıyorum. Önümüzdeki hafta gensoruda onunla ilgili hazırlıklarımız var, orada konuşacağız bu konuyu. Şimdi konumuza konsantre olalım.

Değerli milletvekilleri, bakın, burada öğleden önce de MİT’le ilgili görüşmeler yapıldı. Şu anda, devletin bütün kurumlarını yok eden bir iktidar anlayışı var, on üç yıl içerisinde, çok açık ve net söylüyorum. Bunu her platformda da dile getireceğiz. On üç yılın sonunda, on üç yıldır bir mağduriyet edebiyatıyla seçime her girdiğinizde karşınıza bir kurumu alarak ve o kurumları yok ede ede on üç yıldır bu noktaya geldiniz. Şimdi de iç güvenlik paketi diye bir paket getirdiniz. Sanki on üç yıldır Türkiye'nin iç güvenliğini çok iyi sağladınız, eksiklikleri yeni gördünüz on üç yıl sonra, şimdi, canhıraş, bu kanun çıkmazsa Türkiye'nin iç güvenliği tehlikeye girecekmiş gibi kamuoyunda bir algı oluşturuyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti kanunları, yasaları ve gelenekleri olan bir devlettir. Bu devletin kurumlarını yok ederseniz bu devleti yok edersiniz. Şimdi, Millî İstihbarat Teşkilatı gibi Türkiye devletinin iç istihbaratını ve dış istihbaratını sağlayan MİT teşkilatının başında Hakan Fidan var. Hakan Fidan, AK PARTİ’den aday adayı olmak üzere tüm kamu görevlileri gibi istifa etti. Bu bile doğru değil, MİT gibi önemli bir kurumun başındaki insanın bir partiden milletvekili olması bile doğru değil ama velev ki istifa etti, sonra Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında bir anlaşmazlık oldu. Başbakan “Benim görüşüm doğrultusunda istifa etti.” dedi. Cumhurbaşkanı da dedi ki: “Çok kırıldım Hakan Fidan’a. Bu istifası doğru olmamıştır.” Ve bir baktık ki iki gün önce Hakan Fidan MİT Müsteşarlığına geri atanıyor.

Şimdi, değerli milletvekilleri, burası yasa yapan bir Meclis. MİT Müsteşarı bu kanunlar varken, bu yasalar varken yeniden nasıl atandı, bir kişi çıksın, bunu izah etsin. Seçim Kanunu’na baktığınız zaman Seçim Kanunu net bir şekilde ifade ediyor: “Seçimlerin sonuçlanmasından bir ay sonra müracaatı hâlinde görevine döner.” diyor. Özel çıkarılan MİT Kanunu’nun 13’üncü ve 14’üncü maddelerini incelediğinizde beş yıl şartı aranıyor. Şimdi, işin enteresan tarafı -çok net söylüyorum- 2010 yılının Nisan ayında MİT Müsteşarlığı görevine atanan Hakan Fidan’ın, burada sizin çok güvendiğiniz bir havuz medyası da dâhil olmak üzere, o havuz medyası da MİT’e atanma tarihi olarak neyi gösteriyor? 17/4/2010 tarihini gösteriyor. Fakat, bu MİT Müsteşarı MİT Kanunu’nun 14’üncü maddesi gereğince… Şimdi, arkadaşlarımız tespit etti -işte, Hasan Hüseyin Türkoğlu burada- Vikipedi’de, bakın. 10 Martta değişiklik yapılıyor burada ve 2010 olan başlangıç tarihi kaça çevriliyor biliyor musunuz? 2009’a çevriliyor.

Şimdi, ben size soruyorum: MİT Müsteşarı gibi önemli bir makamda bulunan bir kişi… Bunu birinin açıklaması lazım. Bu, evrakta sahtekârlığa girer -bakın, çok açık söylüyorum, bu doğruysa- bu, dolandırıcılığa girer. Bir MİT Müsteşarı bunu yapıyorsa bunun MİT Müsteşarlığı sorgulanır. Bunu bu Meclisin açığa çıkarması lazım. İktidar partisinin grubuna sesleniyorum: Bu eğer bu anlatılanlar gibiyse, bu belgeler gibiyse bu, evrakta sahtekârlıktır. Böyle bir MİT Müsteşarının olduğu yerde 7 Haziran seçimleri güven altında yapılmaz, 7 Haziran seçimlerine şaibe karışır. Bu MİT Müsteşarı görevde olduğu müddetçe yüce Meclisten ilan ediyorum: 7 Haziran seçimlerinde şaibe olacaktır…

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) – Şimdiden bahaneyi buldun yani.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Şaibeli seçim!

SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - …ama bu şaibenin önüne geçeceğiz. MİT Müsteşarını da atasanız, kanunları da değiştirseniz, algı operasyonu da yapsanız, polis devletine de geçseniz 7 Haziranda bu millet size ders verecek, unutmayın. Hiçbir iktidar korku imparatorluğuyla tarihte ayakta kalmamıştır. Siz de korku imparatorluğuyla, yasaların arkasından dolanarak, yasaları yok sayarak, evrakta sahtekârlık yaparak iktidarda kalamayacaksınız; bunu görün. O zaman da göreceksiniz ki bu yasalar dönüp size uygulanacak, o zaman “Biz ne yaptık?” diyeceksiniz.

Hepinize teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

III. YOKLAMA

(MHP ve CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.

BAŞKAN - Yoklama talebi vardır.

Sayın Türkoğlu, Sayın Erdoğan, Sayın Halaçoğlu, Sayın Başesgioğlu, Sayın Yılmaz, Sayın Belen, Sayın Işık, Sayın Akçay, Sayın Yeniçeri, Sayın Yılmaz, Sayın Çınar, Sayın Çirkin, Sayın İrbeç, Sayın Torlak, Sayın Adan, Sayın Şimşek, Sayın Uzunırmak, Sayın Oral, Sayın Özkes, Sayın Şeker, Sayın Erdemir.

İki dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

XIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Yeni madde ihdası için iki adet önerge vardır, ilkini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) "2803 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"EK MADDE 3 - İl ve ilçe jandarma komutanları ile karakol komutanlarının izinleri, ilgili komutanlıkların planlaması da dikkate alınarak mahalli mülki idare amirlerinin onayı ile verilir."" şeklindeki 57 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

  Mehmet Erdoğan                                 Yusuf Halaçoğlu                           Hasan Hüseyin Türkoğlu

          Muğla                                               Kayseri                                             Osmaniye

     Bülent Belen                                         Alim Işık                                       Mesut Dedeoğlu

        Tekirdağ                                             Kütahya                                        Kahramanmaraş

         Ali Öz                                            Emin Çınar                                    Seyfettin Yılmaz...

         Mersin                                            Kastamonu                                                

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Çekiyoruz.

BAŞKAN – Çekildi.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun; 57. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

     Ali Serindağ                                       Haydar Akar

       Gaziantep                                           Kocaeli...

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Çekiyoruz.

BAŞKAN – Çekildi.

Madde 58’de biri Anayasa’ya aykırılık olmak üzere üç adet önerge vardır, sırasıyla okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "2803 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 6 - İçişleri Bakanı, bu Kanundaki yetkilerinden bir kısmını gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla ilgisine göre Jandarma Genel Komutanına veya valilere devredebilir."” şeklindeki 58 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

  Mehmet Erdoğan                                 Yusuf Halaçoğlu                           Hasan Hüseyin Türkoğlu

          Muğla                                               Kayseri                                             Osmaniye

     Bülent Belen                                         Alim Işık                                       Mesut Dedeoğlu

        Tekirdağ                                             Kütahya                                        Kahramanmaraş

Adnan Şefik Çirkin

          Hatay

"MADDE 58- 2803 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir. "EK MADDE 6- İçişleri Bakanı, bu Kanundaki yetkilerinden bir kısmını gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla Jandarma Genel Komutanına devredebilir.""

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"2803 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 6- İçişleri Bakanı, bu Kanundaki yetkilerinden bir kısmını gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla ilgisine göre Jandarma Genel Komutanına veya valilere devredebilir.""

şeklindeki 58. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     Ali Serindağ                                      Ahmet Toptaş                                      Tanju Özcan

       Gaziantep                                       Afyonkarahisar                                           Bolu

      Ali Sarıbaş                                     Ali Haydar Öner                                    Celal Dinçer

       Çanakkale                                             Isparta                                              İstanbul

Mehmet Ali Susam                                   Aytun Çıray

          İzmir                                                 İzmir

BAŞKAN – Şimdiki önerge Anayasa’ya aykırılık önergesidir, okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -Torba- Kanun Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti -tek adam- diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının 58 inci maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

    Pervin Buldan                                      Nazmi Gür                                      Gülser Yıldırım

           Iğdır                                                   Van                                                 Mardin

Hüsamettin Zenderlioğlu                    Abdullah Levent Tüzel                                Demir Çelik

          Bitlis                                               İstanbul                                                Muş

       Erol Dora                                        Hasip Kaplan

         Mardin                                               Şırnak

BAŞKAN – Komisyon katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALTAY (Uşak) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kaplan, buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Bakın, arkadaşlar, 25 bin uzman çavuş, 18 bin astsubay, 4.500 subay ve sayısı 50 bin olarak düşünülen sözleşmeli er. Bu düzenlemeleri yaptınız. 1990’ların JİTEM’i var ve çözüm sürecinin bir başlığı adalet ve hakikatle yüzleşme komisyonu kurulmasıdır. 1990’ların, bunların faillerinin açığa çıkarılması, derin devletin, cinayetlerin, köy yakılmalarının, öldürmelerin... Eğer, doğru bir şey yaptığınıza inanıyorsanız, çıkarsınız bu kürsüde “JİTEM vardır -Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında, üst yargıda, her yerde geçiyor- bu yapılanma yanlıştır, biz de AK PARTİ Hükûmeti olarak bu tür yapılanmalara karşıyız.” diye açık açık söylersiniz çünkü çözüm sürecinde gerçeklerle yüzleşme, tıpkı Güney Afrika’da olduğu gibi, İngiltere’de olduğu gibi, İspanya’da olduğu gibi bir tarihsel gereklilik. Diğer bir noktaya geçelim.

Bu 1990’lı yıllar 2015’te sizin önünüze gelecek. Bu yaptığınız düzenlemeleri yaparken bunları düşünmediniz.

Bir konu daha var, bu konuda da Hükûmet tarafı ile ana muhalefetten bir cevap istiyorum. Bugün, Sayın Baykal bir açıklama yaptı, dedi ki: “Doğrudur, biz Şubat 2003’te, şimdiki Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talebi, çağrısı üzerine Boğaz’da bir yemek yedik. Lüfer yedik.” dedi. Lüferleri güzeldir Boğaz’ın, bilirsiniz. Fakat bu lüfer olayında, Sayın Başbakanın yasağı var, Başbakanın yasağının kaldırılması için meşhur o geçici 1’inci madde var ya Anayasa’da “Bu ara seçimlerde uygulanmaz.” diye, seçimlere bir sene kalan hükümleri kaldıran düzenlemeyi getirdiler. Şimdi, bu pazarlıkta deniliyor ki “Başbakan olması için Sayın Erdoğan’ın yolu açılacak, Sayın Baykal’ın da cumhurbaşkanlığı yolu açılacak.” Şimdi, burada… (AK PARTİ sıralarından “Ya kim diyor bunu?” sesi)

Sayın Baykal’ın bizatihi açıklaması. Hükûmet burada, iktidar burada, çıkın kardeşim söyleyin. Ana muhalefet de burada. Bu oyun nerede bozuldu, tren hangi istasyonda devrildi? Bir kere bunun hesabını açık açık söyleyin. Getiriyorsunuz Anayasa düzenlemelerini ama yüzde 10 barajını getirmek konusunda da hiçbir gayretiniz yok. Çok demokrasi havarisi kesiliyorsunuz, maşallah!

Mademki öyle, söyleyin bakayım, hangi konularda anlaştınız? Yakın tarihtir. Bu yakın tarihteki sayfaları bir açın bakayım da milletimiz görsün.

Ve ben şuna davet ediyorum: İktidar ve ana muhalefet, 2015 seçimlerine başka bir görüşme var mı kafada, düşünüyorlar mı? Onu da söylemek istiyorum. İnanıyorum, buna cevap verirsiniz. Ve yeter diyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Karar yeter sayısı.

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Sayar mısınız arkadaşlar.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Sayın Başkan, bariz yok. (AK PARTİ sıralarından “Var, var.” sesleri)

BAŞKAN – Elektronik oylama yapıyorum.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN – Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Hasip Kaplan konuşmasında eski Genel Başkanımız Sayın Deniz Baykal’ın ismini de anmak suretiyle kendisine göre bir değerlendirme yaptı. O nedenle söz istiyorum efendim.

BAŞKAN – Doğru, haklısınız. Hatta cevap da istedi.

Buyurunuz Sayın Başkan.

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

14.- İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin, Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 58’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında CHP eski Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2003 yılının şubat ayı sonları ve Sayın Deniz Baykal –o zaman Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı- ile zamanın Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Sayın Tayyip Erdoğan arasında İstanbul Boğazı’nda yenen bir yemekten hareketle, Sayın Hasip Kaplan “Orada ne konuşuldu, hangi pazarlıklar yapıldı? Tayyip Erdoğan’a Başbakanlık yolunun açılması karşılığında Sayın Deniz Baykal’a Cumhurbaşkanlığı mı vadedildi? Bu pazarlıklar nasıl yapıldı?” falan gibi soru işareti yaratmaya yönelik bir değerlendirme yaptı.

Sayın Baykal bugün bir açıklama yaptı, gayet açık bir şekilde söylüyor: “2003 yılının Şubat ayı sonunda Sayın Tayyip Erdoğan’la oturduk, 1 Mart tarihli tezkereyi konuştuk. Onun dışında hiçbir şey konuşmadık.” dedi. Yani “Sayın Baykal açıklasın.” diyorsunuz Sayın Kaplan, Sayın Baykal zaten açıklamasını yapmış. Konu Sayın Tayyip Erdoğan’ın milletvekilliği yolunun açılmasıysa onu o tarihte, 22’nci Dönem Parlamentosunda Türkiye Büyük Millet Meclisinde olan arkadaşlar gayet iyi hatırlayacaktır, Cumhuriyet Halk Partisinin demokrasi anlayışı gereği Sayın Tayyip Erdoğan’ın siyaset yasağının kaldırılmasına Cumhuriyet Halk Partisi oy vermiştir. Bu, demokrasinin gereğidir. Bir parti yüzde 34 oranında oy almışsa onun genel başkanı siyasi yasaklı olduğu için Parlamento dışındaysa “Hayır, bu, Parlamento dışında kalsın.” demek demokrasiye inanmamak demektir, demokrasiyi reddetmek demektir.

Ha “Sayın Tayyip Erdoğan demokrasiye, demokrasinin kurumlarına inanan bir kişi midir?” derseniz, hayır, Sayın Tayyip Erdoğan giderek otoriter bir yönetimi kurmaya çalışan bir kişidir. Maalesef, onun siyasi seyri bu şekilde oldu. Ama, Cumhuriyet Halk Partisi o zaman doğru yapmıştır. Bugün de olsa siyasi yasaklı bir kişinin mensubu olduğu, genel başkanı olduğu siyasi parti büyük bir oy oranıyla Parlamentoya gelmişse o yasaklı kişinin yasağını kaldırmak demokrasinin ve Parlamentonun görevidir diye düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan, ben bunu kendim uydurmadım, haber burada. Yani haber servislerinde, İnternet’te var bu açıklama. Sadece “Lüfer yedik.” demiyor Sayın Baykal, başka şeyler de var.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – “1 Mart tezkeresini konuştuk.” diyor.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sadece 1 Mart tezkeresi değil çünkü 9 Martta ara seçimler Siirt’te yapıldı, 9 Martta yapıldı ve 9 Martın öncesine denk gelen bir tarih, bu tarihte geçici bir maddeyle Anayasa değişikliği yapıldı. Yani şu an hani “Parti kapatılmasın.” diyor AK PARTİ’liler, düzenleme getiriyor. Barajı indirin diyoruz; getirin, hep beraber çıkaralım, memleket demokrasi görsün böyle diyoruz; arkadaşlar hep karşı çıkıyorlar. Yani illa biz de lüfer mi yiyelim Boğaz’da, ne yapalım yani? Bu yöntemi de bize anlatsalar, Parlamento dışında, Boğaz’da lüferle nasıl çözülüyor bu işler, biz de anlasak. Yani iktidar ile ana muhalefet kamuoyunu doğru bilgilendirmek zorunda. Benim söylemek istediğim bu.

BAŞKAN – Anladım.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yani Sayın Başkanım, bayağı, 3 sayfa, uzun bir açıklama.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Bence kürsüde oku.

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Yok, arkadaşların zaten İnternet’leri var.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Bostancı…

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Efendim, eski Genel Başkanımızın otoriter bir yönetim kurmaya çalıştığı ve demokrasiyle bağlantılı olmadığına dair eleştiri üzerine…

BAŞKAN – Yani Sayın Hamzaçebi’nin sataştığını söylüyorsunuz.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Evet.

BAŞKAN – Buyurun.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Efendim, doğruları ifade etmek sataşma mıdır?

BAŞKAN – Şimdi, işte, kimden, nereden mülhem olduğunu tespit ettim.

15.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı'nın, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi’nin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ eski Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; elbette, iktidara gelmiş olan bir siyasi partinin genel başkanının siyaset dışı bırakılması ne ahlaka ne demokrasiye uygun düşmezdi. CHP’nin o dönemdeki desteğini de saygıyla karşılarız. Demokrasilerde bu tür ilişkiler ve destekler her zaman olur, mukabelesi de aynı nezaket çerçevesinde gerçekleştirilir.

Esasen, iktidara gelmiş bir siyasi hareketin genel başkanını dışarıda bırakacak bir siyasi atmosferin de kimsenin hayrına olmayacağı çok açıktır çünkü eğer muhalefetseniz, iktidar olmak istiyorsanız iktidardaki bir siyasi heyetin bir nevi, bel altı vuruşa uygun bir pozisyonda ortaya koymak sizin de işinize gelmez. Dolayısıyla buradaki desteği biz anlayışla ve demokrasiye uygun bir şekilde bir tavır olarak değerlendiririz.

Ancak, şu otoriterleşme meselesi bir şarkı nakaratı gibi durmadan söyleniyor. Bakın, demokrasinin kuralları açıktır. Demokrasilerde yöneticileri seçimle getirirsiniz, bu birinci ilkedir. İkincisi, seçimle geri çağırabilirsiniz. Üçüncüsü, temel hak ve hürriyetlerin varlığıdır. Dördüncüsü, muhalefetin iktidar olabilme yollarının açıklığıdır. Türkiye’de bu 4 ilke de mevcuttur. Muhalefet acaba, iktidar olma imkânını buldu da biz “Gitmeyiz.” mi dedik? Muhalefet çoğunluk olmak için çaba gösterdi, kendisini öyle takdim etti de AK PARTİ zorla mı oturdu? Türkiye’de temel hak ve hürriyetlere ilişkin tartışmalar yapılıyor. Doğru, yapılsın ama Türkiye’nin demokratikleştiği çok açık. Demokrasinin temel kuralları Türkiye’de yaşıyor. Bunları siyasi polemik olarak görürüz.

Saygılarımı sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

XIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"2803 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 6- İçişleri Bakanı, bu Kanundaki yetkilerinden bir kısmını gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla ilgisine göre Jandarma Genel Komutanına veya valilere devredebilir.""

şeklindeki 58. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALTAY (Uşak) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) – Katılmıyoruz Başkanım.

BAŞKAN – İzmir Milletvekili Sayın Aytun Çıray, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; asıl konuşmama geçmeden önce iki konuya dikkat çekmek istiyorum.

Bunlardan bir tanesi Sayın Hasip Kaplan’ın biraz önce söylediği yüzde 10 barajı meselesi. Yüzde 10 barajının -ki demokrasinin, bence, olmazsa olmaz ve geri kalan şeylerin tartışılmasının ilk, ön şartıdır- bundan sonra, yapılan çözüm sürecinin ön şartı olarak kabul edilmesi çağrısını yapıyorum. Eğer yüzde 10 barajı düşmezse bu Hükûmetle hiçbir şey görüşmeyin, kimse görüşmesin çünkü hiçbir şey samimi değildir o zaman değerli arkadaşlar. Ön şart budur.

İkincisi: İzmir Valisi bugün bir genelge yayımlamış. Biraz önce Sayın Valim burada okudu. Size çağrıda, Hükûmete çağrıda bulunuyorum: Bu zibidi Valiyi derhâl görevden alın! Bu zibidilik! (AK PARTİ sıralarından “Aa” sesleri, gürültüler)

Değerli arkadaşlar, Erdoğan, kendisinin de inanmadığı yemini ettikten sonra otarşik bir başkanlık sistemi kurmak için harekete geçmiştir. Halkın haber alma hürriyetinin olmadığı; devletin uçaklarının, arabalarının, güvenlik bürokrasisinin ve paralarının kullanıldığı, adil olmayan bir seçimle Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Hep söylüyorum, haber alma özgürlüğünün olmadığı seçimler adil değildir, kanuni olsa dahi siyaseten gölgelidir. İşte bugün sarayda oturan şahıs, böyle bir seçimle oraya gelmiştir. Hatırlayın lütfen, “Anayasa'ya... üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine andiçerim.” diye yemin eden Erdoğan daha yemininden bir gün önce AKP kongresine katılmış, katılmakla kalmamış, muhalefet partilerine çatmıştı. Hukukun üstünlüğünü koruyacağına yemin edecek bir şahsiyetin yemin töreninden bir gün önce…

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Ya, önerge üzerinde konuş ya!

AYTUN ÇIRAY (Devamla) - … en üst hukuk olan Anayasa’yı çiğnediği, yolsuzluk davalarını örtbas etme ön şartıyla bir Başbakan atayacağını açıkça belli ettiği bir ortamda, bizim, onun yemin törenine katılmamakla çok doğru yaptığımızı şimdi bir kez daha görüyorum. Nitekim birkaç gün önce bunu kendisi de teyit etti, “Ben tarafsız bir Cumhurbaşkanı olmayacağım.” diye açık beyanda bulundu. Şimdi, bir siyasi partiye milletvekili talep ediyor.

Değerli arkadaşlar, Erdoğan birçokları gibi yürürlükte olan Anayasa’yı beğenmeyebilir, onu değiştirmek de isteyebilir ancak yürürlükte olduğu sürece hepimiz gibi ona uymak zorundadır. Aksi hâlde, devlet krizi çıkar, anarşi ortaya çıkar. Bir zamanlar “Anayasa’yı bir defa delmekle bir şey olmaz.” diyenlere rahmet okutan bu zorba zihniyet eğer Anayasa’yı delik deşik etmek istiyorsa buna izin verilemez. Ancak, Anayasa ve yasalara uymayanları uydurmak sadece muhalefet partilerinin ve Meclisin görevi değildir, Hükûmet ve Sayın Davutoğlu başta olmak üzere kuvvetler ayrılığının diğer kurumları harekete geçmek zorundadır. Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra, Anayasa, Erdoğan tarafından ihlal edilmekle kalmamış, iğdiş edilmiştir arkadaşlar.

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Hadi oradan!

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Beyler, unutmayalım ki demokrasi bir kurumlar ve kurallar rejimidir. Ne var ki Erdoğan Anayasa’yı açıkça askıya almışken muhalefet partisi dışındaki anayasal kurumlar felce uğramış gibi durmaktadırlar.

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – O kürsüyü kirletme! O kürsüyü kirletmeye hakkın yok!

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Bu ülkede kimsenin suç işleme özgürlüğü olamaz.

METİN METİNER (Adıyaman) – Sana hiç yakışıyor mu?

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Yargıtay ve Anayasa Mahkemesinin Anayasa’yı toplumsal bir sözleşme yerine canı istediğinde çiğneyebileceği bir kurallar manzumesi gibi gören Erdoğan’a bir hukuk dersi vermeleri gerekmektedir. (AK PARTİ sıralarından “Hadi oradan!” sesleri)

METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Sen mi hukuk dersi vereceksin?

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Aksi hâlde, yargı ve Hükûmet, görevi ihmal ve kötüye kullanma suçunu işlemiş olur. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Özlüyorsunuz, çok özlüyorsunuz ama yok yok tek parti.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Kendinin de meşruiyet kaynağı olan Anayasa’yı ve hukuk kurallarını, tağyir, tebdil ve ilgaya teşebbüs eden birine kimse suç ortağı olmasın, hesabı sorulacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)

METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Tek parti şeflik döneminden bahset, tek parti. Tarihinize bakın tarihinize, aynaya bakın. Faşist tarihin adamısınız siz! Faşizmin ayak sesleri sizin tarihinizde!

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Haydi oradan! Sağlam irade hepinizi çarpacak, çarpacak; 7 Haziranda görüşeceğiz.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Sayın Başkan, İç Tüzük’ün 67’nci maddesi temiz bir dille konuşmayı talep eder. O kürsüye çıkanların da milletvekili olma sıfatlarından kaynaklanan böyle bir dille konuşma zorunlulukları vardır. Beyefendi temiz bir dil kullanmamıştır, argo ifadeler kullanmıştır. Kendisini kınıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın Başkan…

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın Başkan…

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) – Millet haziranda temiz bir dille cevap verecek.

BAŞKAN – Bir saniye, sırayla.

Buyurun.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Hatip benim ismimi zikrederek…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Kaplan.

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

16.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan'ın, İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 58’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

HASİP KAPLAN (Şırnak) – Sayın hatibe hatırlatmak istiyorum “Yüzde 10 seçim barajı çözüm sürecinin şartı olsun.” demişti. Ben, Dolmabahçe’de açıklanan 10 maddeyi tekrar okuyorum, bunun kaç tanesi yüzde 10 barajıyla ilgili daha açık bir fikir verir:

1) Demokratik siyaset tanımı ve içeriği, bakın, demokratik siyaset tanımı ve içeriği.

2) Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması.

Yine demokrasiyle ilgili.

3) Özgür vatandaşlığın yasal ve demokratik güvenceleri.

Bunların hepsi sadece barajı değil, Siyasi Partiler Yasası’nı, seçim yasalarını, bütün antidemokratik yasaları, hepsini beraber kapsıyor. En önemlisi, çözüm sürecinde... Ki güvenlik paketine neden etkin direniş ve muhalefet ettiğimizi AK PARTİ bir türlü anlayamıyor.

Çözüm sürecinde demokrasi-güvenlik ilişkisinin kamu düzenini ve özgürlükleri koruyacak şekilde ele alınması.

Özgürlükleri koruyacak şekilde; tabii, burada kantar güvenlikten, polis devletinden yana kaçtığı için uyarıyoruz burada durmadan.

Yüzde 10 barajını burada çok konuştuk arkadaşlar. Seçim barajı milletin iradesine saygı demektir, milletin oylarını, yurttaşın oylarını çalmamak demektir, özgür bir şekilde milletvekilini seçmek demektir, bu partiye milletin iradesinin yansıması demektir. Eğer gerçekten demokrasiye inanan zerre kadar bir parti lideri, yönetimi, ekibi varsa Kenan Evren’in, darbecilerin yüzde 10 barajının arkasına saklanmaz. Siyasi partilerle ilgili hüküm getirdiniz, Anayasa Komisyonunda görüşülüyor, eğer yüreğiniz varsa hodri meydan, davet ediyoruz sizi, gelin barajı kaldıralım, bu seçime herkes özgürce katılsın! Var mı o yürek sizde, var mı?

Yeşil kravatlı Sayın Külünk, var mı o yürek sende? (HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Buyurun.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Sayın Başkanım, Sayın Grup Başkan Vekili beni kirli bir dil kullanmakla suçladı. Bunu kullanmadığımı ifade etmek istiyorum.

MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) – Efendim, “zibidi” kelimesini kullandı. Argo... Argo...

17.- İzmir Milletvekili Aytun Çıray'ın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı’nın yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

AYTUN ÇIRAY (İzmir) – Değerli arkadaşlar, “zibidi” demek Türk Dil Kurumuna göre “Yersiz ve zamansız davranış göstermek.” demektir, bundan ibarettir. Diğer yandan... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

RECEP ÖZEL (Isparta) – Yani, sen nesin? O zaman sen de zibidisin!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen...

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Şimdi, biraz önce... (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

AHMET YENİ (Samsun) – Yazıklar olsun be!

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Siz onunla kafanızı yormayın. Asıl, kafanız neden karıştı, moraliniz neden bozuk biliyoruz. Bu yüzde 10 meselesi var ya, yüzde 10 meselesi, sizin boynunuzda bir demokrasi çıngırağı gibi sallanıyor, demokrasiye olan tavrınızın göstergesidir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Faşist geçmişinize bakın!

AYTUN ÇIRAY (Devamla) – Yüzde 10 barajı turnusol kâğıdıdır, herkes için turnusol kâğıdıdır; yüzde 10 barajı sizin için de turnusol kağıdıdır, yüzde 10 barajı Halkların Demokratik Partisi için de turnusol kâğıdıdır. İnşallah, Türk milleti bu turnusol kâğıdına bakıp kimlerin demokrat olduğuna, kimlerin terbiyeli, beyefendi olduklarına, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisinin grup toplantılarını izleyenler kimlerin terbiyesi konusunda karar vereceklerdir.

Saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MEHMET METİNER (Adıyaman) – Hadi oradan!

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, ağzından çıkan pis sözü düzeltmeyecek mi?

RECEP ÖZEL (Isparta) – Hadi geç yerine, zibidilik yapmayın! Zibidilik yapmayın, yerinize geçin!

XIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yok, yok, yok Sayın Başkan.

BAŞKAN – Elektronik oylama yapıyorum.

İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)

MEHMET METİNER (Adıyaman) – “Zibidi”yi zibidiye iade ediyoruz.

AHMET YENİ (Samsun) – Sayın Başkan, valiye “zibidi” dedi, bir şey demeyecek misiniz? İzmir Valisine “zibidi” diyen bir milletvekiline bir cevabınız yok mu sizin?

YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Hiçbir uyarınız olmayacak mı?

KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) – Kalkıp da sen ver Ahmet Efendi, kalk da sen ver.

MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Sen ver, sana sataştı Ahmet Yeni, sen cevap ver, sen.

KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) – Az bile söyledi.

BAŞKAN – Ben çok şey yaptım da gerisi nokta, nokta, ünlem.

(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)

BAŞKAN – Evet, karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"2803 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 6- İçişleri Bakanı, bu Kanundaki yetkilerinden bir kısmını gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla ilgisine göre Jandarma Genel Komutanına veya valilere devredebilir.""

şeklindeki 58. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                          Yusuf Halaçoğlu (Kayseri) ve arkadaşları

“MADDE 58- 2803 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 6- İçişleri Bakanı, bu Kanundaki yetkilerinden bir kısmını gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirtmek şartıyla Jandarma Genel Komutanına devredebilir.””

BAŞKAN – Komisyon katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALTAY (Uşak) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Şefik Bey.

BAŞKAN – Hatay Milletvekili Sayın Şefik Çirkin, buyurunuz.(MHP sıralarından alkışlar)

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, Tanzimat Dönemi’nde kurulmuş, “Umumi Zaptiye Teşkilatı” olarak temeli atılmış, Islahat döneminde Asakir-i Zaptiye Nizamnamesi’yle hukuksal bir süreç kazanmış, İkinci Meşrutiyet’te Selanik’te bir jandarma subay okulunun kurulmasıyla buradan yetişen subayların son aşama olarak Harbiye Nezareti bünyesinde, ona bağlı kurulmuş bir Jandarma Genel Komutanlığından bahsediyoruz. Kurtuluş Harbi’nde büyük yararlılıklar göstermiş, bazı ayrılıkçı güçlerin, çetelerin isyanını bastırmış, bunda çok faydalı olmuş ve sadece Türkiye’de değil İspanya’da, İtalya’da, Fransa’da birliğin sağlanmasında büyük katkılar göstermiş bir kurum.

Şimdi ne yapıyoruz biz? Burada “İçişleri Bakanı yetkilerinin bir kısmını valilere devredebilir.” gibi bir kanun getiriyoruz, itirazımız buna. Yani şimdi ne olacak valiye devredince, farkında mıyız acaba? Vali, il, ilçe Jandarma komutanlarını atayabilecek. Asker, siyasi iradeye mahkûm kalacak, yükselmek için siyasi iradeye mecbur kalacak yani sivilleşmeyecek -burada bir kelime oyunu var- siyasileşecek. Bunu fark edelim Allah aşkına! Yani “sivilleşme” adı altında askeri siyasileştiren bir anlayış Türkiye’yi bir gün felakete götürür ve hiçbirimiz engel olamayız.

Savaşın ortasındayız; Orta Doğu’yu görüyorsunuz, Suriye’yi görüyorsunuz. Türkiye, artık, maalesef, her an başı bir belaya bulaşma ihtimali son derece kuvvetle muhtemel bir devletken dışarıda -Allah saklasın- bir savaşla uğraştığımızda ne yapacak? Polisin gücü içerideki huzuru temin etmeye yetecek mi?

Şimdi diyeceksiniz ki: “Biz Jandarmayı kaldırıyor muyuz?” Hayır, ama siyasileştiriyorsunuz, yapısını bozuyorsunuz ve yerel siyasetçilerin de -sadece size mahsus değil yani biz de geleceğiz inşallah- yanlışlarıyla Jandarma tamamen vasfını kaybetmiş, siyasileşmiş bir örgüt olacak. Buna kim sevinecek? Buna, bu ülkeyi bölmeye çalışan, bu ülkeyi parçalamaya çalışan PKK sevinecek; PKK bundan memnuniyet duyacak.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Zaten PKK istiyor.

ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) – Niçin memnuniyet duyacak? Çünkü, bir çözüm süreci silahıyla iktidar partisinin -bize göre- seçim kazanma hırsını satın ve teslim almıştır. Dolayısıyla, PKK, aynı zamanda Güneydoğu’da daha rahat imkân bulabilecek. Böyle bir şey olmaz arkadaşlar, çok büyük bir yanlış ve sizi bu yanlıştan dönmeye ve önergemizi kabul etmeye davet ediyoruz.

Şimdi, hangi Türkiye burası? Yani, efendim, denilebilir ki: “İspanya’da şöyle, Avrupa’da böyle, işte, sivil iradeye bağlı.” Şimdi, öyle bir ülkedeyiz ki Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanı istifa edebiliyor, bir siyasi partiden adaylığa müracaat edebiliyor, hatta ön seçimine girebiliyor -buraya kadar gene normal diyelim, değil de- ondan sonra da Sayın Cumhurbaşkanının talimatı veyahut reddetmesiyle adaylıktan geri çekiliyor ve Millî İstihbarat Teşkilatının tekrar başına geçiyor. Böyle bir ülkede demokrasi olmaz, bunu hangi parti yaparsa yapsın. Böyle bir ülkeden bahsediyoruz, sıkıntılarımızdan bahsediyoruz ve bu çok önemli sorunlara yol açacak.

Polisin yetkilerinin artırılması hakkında bir yasa çıkarıyoruz paket olarak ama hâlâ polisin özlük haklarıyla ilgili parmağımızı kıpırdatmıyoruz. Getirin bari bu yasanın içine bunu da koyun, yüreğimiz ferah bir şekilde hep birlikte destekleyelim. Yani, polis, dışarıda bekliyor, memleketi bekliyor, ülkeyi bekliyor ama emekliliği bekliyor, emekliliği korkuyla bekliyor. Lütfen, hiç olmazsa bu yasama döneminde böyle bir iyilik yapın, el birliğiyle biz de size yardımcı olalım, polisin özlük hakları da çıksın. Yetki vererek polisin başını belaya sokuyorsunuz, bari hiç olmazsa ekonomik olarak rahatlamasını da sağlayın.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

III. – YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, yoklama talebimiz var.

BAŞKAN – Yoklama talebi mevcuttur.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Serindağ, Sayın Çıray, Sayın Susam, Sayın Çetin, Sayın Küçük, Sayın Toprak, Sayın Danışoğlu, Sayın Çandar, Sayın Erdemir, Sayın Kaplan, Sayın Seçer, Sayın Kuşoğlu, Sayın Ayaydın, Sayın Aldan, Sayın Öztürk, Sayın Demirçalı, Sayın Şeker, Sayın Özkes, Sayın Öğüt…

İki dakika süre veriyorum ve de başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

XIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yeni madde ihdasına dair iki önerge vardır, ilkini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın "2803 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

"EK MADDE 6- İçişleri Bakanı, bu Kanundaki yetkilerinden bir kısmını gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak açıkça belirlemek şartıyla ilgisine göre Jandarma Genel Komutanına veya valilere devredebilir."" şeklindeki 58 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Çekildi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun; 58. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Çekildi.

Madde 59’da üç adet önerge vardır, birisi Anayasa’ya aykırılık önergesidir, sırasıyla okutup işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Amiraller haricinde, Sahil Güvenlik Komutanlığı Kurmay Başkanı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı karargâhında görevli başkanlar ile bölge komutanlarının atanmaları İçişleri Bakanınca yapılır. Gerektiğinde Sahil Güvenlik Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir. Diğer subayların ve astsubayların, Devlet memurlarının, uzman erbaşların ve sözleşmeli erbaş ve erlerin atanmaları ile erbaş ve erlerin dağıtımları, Sahil Güvenlik Komutanınca yapılır. Geçici 6 ncı madde hükümleri saklıdır."" şeklindeki 59 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan                    Yusuf Halaçoğlu          Hasan Hüseyin Türkoğlu

   Muğla                                       Kayseri                      Osmaniye

Alim Işık                                Mesut Dedeoğlu           Seyfettin Yılmaz

Kütahya                                 Kahramanmaraş                Adana

Emin Çınar                                 Faruk Bal

Kastamonu                                    Konya

"MADDE 59 - 9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Amiraller haricinde, Sahil Güvenlik Komutanlığı Kurmay Başkanı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı karargâhında görevli başkanlar ile bölge komutanlarının atanmaları Sahil Güvenlik Komutanının teklifi ile İçişleri Bakanınca yapılır. Diğer subayların ve astsubayların, Devlet memurlarının, uzman erbaşların ve sözleşmeli erbaş ve erlerin atanmaları ile erbaş ve erlerin dağıtımları, Sahil Güvenlik Komutanınca yapılır. Geçici 6 ncı madde hükümleri saklıdır."”

BAŞKAN – Sayın Akbulut, açıyorum sistemi.

Buyurunuz.

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

16.- Tekirdağ Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulut'un, İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 58’inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması

TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.

Biraz önce Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili bir hatibin İzmir Valisi için “zibidi” ifadesini kullanmasını hiç doğru bulmadığımı, çok çirkin bulduğumu ifade etmek istiyorum. Kendisi burada olmayan ve burada kendini müdafaa edebilecek imkânı olmayan bir kamu görevlisi için kullanılan bu çirkin ifadenin düzeltilmesini talep ediyorum.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

XIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:

                          Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun, "9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Amiraller haricinde, Sahil Güvenlik Komutanlığı Kurmay Başkanı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı karargâhında görevli başkanlar ile bölge komutanlarının atanmaları İçişleri Bakanınca yapılır. Gerektiğinde Sahil Güvenlik Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir. Diğer subayların ve astsubayların, Devlet memurlarının, uzman erbaşların ve sözleşmeli erbaş ve erlerin atanmaları ile erbaş ve erlerin dağıtımları, Sahil Güvenlik Komutanınca yapılır. Geçici 6 ncı madde hükümleri saklıdır." şeklindeki 59. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

MADDE 59- "9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası sağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Amiraller haricinde, Sahil Güvenlik Komutanlığı Kurmay Başkanı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı karargâhında görevli başkanlar ile bölge komutanlarının atanmaları Sahil Güvenlik Komutanı tarafından yapılır. Diğer subayların ve astsubayların, Devlet memurlarının, uzman erbaşların ve sözleşmeli erbaş ve erlerin atanmaları ile erbaş ve erlerin dağıtımları da Sahil Güvenlik Komutanınca yapılır. Geçici 6 ncı madde hükümleri saklıdır.”

     Ali Serindağ                                       Celal Dinçer                                    Ali Haydar Öner

       Gaziantep                                            İstanbul                                               Isparta

    Ahmet Toptaş                                      Gürkut Acar                                   Mehmet Ali Susam

   Afyonkarahisar                                        Antalya                                                İzmir

       İzzet Çetin

         Ankara

BAŞKAN – Şimdi Anayasa’ya aykırılık önergesini okutuyorum ve işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -torba- Kanun Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti - tek adam - diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının 59 uncu maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

    Pervin Buldan                             Hüsamettin Zenderlioğlu                                Nazmi Gür

           Iğdır                                                  Bitlis                                                  Van

   Gülser Yıldırım                              Abdullah Levent Tüzel                                Demir Çelik

         Mardin                                              İstanbul                                                Muş

       Erol Dora                                      Ertuğrul Kürkcü

         Mardin                                               Mersin

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Kürkcü, buyurunuz.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; bu Anayasa’ya aykırılık iddiasının yerli yerinde olduğu açık, ortada. Bu açıdan bir oylama yapacağız birazdan ama besbelli, her zaman olduğu gibi AKP Grubu bunun reddi yönünde oy kullanacak. Ancak, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun, özellikle yasanın bu bölümünde Jandarma teşkilatını olduğu gibi devralmak, İçişleri Bakanlığına bağlamak konusundaki acelesinin gerçek bir siyasi tutuma tekabül edip etmediğinin farkında olup olmadığını ben hakikaten, gerçekten çok merak ediyorum. Çünkü Jandarma teşkilatını olduğu gibi devraldığınızda siz JİTEM’i de olduğu gibi devralıyorsunuz demektir. Tam takım olarak JİTEM, şimdi Adalet ve Kalkınma Partisinin mülkü olmuştur. Bugüne kadar işlediği bilcümle cinayetlerle Kürdistan’ın bir ucundan öbür ucuna kadar bütün toprağını kana bulayan, en yiğit evlatlarını canlı canlı doğrayan, asit kuyularına atan, toprağa gömen bu teşkilattır. Bolu Jandarma Komando Tugayının köy köy gezerek, Kürdistan’ı insansızlaştırma faaliyetleri içerisinde nasıl hunharca faaliyet gösterdiği herkesin akıllarındadır. Bu, benim iddiamdan ibaret değildir. Ergenekon kovuşturması kapsamında yargıladığınız Jandarma Albay Arif Doğan, JİTEM’i kendisinin kurduğunu iddia etmekle kalmamış, bir alay belgeyi de teslim etmiştir ve burada nasıl Hizbullah katillerinin Jandarma tarafından korunup kollandığı, nasıl devrimcilere, yurtseverlere, insan hakları savunucularına karşı kullanıldığı ortadadır. Bu kanlı teşkilat sadece ve sadece sivillere karşı değil, kendi komutanlarına karşı da katliam uygulamıştır. Eşref Bitlis’in, Bahtiyar Aydın’ın, Rıdvan Özden’in katilleri de bu teşkilattadır.

Şimdi size soruyorum: Devraldığınız bu teşkilattaki bu katilleri ne yapacaksınız? Bu katillik birikimini, terekesini nereye koymayı düşünüyorsunuz? Bununla, yurttaşlara, JİTEM sizin elinize geçtikten sonra aynı JİTEM faaliyetlerini şimdi sivil komuta altında sürdürmeyi mi vadedeceksiniz? Bu konuda gerçekten tutumunuzu çok merak ediyorum. Bunlarla, hiçbir döneminde, Adalet ve Kalkınma Partisinin on iki yıllık iktidarında yüzleşilemediği, eski İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanınız Mehmet Elkatmış’ın beyanlarından apaçık ortadadır.

Teoman Koman’ı getirip Mecliste sorguya çekemediniz, Teoman Koman size ifade vermeyi reddetti. Mehmet Ağar’ı sorguya çekemediniz, Mehmet Ağar, size “Haydi oradan!” dedi. Ve gitti ve sonuçta, bu JİTEM teşkilatı bütün kanlı katillikleriyle beraber elinizde kaldı. Şimdi, bu teşkilatı ne yapacağınızı hakikaten çok merak ediyorum. Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun da bu konuda hiçbir şey söylemediğini, Cumhuriyet Halk Partisinin sesini çıkarmadığını görerek onların da aslında bu konuda tutumlarının ortaya çıkmasını istiyorum ve konuşmamı burada bitiriyorum.

Yoklama istiyorum.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Karar yeter sayısı istiyoruz.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Karar yeter sayısı arayacağım, sonra sizlere söz veririm.

Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum, karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Yok, yok; Başkan, yok.

BAŞKAN – Elektronik yapıyorum.

İki dakika süre veriyorum ve de başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, sonradan geliyorlar. Siz ilk etapta görünene göre karar vermek durumundasınız.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Başkanım, neye “Hayır.”, neye “Evet.” dediklerini bilmiyorlar. Zaten tasarıyı da okumamışlar. Vallahi, önerge için telef olacaklar, yolda düşecekler.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Hayır, Sayın Başkan, buraya sonradan geliyorlar. İlk esnada içeride görünene göre siz karar veriyorsunuz.

BAŞKAN – Tamam, dediğinizde haklısınız da aportta bir şekilde, hurra oluyor.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Dışarıda olduklarını biliyoruz zaten, gitmesinler. O esnada burada ne görünüyorsa odur.

BAŞKAN – Şimdi, siz İç Tüzük konusunda, şu defterle böyle yapıyorsunuz ya, İç Tüzük’e göre Başkan…

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Ya muhterem, bir dakika. Siz söylediniz, dinledim; ben de kendimi savunayım.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Maç izliyorlar Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Tamam, maç izleyebilirler. Bakın, ben açık konuşuyorum. Şimdi, şunu sallıyorsunuz, tamam ama İç Tüzük’e göre bu iki beyefendinin veya hanımlar oturuyorsa hanımların sayıp onlara benim inanmam lazım. İç Tüzük bunu emrediyor. Fakat, ben, gene, bugünün önem ve ehemmiyetine binaen kendim de sayıyorum, tamam.

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Ya, senin derdin iki dakika değil mi? Kazanıyorsun işte.

BAŞKAN – Hayır, daha fazlası kazanılıyor, iki dakikadan fazla. Muhalefet açısından bakıldığında iki dakika, iki dakika, iki dakika şeklinde gidiyor sistem. Hem rahatsız etmiş oluyorsunuz milletvekillerini, koşmalarına sebep oluyorsunuz, güzel yani.

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Rahatsızlık olmaz efendim. Burada bulunma sebepleri yasama. Arkadaşlar ya maç seyredecekler ya milletvekili olup yasama yapacaklar.

BAŞKAN – Evet.

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – İkisini beraber yapabilirler canım, beceriklidir bizim arkadaşlarımız.

(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)

BAŞKAN – Evet, karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.

Evet, şimdi…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Halaçoğlu…

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – HDP’den az önceki konuşmacı, Milliyetçi Hareket Partisinin…

BAŞKAN – Evet, buyurunuz.

X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

18.- Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu'nun, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 59’uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması

YUSUF HALAÇIOĞLU (Kayseri) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin JİTEM’le ilgili herhangi bir şekilde suçlanmasını kabul etmemiz mümkün değil. Değil JİTEM, kim olursa olsun hukuksuz davranan, halka zulmeden herkese karşıyız. Hukuk dışı hareket etmeyi asla kabul etmeyiz, zaten bu yüzden bu yasaya da karşı çıkıyoruz. Çünkü, polis devleti hâline getirecek bu yasaya karşı çıkmamızın ana sebeplerinden biri, hukuku hiçe sayarak birtakım olağanüstü yetkiler tanınan birtakım görevlilerin hatta kendi yetkilerini bile aşarak halka zulmetmeye kadar varacak, insanları gözaltına alacak ve bunu sorgusuz, sualsiz uzatabilecek bir yapı içerisinde bir kanunu kabul etmemiz mümkün değil. Yarın, inancınız olsun ki, iktidardan düştüğünüz zaman da aynı bu kanunlar, ilk başta sizi gözaltına alacak ve yaralayacak kanunlardır, bundan hiç şüpheniz olmasın. Ve “Keşke bunlara daha dikkatli davransaydık.” diyeceksiniz ama onun da bir yararı olmayacaktır.

Öte yandan, şunu söylemek istiyorum: Jandarma teşkilatı, Silahlı Kuvvetlerimizin bir parçasıdır. Kim ki Silahlı Kuvvetleri siyasete sokarsa o silahlı kuvvetin hiçbir değeri kalmaz ve diğer Silahlı Kuvvetlerin de aynı şekilde eğer siyasete müdahale etmeleri söz konusu olursa bunun müsebbibi de siz olursunuz. Hem “Demokratik ortamlarda, yönetimlerde Silahlı Kuvvetler siyasete karışmasın.” diyorsunuz hem de içine sokuyorsunuz. Ya, yapmayın hiç olmazsa. Aynı şey daha önce bir kere denendi ve bunun zararları görüldü. İlla ki valiler tarafından bir şeyler yapacaksanız bunun yasaları ayrıca çıkarılır. Dolayısıyla, bunu herkesin iyi bilmesi gerekiyor.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkanım, Sayın Ali Serindağ konuşacak.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

19.- Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ'ın, Ertuğrul Kürkcü’nün 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 59’uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak hiçbir kurumun, hiçbir kişinin yasa dışı veya gayrikanuni, insanlara eziyet eden davranışlarına “Evet.” demeyiz ama bunu yaparken kimseyi de elimizde herhangi bir belge yok ise töhmet altında bırakmayız. Şimdi, biz bu yasaya niçin karşı çıkıyoruz? İşte, bu tür baskıları önlemek, bu tür baskıların ortaya çıkmasına meydan vermemek için karşı çıkıyoruz. Yoksa biz niye karşı çıkalım? Siz “Kamu düzenini sağlayacağız.” diyorsunuz. Biz diyoruz ki: Bu yasa çıkarsa siz kamu düzenini bozarsınız. Birtakım yasa dışı oluşumlara, gayrikanuni uygulamalara zemin hazırlarsınız. Biz bunun için karşı çıkıyoruz. Siz bir taraftan öyle diyorsunuz, bir taraftan da bu tür davranışlara zemin hazırlayacak düzenlemeler getiriyorsunuz, sizin çelişkiniz burada. Siz özgürlüklerden bahsediyorsunuz, özgürlükleri kısıtlayıcı düzenlemeler getiriyorsunuz. Vali… Demin okudum, genelgenin başında İnsan Hakları Mahkemesinden, özgürlüklerden, Anayasa’dan bahsediyor ama metni okuyorsunuz, tamamen özgürlükleri kısıtlayıcı hükümler içeren düzenlemeler var. Sizin bu tür durumlardan vazgeçmeniz lazım yani sözünüz ile özünüzün bir olması lazım. Siz neyi diyorsanız açıkça söylemeniz lazım. Toplumu bu şekilde bilgilendirmeniz lazım. Yaptıklarınız ile söyledikleriniz uyuşmuyor, bu konuda da öyle. Biz -tekrar ediyorum- toplumun baskı altına alınmasına, sindirilmesine, korkutulmasına kesinlikle sıcak bakmayız. Biz diyoruz ki: Demokrasinin önündeki tüm engeller kaldırılmalı, demokrasi tüm kurum ve kurallarıyla işler hâle getirilmelidir. O zaman ülkede huzur olur, güvenlik olur, refah olur.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Sayın Başkanım, ayrıca deminki sataşma dışında sayın konuşmacı, tekrar, Anayasa’ya aykırı olmasına rağmen Türkiye’de bir bölgeyi “Kürdistan” olarak nitelendirdi. Bunun kayıtlardan çıkmasını talep ediyorum, öyle bir yer yoktur.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Anayasa’ya aykırılık yok Sayın Başkan.

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) – Bir coğrafyanın adı.

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Coğrafya da öyle bir coğrafya değil. Tarihte de hiç olmadı, tarihte de öyle bir şey yok.

BAŞKAN – Yani böyle tanımlanmış bir kavram yok. Dolayısıyla yani siz kullandınız…

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Bu sıralarda bundan seksen yıl önce Kürdistan milletvekilleri oturuyor muydu? Meclis tutanaklarına bakın.

BAŞKAN – Şimdi, cari Anayasa’mızda böyle bir tarif yok.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – O zamanın Anayasası’nda…

BAŞKAN – Yani coğrafi bir tanım yok.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Mersin) – Hâlihazır Anayasa’da da, o zaman da zaten böyle bir tanım üzerine bir tartışma yoktu, bugün de yoktur.

XIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – Şimdi diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü’nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Amiraller haricinde, Sahil Güvenlik Komutanlığı Kurmay Başkanı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı karargâhında görevli başkanlar ile bölge komutanlarının atanmaları İçişleri Bakanınca yapılır. Gerektiğinde Sahil Güvenlik Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir. Diğer subayların ve astsubayların, Devlet memurlarının, uzman erbaşların ve sözleşmeli erbaş ve erlerin atanmaları ile erbaş ve erlerin dağıtımları, Sahil Güvenlik Komutanınca yapılır. Geçici 6 ncı madde hükümleri saklıdır." şeklindeki 59. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan (Muğla) ve arkadaşları

"MADDE 59- 9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Amiraller haricinde, Sahil Güvenlik Komutanlığı Kurmay Başkanı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı karargâhında görevli başkanlar ile bölge komutanlarının atanmaları Sahil Güvenlik Komutanının teklifi ile İçişleri Bakanınca yapılır. Diğer subayların ve astsubayların, Devlet memurlarının, uzman erbaşların ve sözleşmeli erbaş ve erlerin atanmaları ile erbaş ve erlerin dağıtımları, Sahil Güvenlik Komutanınca yapılır. Geçici 6 ncı madde hükümleri saklıdır.""

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal.

Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sahil Güvenlik Komutanlığıyla ilgili bu madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini ve önergemizi açıklamak üzere huzurunuzdayım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Bu maddeyi ve önergemizi iyi anlayabilmek için iki konuda yüce Meclise düşüncelerimi anlatmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi, devlet nedir, hükûmet nedir? Devlet, kurum, kuruluş ve kurallarıyla bir varlıktır ve “ilelebet” niteliğini haiz yerli yerinde duran bir güçtür; hükûmet ise gelip geçicidir. Hükûmet, seçmenden yetkisini alan kişilerin, partilerin devlet çarklarını çalıştırmak üzere geçici olarak varlığını sürdüren demokratik bir kuruluştur. Şimdi, bu noktada, bu ayrıma geldiğimiz zaman, Adalet ve Kalkınma Partisi de gelip geçici bir niteliktedir ve Hükûmet olarak yetkisi de gelip geçicidir. Nasıl geçmişte bu devleti kurduğunu ifade eden CHP gelip geçiciyse, Adalet Partisi gelip geçmişse, Doğru Yol Partisi, Anavatan Partisi gelip geçmişse, AKP de gelip geçecektir ancak AKP gelip geçmemek ve kalmak istemektedir. Bunun adı “diktatörlüktür” ve diktatörlüğe doğru giden yolda devleti partileştirmektedir. Bu kapsamda baktığımızda, devletin organlarını kendi organları hâline getirmektedir. İşte burada, tam da parlamenter demokrasinin denge ve denetim aracı olarak nitelendirdiğimiz güç birikimini, iç güvenlik teşkilatları içerisinde güç birikimini engelleyebilmek amacıyla, farklı otoritelerde bulunan Sahil Güvenlik Komutanlığı, Jandarma ve polis teşkilatlarını zapturapt altına alarak AKP’lileştirme çabası içerisindedir. Bu, çok yanlış ve çok tehlikeli bir yoldur. Böyle yanlış ve tehlikeli bir yol, önümüzdeki süreçle bir parti devleti hâline gelmesi planlanan Türkiye için bir kaos ve kargaşa ortamı yaratacaktır.

Şimdi, böyle düşündüğümüz zaman, devletin organı olan Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı, iki unsuru olan, iki yönü olan, iki şekli olan kuruluşlardır. Bunlar, bir niteliği itibarıyla askerî nizama tabi, diğer niteliği itibarıyla da emniyet hizmetleri açısından İçişleri Bakanlığına bağlıdır. Böyle bir durumda, böyle bir değişiklik yapılacak ise doğal olarak devletin kuruluşu olan Genelkurmay Başkanlığından “Ne düşünüyorsunuz, ne diyorsunuz?” şeklinde bir mütalaa alması lazım. Bu, kanun yapma tekniğine uygun bir davranış olur. Ancak basına sızan bilgiye göre, “Alo Fatih” hatlarından kurtularak sızan bilgilere göre Genelkurmay Başkanlığından böyle bir mütalaa alınmamıştır. O takdirde, devlet organına rağmen parti iradesiyle Türkiye idare edilmektedir. O zaman, karşımıza, Anayasa gibi, şimdi yürürlükte olduğu konusunda şüpheler taşınan bir temel kanun geliyor.

Tabii ki Anayasa herkesin uyması gereken üstün hukuk normudur. “Herkesin uyması” dediğimiz zaman, bunun içerisine bu devleti kuran, Kurtuluş Savaşı’yla kuran gazi Meclis dâhildir, Anayasa’ya uymak zorundadır, yürütme organı dâhildir ve mahkemeler dâhildir. Dâhil olanların içerisine Cumhurbaşkanı da dâhildir ama Cumhurbaşkanı AKP’nin parti devleti inşası içerisinde Anayasa’yı askıya almış vaziyettedir. Anayasa’yı çiğnemesinin yanı sıra, yeminini çiğnemektedir.

Değerli arkadaşlarım, yemin nedir? Yemin şudur: Dinen yemin, Allah’ı şahit tutarak doğru söylediğine ve doğru yapacağına dair söz vermek demektir. Hukuken yemin “Bunun aksi ispat edilemez, edilirse ben yokum, bütün hakkımdan vazgeçiyorum.” demektir. Yemin ahlaken nedir? Bundan ötesi yok demektir, “Ben her şeyimi ortaya koydum, kişiliğimi, şahsiyetimi ortaya koydum.” demektir. İşte, Sayın Cumhurbaşkanı, bu kürsüde, tarafsız kalacağına dair, tarih huzurunda namusu ve şerefi üzerine yemin etmiştir ama muhtarları toplayarak AKP’ye 400 milletvekili istemektedir. Türkiye'nin geldiği hâl budur ve bu hâl hiç hayra alamet değildir.

Değerli arkadaşlarım, bu kapsam içerisinde, herkes aklını başına almak zorundadır. Aklını başına alacakların içerisinde AKP’nin sayın milletvekilleri de gelmektedir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bal.

III.-YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN – Yoklama talebi vardır.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Serindağ, Sayın Susam, Sayın Atıcı, Sayın Öner, Sayın Çetin, Sayın Erdemir, Sayın Çıray, Sayın Toprak, Sayın Kaleli, Sayın Çandar, Sayın Öztürk, Sayın Aldan, Sayın Kuşoğlu, Sayın Kaplan, Sayın Şeker, Sayın Özkes, Sayın Demirçalı, Sayın Tunay, Sayın Seçer.

İki dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.

XIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.

Birleşime on beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 22.26

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 22.47

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74’üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun, "9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Amiraller haricinde, Sahil Güvenlik Komutanlığı Kurmay Başkanı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı karargâhında görevli başkanlar ile bölge komutanlarının atanmaları İçişleri Bakanınca yapılır. Gerektiğinde Sahil Güvenlik Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir. Diğer subayların ve astsubayların, Devlet memurlarının, uzman erbaşların ve sözleşmeli erbaş ve erlerin atanmaları ile erbaş ve erlerin dağıtımları, Sahil Güvenlik Komutanınca yapılır. Geçici 6 ncı madde hükümleri saklıdır." şeklindeki 59. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

MADDE- 59 "9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası sağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Amiraller haricinde, Sahil Güvenlik Komutanlığı Kurmay Başkanı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı karargâhında görevli başkanlar ile bölge komutanlarının atanmaları Sahil Güvenlik Komutanı tarafından yapılır. Diğer subayların ve astsubayların, Devlet memurlarının, uzman erbaşların ve sözleşmeli erbaş ve erlerin atanmaları ile erbaş ve erlerin dağıtımları da Sahil Güvenlik Komutanınca yapılır. Geçici 6 ncı madde hükümleri saklıdır.”

                                                             Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Çetin, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

İZZET ÇETİN (Ankara) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; gecenin bu saatinde hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, güvenlik paketi mi, yoksa parti devleti oluşturma tasarısı mı, bu konuda artık tartışmaya mahal yok. Kesinlikle AKP, bir yandan Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda, diğer yandan Jandarma Genel Komutanlığı Teşkilat Kanunu’nda ve Sahil Güvenlik Komutanlığı Teşkilat Kanunu’nda yaptığı değişikliklerle görüyoruz ki artık demokratik bir rejim yerine, çağdaş bir demokrasi yerine bir kabile devleti gibi, bir klan gibi ülkeyi yönetmeyi kendisine şiar edinmiş. Hiç kimse kusura bakmasın ama milletvekili arkadaşlar da buna alet oluyorlar.

Ben Silahlı Kuvvetlerde gerçekten -Gölcük Tersanesinde başladım çalışma yaşamına- iç içe yirmi sekiz yıl geçirdim. Komuta kademeleriyle de toplu sözleşme dönemlerimde çok sıkça teşrikimesai yaptım. Sivilleşmeye “evet” Silahlı Kuvvetler içerisinde, demokratikleşmeye de “evet” ama siyasallaşmaya “hayır”.

Şimdi, siz, siyasallaşmadan da vazgeçiyorsunuz, düzenlemelerinizle, tam anlamıyla Silahlı Kuvvetleri çökertiyorsunuz. Yani Sahil Güvenlik Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı gibi İçişleri Bakanlığına bağlı bir birimimiz ama görev, yetki… Örneğin sıkıyönetim dönemlerinde İçişleri Bakanlığının, savaş hâlinde de doğrudan doğruya Deniz Kuvvetleri Komutanlığının emrine giren, onun himayesinde görev yapan bir güvenlik birimi. Dolayısıyla buradaki atama, yer değiştirme, özlük hakları, 59’dan 65’inci maddeye kadar baktığınız zaman görürsünüz ki bu düzenleme, bir güvenlik sorununu bertaraf etmek değil…

Kaldı ki Türkiye’de şu anda, içinde yaşadığımız dönemde bir güvenlik zafiyeti yok, bir iç güvenlik sorunu yok. Yani, elbette, Türkiye terörden muztarip ama sadece poşu bağlayan ya da sapanla taş atanlara ceza yazacağız mantığıyla getirdiğiniz bir düzenleme gösteriyor ki sizin asıl derdiniz bir iç güvenlik düzenlemesi, iç güvenlik sorunlarını halletme değil, doğrudan doğruya parti devletini kurumsal hâle getirme; sesini çıkaran, demokratik hakkını arayan yurttaşa, işçiye, hak ve özgürlük peşinde koşan herkese şiddetle karşılık verme. Bunu gerekçe yapıp arkasında da, özellikle Sahil Güvenlik Komutanlığını ve Jandarma teşkilatlarını da valilerin, kaymakamların emrine sokarak tam anlamıyla onların -ki her zaman yer değiştirmeleri mümkün- atama, yer değiştirme, özlük hakları, hatta haklarında düzenlenecek raporlara göre bile terfi işlemlerini yapma yoluna gidiyorsunuz ki bu yol yol değil değerli arkadaşlar.

Şunu söylemeliyim: Gerçekten şu anda Türkiye'nin iç güvenlik sorunu yok ama iş güvenliğine şiddetle ihtiyacı var. Daha dün 4 işçi yine yaşamını yitirdi. Sadece 2014 yılında 1.886 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. İki ay içerisinde resmî kayıtlara göre 206 işçi iş cinayetlerinde yine yaşamını yitirdi. İş güvenliğine ilişkin düzenleme yukarıda bekliyor, belki kadük yapacaksınız ama iç güvenlik sorunu varmış gibi Türkiye’de “iç güvenlik tasarısı” adı altında Türkiye'nin kurumlarıyla, düzeniyle, yönetimiyle ciddi şekilde oynuyorsunuz. Bundan hiçbir şekilde yarar sağlayamayacağınızı bilmenizi isterim.

Gerçekten, şimdi, burada, bu siyasallaştırmadan, özellikle Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığından başlayarak giden siyasallaştırmadan ya da parti devleti yaratmaya onları alet etmeye davet ederek yapılan bu düzenlemeler giderek diğer kurumlarda da kendini hissettirecek. Ve bir kez daha söylüyorum, bakın, göreceksiniz yakın gelecekte bu bumerang sizleri de vurduğunda diyeceksiniz ki: “Mecliste üç muhalefet partisi birden bizi uyardı ama biz kapıdan koşa koşa geldik, oy verdik, dışarı çıktık, televizyon izledik, bir daha geldik, bir daha koştuk. İşimiz, milletvekilliği görevimiz sadece el kaldırmak, oy vermekten ibaretti.” deyip üzüleceksiniz.

Ben çalışan milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

III.- YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yoklama istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Yoklama talebi vardır.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Serindağ, Sayın Öztürk, Sayın Susam, Sayın Öner, Sayın Çetin, Sayın Şeker, Sayın Erdemir, Sayın Toprak, Sayın Danışoğlu, Sayın Küçük, Sayın Tunay, Sayın Kaplan, Sayın Özkes, Sayın Çandar, Sayın Çıray, Sayın Kuşoğlu, Sayın Seçer, Sayın Demirçalı, Sayın Sarı.

İki dakika süre veriyorum ve de başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN – Evet, toplantı yeter sayısı vardır.

XIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yeni madde ihdasına dair…

VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)

17.- Hakkâri Milletvekili Adil Zozani'nin, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener’in 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 59’uncu maddesiyle ilgili önergenin oylaması sırasında İç Tüzük’ün 57’nci maddesine göre işlem yapmasının doğru olmadığına ilişkin açıklaması

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Sayın Başkan, müsaade ederseniz bir şey söyleyeceğim.

Biraz önce bizim grubun önergesi oylanırken oylama esnasında biz karar yeter sayısı istedik, siz de esasında o esnada Genel Kurul salonunda karar yeter sayısı yok iken kâtip üyelerin kendi aralarındaki uyuşmazlığını gerekçe göstererek elektronik oylamayla bunu belirleyeceğinizi ifade ettiniz.

Bu işlemi siz İç Tüzük 57’ye göre yaptınız, ancak İç Tüzük 57, kâtip üyelerin bu konuda bir kanaat bildirmelerini hükmetmiyor. “Birleşim açıldıktan sonra Başkan tereddüde düşerse yoklama yapar.” diyor. Kâtip üyelerin burada bir fonksiyonu yok. İç Tüzük’ün 10’uncu kısmında kâtip üyelerin görevi oylamaların sayımıyla ilgili olarak 141’inci maddede belirlenmiş.

Dolayısıyla, burada milletvekillerinin karar yeter sayısı istemeleri, talep etmeleri ya da yoklama talep etmeleri… Burada bir sayım yapma görevi kâtip üyelerine verilmiyor. Siz burada kâtip üyelerinin sayım yapma görevi varmış gibi bir işlem yaptınız. Bu doğru değildir. Kayıtlara geçmesi için ifade ediyorum.

XIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)

5.- Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları (1/995, 2/422, 2/514, 2/909, 2/1518, 2/1579, 2/1632, 2/2443, 2/2469) (S. Sayısı: 684) (Devam)

BAŞKAN – Yeni madde ihdasına dair iki önerge vardır, ilkini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın "9/7/1982 tarihli ve 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanununun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Amiraller haricinde, Sahil Güvenlik Komutanlığı Kurmay Başkanı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı karargâhında görevli başkanlar ile bölge komutanlarının atanmaları İçişleri Bakanınca yapılır. Gerektiğinde Sahil Güvenlik Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir. Diğer subayların ve astsubayların, Devlet memurlarının, uzman erbaşların ve sözleşmeli erbaş ve erlerin atanmaları ile erbaş ve erlerin dağıtımları, Sahil Güvenlik Komutanınca yapılır. Geçici 6 ncı madde hükümleri saklıdır."" şeklindeki 59 uncu maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan                    Yusuf Halaçoğlu          Hasan Hüseyin Türkoğlu

       Muğla                                   Kayseri                          Osmaniye

YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) – Geri çekiyoruz.

BAŞKAN – Geri çekildi.

Diğerini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun 59 Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Geri çekiyoruz efendim.

BAŞKAN – Geri çekildi.

Madde 60’ta üç adet önerge vardır, birisi Anayasa’ya aykırılık önergesidir, sırasıyla okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "2692 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 9- Sahil Güvenlik Komutanlığında görevli sahil güvenlik mensubu subay, astsubay, sivil personel, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve er, erbaş ve erlerin hizmet gerekleri veya sağlık yahut diğer nedenlerle görev ve hizmet yerlerinin değiştirilmesi ile geçici görevlendirmeleri 8 inci maddedeki usul ve esaslara göre yapılır."" şeklindeki 60 ıncı aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan                    Yusuf Halaçoğlu          Hasan Hüseyin Türkoğlu

       Muğla                                   Kayseri                         Osmaniye

Bülent Belen                               Alim Işık                Mesut Dedeoğlu

   Tekirdağ                                   Kütahya                  Kahramanmaraş

Emin Çınar                                         Münir Kutluata

Kastamonu                                             Sakarya

"Madde 60-2692 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 9- Sahil Güvenlik Komutanlığında görevli sahil güvenlik mensubu subay, astsubay, sivil personel, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve er, erbaş ve erlerin hizmet gerekleri veya sağlık yahut diğer nedenlerle görev ve hizmet yerlerinin değiştirilmesi 8 inci maddedeki usul ve esaslara göre geçici görevlendirmeleri ise Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından yapılır.””

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"2692 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 9- Sahil Güvenlik Komutanlığında görevli sahil güvenlik mensubu subay, astsubay, sivil personel, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve er, erbaş ve erlerin hizmet gerekleri veya sağlık yahut diğer nedenlerle görev ve hizmet yerlerinin değiştirilmesi ile geçici görevlendirmeleri 8 inci maddedeki usul ve esaslara göre yapılır.""

şeklindeki 60. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

  Ali Serindağ                                           Ali Sarıbaş                                       Ahmet Toptaş

   Gaziantep                                               Çanakkale                                       Afyonkarahisar                 Ali Haydar Öner            Tanju Özcan                                       Celal Dinçer

     Isparta                                                     Bolu                                                İstanbul

                                                         Mehmet Ali Susam

                                                                   İzmir

BAŞKAN – Şimdiki önerge Anayasa'ya aykırılık önergesidir. Okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığa

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -Torba- Kanun Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti - tek adam - diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının 60 ıncı maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Pervin Buldan                                 Hüsamettin Zenderlioğlu                                Nazmi Gür

   Iğdır                                                         Bitlis                                                  Van

Gülser Yıldırım                                        Demir Çelik                                         Erol Dora

    Mardin                                                      Muş                                                 Mardin

                                                       Abdullah Levent Tüzel

                                                                 İstanbul

BAŞKAN – Komisyon katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Erol Dora, buyurunuz.

EROL DORA (Mardin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 60’ıncı maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda ele alınan bu iç güvenlik paketi, ülkemizde Parlamentoda bulunan bütün muhalefet partilerinin ve insan hakları savunucularının yoğun tepkisine hedef olurken Türkiye dışında da kaygılar dile getirilmeye devam edilmektedir. Hükûmet ise hâlâ, düzenlemelerin, Avrupa ülkelerindeki uygulamalar dikkate alınarak bu paketin hazırlandığını ifade etmektedir. Oysa İnsan Hakları İzleme Örgütünün kıdemli araştırmacısı Emma Sinclair, polise verilmesi düşünülen yeni yetkilerin, Türkiye vatandaşlarının devlet kaynaklı hak ihlallerine maruz kalma riskini artırabilecek nitelikte olduğunu açıkça belirtmiş bulunmaktadır.

İnsan Hakları İzleme Örgütünün, Avrupa Birliği üyesi önemli bir ülkenin bir diplomatından öğrendiğine göre, Türkiye’nin İçişleri Bakanlığı, geçtiğimiz kasım ayında, kendi ülkelerinde polise tanınan yetkileri sormuş ve Avrupa Birliğinden gelebilecek eleştirilerin önünü kesmek amacıyla onların yasalarında bulunan bazı unsurları cımbızlayarak almış. Örneğin, İngiliz polisinin insanları kendi inisiyatifiyle gözaltına alma yetkisi gerçekten de var ve Almanya yasaları da göstericilerin kimliklerini gizlemek amacıyla yüzlerini örtmelerini bir suç olarak tanımlıyor ki Türkiye’nin yeni tasarısı da bu 2 unsura yer veriyor. Ancak, Avrupa Birliği ülkelerinin her birinde polise verilen münferit yetkilerin cımbızlanması yoluyla bir kıyaslama yapılması bilinçli bir yanıltma kastı taşımaktadır. Amaç, ağaçları göstererek ormanı görmezden geleceğimizi ummak. Hükûmet yetkililerinin değinmekten kaçındığı konu, Türkiye’de kamu düzenini korumak için yürütülen polis faaliyetlerinin bugünkü durumu, barışçı gösterilerin polisler tarafından şiddetle ve hukuksuz olarak dağıtıldığı, şiddet eylemlerine karışmamış barışçı göstericilerin gözaltına alındığı ve yargılandığı sayısız vaka hakkında düşünceler belirtilmektedir.

Türkiye’de, yerleşikleşmiş görev suistimalleri, kötü muamele ve işkence nedeniyle birkaç istisna dışında polislerden yıllardır hesap sormayan siyasi otoritelerin ve mahkemelerin kötü sicili hakkında da herhangi bir açıklama yapılmamaktadır. Bildiğiniz gibi, özellikle asker ve polisler hakkında açılan davalar, aslında Türkiye’de yeni bir yargı sistemini de ortaya koymuştur yani taşımalı yargıyı ortaya çıkarmıştır. Örneğin, Hakkâri’de, Şırnak’ta, Mardin’de, Eskişehir’de ve birçok yerde polisler tarafından ve askerler tarafından işlenmiş suçları taşımalı yargı sistemiyle başka şehirlere naklederek aslında herhangi bir hukuki yargılamanın olmayacağını pratikte de görebiliyoruz.

Yine, Emma Sinclair, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 2006’dan bu yana Türkiye’yi toplanma özgürlüğünü ihlal ettiği ve işkence ve kötü muamele faillerini cezasız bıraktığı için 45 kadar davada suçlu bulduğunu bizlere hatırlatmaktadır. Bu gerçek bağlam göz önüne alındığında, Türkiye’de polise verilen ateşli silah kullanma yetkisinin artırılması daha çok sayıda vatandaşın ölümü anlamına gelecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçmişteki uygulamalar, haksız güç kullanımından kaynaklanacak bu tür ölümlerin büyük ölçüde cezasız kalabileceğine de işaret ediyor. Dahası, Türkiye’de geçmişte gözlemlenmiş uygulamalar düşünüldüğünde polise yargı erkinin onayı olmaksızın kendi inisiyatifiyle kitlesel gözaltılar yapma yetkisinin verilmesi, gözaltında kötü muamele vakalarının ve hatta insanların keyfî olarak gözaltına alındığı, kimseyle görüştürülmediği veya gözaltında kaybedildiği vakaların artması ve sıradanlaşması anlamına da gelebilecektir. Hükûmetin kendisinden farklı düşünenlere geçmişte göstermiş olduğu tahammülsüzlük düşünüldüğünde, bu vurguladığımız insan haklarına aykırı durumların vuku bulması açık ve nettir.

Bu duygu ve düşüncelerle tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Dora.

ADİL ZOZANİ (Şırnak) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum:

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"2692 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 9 - Sahil Güvenlik Komutanlığında görevli sahil güvenlik mensubu subay, astsubay, sivil personel, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve er, erbaş ve erlerin hizmet gerekleri veya sağlık yahut diğer nedenlerle görev ve hizmet yerlerinin değiştirilmesi ile geçici görevlendirmeleri 8 inci maddedeki usul ve esaslara göre yapılır." şeklindeki 60. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

                                                Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET ERSOY (Sinop) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Mehmet Ali Susam…

BAŞKAN – İzmir Milletvekili Sayın Susam, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) – Teşekkür ederim.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; iç güvenlik yasa tasarısı üzerinde görüşürken sizlere bir şeyi hatırlatmak istiyorum: 3 partinin karşı çıktığı bu yasa tasarısına neden 3 partinin karşı çıktığını ve sizin, neden böyle bir iç güvenlik yasa tasarısı çıkarmaya ihtiyaç duyduğunuzu sorgulamanız gerekmektedir.

On üç yıldır iktidardasınız. Her geçen seçimde oylarınızı artırıyorsunuz. Devletin her kademesinde gücünüz, kapıcıdan başlayarak müsteşara kadar sizin tarafınızdan donatılmış durumda ama bugün bize geldiğiniz gerekçe şu: “Ben, toplumsal olayları önleyemiyorum. Mevcut yasalar yetmiyor. Daha etkin bir önlem alabilmek için yasaları değiştirmeye ihtiyacım var. Gençlik, uyuşturucu dâhil birçok terör olaylarına bulaşıyor. Böyle bir noktada Türkiye var, bu yasayı değiştirmem lazım.” diyorsunuz. Bu, sizin on üç yıllık iktidarınızın iflasının ifadesidir aslında, gençliğin uyuşturucu batağıyla karşı karşıya kalması.

Bakın, bir anımı anlatayım, bundan altı ay önce bir yakınımın askerlik ziyareti için gittiğim askerî alanda komutan bana şunu söyledi: “Sayın Vekilim, buraya gelen çocukların yüzde 30’u suçlu ve bağımlı olarak geliyor.” Gençliğin 20 yaşında askere gittiği bir ülkede yüzde 30’u böyle geliyorsa geleceğimiz olan gençliği, sizin iktidarınız döneminde umutsuz, suçlu ve geleceğinden hiçbir şekilde güvencesi olmayan noktaya getirmiş on üç yıllık bir iktidarın sorumlusu noktasındasınız, bunun öz eleştirisini yapmak ve bunun hesabını vermek noktasındasınız.

Ne diyorsunuz bu yasada? “Bana daha çok yetki verin.” Eğer toplumsal olaylar daha çok artıyorsa -siz her olayı polis copuyla- molotofkokteyli ve polis gazı olayların temel aracı hâline gelmişse burada sizin artık ciddi bir öz eleştiri yapmaya ihtiyacınız var. Değerli arkadaşlar, bu nedenle bu yasa gerçekten sizin tüm iddialarınızın, demokratikleşme, Avrupa Birliğiyle bütünleşme, demokratik standartları yükseltme, Türkiye’de işsizliği ve ekonomiyi büyütme politikalarındaki tüm politikalarınızın iflasıdır. Bu noktaya gelmesinin nedeni şudur: Yanlış bir dış politika izliyorsunuz. Üretmeye dayanmayan, hakça paylaşmayan, gençlere umut vermeyen, iş bulmayan bir ekonomik politika uyguluyorsunuz. Eğitimde kesinlikle kalite ve çağın modernitesini yakalayan, bilgiye, akla, müspet ilme dayalı bir eğitim sisteminden uzaklaşmış durumdasınız ve Türkiye’de bugün gerçekten, adaleti, hukuku ve yargı bağımsızlığını kendi denetiminiz altına alıp güçler ayrımını ortadan kaldıran, giderek tek adam yönetimine giden bir hukuk sistemini bu ülkeye getirmeye çalışıyorsunuz. Bunun için de devletin bağımsız tüm kuruluşlarını bağımsızlıktan çıkartıp, millî niteliklerini dönüştürüp kendinizin kurumu hâline getiriyorsunuz. En son MİT’teki operasyonunuz da bunun bir göstergesidir. Askerde, Jandarmada yapmak istedikleriniz bunlardır. Türkiye’de ordunun kendi konumuna çekilmesi ve demokratik bir yapıya dönüşmesi herkesin arzusudur ama Türkiye’de ordunun itibarına sızılması sizin döneminizin en büyük zafiyetlerinden bir tanesidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin ordusu, Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada gücüdür, etkinliğidir. Onu demokratikleştirirken güçlü kılmak bizim en önemli görevimizdir ama Genelkurmay Başkanını terörist hâline getirttiğiniz, kumpaslar kurulan bir ordu hâline getirmeniz sizin en büyük zaaflarınızdan bir tanesidir. Bunların özeleştirisini yapmadan bu yasayı savunma hakkınız yoktur. Bu yasa Türkiye’ye ciddi şekilde dar gelen bir yasadır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Susam.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Sayar mısınız arkadaşlar?

Elektronik yapacağım. İki dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Şimdi gelirler Başkanım iki dakikada.

BAŞKAN – Aslında yani var görünüyordu da eziyet olsun diye, esasını söyleyeyim yani. Koşma hâli güzel oluyor. Azıcık koşasınız, hoşuma gidiyor.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Bir dakika verelim o zaman Başkanım.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Başkanım, bunlar kayıtlara giriyor. Ayıp oluyor, ayıp!

BAŞKAN - Canım kayıtlara geçsin, espri yaptım ben size.

FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Aslında oraya yaptınız espriyi.

BAŞKAN - Hayır, “size” derken grubunuza değil canım, bilumum milletvekillerine.

Siz ciddiye mi aldınız?

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Ciddiye almadık Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hayır, ciddiye aldıysanız ben de derhâl ciddileşirim, olur biter. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

ALİ ŞAHİN (Gaziantep) – Sayın Başkan, neler giriyor kayda neler, siz devam edin.

BAŞKAN - Yani ben hakikaten…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Sayın Başkan, Başkanlık makamının söylediği şeyler ciddiye alınmaz mı efendim?

BAŞKAN - Efendim?

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Yani, Başkanlığın söylediği ciddiye alınmak zorunda değil midir efendim?

BAŞKAN - Hayır, hayır, şimdi oylama faslına geçince kendime göre bir şaka yapayım dedim, ne hâle döndü ya! Hepsini birden geri aldım.

Birleşime yirmi dakika ara vereceğim şimdi. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

Hayır, hayır, bitsin ondan sonra… Hayır, öyle olmaz…

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) – Başkanım, bizim günahımız ne yani, çoğunluğun günahı ne?

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) – Başkanım, öyle bir şey yok.

BAŞKAN – Ben hakikaten böyle iyi niyetli bir cümle kuracak oldum, iki taraftan da hurra aldım, hayret bir şey ya! (AK PARTİ sıralarından “Özür dileriz.” sesleri)

Yok, yok, dilemeye lüzum yok da suçlu olan benim, ne karışıyorsun insanların işine? Hayret bir şey, yap işini, geç git.

Böyle bir güler yüz göstereyim istedim… (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Sayın Başkan, madem espriden anlamıyorlar, ceza olarak ara verin on beş dakika.

BAŞKAN – Hocam, zaten söylemiştim, şimdi siz söylerseniz inatlaşacağım.

BİNNAZ TOPRAK (İstanbul) – Bence on beş dakika ara verin, ben sizin yerinizde olsam verirdim.

(Elektronik cihazla oylama devam edildi)

BAŞKAN - Evet, karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.

Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 23.24

SEKİZİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 23.56

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74’üncü Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.

684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "2692 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 9 - Sahil Güvenlik Komutanlığında görevli sahil güvenlik mensubu subay, astsubay, sivil personel, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve er, erbaş ve erlerin hizmet gerekleri veya sağlık yahut diğer nedenlerle görev ve hizmet yerlerinin değiştirilmesi ile geçici görevlendirmeleri 8 inci maddedeki usul ve esaslara göre yapılır."" şeklindeki 60 ıncı maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan (Muğla) ve arkadaşları

"Madde 60 - 2692 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 9- Sahil Güvenlik Komutanlığında görevli sahil güvenlik mensubu subay, astsubay, sivil personel, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve er, erbaş ve erlerin hizmet gerekleri veya sağlık yahut diğer nedenlerle görev ve hizmet yerlerinin değiştirilmesi 8 inci maddedeki usul ve esaslara göre geçici görevlendirmeleri ise Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından yapılır.””

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sakarya Milletvekili Sayın Münir Kutluata, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

684 sıra sayılı iç güvenlik yasa tasarısı diye adlandırılmakta olan Tasarı’nın 60’ıncı maddesi vesilesiyle söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, 17 Şubattan bu yana aralıksız olarak bu yasayı görüşüyoruz, yüzde 45’i ancak görüşülebilmiş. Bu gidişle, bir aylık bir süreyi da alması gerekir eğer bu ciddiyetle konu devam ederse. Eğer bu yapılmayıp bu yasa “iktidarın muradı hasıl oldu” deyip birtakım yakışık almaz uygulamalarla geri çekilip tekrar getirilip baskınla geçirilmeye çalışılırsa da ayrıca yeni bir usulsüzlüğe Meclis alet edilmiş olacaktır.

Değerli milletvekilleri, yüce Meclis âdeta bloke edilmiştir. Türk milletinin bu kadar acil sorunları varken, Türkiye bu kadar büyük sıkıntıları yaşarken, Türkiye Büyük Millet Meclisini hiçbir ciddi konuyu görüşemez hâle getirip doğrudan doğruya iktidara payanda anlamına gelecek bir yasanın çıkarılması için bloke edilmiş olması fevkalade üzücüdür, fevkalade dikkat çekicidir.

Muhalefetin karşı, iktidar milletvekillerinin gönülsüz olduğunun anlaşıldığı böyle bir yasa, neden bu kadar ısrarla, Meclis bu kadar meşgul edilerek gece yarılarına kadar çalıştırılarak çıkarılmaya çalışılır, orayı anlamış değiliz. Bu gece yarısı çalıştırmalarıyla ilgili tespitimiz, kanaatimiz devam etmektedir. Ne zaman ki AKP iktidarı zamanında yüce Meclis gece yarıları çalıştırılmıştır, Türk milleti görmüştür ki mutlaka kendisinin aleyhine, ülkesinin aleyhine birtakım yasalar çıkarılmaktadır. Bu anlamda bu da bunu teyit eden bir uygulama olarak ortadadır.

Değerli milletvekilleri, milletten oy alarak iktidarını sürdüren Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarda kalabilmek için yasalarla oynamakta ve hukuk devletini dağıtmakta, tarumar etmektedir. O bakımdan, gerçekten, polis teşkilatıyla oynanması, Jandarma Genel Komutanlığıyla oynanması, Sahil Güvenlik Komutanlığıyla oynanması, hangi maksada hizmet etmek için göze alınan olumsuzluklardır, cürettir diye baktığımız zaman görünen şudur: İktidar, kötü yönetimle ve iktidar destekli olarak yürütülmekte olan olumsuzluklara ve bölünme sürecine karşı çıkacak olan milletin önüne kendi güdümünde ve hukuk devleti ilkelerinden uzaklaştırılmış bir güvenlik teşkilatıyla yürüme hazırlığındadır. Milletten oy alan iktidarın böyle metotlarla iktidarını sürdürmeye kalkışması, Türkiye'nin ne hâle geldiğini gösteren en önemli göstergelerden bir tanesidir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye, çok büyük sıkıntılar içindedir, Türkiye’de vatandaş büyük sıkıntıların içindedir. Türkiye, âdeta yanıyor, bölücülük almış başını gidiyor; ekonomi çökme sinyalleri verirken, millet bu kadar büyük sıkıntının içindeyken, Türkiye’de ekonomiyle ilgili güven veren hiçbir kurum ve şahıs kalmamışken, Büyük Millet Meclisinin önüne sıkıntı içindeki vatandaşlarımızın çaresizliklerine çare bulacak önlemleri getirmek varken Meclisi bu şekilde bloke etmenin anlamını biraz daha derinden düşünmek gerekiyor. İktidar niye vakit kaybını arzu ediyor, iktidar niye zamana oynuyor, iktidar her konuda çözümden uzak durup niçin vakit geçirmeye çalışıyor; bu hususlara bütün milletimizin dikkat etmesi gerekiyor.

Değerli milletvekilleri, bugün, Hükûmetin ekonomiyle ilgili almadığı tedbirler yüzünden sıkıntıya düşürdüğü ekonomi, sadece Merkez Bankasının ve bankacılık siteminin muhafaza ettiği güvenle yürütülmeye çalışılırken Merkez Bankası da Hükûmet ve Hükûmetin ekonomiden sorumlu ilgililerinin pozisyonuna düşürülmüş yani güven telkin edemez hâle getirilmiştir. Bir ülkeyi yöneten iktidarın…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MÜNİR KUTLUATA (Devamla) - …neden bu kadar tahribe taraftar olduğunu, bu tahriplerden ne umduğunu milletimizin iyice düşünmesi ve görmesi gerekir diye düşünüyorum. Bu açıdan, bu yasanın çıkması için bir ay daha zamana ihtiyacı olduğu gayet açıktır. İktidarın tekrar gözden geçirmesini tavsiye ve temenni ediyoruz.

Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.

Şimdi maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Yeni madde ihdasına dair iki adet önerge vardır, ilkini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın "2692 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 9- Sahil Güvenlik Komutanlığında görevli sahil güvenlik mensubu subay, astsubay, sivil personel, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve er, erbaş ve erlerin hizmet gerekleri veya sağlık yahut diğer nedenlerle görev ve hizmet yerlerinin değiştirilmesi ile geçici görevlendirmeleri 8 inci maddedeki usul ve esaslara göre yapılır."" şeklindeki 60 ıncı maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

  Mehmet Erdoğan                                 Yusuf Halaçoğlu                           Hasan Hüseyin Türkoğlu

          Muğla                                               Kayseri                                             Osmaniye

     Bülent Belen                                         Alim Işık                                       Mesut Dedeoğlu

        Tekirdağ                                             Kütahya                                        Kahramanmaraş

  Seyfettin Yılmaz                                     Emin Çınar

          Adana                                             Kastamonu

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Çekiyoruz Başkanım.

BAŞKAN – Geri çekildi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun; 60. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesi ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Çekiyoruz.

BAŞKAN – Çekildi.

Madde 61’de üç adet önerge vardır, biri, Anayasa’ya aykırılık önergesi. Sırasıyla okutup işleme alıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "2692 sayılı Kanunun 18 inci maddesine aşağıdaki üçüncü fıkra eklenmiştir.

"Sahil güvenlik bölge komutanları hakkında mülki görevleri açısından konuşlu bulundukları yerin valisi tarafından her yılsonunda, askeri görevleri haricindeki diğer görevleri ile ilgili olarak değerlendirme raporu düzenlenir. Değerlendirme raporları personelin terfi, ödüllendirme, atama ve yer değiştirmesinde dikkate alınır. Değerlendirme raporlarının içeriği ve düzenleme esasları, Milli Savunma Bakanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."" şeklindeki 61 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

  Mehmet Erdoğan                                 Yusuf Halaçoğlu                           Hasan Hüseyin Türkoğlu

          Muğla                                               Kayseri                                             Osmaniye

     Bülent Belen                                         Alim Işık                                      Mesut Dedeoğlu

        Tekirdağ                                             Kütahya                                           Kahramanmaraş

  Seyfettin Yılmaz                                     Emin Çınar

          Adana                                             Kastamonu

"MADDE 61- 2692 sayılı Kanunun 18 inci maddesine aşağıdaki üçüncü fıkra eklenmiştir.

"Sahil güvenlik bölge komutanları hakkında mülki görevleri açısından konuşlu bulundukları yerin valisi tarafından her yılsonunda, mülki görevleri ile ilgili olarak değerlendirme raporu düzenlenir. Değerlendirme raporlarının içeriği ve düzenleme esasları, Milli Savunma Bakanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.""

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"2692 sayılı Kanunun 18 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Sahil güvenlik bölge komutanları hakkında mülki görevleri açısından konuşlu bulundukları yerin valisi tarafından her yıl sonunda, askerî görevleri haricindeki diğer görevleri ile ilgili olarak değerlendirme raporu düzenlenir. Değerlendirme raporları personelin terfi, ödüllendirme, atama ve yer değiştirmesinde dikkate alınır. Değerlendirme raporlarının içeriği ve düzenlenme esasları, Millî Savunma Bakanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.""

şeklindeki 61. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

     Ali Serindağ                                      Ahmet Toptaş                                      Tanju Özcan

       Gaziantep                                       Afyonkarahisar                                           Bolu

      Ali Sarıbaş                                     Ali Haydar Öner                                    Celal Dinçer

       Çanakkale                                             Isparta                                              İstanbul

BAŞKAN – Şimdiki önerge Anayasa’ya aykırılık önergesidir, okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -TORBA- Kanun Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti -tek adam- diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının 61 inci maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

    Pervin Buldan                             Hüsamettin Zenderlioğlu                                Nazmi Gür

           Iğdır                                                  Bitlis                                                  Van

   Gülser Yıldırım                              Abdullah Levent Tüzel                                Demir Çelik

         Mardin                                              İstanbul                                                Muş

       Erol Dora

         Mardin

BAŞKAN – Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN – Sayın Demir Çelik buyurunuz. (HDP sıralarından alkışlar)

DEMİR ÇELİK (Muş) – Teşekkürler Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, çok saygıdeğer milletvekilleri; sizleri şahsım ve partim adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 61’inci maddesi üzerine söz aldım.

Görünen o ki 1990’lı yılların acı tecrübelerinden yararlanmak yerine, yaşanan siyasal ve sosyal travmanın yeniden yaşatılması niyetini güden bir zihniyet, esir ve ipotek altına aldığı bu Mecliste halkın temel taleplerini karşılamak yerine, iktidara ve iktidarın hizmetkârlığına soyunan bir anlayışla geleceğimizi karartıyor. 4 bin köy yakıldı, yıkıldı; 17.500 faili meçhul cinayet işlendi; 3 milyon Kürt, yoksul Kürt köylüsü yerinden yurdundan edilerek metropollere açlık ve sefaletle terbiye edilmeye sevk edildi.

O günden bugüne çıkarılması gereken ders güvenlik-özgürlük denklemi ve dengesi üzerine güvenlikten yana, güvenlikçi politikalardan yana olmak değildi. Çıkarılması gereken ders, bunca acıya, yaşanan siyasal ve sosyal travmaya karşın özgürlükten yana olmak, özgürlüğü esas almaktı. O gün birçok ocağa ateş düşmüş, birçok can yanmış, yakılmış, yıkılmış, viraneye çevrilmiş bir coğrafyada insanlığa sesleniş, vicdana haykırış vardı. Duymayan kulaklar, görmeyen gözler, söylemeyen diller bugün de suskunluğu kendisine âdeta meslek edinmiş, âdet edinmiş bir noktada yine suskunları, çaresizleri ve sessizlikleri sürdürmeye devam ediyorlar.

AKP’nin bu pakette murat ettiği şey, Sayın Cumhurbaşkanının ve Başbakanın dediği gibi gerçekten özgürlük olmuş olsaydı, AKP’nin bu pakette murat ettiği şey kamu düzeni denilen şey üzerinden can güvenliğini sağlamak olmuş olsaydı, her şeyden önce Jandarmanın valiye bağlanmasıyla sınırlandırılmış bir sivil otoritenin tahkim edilmesine çalışılmakla yetinilmezdi. Otuz üç yıldır siyasetin vesayet altına alınmasının bizatihi kurumsal kimliği olan Millî Güvenlik Kurulu lağvedilmiş, dağıtılmış olsaydı, Millî Güvenlik Kurulu yerine Genelkurmayın Millî Savunma Bakanına bağlanması sağlanmış olsaydı elbette ki biz bir özgürlükten bahsediyor olabilirdik.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

İDRİS BALUKEN (Bingöl) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.

Birleşime on dakika ara veriyorum, tam on dakikada da geleceğim.

                                                                                                              Kapanma Saati: 00.16

DOKUZUNCU OTURUM

Açılma Saati: 00.26

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74’üncü Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.

684 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 61’inci maddesi üzerinde Muş Milletvekili Sayın Demir Çelik ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.

Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.

Kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"2692 sayılı Kanunun 18 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Sahil güvenlik bölge komutanları hakkında mülki görevleri açısından konuşlu bulundukları yerin valisi tarafından her yıl sonunda, askerî görevleri haricindeki diğer görevleri ile ilgili olarak değerlendirme raporu düzenlenir. Değerlendirme raporları personelin terfi, ödüllendirme, atama ve yer değiştirmesinde dikkate alınır. Değerlendirme raporlarının içeriği ve düzenlenme esasları, Millî Savunma Bakanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.""

şeklindeki 61. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Serindağ, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Jandarma Genel Komutanlığında olduğu gibi, Sahil Güvenlik Komutanlığı da tümüyle siyasallaşacaktır. Şimdi, bakın, Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’na bakıyoruz, madde 2… (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Değerli arkadaşlarım dinlerlerse belki düşünceleri, görüşleri değişebilir: “Bu Komutanlık -yani Sahil Güvenlik Komutanlığı- Türk Silahlı Kuvvetleri kadro ve kuruluşu içerisinde olup, barışta görev ve hizmet yönünden İçişleri Bakanlığına bağlıdır...” Yani neymiş bu? Türk Silahlı Kuvvetleri kadro ve kuruluşu içerisindeymiş bu komutanlık. Gene devam ediyor: “...a) Olağanüstü durumlarda Genelkurmay Başkanının isteği üzerine, bir kısmı ya da tümü ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı harekat komutasına veya emrine b) Savaş halinde tümü ile doğrudan doğruya Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrine girer...” Şimdi, kuruluş kanununda bu şekilde düzenlenmiş bir komutanlık tümüyle siyasallaşıyor, siyasallaşmış bir komutanlığı siz harbe gönderiyorsunuz ve orada bir başarı bekliyorsunuz.

Gene, değerli arkadaşlarım, devam ediyoruz, zannediyorum 10’uncu maddede. 10’uncu maddeye bakıyoruz, bak, ne diyor 10’uncu madde: “Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli, görevlerini 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununa tabi olarak kendi emir ve komuta bağlantısı içerisinde yapar.” Kanun öyle diyor. Şimdi, siz bunda hiçbir değişiklik yapmıyorsunuz, bunu değiştirmiyorsunuz ama personelin atanmasını, görevden alınmasını, cezalandırılmasını İçişleri Bakanlığına bırakıyorsunuz. Kanun kendi içinde çelişir, böyle bir düzenleme olamaz. O zaman siz ne yapmalısınız? Sahil Güvenlik Komutanlığını yeniden tümüyle düzenlemelisiniz; aksi hâlde, böyle bir düzenleme hem Türk Silahlı Kuvvetlerine hem Sahil Güvenlik Komutanlığına hiç istemedikleri hâlde siyasallaşma yolunu açar değerli arkadaşlarım. Gelin, bundan vazgeçin. Bu, Türkiye'nin yararına değildir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin siyasallaşması Türkiye'nin yararına değildir.

Siz şimdi Sahil Güvenlik Komutanlığındaki Kurmay Başkanının atanmasını bile İçişleri Bakanına veriyorsunuz, bölge komutanlarının atanmasını İçişleri Bakanına veriyorsunuz. Böyle bir Silahlı Kuvvetler düşünülebilir mi? O zaman tümüyle Silahlı Kuvvetlerden alın, ona göre düzenleme yapın. Yani, hem o hem o olmaz, ikisi bir arada olmaz değerli arkadaşlarım.

Siz şimdi kurumları bu şekilde zayıflatıyorsunuz, kurumları bu şekilde zayıflattıktan sonra da tartışılır hâle getiriyorsunuz. Aynen nerede olduğu gibi? MİT’te olduğu gibi, Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığında olduğu gibi. MİT, Türkiye'nin bekası açısından önemli bir kurumdur ama siz, yaptığınız uygulamalarla, yaptığınız düzenlemelerle onu da tartışılır hâle getirdiniz. Millî İstihbarat Müsteşarını tamamen partinin bir memuru gibi değerlendiriyorsunuz. Değerli arkadaşlarım, bu yanlıştır.

Bakın, Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı atanması yönünden özel usule tabi -daha önce de söyledim- atanmadan evvel Millî Güvenlik Kurulunda görüşülüyor. Başka ne var? Yargılanması özel bir usule tabi, Genelkurmay Başkanının tabi olduğu usule tabi. Ama kanun koyucu, MİT Müsteşarının politikaya gireceğini, politikadan sonra tekrar MİT Müsteşarlığına atanacağını öngörmediği için onunla ilgili bir düzenleme yapmamış. Bir astsubayın aday olabilmesi için görevden ayrılması gerekiyor ve bir daha da dönemiyor ama MİT Müsteşarı aday oluyor ve tekrar dönebiliyor. Böyle bir şey düşünülemez. Niye? Demin de söylediğim gibi, kanun koyucu öyle bir şey öngörmemiş, öyle bir şeyin olabileceğini tahayyül etmemiş ama siz bunun tersini yaptınız.

Başka ne var? Şimdi, başka bir konuya dikkat çekiyorum değerli arkadaşlar. Altı yıl evvel, Manisa’da bulunduğu sırada, Ankara’da Bülent Arınç’a suikast yapılacağı yolunda bir şayia çıktı, soruşturma yapıldı vesaire. İşte, krokiler bulundu, yok, Bülent Arınç’ın evinin krokisi vesaire. Krokinin bilgisayar tamircisine ait olduğu görüldü ve altı yıl sonra takipsizlik kararı verildi ama siz buna dayanarak Seferberlik Tetkik Kurulunda, Kozmik Oda’da yirmi altı gün süreyle, naklen yayınlanmak suretiyle de arama yaptınız. Ne oldu, sonuç ne oldu? Bir şey elinize geçti mi? Ama o kurumlar yıprandı, insanlar eziyet çekti, insanlar geleceklerinden yoksun kaldılar, bir tasfiye hareketi başlatıldı ve siz de buna alet oldunuz ve şimdi de diyorsunuz ki: “Paralel yapı.” Şimdi, başka bir yapı oluşturma derdindesiniz.

Bu yapı da size hayır getirmeyecektir diyorum, saygılar sunuyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Serindağ.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) – Karar yeter sayısı…

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "2692 sayılı Kanunun 18 inci maddesine aşağıdaki üçüncü fıkra eklenmiştir.

"Sahil güvenlik bölge komutanları hakkında mülki görevleri açısından konuşlu bulundukları yerin valisi tarafından her yılsonunda, askeri görevleri haricindeki diğer görevleri ile ilgili olarak değerlendirme raporu düzenlenir. Değerlendirme raporları personelin terfi, ödüllendirme, atama ve yer değiştirmesinde dikkate alınır. Değerlendirme raporlarının içeriği ve düzenleme esasları, Milli Savunma Bakanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."" şeklindeki 61 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"MADDE 61- 2692 sayılı Kanunun 18 inci maddesine aşağıdaki üçüncü fıkra eklenmiştir.

"Sahil güvenlik bölge komutanları hakkında mülki görevleri açısından konuşlu bulundukları yerin valisi tarafından her yılsonunda, mülki görevleri ile ilgili olarak değerlendirme raporu düzenlenir. Değerlendirme raporlarının içeriği ve düzenleme esasları, Milli Savunma Bakanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.""

Hasan Hüseyin Türkoğlu (Osmaniye) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon, katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Emin Çınar, Kastamonu Milletvekili.

Buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

EMİN ÇINAR (Kastamonu) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 61’inci maddesinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak vermiş olduğumuz değişiklik önergesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.

Amacı ve gayesi ülkemize AKP diktatöryasını getirmek olan iktidar, bu hedefini gerçekleştirebilmek için gerekli yasal düzenlemeleri sayısal çoğunluğuna dayanarak gerçekleştirmek için her türlü yola başvurmakta, hukuku hiçe sayarak hareketlerine devam etmektedir. Görüştüğümüz bugünkü kanun tasarısı da bunun ispatı olmuştur. “İç güvenlik paketi” adıyla servis edilen bu kanun tasarısı, Terörle Mücadele Kanunu’ndan tutun da Mera Kanunu’na kadar birçok yasada değişiklik öngören bir çuvala dönüşmüş, ülkemiz yerine AKP’ye hizmet eden anlayışla ve bilinçle hazırlanmıştır.

PKK’nın ve dış mihrakların aklıyla hareket eden, on iki yılda ülkemizin aydınlığını icraatlarıyla karartan AKP, diktatörya düzenini kurmak için her türlü hukuksuzluğu yaparak kanunlar çıkartmaktadır. Huzur ve güvenliğimizin her geçen gün bozulduğu, genç kızlarımızın hunharca katledildiği, sokaklarda yürümenin tehlikeli hâle geldiği, PKK’lı teröristlerin keyfince hareket ettiği, canibaşı Abdullah Öcalan’ın barış elçisine dönüştürüldüğü ülkemizde “iç güvenlik” kisvesi altında Meclise getirilen bu tasarının kanunsuzluğa makyaj, Hükûmetin gizli gündemine yasal kılıf oluşturduğu aşikârdır.

AKP, ülkemizde barış, huzur ve refah yerine kendi egemenliğini, yandaşlarının zenginliğini ve yere göğe sığdıramadıkları kurucu liderinin diktatöryasını arzulamaktadır. AKP tarafından hazırlanan kanun tasarılarının özensizliği, hukuktan ve kanun yapma tekniğinden uzak oluşu, Anayasa hükümlerine aykırılığı, komisyonlarda yeterince görüşülmemesi, hatalı yazılması ve kendi milletvekillerinin bile çıkan yasalardan haberdar olmaması neye hizmet ettiklerinin açıkça bir göstergesi olmuştur.

Yangından mal kaçırır gibi kanun çıkartmak, bir de bunları meydanlarda demokrasi masalları olarak anlatmak ikiyüzlülükten başka bir şey değildir. Adalet ve Kalkınma Partisi, demokrasi söylemlerini kendisine kalkan edinmiş ancak demokrasiden zerre kadar anlamayan, anlamak istemeyen bir zihniyettir. On iki yılda ülkemizde yapılanlar, yaşananlar, demokrasinin ne kadar geliştiğinin ve geliştirildiğinin açık bir göstergesidir. “İç güvenlik paketi” adı altında, bu kanun boyunca gürültü patırtıya rağmen sadece talimatla parmak indirip kaldırarak çıkartılmaya çalışılan da söylediklerimin bir başka ispatıdır. AKP olarak bu kanunla ne memleketi ne de Türk milletini düşünüyorsunuz; Yine düşündüğünüz, kendiniz ve âli çıkarlarınızdır.

Bu kanunla yapmak istediğiniz, devletin bütün kurumlarında tahribat yaparak devletin hafızasını yok etmeye çalışmak ve akabinde 17-25 Aralıkta ayyuka çıkan kendi yolsuzluğunuzu ve hukuksuzluğunuzu ortadan kaldırmaktadır. Ancak şunu iyi biliniz ki yaptığınız her türlü yolsuzluk ve hukuksuzluk aziz milletimizin hafızalarına ve vicdanlarına kazınmıştır. Bu yapılanların hesabı günü geldiğinde mutlaka sorulacaktır.

Bilinmelidir ki hiçbir siyasi erk ilelebet iktidarda kalmamış ve kalmayacaktır. Kendi çıkarları için her şeyi yapan ve yapmaya devam eden AKP iktidarı bir gün mutlaka gidecek ve yaptıklarının hesabını verecektir. Bir gün gelecek, AKP’yi ne çıkardığı kanunlar ne de atadığı memurlar kurtaracaktır. Yapılanların hesabı tek tek sorulacak, kendi çıkar ve menfaatleri için her türlü yolsuzluk ve hukuksuzluğu yapanlar yaptıklarının altında kalacaktır.

Aziz milletimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında yolsuzlukları aklayanları vicdanında sonsuza dek affetmeyecektir. Bugünkü iktidar milletimizin vicdanlarında açtığı karanlık sayfalarda yerini alacak, öyle de anılacaktır.

Bu vesileyle, vermiş olduğumuz değişiklik önergemize desteklerinizi bekliyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çınar.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yeni madde ihdasına dair bir adet önerge vardır, okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporları'nın "2692 sayılı Kanunun 18 inci maddesine aşağıdaki üçüncü fıkra eklenmiştir.

"Sahil güvenlik bölge komutanları hakkında mülki görevleri açısından konuşlu bulundukları yerin valisi tarafından her yıl sonunda, askeri görevleri haricindeki diğer görevleri ile ilgili olarak değerlendirme raporu düzenlenir. Değerlendirme raporları personelin terfi, ödüllendirme, atama ve yer değiştirmesinde dikkate alınır. Değerlendirme raporlarının içeriği ve düzenleme esasları, Millî Savunma Bakanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."" şeklindeki 61 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin ihdas edilmesini ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

Mehmet Erdoğan                              Yusuf Halaçoğlu                        Hasan Hüseyin Türkoğlu

         Muğla                                              Kayseri                                           Osmaniye

    Bülent Belen

      Tekirdağ…

HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) – Başkanım, çekiyoruz.

BAŞKAN – Çekildi.

Bir önerge daha var, onu da okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun; 61. Maddesinden sonra aşağıdaki maddenin eklenmesini ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

    Ali Serindağ                                      Ensar Öğüt                                      Haydar Akar

      Gaziantep                                          Ardahan                                           Kocaeli…

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) – Çekiyoruz efendim.

BAŞKAN – Çekildi.

Madde 62’de bir adet Anayasa’ya aykırılık, iki adet de değişiklik önergesi olmak üzere üç adet önerge var, sırasıyla okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun "2692 sayılı Kanuna 21 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 21/A maddesi eklenmiştir.

"Görevden uzaklaştırma

MADDE 21/A- Askeri nitelikte olmayan görevleri sebebiyle işledikleri iddia edilen bir suçtan dolayı görevi başında kalmasında sakınca görülen Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli, İçişleri Bakanı tarafından görevinden uzaklaştırılabilir. Gerektiğinde Sahil Güvenlik Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir. Görevden uzaklaştırılan personel hakkında en geç on gün içinde ön inceleme veya soruşturmaya başlanır. 353 sayılı Kanun, 926 sayılı Kanun ve 31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununda yer alan geçici olarak işten el çektirme, açığa çıkarma, açığa alınma ve geçici süre ile görevden uzaklaştırmaya ilişkin hükümler saklıdır.

Sivil memurların görevden uzaklaştırılmaları 657 sayılı Kanun hükümlerine tabidir."" şeklindeki 62 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

  Mehmet Erdoğan                                 Yusuf Halaçoğlu                           Hasan Hüseyin Türkoğlu

          Muğla                                               Kayseri                                             Osmaniye

     Bülent Belen                                         Alim Işık                                       Mesut Dedeoğlu

        Tekirdağ                                             Kütahya                                        Kahramanmaraş

  Seyfettin Yılmaz                                     Emin Çınar                                       Ali Uzunırmak

          Adana                                             Kastamonu                                             Aydın

"MADDE 62- 2692 sayılı Kanuna 21 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 21/A maddesi eklenmiştir.

"Görevden uzaklaştırma

MADDE 21/A- Mülki görevleri sebebiyle işledikleri iddia edilen bir suçtan dolayı görevi başında kalmasında sakınca görülen Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli, Sahil Güvenlik Komutanının teklifi ile İçişleri Bakanı tarafından görevinden uzaklaştırılabilir. Görevden uzaklaştırılan personel hakkında en geç on gün içinde ön inceleme veya soruşturmaya başlanır. 353 sayılı Kanun, 926 sayılı Kanun ve 31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununda yer alan geçici olarak işten el çektirme, açığa çıkarma, açığa alınma ve geçici süre ile görevden uzaklaştırmaya ilişkin hükümler saklıdır.

Sivil memurların görevden uzaklaştırılmaları 657 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.""

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"2692 sayılı Kanuna 21 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.

“Görevden uzaklaştırma

MADDE 21/A- Askerî nitelikte olmayan görevleri sebebiyle işledikleri iddia edilen bir suçtan dolayı görevi başında kalmasında sakınca görülen Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli, İçişleri Bakanı tarafından görevinden uzaklaştırılabilir. Gerektiğinde Sahil Güvenlik Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir. Görevden uzaklaştırılan personel hakkında en geç on gün içinde ön inceleme veya soruşturmaya başlanır. 25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu, 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ve 31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununda yer alan geçici olarak işten el çektirme, açığa çıkarma, açığa alınma ve geçici süre ile görevden uzaklaştırmaya ilişkin hükümler saklıdır.

Sivil memurların görevden uzaklaştırılmaları 657 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.""

     Ali Serindağ                                      Ahmet Toptaş                                      Tanju Özcan

       Gaziantep                                       Afyonkarahisar                                           Bolu

      Ali Sarıbaş                                     Ali Haydar Öner                                    Celal Dinçer

       Çanakkale                                             Isparta                                              İstanbul

     Mevlüt Dudu

          Hatay

BAŞKAN – Şimdi, Anayasa’ya aykırılık önergesini okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 sıra sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair -Torba- Kanun Tasarısının 1 inci maddesi; Anayasa ve İçtüzük Hükümleri ile evrensel hukuk normlarına ve temel insan haklarına aykırı olup tek parti -tek adam- diktatörlük rejimi ve polis devletinin ötesinde, fiili "savaş hali" uygulaması getirdiğinden kanun tasarısının 62 nci maddesinin Anayasa'ya aykırılık nedeniyle tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

    Pervin Buldan                                       Nazmi Gür                                      Gülser Yıldırım

           Iğdır                                                   Van                                                 Mardin

Hüsamettin Zenderlioğlu                    Abdullah Levent Tüzel                                Demir Çelik

          Bitlis                                               İstanbul                                                Muş

       Erol Dora

         Mardin

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Muş Milletvekili Sayın Demir Çelik, buyurunuz.

DEMİR ÇELİK (Muş) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 62’nci maddesi üzerine partim adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir kanundan, yasadan murat edilen şey adalet, hukuk, özgürlük ve barışsa tam da yasama faaliyetinin kendisidir. Bir kanun ve yasadan murat edilen şey savaşsa, hükümranlıksa, hegemonik ve tahakkümcü gücün sürdürülebilirliğine hizmet ise demokratik ülkenin yasama faaliyetinin kendisi değildir. O nedenle, atacağımız her adımın evrensel hukuka, demokratik toplum hukukuna uygunluğu kriteri göz önünde bulundurulması gereken en temel olgudur. Biz demokratik toplum hukukunu hiçe sayarsak, biz evrensel hukuk dışı bir uygulamayla, küreselleşmenin bu boyutunda, iletişimin devrimsel, devasa hamlelerinin yaşandığı günümüz dünyasında, onlardan azade ve uzak bir noktada kendimizi bloke etmiş olur, siyaseten kuşatmış oluruz. O nedenle, deminki konuşmamdan da anlaşılması gereken şey, sivilleşme isteniyorsa, demokratikleşme isteniyorsa, halk iradesinin üzerindeki tahakkümün kaldırılması olması gereken tek adımdır.

Millî Güvenlik Kurulunu kaldırmadığınız sürece, antidemokratik Anayasa yerine eşitlikçi, özgürlükçü, sivil bir anayasayı var etmediğiniz sürece, halklarınızdan, inançlarınızdan, vatandaşlarınızdan korkmaya devam ettiğiniz sürece sığınacağınız tek olgu güvenliktir, güvenlikçi politikalardır ama siz öncelikle kendinize olan öz güveniniz, bu öz güveniniz üzerine geliştireceğiniz yeni toplumsal konsensüsle insani, vicdani ve siyasal etik kuralları itibarıyla hareket etmeye başladığınızda, korkulardan sıyrılmış, öz güvenin sağladığı yeni bir kimlik ve ruhla siz, komşunuzdan, vatandaşınızdan, halklarınızdan korkmak yerine onların yarattığı sinerjiyle birlikte değişimin, dönüşümün temel dinamiği olursunuz.

Bakınız, Orta Doğu yeniden karılıyor, şekillendiriliyor. Orta Doğu’da rol almak, rol modelliği yüklenmek istiyorsanız, değişen, dönüşen dünyanın tam da merkezîleştiği Orta Doğu’da yeni bir kimlik, yeni bir toplumsal konsensüse “Biz de varız.” diyorsanız dünün güvenlikçi, inkârcı, asimilasyonist politikaları yerine bugünün yeni ruhuna, barışçıl, demokratik, özgürlükçü ruhuna denk düşen bir ilişkiyi var etmemiz gerekiyor. O nedenle, kamu dediğiniz şey sadece ve tek başına kışla değildir, polis karakolu değildir; Kamu dediğiniz şey, evinden sokağına, sokağından devletine, devletiyle birlikte siyasal, sosyal, kültürel faaliyetler bütünüdür yani üretimdir, emektir, düşünmedir, düşündüğünü örgütleyebilmedir, örgütlendiği üzerine de yaşama katılmadır. Demokratik katılımcılıktan yoksun bıraktığınızda, sanatı, edebiyatı, kültürü üretmediğinizde, emeğin kendisini örgütleyip özgürlük temelinde hakların arayışını kısıtladığınızda orada değişim de dönüşüm de olmayacağı gibi, tahakküme razı edilmiş, ikna edilmiş toplumun pasif, edilgen, biat kültürüne razı edilmiş kişisini bulursunuz, toplumunu bulursunuz. O nedenle, kamusal alan camidir, sinemadır, tiyatrodur, sinagogdur, cemevidir, kilisedir. Bu nedenle, kamu dediğiniz şey, hayatın bizatihi ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmasının var olduğu alanların tümüdür. Bu alanları yok sayıp, onların üstüne varsa yoksa güvenlikçi politikalarla toplumu kontrol altına almaya çalıştığınızda belki bugünü kurtarmış olursunuz ama güneşin balçıkla sıvanmayacağı gerçekliğine binaen, o karanlık, zifiri geceyi, parlayacak, patlayacak ve aralayacak olan güneş, bizi aydınlatmaya da, ışıtmaya da devam edecektir.

(Mikrofon elektronik cihaz tarafından kapatıldı)

DEMİR ÇELİK (Devamla) - Bu nedenle, yol yakınken bu güvenlikçi anlayışlardan uzak, özgürlükçü, demokratik, barışçıl bir ülkenin arayışı içerisinde olmamız gerektiğini ifade ediyor, bu paketin geri çekilmesini bir kez daha dikkatlerinize sunuyor, saygılar sunuyor, iyi geceler diliyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) – Karar yeter sayısı...

BAŞKAN – Karar yeter sayısı arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

"2692 sayılı Kanuna 21 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.

"Görevden uzaklaştırma

MADDE 21/A- Askerî nitelikte olmayan görevleri sebebiyle işledikleri iddia edilen bir suçtan dolayı görevi başında kalmasında sakınca görülen Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli, İçişleri Bakanı tarafından görevinden uzaklaştırılabilir. Gerektiğinde Sahil Güvenlik Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir. Görevden uzaklaştırılan personel hakkında en geç on gün içinde ön inceleme veya soruşturmaya başlanır. 25/10/1963 tarihli ve 353 sayılı Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu, 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ve 31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununda yer alan geçici olarak işten el çektirme, açığa çıkarma, açığa alınma ve geçici süre ile görevden uzaklaştırmaya ilişkin hükümler saklıdır.

Sivil memurların görevden uzaklaştırılmaları 657 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.""

şeklindeki 62. maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

Ali Serindağ (Gaziantep) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor mu?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Kim konuşacak?

Sayın Mevlüt Dudu, Hatay Milletvekili, buyurunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

MEVLÜT DUDU (Hatay) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 62’nci maddesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, yine öyle bir tasarıyla karşı karşıyayız ki Anayasa’nın 19, 20, 21, 22 ve 34’üncü maddelerinde sağlanan güvencelere aykırı, Anayasa’nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek 2’nci maddesinde belirtilen insan haklarına saygılı hukuk devleti ilkesine aykırı, Türkiye Cumhuriyeti’nin imzalayıp onayladığı ve uygulamakla yükümlü olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı, Avrupa Birliği Temel Haklar Bildirgesi’nin 48’inci maddesinde ifade edilen masumiyet karinesine aykırı.

Değerli milletvekilleri, iç güvenlik paketinde amaç, polisin yetkilerini artırarak yargıyı sistemin dışında bırakmak, özgürlükleri büsbütün daraltmak ve toplumsal muhalefeti bastırmaktır. Ülkemizde her geçen gün AKP baskısı artıyor, AKP ancak böyle ayakta kalabileceğine inanıyor. Bu tasarı işte böyle bir zihniyetin ürünüdür.

Bu ülkede son zamanlarda yaşanan olaylar hukuksuzluğun diz boyu olmasının sonuçlarıdır. Başbakan, Başbakan olduğuna ne kendini ne de halkı inandıramıyor. Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanının tarafsız olması gerektiğinden habersiz, kendisini hâlâ Başbakan ve AKP Genel Başkanı zannediyor. Eskiden Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaptığı grup toplantılarını unutamamış, şimdi her hafta muhtarları kaçak saraya toplayıp onlara grup toplantısı yapıyor.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Sizin başka işiniz yok mu?

MEVLÜT DUDU (Devamla) – Mitingler yapıyor, AKP’ye oy istiyor, hatta halkı tehdit ediyor, “Güzellikle 400 vekil getirin.” diyor.

SADIK BADAK (Antalya) – Boş boş konuşuyorsun!

MEVLÜT DUDU (Devamla) – Dinle, dinle, dinle.

RECEP ÖZEL (Isparta) – Başka işiniz yok mu sizin ya?

MEVLÜT DUDU (Devamla) – Biz de “Güzellikle olmazsa ne olacak?” demekten kendimizi alamıyoruz tabii ki. Anayasa’ya, hukuk sistemine ve devlet düzenine karşı işlenen suçlara kılıf uydurmak ve polis devleti yaratmak için torba torba geçirilen kanun tekliflerine şimdi de bu kanun ekleniyor. O değil de bu faşist yasanın, bu zulüm yasasının topluma âdeta bir demokrasi ve özgürlük reformu gibi sunulmasını anlamak gerçekten mümkün değildir. Hâlâ 12 Eylül yasalarının arkasına sığınan; Gezi’de 8 kişinin ölümü, onlarca kişinin sakat kalması ve binlerce kişinin yaralanması üzerine “Emri ben verdim.” diyen, bundan bir destan olarak söz eden, 13 yaşındaki Berkin Elvan’ı ve acılı annesini terörist olmakla suçlayıp meydanlarda yuhalatan bir zihniyetten demokrasi ve özgürlük beklemek bizim aklımızla da bu halkın aklıyla da alay etmektir. Bu gidiş, gidiş değildir; sizi uyarıyoruz arkadaşlar.

Değerli milletvekilleri, dönemin Başbakanına ve bakanlarına Pensilvanya’yla ilgili sorular sorulduğunda “Kendisini çok iyi biliriz.” ya da “Ne istedilerse verdik.” tarzında cevap verenler, şimdilerde onlara “paralel yapı” demeye başladı. Yıllarca yan yana durdunuz; hukuk, emniyet, adalet, eğitim, sağlık ve birçok alanda birlikte bir yapılanma içine girdiniz. Düzen kurulmuş, işler yolundayken 17 Aralık sabahı bir deprem oldu, yolsuzluk ve hırsızlıklar ortaya çıktı. Suç ortaklarınız bir anda “paralel yapı” ve “darbeci” oldu. Böcekler ortaya çıktı, senaryolarla var edilen Ergenekon yok oldu, Balyoz kırıldı, üstüne üstlük “Bütün bunlar bir kumpastı.” denildi.

Peki, ben size soruyorum: Hükûmet şikâyet etme makamı mıdır yoksa icraat makamı mıdır? On iki yıllık iktidar sürecinin sonunda, bir Başbakanın “Paralel yapı devleti teslim almış.” diyerek şikâyet etme hakkı var mıdır? Elbette yoktur. Eğer birilerinin devleti teslim aldığını iddia ediyorsanız, o zaman teslim eden kimdir? Tabii ki sizsiniz. Bunu itiraf eden bir iktidarın yapması gereken, emaneti sahibine yani millete iade etmektir. Bunu siz yapmadınız ama emin olun, 7 Haziranda millet emaneti sizden alacak ve onu taşıyacak ciddiyet ve sorumluluğa sahip olana yani Cumhuriyet Halk Partisine teslim edecektir.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

                          Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte 684 Sıra Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Bülent Turan'ın; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir'in; Kimlik Bildirme Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan'ın; 2559 Sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi, Adana Milletvekili Osman Faruk Loğoğlu'nun; Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün; Polis Vazife ve Salahiyet Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri Sinop Milletvekili Engin Altay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile 4 Milletvekilinin; Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun; 5490 Sayılı ve 25/4/2006 Tarihli Nüfus Hizmetleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve İçişleri Komisyonu Raporunun,

 "2692 sayılı Kanuna 21 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 21/A maddesi eklenmiştir.

"Görevden uzaklaştırma

MADDE 21/A- Askeri nitelikte olmayan görevleri sebebiyle işledikleri iddia edilen bir suçtan dolayı görevi başında kalmasında sakınca görülen Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli, İçişleri Bakanı tarafından görevinden uzaklaştırılabilir. Gerektiğinde Sahil Güvenlik Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir. Görevden uzaklaştırılan personel hakkında en geç on gün içinde ön inceleme veya soruşturmaya başlanır. 353 sayılı Kanun, 926 sayılı Kanun ve 31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununda yer alan geçici olarak işten el çektirme, açığa çıkarma, açığa alınma ve geçici süre ile görevden uzaklaştırmaya ilişkin hükümler saklıdır.

Sivil memurların görevden uzaklaştırılmaları 657 sayılı Kanun hükümlerine tabidir." şeklindeki 62 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

"MADDE 62-2692 sayılı Kanuna 21 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 21/A maddesi eklenmiştir.

"Görevden uzaklaştırma

MADDE 21/A- Mülki görevleri sebebiyle işledikleri iddia edilen bir suçtan dolayı görevi başında kalmasında sakınca görülen Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli, Sahil Güvenlik Komutanının teklifi ile İçişleri Bakanı tarafından görevinden uzaklaştırılabilir. Görevden uzaklaştırılan personel hakkında en geç on gün içinde ön inceleme veya soruşturmaya başlanır. 353 sayılı Kanun, 926 sayılı Kanun ve 31/1/2013 tarihli ve 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununda yer alan geçici olarak işten el çektirme, açığa çıkarma, açığa alınma ve geçici süre ile görevden uzaklaştırmaya ilişkin hükümler saklıdır.

Sivil memurların görevden uzaklaştırılmaları 657 sayılı Kanun hükümlerine tabidir.""

                                                                                                     Ali Uzunırmak (Aydın) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon katılıyor musunuz?

İÇİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükûmet?

İÇİŞLERİ BAKANI SEBAHATTİN ÖZTÜRK – Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Sayın Ali Uzunırmak, Aydın Milletvekili, buyurunuz. (MHP sıralarından alkışlar)

ALİ UZUNIRMAK (Aydın) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

62’nci madde üzerinde verdiğimiz önergede söz aldım. Hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.

Değerli milletvekilleri, tabii ki yasama organı torba yasalarla ta milattan önce Roma hukukunun bile yasakladığı bir metodu uyguluyor ve bunun adına da “ileri demokrasi” deniyor.

Değerli milletvekilleri, milattan önce 98 yılında Roma hukukunun bile yasakladığı bir torba yasa görüşmesini eğer hakikaten çağdaş bir demokrasinin görüşebildiğini iddia ediyorsanız bu çok büyük bir garabettir. Özendiğiniz başkanlık sistemindeki Amerika Birleşik Devletleri’nde 48 eyaletten 43’ünde torba yasa yasaklanmış anayasal olarak. Nasıl böyle bir torba yasayı görüşüyoruz? Molotofla, yüz kapatmakla aynı teklif içerisinde devletin kurumlarının hiyerarşisini değiştiren, yapıyı tümden değiştiren; vatandaşa mutedil görünebilecek, belki bizim bile birçoğunu destekleyebileceğimiz, hatta kabul oyu verdiğimiz molotof gibi, bonzai gibi konuları getiriyorsunuz, devletin hiyerarşisini değiştiren maddelerle beraber aynı torbada oylatıyorsunuz. Buradan bir netice, bir akıl, bir ahlak bekliyor musunuz değerli milletvekilleri?

Türkiye’nin problemi acaba kanun yokluğu mudur veya birtakım bahanelerle çıkarttığınız kanunlar mıdır? Bunu aklıselimle düşünmenizi rica ediyorum. Bakın, eğer biraz araştırırsanız 2000, 2001, 2002 yıllarında terörle mücadelede, o günkü kanunlar çerçevesinde –ki siz on defa değiştirdiniz bu kanunları- terör 6 şehide düşmüş ve terör olayları sayısı 164’e düşmüş. 2002 yılında iktidara geldiğinizde ve bugün Oslo anlaşmasından sonra, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyetimizle beraber 448’e çıkmış şehit sayısı, olay sayısı da 1.300’lü, 1.600’lü rakamlara çıkmış. Demek ki kanun yokluğundan değil, yönetememekten kaynaklanan bir sıkıntı var.

Tabii ki bakın, siz şimdi molotofu iddia ediyorsunuz ve biz de buna destek verdik, her şeye rağmen destek verdik gene ama biraz araştırmıyor musunuz değerli milletvekilleri? 1 Temmuz 2014 tarihinde gazeteler yazıyor; “Molotof attığı iddiasıyla on bir yıl cezaya çarptırıldı.” diyor. Demek ki molotofla ilgili ceza yetersizliği diye bir şey yok, daha da ağırlaştırılıyor. 6-7 Ekim Kobani eylemleri sırasında bir protestocunun taş atmasının neticesinde Sadi İbiş isimli vatandaşın yüz beş yıl hapis istemiyle yargılandığını yazıyor gazeteler. Nasıl “Kanun yetersiz.” diyorsunuz? Acaba, psikolojik harekât olarak bu gibi harekâtlarla siz, devletin hiyerarşisini değiştirmekte bunları bir vesile olarak mı kullanıyorsunuz? Evet, bunları bir vesile olarak kullanıyorsunuz. Siz korkuyorsunuz. “Siz” derken iktidardaki yönetenler korkuyor. Buradaki birçok arkadaşımız bunları bile araştırmıyor.

Bakın değerli milletvekilleri, 163 bin insan Türkiye’de cezaevlerinde hükümlü ve tutuklu olarak kalıyor. 200 bin civarında insanda gıyabi tevkif var. 7,5 milyon civarında dosya üst ve yerel mahkemelerde, bu dosyaların yüzde 67’si ekonomik suç ve 2,5 milyonu üst mahkemelerde bunların. 7,5 milyon dosyanın yüzde 67’si ekonomik suç. Türkiye’de ekonominin iyi olduğundan bahsediyorsunuz, halkın refah içerisinde olduğundan bahsediyorsunuz. 7,5 milyon dosyanın suç işleme yaş oranlarını falan aldığınızda, hemen hemen herkes suçlu durumda.

Bakın, doğru değerlendirmiyorsunuz olayları. Halkı öyle bir psikolojiye itiyorsunuz ki… Somali yardımıyla, başka yardımlarla övünüyorsunuz ama bu ülke on iki yılda 112 milyar dolar borç faizi ödemiş, 112 milyar dolar, sizin iktidarınızda. Peki, acaba, 112 dolar borç faizi ödemek mi yoksa başkasına -artık miktarı ne olursa- yardım etmek mi ülke için önemli? Bunlar nereden çıkıyor? Siz korkuyorsunuz. Bu yasaları aslında terörle mücadele için değil, vereceğiz tavizlerde… Türk halkının genelinde, Gezi olayları gibi başka olaylar karşısında korktuğunuz için bu yasaları çıkartıyorsunuz. Aslında, vatandaşın geldiği ekonomik, sosyal, siyasi durumdan korktuğunuz için bir baskı unsuru…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - …kurabilmek için bu yasaları çıkartıyorsunuz, devletin hiyerarşisini değiştiriyorsunuz. Onun için, bu yasayı bir zulüm yasası olarak niteliyoruz, desteklediklerimiz hariç.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Uzunırmak.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Beş dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 01.14

ONUNCU OTURUM

Açılma Saati: 01.16

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), İsmail KAŞDEMİR (Çanakkale)

-----0-----

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74’üncü Birleşiminin Onuncu Oturumunu açıyorum.

684 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine devam edeceğiz.

Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

6’ncı sırada yer alan, Konya Milletvekili Sayın Kerim Özkul ve Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan Can ile 45 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri’nin görüşmelerine başlayacağız.

6.- Konya Milletvekili Kerim Özkul ve Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can ile 45 Milletvekilinin; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı Tezkereleri (2/2616) (S. Sayısı: 688)

BAŞKAN – Komisyon? Yok.

Ertelenmiştir.

Bundan sonra da komisyonun bulunmayacağı anlaşıldığından, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek için 12 Mart 2015 Perşembe günü saat 14.00’te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum. İyi geceler diliyorum.

Kapanma Saati: 01.17



(x) Bu açıklamaya ilişkin ifade 10/03/2015 tarihli 73’üncü Birleşim Tutanağı’nın 146’ncı sayfasında yer almıştır.

(xx) Bu açıklamaya ilişkin ifade 10/03/2015 tarihli 73’üncü Birleşim Tutanağı’nın 275i’nci sayfasında yer almıştır.

(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifadeler 10/3/2015 tarihli 73’üncü Birleşim Tutanağı’nın 216’ncı sayfasında yer almaktadır.

(*) Bu düzeltmeye ilişkin ifadeler 10/03/2015 tarihli 73’üncü Birleşim Tutanağı’nın 178’inci sayfasında yer almaktadır.

(x) 684 S. Sayılı Basmayazı 19/2/2015 tarihli 58’inci Birleşim Tutanağı’na eklidir.